Yazı dergisi sayı 7
-
Upload
ali-kahraman -
Category
Documents
-
view
250 -
download
4
description
Transcript of Yazı dergisi sayı 7
YAZI TEFSiRE MUKADDiME
Kur'an tefsiri söz m ek kolay bir bu dôima en güç bir mesel e olarak zuhur tir. Böyle olmakla beraber güç olan her terkedilmez. yön-leri coktur, bunun en mühimmi ise Kur' yüksek bilgileri, yüksek go-yeleri ihtiva eden ve .nebilerin en 01-gununun kalbine künhü bilinmeyen Hazreti Allah bir kelam Bu yüksek gayele-re, temiz; Ve nefislerini temiz-lemis olanlar bakabilir. Onu arzu
onu önlerinde ozamet ve heybelli bulurlar. Ha.zreti Kemalden feyz onu alabilir. Lakin Allahü T ealô bize bu isi hafif-letip, ve incelerneyi ve hi-dayet insanlara ancak ôh-kôm ve için indirdi. Bu da o ncak Kur' anla-makla tahakkuk· eder.
Arzu tefslr, dü.nya ve ahiret dO
gösteren din anla-en yüksek gaye budur.
Bundan baskabahisler ona tabi ve-ya onu vesiledirler.
YAZI'DAN Yazl Dergisi' ni yine elierinize geç
var içimizde. Bu birkaç vuku bulan gecik-me özür dilernenin de gecikmesi bizim için ·Uzücü. Fakat her konuda
gibi, bu konuda da bizleri an-
Elbette bir derginin, niçin vaktinde piyasaya
olarak olabilir. Fakat ta bostan
beri bu 4ergi üç amdtör-. çe o bir
Tefsirde muhtelif yönler Bi--rincisi; Kur1an'm sözlere naza-ran· mümtaziyetini ve
bilmek için, ne-vilerinden.muhtevi ki-
maônT ve nazar etmektir. Bu sü-liik etmekle beraber, de temas de bunun yolunu takip etmislerdir.
ikincisi: Bir tak;m ôlimlerln itina edip, vecihlerini ve ihtimal-lerini beyan ettikleri
Ücüncüsü: Bu ôlimler,
Kur' ari tarih ve i sraili-yat sadece ehli kitab ve
mutemet Tevrat'a, incil'e itimat etmemeleri,
dursun onlardan bü-tün sözleri, ayir-
akla ve muhalif temizlemeksizin al-
Dördüncüsü: Garibu'I-Kur' istinbat olunan muame-
lôt ve ibadet gibi dir. Usulü akaid'tir. Bu, yolu-
nu mücadele ve muha-
kadronun bir teknik nitelikli ve vak-
tinde eliinize v.s. gi-bi nedenler bu tür gecikmeler husule geliyor. Tüm bu
mazeret bilmekle derginin ko-nusundaki sözkonusu üç
hala bu derginin misyonun· önerhine Zaten bu misyanun ki, bizleri inatla ve birieyler yapmaya zorluyor.
2. sayfada)
lifler!e munazara içindir. imam er-Rôzi buna büyük bir ehemmiyet vermistir.
Yed,incisi: ve ince/tklerdir ki, o kimseler ôbid ve muta-
hikôyeleriyle fazilet ve edeb-
Ierin Sekizincisi:, tesmiye
Sofi ve kelômlan in-sözünde birbirine
BöYle bir tefsiri Ekber Muhyiddin ibn Arabiye nisbet ederler, halbuki, o telsir meshur ba-
KOsan1' nindir. Ondaki dil uzat-malardan diri ve temiz b eridir.
i nsa ri bu· maksatlardan her hangi birinde fazla ileri giderse, ila-hinin n ve ha-kiki unutacak Bundan telsirden
zikrettiklerimizin Kur' fesahat ve ol_an tatbik ve môna veçihle-rini
Bu kimse/erin, tefsire ve Kur' am incelemeye "hacet yok,. zi-ra kitab ve sünneti incelediler ve onlardan hü-kümler bize ancak onla-
tetkik etmek ve onlarla yelinmek Nitekim bu-nu iddia bu Sözü söyleyenierin tefsir ile vakti harca-
abes olurdu. Bu, Peygam-ber sallallôhu aleyhr vesellemden müminlerin son ferdine kadar gelen ümmetin muhaliftir ve bu
yükse.ltme kalbine böyle bir
· olarak, denilen ameh
hükümler, Kur' anda gelenlerin en az Zira Kur' an da ahlak güzel-Jestirmek ve ruhu cehalet cukurun-
. 13. ;ayfada)
2
Y AZISMA ADRESi Caddesi
Üsküdar Istanbul
SAHiBi VE Y AZI MÜDÜRÜ
Mehmet Kahraman
YÖNETiM YERi Kemôl Caddesi
Sokak 9/3 Aksaray-istanbul
ABONE Yurtiçi: 2000 TL.
5000 TL. olmak için
abone bedelinin adresimize PTI havalesiyle
gönderilmesi yeterlidir. Eski herbiri için "
200 pulla adresimizden temin edilebilir.
DiZGi Ululer foto Dizgi: 5120030/123.
OFSET HAZIRLIK Nasajans 5235684
fiLM Repar Ltd. 5269039
BASKI Ofset 5266556
YAZI'DAN
1. Sayfada) Yedinci elierinize geç
sekizinci ve Allah izniyle
vaktinde söyleye· biliriz. Fakat belirimekle sevinç duy-
bir husus -ki bize teselli veren de bu zaten., cesitli böf-gelerden Dergisi' okunarak ve hatta tüm ge-cikmelere de haberlerdir. Bu
gösterilen teveçcühe olmaya _elimizden geleni
. istiyoruz. Ancak, sözle
bize teselli vermekten pratik anlamda bir yoran
bizlere öneriler-de bulunarak, eksiklik-leri m izi göstererek, alternatifler sundrak ve hatta göndererek sürdürmenizi istiyoruz. Çünkü Y AZI, bir ekolün, bir partinin bir grubun
ciddl tüm dergisidir.
da ifade gibi, siz-lerden ortak bekliyoruz. gelen bundan s·onra da
duyururuz. da müslefit olunabi-
lir iktihaslar sürdürüyoruZ. Bu sefer Muhammed Abduh'un ve imam Gazali'nin, Kur' anlamak-teki vukufiyetle koyan k. Abduh'-un Fatiha suresinin tefsirine
Mukaddimenin ilahiyat Fa-kültesi Dergisi' nde bir tercü-mesinden Gazaif'nin ise ihya-u Ulum'id-Din eserinden
Bu bu tür tercüme ve ve
zor olan eserlerden seçil-
Vesika dikkat ve
gündemimize Uyum özen elinizde bu nitelikk,"e sahip malze-meler varsa üzere biw ze gönderirseniz hayra vesile
inseallah. Geçen dergimizde ilk
Ahmet Veske bu sa-ahlôki toplumda
tahribat üzerinde duruyor. bu iki yeni arkada-
var: ilker Özdemir ve Haydar .
Abdülkadir Kibar bu ya-bir bilince sahip ol-
ölçüde vurgularken, Mehmet Yavuz karde-simiz ise cehaletin sa-
m , ve bilginin. keyfiyeti ni vurgulamaya
Yeniden tekrarlarnokta bir beis görmüyoruz. menkul
sinden bizden menkul da
Fakat nin Allah (c. c) ve yolu da müslümanca olmak Oy-sa birçok ilde Der9isi'ne resml bir anlamda resml) okunma rendik. grup taassubuyla hare-ket ·eden .bu .zihniyetin, sözkonusu
islôm 'a môlettiklerin-de yok. Ama bu bil-melidir ·ki,
ve en önemlisi iradenin feslim durumlar-
da fikir namusundan bahsedilemez. Selôm hidayete tôbi olanlar üze'
rine olsun ... YAZI
BASiRETSiZliK YADA UFUK YOKSUNlUGU
1 'Onlar ki: inandiiar, sonta inkar !)- ettiler; daha sonra
yine inka_r ettiler, sonra inkar-lari artt1; iste Allah onlan ne
. "'e de yo-la iletecektir. bir azaban kendilerinin
müjdele!"(Nisa: 137-138).
islôm; kendisini bir din (hayat tar-olarak seçen kimselerden,
likle bir tek ilkeyi ve . (kendilerine bir tasarruf veril-
meksizin) ona göre ister. Bu ilke, kisinin
boyunca Allah'tan hiç-bir gücü, edinmemesi ve kü sadece O'na özgü
gelen Tevhid'in ta k;ndisidir. müslüman bu ilkeyi
gönülden benimseyip ikrar tahakkuk ettir-
mek suretiyle ha-le kimsedir. ancak bilineli bir tercihin sonucunda bu keyfiyetin bilmeli ve.aksi takdir de ·ise, ne dünyevf ne de saadetin elde edilemeye-
emin Çünkü Al-lah'a teslim O'nu yegane ilôh-ve mabud ittihaz etmek, efOirlerine boyun
· ve böylelikle Al-lah' kimseler girebilmektir.
