Yazı dergisi sayı 3
-
Upload
ali-kahraman -
Category
Documents
-
view
240 -
download
6
description
Transcript of Yazı dergisi sayı 3
1 CIA AJANI MI 1 1985 sona ererken Harvard
Oniversitesi Müdürü Profesör Nadav Safran '-
m fundementalizm (funde-mentalizm, inanca
olma} konusunda bir konfe-rans düzenlemek için CIA 'den 50.000 dolar para ha beri Amerika ilim te-siri bir ya-hudi olan Safran, ABD'nin Ortado-
konusundaki uzmanlarmdan bi-ri olarak ve dinlerin siya-si ve müuasebetleri konusunda birçok kitap bu-lunuyor.
Nadav Safran bu tar-Harvard Üniversitesinin ya-
Crimson gazetesinin geçen konferans için Safran 'm CI-A 'den para ile
Gazete, Safran 'm bu fonun üniversite
ve konferansa ilim adamlarmdan
kaydediyor. Bu dan birkaç güu sonra Bostan Globe
bir ve Safran en sOn olan ve bir-kaç ay önce Harvard Üniversitesin-ce Saudi Arabia: The Ce· aseless Quest For Security (Suudi Arabistan: Güvenlik lçiu Sürekli So-
ki ta bmm ve " yar-
olmak üzere CIA 'den 107 230 dolar Safran
YAZI'DAN Elinizdeki üçüncü
yolda bir adun daha atabilmenin ta-
Allah dinini tek öl-çü olarak dergiye olumlu yada
tenkitleriyle olan bütün okuyuculara Niyetlerinin hiilis
her bizim için ehem-
bu için Rocfeller Kurumu ve Rand Coorperatton 'dan mali destek
bildiriyor ama projenin, yani islami lizm konusunda bir konferans düzenlenmesi projenin manevi ve velinimeti CI-A 'den hiç bahsetmlyor.
The New York Times konuyu ele haber bütüu Amerika 'ya ya-
Konferansa ço-Amerika 'daki en ilim mü-
esseselerinden biriude akademik bir konferansta CI-
A 'niu ancak o za-man anlayabildiler.
Prof. John Esposito ve John Vali'ün de içinde birçok akademik personel konfe-ranstan çekildiler ve Safran pro-testo ettiler. ·
Nadav Safran, geçen konfe-rans için "belli (islama
patalajik olan Da-ni el Pipes, Raphael israeli ve
siyonisi ve nüfus müslüman olan bir bir araya .top-lamaya muvaffak Konfe-ranasa dilvet edilenler is-lamf fuudementalizm d a bir kitap yazmak için Pentagon'un islib-bara ta Koyma Servisi'nden önemli miktarda para nan New York ::?qJet Oniversitesi Profesörlerinden llökmeci-
da bulunuyor. Ama Dökmeci-
miyet daha önce de Bu çerçevede
len t{3:n.kitlerin .sonuçta sevindirici bir oldul<. Hiçbir zaman sesimizin
ilitirnal ülkeler-den gelen mektuplar da bizim için
bir. seVinç .. Önceki izah
ll durumu tekrar burada belirtme-miz gerekmektedir.
2. Sayfada}
yan hiç olmazsa islam iu Revoluti-on (Syraçuse, islam} Pentagon 'un
servisince "finanse edildi-"ni söyleyecek kadar dürüst idi. Safran islami hareket-
leriyle alilkadar 1961 sene-sine kadar eseri olan Egypt in Search of PoHtical Commu· iuty] (Siyasi Bir Toplum smda ve Amedkab siyasetçileri Müslü· man e dikkat etmeleri ko-nusunda uyarmakta idi. daki Amerikan kampüsleriude hill§ okuiulmakta olan' bu kitapta Safran, son içinde olan bü-tüu hadiselerden so-
, rumi u tutuyor. Ona göre ay· dmlar vazge-çip laiklik ve temelleri üzerine dayah bir sistemi
daima istik· ve gerginJik içinde buluna·
Safran siyonisi düu-ya aksettiren Arap-israil
kitaplar da islam, müslümanlar ve
konusunu iyi bilen bu "ilim 'ndan islami fundementalizm konu-sunu ve bu konuda bir konferans düzenlemesini istemekle CIA 'nin neyi kesin ola-rak bilinemlyor. CIA 'niu belli po-litika meseleleri konusuda kamuo-
etkilamek maksadiyle birçok faaliyetleri
veya bilini-yor. CIA 'nin bu gibi faaliyetleri bil-hassa 1950'lerdeki ve 1960 'lardaki Vietnam
görüldü. ·
lendirmek için veya bir yürütülmasini için hükümetin haberalma servisi-nin ilim adamü.: rindan bilgi almasmda -göre abes bir durum yok gibi görülebiiit.
14.Sayfada]
1986, 200 TL (KDV
2
1
1
L
I Adresi
Uncular Caddesi
30/6 Üsküdar
Sahibi ve Müdürü Milhmet Kahraman
Kurulu Abdülkadir Kibar
Ahmet Mumcu
Mehmet Kahraman
Yöneüro Yeri Kemal Caddesi
Rifat Sokak 9/5
Abone Yurtiçi: 2000 TL
5000 TL
Abone · için Türkiye
Mehmet Kahraman 143101 numaralr hesaba abone bedelinin
adresine bildirilmesi yeterlidir,
Dizgi Ulufar
Ofset Repar
Basln Ofset
. YAZI'DAN 1.' Safyada)
Abone ve taah-hüdümüzü yerine için bu ve bu hacimde kal-maya zorunluyuz. gibi rak-Him almak yada türlü finansal kaynaklara bel gibi bir durumumuz yok. Bunun yan-
söylemek istemiyoruz, ancak olarak müz lüzum üzerine böyle bir pren-sibi ki, salt anlamda. ''dergi" gibi de bir niyetimiz yok. da
gibi "bizim için dergi sillih arnel-
ler ile dinine tetabnk etti-rilmasine yönelik, herhangi bir eylemden maniiitibariyle çok büyük
yoktur. Bu Allah'-
YAZI ÖTEKI ).1(]si0MAS
AYOlNLAR \'f, SORt1MLUU'K
LARI'
gözeterel< tartan bir tiicirin eylemi ile celer um tecellisi
. Bir da burada belirtmek-
te yarar gllrüyoruz. telif tercüme veya iktihas
da niyetlerimiz bir ehemmiyeti Vermek is-·.
etmek iste-bir
bulsak ve hacmi de sayfa kadar olsa, gibi
uygun kinmeden Zira · "dergi"
ve biz da; böyle: kurallara uy-
mak gibi bir yok. Keyfiyat esas bir bi-·
yönelik pek okadar da önem inamyor Do-
daha giizel de-· daha fonksiyonel bir dergi üzerine yo-
· ho noktaya yönelik ol-
hay-olan
Allah'a emanet olunuz. YAZI
GELENEKSEL B. AMAZAN
·. • _ : ' , ...
. YADA ·
Böyle bir ile
cide etmiyor. Zira ko-nusu olan badise ile "oruç" ibadetini ifa ettikleri,baram. aylardan biri olan bir-biriyle ve biri den birer mevcudiyetleri var. Bu sözü bir tür teselli olmak üzere
giderek nisbet
bir ve her zamanki etmek.
biçimlerinin, tarihi içe-
. risinde nesilden nesile düzeni iÇinde köklü
bir yer edinmesinde, sinde) ilk herhangi bir mah-zur göze Hele hele akta-
ve güzel ler ihitmali bir endi-
gibi bile · gösterebilir .,Bir · .
zenginiilieri kendisinden son-raki nesile miras olarak
tabii bir Bu tabii parag-
raf niletik fark-,
Bu .ile olguyu ·
meydana getiren· süreç 'iÇerisinde dikkat mümkün ol-
özenle tesbit edebilmek ve "din'in hadise-
' . si ile ilgili bir saçerken bu verilerden yararlanabilmektir.
Din'in hadise-si ile, kültürel herhangi bir
· bir fark hemen belirt-
·meliyiz. Bunu metodolajik bir gere-. 'kirlik olmaktan öteye; "din" kavra-
ile kastettigimlz • · bir olarak kabnl
· ediyoru.Z. olgusu-nun kendisine has sosyolojik özellik-ler, belki her ikisi için de büyiik öl-
çüde c&ridir. Aocak, bu ikisini so- · nuçta mana itibariyle
yahut rniyet birbirinden
konuya rniyet meselesini davet ede• de bu
kendisidir. neyi açabiliriz.
