Yazı dergisi sayı 7

16
YAZI TEFSiRE MUKADDiME Kur'an tefsiri söz mek kolay bir bu dôima en güç bir mesel e olarak zuhur tir. Böyle olmakla beraber güç olan her terkedilmez. yön- leri coktur, bunun en mühimmi ise Kur' yüksek bilgileri, yüksek go- yeleri ihtiva eden ve .nebilerin en 01- gununun kalbine künhü bilinmeyen Hazreti Allah bir kelam Bu yüksek gayele- re, temiz; Ve nefislerini temiz- lemis olanlar bakabilir. Onu arzu onu önlerinde ozamet ve heybelli bulurlar. Ha.zreti Kemalden feyz onu alabilir. Lakin Allahü T ealô bize bu isi hafif- letip, ve incelerneyi ve hi- dayet insanlara ancak ôh- kôm ve için indirdi. Bu da o ncak Kur' anla- makla tahakkuk· eder. Arzu tefslr, dü.nya ve ahiret dO gösteren din anla- en yüksek gaye budur. Bundan baskabahisler ona tabi ve- ya onu vesiledirler. YAZI'DAN Yazl Dergisi' ni yine elierinize geç var içimizde. Bu birkaç vuku bulan gecik- me özür dilernenin de gecikmesi bizim için ·Uzücü. Fakat her konuda gibi, bu konuda da bizleri an- Elbette bir derginin, niçin vaktinde piyasaya olarak olabilir. Fakat ta bostan beri bu 4ergi üç amdtör- . çe o bir Tefsirde muhtelif yönler Bi- -rincisi; Kur 1 an'm sözlere naza- ran· mümtaziyetini ve bilmek için, ne- vilerinden.muhtevi ki- maônT ve nazar etmektir. Bu sü- liik etmekle beraber, de temas de bunun yolunu takip etmislerdir. ikincisi: Bir tak;m ôlimlerln itina edip, vecihlerini ve ihtimal- lerini beyan ettikleri Ücüncüsü: Bu ôlimler, Kur' ari tarih ve i sraili- yat sadece ehli kitab ve mutemet Tevrat'a, incil'e itimat etmemeleri, dursun onlardan bü- tün sözleri, ayir- akla ve muhalif temizlemeksizin al- Dördüncüsü: Garibu'I-Kur' istinbat olunan muame- lôt ve ibadet gibi dir. Usulü akaid'tir. Bu, yolu- nu mücadele ve muha- kadronun bir teknik nitelikli ve vak- tinde eliinize v.s. gi- bi nedenler bu tür gecikmeler husule geliyor. Tüm bu mazeret bilmekle derginin ko- nusundaki sözkonusu üç hala bu derginin misyonun· önerhine Zaten bu misyanun ki, bizleri inatla ve birieyler yapmaya zorluyor. 2. sayfada) lifler!e munazara içindir. imam er-Rôzi buna büyük bir ehemmiyet vermistir. Yed,incisi: ve ince/tklerdir ki, o kimseler ôbid ve muta- hikôyeleriyle fazilet ve edeb- Ierin Sekizincisi:, tesmiye Sofi ve kelômlan in- sözünde birbirine BöYle bir tefsiri Ekber Muhyiddin ibn Arabiye nisbet ederler, halbuki, o telsir meshur ba- KOsan1' nindir. Ondaki dil uzat- malardan diri ve temiz b eridir. i nsa ri bu· maksatlardan her hangi birinde fazla ileri giderse, ila- hinin n ve ha- kiki unutacak Bundan telsirden zikrettiklerimizin Kur' fesahat ve ol_an tatbik ve môna veçihle- rini Bu kimse/erin, tefsire ve Kur' am incelemeye "hacet yok,. zi- ra kitab ve sünneti incelediler ve onlardan hü- kümler bize ancak onla- tetkik etmek ve onlarla yelinmek Nitekim bu- nu iddia bu Sözü söyleyenierin tefsir ile vakti harca- abes olurdu. Bu, Peygam- ber sallallôhu aleyhr vesellemden müminlerin son ferdine kadar gelen ümmetin muhaliftir ve bu yükse.ltme kalbine böyle bir · olarak, denilen ameh hükümler, Kur' anda gelenlerin en az Zira Kur' an da ahlak güzel- Jestirmek ve ruhu cehalet cukurun- . 13. ;ayfada)

description

 

Transcript of Yazı dergisi sayı 7

Page 1: Yazı dergisi sayı 7

YAZI TEFSiRE MUKADDiME

Kur'an tefsiri söz m ek kolay bir bu dôima en güç bir mesel e olarak zuhur tir. Böyle olmakla beraber güç olan her terkedilmez. yön-leri coktur, bunun en mühimmi ise Kur' yüksek bilgileri, yüksek go-yeleri ihtiva eden ve .nebilerin en 01-gununun kalbine künhü bilinmeyen Hazreti Allah bir kelam Bu yüksek gayele-re, temiz; Ve nefislerini temiz-lemis olanlar bakabilir. Onu arzu

onu önlerinde ozamet ve heybelli bulurlar. Ha.zreti Kemalden feyz onu alabilir. Lakin Allahü T ealô bize bu isi hafif-letip, ve incelerneyi ve hi-dayet insanlara ancak ôh-kôm ve için indirdi. Bu da o ncak Kur' anla-makla tahakkuk· eder.

Arzu tefslr, dü.nya ve ahiret dO

gösteren din anla-en yüksek gaye budur.

Bundan baskabahisler ona tabi ve-ya onu vesiledirler.

YAZI'DAN Yazl Dergisi' ni yine elierinize geç

var içimizde. Bu birkaç vuku bulan gecik-me özür dilernenin de gecikmesi bizim için ·Uzücü. Fakat her konuda

gibi, bu konuda da bizleri an-

Elbette bir derginin, niçin vaktinde piyasaya

olarak olabilir. Fakat ta bostan

beri bu 4ergi üç amdtör-. çe o bir

Tefsirde muhtelif yönler Bi--rincisi; Kur1an'm sözlere naza-ran· mümtaziyetini ve

bilmek için, ne-vilerinden.muhtevi ki-

maônT ve nazar etmektir. Bu sü-liik etmekle beraber, de temas de bunun yolunu takip etmislerdir.

ikincisi: Bir tak;m ôlimlerln itina edip, vecihlerini ve ihtimal-lerini beyan ettikleri

Ücüncüsü: Bu ôlimler,

Kur' ari tarih ve i sraili-yat sadece ehli kitab ve

mutemet Tevrat'a, incil'e itimat etmemeleri,

dursun onlardan bü-tün sözleri, ayir-

akla ve muhalif temizlemeksizin al-

Dördüncüsü: Garibu'I-Kur' istinbat olunan muame-

lôt ve ibadet gibi dir. Usulü akaid'tir. Bu, yolu-

nu mücadele ve muha-

kadronun bir teknik nitelikli ve vak-

tinde eliinize v.s. gi-bi nedenler bu tür gecikmeler husule geliyor. Tüm bu

mazeret bilmekle derginin ko-nusundaki sözkonusu üç

hala bu derginin misyonun· önerhine Zaten bu misyanun ki, bizleri inatla ve birieyler yapmaya zorluyor.

2. sayfada)

lifler!e munazara içindir. imam er-Rôzi buna büyük bir ehemmiyet vermistir.

Yed,incisi: ve ince/tklerdir ki, o kimseler ôbid ve muta-

hikôyeleriyle fazilet ve edeb-

Ierin Sekizincisi:, tesmiye

Sofi ve kelômlan in-sözünde birbirine

BöYle bir tefsiri Ekber Muhyiddin ibn Arabiye nisbet ederler, halbuki, o telsir meshur ba-

KOsan1' nindir. Ondaki dil uzat-malardan diri ve temiz b eridir.

i nsa ri bu· maksatlardan her hangi birinde fazla ileri giderse, ila-hinin n ve ha-kiki unutacak Bundan telsirden

zikrettiklerimizin Kur' fesahat ve ol_an tatbik ve môna veçihle-rini

Bu kimse/erin, tefsire ve Kur' am incelemeye "hacet yok,. zi-ra kitab ve sünneti incelediler ve onlardan hü-kümler bize ancak onla-

tetkik etmek ve onlarla yelinmek Nitekim bu-nu iddia bu Sözü söyleyenierin tefsir ile vakti harca-

abes olurdu. Bu, Peygam-ber sallallôhu aleyhr vesellemden müminlerin son ferdine kadar gelen ümmetin muhaliftir ve bu

yükse.ltme kalbine böyle bir

· olarak, denilen ameh

hükümler, Kur' anda gelenlerin en az Zira Kur' an da ahlak güzel-Jestirmek ve ruhu cehalet cukurun-

. 13. ;ayfada)

Page 2: Yazı dergisi sayı 7

2

Y AZISMA ADRESi Caddesi

Üsküdar Istanbul

SAHiBi VE Y AZI MÜDÜRÜ

Mehmet Kahraman

YÖNETiM YERi Kemôl Caddesi

Sokak 9/3 Aksaray-istanbul

ABONE Yurtiçi: 2000 TL.

5000 TL. olmak için

abone bedelinin adresimize PTI havalesiyle

gönderilmesi yeterlidir. Eski herbiri için "

200 pulla adresimizden temin edilebilir.

DiZGi Ululer foto Dizgi: 5120030/123.