'1 iman eden, .salih amel isie-yenler en
Rableri
klar akan Adn cennetle-ridir. Orada ebedi kalacak-
Allah onlardan onlar da Allah'tan ra·
Bu Rabbinden korkan kimsey-e mah· sustur. "(1) ·
Kendisine ol-ilan emir-
lerini uygulamÔktan ve bu mesru bir zemine
oturtmak gibi beyhude ça-balara
olmaz Üstelik ba-siyasi ve dini oteritelerin
da istedikleri .. gibi kararlar tepki göstermez, aksine bilerek on-
emir ve (ne olursa olsun} uyar'sak, olur da
keyfiyyetinden duyulmaz?
''De ki: ibadetiniz sonra sizi ne Yap-san?'' (2)
duyulur; zira AUah'a ve Ahiret Günü' ne kisinin laf-zi bizzat dmeli tat-
bir hususiyet 'arzeder. Aksrtakdir de müslümanca
bir müslü-manlar bir hukukun sah-nesine mümkün olmaz. Nitekim böyle bir ge-
en güzel ifadesini, zahire göre hükmetme düsturunda bulur. Kisinin AUah nezdindeki duru-mu ise, fe'vkinde bir husus
için, bu konuda söz söyle-mek, haddi öte bir de-
1 'insqnlardan vardu ki, 11 Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman ettik" derler, oysa iman etmemislerdir. Allah'• ve mürninleri
halbuki kendilerini olmaz"
lar. kalbinde Allah'ta
Ya-lan ötürü ordara ac1 bir azap (3)
Allah' ve .. müminleri aldatmaya bu Allah' a ve Ahi-
ret Günü'ne iman ettiklerini öne sür-meleri sizce dikkat çekici midir?
Ancak bizler, Kur' an' daki larla ilgili ayetlerin kendimizle ilgili
hareket et-için, bu eyetierin bizim duru-
mumuzu da ifade hiç düsünmez ve "nifak" denilen hasto-
-sadece- kendisine bir türlü mümkün
ka dem bas-bir taifede sel
Oysa mukayese ayetler üzerinde dikkatlice düsündü-
vehametini bir neb-. · ze olsun mümkün
Bakara suresinin ilk ayetlerinde Al-lah'tari kimselerin
4. ayette la-11Velleziyne yu'-·
min u ne b ima unzile ileyke ve_ ma unzile min qablik" (Onlar sana in-dirilene ve senden önce indirilene
N isa suresinin 59. ayetin-de ise, "Ey iman edenler" müminlere hitap edildikten hemen sonra, 60. ayet beyan ediliyor: tera .ilalleziyne yez'umune ennehum aminubiina unzile ileyke ve. mq- unzile min qablik ... " (Görmüyor musun! Ken-dilerinin sana indirilene ve senden önce indiri!ene iddia edenleri?). Ayetin "Onlar önünde muhakeme olunmak istiyorlar. Oysa kendilerine onu inkclr etmeleri tan da iyke.saptirmak istiyor."
. gibi iman da bulunmak tek yeterli olma-
kesin bir ameli de gerekli bir
sahiplenmenin, bireyleri ve toplum-kimlik kurtormad•-bilakis
-günümüzde de gibi- böyle bir söylenebilir. kü sahip
hukuki de
heraberinde getiriyor olarak bireyleri pratikte açmaz-Iara sürükleyecektir, zaten sürükle-mekiedir de.
Hz. Peygamber'in (s.a) kendisine gelen Rebia kabilesi mensupianna
sözler, bu il-gi çekici bir nitelik
''(Rasulullah) onlara Allah'a iman ile emrettikten sonra, 11 Bilir misiniz Allah'a iman etmek ne demektir?'' diye sordu ve ''Allah ve Ro-sütü daha iyi bilir" demeleri üzerine d'e buyurdu: Allah'tan baska ilôh
ve Muhammed'in Al-lah' Rasulü sehadet,. namaz1 ikame et-
zekati vermek, Ram:a-zan orucunu .tutmak, ganimetin birini ver-mektir." (41
BU hadiste, keyfiyetini or-taya kaymak
arneli emirler göz-önüne nicin bir vücudun nedenini anlamak daha kO-
ve böylelikle' kendilerin-den istenen arneli yerine getirmeyen kimselerin, (müslümanlar
için ge-rekli olan formaSyonc sahip olama-
halde) hôlô bir araya bahsetmelerinin ne
kadar ortaya Yine bu konuda Hz. Peygam-
ber'in (s.9) halilesi Hz. Ebubekir'in, Hz. Peygamber'in müteakip irtidat eden kabilelerle ilgili
konunun bir bo-yutun'u zikredilmeye Çünkü Hz. Ebu-bekir'in kabilelerle savasma konusunda, "lô .ilahe illailah diyen kimselerle nokta-
hareketle kendisine itiraz eden Hz. Ömer' e ortaya koy-
iman ile amel ki münasebetin kavranmasma tutacak bir mahiyet
''RasOiullah'1n vefati üzerine (müminlerin emiri seçilen) Hz. Ebubekir, Arap kabilele-rinden irtidat edenler küfre döndüklerinde ordu gönder-meye tesebbüs ·etmisti. Hz. Ömer, ,;Bunlara ka;s1 nas1l
açars1n1z? RasÔiullah, müslümanlar, 'Lô
illallah' diyene kadar riklerle sava' dtmeye memu-r uz. Kim ki kelimesini söylerse lslôm hakk1 müstesna, be.-.den ma-lma ve camrh korumustur.
d to Allah' a aitiir." demistl." dedi. Hz. Ebubekir cevaben, "Vallahi herkim namazla zekats ayuusa, on-larla Çünkü zekat mali bir Allah'a ye-min ederim ki, bunlar ResO-luilah 'a verdikleri bir disi
benden bundan muhakkak onlann. boyunlarini vurUrum" buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer, 11Vallahi bu, Ebubekir'in gön-lünde eseridir. onlarla
hak diyerek Hz. Ebu-
bekir'in sözünü tasdik etti.'' (5)
iman ile amel varolan münasebet sürece, is-
lami bir topluma yol ortada. gerek
Kur' an ayetterindeki iman ile ilgili ila-delerin hemen omellerin
gerekse Hz. Pey-gamber'in (s.a) ve sahabelerin dö-nemindeki uygulama, bizlerin Allah ile olan münasebetlerimizi yeniden gözden geçirmemizi gerektirecek öl-çüde, elzem ·mesajlar içeriyor. Ger-çi müslüman bir kimlik ediOmenin keyfiyelini hakkiyla kavrama nokta-
olmayan bizler, di-nini muhafaza etmeyi kendi lehimize bir olarak den alsa gerek, cahiliyye ile islam
bir sürekli kendi-mizi addediyoruz, ki bu da bizi nelsi muhasebe yapacak bir ba-siretten Oysa T evhid,
asla Bu
Tevhid'i.anlamak kadar, de bil-meye var.
ki: ''Ey Hükümdar! Biz cahiliyyet
içinde bulunan bir toplum idik. Putlara ölü hayvan etini yiyor,
kötü ediyor, içimizden güçlü olan-lar eziyordu. Allah
1 bize, bizim nese-bini, emanet ve iffetini bir pey-gamber gönderene kadar, biz bu hôl üzere idik. Bizi Al-lah'• bir O'na ibadet etmeye ve bizim O'nun tap-
ve putlar• .bi-rakmaya söylemeye, emaneti sahiple':' rine ödemeyi, akrabahk
gü .. zei etmeyi, haram-lardan ve kon dökmekten 9' uzak bize emrelli. Foh,iyGtl, yalan söylemeyi, yetimin mahna yemeyi, suç-suz illirada bulun-
bize Allah' a ibadetetmemizi ve O'na hiçn
. bir ortak namaz zekat ver ... meyi, oruc emretti. '' 16) •
Hz. Cafer bin Ebi Talib, Cahiliyye'-den islôm' a böyle
O halde cahiliyye'yi islôm'a geçtiklerini
bileceklerdir?
(1) Beyyine: 7-8 (2) 77 (3) Bo kara: 8-1 O
Abdullah
(4)Sohih.; Müs!im; Sahih·i Buhori; Aynca BkZ. EI-Lu'luu ve ye'I·Mercan
(Buhari Ye Müslim'in ittifak Hadisler) Moham· med Food Abdulbaki
( 5 )Sahih-i Mü m; Ki_tob-ul-iman, Sohih·i Buhari; Ayn<:a Bkz. EI·Lu'luu ve'I-Mercon,
Muhammed Fuod Abdulboki Siret, cih: 1, Ummu Sele·
me riYoyeti.