Biliniyorki islam, vahyolunan bir · dindir. bu husus tek na bütün turur. Bu özellik onu, kendisiden ön-ce tarihi vetira içinde
ilim, sanat, hukuk vs. gibi tezahürleçi ferdi yada toplum pla-mnda görülen, bütün kültürel, ide-olojik (yada daha genel ve
bir ifade olarak dini) den bir yere gibi, ken-diSinden sonraki vetira içerisinde
'la ilgili, özel, (nev-i bir
da beraberinde ol-ifadesidir. biz in-
sanlar, Hz. i peygambere, inananla-ra, ve tüm hitaben zikro-
. lunan mithtelif ayetlerden de göre, vahy'den önce
"habersiz". ve Allah bildirmesi
"ilim"i ondan . rendik. Ve bizlere bu bilglnin . olarak
ve yazmak) emrolundu. Yoksa onu belirli form-lar mUhafaza ederek nesil-den nesile aktarmak Zira vah-yin sahibinin
ve onun en küçük bir tah-rifattan. mev-cudiyeti hep süregidecektir. Bize
elbette tarih için-de ettiklerinin,bj7.den önce
topluluklardan edenleri, ve bugiin bizim giinbegiin,
zihniye-ti; yine ona has bir ve
. to d· çer.çevesinde ona ni s bel · edeflilmektir.
bir nesilden ötekine aktarnn, basit bir transfer olarak görebilseydik, belki konuyla ilgili
gibi görünen bu sözleri sarfet-memize de gerek An-cak sürecinin ve
yam bir yandan, belirli hayatiye- .
tinden · öte Yandan meseleye özel bir önemi davet yor ·
alarm
3
yöne yönelti-yor. Önce, bir yada onun hali, bir nesilden ötekine siyasi,
, ekonomik vs. pek çok !aktörifn, ho-mojen yada bir halde bir-
tesirleri ile ihtiva mana ve- •eya alan yada bünye-sinde eleman-
itibariyle çok yönlü bir bir sapmalara maruz ka-
labilivor. Bir nesilden ötekine der-ken muayyen bir .zaman
bu her zaman bir olay 9larak takdim etmiyoruz. Meselanin teh-likeli. biri de belki bu
görünümüdür. Zira bu husus kendisine kar.
bir reaksiyonun ihtima-linide hertaraf ediyor. Y sü-recine gelince, bu süreç mü-esseselerde biri ·daha uzun vada daha zaman
tekabül gibi, birbi-rini izleyen kronolojik bir de görülebilmektedir. Bu-nun belli sebepleri genellilde
rol oynayan faktörlerin nicelik ve nitelikleri ile i ah edile-bilir. (sözgelhni ilerde bir parça da, ha olarakda gibi, bu bir misyon olarak
ve etkin: ldeolajik ko-
ile ellerinde bulundurduk-yetkin bu süreci ol-
dukça bir tempoya Hele hele bu
mis'yonuri, sözkonusu dahajglobal
eder bir arzetmesi bize has ve daha
meydana getiriyor.) Ikinci bir . husus bizden önceki.
bir medeniyec or-O mede-
niyelin maddi biçi-me özellilde salt biçim olarak dola-
bugi(n içinde maddi orijinal ye-rini in kam çok yiiksek bir oranda ortadan Çünkü
o biçim kendisini mad- ' di adapte edecek dan Böylece
fouksiyonel . ancak sembolik bir alana tutunabi-
' liyor. Tabü sembolik (seramonik) de-hayatiyetinden,
dan ne kadar sözedilabilirse ancak o kadar bir hayatiyete sahip ola bi-
liyor. Bu islamdan söze-netice, Necip ça-
kendini. gösteriyor. cekemizin içerisinde
kaybediyoruz.'' Mana yani gelene-tevarüs eden nesil, hayatnu "afa-
lar dini'ne" göre tanzim etmeyipde, Vahyin herzaman saf haldeki mev-cudiyetiDe nisbetle çe, gelenek bir hanelikap olmaktan
aksine gerekli hale gelir. Çiio-kü tecrübe tek-rar etmekten alakoyucu ve ileriye götürücü bir mahiyeti haizdir ve ya-
gibi Burada ile
gelenekten yararlanma ye-
terioce belirgiodir. Bu bugiio bu konuda süregiden
nirengi diyebiliriz. Tarihten belirli form-içiade
"atalar dini" ne onun biteviye met-hetmekle ona J:(ur'ani bir ha-
ile öziioü kav-ramak suretiyle. onu bir tecrübeye
hayatmuz içerisiode gerekli ve olan yerioe oturtabiliriz. Unutmadan; bu
manzara onu belirli ile yada tümden sahiplenmemizi gi-bi aksioe reddetmeyi de gerekli . labilir. Netice her ne.ohirsa olsun u Zira aslolan her zaman vahy'io kendisidir. 'Dikkat edilmelidir ki mi dinden
oluruz, nede köksüs Zira bizler için mutlakma-nada model olmak gibi bir keyfiyeti hiçbir zaman O ancak bir tecrübedir ve onu, bizler gi-bi birer olan insanlar, hata-
ve ile Mutlak manade model olan ca Hz. peygamber (sav) in dir. Kök olarak da saadet yeter.
"din "i milleti meydana getiren unsurlardan birisi olarak gören ve
toplum adeta bir nisi, tuzu biberi olarak kabul eden zihniyet, islam sos-yoloji nin bir bilimsel disiplin olarak
- sanki yepyeni bir gi-bi transfer edilmesi ile ay-
sahip "Millet". AydUI'-lanma bu büyük bat-
olan
reçeteleri arayan son dönem Os-"ilaç" gibi geldi.
Hatta, ülkemizde sosyolojioio Ziya Gökalp, bu ik-
sirden mutlaka yararlanmak gaye-siyle önce ale! acele"
"hars" mal\a-nm da ile çerçeveyi birpar-ça daha tutarak
eserini ha-demeye dilim siya-
set Tarihin tesbit sebeplerden ötürü, ba-
siyasi hayata ege-men ile "millet" (na-tion olarak) mensubu bu-
. ile be-raber ve · yar. tekabül mana-
gibi bir reali-
"milleyetçilik" ülkenin belirleyen bir siyasi aksiyon haline geliyor.
Böyle kabaca birkaç ile bu
bu haliyle kadar dahi saf bir süreç Bugiio egemen, popüler ideolojiye hir arka plan
tablo .zaman bu zihniyetin de
larnu bir mahiyet arzeder. Zi-ra Ziya Gökalp ile çerçevesi tasar,
bu zihniyet dahi "hars" kav-içine en birer olarak kabul
eder ve giderek Halbuki bindokuzyiizlü özellikle ilk
görünümü ile- egemen ideoloji, kendi dinamikleri çok önemli bir yer tutan bu zihniyet ile bir içiodedir. Gerçi ne onun bu nede transfer
zihniyetio olan sözümona lütüfkar tutumu,. bu iki görüntüyü bizim birbiriaden iki noktaya koymaz. Çünkü "din"i kültürel için-den her hangi bir unsur olarak ad-dederek onu asli çizgisioio
isternek ile "din bir teklif olarak getir-
mek eninde sonunda dini mek, hakikatten yiiz çevirmek
ele sonuçta Nite-kim son dönem içerisinde bilhassa
· kat-ile bu giderek
hertaraf edilmektedir. Her zaman bir
olabilecek bugiin bu misya· nu üstünde durmak gereki· ·yar. Bu misyon bir bakuna dinin ge-
diye ifadelendir-olaym boyutunu
zihniyet, kendi-sinde ve
.· tekabül eden dönem içiode, bu ülkenin otorite de
güçle son derece ve detli bir KanElin-den önce egemen olan zihniyete kar-
tepkioio ile bu-giin yeryiiziiode hiila örnek gösteri-len bir siyaseti benimsedi.Toplum-sal hayat içerisiode, kendinden ön-. ceki düzeni tüm kurum-lara devrimci bir yak-
ve en küçük bir gös-termedi. Bu olaym tarihi elealan ( asimda tarihio öte-ki kesitleriDe resmi tarihin biricik konusudur. Bu tutumun en hafif be Ikide Radyo-lardan uzun süre geleneksel türk
yor buna ge-lip geçen ba-
temel dut-hoparlörler le
Bu tuiomun öteki bir tarafa resmi ideoloji bir hayli geç farkedilen bir sonucu toplum ile beraber resmi ideolojioio de köksüz tarih
. içinde bir masnede sahip
bugiinkü misyonu bu .noktada kendisini gös-
. !erdi. "Hars" tesbit et-platformu içerisinde
bir kök, bir gelenek olunabi-lirdi. Ve bunu en iyi sosyal mekanizma muhafaza-
olabilirdi. Nitekim öyle de ol-giioler-
. de "gelenekael ra-mazan.festivali" bu bu
tipik bir festivalleri varsa bizimda
kendimize göre kara-göz vs. oyunlarla hat-ta göbek tango vs. ile biraz da ha-
bir yokmuy-du? Evet belki sabahtan giin boyu, bir ay boyunca aç ama ne var? hem
·
Ahmed Erkan
r !
t' 1. r
l
KAYNAGI HAKKINDA ...
