sempozyum kitabı

470
TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ANKARA ŞUBESİ TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 3.YAPI DENETİMİ SEMPOZYUMU 5 - 6 EKİM 2013 DİYARBAKIR SEMPOZYUM KİTABI Bandrol Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5 inci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde bandrol taşıması zorunlu değildir.

Transcript of sempozyum kitabı

Page 1: sempozyum kitabı

TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASIANKARA ŞUBESİ

TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASIDİYARBAKIR ŞUBESİ

3.YAPI DENETİMİ SEMPOZYUMU5 - 6 EKİM 2013 DİYARBAKIR

SEMPOZYUM KİTABI

Bandrol Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5 inci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde bandrol taşıması zorunlu değildir.

Page 2: sempozyum kitabı

3.Yapı Denetimi Sempozyumu Sempozyum Kitabı5-6 Ekim 2013 Diyarbakır

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara ŞubesiNecatibey Cad. No:57 Kızılay/ANKARATel : 0 312 294 30 61-66e-mail : [email protected] : www.imoankara.org.tr

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Diyarbakır ŞubesiAli Emiri 5.Sok. Yılmaz 2000 Ap. No:5 Yenişehir/DİYARBAKIRTel : 0 412 223 97 82e-mail : imodiyarbakı[email protected] : www.imodiyarbakır.org.trISBN : 978-605-01-0576-6İMO : Oda Yayın No: E/14/01

Tasarım - BaskıSes Reklam ve Matbaacılık Ltd. Şti.Ayten Sk. 28/7 Tandoğan - ANKARATel: +90 312 215 62 00 - Fax: +90 312 215 61 [email protected] - www.sesreklam.net

Page 3: sempozyum kitabı

SEMPOZYUM PROGRAMI

1.GÜN 5 EKİM CUMARTESİ:

09.00 - 09.30: Kayıt

09.30 - 10.00: Açılış Konuşmaları

10.00 - 11.00: Sunumlar Erhan KARAESMEN Altok KURŞUN 11.00 - 11.15: Çay - Kahve Arası

11.15 - 13.30: PANEL OTURUM

Yapı Denetim Sürecine Yönelik Sistematik Yaklaşım Önerileri Hüseyin KAYA (Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Gen.Bşk.) Murat Akın BİNGÖL (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) Ali Rıza YÜCEL (Hukukçu-İnş.Müh.) Şükrü ERDEM (İMO 2.Başkanı) Mustafa BAYGELDİ (TMMOB Yapı Den.Çalışma Grubu Bşk.) Ahmet AKKOL (İl Özel İdaresi) Mustafa TEMEL (Diyarbakır Çevre ve Şehircilik İl Md.) Abdullah SEVİNÇ (Diyarbakır Büy.Bel.Gn.Sek.Yrd.) Nimet TAŞ (Bağlar Belediyesi Bşk.Yrd.) Recep KARAHAN (Diyarbakır YDK Temsilcisi)

13.30 - 14.30: Yemek Arası

14.30 - 16.00: 1. OTURUM Oturum Başkanı: Canan TAŞDEMİR (İTÜ)

Çağrılı Bildiri: Çelik Yapılarda Kalite Kontrol ve Denetim Mustafa ÇOBANOĞLU

Davranış Düzensizliğinin Van Depremindeki Yansımaları ve Güçlendirmede Yapı Davranışının Düzeltilmesi Hüseyin TEKEL

Mevcut Yapı Stoğunun Deprem Performansının Belirlenmesi Üzerine Genel Bir Değerlendirme Hamide TEKELİ - K.Tuğçe ERKAN - Hakan DİLMAÇ - Fuat DEMİR

Yapı Denetim Sürecine Yönelik Sistematik Yaklaşım Önerileri A.Cumhur KOCALAR

Bakanlık-Belediye-Müteahhit Üçgeninde Yapı Denetim Sorunsalı Erdoğan BALCIOĞLU

Page 4: sempozyum kitabı

16.00 - 16.15: Çay-Kahve Arası

16.15 - 17.45: 2.OTURUM

Oturum Başkanı: Mustafa SELMANPAKOĞLU (İMO Onur Kurulu Üyesi)

Çağrılı Bildiri - Yapılarda Laboratuvar Uygulamaları Murat DOĞAN

Yapı Denetim Kanununda Meslek Etiği İhlallleri Osman KARA - Fatih SAKA - Hikmet KAPLAN - Turgay YULU Yapı Denetim Kuruluşlarının İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Açısından Sorumlulukları Hilal MEYDANLI ATALAY - Serkan ENGİN Türkiye’de Yapı Denetimin Denetimi Osman KARA 2.GÜN- 6 EKİM PAZAR:

09.30 - 11.00: 3.OTURUM Oturum Başkanı: Özgür DEĞERTEKİN (Dicle Ünv.)

Çağrılı Bildiri: Normal ve Lifli Beton Karışımlarının Performansa Dayalı Tasarımı Mehmet Ali TAŞDEMİR (İTÜ) Yapı Denetim Kuruluşlarının İstihdama Katkısı Hilal MEYDANLI ATALAY - Serkan ENGİN Prefabrike Betonarme Yapılarda Denetim ve TSEK 118 Yaklaşımının Değerlendirilmesi Ahmet BAL - Huzur DEVECİ Yapı Denetiminde Betonun Yeri Seray KAYA - Hüseyin KAYA - İsmail Özgür YAMAN

Beton Kalitesinin Yapı Denetimi Kapsamında Denetlenmesi İdris BEDİRHANOĞLU - Sultan ERDEMLİ GÜNASLAN

11.00-11.15: Çay - Kahve Arası

11.15-12.45: 4.OTURUM Oturum Başkanı: A.Halim KARAŞİN (Dicle Ünv.)

Çağrılı Bildiri: Kentsel Dönüşüm Kapsamında Binaların Bölgesel Risk Dağılımının Belirlemesi Pera Yöntemi

Page 5: sempozyum kitabı

Alper İLKİ (İTÜ) Kentsel Dönüşüm Sürecinde Riskli Yapı Stoğunun Yenilenmesi ve Yapı Denetimin Bu Süreçteki Önemi: Aksaray Örneği Sema ALTUNTEPE - Esma H. TAŞPINAR - Fatih Kürşat FIRAT Ankara’da Kentsel Dönüşüm Uygulamaları (6306 sayılı kanun ve yönetmelik uygulamaları Kapsamında yapılan iş ve işlemler) Kasım KAYIHAN - Mustafa Tahsin BADEM İstanbul Üniversitesi Çapa Yerleşkesi Hızlı Durum Tespit Çalışması Rasim TEMUR - Barış YILDIZLAR - Erdem DAMCI - Namık Kemal ÖZTORUN Kamuya Ait Taşınmazlarda Tarihi Yapıların Restorasyonu ve Yeni Yapı Uygulamalarında Yapı Denetim Sistemi Üzerine Bir Değerlendirme Enis AKOVA Yapı Denetim Kuruluşlarının Çalışmalarının İstatiksel Değerlendirilmesi- F.M.KILINÇKALE - S.M.NİĞDELİ - A.ÇİÇEK

12.45-13.45: Yemek Arası

13.45 - 15.30: FORUM DEĞERLENDİRME Taner YÜZGEÇ - Moderatör - İMO Yön.Kur.Bşk. Cemal GÖKÇE - İMO İstanbul Şube Bşk. Selim TULUMTAŞ - İMO Ankara Şube Bşk. Turan KAPAN - İMO Diyarbakır Şube Bşk. Erhan KARAESMEN - ODTÜ Baki ÖZTÜRK - Hacettepe Ünv. İdris BEDİRHANOĞLU - Dicle Ünv.

Page 6: sempozyum kitabı

SEMPOZYUM KURULLARI

BİLİM KURULU

Prof.Dr. Alı İhsan ÜNAY - Gazı Ünv.Prof.Dr. Alı Sayil ERDOĞAN- Bıngöl Ünv.Prof.Dr. Alper İLKİ - İTÜProf.Dr. Erhan KARAESMEN - ODTÜ Prof.Dr. Hulusi ÖZKUL - İTÜProf.Dr. İ.Özgür YAMAN - ODTÜProf.Dr. M.Sedat HAYALİOĞLU - Dicle Ünv.Prof.Dr. Mehmet Ali TAŞDEMİR - İTÜProf.Dr. Ömer CİVALEK - Akdenız Ünv. Prof.Dr. Murat BALAMİR - ODTÜProf.Dr. Zekai CELEP - İTÜDoç.Dr. Ali Murat TANYER - ODTÜDoç.Dr. Baki ÖZTÜRK - Hacettepe Ünv.Doç.Dr. Bekir ESKİCİ - Gazi Ünv.Doç.Dr. Kübra Cihangir ÇAMUR - Gazi Ünv.Doç.Dr. Nuray ERTÜRK KESKİN - 19 Mayıs Ünv.Doç.Dr. Ömer ARIÖZ - İMODoç.Dr. S.Özgür DEĞERTEKİN - Dicle Ünv.Doç.Dr. Taha TAŞKIRAN - Dicle Ünv.Yrd.Doç.Dr. A.Halim KARAŞİN - Dicle Ünv.Yrd.Doç.Dr. Altuğ YAVAŞ - Balıkesir Ünv.Yrd.Doç.Dr. Beliz ÖZORHON - Boğaziçi Ünv.Yrd.Doç.Dr. İdris BEDİRHANOĞLU - Dicle Ünv.Yrd.Doç.Dr. M.Emin ÖNCÜ - Dicle Ünv.Yrd.Doç.Dr. Salih KESKİN - Dicle Ünv.Yrd.Doç.Dr. Ali Akın AKYOL - BAŞKENT MYODr. Hüseyin TEKEL - İMO Ankaraİnş.Y.Müh. Metin ARKÜN - İMO AnkaraArş.Gör. Esra DİK - Ankara Ünv.Kamil KARATEPE - YAYED Müfıt BAYRAM - YAYED

Page 7: sempozyum kitabı

DANIŞMA KURULU

Taner YÜZGEÇ - İMO Y.K.BaşkanıProf.Dr. İ.Özgür YAMAN - ODTÜProf.Dr. M.Sedat HAYALİOĞLU - Dicle Ünv.Prof.Dr. Polat GÜLKAN - Çankaya Ünv.Doç.Dr. Baki ÖZTÜRK - Hacettepe Ünv.Yrd.Doç.Dr. H.Cenan MERTOL - Atılım Ünv.Yrd.Doç.Dr. Sabahattin AYKAÇ - Gazi Ünv.Buğra KÜÇÜKKAYALAR - Prefabrik Yap. Birliği Y.K.BaşkanıHüseyin BİLMAÇ - İmsad Y.K.BaşkanıErtuğrul ŞEN - İzoder Y.K. Başkan Yrd.Hülya EKSERT - TMMMBMahmut KÜÇÜK - İNTESSonay ÖZUĞURLU - Yerel Yönetim Araştırma ve Eğitim Der.Tekin SARAÇOĞLU - Yapı Denetim Kuruluşları BirliğiAhmet AKYOL - Diyarbakır İl Özel İdaresiCelalettin BİRTANE - Diyarbakır İş Adamları ve Yapı DerneğiFahrettin ÇAĞDAŞ - Diyarbakır Büyükşehir Belediyesiİsmail DOĞAN - Güneydoğu Anadolu Belediyeler BirliğiEyüp ÜNAL - MimarHüseyin TABAK - İnşaat MühendisiMurat DOĞAN - İnşaat MühendisiNejla SAYLAN - Jeoloji MühendisiNiyazi ÇOPUR - Elektrik MühendisiSadettin ÖZKALANDER - Makina Mühendisi

Page 8: sempozyum kitabı

DÜZENLEME KURULU

Yrd. Doç.Dr. İdris BEDİRHANOĞLU - Dicle Ünv.Şükrü ERDEM - İMO Yön.Kur. II. BaşkanıTansel ÖNAL - İMO Yön.Kur. ÜyesiSelim TULUMTAŞ - İMO Ankara Şube Bşk. Turan KAPAN - İMO Diyarbakır Şube Bşk.Hüseyin KAYA - Yapı Den.Kur. Birliği Bşk. Ahmet KAŞAN - İMO Diyarbakır Şube Erdoğan BALCIOĞLU - İMO Ankara Şube Esergül ÖZDEMİR - İMO Ankara Şube Ferhat DEMİR - İMO Diyarbakır Şube Hıdır ÜNAL - İMO Ankara Şube M.Emin POLAT - İMO Diyarbakır Şube Mustafa BAYGELDİ - İMO Ankara Şube Nazan TEKEL - İMO Ankara Şube Remzi KIVRAK - İMO Ankara Şube Sinan TARI - İMO Diyarbakır Şube Sultan ERDEMLİ - İMO Diyarbakır Şube Şahin KAYA - İMO Diyarbakır Şube Umut Yılmaz DEVECİ - İMO Ankara Şube Yusuf AKKAYA - İMO Diyarbakır Şube Yunus ALPTEKİN - İMO Ankara Şube Yusuf YEŞİL - İMO Diyarbakır Şube Arş.Gör. Seray KAYA - ODTÜ

SEKRETERYA

Murat KARACAOĞLU TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara ŞubesiNecatibey Caddesi No: 57 Kızılay ANKARA Tel: +90 312 294 30 61 Fax: +90 312 294 30 77 Gsm: 0 532 481 38 70E-Posta: [email protected] , [email protected]

Barış ÇETİNKAYA TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Diyarbakır ŞubesiAli Emri 5 Sokak Yılmaz 2000 Apt.No 5 Yenişehir DİYARBAKIR Tel: +90 412 223 97 82 Fax: +90 412 223 96 43 Gsm: 0 506 838 07 50E-Posta: [email protected] , [email protected]

Page 9: sempozyum kitabı

İÇİNDEKİLER

SUNUŞ ............................................................................................................................ 13

A. KONUŞMALAR1. AÇILIŞ KONUŞMALARI

Turan KAPAN .................................................................................................................. 16

Selim TULUMTAŞ ........................................................................................................... 18

Taner YÜZGEÇ ................................................................................................................ 19

Kasım KAYIHAN .............................................................................................................. 25

Osman BAYDEMİR ......................................................................................................... 27

Altan TAN ........................................................................................................................ 31

2. SUNUM KONUŞMALARI

Erhan KARAESMEN ....................................................................................................... 36

Altok KURŞUN ................................................................................................................ 43

Ahmet GÖKSOY .............................................................................................................. 49

3. PANEL OTURUMU KONUŞMALARI

Hüseyin KAYA .................................................................................................................. 54

Mustafa TEMEL ............................................................................................................... 61

Şükrü ERDEM ................................................................................................................. 66

Abdullah SEVİNÇ ............................................................................................................ 70

Mustafa BAYGELDİ ......................................................................................................... 74

Nimet TAŞ ....................................................................................................................... 79

Recep KARAHAN ............................................................................................................ 83

Murat Akın BİNGÖL ......................................................................................................... 86

Soru - Cevap Bölümü ...................................................................................................... 90

4. ÇAĞRILI BİLDİRİ KONUŞMALARI

Mustafa ÇOBANOĞLU .................................................................................................. 102

Murat DOĞAN ............................................................................................................... 109

Mehmet Ali TAŞDEMİR ..................................................................................................115

Alper İLKİ ....................................................................................................................... 124

B. GÖRSEL SUNUMLARErhan KARAESMEN ..................................................................................................... 136

Altok KURŞUN .............................................................................................................. 143

Mustafa TEMEL ............................................................................................................. 144

Mustafa ÇOBANOĞLU .................................................................................................. 150

Murat DOĞAN .............................................................................................................. 183

Mehmet Ali TAŞDEMİR, Özkan ŞENGÜL ..................................................................... 195

A.İLKİ, M.CÖMERT, C.DEMİR, K.ORAKÇAL, M.TAPAN .............................................. 218

Page 10: sempozyum kitabı

C. BİLDİRİLER1. OTURUM BİLDİRİLER

Hüseyin TEKEL ............................................................................................................. 234

Hamide TEKELİ, K. Tuğçe ERKAN, Hakan DİLMAÇ, Fuat DEMİR .............................. 244

Aziz Cumhur KOCALAR ................................................................................................ 253

Erdoğan BALCIOĞLU ................................................................................................... 262

Soru - Cevap Bölümü .................................................................................................... 270

2. OTURUM BİLDİRİLER

Osman KARA, Fatih SAKA, Hikmet KAPLAN, Turgay YULU ........................................ 276

Ayça BOZKURT, Hilmi COŞKUN, Ercan ERDİŞ ........................................................... 288

Hilal MEYDANLI ATALAY, Serkan ENGİN ..................................................................... 297

Osman KARA ................................................................................................................ 306

3. OTURUM BİLDİRİLER

Mehmet Ali TAŞDEMİR, Özkan ŞENGÜL ..................................................................... 314

Hilal MEYDANLI ATALAY, Serkan ENGİN ..................................................................... 331

Ahmet BAL, Huzur DEVECİ .......................................................................................... 341

Seray KAYA, Hüseyin KAYA, İsmail Özgür YAMAN ...................................................... 350

İdris BEDİRHANOĞLU,Sultan ERDEMLİ GÜNASLAN ................................................. 365

Soru - Cevap Bölümü .................................................................................................... 377

4. OTURUM BİLDİRİLER

Sema ALTUNTEPE, Fatih Kürşat FIRAT ....................................................................... 384

Kasım KAYIHAN, Mustafa Tahsin BADEM .................................................................... 394

Rasim TEMÜR, Barış YILDIZLAR, Erdem DAMCI, Namık Kemal ÖZTORUN .............. 404

Enis AKOVA ....................................................................................................................411

F.M.KILINÇKALE, S.M.NİĞDELİ, A. ÇİÇEK .................................................................. 422

D. FORUM - DEĞERLENDİRME KONUŞMALARITaner YÜZGEÇ .............................................................................................................. 434

Selim TULUMTAŞ ......................................................................................................... 434

İdris BEDİRHANOĞLU .................................................................................................. 435

Cemal GÖKÇE .............................................................................................................. 436

Baki ÖZTÜRK ................................................................................................................ 440

Turan KAPAN ................................................................................................................ 441

Erhan KARAESMEN ..................................................................................................... 442

Forum Değerlendirme Soru-Cevap Bölümü .................................................................. 447

E. SONUÇ BİLDİRGESİ ................................................................................... 466

Page 11: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 11

SUNUŞ

Yapı Denetim Sistemi bireysel ve toplu kullanımlı her türlü yapının hizmet süreci boyunca güvenli hizmet vermesini sağlayacak temel bir düzenlemedir. Kapsamı sadece konut yapılarıyla sınırlı olmayıp toplu sosyal hizmet veren idari kamu binaları, eğitim tesisleri, sağlık yapıları,özel ortak kullanımlı iş ve işyeri binaları dahil olmak kaydıyla tüm bina türlerini içine almaktadır.

İnşaat Mühendisliği, meslek odalarını da kapsayan kurumsal yapılanması çer-çevesinde yapı denetimi olayının gerçekleşmesindeki mesleki yetkinlik ve başarı mertebesini belirleyen en önemli unsurlardan biridir.

Bu açıdan bakıldığında doğru işleyen bir yapı denetim sistemi kurulabilmesi yapı denetiminin bütünlüklü bir bakış açısıyla ele alınmasını ve tüm boyutlarıyla incelenmesini gerektirmektedir.

Bu doğrultuda ilgili kişi ve kurumların bir araya getirilerek mevcut durumun, sorunların ve çözüm önerilerinin tartışılması ve geleceğe yönelik belirlemele-rin ve saptamaların paylaşılması amacıyla TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası tarafından birincisi Kasım 2009 tarihinde, ikincisi Kasım 2011 tarihinde İstan-bul’da gerçekleştirilen “yapı denetimi sempozyumu” nun üçüncüsü Ankara ve Diyarbakır Şubelerimizin ortak düzenleme ve yürütücülüğünde 5-6 Ekim 2013 Tarihinde Diyarbakır’da gerçekleştirilmiştir.

Sempozyumun gerçekleştirilmesi konusunda büyük bir özveriyle çalışan Dü-zenleme, Danışma ve Bilim Kurulumuza, büyük bir gayretle çalışan personeli-mize teşekkür ederiz.

Sempozyumda dile getirilen her konu ve düşüncenin, yapılan tartışma ve çö-zümlemelerin yapı denetim sistemine ilişkin birikime yapacağı katkı göz önüne alınarak hazırlanan sempozyum kitabı, sunulan bildirilerin yanı sıra, sempoz-yum süresince tutulan bant kayıtlarının çözümlemelerini ve sempozyum sonra-sında yayınlanan sonuç bildirgesini de içermektedir.

Sempozyumumuzda dile getirilen ve üzerinde değerlendirmeler yapılan tüm konuların ilgili kurum ve kuruluşlarca dikkate alınarak gereklerinin yerine geti-rilmesi sempozyumumuzun amacına ulaşmasına büyük katkı sağlayacaktır.

Turan KAPAN İMO Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Başkanı

Selim TULUMTAŞİMO Ankara Şube

Yönetim Kurulu Başkanı

Page 12: sempozyum kitabı
Page 13: sempozyum kitabı

A. KONUŞMALAR

Page 14: sempozyum kitabı
Page 15: sempozyum kitabı

- Turan KAPAN - İMO Diyarbakır Şube Başkanı

- Selim TULUMTAŞ - İMO Ankara Şube Başkanı

- Taner YÜZGEÇ - İMO Başkanı

- Kasım KAYIHAN - Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü

- Osman BAYDEMİR - Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı

- Altan TAN - Diyarbakır Milletvekili

1. AÇILIŞ KONUŞMALARI

Page 16: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası16

Turan KAPANİMO Diyarbakır Şube YK Başkanı

Saygıdeğer Büyükşehir Belediye Başkanım, ilçe belediyelerimizin değerli başkanları, yöneticileri; Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın Yapı İşleri Genel Müdürü ve temsilcileri; Sempozyumun kentimizde düzenlenmesinde desteğini esirgemeyen çok değerli Oda Başkanım, Merkez Yönetim Kurulu üyelerimiz, Oda kurullarımızda görev alan Danışma ve Onur Kurulu üyelerimiz; kentimize gelerek bizi onurlandıran İMO ve TMMOB’ye bağlı oda başkanları, oda temsil-cileri; mesleğimizin gereklerini yerine getirirken, her geçen gün gelişen bilim ve teknolojiyi bizlere aktaran saygıdeğer bilim insanları, değerli hocalarım, saygı-değer meslektaşlarım; meslek odalarımızın, sivil toplum örgütlerimizin değerli temsilcileri ve siz saygıdeğer basın mensupları, İnşaat Mühendisleri Odası Di-yarbakır ve Ankara şubelerinin ortak düzenlediği 3. Yapı Denetimi Sempozyu-muna teşrif eden saygıdeğer konuklar; hepinizi Diyarbakır Şube Yönetim Ku-rulu adına saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Hoş geldiniz, şeref verdiniz. Hûn bi xêr hatin; ser serî u ser çavan hatin.

Değerli konuklar; yapı denetiminin önemi, ülkemizde, maalesef, her deprem-den sonra yaşanan can ve mal kayıplarından sonra anlaşılmaktadır. Can ve mal kaybına yol açan bu acı tablo, yıllarca, yerelden merkezi hükümete, merkezi hü-kümetten yerele kadar, yapı denetim sürecinde etkili ve yetkili olan kurumları-mızın üzerine düşen sorumluluğu (bizce kamu hizmetini) yerine getirmemesi nedeniyle ortaya çıkmaktadır.

Bugün burada iki gün sürecek Sempozyuma ev sahipliği yaparken, istedik ki, yapı üretiminden başlayarak, proje aşamasından mühendislik hizmetlerine, yapı malzemeleri üretiminden denetimine, yapı denetim hizmeti verenlerin bağımsız olmasına, yönetmelikler ve uygulamalara kadar, bu sürecin sıkıntı ve sorun oluş-turan tüm ayaklarını masaya yatıralım, hep birlikte tartışalım.

Türkiye’nin dört bir yanından katılan çok sayıda bilim insanımızın dört otu-rumda sunacakları bildirilerin, sağlıklı kentler ve yapıların oluşturulması için yıllarca emek veren meslektaşlarımızın forumda yürütecekleri tartışmaların, kentimiz, bölgemiz, ülkemiz için, yapı denetiminde, yapı üretiminde uygulana-cak yöntemler konusunda zihniyet değişikliği yaratmasını umuyoruz.

Yıllarca eğri cetvelle doğru çizgi çizilmeye çalışıldı. Ancak, eğri cetvelle doğ-ru çizgi çizmenin mümkün olmadığını yaşanan depremlerde hep birlikte gör-dük. Eksik yapı denetim sistemiyle sağlıklı ve güvenli yapılar üretmek elbette mümkün değil, bunun hepimiz farkındayız. Ama böyle diyerek, tüm bu sorum-luluğu üzerimizden atmamız da yanlıştır. Hepimiz, topluma karşı, mesleğimize karşı görevlerimizi elbirliğiyle yerine getirirsek; depremin değil, mühendislik hizmeti almamış, denetimi yapılmamış yapıların öldürdüğünü bilince çıkarıp, ona göre yerelde hizmet yürütülmesini sağlarsak, acı tablonun oluşmasını da engelleyebiliriz.

Page 17: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 17

Bu düşüncelerle hepinizi yeniden saygıyla selamlıyorum, Sempozyumun ba-şarılı geçmesini diliyorum.

Sempozyumun Diyarbakır’da yapılması için karar alan Merkez Yönetim Ku-ruluna, Düzenleme Kuruluna, bilim ve danışma kurullarına; Sempozyumumuzu destekleyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığına, Dicle Üniversitesine, Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliğine, Yapı Denetim Kuruluşları Birliğine, Türkiye Hazır Beton Birliğine, Türkiye Çi-mento Müstahsilleri Birliğine, Türkiye Prefabrik Birliğine; Sempozyuma spon-sor olan Gündoğdu İnşaat, Metropol İnşaat ve Doğa Evleri Konut Yapı Koopera-tifine teşekkürü bir borç biliriz.

Page 18: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası18

Selim TULUMTAŞİMO Ankara Şube YK Başkanı

Sayın Başkanım, Büyükşehir Belediye Başkanım, Genel Müdürüm, kamu kurumlarının değerli temsilcileri, demokratik kitle örgütlerinden katılan değer-li temsilciler, değerli meslektaşlarım, değerli katılımcılar; mühendislik alanı, Odamız, Birliğimiz ve ülkemiz açısından önemi yadsınamaz bir konuyla ilgili olarak, İnşaat Mühendisleri Odamızca düzenlenen ve yürütücülüğünü Ankara ve Diyarbakır şubelerimizin yaptığı Yapı Denetim Sempozyumunda birlikte ol-manın mutluluğunu ve gururunu sizlerle paylaşıyor, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri saygı ve sevgi ile selam-lıyorum. (Alkışlar)

Değerli meslektaşlarım; yapı denetim sistemini oluşturan asli unsurun mü-hendisler ve mimarlar olduğuna ilişkin hiçbirimizin aklında bir tereddüt yoktur. Ancak, bu gerçek açık bir biçimde ortadayken, bu konuda ülkemizde yaşanan bazı gelişmeleri anlamlandırmak, bizler açısından mümkün olmamaktadır.

Bir buçuk yıl önce bir yapı denetim panelinde söylediklerimi burada tekrarla-maktan ne kadar rahatsızlık duysam da, tekrarlamanın gerekliliğine inanıyorum.

Sistem bütünlüğüyle bakıldığında, yapı üretim süreçlerinin tümü içerisinde, hem alanın uzmanlık birikimi, hem de örgütlülüğüyle asli bir unsur olarak de-ğerlendirilmesi gereken ve bugüne kadar alanında bu işlevlerini başarıyla ger-çekleştirmiş olan Birliğimiz, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve bağlı odalarımızın işlevsizleştirilmesi, itibarsızlaştırılması ve yetkilerinin azaltılması yönünde yapılan çalışmalar ile sağlıklı bir yapı denetim sisteminin kurulmasının gerekliliği üzerinden yürütülen çalışmalar birbiriyle çelişmektedir.

Bu durumu en iyi niyetli tahlilimizle, sistem bütünlüğünü anlayamama ola-rak değerlendiriyoruz. Bununla birlikte, mevcut ve oluşabilecek her tür olumsuz koşula karşın, ülkemiz için iyiden ve güzelden yana çalışma irade ve kararlılığı-mızın devam ettiğini ve edeceğini belirtmek isterim.

Değerli meslektaşlarım; bugün bu irade ve kararlılığımızı sadece bu salonda dillendirmiyoruz. Bugün web sitemiz üzerinden yaptığımız canlı yayınımızla ülkemizin bilgisayar olan her noktasındayız. Bunu sağlayan, başta Yönetim Ku-rulu Başkanımız Sayın Taner Yüzgeç olmak üzere, Merkez Yönetim Kurulu-muza şükranlarımızı sunuyorum. Bu projenin gerçekleştirilmesi ve ilerletilmesi yönünde hepimize görevler düştüğüne inanıyorum.

Sempozyumumuzun dün olduğu gibi, bugün de ülkemiz için iyiden ve güzel-den yana olan tavrımızın nişanesi olacağına olan inancımla, başta Düzenleme Kurulumuz olmak üzere, bilim ve danışma kurullarımıza, düşüncelerini sunu ve bildiri olarak bizlerle paylaşan hocalarımıza ve meslektaşlarımıza, bu ruhu bizimle yaşayan ve emeklerini gönüllülük ötesi bir özveriyle yürüten çalışanla-rımıza ve bu Sempozyumumuza desteklerini sunan kurum ve kuruluşlara huzur-larınızda teşekkür ediyor ve tekrar sizleri saygıyla selamlıyorum.

Page 19: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 19

Taner YÜZGEÇİMO YK Başkanı

Sayın Büyükşehir Belediye Başkanım, Sayın Genel Müdürüm, Çevre ve Şe-hircilik Bakanlığının değerli temsilcileri, Diyarbakır ve Ankara şubelerimizin değerli yönetici ve üyeleri, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yüksek Onur Kurulunun değerli üyeleri, değerli katılımcılar, değerli meslektaşlarım, basınımızın değerli temsilcileri; Diyarbakır ve Ankara şubelerimiz tarafından ortaklaşa düzenlenen 3. Yapı Denetimi Sempozyumuna hoş geldiniz. Yönetim Kurulumuz adına başarılar diliyor, saygılar sunuyorum.

Hem mesleki alanımızın, hem de yapı üretim sürecinin en önemli konula-rından biri olan yapı denetimiyle ilgili görüş ve düşüncelerimizi sizlerle pay-laşmadan önce, Diyarbakır ve Ankara şubelerimize Yönetim Kurulumuz adına teşekkür borcumuz olduğunu ifade etmek istiyorum.

Bu vesileyle, Sempozyum Düzenleme Kuruluna, Bilim Kuruluna ve Danışma Kuruluna; katkı ve desteklerini bizlerden esirgemeyen bilim insanlarına, aka-demisyenlere, meslektaşlarıma ve şubelerimizin çalışanlarına teşekkürlerimi iletiyorum.

Bilimin ışığı, bilim insanlarının öncülüğü, İnşaat Mühendisleri Odasının reh-beri olmuştur, bundan sonra da olmaya devam edecektir.

Değerli konuklar; bu yıl Yapı Denetimi Sempozyumunun üçüncüsünü düzen-liyoruz. İlk Sempozyum Kasım 2009’da İstanbul’da, ikincisi Kasım 2011’de yine İstanbul’da gerçekleştirildi.

Sanıyorum yerel bazda gerçekleştirilmiş olması nedeniyle dikkate alınmamış, ama İnşaat Mühendisleri Odasının ilk Yapı Denetimi Sempozyumunu 1974 yı-lında İzmir’de düzenlendiğini belirtmem gerekiyor.

Yapı denetimi konusunu bir süredir ulusal bazda düzenlenen sempozyumlarla ele almak, arz ettiği önemden kaynaklanıyor şüphesiz. Ancak, hemen belirtme-liyim ki, yapı denetimi konusu, daha doğrusu, sorunu on yıllardır Odamızın ilgi alanında bulunuyor. Denebilir ki, İnşaat Mühendisleri Odasının tarihi ile yapı denetimi tartışmasının tarihi örtüşüyor, birbirini tamamlıyor.

Kuruluşundan bu güne, yapı üretimi başta olmak üzere, mesleki konuları gündeminin ilk sırasına alan İnşaat Mühendisleri Odası, yapı denetimiyle ilgili sayısız etkinlik düzenlemiş, konunun muhataplarını bir araya getirmiş, değerli çalışmalar gerçekleştirmiş, siyasi iktidarlar üzerinde etkili olmaya çalışmış; sa-dece eleştiren olmamış, aynı zamanda çözüm önerileri geliştirmiş ve malumu-nuz, bunları kamuoyuyla da paylaşmıştır.

Açıkça belirtmek gerekmektedir ki, İnşaat Mühendisleri Odası, yapı denetimi konusunda kayda değer bir ısrar sergilemiştir.

Elbette bu ısrarın nedenleri üzerinde ayrıntılı şekilde durulacak, Sempozyu-mumuzda neden-sonuç ilişkisi görünür kılınacaktır. Kaldı ki, Diyarbakır için

Page 20: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası20

uzun söze gerek dahi bulunmuyor. 1975 yılında Lice’de meydana gelen deprem, 1983’te Hicret Apartmanının herhangi bir yer sarsıntısı olmadan yıkılması, yapı denetiminin önemini kendiliğinden ortaya çıkarmaktadır.

Yapı denetimi üzerinde hassasiyetle durmak, bir kez daha Lice, bir kez daha Hicret Apartmanı faciası yaşanmaması için elzemdir; ertelenemez, göz ardı edi-lemez toplumsal ve insani bir sorumluluktur.

Değerli meslektaşlarım, değerli katılımcılar; İnşaat Mühendisleri Odası, bu sorumluluğu yerine getirmiş bir kurumdur. İMO, kuruluşundan bu yana yapı de-netim tartışmalarının asli unsuru olmuş, konunun taşıdığı önemin yitirilmemesi için yoğun çaba harcamış, yapı üretim sürecinin tüm aşamalarının kesintisiz ve etkin olarak denetlenmesi gerektiğini ısrarla savunmuştur.

1954 yılından sonra toplanan hemen her Genel Kurulda yapı denetimi konusu gündeme alınmış; örneğin 1961 yılında yapı denetimi bağlamında geliştirilen ve sistemin öncülü sayılan “yapı polisi” önerisiyle kamuoyunun karşısına çıkılmış, dönem dönem mevzuat sınırları zorlanarak proje denetimi uygulaması gerçek-leştirilmiştir.

1961 yılında İstanbul, 1962 yılında ise Ankara ve İzmir belediyeleri ile yapılan protokoller çerçevesinde proje denetimi uygulaması başlamış, daha sonra uygu-lama ülke geneline yayılmıştır.

TMMOB’nin 1973 yılında yapılan 18. Genel Kurulunda kabul edilip uygula-maya alınan Ortak Mesleki Denetim Yönetmeliğinin 12 Eylül 1980 askeri darbe döneminde İmar ve İskân Bakanlığı tarafından durdurulduğunu da hatırlamamız gerekiyor.

O tarihten 1999 depremlerine kadar geçen sürede, özellikle 1980’lerde yapı denetimi ve mesleki denetim, mevzuat boşluğu ile karşı karşıya kalmış, dolayı-sıyla da yapı üretim süreci denetimsizliğe, keyfiliğe, başıbozukluğa teslim edil-miştir.

Yapı stoku ile ilgili tartışma Sempozyum programında bulunmaktadır. Yapı-ların mühendislik hizmeti almadan, kaçak, sağlıksız ve güvenlikten yoksun bir şekilde üretilme süreci ivme kazanmış ve bugünkü yapı stoku karşımıza çıkmış-tır.

Değeri konuklar, değerli meslektaşlarım; ülkemizin asli sorunları arasında, kaçak ve sağlıksız yapılaşma ve çarpık kentleşmenin doğurduğu sonuçlar yer almaktadır. Kentlerimiz rahat ve yaşanılabilir olmaktan uzaktır ve deprem gibi doğal afetler karşısında insanımız korunaksızdır.

Doğal afet riskinin az düzeyde olduğu, köyden kente göç, kaçak yapılaşma gibi sosyoekonomik sorunların olmadığı Avrupa ülkelerinde bile dikkatli ve di-siplinli bir yapı denetim sistemi bulunuyorken, ülkemizde yapı üretim sürecinin denetimsizliği ya da denetim zafiyeti geleceğe dönük kaygıları artırmaktadır.

Page 21: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 21

Yapı denetimi bugünün sorunlarının giderilmesinden ziyade gelecekle ilgili-dir; önemi, güvenli yapıları üretmekle açığa çıkmaktadır. Dolayısıyla, yapı de-netimi üzerinde yapılan çalışmalara, çıkartılan yasalara, değiştirilen mevzuata geleceğin penceresinden bakmak gerekmektedir; gelecek tasavvurunuzun genel çerçevesi, felsefesi ve ekonomi-politiği, bugünkü kararların da belirleyicisi ol-maktadır.

Kadim yıllarda yaşanan depremleri bir kenara bırakalım. 1999 depremlerin-den 2011 Van depremine kadar geçen süreyi baz alalım; makus talihimizin de-ğişmediği, güvenli yapı üretiminin sağlanamadığı, mühendislik hizmeti alma-dan yapı üretimin devam ettiği görülecektir.

Değerli konuklar, değerli meslektaşlarım; malumunuzdur ki, ülkemizde mev-zuat hazırlama süreci biraz sorunludur; katılımcılıktan uzaktır, süreç şeffaf de-ğildir ve konunun muhataplarının söz hakkı yoktur.

Dönemin hükümeti tarafından 29 Haziran 2001’de yayımlanan ve 19 pilot ilde uygulamaya alınan 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun da, kanunla ilin-tili yönetmelikler de siyasi iktidarın tek taraflı inisiyatifiyle hayat geçmiş, dola-yısıyla da içerdiği eksiklikler, yanlışlıklar ve taşıdığı zaaflar nedeniyle ihtiyacı karşılayamamıştır.

Yaklaşık 10 yıl boyunca 19 ilde uygulana gelen bu kanun, 2010 yılında tüm zaaflarıyla birlikte, hatta taşıdığı sorunları daha da derinleşmiş bir şekilde ülke geneline yaygınlaştırılmıştır.

Yönetmeliklerde sorunların özüne dokunmayan bazı değişikliklerden sonra, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kamuoyuna sunulan bazı kanun taslak-ları hazırlanmış; ancak, ne yazık ki, uygulamanın muhatapları tarafından yapı-lan hiçbir uyarı ve değerlendirme hazırlanan taslaklara yansımamıştır.

Korkarız ki, “ben yaptım oldu” anlayışıyla yapılan her uygulamanın sonucu gibi, yürürlüğe sokulacak kanun değişikliklerinin bedelini toplumumuz gelecek-te ağır bir şekilde ödeyecektir.

Değerli meslektaşlarım, değerli konuklar; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve-rilerine göre, ülkemizde 1644 yapı denetimi kuruluşu bulunmakta, bu kuruluş-larda ise denetçi ve kontrol elemanı olmak üzere 53 bin mühendis ve mimarın istihdam edildiği görülmektedir.

Ancak, hemen belirtmeliyim ki, Bakanlığın web sayfasında yer alan mühen-dis ve mimar sayıları, mevcut durumu yansıtmaktan ziyade, seneler içinde siste-me bir biçimde dahil olanların, yani belge alanların toplamını vermektedir.

Odamız kayıtlarına göre üyemiz olan yaklaşık 12 bin inşaat mühendisi, yapı denetim firmalarında çalışmak için Odamızdan belge almıştır. Ancak, bunlardan 10 bin civarında olan meslektaşımızın belirli dönemlerde veya hâlihazırda faal olarak çalıştığını söyleyebiliriz.

Bu sayıları göz önünden ayırmadan, şimdi de başka sayılara bakmakta fayda görüyorum.

Page 22: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası22

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, mevzuata uygun denetim yapmadığını tes-pit ederek ceza verdiği ve Odamızca da soruşturulmasını istediği meslektaşları-mızın sayısı, yapı denetimi kuruluşlarının ve yapı denetim sisteminin ne düzey-de olduğunu resmetmektedir.

Son 3.5 yılın rakamlarına göre, yani sadece 2010 yılından bu yana Bakanlık tarafından Odamıza işlem yapılması için gönderilen dosyalara göre 1873 inşaat mühendisinin soruşturulması talep edilmektedir.

Kısaca sadece son 3.5 yıllık toplamda sistem içerisinde yer almış yüzde 20’ye yakın inşaat mühendisinin meslek kurallarına aykırı davrandığı iddia edilmiştir. Eğer 2001 yılından bu yana, yani Yapı Denetim Kanunu çıktığından bu yana Ba-kanlığın cezai işlem yaptığı düşünülecek olursa, rakamların yüzde 50’lere ula-şacağını söylemek çok da yanlış olmayacaktır. Kaldı ki, benzeri verileri Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar da ifade etmektedir. Bakanın, Meclise verilen bir soru önergesine verdiği yanıta göre, 2011 Aralık ayında siste-me kayıtlı bulunan yapı denetimi kuruluşu sayısı 1423’tür. 2004 ile 2011 yılları arasında yasaya aykırı faaliyette bulunan 704 kuruluşla ilgili işlem yapılmıştır. Yani oran yaklaşık yüzde 50’dir.

Değerli katılımcılar, değerli meslektaşlarım; bu oranlar, kabullenilemeyecek düzeyde yüksek oranlardır. Ceza alan kuruluş ile mühendis ve mimarların böy-lesi yüksek miktarda olması, meslek mensuplarının sorgulanmasından ziyade, sistemin kökten sorgulanmasını gerektirmektedir.

Siz bir sistem kuracaksınız, kurduğunuz sistemin bileşenlerinin yarısını ce-zalandıracaksınız, sonra da kalkıp dünyaya “benim sistemim işliyor” diyecek-siniz…

Üstüne üstlük, yapı üretim ve denetim süreçlerinde yer sahibi olan odalar ta-rafından yürütülen mesleki denetimi de, yine aynı gerekçeyle, «benim zaten iş-leyen bir sistemim var» diye kaldıracaksınız…

Bu durum, rasyonel düşünebilen hiç kimse için anlaşılabilir ve anlamlandıra-bilir bir durum değildir.

Değerli katılımcılar; gözümüzü yapı denetim sisteminin bir başka noktasına çevirdiğimizde karşımıza çıkan temel sorunlardan biri de, yapı denetim hizmet bedeli oranlarında gerçekleştirilen düşüşlerdir.

Başlangıçta yapı yaklaşık maliyetinin yüzde 4’ü ile yüzde 8’i arasında tespit edilen hizmet bedeli önce yüzde 3’e, ardından da yüzde 1,5’a düşürülmüştür. Yapı denetim hizmet bedellerinin bugün bir emlakçılıktan bile aşağıya çekilme-si, nitelikli yapı denetimine siyasiler tarafından verilen önemi göstermektedir.

Bu yaklaşımın özü, ticaretin kamu güvenliğinden daha önemli olduğudur.

Düşük bedelin karşılığı düşük maliyet ve düşük ücretler olarak sektörün be-lirleyicisi olmaktadır.

Page 23: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 23

Bugün yapı denetim kuruluşlarında çalışan meslektaşlarımızın ücret ve özlük hakları konusunda ciddi sorunlar yaşadığı, başta siyasiler olmak üzere herkesin bilgisi dâhilindedir.

Yapı üretim sürecinde mühendislik hizmet bedelinin aşağılara çekilmesi, açıkçası, meslek alanlarımıza dönük itibarsızlaştırma sürecinin bir parçası ola-rak karşımıza çıkmaktadır.

İşin doğrusu, sadece imza atarak ve hatta sözleşme yaptıktan sonra yerine imza atılarak yapı üretim sürecine dâhil olan meslektaşlarımız bulunmaktadır. İmzacılık yaygınlaştırılmakta ve meşrulaştırılmaktadır. Promosyon olarak pro-jelerin yapılması, hatta yüzde 1,5 oranından bile indirimler yapılması karşılaşı-lan örnekler arasındadır. Bu, hem mesleğimizin, hem de yapı denetim sisteminin kanayan yarasıdır.

Sonuç olarak, devlet tarafından yönlendirilen düşük ücret politikası, niteliksiz bir yapı denetim sürecini teşvik etmektedir.

Değerli meslektaşlarım, değerli konuklar; İnşaat Mühendisleri Odası olarak defalarca tekrarladığımız bir konuyu burada altını çizerek tekrar vurgulamak istiyorum.

Bütün dünyada olduğu gibi, yapı denetimi bir kamu hizmetidir. Bir kamu hizmetinin illa bir kamu kuruluşu veya kamu görevlileri aracılığı yapılması ge-rekmeyebilir. Fakat bu hizmet asla ve asla piyasa dengelerine, vahşi rekabetçi serbest piyasa koşullarına terk edilemez.

Bizdeki yapı denetim sisteminin temel sorunu budur. Bakanlık tarafından ha-zırlanan Yapı Denetim Kanununa yönelik değişiklik taslakları bu sorunu gider-mekten ziyade derinleştirmeye sebep olacaktır.

Türkiye’deki yapı üretim sürecinde mal sahibi ile müteahhit büyük oranda aynılaşmaktadır. Müteahhit ile yapı denetim kuruluşunun bağı mutlaka ayrıştı-rılmalıdır.

Özet olarak;

Siz eğer yapı denetiminin kamusal özelliğini yok eder ve denetimi piyasa iliş-kilerinin insafına bırakırsanız,

Siz eğer TOKİ, KİPTAŞ gibi kurumları ve bağlı müteahhitlerini denetim dışı bırakırsanız,

Siz eğer yapı denetim kuruluşunu ücret ilişkisi kurduğu müteahhidi denet-lemekle görevli kılarsanız, yapı denetim kuruluşunu müteahhide hizmet verir pozisyonda bırakırsanız, yapı üretim süreci unsurlarını birbirlerinden bağımsız-laştıramazsanız,

Siz eğer yapı denetiminde tekelleşme yaratacak düzenlemeler yaparsanız,

Siz eğer büyük sermaye sahiplerine yapı denetim kuruluşu açma hakkı tanır-sanız,

Page 24: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası24

Siz eğer mevzuat çalışmalarını kapalı kapılar ardında yapmaya devam eder-seniz,

Siz eğer meslek odalarını güçsüzleştirmeyi asli amaç sayarsanız,

Sizin güvenli ve sağlıklı yapı üretimini sağlamanız mümkün olmayacaktır.

Değerli Başkan, değerli konuklar, değerli meslektaşlarım; Sempozyum prog-ramına göz atıldığında, yapı denetim sistemine dâhil hemen hemen tüm konula-rın ele alınacağı bir bütünlük arz ettiği görülecektir.

Elbette yeni açılımlara, yeni görüş ve yaklaşımlara ihtiyacımız bulunuyor.

İnşaat Mühendisleri Odası, neredeyse 50 yıldır gündeminde bulunan ve kayda değer birikime sahip olduğu yapı denetimiyle ilgili yaklaşımının yeni fikirlerle zenginleşeceğine, bilimsel tahkimatın sağlanacağına inanıyor.

Sempozyum programı oldukça yoğun; bize düşen, bu iki gün boyunca, kürsü-yü konunun uzmanlarına ve siz meslektaşlarımıza bırakmaktır.

Teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.

Page 25: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 25

Kasım KAYIHANÇevre ve Şehircilik Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü Sayın Büyükşehir Belediye Başkanım, Sayın Milletvekilim, merkez ilçe be-

lediye başkanlarım, üniversitemizin kıymetli temsilcileri, İnşaat Mühendisleri Odasının Genel Başkanı, şube başkanları, Yapı Denetim Birliğinin Genel Başka-nı, şube başkanları, Bakanlığımızın, çevre ve şehircilik ailesinin kıymetli men-supları, hanımefendiler, beyefendiler, basınımızın güzide temsilcileri; sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

Toplumun gelişmişlik düzeyini, medeniyetlerin yaptığı katkıyı belirleyen fak-törlerden biri kentleşmedir. Günümüzde kentleşme bir gelişmişlik olgusudur.

Dünya nüfusunun yarısı kentlerde yaşarken, ülkemizde bu oran yüzde 76-77’lere ulaşmıştır. Ülkemiz hızla kentleşmektedir. Bu durum bir taraftan plansız yapılaşmaya neden olurken, diğer taraftan da doğal kaynakların ölçüsüz kullanı-mına ve çevre kirliliğine yol açmaktadır.

İşte bu noktada, 2011 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kuruldu. Malu-munuz, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığının bir-leşmesiyle kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2011’den itibaren hizmetini yürütmektedir.

Bakanlık olarak amacımız, şehirlerimizin yaşam kalitesini yükseltmek, ya-şanabilir çevre ve marka kentler oluşturmak, afetlere hazırlıklı bir Türkiye için kentsel dönüşüm uygulamalarını yapmak, yapı stokumuzu iyileştirmek. Bunlar temel hedeflerimizdir.

Kıymetli katılımcılar; toplumda yaşayan bireylerin en önemli haklarından bi-risi barınma hakkıdır. Bu da Anayasamızla güvence altına alınmış “konut hak-kı” başlığı altında yer almaktadır.

1999 Kocaeli ve Düzce depremleri, malumunuz, sağlıklı kentleşme ve yapı-laşmaya bakışta bir dönüm noktası, bir milat olmuştur. Bunun sonucunda, 2000 yılında 595 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi yürürlüğe koyduk. Arkasın-dan, bu, Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal oldu. 2001’de çıkarılan 4708 sayılı Kanunla da şu andaki yapı denetim hizmetlerini yürütmekteyiz.

Bu mevzuatlarla inşaat sektörü kontrol altına alınmaya çalışılmakta; kişile-re silsile usulüyle sorumluluk verilerek, sadece denetçinin değil, müteahhidin, şantiye şefinin, çalışanın, hatta ustanın kayıt ve sicilleri tutularak, kontrol meka-nizması ve sorumluluk bilincinin artırılması hedeflenmektedir. Bu uygulamalar-daki hedefimiz, denetim kavramına bir farkındalık getirmek, yapı denetiminin kurumsal bir bünyede ve koordineli bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır.

Yılların alışkanlığını bir anda yok etmek elbette zordur. Ülkemiz, inşaat ala-nında köklü adımlarla büyük değişimler sürecine girmişken, bireysellikten ku-rumsallaşmaya doğru gidilmektedir. Burada asıl görev biz sektör temsilcilerine düşmektedir.

Page 26: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası26

Bu Sempozyumda konular tartışılacak, sorunlar masaya yatırılacak ve çözüm önerileri üretilecektir.

Medeniyetlerin buluştuğu Diyarbakır’ımızda gerçekleştirilen bu Sempozyu-mun verimli geçmesini, faydalı olmasını diliyor; emeği geçenlere ve destekle-yenlere, katılımcılara ve sizlere teşekkür ediyor, hayırlı uğurlu olsun diyorum. Saygılarımla.

Page 27: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 27

Osman BAYDEMİRDiyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı

Li ser navên bajarekî 8 hezar sali ez ji we hemuyan ji dil u can silav dikim. Hun hemu bı xêr u xweşî, ser serêmin, ser çavêmin hatin. (Alkışlar)

8 bin yıldır yaşamın hiç kesintiye uğramadığı Diyarbekir (Amed) şehrinin yaşayanları adına hepinizi saygıyla, sevgiyle, hürmetle selamlıyorum.

Yapı denetimini, yapıyı konuşacağımız bugün, öyle inanıyorum ki, çok doğru bir adreste bulunuyoruz. Her şeyden önce, 6 bin yıldır, 7 bin yıldır yaşamın bü-tün zorluklarına, bütün zahmetlerine karşın dimdik ayakta kalabilen ve dünyada eşi ve benzeri olmayan (Çin Seddi ile hep mukayese edilir, Çin Seddi başka bir yapıdır, Diyarbakır surları bambaşka bir yapıdır diye düşünüyorum) Diyarbakır surlarına bakıp, aslında geleceği, bu kent adına gelecek perspektifini belki yeni-den, yeniden istişare edebileceğimiz bir fırsatı bu toplantı bize sunuyor.

Sayın Başkan, saygıdeğer Milletvekilim, belediye başkanı arkadaşlarım, Çev-re ve Şehircilik Bakanlığımızın çok değerli temsilcileri, Sayın Genel Başkan; hepinizin müsaadesiyle, ben, Diyarbakır Şube Başkanımıza ve Ankara Şube Başkanımıza, bu Sempozyumun emektarlığını yaptıkları için içtenlikle teşekkür etmek istiyorum. Zira bu toplantı, hele hele Türkiye gibi, Marmara depremini yaşamış, aynı zamanda Erzurum’u, Erzincan’ı, Bingöl’ü ve son olarak da Van depremini yaşamış bir ülkede; hele hele Diyarbakır halkının bir evladı olarak da söyleyeyim, Lice’yi yaşamış ve Hicret Apartmanı pratiğini yaşamış bir kent olarak Diyarbakır’da bu toplantı hayati derecede önem arz etmektedir.

Zincirin halkası gibi, birbirini etkileyen bütün etmenleri belki bu iki günlük zaman dilimi içerisinde masaya yatırma imkânını elde edeceğiz.

Öncelikle, memnuniyetle şunu ifade etmek isterim: 30 yıllık çatışma ortamı-nın yaratmış olduğu çok ciddi kentsel yaralar söz konusuydu bu kentte. Başkan-larımın tamamı, bu kentin akademi camiasının tamamı, hatta ticaret erbabının da tamamı, bu bahsetmiş olduğum sürecin tümünün hem tanığı, ama aynı za-manda kimi yerde de mağduru olan insanlardır. Son 10 yıllık zaman dilimi içeri-sinde, bilimsel, uzmansal ve katılımcı bir perspektifle kentin 20 yıllık, 30 yıllık gelişim aksı planlandı. Ulaşım Mastır Planı ile İmar Mastır Planı eşzamanlı baş-latıldı ve süreç başarıyla tamamlandı. Önümüzdeki 2030 yılına kadar Diyarbakır nüfusunun geçireceği bütün evrelerin ihtiyacını karşılayabilecek planlanmış ara-zimiz, planlanmış arazi stokumuz var. Okuluyla, camisiyle, yoluyla, bulvarıyla, parkıyla, bütün kamusal alanların DOP’tan elde edildiği bir kentsel planlamaya sahibiz şu anda. Ama aynı şekilde Sur İçi Koruma Amaçlı İmar Planına da şu anda sahiptir Diyarbakır şehri.

Peki, bütün sorunlar bu minvalde çözüldü mü? Elbette ki hayır. Özellikle son 30-40 yılda, çatışma ortamından, kaynaklı kırsal habitatın boşaltılmasın-dan kaynaklı, kentin varoşlarında çarpık bir şekilde kentleşen ve herhangi bir denetim, herhangi bir mühendislik hizmeti almayan çok ciddi bir yapı stokunu bünyesinde barındırmaktadır Diyarbakır şehrimiz.

Page 28: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası28

Tam da bu noktada iki temel adımı birlikte atmamız gerekir diye düşünüyo-rum.

Bir tanesi, bundan sonraki zaman dilimi içerisinde yapılacak her yapının, de-min Sayın Genel Başkanın ifade etmiş olduğu o denetim ve mühendislik bilgi-siyle emin ellerde yürütülmesini sağlamak; ama öte yandan da geçmişin yarala-rını, geçmişin handikaplarını ortadan kaldırmak ve bunu yaparken de, “Konut, temel bir insan hakkıdır” perspektifiyle yaklaşabilmek.

Zira, yapı kimin için yapılır, yapılar kimler için inşa edilir? 200 katlı, 100 katlı, 50 katlı yapılar kimin için inşa edilir?

Açık ve net ifade etmek gerekirse; Benusen Mahallesinde oturan bir Diyarba-kırlı hemşerimin, her şeyden önce, sağlıklı, ıslak zemini olan, depreme dayanıklı konuta ihtiyacı var.

Sosyal devlet olmanın, sosyal belediye olmanın gereği, bu ülkede yaşayan her-kese konuta erişim hakkının yolunu açmaktır. Bunun ötesi, açıkçasını söylemek gerekirse, teoride kalmaya mahkûm olacaktır. Eğer biz insanlara konuta erişim imkânını, olanağını sağlamazsak… Barınma, bir insan refleksidir aynı zaman-da. Hepimizin yaşamında da bu vardır diye düşünüyorum. Hepimizin, işe başlar başlamaz, meslek yaşamımıza başlar başlamaz aklımıza ilk gelen şey bir ev sahi-bi olmaktır. Herkes kendi ekonomik gücüne göre ev sahibi olma arzusunu ortaya koyar. Kimimiz bir villayı hayal eder; ama imkânı olmayan da bir gecekonduyu hayal eder. Eğer biz o fırsatı sunmazsak, o zemini yaratmazsak, gecekondu soru-nu çözülmediği müddetçe yapı denetimini de tam manasıyla sağlama imkânına sahip olamayacağız diye düşünüyorum.

Tam da bu noktada, Diyarbakır’ımızda, yapı denetimi veya yapı güvenli-ği-sağlığı açısından müdahaleyi zorunlu kılan, değişim ve dönüşümü zorunlu kılan en az 14 mahallemiz bulunuyor, en az 14 yerleşim birimimiz bulunuyor ve bu 14 yerleşim birimimizin tamamı da çatışma ortamıyla birlikte büyüyen, adeta mega çarpık yerleşim birimi haline gelen yerleşim birimlerimiz.

Şimdi, müsaadeniz olursa, bir hatırlatmada bulunmak istiyorum: Tam da bu noktada, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyelerimizle birlikte mü-tevazı bir süreç başlattı. Bu süreçlerden ilki, Yeniköy Sosyal Konutları. Adı üze-rinde, sosyal konut. Model bir proje. Küçük, ama felsefesi büyük olan bir proje. Dar gelirli, hiçbir geliri olmayan yurttaşa, çok ama çok düşük bir bedelle konuta erişim hakkını sunmak. Bu konutları Diyarbakır standartlarıyla mukayese ettiği-mizde, Kayapınar’daki konutlarımız neye sahipse, Yeniköy sosyal konutlarımız da ona sahiptir.

Bir diğer boyut, kentsel dönüşüm, ama yerinden dönüşüm. Sağlıksız yapıyı yıkmak; yerine inşa edilen yapının içerisinde, yapısını yıkmış olduğumuz yurt-taşa yer vermek. Yani gecekondusunu yıktığınız kişiye, aileye, nüfusunu da dik-kate alarak, eğer 3 kişi yaşıyorsa o nüfusa göre, 10 kişi yaşıyorsa o nüfusa göre, konutuna karşılık konut vermek.

Page 29: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 29

Sosyal devlet olmanın gereği budur. Yoksa, konutu yıkıp, üç-beş kuruş verip, “Haydi, ne halin varsa gör” demek, yeni gecekondulaşmanın önünü açmaktan başka hiçbir çözümü beraberinde getirmemektedir.

Bu itibarla, bu Sempozyumda, gerçek manada dönüşüm nasıl olmalı ki yapı denetimi garanti altına alınsın hususunu da tartışmakta büyük bir fayda görüyo-rum.

Şüphesiz ki, yapı denetimi ve yapı güvenliği tek başına mühendis odalarımız-la da ilgili değildir. Her şeyden önce, planlamayı gerçekleştiren yerel yönetimler ve/veya yerel yönetim artı merkezi hükümet. Çünkü ilgili bakanlık kimi yerde yerel yönetimin yetkisini elinden almış bulunuyor. Örnek vermek gerekirse: Dic-le Vadisi Projesi, katılımcı bir perspektifle ve bir yarışmayla elde edilen bir pro-jeydi. Ancak, şu anda, rekreasyon alanı ve sosyal donatı alanı olarak planlanmış olan Dicle Vadisi Projesinin tam orta yerinde bir alanın konut rezerv alanı ola-rak ilan edildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Yine Diyarbakır’ın en büyük hâkim rüzgâr yönü olan Mastfıroştepe ile Talaytepe arasındaki yeşil alan rezervinin de yine ilgili bakanlığımız tarafından konut rezerv alanı olarak ilan edildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Öğrenmiş bulunuyoruz diyorum; çünkü herhangi bir ka-tılımcı ya da herhangi bir danışmacı, herhangi bir istişareye dayalı planlamanın olmadığının altını çizmeye çalışıyorum.

Doğrusunu söylemek gerekirse, sağlıklı bir kentleşme ve sağlıklı bir yapı süre-cinin olabilmesi için, yerel planlama ile merkezi planlama arasında da eşgüdüm olmasının zorunluluğuna dikkat çekmek açısından bu örneği veriyorum. Yerelin yaptığı planlamada yeşil alan olarak görünen bir yerin ya da sosyal donatı olarak görünen bir yerin rezerv alanına dönüştürülmesi veya başka bir amaçla planlan-ması, yerel ile merkezin planlamalarının birbiriyle çatışması, bu çatışmanın da kente getirebileceği çok ciddi handikapların altını çizmeye çalışıyorum. Dolayı-sıyla, yerel yönetim, merkezi yönetim ve aynı zamanda meslek odaları arasında işbirliğiyle ancak bu süreç sağlıklı bir şekilde göğüslenebilir, ancak bu şekilde geleceğin perspektifi birlikte çizilebilir.

Doğrusu, sadece İnşaat Mühendisleri Odamızın sorunu da değildir bu. Şu anda Diyarbakır’da… Saygıdeğer Vekilim burada; kendisi de inşaat mühen-disidir ve bu konuda çok da kafa yoran, çok değerli bir meslektaşınızdır. Ben, müsaadenizle, çok da uzatmayacağım; sözü sanırım kendilerine bırakacağız. Kendilerinin bu konuda söyleyeceği çok sözün olduğunu biliyorum. Ancak, 10 katlı, 15 katlı binaların asansörlerinin çalışmadığını görüyoruz. Dolayısıyla, yapı denetiminden bahsederken, sadece İnşaat Mühendisleri Odamızın değil, aynı zamanda Makine Mühendisleri Odamızın da içerisinde yer alması gereken bir süreçten bahsediyoruz aslında. Sadece o değil; enerji tasarrufu açısından da Elektrik Mühendisleri Odasının sürecin bir parçası olması gerektiğinden aslında bahsetmemiz gerekiyor. Tam da bu noktada, bütün bileşenlerin ortak aklının içerisine akmış olduğu bir havuzdan bahsetmek gerekiyor.

Değerli arkadaşlar; avukatlık mesleği, son derece prestijli bir meslek olarak görülür, son derece prestijli bir meslek. Avukat olduğum için söylemiyorum,

Page 30: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası30

kamuoyu öyle diyor. Ama avukatlık mesleğinde, her bir müvekkil, avukatın patronudur. Öyle değil mi Selim bey? Her bir müvekkil, avukatın patronudur. Dolayısıyla, yapı denetiminde her bir müteahhit firma, ilgili denetim firmasının patronudur. Vallahi, çalışanın patronu denetlediği bir sistem -ben 43 yaşındayım- henüz görmedim ya da başarıyla işleyen bir sistemi ben henüz görmedim.

Dolayısıyla, bu sistemin arzulanan anlamda, yasa koyucunun arzulamış oldu-ğu manada etkin bir sonuç doğurmasını beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır, kapitalizmin ruhuna da aykırıdır. Mümkünatı yoktur. Burada kimin kimi denet-leyeceği çok açıktır.

O halde bu sistemi tartışmaya açmak gerekir bugün. Sadece kentimiz Diyar-bakır açısından değil, bu ülkenin geleceği açısından tartışmaya açmak gerekiyor.

Peki, ne yapılabilir?

Bana göre, yapı denetim firmalarının tamamı, kendi kentlerindeki ilgili TM-MOB bileşenine bağlanmalıdır. Bütün yapı denetim firmaları, işini, denetleye-ceği yeri TMMOB’nin havuzundan almalıdır. TMMOB ona iş vermelidir ve o denetimi TMMOB adına ve kamu adına yapmalıdır. TMMOB’ye gelecek olan inşaat firmaları başvuruları, tıpkı Avukatlık Yasasında olduğu gibi, CMUK gibi, sıralamayla, havuz sistemiyle dağıtılmalıdır ve müteahhit firma ile denetim firması ticari ilişkide birbirinin elini sıkmamalıdır. İlgili yasayla, mevzuatla o işlemin birim fiyatları belirlenmeli, kaynağın tamamı TMMOB’nin havuzuna akmalı ve TMMOB’nin havuzundan ilgili denetim firmalarına akmalıdır.

Yine şüphesiz ki, bu denetim firmalarını da denetleyen bir mekanizmaya ih-tiyaç vardır. Zira denetimsiz bir ticari aktivitenin… Açıkçasını söylemek gere-kirse, henüz o aşamada olmadığımız kanaatindeyim. Türkiye geneli açısından söylüyorum, ticari ahlâk konusunda henüz o erdemli noktaya gelmediğimiz ko-nusunda en azından naçizane gözlemlerimi de paylaşmak istiyorum.

Son olarak şunu söyleyeyim: Dirençli yapılardan bahsedebilmemiz için, mut-lak suretle, ama mutlak suretle Marmara depremini unutmamamız gerekiyor, Van depremini unutmamamız gerekiyor. Diyarbakır’da yaşayan tüm halkımızın da Lice depremini ve özellikle de Hicret Apartmanını unutmaması gerekiyor. Bütün bu süreçlerin hepimizin kulağında birer küpe gibi, birer nasihat gibi dur-ması gerekir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım; müsaadenizle, bir kez daha, sizleri Diyarbakır’da ağır-lamaktan, Diyarbakır’da böylesi bir toplantının naçizane ev sahiplerinden birisi olmaktan ve sizleri hitap etmiş olmaktan büyük bir onur duyduğumu ifade et-mek istiyorum.

Hakikaten çok önemli bir dönemeç noktasında bulunuyoruz. Tam da bu nok-tada, bu Sempozyumun geleceğimiz açısından, güvenli yapıların inşası sürecin-de önemli bir yapıtaşı olmasını temenni ediyorum.

Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.

Carek din hun bi xêr hatin; ser serêmin, ser çavêmin hatin.

Page 31: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 31

Altan TANDiyarbakır Milletvekili

Mêvanên birûmet, bêşdervanên hêja; hun hemu bi xêr hatin, ser serême, ser çavême hatin.

Saygıdeğer misafirler, değerli katılımcılar; hepiniz hoş geldiniz, safa geldiniz, başımız gözümüz üzere geldiniz.

Ben de, İnşaat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesinin 32 yıllık bir üyesi-yim. Mesleğin içinden geliyorum. Hemen hemen her tarafında bulundum; yani masanın o tarafında da, bu tarafında da. 26 yaşında Ankara Keçiören Beledi-yesinde reis muavinliği yaptım, 7.5 ay sonra dincilik ve Kürtçülükten ellerim kelepçeli hücreye gittim. Ondan sonra da bu mesleğin bütün safhalarından geç-tim. Şu anda da serbest müteahhit olarak çalışıyorum, yani devlet işimiz yok aile olarak; uzun yıllardır bu mesleği devam ettiriyorum. Halen de devam ediyor, yani kardeşlerim devam ediyorlar; ben bu seçim dönemiyle biraz uzaklaştıysam da, kardeşlerim devam ediyor.

Uzun uzadıya görüşlerimi arz etme imkânım yok şu an. Benim de, sizler gibi, kendime göre, bütün bu mesleğin sorunlarıyla ilgili kanaatlerim var. Gönül is-ter ki, bunları uzun uzadıya konuşalım. İnşallah konuşulacak. Ancak, maalesef, daha önceden planlanmış, Mardin’de bugün bir programım olmasından dolayı oraya geçmek zorundayım. Ama inşallah, en azından yazılı kısmını ciddi şekilde takip edeceğim; bir kitap haline veya matbu hale gelirse.

Onun için, çok fazla uzatmayacağım ben. Zaten sevgili Başkanımız ve diğer arkadaşlarımız konunun genel çerçevesini çizdiler.

Diyarbakır özelinde de ciddi sorunlarımız var. Ama yine sevgili Başkanımı-zın, Osman Baydemir’in dediği gibi, hakikaten bu işin altyapısı bitti. Biz inşaat mühendisleri, özellikle bir yeni inşaata başladığımız zaman, eğer projeyi doğru yapmışsak, hafriyatı doğru kazmışsak, temelleri, kolonları, aksları doğru yer-leştirmişsek, bizim kafamızda artık o inşaat bitmiş sayılır, öyle diyoruz. Eğer doğru bir zemine, doğru bir projeye, doğru bir aplikasyona kavuşturulmuşsa. Di-yarbakır’ın da -arkadaşlarımızın hepsine teşekkür ediyoruz- bu ciddi şekildeki aplikasyonu büyük oranda bitti. Yani imar planları, kentsel dönüşüm planları, di-ğer bütün çalışmaları, etütleri… Başkanımız genel çerçevesini çizdi. Ama tabii, yapılacak çok iş var daha. Bunların sıhhatli bir şekilde, doğru bir şekilde hayata geçirilmesi lazım. Bir de insanı temel alan, insanı hayatın merkezine oturtan ve insan-çevre ilişkisini doğru kuran bir anlayışla gerçekleştirilmesi lazım.

Mesela, en son Dicle Vadisi ile ilgili mevzu. Bu bizim en az 40 yıllık haya-limiz. Benim mesela, 40 yıllık hayalim. Ben 55 yaşındayım; o Dicle Vadisinin üzerinde bir okulda okudum ben. İlk eski okulumuz da, Diyarbakır Maarif Ko-leji, Fiskaya’nın üzerindeydi. Dolayısıyla, hayallerle büyüdük biz; “İşte buraya böyle olacak, şöyle olacak” ve her Avrupa’ya gittiğimizde bir yürek buruklu-ğuyla geldik. Biliyorsunuz, bütün Avrupa şehirleri, yüzde 90’ı nehir şehridir;

Page 32: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası32

içinden bir nehir geçer ve şehir onun etrafında şekillenmiştir. En son 15-20 gün evvel Prag’a gittim; yine o küçücük nehir ne hale getirilmiş, imrenerek baktım. Dicle, binlerce yıldır bizim şehrimizin hemen kenarından, surların dibinden akar gider; ama biz orayı bir şekle sokamadık.

Burada bir konunun daha altını çizip, huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum.

En önemli sorunumuz koordinasyon. Başkanımız da altını çizdi. Şehirde, bir, yerel iktidarlar var; yani belediye, il genel meclisi, yerel iktidar. İki, devlet var; yani hükümetler var. Hatta devlet ile hükümeti de belki ayırmak lazım. Yakın zamana kadar ayrıydı. Üç veya devlet ile hükümeti ayırırsak dört, bir de üniver-site var. Şehirden kopuk bir üniversite var; yani zihniyetiyle, uygulamalarıyla, fiiliyatıyla ve siyasi düşüncesiyle. Yüzde 65 oy aldı diyelim Sayın Başkanımız ve diğer arkadaşlarımız, yerel iktidar, il genel meclisi üyelerimiz, bu yüzde 65’i yok farz ederek burada bir şey yapamazsınız. Biz, maalesef, bütün projelerimizde bu koordinasyon eksikliğinin acılarını yaşıyoruz. Devlet, hükümet, üniversite ve yerel iktidar. Onun için de istediğimiz şekilde hızlı, istediğimiz şekilde doğru mesafe kat edemiyoruz.

Gerçekten ciddi projeler var. Tekrarlamayacağım, arkadaşlarımız anlattı, za-ten konuşulacak burada uzun uzadıya. Bunların gerçekleşmesi için, inanın, ba-zen bir siyasinin iki dudağı arasından çıkacak bir kelime (“Yapın”.) yeterli. Her şey hazır. Tramvay projemize kadar, ulaşım projemize kadar hepsi hazır.

Bir örnek verip, huzurlarınızdan ayrılayım.

Resmi soru önergesi vermiştim, Maliye Bakanından cevap geldi; Ankara Bü-yükşehir Belediyesi, 1 milyar 486 milyon dolar Hazine garantili dış kredi kul-lanmış. 1 milyar 486 milyon dolar. 1500 trilyon dolar yani, bizim halkımızın anlayacağı şekliyle. Bunun karşılığında, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin aynı kapsamda aldığı dış kredi miktarı 336 bin dolar. Yarım milyon dolardan az. 4300 misli fark var. Böyle de bir tablo var.

Onun için, inşallah, bu iki gün boyunca hem mesleğin bütün sorunları, hem de eğer imkân varsa -ki inşallah olur- Diyarbakır’ın, bölgenin genel bir perspektifi, sorunları, ihtiyaçları ortaya konulur, tartışılır. Hem devlet yetkililerimiz burada, hem üniversite burada, hem yerel iktidar burada. Bu kavganın ve çatışmanın zararı sadece şehre oluyor. Faydası kime oluyor, bilinmez. Bizde Kürtçe bir tabir var, izniniz olursa onu söyleyeyim. Diyor, “Ji kêra xêr be jî, ji mera ne xêrê.” Yani kimin için hayırlıysa da, bizim için hayırlı değil. Şehre zarar, yani yaşayana za-rar. Bu kavganın faydası var mı? Varsa da birilerine var, ama bize yok.

Onun için, hızla bu koordinasyonun sağlanması lazım, meselelerimizin bütün halkın onayını alacak şekilde tartışılarak bir sonuca ulaştırılması lazım. İnşallah bunlar olur.

Hepinize tekrar saygılarımı, sevgilerimi, hürmetlerimi arz ediyorum. Hoş gel-diniz, safa geldiniz.

Page 33: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 33

Page 34: sempozyum kitabı
Page 35: sempozyum kitabı

- Erhan KARAESMEN

- Altok KURŞUN

- Ahmet GÖKSOY

2. SUNUM KONUŞMALARI

Page 36: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası36

Prof. Dr. Erhan KARAESMENODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü

Efendim; hepinize iyi günler.

Birbirinden değerli konukların hepsini saymaya kalkarsam, zaten vaktimiz daraldı… O yüzden bir toplu merhabayı tercih ettim.

Bu dar vakti pratik bir şekilde kullanarak, bana ayrılmış gibi gözüken yarım saati aslında 15-20 dakikaya indirerek bir şeyler anlatmaya çalışacağım.

Sadece üniversitecilik değil, meslek, yani profesyonel yaşam tecrübesine de bir miktar sahip biriyim, Türkiye içinde ve dışında. Ayrıca da, hasbelkader, bir dönem kamu yöneticiliği yapmış, müsteşar sıfatıyla kamu yöneticiliği yapmış birisiyim. Dolayısıyla, kentleşme, şehirleşme, bu arada mesleki geçmişimden de gelerek, yapı denetimle bir miktar aşinalığı olan bir insanım. Bir de işte yaşımızı başımızı aldık. Sanırım onu da hesaplayarak, çok değerli Oda yöneticileri, bu programı yaparken beni ilk konuşmacı olarak seçtiler. Eksik olmasınlar, min-nettarım.

Ben, tarihsel gelişimi biraz anlatıp kısa geçeceğim. Çünkü Türkiye’deki bir dertleşme ihtiyacına karşılık gelen, gelmesi beklenen bu toplantı daha ilk seans-tan itibaren o dertleşmeyi müthiş bir sıcaklıkla ortaya döktü; hem yerel yöneti-ciler, hem politikacılar, hem kamu yöneticileri. Bu arada, özellikle Oda Başka-nımız, geniş bir tablo çizerek, dertleşmenin ötesine geçen, çözümleri de telkin eden bir konuşma yaptı. Dolayısıyla, ben, tarihsel gelişimiyle ilgili yapacağım konuşmayı bir miktar ayıklayarak, bugünkü havaya indirmeye çalışacağım.

Tarihsel gelişiminde Milattan Önce 1760’a gidiyoruz. Milattan Önce. Yani gü-nümüzden yaklaşık 4 bin sene önceye gidiyoruz. 4 bin sene önce ne yapmış; çok insani ve uygar bir hak olan yapı işine Hammurabi yasaları el atmış. Hammurabi yasaları, bilindiği gibi, dünya tarihindeki, medeniyet tarihindeki ilk anayasadır. Medeni kanun ile anayasa karışımı bir dokümandır. Şu anda Louvre Müzesin-deki bir kitabenin üzerinde okunur. 273 maddeden oluşmuştur. 5 maddesi yapı kalitesiyle ilgilidir. Önemli bir olay. Tamam, 273 büyük rakam; ama 5 maddeyi bundan 4 bin sene önce yapı kalitesine ayırmışlar. Şöyle: O dönemin koşullarına göre biraz sert önlemleri içerecek şekilde düzenlenmiş bu maddeler. “Kim ki, ben sana bir ev yaparım diye ortaya çıkar, ama yaptığı ev yıkılır, hasar verir, içindeki insanlar rahatsız olur, onun kolu kesile.” “Kim ki, çıktı, ev yıkıldı, için-de yaşayanların üstüne taşlar düştü ve içeride adam öldü, onun da başı kesile.” Hammurabi kanunları böyle bir şey. O kitabenin üzerindeki ilgili 5 maddenin özeti bu.

Arkasından Roma İmparatorluğu geliyor; Mezopotamya imparatorlukları bi-raz gölgede kalıyor, Roma geliyor, Eski Yunan geliyor. O dönemlerde yapı ka-litesiyle ilgili böyle kitabeye dökülmüş, kâğıda dökülmüş, tarife dökülmüş ku-rallar olmamakla birlikte, yapının insan denilen yaratık için inanılmaz şekilde kaçınılmaz bir nesne olduğunu bilerek, mesleği iyi icra etme terbiyesi yoluyla

Page 37: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 37

gidiyorlar. Yazılı kural yok, yani “Yıkarsan seni öldürürüm” falan filan yok; fa-kat meslek terbiyesini son derece önde tutma yoluyla yürüyor.

Ortaçağ, Batı uygarlık tarihi ilerlemesinde din eğitiminin biraz koyu bir şe-kilde hâkim olduğu bir dönem. Yapı denetimi, hakeza bu sefer kilisenin insana verdiği değer ve insanı mutlu etmek için, insanı insan gibi yaşatmak için, eğitime yansımış olan kuralları ve oradaki sistemleri geliştirme yoluyla yürüyor. Ta ki 1509’a kadar.

1509, Osmanlı İmparatorluğunun henüz daha yeni dönemi, devletlikten im-paratorluğa yeni geçiyor Osmanlı. Yavuz Sultan Selim, henüz daha çiçeği bur-nunda, 1512’de gelmiş, tahta oturmuş. 1509 depremi olmuş İstanbul’da. 1509 depremi, büyük bir depremdir. Biz, yakın tarihten, 1999 depremlerinden hep nasibimizi alırız, ondan örnek veririz; ama tarih biraz deşildiğinde, İstanbul’un geçirdiği en büyük bela 1509 depremidir. Hasbelkader benim de görüşüm alı-narak önemli bir belgesel film hazırlanıyordu. Çok da değerli, dünyaca ünlü bir belgeselci dostumuz katkıda bulunuyordu. Genç yaşta kendisini kaybettik; film kaldı ve bizim yaptığımız araştırmalar da ancak işte böyle konuşma yaparken falan filan benim serpiştirdiğim bilgilere dönüştü, filme çeviremedik.

1509’dan sonra (şimdi Avcılar’dan falan çok bahsediliyor ya, o zaman Avcılar falan yok, İstanbul küçücük bir yer) surlardan bu tarafa doğru, Aksaray ile Yeni-kapı arasında binalar yıkılıyor. İçeride sağlam zeminin üzerinde… İstanbul böy-le yumuşak bir şekilde de olsa yamaçlıdır ya, ondan sonra grovak gelir. Çatlamış grovak bile olsa, o kendini bir ölçüde kontrol eder; enerji dağıtımı öyle olur ki, o çatlamış grovakların üzerindeki yapılar kendini şey yapar, enerji dağıtımında bir güzel denge yaratır. Sahil yaratamaz o dengeyi. Yenikapı ve civarında, sahile yakın, denize yakın yerlerde çok yıkım oluyor. Ayrıca, “kalitesi bozuk” diye bir kavram ortaya çıkıyor. Diyorlar ki, “Yahu, burada taş taş üstüne iyi konulmamış, harcı az yahut taşlar yuvarlak kalmış, taşlar düzgün taş değil.” Onlardan hare-ketle, 1512’de Yavuz’un çıkardığı kararlar vardır. Yani daha çiçeği burnunda, hani öyle büyük Yavuz, Irak’a gitti, İran’a gitti, oradan gitti, denizaşırındaki bir Mısır’ı fethetti falan Yavuz daha olmamışken, Yavuz Sultan Selim’in em-riyle çıkmış olan ilk böyle bir çeşit devlet hükmü diyebileceğimiz karar, İstan-bul’un imarı ve İstanbul’daki yapı kalitesiyle ilgili kararlardır. Son derece önemli bir olaydır. Bu ülkenin insanı olarak, bu övünerek, yabancı ülkelerde verdiğim konferanslarda falan da anlatıyorum, insanların da ilgisini çekiyor. O zamanlar, hani Rönesans falan, alkışlanarak sözü edilen yerlerde henüz daha yapı denetimi falan yok. Ama 1509’da İstanbul’da, yapı ve imar, ikisi bir arada geliyor. Çok anlamlı. İnsan gibi yaşama, insan gibi yaşama arayışı.

Biraz hızlı gidelim.

19. Yüzyılda ne oluyor? 19. Yüzyılda hem sanayi devrimi var, hem de sosyo-politik dönüşümler var; Fransız burjuva devrimi, onu takip eden diğer ülkeler-deki devrim arayışları. Onların sonucu olarak medeni kanunlara şey girmeye başlıyor. Medeni kanun nedir? İnsanın insanla ilişkisi sadece ceza kanunlarıyla yürümez. İnsanın insanla ilişkisi ve insanın toplumla ilişkisi ve hepsinin bir-

Page 38: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası38

den devletle ilişkisini çerçeveleyen başka kurallar vardır; medeni kanun odur. Nasıl evleneceksin’den başlar, nasıl çocuk yapacaksın’a kadar gider. 3 yahut 5, bugünkü yöneticilerimizin bileceği bir iş, biz onu bilmeyiz. Bakın, bu, sayı ver-meksizin onu tanımlar ve de onun sonucu olarak der ki, “İnsan gibi yaşamanın parçalarından biri de yapıdır, insanın barınağıdır.” Sadece barınmayacak; işyeri diye bir kavram çıktı. İşyeri binaları da var günümüzde. O işyerinde çalışan-ların da salim yaşamak, insan gibi yaşamak, korkusuz yaşamak hakkı vardır. Bunu medeni kanuna koyuyorlar. 19. Yüzyılın ortalarından beri yapılan bütün medeni kanunlarda bunlar yer alır. Alman Birliğinin 1860’ta kuruluşundan sonra ilk yapılan, ilk yazıya dökülen kurallar arasında, bugünkü proof engineer de-diğimiz nesnenin ilk tarifleri vardır. Proof enginering’i bugün beraber masaya oturup konuşamadık. Sayın Altok Kurşun, çok değerli meslektaşım ve dostum; biz onunla masaya yan yana oturur, birbirimize soru sorarak, söz atarak, iki-miz de konuşkan olmamıza rağmen birbirimizi böyle yandan da destekleyerek uzun uzun sunuş konuşmaları yapardık. Bugün ayrı ayrı konuşuyoruz. O, Al-manya’da olup biteni daha iyi anlatacak. Ben, kendi bilgim dâhilinde Fransa’daki ve Amerika’daki örneği iyi biliyorum. Türkiye’dekini de hasbelkader biliyorum. Danışıldı; 595 çıkarken benden de görüş alındı. Sırf benden değil, ama benden de görüş alındı. 4708 sayılı Yasa çıktığında, elhamdülillah, hiç kimseden görüş alınmadı, o böyle pat diye geldi. Onun için de sakat geldi işte; bütün o sakatlık-ları hâlâ yaşamaya devam ediyoruz.

Bakın, yapı kalitesi dediğimiz şey, sadece depremde bina yıkılır-yıkılmaz de-ğil. Malzemeden başlayarak, yapının tekil birimlerine giderek, yapının bütününe giderek ve ondan sonra da bütün fiziki özelliklerini tarif ederek… Yapı kalite-si budur. Yapının sadece ayakta durması yetmiyor. Yapı ayakta durdu, tamam; fakat o yapının içinde 50 sene yaşayan insan orada bir huzur ortamı içinde za-manını geçirmeli, ömrünü tüketmeli. Öyle değil mi? Onun gereği olan hususlar var. Sadece ayakta durdu, başımıza yıkılmadı, bilmem neye olmaz. Başa yıkıldı, tamam, çok kötü bir şey, insanlar öldü. Fakat insan ölmeden, orada yaşayanların sayısı, oranı yüz misli, bin misli. Onları insan gibi yaşatmaya mecburuz. Do-layısıyla, bu bütün fiziksel özellikler, arkasından gelen diğer özellikler; bütün bunların hepsi yapı kalitesi. Bizim yapı kalitesi anlayışımızda, maalesef, bu … koyduklarımızın üçte biri algılanmıştır, üçte ikisi dışındadır. Bu çizdiğim, ev-rensel algılamadır. Bunu algılayıp böyle uygulamak gerekir. Estetik yahu, estetik diye bir olay var. Yapı kalitesi denetimine sadece mühendisler karışmaz -belki mimar dostlarımız da var burada- mimarların da işidir aynı zamanda. İnsan gibi yaşamanın tariflerinden biri, huzurlu ortamın tariflerinden biri, güzel bir ortam-dır aynı zamanda. Hepsiyle birliktedir. Bizde ıskalanmıştır maalesef. İşte 4708 bilmem ne, ayrıca da tırpanlamıştır.

Devam edelim.

Taraflara gelelim. Ne taraflar var? Yukarıdaki tarafta mal sahibi var. Bu mal sahibi, özel mülk sahibi de olabilir, devlet de olabilir, kamunun bir yapısı da ola-bilir. Sırf bina olması gerekmiyor, başka türlü yapılar da olabilir. Onun harekete geçirdiği projeci ve müteahhit var. Sonra, aşağı grupta ise denetim kuruluşu ve

Page 39: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 39

yerel yönetim var ve bazı ülkelerde (Türkiye’de olması için, ben kendi yönümden, benden istenen raporlarda hep çok ısrar ettim; konferanslarda, televizyonlarda yıllarca anlattım) bir sigorta sistemi var. Bizde sigorta sistemi tamamen ıskalan-dı. Hâlbuki, sigorta sistemi, parasal cezalandırmayı getirecekti, bir anlamı vardı. Günümüzde bile hâlâ anlaşılmıyor. Yani yapı denetiminin genel sorunlarından söz edilirken, “Yahu, bunu bir sigortaya bağlasak iyi olurdu” diyen meslektaşlara dahi henüz çok fazla rastlamıyoruz. Belki bu Sempozyumda bir-iki yerde konu-şulur. Ben, bu vesileyle, ilk konuşmacı olarak sözünü etmiş olayım.

Şimdi bu tarafları birbirine bağlayacak şekilde devam edelim.

Fransa’da kim yönetir, denetler? Kamu denetler. Kamunun devlet olması şart değil. Öyle kamu kuruluşları vardır ki, kamusal hizmet veren kuruluşlar vardır ki, çıkışı özel sektör bağlantılı gibi gözükür; fakat öyle bir güce ve prestije sa-hiptir ki, o devlettir. Ben, o devlet gibi kuruluşlardan birinde hasbelkader, genç bir profesyonel mühendis olarak çalıştım; Fransa’daki Yapı Federasyonunda. Fe-derasyon adını taşıyor bir kere. İddialı. Bu Yapı Federasyonunda taşra teşkila-tıyla birlikte 10 bin kişi falan çalışır. Bakın, devlet değildir. Yerel yönetimlerle sıkı sıkı kol koladır. Devletle bağlantılıdır; ilgili bakanlığa bilgi gider, bilgi gelir vesaire. Fakat bütün sistemi bu 10 bin profesyonel elemanın çalıştığı Yapı Fede-rasyonu yürütür.

Oradan gelen, gençliğimden kalma bilgilerle birlikte aklımda kalanlar şu: Bizde bir türlü uygulamaya alınamamış olan, projeci var, oradan gidiyor, mü-teahhit-taşeron ilişkisine bağlanıyor. Denetim şirketi var orada da, çok büyük bir denetim şirketi var. Almanya’da, bizdekine benzer, küçük, ama fevkalade yetkin, fevkalade iyi yetişmiş elemanların çalıştığı çok sayıda şirket var. Biz de o çok sayıda şirket modelini bir miktar benimsedik. Daha doğrusu, benimsedi-ğimizden olmadı, kendiliğinden öyle oldu. Fransa’da ise, İkinci Dünya Savaşının açığını kapatmak için, başka çare bulamadıklarından, hızlı bir şekilde, böyle devlet kuruluşu gibi, özel sektör danışman kuruluşları da olsa, büyük şirketlere gitmişlerdir. 5-6 bin kişinin çalıştığı bir merkezi yapı denetim şirketi vardı. Çok güçlüydü, müthiş güçlüydü; üniversite hocaları, bilmem kim, herkes orada ve o denetim şirketiyle yürürdü. Bu sistem içinde müteahhit-taşeron-yapı denetim şirketi, bir de bizde ıskalanmış olan büyük bir sigorta şirketi ilişkisi vardı. Çok güçlüydü sigorta şirketi. Hâlâ da var. Ama o 60’lı, 70’li yıllardaki, İkinci Dünya Savaşının açığını kapatmak için gösterdikleri büyük gayretler azaldı. Nüfusu zaten yavaş artan ülkeler bunlar; Almanya da, Fransa da. Dolayısıyla, bu anlata-cağımız şeyler biraz geride kaldı; bunlar 70’lerin, 80’lerin sistemi olarak kaldı. Fakat genel tavır olarak son derece önemlidir.

Devam edelim.

Bu, Fransa’daki örnekti.

Diğer bildiğim, hasbelkader, biraz da tesadüflerin yardımıyla bir ucundan bu-laşmış bulunduğum Amerika örneği var, New York’ta inşa edilen bir bina inşaatı dolayısıyla.

Page 40: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası40

Yapım sürecinde yer alan tarafları bir kere daha tekrarlamışız bu şekilde. Bunu geçelim; çünkü bunun sözünü ettik.

Amerika’da ne oluyor?

Amerika’da “city” denilen bir olay var. Buradaki yerel yönetici dostlarımızın hepsinin bu laftan son derece büyük memnuniyet duyacaklarını sanırım. City el koymuştur, yani yerel yönetim. Federal sistem, ayrıca her ülkenin kendi yö-netim sistemi var, yani her eyaletin kendi yönetim sistemi var. Bu sistem içinde başa çıkamayacakları için… Diyor ki, “Benim için kentsel gelişme en önem-lidir, kentsel yapı beni en fazla ilgilendirir. Ey city, city, yerel yönetim, kent; sana önem verdim.” City, bu sistemin anahtarıdır. Burada da özel kuruluş var, manager; yani Amerikalının pratik yaklaşımı dolayısıyla çok önem verdiği, işi pratik olarak önüne katıp, hem parasal tarafıyla ilgilenecek, hem de kalitesiyle ilgilenecek birilerine görev vermiş, o götürüyor. Aynı zamanda imarla ilişkisini, hani kentsel gelişme diye bir kavram var ya, kentsel gelişmeyi de hizmet olarak, sorumluluk olarak üstlenmiş olan bir kuruluş götürüyor. Fakat hepsi birden city denilen o sihirli nesneye bağlı; yerel yönetim. Ne eyaletin bakanlığı, ne federal bakanlık, hiçbiri yok ortada; şehir yönetimiyle bu işi çözüyor. İlginç bir olaydır, güzel de çözüyor. Benim çalıştığım bina, New York’un yapı stokuna göre çok önemli bir bina değildi; 200 metre falan yüksekliğinde. 400 metre yüksekliğinde binalar olan bir şehir için çok önemli bir bina değildi. 200, belki 230 metre yük-sekliğinde çok katlı bir binaydı. Kalitesi de fena değildi. City’e gidildi gelindi, city ile yürütüldü ilişkiler. Hayretle ve hayranlıkla bakmıştım. Müthiş bir olaydı. Günümüzde de, yerel yönetimleri bu işe gittikçe daha fazla angaje edelim der-ken, bir miktar Amerika’da genç mühendis olarak geçirmiş olduğum o tecrübe-den esinleniyorum.

Devam ediyoruz.

Türkiye’de ne yapılabilir ile ilgili birtakım görüşler. İki gün boyunca zaten Türkiye’de ne yapılabilir ile ilgili konuşacağımız için bunu hızlı atlayalım.

Alman mühendisliğinin sağlam tanımlara dayalı oluşu, onların proof engineer yapısına -Altok bey biraz bahsedecek herhalde, umuyorum ki bahsedecek- güç vermiştir. O sağlamlıktan gücünü alır. Son derece sağlam kuralları vardır, son derece kuvvetli yönetmelikler vardır. Gücü oradan gelir. Bir de genel olarak di-siplinli iş görme toplumsal geleneği vardır. Hepsiyle birleştiği zaman, proof en-gineer sistemi Almanya’da… Şimdi hızı biraz kesilmiş olmakla birlikte, dediğim gibi, proof engineer bozulmadı da, ihtiyaç kalmadı. Uluslararası çalışıyorlar, ar-tık kendi ülkelerinde nüfus yavaş artıyor, bütün ihtiyaçlar karşılanmış falan.

Gelelim bizim yakın tarihimize.

Bizde de ne arandı? Kentlerden şehirlere göç, kentsel nüfus. Önceki konuşma-larda değindiler, kentsel nüfus üçte birken, 30 senede üçte ikiye çıktı. Çok hızlı bir artış. Dünyada benzeri yok. Üçte birden üçte ikiye çıkıyor. Akıl almaz bir şey. Kentler çileden çıktı. Yani sadece çarpıklık bilmem ne, çok kullanılan keli-meler yetmiyor; kentlerde böyle, azgın bir birbirini yeme tavrı var. İnsanlarında

Page 41: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 41

da, kurumlarında da, tariflerinde de, her yerde. Kentler birbirini yiyor. Orada çare bulunamadı. 99 depremleri de yardımcı oldu. 99 depremlerinde hasar büyük oldu, 20 bin civarında insan kaybı oldu falan. Onun getirdiği acıklılık içinde, onun getirdiği duygusallık için de “Yahu, bir şeyler yapalım” tavrına girildi. 595 geldi önce. Vallahi, 595, bugünkü yasadan daha iyiydi. Kararnameydi, bilmem neydi, ama daha iyiydi. Kararnamelere uyduruk kaydırık gözüyle bakılır ya, ama bu kararnameler iş görür. Bizim devlet yönetiminde var zaten o alışkanlık. Valla-hi daha iyiydi. Sonra 4708 geldi, ne idüğü belirsiz. Hay Allah! Kimsenin haberi yok, bir de baktık, pat diye geldi. Öbürünü Anayasa Mahkemesi iptal etti; fakat o iptale rağmen, onun çizgisinde bir şey hazırlanması bekleniyordu. 4708’de de…

Ha, “Denetim şirketleri kötü işliyor.” Zaten iki gün boyunca bu işin içinden gelen dostlarımız tartışacaklar bunu. Yalnız, şunun altını çizelim: Denetim şir-keti sistemine geçilmeden önceki yapı projecilik kalitesi (inşaat projesinden konuşuyorum, mimarlık projesinden değil) ile bugünkü arasında, bugünkünün lehine değişiklik oldu. Bunun da altını memnuniyetle çizeyim. Proje kalitesinde bir ilerleme oldu ve bunu da şeye borçluyuz. Yapı denetim şirketlerinin 1473 tanesi Bakanlık tarafından uyarıldı, bir kısmı kapatıldı bilmem ne, falan filan gibi bilgilere rağmen, yapı denetim şirketlerinin çok da böyle aman aman aşkla maşkla kucaklamadığımız yürüyüşüne rağmen, o bozukluklarına rağmen, yapı kalitesinin kendisinde değil, yapıda değil, inşaatta değil, fakat projecilikte belli bir mesafe alınmış olduğunun altını çizerek, bir miktar da takdirle dile getirmek lazım. İçindeki sorunlar çözüldüğünde bu daha da hızlanacaktır, daha da yay-gınlaşacaktır.

Devam ediyoruz.

Tabii, bizdeki nüfus artışı, özellikle kentsel nüfus artışı, ekonomideki büyü-me, yapı sayısının artışı, hepsi birlikte bizi birtakım tedbirler almaya zorladı. Bizde de birtakım tedbirler arandı marandı falan. Ben ve benim gibi düşünen birkaç tecrübeli meslektaşımın da verdiği tavsiyeler doğrultusunda, sigorta şir-ketlerini de katalım bu işin içerisine dedik, olmadı. Bundan sonra da olması çok kolay gözükmüyor.

Üniversiteleri katalım dedik. Birtakım modeller var, bu modellerin içinde mut-laka üniversiteler olsun istiyoruz. Devleti ıskalamadan. Çünkü Türkiye’de, bizim iş yapma geleneğimizde, devlet olmadan iş yapmak… Devlet olduğunda rahat hissedilir. Onun için, devleti ıskalamak söz konusu değil. Devletin bir biçimde işin içine gireceği, ama üniversitelerin de görüşünün alınacağı bir model. Üni-versitelerin görüşünün alınması bizim inşaat sektörümüzün, bütün mühendislik sektörümüzün zayıf noktasıdır maalesef. Üniversitelere şey için başvurulur; üni-versite başlıklı bir kağıtta bir rapor, dosyaya koyalım. Bu ayıptır yahu. Üniver-site bu değildir yahu. Başka ülkelerde üniversitenin kapısı çalındığında yahut bir üniversite hocasının kapısı çalındığında, “Gel, bizim problemimizi çöz yahut çözemiyorsan bile öğret” denir. Haydi öğretmek kelimesi biraz iddialı; “Bize yol göster” denir. Üniversitenin kapısı o iştiyakla çalınır. Bizdeki üniversitelerin ka-pısının çalınmasında, açıkçası, amaç; üniversite başlıklı bir kağıt, üzerinde dört-beş satır bir lakırdı olsun, öyle büyük, ciddi rapor da değil ha, bir sayfalık bir

Page 42: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası42

yazı olsun, dosyaya koyalım. Sektörümüzün zaafıdır bu. Yapı denetimin dışında, sektör mensuplarımız da var burada, onlar da biliyorlardır, hissediyorlardır. Bir de tecrübeli bir hocadan, bir ağabey mühendisten duymuş olsunlar. Ayıptır. Ya-zıktır ve ayıptır. İkisi bir arada yani.

Biz istedik ki, Türkiye’de uygulanabilecek sistemde üniversiteler falan filan da olsun. Kamu sektörü kesinlikle dışlanmadan; fakat kamu sektörünün katkısı ve kontrol mekanizması ölçülü tutulmak kaydıyla. Burada çeşitli şeyler öneril-di. Türkçe dilinde galiba referans olarak verilen tek yayın hâlâ, ilk yayın. Tek bir tane nüsha kaldı; meraklı arkadaşlar arada çay içerken bakabilirler, buraya bırakıyorum. Hasbelkader benim de yazmış bulunduğum, üç imzalı bir kitaptır. Benim ağır katkımla hazırlandı. Böyle bir şey işte. Yıllardan beri bunu anlattık.

Çok teşekkür ederim, sağ olun. Bu iki günlük tartışmaların bu genel çerçe-ve içinde çok yararlı olacağı kanaatini ben de taşıyorum. Yerel yöneticilerimiz, politik yöneticilerimiz, Oda yöneticilerimiz, hepsi dile getirdiler zaten. İkinci günün sonunda, değerlendirmek için yapılacak toplantıda, sanırım, daha somut, artık gösterge değeri taşıyan, “Şunu şöyle yapalım, bunu böyle yapalım” gibi bir-takım karar önerileri de ortaya çıkacaktır. Onun bekleyişi içinde sizlere yeniden saygılarımı sunuyorum. İyi günler.

Raporu buraya bırakıyorum. Arada, çay-kahve molasında bakmak isteyen olursa bakabilir. Ne olur, alıp götürmeyin, son nüshadır ha. Orta Doğu Teknik Üniversitesi kütüphanesinde bir tane var, bir tane Milli Kütüphanede var galiba, bir de bu bendeki son nüsha. Bir göz atmanızı isterim. Hâlâ referans olarak gös-terilen bir dokümandır. Buraya koyuyorum.

Teşekkür ederim.

Page 43: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 43

Altok KURŞUN Sayın konuklar, değerli katılımcılar, sayın basın mensupları; ben de hepinizi

sevgi ve saygıyla selamlıyorum, Sempozyumumuza başarılar diliyorum.

Efendim, ben, 1972 yılının başından 1985 yılının sonuna kadar aşağı yukarı 14 sene, şu hepinizin bildiğine inandığım, Almanların meşhur proof engineer kurumlarından bir tanesinde, en ünlülerinden bir tanesinde çalıştım.

Bizim konumuz, biraz sonra konuşacağız, büyük açıklıklı köprüler, viyadük-lerdi. Onun için, başta söyleyeyim, bu yapı işinden, bina işinden pek anlamı-yorum. Bana deseler ki, “Yahu, sen iyi bir tasarımcı geçiniyorsun, şurada bir garaj var, bunun projesine bakar mısın?” “Kusura bakmayın, ben anlamam; bir anlayanla konuşun. Ama köprüler diyorsanız, oturalım, konuşalım” derim. Ha-yatımda binalarla ilgili bir deneyimim oldu, o da bir ayrı sempozyum konusudur; inşaat mühendisliğinde bilgisayar kullanımıyla ilgili.

Erhan hoca da proof engineer aşağı, proof engineer yukarı deyince, şuradaki son satırdaki hakkımı kullanarak, sizlere saygı ve üslupta kusur etmeden ilk gö-revimi yapayım, müsaade ederseniz. Ondan sonra sunuma geçeceğiz.

Efendim, bakın, burada bir tane betonarme kiriş var. Bir bina için çok önem-li bir açıklık. Altında da taşıyıcı büyük çaplı donatılar var. O donatılar birkaç yerde, özellikle de açıklığın ortasında açıkta. Korozyon, en büyük tehlikelerden bir tanesidir. Biz, inşaat mühendisleri, bunu kanserle karşılaştırırız. Kanserin metastas yapması gibidir. O korozyon, essiyeler vasıtasıyla içerideki donatılara geçer ve başınıza işler açabilir. Bir de estetik olarak da bize yakışmaz. Onun için, lütfen buna bir alaka.

Şimdi gelelim asıl konumuza.

Efendim, ben, 85 yılında Türkiye’ye döndüğümde, o zaman sadece bizim ül-kemizin değil, tüm dünyanın en büyük projelerinden bir tanesi olan Kınalı-Sa-karya Otoyolu ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsünde çalışmaya başladım. Çok büyük bir proje; yüzlerce köprü, viyadükler, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve işte o projede Erhan Karaesmen hocayla tanışma mutluluğuna eriştim. Erhan Karaesmen hocayı anlatmak için böyle seminerler, makaleler falan yetmez. O, hakikaten, hepinizin bildiği gibi, kendisini müspet ilimlere, mesleğine, sanata, kültüre adamış, bilgi ve deneyimlerini paylaşmaktan, talebeleriyle, genç mes-lektaşlarıyla paylaşmaktan büyük keyif alan, teknik tabirle, tam bir özel kons-trüksiyondur. Ben de onunla tanışmış olmanın mutluluğuyla, 85 senesinden beri, Türkiye’de, gerek öğrencilere, gerek meslektaşlarımıza, gerek Odadaki arkadaş-larımıza bu bilgi ve deneyimleri paylaşmaya çalışıyorum.

23 yıl olmuş 85’ten beri, Sayın Başkanımız dedi, 74’ten beri, 40 senedir hep bu yapı denetim aşağı, yapı denetim yukarı, bunu konuşuyoruz.

Cemal Başkan burada, dün kendisine de takıldım; onun saçları benimki ka-dar beyazlamadı, ama yarısı bu yapı denetimindendir. Şu sunduğum slayt, 2009

Page 44: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası44

yılında İstanbul’da, İstanbul Teknik Üniversitesi Süleyman Demirel Amfisinde yaptığım sunumun açılış slaydıdır. Odada konuştuk, sempozyumlar yaptık, ha bire konuşuyoruz, anlatıyoruz, anlatıyoruz; ancak, geldiğimiz nokta çok tartış-malı.

Epeyce geç kaldık, onun için söylemek istediklerimi çok sınırlı tutacağım. Ama bir şeyi tespit etmemiz lazım: Bu kadar uğraşı, bu kadar uğraşıya rağmen elde edilen sonuç, geldiğimiz nokta, maalesef, içler acısı ve ben şunu söylüyo-rum: Bu işin yasalarla, yönetmeliklerle, anayasayla falan ilişkisi yok. İstediğiniz kadar mükemmel yasalar yapın, istediğiniz kadar mükemmel tüzükler hazırla-yın, sonuç pek değişmiyor.

Bakın, sabahleyin Başkan söyledi, size, çoğunuzun bildiği ünlü bir anekdotu anlatayım.

Milattan Önce 9. Yüzyıl, Antik Roma dönemi. Senato toplanmış arenada, gü-nün konularını, ülkenin meselelerini konuşuyorlar. Gündemdeki konu da yolsuz-luklar meselesi. “Ne yapalım, ne edelim, bu işi nasıl önleyelim?” diye tartışıyor-lar. Bir grup senatör diyor ki, “Efendim, yapılan işleri denetleyelim. Kontrolörlük müessesini oluşturalım, kontrolör denilen kişileri yetiştirelim, bu kişiler bunları denetlesin.” Alkışlar. Hep bu tür hikâyelerde olduğu gibi, her şey gayet güzel, gayet iyi. Kenarda, hep bu tür hikâyelerde olur ya, şöyle yaşlı başlı bir senatör, sessiz sakin otururken, oturumu yöneten başkan, artık o zaman birbirlerine nasıl hitap ediyorlarsa, diyor ki, “Sayın hocam, sizin bir derdiniz mi var; neden pek fazla tezahürat göstermediniz?” “Vallahi, hepsini anladım, iyi, hoş da, kontro-lörleri kim kontrol edecek?”

Maalesef, yıllardır bizim burada yaptığımız bir tek şey var; bu kaçakları nasıl kapatırız. Bu deliği kapatıyoruz, oradan kaçıyor; bunu yapıyoruz, oradan açık veriyor. Demin Başkan ne güzel anlattı; olacak şey midir? Geçenlerde gazetede hepiniz okumuşsunuzdur, bir meslektaşımız, akademik kariyeri var, laboratuara malzeme girmeden imzayı atıyor. Bizim meslektaşlarımız değil mi, yapı sahi-biyle anlaşıp, o bizim güya tespit ettiğimiz ücreti alıp, “Sen bu işi bana ver, ben sana yarısını geri vereyim” diyenler?! Yani bunun yasayla ne ilgisi var, bunun yönetmelikle ne ilgisi var?! Bu bir kültür meselesidir, bu bir vicdan meselesidir, bu bir hayat tarzı meselesidir. Bu denetim denilen nesne burada başlar. Önce özdenetimle başlar. Onun için, ben bunun özdenetim kısmına, ahlâk tarafına ve mesleki etik tarafına çok önem veriyorum. Hangi konu ve meslek olursa olsun, denetimi meslek etiğinden ayırt edemezsiniz.

Bütün genç arkadaşlara sesleniyorum: Beni de burada beyaz saçlı bir meslek-taşınız olarak çağırdınız, “Gel, bu sunuşu yap” dediniz. İmzanız namusunuz-dur. İmzanızın parasal karşılığı olamaz. Sizin imzanız bir markadır. Bu markayı satamazsınız, bu markayı pazarlık edemezsiniz. Bu imza bir kalite belgesidir. Bunu anlamadıktan sonra, bunu içselleştirmedikten sonra, istediğiniz yasaları yapın, istediğiniz yönetmelikleri yapın, bunun hep kaçaklarını bulursunuz.

Page 45: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 45

Biliyorsunuz, yazılı anayasası olmayan ülkeler var. Bu işin anayasayla, ya-sayla, kaideyle ilgisi yok. Bizden daha seçkin bir topluluk var mı? Mühendis-ler topluluğuyuz biz. Aldığımız eğitim belli, inanılmaz sorumluluklarımız var. Bize sokaktaki vatandaş canını, malını emanet ediyor. Yüz binlerce hayatı bize emanet ediyorlar. Bu konudaki denetimin özümüzde başlaması gerektiğine ina-nıyorum.

Asıl konumuz, o kaçakları bırakıp, şu doğamızda olan hataları nasıl mini-malize ederiz, bunlardan nasıl kurtuluruz, bu olmalı. Hocamın söylediği o Al-manya’daki proof engineer sistemi, sahtekârları yakalamak için düzenlenmiş bir sistem değil. Doğa olarak, sorumluluk alan biz kişilerin yapacağı hataları nasıl engelleriz, bunun üzerine kurulmuş bir sistem. Onun için önce orijinalini yaz-dım; yukarıda Latincesi, aşağıda Almancası: Hatasız kul olmaz. Biz insanlar hata yaparız. Onun için de, bu yaptığımız hataların denetlenmesi gerekir. Budur buradaki amaç.

Burada üzerimize düşen çok önemli bir sorumluluğu söylemek istiyorum: Toplum olarak, üslubumuzdan, tarzımızdan, birbirimize olan saygımızdan en küçük bir fedakârlık etmeden, “Hayır” demesini bilmek lazım. “İdare ederiz ağabey; bırakın, tamamdır.” Hayır. “Kusura bakmayın, olmaz”, “Evet, olur”u çok rahatlıkla meslektaşlar olarak aramızda konuşabilmemiz lazım.

Hata yapmanın profesör olmakla ilgisi yok. Ben, Almanya’da, nur içinde yat-sın, Profesör Leonard’ın yaptığı viyadükleri de kontrol ettim, Profesör Reich’in yaptığı viyadükleri de kontrol ettim. Bunun kişinin unvanıyla, akademik kariye-riyle bir ilgisi yok. Burada asıl amaç, bu hataların tekrarını, bu hataların sonuç-larını engellemektir. Çünkü üzerimizde inanılmaz büyük sorumluluklar var. Bu nedenle de ben işin biraz bu etik tarafına değinmek istiyorum.

Neden önce etik? Çünkü denetim önce kendi içinizde başlayacak. Bu soru-yu kendinize soracaksınız. Sormamız lazım: “Bu yaptığım iş doğru mu, yanlış mı?” Bunun yönetmelikle, bunun yasayla hiçbir ilgisi yok. Bu, sizin vicdanınız ile sizin aranızdaki bir şey. İşte biz buna meslek etiği diyoruz ve buna çok önem veriyoruz.

Neymiş etik? Bir mesleğin yerine getirilmesi sırasında ve bu mesleki hizmet-lerle sınırlı olmak üzere, neyin yapılması, neyin yapılmaması gerek. Şundan güzel bir tarif olabilir mi?! Bilgi, deneyim, bununla donatılmış olacaksınız ve bir vicdan olacak. Yaptığınız her işte bu olduktan sonra, bu işin sonuçlarından korkmanıza hiçbir gerek yok.

Biraz hızlandırıyorum, epeyce vakit kaybettik.

Mühendislik demek, kelime anlamı hendeseden geliyor, ölçme, haritacılık, hesap-kitaptan geliyor; ama sorumluluk demek. Politikacıları bir kenara bırakır-sak, yüz binlerce insanın maddi-manevi sorumluluğunu alan başka bir meslek grubu yok. Bir doktorun bir tane operasyonu vardır, sizin yaptığınız bir barajın arkasında yüz binlerin canı vardır. Onun için, bu sorumluluk bizim sırtımız-dadır. Bu sorumluluğu layıkıyla değerlendirip, görevimizi ona göre yapmamız lazım.

Page 46: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası46

Ben, inanır mısınız, kızımın ilkokuldaki matematik ödevindeki üç haneli ra-kamların toplanması dâhil, hayatımda hiçbir toplama işlemini bir kere yapma-dım. Bize aritmetik dersinde öğretildiği gibi, bir yukarıdan aşağı topladım, bir de aşağıdan yukarıya topladım. Ben, önce kendi hatalarımı en aza indirmenin çarelerini aramalıyım. Buna rağmen o kadar çok hatalar yaptım ki. Bir meslek-taşım telefon açtı; dedi ki, “Herr Kurşun, kusura bakmayın; şunun şurasında şunu unutmuşsunuz. Şunu şöyle yapmanız lazımdı. Şu çarpma işleminde hata yapmışsınız.” Bu, doğal bir şey. Bundan kaçınamazsınız ve bunun da sonucu… Bizim için bundan daha büyük bir mutluluk olabilir mi; şu topluma bu hizmeti veriyorsunuz, bunun refahı ve bunun mutluluğundan daha büyük keyif olur mu?!

Hocam söyledi, iki gün boyunca çok detaylı olarak konuşacağız; ama nedir bu iş, ne olmalı, bu Almanya’daki sistemin öz noktaları nelerdir, şimdi biraz ona değineyim. Ben bunu 2009’da çok geniş olarak anlatmıştım, ilgilenen arkadaşlar olursa ayrıca konuşuruz. Ama kafama takılan bir-iki prensibi söylemek istiyo-rum.

Bir kere, her yapı kontrol edilmeli. Küçük bir istinat duvarından bir atom re-aktörüne, üçüncü, dördüncü Boğaz Köprüsüne kadar bütün mühendislik yapı-ları kontrol edilmeli. Bu demek değil ki, hepsini aynı kişi kontrol edecek, aynı kurum kontrol edecek. Hayır; bu kendi içerisinde tasnif edilebilir, derecelendi-rilebilir, ihtisas konularına ayrılmalı, zaten öyle olmalı. Ama her yapı mutlaka denetlenmeli. Ne bakımdan denetlenmeli; tasarım bakımından denetlenmeli, ya-pımı, işçilik, artı malzeme bakımından denetlenmeli.

Denetlemede Almanya’daki en büyük numaralardan bir tanesi şu: Sizin yap-tığınızı bir başkası denetliyor. Ama o denetleyen kişi öyle bir kişi ki, o konuda bilinmesi, yapılması gereken her şeyi biliyor. Onun için de, sadece yaptıklarını-zı değil, yapmak durumunda olduklarınızı da denetliyor. Yani telefon açıp size diyor ki, “Herr Kullege, şu yönetmeliğin veya şu şartnamenin şu maddesindeki tahkikleri yapmamışsınız; lütfen onları da yapın.” Yani birebir yapılanların kont-rol edilmesi yetmez, yapılması gerekenlerin tamamının kontrol edilmesi gerekir.

Kim denetleyecek? Çok tartışılan bir konu. Bu, büronun işi değil. Bu unvan, kişiye has bir unvan. Bu proof engineer denilen kişi, kişi; bu yetkinliği, bu so-rumluluğu alan kişi. Bu kişinin özelliği, zaten biraz önce de söyledim, o konuda (her konuda değil; köprüyse köprü, yüksek binaysa yüksek bina, limansa liman, barajsa baraj, her neyse) bilgi ve deneyiminin mutlak suretle tam olması lazım. Yetmez. Dünyada binlerce üniversite var, inşaat fakülteleri var, araştırmalar var, geliştirmeler var, bunların sonuçlarının aktarıldığı safhalar var. Onun için, o kişi, yaşına başına bakmadan, o sürekli eğitimi alıp, o güncelleşmeye ayak uy-durmak zorunda.

Tabii, bir de, iki gün boyunca hep konuşacağız, mutlak ama mutlak, kayıtsız şartsız, kendisi ve çalışanları için bağımsız olacak.

İhtisas konularını söyledim. Bu çok önemli. Bu ihtisas konuları ayrılıp, her proof engineer’a, her denetim mühendisine, hangi konularda yetkinse, etkiliyse, o konulardaki yapıların kontrolü, denetimi verilmeli.

Page 47: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 47

Kim seçecek konusunu? Başkan ne güzel söyledi. Sayın Belediye Başkanımız da söyledi. Bu çok önemli. Ben buna yetkili üst kurul diyorum. Bunun böyle yapı sahibiyle olması kadar büyük bir mesleki cinayet olamaz. Yani bu işin kırılma noktasıdır bu. Bu yapıyı denetleyecek kişiyi müteahhidin veya mal sahibinin seç-mesi demek, hiç boşuna bu sistemle uğraşmayın demektir. Bunu seçecek olan üst kurul; meslek odaları, üniversiteler, mahalli idareler, bayındırlık müdürlükleri, hiçbir itirazım yok. Detay isterseniz, Almanya’daki uygulamaları anlatırım size. Ama bu, mutlak bağımsız ve o denetimi yapan müesseseyle hiçbir ilişkisi olma-yan bir kurul olmalı ve o kurul, yine Başkanımızın söylediği gibi, bir havuzda tüm proof engineer’ların, tüm yapı denetimi yapanların sicillerini, ellerindeki işlerin, yapabilecekleri işlerin kaydını tutarak bu dengeyi sağlamalı. İşi verirken bu dengeyi mutlaka ama mutlaka sağlayacak bağımsız bir üst kurul olmalı.

Ücreti çok açık; tarifeye bağlı. O üst kurul bu tarifeyi malın sahibinden alıp, bu denetimi yapacak kişiye, özel tarifesine, planına programına uyumlu olarak ödemeli. Mal sahibi ile müteahhidin ilgisi yok bu işle.

Şimdi burada duralım. Son iki tane slayt var. İki gün boyunca yapı denetimini konuşacağız, tartışacağız ve inanıyorum ki, çok yararlı sonuçlar çıkacak. Ama ben şimdi son iki slaytta biraz farklı şeyler söylemek istiyorum.

Bunlardan bir tanesini Erhan hocamız söyledi. Ben sürpriz yapacaktım, ama iyi ki söylemiş.

Sevgili meslektaşlarım; bir yapının tasarımını, malzemesini, işçiliğini denet-lemek yetmez. Artık 21. Asrın başına geldik. Yaptığımız yapılar… Biz köprücü-ler kendi aramızda diyoruz, sanat yapısıdır köprüler diyoruz. Sadece köprüler değil, her mühendisin elinin değdiği taş bir sanat yapısı olmalı. Taksim’e bir heykel yapmak ile bir bina yapmak arasında, Taksim’e bir heykel yapmak ile bir köprü yapmak arasında hiçbir fark olmamalı. Birlikte çalışmaktan büyük gurur duyduğum, hepinizin mutlaka tanıdığı, nur içinde yatsın, Sayın Fevzi Akkaya ve Sezai Türkeş’in birlikte çok güzel iki lafı vardır. Bunlardan bir tanesi şu: “Be-ton, toprağın altında kalacak olsa da güzel olacak.” İkincisini de ikinci slaytla söyleyeceğim.

Kaynak kullanımı ve ekonomik denetim.

Diyeceksiniz ki, “Altok bey, sanki ötekilerini hallettik, bir bu kaldı.”

Değerli meslektaşlarım; bu o kadar önemli ki. İnanın bana, bizim ülkemizde inanılmaz bir kaynak israfı var. Acemilikten, korkudan, “Aman, bana ne, benim cebimden mi çıkıyor?!” mantığıyla bu ülkenin kaynaklarını toprağa gömüyoruz. Bundan yüzde yüz emin olduğum için özellikle vurgulamak istiyorum.

Bakın, Almanya’da bu da var; malın sahibi, isterse, o tarifeyi ödemek koşuluy-la, o proof engineer’dan o yapının ekonomik kontrolünü de ister. Düşünebiliyor musunuz… Tabii, binalardan fazla anlamıyorum, ama bizim köprülerde vardır. 40 metrelik bir kazığı düşünün; ucundan tepesine kadar bir sürü 36’lık demir var. Yani bu memlekette 8’lik donatı yok mu, 10’luk donatı yok mu, 12’lik donatı

Page 48: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası48

yok mu, 14’lük donatı yok mu? Dizaynırlar -ben bir dizaynırım- yanındaki ada-ma diyor ki, “Aman evladım, sana ne yahu, senin cebinden mi çıkıyor; emniyetli tarafta olsun.” Bu, kaynak israfı. Seçtiğimiz statik sistemlerden, şu prekas kirişli köprülerden inanılmaz derecede kaynak israfı var.

Bakın, dünyada hiçbir meslek, biz inşaat mühendisleri kadar bu doğadan kay-nak almıyor.

Geçenlerde CERN’de o meşhur deney yapıldı; Higgs uzunluğunun, “tanrı parçacığının” bulunduğu o deney yapıldı. Ne dediler? Bu dünyanın 13.5-14 mil-yar yaşı var. Şu toprağın içerisinden aldığınız her bir kilogram demir cevherinin üzerinde 14 milyar yıllık bir birikim var. Bunu boşuna toprağa gömemezsiniz. Bize, çocuklarımıza, torunlarımıza hem enerjisi, hem maddesi bakımından çok gerekli bunlar. Bu kaynaklar bize emanet edildi. Sokaktaki vatandaş ne bilsin; zannediyor ki doğrusudur.

Bakın, ben size bir şey söyleyeyim. Bu rakamı lütfen kontrol etmeyin, bu pro-of engineer rakamı kontrol edilmiştir. Basit bir köprü. 100 metre boyu, 20 metre eni. 2 bin metrekare eder. Altı ile üstü ortalama 1 metre beton kalınlığı olsun. 2 bin metreküp eder. Metreküpte 125 de, şimdi hangi 125, 200’lerden aşağı koyan yok, 250 ton betonarme donatısı eder. 10 tonluk 25 tane kamyon. 10 tonluk 25 tane betonarme donatısı kamyona yüklenmiş, nereye gidiyor; 100 metreye 20 metrelik bir köprüye gidiyor. Bütün dünyada bu gidiyor. Kim götürüyor bun; biz inşaat mühendisleri götürüyor.

Onun için, özellikle çok rica ediyorum; lütfen, şu kaynak kullanımı konu-sunda çok hassas olun. Statiğinden, malzemesinden fedakârlığı tartışamayız, o bizim mesleğimiz. Ama benim söylemek istediğim, yaşadıklarımı söylüyorum; özellikle şu kamu kuruluşlarının, mal sahiplerinin, “Aman, emniyetli tarafta ol-sun. Aman, senin cebinden mi çıkıyor?!” mantığını bırakıp, buna sahip çıkma-mız lazım.

Onun için, o ünlü ağabeylerimizin ikinci lafı da şu: “Bu ülkenin toprağa gö-mülecek bir kilogram fazladan demiri yoktur.”

Efendim, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Page 49: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 49

Ahmet GÖKSOYTMMOB Yüksek Onur Kurulu Üyesi

İyi akşamlar değerli katılımcılar. Efendim, benim bu kürsüye çıkmamın ne-deni şu: TMMOB Yüksek Onur Kurulu üyeleri olarak bize yapı denetim kuru-luşlarından, yapı denetçilerinden bolca dosya geldiği için, biz bu 3. Yapı Dene-timi Sempozyumunu izlemek üzere Düzenleme Kuruluna başvurduk, onlar da, “Buyurun gelin, izleyin, burada neler olup bittiğini izleyin görün” dediler. Biz de geldik.

Kürsüye çıkıp konuşmak istememin ikinci nedeni de şu: Daha önce, Yüksek Onur Kurulu ya da oda onur kurullarından çağrılı bir konuşmacı bir vakıa ana-liziyle gelseydi bu konuşmaya gerek duymayacaktım. Biraz da o olmadığı için buna ihtiyaç duydum.

Bir de, Yüksek Onur Kurulunda verdiğimiz kararlarla ilgili belli vicdani so-rumluluklarımı paylaşmak üzere konuşmak istedim.

Biliyorsunuz, Türkiye’de meslek mensuplarına, özellikle akademik meslek mensuplarına meslek cezasını veren tek kuruluş meslek odalarıdır. O meslek mensuplarının odaya kaydolma zorunluluğu olmasa bile, meslek cezasını yine oda vermek zorundadır. 3458 sayılı Yasa gereğince söylüyorum. Dolayısıyla, bizde de, meslektaşlarımıza ceza vermek veya vermemek üzere odalarımızda örgütlenmiş bir onur kurulu mekanizması var.

TMMOB’nin 24 odası vardır, 24 odasının her birinin onur kurulu vardır. Bu onur kurulları 5’er kişiden oluşur, seçim mekanizmasıyla göreve gelir. Yüksek Onur Kurulu da, odaların vermiş olduğu meslek cezalarını onaylamak veya red-detmek üzerine kurulmuş bir yüksek kuruldur.

Yüksek Onur Kurulunun bugünkü durumu ise şu: Yüksek Onur Kurulu, nor-mal bir şekilde, TMMOB Genel Kurulunda seçimle geliyor. Bütün odalar Yük-sek Onur Kuruluna aday gösterirler. En yüksekten başlayarak, ilk 5 kişi asıl Onur Kurulu üyesi olur ve bu asıl üyeler de hangi meslekten olursa olsun, önemli değil, aynı işleri yaparlar. Ama bu dönem için söylüyorum, Yüksek Onur Ku-rulu üyeleri, İnşaat Mühendisleri Odası, Makine Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası ve Çevre Mühendisleri Odasından birer arkadaşımızla temsil ediliyor. Yedeklerimiz de o sırayla geliyor. Yani özellikle yapı denetimle ilgili olan odaların onur kurulu üyeleri bu konuda görev yapıyor.

Dolayısıyla, odalara bu dosyalar geldiği zaman… Nereden geliyor, Yüksek Onur Kuruluna dosyalar nereden geliyor; odalardan geliyor, odaların onur kurul-larından geliyor. Odalara başvuru yapılıyor. Bu, Bakanlıktan yapılıyor, başka bi-rimlerden yapılıyor. Oda yönetim kurulları bunları alıyor, bir soruşturma açıyor, bunun onur kuruluna sevk edilmesine karar veriliyor ya da vermiyor, onur kuru-luna sevk edilmesine gerek duyulmuyor. Eğer gerek görmezse, şikâyetçi kimse o kişinin tekrar itiraz hakkı vardır. İtiraz etmesi halinde, o başvuru artık yönetim kurulunda görüşülmeden direkt onur kuruluna gidiyor. Eğer oda onur kuruluna

Page 50: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası50

gidiyorsa, oda onur kurulu, bir raportör atıyor -ki bu savcı görevi görüyor- so-ruşturmacı ve kovuşturmacılar atıyor. Bunlar gayet titiz çalışmalar yapıyorlar. Yanılmıyorsam, Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği Başkanı arkadaşımız bu konuda belli itirazları vardı. Çok ciddi çalışmalar yapıyorlar, kovuşturma-lar, soruşturmalar yapıyorlar. Yazı yazıyorlar, belki olay yerine gidiyorlar falan. Bunları biz gözlüyoruz. Ondan sonra oda onur kurulu karar veriyor. O kararlar-dan hafif para cezaları ve uyarı cezaları Yüksek Onur Kuruluna gelmiyor, ama diğer bütün cezalar Yüksek Onur Kuruluna geliyor. Yüksek Onur Kurulu da bunu onaylıyor veya reddediyor. Bu defa, eğer odalar yapı denetim kuruluşla-rından gelen dosyalara ceza vermemişse Bakanlık itiraz ediyor. Hepsine itiraz ediyor, istisnasız hepsine itiraz ediyor.

Peki, Bakanlığın bu itirazı ne anlama geliyor? Bakanlık bu itirazını yaparken genelde şuna dayanıyor: Bir, yapı denetim kuruluşunun kapanmasına neden ol-mak; yani “Ben o projecinin, proje denetçisinin, yapı denetçisinin neleri yapıp yapmadığını çok bilmiyorum” diyor. Yani neden bu. İki, 3 işgünü içinde bildir-memek. Herhangi bir vakıa oluyor, 3 işgününde bildirmiyorlar. O 3 işgününde bildirilmezse, o dosya gidiyor, daha sonra eksiklerin giderilmesi konusunda bir çalışma yapılıyor, eksikler gideriliyor. Ama buna rağmen o eksiklikler gideril-diği için … oluyor, … oluyor, onu kabul ediyorlar veya etmiyorlar. Ama o mes-lektaşımız yine ceza alıyor. Bu mahkeme süreçleri genelde olumlu sonuçlanıyor, yani mahkemeler genelde bu nedenle üyelerimizi haklı görüyor, ceza vermiyor. Projeye bağlı sorunlar var. Bir de idari sorunlar var.

Biz, TMMOB Yüksek Onur Kurulu olarak, bu cezaları verirken, gerçekten ne kadar doğru veriyoruz, verebiliyor muyuz? Yine altını çizerek söylemek is-tiyorum; gerek odaların onur kurulları, gerekse Yüksek Onur Kurulu… TM-MOB’nin bir etik kurulu yoktur. Türkiye’de zaten bir etik kurulu yok, mesleki etik kurulu yok. Biz, bir etik kurulu değiliz; yani TMMOB Yüksek Onur Kurulu bir etik kurulu değil. Ama biz, gerek onur kurulları, gerek Yüksek Onur Kurulu, kararlarımızda, üyenin meslek ilkelerine, mesleki etiğe ne kadar uyup uymadı-ğına da bakmak zorundayız. Dolayısıyla, biz aynı zamanda etik kurul işlevini de yapmak zorundayız.

Bakanlık şöyle bir çelişkiyle önümüze geliyor: Genel Müdür Muavini arkadaş burada bir konuşma yaptı, dedi ki, “Van depreminde yapı denetime tabi hiçbir bina yıkılmamıştır.” Çünkü yapı denetime bağlı hiçbir yapı o tarihte birinci kat-tan daha fazlaya çıkmamıştır. Çünkü çok yeni kurulmuş yapı denetim; iskan ruhsatı alan, yapı ruhsatı alan binası bile yok yapı denetimin o tarihte, Van’da.

İki, madem bu kadar doğru, Van depreminde kamu binalarının hepsi neden yıkılmıştır? Van depreminde tüm kamu binaları, ama istisnasız tüm kamu bina-ları, Valilik dahil olmak üzere, Devlet Su İşleri dahil olmak üzere, Karayolları, polis merkezi de dahil olmak üzere, bütün binaları yıkılmıştır. Bunların hepsini kamu adına denetleyen kurum var; çevre ve şehircilik müdürlüğü var, bir de başka kurumlar var ya da kurumların kendi içerisinde denetim birimleri var. Bu meslektaşlarımız, projeyi çizen, projeyi uygulatan, denetleyen, hepsi kamu-da görevli. Peki, 99 depremlerinden bu tarafa oda onur kurullarına Bakanlıktan

Page 51: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 51

neden hiç böyle dosya gelmedi? Varsa aksini iddia eden, çıkıp söylesin. Bakan-lık aksini iddia ediyorsa, çıksın tersini söylesin; desin ki, “Hayır kardeşim, biz odalara bildirdik.” O dönemde, “Biz bu meslek mensuplarının soruşturulmasını istiyoruz” diye bir tek dosya gelmemiştir Bakanlıktan. Oda Yönetim Kurulunda bulunduğum dönem için söylüyorum. Bingöl depremi sırasında, biz, Valilikten, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünden veyahut da Bayındırlık ve İskan Bakanlı-ğından, en son Başbakana yazı yazarak 3 tane dosya aldık.

Dolayısıyla, yapı denetimiyle ilgili, denetim süreciyle ilgili, yapı süreçleriyle ilgili, bütününden sorumlu, denetleyici ve kural koyucu olan bir bakanlığın bu konuda bize sadece bunlarla ilgili ceza verilmesini önermesi; ama bu konuda yine bizim en temel görevimiz olan, yani odaların en temel görevi olan, üyesini kaydetmek ve üyesinin sicilini tutak yetkisini odaların elinden almaya çalışma-sı büyük bir çelişki. Biz zaten o sayede ceza veriyoruz veya vermiyoruz; onun meslek sicilini tutuyoruz. Ama şimdi, meslek sicilini tutmak konusunda bütün yetkileri odaların elinden alıyor Bakanlık. Sicil durum belgesi için diyor ki, “Siz bunu takip etmeyin.” Sonra da, takip etmemizi istemediği bir üyeyle ilgili de diyor ki, “Siz buna ceza verin.” Bunu takdirlerinize sunuyorum.

Sabrınız için teşekkür ediyorum, sağ olun.

Page 52: sempozyum kitabı
Page 53: sempozyum kitabı

3. PANEL OTURUMU KONUŞMALARI

- Hüseyin KAYA

- Mustafa TEMEL

- Şükrü ERDEM

- Abdullah SEVİNÇ

- Mustafa BAYGELDİ

- Nimet TAŞ

- Recep KARAHAN

- Murat Akın BİNGÖL

Page 54: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası54

Moderatör: Hüseyin KAYAYapı Denetim Kuruluşları Birliği Genel Başkanı

Sayın Genel Müdürüm, Sayın Başkanım, değerli şube başkanlarım, yönetim kurulu üyelerim, siz değerli konuklar; hepiniz hoş geldiniz. 3. Yapı Denetimi Sempozyumunun başarılı geçmesini diliyorum.

Öncelikle, böylesi bir sempozyumu düzenledikleri için İnşaat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi ve Ankara Şubesi yönetimlerine teşekkür ediyorum.

Birinci oturumda, sabahki konuşmalarda, hocalarımız, Belediye Başkanımız, Oda Başkanımız birçok konuya değindiler. Yani konunun içine girdik sayılır. Artısıyla, eksisiyle bir şekilde işin içine girmiş bulunuyoruz. Bundan sonraki süreçte de tüm taraflar bu panelde yer alacak, bunun detaylarını konuşacağız.

Yapı Denetim Kanununun eksikleri var, birçok eleştirilecek yönleri var, ama öncelikle bir şeyi belirtmek isterim: 13 yıldır uygulanmakta olan bu Yapı Dene-tim Kanunu kapsamında yapılmış olan yapılar güvenli yapılardır. Taşıyıcı sis-tem bakımından güvenli yapılardır. Olası bir depremde, projelerde öngörülen büyüklükteki depremlerde binalar yıkılmayacak, ayakta duracaklardır. Ama kanun kapsamı dışında olan veya dörtlü TUS ile yapılmış olan, kamu yapıları ve diğerleri hakkında bir şey söylememiz söz konusu değil. Bunun altını çizerek konuşmama devam etmek istiyorum.

İnsanların güvenli ve sağlıklı yapılarda, yaşanabilir bir çevrede yaşama hak-kı, en temel haktır ve bu hakkı sağlamak da kamunun en temel görevidir. Bu görev 1999 Marmara depreminden sonra yapı denetim kuruluşlarına devredil-miştir. Çıkartılan bu kanunla, devletin, kamunun yetkisinde olan bu görevin özel şirketler aracılığıyla yapılması öngörülmüştür.

595 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyle çok büyük değişiklikler yapıl-mış, gerçekten çağdaş bir kanun ortaya konulmuştur. Bu kanunun amacı neydi, bu kanunla ne amaçlanmıştı?

Öncelikle, depremler ve diğer doğal afetlerin neden olabileceği zararların azaltılması için yapı güvenliğinin artırılması amaçlanmıştı.

Bina yaptıran veya satın alan tüketici konumundaki kişilerin, kusurlu ve ayıplı inşaatlar nedeniyle uğrayacakları can ve mal kayıplarının azaltılması hedeflen-mişti.

Denetimsiz ve kaçak yapılaşmanın engellenmesi hedeflenmişti. Çünkü ülke-mizde gerçekten kaçak yapılan yapılar çoğunlukta, denetimsiz yapılan yapılar çoğunlukta.

Yapıların kalitelerinin artırılması, ekonomik ömürlerinin uzatılması ve bakım ve onarım giderlerinin azaltılması hedeflenmişti.

Page 55: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 55

Diğer taraftan, projelendirme ve yapım sürecinde görev alan proje müellifi, yapı müteahhidi, şantiye şefi ve yapı denetim kuruluşlarında görev alan mühen-dis ve mimarların yetkinlik kazanması ve niteliklerinin geliştirilmesi, mühendis-lik ve mimarlık mesleklerinin önemi ve saygınlığının artırılması hedeflenmişti. Bu çok önemliydi. Biz bunu 595 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin ilk yıllarında, ilk aylarında gördük. Şantiyelerde yapı denetiminde görevli mühendis ve mimarların saygınlığı vardı. Şantiyeye gittiğinizde, yapı müteahhidi, taşeron, oradaki kalfa, herkes size saygı gösteriyordu. Ama süreç uzadıkça bu bozuldu. Bunları da konuşacağız.

Bir diğer amaç olarak da, inşaat sektöründe tüketici bilincinin geliştirilmesi ve tüketicinin korunması hedeflenmişti.

Diğer taraftan, yapı üretim sürecinde kusur işleyenlerin cezalandırılması gün-demdeydi.

595 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyle, yapı denetim sisteminde, pren-sip olarak, etkin ve verimli bir yapı denetim sisteminin ancak bağımsız, dene-yimli, yetkin ve sorumlu kişi ve kuruluşlar eliyle sağlanabileceği ana fikri kabul edilmiştir. Ayrıca, denetim hizmetlerinin ancak nitelikli ve uzmanlığı belgelen-miş mühendis ve mimarlar eliyle yapılmasının gerekliliği kabul edilerek, meslek sahiplerinin uzmanlıklarının belirlenmesi konusunda ilgili meslek odaları yetki-li kılınmıştır. Bu da yine çok önemli bir ilerlemeydi; meslek odaları bu sistemin bir parçasıydı. Bununla ilgili olarak daha sonrasında da 601 sayılı Kanun Hük-mündeki Kararname çıkartılarak, Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin bazı maddeleri değiştirilerek, uzmanlık tanımı getirilmiştir. Birinci sunumda vurgulandığı gibi, mal sahiple-rini ve tüketiciyi korumak amacıyla da yapı denetim kuruluşlarına mali denetim sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiştir.

Peki, ne oldu bu 595 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname? Bu kanun hük-mündeki kararname bu kadar iyi bir kanunken, 10 ay gibi bir süre 27 pilot ilde uygulanmış ve daha sonra, bir siyasi partinin Anayasaya aykırılık iddiasıyla aç-tığı dava sonucunda (burada bazı meslek odalarımızın da desteği oldu maalesef) Anayasa Mahkemesi, 5’e 4 gibi kritik bir oyçokluğuyla bu kanun hükmündeki kararnameyi iptal etmiştir. Bundan sonra da, 2001 yılında bildiğiniz gibi, 4708 sayılı Kanun yürürlüğe girmiştir. Bu kanunumuzda 10 yıl boyunca 19 pilot ilde uygulanmış ve 2011 yılının başından itibaren de tüm yurtta (Diyarbakır da bu-nun içinde) uygulanmaya başlanmıştır.

Yine Sayın Oda Genel Başkanımız ve Büyükşehir Belediye Başkanı konuş-malarında belirttiler, buradaki en büyük sorun, en temel sorun, denetleyen ile denetlenen arasındaki ticari ilişkinin devam ediyor olması. Burada hizmet su-numlarındaki haksız rekabet engellenememiş ve mevzuatta öngörülen yapı sahi-bi: yapı denetim kuruluşu ilişkisi uygulamada maalesef kurulamamıştır. Yasaya göre, bildiğiniz gibi, yapı sahibi, yapı denetim kuruluşunu belirlerken; pratikte, yapı müteahhitleri, yapı sahibi gibi davranmakta. Özellikle yap-sat’çı sektörün-de yapı sahipleri, oradaki tarlanın sahibi ya da gecekondunun sahibi olan va-

Page 56: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası56

tandaşlarımız, hiçbir şeye karışmıyor, “Ben hiçbir şeyden anlamam, hiçbir şeye karışmam; bana vereceğin bir:iki daireyi alırım, gerisini bilmem, hepsini sen yürüteceksin” diyor. Dolayısıyla, müteahhit, böyle bir yetkiyi daha işin başında alıyor ve sizin karşınıza, yapı denetim kuruluşunun karşısına tam yetkili olarak geliyor, bütün pazarlığı yapıyor. Bu pazarlık, hem ekonomik pazarlık, hem de kaliteden ödün pazarlığı olabiliyor.. Burada iki tane pazarlık var.

Değerli arkadaşlar; kanuna aykırı olmasına rağmen, yapı denetim kuruluşları, pratikte yapı müteahhitleriyle anlaşma yapmak durumunda kalmakta; dolayı-sıyla, yaptırım güçleri azalmaktadır ve bağımsız bir yapı denetim sisteminin oluşma koşulları işin başında bitmektedir, yok olmaktadır. Müteahhit, yapı dene-tim kuruluşunu kendisi belirlediği sürece sektörde sağlıklı bir denetim sürecinin oluşması mümkün değildir. Bunu herkes her ortamda söylüyor. Bunu Bakanlığı-mız bürokratları da biliyor, bunu Meclise de taşıyoruz, Mecliste de söylüyoruz. Ancak, bugüne kadar bir düzenleme maalesef getirilememiştir. Bundan sonraki hedefimiz, buradaki tüm katılımcıların, tüm tarafların hedefi, bunu değiştirebi-lecek siyasi baskıyı oluşturmak olmalıdır.

Önceki konuşmalarda; diğer dünya ülkelerindeki yapı denetim sisteminden bahsedildi. Bu ülkelerdeki uygulamalara baktığımız zaman, denetim hizmet be-deli asgari ücretlerin yüzde 1.5 ile yüzde 6’sı arasında değiştiği görülmektedir. Bizim mevzuatta da, bildiğiniz gibi, daha önce yüzde 4 ile 8 arasında değişirken, bu, 4708 sayılı Yasayla yüzde 3’e, daha sonra da yüzde 1.5’a indirilmiştir. Yet-medi, torba kanunla da organize sanayi bölgelerinde bu yüzde 1.5’tan da dörtte üç indirim, yüzde 75 indirim yapılmıştır. Bunun da gerekçesi sanayi yapılarını teşvik etmek. Sanayi yapıları böyle teşvik edilmez. Mühendislik hizmetleri yok sayılarak, sıfıra indirilerek teşvik olmaz. Maalesef, bu kanun da, torba kanun da yürürlüğe girdi, kanunlaştı.

Yine bu süreç içinde peş peşe çıkartılan ek yönetmeliklerle yapı denetim ku-ruluşları sayısı artırılmış ve neredeyse sayı sınırlaması kaldırılmıştır arkadaşlar. Bu düzenlemeyle, ülke çapında belli bir standart yakalamış olan yapı denetim sistemi işlevsiz hale getirilmiştir. Bir ilde yapı denetim kuruluşlarının sayısının artması ile kaliteli bir denetim yapılması arasında tamamen ters bir orantı vardır. Siz sayıyı artırdığınız zaman kalite artmıyor arkadaşlar. Diyarbakır’da da mut-laka arkadaşlarımız görmüştür. Bu kanun, bu madde çıkartıldığı zaman, küçük illerden örnek verilmişti; Hakkari, Ardahan, Tunceli gibi iller örnek gösterilerek, oradaki sayıların 1 veya 2 olmasından dolayı, bu sayıların artması gerektiği, nü-fusun önce 50 bine bölünmesi, daha sonra 20 bine bölünmesiyle rakamların tes-pit edilmesi hedeflenmiş, bu şekilde uygulanmıştır. Ancak, şu anda uygulamada gerçekten bunun eksi yönlerini görmekteyiz; sisteme zarar veriyor. “Efendim, sistemin önü tıkanıyor, mevcut firmalar olduğu için yeni firmalar giremiyor” dü-şüncesi de var. Bunun tek nedeni, 2008 yönetmeliğinde yapılan bir hataydı. O hata da yedeklerin belirlenmesiydi. Yedeklerin belirlenmesi diye bir şeyin söz konusu olmaması lazımdı. Bir kura çekilir, o dönemde ihtiyaç olan sayı neyse o sayıya göre, müracaatını yapmış, o kriterlere uygun firmalar arasından bu se-çim yapılırdı, orada biterdi. Ancak, 2008’de çıkan yönetmelikten sonra yapılan

Page 57: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 57

kura çekimlerinde yedekler de tespit edildi. Yani İstanbul’da deyim yerindeyse 10 yıllık süreç için faaliyet gösterecek firma sayısı ve isimleri tespit edilmişti. Bu yanlıştı. Yani yeni gelecek biri bu sektöre girmek istese giremeyecek.,Farklı sek-törlerde çalışmakta olan meslektaşlarımızdan bazıları yapı denetim sektöründe çalışmaya karar versin diyelim. Sıraya girecek. 166 tane sıra vardı İstanbul’da, 167. olarak sıraya girecek. Bunun yanlışlığı buradaydı. Ondan sonra da bu siste-me geçildi.

Diyoruz ki, vatandaşın anayasal hakkı olan can ve mal güvenliği, etik kural-lardan yoksun olan serbest piyasa koşullarına bırakılmamalıdır, oluşacak haksız rekabet ortamının önüne geçilmelidir.

Demin Altok bey çok güzel anlattı. Etik dedik, ahlaklı davranış dedik. Ma-alesef, geldiğimiz noktada meslektaşlarımız arasında bu kriter halen istenilen düzeyde değil. Dolayısıyla, “meslektaşlarımızın etik davranma noktasında daha duyarlı olması lazım. Biz bir şey yapmayalım, sistemi değiştirmeyelim; arkadaş-lar etik davranmıyor biz ne yapalım?!” deme noktasında olamayız. Çünkü bu süreçte yanlışlıklar yapılıyor, kalitesiz yapılar oluşuyor, bundan sonra da daha çok olacak. Bunun önüne geçmek için de mutlaka mevzuatta değişiklikler ya-pılması lazım.

2000’den beri yapı denetim sistemi kademeli olarak geriye gitmiş ve neredeyse işlevsiz hale gelmiştir. Buna rağmen, ülke genelindeki yapı denetim kuruluşları büyük özveriyle görevlerini yerine getirmek için çaba göstermektedirler. Ancak, inşaat sektörü için önemi tartışılmayacak kadar açık olan yapı denetim sistemin-de denetim sorumluluğunu alan mühendis ve mimarların ödün vermeden görev-lerini yapmaları neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Bilinmelidir ki, sistemden kaynaklı sorunların çözümü geciktikçe, can ve mal emniyeti bakımından riskler büyümekte ve mühendis camiasının saygınlığı yok olmaktadır.

Ben, özellikle İnşaat Mühendisleri Odamızın bu konuya önem verdiğini be-lirttikten sonra, bir de bir slayt göstereceğim. Orada, şu anda yapı denetim sek-töründe görev alan mühendis ve mimarların dağılımını göstereceğim. Ondan sonra da inşaat mühendisleri sayısını vereceğim arkadaşlar.

Şu ana kadar İnşaat Mühendisleri Odamızın yapı denetim sistemine gösterdiği ilgi, alaka ve yaptığı çalışmalar yeterli değildir bizce. Biz diyoruz ki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın, meslek odalarımızın ve özellikle İnşaat Mühendisleri Odamızın yapı denetim sektörüne daha çok önem vermeleri ve benimsemeleri gerekir. Sistemin iyi çalışabilmesi, etkin ve bağımsız bir yapı denetimin ülke genelinde uygulanabilmesi için İnşaat Mühendisleri Odamızın ve ilgili odaların mevzuat değişikliğine katkı koymasını bekliyoruz.

Evet, bu grafikte, sistemde kayıtlı toplam denetçi mühendis sayısını görüyor-sunuz. Bunun içinde inşaat mühendisi, mimar, makine mühendisi, elektrik mü-hendisi var. Toplam sayı 24449. İnşaat mühendisi sayısı 10295. Yine sistemde kayıtlı, bir şekilde girmiş çıkmış olanlar da var. Bu sayı normalde 5 bin civa-rında;. Ama bu arkadaşlar, bir şekilde sistemin içinde yer almaya devam ediyor.