Bugün gündemdeki konulara bak-zaman düzleminin ir-
tica; müstehcenlik ve siyasi yasaklar gibi konularda gör-mekteyiz. Güncel izleyen dü-sünce etkin
bir mevcut-tur. Güncel nitelikli pro-poganda nitelikli özellikleri bilinen bir gerçektir. ispat edilmesi güç _olan önerme/eri kamuoyuna sUnmak ve bu konular cercevesinde bir kamuoyu da bu kamuoyundan yarar-lanarak toplumun genel ilgisini belli noktalarda tutmaya ça-
gözlenmektedir. yo-rumlar; genellemeler ve kuramlarla dolup bu pelemiklerden uzak gere-kir. Çünkü Aktüel meselelerle fazla zaman harcamak esaslardan
da ana. meselelerden uzak tutar.
genel kültürün çerçevesini bir toplumda Okur ve \/C:üdr kitlesinin güneeli izle-yen ampirik bir tutumu
Kültürel meselelere genel teorik . konjüktür çerçevesinden kalkarak
Konumuzun böyle bir düzlernin gerekir. Çünkü me-seleler yeryüzünde sürdürmekle Olan teknolojik medeni-yelin meselelerdir. Bu yüzden bütün
meseleler ko-numa ve meselelere daha bir perspektifle baka-biliriz.
bir güneeli kabul. etmek kabilinden
rilere Hadiseyi parça, parça olarak bir bü-tün olarak ele ve toplumsal ekolojiyi bütünüyle
Meselelerimizin temelinde
GÜNDEM ÜZERiNE
mantalite kültürel ortama
bu'lunaC(!Jk ve cözümleri mevcut sta-tü ko için.de yönelik çaba-lar me';cut toplumsal formasyonu yorumlar üretme
Bugünkü düzleminin ortak demokrasi;
kapitalist ekonomik model, bilimsel-lik v.s) Biz bu ortak payda-lar üzerinde zorunda
Zaten bu ka-bul edip bunlar üzerinde
an bu mevcut güneeli gelir. Böy-
le bir d üziemi ise; mevcut statüko kinde söz sahibi ma gayreti özetlenebilir. is-lôm mevcut kol!amok ve bunlara bir program ola-rak konmo Bu gibi ço-: balario bir yere gibi bunun bir kanaatin-deyim. Sistem içindeki dü-
siyasal iktidar kombinezo-nuna tasvip etmemek gerekir. Çünkü ideallerimi-zin bu sistem içerisinde realize edi-
teki birçok örnekte de gi-bi dönük çabalarla birlikte uygulama
zaman kimlik Bundan icin türlü
Çün-kü ma "sonu koymak"tan
Misyonumuzun ona insan bugün insan. Ta-
rihteki örneklerle alternatif olusturma benimsenemez. Bu;da su
vurgulamak istiyorum. ÖlçütÜ--müz saadet Bunun
itibar edilecek bir örnek toplum veya hareket yoktur. Elbette bir ta-
çabalar ama bunlar bü-
tünüyle benimsenecek hareketler Zaten ortada Kurôn ve Sün-
net'verken baska bir model aramak ve mekandan
inkar etmek de-mektir. hükümlerine göre o zaman soadeti günümüze ta-
de bir ütopik dü-sünce olarak nitetendirilemez: Bize
bir alternatif olmak-Bütün (sosyal; kül-
türel; ekonomik ve·insani iliskiler v .s) prensiplerini gayre-
tini göstermeliyiz. sadece sözde da gündeme gelmest ·gerekir. Bu da
Sadece dönük de-zamanda da kendisine yö-
nelik bir vermesini gerektirir. Türkiye' deki müslüman kitlenin böy-le ,bir söylenemez. Zaten bundan ki elestiriler ve politik ve aktüei düz-Iemierde beliriyor.
dönük ve zihinsel bir kenara bi-
ze özgü bir hayat modelini mak ve sürekli yeniden üretmek
Çabarfuz Kurôn ve Sünnet'in bildirisine m uhatap olma gayreti Önce kendimizle olan z• bitirmek zorundayiz. Sonra
gibi bir cemaat olu-
ilker Özdemir
CEHAlET
Bilmek; ezberlemek bilhas-sa idrak etmektir. idrak ise tefekko-rün en son merhalesidir.
islôm, bilgi ve anlamlar
"bilgisizlik" kesinlikle manado
"bilgisizlik" Cahiliyye, "iyi ile kötüyü bir birbi-
rinden bilmeyen, fena' için asla af dilemeyen,
hayra dilsiz, ilôhl kör Da-
ha net olarak.cohiliyye; Allah ve O' nUn indirdiklerini bilmernektir ki buna topyekün "islôm olmayan" diyebiliriz.
Cahiliyye bu sadece is-lôm'dan Önceki dönem olarok büiün zamanlarda Allah di-ni nden ve tevhidl anla-
insanlar olarak ... islôm' a top-
hangi konumda bulunurlar-sa bulunsunlar -ki bu
belirlendi-ifade etmeye yok- islôm'-
onlara isim gayet net alarak belirmekte ve "cahiliyye" olarak ifadesini Ve gü-nümüz insan-lar "cahil"likten kurtulabilmek icin
bunun Allah ki-mecburiyetindedir.
Çünkü i olmak için, önce is!ôm'-la bilgilenrnek Ve islôm'la bil-gilenrnek te Allah (c.c)' ta'limile islôm-la bilgilenmek, yahut kendi has
Allah'a teslim bir ·görevidir de ...
!slôm, ne "Ben kimse bilmez" v,e ne de "Ben bilmem kez bilir" idrak edilebilir.
lslôm' da bilgi kimsenin gibi; islôm bilgiyi belirli in-entellektüel doyuma
için de sunmaz. Bilginin 'vahy' ve nakledenler de re-
s!)llerdir: Günümüz rnek için öncelikle vahy1 bilgiyi ta'lim etmelidir. Yani müslüman, Kur' an' bilmek. mecburiyetini hissetmeli ve meselelere çözüffi ararken vahy risi'nin idrekinde
islôm'da bilgi nakledilirken; bilgi-yemuhatap zaman-da mükellefiyetlerle de
Bilginin tali-minden elde edilen bilginiri hayata aksettirilebilmesi ve bir de bil-ginin nakledilmesi ...
Allah (c.c)'a teslim bu teslimiyetiri berabei-inde rü-künleri if_a edebilmesi ·ancak o
bilinmesiyle mümkün ki rükunlann bilinmeden bilmesi, günümüz ener-jinin maddeye demektir. Ve günümüz "enerjinin madde-ye müsaade
Bilme_k; ezberlemek bilhas-sa id rak etmektir. id rak ise bilginin
ayna vazifesini görür. Allah (c.c)'tan hiçbir ilah ka-bul etmeyen insan bunu günde enaz yirmi kere tekrarlar. Ancak bu tek: rar ezber olarak ifade edilirse,_
birçok ilaha kulluk görülür. Ve gerçekte problem
sadece "ben"in bilip bilmemesi de-bununla birlikte
"aksettirebilmesi" d1r." halde "bilmemek"le
problem "bilmek"le halledilmiyar. "Bilmek" problemin sonu Problemin halli "bilmek"le birlikte "hayata aksettirme" alarak belir-mektedir. "ben" bilmekle mü-kelleftir. Ve "ben" amel etmek, "aksetti rebilmek" m ec bu riye-tindedir ..
Mehmed Yavuz
Öncelikle kurulus amaçlai'mt istiyoruz:
kültürel or-fQml da gözönüne alarak
ilkelerinizden
PlNAR: her salha-ve her sait müslüma-
9ereken· bir görevdir. Ortam ve özünü de-
ama, o öze uygun olmak la, biçimini ve tayin eder.
1970'1i sanun-da 12 Eylül' e kala kuruldu. O günkü uzun uzun anlatmaya gerek yok. nu biz o günün
içinde ve kendi dahilinde en iyi yoluy-la Ve ya-
bu bir bir ·olsun diye kurduk.
Bu öncelikle, ku- i rucular olarak bizlerdik. demek istiyorum. Biz çok bilen,
bildiklerini ve lerini üst seviyeden aktaran insanlar pozisyonunda de-
Biz de ve okuyucuy-la beraber mesafe katediyarduk. Bugün de böyledir.