"Seni tenzih ederiz! Bizim bi-bir bilgimiz
yoktur" Bakara-32
"bilgi' biri-kiminin, onun dinini belir-liyor sözkonusu "birikim"in elde irdelenmesini gerekli
temel ortaya an-
gelebilecek böylesine bir ça-ba, kainat ve Allah
ne denli sahih bir temele nun ka bir ·
kendisiyle ve id-rak keyfiyyeti ister istemez ve
insandaki aklt haya-ve
inceleme konusu Çünkü birikiminin ölçüt-
leri ve belirlenmedikçe, pratik hayattaki hadiselerin belli bir bilinç dahilinde yoruma
bir kullu-hayat içerisinde ve
ura sözkonusu bi-le edilemez. Bu gösteril<:-cek içinde
da nedeularini ortaya söylenebilir. Nitekim bu nm, ünunetin siyasal de .
olursa, birln.-cisinin ikincisinden daha az önerilli
görülecektir. Bilginin elde ne
tür bir ifade aulaya-bibnek için, öncelikle iki •
tüm · gerekir. ve
Bu1 "öncelikle" muhtaç nedeni, tüm ve ar-
bilginin, mutlak surette ya va da "zan" ifade ediyor
. Zulmedenler bir "ilm''e ·
sahip kendi gitiler .' ( 1) • ·
bu hususta bir ilim (bil-gi)leri yoktur. Sadece
uyuyorlar. 'Zan' ise haktan hiçbir (2) ·
"De ki: bize bir "ilim" var
Siz sadece zanna uyuyor ve (3)
"O konuda bir "ilm"e sahip de-sadece zanna uyuyorlar.''
(4) . kimi, ·ne bir "ilim", ne bir yol göstericisi ne de
bir obnadan, Allah hak-(5)
öncesi, Kur'-an ve Kur'an her üç dönem-de de
kendisine yükleriilen milnil-lar hep Çi)n\\ü or-taya bu manil rudan bilginin elde kayna-
Sözge-limi cahilliyYe döneminde ''ilim'', bir
kendi sel tecrübesiyle elde "bilgi" demekti. Bu ilini,
olarak "Zan" ise tecrübe subjektif
olan, güveniriilik arzeimeyen ve
bilgidir. Kur'an öncesin-deki bilginin ki-
tecrübenin kabile ge-de bu,
kabilade nesilden nesile intikal edip gelen ve böylece "kabile otoritesi" bulunduran bilgidi1'. An-cak bu da gerçekte tecrübe
ifade edilen bilgi ediome bi-. çiminden pek Çünkü bu tür bir bilgi, kabiledeki bir çok
tecrübeleriyle sabit denenerek olan ve
"kabile ruhunu" bilgidir. tecrübeleriyle tespit edi-
len bu bilgi, kolayca kabilenin ve tüm meseller, atasözleri, hi-
kayeler, efsaneler hatta ör!, adet ve · gelenekler haline böylesi-ne bir bilgi dönemin kültü-rel atmosferi içerisinde çok önemli bir yer Öyle ki, o dönemde bu tür bilgi ifadeleri kul-
i !anmak, bu kaynaklara bu-(dipnotlar vermek) o dönem
hatiplerinin) . 'Jeçldn- özellik19rinden
Sonuçta Kur'an öncesi veya.ka-
bj\e tecrübesiyle garanti objektif ve üniversal
lambk kazanarak iyice bir . 'bilgi" söyleye-bilfriz. Böylelikle o dönem nezdinde herhangi'bir ve-ya
veya ken-disinden yu-
5
izah edilen niteliklere sahip
Bu noktada "ilim" .ve . "zan" anla-
incelemeye önce(ki' bu ilgili an-
lam yine bilginin elde
Knr'an sonra-dönemde "ilm"in
(belki de bir türlü ve bir
Fahreddin er-Razi, "ilmin mahi-yetinin zarureten ve binaenaleyh tarifinin mümkün
söylerken, Cuveynl ve Gazali'ye göreysa ilim; "zaruri se de tarifi pek güçtür". Taftazant ilmi, ve duyularm giren (mezkurun)
bir ve Tehanevt'de
ihtimal verilmeyecek bi-çimde birbirinden me diye tarif Da-ha sonra "zaruri" ve "istidliili" bi-çiminde ikiye ilim, kendi
da taksimata tabi tutul-"zaruri ilim";
T AT-TECRÜBELER-
gibi lara
inceleme konusu Tasavvuf'ta ''ilim'', ve zahi-
rt diye ikiye Marifet, irfan, ilham, hikmet, ve hakikat
verilen ilim, mutlak ger-bilgisidir ve su!ilerin sahip ol-
böyle bir bilginin söylenir. de zahiri deriilen ki, sünni gelenek içinde zahiri bilgile-re sahip olunmadan, ilim el-de edilemez. Bir de ledünni ilim var-
ki; "ona gaybe mut-tali olurlar. bu "gay-bi Allah'tan kisme bilemez" hükmüne Çünkü on-larda gaybi kendi bil-mezler, ancak Allah
kendi la zaman gaybe olur-lar ki bu halde kendilerinde Allah'ta gözüyle
olurlar. Binaenaleyh gaybi bilen, yine
kendilerinde tecelli eden ila-hi Yani Allah'ta
zaman Allah kendi on-lara emanet eder".
"kendini bilen Rabbini bilir" ilkesinden hareketle,
i' 1
1 '
1
1
.. 6 ..
. orta-dan bir mahlyet Sü-lenü Tefsiri'nden da da gibi, müslümanla-
çok tehlikeli noktalara tir. Bu noktada Mubyiddin bin Ara-bi'nin sözlerinin, izah ça-
ilginç bir ör-
':Knl Rab'ta knl. O halde mükellef ktmdir?"
kül devrinde hadisin me-s elesinin
":kopuksuzlve gü-venilir bir ra vi zinciriyle Hz. Pey-gamber'e ve onun sahabilerine va-ran özel bir bilgi" kazan-
etmek gere-kir. Çünkü sahlb olan bir ha-dis de kesin bir ilim demektir.
islam tarilüne biraz göz gezdiren-ler, ilk dönenilerin-de Yunan, ve Hint ktiltürleriy-le temasa geçen bir süre sonra müslümanc8. melekelerini kayliettilderini, insan, kainat ve Allah vahye dumura hemen
edeceklerdir. Bu neden- · den ötürü, tai'ibi-nl, siyasal tarilüyle birlikte mütea-la haline Çünkü siyasal bas-
zaman, ünnne-tin Kur'an'la olan ya ta-mamen ya da bir hill neden Böylelikle neyin 01ilim'.', nevfu.·"zan" ifade döneniler, öncelilde siyasal
, konulmaz bir güç kaianan nlema bu
ideolojik temellerini is-tedikleri. gibi belirleyebilmelerini
"Vay haline o kimsele-. rin ki, elleriyle az bir ' paraya için, "Bu Allah
derler. Ellerinin yaz-ötürü vay haline
ötürü vay haline [tl) zalim ik-
siyasal reaksi-yonunu yok etmesine zemin makla sahte ulema, öncelikle
nezdinde ilim ifade eden• bilgileri ''zan" derekesine rnek ve bir zan ve kuruntuyu da "ilim" seviyesine
Bu ise, ve parÇa-
· demektir . Kur'an·önCesi ve dönem-
lerde, ilim · ·. sonra,
de neyi neyi· "zan" olarak inceleme-
. ye ilk vahyolunan ayatiy-
le birlikte mevcut hep-. si, · tümden · raddedilerek, sahip
olunan bilgi birikinürün ancak her-yaratan vahyine da-
bir ifade ·
"Her yaratan Rabbinin na oku! O Alak'tan. yarat-
O Rabbin sonsuz kerem sahi-bidir. in, sana [7) Burada "oku" ifade edi-
len emrin da olursa, sahip
gereken bilgi birikiminin nlçin vahye an-
Çünkü Allah ol-gibi; zamanda
' dir de.
leyen, ayakta tutan, düzenleyen, terbiye eden,
da tazammua Rab ittibaz
ortaya dan çok Öyle ki mesele-yi bu yönüyle taktirde, "Rabler'.' olur.
"Allah sizi' siz biçbir bilmiyorkan
diye size kulak-lar, gözler, gönüller verdi." [6) · "Allah Adem'e tümünü retti". [9) "Allah size Allah yin alimidir". [10) · "O [Rab) Idillsana t'l''. [11) •·o [Rab)ki düzene koydu,
· belideyip hedefini gösterdi": [12) "Rahman ögretti,
ona (13)
ve . özellilde-
rini Allah Tea-la, sadece kendisinin bilgi-nin "ilim" bunun kalan her türlü bilginin "zan" ifa-de bildirmekledir. y anl herhangi bir veya davra-
ka bir "ilim" ifade etmesi
iç\n o kendisinde biç bir gerekir. Aksi tak-
tirde böyle bir bilgi zandan bir ifade etmeyecektir. Kelld.i-sinde yen tek bilgi da sadece vahiydir
•··ne 'ki: sadece Allah [14)
gelen ilimden sonra hevalarma uyarsan, o
taktirde sen muhakkak olursun". [15)
"Ve elbette onlara olan biten her-"ilim" anlataca-
jp.z". (16) "Bunlar sana gayb haberlerindendir. Ne sen ne de
daha önce bunu bilnüyor-dunuz". [17) ·
peygamberlere gelen vahiy de, "ilim" olarak edilir:
"Yusuf güç ve kuvvetine ca, ona hüküm ve "ilim" verd.U<". [16)
bana [Hz. sana bir "ilim" geldi". (19) "Elbette O [Hz. Yakub) kendisine bizim "ilm"in sahibi idi". [20)
gibi Kur' an; qahiliyye dijnemindeki ilim ifade iddia olunan tüm bilgi kö-künden ve veya kabile tecrübesinden için
kabul edilen bilgi ni "zan" olarak ilan
bilgi kaynak-zan derekesine için, ca-
hlliyye döneminde kabnl edi-len bilginin pek büyiik bir te-melden bozuk, ve saçma ! olarak ·
"Hava ve hevesini edi-nen ...... ktmseyi gördün mü? di ona Allah'tan ru yolu gösterecek. musunuz?". [Hj . · "Bir bilgiye [vahye) -
için Al' lab'a yalan uydurandan paha za-lim kim olabilir?". [22)
· kinü ki Allah bilmeden .'ve ,.