OFSET HAZIRLIK Nasajans 5235684

fiLM Repar Ltd. 5269039

BASKI Ofset 5266556

YAZI'DAN

1. Sayfada) Yedinci elierinize geç

sekizinci ve Allah izniyle

vaktinde söyleye· biliriz. Fakat belirimekle sevinç duy-

bir husus -ki bize teselli veren de bu zaten., cesitli böf-gelerden Dergisi' okunarak ve hatta tüm ge-cikmelere de haberlerdir. Bu

gösterilen teveçcühe olmaya _elimizden geleni

. istiyoruz. Ancak, sözle

bize teselli vermekten pratik anlamda bir yoran

bizlere öneriler-de bulunarak, eksiklik-leri m izi göstererek, alternatifler sundrak ve hatta göndererek sürdürmenizi istiyoruz. Çünkü Y AZI, bir ekolün, bir partinin bir grubun

ciddl tüm dergisidir.

da ifade gibi, siz-lerden ortak bekliyoruz. gelen bundan s·onra da

duyururuz. da müslefit olunabi-

lir iktihaslar sürdürüyoruZ. Bu sefer Muhammed Abduh'un ve imam Gazali'nin, Kur' anlamak-teki vukufiyetle koyan k. Abduh'-un Fatiha suresinin tefsirine

Mukaddimenin ilahiyat Fa-kültesi Dergisi' nde bir tercü-mesinden Gazaif'nin ise ihya-u Ulum'id-Din eserinden

Bu bu tür tercüme ve ve

zor olan eserlerden seçil-

Vesika dikkat ve

gündemimize Uyum özen elinizde bu nitelikk,"e sahip malze-meler varsa üzere biw ze gönderirseniz hayra vesile

inseallah. Geçen dergimizde ilk

Ahmet Veske bu sa-ahlôki toplumda

tahribat üzerinde duruyor. bu iki yeni arkada-

var: ilker Özdemir ve Haydar .

Abdülkadir Kibar bu ya-bir bilince sahip ol-

ölçüde vurgularken, Mehmet Yavuz karde-simiz ise cehaletin sa-

m , ve bilginin. keyfiyeti ni vurgulamaya

Yeniden tekrarlarnokta bir beis görmüyoruz. menkul

sinden bizden menkul da

Fakat nin Allah (c. c) ve yolu da müslümanca olmak Oy-sa birçok ilde Der9isi'ne resml bir anlamda resml) okunma rendik. grup taassubuyla hare-ket ·eden .bu .zihniyetin, sözkonusu

islôm 'a môlettiklerin-de yok. Ama bu bil-melidir ·ki,

ve en önemlisi iradenin feslim durumlar-

da fikir namusundan bahsedilemez. Selôm hidayete tôbi olanlar üze'

rine olsun ... YAZI

Page 3: Yazı dergisi sayı 7

BASiRETSiZliK YADA UFUK YOKSUNlUGU

1 'Onlar ki: inandiiar, sonta inkar !)- ettiler; daha sonra

yine inka_r ettiler, sonra inkar-lari artt1; iste Allah onlan ne

. "'e de yo-la iletecektir. bir azaban kendilerinin

müjdele!"(Nisa: 137-138).

islôm; kendisini bir din (hayat tar-olarak seçen kimselerden,

likle bir tek ilkeyi ve . (kendilerine bir tasarruf veril-

meksizin) ona göre ister. Bu ilke, kisinin

boyunca Allah'tan hiç-bir gücü, edinmemesi ve kü sadece O'na özgü

gelen Tevhid'in ta k;ndisidir. müslüman bu ilkeyi

gönülden benimseyip ikrar tahakkuk ettir-

mek suretiyle ha-le kimsedir. ancak bilineli bir tercihin sonucunda bu keyfiyetin bilmeli ve.aksi takdir de ·ise, ne dünyevf ne de saadetin elde edilemeye-

emin Çünkü Al-lah'a teslim O'nu yegane ilôh-ve mabud ittihaz etmek, efOirlerine boyun

· ve böylelikle Al-lah' kimseler girebilmektir.

'1 iman eden, .salih amel isie-yenler en

Rableri

klar akan Adn cennetle-ridir. Orada ebedi kalacak-

Allah onlardan onlar da Allah'tan ra·

Bu Rabbinden korkan kimsey-e mah· sustur. "(1) ·

Kendisine ol-ilan emir-

lerini uygulamÔktan ve bu mesru bir zemine

oturtmak gibi beyhude ça-balara

olmaz Üstelik ba-siyasi ve dini oteritelerin

da istedikleri .. gibi kararlar tepki göstermez, aksine bilerek on-

emir ve (ne olursa olsun} uyar'sak, olur da

keyfiyyetinden duyulmaz?

''De ki: ibadetiniz sonra sizi ne Yap-san?'' (2)

duyulur; zira AUah'a ve Ahiret Günü' ne kisinin laf-zi bizzat dmeli tat-

bir hususiyet 'arzeder. Aksrtakdir de müslümanca

bir müslü-manlar bir hukukun sah-nesine mümkün olmaz. Nitekim böyle bir ge-

en güzel ifadesini, zahire göre hükmetme düsturunda bulur. Kisinin AUah nezdindeki duru-mu ise, fe'vkinde bir husus

için, bu konuda söz söyle-mek, haddi öte bir de-

1 'insqnlardan vardu ki, 11 Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman ettik" derler, oysa iman etmemislerdir. Allah'• ve mürninleri

halbuki kendilerini olmaz"

lar. kalbinde Allah'ta

Ya-lan ötürü ordara ac1 bir azap (3)

Allah' ve .. müminleri aldatmaya bu Allah' a ve Ahi-

ret Günü'ne iman ettiklerini öne sür-meleri sizce dikkat çekici midir?

Ancak bizler, Kur' an' daki larla ilgili ayetlerin kendimizle ilgili

hareket et-için, bu eyetierin bizim duru-

mumuzu da ifade hiç düsünmez ve "nifak" denilen hasto-

-sadece- kendisine bir türlü mümkün

ka dem bas-bir taifede sel

Oysa mukayese ayetler üzerinde dikkatlice düsündü-

vehametini bir neb-. · ze olsun mümkün

Bakara suresinin ilk ayetlerinde Al-lah'tari kimselerin

4. ayette la-11Velleziyne yu'-·

min u ne b ima unzile ileyke ve_ ma unzile min qablik" (Onlar sana in-dirilene ve senden önce indirilene

N isa suresinin 59. ayetin-de ise, "Ey iman edenler" müminlere hitap edildikten hemen sonra, 60. ayet beyan ediliyor: tera .ilalleziyne yez'umune ennehum aminubiina unzile ileyke ve. mq- unzile min qablik ... " (Görmüyor musun! Ken-dilerinin sana indirilene ve senden önce indiri!ene iddia edenleri?). Ayetin "Onlar önünde muhakeme olunmak istiyorlar. Oysa kendilerine onu inkclr etmeleri tan da iyke.saptirmak istiyor."

. gibi iman da bulunmak tek yeterli olma-

kesin bir ameli de gerekli bir

sahiplenmenin, bireyleri ve toplum-kimlik kurtormad•-bilakis

-günümüzde de gibi- böyle bir söylenebilir. kü sahip

hukuki de

Page 4: Yazı dergisi sayı 7

heraberinde getiriyor olarak bireyleri pratikte açmaz-Iara sürükleyecektir, zaten sürükle-mekiedir de.

Hz. Peygamber'in (s.a) kendisine gelen Rebia kabilesi mensupianna

sözler, bu il-gi çekici bir nitelik

''(Rasulullah) onlara Allah'a iman ile emrettikten sonra, 11 Bilir misiniz Allah'a iman etmek ne demektir?'' diye sordu ve ''Allah ve Ro-sütü daha iyi bilir" demeleri üzerine d'e buyurdu: Allah'tan baska ilôh

ve Muhammed'in Al-lah' Rasulü sehadet,. namaz1 ikame et-

zekati vermek, Ram:a-zan orucunu .tutmak, ganimetin birini ver-mektir." (41

BU hadiste, keyfiyetini or-taya kaymak

arneli emirler göz-önüne nicin bir vücudun nedenini anlamak daha kO-

ve böylelikle' kendilerin-den istenen arneli yerine getirmeyen kimselerin, (müslümanlar

için ge-rekli olan formaSyonc sahip olama-

halde) hôlô bir araya bahsetmelerinin ne

kadar ortaya Yine bu konuda Hz. Peygam-

ber'in (s.9) halilesi Hz. Ebubekir'in, Hz. Peygamber'in müteakip irtidat eden kabilelerle ilgili

konunun bir bo-yutun'u zikredilmeye Çünkü Hz. Ebu-bekir'in kabilelerle savasma konusunda, "lô .ilahe illailah diyen kimselerle nokta-

hareketle kendisine itiraz eden Hz. Ömer' e ortaya koy-

iman ile amel ki münasebetin kavranmasma tutacak bir mahiyet

''RasOiullah'1n vefati üzerine (müminlerin emiri seçilen) Hz. Ebubekir, Arap kabilele-rinden irtidat edenler küfre döndüklerinde ordu gönder-meye tesebbüs ·etmisti. Hz. Ömer, ,;Bunlara ka;s1 nas1l

açars1n1z? RasÔiullah, müslümanlar, 'Lô

illallah' diyene kadar riklerle sava' dtmeye memu-r uz. Kim ki kelimesini söylerse lslôm hakk1 müstesna, be.-.den ma-lma ve camrh korumustur.