Sorunuzun ilkelerle ilgili geçmeden önce, ülkemizde islômi, sosyal, kültürel ·bi(·
yqpmak istiyorum. Çünkü bu
l
•
PlNAR'LA YAYlN POLiTiKASI ÜZERiNE
la ilgilidir. Türkiye' de müslümanlar çok uzun
bir süre kimli.k Kimi zanan bir partiye yaman-
kimi zaman belli ama genellikle
kendi kimliklerini' ortaya koyma im-Said Halim
Pa sa, Mehmed Akif ve an-gayretleri
ve gerçekten bugün bile özgün olan uygun
nedeniYle bulam·a-Bu sartlar
mÜslümanlar kendi kimliklerini net olarak ortaya
tarif ettikleri, çizdikleri bir çerçeve
kalma durumunda "ls' lôma da ibaresini prog-
koyan parti ve ne ol-·
Bu iliski, destek verenle-rin çok uzun süre devam etti. Sadeçe müslüman bir kitlenin almok için ker-hen '"'is!ôm' a olan11 bu kuru-
ve hiçde islômi olmayan müslümonlara Müslüman-lar, çok uzun bu lonndo ve . kendilerinin özgün k bir tab-fo içinde ve
üstlenen insarilar pozisyo-nuna düstüler. Bu durumun sonuda-n, yeni neSille, islôm bir ve bir üçurum or-taya Çünkü müslümon-
Türkiye'deki hakka ve adalete uygun olmayan bir
devam- ettiranierin or-olarak
Ancak; 1 970'1i iti-baren bu durumda meydana geldi. Bir yerli yazar-
telifleri, Seyyid Kutub ve benzeri ôlimlerden tercü-meler belli bir insan unsurunun iS-Iôm' a ve hayata müsbet meydana getir-di. Bu insanlar baska bir dünya özgün bir dünya özgün bir inanç sistemi Bu bir neVi kendi kjmlik-
lerinin Önceleri çok olarak orta-
ya bu· varma 1 970'1i sonuna
müslü-manlar, ve kendilerini, sistemlerin ve kavramla-
da olsa is-lami kavramlarla ve ölcülerle anlatmaya pla-
bu olurken, siyasal alanda önemli bir olay meydana gel-di. 1978 iran'da islôm Dev-rimi Bu olay, tüm dünyada gibi Türkiye' de de müslümonlar cok bir
neden oldu. Kavramlar,
, celer yeniden sorgulanmaYa d müsl-ümanlan esas küf-türel durumu böyleydi.
Bu biz, ilke-lerini tesbit ederken iki ana noktaya, . iki. ana çizgiye özen gösterdik.
1) Kur'an ve sünnet net ve olarak Olçü ola-
rak Kur' an ve sünnet'in ölcüsü kabul edilmelidir. Bu hem hem de tüm fala-liyetierin ölçüsü Bu yönde eserler .
2) Bir taraftan Kur' an ve sünnet çizgisini vurgulayan eserler
yandan, günümüzdeki siyasal, sosyal, kültürel
olaylan konu edinen özgün eserle- · rin da,
. gereklidir.
Bu iki ilkeyi mümkün ama en temel belir-
insanlara öncelikte ölçü veril-meli ve berlimsetilmeli, sonra da
bu ölçüyü kul-lanarak malze-meler verilmelidir. Bu iki temel ilkeyi esas böyle bir hareket eitik.
amac;lara -ve ne de söyleyebi-lirsiniz?
· PlNAR: amaçlord uymakonusunda gayretli olduk. Ya-
bu gözden
uzak tutmamaya özen gösterdik. il-keli ilkel bir rekabetin varoldu-
bir piyasada arz-talep kanununun gereklerini hiçe saymak da olsa bu ilkelerden bilerek taviz ver-medik. Ama dan sonra da olabilir. Bu konudaki saminii ra da zu belirtmeliyiz. ilkele-re uyma kOnuslfndaki takdi"ri ise, ·bir ölçüde samimi-6-kuyuculara daha uygun olur.
Günümüzde islami yaymlarda nitelik itibariyle oranla-oldukça büyük izi i· yoruz. inceleme, ve fikri türdeki bu eserler
-da görmekte-yiz. Bu naatlerinizle birlikte sizin pratik hayala yönelik olarak yeni
' programla ilgUi bilgi al-mak istiyoruz. Geleneksel dua mecmualarmsn
Kelimu't Toyyib ile, ilm-i hal kar-
'us-Sünne ile Çiki-yorsunuz.
PlNAR: Sorunuzun ilk ce-birinci soruYa verilen ceVapta
hemen var için burada tekrar is-
temiyorum. Sorunuzun ikinci gelince öncelikle bir düzelt-mek istiyorum. Bu iki eser de birile-rine için, bir tepki olarak
Her iki eserde_ yuka-ilkeleri
rultusunda için Bunu belirtmekte yorar görüyorum.
Bundan sonraki progra-sözederm·isiniz?
PlNAR: sezon icinde Sünne'nin ta-
Bunun lbn-i Kayyum'un "zad-ül
mead" eseri tercüme edilmek-tedir. Tahmin ediYorum birinci cildi 1 987 nin ilk
Bunun Teymiyye'-nin, Malik_ Bin N ebi' nin, M\wdüdi'-nin tercümeleri eserleri var rada.
1 1Yoksa siz, sizden evvel cenlerin hali sizin 9elmeden cennete
mi Oysa onlara öyle yoksulluk,
geldi ve sarsmtiya lar ki Peygam-ber ve beraberindeki ler ne zaM man?" diyordu. Gözünözü ac;m! mu-hakkak pek Ba-kara: 214
"insan 1 kendi ve sorumsuz' yor?" (75/36) mealindeki ayet insa-
yeryüzündeki kcmumunu ve yükümlülüklerini beliHer mahiyette-dir. Öyleki insan sürece gözetlenmekte, denetlenmekte ve kendisine hürriyet çe_rnberi içerisinde türlü imtihanlardan geçiri mektedir. Nitekim Türkce'de
. . vurgulaYan güzel bir veeize Denetinisiz bir hareketlerini herhangibir kontrol azade kendi yapan için Allah de-nir. Bu veeizenin zahiri ak-sina sorumsuzlukla
Çünkü bir damla kan halk eden dünya
nimetlerini onun emrine vererek disine belirli bir ömür ·tayin tir.'Hayat' olarak çerçevelendire-
bu insçn, Allah' a kulluk etmek üzere ilk insan Hz. Adem'den günümüze tüm insanljk, tarihi boyunca hiç bir sekteye maruz kal-rriadan bir nizarn ve hikmet iceresin-de bugüne kadar va' di ya mete da
nizarn ve hikmete olarak rolmaya devam edip gidecektir. Bu süreç içerisinde koinot
her türlü (C. C) ve
izni.yle bizlere Çünkü koinot (C. C) kendisine olan
O'nun
KUllUK SUURU
lerine teslim "Ey Dünya! Bana hizmetedene met et, sana hizmet edeni hizmetin-de kullan" ilahi irade, dunya sevgisinin sonucunu böylece mekte ve sevgilerin ve yönelmelerin kendisine has bu Kudsi Hadis'le veciz bir ifa-de etmektedir.
günü-müze kadar, (C. C) yol gös-tericil i büyük bir ekseriyetle kabullenilmemis, kendisine
rehberler; .yoLgöstericileri, ilah-lar ve ilôheler edin mis, bunun cesi olarak da icarisinde
'dünyaya için birbirlerini ve nefsin vesVeselerinin bo-
Allah. (C. C); tek ilah ya-esirgeyici
affedici, hüküm koyucu ilh. muhtelif za-manlardci ve mekanlarda rasOIIeri
tüm (C.C) gelen bütün
peygamberler, müstekbir yöneticiler ve cahil halk zulme, isken-ceye ve iftiralara ,maruz
(C. C) ayetlerine yüz lerce memleketlerinden hicrete zor-
Peygamberlerinin Allah'a (C.C) teslim
olan ufak guruplar da, peygamber-lerinin zulümlere
(C. C) elçisinin ya- . olmuslar, onunla birlikte türlü
belô ve mu;ibetlere (84/4-7) Allah' o
gerekli özellikleri içlerinden müstekbirlere aifederek küm dir. Oysa Kur' Kerim' de· de
beyari üzere hüküm koyucu olarak ve ancak Al-lah'm, Kitap ve Elçilerinin
tir. indirdikleriy-le hükmetmiyenlerin kôfir, zdlim ve
Kitap' da beyan edil-mektedir. (5/44-45-47)
tarihi pek müstesna, na Allah bir süre
Allah' a verile-cek olan imtihan suurundan uzak olarak kendilerinin sonsuzca
vehmederek insqnfara zulmet-mislerdir. Günümüzde de Firavun
saraylar, ler ve evler ib-ret saraylannda
hesap mek üzere devriJip gittiklerinin na göstermektedir.