Page 58: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası58

Şu anda yok olabilirler, ama önümüzdeki aylarda, yıllarda tekrar bu sistemde olabilirler. Bunun oranı yüzde 42 arkadaşlar. Yani denetçi inşaat mühendisi sa-yısı, toplam mühendis sayısına göre yüzde 42 oranında. Kontrol elemanlarına bakıyoruz, toplamda 31151; bunun 21444’ü inşaat mühendisi. Yüzde 68. Bunlar, şu anda hangi firmada kayıtlı oldukları önümde yazılı olan mühendisler. Şantiye şefi sayısı toplam 45073, bunun 24856’sı inşaat mühendisi. Burada da yine çok büyük bir oran, yüzde 62 gibi bir oran var. Demek ki burada sistemde kayıtlı, bu sistemi yürütenlerin çoğunluğu, yüzde 55’ten fazlası inşaat mühendisi.

Peki, bu yapı denetim kuruluşlarını eleştiriyoruz da, yapı denetim kuruluşları kim, bunların sahipleri, hissedarları kim? Buna baktığımızda; 243 elektrik mü-hendisi, 542 makine mühendisi (yüzde 15), 565 mimar (yüzde 16), 2231’le rekor düzeyde inşaat mühendisi (yüzde 62). Bu firmaların sahipleri de inşaat mühendi-si. Bunların hepsi de İnşaat Mühendisleri Odamızın mensubu. İnşaat Mühendis-leri Odamız, Sempozyumu düzenleyip de burada bırakırsa yetmez, bunu devam ettirmesi lazım.

Nedir bu? Bu eksiklerimizin giderilmesinin yolu, sizin de bildiğiniz gibi, Meclisten geçiyor. Biz çok uğraştık, bu torba kanuna bir:iki madde, bu sorunları giderecek maddeler koyduralım diye. Torba kanun görüşüldüğü zaman da Meclis koridorlarındaydık. Ama Odamız yoktu, TMMOB yoktu. Burada, bu konuda gerçekten somut olarak katkı koymalarını istiyoruz.

Peki, ne olması lazım, ne istiyoruz? Uzun vadede istediklerimiz var, kısa va-dede istediklerimiz var.

Uzun vadede :arkadaşlar bahsettiler, ben özellikle şu 2. Maddeyi öne çekmek istiyorum: elektronik görevlendirme var. Bu bir kamu hizmetidir. Yapı denetim bir kamu hizmetidir. Kamu hizmetini, denetimi alacak kişinin, şahsın gidip de-netleyeni kendisinin seçmesi olamaz. Nasıl ki gidip de vergi denetmenimizi biz seçemiyorsak, denetim yapacak SGK uzmanını biz belirleyemiyorsak, hâkimi-mizi, savcımızı biz seçemiyorsak, müteahhit de denetimcisini kendi seçememeli. Bir kamu hizmeti olan bu hizmeti üçüncü şahıslar adına, ki müteahhit orada kalmıyor, o binada yaşamayacak, biz sonradan o binayı alıp da orada yaşayacak olanlar adına denetliyoruz. Bunun mutlaka bağımsız olması lazım. Bir elekt-ronik görevlendirme olması lazım. Havuz sistemi olabilir. Bu havuz sistemini tepede yürüten, yönlendiren bir kurum:kuruluş olabilir. Bu, TMMOB olabilir, Yapı Denetim Kuruluşları Birliği olabilir, karma bir şey olabilir, Bakanlık işin içinde olabilir, Bakanlık yapabilir. Kim yaparsa yapsın, kim dağıtırsa dağıtsın; ama bir elektronik görevlendirme olması lazım. Denetleyen ile denetlenenin bir-biriyle ilişki içinde olmaması lazım.

Diğer taraftan, sayı sınırlaması, bazılarına rant sağlıyor gibi görünüyor ola-bilir ancak; böyle bir şey yok. Kim geliyorsa gelsin, o anki koşullar belirlensin, burada hizmet verecek sayıda olması lazım. Siz, yapı denetim kuruluşlarından belli kriterler, şartlar istiyorsunuz; diyorsunuz ki, “Bünyenizde 6 denetçi mü-hendis olacak, 100 metrekare büronuz olacak, 3 tane arabanız olacak” vesaire. Bu gibi kriterler. Bu kriterleri oturdu kurdu, aldı belgesini, bekliyor. Hiç taviz

Page 59: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 59

de vermiyor, etik davranıyor adam, taviz yok. Bir ay, iki ay, üç ay; iş gelmiyor. Çünkü diğer tarafta diğer arkadaşlarımız etik davranmadığı için, bunlar işi alı-yor. Adam da, üçüncü aydan, dördüncü aydan sonra elindekilerin hepsini sattı etti, dayanamıyor, bitiyor. Ya sistemden çıkacak ya da oradaki giderleri karşıla-yabilmek için bu sisteme uyacak. Maalesef, nokta odur.

Panelde de yine konuşulacak, ceza maddeleri başından beri hatalı. 2001’den bu yana tüm taraflar söylüyor; “Evet, haksızlık, yazık, böyle de olmaz ki” di-yor, ama ceza veriliyor. Çünkü mevzuat onu gerektiriyor. Bakanlık ceza ve-riyor, odalarımıza geliyor; odalarımız, onur kurullarında önceleri direndiler, ceza vermiyorlardı, şimdi onlar da ceza veriyor: “Mevzuat bunu gerektiriyor kardeşim, oraya gidip de yerinde denetlenmemiş.” Hırsızın hiç mi suçu yok? Bir sor bakayım, adam bu hatayı yapıyor da, niye yapıyor? Bu sistemden dolayı yapmak zorunda kalıyor. Siz olsanız siz de yaparsınız. Yani Bakanımız gelsin, Sayın Genel Müdürüm gelsin, herhangi bir yapı denetim kuruluşuna gelsin, bu sistemde kalacaksa, bu hataları yapmak zorunda kalır. Dolayısıyla, kaynakta so-run var. Su oradan bulanık geliyorsa, burada yapılacak fazla bir şey yok. Mü-hendislerin: mimarların hata yapma olasılığı yüksek arkadaşlar. Bunu mutlaka kökünden çözmek lazım.

Yapı denetim kuruluşlarını kapatmak, ceza vermek, “1000 tane firma kapat-tık, 5000 tane mühendis cezalandırdık” falan; bu, sistemin başarısızlığını gös-terir. Burada cezaların bu kadar yüksek olması, bu sistemin iyi çalışmadığını gösterir. Bir öğretmen düşünün, hocam bilir, dersinde 20 öğrenci varsa, 15’i başarısızsa, hocam başarısızdır, o öğretmen başarısız sayılır, öğretememiştir. Burada müteahhitlere hiçbir şey yok, müteahhitlerden hiçbir şey istemiyoruz. Yapı denetim kuruluşlarından şu kadar kriterler isteniyor; ama bir müteahhit, izin belgesi aldığı zaman, hiçbir şey istemiyoruz, sadece “Git, ticaret odasına kaydol, vergi levhanı

getir, al belgeni” diyoruz. Onlardan da isteyelim; 5 teknik eleman bulundur-sun, o da şu, şu, şu kriterleri yapsın. Yapı denetim kuruluşunu kapattığınızda komple bütün işleri feshediliyor; sistem öyle, ceza öyle. Müteahhit kapatma alı-yor mu? Almıyor. Hatayı yapan o. Biz 3 gün içinde bildirmemişiz; gözetlemişiz, denetlemişiz, ama görmemişiz, sehven atlanmış, bilerek atlanmış, süresi içinde ilgili idareye bildirmediğimiz için 1 yıl kapatma cezası. Üzerindeki bütün işler fesholuyor. Müteahhidi de böyle bir kapat, bakalım o zaman müteahhit böyle bir hatayı yapıyor mu? Burada çifte standart var arkadaşlar.

Mali sorumluluk sigortası sisteme getirilmelidir. Çok önemsiyoruz.

Mesleki sorumluluk sigortası mühendis:mimarlar için gereklidir.

Hizmet bedeli oranları, bir çalışma yapılarak, orada gerçek rakamlara göre, mühendis mimar meslektaşlarımıza uygun ücretin verilmesi şartıyla, yüzde 2 ile yüzde 4 arasında değişebilir. Bunlar standart olarak belirtilmelidir. Hangi yapı, yapının büyüklüğü, bitiş zamanı, içeriği, bu kriterler göz önüne alınarak belirlenmelidir. Aşırı yüksek fiyatlarla da yapı denetim hizmetlerinin verilmesi önlenmelidir.

Page 60: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası60

Mühendislik diplomasından bahsedeceğiz; okullardan mezun olan mühen-dislerimizin hemen iş yapması konusu var, yani mühendislik hizmeti verilirken yetkinliğe bakılmıyor. Yapı denetim sisteminin temelinde yetkin mühendislik ve mimarlık sisteminin geliştirilmesi yatmaktadır. Mühendislik diploması alan her-kesin sınırsız mesleki yetkiyle donatılması, gelişmiş hiçbir ülkede yoktur. Onun için de yine meslek odalarının vereceği mesleki eğitimlerle bunlar sağlanmalıdır.

Kamu yapıları dâhil, tüm yapılar yapı denetimi kapsamına alınmalıdır. Özel-likle bu kentsel dönüşümde de şu anda yine yapılaşmalar var; bu yapılar, eğer TOKİ eliyle yapılıyorsa, yapı denetimi dışındadır. Artık karar verelim; 13 sene-dir bu sistem yürütülüyor, eksikleri biliniyor, buradan hâlâ bir sonuç çıkartama-mışsak, bu Yapı Denetim Kanunu ya iptal edelim ya da bütün yapıları bu kanun kapsamında değerlendirelim.

Yine Sayın Genel Müdür Yardımcım bahsedecektir, tasarılardan bahsedecek-tir, orada yine TUS sistemi devam ediyor. Yeter artık. TUS sisteminin başarılı olmadığı görüldü. Bireysel olarak bir işi denetlemek daha zordur. Bir kurumsal kimlik geldi şimdi yapı denetim kuruluşlarına; bunu iyileştirelim, bunu iyi yapa-lım, bütün işleri buradan yürütelim.

Meslekiçi eğitimler çok önemlidir. Meslek odalarımızla beraber bu eğitimle-rin verilmesi lazım. Çünkü şu anda denetçi belgelerinin verilmesindeki kriterler yeterli değildir, bunların mutlaka takviye edilmesi lazım. Yapı Denetim Kuru-luşları Birliğine tüzel bir kişilik getirilebilir. Burada hem otokontrolü sağlamak, hem yapı denetim kuruluşlarının iş ve işlemlerini denetlemek için böyle bir birli-ğe ihtiyaç var. Bunu da mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Yapı denetim sürecinin hem denetleme, hem kanun ve mevzuat çalışmaları sırasındaki tüm süreçlerine tarafların dâhil olmasını istiyoruz. TMMOB temsil-cileri, Birlik temsilcisi ve ilgili idare temsilcileri de mutlaka o komisyonlarda görev alsınlar. “Biz yaptık, oldu bitti” olmasın. Çünkü uygulayanlar bizleriz, Uygulanabilir bir mevzuat istiyorsak, tüm tarafların görüşlerini dikkate alma-mız lazım.

Ben, AFAD’ın İstanbul’da düzenlediği Deprem Yönetmeliği Çalıştayını önem-siyorum. Orada tüm taraflar çağrılmıştı; odalarımız vardı, sivil toplum kuruluş-ları vardı, hocalarımız vardı, üniversitenin tüm tarafları katılmıştı. 3 günlük bir sürede çalışma yapıldı ve halen devam ediyor. Böyle bir çalışma, bir mevzuat çalışması yapılacaksa, tüm taraflar katkı koysun istiyoruz.

Uygulamada standart sağlanması lazım. Çeşitli illerde, çeşitli belediyelerde farklı uygulamalar var. Onların değişmesini istiyoruz.

Çok önemli bir şey de şu: Yapılacak bu tür etkinliklerle vatandaşımızdaki güvenli ve sağlıklı yapılarda yaşama arzusu, bilinci ve talebi geliştirilmelidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Page 61: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 61

Mustafa TEMELDiyarbakır Çevre ve Şehircilik İl Müdürü

Sayın Genel Müdürüm, Sayın Genel Müdür Yardımcım, merkez ilçelerimizin değerli başkanları, oda temsilcilerimiz, odalarımızın değerli başkanları, başkan yardımcıları, İnşaat Mühendisleri Odamızın ve Yapı Denetim Kuruluşları Birli-ğinin değerli başkanları ve başkan yardımcıları, sevgili meslektaşlarım, Diyar-bakırlı hemşerilerimiz, basınımızdan değerli katılımcılar; bir inşaat mühendisi olarak ve yapı denetim hizmetlerini denetleyen kuruluş olan Bakanlığımızı ili-mizde temsil eden kurumun başındaki müdür olarak burada aranızda bulunmak-tan, bu Sempozyumda yer almaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.

Ülkemiz, bir deprem ülkesi. Bu gerçekle defalarca, acı bir şekilde yüzleştik. Rabbim bir daha bu acıları bize yaşatmasın. Hepimiz, yakınlarımız, tanıdığımız insanlar bu acıları bir şekilde ucundan kıyısından da olsa yaşadı. Ben de bizatihi bu depremlerin birkaç tanesini yaşayan ve hizmet veren, denetleyen ve sıkıntıları yerinde tespit eden ekiplerde yer alan bir insanım.

Yapı Denetim Kanununda yapılan yeni düzenlemelerle ülke genelinde bu işin ciddiyetinin algılanması arzu edilmiştir.

İlimizde, ilgili idarelerin, özellikle Kayapınar ve Bağlar Belediyelerinin sıkı denetimleri sonucu önemli mesafeler kat edilmiştir.

Bugün itibarıyla ülkemizde ve ilimizde yapı denetimi hususunda istenilen bir seviyede olmasak bile, eskiye göre daha ileri bir konuma gelmiş durumdayız.

Bu toplantının amacı da, sahip olduğumuz bu avantajı yitirmeden, ülkemiz genelinde atmamız gereken adımları tartışmak ve masaya yatırmak. Bu durum-da Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, belediyelerimize, TMMOB’ye, üniversite-lerimize, özel yapı denetim kuruluşlarımıza düşen görevleri gözden geçirerek, şu anda devam eden, ortaya çıkması muhtemel aksaklıkları konuşmak için bu-radayız. Bu süreci birlikte yürüteceğiz ve ülkemizin muhtemel afetlerden en az kayıpla çıkmasını beraber sağlayacağız. Ortaya çıkan ve çıkması muhtemel so-runların aşılabilmesi adına bu tür çalışmaların önemli olacağını düşünüyoruz. Yapı denetimi konusunda, Bakanlığımız, ilgili idareler, üniversiteler, TMMOB ve özel sektör temsilcileriyle bu çalışmaların rutin olarak devam etmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Konuşmamın bu bölümünde, ilimizin yapı denetiminde şu anki durumuyla ilgili bir sunum arz etmek istiyorum.

Nüfusunun yüzde 98’i deprem tehlikesi altında yaşayan, konutlarının yüzde 67’si kaçak ya da ruhsatsız olan, bina stokunun yüzde 40’ı oturulabilir durumda olmayan ülkemizde, yapı denetim sistemi, Marmara depremi sonrasında günde-me gelmiştir.

2001 yılında yürürlüğe giren 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu, 19 ildeki pilot uygulamasının ardından, 1 Ocak 2011’den bu yana tüm yurtta olduğu gibi, ken-timiz Diyarbakır’da da uygulanmaktadır.

Page 62: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası62

2.5 yıllık uygulama dönemi sonrasında kentimizde mevcut durumun nicelik ve nitelik olarak değerlendirmesini yaparsak;

İlimizde yetki belgesi almış firma sayısı 26, faaliyeti geçici olarak durdurulan firma sayısı 6, üzerinde YBF bulunmayan firma sayısı 1, aktif olarak faaliyet yürüten firma sayısı 19’dur.

Bakanlığımızın 81 ildeki uygulamalara ilişkin yayınladığı verilere göre, Eylül 2013 itibarıyla, yapı denetim sistemi kapsamında Diyarbakır’da 4 milyon 736 bin 86 metrekarelik yapının denetimi fiili olarak yapılmaktadır. Yani 26 firmanın bulunduğu kentimizde firma başına 182 bin 153 metrekare yapı denetim alanı düşmektedir. Her bir firmanın 360 bin metrekare denetim yapma yetkisi bulun-duğu dikkate alındığında, bölgemiz genelinde firma kapasitelerinin çok altında çalışıldığı aşikârdır. Kentimizde 26 yapı denetim kuruluşu ortalama yüzde 50 kapasiteyle çalışmaktadır.

30.09.2013 itibarıyla, denetlenen toplam alan 4 milyon 736 bin metrekare, toplam YBF sayısı 1319, denetçi sayısı 239, kontrol elemanı sayısı 78, yardımcı kontrol elemanı sayımız 23’tür.

Firmaların denetledikleri alan miktarlarına bakıldığında; iş hacimleri 9 bin metrekare ile 500 bin metrekare arasında değişmektedir. 50 bin metrekarenin üzerinde denetim yapan 17 firma, 100 bin metrekarenin üzerinde denetim yapan 15, 200 bin metrekarenin üzerinde denetim yapan 10 ve 300 bin metrekarenin üzerinde denetim yapan 5 firmamız bulunmaktadır.

4 milyon 736 bin metrekarelik inşaatın ilimizdeki dağılımına bakıldığında, iki ilçemizde yoğunlaştığı görülmektedir. İnşaat yoğunluğunun yüzde 43’ü Kaya-pınar, yüzde 29’u Bağlar ilçemizdedir. Yani inşaat yoğunluğumuzun neredeyse dörtte üçü bu iki ilçeye yığılmış durumdadır. Diğer ilçelerde de; Yenişehir yüzde 9, Ergani yüzde 3, Silvan yüzde 2, Sur yüzde 1, Bismil yüzde 1 ve diğer dediği-miz, geriye kalan ilçelerimiz yüzde 12’dir.

Merkez dışında, büyük ilçelerde yapı denetim sistemine geçiş yapıldığı; an-cak, uygulamalarda ciddi sıkıntılar yaşandığı görülmektedir. Küçük ilçelerin durumu ayrıca irdelenmesi gereken bir durumdur. Çünkü sistemdeki verilere göre, Hani ilçesinde 2, Eğil ve Kulp ilçesinde sadece 1 adet yapı denetim formu bulunmaktadır. Daha da vahim olanı ise, Kocaköy, Çüngüş, Hazro ilçelerinde şimdiye kadar tek bir kaydın düzenlenmemiş olmasıdır ve bu ilçelerimizde mev-cut inşaatlar olduğunu da biliyoruz. Yani adı geçen ilçelerde yapılaşma, yapı denetim sistemi dışında, diğer deyişle denetimsiz ve kaçaktır.

Yapı denetim sisteminin dörtlü TUS sistemine göre getirileri olmuştur. İlk defa sorunlar ve sorumluluklar tarif edilmiş, bütünlüklü bir denetim sistemi ku-rulmuştur. Yapı denetim sistemi kurumsal bir yapıya kavuşturulmuş, ferdiyetçi-likten çıkılmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığında oluşturulan veri bankasıyla bütün yapılar kayıt altına alınmış, bina bilgileri tutulmuş, sicil ve görüntüleri kaydedilmeye başlanmıştır. Bakanlığımız, yapı üretim sürecine, yerel yönetim-ler:yapı sahibi:müteahhit zincirine uygulama ve üst kamu denetim otoritesi ola-rak fiilen girmiştir.

Page 63: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 63

Isı yalıtımı ve yangından korunmaya yönelik imalatlarda ciddi mesafeler alın-mıştır. Kalıp, demir ve beton uygulamaları yerinde denetlenebilir hale gelmiş, alınan numuneler sayesinde özellikle hazır beton sonuçları kontrol altına alın-maya başlanmıştır.

Müdürlüğümüzce her bir yapı denetim firmasına 2 adet büro, 6 adet şantiye denetimi yapılmaktadır. Geçen yıl 28 büro, 87 şantiye denetimi olmak üzere, 115 denetim gerçekleştirilmiş. Bu yıl, 30 Eylül 2013 tarihi itibarıyla, 25 adet büro, 46 adet şantiye rutin denetimden geçirilmiş, 4 adet şantiye de şikâyet üzerine denetlenmiştir. Şantiye denetimlerinde, merkez ve yapılaşmanın yoğun olduğu ilçelerde mimari ve statik uygulamalarda iyileşmeler olduğu; ancak, mekanik ve elektrik imalatlarında bir bütün olarak sıkıntılar yaşandığı görülmüştür. Firma-ların iş bilinci ve sorumluluğunun önceki dönemlere göre arttığı görülmüştür.

3:4 yıl öncesine göre, münferit olarak uygulanan ısı yalıtımı imalatları, kimi hatalarına rağmen, kent genelinde yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Yapılan uygulamalar ve yaptırımlar, yapı denetim firmalarının elini güçlen-dirmiş, müteahhitlere karşı etkinliğin artması sağlanmıştır. Müteahhitlerde başı-na buyruk imalat yapma anlayışı önemli ölçüde kısıtlanmıştır.

İnşaatlarla ilgili yaşadığımız eksiklikler:

İnşaatlarda ortaya çıkan imalat değişiklikleri için tadilat projesi çizilmemekte, ilgili idare veya müdürlüğümüzce tespit edildikten sonra çizim yoluna gidilmek-tedir.

Isı yalıtım uygulamalarıyla ilgili olarak, kullanılması öngörülen ısı yalıtım malzemelerinin niteliği ve kalınlığı, mimari projede farklı, ısı yalıtım raporunda farklı, kalorifer tesisat projesinde farklılık gösterebilmektedir.

Demir işçiliklerinde yeterli özen gösterilmemekte, aynı şekilde kolon filiz boylarına dikkat edilmemekte, gerekli yerlerde gerekli sayıda pasbaya elemanı kullanılmamaktadır.

İlimizin mevsimsel özellikleri dikkate alınmamakta, havanın sıcak olduğu saatlerde beton dökülmekte, dökülen betonlar sağlıklı bir şekilde sulanmamak-tadır.

Proje denetimleri çok yetersiz, baştan savma yapılmaktadır. Bakanlığımızın ilgili genelgesine göre, hatalı projeleri onaylayıp, idareye uygunluk kararı veren firmalara 1 yıla kadar kapatma cezası verilmektedir.

Bodrum kat dış duvarlarına yapılan su izolasyonu imalatında gereken özen gösterilmemekte, proje dışı ve tekniğe aykırı olarak gelişigüzel yapılmaktadır.

Yapı denetim firmasından denetçi veya kontrol elemanı nezareti olmadan be-ton dökümü gerçekleştirilebilmektedir. Beton numunesinin laboratuar sonuçları istenen değerleri karşılasa bile, döküm sırasında gerekli özen gösterilmemekte-dir.

Page 64: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası64

Çok sık eleman değişimine gidilmesi, firmanın istikrarı ve verdiği hizmet ka-litesini gölgelemektedir.

Sıhhi kalorifer ve yangın tesisat imalatlarında çoğunlukla proje dışı, keyfi de-ğişiklikler yapılabilmektedir.

Isı yalıtım hesabının sağlıklı yapılmaması nedeniyle binaların ısınma konfor-ları bozulmaktadır. Merkezi ısıtma sistemlerinin uygulandığı binalarda zorunlu olan ısı pay ölçer sistemi uygulanmamaktadır.

Sığınak yönetmeliklerine göre sığınaklarda uygulanması gereken mekanik ha-valandırma yapılmamakta, kimi zaman projesi bile çizilmemektedir.

Temel topraklama projelerinde, topraklama hesaplarına ve detaylarına gerekli özen gösterilmemekte, bu işlem projesine aykırı olarak gelişigüzel yapılmakta, gerekli kontrol elemanları genelde işin başında bulunmamaktadır.

Asansör imalatı yapılırken, yönetmeliğin gereği uyulması gereken güvenlik kriterleri göz ardı edilmekte, düşük maliyetli malzemeler tercih edilmektedir.

Elektrik tesisat şaftları yapılmamakta, yapılan şaftlarda da tava yapılmamak-tadır.

İş güvenliğiyle ilgili eksiklikler:

Şantiyelerin çevreleri güvenlik açısından kapatılmamakta, merdiven kenar boşluk ve apartman kuyularının çevrelerine düşmeyi önleyici güvenlik önlem-leri alınmamaktadır.

İşçiler tarafından iş güvenliğiyle ilgili tedbirler alınmamakta, zorunlu olan teçhizatlar kullanılmamaktadır.

İş güvenliğiyle ilgili uyarı levhaları yeterince bulundurulmamaktadır.

Yapısal eksiklikler:

Görevli personelin il dışında bulunması veya işbaşında bulunmaması.

Firmaların personel istihdamında, kâğıt üstünde çalışan ile aktif çalışan diye ayrıma gitmesi.

Firmaların yapı müteahhidiyle girdikleri ticari ilişkiler nedeniyle, denetle-yen:denetlenen olgusunun aşınması. Başkanımız ve hocalarımız bu konudan ye-terince bahsettiler.

Gayri resmi olarak firmaların daire karşılığı proje ve yapı denetim hizmeti vererek, fiili olarak denetleme yetkisini müteahhidin eline teslim etmesi.

Firmaların ve bünyesindeki elemanların yapı denetimini asli çalışma alanı olarak görmemesi, bunun dışında farklı işlerle uğraşması; projecilik, laboratuar işletmeciliği, müteahhitlik, taşeronluk ve benzeri.

İşçilik ve imalat kalitesinde yapı denetim firmalarının etkinlik göstermekten uzak olması.

Page 65: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 65

En önemlisi, firmaların kural dışı tenzilata gitmesi; aşırı rekabet ortamında yapı denetim hizmetinin değersizleşerek, müteahhitlerin yönlendirmesi ve istis-marına açık hale gelmesidir.

İlgili idarelerle ilgili sorunlar:

Merkeze bağlı ilçe belediyelerinde imar konusunda uygulama farklılıkları göze çarpmaktadır. Örneğin sığınak duvarlarındaki farklılıklar.

Merkezdeki bazı ilçe belediyeleri, personel yetersizliği gibi gerekçelerle yapı denetim sürecini sağlıklı yürütememekte, bu da inşaatlarda büyük keyfiliklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Merkez dışındaki ilçe belediyeleri, yapı denetim sisteminin getirdiği yenilik-lere uyum sağlama ve sorumlulukların gereğini yerine getirme konusunda ciddi zorluk yaşamaktadır. Yapılan denetimlerde, aykırılıkların ilgili idare denetimle-rinin yetersiz olduğu ilçelerde yoğunlaştığı tespit edilmiştir. Yapı standardının nispeten daha iyi olduğu ilçelerde ise ilgili idarenin denetimlerinin öne çıktığı görülmektedir. Bu durum, yapı denetiminde firmaların istenen düzeyde inisi-yatif kazanamadığı, inşaatların kaderinin biraz da ilgili idare ve müteahhidin tavrına göre şekillendiği gerçeğini göz önüne sermektedir.

Özellikle merkez dışındaki ilçelerde denetimi üstlenen yapıların durumu çok daha problemlidir. Bu gibi ilçelerde büyük bir başıboşluk görülmekte ve müteah-hitlerin insafına bırakılmış durumdadır.

Sistemde yer alan mühendis ve mimarların mesleki denetim hizmetini kağıt üstünde verdiği, inşaatı denetlemesi gereken yapı denetim kuruluşlarının bürok-ratik işlemleri gerçekleştirip, resmi prosedürü tamamlayan bir araç haline gelme riski taşıdığı gözlemlenmiştir.

İnsan hayatı ve güvenliğini esas alan yapı denetim sisteminde sorumluluğu-nun gereğini kâğıt üzerinde yerine getirmek, yerini bilmediği bir inşaatın dene-timini yapmış gibi göstermek, yasal olmadığı gibi, insani ve meslek etiği açısın-dan da ağır bir ihlaldir.

Gelinen aşama, yapı denetim firmalarının rolleri ve sorumluluklarını bir kez daha gözden geçirmesi gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Sorunların çözü-mü yerine, sorunun parçası olan, çalışma anlayışları ve ilişkileriyle sorunu daha derinleştiren firmalar bu sistem içerisinde uzun süre varlık gösteremeyecektir.

Sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Page 66: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası66

Şükrü ERDEMİMO Yönetim Kurulu 2. Başkanı

Sayın Başkan, Sayın Genel Müdürüm, değerli konuklar, değerli meslektaşla-rım; panelimizin konusu, “Yapı Denetim Sürecine Yönelik Sistematik Yaklaşım Önerileri.” Yapı denetim konusunu bir başlık altında ele almak kolay olmasa gerek. Çünkü başlığın anahtar sözcüğü sistem. Değerlendirmelerimizi, eleştiri-lerimizi ve daha çok da önerilerimizi belli bir sistematik düzende kurgulayaca-ğız ve sizinle paylaşacağız. Bunu yaparken analitik davranacağız, yani çözüm önerilerimizi sunacağız. Eleştirmekle yetinmeyeceğiz; mevcut işleyişin aksayan yönlerini, değiştirilmesi ya da geliştirilmesi gereken yönlerini ifade ederken, uy-gulanabilir önerilerimizi de dile getireceğiz.

Sistematik yöntem, aynı zamanda konuya bütünlüklü yaklaşmayı gerektirir, ki görüş ve öneriler birbirini tamamlar özellikte olacak ve hepsinin toplamından bir sistem önerisi açığa çıkacak.

Sistematik yaklaşmak, neden:sonuç ilişkisi üzerinde hassasiyetle durmaya yol açmalıdır, ki neden:sonuç ilişkisinden bağımsız olarak bilimsel:mesleki bir tar-tışmayı gerçekleştirmek mümkün değildir.

Tıpkı neden:sonuç ilişkisinde olduğu gibi, kuram ile uygulama arasında kuru-lacak bir ilişki, bizleri doğru sonuçlara ulaştıracak, önerilerin gerçekçi olmasını sağlayacaktır.

Açıkçası, bu konularda mevcut konumum nedeniyle avantajlar ve dezavantaj-lar yaşadığımı söylemek istiyorum. Şöyle ki: Bilindiği gibi, İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesiyim, aynı zamanda bir yapı denetim kuruluşu sa-hibiyim, Yapı Denetim Kuruluşları Birliğinde de görev yapıyorum. Uygulamayı biliyorum, ihtiyacın ne olduğunun farkındayım, aynı zamanda yapı denetim ku-ruluşlarında çalışan meslektaşlarımızın sorun ve sıkıntılarına hâkimim. Bunla-rın yanında, bir işveren olarak, beklentilerin hangi noktalarda yoğunlaştığını da biliyorum. Yapı denetim kuruluşları ve İnşaat Mühendisleri Odasının üyelerine ve topluma karşı sorumlulukları bulunmaktadır. Sunuşumda bu konulara da de-ğineceğim, özellikle meslekiçi eğitim bağlamında.

Bu çok kimlikli durum, konuya farklı boyutlardan yaklaşabilmeyi, farklı ba-kış açılarına sahip olabilmeyi, en azından empati yapabilmeyi sağlamaktadır; ki empatinin sorunları aşmada ne kadar önemli olabildiği tecrübeyle sabittir.

Dezavantajlarım ise, mevcut görevimin yüklendiği sorumluluğun ağırlığıdır. Uygulamanın içindeyim.

Değerli konuklar; ilk hareket noktamız ülke gerçekleridir. Nedir ilk gerçek-lik? Türkiye, bir deprem ülkesidir. Bunun ayrıntıları üzerinde durmayacağım, değerli konuşmacılar değindiler, daha da değineceklerdir.

İkinci gerçeklik ise şudur: Mevcut yapı stoku güvenli ve sağlıklı değildir. Bu konu da Sempozyum programında yer almaktadır.

Page 67: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 67

Üçüncü gerçeklik, yapı denetiminin istenen düzeyde olmadığıdır.

Dördüncü gerçeklik ise, mühendislik hizmetlerinin niteliğinin yükseltilmesi ve mühendislik mesleğinin yetkinlik gibi bir sorunu bulunduğudur.

Sizler için hazırladığım sunumda, belli bir sistematik ışığında konuları ele almaya çalışacağım.

Türkiye’nin bir deprem ülkesi olması ile yapı denetimin yapı üretim sürecinin olmazsa olmazı gibi algılanması arasındaki ilişki, bu tartışmanın kolaylaştırıcısı olacaktır.

Denetimin Kamusal Niteliği:Yapı denetimi, kamusal nitelikli bir görev olup, bu alanda görev yapan kuru-

luşların münhasıran denetim faaliyetinde bulunmaları şarttır. Kamusal denetim hizmeti verenler ile alanlar arasındaki parasal:çıkarsal ilişki ortadan kaldırıl-malı; denetim hizmet bedeli, ciddi maliyet analizleri yapılarak, mantıklı hale getirilmelidir.

Yetkin Mühendislik:Yapıların planlanma, uygulama ve denetim faaliyetlerinde görev alan mühen-

disler için eğitimi, deneyimi, etik değerleri ön plana çıkaran, bu değerlere sahip meslek mensuplarını yetki konusunda önceliklendiren yetkin mühendislik zo-runlu hale getirilmeli, bu konuda çalışmalara gecikmeden başlanılmalıdır. Sis-temin özünü oluşturacak yetkin mühendislik belgelendirmesi, ilgili mühendislik ve mimarlık meslek odalarınca yerine getirilmelidir. Mühendis ve mimar sicil-leri, bağlı bulunduğu mühendis ve mimar meslek odası tarafından tutulmalıdır.

Meslekiçi Eğitim:Mühendis ve mimarların, üyesi bulundukları mühendislik ve mimarlık meslek

odalarından periyodik meslekiçi eğitim alması ve alınan eğitimin sınavla belge-lendirilmesi için yasal düzenleme yapılmalıdır.

Özlük Haklar:Uygulamada, mühendis ve mimarların hukuki ve cezai sorumlulukları ayrın-

tılı bir biçimde düzenlenirken, çalışma koşulları ve özlük hakları piyasanın in-safına terk edilmektedir. Mühendis ve mimar asgari ücretinin TMMOB ve bağlı mühendis odalarınca belirlenmesi için yasal düzenleme yapılmalıdır.

Kamu Yapılarının Denetimi:Ülkemizde yaşanan depremlerde kamu yapılarının önemli ölçüde hasar al-

dığı ve yıkıldığı bilinmektedir. Kamu yapılarında ciddi bir denetim problemi olduğu açıkça ifade edilebilir. Bunlar, deprem anında, kullanım amaçları doğ-rultusunda, okul, hastane gibi, çok sayıda insanın bulunabileceği yapılar olduğu gibi, bunların deprem sonrası öncelikli kullanımları da gerekmektedir. Kamu yapılarının denetimi ilgili kamu kuruluşunca denetlenmeye devam edecekse, bünyesinde yapının gerektirdiği sayı ve nitelikte, ilgili meslek odasınca mesleki yetkinliğe haiz olduğu belgelenen denetçi belgeli mimar ve mühendis bulundur-ması zorunlu olmalıdır.

Page 68: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası68

Müteahhitlik:Yoğun mühendislik ve mimarlık bilgi ve emeği gerektiren yapı üretim faaliye-

ti geleneksel müteahhitlik anlayışıyla sürdürülmekte. Müteahhitlik için, okurya-zar olmak ve ticaret odalarına kaydolmaktan başka bir nitelik aranmamaktadır. Ancak, yüklenicilere 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren yetki belgesi verilerek, bunların kayıt altına alınmış olması olumlu bulunmakla birlikte; kurumsal nite-liği ve diğer kurum ve kuruluşlarla olan ilişki biçimleri, yetki ve sorumlulukları ile asgari çekirdek teknik kadrosunun açıkça belirlendiği yasal bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu açıktır.

Mali ve Mesleki Sorumluluk Sigortası:Yapım sürecinde, yapı denetim kuruluşu, laboratuar ve yüklenici firmalar için

mali sorumluluk sigortası; yapı denetim kuruluşu, laboratuar ve yüklenici fir-malarda hizmet akdiyle çalışan mühendis ve mimarlar için mesleki sorumluluk sigortası; yapı sahipleri için doğal afet sigortası yaptırma uygulaması ivedilikle hayata geçirilmelidir.

Cezalar:Bu, 2012 yılı disiplin soruşturma raporu. Bakanlıktan gelen dosyalarda, 54

yapı ve toplamda 293 inşaat mühendisi için soruşturma istenmiş; bunun sonu-cunda, kısaltarak söyleyeyim, toplam 98 üyemiz cezalandırılmış, değişik cezalar almış. Buna göre yüzde 33 gibi bir oranla bu gelen üyelerimizi kendi yönetmeli-ğimize göre cezalandırmışız.

2012 yılı da 81 ili kapsıyor, 2013 yılı da. Her ikisi de 81 ilde denetimin yapıldı-ğı süreler. 2013 yılında 408 dosya gelmiş. 10 kat artmış yani. Bunun sonucunda da, 223 dosya eksik gönderildiği için tekrar Bakanlığa yazı yazılmış. En büyük eksiklik de şudur: Teknik inceleme raporları yoktu, öyle biliyorum. Sonucunda 556 kişi içerisinde 98 kişi, yine 2012’deki kadar üyemiz ceza almış ve ceza alma oranı yüzde 17’ye düşmüş.

Bu, illerden gelen dosyaların durumu. 2012 ile 2013 arasındaki fark.

Çözüm Önerileri:Etkin afet ve deprem tehlikesi altında bulunan ülkemizin acil ihtiyacı olan

kamusal nitelikli, etkin, sürdürülebilir ve izlenebilir bir yapı denetim sistemi, mühendis ve mimar meslek odaları ve ilgili tüm kesimlerin katıldığı katılımcı bir süreç işletilerek hayata geçirilmelidir.

Denetim, toplumsal sorumluluk projesi olarak algılanmalı ve sistem buna göre yapılandırılmalıdır.

Ancak, yukarıda değinmeye çalıştığımız cezalar konusunda geldiğimiz nok-ta, gün geçtikçe ürkütücü boyutlara ulaşmaktadır. 2012 yılında hakkında Oda mevzuatına göre işlem yaptırmak üzere Bakanlıktan Yönetim Kurulumuza ge-len dosya sayısı 54 ve bu dosyalardaki inşaat mühendisi sayısı 293 iken; 2013 yılının ilk 8 ayında dosya sayısı 408’e, bu dosyalardaki inşaat mühendisi sayısı 1074’e ulaşmış durumdadır.

Page 69: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 69

Özlük hakları demiştik. Denetim asgari hizmet bedeli, hiç yeterli olmamakla birlikte, yapının sınıfı, yapım süresi vesaire baz alınarak nasıl belirleniyorsa; aynı yapının denetçi mimar ve mühendisleri için asgari ücret de benzer yöntemle belirlenmelidir. Denetçi mimar ve mühendisler için hâlâ bir asgari ücret belirlen-memiş olması gerçekten düşündürücüdür.

Eğitim:Biz adına yetkin mühendislik dedik. Adı ne olursa olsun, ister yapı denetim

kuruluşlarında, ister ilgili idarelerde, ister çevre ve şehircilik il müdürlüklerinde çalışıyor olsun, yapı denetiminde görevlendirilen tüm mühendis ve mimarların, üyesi bulundukları mühendislik ve mimarlık meslek odalarından periyodik mes-lekiçi eğitim alması ve alınan eğitimin sınavla belgelendirilmesi için yasal dü-zenleme daha fazla gecikmeden yapılmalıdır.

Denetim Hizmet Bedeli:2001 yılından bu yana yasada en çok üzerinde oynanan madde yapı denetim

hizmet bedelleri oldu. Yüzde 3’ten, “Zaten siz kırım yapıyorsunuz” mantığıyla yüzde 1.5’a çekilen hizmet bedelleri, son torba kanunla, organize sanayi bölge-lerinde yüzde 0.375’e çekildi. İşte tam da sözün bittiği nokta diyorum. Bundan sonra ne özlük haklarından, ne de doğru ve yeterli denetimden söz edilebilir.

Tüm bunlara rağmen, halen ülkede yapı denetimin var olmasını istiyorsak, kimsenin “Şurası da eksik kalmış” diyemeyeceği bir yasa üzerinde acilen hep beraber çalışıp, yürürlüğe konulmasını sağlamalıyız.

Hepinize teşekkür ediyorum.

Page 70: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası70

Abdullah SEVİNÇDiyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sek. Yardımcısı

Saygıdeğer hanımefendiler, beyefendiler; ben de Büyükşehir Belediyesi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, benim yapacağım sunum biraz da Diyarbakır’ı tanıtma olacak. Yapı denetimiyle ilgili zaten arkadaşlarımız gerekli bilgiyi fazlasıyla bize verdiler.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, 5216 sayılı Yasanın 2004 yılında kabulüy-le birlikte, 4 merkez ilçeden oluşan, yaklaşık 1100 kilometrekare alana sahip bir belediyeydi. Ancak, Mart 2014’ten sonra bu alan 4 ilçeden 17 ilçeye ve 1100 kilometrekareden 15 bin kilometrekareye çıkacak. 890 bin civarında olan nüfu-sumuz da 1 milyon 592 bine çıkacak.

Tabii, Diyarbakır, sabah da Başkanımız bahsetti, Milattan Önce 3 binli yıl-larda Hurriler döneminde, Dicle kenarında, İçkale dediğimiz bölgede, Viran-tepe höyüğünde kurulmuş bir kent. Daha sonraları, 375 yıllarında da bu anki gördüğümüz surların görünümünü alıyor ve surun bir bölümü yıkılarak, surlar genişletilerek, bugünkü kalkan balığı görünümündeki alana kavuşuyor. Topog-rafik olarak baktığımızda da, Dicle Vadisinden yaklaşık 100 metre yükseklikte bir platoda kurulmuş, Karacadağ volkanik bazaltının püskürttüğü bazalt tabaka üzerinde kurulmuş bir kentimiz.

Tabii, bizim ilk yerleşim yerimiz Suriçi.

Bu gördüğünüz fotoğraf 1939 yılında çekilmiş bir fotoğraf. Burada özellikle kentin genel karakteristik özelliğini koruduğunu görüyorsunuz. Yine çevresiy-le baktığınızda, çevresinde kamu binaları ve istasyonun dışında hiçbir yapının olmadığı da gözükmekte. Fotoğrafa dikkatli bakıldığında, tarihi dokuyla ilgili fazla bir bozulmanın olmadığını da görüyoruz.

Bu da 1952’de çekilmiş bir hava fotoğrafı. Burada da şehrin artık yavaş yavaş surun dışına taşındığını görüyoruz. Yine Suriçi’nde fazla bir bozulma yok. Yine bu 1952 yılına ait hava fotoğrafına baktığımızda, burada, sur dışında, özellikle Yenişehir bölgesinde, İstasyon altında planlı bir gelişmenin olduğunu, ama diğer taraflarda herhangi bir kentleşmenin olmadığını gözlemlemekteyiz.

Tabii, 70’li yıllarda bozulmalar başlıyor sur içerisinde. Özellikle başta kamu binaları yıkılarak, eski ve tarihi kamu binaları yıkılarak, çok katlı yapılara dö-nüşmeye başlıyor. İlk yıkım kamu binalarıyla başlıyor maalesef. 1985’lere kadar da sur içerisinde çok ciddi yıkımlar ve çok katlı yapılaşmalar olmuş. Yaklaşık 8500 civarındaki Suriçi’ndeki yapılardan şu anda yaklaşık 1600’ünde tarihi doku görebiliyoruz; onun dışındaki yapıların büyük bir bölümünün yıkılıp yeniden yapıldığını görüyoruz. Yine 70’lerde çekilmiş fotoğrafa baktığımızda, artık sur dışında yapılaşmaların çoğaldığını, sur çevrelerinin de yavaş yavaş işgal edildi-ğini gözlemlemekteyiz.

Bu da 2006’da çekilmiş bir fotoğraf. Artık tamamen sur dışında çok katlı ya-pımlaşmalar yapılmış.

Page 71: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 71

Tabii, burada önemli bir husus var: Bu yeşil alan olarak sur dibinde gördü-ğünüz alan, 2000’li yıllarda boşaltılarak yapılmış bir alan. Daha önce oralar da işgal altındaydı. Tabii, günümüzde artık Suriçi’nde, dediğim gibi, tarihi doku izi bulunan yapı sayısı oldukça azaldı. Bugünkü uydu fotoğrafında da kentin Suri-çi’nden en az bir 10 kat büyüdüğünü görmekteyiz.

Tarihsel olarak baktığımızda da, Suriçi’nden başlayıp, Yenişehir, Bağlar ve daha sonra da Bağcılar ve Kayapınar yönünde kentimizin büyüdüğünü gözlem-lemekteyiz. Buradaki uydu fotoğraflarından da bunu açıkça görebiliriz.

Peki, bizim geçmişten bugüne kadar yapılan planlama çalışmaları neydi? Di-yarbakır’da planlama çalışmaları ilk olarak 1937’de başlıyor. 1959’da İller Ban-kası’nın yapmış olduğu çalışmalar var. 62’de Suriçi’nde bir plan yapılıyor. Yine 65’te sur dışını kapsayan bir plan yapılıyor Yenişehir bölgesinde. Daha sonra, 83’te yine İller Bankası’nca bir planlama çalışması başlatılıyor. 94’te bu çalışma-lar revize ediliyor. En son 2004 yılında Büyükşehir Belediyesinin yaptığı genel planlama çalışmalarıyla; 5216 sayılı Yasanın getirmiş olduğu zorunlulukla, özel-likle başta 1/25000 olmak üzere, diğer planlama çalışmaları tamamlanıyor.

Tabii, bu arada, biliyorsunuz, GAP İdaresi Başkanlığının kuruluş yasası var, 1989 yılında. GAP İdaresi kurulduktan sonra, 1993 yılında Diyarbakır’ın 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı yapılıyor. Ama bu çevre düzeni planı, sadece kentin mevcut imar planlarının alınarak işlenmesi ve kalan alanların, tarımsal niteliği korunacak alan diye işlenmesiyle son buluyor maalesef.

Daha sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın yakın bir tarihte onayladığı, Adıyaman, Diyarbakır ve Urfa’yı içine alan 1/100000 ölçekli çevre düzeni planı-mız da şu an yürürlüğe girmiş durumda.

Tabii, bizim yapmış olduğumuz nazım ve çevre düzeni planları İl Genel Meclisince de onaylandı, 5302 sayılı Yasa kapsamında. Şu anda planlarımız 1/100000’lik planlarla da uyumlu şekilde gözüküyor.

Bizim yapmış olduğumuz 1/5000’lik nazım plan çalışmalarında, planlı ala-nımız 21706 hektara çıkarıldı. Dediğim gibi, toplam 110 bin hektardı alanımız, yeni yasayla birlikte 15 bin kilometrekareye çıkacak.

Tabii, bu arada, nazım plan çalışmalarından sonra, ilçe belediyelerimiz kendi uygulama imar planlarını yapmaya başladılar. Bunları etaplar halinde bitirdik. Bugün itibarıyla, Bağlar bölgesi haricindeki, yani en kötü yapılaşmanın olduğu bölge hariç, bütün kesimlerdeki uygulama imar planlarımız bitmiş ve imar uygu-lamalarımız da bu süreçte devam ediyor.

Yine Belediyemizin yaptığı önemli bir çalışma, Suriçi Koruma Amaçlı İmar Planı çalışması. Bununla ilgili çalışmayı da tamamladık. 1952 yılına ait gördüğü-nüz hava fotoğrafındaki ve 1952 tesis kadastrosuna uygun olarak yeniden düzen-lendi. Oradaki mevcut yapıların kat yükseklikleri, mevcut plandaki 6 kata kadar yapma imkânı veren kat yükseklikleri düşürülerek, 52’deki durumuna getirildi.

Page 72: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası72

Suriçi Koruma Amaçlı İmar Planı sınırlarını görüyorsunuz burada. Yaklaşık 160 hektar. Bu alan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızca afet riskli alan ilan edil-di. Burada özellikle tarihi ve kültürel mirasın korunmasına yönelik, çok katlı yapıların azaltılması, anıtsal yapı çevresindeki yapıların temizlenmesi, ama bun-ların tümünün de Koruma Amaçlı İmar Planı doğrultusunda yapılması öngörül-müştür.

Yine bu alanda Toplu Konut İdaresiyle yürüttüğümüz iki çalışma var; Alipaşa Lalebey ve İçkale’de yürüttüğümüz kentsel dönüşüm çalışmaları. Bu çalışmalar da önümüzdeki yıl sonlandırılacak.

Tabii, yine Koruma Planımızın nazım planı, uygulama planı var.

Burada yaptığımız önemli bir çalışma da şu: Biz, ada bütününde 1/500 ölçekli çalışmalara kadar indik, parselde nasıl yapılaşacağına kadar öneriler yapıldı ve bunu da kurul onayıyla kesinleştirdik. Bundan sonra yapılacak bütün çalışma-larda 1/500 ölçekli onaylanan paftalardaki yapı kütleleri ve yükseklikleri olacak.

Tabii, planlama çalışmalarının getirdiği en büyük avantajlardan birisi de, kent-sel donatı alanlarının oluşturulması. Özellikle gelişme bölgelerinde. Bu noktada da belediyelerimiz, ilçe belediyelerimiz çok büyük donatı alanları elde ettiler Düzenleme Ortaklık Payından ve bazen de bağış yoluyla. Kentte de bu noktada kamuya açık alan miktarı oldukça arttı.

Diyarbakır’a genel olarak baktığınızda, özellikle 1990 yılından sonra ciddi bir göç alışı söz konusu. Burada 380 bin nüfus varken, 2012 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminde de bu rakamın 892 bin olduğunu görüyoruz. Burada en fazla nüfus artışı Kayapınar ilçemizde. Nüfusu azalan ilçemiz de Sur ilçemiz. Çünkü Sur’da kat yüksekliklerinin düşürülmesi ve surların etrafının temizlen-mesi sonucu, oradaki nüfusun yine yakın bölgelere taşınması söz konusu oldu. Çalışmalara baktığımızda da, burada, Kayapınar’ın, yeni gelişme alanı olarak, nüfusunun 30 binden 204 binlere ulaştığını görüyoruz.

2013 yılı itibarıyla baktığımız zaman, yine Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Siste-minde sanırım 49 bin civarında bir yapı söz konusu. Buna baktığımızda da 248 bin gibi bir konut sayısı var. Aile büyüklüğü sayısının 6 olduğunu düşündüğü-müzde, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemindeki veriler ile oturanlar arasında da bir fark olduğu gözlemleniyor. Burada birçok vatandaşımız, özellikle de Bingöl-lüler henüz nüfus kayıtlarını Diyarbakır’a almış değil. Özellikle nüfus sayımla-rında kendi köylerinde yazılmayı tercih ediyorlar.

Yine son 10 yılda inşaat ve iskân ruhsatına baktığınızda, yıllar itibarıyla arttı-ğını görüyorsunuz inşaat ruhsatlarının. Alınan inşaat ve iskân ruhsatları oranına da baktığımızda, genelde 4 inşaat ruhsatı alınıyorsa, bundan ancak 1 tanesinin gelip iskân ruhsatı aldığını gözlemliyoruz. Ama bu 2011 yılında çıkan Yapı De-netim Yasasıyla birlikte bu oranın yükseleceğini düşünüyoruz.

Zaten yapı denetim firmalarıyla ilgili bilgiler de verildi.

Page 73: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 73

Kentimizin en önemli sorunlarından birisi, ruhsatlı yapılardan ziyade, ruhsat almadan yapılan yapılar, demin Çevre ve Şehircilik İl Müdürümüzün bahsettiği konular. Özellikle kentimizde 1950’li yıllarda açılan davalar var, kadastro mah-kemesinde yürütülen. Kent merkezinde birçok arazi konusunda Hazine ve va-kıf arasında ve vatandaşlar arasındaki bu mahkemeler henüz sonuçlanmış değil. Dolayısıyla, burada özellikle kaçak yapılaşmalar noktasında ciddi sıkıntılar var.

İkinci konu, kamu arazileri konusu. Kamu arazileri konusunda yine kaçak yapılaşma oranı yüksek. Bir de yeni bağlanan kırsal mahallelerde bugüne kadar gelip de ruhsat alıp inşaat yapan herhangi bir konuta rastlanmadı.

Genel olarak baktığımız zaman, özellikle kentimizdeki ruhsatlı ve ruhsatsız yapı oranlarına da baktığımızda, gözlemlerimiz hemen hemen yarı yarıya oldu-ğunu gösteriyor. Burada yine kent merkezi iyi; ama ilçe belediyelerimiz, yani 2014 Martından sonra Büyükşehre bağlanacak ilçe belediyelerimizin hemen he-men 13’ünde de ruhsatla ilgili ciddi sıkıntılar var, imar uygulamalarıyla ilgili cid-di sıkıntılar var. Bu da önümüzdeki günlerde bizi zorlayacak konulardan birisi olarak gözüküyor.

Söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Herkesi saygıyla selamlıyorum.

En derin saygılarımla.

Page 74: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası74

Mustafa BAYGELDİTMMOB Yapı Denetim Çalışma Grubu Başkanı

Öncelikle bu sempozyumu düzenleyen İnşaat Mühendisleri Odası Diyarbakır ve Ankara Şubelerinin sayın yöneticilerine , özveri ile çalışan kıymetli personel-lerine ve çeşitli çalışmaları ile sempozyuma katkı koyan

Değerli arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Bu sempozyumda konuşulanların, sunumların, bildirilerin ve kararların ülke-mize, insanlarımıza, mühendis ve mimar arkadaşlarıma mutluluklar sağlaması temennisiyle sözlerime başlıyorum.

Sayın konuklar ve sevgili arkadaşlarım;

Bu sempozyumda bana ayrılan süreyi de ekonomik kullanmaya özen göste-rerek diğer konuşacak arkadaşlarıma da zaman tanımak için sizlere çok kısa ve özet olarak “Mühendislik, Meslek içi eğitim ve Mühendislik etiği” konularında bazı bilgileri sunmak istiyorum.

Değerli konuklar ve sevgili meslekdaşlarım;

Mühendis kimdir?

Ülkemizdeki çeşitli kaynaklara göre : “Mühendis; insanların her türlü ih-tiyacını karşılamaya dayalı; çeşitli yapılar yol, köprü, bina, peyzaj, çevre gibi, şehircilik ve imar dışı alanların ilkeleri, Bayındırlık, Tarım, beslenme gibi, gıda, fizik,kimya,biyoloji, elektrik, elektronik gibi, uçak, gemi, otomobil, motor, iş makineleri gibi teknik ve sosyal alanlarda uzmanlaşmış, belli bir eğitim görmüş kimsedir.”

Şeklinde tanımlanmaktadır.

Modern anlamda mühendis, bilim insanlarının ürettiği teorik bilgiyi, ara tek-nik eleman niteliğindeki diğer fen adamlarının uygulayabileceği pratik bilgiye dönüştüren kişidir.

Arthur mellen’e göre Mühendislik : “Beceriksiz birinin iki dolara kötü yaptığı bir şeyi, bir dolara iyi yapma sanatıdır.

Mühendislik; ihtiyaçların karşılanmasında emniyet, ekonomi ve estetiğin göz önüne alınmasıdır.

Mühendislikte “TERS MÜHENDİSLİK” diye bir kavram vardır. Bu kav-ram mühendisliğin temelidir. Felsefi açıdan klasik mühendislik teklikten bütün-selliğe ulaşmaktır.

Ters mühendisliğin ilkesi ise bütünsellikten tekliğe ulaşma gayesi taşır. Sa-natsal tasarım ve aynı zamanda endüstriyel tasarım anlamında bir çok sanatçı “doğadan esinlendik ve ilham aldık” söylemi içindedir. Aslında bu noktada

Page 75: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 75

AR:Ge anlamı ile evrim bilim, mevcut bilim tarafından ters mühendisliği te-melleriyle inceleyerek, mevcut bilimsel doğrusal mühendislik anlayışını var et-mektedir.

Ülkemizde; Türkçe ve yabancı dilde eğitim veren Üniversitelerin mühendislik fakültelerinden lisans düzeyinde mesleki ve teknik eğitim alarak diploma alan-lara mühendis ünvanı verilmektedir.

Yine denkliği kabul edilen ve diğer yurt dışındaki üniversitelerden diploma almış kişiler de mühendis olarak tanımlanmaktadır.

Mühendislik alanları ve görevleri 28.06.1938 tarih ve 3945 sayılı resmi gazete de yayımlanan “ 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık hakkındaki kanun” la düzenlenmiştir.

Çeşitli disiplinler için meslek odalarının kurulması hakkında da 6235 sayılı TMMOB kanunu çıkarılarak 04.02.1954 tarih ve 8625 sayılı resmi gazete de yayımlanmıştır.

1954 yılından 31.12.2012 tarihine kadar 24 meslek odasına kayıtlı 423 360 mühendis bulunmaktadır.

2013 yılında mezun olanlarla henüz odalara kaydını yaptırmamış mühendisler de dikkate alındığında bu sayının 450 000 civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Meslek odalarına kayıtlı üyelerin sayısal toplamları aşağıdaki tablo da göste-rilmiştir. TABLO

ODALAR 31.12.2011 31.12.2012Bilgisayar M.O. 0 3078Çevre M.O. 8025 10437Elektrik M.O. 44386 44617Fizik M.O. 1977 2017Gemi M.O. 2915 2997Gemi Mak İşl. M.O. 1277 1466Gıda M.O. 11820 12738Harita ve Kadastro M.O. 11770 12238

İç Mimarlar O. 2460 2694İnşaat M.O. 82785 85921Jeofizik M.O. 4671 4940Jeoloji M.O. 14982 15992Kimya M.O. 20058 20686Maden M.O. 12750 13476Makina M.O. 81695 86383Metalurji M.O. 3886 3953Meteoroloji M.O. 520 547Mimarlar O. 39819 41290Orman M.O. 10921 11424

Page 76: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası76

Petrol M.O. 1037 1056Meyzaj M.O. 4353 4599Şehir P.O. 5098 5343Tekstil M.O. 1695 1723Ziraat M.O. 31470 33745TOPLAM 400320 423360

MESLEK İÇİ EĞİTİMÜniversitelerimizden mezun olan genç mühendislerin, çalışma alanlarında

yetkin olabilmelerini teminen, aldıkları eğitime ilave olarak meslek odalarında düzenlenen meslek içi eğitim proğramlarına katılarak uzmanlaşmalarını sağla-yabilmek için:

TMMOB , 6235 sayılı yasa kapsamında meslek odalarına kayıtlı mühendis, mimar ve şehir plancılarının meslek alanlarına yönelik, toplumun gereksinim-lerini karşılamak doğrultusunda araştırma, inceleme, projelendirme, tasarım, raporlama, eğitim, uygulama ve teknik sorumluluğu üstlenilen işlevler kapsa-mında olan ve uzmanlık gerektiren hizmetler için yetkili üyelerinin saptanması, eğitimi ve belgelendirilmesi üyelerinin gelişen ve değişen teknolojik gelişmelere ve meslek alanlarının ihtiyaç duyduğu mesleki ilgilenme ve uygulamalara yö-nelik, üyelerinin mesleki bilgi ve deneyimlerinin güncellenmesi için meslek içi eğitim proğramlarının düzenlenmesi ve eğitime katılmış üyelerinin belgelendi-rilmesi için “MESLEK İÇİ EĞİTİM VE BELGELENDİRME YÖNETME-LİĞİ” hazılamıştır.

Bu yönetmeliğin amacı: Ülke ve toplum yararları doğrultusunda meslek alan-ları ile ilgili denetimin yapılabilmesi, yetkili üyelerinin tanımlanması, üyelerin mesleki ve bilimsel çalışmalarına, yaptıkları işlere ve tamamlayıcı eğitimlerine dayanan uzmanlıklarının odalarca belirlenmesi, belgelendirilmesi ve gerektiğin-de yetkili üyelerin kamu oyuna önerilmesinin sağlanmasıdır.

Meslek odaları bu yönetmelik gereği olarak meslek içi eğitim komisyonları oluşturmuş olup, verilecek proğramların içeriği ile içerik hakkında bilgilendir-me ve ders verecek uzmanlaşmış kişiler, Üniversitelerden, serbest çalışanlardan, Kamu Kurum ve Kuruluşlarından temin edilmekte ve ihtiyaç duyulan değişik alanlarda kurslar, seminerler, paneller ve sempozyumlar düzenlenerek üyelerin bilgilendirilmeleri, gelişmeleri, uzmanlaşmaları ve deneyim kazanmaları sağ-lanmaktadır.

Bu meslek içi eğitim proğramlarının gelişen ve değişen şartlara göre sürekli-liğinin sağlanması neticesinde hem üyelerin odaları ile ilişkileri gelişmekte ve hem de alanlarımızın ihtiyaç duyduğu uzmanlaşmış üyelerimizin sayısı çoğal-maktadır.

Süreç içerisinde meslek odalarında bir adım daha ileriye gidilmesi, yetkinlik alanlarının saptanması ve o alanlardaki eğitimin sürekliliği ile yetkin mühendis kavramı ve tanımının yerleştirilmesi gerekmektedir.

Page 77: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 77

MÜHENDİSLİK ETİĞİMühendislik etiği kavramı, Mühendislerin halka, müşterilere, işçilere ve mes-

lektaşlarına karşı uymaları gereken kuralları anlatır.

Mühendislik etiğinin tek bir standardı yoktur.Dallara göre değişen değişik ku-ralları vardır.

Her ne kadar etik anlayışının tam olarak ne zaman başladığı bilinmese de Dünyanın farklı yerlerinde bir çok farklı toplulukta çok eski çağlardan beri etik anlayışının var olduğu bilinmektedir.

Uygulamalı etiğin farklı uzmanlıklardaki etik sorunları inceleyen iş etiği, tıb-bi etik, mühendislik etiği ve yasal etik gibi bazı alt dalları mevcuttur.

Mühendisler Üniversitelerimizden mezun olurken, “meslek andı” tanımlı şu metni kutsamışlardır.

MESLEK ANDI

“Bana verilen mühendislik ünvanının sağladığı yetkilerin ve yüklediği sorumlulukların bilincinde olarak, ülkemin ve tüm dünyanın yararı için tarafsız ve doğru davranmaya, meslek yaşamım boyunca doğaya ve insanlığa zarar vermemeye, bilgi ve becerilerimi sürekli geliştirerek mesleğimin saygınlık ve etkinliğini ve toplumun yaşam kalitesini yükseltmeye özen göstereceğime and içerim.”

Buradan da anlaşılıyor ki Mühendisler işin başlangıcında etik davranışlar içinde olacaklarını, mesleklerini icra ederken kamu yararını gözeteceklerini, çıkar ilişkilerine girmeyeceklerini, insanların mutluluğuna ve doğanın korunmasına özen göstereceklerini beyan etmişlerdir.

Ben yine de bazı önemsediğim değerleri bir defa daha vurgulamak istiyorum.

Değerli konuklar sevgili arkadaşlarım;Mühendislik duyarlılığı;- İnsanların ihtiyaçlarını ve isteklerini en iyi ve uygun şekilde karşılayacak

nitelikli, kaliteli, ekonomik ürünleri, hizmetleri ve projeleri üretecek şekilde bil-gilerini, deneyimlerini bu insanların mutluluğu için kullanmak,

- İhtiyaç duyulan ürünlerin tasarımı, imalatı, kullanımı ve gerektiğinde geri dönüşümünü sağlayacak projeler üretmek,

- Yer altı ve yer üstü kaynaklarımızın verimli kullanılmasını ve sürekliliğini sağlamak,

- Tabiat ve kültürel varlıklarımızın korunmasına özen göstermek,

- Ürettiği hizmet ve projeler ile insanların can ve mal güvenliğini sağlamak,

- Sosyal ilişkilerinde güvenilir olmak,

Page 78: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası78

- Kendi meslek alanlarında en iyi ve en ekonomik hizmeti sunmak,

- Meslektaşlarının mağduriyetine sebep olacak davranışlarda bulunmamak,

- Teknik gelişmeleri takip ederek kendisini sürekli geliştirmek,

- Ülkenin kalkınmasına yardımcı olmak ve asla çıkar ilişkilerine girmemek,

- Ürettiği hizmetlerle rant ekonomisine alt yapı oluşturmamak,

- Ülke çıkarlarını ve kamu yararını öncelikli olarak dikkate almak ve savun-mak,

vb. şeklinde olmalıdır.

Değerli konuklar sevgili meslektaşlarım;

Aslında bu konularda söylenecek pek çok sözler olmakla birlikte sürenin kısa-lığı ve diğer arkadaşlarımın da söylemlerine fırsat vermek için konuşmamı bu-rada bitirirken, mühendis arkadaşlarımın ve yurttaşlarımızın her zaman duyarlı olacakları ümit ve temennisiyle saygılarımı sunuyorum.

Page 79: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 79

Nimet TAŞBağlar Belediyesi Başkan Yardımcısı

Sayın Başkan, değerli konuklar, sayın arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlı-yorum.

Öncelikle şunu belirteyim: Çok sıkıntılı, zorlu bir ilçeden geliyorum ben, Bağlar ilçesinden. Bağlar ilçesi, bugünkü mevcut nüfusu itibarıyla, şu anda 50 ilden daha büyük nüfusu olan, ama sıkıntı ve sorunları itibarıyla da Türkiye›nin en sıkıntılı bölgelerinden bir tanesidir.

Bunu neye dayanarak söylüyorum? Aslında Abdullah bey bu konuda biraz bilgi verdi. 1994 yılında burası ilk ilçe olarak kurulduğu zaman, bu bölgedeki yapılaşmaların büyük bir çoğunluğu kaçak yapılardı. Burada ruhsat alan ya-pılar olarak sadece kooperatif şeklinde yapılar söz konusuydu, bunlar ruhsat-lıydı. Onun dışında, geri kalan yapıların hemen hemen yüzde 90’ı ruhsatsızdı. Bu itibarla bu şekilde yapılaşmış olan Bağlar ilçesinde, nüfus, daha sonra, 90’lı yılların sonuna doğru, çatışmalı ortamın da getirdiği sıkıntılarla beraber hızlı-ca arttı ve artık öngörülemez bir noktaya vardı. 2000’li yılların başıyla beraber burada, yerel yönetimlerdeki farklılaşmardan ötürü, yavaş yavaş planlı alanlar oluşturulmaya başlandı ve ilk defa yapı denetimle ilgili ciddi adımlar atılmaya başlandı, ruhsatlı yapılar söz konusu olmaya başladı. Bundan Bağlar da fayda görmeye başladı. 2006 yılında bölgeye ilişkin nazım imar planı Büyükşehir Be-lediyesi tarafından onaylandıktan sonra, ilçeler olarak 1/1000 ölçekli uygulama imar planları yapılmaya başlandı ve 2007 yılında Bağlar ilçesinin de uygulama imar planları bitirilerek hayata geçirildi.

Bu ilkti. Çünkü 2004 yılında ben Bağlar Belediyesinde işe başladım ve biz başladıktan çok kısa bir süre sonra, özellikle gelişme alanı olarak adlandırılan, bugün Bağcılar bölgesi diye bilinen yerde yapılaşmanın önünü kestik. Yaklaşık olarak 3 yıl boyunca hem ruhsat vermedik, hem de kaçak yapılaşmanın önünde çok ciddi yaptırımlar uyguladık. O sayede imar uygulamalarını bitirebildik. Bu, gerçekten, Bağlar için bir ilkti. Çünkü nüfusunun yüzde 75’inden fazlasının ka-çak ve niteliksiz yapılarda oturduğu bir ilçe için, bir gelişme alanında imar plan-larının yapılması ve buna dönük olarak da imar uygulamalarının hayata geçiril-mesi bir ilkti ve çok zorlu bir aşamaydı. O dönem itibarıyla yerel yönetimlerin bu konudaki duyarlı ve tutarlı tutumları bu sonucu doğurdu.

Daha sonrasında, zaten bilginiz üzere, 2011 yılında yapı denetim sistemi ha-yata geçinceye kadar, bizim özellikle imar planının bitmesinden sonra yapmış olduğumuz uygulamalar sonucunda artık Bağcılar bölgesinde neredeyse hiçbir şekilde ruhsatsız yapı kalmadı. Yani artık herkes şunu biliyor: Bağlar ilçesinde, gelişme alanında bir kişi yapı yapmak istiyorsa, ruhsat almak zorunda ve ruhsa-tın gereklerini yerine getirmek zorunda. Bu noktaya gelinceye kadar gerçekten çok ciddi sıkıntılar yaşandı ve bugün itibarıyla biz bu konumdayız.

Zaten burada sunumlarda gösterilmişti, özellikle Bağlar ilçesinde yapı kullan-ma izin belgesi alma oranının ne kadar düşük olduğu burada gösteriliyor. Ama bu sadece Bağlar’ın sorunu değil; bu şu an Türkiye’nin sorunu. Çünkü Türki-ye’nin geneline baktığınızda, yapı kullanma izin belgesi alma oranının ne kadar

Page 80: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası80

düşük olduğu zaten ortaya çıkacaktır. Bundaki tek etken aslında yerel yönetimler ya da bu işi denetleyen kişi ve kurumlar değil. Bundaki asıl etkenlerden bir tane-si, sürekli bu yasalardaki değişiklikler. Bunu neye dayanarak söylüyorum? 2004 yılında çıkan bir yasada çok net bir şekilde şu ifade edilmişti: “Bundan böyle yapı kullanma izni olmayan hiçbir yapıya hiçbir şekilde elektrik ve su verilmeye-cekti.” Yalnız, buna ilişkin yasa değişikliği yürürlüğe girdikten çok kısa bir süre sonra baskılara dayanılamadı ve geri adım atıldı. Bugün itibarıyla yapı kullanma izin belgesi olmadan, hemen hemen bütün yapılara çok rahatlıkla elektrik ve su verilebiliyor. Bu da sizin denetim işinizi zaten baştan sekteye uğratıyor, denetim olayının bundan böyle daha sağlıklı yürümesinin önü kapanmış oluyor.

2011 yılında yapı denetim sistemine geçişle beraber :ki buna ilişkin eleştirile-rimi yapacağım: gerçekten çok daha nitelikli bir denetimin, çok daha kontrollü ve çok daha düzeyli bir denetimin geleceği varsayımıyla işe başladık ve bu an-lamda biz de kendi üstümüze düşen görevleri yerine getirmeye çalıştık. Ama gördük ki, Türkiye’nin genelinde olduğu gibi, burada da benzer sorunlar hayata geçti ve yapı denetim sistemi daha başlamadan aslında çökmeye başladı. Çünkü biz şeye döndük, sadece evrak takibi yapan kurumlara döndük. Aynı şekilde, yapı denetim kuruluşları da, bu evrakları takip edip, ilgili kuruma teslim etmek-le yükümlü personeller haline geldi. Çünkü şu anda bütün işleri, yap:sat olsun, müteahhitlik işlerinin tümünde olsun, yapı denetim kuruluşları sadece ve sadece evrak yönüyle takip etmeye dönük bir çalışma içerisine girmekte. Bunun aksini yapan kuruluş hiç mi yoktur? Tabii ki vardır. Ama onun da aslında şöyle bir sıkıntısı var: Yine burada söylendi, Başkanımız da burada ifade etti, siz eğer bir yapı denetim kuruluşu olarak burada kaliteli iş yapmak istiyorsanız, denetimi-nizi gerçekten üst seviyede tutmak istiyorsanız, sizin birçok şeyden, özellikle de para kazanmadan ödün vermeniz gerekiyor. Yani sizin bunu para kazanmadan yapmanız gerekiyor, bu işi bir gönül işi olarak yapmanız gerekiyor. Başka türlü, hiçbir yapı denetim kuruluşunun bu sistem içerisinde para kazanarak bu işi hak-kıyla, ruhuna uygun yapması mümkün değil. Bunu kim iddia ederse de ben onun karşısında dururum ve bunu bu şekilde ifade ederim.

Bunun başlıca sebeplerinden bir tanesi de şu: Biz, belediye olarak, yerel yöne-timler olarak ne zaman ki artık evrak işi yapmaya dönük olduk, bu andan sonra yapı denetim firmaları tamamen müteahhidin eline geçti. Burada arsa sahipleri, yapı sahipleri hiçbir şekilde şu an işin içerisinde değiller. Şu an tek muhatap yapı müteahhitleri ve yapı müteahhitlerinin söylediği her şey kesinlikle ve kesinlikle yapı denetim kuruluşu tarafından yerine getirilmek zorunda. Zaten aksi halde hemen işin feshine gidiliyor. Bu da ayrı bir problem. Buna ilişkin de birkaç şey söyleyeceğim.

Nihayetinde, bu parasal çıkar ilişkisi son bulmadığı sürece :ki burada çok dile getirildi bu: hiçbir şekilde yapı denetim sisteminin gerçek anlamda denetim hizmetini yerine getirebileceğine inanmıyorum.

Yapı denetim sistemiyle ilgili özellikle şunu vurgulamak istiyorum: Yapı de-netim sistemini hazırlayan kişiler ya da kurumlar Ankara merkezli genellikle. Ankara’da oturup bu işle ilgili bir yönetmelik taslağı hazırlanıyor, ona dönük tas-

Page 81: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 81

lağın ilgili kurumlara gönderildiği söyleniyor ve bu kurumlardan alınan görüşler doğrultusunda bu taslakların yasalaştığı bize sürekli söyleniyor. Ben, bir ilçe belediyesi olarak, bugüne kadar hiçbir şekilde bir taslak hakkında görüş beyan edemedim. Onu bırakın, basın yolu haricinde, hiçbir taslak da bizim önümüze gelmedi. Eğer ben yerelde bu işin uygulayıcısı olan kurumsam, bu işi ben uygu-layacaksam, bu denetim görevinin bir kısmı bana aitse ve burada yaşayan insan-ların da hayatları bir şekilde bize emanet ediliyorsa, çıkacak olan yönetmeliğin en azından içerik ve uygulamaya dönük kısımlarının bize bildirilmesi gerekiyor veya bizden görüş alınması gerekiyor.

Çünkü hiçbir zaman için buradaki sistem Ankara›dan görüldüğü gibi olmuyor ya da İstanbul›dan görüldüğü gibi olmuyor. Çünkü siz burada bu işi uygularken, buranın özgün koşulları var, kültürel farklılıkları var, her şeyden önce buranın sistematik olarak bir teknik altyapısı var. Bir Ankara Belediyesindeki ya da bir İstanbul Belediyesindeki eleman sayısı ile bugün Doğu’da ya da bu bölgede bir belediyedeki eleman sayısı bir olmuyor. Ben, 2004 yılında işe başladığımda ikin-ci mühendistim, ikinci mühendis olarak işe başladım; bugün itibarıyla, çok zor koşullarda sayımızı teknik personel olarak 30’a çıkarabildik. Personel alımı ko-nusunda çok ciddi sıkıntılar olmasına rağmen 30’a çıkarabildik ve ne yazık ki, bunların bir kısmı hâlâ hizmet alımı diye adlandırdığımız şekille, usulle çalışma gösterebiliyor. Çünkü ben teknik eleman alamıyorum, benim bütçem buna el-vermiyor, buna müsait değil. Peki, ben 2 mühendisle, 3 mühendisle 300’e yakın inşaatın olduğu bir bölgeyi nasıl kontrol edeceğim? Bunun da kimse bana izaha-tını yapmıyor.

Dediğim gibi, Ankara’da bu kurallar, bu yasa ve yönetmelikler hazırlanırken, hiçbir şekilde yereldeki gerçekçi uygulamasıyla örtüşmüyor. Buna örnek olarak da şunu söyleyebilirim: Son 2 ay içerisinde iki tane ciddi yasa değişikliği söz konusu oldu. Biri İmar Kanununda, biri de Plan Yapım Yönetmeliklerine İlişkin Yasada. İki yasa değişikliği 2 ay içerisinde oldu; ama iki yasa değişikliği de bir-biriyle çelişir vaziyette. Şu an tekrar görüşme yapıyoruz; bu yakın zamanda tek-rar ciddi bir değişiklik gelecekmiş, bu var olan çelişkiler orada giderilecekmiş. Ben, yasa değişikliğinin bu kadar rahat yapılabildiği ve bunu yaparken de hiçbir şekilde gerçekten bu işin yerelde ayaklarının nasıl yürüyeceğinin düşünülmediği başka bir ülke görmedim. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.

Yapı denetmenleriyle ilgili bir ceza usul yöntemi var. Yapı denetmenlerinden biri eğer yanlış bir işlem yaparsa, onunla ilgili bütün denetim süreçleri fesholu-yor ve hiçbir şekilde çalışma yürütülemiyor. Bu 1 yıl olabilir, 2 yıl olabilir. Yal-nız, şöyle bir sıkıntı var: Aslında bu ceza ona verilmiyor ya da yapı müteahhidine verilmiyor; burada cezaya maruz kalan kişi aslında ilgili yerel yönetimler. Bu ki-şilerin elinde 100’e yakın iş oluyor ve siz o kişiye ceza verdiğinizde, bu 100 tane yapı müteahhidinin işini de aslında feshetmiş oluyorsunuz. Tabii, bununla ilgili dünya kadar evrak, dünya kadar prosedür ve bürokrasi işi söz konusu. Zaten biz yapı müteahhitlerine bu projeleri uygulatmak konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Çünkü yetkimiz o kadar yüksek değil ya da en azından teknik kapasi-temiz o kadar güçlü değil. Hâl böyleyken, diğer yapı müteahhitlerinin hiçbir suçu

Page 82: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası82

yokken işi askıya alındığı zaman, siz artık ona söz geçiremiyorsunuz. O kişi, ruhsatı iptal olsa dahi, askıya alınsa dahi çalışmaya devam ediyor. Çünkü sizin elinizde onu durdurmak için daha farklı bir yaptırım gücü yok. Yani bu ceza-landırma sistemi aslında bir bakıma bize dönüktür, onu da belirtmek istiyorum.

Sürem kalmadı, o yüzden diğer konuları geçeyim. Son olarak bir konuya daha değinip bitireyim.

Yine sıkıntılı gördüğüm konulardan bir tanesi, şantiye şefliği sistemi. Benim bildiğim, şantiye şefleri, bir işin başından sonuna kadar o işin başında olmakla yükümlü ve o işteki her alanla ilgili söz sahibi olması gereken kişilerdir. Bununla ilgili, iş güvenliğinden tutun da yapının projesine uygunluğuna kadar gerekli kontrolleri yapar ve idare ile yapı denetim kuruluşu ve yapı müteahhidi arasın-daki ilişkiyi sağlar. Ama bildiği kadarıyla, yasa gereği, şu an 5 tane işi aynı anda alabiliyor şantiye şefi. Ben şunu çok merak ediyorum: Bir şantiye şefi aynı anda 5 farklı inşaatta nasıl, ne şekilde bu ilişkiyi ve bu denetimi sağlayacak?

Beni sabırla dinlediğiniz için çok sağ olun.

Page 83: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 83

Recep KARAHANYapı Denetim Kuruluşları Temsilcisi

Sayın meslektaşlarım, değerli konuklar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yapı Denetim Kanunu, yönetmelik ve tüzükten, kısacası yapı denetim siste-minden kaynaklı YDK’ların yaşadığı temel sorunlara kısaca değinmek istiyo-rum.

YDK’lar ve müteahhit firmalar arasında devam eden ticari ilişkilerden kay-naklı yaşadığı sorunlar, şantiyelerde karşılaşılan temel sorunlar; beton santral-lerinden, beton dökümünden, beton laboratuarlarından kaynaklı sorunlar, ya-pılarda kullanılan malzemelerden ve iş sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili aklınıza gelebilecek bütün sorunların yapı denetimcilere yüklenmesiyle ilgili sorunlara kısaca değinmek istiyorum.

YDK’ların yönetmelikten kaynaklı yaşadığı sorunların başında ticari ilişkiler gelmektedir. YDK’ların resmi anlamda belirtilmiş olan denetimlerini yapabil-meleri için kesinlikle ticari ilişkilerinin ortadan kalkması gerekir. Ticari ilişki halinde olduğunuz müteahhitlerinizi, aslında işverenlerinizi denetlemeniz müm-kün değildir. YDK’lar olarak, yönetmelik bazında işinizi yapmaya kalkarsanız, sizinle çalışacak müteahhit firma bulmanız çok zor olacaktır. Hiçbir firma işini düzgün yapmaya çalışan YDK’lar istemez, kendi çıkarları her zaman ön planda-dır. Tabii ki bu durumda müteahhit firmayı güçlü kılan, yönetmelikten kaynaklı ticari ilişkilerdir. YDK’lar, serbest piyasa koşullarında yapı denetim hizmet be-deline karşılık, müteahhit firmayla resmi fiyatların dışında, yani gizli tenzilatlı olarak iş yapmak zorunda kalıyorlar. Bu durumda YDK’lar gerçekten almamış oldukları bir hizmet bedelinin vergi ve KDV’sini de ödemek zorunda kalıyorlar. Bu da sorunun ayrı bir boyutu. Bu da kendi imkânlarıyla ayakta kalmaya çalı-şan yapı denetim kuruluşlarını sıkıntıya sokmakta ve kapanmayla karşı karşıya bırakmaktadır.

Ayrıca, bu ticari ilişkilerin yol açtığı bir başka sorun da şu: YDK’lar, bünye-sindeki mühendislerine gerekli olan mühendislik hizmet bedelini ödeyemedikle-rinden, bu mühendisler de imza karşılığı YDK’larda çalışmak zorunda kalıyor-lar. Tabii ki bu durumda siz mühendislerinize sadece ücret ödüyorsunuz, ama çalıştıramıyorsunuz. İşlerin denetimi YDK sahiplerine kalıyor ya da yapı dene-tim bünyesindeki bir:iki mühendisle birlikte bu işi sürdürüyorlar. Yapı denetim ayağınız yine eksik kalıyor bu anlamda.

Gerçekte, yapı denetim hizmetlerinin yürütülmesi için, sağlıklı bir yapı dene-timden bahsetmek için, YDK’larla çalışan mühendislerin aktif bir şekilde çalış-masını sağlamak için, ticari ilişkilere son vermekle birlikte, bu gibi sorunları da çözmek gerekmekte. Bu gibi sorunları çözmeden sağlıklı bir yapı denetimden bahsetmek mümkün değildir.

Bir de tenzilatsız olarak iş yapmak isteyen yapı denetim kuruluşları kendi ara-larında anlaşmaya gittiklerinde :ne yazık ki, Diyarbakır koşullarında bu müm-kün değil: bu defa Rekabet Kuruluna takılıyorsunuz. Rekabet Kurulu da hemen

Page 84: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası84

Bakanlığa bu konudaki şikâyetlerini dile getiriyor. Bu defa Bakanlık size, “Ba-kın, Rekabet Kurulu bu konuda gelen şikâyetleri dile getirmiş. Sakın ha, kendi aranızda anlaşıp fiyatı sabitlemeyin; tespiti durumunda sizi kapatırız veya cezai işlem uygularız” diyor.

Değinmek istediğim bir başka konu da şu: Hizmet bedeli katsayısının yüzde 3’ten yüzde 1.5’a düşürülmesi de, ekonomik anlamda çok zor durumda bulunan YDK’ları daha da zor duruma düşürdü. Buna paralel olarak bir de YDK’ların sayısını artırdılar. İlk açıldığı yılda, yani 2011 yılında, yapı denetim ilk kurul-duğu zaman YDK firması sayısı Diyarbakır’da 21 iken, daha 1 yıl geçmeden, Bakanlık, nüfus sayısına bağlı olarak yapı denetim firmalarının sayısını 32’ye çıkardı. Aradan 1 yıl daha geçmeden, Diyarbakır nüfusu birden artmış olacak ki, Bakanlık bu defa Diyarbakır’daki firma sayını 78’e çıkardı. Mevcutta 21 adet YDK varken ve sadece anahtar teknik personeli düşünürsek, ciddi bir gideri olan ve bunu karşılayamaz durumdayken, siz bu firmaların sayısını 3 yıl dolmadan 78’e çıkardınız. Yani yüzde 371 oranında bir artış oldu. Bu konuda gerekli olan incelemelerin tekrardan yapılmasını ve YDK’ların mevcut koşullarda 21 adet fir-mayla bile iş yapamazken, firma sayısının artırılmasının yanlış olduğunu, firma sayılarının azaltılması için gerekli olan çalışmaların tekrardan yapılması gerek-tiğini düşünüyoruz.

YDK’ların şantiyelerde karşılaştığı temel sorunlara değinecek olursak;

Şantiyelerde, ne yazık ki, hâlâ usta mantığıyla yapılan yapılaşmanın önüne tümden geçemedik. Temelden tutun da kalıp donatı imalatına kadar, yani inşaa-tın her aşamasında sorunsuz bir tek şantiye bulmanız mümkün değildir.

Özellikle statik proje bazında şantiyeyi düşünecek olursak, zaten tüm hede-fimiz de deprem olduğu zaman yapılarımız yıkılmasın, can kayıpları olmasın değil mi? Bunun olmamasını istiyorsak, birebir statik projeyi uygulamamız ge-rekir. Diğer projeler de elbette önemli; ama önceliğimiz bence statik proje olma-lı. Ama ne yazık ki, statik projenin uygulanmasına gerekli önemi vermiyoruz. Çünkü statik projenin uygulanması aşamasında, diğer sorunların yanı sıra, bir de şantiye şeflerinin inşaat mühendisi değil de, mimar, elektrik mühendisi, ma-kine mühendislerinden olmasından kaynaklı bir sorun var. Bir de şantiye şefle-rinin çoğu piyasa koşullarında ve düşük ücretlerle, yani imza karşılığı çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu da sorunun ayrı bir boyutu. Eğer amacımız, doğal bir afet durumunda yapılarımızın göçmesini engellemekse, bu da yapının taşıyıcı siste-minin sağlam olmasından geçiyorsa, yani statik projenin uygulanmasından geçi-yorsa, taşıyıcı sistemi baz alacak olursak, şantiye şeflerinin kesinlikle öncelikle inşaat mühendisi olması gerektiği kanaatindeyim. Aksi takdirde, yapılarınızın taşıyıcı kısımları, kendi branşları olmayan, mimar, makine mühendisi, elektrik mühendislerinin denetiminde olacaktır. Bu durumda, demir imalatından tutun da beton dökümüne kadar eksiklerle dolu bir süreç yaşayacaksınız.

Hiç kimse kalkıp da, “Ben statik projedeki donatı dizaynına göre birebir pro-jemi uyguluyorum” diyemez. Her gittiğimiz şantiyede farklı uygulamalarla ya da eksiklerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu durum da taşıyıcı sisteme hiç önem vermediğimiz gerçeğini ortaya koyuyor.

Page 85: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 85

Son olarak betondan kaynaklı sorunlara değinecek olursak;

Kış ve yaz aylarında, havanın çok soğuk veya sıcak olması durumlarında be-ton dökümü yapılıyor. Gelen betonların katkılı olduğu söyleniyor ya da irsali-yesinde gerçekten katkılı olduğunu okuyoruz. Ama ne yazık ki, özellikle yaz aylarında katkılı diye şantiyeye gelen beton, daha biz tabledeyken ve beton dö-kümü devam ederken prizini almaya başlıyor. Kısacası, sıcak ve soğuk havalarda beton dökümünün önüne geçmek mevcut yasalarla mümkün değildir. Bu konuda gerekli düzenlemelerin yapılması gerekir.

Bir de özellikle yaz ve kış aylarında erken kalıp sökülmesinin önüne geçmek gerekir. Örneğin, akşam döktüğünüz bir tablenin kalıbı sabah saatlerinde sökü-lüyor. Bu da yapılar için ciddi bir sıkıntı yaratıyor.

Son olarak, hiçbir inşaatta beton sulamalarının gerektiği gibi yapılmadığını söylemek zorundayım. Bu durum sanıyorum resmi işler için de geçerlidir. Müte-ahhit firmalara veya şantiye şeflerine, “Sulama yapılıyor mu?” diye sorduğumuz-da, hepsinin verdiği cevap: “Evet. Sulama yapmazsak olur mu?!” Genel olarak tüm inşaatlarda beton sulamalarında sıkıntı var. İyi ya da kötü table sulaması yapılıyor; ama hemen hemen hiçbir inşaatta kolon ve kirişlerin sulandığını gö-remezsiniz. Bu da beton sulamasına hiç önem vermediğimiz gerçeğini ortaya koyuyor.

Yapılarda kullanılan malzemelerin standartlara uygunluğunun kontrolünün yapı denetimlere verilmesini ve gerekli deneylerin yaptırılmasını yanlış buluyo-ruz. İş sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili denetimlerin yapı denetimlere verilmesini yanlış buluyoruz.

Yapı Denetim Kanunu, yönetmelik, kanun hükmünde kararname, tüzükler ve benzerini hazırlayanlardan tutun da, kurumları, ilgili idareleri, proje müellifle-rini, şantiye şeflerini, yapı denetim kuruluşlarını, müteahhitleri, inşaatta çalışan usta ve işçileri; kısacası, o yapının ortaya çıkmasında görev alan herkesi sorumlu tutmanız durumunda ancak sorunları giderebileceğinizi düşünüyorum.

Deprem sırasında yapılarımız göçtükten sonra, can kayıpları olduktan sonra “Yapı denetimler bu işlerden sorumluydu” demekle, meydana gelen cinayetlerin önüne geçemezsiniz.

Tüm bu sorunlara bağlı olarak yasal düzenlemelerin yeniden yapılması gere-kir.

Yapı denetim kuruluşları olarak işinizi ne kadar düzgün yaparsanız yapın, tica-ri ilişkilerden kaynaklı sağlıklı bir yapılaşmanın olması mümkün değildir. Mev-cutta halen devam eden sağlıksız yapılaşmanın önüne geçmek istiyorsak, yapı denetim kuruluşlarının güçlenmesi için, defalarca meslek odaları ve YDK’lar tarafından dile getirilmiş olan, YDK’lar ile müteahhit firmalar arasındaki ticari ilişkilere bir an önce son verilmesi başta olmak üzere, gerekli olan tüm imkanlar sağlanmalıdır. Aksi takdirde, kentsel dönüşüm projeleri, sağlıksız yapılaşmalar var olduğu müddetçe devam edecektir.

Teşekkürler.

Page 86: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası86

Murat Akın BİNGÖLÇevre ve Şehircilik Bak.Yapı İşleri Genel Müdür Yrd.

Teşekkür ediyorum.

Sayın Genel Müdürüm, belediyelerimizin güzide temsilcileri, İnşaat Mühen-disleri Odasının yetkilileri, temsilcileri, Yapı Denetim Kuruluşları Birliğinin yetkilileri ve temsilcileri, saygıdeğer konuklar, basınımızın güzide temsilcileri ve değerli misafirlerimiz; öncelikle, bu Sempozyumun burada, Diyarbakır ili-mizde, medeniyetlerin ve tarihin buluştuğu bir kentte yapılması gerçekten çok anlamlı. İnşallah çok daha iyi noktalarda, çok daha iyi şekilde devam eder diye düşünüyorum.

Evet, birçok konuşmacının da ifade ettiği üzere, devletin öncelikli görevlerin-den biride, can ve mal güvenliğini teminen, yapıların sağlıklı ve güvenli yapıldı-ğının denetlenmesini sağlamak için gerekli düzenlemeleri yapmak.

Bu görev bilinciyle, ülkemizde 1930 yılında Belediye Kanunu ve Umumi Hıf-zısıhha Kanunuyla başlayan, 3194 sayılı İmar Kanunuyla devam eden bir süreç gerçekleşmiş ve bir inşaat kontrol sistemi ortaya konulmuştur. Ancak, köyden kente çok fazla göç, nüfus artışı, teknik ve mali kaynak yoksunluğu gibi birçok etkenden dolayı bu yapı stoku ne yazık ki sağlıksız gelişmiş, çarpık kentleşmeye neden olunmuş ve yasalarla yürürlüğe konulan inşaat kontrol sistemini yetersiz kılmıştır.

Yaklaşık yüzde 98’i deprem kuşağında olan ülkemizde, sağlıksız yapılaşma-nın sonucu olarak da gerek insan, gerekse yapı ve işgücü anlamında çok büyük kayıplara uğranılmıştır. Yakın tarihimizdeki en önemli örnek olarak buna 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremlerinde yaşanan felaketi gösterebiliriz. As-rın felaketi olarak nitelendirebileceğimiz bu felaketlerde on binlerce insanımız ölmüş, yaklaşık 16 milyon insanımız dolaylı yoldan etkilenmiş ve sadece yapı olarak değil, üretim ve dolaylı kayıplarla ülkemize maliyeti 46.5 milyar doları bulmuştur.

Tabii, buradan çıkan sonuç nedir? Fenni mesuliyet sisteminin yeniden ele alın-masıdır. Bu yüzden de Bakanlığımızca çalışmalara başlanmış, fenni mesuliyet sisteminin yeniden tanımlanmasına yönelik gerekli çalışmalar ortaya konulmuş ve Yapı Denetimi Hakkında Kanun, öncelikle 595 sayılı KHK ile, bunun iptali sonrasında da, 2001 yılında 4708 sayılı Kanunla ortaya konulmuştur.

Tabii, bu Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile yapıya ilişkin yasal düzenlemeler son bulmamıştır. 2004 yılında Deprem Şûrası düzenlenmiş, burada konuşulan konular, ortaya konulan görüş ve fikirler birleştirilmiş ve mevzuat çalışmalarına hız verilmiştir. 2007 Deprem Yönetmeliği revize edilmiş ve yeniden yayınlan-mış, 2008 yılında Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği revize edilerek yeniden yayınlanmış. Ayrıca, enerji verimliliği ve diğer mevzuatlar da yerini almıştır.

Page 87: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 87

Ardışık kontrol sistemi içerisine alınan söz konusu uygulamaların Bakanlı-ğımızca değerlendirilmesi amacıyla da 2010 yılında ülkemiz çapında detaylı bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırma 4708 sayılı Kanunun uygulandığı 19 pilot ilimiz ile 3194 sayılı Kanunun fenni mesuliyet sisteminin uygulandığı 62 ilimiz-de karşılaştırmalı olarak yapılmıştır. Çok uzatmayalım. Bu karşılaştırmada, ya-pıların Yapı Denetim Kanununa göre yapılan denetimlerle inşa edilen yapıların taşıyıcı sistemlerinde 3 kat iyileşme sağlandığı, enerji verimliliği ve diğer unsur-ların dikkate alındığı, yapı kalitesinin artırıldığı gibi birçok sonuca ulaşılmıştır. Buradan hareketle de 01.01.2011 tarihi itibarıyla Yapı Denetimi Hakkında Kanun 81 ilimizde yürürlüğe konulmuştur.

Tabii, bu Yapı Denetimi Hakkında Kanunun en güzel testini yine ne yazık ki depremler vermiştir. 2011 yılında Van ilimizde yaşanan depremde, yapı dene-timde olan 43 tane yapıda herhangi bir can kaybı ve yıkım olmamıştır. Bu, bizim için gerçekten gurur verici bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, tabii, biz bu durumu yeterli görmedik Bakanlık olarak. Bunun için daha çok mevzuat çalışmalarına başladık.

Yapı Denetimi Hakkında Kanun tek başına bir denetim sistemini öngörmez. Yapı Denetimi Hakkında Kanunun yanında, müteahhitler, şantiye şefleri ve bel-geli ustaların kayıt altına alınması gibi uygulamalarımız, piyasa denetim ve gö-zetim faaliyetleri gibi, enerji verimliliği gibi birçok faktör de ortaya çıkmaktadır. Bunların hepsi bir bütün olarak ele alınmalı. Çünkü dediğimiz gibi, Yapı Deneti-mi Hakkında Kanunu enerji verimliliğinden ayıramazsınız. Kanunun amacında geçen, “can ve mal güvenliğini teminen, kaliteli ve güvenli yapı yapmak” kavra-mındaki kalite burada birçok şeyi de zaten içinde barındırmaktadır. Gerek Enerji Verimliliği Yönetmeliği, gerek Sığınak Yönetmeliği, gerek diğer yönetmelikler, hepsi beraberce ele alınmak gerekliliğini ortaya koymuştur.

Bir yanlış algı var; 4708 sayılı Kanundan sadece yapı denetim kuruluşları etkilenmemektedir. Kanunun 9. Maddesiyle, biz, yapı müteahhitleri hakkında da suç duyurusunda bulunmaktayız, şantiye şefleri hakkında da suç duyurusunda bulunmaktayız. Bununla da yetinmeyip, diğer yönetmelikler gereğince müteah-hitlerimizi 10 yıla kadar yasaklamaktayız. Biz, yapı denetim kuruluşlarına 1 yıla kadar yasaklama verirken, yapı müteahhitlerimizi 10 yıla kadar yasakla-maktayız. Bunun diğer mali sonuçları ise tarafların karşılıklı olarak yaptıkları sözleşmelerle yargı önünde çözülmektedir.

Tabii, dediğim gibi, biz, Bakanlık olarak, 2011 yılında yeniden yapılanmış, bir başka deyişle küllerinden yeniden doğmuş bir bakanlık olarak mevzuat çalış-malarına devam ettik. Bu kapsamda, Sayın Bakanımızın bilgi ve tecrübeleriyle de katkı sağlayarak önemle üzerinde durduğu teknik müşavirlik olgusu çerçeve-sinde, denetim mevzuatı üzerinde yapılan söz konusu çalışmalar; Bakanlığımız, valilikler ve ilgili idarelerin oluşturduğu, gerek kamu, gerekse yapı denetim ku-ruluşları ile denetçi mühendis ve mimarların yanı sıra, yapı elde edilme süre-cinde aktif rol alan proje müellifleri, şantiye şefleri, yapı müteahhitleri ve yapı malzemelerinin temin edildiği özel sektörden oluşan tüm unsurlar gözetilerek yapılmıştır.

Page 88: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası88

Kanun tasarısı taslağımız gerek 2012 yılında, gerekse 2013 yılının ilk yarı-larında ilgili kurumlara görüşe gönderilmiştir. İlgili idarelerden ulaşılamadığı söyleniyor; ama Belediyeler Birliğine biz gönderdik, oradan ulaşmanızda fayda var diye düşünüyorum. Demek ki Belediyeler Birliğiyle aranızda bir kopukluk var. Çünkü sonuçta siz ilgili idare olarak, biliyorsunuz, Belediyeler Birliğine de üyesiniz. Zaman zaman onun eğitimlerine de katılıyorsunuz diye düşünüyorum. Bu konuda oradan bilgi edinebilirsiniz. Biz sadece Belediyeler Birliğine değil, TMMOB’ye, Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneğine ve birçok kurum ve kuruluşa tasarımızı gönderdik.

Tasarımız neyi getiriyor? Tasarımız, burada birçok konuşmacı tarafından ifa-de edilen mesleki sigorta sistemi ile mali sorumluluk sigortası getiriyor. Başka neler getiriyor? Mesleki yetkinlik getiriyor. Başka neler getiriyor? Özel ve kamu yapısı ayrımını ortadan kaldırıyor. Tüm kurum ve kuruluşların ya da özel sektö-rün, bu kanun kapsamında, teknik müşavirlik olgusu çerçevesinde hizmet satın alabilmesinin önünü açıyor. Başka neler getiriyor? İlk adımı olarak Afet Riskli Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunun Uygulama Yönetmeliği ile yapı denetim kuruluşlarına verilen riskli yapı tespiti gibi yetkilerle :bu ilk uygulama-dır: yapı denetim kuruluşlarının teknik kapasitesinden çok daha iyi faydalan-mayı amaçlıyor. Bu, proje yapma, fizibilite:etüt çalışma, harita yapabilme, keşif yapabilme, danışmanlık yapabilme unsurlarını getiriyor. Hatta ve hatta turizm alanında yapılıp da atıl durumda kalmış yapıların bile değerlendirilmesini geti-riyor.

Yani mühendislik ve mimarlık alanında gerçekten çok büyük bir katkı sağla-yacağını düşündüğümüz bir tasarı ortaya konulmuş durumda ve dediğim gibi, birçok konuşmacının da söz ettiği gibi, gerek sigorta konusunda, gerekse di-ğer konularda epey yenilikler getiriyor. Teminat konusunu getiriyor; ki bu çok önemli bir konu. Çünkü gerek müteahhitlerimizin, gerekse yapı denetim kuru-luşlarımızın (tabii, o zaman teknik müşavirlik kuruluşları olacaklar) denetimden kaynaklanan ya da yapımdan kaynaklanan birçok zararları, yapı sahiplerimizin mağdur olmasını engellemeyi amaçlıyor bu husus. Bunun gibi birçok yenilik ge-tirdiğini ifade ettik.

Tabii, eleştirilerin bir büyük tarafı da 4708 sayılı Kanunun ceza sistemi.

Şimdi, 4708 sayılı Kanunun yapıldığı yıla dönelim. Yıl 2001; 99 depremi ya-şanmış, on binlerce insan ölmüş. Tabii, o yılda bulunmuş biri olarak değil, yani o kanun çalışmalarında bulunmuş biri olarak değil, ama şunu rahatlıkla söyle-yebilirim ki; orada bir ticari amaç güdülmediğine inanıyorum, yani bu kanunun bu ceza sistemi yazılırken. Ha, günümüze geldiğimizde, ihtiyaçlar, gereklilikler artmıştır. Ama o günün koşullarında çok da yanlış olmadığını düşünüyorum bu ceza uygulamasının. Çünkü elinizde on binlerce ölü, 46.5 milyar dolarlık bir kayıp ve çökmüş bir sanayiniz var. Yani devletin de yaptığı, belki bu sistemle bir müddet gidip, bu ceza sistemiyle bir düzen sağlamak olabilir.

Şu bir gerçek tabii: Ceza vermekle de hiçbir şeyi düzeltemiyorsunuz. Ama Bakanlığın elinden geleni yaptığına inanıyorum. Birçok mevzuat değişikliğine

Page 89: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 89

gidiyor. Bu mevzuat değişikliklerinde… Önce şunu da söyleyeyim, arkadaşı-mın sorusunu da cevaplamış olayım: İmar Kanununda değişiklikler. Biz, gerek Yapı Denetim Kanunundaki, gerekse İmar Kanunundaki değişiklikleri yapmak zorundayız. Zaten bu herkesin malumu. Yaparken de, tabii, insanlar alışkanlık-larından kolay kurtulamıyor. Nasıl ki 4708 sayılı Kanun yayınlandığında fenni mesuliyetten kurtulamayan mühendis arkadaşlarımız varsa, İmar Kanunundaki değişikliklerden de etkilenen ve alışkanlıklar nedeniyle zorlanan bir kesimimiz olacak. Fakat bizim günün gereklerine ve ihtiyaçlarına göre kanun revizelerimi-zi yapmamız gerekiyor ve bu kanunlara göre de uygulamaların yönlendirilmesi gerekiyor.

Teknik Müşavirlik Kanunu tek başına çalışılan bir kanun değil, İmar Kanu-nuyla beraber çalışılan bir kanun. Teknik Müşavirlik Kanununun diğer bir geti-risi ise şu: Sadece yapı denetim yönünden gitmiyor bu kanun. Bunun yanında, müteahhitler, şantiye şefleri, yetki belgeli ustalar, hatta ve hatta hazır beton ku-ruluşlarından yapı malzemesi satıcılarına kadar inen bir kanun. Hepsini tek bir çatı altında toplayıp, hepsine sorumlulukları oranında görev yükleyen bir kanun. Bu kanunun çok başarılı olacağına inanıyorum. Çünkü bizim taslağımızın çok olumlu dönüşleri oldu. İnşallah yakın zamanda Meclisimize gelir ve yasalaşır, biz de burada konuştuğumuz birçok konuyu orada bertaraf ederiz.

Hocamın da söylediği gibi, bu mesleki yetkinlik ve sigorta sistemi çok önem verdiğimiz bir konu. Ben burada bir Bakanlık yetkilisi olarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim; kanunla eşdeğer şekilde görüşmeler de devam ediyor. Yani bura-da sigorta sistemiyle ilgili devletimizin diğer kurumları, Kalkınma Bakanlığıyla da görüşüyoruz ve bunun nasıl işleyeceğine ilişkin planlarımızı da yapıyoruz. Sayın Bakanımız çok heyecanlı, bir an önce çıkıp uygulamaya koymak istiyor. Biz de ona yetişmek için, inanın, kanun çıkar çıkmaz yönetmeliğini hazırlayıp devreye koymak için uğraşıyoruz ve bunun için de bu görüşmeleri yapmamız gerekiyor. Çok olumlu sonuçlar elde ettiğimize inanıyorum. Ki bunları kamuo-yuyla da zaman zaman paylaşıyor Sayın Bakanımız. İnşallah, detayları da belki Meclise geldiğinde paylaşılacak ve inşallah, hayırlısıyla sistemi de tekrar kur-muş olacağız.

Ben sözlerime burada söz vermek istiyorum. Hepinize teşekkür ediyorum.

Page 90: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası90

Soru - Cevap Bölümü:

Hulusi hocamız, Hulusi Özkul soruyor: “İlinizde kaç tane hazır beton tesisi ve agrega üretim firması vardır? Bunların kaç tanesi G veya CE belgesine sahiptir? Belgeli tesislerde hazırlanması gereken ve deney sonuçlarına dayanan dosyalar ayrıntılı olarak inceleniyor mu?”

Tekrar soruluyor: “G ve CE belgelendirmenin yapı denetimindeki yeri nedir?”

Mustafa TEMEL: Bizim ilimizde şu an 17 tane hazır beton firması var. Bu 17 firmanın içerisinde bu saydığınız belgelere sahip firma yok zannedersem.

Denetim konusuna gelince; bu beton firmalarını biz yönetmeliğin öngördü-ğü şartlar altında denetliyoruz. Aynı zamanda özel beton laboratuarlarımızda beton kırımları da denetleniyor. Bunlarla ilgili bir komisyonumuz var. Ayrıca kendi yapı laboratuarımızda, inşaatlardan aldığımız numunelerin dışında, özel sektörden ya da diğer kamu kurumlarından gelen beton numunelerinin de kırım işlemlerini yapıyoruz.

Bu belgelerin yapı denetimindeki yeriyle ilgili de şunu söyleyeyim: Malzeme-yi, ocağını nereden aldığını, betonu nereden temin ettiğini, kırımı nerede yaptı-ğını biz denetleyemiyoruz. Yani yönetmelik bize böyle bir yetki vermiyor. Beton santrallerini yerinde, yani betonu götürdüğü yerde de denetleyemiyoruz. Sadece santralin olduğu yerde numune alma ve yerinde, yani yapı denetimin veya bizim kendi kontrol teşkilatımızın aldığı numuneleri denetliyoruz.

Murat Akın BİNGÖL: Müsaadenizle, bir katkı yapayım.

Biz, hazır beton kuruluşlarını piyasa denetim:gözetim faaliyeti kapsamında, yani 4703 sayılı Kanun kapsamında denetliyoruz ve denetimlerinde de TS206 dediğimiz bir standardı uyguluyoruz. TS206 dediğimiz standart :ki bu, kanun ve yönetmeliğin öngördüğü bir standarttır: bunu yerinde denetlememizi öngörüyor. Neden? Çünkü TS206, hazır beton kuruluşunun çalışmasına yönelik bir stan-darttır. Biz oradaki numuneleri alarak, hazır betonun üretiminin nasıl yapıldığı-nı tespit ediyoruz. Orada agrega, çapı, büyüklükleri, betona göre katkıları, hepsi piyasa denetim:gözetim faaliyeti kapsamında yapılıyor. Şantiyeye yansımasını ise, hazır beton mikserinin hareket edip de, yani santralden çıkıp da şantiyeye ulaştığı yerde TS500 standardı kapsamında yapıyoruz. Yani burada ardışık kont-rol sistemi dediğimiz bir kontrol sistemi var. Bir ekibimiz santralde, bir ekibimiz ise şantiye alanında farklı konular üzerinden denetim yapıyor ve bu şekilde bir etkin denetim sistemi ortaya koyuyoruz.

Ayrıca bizim bir de belge verdiğimiz laboratuarlarımız var. Bu belge verdi-ğimiz laboratuarlar da inşaatlardan numune alan laboratuarlardır. Aldıkları nu-muneleri de kırarak, sonuçlarını bizim yazılım sistemimize yüklemektedirler ve ilgili idarelere vermektedirler. İlgili idareler de seviyelerini bu laboratuar kuru-luşlarının verdiği sonuçlarla karşılaştırarak ilerlemelerini devam ettiriyor. Yani bir ikinci kontrol sistemi olarak. İlk kontrolü yapı denetim kuruluşu yapıyor, ama ikinci kontrolü de ilgili idareler yapıyor. Eğer zaten uygun değilse de, gidip

Page 91: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 91

yapıyı mühürlüyor. Doğrusu da bu. Can ve mal güvenliği temel. Çünkü C20 ön-görülen bir yapıda eğer C10 beton sonucu çıkmışsa, bu yapının mühürlenmesi, güçlendirilmesi ya da yıkılması gerekiyor.

Teşekkür ederim.

Soru: İl Müdürümüz, Diyarbakır’da G ve CE belgeli hazır beton firmasının olmadığını söyledi. Bir yanlışlık var bunda.

Murat Akın BİNGÖL: Yok, var. Yanlış bilgiden dolayı özür diliyorum. 16 tanesinin belgesi var, 1 tanesinin de şu anda işlemlerinin devam ettiğini söylüyor arkadaşlar. Özür diliyorum.

Moderatör: Teşekkür ederiz.

Bununla ilgili, özellikle beton santrallerinin kontrolü, laboratuarların deneti-mi hakkında yine sorular vardı, onları da cevaplamış oldunuz.

Yine İl Müdürümüze bir soru daha var: “Yapı denetim firması, beton dökümü-nün başında ve sonunda sürekli olması gerekirken, resmi kurum kontrolleri kaç betonun başında bulunmuştur? Yoksa resmi kurum, yapıların sağlam olmasını önemsemiyor mu?”

Mustafa TEMEL: Biz aynı zamanda kamu adına yapı denetimi yapan bir kurumun temsilcileriyiz. Yani biz de denetleyen bir kurumuz. Aynı zamanda yapı denetimleri de denetleyen bir kurumuz. Kendi beton numunelerimizi beton laboratuarımız elemanlarıyla, sürveyanlarıyla ve kontrolleriyle, inşaat sahasın-da, betonun döküldüğü gün hazır bulunarak ve mikserlerden seçerek, ayrı ayrı alarak test ediyoruz. 6 tane numunemizi. Bazılarını kür havuzlarımızda bekle-tiyoruz, eğer yeterliyse; değilse, özel laboratuarlarımızdan da istifade ediyoruz. Bunları 7 gün ve 28 gün olarak kırıyoruz. Bununla ilgili bugüne kadar bize gelen herhangi bir dönüş olmamıştır. Biz, ciddi anlamda bu işin üstüne düşüyoruz. An-cak, yapı denetim firmalarını bizim bu anlamda yerinde denetleme şansımız yok. Bu, onların kendi sorumluluğu altında olan bir iştir. Biz ancak onların kırım yap-tığı beton laboratuarlarını komisyonumuzla denetleyip, sonuçlarını, dosyalarını incelemekle yükümlüyüz. Bakanlığımızın bize öngördüğü ve yönetmeliklerin verdiği yetkiler bu yöndedir.

Murat Akın BİNGÖL: Yine bir katkı yapayım.

Dediğimiz gibi, Sayın Müdürümüzün de söylediği gibi, Yapı Denetim Kanu-nu, yapı denetim kuruluşları eliyle bu işin yürütülmesini öngörmektedir. Anaya-sa Mahkemesi içtihatları, kanun bunu öngörüyor diye, ilgili idarelerin görev ve sorumluluklarının ortadan kalkmadığını söylemektedir. Yani 3194 sayılı Kanun uyarınca, normalde o inşaatların ana sorumlusu ilgi idarelerdir, belediyelerimiz-dir. Yapı denetim kuruluşları burada bir yardımcı unsurdur. Daha açık ifade ede-lim, biz, ilgili idarelerdeki teknik personel eksikliğini yapı denetim kuruluşları eliyle gideriyoruz. Bakanlığımız ise, Kanunun 10. Maddesinden hareketle, yapı denetim kuruluşlarının faaliyetlerini denetleyen bir bakanlıktır. Bu, gerek beton dökümü olsun, gerek normal denetimler olsun. Yani her türlü denetimde, perso-

Page 92: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası92

nellerimiz, bir inşaata gidip, bu inşaatın yapı denetim kuruluşunca nasıl denet-lendiği yönünde bir çalışma yapmaktadırlar. Projesine bakmaktadırlar, çevresine bakmaktadırlar; beton dökülüyorsa, beton dökümüne bakmaktadırlar; laboratu-ar kuruluşu orada mıdır, değil midir, ona bakmaktadırlar. Laboratuar kuruluşu oradaysa :ki olmak zorunda, yapı denetim kuruluşunun temsilcisiyle beraber: numunelerin nasıl alındığına bakmaktadırlar, hangi koşullarda alındığına bak-maktadırlar. Dökümden önce gitmişlerse, etriyelere bakmaktadırlar, yani demir ve kalıp şeylerine bakmaktadırlar. Yapı denetim kuruluşunun bunu kontrol edip etmediğini, bunun sorumluluğunu alıp almadığını; yani ilgili idarelere verilen, belirli seviyeleri de öngören kalıp ve demir tutanaklarının düzgün tutulup tutul-madığını denetlemektedirler. Ki bunlar bizim için çok elzemdir, yani bu ilgili idarelerdeki dosyalardaki belgeler gerçekten çok elzem belgelerdir. Çünkü diye-lim ki bir binada bir hasar çıktı, 4. katta. Bu katın beton dökümü sırasında kalıp tutanağı yapılmış mı, demir tutanağı yapılmış mı; ilgili mühendisi, ilgili şantiye şefi bunu kontrol etmiş mi; biz bunları ancak bu tutanaklardan elde ettiğimiz bilgilerle görüyoruz.

Yani biz kontrollerimizi bu şekilde yürütmekteyiz.

Soru: “Bakanlığın çözüm getirmesini beklerken, yönetmelik ve kanun tarihi-ni, takibini anlatmak, topu taca atmak değil midir?

Vallahi, biz kanunları anlatacağız ki, daha iyi uygulayalım. Sizleri de dinleye-ceğiz ki, varsa aksayan yönleri giderelim. Yani bilmiyorum, istişarelerle ancak bu işler çözülebilir diye düşünüyorum. Yoksa, topu taca atmak gibi bir düşünce-miz yok.

Soru: “Dicle Nehri kenarının konut yapımına açılması ve nehir üzerindeki HES projelerini çevre ve şehir sağlığı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?”

Bu soruyu İl Müdürümüze bırakıyorum.

Soru: “Peki, Bakanlığımız, bir gece yarısı çıkarılan bir yasayla TMMOB’nin yetkilerinin alınması hakkında ne düşünüyor?”

Tabii, Bakanlığımızın bu konuda birçok açıklaması yerel basında da, ulusal basında da yer aldı. Bu konuda yapılan açıklamalara itibar edilmesi gerektiği-ni düşünüyorum. Kaldı ki, zaten bir cevaplama varsa da, İmar Kanununa ko-nulan maddeyle, 4708 sayılı Kanunla ta 2001’den beri yapılan bir düzenleme. Yani benim bildiğim, 2013 düzenlemesi de değil. Ama dediğim gibi, daha önce yöneticilerimizin yaptığı açıklamalara itibar edilmesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum.

Soru: “Müşavirlik kuruluşlarına proje yapma yetkisi verilmesi, serbest proje yapan mimar ve mühendisleri zor durumda bırakmaz mı?”

Kanunu anlatırken, daha doğrusu ana unsurlarını anlatırken, burada proje mü-elliflerinin de içinde yer aldığını söylemiştim. Burada sadece teknik müşavirlik kuruluşları yok; yani teknik müşavirlik kuruluşları proje yapabilirken, proje mü-ellifleri ve proje müellifi kuruluşları diye bir tanım da getiriliyor. Dolayısıyla,

Page 93: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 93

öyle zor durumda bırakmak gibi bir şeyin olmayacağına inanıyoruz. Çünkü bir insan… Ben de 7 sene özel sektörde çalışmış bir insanım. Bir inşaat mühendisi ya da bir mimarın hem şantiyede, hem de proje bürosunda durması mümkün değil arkadaşlar. Yani proje çizen bir adam proje çiziyordur, şantiyelerde duran bir adam şantiyelerde duruyordur. Yani yarım gün proje çizip de, yarım gün şan-tiyelerde duran bir insan görmedim ben. Çünkü fiilen mümkün de değil. Yaptığı da zaten doğru olmaz, yapamaz da zaten. Biz öyle görüyoruz.

Soru: “İnşaat mühendislerinin mesleki görev ve sorumlulukları neden diğer mühendis ve mimarlarla paylaşılmaktadır?”

Bunu hocamız biraz açıklarsa sevinirim, ben anlayamadım.

Soru: Şantiye şefliğinde, yapı denetim firmalarında, diğer kamu kurum ve kuruluşlarda inşaat mühendislerinin mesleki sorumluluğunda olan birçok iş, ma-alesef, mimarlara ve diğer mühendislere verilmektedir. Aynı zamanda çok sayıda inşaat mühendisi yetiştiriyoruz. Bunların istihdamını da düşünelim, bir de müte-ahhitlerle ilişkilerini düşünelim.

Soru: Burada temel sorun, görev ve sorumlulukların başka mühendisliklere verilmesi.

Murat Akın BİNGÖL: Hocam; burada görev ve sorumlulukların başka mü-hendisliklere verilmesi diye bir kavram yok. Şantiye şefi uygulamasıyla da ilgili şöyle bir düzeltme yapayım: Şantiye şefi, konunun uzmanlığına göre gerçekleş-tirilir. Nasıl yani? İlgili idare, şantiye şefi ataması yaparken, binanın özelliğine bakarak atama yapar. Eğer binanız bir tesisat binasıysa, yani bir kazan daire-siyse, doğaldır ki makine mühendisinin atanması lazım ya da bir trafo, büyük bir trafo merkeziyse, elektrik mühendisinin atanması lazım. Buradan hareketle, pursantajlar dediğimiz, yapıyı oluşturan iş kalemlerindeki ağırlığa göre şantiye şefi atanması lazım. Böyle atanmadığı takdirde, atamayı yapan ilgili idare yanlış atama yaptı demektir. Dolayısıyla, bizim burada, bir elektrik mühendisine, “Sen inşaat mühendisisin; gel, demir tutanağını imzala” dememiz fiilen de mümkün değil, hukuken de mümkün değil. Zaten hukuk da bunu iptal ediyor, biz de böyle bir şey yapmıyoruz.

Salondan: Hukuken mümkün değil, teoride de mümkün değil; ama fiilen ya-pılıyor. Örneğin, bir jeoloji mühendisi şantiye şefi olarak atanıyor. Adam demir tutanağına imza atıyor.

Murat Akın BİNGÖL: Hangi demir tutanağına imza atmış? Hangi tutanağa imza atmış efendim?

Bakın, bizim bir genelgemiz var. Genelgemizde der ki, “Siz, şantiye şefi… Ki bizim şantiye şefi ve diğer uygulama yönetmeliğimizde de var bu. Yönetme-liğimiz der ki, “Uzmanlık alanına göre şantiye şefi atanır.” Atamayanlar, göre-vini ihmal ediyor demektir, suç işliyor demektir. Böyle bir bilginiz varsa, bunun atamasını yapan ilgili idareyle gidip görüşünüz; hâlâ yanlışından dönmüyorsa, mahalli idarelere şikâyet etmenizde fayda var diye düşünüyorum.

Page 94: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası94

Moderatör: Yani şöyle diyebilir miyiz: Bir konut yapımında, bir elektrik mü-hendisi, bir makine mühendisi, bir jeoloji mühendisi şantiye şefi olarak atanamaz.

Murat Akın BİNGÖL: Yani doğru değil, evet.

Moderatör: Öyle atanıyorsa, bunları bildirin. Şantiye şefi olarak görev ala-maz yani. Çünkü binayı ayakta tutan neticede inşaat mühendisidir.

Murat Akın BİNGÖL: Zaten bu konuda mevzuatımız var, mevzuatımızdaki ilgili hükümlere bakıldığında görülecektir.

Soru: “Peki, bu kadar yasa ve anayasal zorunluluk varken, çok ileri derecede olan bu yapı denetim olumsuzluklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?”

Tabii ki, diğer meslek mensupları, diğer değerli konuşmacılar gibi, ben de hüs-ranla karşılıyorum. Çünkü siz ne yazarsanız yazın, bir kanunun, bir mevzuatın başarısı uygulamayla ortaya çıkar. Yani affedersiniz, bir mühendis sahtekârlık yapıyorsa, bunu yazdığınız yasayla engelleyemezsiniz; ne yazarsanız yazın, ya-pacaktır. Bir müteahhit bunu yapıyorsa, ne yazarsanız yazın, yapacaktır. Biz, so-rumlu vatandaşlar, sorumlu mühendis ve mimarlar olarak işimizi en iyi şekilde yapmakla mükellefiz, etik kurallar çerçevesinde. Ki zaten etik konusunun Tür-kiye’de bu kadar çok gündemde kalmasının sebebi de budur. İnşallah çok daha iyi noktalarda oluruz, bu yasa çalışmalarıyla çok daha iyi noktalara varırız. Ama dediğim gibi, yasaların, yönetmeliklerin ve diğer, üçüncül mevzuatların başarısı, siz uygulayıcıların başarısındadır, yani buradaki başarıyı siz yakalayabilirsiniz.

Soru: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, yapılan düzenlemelerde yerel şart-ları dikkate alan ve yerele yetki vermeyi esas alan bir yaklaşıma sahip olduğunu düşünüyor musunuz?”

Biz yerel düzenleme yapmıyoruz. Çünkü bu, Belediye Kanunuyla zaten var. Bizim öyle bir düzenleme yapma şansımız yok.

Sicil tutulması konusu sorulmuş.

4708 sayılı Kanunda sicil vardı, ilgili idarelerce tutulan. Ama 2011 yılında kaldırdık. Çünkü hakkaniyete dayalı bir sicil tutma işlemi ne yazık ki gerçekle-şemedi. Bazı belediyeler gerçekten üzerinde titizlikle dururken, bazı belediyeler ise hiç tutmadı. Bu nedenle de çıkartıldı.

Soru: “Neden her iş uzmanına verilmiyor? Örneğin, neden zemin etüdü yap-ma yetkisi inşaat mühendislerinde?”

Arkadaşlar; bu konuyla ilgili Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 57. Mad-desinde gerekli açıklamalar var. Ayrıca orada jeoloji mühendisi ya da inşaat mü-hendisi ya da jeofizik mühendisleriyle ilgili bir tanımlama yapmamız doğru de-ğil. Orada hangi mühendisin neyi nasıl uygulayacağı, verilen Danıştay kararıyla paralel olarak düzenlenmiş durumda.

Page 95: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 95

Soru: “Yapı denetim bölümünden mezun olanların teknik durumları nedir?”

Bunların teknik durumları şöyle: Bunlar yapı denetimde zaten görev alabili-yorlar. Biz bununla ilgili düzenlemeyi 1 Temmuz 2011 yılında yaptığımız yönet-melikle gerçekleştirdik.

Moderatör: “Normal teknikerlerle bir farkımız var mı?” deniliyor. Yani yapı denetim bölümünden mezun teknikerler var, sisteme giriyorlar…

Murat Akın BİNGÖL: Yapı denetim bölümünden mezun kişiler de, tek-nikerler, teknik öğretmenler gibi, belirli kıstaslar çerçevesinde çalışabiliyorlar. Yani bu kişiler çalışıyor. Başka türlü nasıl…

Moderatör: Yani normal bir teknikerle, meslek yüksekokulundan mezun olan bir teknikerle yapı denetim bölümünden mezun bir teknikerin arasında ayrım var mı?

Murat Akın BİNGÖL: Aynı statüde çalışıyorlar. Aynı statüde, yardımcı kontrol elemanı olarak, yönetmeliğimizin ilgili maddesi uyarınca çalışıyorlar. Ama “Bunlar tekniker midir, değil midir?” sorusuna ben cevap veremem; o, YÖK’ün bilebileceği bir konu.

Moderatör: İnşaat mühendisi bir arkadaşımız soruyor: “Yapı Denetimi Sem-pozyumu sizce amacına ulaştı mı; yoksa kısır bir döngü içerisinde, dördüncü, beşinci sempozyum olarak yeniden tekrarı yapılır mı?”

Tabii ki, yeniden tekrarlar olacak, her sene düzenlenmesi planlanıyor. Ancak, aynı konuları konuşmamak kaydıyla. Aynı konular önümüzdeki seneler de ko-nuşulacaksa, amacına ulaşmamış demektir bu. Amacımız, buradan çıkan sonuç-larla, sonuç bildirgesiyle, yapılması gereken adımları atmak, gereken yerlere bu bilgileri iletmek ve çözüm üretmektir.

Bir başka soru, bir öğrenci arkadaşımız soruyor: “Okullarda sadece teorik ola-rak derslerin anlatılması, gerek yönetmelikler, gerek haklarımızla ilgili hiç bilgi verilmemesi nedeniyle, bunları ancak bireysel gayretlerle öğrenebilmekteyiz. Öğrencilerin bu ve buna benzer konularda bilgilenmeleri için ne gibi çalışmalar olabilir?”

Bununla ilgili meslek odalarımızın birçok çalışmaları var; eğitim seminerleri var, kurslar açılıyor. Bunları takip etmeniz, bunlara gitmeniz halinde bu bilgilere sahip olabilirsiniz.

Bir Başka Soru: “En az 5 yıllık denetçiyi denetleyenler teknik olmayan ki-şiler, KPSS’yle atanıyorlar.” Çevre ve Şehircilik Bakanlığındaki ve il müdürlü-ğündekiler kastediliyor. “Bu ne kadar mantıklıdır? Kurumlar, belediyeler, herkes doğru da, bütün suç yapı denetimlerde mi?”

Evet, eğer bir denetim yapılacaksa, o denetimde bir mühendis denetleniyorsa, o mühendisi denetleyen de o düzeyde biri olması lazım, bir meslek mensubu olması lazım. Yani bir teknikerin gidip de inşaat mühendisini sahada denetle-mesi doğru değildir. Böyle bir uygulama, belki teknik zorunluluklardan, oradaki kadrodan dolayı kaynaklanmış olabilir. Ama bunlar da zamanla yetiştirilecektir.

Page 96: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası96

Mustafa TEMEL: Hemen şunu söyleyeyim: Şu anda bizim İl Müdürlüğümüz bünyesinde yapı denetim kuruluşlarını denetleyen personellerimiz mühendis ve mimar sıfatıyla yer alıyor. Aralarında 1:2 tekniker arkadaşımız olabilir; ama bu-rada tekniker arkadaşlarımızın bulunması demek, mühendisin bulunmaması an-lamına gelmiyor. Yani 4:5 mühendis varsa, 1 tekniker arkadaşımız da olabiliyor.

Bunun dışında, mühendislerimiz mezun olduğunda, üniversiteden mezun ol-duklarında, aldıkları diploma gereğince mesleğini bilen kişiler olarak adlandırı-lıyor. Projecilik de yapabiliyorlar belli koşullar altında, şantiye şefliği de yapa-biliyorlar. Ama tabii, yapı denetim için bizim bazı öngörülerimiz oluyor, biraz mesleki deneyim arıyoruz. Proje uygulama için, inşaat mühendisleri için özellik-le, en az 3 yıllık proje çizdiğini göstermesini istiyoruz. Ki bizce bu çok önemli bir unsur. Çünkü biz şuna inanıyoruz: Proje çizmemiş bir kişinin, önüne gelen bir projeyi inceleme şansı yok. Proje çizecek ki, o projedeki hataları görebilsin. Dolayısıyla, 3 farklı yıla ait 3 tane farklı proje istiyoruz. Bunun dışında başka bir kıstasımız yok.

Biz, Bakanlığımız ve İl Müdürlüğümüz olarak, hem yetişmiş personel istih-dam etmeye, mezun olan atansa bile, bir mühendis diploması ve kimliği taşıyor bu insan, hizmetiçi eğitimlerle daha kalifiye etmek adına diyelim, bu tür çalış-malarımız devam ediyor. Ondan yana bir sıkıntımız yok.

Mustafa TEMEL: Ben kendi personelime de aynı şeyi söylüyorum: Biz, her-kesin vicdanında polis olamayız. Mühendis diploması taşıyorsa, mesleğin etik değerlerine saygı göstermek zorunda. Bu, kamu olur, yapı denetim kuruluşu olur veya özel sektör olur. Bu, kişinin vicdanıyla, mesleki değerleriyle alakalı bir konu. Bu konuda, kendi personelimiz de dahil, yapı denetim firmalarını vic-danlarıyla baş başa bırakıyorum. Yani eğer yaptıkları iş vicdanlarına sığıyorsa, rahatlarsa, bunu yapmaya devam etsinler. Parayı herkes kazanır, kimse acından ölmüyor. Bizim mühendislerimize, kendi elemanlarımıza da söylüyorum aynı şeyi, defalarca da yineliyorum. Yapı denetim firmalarımızın :yaptığımız toplan-tılarda da bunu gündeme getirdik: sıkıntılarını biliyoruz. Ama yapılması gere-ken doğru tektir, doğru değişmez.

Soruya gelelim.

“Dicle Nehri kenarının konut yapımına açılması ve nehir üzerindeki HES pro-jelerini çevre ve şehir sağlığı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye bir soru geldi. Bugün Büyükşehir Belediye Başkanımız da değindi bu konuya. Bü-yükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanımız Murat bey de burada. Biz, Beledi-yeyle çok iyi bir çalışma içerisindeyiz. Dicle Vadisi Projesi, gerçekten, peyzaj ve rekreasyon alanı olarak, yeşil alan olarak düşünülmüş. Bakanlığımız bunun tahsisini alırken, 6306 sayılı Yasadan faydalandığı için alanın adı rezerv yapı alanı olmuştur. Bizim Bakanlığımızın oraya konut ya da gökdelen ya da toplu konut yapmak gibi bir öngörüsü kesinlikle yoktur.

Aynı zamanda DSİ 10. Bölge Müdürlüğümüzden aldığımız bilgiler de, EPDK kapsamında orada üç tane barajın yapılacağı, bu barajlardan sadece bir tanesi-

Page 97: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 97

nin Dicle Vadisi Projesi içerisinde toplama alanının bir kısmına denk geldiği yönünde. Bununla ilgili revize çalışmaları da devam ediyor. Yani bu baraj:HES projeleri kesinlikle Dicle Vadisi havzasına zarar vermeyecektir.

Teşekkür ederim.

Moderatör: Teşekkürler.

Arkadaşlar; bu canlı yayınımız başarılı olmuş durumda. Canlı yayında bizi izleyen arkadaşlar da sorular sormuş, görüşlerini anlatmışlar.

Bir arkadaşımız, Mehmet Akgün bey görüşünü paylaşmış. Demiş ki, “Evet, müteahhit ile yapı denetim parasal olarak muhatap. Bazı yapı denetim kuruluş-ları pazarlık yapıyor, bazı proje bürolarında gizli pazarlık yapılıyor. Bunların önlenmesi lazım.”

Abdullah SEVİNÇ: Bana iki tane soru var. Birisi, “Suriçi’nde yapılan beto-narme yapıların da ayıklanması söz konusu olacak mı?” diye.

Şu anda afet riskli alan ilan edildiği için, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız bir ihale de yaptı, buraya nasıl müdahale edileceği noktasında bir mastır çalışması. O da sanırım tamamlanmak üzere. Tabii, burada müktesep haklarla ilgili bir hu-kuki mesele var. Eğer mevcut imar planına göre ruhsat alıp yapmışsa, sizin onu gidip yıkmanız yasal olarak mümkün değil. Ama onun dışında, kaçak yapılan yapılarla ilgili bu çalışmaları yürüteceğiz.

İkinci Soru: “Kentsel dönüşüm sürecinde oradaki vatandaşlarla ilgili durum nedir?” diye sorulmuş.

Bizim şu anda iki bölgede yaptığımız kentsel dönüşüm çalışmasında yaptığı-mız iş tamamen anlaşma usulüne dayalıdır. Kiracıları da kapsayan bir sistem-dir. İstediklerinde konut veriyoruz onlara, üretilen toplu konut tarafından veya para istediklerinde para veriyoruz. Şu anda da yüzde 70 oranına gelmiş durumda çalışma. Tamamen anlaşma usulüyle, kabul edenlerle ilgili işlem yapıyoruz şu anda.

Nimet TAŞ: Bir kanunun teori ve pratiği her zaman birbirine tam uymaz, bu biraz zor. Daha doğrusu şöyle söylemek gerekiyor: Teori ile pratik her zaman bir olmuyor. Siz bir kanunu çıkardığınız zaman, ilgili belediyelerde, ama bütün belediyelerde teknik altyapının bu çıkardığınız kanuna uygun olması gerekiyor. Bunu sağlamadan, evet, kanun çıkarırsınız, çıkardığınız kanun çok yerinde bir kanun olabilir, ama uygulanma şansı hiçbir zaman için yoktur.

Şimdi hemen o iki soruya geçiyorum.

Bir arkadaşımız, teknik eleman alırken hangi kriterlere uyduğumuzu sormuş.

Bizim kriterlerle ilgili şöyle bir sıkıntımız var: Ne yazık ki, yerel yönetimler, bugünkü pozisyonları itibarıyla çok fazla tercih edilen kurumlar değil. İkinci-si, bütçe itibarıyla da bizim zaten sözleşmeli personel alma sıkıntımız var. Bu sebeple de tecrübeli ya da bu konuda artık olgunlaşmış kişilerin tercihi olmadı-

Page 98: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası98

ğımız için, ne yazık ki, daha çok yeni mezun, genç arkadaşlarımızdan çalışkan olanları tercih ediyoruz. Ama eğitimlerimizle, mesleki eğitimlerle onları güçlen-dirip bu işe aktive etmeye çalışıyoruz.

Diğer Bir Soru da Şu: Şu anda Sunay Caddesinde, Koşuyolu diye adlandırı-lan cadde üzerinde yapılan bir çalışma var. Sunay Caddesindeki binaların cephe giydirmelerinin yapıldığını, bunun yapı denetimle ne kadar bağdaştığını soruyor ya da en azından bu yapıların sağlam olmadığını belirtiyor arkadaşımız.

İşin doğrusu şu: Biz, oraya dönük herhangi bir teknik çalışma yürütmedik. Dolayısıyla, benim bugün size o yapıların ne kadar sağlıklı olup olmadığını söy-leme şansım yok. Ama bir mühendis olarak şunu çok rahat söyleyebilirim: Orada yaptığımız çalışma bir cephe çalışması, evet; ama kullandığımız malzeme ısı yatılım malzemesi. Hiçbir şekilde mevcut yapıya şu anki yükünden fazla bir yük bindirmiyor. Dolayısıyla da, bugünkü konumundan farklı bir konuma taşınması söz konusu değil. Ama zaten kentsel dönüşüm alanı olarak ilan edilen yerlerde bu çalışmalar yürütülecek, teknik hesapları yapılacak, ondan sonra bu işe karar verilecek.

Teşekkür ederim.

Recep KARAHAN: İlk soru: “Yapı denetim firmalarında kontrol mühendisi yerine inşaat teknikerlerinin denetim için sahaya çıkmaları ne kadar doğru?” Doğru değil. “Değilse, önlem alınabilir mi?”

İnşaat teknikerleri, biliyorsunuz, 3A yapı grubuna kadar yapı denetimlerde çalışabilirler, kontrol elemanı olarak. Onun dışındaki yapı gruplarında zaten in-şaat teknikerlerini resmi anlamda göstermeniz mümkün değil. Ama yapı dene-tim firmaları eğer böyle bir durumda inşaat teknikeri çalıştırıyorlarsa, teknik bir personel bazında çalıştırıyorlardır.

Önlem alınabilir mi? Kendi branşıyla ilgili zaten çalışır, onun dışında çalışma-sı resmi anlamda mümkün değildir.

Bir diğer soru: “Toplam 20 civarında YDK var. Firmaların kendi arasında anlaşmaları mümkün mü?”

Firmaların kendi aralarında anlaşmaları mümkün değil. Çünkü defalarca bir araya geldik, iki:üç firmanın reddetmesi yüzünden mümkün olmadı. Biz firma-lar olarak birleşip, bir sistem kurarak, rotasyon sistemiyle veya fiyatı sabitleme anlamında iş yapmayı düşündük. Ama bazı arkadaşlarımızın çıkarlarına ters geldiği için bunu reddettiler.

Page 99: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 99

Page 100: sempozyum kitabı
Page 101: sempozyum kitabı

4. ÇAĞRILI BİLDİRİ KONUŞMALARI

- Mustafa ÇOBANOĞLU

- Murat DOĞAN

- Mehmet Ali TAŞDEMİR

- Alper İLKİ

Page 102: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası102

Mustafa ÇOBANOĞLU

Değerli meslektaşlarım, değerli konuklar; normalde yaklaşık 1 saatte yapabil-diğim bir sunum bu, başka yerlerde de yaptığım bir sunum. Ancak, bugün 20 da-kikaya sığdırmak için gerekli çabayı göstereceğim. Sayın Başkanım, “Marifet, mevzuu en kısa şekilde izah edebilmektir” dedi. Ben de bu konudaki performan-sımı sınayacağım, bana verilen sürenin içinde kalmaya çalışacağım.

Çelik imalat, montaj ve kalitesi. Denetim toplantısı olmasına rağmen, kalite sözcüğünü biraz da bilerek seçtim. Kalite sözcüğü ile denetim sözcüğü arasında şöyle bir küçük fark görüyorum ya da ben öyle algılıyorum en azından: Kaliteyi biraz daha bir hedef koymak olarak -ki bu hedef aslında zaman geçtikçe gelişti-rilmesi, gözden geçirilmesi ve yenilenmesi gereken bir hedef olabilir- denetimi ise, var olan prosedüre uygun olarak takibi gibi gözlüyorum. Kalite sözcüğünü genel olarak denetimde zaman içinde değiştirebileceğimizi umuyorum. Çelikte çok yaygın olarak da zaten kalite kavramı kullanılıyor. Onun için ben de o kav-ramı kullanıyorum.20

Doğal olarak, inşaat mühendisleri, çok büyük ölçüde, en azından Türkiye’de hep betonarme konusunda iyi eğitimlidirler. Öncelikle bunu biliriz. Üniversite-lerimizde betonarmeyi çok iyi öğretirler. Betonu bilmeyeni geçirmezler, çeliği bilmeyeni idare ederler.Zaten bir tane çelik dersi vardır; o da genel olarak çe-lik elemanların analiziyle ilgilidir. Biz de bu işleri hayat içinde öğrendik. İnşaat mühendislerinin yapı çeliğine dâhil olmaları bile 15-20 yıllık bir şeydir. Bundan 20-25 yıl öncesine kadar bu işleri bile makine mühendisleri yaparlardı. Hatta … bile ne yazık ki makine mühendisleri tasarlıyordu.

Bildiğiniz gibi, Endüstri Devriminin esas ana malzemesi çeliktir ve dünya-da çimentonun keşfi, betonun keşfi çelikten daha sonradır. Onun için de Batı ülkeleri çelik yapılarla başlamıştır, daha sonra beton olmuştur; ama biz sanayi devrimini biraz geç gerçekleştirdiğimiz için çeliği atladık. Şimdi yeni keşfedi-yoruz. Umarım hızlı yol alırız. Bu nedenle de ben, zaman zaman betonarmeyle kıyaslama yoluyla izah etmeye çalışacağım. İnşaat Mühendisleri Odasında bir sürü arkadaş bilir, ilk görevim proje denetimi konusundaydı. O zaman şöyle bir şey vardı: Proje denetlemek için görevlendirdiğimiz gönüllü veya profesyonel arkadaşlarımız, önlerine gelen betonarme projenin çelik kısmına bakarlardı, be-tonarme kısmına onay verip gönderilerdi, çeliği de Allah’a emanet ediyorduk. Şimdi artık o günleri geçtik.

Öncelikle tabii ki bir çelik yapının kalite kontrol süreci, hep kalite kontrol üzerinden gideceğim. TS500, Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında-ki Yönetmelik standart; ama çelikte öyle değil, çok böyle oturmuş şeyler yok. TS648’i biliyoruz, ama biraz zayıf. 4561, 3557, adı var diye biz buraya koyduk; ama doğrusu, çok da kullanılan şeyler değil, aslında çok yetersiz şartnameler. Umuyorum ki, bunların hepsi elden geçer. Çünkü TS648, miadını epey bir za-mandır doldurmuş, yenilenmiyor. Biraz da belki afet bölgelerindeki çelikle ilgili bölümün oldukça gelişkin bir şekilde olmasından dolayı herhalde ihmal edildi-ğini düşünüyorum.

Page 103: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 103

Öncelikle hangi şartnameye tâbi olarak denetim yapacağımızı, kontrol yapa-cağımızı bilmemiz gerekiyor, bunu sorgulamamız gerekiyor. Bu noktada, TSEN diye geçiyor; bunlar imalata yönelik şartnameler. İsimlerini anmadan çok hızlı geçeceğim, görüyorsunuz zaten. Kaynaklarla ilgili, tahribatsız muayene yöntem-leriyle ilgili şartnameler. Yüzey hazırlamayla ilgili şartnameler var. Yüzey hazır-lama, kimyasal yöntemlerle çeliklerin boyaya hazırlanması sürecidir. Bununla ilgili örnekleri görüyorsunuz. Ayrıca, çok somut şartnameler olmadığı için, nor-malde herhangi bir çelik işinin özel bir imalat şartnamesinin de olması gereki-yor. Yani standart şartnamelere referans verebilir veya özel şeylerinde açıklama yapabilir. Nedir? Yani kesmeyle ilgili limitler getirebilir. Tahribatsız muayene yöntemleriyle ilgili genellikle bu şartnamelerde kıstaslar konuluyor. Böyle bir şartname olup olmadığını aramalıyız kontrol yaparken. Eğer böyle bir şartname yoksa, o zaman da dünya standartlarında bunlar var. Özellikle sabahleyin Erhan hocamın açıkladığı gibi, Euro Code’lar var, Euro Code’larda bu işin kriterleri var.

Bir de tabii şöyle bir şey var: Aslında çelik sektöründe, yapı denetim firma-larının karşılığı firmalar var. Toplum içinde, yani bizim camia içinde çok yay-gınlaşmamış olsa da, çelikçilerin iyi bildiği bağımsız denetim firmaları var. Bunların bir kısmı yerli, çoğu da yabancı firmaların yerli mümessilleri şeklinde çalışıyorlar; ama bu işlerini ehliyetlice, profesyonelce yaptıklarını söyleyebili-rim. Her yerde yanlış olur, suiistimal olur; ama genel olarak bu iş doğru düzgün yapılıyor, Batı’da yapıldığı gibi yapılıyor, çünkü zaten oradan alınmış.

Bu kontrolü yaparken, aslında betonda yaptığımızdan çok farklı bir şey yapma-yacağız. Öncelikle neye bakacağız; öncelikle malzemenin kendisine bakacağız. Malzeme nedir; çelik üretiminde kullanacağımız, konstrüksiyon yapacağımız saclar, çeşitli plakalar, profiller esas malzememizdir. Önce bunların kalitesini kontrol edeceğiz. Bunların kalite kontrol yöntemleri var; onlardan kısaca bah-sedeceğim. Sonra çeliği konstrüksiyona dönüştürürken kullandığımız iki temel malzeme var; bunlardan bir tanesi kaynak, bir tanesi de cıvatalama sistemleri. Bunların kalitelerini kontrol edeceğiz. Sonuçta, dünyadaki bütün kalite sistem-leri gibi ciddi bir dokümantasyondur bu. Dokümantasyon, hafife alınması ge-reken bir şey değil, ciddiye alınması gereken bir şeydir. Gereklilikleri yerine getirildiğinde, kalite sisteminin tamamlanmasının bir yoludur. Yani her birinin bir denetlenme sistemi var. Bu malzemelerin, birleşim malzemeleri olan cıva-talamanın, kaynağın ve sacın kalitesini başlangıçta kontrol etmek zorundayız. Daha sonra imalatı kontrol edeceğiz, montajı kontrol edeceğiz. Korozyona karşı korumayı kontrol edeceğiz ve daha sonra da eğer varsa şartnamelerimizde, yan-gından korumayla ilgili kriterleri sağlayıp sağlamadığına bakacağız. Daha sonra da bunun usulüne uygun olarak monte edilip edilmediğine bakacağız. Kontrolün ayakları bunlar.

Kontrolde çeşitli yöntemler var. Son 15-20 yıldır yaygın olarak bizim yaptığı-mız, aslında malzemeden numune almak ve onu laboratuarlarda test ettirmektir. Nerede yapılır bu; üniversitelerimizin çoğunun laboratuarlarında yapılır, KOS-GEB’in laboratuarlarında yapılır. Benim bilmediğim başka yerlerde de yapılı-

Page 104: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası104

yordur. Bu işi yapan özel yerler de var. Özellikle bu hizmeti veren firmaların da bazıları bu işleri yapabiliyorlar.

New sertifikası diye bir şey var; malzemede yapılması gereken testleri yapıyor, mekanik testleri yapıyor ve en sonunda bunun mukavemetini tespit ediyor, akma sınırını tespit ediyor ve içindeki alaşımların şartnamelere uygun olup olmadığına bakıyor. Mesela ST-37 karbon çeliği dediğimiz zaman, o karbon çeliğinin içinde olması gereken demir miktarı, karbon miktarı, nikel miktarı vesairenin aralık-ları vardır, bunlar da şartnamelerde vardır. O vasıfları sağlamayan çelik, mu-kavemet olarak aradığımız vasfı sağlasa bile uygun değildir. Dolayısıyla çeliği betonarme demiri gibi alıp, “Tamam, bu uygundur” diye yaklaşmak doğru değil.

Malzemenin kalitesini bu şekilde kontrol ediyoruz, fakat EN10204/3.1 diye bir kalite belgesi kavramı çıktı. Bu, üreticiye verilen bir belge. Eğer üreticide bu belge varsa, o bir garanti güvencesi belgesidir. O zaman, bu belgeleri istemeden, oralardan gelen ürünlerin kaliteli ürün olduğunu kabul edebiliyorsunuz. Türki-ye’de pek çok firma artık bu EN 10204/3.1 belgesine sahipler. Dolayısıyla çok fazla bir sorun çıkmıyor, bu belgeyi temin ettiğinizde sorun kalmıyor. Bu belge böyle bir belge, kalite belgesi. Üzerinde de EN 10204/3.1 diye yazıyor. Gördü-ğünüz gibi, bütün fiziksel değerleri ve içeriğindeki malzemelerin miktarlarını gösteriyor. Bu şekilde malzemenin kalitesini kontrol edebiliyoruz.

Tabii, burada çok önemli bir şey var. Ne yazık ki, Türkiye’de herhangi bir yöntemin kendisi yeterince gelişip tanıtılmadan, bu yöntemin nasıl sahtekârlığı-nın üretilebileceği konusu gelişiyor. Burada yaygın bir sorun vardır. O da şudur: Mesela new sertifikası sahibi bir malzemeci, size bir tane sertifika gönderirler de, o malzemenin sizin sertifikalı malzemenize ait olup olmadığı belirsizdir, ço-ğunlukla da değildir zaten. Bunu kontrol etmenin bir yöntemi vardır; döküm numarasına bakacaksınız. Kalite belgesinin üstünde, yani EN 10204/3.1 yazan yerde de hem bu döküm numarası belgede olacak, hem de sizin aldığınız çelikle-rin üzerinde de bu numara vardır. Bunu kontrol edeceksiniz. Kontrol etmezseniz, sadece belge sahibi olmanızın hiçbir önemi yok.

Bakın, aşağıda, numunenin üstünden, yani sac plakasının üstünden alınmış resim, öteki de belge. Bu ikisinin birbirine uyması gerekir.

Bunun dışında, her işte olduğu gibi, gözle muayene dediğimiz şey son derece yaygındır. Malzemenin aşırı paslı olmaması, yüzeyinde bozukluk olmaması ve-saire gibi gözle muayene şartlarını da sağlamamız gerekiyor.