d to Allah' a aitiir." demistl." dedi. Hz. Ebubekir cevaben, "Vallahi herkim namazla zekats ayuusa, on-larla Çünkü zekat mali bir Allah'a ye-min ederim ki, bunlar ResO-luilah 'a verdikleri bir disi

benden bundan muhakkak onlann. boyunlarini vurUrum" buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer, 11Vallahi bu, Ebubekir'in gön-lünde eseridir. onlarla

hak diyerek Hz. Ebu-

bekir'in sözünü tasdik etti.'' (5)

iman ile amel varolan münasebet sürece, is-

lami bir topluma yol ortada. gerek

Kur' an ayetterindeki iman ile ilgili ila-delerin hemen omellerin

gerekse Hz. Pey-gamber'in (s.a) ve sahabelerin dö-nemindeki uygulama, bizlerin Allah ile olan münasebetlerimizi yeniden gözden geçirmemizi gerektirecek öl-çüde, elzem ·mesajlar içeriyor. Ger-çi müslüman bir kimlik ediOmenin keyfiyelini hakkiyla kavrama nokta-

olmayan bizler, di-nini muhafaza etmeyi kendi lehimize bir olarak den alsa gerek, cahiliyye ile islam

bir sürekli kendi-mizi addediyoruz, ki bu da bizi nelsi muhasebe yapacak bir ba-siretten Oysa T evhid,

asla Bu

Tevhid'i.anlamak kadar, de bil-meye var.

ki: ''Ey Hükümdar! Biz cahiliyyet

içinde bulunan bir toplum idik. Putlara ölü hayvan etini yiyor,

kötü ediyor, içimizden güçlü olan-lar eziyordu. Allah

1 bize, bizim nese-bini, emanet ve iffetini bir pey-gamber gönderene kadar, biz bu hôl üzere idik. Bizi Al-lah'• bir O'na ibadet etmeye ve bizim O'nun tap-

ve putlar• .bi-rakmaya söylemeye, emaneti sahiple':' rine ödemeyi, akrabahk

gü .. zei etmeyi, haram-lardan ve kon dökmekten 9' uzak bize emrelli. Foh,iyGtl, yalan söylemeyi, yetimin mahna yemeyi, suç-suz illirada bulun-

bize Allah' a ibadetetmemizi ve O'na hiçn

. bir ortak namaz zekat ver ... meyi, oruc emretti. '' 16) •

Hz. Cafer bin Ebi Talib, Cahiliyye'-den islôm' a böyle

O halde cahiliyye'yi islôm'a geçtiklerini

bileceklerdir?

(1) Beyyine: 7-8 (2) 77 (3) Bo kara: 8-1 O

Abdullah

(4)Sohih.; Müs!im; Sahih·i Buhori; Aynca BkZ. EI-Lu'luu ve ye'I·Mercan

(Buhari Ye Müslim'in ittifak Hadisler) Moham· med Food Abdulbaki

( 5 )Sahih-i Mü m; Ki_tob-ul-iman, Sohih·i Buhari; Ayn<:a Bkz. EI·Lu'luu ve'I-Mercon,

Muhammed Fuod Abdulboki Siret, cih: 1, Ummu Sele·

me riYoyeti.

Page 5: Yazı dergisi sayı 7

Bugün gündemdeki konulara bak-zaman düzleminin ir-

tica; müstehcenlik ve siyasi yasaklar gibi konularda gör-mekteyiz. Güncel izleyen dü-sünce etkin

bir mevcut-tur. Güncel nitelikli pro-poganda nitelikli özellikleri bilinen bir gerçektir. ispat edilmesi güç _olan önerme/eri kamuoyuna sUnmak ve bu konular cercevesinde bir kamuoyu da bu kamuoyundan yarar-lanarak toplumun genel ilgisini belli noktalarda tutmaya ça-

gözlenmektedir. yo-rumlar; genellemeler ve kuramlarla dolup bu pelemiklerden uzak gere-kir. Çünkü Aktüel meselelerle fazla zaman harcamak esaslardan

da ana. meselelerden uzak tutar.

genel kültürün çerçevesini bir toplumda Okur ve \/C:üdr kitlesinin güneeli izle-yen ampirik bir tutumu

Kültürel meselelere genel teorik . konjüktür çerçevesinden kalkarak

Konumuzun böyle bir düzlernin gerekir. Çünkü me-seleler yeryüzünde sürdürmekle Olan teknolojik medeni-yelin meselelerdir. Bu yüzden bütün

meseleler ko-numa ve meselelere daha bir perspektifle baka-biliriz.

bir güneeli kabul. etmek kabilinden

rilere Hadiseyi parça, parça olarak bir bü-tün olarak ele ve toplumsal ekolojiyi bütünüyle

Meselelerimizin temelinde

GÜNDEM ÜZERiNE

mantalite kültürel ortama

bu'lunaC(!Jk ve cözümleri mevcut sta-tü ko için.de yönelik çaba-lar me';cut toplumsal formasyonu yorumlar üretme

Bugünkü düzleminin ortak demokrasi;

kapitalist ekonomik model, bilimsel-lik v.s) Biz bu ortak payda-lar üzerinde zorunda

Zaten bu ka-bul edip bunlar üzerinde

an bu mevcut güneeli gelir. Böy-

le bir d üziemi ise; mevcut statüko kinde söz sahibi ma gayreti özetlenebilir. is-lôm mevcut kol!amok ve bunlara bir program ola-rak konmo Bu gibi ço-: balario bir yere gibi bunun bir kanaatin-deyim. Sistem içindeki dü-

siyasal iktidar kombinezo-nuna tasvip etmemek gerekir. Çünkü ideallerimi-zin bu sistem içerisinde realize edi-

teki birçok örnekte de gi-bi dönük çabalarla birlikte uygulama

zaman kimlik Bundan icin türlü

Çün-kü ma "sonu koymak"tan

Misyonumuzun ona insan bugün insan. Ta-

rihteki örneklerle alternatif olusturma benimsenemez. Bu;da su

vurgulamak istiyorum. ÖlçütÜ--müz saadet Bunun

itibar edilecek bir örnek toplum veya hareket yoktur. Elbette bir ta-

çabalar ama bunlar bü-

tünüyle benimsenecek hareketler Zaten ortada Kurôn ve Sün-

net'verken baska bir model aramak ve mekandan

inkar etmek de-mektir. hükümlerine göre o zaman soadeti günümüze ta-

de bir ütopik dü-sünce olarak nitetendirilemez: Bize

bir alternatif olmak-Bütün (sosyal; kül-

türel; ekonomik ve·insani iliskiler v .s) prensiplerini gayre-

tini göstermeliyiz. sadece sözde da gündeme gelmest ·gerekir. Bu da

Sadece dönük de-zamanda da kendisine yö-

nelik bir vermesini gerektirir. Türkiye' deki müslüman kitlenin böy-le ,bir söylenemez. Zaten bundan ki elestiriler ve politik ve aktüei düz-Iemierde beliriyor.

dönük ve zihinsel bir kenara bi-

ze özgü bir hayat modelini mak ve sürekli yeniden üretmek

Çabarfuz Kurôn ve Sünnet'in bildirisine m uhatap olma gayreti Önce kendimizle olan z• bitirmek zorundayiz. Sonra

gibi bir cemaat olu-

ilker Özdemir

Page 6: Yazı dergisi sayı 7

CEHAlET

Bilmek; ezberlemek bilhas-sa idrak etmektir. idrak ise tefekko-rün en son merhalesidir.

islôm, bilgi ve anlamlar

"bilgisizlik" kesinlikle manado

"bilgisizlik" Cahiliyye, "iyi ile kötüyü bir birbi-

rinden bilmeyen, fena' için asla af dilemeyen,

hayra dilsiz, ilôhl kör Da-

ha net olarak.cohiliyye; Allah ve O' nUn indirdiklerini bilmernektir ki buna topyekün "islôm olmayan" diyebiliriz.

Cahiliyye bu sadece is-lôm'dan Önceki dönem olarok büiün zamanlarda Allah di-ni nden ve tevhidl anla-

insanlar olarak ... islôm' a top-

hangi konumda bulunurlar-sa bulunsunlar -ki bu

belirlendi-ifade etmeye yok- islôm'-

onlara isim gayet net alarak belirmekte ve "cahiliyye" olarak ifadesini Ve gü-nümüz insan-lar "cahil"likten kurtulabilmek icin

bunun Allah ki-mecburiyetindedir.

Çünkü i olmak için, önce is!ôm'-la bilgilenrnek Ve islôm'la bil-gilenrnek te Allah (c.c)' ta'limile islôm-la bilgilenmek, yahut kendi has

Allah'a teslim bir ·görevidir de ...

!slôm, ne "Ben kimse bilmez" v,e ne de "Ben bilmem kez bilir" idrak edilebilir.

lslôm' da bilgi kimsenin gibi; islôm bilgiyi belirli in-entellektüel doyuma

için de sunmaz. Bilginin 'vahy' ve nakledenler de re-

s!)llerdir: Günümüz rnek için öncelikle vahy1 bilgiyi ta'lim etmelidir. Yani müslüman, Kur' an' bilmek. mecburiyetini hissetmeli ve meselelere çözüffi ararken vahy risi'nin idrekinde

islôm'da bilgi nakledilirken; bilgi-yemuhatap zaman-da mükellefiyetlerle de

Bilginin tali-minden elde edilen bilginiri hayata aksettirilebilmesi ve bir de bil-ginin nakledilmesi ...