israf dönen tek gayesi "biriktirmek için
kazanmak" paraya zinete kulluk etmekte selef-
Ierinden hiç te kalma
Dünün bugünün 1 1elinde Kur' an,
kalbinde iman" iddia eden politik lerdi. Onlar bir maddi menfaat ve karizmalar top-
cahilliklerinden istifa-de ederek üzerlerinde
Bugünün Firavunla-ve namzetleri de ellerin-
de iddia ettikleri hükümlerine kendi kendi stratejilerine, kendi hükümle-rine ve Allah'-m hükmünü için ise
kendilerini yola iletip gibi ca..: hiliye güçleomesini lamakdan baska bir ise de
. vôdi kimse kimse-
nin murad etmesin! Ancak ipi-ne müstesna. (3/l Ol)
"insanlar, 'iman ettik' diyerek, denemeden geçirilmeden
mi (29/l)
Abdü.lkadir Kibar
lt''
,,
AliM VE iliM KAVRAMlARI ETRAflNDA
"ilim ancak Allah (Ahkaf, 23)
islam, inaneta ve omelde (c.c) esas alarak fanzim etmektir. ve Al-lah' a kul olmak, ta-hakkümünü reddetmektir. Müslüman olmak, bu kabul etmekle ve onlara teslimiyetle mümkündür. Al-
emir ve nehiylerinin yerine dair taahhüdde
bulunmak, bu yüce yük-lenmek, neticesini Al-lah' a hava le ederek bu iman ve çaba dolu olan yar-
ve O'ndan ümid et-mek,
Biz, yüzlerce sahte reddederek sa-
dece (c.c) kabul eder ve O'ndan korkup ve
O'ndan isteriz. Rabb-lerinin kendilerir,e görev ve mesuliyetlerin olan manlar (c.c) dinini ve yeryü-zünde hakim için çabalarken tarihin birikintileri unut-turulmus tahrif edilmis yahut bu "asi" a imkans;z ka-dar üzeri kabuklada
temel kavramlarla ·sJ temel kavramiar;n
en önemlilerinden biri uluhiyet ve rububiyette tevhid yani ve
tevhiddir. islam tarihinin bugüne kadar bir
. çok ôlim, mesuliyetin uruyla gayretler sarfederek ve Allah (cc) dan hiçbir
olarak ve Islam di-ye ortamlarda ortaya
ve bu temel Allah'-uygun olarak
lamaya Böylece Islam, gündeminde gün
önemini ve gücünü bir mesele ?larak yerini Nitekim bugün Islam, yeryüzündeki emperyalist kô-firlerin, za!imlerin, yürek-lerine büyük korkular
Uzun islôm tarihi boyunca mô-nô ve fonksiyonu kaybolan kavram-lardan biri de "ôlim" ulema) halde alimlik Kur'an'dan ve Sünnet'ten rarak, kendi vehim kakça, yer yer haince sürdükleri
insanlara islam olarak empoze edenler oldu. Bunla·r, küfre
eden kô-firlikle, hainlikle suçlayan, emperya-lizme destek olan ve emperyalistleri veli edinen yönetimleri islômi hükü-met diye destekleyen, (c.c)
bindörtyüz sene öncesinin çöl diye ortam-larda güvenlikre ·savunan ôlimlerdir. Bunlar, sanki marufu emr ve münkeri nehyet-
. rnek, VaciP kendi bid' at ve h u rafeleriyle dolu dinlerini ihyaya da tan hiç görmediler. Alimli-
ne olarak onlayamayon insanlar .da
gitti: "Onlar ôlimle-
rini, rahiplerini ve Meryem Mesih'i rabbler edindiler." (Tev-be, 31)
o halde alimlik nedir? Alim olan-lar kimlerdir? ilim Alah (c.c) dan ol-
göre, i.limdir ve gerçek müslüman Olan ôlimdir. Bu ilim kesin olup
ve hiçkimseye de ilim
sahibi konuda söz söy-lemek yetkisi
Öyleyse bu ilim insanlara ula-Hak, insanlara ilim
rnek için, gene onlar seçtiklerini bizzat temizleyerek hir ederek) kadar ilmi onla-
kalbine ilka eder (koyar) ve bu ilim üzere ve
etmelerini emreder. Bunlar elçileridir. Elçiler, kendilerine inanan rini .ve omellerindeki
ve pisli_klerden temizler, tez-
kiye eder. BÖylece bu müminlerin kalbi ilim ile dolar. Evet, ilim,
nda, .Resül'ün ve ona inanan,
Onlardan birço-Kur'an'dan ezbere bildikleri
eyetierin çok Ama on-kalbierine ilim Ve
bu ilmin gerekli doludur. Hz. Ebu Zer' e
sürgünlere, eziyetlere göze onun ôlim
·Oysa onu sürgüne gönde-renlerden fazla
Alim, ilminin gerekli amel edendir; ilmiyle ôlim sadece belki maiOmat sahibidir. zamanda emelsiz tez-kiye ilim de elde edilemez. ilmiyle mOyan bu kimseler hiçbir" zaman ôlim
belki "kitap yüklü merkep-ler" dir.
Burada temas edilmesi bir de din adamr tabiri var. Bu emperyalist zihniyete has bir
islamiyel'te böyle bir de-yimi n yeri yoktur. islam'da din
devlet gibi laik ce veya
benzer bir din ile halk
veya birbirinden dini otorite ile otorite yok-tur. Ilim ile idarenin birbirinden ay-
kesinlikle mümkün Bunlar uyum içinde bir bütün meydana getirirler .
Alim ilmini gizlemez. Bütün haya-üzerine düzenleyerek ilmi ile bu ôlimli-
gözler önüne Nitekim Kur' Kerim' de buyrulur:
''Hakikat o apaçak ayetlerimizi ve biz Kitap'ta insanlara onu pek asikar bir surette bildirdikten
gizleyenler (yakmu?) hali): Onlara
hem Allah lanet eder ve hem lanet etmek santndan olanlar lanet eder": (Bakara, 159).
Alim zulmedenlere meyletmez, ter-sine zalim idareCilere Çünkü sahip ilm'de YüceAl-lah buyurur:
11 Bir de zulmedenlere meylet-me\rin. Sonra size . at es doku-nur." (Hud, 12). ÇünkÜ bu ilmi
ve Peygamber le buyurur: ''Kim, zalim idarecile-re kurtulur, onlardan kalan da kurtulur veya olur. Kim-de onlarla dünyaya dalarsa o da zalimlerdendir. '' (Tirmizi', Nesel, Hôkim).
Buraya kadar ôlimden ne belirlemeye Yine · (c.c) ile ifade etmeye gayret edersek: ''Onu ôlimler ak-leder." (Ankebut, 43), "Allah'dan
icinde ancak iilimler kor-kar." 28) ayetlerini zikret-meliyiz.
Öyleyse 'ada, ve ' ôlim geçinenlerin hôllerini yu-
Kur' ani ölçülere göre neti-
ce ilgi çekici, ve Ünvan veya titrde keramet
biz ünlü Nasreddin Hoca hikayesinden biliyoruz. Ya da ge·rçekten insan bir sürü bilir pek çok mal O mat sahibi olur da lavuz olarak kullanacak yetenekten mahrum olur, nasipsiz olur, kalbi mü-hürlü olur. H eva ve hevesine olur, 11kitap yüklü merkep" olur!
' 'Allah bilmeyenierin kalbieri üzerine böyle mühür vurur. 11
(Rum, 59)) '
1 Sana ilimden _gelenden son-ra onlann hevalarrna uyar-san i'te o zaman sen zalimlerden olursun." (Baka-ra, 145) 1
' Allah indinde din iS-LAM' Ancak kitap veri-lenler, kendilerine ilim geldikten sonra ihtirastan.
Kim ayetle-rini inkar ederse, ki Allah cabuk hesap görücü-dür." (Ali imran, 19). .
Haydar
kalbierinde onlar me-lekOt ôlemine Yôni görül-meyen ôlemleri görürlerdi."{l)
-1-
môn.i olan perdeler dörttür: Birincisi: Bütün gayretlerini
maharic-i hurufa sarfetmek, harfleri mahreçlerinden
Bu hususu idôre için kurrala-ra (Kur' ôn okuyuculara) musallat
bir Kur' Ke-rlm'in onlara düsündürme-mek ·.icin, daima ·harfleri-mahreÇ!erinden ile eder. güçleri
mahaHc-i hOrula dikkatten bas-ka bir Bu gibile;e
kesfo!ur? Bu gibi riôyet etmek elinde gülünç olmaktan bir
ikincisi: Taklid yolu ile bir mezhe-be inceleme yapmadan
inanmak sOretiy-le körü körüne orada donup kalmak-
Taklid ile bir md ni için
hissine olur. Ve kendisine bir
da bir hakikale muttali olursa, hemen taklid ona uymayan bu gibi getiriyorsun?" der. Bu biçôre adam da muttali ve bu gibi ten
bu gibi ilimiere Sofiyye: "i If m perdedir." dedi ve bu sözleri ile yal-
bir çok yôhut mezhep
cedel yolu ile ilikat ilimlerini
Yoksa hasiret n uru ile ve hedeye dayanan ilim; hicap ve per-de olamaz. Hattô özlenen, bu llimdir. ·
Bu gibi taklidri için, hakikatleri anlama-
môni olur. "lstiva" kelimesinden,
r
üzerinde. oturup anlamak gibi. "KuddOs" ism-i
rifinden, için caiz olan her münezzeh anlaya-
bilen kimsede, bu sekilde bir taklid ili-imkôn yoktur. ,:;>
Bu ile hakikale Fakat taklidi bu gibi
môni olur ve da hakikatiere muttali olamaz.
Bu taklidlerin hak hôlde yine ve hakikatleri anla-
môni olur. Zira sônlara teklif edilen liakikatlerin; mertebeleri, derecel_eri, zôhiri
ve derinlikleri zôhire,
derinliklere · môni olur.