l:iöyleçe uyar". f23J bilia ki göklerde ve yerde ne
varsa hepsi .. Allah'tan tapanlar debi, gerçek-
•'
te ortaklara tabi olmu-yorlar. Onlar sadece uyu-yor ve lar"'. (24)
öyle kul-luk ediyorlar ki, Allah onlar hak-
hiçbir delil Kendilerioio bu hususta hiçbir ilimleri yoktur ve o hiç-bir bulunmaz". (25) Buraya kadar
ve gönümüzde bir-iosanlarm orta-
ya öne ne kadar
saçma hiçbir delil iDdir-
di-ye tabi isteyenler, koy-
ve Allah ka-gibi kabul ettirmeye ça-
bir sürü gön ve geceyi kut-sahih olmayan ibadet
ilidas edenler, sadece zan-''din" baline
ama bile Rabbinize
bu sizi etti, hüsra-na olup (26) "O putlar sizio ve ilah addettik!eri
bir Allah onlara hiçbir göç verme-
O zanna ve ne-fislerioio alçak uyuyor-lar. Oysa onlara Rableri dan bir yol gösterici (27)
içiade bir de var ki bilmezler,bütün bil-dikleri bir Onlar sadece zan içiade bulunur-lar". (28)
zandan bir-Zan ise haktan
Muhakkak ki. Allah ne · bilir" (29) . "Kötü zanlarda bulundunuz ve
bir topluluk oldu-nuz". (30)
tüm beyinleriDe gönümüz
zandan bir ifade etmeyen ve
"ilim" ve maalesef "ilm"io ise
ve yasak hale geti-rilmesi, ister iStemez
bile kendi ortak bir literatür engelle-
O halde gereken
gereken; Tek bir olarak kabul
miz Tek bir (Rab) olarak ta" kabul ve onun
maktan bir bu Ade m' den bu yana tüm peygam-
. berlerio tek bir ilkenin (Tevhid'io) yer-
yiizünde hakim ta kendisidir. Bu çaba kayna-
sadece vahiy olarak kabul et-meyi ve onun "zan" ifade eden tüin ve
öngörür. "De ki: Sizio ortakla- ·
ilk defa son-ra çevirip yenlde'n ya-ratacak olan var nn? De ki: Allah ilk defa Sonra onu çevi-rip yeniden Öyleyse na-
çevriliyorsunuz? De ki: Sizio ortaklaruuzdan Hakka götürecek olan var De ki: Allah Hakka · götürür. Hakka götüren mi maya daha yoksa yola götürülmedikçe kendisi yo-lu O halde!neyinlz var? hilkmediyorsunuz? (31) Abdullah
{1} Rum: 2B-29 {2) Necm: 2B {3)En'am: 14B {4} Nisa: 157 (5} Hac: B {6} Bakara: 79 (7} Alak: 1-5 {B) Nahl: 7B {9} Bakara: 31 {10} Bakara: 2B2 {11} Alak: 5 112} Ala: 2-3 {13) 1-4 {14} MiDk: 26 {15) Bakara: 145 {16} A'raf: 7 (17} Hurf: 49 {1B} Yusuf: 27 { 19) Meryem: 43 {20} Yusuf: 6B {21) Casiye: 23 {22} En'am: 144 {23) Hac: 3· {24} Taha: 66 {25)Hac: 71 {26} Fussilet: 23 {27} Necm: 23 {2B) Bakara: 7B {29} Yunus:: 36 {30) Fetih: 12 {31) Yunus: 34-35
• A .
ISLAM'DA . "
SiY ÖNSÖZ
kavimlerioio son gön-lerde o eski misklnliklerioden
ve kurtulmaya tam bir
gördilkçe yü- , sonsuz sevinç hisleri-
nin görüyoruz. Demek müslümanlar nihayet ki: bir en kudsi vazifesi hür Ve insan içio, hürri-yeti ne hakiki saadet, ne de hakiki ilerleme mümkündür.
Bununla beraber da itiraf ne
kadar büyilk olursa olsun, le saf Zira taraftan görüyoruz ki(müslüman
büyilkhir lerioe müesseselerio mükemmel" yahut noksan getirmekten bir bes-lemiyorlar. Ve içtimal (toplumsal), gerek siyasJ nü bu husustaki ve ilkele-rini uygulamaktan bir çare
kanaatini ileri sürü-yorlar. müslüman
bu vicdan hali pek Zira' kendilerioio
· gösteri-yor ki; bir taraftan bi-zi bir Allah'a !apmakla . milkellef tutarken, öbür taraftan oldu-
kadar, içtimal bir telilkld-lere, ilkelere Bunlar
tevhid alddesm-den Biz de ancak o aldde-din onlara
siyasi ve bu ilkelerden
ve o sayede
Bioaenaleyh bize öyle geliyor ki, bu suuf tam ve cid-di bir kanaattu göven ile hiçbir vakit sözleri söyleyemiyor:
dinl, ihtiva bu en yilk-sek ve hakikatleriyle iosan-
en inuazzam dinldir; en sahih Ve en mükemmel ruh ve
medeniyetinio, hadi-mi bizzat o medenlyetio ken-disidir. Bioaenaleyh onun
ve bulmak
7
8
yoktur. Bize öyle geliyor ki, o dedi-
hakikati ge-tirz.niyor: için "her yol Romaya gider" se dünya-
için de "her yol Mekkeye gider", yani bu iki alemden her biri, bir yol, bir istikamet, bir talih takibine ve umu-mi tekilmillünde her biri ka hareketler mecburdur.
Hiç kimse inkar edemez ki, aleminin gayesi, telakkileri, tema-yülleri, ve için müracaat ile
· müslüman iilemindekiler ki fark, ahlaki ve iç-tim8.1 tel8.kkileri, an'aneleri ve
ile mev-cut fark kadar büyüktür. Zaten ev' velidler ikincilerden bun-dan türlü kabil mi-dir? Öyleyse kendi
dikkate alarak kabul gerek gerek siyasi müesseselerin, velev ki, kadar bi-ze uygun zannetmek pek
bir Gerçekten, bu iki alem
o kadar farklar ki hiç-bir ta'dil bu ne izale edebilir, ne de hafifletebilir.
Demin müslümanlar o yan-
kanaati, kavimleri dan nesillerden beri çekilmekle olan ve onla rm pek ba-san hakimiyeti etkilerinden
bir atf edemiyorum. Binaenaleyh meydandaki
izale ile beraber kendilerine göster-mek istiyorum ki, içiima i nokta-i na-zardan kavimlerinin ka-vimlerinden alabilecekleri
aksine bu hususta berikilerin is-tifade edecekleri birçok yönler mevcuttur.
Ehemniyeti en yüksek derecede bulunan bu mesela vic-
aydmlatmak için tutulacak yegane yol, her evvel
ne en bir surette göstererek, siyasi ve iç-timai vazifeterimizin esasla-
daha iyi daha iyi tat-bik etmekten ibaret
. da tamamiyle ikna ey- · !ernekten bir
HA-riME . Elbette ki, benim bu
eserden niüslüman usUl-
i içtimaiyesinin [toplumsal tekabül ve onun-
la mükemmel bir ahenk eden siyasi usülün ruh ve ne ol-mak icap dair basit bir mütalaa ileri sürmekten bir
Binaenaleyh sözler bu kadar umumi mahiyette bir incele-mede yer la,
hele siyasiye [siyasi bugün Anayasa Hu-
konular) olama-mak pek samimidir. Zira öyle bir la-
için belirli bir milletin bütün si-yasi tedkik ve !emine ,tahsis bundan pek husus! tabiatta öyle bir ister ki, o milletin anlak ve irfan zati seviyesini, ruhunu kendine il-ham kabul olsun.