Allah (c.c)'a teslim bu teslimiyetiri berabei-inde rü-künleri if_a edebilmesi ·ancak o

bilinmesiyle mümkün ki rükunlann bilinmeden bilmesi, günümüz ener-jinin maddeye demektir. Ve günümüz "enerjinin madde-ye müsaade

Bilme_k; ezberlemek bilhas-sa id rak etmektir. id rak ise bilginin

ayna vazifesini görür. Allah (c.c)'tan hiçbir ilah ka-bul etmeyen insan bunu günde enaz yirmi kere tekrarlar. Ancak bu tek: rar ezber olarak ifade edilirse,_

birçok ilaha kulluk görülür. Ve gerçekte problem

sadece "ben"in bilip bilmemesi de-bununla birlikte

"aksettirebilmesi" d1r." halde "bilmemek"le

problem "bilmek"le halledilmiyar. "Bilmek" problemin sonu Problemin halli "bilmek"le birlikte "hayata aksettirme" alarak belir-mektedir. "ben" bilmekle mü-kelleftir. Ve "ben" amel etmek, "aksetti rebilmek" m ec bu riye-tindedir ..

Mehmed Yavuz

Öncelikle kurulus amaçlai'mt istiyoruz:

kültürel or-fQml da gözönüne alarak

ilkelerinizden

PlNAR: her salha-ve her sait müslüma-

9ereken· bir görevdir. Ortam ve özünü de-

ama, o öze uygun olmak la, biçimini ve tayin eder.

1970'1i sanun-da 12 Eylül' e kala kuruldu. O günkü uzun uzun anlatmaya gerek yok. nu biz o günün

içinde ve kendi dahilinde en iyi yoluy-la Ve ya-

bu bir bir ·olsun diye kurduk.

Bu öncelikle, ku- i rucular olarak bizlerdik. demek istiyorum. Biz çok bilen,

bildiklerini ve lerini üst seviyeden aktaran insanlar pozisyonunda de-

Biz de ve okuyucuy-la beraber mesafe katediyarduk. Bugün de böyledir.

Sorunuzun ilkelerle ilgili geçmeden önce, ülkemizde islômi, sosyal, kültürel ·bi(·

yqpmak istiyorum. Çünkü bu

l

Page 7: Yazı dergisi sayı 7

PlNAR'LA YAYlN POLiTiKASI ÜZERiNE

la ilgilidir. Türkiye' de müslümanlar çok uzun

bir süre kimli.k Kimi zanan bir partiye yaman-

kimi zaman belli ama genellikle

kendi kimliklerini' ortaya koyma im-Said Halim

Pa sa, Mehmed Akif ve an-gayretleri

ve gerçekten bugün bile özgün olan uygun

nedeniYle bulam·a-Bu sartlar

mÜslümanlar kendi kimliklerini net olarak ortaya

tarif ettikleri, çizdikleri bir çerçeve

kalma durumunda "ls' lôma da ibaresini prog-

koyan parti ve ne ol-·

Bu iliski, destek verenle-rin çok uzun süre devam etti. Sadeçe müslüman bir kitlenin almok için ker-hen '"'is!ôm' a olan11 bu kuru-

ve hiçde islômi olmayan müslümonlara Müslüman-lar, çok uzun bu lonndo ve . kendilerinin özgün k bir tab-fo içinde ve

üstlenen insarilar pozisyo-nuna düstüler. Bu durumun sonuda-n, yeni neSille, islôm bir ve bir üçurum or-taya Çünkü müslümon-

Türkiye'deki hakka ve adalete uygun olmayan bir

devam- ettiranierin or-olarak

Ancak; 1 970'1i iti-baren bu durumda meydana geldi. Bir yerli yazar-

telifleri, Seyyid Kutub ve benzeri ôlimlerden tercü-meler belli bir insan unsurunun iS-Iôm' a ve hayata müsbet meydana getir-di. Bu insanlar baska bir dünya özgün bir dünya özgün bir inanç sistemi Bu bir neVi kendi kjmlik-

lerinin Önceleri çok olarak orta-

ya bu· varma 1 970'1i sonuna

müslü-manlar, ve kendilerini, sistemlerin ve kavramla-

da olsa is-lami kavramlarla ve ölcülerle anlatmaya pla-

bu olurken, siyasal alanda önemli bir olay meydana gel-di. 1978 iran'da islôm Dev-rimi Bu olay, tüm dünyada gibi Türkiye' de de müslümonlar cok bir

neden oldu. Kavramlar,

, celer yeniden sorgulanmaYa d müsl-ümanlan esas küf-türel durumu böyleydi.

Bu biz, ilke-lerini tesbit ederken iki ana noktaya, . iki. ana çizgiye özen gösterdik.

1) Kur'an ve sünnet net ve olarak Olçü ola-

rak Kur' an ve sünnet'in ölcüsü kabul edilmelidir. Bu hem hem de tüm fala-liyetierin ölçüsü Bu yönde eserler .

2) Bir taraftan Kur' an ve sünnet çizgisini vurgulayan eserler

yandan, günümüzdeki siyasal, sosyal, kültürel

olaylan konu edinen özgün eserle- · rin da,

. gereklidir.

Bu iki ilkeyi mümkün ama en temel belir-

insanlara öncelikte ölçü veril-meli ve berlimsetilmeli, sonra da

bu ölçüyü kul-lanarak malze-meler verilmelidir. Bu iki temel ilkeyi esas böyle bir hareket eitik.

amac;lara -ve ne de söyleyebi-lirsiniz?

· PlNAR: amaçlord uymakonusunda gayretli olduk. Ya-

bu gözden

uzak tutmamaya özen gösterdik. il-keli ilkel bir rekabetin varoldu-

bir piyasada arz-talep kanununun gereklerini hiçe saymak da olsa bu ilkelerden bilerek taviz ver-medik. Ama dan sonra da olabilir. Bu konudaki saminii ra da zu belirtmeliyiz. ilkele-re uyma kOnuslfndaki takdi"ri ise, ·bir ölçüde samimi-6-kuyuculara daha uygun olur.

Günümüzde islami yaymlarda nitelik itibariyle oranla-oldukça büyük izi i· yoruz. inceleme, ve fikri türdeki bu eserler

-da görmekte-yiz. Bu naatlerinizle birlikte sizin pratik hayala yönelik olarak yeni

' programla ilgUi bilgi al-mak istiyoruz. Geleneksel dua mecmualarmsn

Kelimu't Toyyib ile, ilm-i hal kar-

'us-Sünne ile Çiki-yorsunuz.

PlNAR: Sorunuzun ilk ce-birinci soruYa verilen ceVapta

hemen var için burada tekrar is-

temiyorum. Sorunuzun ikinci gelince öncelikle bir düzelt-mek istiyorum. Bu iki eser de birile-rine için, bir tepki olarak

Her iki eserde_ yuka-ilkeleri

rultusunda için Bunu belirtmekte yorar görüyorum.

Bundan sonraki progra-sözederm·isiniz?

PlNAR: sezon icinde Sünne'nin ta-

Bunun lbn-i Kayyum'un "zad-ül

mead" eseri tercüme edilmek-tedir. Tahmin ediYorum birinci cildi 1 987 nin ilk

Bunun Teymiyye'-nin, Malik_ Bin N ebi' nin, M\wdüdi'-nin tercümeleri eserleri var rada.

Page 8: Yazı dergisi sayı 7

1 1Yoksa siz, sizden evvel cenlerin hali sizin 9elmeden cennete

mi Oysa onlara öyle yoksulluk,

geldi ve sarsmtiya lar ki Peygam-ber ve beraberindeki ler ne zaM man?" diyordu. Gözünözü ac;m! mu-hakkak pek Ba-kara: 214

"insan 1 kendi ve sorumsuz' yor?" (75/36) mealindeki ayet insa-

yeryüzündeki kcmumunu ve yükümlülüklerini beliHer mahiyette-dir. Öyleki insan sürece gözetlenmekte, denetlenmekte ve kendisine hürriyet çe_rnberi içerisinde türlü imtihanlardan geçiri mektedir. Nitekim Türkce'de

. . vurgulaYan güzel bir veeize Denetinisiz bir hareketlerini herhangibir kontrol azade kendi yapan için Allah de-nir. Bu veeizenin zahiri ak-sina sorumsuzlukla

Çünkü bir damla kan halk eden dünya

nimetlerini onun emrine vererek disine belirli bir ömür ·tayin tir.'Hayat' olarak çerçevelendire-

bu insçn, Allah' a kulluk etmek üzere ilk insan Hz. Adem'den günümüze tüm insanljk, tarihi boyunca hiç bir sekteye maruz kal-rriadan bir nizarn ve hikmet iceresin-de bugüne kadar va' di ya mete da

nizarn ve hikmete olarak rolmaya devam edip gidecektir. Bu süreç içerisinde koinot

her türlü (C. C) ve

izni.yle bizlere Çünkü koinot (C. C) kendisine olan

O'nun

KUllUK SUURU

lerine teslim "Ey Dünya! Bana hizmetedene met et, sana hizmet edeni hizmetin-de kullan" ilahi irade, dunya sevgisinin sonucunu böylece mekte ve sevgilerin ve yönelmelerin kendisine has bu Kudsi Hadis'le veciz bir ifa-de etmektedir.

günü-müze kadar, (C. C) yol gös-tericil i büyük bir ekseriyetle kabullenilmemis, kendisine

rehberler; .yoLgöstericileri, ilah-lar ve ilôheler edin mis, bunun cesi olarak da icarisinde

'dünyaya için birbirlerini ve nefsin vesVeselerinin bo-

Allah. (C. C); tek ilah ya-esirgeyici

affedici, hüküm koyucu ilh. muhtelif za-manlardci ve mekanlarda rasOIIeri

tüm (C.C) gelen bütün

peygamberler, müstekbir yöneticiler ve cahil halk zulme, isken-ceye ve iftiralara ,maruz