Üçüncüsü: Bir günôhO devôm et-mek veyô kibirli olmak veyô dünyô-
hususunda nefsinin herhangi bir arzusu gitmek. bütün bunlar kalbin ve pas-
sebeb olurl'ar. Ayna-üze-rindeki perdenin, môni
iibi, bu gibi isyanlar kalbe yer-de ve hakikati n tecellisine môni olur-lar. Bu gibi sebeblerle, ekseri insônlar Kur' anla-maktan mahrum Bu gi: bi gitmek ne kadar Kur' Kerim'-in o nisbette Kalbden dünyô niSbette de, Kerim'in mônô-
tecelli eder.'Kalb, ayna, ler ayna üzerindeki toz ve kir gibidir. "' Kur' Kerim'in da ayna-da görülecek so'retler gibidir. lerden kalbi temizlemek, yüzünden perdeyi tozunu sil-
-rnek gibidir. Bunun için Resül-i Ekrem:
"Ümmetim ve fazla verdikleri zamôn, onlardan heybeli kalkar. Emri maruf,
nehy-i münkeri terkettikleri zamôn vahyin bereketinden mahrum olur-lar. "121 buyurmustur. Bu hadise, Fu-dayi bin iyad, an!Omaktan
KiMLER VE NiCiN #
ders i cünkü Kur' Ke-rim' deki her peygamber ve üm-metine bir fayda temin etmek için
· Bunun için Alt'ahu ,., Teôlô:
"Kalbini tatmin ve tesbit edecek verdik." (HOd: 120) buyur-
mustur. Okuyan Allahu ha-
ber peygamberlerin muhtelif iskencelere dini yay-
Allah'tan beklemek üzere sebat ve metônet göstermele-ri _gibi halleri. ile, bizzat kendisine (okuyana) sebat ve metônet telkin et-
ve Kur' yolniz resUlüne de-bütü.n ôlem\erene
rahmet ve n Or olarak bilmelidir. Bunun icin Allahu Teôlô herkese, büyük olarak gönder-
'nü ifa ile emrederek
"Allah' üzerinizdeki nimetini ve size vermek için indirdi Kur'-
ve ondaki hikmetini düsünün" (Bakara 231). ·
"And olsun size öyle bir kitôb·in-dirmisizdir ki bütön zikriniz Hôlô (En-biyô: 10).
"Biz sana da Kur' indirdik. Tô · ki insanlara kendilerine ne iridirildi-' (Nahl: 44).
"Allah.insanlara misdilerini böyle-ce (Muhammed: 3)
"Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur' ön' a) tôbi olunuz." (Zümer: 55).
Kur' ôn insaniann kal b gözle-rini açacak bir nur, bilgi rnek için hidôyet ve rahmettir." (Côsiye: 20) ·"Bu Kur'ôn insanlar için bi(-
Müttakiler içinde bir hidôyet ve rahmettir." (Al-i imrôn: 138).
Allahu Teôlô' bu ile bü-tün insanlan kasdetmekle fertleri de yok-
bir fark için gibi okuyan da mak-
ANLAYAMAZ
mahrum olurlar'' vermistir. Allahu Teôlô, ve
makta günôhlardan rücOu ve neda-meti buyuruyOr:
"Tôatimize dönen her kulun kalb gözünü açmak ve ona i b ret Vermek için (Kof: 8) . · "Ancak Allah' a dönerler iyi
\arlar." (Mü'min: 13) "Ancak olgun sôhipleri iyice
(Zümer: 9) ve geçici meta-
ôhiret nimetlerine tercih eden-ler, hakiki sôhibleri Bunun için kendilerine
DördüncüsD: Zôhid telsir kitôbla-akuyarak Kur'an'daki kelimele-
rin, ancak ibn Abbas, Mücôhid ve benzerlerinin rivôyet yolu ile
tefsirlerden baska mônôlan ol-ve tefsirlerini,
kendi reyleri ile telsir ye kendi reyleri ile tefsir .edenlerin ce-hennemdeki yerlerine
inanmak. buda Kur' Kerim'in môni alan büyük bk perdedir. Biz, rey ile tefsiri, dördüncü bôbda izah edecek ve bu tefsirin, Hazret-i Ali' nin: "An-cak Allahu T an la-
. makta kuluna ve idrak sözünü nakzetme-
ve nakledilen zô-hiri mono muteber
md 'ih-tilôf etmemeleri anla-
-11-okuyan Ke-
rim'in bilhassa kendisine hitôb kabOI etmesi gerekir. Emir, nehiy ôyetlerini yine
anlamak, yôni müidelenen ve n, bizzôt kendisi
-na inan mak, insônlara ve peygamberlere ait zamôn, ile oya-lamak ondan ibret·almak
bilmek ve ondan icôb eden
suddur. Y ôni Kur' Kerim bizzôt kendisine hitôb etmektedir.
Allahu Kur' ôn, sizi ve kime
inzôr için bana vahyolundu." (En'am: 19) ôyet-i celilesinden bizzôt kendisi takdir etmelidir.
Muhammed ibn Kô'b e\-Kurzf di-yor ki: Kerim kime okunu-yorsci, Allahu Teôlô kendisiyle
gibidir." Bunu böyle ka-bul eden kimse, Kerim'i, efendisinden kölesine Qir mektup veyô ômirden memuruna ya-
bir emir gibi okur. Yani düzgün o bir vazife saymaz, belki ne neler ve nelerden anlamak için
okur ve mudbinj yapar. Bunun icin ôlimler: "Su Kur'an
· 'emirlerini havi ola;ak Allah'-tan bize risôlelerdir. mazda ôyetleri
tenha yerlerde üzerieri de duracak, ibôdetlerimizle yerine MO-lik bin Dinar: "Ey Kur' okuyan-lar! Kur' Ketim ·kalblerinize neler
Bahar nü gibi Kur' Kerim de kalbin onu canlan-
Katôde de di-yor: /'Kur' Kerim'i okuyan, ya kör ile kalkar veyô zarar ile.'' Nite-kim ôyet-i eelitede buyurul-mustur:
,;0, (Kur'ôn) mü'minlere ve rahmettir, zdlimlere hüsrandan, za-rardan (is-ro: 82) D
imamGazali
{1) lmöm Ahmed, EbO Hureyre'den. (2) ibn Ebi' d· Dünyo rivôyel_
YOKSUNLUK" ÜZERiNE BiR DENEME
,-''De: Körle gören bir olur mu? Hala misiniz?''{1)
-1- . bir kez; öyle bir toplum-
da kii teslim rektiren yerine
hai_laro garantilerelde edilme lsun. Gerçek din üzerinde
nülmesin. dininde olmayan "din" diye sunulabilsin. Ha-
ramlar helôllerle, helôller haramlarla yer Bidatlar, hurafe-ler dinin bir
Kullara ve atfedilsin. Fakat
tüm bunlara herkes, her bi-rey teslim olsun.
Muhayyilenizde böyle bir toplumu sözlerin
anlam ile daki farkedip, bu
bir de ahlôki yoksunlu-bu toplum için
alarm zillerinin tehlikenin çok ciddi göre-ceksiniz. ki, böyle bir toplumda iki d udak
çokça teslim ve ahlaki; buna edimlerin hiç de öyle söylenilen gibi Bir ikilem sözkonusudur.
bu top-lumu ve konu-yu biraz daha oçal;m: ilginç olan
sözünü yani teslim ol-iddia eden ic -sürece h·a-
kim olan bu ikilemin cil ve teslimiye.tten yoksun bir görmemek elde
gel-gitler üze.rine kuran, onu esen rüzgôra göre yön
bir dalgalanmaya insanlardan bundan fazla bir
beklemek hayaleilikle Ve bu bir
biçimde tesli.n iddia etme' leri ve gözle görülür ne dere-ce biraz .olsun dik-kate gerektirecektir. Gerçek olan bu tablonun
bir ahlaki . Gerçek bu
olunca sözünü iki-lemin yarii·sözle ikilemin, ahlaki belirle-
bu kolayca yerini
Bu konumda birbirleri-ne olan güvenleri, gibi heci, ahlôkilikten yoksun, bir güvenme Birbirlerinin yüzlerine gülecekler, layacaklar ancak arkadan birbirle-rini vurabi/ecek/erdir. Çünkij bu insanlar sözünü ikilemleri bünyelerinde toplayabiline
Gercekt·en ürkütücüdür bu insan-lar. gibi olsun isterler her-kesi; teslim söyleyip;
teslimiyetten uzak, ahlôktan yoksun olsun isterler ki; plôn-
rahatça yüi'ütebilsinler. insan-
sevkedici, kafa sürer-ler ki: kendilerinin içinde
girdaba kantitatif bir özellik Gercek onlar icin
bir tehlike, korkunc bir bitistir. Bu bi-geciktirilmesi {çin e!le;inden ge-
len göstermekten de çekinmezler.