Bu standart kontrolün dışında, malzemenin projede belirtilen özellikleri var-sa, onları da araştırmamız gerekir. Ne gibi? Mesela çok soğuk yerlerde, çelik darbe etkisi dediğimiz darbeye karşı çeliğin dayanımında ciddi bir düşüş olur. Bu düşüşü sorgulamamız gerekir. O nedenle normal şartlarda size bir şey ve-rilmemişse, arayacağınız mekanik özellik … Jr +27 derecede darbe dayanımı, +20 derecede 27 jull darbe dayanımı olan demektir. Jr yerine J sıfır olursa, sıfır derecede aynı darbe dayanımına, J2 olursa, -20 derecede aynı darbe dayanımına sahip oluyor.

Page 105: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 105

Bu da Türkiye’de ne yazık ki bu işlere giren arkadaşlarımızın çok az bildiği bir konu. Bakın, böyle bir listedir. Yani çok soğuk yerlerde, herhangi bir izolasyonu olmayan köprü inşaatı gibi yerlerde normal olarak çelik darbe dayanımını ara-mamız gerekir. Çok büyük bir fark yoktur. Sonuçta, 50-60 lira, özel durumlarda 100-150 lira fark olur.

Bunun dışında ne yapacağız; bağlantı elemanlarının özelliklerini, yani mal-zemenin niteliğini araştıracağız. Bunlardan bir tanesi kaynak. Kaynak … için genel olarak Avrupa’da mutlak şekilde kabul edilmiş, Amerika’da da son yıllar-da aynı şeye dönülmüş bir genel kural vardır; montajda, atölyede alabildiğince kaynak. Yani montajda ısıl işlemden kaçınınız. Pek çok sebebi vardır; birincisi, ısıl işlem çok özel bir prosestir ve özel şartlarda yapılması gerekir, açık havada yapılması çok zor ve sorunludur. İkincisi, test ve muayenesi yerinde son derece zordur. Bizim için, inşaat mühendisliği açısından çok daha önemli bir başka şey, ısıl işlemi tamamlanmış konstrüksiyon üzerinde yaptığınız zaman, ışıl işlemin elemanlar üzerinde yarattığı ısı gerilmelerini sisteme yüklemiş olursunuz ve bu, sizin hesabınızın dışında bir gerilme olduğu için, yapılması sakıncalıdır. Bu ne-denle çelik konstrüksiyonda imalat ve montaj … yapılır. Şantiye kaynağı hiç mi yapılmaz; yapılır. Çok özel durumlarda, gerekli tedbirler alınarak ve gerekli izinler alınarak yapılır. Pek çok şartnamede bu izne tâbidir.

Genellikle hangi tür kaynağın kullanılacağı projede belirtilir; ancak, eğer bu kaynak projede belirtilmiyorsa, sizin bu konuda deneyimli olmanız gerekir. Nor-malde, yapı denetim kuruluşlarının aslında çelik konusunda da deneyimli arka-daşların eğitim vermeleri, yetiştirmeleri gerekir. Burada çok özel şeyler vardır. Herhangi bir kaynak kullanmadan önce, kaynak işlemi kalite kayıtları dokümanı vardır mesela, bunu kaynak yöntem şartnameleriyle desteklersiniz. Bunun bir prosedürü vardır. Bu kısa sürede bunun detaylarına giremeyeceğim, ama bunlar önemli konulardır. “Ben kaliteciyim” ya da “Yapı denetçisiyim” diyen arkadaşın, çeliği denetliyorsa, bunları bilmesi gerekir. Cıvata ve bulon için de biraz daha öz-gün bir terminoloji vardır bütün dünyada kabul edilmiş olan. 5.4, 4.6, 8.8 gibi ra-kamlar vardır. Bunlardan birincisi malzemenin kopma değerinin, ikincisi akma değerinin gelebileceği … ifade eder. Yani birincisi mesela 5000 kilogram san-timetrede kopar, akma değeri 2000’dedir. İkincisi 4000’de kopar, ama 2400’de akar. Her iki değer de önemlidir. 8.8 ve 10.9 da yüksek mukavemetli cıvata ve bulon diye ifade edilir. Yüksek mukavemetli olan cıvata ve bulonlar hem depre-min çok kritik olduğu yerlerde kullanılması zorunludur; hem de aynı zamanda kesme işleminin risk ihtiva ettiği, özellikle köprü gibi dinamik etkilere maruz ya da yine deprem açısından çok kritik bulunan yapılarda, cıvatanın kesme yerine çekmeye çalışması için uygulanır. Bu daha çok 10.9’da yapılır, ama özel durum-larda 8.9’larda da yapılır. Bu konuların da iyi bilinmesi gerekir, cıvata deyip ge-çilmemesi gerekir. Ayrıca, tabii ki bunların galvanizli olmaları önemli bir konu. Paslanmaz çelik çok pahalıdır, genel olarak kullanmıyoruz.

İmalata geçtiğimiz zaman malzemeyi bitirmiş oluyoruz. Betonla kıyaslama açısından baktığınızda, betonda şöyle bir şey var: İnşaat hukukunda, “Gizli ayıp, açık ayıp” diye bir şey vardır. Çelikte gizli ayıp yapmak çok mümkün değildir,

Page 106: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası106

çünkü açık ayıptır sonuç olarak; ama beton gizli ayıptır. Niye? Çünkü o beton dökülünce, ne betonun mukavemeti, ne içindeki malzemenin muhtevası, ne de demiri, donatısı vesairesi sağlıklı bir şekilde tespit edilemiyor. Çok özel bazı aletler var, ama benim bildiğim kadarıyla hâlâ çok iyi tespit edilemiyor. Ancak, çelik için durum böyle değil, yani her aşamada hatayı ortaya çıkarabilirsiniz. Zaten kaynakların nasıl test yapılacağı, cıvataların nasıl kontrol edileceği, her şeyi açıktır.

Sonuçta, imalat resimleri olur, parça hazırlama olur, kesim olur. İki tür kesim var; bir mekanik kesim, bir de ısıl işlemli kesim var. Mekanik kesimde mesela, belli bir yükseklikten kalın olan sacları mekanik yollarla kesmeye ya da delmeye kalkarsanız, sacın kesitine zarar verdiği için izin verilmez. O zaman ısıl işlem yapmak gerekir. Isıl işlemle kesme için de birtakım özel şartlar vardır. Ne yazık ki detaya giremeyeceğim; ama oksijenle kesme, zımbalama, matkapla delme, lazerle kesme gibi yöntemler var. Daha sonra çeliği çatarsınız, yani çeliğin par-çalarını birleştirirsiniz, daha sonra kaynak yaparsınız.

İmalat resimlerinden detaylar görüyorsunuz. Kazakistan’da yapılmış olan özel bir bina için köprünün parça detaylarını görüyorsunuz. Kullanılan sacların verimli kullanılabilmesi için birtakım öneriler var. Daha kalın olanları mesela matkapla deliyoruz.

Burada, çeşitli delme makinelerini ve onların kullanma yöntemlerini görü-yorsunuz. Türkiye’de genellikle işin doğrusunu öğrenmeden eğrisini öğrenmeyi çok severiz ve biliriz. Ben, çok yaygın olarak duyuyorum, “Ne gerek var canım, köşelerde kaynatıyorum, oluyor sana kompozit” diyorlar. Doğru, kompozit olu-yor; ama duptil olmuyor. Eğer duptil bir kompozit yapı tasarlamak istiyorsanız -ki, deprem bölgelerinde duptil yapmak zorundasınız- o zaman bu tür bir kayma kaması kullanmak zorundasınız; aksi takdirde kompozit sisteminiz kırılgan olur.

Dediğim gibi, kaynakta, işçi herhangi bir kaynağı yaparken, elinde kaynağı nasıl yapacağına dair bilgiler olacak. Nedir? Bir kere, hangi yöntemi kullanacağı önemlidir. Dolayısıyla bu işi yapacak olan kaynakçının mutlaka sertifikalı kay-nakçı olması gerekir. Sertifikada da Türkiye’de çok önemli bir tuzak vardır. İki sacı şöyle koyup köşeye çektiğiniz kaynak en kolay kaynaktır. En kolay deyince, senle ben çok uğraşsak yapamayız; ama en kolayı budur. En zoru, içine girme-den tek taraflı boru kaynağı yapmaktır. Her birinin ayrı bir belgesi vardır. Dola-yısıyla herhangi bir kaynakçının belgesini kontrol ederken, “Belgesi var mı; var” diye bakmayacaksınız; o belgenin köşe kaynağı için mi, boru kaynağı için mi olduğuna bakacaksınız. Eğer konstrüksiyonumuz boru kaynağıysa, köşe kayna-ğını yapan adam kesinlikle başarısız olacaktır, bundan hiçbir kuşkunuz olmasın.

Genel olarak 4 tane yöntem var. Örtülü elektrot kaynağı hepimizin bildiği elektrottur. Bunun içinde tel var, elektrik akımıyla ısıtılıyor. Dışında cüruf de-diğimiz nesne var. İkincisi gaz altı kaynağıdır. Burada tel var; telin üstüne gaz püskürtüyorsunuz, bu şekilde koruma sağlıyorsunuz. Özlü tel var; özlü tel, gaz altıyla cüruf sistemin karışımıdır. Yani telin içinde elektrot kaynağının cürufuna benzer cüruf vardır. Toz altı kaynağı var. En kaliteli kaynak yöntemi budur.

Page 107: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 107

Neticede, kaynak telinin kaliteli olması zor bir konu değildir, bu çok kolay elde edilen bir meseledir. Zor olan şudur: Onun çok hızlı bir şekilde soğumasını engellemek. Çünkü çok hızlı bir şekilde soğur, yani 1200-1300 derecelerden pat diye ortam ısısına inmeye çalışır. Bu kaynağın bu kadar hızlı soğuması kaynağı çatlatır. Yani “Ben yaptım, oldu” olmaz. O çatlakların çoğu yüzeyde görülmeyip zaman içerisinde ortaya çıkabilir. O nedenle kaynağın yapılış tekniğinde bütün bu farklı isimlerin özü şudur: Ben, kaynağı ne kadar geç soğutacağım ve hangi yöntemler başarılı? Pratikte en başarılı yöntem aslında toz altı, ondan sonra elektrot kaynağıdır. Ama onun da handikabı şudur: Isındığı zaman, dışındaki koruyucu örtü, yani izolasyon örtüsü ısının etkisiyle yoğunluk farkından yüzeye çıkar. Bazen bunda başarı olunmayabilir. O zaman, bu izolasyon maddesi me-talin içinde kalır. Böyle bir sıkıntısı vardır. Onun dışında aslında çok iyidir. O nedenle mesela nemli olmaması gerekir ve fırınlarda kurulup yapılması gerekir bu kaynağın. Bu çok önemli bir konudur. Bir kalitecinin bunu bilmesi gerekir mutlaka.

Gaz altı kaynağı sadece fabrikada yapılabilir. Kalkıp da şantiyede gaz altı yaparsanız, bütün kaynaklarınız çatlar. Neden? Çünkü rüzgar gazı uçurur. Yani gaz altı kaynağı yaptığınız yerde hava akımı olmaması lazım. İçeride duman var diye, iki kapıyı açıp cereyan yaptırma da olmaması lazım. Çok özel şartlarda gaz altı kaynağı yapıyorsanız dışarıda, mutlaka işçinin etrafında kendine özel kabini vardır; o kabinin altında bu kaynağı yapması gerekir.

Aslında toz altının olmadığı yerlerde özlü teli tavsiye edebiliyoruz. Çünkü gaz altının içine bir miktar … karıştırılıyor, ama burada da yine çapak temizliği yapmak gerekiyor. Gaz altı kaynağında da çapak temizliği yapılmadığı için, atöl-yede her zaman gaz altını sürat açısından tercih ederiz.

Muayene ve test plağı dedim. Çok hızlı bir şekilde değinmek zorundayım. Bu şudur: Sonuçta, herhangi bir çelik işleminde başından sonuna kadar sorum-luluklar, görevler, hangi aşamada kimin ne yapacağı tarif edilir. Bu, bu şekilde işaretlenir. Bu, üretici firma tarafından hazırlanır ve kalite kontrol firması ta-rafından onaylanır. Herkes bu prosedüre göre işlemlerini tamamladığı zaman, ortaya sorunsuz bir imalat çıkar.

Bunlar da demin söylediğim, işçiye verilmesi gereken kaynak yöntem spesifi-kasyonlarıdır. Her sac için, kaynağın yöntemine göre kaç paso yapılacağı, paso-daki ısı, iki paso arasındaki minimum ısı değeri vesaire gibi ciddi teknik bilgiler vardır. O nedenle mutlaka eğitilmiş kaynakçılar tarafından yapılması gerekir.

Gözle kontrolü küçümsemeyelim demiştim. Kaynaklar bittiği zaman, bütün bu anlattığım nesneleri sağlamış olmanıza rağmen, yine de kaynağın güvenliğini garanti etmiş sayılmazsınız. Bu nedenle tahribatsız muayene yöntemleri dediği-miz muayeneler vardır. Bunların en başında gözle kontrol, işi bilen bir kaliteci-nin gözle kontrolü son derece değerlidir. Kaynaktaki unsurların çoğunu görür.

İkincisi, manyetik testler de genellikle köşe kaynaklarında kullanılır. “Man-yetik parçacık testi” diye geçer. Ultrasonik testler vardır; alın kaynakları için kullanılır. Röntgen vardır; çok eski modadır, çok istenir. Röntgen zahmetlidir, pahalıdır, her yerde çekilmesi mümkün değildir, alın kaynaklarında kullanılır.

Page 108: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası108

Avantajı nedir; film, kontrol eden kişi tarafından görülür. Ultrasonda ise, ult-rasonu yapan kişi bunu izler, üçüncü bir şahsa bunu resimleyip gönderme şeyi pek olmaz. O nedenle röntgen çekimi tercih edilir. Ama yaygın olarak ultrason yaptığımızı söylemek isterim, yani piyasada böyle.

Sonuçta, bütün bunları yapıp işleminizi bitirdikten sonra, mutlaka korozyona karşı korumak zorundasınız. Bunun için en etkili yol … Çok pahalıdır ve her zaman galvaniz havuzuna sokmak da mümkün olmayabilir. Onun için, önce yü-zeyi temizlersiniz. Bunun için konuştuğumuz kumlamadır. Ortalama konstrük-siyonlarda, SA/1.5 dediğimiz kumlama standardı yeterlidir; ancak, SA/2, 2.5, 3, 3.5 gibi seviyeler vardır. Özel durumlarda daha yüksek seviyelerde de kumlama istenebilir. Dediğim gibi, daldırma galvaniz çok iyidir, çinko kaplamadır. Bo-yamada ise çok çeşitli boyama yöntemleri var. Burada dikkat edilmesi gereken konu, güneş ışığına maruz kalan herhangi bir malzemenin son kat boyasının epoksi olmaması gerekir. O nedenle epoksi astar ve epoksi ara kat üzerine mut-laka en az 60 mikron poliüretan boya vurmanız gerekir. Aksi takdirde, güneş ışığına maruz olan yerlerde boyanız tebeşirlenir. Bu önemli bir konudur.

İkinci bir konu şudur: Boyayla ilgili, kaç mikron olacağına dair standart yok-tur. Özellikle hassasiyeti yüksek olan köprü gibi ya da stadyum tribünü gibi, daha sonra boyanması çok zor olan yerlerde, 15 yıl, 20 yıl, 25 yıl gibi garantileri sorgulamalısınız, yani “Bu yapının kaç sene sonra bir daha boyanması gerekir?” diye. 15 yıllık, 20 yıllık boyanın … ve garanti belgesini istemelisiniz boyacılar-dan. Bu da önemli bir konudur.

Kompozitlere hiç giremiyorum. Betonla korozyondan korumak da bir yön-temdir. Herhangi bir şeyin dışına kalıp çakıp da beton döktüğünüz zaman, o da korozyondan korur. Yalnız, minimum 3-4 santimetre olması gerekir. Bu da hâlâ aslında dünyada hafif betonlarla çok uygulanan bir yöntem. Neredeyse Ame-rika’da sürpriz bir şekilde, daha yeni, gökdelenlerde özel alaşımlı hafif beton kaplama ile korozyona karşı yapıldığını gördüm. Bunun şöyle bir avantajı var: Eğer bu betonu 4-5 santimlere çıkarabilirseniz, aynı zamanda yangına karşı ko-ruma yaptığı için, bir taşla iki kuş vuruyorsunuz, çok ekonomik oluyor. Ayrı bir konuşma mevzuu; sadece bilginiz olsun.

Paketleme çok önemlidir. Eğer adam gibi yapmazsanız, boyalarınız perişan olur. Montaja ilişkin de söyleyeceğim kısaca şudur: Mutlaka bir montaj planı hazırlanmasını talep etmelisiniz. Bu montaj planı açık açık montajın nasıl ya-pılacağını belirtmelidir. Bize ters gelen, alışkanlıklarımıza ters gelen bir şeydir; ama böyle başlamazsanız, montaj soruna dönüşebilir. Mesela geçici mesnetler, geçici konstrüksiyonlar varsa bunları bilmek gerekir. Kaç tane vinçle, hangi po-zisyonlarda yapacağını bilmek gerekir. Bunları öngörmezseniz, daha sonra vinç-leri yanaştıramazsınız ve o montajı yapamaz, rezil olursunuz. Detaylı bir şekilde montaj planı hazırlanır.

Bakın, deminden beri çeşitli aşamalarını gördünüz. Bu 4 tane köprü, bu 2 binanın arasına başarıyla konulabildi Kazakistan’da.

Sunumum burada bitti. Zamanı aştığım için özür dilerim

Page 109: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 109

Murat DOĞAN

Değerli katılımcılar; hepinize hoş geldiniz diyorum.

En zor bölüme geldik, artık günün sonuna yaklaşıyoruz. Benim de normalde sunumum 1.5 saatlik bir sunum. Sıkıştırırsam, ziplersem 30 dakika olur; ama biraz daha zipleyeceğim, mümkün olduğunca hızlı anlatmaya çalışacağım.

Bildiğimiz gibi, ülkemiz ciddi bir deprem ülkesi. Artık neredeyse atasözü haline geldi; kayıtlara geçmiş birçok dokümanda da yazdığı gibi, nüfusunun yüzde 96’sı farklı oranlarda deprem etkisine sahip, yüzde 98’i de bu bölgelerde yaşamakta. Dolayısıyla, ülkemizde yapıları çağdaş normlara uygun bir şekilde, kalite ve estetiğin yanı sıra, depreme karşı dayanıklı olarak üretmek, en önemli önceliğimiz olmalı.

Yıllardan beri yaşamakta olduğumuz deprem felaketlerinde birçok yapının depreme dayanıklı olmadığı ortaya çıkmıştır. Depremde hasar gören yapılarda yapılan incelemelerde; proje hatalarına rastlandığı, projelerin gereğince ve doğru uygulanmadığı, inşaatların yeterince denetlenmediği göz önünde bulundurula-rak; bu iş ve işlemler uzman-yetkin mühendislerce yapılmalı, yine olası hatalara karşı da sıkı bir denetimden geçirilmelidir.

Bir diğer aşama, yapının inşaat aşaması, yani imalat ve denetim aşaması. Yine yapı, projelerine uygun olarak, çağdaş teknikler kullanılarak, uzman ekipler ve sertifikalı çalışanlar tarafından inşa edilmeli, yapım aşamasında da teknik ele-manlar tarafından sürekli bir denetim sağlanmalıdır.

Dördüncü aşama ise, yapı malzemelerinin kalite kontrolü. Yine burada da şan-tiyelerden alınacak numuneler üzerinden bu kalite kontrolü yapılmalıdır.

Bu saymış olduğumuz dört etken, bir halka gibi, bir zincir gibi birbirine bağlı-dır. Bunlardan birinin yerine getirilmemiş olması durumunda, diğerlerinin düz-gün yapılsa bile, beklediğimiz sonuca asla ulaşamayız.

Burada yapı malzemelerinin kalite kontrolüne yönelik olarak laboratuarların önemine biraz değinmek istiyorum.

Yine bahsettiğimiz gibi, yıllardır ülkemizde uygun inşaat alanlarının seçilme-mesi, kalitesiz projeler, yapıların yeterince denetlenmemesi ve kullanılan yapı malzemelerinin kalite kontrolünün yeterince yapılamaması söz konusu. Şimdiye kadar ya da yakın geçmişe kadar, gerek proje üretenler, gerekse yapımdan so-rumlu kişiler, yapı malzemelerinin standartlara uygunluğunun kabulüyle hareket etmişlerdir. Oysaki çok iyi projelendirilerek, uygun zeminler üzerine, iyi ve sıkı bir denetimle imal ettiğiniz bir yapıda, kullanılan yapı malzemesi standartlara ya da projesine uygun değilse, siz o yapıdan beklenen faydayı alamazsınız. Ne yazık ki, dediğim gibi, yakın geçmişe kadar bu pek fazla yapılmadı, yapılamadı. Neden? Laboratuar eksikliğinden, bilinçsizlikten, “Bu zaten hazır beton, testi mi olur, ne testiymiş?!” gibi yaklaşımlardan yapılmadığı için sıkıntılar doğmuş-tu. Ama 99 yılında, yüzyılın felaketi olarak adlandırılan 99 depreminden sonra

Page 110: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası110

yapılan yeni yasal düzenlemeler çerçevesinde bu malzemelerin, yapı malzeme-lerinin kalite kontrolü zorunlu hale getirilmiştir ve laboratuarlar kurulmaya baş-lanmıştır. Bütün yönetmeliklerde de, bu kontrollerin TS EN-17025’in şartlarını taşıyan, kalite güvence ve teknik şartlarını taşıyan, yeterli alet, cihaz, personel ve birikime sahip, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş ve laboratuar izin belgeli laboratuarlar tarafından yaptırılacağı, deney raporlarının da ilgili idareye verileceği açıkça belirtilmektedir.

O yüzden, yapı laboratuarlarının yapmış olduğu çalışmalar, yapı malzemesi kalite bilincinin oluşması, yerleştirilmesi, geliştirilmesi, üretici ve tüketicilerin haklarının korunması, inşaat sektörüne fayda sağlanabilmesi açısından önemli-dir.

Tabii, günümüzde 4708 sayılı Yasa kapsamında birçok yapı laboratuarı kurul-muştur ve laboratuar hizmeti almak artık çok kolay ve ekonomik hale gelmiştir.

Laboratuarların yapmış olduğu uygulamaları üç grup altında toplamak müm-kündür.

Birincisi, geoteknik incelemelerdeki zemin laboratuar hizmetleri.

İkincisi, inşaat halindeki yapılarda laboratuar hizmetleri.

Üçüncüsü ise, mevcut yapılarda laboratuar hizmetleri.

Bildiğimiz gibi, geoteknik incelemeler, yeni yapılacak binalar ile mevcut bi-naların oturduğu zemin durumunun, zemin sınıfının ve zemin taşıma gücünün belirlenmesi için yapılan çalışmalardır. Sondaj makineleriyle, mevcut bir binada inceleme yapıyorsanız uygun bir yerden veya inşaatta sondaj yerleri belirlenip, sondajlar yapılıp, sondaj aşamasında gerekli bazı deneyler yapılır ve bazı numu-neler alınır.

İkincisi, inşaat halinde yapılan laboratuar uygulamaları. Burada da taze be-tondan numune alınması, her beton imalatından standartlara göre belli sayılarda numune alınması; yine aynı şekilde, her çelik çubuktan, demirlerden, her partin-den numune alınması yöntemi söz konusu.

Bunun için kullanılan alet-cihaz; slamp seti, slamp yapılması, küp kalıplar, laboratuarlarda kür odaları, yine laboratuarlarda deney uygulamaları. Artık ül-kemizde cihazlar da son derece gelişti. Eskiden çok pahalıydı, belki yurtdışından geliyordu; şimdi burada çok rahat üretiliyor. Betonun yoğunluk tayini için hassas teraziler, beton presleri, çelik çekme cihazı. Bunlar, bilgisayar kumandalı, son derece hassas cihazlar.

Mevcut yapılardaki laboratuar uygulamaları ise, mevcut yapıdaki beton daya-nımının tayini için yaklaşık yöntemler (beton test çekici gibi) ve karot alınması ve donatıları belirlemek amacıyla da, hasarlı yöntem dediğimiz, pas payı sıyırma yöntemi veya hasarsız donatı tespit yöntemi, röntgen muayenesi diyebiliriz.

Bu arada, karot standartlarını da hemen kısaca şöyle geçeyim. Eski karot stan-dardı 10465’ti, yenisi TS EN-13791. Bir-iki tane daha var. 13791, esas ana stan-

Page 111: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 111

darttır. Diğeri numune almayla, diğeri de deneylerin yapılmasıyla ilgili cihazlara ilişkin bir standart. Bu standart, 13791, biraz daha EN normlarına geçti; eskiye göre daha kapsamlı. Akış şemasında, karotu niçin alıyorsunuz bir binadan, kaç tane alacaksınız, hepsi var. Yani karot alma amacınıza göre sayısını ve değerlen-dirme yöntemlerini tayin etmiştir. Uygulamalar; beton test çekici uygulamaları, karot yerleri.

Dediğim gibi, mevcut beton dayanımı çok önemlidir bir binada. Yani mevcut bir binanın incelenmesinde, beton dayanımı, tek başına olmasa bile, en önemli etkenlerden birisidir.

Karot yerlerinin düzgün tespit edilmesi gerekmektedir; binayı temsil edecek sayıda ve dağılımda. Donatıları kesmemek için yerlerinin işaretlenmesi önemli. Bu şekilde işaretledikten sonra karot alınır.

Tabii, karot biraz zahmetli bir iştir; cihaz suyla çalıştığı için ortalığı batırır. Gördüğünüz gibi, bir de mevcut bir binada çalışıyorsunuz. Fakat artık son yıllar-daki gelişmeler bunun da önüne geçmiştir. Mesela, bu matkap hiçbir şekilde, bir gram dahi toz akıtmıyor. Ucunda toz toplama haznesi var, toz buraya birikiyor. Aynı şekilde, karot makineleri; ucunda yine su toplama aparatı, arkasında depo-su. Eskiden suyu yukarıdan bir şeyle basıp gönderiyordunuz, şimdi suyu buraya koyuyorsunuz, bu hortumla su geliyor, diğeri de bütün malzemeyi topluyor. Bu bize neyi sağlıyor; her yerden karot alabiliyorsunuz. Karot alındıktan sonraki görüntü de bu şekilde. Tabii, karotu alırken, içindeki malzemeyi de aldığı için, karotu örselemeden alıyorsunuz. Daha sonra doldurulması; bötresiz, yüksek da-yanımlı beton tamir harcıyla. Bu da çok önemli. Yani bir yerden karot aldınız, al-dırdınız diyelim; boş bırakıp gitmelerine izin vermeyin bence. Sonradan alçıyla falan dolduruyorlar. Çünkü orada moment yığılması söz konusu. Alınan karotla-rın etiketlenmesi, taşınması, bir laboratuarda …lenmesi, başlıklanması… Vakit kalırsa, bunların hepsinin ne kadar önemli olduğuna da değinmeye çalışırım.

Başlıklanması. Tabii, bu başlıkların gönyeleri, düzgünlüğü çok önemli. Has-sas preslerle kırılması, deneylerinin yapılması.

Yine mevcut yapılarda donatıların belirlenmesi için, az önce bahsettim, pas payı sıyırma yöntemiyle… Bu, ilkel bir yöntem aslında, biz buna çok karşı çıkı-yoruz. Çünkü son yıllarda cihazlar oldukça gelişti, bu kadar kırmaya dökmeye gerek yok. Ama yönetmelik böyle öngörüyor. Sanıyorum orada da bir değişiklik yapılacak. Oysaki şimdi yeni cihazlar çıkmış; röntgen cihazı dediğimiz veya do-natı tarama cihazı dediğimiz cihazlar. Bu şekilde tarıyorsunuz; taradıktan sonra önce cihaza aktarıyorsunuz, sonra da bilgisayarınızda bu şekilde donatıları, çap, derinlik, aralık, hepsini net bir şekilde görebiliyorsunuz. Çapta belki biraz sapma olabiliyor, ama o da aldığın veri kalitesiyle alakalı.

Ben, mevcut yapıların değerlendirilmesiyle ilgili, deprem güvenliğinin belir-lenmesiyle ilgili biraz daha detaya girmek istiyorum. Çünkü yeni inşaatlar zaten yeterince konuşuluyor veya epey bir mesafe aldığımızı söyleyebilirim.

Page 112: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası112

Ülkemizdeki mevcut yapı stokunun birçoğu betonarme ve ne yazık ki daya-nıklı değil. Beton kullanımına Türkiye›de 1950’li yıllarda başlanmış, 70’li yıl-lardan sonra yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır ve günümüzde de vaz-geçilmez bir yapı elemanıdır, yapı malzemesidir beton. Dediğim gibi, binanın dayanıklı olabilmesi için en önemli etkendir.

Ama son yıllarda yapılan çalışmalar çarpıcı sonuçlar ortaya koymuştur ne ya-zık ki.

Betonun ilk kullanıldığı yıllarda, 1950-70 arasında yapılan binaların beton da-yanımı çok iyi. İstisnasız, yüzde 90’ı diyebilirim -kendi yaptığım çalışmalardan da biliyorum- 50-60 megapascal düzeyine kadar çıkabilmekte. Oysaki 70’lerden, 75’ten veya 80’den sonra, ne derseniz artık, Türkiye›deki hızlı kentleşme, çarpık yapılaşma, bilinçsiz yapılaşma “Çimentoyu, kumu, suyu karıştır, al sana beton” mantığıyla üretilen, 90 yıllarına kadar bu şekilde üretilen betonlar sonucu kali-tesiz yapılar oluşmuştur. Fakat 90’larda hazır beton kullanımının yaygınlaşması, 97’de yönetmeliğin değişmesi, 2002’de Yapı Denetim Kanunu, 2007’de Deprem Yönetmeliğinin tekrar revize edilmesi, bu betonarme yapılardaki beton dayanı-mı artışını sağlamıştır. Dolayısıyla, günümüzde yapılan yapılarda, özellikle bu tarihlerden sonra yapılan yapılarda, açıkçası, çok ciddi sorunlar gözükmemek-tedir. Yani bu yapılar depremde daha iyi performans ortaya koyabilmektedirler. Ama bizim esas sıkıntımız mevcut yapı stokumuzda.

Son 10 yılda bir şeyler yapıldı mı, yapılmadı mı diye konuşuluyor. Bir şeyler yapılıyor. Yani doğal olarak yapılıyor, eksiği de olsa, yanlışları da olsa. Yapı Denetimi Kanunu, genelgeler, teknoloji gelişiyor, hazır betona her yerde ulaşabi-liyorsunuz falan. Fakat biz deprem olduğu zaman hasarı nerede görüyoruz; eski binalarda. Dolayısıyla, biz, Türkiye’deki mevcut yapı stokumuzu bir an önce, en kısa sürede elden geçirip rehabilite etmediğimiz sürece, dün Van’da olan, yarın Türkiye’nin başka bir ilinde olacak, aynı tablolarla karşılaşacağız. Konuşma-cılardan birisi bahsetti, sanıyorum Genel Müdür Yardımcısı söyledi; Van dep-reminde yapı denetimli binalar hiç hasar görmedi. Dolayısıyla, eski binaların, mevcut binaların rehabilitesinin çok önemli olduğunu vurgulamam gerekiyor.

Burada yapılan yönetmelikleri de hemen hızlı hızlı geçeyim.

Bu konuda Türkiye’de 9 tane yönetmelik yayınlanmış. 1940’ta başlamış (Zel-zele Mıntıkalarında Yapılacak İnşaatlara Dair Yapı Talimatnamesi); 75’ten son-ra, 75, 97 yönetmeliği ve 2007 yönetmeliği önem arz etmektedir. Ayrıca, ilk kez de 2007 yönetmeliğinde mevcut yapıların incelenmesi gündeme gelmiştir. Bu yönetmelik, hem yeni binaları, hem eski binaları kapsar.

Bu yönetmeliğin genel ilkesi; hafif şiddetteki depremlerde binalardaki yapı-sal ve yapısal olmayan sistem elemanlarının herhangi bir hasar görmemesi, orta şiddetteki depremlerde yapısal veya yapısal olmayan elemanlarda oluşabilecek hasarın sınırlı ve onarılabilir olması, şiddetli depremlerde ise can güvenliğinin sağlanması amacıyla kalıcı yapısal hasar oluşumunun sınırlandırılmasıdır. Yani siz bu yönetmeliğe uygun bir bina inşa ettiğiniz zaman… Tabii, az önce Hüseyin

Page 113: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 113

beyin bahsettiği gibi, sadece yönetmelik yeterli olmaz; mühendislik öngörüsü de çok önemlidir, o binanın davranışını öngörmek gerekir. Yani sizin yazdığınız gibi, emrettiğiniz gibi o demir çalışmaz orada; tersine çalışır, başka türlü davra-nabilir. Bu öngörü de çok önemli.

Sürem daraldı, o yüzden bu yönetmelik detaylarını geçeyim.

Burada malzeme sayılarını söylemek zorundayım. Yönetmeliğe göre, sınır-lı bilgi düzeyinde her kattaki kolonlardan 2 adet alınması gerekiyor. Orta bilgi düzeyinde bir binada çalışıyorsanız, her kattan en az 3 tane, binadan toplam 9 tane ve her 400 metrekareye de 1 karot alınması gerekiyor. Yani binanız 1200 metrekareyi geçiyorsa dördüncü karotu alıyorsunuz. Kapsamda da bu 400, 200’e indirilmiş. Bina bilgi düzeyleri katsayıları…

Bir de yeni bir yasa daha çıktı; Kentsel Dönüşüm Yasası. Bununla ilgili de, malzeme örneği almayla ilgili bölümlerini söyleyeyim sadece. Bununla ilgili de diyor ki, “Belirlemiş olduğunuz kritik katta en az 10 yapı elemanında tahribatsız yöntem kullanılacak ve en düşük olanlarından 5 tane beton numunesi alınacak. 400 metrekareden fazlaysa, 400 metrekareyi aşan her 80 metrekare için bir karot örneği daha alacaksınız.”

Burada görüntülerimiz var, bunları hızlı geçeyim.

Zümrüt Apartmanı. Yıkılan binalar. İşte gördüğünüz donatılar, aderasyon, pas payı, açılan etriyeler, 135 derece olmayan…

Bu da onun yanında bir bina. Zümrüt Apartmanını biliyorsunuz, kendiliğin-den çöktü ve 100 kişi yaşamını yitirdi.

Yine yakın zamandaki Van depreminden görüntüler. Kolonları…

Malzeme açısından veriyorum bu örnekleri. Bu kolon patlamış. Bu çok yük-sek bir bina da değil; ama bakın, beton ne hale gelmiş. Buna beton diyebilir misiniz?! Beton biraz kırılır mırılır, çatlar, yani hasarın da biraz düzeyi olması lazım; ama tamamen dağılmış.

Gördüğünüz gibi, yetersiz etriye aralıkları, mafsallaşma…

Bunlar da deprem olmadan incelediğimiz binalar. Burası inşaat halinde bir spor salonu. Gördüğünüz gibi, aderans… Burada segregasyona uğramış. Burada ciddi bir çatlak var, şu kolonda. Bakın, daha inşaat halinde çatlamış. Muhtemelen de sıvayla falan kapatılmış. Şu kirişin altındaki donatıya bakın. Şuraya donatıyı hiç koymayın daha iyi belki de; hiçbir şekilde sarmamış.

Karot alımı, alınmaya çalışılmış; çıkan karot, kum daha doğrusu. Yine bir karot. Karottan çıkan taşa bakın; karotun kalınlığı kadar, 10 santim. Yine şunlar; karot diyebilirsek.

Bu da İstanbul’dan; içinde tahta parçaları, deniz kabukları, ne ararsanız. Yani deniz kumundan beton üretimi. Şu mesela, korozyona uğramış bir donatı. Ba-kın, şu donatı 10 santim içeride. Deniz kumu. Beton kötü, sıva kötü, her şey kötü, tamamen dış etkilere maruz kalmış.

Page 114: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası114

Yine bu da İstanbul Zeytinburnu’ndan bir örnek. Burada da çalışma yapmış-tık. Bunun şeyleri de çok ilginç. Zeytinburnu’nda kendiliğinden çöken bir binay-dı burası. Karotlara bakın şimdi. Bakın, tamamen deniz kumu. İçinde çakıl diye bir şey yok. Şu iri görünenler deniz kabuğu; sizi aldatmasın, çakıl değil. Bunlar da çıkan sonuç, karot sonuçları. 7 ile 10 arası, ortalama 9. Standart sapmayı da düşerseniz bu 6’ya, 7’ye düşer. Bu bina kendiliğinden çöktü.

Bunu yıllardır sunumlarımda kullanıyorum, görmüş olan arkadaşlar olabilir. Bir devlet ihalesi veya bir iş olarak düşünün. İhtiyaç bu. İhtiyacımız bu. Türki-ye’yi de kısaca karikatürize ediyor aslında. İşin teknik şartnamesi. İhtiyaç bu; ama tabii, teknik şartnamelerimiz hep ağır olur, o yüzden uygulanamaz. Ge-reğinden fazla olabiliyor. Eskiden öyleydi. Bu da mal sahibinin istediği. 3 kat, ama “2 kat da fazla yap” diyor. Bu da mimari büronun (mimarlar alınmasın, mü-hendislik de diyebilirim), proje bürosunun çizerek verdiği proje. “Ben size öyle bir koltuk yaparım ki, ooo, padişah koltuğu gibi” diyor. Mal sahibinin kızarak önerdiği çözüm de bu: “Bu ne kardeşim; projeci başka, teknik şartname başka, o başka, bu başka. Bana bir tane lastik yap, ben onunla da sallanırım” diyor. Sonra müteahhidin yaptığı. Müteahhit de yapıyor, güzel bir şey yapıyor, ama yanlış yapıyor. Sonra kontrolörün ikazı üzerine düzeltilmiş hali, o da bu.

Çok sıkıştırdım sunumu. Aslında söyleyecek çok şeyler var. Sanırım bildiri kitabında yer alacak.

Şiddetli yağmurlar, seller de olsa; fırtınalar, tayfunlar, kasırgalar da olsa; şid-detli depremler de olsa, sağlam, ayakta kalabilecek, can ve mal kaybına sebep olmayacak, kaliteli çalışma ve barınma yapılarında yaşayabilmek dileğiyle, beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Page 115: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 115

Prof.Dr. Mehmet Ali TAŞDEMİR

Günaydın. Sözlerime başlamadan evvel hepinizi saygıyla selamlarım.

Bu konuşmada slayt sayısı biraz fazla; ama ilgili yerleri göstermeye çalışaca-ğım, genel olarak normal ve lifli beton karışımlarının performansa dayalı tasa-rımı. Performansa dayalı tasarım derken, optimum tasarımdan da söz etmiş ola-cağız; ama yapı sahibi, kullanıcı gereksinimlerini etkin biçimde karşılayabilme yeteneğidir, yani performansı bu şekilde tanımlarız. Performans kriteri olarak mühendis, dayanımı, dayanıklılığı, estetiği, ekonomiyi, kullanılabilirliği, sürdü-rülebilirliği birleştirmek durumundadır; yani bu şekilde düşünürüz. O zaman, parametre sayısı beton için çok fazla. Aslında parametre sayısı nedeniyle stan-dart bir yöntem de yok. Her yapı için bir şartname söz konusudur. Üretilen her beton yeni bir malzemedir. Farklı bileşenler, yeni karışımlar, katkılar, inşaatta uygulama ve çevre şartları özellikle önemlidir. Aslında çevre koşulları derken, mevcut dış etkileri kastediyoruz. Hazır beton da hazır beton değildir, aslında bileşenleri ve performansı kontrol edilmelidir. Bunu özellikle belirtmek lazım.

Burada sorumlulukları biraz tanımlamaya çalışıyorum. Şartname çok önem-lidir. Merkezi yönetimin, yerel yönetimin, mal sahibinin, inşaatı yapan yükleni-cinin, denetimin, herkesin mutabık kaldığı iyi bir şartname, güncel bir şartna-me olmalıdır. Şartnamenin olmadığı yerde kaos vardır. Dolayısıyla tasarımcıyla şartname hazırlayıcısı birebir ilişkidedir. Beton üreticisi, üç ayağın bir köşesin-de, diğerinde de beton kullanıcısı vardır. Yani sıkı bir denetim gereklidir. De-netim oldukça önemlidir. Durabiliteye göre tasarım yapılırsa, aslında otomatik olarak dayanımın sağlanması beklenir. Don hasarı da dâhil, aşınma, yangın et-kisi, agrega ve çimento arasındaki ısıl uyumsuzluk, plastik rötre, kuruma rötresi, don etkisine duyarlı agregaların kullanılması, bütün bunlar fiziksel hasara neden olur. Ayrıca fiziko-kimyasal hasarlar vardır; mesela donatının korozyonu. Bu, karbonatlaşma nedeniyle veya klor difüzyonu nedeniyle oluşan korozyondur. En önemlilerinden bir tanesi de alkali silika reaksiyonuna bağlı hasardır. Bunlar fiziko-kimyasal hasar olarak adlandırılabilir. Ama kimyasal hasarlar, klorürlerin etkisi, deniz suyu etkisi, karbonatlaşma, asit etkisi, yeraltı suyunda veya yerel ortamdaki sülfat etkisi, alkali silika reaksiyonu, mikroorganizmaların neden ol-duğu korozyon, bunları sayabiliriz.

Burada özellikle bir özetleme yapmak istiyorum. Özetlemede de şunu tarif ederiz: Biliyorsunuz, deminin üzerindeki donatının üzerindeki örtünün kalitesi ve kalınlığı oldukça önemlidir. Fazla kalın yapamayız pas payını; çünkü eğer bu kolon perdeyse moment alamaz, ayrıca çatlar. Pas payının görevi, sadece yangı-na karşı değil, donatıyı da korozyona karşı korur ve bir pasilasyon sağlar. Eğer beton geçirimliyse karbonatlaşmaya neden olur, karbonatlaşma korozyon oluştu-rur, korozyon sonucu beton tekrar geçirimli hale gelir ve beton çatlar; çatladıktan sonra alkalilerin girişi, sülfat girişi kolaylaşır, beton tekrar çatlar ve böyle bir fasit daire etrafında bu olaylar devam eder.

Bakın, burada henüz daha korozyon başlamamış, ama buradaki de hiç olma-ması gereken bir durum. Aslında bir yapı için, dayanım, dayanıklılık, estetik,

Page 116: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası116

bütün bunlar olacak; ama yapım sırasında bakım ve onarım da bir parçasıdır bu işin. Dolayısıyla böyle açıkta bırakılmaması lazım donatının. Eğer ayrışma varsa, segregasyon, oraların uygun bir şekilde tamir edilmesi lazım. Burada ya-pılması gereken şey, aynen diş dolgusu gibi biraz verevli yapılacak, epoksi sürü-lecek. Çok iyi bir onarımın yapılması lazım. Buradaki demirler böyle açıkta bı-rakılamaz. Dün bu konuya aslında sayın hocamız da değindi. Oldukça önemli bir şeydir korozyon. Bu görünüm hiç iyi bir görünüm değil. İnşaat mühendisi olarak hepimiz seyrediyoruz. Yani bu, inşaatın bir parçasıdır. Yapı serviste olduğu süre içinde de bakım ve onarım gereklidir aslında. Bunu özellikle belirtmek gerekir.

Korozyon en yaygın durabilite sorunudur; florürlerin, karbonatlaşmanın ne-den olduğu korozyon. Burada rutubet varsa korozyon olur ve bu korozyon başla-madan önce gerekli önlemleri almak lazım. Başlangıçta bir uyku dönemi vardır. Florürlerin ve karbondioksitin yayılımı söz konusudur. Bu başlangıç evresi. Ama daha sonra pasilasyon karakteri ortadan kalkar, çok hızlı bir şekilde rutubetin, sıcaklığın ve çevrenin etkisiyle hasar başlar. Yani bu, hasarın ilerlemeye başladı-ğı durumdur. Burada eğer donatının üzerindeki pas payı yetersizse, geçirimliyse çatlaklar oluşur. Çatlaklar oluştuğu zaman, zararlı iyonların, karbondioksitin, klorürlerin girişi kolaylaşır, rutubetin taşınımı kolaylaşır, korozyon hızla başlar, kabul edilen bir hasar düzeyinin üzerine erişir ve dolayısıyla yapı dayanımı kay-betmeye başlar. Bu oldukça önemlidir. Ama yüksek kaliteli bir betonarmedir, düşük korozitedir, yeterli pas payı vardır, zararlı iyonların girişi engellenebilir, korozyon başlamayabilir veya başlasa da kabul edilebilir bir düzeyin altında ka-lır. Aslında bizim istediğimiz bu durumdur. Ama bunun onarımına kalkışılırsa, katotik koruma veya yapıya oturtulmuş anot yüzey, bunların maliyeti oldukça yüksektir. Aslında betonun en önemli görevlerinden birisi, her ne kadar betonar-me yapıda basınca çalışırsa da, diğer bir önemli görevi, çeliği korozyona karşı korur, yangına karşı korur. Tabii, betonarmeyi mümkün kılan en önemli şeyler-den birisi, biliyorsunuz, donatıyla betonun genleşme katsayıları aynıdır ve bura-da uzun yıllar birlikte çalışır, dolayısıyla sıcakta-soğukta herhangi bir değişiklik olmaz, boy değişimleri.

Aslında en önemli şeylerden birisi, soğuk iklimlerde donma-çözünmeye karşı sürüklenmiş hava. Bu sürüklenmiş hava mikron boyutundadır. Bunlar rezerv boşluk oluşturur. Eğer bu donma süresinde bu rezerv boşluklar, dolayısıyla bu-zun genleşebileceği bir mekân oluşturmuş oluyoruz ve don hasarını kolaylıkla atlatmak mümkün olamıyor. Burada eğer agrega bu dona dayanıksızsa, bu şekil-de, kapak atma şeklinde don hasarları olur. Sülfatın girişleri de kolaysa, sülfat nedeniyle de önemli hasarlar meydana gelir.

Mesela sol taraftaki sülfata dayanıklı bir deney çubuğu, sağdaki ise sülfattan etkilenmiş bir numune.

Eğer agreganın içinde aktif silisler, tridimit, opal, kalseduan, bu tip aktif mi-neraller varsa, ortamda rutubet varsa, çimentodaki alkali oksitler de belli bir değerin üzerindeyse -ki, sodyum oksit eşdeğer olarak binde 6’dır bu- 10’u aşarsa bu reaksiyon olabilir. Bu reaksiyon olduğu zaman, böyle ağ şeklinde çatlaklar meydana gelir. Bunlar ilk İzmir’de gözlemlendi. Daha evvel Türkiye’de, özellik-

Page 117: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 117

le çimentonun prosesi dolayısıyla alkali oksit miktarları çimentoda düşüktü geç-mişte; fakat agregalar da aktif silis içeriyorsa bu reaksiyon olabilir. Ama her ikisi varsa, yani çimentodaki alkali oksit miktarı yüksek, agregadaki alkali-silika re-aksiyonuna neden olacak mineraller de fazlaysa, bu reaksiyonun olma olasılığı vardır. Ama rutubet varsa olur. Her ikisi varsa, rutubet yoksa, bu reaksiyon yine olmayabilir. Dolayısıyla bununla ilgili çevre koşulları oldukça etkilidir.

Mesela bu, İzmir’deki çevre iyonlarındaki ayakta görülen çatlaklar. Görü-yorsunuz, “İlan yapıştırmak yasaktır” diye okunuyor. İnceleme yapılan düşey çatlakları görüyorsunuz. Mesela şu şekilde düşey çatlakları görmüyorsunuz. Bunun da nedeni, bu ayakta basınca çalıştığı için bu, aslında enine olan çatlak-lar kapanmıştır; yani onun için görünmüyor. Halbuki bu, kiriş başında çekilen bir fotoğraf. Orada her doğrultuda çatlakları görebilirsiniz. Yalnız, bu çatlaklar, gördüğünüz her ağ şeklindeki çatlak da alkali-silika reaksiyonun neden olduğu çatlak olmayabilir. Alkali-silika reaksiyonu 3-4 yıldan önce başlamaz, yani o taze betonda gördüğünüz bu tür çatlaklar bazen plastik rötre çatlaklarıdır. Yani bunları ayırt etmek lazım.

Burada mesela bizim laboratuarda yapılan deneyler. Bu jelin oluştuğunu gö-rürsünüz. İnce kesitler alınıp bakılmıştır.

Burada dikkat çekmemiz gereken önemli bir nokta servis ömrüdür, yani bir bina veya bir önemli yapının -bir altyapı olabilir, bir kamu yapısı olabilir- belli bir servis ömrüne göre tasarlanması lazım. Nedir servis ömrü? Örnek vermek gerekirse, mesela MARMARAY Projesi için servis ömrü 100 yıldır, yeni yapılan 3. Köprü için servis ömrü 110-120 yıldır. Önemli yapılarda servis ömrü tanımla-nır. Servis ömrüne göre tasarım yapılması lazım. Çevresel etkilere bağlı olarak, demin bahsettiğim gibi, karbonatlaşma, sülfat etkisine bağlı olarak performans zamanla düşer. Performans başlangıçta yüzde 100’se, daha sonra bu minimum performansın altına inebilir. Onun için onarımlar yaparak belli bir performans düzeyine getirebiliriz. Yani böyle açıkta bırakmasak donatıyı, onarım yapsak, o zaman, Altok beyin söylediği gibi, buradaki korozyon herkesin ilgisini çekmiş olmalı, sadece konuşmacıların değil.

Burada mesela onarımlar stratejik yapılarda da yapılıyor. Hemen yapılması lazım, yani uzun yıllar demirin korozyonuna izin verilmemesi lazım. Bu olduk-ça önemlidir.

Durabiliteye göre tasarım, klasik betonarme tasarımdan biraz farklıdır. Ya-pının normal tasarımı, statik yorulma… Bunların sonuçları nedir? Yapının ön boyutları belirlenir, donatının miktarı vesaire. Bunlar normal, klasik betonarme. Ama durabiliteye göre tasarım olduğu zaman, hedeflenen servis ömrü ve tasarım servis ömrünün belirlenmesi lazım. Mal sahibinin, müteahhidin, yerel ve merke-zi yönetimlerin karar verdiği belli bir yapı tasarım servis ömrü, ekonomik servis ömrü, teknik servis ömrü vardır. Bu çevresel etkiler iyi analiz edilir, hasar me-kanizmaları tanıtılır, hasar mekanizmaları için de durabilite modellemeleri göz önüne alınır ve mekanik tasarım yeniden modifiye edilir. Burada iki alternatif söz konusudur. Ayrılmış tasarım yöntemi, normal mekanik etkiler ve durabilite

Page 118: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası118

de göz önüne alınır. Böylece hesaba katılması gereken en önemli ikinci alterna-tif de bileşik tasarım yöntemidir. Yani burada önemli olan şey şu: Eğer normal ulusal standartlara bakarsanız, Türkiye’nin ulusal standardı TSEN 206/1’dir. Bu klasik beton standardıdır, yani standart betondur; ama biliyorsunuz, bunun bir ulusal eki çıktı, o da son derece eksik. Yani 50 yıllık, 100 yıllık servis ömürleri için ulusal eklerin çıkması lazım. Onlardan bir miktar bahsedeceğim.

Mesela betonun dayanımı çok primitif bir şeydir, yani basınç dayanımı. Yapı denetim firmaları burada. Pas payına göre denetim yapıyor musunuz, bilmiyo-rum. Yani pas payı kalınlığı, üzerindeki betonun kalitesine göre de yapıyor mu-sunuz? Yani açıkta, çatlak, boşluk vesaire, segregasyon olmaması lazım, bunlara göre yapılması lazım. Betonun geçirimliliği, çimentonun tipi, donatı tipi, taşıyıcı sistemin boyutları, bunlar oldukça önemli. Yani burada aslında en önemli etken-lerden birisi, eğer belli bir servis ömrü iddiası varsa, bunun maksimum su-çi-mento oranı sınırlanır, “Bunun aşamazsınız” denir. Çünkü su-çimento oranının artması demek, kapiler boşlukların artması demektir. Yani su-çimento oranı için üstten bir sınırlama getirilir. Alttan da bir sınırlama vardır; çimentonun içeri-ği. Yani durabiliteye göre tasarımı yaptığımız zaman, bu iki parametre oldukça önemlidir. Bir de çimentonun tipi oldukça önemli. Dolayısıyla durabiliteye göre tasarımda bunları göz önüne almamız lazım.

Donatının korozyon riski veya zararlı ortam etkisinin olması, florürlerin etki-si, kimyasal etki, don ve çözülme, bunların hepsi dâhil. Mesela bir fabrika ya-pısını düşünürsek, birçok çevresel etkilerin altındadır, mesela karbonatlaşma ve florürlerin dışındaki etkiler. Diyelim ki, burada buz çözücü tuz kullanılıyordur, buradan gelebilir. Dış etkiler, bütün bu çevresel etkiler, karbonatlaşma, denizde-ki florür etkisi dışındaki florürlerin etkisi, yani buz çözücülerin etkisi; rutubetin taşıdığı, rüzgarın taşıdığı florürlerin etkisi, bütün bu etkilere maruzdur.

Mesela bu bir yapıdır. Aynı şekilde bu yapı da çeşitli çevresel etkilerin altında-dır. Bu da bir altyapı, bir köprünün ayağı. Bu da çeşitli çevresel etkiler altındadır.

Bu demek değildir ki, biz her kesimde farklı bir beton kullanacağız. Öyle de-ğil. Yani öyle bir beton sınıfı seçilecek ki, bütün bu çevresel etkileri kapsayacak. Mesela su-çimento oranını 0.38’in altında, 0.40’ın altında alırsanız, dozajı 370 mertebelerinde alırsanız metreküpte, pas payını da yeterli tutarsanız, çimentoyu da sülfat ve florür iyonlarına karşı puzolanlı çimentolardan seçerseniz, o zaman durabiliteden bahsedebiliriz. Dolayısıyla durabilite deyince, durabiliteye göre ta-sarım deyince bunu anlıyoruz.

Mesela 1. sınıftaki geçici yapılardır. Bunlar değiştirilebilir elemanlar, bunlar tarımsal yapılar ve benzeri yapılar. Bu 50 yıl servis ömrü genelde referans servis ömrüdür. Yani birçok okullar, binalar 50 yıllık servis ömrüne göre tasarlanır; ama çok önemli mühendislik yapılarındaki -önemli viyadükler, geçişler, üniver-site binaları, büyük açıklıklı köprüler, tüneller- servis ömrü 100 yıldır. Yapının kullanım amacı, tasarım kriterleri, beklenen çevresel koşullar, bileşim özellikle-ri, zemin özellikleri, yapısal sistem seçimi, elemanların şekli, boyutları, işçilik, özel koruma önlemleri, bunlar oldukça önemlidir. Yalnız, durabilite nedeniyle

Page 119: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 119

servis ömrünü tamamlayan yapılar incelendiğinde şöyle bir istatistik var: Yüzde 33’ü, yani 3’te 1’i yanlış detaylarla gelir. Bunların birçoğu proje aşamasından kaynaklanır, diğer yüzde 33’ü kötü işçilikten, son yüzde 33’ü de kötü şantiye yö-netiminden. Yani siz bir şantiyeye girdiğiniz zaman, aşağı yukarı manzarayı gö-rebilirsiniz. Yani yüzde 67’sinin kötü işçilikten, kötü yönetimden kaynaklandığı kesindir. Bu benim fikrim değildir, dünyada yapılan istatistikler bunu gösteriyor. Dolayısıyla buna önem vermemiz lazım.

S4’le gösterilen 50 yıllık servis ömrüdür, yani 50 yıllık servis ömrünü S4’le gösteriyoruz. Buradaki pas payı nedir; 3 santimdir. Gelelim XC4’e. Eğer beton sınıfını yüksek tutarsanız, mesela 40 veya 40’ın üzerinde yaparsanız beton sını-fını, bunun pas payını bir miktar düşürebilirsiniz, yani 25 yapabilirsiniz. Dola-yısıyla örtünün kalınlığı ve kalitesi oldukça önemlidir. Bunu dikkat çekmek için söylüyorum. Yani klasik anlamda pas payına göre denetim yaparsanız, o zaman, kür yapılmış mıdır -çünkü olgunlaşması için oldukça önemlidir normal kür- segregasyon var mı, çatlamış mı, herhangi bir çatlak var mı, bunlar oldukça önemlidir. Buna dikkat etmek lazım.

İngilizlerin ulusal standartlarında, eklerinde, mesela pas payı 3 santim. Bu delta C, emniyet olarak öngörülen bir paydır, genelde 5 milimetre civarındadır. Mesela 32’dir beton sınıfı; ama pas payını biraz düşük yaparsanız, o zaman onu 40 yapmanız gerekiyor. Eğer 30’sa, burada biraz daha düşürmeniz gerekir. Pas payı burada oldukça önemlidir; buna özellikle dikkat etmemiz lazım.

Dikkat ederseniz, düşük beton sınıfları için, belli çevresel etkiler için hiç kul-lanamazsınız bunu, eğer 50 yıllık bir servis ömrüyse; yani bu sınıfın altında be-tonları kullanamazsınız. Dolayısıyla eğer 30 pas payı öngörüyorsanız, bu merte-bede, betonun sınıfı belli, dozajı belli, çimentonun tipi belli. Mesela burada beton sınıfı, maksimum su-çimento oranı, çimento dozajı. Mesela güruflu bir çimento öngörülmüş. Dolayısıyla çimentonun tipi önemlidir, su-çimento oranı önemlidir, bir de dozaj önemlidir. Vaktiyle biz durabilite dersi de verdik. Öğrencilere başta diyordum ki, “Bu derste, su-çimento oranının etkisini, dozajın etkisini, bir de pas payının ve çimentonun tipini öğrenirseniz, zaten yeter, gerisi detay.” Bu oldukça önemlidir. Ben küfe de zaten pek inanmam, itibar etmem. Yani böyle primitif bir şeyin üzerine spekülasyonlar yapmak pek doğru değildir. Bizim doğru dürüst bir denetim yapmamız lazım.

100 yıllık servis ömrü için baktığınız zaman, yine belli beton sınıflarına belli çevresel etkiler için hiç yer yoktur. Dolayısıyla pas payı ve dozaj, maksimum su-çimento oranı, kullanacağınız çimentonun tipleri önem taşıyor. Bunu özellik-le belirtmem lazım.

İnşaat aşamasında denetim burada çok konuşuldu, buna hiç değinmek istemi-yorum.

İsterseniz, bir de kısaca birkaç tane şeyden bahsetmek istiyorum. Sadece yalın beton için değil, biraz da… Bu, makro sentetik lif içerebilir, çelik lif içerebilir. Bunlar da performansa göre tasarlanır. Bunlar için de isterseniz birkaç tane slayt

Page 120: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası120

göstermek istiyorum. Tabii, günümüzdeki su-çimento oranları bir hayli değişti. 1950’li yıllarda su-çimento oranı oldukça yüksekti. Gerçi şu anda da bu tip be-tonlar kullanılıyor. 70’li yılların literatürüne bakarsanız, aslında 40 megapascal, ulaşılması gereken mukavemet sınıfı olarak bilinirdi. Daha sonra 80’li yıllara gelindiğinde, bu süper akışkanlaştırıcılar keşfedildi, daha sonra yeni kuşak hi-per akışkanlar ve beton sınıfı 800’lere dayandı. Dolayısıyla beton teknolojisinde inanılmaz bir gelişme oldu. Dün Sayın Başkanın da belirttiği gibi, beton, suyun, çimentonun, agreganın bir araya getirilmesiyle öbek öbek orada burada yapılan bir malzeme değildir. Sonuçta, bu bir teknoloji gerektiriyor.

Bu, standart, bizim laboratuarda yaptığımız klasik deneylerden birisi. Bu çe-lik tel donatılı betonlarda özellikle lifin içeriği ve narinliği oldukça önemlidir. Diyelim ki, 3 bin joule/metrekare bir kırılma enerjisi düşünüyorsak… Kırılma enerjisini, yük-sehim veya yük-çatlak ağzı deformasyonu arasındaki altında ka-lan alan diye tanımlayabiliriz. Tabii, kirişin ağırlığını da göz önüne almamız lazım. Çünkü bu enerjiyi kullanarak, eşdeğer eğilme dayanımı, kullanabilirlik, taşıma gücü sınır durumuna göre yapabiliriz. Böyle bir durumda, 35 kilograma yakın, sınıfı düşük bir liften kullanırız. O zaman, bu lifin narinliği oldukça dü-şüktür. Narinlik yüksek olduğu zaman performans daha iyidir. Bundan, mesela narinliği 65 olandan 42-43 kullanırız. 45, narinliği düşük olandan daha çok kul-lanıyoruz. Bu orta düzeydeki narinlik. Bu en baştaki, narinliği yüksek olandan daha az kullanırız. Dolayısıyla bu, narinliği yüksek; bu, narinliği orta düzeyde; bu, narinliği düşük olan. Burada lifin dayanımı da oldukça önemlidir. Mesela yalın betonda 181 joule/metrekare bir kırılma enerjisi elde ederken, normal da-yanımlı lifte bu 14 bin mertebelerinde, burada 21 bin mertebesinde.

O zaman burada şu parametreler oluyor: Betonun dayanımı önemli, lifin da-yanımı önemli, lifin içeriği önemli, bir de lifin narinliği önemli, dolayısıyla per-formans. Ama tasarımı yapan mühendis hiçbirisiyle ilgili değil, sonuçla ilgilidir. Kullanılabilirlik sınır durumuna göre veya eşdeğer eğilme dayanımına göre bir değer gereklidir.

Mesela ülkemizde yapılan bir inşaat için dediler ki, “Biz yüksek mukavemetli betonla yapacağız.” 0.5’teki 2.7 mertebesinde olması gerekirdi, tutmadı. Dolayı-sıyla burada betonun mukavemeti oldukça yüksek, fakat lifin dayanımı normal dayanımlı bir lif. Bu beklenen olmadı. Bu, çatlak ağzı açılma deformasyonu. Onlara dayanımı düşürmeleri gerektiğini söyledik. Sıyrılma olsun ki, çatlak baş-ladıktan sonra epey bir enerji yutma durumu söz konusu olabilsin. O zaman bu istenileni sağladı; yani 0.5’te 3.5 mertebelerine geldi, 3.5’ta da 2.7’nin üzerine çıktı, yani beklenen koşulu sağladı. Bir de lifin dayanımı yükseltildi; fakat buna karşılık, yine aynı sınıfta kullanıldı, performans iyice yükseldi. Yani çatlak baş-ladıktan sonra, dikkat ederseniz, burada ani bir düşüş, buna karşılık burada şekil değiştirme sertleşmesi sergileniyor. Dolayısıyla tasarımı yapan mühendis, gerin-me-sehim ilişkisinde de benzeri şeyleri görebiliriz. Yani biz iki tane kayıt alıyo-ruz; bunlardan birisi yük-sehim, diğeri de yük-çatlak ağzı açılma deformasyonu.

Kullanılabilirlik sınır durumunda, çatlak için sehime 0.65, buna 3.15 ekliyo-ruz. Böylece, bir kullanılabilirlik sınır durumu, yani o durumda böyle bir alanı

Page 121: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 121

göz önüne alıyoruz; ama diğerinde, taşıma gücü sınır durumu söz konusu olduğu zaman da bu yük-sehim eğrisi altında kalan bu alanı göz önüne alıyoruz. Eşdeğer eğilme dayanımı da bu şekilde. Kullanılabilirlik sınır durumundaki alan, bu ona karşılık gelen sehim, bunlar da kirişin geometrisi ve bu da açıklığı. Dolayısıyla biz iki büyüklük buluyoruz. Demin de söylediğim gibi, yalın betona göre çelik lifi arttırırsanız daha şey bir davranış elde edilir.

Mesela burada, taşıma gücü sınır durumunda, narinliği yüksek olandan 25 kilogram kullanırken, aynı taşıma gücü sınır durumuna göre eğilmede 35 orta düzeydekinden, öbüründen 45 kilogram kullanmamız gerekiyor. O zaman şöyle bir sonuca varabiliriz: Su-çimento oranı oldukça etkilidir. Dikkat ederseniz, kul-lanılabilir sınır durumunda, 3 megapascal’lık bir eşdeğer eğilme dayanımı için iki farklı şey elde edebiliriz. Eğer betonun dayanımını yükseltirsek, yani bura-da su-çimento oranını düşürürsek daha az bir lif kullanmış oluruz. Bu oldukça önemlidir. Bunların sayısını arttırabiliriz.

Sonuca gelirsek, bir tarafta çelik telin narinliği, diğer eksende … telin hacmi, öbür tarafta da aslında şunu yapmak isteriz: Mekanik özellikler iyi olsun -onları maksimize ederiz- fiyat minimum olsun -onu minimize ederiz- mühendis ola-rak bizim görevimiz budur; yani ekonomik yapmak, mekanik yararı da üstün tutmak. Böyle bir optimizasyon yaptığımız zaman, buradaki optimum çözüm ortaya çıkmış oluyor. Dolayısıyla tasarımı yapacak olan mühendis, hangi teli hangi narinlikte, hangi miktarda kullanacağıyla ilgili değildir; o sonuçta diye-cektir ki, “Ben, kullanılabilirlik sınır durumu 3, taşıma gücü sınır durumu için 2.5 megapascal bir eşdeğer eğilme dayanımı istiyorum, buna göre bir şey yapın.” Bu kullanılabilirlik sınır durumu, bu eşdeğer eğilme dayanımı, bu da çevresel etki sınıfı. Yani karbonatlaşmaya bağlı, sürekli ıslanma-kuruma nedeniyle olu-şan karbonatlaşma etkisindeyse bu şekilde bir etkiye maruzdur; bu şekilde dü-şünebiliriz. Bazı tellerin narinliği, mesela performansı düşüktür. Diyelim ki 0.6 megapascal’lık bir eşdeğer eğilme dayanımı öngörüyorsak, bu eşdeğer eğilme dayanımı sizin gözünüze biraz küçük gibi gelebilir; ama o, kompozitin eşdeğer eğilme dayanımıdır, yani kullandığımız eşdeğer eğilme dayanımı basit eğilme dayanımından elde edilen eğilme dayanımı değil, alanı göz önüne alıyoruz. As-lında lifin etkisi dayanımda değil; yani lifi kullandığınız zaman basınç dayanımı hiç değişmez, elastitile modülüne hiçbir şey olmaz. Eğer olursa, bunun özellikle kırılma enerjisine etkisi oluyor, yani malzemenin sünekliği artmış oluyor. Do-layısıyla öyle bir tel vardır ki, bundan 15 kilogram kullanırsınız, performansı düşük olandan 17, daha düşük olandan 20 küsur ve en düşük olandan 40 kullanır-sanız o performansı elde edebilirsiniz; ama öyle bir tel vardır ki, hiçbir şey elde edemeyebilirsiniz, hiçbir yararı olmayabilir. Dolayısıyla performans deyince, sadece mekanik dayanım değil, basınç dayanımı değil; yutulan enerjiyi hesaba katmamız lazım.

Türkiye’de mesela bir kamu projesi vardı; İstanbul Belediyesinin, yağmur suyu ızgaraları bu yüksek performanslı betondan yapıldı. Bunların basınç mu-kavemetleri 350 megapascal, normal betonun yuttuğu enerjinin 300 katı kadar. Bunlar beton, yüksek performanslı beton. Ama burada bir yanılgı olmasın, yani

Page 122: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası122

burada betonarme köprüler yapan arkadaşlarımız var. Yani ne kadar yüksek per-formanslı tel kullanırsanız kullanın, böyle bir açıklığı geçmek için yine klasik tel gereklidir, klasik donatı. Yani bunların içinde yine klasik donatı var, ama klasik donatıyla birlikte kullanılan matrisin özelliğinden bahsediyorum.

Bu da menhol bacası, bunlar fiber optik kapakları. Bunlar normal pik döküm-lerin yerine kullanılan malzemelerdir. Klasik donatı var kesinlikle. Yani açıklık bu kadar da olsa -40 santim, 30 santim- muhakkak kullanmanız lazım.

Benim sınıf arkadaşım var; Yüksel Domaniç. Tanırsınız. Ankara’da önemli bir mühendislik bürosudur. Ben, bunların eğilme mukavemetine “140 megapas-cal’dır” dediğim zaman, Yüksel dedi ki… Yok, bunları uç uca getiremiyoruz, bunlar rastgele doğrultuda. Tabii, çatlakları engelliyor. Dolayısıyla kısa kesil-miş rastgele doğrultuda olanlar... Bunları Alper bey de çok kullandı; herhalde anlatacaktır. Bu tip yüksek performanslı malzemeler güçlendirme amacıyla da kullanılıyor.

Performansa dayalı tasarım derken, özellikle yalın betonun ve de lifli betonla-rın performanslarından bahsetmeye çalıştım. Umarım bir yararı olmuştur.

Teşekkür ederim.

Hüseyin KAYA: Hocam; öncelikle teşekkür ederiz.

Demin pas paylarından bahsettiniz. Gerçekten çok önemli. Eskiden sadece beton basınç dayanımlarıyla ilgiliydik, artık dayanıklılık ön plana çıkmakta, çevresel etkiler ön plana çıkmakta. Bununla ilgili talep edilecek beton ve o beto-na göre ya da servis ömürlerine göre de pas payı kalınlıklarını söylediniz. Bun-ların şantiyede daha etkin kullanılabilmesi için, projelerde bunların belirtilmesi lazım. Yani betonarme projelerde bu çevresel etkiler değerlendirilerek, tablolar-da, “Şu tip beton kullanılacaktır, pas payı şu olacaktır” diye de yazılması lazım. Bizim betonarme kontrol formlarımız var projeleri kontrol ederken; orada da belki bu ibare eklenmelidir.

Prof. Dr. Mehmet Ali TAŞDEMİR: Benim bildiğim kadarıyla ekleniyor. Burada proje yapan arkadaşlar muhakkak vardır; ama projelerin hepsinde bu çevresel etki sınıfı, minimum dozaj, maksimum su-çimento oranı belirtilmek zorunda.

Hüseyin KAYA: Bizim bildiğimiz geleneksel projelerde yoktur.

Prof. Dr. Mehmet Ali TAŞDEMİR: Evet. Ama benim bildiğim kadarıyla şu anda TSEN 206/1’e göre beton siparişi yazıyorsanız, onun irsaliye fişinde çevre-sel etki sınıfı belirtilir; ama talep ettiğinizle o şey çelişebilir. Yani burada şart-name aslında çok önemli. Şartname, bütün tarafların mutabık kaldığı belgedir. O belge yoksa kaos var demektir.

Ben, akademik olarak 40 yıl üniversitede ders verdim. Bizim şansımız şuydu: Biz, endüstrinin merkezinde bulunan bir üniversitedeydik. Yani asistanlığımız-dan başlayarak, bütün önemli projelerle yüz yüze olduk. Mesela hatırlıyorum,

Page 123: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 123

Ömerli Barajı’nın inşaatı yapılırken, bize rötre deneyleri yaptırmışlardı. Rötre deneylerini de ben yapmıştım. Hangisinin rötresi daha azsa onu kullanacaklar-dı. Dolayısıyla birçok şey vardı. Ama ben dersleri hatırlıyorum, rahmetli Bekir beyin -burada bazılarımızın hocası olmuştur, Altok Kurşun’un hocası olmuştur mesela- bize ilk yapı malzemesi dersinde ilk verdiğiz şey şuydu: Dayanım, daya-nıklılık, ekonomik, estetik. Sürdürülebilirlik yoktu o zaman. Bunlardan bahse-dildiğini çok iyi hatırlıyorum.

Mehmet KOCAGÖZOĞLU: Çok teşekkür ederiz hocam. Sempozyumlarda sizlerden çok değerli bilgiler alıyoruz.

İzmir›de bir yapı denetim firması sahibiyim. Bizim bir alışveriş merkezi in-şaatımızda geniş açıklıklı bir kirişimiz var, bütün kirişler geniş açıklıklı. 9.40 kiriş, 60’a 70 ya da 80 bir kiriş ebadı. C35 betonu kullanılıyor. 7 günlük muka-vemet değerleri 28 günlüğü buldu. Tabii, müteahhit firma da acele ediyor. Bi-zim denetçilerimiz de 11-12. günlerde sökülmesini uygun görüyorlar; fakat yer yer mesnetlerde çatlaklar oluşuyor. Kılcal olsa da çatlaklar bütün kirişlerde var. Tabii, biz bu konuyu çok araştırdık, “Neden böyle olabilir?” diye. Dokuz Eylül Üniversitesinden de destek aldık bu konuda. En sonunda, bunun bir nedenden değil, birkaç nedenden olduğu kanısına vardık; hem erken söküm, hem etriye sıklaştırmalarının yetersizliği. Bir de bizi şey yanılttı hocam; eski TS 500’de, “5 metreden sonraki kirişlerde 21 günde sökülür en erken” diyor. Yeni TS 500’de bu 21 gün lafı yok. Müteahhit de bunun üzerine giderek, bizim bu sökümümüzü gerçekleştirdi. Bu konuda ne yapmalıyız? Beton sınıfını arttırsak, C40 yapsak veya başka bir şekilde değerlendirsek uygun olur mu? Bundan sonra daha bir sürü betonumuz var orada, bir sürü döşemelerimiz var. Hâlâ tereddütteyiz ho-cam. Bu konuda bilginizi rica ediyorum.

Prof. Dr. Mehmet Ali TAŞDEMİR- Bahsettiğiniz gibi, öngörülen sınıfta da-yanımı sağlıyor, yani karakteristik dayanımın sağlandığını söylüyorsunuz. Bu-rada önemli olan sökümün tarihidir ve gerekli önlemleri de almaktır. Benim bil-diğim, bu tip yapılarda döşemenin üzerine gelen, döşemeye hiçbir şekilde böyle yüklenmiyor. Dolayısıyla çerçeve taşıyor. Siz, döşemeye aşırı bir yük uygulamış oluyorsunuz. Aslında sizin buradaki dikmeleri tutmanız lazım, yani dikmeleri 3 kat devam ettirmeniz lazım. En önemli şey budur. Bence kalıp alma şeyi şantiye şefinin sorumluluğundandır. Çevredeki sıcaklığa, betonun sertleşmesine baka-rak, şantiye şefi karar verir buna. Genelde standartlarda tavsiye niteliğindedir onlar, öneri niteliğindedir; ama benim de gördüğüm pratik, 3 kat dikmeleri tut-tuğunuz zaman sorun olmaz.

Page 124: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası124

Prof.Dr. Alper İLKİ

Bu önemli toplantıya beni de davet ettikleri için, ben de öncelikle İnşaat Mühendisleri Odasına teşekkür ediyorum.

Ben de çeşitli defalar Diyarbakır’a geldim. Özellikle benim ilk doktora öğren-cim şu anda burada öğretim üyesi olarak görev yapıyor. Bu da benim için ayrı bir keyif.

Bu konuşmada, Kentsel Dönüşüm Yönetmeliği kapsamında binaların deprem güvenliğini veya riskini hızlıca belirlemek üzere önerilmiş yöntemlerden biri üzerine konuşacağız. Çalışma, bizim üniversiteyle beraber, İTÜ’yle beraber Bo-ğaziçi ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesindeki öğretim üyeleriyle beraber ortaya çıkarıldı. Öncelikle daha çok yeni olduğu için, yakın zamanda Resmi Gazete’de yayınlandığı için, bir bölümünüzün belki bilgisi tam olmayabilir. Yeni çıkan bu Riskli Bina Tespit Esaslarında iki ayrı yöntem var. Zaten oldukça kısa bir do-küman bu, aşağı yukarı 20 sayfa kadar. İlk 10 sayfalık bölümü bina bazında incelemeyi içeriyor. Deprem Yönetmeliği bölüm 7’ye göre daha kısa, daha basit, daha hızlı yapılacak bir değerlendirme tanımlandı burada. Bizlerin, İTÜ’den 2 hocamızın, Zekai hoca ve benim, ODTÜ’den de 3 hocamızın beraber öğretim üyesi olarak katıldığı bir komisyonla ortaya çıkarıldı bu Tespit Esasları. Son 10 sayfalık bölümde ise aslında daha genel bir ifade var; riskli binaların bölgesel dağılımını belirlemek üzere birinci aşama bir yöntem tanımlanıyor, ayrıca belli özellikleri taşıyan birinci ve ikinci aşama yöntemlerinde bölgesel bazda değer-lendirmede kullanılabileceğinden bahsediliyor.

Öncelikle “Riskli bina ne?” diye bakarsak, Riskli Bina Tespit Esaslarını ha-zırlarken bizi de çok zorlayan bir kavramdı bu, çünkü Deprem Yönetmeliğinde mevcut olan performans seviyelerinden biri değil. Bizim alıştığımız, dünyada da alıştığımız seviyeler, hemen kullanım seviyesi, can güvenliği seviyesi, göçme seviyesi, göçmenin önlenmesi gibi seviyelerdi. Riskli bina başka bir kavram. Yasadaki tanımıyla, yıkılma veya ağır hasar riski görme olasılığı bulunan bina riskli bina. Dolayısıyla hem biraz sizlere tanıtmak istediğim Riskli Bina Tespit Esaslarındaki kavramın arkasındaki tanım bu, hem de burada anlatmaya çalı-şacağım hızlı değerlendirme yöntemlerinden biri olan bu Pera’nın da ayırmak istediği binalar bunlar. Tabii, burada, her durumda hızlı bir inceleme yapılıyor. Gerek yönetmeliğe göre yapılan inceleme, gerekse bölgesel bazda yapılan daha da hızlı incelemeler, sonuçta Deprem Yönetmeliği bölüm 7’deki mevcut bina de-ğerlendirme yöntemlerine göre çok daha sınırlı bilgi içeriyor ve çok daha hız-lı. Bu anlamda her zaman belli bir yaklaşıklık var. Bir yandan Bakanlık haklı olarak hızlı bir yöntem talebinde bulundu bizlerden; ama bir yandan da yöntem hızlandıkça, kabuller çoğaldıkça, basitleştirmeler arttıkça gerçekçilikten uzak-laşma riski de söz konusu. O yüzden, hiç istemediğimiz halde, şu anda slaytta gördüğünüz son 2 satırı oraya yazmak zorunda kaldık. Yani riskli bulunmayan binalarda, Deprem Yönetmeliğinde tanımlanan düzeyde can güvenliği sağlandı-ğı sonucuna varılamaz. Bu pek hoşumuza gitmeyen bir ifade, ama yapacak da başka bir şey yok.

Page 125: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 125

Mevcut yapıların değerlendirmesi, deprem performansları açısından, şu anda tabii herkesin kolay anlayamayacağı iki durum var; onu en azından ben anlaya-bildiğimce sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü 2007 Deprem Yönetmeliğinin 7. bölümüne göre herhangi bir binanın deprem performansını elde edebilirsiniz. Bununla beraber, Kentsel Dönüşüm Yasası kapsamında çıkan, kısa süre önce Resmi Gazete’de yayınlanan Riskli Bina Tespit Esaslarına göre de binanın riskli olup olmadığını anlayabilirsiniz. Bakanlık nezdinde yaptığımız bu çalışmada, ODTÜ’yle beraber yürüttüğümüz çalışmada çok sayıda bina inceledik birlikte. Çoğunlukla tutarlı sonuçlar elde ediyoruz tabii; yani Riskli Bina Tespit Esasla-rına göre bir değer bulup, Deprem Yönetmeliğine göre bambaşka bir noktaya gitmiyoruz. Ama hiç şüphesiz, bunun istisnaları da söz konusu olabilecektir. Do-layısıyla ikisini ayrı değerlendirme yöntemleri olarak düşünmek lazım. Bakılan performans kriterleri farklı kriterler.

Temel fark şu: 2007 Deprem Yönetmeliği, kat sayısından bağımsız, her türlü bina için geçerli, kullanılabilecek bir yöntemken, Riskli Bina Tespit Esasları be-tonarme ve yığma yapılar için geçerli ve 25 metreden alçak yapılar için kullanıla-bilecek bir yöntem. Aksi durumda, yani 25 metreden yüksek yapı inceliyorsanız yine Dönüşüm Yasası kapsamında riskli bina tespiti için, Deprem Yönetmeliği bölüm 7’ye gidiyorsunuz. Fakat bir fark var; Deprem Yönetmeliğinde bizim ara-dığımız performans can güvenliğiyken, bu binayı riskli bina olarak sınıflandıra-bilmek için baktığımız performans göçme öncesi performans. Yani can güvenli-ğinden daha da kötü olan binalara riskli bina deyip, bu ağır hasar görme ve riskli olan binalar sınıfına sokuyoruz.

Riskli Bina Tespit Esasları ne getiriyor; daha az saha bilgisi. Burada sabah da konuşuldu; burada karot sayısı sadece 5 ve sadece bir tek katta. Deprem Yö-netmeliği bölüm 7’ye göre mevcut binayı incelediğiniz zaman, her katta en az 3 karot almanız gerekiyor ve kirişlere, kolonlara bakmanız gerekiyor. Riskli Bina Tespit Esaslarında ise sadece kritik olan katta -ki, genelde zemin kat- 10 adet tahribatsız deney yapıp, en kötü sonuçları aldığınız 5 noktada tahribatlı karot de-ney yapıyorsunuz; aynı zamanda kirişlere hiç bakmıyorsunuz, sadece kolonlarda ve Deprem Yönetmeliği bölüm 7’ye göre çok daha sınırlı sayıda kolonda donatı tespiti yapılıyor. Bilgi düzeyi kat sayısı kavramı da biraz değişiyor. Bildiğiniz gibi, Deprem Yönetmeliği bölüm 7’de, sahada yaptığımız incelemenin düzeyine göre, sınırlı bilgi, orta düzey bilgi ve detaylı bilgi, kapsamlı bilgi düzeyi vardı ve bununla ilgili bulduğunuz kapasiteleri 0.75, 0.90 ve 1’le çarparak değiştiri-yordunuz. Riskli Bina Tespit Esaslarında ise, proje var ve yerindeki uygulama projeyle birebir uyumluysa 1 alıyoruz bu bilgi düzeyi kat sayısını, aksi hallerde 0.9 alıyoruz. 1 almak, Türkiye şartlarında herhalde bir hayli güç. Birebir projeye uygun bina bulmanın zorluğunu siz de biliyorsunuz.

Tek katta rölöve alınıyor yeni esaslarda ve yukarı doğru bu sistemin devam ettiği kabul ediliyor. Tabii, çıkma vesaire varsa, yani geometrik olarak gördüğü-nüz birtakım özellikler varsa, bunlar modelde dikkate alınıyor. Model kuruluyor yine; ancak, değerlendirme sadece kritik katta yapılıyor, yani üst kattaki kolon kapasiteleri vesaireler dikkate alınmıyor. Sadece kuvvet esaslı değerlendirme

Page 126: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası126

var. Deprem Yönetmeliği bölüm 7’de yer değiştirme esaslı veya şekil değiştirme esaslı değerlendirmeler de varken, burada daha basit ve hızlı olması amaçlandığı için, sadece kuvvet esaslı değerlendirme var. Demin bahsettiğim gibi, veri top-lanmadığı gibi kirişlerden, performans değerlendirmesinde de kirişler dikkate alınmıyor. Deprem Yönetmeliği bölüm 7’de kirişlere de bakıyoruz kolonlar gibi, burada sadece kolonlara bakıyoruz. Performans açısından da, Deprem Yönetme-liği bölüm 7’de, hemen kullanım, can güvenliği gibi farklı performans seviyeleri varken; bu esaslar kapsamında, binayı riskli veya risksiz olarak, sadece iki sınıfa ayırarak değerlendiriyoruz.

Esas bugünkü konuşmanın içeriğiyle ilgili olarak, riskli binaların bölgesel da-ğılımının belirlenmesi konusuyla ilgili yönetmeliğin ekindeki açıklamaları bu-rada sizinle paylaşmak istiyorum. Esasların eki diyor ki, “Kanun kapsamında, belirli alanlarda önceliklerin ve riskli olabilecek binaların bölgesel dağılımının belirlenmesi amacıyla, bina özelliklerini ve deprem tehlikesini göz önüne alan birinci aşama değerlendirme yöntemleri kullanılabilir.” Bunlar hemen hemen hiç binanın içine girmeden, sokaktan yürürken, binanın kat sayısı, görünen kalitesi, çıkma var mı, yok mu gibi görsel bazı bilgilere dayanan değerlendirme yöntem-leri ki, bir örneği yönetmelik ekinde var. “Yapılacak sıralamanın daha hassas olması istenirse, ikinci aşama değerlendirme yöntemleri de kullanılabilir” gibi bir ifade var. Birinci aşama değerlendirme yöntemlerinde, binanın dışarıdan ve kısmen içeriden belirlenen ve deprem davranışını etkileyen parametreler kulla-nılır. İkinci aşama değerlendirme yöntemlerinde, binanın dışarıdan belirlenen parametrelerine ek olarak, malzeme dayanımları, eleman boyutları… Birinci yöntemde eleman boyutları dahi ölçülmüyor; yani “Kaç tane kolon var, kolon boyutları ne?” gibi herhangi bir değerlendirme yok. Mevcut malzeme dayanım-larını tahmin için deneyler yapılmadan uygun kabuller de yapılabilir. Biraz açık, genel. İkinci aşama değerlendirme yöntemlerinde, binanın maruz kalacağı dep-rem tehlikesi, Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelikte belirlenen hükümler veya genel kabul görmüş diğer yöntemlerle de belirlenebilir. Bir hayli geniş bir tanım var burada. Dolayısıyla bu incelemeyi yapacak kuru-mun burada karar vermesi esas. Çok çok hızlı, ama daha çok hata içeren bir de-ğerlendirmeyi kabul edecek bir çalışma söz konusuysa birinci aşama yapılabilir; daha hassas, daha gerçekçi bir çalışma isteniyorsa ikinci aşama yapılabilir.

Burada anlatacağımız Pera yöntemi de, riskli binaların bölgesel dağılımının belirlenmesi için ikinci aşama bir değerlendirme yöntemi olarak sınıflandırılabi-lir; ancak, ekonomik ve hızlı olduğu için, bina bazında yapılacak değerlendirme için de fikir edinmek açısından bir ön değerlendirme olarak kullanılabilir. Bura-dan çıkacak değerlendirmeye göre, yönetmelikte verilen diğer esaslar da dikkate alınabilir.

Yöntemin özelliğine bakarsak, sınırlı veri ihtiyacı var, uygulama bir hayli hız-lı. Dışarıdan bakıp, “Kısa kolon varsa -10 puan ver, zemin kötüyse -5 puan ver” gibi bir yöntem değil; daha çok yapı mekaniği ilkelerine dayanan bir yöntem. Deprem Yönetmeliği tabanlı olarak performans değerlendirmesi yapılıyor. Bu iki şey sağlıyor; bir, sizlerin, mühendislerin alışık olduğu kavramlardan konu-

Page 127: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 127

şuyor bu yöntem, değerlendirmeyi de aynı kavramlardan yararlanarak yapıyor. İkincisi de, uyumsuz bir sonucun çıkmasını engelliyor, yani Deprem Yönetmeli-ğine paralel olmayan herhangi bir sonuç çıkması bir hayli zor. Üçüncü bir avan-tajı da aslında, 2007 Deprem Yönetmeliği de bir süre sonra revize edilecek; bu tür revizelere de kolaylıkla adapte edilebilir olması da bir başka avantaj. Yani bugün kullanılan herhangi bir kat sayı yöntemini yönetmelik değiştiği zaman değiştiremezsiniz, bellidir kat sayısı ve yönetmelikle doğrudan alâkası yoktur; ama bu, doğrudan yönetmeliğe bağlı bir inceleme yöntemi.

Neleri dikkate alıyor? Örneğin yer değiştirme hesabı yapılıyor ve yer değiş-tirmenin hesabında kiriş rijitlikleri dikkate alınıyor, kolon momentlerinin hesap-lanmasında da kiriş rijitlikleri dikkate alınıyor. Maksimum tasarım kesme kuv-veti hesaplanırken, kolon ve kiriş momentleri dikkate alınıyor. Yani yaklaşık bir yöntem; ama örneğin kolon zayıfsa, kolon ölçek kapasitesine ulaşacak kabulüyle ilerliyor. Eğer kiriş zayıfsa, önce kirişlerin taşıma gücüne ulaşacağını belirleyip buna göre ilerliyor yöntem. Kısa kolonlar dikkate alınıyor, periyot hesabında çat-lamış kesit rijitliği kullanılıyor. Düzensizlikler Deprem Yönetmeliğimizdeki dü-zensizliklerle uyumlu, aynı şekilde tanımlanmış durumda. Kolonlar için normal kuvvet moment etkileşim diyagramları elde ediliyor, yani kapasiteler bulunuyor ve yine Yönetmelik bölüm 7’yle uyumlu olarak, eksenel yük değişimine uygun olarak, moment kapasitesi için, eğilme moment kapasitesine karşı gelen, Deprem Yönetmeliğinde tanımlı olan eksenel kuvvet bulunuyor. Eleman bazında değer-lendirme yapıyor. Yani diğer mevcut yöntemler biraz daha global, bina bazında karar verirken, bu yöntemde tek tek eleman hasarlarına bakıp eleman bazında karar verdiği için, davranışı biraz daha net tahmin etmek mümkün olabiliyor. Keza hızlı yöntemlerde olmayan, genelde bir puan çıkar; ama bina hangi yönde-dir, bu hangi deprem altında olur, bu pek yoktur. Burada yönlere göre de; yani +x yönünde mi, -x yönünde mi, y yönünde mi zayıflık, bunu belirlemek mümkün.

Hangi verileri topluyoruz? Bina kat sayısı toplanıyor, zemin kat kolon boyut-ları. Riskli Bina Tespit Esaslarında olduğu gibi, burada da kritik kat esas alını-yor, dolayısıyla bütün hesap ve bütün incelemeler zemin katta yapılıyor. Tabii, bir başka katın daha çok kritik olduğunu görebiliyorsak eğer, belirgin bir du-rum varsa, o zaman o kat bizim için kritik kattır. Kolon net yükseklikleri bizim açımızdan önemli. Bu, hem kısa kolonları ortaya koyuyor, hem kolonların mo-ment mi, kesme kuvveti açısından mı daha kritik olduğunu ortaya koymak üzere kullandığımız bir bilgi. Burada rölöve çıkartılmıyor; sadece hangi kolonun köşe kolon, hangi kolonun orta kolon, hangi kolonun kenar kolon olduğunu dikkate alıyoruz. tek tek kiriş rölövesi veya kolonların tam konumları bu aşamada devre-ye girmiyor. Bina global boyutları, plan boyutları önemli, beton dayanımı önem-li. Yönetmeliğin de söylediği gibi, incelemenin düzeyine göre, daha hassas bir çalışma yapmak istiyorsak, örneğin karot alınması şart koşulabilir, belli sayıda karot alıp o değerlendirilebilir. Yoksa, binanın dönemine bağlı olarak, diğer yak-laşık yöntemlerde olduğu gibi, istatistik bilgilerimizden yararlanarak birtakım beton değerleri girmek mümkün olabilir.

Page 128: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası128

Donatı tipine bakılıyor. Buna bakmadığınız zaman, kapasitelerde 2 kata yakın hata yapmak söz konusu. Her ne kadar aşağı yukarı hangi yılda yapılan binanın donatısının ne olduğunu biliyorsak da, bir çekiçle pas payına vurup donatının türüne bakmak çok zor değil. Tabii, en baştan deprem bölgesi dikkate alınıyor. Zemin sınıfı varsa buraya giriliyor, düzensizlikler de Deprem Yönetmeliğine bağlı olarak burada dikkate alınıyor.

Etkileyecek deprem kuvveti, Deprem Yönetmeliği bölüm 7’de tanımlandığı şekliyle aynı, hiçbir fark yok. Lambda katsayısı var, 0.85. Detaylı bir düşey yük analizi yapmadığımız için, yapı alanını 12 …/metrekare kabulüyle çarpılmasıyla belirliyoruz. Çok farklı illerden çok sayıda bina inceledik, aşağı yukarı bu or-talamalarda olduğu sonucuna vardık. Spektrum kat sayısı, binanın periyoduna göre, yine bizim Deprem Yönetmeliğindeki spektrum eğrimizden alınıyor. Tek şey, detaylı analiz yapmadığımız için, yapı modellenmediği için, bina periyodu için 0.2 x n kabulü yapılıyor. Niye 0.2 de alıştığımız 0.1 değil? Yine çok sayıda binada analiz yaparak bu sonuca geldik. Çatlamış kesitlerle çalışmak zorundayız deprem için. Çünkü biliyorsunuz, depremin ilk safhalarında kolonlarda ve özel-likle kirişlerde çatlamalar başlıyor ve rijitlik ciddi anlamda azalıyor.

Bu şekilde yaptığımız teorik çalışmalar sonucunda geldiğimiz kaba ortalama, 0.2 x kat sayısı. Bizim hedef kapsamındaki binalar için, 3, 5, 6 katlı binalar için bir hayli gerçek sonuçlar veriyor. O yüzden, hiç hesap yapmadan, 0.2 x n kat sayısı dediğimiz zaman, bulduğumuz periyottan spektrum kat sayısını bularak Yönetmelikteki formülü kullanıyoruz. Bildiğiniz gibi, A, 0 deprem bölgesi kat sayısı; I da, konut türü yapılar için bu düşünüldüğü için 1. Yine Deprem Yönet-meliği bölüm 7’deki gibi, R, deprem yükü azaltma kat sayısı dikkate alınmıyor; çünkü tamamen Deprem Yönetmeliği bölüm 7’deki yaklaşımla, eleman bazında küçük r’lere bakıyoruz. Dolayısıyla büyük R’yi 1 alarak hesabı yapıyoruz.

Deprem kuvvetini bulduk; yani Deprem Yönetmeliğindeki bu ifadeyi kulla-narak, yapı ağırlığıyla ilgili yaptığımız bir basitleştirmeyle ve binanın spektrum kat sayısıyla ilgili yaptığımız bir kabulle taban kesme kuvvetini belirliyoruz. Daha sonra yaptığımız iş, rijitlikleri oranında, kolonların yatay öteleme rijitleri oranında taban kesme kuvvetlerini kolonlara dağıtıyoruz; yani o kattaki bütün kolonları I/L3 oranlarına bağlı olarak, bu oranı bizim kolonumuzun I/L’siyle çar-parak, kolonlara gidecek kesme kuvvetini belirliyoruz. Bunu da zaten tek katta, zemin katta yapıyoruz. Daha sonra, hepinizin hatırlayacağı gibi, Muto yönte-minde de verilen kiriş rijitlerine bağlı olarak, moment 0 noktasının yerini veren tablolardan, kolon kesme kuvvetlerinden kolon momentlerine geçiyoruz. Bunu yaparken, kirişlerin çatladığını da göz önüne alıyoruz ve tablayla uğraşmaksızın, kirişi dikdörtgen kesit olarak dikkate alıyoruz ve aradaki farkın çatlamış kesit özelliklerini yansıttığını yaklaşık olarak kabul ediyoruz. Dolayısıyla burada mo-mentleri de, kolonun momentlerini de belirlemiş durumdayız. Rijitlik oranında dağıtarak, kesme kuvvetlerini de belirledik zaten, momentleri belirledik. Düşey yükleri de burada gördüğünüz basit bir yaklaşımla, “Köşe kolonlar 4’te 1 yük alır aşağı yukarı, kenar kolonlar 4’te 2 yük alır, orta kolonlar etki alanlarına göre 4’te 4 yük alır” kabulüyle bütün kolonlara giden eksenel yükleri hesaplıyoruz. Yaklaşık da olsa, hiç almamaktan iyidir kabulüyle, depremden gelecek ilave ek-senel yükü de dikkate alıyoruz.

Page 129: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 129

Biliyorsunuz, toplam deprem kuvvetinin ters üçgen şeklinde dağıldığını kabul ederiz her zaman. 3-5 katlı yapılarda da genelde birinci mod etkisi çok baskın-dır. Ters üçgen olarak dağıldığına göre, ağırlık merkezi yüksekliğin 2/3’ündedir kabulüyle bir devrilme momenti buluyoruz ve bu devrilme momentinin 2 kenar aksta çekme ve basınç kuvvetleri olarak ortaya çıktığını kabul ediyoruz. Hiç şüphesiz, orta akslarda da deprem kuvvetinden gelecek birtakım düşey yükler olacak; ama bunların şiddeti kenar eksenlere göre çok daha küçük olacağı için, bunları ihmal ediyoruz. Dolayısıyla buradan bulduğumuz düşey yükleri de ko-lonların düşey yük hesabından bulduğumuz eksenel kuvvetlerine ekliyoruz.

Kolonların özelliklerini biliyoruz. Kolon donatıları için de, yıllara bağlı ola-rak, yine çok sayıda proje üzerinde yaptığımız çalışmada, donatı oranlarının pek değişmediğini gördük. Hiç şüphesiz değişen yapılar söz konusudur; ama so-nuçta, yöntemin yaklaşık yöntem olduğunu biliyoruz, donatı tespiti yapmadan kullandığımız bir yöntem. O zaman, yıllara bağlı olarak, yüzde 1, 1.2, 1.3 gibi değişen oranlarda donatı kabul ederek, kesitleri de yerinde ölçtüğümüz için, oto-matik olarak bütün kolonlar için basitleştirilmiş karşılıklı etkileşim diyagramla-rını çizdiriyoruz. Basit basınç, basit çekme, basit eğilme ve dengeli durma için, yani 4 noktalı bir karşılıklı etkileşim diyagramı elde ediyoruz. Bir temel kabul, düşey yükler altında kolonlarda momentler küçüktür. Dolayısıyla sadece düşey yükün varlığını kabul ediyoruz. Deprem yükü altındaysa ileride bir noktadayız. Çünkü r’yi 1 alarak hesap yaptık. Bunlar Deprem Yönetmeliği bölüm 7’de olan yaklaşımlardır. Buradan, düşey yükler altındaki bu normal periyot ve moment-ten, deprem yükleri altındaki moment ve normal kuvvete giderken kapasitemizi kestiğimiz nokta bizim kapasitemizdir diyoruz. Buradaki eğilme kapasitesine ulaştığı zaman benim kolonum, üzerinde olacak eksenel kuvvet değeri de bura-dan alıyorum. Daha sonra daha çok bildiğimiz şeyler geliyor. Demin, kolonla-ra ait moment kapasitesini buldum. Buradan da bildiğiniz formüllerle belli bir kesitteki kolonlarımızın kesme kapasitelerini belirliyoruz. Daha sonra kolonda oluşabilecek maksimum kesme kuvvetine bakacağım. 3 olasılık var; kuvvetli kolon-zayıf kirişse, kiriş moment kapasitesine ulaştığı andaki kesme kuvveti ko-lonuma gelebilecek maksimum kesme kuvvetidir. Kolon zayıf kiriş güçlüyse, kolon moment kapasitesine ulaştığında oluşabilecek kesme kuvveti benim için maksimum kesme kuvvetidir veya nadirdir, ama r eşit 1 alarak yaptığım hesapta, yani elastik hesapta bulduğum kesme kuvveti bunlardan küçükse, zaten kolon-da hiçbir zaman süneklik talebi olmayacak, r eşit 1’le bulduğum tasarım kesme kuvvetini kullanabilirim. Bu 3’ünden küçüğü, benim kolonumda oluşabilecek en büyük kesme kuvvetini bana verecektir. Dolayısıyla bu slayt da onu ifade ediyor.

Kesme kuvveti kapasitemizi bulduk, oluşabilecek maksimum kesme kuvve-tini bulduk; bu ikisini artık karşılaştırabiliriz. Aynı momentlerde olduğu gibi. Momentlerde de kolon momentlerini ve moment kapasitelerini bulduk, kesme kuvveti açısından da kolon kesme kuvvetlerini ve kapasitelerini bulduk, bunları birbiriyle karşılaştırabilecek duruma geldik.

Yer değiştirmelerde nelere bakıyoruz? Yine Muto yönteminde kullandığımız kat sayıları kullanıyoruz ve katın yatay yer değişmesini burada gördüğünüz

Page 130: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası130

ifadeyle buluyoruz. Buradaki d, bütün kolonların d’si. Bunu kat yüksekliğine bölerek öteleme oranını belirliyoruz. Bunu yaparken de TS500’deki elastite mo-dülünü kullanıyoruz. Toplam taban kesme kuvvetini zaten biliyorduk, kolonların yüksekliğini biliyoruz. D sayıları zaten a x kc. Kc, kolonların rijitliğui, I/L değe-ri. A değerini de Muto yöntemiyle verildiği şekilde formüle koyuyoruz.

Sonuç olarak, iki tane r değeri belirliyoruz; biri kesme kuvveti için. Ve, ta-sarım kesme kuvveti, benim kolonuma gelebilecek maksimum kesme kuvveti değeri; /vr, kolonumun kesme kapasitesi. Her bir kolon için bunları elde ettim. Bu değerler eğer 1’den büyükse, bu kolon gevrek şekilde, kesme hasarıyla göçüyor demektir. Böyle bir durum varsa, zaten göçme seviyesindedir. Daha fazla ileri gitmeden, global değerlendirmede bu binayı riskli sınıfına sokuyoruz. Herhangi bir değerlendirmede de böyledir zaten. Yani Deprem Yönetmeliğine göre baktı-ğınız zaman de eğer kesme açısından bir sorun varsa, bir tek elemanda bile, ya o elemanı güçlendirmek zorundasınız ya da bina göçme seviyesinde demektir.

Eğilme açısındansa durum farklı tabii. Eğilme açısından, hemen hemen her zaman depremden gelen moment bizim kapasitemizin üzerindedir. Neden; çün-kü süneklik tasarımı yapıyoruz normalde, deprem kuvvetini 8’e bölerek hesap yapıyoruz, mesela yüksek sünekli bir çerçeve için. Oysa burada r’yi 1 aldığımız için, iç kuvvetler çok daha büyük. Dolayısıyla çok çok güvenli yapılan tasarım-lar dışında, bu sayı 1’den büyük çıkacaktır; ama ne kadarına izin vereceğim? O da elemanımın ne kadar sünek olduğuna bağlı. Orada biz yeni bir şey söy-lemiyoruz, direkt Deprem Yönetmeliği bölüm 7’ye gönderiyoruz. Çünkü Dep-rem Yönetmeliği bölüm 7’de bu değerler bize zaten verilmiş durumda. Çünkü sünek, kesmeden gitmiyor, eğilme hasarıyla göçüyor. Çünkü gördüğünüz gibi, burada sargılama var ve yok durumları var. Yoksa, zaten çok sünek diyemeyiz, ama en azından gevrek de değil diyoruz bunlara. Burada, farklı hasar seviyeleri için o aşılma oranlarıdır bunlar. Konuya çok yakın olmayanlar için söylüyorum. R sayıları, örneğin eksenel kuvvet düzeyi eksenel kapasitenin yüzde 10’undan küçükse, sargılama varsa, kesme kuvveti de burada verilen değerin altındaysa, oluşan moment benim moment kapasitemin 3 katının altındaysa minimum ha-sardır. Yani benim moment kapasitem o kolonda 5 ton/metre, o kolonda 14.9 ton/metre moment oluşuyorsa, 3’ten küçük olduğu için, o kolon minimum hasar se-viyesindedir. O kolonda ancak kapasitesinin 8 katı bir moment oluşuyorsa, yani 5 ton/metre kapasitesi olan kolonda 40 küsur ton/metre moment oluşuyorsa, o zaman o kolon göçme seviyesindedir. Burada tamamen yeni bir şey icat etmedik, aynen Deprem Yönetmeliği ne söylüyorsa onu kullandık. Dolayısıyla bizde de bir tek kolonda eğer göçme seviyesinde geliyorsak, bina risklidir diyoruz. Te-mel yaklaşım bu. Burada statik analiz yapmıyorsunuz. Basit bir Excel tablosuyla bunu yapıp, binayı modellemeden; ama hiç şüphesiz yaklaşık olarak ve çok daha hızlı olarak, değerlendirmeyi büyük ölçüde Deprem Yönetmeliğine uygun bir şekilde yapma şansı elde ediyoruz. Aslında bina analizini basit bir el hesabıyla da yapmak gibi bir şey bu. Orada bulduğumuz rölatif öteleme oranlarını kulla-narak, yer değiştirmeye de bakıyoruz. Bu sınırlar doğrudur, yanlıştır, tartışılır. Bu sınırların güvenilir olmadığını söyleyen araştırmacı arkadaşlarımız da var ve Riskli Bina Tespit Yönetmeliğinde kısmi şekilde yansıdı bu; ama şu anda bizim

Page 131: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 131

önerimiz, Deprem Yönetmeliği yasal doküman olduğu için bu anlamda, onu kul-lanmak. Ama bu değiştiği anda bu yöntemdeki bu katsayıları buna adapte etmek de son derece basit.

Sonuç olarak, tek tek bütün kolonlarda, “Kesmeden mi hasar görüyor kolonlar, yoksa eğilmeden mi görüyor?” diye bakıyoruz. Kesmeden gittiği anda, zaten daha fazla ilerlemeye gerek yok, göçme söz konusu demektir. Eğilmeden gidi-yorsa, tek tek bakacağız kolonlara. Eğer göçme seviyesinde bir eleman varsa, o eleman riskli sınıfına girecek. Deprem Yönetmeliğinde böyle değil tabii. Bir ele-man göçmeye girerse, Deprem Yönetmeliğinde can güvenliği sağlanıyor aslında. O yüzden çok da büyük fark yok.

Doğrulama için iki farklı çalışma yaptık. Birincisi, gerçek binalar için Dep-rem Yönetmeliğiyle karşılaştırma yaptık; yani bizim önerdiğimiz yöntemi kul-landık ve Deprem Yönetmeliği bölüm 7’deki mevcut binanın deprem güvenliğini değerlendirme detaylı yöntemini yanlış hatırlamıyorsam 600 küsur durum için karşılaştırdık. Projeler gerçek bina projeleri. Burada ben Van demişim, ama zan-nediyorum sadece Van değil; Dinar vesaire başka yerlerden de bina hasarlarını dikkate aldık. Bir deprem hasarıyla karşılaştırdık, bir de şu anda elimizdeki legal doküman olan Deprem Yönetmeliğiyle karşılaştırdık. 14 bina, farklı özellikler, kat sayıları farklı, boyutları farklı; 75 öncesi mi, sonrası mı inşa edildiği var; donatı türleri var, bir de düzensizlikler var.

Sonuca geleceğim direkt. Örneğin, Pera yönteminin güvenli verdiği bina sayı-sı 304’ken, Deprem Yönetmeliğinin güvenli verdiği bina sayısı 257. Şöyle söyle-mem daha doğru olur: Pera yönteminin “Risksiz” dediği bina 304’ken, Deprem Yönetmeliğinin 257. Bu biraz beklenilen bir sonuç. İlk bakışta, yöntem burada iyi sonuç vermemiş, Deprem Yönetmeliğine göre daha negatif tarafta diyebilir-siniz; ama unutmayın ki, Deprem Yönetmeliği ciddi bir güvenlik içeriyor. Ger-çek performans aslında Deprem Yönetmeliğinin bir hayli iyisinde, daha pozitif anlamda iyisinde. O açından bakarsanız, aslında gerçekçi davranışı tespit etmek açısından çok da kötü değil. Çünkü Deprem Yönetmeliğine göre binaları inceler-sek, hemen hemen binaların yüzde 90-95’i zaten gidecek. Burada amaç, o kötü-lerin hiç olmazsa en kötü olmayanlarını acaba kurtarabilir miyiz, buna bakmak. Çünkü dediğim gibi, Deprem Yönetmeliği tasarım yönetmeliği.

Öte yandan, bu yöntemde incelenen toplam 796 durum varmış; 432 durum güvensiz bulunurken, Yönetmelikte 479 durum güvensiz bulunuyor. İlk bakışta “Pek başarılı değil” diyebilirsiniz, ama öyle değil. Bunlar yaklaşık yöntemler, yani hiçbir zaman yüzde 90-95 başarılardan söz edemezsiniz. Dolayısıyla bana göre, bu değerler hiç fena değerler değildir. Belki yüzde 5’ine düşürdüğünüz bir yöntemle güvensiz binaları yüzde 81, güvensiz binaları yüzde 84 olarak bulabi-liyorsanız, bu iyi bir şey. Buna da şöyle söylemek lazım: Deprem Yönetmeliğine göre güvenli, güvensiz. Bu binaların gerçekten güvenli ya da güvensiz olduğunu da bilmiyoruz. Burada bir ölçüde Deprem Yönetmeliğiyle karşılaştırma yapıyo-ruz.

Page 132: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası132

Daha ilginci bu aslında. Bu, gerçekten Afyon’da, Dinar’da, Kocaeli’nde ve Van’da hasar görmüş olan ve özellikleri elimizde olan binaların depremden son-raki durumunu bilmeden bu yöntemi kullanarak yaptığımız deney sonucunda ulaşacağımız noktayı gösteren tablo. Yanlış hatırlamıyorsam 21 bina var toplam. En kritik durum şu: Bu yöntemi risksiz verip, depremde hasar gören bina. Böyle bir bina yok; yani bu yöntem “Risksiz” deyip de, depremde çok kötü hasar gör-müş bina. Çatlak patlak ayrı, ufak tefek hasar olacak. Ama riskli nedir? Yasada-ki tanımı hatırlayalım; yıkılma veya ağır hasar görme riski olan bina. Dolayısıyla orta hasar, hafif hasar risksiz çıkmalıdır bizim Yönetmeliğe göre. Dolayısıyla burada, depremde can kaybına neden olacak şekilde veya ona yakın, ağır hasar görüp de burada risksiz çıkan bina yok. Tersi bir-iki tane var; Deprem Yönetme-liğine göre can güvenliği olmayıp, burada risksiz çıkan bina var ki, bu da bana çok garip gelmiyor, makul geliyor; çünkü Yönetmelikteki güvenlik marjini bir miktar daha büyük. O da 2 tane filan, bu 21 binanın 2’sinde. Onun dışında, bire-bir şeyler uyumlu gözüküyor.

Bunun için bir yazılım hazırladık. Hedefimiz, tabletten hemen kolonları girip, hazırlayıp uygulayabilmek şeklinde. Bu tür uygulamaları bir hayli pratikleşti-receğini düşünüyoruz. Dolayısıyla riskli binaların bölgesel dağılımının tespiti için, birinci aşama yöntemlere göre çok daha gerçekçi sonuçlar vereceğini dü-şündüğümüz ve yapı mühendisliği ilkelerine dayanan; ama öte yandan detaylı değerlendirme yöntemlerine göre çok daha hızlı ve ekonomik ve Deprem Yö-netmeliğine uyumlu olan bir değerlendirme yöntemi önerdik bu çalışmamızda.

Teşekkür ediyorum.

Page 133: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 133

Page 134: sempozyum kitabı
Page 135: sempozyum kitabı

B. GÖRSELSUNUMLAR

- Erhan KARAESMEN

- Altok KURŞUN

- Mustafa TEMEL

- Mustafa ÇOBANOĞLU

- Murat DOĞAN

- Mehmet Ali TAŞDEMİR, Özkan ŞENGÜL

- A.İLKİ, M.CÖMERT, C.DEMİR, K.ORAKÇAL, M.TAPAN

Page 136: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası136

Prof. Dr. Erhan KARAESMENODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü

YAPI DENETİMİ OLAYININ TARİHSEL GELİŞİMİ

BİNA, sadece üstü örtülü bir “barınak” değildir. Yaşam huzuruna çevre oluş-turan mekanlardır.

İyi bir yaşam, önde gelen insani ve hukuki bir haktır. Bu anlayış bina yapısının kalitesi kavramına, “Modern Kanun”larda hatta Anayasalarda yer verdirtmiştir.

Hammurabi Kanunları (M.Ö. 1760 ~ Mezopotamya)Günümüzde LOUVRE MÜZESİ’nde yer alan bir kitabe üzerine yazılmıştır.

Çok Sonraların Bir İmar ve Yapı Denetimi ÖrneğiOsmanlı İmparatorluğu’nun devlet kurumlaşması arayışları döneminde 1509

Depreminden sonra İstanbul için yeni imar ve inşaat düzenlemeleri yapılmıştır. Sağlam zemin üzerine bina yapımı...

19. Yüzyıldaki DurumSanayi Devrimi’nin ve 1789 sosyo-politik dönüşümün sonrasındaki 19. Yüzyıl

Avrupası’nda çeşitli ülkelerin medeni kanunlarına yapı kalitesi kavramı girmiş-tir.

Ek olarak, özellikle Fransa ve Almanya’da çeşitli teknik düzenlemeler yapıl-mıştır.

Uluslararası Bakış Açısı

ULUSLARARASI BAKIŞ AÇISI

Page 137: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 137

ULUSLARARASI BAKIŞ AÇISI

ULUSLARARASI BAKIŞ AÇISI

Page 138: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası138

Denetim Mekanizmasının Ana GruplarıDENETİM MEKANİZMASININ ANA GRUPLARI

Fransa’da Uygulanan Yapıda Denetim - Sorumluluk ve Sigorta SistemiFRANSA’DA UYGULANAN YAPIDA DENETİM – SORUMLULUK ve SİGORTA SİSTEMİ

Page 139: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 139

Yapım Sürecinin Bitişi Sonraki İlişkiler MekanizmasıYAPIM SÜRECİNİN BİTİMİNDEN

SONRAKİ İLİŞKİLER MEKANİZMASI

Amerika Birleşik Devletleri SistemiAMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ SİSTEMİ

Page 140: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası140

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ SİSTEMİ

Almanyada’ki «Proof-Onay» Mekanizması- Alman mühendisliğinin sağlam tanımlara ve kurallara dayalı iş görme alış-

kanlığı,

- Yapı sektöründeki iş disiplini,

- Toplumsal yaşamdaki rasyonellik,

- Geniş tartışması ayrıca yapılacak,

Ülkemizdeki Gelişme ve Son DurumKalite denetimi ve imar düzeni kuralları Cumhuriyet tarihi boyunca kamu

eliyle yönetilmiştir. Merkezi kamu idarelerine ve yerel yönetimlere yetki ve so-rumluluk verilmiştir.

Resmi yapı işlerinde konuyla ilgili devlet kurumlarının kontrollük teşkilatları hem kalite denetimi hem de “istihkak”lar aracılığıyla para akışını ve harcama düzeninin kontrolünü sağlamıştır.

Nüfus Artışı + Ekonomik Büyüme => Yapı Sayısının Artışı

Öncelikle özel mülkiyetli tekil ve toplu konut sistemi içindeki binaların sayısı çok artmıştır.

Page 141: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 141

Türkiye’de Uygulanabilecek Sistemin Genel İşleyiş Mekanizması (İdeal Öneri)

TÜRKİYE’DE UYGULANABİLECEK SİSTEMİN GENEL İŞLEYİŞ MEKANİZMASI

İDEAL ÖNERİ

Denetim Şirketi Modeli

DENETİM ŞİRKETİ MODELİ

Denetim Şirketi Alternatif Model

DENETİM ŞİRKETİ – ALTERNATİF MODEL

Page 142: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası142

Ülkemizdeki Gelişme ve Son DurumDeprem hasarlarının sıklığının ve yaygınlığının da yarattığı ürküntüyle özel-

likle bu tür yapılara ve yanı sıra kamu yapılarına daha farklı bir kalite denetimi anlayışı ile yaklaşılma gereği ortaya çıkmıştır.

1999 Doğu Marmara ve sonrasındeki Bolu - Düzce Depremlerinin ardından alınan kamusal önlemler sırasıyla; kararnamelerle kanunlarla belirlenir olmuş-tur.

Bunların sonrasında da bugünkü yapı denetim mekanizmaları ortaya çıkmış-tır. Bu mekanizmalar ideal çözüm örneklerinden malesef biraz uzaktır. Ancak ülkemiz meslek dünyasının yeni şartlara uyum kabiliyeti dolayısı ile kendine göre belli bir randımanda çalışmaktadır.

İki gün boyunca bu çalışma biçiminin yarattığı sorunlar ve değişik çözüm önerileri tartışılacaktır.

Page 143: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 143

Yük.İnş.Müh. Altok KURŞUN

Neden Önce Etik ?Çünkü denetim önce kendi içimizde başlamalı ! Yaptığım iş doğru mu? Yanlış

mı ?

Etik Nedir ?“Bir mesleğin yerine getirilmesi sırasında ve bu mesleki hizmetlerle sınırlı

olmak üzere neyin yapılması neyin yapılmaması gereği”

Bilgi ve deneyim ile donatılmış bir vicdan temelinde hareket etmektir.Mühendislik demek “sorumluluk” demek.Bir görevin ödülü toplumun refahı ve mutluluğu olmalı.

Hangi Yapılar Denetlenmeli?- Küçük bir istinat duvarından atom reaktörüne kadar tüm yapılar denet-

lenmeli!- Tasarım

- Yapım (İşçilik + Malzeme)

Sadece yapılanlar değil, yapılması gerekenlerin yapılıp yapılmadığı da de-netlenmeli !

Kım Denetleyecek ?- Yeterlı Bılgı + Yeterlı Deneyım + Süreklı Eğıtım (Büro Değıl! Kışı! )

- Kendısı ve Tüm Çalışanları İçın Mutlak Bağımsızlık ve İhtısas Konuları!

Kim Seçecek?Yetkili Üst Kurul

Mal Sahibi ? Hayır!

Ücret ?Tarifeye Bağlı

Ücreti Kim Ödeyecek?İlgili Üst Kurul ( Mal Sahibinden Alacak )

- Estetiğin / Güzelliğin/Doğaya Uyumun Denetimi

- Kaynak Kullanımı ve Ekonomik Denetim

Page 144: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası144

Mustafa TEMELÇevre ve Şehircilik İl Müdürü

KENTİMİZDE YAPIDENETİM UYGULAMALARI

GENEL GÖRÜNÜM- Nüfusunun yüzde 98’i deprem tehlikesi altında yaşayan, konutların % 67’si

kaçak ya da ruhsatsız olan, bina stokunun % 40’ı oturabilir durumda olmayan ül-kemizde, yapı denetim sistemi, Marmara depremi sonrasında gündeme gelmiştir

- 2001 yılında yürürlüğe giren 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu, 19 ildeki pilot uygulamasının ardından, 1 Ocak 2011’den bu yana kentimizde uygulan-maktadır.

- 2,5 yıllık uygulama dönemi sonrasında kentimizde mevcut durumun nicelik ve nitelik olarak değerlendirmesini yaparsak;

İlimizde yetki belgesi almış firma sayısı : 26Faaliyeti geçici olarak durdurulan firma sayısı : 5Üzerinde YİFB bulunmayan firma sayısı : 2Aktif olarak faaliyet yürüten firma sayısı : 19

- Bakanlığımızın 81 ildeki uygulamalara ilişkin yayınladığı verilere göre, KA-SIM 2013 itibariyle yapı denetim sistemi kapsamında Diyarbakır’da 4.949.041 m² denetim yapılmaktadır.

- Yani 26 firmanın bulunduğu kentimizde, firma başına yaklaşık olarak 190.350,00 m² denetim düşmektedir..

- Her bir firmanın 360.000 m² denetim yapma yetkisi bulunduğu dikkate alın-dığında, bölgemiz genelinde firmaların kapasitelerinin çok altında çalıştığı tespit edilmektedir.

- Kentimizde 26 YDK, ortalama % 50 kapasiteyle çalışmaktadır.

- 01.12.2013 itibariyle;Denetlenen toplam alan : 4.949.041 m²İlimizdeki toplam YİBF sayısı : 1371Denetçi sayısı : 238Kontrol Elemanı sayısı : 288Yrd. Kontrol Elemanı sayısı : 24

Page 145: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 145

- Firmaların denetledikleri alan miktarlarına bakıldığında, iş hacimleri 27.000 m² ile 601.000 metrekare arasında değişmektedir.

- 50 bin m²’nin üzerinde denetim yapan 16 firma bulunurken, 100 bin m² üze-rinde denetim yapan 15, 200 bin m² üzerinde denetim yapan 10, 300 bin m² üze-rinde denetim yapan 6 firma bulunmaktadır.

- Yani inşaat yoğunluğunun neredeyse 3’te 2’si bu iki ilçemizde görülmekte-dir.

- Diğer ilçelerde ise durum şöyledir:

Yenişehir : % 7Ergani : % 3Silvan : % 2,5Sur : % 2Bismil : % 1,5Diğer : % 17

- Merkez dışındaki büyük ilçelerde de yapı denetim sistemine geçiş yapıldığı ancak uygulamada ciddi sıkıntılar yaşandığı görülmektedir.

- Küçük ilçelerin durumu ayrıca irdelenmesi gerekmektedir. Çünkü, sistem-deki verilere göre, Hani ilçesinde 5, Dicle İlçesinde 4, Eğil de 2, Kulp ilçesinde 1 adet YİBF bulunmaktadır.

- Daha vahim olanı ise, Kocaköy, Çüngüş, Hazro ilçelerinde şimdiye kadar tek bir YİBF kaydının düzenlenmemiş olmasıdır.

- Yani adı geçen 3 ilçede yapılaşmanın yapı denetim sistemi dışında, diğer deyişle denetimsiz ve kaçak olduğudur.

SİSTEMİN GETİRİLERİ- Yapı denetim sisteminin 4’lu TUS sistemine göre önemli getirileri olmuştur.- İlk defa sorumlular ve sorumluluklar tarif edilmiş, bütünlüklü bir denetim

sistemi kurulmuştur.- Yapı denetim sistemi, kurumsal bir yapıya kavuşturulmuş, ferdiyetçilikten

çıkılmıştır.- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda oluşturulan veri bankasıyla bütün yapılar

kayıt altına alınmış, bina bilgileri tutulmuş, sicil ve görüntüleri kaydedilmeye başlanmıştır.

- Bakanlığımız, yapı üretim sürecinde, yerel yönetimler, yapı sahibi ve müte-ahhit zincirine, uygulama ve üst kamu denetim otoritesi olarak fiilen ve bizzat girmiştir.

- Isı yalıtımı ve yangından korunmaya yönelik imalatlarda ciddi mesafeler alınmış,

- Kalıp, demir ve beton uygulamaları yerinde denetlenebilir hale gelmiş, alı-nan numuneler sayesinde özellikle hazır beton sonuçları kontrol altına alınmaya başlanmıştır.

Page 146: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası146

BÜRO VE ŞANTİYE DENETİMLERİ

- Müdürlüğümüzce her bir yapı denetim firmasının 2 adet büro, 6 adet şantiye denetimi yapılmaktadır.

- Geçen yıl, 28 büro, 87 şantiye olmak üzere 115 denetim gerçekleştirildi.

- Bu yıl 01 Aralık 2013 tarihi itibari ile 33 adet büro, 70 adet şantiye rutin de-netimden geçirilmiş, 5 adet şantiye de şikayet üzerine denetlenmiştir.

DENETİMLERİN SONUÇLARI

- Şantiye denetimlerinde; merkezde yapılaşmanın yoğun olduğu ilçelerde mi-mari ve statik uygulamalarda iyileşmeler olduğu, mekanik ve elektrik imalatla-rının bir bütün olarak sıkıntılı olduğu görülmüştür.

- Firmaların iş bilinci ve sorumluluğunun önceki dönemlere göre arttığı gö-rülmüştür.

- 3-4 yıl öncesine göre münferit olarak uygulanan ısı yatılım imalatı, kimi hatalarına rağmen kent genelinde uygulanmaya başlanmıştır.

- Yapılan uygulamalar ve yaptırımlar yapı denetim firmalarının elini güçlen-dirmiş, müteahhitlere karşı etkinliğinin artmasın sağlanmıştır.

- Yapılan denetimler sayesinde, müteahhitlerde başına buyruk imalat yapma anlayışı önemli ölçüde kısıtlanmıştır.

İNŞAATLA İLGİLİ EKSİKLER- İnşaatlarda ortaya çıkan imalat değişiklikleri için tadilat projesi çizilmemek-

te, ilgili idare veya müdürlüğümüzce tespit edildikten sonra tadilat projesi çizimi yoluna gidilmektedir.

- Isı yalıtım uygulamalarıyla ilgili olarak, kullanılması öngörülen ısı yalıtım malzemesinin niteliği ve kalınlığı, mimari projede farklı, ısı yalıtım raporunda farklı, kalorifer tesisat projesinde farklılık gösterebilmektedir.

- Demir işçiliklerinde yeteri özen gösterilmemektedir. Aynı şekilde kolon filiz boylarına dikkat edilmemekte, gerekli yerlere gerekli sayıda pas payı elemanları kullanılmamaktadır.

- İlimizin mevsimsel özellikleri dikkate alınmamakta, havanın sıcak olduğu saatlerde beton dökülmekte, dökülen betonlar sağlıklı bir şekilde sulanmamak-tadır.

- Yapı denetim firmasından denetçi veya kontrol elamanının nezareti olma-dan beton dökümü gerçekleştirilebilmektedir. Beton numunesinin laboratuvar sonuçları istenen değerleri karşılasa da, döküm sırasında gerekli özen gösteril-memektedir.

Page 147: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 147

- Çok sık eleman değişimine gidilmesi, firmanın istikrarı ve verdiği hizmet kalitesini gölgelemektedir.

MEKANİK TESİSAT EKSİKLERİ- Sıhhi, kalorifer ve yangın tesisat imalatlarında çoğunlukla proje dışı, keyfi

değişiklikler yapılabilmektedir.

- Isı yalıtım hesabının sağlıklı yapılmaması nedeniyle yapılan binaların ısın-ma konforları bozulmaktadır.

- Merkezi ısıtma sisteminin uygulandığı binalara, zorunlu olan ısı pay ölçer sistemi uygulanmamaktadır.

- Sığınak yönetmeliğine göre, sığınaklarında uygulanması gereken mekanik havalandırma yapılmamaktadır. Kimi zaman bunun projesi bile çizilmemekte-dir.

ELEKTRİK TESİSAT EKSİKLERİ- Temel topraklama projesinde topraklama hesaplarına ve detaylarına gerekli

özen gösterilmemekte, bu işlem projesine aykırı olarak gelişi güzel yapılmakta, imalat sırasında uygulama denetçisi yada kontrol elemanı (Elektrik - Elektronik mühendisi) bulunmamaktadır.

- Asansör imalatı yapılırken, Asansör Yönetmeliği gereği uygulanması gere-ken güvenlik kriterleri (Aşırı yük otomatiği, paraşüt sistemi vs) göz ardı edil-mekte, sadece yapı kullanım izin belgesi alınan binalardaki asansörlerde stan-darda uyulmaktadır.

- Elektrik tesisat şaftları yapılmamakta, yapılanlarda da şaft tavası yapılma-maktadır.

- Tali pano besleme hatları üç faz olarak çekilmemektedir. (Son katlarda ilet-kenin sayaca giriş-çıkış problem olarak ortaya çıkmaktadır)

- Konut amaçlı yapılarda hazırlanan örnek dairelerin aydınlatma ve priz de-korasyonu sonradan yapıldığı için aydınlatma armatürü ve priz sayısı değişmek-tedir. Bunun sonucu yapının elektrik yükü değişmektedir. Sortilerden lükstür klemens kullanılmadan armatürden armatüre geçişler yapılmaktadır.

İŞ GÜVENLİĞİYLE İLGİLİ EKSİKLER- Şantiyelerin çevreleri güvenlik açısından kapatılmamaktadır.

- Merdiven kenarları, boşluk ve asansör kuyuları çevrelerine düşmeyi önleyici güvenlik önlemleri alınmamaktadır.

- İşçiler tarafından, iş güvenliğiyle ilgili tedbirler alınmamakta, zorunlu olan teçhizatlar kullanılmamaktadır. (Baret, emniyet kemeri vb.)

- İş güvenliğine ilişkin uyarı levhaları yeterince bulundurulmamaktadır.

Page 148: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası148

YAPISAL EKSİKLER- Görevli personelin il dışında bulunması veya iş başında bulunmaması,

- Firmaların personel istihdamında, kağıt üzerinde çalışan ile aktif çalışan diye ayrıma gitmesi,

- Firmaların yapı müteahhitleriyle girdikleri ticari vb. ilişkiler nedeniyle de-netleyen-denetlenen olgusunun aşınması,

- Gayri resim olarak, firmaların daire karşılığı proje ve yapı denetim hizmeti vererek, fiili olarak denetleme yetkisini müteahhite teslim etmesi,

- Firmaların ve bünyesindeki elemanların, yapı denetimi asli çalışma alanı olarak görmemesi, bunun dışında farklı işlerle uğraşması (projecilik, laboratuar işletmeciliği, müteahhitlik, taşeronluk vs),

İşçilik ve imalat kalitesinde yapı denetim firmalarının etkinlik göstermekten uzak olması,

En önemlisi: - Firmaların kural dışı tenzilata gitmesi, aşırı rekabet ortamında yapı denetim

hizmetinin değersizleşerek, müteahhitlerin yönlendirmesi ve istismarına açık hale gelmesi.

İLGİLİ İDARELERLE İLGİLİ SORUNLAR

- Merkeze bağlı ilçe belediyelerinde imar konusunda uygulama farkları göze çarpmaktadır. (Örneğin sığınak duvar kalınlıklarına ilişkin uygulama farkı)

- Merkezdeki bazı ilçe belediyeleri, personel yetersizliği gibi gerekçelerle, yapı denetim sürecini sağlıklı yürütememekte, bu da inşaatlarda büyük keyfiliklerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır.

- Merkez dışındaki ilçe belediyeleri, yapı denetim sisteminin getirdiği yeni-liklere uyum sağlama ve sorumlulukların gereğini yerine getirme konusunda ciddi zorluk yaşamaktadır.

SONUÇYapılan denetimlerde, aykırılıkların ilgili idare denetimlerinin yetersiz oldu-

ğu ilçelerde yoğunlaştığı tespit edilmiştir. Yapı standardının nispeten daha iyi olduğu ilçelerde ise ilgili idarenin denetimlerinin öne çıktığı görülmektedir.

Bu durum, yapı denetiminde firmaların istenen düzeyde inisiyatif kazanama-dığı, inşaatların kaderinin biraz da ilgili idare ve müteahhidin tavrına göre şekil-lendiği gerçeğini gözler önüne sermektedir.

Özellikle, merkez dışındaki ilçelerde denetimi üstlenilen yapıların durumu çok daha problemlidir. Bu gibi ilçelerde büyük bir başıboşluğun olduğu, ilgili idare denetimi olmadığı için yapının kaderinin tamamen müteahhidin inisiyati-fine bırakıldığı gözlemlenmektedir.

Page 149: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 149

- Sistemde yer alan mühendis ve mimarların mesleki denetim hizmetini ka-ğıt üzerinde verdiği, inşaatı denetlemesi gereken YDK’ların bürokratik işlemleri gerçekleştirip, resmi prosedür tamamlayan bir araç haline gelme riskini taşıdığı gözlemlenmiştir.

- İnsan hayatı ve güvenliğini esas alan yapı denetim sisteminde, sorumlu-luğunun gereğini kağıt üzerinde yerine getirmek, yerini bilmediği bir inşaatın denetimini yapmış gibi göstermek, yasal olduğu kadar, insani ve meslek etiği açısından ağır ihlal niteliğindedir.

- Gelinen aşama, yapı denetim firmalarının rolleri ve sorumluluklarını bir kez daha gözden geçirmesi gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır.

- Sorunların çözümü yerine sorunun parçası olan, çalışma anlayışları ve iliş-kileriyle sorunu daha derinleştirenlerin, bu sistem içinde uzun süre varlık göste-remeyeceği unutulmamalıdır.

Sabırla dinlediğiniz için teşekkürler…

Page 150: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası150

Mustafa ÇOBANOĞLUİnşaat Mühendisi

ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI ve KALİTESİ

İlgili ŞartnamelerTürk Standardları (Hesap ve Yapım);

- TS 648 “Çelik Yapıların Hesap ve Yapım Kuralları”

- TS 4561 “Çelik Yapıların Plastik Teoriye Göre Hesap Kuralları”

- TS 3357 “Çelik Yapılarda Kaynaklı Birleşimlerin Hesap ve Yapım Kuralları”

- DBYBHY “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik”

- Türk Standardları (Malzeme, İmalat ve Yapım);

- TS EN 1290 “Kaynakların Tahribatsız Muayenesi-Kaynakların Manyetik Parçacıkla Muayenesi” (Bu standard, Ferromanyetik kaynaklarda, ısıdan etki-lenen bölge de kapsanacak şekilde, yüzey kusurlarının manyetik metotla tespit edilmesi için manyetik parçacıkla muayene tekniklerini kapsar.)

- TS EN 1291 “Kaynakların Tahribatsız Muayenesi-Kaynakların Manyetik Parçacıkla Muayenesi-Kabul Seviyeleri” (Bu standard, ferromanyetik çelik man-yetik parçacık muayenesi ile tespit edilen belirtiler için kabul seviyelerini kap-sar.)

- TS EN 10025 “Sıcak haddelenmiş yapı çelikleri - Bölüm 1: Genel teknik teslim şartları” (Bu standard, yapılarda kullanılan borular ve içi boş profiller hariç, yapı çeliğinden sıcak haddelenmiş yassı ve uzun mamullerin özelliklerini ve genel teslim şartlarını kapsar.)

- TS EN 10204-1 “Metalik mamuller - Muayene dokümanlarının tipleri” (Bu standard, siparişte tespit edilen şartlara uygun olarak, üretim metodu ne olur-sa olsun, plakalar, saclar, çubuklar, dövmeler, dökümler gibi metal malzemeden imal edilmiş bütün mamullerin tesliminde, müşteriye verilen farklı tiplerdeki muayene dokümanlarını kapsar.)

Yüzey Hazırlama ile ilgili Standardlar;

- TS EN ISO 8501 “Çelik taban malzeme yüzeylerin hazırlanması - Boya ve ilgili malzemelerin uygulanmasından önce - Yüzey temizliğinin gözle muaye-nesi”

- Swedish Standard SIS 05 59 00 (1967), “Pictorial Surface Preperation Stan-dards for painting Steel Surfaces”

Page 151: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 151

- Steel Structures Painting Council (SSPC), Volume 2, Systems & Specifi-cations

İşin Özel Teknik Şartnamesi

Esas alınan genel şartnamelere aykırı olmamak kaydı ile ;

- çelik malzeme,

- imalat,

- montaj,

- korozyon ve

- yangından koruma,

kriterlerinin belirlendiği işe özel şartnameler olmalıdır.

4 4

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 6

Page 152: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası152

Çelik Konstrüksiyon İşleri Malzemea) ÇelikBahse konu imalatların projesinde gösterildii gibi yapılabilmesi için gerekli

hadde mamul profil, sacdan mamul kaynaklı profil, sac levha, ankraj malzemele-ri, perçin, civata, somun, rondela, çivi, vida, kaynak malzemeleri, yüzey temizle-me işleminde kullanıla malzemeler ve astar boya yapılması için gerekli her türlü malzeme, arakat ve sonkat epoksi boya yapılması için gerekli her türlü malzeme ile diğer malzemeler birim fiyata dahildir.

Her türlü malzeme TS, DIN, EN, ASTM, AWS ya da ASME standartlarından aksi belirtilmedikçe biri, ya da belirtildiği durumda bir kaçına uygun olacaktır.

Kullanılacak profil ve sac malzemeler TS 648 ya da DIN 17100<2e uygun olacaktı. Bu malzemeler kesinlikle projesinde gösterilen mukavemetlerde kul-lanılacaktır. Profil ve sac malzemelerin EN 10204/3.1.B’u uygunluğunu gösterir kalite belgeleri kalite kontrol kuruluşunun onayından sonra İdare’ye verilecektir.

İmalatçı, projelerde belirtilmiş olan ham malzeme kalite ve kalınlıkları ve işin niteliğine göre kullanılacak kaynak malzemesiniseçecek; elektrot, kaynak teli, gazı ve tozaltı tozu ve diğer kaynak malzemesine ilişkin kalite belgelerini de (DIN1913, DIN8557, DIN8559, AWS, ASME, EN uygunluğu gösterir. İdare’ye sunacaktır.

Civata, somun ve pullar TSE, DIN ya da ASTM standartlarına uygun olacak-tır.

Çentik darbe etkisine dayanıklı (-20 °C’de 27 joule çentik darbe etkisi) mal-zeme, kaynak ve diğer bağlantı elemanları (civata, ankraj ve somunlar) kullanı-lacaktır.

b) KumlamaÇelik yüzeylerin temizliğinde ve Sa 2½ kalitesinde yüzey elde etmede %50

shot bilya (çelik bilya) ve %50 çelik grit karışımı kullanılacaktır. Bu işlem için başkaca bir malzeme (kum vs.) kesinlikle kullanılmayacaktır.

c) BoyaYüzey temizliğinin sağlanmasından sonra maksimum 6 saat içerisinde, astar

kaplama yapılacaktır. Astar kaplama epoksi esaslı çinkoca zengin bir malzeme olacaktır. Çelik yüzeylere uygulanacak astar boyanın kuru film kalınlığı; 50 mikron olacaktır.

Kumlanarak temizlenmiş ve astar boyası yapılmış çelik konstrüksiyon ima-latın arakat boyası 150 mikron kuru film kalınlığında MIO (Mica Iron Oxide) katkılı epoksi malzeme kullanılacaktır. Sonkat boyası, 70 öicron kuru film ka-lınlığında poliüretam sonkat boya olacaktır.

Arakat ve sonkat için kullanılacak malzeme maksimum üstkat uygulama sü-resi sınırlaması olmayan (recoatable), korozif ortamlarda uzun süre performans

Page 153: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 153

gösterebilecek, elastik yapıda olmalıdır. Arakat ve sonkat epoksi boya malze-mesi -10 °C’ye kadar düşük sıcaklıklarda ve yüksek nemli ortamlarda (%95) uygulanabilir olmalıdır.

İmalat:Çelik konstrüksiyon imalatı, projesinde gösterilen detaydaki işleri yapmaya

yeterli bir tesiste yapılacaktır, tesisin yeterliliğine İdare karar verecektir.

Çelik konstrüksiyon unsurlarının sahada imal edilmesine izin verilmeyecek-tir.

Projelerde, yerli üretimi olmayan hadde mamul profillerin mevcut olması du-rumunda, Yüklenici söz konusu profilleri yurt dışından temin edebileceği gibi eşdeğer kesitte sactan mamul, kaynaklı yapma (build-up) profilde kulanılabilir. Sactan mamul kaynaklı yapma profil kullanılması halinde, Yüklenici tarafından eşdeğer kesit hesabu yapılarak İdare onayı alınacak, yapma profiller bu profi-li imal etmeye uygun makinalarda tozaltı kaynak tekniği ile imal edilecektir.

Kaynaklı yapma profiller, uygunluğu İdare tarafından kabul edilmiş aynı anda çift taraflı kaynak yapabilen, flanş doğrultma tertibatı bulunan otomatik kaynak-lı profil imal hatlarında imal edilecektir.

Alevli kesim optik kopyalı veya NC kumandalı makinalarda yapılacaktır. Ke-sin yüzey pürüzleri minimum seviyede olacak, 5 mm’den ince malzemeler, ısısal deformasyonu önlemek amacıyla giytin, plazma veya lazer tekniği ile kesilecek-tir.

Profil delme işlemleri, radyal matkap ya da NC kontrollü delme hatlarında yapılacaktır. Bağlantı ve ankraj plakaları NC zımba veya radyal matkap tezgah-larında delinecektir.

Bağlantı ölçülerinde DIN 7168 “m (medium)” düzeyinde hassasiyet sağlana-caktır.

Tüm delme ve kesme işlemleri yeterli makina ve ekipmana sahip olan atölye-lerde yapılacak olup şantiyede kesme ve delme işlemlerinde müsaade edilmeye-cektir.

Boya tatbikatı havasız (airless) tabanca ile yapılacaktır. Havasız tabanca boya firmasının tanımladığı ve İdare tarafından kabul edilen evsafta olacaktır.

Uygulama süresince aşağıda belirtilen kontroller yapılacaktır. Yüklenici bu kontrollerin yapılması için gerekli ekipmanları sahada bulunduracaktır. KOnt-rol Mühendisi gerekli gördüğü durumda bu kontrollere ilaveten yeni kontroller isteyebilir.

a. Yaş Film Kalınlığı Kontrolü - ISO 2808 Method No 7B

b. Kuru Film Kalınlığı Kontrolü - ISO 2808 Method No. 6

c. Yapışma Testi - ISO 2409 veya ISO 4624

Page 154: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası154

Kullanılan boya markası, rengi, her kat için en az 20 adet kuru film kalınlığı (maksimum adet Kontrol Mühendisinin isteiğine bağlıdır) ölçüm sonuçları boya kalite raporlarında belirlenecektir.

Uygulama sonrasında tespit edilen, akma, çatlama vb. boya hataları, İdare ta-rafından kabul edilecek uygun yöntemlerle tamir edilecektir. Boya uygulama-larında fırça, rulo vb. yöntemler İdare’nin iznine tabi olmak kaydıyla yalnızca tamirat veya rötuş yapılmasında kullanılabilir.

Projesinde gösterilen çelik kontrsüksiyon inşaatın montajının yapılabilmesi için gerekli alet, teçhizat, enerji, vinç vs. Yüklenici tarafınfan montaja başlan-madan önce sahada bulundurulacak ve İdare’nin oluru alınacaktır.

İmalat onaylı malzeme ve test planına uygun olarak yapılacak ve aşağıdaki unsurları kapsayacaktır.

1) Kaynak Yönetimi Salifikasyonu (PQR)2) Kaynak Yönetim Spesifilasyonları (WPS) 3) Kaynakçı Kalifikasyon Testleri4) Malzeme Sertifikaları ve Test Raporları5) Ön imalatların boyutsal kontrolleri6) Kaynak ağzı açılması, kontrolü7) Kaynak denetimleri a. Gözle kontrol b. Ultrasonik testler (Alın kaynakları için) c. Manyetik Testler (Köşe kaynakları için)8) İmalat sonrası kontrol ve denetimler a. Gözle kontrol b. Boyutsal kontrol c. Kumlama ve yüzey profili kontrolü d. Boya ve kapmala kontrolü e. Markalama ve isim plakası kontrolü f. Kalite dosyası hazırlaması ve sevkiyat

Yüklenici tarafından imalata başlamadan önce kapsamlı bir Kalite Planı ha-zırlanacak ve Kaliye Planı İdare tarafından onaylanmadan imalata başlanmaya-caktır.

Kalite planında; kullanılacak malzemelerin nitelikleri, ölçü ve kaynak kabul kriterleri, yapılacak tahribatsız muayene türleri, hangi aşamada ne oranda kont-rol yapılacağı, tutulacak kalite kayıtları, varsa yapılacak özel testler ve markala-ma/paketleme yöntemleri tarif edilecektir.

Page 155: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 155

Malzeme Kalitesi (EN 10204)MALZEME KALİTESİ (EN 10204)

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 14

Page 156: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası156

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 15

Malzeme Kalitesi (Mill Test Sertificate)MALZEME KALİTESİ (Mill Test Sertificate)

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 17

Page 157: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 157

Malzeme Kalitesi MALZEME KALİTESİ

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 20

Page 158: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası158

Ana Çelik Malzemenin Uygunluğu- Belgelerin ilgili malzemeye ait olması dikkat edilmesi gereken konudur.

- Bu nedenle malzemenin üstünde markalanmış üretici firma ismi ve malzeme ile ilgili bilgilerin yanında DÖKÜM NO (HEAT NUMBER) olması ve malze-me üzerindeki numara ile Kalite belgesindeki (Mill Sertifikası) numaranın aynı olması gerekir.

Ana Çelik Malzemenin Uygunluğu (devam) Malzemenin gözle kontrolu:

- Malzemenin kesiti zayıflatacak ölçüde aşırı paslı olmaması,- Yüzeylerin yaralı, aşırı pürüzlü,bozuk olmaması,- Kesit kalınlığının kesit boyunca ve malzeme boyunca değişken olmaması,- Boyalı olmaması,- Boylarının standard boyundan kısa olmaması kontrol edilmelidir.

Malzemenin Belgelerden Kontrolu:

- Malzemenin dayanımı kopma dayanımları St 37, St 44, St 52 vb., ile adlan-dırıldığı gibi akma dayanımları ile de adlandırılırlar. Bunlarda sırasıyla S235, S275, S355) notasyonu ile belirtilir.

Malzemenin projede belirtilen özel nitelikleri:

- Örneğin atmosfere maruz veya özel ısılara maruz malzeme için çentik darbe dayanımının kontrol edilmesi gerekir. Bu özellik J ile ifade edilir. Malzemeler genelde JR sınıfıdır.

Yapısal Çelik sınıfının detaylı belirlenmesi (Örnek : S 235 J2G2)

MALZEME KALİTESİ •  Yapısal Çelik sınıfının detaylı belirlenmesi

(Örnek : S 235 J2G2)

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 21

S : Yapısal Çelik

S 235 JR G2

Mekanik Özellik

Minimum Akma Dayanımı, MPa

Mekanik Özellik

Charpy-V-Notch (CVN) dayanımı (çentik dayanımı)

Fiziksel Özellik

Page 159: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 159

Ana Çelik Malzemenin Uygunluğu (Devam) Malzemenin Belgelerden Kontrolu:

Çelik, soğuk ortamlarda dinamik darbe tesirleri altında mukavemetinin çok altında kırılabilir. Deprem bölgelerinde deprem etkisi, supresyon ve depresyon haraketlerinin beklendiği basınçlı borular ve özellikle tren ve vinç rayları bu özellikleri mutlaka sağlamalıdırlar.

- JR: +20 °C derecede 27 Joule darbe dayanımına - J0: 0 °C derecede 27 Joule darbe dayanımına- J2: -20 °C derecede 27 Joule darbe dayanımına sahip olmayı ifade eder.

Çentik Dayanımı (Charpy-V-Notch, CVN) tanımları;

MALZEME KALİTESİ

( 1 J, Joule : Newton-metre )

Min. 27J Min. 40 J Sıcaklık oC

JR KR 20

J0 K0 0

J2 K2 -20

J3 K3 -30

J4 K4 -40

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 23

§  Çentik Dayanımı (Charpy-V-Notch, CVN) tanımları ;

Bağlantı Elemanlarının UygunluğuTemel olarak iki tür bağlantı elemanı mevcuttur.

1) Kaynak: - Genellikle imalathanede kullanılır. Çok özel durumlarda (basınçlı kaplar,

sürekli ve yüksek titreşime maruz taşıyıcı sistemler v.b) montajda da kullanılır.

- Kullanılacak olan kaynak türü projede ve/veya şartnamesinde belirtilmiş ol-malıdır.

- Bu yoksa imalatçının imalata başlamadan önce kullanacağı kaynak tipleri-ni ve özelliklerini belirtmesi ve bu şartları sağladığını belgeyebileceği WPQR (Welding Procedure Quality Records- Kaynak İşlemi Kalite Kayıtları) döküma-nını sunması ve buna uygun WPS (Welding Procedure Specification- Kaynak Yöntem Şartnamesi) dökümanları ile kaynak yapması gerekir.

2) Civata-Bulon :- Özel olarak üretilmiş hegzagonal başlıklı, diş açılmış dairesel kesitli bağlantı

elemanları olup kendilerine uygun deliklerden geçirilip somun ile sıkılırlar. So-mun ,bulonu ile aynı iç çapa sahip bağlanmayı sağlayan dişleri olan bir malzeme olup, dışı bulon başı gibi anahtarla sıkılabilmesi için hegzagonaldir.