(C. C) ayetlerine yüz lerce memleketlerinden hicrete zor-

Peygamberlerinin Allah'a (C.C) teslim

olan ufak guruplar da, peygamber-lerinin zulümlere

(C. C) elçisinin ya- . olmuslar, onunla birlikte türlü

belô ve mu;ibetlere (84/4-7) Allah' o

gerekli özellikleri içlerinden müstekbirlere aifederek küm dir. Oysa Kur' Kerim' de· de

beyari üzere hüküm koyucu olarak ve ancak Al-lah'm, Kitap ve Elçilerinin

tir. indirdikleriy-le hükmetmiyenlerin kôfir, zdlim ve

Kitap' da beyan edil-mektedir. (5/44-45-47)

tarihi pek müstesna, na Allah bir süre

Allah' a verile-cek olan imtihan suurundan uzak olarak kendilerinin sonsuzca

vehmederek insqnfara zulmet-mislerdir. Günümüzde de Firavun

saraylar, ler ve evler ib-ret saraylannda

hesap mek üzere devriJip gittiklerinin na göstermektedir.

israf dönen tek gayesi "biriktirmek için

kazanmak" paraya zinete kulluk etmekte selef-

Ierinden hiç te kalma

Dünün bugünün 1 1elinde Kur' an,

kalbinde iman" iddia eden politik lerdi. Onlar bir maddi menfaat ve karizmalar top-

cahilliklerinden istifa-de ederek üzerlerinde

Bugünün Firavunla-ve namzetleri de ellerin-

de iddia ettikleri hükümlerine kendi kendi stratejilerine, kendi hükümle-rine ve Allah'-m hükmünü için ise

kendilerini yola iletip gibi ca..: hiliye güçleomesini lamakdan baska bir ise de

. vôdi kimse kimse-

nin murad etmesin! Ancak ipi-ne müstesna. (3/l Ol)

"insanlar, 'iman ettik' diyerek, denemeden geçirilmeden

mi (29/l)

Abdü.lkadir Kibar

lt''

,,

Page 9: Yazı dergisi sayı 7

AliM VE iliM KAVRAMlARI ETRAflNDA

"ilim ancak Allah (Ahkaf, 23)

islam, inaneta ve omelde (c.c) esas alarak fanzim etmektir. ve Al-lah' a kul olmak, ta-hakkümünü reddetmektir. Müslüman olmak, bu kabul etmekle ve onlara teslimiyetle mümkündür. Al-

emir ve nehiylerinin yerine dair taahhüdde

bulunmak, bu yüce yük-lenmek, neticesini Al-lah' a hava le ederek bu iman ve çaba dolu olan yar-

ve O'ndan ümid et-mek,

Biz, yüzlerce sahte reddederek sa-

dece (c.c) kabul eder ve O'ndan korkup ve

O'ndan isteriz. Rabb-lerinin kendilerir,e görev ve mesuliyetlerin olan manlar (c.c) dinini ve yeryü-zünde hakim için çabalarken tarihin birikintileri unut-turulmus tahrif edilmis yahut bu "asi" a imkans;z ka-dar üzeri kabuklada

temel kavramlarla ·sJ temel kavramiar;n

en önemlilerinden biri uluhiyet ve rububiyette tevhid yani ve

tevhiddir. islam tarihinin bugüne kadar bir

. çok ôlim, mesuliyetin uruyla gayretler sarfederek ve Allah (cc) dan hiçbir

olarak ve Islam di-ye ortamlarda ortaya

ve bu temel Allah'-uygun olarak

lamaya Böylece Islam, gündeminde gün

önemini ve gücünü bir mesele ?larak yerini Nitekim bugün Islam, yeryüzündeki emperyalist kô-firlerin, za!imlerin, yürek-lerine büyük korkular

Uzun islôm tarihi boyunca mô-nô ve fonksiyonu kaybolan kavram-lardan biri de "ôlim" ulema) halde alimlik Kur'an'dan ve Sünnet'ten rarak, kendi vehim kakça, yer yer haince sürdükleri

insanlara islam olarak empoze edenler oldu. Bunla·r, küfre

eden kô-firlikle, hainlikle suçlayan, emperya-lizme destek olan ve emperyalistleri veli edinen yönetimleri islômi hükü-met diye destekleyen, (c.c)

bindörtyüz sene öncesinin çöl diye ortam-larda güvenlikre ·savunan ôlimlerdir. Bunlar, sanki marufu emr ve münkeri nehyet-

. rnek, VaciP kendi bid' at ve h u rafeleriyle dolu dinlerini ihyaya da tan hiç görmediler. Alimli-

ne olarak onlayamayon insanlar .da

gitti: "Onlar ôlimle-

rini, rahiplerini ve Meryem Mesih'i rabbler edindiler." (Tev-be, 31)

o halde alimlik nedir? Alim olan-lar kimlerdir? ilim Alah (c.c) dan ol-

göre, i.limdir ve gerçek müslüman Olan ôlimdir. Bu ilim kesin olup

ve hiçkimseye de ilim

sahibi konuda söz söy-lemek yetkisi

Öyleyse bu ilim insanlara ula-Hak, insanlara ilim

rnek için, gene onlar seçtiklerini bizzat temizleyerek hir ederek) kadar ilmi onla-

kalbine ilka eder (koyar) ve bu ilim üzere ve

etmelerini emreder. Bunlar elçileridir. Elçiler, kendilerine inanan rini .ve omellerindeki

ve pisli_klerden temizler, tez-

kiye eder. BÖylece bu müminlerin kalbi ilim ile dolar. Evet, ilim,

nda, .Resül'ün ve ona inanan,

Onlardan birço-Kur'an'dan ezbere bildikleri

eyetierin çok Ama on-kalbierine ilim Ve

bu ilmin gerekli doludur. Hz. Ebu Zer' e

sürgünlere, eziyetlere göze onun ôlim

·Oysa onu sürgüne gönde-renlerden fazla

Alim, ilminin gerekli amel edendir; ilmiyle ôlim sadece belki maiOmat sahibidir. zamanda emelsiz tez-kiye ilim de elde edilemez. ilmiyle mOyan bu kimseler hiçbir" zaman ôlim

belki "kitap yüklü merkep-ler" dir.

Burada temas edilmesi bir de din adamr tabiri var. Bu emperyalist zihniyete has bir

islamiyel'te böyle bir de-yimi n yeri yoktur. islam'da din

devlet gibi laik ce veya

benzer bir din ile halk

veya birbirinden dini otorite ile otorite yok-tur. Ilim ile idarenin birbirinden ay-

kesinlikle mümkün Bunlar uyum içinde bir bütün meydana getirirler .

Alim ilmini gizlemez. Bütün haya-üzerine düzenleyerek ilmi ile bu ôlimli-

gözler önüne Nitekim Kur' Kerim' de buyrulur:

''Hakikat o apaçak ayetlerimizi ve biz Kitap'ta insanlara onu pek asikar bir surette bildirdikten

gizleyenler (yakmu?) hali): Onlara

hem Allah lanet eder ve hem lanet etmek santndan olanlar lanet eder": (Bakara, 159).

Page 10: Yazı dergisi sayı 7

Alim zulmedenlere meyletmez, ter-sine zalim idareCilere Çünkü sahip ilm'de YüceAl-lah buyurur:

11 Bir de zulmedenlere meylet-me\rin. Sonra size . at es doku-nur." (Hud, 12). ÇünkÜ bu ilmi

ve Peygamber le buyurur: ''Kim, zalim idarecile-re kurtulur, onlardan kalan da kurtulur veya olur. Kim-de onlarla dünyaya dalarsa o da zalimlerdendir. '' (Tirmizi', Nesel, Hôkim).

Buraya kadar ôlimden ne belirlemeye Yine · (c.c) ile ifade etmeye gayret edersek: ''Onu ôlimler ak-leder." (Ankebut, 43), "Allah'dan

icinde ancak iilimler kor-kar." 28) ayetlerini zikret-meliyiz.

Öyleyse 'ada, ve ' ôlim geçinenlerin hôllerini yu-

Kur' ani ölçülere göre neti-

ce ilgi çekici, ve Ünvan veya titrde keramet

biz ünlü Nasreddin Hoca hikayesinden biliyoruz. Ya da ge·rçekten insan bir sürü bilir pek çok mal O mat sahibi olur da lavuz olarak kullanacak yetenekten mahrum olur, nasipsiz olur, kalbi mü-hürlü olur. H eva ve hevesine olur, 11kitap yüklü merkep" olur!

' 'Allah bilmeyenierin kalbieri üzerine böyle mühür vurur. 11

(Rum, 59)) '

1 Sana ilimden _gelenden son-ra onlann hevalarrna uyar-san i'te o zaman sen zalimlerden olursun." (Baka-ra, 145) 1

' Allah indinde din iS-LAM' Ancak kitap veri-lenler, kendilerine ilim geldikten sonra ihtirastan.

Kim ayetle-rini inkar ederse, ki Allah cabuk hesap görücü-dür." (Ali imran, 19). .