' 'Muhakkak size Rabbinizden besiretler geldi; kim gerçekten görürse kendi lehi-ne, kim de kör kendi
Ben sizin ii.zeri-
n izde bekçi "(3)
-11-Vahyl olana teslim olanlar, leraset
sahibi unutmamak ve cev-relerinde kendilerine sinsice. ku-rulan tuzaklara yükümlü-
ve hare-ketlerini vahyi olana göre düzenle-mek, disipline etmek ödevlerindendir. Bu bilinçle yok ol-maya yüz tutan "ahlôkilik" olgusu-nu diriitmeli ve Ki Saadet sade ve net hôlini gü-nümüze aktarabilsinler. Bu bir die ve zorluklor zincirini 9etire-cektir. 11realite ne kadar olursa
bu realiteyi ye anda biraz ha-
demektir, bir umut demektir."131. Ve biliyoruz ki ·vahyi 'olana teslim olanlar birbirlerine yü-rekten, ve onlar icin Al-
va'adi' ·
{1) En' om: 50 {2) En'.om, 104
Ahmet Veske ·
(3) S.Korokoç. ilhom 1. $f. 85. .. i st.
TEFSiRE MUKADDiME
1. sayfada) dan, maarifei burcuna yükseltmek, saadete ve içtimai hayat
davet Allah ve Ahiret gününe iman eden kimse ondan olamaz ve hakiki
en uygun budur. Bu Kur' andan hiçbir yerde
bulunamaz. düzeltmede büyük rolü olan
ihya u'I-UIOm gibi eserler Kur' andan istifade' etmislerdir. lôkin hükmü, nesillere ve onun tesiri onu ile okuyan kalb-leredir. Bu hususda Kur' ana hic bir
müsavi olamaz, onda ôlfmferin ve örtüsü
ma m bilgi vehikmetten daha pek çok Din imômlan "Kur'ôn senin lehine ve aleyhine hüccettir" lll hadisine dayanarak, o, gününe kadar lerinden her lerde rehber ol orak baki
Bu da ancak Kur' h ve hikmetlerini
olur. Allah; Kur' nüzOiü
hitap kimselere, kendi hususi hitôp
belki bu hitôp, Kur' hido-yet nev'inin fertleri ol·
Kendine ne icmalein ve ne de tafsilen
dair Allah bize bir vahy gelmeyen kimsenin tel-sirlerini tetkikle iktifo ederek, Allah
"Ey insanlar rabbinizn 121
anlamadan bizden dü-mü, her alim ve
cehil tefrik etmeksizin ayetle-rini kudreti nisbetinde farz-
Allah Taalô'n;n da hüsO edenler muhakkak umduk-
nail oldu" 131 eyetinden olarak cahil bir kimsenin anla-
kifayet eder. Ayeti kerimedeki kimselere Allah
indinde ve na na-il olmak ve yine mô-
hayra da!ôlet etmiyen lôgviyottan çekinmek, uhrevi ve dün-yevi faydalar temin eden yö-nelmek, zekatta bez! etmek, ahdinde vefa etmek, sözü dogru cl-mak, teberri etmek gibi
muhtevi bilmesi kôfi gelir. ile va-
bir kimse hududunu tecavüz etmis olur. Su dü-
hangi ve hangi dilden olursa olsun, nefsini hayro sevkedecek kadar kudreti ni-spetinde Kur' ondan olabilen bir mü' mine ;Allah Taala Kur' bize H id ayet iÇin indirdi ve Allah bizim Kur' ona olan zaif
hepsini bifir. Bu mer-tebe üzerinde bir yüksek mertebe da-ha vor ki, bu kifayedir.
T efsirin mertebeleri En asa-Allah T azômet ve
hini kalbe sokan ve. nefsi serden çevirip hayro çeken toplu bir
ki bunun herkese müyesser ol-iddia ederiz. Fakat tefsirin
· gelince,. zikredi-lecek olan bir sartlada tamam olur. ·
Birincisi: Kur' andaki kelimelerin te-ker teker hakiki anlamak-
Müfessir bu sözü böyledir, falanca
böyle gibi sözlere iti-bar etmeksizin, bu dili ohu T enzil muhtelif môn.alar-da bir cok uzak ve
zamanlarda bu baska mônalarda
tefsir olan ve sonradan hususi vecihle;de kulla-
te'vil Kur' anda baska mônolordo Allah T .
ôyetindeki "Hel yanzurOne il!ô te'vilehO yevme ye'ti te'viluhO ... " 141 te' vii kelimesi nedir? an-lamak isliyen bir kimseye, Ki tab' da. vôrit olanlarla sonradan millet ara-
ve bu incelemesi icabeder. Çok kerre müfessirler Kur' an lerini ilk üc sonra halk ara-smda tefsir
Halbuki müdakkike, Kur' n azil .
olan rnônalarla ve_ en güzel keli-meyi yine Kur' andan aniayarak teJsir etmesi ki, bu da Kur'-anda yerlerde tekerrür-lerini ve nice muhtelif mônalarda
· · (Mes€>1ô,
Hidayet veya bundan baska kelime-ler) Ve bulun-
ôyetin cümlesi içinde ittifok ve mônalar
mat!Ob olan bil-mekle olur. Kur' kendi kendini tefs.ir etmesi ve hakiki möna-
ortaya koyan en delil, ondan önce .geçen söze umumi mônôya uygun ve Kur' bütünü ile manô ile
ikincisi: Bu olan kimse yüksek icin,
ilmini bilmek Bu da kelômo onun nükte
ve güzelliklerine nüfUz etmeye mak ve murad ne ehemmiyet vermekle olur. Evet Allah Toa-
murad bütününü tam ve kemôl· bir anlamaya lemezsek de kudretimiz nisbetinde bi-zi hidayete götüren mümkündür. Bu iste i' rab ve üsiDb-lar {maôni ve beYan) ilmine muhtaç olunur. Lôkin Pu rnek meselelerini anlamak, hükümlerini ezberlemek gibi goyeye
Arobça kitaplarda Arab-sözleri düzgün, kaideler konul-
madan önce koidelere uygun görülür. onlar
için tabii mu zannederse-niz, bu ancak dinlemek, ko-
bir melekedir. bu hal, tabii bir hali ol-
hicretten elli sene sonra ya- ·
daha oldukla-zaman onu kaybetmezlerdi. Üçüncüsü: hallerinin ilmi-
dir. Alloh bu inzol etniis ve onu sonu
onda Onda tabi ilôhl
sünnetler, ve hal-lerinin Milletierin ve sünnetine bi-ze en güzel bir Bu kitobdo beserin hallerini tetkik eden kimseye, de-virleri, iman ve küfür, ilim ve cehl, zet ·ve zillet, ve kuvvette
hallerinin muhtelif mensele-rinden ulvi ve s_üf!i bÔyük
ôle.min ahvalini bilmesi gelir ki; bunun için ·de bir çok fenlere
en ehemmiyetlisi tarih ve nevileridir.
ahvalini, vahdetin Ve
bu halin kendileri için gönderilen Pey-
gamberlerin emirlerinden nelerin mevcut bil.miyen senin, Allah T aôlô' "insanlar tek bir ümmetdi, binaenaleyh Allah, müjdeciler, haberciler olmak üzere Peygamberler gönderdi" (S) ayetini
tefsir bilemiyorum. Kur' an, milletler, sünneti
enlüs ve ôlakta, yer ve göklerdeki ôyetlei-den icmalen O, ilmi bir ic-maldir. Bizi ve yük-seltecek tafsil ile icmalini için yer: yüzünde seyahat etmemizi,
ôleminin zehirine bakmakle yetinseydik, ihtiva ilim ve hikmete bakmadan, cildinin gine ehemmiyet verenler gibi olurduk.
Dördüncüsü: Kur'anla bütün bese-riyelin hidayet yolunu bilmektir. ·Bu
kifayeyi üzerine alan müfessir-Peygamber Ara b ve
arap halini bilmesi Çünkü Kur' an sa-
ve Pey-
gemberierin onlara yolu göstermek ve mes' ud etmek için haber v'eriyor. Mülessir, halleri, bulunduk-
durumlan bi.lmeden, ôyetlerin çirkin geleneklerini dan veya na-
anlayabilir? Dine ve onu müdafaa eden Kur'an ôlimlerinin, taklid ile "insanlar yolda olup,
· . Kur'On bütün demeleri kifayet eder mi?
elbette Peygamber sallallôhü
aleyhi ve sellem ve cihire-tini, dünyevi ve uhrevl
arnellerinin "ve ilimlerinin ne yolda bilmektir.
kadar zikrettiklerimizden iki türlü telsir Birincisi: kulu, Allah ve
tefsirdir. Fakat bu, tahlilii cümlelerin i'
ve bu ·ibarelerin fennf nGktelerine iba-
rettir ki, buna telsir demek ol-maz. Belki o, nahiv, maôni ve buna benzer fenlerde bir nevi ikincisi: insanlar üzerine kifaye olan tefsirdir ki, gayesine için cem'ini ister. Bu larda, müfessirin, (huden ve rahme-te.n) ve bunlara benzer sözlerin tahakkuku için, hidayete ve arnele sevk ve ceibedecek Surette
hükümler, ahlôk ve ekidelerde seri-atm hikmetlerinden bahsedenin 'mu-
Hakiki maksat su ve fenlerin Bu
da Kur' yola tabi ol-makla olur. tefsir okumakta var-mak ilk hedef budur.