Bundan kavimleri pek çok cihet, camia bu-
diyelini ki narnma kabul edi-
len tek usUlün hepsine uygun gele-tasavvur
eseri serd mü-talaalar öyle bir usill fine da pek
Evet, benim bu eseri yazmaktan kavimleri
dan müesseselerinin tak-litleri ve bu taklitlerle birlikte yine
siyasi kadar içtimal bulunan ilkeleri kabul tak-dirde -ki birincisinin kabnlü mecbu-ri olarak de kabiliünü gerektirir- telafisi ka-bil olmayanhatadan müslüman oku-
Gerçekten, müslüman bir milletle bulu-nanlar kendi hayalt gayelerini ta-mamiyle acaba ne renk 'kesbederdi? Evet, o zaman görülürdü ki buniar mevut içtimat
yerine içtimal suuf-lar · hüküni süren kin ve rekabeti bu suretle fer-di hürriyet ve o müsltiman kavmi de milletleri-nin hiç arzu edilmeyen
yani hiçbiri mem-nun olmamak üzere hak için e bediyen za-
. ruretine ka hiçbir
O zama.n göreceklerdir ki, milletlerinin benzer detli bir kin, o güzel
yerine kaim sonramüs-birbirin.e
gayesi öyle hayall, öyle al-öyle nilpayidar
yan) bir gayeler kur-ban ki, bencilli-
asli ihtiyaçla-bu gayeler el-
[toplumu) tefrikalara rak arada husumet ve mukabil nefret yiizünden ebeciiyen
zarara sevk edip durur.
Heybati Bir milletin iktisadi um-ve siyasi nüfuzu bütün bir top-
lumu içtimat sürüldemekle ve siyasi ve yetine bu suretle son verilemiyece-
sonunda yoktur ki, her ne kadar çok geç ·alsa da, yine ilk ev-vel, bu kendileri .,
elde edilecek ne-ticelere ait olarak beslanilen hellik edici hayaliyat ise evvel§ bir telakkiden, sonra meseleleri-ni bilmernekten ileri geliyor ki bu me-seleler, müslüman için haya, tt halde maalesef o te-lilkkiye, o güdük irfana bir hafiflilde tedkik olunuyor.
bu helilk edici hayallerdir ki, yiizünden dünya-
gelecek felaketin, daima bu derecesiyle
mütenasip bundan dola-hüviyetimizin ne nis-
bette tam olursa, müslüman alemine çökecek da bu nisbette bö-yük ve izmihlalin o derecelerde ke-sin görmeye engel oluyor.
yine o öldürücü hayaller-dir ki, bir kere kendisine ka-
mütemadiyen yor da müslüman selil-metinin içtimal ve siyasi ancak tekilmilllerinde ebedi bulunan hakikatler üzerine tesis etmekle kabil olabile-
anlamalarma asla müsaade etmiyor.
söze nihayet vermek için ilave Biiler etmek, o illemin ruhun-
dan, ilkelerinden misallerinden esinlanrnek zaruretindeyiz. görülmektedir ki, müslüman müte-!ekkirlerin hiç çok ve davet olun-
vazifenin pek, '
az münasebetdar bir kanaat besliyorlar.
O halde bunlar biliniyorlar ki, kendilerinin -yegane sebebi
bile- yegane hedefi, il-keleri bütün bakikat . ve mükem-meliyetleriyle tezahür ettirmek, bu
. hususta elden gelen biçbir hizmeti · esirgememek, bundan
en saf, en yüksek ruhundan, en güzel ananesinden, en asil misalle-rinden hiçbir mülbem
Zira ancak bu suretle kendi kendilerini idare ederek kalarnun sevk ve idaresine nefsini
yerde, kendileri örnek
ancak bu suretledir ki, müs-lüman miltefekkir medeniyet ve ilerlemesi hareketine, e bediyen edecek ve bu hususta uhdesine
muazzam vazifeyi kendine la-bir surette ifa bulunacak-Yoksa bunun haricinde olmak
üzere herhangi bir meslek (yol; sistem), islam , mil-temadiyen batnun da, bunun neticesi olarak ebedi bir
ve zillet içinde· mahkihn eder ki, o se-fil hayat yiizünden tefessühe kendisi de mileb-beden girer.
da söylemek ki, müslüman miltefekkir dü-
mücadelenin hiç de kolay olma-aksine
memnun Gerçekten, bu mücadele büyük
bir sehat, büyük,bir tahammill, bü-yük bir cesaret, islam
bir ister. Öyle muh-kem, öyle kat'1 bir iman ki, sahibini bu vazifeyi için muhtaç bütiin ilminan (emin olma; kesin olarak bilme) ile ve leebize kiifi gelebilsin. ' ·
Demek bu mücahede, öyle yüksek bir takon sedyelerin
ki, aniara sahip olma-yan bir müzlüman
vüci'ibiyyete yoktur. M.Said Halim
Çev: Mehmet Akif Ersoy Haz: Salih Toprak
Önsöz, c.19, adet: 493, sayfa: 264-265 den; Ha-time ise c. · 20, adet: 5 sayfa:
·. 74-75 Ankara 1922 den lerek
9
Les Institutiones Politiques
SAiD HALiM dens la Societe Musulmene olan bu milli hakimiyet
ilkesine ciddi teul<:itler Prens Mehmed Said Eseri Türkçeye Mehmed Akif (Er-
. üniü valisi Mehmed soy), milli hakimiyel Ali torunudur. Kahirade . rak 1863 ve Malta s.ür- bu eserinin giinünden sonra, illkesine yeniden ve tam olarak çevrilinesr izin verilinemesi üzerine . Maalesef Romada, 1921 de, bir Ermeni kur- Akif'in çevirideki usli'ibu yer yer zor
hedef olarak bir özellik bir kaç kere (iki
Devletinin bir çok defa da Toplumsal Çözw-kademesinde hizmet gördü, görev me bu
Devlet Da- nin de lüzumsuz söyliye-ve Rume- Bugiine kadar latin
li Ayan Meclisi üye- alfabesine ve Terakki Cemiyetiumu- Siyasiyeden ciddi olarak
mi ve Hariciye N ilk bahseden ve bir incele-Balkan harbinden sonra, yen Prof. Kuran Önsöz, is-
1923 de getirildi 1917 Janun Hakimiyet de sebebler ileri sürerek bu Esasnun Neticeleri, Devri, görevinden çekildi. es- Siyasi Me-
Birinci Dünya Harbine gi- · todu, Siyasi Metodu, Yasa-rilinesine , ma Hükihnel Yü-
Said Halim özel hocalardan rütme Kuvveti, Siyasi Partller, Arapça, Farsça, ve Aylin Meclisi ve Hiltime gibi 13 ara lizce Daha sonra reye giderek okudu. · Siyasiye'yi ilerde tam olarak Hem hein layabilmeyi ve tahlil etmeyi ümid Nitekim bu dikkati çekici etmekteyiz. eserler vermesine etti. Buh- Said Halim cere-
ki ta- önde gelen Mukallilliklerimiz, içinde bir yeri var-
Fikri Buhram- Bunu Kara ,{Tanzimattan Cum-Aleminin Geri- huriyete ... ) belirti-
lik Sebebleri Üzerine Deneme, ve yor: "Meselii hiçbir 'Ba-risalerinden meydana . da ma-
hepsi daha ev- bir terakki temel-ve! tek tek ve bir den medeniyeliyle da yer lam medeniyetinin ve
· telifleri mümkün Bizim burada Önsözünü ve Hali- türünden muhafazakar
m esini ne Islam da olarak Siyasiye'yi, Malta- fikirlere kolay kolay rastla-
da sürgiindeyken ve adeli ( ... )Bu genel hükmün üzere kaleme tek varsa o da 1921 de Romada ve özgiin S.Halim
Bibliyogralya: KURAN, Prof. Dr. Ercüment -"Türk Tarihinde Arap Kültürlü Said Haim Türk-arap te, Bugün, Gelecekte 1, Konf. Bildirileri içinde, sf. 21-25, 1979, Ankara; .
Said Halim ve notlarla yay, haz. DOZ-DAG), Tercüman lool Temel Eser, Tarihsiz,
KARA, "Said Halim ve Hareket, Ocak 1980, 11-12, sf. 18 vd.
M. Kemal-Son Sadrazamlar, XII ve, XIII. cüz, sf. 1893-1932, MEB. 1965
KARA, -"Siyasal Tanzimattan Cumhuriyet'e Tanzimattan Cumhuriyet'e Türkiye Ansiklopedisi;
. 44 ve fas. 1986,
1
L
10
MEHMED HAKKINDA
Mehme.& Akif, 1873 de de, Fatihte 1936 senesi-nin son günlerinde de hayata gözlerini Bu onunölümünün ellince[sene-i!devri-yesidir. Bundan hareketle ku-
içinde tak-vim "Mehmed Akif ola-rak ilan ettiler. Ald( ile ilgili meseleleri, bu vesileyle gündeme ge-tirmek, ümid ederim kendisinin
yad ediimasine sebep olabilir.
* * * Bana sor sevgili ka ari', ben söyleyeyim, Ne hüViyette durari
Bir söz ki, samiyyeti ancak hüneri; Ne tasannu' bilirim, çünkü ne
için derler; onu bil-mem, Aczimin giryesidir bence bütün
·
hissederim, söyliyemem; Dili yok kalbimin, ondan ne kadar
"kalbinin dili" milletine çok söy-
ledi. bize çok bir hazine olarak hedi-ye eiti. Minherlerden bizi sarsma-ya, vaaz ver-di. Islam çeVi-riler ak-tarmaya gayret etti. durdu, didinip durdu ama derdini anlata-bildi mi?