Page 160: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası160

- Mukavemetlerinin projede mutlak belirtilmiş olması gerekir. Ayrıca çentik darbe dayanımı veya diğer özelliklerinin de belirtilmiş olması gerekir. Bunun için şartname ve projeyi kontrol edilmelidir.

- 5.4, 4.6, 8.8, 10.9 gibi iki rakamla ifade edilirler. Bu iki rakam bir biri ile çarpıldığında malzemenin akma dayanımını verir.

- 8.8 ve üstü yüksek mukavemetli bulon olarak kabul edilir.

- Koruma açısından üç türü yaygın kullanılır.

Kara bulon: Betona gömülü v.b korozyon riski olmayan durumlarda kullanılır.

Galvanizli bulon: Çok yaygın kullanılır.

Paslanmaz çelik bulon: Çok pahalıdır. Gıda sektörü veya yüksek korozif or-tamlarda kullanılır.

MALZEME KALİTESİ

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 28

Page 161: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 161

İmalat ile ilgili kalemlar ;

- İmalat resimleri- Parça hazırlama- Kesim (Testere, Giyotin, Gaz, Plazma v.b)- Delme (Zımbalama, plazma, lazer, matkap)- Çatma (parçaları birleştirme ve punto)- Kaynak yapma

İmalat Resimleri ve Parça Hazırlama:- Uygulama projelerinde ayrıntılı olarak çizilmiş olan çelik elemanların mey-

dana gelmesi için kullanılacak olan profil ve saç tabaka parçalarının ayrı ayrı çizilip detaylandırılması işine “imalat resmi hazırlama” denir.

- Parça Hazırlama: Bu resimlerden faydalanarak hangi yöntemlerle kesilecek ise ona göre parça-

ların tasnifi ve kesim veya delme yöntemlerine göre gruplandırılması işidir.

CNC de kesim de her tabaka sacın kesim detayları DWG dosyası olarak bilgi-sayara verilir. Kesim cihazı otomatik olarak belirtilen kesimleri yapar.

İmalat - ResimlerGenel Düzenleme Planları-Markalama-Montaj Planı

İMALAT-RESİMLER

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 33

Genel Düzenleme Planları-Markalama-Montaj Planı

Page 162: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası162

İMALAT-RESİMLER

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 34

İmalat Resimleri

İMALAT-RESİMLER

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 35

İmalat Resimleri, Parça Detayları

İMALAT-RESİMLER

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 36

Parça Detayları

Page 163: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 163

İMALAT-NESTING •  Sac plakaların faydalı kullanımı ;

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 37

Kesim-DelmeKesim ve delmede iki temel teknik kullanılır.

(1) Kesimde ; testere, giyotin makas, delmede zımbalama yöntemleri, kesici yada delici uçlarla yapılan mekanik kesim işlemleridir.

Relatif olarak ince (12 mm altında) saç tabakalar ve yine bu kalınlıklardaki sacların delinmesinde kullanılır. Testereler daha kalın profilleri keser ancak bu durumda soğutma yapılır. Bu tekniğe kalın malzeme kesim ve delinmesinde izin verilmez.

(2) Her türlü malzeme kesim ve deliminde kullanılan yaygın bir teknikte ya-nıcı gazlarla çeliği eriterek delmektir.

Yaygın olarak oksijen diye bilinen bu yöntemle her türlü kesim yapılabilir. Bu yöntem hem manuel hem yarı otomatik veya tam otomatik (bilgisayar kontrollu) cihazlarda kullanılabilir. Bu yöntemde aşırı ısınan çeliğin şekil değiştirmelerine izin vermemek önemlidir. İMALAT

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 40

HEA Kesimi Delik Açımı

Robot Kesim Kayma Çivisi Montajı

Delik Açımı HEA Kesimi

Robot Kesim Kayma Çivisi Montajı

Page 164: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası164

İMALAT

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 41

Delik Açımı

Testere

İMALAT

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 41

Delik Açımı

Testere

Delik AçımıTestere

Çatma ve Kaynak Ön Hazırlığı:- Çeşitli yöntemlerle kesilen, delinen, önkaynak işlemine tabii tutulan parçalar

özel tezgahlarda bir araya getirilir ve kaynakla puntolanır. Buna çatma,kurma veya parça birleştirme denir.

- Bu işlem tamamlanınca son kez ortaya çıkan elemanın projeye uygunluğu gözden geçirilir.

- Kaynak ağızları proje ve WPS’e uygun olarak hazırlanır kaynak yüzeyleri her türlü yabancı madde ve nemden arındırılır ve kaynak işlemine geçilir.

KKB Building Kazakistan-Almaty Yaya Köprüleri

İMALAT-ÇATMA

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 43

KKB Building Kazakistan-Almaty Yaya

Köprüleri

İMALAT-ÇATMA

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 43

KKB Building Kazakistan-Almaty Yaya

Köprüleri

İMALAT-ÇATMA

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 43

KKB Building Kazakistan-Almaty Yaya

Köprüleri

İMALAT-ÇATMA

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 43

KKB Building Kazakistan-Almaty Yaya

Köprüleri

Page 165: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 165

İMALAT-ÇATMA

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 44

Kaynak Yapma- İmalatın en zor ve önemli parçalarından birisidir. Isıl işlemdir.

- Sadece bu konuda özel eğitim alıp yeterince deneyim kazanmış elemanlarca yapılmalıdır. Kaynak ustasının yeterliliğini belgeleyen sertifikalar her kaynak türü için ayrı ayrı verilir.

- Sertifika kontrolu yaparken türüne dikkat edilmelidir. Köşe kaynağı, alın kaynağı, kapalı kesit kaynağı (boru,kutu) ayrı tarz işler olup ayrı ayrı belgelen-dirilir.

- Boru kaynağı veya alın kaynağı için bu konuda yetkilendirilmiş kaynakçı kullanılmasını sağlayınız. Sertifikasız kaynakçılar tarafından yapılan kaynakla-rı kabul etmeyiniz.

- Çelik kaynağı yapımında kullanılan temel dolgu maddesi kaynak telidir ve farklı amaçlar için farklı teller kullanılır.

- Tele verilen yüksek miktarda elektrik akımı kaynak yapılacak çelikle temasa geçince oluşan akımın ürettiği ısı ile tel erir ve kaynak bölgesini doldurur.

- Teller fabrikasyon imalatlardır ve kalite belgelerinin kontrolu ve doğru telin kullanılması önemlidir.

- Ancak dolgu kaynağının performansında en önemli unsurlardan biri kayna-ğın soğuma hızının yavaşlatılmasıdır. Kaynaklar soğuma hızının yavaşlatılma-sında kullanılan tekniklere göre isimlendirilmişlerdir.

Page 166: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası166

Kaynak Yöntemleri;SMAW: Örtülü Elektrod Ark Kaynağı (Shilded Metal Arc Welding)

GMAW: Gazaltı Kaynağı (MIG/MAG : Avrupa) (Gas Metal Arc Welding) (Metal Inert Gas)

FCAW: Özlü Telle Ark Kaynağı (Flux Cored Arc Welding)

SAW: Tozaltı Kaynağı (Submerged Arc Welding)

Örtülü Elektrod Kaynağı (SMAW)Örtülü elektrod ark kaynağı, kaynak için gerekli ısının, örtü kaplı tükenen bir

elektrod ile iş parçası arasında oluşan ark sayesinde ortaya çıktığı, elle yapılan bir ark kaynak yöntemdir.

- Soğumayı geciktirmede örtücü curuf kullanılır.

- Kaynak sırasında telin dışındaki curuf erir.

- Ancak özgül ağırlığı telden düşük olduğu için yüzeye çıkar ve kaynağı korur.

- Fabrika dışında en çok önerilen yöntemdir.

- Etkili ancak yavaştır.

- Curufun kaynak içinde kalma riski vardır.

- Kaynak teli sürekli olmadığı için, kaynakta kesintiler olur ve her kesinti noktası zayıf halkadır.

- Yavaş soğuma açısından iyidir.

Gazaltı Kaynağı (GMAW)- Gazaltı kaynağı, kaynak için gerekli ısının, tükenen bir elektrod ile iş parçası

arasında oluşan ark sayesinde ortaya çıktığı bir ark kaynak yöntemdir.

- Kaynak bölgesine sürekli şekilde beslenen (sürülen), masif haldeki tel elekt-rod ergiyerek tükendikçe kaynak metalini oluşturur.

- Soğumayı geciktirmede gaz kullanılır (Bir gaz veya gazlar karışımı olabilir).

- En yaygın kullanılan fabrika kaynağıdır.

- Hızlıdır.

- Tel sürekli sürüldüğü için kesintisiz uzun kaynaklar yapılabilir.

- Koruyucusu gaz olduğu için hava akımndan kolay etkilenir. Bu nedenle at-mosfer şartlarında tercih edilmez.

Özlü Telle Ark Kaynağı (FCAW)

- Özlü telle ark kaynağı, kaynak için gerekli ısının, tükenen bir özlü tel elekt-rod ile iş parçası arasında oluşan ark sayesinde ortaya çıktığı bir ark kaynak yöntemdir.

Page 167: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 167

- Ark ve kaynak bölgesini koruma işlevi özlü tel içindeki öz maddesinin yan-ması ve ayrışması sonucunda oluşan gazlar tarafından veya gazaltı kaynağındaki gibi dıştan beslenen bir koruyucu gaz tarafından gerçekleştirilir.

- Kendinden korumalı olan (açık-ark özlü kaynak telleri) kaynak işlemini ise daha çok örtülü elektrod kaynak yöntemindeki gaz korumasına benzer.

- Örtülü elektrodların üzerindeki örtü maddesi elektrodların düz çubuklar ola-rak üretilmesine ve boy kısıtlamasına neden olur.

- Özlü tellerde ise bu örtü maddesi boru şeklindeki tel elektrodun içinde oldu-ğu için makaralara sarılı tel şeklinde üretilir ve sürekli kaynak bölgesine besle-nebilir.

Tozaltı Kaynağı (SAW)- Tozaltı kaynağı, kaynak için gerekli ısının, tükenen elektrod (veya elektrod-

lar) ile iş parçası arasında oluşan ark (veya arklar) sayesinde ortaya çıktığı bir ark kaynak yöntemidir.

- Ark bölgesi kaynak tozu tabakası ile, kaynak metali ve kaynağa yakın ana metal de ergiyen kaynak tozu (cüruf) ve kaynak dikişi tarafından korunur

- Soğumayı geciktirmede toz kullanılır. Özel tezgahta yapılabilir.

- Toz birden çok kullanılabilir.

Kaynaklı BirleşimlerKaynak Yöntemine göre Küt kaynaklar için kaynak ağzı ölçüleri değişkenlik

gösterir.

KAYNAKLI BİRLEŞİMLER •  Kaynak Yöntemine göre Küt kaynaklar için kaynak ağzı ölçüleri

değişkenlik gösterir.

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 53

Page 168: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası168

Kaynakta Kalite:- İyi kaynak;

- içinde yabancı madde bulunmayan,

- mikro çatlaklar ve gözenekler bulunmayan,

- sık kesintiye uğramamış, derin nufuz etmiş ve çelikle tam kaynaşmış kay-naktır.

- Kalınlığına bağlı olarak bir veya birden fazla turla yapılır.

- Her tura ‘paso’ denir.

- Kaynağın kaç pasoda yapılacağı kaynak kalınlığı ve tel kalınlığı ile ilgili olup bunların hepsi WPS dökümanında belirtilmiş olmalıdır.

İmalat (Muayene ve Test Planı)İMALAT (Muayene ve Test Planı)

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 55

İmalat (Kaynak Yöntem Spesifikasyonu)İMALAT (Kaynak Yöntem Spesifikasyonu)

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 56

Page 169: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 169

İmalat (Test Sonuçları) İMALAT (Test Sonuçları)

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 57

İmalat (Kaynakçı Sertifikası)İMALAT (Kaynakçı Sertifikası)

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 58

Page 170: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası170

Kaynakta Kalite Kontrol:- Kaliteli kaynak için;

- kaynak ağzı temizliğinden başlayan, - doğru tel, - doğru koruma, - doğru işlem ve kaynak makinası, - doğru amperaj, - doğru kaynak hızıile devam eden süreç son kontrol yöntemleri ile tamamlanır.

- Bunlar uluslararası şartnamelerde mevcuttur ayrıca işin özel şartnamesinde de belirtilmiş olmalıdır.

Tahribatsız Muayene Yöntemleri (Non-Destructive Test) Başlıcaları;

- Gözle kontrol- Manyetik testler (köşe kaynakları için)- Ultrasonic testler (alın kaynakları için)- Rontgen çekimi

Markalama:- Malzemelerin montajda doğru yerleştirilebilmesi için tercihan projesindeki

isimleri ile bu yoksa markalama planında verilmiş isimleri ile markalanması ge-rekir.

- Bu markaların;

- kumlama,

- sıcak daldırma galvaniz,

- boyama işlemlerinde de görünürlüğünü sağlayacak şekilde yapılması ge-rekir. İMALAT

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 63

Page 171: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 171

Korozyondan Koruma- Korozyondan koruma ile ilgili işlemler;

- Yüzey Temizliği - Galvanizleme - Koruyucu kaplama veya boya tatbikatı - Kalite kontrol

- Yüzey Temizliği: - Yüzeydeki her türlü kir ve yağ temizlenir. (Solventler) - Yüzeydeki kaynak sıçrantıları (çapak) ve curuf artıkları ve pas temizlenir.

(Kumla veya çelik parçacıkları ile kumlanır) - Standard çelik yapı imalatlarında Sa 2.5 Kumlama düzeyi aranır. - Basınçlı hava ile kumlama tozu temizlenir.

- Yüzey Hazırlama Standardları;Çeşitli ulusal ve uluslararası standardın, boya ve ilgili ürünlerin çeliğe uygu-

lanması öncesi yüzey temizliğinin hangi görsel değerlendirilmeyle tanımlanaca-ğı, Standart eşdeğerleri tablosu;

KOROZYONDAN KORUMA-KUMLAMA

•  Yüzey Hazırlama Standardları; – Çeşitli ulusal ve uluslararası standardın, boya

ve ilgili ürünlerin çeliğe uygulanması öncesi yüzey temizliğinin hangi görsel değerlendirilmeyle tanımlanacağı, Standart eşdeğerleri tablosu ;

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 67

- Yüzey Temizliği öncesi ve sonrası görüntüler;KOROZYONDAN KORUMA-KUMLAMA •  Yüzey Temizliği öncesi ve sonrası görüntüler ;

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 68

(A) Sınıfı, paslanma yok

(B) Sınıfı, paslanma başlamış

(A) Sa 2.5

(B) Sa 2.5

(A) Sa 3

(B) Sa 3

Page 172: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası172

- Yüzey Temizliği öncesi ve sonrası görüntüler;

KOROZYONDAN KORUMA-KUMLAMA

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 69

§  Yüzey Temizliği öncesi ve sonrası görüntüler ; Sa 1 Kalitesinde kumlanmış Yüzey Sa 2 Kalitesinde kumlanmış Yüzey

Sa 2.5 Kalitesinde kumlanmış Yüzey

Sa 3 Kalitesinde kumlanmış Yüzey Sa 1 Kalitesinde kumlanmış Yüzey Sa 2 Kalitesinde kumlanmış Yüzey

Sa 2.5 Kalitesinde kumlanmış Yüzey Sa 3 Kalitesinde kumlanmış Yüzey

PASLI YÜZEY Paslı yüzey

Çelik Bilye (Shot Bilye)- Çeliklerin kumlanmasında kullanılırlar.

- Tekrar kullanım açısından değerlendirildiklerinde diğer sarf malzemele-re göre ekonomiktirler. Sistemde kayıp olmadığı taktirde 100 çarpmaya kadar ömürleri vardır.

Page 173: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 173

KOROZYONDAN KORUMA-KUMLAMA •  ÇELİK BİLYE (Shot Bilye)

–  Çeliklerin kumlanmasında kullanılırlar. –  Tekrar kullanım açısından değerlendirildiklerinde diğer sarf malzemelere

göre ekonomiktirler. Sistemde kayıp olmadığı taktirde 100 çarpmaya kadar ömürleri vardır.

Malzeme Boyutları

S-70 0,20 mm

S-110 0,30 mm

S-170 0,42 mm

S-230 0,60 mm

S-280 0,71 mm

S-330 0,84 mm

S-390 1,00 mm

S-460 1,19 mm

S-550 1,41 mm

S-660 1,68 mm

S-780 2,00 mm

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 71

Çelik Grit

- Çelik bilyelerin kırılarak öğütülmesiyle elde edilirler.

- Tekrar kullanım açısından çelik bilyeye nazaran daha kısa ömürlüdür.”

KOROZYONDAN KORUMA-KUMLAMA •  ÇELİK GRİT

–  Çelik bilyelerin kırılarak öğütülmesiyle elde edilirler. –  Tekrar kullanım açısından çelik bilyeye nazaran daha kısa ömürlüdür.

Malzeme Boyutları

G-10 2,00 mm

G-12 1,70 mm!G-14! 1,41 mm!G-16! 1,19 mm!G-18! 1,00 mm!G-25! 0,71 mm!G-40! 0,42 mm!G-50! 0,30 mm!G-80! 0,20 mm!

G-120! 0,12 mm!

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 72

Kumlama Ünitesi

KOROZYONDAN KORUMA-KUMLAMA

•  Kumlama Unitesi ;

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 73

Page 174: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası174

Boyama: - Temizlenmiş yüzeyler;

- epoksi bazlı, - alkid bazli, - su bazlı muhtelif astar, arakat ve son kat boyaları ile boyanır.

- Boyanın kalınlığı (mikron) ortamın korozivitesinin yüksekliği ve korunacak çeliğin önemi ile orantılıdır.

- 100 - 500 mikron arasında değişir.

Galvanizleme: - Galvaniz özel bir çinko eriyiği olup sıcak olarak çeliğin üstüne tatbik edilir.

(Hot Dip Galvanizing)

- Temizlenmiş yüzeyler özel daldırma havuzlarının içine bırakılarak işlem yapılır.

- Oldukça dayanıklı ve uzun ömürlü bir işlemdir. Bu işlem için çeliğin et ka-lınlığının çok az olmaması gerekir.

- Daha ince saçlar elektro galvaniz denilen işleme tabi tutulur.

KOROZYONDAN KORUMA-GALVANİZLEME

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 77

Galvaniz işlemi Galvaniz işlemi

Page 175: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 175

Boya ve Bakım KolaylığıKOROZYONDAN KORUMA

•  Boya ve bakım kolaylığı

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 78

KOROZYONDAN KORUMA

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 79

Yangından KorumaYANGINDAN KORUMA

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 80

Kompozit Döşeme Sistemi ile yangından koruma

Kompozit Kolon Sistemi ile yangından koruma

Kompozit Döşeme Sistemi ile yangından koruma

Page 176: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası176

YANGINDAN KORUMA

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 80

Kompozit Döşeme Sistemi ile yangından koruma

Kompozit Kolon Sistemi ile yangından koruma

Kompozit Kolon Sistemi iie Yangından KorumaYANGINDAN KORUMA

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 81

Spray ve Kaplama Yolu ile yangından koruma

Paketleme ve Nakil- Kısa mesafelerde paketlemeye gerek yoktur.

- Uzun mesafelerde gerekebilir.

- Nakilde dikkat edilecek konu malzeme imalat boylarının nakil araçlarının boylarına uygun olmasıdır.

Ayrıca Uluslararası ve Yerel Ulaşım birimlerinin standardlarına uygun tonaj sağlanmalıdır. (Genellikle tırlarda bu limit 20 ton’dur.)

Page 177: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 177

PAKETLEME ve NAKİL

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 83

PAKETLEME

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 86

Page 178: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası178

Standard Tır nakliyatlarındaki maksimum imalat ölçüleri;

- Uzunluk: 13.60 metre- Genişlik: 2.40 metre- Yükseklik: 2.50 ~ 2.80 < 3.00 metre olmalıdır.

PAKETLEME ve NAKİL

•  Standard Tır nakliyatlarındaki maksimum imalat ölçüleri ; – Uzunluk : 13.60 metre – Genişlik : 2.40 metre – Yükseklik : 2.50 ~ 2.80 < 3.00 metre

olmalıdır.

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 87

NAKİL

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 88

NAKİL

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 90 Montaj

- İnşaat sahasına getirelen imalatların montajına başlamadan önce;

- Montaj yönteminin önceden belirlenmesi, - Montaj sırasının önceden belirlenmesi, - Kullanılacak vinçler ve pozisyonlarının belirlenmesi gereklidir.- Montaja başlamadan önce, yukarıda belirtilen işlerin nasıl yapılacağına iliş-

kin bir doküman hazırlanır. (Method Statement)

- Montaja başlamadan önce, yukarıda belirtilen işlerin nasıl yapılacağına iliş-kin bir doküman hazırlanır. (Method Statement)

Page 179: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 179

MONTAJ

•  Montaja başlamadan önce, yukarıda belirtilen işlerin nasıl yapılacağına ilişkin bir doküman hazırlanır. (Method Statement)

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 94

Kurulum aşamaları gösterilir, açıklanır;

MONTAJ

•  Kurulum aşamaları gösterilir, açıklanır ;

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 96

Kurulum aşamasında gerekli, geçici konstrüksiyonlar tasarlanır ve gösterilir;

MONTAJ

•  Kurulum aşamasında gerekli, geçici konstrüksiyonlar tasarlanır ve gösterilir ;

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 97

Geçici Mesnetler

Page 180: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası180

MONTAJ

•  Vinçlerin adedi, pozisyonu gösterilir ;

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 98 MONTAJ

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 99

MONTAJ

100

1

2

3

4

5

Page 181: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 181

MONTAJ

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 101

MONTAJ

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 102

KKB Building Kazakistan-Almaty Yaya Köprüleri

KKB Building Kazakistan-Almaty Yaya Köprüleri

Civata bulonların takılıp somunlarının uygun torkta sıkılması ve hasar gören yüzeylere rütuş yapılması ile montaj tamamlanır.

MONTAJ •  Civata bulonların takılıp somunlarının uygun

torkta sıkılması ve hasar gören yüzeylere rütuş yapılması ile montaj tamamlanır.

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 103

Page 182: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası182

MONTAJ

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 104 MONTAJ

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 105 MONTAJ

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 107

MONTAJ

İMO-ANK-080408-ÇELİK YAPI İMALATI, MONTAJI VE KALİTESİ 108

Son OlarakÇeliği bu kadar özenle imal ve monte ediniz. Sonunda cephe kaplamacıların,

tesisatçıların eline bırakınız. Çeliğinizin üstünde her türlü kesme,delme kaynak işlemini yapsınlar. Delik deşik etsinler.

Sizde buna izin veriniz.

KaynaklarNuri Akkaş, Çetin YILMAZ, “Analysis and Design of Steel Structures”, 1985

Katholieke Universiteit Leuven, Web Sitesi (http://www.kuleuven.be/bwk/ma-terials/Teaching/master/toc.htm)

Özmak Boru Web Sitesi; (www.ozmakboru.com/teknik_bilgi.htm)

Oerlikon Web Sitesi; (http://www.oerlikon.com.tr)

Page 183: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 183

Murat DOĞANİnşaat Mühendisi

YAPILARDA LABORATUVAR UYGULAMALARI

DEPREM GERÇEĞİÜlkemiz bir deprem ülkesi, hem de ciddi bir deprem ülkesidir.

Kayıtlara geçmiş birçok dokümanda da yazdığı gibi, ülkemiz yeryüzünün en aktif deprem kuşakları içerisinde bulunmakta, topraklarının %96’sı farklı oran-larda deprem tehlikesine sahip ve nüfusunun %98‘ i bu bölgelerde yaşamaktadır.

Bu nedenle ülkemizde yapı üretiminde çağdaş normlar, kalite ve estetiğin yanı sıra deprem riski gerçeği ve buna bağlı olarak da depreme karşı dayanıklı yapılar üretmek en önemli önceliğimiz olmalıdır.

Yıllardır yaşamakta olduğumuz deprem felaketleri neticesinde, ülkemizdeki mevcut yapıların birçoğunun depreme dayanıklı olmadığı ortaya çıkmıştır.

Depremde hasar gören yapılarda yapılan incelemeler sonucu; proje hatalarına rastlandığı, projelerin yerinde doğru uygulanmadığı, imalatların yeterince de-netlenmediği ve kullanılan yapı malzemelerinin projesine ve/veya standartlara uygun olmadığı tespit edilmiştir.

Özellikle yapının taşıyıcı sistemi ile doğrudan alakalı olan çelik çubukların ve betonun projesinde öngörülen mukavemet değerlerinin çok gerisinde kalabildiği gözlenmiştir.

Son yıllarda ülkemiz genelinde yapılan mevcut binaların incelenmesi çalışma-larında, muhtelif illerdeki binalardan alınan karot numunelerinin deney sonuç-larına göre ülkemizdeki beton dayanımı ne yazık ki ortalama 10 N/mm² (Mpa) düzeyindedir.

SAĞLAM VE KALİTELİ BİR YAPI İÇİN VAZGEÇİLMEZLERDepreme dayanıklı, çağdaş norm ve standartlara uygun, kaliteli yapılar ürete-

bilmenin vazgeçilemeyecek etkenlerini şu şekilde sıralayabiliriz.

1. ZEMİN:İmar planları hazırlanırken yapılaşmaya uygun araziler seçilmeli, bu seçimler

her türlü ranttan uzak tamamen teknik ve bilimsel verilere dayanmalıdır. Üze-rine yapı inşa edilecek zeminlerde geoteknik incelemeler yapılmalı, gerekli nu-muneler alınarak laboratuvar testleri yapılmak suretiyle zeminin taşıma gücü gerçekçi bir şekilde tespit edilmelidir.

Page 184: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası184

2. PROJE:Projeler deneylerle belirlenmiş zemin taşıma gücü değerleri göz önünde bu-

lundurularak yürürlükte olan yönetmeliklere göre konusunda uzman teknik ele-manlarca yapılmalı ve yapılan projeler olası hatalara karşı sıkı bir kontrolden geçirilmelidir.

3. İMALAT VE DENETİM :Yapı projesine uygun olarak, çağdaş teknikler kullanılarak, uzman ekipler ve

sertifikalı çalışanlar tarafından inşa edilmelidir. Yapım aşamasında teknik ele-manlar tarafından sürekli bir denetim sağlanmalıdır.

4. YAPI MALZEMELERİ KALİTE KONTROLÜ:İnşaatlarda kullanılacak yapı malzemelerinin kalite kontrolü şantiyelerden,

yetkilendirilmiş yapı laboratuvarlarınca alınacak numunelerin gerekli testlere tabi tutulması suretiyle sağlanmalıdır.

Yukarıda sıralananlar kaliteli, sağlam ve depreme dayanıklı bir yapı inşa ede-bilmek için çok önemli olmakla birlikte, bir halka gibi birbirinden ayrılamaya-cak etkenlerdir. Zira bunlardan herhangi birisi sağlanmadığı takdirde diğerleri-nin sağlanmış olması asla yeterli olmayacaktır.

YAPI LABORATUVARLARININ ÖNEMİYıllardır ülkemizde inşaat alanlarının uygun seçilmemesi, Kalitesiz projeler üretilmesi, Yapım aşamasında gerekli denetimlerin yapılmaması,Kullanılan yapı malzemelerinin kalite kontrolünün yeterince yapılamaması,Kalitesiz ve güvenliği olmayan yapıların üretilmesine neden olmuştur.

Şimdiye kadar gerek proje üretenler, gerekse yapımdan sorumlu kişiler kulla-nılan yapı malzemelerinin standartlara uygunluğu kabulü ile hareket etmişlerdir.

Oysaki çok iyi projelendirilerek, uygun zeminlere gerekli etütler yapılarak ve denetim altında imal edilen bir yapıda kullanılan yapı malzemelerinin projesine veya standartlara uygun olmaması, söz konusu yapıdan beklenen faydanın alına-maması sonucunu doğurmaktadır.

Bu sebeplerden dolayı yapı malzemelerinin kalite kontrolü oldukça önem arz etmektedir.

Maalesef ki ülkemizde bu bilincin yeterince oluşmadığı, gelişmediği ve labo-ratuvar eksikliğinden dolayı yapı malzemelerinin kalite kontrolünün yeterince yapılamadığı açık bir gerçektir.

Kaliteli yapılar yapabilmek ve deprem zararlarını en aza indirebilmek amacı ile, 100 yılın felaketi olarak adlandırılan 1999 depreminden sonra yapılan yeni yasal düzenlemeler çerçevesinde, inşaatlarda kullanılan yapı malzemelerin pro-jesine ve standardına uygunluğunun temini ve ispatı zorunlu hale getirilmiştir.

Page 185: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 185

Şöyle ki :

Yapının imalat aşamasındaki denetiminden sorumlu kuruluşlar tarafından; yapı malzemelerinin üretici firmalarının standardınauygunluk beyanına ilave olarak; şantiyede, yetkili laboratuvarın elemanlarınca alınacak numunelerin (Özellikle Çelik Çubuklar ve Beton) test edilmesi ve deney raporlarının ilgili idareye sunulması gerekmektedir.

Ayrıca tüm ulusal veya uluslararası standartlar; betonun nitelik kontrolünün ve projesine uygunluğunun denetimi amacı ile şantiyede, beton dökülürken, ka-lıba girerken alınacak numuneler üzerinde gerekli testlerin yapılmasını öngör-mektedir.

Beton diğer yapı malzemelerinden çok farklı olup, gerekli dayanıma ulaşabil-mesi için üretim tesisindeki karışım, taşıma, sıcaklık, bakım vbg. bir çok etken söz konusudur ve sadece üretim tesislerinde alınan numunelerin test edilmesi bu amaca hizmet etmemektedir.

Yayımlanan çeşitli kanun, yönetmelik ve genelgelerde söz konusu deneylerin tüm inşaatlarda zorunlu olduğu ve sadece TS EN 17025 ‘ in Kalite Güvence ve Teknik Şartlarını taşıyan, yeterli alet, cihaz ve personele sahip, Çevre ve Şe-hircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş ve “Laboratuvar İzin Belgesi“ ne sahip olan laboratuvarlarda yaptırılabileceği, deney raporlarının ilgili idareler tarafından isteneceği, aksi takdirde inşaatın devamına izin verilmeyeceği açıkça belirtilmektedir.

Ülkemizde, can ve mal güvenliğini teminen, fen, sanat, sağlık kurallarına ve standartlara uygun kaliteli yapılar yapılabilmesi amacı ile, yapı malzemelerinin kalite kontrolüne yönelik olarak kurulmuş bulunan ve deney raporu vermeye yetkili olan, tüm ulusal ve uluslar arası literatürlerde belirtilmiş olduğu gibi 3. taraf, bağımsız ve hakem olarak adlandırılan laboratuvarların yapmış oldukları çalışmalar; yapı malzemeleri kalite kontrolü bilincinin yerleştirilmesi, gelişti-rilmesi, üretici ve tüketicilerin haklarının korunması ve inşaat sektörüne fayda sağlanabilmesini açısından çok önemlidir.

YAPILARDA LABORATUVAR UYGULAMALARIGünümüzde halen yürürlükte olan 4708 sayılı yapı denetim kanunu çerçe-

vesinde ülkemizde birçok yapı laboratuvarı kurulmuştur. İnşaatlar ve mevcut yapılar için laboratuvar hizmeti almak oldukça kolay ve ekonomik hale gelmiştir.

Yapı laboratuvar hizmetlerini 3 grup altında toplamak mümkündür:

1. Geoteknik incelemelerdeki zemin laboratuvar hizmetleri,

2. İnşaat halindeki yapılarda laboratuvar hizmetleri,

3 Mevcut yapılarda laboratuvar hizmetleri,

Page 186: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası186

GEOTEKNİK İNCELEMELER,Yeni yapılacak binalar ile mevcut binaların oturduğu zemin durumunun,

zemin sınıfının ve zemin taşıma gücünün belirlenmesi için yapılan çalışmalardır.

İNŞAAT HALİNDEKİ YAPILARDA LABORATUVAR UYGULAMALARI

Yeni yapılan yapılardaki laboratuvar hizmetleri kapsamında beton dökümü sı-rasında şantiyeden alınacak taze beton numuneleriüzerinde gerekli testlerin ya-pılması ile betonarme imalatta kullanılacak beton çelik çubukların (demirlerin) teste tabi tutulması işlemleridir. Taze beton, inşaatlarda dökülen her betondan ilgili standartların öngördüğü şekilde ve sayıda alınacak numunelerin teste tabi tutulması suretiyle kontrol edilmelidir. Ayrıca şantiyeye gelen her beton çelik çubuk partisi, yine standartların öngördüğü şekil ve sayıda alınacak numuneler ile test edilmelidir.

Page 187: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 187

MEVCUT YAPILARDA LABORATUVAR UYGULAMALARIMevcut yapıların incelenmesi ve yapı güvenliğinin belirlenmesi çalışmaları

kapsamında yapılan yapı laboratuvar uygulamalarıdır. Bunlarda mevcut beton dayanımın belirlenmesi amacı ile beton test çekici vb. gibi yaklaşık yöntemlerle birlikte sertleşmiş betondan karot alınması ve betonarme elemanlardaki donatı-ları belirlemek amacı ile yapılan paspayı sıyırma yöntemi ile yapılan hasarlı ve donatı tarama cihazları ile yapılan (röntgen muayenesi) hasarsız yöntemlerdir.

Page 188: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası188

Page 189: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 189

MEVCUT YAPILARIN İNCELENMESİ DEPREM GÜVENLİĞİNİN BELİRLENMESİ

Ülkemizde mevcut yapı stokununbüyük bir kısmının betonarme olduğu, bir-çoğunundane yazık ki depreme karşı çok dayanıklı olmadığı açık bir gerçektir. Ülkemizde beton kullanımı takriben 1950’ li yıllarda başlamış 1970’ li yıllardan sonra yaygın bir şekilde yapılarda kullanılmıştır. Günümüzde de beton, yapılar-daki en önemli ve vazgeçilmez bir yapı malzemesidir. Ayrıca mevcut betonar-me bir yapının depreme karşı dayanıklı olabilmesi için bir çok etken olmasına rağmen, yapının mevcut beton dayanımı en önemli etkendir. Yakın bir geçmişte yurt genelinde yapılan mevcut yapı inceleme çalışmaları ortaya çarpıcı sonuçlar koymaktadır.

Betonun ilk kullanıldığı yıllardaki (1950 - 1970) yapılarda yapılan inceleme-lerde mevcut beton dayanımlarının oldukça iyi olduğu 50 - 60 N/mm² (Mpa) mertebelerine kadar ulaşabildiği görülmektedir. Ancak 1970’ li yıllardan sonra ülkemizdeki hızlı kentleşme, çarpık ve kontrolsüz yapılaşma, denetim eksikliği, rant, bilinçsizlik “Çimentoyu, kumu, suyu karıştır, al sana beton”mantığıyla be-ton ve betonarme üretimi ne yazık ki kalitesiz ve dayanıksız yapıların ortaya çık-masına sebep olmuştur. 1990’lardan sonra hazır beton üretiminin ve kullanımı-nın yaygınlaşması, 1997 de deprem yönetmeliğinde yapılan değişiklik, 2002 de yapı denetim kanununun çıkarılması, 2007 ise deprem yönetmeliğinin yeniden revize edilmesi yapıların kalitesinin ve dayanıklılığının artmasına yol açmıştır. Tabi ki bu arada geçmişten günümüze yaşanan yıkıcı depremler, depremde hasar gören binalardaki incelemeler, artık teknik elemanların ve yapım işlerinde görev alanların bakış açısını değiştirmeye başlamıştır. Betonarme bir yapıda donatı-

Page 190: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası190

nın ve detaylarının önemi, (kanca şekli, etriye sıklaştırması, bindirme boyu vs.) ile betonun üretilmesi, taşınması, kalıba yerleştirilmesi, sıkıştırılması (vibratör kullanımı) ve bakımının yapı güvenliği açısından ne kadar önemli olduğu geç de olsa anlaşılmaya başlanmıştır. Yakın geçmişte yaşamış olduğumuz Van dep-reminde birçok betonarme binanın hasar görmesi, henüz kaba inşaatı tamamlan-mış yeni yapılarda bile hasarlara rastlanmış olması bu işin şakasının olmadığı-nı, “bir şey olmaz” mantığını tamamen ortadan kaldırmamız ve yapı güvenliği açısından betonarme imalata oldukça önem vermemiz gerektiğini bir kez daha ortaya koymuştur.

Bu bağlamda son yıllarda yapılan yapıların geçmiş yıllara oranla daha da-yanıklı olduğunu, deprem etkilerini karşılayabilme performanslarının daha iyi olduğunu söylemek mümkündür. Ancak sürekli deprem riski altında bulunan ülkemizdeki yapı stokunun büyük bir bölümünün özellikle 1997 den önce yapı-lan ve hazır beton kullanılmayan yapılar olduğunu düşünürsek, olası şiddetli bir depremde aynı tablolar ile karşılaşmamız büyük bir olasılıktır.

Son yıllardaki yapı kalitesinin artması, denetimlerin ve kalite kontrolünün ya-pılması ile güvenli yapılar inşaa ediyor olmamız asla yeterli olmayacaktır. Bu nedenle ülkemizdeki deprem zararlarını en aza indirebilmek için mevcut yapı stokumuzun, muhakkak ve en kısa sürede gözden geçirilmesi, rehabilite edil-mesi çok elzemdir. Dolayısıyla mevcut yapıların incelenmesi, değerlendirilme-si, yapı güvenliği ile deprem güvencesinin belirlenmesi, gerekmesi durumunda güçlendirilmesi veya yıkılmasına karar verilmesi yönünde yapılacak çalışmalar ile bu çalışmaların da konusunda uzman kişi ve kuruluşlar tarafından yapılması çok önem arz etmektedir.

Geçmişten günümüze depreme dayanıklı yapıların inşaasına yönelik ülke-mizde 9 adet deprem yönetmeliği yayınlanmıştır.

• 1940 - Zelzele Mıntıkalarında Yapılacak İnşaata Ait İtalyan Yapı Talimatna-mesi

• 1944 - Zelzele Mıntıkaları Muvakkat Yapı Talimatnamesi

• 1949 - Türkiye Yersarsıntısı Bölgeleri Yapı Yönetmeliği

• 1953 - Yersarsıntısı Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik

• 1962 - Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik (ABYYHY)

• 1968 - Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik (ABYYHY)

• 1975 - Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik (ABYYHY)

• 1998 - Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik (ABYYHY)

• 2007 - Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik

Page 191: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 191

Söz konusu bu yönetmeliklerden betonarme inşaatların da yaygınlaşmaya baş-ladığı dönemdeki 1975, 1998 ve 2007 yıllarında yayımlananlar önem arz etmek-tedir.

Ayrıca ilk kez mevcut yapıların incelenmesi, değerlendirilmesi, yapı perfor-mansının belirlenmesi ve güçlendirilmesi de 06/03/2007 tarihli ve 26454 sayılı Resmî Gazete ‘de yayımlanan 2007 “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik” ile düzenlenmiştir ve bu yönetmelik halen yürürlüktedir.

Günümüzde halen yürürlükte olan 2007 “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Bi-nalar Hakkında Yönetmelik” esaslarının ilgili maddelerine kısaca bir göz atacak olursak;

1.1. KAPSAM1.1.1 Bu Yönetmelik hükümleri, deprem bölgelerinde yeni yapılacak binalar

ile daha önce yapılmış mevcut binalara uygulanır.

1.1.2 - Kullanım amacı ve/veya taşıyıcı sistemi değiştirilecek, deprem öncesi veya sonrasında performansı değerlendirilecek ve güçlendirilecek olan mevcut binalar için uygulanacak hükümler Bölüm 7’de verilmiştir.

1.2. GENEL İLKELER1.2.1 - Bu Yönetmeliğe göre yeni yapılacak binaların depreme dayanıklı ta-

sarımının ana ilkesi; hafif şiddetteki depremlerde binalardaki yapısal ve yapı-sal olmayan sistem elemanlarının herhangi bir hasar görmemesi, orta şiddetteki depremlerde yapısal ve yapısal olmayan elemanlarda oluşabilecek hasarın sınırlı ve onarılabilir düzeyde kalması, şiddetli depremlerde ise can güvenliğinin sağ-lanması amacı ile kalıcı yapısal hasar oluşumunun sınırlanmasıdır.

Mevcut binaların değerlendirmesi ve güçlendirilmesinde esas alınan perfor-mans kriterleri Bölüm 7’de tanımlanmıştır.

BÖLÜM 7. MEVCUT BİNALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GÜÇLENDİRİLMESİ

7.1.1 - Deprem bölgelerinde bulunan mevcut ve güçlendirilecek tüm binaların ve bina türü yapıların deprem etkileri altındaki davranışlarının değerlendiril-mesinde uygulanacak hesap kuralları, güçlendirme kararlarında esas alınacak ilkeler ve güçlendirilmesine karar verilen binaların güçlendirme tasarımı ilkeleri bu bölümde tanımlanmıştır.

7.1.2 - Değerlendirilecek ve güçlendirilecek binaların deprem performansı ya-pıya etkiyen düşey yüklerin ve deprem etkilerinin birleşik etkileri altında kontrol edilecektir.

7.1.6 - Kullanım süresi içinde deprem ve benzeri dış etkilere ve değişikliklere maruz kalması muhtemel olan mevcut yapıların taşıyıcı sistemindeki belirsizlik-leri yeni yapılacak binalara oranla daha fazladır. Tüm bu belirsizlikler, yapıdan derlenen verilerin kapsamına göre tanımlanan bilgi düzeyi katsayıları ile hesap yöntemlerine yansıtılacaktır.

Page 192: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası192

7.1.7 - Bu bölümde tanımlanan inceleme, veri toplama, derleme, değerlendir-me, malzeme örneği alma ve deney yapma işlemleri inşaat mühendislerinin so-rumluluğu altında yapılacaktır.

7.2. BİNALARDAN BİLGİ TOPLANMASI7.2.1. Binalardan Toplanacak Bilginin Kapsamı7.2.1.1 - Mevcut binaların taşıyıcı sistem elemanlarının kapasitelerinin he-

saplanmasında ve deprem dayanımlarının değerlendirilmesinde kullanılacak eleman detayları ve boyutları, taşıyıcı sistem geometrisine ve malzeme özellik-lerine ilişkin bilgiler, binaların projelerinden ve raporlarından, binada yapılacak gözlem ve ölçümlerden, binadan alınacak malzeme örneklerine uygulanacak de-neylerden elde edilecektir.

7.2.1.2 Binalardan bilgi toplanması kapsamında yapılacak işlemler, yapısal sistemin tanımlanması, bina geometrisinin, temel sisteminin ve zemin özellikle-rinin belirlenmesi, varsa mevcut hasarın ve evvelce yapılmış olan değişiklik ve/veya onarımların belirlenmesi, eleman boyutlarının ölçülmesi, malzeme özel-liklerinin saptanması, sahada derlenen tüm bu bilgilerin binanın varsa projesine uygunluğunun kontrolüdür.

7.2.2. Bilgi DüzeyleriBinaların incelenmesinden elde edilecek mevcut durum bilgilerinin kapsamı-

na göre her bina türü için bilgi düzeyi ve buna bağlı olarak 7.1.6’da belirtilen bilgi düzeyi katsayıları tanımlanacaktır. Bilgi düzeyleri sırasıyla sınırlı, orta ve kapsamlı olarak sınıflandırılacaktır. Elde edilen bilgi düzeyleri taşıyıcı eleman kapasitelerinin hesaplanmasında kullanılacaktır.

7.2.2.1 - Sınırlı bilgi düzeyi’nde binanın taşıyıcı sistem projeleri mevcut değil-dir. Taşıyıcı sistem özellikleri binada yapılacak ölçümlerle belirlenir.

7.2.2.2 - Orta bilgi düzeyi’nde eğer binanın taşıyıcı sistem projeleri mevcut değilse, sınırlı bilgi düzeyine göre daha fazla ölçüm yapılır. Eğer mevcut ise sı-nırlı bilgi düzeyinde belirtilen ölçümler yapılarak proje bilgileri doğrulanır.

7.2.2.3 - Kapsamlı bilgi düzeyi’nde binanın taşıyıcı sistem projeleri mevcuttur. Proje bilgilerinin doğrulanması amacıyla yeterli düzeyde ölçümler yapılır.

7.2.4. Betonarme Binalarda Sınırlı Bilgi Düzeyi

7.2.4.3 - Malzeme Özellikleri: Her katta kolonlardan veya perdelerden TS-10465’de belirtilen koşullara uygun şekilde en az iki adet beton örneği (karot) alınarak deney yapılacak ve örneklerden elde edilen en düşük basınç dayanımı mevcut beton dayanımı olarak alınacaktır.

7.2.5. Betonarme Binalarda Orta Bilgi Düzeyi

7.2.5.3 - Malzeme Özellikleri: Her kattaki kolonlardan veya perdelerden top-lam üç adetten az olmamak üzere ve binada toplam 9 adetten az olmamak üzere, her 400 m²’den bir adet beton örneği (karot) TS-10465’de belirtilen koşullara uygun şekilde alınarak deney yapılacaktır. Elemanların kapasitelerinin hesap-

Page 193: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 193

lanmasında örneklerden elde edilen (ortalama-standart sapma) değerleri mevcut beton dayanımı olarak alınacaktır. Beton dayanımının binadaki dağılımı, karot deney sonuçları ile uyarlanmış beton çekici okumaları veya benzeri hasarsız in-celeme araçları ile kontrol edilebilir.

7.2.6. Betonarme Binalarda Kapsamlı Bilgi Düzeyi

7.2.6.3 - Malzeme Özellikleri: Her kattaki kolonlardan veya perdelerden top-lam üç adetten az olmamak üzere ve binada toplam 9 adetten az olmamak üzere, her 200 m²’den bir adet beton örneği (karot) TS-10465’de belirtilen koşullara uygun şekilde alınarak deney yapılacaktır. Elemanların kapasitelerinin hesap-lanmasında, örneklerden elde edilen (ortalama-standart sapma) değerleri mevcut beton dayanımı olarak alınacaktır. Beton dayanımının binadaki dağılımı, karot deney sonuçları ile uyarlanmış beton çekici okumaları veya benzeri hasarsız in-celeme araçları ile kontrol edilebilir.

7.2.17. Malzeme dayanımları, özellikle belirtilmedikçe ilgili tasarım yönet-meliklerinde verilen malzeme katsayıları ile bölünmeyecektir. Eleman kapasite-lerinin hesabında mevcut malzeme dayanımları kullanılacaktır.

denilmektedir.

Bunun dışında ülkemizdeki afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tas-fiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek amacı ile 16/05/2012 tarihli 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” yürürlüğe girmiştir.

Söz kanunun uygulama yönetmeliği Ek2’deki riskli yapıların tespit edilmesine ilişkin esaslar bölümünde;

1.2 Bu Esaslarda verilen yöntemler, 6/3/2007 tarihli ve 26454 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yö-netmeliğin eki Esaslarda [DBYBHY] tanımlanan bina deprem performans de-ğerlendirmesi ve güçlendirmesi amacıyla kullanılamaz. Mevcut bina performans değerlendirmesi ve güçlendirmesi için DBYBHY kullanılmalıdır. DBYBHY’de bulunan ve bu Esaslarda atıfta bulunulan kavramlar için DBYBHY’e başvuru-lacaktır.

1.3 Bu Esaslar, sadece DBYBHY Tablo 7.7.’de “diğer binalar”(konutlar, işyer-leri, oteller, turistik tesisler, endüstri yapıları, vb)kapsamındaki binalardan, yük-

sekliği ( NH ) 25 m veya zemin döşemesi üstü sekiz katı geçmeyen betonarme ve yığma binaların risk belirlemesi için kullanılır. Daha yüksek katlı binaların risk belirlemesi için DBYBHY’de belirtilen yöntemler kullanılacak ve göçme öncesi performans düzeyini sağlamayan bina riskli olarak kabul edilecektir. DBYBHY Tablo 7.7.’deki “diğer binalar” dışında kalan binaların risk belirlemesi için DBY-BHY’de belirtilen yöntemler kullanılacaktır.

Page 194: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası194

2.2. Bu Esaslara göre riskli bulunmayan binalarda DBYBHY 7.7.3’te belirtilen can güvenliği performans düzeyinin sağlandığı sonucu çıkarılamaz.

Ayrıca,

1.2. Betonarme Binalarda Donatı Tespiti ve Malzeme Özelliklerinin Belirlen-mesi

bölümünde,

3.2.4. Mevcut Beton Dayanımını belirlemek için kritik kat kolon ve perdelerin-den en az 10 elemanda tahribatsız yöntemler kullanılacak ve en düşük sonucun alındığı 5 yerden beton numunesi alınacaktır. Kat alanı 400 m2 den fazla ise, 400 m2’yi aşan her 80 m2 için beton numunesi bir adet arttırılacaktır. Numunelerden elde edilen ortalama beton dayanımının % 85’i mevcut beton dayanımı olarak alınacaktır. denilmektedir.

Sertleşmiş beton (karot) için ilgili ulusal standartlarda şu şekildedir:

- TS 10465 ESKİ KAROT STANDARDI

- TS_EN_13791 YENİ KAROT STANDARDI

‘Basınç dayanımının yapılar ve öndökümlü beton bileşenlerde yerinde tayini‘

- TS EN 12504-1 OCAK 2011

‘Beton - yapıda beton deneyleri - bölüm 1: karot numuneler - karot alma, muayene ve basınç dayanımının tayini‘

- TS EN 12390-3

‘Beton - Sertleşmiş beton deneyleri - Bölüm 3 : Deney numunelerinde basınç dayanımının tayini‘

Yukarıda da bahsettiğim gibi mevcut yapıların incelenmesinde, yapının mev-cut beton dayanımının doğru bir şekilde belirlenmesi oldukça önem arz etmekte-dir. Özellikle sertleşmiş beton (karot) numunelerinin, sayısı, yapıdaki dağılımı, karot yerlerinin işaretlenmesi,karotların alınması, etiketlenmesi, laboratuvara ta-şınması, laboratuvarda kesme başlıklama işlemlerine müteakip beton basınç da-yanım deneylerinin yapılarak sonuçların değerlendirilmesi hassasiyet arz etmek-tedir. Tüm bu işlemlerinde konusunda uzman teknik ekiplerce ve TS EN 17025 ‘ in Kalite Güvence ve Teknik Şartlarını taşıyan, yeterli alet, cihaz ve personele sahip, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş ve “Laboratuvar İzin Belgesi“ ne sahip olan laboratuvarlar tarafından yapılması gerekmektedir. Yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmayan yetkisiz, kişi veya kuruluşlar tarafından yapılacak işlemler hatalı sonuçlara ulaşma ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Zira mevcut beton dayanımının doğru bir şekilde belirlenmesi çok önemlidir.

Şiddetli yağmurlar, fırtınalar, tayfunlar, kasırgalar da olsa, şiddetli depremler de olsa, sağlam ayakta kalabilecek can ve mal kaybına sebep olmayacak, kaliteli çalışma ve barınma yapılarında yaşayabilmek dileğiyle sempozyumun; meslek-taşlarıma faydalı olabilmesini, ülkemizdeki yapı kalitesinin artmasına katkı sağ-lamasını en içten dileklerimle temenni ediyorum.

Page 195: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 195

Mehmet Ali TAŞDEMİR, Özkan ŞENGÜL

NORMAL VE LİFLİ BETON KARIŞIMLARININ PERFORMANSA DAYALI TASARIMI

• Yapı sahibi ve kullanıcıların gereksinimlerini etkin biçimde karşılayabilme yeteneği yapının performansıolarak isimlendirilebilir.

• Performans kriteri olarak mekanik davranışın yanında; kullanılabilirlik, gü-venlik, görünüm, dürabilitegibi çok farklı parametreler de dikkate alınabilir.

• Parametre sayısı nedeniyle, standart bir yöntem yok. Proje şartnameleri ve yerel yönetmelikler etkili.

• Üretilen her beton yeni bir malzemedir: farklı bileşenler, yeni katkılar, karı-şım oranları, inşaat uygulamaları ve çevre şartları

• Parametre sayısı nedeniyle, standart bir yöntem yok. Proje şartnameleri ve yerel yönetmelikler etkili.

• Üretilen her beton yeni bir malzemedir: farklı bileşenler, yeni katkılar, karışım oranları, inşaat uygulamaları ve çevre şartları

• Hazır Beton, “hazır” beton değildir.. Bileşenleri ve performansı, tarif/kontrol edilmelidir

• Hazır Beton, “hazır” beton değildir. Bileşenleri ve performansı, tarif/kontrol edilmelidir.

Sorumluluklar

Page 196: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası196

Betonda Hasar Nedenleri

1. Beton hasarının fiziksel nedenleri:

- Don etkisi- Aşınma- Yangın hasarı- Agrega ve çimento hamuru arasındaki ısıl uyumsuzluk- Betonda rötreye duyarlı agregaların kullanılması- Plastik rötre, kuruma rötresi veya rötre çatlağı- Don etkisine duyarlı agregaların kullanılması

2. Beton hasarının fiziko kimyasalnedenleri :

- Betonda çelik donatının korozyonuna bağlı çatlama- Alkali silika reaksiyonuna bağlı hasar

3. Beton hasarının kimyasal nedenleri :

- Klor etkisi- Deniz suyu etkisi- Karbonatlaşma- Asit etkisi- Yeraltı suyundaki veya yerel ortamdaki sülfat etkisi- Alkali silika reaksiyonu- Betonda ikincil etrenjit oluşumu- Mikro-organizmaların neden olduğu biyolojik korozyon

Page 197: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 197

Klorür veya karbonatlaşma etkisinebağlı olarak pasivasyon tabakası

zarar görür. (Depasivasyon)

Ortamda su ve oksijen de varsadonatı korozyonu başlar.

Beton içine gömülü çelik donatının elektro-kimyasal korozyonu

Korozyon Hasarı

Korozyon (En Yaygın Dürabilite Sorunu)

Page 198: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası198

Düşük kalite:• Yetersiz pas payı• Yüksek geçirimlilik ve çatlaklar

Korozyon hızla başlayabilir ve yayılma yüksek hızla olur

Zararlı iyonlarıngeçiş hızı yüksektir

Çelik çubuk Has

ar

Zaman

Kabuledilen düzey

Page 199: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 199

Donma ÇözülmeDONMA ÇÖZÜLME

Betonda yapay olarak oluşturulmuş hava kabarcıklarının işlevi

Donma-çözülmeye dayanıksız agreganın betonda kapak atmaya yol açması.

Sülfat etkisiyle betonun bozulması

Çevreden sülfat iyonu diüzyonu

SÜLFAT ETKİSİSülfat Etkisi

Page 200: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası200

Sülfat etkisiyle ağır hasar görmüş beton eleman

Alkali-silika reaksiyonu nedeniyle betonun bozulma mekanizması ve tipik görünümü”

Alkali Silika ReaksiyonuALKALİ SİLİKA REAKSİYONU

Page 201: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 201

Page 202: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası202

Servis Ömrü İle Dürabilite Arasındaki İlişki

Dürabiliteye Göre Tasarımın İlkeleri

Page 203: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 203

Betonun Dürabiliteye Göre Tasarımı

Çevresel Etki Sınıfları

• Donatının korozyon riski veya zaralı ortam etkisinin olmaması

• Karbonatlaşmadan kaynaklanan korozyon

• Klor nedeniyle oluşan korozyon

• deniz suyu

• deniz suyu dışındaki klorürler (buz çözücü tuzlardan kaynaklanan)

• Donma/çözülme

• Kimyasal etki

• Aşınma

Page 204: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası204

Yapı Sınıfları (EN 1990)

Yapının kullanım amacıTasarım kriterleriBeklenen çevresel şartlarMalzemelerin bileşimi, özellikleri ve performansıZemin özellikleriYapısal sistem seçimiElemanların şekli ve yapısal detaylarİşcilik ve kalite kontrolÖzel korunma önlemleriPlanlanan bakım/onarım

Yapı Sınıfları (EN 1990)

Yapının kullanım amacı

Tasarım kriterleriBeklenen

çevresel şartlar

Malzemelerin bileşimi, özellikleri ve performansı

Zemin özellikleri

Yapısal sistem seçimi

Elemanların şekli ve yapısal detaylar

İşcilik ve kalite kontrol

Özel korunma önlemler

Planlanan bakım/onarım

Page 205: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 205

Çeşitli Yapı Sınıfları İçin En Küçük Paspayı Kalınlıkları (EN 1992-1-1)

S4 yapı sınıfı 50 yıllık servis ömrüne sahip yapıları ifade etmektedir.

Paspayı için Yapı Sınıfları

Kullanımda S4 sınıfı önerilmektedir, aşağıdaki durumlar için modifiye edi-lebilir.

Paspayı kalınlığı için öneriler (BS 8500-1)

Page 206: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası206

Bağlayıcı türü ile ilgili öneriler

İngiliz Standardı BS 8500-1’de bağlayıcı türü ile ilgili öneriler de verilmek-tedir.

Örneğin; deniz suyuyla tekrarlı ıslanma kuruma durumu (XS3) etkisine karşı; CEM I türü Portland Çimentosu kullanılması durumunda, 50 yıllık bir servis ömrü elde edebilmek amacıyla; (45 + Δmm) paspayı için; betondaki en büyük su/çimento oranının en fazla 0,35, çimento dozajının en az 380 kg/m3ve en düşük dayanımın C45/55 olması tavsiye edilmektedir.

(Δ: paspayı kalınlığındaki olası değişimlere karşı güvenlik payı)

50 yıl için Paspayı ve Çimento50 yıl için Paspayı ve Çimento

100 yıl için Paspayı ve Çimento100 yıl için Paspayı ve Çimento

Uzun servis ömrü için sadece paspayı ve beton kalitesini belirlemek yeterli olmayabilir. Paslanmaz çelik, demirdışı donatı, koruma, kaplama ve korozyon inhibitörleri gibi yöntemler de gözönüne alınmalıdır.

Uzun servis ömrü için sadece paspayı ve beton kalitesini belirlemek yeterli olmayabilir. Paslanmaz çelik, demirdışı donatı, koruma, kaplama ve korozyon inhibitörleri gibi yöntemler de gözönüne alınmalıdır.

Page 207: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 207

İnşaat Aşamasında Denetim• Ne kadar iyi bir tasarım yapılırsa yapılsın eğer bu tasarımın uygulaması

doğru ve eksiksiz bir şekilde gerçekleştirilemezse, dürabilitesi yüksek ve uzun servis ömrüne sahip yapılar elde etmek mümkün değildir.

• Örneğin, yapıda elde edilen paspayı projede öngörülen paspayından daha az olabilir veya betonun klorür geçirimliliği şartnamede talep edilen değerden daha yüksek olabilir. Bu durumda zararlı etkilerin donatıya ulaşması daha kısa sürede gerçekleşir ve korozyon daha erken başlar.

• Betonarme yapılardaki dürabilite sorunlarının nedenlerinden bir tanesi de yapı özelliklerindeki dağılımdır. Aynı bir yapı elemanında bile bir noktadan di-ğer noktaya özellikler farklılık gösterebilir. Kalite kontrol yöntemlerinin yetersiz olması durumunda yapı elemanlarının özelliklerindeki farklılıklar çoğu zaman belirlenemediği için gerekli önlemler alınamaz.

• Uzun servis ömrüne sahip yapılar elde edebilmek için paspayı kalınlığının arttırılmasının yanında paspayının kalitesi, yani geçirimliliği de dikkate alınma-lı ve düşük geçirimliliğe sahip, çatlak içermeyen bir paspayı elde edebilmek için kür koşulları gibi çeşitli etkenlere de özen gösterilmedir.

• Tüm bu faktörler ancak etkin bir kalite kontrol ile elde edilebilir. Bu nedenle inşaat sürecinde denetime büyük önem verilmesi şarttır.

• Denetimde sadece beton basınç dayanımı değil, aynı zamanda; dökülmüş betonların dürabilite özelliklerinin belirlenmesi, yapı elemanlarında elde edilen gerçek paspayı kalınlıklarının ölçülmesi, betonlarda çatlak olup olmadığının kontrol edilmesi gibi hususları da içermelidir.

Çelik Tel Donatılı Betonlar

Betonun Evrimi Kapsamında Basınç Dayanımı-Su/Çimento İlişkisi

Page 208: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası208

Eğilme Deney Düzeneği

Geleneksel ÇTDB’lar için Çelik tel içeriği kırılma enerjisi ilişkisi

Yüksek Performanslı Betonlarda Lif Dayanımının Kırılma Enerjisine Etkisi

Yüksek performanslı betonlarda lif dayanımının kırılma enerjisine etkisi

14254

21617

1810

5000

10000

15000

20000

25000

Yalın beton Normal dayanımlı lifiçeren beton

Yüksek dayanımlı lifiçeren beton

Kullanılan lifin dayanımı

Kırı

lma

Ener

jisi (

N/m

) .

Page 209: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 209

Yüksek Performanslı Çelik Tel Donatılı Betonun Eğilme Davranışının Normal Harç Ve Geleneksel Çelik Tel Donatılı Betonla Karşılaştırılması

Yüksek performanslı çelik tel donatılı betonun eğilme davranışının normal harç ve geleneksel çelik tel donatılı betonla karşılaştırılması

Gerilme - (CMOD: Çatlak Ağzı Açılma Deplasmanı) eğrileri

Gerilme –(CMOD: Çatlak Ağzı Açılma Deplasmanı) eğrileri

Gerilme -Sehim EğrileriGerilme – Sehim eğrileri

Page 210: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası210

Çelik tel donatılı betonlar için şekil değiştirme bölgeleri

Şekil Değiştirme Bölgesi Sınır Durumu Sehim (mm)

I (küçük sehim durumu) KSD δ1 = δ0 + 0,65

II (büyük sehim durumu) TSD δ2 = δ0 + 3,15

Yük, kN

δ0

3.15

δ1 δ2

0.65

Sehim, mm

75 mm S= 600 mm

750 mm

75 mm

200 200 200

b

h

Çelik Tel Donatılı Betonlar İçin Şekil Değiştirme Bölgeleri

Page 211: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 211

Almanya Beton Birliği (ABBY) Yöntemi

Narinliği 65 Olan Çelik Tel Kullanılan Karışımlarda Yapılan Eğilme Deneylerinde Kiriş Orta Noktasına Ait Tipik Yük-Sehim Eğrileri

Narinliği 65 olan çelik tel kullanılan karışımlarda yapılan eğilme deneylerinde kiriş orta noktasına ait tipik yük-sehim eğrileri

Yalın Beton Ve Farklı Oranlarda Çelik Tel İçeren Betonların Yük-Sehim Eğrilerinin Şematik Gösterimi

Yalın beton ve farklı oranlarda çelik tel içeren betonların yük-sehim eğrilerinin şematik gösterimi

Page 212: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası212

Farklı Tel Narinlikleri İçin, KSD’na Göre Eşdeğer Eğilme Dayanımı -Çelik Tel Hacmi Grafiği

Farklı Tel Narinlikleri İçin, TSD’na Göre Eşdeğer Eğilme Dayanımı - Çelik Tel Hacmi Grafiği

Page 213: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 213

Farklı Beton Sınıfları İçin, KSD’na Göre Eşdeğer Eğilme Dayanımı - Çelik Tel Hacmi Grafiği

Farklı s/ç Oranları İçin, TSD’na Göre Eşdeğer Eğilme Dayanımı – Çelik Tel Hacmi Grafiği

Farklı Tel Narinlikleri İçin, KSD’na Göre Eşdeğer Eğilme Dayanımı – Çelik Tel Hacmi Grafiği (Bayramov Ve Diğ.)

Page 214: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası214

Farklı Tel Narinlikleri İçin, TSD’na Göre Eşdeğer Eğilme Dayanımı - Çelik Tel Hacmi Grafiği (Bayramov Ve Diğ.)

Çelik Tel Donatılı Betonların Optimizasyonu

(a) ÇTDB’da feq-I, feq-II, fsp ve Gf maksimum, lif içeriği (Vf), narinlik (L/d) ve fiyat minimum iken en uygun değer (D) tepki yüzeyi

(b) feq-I, feq-II, fsp ve Gf maksimum, lif içeriği (Vf), narinlik (L/d) ve fiyat minimum iken çok amaçlı beklenen en uygun değerin (D) tepki yüzeyi izdüşümü

ÇELİK TEL DONATILI BETONLARIN OPTİMİZASYONU

(a) ÇTDB’da feq-I, feq-II, fsp ve Gf maksimum, lif içeriği (Vf), narinlik (L/d) ve fiyat minimum iken en uygun değer (D) tepki yüzeyi

(b) feq-I, feq-II, fsp ve Gf maksimum, lif içeriği (Vf), narinlik (L/d) ve fiyat minimum iken çok amaçlı beklenen en uygun değerin (D) tepki yüzeyi izdüşümü

Page 215: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 215

Alman Beton Birliği:

ÇTDB’lar için performans sınıflarına bir örnek:

C 30/37 F 0,9/0,7 XC4

- Burada C betonu;- 30 N/mm² olarak 28 günlük silindir ve- 37 ise aynı gündeki küp basınç dayanımını,- F 0,9/0,7 (KSD/TSD): - şekil değiştirme bölgesi I için 0,9’luk tek eksenli çekme dayanım sınıfın-

daki ÇTDB’u, - şekil değiştirme bölgesi II için 0,7’lik dayanım sınıfındaki ÇTDB’u,- XC4 ise EN 206-1’e göre tekrarlı ıslanma kurumada, “karbonatlaşma” çev-

resel etki sınıfına karşı gelmektedir.

ÇTDB’da II. Deformasyon Bölgesinde Tek Eksenli Çekme Dayanımı İle Çelik Tel İçeriği İlişkisi

Çelik Tel Donatılı Betonların Uygulama Alanları

Çelik Tel Donatılı Betonların Uygulama Alanları

Prefabrike Elemanlar

Prefabrike Elemanlar

Page 216: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası216

Sonuç Ve Öneriler• Günümüzdeki varılan aşamada asıl hedef; klasik beton anlayışındaki gibi

gibi sadece dayanım olmayıp üstün dürabilite (dayanıklılık = kalıcılık) koşulu-nun sağlanmasıdır.

• Böylece, belli bir servis ömrü beklentisine yönelik olmayan klasik betonla olan farklılıklar; işveren tarafından tasarım aşamasında proje şartnamelerinde tarif edilerek uygulayıcı firmanın (yüklenicinin) yetkinliği ve etkinliği sağlan-mış biçimde sıralanmalıdır.

• Ayrıca, inşaat süresince sürekli kalite kontrolleri yapılarak uygulamanın şartnameye uygunluğunun da izlenmesi önemli bir hedeftir.

• Böylece, işverenin, yüklenicinin ve denetimi yapan kuruluşun mutabık kal-dığı önemli bir ortak belge niteliğindeki şartnameye uyulması esastır.

• Dürabiliteye göre tasarlanan beton üretiminde kullanılan malzemeler, nor-mal yapılarda kullanılan malzemelere kıyasla projenin amacına uygun biçimde seçilmelidir.

• Erken yaşta betonda kalın kesit dökümlerinde iç-dış ve tabakalar arası aşırı sıcaklık farklılıkları nedeniyle çatlaklara neden olmamak için hidratasyon ısısı düşük, ancak dayanımı yüksek çimento kullanılmalıdır.

• Beton içinde uzun yıllar sonra ortaya çıkabilecek istenmeyen alkali-silika reaksiyonlarına neden olmamak için alkali ve reaktif silis miktarları düşük olan bağlayıcı ve agrega kullanılmalıdır.

• Kullanılan agregaların temizliği, şekli ve beton içindeki tane boyut dağılı-mının uygunluğu için agregalar partiler halinde sürekli biçimde test edilmelidir.

• Projeye uygun basınç dayanımını sağlaması, çevresel etkilere karşı dayanık-lı olması ve içindeki çelik donatıyı koruması beklenir.

• Çelik donatının korozyondan (pastan) korunması bu betonarme yapının he-deflenen servis ömrünün gerçekleştirilmesinde en önemli husustur.

• Bu nedenle, çelik donatı üzerindeki pas payı tabakasının yeterli kalınlıkta ve dayanıklılıkta olması sağlanmalıdır.

• Dayanıklılık için temel ilke olabildiğince geçirimsiz ve çatlaksız bir beton üretmektir.

• Geçirimsiz bir beton, içindeki kılcal boşlukları en aza indirecek şekilde dü-şük su/ çimento oranı ve bağlayıcı malzeme özeliklerinin kontrol altında tutul-masıyla sağlanır.

• Bunun sonucunda, kılcal boşlukların azaltılmasıyla dürabilite öncelikli tasa-rım yapıldığından betonun dayanımı da otomatik olarak sağlanır.

Page 217: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 217

• Betonun; sertleşme aşamasında hacimsel kararlılığı ve zamana bağlı şekil değiştirmeleri, iç –dış ve tabakalar arası sıcaklık farklılıkları nedeniyle üretilen ısıl değişimleri, eleman boyutları ve döküm sırası kontrol altında tutularak erken yaşta çatlaması önlenmelidir.

• Belirli bir tel narinliği için çelik tel içeriğinin artmasıyla birlikte yük –sehim eğrisinin altında kalan alan, yani yutulan enerji artmakta ve beton daha sünek bir davranış göstermektedir.

• Yük –sehim eğrilerinde ilk çatlak oluştuktan sonra, düşük tel hacim oranı ve düşük tel narinliğine sahip karışımlar dışındaki bütün karışımlarda, eğrinin inen kolunda şekil değiştirme pekleşmesi gözlemlenmektedir. Bu durum yüksek performanslı çimento esaslı kompozit malzemelerin tipik bir davranışıdır.

• Çelik telin narinliği arttıkça daha yüksek eşdeğer eğilme dayanımı değerleri elde edilmektedir. Su/çimento oranı veya kür koşulları da büyük öneme sahiptir.

• Telin özelikleri ve miktarı kendiliğinden yerleşen çelik tel donatılı betonla-rın işlenebilmesini olumsuz etkileyebileceğinden, bu durum beton tasarımında dikkate alınmalıdır.

• Çelik tel donatılı betonların çeşitli uygulama alanları bulunmaktadır, ancak yüksek performanslı çelik tel donatılı betonlar geliştirildikçe bu betonların yeni-likçi kullanımlarının daha da artacağı düşünülmektedir.

• Çelik tel donatılı betonların performans sınıfları, beton sınıfı, çelik tel içeriği ve çelik tel narinliğine bağlı olarak elde edilebilir. İstenilen kırılma enerjisine sa-hip (diğer bir deyişle istenilen süneklikte), mevcut çevresel etkilere göre istenilen servis ömrüne sahip betonları tasarlamak, çeşitli modeller kullanarak mekanik özelikleri ve kırılma parametrelerini hesaplamak ve deneyle gerçeklemek günü-müzde olasıdır.

• Yakın gelecekte yapıların sadece yük taşıma kapasitesini değil, sünekliğini, dürabilitesini, işletilebilirliğini ve bakımını gözönüne alarak performansa dayalı olarak projelendirilmesi ve inşası beklenmektedir. Böylece, gelecekte beton alı-cısı sadece basınç dayanımını değil, kırılma enerjisini, şekil değiştirme kapasite-sini ve yapının maruz kalacağı çevresel etkiler gibi birçok parametreyi bildirerek hazır beton üreticisinden beton talebinde bulunacaktır. Bu nedenle farklı etken-leri birlikte dikkate alan optimum çözümlerin elde edilmesi daha fazla önem kazanacaktır.

Page 218: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası218

A.İLKİ, M.CÖMERT, C.DEMİR, K.ORAKÇAL, M.TAPAN

HIZLI SİSMİK PERFORMANS DEĞERLENDİRMESİ

Riskli Bina Tespit EsaslarıBulunduğu bölge için DBYBHY’de tanımlanan Tasarım Depremi altında yı-

kılma veya ağır hasar görme riski bulunan bina Riskli Bina olarak tanımlanır.

RBTY’ye göre riskli bulunmayan binalarda DBYBHY’de belirtilen can güvenliği performans düzeyinin sağlandığı sonucu çıkarılamaz.

Mevcut Yapıların Deprem Performanslarının BelirlenmesiKapsamları açısından;

2007 Deprem Yönetmeliği (DBYBHY);

- Betonarme (yerinde dökülmüşve öngerilmeli veya öngerilmesiz prefabrike), çelik ve yığma binalar ile tüm bina türü yapılar için geçerlidir.

Riskli Bina Tespit Yönetmeliği (RBTY);

- Betonarme ve yığma taşıyıcı sisteme sahip HN<=25 m veya Kat sayısı <= 8 kat olan binalarda geçerlidir.

(Bu kapsamın dışındaki binalar DBYBHY 2007 tarafından değerlendirilecek-tir)

Mevcut Yapıların Deprem Performanslarının BelirlenmesiYöntem açısından;

Riskli Bina Tespit Yönetmeliği (RBTY);

- Daha az saha bilgisi,- Bilgi düzeyi katsayısı proje ile uyuma bağlı,- Tek katta rölöve,- Tek katta değerlendirme,- Sadece kuvvet esaslı,- Sadece düşey taşıyıcı elemanlar,- Sadece iki performans seviyesi - Riskli - Risksiz,- Tasarım depremi - Performans seviyesi - Göçme Öncesi.

Riskli Bina Tespit EsaslarıRiskli Binaların Bölgesel Dağılımının BelirlemesiA.1.1 Kanun kapsamında belirli alanlarda önceliklerin ve riskli olabilecek bi-

naların bölgesel dağılımının belirlenmesi amacıyla; bina özelliklerini ve deprem

Page 219: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 219

tehlikesini göz önüne alan Birinci Aşama Değerlendirme Yöntemleri kullanıla-bilir. Yapılacak sıralamanın daha hassas olması istenirse, İkinci Aşama Değer-lendirme Yöntemleri de kullanılabilir.

A.1.2 Birinci aşama değerlendirme yöntemlerinde binanın dışarıdan ve kıs-men içeriden belirlenen ve deprem davranışını etkileyen parametreler kullanılır. İkinci aşama değerlendirme yöntemlerinde binanın dışarıdan belirlenen para-metrelerine ek olarak, malzeme dayanımları, eleman boyutları gibi özellikleri göz önüne alınır. Mevcut malzeme dayanımlarının tahmini için, deneyler yapıl-madan uygun kabuller de yapılabilir. İkinci aşama değerlendirme yöntemlerinde binanın maruz kalacağı deprem tehlikesi DBYBHY’de verilen hükümler veya genel kabul görmüş diğer yöntemler ile belirlenebilir.

Pera - Hızlı Sismik Performans Değerlendirmesi

Riskli binaların bölgesel dağılımının belirlenmesi için ikinci aşama değerlen-dirme yöntemi

Bina bazında risk değerlendirmesi için de bir ön değerlendirme aracı olarak kullanılabilir.

Özellikler

- Sınırlı veri ihtiyacı,

- Hızlı uygulama,

- Katsayı yöntemi değil,

- Deprem Yönetmeliği tabanlı olarak deprem talebinin belirlenmesi,

- Deprem Yönetmeliği tabanlı performans değerlendirme,

- Deprem Yönetmeliğindeki olası revizyonlara göre kolay revize edilebilir.

- Yerdeğiştirmelerin hesabında kiriş rijitlikleri dikkate alınıyor.

- Kolon momentlerinin hesaplanmasında kiriş rijitlikleri dikkate alınıyor.

- Maksimum Kolon tasarım Kesme kuvvetleri hesaplanırken kolon ve kiriş moment kapasiteleri dikkate alınıyor.

- Periyot hesabında çatlamış kesit rijitliğine dikkat ediliyor.

- Kısa Kolonlar dikkate alınıyor.

- Yapı düzensizlikleri 2007 Deprem Yönetmeliği ile uyumlu.

- Kolonlar için basitleştirilmiş Normal Kuvvet - Moment Etkileşim diyagram-ları elde ediliyor.

- Yönetmelikle uyumlu olarak Eksenel yük değişimine uygun moment kapasi-tesi ve kapasiteye karşı gelen Normal Kuvvet (Nk) hesaplanıyor.

Page 220: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası220

Yöntemin Avantajları- Güvenlik sınırları istenilen düzeyde değiştirilebilir.

- Deprem Yönetmeliği’nde yapılacak revizyonların doğrudan gözönüne alınıp yönteme adapte edilmesi mümkün ve zahmetsiz.

- Her bir yapı için 4 farklı kombinasyonda sonuç elde ediliyor. (+X, -X, +Y, -Y)

- Eleman bazında değerlendirme yapıldığından hangi elemanda ne tür bir ha-sar beklendiği elde edilebiliyor.

Bina  Kat  Sayısı    

Zemin  Kat  Kolon  Boyutları    

Kolon  Net  Yükseklikleri    

Kolon  Konum  Bilgileri  Köşe,  KenarX1,  KenarX2,  KenarY1,  KenarY2,  Orta  

 Bina  Boyutları  

 Beton  Dayanımı  

 Donab  Tipleri  

 Etriye  Aralıkları  

 Deprem  Bölgesi  

 Zemin  Sınıd  

 Düzensizlikler  (Yönetmelik)  

A1,  A2,  A3,  B1,  B2,  B3    

Topl

anan

B

ilgile

r

Kabul: Zemin kat yapının deprem yükleri açısından kritik katıdır.

Taban Kesme Kuvveti Yönetmeliğe göre Hesaplanıyor.Kabul: Zemin kat yapının deprem yükleri açısından kritik katıdır. Taban Kesme Kuvveti Yönetmeliğe göre Hesaplanıyor.

Vt=! W S(T) Ao I

0.85

Bina Birim ağırlığı 12 kN/m2 kabulü ile hesaplanıyor.

T=0.2 n N: Kat sayısı

Deprem Bölgesine Bağlı Olarak

1 olarak alınıyor (Konut tipi yapılar)

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Kolon Kesme KuvvetleriKolon Kesme Kuvvetleri

⎥⎥⎥⎥

⎢⎢⎢⎢

=

∑ 3

3

n

nt

LI

LI

VV

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

III.  Yapı  Dene+mi  Sempozyumu,  5-­‐6  Ekim  2013,  Diyarbakır  

Page 221: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 221

Kolon Momentleri

oVLyM =

LIkc =

cmLIk cmxcmx

5006030

2,1 ==

Köşe-Kenar Orta

Çatlamış Kesit Kabulü

60306030,, xxtablalıcr II =

oVLyM =

LIkc =

cmLIk cmxcmx

5006030

2,1 ==

Köşe-Kenar Orta

Çatlamış Kesit Kabulü

60306030,, xxtablalıcr II =

Page 222: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası222

Kolon Eksenel Yükleri Düşey Yüklerden GelenKolon Eksenel Yükleri Düşey Yüklerden Gelen

WssN QG ∑

=+

s: 1 köşe kolonlar 2 kenar kolonlar 4 iç aks kolonları

1

2 4

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Kolon Eksenel Yükleri Depremden GelenKolon Eksenel Yükleri Depremden Gelen

Vt

2Hn/3

base

ci

LMTDM

CT ∑−=−=

32 nHVtTDM =

Taban Dönme Momenti

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Kolon Moment Kapasiteleri ve Kapasite Noktasındaki Eksenel Yük

-­‐1000  

0  

1000  

2000  

3000  

4000  

5000  

6000  

0   100   200   300   400   500   600   700   800   900  

Axial  Loa

d  (kN)  

Moment  (kNm)  

Mg+q, Ng+q

Kolon Moment Kapasiteleri ve Kapasite Noktasındaki Eksenel Yük

Salt Basınç

Dengeli Durum

Basit Eğilme

Basit Çekme

MG+Q=0

WssN QG ∑

=+

M, N Mr, Nk

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Page 223: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 223

Kolon Kesme Kuvveti KapasiteleriKolon Kesme Kuvveti Kapasiteleri

wcrr VVV += 8.0

bdfV ctmcr 65.0=

dfsAV ywms

w =

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Kolonda Oluşabilecek Maksimum Kesme KuvvetiKolonda Oluşabilecek Maksimum Kesme Kuvveti

n

altüste L

MMV )( +=

Kolon Moment Kapasitesi

Mneg=-160 kNm

Mpos=+120 kNm

Köşe/Kenar Orta

Müst= min(Mk, Kolon Moment Kapasitesi)

30x60 boyutlarında 0.005 donatı oranı Mk=160/2 kNm Mk=280/2 kNm

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Oluşabilecek Maksimum Kesme Kuvveti (Ve)Oluşabilecek Maksimum Kesme Kuvveti (Ve)

)),1(min( ee VRVV ==

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Page 224: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası224

Göreli Kat ÖtelemeleriGöreli Kat Ötelemeleri

∑=

ic

t

DELV

12

2

δcmc fE 325014000+=

LnıÖtelemeOra δ=

Beton Elastisite Modülü TS500’e göre Kat yerdeğiştirmesi

Kat ötelemesi

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Etki/Kapasite OranlarıEtki/Kapasite Oranları

VrVer =1

Kesme Kuvveti Kontrolü, Eğer r1>=1, Eleman Göçme Seviyesindedir.

MrMer =2

Eğer r1<1 ise Eğilme kontrolü, Eleman hasarı 2007 Deprem yönetmeliği limitlerine göre belirlenecektir.

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Page 225: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 225

Yönetmelikte Kolonlar için Verilen Hasar LimitleriYönetmelikte Kolonlar için Verilen Hasar Limitleri

Kesitte sargılama olması ancak etriye aralığının 10 cm veya daha az olması durumunda ‘VAR’ kabul edilecektir. Etriyeler deprem yönetmeliğindeki özel deprem etriyesi şartlarının sağlamıyorsa sargılama ‘YOK’ kabul edilecektir.

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Kesitte sargılama olması ancak etriye aralığının 10 cm veya daha az olması durumunda ‘VAR’ kabul edilecektir.

Etriyeler deprem yönetmeliğindeki özel deprem etriyesi şartlarının sağlamı-yorsa sargılama ‘YOK’ kabul edilecektir.

Yönetmelik Göreli Kat Ötelemeleri SınırlarıYönetmelik Göreli Kat Ötelemeleri Sınırları

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Bina  Deprem  Performansı  

Riskli  değil  

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Riskli  

DoğrulamaGerçek binalar için DBYBHY ile önerilen yöntem sonuçları

Gerçek bina deprem performansları (Van)

Page 226: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası226

İncelenen BinalarPERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Bina   Bina  Adı  Deprem  

Bölgesi  Kat  Sayısı  

Ortalama  

boyutlar  (m)  1975  öncesi  sonrası   Donab  +pi   Düzensizlikler  

1   14P2   1   7   16.0-­‐10.0   Sonra   S420   Yok  2   15P8   1   4   20.0-­‐14.0   Sonra   S420   Yok  3   Cevdet  Yıldız                       Planda  Düzensiz  4   Enver  Öztürk   1   6   20.0-­‐20.0   Sonra   S420   Yok  5   Hikmet  Elçioğlu   1   5   14.0-­‐11.0   Sonra   S220   Yok  

6   Kaynarca   1   5   30.0-­‐15.0   Sonra   S220   Yumuşak  ve  zayıf  kat    

7   Kazım  Ezberci   1   6   19.0-­‐15.0   Sonra   S220   Yok  8   Kemal  Niziplioğlu   1   4   12.0-­‐12.5   Sonra   S220   Yok  9   Rize  Ardeşen   4   6   21.4-­‐9.5   Önce   S220   Yok  10   Rize  Ardesen  2   4   5   14.0-­‐10.5   Önce   S220   Yok  11   Mustafa  Yilmaz    1    4   10.0-­‐12.5              

12   B13   1   4   41.0-­‐13.0   Sonrası   S220   Yok  

13   Hikmet  Karasu   1   5   7.0-­‐13.0   Sonra   S220   Yok  

14   Hakki  Gorgus    1    4   18.0-­‐14.5   Sonra            

İncelenen Binalar

Pera - Yönetmelik Karşılaştırmaları

Pera  –  Yönetmelik  Karşılaşbrmaları  PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Yönetmelik  

Güvenli   Güvensiz   Toplam  

PERA

 

Güvenli   215   89   304  

Güvensiz   42   390   432  

Toplam   257   479   736  

Pera  –  Yönetmelik  Karşılaşbrmaları  

Yönetmelik Karşılaştırmaları

Hasar Seviyesi Başarı Yüzdesi (%)

Güvensiz Binalar 81

Güvenli Binalar 84

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Page 227: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 227

İncelenen Yapılardan Örneklerİncelenen  Yapılardan  Örnekler  

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

Page 228: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası228

PERA –  HIZLI  SİSMİK  PERFORMANS  DEĞERLENDİRMESİ  

PERA –  GERÇEK  DEPREM  HASARLARI  İLE  KARŞILAŞTIRMA  

Bina   Deprem  Kat  Sayısı  

1975  öncesi  

sonrası  

fc  (MPa)  

Donab  +pi  Etriye  aralığı  

(mm)  Sargılama   Düzensizlik  

Gerçek  durum  

PERA  tahmini  

AFY-­‐Ç-­‐02   Afyon  2002   3   Sonra   16   S220   8/200**   Yok   B1,  B2   Güvensiz   Güvensiz  AFY-­‐Ç-­‐06   Afyon  2002   3   Sonra   20   S220   8/200**   Yok   B1,  B2   Güvenli   Güvensiz  AFY-­‐Ç-­‐07   Afyon  2002   4   Sonra   22   S220   8/200**   Yok   A1,  B1,  B2   Güvensiz   Güvensiz  AFY-­‐Ç-­‐12   Afyon  2002   4   Sonra   13.6   S220   8/200**   Yok   B1,  B2   Güvenli   Güvensiz  AFY-­‐ÇO-­‐01   Afyon  2002   3   Sonra   17   S220   8/200**   Yok   No   Güvensiz   Güvensiz  AFY-­‐ÇO-­‐02   Afyon  2002   4   Sonra   16   S220   8/200**   Yok   B1,  B2   Güvensiz   Güvensiz  AFY-­‐ÇO-­‐04   Afyon  2002   4   Sonra   15   S220   8/200**   Yok   B1,  B2   Güvenli   Güvensiz  AFY-­‐Y-­‐01   Afyon  2002   3   Öncesi   20   S220   8/200**   Yok   B1,  B2   Güvensiz   Güvensiz  Dinar-­‐01   Dinar  1995   4   Öncesi   16   S220   8/200**   Var   A1   Güvenli   Güvenli  Kocaeli-­‐p259   Kocaeli  1999   5   Sonra   18.9   S220   8/300   Yok   A1,  B1,  B2   Güvenli   Güvensiz  Kocaeli-­‐p263   Kocaeli  1999   7   Sonra   15   S220   8/200   Yok   Yok   Güvenli   Güvenli  Kocaeli-­‐p266   Kocaeli  1999   3   Sonra   25   S220   8/200   Yok   Yok   Güvensiz   Güvensiz  Alakoy   Van  2011   3   Öncesi   16.0*   S220   8/270   Yok   Yok   Güvensiz   Güvensiz  Bahcelievler-­‐A   Van  2011   6   Sonra   10.6*   S220   8/250   Yok   Yok   Güvensiz   Güvensiz  Bahcelievler-­‐B   Van  2011   6   Sonra   10.6*   S220   8/250   Yok   Yok   Güvensiz   Güvensiz  Bahcelievler-­‐C   Van  2011   6   Sonra   14.3*   S220   8/250   Yok   Yok   Güvensiz   Güvensiz  Caldiran   Van  2011   5   Öncesi   14*   S220   6/170   Yok   Yok   Güvenli   Güvensiz  Ozbin   Van  2011   7   Sonra   20*   S420   8/150   Var   A3   Güvenli   Güvenli  Ipek   Van  2011   5   Sonra   25*   S420   8/150   Var   Yok   Güvenli   Güvenli  Semira   Van  2011   5   Sonra   10.5*   S220   8/300   Yok   Yok   Güvenli   Güvensiz  Kazim  Ezberci   Van  2011   6   Sonra   10*   S220   6/240   Yok   Yok   Güvenli   Güvensiz  

Yazılım- Çalışır vaziyette

- Kolaylıkla modifiye edilebilir

- Tablet yazılımı ve tablet yazılımı ile irtibat kuracak server hazırlanmak üze-redir.

Page 229: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 229

Sonuç:- Riskli binaların bölgesel dağılımının tespiti için birinci aşama yöntemlere

göre çok daha gerçekçi sonuçlar verebilecek,

- Yapı mühendisliği ilkelerine dayanan,

- Detaylı değerlendirme yöntemlerine göre daha hızlı ve ekonomik,

- Deprem yönetmeliği ile uyumlu,

- Bir değerlendirme yöntemi önerilmiştir.

Page 230: sempozyum kitabı
Page 231: sempozyum kitabı

C. BİLDİRİLER

Page 232: sempozyum kitabı
Page 233: sempozyum kitabı

1. OTURUM BİLDİRİLER- Hüseyin TEKEL

- Hamide TEKELİ, K. Tuğçe ERKAN, Hakan DİLMAÇ, Fuat DEMİR

- Aziz Cumhur KOCALAR

- Erdoğan BALCIOĞLU

- Soru Cevap Bölümü

Page 234: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası234

Dr. Hüseyin TEKEL

DAVRANIŞ DÜZENSİZLİĞİNİN VAN DEPREMİNDEKİ YANSIMALARIVE GÜÇLENDİRMEDEYAPI DAVRANIŞININ DÜZELTİLMESİ

SUMMARY

A structure through empowering, enhancing the strength of the structure, it was intended to be corrected with ductility, behaviour and stiffness. In practice, one or more of the first three properties, consciously or unconsciously are stu-died. However, the evaluation of behaviour is usually neglected.

Because of this, behaviour of two pieces of the building, damaged in moderate earthquake that occurred in Van, are investigated. As a result of this investigati-on, the project has been identified, these errors to be corrected on the measures to be taken.

ÖZETBir yapının güçlendirilmesiyle, o yapının dayanım, süneklik ile rijitliğinin ar-

tırılması, davranışının düzeltilmesi amaçlanmaktadır. Uygulamada ilk üç özel-likten biri veya birkaçı, bilinçli veya bilinçsizce sağlatılmaktadır. Ancak, yapı-nın davranışıyla ilgili değerlendirme genellikle ihmal edilmektedir.

Bu çalışma kapsamında, davranış bozukluğundan dolayı Van’da meydana ge-len depremlerde az ve orta düzeyde hasar gören iki adet yapının deprem davra-nışı incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda, yapılan projelendirme hataları tespit edilmiş, bu hataların düzeltilmesi için alınacak önlemler saptanmıştır.

1. Giriş:Statik hesapların, paket programlarla yapılması mühendislere büyük kolay-

lıklar sağlamıştır. Ancak, birçok konuda olumsuz sonuçlara yol açmıştır. Her şeyden önce projeciliği her kesin yapabileceği gibi, yanlış bir yargı yaratmıştır. Projecilik kalıp planının bilgisayara tanımlanması işlemine indirgenmiştir. Çı-kan sonuçlar yorumlanmadan, kuvvetlerin akışı izlenmeden, kesit tesirlerinin dağılımı irdelenmeden ve yapının davranışı değerlendirilmeden yapılan proje-lerin mühendislik ürünü olduğunu söylemek ve bu gibi yapıların teknik hizmet görmüş sınıfa dâhil edilmeleri mümkün değildir. Yetersiz projelendirme sonucu, deprem sonrası onarım ve güçlendirme maliyetleri mülk sahiplerine veya ka-muya fatura edilmektedir. Aşağıda Van’da 1998 ve 2007 yönetmenliğine uygun olarak projelendirilen, orta düzeyde hasar görmüş iki yapı değerlendirilmiştir.

1.1 BİR NOLU YAPI:Yapı B+Z+5 olmak üzere toplam yedi katlıdır. Yedinci kat yığma olarak son-

radan ilave edilmiştir. Yapının genel görünümü Resim:1’de, tipik bodrum ve nor-mal kat kalıp planı Şekil:1 ve Şekil:2’de görülmektedir.

Page 235: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 235

Resim:1 Yapının genel görünüşü.

Şekil.2 Normal kat planı

 Resim:1  Yapının  genel  görünüşü.  

     Şekil:1  Bodrum  kat  kalıp  planı                                                                                                            Şekil:2  Normal  kat  planı.  

Şekil:1   ve   Şekil:2’den  görüldüğü  gibi,   rijit   bodrum  katının  bir   kenarında  perdeler  bulunmamaktadır.  Yapının  merkezinde  asansör  perdeleri  yer  almaktadır.  Yapılan  dinamik  analizde  tespit  edilen  titreşim  modları  Şekil:3’te  görülmektedir.  

                     1.Titreşim  modu.                                                        2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:3  Yapının  ilk  üç  titreşim  modu.  Şekil:3’den  görüldüğü  gibi,  yapının  birinci  ve  üçüncü  titreşim  modu  burulma,  ikinci  modu  Y  yönünde  ötelenme  şeklindedir.  Bu  etki  Resim:2  ve  Resim:3’te  görüldüğü  gibi  yapının  dış  akslarındaki  duvar  ve  kolonlarında   hasara   neden   olmuştur.   Birinci   modun   dinamik   etkin   kütle   oranı   X   yönünde   0.64,   Y  yönünde  0.00  ve  dönmede  0.16’dır.  Bu  oranlar,  dinamik  etkin  kütle  oranlarının  mod  şekillerine  bağlı  olmadığını  göstermektedir.  

Şekil.1 Bodrum kat kalıp planı

Şekil:1 ve Şekil:2’den görüldüğü gibi, rijit bodrum katının bir kenarında per-deler bulunmamaktadır. Yapının merkezinde asansör perdeleri yer almaktadır. Yapılan dinamik analizde tespit edilen titreşim modları Şekil:3’te görülmektedir.

 Resim:1  Yapının  genel  görünüşü.  

     Şekil:1  Bodrum  kat  kalıp  planı                                                                                                            Şekil:2  Normal  kat  planı.  

Şekil:1   ve   Şekil:2’den  görüldüğü  gibi,   rijit   bodrum  katının  bir   kenarında  perdeler  bulunmamaktadır.  Yapının  merkezinde  asansör  perdeleri  yer  almaktadır.  Yapılan  dinamik  analizde  tespit  edilen  titreşim  modları  Şekil:3’te  görülmektedir.  

                     1.Titreşim  modu.                                                        2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:3  Yapının  ilk  üç  titreşim  modu.  Şekil:3’den  görüldüğü  gibi,  yapının  birinci  ve  üçüncü  titreşim  modu  burulma,  ikinci  modu  Y  yönünde  ötelenme  şeklindedir.  Bu  etki  Resim:2  ve  Resim:3’te  görüldüğü  gibi  yapının  dış  akslarındaki  duvar  ve  kolonlarında   hasara   neden   olmuştur.   Birinci   modun   dinamik   etkin   kütle   oranı   X   yönünde   0.64,   Y  yönünde  0.00  ve  dönmede  0.16’dır.  Bu  oranlar,  dinamik  etkin  kütle  oranlarının  mod  şekillerine  bağlı  olmadığını  göstermektedir.  

1.Titreşim modu. 2.Titreşim modu. 3.Titreşim modu.

Şekil:3’den görüldüğü gibi, yapının birinci ve üçüncü titreşim modu burulma, ikinci modu Y yönünde ötelenme şeklindedir. Bu etki Resim:2 ve Resim:3’te gö-rüldüğü gibi yapının dış akslarındaki duvar ve kolonlarında hasara neden olmuş-tur. Birinci modun dinamik etkin kütle oranı X yönünde 0.64, Y yönünde 0.00 ve dönmede 0.16’dır. Bu oranlar, dinamik etkin kütle oranlarının mod şekillerine bağlı olmadığını göstermektedir.

Page 236: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası236

     Resim:2  Cephede  mimari  hasar.                                                                            Resim:3  Dış  aksta  mafsallaşan  kolon  örneği.    

Yapının   davranışını   düzeltmek   için,   ilk   safhada   kütle   ve   rijitlik   merkezleri   ilave   elemanlarla  yaklaştırılmıştır.  Şekil:4’te  rijitlikleri  dengelenmiş  yapı  sisteminin  kalıp  planı,  Şekil:5’te  ise  bu  sistemin  titreşim  modları  görülmektedir.  

 Şekil:4  Kütle  ve  rijitlik  merkezi  yaklaştırılmış  sistemin  kalıp  planı.  

             1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:5  Kütle  ve  rijitlik  merkezi  yaklaştırılmış  sistemin  titreşim  modları.  Şekil:5’den   görüldüğü   gibi,   yapıda   kütle   ve   rijitlik   merkezi   yaklaştırılmış   olmasına   karşın,   birinci  titreşim   modunun   burulma   olması   korunmaktadır.     Sadece,   üçüncü   mod   burulma   modundan   X  yönünde   ötelenme  moduna   dönmüştür.   Yani   kısmi   bir   düzelme   sağlanmıştır.   Şekil:6’da   Y   yönünde  ilave  edilmiş  iki  perde  ile  güçlendirilmiş  sistemin  kalıp  planı,  Şekil:7’de  titreşim  modları  görülmektedir.  

Resim.2 Cephede mimari hasar. Resim.3 Dış aksta mafsallaşan kolon örneği.

Yapının davranışını düzeltmek için, ilk safhada kütle ve rijitlik merkezleri ilave elemanlarla yaklaştırılmıştır. Şekil:4’te rijitlikleri dengelenmiş yapı siste-minin kalıp planı, Şekil:5’te ise bu sistemin titreşim modları görülmektedir.

     Resim:2  Cephede  mimari  hasar.                                                                            Resim:3  Dış  aksta  mafsallaşan  kolon  örneği.    

Yapının   davranışını   düzeltmek   için,   ilk   safhada   kütle   ve   rijitlik   merkezleri   ilave   elemanlarla  yaklaştırılmıştır.  Şekil:4’te  rijitlikleri  dengelenmiş  yapı  sisteminin  kalıp  planı,  Şekil:5’te  ise  bu  sistemin  titreşim  modları  görülmektedir.  

 Şekil:4  Kütle  ve  rijitlik  merkezi  yaklaştırılmış  sistemin  kalıp  planı.  

             1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:5  Kütle  ve  rijitlik  merkezi  yaklaştırılmış  sistemin  titreşim  modları.  Şekil:5’den   görüldüğü   gibi,   yapıda   kütle   ve   rijitlik   merkezi   yaklaştırılmış   olmasına   karşın,   birinci  titreşim   modunun   burulma   olması   korunmaktadır.     Sadece,   üçüncü   mod   burulma   modundan   X  yönünde   ötelenme  moduna   dönmüştür.   Yani   kısmi   bir   düzelme   sağlanmıştır.   Şekil:6’da   Y   yönünde  ilave  edilmiş  iki  perde  ile  güçlendirilmiş  sistemin  kalıp  planı,  Şekil:7’de  titreşim  modları  görülmektedir.  

Şekil.4 Kütle ve rijitlik merkezi yaklaştırılmış sistemin kalıp planı.

     Resim:2  Cephede  mimari  hasar.                                                                            Resim:3  Dış  aksta  mafsallaşan  kolon  örneği.    

Yapının   davranışını   düzeltmek   için,   ilk   safhada   kütle   ve   rijitlik   merkezleri   ilave   elemanlarla  yaklaştırılmıştır.  Şekil:4’te  rijitlikleri  dengelenmiş  yapı  sisteminin  kalıp  planı,  Şekil:5’te  ise  bu  sistemin  titreşim  modları  görülmektedir.  

 Şekil:4  Kütle  ve  rijitlik  merkezi  yaklaştırılmış  sistemin  kalıp  planı.  

             1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:5  Kütle  ve  rijitlik  merkezi  yaklaştırılmış  sistemin  titreşim  modları.  Şekil:5’den   görüldüğü   gibi,   yapıda   kütle   ve   rijitlik   merkezi   yaklaştırılmış   olmasına   karşın,   birinci  titreşim   modunun   burulma   olması   korunmaktadır.     Sadece,   üçüncü   mod   burulma   modundan   X  yönünde   ötelenme  moduna   dönmüştür.   Yani   kısmi   bir   düzelme   sağlanmıştır.   Şekil:6’da   Y   yönünde  ilave  edilmiş  iki  perde  ile  güçlendirilmiş  sistemin  kalıp  planı,  Şekil:7’de  titreşim  modları  görülmektedir.  

1.Titreşim modu. 2.Titreşim modu. 3.Titreşim modu.

Şekil:5 Kütle ve rijitlik merkezi yaklaştırılmış sistemin titreşim modları.

Şekil:5’den görüldüğü gibi, yapıda kütle ve rijitlik merkezi yaklaştırılmış ol-masına karşın, birinci titreşim modunun burulma olması korunmaktadır. Sadece, üçüncü mod burulma modundan X yönünde ötelenme moduna dönmüştür. Yani kısmi bir düzelme sağlanmıştır. Şekil:6’da Y yönünde ilave edilmiş iki perde ile güçlendirilmiş sistemin kalıp planı, Şekil:7’de titreşim modları görülmektedir.

Page 237: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 237

 Şekil:6  Y  yönünde  güçlendirilmiş  sistem  kalıp  planı.  

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:7  Y  yönünde  güçlendirilmiş  sistem  modları.  Şekil:7’den  görüldüğü  gibi,  birinci  mod  X  yönünde  ötelenme,  ikinci  ve  üçüncü  mod  burulma  modudur.    Şekil:8’de  rijitlik  merkezi  dengelenmemiş  fakat  X  yönünde  güçlü  perdelerle  güçlendirilmiş  sistem  kalıp  planı,  Şekil:9’da  titreşim  modları  görülmektedir.  

 Şekil:8  X  yönünde  güçlendirilmiş  sistem  kalıp  planı.  

Şekil.6 Y yönünde güçlendirilmiş sistem kalıp planı.  Şekil:6  Y  yönünde  güçlendirilmiş  sistem  kalıp  planı.  

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:7  Y  yönünde  güçlendirilmiş  sistem  modları.  Şekil:7’den  görüldüğü  gibi,  birinci  mod  X  yönünde  ötelenme,  ikinci  ve  üçüncü  mod  burulma  modudur.    Şekil:8’de  rijitlik  merkezi  dengelenmemiş  fakat  X  yönünde  güçlü  perdelerle  güçlendirilmiş  sistem  kalıp  planı,  Şekil:9’da  titreşim  modları  görülmektedir.  

 Şekil:8  X  yönünde  güçlendirilmiş  sistem  kalıp  planı.  

1.Titreşim modu. 2.Titreşim modu. 3.Titreşim modu.

Şekil.7 Y yönünde güçlendirilmiş sistem modları.

Şekil:7’den görüldüğü gibi, birinci mod X yönünde ötelenme, ikinci ve üçün-cü mod burulma modudur. Şekil:8’de rijitlik merkezi dengelenmemiş fakat X yönünde güçlü perdelerle güçlendirilmiş sistem kalıp planı, Şekil:9’da titreşim modları görülmektedir.

 Şekil:6  Y  yönünde  güçlendirilmiş  sistem  kalıp  planı.  

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:7  Y  yönünde  güçlendirilmiş  sistem  modları.  Şekil:7’den  görüldüğü  gibi,  birinci  mod  X  yönünde  ötelenme,  ikinci  ve  üçüncü  mod  burulma  modudur.    Şekil:8’de  rijitlik  merkezi  dengelenmemiş  fakat  X  yönünde  güçlü  perdelerle  güçlendirilmiş  sistem  kalıp  planı,  Şekil:9’da  titreşim  modları  görülmektedir.  

 Şekil:8  X  yönünde  güçlendirilmiş  sistem  kalıp  planı.  

Şekil.8 X yönünde güçlendirilmiş sistem kalıp planı.

Page 238: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası238

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:9  X  yönünde  güçlendirilmiş  sistemin  titreşim  modları.  Şekil:10’da  her   iki  yönde  güçlendirilmiş   sistemin  kalıp  planı,  Şekil:11’de  sisteme  ait   titreşim  modları  görülmektedir.  

 Şekil:10  X  ve  Y  yönlerinde  güçlendirilmiş  sistem.  

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:11  X  ve  Y  yönlerinde  güçlendirilmiş  sistem  titreşim  modları.  Şekil:11’den   görüldüğü   gibi   sistemin   birinci  modu   Y   yönünde,   ikinci  modu   X   yönünde   ötelenme   ve  üçüncü   mod   burulma   modudur.   Yukardaki   sistemlerin   yapının   davranışıyla   ilgili   parametreleri  Tablo:1’de  özetlenmiştir.      Tablo:1  Farklı  Yapı  Sistemlerinin  Burulma  Parametreleri[1].  

1.Titreşim modu. 2.Titreşim modu. 3.Titreşim modu.

Şekil.9 X yönünde güçlendirilmiş sistemin titreşim modları.

Şekil:10’da her iki yönde güçlendirilmiş sistemin kalıp planı, Şekil:11’de siste-me ait titreşim modları görülmektedir.

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:9  X  yönünde  güçlendirilmiş  sistemin  titreşim  modları.  Şekil:10’da  her   iki  yönde  güçlendirilmiş   sistemin  kalıp  planı,  Şekil:11’de  sisteme  ait   titreşim  modları  görülmektedir.  

 Şekil:10  X  ve  Y  yönlerinde  güçlendirilmiş  sistem.  

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:11  X  ve  Y  yönlerinde  güçlendirilmiş  sistem  titreşim  modları.  Şekil:11’den   görüldüğü   gibi   sistemin   birinci  modu   Y   yönünde,   ikinci  modu   X   yönünde   ötelenme   ve  üçüncü   mod   burulma   modudur.   Yukardaki   sistemlerin   yapının   davranışıyla   ilgili   parametreleri  Tablo:1’de  özetlenmiştir.      Tablo:1  Farklı  Yapı  Sistemlerinin  Burulma  Parametreleri[1].  

Şekil.10 X ve Y yönlerinde güçlendirilmiş sistem.

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:9  X  yönünde  güçlendirilmiş  sistemin  titreşim  modları.  Şekil:10’da  her   iki  yönde  güçlendirilmiş   sistemin  kalıp  planı,  Şekil:11’de  sisteme  ait   titreşim  modları  görülmektedir.  

 Şekil:10  X  ve  Y  yönlerinde  güçlendirilmiş  sistem.  

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:11  X  ve  Y  yönlerinde  güçlendirilmiş  sistem  titreşim  modları.  Şekil:11’den   görüldüğü   gibi   sistemin   birinci  modu   Y   yönünde,   ikinci  modu   X   yönünde   ötelenme   ve  üçüncü   mod   burulma   modudur.   Yukardaki   sistemlerin   yapının   davranışıyla   ilgili   parametreleri  Tablo:1’de  özetlenmiştir.      Tablo:1  Farklı  Yapı  Sistemlerinin  Burulma  Parametreleri[1].  

1.Titreşim modu. 2.Titreşim modu. 3.Titreşim modu.

Şekil.11 X ve Y yönlerinde güçlendirilmiş sistem titreşim modları.

Şekil:11’den görüldüğü gibi sistemin birinci modu Y yönünde, ikinci modu X yönünde ötelenme ve üçüncü mod burulma modudur. Yukardaki sistemlerin yapının davranışıyla ilgili parametreleri Tablo:1’de özetlenmiştir.

Page 239: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 239

Tablo.1 Farklı Yapı Sistemlerinin Burulma Parametreleri[1].

 Tablo:1’den  görüldüğü  gibi,  1  nolu  sistemde  her  iki  yönde  de  burulma  katsayısı  1.2’den  büyüktür  ve  sistemin   birinci   ve   üçüncü   modu   burulma   modudur.   2   nolu   sistemde   kütle   ve   rijitlik   merkezinin  yaklaşmasına  rağmen,  minimum  dış  merkezlikten  dolayı  X  yönü  burulma  katsayısı  1.2’den  büyük  olup  yapı   birinci   modda   burulmaktadır.   Üçüncü   sistemde   Y   yönündeki   burulma   katsayısı   1.2’den   büyük  2’inci   ve   3’üncü  mod   burulma  modudur.   Dördüncü   sistemde   X   yönünde   burulma   katsayısı   1.2’den  büyük,  ikinci  mod  burulma  modudur.  Beşinci  sistemde  X  yönünde  burulma  katsayısı  1.2’den  küçük,  Y  yönünde  1.2’den  büyüktür.  İlk  iki  mod  ötelenme,  üçüncü  mod  burulma  modudur.  Yukarıdaki   örneğimizde   görüldüğü   gibi,   asansör   perdesi   veya   merdiven   bölgesi   gibi   rijit   bir   bölge  mevcut   ise   yapının   davranışını   bu   rijit   bölge   etkilemektedir.   Tablo:1’den   görüldüğü   gibi,   1   nolu  sistemde   yapının  dışmerkezliği   4   nolu   yapının  dışmerkezinden   küçük,   fakat   bir   nolu   yapı   sisteminin  birinci   modu,   4   nolu   sistemin   ikinci   modu,   burulma   modudur.     Tablo:1’den   görüldüğü   gibi,   ilk   iki  sistemde  birinci  mod,  3  ve  4’üncü  sistemde  ikinci  titreşim  modu  ve  son  beşinci  sistemide  üçüncü  mod  burulma   modudur.   Bu   çalışma,   tasarımdaki   hataları   vurgulamayı   amaçladığı   için,   Tablolardaki  değerleri  bulmakta  DBYBHY-­‐2007’deki  koşullar  ve  tasarım  spektrumu  kullanılmıştır.  

1.2 İKİ  NOLU  YAPI:  

İnceleme   konusu   diğer   yapının   görünüşü   Resim:4’te,   bodrum   ve   normal   kat   taşıyıcı   sistemi  Şekil:12’de   görülmektedir.   Yapı   yan   yana   iki   bloktan   ibarettir.   Bloklar   arasında   geçiş   sağlanabilmesi  için,   bodrumda   bir   aks   boyunca   perdeler   iptal   edilmiştir.   Bir   nolu   yapının   aksine   merdiven   ve  asansörler  merkez  yerine,  merkez  dışına  konulmuştur.  

 Resim:4  İki  nolu  yapının  görünüşü.  

Tablo:1’den görüldüğü gibi, 1 nolu sistemde her iki yönde de burulma katsa-yısı 1.2’den büyüktür ve sistemin birinci ve üçüncü modu burulma modudur. 2 nolu sistemde kütle ve rijitlik merkezinin yaklaşmasına rağmen, minimum dış merkezlikten dolayı X yönü burulma katsayısı 1.2’den büyük olup yapı birinci modda burulmaktadır. Üçüncü sistemde Y yönündeki burulma katsayısı 1.2’den büyük 2’inci ve 3’üncü mod burulma modudur. Dördüncü sistemde X yönünde burulma katsayısı 1.2’den büyük, ikinci mod burulma modudur. Beşinci sistem-de X yönünde burulma katsayısı 1.2’den küçük, Y yönünde 1.2’den büyüktür. İlk iki mod ötelenme, üçüncü mod burulma modudur.

Yukarıdaki örneğimizde görüldüğü gibi, asansör perdesi veya merdiven böl-gesi gibi rijit bir bölge mevcut ise yapının davranışını bu rijit bölge etkilemek-tedir. Tablo:1’den görüldüğü gibi, 1 nolu sistemde yapının dışmerkezliği 4 nolu yapının dışmerkezinden küçük, fakat bir nolu yapı sisteminin birinci modu, 4 nolu sistemin ikinci modu, burulma modudur. Tablo:1’den görüldüğü gibi, ilk iki sistemde birinci mod, 3 ve 4’üncü sistemde ikinci titreşim modu ve son beşinci sistemide üçüncü mod burulma modudur. Bu çalışma, tasarımdaki hataları vur-gulamayı amaçladığı için, Tablolardaki değerleri bulmakta DBYBHY-2007’deki koşullar ve tasarım spektrumu kullanılmıştır.

1.2 İKİ NOLU YAPI:İnceleme konusu diğer yapının görünüşü Resim:4’te, bodrum ve normal kat

taşıyıcı sistemi Şekil:12’de görülmektedir. Yapı yan yana iki bloktan ibarettir. Bloklar arasında geçiş sağlanabilmesi için, bodrumda bir aks boyunca perdeler iptal edilmiştir. Bir nolu yapının aksine merdiven ve asansörler merkez yerine, merkez dışına konulmuştur.

 Tablo:1’den  görüldüğü  gibi,  1  nolu  sistemde  her  iki  yönde  de  burulma  katsayısı  1.2’den  büyüktür  ve  sistemin   birinci   ve   üçüncü   modu   burulma   modudur.   2   nolu   sistemde   kütle   ve   rijitlik   merkezinin  yaklaşmasına  rağmen,  minimum  dış  merkezlikten  dolayı  X  yönü  burulma  katsayısı  1.2’den  büyük  olup  yapı   birinci   modda   burulmaktadır.   Üçüncü   sistemde   Y   yönündeki   burulma   katsayısı   1.2’den   büyük  2’inci   ve   3’üncü  mod   burulma  modudur.   Dördüncü   sistemde   X   yönünde   burulma   katsayısı   1.2’den  büyük,  ikinci  mod  burulma  modudur.  Beşinci  sistemde  X  yönünde  burulma  katsayısı  1.2’den  küçük,  Y  yönünde  1.2’den  büyüktür.  İlk  iki  mod  ötelenme,  üçüncü  mod  burulma  modudur.  Yukarıdaki   örneğimizde   görüldüğü   gibi,   asansör   perdesi   veya   merdiven   bölgesi   gibi   rijit   bir   bölge  mevcut   ise   yapının   davranışını   bu   rijit   bölge   etkilemektedir.   Tablo:1’den   görüldüğü   gibi,   1   nolu  sistemde   yapının  dışmerkezliği   4   nolu   yapının  dışmerkezinden   küçük,   fakat   bir   nolu   yapı   sisteminin  birinci   modu,   4   nolu   sistemin   ikinci   modu,   burulma   modudur.     Tablo:1’den   görüldüğü   gibi,   ilk   iki  sistemde  birinci  mod,  3  ve  4’üncü  sistemde  ikinci  titreşim  modu  ve  son  beşinci  sistemide  üçüncü  mod  burulma   modudur.   Bu   çalışma,   tasarımdaki   hataları   vurgulamayı   amaçladığı   için,   Tablolardaki  değerleri  bulmakta  DBYBHY-­‐2007’deki  koşullar  ve  tasarım  spektrumu  kullanılmıştır.  

1.2 İKİ  NOLU  YAPI:  

İnceleme   konusu   diğer   yapının   görünüşü   Resim:4’te,   bodrum   ve   normal   kat   taşıyıcı   sistemi  Şekil:12’de   görülmektedir.   Yapı   yan   yana   iki   bloktan   ibarettir.   Bloklar   arasında   geçiş   sağlanabilmesi  için,   bodrumda   bir   aks   boyunca   perdeler   iptal   edilmiştir.   Bir   nolu   yapının   aksine   merdiven   ve  asansörler  merkez  yerine,  merkez  dışına  konulmuştur.  

 Resim:4  İki  nolu  yapının  görünüşü.  

Resim.4 İki nolu yapının görünüşü.

Page 240: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası240

     Şekil:12  Bodrum  ve  normal  kat  taşıyıcı  sistemi.  

Plandan  görüldüğü  gibi,  bodrum  kat  rijit  perdeleri  üç  kenarda  mevcuttur.  Bitişik  bloka  geçiş  sağlamak  amacıyla  bir  kenardaki  perdeler  kaldırılmıştır.  Asansör  kovası  ve  merdiven  bölgesi  gibi  rijit  elemanlar  yapının  dış  aks  bölgelerinde  yer  almaktadır.  Yapının  ilk  üç  periyodu  Şekil:13’  verilmiştir.  

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:13  İlk  üç  titreşim  modu.  Mod  şekillerinden  görüldüğü  gibi,  birinci  mod  rijit  asansör  perdeleri,   ikinci  mod  rijit  bodrum  perdesi  ekseni   çevresinde   burulma   modu,   üçüncü   mod   X   yönünde   ötelenme   modudur.   Bu   davranış  sonucunda  yapıda  meydana  gelen  burulma  hasarları  Resim:5’de  görülmektedir.    

         Resim:5  Dış  akslarda  ve  merdiven  bölgesinde  burulma  hasarları.    

Yapı   DBYBHY-­‐2007’ye   uygun   olarak   tasarlanmış,   yönetmeliğin   dayanım   ve   performans   koşulları  sağlanmaktadır.   Ancak,   yapının   davranışı   dikkate   alınmadığı   için,   yapı   depremde   burulma   etkisinde  kalarak  beklenenin  üstünde  hasara  uğramıştır.    Yapının  davranışını  düzeltip,  muhtemel  depremlerde  yapıyı  burulma  etkilerinden  korumak  için  Şekil:14’te  görülen  iyileştirme  ön  görülmüş  ve  önerilmiştir.  

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDE

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

 Bodrum  kat  kalıp  planı                                                                                                                                        Normal  kat  kalıp  planı  

Şekil:14  Önerilen  güçlendirme  kalıp  planı.  Önerilen  sistemin  titreşim  modları  Şekil:15’te  görülmektedir.    

         

Şekil.12 Bodrum ve normal kat taşıyıcı sistemi.

Plandan görüldüğü gibi, bodrum kat rijit perdeleri üç kenarda mevcuttur. Biti-şik bloka geçiş sağlamak amacıyla bir kenardaki perdeler kaldırılmıştır. Asansör kovası ve merdiven bölgesi gibi rijit elemanlar yapının dış aks bölgelerinde yer almaktadır. Yapının ilk üç periyodu Şekil:13’ verilmiştir.

     Şekil:12  Bodrum  ve  normal  kat  taşıyıcı  sistemi.  

Plandan  görüldüğü  gibi,  bodrum  kat  rijit  perdeleri  üç  kenarda  mevcuttur.  Bitişik  bloka  geçiş  sağlamak  amacıyla  bir  kenardaki  perdeler  kaldırılmıştır.  Asansör  kovası  ve  merdiven  bölgesi  gibi  rijit  elemanlar  yapının  dış  aks  bölgelerinde  yer  almaktadır.  Yapının  ilk  üç  periyodu  Şekil:13’  verilmiştir.  

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:13  İlk  üç  titreşim  modu.  Mod  şekillerinden  görüldüğü  gibi,  birinci  mod  rijit  asansör  perdeleri,   ikinci  mod  rijit  bodrum  perdesi  ekseni   çevresinde   burulma   modu,   üçüncü   mod   X   yönünde   ötelenme   modudur.   Bu   davranış  sonucunda  yapıda  meydana  gelen  burulma  hasarları  Resim:5’de  görülmektedir.    

         Resim:5  Dış  akslarda  ve  merdiven  bölgesinde  burulma  hasarları.    

Yapı   DBYBHY-­‐2007’ye   uygun   olarak   tasarlanmış,   yönetmeliğin   dayanım   ve   performans   koşulları  sağlanmaktadır.   Ancak,   yapının   davranışı   dikkate   alınmadığı   için,   yapı   depremde   burulma   etkisinde  kalarak  beklenenin  üstünde  hasara  uğramıştır.    Yapının  davranışını  düzeltip,  muhtemel  depremlerde  yapıyı  burulma  etkilerinden  korumak  için  Şekil:14’te  görülen  iyileştirme  ön  görülmüş  ve  önerilmiştir.  

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDE

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

 Bodrum  kat  kalıp  planı                                                                                                                                        Normal  kat  kalıp  planı  

Şekil:14  Önerilen  güçlendirme  kalıp  planı.  Önerilen  sistemin  titreşim  modları  Şekil:15’te  görülmektedir.    

         

Şekil.13 İlk üç titreşim modu.

Mod şekillerinden görüldüğü gibi, birinci mod rijit asansör perdeleri, ikinci mod rijit bodrum perdesi ekseni çevresinde burulma modu, üçüncü mod X yö-nünde ötelenme modudur. Bu davranış sonucunda yapıda meydana gelen burul-ma hasarları Resim:5’de görülmektedir.

     Şekil:12  Bodrum  ve  normal  kat  taşıyıcı  sistemi.  

Plandan  görüldüğü  gibi,  bodrum  kat  rijit  perdeleri  üç  kenarda  mevcuttur.  Bitişik  bloka  geçiş  sağlamak  amacıyla  bir  kenardaki  perdeler  kaldırılmıştır.  Asansör  kovası  ve  merdiven  bölgesi  gibi  rijit  elemanlar  yapının  dış  aks  bölgelerinde  yer  almaktadır.  Yapının  ilk  üç  periyodu  Şekil:13’  verilmiştir.  

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:13  İlk  üç  titreşim  modu.  Mod  şekillerinden  görüldüğü  gibi,  birinci  mod  rijit  asansör  perdeleri,   ikinci  mod  rijit  bodrum  perdesi  ekseni   çevresinde   burulma   modu,   üçüncü   mod   X   yönünde   ötelenme   modudur.   Bu   davranış  sonucunda  yapıda  meydana  gelen  burulma  hasarları  Resim:5’de  görülmektedir.    

         Resim:5  Dış  akslarda  ve  merdiven  bölgesinde  burulma  hasarları.    

Yapı   DBYBHY-­‐2007’ye   uygun   olarak   tasarlanmış,   yönetmeliğin   dayanım   ve   performans   koşulları  sağlanmaktadır.   Ancak,   yapının   davranışı   dikkate   alınmadığı   için,   yapı   depremde   burulma   etkisinde  kalarak  beklenenin  üstünde  hasara  uğramıştır.    Yapının  davranışını  düzeltip,  muhtemel  depremlerde  yapıyı  burulma  etkilerinden  korumak  için  Şekil:14’te  görülen  iyileştirme  ön  görülmüş  ve  önerilmiştir.  

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDE

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

 Bodrum  kat  kalıp  planı                                                                                                                                        Normal  kat  kalıp  planı  

Şekil:14  Önerilen  güçlendirme  kalıp  planı.  Önerilen  sistemin  titreşim  modları  Şekil:15’te  görülmektedir.    

         

Resim.5 Dış akslarda ve merdiven bölgesinde burulma hasarları.

Yapı DBYBHY-2007’ye uygun olarak tasarlanmış, yönetmeliğin dayanım ve performans koşulları sağlanmaktadır. Ancak, yapının davranışı dikkate alınma-dığı için, yapı depremde burulma etkisinde kalarak beklenenin üstünde hasara uğramıştır. Yapının davranışını düzeltip, muhtemel depremlerde yapıyı burulma etkilerinden korumak için Şekil:14’te görülen iyileştirme ön görülmüş ve öneril-miştir.

     Şekil:12  Bodrum  ve  normal  kat  taşıyıcı  sistemi.  

Plandan  görüldüğü  gibi,  bodrum  kat  rijit  perdeleri  üç  kenarda  mevcuttur.  Bitişik  bloka  geçiş  sağlamak  amacıyla  bir  kenardaki  perdeler  kaldırılmıştır.  Asansör  kovası  ve  merdiven  bölgesi  gibi  rijit  elemanlar  yapının  dış  aks  bölgelerinde  yer  almaktadır.  Yapının  ilk  üç  periyodu  Şekil:13’  verilmiştir.  

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:13  İlk  üç  titreşim  modu.  Mod  şekillerinden  görüldüğü  gibi,  birinci  mod  rijit  asansör  perdeleri,   ikinci  mod  rijit  bodrum  perdesi  ekseni   çevresinde   burulma   modu,   üçüncü   mod   X   yönünde   ötelenme   modudur.   Bu   davranış  sonucunda  yapıda  meydana  gelen  burulma  hasarları  Resim:5’de  görülmektedir.    

         Resim:5  Dış  akslarda  ve  merdiven  bölgesinde  burulma  hasarları.    

Yapı   DBYBHY-­‐2007’ye   uygun   olarak   tasarlanmış,   yönetmeliğin   dayanım   ve   performans   koşulları  sağlanmaktadır.   Ancak,   yapının   davranışı   dikkate   alınmadığı   için,   yapı   depremde   burulma   etkisinde  kalarak  beklenenin  üstünde  hasara  uğramıştır.    Yapının  davranışını  düzeltip,  muhtemel  depremlerde  yapıyı  burulma  etkilerinden  korumak  için  Şekil:14’te  görülen  iyileştirme  ön  görülmüş  ve  önerilmiştir.  

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDE

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

 Bodrum  kat  kalıp  planı                                                                                                                                        Normal  kat  kalıp  planı  

Şekil:14  Önerilen  güçlendirme  kalıp  planı.  Önerilen  sistemin  titreşim  modları  Şekil:15’te  görülmektedir.    

         

Bodrum kat kalıp planı Normal kat kalıp planı

Şekil.14 Önerilen güçlendirme kalıp planı.

Page 241: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 241

Önerilen sistemin titreşim modları Şekil:15’te görülmektedir.

     Şekil:12  Bodrum  ve  normal  kat  taşıyıcı  sistemi.  

Plandan  görüldüğü  gibi,  bodrum  kat  rijit  perdeleri  üç  kenarda  mevcuttur.  Bitişik  bloka  geçiş  sağlamak  amacıyla  bir  kenardaki  perdeler  kaldırılmıştır.  Asansör  kovası  ve  merdiven  bölgesi  gibi  rijit  elemanlar  yapının  dış  aks  bölgelerinde  yer  almaktadır.  Yapının  ilk  üç  periyodu  Şekil:13’  verilmiştir.  

         1.Titreşim  modu.                                                                      2.  Titreşim  modu.                                                            3.  Titreşim  modu.  

Şekil:13  İlk  üç  titreşim  modu.  Mod  şekillerinden  görüldüğü  gibi,  birinci  mod  rijit  asansör  perdeleri,   ikinci  mod  rijit  bodrum  perdesi  ekseni   çevresinde   burulma   modu,   üçüncü   mod   X   yönünde   ötelenme   modudur.   Bu   davranış  sonucunda  yapıda  meydana  gelen  burulma  hasarları  Resim:5’de  görülmektedir.    

         Resim:5  Dış  akslarda  ve  merdiven  bölgesinde  burulma  hasarları.    

Yapı   DBYBHY-­‐2007’ye   uygun   olarak   tasarlanmış,   yönetmeliğin   dayanım   ve   performans   koşulları  sağlanmaktadır.   Ancak,   yapının   davranışı   dikkate   alınmadığı   için,   yapı   depremde   burulma   etkisinde  kalarak  beklenenin  üstünde  hasara  uğramıştır.    Yapının  davranışını  düzeltip,  muhtemel  depremlerde  yapıyı  burulma  etkilerinden  korumak  için  Şekil:14’te  görülen  iyileştirme  ön  görülmüş  ve  önerilmiştir.  

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDE

›LAVE

PERDELER

›LAVE

PERDELER

 Bodrum  kat  kalıp  planı                                                                                                                                        Normal  kat  kalıp  planı  

Şekil:14  Önerilen  güçlendirme  kalıp  planı.  Önerilen  sistemin  titreşim  modları  Şekil:15’te  görülmektedir.    

         

1.Mod X önünde ötelenme 2. Mod Y yönünde ötelenme 3. Mod burulma

Şekil.15 Güçlendirilmiş sistemin ilk üç modu.

Şekil:15’den görüldüğü gibi, ilk sistemde birinci ve ikinci titreşim modları burulma iken, güçlendirilmiş sistemde 3. Mod burulma modu olup, ilk iki mod düzgün öteleme moduna dönmüştür. Bu davranış tüm yapılarda arzu edilen ve olması gereken davranış şeklidir. Her iki sistemin burulma parametreleri Tab-lo:2’de özetlenmiştir.

Tablo.2 Farklı Yapı Sistemlerinin Burulma Parametreleri[1].

1.Mod  X  önünde  ötelenme            2.  Mod  Y  yönünde  ötelenme                                                  3.  Mod  burulma  Şekil:15  Güçlendirilmiş  sistemin  ilk  üç  modu.  

Şekil:15’den  görüldüğü  gibi,  ilk  sistemde  birinci  ve  ikinci  titreşim  modları  burulma  iken,  güçlendirilmiş  sistemde  3.  Mod  burulma  modu  olup,   ilk   iki  mod  düzgün  öteleme  moduna  dönmüştür.  Bu  davranış  tüm  yapılarda  arzu  edilen  ve  olması  gereken  davranış  şeklidir.  Her  iki  sistemin  burulma  parametreleri  Tablo:2’de  özetlenmiştir.  Tablo:2  Farklı  Yapı  Sistemlerinin  Burulma  Parametreleri[1].  

 

2. İNCELEME:  

Bilindiği   gibi,   burulma   momentinin   etkidiği   kesitte,   kesme   gerilmelerinin   dağılımları   Şekil:16’da  görüldüğü   gibidir.   Burulma   etkisindeki   bir   yapıda   kesme   kuvvetlerinin   dağılımı   tıpkı   gerilmelerin  dağılımı  gibidir.  Sadece  kesme  gerilmelerin  yerini  kesme  kuvvetler  almaktadır.  

     Şekil:16  Burulma  momenti  etkisinde  kesme  gerilmelerinin  dağılımları[2].  

Bu   dağılımın   sonucu   olarak,   burulmada   yapının   dış   elemanları   büyük   kesme   kuvvetlerine   maruz  kalmaktadır.  Burulmaya  karşı  yeterli  önlemler  alınmamışsa,  tekrarlı  deprem  kuvvetleri  altında  dıştan  içe  doğru  elemanlar  işlevlerini  yitirmekte,  yapıda  ağır  hasarlar  veya  göçme  meydana  gelmektedir.    Deprem   kuvvetleri   altında   yapıya   etkiyen   dinamik   kuvvetler,   her   bir   titreşim   modunda   etkiyen  kuvvetlerin   belli   yöntemlerle   yapılan   toplamlarına   eşittir.   Bu   toplamlarda   ilk  modlar   etkili   olmakta  sonraki   modların   etkileri   gittikçe   azalmaktadır.   Birinci   mod   etkili   moddur.   Eşdeğer   kuvvetler  yöntemiyle  yapılan  deprem  hesabı,  bir  bakıma  birinci  mod  etkisi  dikkate  alınarak  yapılan  bir  yaklaşık  hesaptır.   Bu   özellik   dikkate   alınarak,   yapının   ilk   modlarının   burulma   modu   olmamasına   dikkat  edilmektedir.  Yönetmeliklerimizde   b   burulma   düzensizliği   katsayısının   1.2<b<2.0   aralığında   olduğu   durumlarda,  0.05   minimum   dış   merkezliğinin   belli   oranda   artırılması   ön   görülmektedir.   Uygulamada,   yapının  dinamik   davranışı   incelenmeden,   sadece   rijitlik   merkezinin   kütle   merkezi   ile   konumu   ayarlanarak,  minimum  dış  merkezliğinin  sağlatılmasına  çalışılmaktadır.  Bu  bakış  açısıyla  yapılan  inceleme  sonuçları  birinci  yapı  için  Tablo:1’de  özetlenmiştir.  Tablo:2’den  görüldüğü  gibi,  dış  merkezliği  minimum  dış  merkezliğinden  daha  küçük,  kütle  merkezi  ile  rijitlik   merkezi   adeta   çakışan   ikinci   yapı   sisteminde   birinci   mod   burulma   modudur.   Yani   yapının  

1. İNCELEME:Bilindiği gibi, burulma momentinin etkidiği kesitte, kesme gerilmelerinin da-

ğılımları Şekil:16’da görüldüğü gibidir. Burulma etkisindeki bir yapıda kesme kuvvetlerinin dağılımı tıpkı gerilmelerin dağılımı gibidir. Sadece kesme geril-melerin yerini kesme kuvvetler almaktadır.

1.Mod  X  önünde  ötelenme            2.  Mod  Y  yönünde  ötelenme                                                  3.  Mod  burulma  Şekil:15  Güçlendirilmiş  sistemin  ilk  üç  modu.  

Şekil:15’den  görüldüğü  gibi,  ilk  sistemde  birinci  ve  ikinci  titreşim  modları  burulma  iken,  güçlendirilmiş  sistemde  3.  Mod  burulma  modu  olup,   ilk   iki  mod  düzgün  öteleme  moduna  dönmüştür.  Bu  davranış  tüm  yapılarda  arzu  edilen  ve  olması  gereken  davranış  şeklidir.  Her  iki  sistemin  burulma  parametreleri  Tablo:2’de  özetlenmiştir.  Tablo:2  Farklı  Yapı  Sistemlerinin  Burulma  Parametreleri[1].  

 

2. İNCELEME:  

Bilindiği   gibi,   burulma   momentinin   etkidiği   kesitte,   kesme   gerilmelerinin   dağılımları   Şekil:16’da  görüldüğü   gibidir.   Burulma   etkisindeki   bir   yapıda   kesme   kuvvetlerinin   dağılımı   tıpkı   gerilmelerin  dağılımı  gibidir.  Sadece  kesme  gerilmelerin  yerini  kesme  kuvvetler  almaktadır.  

     Şekil:16  Burulma  momenti  etkisinde  kesme  gerilmelerinin  dağılımları[2].  

Bu   dağılımın   sonucu   olarak,   burulmada   yapının   dış   elemanları   büyük   kesme   kuvvetlerine   maruz  kalmaktadır.  Burulmaya  karşı  yeterli  önlemler  alınmamışsa,  tekrarlı  deprem  kuvvetleri  altında  dıştan  içe  doğru  elemanlar  işlevlerini  yitirmekte,  yapıda  ağır  hasarlar  veya  göçme  meydana  gelmektedir.    Deprem   kuvvetleri   altında   yapıya   etkiyen   dinamik   kuvvetler,   her   bir   titreşim   modunda   etkiyen  kuvvetlerin   belli   yöntemlerle   yapılan   toplamlarına   eşittir.   Bu   toplamlarda   ilk  modlar   etkili   olmakta  sonraki   modların   etkileri   gittikçe   azalmaktadır.   Birinci   mod   etkili   moddur.   Eşdeğer   kuvvetler  yöntemiyle  yapılan  deprem  hesabı,  bir  bakıma  birinci  mod  etkisi  dikkate  alınarak  yapılan  bir  yaklaşık  hesaptır.   Bu   özellik   dikkate   alınarak,   yapının   ilk   modlarının   burulma   modu   olmamasına   dikkat  edilmektedir.  Yönetmeliklerimizde   b   burulma   düzensizliği   katsayısının   1.2<b<2.0   aralığında   olduğu   durumlarda,  0.05   minimum   dış   merkezliğinin   belli   oranda   artırılması   ön   görülmektedir.   Uygulamada,   yapının  dinamik   davranışı   incelenmeden,   sadece   rijitlik   merkezinin   kütle   merkezi   ile   konumu   ayarlanarak,  minimum  dış  merkezliğinin  sağlatılmasına  çalışılmaktadır.  Bu  bakış  açısıyla  yapılan  inceleme  sonuçları  birinci  yapı  için  Tablo:1’de  özetlenmiştir.  Tablo:2’den  görüldüğü  gibi,  dış  merkezliği  minimum  dış  merkezliğinden  daha  küçük,  kütle  merkezi  ile  rijitlik   merkezi   adeta   çakışan   ikinci   yapı   sisteminde   birinci   mod   burulma   modudur.   Yani   yapının  

Şekil.16 Burulma momenti etkisinde kesme gerilmelerinin dağılımları[2].

Bu dağılımın sonucu olarak, burulmada yapının dış elemanları büyük kesme kuvvetlerine maruz kalmaktadır. Burulmaya karşı yeterli önlemler alınmamışsa, tekrarlı deprem kuvvetleri altında dıştan içe doğru elemanlar işlevlerini yitir-mekte, yapıda ağır hasarlar veya göçme meydana gelmektedir.

Page 242: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası242

Deprem kuvvetleri altında yapıya etkiyen dinamik kuvvetler, her bir titreşim modunda etkiyen kuvvetlerin belli yöntemlerle yapılan toplamlarına eşittir. Bu toplamlarda ilk modlar etkili olmakta sonraki modların etkileri gittikçe azal-maktadır. Birinci mod etkili moddur. Eşdeğer kuvvetler yöntemiyle yapılan dep-rem hesabı, bir bakıma birinci mod etkisi dikkate alınarak yapılan bir yaklaşık hesaptır. Bu özellik dikkate alınarak, yapının ilk modlarının burulma modu ol-mamasına dikkat edilmektedir.

Yönetmeliklerimizde hb burulma düzensizliği katsayısının 1.2<hb<2.0 aralı-ğında olduğu durumlarda, 0.05 minimum dış merkezliğinin belli oranda artırıl-ması ön görülmektedir. Uygulamada, yapının dinamik davranışı incelenmeden, sadece rijitlik merkezinin kütle merkezi ile konumu ayarlanarak, minimum dış merkezliğinin sağlatılmasına çalışılmaktadır. Bu bakış açısıyla yapılan inceleme sonuçları birinci yapı için Tablo:1’de özetlenmiştir.

Tablo:2’den görüldüğü gibi, dış merkezliği minimum dış merkezliğinden daha küçük, kütle merkezi ile rijitlik merkezi adeta çakışan ikinci yapı sisteminde birinci mod burulma modudur. Yani yapının burulma rijitliği ötelenme rijitliğin-den küçüktür. Burulma rijitliğini artırmak için Y önünde güçlendirilmiş üçüncü sistemde dış merkezlikte bir iyileşme sağlanmamış, modlarda kısmi iyileşme sağlanarak birinci mod ötelenme, ikinci ve üçüncü mod burulmaya dönüşmüştür.

Dördüncü sistemde X yönünde alınan önlem daha yararlı olmuş, dış merkez-lerde küçülme sağlanmış, ikinci mod burulma diğerleri ötelenmek olarak ger-çekleşmiştir.

Beşinci sistemde dışmerkezlik ve burulma momentinin artmasına karşılık ilk iki mod ötelenme, üçüncü mod burulma olarak gerçeleşmiştir.

İkinci sitemde ilk iki mod burulma, üçüncü mod ötelenmedir. Bu durum ya-pının burulma rijitliğinin çok zayıf olduğunu göstermektedir. Yapının burulma rijitliğini artırmak için alınan önlemler sonucunda, yapının dış merkezliği ve burulma momentinin değeri artmasına karşın, davranışı düzelmiş, normal bir yapıda olması beklenen ilk iki modun ötelenme, üçüncü modun burulma olarak gerçekleşmesi sağlanmıştır.

2. SONUÇ VE ÖNERİLER: 1. Tablo:1 ve Tablo:2’den görüldüğü gibi, sadece dışmerkezliği ayarlamakla

burulma etkilerini önlemek mümkün değildir. Yapının burulma rijitliği düşey elemanların dağılımına bağlıdır. Bu dağılım yapının burulmasını önleyecek şe-kilde olmalıdır.

2. Yapıda merdiven, asansör kovası gibi rijit bölgeler veya birinci ve ikinci örneğin bodrum katında görüldüğü gibi, düşey elemanların dağılımında bir den-gesizlik mevcut ise, yapıyı burulma etkisinden korumak için dış akslarda burul-mayı engelleyecek elemanların bulundurulması şarttır.

3. Projelerin düşünme kapasitelerinden yoksun bilgisayarların ürünü olmama-sı için mühendislerin, deprem etkisinde yapının göstereceği davranışı bilmeleri

Page 243: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 243

gerekmektedir. Bunun için sadece dayanım ve performans hesaplarının sonuçla-rına bakmak yeterli değildir. Bunlarla birlikte, yapının titreşim modlarının ince-lenmeleri de gerekmektedir.

KAYNAKLAR:1. Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik, 2007.

2. Mustafa İnan, Cisimlerin Mukavemeti, Doyuran Matbaası, 1967, İstanbul.

Page 244: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası244

Hamide TEKELİ, K. Tuğçe ERKAN, Hakan DİLMAÇ, Fuat DEMİR

MEVCUT YAPI STOKUNUN DEPREM PERFORMANSININ BELİRLENMESİ ÜZERİNE GENEL BİR DEĞERLENDİRME

ÖzetYaşanan depremler sonucunda ortaya çıkan maddi ve manevi kayıplar düşü-

nüldüğünde, mevcut binaların deprem güvenliğinin bir an önce belirlenmesi ve yetersiz olanların güçlendirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Ancak ince-lenmesi gereken binaların miktar olarak fazlalığı düşünülürse, hem zaman hem de maliyet açısından kolay bir işlem olmadığı anlaşılır. Bu nedenle incelenecek olan bina sayısını azaltabilecek bir önerinin ortaya konulması oldukça faydalı olacaktır. Bunun için öncelikle bina performansına etki eden parametrelerin çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Mevcut binaların değerlendirilmesi aşamasında performansa etki eden parametrelerde dikkate alınarak sınıflandırma açısından yapılacak bir öneri, incelenecek bina sayılarını azaltma açısından son derece fay-dalı olacaktır. Bu çalışma kapsamında, 1998 yılı öncesinde inşaa edilen bazı betonarme binalarda deprem güvenliği açısından yapılabilecek bir sınıflandırma önerisi getirilmesi amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Betonarme bina, Deprem güvenliği, Performans değer-lendirmesi

1. GirişSon yıllarda yurdumuzda meydana gelen 1992 Erzincan, 1995 Dinar, 1998

Adana-Ceyhan, 1999 Kocaeli, 1999 Düzce, 2003 Bingöl ve son olarak da 2011 Van depremleri, ülke genelinde mevcut binaların büyük bir kısmının deprem gü-venliğinin önemli ölçüde yetersiz olduğunu ortaya çıkartmıştır. Yaşanan maddi ve manevi kayıplar neticesinde mevcut bina stokunun değerlendirilmesi ve yeter-siz olanların güçlendirilmesi gerekliliği oluşmuştur. Bunun sonucu olarak Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik 1998 (ABYYHY’98) üze-rinde bazı değişiklikler yapılarak, 2007 yılında Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik (DBYBHY’07) ortaya konmuştur. Deprem bölge-lerinde bulunan mevcut ve güçlendirilecek tüm binaların ve bina türü yapıların davranışlarının değerlendirilmesinde kullanılacak hesap yöntemleri ve güçlen-dirme kararlarında esas alınacak ilkeler DBYBHY’07 in, “Mevcut Binaların De-ğerlendirilmesi ve Güçlendirilmesi’’ başlıklı 7. Bölümünde tanımlanmıştır.

Mevcut betonarme binaların deprem güvenliğinin DBYBHY’07 esasları çer-çevesinde incelenmesinin, özellikle büyük şehirlerdeki bina miktarının fazlalığı dikkate alındığında oldukça zaman alacağı açıktır. Bunun yanı sıra mevcut bina-ların büyük bir çoğunluğunun yapım yılı itibariyle ekonomik ömrünü tamamla-dığı söylenebilir. Özellikle beton kalitesi, yapım yılı, donatı dayanımı ve taşıyıcı sistem seçimindeki hatalı durumlarda dikkate alındığında bu olumsuzlukların

Page 245: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 245

daha da artacağı açıktır. Bu tür özellikler de dikkate alınarak, mevcut binaların deprem performansının değerlendirilmesi aşamasında sınıflandırma açısından yapılacak bir önerinin ortaya konulması, incelenmesi gereken bina sayısını azalt-ması açısından son derece faydalı olacaktır.

Bu çalışmada, betonarme binaların DBYBHY’07 esasları çerçevesinde dep-rem güvenliğinin incelenmesinde, ele alınacak bina sayısını azaltmak bakımın-dan bir öneri getirilmesi amaçlanmaktadır. Bu öneri, 1998 yılı öncesinde inşaa edilen betonarme binalardaki malzeme kalitesi ve sargılama durumu dikkate alınarak binaların deprem güvenliği incelemesi ile ilgili bir yorum getirilmesini içermektedir.

2. 1975 ve 1998 Deprem Yönetmeliklerinin Deprem Taban Kesme Kuvveti Açısından Kıyaslanması

Binaya etkiyen deprem taban kesme kuvveti, genel olarak bina ağırlığının bel-li bir deprem katsayısı ile çarpılması ile elde edilir. Türkiye’deki deprem yönet-meliklerinin esası bu şekilde oluşturulmuştur.

1975 Deprem Yönetmeliği 1975 Deprem Yönetmeliğine göre deprem taban kesme kuvveti (F), Denklem

(1)’de verildiği gibi hesap edilir.

kalitesi ve sargılama durumu dikkate alınarak binaların deprem güvenliği incelemesi ile ilgili bir yorum getirilmesini içermektedir. 2. 1975 ve 1998 Deprem Yönetmeliklerinin Deprem Taban Kesme Kuvveti Açısından Kıyaslanması Binaya etkiyen deprem taban kesme kuvveti, genel olarak bina ağırlığının belli bir deprem katsayısı ile çarpılması ile elde edilir. Türkiye'deki deprem yönetmeliklerinin esası bu şekilde oluşturulmuştur. 1975 Deprem Yönetmeliği 1975 Deprem Yönetmeliğine göre deprem taban kesme kuvveti (F), Denklem (1)'de verildiği gibi hesap edilir.

F=C W (1) Burada W bina ağırlığını, C ise deprem katsayısını göstermektedir. Deprem katsayısı C, Denklem (2)'de verildiği gibi hesaplanabilir. Denklemdeki C0 deprem bölge katsayısını, K yapı tipi katsayısını, S spektrum katsayısını ve I yapı önem katsayısını göstermektedir. Spektrum katsayısı (S), zemin hakim periyodu (T0) ve yapının doğal titreşim periyodu (T)'ye bağlı olarak Denklem (3) ile hesap edilebilir.

C= C0 K S I (2) S=1/(0.8+T-T0 )� 1.0 (3)

Yönetmelikte yapının doğal titreşim periyodu için Denklem (4)'teki ifadeler verilmiştir.

DH09.0T = T=0.07-0.1 N (4) 1998 Deprem Yönetmeliği 1998 Deprem Yönetmeliğine göre deprem taban kesme kuvveti (Vt), Denklem (5)'te verildiği gibi hesap edilir.

Vt = A0 I S(T) W/Ra (T) (5) Burada A0 etkin yer ivme katsayısını, I bina önem katsayısını, W bina ağırlığını, S(T) spektrum katsayısını ve Ra deprem yükü azaltma katsayısını göstermektedir. Yönetmeliklerin Kıyaslanması 1975 ve 1998 Deprem Yönetmeliklerinde verilen bina ağırlığı ve deprem taban kesme kuvveti arasındaki ilişkinin kıyaslanabilmesi açısından zemin ve genel özellikleri aynı olan bir bina dikkate alınarak hesaplamalar yapılmıştır. 1975 Deprem Yönetmeliğine göre 1. deprem bölgesi için deprem bölge katsayısı Co=0.1, yapı tipi katsayısı K=1, yapı önem katsayısı I=1, yapının doğal titreşim periyodu T=0.1 N, zemin hakim periyodu T0 =0.8 ve spektrum katsayısı S=1 alındığında taban kesme kuvveti F=0.1 W olarak elde edilir.

Burada W bina ağırlığını, C ise deprem katsayısını göstermektedir. Deprem katsayısı C, Denklem (2)’de verildiği gibi hesaplanabilir. Denklemdeki C0 dep-rem bölge katsayısını, K yapı tipi katsayısını, S spektrum katsayısını ve I yapı önem katsayısını göstermektedir. Spektrum katsayısı (S), zemin hakim periyodu (T0) ve yapının doğal titreşim periyodu (T)’ye bağlı olarak Denklem (3) ile hesap edilebilir.

kalitesi ve sargılama durumu dikkate alınarak binaların deprem güvenliği incelemesi ile ilgili bir yorum getirilmesini içermektedir. 2. 1975 ve 1998 Deprem Yönetmeliklerinin Deprem Taban Kesme Kuvveti Açısından Kıyaslanması Binaya etkiyen deprem taban kesme kuvveti, genel olarak bina ağırlığının belli bir deprem katsayısı ile çarpılması ile elde edilir. Türkiye'deki deprem yönetmeliklerinin esası bu şekilde oluşturulmuştur. 1975 Deprem Yönetmeliği 1975 Deprem Yönetmeliğine göre deprem taban kesme kuvveti (F), Denklem (1)'de verildiği gibi hesap edilir.