(Müellil, Olema lan tefsir ve te'vilden bahsetmis; son: ra 'da Kur' an tefsirinin ve
beyan hususun-da da demektedir.) Bugün -Irak'tan sonuna kadar -lisan-
Arablo ra nisbetle bir " millet olup sonradan Arabiario ka-
milletierin sözlerinde bu ma neticesi olarak bir Ç?k kelimeler telsire, Kur' ilk müslümanlar-dan ve bilhassa tefsir
ucuncü daha çok
olanlar Müslümanlar bu-no muhtaç hisset-
gerilememiz devam ettikçe bizden sonra gelenler ona da-ha cok muhtac Fakat Allah bize dini.;,izi, dilimizi, diriltmek için bir hamlesi nasip eder-se, belki bizden sonrakilerin hali biz-den iyi alabilir.
Bugün ve daha evvelki tefsir ôlimlerin tefsirlerindeki ihtilafa düstükleri sözlerdir, halbuki
Kur' an
gayri bir yerden gelseydi onda çok ihtilôflar (6) sözüne bina-en Kur' an bu gibi ihtilôflardan mü-nezzehtir. Tefsir ehemmiyet verenler,
karar bir sonra onu
insanlar yayanlar, ona irsad etselerdi ne olurdu. Fokal onlar bunu ancak necekleri bir sanaat da kendileriyle edenlerle mücadele edip, Kur' maksatla-
garabete dü-·sürmek, te'vil cihetlerini icad etmek, haddinden fazla söz söylemeyi elde etmekte m aharet I)ÖS!ermekten ken-dilerini Allah T aôlô met gününde bizden; sözleri ve sonra, ancak bizi hidayet ve sevk etmek için ve nazil olan bize Peygamberin sünnetinden sorar. ''Biz sona Kur' inQirdik, taki insan-lara kendile·rine ne ·Ca · (?). Size risalet
mu? Bize edilen dü-mü? !:mr ve nehy
taakkul ettiniz mi? Kur' ile ômel ettiniz mi? Peyga.mbe;in hidayetiyle ihtida ve onun sünnetineteibi oldunuz mu? ye sorar. KL;r' andan ve onun yol göstermesinden yüz muz halde bu sualleri beklememiz ocayip midir, bu ne gaflet, ne
Bizim Kur' bilmemiz, Alah Ta-bilmemiz gibidir. Bizde çocu-
için ilk telkin edilen, yüce ve münezzeh olan "Allah" ismidir. Onu "vallôhi
valôhi gibi yalan yeminlerle
Kur' de böy-ledir. Çocuk beraber kim-selerden onu sözü isitir, düsünmez, sonra ara-
onu tôzim bir tô-zim de bilmez. Bu da olur. Bi-rincisi: su ile silinip ··
su nevi hastaya veril-. Kur' bir kimseye·
cin ve ona bereket na Bu ve bunun gibi halk
- bilinen daha pek çok ler, hassa bilinmemekte-dir. Bunun veya göz yumorak deriz ki, onda cidden pek büyük bir tôzim Ne ya-
· ki bu, laide ve elde etmek drzusu ile türbelerden nan topraklara tôzimden ile-ri gitmez.- Putperest" milletierin
ke-limeler ve içinde olan bon-cuk, kemik ve gibi muska ve hamailden, cocuklara lanlar da bunun gibidir. Bu Ku i'' ana tôzime, Kur' sünnetine uyarak, bununla Allaha ibadet Kur' ana ibadet ismini veririz. ikincisi: Okuyucu seSi, gDzel ile diniiyenleri
bilirse,. Kur' den muayyen sözler, belli hareket ve salianmalar olur. Bu lezzet ve
sebebi güzel ses ve ma-Bunun belki en kuvvetli se-
bebi, dinliyenin Kur' anlamaktan uzak Anlamaktan maksa-
m, Kur' en üstün kavrayan, kendini eden kimse herhangi bir le olunmaz. Burada ben, dü-
müteessir olmak ve yormanm dönüm olan
saf vicdanla, tôbi zevkle beraber ki-
tablardan köreesine kuru bir teslimiyet
hepsi için demeinle mümkün olur. Bugünkü cahiliyet, Hazreti Peygamber ca.: hiliyet ve daha kuvvetli-dir. Allah onlar "Onu,
gibi (8) bilmek büyük refli bir istir, bilenin ·ise daha
Fakat o, Haktan.yüz çe-için nefsi
levfn olunur. iste bu levm olunma, ü-zerine etmesinden dol.a-
içinde sarsar. Koyun olan bedevide ince
his ve zevki Kur' zaman he-
men secdeye Bu hal bu-gün hangi münevverle edilebilir?. Arap sakinle" rini, Hakka cezbedici sebeb olan in-ce sayesinde· Kur' cazibesiyle islôma girdiklerini bilmiyor m·usun? (Burada müellil, Es-ma 'i' den naklen bir ayetin iki emri, nehyi, ve iki müjdeyi ihtiva anlayan köylü bir arap ederek hikôyeyi anlatmakta-
"Esma'i der ki: Bir arap (Bütün Al-lahtan dilerim. yere öl-dürdüm. taze ceylôn
misali, gece halde ,ona veya al-
bir ve ona Al-lah ne ne kadar· fasih söylüyorsun bana, sana olsun bu söz
"Musô' onu em-zir, ona ait bir tehlike gelince deni-ze korkma, kederlenme, cünkü biz onu yine sona ve onu peygamberlerden biri de yapa-
diye vahyettik" (9) ayeti fasih mi? Bu ôyet iki
emir iki- nehiy ve iki müjdeyi cem et-mektedir.
Vaktaki müslüman alimierin ilk kalbini isldma cez-·
betmekte Kur' tesirini ve islômi-yetin ancak- onun.la muhafaza
anlddilar. Ne Zaman ki Arablar, millellerle Ara b müslüman olan-larArab iilimlerinin gibi an-
hepside Arab vacip
rek, eserler bunlara ait fenler meydana getirdiler. Evet üm-metin diliyle, ile ol-mak lazilettir,
bii- unsur-dur. Dili olmayan milletin ola-maz. Bu fazilet bir ümmetin
insan, kelimeleri, üsiOplan ve ile ·muhafaza etmeye sü-rükleyemez, onu sürükliyen
. da isferayini bir kitap telif edip,
sonunda ehli sünetin meziyetlerini, edebiyatta, dilde üze-rine tebarüz eden faziletleri beyan meziyetler ve Kur'-
izler dursun, Kur' andan daha bir ke-
nerede?. Biz burada tel-sir için Arabça zevkini tatmak ve Kur' ihti-
beyan ettik.
Seyh Muhammed Abduh Çeviren: ismail
Bu müellif fatiha tefsiri eseri-ne mukaddime olarak 1319 tarihinde da
{ 1 )Sahihv Müslim, 1, 140 1329) Sünenv'd-Darum !. 167, 1349). Sünen ibn Mace !. 61-62 1313); Süneni Nesai, V.S yeni tabir).
(2) lokman sOresi, 33. (3) Mü'minun sUresi, 1. (4) A'rof süresi, 53. (5) Bokaro sUresi, 213. (6) Ni5a sOresi, 82. (7) Nahf sUresi, 44. (8) Bakara sUresi, 146.
:1
1 ,,
1!
tl
il !
.
KAYITLARDA ZUUJM VARDI
b ismiilah bir daha bismillah
gece yüreklerini gece
icin ta
yeryüzü rahmet ·. • bir tutam otu ve
gecedir konufulur ankara
tutuklu· ,
bismillah onbesliler silah yeryÜzünü yürekten
ll zindanlarda zincirli
helal sultanlardan kalma ey devlet kahve sohbetlerinJe muhafazakar
vehimlerle ibrahim
laik yorumlayan cennet
mahsus küsümsüz evetleyisimiz bir' gezgin ibrahim' iblisin ipsiz olan
müdavimi
parti kongrelerinde haine
tiren yürekleri bir taze
tutuklu zulmun üstüne bismillah-
Mevlüt Ceylan
bilinir -cennet can bilinir
rahmi'nde; heybetlidir
yürür Rahmana binler binler bilinir bedenleri bahçesidir
lll birileri geliyor
· zeytuni selam bir daha
canlar birileri geliyor sessiz uzun susmalara durup durup bismi rabbil-müsted' afin kim köle derler zulüm onlara
dört bir yanda garip uykularda
okunur
velhamdü Iiliahi robbil-alemin
. .