Sefahat, Türkiyenin en çok biridir,
Merhum Akif da pek çok içinde en
onun ve eserleri üzerinde
timizin ona müstesna bet, hiçbir ve za nasip bera-ber, burada yeridir, aca-ba halkmuz olsun. olsun, Du "milli anlaYa-
midir? Bu sual, devir için de sorulmaya ·
bugün de. o, pür-heyecan ve büyük ümidler le Milli Mü-
oynamaya" ediimeseydi, Tevfik Fikret'in deyimini
'ümmid-i bülendi' derin • bir ·ha yel
· ·eski ·. gay. ret!{ sürdürseydi, bu sualin' olabilir-di. Maalesef kendi dön& minde dahi derdi-ni belirtinek zorun-
O zaman ikinci sorumuzu so-rabiliriz: Peki Aldi'in anlatmak is-
Milli Mücadeledan sonra bir sosyal ve siyasi ya- ..
ve kesindir, o Kur'an bir idare
Yine de bugün konunun üs-tiinde se, beplerin tesbit ediimesinin, öngör-
devlet incelenmesi-nin saiklerle yola sözlerin
evvel ortaya konul-likirierin yeniden önle,
türkçesi belli ölçü ve nite, liktekl bir birikim üzerine "bina kur-
mümküo nüyorum. Duvara koymakla, o
temeli Bu yüz-
den Tanzimattan sonraki Türk ay. dm tarihinin bir etkileri gü-nümüzde da devam eden, birinin ise Cumhuriyet Devletinin ideolojisini
ekollerinin; Os-· Türkçü-
lük/Milliyetçilik cereyam-
..nn ve tarihleri-. nin, önce tek daha sonra ise
son ikiyüz ma tarihimiz içindeki yeriyle, Türk
tarihi anlama gel-mek üzere Türk fikir tarihi içindeki yeriyle bir tarzda ele
bugün hangi noktada göster-mesi çok ve Fetici Bu mUazzBm:
bize
yere, kaygen zemine bas-ma verecektir. Çok büyilk ·
ve süre gerektiren bu bir lin evvel dileyerek . konuya devam edelim. ·
MERAMI NEYDi? Mehmed Aldi'in
eserleri helonda derli-toplu ve ol-dukça bir ansiklopedi mad-desinde
teknolojinin kala.h önce iktisadi,
sonra siyasi ve içtimal bozulmala-ra meselesi oldu. Bir ha-
medaniyeti ve kültürü-nü tamamen benimser-ken teknolojisi-ni· nakletmek ve fakat manevi-kiiltürel kaynakla-
savundular. Müslü-gerileme
da ve rniyeti rolü üzerin-de durdular. C.Afganl'ye göre, müs-lümanlar dir. Din yerine ve bunu olarak
Abduh, müslü-bu durumdan kurtulabii-
meleri için dinin Kur' an ve Sünnete dönmekten çare belirtti. siyasi planda da bütün müslihnan- .
siyasi bir birlik gerek-Mehmed Akif,
temel ilkeleri ve rmda sürekli olarak dan Kur'an'dan ilha-
idrakine söyletmaliyiz nu." beyti Akif'in
en veciz biçimde ortaya kaya!'. Hura,feler,
bidatler terk edilip asli kaynaktan hareket etmelidir. miyet, yirminci bilgilerine sa-hip olan idraklyle bir
olarak Bu ve tamam-layan bir beyille iseKur'an'-
sadece manevi, ' öbür dünya . ilgili bir kitap toplum
da düzenleyen bir bütün ol. he,
le Kur'an bunu hakkiyle bilin/Ne . okunmak, ne de fal bak-
mak için. Türk. Dili ve Ans. M. Ersoy maddesi, Dergah Yay.)
ancak yalan "Böyle · gördük dedemizden" sözü dinen
J
kabul olunmaz, geri çevrilir, diyor; Bu yüz-den gereksiz bir tevek-küle, taklide ve
yakmmakta-ay-
I yetçidir,
onu ön-ce ve oldukça olarak ·
bahsetmek ihtiya-Gerçekten Akif'i
tam anlayabilmek için ta beri içinde
temas zo-gibi Akif, .1908
·den, beri Edib, (Günaltay), Ah-met Naim, Ferid Kam, mail Ebulilla Mardin, Musa
Bereketzade, Tahirül-Mevlevi ve Said Halim ile bir-likte savunu-
biri ve belki faaliyet ve eserleriyle en büyük temsilcisidir. O, zamanda dost ve herkesin kabul üzere
. bir dava sahiptir.
Az evvel fikirde Yol'u . gösteren l yol'u daha sonra Allah, celle celaluhu, da can verenlerin, kanlarnu sahil edenlerin sözcüsü olan Sebilür.re-
ünlü fikir dergilerini uzun milleti
dergisi ve ya ku-rucu ve yöneticisi Sezai Karakoç,
Akif en güzel ki-taplardan birini kaleme O, Akif'in mesajnu iyi iyiakset-
tahlil Akif inanç ve (ilk 1968 de)
küçücük · Akif için (vet.eriner-lik) çerçevesinde tabiata, realist ba- ·
görmeye, gibi gözlemeye
Ve hayat ve bunu hükmünü vermektedir.
hükmü da zikredilen.an-siklopedi maddesinde tekrar Gerçekten Akif, alt tabaka insanla-
orta halli mesele-lerine ve bize dönemin içti-mal durumunu.
. bir .. özellikle birinci kita-.
· yer !erin bir kaçnu istiyorum: Hasta, Seyfi Baba, ile Ömer, Mahalle Kabves;, Küfe ve
gibi onun bu güzel örneklerdir. meselele-re önemle beraber li ve fikirleriyle de Akif'i ta-myan A. na burada yetinece-
Akif, Bir Refor-matörü" (1964, Ist.) .
FiKiR KAYNAKLARI
Akif, alim-lerinden bir çok terciimeler
çeviriler Ferid Vee-dt, ve Muhammed Abduh gibi önde gelen
eserlerinden Sadrazam Said Ha-
lim bir risalesini dilimize kazan-
Bu tesbite iki
edelim: Ka- · rakoç'un ileri birinci görü-
göre, Akif kendi fikrini kendisi ge-Hep ileri
sürülen bir iddia olarak Af-gani ve Abduh'dan et,
hatta nin sadece bir olarak kal-
·fikri Karakoc kabu-le " ... çekir-dekten Öteki-
. lerdeysa (Ferid V ecd!, Muhalllli).ed :Afgani, 1) daha 1bir ,sis-
tem ve li. Bunun için, M.Akif, fikirlerini bu
çok, sokaktan, aile-den, klasik killtürden, toplumdan, devletin halinden ve riba-yet kendinden Bu mütefekkirlerinin tesiri, kendisinde
fikrini var olan bir illküyü ve beslerneye Yani arada, bir tabilik münasebeti yok, belki bir ' paralellik nüuzun anlatarak," Alde-in bu (Abduh ve Afga-ni...) tesiri ·
kanaatine (sf.19-20)
daha ve kanaati-mizce olan Akif'in fi. kir köklerini· '· Abduh, Afgani ve di,
Akif'in Muhammed Abduh'dan Tercümeler" Edebiyat
11
Fakültesinde bir inezuniyat tezi (Tiirkiyat Ens., Tez 4162) !ayan Ziya Çil, "Terciimeler Muva-cehesinde Akif ve Abdnb"
konuyn ve so-nuçlara
"fi]df, Abdnb'un esas hareket olan V9-
ya irca' fikrini yürekten· W..
"Abduh'un iSlama ve Kur'an'a tarznu
"Ve bir inkililp için .Ab- · duh'un teklif metodu
Bir parantez açarak. burada, önemli bir mesaieye temas is-tiyoruz. Ziya Çil'in tezi,
mi, ile, 1983 de, Ya-
sözü geçen bu bakarak Akif'in ' ve
bir araya zanne-Ama Ya-
yöneticileri size bir sürpriz Bunu
sayfaya Lütfen bir "Elinizdeki kitap, M.Akif'in Abdnh-dan tercümelerden tur." :Az ise eski türkçeden latin alfabesine Ziya Çi!
buyrulup ko-Hangi Ziya Çil'e,
hangileri Akif'e, Abdub'a ve hangi-leri ait·bilemiyoruz. nun' tam' bir ciddiyetsiziiki ol-
belirtmek Bu-okuyucuya Akif'e, Ab-duh'a ne.
bilmemektir. Ama maale'-sef daha pek müz bu mn bütününde görüyoruz. Mesele-leriuln ama-
dikkate dair inançtan
GÖRE ABDUH ve
olan sonunda
müftüsü M.Abduh ile olan Afgani'nin yer verlr:
en Mu-hammeç! Abduh .
neye . Cemal ed din 'le,
Der ki tilmizine "- Muhammed dinle.
istiyorum, hem çabucak. Öne bizler da
Nazarriyyat ile olur zannetme! ... O (deliller, de
dinletmel · Çüokü tezahür istida-
... " yok, var
... Gideltm bir yere, hatta bizim Sildan'a Yeni bir medrese tesis edelim Urban'a. Daha üç de faziletli mücahit
Nesli tehzib ile, i'Ja ile
yer yer Oradan alem-i islama Cemaleddin-ler?" ". Bu, fakat, yirmi ki kolay görmüyorum ... Yirmi günlük lbak sen!."