F=C W (1) Burada W bina ağırlığını, C ise deprem katsayısını göstermektedir. Deprem katsayısı C, Denklem (2)'de verildiği gibi hesaplanabilir. Denklemdeki C0 deprem bölge katsayısını, K yapı tipi katsayısını, S spektrum katsayısını ve I yapı önem katsayısını göstermektedir. Spektrum katsayısı (S), zemin hakim periyodu (T0) ve yapının doğal titreşim periyodu (T)'ye bağlı olarak Denklem (3) ile hesap edilebilir.

C= C0 K S I (2) S=1/(0.8+T-T0 )� 1.0 (3)

Yönetmelikte yapının doğal titreşim periyodu için Denklem (4)'teki ifadeler verilmiştir.

DH09.0T = T=0.07-0.1 N (4) 1998 Deprem Yönetmeliği 1998 Deprem Yönetmeliğine göre deprem taban kesme kuvveti (Vt), Denklem (5)'te verildiği gibi hesap edilir.

Vt = A0 I S(T) W/Ra (T) (5) Burada A0 etkin yer ivme katsayısını, I bina önem katsayısını, W bina ağırlığını, S(T) spektrum katsayısını ve Ra deprem yükü azaltma katsayısını göstermektedir. Yönetmeliklerin Kıyaslanması 1975 ve 1998 Deprem Yönetmeliklerinde verilen bina ağırlığı ve deprem taban kesme kuvveti arasındaki ilişkinin kıyaslanabilmesi açısından zemin ve genel özellikleri aynı olan bir bina dikkate alınarak hesaplamalar yapılmıştır. 1975 Deprem Yönetmeliğine göre 1. deprem bölgesi için deprem bölge katsayısı Co=0.1, yapı tipi katsayısı K=1, yapı önem katsayısı I=1, yapının doğal titreşim periyodu T=0.1 N, zemin hakim periyodu T0 =0.8 ve spektrum katsayısı S=1 alındığında taban kesme kuvveti F=0.1 W olarak elde edilir.

Yönetmelikte yapının doğal titreşim periyodu için Denklem (4)’teki ifadeler verilmiştir.

kalitesi ve sargılama durumu dikkate alınarak binaların deprem güvenliği incelemesi ile ilgili bir yorum getirilmesini içermektedir. 2. 1975 ve 1998 Deprem Yönetmeliklerinin Deprem Taban Kesme Kuvveti Açısından Kıyaslanması Binaya etkiyen deprem taban kesme kuvveti, genel olarak bina ağırlığının belli bir deprem katsayısı ile çarpılması ile elde edilir. Türkiye'deki deprem yönetmeliklerinin esası bu şekilde oluşturulmuştur. 1975 Deprem Yönetmeliği 1975 Deprem Yönetmeliğine göre deprem taban kesme kuvveti (F), Denklem (1)'de verildiği gibi hesap edilir.

F=C W (1) Burada W bina ağırlığını, C ise deprem katsayısını göstermektedir. Deprem katsayısı C, Denklem (2)'de verildiği gibi hesaplanabilir. Denklemdeki C0 deprem bölge katsayısını, K yapı tipi katsayısını, S spektrum katsayısını ve I yapı önem katsayısını göstermektedir. Spektrum katsayısı (S), zemin hakim periyodu (T0) ve yapının doğal titreşim periyodu (T)'ye bağlı olarak Denklem (3) ile hesap edilebilir.

C= C0 K S I (2) S=1/(0.8+T-T0 )� 1.0 (3)

Yönetmelikte yapının doğal titreşim periyodu için Denklem (4)'teki ifadeler verilmiştir.

DH09.0T = T=0.07-0.1 N (4) 1998 Deprem Yönetmeliği 1998 Deprem Yönetmeliğine göre deprem taban kesme kuvveti (Vt), Denklem (5)'te verildiği gibi hesap edilir.

Vt = A0 I S(T) W/Ra (T) (5) Burada A0 etkin yer ivme katsayısını, I bina önem katsayısını, W bina ağırlığını, S(T) spektrum katsayısını ve Ra deprem yükü azaltma katsayısını göstermektedir. Yönetmeliklerin Kıyaslanması 1975 ve 1998 Deprem Yönetmeliklerinde verilen bina ağırlığı ve deprem taban kesme kuvveti arasındaki ilişkinin kıyaslanabilmesi açısından zemin ve genel özellikleri aynı olan bir bina dikkate alınarak hesaplamalar yapılmıştır. 1975 Deprem Yönetmeliğine göre 1. deprem bölgesi için deprem bölge katsayısı Co=0.1, yapı tipi katsayısı K=1, yapı önem katsayısı I=1, yapının doğal titreşim periyodu T=0.1 N, zemin hakim periyodu T0 =0.8 ve spektrum katsayısı S=1 alındığında taban kesme kuvveti F=0.1 W olarak elde edilir.

1998 Deprem Yönetmeliği 1998 Deprem Yönetmeliğine göre deprem taban kesme kuvveti (Vt), Denklem (5)’te verildiği gibi hesap edilir.

kalitesi ve sargılama durumu dikkate alınarak binaların deprem güvenliği incelemesi ile ilgili bir yorum getirilmesini içermektedir. 2. 1975 ve 1998 Deprem Yönetmeliklerinin Deprem Taban Kesme Kuvveti Açısından Kıyaslanması Binaya etkiyen deprem taban kesme kuvveti, genel olarak bina ağırlığının belli bir deprem katsayısı ile çarpılması ile elde edilir. Türkiye'deki deprem yönetmeliklerinin esası bu şekilde oluşturulmuştur. 1975 Deprem Yönetmeliği 1975 Deprem Yönetmeliğine göre deprem taban kesme kuvveti (F), Denklem (1)'de verildiği gibi hesap edilir.

F=C W (1) Burada W bina ağırlığını, C ise deprem katsayısını göstermektedir. Deprem katsayısı C, Denklem (2)'de verildiği gibi hesaplanabilir. Denklemdeki C0 deprem bölge katsayısını, K yapı tipi katsayısını, S spektrum katsayısını ve I yapı önem katsayısını göstermektedir. Spektrum katsayısı (S), zemin hakim periyodu (T0) ve yapının doğal titreşim periyodu (T)'ye bağlı olarak Denklem (3) ile hesap edilebilir.

C= C0 K S I (2) S=1/(0.8+T-T0 )� 1.0 (3)

Yönetmelikte yapının doğal titreşim periyodu için Denklem (4)'teki ifadeler verilmiştir.

DH09.0T = T=0.07-0.1 N (4) 1998 Deprem Yönetmeliği 1998 Deprem Yönetmeliğine göre deprem taban kesme kuvveti (Vt), Denklem (5)'te verildiği gibi hesap edilir.

Vt = A0 I S(T) W/Ra (T) (5) Burada A0 etkin yer ivme katsayısını, I bina önem katsayısını, W bina ağırlığını, S(T) spektrum katsayısını ve Ra deprem yükü azaltma katsayısını göstermektedir. Yönetmeliklerin Kıyaslanması 1975 ve 1998 Deprem Yönetmeliklerinde verilen bina ağırlığı ve deprem taban kesme kuvveti arasındaki ilişkinin kıyaslanabilmesi açısından zemin ve genel özellikleri aynı olan bir bina dikkate alınarak hesaplamalar yapılmıştır. 1975 Deprem Yönetmeliğine göre 1. deprem bölgesi için deprem bölge katsayısı Co=0.1, yapı tipi katsayısı K=1, yapı önem katsayısı I=1, yapının doğal titreşim periyodu T=0.1 N, zemin hakim periyodu T0 =0.8 ve spektrum katsayısı S=1 alındığında taban kesme kuvveti F=0.1 W olarak elde edilir.

Page 246: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası246

Burada A0 etkin yer ivme katsayısını, I bina önem katsayısını, W bina ağırlığını, S(T) spektrum katsayısını ve Ra deprem yükü azaltma katsayısını göstermektedir.

Yönetmeliklerin Kıyaslanması1975 ve 1998 Deprem Yönetmeliklerinde verilen bina ağırlığı ve deprem taban

kesme kuvveti arasındaki ilişkinin kıyaslanabilmesi açısından zemin ve genel özellikleri aynı olan bir bina dikkate alınarak hesaplamalar yapılmıştır.

1975 Deprem Yönetmeliğine göre 1. deprem bölgesi için deprem bölge kat-sayısı Co=0.1, yapı tipi katsayısı K=1, yapı önem katsayısı I=1, yapının doğal titreşim periyodu T=0.1 N, zemin hakim periyodu T0 =0.8 ve spektrum katsayısı S=1 alındığında taban kesme kuvveti F=0.1 W olarak elde edilir.

Aynı zemin ve bina özellikleri dikkate alınarak 1998 Deprem Yönetmeliğine göre taban kesme kuvveti, 1. derece deprem bölgesi için etkin yer ivme katsayısı Ao=0.4, bina önem katsayısı I=1, Z4 yerel zemin sınıfına bağlı spektrum katsa-yısı S(T)=2.5 ve deprem yükü azaltma katsayısı Ra(T1)=8 alındığında Vt =0.125 W olarak bulunur.

1. derece deprem bölgesinde yer alan zemin cinsinin çok iyi olmadığı durum-daki konut türü binaların taban kesme kuvvetleri karşılaştırıldığında her iki dep-rem yönetmeliği için de yaklaşık aynı mertebelerde olduğu söylenebilir.

3. Mevcut Binaların Deprem Güvenliğinin DeğerlendirilmesiDBYBHY’07, mevcut binaların deprem güvenliğinin incelemesini yönetmeli-

ğin 7. bölümünde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılmasını zorunlu kılmakta-dır. Bu çalışmada, ABYYHY’98 hükümleri uygulanarak tasarımı yapılan bazı binaların deprem güvenliği DBYBHY’07 esasları çerçevesinde belirtilen Doğru-sal Elastik Değerlendirme Yöntemi ile incelenmiştir.

Mevcut binaların DBYBHY’07 esasları çerçevesinde incelenebilmesi için iki farklı program hazırlanmıştır. Bu programlardan, Doğrusal ELastik Analiz Programı (DELAP), yapının performansını, Yönetmelik hükümlerine göre kont-rol ederek belirlemektedir. Betonarme elemanlardaki sargı etkisi ve kesit kapa-siteleri ise Betonarme Elemanlarda SArgı ve Modellenmesi (BESAM) programı kullanılarak yapılmıştır. Statik hesaplamalarda SAP 2000 programı kullanılmış-tır. Çalışma kapsamında hazırlanan programlarda ve yapılan çözümlemelerde dikkate alınan DBYBHY’07 ilgili hükümleri aşağıda verilmiştir.

3.1. Betonarme Elemanlarda Sargının ModellenmesiBetonarme elemanlarda beton dayanımı, donatı düzeni ve sargı etkisini dik-

kate almak için DBYBHY’07 nin 7. Bölümünde verilen esaslar göz önüne alına-rak Fortran dilinde bir bilgisayar programı hazırlanmıştır. BESAM programında kullanılan bağıntılar ve yapılan kabuller kısaca aşağıda verilmiştir. Programda, sargılı beton modeli için Mander gerilme-şekil değiştirme ilişkisi kullanılmıştır. Beton sargı modeli kullanarak, kiriş kesitine ait moment eğrilik ilişkisi ve kolon kesitine ait normal kuvvet eğilme momenti kapasite ilişkisi elde edilmiştir.

Page 247: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 247

BESAM programında sargılı ve sargısız beton için gerilme-şekildeğiştirme ilişkisi elde edilebilmektedir. Sargılı betonun basınç gerilmesi fc, basınç birim şekildeğiştirmesi εc’nin fonksiyonu olarak aşağıdaki bağıntı ile hesaplanmakta-dır:

Aynı zemin ve bina özellikleri dikkate alınarak 1998 Deprem Yönetmeliğine göre taban kesme kuvveti, 1. derece deprem bölgesi için etkin yer ivme katsayısı Ao=0.4, bina önem katsayısı I=1, Z4 yerel zemin sınıfına bağlı spektrum katsayısı S(T)=2.5 ve deprem yükü azaltma katsayısı Ra(T1)=8 alındığında Vt =0.125 W olarak bulunur. 1. derece deprem bölgesinde yer alan zemin cinsinin çok iyi olmadığı durumdaki konut türü binaların taban kesme kuvvetleri karşılaştırıldığında her iki deprem yönetmeliği için de yaklaşık aynı mertebelerde olduğu söylenebilir. 3. Mevcut Binaların Deprem Güvenli�inin De�erlendirilmesi DBYBHY'07, mevcut binaların deprem güvenliğinin incelemesini yönetmeliğin 7. bölümünde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu çalışmada, ABYYHY’98 hükümleri uygulanarak tasarımı yapılan bazı binaların deprem güvenliği DBYBHY’07 esasları çerçevesinde belirtilen Doğrusal Elastik Değerlendirme Yöntemi ile incelenmiştir. Mevcut binaların DBYBHY’07 esasları çerçevesinde incelenebilmesi için iki farklı program hazırlanmıştır. Bu programlardan, Doğrusal ELastik Analiz Programı (DELAP), yapının performansını, Yönetmelik hükümlerine göre kontrol ederek belirlemektedir. Betonarme elemanlardaki sargı etkisi ve kesit kapasiteleri ise Betonarme Elemanlarda SArgı ve Modellenmesi (BESAM) programı kullanılarak yapılmıştır. Statik hesaplamalarda SAP 2000 programı kullanılmıştır. Çalışma kapsamında hazırlanan programlarda ve yapılan çözümlemelerde dikkate alınan DBYBHY’07 ilgili hükümleri aşağıda verilmiştir. 3.1. Betonarme Elemanlarda Sargının Modellenmesi Betonarme elemanlarda beton dayanımı, donatı düzeni ve sargı etkisini dikkate almak için DBYBHY'07 nin 7. Bölümünde verilen esaslar göz önüne alınarak Fortran dilinde bir bilgisayar programı hazırlanmıştır. BESAM programında kullanılan bağıntılar ve yapılan kabuller kısaca aşağıda verilmiştir. Programda, sargılı beton modeli için Mander gerilme-şekil değiştirme ilişkisi kullanılmıştır. Beton sargı modeli kullanarak, kiriş kesitine ait moment eğrilik ilişkisi ve kolon kesitine ait normal kuvvet eğilme momenti kapasite ilişkisi elde edilmiştir. BESAM programında sargılı ve sargısız beton için gerilme-şekildeğiştirme ilişkisi elde edilebilmektedir. Sargılı betonun basınç gerilmesi fc, basınç birim şekildeğiştirmesi εc

’nin fonksiyonu olarak aşağıdaki bağıntı ile hesaplanmaktadır:

ccc r

= 1f x rfr x− +

(1)

Burada normalize edilmiş beton birim şekildeğiştirmesi x ile r değişkenine ilişkin bağıntılar aşağıda verilmiştir.

ccc co c co

cc = ; = [1 5( 1)] ; 0 002 .x ε

ε ε + λ − ε ≅ε

(2)

c ccc co sec

c sec cc = ; 5000 [ ] ; =

E fr E f MPa EE E

≅− ε

(3)

Burada normalize edilmiş beton birim şekildeğiştirmesi x ile r değişkenine ilişkin bağıntılar aşağıda verilmiştir.

Aynı zemin ve bina özellikleri dikkate alınarak 1998 Deprem Yönetmeliğine göre taban kesme kuvveti, 1. derece deprem bölgesi için etkin yer ivme katsayısı Ao=0.4, bina önem katsayısı I=1, Z4 yerel zemin sınıfına bağlı spektrum katsayısı S(T)=2.5 ve deprem yükü azaltma katsayısı Ra(T1)=8 alındığında Vt =0.125 W olarak bulunur. 1. derece deprem bölgesinde yer alan zemin cinsinin çok iyi olmadığı durumdaki konut türü binaların taban kesme kuvvetleri karşılaştırıldığında her iki deprem yönetmeliği için de yaklaşık aynı mertebelerde olduğu söylenebilir. 3. Mevcut Binaların Deprem Güvenli�inin De�erlendirilmesi DBYBHY'07, mevcut binaların deprem güvenliğinin incelemesini yönetmeliğin 7. bölümünde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu çalışmada, ABYYHY’98 hükümleri uygulanarak tasarımı yapılan bazı binaların deprem güvenliği DBYBHY’07 esasları çerçevesinde belirtilen Doğrusal Elastik Değerlendirme Yöntemi ile incelenmiştir. Mevcut binaların DBYBHY’07 esasları çerçevesinde incelenebilmesi için iki farklı program hazırlanmıştır. Bu programlardan, Doğrusal ELastik Analiz Programı (DELAP), yapının performansını, Yönetmelik hükümlerine göre kontrol ederek belirlemektedir. Betonarme elemanlardaki sargı etkisi ve kesit kapasiteleri ise Betonarme Elemanlarda SArgı ve Modellenmesi (BESAM) programı kullanılarak yapılmıştır. Statik hesaplamalarda SAP 2000 programı kullanılmıştır. Çalışma kapsamında hazırlanan programlarda ve yapılan çözümlemelerde dikkate alınan DBYBHY’07 ilgili hükümleri aşağıda verilmiştir. 3.1. Betonarme Elemanlarda Sargının Modellenmesi Betonarme elemanlarda beton dayanımı, donatı düzeni ve sargı etkisini dikkate almak için DBYBHY'07 nin 7. Bölümünde verilen esaslar göz önüne alınarak Fortran dilinde bir bilgisayar programı hazırlanmıştır. BESAM programında kullanılan bağıntılar ve yapılan kabuller kısaca aşağıda verilmiştir. Programda, sargılı beton modeli için Mander gerilme-şekil değiştirme ilişkisi kullanılmıştır. Beton sargı modeli kullanarak, kiriş kesitine ait moment eğrilik ilişkisi ve kolon kesitine ait normal kuvvet eğilme momenti kapasite ilişkisi elde edilmiştir. BESAM programında sargılı ve sargısız beton için gerilme-şekildeğiştirme ilişkisi elde edilebilmektedir. Sargılı betonun basınç gerilmesi fc, basınç birim şekildeğiştirmesi εc

’nin fonksiyonu olarak aşağıdaki bağıntı ile hesaplanmaktadır:

ccc r

= 1f x rfr x− +

(1)

Burada normalize edilmiş beton birim şekildeğiştirmesi x ile r değişkenine ilişkin bağıntılar aşağıda verilmiştir.

ccc co c co

cc = ; = [1 5( 1)] ; 0 002 .x ε

ε ε + λ − ε ≅ε

(2)

c ccc co sec

c sec cc = ; 5000 [ ] ; = E fr E f MPa EE E

≅− ε

(3)

Sargılı betondaki maksimum basınç birim şekildeğiştirmesi εcu ise aşağıda

verildiği şekilde BESAM programında kullanılmıştır.Sargılı betondaki maksimum basınç birim şekildeğiştirmesi εcu ise aşağıda verildiği şekilde BESAM programında kullanılmıştır.

s yw sucu

cc

1 4 = 0 004

..

ff

ρ εε + (4)

Sargısız beton için maksimum basınç birim şekildeğiştirmesi εcu =0.004 olarak dikkate alınmış, ayrıca bir tanımlama yapılmamıştır. ρs toplam enine donatının hacimsel oranını (dikdörtgen kesitlerde ρs = ρx + ρy), εsu enine donatı çeliğinde maksimum gerilme altındaki birim şekildeğiştirmesini göstermek üzere sargılı beton dayanımı fcc ile sargısız beton dayanımı fco arasındaki ilişki Denklem (5)’teki gibi elde edilebilir.

e ecc c co c

co co = ; = 2.254 1+7.94 2 1 254.f ff f

f fλ λ − − (5)

fe etkili sargılama basıncı, olmak üzere ve dikdörtgen kesitlerde birbirine dik iki doğrultu için aşağıda verilen değerlerin ortalaması şeklinde kullanılarak ex e x yw ey e y yw = ; = f k f f k fρ ρ (6) göz önüne alınmıştır. Bu bağıntılarda fyw enine donatının akma dayanımını, ρx ve ρy ilgili doğrultulardaki enine donatıların hacimsel oranlarını, ke ise aşağıda tanımlanan sargılama etkinlik katsayısı’nı göstermektedir.

12

sie

o o o o o o= 1 1 1 1

6 2 2Aa s sk

b h b h b h

−⎛ ⎞⎛ ⎞⎛ ⎞⎛ ⎞∑− − − −⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟

⎝ ⎠⎝ ⎠⎝ ⎠⎝ ⎠ (7)

Bu denklemde verilen ai kesit çevresindeki düşey donatıların eksenleri arasındaki uzaklığı, bo ve ho göbek betonunu sargılayan etriyelerin eksenleri arasında kalan kesit boyutlarını, s düşey doğrultuda etriyelerin eksenleri arasındaki aralığı, As ise boyuna donatı alanını göstermektedir. 3.2. Donatı Çeli�i Modeli BESAM programında, performans değerlendirmesinde kullanılmak üzere, donatı çeliği için gerilme-şekildeğiştirme bağıntıları aşağıda verildiği şekilde göz önüne alınmıştır:

s s s s sy

s sy sy s sh

2su s

s su su sy 2su sh

= ( )

= ( )

( )= ( ) ( )

f E

f f

f f f f

ε ε ≤ ε

ε < ε ≤ ε

ε − ε− −

ε − εsh s su( )ε < ε ≤ ε

(8)

Ayrıca donatı çeliğinin elastisite modülü Es = 2105 MPa, S220 ve S420 kalitesindeki donatı çeliklerine ait diğer bilgiler Tablo 1’de verildiği şekilde dikkate alınmıştır.

Sargısız beton için maksimum basınç birim şekildeğiştirmesi εcu =0.004 ola-rak dikkate alınmış, ayrıca bir tanımlama yapılmamıştır.

ρs toplam enine donatının hacimsel oranını (dikdörtgen kesitlerde ρs = ρx + ρy), εsu enine donatı çeliğinde maksimum gerilme altındaki birim şekildeğiştirmesini göstermek üzere sargılı beton dayanımı fcc ile sargısız beton dayanımı fco arasın-daki ilişki Denklem (5)’teki gibi elde edilebilir.

Sargılı betondaki maksimum basınç birim şekildeğiştirmesi εcu ise aşağıda verildiği şekilde BESAM programında kullanılmıştır.

s yw sucu

cc

1 4 = 0 004

..

ff

ρ εε + (4)

Sargısız beton için maksimum basınç birim şekildeğiştirmesi εcu =0.004 olarak dikkate alınmış, ayrıca bir tanımlama yapılmamıştır. ρs toplam enine donatının hacimsel oranını (dikdörtgen kesitlerde ρs = ρx + ρy), εsu enine donatı çeliğinde maksimum gerilme altındaki birim şekildeğiştirmesini göstermek üzere sargılı beton dayanımı fcc ile sargısız beton dayanımı fco arasındaki ilişki Denklem (5)’teki gibi elde edilebilir.

e ecc c co c

co co = ; = 2.254 1+7.94 2 1 254.f ff f

f fλ λ − − (5)

fe etkili sargılama basıncı, olmak üzere ve dikdörtgen kesitlerde birbirine dik iki doğrultu için aşağıda verilen değerlerin ortalaması şeklinde kullanılarak ex e x yw ey e y yw = ; = f k f f k fρ ρ (6) göz önüne alınmıştır. Bu bağıntılarda fyw enine donatının akma dayanımını, ρx ve ρy ilgili doğrultulardaki enine donatıların hacimsel oranlarını, ke ise aşağıda tanımlanan sargılama etkinlik katsayısı’nı göstermektedir.

12

sie

o o o o o o= 1 1 1 1

6 2 2Aa s sk

b h b h b h

−⎛ ⎞⎛ ⎞⎛ ⎞⎛ ⎞∑− − − −⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟

⎝ ⎠⎝ ⎠⎝ ⎠⎝ ⎠ (7)

Bu denklemde verilen ai kesit çevresindeki düşey donatıların eksenleri arasındaki uzaklığı, bo ve ho göbek betonunu sargılayan etriyelerin eksenleri arasında kalan kesit boyutlarını, s düşey doğrultuda etriyelerin eksenleri arasındaki aralığı, As ise boyuna donatı alanını göstermektedir. 3.2. Donatı Çeli�i Modeli BESAM programında, performans değerlendirmesinde kullanılmak üzere, donatı çeliği için gerilme-şekildeğiştirme bağıntıları aşağıda verildiği şekilde göz önüne alınmıştır:

s s s s sy

s sy sy s sh

2su s

s su su sy 2su sh

= ( )

= ( )

( )= ( ) ( )

f E

f f

f f f f

ε ε ≤ ε

ε < ε ≤ ε

ε − ε− −

ε − εsh s su( )ε < ε ≤ ε

(8)

Ayrıca donatı çeliğinin elastisite modülü Es = 2105 MPa, S220 ve S420 kalitesindeki donatı çeliklerine ait diğer bilgiler Tablo 1’de verildiği şekilde dikkate alınmıştır.

fe etkili sargılama basıncı, olmak üzere ve dikdörtgen kesitlerde birbirine dik iki doğrultu için aşağıda verilen değerlerin ortalaması şeklinde kullanılarak

Sargılı betondaki maksimum basınç birim şekildeğiştirmesi εcu ise aşağıda verildiği şekilde BESAM programında kullanılmıştır.

s yw sucu

cc

1 4 = 0 004

..

ff

ρ εε + (4)

Sargısız beton için maksimum basınç birim şekildeğiştirmesi εcu =0.004 olarak dikkate alınmış, ayrıca bir tanımlama yapılmamıştır. ρs toplam enine donatının hacimsel oranını (dikdörtgen kesitlerde ρs = ρx + ρy), εsu enine donatı çeliğinde maksimum gerilme altındaki birim şekildeğiştirmesini göstermek üzere sargılı beton dayanımı fcc ile sargısız beton dayanımı fco arasındaki ilişki Denklem (5)’teki gibi elde edilebilir.

e ecc c co c

co co = ; = 2.254 1+7.94 2 1 254.f ff f

f fλ λ − − (5)

fe etkili sargılama basıncı, olmak üzere ve dikdörtgen kesitlerde birbirine dik iki doğrultu için aşağıda verilen değerlerin ortalaması şeklinde kullanılarak ex e x yw ey e y yw = ; = f k f f k fρ ρ (6) göz önüne alınmıştır. Bu bağıntılarda fyw enine donatının akma dayanımını, ρx ve ρy ilgili doğrultulardaki enine donatıların hacimsel oranlarını, ke ise aşağıda tanımlanan sargılama etkinlik katsayısı’nı göstermektedir.

12

sie

o o o o o o= 1 1 1 1

6 2 2Aa s sk

b h b h b h

−⎛ ⎞⎛ ⎞⎛ ⎞⎛ ⎞∑− − − −⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟

⎝ ⎠⎝ ⎠⎝ ⎠⎝ ⎠ (7)

Bu denklemde verilen ai kesit çevresindeki düşey donatıların eksenleri arasındaki uzaklığı, bo ve ho göbek betonunu sargılayan etriyelerin eksenleri arasında kalan kesit boyutlarını, s düşey doğrultuda etriyelerin eksenleri arasındaki aralığı, As ise boyuna donatı alanını göstermektedir. 3.2. Donatı Çeli�i Modeli BESAM programında, performans değerlendirmesinde kullanılmak üzere, donatı çeliği için gerilme-şekildeğiştirme bağıntıları aşağıda verildiği şekilde göz önüne alınmıştır:

s s s s sy

s sy sy s sh

2su s

s su su sy 2su sh

= ( )

= ( )

( )= ( ) ( )

f E

f f

f f f f

ε ε ≤ ε

ε < ε ≤ ε

ε − ε− −

ε − εsh s su( )ε < ε ≤ ε

(8)

Ayrıca donatı çeliğinin elastisite modülü Es = 2105 MPa, S220 ve S420 kalitesindeki donatı çeliklerine ait diğer bilgiler Tablo 1’de verildiği şekilde dikkate alınmıştır.

göz önüne alınmıştır. Bu bağıntılarda fyw enine donatının akma dayanımını, ρx ve ρy ilgili doğrultulardaki enine donatıların hacimsel oranlarını, ke ise aşağıda tanımlanan sargılama etkinlik katsayısı’nı göstermektedir.

Sargılı betondaki maksimum basınç birim şekildeğiştirmesi εcu ise aşağıda verildiği şekilde BESAM programında kullanılmıştır.

s yw sucu

cc

1 4 = 0 004

..

ff

ρ εε + (4)

Sargısız beton için maksimum basınç birim şekildeğiştirmesi εcu =0.004 olarak dikkate alınmış, ayrıca bir tanımlama yapılmamıştır. ρs toplam enine donatının hacimsel oranını (dikdörtgen kesitlerde ρs = ρx + ρy), εsu enine donatı çeliğinde maksimum gerilme altındaki birim şekildeğiştirmesini göstermek üzere sargılı beton dayanımı fcc ile sargısız beton dayanımı fco arasındaki ilişki Denklem (5)’teki gibi elde edilebilir.

e ecc c co c

co co = ; = 2.254 1+7.94 2 1 254.f ff f

f fλ λ − − (5)

fe etkili sargılama basıncı, olmak üzere ve dikdörtgen kesitlerde birbirine dik iki doğrultu için aşağıda verilen değerlerin ortalaması şeklinde kullanılarak ex e x yw ey e y yw = ; = f k f f k fρ ρ (6) göz önüne alınmıştır. Bu bağıntılarda fyw enine donatının akma dayanımını, ρx ve ρy ilgili doğrultulardaki enine donatıların hacimsel oranlarını, ke ise aşağıda tanımlanan sargılama etkinlik katsayısı’nı göstermektedir.

12

sie

o o o o o o= 1 1 1 1

6 2 2Aa s sk

b h b h b h

−⎛ ⎞⎛ ⎞⎛ ⎞⎛ ⎞∑− − − −⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟

⎝ ⎠⎝ ⎠⎝ ⎠⎝ ⎠ (7)

Bu denklemde verilen ai kesit çevresindeki düşey donatıların eksenleri arasındaki uzaklığı, bo ve ho göbek betonunu sargılayan etriyelerin eksenleri arasında kalan kesit boyutlarını, s düşey doğrultuda etriyelerin eksenleri arasındaki aralığı, As ise boyuna donatı alanını göstermektedir. 3.2. Donatı Çeli�i Modeli BESAM programında, performans değerlendirmesinde kullanılmak üzere, donatı çeliği için gerilme-şekildeğiştirme bağıntıları aşağıda verildiği şekilde göz önüne alınmıştır:

s s s s sy

s sy sy s sh

2su s

s su su sy 2su sh

= ( )

= ( )

( )= ( ) ( )

f E

f f

f f f f

ε ε ≤ ε

ε < ε ≤ ε

ε − ε− −

ε − εsh s su( )ε < ε ≤ ε

(8)

Ayrıca donatı çeliğinin elastisite modülü Es = 2105 MPa, S220 ve S420 kalitesindeki donatı çeliklerine ait diğer bilgiler Tablo 1’de verildiği şekilde dikkate alınmıştır.

Page 248: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası248

Bu denklemde verilen ai kesit çevresindeki düşey donatıların eksenleri arasın-daki uzaklığı, bo ve ho göbek betonunu sargılayan etriyelerin eksenleri arasında kalan kesit boyutlarını, s düşey doğrultuda etriyelerin eksenleri arasındaki aralı-ğı, As ise boyuna donatı alanını göstermektedir.

3.2. Donatı Çeliği Modeli BESAM programında, performans değerlendirmesinde kullanılmak üzere,

donatı çeliği için gerilme-şekildeğiştirme bağıntıları aşağıda verildiği şekilde göz önüne alınmıştır:

Sargılı betondaki maksimum basınç birim şekildeğiştirmesi εcu ise aşağıda verildiği şekilde BESAM programında kullanılmıştır.

s yw sucu

cc

1 4 = 0 004

..

ff

ρ εε + (4)

Sargısız beton için maksimum basınç birim şekildeğiştirmesi εcu =0.004 olarak dikkate alınmış, ayrıca bir tanımlama yapılmamıştır. ρs toplam enine donatının hacimsel oranını (dikdörtgen kesitlerde ρs = ρx + ρy), εsu enine donatı çeliğinde maksimum gerilme altındaki birim şekildeğiştirmesini göstermek üzere sargılı beton dayanımı fcc ile sargısız beton dayanımı fco arasındaki ilişki Denklem (5)’teki gibi elde edilebilir.

e ecc c co c

co co = ; = 2.254 1+7.94 2 1 254.f ff f

f fλ λ − − (5)

fe etkili sargılama basıncı, olmak üzere ve dikdörtgen kesitlerde birbirine dik iki doğrultu için aşağıda verilen değerlerin ortalaması şeklinde kullanılarak ex e x yw ey e y yw = ; = f k f f k fρ ρ (6) göz önüne alınmıştır. Bu bağıntılarda fyw enine donatının akma dayanımını, ρx ve ρy ilgili doğrultulardaki enine donatıların hacimsel oranlarını, ke ise aşağıda tanımlanan sargılama etkinlik katsayısı’nı göstermektedir.

12

sie

o o o o o o= 1 1 1 1

6 2 2Aa s sk

b h b h b h

−⎛ ⎞⎛ ⎞⎛ ⎞⎛ ⎞∑− − − −⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟⎜ ⎟

⎝ ⎠⎝ ⎠⎝ ⎠⎝ ⎠ (7)

Bu denklemde verilen ai kesit çevresindeki düşey donatıların eksenleri arasındaki uzaklığı, bo ve ho göbek betonunu sargılayan etriyelerin eksenleri arasında kalan kesit boyutlarını, s düşey doğrultuda etriyelerin eksenleri arasındaki aralığı, As ise boyuna donatı alanını göstermektedir. 3.2. Donatı Çeli�i Modeli BESAM programında, performans değerlendirmesinde kullanılmak üzere, donatı çeliği için gerilme-şekildeğiştirme bağıntıları aşağıda verildiği şekilde göz önüne alınmıştır:

s s s s sy

s sy sy s sh

2su s

s su su sy 2su sh

= ( )

= ( )

( )= ( ) ( )

f E

f f

f f f f

ε ε ≤ ε

ε < ε ≤ ε

ε − ε− −

ε − εsh s su( )ε < ε ≤ ε

(8)

Ayrıca donatı çeliğinin elastisite modülü Es = 2105 MPa, S220 ve S420 kalitesindeki donatı çeliklerine ait diğer bilgiler Tablo 1’de verildiği şekilde dikkate alınmıştır. Ayrıca donatı çeliğinin elastisite modülü Es = 2´105 MPa, S220 ve S420 kali-

tesindeki donatı çeliklerine ait diğer bilgiler Tablo 1’de verildiği şekilde dikkate alınmıştır.

Tablo.1 Donatı için kullanılan malzeme özellikleri

Kalite fsy (MPa) εsy εsh εsu fsu (MPa)

S220 220 0.0011 0.011 0.16 275

S420 420 0.0021 0.008 0.10 550

3.3. Moment Eğrilik İlişkisiBESAM programı, moment eğrilik ilişkisini, Deprem Yönetmeliğinde verilen

bağıntıları göz önüne alarak hesaplamaktadır. Deprem Yönetmeliğinde, betonar-me binaların doğrusal elastik yöntemle değerlendirilmesinde taşıyıcı elemanlara ait Ve’nin hesabında pekleşmeli taşıma gücü momentleri yerine taşıma gücü mo-mentleri kullanılması gerektiği belirtilmektedir. Bu nedenle BESAM programı ile pekleşmeli taşıma gücü momentleri yanında pekleşmesiz taşıma gücü mo-mentleri de hesaplanabilmektedir.

3.4. Normal Kuvvet Moment İlişkisi BESAM programı ile betonarme kesitlerin etkileşim diyagramı, mevcut do-

natı düzeni, beton ve donatı dayanımı göz önüne alınarak hesaplanabilmektedir. Etkileşim diyagramının hesabında sargı etkisi de dikkate alınarak betonun mak-simum basınç birim şekildeğiştirmesi 0.003, donatı çeliğinin maksimum birim şekildeğiştirmesi ise 0.01 alınmıştır. Eleman kesit, donatı ve malzeme özellikleri bu programla tanımlanarak kiriş elemanlara ait Mr moment taşıma kapasiteleri elde edilebilmektedir. Kolon elemanların belirli bir eksenel yük değerine karşılık gelen moment taşıma kapasiteleri de program tarafından hesaplanmaktadır. Bu değerler kirişe göre güçlü kolon tahkiklerinin yapılmasında gerekli olmaktadır.

Page 249: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 249

Ayrıca BESAM programı kullanılarak SAP2000 programından elde edilen kesit tesirlerine göre kolon kesitleri için gerekli olan NK ve MK kapasiteleri kolaylıkla hesaplanabilmektedir (Şekil 1).

Tablo 1. Donatı için kullanılan malzeme özellikleri

Kalite fsy (MPa) εsy εsh εsu fsu (MPa) S220 220 0.0011 0.011 0.16 275 S420 420 0.0021 0.008 0.10 550

3.3. Moment E�rilik �li�kisi BESAM programı, moment eğrilik ilişkisini, Deprem Yönetmeliğinde verilen bağıntıları göz önüne alarak hesaplamaktadır. Deprem Yönetmeliğinde, betonarme binaların doğrusal elastik yöntemle değerlendirilmesinde taşıyıcı elemanlara ait Ve’nin hesabında pekleşmeli taşıma gücü momentleri yerine taşıma gücü momentleri kullanılması gerektiği belirtilmektedir. Bu nedenle BESAM programı ile pekleşmeli taşıma gücü momentleri yanında pekleşmesiz taşıma gücü momentleri de hesaplanabilmektedir. 3.4. Normal Kuvvet Moment �li�kisi BESAM programı ile betonarme kesitlerin etkileşim diyagramı, mevcut donatı düzeni, beton ve donatı dayanımı göz önüne alınarak hesaplanabilmektedir. Etkileşim diyagramının hesabında sargı etkisi de dikkate alınarak betonun maksimum basınç birim şekildeğiştirmesi 0.003, donatı çeliğinin maksimum birim şekildeğiştirmesi ise 0.01 alınmıştır. Eleman kesit, donatı ve malzeme özellikleri bu programla tanımlanarak kiriş elemanlara ait Mr moment taşıma kapasiteleri elde edilebilmektedir. Kolon elemanların belirli bir eksenel yük değerine karşılık gelen moment taşıma kapasiteleri de program tarafından hesaplanmaktadır. Bu değerler kirişe göre güçlü kolon tahkiklerinin yapılmasında gerekli olmaktadır. Ayrıca BESAM programı kullanılarak SAP2000 programından elde edilen kesit tesirlerine göre kolon kesitleri için gerekli olan NK ve MK kapasiteleri kolaylıkla hesaplanabilmektedir (Şekil 1).

Şekil 1. Kolon elemanlar için NK ve MK değerlerinin belirlenmesi Kiriş elemanlarının her iki uç kesitinde eğilme davranışı hakim olduğu için sadece moment etkisinde etki/kapasite oranı hesaplanarak hasar seviyesine karar verilmektedir. Ancak, kolon elemanlar için moment yanında normal kuvvet etkisi de önem kazanmaktadır. Bu nedenle kolonlarda hem moment, hem de eksenel yük için etki/kapasite oranı belirlenmiştir. Elde edilen oranlar kiriş ve kolon elemanlar için yönetmelikte verilen sınır değerlerle kıyaslanarak elemanların hasar seviyelerine karar verilmiştir (Şekil 2).

Şekil.1 Kolon elemanlar için NK ve MK değerlerinin belirlenmesi

Kiriş elemanlarının her iki uç kesitinde eğilme davranışı hakim olduğu için sadece moment etkisinde etki/kapasite oranı hesaplanarak hasar seviyesine karar verilmektedir. Ancak, kolon elemanlar için moment yanında normal kuvvet etki-si de önem kazanmaktadır. Bu nedenle kolonlarda hem moment, hem de eksenel yük için etki/kapasite oranı belirlenmiştir. Elde edilen oranlar kiriş ve kolon ele-manlar için yönetmelikte verilen sınır değerlerle kıyaslanarak elemanların hasar seviyelerine karar verilmiştir (Şekil 2).

Şekil 2. Eleman hasar düzeylerinin belirlenmesi

Yapılan çalışmada kat döşemelerinin rijit diyafram etkisi göz önüne alınmıştır. Kat için hesaplanan �i/hi oranının sınır değerlerle kıyaslanması ile ötelenme bakımından hasar seviyesi belirlenmiş ve kolon hasar seviyesi olarak, ötelenme hasar seviyesi ile normal kuvvet ve moment etkisi altında belirlenen hasar seviyesinden elverişsiz olan dikkate alınmıştır. Tablo 2’de DBYBHY’07 de verilen göreli kat ötelenmesi bakımından hasar sınır seviyeleri gösterilmiştir.

Tablo 2.Göreli kat ötelemesi sınırları

Göreli Kat Ötelemesi

Oranı Hasar Sınırı

MN GV GÇ �i/hi 0.01 0.03 0.04

DBYBHY’07 de verilen “Can Güvenliği” performans seviyesi koşullarının sağlanması için gerekli tüm koşulları DELAP kendi bünyesinde kontrol etmektedir. 4. Sayısal Çözümleme Bu çalışmada, 1. deprem bölgesinde bulunan ve 1998 Deprem Yönetmeliği esaslarına göre tasarlanmış konut türü mevcut betonarme binalar model olarak seçilmiştir. Bu binaların, 20 MPa beton, 420 MPa donatı dayanımına sahip olması ve sargılamanın var olması durumu için DBYBHY'07 esaslarına göre hedef performans seviyesi olan Can Güvenliği performans seviyesini sağlayan binalar olmasına özellikle dikkat edilmiştir. 1998 Deprem Yönetmeliği'nin 1975 Deprem Yönetmeliği'ne göre süneklik açısından daha kapsamlı sınırlamalar içerdiği bilinmektedir. Buradaki temel amaç, 1998 Deprem Yönetmeliği esaslarına göre yapılmış binalarda, 1998 yılından önce yapılan binaların malzeme ve sargı durumlarının göz önüne alınması durumunda deprem performansının yeterli olup olmadığını belirlemektir. İncelenen binaların kalıp planları ve genel özellikleri Tablo 3'te verilmiştir. Son depremlerde çok sayıda binada maddi hasarlar meydana gelmiştir. Bu binalar üzerinde yapılan incelemelerde, genel olarak beton dayanımının 10 MPa civarında olduğu, donatıların düz yüzeyli olduğu ve etriye sıklaştırmalarının yapılmadığı görülmektedir (Celep, 2000). Bu nedenle 1998 yılı öncesi yapılan ve hazır beton kullanılmayan binaların genel olarak beton dayanımının 10 MPa civarında olduğu söylenebilir. Bu binaların genelinde etriye sıklaştırmalarının yapılmadığı da bir gerçektir. Bu durumu yansıtması açısından 1998 Deprem Yönetmeliğine göre yapılmış ve 20 MPa beton, 420 MPa donatı dayanımına sahip olması, sargılamanın var olması durumu için CG performans seviyesini sağlayan model binalarda deprem güvenliği, beton dayanımı 10 MPa, donatı akma dayanımı 220 MPa ve etriye

Şekil.2 Eleman hasar düzeylerinin belirlenmesi

Yapılan çalışmada kat döşemelerinin rijit diyafram etkisi göz önüne alınmış-tır. Kat için hesaplanan di/hi oranının sınır değerlerle kıyaslanması ile ötelenme bakımından hasar seviyesi belirlenmiş ve kolon hasar seviyesi olarak, ötelenme hasar seviyesi ile normal kuvvet ve moment etkisi altında belirlenen hasar sevi-yesinden elverişsiz olan dikkate alınmıştır. Tablo 2’de DBYBHY’07 de verilen göreli kat ötelenmesi bakımından hasar sınır seviyeleri gösterilmiştir.

Tablo.2 Göreli kat ötelemesi sınırları

Page 250: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası250

Göreli Kat Ötelemesi OranıHasar Sınırı

MN GV GÇdi/hi 0.01 0.03 0.04

DBYBHY’07 de verilen “Can Güvenliği” performans seviyesi koşullarının sağlanması için gerekli tüm koşulları DELAP kendi bünyesinde kontrol etmek-tedir.

4. Sayısal ÇözümlemeBu çalışmada, 1. deprem bölgesinde bulunan ve 1998 Deprem Yönetmeliği

esaslarına göre tasarlanmış konut türü mevcut betonarme binalar model olarak seçilmiştir. Bu binaların, 20 MPa beton, 420 MPa donatı dayanımına sahip ol-ması ve sargılamanın var olması durumu için DBYBHY’07 esaslarına göre hedef performans seviyesi olan Can Güvenliği performans seviyesini sağlayan binalar olmasına özellikle dikkat edilmiştir. 1998 Deprem Yönetmeliği’nin 1975 Dep-rem Yönetmeliği’ne göre süneklik açısından daha kapsamlı sınırlamalar içerdiği bilinmektedir. Buradaki temel amaç, 1998 Deprem Yönetmeliği esaslarına göre yapılmış binalarda, 1998 yılından önce yapılan binaların malzeme ve sargı du-rumlarının göz önüne alınması durumunda deprem performansının yeterli olup olmadığını belirlemektir. İncelenen binaların kalıp planları ve genel özellikleri Tablo 3’te verilmiştir.

Son depremlerde çok sayıda binada maddi hasarlar meydana gelmiştir. Bu binalar üzerinde yapılan incelemelerde, genel olarak beton dayanımının 10 MPa civarında olduğu, donatıların düz yüzeyli olduğu ve etriye sıklaştırmalarının yapılmadığı görülmektedir (Celep, 2000). Bu nedenle 1998 yılı öncesi yapılan ve hazır beton kullanılmayan binaların genel olarak beton dayanımının 10 MPa civarında olduğu söylenebilir. Bu binaların genelinde etriye sıklaştırmalarının yapılmadığı da bir gerçektir. Bu durumu yansıtması açısından 1998 Deprem Yö-netmeliğine göre yapılmış ve 20 MPa beton, 420 MPa donatı dayanımına sahip olması, sargılamanın var olması durumu için CG performans seviyesini sağla-yan model binalarda deprem güvenliği, beton dayanımı 10 MPa, donatı akma dayanımı 220 MPa ve etriye sıklaştırmalarının yapılmadığı durum için yeniden değerlendirilmiştir. Seçilen model binalardaki kolon donatı oranı genel olarak minimum donatı (%1-1,3) civarındadır. Her iki durum için elde edilen sonuçlar Tablo 3’te verilmiştir.

Yapılan incelemeler sonucunda, sargının olmadığı beton dayanımının 10 MPa ve donatı dayanımının 220 MPa olması durumunda binalardan hiçbirinin CG performans seviyesini sağlamadığı görülmüştür. Bu durumda 1998 yılı öncesin-de yapılmış, beton dayanımı 10 MPa ve daha düşük, donatı dayanımı 220MPa olan ve sargılanmanın göz önüne alınmadığı tüm binaların büyük bir çoğunlukla CG performans seviyesini sağlamayacağı söylenebilir. 1998 ve 1975 Deprem Yö-netmelik farkları düşünülürse, aynı özelliklerdeki 1998 yılı öncesi yapılan konut türü binaların deprem güvenliğinin hedef performansı sağlamayacağı ortadadır.

5. Sonuçlar

Page 251: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 251

sıklaştırmalarının yapılmadığı durum için yeniden değerlendirilmiştir. Seçilen model binalardaki kolon donatı oranı genel olarak minimum donatı (%1-1,3) civarındadır. Her iki durum için elde edilen sonuçlar Tablo 3'te verilmiştir.

Tablo 3. Mevcut binaların özellikleri ve performans sonuçları Bina No Kalıp planı Kat

sayısı Wbina (kN) T1 (sn)

Vt (kN) (1998 Dep. Yön.) Vt/W Perf.

Seviyesi x yönü y yönü x yönü y yönü A* B**

1

2 2200 0.22 250 270 0.11 0.12 CG GD

2

2 2790 0.21 348 351 0.12 0.13 CG GD

3

3 3330 0.28 410 410 0.12 0.12 CG GD

4

3 3620 0.3 453 453 0.13 0.13 CG GD

5

4 6171 0.37 771 771 0.12 0.12 CG GD

6

4 7624 0.38 953 953 0.13 0.13 CG GD

* A: C20-S420-Sargı :Var ** B: C10-S220-Sargı: Yok Yapılan incelemeler sonucunda, sargının olmadığı beton dayanımının 10 MPa ve donatı dayanımının 220 MPa olması durumunda binalardan hiçbirinin CG performans seviyesini

Tablo.3 Mevcut binaların özellikleri ve performans sonuçları

1998 Deprem Yönetmeliği’ne göre yapılmış binaların malzeme dayanımla-rının düşük olması ve etriye sıklaştırmasının yapılmadığı durumlarda CG per-formans seviyesini sağlamadığı görülmüştür. Dolayısıyla ekonomik ömrünü tamamlayan, malzeme yetersizlikleri yanında bir çok olumsuzlukları içeren ve 1998 öncesi tarihlerde yapılan binaların büyük bir çoğunlukla DBYBHY’07 esaslarına göre CG performans seviyesini sağlamayacağı ve binanın yapım yılı ve malzeme dayanımlarına bakılarak incelenecek olan bina sayısının azaltılabi-leceği söylenebilir.

Kaynaklar

Page 252: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası252

ABYYHY, (1975). Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Ankara.

ABYYHY, (1998). Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Ankara.

Celep, Z., (2000). Deprem Mühendisliğine Giriş ve Depreme Dayanıklı Yapı Tasarımı, Beta Dağıtım, İstanbul.

DBYBHY, (2007). Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Ankara.

Teşekkür

Bu çalışma TÜBİTAK 111M119 no’lu proje ile desteklenmektedir. TÜBİTAK’a desteklerinden dolayı teşekkür ederiz.

Page 253: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 253

Yrd. Doç. Dr. Aziz Cumhur KOCALAR

YAPI DENETİM SÜRECİNE YÖNELİK SİSTEMATİK YAKLAŞIM ÖNERİLERİ

Öz

- Bu çalışmanın amacı, son yıllarda geçmişe (2000 öncesi) nazaran çok daha fazla önemsendiği halde kusurları giderilemeyen yapı denetim sürecini yeniden gözden geçirmek ve süren aksaklıkları saptayarak sistematik bir yaklaşımla bazı önerilerde bulunmaktadır.

- Kapsam olarak özellikle, ülke çapında yaygın olan kat sayısı düşük konut-ların (genelde apartmanların) inşaat süreçlerinin incelenmesi tercih edilmiştir.

- Büyük inşaat şantiyelerinin (özellikle teknolojik konut stokundaki üretim) süreçleri ve bazı yurt dışı örnekleri de karşılaştırma amaçlı kullanılmıştır.

- Gerek malzeme tercihlerinde gerekse inşaat ve yapı denetim süreçlerindeki disiplinler arası tüm ilişkisel noktalara dair bazı önemli ayrıntıların gözlemlene-rek değerlendirilmesi sağlanılmıştır.

- Çalışma, yapı denetim sürecine dair karşılaşılan kusurlara göre yer yer ayrı ayrı ve bütünsel bir açıdan sistematik analizlerin derinlemesine yapılarak, yapı denetim sisteminin çok daha kabul görebilecek derecede gerçekçi güncel öneri-ler ile birlikte iyileştirilerek yeniden gözden geçirilmesini ve değerlendirilmesini yapmaktadır.

- Son on yıllık süreçteki deneyimler ışığında, kuramsal ve pratik açıdan siste-min yeniden oluşturulmasına yönelik bir ilk adım niteliği de taşımaktadır. Ko-nuya, çalışanların eğitimsizliği gibi sorunlara dair acil çözüm önerileri getiril-mesinden, cezai yaptırımların daha etkin bir şekilde işletildiği mekanizmaların kurulmasına kadar geniş bir açıdan ve farklı mesleki süreçlerden yaklaşılmıştır.

- Çalışma sonuç olarak, kabul görebilecek tarzda görsel bir denetim alt ya-pısının otomasyonu açısından zenginleştirilmiş bir yapı denetim sistematiğinin oluşturulmasına yönelik olarak bir ön tasarımın geliştirilmesini sağlamıştır. Bu haliyle gelecekteki çalışmalar içinde bütünsel bir temel teşkil edecektir.

Kurumsal Yapılanma Çerçevesi- İnşaat ve Geoteknik Mühendisliği

- Şehir ve Bölge Planlama

- Mimarlık ve Disiplinlerarası İlişkilerin Kurulması

Page 254: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası254

- Jeoloji, Jeofizik Mühendisliği

- Geomatik Mühendisliği ve (CBS, Kamusal ölçme ve doğruluk)

- Makina ve Tesisat Mühendisliği, Elektrik Mühendisliği

- Bilgisayar Mühendisliği

Ülkemizde Yapı Denetim

- Yapı Kavramı

- Yapı Denetim Kavramı

- Yapı Denetimin Önemi

- Yapı Denetimin Kapsamı

- Denetimin Kapsadığı Alanlar

- Denetimin Gerçekleştirilmesi için Gerekli Araçlar ve Mevzuatlar

- Yapı Denetim Kuruluşlarına Verilen Görevler

- Yapı Denetim Kuruluşlarına İzin Belgesi Verilmesi

- Proje Denetimi Aşamasında Yapı Denetim Kuruluşları

- Denetim Faaliyetinin Durdurulması ve İzin Belgesi İptali

- Ceza Hükümleri

- Yapı Denetimin Kapsadığı Alanlar

- Afetler (Heyelanlar, Sel Felaketleri ve Depremsellik) ve Yapı Denetimi

- Mevzuat ve Son Değişiklikler (2011)

- Büyük inşaat projeleri ve konut şantiyelerdeki teknolojik imalat süreçleri

- Konut İmalat Tipleri

- Yapı malzemeleri ve yapı üretim uygulamaları

- Sertifikasyon

- Etüt ve Proje Uygulamaları

- Denetimin Ekonomiye Etkisi

- Kamusal Denetim ve Meslek Etiği

- Afetlerin Sosyo-Ekonomik ve Psikolojik Etkileri

- Yapı Stokunun Değerlendirilmesi ve Yapı Denetimin Kentsel Dönüşümdeki Yeri

- Planlama ve İmar Uygulamaları

Page 255: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 255

Alçak/Yüksek Katlı Konutlardaki Yapı Denetim Süreci Aksaklıkları ve Saptanan Bazı Sorunlar

- Çalışanların Eğitimsizliği ve Denetçi Sorumluların İhmalleri

- Sigorta Sistemi ve Görsel Kanıt Eksikliği

- Önemli Sorunların Gözlemlenerek Saptanması ve Görsel Kayıtlı Değerlen-dirilmesi

Çalışanların Eğitimsizliği ve Denetçi Sorumluların İhmalleri- İşçilerin yaşadığı iş kazalarından ve meslek hastalıklarından inşaat süreç-

lerinin ne kadar başıboş bırakılarak yürütüldüğü yapılan gözlemlerle rahatlıkla görülebilmektedir.

(5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu)

Sigorta Sistemi ve Görsel Kanıt Eksikliği- Yap-Sat süreçleri ile gerçekleşen konut yapımlarında arsa karşılığı kat usulü

müteahhitte terk edilen parsel üzerindeki inşaat süreci boyunca gerek iş kazaları açısından gerekse yapı denetiminin pek çok sıkıntılı süreçleri olduğu bilinmek-tedir.

- Bu süreçte tüm tarafları gereği gibi korumakta bugüne kadar pek mümkün olamamıştır.

- Bu koruma mekanizmalarından birinin de sigorta sistemi olması gereği var-dır. Bu konudaki çalışmalarda henüz oldukça yetersizdir. Ayrıca Türkiye’de ve dünyada deprem sigortacılığı ve mesleki sorumluluk sigortası kapsamı hakkında son gelişmeler yan sektörlerden de izlenilebilir. (YALÇIN, B. 2011)

Önemli Sorunların Gözlemlenerek Saptanması ve Görsel Kayıtlı Değerlendirilmesi

- Süreç mühendislerin kontrolü ile işletilse de, inşaattan sorumlu kişilerle bir-likte süreç denetiminde pek çok önemli husususun göz ardı edildiği bilinmek-tedir.

- Bu yüzden acilen kameralı yâda fotoğraflı görsel kayıt sistemlerinin kullanı-mıyla tüm yapı denetim süreci hassas çekimli görsel kanıtlara da dayandırılmak durumundadır.

- Atılan her geriye dönüşü zor adımın görsel teyitleri toplanmadıkça, süreç ku-surlarına da önem verilmediği izlenimi hâkim olduğu için gerek işçilik gerekse malzeme ve kullanım eksiklikleri bertaraf edilemeyecektir.

- İzlenilmenin bilindiği ortam bilinçli hatalara karşı caydırıcı bir önlemdir.

Sistematik Bir Yaklaşım Önerisi- Sorunun özeti- Görsel Denetim Alt Yapısının Oluşturulması - Uyarı Etkileşimli Otomasyonu

Page 256: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası256

Sorunun Özeti:- Söze ve yerinde ama genellikle uzaktan bitirilen onay işlerine terk edilmiş

ya da

- Denetim yerine denetçiyi uygun bir başka yerde ağırlama şekilde ya da

- Gerçek kritik anlar yerine iş bittikten sonra yapılagelen ziyaretler söz konu-sudur.

- Sorun tespitinden çok işe onay veren bu tür savsaklanmış süreçler yapı dene-timini etkisiz hale getirmektedir.

- Yapı denetiminde ilgili mevzuata karşın, denetçi süreçleri bazı noktalarda yetersiz kalmaktadır.

- Bu noktalar özellikle sürecin dinamik görsel unsurlarının fotoğraf ve video gibi görsel belgelere yeterince dayandırılmamış olmasından da kaynaklanmak-tadır.

- Denetim bürokrasisi adeta göstermelik yürütülmektedir.

Görsel Denetim Alt Yapısının Oluşturulması- Kameralı gözetim güvenlik amaçlı sokaklarda kullanıldığı gibi inşaatlarda

da kullanılabilir. (KOCALAR, 2013-c).

- Kameralı yâda fotoğraflı görsel kayıt sistemlerinin kullanımına geçildiği takdirde, tüm yapı denetim süreci hassas çekimlerle izlenilebilir olacaktır.

- Bu sayede, her kritik adım da artık, görsel kanıtlara dayandırılarak, kolayca uzaktan denetlenebilir duruma kavuşturulacaktır.

- Böylece yerinde göstermelik denetim, sürekli denetime geçilecektir.

- Başka bir deyişle, geriye dönüşü olmayan ya da maliyetli ve zorluk içeren, her hatalı adımın bedeli anında ödettirilebileceği bir sisteme geçilecektir.

- Bu tür bilinçli hataları, ancak görsel kanıta dayalı alınacak bu tür önlemler önleyebilir. Ayrıca sert veya ağır cezaların da pekiştirici unsur olması gerekir.

- Böylece kusurlu tercih ve davranışlardan doğrudan kaçınım sağlanabilir.

- Sürecin tüm görsel kanıtları böyle ayrıntılı toplanmadıkça, süreç kusurlarına da önem verilmediği izlenimi çalışanlarca bir kanaat halini almıştır.

- Sorunu çözmek yerine sürdüren bir sistem hakimdir.

- Bu yüzden yapılarda sorunların azalması da söz konusu olamamaktadır.

- Hatta sorunların artarak sürmesinin asıl sebebi de neredeyse büyük çoğun-lukla bu anında izlenebilirliğin sağlanmaması durumudur.

- Gerek işçilik gerekse malzeme ve kullanım eksiklikleri tek tek izlenilebilir olmalıdır ki, kusurlar gizlenilmesin.

Page 257: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 257

- Aslında kaçak işçi çalıştırma problemi de bu yolla çözülebilir.

- Burada sözü edilen süreçlere hakimiyet şarttır.

- Dökülen betona özellikle son anda bazen yetmediği zaman, su katılması gibi operatör davranışları da söz konusudur.

- İşçilerin pas payına önem vermeyişi, demir donatıları kolon, kiriş ve zemine döşerken malzemeden ve işçilikten kaçınabildikleri pek çok kez gözlemlenmiş-tir.

- Yüklenici, inşaat işçisi ve makine operatörlerinin süreç kusurları ihmal edi-lemez.

- İşte denetimsizlikten dolayı pekiştirilmiş alışkanlık halini almış bu davra-nışlar yüzünden bilinçli gerçekleşen pek çok kusur ancak böyle bir görsel dene-tim süreci ile ayıklanarak bertaraf edilebilecektir.

Uyarı Etkileşimli Denetim Sistemi Otomasyonu- Ancak sürecin ayrıntılarının denetim şirketlerince ve belediye kadar sigorta

sistemi tarafından da incelenebilecek kadar ayrıntılı kanıtlara da dayandırılması ayrıca sağlanılmalıdır.

- Bu amaçla inşaatların ilerleyiş sürecindeki her kritik adımda kontrol ve de-netimin çok yönlü yapılmasına olanak tanıyıcı olmalıdır:

* Denetimden sorumlu şirket,

* Yüklenici şirket,

* Şirkete ve yapıya ruhsat veren ve denetleyen yetkili kurumlar

* Ayrıca bu kurum ve kuruluşlar arası anında canlı görsel etkileşimli bir uyarı sisteminin kurulması şarttır.

Yapı Denetim Sürecine Doğrudan Hâkimiyet- Yerinde ve uzaktan denetime geçiş,

- Sorunu anında saptama olanağı ile sorunu oluşmadan önleme,

- Uzman zamanının daha etkin kılınması ile denetimin yaygınlaştırılması,

- Caydırıcı önlemlerle işi kendiliğinden denetlenebilir kılma,

- İş başında işlenen kusurlara göre eğitim ve işçiliği seçme olanağı,

- Görsel kanıta dayalı cezai işlemlere geçişle sistemi güvenilir kılma,

- Arşiv olanaklarının zenginleştirilmesi ile iş güvenliği uygulamalarını geliş-tirmek,

- Toplu konutlarda bile operatör hatalarının ihmal edilişine karşı önlem almak.

Page 258: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası258

Sonuç- Bu çalışma, son yıllarda 2000 öncesine nazaran çok daha fazla önemsendiği

halde pek çok kusurlar barındıran inşaat yapı denetim sürecini yeniden gözden geçirmek ve süren aksaklıkları saptayarak daha sistematik bir yaklaşımla bazı önerilerde bulunmuştur.

- Kapsam olarak özellikle, ülke çapında yaygın olan alçak katlı konutların (apartmanların) inşaat süreçlerinin incelenmesi tercih edilmiştir.

- Büyük inşaat şantiyelerinin (özellikle teknolojik konut stokundaki üretim) süreçleri karşılaştırma amaçlı kullanılmış ve bazı yurt dışı örneklerinden de bil-diri sınırları nedeniyle kısmen söz edilebilmiş, bu konuda diğer çalışmalara da gönderme yapılmıştır. (KARADENİZ, 2011).

- Çalışmada gerek malzeme tercihlerinde gerekse inşaat ve yapı denetim sü-reçlerindeki disiplinler arası tüm ilişkisel noktalara dair bazı önemli ayrıntıların gözlemlenerek değerlendirilmesi sağlanılmıştır.

- Yapı denetim sürecine dair karşılaşılan kusurlara göre yer yer ayrı ayrı ve genelde bütünsel bir açıdan sistematik analizlerin derinlemesine yapılmasına ça-lışılmıştır.

- Böylece yapı denetim sisteminin çok daha kabul görebilecek derecede ger-çekçi güncel öneriler ile birlikte süreç iyileştirilmesi yönünde yeniden gözden geçirilmesini ve değerlendirilmesinin yapılması sağlanmıştır.

- Son on yıllık süreçteki deneyimler ışığında, kuramsal ve pratik açıdan siste-min yeniden oluşturulmasına yönelik bir ilk adım niteliği de taşımaktadır.

- Konuya, çalışanların eğitimsizliği gibi sorunlara dair acil çözüm önerileri getirilmesinden, cezai yaptırımların daha etkin bir şekilde işletildiği mekaniz-maların kurulmasına kadar geniş bir açıdan ve farklı mesleki süreçlerden yak-laşılmıştır.

- Çalışma sonuç olarak, kabul görebilecek tarzda görsel bir denetim alt ya-pısının otomasyonu açısından zenginleştirilmiş bir yapı denetim sistematiğinin oluşturulmasına yönelik olarak bir ön tasarımın geliştirilmesini sağlamıştır.

- Bu haliyle gelecekteki çalışmalar içinde bütünsel bir temel teşkil edecektir.

- Ülke varlıklarının sürdürülebilirliği ve kaynakların kullanılma sorunu kap-samında da yapı denetim sistemi yeniden etraflıca gözden geçirilmelidir.

KaynaklarKOCALAR, A. C. (2010-d). Koruma Amaçlı İmar Planı Uygulanan Taşın-

mazlarda Sınırlandırılan Mülkiyet ve İmar Haklarının Değerlendirilerek Akta-rımı. Tasarım ve Kuram Dergisi. MSGSÜ İstanbul. Cilt 6, Sayı 9-10 (2010). S. 71-81.

Page 259: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 259

KOCALAR, A. C. (2012-ç). Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülme-sinde İmar Planı Uygulamalarıyla Sınırlandırılan Mülkiyet ve İmar Haklarının Aktarımı (Transfer of Property and Development Rights Restricted with the Implementation of Development Plans in the Transformation of the Areas under Disaster Risk). Tasarım ve Kuram Dergisi. MSGSÜ, İstanbul. Cilt 8, Sayı 14 (2012). S. 61-75.

KOCALAR, Aziz Cumhur. (2012-h). Sivas’ın Göç Gerçeği ve Çevre Düze-ni Planındaki Eksiklikler - CBS Katkılı Mekânsal Analizlerle Yeni Planlama Yaklaşımlar (Sivas’s Migration Truth and Environment Master Plan Omissions - New Planning Approaches with GIS-based Spatial Analysis), IV. Uzaktan Al-gılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Sempozyumu,16-19 Ekim 2012 - Zonguldak, Türkiye.

KOCALAR, A. C. (2012-e), Turizm Baskısından Kaynaklanan Kentsel Dö-nüşüm Riskleri ve Önleyici Koruma Politikalarına Yönelik Bir Yaşam Döngüsü Perspektifi, Uluslararası Katılımlı Şehirlerin Yapılandırılması Sempozyumu, Kentsel Dönüşüm’2012, İTÜ Ayazağa-SDKM, İstanbul 26-29 Eylül 2012.

KOCALAR, Aziz Cumhur. (2013-b). E-Devletten M-Devlet Uygulamalarına Doğru Kentsel Bilişimdeki Son Gelişmeler ve Halkın Yönetime Katılım Boyu-tunun Arttırılması, The First International Symposium on Digital Forensics and Security (ISDFS), 20-21 May 2013, Elazığ. http://isdfs.org/Default.aspx

KOCALAR, Aziz Cumhur. (2013-c). Tasarımdan Projeye, Yapı İnşaat Sü-reciyle Yaşam Döngüsüne Yönelik, Sürdürülebilir Yapı Denetimi ve Yönetimi Modeli (SYDYM), Akıllı ve Yeşil Binalar Kongresi ve Sergisi, Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Ankara, 23-24 Mayıs 2013. http://akilliveyesilbinalar.com/

KOCALAR, Aziz Cumhur. (2013-f). Yapı Malzemelerinde Kullanılan Kim-yasal Katkıların İnsan Sağlığında Oluşturduğu Hasarlar ve Önlemler, Uluslara-rası Katılımlı Yapılarda Kimyasal Katkılar IV. Sempozyumu ve Sergisi, Ankara, 24-25 Ekim 2013. (Kabul) http://ankara.imo.org.tr/genel/bizden_detay.php?ko-d=3174&tipi=2&sube=3

KOCALAR, Aziz Cumhur. (2013). İnşaat Sektörü ve Yapı Denetiminde İşçi Sağlığı ile İş Güvenliği, 4.İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sempozyumu, İMO, Kon-ya Şubesi, 1-3 Kasım 2013, Konya. http://isigs.imo.org.tr/

KOCALAR, Aziz Cumhur. (2013). İnşaat ve Madencilik Sektörlerindeki İş Kazalarına Karşı Alınan Önlemlerin Yürütülemeyen Psikolojik Boyutuna Eleş-tirel Bakış, 4.İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sempozyumu, İMO, Konya Şubesi, 1-3 Kasım 2013, Konya. http://isigs.imo.org.tr/

- Parasal/çıkarsal ilişki ortadan kaldırılmalı,

- Denetim hizmet bedeli ciddi maliyet analizleri de yapılmalı

Page 260: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası260

Yasallaştırma:- Periyodik meslek içi eğitim alması ve alınan eğitimin sınavla belgelendiril-

mesi için yasal düzenleme iht.

- Eş zamanlı olarak yapı etüt, plan, proje hizmetleri alanında da faaliyet gös-termesi halinde;

- proje müellifliği bürolarının kapanmasına,

- proje hizmetlerinin çoğunlukla ücret alınmadan promosyon hizmet ha-line getirilmesi

- “Yetkin mühendislik” zorunlu hale getirilmeli,

- Mühendis ve mimar sicillerin odalarca tutulması

- Uygulamada, mühendis ve mimarların hukuki ve cezai sorumlulukları ay-rıntılı biçimde düzenleniyor, ama çalışma koşulları ve özlük haklarının piyasa-nın insafına terkediliyor.

- Kamu yapılarının denetimi

- ilgili kamu kuruluşunca denetlenmeye devam edecekse, bünyesinde yapının gerektirdiği sayı ve nitelikte ilgili meslek odasınca mesleki yetkinliğe haiz olduğu belgelenen denetçi belgeli mimar ve mühendis bulundurması zorun-lu olmalıdır.

- Geleneksel müteahhitlik anlayışı

- Yüklenicilere 1 Ocak 2012: yetki belgesi ile kayıt

- Kuruluşlarla olan ilişki biçimleri, yetki ve sorumlulukları ile asgari çekirdek teknik kadrosunun belirlendiği düzenleme iht.

Mali ve Mesleki Sorumluluk Sigortası- Yapım sürecinde;

- Yapı denetim kuruluşu, laboratuar ve yüklenici firmaları için mali sorumlu-luk sigortası;

- Yapı denetim kuruluşu, laboratuar ve yüklenici firmalarının hizmet akdiyle

- çalışan mühendis ve mimarları için mesleki sorumluluk sigortası,

- yapı sahipleri için doğal afet sigortası yaptırma uygulaması

- ivedilikle hayata geçirilmelidir.

- Kamusal nitelikli, etkin, sürdürülebilir ve izlenebilirlik

- Sosyal sorumluluk projesi algısı

- Cezaların yaptırım gücü?

- 2012 yılında - dosya sayısı 35,

- bu dosyalardaki inşaat mühendisi sayısı 293 iken,

Page 261: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 261

- 2013 yılının ilk sekiz ayında dosya sayısı 408‘ e,

- bu dosyalardaki inşaat mühendisi sayısı 1074’ e ulaşmış durumdadır.

İlişkili Bazı Mevzuat- 595 sayılı K.H.K. (Kanun Hükmünde Kararname).

- 3194 sayılı İmar Kanunu, R.G.: 09.05.1985Sayısı: 18749.

- 3458 sayılı Mühendislik Mimarlık Hakkında Kanun, R.G.: 28.06.1938, Sayı: 3945.

- 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunu, R.G.: 13.07.2001, Sayısı: 24461.

- Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği, Resmi Gazete Tarihi: 05.02.2008 Resmi Gazete Sayısı: 26778.

- 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu, R.G.: 07.10.2006, Sayısı: 26312.

- 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu, 02.05.2007, Sayısı: 26510.

- 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, R.G.: 30.06.2012, Sayısı: 28339.

Page 262: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası262

Erdoğan BALCIOĞLU

BAKANLIK - BELEDİYE – MÜTEAHHİT ÜÇGENİNDE YAPI DENETİM SORUNSALI

YAPI KALİTESİNİN ARTIRILMASI ÖNERİSİÜlkemizin önemli bir bölümünün deprem kuşağında olması nedeniyle yaşa-

nan depremlerin yanında, Heyelan ve Sel yataklarına yapılan yapıların yıkılması gibi Afet olaylarının ülkemiz ve topluluklar üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ile mücadele etmekte uygulanan geleneksel afet yönetim politikalarının yetersiz ve etkisiz kalması, 1999 yılında Marmara depremi sonrası 2000 Yılında yürür-lüğe giren Yapı denetimi uygulaması ve son olarak ta Van depreminde meydana gelen büyük hasarlar ve can kayıpları sonucunda yapılarda ruhsat eki onaylı projelerine imar kanunu ve yönetmeliklerine aykırı olarak yapılan uygulamalar, mühendislik hesaplarının bilgisayarla, statik hesap sonuçlarının alınmasına in-dirgenmiş olması, Yapı elemanı ve yapının davranışından yoksun olarak yapılan bu tür projeler - standartların altında üretilen ve dökülen betonlar ve kullanı-lan kalitesiz yapı malzemeleri karşısında imar kanunu ve yapı denetim kanunu uyarınca belediyeler, çevre ve şehircilik bakanlığı yaptırımları, karşısında kabak mühendis mimarın başına patlamaktadır.3 lü denetim şöyle yapılmaktadır.

YAPI DENETİÇİSİ

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI

MÜTEAHHİT  BELEDİYE

4708 SAYILI YAPI DENETİM KANUNU VE YÖNETMELİKLERİ GEREĞİ DENETLEYEN VE

YASAKLAYAN

4708 SAYILI YAPI DENETİM KANUNU VE YÖNETMELİKLERİ GEREĞİ ARSA

SAHİBİ ADINA İŞVEREN

3194 SAYILI İMAR KANUNU GEREĞİ PROJE ONAYI VE RUHSAT MAKAMI ADINA DURDURMA VE YAPI TATİLİ

ASGARİ ÜCRETLİ BEYNAMAZ - İŞÇİ

Page 263: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 263

Mevzuat

TMMOB Disiplin

Yönetmeliği

4708 sayılı yapı

denetim kanunu ve

Yönetmeliği

3194 sayılı İmar Kanunu

ve Yönetmeliği

16.11.2011 Belediyelerde Ambalaj Atığı Yönetimi 6

MEVCUT YAPI DENETİM SİSTEMİNİN YAPTIRIMLARI

YAPI DENETİM KURULUŞU YÖNÜNDEN- 1 Yıla Kadar Faaliyet Durdurma, Yapı Denetim İzin Belgesinin Geçici Geri

Alınması,

- Mimar ve Mühendisleri, Ortakları, Yöneticileri Genel Hükümlere Göre, ve Özel Olarak 6 Aydan 3 Yıla Kadar Hapis

DENETÇİLER YÖNÜNDEN- Geçici Faaliyet Durdurma

- Meslek Odalarına Bildirim, Disiplin Cezaları

-Adli Cezalar 4708 sayılı Kanunun 9. madde-si gereği, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu uyarınca, denetim faaliye-ti geçici olarak durdurulan kişiler hakkında yasal işlem yapılması amacıyla, ……Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce yetkili Cumhuriyet Başsav-cılığına suç duyurusunda bulunulması,

SORUMLULUK - Yapı Kullanma İzninden İtibaren, Taşıyıcı Sisteminden 15 Yıl, Taşıyıcı Ol-

mayan Diğer Kısımlarda 2 Yıl,

- üç günlük bildirim süresinin aşılması sonucu yasa uyarınca bakanlık tara-fından yapı denetim firmalarına ve meslektaşlarımız denetçi inşaat mühendisi ve kontrol elemanlarına uygulanan faaliyetten men ve verilen cezalar gösteriyor ki,

Page 264: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası264

Bundan böyle inşaatlarda uluslar arası standartlara ve TSE normlarına göre malzeme kullanılması yapıların ruhsat eki projelerine uygun yapılması ve her aşamada denetim yapılarak aykırı uygulamaların yasada belirlenen sürelerde bildirimde bulunulması yapı kalitesinin artırılarak yapı denetimin uygulanabilir ve işverenini denetleyen sistemden deprem öncelikli ve güvenli yapı sisteminin yerleştirilmesi tüm stratejiler içerisinde öne çıkan önemli bir risk azaltma önlemi olarak Yapı Denetim Sisteminin (YDS) uygulanabilir hale getirilerek bu konuda yapı dönüşüm süreçlerinin yetkin mühendislik uygulamaları ve yasal düzenle-melerine ihtiyaç duyduğu tartışmasız bir gerçektir.

BELEDİYE GÖREVİSeviye tespitlerinde mevzuata aykırılık tespit edilmesi halinde 3194 sayılı

imar kanununun 32 nci maddesine göre işlem tesis edilir. Yapı tatil zaptı düzen-lenen yapıdaki aykırılığın en geç otuz günlük süre içinde uygun hale getirilme-mesi halinde alınan teminat irat kaydedilir. bu yapıda 3194 sayılı imar kanunu gereklerinin yerine getirilmesini müteakiben inşai faaliyete devam edilebilmesi için yapı müteahhidince yukarıda belirtilen teminatın yeniden verilmesi gerekir. İmar Kanununun 32.maddesi gereği yapı tatil zaptı düzenlenip inşaat durdurul-muş ve aykırılığın düzeltilmesi için 30 gün süre verilmiştir. Bu süre zarfında yapı müteahhidine bildirilen eksikliklerin giderilmemesi durumunda, süre bitimini takip eden 3 iş günü içinde ilgili idaresine bildirimde bulunmuş olmakla bera-ber,tadilat projesi onaylanmadan imalatın devam etmesi ve yapının ruhsat eki Mimari ve Betonarme projelerinin biri birine uyumsuzluğu, 1.katta yangın mer-diveni döşemesinin ilgili projelerinde olmaması hususları dikkate alındığında;

Burada yapıların projelendirme - yapıya başlama ruhsat ve denetim süreçleri yapı ruhsatı işleri bu maddede belirtilen esaslar çerçevesinde yapıldığı; Mev-cut YDS Türkiye’de yapı üretim sürecinde başarısızlıklara neden olan yönetim-sel, hukuksal ve teknik alanlarda önemli boşluklar ve eksiklikler içermektedir. Birçok problemin yanında, mevcut YDS’ nin temel sorunu denetim firması ile yapılan sözleşmelerin yasada yer almasına arsa sahibi yerine uygulamada müte-ahhitler tarafından denetim işinin verilmesi ve en fazla kırımı yapan veya illegal geri ödemeler içeren ilişkilerle denetçinin işvereninin denetlenecek müteahhit oluşudur.

Ayrıca mühendis mimarın onuruna ve mesleki kariyerine yakışmayan ücret-lendirme sistem ve anlayışının yanında risk paylaşmada tüm sorumlulukların ve cezai müeyyidelerin 3-4 otoriteden mühendis mimara yüklenmesidir.

Denetçi mimar ve mühendisler için öngörülen Yükümlülük ve sorumlulukla-rın yanında mesleki eğitim modelinin iyi işleyen mesleki denetim modelinden çok farklı bir uygulamada yapılmasıdır. Uluslararası camiada tüm taşların yerin-de olduğu, meslek odalarının denetim sistemindeki etkin rolünün yanında bizde 81 ile yayılan modelin birçok yönden aksak ve çok risk taşıdığıdır. Türkiye’de yürütülmekte olan Yapı Denetim sisteminin aksaklık ve eksikleri eğitim ve yasal açılardan yeniden düzenlenmelidir.

Page 265: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 265

GİRİŞİMCİ PROJECİ/TASARIMCI

YEREL YÖNETİM (BELEDİYE v.b)

YÜKLENİCİTaşeron + Malzeme

Üreticisi

YAPI SÜRECİ

MÜTEAHHİDİN BELİRLENMESİ VE SÖZLEŞME YAPILMASI

YAPI DENETİM KURULUŞU YAPI SİGORTASI

Pro

je U

ygun

luğu

Ona

İnşa

atın

Pro

jeye

Uyg

unluğu

nun

dene

timi

İnşaata Başlama

İmar

dur

umu

ince

lem

esi

ve R

uhsa

t baş

vuru

su

Pro

je d

enet

imi

rapo

rlam

ası

Den

etim

ison

u

ve n

ihai

rapo

rlam

a

Mim

ari

Pro

jele

rin

dene

tlenm

esi

İnşa

atın

Den

etle

nmes

i

Ruh

sat v

erilm

esi

İş b

itim

kon

trolü

ve

iska

n iz

ni v

erilm

esi

Yeni inşaat, ilâve ve esaslı tadilât yapmak üzere yapı ruhsatı müracaatında meydana gelen ihmal ve yanlışlar Belediyece, yapı denetim İl müdürlüklerince yapılan denetimler sonucu onaylı projeye ve buna göre düzenlenen Yapı ruhsatı-na, parselin uygulama imar plânı ve bu yönetmelik hükümlerine göre yapılaşma şartlarını gösterir imar durumu (çap), aplikasyon krokisi, yol kotu tutanağı ve, İlgili idarece, uygulama imar plânının yapılmasına esas teşkil eden onaylı jeo-lojik ve jeoteknik etüt raporuna, yapı sahibi ve vekilince Şantiye şefi tarafından uyulmaması sonucu aykırı olarak yürürlükteki kanun, plân, yönetmelik, türk standartları, çevre şartları, fen, sanat ve sağlık kurallarına ve ilgili bütün mev-zuat hükümlerine aykırı birçok uygulamalarda Yapı denetim şirketleri yasaklan-makta, Denetçi mühendis ve mimarlarda meslekten geçici sürelerle men edilerek ayrıca ceza mahkemelerine suç duyurusunun yanında Meslek Odalarımıza yazı-lan yazılar ve TMMOB disiplin yönetmeliği uyarınca ayrıca cezalandırılmaları istenmekte, bu konuda giderek artan sayıda yasaklanan Yapı denetim firmaları yanında bu görevi bırakmak zorunda kalan firmalarda giderek çoğalmaktadır

Yıllardır TMMOB ve bağlı odalar olarak Mesleki denetim uygulamalarının Proje malzeme ve Yapı denetimlerinin Uluslararası- TSE norm ve şartnamelere uygun Yapı yapılması ve denetlenmesi yönünde uğraş vermiş olup,bugün

gelinen noktada birçok aksaklıklarına rağmen Proje ve Yapı denetimin ya-pılmasının zorunlu olduğu,kamu binalarının da denetim kapsamına alınmasını gerekli kılmaktadır.Zira depremlerde çoğunlukla okullar,hastaneler ve kamu bi-naları daha fazla hasar görmekte ve can kaybı olmaktadır.

Ayrıca bir arsa üzerine yapı inşa edebilmek için Belediyelerce istenen zorunlu belgelerin sayısı ve birçok belediyenin farklı uygulamaları projeciler-yapımcılar ve teknik elemanlar için çok zahmetli ve sıkıntılı uğraşları gerektirmekte, İmar planına ve mevzuata aykırılık tespit edilmesi halinde ruhsat iptal edilir ve aykı-rılık giderilinceye kadar aynı süre içinde inşaat durdurulur.

Page 266: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası266

Zemin etüdü ve projelerde, taşıyıcı sisteme etki etmeyen, kat ve alan artır-mayan basit hata veya eksiklik bulunması halinde ise giderilinceye kadar ruh-sat iptal edilmeksizin inşaat durdurulur. etüt ve proje denetimini üstlenen YAPI DENETİM KURULUŞU (teknik müşavirlik kuruluşu) hakkında idari müeyyide uygulanmak ve işlem yapılmak üzere durum bakanlığın taşra teşkilatına bildi-rilir.

Kentlerin planlama ilkelerine uygun imarlaşması ve yapılaşmaların şehirci-lik kurallarına uygun yolları ve kaldırımların tesis edilmesi sonrasında bu uy-gulama planlarına dayanarak ruhsat vermeden önce imar durumu ve yol kotu proje Müelliflerine verilmekte bu yol kotuna görede binanın su basman kotu ta-yin edilerek emsal KAKS ve TAKS hesaplarına göre projeler hazırlanmakta kat yükseklikleri ve saçak altı kotu bordürden alınan bu röper kotuna göre tayin edilmektedir.

Oysa kentlerimizde uygulamalar bu şekilde değildir. Tüm kentlerimizde uzun yıllardır asfalt üstüne asfalt dökülmekte yükselen yola göre tretuar ve bordürler-de teknik kurallara aykırı yükseltilmekte ve yapılar çukurda kalmaktaydı.

Son birkaç yıldır belediyeler artık eskimiş asfaltı kazıyarak yenisini dökmek-tedir. Ancak geçmişte yol kotu altında yüzlerce binlerce yapı bulunmaktadır.ayrıca binaların bordür üstünden verilen 0+00 kotlarına göre subasman kotları İLE OYNANARAK altta 1 kat kazanılmaktadır.

UYGULAMAYA ÖRNEKLERBUNA ANKARADAN ÖRNEKLER BİNA KOT DURUMLARI

HARÇ TARİH/SAYI ADA PARSELSUBASMAN  

KOTU ÖLÇÜLEN EN/BOY ÖLÇÜLENRUHSAT  TARİHİ

DOSYA  GELİŞ  TARİHİ

YENİ  RUHSAT 4891 23 80 120 30.16*22 30.12*22.07 26.03.2012 17.05.2012

YENİ  RUHSAT 212-­‐12 32269 16 100 110 23.60*20.16 23.62*20.20 29.02.2012 17.05.2012

YENİ  RUHSAT 213-­‐12 30171 13 100 114 17.45*26.60 17.5*26.68 13.04.2012 17.05.2012

515.00  TL 31830 1 100 137 20.89*16.00 20.95*16.07 25.11.2011 17.05.2012

505.00  TL 214-­‐12 33054 17 95 100 15.40*20.00 30.12.2011 17.05.2012

517.00  TL 215-­‐12 1899 2 150 160 19.41*26.40 19.40*26.40 30.12.2011 17.05.2012

680.00  TL 30733 9 202 232 22.87*16.58 07.05.2012 17.05.2012

YENİ  RUHSAT 31754 2 100 153 14.01*19.00 14.02*18.97 17.05.2012

518.00  TL 216-­‐12 31348 5 100 113 18.20*23.05 23.12.2011 17.05.2012

YENİ  RUHSAT 100 270

Yukarıdaki  Tabloda  yer  alan  Yapıların  Temel  Vizesi  yani  yapıların  çekme  mesafelerine  uygun  yapılıp  yapılmadığı  Belediyece  verilen  Yol  kotlarına  uygun  yapılıp  yapılmadığı  konusunda  Türkiye  deki  Belediyelerin  hemen  hemen  tamamında  Yapıların  büyük  çoğunluğu    verilen    kotlara    uygun  yapı  yapmamıştır.  İhtİlaflı olarak  her  belediyede  Yüzlerce  dosya  bulunmaktadır.

Page 267: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 267

YASAKLANAN FAALİYETLERİ DURDURULAN YAPI DENETİM KURULUŞLARI YERİNE YAKINI VEYA BAŞKASI ADINA KURULAN YENİ YAPI DENETİM KURULUŞLARI OKADAR ÇOĞALDIKİ HIRSIZ POLİS KOVALAMACASI HALİNE GELDİ.

Türkiye de tescil edilmiş 300 bin müteahhitten bir kısmı şirketi eşlerinin yani bayanların üzerine kurmakta , resmi kayıtlarda eşleri üzerine görünen firmanın tüm faaliyetleri, arsa sahipleri ile kat karşılığı anlaşma, çoğunlukla satış vaadi sözleşmelerinde yazılı akitlere uymama, idarelere olan yükümlülüklerini yerine getirmeme, Proje firması ile mimari projede anlaşma bedel üzerinde pazar-lık yapmasına karşılık uygulamada projeye aykırı inşaat yapmak, Yapı dene-tim kuruluşunu bulma ve kırım konusunda ve diğer konularda anlaşma,ancak para ödeme konularında ortada görünmeme, yada yapı kullanma iznine kadar yükümlülüğündeki hizmet bedellerini yatırmama, Yapı denetçilerinin işvereni konumunda olduğu için inşaatlara gelmemesi yönünde telkinde bulunma ve pa-zarlık yapma,yapı denetim firmalarının ve denetçi mühendis ve mimarların geçi-ci olarak faaliyetten men edilmesi ve cezai müeyyideler uygulanmasının yanın-da ayrıca çevre ve şehircilik bakanlığınca odalarımıza yazı yazılarak TMMOB disiplin yönetmeliği gereğince oda yönetim kurullarınca onur kurullarına sevk edilmesi ve cezalandırılması istenmektedir.

Bu durumda yapılan soruşturma sonucunda karşılaşılan en büyük sorunlardan biri olan yapılarda taşıyıcı sistem açısından risk oluşturacak olan ve ihtiyaç du-yularak laboratuara gönderilerek alınan 7/28 günlük taze beton test sonuçlarında dökülen betonların teknik standartların altında çıkmasına birçok yapı denetim firması ile laboratuar firması arasında süreler konusunda uyuşmazlık yaşanarak denetim firmalarının ve meslek mensubu denetçi mühendis ve mimarlar ceza almakta ve faaliyetleri yasaklanmaktadır.

4708 Sayılı Yapı denetim kanunu 2.maddesinin (a),(b),(c),(d),(e),(f) ve (g) fık-raları Bunun sonucu olarak ilgili idareler ve Yapı Denetim firmaları sorun yaşa-maktadır. Uygun çözüm yöntemleri ile sorun çözülmeye çalışılmaktadır. Fakat bu yöntemlerin çözüm açısından uygun olup olmadığı belirsizliğini korumak-tadır. Yapının tasarım aşamasından, şantiyedeki uygulamaları da dahil olmak üzere iskan aşamasına kadar Yapı Denetim firmaları ilgili yapıdan sorumludur. Güvenilirliğe etki eden faktörlerden biri beton basınç dayanımın tasarıma uygun değerleri taşımasıdır. Ancak çevresel faktörler, beton santrallerinin gerekli daya-nımı sağlayamayan beton üretimi, şantiye uygulamasında yaşanan sıkıntılar ol-mak üzere birçok neden ile tasarıma uygun beton dayanımı sağlanamamaktadır.

YAPI KALİTESİNİN ARTIRILMASI İÇİN YAPILMASI GEREKEN ÇALIŞMALAR

Bu karşılaştırma ve analiz sonucunda da YDS içerisinde rol alan mimarlar ve mühendisler için Türkiye’de afet dirençli yapılı çevre oluşturma bütüncül ve risk anlayışına dayalı bir sistem oluşturulmalıdır.

Bu neden ile bu çalışmada, “Yapı Denetim” firmaları dikkate alınarak, beto-nun nitelik ve denetimi açısından ortaya çıkan sorunlar doğrultusunda, sorunla-ra yönelik çözüm önerilerini içeren bir çalışma yapılması planlanmalıdır.

Page 268: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası268

Ayrıca hazır beton imalatçılarının Santrallarında ürettikleri yukarıda yer alan beton sınıflarının taşıma esnasında Transmikserler de fazla su katılması sonu-cunda değerlerin altına düşmesi sonucunu doğurmaktadır.

Burada Çevre Şehircilik İl müdürlüğü ve Belediyeler tarafından yapılan de-netimler sonucu beton kalitesinin uygun olmadığı yönündeki tereddütleri veya şikayetler sonucu alınan karot numunelerinin testlerinde santraldan standartlara uygun beton üretilse dahi taşıma esnasındaki yukarıda belirtilen hatalı taşıma sonucu ihtilaflar yaşanmaktadır.Bu konuda etkin eşgüdümlü çalışma yapılma-lıdır.

- Afet yönetimi sadece deprem ve afet sonrası müdahale ve iyileştirme çalış-maları olmayıp;afet öncesi afete hazırlık ,zarar azaltma faaliyetleri olarak bü-tünsel yaklaşımlar sonucu yapılan çalışmalardır. Afet ile mücadele edebilmenin en etkili yolu afet öncesinde olası afet durumunun neden olabileceği tehlikelerin doğuracağı zararları ve kayıpları azaltacak önlemlerin, afet öncesi alınmasıdır. Afete hazırlık önlemlerini ana başlıklarda özetlersek;

- A) Depreme dayanıklı, güvenli ve nitelikli yapı inşa etmek,

- Depreme dayanıklı yapı yapmadan önce konut yapılacak alanın seçimi ve planlanması kentleşme açısından son derece önemlidir. İmar plan aşamasında konut yapımına açılması

- alanın geoteknik incelemesi yapılarak zemin seçimi mutlaka dikkate alın-malıdır. (heyelan riski yüksek olan yerler ve dere yatakları yeşil alan olarak de-ğerlendirilmelidir.)

- B) Deprem güvenlikli yapının yapım aşamasındaki denetimi,

- C) Mevcut yapı stokunun elden geçirilmesi

- Yapılar imar planındaki plan notları, yönetmelik esasları ve projelerine - uygun yapılmalı ve denetlenmelidir. Buradan yola çıkarak nasıl bir denetim olmalıdır?

- İş verenini denetleyen yapı denetimi anlayışından mutlaka vazgeçilmelidir.

- Mali sorumluluk ve mesleki sorumluluk sigortası söz konusu yasada özen-le yer almalıdır.

- Tüm yapılar yapı denetim kapsamına alınmalıdır. (Kamu binaları, nüfusu 5.000’nin altındaki yerleşim yerleri ve köyler)

Meslek odaları, üyelerini denetleyebilmesi ve yasanın paydaşı olabilmesi için kanunun yapım sürecinde mutlaka yer almalıdır. bu deprem güvenlikli yapıları kimlerle birlikte yapacağımızın hesabını iyi yapmalıyız.Deprem güvenlikli, ni-telikli, fonksiyonel, ekonomik yapının yapım ve denetim aşamasında mesleğinde uzman ve yetkin mühendislere gereksinim duyulmaktadır.

- Çünkü üniversitelerimizin eğitim kalitesiyle ilgili ciddi endişelerimiz bulun-maktadır.

Page 269: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 269

- Yeni mezun meslektaşlarımızın, yetkin ve deneyimli mühendislerin yanında yetkinlik kazandırılmadan bu süreçte aktif olarak yer almaları doğru değildir. Her meslekte olduğu gibi mühendislikte de çıraklık-ustalık döneminin artık ka-çınılmaz olduğu aşikardır.

- Bu nedenle gerekli kanuni düzenlemeler yapılarak YETKİN MÜHENDİS-LİK mutlaka hayata geçirilmelidir.

- Alt yapısı ve öğretim kadrosu yetersiz olan üniversitelerimizde eğitim kali-tesinin artırabilmesi için altyapı ve öğretim kadrosunun acilen donanımlı hale getirilmesi gerekmektedir.

- Kentsel toprak değer analizleri yapılarak haksız kazancın ve vergi kaybının önüne geçilmesi,

- Çevre mühendisliği açısından kirliliğe neden olan konut ve işyerlerinin sap-tanması ve bunların ürettikleri katı,gaz ve sıvı atıkların cins ve miktarlarının belirlenmesi,

- Farklı kurumları ilgilendiren teknik altyapı eşgüdümünün sağlanması,

- Çağdaş ve deprem güvenlikli konut alanlarının üretilmesine destek sağlan-ması ve kullanılabilir konut tasarımı ve proje üretilmesi,

- Daha etkin bir denetim sisteminin kurularak tüm yerel yönetimlere yaygın-laştırılması,

- Ulaşım ve taşıt trafiğinin yayaların hakları gözetilerek ve toplu ulaşım te-mel alınarak çalışma yapılması

Anahtar Kelimeler : Bakanlık-Belediye-müteahhit üçgeninde mühendis mi-mar

Page 270: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası270

Soru - Cevap Bölümü

Soru: Birinci sorumu Mustafa Çobanoğlu beye sormak istiyorum. Özellikle çelik yapılarda, hem projelendirilmesi, hem de uygulamasında gerçekten sıkın-tılar var. Mühendisler henüz bu konuda yetkin değiller, bilmiyorlar. Dolayısıyla da çelik yapılarla ilgili gelen projeler olduğu gibi geçiyor, altındaki betonarme kısımları inceleniyor. Odalarımız zaman zaman çelik yapılarla ilgili kurslar ya-pıyor, ama maalesef yeterince ilgi gösterilmiyor. Uygulamada özellikle, hem şantiyede denetimler, hem de fabrikada veya atölyedeki denetimlerde nasıl bir yol izlenmeli? Bazen üretim erken başlayabiliyor, atölyede hazırlıklar yapılıyor, proje onaylandıktan sonra, şantiyeye gelmeden üretime başlanmış oluyor. Bura-da pratik olması açısından nasıl bir yöntem izlenebilir?

Mustafa ÇOBANOĞLU: Çelik yapıların özelliği, ön üretimli olması. Dola-yısıyla şantiye odaklı düşünmeyeceğiz; yani işi aldığımızda, çelik yapının şan-tiyeye gelmeden önce üretiminin tamamlanacağını bileceğiz. Siz projeyi onay-lamadan üretime başlayamazlar. Proje onaylandığı andan itibaren muayene test planını isteyeceksiniz ve fabrikada da denetlemeye devam edeceksiniz. Yani önce fabrikada denetleyeceksiniz, sonra şantiyede.

Soru: Elemanlar için CE belgesi yeterli mi veya onlara da test yapacak mıyız?

Mustafa ÇOBANOĞLU: Demin bahsettiğim sertifikalar var kaynakçılar için mesela, malzeme sertifikaları var. CE belgesinin… Sorulanın ne olduğunu tam anlayamadım.

Soru: Ürünün bir sertifikasyonu ya CE belgesi, onlar gerekli.

Mustafa ÇOBANOĞLU: Sırf CE belgesi değil, orada bir sürü şey var, an-lattım. Ürünlerle ilgili MİR sertifikaları, 10304/3.1 sertifikası var. Yani bu biraz özel eğitim gerektirir. Ayrıca, kaynakçılarda da kaynakçı sertifikası var. Ayrıca, şimdi montaj personelinde de montaj personeli sertifikası isteniyor.

Soru: O zaman, Malzeme Yönetmeliğinde de bir düzeltme ihtiyacı var. Özel-likle mamul olan ürünlerin CE belgesine sahip olması gerekiyor. Yani o say-dığınız belgelerin yanı sıra, asıl istenilen CE belgesi. CE belgesi yoksa orada bizim deney yaptırmamız lazım. Deney yaptırınca da, bu deneyleri yaptıracak laboratuar da yaygın değil. İki, kaynak testlerini yaptıracak ekibimiz yok, dışa-rıdan hizmet satın almamız lazım. Bu konuda yetkilendirilmiş kuruluşlar var mı, kaynak konusunda yetkilendirilmiş kuruluşlar var mı?

Mustafa ÇOBANOĞLU: CE belgesi dediğiniz, Code of Europe belgesi. EN dediğimiz, European … 10304/3.1 dediğim sertifika EN sertifikasıdır, yani CE sertifikasıdır zaten. Malzemeler için o sertifika var yani.

Soru: Mustafa bey birçok önemli konuya temas etti, ama iki noktada katkı yapmak istiyorum. Bir tanesi kumlamayla ilgili.

Tabii, her kumla kumlama yapılmaz. Bu çok önemlidir. Eğer kum klorit içeri-yorsa, onunla kumlama yapamayız.

Page 271: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 271

İkinci önemli nokta, bazı yapısal çelik elemanlarını korumak için hafif beton kullanıldığını söylediniz. Doğrudur, ama onu da ayrıca yalıtmak gerekir. O da önemli bir konudur. Yoksa, geçirimli olduğu için korozyona neden olur.

Mustafa ÇOBANOĞLU: Bir cümleyle şunu söylemek isterim: Adı kumlama da olsa, aslında çelik bilya ve grit karışımla kumlanır. Kumlama eski bir iştir, adı hâlâ öyle gidiyor. Çelik bilyalarla ve gritlerle, köşeli parçacıkların karışımıyla kumlanıyor aslında.

Soru: Hüseyin bey ve Erdoğan beye kısa bir sorum var.

Hüseyin bey çok güzel değindi; yani olması gereken ve sisteme müdahale edilmesi gereken noktayı söyledi. Ama en sonunda şu cümleyle bitirdi; “Sakın bunu yapmayın” dedi. Bunu neden yapmıyoruz?

Yalnız, ben bunu gözlemlerime dayanarak, tanık olduğum olaylara dayanarak soruyorum. Görevini ciddi bir şekilde yapan kişilere yol verildiğine tanık oldum, üzülerek tanık oldum.

Hüseyin TEKEL: Doğrusu, bunları istemek ve üzerine gitmek. Sabahki su-numlarda da bahsedildi, sizler de söylediniz. Bu sistemin iyi yapılması için de gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor.

Yani sistemin, parayı verenin düdüğü çaldığı bir sistem değil, bilimin egemen olacağı bir sisteme dönüştürmemiz şart. Aksi takdirde, bütün bu konuştukları-mız teoride kalır, pratiğe aktarmamız mümkün değildir.

Soru: Erdoğan beye de son bir sorum var.

Erdoğan bey, sağ olsun, hepsinden bahsetti; uygulamadaki sıkıntılar, özellikle Onur Kuruluna gelen dosyalar hakkında bilgiler verdiler. Ben merak ediyorum, Şükrü bey de sunumunda bahsetti, Şükrü Erdem bey; sürekli dosya sayısı ar-tıyor. Acaba dosyaların incelenmesi için yeterince ekip, eleman var mı orada? Yoksa, İnşaat Mühendisleri Odası eleman almak zorunda kalacak mı? Bunun parasını kim ödeyecek? Bakanlıktan mı talep edecek?

Erdoğan BALCIOĞLU: Teşekkür ederim.

Aslında şu an için üç arkadaş bu işi yapıyoruz. Yetişmeye çalışıyoruz. Ben biraz daha hassas ve titiz davrandığım için, bütün kurumlara muhakkak yazı-yorum. Çevre ve şehircilik il müdürlüğüne yazıyorum, belediyeye yazıyorum ve kişilerin savunmalarıyla yetinmiyorum, mutlaka ince eleyip sık dokuyorum ve konuları da en ince detayına kadar yazıyorum. Çünkü bir arkadaşımıza üçüncü bir cezayı ya da dördüncü bir cezayı vermenin vicdani sorumluluğu var. O ne-denle biraz titiz davranıyorum. Diğer arkadaşlarım da buna yetişmeye çalışıyor-lar. Ama bu sayı giderek artarsa, yeni bir maddi kaynağın Bakanlık tarafından sağlanması şart. Çünkü Bakanlık devamlı gönderiyor. O zaman, Bakanlıktan, odalar olarak… Oda yönetimimizin kararı tabii ki bu, Yönetim Kurulu Başkanı-mız bunu yönetimde mutlaka değerlendireceklerdir. Yetki ve karar onların. Ama bu sayı böyle giderse herhalde yeni tedbirler alınması gerekecek.

Teşekkür ederim.

Page 272: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası272

Soru: Cumhur bey; siz, yapı denetim süreci için bir tür kara kutu mu öneri-yorsunuz?

A.Cumhur KOCALAR: Kara kutunun caydırıcı bir yanı yok. Zaten hata yapmamaları gereken bir ekip organizasyonuyla uçuyor uçaklar. İnşaatlar aynı hassasiyeti gösterebilecek ekiplere kavuşabilmiş değiller. Kara kutu benzetme-si bu anlamda pek doğru değil. Yani açık olmasında fayda var. Kendisi beton dökerken videoya alsın, su katmadığını ispat etsin ve teslim etsin videoyu. Mü-teahhit kameraları kendisi yerleştirsin ve bunu denetleyen denetlesin. İnternete bağlanılması mümkün. Yani online denetim. Şeffaflık diyorsak eğer, belediyenin de içinde yer alabileceği online süreçlerle işi takip etmek mümkün. Bunu offli-ne yapmak da mümkün. Müteahhit her kolonun köşesinin resmini alsın beton dökülmeden. Bu ispatlar konulsun dosyaya. Dosyalar sözle, çizimle, teorik bı-rakılmasın; pratiğin görünür kılınması sağlansın. Oldubittiler böylelikle belki önlenebilir.

Kara kutu benzetmesi için de teşekkür ederim hocam. Ben daha şeffaf yakla-şımları bekliyorum açıkçası. Yani izlenebilirlik, kendi kendini düzeltme getire-cek şekilde bir şeffaflık; bunu hayal etmek iyi geliyor bana. Aksi halde… Çözüm üretemeden, süreçlere hapsolmuş durumdayız bütün mühendisler olarak.

Soru: Bakanlık bir kamera sistemi koysa, izlese bütün denetçileri; geldi mi, gitti mi, kaç kere geldi, izlese, daha şeffaf olur.

Page 273: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 273

Page 274: sempozyum kitabı
Page 275: sempozyum kitabı

- Osman KARA, Fatih SAKA, Hikmet KAPLAN, Turgay YULU

- Ayça BOZKURT, Hilmi COŞKUN, Ercan ERDİŞ

- Hilal MEYDANLI ATALAY, Serkan ENGİN

- Osman KARA

2. OTURUM BİLDİRİLER

Page 276: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası276

Yrd. Doç. Dr. Osman KARA, Yrd. Doç. Dr Fatih SAKA,Öğr. Gör. Hikmet KAPLAN, İnş. Yük. Müh. Turgay YULU

YAPI DENETİMİ KANUNUNDA MESLEK ETİĞİ İHLALLERİ

ÖZETTürkiye’de yapı denetimi, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanuna ve bu

kanuna dayalı olarak hazırlanan Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğine göre yapılmaktadır. 4708 Sayılı Kanun ve bu kanuna dayalı çıkarılan yönetmelik yapı denetimi faaliyetinin yürütülmesinde hangi meslek mensuplarının ne şekilde gö-rev alacağını belirlemiştir.

4708 Sayılı Kanun, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği ve eklerinde, Yapı Denetimi faaliyetinin yürütülmesinde yetki verilen mesleklerin belirlenmesinde gereksiz sınırlamalar konulmasının yanında ilgisiz mesleklere de yetki verilmiş-tir.

Bu çalışmada, 4708 Sayılı Kanun, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği ve eklerinde, Yapı Denetimi amacıyla yetkilendirilen personelin bilgi yeterliliği açı-sından eksik olması sebebiyle mühendislik etiğine aykırı düzenlemeler incelen-miş, durumun mühendislik etiği ile ele alınarak değerlendirilebilmesi amacıyla, meslek, etik, meslek etiği ve mühendislik etiği konuları hakkında bilgiler veril-miş ve yönetmeliklerdeki eksikliklerin giderilebilmesi için çeşitli çözüm öneri-lerinde bulunulmuştur.

GİRİŞ

1999 yılında yaşanan deprem felaketi, ülkemizde yapı denetiminin büyük öl-çüde bireysel duyarlılık ve dikkate bağlı olarak yürütülmüş olduğunu göstermiş-tir. Bu durum üzerine çıkarılarak 10.04.2000 tarihinde yürürlüğe giren 595 sayı-lı Kanun Hükmünde Kararname ile başlatılan yapı denetiminde kurumsallaşma süreci, 13 Temmuz 2001 tarihinde 4708 sayılı Yapı Denetim Yasasının yürürlüğe girmesiyle sürdürülmüştür. Yapıların denetimi, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hak-kında Kanunun uygulanmaya başlamasıyla, dörtlü fenni mesul uygulamasının aksine, bireysel duyarlılık ve dikkate bağlı uygulama olmaktan çıkarak kurum-sal bir iş olmuştur. Diğer yandan kurumsal, düzenli ve kurallı uygulamaya ge-çilmesi, yapı denetiminde eksik ve yanlışların belirgin bir şekilde ortaya çıkma-sını ve fark edilmesini sağlamıştır. Öyle ki, önceleri ilgililerinin önemsemediği ya da yaptırımı olmadığından gündeme getirmediği konular yargıya götürülür ve cezalar tatbik edilir olmuştur.

4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, yeni yapı denetimi uygulamasıy-la beraber yeni sistem, kavram, deyim, iş, işlem, kurum, kuruluş ve meslekleri de beraberinde getirmiştir. Yeni yapı denetim sisteminde, mesleklerin görev alan-

Page 277: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 277

ları ve yetki sınırları büyük ölçüde belirlenmiştir. Yeni sistemle birlikte, eskiden denetim hizmetini yürüten mesleklere yenileri eklenmiştir. Denetim hizmetinin değişik kısım ve kademelerinde görev alan bu mesleklerin görev, sorumluluk ve yetki sınırları ilgili mevzuatlarla belirlenmiştir.

4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve bu kanuna dayalı olarak hazır-lanan Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde görev verilen meslekler önce-likle imar kanununda görev verilen mesleklerdir. İmar kanununda fenni mesul adı altında görev verilen mesleklere yeni meslekler de eklenmiştir. İmar kanunu gereği özel inşaatlarda, kamu kurumlarının yapım işlerinde ve kontrol teşkila-tında görev alan meslekler geçmiş yılların şartlarına ve söz konusu mevzuatın şartlarına uygun olarak hizmet yürütmüştür. Fakat Yapı Denetimi Hakkında Kanunun öngördüğü kurumsal yapı ve günümüz şartlarında yeni meslek grup-ları düşünüldüğünde yeniden bir değerlendirmeye ihtiyaç olduğu anlaşılmakta-dır. Geçmişteki uygulamalarda verilen görevlere benzer bir görev dağılımı yeni yapılanmada uyumsuzluklar meydana getirmektedir. 4708 sayılı Yapı Deneti-mi Hakkında Kanunla mesleklere verilen görevlerin, mevcut mesleki eğitime, mesleki yeterliliklere ve genel mesleki etik kurallarına uygunluğu irdelendiğin-de uygulamada bazı olumsuzluklar ve karışıklıklar olduğu görülmektedir. Tesis edilen iş ve işlemler kanun ve yönetmeliğe uygun olduğundan yürütülmesinde hukuki açıdan bir sakınca görülmemektedir. Ancak, genel mesleki etik ilkeler açısından bakıldığında mevzuatın hatalı ya da yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Yasal düzenlemenin mesleki etik kurallara uygun yapılmamış olması, yapı dene-tim sisteminde görev yapan teknik elemanların etik olmayan davranışlarla karşı-laşmasına neden olmaktadır. Diğer yandan mesleki etik ilkelere göre uygulama yapılmaya çalışıldığında yasal olmayan durumlar ortaya çıkmakta ve yasal hak-lar engellenmektedir.

Dünyada evrensel etik konusuyla ilgili daha detaylı araştırmalar yapılırken ve oluşturulan normlar iyileştirilmeye çalışılırken, ülkemizde etik kavramı tanıtıl-maya ve yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu süreçte etik kavramının benimsen-mesi ve uygulanması hukuki ve sosyolojik alt yapı gerektirmektedir. Etik kav-ramının toplum tarafından bilinmediği, yasal mevzuatın hazırlanmasında etik ilkelerin gerektiği gibi dikkate alınmadığı ve uygulayıcılar tarafından yeterince önemsenmediği bir ortamda etik ihlaller ya da ihmallerin oluşması kaçınılmaz-dır. Mesleki etik açısından değerlendirilmeden çıkarılan kanunlar, uygulamada sorunlar oluştururken, kanuni ve sosyolojik alt yapısı olmayan bir etik kavramın hayata geçirilmesi de, kanuni olmayan uygulamalara neden olmakta ve uygula-namamaktadır.

Bu makalede, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve bu kanuna daya-lı olarak hazırlanan mevzuatta Yapı Denetimi faaliyetinin yürütülmesinde yetki verilen meslekler ve yetki sınırları, meslek etiği açısından irdelenmiştir ve hata-ların düzeltilebilmesi için önerilerde bulunulmuştur.

Page 278: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası278

MESLEK KAVRAMIBir uğraşın, “meslek” olarak sayılabilmesi için taşıması gereken özellikler

aşağıdaki şekilde özetlenebilir (Bilgi ve İpbüker, 2005):

Meslekler, genellikle insanların toplumca değer verilen hedeflere, yararlara ve hizmetlere ulaşmalarına olanak sağlar. Bir meslek dalı toplumun kaçınılmaz olan bir gereksinimini karşılar (Aydın, 2002).

Mesleklerin, mesleki faaliyetleri yöneten gizli veya açık yeterlik ve davranış standartları vardır (Bayles, 1988).

Profesyoneller, bir mesleğe kabul edilmeden önce, resmi ve gayri resmi uzun bir eğitimden geçerler (Fuchs, 1992). Sistemli bir eğitimle kazandırılan özel bilgi ve becerilerle donatılmış olan meslek elemanı toplum tarafından “uzman” olarak görülür ve o hizmette kişiye tam bir güven duyulur.

Meslek dalları, araştırma ve deneylerle, mesleki deneyimlerle geliştirilir ve zamanla kendilerine özgü tekniklere sahip olurlar. Meslektaşlar tarafından ku-şaktan kuşağa aktarılan bu mesleki birikim süreç içerisinde yeni tekniklerin keş-fedilmesine de olanak sağlar (Aydın, 2002).

Profesyoneller, kendi uzmanlık alanları içinde entellektüel otoriteler olarak görülürler (Bayles, 1988). Meslek elemanlarının, kendi konuları üzerinde özel bir bilgiye, yargıya ve uzmanlığa sahip oldukları düşünülür (Resnik, 2004).

ETİK KAVRAMITarihsel süreç içerisinde etik kavramının birçok tanımı yapılmıştır. Türk dil

kurumunun Büyük Türkçe sözlüğünde etik; Ahlak felsefesi; Felsefenin ödev, yükümlülük, sorumluluk ve erdem gibi kavramları analiz eden, doğruluk veya yanlışlık ile iyi veya kötüyle ilgili ahlaki yargıları ele alan, ahlaki eylemin do-ğasını soruşturan ve iyi bir yaşamın nasıl olması gerektiğini açıklamaya çalışan dalı olarak tanımlanmaktadır (MEB, 2000).

Etik, ahlaki insan davranışlarını inceleyen felsefe dalı olmakla birlikte günü-müz güncel yaşamında daha çok mesleki etik kavramıyla karşımıza çıkmakta-dır. Etik, günlük hayatta detayı önemsemeyen ya da farklarını incelemeyenler tarafından ahlak yerine kullanılsa da, felsefeciler ortak ve farklı yönlerini ortaya koyarak farklı tanımlar yapmaktadır.

Ahlakın (moral) olgusal ve tarihsel olarak yaşanan bir kavram olmasına kar-şılık etik (ahlak felsefesi), ahlak konusunu inceleyen bir bilim dalı ya da felsefe disiplinidir, ahlak ise, insanların birbirleriyle ya da devletle olan ilişkilerinde or-taya çıkan ve insanlardan “yapmaları istenen” davranışlar ve eylemlerdir (Şim-sek, Akgemci ve Çelik, 2003).

Ahlak etikten çok önce var olmuştur. Bu anlamda ahlak, toplumsal yaşamın tüm alanlarında insanların yaptıklarını düzene koyan, kendiliğinden biçimlen-miş ve genel kabul görmüş yasaklama ve değerlendirmelerdir (Deliorman ve Kandemir, 2009).

Page 279: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 279

Babadağ’a (1991) göre, etik; bireyin davranışlarına, temel olan ahlak ilkeleri-nin tümüdür. Basit bir ifadeyle “ahlak kuramı “ ya da “teorik ahlak” denilebilir. Algıer ve Erkal, (2002) ise etik; “Bir bilim alanı olan etik, genelde doğru ve yan-lışları açıklayan, belirleyen ilkelere ait felsefi bilim veya ahlak felsefesi olarak tanımlanır. Daha öz bir deyişle etik, doğru ya da yanlış davranışlar bilimidir” ifadeleriyle tanımlanmaktadır.

MESLEKİ ETİK KAVRAMIKuçuradi’ye (2003) göre etik problemler, bir anlamda felsefenin başlangıçla-

rından beri filozofların uğraştığı ana bir soru ya da problem demetini oluşturur-ken başka bir anlamdaki etik problemlerin, eylemde bulunmak zorunda olduğu-muz günlük yaşamla -farkında olsak da, olmasak da- doğrudan doğruya ilgili olan problemler olduğunu bildirmektedir.

Meslek etiklerinin bugün peşinde oldukları ya da aradıkları şey, normlardır, ama özel türden normlar. Bu normların, söz konusu mesleği icra edenlerin hep-sinin ve her yerde kararlarını ve eylemlerini belirlemeleri bekleniyor. Yani ara-dıkları normlar, kişilerin, sahip oldukları dünya görüşlerinden, kültürlerinden, ideolojilerinden, dinlerinden bağımsız olarak uygulanmaları beklenen normlar-dır. “Evrensel bir etik” veya “global bir etik” oluşturmaya çalışanlar da normlar peşindedirler. Aradıkları davranış normları da, üzerlerinde bir konsensüsün ola-bileceği normlardır. (Kuçuradi, 2003).

Meslek etiği kavramını, bütün mesleki etkinliklerin iyiye yönlendirilmesi konusunda düzenlemeler getiren, meslek üyelerinin kişisel arzularını sınırlayıp belli bir çizginin dışına çıkmalarını önleyen, mesleki idealleri geliştiren, ilkesiz üyeleri meslekten dışlayan bir ilkeler ve kurallar sistemi olarak tanımlanmak-tadır. Çağdaş dünyada her mesleğin kendisine özgü bir etiği olması, böylelikle meslek üyelerinin davranışları konusunda, toplum içinde güvence oluşturan, bir otokontrol sistemi ortaya çıkması istenen bir durumdur. Mesleklerin evrensel bi-rer alt kültür oluşu bağlamında, meslek etiklerinin de temel özelliklerinden biri sadece meslek üyeleri için geçerli olup farklı toplum kesimlerini bağlamamak diğeri ise dünya ölçeğindeki tüm meslek üyeleri için geçerli olmaktır. Meslek etikleri bir meslek grubunun eseri olarak kabul edilebileceğine göre, bir grup ne denli güçlü kurulmuş ise, etik ilkeleri de o denli etkili olmaktadır (Aydın, 2003; Arda, 2004).

MÜHENDİSLİK ETİĞİMühendislik etiği, meslek etiği kapsamında değerlendirilmektedir ve mühen-

dislerin iş hayatında yapmaları gereken ve kaçınmaları gereken iş ve eylemleri ifade etmektedir.

Etik kodlar, çalışanlara ya da örgütsel davranışlara rehberlik eden, ahlaki standartları içeren yazılı, açıklayıcı ve resmi belgelerdir (Schawartz, 2001).

Etik kod, çalışanların hangi davranışlarının kabul edilebilir bulunduğuna iliş-kin olarak yol gösteren, meslek ya da kurum tarafından beklenen resmi ifadeler-dir (Ferrel ve Fraedrich, 1994).

Page 280: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası280

Bowie ve Duska, (1990) meslek etiği ilkelerinin bir mesleğin veya örgütün üyelerinin uymaları gereken etik ilke ve kodlar olduğunu belirtmişlerdir. “Etik Kod”, mesleki ya da başka gruplar içerisinde kalabilmek için, ilgili kişilerin uy-mak zorunda oldukları amaç ve davranışlar bütünüdür. Etik kodlar genellikle yazılı ve resmi bir nitelik taşırlar. Ancak etik kodların bir kısmı yazılı olmaya-bilir. Etik kodlarda, iş ve çalışma sürecinde ne tür standart ve değerlerin benim-seneceği açıkça belirtilmiştir. Etik kodların temel işlevi, kapsamına giren grup üzerinde belli bir disiplin sağlamak ve bunun için gereken ortamı yaratmaktır. Etik kodlar genellikle kısa ilkeler kümesinden oluşur. Örneğin, “her üye en yük-sek dürüstlük ve onur içerisinde davranacaktır” gibi ilkesel davranış ifadeleri etik kodlar içinde yer alırlar (Prichard,1998)

Mühendislik Etiği Kodları; mühendislik hizmetlerinin icrası sırasında uyul-mak üzere resmi ya da gayrı resmi kurum ve kuruluşlar tarafından hazırlanmış kurallardır. Etik kodlar, mesleğe sınırlama getirilmesine veya doğru mesleki ta-vırların belirlenmesine ihtiyaç duyanlar tarafından benimsenmesi ve desteklen-mesi nedeniyle oluşur ve geçerlilik kazanır. Günümüzde meslek etiğine duyulan ihtiyacın sonucu olarak, mesleki etik kodları kanunlara da yansıyarak geçerlilik kazanmakta ve yaptırım gücünü artırmaktadır.

Mesleki etik kodların bilinen en eski örneği tıp alanındaki “Hipokrat Andı”-dır. Son yıllarda özellikle Avrupa ve Amerika’da bütün meslek alanlarının etik kodlar oluşturdukları bilinmektedir.

Meslek etiği ile ilgili tanımlamalar toplu halde düşünüldüğünde, etiğin temel ilkeleri; profesyonellik, adalet, eşitlik, dürüstlük ve doğruluk, tarafsızlık, sorum-luluk, insan hakları, humanizm, bağlılık, hukukun üstünlüğü, sevgi, hoşgörü, saygı, tutumluluk, demokrasi, açıklık, hak ve özgürlükler, yasa dışı emirlere kar-şı direnme olarak sayılabilir.

Profesyonel; bir işi kazanç sağlamak amacıyla yapan (kimse) veya bir işin bütün inceliklerini ve açıklarını kavramış olmak anlamlarında kullanılmaktadır (MEB, 2000). Mesleki etik ilkesi olarak profesyonellik; mesleği ile ilgili gerekli bilgi ve beceriye sahip olması olarak tarif edilmektedir. Mesleği ile ilgili gerekli bilgi ve beceriye sahip olmayan birinin meslek etiğinden söz edilemez. Profesyo-nel olmanın temel koşullarından en önemlisi, görev ile ilgili bilgi ve becerilerin eksiz kazanılmış olması ve yerine getiriliyor olmasıdır. Ön lisans yada lisans eğitimiyle kazanılan mesleklerde profesyonellik alınan derslerle kazanılır. Bu yüzden mesleklerin profesyonellik sınırları eğitim müfredatı ile sınırlanmış olur.

ETİK-KANUN İLİŞKİSİ

Ahlakla benzerlik gösteren bilimlerden biri de hukuktur. Hukuk; yazılı emir ve yasaklardır. Ahlak ise yazılı emredici özelliği olmayan, toplum tarafından kabul görmüş kurallar bütünüdür. Ahlaki değerlerden yoksun bir hukuk düşü-nülemeyeceği gibi, ahlaki değerler ile çatışan bir hukuk da işlevsel olmaktan uzaklaşır. Bir insan topluluğunun asgari düzeydeki ortak paydasını, ahlak oluş-turur. Ahlak ve hukuk kuralları arasındaki fark, ahlak kurallarının dağınık, ör-

Page 281: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 281

gütlenmemiş nitelik taşımasına karşılık, hukuk kurallarının toplu, örgütlenmiş ve sistemli olmasıdır. Ahlak ve hukuk kuralları arasında yaptırım farkı vardır. Ahlakın asıl yaptırımı vicdan olmasına karşılık, hukukun devletin gücü ile uy-gulanan maddi zorlayıcı yaptırımları vardır.

Kuçuradi’ye (2003) göre, düzen ve yaptırım bakımından etik giderek genel ahlakla kanunlar arasında bir yere oturtulmaya çalışılmaktadır. Böylece etik davranmayanlara yaptırım gündeme gelmektedir.

Etikle ilgili sorunlu durumlar çerçevesinde “ikilem” ve “ihlal” gibi iki ana ka-tegori bulunmaktadır. İkilemi, kurala bağlanmamış durumlarda karar vericinin yaşadığı seçim sorunu; ihlali ise mesleki eylemi düzenleyen standart kuralların çiğnenmesi olarak tanımlamak mümkündür (Yıldırım ve Kadıoğlu, 2007).

Genel ahlak ve meslek etiği anlamında etik ile hukukun başlıca ortak noktası normatif yani kural koyucu sistem olmalarıdır. Bu bağlamda hukukun kuralları arkasında devlet gücünü bulundurmaktan ve kuvvetli yaptırımla desteklenmiş olmaktan ötürü daha kuvvetli, ortak aklın gerekleri ve kitle uzlaşması üzerine bina olmuş etik kuralları ise görece daha zayıftır. Belli bir konudaki bazı kural-ların hem etik hem hukuk kuralı olması rastlanan bir durumdur ve yasa koyucu-nun toplumun kendini kurala bağlama iradesine gösterdiği saygının göstergesi olmak bakımından önemlidir (Kadıoğlu, 2007).

Etik bağlamında olmuş ya da olası bir eylem tartışılırken, yasalar değil temel değerler referans alınır ve felsefenin yöntemleri kullanılır. Böylesi tartışmalar-dan elde edilen sonuçlar, yasanın öngördüğü düzenlemeyle kimi zaman bağda-şırlar kimi zaman çelişirler. Yasada bir düzenleme olmaması halindeyse, yasama gücü için bir öneri niteliğini taşırlar. Pozitif hukukun etik tartışmalar üzerinden oluşturulması ona daha yüksek bir saygınlık ve geçerlilik kazandırır (Pribilla, 2000).

Hukuk çerçevesinde normları benimsemek değil onlara uymak esastır. Öte yandan etik açıdan tartışmaya açık olan kimi eylemler yasaklanmış olmadık-ları için hukuki açıdan tartışma konusu değildir (Pieper, 1999) . Bazen de etiğe bağlılığın gereği olarak yasaya uymamak/karşı çıkmak gündeme gelebilir. Vur-gulanması yerinde olacak son bir husus, yasaların genel ahlak gibi zaman ve me-kan içinde sınırlı bir geçerliliği olduğu, etiğin ise evrensellik iddiası taşıdığıdır (Williams, 2005).

YAPI DENETİM KANUNUNDA GÖREVLENDİRİLEN MESLEKLER

4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, bu kanuna dayalı olarak hazırla-nan Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde ve ilgili diğer mevzuatta değişik mesleklere doğrudan yada dolaylı olarak görev verilmektedir. İlgili mevzuatta yapı denetim kuruluşlarında ve laboratuvarlarda görev alacak meslekler doğ-rudan tanımlanmıştır, ilgili idareler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığında ve taşra teşkilatlarında görev alacak meslekler kısmen tanımlanmış ya da hiç tanımlan-mamıştır.

Page 282: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası282

Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 10. Maddesinde Yapı denetim ku-ruluşunda ortaklık durumu açıklanmıştır. Bu maddeye göre: Yapı denetim kuru-luşuna ortak olabilmek için mimarlık, inşaat mühendisliği, makine mühendisliği veya elektrik mühendisliği diplomasına sahip olmak şartı aranır.

Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin “Laboratuvarın Çalışma usul ve esasları” başlıklı 13. Maddesinde: Laboratuvarlarda yapı malzemesi kalite kont-rolü konusunda laboratuvar denetçi belgesine sahip en az bir inşaat veya kimya mühendisi, zemin deneyleri konusunda laboratuvar denetçi belgesine sahip en az bir inşaat veya jeoloji veya jeofizik mühendisi ile yardımcı teknik elemanlar istihdam edilir, hükmü yer almaktadır.

Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin “Yapı denetim kuruluşunda ve la-boratuvarda görev alacak teknik personelin deneyim ve nitelikleri” başlıklı 14. Maddesinde denetçi belgesinin;

a) Proje inceleyecek ve inşaat denetimi yapacak olan mimar için “proje ve uygulama denetçisi”,

b) Proje inceleyecek ve inşaat denetimi yapacak olan inşaat mühendisi için “proje ve uygulama denetçisi”,

c) İnşaat denetimi yapacak inşaat mühendisi için «uygulama denetçisi»,

ç) Proje inceleyecek ve inşaat denetimi yapacak olan makine ve elektrik mü-hendisleri için “proje ve uygulama denetçisi”,

d) Laboratuvarda görev yapacak olanlar için “zemin veya yapı malzemesi la-boratuvar denetçisi” adıyla düzenleneceği hükme bağlamıştır.

Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik Personelin denetim yetki-si” başlıklı 15. Maddesinde, Kontrol elemanı: Yapı denetim kuruluşunda görev alan kontrol elemanı, denetçi mimar ve denetçi mühendisin sevk ve idaresi altın-da görev yapar. Görevlendirildikleri yapılarda denetçi mimar ve mühendislerin vereceği görevi yerine getirir ve sorumluluğu altında bulunan işlerden dolayı denetçi mimar ve mühendisler ile birlikte müteselsilen sorumludur. Denetim yet-kisi sınırları, inşaat alanı itibarı ile aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

İnşaat Mühendisi ve Mimar 30.000 m² Makine Mühendisi 60.000 m² Elektrik Mühendisi 120.000 m²

Yine 15. Maddede, Yardımcı kontrol elemanı, her yıl Bakanlık tarafından ya-yımlanan Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanıla-cak Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğe göre 3b (hariç) grubuna kadar olan ve inşaat alanı 15.000 m2’yi geçmeyen bir yapının denetimi üstlenil-diğinde, yapı denetim kuruluşunda kontrol elemanı yerine görevlendirilir. Yar-dımcı kontrol elemanı, denetçi mimar ve denetçi mühendislerin sevk ve idaresi altında görev yapar. Görevlendirildiği yapılarda denetçi mimar ve denetçi mü-hendisler ile birlikte müteselsilen sorumludur. Denetim yetkisi sınırları, inşaat alanı itibarı ile aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

Page 283: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 283

Teknik öğretmen (İnşaat, Makine, Elektrik) 15.000 m² Tekniker (İnşaat, Makine, Elektrik) 10.000 m² Teknisyen (İnşaat, Makine, Elektrik) 5.000 m²

KONUNUN MESLEKİ ETİK AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİUzman, işinin ehli olmalıdır (bilgi koşulu!). Aynı zamanda ahlak duygusu ve

sorumluluk taşımalıdır. Eski deyimle, “ehil” ve “mes’ul” olmalıdır (İnam, 2003).

Yapı Denetimi Kanununda yer alan meslekler ön lisans veya lisans eğitimi ve öğretimi ile kazanılan mesleklerdir. Bu nedenle, bu mesleklerin görev ve yetki alanları, lisan veya ön lisans eğitiminde aldıkları ders ve konularla belirlenmek-tedir. Bu mesleklerin ehil oldukları veya olabilecekleri konular için üniversitede ilgili bölüm tarafından yürütülen ders müfredatlarının incelenmesi gerekmek-tedir.

Ülkemizde eğitim-öğretim yapan üniversitelerin bölüm müfredatları incelen-diğinde, lisans veya ön lisans mezunlarının ehil oldukları konular kolayca gö-rülebilir. Yapı Denetim Kanununda ve Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğin-de görev verilen mesleklerin ehil oldukları konuları görmek içinde ilgili bölüm müfredatına bakılması gerekmektedir.

Üniversite eğitimiyle edinilmiş mesleklere kanunla, eğitim müfredatında yer almayan konularda yetki verilmesi etik açıdan kabul edilebilir değildir. Çünkü bu durumda mesleki etik ilkelerden “bilgi” şartı sağlanmayacaktır.

Lisans veya ön lisans programlarının müfredatları ile Yapı Denetim Kanunun-da ve Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde görev verilen mesleklerin gö-revleri incelendiğinde bazı uygunsuzluklar olduğu görülmektedir. Mesleki etik ihlali görülen alanlar şöyle sıralana bilir:

1. Yapı Denetim Kanununun 1. Maddesinde “Parsel malikinin veya hissedar-lardan birinin mimar veya mühendis olması halinde ayrıca şantiye şefi aranmaz.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca; Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 3. Maddesinde “ i) (Değişik:RG-1/7/2011-27981) Şantiye şefi: Konusuna ve niteli-ğine göre yapım işlerini yapı müteahhidi adına yöneterek uygulayan, mühendis veya mimar diplomasına sahip teknik personeli” tanımı ve 9. Maddesinde “(2) (Değişik:RG-1/7/2011-27981) Yapım işleri yürütülen şantiyede, mühendis veya mimar diplomasına sahip olmak üzere bir şantiye şefinin bulundurulması mec-buridir.” hükmü yer almaktadır. Yapı Denetimi Kanunu ve Yapı Denetimi uygu-lama yönetmeliğinin şantiye şefi ile ilgili tanım ve hükümleri uzmanlık ayrımı yapmamaktadır. Bu durum yapılarda şantiye şefliğini ilgisiz mesleklerin üstlene-bilmesine kapı aralamaktadır. Uygulamada makine ya da elektrik mühendisleri, meslek etiğine aykırı olarak büyük bölümü inşaat işleri olan büyük yapılarda görev üstenebilmektedir. Mevzuatta bu olumsuzluğu önleyecek bir hüküm bu-lunmamaktadır.

2. Yapı Denetim Kanununda “Yapı denetim kuruluşlarının nama yazılı öden-miş sermayelerinin tamamının, mimar veya mühendislere ait olması zorunlu-

Page 284: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası284

dur.” hükmü ile alınan eğitimle ilgisi olmayan konuda mühendis ve mimarlara hak tanınmaktadır. Oysa kuruluşların mülkiyeti için bir mesleki vasıf gerek-memektedir. Bu hüküm nedeniyle gündeme gelen miras intikal konusu henüz tutarlı bir şekilde çözülebilmiş değildir. Yapı denetimi kuruluşlarının ortakları-nın vefatı ile gündeme gelecek olan, mühendis yada mimar olmayan varislerin insan hak ve özgürlüklerinden olan mülkiyet hakkı, bu hükmün hatalı olduğunu göstermektedir.

3. Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin, Laboratuvarın Çalışma usul ve esasları başlığı altında, “Laboratuvarlarda yapı malzemesi kalite kontrolü konu-sunda laboratuvar denetçi belgesine sahip en az bir inşaat veya kimya mühendisi, zemin deneyleri konusunda laboratuvar denetçi belgesine sahip en az bir inşaat veya jeoloji veya jeofizik mühendisi ile yardımcı teknik elemanlar istihdam edi-lir” hükmü yer almaktadır. Yönetmeliğin bu maddesinde iki meslek grubu açı-sından mesleki etik ihlali bulunmaktadır. Birincisi Yapı Malzemesi Laboratuvar-larında kimya mühendisine yetki verilmesi, ikincisi ise zemin laboratuvarlarında jeofizik mühendislerine yetki verilmesidir.

Kimya Mühendisliği Bölümleri beton basınç ve çelik çekme deneyleri gibi fiziksel deneyler konusunda eğitim almamaktadır. Buna rağmen, Yapı Denetimi Kanunu kapsamında görev yapan Bakanlık Belgeli Yapı Malzemesi Laboratu-varlarının çoğu beton basınç ve çelik çekme deneyleri dışında deney yapmadığı halde, kimya mühendisleri, kanundan aldıkları yetkiye dayanarak bu laboratu-varlarda çoğunlukta olarak görev almaktadır. Yapı Denetim Sistemi açısından en önemli, zorunlu olan ve fiziksel özelliklerin ölçüldüğü bu iki deney dışında laboratuvarlarda diğer deneyler çok düşük oranlarda yapılmaktadır. Bu iki deney dışında yapılan deneylerin de büyük çoğunluğu fiziksel deneylerdir (elek analizi, aşınma, eğilmede Bakanlık Belgeli Yapı Malzemesi Laboratuvarında yapı mal-zemesine yönelik, kimyasal deney olarak nitelendirilecek çok az çeşit ve sayıda deney yapılmaktadır. Bu şartlar altında yapı malzemeleri deneyleri konusunda lisans eğitimi almamış kimya mühendislerine şartsız olarak denetçi yetkisi veril-mesi mesleki etik ilkelere aykırı olarak değerlendirilmektedir. Beton veya çelikle ilgili deneylerin eğitim müfredatında bulunduğu, Çevre Mühendisliği, Makine Mühendisliği, Metalürji Mühendisliği, Tarımsal Yapılar ve Sulama Mühendisli-ği, Yapı Öğretmenliği vb. gibi mesleklere yetki verilmezken Kimya Mühendisli-ğine bu yetkinin verilmesi mesleki etikle bağdaşmamaktadır.

Benzer şekilde, lisans müfredatlarında zemin laboratuvar deneyleri olmayan Jeofizik Mühendislerine zemin deneyleri konusunda denetçi yetkisi verilmesi mesleki etik ilkelere aykırı olarak değerlendirilmektedir.

4. Yapı Denetimi Sisteminin denetimini yapan Kamu Kuruluşlarında görevli ilgili personelin mesleki vasıf ve yeterlilikleri ile ilgili bir tanım bulunmamak-tadır. Bu durum Yapı Denetimi faaliyetlerini denetleyen ilgili idareler ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı taşra teşkilatında olumsuz uygulamalara imkan sağla-maktadır. Mevzuatta Yapı Denetimi Sisteminin denetimini yapacak birimlerde görevli personelin mesleği tanımlı olmadığından, bu denetimler Yapı Denetimle ilgisiz meslek mensuplarınca icra edilebilmektedir. Örneğin Çevre ve Şehircilik

Page 285: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 285

İl Müdürlüğünde Yapı Denetim Şube Müdürü Jeoloji Mühendisi, İlçe Beledi-yesinde Yapı Denetim Şefi Harita Teknikeri olabilmektedir. Böylece, mesleki yeterliliği kontrol edilerek belgelendirilen denetçiler, mesleki tecrübesi az farklı meslek mensubunca denetlenebilmektedir. Uygulamanın kanuna aykırılığı bu-lunmamaktadır. Denetim Görevlilerinin Uyacakları Meslekî Etik Davranış İl-keleri Hakkında Yönetmeliğin “Yetkinlik ve Meslekî Özen” başlığı altında yer alan 10. Maddesinde ”(1) Denetim görevlileri;

a) Görevin gerektirdiği bilgi, beceri ve deneyime sahip olur ve görevlerine azami özen ve dikkat gösterir.

b) Denetim faaliyetinin amacına uygun bir şekilde yerine getirilebilmesi için meslekî bilgi, beceri ve bireysel yeteneklerini sürekli geliştirmeye gayret eder” hükümleri yer almaktadır. Bu hükümlerde mesleki branş, yeterlilik ve eğitimle ilgili net sınırlama olmadığından, denetim görevlilerinin denetlediği meslek gu-rubu dışından olması kanunen mümkün olmaktadır. Durum her ne kadar kanuni olsa da mesleki etik açısından bakıldığında sakıncalı olmaktadır.

5. Yapı Denetim mevzuatı, yapı denetimi konusunda ön lisans müfredatı uygu-layan Yapı Denetimi Bölümü mezunu Yapı Denetimi Teknikerleri için bir görev tanımı içermemektedir. Buna karşılık ön lisans programı uygulayan inşaat bölü-mü mezunu inşaat teknikerlerinin yardımcı kontrol elemanı olarak yapı denetim kuruluşlarında ve laboratuvarlarda görev yapması öngörülmektedir. Bu durum mesleki etik açısından değerlendirildiğinde bir çelişki olarak görülmektedir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Bu çalışmada Yapı Denetimi mevzuatı mesleki etik açısından incelenmiştir ve bazı ihlallerin olduğu değerlendirilmiştir. Mesleki etik ihlali olduğu düşünülen hükümler yada konular maddeler halinde sıralanmıştır.

Şantiye şefliği konusunda mesleki uzmanlık ayrımına yer verilmemesi mes-leki etik ihlallerine zemin hazırlamaktadır. Yapı Denetimi Kuruluşlarının mül-kiyet hakkının bir meslek grubuyla sınırlandırılması hükmü miras intikal hakkı da düşünüldüğünde hatalı görülmektedir. Mesleki eğitimlerinde olmadığı halde Yapı Malzemesi Laboratuvarlarında kimya mühendislerine ve Zemin Labora-tuvarlarında jeofizik mühendislerine yetki verilmesi mesleki etik ihlali olarak değerlendirilmektedir. Yapı Denetimi Sisteminin denetimini yapan Kamu Kuru-luşlarında görevli personelin mesleki vasıf ve yeterliliklerinin tanımlı olmaması, olumsuz uygulamalara imkan sağlamaktadır. Yapı denetim mevzuatında Yapı Denetimi Teknikerlerine görev tanımı yer almaması mesleki etik açısından de-ğerlendirildiğinde çelişki olarak ortada durmaktadır.

Yapı denetiminde mesleki etik ihlallerinin önüne geçilmesi için, başta Yapı Denetim Kanunu olmak üzere tüm yapı denetimi ve ilgili mevzuat (Denetim Görevlilerinin Uyacakları Meslekî Etik Davranış İlkeleri Hakkında Yönetmelik de dahil olmak üzere) mesleki etik açısından değerlendirilerek olumsuzluklar

Page 286: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası286

giderilmelidir. Ancak bu durumda yasallaşmış (mevzuata aykırılık bulunmayan) mesleki etik ihlallerin önüne geçilebilecektir. Mesleki etik ihlallerin önlenmesi-nin, meslekler arası barışa katkı ve hizmet kalitesinde de artış sağlayacağı düşü-nülmektedir .

KAYNAKLAR:ALGIER, L. ve ERKAL, S., 2002, “Ameliyathane Hemşireliğin Etik Yönleri”,

Ulusal Cerrahi Kongresi.

ARDA, B., 2004, Etiğe kavramsal giriş ve temel yaklaşımlar. Eds.: Arda B, Kahya E, Başağaç Tamay G. Bilim Etiği ve Bilim Tarihi. Ankara, Ankara Üniversitesi Basımevi, s:21-36

AYDIN, İ. P., 2003, Eğitim ve Öğretimde Etik, Ankara: PEGEM-A Yayıcılık.

AYDIN, İ. P., 2002, Yönetsel mesleki ve örgütsel etik. Ankara: Pegem A Yayınevi.

BABADAĞ, K. ,1991, “Hemşirelikte Etik”, Hemşirelik Bülteni, Cilt 5, Sayı 19, s.5-9

BAKOĞLU DELİORMAN, R. ve ÜSTÜNOLDU KANDEMİR, A., 2009, Kamu Kurumu Niteliğinde Meslek Kuruluşları ve Etik, Yolsuzluğun Önlenmesi İçin Etik Projesi, Akademik Araştırma Çalışması, Kamu Görevlileri Etik Kurulu yayını

BAŞBAKANLIK, 2010, Denetim Görevlilerinin Uyacakları Meslekî Etik Davranış İlkeleri Hakkında Yönetmelik, 14 Eylül 2010 tarih ve 27699 sayılı Resmi Gazete.

BİLGİ,S. ve İPBÜKER,C., 2005, CBS Etiği, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, 10. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 28 Mart-1 Nisan 2005, Ankara

FERREL, O. C., FRAEDRİCH J., 1994, Business Ethics: Ethical Decision Making and Cases. Boston: Houghton Mifflin Company.

İNAM, A., 2003, Uzman Hayatın Neresinde?, TMH - Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı 423 - 2003/1

KADIOĞLU, S. ,2007, Etik Etik Dedikleri, III. Koloproktoloji- Stomaterapi Sempozyum Özet Kitabı, 12-14 Nisan. Adana. Adana, Ostomi Derneği, Türk Tabipler Birliği, Çukurova Üniversitesi, Cleveland Clinic katkılı yayın., s: 86-88

KUÇURADİ, İ., 2003, Etik ve Etikler, TMH - Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı 423 - 2003/1

MEB, 2000, Örnekleriyle Türkçe Sözlük, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları 2967, Bilim ve Kültür Eserleri Dizisi 872, Sözlük Dizisi 5, ISBN 975.11.1050.5, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul.

Page 287: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 287

MEB, 2006, (T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI), Tüm Alanlar Meslek Etiği, (Meslekî Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi), Ankara,

PİEPER, A., 1999, Etiğe Giriş.( Çev: Atayman V, Sezer G), İstanbul, Ayrıntı yayınları, 1999, s:64-66

PRİBİLLA, O., 2000, Hukuk İle Etik Arasındaki Arasında Hekim. In : Engelhardt DV. (Çev.:Namal, A., Tıbbın Gündelik Yaşamında Etik.İkinci baskı, İstanbul, Nobel Tıp Kitabevleri, , s:253-265

SCHAWARTZ, M., 2001, The Nature of the Relationship Between Corporate Codes of Ethics and Behaviour, Journal of Business Ethics, Cilt: 32, S: 3, s.247-262.

ŞİMSEK, S., AKGEMCİ, T. ve ÇELİK, A., 2003, Davranış Bilimlerine Giriş ve Örgütsel Davranış, Adım Matbaacılık ve Ofset, Konya. akt: Semra Güney, “Ahlaki Liderliğin Kavramsallaştırılması ve Ahlaki Yönetimde Liderliğin Rolü”, Yönetim ve Ekonomi, Cilt:13, 2006, s.135-148.

WİLLİAMS, R. J., 2005, Dünya Hekimler Birliği. Tıp Etiği Elkitabı. ( Çev: Civaner M.), Ankara, Türk Tabipleri Birliği Yayınları, s:13-14

YILDIRIM, G. ve KADIOĞLU, S. ,2007, Etik ve Tıp Etiği Temel Kavramları, C.Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 29 (2): 7-12,

Page 288: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası288

Ayça BOZKURT, Hilmi COŞKUN, Ercan ERDİŞ

YAPI DENETİM KURULUŞLARININ İŞ GÜVENLİĞİ SORUMLULUĞU

Özet

Yapıların; gerek tasarım, gerek inşa aşamasında teknik açıdan yeterliliğe sahip olmasının ve çalışanların/bireylerin can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla denetlenmeleri gerekmektedir. Yapılan bu denetimlerle, yapı sahipleri; yapının sözleşme ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, ha-talı veya kusurlu yapılmış olmasından dolayı korunmuş olacaktır. Bu aşamada denetimi yapan yapı denetim kuruluşlarının da sorumlulukları vardır ve bu hu-suslar da 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu ve yönetmelikleriyle belirlenmiştir. Ancak yapı denetim kuruluşlarının sorumlulukları kapsamına giren ve bu kap-samın dışında yer alan hizmet ve faaliyetler, kanunlar ve yönetmeliklerle açık bir şekilde ifade edilmesine rağmen, bu hususların algılanması ve uygulanması ile ilgili olarak, gerek tasarım aşamasında gerekse yapının inşası sırasında ek-siklikler göze çarpmaktadır. Bu doğrultuda, çalışmada, öncelikle yapı denetim kuruluşları açısından işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda ayırıcı unsurlar yasal çerçevede ifade edilmiş, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından bu kuruluşların tasarım ve inşa aşamasındaki görev ve sorumlulukları belirtilmiş ve uygulama-daki eksiklikler ele alınmıştır. Bu amaçla yapı denetim firmalarında çalışan tek-nik personele bir anket uygulanmıştır. Anket çalışması sonucunda yapı denetim kuruluşlarının işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından görev ve sorumluluklarını algılama ve uygulama düzeyleri ortaya çıkarılmıştır. Sonuçlar, literatür bulguları ışığında değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Yapı denetimi, iş güvenliği, işçi sağlığı, mevzuat.

GirişYapı denetimi; teknik ve mimari koşullar çerçevesinde can ve mal güvenliğini

sağlayarak kaliteli, sağlıklı, ekonomik yapı elde edebilmek amacıyla yapıların, ilgili idare ve yükleniciden bağımsız olarak, tasarım ve yapım aşamalarında, yürürlükteki mevzuata ve standartlara uygun olarak yapılmasının sağlanması süreci olarak tanımlanabilir.

Yapıların inşası sürecinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri açısından, her ne kadar yapı denetim kuruluşları başrolde yer almasa da, işverenin ana so-rumluluğundaki bu konularda işvereni gözetleme, denetleme, uyarma ve gerekli durumlarda resmi makamlar aracılığıyla yaptırım uygulama görevlerini üstlen-mektedir.

Page 289: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 289

Bu çalışmada, yapı denetim kuruluşları açısından, işçi sağlığı ve iş güvenli-ği konusundaki ayırıcı unsurlar yasal çerçevede ifade edilerek; bu kuruluşların tasarım ve inşa aşamasındaki görev ve sorumluluklarını algılama ve uygulama düzeyleri incelenmiştir.