Haydar

kalbierinde onlar me-lekOt ôlemine Yôni görül-meyen ôlemleri görürlerdi."{l)

-1-

môn.i olan perdeler dörttür: Birincisi: Bütün gayretlerini

maharic-i hurufa sarfetmek, harfleri mahreçlerinden

Bu hususu idôre için kurrala-ra (Kur' ôn okuyuculara) musallat

bir Kur' Ke-rlm'in onlara düsündürme-mek ·.icin, daima ·harfleri-mahreÇ!erinden ile eder. güçleri

mahaHc-i hOrula dikkatten bas-ka bir Bu gibile;e

kesfo!ur? Bu gibi riôyet etmek elinde gülünç olmaktan bir

ikincisi: Taklid yolu ile bir mezhe-be inceleme yapmadan

inanmak sOretiy-le körü körüne orada donup kalmak-

Taklid ile bir md ni için

hissine olur. Ve kendisine bir

da bir hakikale muttali olursa, hemen taklid ona uymayan bu gibi getiriyorsun?" der. Bu biçôre adam da muttali ve bu gibi ten

bu gibi ilimiere Sofiyye: "i If m perdedir." dedi ve bu sözleri ile yal-

bir çok yôhut mezhep

cedel yolu ile ilikat ilimlerini

Yoksa hasiret n uru ile ve hedeye dayanan ilim; hicap ve per-de olamaz. Hattô özlenen, bu llimdir. ·

Bu gibi taklidri için, hakikatleri anlama-

môni olur. "lstiva" kelimesinden,

r

üzerinde. oturup anlamak gibi. "KuddOs" ism-i

rifinden, için caiz olan her münezzeh anlaya-

bilen kimsede, bu sekilde bir taklid ili-imkôn yoktur. ,:;>

Bu ile hakikale Fakat taklidi bu gibi

môni olur ve da hakikatiere muttali olamaz.

Bu taklidlerin hak hôlde yine ve hakikatleri anla-

môni olur. Zira sônlara teklif edilen liakikatlerin; mertebeleri, derecel_eri, zôhiri

ve derinlikleri zôhire,

derinliklere · môni olur.

Üçüncüsü: Bir günôhO devôm et-mek veyô kibirli olmak veyô dünyô-

hususunda nefsinin herhangi bir arzusu gitmek. bütün bunlar kalbin ve pas-

sebeb olurl'ar. Ayna-üze-rindeki perdenin, môni

iibi, bu gibi isyanlar kalbe yer-de ve hakikati n tecellisine môni olur-lar. Bu gibi sebeblerle, ekseri insônlar Kur' anla-maktan mahrum Bu gi: bi gitmek ne kadar Kur' Kerim'-in o nisbette Kalbden dünyô niSbette de, Kerim'in mônô-

tecelli eder.'Kalb, ayna, ler ayna üzerindeki toz ve kir gibidir. "' Kur' Kerim'in da ayna-da görülecek so'retler gibidir. lerden kalbi temizlemek, yüzünden perdeyi tozunu sil-

-rnek gibidir. Bunun için Resül-i Ekrem:

"Ümmetim ve fazla verdikleri zamôn, onlardan heybeli kalkar. Emri maruf,

nehy-i münkeri terkettikleri zamôn vahyin bereketinden mahrum olur-lar. "121 buyurmustur. Bu hadise, Fu-dayi bin iyad, an!Omaktan

Page 11: Yazı dergisi sayı 7

KiMLER VE NiCiN #

ders i cünkü Kur' Ke-rim' deki her peygamber ve üm-metine bir fayda temin etmek için

· Bunun için Alt'ahu ,., Teôlô:

"Kalbini tatmin ve tesbit edecek verdik." (HOd: 120) buyur-

mustur. Okuyan Allahu ha-

ber peygamberlerin muhtelif iskencelere dini yay-

Allah'tan beklemek üzere sebat ve metônet göstermele-ri _gibi halleri. ile, bizzat kendisine (okuyana) sebat ve metônet telkin et-

ve Kur' yolniz resUlüne de-bütü.n ôlem\erene

rahmet ve n Or olarak bilmelidir. Bunun icin Allahu Teôlô herkese, büyük olarak gönder-

'nü ifa ile emrederek

"Allah' üzerinizdeki nimetini ve size vermek için indirdi Kur'-

ve ondaki hikmetini düsünün" (Bakara 231). ·

"And olsun size öyle bir kitôb·in-dirmisizdir ki bütön zikriniz Hôlô (En-biyô: 10).

"Biz sana da Kur' indirdik. Tô · ki insanlara kendilerine ne iridirildi-' (Nahl: 44).

"Allah.insanlara misdilerini böyle-ce (Muhammed: 3)

"Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur' ön' a) tôbi olunuz." (Zümer: 55).

Kur' ôn insaniann kal b gözle-rini açacak bir nur, bilgi rnek için hidôyet ve rahmettir." (Côsiye: 20) ·"Bu Kur'ôn insanlar için bi(-

Müttakiler içinde bir hidôyet ve rahmettir." (Al-i imrôn: 138).

Allahu Teôlô' bu ile bü-tün insanlan kasdetmekle fertleri de yok-

bir fark için gibi okuyan da mak-

ANLAYAMAZ

mahrum olurlar'' vermistir. Allahu Teôlô, ve

makta günôhlardan rücOu ve neda-meti buyuruyOr:

"Tôatimize dönen her kulun kalb gözünü açmak ve ona i b ret Vermek için (Kof: 8) . · "Ancak Allah' a dönerler iyi

\arlar." (Mü'min: 13) "Ancak olgun sôhipleri iyice

(Zümer: 9) ve geçici meta-

ôhiret nimetlerine tercih eden-ler, hakiki sôhibleri Bunun için kendilerine

DördüncüsD: Zôhid telsir kitôbla-akuyarak Kur'an'daki kelimele-

rin, ancak ibn Abbas, Mücôhid ve benzerlerinin rivôyet yolu ile

tefsirlerden baska mônôlan ol-ve tefsirlerini,

kendi reyleri ile telsir ye kendi reyleri ile tefsir .edenlerin ce-hennemdeki yerlerine

inanmak. buda Kur' Kerim'in môni alan büyük bk perdedir. Biz, rey ile tefsiri, dördüncü bôbda izah edecek ve bu tefsirin, Hazret-i Ali' nin: "An-cak Allahu T an la-

. makta kuluna ve idrak sözünü nakzetme-

ve nakledilen zô-hiri mono muteber

md 'ih-tilôf etmemeleri anla-

-11-okuyan Ke-

rim'in bilhassa kendisine hitôb kabOI etmesi gerekir. Emir, nehiy ôyetlerini yine

anlamak, yôni müidelenen ve n, bizzôt kendisi

-na inan mak, insônlara ve peygamberlere ait zamôn, ile oya-lamak ondan ibret·almak

bilmek ve ondan icôb eden

suddur. Y ôni Kur' Kerim bizzôt kendisine hitôb etmektedir.

Allahu Kur' ôn, sizi ve kime

inzôr için bana vahyolundu." (En'am: 19) ôyet-i celilesinden bizzôt kendisi takdir etmelidir.

Muhammed ibn Kô'b e\-Kurzf di-yor ki: Kerim kime okunu-yorsci, Allahu Teôlô kendisiyle

gibidir." Bunu böyle ka-bul eden kimse, Kerim'i, efendisinden kölesine Qir mektup veyô ômirden memuruna ya-

bir emir gibi okur. Yani düzgün o bir vazife saymaz, belki ne neler ve nelerden anlamak için

okur ve mudbinj yapar. Bunun icin ôlimler: "Su Kur'an

· 'emirlerini havi ola;ak Allah'-tan bize risôlelerdir. mazda ôyetleri

tenha yerlerde üzerieri de duracak, ibôdetlerimizle yerine MO-lik bin Dinar: "Ey Kur' okuyan-lar! Kur' Ketim ·kalblerinize neler

Bahar nü gibi Kur' Kerim de kalbin onu canlan-

Katôde de di-yor: /'Kur' Kerim'i okuyan, ya kör ile kalkar veyô zarar ile.'' Nite-kim ôyet-i eelitede buyurul-mustur:

,;0, (Kur'ôn) mü'minlere ve rahmettir, zdlimlere hüsrandan, za-rardan (is-ro: 82) D

imamGazali

{1) lmöm Ahmed, EbO Hureyre'den. (2) ibn Ebi' d· Dünyo rivôyel_

Page 12: Yazı dergisi sayı 7

YOKSUNLUK" ÜZERiNE BiR DENEME

,-''De: Körle gören bir olur mu? Hala misiniz?''{1)

-1- . bir kez; öyle bir toplum-

da kii teslim rektiren yerine

hai_laro garantilerelde edilme lsun. Gerçek din üzerinde

nülmesin. dininde olmayan "din" diye sunulabilsin. Ha-

ramlar helôllerle, helôller haramlarla yer Bidatlar, hurafe-ler dinin bir

Kullara ve atfedilsin. Fakat

tüm bunlara herkes, her bi-rey teslim olsun.