"- Kulunuz mazfirum ... " hisse ne der-
sin ya, zarar yok, daha
iy(iyi) istiyorum. ben de fakat, Ab-
duh gibi... parçadan
na göre Akif, Afgani 'nin acelecili-giinü kurtarmaya
bu yolu bulmu-yor. Usiil olarak, yol olarak merhum Abduh'un tutuyor. Evet, lam alemi bu halinden bir an ewel ama bunun yolu, usanmadan, la bir nesilden
problemierine cevap verecek bir neslin
mesinden geçer.· Belki uzun bilecek bir süre geçecektir. Buna
netice de ve gerçek-nitelikte Yoksa
Abduh'u, Afgani'nin en büyiilc ese-ri diye Akif'in, birinin
bahsedilemez. Burada üzerinde husus, meselele-re getirilen metod ba-
ki, fikrimizce Akif ve Abduh'un tuttu-
yolun bugiin daha iyi
Akif'in, Afgani ve Abduh ile olan temas
etmemizin 1 sebebi, bir tesbitten O tes-
bit "Milliyetçi-muhafazakar ve . hatta müslüman kesim · bile Akif'e ona toz kon-durmazkan Akif'i Aldf yapan Abduh gibi, Afgani gibi müellirlere
ve yiizeysel tiriler yöneltiyorlar. Bu ça mahrum gö-rünüyor. Sözlerimizden Akif'in, Ab-
Afgani'nin, tenkit edileme-gibi bir mana
de Türkçeye bir-kaç makalesi eserleri çev-
Fikirlerini bütün yönleriy-le ortaya koyan eserleri ülkemiz de
ve tam anla-beklemek fazla iyiniyet
olur .. konuya ilgi temenni ediyoruz. O
zaman ciddi ve tenkitler hareket de bundan olur.
** * Yüz banknotlarm bir yiizü-
ne Akif'in resmini basmak onun ül-kesinde göstermiyor. Belki Akif'in mesi BWla ret ederek
Salih Toprak
••• ••••••••• >. ........... .
ÖTÜKEN'LE YA YlN
[i] ÖTÜKEN
Ötüken Erol
ile sunuyoruz.
gerek ülkemizde, .gerekse Dünya genefinde ciddi ide· olojik olan bir faaliyet ol·
biliniyor. Ötüken esprisini bu özet· leyebillrmisiniz?.
ÖTÜKEN: elbet-te ideolojik Hatta bir
ideolojik olabilir. Fakat bizim.Ötüken olarak kuru-
sebebi ve gaye itibilriyle·ideolo-jik ifade · dar
. içinde mütelila edilmemiz Biz, söylemek ·
gerekirse, Türk Milleti'ni seviyoruz, onun yüksek kültüriinü
ve inedem biliyoruz; tikbillini de büyük dolduran yeni Türk nesilleri mesini istiyoruz. Bunun hür bilen ve beyinierin verecekleri eserlerle
kültür ve sanat-la lnamyoruz.
ve sevi-yeli bir vaziyete müm-kün
bu çizgiler içerisinde kalmak çaba-
Bir de söylemek herhalde gerekiyor: Türkiyemizde siyasi çe-
fikir. kültür ve sanat haya-çokkötü
Günlük politik meler içerisinde slogan yer veren bir
Biz öyle ruz ki, Türkiyemizin ve Türk Mille-ti 'nin meseleleri ve bunlar ciddi. seviyeli .bir tarzda ve ehil in-
himmetleriyle ortaya ko-ve da
eserlerde hu ciddiyet ve s·eviye meselesini d§.imil göz önünde Biz
kendi tatbik ça-
Ralunetli Erol Güngör'ün ldtapla· ·sonra, ülkemizde
etidieyen arasmda "ötüken" ..
siyasetinizi ve okuyucu
tabanindaki muhtemel de gözönünde tutarak bunun sebe· bini
ÖTÜKEN: "Ülkemizde etkileyen ... Bu
sözle ifade edilmek istenen "dü-insanlar·",
lar", sanat ve edebiyat faaliyet gösterenler üzerindeki tesir midir? sorunuzia bunu Kaste-diyor iseniz, Ötüken olarak kendimi-
13
zi sayabiliriz. Fuad Köprülü, Öztuna, Nihai At-
Ahmed Ziya Nur, Ord. Prof. Z. Fahri
Sadri Maksudi Arsa!, R. Gro-usset, Mehmed Ali Nihad Tarlan, nasi Hisar, fa, Arif Nihad Asya, Gernil ... , Ve Erol Gün-gör ... Bu hepsi kendi saha-
Türk ve sanat hayatuu sürekli olarak
Biz eserlerini ve bu
seviyeyi gayret ettik. Bu yüzdendir ki, yeni Imza ve yeni eser bulmakta güçlük çekiyoruz: Yenile-rinde bu seviyelere detle, hasretle arzu ediyoruz! ..
Ama, kitleleri etkileyebilmek runa slogan
Ansiklopedi bir ile bir ide-olojinin çok bir alanda ih·
ifadesidir. Ölükon an· bu çerçeve·
sinde Günümüzde moda olan dekoratif
de gözönünde tu· rica ediyoruz.
ÖTÜKEN: Ansikpoledicilik, son en çok konu-
mevzuu oldu. Herkes ansiklo-pedi Biz de 50 bir kadrosu ile 5 bir ça-
sonra 12 ciltlik Yeni Türk Ansiklopedisi'ni ve rettik. Eser Bizim ansik-lopedimizin bir da Türk Milieti'ne, mili! hü-viyetimize · dair konularda gençle-rimizin ve
cevap vermek -üzere eserdir .Dioi ve Mil-
ll maselelerde Türk gözüyle mesele-ler ele Dil bahsinde
olan dikkat ... Milletimiz de bu has-
sasiyetlerimizi ki, binlerce "Allah olsun" mektubu ile tebrik edildik. bir de Günümüze Bü. yük Türk Klasikleri Tarih-Antoloji-Ansikpoledi . miz bir eser Bun-da "Bütün Türk eserleri, eserlerin müellifleri, eserlerden örnekler, bunla-
bunlarla ilgili bib-
1
li
1'
liyografya mazmunlar ·ve sözlük her Türk tarihi
ana özet olarak veriliyor. Tekke. Halk, Divan ve ri, ve ele rak 10 cilt tahmin bu eserde 50 Üniversite retim üyesi ve 'Evet, söyledi-
gibi giinümüzde ansiklopedici-1ilc moda oldu. Biz de bu moda kendi ölçülerimtz ve politika-
içinde ve oku-istismar
zületine tabir yerinde ise Milletimiz ken-disine hizmetler) takdirde gecikmiyor.,Biz ansiklopediyi
. sonra, birçok ansiklopedinio piyasadau -et-tik. Bizim ausiklopedimizde II. dülbamid okuduktan sonra,
ansiklopediler piyasaya sUr-dülderi cUtlerinde Sultan Abdülmahid" ibilresindeki Sultan" sözünün üstünü karalamak ve öylece piyasaya zarfire-tini duydular .1 Said en seviyeli maddeyi burada gördü
Tiirk Milleti yeni türe-yeni millet bir topluluk
. Büyük bir inazinin· sahibi ve bÜyük bir biinisi olma-
namzet bir Siyasette de, medeniyette de, faaliyetlerin-de de büyük takdir etmesini bi-lir, dengesizlikler, ciddiyetten uzak
ve vakur.olarak ten giinümüze intikal eden Türk ic-timai
Önümüzdeki için, ve uzak vadedeki dan sözedermesiniz?
ÖTÜKEN Önümüzde ki sene içe-risinde, vaktiyle Anda büttin olan kitap-
mühim bir yeni-' . den Bu arada Erol Güngör'ün yeni bir
ettirmekte muz birkaç te'lif eser daha var, onlar da .bir karar ve-
Bn vesileyle "genç" derginize · eder, ha-
dileriz. Te-ederim.
ADAMI Ml? CIA AJANI Ml?·
1. Saytaelaf Ama hem entellektüel savunan, akademik ile övünen, bem de kez gizlice ha-beralma servisiyle yapan akademik müessese ve akademis-
için söz söylenemez. tJs-te1ik bu kimseler komünist ülkeler-deki ve üçüncü dünya ülkelerinde-ki buluudukla,
devletin olmakla suçluyorlar.
ORYANTALizM VE TÜRK
haber Londra'da gilizce olarak "Ar.abia"
derginin (1986) dan tercüme. edildi. bir ya-hudi Amerika 'ya gidiyor, or.ada tah-sil görüyor ve konu-sunda uzman oluyor. Sonra bu "ilim
cilt cilt kitaplar ve bu kuk-la rejimleri telkinlerde bulunuyor, ikazlarda bulunuyor, hareketlerine dikkat' çekiyor. Mese-la yöneticileri ki radikal islami hareketler konu-sunda entel-lekfüellere seslenerek islami
:vazgeçip ti-pi bir sistemini kabul et-mezseniz iflah diyor.
Safran ve Safran gibileri-· nin fikirleri ve sa müslüman ve etkilemektedir.