Yapı Denetimi Kavramı ve Yapı Denetim Hizmeti4708 sayılı kanunun birinci maddesinin öngördüğü üzere yapı denetiminin

amacı; can ve mal güvenliğini temin etme, imar plânına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun, kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı dene-timini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Bu bağlamda; yapı denetimi hizmetleri, yapılarda kullanılan her türlü malzemenin standartlarına uygun seçilmesi ve her türlü imalatın da yine standartlarına uygun ve kusursuz yapılması için verilen denetim hizmetleridir (İzmir Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü, 2010).

Yapı denetiminin özü, deprem, heyelan, sel gibi doğal afetlerden kaynaklanan yapı hasarlarının önlenmesi ve en aza indirilmesiyle birlikte, gerekli standartları yakalayarak inşa edilmiş nitelikli, kaliteli ve güvenli inşaat eserlerinin ortaya çı-karılması, yapının varlığının, insan sağlığını ve yaşamını güvence altına alacak şekilde sürdürülmesi ve toplum düzeninin sağlanmasıdır. İnsanların; yaşamları-nın önemli bir bölümünü içinde geçirdikleri yapılarda can ve mal güvenliklerine ilişkin endişe duymadan yaşayabilmeleri, yapıların doğru projelendirilmesi ve imal edilmesiyle, etkili bir yapı denetiminin sağlanmasına bağlıdır.

Yine aynı kanunda yapı denetim kuruluşlarının görevleri aşağıda belirtilmek-tedir (Sankur, 2010; TBMM resmi web sitesi, 2013) :

- Proje müelliflerince hazırlanan, yapının inşa edileceği arsa veya arazinin zemin ve temel raporları ile uygulama projelerini ilgili mevzuata göre incelemek, proje müelliflerince hazırlanarak doğrudan kendilerine teslim edilen uygulama projesi ve hesaplarını kontrol ederek, ilgili idareler dışında başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulmadan, ilgili idareye uygunluk görüşünü bildirmek.

- Yapı denetimini üstlendiğine dair ilgili idareye taahhütname vermek, yapı ruhsatının ilgili bölümünü imzalamak, yapıya ilişkin bilgileri yapı ruhsatı dü-zenleme tarihinden itibaren yedi gün içinde Bakanlığa bildirmek.

- Yapının, ruhsat ve ekleri ile mevzuata uygun olarak yapılmasını denetlemek.

- Yapım işlerinde kullanılan malzemeler ile imalatın proje, teknik şartname ve standartlara uygunluğunu kontrol etmek ve sonuçlarını belgelendirmek, malze-meler ve imalatla ilgili deneyleri yaptırmak.

- Yapılan tüm denetim hizmetlerine ilişkin belgelerin bir nüshasını ilgili idare-ye vermek, denetimleri sırasında yapıda kullanılan malzeme ve imalatın teknik şartname ve standartlara aykırı olduklarını belirledikleri takdirde, durumu bir rapor ile ilgili idareye ve il sanayi ve/veya ticaret müdürlüklerine bildirmek.

- İş yerinde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli tedbirlerin alınması için

Page 290: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası290

yapı müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya uyulmadığı takdirde durumu ilgili bölge çalışma müdürlüğüne bildirmek.

- Ruhsat ve eklerine aykırı uygulama yapılması halinde durumu üç iş günü içinde ilgili idareye bildirmek.

- Yapının sözleşme ve eklerine uygun olarak kısmen veya tamamen bitirildiği-ne dair ilgili idareye rapor vermek.

- Zemin, malzeme ve imalata ilişkin deneyleri, şartname ve standartlara uy-gun olarak laboratuarlarda yaptırmak.

Görüldüğü gibi 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanununda, yapı de-netim kuruluşlarının asli görevinin teknik ve standartlara uygun kaliteli yapı yapılmasının sağlanması, imalatların kusurlu yapılması nedeniyle cana ve mala zarar verilmesinin önlenmesidir.

Bu yasaya ek olarak 595 ve 601 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hük-münde Kararnamelerle de yapı denetim sistemi detaylandırılmıştır (Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü, 2013).

595 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen bu yeni yapı denetim sisteminin amaçları ise şu şekilde ifade edilmiştir:

- Depremler ve diğer doğal afetlerin neden olabilecekleri zararların azaltılma-sı için yapı güvenliğinin artırılması,

- Bina yaptıran veya satın alan tüketici konumundaki kişilerin, kusurlu ve ayıplı inşaatlar nedeniyle uğrayacakları can ve mal kayıplarının azaltılması,

- Denetimsiz ve kaçak yapı yapılmasının engellenmesi,

- Yapıların kalitelerinin artırılması, ekonomik ömürlerinin uzatılması, bakım ve onarım giderlerinin azaltılması,

- Projelendirme ve yapım sürecinde görev alan; proje müellifi, yapı müteahhi-di, şantiye şefi ile yapı denetim kuruluşlarında görev alan mühendis ve mimarla-rın yetkinlik kazanması ve niteliklerinin geliştirilmesi,

- Mühendislik ve mimarlık mesleklerinin önemi ve saygınlığının artırılması,

- İnşaat sektöründe tüketici bilincinin geliştirilmesi ve tüketicinin korunması,

- Yapı üretimi sürecinde kusur işleyenlere karşı yaptırımların etkili şekilde uygulanması ve devletin adalet sistemine olan güvenin artırılması.

Yapı Denetim sistemi kapsamında ayrıca, Türkiye’ deki yapı denetim sistemi ile ilgili istatistiklerin (denetlenen alanlar, yerler vb.) kayıt altına alınması, kulla-nıcıların birbirleri ile ve Bakanlıkla evrak-bürokrasi olmadan haberleşebileceği ve sorunlarını çözebileceği haberleşme alt yapısının oluşturulması, yapı müteah-hidi ve çalışanlarının kayıt altına alınması, GPS ve 3D modülleri ile kontrollerin yapılacağı şantiyelerden anlık veri toplanmasının sağlanması, ulusal adres veri

Page 291: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 291

tabanı ile entegrasyonun sağlanması ve coğrafi bilgi sistemi (CBS) projesine veri temininin sağlanması hedeflenmiştir (Erdiş ve Gerek, 2011).

İlave olarak, denetim hizmetlerinin ancak nitelikli ve uzmanlığı belgelenmiş mühendis ve mimarlar eliyle yapılmasının gerektiği kabul edilerek, meslek sa-hiplerinin uzmanlıklarının belirlenmesi konusunda ilgili meslek odaları yetki-li kılınmıştır. Bu konuda 601 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkarılarak “Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun” ile “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun” bazı maddeleri değiştirilmiş, uzman mühendis ve mimar olma koşulları yeniden belirlenmiş, hizmet kalitesini yükseltmek ve üye-leri üzerinde etkin mesleki denetim yapılmasını sağlamak amacıyla mühendis ve mimar odalarına geniş yetkiler verilmiştir. İlave olarak yapı denetim kuruluş-larının kusur ve hatalarından kaynaklanan zararları karşılayabilmek ve tüketici konumunda olan mal sahiplerini korumak amacıyla da, yapı denetim kuruluş-larına mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiştir (Ergünay, 2000).

Yapı denetim sisteminin temelinde de yetkin mühendislik ve mimarlık siste-minin geliştirilmesi yatmaktadır. Mühendislik diploması alan herkesin sınırsız mesleki yetkiyle donatılması, gelişmiş hiçbir ülkede hayata geçirilen bir uygu-lama değildir. 601 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye benzer şekilde yetkin mühendislik ve mimarlıkla ilgili yasal düzenlemeler mutlaka gerçekleştirilmeli-dir. Gerek yapı denetim sistemi konusunda, gerekse yetkin mühendislik tarzında yapılan/yapılacak bu yöndeki düzenlemeler Türk inşaat sektöründe direkt olarak iş yapma kültürü ve bilincini, dolaylı olarak da işçi sağlığı ve iş güvenliği bilin-cini artıracak olumlu uygulamalar olarak değerlendirilmelidir.

İş Güvenliği ve Yapı Denetimi Hizmetleri İlişkisi6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile; işveren, çalışanların işle ilgili

sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, bu çerçevede; mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organi-zasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileş-tirilmesi için çalışmalar yapmakla yükümlüdür (TBMM resmi web sitesi, 2013). Bu kanun ile iş sağlığı ve güvenliğini oluşturmak için yapılması gereken görev ve hizmetlerin işverenin birincil sorumluluğu kapsamında olduğu açık bir dille ortaya konmuştur. İş sağlığı ve güvenliği görevlendirilecek kişilerin sorumluluk-ları ve alınacak sağlık ve güvenlik önlemlerinin neler olduğu ve nasıl alınacağı da 6331 sayılı kanun ve bu kanuna göre çıkarılan çok sayıda tüzük ve yönetme-liklerle en ince ayrıntısına kadar tarif edilmiştir. Mevzuat gereği, iş sağlığı ve güvenliği görevlileri inşaatın başlamasından bitimine kadar işyerinde sürekli bu-lunmak, işçilerin çalışma şartlarına ve çalışma ortamına ilişkin konuları izlemek ve gereken önlemleri almak ve aldırmak durumundadırlar.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde; işverenler işyerlerin-de iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda

Page 292: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası292

alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşçi sağlığı ve iş güvenliği uz-manları; görevlendirildikleri işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınma-sı gereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildirir; bildirilen hususlardan hayati tehlike arz edenlerin işveren tarafından yerine getirilmemesi hâlinde, bu hususu bakanlığın yetkili birimine bildirir. Hizmet sunan kuruluşlar ile işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene karşı sorumludur (TBMM res-mi web sitesi, 2013).

Bu çerçevede işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri, çalışanların iş kazaları-na uğramamaları ya da meslek hastalıklarına yakalanmamaları için, yüklenici-nin ve bünyesinde çalıştırdığı işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanlarının ve işye-ri hekimlerinin, proaktif bir anlayışla, iş ile ilgili her türlü sağlık ve güvenlik tedbirlerini sürekli olarak almaları gereken hizmetler şeklinde ifade edilmiştir. Bu sorumluluğun doğal sonucu olarak olumsuz bir durumla-iş kazası ile karşı karşıya kalındığında bu olumsuz durumlardan doğan her türlü sonuç, yüklenici ve iş güvenliği görevlilerine yüklenmektedir. Ancak hukuksal anlamda yasal sorumluluk bu kişilere ait olsa bile, vicdani anlamda bu sorumluluk yapı denetim kuruluşlarına da yüklenmelidir. Nitekim 4708 sayılı kanun da; yapı denetim ku-ruluşlarının iş yerinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda gerekli tedbirlerin alınması için yapı müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya uyulmadığı tak-dirde durumu ilgili bölge çalışma müdürlüğüne bildirmekle yükümlü oldukları ifade edilmektedir. Dolayısıyla bu noktada hâkim söz konusu olayın-iş kazasının gerçekleşme koşullarını dikkate alarak ve ortaya konulan delilleri hiçbir baskıya maruz kalmaksızın serbestçe takdir ederek, diğer bir deyişle vicdani kanaatini kullanarak hüküm kurabilir.

Buna ek olarak, tabi ki 4708 ve 6331 sayılı kanunlar kapsamında Yapı Denetim Hizmetleri şantiyelerde sürekli bulunmayı gerektiren bir görev unsuru olmaktan sıyrılarak süreklilik arz eden sağlık ve güvenlik ile ilişkilendirilen sorumluluk-lar karşısında bir ceza ya da yaptırım uygulamasının dışında kalmaktadır. Bu ayırt edici unsur kapsamında yapı denetimi ile sağlık ve güvenlik hizmetleri farklı hizmet türlerini teşkil ederek farklı sorumluluk kategorileri ortaya çıkarır, bu farklılıktan yola çıkarak şunu söylemek mümkündür ki; bir hizmet türünün sorumlusunun diğer hizmet türünün sorumlusuna karışma ya da görev alanına müdahale etme yetkisi bulunamaz, başkalarının görev alanlarına müdahale anla-mına gelecek tersi uygulamalar yasal bir dayanağa sahip olamaz ve herhangi bir cezai yaptırımda bulunulmasına imkân tanımaz.

Hizmetler konularına göre ayrılarak kategorize edilirse, örneğin; işçilerin düşme, çarpma, elektrik, kimyasal madde, yangın, patlama, v.b. nedenlerle ha-yatını kaybetmesi, yaralanması ya da hasta olması gibi vakalar işçilerin çalışma şartlarına ve çalışma ortamına ilişkin konular olup, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği hizmetleri kategorisi kapsamındadır. Denetim hizmetleri, yapılarda kullanılan her türlü malzemenin standartlarına uygun seçilmesi ve her türlü imalatın da yine standartlarına uygun ve kusursuz yapılması için verilen denetim hizmetle-ridir. Örneklersek, yapı kolon, kiriş ve döşemelerin hesaplanan kesitte yapılması,

Page 293: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 293

hesaplanan kesit ve sayıda demir kullanılması, beton kalitesinin uygun standart-larda olması, mekanik ve elektrik tesisatın standartlarına uygun yapılması gibi teknik ve standartlara uygun kaliteli yapı yapılmasına ilişkin konular da yapı denetimi hizmetleri kapsamındadır.

Ancak, gerek yapım aşamasında ve gerekse daha sonraki bir zamanda, üre-tilen yapının tamamının veya bir kısmının, kullanım nedenleri dışında, stan-dartlarına uygun kalitede yapılmadığı için çökme, devrilme, v.b. nedenlerle cana veya mala zarar vermesi halinde bu durumlar her iki kategorinin içinde yer ala-rak 4708 sayılı Kanun gereği, yüklenici firma ve şantiye elemanları ile birlikte yapı denetim firması ve elemanları da bu durumların tamamından sorumlu ola-caktır (Okumuş, 2006).

Bunların dışındaki uygulamalara yasa ve teknik mevzuat imkân tanımamak-tadır. Görüldüğü üzere yapının ya da yapı kısımlarının kendisi tehlike oluştur-madığı sürece, işyerinde işçilerin kaza geçirmesinden ya da hastalanmasından yapı denetim kuruluşlarının sorumlu tutulması ve cezai bir yaptırımla karşı kar-şıya kalmaları yasal süreç kapsamında mümkün değildir. Ancak 4708 sayılı yasa gereği hâkim işyerinde yaşanacak iş kazalarından dolayı, söz konusu kazanın gerçekleşme koşullarını da dikkate alarak, vicdani kanaatini kullanarak hüküm kurabilir ve yapı denetim kuruluşunu müteselsilen sorumlu tutabilir.

Yapı denetim elemanlarına yasa ile verilmiş görev, tabi ki yapılarda standart-lara uygun kalite ve miktarda malzeme kullanıldığını ve kaliteli yapı üretimi yapıldığını onaylamak, tersi durumları tespit ederek yükleniciden bunların dü-zeltilmesini istemek ve düzeltilmediği takdirde ilgili makamlara bildirmekten ibarettir. Ancak yapıların güvenli bir biçimde gerçekleşmesinde de bir kamu yararı bulunmaktadır. Bu nedenle yapıların, gerek tasarım, gerek imalat aşa-masında bireylerin can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla denetlenmeleri gerekmektedir.

Materyal ve MetotÇalışma sırasında yapı denetim kuruluşlarının iş güvenliği sorumluluğu hak-

kında bu kuruluşlarda çalışan ve teknik elemanlardan oluşan meslek gruplarına beş sorudan oluşan bir anket uygulanmıştır. Anketin amacı; sektörde yer alan teknik personelin görev ve sorumluluklarının hizmet kapsamındaki yerinin belirlenmesi ve bu konudaki algılama ve uygulama düzeyinin araştırılmasıdır. Anketin uygulama alanı Mersin ve Hatay illerinde faaliyet gösteren Yapı Dene-tim Kuruluşları’dır. Bu firmalarda toplam 30 yapı denetim teknik personeli ile görüşülerek çalışma tamamlanmıştır. Anket soruları ve sorulara verilen cevaplar aşağıda yer almaktadır.

Araştırma BulgularıAnket soruları ve sorulara verilen cevaplar aşağıda yer almaktadır. Katılımcı-

lara ilk olarak “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği hizmetleri, işyerlerinde çalışan işçi-lerin iş kazalarına uğramamaları ya da meslek hastalıklarına yakalanmamaları için işyerinde sürekli yürütülen hizmetlerdir. Yapı Denetim hizmetleri ise, can ve mal güvenliğini temin etme amacıyla; imar plânına, fen, sanat ve sağlık ku-

Page 294: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası294

rallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için projelerin ve yapıların denetimini sağlamaktır. Bu bağlamda yapının inşa edilmesi sürecinde iş yerinde iş güvenliğini sağlama ve işçi sağlığı için gerekli çalışma ortamını oluşturma görevinin hangi birimin temel sorumluluğu olduğu sorusu yöneltilmiştir.

Bu soruya katılımcıların; %76 ‘si ‘Yüklenici Firma’, %17 ‘si ‘Yapı Dene-tim Kuruluşu’ ve %7 ‘si ‘Fikrim Yok’ yanıtını vermiştir (Şekil 1).

İkinci soruda ise; “Yapının ya da yapı kısımlarının kendisi tehlike oluşturma-dığı sürece, işyerinde işçilerin kaza geçirmesinden ya da hastalanmasından yapı denetimi elemanları sorumlu tutularak; yapı denetim kuruluşları iş güvenliği ve işçi sağlığı hizmetleri vermek zorunda mıdır?» sorusu yöneltilmiştir.

Yapı Denetim şirketlerinde çalışan ve ankete katılan teknik personelin %17’ sinin işçi sağlığı ve iş güvenliğini sağlama görevinin yapı denetim kuruluşuna ait olduğunu belirtmeleri ve %33’ ününde bunun bir zorunluluk olduğunu söyle-meleri bu konularda yetki anlamında kavram kargaşası yaşamaları, bu konular-daki kafa karışıklığını gösteren bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Üçüncü soruda ise katılımcılara; yapı denetim kuruluşlarının, “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Hizmetleri” konusundaki sorumluluğunun ne olduğu sorulmuştur. Bu soruya katılımcıların % 10 u “İşçiler için tehlikesiz çalışma ortamı sağla-mak ve iş güvenliği için ihtiyaç duyulan imkânları temin etmek”; %57 si “İşçiler için tehlikesiz çalışma ortamının sağlanması ve iş güvenliği için ihtiyaç duyulan imkânların temin edilmesi için kontrol ve denetimleri gerçekleştirerek yükle-nici firmaya sorumluluklarını bildirmek” ve %33’ ü ise “Fikrim Yok” yanıtını vermişlerdir. Bu soru için katılımcılar arasında yasal yükümlülük çerçevesinde bir farkındalığın olduğu görülse de,%33’ lük bir kesimin “Fikrim Yok” yanıtını vermesi, katılımcıların bu konuları algılama düzeylerinin düşük olduğunu gös-termektedir.

Dördüncü soruda; yapı denetim kuruluşlarının güvenlik işlevinin;

1) “İşyeri ve şantiyede sürekli bulunarak yapı üretimine bağlı olan güvenlik hizmetlerini vermektir.”

2) “Malzeme, güvenlik ve üretim ile ilgili olumsuz durumlar konusunda yük-leniciyi uyarmak ve düzeltme sağlanmadığı takdirde uygunsuz ve hatalı durum-ları ilgili makamların bilgisine sunmaktır.” seçeneklerinden hangisi olduğu ka-tılımcılara yöneltilmiştir.

Bu soru için katılımcıların; % 7 si ‘Sadece 1’, % 63’ ü ‘Sadece 2’, % 23’ ü ‘Hepsi’ ve % 7’ si ‘Fikrim Yok’ yanıtını vermiştir.

Beşinci ve son soruda, kullanım nedenleri dışında standartlara uygun kalitede üretimi gerçekleştirilmemiş ve standartların yakalanması için herhangi bir önlem alınmamış, denetleme ve düzenleme yapılmamış olan bir yapıda işçilerin kaza geçirmesi ya da hastalanması durumundan hangi birim ya da birimler sorumlu tutulması gerektiği sorulmuştur. Bu soru için katılımcıların; % 10’ u ‘Yüklenici Firma’, % 13’ ü ‘Yapı Denetim Kuruluşu’, % 70’ i ‘Hem ‘Yüklenici Firma, hem

Page 295: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 295

de Yapı Denetim Kuruluşu’ ve % 7’ si ‘Fikrim Yok’ yanıtını vermiştir. Bu soruda katılımcıların büyük bir çoğunluğunun (%70) sorumluluklarını farkında olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu bu durumdan hizmet faktörü açısından ‘yüklenici fir-ma’ sorumlu durumda olurken; denetleme, gözlemleme ve rapor etme faktörleri açısından ‘yapı denetim kuruluşları’ sorumluluk sahibi olmaktadırlar.

Sonuç ve ÖnerilerLiteratür taramaları ve yapılan bu anket çalışması sonucunda yapı denetimi

sektöründe yer alan teknik personelin; yasal çerçevede yüklendikleri sorumlu-lukları ve sorumluluklarının dışında kalan konular hakkında ‘çoğunluk’ sevi-yesine ulaşarak doğru yanıtları verdikleri ancak bu konularda daha üst düzeyde bir bilincin oluşması gerektiği görülmektedir. Diğer bir deyişle katılımcıların bu konuları algılama ve uygulama düzeylerinde eksiklikler olduğu görülmektedir.

2008 yılında oluşturulan ve yapı denetim sürecinin her aşamasından haber sahibi olunması amacıyla hazırlanan “Yapı Denetim Sisteminin” etkinliğinin artırılmasını sağlayan çeşitli düzenlemeler ve yetkin mühendislik kavramının hayata geçirilmesi Türk inşaat sektöründe direkt olarak iş yapma kültürü ve bi-lincini, dolaylı olarak da işçi sağlığı ve iş güvenliği bilincini artıracak olumlu uygulamalar olarak değerlendirilmelidir. Buna ek olarak teknik elemanların yap-tıkları işin kalite, güvenlik ve sağlık gibi önemli bileşenleri olduğunun farkına vararak, mesleklerini icra ederken, kendilerini ilgilendiren konularda mevzuata hâkim olması da önemlidir.

Bu konularda gerek işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda mahkemelere konu olmuş davaların nedenleri ve sonuçları ile ilgili olarak yargı makamlarının kişi/kurumları bilgilendirmesi, gerek lisans, gerekse yüksek lisans ve doktora düze-yinde verilen derslerin sayısının artırılması da bu aşamada önemlidir.

Bildiri Konusu: Yapı Denetimi ve İş Yönetimi

Kaynaklar1. Okumuş, E. TMH- Türkiye Mühendislik Haberleri Sayı 441 - 2006/1.

2. Ergünay, O. Ülkemizde Yapı Denetiminin Gelişimi ve 595 sayılı KHK ile Getirilen Yeni Yapı Denetim Sistemi. Deprem Bölgelerinde Yapılaşma Sempozyumu. 16-17 Kasım 2000, İzmir.

3. Yapı Denetimi; Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Yüksek Fen Kurulu Başkanlığı,2000.

4. Yapı Denetimi. İnşaat Mühendisleri Odası, Türkiye Mühendislik Haberleri, Yıl 46-2000-6, Sayı 410, Ankara.

5. TBMM resmi web sitesi; Kanunlar: 4708, 4857, 6331 sayılı kanunlar; www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4857.html‎.

6. Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü.

Page 296: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası296

7. Erdiş, E. ve Gerek, İ. H. (2011). “Yapı Denetim Sisteminde Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, 6. İnşaat Yönetimi Kongresi, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası BAOB Yerleşkesi, Bursa, pp.298-306.

Page 297: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 297

Arş. Gör. Dr. Hilal MEYDANLI ATALAY, Arş. Gör. Serkan ENGİNYAPI DENETİMİ VE İŞ YÖNETİMİ

YAPI DENETİM KURULUŞLARININ İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ AÇISINDAN SORUMLULUKLARI

Özet Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre inşaat iş kolunda her yıl irili ufaklı

pek çok iş kazasının meydana geldiği, bu sektörde meydana gelen kazaların da tüm sektörlerde meydana gelen toplam iş kazaları içinde önemli bir yere sahip olduğu bilinmektedir. Meydana gelen iş kazaları ile çok sayıda inşaat işçisi ya-şamını yitirmekte veya malul hale gelmekte, bunun sonucunda da işçi ve ailesi sosyal ve ekonomik açıdan önemli kayıp ve sorunlar ile karşılaşmaktadır. Diğer yandan kaza olayının meydana geldiği işyerleri, işyeri sorumluları veya denetim yapmakla yükümlü yapı denetim kuruluşları hukuki bazı yaptırımlar ile karşı karşıya kalabilmektedir. Ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması amacıyla 4857 sayılı İş Kanunu, Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği ve Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğü gibi çok sayıda yasal mevzuat yürürlükte bulunmaktadır. Bununla birlikte 2001 yılında yürürlüğe giren 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği ile de can ve mal güvenliği temin ederek yapıların, imar planı, sağlık kuralla-rına ve standartlara uygun yapılması için proje ve yapı denetimini sağlanması amaçlanmaktadır. Bu çalışmada ülkemizde yürürlükte bulunan işçilerin sağlık ve güvenliğinin sağlanmasını amaç edinen ilgili kanun, yönetmelik ve tüzükler ile yapıların fen ve tekniğine uygun yapılmasını hedefleyen Yapı Denetimi Hak-kında Kanun ve Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği irdelenerek, yapı dene-tim kuruluşlarının işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından sorumlulukları ortaya konmuştur.

1. Girişİnşaat iş kolu meydana gelen kaza sayısı ve sonuçlarının ağırlığı bakımından

pek çok diğer iş koluna göre oldukça önemli bir yer tutmakta ve ağır ve tehlikeli işler grubunda yer almaktadır [1]. İrili ufaklı meydana gelen tüm iş kazalarında pek çok işçi geçici iş göremez veya iş göremez hale gelmekte, hatta hayatını kaybedebilmektedir [2]. Bu kazaların sonucu olarak da özellikle işçinin kendisi, ailesi, çalıştığı iş yeri maddi ve manevi açıdan olumsuz olarak etkilenmektedir. Bundan başka iş kazasına maruz kalan işçinin işyeri sorumluları cezai ve maddi açıdan bazı hukuki yaptırımlar ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağ-lanması için pek çok yasal düzenleme bulunmaktadır. Bu konudaki başlıca düzenlemeler 4857 sayılı İş Kanunu [3], İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü [4], Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğü [5], İş Sağlığı ve Güvenliği

Page 298: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası298

Yönetmeliği [6] ve Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik [7] olarak sıralanabilmektedir. Bu hukuki dü-zenlemeler çalışanların sağlık ve güvenliğinin sağlanması için çalışma öncesi, sırası ve sonrasında sağlanması gereken koşulları düzenlemektedir. Bunun yanı sıra 2001 yılında yürürlüğe giren 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun [8] ve Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği [9] ile de can ve mal güvenliği temin edecek yapıların, imar planı, sağlık kurallarına ve standartlara uygun yapılması için proje ve yapı denetimini sağlanması amaçlanmaktadır. Burada akla gelen ilk soru yapı denetim kuruluşları verdiği denetim hizmeti sırasında denetlediği inşaatta meydana gelen herhangi bir iş kazasında ne derece sorumludur?

Bu çalışmada işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması için yürürlükte olan mevzuat hükümleri ile yapıların fen ve sanat kurallarına uygun yapılması için yapı denetim hizmetinin verilmesi hakkındaki mevzuat hükümleri bir arada de-ğerlendirilerek yapı denetim kuruluşlarının olası bir iş kazasında sorumluluğu ortaya konmuştur.

2. Yapı İşlerinde Meydana Gelen İş Kazaları 4857 sayılı yasanın 2. Madde’sinde, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan ger-

çek kişi işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişki iş ilişkisi, işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birim işyeri olarak tanımlanmaktadır. Yine aynı maddede işverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yö-nünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da iş-yerinden sayılır denilerek, işyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütün olduğu ifade edilmektedir [2]. İş kazası olgusu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Ka-nunu’nun [12] 13. maddesinde sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gön-derilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, sigortalıların, iş-verence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay olarak tanımlanmaktadır.

İnşaat iş kolunda her yıl yaralanma, geçici iş göremez hale gelme veya ölüm ile sonuçlanabilen oldukça fazla sayıda iş kazası meydana gelmektedir. Ulusla-rarası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre gelişmiş ülkelerde inşaat iş kolunda çalışan işçiler diğer sektörlere göre 3-4 kat daha fazla kaza riski ile karşı karşıya kalmakta, bu oran gelişmekte olan ülkelerde ise 6 kata kadar çıkabilmektedir [9]. Ülkemizde de bu oranlara benzer bir yapı oluşmaktadır. Aşağıda yer alan Tablo 1‘de ülkemizde 1992 ve 2008 yılları arasında tüm sektörlerde meydana gelmiş iş sayıları ile inşaat sektöründe meydana gelmiş iş kazası sayıları ve inşaat sektö-ründe meydana gelen kazaların tüm sektörler içindeki oranı verilmiştir. Tehlikeli

Page 299: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 299

işler grubunda yer alan inşaat sektöründe meydana gelen kazalar sonucunda ka-zaya maruz kalan işçi sürekli iş göremez (malul) hale gelebilmekte hatta hayatını kaybedebilmektedir. Tablo 1’de ayrıca tüm sektörlerde ve inşaat sektöründe iş kazasına maruz kalanların sayısı ile inşaat sektöründe geçirdiği iş kazası sonucu iş göremez hale gelenlerin oranı ve ölüm ile sonuçlanan kaza oranlarına ilişkin sayısal bilgiler verilmiştir [1].

Tablo.1 Ülkemizde 1992-2008 yılları arasında inşaat sektöründe oluşan iş kazalarının tüm kazalara oranı [1]

Yıllar

Tüm Kazalar Sürekli İş Göremezlik Ölüm

Tüm Sektörler

İnşaat Sektörü

Tüm Sektörler

İnşaat Sektörü

Tüm Sektörler

İnşaat Sektörü

Adet Adet Oranı (%) Adet Adet Oranı

(%) Adet Adet Oranı (%)

1992 139,414 22,863 16.4 3,453 590 17.1 1,776 559 31.5

1993 109,563 17,535 16.0 3,943 556 14.1 1,516 464 30.6

1994 92,087 13,991 15.2 3,209 480 15.0 1,191 421 35.3

1995 87,960 12,809 14.6 2,990 488 16.3 919 348 37.9

1996 86,807 11,784 13.6 3,240 453 14.0 1,492 555 37.2

1997 98,318 14,703 15.0 4,375 559 12.8 1,473 437 29.7

1998 91,895 12,355 13.4 3,850 613 15.9 1,252 380 30.4

1999 77,955 10,278 13.2 3,407 721 21.2 1,333 407 30.5

2000 74,847 7,845 10.5 1,818 399 21.9 1,173 379 32.3

2001 72,367 8,459 11.7 2,180 517 23.7 1,008 341 33.8

2002 72,344 7,982 11.0 2,087 446 21.4 878 319 36.3

2003 76,668 8,198 10.7 1,596 356 22.3 811 274 33.8

2004 83,830 8,106 9.7 1,693 349 20.6 843 263 31.2

2005 73,923 6,480 8.8 1,639 324 19.8 1,096 290 26.5

2006 79,027 7,143 9.0 2,267 428 18.9 1,601 397 24.8

2007 80,602 7,615 9.4 1,956 364 18.6 1,044 359 34.4

2008 72,963 5,574 7.6 1,694 373 22.0 866 297 34.3

ORT. 86,504.1 10,807.1 12.1 2,670.4 471.5 18.6 1,192.5 381.8 32.4

Page 300: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası300

Tablo 1’de yer alan verilerden yararlanılarak oluşturulan Şekil 1’den görüle-ceği üzere, inşat sektöründe meydana gelen kazaların, tüm sektörlerde meydana gelen kaza sayısı 139,414 iken bu kazalardan 22,863 tanesi inşaat sektöründe olmuş, bu sayılara göre inşaat sektöründeki kazaların tüm sektörlerdeki top-lam kaza sayısına oranı %16.0 olarak gerçekleşmiştir. Yıllar içinde tüm kaza-larla birlikte inşaat sektöründe meydana gelen kazalarda da gözle görülür bir düşüş gerçekleşmiş ve 2008 yılında tüm sektörlerde 72.963 kaza meydana gelir-ken bunlardan 5.574 tanesi inşaat iş kolunda oluşmuş, bu verilere göre de inşaat sektöründeki kazaların tüm iş kollarındaki kazalar içindeki oranı %7.6’da kadar gerilemiştir. Tabloda yer alan tüm yılların ortalamasına bakıldığında inşa sektö-ründe meydana gelen kaza oranlarının ortalaması %12.1 olarak gerçekleşmiştir. Bu gerilemeye rağmen inşaat sektöründe sürekli iş göremezlik ile sonuçlanan kazaların, tüm sektörlerde sürekli iş göremezlik veya ölüm ile sonuçlanan kaza-lara oranlarına bakıldığında inşaat sektöründe meydana gelen kazaların ne denli ağır sonuçlarının olduğunu tahmin etmek hiç de zor olmamaktadır. Toplamda meydana gelen kaza sayısındaki düşüşe paralel olarak sürekli iş göremezlikle so-nuçlanan kazaların sayısı azalmasına rağmen tüm kazalar içinde iş göremezlikle sonuçlanan kazaların inşaat iş kolunda meydana gelen kazalardaki iş göremez-likle sonuçlananların oranı 1999 yılına kadar %17.1 ile % 15.9 oranları arasında değişmekte iken bu oran 1999 yılı ile 2008 yılları arasında %18.6 ile %23.7 ara-sında değişmiştir. Tüm yılların sürekli iş göremezlik ortalamasın bakıldığında tüm yıllar için sürekli iş göremezlik ile sonuçlanan inşaat sektöründeki kazaların tüm sektörlerdeki kazalara oranının ortalaması %18.6 olarak gerçekleşmiştir. Bu gözle ölüm ile sonuçlanan kazalara bakıldığında inşaat sektöründe ölüm ile so-nuçlanan kazaların, tüm sektörlerde ölüm ile sonuçlanan kazalara oranının en düşük %24.8 ile 2006 yılında, en yüksek ise %37.9 ile 1995 yılında olduğu ve tüm yılların ortalamasının %32.4 olduğu görülmektedir.

1

Şekil.1 Yıllara göre inşaat sektöründeki kazaların, sürekli iş göremezlik ve ölüm ile sonuçlanan kazaların tüm sektörlerdeki kazalara göre oranının değişimi

Page 301: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 301

Tablo ve grafiklerde sunulan tüm sayısal veriler bir arada değerlendirildiğinde sürekli iş göremezlik ve ölüm ile sonuçlanan inşaat sektörü iş kazalarının ağır sonuçları ortaya çıkmaktadır. Sürekli iş göremezlik ile sonuçlanan kazalar so-nucunda kazaya maruz kalan işçi ve ailesi, hem maddi hem de manevi pek çok kayba uğramakta iken, ölümlü kazalarda hayatını kaybeden işçinin ailesi sürekli iş göremezliktekine benzer fakat daha ağır maddi ve manevi zorluklarla baş başa kalmaktadır. Kazaya maruz kalan işçi ve ailesinin yaşadığı zorlukların yanında kaza olayına maruz kalan işçinin işvereni, çalışma arkadaşları ve/veya üçüncü kişiler de bazı hukuki yaptırımlar ile karşı karşıya kalmaktadır. Meydana gelen bir kaza olayında özellikle sürekli iş göremezlik veya ölüm ile sonuçlanma var ise bu kaza olayında ihmali olanlar hakkında yaralanma veya ölüme sebebiyle vermekten cezai bir soruşturma yürütülmekte ve bunun sonucunda da işçinin işvereni, çalışılan şantiyenin şefi, hatta inşaatın denetimini yürüten yapı dene-tim şirketi sorumluları veya kontrol elemanları hapse varan cezalarla cezalandı-rılabilmektedir. Ceza yargılamasının akabinde veya sırasında bu kişiler Sosyal Güvenlik Kurumu, kazaya maruz kalan işçi veya işçinin hak sahiplerinin açtığı tazminat davalarının ekonomik açıdan ağır olabilen külfetlerini yüklenmek zo-runda kalabilmektedir.

3. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği İle Yapı Denetiminin Hukuki Dayanakları Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de işçilerin sağlık ve güvenliğini tesis

etmek için bazı yasa, yönetmelik ve tüzükler yürürlükte bulunmaktadır. Bu ko-nuda yürürlükte olan yasalardan bir tanesi 22.05.2003 tarihinde kabul edilen ve “işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemeyi” amaçlayan 4857 sayılı İş Kanunudur [3]. Yürürlükteki bir diğer yasal dayanak 09.12.2003 tarih ve 25311 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği [6] olup bu yönetmeliğin amacı “işyerlerinde sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için alınacak önlemleri belirlemek” olarak tanımlanmıştır. Yürürlükte bulunan bir diğer mevzuat 23.12.2003 tarih ve 25325 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği [5] olup bu yönetmeliğin de amacı da bir önceki yönetme-liğe benzer olarak “yapı işyerlerinde alınacak asgari sağlık ve güvenlik şartlarını belirlemektir.” Konu hakkındaki yönetmeliklerden bir diğeri 10.02.2004 tarih ve 25369 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik [10]olarak karşımıza çık-maktadır ve bu yönetmeliğin amacı da “işyeri bina ve eklentilerinde bulunması gereken asgari sağlık ve güvenlik şartlarını belirlemek” olarak tanımlanmıştır. 11.01.1974 tarih ve 14765 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün [4] amacı ise “İş Kanunu kapsamına giren işyerlerinde, işçilere ait yatıp kalkma yerlerinde ve diğer müştemilatlarında bulunması gereken sağlık şartlarının ve işyerlerinde kullanılan alet, edevat, ma-kineler ve hammaddeler yüzünden, çıkabilecek hastalıklara engel olacak tedbir ve araçların, işyerlerinde iş kazalarını önlemek üzere bulundurulması gerekli araçların ve alınacak güvenlik tedbirlerinin neler olduğu” hususlarını düzenle-mek olarak belirtilmiştir. 12.09.1974 tarih ve 15004 sayılı Resmi Gazete’de ya-

Page 302: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası302

yınlanarak yürürlüğe giren Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğü’nde [5] amaç “İş Kanunu kapsamına giren yapı işlerinde, İşçi Sağlığı ve iş Güvenliği Tüzüğünde öngörülenlerden başka alınacak sağlık ve güvenlik tedbirlerini” or-taya koymaktadır. İşin yürütümü sırasında gerekli olanları düzenleyen bu yasal mevzuatlar yanında “iş yerlerinde çalışanlara verilecek iş sağlığı ve güvenliği eğitiminin usul ve esaslarını düzenleyen” ve 07.04.2004 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik [7] de iş kazalarının önlenmesine hizmet eden mevzuatlardan bir tanesidir.

İnşa edilecek yapılarda yapı denetim hizmetinin verilmesinin yasal dayana-ğı olan ve 13.07.2011 tarih ve 24461 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yü-rürlüğe giren 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un [8] amacı can ve mal güvenliğinin sağlanması için imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemek” olarak tanımlanmıştır. Bundan başka, yürürlükte olan bir diğer mevzuat ise 05.02.2008 tarih ve 26778 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’dir [9]. Bu Yönetmeliğin amacı “4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkın-da Kanuna göre faaliyet gösteren Merkez ve İl Yapı Denetim Komisyonlarının, yapı denetim kuruluşlarının ve laboratuarların kuruluş ve çalışmaları; yapı dene-tim kuruluşlarında ve laboratuarlarda görev alacak denetçi mimar ve mühendis-ler ile diğer görevlilerde aranacak nitelikleri; ilgili idare, proje müellifi, yapı mü-teahhidi, şantiye şefi, yapı sahibi ile yapı denetim kuruluşu ortaklarının görev ve sorumluluklarını yapı denetimi hizmet sözleşmesinin düzenlenmesi ve hizmet bedellerinin ödenmesi; yapılara sertifika verilmesi ve Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek” olarak tanımlanmıştır.

4. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Açışından Değerlendirmeİş Kanunu’nun 2. maddesinde, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek

kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işveren tarafından mal veya hizmet üretmek ama-cıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime iş-yeri denilmektedir. Yine bu maddede işveren adına hareket eden ve işin, işyeri-nin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denilmekte ve işveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işvereninde sorumlu olduğu belirtilmektedir. Bu maddenin devamında bir işve-renden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerin-de veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında ku-rulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denilmekte ve alt işverenin de asıl işveren ile birlikte işçilere karşı sorumlu olduğu ifade edilmektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği’nin 5. maddesinde, işverenlerin işle ilgili her konuda işçilerin sağlık ve güvenliğini korumakla yükümlü olduğu, 6. maddesinde, işve-ren işçilerin sağlığını ve güvenliğini korumak için mesleki risklerin önlenmesi,

Page 303: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 303

eğitim ve bilgi verilmesi dahil gerekli her türlü önlemi almak, organizasyonu yapmak, araç ve gereçleri sağlamak zorunda olduğu ifade edilmektedir. Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği’nin 10. maddesinde İş Sağlığı ve Gü-venliği Yönetmeliği’nin 6. maddesinde sayılanlara ilave olarak iş güvenliğinin sağlanması için işverenlerin yerine getirmesi gereken hususlar sıralanmıştır. İş-yeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmeliğin 5. ve 6. maddesinde işverenlerin yükümlülüğü başlığı altında iş-yerlerinde sağlaması gereken asgari sağlık ve güvenlik koşulları tanımlanmak-tadır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün [4] 2. maddesinde her işverenin işyerinde işçilerinin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için, bahsedilen Tüzük-te belirtilen şartları yerine getirmek, araçları noksansız bulundurmak, gerekli olanı yapmakla yükümlü olduğu, 3. maddesinde işverenlerin işçilere yapmakta oldukları işlerinde uymaları gerekli sağlık ve güvenlik tedbirlerini öğretmek ve iş değiştirecek işçilere yenisinin gerektiği bilgileri vermek zorunda olduğu, 4. maddesinde ise işverenlerin işyerinde, teknik ilerlemelerin getirdiği daha uygun sağlık şartlarını sağlaması; kullanılan makinelerle alet ve edevattan herhangi bir şekilde tehlike gösterenleri veya hammaddelerden zehirli veya zararlı olanları, yapılan işin özelliğine ve fennin gereklerine göre bu tehlike ve zararları azaltan alet ve edevatla değiştirmesi iş kazalarını önlemek üzere işyerinde alınması ve bulundurulması gerekli tedbir ve araçları ve alınacak diğer iş güvenliği tedbirle-rini devamlı surette izlemesi esas olduğu ifade edilmektedir. Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğü’nün [5] 3. maddesinde her işverenin, yapı işyer-lerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için, bahsedilen Tüzükte belirtilen koşulları yerine getirmekle ve gerekli araç ve gereçleri eksiksiz bu-lundurmakla yükümlü olduğu, 4. maddesinde ise işverenleri, yapı işlerini, fenni yeterliği bulunan kişilerin, teknik gözetimi ve sorumluluğu altında yürüteceği hükme bağlanmıştır. Bundan başka Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim-lerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinde, işverenlerin, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma ortamının tesis edilmesi için gerekli ön-lemleri almakla yükümlü olduğu, bu amaçla, işverenlerin, çalışanları, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek, onların karşı karşıya bulundukları mesleki riskler ve bunlarla ilgili alınması gerekli tedbirler konusunda işyerlerin-de iş sağlığı ve güvenliği eğitim programlarını hazırlamak, eğitimlerin düzen-lenmesini, çalışanların bu programlara katılmasını sağlamak ve verilecek eğitim için uygun yer, araç ve gereç temin etmekle yükümlü bulunduğu ifade edilmiştir.

Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un yapı denetim kuruluşlarının görevlerini düzenleyen 2. maddesinde, Yapı denetim hizmetinin yapı denetim kuruluşu ile yapı sahibi veya vekili arasında imzalanan hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yürütüleceği, yapı sahibinin, yapım işi için anlaşma yaptığı yapı müteahhidini vekil tayin edemeyeceği belirtilerek, yapı denetim kuruluşlarının; Proje müel-liflerince hazırlanan, yapının inşa edileceği arsa veya arazinin zemin ve temel raporları ile uygulama projelerini ilgili mevzuata göre incelemek, Proje müellif-lerince hazırlanarak doğrudan kendilerine teslim edilen uygulama projesi ve he-saplarını kontrol ederek, ilgili idareler dışında başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulmadan, ilgili idareye uygunluk görüşünü bildirmek,

Page 304: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası304

Yapının, ruhsat ve ekleri ile mevzuata uygun olarak yapılmasını denetlemek, Yapım işlerinde kullanılan malzemeler ile imalatın proje, teknik şartname ve standartlara uygunluğunu kontrol etmek ve sonuçlarını belgelendirmek, malze-meler ve imalatla ilgili deneyleri yaptırmak, İş yerinde, iş güvenliği ve işçi sağ-lığı konusunda gerekli tedbirlerin alınması için yapı müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya uyulmadığı takdirde durumu ilgili bölge çalışma müdürlüğü-ne bildirmek olarak sıralanmaktadır. Aynı yasanın 3. maddesinde yapı denetim kuruluşlarının, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuar gö-revlileri ve yapı müteahhidi ile birlikte yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idareye karşı, kusurları oranında sorumlu olduğu belirtilmektedir. Bunun yanı sıra Yapı Denetimi Uy-gulama Yönetmeliği’nin yapı denetim kuruluşlarında görev alan denetçi, kontrol elemanı ve yardımcı kontrol elemanının görev ve sorumluluklarını düzenleyen 6. maddesinde bahsedilen yapı denetim kuruluşu görevlilerinin inşa edilecek ya-pının projesi, fen ve sanat kurallarına göre inşa edilmesi ile sorumluluklarından bahsetmektedir.

Yukarıda bahsedilen hukuki düzenlemeler bir arada değerlendirildiğinde iş güvenliğinin sağlanması için işçilerin işe başlamadan önce yapacakları işin nite-liği, riskleri konusunda eğitilmesi, işin yürütümü sırasında gerekli olan iş güven-liği malzemelerinin sağlanması, işin yürütümünün teknik personelin denetim ve gözetimi altında yapılarak, tedarik edilen iş güvenliği gereçlerinin kullanımının denetlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili olan tüm bu düzenlemelerde ana vurgu bahsedilen eğitim, iş güvenliği gereçlerinin tedarik edilmesi, iş güvenliği ile ilgili denetimin yapılması işinin işverende ol-duğu hususudur. Yapı denetimi hakkındaki düzenlemelerde yapı denetim kuru-luşlarının görevi konusundaki asıl vurgu inşa edilecek yapının projesine ve fen ve sanat kurallarına uygun yapılması denetimin yapılmasıdır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği hakkında yapı denetim kuruluşlarının bahsinin geçtiği tek noktanın iş yerinde, iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda gerekli tedbirlerin alınması için yapı müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya uyulmadığı takdirde durumu ilgili bölge çalışma müdürlüğüne bildirmek olduğu göze çarpmaktadır. Buradan hareketle yapı denetim kuruluşlarının işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması konusundaki sorumluluğu bu konuda gerekli tedbirlerin alınması için yapı mü-teahhidinin yazılı olarak uyarılması, uyarıya riayet edilip gerekli olanın yapıl-maması durumunda ise durumun ilgili bölge çalışma müdürlüğüne bildirilmesi noktasındadır. Eğer yapı denetim kuruluşu bu uyarı ve bildirimleri yapmış ise inşa sırasında meydana gelebilecek olası bir kazadan sorumlu tutulamayacaktır.

5. SONUÇYapı denetim kuruluşlarının işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından sorumlu-

luklarının irdelendiği bu çalışmada öncelikle yıllara göre, inşaat işlerinin yü-rütümü sırasında meydana gelen iş kazalarının tüm sektörlerdeki iş kazalarına oranı ile inşaat işlerinde meydana gelen iş kazalarında meydana gelen sürekli iş göremezlik ve ölüm oranlarının tüm sektörler içindeki oranı ortaya konarak, iş

Page 305: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 305

kazalarının sonuçlarının önemine vurgu yapılmıştır. Sonrasında işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması ve yapı denetim hizmetinin verilmesi konusundaki yasal düzenlemeler irdelenerek bu düzenlemelerin gerekli kıldığı yaptırımların kimler tarafından sağlanması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Tüm bu irdeleme ve değerlendirmeler neticesinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması için eğitimlerin verilmesi, gerekli malzemelerin sağlanması, iş güvenliği malzemele-rinin kullanımının denetlenmesi sorumluluğunun işverenlerde olduğu, yapı de-netim kuruluşlarının ana sorumluluğunun yapının projesi, fen ve sanat kuralla-rına uygun olarak yapılması hususunda olduğu, bu kuruluşların işçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki sorumluluklarının iş yerinde, iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda gerekli tedbirlerin alınması için yapı müteahhidini yazılı olarak uyar-mak, uyarıya uyulmadığı takdirde durumu ilgili bölge çalışma müdürlüğüne bil-dirmek olduğu bu iki sorumluluğu yerine getirmek kaydıyla olası bir iş kazasın-dan yapı denetim kuruluşlarının sorumlu tutulamayacağı sonucuna ulaşılmıştır.

Kaynaklar[1] Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Ağır ve Tehlikeli İşler

Yönetmeliği, 16.12.2004 Tarih ve 25494 sayılı Resmi Gazete[2] Dikmen, Ü.S., 4857 Sayılı Yasa ve İnşaat Şantiyelerinde İş Sağlığı ve

Güvenliği Yaklaşımları, Türkiye Mühendislik Haberleri Dergisi, 2011/5 [3] Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 4857 sayılı İş Kanunu, Kabul

Tarihi 22.05.2003 22.05.2003 [4] Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği

Tüzüğü, 11.01.1974 tarih ve 14765 sayılı Resmi Gazete[5] Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş

Güvenliği Tüzüğü, 12.09.1974 tarih ve 15004 sayılı Resmi Gazete[6] Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği

Yönetmeliği, 09.12.2003 tarih ve 25311 sayılı Resmi Gazete sayılı Resmi Gazete

[7] Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, 07.04.2004 tarihli Resmi Gazete sayılı Resmi Gazete

[8] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, 13.07.2011 tarih ve 24461 sayılı Resmi Gazete [9] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 4708 sayılı Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği, 05.02.2008 tarih ve 26778 sayılı Resmi Gazete

[10] Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, 07.04.2004 tarihli Resmi Gazete sayılı Resmi Gazete

[11] Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik, 10.02.2004 tarih ve 25369 sayılı Resmi Gazete

[12] Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 16.06.2006 tarih ve 26200 sayılı Resmi Gazete

Page 306: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası306

Yrd. Doç. Dr. Osman KARAGümüşhane Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü

TÜRKİYE’DE YAPI DENETİMİN DENETİMİ

ÖzetTürkiye’de yapı denetimi, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanuna dayalı

olarak, Bakanlıktan aldığı izin belgesi ile çalışan ve münhasıran yapı denetimi ile uğraşan tüzel kişiliğe sahip Yapı Denetim Kuruluşları tarafından yapılmak-tadır. Kanunun uygulanmasında Yapı Denetim Kuruluşlarının işlem ve faaliyet-lerini denetleme yetkisine sahip Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adına İl Çevre ve Şehircilik Müdürlükleri düzenli denetimler yapmaktadır, ihbar ve şikayetleri de-ğerlendirmektedir. İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüklerinde, yapı denetimle ilgili tüm işlemleri Yapı Denetim Şube Müdürlükleri yürütmektedir. Yapı Denetim Kuruluşlarının faaliyetlerini denetleme görevini Yapı Denetim Şube Müdürlük-leri bünyesinde kurulan Yapı Denetim Çalışma Birimleri yürütmektedir. Yapı Denetim Çalışma Birimleri mevzuat gereği her yıl Yapı Denetim Kuruluşlarına en az altışar şantiye ve ikişer büro denetimi yapmaktadır.

Yapı Denetim Kuruluşlarının kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak görevlerini yürütmelerini temin etmek üzere inceleme, araştırma ve bil-gilendirme faaliyetlerinde bulunmak, yapı denetim kuruluşlarının faaliyetleri-ni inceleyerek sonuçlarını Yapı Denetim Komisyonuna bildirmek gibi görevleri olan Yapı Denetimi Çalışma Birimlerinin bünyesinde yer aldığı Yapı Denetimi Şube Müdürlükleri, iş yükü ve ilin durumundan bağımsız olarak her ilde bir tane bulunmaktadır. Tüm illerde yapı denetimiyle ilgili faaliyetlerin yönetimi bir şube müdürü tarafından yönetilmektedir. İllerin nüfusları ve illerde ki yapı denetime tabi yapı alanları bir biriyle kıyaslandığında bu yapılanmanın yanlış, amaca ulaşmada yetersiz olduğu kolayca anlaşılır.

Bu çalışmada, örnek olarak seçilen yedi ilde, Yapı Denetimi Çalışma Birimle-rince yapılabilecek denetim etkinliği karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Örnek illerde Yapı Denetimi Kuruluşlarının denetimini yapan Yapı Denetimi Şubele-rinin personel sayısı, ilde faaliyet gösteren Yapı Denetim Kuruluşu sayısı, ceza alan Yapı Denetim Kuruluşu sayısı, il nüfusu ve İlde yapı denetimi kapsamında yapımı devam eden yapı alanları oransal olarak karşılaştırılmıştır. Karşılaştır-mada çıkan sonuçlar da dikkate alınarak, Tüm ülkede dengeli ve daha etkin de-netim için önerilerde bulunulmuştur.

GirişCan ve mal güvenliğini teminen, imar plânına, fen, sanat ve sağlık kuralları-

na, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağla-mak amacıyla çıkarılan Yapı Denetimi Kanunu, bazı yapılar hariç olmak üzere, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak ya-pıların denetimini kapsamaktadır.

Page 307: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 307

4708 Sayılı Yapı Denetimi Kanunu Türkiye’de yapıların denetimini, kontrol edilmeyen, kaydı tutulmayan, düzeyi ölçülmeyen ve kişilerin inisiyatifinde bir iş olmaktan çıkarmıştır. Kanun yapı denetimi görevini, münhasıran yapı denetimi görevini yapan, yapı denetim kuruluşlarına vermiştir.

4708 Sayılı Yapı Denetimi Kanunu kapsamında denetlenen tüm işlerle ilgili tüm işlemler, Ulusal Yapı Denetim Sistemi (UYDS) ile kayıt altına alınmaktadır. UYDS ile, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından aldığı izin belgesi ile yapı dene-timi görevi yapan, yapı denetim kuruluşlarının tüm denetim faaliyetleri kayıt altına alınmaktadır. Ayrıca, 4708 Sayılı Yapı Denetimi Kanunu kapsamında ba-kanlıktan aldığı onayla deney yapan laboratuvarların da faaliyetleri kayıt altına alınmaktadır. Böylece yapı denetimle görevli tüm kuruluşlar ve personellerinin faaliyetleri kayıt altına alınmaktadır.

Denetimle ilgili faaliyetlerin kayıt altına alınması, denetim faaliyetini yürüten kişi ve kuruluşların keyfi davranmasını engelleyerek denetim faaliyeti kalite-sinin kabul edilebilir düzeyin altına düşmesini büyük ölçüde engellemektedir. Fakat, denetlenen yapılarla ilgili UYDS’ne bilgi girişinin büyük bölümü yapı denetim kuruluşları ve onaylı laboratuvarlar tarafından yapılmaktadır.

Ticari kuruluş olan yapı denetim kuruluşları ve onaylı laboratuvarların faa-liyetleri ve UYDS’de ki veri girişleri Kanun gereği kontrol edilmektedir. Yapı denetim kuruluşlarının faaliyetleri ilgili idareler tarafından, yapı üzerinden ya-pılmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise yapı denetim kuruluşlarını tüm denetim faaliyetleri üzerinden denetlemektedir. Can ve mal güvenliğini teminen yürütülen bir faaliyet olması nedeniyle, yapı denetimi faaliyetlerinin titizlikle yürütülmesi ve titizlikle kontrol edilmesi gerekmektedir.

Yapı Denetimi Kanununun 8. maddesine göre, Bakanlık, bu kanunun uygu-lanmasında yapı denetim kuruluşlarının işlem ve faaliyetlerini denetleme yetki-sine sahiptir. Yapı Denetimi Kanununa dayanılarak hazırlanan Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde bakanlığın ve ilgili idarelerin denetimle ilgili görev ve sorumlulukları hükme bağlanmıştır.

İlgili İdare DenetimleriYapı Denetimi Kanununa dayanılarak hazırlanan Yapı Denetimi Uygulama

Yönetmeliğinin “Görev ve Sorumluluklar” başlıklı ikinci bölümünde yer alan 4. Maddesinde “İlgili idarenin görev ve sorumlulukları” hükme bağlanmıştır.

Denetimle ilgili olarak;

1. İlgili idare, Kanun ve ilgili mevzuat ile belirlenen görevlerini mevzuatta gösterilen süreler içinde tam ve zamanında yerine getirmek zorundadır.

2. Yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni belgesini düzenleyen ilgili idare görevli-leri, görevlerinin gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan her türlü yapı ku-surundan ve böylece meydana gelen zararlardan dolayı, tabi oldukları mevzuat çerçevesinde sorumludurlar.

Page 308: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası308

3. Yapı ruhsatı müracaatına esas olan ve ilgili yapı denetim kuruluşunun uy-gun görüş verdiği belgeler incelenerek, eksiklik veya yanlışlık bulunmuyor ise yapı ruhsatı düzenlenir.

4. Yapıda tespit edilen eksiklikler veya o yapıdan sorumlu bulunan denetçi mimar ve mühendis, kontrol veya yardımcı kontrol elemanlarının görevinden ayrılması gibi nedenlerle, yapı denetim kuruluşunun talebi üzerine ilgili idarece inşaat durdurulur. Faaliyeti durdurulmuş inşaatta eksikliklerin giderilmesi duru-munda, inşaatın devamına izin verilir.

5. İnşaatın tamamlanmasını müteakiben tanzim edilen iş bitirme tutanağı il-gili idarece incelenerek, on beş iş günü içinde onaylanır veya var ise eksiklik-lerinin neler olduğu belirtilerek, giderilmesinin gerektiği yazılı olarak bildirilir. Eksikliklerin giderilmesinden sonra verilen iş bitirme tutanağı iki iş günü içinde onaylanır.

İlgili idarenin görev ve sorumluluklarına bakıldığında yapının denetlenmesi sürecinde ilgili idarelere önemli denetim görevleri düşmektedir. İlgili İdareler, ruhsat aşamasında projelerin, yapım aşamasında ise inşaatın eksiksiz yapılması-nı kontrol etmek ve ilgili evrakı almak sorumluluğunu taşımaktadır.

Belediyeler, ruhsat verme işleminden başlayarak yapının iskan ruhsatı alma-sı aşamasına kadar tüm işlemleri Ulusal Yapı Denetim Sisteminde denetleme yetkisine sahiptir. Bu sistem üzerinden yürütülen tüm işlemler kayıt altına alın-maktadır. İlgili idareler ruhsat verdikleri yapıların hangi aşamada olduğunu bu sistemden izleyebilmektedirler. Yapı Denetim Kuruluşlarına hak edişleri, UY-DS’de ve şantiyede hata olmadığının kontrol edilmesi üzerine ödenmektedir.

Bakanlık Denetimleri Yapı Denetimi Kanununa dayanılarak hazırlanan Yapı Denetimi Uygulama

Yönetmeliğinin dördüncü bölüm altındaki 20 Maddede, il müdürlükleri bünye-sinde görev alan teknik elemanlardan teşkil edilen yapı denetimi çalışma birim-lerinin görev ve yetkilerinde, yapı denetim kuruluşlarının faaliyetlerini inceleye-rek sonuçlarını İl Yapı Denetim Komisyonuna bildirmek, hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereği Yapı Denetim Kuruluşları, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri tarafından denetlenmektedir.

17 Şubat 2011 tarih ve 741sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yazısı gere-ği, kanun kapsamında Bakanlıkça izin belgesi verilmiş laboratuvarların dene-timlerinin yapılmasını teminen; izin belgesi verilmesi, ara denetimler ve kısmi denetimler dahil her türlü laboratuvar incelemeleri için değerlendirme heyetleri oluşturulmuştur. Laboratuvarlar söz konusu yazı doğrultusunda kurulan heyet-ler tarafından denetlenmektedir.

Denetim Düzeyi Yapı Denetim Kuruluşlarının denetlediği yapılarla ilgili iş, işlem ve evrakla-

rın kontrolünü yapan İlgili İdarelerin yapı denetim birimleri ile ilgili yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Herhangi bir kural ve sınırlama olmaması, bu bi-rimlerin büyüklük ve yapısının yerel yöneticilerin anlayış ve inisiyatifine kalma-sına sebep olmaktadır. Bu durum, bazı ilgili idarelerin bu birimler yeterli miktar

Page 309: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 309

ve vasıfta eleman vermemesine yol açarak denetimlerin ya yetersiz yapılması-na ya da hiç yapılmadığı halde formalitesinin tamamlanması için yapılmış gibi gözükecek şekilde davranılmasına neden olmaktadır. Özellikle personel sayısı yetersiz ilgili idarelerde, yapı denetimi biriminde vasıfları yapı denetimle ilgili işlemleri yürütmeye yetmeyecek personeller tarafından yürütülmeye çalışılmak-tadır. Bazı ilgili idarelerde ise yapı denetimi biriminde sayıca yetersiz personel istihdam edilmektedir. Öyle ki; bazı ilgili idareler, inşaatla ilgisi olmayan tek bir personelle tüm yapı denetim işlerini yürütmeye çalışmaktadır.

İllerde Yapı Denetim Kuruluşlarınca yürütülen yapı denetim faaliyetlerini de-netlemek üzere Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri bünyesinde Yapı Denetimi Şube Müdürlükleri kurulmuştur. Denetimler, Yapı Denetimi Uygulama Yönet-meliğinin dördüncü bölüm altındaki 20. maddesinin 1. fıkrasına göre oluşturulan ve il müdürlükleri bünyesinde görev yapan İl Yapı Denetimi Çalışma Birimleri tarafından yapılmaktadır. İl Yapı Denetimi Çalışma Birimleri hakkında, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 20. Maddesi 2. fıkrasına göre “İl Bayın-dırlık ve İskân Müdürlüğü, bu görevlerin yürütülmesi için personelin eğitimi ve gerekli donanımın sağlanması da dâhil olmak üzere gereken her türlü tedbirleri alır.” hükmü bulunmaktadır. Geniş bir ifade kullanılan bu hükümden de anla-şılacağı gibi, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinde faaliyet gösteren yapı de-netim çalışma birimleri ile ilgili de yeterli, net ve bağlayıcı yasal bir düzenleme bulunmamaktadır.

Ayrıca İl Yapı Denetim Birimlerinin bünyesinde bulunduğu Yapı Denetimi Şube Müdürlüğü içinde yeterli sınırlayıcı düzenleme bulunmamaktadır. Gerek Yapı Denetim Şubesi, gerekse İl Yapı Denetimi Çalışma Birimi illerde idarecinin görüş, şart ve inisiyatifine bırakılmıştır. Bu durum, bazı illerde personel ve iş yoğunluğuna bağlı olarak Yapı Denetimine gereken önemin verilmesini olumsuz etkileme riski taşımaktadır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teşkilat yapısında, Yapı Denetimi Şube Mü-dürlüğü sayısı ilin şartlarına bakılmaksızın tek bir tane olarak düzenlenmiştir. Türkiye’de iller arası farklılıkların boyutları düşünüldüğünde bu teşkilat yapısı-nın yanlışlığı kolayca anlaşılabilmektedir. İller arası farklılıkların, 4708 Sayılı Kanun kapsamında (inşaat alanına ve il nüfusuna bağlı olarak) belirlenen Yapı Denetim Kuruluşu sayısına paralel olduğu düşünüldüğünde, bu teşkilat yapısıyla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinin ne kadar etkin, verimli ve standart dene-tim yapabileceği konusunda tereddütler oluşmaktadır.

İller arasında büyük uygulama farklılıkları bulunduğu illerdeki Yapı Dene-tim Şubesinde görevli personel sayılarından kolayca anlaşılabilmektedir. Farklı nüfus sayısına sahip ve farklı coğrafi bölgelerden seçilmiş örnek yedi ilin 2012 yılında ki nüfusları, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü toplam personel sayıları, Yapı Denetimi Şube Müdürlüklerinde görevli personel sayıları ve İlde faaliyet gösteren Yapı Denetim Kuruluşu sayısı Tablo 1’de verilmiştir. Ayrıca illerde 2012 yılında, Yapı Denetim Şubelerde görevlendirilen personel sayısının il mü-dürlüğündeki toplam personel sayısına ve ilde faaliyet gösteren Yapı Denetimi Kuruluşu sayısına oranları da verilmiştir.

Page 310: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası310

Tablo.1 Bazı illerde 2012 yılı için Yapı Denetimi Şube Müdürlüğüpersonel sayısı verileri

2012

yılı

nda

Topl

am İl

Nüf

usu

2012

yılı

nda

Çev

re v

e Şe

hirc

ilik

İl M

üdür

lüğü

nde

göre

vli

topl

am p

erso

nel s

ayıs

ı

2012

yılı

nda

Yapı

Den

etim

Şub

ede

göre

vli p

erso

nel s

ayıs

ı

2012

yılı

nda

İlde

faal

iyet

gös

tere

n Ya

Den

etim

K

urul

uşu

sayı

sıYa

pı D

enet

im Ş

ubed

e gö

revl

endi

rile

n pe

rson

elin

il m

üdür

lüğü

nde

ki to

plam

per

sone

l say

ısın

a or

anı

Yapı

Den

etim

e Şu

bede

revl

endi

rile

n pe

rson

el

sayı

sını

n Ya

pı D

enet

im

Kur

uluş

u sa

yısı

na o

ranı

Ankara 4 965 542 405 20 193 4,94 0,10

Ardahan 106 643 33 7 1 21,21 7,00

Diyarbakır 1 592 167 232 13 26 5,60 0,50

İstanbul 13 854 740 374 33 373 8,82 0,09

Kayseri 1 274 968 122 11 28 9,02 0,39

Muğla 851 145 107 4 17 3,74 0,24

Trabzon 757 898 227 34 16 14,98 2,12

Ortalama

3 343 300 214 17 93 10 1

214 17 93 9,76 1,49

Tablo 1’den görüldüğü gibi, İllerde Yapı Denetimi Şube Müdürlüklerinde görevlendirilen personel sayıları ve toplam personel sayılarına oranları arasın-da büyük farklılıklar bulunmaktadır. Tablo, İl Müdürlüklerinin Yapı Denetime verdikleri önem ya da imkanlarının boyutu açısından fark olduğunu düşündür-mektedir. Diğer yandan, Yapı Denetim Şubede görevlendirilen personel sayıları-nın Yapı Denetim Kuruluşu sayılarına oranları arasında da fark bulunmaktadır. İncelenen illerin ortalaması 1,49 olurken en düşük oran İstanbul’da 0,09 ve en büyük oran ise 21,21 olarak Ardahan’da gerçekleşmektedir.

Her Yapı Denetim Kuruluşuna Yapı Denetim Çalışma Birimleri tarafından yılda en az 6 şantiye ve 2 büro denetimi yapılması mevzuatta düzenlenmiştir. İllerde faaliyet göstere bilecek Yapı Denetim Kuruluşu sayısının, her 20.000 ki-şiye bir Yapı Denetim Kuruluşu olacak şekilde düzenlendiği düşünüldüğünde İstanbul, Ankara vb. iller gibi nüfusun fazla ve Yapı Denetim Şubesinde çalışan personelin az dolayısıyla personel oranının düşük olduğu illerde denetimin for-maliteden öteye gidemeyeceği kolayca anlaşılabilir. Kaldı ki tek bir Yapı Dene-tim Şube Müdürünün bu kadar denetimi planlamasının, yürütmesinin, ve kont-rol etmesinin imkansızlığı açıktır.

Page 311: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 311

Sonuç ve ÖnerilerBu çalışmada Türkiye’de yürütülen Yapı Denetimi faaliyetlerinin denetimi

incelenmiştir. Yapı denetim kuruluşlarını denetleyen İlgili İdarelerin ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının illerde ki denetim mekanizması, denetimden görevli personel sayıları ve denetime yeterli olabilirliği incelenmiştir. Bu inceleme, ilgili idareler açısından genel, bakanlık açısından örnek 7 il üzerinden yapılmıştır.

İnceleme neticesinde özellikle yapının ve denetim evrakının incelenmesinden sorumlu ilgili idarelerin, Yapı Denetim Biriminde görevli personelleriyle ilgi-li mevzuatın net ve yeterli olmadığı düşünülmüştür. Mevzuattaki yetersizliğin ilgili idarelerin inisiyatifine bıraktığı personel sayısı ve nitelikleri konusunun, kaliteli ve standart yapı denetimi yapılmasının önünde bir engel olduğu düşü-nülmüştür. Yapı denetim sisteminin esas denetçisi konumunda olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının mevzuattan ve teşkilat yapısından kaynaklanan önemli zayıflıkları bulunduğu düşünülmüştür. Bu zayıflıkların uygulamaya da yansıdığı incelenen yedi örnek ilin verilerinden anlaşılmıştır.

Türkiye’de daha iyi bir yapı denetim sistemi oluşması için, mevzuatta ve uy-gulamada, ilgili iidarelerin ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinin teşkilat yapılarının yeniden düzenlenmesine ve yapı denetimle ilgili birimlerde görev-lendirilecek personellerin vasıf ve sayılarının yönetmelikle düzenlenmesi gerek-tiği düşünülmüştür.

İlgili idarelerde, yapı denetim birimlerinin müstakil oluşturulması, can ve mal güvenliği amaçlandığından bu amaca ulaşmada yapı taşıyıcı sisteminin en önemli paya sahip olmasından dolayı, birimde en az bir inşaat mühendisi istih-dam edilmesinin zorunlu hale getirilmesi gerekmektedir. İlgili idarelerin yapı denetim birimlerinde, 50.000 nüfusa kadar en az üç, 50.000 nüfustan sonra her 50.000 nüfus için bir kişi daha olacak şekilde düzenlenmesinin uygun olacağı düşünülmüştür.

Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinin teşkilat yapılarının Yapı Denetim Şu-beleri açısından il nüfusuna bağlı olarak yeniden düzenlenmesine ihtiyaç bu-lunduğu açıktır. İl nüfusu çok fazla olan illerde birden fazla Yapı Denetim Şube Müdürlüğü kurulmasının, ihtiyacı karşılama açısından gerekli olduğu düşünü-lüştür. Öneri olarak, 1.000.000 nüfusa kadar bir, 1.000.000 nüfustan sonra ki her 3.000.000 nüfus için bir Yapı Denetim Şubesi daha olacak şekilde düzenlenme-sinin uygun olacağı düşünülmüştür. Ayrıca, İl Çevre ve Şehircilik Müdürlükleri yapı denetim şubelerinde çalışan personel sayısının da, ilk 400.000 nüfus için en az dört, 400.000 nüfustan sonra her 100.000 nüfus için bir kişi daha olacak şekilde düzenlenmesinin uygun olacağı düşünülmüştür.

Page 312: sempozyum kitabı
Page 313: sempozyum kitabı

- Mehmet Ali TAŞDEMİR, Özkan ŞENGÜL

- Hilal MEYDANLI ATALAY, Serkan ENGİN

- Ahmet BAL, Huzur DEVECİ

- Seray KAYA, Hüseyin KAYA, İsmail Özgür YAMAN

- İdris BEDİRHANOĞLU,Sultan ERDEMLİ GÜNASLAN

- Soru - Cevap Bölümü

3. OTURUM BİLDİRİLER

Page 314: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası314

Mehmet Ali TAŞDEMİR, Özkan ŞENGÜL

NORMAL ve LİFLİ BETON KARIŞIMLARININPERFORMANSA DAYALI TASARIMI

ÖzetBetonarme yapılarda karşılaşılan kısa servis ömrü gibi sorunlar nedeniyle ya-

pıların ve beton karışımlarının performansa göre tasarımı giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Yakın gelecekte yapıların sadece yük taşıma kapasitesini değil, sünekliğini, dürabilitesini, ve işletilebilirliğini gözönüne alarak perfor-mansa dayalı olarak projelendirilmesi ve inşası beklenmektedir. Performansa dayalı tasarım için öncelikle performans kriterlerine karar verilir. Ardından, çe-şitli modeller kullanılarak, istenilen performans kriterlerini sağlayacak biçimde yapı veya betonla ilgili çeşitli parametreler değiştirilerek optimum sonuçlar elde edilir. Bir yapının projesinde öngörülen performansı sağlaması için tüm yapım aşamalarında ve malzemelerde gerekli denetim ve kalite kontrol süreçlerinin et-kin bir şekilde yürütülmesi gereklidir.

Anahtar Kelimeler: Dürabilite, Servis ömrü, Çelik tel, Kırılma enerjisi, Per-formans

1. GirişGünümüzde inşa edilmekte olan bina, köprü ve su yapıları giderek daha farklı

ve yüksek performanslar gerektirmektedir. Büyük yatırımlar gerektiren yapı-ların servis ömürleri süresince işlevlerini belirli bir güvenlik içerisinde yerine getirmeleri beklenir. Yapı sahibi ve kullanıcıların gereksinimlerini etkin biçim-de karşılayabilme yeteneği yapının performansı olarak isimlendirilebilir. Perfor-mansa göre tasarım, servis ömrü süresince yapıdan istenilen özellikleri etkin bir şekilde elde edebilmek için yapı elemanlarının sistematik olarak tasarlanması biçiminde özetlenebilir. Performans kriteri olarak mekanik davranışın yanın-da; kullanılabilirlik, güvenlik, görünüm, dürabilite gibi çok farklı parametreler dikkate alınabilir (ISO 19388, 2007). Örneğin, aşınmaya maruz bir zemin beto-nundaki en büyük aşınma miktarı veya çeşitli yüklemeler altında betonda izin verilebilen en büyük çatlak genişliği ya da yapısal yangın güvenliği bu kriterle-re örnek verilebilir. Performansa göre tasarımda ilk adım performans kriterinin belirlenmesidir. Buna karar verildikten sonra kriteri sağlayacağı düşünülen en uygun karışım belirlenir ve bu karışımın söz konusu performans kriterini sağ-ladığı ilgili deneylerle teyit edilir. Böylece, önceden tarif edilmiş genel kriterler yerine performansa göre tasarım yöntemleri kullanıldığında yapıda sağlanması istenilen özeliklere yönelik optimum bileşimleri elde etmek mümkündür (Shils-tone, 2002).

Mekanik etkilere karşı yeterli dayanıma sahip betonarme yapılarda perfor-mansı etkileyen en önemli etken betonun dürabilitesidir. Yapılar servis ömürleri

Page 315: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 315

boyunca mekanik etkiler yanında çeşitli çevresel etkiler altındadır. Bunlar; fi-ziksel, kimyasal veya fiziko - kimyasal ya da mekanik etkiler olabilir (Mehta, 1990). Yapı tasarımında bu etkilerin de gözönüne alınması şarttır. Betonun ye-tersiz dürabilitesine bağlı sorunlar sonucu yapı performansı zamanla azalabilir. Bu etkilerden özellikle donatı korozyonu betonarme yapılarda karşılaşılan en önemli dürabilite sorunlarından biridir. Korozyon sonucu donatı çaplarında azal-ma olurken, oluşan korozyon ürünleri beton paspaylarında çatlamaya yol açarak zararlı maddelerin beton içine girişini ve taşınımını arttırır (Neville, 2004). Bun-ların sonucu olarak yapı güvenliği azalır ve istenilen servis ömrü sağlanamaz. Yurdumuzda yaşanan Marmara Depremi yapılarımızdaki dürabilite sorunlarını belirgin biçimde ortaya koymuştur. Depremle birlikte betonarme yapılardaki korozyon çatlakları belirginleşmiştir (Taşdemir ve diğ., 1999). Yapının yetersiz dürabilitesi büyük ekonomik kayıplara da neden olmaktadır. Bu kayıplar onarım ve güçlendirme masrafları ile yapı kullanımının sınırlanması sonucu oluşan ma-liyetleri kapsar.

Yüksek binalar veya daha geniş açıklıklı köprüler gibi yapılarda kullanılan beton sınıfları da giderek yükselmektedir. Ancak, dayanımı arttıkça beton daha gevrek davranış sergilemeye başlar. Bir başka ifadeyle, betonun dayanımı art-tıkça, sünekliği azalır. Dayanım ve süneklik arasındaki bu ters ilişki ciddi bir sorun olmakta ve yüksek dayanımlı betonların kullanımını sınırlandırmaktadır (Balaguru ve diğ., 1992). Beton içinde rastgele ve üniform dağılı olarak bulunan lifler betonda çatlak oluşumunu önemli ölçüde azaltarak, betonun şekil değiştir-me kapasitesini, enerji yutma yeteneğini ve darbe dayanımını arttırırlar. Böyle-ce, süneklik düzeyi yüksek betonlar elde edilebilir. Betonun sünekliği arttırmak için kullanılan lifler asbest elyaf, cam elyaf, çelik tel, doğal, mineral ve sentetik lifler olabilir. Ancak, bunlar arasında çelik teller günümüzde en yaygın kullanı-lan lif türüdür. Betonda çelik tel kullanımı, betonun enerji yutma kapasitesini ve sünekliğini arttırmaktadır (Wafa ve Ashour, 1992). Çelik tellerin betondaki esas etkisi çatlak sonrası davranışta görülmektedir. Eğer uygun bir karışım tasarla-nırsa; ilk çatlak oluştuktan sonra matristeki rastgele dağılmış olan kısa çelik tel-ler köprülenme etkisi ile çatlağın ilerlemesini önler. Tellerin betondan sıyrılması sırasında, çatlak genişlemesi geciktirilmiş ve çatlağın ilerlemesi önlenmiş olur (Banthia ve Trottier, 1995; Kurihara ve diğ., 2000). Tellerin matristen sıyrılarak çıkması fazla enerji gerektirdiğinden toklukta belirgin bir artış elde edilir (Bar-ros ve Figueiras, 1999). Çelik tel tipi, tel narinliği (boy/çap), tel hacmi, tellerin matris içindeki yönlenmesi ve tellerin çekme dayanımı matris özellikleri ile bir-likte Çelik Tel Donatılı Betonların (ÇTDB) performansını etkiler (Bayramov ve diğ., 2004).

Sunulan bu çalışmanın temel amacı, normal veya lifli beton karışımlarının performansa dayalı tasarım yaklaşımlarını değerlendirilmektedir. Bu amaçla, normal beton karışımlarının dürabiliteye göre tasarımı, çelik tel donatılı beton-larda ise sehim miktarlarına göre belirlenen sınır durumlar için tasarım ele alın-maktadır.

Page 316: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası316

2. Normal Betonlar2.1. Servis Ömrü İle Dürabilite Arasındaki İlişkiNormal betonların kullanıldığı betonarme yapıların servis ömrünü etkileyen

en önemli etken dürabilite sorunlarıdır. Bir betonarme yapı birden fazla zararlı etki altında olabilir, ayrıca yapının farklı bölgelerine değişik hasar verici meka-nizmalar etki edebilir. Donma-çözülme veya aşınma betonda hasara neden olan fiziksel etkilerdir. Kılcal boşluklarda donan su hacmi artınca çeperlere gerilme uygular, tekrarlı donma - çözülme çevrimleri sonucunda ise hasar oluşur. Çeşitli kimyasal etkiler de betonda hacim artışına, çatlamalara, dayanım kayıplarına veya donatı korozyonuna neden olabilir. Örneğin, bazı agregalarda aktif silis olması durumunda, bu aktif silisler ile çimentoda bulunan alkalilerin reaksiyonu sonucu betonda çatlamalar görülebilir. Sülfatlar da betonda hacim artışı oluştu-rarak çatlamalara yol açabilir. Klorür ise beton içindeki donatıların korozyonuna neden olan başlıca etkendir. Kimyasal hasarlar temel olarak çeşitli iyonların be-ton içine girişi ve betonda taşınmasına bağlı olarak gelişir. Betonda çatlakların bulunması çeşitli zararlı maddelerin beton içine girişini hızlandırır (ACI Com-mittee 201, 1992).

Donatı korozyonu betonarme yapılarda en yaygın görülen dürabilite soru-nudur. Bayındırlık Bakanlığı (yeni ismiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) ta-rafından İstanbul’da 125000 konut üzerinde yapılan bir incelemede binaların % 64’ünde korozyon sorunlarının olduğu ifade edilmiştir (İMO, 2010). Betonun ye-tersiz dürabilitesine bağlı sorunlar sonucu yapı performansı Şekil 1’de gösteril-diği gibi zamanla azalır (CEB, 1992). Yapı tipine bağlı olarak farklı servis ömrü tanımları kullanılmaktadır ancak genel bir tanım olarak; yapının performansı belirli bir değerin altına düştüğünde veya önemli onarımlar gerektiğinde servis ömrüne ulaşıldığı kabul edilebilir.

3

veya aşınma betonda hasara neden olan fiziksel etkilerdir. Kılcal boşluklarda donan su hacmi artınca çeperlere gerilme uygular, tekrarlı donma – çözülme çevrimleri sonucunda ise hasar oluşur. Çeşitli kimyasal etkiler de betonda hacim artışına, çatlamalara, dayanım kayıplarına veya donatı korozyonuna neden olabilir. Örneğin, bazı agregalarda aktif silis olması durumunda, bu aktif silisler ile çimentoda bulunan alkalilerin reaksiyonu sonucu betonda çatlamalar görülebilir. Sülfatlar da betonda hacim artışı oluşturarak çatlamalara yol açabilir. Klorür ise beton içindeki donatıların korozyonuna neden olan başlıca etkendir. Kimyasal hasarlar temel olarak çeşitli iyonların beton içine girişi ve betonda taşınmasına bağlı olarak gelişir. Betonda çatlakların bulunması çeşitli zararlı maddelerin beton içine girişini hızlandırır (ACI Committee 201, 1992). Donatı korozyonu betonarme yapılarda en yaygın görülen dürabilite sorunudur. Bayındırlık Bakanlığı (yeni ismiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) tarafından İstanbul’da 125000 konut üzerinde yapılan bir incelemede binaların % 64’ünde korozyon sorunlarının olduğu ifade edilmiştir (İMO, 2010). Betonun yetersiz dürabilitesine bağlı sorunlar sonucu yapı performansı Şekil 1’de gösterildiği gibi zamanla azalır (CEB, 1992). Yapı tipine bağlı olarak farklı servis ömrü tanımları kullanılmaktadır ancak genel bir tanım olarak; yapının performansı belirli bir değerin altına düştüğünde veya önemli onarımlar gerektiğinde servis ömrüne ulaşıldığı kabul edilebilir.

Şekil 1. Beton performansı ve servis ömrü arasındaki ilişki (CEB, 1992)

2.2. Dürabiliteye Göre Tasarımın �lkeleri Beton karışımlarının dürabiliteye göre tasarımının temel ilkesi; öngörülen bir servis ömrü boyunca performansın belirlenen minimum bir değerin altına düşmemesi biçiminde özetlenebilir. Dürabiliteye göre tasarımda esas olarak yapılan; betonda kullanılacak olan çimentonun minimum miktarı ile türünün, maksimum su/çimento oranının ve paspayı kalınlığının belirlenmesidir. Bu amaçla, öncelikle performans kriterleri belirlenmelidir. Kriter olarak farklı özellikler dikkate alınabilir. Değişik çevresel etkilerden yapıya en hızlı

Zaman

Servis ömrü

Minimum

Perf

orm

ans

Başlangıç

Onarım

Şekil.1 Beton performansı ve servis ömrü arasındaki ilişki (CEB, 1992)

Page 317: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 317

2.2. Dürabiliteye Göre Tasarımın İlkeleriBeton karışımlarının dürabiliteye göre tasarımının temel ilkesi; öngörülen bir

servis ömrü boyunca performansın belirlenen minimum bir değerin altına düş-memesi biçiminde özetlenebilir. Dürabiliteye göre tasarımda esas olarak yapılan; betonda kullanılacak olan çimentonun minimum miktarı ile türünün, maksimum su/çimento oranının ve paspayı kalınlığının belirlenmesidir. Bu amaçla, öncelik-le performans kriterleri belirlenmelidir. Kriter olarak farklı özellikler dikkate alınabilir. Değişik çevresel etkilerden yapıya en hızlı zarar veren etki belirle-nip servis ömrünün belirlenmesinde kriter olarak dikkate alınırsa daha güvenli bir tasarım yapılabilir. Kriterlere karar verilmesinin ardından, uygun modeller kullanılarak, istenilen servis ömrünün elde edilmesini sağlayacak beton bileşim özeliklerine karar verilebilir. Bulunan bu sonuçlar yapının mekanik tasarımıyla da uyumlu olmalı, örneğin projedeki basınç dayanımı ve diğer mekanik özelikler güvenli bir şekilde sağlanmalıdır. Dürabiliteye bağlı tasarım ile elde edilen so-nuçların mekanik tasarımla uyumsuz olması halinde, mekanik tasarımın revize edilmesi gerekli olabilir. Dürabiliteye bağlı tasarım adımları Şekil 2’de gösteril-mektedir (Sarja ve Vesikari, 1996).

4

zarar veren etki belirlenip servis ömrünün belirlenmesinde kriter olarak dikkate alınırsa daha güvenli bir tasarım yapılabilir. Kriterlere karar verilmesinin ardından, uygun modeller kullanılarak, istenilen servis ömrünün elde edilmesini sağlayacak beton bileşim özeliklerine karar verilebilir. Bulunan bu sonuçlar yapının mekanik tasarımıyla da uyumlu olmalı, örneğin projedeki basınç dayanımı ve diğer mekanik özelikler güvenli bir şekilde sağlanmalıdır. Dürabiliteye bağlı tasarım ile elde edilen sonuçların mekanik tasarımla uyumsuz olması halinde, mekanik tasarımın revize edilmesi gerekli olabilir. Dürabiliteye bağlı tasarım adımları Şekil 2’de gösterilmektedir (Sarja ve Vesikari, 1996).

Şekil 2. Dürabiliteye dayalı tasarımın akış diyagramı (Sarja ve Vesikari, 1996)

Yapılarda dürabilite sorunlarıyla karşılaşılmasının temel nedeni yapı tasarımında beton dayanımlarının esas alınması ve yeterli basınç dayanımının sağlanması durumunda yeterli dürabilitenin de sağlanacağının varsayılmasıydı. Ancak, mevcut yapılar üzerinde yapılan incelemeler ve elde edilen deneyimler bu yaklaşımın doğru olmadığını belirgin biçimde ortaya koymaktadır (Gjørv, 2003). Beton karışımlarının dürabiliteye göre tasarlanması durumunda ise betonun su/çimento oranı düşürülmekte ve bunun sonucunda basınç dayanımı

NORMAL MEKAN�K TASARIM

Yapının normal tasarım yöntemleriyle boyutlandırılması

- statik - yorulma - dinamik Sonuçlar:

- yapının başlangıç (ön) boyutları

- donatının miktarı ve yerleşimi

- betonun dayanımı

DÜRAB�L�TEYE DAYALI TASARIM

� Hedeflenen servis ömrü ve

tasarım servis ömrünün belirlenmesi

� Çevresel etkilerin analizi

� Hasar mekanizmalarının tanıtılması

� Hasar mekanizmaları için dürabilite modellerinin seçilmesi

� Dürabilite parametrelerinin belirlenmesi, örneğin - beton hasarının derinliği ve

donatının korozyonu - pas payı - donatı çapı gibi

Hesaba katılması gereken etkenler: � betonun dayanımı � betonun geçirimliliği � çimento tipi � kür yöntemi � donatı tipi � taşıyıcı sistemin boyutları

SON TASARIM Alternatif 1

(ayrılmış tasarım metodu) Normal mekanik tasarım ve dürabiliteye dayalı tasarımının entegre edilmesi

Alternatif 2 (birleşik tasarım yöntemi) Dürabilite parametrelerini hesaba katarak mekanik olarak yapının yeniden boyutlandırılması Elde edilen son sonuçların kontrol edilip mümkün olduğu takdirde geri beslenmesi

NORMAL MEKANİKTASARIM

DÜRABİLİTEYE DAYALITASARIM

Page 318: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası318

Yapılarda dürabilite sorunlarıyla karşılaşılmasının temel nedeni yapı tasarı-mında beton dayanımlarının esas alınması ve yeterli basınç dayanımının sağlan-ması durumunda yeterli dürabilitenin de sağlanacağının varsayılmasıydı. Ancak, mevcut yapılar üzerinde yapılan incelemeler ve elde edilen deneyimler bu yak-laşımın doğru olmadığını belirgin biçimde ortaya koymaktadır (Gjørv, 2003). Beton karışımlarının dürabiliteye göre tasarlanması durumunda ise betonun su/çimento oranı düşürülmekte ve bunun sonucunda basınç dayanımı artmakta-dır. Diğer bir ifadeyle, betonun dürabiliteye göre tasarlanması halinde, projede belirtilen basınç dayanımı büyük bir olasılıkla sağlanacak, hatta daha yüksek dayanımlar elde edilecektir.

2.3. Beton Karışımlarının Dürabiliteye Göre Tasarlanmasıyla İlgili Mevcut Yöntemler

Ülkemizde yürürlükte olan TS EN 206 (2002) standardında yapılarda yeterli dürabilitenin sağlanabilmesi amacıyla yapının içinde bulunduğu çevresel şart-lar gözönüne alınarak bazı kriterler verilmektedir. Bunlar; en büyük su/çimento oranı, en düşük çimento dozajı, en düşük beton basınç dayanımı koşullarıdır.

Çeşitli çevresel etkilerin betona zarar verebilmesi bunların beton içine giri-şi ve taşınımı ile oluşur. Örneğin, korozyonun meydana gelebilmesi için klor iyonları veya karbonatlaşma paspayını geçerek donatıya ulaşmalıdır. Bu neden-le, paspayının kalınlaştırılması klor iyonlarının veya karbonatlaşmanın donatıya ulaşması için gerekli süreyi uzatır, böylece yapının servis ömrü uzatılabilir. Tab-lo 1’de çeşitli yapı sınıflarında kullanılması önerilen en küçük paspayı kalınlık-ları verilmektedir (EN 1992-1-1) (2009). Bu tabloda S4 yapı sınıfı 50 yıllık servis ömrüne sahip yapıları tanımlamaktadır. Çevresel etkiler dikkate alınarak yapı sınıfının değiştirilmesine bu standartta izin verilmektedir. En düşük paspayı ka-lınlıklarına ilave olarak, yapım sırasındaki sapmalara karşı önlem alarak isteni-len paspayı kalınlığının güvenle sağlanabilmesi için belirli bir miktar arttrılması da EN 1992-1-1 standardında verilmekte ve paspayının 10 mm arttırılması öne-rilmektedir. Tablo 1’de verilen değerler 50 yıllık bir servis ömrü için önerilen en düşük değerler olup, daha uzun bir servis ömrü istenilmesi halinde paspaylarının kalınlaştırılması ve paspayı kalitesinin diğer bir deyişle beton kalitesinin arttı-rılması gereklidir.

Tablo.1 Çeşitli yapı sınıfları için en küçük paspayı kalınlıkları (EN 1992-1-1)

Yapı Sınıfı

Çevresel etki sınıfıX0 XC1 XC2/XC3 XC4 XD1/XS1 XD2/XS2 XD3/XS3

S1 10 10 10 15 20 25 30S2 10 10 15 20 25 30 35S3 10 10 20 25 30 35 40S4 10 15 25 30 35 40 45S5 15 20 30 35 40 45 50S6 20 25 35 40 45 50 55

Page 319: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 319

TS EN 206-1 standardında en büyük su/çimento oranı, en düşük çimento dozajı, en düşük beton basınç dayanımı koşulları verilirken, EN 1992-1-1 stan-dardında en küçük paspayı kalınlıkları önerilmektedir. TS EN 206-1 standardı bileşimle ilgili sınırlar vermesine karşın, betonda kullanılacak çimento türü ile ilgili herhangi bir öneri getirmemektedir. Ayrıca, TS EN 206-1’de verilen beton bileşim kriterleri minimum değerlerdir ve bu şartları sağlayan bir yapının mutla-ka uzun bir servis ömrüne sahip olacağı söylenemez.

Zararlı maddelerin betonda hasara yol açması için temel unsurlardan bir tanesi bu zararlı maddelerin betonun içine girmesi ve yüzeyden iç kısımlara doğru ta-şınımıdır. Bunu etkileyen temel faktör betonun geçirimliliğidir (Neville, 2004). Beton geçirimliliğinin yüksek olması durumunda, zararlı maddelerin beton içine girişi ve taşınımı daha kolay ve hızlı gerçekleşir. Bunun sonucunda da beton daha kısa bir sürede hasar görmeye başlar. Bu nedenle dürabilitesi yüksek, uzun servis ömrüne sahip yapılar elde edebilmek için betonun geçirimliliğinin düşük olması gereklidir. Betonun içinde birbirleriyle bağlantılı kılcal boşluklar geçi-rimliliğin temel nedenidir. Hidratasyon ürünlerinin dolduramadığı bu bağlantılı boşluklar sayesinde su ve diğer maddeler beton içine girerek ilerleyebilir. Bu nedenle, betonda geçirimsizliği sağlamanın temel yolu kılcal boşlukları azalt-maktır. Kılcal boşlukları azaltmak için alınabilecek ilk önlem betondaki su/çi-mento oranının azaltılmasıdır. Puzolan içeren katkılı çimentoların kullanılması da kılcal boşlukların azaltılmasında uygulanabilecek diğer bir etkili yöntemdir (Şengül, 2011a).

İngiliz Standardı BS 8500-1 (2012)’de ; TS EN 206-1 standardındaki en bü-yük su/çimento oranı, en düşük çimento dozajı, en düşük beton basınç dayanımı koşulları ve EN 1992-1-1 standardında en küçük paspayı kalınlıklarına ilave ola-rak çimento türleri de değerlendirmeye alınmaktadır. Elli veya yüz yıllık servis ömürleri için, belirli bir çevresel etki ve paspayı kalınlığı dikkate alınarak beto-nun en büyük su/çimento oranı, en düşük dayanım ve dozajın yanında, çimento türü de BS 8500-1’de önerilmektedir (Tablo 2).

Tablo.2 BS 8500-1 standardında XS3 çevresel etki sınıfı içinönerilen değerler

Çevresel Etki Sınıfı

Paspayı kalınlığı (mm)Çimento türü

35 + D 40 + D 45 + D 50 + D

XS3

- - C45/55 0,35 - 380

C40/50 0,40 - 380

CEM I, IIA, IIB-S, SDÇ

- C35/45 0,40 - 380

C32/40 0,40 - 360

C28/35 0,50 - 340 IIB-V, IIIA

- C32/40 0,40 - 380

C28/35 0,45 - 360

C25/30 0,50 - 340 IIIB, IVB-V

Page 320: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası320

Tablo 2’de BS 8500-1 standardında “XS3 Deniz suyundan kaynaklanan klo-rürlerin sebep olduğu korozyon” çevresel etki sınıfı için, belirli bir paspayı ka-lınlığı ve çimento türü için önerilen minimum beton basınç dayanımları, en bü-yük su/çimento oranları ve en düşük dozaj değerleri gösterilmektedir. Örneğin; XS3 etkisine karşı CEM I türü Portland Çimentosu kullanılması durumunda, 50 yıllık servis ömrü elde edebilmek amacıyla; 45 + D mm paspayı için betondaki en büyük su/çimento oranının en fazla 0,35, çimento dozajının en az 380 kg/m3 ve en düşük dayanımın C45/55 olmasını önermektedir. Söz konusu standart 45 + D mm (45 + 10 = 55 mm) den daha düşük paspayına izin vermemektedir. Ancak, CEMIII/A türü çimento (cüruflu çimento) kullanılması durumunda 40 + D mm paspayı için, betondaki en büyük su/çimento oranının en fazla 0,40, çimento dozajının en az 380 kg/m3 ve en düşük dayanımın C35/45 olmasına izin ver-mektedir. Bunun nedeni ise, cüruflu çimentoların deniz suyu ortamında daha iyi performans göstermesidir. BS 8500-1 standardında XS3 çevresel etki sınıfı için 35 mm’den daha düşük paspayı kalınlığı kullanılmasına izin verilmemektedir.

2.4 Yapıların Dürabilitesi İçin Olasılığa Dayalı Tasarım Yapı elemanlarının tasarımında, eleman dayanımının, mekanik yük nedeniyle

maruz kalacağı gerilmeden daha büyük olması temel koşuldur. Bu ilke dürabi-lite analizi için de uygulanabilir. Örneğin, klor iyonlarına bağlı olarak meydana gelen korozyon durumunda, donatının bulunduğu derinlikte kritik klor iyonu konsantrasyonuna ulaşıldığında depasivasyonun meydana geldiği kabul edilebi-lir ve belirli bir servis ömrü süresince bu durumun meydana gelmemesi için gerekli beton bileşimi ve paspayı kalınlığı belirlenebilir. Bu amaçla klor iyonu yayınımını 2. Fick Yasası ile modelleyerek klor iyonlarının donatıya ulaşma sü-releri belirlenebilir. Modeldeki parametreler değiştirilerek simülasyon program-ları yardımıyla farklı durumlar için korozyon olasılıkları elde edilebilir. Şekil 3’de seçilen örnek bir elemandaki paspayı kalınlığının donatıdaki depasivasyon olasılığına etkisi gösterilmektedir (Şengül, 2011b).

Donatıyı örten paspayının kalınlığı arttıkça, seçilen depasivasyon olasılığına ulaşma süresi de beklendiği gibi uzamaktadır. Belirli bir depasivasyon olasılığı için, paspayı 10 mm ila 30 mm arasında iken bu olasılığa ilk birkaç yıl için-de ulaşılmaktadır. Ancak paspayı 50 mm olarak seçildiğinde bu süre çok daha uzundur. Bu yöntemle, yeni inşaa edilecek bir yapı için beton özelliklerine bağlı olarak tasarım aşamasında performans karşılaştırmaları yapmak mümkündür.

2.5. İnşaat Aşamasında DenetimNe kadar iyi bir tasarım yapılırsa yapılsın eğer bu tasarımın uygulaması doğru

ve eksiksiz bir şekilde gerçekleştirilemezse, dürabilitesi yüksek ve uzun servis ömrüne sahip yapılar elde etmek mümkün değildir. Örneğin, yapıda elde edi-len paspayı projede öngörülen paspayından daha az olabilir veya betonun klorür geçirimliliği şartnamede talep edilen değerden daha yüksek olabilir. Bu durum-da zararlı etkilerin donatıya ulaşması daha kısa sürede gerçekleşir ve korozyon daha erken başlar. Betonarme yapılardaki dürabilite sorunlarının nedenlerinden biri de yapı özeliklerindeki dağılımdır. Aynı bir yapı elemanında bile bir nokta-dan diğer noktaya özelikler farklılık gösterebilir. Kalite kontrol yöntemlerinin

Page 321: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 321

yetersiz olması durumunda yapı elemanlarının özeliklerindeki farklılıklar çoğu zaman belirlenemediği için gerekli önlemler alınamaz.

Uzun servis ömrüne sahip yapılar elde edebilmek için paspayı kalınlığının arttırılmasının yanında paspayının kalitesi, yani geçirimliliği de dikkate alın-malı ve düşük geçirimliliğe sahip, çatlak içermeyen bir paspayı elde edebilmek için kür koşulları gibi çeşitli etkenlere de özen gösterilmedir. Tüm bu faktörler ancak etkin bir kalite kontrol ile elde edilebilir (Arskog ve diğ., 2006). Bu ne-denle inşaat sürecinde denetime büyük önem verilmesi şarttır. Denetim sadece beton basınç dayanımını değil, aynı zamanda; dökülmüş betonların dürabilite özelliklerinin belirlenmesi, yapı elemanlarında elde edilen gerçek paspayı ka-lınlıklarının ölçülmesi, betonlarda çatlak olup olmadığının kontrol edilmesi gibi hususları da içermelidir.

3. Lifli BetonlarLifli betonların tasarımı için çeşitli yöntemler söz konusudur. Tasarımda mev-

cut elastik teoriler kullanılabileceği gibi çelik tel donatılı betonların enerji yutma kapasitesi de hesaba katılabilir (Taşdemir ve diğ., 2006; DBV, 1996). Çelik tel donatılı betonların tasarımında kullanılan temel parametreler yük - sehim ve yük - çatlak ağzı açılma deplasmanı bağıntılarıdır. Bu amaçla farklı ülkelerde farklı yönetmelikler uygulanmaktadır. Her yönetmeliğin deney tekniği, deney numunesi ve sonuçların değerlendirilmesi aşamasında bazı farklılıkları olmasına rağmen sonuçta elde edilen genelde yük ile sehim ilişkisini ifade eden eğridir. Çelik tel donatılı betonların yük - sehim ve yük - çatlak ağzı açılma deplasmanı eğrileri kullanılarak bu betonların enerji yutma kapasiteleri elde edilmektedir. Bu amaçla prizmatik numunelerde üç noktalı veya dört noktalı eğilme deneyi yapılmaktadır. Bu deneyler kapalı çevrimli deplasman kontrollü eğilme deney cihazlarında gerçekleştirilerek numune iki parçaya ayrılıncaya kadar yük - se-him ilişkisinin elde edilmesi ve herhangi bir donatı içermeyen yalın betonlarla karşılaştırma yapılması mümkün olur.

3.1. Çelik Tel Donatılı Betonlarda Yük - Sehim Eğrileri

3.1.1. Çelik Tel İçeriğinin EtkisiYalçın ve diğ.(2009) tarafından çelik tel içeriği parametresinin incelendiği

bir çalışmada, farklı tel hacim oranları ile üretilen betonların eğilme halindeki davranışları belirlenmiştir. Narinliği 65 olan çelik teller kullanılarak, 0,55 su/çimento oranında üretilen betonlarda elde edilen tipik yük-sehim eğrisi Şekil 4’de görülmektedir. Öngörülen bir sehime kadar yük - sehim eğrisinin altında kalan alan malzemenin kırılma enerjisi olarak tanımlanır. Çelik tellerin oran-ları arttıkça kırılma enerjisi de artmaktadır. Çelik tel içeriği arttırılınca, birim hacme karşı gelen tel miktarı artar, çatlaklar daha fazla sayıda tel ile köprülenir, çatlağın daha fazla açılabilmesi için uygulanması gerekli kuvvet de artar. Çelik tel oranının %0,45 ve %0,58 değerleri için, ilk çatlak oluştuktan sonra eğrinin tekrar yükselmesi yüksek performanslı çimento esaslı kompozit malzemelerin tipik bir davranışıdır. Benzer sonuçlar narinliği 80 ve 55 olan teller için de elde edilmiştir (Yalçın ve diğ., 2009).

Page 322: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası322

Çelik tel içeriğinin betonun eğilme durumunda elde edilen yük - sehim davranışı Şekil 5’de şematik olarak da gösterilmektedir. Yalın betonda tepe yükünden sonra eğri ani bir biçimde azalmakta ve gevrek bir davranış meydana gelmektedir. Görüldüğü gibi, çelik tel içeren betonlarda elde edilen ilk çatlak yükü yalın betonlarla yaklaşık olarak aynıdır. Ancak, çelik tel donatılı betonlar tepe yükünden sonra farklı bir davranış sergiler. Düşük tel içeriğine sahip beto-nun yuttuğu enerji ve sehim sınırlıdır, ancak yine de yalın betona göre oldukça fazla enerji yutmaktadır. Çelik tel miktarı arttıkça yutulan enerji artmaktadır. Yani bu betonlar daha sünek davranmaktadır.

8

özelliklerinin belirlenmesi, yapı elemanlarında elde edilen gerçek paspayı kalınlıklarının ölçülmesi, betonlarda çatlak olup olmadığının kontrol edilmesi gibi hususları da içermelidir.

3. L�FL� BETONLAR Lifli betonların tasarımı için çeşitli yöntemler söz konusudur. Tasarımda mevcut elastik teoriler kullanılabileceği gibi çelik tel donatılı betonların enerji yutma kapasitesi de hesaba katılabilir (Taşdemir ve diğ., 2006; DBV, 1996). Çelik tel donatılı betonların tasarımında kullanılan temel parametreler yük – sehim ve yük – çatlak ağzı açılma deplasmanı bağıntılarıdır. Bu amaçla farklı ülkelerde farklı yönetmelikler uygulanmaktadır. Her yönetmeliğin deney tekniği, deney numunesi ve sonuçların değerlendirilmesi aşamasında bazı farklılıkları olmasına rağmen sonuçta elde edilen genelde yük ile sehim ilişkisini ifade eden eğridir. Çelik tel donatılı betonların yük – sehim ve yük – çatlak ağzı açılma deplasmanı eğrileri kullanılarak bu betonların enerji yutma kapasiteleri elde edilmektedir. Bu amaçla prizmatik numunelerde üç noktalı veya dört noktalı eğilme deneyi yapılmaktadır. Bu deneyler kapalı çevrimli deplasman kontrollü eğilme deney cihazlarında gerçekleştirilerek numune iki parçaya ayrılıncaya kadar yük – sehim ilişkisinin elde edilmesi ve herhangi bir donatı içermeyen yalın betonlarla karşılaştırma yapılması mümkün olur. 3.1. Çelik Tel Donatılı Betonlarda Yük – Sehim E�rileri 3.1.1 Çelik tel içeri�inin etkisi Yalçın ve diğ.(2009) tarafından çelik tel içeriği parametresinin incelendiği bir çalışmada, farklı tel hacim oranları ile üretilen betonların eğilme halindeki davranışları belirlenmiştir. Narinliği 65 olan çelik teller kullanılarak, 0,55 su/çimento oranında üretilen betonlarda elde edilen tipik yük-sehim eğrisi Şekil 4’de görülmektedir. Öngörülen bir sehime kadar yük – sehim eğrisinin altında kalan alan malzemenin kırılma enerjisi olarak tanımlanır. Çelik tellerin oranları arttıkça kırılma enerjisi de artmaktadır. Çelik tel içeriği arttırılınca, birim hacme karşı gelen tel miktarı artar, çatlaklar daha fazla sayıda tel ile köprülenir, çatlağın daha fazla açılabilmesi için uygulanması gerekli kuvvet de artar. Çelik tel oranının %0,45 ve %0,58 değerleri için, ilk çatlak oluştuktan sonra eğrinin tekrar yükselmesi yüksek performanslı çimento esaslı kompozit malzemelerin tipik bir davranışıdır. Benzer sonuçlar narinliği 80 ve 55 olan teller için de elde edilmiştir (Yalçın ve diğ., 2009).

0

10000

20000

30000

40000

0 1 2 3 4 5 6Displacement, δ (mm)

Load

, P (N

)

Vf =0.32%

Vf =0.38%

Vf =0.51%

Sehim, mm

Yük

, N Vf = % 0,51

Vf = % 0,38

Vf = % 0,32

Şekil.4 Narinliği 65 olan çelik tellerin kullanıldığı karışımlarda yapılan eğilme deneylerinde kiriş orta noktasına ait tipik yük-sehim eğrileri

(Yalçın ve diğ., 2009)

9

Şekil 4. Narinliği 65 olan çelik tellerin kullanıldığı karışımlarda yapılan eğilme deneylerinde

kiriş orta noktasına ait tipik yük-sehim eğrileri (Yalçın ve diğ., 2009) Çelik tel içeriğinin betonun eğilme durumunda elde edilen yük – sehim davranışı Şekil 5’de şematik olarak da gösterilmektedir. Yalın betonda tepe yükünden sonra eğri ani bir biçimde azalmakta ve gevrek bir davranış meydana gelmektedir. Görüldüğü gibi, çelik tel içeren betonlarda elde edilen ilk çatlak yükü yalın betonlarla yaklaşık olarak aynıdır. Ancak, çelik tel donatılı betonlar tepe yükünden sonra farklı bir davranış sergiler. Düşük tel içeriğine sahip betonun yuttuğu enerji ve sehim sınırlıdır, ancak yine de yalın betona göre oldukça fazla enerji yutmaktadır. Çelik tel miktarı arttıkça yutulan enerji artmaktadır. Yani bu betonlar daha sünek davranmaktadır.

Şekil 5. Yalın beton ve farklı oranlarda çelik tel içeren betonların yük-sehim eğrilerinin

şematik gösterimi 3.1.2 Çelik tel narinli�inin etkisi Farklı narinliklerde çelik teller kullanılarak üretilen betonlarda, 5 mm’lik bir sehim için yük-sehim eğrisi altındaki alandan hesaplanmış olan özgül kırılma enerjisinin tel narinliği ve tel içeriği ile değişimi Şekil 6’da verilmektedir (Bayramov ve diğ., 2002). Bu şekilden görüldüğü gibi çelik telin narinliği ve içeriğinin artmasıyla yüksek kırılma enerjisi ve sonuçta yüksek süneklik elde edilmektedir. Örneğin, tel içeriği 30 kg/m3 (%0,38) olduğunda narinliğin 45’den 80’e çıkmasıyla özgül kırılma enerjisi yaklaşık 2 kat artış göstererek 1468 J/m2’den 2889 J/m2’ye kadar artmaktadır. Herhangi bir lif içermeyen yalın betonun kırılma enerjisi ise 153 J/m2 olarak elde edilmiştir. Yalın betonla karşılaştırıldığında çelik tel donatılı betonların sünekliğinin yaklaşık 25 kat daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. Tel içeriği ve tel narinliğindeki artışla özgül kırılma enerjisindeki artışın nedeninin; kırılma sürecinde tellerin sıyrılmasından, çok sayıda ve rasgele dağılı tellerin çatlakların birleştirilmesinde bir köprü rolü oynamasından ve böylece dolaylı çatlak yayılmasından kaynaklandığı söylenebilir. Şekil 6’dan görüldüğü gibi çelik tel içeriğini ve narinliğini istenilen performansa göre tasarlamak mümkündür.

Artan çelik tel içeriği

Yalın beton

Sehim

Yük

Şekil.5 Yalın beton ve farklı oranlarda çelik tel içeren betonların yük-sehim eğrilerinin şematik gösterimi

Page 323: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 323

3.1.2. Çelik Tel Narinliğinin EtkisiFarklı narinliklerde çelik teller kullanılarak üretilen betonlarda, 5 mm’lik bir

sehim için yük-sehim eğrisi altındaki alandan hesaplanmış olan özgül kırılma enerjisinin tel narinliği ve tel içeriği ile değişimi Şekil 6’da verilmektedir (Bay-ramov ve diğ., 2002). Bu şekilden görüldüğü gibi çelik telin narinliği ve içeriği-nin artmasıyla yüksek kırılma enerjisi ve sonuçta yüksek süneklik elde edilmek-tedir. Örneğin, tel içeriği 30 kg/m3 (%0,38) olduğunda narinliğin 45’den 80’e çıkmasıyla özgül kırılma enerjisi yaklaşık 2 kat artış göstererek 1468 J/m2’den 2889 J/m2’ye kadar artmaktadır. Herhangi bir lif içermeyen yalın betonun kırıl-ma enerjisi ise 153 J/m2 olarak elde edilmiştir. Yalın betonla karşılaştırıldığında çelik tel donatılı betonların sünekliğinin yaklaşık 25 kat daha fazla olduğu an-laşılmaktadır. Tel içeriği ve tel narinliğindeki artışla özgül kırılma enerjisindeki artışın nedeninin; kırılma sürecinde tellerin sıyrılmasından, çok sayıda ve ras-gele dağılı tellerin çatlakların birleştirilmesinde bir köprü rolü oynamasından ve böylece dolaylı çatlak yayılmasından kaynaklandığı söylenebilir. Şekil 6’dan görüldüğü gibi çelik tel içeriğini ve narinliğini istenilen performansa göre tasar-lamak mümkündür.

10

Şekil 6. Geleneksel ÇTDB’lar için lif içeriği - kırılma enerjisi ilişkisi (Bayramov ve diğ.,

2002) 3.2. Performansa Dayalı Tasarım için Sınır Durumları Çelik tel içeriğinin yük – sehim ilişkisine etkisi ve performansa dayalı tasarımı için Kullanılabilirlik ve Taşıma Gücü Sınır Durumlarındaki (KSD ve TSD) eşdeğer eğilme dayanımlarını elde etmek için yük-sehim eğrileri kullanılabilir (Yalçın ve diğ., 2007). Eğilme deneyinde kiriş orta noktasındaki yük-sehim eğrisinin altında kalan alan her bir yerdeğiştirme için gerekli olan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Karakteristik eşdeğer eğilme dayanımı aşağıdaki gibi hesaplanabilir:

2.

bhSTf

i

ieş δ=

(1)

Bu denklemde; Ti, KSD ya da TSD için yük-sehim eğrisi altında kalan alanı, �i her bir sınır duruma karşılık gelen sehimi; bxh ve S ise sırasıyla kirişin kesit alanının boyutlarını ve açıklığını ifade etmektedir. Alman Beton Birliği’ne göre (DBV, 1996), çelik tel donatılı betonların eşdeğer eğilme-çekme dayanımları Tablo 1’deki gibi tanımlanmaktadır. Bu tabloda belirtilen sehim değerleri Şekil 7’deki şematik yük – sehim grafiğinde de işaretlenmiştir.

Tablo 1. Çelik tel donatılı betonlar için şekil değiştirme bölgeleri (DBV, 1996)

Şekil Değiştirme Bölgesi Sınır Durumu Sehim (mm)

I (küçük sehim durumu) KSD δ1 = δ0 + 0,65

II (büyük sehim durumu) TSD δ2 = δ0 + 3,15

0

1000

2000

3000

4000

10 15 20 25 30 35 40 45 50 55Fiber content, Vf (kg/m3 )

Spec

ific

fract

ure

ener

gy, G

F (J

/m2 )

l/d = 80l/d = 65l/d = 45

Lif içeriği, Vf (kg/m3)

10 15 20 25 30 35 40 45 50 55

L/d=80

L/d=65

L/d=45

4000

3000

2000

1000

0

K

ırılm

a en

erjis

i, G

F (J

/m2 )

Yalın beton için GF=153 J/m2

Şekil.6 Geleneksel ÇTDB’lar için lif içeriği - kırılma enerjisi ilişkisi (Bayramov ve diğ., 2002)

3.2. Performansa Dayalı Tasarım için Sınır DurumlarıÇelik tel içeriğinin yük - sehim ilişkisine etkisi ve performansa dayalı tasarı-

mı için Kullanılabilirlik ve Taşıma Gücü Sınır Durumlarındaki (KSD ve TSD) eşdeğer eğilme dayanımlarını elde etmek için yük-sehim eğrileri kullanılabilir (Yalçın ve diğ., 2007). Eğilme deneyinde kiriş orta noktasındaki yük-sehim eğ-risinin altında kalan alan her bir yerdeğiştirme için gerekli olan enerjinin bir öl-çüsü olarak tanımlanmaktadır. Karakteristik eşdeğer eğilme dayanımı aşağıdaki gibi hesaplanabilir:

Page 324: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası324

10

Şekil 6. Geleneksel ÇTDB’lar için lif içeriği - kırılma enerjisi ilişkisi (Bayramov ve diğ.,

2002) 3.2. Performansa Dayalı Tasarım için Sınır Durumları Çelik tel içeriğinin yük – sehim ilişkisine etkisi ve performansa dayalı tasarımı için Kullanılabilirlik ve Taşıma Gücü Sınır Durumlarındaki (KSD ve TSD) eşdeğer eğilme dayanımlarını elde etmek için yük-sehim eğrileri kullanılabilir (Yalçın ve diğ., 2007). Eğilme deneyinde kiriş orta noktasındaki yük-sehim eğrisinin altında kalan alan her bir yerdeğiştirme için gerekli olan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Karakteristik eşdeğer eğilme dayanımı aşağıdaki gibi hesaplanabilir:

2.

bhSTf

i

ieş δ=

(1)

Bu denklemde; Ti, KSD ya da TSD için yük-sehim eğrisi altında kalan alanı, �i her bir sınır duruma karşılık gelen sehimi; bxh ve S ise sırasıyla kirişin kesit alanının boyutlarını ve açıklığını ifade etmektedir. Alman Beton Birliği’ne göre (DBV, 1996), çelik tel donatılı betonların eşdeğer eğilme-çekme dayanımları Tablo 1’deki gibi tanımlanmaktadır. Bu tabloda belirtilen sehim değerleri Şekil 7’deki şematik yük – sehim grafiğinde de işaretlenmiştir.

Tablo 1. Çelik tel donatılı betonlar için şekil değiştirme bölgeleri (DBV, 1996)

Şekil Değiştirme Bölgesi Sınır Durumu Sehim (mm)

I (küçük sehim durumu) KSD δ1 = δ0 + 0,65

II (büyük sehim durumu) TSD δ2 = δ0 + 3,15

0

1000

2000

3000

4000

10 15 20 25 30 35 40 45 50 55Fiber content, Vf (kg/m3 )

Spec

ific fr

actu

re e

nerg

y, G

F (J/m

2 )

l/d = 80l/d = 65l/d = 45

Lif içeriği, Vf (kg/m3)

10 15 20 25 30 35 40 45 50 55

L/d=80

L/d=65

L/d=45

4000

3000

2000

1000

0

K

ırılm

a en

erjis

i, G

F (J/

m2 )

Yalın beton için GF=153 J/m2

Bu denklemde; Ti, KSD ya da TSD için yük-sehim eğrisi altında kalan alanı, δi her bir sınır duruma karşılık gelen sehimi; bxh ve S ise sırasıyla kirişin kesit alanının boyutlarını ve açıklığını ifade etmektedir.

Alman Beton Birliği’ne göre (DBV, 1996), çelik tel donatılı betonların eşde-ğer eğilme-çekme dayanımları Tablo 1’deki gibi tanımlanmaktadır. Bu tabloda belirtilen sehim değerleri Şekil 7’deki şematik yük - sehim grafiğinde de işaret-lenmiştir.

Tablo.1 Çelik tel donatılı betonlar için şekil değiştirme bölgeleri (DBV, 1996)

Şekil Değiştirme Bölgesi Sınır Durumu Sehim (mm)

I (küçük sehim durumu) KSD δ1 = δ0 + 0,65

II (büyük sehim durumu) TSD δ2 = δ0 + 3,15

11

Şekil 7. Eşdeğer eğilme dayanımlarının hesaplanması için belirlenen sehim değerleri ve

eğilme deney düzeneği 3.3. Sınır Durumları için E�de�er E�ilme Dayanımları Şekil 8a ve 8b’de görüldüğü gibi, belirli bir tel hacmi için tel narinliği arttıkça, sırasıyla KSD ya da TSD için hesaplanan eşdeğer eğilme dayanımları ((feş)I veya (feş)II) da belirgin biçimde artmıştır (Yalçın ve diğ., 2007). Bu nedenle, çelik tel hacminin ve çelik tel narinliğinin, çelik tel donatılı betonların performans sınıflarını belirlemedeki ana değişkenler olduğu söylenebilir. . Şekil 8. Farklı tel narinlikleri için, (a) KSD ve (b) TSD için eşdeğer eğilme dayanımı – çelik

tel hacmi grafikleri (Yalçın ve diğ., 2007) Şekil 9a ve 9b ise su/çimento oranı ve çelik tel hacminin, KSD ve TDS için tanımlanan eşdeğer eğilme dayanımlarına etkisini göstermektedir (Yalçın ve diğ., 2007). Çalışmada çelik tel narinliği 80, su/çimento oranları 0,45 ve 0,65 olan betonlar üretilmiştir. Bu şekillerde görüldüğü gibi; belirli bir tel hacmi için su/çimento oranı azaldıkça, kullanılabilirlik ve taşıma gücü sınır durumları için tanımla nan eşdeğer eğilme dayanımları

Yük

, kN

δ0 3.15

δ1 δ2 0.65

Sehim, mm

75 mm S= 600 mm

750 mm

75 mm

200 200

200

b

h

0

1

2

3

4

0.20 0.30 0.40 0.50 0.60 0.70

L/d = 80L/d = 60L/d = 45

0

1

2

3

4

0.20 0.30 0.40 0.50 0.60 0.70

L/d = 80L/d = 60L/d = 45

zz

Çelik tel hacmi (Vf), % (a)

Çelik tel hacmi (Vf), % (b)

KSD

için

(feş

) I ,

MPa

TSD

için

(feş

) II ,

MPa

Şekil.7 Eşdeğer eğilme dayanımlarının hesaplanması için belirlenen sehim değerleri ve eğilme deney düzeneği

3.3. Sınır Durumları için Eşdeğer Eğilme DayanımlarıŞekil 8a ve 8b’de görüldüğü gibi, belirli bir tel hacmi için tel narinliği arttıkça,

sırasıyla KSD ya da TSD için hesaplanan eşdeğer eğilme dayanımları ((feş)I veya (feş)II) da belirgin biçimde artmıştır (Yalçın ve diğ., 2007). Bu nedenle, çelik tel hacminin ve çelik tel narinliğinin, çelik tel donatılı betonların performans sınıf-larını belirlemedeki ana değişkenler olduğu söylenebilir.

Page 325: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 325

11

Şekil 7. Eşdeğer eğilme dayanımlarının hesaplanması için belirlenen sehim değerleri ve

eğilme deney düzeneği 3.3. Sınır Durumları için E�de�er E�ilme Dayanımları Şekil 8a ve 8b’de görüldüğü gibi, belirli bir tel hacmi için tel narinliği arttıkça, sırasıyla KSD ya da TSD için hesaplanan eşdeğer eğilme dayanımları ((feş)I veya (feş)II) da belirgin biçimde artmıştır (Yalçın ve diğ., 2007). Bu nedenle, çelik tel hacminin ve çelik tel narinliğinin, çelik tel donatılı betonların performans sınıflarını belirlemedeki ana değişkenler olduğu söylenebilir. . Şekil 8. Farklı tel narinlikleri için, (a) KSD ve (b) TSD için eşdeğer eğilme dayanımı – çelik

tel hacmi grafikleri (Yalçın ve diğ., 2007) Şekil 9a ve 9b ise su/çimento oranı ve çelik tel hacminin, KSD ve TDS için tanımlanan eşdeğer eğilme dayanımlarına etkisini göstermektedir (Yalçın ve diğ., 2007). Çalışmada çelik tel narinliği 80, su/çimento oranları 0,45 ve 0,65 olan betonlar üretilmiştir. Bu şekillerde görüldüğü gibi; belirli bir tel hacmi için su/çimento oranı azaldıkça, kullanılabilirlik ve taşıma gücü sınır durumları için tanımla nan eşdeğer eğilme dayanımları

Yük,

kN

δ0 3.15

δ1 δ2 0.65

Sehim, mm

75 mm S= 600 mm

750 mm

75 mm

200 200

200

b

h

0

1

2

3

4

0.20 0.30 0.40 0.50 0.60 0.70

L/d = 80L/d = 60L/d = 45

0

1

2

3

4

0.20 0.30 0.40 0.50 0.60 0.70

L/d = 80L/d = 60L/d = 45

zz

Çelik tel hacmi (Vf), % (a)

Çelik tel hacmi (Vf), % (b)

KSD

için

(f eş) I

, M

Pa

TSD

için

(f eş) I

I , M

Pa

Şekil 8. Farklı tel narinlikleri için, (a) KSD ve (b) TSD için eşdeğer eğilme dayanımı - çelik tel hacmi grafikleri (Yalçın ve diğ., 2007)

Şekil 9a ve 9b ise su/çimento oranı ve çelik tel hacminin, KSD ve TDS için ta-nımlanan eşdeğer eğilme dayanımlarına etkisini göstermektedir (Yalçın ve diğ., 2007). Çalışmada çelik tel narinliği 80, su/çimento oranları 0,45 ve 0,65 olan betonlar üretilmiştir. Bu şekillerde görüldüğü gibi; belirli bir tel hacmi için su/çimento oranı azaldıkça, kullanılabilirlik ve taşıma gücü sınır durumları için tanımla nan eşdeğer eğilme dayanımları belirgin şekilde artmıştır. Su/çimento oranı azaldıkça betonun dayanımı artmakta ve beton içindeki liflerin sıyrılma-sı için daha büyük kuvvetler gerekmektedir. Bu durumda da kırılma enerjisi artmaktadır. Beton dayanımının artmasıyla birlikte çelik tel dayanımına bağlı kalmak şartıyla sıyrılan liflerin sayısının azalacağı, kopan liflerin sayısının ise artacağı beklenir.

12

belirgin şekilde artmıştır. Su/çimento oranı azaldıkça betonun dayanımı artmakta ve beton içindeki liflerin sıyrılması için daha büyük kuvvetler gerekmektedir. Bu durumda da kırılma enerjisi artmaktadır. Beton dayanımının artmasıyla birlikte çelik tel dayanımına bağlı kalmak şartıyla sıyrılan liflerin sayısının azalacağı, kopan liflerin sayısının ise artacağı beklenir. Şekil 9. Farklı su/çimento oranları için, (a) KSD ve (b) TSD için eşdeğer eğilme dayanımı –

çelik tel hacmi grafikleri (Yalçın ve diğ., 2007). Yukarıda verilmekte olan deney sonuçlarına dayanarak çelik tel donatılı betonların performans sınıfları küçük ve büyük sehimler için (KSD ve TSD) belirtilebilir. Örneğin, su/çimento oranı 0,45 olan ve 80 narinliğindeki çelik tellerin % 0,45 oranında kullanıldığı beton karışımın performans sınıfı C 45/55 F 3,86/4,16 şeklinde yazılabilir. Bu gösterimde C 45/55 çelik tel donatılı betonun basınç dayanım sınıfını, F 3,86/4,16, F(FI/FII) ise çelik tel donatılı betonun performans sınıfını ifade etmektedir. Burada, FI ve FII sırasıyla KSD ve TSD için eşdeğer eğilme dayanımlarını göstermektedir. 3.4. Optimizasyon Çelik tel donatılı betonların davranışını etkileyen çok sayıda fakör olduğundan istenilen özeliklerde beton elde edebilmek için çok amaçlı optimizasyon yöntemi kullanılabilir. Bu optimizasyonda; su/çimento oranı, çelik tel narinliği ve hacim oranı gibi bileşimle ilgili bağımsız değişkenler “faktör” olarak, yarma çekme dayanımı, KSD ve TSD’ye göre eşdeğer eğilme ve çekme dayanımları ile kırılma enerjisi gibi mekanik özeliklerle ilgili bağımlı değişkenler ise tepki olarak tanımlanabilir (Yalçın ve diğ., 2009). Bu yöntemde her bir tepki için belirlenen amaç fonksiyonuna göre beklenen en uygun değerleri, çoklu tepkilerin toplam en uygun değeri (D) olarak tanımlanan bir boyutsuz performansa dönüştürülmektedir. Tepkiler veya faktörlerin herhangi biri beklenen aralığın dışına çıkarsa toplam fonksiyon sıfır olur. Farklı çelik tel içerikleri ve tel narinlikleri ile elde edilen mekanik özelikler ve maliyet değerleri kullanılarak yapılan çok amaçlı optimizasyonda; beklenen en uygun değer (D) için tepki yüzeyi Şekil 10a’da, tepki yüzeyi izdüşümü Şekil 10b’de görülmektedir (Yalçın ve diğ., 2009). Elde edilen optimum değerler ise Tablo 2’de verilmektedir.

Çelik tel hacmi (Vf), %

(a)

KSD

için

(feş

) I , M

Pa

1

2

3

4

5

0.15 0.25 0.35 0.45 0.55 0.65

w/c=0.45w/c=0.65

1

2

3

4

5

0.15 0.25 0.35 0.45 0.55 0.65

w/c=0.45w/c=0.65TS

D iç

in (f

eş) II

, M

Pa

Çelik tel hacmi (Vf), %

(b)

Şekil 9. Farklı su/çimento oranları için, (a) KSD ve (b) TSD için eşdeğer eğilme dayanımı - çelik tel hacmi grafikleri (Yalçın ve diğ., 2007).

Yukarıda verilmekte olan deney sonuçlarına dayanarak çelik tel donatılı be-tonların performans sınıfları küçük ve büyük sehimler için (KSD ve TSD) belir-tilebilir. Örneğin, su/çimento oranı 0,45 olan ve 80 narinliğindeki çelik tellerin % 0,45 oranında kullanıldığı beton karışımın performans sınıfı C 45/55 F 3,86/4,16

Page 326: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası326

şeklinde yazılabilir. Bu gösterimde C 45/55 çelik tel donatılı betonun basınç da-yanım sınıfını, F 3,86/4,16, F(FI/FII) ise çelik tel donatılı betonun performans sınıfını ifade etmektedir. Burada, FI ve FII sırasıyla KSD ve TSD için eşdeğer eğilme dayanımlarını göstermektedir.

3.4. OptimizasyonÇelik tel donatılı betonların davranışını etkileyen çok sayıda fakör olduğun-

dan istenilen özeliklerde beton elde edebilmek için çok amaçlı optimizasyon yöntemi kullanılabilir. Bu optimizasyonda; su/çimento oranı, çelik tel narinliği ve hacim oranı gibi bileşimle ilgili bağımsız değişkenler “faktör” olarak, yarma çekme dayanımı, KSD ve TSD’ye göre eşdeğer eğilme ve çekme dayanımları ile kırılma enerjisi gibi mekanik özeliklerle ilgili bağımlı değişkenler ise tepki olarak tanımlanabilir (Yalçın ve diğ., 2009). Bu yöntemde her bir tepki için be-lirlenen amaç fonksiyonuna göre beklenen en uygun değerleri, çoklu tepkilerin toplam en uygun değeri (D) olarak tanımlanan bir boyutsuz performansa dönüş-türülmektedir. Tepkiler veya faktörlerin herhangi biri beklenen aralığın dışına çıkarsa toplam fonksiyon sıfır olur. Farklı çelik tel içerikleri ve tel narinlikleri ile elde edilen mekanik özelikler ve maliyet değerleri kullanılarak yapılan çok amaçlı optimizasyonda; beklenen en uygun değer (D) için tepki yüzeyi Şekil 10a’da, tepki yüzeyi izdüşümü Şekil 10b’de görülmektedir (Yalçın ve diğ., 2009). Elde edilen optimum değerler ise Tablo 2’de verilmektedir.

13

(a) Tepki Yüzeyi (b) Tepki Yüzeyi İzdüşümü Şekil 10. (a) ÇTDB’da feq-I, feq-II, fsp ve Gf maksimum, lif içeriği (Vf), narinlik (L/d) ve fiyat minimum iken en uygun değer (D) tepki yüzeyi (b) feq-I, feq-II, fsp ve Gf maksimum, lif içeriği (Vf), narinlik (L/d) ve fiyat minimum iken çok amaçlı beklenen en uygun değerin (D) tepki yüzeyi izdüşümü (Yalçın ve diğ., 2009). Tablo 2. Çok amaçlı optimizasyonda elde edilen optimum değerler (Yalçın ve diğ., 2009).

Faktörler ve Tepkiler 1.Grup 2.Grup 3.Grup

Faktörler Su/Çimento Oranı (%) 49,84 - 46,56

L/d - 72,24 - Vf, kg/m3 32,00 40,92 41,23

Tepkiler

Birim maliyet 1,83 1,97 2,73 feş I, MPa 3,38 3,51 3,45 feş II, MPa 3,81 3,80 4,96

fy, MPa 5,05 4,60 6,33 Kırılma Enerjisi, kN/m 5,00 4,56 6,06

Çok amaçlı en uygun değer (D) 0,463 0,561 0,502

4. SONUÇLAR VE ÖNER�LER Dürabilitesi yüksek, istenilen mekanik özeliklere ve servis ömrüne sahip yapılar elde etmek için performansa dayalı tasarımlar giderek yaygınlaşmaktadır. Bu yaklaşımla, yapının çeşitli koşullar altında nasıl davranacağı projelendirme aşamasında modellenmekte ve istenilen performansı sağlamak için gerekli değişiklikler yapılarak en uygun çözüm elde edilmektedir. Tasarımın gerçekleştirilebilmesi için inşaat aşamasında tam bir denetim ve kalite güvence sisteminin uygulanması şarttır. Sunulan bu çalışmada, normal ve lifli beton karışımlarının performansa göre tasarım aşamaları özetlenmiştir. Normal betonla üretilen betonarme yapıların uzun servis ömrüne sahip olabilmesi için gerekli bileşim kriterleri ve paspayı kalınlıkları üzerinde durulmuştur. Belirli bir beton karışımı için paspayı kalınlığı arttıkça korozyon olasılıklarının değişimi gösterilmiştir.

Çok

am

açlı

bekl

enen

en

uyg

un d

eğer

, (D

)

Çel

ik te

l nar

inliğ

i, (L

/d)

Çelik tel hacmi, (Vf) kg/m3

Çelik tel hacmi, (Vf)

kg/m3

Çelik tel narinliği, (L/d)

Şekil.10 (a) ÇTDB’da feq-I, feq-II, fsp ve Gf maksimum, lif içeriği (Vf), narinlik (L/d) ve fiyat minimum iken en uygun değer (D) tepki yüzeyi (b) feq-I, feq-II, fsp ve Gf maksimum, lif içeriği (Vf), narinlik (L/d) ve fiyat minimum iken çok amaçlı beklenen en uygun değerin (D) tepki yüzeyi izdüşümü (Yalçın ve diğ., 2009).

Page 327: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 327

Tablo.2 Çok amaçlı optimizasyonda elde edilen optimum değerler (Yalçın ve diğ., 2009).

Faktörler ve Tepkiler 1.Grup 2.Grup 3.Grup

Faktörler

Su/Çimento Oranı (%) 49,84 - 46,56

L/d - 72,24 -

Vf, kg/m3 32,00 40,92 41,23

Tepkiler

Birim maliyet 1,83 1,97 2,73

feş I, MPa 3,38 3,51 3,45

feş II, MPa 3,81 3,80 4,96

fy, MPa 5,05 4,60 6,33

Kırılma Enerjisi, kN/m 5,00 4,56 6,06

Çok amaçlı en uygun değer (D) 0,463 0,561 0,502

4. Sonuçlar ve ÖnerilerDürabilitesi yüksek, istenilen mekanik özeliklere ve servis ömrüne sahip ya-

pılar elde etmek için performansa dayalı tasarımlar giderek yaygınlaşmaktadır. Bu yaklaşımla, yapının çeşitli koşullar altında nasıl davranacağı projelendirme aşamasında modellenmekte ve istenilen performansı sağlamak için gerekli de-ğişiklikler yapılarak en uygun çözüm elde edilmektedir. Tasarımın gerçekleşti-rilebilmesi için inşaat aşamasında tam bir denetim ve kalite güvence sisteminin uygulanması şarttır. Sunulan bu çalışmada, normal ve lifli beton karışımlarının performansa göre tasarım aşamaları özetlenmiştir. Normal betonla üretilen beto-narme yapıların uzun servis ömrüne sahip olabilmesi için gerekli bileşim kriter-leri ve paspayı kalınlıkları üzerinde durulmuştur. Belirli bir beton karışımı için paspayı kalınlığı arttıkça korozyon olasılıklarının değişimi gösterilmiştir.

Çelik tel donatılı betonların performans sınıfları, beton sınıfı, çelik tel içeriği ve çelik tel narinliğine göre elde edilebilir. Çelik tel donatılı betonların üretimin-de kullanılan çelik tellerin maliyeti de uygulama açısından önemlidir. Bu neden-le, çelik tel hacim oranının ve tel narinliğinin, eşdeğer eğilme çekme dayanımını maksimum yapacak şekilde minimize edilmesi gerekir. Narinliği yüksek olan çelik tellerin fiyatı düşük olanlara kıyasla daha yüksektir, ancak performansları da fiyatları ile orantılıdır. Tasarımı yapan mühendis, çelik tellerin fiyatı ile değil eşdeğer eğilme çekme dayanımı ile ilgilenir, bu nedenle çelik tel donatılı beton üreticisinin optimum çözümü bulması gerekir. Gelecekte, çelik tel donatılı be-tonların performans sınıflarının belirlenmesinde, beton dayanımının yanı sıra, sertleşmiş beton özelliklerinden süneklik ve dürabilitenin ve taze beton özel-liklerinden işlenebilirliğin, yapı endüstrisinin sürdürülebilir gelişmesi için göz önünde bulundurulması gerekeceği düşünülmektedir.

Günümüzdeki varılan aşamada asıl hedef; klasik beton anlayışındaki gibi sa-

Page 328: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası328

dece dayanım olmayıp üstün dürabilite (dayanıklılık = kalıcılık) koşulunun sağ-lanmasıdır. Böylece, belli bir servis ömrü beklentisine yönelik betonun klasik betonla olan farklılıkları, işveren tarafından tasarım aşamasında proje şartname-lerinde tarif edilerek uygulayıcı firmanın (yüklenicinin) yetkinliği ve etkinliğini sağlanacak biçimde sıralanmalıdır. Ayrıca, yukarıda da belirtildiği gibi inşaat süresince sürekli kalite kontrolleri yapılarak uygulamanın şartnameye uygun-luğunun da izlenmesi önemli bir hedeftir. Böylece; işverenin, yüklenicinin ve denetimi yapan kuruluşun mutabık kaldığı önemli bir ortak belge niteliğindeki şartnameye uyulması esastır.

Dürabiliteye göre tasarlanan beton üretiminde kullanılan malzemeler, normal yapılarda kullanılan malzemelere kıyasla projenin amacına uygun biçimde seçil-melidir. Büyük kesitli beton dökümlerinde iç-dış ve tabakalar arası aşırı sıcaklık farklılıkları nedeniyle erken yaşta çatlaklara neden olmamak için hidratasyon ısısı düşük, ancak dayanımı yüksek çimento kullanılmalıdır. Beton içinde uzun yıllar sonra ortaya çıkabilecek istenmeyen alkali-silika reaksiyonlarına neden olmamak için alkali ve reaktif silis miktarları düşük olan bağlayıcı ve agrega kullanılmalıdır. Kullanılan agregaların temizliği, şekli ve beton içindeki tane boyut dağılımının uygunluğu için agregalar partiler halinde sürekli biçimde de-neye tabi tutulmalıdır.

Projeye uygun basınç dayanımını sağlaması, çevresel etkilere karşı dayanıklı olması ve içindeki çelik donatıyı koruması beklenir. Çelik donatının korozyon-dan (pastan) korunması bir betonarme yapının hedeflenen servis ömrünün ger-çekleştirilmesinde en önemli husustur. Bu nedenle, çelik donatı üzerindeki pas payı tabakasının yeterli kalınlıkta ve dayanıklılıkta olması sağlanmalıdır.

Sertleşme sürecinde özellikle erken yaşta olgunlaşmasını sağlamak için sert-leşen beton özeliklerinin bilinmesi gereklidir, yeterli kür uygulanması ve sertleş-me sürecinin izlenmesi çok önemlidir. Dayanıklılık için temel ilke olabildiğince geçirimsiz ve çatlaksız bir beton üretmektir. Geçirimsiz bir beton, içindeki kılcal boşlukları en aza indirecek şekilde düşük su/ çimento oranı ve bağlayıcı malze-me özeliklerinin kontrol altında tutulmasıyla sağlanır. Bunun sonucunda, kılcal boşlukların azaltılmasıyla dürabilite öncelikli tasarım yapıldığından betonun da-yanımı da otomatik olarak sağlanır. Betonun; sertleşme aşamasında hacimsel kararlılığı ve zamana bağlı şekil değiştirmeleri, iç - dış ve tabakalar arası sı-caklık farklılıkları nedeniyle oluşan ısıl değişimleri, eleman boyutları ve döküm sırası kontrol altında tutularak erken yaşta çatlaması önlenmelidir.

KaynaklarACI Committee 201, 1992. Guide to durable concrete, American Concrete

Institute, ABD

Arskog, V., Şengül, Ö., Gjørv, O.E., 2006. Performance Based Quality Control for Concrete Durability, International RILEM Workshop on Performance Based Evaluation and Indicators for Concrete Durability, Madrid, İspanya, 223-227.

Page 329: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 329

Balaguru, P., Narahari, R., Patel, M., 1992. Flexural toughness of steel fibre reinforced concrete. ACI Mater. J. 89(6):541-6.

Banthia, N., Trottier, J.F. 1995. Concrete reinforced with Deformed Steel Fibres, Part II: Toughness characterization, ACI Mater. J., 92(2):146-54.

Barros, J.A.O., Figueiras, J.A., 1999. Flexural behaviour of SFRC: testing and modeling, J. Mater. Civ. Eng. 11(4):331-9.

Bayramov, F., Tasdemir, C., Taşdemir, M.A., 2002. Optimum Design of Cement-Based Composite Materials using Statistical Response Surface Method, 5th International Congress on Advances in Civil Engineering, 25-27 September, Istanbul, Turkey, Vol.2, pp. 725-734, 2002.

Bayramov, F., Tasdemir, C., and Tasdemir, M.A., 2004. Optimisation of steel fiber reinforced concrete by means of statistical response surface method. Cement and Concrete Composites, Vol.26, pp. 665-675.

BS 8500-1, 2012. Concrete - Complementary British Standard to BS EN 206-1 - Part 1: Method of Specifying and Guidance for the Specifier, British Standards Institution.

CEB General Task Group 20, 1992. Durability and Service Life of Concrete Structures, Durable Concrete Structures, Thomas Telford Ltd.

DBV, 1996. Recommendation: Basis for the design of industrial floor slabs out of steel fiber reinforced concrete, Eigenverlag, Wiesbaden.

EN 1992-1-1, 2009. Yapılar üzerindeki etkiler - Bölüm 1-1: Genel etkiler - Yoğunluklar, binaların zatî ağırlıkları ve maruz kaldığı diğer yükler (Eurocode 1), Türk Standartları Enstitüsü.

Gjørv, O.E., 2003. Durability of Concrete Structures and Performance-Based Quality Control, International Conference on Performance of Construction Materials in the New Millenium, Cairo.

İMO, 2010, Türkiye’nin deprem gerçeği değerlendirmeleri, İnşaat Mühendisleri Odası Raporu.

ISO 19388, 2007. “Performance and assessment requirements for design standards on structural concrete”. International Standards Organization, Switzerland.

Kurihara, N., Kunieda, M., Kamada, T., Uchida Y., Rokugo, K. (2000) Tension softening diagrams and evaluation of properties of steel fibre reinforced concrete, Eng. Fract. Mech. 65:235-45.

Mehta, P.K., 1990. Concrete in the Marine Environment, Elsevier Applied Science.

Neville, A., 2004. Properties of Concrete, Pearson Prentice Hall.

Sarja, A., Vesikari, E., 1996. Durability Design of Structures, E&FN Spon.

Page 330: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası330

Shilstone, J.M., 2002. Performance Based Concrete Mixtures AND Specifications for Today, Concrete International, pp. 80-83.

Şengül, Ö., 2011a. Beton özelliklerinin iyileştirilmesi için mineral katkı kullanımı. Hazır Beton Dergisi, Mayıs-Haziran 2011, 73-80.

Şengül, Ö., 2011b. Klorür Etkisindeki Betonarme Yapıların Dürabilitesi için Olasılığa Dayalı Tasarım, Teknik Dergi, 2011, 5409-5423.

Taşdemir, M.A., Özkul, M.H. ve Atahan, H.N., 1999. Türkiye’deki Son Depremler ve Beton, II. Ulusal Kentsel Altyapı Sempozyumu, Adana, 9-20.

Taşdemir, M.A., Şengül, Ö., Şamhal, E., 2006. Yerlikaya, M., Endüstriyel Zemin Betonları, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, 450 s.

TS EN 206-1, 2004. Beton - Bölüm 1: Özellik, Performans, İmalat ve Uygunluk, Türk Standartları Enstitüsü.

TS EN 1992-1-1, 2009. Eurocode 2: Beton Yapıların Projelendirilmesi: Bölüm 1-1: Genel Kurallar ve Bina Kuralları. Türk Standartları Enstitüsü.

Wafa, F.F., Ashour, S.A., 1992. Mechanical properties of high-strength fibre reinforced concrete, ACI Mater. J., 89(5):449-55.

Yalçın, M., Taşdemir, C., Gökalp, İ., Ekim, H., Yerlikaya, M., 2007. Çelik Tel Donatılı Betonların Kullanılabilirlik ve Taşıma Gücü Sınır Durumlarına Göre Tasarımı, 7. Ulusal Beton Kongresi, 28-30 Kasım, İstanbul, 353-362.

Yalçın, M., Taşdemir, C., Taşdemir, M.A., Gökalp, İ., 2009. Normal ve Yüksek Dayanımlı Çelik Tel Donatılı Betonların Mekanik Davranışı ve Performans Sınıfları”, XVI. Ulusal Mekanik Kongresi, 22-26 Haziran, Kayseri.

Page 331: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 331

Arş.Gör.Dr. Hilal MEYDANLI ATALAY, Arş.Gör. Serkan ENGİNDENETİMİN EKONOMİYE ETKİSİ

YAPI DENETİMİNİN İSTİHDAMA KATKISI

Özet Nüfus artış hızına paralel olarak köyden kentlere yaşanan yoğun göç nedeniy-

le son yıllarda büyük şehirlerde konut, okul, hastane, alışveriş merkezi gibi bina türü yapı gereksinimleri artmıştır. İnsanların yaşamlarının çok büyük bölümünü geçirdikleri yapıların, tasarım ve uygulama aşamalarında dayanıklılık açısından denetlenmesi gerekmektedir. Yapı denetimi, güvenli, sağlıklı ve ekonomik yapı üretmek amaçlarıyla yapıların ilgili tasarım ve yapım aşamalarında yürürlük-teki yapı yönetmeliklerine uygun olarak yapılmasının sağlanması süreci olarak tanımlanabilir. Bu amaçla, ilk yapı denetim mevzuatı, 10 Nisan 2000 tarihinde 595 sayılı Yapı Denetimi Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname olmuştur. Söz konusu Kanun Hükmündeki Kararname, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, bunun ardından yeni bir yapı denetim yasası hazırlanarak Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yürürlükteki mevzuatlar ile yapı kalitesi arttırılarak, dayanıklı yapıların inşası gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Yapı denetim kuruluşunda asgari sayıda mimar ve mühendis istihdam edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda özellikle yeni mezun inşaat mühendisleri, yapı de-netim firmalarında önemli oranda istihdam olanağına sahiptir. Sunulan bu çalış-mada, ülke genelinde denetlenen yapı sayısı ve yapı denetim firmalarında çalışan denetçiler, kontrol elemanları ve yardımcı kontrol elemanları sayıları incelenerek yapı denetim kanunun bölgelere göre istihdama katkısı değerlendirilecektir.

1. Giriş1950 li yıllardan itibaren nüfus artış hızına paralel olarak ülkemizde köyden

büyük kentlere yoğun göç yaşanmaktadır ve dolayısıyla son yıllarda büyük şe-hirlerde barınma, üretim ve tüketim gereksinimleri artmıştır. Bu durum konut, okul, hastane, alışveriş merkezi gibi özellikle bina türü yapılara ve devamında yol, köprü, baraj vb. yapılara talebi arttırmıştır. Ortaya çıkan yapı talebini kar-şılamak için plansız ve çarpık yerleşim ve denetimsiz yapılaşma ile karşılanma-sı üretimde karlılığı öncelikli amaç haline getirmiştir. Geleneksel yöntemler ile yapı talebini kısa sürede karşılamaya çalışmak beraberinde malzeme ve imalat kusurlarını da getirmektedir. Bu sebeple ilgili yasa ve yönetmeliklerin uygu-lanmasında eksiklikler oluşmuş ve kentlerde plansız ve kalitesiz konut üretimi yaygınlaşmıştır.