Muhayyilenizde böyle bir toplumu sözlerin

anlam ile daki farkedip, bu

bir de ahlôki yoksunlu-bu toplum için

alarm zillerinin tehlikenin çok ciddi göre-ceksiniz. ki, böyle bir toplumda iki d udak

çokça teslim ve ahlaki; buna edimlerin hiç de öyle söylenilen gibi Bir ikilem sözkonusudur.

bu top-lumu ve konu-yu biraz daha oçal;m: ilginç olan

sözünü yani teslim ol-iddia eden ic -sürece h·a-

kim olan bu ikilemin cil ve teslimiye.tten yoksun bir görmemek elde

gel-gitler üze.rine kuran, onu esen rüzgôra göre yön

bir dalgalanmaya insanlardan bundan fazla bir

beklemek hayaleilikle Ve bu bir

biçimde tesli.n iddia etme' leri ve gözle görülür ne dere-ce biraz .olsun dik-kate gerektirecektir. Gerçek olan bu tablonun

bir ahlaki . Gerçek bu

olunca sözünü iki-lemin yarii·sözle ikilemin, ahlaki belirle-

bu kolayca yerini

Bu konumda birbirleri-ne olan güvenleri, gibi heci, ahlôkilikten yoksun, bir güvenme Birbirlerinin yüzlerine gülecekler, layacaklar ancak arkadan birbirle-rini vurabi/ecek/erdir. Çünkij bu insanlar sözünü ikilemleri bünyelerinde toplayabiline

Gercekt·en ürkütücüdür bu insan-lar. gibi olsun isterler her-kesi; teslim söyleyip;

teslimiyetten uzak, ahlôktan yoksun olsun isterler ki; plôn-

rahatça yüi'ütebilsinler. insan-

sevkedici, kafa sürer-ler ki: kendilerinin içinde

girdaba kantitatif bir özellik Gercek onlar icin

bir tehlike, korkunc bir bitistir. Bu bi-geciktirilmesi {çin e!le;inden ge-

len göstermekten de çekinmezler.

' 'Muhakkak size Rabbinizden besiretler geldi; kim gerçekten görürse kendi lehi-ne, kim de kör kendi

Ben sizin ii.zeri-

n izde bekçi "(3)

-11-Vahyl olana teslim olanlar, leraset

sahibi unutmamak ve cev-relerinde kendilerine sinsice. ku-rulan tuzaklara yükümlü-

ve hare-ketlerini vahyi olana göre düzenle-mek, disipline etmek ödevlerindendir. Bu bilinçle yok ol-maya yüz tutan "ahlôkilik" olgusu-nu diriitmeli ve Ki Saadet sade ve net hôlini gü-nümüze aktarabilsinler. Bu bir die ve zorluklor zincirini 9etire-cektir. 11realite ne kadar olursa

bu realiteyi ye anda biraz ha-

demektir, bir umut demektir."131. Ve biliyoruz ki ·vahyi 'olana teslim olanlar birbirlerine yü-rekten, ve onlar icin Al-

va'adi' ·

{1) En' om: 50 {2) En'.om, 104

Ahmet Veske ·

(3) S.Korokoç. ilhom 1. $f. 85. .. i st.

Page 13: Yazı dergisi sayı 7

TEFSiRE MUKADDiME

1. sayfada) dan, maarifei burcuna yükseltmek, saadete ve içtimai hayat

davet Allah ve Ahiret gününe iman eden kimse ondan olamaz ve hakiki

en uygun budur. Bu Kur' andan hiçbir yerde

bulunamaz. düzeltmede büyük rolü olan

ihya u'I-UIOm gibi eserler Kur' andan istifade' etmislerdir. lôkin hükmü, nesillere ve onun tesiri onu ile okuyan kalb-leredir. Bu hususda Kur' ana hic bir

müsavi olamaz, onda ôlfmferin ve örtüsü

ma m bilgi vehikmetten daha pek çok Din imômlan "Kur'ôn senin lehine ve aleyhine hüccettir" lll hadisine dayanarak, o, gününe kadar lerinden her lerde rehber ol orak baki

Bu da ancak Kur' h ve hikmetlerini

olur. Allah; Kur' nüzOiü

hitap kimselere, kendi hususi hitôp

belki bu hitôp, Kur' hido-yet nev'inin fertleri ol·

Kendine ne icmalein ve ne de tafsilen

dair Allah bize bir vahy gelmeyen kimsenin tel-sirlerini tetkikle iktifo ederek, Allah

"Ey insanlar rabbinizn 121

anlamadan bizden dü-mü, her alim ve

cehil tefrik etmeksizin ayetle-rini kudreti nisbetinde farz-

Allah Taalô'n;n da hüsO edenler muhakkak umduk-

nail oldu" 131 eyetinden olarak cahil bir kimsenin anla-

kifayet eder. Ayeti kerimedeki kimselere Allah

indinde ve na na-il olmak ve yine mô-

hayra da!ôlet etmiyen lôgviyottan çekinmek, uhrevi ve dün-yevi faydalar temin eden yö-nelmek, zekatta bez! etmek, ahdinde vefa etmek, sözü dogru cl-mak, teberri etmek gibi

muhtevi bilmesi kôfi gelir. ile va-

bir kimse hududunu tecavüz etmis olur. Su dü-

hangi ve hangi dilden olursa olsun, nefsini hayro sevkedecek kadar kudreti ni-spetinde Kur' ondan olabilen bir mü' mine ;Allah Taala Kur' bize H id ayet iÇin indirdi ve Allah bizim Kur' ona olan zaif

hepsini bifir. Bu mer-tebe üzerinde bir yüksek mertebe da-ha vor ki, bu kifayedir.

T efsirin mertebeleri En asa-Allah T azômet ve

hini kalbe sokan ve. nefsi serden çevirip hayro çeken toplu bir

ki bunun herkese müyesser ol-iddia ederiz. Fakat tefsirin

· gelince,. zikredi-lecek olan bir sartlada tamam olur. ·

Birincisi: Kur' andaki kelimelerin te-ker teker hakiki anlamak-

Müfessir bu sözü böyledir, falanca

böyle gibi sözlere iti-bar etmeksizin, bu dili ohu T enzil muhtelif môn.alar-da bir cok uzak ve

zamanlarda bu baska mônalarda

tefsir olan ve sonradan hususi vecihle;de kulla-

te'vil Kur' anda baska mônolordo Allah T .

ôyetindeki "Hel yanzurOne il!ô te'vilehO yevme ye'ti te'viluhO ... " 141 te' vii kelimesi nedir? an-lamak isliyen bir kimseye, Ki tab' da. vôrit olanlarla sonradan millet ara-

ve bu incelemesi icabeder. Çok kerre müfessirler Kur' an lerini ilk üc sonra halk ara-smda tefsir

Halbuki müdakkike, Kur' n azil .

olan rnônalarla ve_ en güzel keli-meyi yine Kur' andan aniayarak teJsir etmesi ki, bu da Kur'-anda yerlerde tekerrür-lerini ve nice muhtelif mônalarda

· · (Mes€>1ô,

Hidayet veya bundan baska kelime-ler) Ve bulun-

ôyetin cümlesi içinde ittifok ve mônalar

mat!Ob olan bil-mekle olur. Kur' kendi kendini tefs.ir etmesi ve hakiki möna-

ortaya koyan en delil, ondan önce .geçen söze umumi mônôya uygun ve Kur' bütünü ile manô ile

ikincisi: Bu olan kimse yüksek icin,

ilmini bilmek Bu da kelômo onun nükte

ve güzelliklerine nüfUz etmeye mak ve murad ne ehemmiyet vermekle olur. Evet Allah Toa-

murad bütününü tam ve kemôl· bir anlamaya lemezsek de kudretimiz nisbetinde bi-zi hidayete götüren mümkündür. Bu iste i' rab ve üsiDb-lar {maôni ve beYan) ilmine muhtaç olunur. Lôkin Pu rnek meselelerini anlamak, hükümlerini ezberlemek gibi goyeye

Arobça kitaplarda Arab-sözleri düzgün, kaideler konul-

madan önce koidelere uygun görülür. onlar

için tabii mu zannederse-niz, bu ancak dinlemek, ko-

bir melekedir. bu hal, tabii bir hali ol-

hicretten elli sene sonra ya- ·

daha oldukla-zaman onu kaybetmezlerdi. Üçüncüsü: hallerinin ilmi-

dir. Alloh bu inzol etniis ve onu sonu

onda Onda tabi ilôhl

sünnetler, ve hal-lerinin Milletierin ve sünnetine bi-ze en güzel bir Bu kitobdo beserin hallerini tetkik eden kimseye, de-virleri, iman ve küfür, ilim ve cehl, zet ·ve zillet, ve kuvvette

hallerinin muhtelif mensele-rinden ulvi ve s_üf!i bÔyük

Page 14: Yazı dergisi sayı 7

ôle.min ahvalini bilmesi gelir ki; bunun için ·de bir çok fenlere

en ehemmiyetlisi tarih ve nevileridir.

ahvalini, vahdetin Ve

bu halin kendileri için gönderilen Pey-

gamberlerin emirlerinden nelerin mevcut bil.miyen senin, Allah T aôlô' "insanlar tek bir ümmetdi, binaenaleyh Allah, müjdeciler, haberciler olmak üzere Peygamberler gönderdi" (S) ayetini

tefsir bilemiyorum. Kur' an, milletler, sünneti

enlüs ve ôlakta, yer ve göklerdeki ôyetlei-den icmalen O, ilmi bir ic-maldir. Bizi ve yük-seltecek tafsil ile icmalini için yer: yüzünde seyahat etmemizi,

ôleminin zehirine bakmakle yetinseydik, ihtiva ilim ve hikmete bakmadan, cildinin gine ehemmiyet verenler gibi olurduk.