Burada Filistinli arun Edward Sa-id'in oryantalistlerin ilim namusu, objektiflik, tan uzak söyleyen
geliyor. Belki arala-rmda namuslu ilim da var-
ama malesef nelere hizmet ettikleri tecrübelerle sabit. Bu konuda (C.Meriç) ve E.Saiil'in · "Oryantalizm" eseri oldukça net ve konuya getirici.
Safran olaY! bize tarihimiz.. den benzer
-yor. Bizde milliyetçilik fikrinin ve hareketinin ortaya gayN Türklerin yor. Burada çok yeni orijinal söyleyecek
. basit bir gerçek ve bizden önce de Ama
o kadar basit ve
lerini gördükçe, mecbilren yine bu basit gerçeklerin üzerine gitmek du-
türk- . hareketinin
de etkisi büyük. Bir yazarlar Türklerden
"barbarlar': diye sözederken, bir · da Türklerin lehinde Türklerin fazlletlerini, kiillürlerinin
övüyor, Türklere yönelti-len suçlamalara
bu Türk okuyucu-sunun mill1 guriirunu Sonra Türkoloji
Rusya'da, da, Danimarka'da, Fransa'da, birçok ilim
eski Türklerin, ta-rihlerini- incelemeYe· yöneliyor, Türklerin .çok eski bir mil-let büyük devletler ve me-daniyetler ortaya ko-
Bu en J .A.Gobineau,
Joseph de\Gulgnes,Yahudi Macar Arrriinus V am·
bery, yahudi · Leon Cahun, Rus
WRadloff, E.J.W.Gihb ve Danimarkah
Thomsen'dir. Bu eserlerin türkçülük hareketinin
· ve bü-yük .. Hatta bu o devir
için ilham kayna-da bir gerçek. Peki
oryantalistler bu
Oryantalistleri bu iten güç sadece bilgiye suzluk ve tecessüs mü, yoksa
daha de var Bunlardan ça-
kiiltürümüze.büyük kat-edilemez. .
Tarihimizi ilk defa sistematik olarak ' kaleme bir Lü·
yazan onlardan birl (J. Redbouse). Ama aksi örnekler de
var; Hem hiçte küc· Çümsenecek gibi Bunlar ara.
hem "ilim hem de giliz casusu olanlar var. Vambery (1832·1913) bir Macar yahudisi Orta As-
geziyor, incelenielerini, getirip
hur Entellijans Servisi'ne Ondan sonra da bu ki-tap biiline getirip Eser 1879'da "Bir Sahte Asya,
VusUi'da türk-çeye çevriliyor. garip yam, bu kitap
türkçülerin ilham oluyor. ·
Bir de Leon (1821-1900) var. Yahudi
Eserleri Snltan II. son genç nesil
üzerinde çok büyük etki (David Kushner, Türk
Karvan tanbnl, 1979, s. 14). Cahun'un sür-giindeki Jöntürklerle de ilgisi oldu-
biliniyor. Asya Tarihine ad-eserinde, Avrupaya medeniyet ge-
tiren Turan teori-sini ele alan ve Türk etkilamek için eserini özellikle ro-mantik bir· üslupla yazan bu da bir cas us söylenir.
Moiz Kohen- Tekinalp (1863-1961) biti var ki bu hepsinden ilginç. Hem döneminde etkin, hem döneminde. Türk milli uya-
hareketlerine dair yaz-olan ve hareketiuiu
söylenen (Rene Pi' non, La re.construction de !'Europa
· politique, s.263) zat Musevi ve 1863: de Selanik'te
tur. 1914 te Selanik'te sosya-list Yeni Hayat dergisinde yazmaya Ziya Gökalp'le
oluyor, onunla birlikte tiirk-savunuyor ve Gökalp'in bu
konudaki ve bilhas-sa iktisat konusunda ona oluyor. Eserlerinde Gökalpten "türkçülügiin hakiki peygamberi" diye bahseden bu zat (H.Z. Ülken, ZiyaGökalp ve Söy-lediklerim, 1955) za-manda illihat ve Terakki dönemin-
. de ve döneminde faa1 bir rol oynuyor. döne-
me-
. silide bnlunuyor, Tanin ve Türk Yurdu gibi dergilerde
. türklük on makaleden ve türk-çünün, yani M.Emin Köprülüziide Fuad, Aka Gündüz, Ömer Seyfettin, Abdullah Cevdet, Ziya Gökalp ye bu
Kohen bu Osman-"Türkçülük" ve
"Türklerin ideallerine konusunda telkinlerde
bnlunuyor. :tM.Kohen, Türkler u Muharebede Ne Kazanabilir ler?, Türk Yurdu Kütüphanesi, istanbnl, 1330 (1914]i)Moiz Kohen'in
. riyet devri fikir da bir rol görüyoruz. Ko-hen'in "Kemalizm" tak-dim ederken Fuad · Köprülü onun için diyor: "Eski
bu güzel eseri "Kema-lizm"in ve ideolo- . jisi objektif bir mahsnlüdür. Bugiinküi.Türkiye'nin maddi ve manevi bünyesi, psikolo-jisini anlamak ve ler için, bu eserin bir reh-ber memnuniyetle söyleye-bilirim". (Kemalizm, 1936, cumhuriyet Gazetesi s.3-4). Gerç.ekten de M.Kohen'in
bu eserler 1930-50 da Türk idareelleri ve bilkim olan fikirleri ve çevre-
. !erin onlara ne gibi telkinlerde bu-ortaya
oldukça ilginç. (M. MoiziKohen!Tekinalp, Se-
bil; 4-11, 1976].Dilz-bu gl)yet ve
konuyu Kohen'in eserlerinden birkaç " .. rah-metli · Gökalp'in
mazur görülsün-bir nevi tesllsten ibilretti. ·
idi: Türk ümme-tine, medeniyetine mensuburol Yani Türkiin
. ca ve altmda tan zihniyeti hill§ vaziyatini
· muhafaza ediyordu. sebepledir ki,Kemalizmin ilk hamlesi teokrasi aleyhine tevcih :ve bu kara ku vv el' bir darbede Ke-malizm bidayeten bir tek tannya Miliicilik" CI'ekinalp, Kemalizm, 1936, s. 30, 31). Yine. ·
hükümeti" bölümünde ise
15
Harbi sonramücadelenin iç
ve ezilecek olan bu "teokrasi" ya-
"Ve hep zih-niyet yözünden göze gö-rürunez kafasierin Garb · kültiiründen uzuk, Arabistan çöllerinde bullllJan rUha-
ve 'i tesiri mecbur
(Kemalizm, s. 94-95). Yazar Ziya Gö-' 'kalp'in "mevcut realiyeti ve Türk-
· sentezini hesaba · katarak Türk milietini vücil.de getirmek" is-
söylüyor, Gökalpin türkçü-"iJ ve
ve tiirkçülük idealinin an-cak kemalizm lle vüciide ge-le söylüyor. (Tekinalp, Türk Ruhu, 1944, s:222]. Bu ki-tapta yazar eski Türklerin hiçbir zaman hiçbir vaziyette amme
dine yer vermediklerini iddia ederek "Türkler,
'dfne fazla muhtaç ve di-ni kaidelere büsbütün jdiler" diyor. (Türk Ruhu, s.225).
· Bütün nereye varaca-çizmek istiyoruz:
Türk fikrinin sürülmesi, bunu edenle-
rin da Musevi ol-(Avrupa'da: Davids,
Leon' Cahun, Arminus Vambery, Devletinde Eminanuel Ka-
rasu; Molz Kohen,Avram Galantl] ilginç yam,
türkçillerin Türkçülük ve Tu-ve fikirlerinde XIX ve
XX. ve yerli Musaviierin büyük rolü görmezlikten (Niyazi Berkes, Türkiye'de
. 1966, s. 534-35). Burada her yahu-
di arayan, bizleri hille geti-ren hep diyen ve kendi-sinde hiçbir kabahat gôrmeyen bir
sergilemek ba-. etmeden gerçe-. yakalamuk olmuyor. He-le kimin kiniin cebinde ol-
bilinmeyen devirde biraz da-. ha fazla ci gerekiyor. Ancak o zaman ile ya-lan lle birbirinden bilir, ra tekrar .
Mehmet AKGilN'
•
•
•
ismiyle, Yemin olsun!.. Görmeyen gözlerin görmeye, duymayan duymaya ve dillerin güne! O, zerre iyilikle zerre
güne!.. olmayan yolun yolcusul
Yola önce, bu mukaddes yolun nurlu zemininde, ne istikbiilin, ne ve ne de zümren için
ancak ve ancak "Bana kulluk edin!" emrine riayet edip, emri verenin için yola kabullen! Yola sonra ''mürted" yiyenlerden olma!
Efendisini tek örnek, tek önder, tek rehber kabul edip; O'nun "Bir elime bir elime de dilvarndan yine vazgeçmem!" ve "Resiilullah söylüyorsa diyen Büyiik sadakatini biran olsun Ve ye'se "Bu dergah ümitsizlik
"Allah için sevmek ve Allah için tir .. Kur'an'a göre, Allah için, muttakiler ·
... üzerine olsun!
Müfid
•