Yaşanılan deprem, sel gibi doğal afetler sonrasında ortaya çıkan yapı hasarları ve can kayıpları yapıların güvenliğinin denetlenmesinin önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Türkiye, dünyadaki en aktif fay bölgelerinin birinde bulun-ması sebebiyle sıklıkla yıkıcı depremlere maruz kalmıştır. Türk topraklarının

Page 332: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası332

%92’si, toplam nüfusun % 95’i ve tüm sanayinin % 98’i sismik olarak aktif böl-gede yer almaktadır [1,2]. Özellikle 1999 Kocaeli ve 2011 Van depremlerinin nüfusun yoğun olduğu bölgelere yakın olmasının yanında mevcut yapılaşmanın denetimsiz ve mühendislik hizmeti almamış yapılardan oluşmasının can ve mal kaybının artmasına sebep olduğu gözlenmiştir [3].

İnsanların yaşamlarının çok büyük bölümünü geçirdikleri yapıların, tasarım ve uygulama aşamalarında dayanıklılık açısından denetlenmesi gerekmektedir. Denetim, yapının tasarımı ve üretilmesinde uyulması zorunlu yönetmelik ve kuralların uygulanması, üretimin nitelikli ve yetkili kişilerce yapılması, uzman birimler tarafından denetlenmesi ile gerçekleştirilmektedir. Yapı denetimi saye-sinde, olası afetlerde öncelikle can ve mal güvenliğini sağlamak, imar planlarına uygun kaliteli ve kontrollü yapılaşma ile fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun yapı üretiminin sağlanması mümkün olabilmektedir.

İnşaat sektörü, çeşitli mal ve hizmet üretimi ile doğrudan bağlantılı, yoğun iş-gücü kullanımı ve sosyo-ekonomik refah düzeyine olan katkısı nedeniyle ekono-mik yapı içerisinde ayrı bir öneme sahip olup ülke ekonomisinde önemli derecede katma değer ve istihdam oluşturmaktadır [4]. Yaşanan 1999 depremi sonrasında ortaya çıkan konut ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa edilen deprem konutları inşaat sektörüne canlılık getirmiş, inşaat sektöründeki istihdam oranını artır-mıştır. Buna karşın çalışanların niteliği, yeni teknolojiler ve sektörde meydana gelen gelişmeler karşısında yetersiz kalmıştır [5]. Yapı üretiminde kusur, ihmal ve yetersizliği görülen yapı sorumlularına karsı gerekli işlemleri yerine getirmek amacıyla, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun hazırlanmıştır. Bu sayede yapı üretimine uzman mimar ve mühendislerin zorunlu katılımı, hem denetim mekanizması sürecini kontrol altına alınmakta hem de inşaat sektörü istihdamı-nı olumlu etkilemektedir.

2. Yapı DenetimiGenel bir tanımla yapı denetimi, güvenli, sağlıklı ve ekonomik yapı üretmek

amacıyla; yapıların, tasarım ve yapım aşamalarında, yürürlükteki yapı yönet-meliklerine uygun olarak yapılmasının sağlanması sürecidir. Yapı denetimine yönelik ilk uygulama örneklerine M.Ö.XVIII. yüzyılda Hammurabi Kanunla-rında rastlanmaktadır. Daha sonra bu ilk uygulamalar, devlet sistemleri ve tek-nolojinin gelişimine bağlı olarak yerini hukuksal düzenlemelere bırakmaktadır. 19. yüzyıldan itibaren ise başta Fransa olmak üzere birçok ülkede, mal sahipleri ve yapıyı kullananların hakları, medeni kanun ve borçlar kanunu ile güvence altına alınmaya başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapı deneti-mi, büyük depremler veya yangınlar sonrasında sadece o bölge için yerleşme ve yapılaşmalarla ilgili yapılan düzenlemeler şeklindedir. Türkiye’de yerleşme ve yapılaşmaları düzenleyen ve denetim esasları getiren yasal düzenlemeler ise Cumhuriyet’in kurulması ile birlikte gelişmeye başlamıştır. 1985 yılında çıkarı-lan ve halen de yürürlükte olan 3194 sayılı İmar Kanunu hükümleri ile yerleşme ve yapılaşmalara ilişkin denetim hükümleri getirilmiştir [6].

1999 yılına kadar yürürlükte olan düzenlemelerde, yapıların proje denetimi

Page 333: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 333

belediye ve valiliklere, yapım işlerinin denetimi ise fenni mesul olarak adlandı-rılan ve serbest çalışan mühendis ve mimarlara bırakılmıştır. Yasal bir zorunlu-luk bulunmamasına rağmen, ilgili mühendislik ve mimarlık meslek odaları da, belediyelerle yaptığı anlaşmalar gereğince, proje denetimi aşamasına vize uygu-lamaları ile kısmen katılmışlardır. 1999 yılında yaşanan Marmara depremlerin-de meydana gelen can kayıpları ve ekonomik kayıpların fazla olması üzerine, deprem zararlarının azaltılması amacıyla TBMM tarafından Hükümete verilen 4452 sayılı Yetki Kanununa dayandırılarak, 595 sayılı “Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” yayımlanmıştır [7]. Yapının yapılacağı zeminin geoteknik özelliklerinden başlayarak mühendislik ve mimarlık projelerinin de-netimi, projeye uygun yapı üretiminin denetimi, kullanılacak yapı malzemele-rinin standartlara uygunluğunun incelenmesi ve onaylanması süreçlerinin her aşamasında yapı denetim sistemi uygulanmaktadır. Denetim hizmetlerinin an-cak nitelikli ve uzman mimar ve mühendisler eliyle yapılması gerektiği prensi-bi kabul edilmiş ve meslek sahiplerinin uzmanlıklarının belirlenmesinde ilgili meslek odaları yetkili kılınmıştır. Oluşturulan yapı denetim sisteminde, denetim hizmetinin bir ticari faaliyet olarak değerlendirilmemesi amacıyla, denetim be-dellerine standart tarife getirilmiştir.

595 sayılı Yapı Denetimi Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname, 26.05.2001 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Bunun ardından Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca hazırlanan 4708 Sayılı Yapı Dene-timi Hakkında Kanun 13.08.2001 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere 13.07.2001 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır [8]. Yeni mevzuatla uygula-ma alanı Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Düzce, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ ve Yalova illeri olarak belirlenmiştir. 13 Temmuz 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un Uygula-nacağı İller Hakkındaki ekli karara göre yapı denetimi, 1 Ocak 2011 itibariyle 81 ilde uygulanmaya başlanmıştır. Bu sayede yürürlükteki mevzuatlar ile yapı kalitesinin arttırılması ve dayanıklı yapıların inşasının gerçekleştirilmesi amaç-lanmıştır.

4708 Sayılı yasa ve buna bağlı olarak 05.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği ve Eklerinde [9], yapı denetim kuruluşu-nun hizmeti gerçekleştirebilmesi için yapı sahibi veya vekili ile hizmet sözleş-mesi akdetmesi gerektiği, ayrıca denetimin objektif bir şekilde gerçekleştirilme-si için yapı sahibinin müteahhidinin hiçbir şekilde vekil tayin edemeyeceği yer almaktadır.

3. Yapı Denetim Kuruluşu ve Çalışanlarının Görev ve SorumluluklarıYapı denetim kuruluşunda görev alacak imza yetkisine sahip mimar ve mü-

hendisler, yardımcı kontrol elemanları ile laboratuar görevlilerinin belirli bir vasıfta ve tecrübeye sahip olmaları öngörülmektedir. Yapı denetim kuruluşu, bakanlıktan aldığı izin belgesi ile münhasıran yapı denetimi görevini yapan, or-taklarının tamamı mimar ve mühendislerden oluşan tüzel kişiyi temsil etmekte-dir. Yapı denetim kuruluşu, kanun ile belirtilen görevleri, kanun ile belirlenmiş

Page 334: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası334

süreler içinde, imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara, yü-rürlükteki mevzuata ve mesleki ahlak kurallarına uygun ve tam olarak yerine getirmek zorundadır. Yapı denetim kuruluşunda asgari bir proje ve uygulama denetçisi mimar, bir proje ve uygulama denetçisi inşaat mühendisi, bir uygulama denetçisi inşaat mühendisi, bir proje ve uygulama denetçisi makine mühendisi ve bir proje ve uygulama denetçisi elektrik mühendisi istihdam edilmesi gerek-mektedir [8, 9].

Denetçi mimar ve mühendis, ilgili mühendis ve mimar meslek odalarına üye-liği devam eden ve Bakanlıkça denetçi belgesi verilmiş teknik elemanlardır. Pro-je ve uygulama denetçisi mimar, mimari projenin ilgili mevzuata uygunluğunun ve yapının her safhasında bu projelere uygun yapılıp yapılmadığının denetimini yapmaktadır. Denetim yetkisi sınırı 360.000 m2 toplam inşaat alanıdır. Proje ve uygulama denetçisi inşaat mühendisi, zemin etüdü raporuyla birlikte yapı stati-ği, betonarme-çelik-ahşap-yığma yapı hesabı, projelerin ve yapının denetimi ile görevlidir ve denetim yetkisi sınırı 360.000 m2 toplam inşaat alanıdır. Uygulama denetçisi inşaat mühendisi, yapı denetimini yapar ve denetim yetkisi 120.000 m2 inşaat alanı ile sınırlıdır. Proje ve uygulama denetçisi makine mühendisi, ve elektrik mühendisi proje ve yapı denetimini yapar ve denetim yetkisi sınırı 180.000 m2 inşaat alanı ile sınırlıdır [8, 9].

Yapı denetim kuruluşunda görev alan kontrol elemanı, yapım işinin denetlen-mesi hizmetlerini bizzat yapıda ve şantiye sahasında, denetçi mimar ve mühen-dislerin sevk ve idaresi altında, gerektiğinde onlara danışarak yapmak ile görevli olan mimar ve mühendislerdir. Görevlendirildikleri yapılarda denetçi mimar ve mühendislerin vereceği görevi yerine getirir ve sorumluluğu altında bulunan iş-lerden dolayı denetçi mimar ve mühendisler ile birlikte müteselsilen sorumludur. Denetim yetkisi sınırları, inşaat mühendisi ve mimar için 30.000 m2, makine mühendisi için 60.000 m2 ve elektrik mühendisi için 120.000 m2 inşaat alanı olarak sınırlanmıştır [8, 9].

Yardımcı kontrol elemanı, her yıl Bakanlık tarafından yayımlanan Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak Yapı Yaklaşık Bi-rim Maliyetleri Hakkında Tebliğe göre III-B (dâhil) grubuna kadar olan ve inşaat alanı 15.000 m2’yi geçmeyen bir yapının denetimi üstlenildiğinde, yapı denetim kuruluşunda kontrol elemanı yerine görevlendirilebilir. Yardımcı kontrol elema-nı, denetçi mimar ve denetçi mühendislerin sevk ve idaresi altında ve kontrol ele-manları ile birlikte yapı denetimi faaliyetlerine katılan teknik öğretmen, yüksek tekniker, tekniker ve teknisyenler tarafından temsil edilmektedir. Görevlendiril-diği yapılarda denetçi mimar ve denetçi mühendisler ile birlikte müteselsilen so-rumludur. Denetim yetkisi sınırları, teknik öğretmen 15.000 m², tekniker 10.000 m², teknisyen ise 5.000 m² inşaat alanı olarak belirlenmiştir [8, 9].

4. Yapı Denetiminin İstihdama KatkısıTürkiye’de her yıl yaklaşık 7000 öğrenci inşaat mühendisliği eğitimine baş-

larken yaklaşık 4100 öğrenci mezun olmakta ve inşaat mühendisi ünvanı almak-tadır. Her yıl ortalama 3500 inşaat mühendisi inşaat mühendisleri odasına kayıt

Page 335: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 335

olmaktadır [10]. Yapı denetim kuruluşları, ticari faaliyetleri sürdüren şirketlerdir ve yapı denetim kanununda belirtilen personeli istihdam etmek, araç ve büro ekipmanını temin etmek zorundadır. Bu sayede, yapı denetim sisteminin ülke istihdamına, dolayısıyla da işsizliğin düşürülmesine önemli bir katkısının oldu-ğu aşikardır.

Bu çalışmada, ülke genelinde denetlenen yapı sayısı ve yapı denetim firma-larında çalışan denetçiler, kontrol elemanları ve yardımcı kontrol elemanları sa-yıları incelenerek yapı denetim kanunun bölgelere göre istihdama katkısı değer-lendirilecektir. 4708 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 2001 yılı Ağustos ayından bu yana uygulanmakta olan yapı denetim faaliyetleri ile ilgili bilgiler Tablo 1’de ayrıntılı olarak verilmektedir.

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü, Merkez Yapı Denetim Komisyon Başkanlığı’ndan elde edilen yapı denetim faaliyetleri ile il-gili sayısal veriler coğrafi bölgeler dikkate alınarak değerlendirilmiş ve Şekil 1 ve 2 de sunulmaktadır. Bölgelerin nüfusuna göre yapı denetim firma oranı ve denetlenen yapı oranları Şekil 1’de gösterilmektedir.

 

0

10

20

30

40

50

60

Tür

kiye

gen

elin

e or

anı (

%)

Bölge adı

Nüfusu Yapı Denetim Firma Sayısı Denetlenen Yapı Sayısı

Şekil.1 Coğrafi bölgelerde yapı denetim firma ve denetlenen yapı oranı

Türkiye’de 1 Mayıs 2013 tarihi itibariyle 1.490 yapı denetimi firması bulun-maktadır. Şu ana kadar 211.541 yapı, yapı denetim sürecinden geçmiş ve bu sa-yede 22.074 mimar veya mühendis denetçi, 25.119 mimar ve mühendis kontrol elemanı ve 2.981 yardımcı kontrol elemanına istihdam sağlanmıştır. İstihdam edilen mimar, mühendis, teknik öğretmen, teknisyen ve tekniker oranları bölge-lere göre Şekil 2’de değerlendirilmiştir.

4708 sayılı Yapı denetim kanunu; kamuya ait yapı ve tesisler, ruhsata tâbi olmayan yapılar ile tek parselde, bodrum katı dışında en çok iki katlı ve top-lam iki yüz metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar hariç, belediye ve mü-cavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak yapıların de-netimini kapsamaktadır. 1 Ocak 2011 itibariyle yapı denetimin tüm illeri

Page 336: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası336

kapsaması sebebiyle ülke genelinde inşa edilen ve kanun kapsamında denetlenen yapıların % 50’si Marmara Bölgesi’nde bulunmaktadır. Denetlenen yapılarını % 14’ü ülke nüfusunun % 16’sının yaşadığı İç Anadolu Bölgesi’nde, % 17’si Ege Bölgesi’nde, % 10’u Akdeniz Bölgesi’nde, % 5’i Karadeniz Bölgesi’nde bulun-maktadır. Denetlenen yapıların sadece %2’si Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunmaktadır. Söz konusu bölgelerde inşa edilen yapı sayısı nüfus oranları ile dolayısıyla yapı talebi ile doğru orantılıdır.

Türkiye yüzölçümünün % 9,4’ünden oluşmakta olan Marmara Bölgesi, ülke nüfusunun % 30,1’ini barındırmaktadır. Toplam 485 yapı denetim firması bulun-maktadır. Yapı denetim firmalarında 8.511 denetçi, mimar ve mühendis, 10.400 kontrol elemanı çalışmaktadır. Teknik öğretmen, tekniker ve teknisyenden olu-şan 911 yardımcı kontrol elemanı bulunmaktadır. Ülke genelindeki denetçilerin % 38,6’sı, kontrol elemanlarının % 41,4’ü Marmara Bölgesi’nde yer alan yapı denetim kuruluşlarında istihdam edilmiştir.

 

0

5

10

15

20

25

30

35

40

45

Tür

kiye

gen

elin

e or

anı (

%)

Bölge Adı

Denetçi Sayısı Kontrol Elemanı Sayısı Yardımcı Kontrol Elemanı Sayısı

Şekil.2 Coğrafi bölgelerde istihdam edilen denetçi, kontrol elemanı ve yardımcı kontrol elemanı oranı

İç Anadolu bölgesi toplam ülke yüzölçümünün % 24,3’ünden oluşmakta ve ülke nüfusunun % 16’sını barındırmaktadır. Toplam 293 yapı denetim firması bulunmakta ve bu kuruluşlarda 5.253 denetçi mimar ve mühendis çalışmaktadır. Ülke genelinde istihdamı sağlanan denetçilerin % 23,8’i, kontrol elemanlarının

% 22,8’i İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan yapı denetim kuruluşlarında istih-dam edilmiştir.

İkinci büyük bölge olan Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise Tür-kiye nüfusunun % 8,4’ü ikamet etmektedir. 86 adet yapı dene-tim kuruluşu bulunmaktadır ve bu kuruluşlarda 685 uzman mimar ve mühendis denetçi, 512 kontrol elemanı yer almaktadır. Yapı denetim kuruluş-larında çalışan denetçilerin % 3,1’i, kontrol elemanlarının % 2’si, teknik öğ-

Page 337: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 337

retmen, tekniker veya teknisyenden oluşan yardımcı kontrol elemanlarının % 6,4’ü Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan yapı denetim kuruluşlarında istih-dam edilmiştir.

Ege Bölgesi, Türkiye toplam alanının % 11,6’sını kaplamaktadır ve nüfusu Türkiye nüfusunun %12,9’u oranındadır. Bölgede 186 adet yapı denetim firması bulunmaktadır ve bu kuruluşlarda 2.665 denetçi ve 3.231 kontrol elemanı ola-rak mimar ve mühendis istihdam edilmiştir. Ege Bölgesi’ndeki denetçi istihdamı oranı Türkiye toplamının %12,1’i, kontrol elemanı oranı ise % 12,9 kadardır.

Akdeniz Bölgesi ise Türkiye toplam alanının % 11,7’sını kaplamaktadır ve nü-fusu Türkiye nüfusunun %12,7 oranındadır. Bölgede 182 adet yapı denetim fir-ması bulunmaktadır. Yapı denetim kuruluşlarında 2.501 denetçi ve 3.144 kontrol elemanı istihdam edilmiştir. Akdeniz bölgesinde yapı denetim sürecinde istih-dam edilen mimar ve mühendis sayısı Türkiye genelinde yapı denetim sürecinde istihdam edilen mimar ve mühendis sayısının % 23,8’i kadardır.

Karadeniz Bölgesi yüzölçümüne göre üçüncü sıradadır, Türkiye nüfusunun % 10’u bu bölgede yaşamaktadır. Yapı denetim firma sayısı 143, istihdam edilen toplam mimar ve mühendis sayısı 2.392’dir. Bu oran Türkiye genelinde %10,3’e karşılık gelmektedir.

115 yapı denetim firması bulunan Güneydoğu Anadolu Bölgesi ülke nüfusu-nun % 9,9’unu barındırmaktadır. İstihdam edilen denetçi mimar ve mühendis sayısı 1.071, kontrol elemanı mimar ve mühendis sayısı 1.106 ve teknik öğret-men, tekniker ve teknisyenden oluşan 214 yardımcı kontrol elemanı olarak belir-lenmiştir. Yapı denetim kuruluşlarında istihdam edilen mimar ve mühendisin % 9,3’ü bu bölgede bulunmaktadır.

5. SonuçlarMarmara bölgesinde geniş bir alanı etkileyen 17 Ağustos depreminde yaklaşık

133.683 bina çökmüş ve yaklaşık 600.000 kişi evsiz kalmıştır. Bununla birlik-te ülkenin yapılaşma şartları ve yapı üretim süreçleri değerlendirilmiş, mevcut imar planlarına, proje, teknik şartname ve standartlara, fen ve sağlık kurallarına uygun bir yapılaşmanın sağlanması için yapı denetimi ile ilgili yasal mevzuat yeniden düzenlenerek, hazırlanan 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkındaki kanun yürürlüğe girmiştir. 1 Ocak 2011 itibariyle 81 ilde uygulanmaya başlayan kanun kapsamında ülke genelinde 1.490 yapı denetimi firması kurulmuştur. 211.541 yapı, yapı denetim sürecinden geçmektedir ve 22.074 mimar veya mühendis de-netçi, 25.119 mimar ve mühendis kontrol elemanı ve 2.981 yardımcı kontrol ele-manı yapı denetim firmalarında istihdam edilmektedir. Denetlenen yapıların % 50’si ülke nüfusunun % 30,1’inin yaşadığı Marmara Bölgesi’nde bulunmaktadır ve bu bölgede bulunan yapı denetim kuruluşlarında bulunan denetçi ve kontrol elemanı mimar ve mühendislerin sayısı 18.911’dir. Bu sayı ülke genelinde yapı denetim kuruluşlarında istihdam edilen mimar ve mühendis sayısının % 40’ını karşılamaktadır. İç Anadolu Bölgesi’nde % 23, Ege ve Akdeniz Bölgelerinde % 12, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde % 0,5 ve Doğu Anadolu Böl-gesi’nde % 0,3’ü istihdam olanağı bulmuştur.

Page 338: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası338

Türkiye’de inşaat sektörü her yıl büyüme göstermekte ve ekonomide loko-motif görevi yapmaktadır. Yoğun işgücü kullanımı nedeniyle her zaman işgücü açısından önemli yere sahip bir sektördür. Özellikle kentsel dönüşüm projeleri-nin hız kazandığı günümüzde inşaat sektörünün büyümeye devam edeceği de-ğerlendirilmektedir. Günümüzde yapı denetim kuruluşları da inşaat sektörünün içerisinde yer almakta ve sektörde ilave istihdam oluşturmaktadır. Özellikle yeni mezun inşaat mühendisleri açısından, yapı denetim firmalarının önemli bir istih-dam alanı oluşturduğu görülmektedir.

Referanslar[1] Adalier K, Aydingun O. “Structural engineering aspects of the June, 1998

Adana-Ceyhan (Turkey) earthquake”, Engineering Structures, 23, 343-55, (2001).

[2] Dogangün A., “Performance of reinforced concrete buildings during the May 1, 2003 Bingöl earthquake in Turkey”, Engineering Structures, 26, 841-856, (2004).

[3] Özden, Ş., Akpınar, E., Atalay, H.,”23 Ekim 2011 tarihli Van depreminde gözlenen yapı hasarları”, Kocaeli Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Kocaeli, (2011).

[4] Yapı Endüstri Merkezi, “Türk Yapı Sektörü Raporu 2009”, İstanbul . Erişim Tarihi: 1 Haziran 2013.

[5] DPT, “Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (2001-2005)”, Ankara, (2000).

[6] Ergünay, O., “Yapı Denetimi”, Afet Zararlarının Azaltılması Eğitimi Semineri, (2006).

[7] 595 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Resmi gazete tarih/sayı:2000/24016.

[8] 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, Resmi gazete tarih/sayı: 13.7.2001/24461.

[9] Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği, Resmi gazete tarih/sayı: 05.02.2008/26776.

[10] Gökçe, C., “Yapı Denetim Uygulamaları ve Sorunları Paneli”, Elektrik Mühendisleri Odası, İstanbul, (2011).

[11] “İl ve İlçe Yüzölçümleri - Harita Genel Komutanlığı”, Harita Genel Komutanlığı. Erişim tarihi: 1 Nisan 2013.

[12] TUİK, “ Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları - 2012”, Sayfa 11-13, Türkiye. www.tuik.gov.tr/IcerikGetir.do?istab_id=139 Erişim tarihi: 20 Ağustos 2013.

[13] “Türkiye’de Yapı Denetimi Özel Sektör Raporu, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü. http://www.yds.gov.tr/istatistik-ler.php Erişim tarihi: 20 Ağustos 2013.

Page 339: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 339

Tablo.1 İllere göre yapı denetim faaliyetleri bilgileri

İl Adı

Yüzölçümü (km2)

[11]

Nüfusu

[12]

Denetlenen Yapı Sayısı

[13]

Yapı Denetim Firma Sayısı

[13]

Denetçi Sayısı

[13]

Kontrol Elemanı

Sayısı

[13]

Yardımcı Kontrol Elemanı

Sayısı [13]

Balıkesir 14.272 1.160.731 6.698 21 350 419 72Bilecik 4.310 204.116 327 4 36 48 16Bursa 10.882 2.688.171 13.301 54 897 1.226 155Çanakkale 9.995 493.691 3.346 10 130 172 47Edirne 6.119 399.708 534 8 74 48 28İstanbul 5.313 13.854.740 51.947 291 5.690 6.555 238Kırklareli 6.304 341.218 594 7 62 43 28Kocaeli 3.623 1.634.691 15.718 45 713 1.054 191Sakarya 4.878 902.267 2.147 8 96 119 21Tekirdağ 6.339 852.321 9.026 31 394 609 95Yalova 850 211.799 1.840 6 69 107 20Afyonkarahisar 14.772 703.948 895 11 103 75 14Aydın 7.943 1.006.541 6.132 19 307 449 68Denizli 11.861 950.557 4.640 19 309 474 32İzmir 12.007 4.005.459 17.669 78 1.455 1.861 179Kütahya 12.043 573.421 1.292 11 74 51 44Manisa 13.269 1.346.162 1.677 23 190 151 52Muğla 12.974 851.145 2.905 17 164 122 35Uşak 5.382 342.269 390 8 63 48 25Adana 14.125 2.125.635 2.992 35 558 705 57Antalya 20.909 2.092.537 10.129 47 975 1.504 94Burdur 7.174 254.341 315 6 46 39 18Hatay 5.867 1.483.674 4.103 28 322 440 56Isparta 8.913 416.663 315 9 90 51 14Kahramanmaraş 14.525 1.063.174 871 19 158 113 33Mersin 15.620 1.682.848 1.868 27 282 234 64Osmaniye 3.215 492.135 490 11 70 58 40Ağrı 11.520 552.404 103 4 25 16 4Ardahan 5.156 106.643 60 1 7 5 5Bingöl 8.277 262.507 262 2 27 24 3Bitlis 8.885 337.253 136 4 22 22 6Elazığ 9.313 562.703 562 12 98 55 36Erzincan 1.146 217.886 301 5 46 32 12Erzurum 25.355 778.195 436 12 90 68 13Hakkari 7.228 279.982 2 1 6 2 2Iğdır 3.546 190.409 138 2 17 11 11Kars 9.939 304.821 135 2 22 18 12Malatya 12.146 762.366 669 16 164 137 33Muş 8.090 413.260 132 5 31 21 17

Page 340: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası340

Şırnak 7.203 466 982 33 4 26 16 0Tunceli 7.705 86.276 163 1 14 13 9Van 21.334 1.051.975 205 15 90 72 27Adıyaman 7.644 595.261 199 11 75 32 23Batman 4.680 534.205 231 7 53 49 12Diyarbakır 15.272 1.592.167 851 22 219 190 18Gaziantep 6.887 1.799.558 3.325 31 380 549 39Kilis 1.444 124.320 72 3 20 16 5Mardin 8.858 773.026 316 15 101 91 36Siirt 5.499 310.879 72 4 31 18 7Şanlıurfa 19.451 1.762.075 1.316 22 192 161 74Düzce 2.574 346.493 1.454 8 90 101 43Amasya 5.702 322.283 331 7 51 31 37Artvin 7.359 167.082 109 3 23 16 5Bartın 2.079 188.436 193 3 28 12 8Bayburt 3.741 75.797 94 2 13 5 6Bolu 8.341 281.080 2.147 8 96 119 21Çorum 12.797 529.975 541 11 93 61 30Giresun 6.831 419.555 321 8 57 46 12Gümüşhane 6.440 135.216 70 2 15 10 4Karabük 4.103 225.145 351 5 62 39 18Kastamonu 13.136 359.808 270 5 52 54 16Ordu 5.952 741.371 562 12 116 56 30Rize 3.919 324.152 146 7 71 33 5Samsun 9.352 1.251.722 1.422 23 236 169 39Sinop 5.805 201.311 212 5 36 16 8Tokat 10.073 613.990 400 9 81 51 19Trabzon 4.662 757.898 719 16 178 134 13Zonguldak 3.306 606.527 374 9 90 51 21Aksaray 7.997 379.915 416 8 75 67 26Ankara 25.437 4.965.542 18.330 155 3.709 4.223 197Çankırı 7.490 184.406 113 4 31 23 9Eskişehir 13.925 789.750 5.665 17 316 612 35Karaman 8.924 235.424 364 5 48 30 12Kayseri 17.170 1.274.968 830 26 313 198 31Kırıkkale 4.575 274.727 174 5 34 25 9Kırşehir 6.544 221.209 275 3 48 27 17Konya 41.001 2.052.281 2.327 40 410 310 90Nevşehir 5.407 285.190 316 6 47 46 15Niğde 7.400 340.270 227 7 52 41 22Sivas 28.619 623.535 559 11 114 70 34Yozgat 14.097 453.211 349 6 56 50 9TOPLAM 774.820 75.627.384 211.541 1.490 22.074 25.119 2.981

Page 341: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 341

Ahmet BAL, Huzur DEVECİ

PREFABRİKE BETONARME YAPILARDA DENETİM ve TSE K118 YAKLAŞIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

ÖzetSanayi yapılarının %85’inin prefabrike betonarme yapı sistemleri kullanılarak

imal edildiği ve sanayi yatırımlarının büyük kısmının deprem bölgesinde yer aldığı ülkemizde, prefabrik yapıların üretim ve şantiyede montaj aşamalarının denetimi önemlidir. Ülkemizde geçmişi 1960’lı yıllara dayanan prefabrike be-tonarme yapı sistemlerinin oluşturulması, yerinde dökme yapı sistemlerinden nitelik denetimi, proje kriterleri, imalat ve şantiye uygulamaları açısından fark-lılıklar göstermektedir. Bu çalışmada ülkemizde prefabrike betonarme yapı sis-temleri uygulamalarının başladığı tarihten günümüze kadar olan süre boyunca projelendirme, üretim ve montaj aşamaları için uygulanan denetim sistemleri incelenmiştir. Öncelikle Mart 1992’de yürürlüğe giren TS 9967 Yapı Elemanları, Taşıyıcı Sistemler ve Binalar - Prefabrike Betonarme ve Öngerilmeli Betondan - Hesap Esasları ile İmalat ve Montaj Kuralları Yönetmeliğinin proje, üretim, nitelik denetimi ve montajla ilgili ortaya koyduğu unsurlar göz önünde bulundu-rulmuş; ardından gelişen ISO 9001 Kalite Yönetim Sisteminin prefabrike yapı denetimine etkisi incelenmiş ve örnek bir prefabrikasyona uygun bir süreç et-kileşim tablosu önerilmiştir. Ayrıca 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Ka-nun’un hükümleri betonarme prefabrike yapı sistemleri açısından incelenerek, Ocak 2010’da TS 9967’nin yerine uygulamaya konulan TS EN 13369 - Öndö-kümlü Beton Mamulleri - Genel Kurallar yönetmeliğinin prefabrike yapılardaki nitelik denetimine etkisi ve öngördüğü hususlar değerlendirilmiştir. Son olarak da Türkiye Prefabrik Birliğinin ve Türk Standardları Enstitüsünün ortak olarak hazırladığı Mart 2011’de yayınlanan TSE K118 Ön Dökümlü Betonarme Yapı Elemanları-Kalite Yönetim Sistemleri Belgelendirme Kriterinin yaklaşımı de-ğerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Betonarme prefabrike yapılar, TSE K118, Yapı Denetim Kanunu, Kalite Yönetim Sistemi

1. GirişÖnceden üretilmiş elemanlarla yapım anlamına gelen prefabrikasyon, genel

olarak yapıyı oluşturan eleman ve bileşenlerin üretim tesislerinde seri ve özel olarak üretilerek yapım sahasında birleştirilmesi esasına dayanan bir yapım şek-li olarak tanımlanmaktadır. Prefabrikasyon; inşaat süresini kısaltması, yüksek dayanımlı beton ve özel teknikler (öngerilim, ardgerilim, özel kesit ve boşluk-lar vb.) kullanımına olanak sağlaması, iklim koşullarından etkilenmeme, fab-rikasyon sebebiyle nitelik denetiminin sağlanması, ekonomik kesitler kullanı-larak büyük açıklıkların geçilmesi gibi avantajlarına rağmen; üretim, nakliye

Page 342: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası342

ve montajda yaşanan sorunlar ile kullanım esnasında işlevsellik ve estetik ile ilgili bazı problemleri beraberinde getirmektedir [1]. Türkiye’de prefabrikasyon 1960’lı yıllarda uygulanmaya başlamıştır. Türkiye’de prefabrikasyon teknolojisi, kolay montaj, kısa sürede imalat gibi nedenlerden dolayı özellikle sanayi yapı-larında tercih edilmektedir. Ancak yakın geçmişte yaşanan büyük depremlerde, prefabrik yapılarda ağır hasarların gözlenmesi prefabrike betonarme yapıların projelendirme kriterlerinden başlayarak üretim, nakliye ve montaj aşamalarında yeterli bir denetim mekanizmasının sağlıklı olarak çalıştırılamamasına bağlan-maktadır. Prefabrike yapılarda belirli aralıklarda proje ve imalat denetimlerinin yapılabildiği bir sistemde, deprem hasarlarının daha sınırlı düzeyde kalması ön-görülmektedir.

2. Prefabrike Betonarme Yapıların TS 9967 Yapı Elemanları, Taşıyıcı Sistemler ve Binalar - Prefabrike Betonarme ve Öngerilmeli Betondan - Hesap Esasları ile İmalat ve Montaj Kuralları Hükümlerine Göre Nitelik Denetimi

TS 9967’nin esasını 1988 yılında yayınlanmış olan “Betonarme ve Öngeril-meli Beton Prefabrike Taşıyıcı Eleman, Sistem ve Yapıların Hesap ve Yapım Ku-ralları” isimli kaynak oluşturmaktadır [2]. Bu kaynakta ilgili kısımlar “Balkan Ülkelerinde Deprem Koşulları Altında Bina Yapımı” adlı ve PER/79/015 sayılı UNDP/UNİDO projenin “Endüstrileşmiş Prefabrike Betonarme Bina Sistemle-ri” adlı çalışma grubundan elde edilen veriler ile oluşturulmuştur [3]. Bunun kapsamı “Bir fabrikada veya şantiye atölyesinde üretilmiş prefabrike taşıyıcı ele-manların ve bu elemanlardan oluşturulmuş taşıyıcı sistemlerin, tasarım, üretim, taşınma, montaj, kullanılabilirlik ve kesin limit durumlarında (kırılma, stabilite, uzun ömürlülük vs. gibi) emniyetli olmaları için gerekli tasarım, hesap ve yapım kuralları” olarak belirlenmiştir [3]. Mart 1992’de yürürlüğe giren TS 9967’ in kapsamı ise “Prefabrike betonarme ve öngerilmeli beton yapı elemanları, bu ele-manlardan oluşan taşıyıcı sistemlerle binaların hesap esasları, imalat ve montaj kuralları” olarak belirlenmiştir.

Yönetmeliğin ilk kısmında prefabrike yapı sistemlerinde kullanılan taşıyıcı sistemlerin, elemanların ve tariflerin açıklaması gerçekleştirilmiş, daha sonra genel kurallar adı altında hesaplarda bulunması gereken hususlar ile projenin sağlaması gereken kıstaslar belirtilmiştir [3]. Bu çerçevede proje aşamasında hesapların hangi temel adımlardan oluşması gerektiği açıklanmıştır. Yönetme-liğin ikinci kısmında, nitelik denetiminin önemli bir aşamasını oluşturan ima-latta kullanılan malzemelerin sağlaması gereken şartlar açıklanmıştır. Ayrıca bu bölümde malzeme başlığı altında beton, beton çeliği ve birleşim malzemeleri ile bu malzemelerin tanımları, atıf yapılan yönetmelikler belirtilmiştir. Bu kısımda prefabrike yapıların önemli bir farklılığını oluşturan birleşim malzemelerinin detaylandırılması da ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Üçüncü bölümde ise yapı-nın tasarımında kullanılması gereken yükler açıklanmış; prefabrike yapıların farklılığından dolayı oluşan (taşınma, kaldırma, montaj vb.) hesap yükleri ve yük kombinasyonları belirtilmiştir. Dördüncü bölüm tasarım esaslarını belir-lemektedir. Bu bölüm proje kriterleri ve genel tasarım yaklaşımı, prefabrike

Page 343: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 343

yapı elemanlarının tasarımda sağlaması gereken koşullar, prefabrike yapılarda kullanılan birleşimlerin hesap ve yapım esasları olmak üzere üç ana kısımdan oluşmakta ve her kısımda prefabrike yapıların farklılığından oluşan tasarım kri-terleri ayrıntılı olarak tanımlanmaktadır. TS 9967’nin dördüncü bölümü prefab-rike yapıların proje aşamasında tasarım ve kontrolünde ihtiyaç duyulacak tüm detayları içinde barındırmaktadır.

TS 9967’de nitelik denetiminin unsurları ve uygulama aşamaları beşinci ve altıncı bölümde açıklanmaktadır. Beşinci bölüm imalat, kontrol ve deneyler adı altında beton karışımları, beton üretimi, kalıplar, beton dökümü, kalıptan alma ve yüzey düzeltme işleri, beton kontrolü ve deneyleri, toleranslar - boyut ve yü-zey kontrolleri, eleman deneyleri ve yapı üzerinde yapılan deneyler olmak üzere dokuz aşamayı kapsamaktadır. Yönetmeliğin belirtilen bu şartlarına göre ger-çekleştirilen nitelik denetimi imalat aşamasının kontrolü için gerekli unsurların tamamını içermektedir. Yönetmeliğin stoklama, montaj ve toleransları adlı al-tıncı bölümü ise stok mesnetleri ve stoklama, prefabrike beton elamanların ta-şınması, prefabrike beton elemanların montajı kısımlarından oluşmaktadır. Pre-fabrike yapıların nakliye, montaj ve şantiye aşamalarındaki nitelik denetiminin aşamaları ayrıntılı olarak açıklanmaktadır.

3. Prefabrike Betonarme Yapılarda Nitelik Denetiminin ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Açısından Değerlendirilmesi

ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi tüm dünyada, tüm sektörlerde kalitenin dü-zenli ve kontrollü olarak denetimini, sistemin eksiklerini sistemin ortaya çıkar-ması ve sistemin sürekli olarak iyileştirilmesini sağlayan bir yaklaşımdır. Tür-kiye’de prefabrikasyon alanında ISO 9001 Kalite Yönetim Sisteminin kurulması ve uygulanması doksanlı yılların ilk yarısında başlamıştır. TS 9967’ deki hu-suslar ancak düzenli ve kontrollü bir nitelik denetimi ile sağlanabilir. Bu açıdan bakıldığında kalite yönetim sistemi içerisinde yönetmelik kuralları, dış kaynaklı doküman olarak algılanarak sistem içerisinde etkin bir şekilde uygulanabilmek-tedir.

ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi genel ve dokümantasyon şartlarını içeren kalite yönetim sistemi; yönetimin taahhüdü, müşteri odaklılık, kalite politikası, planlama, sorumluluk ve yetki şartlarını içeren yönetimin sorumluluğu; kay-nakların sağlanması, altyapı, insan kaynakları ve çalışma ortamının şartlarını belirleyen kaynak yönetimi; ürün gerçekleştirmenin planlaması, müşteri ile ilgili süreçler, tasarım ve geliştirme, izleme ve ölçme donanımının kontrol şartları-nı kapsayan ürün gerçekleştirme ile ölçme - analiz - iyileştirme bölümlerinden oluşmaktadır. Bu hususların uygulanmasında ISO 9001 süreç yaklaşımını ön-görmektedir [4]. Süreç yaklaşımı çerçevesinde proje, üretim ve montaj aşama-larını gerçekleştiren bir prefabrikasyon tesisi için müşteri ihtiyaçları ve müşteri tatmini esasını öngören ISO 9001 çerçevesinde oluşturulmuş örnek bir süreç et-kileşim tablosu Şekil 1’de görülmektedir.

Page 344: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası344

ISO 9001 kalite sisteminin çerçevesini oluşturmakla birlikte TS 9967’nin şart-ları ile örtüştürüldüğünde uygun bir nitelik denetimine imkân sağlamaktadır. Prefabrikasyonun aşamaları (proje, üretim, nakliye, montaj) açısından bakıldı-ğında ise özellikle dokümantasyon şartlarının sağlanmasında, montaj aşama-sında, ciddi problemler oluşmakta ve sistemin bu aşamada uygulanması nitelik denetimi açısından sağlıklı bir şekilde yürütülememektedir.

 

Şekil.1 ISO 9001 çerçevesinde oluşturulmuş örnek bir süreç etkileşim tablosu

4. Prefabrike Betonarme Yapılarda TS 9967 Yönetmeliği Yerine Yürürlüğe Giren TS EN 13369 - Öndökümlü Beton Mamulleri - Genel Kurallar Yönetmeliğinin Hükümlerinin Değerlendirilmesi

TS EN 13369 - Öndökümlü Beton Mamulleri - Genel Kurallar Yönetmeliği Ocak 2010’da yürürlüğe girmiş olan Eurocode’a (Avrupa Standardı) uyum çer-çevesinde oluşturulmuş bir standarttır. Bu standard, özel mamul standardlarında yer almayan konularda atıfta bulunulacak olan terimler ve tarifleri, gerekleri, temel performans kriterlerini, deney yöntemlerini ve uygunluğun değerlendiril-mesini kapsar [5]. Bu standard prefabrike yapı elemanların analiz ve tasarımına ilişkin hususları içermemekte, analiz ve tasarım için Eurocode 2’ ye atıf yap-makta ancak Eurocodelar Avrupa Standardı olarak yayınlanıncaya kadar ulusal mevzuata uyulmasını öngörmektedir. TS 9967 bu standardla birlikte yürürlük-ten kalktığı için ve TS 500 Betonarme Yapıların Tasarım ve Yapım Kuralları, prefabrike yapı sistemleri ve prefabrike elamanların tasarım ve analizi ile ilgili hususları içermediği için, prefabrike yapım aşamalarından özellikle proje kıs-mında nitelik denetiminin hangi unsurlara göre yapılacağı belirsizdir [6]. TS EN 13369 deprem bölgesi olmayan yerler için ilgili Eurocode’ da tanımlanan kısmi güvenlik katsayısının seçimini ve öngerilmeli beton mamuller için bazı gereklerin tarifini içermektedir. Prefabrikasyonun ülkemizde daha çok sanayi yapılarında kullanılması ve sanayi yatırımlarının büyük kısmının deprem riski-nin yüksek olduğu bölgelerde yapılması sebebiyle bu husus uygulamada geçerli olamamaktadır.

Page 345: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 345

5. 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükümlerine Göre Prefabrike Betonarme Yapıların incelenmesi

4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun can ve mal güvenliğini teminen, imar plânına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun nitelikli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere 29.06.2001 tarihinde kabul edilmiştir [7]. Uygu-lamaya girdikten sonra uygulamada bir takım sorunlarla karşılaşılmış ve ek-sikliklerin giderilmesi amacıyla zaman zaman değişiklerin yapılması gündeme gelmiştir. Bunun sonucunda da çeşitli aralıklarla yapı denetimi hakkında ka-nunda değişiklik yapılması hakkında kanunlar yayınlanmıştır. Kanunun son halinde yapı denetim kuruluşları ve görevleri, sorumluluklar ve yapılamayacak işler, yapı denetim komisyonları ve görevleri, yapı denetimi hizmet sözleşmeleri, yapı denetim kuruluşu ile mimar ve mühendislerinin yapı ile ilişkisinin kesil-mesi, denetim faaliyetinin durdurulması ve izin belgesinin iptali gibi bölümler yer almaktadır. 05.02.2008 tarihinde ise Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği (YDUY) yayınlanmıştır [8]. Bu Yönetmeliğin amacı, 29.6.2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanuna göre faaliyet gösteren merkez ve il yapı denetim komisyonlarının, yapı denetim kuruluşlarının ve laboratuvarların kuru-luş ve çalışmaları; yapı denetim kuruluşlarında ve laboratuvarlarda görev alacak denetçi mimar ve mühendisler ile diğer görevlilerde aranacak nitelikler; ilgili idare, proje müellifi, yapı müteahhidi, şantiye şefi, yapı sahibi ile yapı denetim kuruluşu ortaklarının görev ve sorumlulukları; yapı denetimi hizmet sözleşme-sinin düzenlenmesi ve hizmet bedellerinin ödenmesi; yapılara sertifika verilmesi ve kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Bu yönetme-lik de günümüze kadar yapı denetimi uygulama yönetmeliğinde değişiklik ya-pılmasına dair yönetmelikler yayınlanarak bir takım değişikliklere uğramıştır. YDUY’ ne göre proje, üretim ve montaj aşamalarında ilgili idare, yapı denetim kuruluşu, denetçi, kontrol elemanı ve yardımcı kontrol elemanı, proje müellifi, yapı sahibi, yapı müteahhidi ve şantiye şefinin de farklı aşamalarda çeşitli so-rumlulukları vardır. Bunların görev ve sorumlulukları bu yönetmelikte tanım-lanmıştır. Bu kısımda prefabrik yapıların yapımı Yapı Denetim Kanunu (YDK) açısından proje, üretim ve montaj olmak üzere üç kısımda incelenmiştir.

5.1. Prefabrik Yapıların Proje Aşamasında YDK ile DenetimiProje aşamasında prefabrik yapıların projesinin oluşturulması genellikle pre-

fabrikasyon şirketlerinin kendi bünyesinde yada nadiren proje büroları tarafın-dan gerçekleştirilmektedir. Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 5. madde 2. fıkra b bendine göre yapı denetim kuruluşu “Proje ve uygulama denetçisi mi-mar ve mühendisler aracılığıyla, proje müelliflerince hazırlanan uygulama pro-jelerinin ve hesaplarının, mühendislik ve mimarlık proje düzenleme esaslarına, imar planına, imar yönetmeliklerine ve diğer mevzuata, şartname ve standartlara uygunluğunu kontrol eder” ve ç bedbinde de “Ek-3’te gösterilen form-1’e uygun proje kontrol formunu esas alarak incelediği projelerde tespit edilen hata, ek-siklik ve yetersizliklerin giderilmesini sağlar” denilmektedir. Ayrıca ilgili idare tarafından bu aşamadan sonra 5. maddenin 2. fıkrasının d bendinde yapı dene-

Page 346: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası346

tim kuruluşu tarafından “İncelenen projelerin, uygun görülmesi hâlinde, yapı denetim kuruluşu adına ilgili denetçi mimar ve denetçi mühendisler tarafından imzalanır ve kuruluş tarafından tasdik edilir” hükmü yer almaktadır. 4. madde 3. fıkrada ise “Yapı ruhsatı müracaatına esas olan ve ilgili yapı denetim kurulu-şunun uygun görüş verdiği belgeler incelenerek, eksiklik veya yanlışlık bulun-muyor ise yapı ruhsatı düzenlenir” ibaresi yer almaktadır. Buna göre 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 1. maddesinde belirtilen her türlü yapıda pro-je müellifi tarafından çizilen projeler YDUY Ek-3’te gösterilen form-1’e uygun olarak yapı denetim kuruluşu tarafından denetlenip incelenmekte ve sonra ilgili idare tarafından onaylandıktan sonra ruhsat alınarak uygulamaya geçilmektedir. YDUY Ek-3’te gösterilen form-1’e statik-betonarme proje kontrol formuna ba-kıldığında bunun daha çok betonarme binaların tasarım, projelendirme, yapım kurallarını kapsadığını fakat prefabrik yapıların tasarım, projelendirme, yapım kuralları ile ilgili denetimde bir takım kontrollerin eksik olduğu görülmüştür.

5.2. Prefabrik Yapıların Üretim Aşamasında YDK ile Beton Kalıp, Donatı ve Diğer İmalatların Denetimi

YDUY’nin 5. madde 4. fıkra c bendinde yapı denetim kuruluşu ”Denetimini üstlendiği işin projesine göre gerekli olan yapım tekniklerini göz önüne alarak, işin gerektirdiği malzeme ve bu malzeme ile ilgili imalatın, Bakanlıkça izin bel-gesi verilen özel veya kamu kuruluşlarına ait laboratuvarlarda muayene ve de-neylerini yaptırarak, sonuçların standart ve şartnamelere uygun olup olmadığını kontrol eder” ayrıca 5. madde 4. fıkra ç bendinde ”Beton kalıbı, demir teçhizatı ve gerekli diğer tesisatı kontrol ederek ek-8’de gösterilen form-6’ya uygun tuta-nak tanzim edilmeden beton dökümüne izin vermez. Beton, uygulama denetçisi inşaat mühendisi veya kontrol elemanı inşaat mühendisi veya yardımcı kontrol elemanı nezaretinde dökülür. Beton numuneleri, döküm yerinde yapı denetim elemanlarının huzurunda, deneyi yapacak laboratuvarın teknik elemanlarınca ilgili standartlara uygun olarak alınır. Alınan numuneler üzerinde şantiyede yapılacak deneylerin sonucunun olumlu olması hâlinde beton dökümüne izin verir. Alınan diğer numuneler deneyi yapacak laboratuvara, bu laboratuvarın teknik elemanı marifetiyle iletilir. Beton dökümünü müteakiben ek-9’da gösteri-len form-7’ye uygun tutanak tanzim edilir” denilmektedir. Buna göre prefabrik yapı elemanları ön dökümlü olarak üretildiğinden beton dökümü, kalıp ve demir kontrolleri üretim esnasında yapı denetim kuruluşu denetçileri nezaretinde ge-nellikle yapılamaktadır.

5.3. Prefabrik Yapıların Montaj Aşamasında YDK ile DenetimiPrefabrik yapılar genellikle büyük sanayi yapılarında hızlı ve ekonomik bir

çözüm olarak görülmektedir. Prefabrik yapıların uygulanması aşamasında, pre-fabrik elemanların üretimini yapan firmalar tarafından montajı yapılmaktadır. Üretilen elemanlar özel imalat olduğundan ve konut inşaatı gibi sürekli olarak uygulamasının yapılmamasından ve genellikle büyük sanayi yapılarında tercih edilmesinden dolayı denetimi sırasında denetçi elemanlar tarafından tam ve düz-gün şekilde denetimi yapılamamaktadır.

Page 347: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 347

6. K118 Ön Dökümlü Betonarme Yapı Elemanları - Kalite Yönetim Sistemleri Belgelendirme Kriterinin Yaklaşımı

K118 Ön Dökümlü Betonarme Yapı Elemanları - Kalite Yönetim Sistemleri Belgelendirme Kriteri TS 9967’ nin iptali, TS EN 13369’ un tasarım ve uygula-ma ile ilgili hususları içermemesi sebebiyle ve ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ile mevcut yönetmeliklerin uyumunun sağlanıp, nitelik denetiminin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla Türkiye Prefabrik Birliği (TPB) ve Türk Standardları Enstitüsünün ortak girişimi ile Mart 2011’de oluşturulmuş-tur [9]. TPB prefabrikasyon alanında faaliyet gösteren kuruluşların oluşturduğu sektörü temsil eden bir organizasyondur. TPB üye kuruluşlarının proje ve imalat aşamalarını belirli aralıklarla 1998 yılından beri nitelik denetimine tabi tutmak-tadır. Ancak bu nitelik denetimi üye kuruluşlarla sınırlı olduğundan sektörün tamamı için geçerli kural ve yaptırımları içermemektedir. K 118 belgelendirme kriteri ile birlikte bu belgeyi alan kuruluşların proje aşamaları TPB Teknik Ko-mitesi tarafından, üretim ve montaj (şantiye) aşamaları ise Türk Standardları Enstitüsü tarafından belirli periyotlarla nitelik denetimine tabi tutulmaktadır.

K 118 belgelendirme kriteri ISO 9001’ e benzer olarak kalite yönetim sistemi, yönetim sorumluluğu, kaynak yönetimi, ürün gerçekleştirme, ölçme - analiz - iyileştirme alt bölümlerinden oluşmaktadır. Bu açıdan uluslararası standard olan ISO 9001 ile tam uyum içerisinde ve ilgili kısımların tamamında bu standarda yönlendirmektedir ve süreç yaklaşımını esas almaktadır. Kapsam olarak kriter, ön dökümlü betonarme yapı elemanlarını projelendirme, üretim ve montaj ile ilgili faaliyetlerinde müşteri ihtiyaçları ile üretim ve hizmetlere yönelik uygu-lanabilir mevzuat şartlarını tutarlı olarak karşılama yeterliliğini kanıtlaması ge-reken bir kuruluş için kalite yönetim sistemi şartlarını içerir. Uygulama olarak da belgelendirme kriterinin bütün şartları, kuruluşun tipi ve büyüklüğüne bakıl-maksızın ön dökümlü betonarme yapı elemanlarının tasarım, geliştirme, üretim ve montajını yapan, hizmeti sağlayan kuruluşlara ait kalite yönetim sistemine ait özel şartları kapsamaktadır.

K118 belgelendirme kriteri ISO 9001’in ürüne bağlı şartların belirlenmesi ve gözden geçirilmesi kısmına ilaveten teklife esas olan yapıya ait yük durumla-rının neler olduğu ayrıntılı belirtilmiş, teklif çizimlerinin sağlaması gerek ko-şullar, prefabrikasyona özel montaj planı, sürgü donatıları, topping betonu vb. detaylar, zemin etüdü, sözleşmede yer alması gereken unsurların tamamı bu bö-lümde detaylandırılmıştır. Bu bölümle birlikte teklif ve proje aşamalarının ISO 9001 ile uyumu sağlanmış, uluslar arası standardın prefabrikasyonun nitelik de-netimine uygunluğu gerçekleştirilmiştir. Tasarım ve geliştirme kısmında tasarım kriterlerini oluşturacak yönetmelik ve şartnameler (TS 500 Betonarme Yapıların Tasarım ve Yapım Kuralları, Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkın-da Yönetmelik v.b.) açıkça belirtilmiştir. K 118 belgelendirme kriterinin nitelik denetiminin sağlıklı yüremesini sağlayan en önemli unsuru üretim ve hizmetin sağlanmasının kontrolü kısmında, ISO 9001 standardına ilaveten uygulamanın nasıl gerçekleştirileceğinin ayrıntılı olarak ve prefabrikasyona özel olarak be-lirlenmiş olmasıdır. Burada üretim aşamasında donatıların, birleşim elemanla-rının, betonun, kalıp uygunluğunun, beton dökümü ve betonun nitelik deneti-

Page 348: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası348

minin, uygulanan buhar kürünün, öngerilmeli elamanlarla ilgili özel uygulama ve şartları vb. kısımların nasıl kontrol edileceği ve kabul şartları belirtilmiştir. Prefabrike elemanlarının şantiyede montajı aşamasıyla ilgili de K118 belgelen-dirme kriterinde ayrı bir bölüm oluşturulmuş ve nitelik denetimi ile ilgili detaylı bir uygulama planı öngörülmüştür. Bu çerçevede montaj için gerekli talimatları ve insan kaynağı planlamasının yapılması, montaj sahası ve şantiye uygunluğu ile gerekli kapasite ve ekipmanın sağlanması, montaj sahasındaki stoklama ve istifleme kriterleri, montaj planlaması, uygulamada genellikle prefabrike eleman üreticilerinin gerçekleştirmediği farklı yükleniciler tarafından gerçekleştirilen yapının altyapı (dolgu, kazı, temel imalatı vb.) çalışmalarının kontrolünün sağ-lanması ile prefabrike yapı elamanlarının ve birleşim bölgelerinin ayrıntılı kont-rolü ile ilgili denetim aşamalarını içermektedir. K118 belgelendirme kriterinin prefabrike betonarme yapıların tüm aşamalarında nitelik denetiminin sağlanma-sı açısından geliştirilen iyi bir yaklaşım olduğu gözlenmektedir.

7. Sonuç ve ÖnerilerÇalışma kapsamında değerlendirilen TS 9967 Yapı Elemanları, Taşıyıcı Sis-

temler ve Binalar - Prefabrike Betonarme ve Öngerilmeli Betondan - Hesap Esas-ları ile İmalat ve Montaj Kuralları prefabrikasyonun proje aşamasında yapısal tasarım analizlerin gerçekleştirilmesi ve denetimi açısından gerekli unsurların tamamını içermektedir. Üretim aşamasında kontrol edilmesi gereken kısımlar ve detaylar ile kabul kriterleri ayrıntılı olarak belirtilmekte ancak süreç yaklaşımını içermediğinden nitelik denetimi ile ilgili şartları belirtse bile uygulamaya çok uygun olmadığı gözlenmiştir.

Doksanlı yıllarda prefabrikasyonda uygulanmaya başlanılan ISO 9001 Kalite Yönetim Sisteminin aşamaları değerlendirilmiş ve prefabrikasyona uygunluğu incelemiştir. Özellikle süreç yaklaşımını içermesi sebebiyle yapının üretim aşa-masında denetimini kolaylaştırdığı görülmüş ancak prefabrikasyonun yapısal özelliklerinden dolayı oluşan denetim eksikliklerinin varlığı ortaya çıkmaktadır. Çalışma kapsamında prefabrikasyona uygun olarak hazırlanmış bir süreç etkile-şim tablosu önerilmiştir.

TS EN 13369 - Öndökümlü Beton Mamulleri - Genel Kurallar Yönetmeliği proje aşamasında tasarım ve analiz kısımlarını içermediğinden ve Eurocode’lar Avrupa Standardı olarak yayınlanıncaya kadar ulusal mevzuata uyulmasını ön-görmekle birlikte TS 9967’ nin iptal edilmesinden dolayı ve mevcut ulusal yönet-meliklerin prefabrikasyonun projelendirme ve montaj aşamaları ile ilgili yeterli veri içermemesi sebebiyle TS EN 13369 nitelik denetimi için yeterli değildir.

Bakanlıkça denetçi mimar ve mühendisler ile kontrol ve yardımcı kontrol ele-manlarına prefabrik yapıların proje, üretim ve montaj denetimi aşamalarında yeterli donanıma sahip olmaları için eğitimler düzenlenmelidir ve yapı dene-tim kuruluşları tarafından elemanların bu eğitimlere katılmaları sağlanmalıdır. YDUY’ ne prefabrik yapılar için proje kontrol formu eklenmeli veya mevcut form prefabrik yapıların denetimine de uygun hale getirilmelidir. Prefabrik yapı-lar ön üretimli olarak üretildiğinden ve şantiyede monte edildiğinden şantiyede

Page 349: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 349

beton ve demir denetimi yapılamamaktadır. Bunun için beton ve demir denetimi bölümünün YDUY’ nde geliştirilmesi gerekmektedir.

K118 Ön Dökümlü Betonarme Yapı Elemanları - Kalite Yönetim Sistemleri Belgelendirme Kriteri ISO 9001’e uygun olarak süreç yaklaşımını benimsemek-te ve prefabrikasyona ait nitelik denetiminde uygulanacak unsurların tamamı ile bütünleştirmektedir. Prefabrikasyonda nitelik denetimin tam ve uygun olarak sağlanamadığı, K118 montaj ve şantiye aşamaları ile ilgili özel şartlar içermekte olduğundan yapı denetiminin etkin bir şekilde uygulanmasına imkân vermekte-dir.

KaynaklarBal A., Prefabrik Betonarme Yapı Sistemlerinde Kullanılan Moment Aktaran

Bir Birleşimin Deneysel ve Kuramsal Birleşimi, Yüksek Lisans Tezi, İTÜ, İstanbul, 2012

Özden K., Betonarme ve Öngerilmeli Beton Prefabrike Taşıyıcı Eleman, Sistem ve Yapıların Hesap ve Yapım Kuralları, İstanbul, 1988

TS 9967 Yapı Elemanları, Taşıyıcı Sistemler ve Binalar - Prefabrike Betonarme ve Öngerilmeli Betondan - Hesap Esasları ile İmalat ve Montaj Kuralları, Ankara,1992

TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi - Şartlar, Ankara, 2009

TS EN 13369-Öndökümlü Beton Mamulleri - Genel Kurallar Yönetmeliği, Ankara, 2010

TS 500 Betonarme Yapıların Tasarım ve Yapım Kuralları, Ankara, 2000

4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, Ankara, 2001

Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği, Ankara, 2008

TSE K118 Ön Dökümlü Betonarme Yapı Elemanları -Kalite Yönetim Sistemleri Belgelendirme Kriteri, Ankara, 2011

Page 350: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası350

Seray KAYA, Hüseyin KAYA, İsmail Özgür YAMAN

YAPI DENETİMİNDE BETONUN YERİ

ÖZETDünyada kişi başı yıllık beton tüketim oranının 0.8 ile 1.0 m3 arasında de-

ğiştiği öngörüldüğünde, betonun dünyanın en fazla kullanılan yapay malzemesi olduğunu söylemek doğru olacaktır. Bu durum ülkemizde de dünyaya paralel-lik göstermekte olup beton tüketim oranları son yıllarda 1.0 m3 üzerine çıktığı bilinmektedir. Yapı stoğunun çoğunun betonarme olduğu ülkemizde, özellikle geçmişte, her deprem sonrasında yıkılan binalarda neredeyse birinci suçlu olarak betonun hedef gösterilmesi gerek idare, gerekse beton üretici ve yapı denetçile-rinin beton denetimine önem vermesine yol açmıştır. Günümüzde beton üretimi hazır beton tesislerinde bilgisayar kontrolündeki üretim sistemleri kullanılarak üretilmekte ve kullanıcıya taze halde, yani nihai özelliklerini kazanmadan su-nulmaktadır. Bir nevi yarı-mamül olarak adlandırılan bu ürünün nihai özellik-leri üretim sonrası süreçlerden etkilenmekte bu da bazı sorunları beraberinde getirmektedir. Bu bildiride Türkiye’deki yapı stoğunun en önemli kısmını oluş-turan betonarme binalarda, yine yapının taşıyıcı sisteminin en önemli malzemesi olan betonun üretimi ve denetiminin Türkiye’deki standardlar ve yurtdışındaki standartlarda nasıl ele alındığı anlatılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Yapı denetimi, beton, beton denetimi

1. GİRİŞ

TÜİK verilerine göre; Türkiye’de 8 milyon 819 bin 551 bina ve 19 milyon 209 bin 928 konut mevcuttur. 1975 yılından önce üretilen konutlarda yapılan incele-melerde beton dayanımlarının C3 ile C10 arasında değiştiği ve birinci derecede risk taşıdığı belirlenmiştir. Ülkemizdeki konutların yaklaşık %35’i risk altında-dır ve yenilenmesi(yaklaşık 6.5 milyon konut) gerekmektedir. Ayrıca; mevcut binaların yüzde 40’ı kaçak ve yüzde 67’si de iskânsızdır. 16/05/2012 tarihinde yasallaşan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile “riskli ve sağlıksız olan yapılaşmanın afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek” hedeflenmektedir.

Ülkemizin en büyük sorunlarından birisi kuşkusuz “Deprem”dir. Son yüz yılda yaklaşık 110.000 vatandaşımızı depremlerde kaybettik. Can kayıplarının yanı sıra mal kayıplarının da yüksek olması bu sorunu daha da ciddi kılmakta-dır. 1999 Marmara Depreminin, büyük can kayıplarının yanı sıra, ülke bütçesi-nin yaklaşık %12 si kadar maddi zarar görmüştür. Yaşanan bu deprem felaketi, başta İstanbul’dakiler olmak üzere bölgedeki binaların çok büyük bir bölümü-

Page 351: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 351

nü etkilemiş, ciddi hasarlar oluşturarak yapıların dayanıklılığını önemli ölçüde azaltmıştır. Bölgedeki deprem riskinin hala devam ediyor olması, buna karşılık hasarlı binaların çoğunun kullanılıyor olması, burada yaşayan insanların can güvenliği açısından çok büyük risk oluşturmaktadır. İstanbul’da deprem riski altındaki binaların %70’i imara aykırıdır. “Sağlıksız ve niteliksiz” olduğu tespit edilen bina sayısı ise 1,6 milyon civarındadır. Bu nedenlerden dolayı; Kamunun, Yapı Denetim Sektörünün ve İnşaat Sektörünün en temel görevi “Depremlerde yıkılmayacak sağlam ve sağlıklı yapılar üretmek” olmalıdır. Bu noktada taşıyıcı sistemin ana unsuru olan “BETON” devreye girmektedir. Özellikle, yapı de-netim kanunu kapsamında denetlenen ve standartlara uygun üretilip şantiyede yerine yerleştirilen beton ile yapılmış binalar depremlere dayanıklı birer yapı olarak vatandaşın kullanımına açılmıştır. 2000 yılından itibaren sürekli gelişen çimento ve beton sektörü büyük oranda standartları yakalamıştır.

Kentsel dönüşüm kapsamında yenilenecek riskli binalar, kaliteli beton kul-lanımı ve verilecek etkin yapı denetim hizmeti ile ekonomik ömürleri boyunca depremlere karşı sağlam duracakları söylenebilir. Bu dönüşümde çimento ve be-ton sektörüne büyük görevler düşmektedir.

Bu bildiride ülkemizde ve yurtdışında betonun denetimine ilişkin güncel bil-gilere yer verilecek ve çeşitli standardlar arasında karşılaştırmalar yapılarak çe-lişkiler ortaya konacaktır. Verilen bu bilgiler ışığında ülkemizde betonun yapı denetiminden sorumlu mimar mühendisler tarafından nasıl denetlendiği ve sık karşılaşılan sorunlara değinilecektir.

2. BETON ÜRETİMİ VE DENETİMİNE İLİŞKİN MEVCUT STANDARDLAR

Günümüzde yapılarda kullanılan beton, “hazır beton” olarak tanımlanmakta-dır. Hazır beton, betonu oluşturan bileşenlerin bilgisayar kontrolüyle daha önce-den belirlenen oranlarda bir araya getirilip, beton santralinde (yaş karışım) veya transmikserde (kuru karışım) karıştırılmasıyla üretilen ve tüketiciye “taze be-ton” olarak teslim edilen bir yarı-mamül üründür. Betonun istenen nihai özellik-lerine erişebilmesi için bu ilk üretim aşamasından sonra geçirdiği dönem, yapıya yerleştirilmesi, sıkıştırılması ve bakımı (kürü) yani üretim sonrası süreçler de çok önemlidir. Üretim sonrası süreçlerin kontrolü ise hazır beton üreticisinden ziyade yapı müteahhidin sorumluluğundadır.

Bilindiği üzere bina ve diğer inşaat mühendisliği işlerini içermek üzere tüm yapı işlerinde kalıcı olarak kullanılmak amacıyla üretilen bütün malzemeler Çev-re ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayımlanan “Yapı Malzemeleri Yönetme-liği” gereği “CE” işareti taşımak zorundadır. Hazır beton ise CE kapsamı dışın-daki ürünlerin piyasaya arz koşulları ve yapıda kullanım koşullarının belirtildiği “Yapı Malzemelerinin Tabi Olacağı Kriterler Hakkında Yönetmelik” tarafından belirlenmiş olan “G” işaretini taşımak durumundadır. Dolayısıyla, Şekil 1’de verilen “Hazır Beton ve Yapı Denetimi ile ilişkili Kişi ve Kurumlar” listesine “G” belgesi vermek üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmış kuruluşlar da eklenmelidir. Bu belge kapsamında hazır beton firmaları yılda bir

Page 352: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası352

kez yapılan ve bütün üretim süreçlerinin gözden geçirildiği bir “sistem deneti-mi”ne tabi tutulmakta ayrıca, yılda üç kez habersiz olarak hazır beton ürünle-rinden numunelerin alındığı bir “ürün denetimi”nden geçirilmektedir. Bütün bu denetimlere ilave olarak beton bir de “Piyasa Gözetimi ve Denetimi” kanunu kapsamında ilgili idarelerce tesislerde habersiz olarak denetlenmektedir.

Şekil 1- Hazır Beton ve Yapı Denetimi ile ilişkili Kişi ve Kurumlar

İlgili İdare

Proje Müellifi

Hazır Beton Üreticisi Müteahhit

Yapı Denetim Laboratuvarı

Yapı Denetim

HAZIR BETON

Onaylanmış Kuruluş

Şekil 1. Hazır Beton ve Yapı Denetimi ile ilişkili Kişi ve Kurumlar

Yine bilineceği üzere beton -en yalın haliyle- çimento, kum, çakıl, su ve ila-ve katkı malzemelerinin belirli oranlarda karıştırılmasıyla elde edilmektedir. Betonda en yaygın aranan niteliklerden birisinin basınç dayanımı olmasına rağ-men, günümüzde betonun dayanımdan ziyade dayanıklılık özellikleri ön plana çıkmaktadır. Ancak, ülkemizde halen basınç dayanımının ötesindeki özellikle-rine çok fazla önem maalesef verilmemektedir. Betonun dayanım özelliklerinin belirlenmesi ise hazır beton mikserinden alınan “standard numuneler” olarak ta-bir edilen numuneler yardımıyla belirlenmektedir. Buradan elde edilen dayanım sonuçları yapıdaki betonun “gerçek dayanımından” ziyade “muhtemel dayanı-mını” vermektedir. Öte yandan aynı beton karışımından alınan ve benzer şekil-de saklanan ve test edilen bu standard numunelerin dayanım sonuçları arasında da dahi farklılıklar çıkmaktadır. Bu farklılıkların aşağıda gösterildiği üzere iki temel sebebi olabilir (Tablo 1):

- Beton harmanları arasında; beton bileşenlerinin oranları veya özelliklerinin değişmesi ve üretim sonrası süreçler (taşıma, yerleştirme, sıkıştırma, hava sıcak-lığı vb.)

- Aynı harmandaki test numuneleri arasında; numune alma, hazırlama kür ve test süreçlerindeki farklılıklar

Page 353: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 353

Tablo 1. Beton dayanım farklılıklarının temel nedenleri

Farklı Beton Harmanları Arasında:Betonun Özelliklerinden Kaynaklı

Farklılıklar

Aynı Beton Harmanında:Test Yöntemlerinden Kaynaklı Farklılıklar

* S/Ç oranındaki değişimlere neden olan- Suyun yetersiz kontrolü- Agregadaki nemin aşırı değişkenliği ya da agregaların değişken nem ölçümleri- Kıvam iyileştirme* Su ihtiyacında değişimlere neden olanlar- Agrega gradasyonu, su emmesi, ve şekil özelliklerindeki değişiklikler- Bağlayıcı malzemelerdeki değişiklikler- Hava muhtevasındaki değişiklikler- Taşıma zamanı ve sıcaklığındaki değişik-likler* Bileşenlerin özellikleri ve miktarlarındaki değişiklikler- Agregalar- Bağlayıcı malzemeler- Kimyasal katkılar* Karıştırma, taşıma, yerleştirme ve sıkıştır-madaki değişiklikler* Beton sıcaklığı ve kür sıcaklığındaki değişiklikler

* Düzgün olmayan numune alma prosedürleri* Üretim tekniklerinden kaynaklı değişik-likler- Yeni hazırlanan numunelerin bakımı, saklanması ve kürü- Kalitesiz, bozulmuş ve zarar görmüş nu-mune kalıpları* Kürdeki değişiklikler- Sıcaklık değişkenliği- Değişken nem kontrolü- Numunelerin laboratuvara taşınmasındaki gecikmeler- Standart küre başlamadaki gecikmeler* Yetersiz test prosedürleri- Numune hazırlanması- Test prosedürü- Kalibre edilmemiş test cihazları kullanımı

Dolayısıyla, herhangi bir betonun basınç dayanımını tek bir numune üzerin-den vermek beton gibi kompozit ve heterojen bir malzeme açısından son derece yanlıştır. Herhangi bir beton karışımının basınç dayanımı ancak birden fazla numune üzerinden istatistiksel bazı yaklaşımlar kullanarak belirlenebilir. Öte yandan, belirli bir karışım için betonun basınç dayanımını etkileyen en önemli faktör karışım içerisindeki su miktarıdır. Beton içerisinde bulunan su miktarı-nın birkaç kaynağı olabilir. Kum ve çakılın nem durumu, transmikserin nem du-rumu gibi parametrelerin belirlenmesi maalesef mümkün değildir. Öte yandan, transmiksere sonradan katılan su ise gerektiğinde kayıt altına alınabilir. Dolayı-sıyla, herhangi bir beton karışımındaki basınç dayanımı farklılıklarının belirlen-mesi doğrudan karışıma giren bütün malzemelerin; beton üretim ve taşıma sü-reçlerinin; ve numune alma, hazırlama, bakım ve test süreçlerinin tümünün çok sıkı bir denetimi ile olabilir. Dolayısıyla, hazır betonda “G” belgesi kapsamında uygulanan “sistem denetimi” ve “ürün denetimi” süreçlerinin önemi burada ön plana çıkmaktadır.

2.1. Beton Üretim Denetimi Ülkemizde hazır beton EN harmonize standardlarından biri olan TS EN 206-1

standardına göre üretilmektedir. Bu standartda, şartname hazırlayıcı, imalâtçı ve kullanıcının üzerine düşen görevler tarif edilmiştir. Şartname hazırlayıcının Madde 6’da belirtilen beton özelliklerinden, imalâtçı’nın Madde 8 ve 9’da belirti-len uygunluk ve imalât kontrolünden, kullanıcının ise betonun yapıya yerleştiril-

Page 354: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası354

mesinden sorumlu olduğu belirtilmiştir. Beton özelliklerinin belirtildiği Madde 4’te betonun dayanım sınıflarının yanısıra, dayanıklılık (çevresel etki) sınıfları, yoğunluk sınıfları ve taze özelliklerine ilişkin (kıvam ve agrega tane büyüklüğü) sınıflar verilmiştir.

Beton numunelerinin nasıl alınacağı, testte kullanılacak numune kalıplarının ve diğer cihazların özellikleri ile bu numuneler üzerinde nasıl deney yapılacağı gibi bilgiler ise TS EN 12350 ve TS EN 12390 serisi standardlarında belirtilmiş-tir. Şantiyede hazır beton transmikserinin oluğundan, ya da beton hazır beton firmasının pompası ile iletiliyor ise, pompa ucundan örnek alınabilir. Alınan ör-neğin transmikserin ilk ve son dökümünden olmamasına özen gösterilmelidir [TS EN 12350-1]. Alınacak beton örneğinin, deneyler için gereken miktarın en az 1.5 katı olması gereklidir [TS EN 12350-1]. Alınan örnekte ayrışma olmamalı ve gerekir ise karıştırılmalıdır. Alınan beton örneği, önceden iç yüzeylerine bir kalıp yağı uygulanmış ve standardlarına uygun olan kalıplara en az 2 tabaka halinde yerleştirilmeli ve her tabaka 16 mm çaplı ve 600 mm uzunlukta (veya 25x25 mm kare kesitli ve 380 mm uzunlukta) çelik bir çubuk ile 25 kezden az olmamak üzere sislenerek sıkıştırılmalıdır. Burada temel kural tam sıkışmanın sağlanması ve hapsolmuş havanın atılmasıdır. Bu amaçla sıkıştırma işleminden sonra kalıp dış yüzeyine uygun bir tokmak ile vurularak havanın çıkması sağ-lanabilir [TS EN 12390-2, TS 3351]. Sıkıştırma işlemi titreşim masası veya iç vibratör ile de yapılabilir. Bu şekilde kalıplara doldurulan ve yüzeyi düzeltilen beton, üzeri işaretlendikten sonra şantiye binasında kapalı bir hacme alınarak 20±2 °C sıcaklıkta ve nem kaybı olmayacak şekilde üzeri örtülerek (cam, plas-tik, branda gibi örtüler ile) sertleşinceye kadar en az 16 saat ve en çok 3 gün [TS EN 12390-2] şantiyede saklanır.

Bu aşamada ortam sıcaklığının standard değerin üzerine çıkmamasına ya da altına inmemesine, doğrudan güneş ışınları almamasına, nem kaybı olmaması-na ve numunenin örselenmemesine özen gösterilmelidir. Beton yeterli sertliğe ulaştıktan sonra kalıbından çıkarılarak ve nem kaybı olmamasına ve örselen-memesine özen gösterilerek (örneğin ıslak kum veya talaş içinde veya köpük ile kaplanmış kalıplar içinde) deney gününe kadar saklanacağı laboratuvara iletilir. Bu laboratuar şantiyede olabileceği gibi, tarafların anlaşması durumunda hazır beton tesisi ya da deneylerin yaptırılacağı bir başka kurum laboratuvarı da ola-bilir. Burada önemli olan beton numunelerin 20±2 °C sıcaklıkta, kirece doygun ve sıcaklığı kontrol edilen termostatlı bir havuz içinde saklanmasıdır [TS EN 12390-2].

Deney yapılacak zamandan 2-3 saat önce havuzdan çıkarılan numunelere güncel kalibrasyonlu bir basınç aletinde yükleme hızı kontrolü yapılarak basınç deneyi uygulanır ve basınç dayanımları belirlenir.

Basınç dayanımı uygunluk değerlendirilmesinde kullanılması gereken ve bir “onaylanmış kuruluş” tarafından kontrol edilmesi gereken imalat kontrol süreci-ne göre aşağıdaki tabloda belirtilen iki kriter değerlendirilmektedir. Buna ilave olarak sürekli üretimde “standard sapma”nın kontolü de istenmektedir.

Page 355: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 355

Tablo 2. TS EN 206-1’e göre betonun uygunluk değerlendirme kriterleri

İmalat Grupta elde edilen basınç dayanımı

deney sonucu adedi “n”

1.Kriter 2.Kriter “n” adet

deney sonucunun ortalaması (fcm)

N/mm2

Herhangi tek deney sonucu (fci)

N/mm2

Başlangıç 3 ≥ fck + 4 ≥ fck - 4

Sürekli 15 ≥ fck + 1,48σ ≥ fck - 4

Şubat 2000’de yürürlüğe giren “TS 500: Betonarme yapıların tasarım ve yapım kuralları standardına” göre yapılacak bir basınç dayanımı uygunluk değerlendir-mesine göre bir işte en az 3 grup (9 numune) alınması istenmektedir. Alınan 3’er numunelik gruplar G1, G2, G3.... olarak isimlendirilmektedir. Birbiri ardına gelen 3’er grupluk partiler (9 numune) P1, P2, P3 olarak isimlendirilmektedir. TS 500, betonun aşağıdaki tablodaki her iki koşulu birden sağlaması halinde kabul edilebileceğini belirtmektedir:

Tablo 3. TS 500’e göre betonun uygunluk değerlendirme kriterleriKriterler Sağlanması gereken eşitlik

Her Parti Ortalaması(9 numune ortalaması) fcm ≥ fck + 1 MPa

Her Partide en küçük grup ortalaması(3 numune ortalaması) fcmin ≥ fck - 3 MPa

Yukarıda belirtilen betonun nitelik denetiminin anlatıldığı TS 500’ün “3.4 maddesi” 26 Ekim 2002 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan bir değişiklik-le tadil edilerek betonda nitelik denetimi için uygulanacak koşullar ve kriterler konusunda TS EN 206-1’deki kriterlerin esas alınması belirtilmiştir. Ancak, daha sonra, 4 Haziran 2004’de yayınlanan Resmi Gazete ise, 21/7/2002 tarihli ve 24822 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Mecburi Standard Tebliği” ile mec-buri uygulamaya konulan TS 500 “Betonarme Yapıların Tasarım ve Yapım Ku-ralları” standardı, tadil metninin, yürürlükten kaldırıldığını belirtilerek, tekrar TS 500/2000 “Betonarme Yapıların Tasarım ve Yapım Kuralları” standardının ilk haline dönülmüştür. Halen TSE’nin web-sitesinde bu tadil metninin yürür-lükte görünmesi ise karışıklığa yol açmaktadır.

2.2. Betonun Yapıdaki Dayanımının Belirlenmesi Betonun, yapıdaki dayanımının belirlenmesinde tahribatlı bir deney yöntemi

olan karot numunesi alınması ve tahribatsız deney yöntemlerinden olan yüzey sertliği metodu veya ultrases hızı, yaygın olarak ayrı ayrı veya birlikte kullanıl-maktadır.

Page 356: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası356

Kompozit bir malzeme olan betonun dayanımını etkileyen parametreler daha önce tartışılmıştı. Bunlara ilave olarak, imalatı bitmiş bir yapıdan elde edilen ka-rot numunelerinin alınması ve dayanımın bu numunelerden belirlenmesi de ilave dağılım parametreleri getirir. Karot numunesinin çapı, boyu, boyun çapa oranı, nem durumu, donatı ihtiva etmesi, karot alma işlemi sırasında verilen hasar gibi parametreler bu ilave dağılımı oluşturan başlıca nedenler olarak gösterilebilir [3-8].

Ülkemizde, sertleşmiş betondan numune alınması ve beton kalitesinin ölçül-mesi TS EN 13791 ve TS EN 12504-1 standartlarına göre yapılmaktadır [9, 10]. TS EN 13791, sertleşmiş beton dayanımının belirlenmesinde tahribatlı deney (karot alınarak) veya tahribatsız dolaylı deney (yüzey sertliği veya ultrases ge-çiş hızı) yöntemlerinin birlikte kullanılabileceğini, TS EN 12504-1 ise tahribat-lı deney (karot alınarak) yöntemini önermektedir. ABD’de ise mevcut yapıdan beton karot numunesi alınması ve değerlendirilmesi ASTM C42 ve ACI 214.4 standardları kullanılarak yapılmaktadır [11, 12]. Mevcut yapıların deprem gü-venliğinin belirlenmesinde ise ülkemizde mülga Bayındırlık ve İskan Bakanlı-ğı’nca hazırlanan “Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik”, ABD’de ise Federal Acil Durum Yönetim Kurumunca yayımlanan FEMA-273 no’lu kılavuz doküman kullanılmaktadır [13, 14].

2.2.1 Türkiye’de Mevcut DurumÜlkemizde Nisan 2010 yılında yürürlüğe giren TS EN 13791 no’lu standard,

daha önce yürürlükte olan TS 10465 standardının yerini almıştır. Bu standarda göre yapıdan alınacak karotlar, TS EN 12504-1’e göre alınmalı, incelenmeli ve hazırlandıktan sonra TS EN 12390-3’e göre deneye tabi tutulmalıdır. Standard alınan herhangi bir karot için beton dayanımını etkileyen faktörleri, beton karak-teristikleri ile ilgili faktörler ve deney değişkenleri olmak üzere iki gruba ayır-mıştır. Beton karakteristikleri ile ilgili faktörleri, rutubet içeriği, boşluk oranı, döküm yönüne göre doğrultusu ve kusurlar olarak sıralamış ve bunların basınç dayanımını yaklaşık ne kadar etkileyeceğine (azaltacağına veya artıracağına) dair birtakım düzeltme katsayıları vermiştir. İkinci grup olarak deney değiş-kenleri arasında karot çapı, boy/çap oranı, uç yüzeylerinin düzgünlüğü, delme (hasar) etkisi ve donatı olarak sıralamış ve bu parametrelerin basınç dayanımını artırıcı veya azaltıcı bir yönde etkisi olabileceğini söyleyerek herhangi bir düzelt-me katsayısı belirtmemiştir. Karot basınç dayanımının değerlendirme aşama-sında ise sadece karot çapı ve boy/çap oranı ile ilgili olarak; uzunluğu ve anma çapı birbirine eşit ve 100 mm olan karotların deneye tabi tutulmasıyla bulunan dayanım değerlerinin, aynı şartlarda oluşturulan ve küre tabi tutulan 150 mm’lik küp numune dayanımına eşit olacağını; benzer şekilde anma çapı en az 100 mm ve en fazla 150 mm olan ve uzunluk/çap oranı 2.0’ye eşit olan karotların deneye tabi tutulmasıyla elde edilen dayanım değerlerinin ise, aynı şartlarda oluşturu-lan ve küre tabi tutulan, çapı 150 mm ve uzunluğu 300 mm’lik silindir numune dayanımına eşit olduğunu belirtmiştir. Alınması gereken karot sayısına ilişkin olarak yapıda, karot alınması sonucunda ortaya çıkan herhangi yapısal olum-suzluğa dikkat gösterilmesini ve bir deney bölgesinden alınacak karot adedini

Page 357: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 357

belirlerken, dikkate alınan bölgede kullanılan beton hacmi ve karot deneylerinin amacına dikkat edilmesi gerektiği belirtilerek her bir deney alanından (kolon, kiriş, perde vs) bir adet karot alınması gerektiği ifade edilmiştir. Yapıdaki beton basınç dayanımı için istatistiksel ve güvenlik sebebiyle, alınabildiği kadar çok sayıda karot numune kullanılması gerektiği ve yapıdaki beton basınç dayanı-mının belirli bir deney bölgesinde tayini için (kat, blok, vs), en az üç adet karot soncunun esas alınması gerektiği ifade edilmiştir. Yukarıdaki cümlelerden de anlaşılacağı üzere karot alımı sadece işçi veya teknisyenlere bırakılmamalı, mu-hakkak bir inşaat mühendisinin gözetiminde karot alınmalıdır.

Değerlendirme aşamasında ise karotun alınma nedenine göre bir değerlendir-me yöntemi sunulmuştur.

Modifiye edilecek, yeniden tasarım yapılacak veya hasar görmüş “eski” bir yapının değerlendirilmesinde 2007 yılında yayınlanarak yürürlüğe giren Dep-rem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 7. Maddesi’nin kul-lanılmasını tarif ederek alınacak olan karot sayısına göre iki farklı yöntem be-lirtmiştir. Bunlardan, en az 15 karotun kullanıldığı, ilkinde beton karakteristik basınç dayanımının denklem (1)’e göre, 3 ila 14 karot kullanılan ikincisine göre ise denklem (2)’ye göre ifade edilebileceğini belirtmiştir.

+=−=

=4

minmin,,

2),(,

isisck

isnmisckck ff

skfff (1)

+=−=

=4

minmin,,

),(,

isisck

isnmisckck ff

kfff (2)

Burada;

ckf : Standard numune karakteristik basınç dayanımı

isckf , : Yapıdaki karakteristik basınç dayanımı

isnmf ),( : n adet karot basınç dayanımının ortalaması

min,isf : Karot basınç dayanımlarının en düşüğü

2k : Çok sayıda deney sonucu ile ilgili bir katsayı, genellikle 1.48 olarak alınır

s : Karot basınç dayanımlarının standard sapması

k : Az sayıda deney sonucu ile ilgili bir katsayı

Page 358: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası358

TS EN 13791 standardı, yapı denetim şirketlerinin daha çok muhattap olduğu “yeni” bir betonarme yapıdaki, beton kalitesinin (uygun olmayan veya kusurlu işcilik hakkında anlaşmazlık oluştuğunda) değerlendirilmesi içinse 9. Madde’nin kullanılmasını tarif ederek yukarıdakine benzer şekilde karot sayısına göre üç farklı yöntem belirtilmiştir.

- Buradaki ilk maddeye göre en az 15 adet karot alınan, çok sayıda beton har-manı kullanılarak imal edilmiş bir deney bölgesi için aşağıdaki denklem (3) ve (4)’te verilen her iki şartın birlikte sağlanması hâlinde, bölgedeki betonun yeterli dayanıma sahip olduğu ve betonun EN 206-1’e uygun olarak kabul edilmesi ge-rektiği belirtilmiştir.

)48,1(85,0),( sff ckisnm +≥ (3)

)4(85,0min, −≥ ckis ff (4)- Buna ilave olarak taraflar arasında mutabakat sağlandığı taktirde daha az

sayıda karot numunesi alınmasına ve tahribatsız muayene yöntemleri kullanıla-rak en az 15 yerde dayanımların dolaylı olarak tesbitini ve burada belirlenen en düşük iki yerden karot alınması suretiyle denklem (4)’ün tek başına kullanımına izin vermiştir.

- Son olarak bir veya birkaç beton harmanının kullanıldığı küçük bir bölgede şartname hazırlayıcının deneyimlerine güvenilerek karot alınacak iki bölgenin belirlenebileceğini ve bu iki karot sonucuna göre yine denklem (4)’ün sağlan-ması halinde bölgedeki betonun yeterli dayanıma sahip olarak değerlendirimlesi gerektiği belirtilmiştir.

Standartda beton dayanımının istenenden daha düşük olması hâlinde, tasarım kabullerinin değişmiş olacağı belirtilerek yapının, yapısal yeterlilik bakımından tahkik edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Standard, yapıdaki beton dayanımının düşük çıkmasının çok sayıda sebebi olabileceğini belirterek, yetersiz sıkışma veya şantiyede betona kontrolsüz su ilavesi gibi ülkemizde sıklıkla karşılaşılan problemleri belirtmiştir.

Öte yandan, “DEPREM BÖLGELERİNDE YAPILACAK BİNALAR HAK-KINDA YÖNETMELİK”te mevcut binaların değerlendirilmesi ve güçlendiril-mesi yedinci bölümde ele alınmıştır. Bu bölümde betonarme binalarda üç farklı bilgi düzeyinde değerlendirme yapılabilmesi öngörülmüştür. Örneğin yönetme-likteki “Orta Bilgi Düzeyi”ne göre, her kattaki kolonlardan veya perdelerden toplam üç adetten az olmamak üzere ve binada toplam 9 adetten az olmamak üzere, her 400 m2’den bir adet beton örneği (karot) TS-10465’de belirtilen koşul-lara uygun şekilde alınarak deney yapılması gerektiği belirtilmiştir. Yine aynı yönetmelikte elemanların kapasitelerinin hesaplanmasında örneklerden elde edilen “ortalama-standart sapma” değerlerinin mevcut beton dayanımı olarak alınması gerektiği belirtilmiştir. Ancak, burada bahsi geçen TS 10465 yürür-

Page 359: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 359

lükten kaldırılmış olup TSE’ce belirtildiği üzere TS EN 13791 standardı bunun yerini almıştır. TS EN 13791 standardına göre yapılan mevcut basınç dayanımı değerinin belirlenmesi yöntemi ise bu yönetmelikle çelişmektedir ve burada atıf yapılması gereken standardın TS 12504-1 olması gerektiği düşünülmektedir.

2.2.2. Amerika Birleşik Devletleri’nde Mevcut Durum2004 yılında revize edilen ASTM C42 no’lu standardda, mevcut binalardan

alınacak karot numunelerinin basınç dayanımlarını etkileyen parametreler ola-rak karot çapı, boyu, boy/çap oranı ve nem durumu gösterilmiştir. Alınacak karot numunelerinin çaplarının en az 94 mm olması gerektiği belirtilerek daha küçük çaplarda alınan karot dayanımlarının daha düşük çıkabileceği ve boy/çap oranına daha fazla bağlı olacağı ifade edilmiştir. Ayrıca, numunelerin boy/çap oranlarının 1.75 ila 2.00 arasında olması gerektiği, 1.75’den az olması durumunda ise bir düzeltme faktörünün uygulanması gerektiği gösterilmiştir. Bu standard-da karot numunesinin geometrisi dışında ihtiva ettiği nemin numune içerisinde dağılımının sonuçları etkileyeceği de belirtilmektedir. Öte yandan Amerikan Beton İdaresi’nce 2003 yılında revize edilerek yayımlanan ACI 214.4R-03 no’lu standard doküman, mevcut binalardan karot alınması ve sonuçların irdelenme-siyle ilgili oldukça kapsamlı bilgi ihtiva etmektedir. Bu standardda yine yuka-rıdaki standardlarda adıgeçen parametrelerin basınç dayanımına etkileri ifade edilerek, bu etkiler için istatistiksel olarak bulunmuş sayısal düzeltme faktörleri gösterilmektedir. Bu standardda belirtilen karotun yapıdaki eşdeğer dayanımını hesaplayabilmek için aşağıdaki formül önerilmektedir.

coredmcdiadlc fFFFFf /= (5)

Bu formülde;

cf : karotun yapıdaki eşdeğer dayanımını,

coref : karot basınç dayanımını,

dlF / : karot boy/çap oranını gözönüne alan düzeltme faktörünü,

diaF : karot çapı için önerilen düzeltme faktörünü,

mcF : karotun nem ihtivası halinde kullanılacak düzeltme faktörünü,

dF : karota verilen hasar durumunu içeren düzeltme faktörünü göstermekte-dir.

Yukarıda tanımlanan faktörler için ise aşağıda tabloda belirtilen değerlerin kullanılması tavsiye edilmektedir.

Page 360: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası360

Tablo 1. ACI 214.4’de Belirtilen Düzeltme Faktörleri

Faktör tanımı

Düzeltme katsayısı

( coref MPa olarak kullanıldığında)

dlF / : dl / (Karot boy/çap oranı) Olduğu gibi 24 )/2)(*10*3.4130.0(1 dlfcore −−− −

48 saat su içerisinde bekletilmiş 24 )/2)(*10*3.4117.0(1 dlfcore −−− −

Havada kurutulmuş 24 )/2)(*10*3.4144.0(1 dlfcore −−− −

diaF : Karot çapı 50 mm 1.06 100 mm 1.00 150 mm 0.98

mcF : Karot nem muhtevası Olduğu gibi 1.00 48 saat su içerisinde bekletilmiş 1.09 Havada kurutulmuş 0.96

dF : Karot alma işleminde verilen hasar 1.06

Yukarıdaki dönüştürme formülüne ilave olarak, FEMA-274 no’lu yardımcı kılavuz dokümanda karotun donatı ihtiva etmesi durumunda kullanılacak ilave

bir düzeltme faktörü de ( rF ) kullanılabilmektedir [15]. Şayet yapıdan alınan karotta donatı bulunmuyorsa bu faktör 1.00, bir adet donatı var ise 1.08, iki adet donatı var ise 1.13 kullanılması önerilmektedir. Sonuç olarak mevcut bir yapıdan alınan karotun basınç dayanımını kullanarak yapıdaki eşdeğer basınç dayanımı-nı hesaplayabilmek için aşağıdaki formül önerilmektedir.

coredmcrdiadlc fFFFFFf /= (6)

3. YAPI DENETİM MEVZUATINA GÖRE BETON DENETİMİ VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

Yürürlükte olan yapı denetim mevzuatının temel kaynağı olan 4708 sayılı “Yapı Denetimi Hakkında Kanun” 29/06/2001 tarihinde, “Yapı Denetimi Uygu-lama Yönetmeliği” de 13/08/2001 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Burada beton işleriyle ilgili olabilecek sorumlu taraflar olarak “Denetçi mimar mühendis”, “İlgili idare”, Kontrol elemanı”, “Yardımcı kontrol elemanı” ve “La-

Page 361: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 361

boratuvar” belirlenmiştir. Betonun “uygulama denetçisi inşaat mühendisi” veya “kontrol elemanı inşaat mühendisi veya mimar” veya “yardımcı kontrol elemanı” nezaretinde dökülebileceği belirtilmiştir. Beton numunelerinin ise döküm yerin-de yapı denetim elemanlarının huzurunda deneyi yapacak laboratuvarın teknik elemanlarınca “ilgili standardlara” uygun olarak alınacağı belirtilmiştir. Burada açıkca belirtilmeyen ve daha sonra 08 Ekim 2009 tarihli bir genelge ile betonun nitelik denetiminin TS 500 standardına göre yapılması gerektiği belirtilmiştir.

Aşağıdaki örneklerde ülkemizde yapı denetim firmalarının karşılaştığı beton dayanımının değerlendirilmesi ile ilgili bazı sorunlara değinilecektir.

- Hazır beton üreticisi ile kullanıcı (tüketici) arasında genellikle numunele-rin saklama kosulları konusunda anlaşmazlık çıkabilmektedir. Şantiyede betonu kullanacak olan taraf (tüketici), betonun yapıda ideal koşullarda bulunmayaca-ğını ileri sürerek beton numunelerin saklama kosullarının standard olması ge-reğine önem vermemektedir. Daha önce de belirtildiği üzere betondan alınan numunelerin şantiye kosullarında saklanması durumunda elde edilen dayanım değerleri beton sınıfını belirlemede bir ölçüt olarak kullanılamaz. Bu durumun amacı farklıdır; şantiye kosullarında saklanan (numunelere aynı zamanda şan-tiye kosullarına uygun sıkıstırma da uygulanabilir) beton numunelerinin belirli süreler sonunda ulaştığı dayanımın belirlenmesine yönelik olabilir. Burada elde edilen dayanımlar kullanılarak i) Kalıp sökme zamanı, ii) Yapının üzerine yeni kat çıkmak için uygun zaman, veya iii) Bir yapıyı hizmete sokma (örneğin beton yollarda) zamanı belirlenebilir.

1 Beton numunelerin mukavemet değerlendirmelerinde de sorunlar yaşan-maktadır. TS 500, mukavemet değerlendirmesinde bulunmak üzere bir işte en az 3 grup (9 numune) alınmasını istemektedir. Alınan 3’er numunelik gruplar G1, G2, G3.... olarak isimlendirilmektedir. Birbiri ardına gelen 3’er grupluk partiler (9 numune) P1, P2, P3 olarak isimlendirilmektedir. TS 500, betonun aşağıdaki iki koşulu birden sağlaması halinde kabul edilebileceğini net bir şekilde belirt-mektedir:

a)Her Partide en küçük grup ortalaması (3 numune ortalaması),

fcmin ≥ fck - 3 MPa

b)Her Parti Ortalaması (9 numune ortalaması),

fcm ≥ fck + 1 MPa

Uygulamada, 100 m3’e kadar olan beton dökümlerinde, 28 günlük 3 adet nu-mune ortalama mukavemetine bakılmakta, fck veya bazı durumlarda fck + 1 de-ğerinin geçilmesi istenmektedir.

TS 500 standardında 3 adet numune mukavemetinin ortalamasının fck veya fck + 1 değerini geçmesi gerektiği ile ilgili bir kriter kesinlikle yoktur. Standartta ol-mamasına rağmen, değişik gerekçelerle (belediyeler böyle istiyor, numune sayısı, bilgi eksikliği, vb.) standardın istemediği bu değerlendirme kullanılmaktadır.

Page 362: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası362

- Numune kalıplarının ve preslerinin kalibrasyonları düzgün bir şekilde yapıl-mamakta ve kontrol edilmemektedir. Özellikle plastik kalıpların yüzey düzgün-lükleri çabuk bozulabilmekte ve standard gereklerini sağlayamayabilmektedir.

- Numune alımı; deneyler için gereken miktarın %50 fazlasını el arabasına-le-ğene dökülüp, karıştırıldıktan sonra kalıplara doldurulması gerekirken, trans-mikser oluğundan doğrudan kalıplara doldurulmaktadır. Zaman zaman betonun sadece şerbeti alınmakta bazen de mıcırlı kısmı alınmakta ve el arabasında tek-rar karıştırılması gerekirken doğruca kalıbın içerisine beton dökülmekte ve ho-mojen bir karışım elde edilmemektedir.

- Numuneler TS EN 12390-2 standardına uygun şekilde sıkıştırılmamaktadır. Zaman zaman nervürlü demir ile sıkıştırıldığı da gözlenmektedir.

- Numuneler uygun şekilde terazisine getirilmemektedir. Sahada mutlaka düzgün yer ayarlanmalı ve numuneler terazisinde tutulmalıdır. Ayrıca numune alımları sırasında kalıbın üzerine 1 cm civarında dahi beton taşması gözlene-bilmekte ve bu kısım mala ile düzgünce tesviye edilmeden öylece kendi haline bırakılabilmektedir.

- Numunelerin şantiyede saklama şartları standarda uygun (15°C - 30°C sıcak-lıkta ve kendi nemini koruyabilecek şekilde) olamayabilmektedir. Ayrıca, numu-neler günlerce şantiyede kalabilmekte ya da zaman yetersizliği, numune kalıbı ve araç yetersizliği nedeniyle organizasyonda sıkıntı yaşanmaktadır. Sabah alı-nan numuneler aynı günün akşam saatlerinde (hatta sıcak hava koşullarında öğle saatlerinde) kalıptan çıkarıldığından, henüz priz almış numunelerin dayanımı, taşıma esnasında araç içerisindeki sarsıntılara (araçların güzergahı genelde çe-şitli şantiyelerdeki bozuk zeminlerdir) karşı direnç gösterecek seviyede olmadığı için, iç yapı bozulmaları ve dayanım düşmeleri yaşanması riski vardır. Ayrıca numunelerin, sabah alınmasına rağmen ertesi gün akşam geç saatlerde toplan-dığı durumlar da olabilmekte, yaklaşık 30-35 saate varan beklemeler numune dayanımlarını etkilemektedir. Dolayısıyla numunelerin şantiyede beklemesiyle ilgili standarda uyulması yönünde düzenlemeler/ikazlar yapılmalıdır.

- Karot numuneleri standard beton numuneleri ile aynı preste kırılmaktadır. Ancak, karot numunelerin alanlarının küçüklüğü sebebiyle taşıyabilecekleri maksimum yük preslerin kalibrasyon alt sınırının altında kalabilmektedir.

- Karot numunelerinin yüzey düzgünlükleri çok sıkı bir şekilde kontrol edil-meli başlıklama yapılarak düzgünlük sağlanması yöntemine gidilmemelidir. Başlıklama sadece yüzey pürüzlülüğünü azaltmaya yöneliktir.

4. SONUÇBu bildiride dünyanın en fazla tüketilen yapı malzemesi olan betonun üretim

ve denetimi konularına değinilmiş ve beton denetiminde karşılaşılan sorunlar gerek mevzuatımız gerekse yurtdışı standartlar ışığında tartışılmıştır. Kısaca özetlenecek olursa günümüzde beton üretimi hazır beton tesislerinde bilgisayar kontrolündeki üretim sistemleri kullanılarak üretilmekte ve kullanıcıya taze hal-de, yani nihai özelliklerini kazanmadan sunulmaktadır. Bir nevi yarı-mamül

Page 363: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 363

olarak adlandırılan bu ürünün nihai özellikleri üretim sonrası süreçlerden etki-lenmekte bu da bazı sorunları beraberinde getirmektedir. Bu sorunların aşıl-ması için idareden, beton üreticisine, müteahhitten, laboratuvarlara kadar bütün bileşenlerin betonun kendisinden kaynaklaran zorlukların farkında olarak kendi üzerine düşen sorumluluğa önem vermeleri gerektiği düşünülmektedir. Bu yüz-den öncelikle idarelerin ve kanun koyucuların standartlar arasındaki çelişkile-ri ortadan kaldıracak düzenlemeler yapmaları sistemi olumlu ölçüde etkileye-cektir. Üreticinin kaliteden ödün vermemesi için gerekli tedbirleri almalarının yanı sıra tüketicinin de bilinçli olması ve aldığı taze betonu şantiye ortamında standartlara uygun yerleştirmesi ve bakımını yapması yararlı olacaktır. Diğer taraftan, yıkıcı depremlerde bile ayakta duracak yapıların üretilmesi için; yapı denetiminden sorumlu mühendis ve mimarların ve laboratuvar görevlilerinin be-tonu tanımaları, talep edilen beton ile şantiye getirilen betonun karşılaştırmaları, iyi denetlemeleri ve “Şantiyede Beton Deney Numunelerinin Hazırlanması ve Bakımı Standardı”na azami önem göstermeleri gerekmektedir.

Sonuç olarak; güncelleştirilmiş doğru ve uygulanabilir bir mevzuat ile bera-ber güvenli malzeme kullanımı, kaliteli ve doğru işçilik kullanımı, üretimin ve uygulamanın her aşamasında yeterli kalite kontrolü hizmeti verilmesi ile istenen dayanım ve dayanıklıkta, sağlam ve sağlıklı betonarme yapılar üretmek müm-kündür.

KAYNAKLAR

1. Neville, A.M., (2000). “Properties of Concrete”, Prentice-Hall, England, 844 pp.

2. Popovics, S. (1998). “Strength and Related Properties of Concrete: A Quantitative Approach”, John Wiley and Sons, Inc., USA, 535 pp.

3. Bartlett, F. M., and MacGregor, J. G., (1994a). “Cores from High Performance Concrete Beams,” ACI Materials Journal, V. 91, No. 6, Nov.-Dec., pp. 567-576.

4. Bartlett, F. M., and MacGregor, J. G., (1994b). “Effect of Core Length-to-Diameter Ratio on Concrete Core Strengths,” ACI Materials Journal, V. 91, No. 4, July-Aug., pp. 339-348.

5. Bartlett, F. M., and MacGregor, J. G., (1994c). “Effect of Moisture Condition on Concrete Core Strengths,” ACI Materials Journal, V. 91, No. 3, May-June, pp. 227-236.

6. Bartlett, F. M., and MacGregor, J. G., (1994d). “Effect of Core Diameter on Concrete Core Strengths,” ACI Materials Journal, V. 91, No. 5, Sept.-Oct., pp. 460-470.

7. Bartlett, F. M., and MacGregor, J. G., (1995). “Equivalent Specified Concrete Strength from Core Test Data,” Concrete International, V. 17, No. 3, Mar., pp. 52-58.

Page 364: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası364

8. Bartlett, F. M., and MacGregor, J. G., (1996b). “Statistical Analysis of the Compressive Strength of Concrete in Structures,” ACI Materials Journal, V. 93, No. 2, Mar.-Apr., pp. 158-168.

9. TS EN 13791, (2010). “Basınç Dayanımının Yapılar ve Öndökümlü Beton Bileşenlerde Yerinde Tayini”, Türk Standardları Enstitüsü, Ankara, Türkiye, 25 pp.

10. TS EN 12504-1-1 (2002). “Yapıda Beton Deneyleri, Bölüm 1: Karot Numuneler-Karot Alma, Muayene ve Basınç Dayanımının Tayini”, Türk Standardları Enstitüsü, Ankara, Türkiye, 7 pp.

11. ASTM C42/C 42M (2002). “Standard Test Method of Obtaining and Testing Drilled Cores and Sawed Beams of Concrete”, Annual Book of ASTM Standards, Vol. 04.02, USA.

12. ACI Committee 214, (2003). “Guide for Obtaining Cores and Interpreting Compressive Strength Results”, ACI 214.4R-03, American Concrete Institute, Farmington Hills, MI, USA, 16 pp.

13. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, (2007). “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik”, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Ankara, 160 pp.

14. ATC-33, (1997). “NEHRP Guidelines for the Seismic Rehabilitation of Buildings (FEMA Publication 273)”, Building Seismic Safety Council, Washington D.C., USA.

15. ATC-33, (1997). “NEHRP Commentary on the Guidelines for the Seismic Rehabilitation of Buildings (FEMA Publication 274)”, Building Seismic Safety Council, Washington D.C., USA, 427 pp.

16. Malhotra, V.M. and Carino, N.J., (2004). “Handbook on Nondestructive Testing of Concrete”, CRC Press, USA, 305 pp.

Page 365: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 365

Yrd.Doç.Dr. İdris BEDİRHANOĞLU, Araş.Gör.Sultan ERDEMLİ GÜNASLAN

BETON KALİTESİNİNYAPI DENETİMİ KAPSAMINDA DENETLENMESİ

ÖzetBu çalışmada yapı denetimi kapsamında betonun denetlenmesinin yeterliliği

Diyarbakır özelinde incelenmiştir. Bu amaçla Dicle Üniversitesi ve İMO Diyar-bakır şubesi malzeme laboratuvarlarında beton üzerine gerçekleştirilen basınç deneyleri incelenmiştir. İlave olarak bu çalışma için birkaç yerden beton dökümü sırasında numune alınarak test edilmiştir. Numune alınan yerlerden ayrıca karot numuneleri de alınmıştır. Aynı zamanda çalışma kapsamında Diyarbakır’a yapı denetiminin gelmesi ile birlikte, Diyarbakır’da yapı denetim uygulamasının et-kilerini görmek amacı ile müteahhit firmaları, yapı denetim laboratuvarları ve beton santralleri ile bir seri anket çalışmaları yapılmıştır. Deney sonuçlarının incelenmesi sonucunda binaların kendi içinde beton dayanımlarının üniform ol-madığı dolayısı ile standart sapmaların çok yüksek olduğu görülmüştür. Anket çalışmaları sonucunda ise yapıların beton dayanımlarının yeterliliği, denetim kuruluşlarının etik davranması ve uygulamacı firma sahiplerinin iş bilinci ile ilgili ciddi sorunlar olduğu görülmüştür.

Anahtar sözcükler: Beton dayanımı, etik, müteahhit, beton santralleri, yapı denetimi, yapı denetim laboratuvarı.

Giriş

Kompozit bir malzeme olan beton, ekonomik oluşu, ağır çevre koşullarına ve yangına karşı dirençli olması, kolay şekil alabilmesi ve kolay temin edilebilmesi özelliklerinden dolayı inşaat sektöründe sıklıkla tercih edilen malzemelerin ba-şında gelmektedir. Son yıllarda beton teknolojisindeki ilerlemeler doğrultusunda yüksek dayanıma sahip özel betonların üretilmesine olanak sağlanmıştır. Bunun yanı sıra santralde üretilen hazır beton taşınması, yerleştirilmesi ve kür (bakım) yapılması safhalarında iç ve dış etkilerden dolayı fiziksel ve mekanik olarak değişime uğrayabilmektedir. Bu değişim betonun dayanımını ciddi bir şekilde düşürmekle beraber betonarme yapıyı da etkilemektedir. Beton dayanımının ye-terliliği konusunda beton üretim firmaları, yapı müteahhitleri ve/veya sahipleri, yapı denetim ve laboratuvar firmalarına ciddi sorumluluklar düşmektedir. Hazır beton tüm safhalarında özen gösterilmesi gereken bir yapı malzemesidir.

Topçu ve diğ. [1] yaptıkları anket çalışmasında beton firmalarının hepsinin kimyasal katkı maddesi kullandığını ağırlıklı olarak da akışkanlaştırıcılar oldu-ğunu ve bilinçsizce katkı kullanılması durumunda betonun özelikleri olumsuz yönde etkilendiğini belirtmektedirler. Öztoprak ve diğ. [2] yaptıkları çalışmada

Page 366: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası366

Tokat ilindeki hazır beton tesislerinin sahip oldukları bilgi ve teknolojiyle is-tenilen özelliklerde üretim yapmasına karşın, personel durumlarının nitelik ve nicelik yönünden geliştirilmesi gerektiği sonuçlarına varmışlardır. Yine Yıldırım ve diğ. [3] yaptıkları çalışmada Düzce ilinde hazır beton tesisleri ile yaptıkları anket çalışmasında Beton Birliği (THBB) ve Kalite Güvence Sistemi’ne (KGS) üyelik hakkında üreticilerin daha çok bilgilendirilmesi ve daha çok diyaloğa ge-çilmesi gerektiği sonuçlarına varmışlardır.

Bu çalışmada Diyarbakır’da yapı denetimi kapsamında betonun denetlenme-sinin yeterliliği incelenmiştir. Toplam 483 adet küp ve karot numuneleri üzerinde yapılan değerlendirme ile beton kalitesi ile ilgili veriler elde edilmiştir. Bilindiği üzere yapı denetimi yasası malzeme kaliteleri yüksek, sağlam ve ekonomik yapı elde edebilmek amacı ile yapıların, ilgili idare ve yapı müteahhidinden bağım-sız olarak proje ve inşaat aşamalarında mevcut yapı yönetmeliklerine ve ilgili standartlara uygun olarak yapılmasının sağlanması sürecidir [4]. Yapı müteah-hitleri ve/veya sahipleri ile yapılan anket çalışması ile betonun mastarlanması, vibrasyonu ve kürüne dair veriler istatiksel olarak değerlendirilmekle birlikte Diyarbakır için yeni bir denetim mekanizması olan yapı denetime bakış açıları, denetimin yeterliliğine ve sorumluluklarının farkındalığına dair sonuçlar elde edilmiştir. Bunun yanı sıra beton laboratuvarlarıyla ve beton firmalarıyla yapı-lan araştırma çalışması sonucunda betonun slump kontrolü, şantiye giriş çıkış saatleri, proje mukavemetini sağlayıp sağlamadığına v.s dair veriler istatiksel olarak değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, küp ve karot numuneleri ile beton daya-nımının değerlendirilmesi, uygulamada yaşanan sorunlar, yüklenici firmaların yapı denetimine dair görüş ve önerileri, belediyeden beklentileri yine yüklenici firmalarının yaptıkları işe olan hakimiyetleri, beton firmalarının çalışma pren-sipleri, beton/yapı laboratuvarlarının görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi dair sonuçlar elde edilmiştir.

Deneysel ÇalışmaDeneysel çalışmalar toplamda üç ana bölümden oluşmaktadır;

1. İMO Diyarbakır Şube laboratuvarı tarafından 30 ayrı yerden alınan toplam 280 adet ve Dicle Üniversitesi tarafından 14 ayrı yerden 196 adet karot numune-lerinin basınç dayanımlarının değerlendirilmesi,

2. Beş ayrı yapıdan toplam 15 adet alınan taze betonun 28 günlük basınç da-yanımlarının değerlendirilmesi,

3. 24 Derslikli İlköğretim okulundan alınan taze betonun 7 ve 28 günlük basınç dayanımlarının değerlendirilmesi, [5]. Buna ilave olarak aynı şantiyede 100-100-50 cm’ lik betonarme kütlesi üretilerek 28 gün sonunda karot numune-leri alınmış (Şekil 2) ve basınç testine maruz bırakılmıştır (Şekil 3). Söz konusu beton kütle okul yapısı ile aynı ortam ve kür koşullarında muhafaza edilmiştir (Şekil 2).

Bu çalışmada alınan karot numunelerin yükseklikleri ve numune çapları or-talama 65-65, 75-75 ve 100-100 mm olarak değişmektedir. İMO verileri Tablo 1’de görüldüğü gibi 30 ayrı yerden olmak üzere toplam 280 adet karot numu-

Page 367: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 367

nesini içermektedir. Aynı şekilde Tablo 2’de görüldüğü gibi Dicle Üniversitesi verileri 14 ayrı yerden alınan toplam 182 adet numuneden oluşmaktadır. Ya-pıların isimleri A1-A1a-A20 olarak isimlendirilmiştir (Tablo 1, 2). Tabloda yer alan A yapıyı ve 1-2...20 her bir yapıyı temsil etmektedir. Örneğin A1 75 m yol üzerinde yer alan bir yapıyı temsil ederken A15 Urfa yolu üzerinde yer alan bir yapıyı temsil etmektedir. Yine tablolarda yer alan a-b c harfleri ise aynı inşaatın farklı bloklarından alınan karot numunelerini temsil etmektedir. Tablolarda her bir yapıdan alınan numunelerin min-max ve ortalama değerleri verilmiştir. Yine her bir yapının karot numunelerinin standart sapma; Ortalama-Std.sapma [6] ve Ortalama-Std.sapma/Ort. ve max/min değerleri hesaplanmıştır.

Tablo 1. IMO Karot Verileri

İsim

Adr

es

Veri

sayı

min

. değ

er

max

. değ

er

Ort

.day

anım

(M

Pa)

Std.

sapm

a.

Ort

-Std

.sapm

a

Ort

.-std

.sapm

a /O

rt.

max

/min

değ

er

A1a 75 m yol 10 16.7 41.5 29.2 7.4 21.8 0.75 2.5A1b 75 m yol 14 14.5 40.5 25.9 8.5 17.4 0.67 2.8A1c 75 m yol 18 12.6 46.4 29.2 9.3 19.9 0.68 3.7A1d 75 m yol 18 11.2 41.7 27.8 7.4 20.4 0.73 3.7A2 diclekent 15 20.4 34.8 28.2 4.8 23.4 0.83 1.7A3 DSİ 3 19.5 30.3 26.5 6.1 20.4 0.77 1.6A4a Ofis 10 7.0 17.9 12.7 3.1 9.7 0.76 2.6A4b Ofis 6 9.3 17.9 13.5 3.1 10.4 0.77 1.9A4c Ofis 6 4.4 10.8 7.3 2.6 4.7 0.64 2.5A5 Gaziler 19 8.6 37.6 24.0 7.2 16.9 0.70 4.4A6 yenihal 8 18.8 31.9 24.9 4.7 20.2 0.81 1.7A7 metropol 5 14.7 30.3 24.2 6.1 18.1 0.75 2.1A8 metropol 6 7.7 16.5 12.4 3.6 8.8 0.71 2.1A9 Gaziler 12 5.4 23.3 14.7 5.2 9.5 0.65 4.3

A10 Gaziler 2 4.3 8.6 6.5 3.0 3.5 0.53 2.0A11 tesisler 3 9.3 12.6 10.9 1.7 9.3 0.85 1.4A12 bağlar 2 7.1 7.8 7.5 0.5 7.0 0.93 1.1A13 kayapınar 15 10.3 35.5 19.2 6.1 13.1 0.68 3.4A14 Arşt.hast. 3 33.4 34.1 33.7 0.3 33.4 0.99 1.0A15 urfa yolu 5 17.2 28.7 20.9 4.6 16.3 0.78 1.7A16a urfa yolu 12 17.6 31.7 25.3 4.2 21.1 0.83 1.8A16b urfa yolu 13 20.5 31.7 25.2 3.4 21.8 0.86 1.5A16c urfa yolu 12 18.8 32.5 25.9 4.7 21.2 0.82 1.7A16d urfa yolu 10 19.6 32.4 24.9 4.2 20.7 0.83 1.7A17a tekel yanı 10 22.5 30 25.4 2.5 23.0 0.90 1.3A17b tekel yanı 10 18.4 34.5 27.1 5.2 21.9 0.81 1.9A18 dağkapı 3 11.5 18.4 15.2 3.5 11.7 0.77 1.6A19a urfa yolu 12 17.8 36.5 25.6 6.3 19.3 0.76 2.1A19b urfa yolu 12 17.4 45.2 31.6 8.9 22.7 0.72 2.6A20 urfa yolu 6 16 27.4 19.8 4.2 15.6 0.79 1.7Toplam numune = 280 Ortalama dayanım : 21.5 MPa Ort :2.2

Page 368: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası368

Tablo 2. D.Ü. Karot Verileriis

im

adre

s

Çap

ı(m

m)

Veri

Sayı

min

. değ

er

max

. de

ğer

Ort

.Day

anım

(M

Pa)

stan

dart

sapm

a

ort.-

std.

Sap

ma

ort.-

std.

sapm

a/or

t.

max

/min

değ

er

A1 Vilayet 93 23 8.2 32.4 15.9 4.9 11.0 0.69 4.0A2 Yenişehir 65 6 9.8 22.5 15.6 4.2 11.4 0.73 2.3A3a Kayapınar 74 14 17.1 30.5 24.7 3.7 21.0 0.85 1.8A3b Kayapınar 74 14 21.1 36.1 26.9 5.0 21.9 0.81 1.7A3c Kayapınar 74 12 13.0 31.9 22.7 5.5 17.2 0.76 2.5A4a Kayapınar 74 12 20.1 39.0 29.6 5.7 23.9 0.81 1.9A4b Kayapınar 74 9 11.5 35.6 24.8 7.1 17.7 0.71 3.1A4c Kayapınar 74 9 20.0 31.0 24.6 5.0 19.6 0.80 1.6A5a Kayapınar 74 16 19.7 35.3 27.7 4.7 23.0 0.83 1.8A5b Kayapınar 74 4 15.6 28.7 22.8 6.1 16.7 0.73 1.8A6 Sur 96 6 13.1 18.1 15.3 2.0 13.3 0.87 1.4A7 Yenihal 93 21 21.4 27.8 28.3 3.9 24.4 0.86 1.3A8 Bağlar 93 30 6.6 13.8 9.53 1.8 7.7 0.81 2.1A9 Yenişehir 65 6 17.1 26.1 21.9 3.8 18.1 0.83 1.5 Toplam numune = 182 Ortalama dayanım : 22.1 MPa Ort: 2.1

Tablo 3 ve 4’teki numuneler birlikte değerlendirildiğinde binaların yaklaşık %10’nunda beton dayanımı 10 MPa’ın altında. %27’sinde beton dayanımı 10-20 MPa arasında. yaklaşık %64’ünde beton dayanımı 20-30 MPa arasında olduğu görülmüştür. Toplam 462 adet karot numunelerinin deneysel değerlendirilmesi yapılmıştır (Tablo 3).

Tablo 3. Deneysel Verilerin Değerlendirilmesi

ToplamNumune Sayısı

MinDayanım

(MPa)

Max.Dayanım

(MPa)

Ortalama Dayanım

(MPa)

OrtalamaStd.Sapma

OrtalamaMax//Min Değer

462 4.3 46.4 21.7 4.7 2.2

Çalışmanın 2.kısmında farklı günlerde 5 yapıdan , her dökümde üçer adet (her biri farklı mikserlerden ) 150 mm × 150 mm boyutlarında küp numune ol-mak üzere toplam 15 adet taze beton numunesi alınmıştır (Şekil 1). Genel olarak numuneler 28 gün ılık kür havuzunda ( ~20° ) bekletilmiştir. Alınan numune-lerin ortalama basınç değeri 33,2 MPa olduğu görülmektedir Tablo 4’de herbir yapıya ait 3’er numunenin ve bütün numunelere ait ortalama basınç değerleri beton, proje ve sevk irsaliyesi mukavemetleri yer almaktadır.

Page 369: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 369

Tablo 4 . Taze Beton Numunelerinin 28 günlük Basınç Dayanımları

Num

une

ism

i

Num

une

no

Alın

ış

tari

hi

Kır

ılma

yükü

(ton

)

Bas

ınç

Day

anım

ı (M

pa)

Ort

.K

üp D

ayan

ımı(M

Pa)

Ort

.Si

lindi

rD

ayan

ımı

(MPa

)

Proj

e

Muk

av.

(MPa

)

Sevk

İrsa

liye

Muk

av.

(MPa

)

A1*

Numune no 1

09.05.2013

72.5 32.2

31.1 24.9 20 20Numune no 2 68.8

30.6

Numuneno 3 69.0

30.7

A2*

Numune no 1

20.05.2013

97.843.5

42.4 33.9 25 30Numun no 2 91.0

40.4

Numune no 3 97.2

43.2

A3

Numune no 1

15.07.2013

66.029.3

27.6 22.1 25 30Numune no 2 61.5

27.3

Numune no 3 59.0

26.2

A4

Numune no 1

18.07.2013

76.333.9

34.6 27.7 25 30Numune no 2 72.5

32.2

Numune no 3 85.1

37.8

A5

Numune no 1

20.07.2013

68.030.2

30.0 24.0 25 30Numune no 2 67.0

29.8

Numune no 3 67.5

30.0

Ortalama Silindir Dayanımı: 26.5 MPa

A1*: 7 günlük basınç dayanımı ve beton kütlesinden karot alınan okul numuneleriA2*:tarafımızca numune alınıp faklı laboratuvarda kırılan yapı numuneleri

Deneysel çalışmanın son bölümünde Tablo 5’te yer alan A1 (24 Derslikli il-köğretim okulu) yapısına ait 09.05.2013 tarihinde alınan toplam 6 adet 150 mm × 150 mm numuneler 7 ve 28 günlük kürden sonra kırılmıştır (Şekil 1).

Page 370: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası370

Tablo 5. 24 Derslikli Ilköğretim Okulu 7 ve 28 Günlük Basınç Dayanımları

Numune no Boyut (mm)Kırılma yükü

(ton)7 günlük

Basınç Dayanımı (Mpa)

7 Günlük

Kırılma yükü (ton)

28 Günlük

Basınç Dayanımı (Mpa)

28 günlük1 150*150 58.15 25.84 72.50 32.222 150*150 59.5 26.44 68.75 30.553 150*150 60.5 26.88 69.00 30.66

Ortalama Dayanım : 26.38 31.14

Şekil 1. 150 mm × 150 mm Küp Numune Alınması ve Kırımı [7,5].

Aynı yapının şantiyesinde 100-100-50cm’lik betonarme kütlesi yapılmış olup mevcut yapı ile birlikte günlük sulanarak aynı koşullara maruz bırakılmıştır (Şe-kil 2).

Daha sonra denek betonarme kütlesinden alınan 4 adet karot numunesi labora-tuvarda kırılarak (Şekil 3) basınç dayanımları karşılaştırılmıştır (Tablo 6).

Tablo 5 ve 6 ‘da görüldüğü üzere yapıya ait 7 günlük 28 günlük ve aynı be-tondan aynı şantiye koşullarında üretilen betonarme kütlesinden alınan karotun basınç dayanımları değişkenlik göstermektedir. Karot dayanımı 28 günlük taze beton basınç dayanımına göre yaklaşık % 40 daha düşük olduğu görülmüştür.

Page 371: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 371

06.10.2013   22  06.10.2013   23  

Şekil 2. 100-100-50cm’lik Betonarme Kütlesi ve Karot Alımı [8].

06.10.2013   25  

Şekil 3. Karot numune Kırımı

Şekil 3. Karot numune Kırımı

Tablo 6. 24 Derslikli Ilköğretim Okulundan Alınan Karot Sonuçları

Karot Numune no

Boyut (mm)(çap/boy)

Kırılma yükü (ton)

Basınç Dayanımı(Mpa)

1 94/98 19.5 21.1

2 94/97 15.5 17.0

3 94/97 15.8 17.3

4 94/90 17.2 20.3

Ortalamadayanım : 18,9

Page 372: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası372

Anket Çalışması Bu çalışma kapsamında Diyarbakır yöresini kapsayan 3 adet anket çalışması

yapılmıştır. Sırasıyla Firmaların /Beton Laboratuvarlarının ve Beton Santralle-rinin beton kontrolüne ve yapı denetime ilişkin yaklaşımı ve önerilerine yönelik bir araştırma çalışmasıdır.

- Müteahhitler ile yapılan anket:

İlk anket çalışmamızda katılımcılara Tablo7’de görüldüğü gibi çeşitli sorular sorulmuştur.

Tablo 7. Müteaahhit Firmalarıyla Yapılan Anket Çalışması Soruları

1-Kaç yıllık müteahhitsiniz?(Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz)

2-Eğitim durumunuz

3-İnşaatınızda paspayı kullanıyormusunuz.

4-Beton kürünü(bakımını) nasıl yapıyorsunuz.

5-Betonu günde kaç defa suluyorsunuz.

6-Betonu hangi saatlerde suluyorsunuz.

7-Betonu dökümünde vibratör kullanıyormusunuz.

8-Beton dökümünde soğuk-sıcak hava koşullarına dikkat ediyormusunuz. Ne tür tedbirler alıyorsunuz.

9-Şantiyenize gelen betonun santralden çıkış saatini kontrol ediyormusunuz.

10-Şantiyenize gelen betonun slumpını kontrol ediyormusunuz.

11-Beton firması ile aranızda bir sözleşme yaptınızmı.

12-Beton sözleşmesini hangi sebeplerden dolayı yaptınız. a)Belediye istediği için, b) yapı denetim isteği için13-Yapı denetimin gelmesinden memnunmusunuz?Sizce Diyarbakır da yapı denetimin gelmesi ile yapı kalitesinde artış oldumu?

Katılımcıların % 25’i yeni müteahhitlerden oluşmakla beraber eğitim seviye-lerinin genel olarak ortaokul-lise düzeyinde olduğu görülmüştür. Yine bu çalış-ma kapsamında Diyarbakır’da genel olarak pas payı kullanıldığı, beton kürü-nün günde 2-4 defa sulanarak yapıldığı, vibratör kullanıldığı, yazın sabah erken saatlerde ve öğleden sonra geç saatlerde beton dökümü yapıldığı gibi sonuçlar elde edilmiştir. Genel olarak beton firmalarıyla aralarında sözleşme yapıldığı ve şantiyeye gelen betonun santralden çıkış saatini kontrol ettiklerini ifade et-mektedirler. Bu çalışmada Yapı denetiminin gelmesinden memnun musunuz? “Sizce Diyarbakır’da yapı denetiminin gelmesi ile yapı kalitesinde artış oldu mu?” sorusuna iyi, kötü, fark etmedi, eksiklikler var gibi cevaplar verilmiştir (Şekil 4).

Page 373: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 373

Şekil 4. Yapı Denetiminin Denetiminden Memnuniyet

Bu çalışmada “Yapı denetiminin gelmesinden memnun musunuz?” “Sizce Diyarbakır’da yapı denetimin gelmesi ile yapı kalitesinde artış oldu mu ?” sorusuna.iyi, kötü, fark etmedi, eksiklikler var gibi cevaplar verilmiştir.

06.10.2013   31  

1.  İyi  oldu   2.Kötü  oldu   3.    Farketmedi   4.  Eksiklikler  var  

Şekil 4. Yapı Denetiminin Denetiminden Memnuniyet Bu çalışmada dikkatimizi çeken farklı cevaplar da olmuştur bunlardan bazı-ları :

- ‘Yapı denetimi işini hakkıyla yaparsa çok iyi olurdu .’

- ‘Yapı denetim firmalarında çalışan teknik personel yetersiz’(genellikle yeni mezunların istihdam edilmesi)

- ‘Bayındırlık, Belediye ve Odaların kontrolü de gerekli.’

- ‘Belediye kontrolü elden bırakmamalı (azalttı), belediyenin kontrolü daha iyiydi.’

- ‘Evet yapı denetimi iyi oldu ama kendi paramızla kendimizi denetletmek zo-ruma gidiyor’

- Yapı Denetim Laboratuvarları ile yapılan Anket çalışması:

Çalışmamızın ikinci kısmı Diyarbakır ve İlçelerinde fiilen çalışan yapı kontrol laboratuvarları ile yapılmıştır. Bu çalışmada laboratuvarların büyük bir kısmı-nın yapı denetim yasasının gelmesi ile birlikte açıldığının, teknik personel sayılarının 3-4 arası olduğunun, beton numunelerinin ağırlıklı bahar ve yaz aylarında alındığının ve cihaz kalibrasyonlarını her yıl yaptıkları sonuçlarına varılmıştır. Yine katılımcılara sorulan 2 soruda ilgimizi çeken farklı cevaplar alınmıştır (Tablo 8) Diyarbakırdaki yeni yapıların ortalama %71’nin beton da-yanımı proje mukavemetlerini sağladığını ve Laboratuvar firmaları beton deney sonuçlarını raporlarken %76’sının etik davrandığı anlaşılmıştır.

Page 374: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası374

Tablo 8. Beton Dayanımı ve Etik davranış

• Sizce Diyarbakırdaki yeni yapıların % kaçı (yapı denetimine maruz ) beton dayanımı proje mukavemetlerini sağlıyor?

Katılımcıların %40,%90’ı sağlıyor,

Katılımcıların %40,%75’ı sağlıyor

Katılımcıların %20,%25’ı sağlıyor

Ort = ~ %71sağlıyor

- Laboratuvar firmaları beton deney sonuçlarını raporlarken ne kadarı etik davranıyor?

Katılımcıların %40 %90 ve üstü etik

Katılımcıların %40, %75’i etik

Katılımcıların %20, % 50’si etik

Ortalama = ~76 etik

Yapı denetim laboratuvarlarıyla yapılan anket çalışmasında sorulan sorular-dan da anlaşıldığı gibi beton dayanımı proje mukavemetini sağlamayan yapılar mevcuttur. Aynı şekilde verilen cevaplar doğrultusunda etik olarak çeşitli sıkın-tılar yaşandığı anlaşılmaktadır.

- Hazır beton firmaları ile yapılan anket çalışması:

Son olarak hazır beton firmaları (santralleri) ile yapılan çalışmada firma-lara çeşitli sorular yöneltilmiş bu sorular neticesinde aşağıdaki veriler elde edilmiştir.

* Genel olarak teknik personel sayısının yetersiz olduğu. 100 personelden 5’inin teknik personel olduğu (% 5)

* Genel olarak laboratuvarda dahil olmak üzere santralde çalışan personelin katkı maddelerinin içeriği ile ilgili bilgi sahibi olmadıkları.

* Katılımcıların % 63’ünün yapı denetiminin gelmesinden memnun oldukla-rını

* Genel olarak Türkiye Hazır Beton Birliğine (THBB) üye olmadıkları sonuç-ları ortaya çıkmıştır.

Bunun dışında yine son çalışma kapsamında dikkat edilmesi gereken ilginç sonuçlarda ortaya çıkmıştır. Beton Santrallerinde çalışan personelin ya da yetki-lilerin karşılaştıkları dikkat çekici durumlarda sorulmuştur. Bunlardan bazıları;

- ‘Bazı firmaların beton santrallerinden gerçekte var olandan daha yüksek da-yanımlı irsaliye talep ettikleri’

- ‘Beton kontrolüne jeoloji, elektrik v.b müh. gönderen yapı denetim firmala-rının var olduğunu’

Page 375: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 375

Sonuçlar:Bu çalışmadan elde edilen sonuçlardan ön plana çıkanlar burada özet olarak

verilmeye çalışılmıştır:

Yeni Deprem Yönetmeliği (DBYBHY 2007) ile birlikte Diyarbakır’da beton basınç dayanımlarında genelde ciddi artışlar sağlanmakla beraber yeterli olma-dığı düşünülmektedir.

Binalardan alınan karot numunelerin basınç dayanım değerlerine ait standart sapmaların 9 değerine kadar çıktıkları görülmüştür. Bu durum beton dayanımla-rının bina içinde çok büyük değişkenlik gösterdiğini ortaya koymaktadır.

Yine yapılardan alınan karotların min. ve maks. değerleri arasında 4 kata ka-dar fark olduğu (max/min değerlerinin ortalamasının 2’nin üstünde) görülmüş-tür.

Anket çalışması sonucunda ise :

Yapı Denetimi Firmalarında ve Uygulamalarında ciddi sıkıntılar olduğu ve Müteahhitlerin Yapı denetim firmalarına işçi/işveren mantığıyla yaklaştığı düşü-nülmektedir.

Yapı denetim Laboratuvarlarında ve Beton Santrallerinde etik anlamda sıkın-tılar yaşandığı düşünülmektedir.

Diyarbakır’daki yapıların proje mukavemetinin beton dayanımını sağlaması noktasında sıkıntılar yaşandığı görülmüştür.

Beton santrallerinde teknik personel sıkıntısının olduğu, laboratuvar sorum-lularının dahi katkı maddelerinin içeriği hakkında bilgi sahibi olmadıkları gö-rülmüştür.

Yapı Denetimin uygulamasının gelmesinden genel olarak memnuniyetin %50-60 arasında olduğu sonuçlarına varılmıştır.

Kaynaklar[1]. TOPÇU İ.B., CANBAZ M., KARAKURT C. Politeknik Dergisi

Journal of Polytechnic Cilt: 9 Sayı: 1 s. 59-63, 2006 Vol: 9 No: 1 pp. 59-63, 2006 - Beton Üretiminde Kimyasal Katkı Kullanımı

[2]. ÖZTOPRAK B., ESMERAY A., KARAMAN S.,- KSÜ Mühendislik Bilimleri Dergisi, 12(2), 2009- Tokat Yöresinde Hazır Beton Üretimi ve Sorunlar

[3]. YILDIRIM S.T, TOPÇU İ.B., ÖNER A., EKİNCİ C.E.,Deprem sempozyumu Kocaeli 2005-Düzce Hazır Beton Üreticileri Hakkında Yapılmış Olan Bir Araştırma

[4]. Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği., Resmi Gazete Tarihi ,05.02.2008 Sayısı: 26778

Page 376: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası376

[5]. TS EN 12390-2- 29.04.2010, Beton - ‘Sertleşmiş beton deneyleri - Bölüm 2: Dayanım deneylerinde kullanılacak Deney numunelerinin hazırlanması ve küre tabi tutulması’

[6]. T. C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Deprem Araştırma Dairesi, http://www.deprem.gov.tr, 2007, Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik

[7]. TS EN 12350-1; Temmuz 2010, Beton - Taze beton deneyleri - Bölüm 1: Numune alma

[8]. TS EN 12504-1; Ocak 2011, Beton-Yapıda Beton Deneyleri-Bölüm 1: Karot

Numuneler - Karot Alma, Muayene ve Basınç Dayanımının Tayini

Page 377: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 377

Soru-Cevap Bölümü

Soru - Hüseyin KAYA: Demin pas paylarından bahsettiniz. Gerçekten çok önemli. Eskiden sadece beton basınç dayanımlarıyla ilgiliydik, artık dayanıklı-lık ön plana çıkmakta, çevresel etkiler ön plana çıkmakta. Bununla ilgili talep edilecek beton ve o betona göre ya da servis ömürlerine göre de pas payı kalın-lıklarını söylediniz. Bunların şantiyede daha etkin kullanılabilmesi için, proje-lerde bunların belirtilmesi lazım. Yani betonarme projelerde bu çevresel etkiler değerlendirilerek, tablolarda, “Şu tip beton kullanılacaktır, pas payı şu olacak-tır” diye de yazılması lazım. Bizim betonarme kontrol formlarımız var projeleri kontrol ederken; orada da belki bu ibare eklenmelidir.

Prof. Dr. Mehmet Ali TAŞDEMİR: Ekleniyor aslında.

Soru - Hüseyin KAYA: Şu andaki formlarımızda yok.

Prof. Dr. Mehmet Ali TAŞDEMİR: Benim bildiğim kadarıyla ekleniyor. Burada proje yapan arkadaşlar muhakkak vardır; ama projelerin hepsinde bu çevresel etki sınıfı, minimum dozaj, maksimum su-çimento oranı belirtilmek zorunda.

Soru - Hüseyin KAYA: Bizim bildiğimiz geleneksel projelerde yoktur.

Prof. Dr. Mehmet Ali TAŞDEMİR: Evet. Ama benim bildiğim kadarıyla şu anda TSEN 206/1’e göre beton siparişi yazıyorsanız, onun irsaliye fişinde çevre-sel etki sınıfı belirtilir; ama talep ettiğinizle o şey çelişebilir. Yani burada şart-name aslında çok önemli. Şartname, bütün tarafların mutabık kaldığı belgedir. O belge yoksa kaos var demektir.

Ben, akademik olarak 40 yıl üniversitede ders verdim. Bizim şansımız şuydu: Biz, endüstrinin merkezinde bulunan bir üniversitedeydik. Yani asistanlığımız-dan başlayarak, bütün önemli projelerle yüz yüze olduk. Mesela hatırlıyorum, Ömerli Barajı’nın inşaatı yapılırken, bize rötre deneyleri yaptırmışlardı. Rötre deneylerini de ben yapmıştım. Hangisinin rötresi daha azsa onu kullanacaklar-dı. Dolayısıyla birçok şey vardı. Ama ben dersleri hatırlıyorum, rahmetli Bekir beyin -burada bazılarımızın hocası olmuştur, Altok Kurşun’un hocası olmuştur mesela- bize ilk yapı malzemesi dersinde ilk verdiğiz şey şuydu: Dayanım, daya-nıklılık, ekonomik, estetik. Sürdürülebilirlik yoktu o zaman. Bunlardan bahse-dildiğini çok iyi hatırlıyorum.

Soru - Mehmet KOCAGÖZOĞLU: İzmir’de bir yapı denetim firması sahi-biyim. Bizim bir alışveriş merkezi inşaatımızda geniş açıklıklı bir kirişimiz var, bütün kirişler geniş açıklıklı. 9.40 kiriş, 60’a 70 ya da 80 bir kiriş ebadı. C35 betonu kullanılıyor. 7 günlük mukavemet değerleri 28 günlüğü buldu. Tabii, mü-teahhit firma da acele ediyor. Bizim denetçilerimiz de 11-12. günlerde sökülme-sini uygun görüyorlar; fakat yer yer mesnetlerde çatlaklar oluşuyor. Kılcal olsa da çatlaklar bütün kirişlerde var. Tabii, biz bu konuyu çok araştırdık, “Neden böyle olabilir?” diye. Dokuz Eylül Üniversitesinden de destek aldık bu konuda. En sonunda, bunun bir nedenden değil, birkaç nedenden olduğu kanısına vardık;

Page 378: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası378

hem erken söküm, hem etriye sıklaştırmalarının yetersizliği. Bir de bizi şey ya-nılttı hocam; eski TS 500’de, “5 metreden sonraki kirişlerde 21 günde sökülür en erken” diyor. Yeni TS 500’de bu 21 gün lafı yok. Müteahhit de bunun üzerine giderek, bizim bu sökümümüzü gerçekleştirdi. Bu konuda ne yapmalıyız? Beton sınıfını arttırsak, C40 yapsak veya başka bir şekilde değerlendirsek uygun olur mu? Bundan sonra daha bir sürü betonumuz var orada, bir sürü döşemelerimiz var. Hâlâ tereddütteyiz hocam. Bu konuda bilginizi rica ediyorum.

Prof. Dr. Mehmet Ali TAŞDEMİR: Bahsettiğiniz gibi, öngörülen sınıfta da-yanımı sağlıyor, yani karakteristik dayanımın sağlandığını söylüyorsunuz. Bu-rada önemli olan sökümün tarihidir ve gerekli önlemleri de almaktır. Benim bil-diğim, bu tip yapılarda döşemenin üzerine gelen, döşemeye hiçbir şekilde böyle yüklenmiyor. Dolayısıyla çerçeve taşıyor. Siz, döşemeye aşırı bir yük uygulamış oluyorsunuz. Aslında sizin buradaki dikmeleri tutmanız lazım, yani dikmeleri 3 kat devam ettirmeniz lazım. En önemli şey budur. Bence kalıp alma şeyi şantiye şefinin sorumluluğundandır. Çevredeki sıcaklığa, betonun sertleşmesine baka-rak, şantiye şefi karar verir buna. Genelde standartlarda tavsiye niteliğindedir onlar, öneri niteliğindedir; ama benim de gördüğüm pratik, 3 kat dikmeleri tut-tuğunuz zaman sorun olmaz.

Soru: Gerek belge alırken, gerek vize yaptırırken, gerekse bir yapı denetim kuruluşunda görev alırken, odadan belge getirmek zorundalar. Odaya kayıtlı ol-madığı zaman, otomatik olarak sistemden çıkıyor.

Serkan ENGİN: Onu kastetmemiştim. Yapı denetimde çalışmıyorsa bir mü-hendis, belediyede çalışıyorsa, odaya kayıtlı olmak zorunda değil ya da devletin başka bir kurumunda çalışıyorsa, kayıtlı olmak zorunda değil. Benim aldığım 258 bin 211 sayısı, odalar kayıtlı kişi sayısı. Ama çalışmayan mühendislerimiz, mimarlarımız olacaktır diye düşünüyorum; emekli olmuş, ama odaya kaydı hâlâ süren. Yani yaklaşık yüzde 20 civarında diyebiliriz.

Soru: Sayın hocamız, tam kapasiteyle 360 bin metrekarede görev alan arka-daşlarımızın kontenjanlarından bahsederken, denetçi arkadaşlarımızın konten-janları farklı. Örneğin, inşaat mühendisi 120 bin metrekare denetçi. Makine ve elektrik, bu ağustosta yayınlanan yönetmeliğe göre 180 bin metrekare, mimar ve proje denetçisi inşaat mühendislerinin 360 bin metrekareye kadar yetkileri var. Bunun yanında, inşaat mühendisi kontrol elemanı 30 bin metrekare, elektrik mü-hendisi 120 bin metrekare kontrol elemanı, makine mühendisi de 60 bin metre-kare. Böyle olunca, sizin verdiğiniz sayıda muhtemelen bir değişiklik olacaktır.

İkincisi, yapı denetim sisteminin içerisinde, bir bütün olarak düşünürsek, pro-jeciler, şantiye şefleri, harita mühendisleri, jeoloji mühendisleri de bulunmakta. Ben, onları değerlendirdim; ama dün bir başka sunumda deklare etme imkanı bulamadım. Yapı denetimi bir bütün olarak aldığımızda, toplamda 146 bin civa-rında bir istihdam olduğunu saptadım.

Serkan ENGİN: Tam kapasite çalışırsa, 12 civarında kontrol elemanı var. Evet, sizin dediğiniz oranlara bakmıştım. Ben, yaklaşık olarak yüzde 20 dedim,

Page 379: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 379

ama burada kullandığımız veriler yaklaşık bu 20 kişiden değil. Biraz önce bir harita göstermiştim. Orada zaten kontrol elemanı sayısı, denetçi sayısı, hepsi yer aldığı için, son yüzde 18’i bulurkenki durumdan çok emin değiliz, diğerlerinden eminiz. Yani Bakanlığın sitesinden alınmış veriler olduğu için, o konuda herhan-gi bir eksiklik yok bana göre. Ama dediğiniz gibi, yüzde 20 rakamını biraz önce kabaca kullandım. Bir de yüzde 18 konusunda, dediğim sebepten ötürü belki olmayabilir, bir-iki puan oynayabilir, ama yüzde 20 civarında söyleyebiliriz.

Soru: Bu konu önemli bir konuydu. Özellikle Düzenleme Komitesi olarak da konu başlıklarını belirlerken, prefabrik elemanların da incelenmesini istemiştik. Burada süreç başlarken, projeler yapı denetime gelirken onaydan geçiyor, ruhsat alınmadan önce imalat başlıyor. Burada bir kontrolsüzlük olabiliyor. Acaba bu bir mamul ürün mü, biz orada CE belgesi mi isteyeceğiz ya da TSEK118 belgesi bizim için yeterli bir belge mi? Gerekirse, şüphe duyarsak, yapı denetim kuru-luşları ekstra bir şeye tâbi tutulabilir. O zaman süreci kısaltmış oluruz. TSEK118 belgesi mecburi belge değil, ama referans bir belge olabilir. Bu eğer kayıtlara geçerse, o şekilde değerlendirebiliriz.

Ahmet BAL: CE belgesiyle bunu aslında birbirine karıştırmamak gerekiyor; çünkü özellikle K118’e sahip olan bir prefabrik tesisi aslında nitelik denetimi-ni sağladığını, kendi kendine yaptığını, uluslararası standart olan ISO’ya göre kontrol etmiş oluyor. Her proje birbirinden farklı olduğu için ve özel olduğu için, CE belgesi gibi bir belgenin alınmasına gerek yok. Çünkü alınacak olan belge, açıklığına göre ya da elemanın kesitine göre değişecek ve tek bir ürünü kapsa-mayacak, mesela basit bir döşemenin içinde bile bir sürü şeyler ortaya çıkacak. Bu yüzden, K118 yeterli.

Soru: Ben bir şey eklemek istiyorum hocam. Bahsedildiği üzere, bir yapıya başlamadan önce yapıyı projelendirmeniz lazım. Projelendirdikten sonra ruhsat sürecine geçersiniz, yapı denetim kuruluşuna götürürsünüz, inceler, uygunluk görüşü verir, ilgili idareye verir, ilgili idare de inceler, uygun görürse onaylar ve ruhsat verir. Dolayısıyla sizin ruhsat almadan başladığınız her şey kaçaktır. Biz burada yapıları oluşturan elemanların nakliye ya da montajlarını denetlemiyo-ruz. Yapıya seramik de geliyor, yapıya boya da geliyor, alçı da geliyor, geliyor da geliyor. Bu malzemelerin denetim sistemi piyasa gözetim-denetim faaliyetidir, 4703 sayılı Kanunla zaten sağlanıyor bu. Diğeri yapıya ilişkin bir denetimdir. Beton döküyorsanız, yapı denetim kuruluşu gider, bunun fabrikada numunesini alır, teste tâbi tutar, test sonuçları uygunsa da montajına karar verir. Montajı doğru olamayacak bir ürünün de üretilmesi zaten çok mantıksızdır. Düşünün, bir fabrika, bir ürünün montajının doğru olmayacağını düşünerek üretemez; çünkü üretimi zaten komple hatalı duruma gelir, zaten kendi standartlarına da aykırı olarak hareket eder.

İkincisi, yerinde dökülen beton formu diye geçmez. O form genel bir formdur. O, ister prefabrik olsun, ister prekast olsun, ister yerinde döküm olsun, oradan alınacak numunelere ilişkin bir formdur. Bunu normalde bu şekilde değerlen-dirmek gerekir diye düşünüyoruz. Burada her şeyi detaylandırdığınız zaman… Bunların detayları zaten üretim bantlarında var. O zaman, seramikle de ilgili

Page 380: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası380

olarak gidip fabrikalarda hemen numune almamız lazım. Hüseyin beyin dediği gibi, kanunda, taşıyıcı sisteme ilişkin olan unsurların denetimi zaten zorunlu kı-lınmıştır; demir ve beton ya da çelik, ahşap, taş. Bunlar zaten zorunludur. Bunlar dışındaki elemanlar ise zaten yapı denetim kuruluşu bundan bir numune alınma-sı ve teste tâbi tutulmasını gerekli görüyorsa, yaptırtmakla mükelleftirler. Yani bizim mevcut kanunumuzun mantalitesi budur.