Dördüncüsü: Kur'anla bütün bese-riyelin hidayet yolunu bilmektir. ·Bu

kifayeyi üzerine alan müfessir-Peygamber Ara b ve

arap halini bilmesi Çünkü Kur' an sa-

ve Pey-

gemberierin onlara yolu göstermek ve mes' ud etmek için haber v'eriyor. Mülessir, halleri, bulunduk-

durumlan bi.lmeden, ôyetlerin çirkin geleneklerini dan veya na-

anlayabilir? Dine ve onu müdafaa eden Kur'an ôlimlerinin, taklid ile "insanlar yolda olup,

· . Kur'On bütün demeleri kifayet eder mi?

elbette Peygamber sallallôhü

aleyhi ve sellem ve cihire-tini, dünyevi ve uhrevl

arnellerinin "ve ilimlerinin ne yolda bilmektir.

kadar zikrettiklerimizden iki türlü telsir Birincisi: kulu, Allah ve

tefsirdir. Fakat bu, tahlilii cümlelerin i'

ve bu ·ibarelerin fennf nGktelerine iba-

rettir ki, buna telsir demek ol-maz. Belki o, nahiv, maôni ve buna benzer fenlerde bir nevi ikincisi: insanlar üzerine kifaye olan tefsirdir ki, gayesine için cem'ini ister. Bu larda, müfessirin, (huden ve rahme-te.n) ve bunlara benzer sözlerin tahakkuku için, hidayete ve arnele sevk ve ceibedecek Surette

hükümler, ahlôk ve ekidelerde seri-atm hikmetlerinden bahsedenin 'mu-

Hakiki maksat su ve fenlerin Bu

da Kur' yola tabi ol-makla olur. tefsir okumakta var-mak ilk hedef budur.

(Müellil, Olema lan tefsir ve te'vilden bahsetmis; son: ra 'da Kur' an tefsirinin ve

beyan hususun-da da demektedir.) Bugün -Irak'tan sonuna kadar -lisan-

Arablo ra nisbetle bir " millet olup sonradan Arabiario ka-

milletierin sözlerinde bu ma neticesi olarak bir Ç?k kelimeler telsire, Kur' ilk müslümanlar-dan ve bilhassa tefsir

ucuncü daha çok

olanlar Müslümanlar bu-no muhtaç hisset-

gerilememiz devam ettikçe bizden sonra gelenler ona da-ha cok muhtac Fakat Allah bize dini.;,izi, dilimizi, diriltmek için bir hamlesi nasip eder-se, belki bizden sonrakilerin hali biz-den iyi alabilir.

Bugün ve daha evvelki tefsir ôlimlerin tefsirlerindeki ihtilafa düstükleri sözlerdir, halbuki

Kur' an

Page 15: Yazı dergisi sayı 7

gayri bir yerden gelseydi onda çok ihtilôflar (6) sözüne bina-en Kur' an bu gibi ihtilôflardan mü-nezzehtir. Tefsir ehemmiyet verenler,

karar bir sonra onu

insanlar yayanlar, ona irsad etselerdi ne olurdu. Fokal onlar bunu ancak necekleri bir sanaat da kendileriyle edenlerle mücadele edip, Kur' maksatla-

garabete dü-·sürmek, te'vil cihetlerini icad etmek, haddinden fazla söz söylemeyi elde etmekte m aharet I)ÖS!ermekten ken-dilerini Allah T aôlô met gününde bizden; sözleri ve sonra, ancak bizi hidayet ve sevk etmek için ve nazil olan bize Peygamberin sünnetinden sorar. ''Biz sona Kur' inQirdik, taki insan-lara kendile·rine ne ·Ca · (?). Size risalet

mu? Bize edilen dü-mü? !:mr ve nehy

taakkul ettiniz mi? Kur' ile ômel ettiniz mi? Peyga.mbe;in hidayetiyle ihtida ve onun sünnetineteibi oldunuz mu? ye sorar. KL;r' andan ve onun yol göstermesinden yüz muz halde bu sualleri beklememiz ocayip midir, bu ne gaflet, ne

Bizim Kur' bilmemiz, Alah Ta-bilmemiz gibidir. Bizde çocu-

için ilk telkin edilen, yüce ve münezzeh olan "Allah" ismidir. Onu "vallôhi

valôhi gibi yalan yeminlerle

Kur' de böy-ledir. Çocuk beraber kim-selerden onu sözü isitir, düsünmez, sonra ara-

onu tôzim bir tô-zim de bilmez. Bu da olur. Bi-rincisi: su ile silinip ··

su nevi hastaya veril-. Kur' bir kimseye·

cin ve ona bereket na Bu ve bunun gibi halk

- bilinen daha pek çok ler, hassa bilinmemekte-dir. Bunun veya göz yumorak deriz ki, onda cidden pek büyük bir tôzim Ne ya-

· ki bu, laide ve elde etmek drzusu ile türbelerden nan topraklara tôzimden ile-ri gitmez.- Putperest" milletierin

ke-limeler ve içinde olan bon-cuk, kemik ve gibi muska ve hamailden, cocuklara lanlar da bunun gibidir. Bu Ku i'' ana tôzime, Kur' sünnetine uyarak, bununla Allaha ibadet Kur' ana ibadet ismini veririz. ikincisi: Okuyucu seSi, gDzel ile diniiyenleri

bilirse,. Kur' den muayyen sözler, belli hareket ve salianmalar olur. Bu lezzet ve

sebebi güzel ses ve ma-Bunun belki en kuvvetli se-

bebi, dinliyenin Kur' anlamaktan uzak Anlamaktan maksa-

m, Kur' en üstün kavrayan, kendini eden kimse herhangi bir le olunmaz. Burada ben, dü-

müteessir olmak ve yormanm dönüm olan

saf vicdanla, tôbi zevkle beraber ki-

tablardan köreesine kuru bir teslimiyet

hepsi için demeinle mümkün olur. Bugünkü cahiliyet, Hazreti Peygamber ca.: hiliyet ve daha kuvvetli-dir. Allah onlar "Onu,

gibi (8) bilmek büyük refli bir istir, bilenin ·ise daha

Fakat o, Haktan.yüz çe-için nefsi

levfn olunur. iste bu levm olunma, ü-zerine etmesinden dol.a-

içinde sarsar. Koyun olan bedevide ince

his ve zevki Kur' zaman he-

men secdeye Bu hal bu-gün hangi münevverle edilebilir?. Arap sakinle" rini, Hakka cezbedici sebeb olan in-ce sayesinde· Kur' cazibesiyle islôma girdiklerini bilmiyor m·usun? (Burada müellil, Es-ma 'i' den naklen bir ayetin iki emri, nehyi, ve iki müjdeyi ihtiva anlayan köylü bir arap ederek hikôyeyi anlatmakta-

"Esma'i der ki: Bir arap (Bütün Al-lahtan dilerim. yere öl-dürdüm. taze ceylôn

misali, gece halde ,ona veya al-

bir ve ona Al-lah ne ne kadar· fasih söylüyorsun bana, sana olsun bu söz

"Musô' onu em-zir, ona ait bir tehlike gelince deni-ze korkma, kederlenme, cünkü biz onu yine sona ve onu peygamberlerden biri de yapa-

diye vahyettik" (9) ayeti fasih mi? Bu ôyet iki

emir iki- nehiy ve iki müjdeyi cem et-mektedir.

Vaktaki müslüman alimierin ilk kalbini isldma cez-·

betmekte Kur' tesirini ve islômi-yetin ancak- onun.la muhafaza

anlddilar. Ne Zaman ki Arablar, millellerle Ara b müslüman olan-larArab iilimlerinin gibi an-

hepside Arab vacip

rek, eserler bunlara ait fenler meydana getirdiler. Evet üm-metin diliyle, ile ol-mak lazilettir,

bii- unsur-dur. Dili olmayan milletin ola-maz. Bu fazilet bir ümmetin

insan, kelimeleri, üsiOplan ve ile ·muhafaza etmeye sü-rükleyemez, onu sürükliyen

. da isferayini bir kitap telif edip,

sonunda ehli sünetin meziyetlerini, edebiyatta, dilde üze-rine tebarüz eden faziletleri beyan meziyetler ve Kur'-

izler dursun, Kur' andan daha bir ke-

nerede?. Biz burada tel-sir için Arabça zevkini tatmak ve Kur' ihti-

beyan ettik.

Seyh Muhammed Abduh Çeviren: ismail

Bu müellif fatiha tefsiri eseri-ne mukaddime olarak 1319 tarihinde da

{ 1 )Sahihv Müslim, 1, 140 1329) Sünenv'd-Darum !. 167, 1349). Sünen ibn Mace !. 61-62 1313); Süneni Nesai, V.S yeni tabir).

(2) lokman sOresi, 33. (3) Mü'minun sUresi, 1. (4) A'rof süresi, 53. (5) Bokaro sUresi, 213. (6) Ni5a sOresi, 82. (7) Nahf sUresi, 44. (8) Bakara sUresi, 146.

Page 16: Yazı dergisi sayı 7

:1

1 ,,

1!

tl

il !

.

KAYITLARDA ZUUJM VARDI

b ismiilah bir daha bismillah

gece yüreklerini gece

icin ta

yeryüzü rahmet ·. • bir tutam otu ve

gecedir konufulur ankara

tutuklu· ,

bismillah onbesliler silah yeryÜzünü yürekten

ll zindanlarda zincirli

helal sultanlardan kalma ey devlet kahve sohbetlerinJe muhafazakar

vehimlerle ibrahim

laik yorumlayan cennet

mahsus küsümsüz evetleyisimiz bir' gezgin ibrahim' iblisin ipsiz olan

müdavimi

parti kongrelerinde haine

tiren yürekleri bir taze

tutuklu zulmun üstüne bismillah-

Mevlüt Ceylan

bilinir -cennet can bilinir

rahmi'nde; heybetlidir

yürür Rahmana binler binler bilinir bedenleri bahçesidir

lll birileri geliyor

· zeytuni selam bir daha

canlar birileri geliyor sessiz uzun susmalara durup durup bismi rabbil-müsted' afin kim köle derler zulüm onlara

dört bir yanda garip uykularda

okunur

velhamdü Iiliahi robbil-alemin

. .