Ahmet BAL: Ruhsatla ilgili öyle bir şeyden bahsetmedim, “Ruhsat alınma-dan üretim yapılıyor” gibi bir şeyden bahsetmedim. Öyle bir yanlış anlaşılma olmasın. Zaten Türkiye Prefabrik Birliği üyesi kuruluşların hiçbirisinin bunu yaptığını zannetmiyorum. Ayrıca, prefabrike betonarme yapılar, çelik yapılar gibi, konvansiyonel betonarme yapılar gibi bir taşıyıcı sistem tipidir ve taşıyıcı sistem tipi olarak değerlendirilmesi uygundur bence. Bu aşamada da zaten asıl problemi yaşıyoruz. Betonarme binaların alt koludur; fakat betonarme binaların içerisinde özel olarak üzerinde durulması gereken, ilave projesinde montaj ve nakliye durumları için de hesap yapılması gereken bir taşıyıcı sistemdir.

Soru: İzmir’de yapı denetim şirketim var.

Biz bu prefabrik firmalarından dertliyiz, çünkü yolladıkları proje kesinlikle tatbikatta kullanacakları proje değil. Müşteriyle anlaşma yaptıktan sonra hemen bir tane proje yolluyorlar; bunun tatbikatla ilgisi hiç olmuyor bazen. Arkadaşlara, “Bize döküm takvimi verin” diyoruz, “Biz veremeyiz, çünkü biz bir dökmeye başladık mı 10 tane inşaatın kirişini döküyoruz” diyorlar. Hangi kiriş bizim, hangi kolon bizim, bilmiyoruz, denetleyemiyoruz. Laboratuara yolladığımızda da, laboratuar o andaki betondan numune alıyor ve Bakanlığa da yolladığımız deneyler tehlikeli olmaya başlıyor. Bunları önlememiz lazım.

Ahmet BAL: Burada kısaca şöyle söylemek istiyorum: Zaten bizim bu çalış-mayı yapmamızın sebebi de bu. Bazı problemlerin olduğu aşikâr. Bu problemleri ortadan kaldırmak için K118 kriteri geliştirildi. Bu kriterin Deprem Yönetmeli-ğiyle ve TS500’le uyumlu olduğunu düşünüyoruz.

Burada Prefabrik Birliğinin yetkilileri de var bildiğim kadarıyla. Onlara da bir söz verebilirsek, belki daha net anlaşılır.

Soru - Alper UÇAR: Merhaba. Türkiye Prefabrik Birliği adına buradayım.

Soru, önceden bize de gelen soru. Ruhsat başlamadan işe başlamak suç, ama suçun büyük bölümünü işveren alıyor burada. Bu başka bir tartışma konusu, ama bunun suç olduğunu biz kabul ediyoruz. Firma, “O üretimi biz tek tek raporla-yamıyoruz” diyorsa, o da bir beceriksizliktir. Eğer üyemizse, bunların Birliğe bildirilmesini istiyoruz. Yoksa, hepsinin tek tek kaydını tutmak zorundalar; hem bu belgelendirme sistemi olsun, hem bizim raporlarımız olsun.

Onun haricinde, Murat Akın bey de bahsetmişti, seramik örneği vermişti; ama seramik standart bir eleman. Boru, menfez de üretiyor üyelerimiz, onlar da standart bir eleman. Mesela onlarda CE belgelendirmesi çok rahat yapılabiliyor. Ama üstyapı elemanları tek tek projelendirilip, araziye göre, şekline göre mima-

Page 381: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 381

risi olduğu için, hepsi özel üretiliyor. Boşluklu döşemeler bile tek tek gelen yüke, açıklığa göre değişiyor. Yani hiçbir standart ya da önceden boru, menfez gibi üretilen ürünler olmuyor. Yapıdaki betonarme nasıl denetleniyorsa, tamamen o mantıkla denetlenebiliyor ancak.

Murat AKIN: Üretime başladınız, ruhsat almadınız, sizi işveren zorladı, “Bunu yap” dedi. 10’a 10, 8 metre, 6 metre bir üretimi var diyelim; fakat bu ruhsat sürecinde ilgili idare tarafından kabul edilmeyebilir, plana aykırı olabilir. Arsada problem vardır, 10’a 10 değil de 8’e 12 olabilir. Normalde, ister prefabrik olsun, ister yerinde döküm olsun, bizim inşaatlara başlamamızdaki yasal süreç tamamen ilgili idarenin onayıyla başlar; çünkü o arsa durumunu en iyi bilen, plan kararlarını bilen, ruhsat unsurlarını bilen, imar durumunu bilen ilgili ida-redir. Dolayısıyla Bakanlık olarak bizim size tavsiyemiz, ruhsatı beklemeden yapmayınız. Bu risktir.

İkincisi, biraz önce de dediğim gibi, biz bir formları A için, B için, C için diye ayırt edemeyiz. Bu form, yapı denetim kuruluşunun denetimine esas olan bir şeydir. Nedir bu; betonarme eleman. İster prekast olsun, ister prefabrik olsun, ister yerinde döküm olsun. Ne yapılıyor? Yerinde dökülüyorsa yerinden numune alma yöntemi, prefabrikse de fabrikadan alma yöntemiyle gerçekleştirilir. Bu-nun takvimi yapı denetim kuruluşuyla ilgili üretici tarafından yapılır, “Şu zaman dökeceğim, bu zaman dökeceğim” denir. Dökmeden önce kontrol edilir, donatısı kontrol edilir, betondan numunesi alınır, birleştirmeden önce de bunların onay-ları gerçekleştirilerek süreç devam eder. Ben de sizinle aynı şeyi düşünüyorum. Seramik örneğini farklı bir şey için verdim. Şunun için verdim: Bu formları her şeye göre çeşitlendirirseniz, bunun sonu gelmez; çünkü yapıda binlerce kalem iş vardır. Bizim burada zorunluluk addettiğimiz elemanlar var. betonarme eleman, ister prefabrik olsun, ister prekast olsun, ister yerinde döküm olsun, bu bizim için kanunen zorunludur, taşıyıcı her türlü unsurun teste tâbi tutulması gerekir. Taşıyıcı olmayan, seramik olabilir, başka bir şey olabilir, kanal üstü bilmem nesi olabilir, onlarsa, zaten ilgili standartları vardır. Yapı denetim kuruluşu bunlardan emin değilse, bunların da teste tâbi tutulmasını isteyebilir. O anlamda söyledim. Yoksa, “Bunlar bir seramik gibidir, böyle değerlendirin” mantığında söyleme-dim, “Bu formu fabrikada da kullanabilirsiniz, şantiye ortamında da kullanabi-lirsiniz” demek için söyledik.

Page 382: sempozyum kitabı
Page 383: sempozyum kitabı

- Sema ALTUNTEPE, Fatih Kürşat FIRAT

- Kasım KAYIHAN, Mustafa Tahsin BADEM

- Rasim TEMÜR, Barış YILDIZLAR, Erdem DAMCI, Namık Kemal ÖZTORUN

- Enis AKOVA

- F.M.KILINÇKALE, S.M.NİĞDELİ, A. ÇİÇEK

4. OTURUM BİLDİRİLER

Page 384: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası384

Sema ALTUNTEPE, Yrd. Doç. Dr. Fatih Kürşat FIRAT

KENTSEL DÖNÜŞÜMLE YAPI STOĞUNUN YENİLENMESİ VE YAPI DENETİMİNİN BU SÜREÇTEKİ ÖNEMİ: AKSARAY

ÖRNEĞİ

ÖzBu çalışma, Aksaray Sanayi Sitesi ve etrafında planlanan kentsel dönüşüme

neden ihtiyaç duyuldu ve bu kentsel dönüşümün uygulamasında ilk etapta or-taya çıkan sorunlar konusu üzerinde durulacaktır. Uzun yıllardan beri hizmet vermekte olan fakat artık yetersiz kalmış ve artık şehrin merkezine çok yakın bir bölgede kalmış olduğu düşünülen sanayi bölgesindeki yapılarda kentsel dö-nüşüm projesinin uygulanması konusu işlenmiş, denetim uygulamaları incele-nerek bir takım problemler irdelenmiştir. Çalışma Aksaray ilindeki problemin anlaşılması ve bu konuda yapılacak daha bilimsel çalışmalara ışık tutacak bir ön araştırma konumundadır.

Aksaray ilinde uygulanması planlanan kentsel dönüşüm ile yüksek hasar riski taşıyan binaların tespitinin yapılması, çöküntü alanı haline gelmiş, ekonomik ömrünü tamamlamış yapıların bulunduğu yerleşim birimlerinin belirlenerek daha güvenli, sağlıklı, yüksek yapı kalitesine sahip ve yaşanabilir mekânlar ha-line dönüştürülmesi ve kentin gelişim yönünün daha gerçekçi bir şekilde ortaya çıkarılması hedeflenmektedir. Bu tür yenileme faaliyetleri, şehrin gelişmesine katkıda bulunmak, sanayi ve ticaretin gelişmesi ve canlanmasını sağlamak açı-sından son derece önemlidir. İstenilen sonuçlara ulaşılabilmesi için kentsel dö-nüşüm sürecinin doğru, şeffaf, planlı, programlı, denetimli bir şekilde gerçek-leştirilmesi gerekir. Araştırma sonucunda, benzer projelerde yerel temsilcilerin katılımına, sosyal dayanışma bağlarının korunmasına ve süreçten mağdur olabi-lecek insanların haklarının gözetilmesine özen gösterilmesi, projenin başlangı-cında yerel halkın aktif katılımın sağlanarak karar alma süreçlerinde hep birlikte hareket edilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır.

Anahtar sözcükler: Aksaray, riskli yapı, kentsel dönüşüm, yapı denetimi, sa-nayi alanı

1. GİRİŞİnsanların geçmişten bu yana birlikte yaşam için oluşturdukları kentler gü-

nümüzde, gelişen ve değişen özellikler nedeniyle sorunlar yaşamaktadırlar. Sa-nayileşme ve ekonomik büyüme ile hızlı nüfus artışı ve beraberinde getirdikleri değişimler dünyanın birçok kentinde belirgin bir sorun haline gelmiştir. Fizi-ki çevrenin kötüleşmesi, gecekondulaşma, kötü yapılaşma, trafik sorunu, kent ekonomisinin kötüye gidişi gibi birçok sorun kentlerin acilen yeni bir anlayışla elden geçirilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ayrıca özellikle büyük

Page 385: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 385

şehirlerde görülebilen kentin merkezindeki bazı alanlardaki imkânlarını doğru değerlendirememesi veya bu alanlarda bulunan yapıların eskimesi ile birlikte şehrin dışa yayılması, şehir içindeki alanların değer kaybetmesine ve bu alan-lardaki sosyal hayatın zaman içinde kötüleşmesine sebep olmaktadır. Bu alanla-rın kısmen terk edilip şehrin dışa doğru kontrolsüz yayılması ile birlikte doğal çevre tehlikeye sokulmaktadır. Bu değişimlerin getirdikleriyle baş edebilmek için kentler kendilerini bu duruma hazırlamak zorundadır. Kentsel dönüşümle birlikte, ortaya çıkan bu problemlerin bir bölümünün çözümü amaçlanmaktadır.

Kentsel Dönüşüm; bozulmaya ve çökmeye uğrayan veya yakın bir süreçte uğrayacağı tahmin edilen sorunlu kentsel alanın ekonomik, toplumsal, fiziksel ve çevresel koşullarının iyileştirilmesine yönelik olarak uygulanan strateji ve eylemlerin tümüdür. Kentin gecekondu bölgelerinde herhangi bir afette kentin en fazla zarar görmesi muhtemel olan alanlarında yenileme, iyileştirme, sağlıklılaş-tırma amacıyla yapılan faaliyetleri kapsar. Ayrıca sanayi, hayvan pazarı gibi bazı kent alanlarının şehir merkezlerinden taşınmasından sonra oluşan bölgelerde de kentsel dönüşüm uygulanabilir. Kentsel dönüşüm, ülkemizde kırsal kesimden kentlere göç sonucu yaşanan plansız şehirleşmeden ve bu plansızlığın getirdiği birçok olumsuz etkiden kurtulmak için de önemli bir süreçtir. Kentsel dönüşüm projeleri, kentin büyüyen, değişen ve bozulan dokusunda ortaya çıkan yeni fi-ziksel, ekonomik, toplumsal, çevresel ve altyapısal ihtiyaçlara göre, kentin yeni-lenmesine fırsat sunar. Kentsel dönüşüm yapılmasının amacı: Yeni konut alan-larının oluşturulması, park ve eğlence alanları ile kongre ve spor kompleksleri gibi toplumun maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılanması, statik olarak güçsüz binaların (gecekondu) yapımının engellenmesi, doğal afet riski olan alanlarda bina yapımının durdurulması veya yapısı itibariyle riskli olan binaların yeniden inşasıdır.

Genellikle uygulamada ise kaçak yapılanmış ve ıslah projeleriyle yasalaşmış bölgeler, kentsel dönüşüm alanları olarak ilan edilmektedir. Buralar genellikle kentin merkezinde arazi değeri yüksek bölgeler olmakta ve dönüşümler çoğu zaman çıkar amaçlı gerçekleşmektedir. Ülkemizde dönüşümün sadece fiziksel mekânın dönüşümüne indirgenmesi, sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerin göz ardı edilmesi durumu söz konusudur. Dönüşümler, mimari ve kentsel kimlik-ten referans almadığından yeni mekânların kentin ruhuna ve yapısına yabancı-laştırıldığı bir gerçektir. Dönüşüm alanlarındaki tapuların genellikle çok hisseli şahıs mülkiyetinde olması süreci uzatmaktadır. Kırsal kesimden göç ile kente gelen vatandaşlar bir de çok katlı konutlarda yaşamaya zorunlu bırakılmaktadır. Ayrıca dönüştürülen alanların civarında bulunan gayrimenkullerde haksız fiyat artışları da yaşanmaktadır.

Gerek dünya örnekleri, gerekse ülkemizde uygulanmış olan kentsel dönü-şüm çalışmaları incelendiğinde, yerleşik nüfusun taşınmasına dayalı üst ölçekli projelerin uzun vadede ciddi sosyal ve ekonomik problemlere neden olduğu ve sürdürülebilir olmadığı görülmektedir. Bu noktada hassasiyetle ele alınan bir konu olarak kentsel dönüşüm uygulamalarının, yerinde dönüşüm olarak yapıl-

Page 386: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası386

ması hedeflenmektedir. Ama bunu gerçekleştirmek bazı durumlarda mümkün olmayabilir. Kentsel dönüşüm alanlarında; sorunlu alanlar tamamen yıkılarak, mekânsal iyileşme mi yapılmalı? Yıkmadan yenileyerek soylulaştırma mı yapıl-malı? Kısacası kentsel dönüşüm nasıl olmalı? Konuları sıkça tartışılmaktadır.

Dönüşümün başarıya ulaşması için tüm kenti kapsayan dönüşüm projeleri ye-rine bölgesel projeler üzerinde çalışılmalıdır. Dönüşüm için önemli ihtiyaç olan teşvik sağlanmalıdır. Küçük parsellerden, büyük parsellere geçişte uygun imar artışları verilmeli böylelikle bölgedeki vatandaşların dönüşüm için istekli olması sağlanmalıdır.

Kentsel dönüşüm projelerine “eski binanın yıkılması-yenisinin yapılması” şeklinde bakmak hatadır. Kentsel dönüşüm müdahalelerinde finansal boyut çok önemlidir. Projeleri çıkar anlayışına mahkûm etmemek gerekmektedir. Uygula-nacak projelerde oluşan ya da oluşabilecek kentsel çıkar konusu iyi değerlendi-rilmeli ve görülmeli, maliyetin dağılımı iyi hesaplanmalıdır. Kentsel dönüşüm projelerinin kamu yararı için yapıldığı unutulmamalıdır, aynı zamanda çoğun-lukla özel teşebbüslerin bu projeyi hayata geçiren taraf olduğu da bir gerçektir. Bu nedenle proje alanında kamu yararına bir hizmet sürdürülmesi amaçlanırken, insanların bu projeyi yatırıma ve katılıma değer bulmaları da sağlanabilmelidir. Ayrıca projelerin ekonomik çerçevesinin belirlenmesi için maliyet çalışması ve çıkarılacak maliyetlerin finansmanı tanımlanmalıdır. Kentsel dönüşümün, sade-ce gayrimenkul odaklı olmadığı, ekonomik kaygıların sadece uygulanabilirlik mertebesinde önemli olduğu unutulmamalıdır.

Kentsel dönüşüm projeleri farklı çıkar gruplarının ilişkilerini içerir. Bu ne-denle çıkabilecek anlaşmazlıkların önceden tanımlanması ve buna uygun yasal düzenlemelerin yapılması hem projeden etkilenen kesim ve tarafların hakları-nı savunan denetleyici bir çerçeve sağlaması hem de uygulamaya yönelik ya-sal süreçlerin önünü açması açısından hayati önem taşımaktadır [1]. Dönüşüm kentlerin kendi içsel dinamikleri içinde zaten bulunmaktadır. Kentsel dönüşüm ile müdahaleler bu dönüşümü hızlandırmaktadır. Belki de gelecekte bu dönem kentleşmede bir dönüm noktası olacaktır [2].

Kentsel dönüşüm denildiğinde genel bakış, belediyeler açısından kaçak ya-pıların veya sorunlu alanların temizlenmesi, vatandaş açısından ev sahibi olma ve çıkar beklentisi, yüklenici firma açısından daha çok kazanç biçiminde ortaya çıkmaktadır. Uygulama sonucunda ise ortaya birtakım sorunlar çıkmaktadır. Ülkemizde henüz devletin kentsel dönüşüm müdahalesini tarif eden, kamu ya-rarını her şeyin önüne koyarak, hangi durumlarda nasıl yapılması gerektiğini söyleyen herhangi bir yasal düzenlemenin yokluğu burada önemli bir eksiklik olarak görülmektedir [3].

Kentsel dönüşüm alanlarının ilan edilmesinde ve uygulamalara başlanmasın-da kullanılan yasal düzenlemelerden bazıları aşağıda verilmiştir;

5393 sayılı Belediye Kanunu: Belediye, belediye meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alan-

Page 387: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 387

ları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir.

2985 sayılı Toplu Konut Kanunu: Toplu konut idaresi gecekondu bölgelerinin tasfiyesine veya iyileştirilerek yeniden kazanımına yönelik olarak gecekondu dö-nüşüm projeleri geliştirebilir, inşaat uygulamaları ve finansman düzenlemeleri yapabilir.

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümü Hakkında Kanun: Bu kanun ile kentsel dönüşüm için belediyelere, çevre ve şehircilik bakanlığına ve il özel idarelerine yetki verilmiş olmaktadır.

1950’li yıllardan sonra, kentlerimiz gecekondulaşma ve kaçak yapılaşma sü-recine girmiştir.

1960’lı yıllarda o dönemde 1966 yılında çıkarılan “Gecekondu Kanunu” ile “gecekondu önleme bölgeleri” belirlenip, kamu eliyle mevcut gecekonduları bu bölgelere taşımak ve yeni yapılacak gecekonduları engellemek amaçlanmıştır. Ancak, bu amaca birçok siyasi ve sosyal sebepten dolayı tam olarak ulaşama-mıştır. 1970’li yıllar, göçün ve kaçak yapılaşmanın en üst düzeye ulaştığı yıl-lardır. 1980’li yıllar bu döneme damga vuran 1983 ve 1985 yıllarındaki imar affı yasaları olmuştur. Bu yasalar ile ortaya çıkan “ıslah imar planı” kavramı yeni bir kentsel dönüşüm sürecini başlatmıştır [4]. Bu sürecinde etken olduğu, şu anda mevcut binaların neredeyse %50 sinde hiçbir mühendislik hizmetinin bulunmadığı, diğer yapılarda da mühendislik hizmetinin yetersiz olduğu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan araştırmalarla belirlenmiştir.

Aksaray ilinde de benzer bir süreç yaşanmış özellikle 15.06.1989 tarihinde Aksaray ilçe statüsünden ayrılarak il olmuş, kaçak yapılaşmadan ziyade köy-den kente göçün ciddi oranda yaşanması ile Aksaray ilinde geleceğe yönelik bir yerleşim düzeni sağlanamamıştır. Aksaray’da da uygunsuz yapılaşma sonucu sağlıksız ve plansız kentleşmenin önüne geçilmesi gerekmektedir. Eski ve artık ümit vaat etmeyen alanların daha kullanışlı ve yararlı başka bir alana dönüştü-rülmesine ihtiyaç duyulmaktadır.

Kentsel dönüşüm projelerinin uygulama safhasında denetim çok önemlidir. Denetimsiz yapılan yapılar sonradan problem oluşturacaklardır. Afet riski altın-daki yapıların dönüştürülmesine yönelik riskli yapı tespiti için lisans almış olan yapı denetim kuruluşları ve laboratuarlar kentsel dönüşümle yapılan yapıların denetiminde rol alacaklardır. Bununla birlikte TOKİ aracılığı ile yapılan binalar yapı denetim şirketleri tarafından denetlenmemektedir. TOKİ kendi binalarını kontrol mühendisleri veya müşavir firmalar tarafından denetlemektedir. Yapı denetim şirketlerinin ücreti hizmet verilen müteahhitler tarafından ödenirken; TOKİ denetimle ilgilenen müşavir firmaların parasını kendi ödemektedir.

Page 388: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası388

2. AKSARAY SANAYİ SİTESİ VE KONUT KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ (Aksaray Belediyesinden Elde Edilen Bilgilere Göre)

Aksaray gelişmekte olan bir şehirdir. Yıllar boyunca şehre hizmet veren mev-cut sanayinin özellikle araç sanayi bölümünün gelişen Aksaray için artık yetersiz kalmakta olduğu şehrin kanaat önderleri tarafından sık sık dile getirilmektedir. Ekonomik, ticari ve sosyal alanda büyüyen ve ilerleyen Aksaray için çağa uy-gun, ihtiyaçlara karşılık verebilen, çok daha modern bir sanayiye ileride ihtiyaç duyulacağı kesin gibi görünmektedir. Ayrıca mevcut sanayi yapıları göz önüne alındığında, valilik gibi resmi kurumların olduğu bir bölgede sanayinin olması, gerek trafik gerekse manzara açısından güzel bir görünüm sergilememektedir. Bu nedenlerden dolayı Aksaray Belediyesi mevcut sanayinin bulunduğu bölge-den kaldırılmasına ve yerine farklı bir şehir dokusu inşa etmeye karar vermiş bu projeye de “Aksaray Eski Sanayi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi” ismi verilmiştir. Şekil 1 ve Şekil 2’de mevcut sanayi alanının uzaktan ve yakından görümü verilmiştir.

Kentsel dönüşüm yapılması hedeflenen alandaki iş yerleri 40 yaş üzeri yapı-lardan oluşmaktadır. Yapıların temelleri 1970’li yıllarda atılmış olmasına karşın birçoğu 1980’li yıllarda ruhsatlandırılmıştır. Ada bazında sadece üç işyerinin iskânı vardır. İş yerlerinin çoğunun iskânı yoktur. Bitişik nizamda yapıldığı için dükkanların herhangi birinde meydana gelecek hasar bitişik dükkanları da etki-leyecektir. Ayrıca riskli yapıların kullanılmayan arka cepheleri zamanla çöplük haline gelmiştir.

E-90 karayolu üzerinde olan mevcut sanayi alanı toplam 70 hektardır. 70 hek-tarlık alan kentsel dönüşüm alanı ilan edilerek, meclis kararı alınmıştır. Yeni yapılacak sanayi alanı 300 hektar olup, ot bedeli yatırılarak hazine adına tes-cil yaptırılmıştır. Hazine arazisi olan 300 hektarlık alanın 120 hektarı yol yeşil alan ve sosyal donatı olmak koşuluyla tasarlanmış, geri kalan 180 hektar alan hazineden bedel karşılığında Maliye Bakanlığı’ndan satın alınmıştır. Alınan bu 300 hektarlık arazi üzerine 10 ayrı sektörde 32 farklı tipte yaklaşık 1500 adet dükkân, 2 adet cami (yaklaşık 5000 kişilik), idari ve sosyal tesis, çıraklık okulu, itfaiye, konaklama yeri, kamyon garajı ve iki adet giriş nizamiyesi tasarlanmış olup 500 adet dükkân kapasiteli rezerv alanı mevcuttur.

de “Aksaray Eski Sanayi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi” ismi verilmiştir. Şekil 1 ve Şekil 2’de mevcut sanayi alanının uzaktan ve yakından görümü verilmiştir. Kentsel dönüşüm yapılması hedeflenen alandaki iş yerleri 40 yaş üzeri yapılardan oluşmaktadır. Yapıların temelleri 1970’li yıllarda atılmış olmasına karşın birçoğu 1980’li yıllarda ruhsatlandırılmıştır. Ada bazında sadece üç işyerinin iskânı vardır. İş yerlerinin çoğunun iskânı yoktur. Bitişik nizamda yapıldığı için dükkanların herhangi birinde meydana gelecek hasar bitişik dükkanları da etkileyecektir. Ayrıca riskli yapıların kullanılmayan arka cepheleri zamanla çöplük haline gelmiştir.

E-90 karayolu üzerinde olan mevcut sanayi alanı toplam 70 hektardır. 70 hektarlık alan kentsel dönüşüm alanı ilan edilerek, meclis kararı alınmıştır. Yeni yapılacak sanayi alanı 300 hektar olup, ot bedeli yatırılarak hazine adına tescil yaptırılmıştır. Hazine arazisi olan 300 hektarlık alanın 120 hektarı yol yeşil alan ve sosyal donatı olmak koşuluyla tasarlanmış, geri kalan 180 hektar alan hazineden bedel karşılığında Maliye Bakanlığı'ndan satın alınmıştır. Alınan bu 300 hektarlık arazi üzerine 10 ayrı sektörde 32 farklı tipte yaklaşık 1500 adet dükkân, 2 adet cami (yaklaşık 5000 kişilik), idari ve sosyal tesis, çıraklık okulu, itfaiye, konaklama yeri, kamyon garajı ve iki adet giriş nizamiyesi tasarlanmış olup 500 adet dükkân kapasiteli rezerv alanı mevcuttur.

     

Şekil 1. Aksaray mevcut sanayi bölgesi uzak görünüm [5]

Şekil 1. Aksaray mevcut sanayi bölgesi uzak görünüm [5]

Page 389: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 389

   

Şekil 2. Aksaray mevcut sanayi bölgesi

Aksaray Belediyesi-TOKİ işbirliği ile yapılması planlanan Aksaray Eski Sanayi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi toplamda 3 milyon metrekare gibi büyük bir alan üzerine kurulacaktır. Bu alan mevcut sanayinin neredeyse 4 katı büyüklüğündedir.

Aksaray Eski Sanayi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi ile TOKİ bölgeye yaklaşık 2 bin 200 civarında 90, 120 ve 149 metrekare büyüklüğe sahip 2+1, 3+1, 4+1 daireler inşa edecektir. Mevcut sanayi esnafından dileyenler dönüşüm sürecinde dükkânına karşılık yeni sanayide dükkân ya da dükkânına karşılık yeni yapılacak alanda konut sahibi olabilecektir. Bu büyük proje ile bu dönüşüm yaklaşık 1 milyar liraya mal olacaktır. Vatandaş ise sanayi dükkânlarına 10 yıl (120 ay ), konutlara ise 13 yıl ( 156 ay ) vadeyle sahip olabilecektir.  

 

 

Şekil 3. Mevcut sanayinin taşınacağı alan [5]

Şekil 2. Aksaray mevcut sanayi bölgesi

Aksaray Belediyesi-TOKİ işbirliği ile yapılması planlanan Aksaray Eski Sa-nayi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi toplamda 3 milyon metrekare gibi bü-yük bir alan üzerine kurulacaktır. Bu alan mevcut sanayinin neredeyse 4 katı büyüklüğündedir.

Aksaray Eski Sanayi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi ile TOKİ bölgeye yaklaşık 2 bin 200 civarında 90, 120 ve 149 metrekare büyüklüğe sahip 2+1, 3+1, 4+1 daireler inşa edecektir. Mevcut sanayi esnafından dileyenler dönüşüm sürecinde dükkânına karşılık yeni sanayide dükkân ya da dükkânına karşılık yeni yapılacak alanda konut sahibi olabilecektir. Bu büyük proje ile bu dönüşüm yaklaşık 1 milyar liraya mal olacaktır. Vatandaş ise sanayi dükkânlarına 10 yıl (120 ay ), konutlara ise 13 yıl ( 156 ay ) vadeyle sahip olabilecektir.

   

Şekil 2. Aksaray mevcut sanayi bölgesi

Aksaray Belediyesi-TOKİ işbirliği ile yapılması planlanan Aksaray Eski Sanayi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi toplamda 3 milyon metrekare gibi büyük bir alan üzerine kurulacaktır. Bu alan mevcut sanayinin neredeyse 4 katı büyüklüğündedir.

Aksaray Eski Sanayi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi ile TOKİ bölgeye yaklaşık 2 bin 200 civarında 90, 120 ve 149 metrekare büyüklüğe sahip 2+1, 3+1, 4+1 daireler inşa edecektir. Mevcut sanayi esnafından dileyenler dönüşüm sürecinde dükkânına karşılık yeni sanayide dükkân ya da dükkânına karşılık yeni yapılacak alanda konut sahibi olabilecektir. Bu büyük proje ile bu dönüşüm yaklaşık 1 milyar liraya mal olacaktır. Vatandaş ise sanayi dükkânlarına 10 yıl (120 ay ), konutlara ise 13 yıl ( 156 ay ) vadeyle sahip olabilecektir.  

 

 

Şekil 3. Mevcut sanayinin taşınacağı alan [5] Şekil 3. Mevcut sanayinin taşınacağı alan [5]

Yeni sanayi Aksaray Üniversitesi Kampüs alanı ve Organize Sanayi Bölgesi arasında inşa edilecektir. Yeni sanayi Üniversite ve OSB’ye 1’er km mesafede olacaktır. Hükümet Meydanından Belediye Arsaları yolu kullanılarak Yeni Sa-nayiye gidilirse mesafe yaklaşık 8 km, yine Hükümet Meydanı’ndan Adana yolu kullanılarak yeni sanayiye gidilirse mesafe yaklaşık 11 km olmaktadır. Şekil 3’te mevcut sanayinin taşınacağı alan gösterilmiştir.

Page 390: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası390

Yeni sanayiye büyüklükleri 50 m2 den 2000 m2 ye kadar değişen yaklaşık 1500 dükkân inşa edilecektir. 10 farklı sektör göz önüne alınarak 32 farklı dük-kân modeli belirlenmiştir. Dükkânlar her sektör için farklı olan beklentilere göre tasarlanmıştır. 3 milyon m2’ lik yeni sanayide dükkânlar 1 milyon 800 bin m2’lik bir alana yerleştirilecektir. Geri kalan 1 milyon 200 bin m2’lik alan ise esnafın ve vatandaşların ihtiyaçlarına karşılık verebilecek yeşil alanlar, sosyal tesisler ve yollar için kullanılacaktır. Pilot proje alanı yeni sanayi sitesi genel perspektifi Şekil 4’te verilmiştir.

70 hektarlık eski sanayi alanının 34 hektarlık alanında depreme dayanıklı ve jetgrout temel sistemli yaklaşık 72 blokta 2324 konut, 1 adet 3600 kişilik camii, 1 adet ilköğretim tesisi, 1 adet sağlık tesisi, 1 adet karakol ve idare bakım ve denetiminde olmak kaydı ile büyük park ve çocuk oyun alanları tasarlanmıştır. Bahse konu alanın emsali 1,45 ve zemin+altı kat olarak belirlenmiştir. 72 blokta da zemin ve çatı katlarında bulunan konutlar kuraya dâhil olmayıp TOKİ de ka-lacaktır. Mevcut olan sanayi bölgesinin yıkılmasından sonra inşa edilecek pilot proje alanı konut grubu genel perspektifi Şekil 5’te gösterilmiştir.

70 hektarlık mevcut sanayi alanındaki 36 hektarlık alan ise entegre edilerek üretilen ve TOKİ’nin müteahhitlere satacağı alan olarak değerlendirilecektir. Bu alanda dini tesis alanı, konut alanı, kentsel yeşil alan ve kent içi yollar buluna-caktır.

Yeni sanayi Aksaray Üniversitesi Kampüs alanı ve Organize Sanayi Bölgesi arasında inşa edilecektir. Yeni sanayi Üniversite ve OSB'ye 1'er km mesafede olacaktır. Hükümet Meydanından Belediye Arsaları yolu kullanılarak Yeni Sanayiye gidilirse mesafe yaklaşık 8 km, yine Hükümet Meydanı’ndan Adana yolu kullanılarak yeni sanayiye gidilirse mesafe yaklaşık 11 km olmaktadır. Şekil 3’te mevcut sanayinin taşınacağı alan gösterilmiştir. Yeni sanayiye büyüklükleri 50 m2 den 2000 m2 ye kadar değişen yaklaşık 1500 dükkân inşa edilecektir. 10 farklı sektör göz önüne alınarak 32 farklı dükkân modeli belirlenmiştir. Dükkânlar her sektör için farklı olan beklentilere göre tasarlanmıştır. 3 milyon m2’ lik yeni sanayide dükkânlar 1 milyon 800 bin m2’lik bir alana yerleştirilecektir. Geri kalan 1 milyon 200 bin m2’lik alan ise esnafın ve vatandaşların ihtiyaçlarına karşılık verebilecek yeşil alanlar, sosyal tesisler ve yollar için kullanılacaktır. Pilot proje alanı yeni sanayi sitesi genel perspektifi Şekil 4’te verilmiştir. 70 hektarlık eski sanayi alanının 34 hektarlık alanında depreme dayanıklı ve jetgrout temel sistemli yaklaşık 72 blokta 2324 konut, 1 adet 3600 kişilik camii, 1 adet ilköğretim tesisi, 1 adet sağlık tesisi, 1 adet karakol ve idare bakım ve denetiminde olmak kaydı ile büyük park ve çocuk oyun alanları tasarlanmıştır. Bahse konu alanın emsali 1,45 ve zemin+altı kat olarak belirlenmiştir. 72 blokta da zemin ve çatı katlarında bulunan konutlar kuraya dâhil olmayıp TOKİ de kalacaktır. Mevcut olan sanayi bölgesinin yıkılmasından sonra inşa edilecek pilot proje alanı konut grubu genel perspektifi Şekil 5’te gösterilmiştir. 70 hektarlık mevcut sanayi alanındaki 36 hektarlık alan ise entegre edilerek üretilen ve TOKİ'nin müteahhitlere satacağı alan olarak değerlendirilecektir. Bu alanda dini tesis alanı, konut alanı, kentsel yeşil alan ve kent içi yollar bulunacaktır.

Şekil 4. Pilot proje alanı yeni sanayi sitesi genel perspektifi [6]

Şekil 4. Pilot proje alanı yeni sanayi sitesi genel perspektifi [6]

   

Şekil 5. Pilot proje alanı konut grubu genel perspektifi [6]

3. PROJEN�N YERELDE DE�ERLEND�R�LMES�  Kentsel dönüşüm müdahalesini asıl meşru kılacak olan gerçeklik aslında bir düşük gelirli konut bölgesinin temizlenmesi meselesi değil, daha doğru bir tespitle afete maruz kalma halleridir. Bugün birçok gelişmiş ülkede kentsel dönüşüm müdahaleleri ve imar hakkı transferleri, riskli bölgelerin yapılardan arındırılarak daha uygun bir şekilde açık alan olarak düzenlenmesi şeklinde ilerlemektedir. Bununla birlikte Aksaray’da bu gerçekliğin yerine şehrin gelişiminin önünü tıkadığı düşünülen bir bölgede yapılmaya çalışılan değişiklik söz konusudur. Böyle bir durumda da bütün hak sahiplerini memnun etme olasılığı daha az görünmektedir.

Yapılan birebir görüşmeler sonucu ortaya çıkan sonuç şudur: Genel olarak Aksaray Eski Sanayi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi’nin gerekliliği konusunda gerek sanayi esnafı gerek yerel halk çoğunlukla hemfikirdir. Bununla birlikte konuma göre bakış açıları ve beklentiler değişiklik göstermektedir. Bu anlamda ilk bakışta ortaya çıkan sorunlar aşağıda sıralanmıştır:

- Sanayideki bazı esnaflar kendilerinin kentsel dönüşüme karşı olmadıklarını, yeni bir sanayi yapılmasını ve yeni dükkânlarda hizmet vermeyi istediklerini fakat yeni sanayi de yapılan dükkânların değerinin çok aşırı olduğunu ifade etmişlerdir. Bu sanayiciler Aksaray piyasasında yeni dükkânlar kaç paradan satılıyorsa kendilerine de o fiyattan yeni yapılacak sanayi sitesindeki dükkânların satılması gerektiğini söyleyip, ayrıca mevcut sanayideki şu anda var olan dükkânlarının da çok düşük değerden kendilerinden alınmak istediklerini belirtmişlerdir. Bu düşüncede olan sanayi esnafı: “Biz de mevcut dükkânlarımızın ederinde değer görmesini istiyoruz. Şuan sanayicinin elindeki dükkânı çok düşük değerde görüp, yeni yapılacak dükkânları çok yüksek değerde gösterirlerse sanayi esnafı bunun altından kalkamaz. Biz bu konuda hakkımızı arıyoruz. ” cevabını vermişlerdir.

Şekil 5. Pilot proje alanı konut grubu genel perspektifi [6]

Page 391: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 391

3. PROJENİN YERELDE DEĞERLENDİRİLMESİKentsel dönüşüm müdahalesini asıl meşru kılacak olan gerçeklik aslında bir

düşük gelirli konut bölgesinin temizlenmesi meselesi değil, daha doğru bir tespit-le afete maruz kalma halleridir. Bugün birçok gelişmiş ülkede kentsel dönüşüm müdahaleleri ve imar hakkı transferleri, riskli bölgelerin yapılardan arındırılarak daha uygun bir şekilde açık alan olarak düzenlenmesi şeklinde ilerlemektedir. Bununla birlikte Aksaray’da bu gerçekliğin yerine şehrin gelişiminin önünü tı-kadığı düşünülen bir bölgede yapılmaya çalışılan değişiklik söz konusudur. Böy-le bir durumda da bütün hak sahiplerini memnun etme olasılığı daha az görün-mektedir.

Yapılan birebir görüşmeler sonucu ortaya çıkan sonuç şudur: Genel olarak Aksaray Eski Sanayi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi’nin gerekliliği ko-nusunda gerek sanayi esnafı gerek yerel halk çoğunlukla hemfikirdir. Bununla birlikte konuma göre bakış açıları ve beklentiler değişiklik göstermektedir. Bu anlamda ilk bakışta ortaya çıkan sorunlar aşağıda sıralanmıştır:

Sanayideki bazı esnaflar kendilerinin kentsel dönüşüme karşı olmadıklarını, yeni bir sanayi yapılmasını ve yeni dükkânlarda hizmet vermeyi istediklerini fa-kat yeni sanayi de yapılan dükkânların değerinin çok aşırı olduğunu ifade etmiş-lerdir. Bu sanayiciler Aksaray piyasasında yeni dükkânlar kaç paradan satılıyorsa kendilerine de o fiyattan yeni yapılacak sanayi sitesindeki dükkânların satılması gerektiğini söyleyip, ayrıca mevcut sanayideki şu anda var olan dükkânlarının da çok düşük değerden kendilerinden alınmak istediklerini belirtmişlerdir. Bu dü-şüncede olan sanayi esnafı: “Biz de mevcut dükkânlarımızın ederinde değer gör-mesini istiyoruz. Şuan sanayicinin elindeki dükkânı çok düşük değerde görüp, yeni yapılacak dükkânları çok yüksek değerde gösterirlerse sanayi esnafı bunun altından kalkamaz. Biz bu konuda hakkımızı arıyoruz. ” cevabını vermişlerdir.

Diğer bir kesim sanayi esnafı ise doğrudan sanayinin oradan kaldırılmasına karşı çıkmışlardır. Bu kesim zaten yakın bir zamanda Ankara-Adana otoyolu-nun yapılacağını, dolayısı ile mevcut sanayinin bulunduğu yolda (E-90) aşırı bir trafik olmayacağını bu sebepten de sanayinin oradan kaldırılmasının şu anda gerekmediğini ifade etmiş olup bu projenin Aksaray’ın hayrına olmadığını ve şu anda mevcut olan sanayinin yeteri kadar belediye hizmeti aldığında bir sorun yaşanmayacağını bildirmişlerdir.

Sanayinin taşınmasını isteyen özellikle demir, tuğla, çimento, kereste vb. in-şaat malzemeleri satıcıları gibi, yaptıkları işten ötürü sahip oldukları arsa mik-tarı diğer sanayicilere göre aşırı büyük olan sanayiciler, kendilerine Aksaray pi-yasasındaki arsa payı oranında daire verilmesi gerektiğini bildirmiş, söz konusu projede kendilerinin mağdur edildiklerini ifade etmişlerdir.

Yine projeye karşı çıkan bir gurup, sanayinin gitmesi gerektiğini fakat sanayi alanı olarak ayrılan alanın şehir merkezinden uzak ve ulaşım açısından prob-lemli bir bölgede olduğunu ifade etmişlerdir. Özellikle çırak ve diğer eleman sıkıntısı çeken sanayiciler mevcut sanayinin taşınması durumunda Ankara ve Nevşehir yoluna yakın köylerden gelen işçilerin yeni sanayiye ulaşımlarının çok

Page 392: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası392

zor olacağı ve eleman sıkıntısı çekeceklerini bildirmişlerdir. Yeni sanayinin ku-rulması için belirlenen alanın şehir merkezine uzaklığı nedeniyle, civar kasaba-lardan günü birlik geliş gidiş yapan sanayi çalışanları için de uygun düşmeyeceği sonucu çıkmaktadır.

Şu anki mevcut sanayinin bütün doğudan-batıya, kuzeyden-güneye yolların kesişiminde bir alanda kurulmuş olduğunu söyleyen bir grup ise sanayinin yeni projedeki yerine taşınmasının bu anlamda büyük problem oluşturacağını ifade etmiştir. Ayrıca Nevşehir-Ankara yahut Nevşehir-Konya yollarında seyreden sa-nayiye ihtiyaç duyan araçlar, konumu nedeniyle bu yollara uzak olan yeni sana-yiye hiç uğramadan Aksaray’dan geçiş yapacaklarından ilgili sanayi esnafı için müşteri kaybına neden olacaktır. Adana-Ankara otobanı yapıldığında Aksaray’ın artık Nevşehir-Ankara yahut Nevşehir-Konya devlet yollarından besleneceğini söyleyen esnaf yeni yapılacak sanayi sitesine uğramak yerine ihtiyaç duyan araç sahipleri doğrudan ilgili sanayisi yol güzergâhına yakın olan Konya, Nevşehir veya Kayseri’ye giderek ihtiyaçlarını burada gidereceklerini ifade etmiştir. Ak-saray sanayisinde anlık ihtiyacın haricinde, kamyon servis hizmeti, araç çadırı değiştirilmesi, hatta yurt dışından gelen araçlara araç iç döşeme hizmeti gibi birçok hizmet verilmektedir.

Ayrıca yerel halkta, söz konusu projedeki binaların, TOKİ tarafından değil Aksaray’daki yerel müteahhitler tarafından yapılması gerektiği konusunda bir görüş hâkimdir. Bunun sebebi olarak da yeni ev almak isteyen birçok kişinin TOKİ’nin yaptığı konutlardan ev alacağını dolayısı konut yapan çok sayıda-ki müteahhidin ekonomik sıkıntıya düşeceğini, ayrıca TOKİ müteahhitlerinin yerel işçi çalıştırmak yerine çalıştıkları ekipleri dışarıdan getireceklerini ifade etmişlerdir. Ayrıca, TOKİ müteahhitlerinin yine inşaat malzemelerini mevcut sanayi esnafından değil de dışarıdan getirecekleri yönünde bir algı vardır. Tüm bu parametreler birlikte değerlendirildiğinde söz konusu projenin Aksaray’daki ticari hayatı olumsuz etkileyeceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Yine yerel halk-ta mevcut sanayinin yıkılıp yerine konut inşa edilmesi ve yeni sanayi sitesinin kurulması işinin yerel müteahhitlere kısım kısım verilmesinin şehirde her türlü sektörü olumlu yönde etkileyeceğine dair bir inanç bulunmaktadır.

Yine bir kısım sanayici Aksaray’ın mevcut ekonomik yapısı da göz önüne alı-narak yapılandırılması gereken bu projede henüz projenin finansmanına ilişkin tanımlanmış bir model bulunmadığına ve ayrıca özellikle hak paylaşımının ya-pılabilmesinin hukuki dayanağını oluşturacak yasal çerçevenin bulunmadığına inanmaktadır.

4. SONUÇ ve ÖNERİLERÜçüncü bölümde sıralanan problemlerden dolayı Aksaray Belediyesi tarafın-

dan dikkate değer oranda masraf yapılmasına karşın, planlanan kentsel dönüşüm projesinde yeniden düzenleme yapılması için proje şu anda rafa kaldırılmış gö-rünmektedir. Yaklaşan yerel seçimler sonrasına aktarılan Aksaray Eski Sanayi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi kentsel dönüşüm projelerine siyasi kaygıla-rın önemli oranda yön verdiği gerçeğini ortaya çıkarmıştır.

Page 393: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 393

Sonuç odaklı olarak düşünmek gerekirse, Aksaray’ın gelişimine ve vizyo-nuna olacak katkılarını da göz ardı etmeden bu projenin ne götürdüğünün ve ne getirdiğinin iyice gün yüzüne çıkarılması gerekmektedir. Eğer Aksaray’da bir kentsel dönüşüm projesi yapılacaksa arzu edilen sonuçlara ulaşılabilmesi için kentsel dönüşüm sürecinin doğru, şeffaf, planlı, programlı, denetimli bir şekil-de gerçekleştirilmesi gerekir. Bu tür projelerde daha proje hazırlanırken yerel temsilcilerin katılımına, sosyal dayanışma bağlarının korunmasına ve süreçten mağdur olabilecek insanların haklarının gözetilmesine özen gösterilmesi, proje-nin başlangıcında yerel halkın aktif katılımı sağlanarak, karar alma süreçlerin-de hep birlikte hareket edilmesi gerekmektedir. Bu süreçte katılımcı bir anlayış uygulanmalı, çıkar çatışması bulunan gruplar ortak bir paydada buluşturulmalı, vatandaşların görüş ve düşünceleri mutlaka alınmalıdır. Sürecin sağlıklı işleme-si için yasal düzenlemeler iyice araştırılmalıdır.

Kentsel dönüşüm projelerinin uygulama safhasında denetimin kim tarafın-dan yapılacağı önceden belirlenmelidir. Bilindiği gibi yapı denetim şirketlerinin ücreti ilgili müteahhit tarafından karşılanmaktadır. Bu durumda yapı denetim şirketleri bir anlamda radikal kararlar verilmesi açısından zor durumda kala-bilmektedirler. Aynı zamanda TOKİ’de kendi denetimini kendisi yapmaktadır. TOKİ ile yapılan anlaşmalarda denetim açısından yerel aktörlerin bir etkinliği olmamaktadır.

Bu çalışma sadece problemlerin tespitini yapan bir ön araştırma niteliğinde-dir. Eğer bu tür bir kentsel dönüşüm projesi gerçekleştirilecekse projeyi teknik açıdan ele alan bilimsel çalışmaların yapılması gerekmektedir. Ayrıca projenin başlangıcından itibaren ortaya çıkacak durumun sosyal yönleri konusunda da bilimsel araştırmalar yapılmalıdır. Bu teknik ve sosyal araştırmalar sonrasında süreç içerisinde ortaya çıkacak problemin çözümüne yönelik stratejiler gelişti-rilmelidir.

KAYNAKLAR[1] Dayıoğlu O., Kentsel Gelişimde Dönüşüm Projeleri: Süreç ve Aktörlerin

tanımlanması, Zeytinburnu Örneği-2006, Yüksek Lisan Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2006.

[2] TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, Türkiye’nin Deprem Gerçeği Değerlendirmeleri Raporu - 2010.

[3] Aydın M., Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm2-2010, http://www.izmir.gov.tr/ortak_icerik/izmir/KYM_PDF/DEPREM, 31.08.2013.

[4] Görgülü, Z., Kentsel Dönüşüm ve Ülkemiz, İzmir Kent Sempozyumu Bildiri Kitabı, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, 2008, İzmir.

[5] https://maps.google.com/, 31.08.2013.

[6] Aksaray Belediyesi, http://www.aksaray.bel.tr/dosyalar/wep/album.htm,31.08.2013.

Page 394: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası394

Kasım KAYIHAN İnş. Müh., Mustafa Tahsin BADEM İnş. Yük. Müh.

ANKARA’DA KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARI

(6306 SAYILI KANUN VE YÖNETMELİK UYGULAMALARI KAPSAMINDA YAPILAN İŞ VE İŞLEMLER)

Özet Bu çalışmada, kentleşme ihtiyacının, sağlıklı kentleşmenin ve bu kavramlar

üzerinde yapı denetiminin önemi vurgulanmıştır. Sağlıklı kentleşmede merkezi ve yerel yönetimler ile yapıların denetiminde rol alan aktörlerin önemi ve dikkat edilmesi gereken hususların neler olduğu üzerinde durulmaktadır.

Bu çerçevede, şehirleşme olgusu ile kentleşmeye ilişkin sorunlar ve bu konu-lardaki gelişmelere değinilerek afetler ve sonuçları yönünden yapı denetiminin önemi de analiz edilmektedir.

Yapı ve denetime ilişkin mevzuatın uygulanmasında yaşanan uyumsuzluk ve aksaklıkların sonucu olarak, ülkemizde yılların birikimi ile önemli oranda kalite-siz yapı stoku oluşmuştur. Bu kalitesiz yapı stokunun rehabilitasyonu, ülkemizde cesur kararlar almayı zorunlu hale getirmektedir. Bu kapsamda ülkemizdeki en önemli girişim olarak değerlendirilen Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümü Kanunu uygulamalarından örnekler sunularak güncel bilgiler paylaşılmaktadır.

Gelecek nesillerimizin refahı için; Bugünü yaşayıp geleceği tüketen anlayış-tan sıyrılarak, tarihine ve medeniyetine sahip çıkan kültürümüzü geliştirmek zorunda olduğumuzun bilinci içerisinde,

İleri ufuklu bir hayalin ürünü olan Afete Karşı Dönüşümün ve Kentsel Dönü-şümün halka rağmen değil halkla birlikte gerçekleştirilmesi, topluma rehberlik edecek yüksek bir anlayışla kurgulanan gelecek hedeflerimizin hayata geçirile-bilmesi bakımından büyük önem arz etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kent, Dönüşüm, Afet Riskli Yapılar, Kaçak Yapılaşma, Yapı denetim.

Giriş

4 Temmuz 2011 tarih ve 27984 (Mükerrer) sayılı resmi gazetede yayımlanan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında 644 sayılı Ka-nun Hükmünde Kararname, 17 Ağustos 2011 tarih ve 28028 sayılı resmi gazete-de yayımlanan (648-662 KHK ile değişik) sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlığın kuruluş ve görevleri yeniden düzenlenmiştir.

Page 395: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 395

Bakanlığımız fiziksel planlama ve yapılaşma konusundaki düzenlemeleri ve standartları geliştirecek, kalkınma politikalarına uygun ulusal ve bölgesel nite-likli mekânsal gelişme stratejileri hazırlayacaktır. Çevreye ilişkin düzenlemeler, işlemler ve denetimler de Bakanlığımız tarafından planlara uyumlu şekilde yü-rütülecek ve bu sayede, koruma-kullanma dengesi de gözetilecektir.

Görev alanlarına yönelik önemli yetkiler ile Kentleşmeye dair en önemli ini-siyatifleri geliştirmekte olan yeni vizyonu ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, yerleşmeye, çevreye ve yapılaşmaya dair mevzuatı hazırlamak, uygulamaları de-netlemek, mesleki hizmetlerin gelişmesini sağlamak, çevre kirliliğini önlemek ve tabiatın korunmasını sağlamak üzere yeniden yapılandırılmıştır. B a -kanlığımız ülkenin sorunlarına çözüm arayışı içerisinde, görev alanlarında biri-kimli personeli ile bu yeni görev tanımları ve hedefler doğrultusunda değişime öncülük yaparak çalışmalara başlamıştır. Bu heyecanla, duygularımızı paydaşla-rımız ile paylaşmak ve enerjimizi ülkemiz adına faydalanılabilir kılmak arzusu içerisindeyiz.

Kentsel Planlama, Sağlıklı kentleşme, Mekânsal Planlama kavramları ekse-ninde modern anlayışlarla planlar yapılması kadar, oluşturulan bu yeni yerleşme-lerin her bakımdan güvenli ve sağlıklı yapılaşmasının sağlanması ve korunması gerekliliği de gündemimizden düşürülmemesi gereken, aklımızdan çıkarmaya-cağımız önceliklerimiz arasında bulunmaktadır.

Kent SorunlarıToplumun gelişmişlik düzeyini ve medeniyete yaptığı katkıyı belirleyen fak-

törlerden biri de o toplumun şehirleridir. Günümüzde şehirleşme bir gelişmişlik göstergesi haline gelmiştir. Dünya nüfusunun yarısı ve Türkiye Nüfusunun %72 si kentlerde yaşamaktadır. (www.tuik.gov.tr) Bu oranın hızla artması beraberin-de birçok sorunu da gündeme taşımıştır.

Ekonomik, Teknolojik, Siyasal, Sosyo-Psikolojik, nedenlere dayalı olarak bü-yük bir hızla artmakta olan şehirleşme ve öngörülemeyen plansız kentleşme baş-lıca şu sorunlarla karşımıza çıkmaktadır.

- Plansız yapılaşma ve gecekondu sorunları - Çarpık kentleşme, altyapı sorunları - Çevre ve sosyal sorunları- Ulaşım sorunları vb. olarak sıralanabilir.

Afet Riskli Alanların DönüşümüEtkilediği alan itibarı ile, Yapıların denetimini yapmak, Yapı stokunu rehabi-

lite etmek gibi görevler ve bu alanda düzenleyici kararlar almak, uzun vadeli ve kademeli geçiş süreçlerini gerektirmektedir.

Bu anlamda önümüzdeki dönemde de Yapı Denetimi konusunda olduğu ka-dar denetimsiz yapıldığı söylenebilecek yapılar hakkında da önemli gelişmelerin olacağını söylemek mümkündür.

Page 396: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası396

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının “Depreme karşı dayanıksız yapılar ile imar mevzuatına, plan, proje ve eklerine aykırı yapıların ve bunların bulunduğu alan-ların dönüşüm projelerini ve uygulamalarını yapmak, yaptırmak” görevi kap-samında, uygulaması bakımından çok önemli bir inisiyatif, cesur ve öz güveni çok yüksek bir atılım olarak sayılabilecek bir yasa olan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Yapıların Dönüşümü Hakkında Kanun 31 Mayıs 2012 tarih ve 28309 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uy-gun yapılar, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştir-me, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir. İkincil mevzuatlar da yayımlanarak yürürlüğe girmekte ve tekâmül etmektedir.

Ankara İli ve Yerleşkelerini Son Yüzyıl İçinde Etkilemiş Olan Önemli Depremler

- 6.6 büyüklüğündeki 19 Nisan 1938 Akpınar (Kırşehir) depremi,

- 7.4 büyüklüğündeki 1 Şubat 1944 Gerede depremi,

- 4.7 büyüklüğündeki 21 Nisan 1983 Köşker (Kulu) depremi,

- 6.1 büyüklüğündeki 6 Haziran 2000 Orta (Çankırı) depremi,

- 4.3 büyüklüğündeki 22 Ağustos 2000 Uruş (Ankara) depremi,

- 4.0 büyüklüğündeki 27 Şubat 2003 Çamlıdere (Ankara) depremleri ile

- 5.2 büyüklüğündeki 31 Temmuz 2005,

- 5.6 büyüklüğündeki 20 Arallık 2007 ve

- 5.5 büyüklüğündeki 27 Aralık 2007 Afşar (Bala-Ankara) depremleridir.

Ankara’nın Depremsellik ÖzelliğiAnkara nın dört tarafında deprem üreten faylar mevcuttur. Bunlar:

- Güneyindeki Tuz Gölü fayı

- Güneydoğuda Kırıkkale-Keskin- Erbağ fayı,

- Doğusundan Ezine Pazarı - Akpınar fayı ve

- Güney batıda Eskişehir fayı vardır.

- Kuzeyinde, Kuzey Anadolu Fayı (magnetidu 7 den büyük deprem üretebilir.) (Türkiye deki büyük faylardandır.)

Bu faylar Ankara’nın kent merkezine 60-100 km. uzaklıktadır.

Ankara kent alanının önemli bir kısmı deprem etkisini artıracak, sıvılaşma potansiyeline de sahip alüvyal ve killi zeminlerden oluşmaktadır.

Page 397: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 397

 3  /  9  

 

* 4.3 büyüklüğündeki 22 Ağustos 2000 Uruş (Ankara) depremi, * 4.0 büyüklüğündeki 27 Şubat 2003 Çamlıdere (Ankara) depremleri ile * 5.2 büyüklüğündeki 31 Temmuz 2005, * 5.6 büyüklüğündeki 20 Arallık 2007 ve * 5.5 büyüklüğündeki 27 Aralık 2007 Afşar (Bala-Ankara) depremleridir ANKARA’NIN DEPREMSELL�K ÖZELL���

Ankara`nın dört tarafında deprem üreten faylar mevcuttur. Bunlar: * Güneyindeki Tuz Gölü fayı * Güneydoğuda Kırıkkale-Keskin- Erba� fayı, * Doğusundan Ezine Pazarı – Akpınar fayı ve * Güney batıda Eski�ehir fayı vardır. * Kuzeyinde, Kuzey Anadolu Fayı (magnetidu 7 den büyük deprem üretebilir.) (Türkiye`deki büyük faylardandır.) * Bu faylar Ankara’nın kent merkezine 60-100 km. uzaklıktadır. * Ankara kent alanının önemli bir kısmı deprem etkisini artıracak, sıvılaşma potansiyeline de sahip alüvyal ve killi zeminlerden oluşmaktadır.  *  

Ankara’da Yaşayan Nüfus - Konut ve Depremsellik İlişkileri;YERLEŞİM

MERKEZLERİ1.Derece DEP.BÖL

2.Derece DEP.BÖL

3.Derece DEP.BÖL

4.Derece DEP.BÖL

5.Derece DEP.BÖL

Toplam Nüfus

ANKARA 10,220 154,389 325,910 4,400,374 0 4.890.893

NÜFUS 4.965.542TOPLAM BİNA SAYISI 428.797

YAPI DENETİMLİ BİNA SAYISI 44.308

 4  /  9  

 

ANKARA’DA YA�AYAN NÜFUS – KONUT VE DEPREMSELL�K �L��K�LER�;

YERLEŞİM MERKEZLERİ

1.Derece DEP.BÖL

2.Derece DEP.BÖL

3.Derece DEP.BÖL

4.Derece DEP.BÖL

5.Derece DEP.BÖL

Toplam Nüfus

ANKARA 10,220 154,389 325,910 4,400,374 0 4.890.893  

 

                            TÜRK�YE DÖNÜ�ÜYOR

Türkiye genelinde 35 ilde riskli olduğu belirlenen 124 adet kamu binası için 05 Ekim 2012 tarihinde Başbakanımızın İstanbul Esenler' den başlattığı kentsel dönüşüm hamlesi, Ankara’da da eş zamanlı olarak gerçekleştirildi. Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığına ait Yeşilkaya Lojman binasının yıkımıyla devam etti;

NÜFUS 4.965.542

TOPLAM BİNA SAYISI 428.797

YAPI DENETİMLİ BİNA SAYISI 44.308

Yeşilkaya Lojman binası yıkımı;

Türkiye DönüşüyorTürkiye genelinde 35 ilde riskli olduğu belirlenen 124 adet kamu binası için

05 Ekim 2012 tarihinde Başbakanımızın İstanbul Esenler’ den başlattığı kentsel dönüşüm hamlesi, Ankara’da da eş zamanlı olarak gerçekleştirildi. Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığına ait Yeşilkaya Lojman binasının yıkımıyla devam etti;

Page 398: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası398

 4  /  9  

 

ANKARA’DA YA�AYAN NÜFUS – KONUT VE DEPREMSELL�K �L��K�LER�;

YERLEŞİM MERKEZLERİ

1.Derece DEP.BÖL

2.Derece DEP.BÖL

3.Derece DEP.BÖL

4.Derece DEP.BÖL

5.Derece DEP.BÖL

Toplam Nüfus

ANKARA 10,220 154,389 325,910 4,400,374 0 4.890.893  

 

                            TÜRK�YE DÖNÜ�ÜYOR

Türkiye genelinde 35 ilde riskli olduğu belirlenen 124 adet kamu binası için 05 Ekim 2012 tarihinde Başbakanımızın İstanbul Esenler' den başlattığı kentsel dönüşüm hamlesi, Ankara’da da eş zamanlı olarak gerçekleştirildi. Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığına ait Yeşilkaya Lojman binasının yıkımıyla devam etti;

NÜFUS 4.965.542

TOPLAM BİNA SAYISI 428.797

YAPI DENETİMLİ BİNA SAYISI 44.308

Yeşilkaya Lojman binası yıkımı;

Sincan’da 26.12.2012 tarihinde dönüşüm hareketi; Arsası 11.450.m2 olan, Sincan İlçesi, Osmanlı Mahallesindeki Doğankent

Yapı Kooperatifi 15 blok, 150 daireden oluşmaktadır. “Afet Riski Altındaki Bi-naların Dönüşümü Kapsamında” yasal süreç uygulanarak tamamının yıkımı gerçekleştirilmiştir. Kira yardımı yapılmış, İmar planı hazırlanarak onay için Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir. Sitenin yeniden inşaatı için projelendirme, kredilendirme yapılarak yapım aşamasına geçilecektir.

 5  /  9  

 

S�NCAN’DA 26.12.2012 tarihinde dönüşüm hareketi ;

Arsası 11.450.m2 olan, Sincan İlçesi, Osmanlı Mahallesindeki Do�ankent Yapı Kooperatifi 15 blok, 150 daireden oluşmaktadır. “Afet Riski Altındaki Binaların Dönüşümü Kapsamında” yasal süreç uygulanarak tamamının yıkımı gerçekleştirilmiştir. Kira yardımı yapılmış, İmar planı hazırlanarak onay için Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir. Sitenin yeniden inşaatı için projelendirme, kredilendirme yapılarak yapım aşamasına geçilecektir.

S�NCAN �lçesi, Gökçek Mahallesindeki Güne�evler Sitesi ; 12 Blok 10 kat ve 240 daireden oluşan sitede bir bloğun zemin katında meydana gelen kolon çatlaklarının oluştuğu Müdürlüğümüze intikal etmiştir. Yerinde yapılan incelemede binanın oturulamayacak derecede riskli olduğu tespit edilerek, tahliye edilmesi sağlanmış ve aynı gün tapuya riskli yapı şerhi düşülmüştür. Bu Blok 6306 sayılı Kanun kapsamında yıktırılarak risk ortadan kaldırılmıştır. Diğer 11 blok için Müdürlüğümüz ve Laboratuvar Daire Başkanlığı’nın ortak yürüttüğü çalışmalar sonucunda blokların da riskli olduğu tespit edilmiştir. Bu bloklarla ilgili tapuya şerh düşülerek, iki aylık tahliye süresi verilmiştir.

Bu alanın planlama çalışmaları Ankara İl Müdürlüğümüzce gerçekleştirilmiş olup, süreç devam etmektedir.

Güneş Evler sitesi

Sincan İlçesi, Gökçek Mahallesindeki Güneşevler Sitesi ;

12 Blok 10 kat ve 240 daireden oluşan sitede bir bloğun zemin katında meyda-na gelen kolon çatlaklarının oluştuğu Müdürlüğümüze intikal etmiştir.

Yerinde yapılan incelemede binanın oturulamayacak derecede riskli olduğu tespit edilerek, tahliye edilmesi sağlanmış ve aynı gün tapuya riskli yapı şerhi düşülmüştür.

Bu Blok 6306 sayılı Kanun kapsamında yıktırılarak risk ortadan kaldırılmış-tır.

Diğer 11 blok için Müdürlüğümüz ve Laboratuvar Daire Başkanlığı’nın ortak yürüttüğü çalışmalar sonucunda blokların da riskli olduğu tespit edilmiştir. Bu bloklarla ilgili tapuya şerh düşülerek, iki aylık tahliye süresi verilmiştir.

Bu alanın planlama çalışmaları Ankara İl Müdürlüğümüzce gerçekleştirilmiş olup, süreç devam etmektedir.

Page 399: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 399

Arsası 11.450.m2 olan, Sincan İlçesi, Osmanlı Mahallesindeki Do�ankent Yapı Kooperatifi 15 blok, 150 daireden oluşmaktadır. “Afet Riski Altındaki Binaların Dönüşümü Kapsamında” yasal süreç uygulanarak tamamının yıkımı gerçekleştirilmiştir. Kira yardımı yapılmış, İmar planı hazırlanarak onay için Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir. Sitenin yeniden inşaatı için projelendirme, kredilendirme yapılarak yapım aşamasına geçilecektir.

S�NCAN �lçesi, Gökçek Mahallesindeki Güne�evler Sitesi ; 12 Blok 10 kat ve 240 daireden oluşan sitede bir bloğun zemin katında meydana gelen kolon çatlaklarının oluştuğu Müdürlüğümüze intikal etmiştir. Yerinde yapılan incelemede binanın oturulamayacak derecede riskli olduğu tespit edilerek, tahliye edilmesi sağlanmış ve aynı gün tapuya riskli yapı şerhi düşülmüştür. Bu Blok 6306 sayılı Kanun kapsamında yıktırılarak risk ortadan kaldırılmıştır. Diğer 11 blok için Müdürlüğümüz ve Laboratuvar Daire Başkanlığı’nın ortak yürüttüğü çalışmalar sonucunda blokların da riskli olduğu tespit edilmiştir. Bu bloklarla ilgili tapuya şerh düşülerek, iki aylık tahliye süresi verilmiştir.

Bu alanın planlama çalışmaları Ankara İl Müdürlüğümüzce gerçekleştirilmiş olup, süreç devam etmektedir.

ANKARA’DAK� L�SANSLI KURUM VE KURULU�LAR

Güneş Evler sitesi

Ankara’daki Lisanslı Kurum ve KuruluşlarRiskli Yapıların belirlenmesi konusunda Bakanlığımızca yönetmelik hüküm-

leri uyarınca lisans verilen kurum ve kuruluşlarca bugüne kadar düzenlenen ra-porların dağılımı aşağıdaki şekilde olmuştur.

Kamu Kurumları : 3 adetBelediyeler : 26 adetÜniversiteler : 3 adetÖzel Kuruluşlar : 41 adetToplam : 73 adet

Bakanlığımızca (01.06.2013 itibari ile) ; 73 ad. Kurum kuruluş yetkilendiril-miştir. Güncel lisanslı kurum ve kuruluşlar www.csb.gov.tr sitesinden takip edi-lebilir.

Ankara’da (07 Haziran 2013 itibari ile) ;

Lisanslı kurum ve kuruluşlarca hazırlanan rapor sayısı : 94 adetTapuya riskli yapı şerhi koyulan bina sayısı : 102 adetTapuya riskli yapı şerhi koyulan konut birim sayı : 865 adetTapuya riskli yapı şerhi koyulan işyeri sayısı : 64 adetYıkılan bina sayısı : 20 adetYıkılan birim konut sayısı : 240 adet

Riskli Alan (Dönüşüm-Gelişim) İlanlarıAnkara’da zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kay-

bına yol açma riski taşıyan riskli yapı ve alanlar, Bakanlık veya İdare (Belediye İl Özel İdare vb.) tarafından belirlenerek, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkan-lığının görüşü de alındıktan sonra Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulun-ca kararlaştırılarak resmi gazetede yayımlanmaktadır.

Page 400: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası400

2013 Yılı İçerisinde Bakanlar Kurulu Kararı ile Yapılan Riskli Alan İlanları

1. 20 Ocak 2013 Resmî Gazete Sayı: 28534 Karar Sayısı: 2012/4088Ankara İli, Altındağ İlçesi, Atıfbey, Hıdırlıktepe ve İsmetpaşa mahalleleri sı-

nırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanların riskli alan ilan edilmesi; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 5/12/2012 tarihli ve 2068 sayılı yazısı üzerine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 17/12/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.

2. 25 Ocak 2013 Resmî Gazete Sayı: 28539 Karar Sayısı: 2012/4159Ankara İli, Çankaya İlçesi, İlker, Metin Akkuş ve Yukarı Dikmen mahalleleri

sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösteri-len alanın riskli alan ilan edilmesi; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 20/12/2012 tarihli ve 2237 sayılı yazısı üzerine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 24/12/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.

3. 26 Ocak 2013 Resmî Gazete Sayı: 28540 Karar Sayısı: 2013/4161Ankara İli, Beypazarı İlçesi, Ayvaşık Mahallesi sınırları içerisinde yer alan

ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilmesi; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 5/12/2012 tarihli ve 2072 sayılı yazısı üzerine, 5393 sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 3/1/2013 tarihinde kararlaştırılmıştır.

4. 26 Ocak 2013 Resmî Gazete Sayı: 28540 Karar Sayısı: 2013/4232Ankara İli, Mamak İlçesi, Araplar, Derbent, Dostlar ve Köstence mahalleleri

sınırları içerisinde bulunan ve ekli krokiler ile listelerde sınır ve koordinatları gösterilen alanların riskli alan ilan edilmesi; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 17/12/2012 tarihli ve 2199 sayılı yazısı üzerine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 3/1/2013 tarihinde kararlaştırılmıştır.

5. 6 Şubat 2013 Resmî Gazete Sayı: 28551 Karar Sayısı: 2013/4251Ankara İli, Çankaya İlçesi, Akpınar Mahallesi sınırları içerisinde bulunan

ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın riskli alan ilan edilmesi; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 15/1/2013 tarihli ve 222 sayılı yazısı üzerine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 28/1/2013 tarihinde karar-laştırılmıştır.

Page 401: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 401

6. 13 Şubat 2013 Resmî Gazete Sayı: 28586 Karar Sayısı: 2013/4365Ankara İli, Elmadağ İlçesi, Yenice, Yenidoğan ve Yenipınar mahalleleri sı-

nırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösteri-len alanın riskli alan ilan edilmesi; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 31/1/2013 tarihli ve 539 sayılı yazısı üzerine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 22/2/2013 tarihinde kararlaştırılmıştır.

7. 8 Şubat 2013 Resmî Gazete Sayı: 28553 Karar Sayısı: 2013/4248Ankara İli, Çankaya İlçesi, Namık Kemal Mahallesi sınırları içerisinde bulu-

nan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın riskli alan ilan edilmesi; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 21/1/2013 tarihli ve 271 sayılı yazısı üzerine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 28/1/2013 tarihinde karar-laştırılmıştır.

8. 27 Nisan 2013 Resmî Gazete Sayı: 28630Karar Sayısı: 2013/4452Ankara İli, Keçiören İlçesi, Güzelyurt, 23 Nisan, Bademlik, Şenyuva ve Ka-

nuni mahalleleri sınırları içerisinde yer alan ve ekli kroki ile listede sınır ve koor-dinatları gösterilen alanın kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilmesi; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 28/2/2013 tarihli ve 830 sayılı yazısı üzerine, 5393 sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 11/3/2013 tarihinde kararlaştırılmıştır.

9. 17 Mayıs 2013 Resmî Gazete Sayı: 28650 Karar Sayısı: 2013/4654Ankara İli, Altındağ İlçesi, Seyfi Demirsoy, Hacılar, Önder, Gültepe, Çalış-

kanlar ve Beşikkaya-Feridun Çelik mahalleleri sınırları içerisinde yer alan ve ekli krokiler ile listelerde sınır ve koordinatları gösterilen alanların riskli alan ilan edilmesi; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 8/4/2013 tarihli ve 1635 sayılı yazısı üzerine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hak-kında Kanunun 2 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 22/4/2013 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Uygulamada Vatandaşlarımıza Sağlanan Kolaylıklar - Anlaşma ile tahliye edilen, yıktırılan veya kamulaştırılan yapıların malik-

lerine ve bu yapılarda kiracı veya sınırlı aynî hak sahibi olarak en az bir yıldır ikamet ettiği veya bunlarda işyeri bulunduğu tespit edilenlere konut, işyeri, arsa, kira yardımı veya kredi verilebilir.

- Konutunu ve işyerini kendi imkânları ile yapmak veya edinmek isteyenlere de kredi verilebilir.

- Uzlaşarak evini tahliye eden kiracılara 1.300 Tl. nakliye yardımı, 18 ay bo-yunca (650TL/Ay-Ankara) kira yardımı verilebilir.

Page 402: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası402

- Maliklere bina tespit kredisi, yıkım kredisi, konutlarda 10 yıl, işyerlerinde 7 yıl yapım kredisi verilebilir.

- Belli oranda faiz desteği sağlanır.

SonuçBu süreçte; sağlam, güvenli ve enerji verimli yapılar, yaşanabilir çevre, hayat

kalitesi yüksek yerleşmeler ve marka şehirlerden oluşan; yepyeni bir Türkiye inşa edilecektir.

Unutulmamalıdır ki bugün riskli yapı olarak belirlediğimiz binalarda bizler yaşıyoruz. Bu yapıları inşa edenler de yakın kuşak atalarımız. Diğer tarafta da doğal afetler mevcut yapı stoku kalitesi, mevzuatımız ve yapılaşma koşullarımız bir dönüşüm hamlesini zorunlu hale getirmekte.

Bu nedenle, Bakanlığımızca yeni Yapı Denetim Kanunu ve İmar Kanununda değişiklik yapılması hakkında mevzuat hazırlıkları halen yürütmektedir.

Bu süreçte Mesleki Sorumluluk Sigortası, Mali Sorumluluk Sigortası ve ge-rek yükleniciler gerekse denetim elemanlarınca verilecek teminatlar kapsamında bir kısım mali sorumluluk ve sigorta güvencelerinin getirilmesi, yapı taşıyıcı sistemlerine ilişkin imalatların denetimini esas alan hükümlerin bulunması gibi olumlu bir kısım gelişmelerin yaşandığını da belirtmekte fayda görülmektedir.

Artık anlayışlar değişmektedir. Kısa vadeli, pratik ve palyatif çözümler ye-rine uzun vadeli hedefler ile atılan bu tür adımlar akademisyenler, STK lar ve toplumun her kesiminin desteğine ihtiyaç duymaktadır. 2023 Türkiye’sinde Şe-hirleşme ile ilgili sorunları çözmek ve Afete karşı dirençli bir ülke olmak ortak hedefimiz olmalıdır.

Tüm emeklerimiz; Afet dönüşümü ve kentsel dönüşüm projelerini gerçekleş-tirmek ve kimlikli kişilikli şehirler ile medeniyetimizi gelecek nesillere taşımak içindir…

*Kasım KAYIHAN İnş.Müh.- Ankara Çevre ve Şehircilik İl Müdürü

**Mustafa Tahsin BADEM İnş.Yük.Müh. CSB Yüksek Fen Kurulu Üyesi

Kaynaklar : 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki

Kanun ve ikincil mevzuat

Orta Vadeli Program, 2010 - 2012, DPT, 2009

Dokuzuncu Kalkınma Planı, 2010 Yılı Programı, DPT, 2009

AB Müktesebatına Uyum Programı (2007-2013) , ABGS, 2007

Hükümet Programları :

Ulusal Deprem Strateji Eylem Planı-USDEP

Page 403: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 403

Ankara Deprem Strateji Eylem Planı -ADSEP

Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı- KENTGES

T.C. Resmi Gazetesi

Deprem Şurası Sonuç Bildirgesi 2004

TÜİK verileri

Page 404: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası404

Rasim TEMÜR, Barış YILDIZLAR, Erdem DAMCI,Namık Kemal ÖZTORUN

HIZLI DURUM TESPİT ÇALIŞMASI

ÖZETBu çalışmanın amacı İstanbul Üniversitesi Çapa Yerleşkesi’nde bulunan 56

adet binanın deprem etkileri açısından risk analizinin yapılmasıdır. Bina sayı-sının fazla ve çalışma süresinin kısa olması sebebiyle analizlerde Hızlı Durum Tespit (DURTES) Yöntemi kullanılmıştır.

Çalışmanın ilk aşamasında incelenecek binalara birer kod numarası tanımlan-mış ve binalara ait projelerin elde edilmesi amacıyla Üniversite arşivi taranmış-tır. Arşivden elde edilen bilgiler bina kod numaraları kullanılarak tasnif edilmiş ve saha çalışma ekiplerine ön bilgi oluşturulmuştur. İkinci aşamada yöntemin kullandığı bilgilerin elde edilmesi amacıyla 10 kişilik bir saha çalışma ekibi oluş-turulmuş ve ekip üyelerine yöntemle ilgili hem teorik, hem de uygulamalı eğitim verilmiştir. Üçüncü aşamada ise sahadan gelen veriler DURTES yöntemi için özel olarak geliştirilen yazılıma girilerek, risk analizleri yapılmıştır.

Analizler sonucunda; 17 binanın “Çok Yüksek Risk”, 33 binanın “Yüksek Risk”, 2 binanın “Orta Risk”, 1 binanın “Düşük Risk” ve 3 binanın “Minimum Risk” seviyesinde olduğu belirlenmiştir.

1. GirişTürkiye’de 1999 yılında yaşanan depremlerden sonra gündeme gelen kentsel

dönüşüm çalışmaları, 2011 yılında Van’da meydana gelen depremlerden sonra hız kazanmıştır. Bu kapsamda İstanbul Üniversitesi’nin Çapa Yerleşkesi’nde kentsel dönüşüm uygulanması ve ilk aşamada mevcut binaların durum tespitle-rinin yapılması kararlaştırılmıştır.

İstanbul Üniversitesi Çapa Yerleşkesi’nde farklı boyutlarda bağımsız 102 bina birimi bulunmaktadır. Mevcut çalışma kapsamında yerleşkede öncelikli olan hastane, okul, yemekhane ve kütüphaneden oluşan 56 binanın deprem etkileri açısından risk analizinin yapılması amaçlanmıştır.

Emniyetinin belirlenmesi gereken yapı sayısının sahip olunan süre açısından oldukça fazla olması, söz konusu yapıların yapım yılı mimari alışkanlıkları ve kullanım amacı nedeniyle karmaşık, aynı zamanda düzensiz olmaları nedeniyle analizlerde Hızlı Durum Tespit (DURTES) Yöntemi kullanılmıştır.

2. Hızlı Durum Tespit YöntemiYapıların deprem etkileri karşısındaki davranışları, hasara uğrama veya yı-

kılma olasılıkları, deprem kaynak özelliklerine, yerel zemin özelliklerine ve ya-

Page 405: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 405

pının özelliklerine bağlıdır. Bu sebeple risk analizi adı verilen çalışmalarda bu üç etkenin çok sayıda bileşeninin bir arada değerlendirilmesi gereklidir. Sadece zemin özelliklerini tanımlayarak veya sadece yapı özelliklerine bağlı olarak ger-çekçi bir risk değerlendirmesi yapmak söz konusu değildir.

Karar kriterlerinin deneysel ve teknik verilere bağlanabilmesi, bu verilerin detaylı olarak yerinde elde edilebilmesi ile mümkün olur. Değerlendirmenin gü-venilirlik derecesi ile veri sayısı ve kalitesi arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Diğer taraftan binlerce yapının bulunduğu şehirleşmiş alanlarda maliyet ve süre kriterleri, projede veri sayısını ve kalitesini kısıtlayan faktörlerdir.

İstanbul’un Bakırköy ilçesinde yapılmış olan “Bakırköy İlçesi Yerleşim Alan-larının Zemin-Yapı Etkileşimine Bağlı Risk Analizi Araştırma Projesi”nde, hız-lı tarama yöntemlerinde kullanılacak parametrelerin seçiminde ulusal ve yerel yapılaşmanın özelliklerini dikkate alan özgün bir yöntemin oluşturulmasının gereği dikkate alınmıştır. Bu amaçla, risk analizi çalışması çerçevesinde Hızlı Durum Tespit (DURTES) Yöntemi geliştirilmiştir [1, 2, 4].

DURTES, binaların deprem kuvvetlerine karşı yapısal risklerinin belirlenmesi için, gerekli olan minimum sayıda parametre ile güvenilir ve hızlı sonuçlar vere-bilen, sayısal değerlendirme esasına dayalı yaklaşık bir yöntemdir. DURTES’in temel esasları 1992 Erzincan depreminde belirlenmiş ve yöntemde kullanılan risk puanları takip eden yıllardaki depremlerde elde edilen verilerle kalibre edi-lerek 2002 yılında “Bakırköy İlçesi Zemin Yapı Etkileşimine Bağlı Risk Analizi Araştırma Projesi” kapsamında 10162 bina üzerinde uygulanmıştır.[3]

DURTES yöntemi;

1. Ekiplerin eğitimi ve arşiv çalışması

2. Saha çalışması

3. Analiz ve raporlama

olmak üzere 3 aşamada uygulanmaktadır.

Yöntemin uygulaması sırasında sahada bina ile ilgili;

- Bina Bilgi Formu bilgileri

- Binanın rölevesi

- Beton dayanımı

- Binanın fotoğrafları

olmak üzere dört farklı türde veri toplanır. Bu bilgiler saha ekipleri tarafından bina kod numarası ile ilişkilendirilerek elde edilir.

Page 406: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası406

DURTES yapıdan elde edilen 100 parametre ile risk analizi yapmaktadır. Analizler için yönteme özel bir algoritma ve yazılım geliştirilmiştir. [4]

Geliştirilen yazılım;

- Hızlı bilgi girişi

- Çizim

- Binaya özel raporlama

- Coğrafi bilgi sistemleri ile etkileşim

- CAD yazılımlarına kat planı çizimi oluşturma

gibi gelişmiş özelliklere sahiptir.

Bina ile ilgili değerlendirme ve yorumlar tamamen matematiksel prensipler-le yapılmakta ve raporlar yazılım tarafından otomatik olarak hazırlanmaktadır. Böylece farklı tecrübelere sahip uzman görüşlerinde yapılabilecek hatalar mini-muma indirilmektedir. DURTES yöntemi, detaylı analizi yapılan binaların ana-liz sonuçları ile kıyaslandığında oldukça makul sonuçlar vermektedir.

Analizler sonucunda her bina için bir “Göreceli Durum Tespit Puanı” elde edilmekte ve yapıların depremde olası hasar riskleri belirlenmektedir.

Yapılar, risk seviyelerine göre;

- Çok yüksek risk,

- Yüksek risk,

- Orta risk,

- Düşük risk ve

- Minimum risk

olmak üzere 5 ana grupta sınıflandırılmaktadırlar.

Analizler sonucunda binaların risk seviyesi göreceli olarak belirlenir ve her bina için binanın kimlik kartı da sayılabilecek bir rapor hazırlanır. Bu rapor-larda, saha çalışmalarında binaya ait elde edilen bilgilerin tamamı ile birlikte, matematiksel esasa dayanan analizin sonuçları, binanın risk seviyesi ve öneriler yer almaktadır (Tablo 1).

Page 407: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 407

Tablo 1: DURTES bina risk durumlarına göre yorum ve öneriler

Min

imum

Ris

k

içer

en b

inal

ar • Hızlı tarama yöntemi kriterlerine göre 2007 Deprem Yönetmeliğinin tanımladığı güvenlik seviyesini sağlamaktadır.

• Kesin çözüm yöntemleri ile yapının emniyetinin kontrol edilmesi yararlıdır.• Kesin çözüm yöntemleri uygulansa dahi depremin doğrultu ve içerik özelliklerinde

öngörülene nazaran olabilecek farklılıklar ve yapıya ait tespiti mümkün olmayan kesit malzeme özellikleri ve detaylar risk seviyesinde değişikliğe sebep olabilir.

Düş

ük R

isk

içer

en b

inal

ar

• Hızlı tarama yöntemi kriterlerine göre 2007 Deprem Yönetmeliğinin tanımladığı güvenlik seviyesini sağlamamaktadır.

• Kesin çözüm yöntemleri ile yapının emniyetinin kontrol edilmesi gereklidir.• Binaya özel raporda güçlendirme için eklenmesi gerekecek olan tahmini malzeme

miktarı tanımlanmıştır. Ancak, kullanılacak malzeme miktarı, binanın kesin çözüm yöntemleri ile analizi yapıldıktan sonra tasarım hesaplarında öngörülen konstrüktif detaylara göre tayin edilmesi önerilir.

• Konstrüktif detaylar ve geometrileri, binanın gerekli kısımları açılıp tüm detayları görüldükten sonra kullanılacak olan güçlendirme malzemesinin özelliklerine göre belirlenmeli ve tercih edilmelidir.

Ort

a R

isk

içer

en b

inal

ar

• Hızlı tarama yöntemi kriterlerine göre 2007 Deprem Yönetmeliğinin tanımladığı güvenlik seviyesini sağlamamaktadır.

• Kesin çözüm yöntemleri ile yapının emniyetinin kontrol edilmesi gereklidir.• Binaya özel raporda verilen tahmini değerlerden anlaşılacağı gibi “düşük risk

seviyesi”ne kıyasla daha fazla malzeme ve işçilik gerekmektedir. Kullanılacak malzeme miktarı kesin çözüm yöntemleri ile analizi yapıldıktan sonra tasarım hesaplarında öngörülen konstrüktif detaylara göre tayin edilmesi önerilir.

• Konstrüktif detaylar ve geometrileri, binanın gerekli kısımları açılıp tüm detayları görüldükten sonra kullanılacak olan güçlendirme malzemesinin özelliklerine göre belirlenmeli ve tercih edilmelidir.

Yük

sek

Ris

k

içer

en b

inal

ar

• Hızlı tarama yöntemi kriterlerine göre 2007 Deprem Yönetmeliğinin tanımladığı güvenlik seviyesini büyük ölçüde sağlamamaktadır.

• Kesin çözüm yöntemleri ile yapının emniyetinin kontrol edilmesi yararlıdır.• Binaya özel raporda verilen tahmini değerlerden anlaşılacağı gibi “orta risk

seviyesi”ne kıyasla daha fazla malzeme ve işçilik gerekmektedir. Kullanılacak malzeme miktarı kesin çözüm yöntemleri ile analizi yapıldıktan sonra tasarım hesaplarında öngörülen konstrüktif detaylara göre tayin edilmesi önerilir.

• Konstrüktif detaylar ve geometrileri, binanın gerekli kısımları açılıp tüm detayları görüldükten sonra kullanılacak olan güçlendirme malzemesinin özelliklerine göre belirlenmeli ve tercih edilmelidir.

• Güçlendirme kararı alınırsa zaman, ekonomi, emniyet ve amaca uygunluk unsurları göz önüne alınarak güçlendirme yapılıp yapılamayacağı belirlenmeli, güçlendirmeye karar verilmesi durumunda; kesin çözüm yöntemleri ile analizi yapılmalı, yapısal elemanlar ve detaylar belirlenmeli, deprem şartnamesinde öngörülen formatta güçlendirmeye yönelik uygulama projeleri hazırlanmalı, her aşamasında kontrol edilecek şekilde mümkün olan en kısa zamanda imalat uzman personel tarafından gerçekleştirilmelidir.Alternatif Öneri: Kat azaltması çözüm olabilir. Kontrol edilmelidir.Kullanım değişikliğine bağlı olarak yük azaltması çözüm olabilir.(Bu madde konvansiyonel konut türü binalar için geçerli değildir.)

Page 408: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası408

Çok

Yük

sek

Ris

k

içer

en b

inal

ar

• Hızlı tarama yöntemi kriterlerine göre 2007 Deprem Yönetmeliğinin tanımladığı güvenlik seviyesini sağlamamaktadır.

• Kesin çözüm yöntemleri ile yapının risk seviyesinin kontrol edilmesi yararlıdır.• Kesin çözüm yöntemleri ile yapının emniyetinin kontrol edilmesi yararlıdır.• Binaya özel raporda verilen tahmini değerlerden anlaşılacağı gibi “yüksek risk

seviyesi”ne kıyasla daha fazla malzeme ve işçilik gerekmektedir. Kullanılacak malzeme miktarı kesin çözüm yöntemleri ile analizi yapıldıktan sonra tasarım hesaplarında öngörülen konstrüktif detaylara göre tayin edilmesi önerilir.

• Konstrüktif detaylar ve geometrileri, binanın gerekli kısımları açılıp tüm detayları görüldükten sonra kullanılacak olan güçlendirme malzemesinin özelliklerine göre belirlenmeli ve tercih edilmelidir.

• Güçlendirme kararı alınırsa zaman, ekonomi, emniyet ve amaca uygunluk unsurları göz önüne alınarak güçlendirme yapılıp yapılamayacağı belirlenmeli, güçlendirmeye karar verilmesi durumunda; kesin çözüm yöntemleri ile analizi yapılmalı, yapısal elemanlar ve detaylar belirlenmeli, deprem şartnamesinde öngörülen formatta güçlendirmeye yönelik uygulama projeleri hazırlanmalı, her aşamasında kontrol edilecek şekilde mümkün olan en kısa zamanda imalat uzman personel tarafından gerçekleştirilmelidir.Alternatif Öneri: Kat azaltması çözüm olabilir. Kontrol edilmelidir.Kullanım değişikliğine bağlı olarak yük azaltması çözüm olabilir.(Bu madde konvansiyonel konut türü binalar için geçerli değildir.)

• Kullanımı mutlak gerekli önemli binalar dışında, şehir planlaması, amaca uygunluk, ekonomi, emniyet gibi kriterler göz önüne alındığında bu kriterleri sağlamayan bazı binaların yıkılıp yeniden yapılmasında yarar vardır. Güçlendirme seçeneği tercih edildiği takdirde maliyetin oldukça yüksek olacağı binaya özel raporlarda belirtilen malzeme miktarından anlaşılmaktadır.

3. UygulamaÇalışma kapsamında bulunan binaların yerinde incelenmesi amacıyla ikişer

kişiden oluşan beş grup oluşturulmuştur. Saha çalışma ekibinde yer alan bu on kişiye DURTES yöntemi hakkında teorik ve uygulamalı eğitimler verilmiştir.

Saha çalışma ekiplerinin eğitimleriyle eş zamanlı olarak Çapa Yerleşkesi’nde yer alan binalara ait proje bilgilerini temin etmek amacıyla İstanbul Üniversitesi arşivleri taranmıştır. Projeleri elde edilen binalara ait bilgiler tasnif edilerek bina kod numaraları ile eşleştirilmiş ve saha çalışma ekiplerine sunulacak biçimde hazırlanmıştır. Arşiv taramasının amacı binalara ait mevcut bilgiler ışığında rö-leve çalışmalarının daha kısa sürede ve daha az hata ile yapılmasıdır.

DURTES yöntemindeki puanlama bilgilerinin yer aldığı “Bina Bilgi For-mu” saha çalışmalarında görev almak üzere oluşturulan ekipler tarafından, binalar yerinde incelenerek doldurulmuş, binanın taşıyıcı sistem geometrisini ve özelliklerini belirlemek amacıyla röleve bilgileri çıkartılmıştır. Binaların mal-zeme dayanımı tahribatsız bir yöntem olan ve yüzey sertliğine dayanan beton test çekici ile belirlenmiştir. Ayrıca binaların genel görünüşü ve yapısal kusurları fotoğraflanmıştır

Saha çalışmalarından elde edilen puanlama bilgileri, bina rölevesi, malzeme dayanımı ve fotoğrafları yöntemin çalışması için geliştirilen özel amaçlı yazı-lıma girilmiştir. Bu bilgilerle binanın taban kesme kuvveti kapasitesi, binaya etkimesi öngörülen deprem yükleri ve bina puanlamaları hesaplanmıştır. Analiz ve raporlamalar yazılım tarafından otomatik olarak yapılmıştır.

Page 409: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 409

4. Sonuçlarİstanbul Üniversitesi Çapa Yerleşkesi’nde yer alan 102 bina biriminden 56

adedi incelenmiştir. Bu binalar kullanım amacına göre sınıflandırıldığında 43 bina hastane, 10 bina okul, 2 bina yemekhane ve 1 bina kütüphane olarak hizmet vermektedir (Şekil 1).

Analizler sonucunda; 17 binanın “Çok Yüksek Risk”, 33 binanın “Yüksek Risk”, 2 binanın “Orta Risk”, 1 binanın “Düşük Risk” ve 3 binanın “Minimum Risk” seviyesinde olduğu belirlenmiştir (Şekil 2). İncelenen binaların risk sevi-yeleri Çapa Yerleşkesi’nin planı üzerinde Şekil 3’te sunulmuştur.

5  

Saha çalışmalarından elde edilen puanlama bilgileri, bina rölevesi, malzeme dayanımı ve fotoğrafları yöntemin çalışması için geliştirilen özel amaçlı yazılıma girilmiştir. Bu bilgilerle binanın taban kesme kuvveti kapasitesi, binaya etkimesi öngörülen deprem yükleri ve bina puanlamaları hesaplanmıştır. Analiz ve raporlamalar yazılım tarafından otomatik olarak yapılmıştır.

4. Sonuçlar

İstanbul Üniversitesi Çapa Yerleşkesi’nde yer alan 102 bina biriminden 56 adedi incelenmiştir. Bu binalar kullanım amacına göre sınıflandırıldığında 43 bina hastane, 10 bina okul, 2 bina yemekhane ve 1 bina kütüphane olarak hizmet vermektedir (Şekil 1).

Analizler sonucunda; 17 binanın “Çok Yüksek Risk”, 33 binanın “Yüksek Risk”, 2 binanın “Orta Risk”, 1 binanın “Düşük Risk” ve 3 binanın “Minimum Risk” seviyesinde olduğu belirlenmiştir (Şekil 2). İncelenen binaların risk seviyeleri Çapa Yerleşkesi’nin planı üzerinde Şekil 3’te sunulmuştur.

Şekil 1: İÜ Çapa Yerleşkesi’nde yer alan binaların kullanım amacına göre dağılımı

 Şekil 2 : İÜ Çapa Yerleşkesi’nde yer alan binaların risk seviyelerine göre dağılımı  

 Şekil 3 : İÜ Çapa Yerleşkesi’nde yer alan binaların risk seviyeleri

Hastane,  43  

Okul,  10  

Yemekhane,  2  

Kütüphane,  1  

Çok  Yüksek  

Riskli  Bina  Sayısı,  17  

Yüksek  Riskli  Bina  Sayısı,  33  

Orta  Riskli  Bina  Sayısı,  

2  

Düşük  Riskli  Bina  Sayısı,  1  

Minimum  Riskli  Bina  Sayısı,  3  

Şekil.1 İÜ Çapa Yerleşkesi’nde yer alan binaların kullanım amacına göre dağılımı

Şekil.2 İÜ Çapa Yerleşkesi’nde yer alan binaların risk seviyelerine göre dağılımı

Şekil 3. İÜ Çapa Yerleşkesi’nde yer alan binaların risk seviyeleri

Page 410: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası410

5. Kaynakça [1] Yıldızlar, B., Gürsoy, G., Damcı, E., Öztorun, N., Çelik, T. (2002):

“Mevcut Yapı Stoğunun Deprem Riski Açısından Durum Tespiti İçin Bir Yöntem ve Sonlu Elemanlar Yöntemi İle Kıyaslanması”, Gümüşhane ve Yöresinin Kalkınması Sempozyumu, Karadeniz Teknik Üniv., Gümüşhane Müh. Fakültesi, Gümüşhane.

[2] Damcı, E., Yıldızlar, B., Gürsoy, G., Öztorun, N.K., Çelik, T. (2003): “Bakırköy Özelinde, Türkiye Genelinde Yapı Durum Tespiti İçin Bir Algoritma”, Beşinci Ulusal Deprem Mühendisliği Konferansı, İ.T.Ü. Süleyman Demirel Kültür Merkezi, İstanbul.

[3] Keleşoğlu, M.K., Öztorun, N.K., Çinicioğlu, S.F., Bozbey, İ., Öztoprak, S., Özyazgan, C., Çelik, T. (2003): “Deprem Risk Analizi : Bakırköy İlçesi Örneği”, Küçükçekmece ve Yakın Çevresi Teknik Kongresi, Deprem ve Planlama, Küçükçekmece Belediyesi. 2003., Sayfa 121-132.

[4] Temür, R., (2006): “Hızlı Durum Tespit (Durtes) Yöntemi ve Bilgisayar Programının Geliştirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Namık Kemal Öztorun.

Page 411: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 411

Enis AKOVA

KAMUYA AİT TAŞINMAZLARDA; TARİHİ YAPILARIN RESTORASYONU VE YENİ YAPI UYGULAMALARINDA,

YAPI DENETİM SİSTEMİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

ÖZETYapı denetim sistemi; çok sayıda afet geçirmiş olan, bilhassa da bir deprem

merkezi olan Ülkemizde son derece önem taşımaktadır. Can ve mal güvenliği-ni sağlayacak şekilde yapıların kaliteli olarak inşası için bu sistemi her geçen gün daha fazla geliştirmek gerekmektedir. Ancak 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 26. maddesi kamuya ait taşınmazları, günümüzde uygulanan 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu’nun kapsamının dışında tutmuştur. Kamuda, gerek tarihi eser-lerin restorasyonu, gerekse yeni yapı uygulamaları olarak sürdürülen inşai faali-yetlerde, mevzuattaki eksiklikler ve nitelikli teknik eleman eksikliği yönünden sorunlar yaşanmaktadır. Bu çalışmadaki açıklamalar ve öneriler ile kamuya ait taşınmazlardaki yapı denetim sistemine yönelik sorunlara değinilerek çözüm üretilmesi amaçlanmıştır.

1. GİRİŞ “Denetleme” kelime anlamı olarak “ Bir görevin yolunda yürütülüp yürü-

tülmediğini anlamak için yapılan araştırma, denetim, bakı, teftiş, murakabe, kontrol” şeklinde ifade edilmiştir [1]. Bu kavram “yapı denetimi” yönünden değerlendirildiğinde, yapıda gerçekleşen denetimin aslında bir sonuç denetimi değil de, süreç ve önleyici denetim olduğu anlaşılmaktadır.

Yapı denetimini “Kaliteli, güvenli, sağlıklı, ekonomik yapı elde edebilmek amaçlarıyla yapıların, ilgili idare ve yükleniciden (müteahhit) bağımsız olarak, tasarım (proje) ve yapım (inşa) aşamalarında yürürlükteki yapı yönetmelikleri ve standartlara uygun olarak yapılmasının sağlanması süreci” olarak tanımla-mak mümkündür [2].

Ülkemizde yaşanan afetlerin neden olduğu büyük kayıplar (Tablo.1), yapı de-netiminin ve bunu sağlayacak olan sistemlerin zaman içerisinde yeniden düzen-lenmesi zorunluluğunu doğurmuştur. Yaşanan afetlerin sonrasında ortaya çıkan kayıplar, çarpık kentleşme ve sağlıksız yapılaşmanın bir sonucudur ve yapı de-netimlerinin sağlıklı yapılmasının gerekliliği ise gerçekleşen bu felaketlerden çıkarılabilecek en önemli derstir.

Page 412: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası412

Tablo.1: 1990-2004 arası ülkemizde gerçekleşen doğal afetler [3].

2. ÜLKEMİZDE YAPI DENETİMİÜlkemizde yapılan mevzuatlar değerlendirildiğinde; 1930 yılında yürürlüğe

giren 1580 sayılı Belediye Kanunu ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu yapı uygulamalarını ilgilendiren ilk yasal düzenlemelerdir.

1958 yılında İmar ve İskân Bakanlığı kurulmuş, ancak hızlı ve çarpık kentleş-me, sanayileşme, denetimsiz ve kaçak yapılaşmalar 1966 yılında çıkarılan Gece-kondu Kanunu’na rağmen engellenememiş ve 1972 yılında 1605 sayılı yasa çıka-rılarak, imar kanunu, metropol kentler, bölge ve alt bölge planlaması kavramları getirilerek bir takım esaslar düzenlenmiştir.

1985 yılında 3194 sayılı İmar Kanunu ve sonrasında çıkarılan yönetmelikler vasıtasıyla getirilen denetim faaliyetleri ile sistem daha da gelişmiş, ancak birçok eksiklik ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine afetlerde can ve mal güvenliğini sağla-mak, kontrolsüz yapılaşmayı engellemek, kaliteli yapı üretimini sağlamak ama-cıyla 10.04.2000 tarih ve 24016 sayılı Resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 26.05.2000 tarih 24060 sayılı Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği çerçe-vesinde uygulamasına başlanan 595 Sayılı KHK çıkarılmış; ancak bu mevzuat Anayasa Mahkemesi Başkanlığı tarafından 24.05.2001 tarihinde Anayasa’ya ay-kırılığı sebepleriyle iptal edilmiştir.

Son olarak, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın çalışmaları sonrasında 13.07.2001 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ve günümüz-de de kullanılan 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu çıkarılmıştır.

Page 413: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 413

3. 4708 SAYILI YAPI DENETİMİ KANUNU4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu ve bu kanuna dayalı Yapı Denetimi Uygu-

lama Usul ve Esasları Yönetmeliği 19 Pilot ilde uygulanmaya başlanmıştır. Bu kanun uygulamasına Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Düzce, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Ko-caeli, Sakarya, Tekirdağ ve Yalova illeri seçilmiştir. Sonrasında, 05.02.2008 ta-rihli resmi gazetede 26778 sayı ile yürürlüğe giren Yapı Denetimi Uygulama yönetmeliği ile bu kanundaki eksiklikler giderilmeye çalışılmıştır. Yapı denetim sisteminin 81 ilde yaygınlaştırılması ise 13.07.2010 tarih ve 27640 sayılı Resmi gazetede yayınlanan ve 01.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararı ile olabilmiştir. Bu kanun, 2012 ve 2013 tarihlerinde de bazı maddelerde değişikliklere gidilerek yenilenmiştir.

Yapı Denetim Kanunu’nda, yapı denetimine ilişkin usul ve esaslar belirlen-mektedir (Tablo.2). Ancak bu kanundaki, “3194 sayılı İmar Kanununun 26’ncı maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler ile 27’ nci maddesinde be-lirtilen ruhsata tâbi olmayan yapılar hariç, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak yapıların denetimini kapsar” ibaresi en önemli sorunlardan birini oluşturmaktadır. Nitekim gerek yıkılmadan resto-rasyonu yapılan ya da tamamıyla yıkılıp yeniden inşa edilen (rekonstrüksiyon) tarihi yapıları, gerekse kamuya ait taşınmazlar üzerine yapılan diğer yeni yapı uygulamalarını bu kanunun amacından aykırı görmek mesleki etik ilkelere ters düşmektedir.

Tablo.2: 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu’na göreyapı denetim sisteminin amaçları.

• Can ve mal güvenliğini sağlayarak, ekonomik ve sosyal kayıpların azaltılmasını sağlamak.

• İnşa edilen yapıların depreme dayanıklı norm ve standartlarda üretiminin sağlanarak kalitelerinin artması,

• Üretim kalitesinin sağlanması ile henüz uygulama esnasında iken bakım ve onarım giderlerinin ileriye yönelik azaltılması,

• Yapım ve denetim sistemi içerisinde görev almış sorumlulara (müteahhit/yüklenici, proje müellifi, laboratuar görevlileri, yapı denetim kuruluşları, denetçi mühendis, denetçi mimar, vb.) etkin görev, yetki ve sorumluklar verilmesi,

• Hizmet kalitesinin yükseltilmesinin sağlanması amacıyla teknik elemanların içerisinde uzmanlaşma kavramı getirilmesi,

• Mevzuatta yer alan yaptırımların etkisi ile hukuk ve adalet düzenine olan inanç ve güvenin artmasının sağlanması, bu şekilde tüketici bilincinin gelişmesi ve tüketicinin korunması amacıyla inşaat sürecinde kusur isleyenlere karsı inşaat uygulaması esnasında ya da sonrasında cezai yaptırımların etkili şekilde uygulanması.

Page 414: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası414

4. YAPI DENETİM KURULUŞLARI4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu’na tabi yapılar bakanlıktan aldığı izin bel-

gesi ile çalışan ve münhasıran yapı denetimi ile uğraşan tüzel kişiliğe sahip yapı denetim kuruluşlarının denetimine tabidir. Aslında bu firmalar, bünyesinde ça-lıştırdığı mimar ve mühendisler vasıtasıyla işi denetleyen ticari şirketler olsalar da sık sık Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından denetlenmektedirler. Yapı denetimi kuruluşları, yapıları proje aşamasından, ruhsatın alımına, sonrasında inşaat faaliyetlerinin bitimine ve yapı kullanma izninin (iskânın) alımına kadar olan tüm aşamalarda gerekli kontrolleri yaparak yapının uygulama projelerine, imar ve deprem mevzuatları da dâhil tüm yasal mevzuatlara; tüm bu hususlar do-layısıyla da bilim, fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun bir biçimde imalatların gerçekleştirilmesini sağlarlar (Tablo.3). Belediyeler tarafından inşaat faaliyetle-rinin başlaması ve sorumlu teknik personelin belirlenmesi için hazırlanan yapı ruhsatında, bu yapı denetim kuruluşunda görevli mimar ve mühendislerin isim ve imzaları yer almakta, denetim bu teknik elemanlar tarafından sağlanmakta-dır.

Tablo.3: 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu’na göreyapı denetim kuruluşlarının görevleri.

- Uygulamanın yapılacağı taşınmaza dair, proje müellifleri tarafından hazırlanan zemin ve temel raporları ile uygulama projelerini ilgili mevzuatlara göre incelemek, hesaplarını kontrol etmek ve ilgili İdareye uygunluk görüşünü sunmak.

- Yapı denetiminin taraflarınca yapılacağına dair İdareye taahhütname vermek, yapı ruh-satını imzalamak, yapıya dair bilgileri yapı ruhsatının düzenlenmesinden itibaren yedi gün içinde Bakanlığa bildirmek.

- Yapının, ruhsat ve ekleri ile mevzuata uygun olarak yapılmasını denetlemek.

- Yapılan uygulamaların kullanılan malzemelerle birlikte proje, teknik şartname ve stan-dartlara uygunluğunu kontrol etmek ve sonuçlarını belgelendirmek, malzemeler ve imalatla ilgili deneyleri yaptırmak.

- Denetim hizmetlerine ilişkin belgelerin bir nüshasını ilgili İdareye vermek, yapıda kul-lanılan malzeme ve imalatın teknik şartnameye ve standartlara aykırı olduklarını belirle-dikleri takdirde, durumu bir rapor ile ilgili idareye ve il sanayi ve/veya ticaret müdürlüklerine bildirmek.

- Şantiyede, iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda gerekli tedbirlerin alınması için yapı müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya uyulmadığı takdirde durumu ilgili bölge çalışma müdürlüğüne bildirmek.

- Ruhsat ve eklerine aykırı uygulama yapılması halinde durumu üç iş günü içinde ilgili İdareye bildirmek.

- Yapının onaylı uygulama projelerine uygun olarak kısmen veya tamamen bitirildiğine dair ilgili İdareye rapor vermek.

- Zemin, malzeme ve yapılan tüm imalatlara ilişkin deneyleri, şartname ve standartlara uygun olarak laboratuarlarda yaptırmak ve sonuçlarını ilgili İdareye teslim etmek.

Page 415: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 415

4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu’na göre; Yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuvar görevlileri ve yapı müteah-hidi ile birlikte yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idareye karşı, kusurları oranında sorumludurlar. Bu sorumluluğun süresi; yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren, yapının taşıyıcı sisteminden dolayı on beş yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımlarda ise iki yıldır” denilmektedir.

5. TARİHİ YAPILARIN RESTORASYONU VE YENİ YAPI UYGULAMALARINDA YAPI DENETİM SİSTEMİ

Kamuya ait taşınmazlarda yapılan uygulamalar; tarihi yapıların restorasyonu şeklinde olabildiği gibi, kamunun kullandığı mevcuttaki binaların yenilenmesi ve yeni yapılar yapılması şeklinde de olabilmektedir. Yapılan restorasyon uygu-lamaları ile birlikte yeni yapı uygulamalarında da “kontrol teşkilatı” adı altında, kamuda çalışan mimar ve mühendisler tarafından denetim yürütülmektedir.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 26. maddesinin ilk paragrafında “Kamu ku-rum ve kuruluşlarınca yapılacak veya yaptırılacak yapılara, imar planlarında o maksada tahsis edilmiş olmak, plan ve mevzuata aykırı olmamak üzere mimari, statik, tesisat ve her türlü fenni mesuliyeti bu kamu kurum ve kuruluşlarınca üstlenilmesi ve mülkiyetin belgelenmesi kaydıyla avan projeye göre ruhsat veri-lir.” ve 27. maddesinde ise “Belediye ve mücavir alanlar dışında köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanların köy yerleşik alanları ve civarında ve mez-ralarda yaptıracağı konut, hayvancılık veya tarımsal amaçlı yapılar için inşaat ve iskan ruhsatı aranmaz. Ancak yapının fen ve sağlık kurallarına uygun olması ve muhtarlıktan izin alınması gerekir.” denilmektedir. 4708 sayılı Yapı Deneti-mi Kanunu’nda ise 3194 sayılı İmar Kanunu’nun bu 26. ve 27. maddesi kapsam dışında bırakılmıştır. Dolayısıyla bu mevzuata göre, kamu yapıları ve köylerde olan taşınmazların tümü diğer yapılardan ayrı tutularak, uygulanan kurallara dâhil edilmemiştir.

5.1.Tarihi Yapılarda Yapı DenetimiTarihi yapılar genelde kamu mülkiyetindedir (camii, medrese, han, hamam,

kervansaray, çeşme, türbe, saray vb.), ancak özel mülkiyette yer alan örnekler de (sivil yapılar [konutlar, köşkler, yalılar], hamam, vb.) olabilmektedir.

Mevcutta kısmen ya da tamamen var olan tarihi yapılara müdahale edilirken ortaya statik problemler çıkabilmekte, taşıyıcı sistemlere günümüz yöntemle-riyle çeşitli uygulamalar yapılabilmektedir. Bu şekilde özgün malzemeye uygun yeni malzemeler kullanılmakta, yeni sıvalar yapılmaktadır. Yapılan uygulama-larda amaç, yapının muhdes eklerden arındırılarak özgün haline dönüştürülme-si olmaktadır. Kullanılan malzemelerin özgün yapı ile uyumlu olduğunu tespit etmek için laboratuar analizlerinden istifade edilmekte ancak bu uygulamaların yapılması her daim zorunlu tutulmamaktadır.

Page 416: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası416

Tarihi yapılardan şahsa ait olanlarda ise yüklenicinin yapı denetim kuruluş-larına gitmesi zorunlu tutulmayıp, 5’li TUS’a göre (mimar + inşaat mühendisi + makine mühendisi + elektrik mühendisi + şantiye şefi [mimar ya da inşaat mü-hendisi] ) denetim yapılmaktadır (Tablo.4).

Tablo.4: Üsküdar Belediyesi hizmet standartlarına göre, ruhsat şefliğinde yapılan işlemler ve bu işlemler için istenilen evraklar [4].

    6  /  11  

Tarihi yapılardan şahsa ait olanlarda ise yüklenicinin yapı denetim kuruluşlarına gitmesi zorunlu tutulmayıp, 5’li TUS’a göre (mimar + inşaat mühendisi + makine mühendisi + elektrik mühendisi + şantiye şefi [mimar ya da inşaat mühendisi] ) denetim yapılmaktadır (Tablo.4).

Tablo.4: Üsküdar Belediyesi hizmet standartlarına göre, ruhsat şefliğinde yapılan işlemler ve bu işlemler için istenilen evraklar [4].

Restorasyon uygulaması olarak, mevcutta bulunmayan tarihi yapıların yeniden inşa edilmesi (rekonstrüksiyon) uygulamaları da yapılabilmekte (Foto.1, Foto.2), bu tarz uygulamalarda da kamuya ait olması bir yana şahsa ait olsa bile yapı denetim kuruluşlarının görev alması zorunluluğu bulunmamaktadır. Yükleniciyi yapı denetim kuruluşlarına yönlendirme işi ilgili Belediyenin inisiyatifine bırakılmaktadır. Rekonstrüksiyon uygulamalarında, tarihi yapının ilk haline ve onaylı projesine uygun olmak kaydı ile temelden çatıya yeni bir bina yapıldığından, yapılan her imalatın yapı denetim kuruluşları vasıtasıyla da denetlenmesi şüphesiz inşaat kalitesinin artmasını sağlayacaktır.

Restorasyon uygulaması olarak, mevcutta bulunmayan tarihi yapıların ye-niden inşa edilmesi (rekonstrüksiyon) uygulamaları da yapılabilmekte (Foto.1, Foto.2), bu tarz uygulamalarda da kamuya ait olması bir yana şahsa ait olsa bile yapı denetim kuruluşlarının görev alması zorunluluğu bulunmamaktadır. Yükle-niciyi yapı denetim kuruluşlarına yönlendirme işi ilgili Belediyenin inisiyatifine bırakılmaktadır. Rekonstrüksiyon uygulamalarında, tarihi yapının ilk haline ve onaylı projesine uygun olmak kaydı ile temelden çatıya yeni bir bina yapıldığın-dan, yapılan her imalatın yapı denetim kuruluşları vasıtasıyla da denetlenmesi şüphesiz inşaat kalitesinin artmasını sağlayacaktır.

Page 417: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 417

Foto.1: İstanbul-Beyoğlu’nda tümüyle yeniden inşa edilen ve mevzuat gereği Yapı Denetim Kuruluşları vasıtasıyla değil, 5’li TUS’a göre inşa edilen özel

mülkiyetteki tarihi bir yapı -2013 (Fotoğraf: Enis AKOVA).

Foto.2: Yeniden yapılması planlanan İstanbul-Beyoğlu’nda Topçu Kışlası’nın eski bir fotoğrafı [5]. İnşa edilmesi durumunda; Kamu mülkiyetinde olduğundan, İmar Kanunu’nun 26. maddesi gereği

uygulamanın tüm denetimi yapı denetim kuruluşları yerine kamuda çalışan mimar ve mühendisler tarafından yürütülecektir.

Page 418: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası418

Yapı uygulamalarının bütününde yapı denetim sistemi, yapıların sağlıklı bir şekilde kullanılabilir hale getirilmesinde son derece önem teşkil etmektedir. An-cak tarihi yapılara uygulanan restorasyon müdahalelerinde yasal mevzuat sebe-biyle yapı denetim kuruluşlarına görev verilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu durum, masraftan kaçmak adına yüklenicinin menfaatine olmakta, dolayısıy-la da yapılan inşai faaliyetlerdeki kalitenin sağlanmasını tehlikeye sokmaktadır.

Tarihi yapıların restorasyonu uygulamalarında bazen yapının anıtsallık du-rumuna ve sorunlu bir yapı olup olmamasına göre Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları kararı ile üniversite öğretim üyelerinden oluşan “bilim kurulu” kurularak uygulamanın yapılması zorunlu tutulmaktadır (Foto.3). Veyahut Ko-ruma Kurulu kararında belirtilmese bile uygulama esnasında uygulamayı yap-tıran kurumlar, yapılan imalatları danışmak amacıyla bilim kurulu oluşturmak-tadır. Bilim kurulları, belirli zamanlarda toplanarak uygulamaları denetlemekte, sonucunda kararlar almakta ve alınan bu kararların doğru olduğu kabul edilerek uygulanmaktadır. Ancak bilim kurulları, aldıkları bu kararlardan mesleki olarak sorumlu tutulsalar dahi yapı denetim sistemi içerisinde hukuki ve idari sorumlu-lukları bulunmamakta, tümüyle İdaredeki kontrol teşkilatı mimar ve mühendis-ler sorumlu olmaktadır.

Bir başka deyişle, yürütülen bir restorasyon uygulamasına dair idari teftiş ya-pıldığında ya da ödemeler açısından Sayıştay denetlemesine tabi tutulduğunda, alınan bilim kurulu kararlarının bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Uygulamada çeşitli aksaklıklara yol açan bu durumun giderilmesi amacıyla bilim kurulu üye-lerinin de aldıkları kararlarda görev, yetki ve sorumlulukları sağlanmalı, hatta kurumların daimi danışmanları olarak görev almaları yoluna gidilmelidir.

Bilim kurullarının finansmanlarının İdareler tarafından değil de, müteahhitler tarafından sağlanmasının hukuki ve etik sorunlara yol açtığı da bilinmektedir. Bu durumun düzeltilmesi için bilim kurulu kararlarının tarafsızlığına dair mev-zuat düzenlemesiyle finansmanın kati surette İdareler tarafından karşılanması-nın yolu açılmalıdır.

Foto.3: Restorasyon uygulamasında “bilim kurulu” nun yer aldığı, Mimar Sinan’ın kalfalık eseri tarihi Süleymaniye Camii [6].

Page 419: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 419

Bununla birlikte, bilim kurullarının kurulmasının kararlaştırıldığı yapılar genellikle anıtsal nitelikli yapılar olmakta, örneğin tarihi bir çeşme gibi daha küçük ebatta yapılarda bilim kurulları kurulmamaktadır. Bu durum, tarihi ya-pıların büyüklüğüne, anıtsallığına, konumuna, mimarına, yaptıranına vb. husus-lara göre ayrım yapılarak restorasyonunun yapıldığını göstermektedir. Anıtsal yapılarda konusunda uzman akademisyenlerin görüşleri doğrultusunda bilimsel uygulamalar yapılmaya çalışılırken, tarihi nitelikte diğer yapılar ise müteahhitin keyfi ile kontrol teşkilatının bilgi, beceri, tecrübe ve yaptırım gücüne bırakıl-maktadır. Oysa küçük bir yapı da olsa mimari ilkeler ve statik konular açısından akademisyen öğretim üyelerinin görevlendirilerek, danışmanlık yapması sure-tiyle restorasyon uygulamaları yürütülmelidir.

5.2.Yeni Yapı Uygulamalarında Yapı DenetimiYeni yapı uygulamaları, arsa vasıflı taşınmazlara doğrudan yeni yapı yapılma-

sı ve taşınmazların kat karşılığı veya yap işlet devret modeliyle değerlendirilmesi şeklinde olabilmektedir. Bilhassa TOKİ ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde bu şekilde çok sayıda uygulama görülmektedir. Yapı Denetim Kanunu’na göre, bu uygulamalar kamuda çalışan mimar ve mühendisler tarafından denetlenmekte, yapı ruhsatlarında yine kamuda çalışan bu personellerin isimleri geçmekte ve yapı denetim kuruluşlarına görev, yetki ve sorumluluk verilmemektedir. Oysa yapı denetim kuruluşlarında denetim elemanının 12 yıl sorumluluğu bulunması gerekirken kamu kurumunda görevli yeni mezun ya da memuriyete yeni atanan bir mimar veya mühendise kontrollük teşkilatı adı altında bu sorumluluğun yük-lenmiş olması abesle iştigal olmaktadır.

Taşınmazın kat karşılığı yöntemi ile değerlendirilmesinde, %100 kamunun olan bir mülkün uygulama sonunda bir kısmı şahsa devredilmiş olmakta, bu du-rumda sahibi şahıs olan bir mülk yapı denetim şirketlerine görev verilmeden inşa edilmiş olmaktadır. Bununla da kalmayıp, o ruhsatta adı geçen devletin mimar ve mühendisi bu uygulamadan yıllarca sorumlu tutulmaktadır. Bilindiği gibi, yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren, yapının taşıyıcı sisteminden do-layı on beş yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımlarda ise iki yıl olmak üzere mimar ve mühendislerin sorumluluğu bulunmaktadır.

Ayrıca, her ne kadar kamuya ait olan taşınmazlarda yapı denetim kuruluşları görevlendirilmeyerek, kurumların kendi bünyesinde çalışan mimar ve mühen-dislere denetim yaptırılıyor olsa da; hali hazırda kamunun olan bir malın son-radan özelleştirilmek suretiyle şahsa devredilebileceği ihtimali bulunduğu da unutulmamalıdır. Yine bu durumda şahıs malı olan bir yapı, denetim kuruluş-larına gitmeden kamu personelleri tarafından inşa edilmiş olacaktır ve yapılan uygulamadan kamu personelleri sorumlu tutulacaktır.

Yapılan inşai faaliyetlerde ruhsat alımı aşamasında sunulan uygulama proje-lerinin meslek odalarına kontrol ve onayları her belediye tarafından zorunlu tu-tulmamaktadır. Oysa meslek odalarının kontrolleri, yapılan uygulamalarda hata yapılması olasığını en aza indirgeyecektir. Hatta bu onaylar mimari avan proje safhasında da istenmelidir. Bilhassa kamuya ait yapılan yeni yapı uygulamala-

Page 420: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası420

rında avan proje ile uygulama projeleri arasında oluşan farklılıklardan dolayı mesleki ve bürokratik sorunlar ortaya çıkmaktadır.

6. SONUÇ VE ÖNERİLERYapı denetimi, yapılan tüm yapısal çalışmaların vazgeçilmez, taviz verilmez,

tartışılmaz bir unsuru haline getirilmezse yapıların zarar görmesi sonrasında can ve mal güvenliğinin tehlikeye girmesini önlemek mümkün olmayacaktır. Güvenli ve sağlıklı yapı üretiminin geleceği; yapı köyde ya da şehirde yapılsın, kamuya ya da şahsa ait olsun, tarihi ya da yeni yapı olsun ayırt edilmeksizin yapılan çalışmaların etkili bir şekilde denetiminden geçmektedir.

Buna yönelik olarak, Ülkemizde 1985’ten beri yürürlükte olan İmar Kanu-nu’nun revize edilmesi ve 26. ve 27. maddesinin değiştirilmesi gerekmektedir. Yapıları kamu kuruluşlarının malı ve şahıs malı olarak ayıran 26. madde ile ya-pıları köy ve şehir olarak ayıran 27. maddenin uygulanması kaliteli yapı üreti-minde engel teşkil etmektedir. Bu nedenle, yapılacak bu değişiklik sonrasında TOKİ, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve diğer tüm kamu kurumlarındaki uygula-malar 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu’na tabi olacaktır.

Tarihi yapıların restorasyonlarında, kısmen ya da tamamen yapılan uygula-maların tümünde (içerisinde restorasyon konusunda tecrübeli elemanlar bulun-ması şartı ile) yapı denetim kuruluşlarına görev verilmesi bu şekilde mevzuat değişikliği ile zorunlu hale getirilmelidir. Tarihi yapıların yeniden inşa edilmesi yolu ile yapılan rekonstrüksiyon uygulamalarında ise tümüyle yeni bir yapı inşa edildiğinden, ruhsat aşamasından anahtar teslimine kadar yapılacak olan hiz-metlerin tümü yapı denetim kuruluşlarının sorumluluğunda yürütülmelidir.

Bilim kurulları yalnızca anıtsal nitelikteki yapılarda değil, küçük yapılarda da görev almalı, en azından bir akademisyen öğretim üyesinin danışman adı altında görevlendirilmesi suretiyle uygulamanın bilimsel kriterlerle yapılması sağlan-malıdır. Bilim kurulları ya da danışmanların finansmanı müteahhitler tarafından değil, İdareler tarafından hizmet alımını yolu ile sağlanmalıdır. Hatta her kuru-mun bünyesinde, mimari ilkeleri ve statik mevzuları danışmak amacıyla öğretim üyeleri danışman adı altında muhakkak bulunmalıdır.

Ayrıca kamuya ait yapılan tüm uygulamalarda, kamudaki kontrol teşkilatı tarafından işin tamamının değil de, yapı denetim kuruluşlarının çalışmasının denetimi yapılmalıdır. Dolayısıyla yapı ruhsatlarında kamuda çalışan mimar ve mühendislerin isimleri değil, yapı denetim kuruluşlarında çalışan mimar ve mühendislerin isimleri yer almalıdır. Kamudaki kontrol teşkilatlarında ve yapı denetim kuruluşlarında yer alan teknik elemanların tamamında uzmanlaşma yo-luna gidilmeli, bilhassa tarihi yapıların restorasyonu yapılırken mesleki tecrübe ve uzmanlaşmaya son derece önem verilmelidir.

Bununla birlikte, yapılan inşai uygulamalarda var olan yüklenici firmaların da düzenli olarak denetlenmesi gerekmektedir. Ülkemizde “müteahhit” olabilmek için hiçbir yeterlik kriteri aranmaması, yapı üretiminde kalitenin devamlılığı ile sektörde kalıcılığı hedefleyen firmaların geleceği açısından ciddi bir sorun teşkil

Page 421: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 421

etmektedir. Tarihi yapıların restorasyonları konusunda hiç tecrübesi olmayan bir müteahhidin, bünyesine bir tane tecrübeli elemanı maaşlı eleman olarak almak suretiyle uygulamalara dahil olması ya da alt yükleniciler vasıtasıyla taşeron fir-malar ile işin üstesinden gelmeye çalışması yine yapılan uygulamaların kalitesini olumsuz etkilemekte, acemi onarım ekipleri tarafından bilinçsizce yapılmakta, korumacılık adı altında tahribatlara neden olunmaktadır. Bu mevzunun da yasa koyucu tarafından en kısa sürede ele alınması gerekmektedir.

Yapılan uygulamaların proje aşamalarında ise ilk olarak sunulan mimari avan proje ve sonrasında sunulan uygulama projelerinin tümü (mimari, inşaat, meka-nik ve elektrik) meslek odalarına kontrol ettirilmek ve onaylattırılmak suretiyle ilgili belediyeye iletilmelidir. Hatta restorasyon projelerinin onaylanması safha-sında da mesleki odaların kontrolü ve onayı, hata yapılması olasılığını en aza indirgeyecek ve yapılan uygulamaların kaliteli olması konusunda şüphesiz katkı sağlayacaktır.

KAYNAKLAR:

[1] Türk Dil Kurumu, www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gt-s&gu id=TDK.GTS.51aa3023d 040b5.0 2289972 (01.06.2013).

[2] ERGÜNAY, E. Yapı Denetimi, http://www.prota.com.tr/prota_muhendis-lik/ima ges/yayin_makaleler/yapi_denetimi.pdf (01.06.2013).

[3] Japan International Cooperation Agency (JICA), 2004.‘Country Strategy Paper for Natural Disasters in Turkey’,

[4] Üsküdar Kaymakamlığı, http://www.uskudar.gov.tr/default_B0.aspx?con-tent=1005 (20.05.2013).

[5] http://tr.openurban.com/index.php/The_History_of_Taksim_Military_Barracks (12.08.2013).

[6] http://www.istapin.com/wp-content/uploads/2012/10/suleymaniye-ca-mii-3.jpg (03.06.2013)

Page 422: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası422

F.M.KILINÇKALE, S.M.NİĞDELİ, A. ÇİÇEK

YAPI DENETİM KURULUŞLARININ ÇALIŞMALARININ İSTATİSTİKSEL DEĞERLENDİRİLMESİ

ÖzetYapı denetim kavramı çok eski tarihlerden beri bilinir. Türkiye’de özellikle,

yaşanan son depremlerde görülen büyük can ve mal kayıpları, yapı denetimin çok ciddi şekilde ele alınmasını sağlamıştır. Yapı denetimi, yapıların güvenliği yönünden denetim ve kontrolün yapılmasıdır. Yapıların projeye uygun tasarımı, sistematik denetlenmesi ile deprem ve diğer doğal afetler sonunda oluşabilen ha-sarlar büyük oranda önlenebilir.

1999’da, Marmara Bölgesi’nde ve Bolu - Düzce’de meydana gelen depremler-de yaklaşık 20.000 insan hayatını kaybetmiş ve 200.000 yapı, çeşitli derecelerde hasar görmüş veya yıkılmıştır. Depremden sonra, ilk önce Kanun Hükmünde Kararname 10 Temmuz 2000’de yürürlüğe girmiş ve ardından çıkarılan 4708 sayılı yasa ile yapıyı denetleyen organların yetki ve sorumlulukları belirlene-rek, yeterli ve kaliteli bir şekilde teşkilatlanma sağlanmıştır. Yapı Denetimi 4708 Sayılı Yasada standartlara uygun kaliteli yapı için proje, yapı denetimine iliş-kin usul ve esasları ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir. Bu Kanun, belediye ve mücavir alan sınırlarının hem içinde hem dışında kalan yerlerde yapılacak tüm yapıların denetimini kapsar.

Yapı denetiminin amacı 4708 sayılı yasanın 1. maddesinde; “can ve mal gü-venliğini teminen, imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak” olarak gösterilmiştir. Yapı denetiminin özü afetlerden kaynaklanan yapı hasarlarının önlenmesi ya da en aza indirilmesidir. Bu konuda yapılan kanunlar, 1930 da 1580 sayılı Belediye Kanunu, 1956 da 6785 sayılı İmar Kanunu ile 1985 de yürürlüğe giren ve halen uygulanmakta olan 3194 sayılı İmar Kanunu’dur. Yapı Denetim ile ilgili kanun ise 1999 depreminden sonra çıkarılmıştır.

Bu çalışmanın amacı; yapıların inşası için gerekli olan yapı denetimi kavra-mında, uygulanan yapı denetim sisteminin istatistiksel verilerini incelemektir. Çalışmada sırası ile yapı denetim sisteminin Dünyada ve Türkiye’de tarihi, ilgili kanun ve yönetmelikler, yetkili birimler, denetçiler, laboratuvarların dağılımı hakkında bilgiler verilmiştir. Yapı malzemesi yönünden beton sınıflarının deği-şimi istatistiksel olarak değerlendirilmiştir

Page 423: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 423

Elde edilen bazı istatistiksel sonuçlara göre; yapı denetim kuruluşları tarafın-dan yapılan işler en çok % 54 ile Marmara Bölgesindedir. Yapı denetim kuruluş-larında çalışan denetçilerin mesleki dağılımlarına göre % 43 ile inşaat mühen-dislerinin çoğunlukta olduğu, bölgelere göre inşaat mühendisi denetçi sayısında ise % 41 ile Marmara Bölgesi’nin en fazla olduğu ve projelerde bina sayısına göre beton sınıfları incelendiğinde % 65 oranında C25 ve % 30 oranında C30 beton-larının yer aldığı, bu çalışma sonunda görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Yapı Denetim Kuruluşu, Denetçi, Kontrol Elemanı, C30, Beton.

1. GirişGüvenli yapılarda yaşama hakkı en temel insan haklarındandır ve bunu sağ-

lamak da kamu yönetimlerinin görevidir. Bu görevi yerine getirmek için, ülkeler çok eski tarihlerden beri, çeşitli kurallar getirmiş ve yaptırımlar uygulamıştır. Bir yapının kullanıcılarının veya sahiplerinin binayı yapan kişilerin yapacakları hata ve kusurlara karşı korunmasının ilk örneklerine Hammurabi Kanunları’n-da rastlanır. “Kısasa kısas” esasına dayanan bu ilk uygulamaların yerini, devlet sistemleri ve teknolojinin gelişimi ile hukuksal düzenlemeler almıştır. Özellikle 19. Yüzyıldan itibaren başta Fransa olmak üzere birçok ülkede, yapıyı yapan-lara karşı birer tüketici konumunda olan mal sahipleri ve yapıyı kullananların hakları, medeni kanun, borçlar kanunu ile güvence altına alınmıştır. Türkiye’de de Osmanlı İmparatorluğu döneminde yerleşme ve yapılaşmalarla ilgili çeşitli düzenlemeler yapılmasına rağmen, bunlar daha çok büyük depremler veya yan-gınlar sonrasında İstanbul için getirilen çeşitli yerleşme ve yapılaşma sınırlama-ları şeklindedir. Hızlı nüfus artışı, göçler, denetimsiz şehirleşme, sanayileşme, yoğun kaçak yapılaşma, çıkarılan imar afları; deprem ve diğer afet risklerini arttırmıştır.

Bu çalışmanın amacı; Türkiye’deki yapı denetim sistemini tanımlayarak, bu-günkü istatistiksel bilgilerle mevcut durumlarının ortaya konulmasıdır. Çalış-manın kapsamı, yapı denetimi, yapılan yasal düzenlemeler ve denetimle ilgili istatistiksel değerlendirmelerin sonuçlarından oluşmuştur.

2. Yapı Denetim SistemiYapı denetimi, yapı içinde yaşamın sağlıklı ve güvenli bir biçimde sürdürüle-

bilmesi için gereken bir kontrol mekanizması olarak tanımlanabilir. Geçmişten günümüze yapılan düzenlemeler, 1930’da 1580 sayılı Belediye Kanunu, 1956’da 6785 sayılı İmar Kanunu ile 1985 de yürürlüğe giren ve halen uygulanmakta olan 3194 sayılı İmar Kanunu’dur. (Ustaömer, 2000)

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı deprem sonuçlarını değerlendirerek, denetim-siz yapılaşmanın önüne geçmek için yasal düzenlemeler yapmıştır. Bakanlık, ön-celikle ve acilen 595 sayılı Yapı Denetimi ile ilgili olarak, Kanun Hükmünde Ka-rarname (KHK) hazırlamıştır (Ustaömer, 2000). Bu KHK ile, yapıyı denetleyen organların yetki ve sorumlulukları yeniden belirlenerek, teşkilatlanmasını sağla-maktır. Bu amaçla, yapıyı, projesinden başlayarak her aşamada denetim görevi, imar mevzuatı gereği maaşını yapımcı müteahhitten alan fenni mesul yerine, de-

Page 424: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası424

netim hizmet bedelini yapı sahibinden alan ve ona hizmet veren, bağımsız yapı denetim kuruluşlarına verilmiştir. Uzman mühendis ve mimarlardan oluşan bu kuruluşların iş ve işlemleri, her aşamada, il ve ilçe yapı denetim komisyonları ile yapı denetimi üst komisyonu tarafından gözetime alması, ayrıca yapı sorumlusu olan proje müellifleri, şantiye şefi, yapı müteahhidi ve yapı denetim şirketlerinde görev alan uzman mühendis ve mimarlara sicil verilerek, gereği için bu siciller ilgililerin ait olduğu meslek odalarına gönderilmesi esas alınmıştır.

2.1. Yapı Denetiminin Tarihçesi ve Günümüzdeki DurumuHammurabi Kanunları ile başlayan yapı denetimi ilgili uygulamalar daha son-

ra Eski Yunan ve Roma dönemlerinde de görülmüştür. Roma İmparatorluğu’nda, çeşitli toplumsal hizmet binalarında sanatsal değeri olan yapılar inşa edilmiştir. Yazılı belgeler bulunmamakla birlikte, Roma yapı işletmeciliğinde, kalite göze-timi ve kontrol mekanizması vardır. (Karaesmen ve Buğdaycıoğlu, 2000). Orta Çağda Batı’da ve Uzak Doğu’da da, meslek onuru, profesyonel titizliğin, denetim ve sorumluluğun önemi devam etmiştir. Fakat bu denetimler, daha çok, toplumu ilgilendiren, eski köprüler, saraylar v.b. yapılarda görülürken, bireysel mesken-lerde denetim ve sorumluluğun garantisine gerek duyulmamıştır. (Özkan, 2005) Rönesans döneminde, İtalya’da mühendisin ve mimarın bireysel sorumluluğuna göre yapı sağlamlığının garantisini özellikle öngörüyordu. Rönesans yapılarında açıklıkları ve yükseklikleri sınırlı tutarak, kesit kalınlıklarını fazla almaya de-vam edilmiştir. Buna karşılık, yapı sağlamlığı anlayışı ile mimari iç mekânlar arasındaki uyum daha duyarlı biçimde gözetilmiştir. Sinan ve Osmanlı döne-minde ise, yapı ve uygulamalarında günümüze ulaşmış bir yazılı belge kaydı bu-lunmamakla birlikte, yapı kalitesi ve dolaylı bir yapı denetimi olduğu düşünülür. Tüm bu dönemlerde yazılı belgeler olmamakla birlikte, düzgün ve dikkatli yapı yaparak, kaliteye önem verildiği anlaşılmaktadır. (Karaesmen ve Buğdaycıoğlu, 2000)

Bireysel yapı mülkiyeti kavramına göre, 19. yüzyılda dönemin ihtiyaçlarına göz önüne alınarak hazırlanan Napolyon Yasal Düzenlemesi’nde, çağdaş bir an-layışa yer verilmiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısında Almanya’ da yapı kalitesi ve denetimi kavramları önem kazanmıştır. Fransa’da, Napolyon döneminin toplum-sal düzenlemelerinde, yurttaşlık kanunun çıkartılması ile yurttaşın mülk edinme hakkı tescil edilmiştir. Bu dönemlerde, Fransa başta olmak üzere birçok ülke, yerleşme ve yapılaşmaları denetlemek için, yapı yapanlara karşı birer tüketici olan mal sahipleri, kullanıcıların haklarını medeni kanun ve borçlar kanunu ile güvence altına almışlardır. (Özkan, 2005)

Denetim ve sorumluluğun garanti edilmesinde, yapının uygunluğu ve kali-tesinin sigortalanması esastır. 20. Yüzyılın ilk yarısında, köprü, tünel, sanayi tesisi, stadyum, konser salonu ve diğer ortak kamu kullanımına sahip yapılar ile baraj gibi özel yapılarda, dayanım, işlevsellik kalite kontrolü ele alınmıştır. Avrupa Birliği ülkelerinde yapı kalite denetiminin ülkeler arasındaki uygulama farklılıkları azaltacak şekilde hazırlıklar yürütülmektedir. (Karaesmen ve Buğ-daycıoğlu, 2000)

Page 425: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 425

2.2. Yapı Denetiminin Türkiye’deki Tarihçesi ve Mevcut DurumuEski çağlardan beri, Anadolu’nun büyük depremler geçirdiği ve Pamukkale

(Hierapolis), Truva, Efes deki gibi bazı medeniyetlerin tarihten silindiği veya yerlerinin değiştirildiğine dair birçok bilgi vardır. Osmanlı İmparatorluğu’nda depremle ilgili ilk yazılı örnek 14 Eylül 1509’da olan İstanbul depremidir. 13 bin kişinin öldüğü ve 109 cami ile 1047 yapının yıkıldığı bu depremden sonra, Os-manlı Padişahı 2.Beyazıt, bir fermanla, deniz kenarındaki dolgu zeminler üze-rinde ev yapımını yasaklayarak, ahşap-karkas ev yapımını teşvik etmiştir. (Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı, 1999).

Türkiye’de İmar Hukuku’nun kökenlerini oluşturan Türuk ve Ebniye Nizam-namesi Osmanlı İmparatorluğu’nun Tanzimat Dönemi’nde 1864’da, Ebniye Ka-nunu Abdülhamit döneminde 1882’da; Arazi Kanunu ise 1858’da çıkarılmıştır. Batıda yaşanan endüstriyel devrimin ardından, Osmanlı İmparatorluğu’nda Tan-zimat Dönemi’nde, İstanbul’da ilk Planlama Çalışmaları; 1836-39 da Von Molt-ke’nin yaptığı plan ve yayımlanan “ilmühaber” ile başlamıştır (Tekeli, 1991). Bundan sonra 1864’ de “Türûk ve Ebniye Nizamnamesi’’ne, onu izleyen Abdül-hamit Dönemi’nde ise 1882’ de Ebniye Kanunu’na rastlanır. Fransa’dan alınarak uygulanan yasal ve ulusal kaynaklar, zamanın koşullarına göre oldukça üstün-dür. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 1923 Cumhuriyet Dönemi’nde, 1933’da çıkar-tılan Belediye Yapı ve Yollar Kanunu, Almanya’nın Berlin Belediyesi Yapı Tü-züğü’nden aktarılan bir kanundur. Türkiye’de belediyelerin imar planı yaptırma zorunluluğu ilk kez 1928’de, Ankara hakkında, 1351 sayılı kanunla yürürlüğe konmuştur. Daha sonra, bu kural 1930’ de 1580 sayılı belediye kanununa göre, tüm belediyelere uygulanmıştır. 1956 tarihli 6785 sayılı ilk İmar Kanunu, gelişen toplumun ekonomik ve sosyal yapısının zorlamasıyla yetersiz kalınca; belediye-ler arası metropoliten planlama, anakent örgütlenmelerine geçiş, gecekonduları önleme; kırsal alan, kıyı, orman, doğal ve kültürel çevre ve sit korumasını da kapsayan değişik düzenlemeler, yeni yasalarla birlikte 3194 sayılı 2. İmar Kanu-nu 1985’da yürürlüğe konmuştur. (Özkan, 2005)

Türkiye’de yerleşme ve yapılaşmaların denetimi için ilk kez 1933’da çıkarılan “Belediye Yapı ve Yollar Kanunu” ile 6785, 1605, 7269, 3194, 3030 gibi yer-leşme ve yapılaşmaları düzenlemek ve denetlemek için bir çok yasa, yönetme-lik çıkarılmasına rağmen, yapılaşmalardaki denetim eksikliği, her depremden sonra görülmüştür. Türkiye’de yerleşim açısından 1985’ e kadar geçen sürede imar planları merkezi yönetimlerce onaylanırken, 1985’dan sonra bu yetki yerel yönetimlere (belediye ve valiliklere) devredilmiştir. Yapı denetiminde, proje ve yapım faaliyetlerinin denetimi ise geçen sürede çok az değişmiştir. Mevcut yasal düzenlemeler yapıların proje denetimini yerel yönetimlere, yapım işlerinin de-netimini ise fenni mesul (teknik uygulama sorumlusu) olarak serbest mühendis ve mimarlara bırakmıştır. Yasal bir zorunluluk bulunmamasına rağmen zaman zaman ilgili meslek odaları da, belediyelerle yaptıkları anlaşmalara göre proje denetimi aşamasına vize uygulamaları ile kısmen katılmıştır (Ergünay, 2000 ).

Page 426: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası426

2.3. Dünyadaki Yapı Denetim ÖrnekleriABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve Japonya’da uygulanan yapı denetim sis-

temleri şöyle özetlenebilir. (Sarı, 2011)

ABD’ de bina sorumlusu mimardır. Yapı ihalesini mimar alır ve ekibindeki mühendisler yapının gerektirdiği diğer proje hizmetlerini yerine getirir. Tasarım sorumlusu olan mimar ve mühendisler mesleki sorumluluk sigortasına sahiptir. Bu sistemde, hemen tüm yapılar, istisnalar hariç, mimarların sorumluluğunda-dır. Mimar, tüm tasarım işlerinin sorumlusu, ayrıca inşaat sırasında tüm işleri organize eden koordinatördür. Bunlar genellikle, geoteknik uzmanları, tasarımcı inşaat mühendisleri, makine, elektrik ve diğer ilgili mühendislik alanlarını kap-sar. Ayrıca, iş sırasında olabilecek zarar ve işin kalitesizliğinden dolayı tazminat ödemesi için sigortalar geliştirilmiştir

Almanya’daki özel mülkiyetli yapım işleri, inşaat müdürlüklerinin gözetimin-de yürütülür. Yapıyla ilgili her türlü onay ve denetim işlerinde, mal sahibi veya yüklenici ile doğrudan muhatap olan kurumlardır. Üst denetim kurumu, alt de-netim kurumu, denetim daireleri ve mühendisleri bu sistemin temelini oluşturur. Yapı Polisi de denen denetim mühendisleri, denetimi inşaat müdürlükleri adına yapar. Denetim mühendisinin görev ve sorumlulukları ağırdır ve sorumluluk süresi 30 yıldır. İnşaat işlerinde taraf olan kişi ve kuruluşlar, genel ve mesleki sorumluluk sigortasına sahiptir. Almanya’da yapıların projelendirmeden başla-yarak, inşaat bitimine kadar çok sıkı bir denetim vardır. Sistem, mal sahibi ve yüklenici arasında farklı bir koşul belirlenmemiş ise, yapının iskânının alındığı tarihten itibaren 5 yıl süreyle, herhangi bir hasara karsı sigorta edilmesini öngö-rür.

Fransa’da yapı denetiminde Yüklenici Firmalar Birliği, Teknik Denetleme Birliği ve Sigorta Kuruluşları Birliği olarak üç ana birim vardır. Fransa’da 170 m2 den büyük yapılarda yapının bitiş tarihinden itibaren 10 yıl içinde sigorta ya-pımı zorunludur. Denetim şirketi, sigortacı-yüklenici arasındaki kontrol ve tek-nik garanti sağlanmasına yardımcı olur. Fransa’da biri çok büyük (SOCOTEC) olmak üzere, toplam 6 grup, tüm ülkenin bina proje ve yapımındaki denetim isini üstlenmiştir. Belediyeler yapı isini yalnızca genel imar planına uygunlu-ğuna göre denetler. Fransa’da 1978’de binalarda sigorta sistemini zorunlu kılan yasaya göre, binalarda biri mecburi 10 yıl, diğeri ihtiyari 2 Yıl olmak üzere iki tür sigorta tanımlanır. Binanın kendisi, asal yapı elemanları, yapının parçasını oluşturan ve kolay sökülüp takılamayan elemanlar (tesisat vb.) zorunlu sigorta kapsamına girer. İhtiyari sigorta ise, bina dışındaki yardımcı yapı unsurları ve diğer ekipmanları (Yangın söndürme, havalandırma cihazı vb.) kapsar. Doğal afetler, yapıda denetim sorumluluk sigortası kapsamına girer ve özel bir kanuna göre, devlet oluşturduğu bir fondan doğal afet bölgelerine kaynak aktarır.

İngiltere’de 1936’da kurulan ve günümüzdeki adı ulusal Konut Yapım Kon-seyi-NHBC (National House-Building Council) olan kurum yapı denetimi yü-rütmektedir. NHBC, tüm yapıları inşaat aşamasında izlemek ve denetlemek görevini de üstlenmiştir. NHBC’nin vermekte olduğu denetim hizmeti, inşaat

Page 427: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 427

öncesi danışmanlık, inşaat esnasında aktif bir şantiye incelemesi ile yapılan işi denetleme ve yapının tamamlanmasından sonra iş bitirme sertifikası verilmesini içerir. Böylece, başlangıçtan bitişine kadar bir yapı, en az on kez denetim geçi-rir. Bu şekilde denetlenen bir yapıya Buildmark adı verilen bir konut sertifikası verilir. Buildmark güvencesinde, inşaat tamamlanmadan önce yüklenici işi yü-rütemeyecek duruma düşerse NHBC, inşaat sahibine, parayı iade ederek zarar-larını tazmin eder. İnşaatın bitiminden sonraki iki yılda yüklenici, yapıda ortaya çıkabilecek ve yapı standardını bozan tüm hasarı gidermekle yükümlüdür. Aksi takdirde NHBC, ev sahibi ile yüklenici arasındaki anlaşmazlığı çözmek için çö-züm hizmeti sunarak, daha sonraki 3-10 yılda bina için çeşitli güvenceler getirir.

Japonya’da, müşteriler genellikle tanıdıkları ve daha önceden çalıştıkları yük-leniciye iş vermeyi tercih etmektedir. Yükleniciler tüm sorumluluk ve riski üst-lenirken çıkan anlaşmazlıklar mahkemeye intikal etmeden İnşaat Bakanlığı veya yerel yönetimler tarafından çözülmektedir. Japonya’da yükleniciler basit yapılar için 5 yıl, çelik ve betonarme yapılar için 10 yıl süreyle oluşacak hasarlara karşı sorumludur (Bayraktar, 2001). Japonya’da maddi gücü olan herkes müteahhitlik yapabilir. Tek şart, Yapı Standartları Yasası’na uygun projeler hazırlamak ve in-şaat aşamasında bunlara eksiksiz uyulmasıdır. Denetim, “Kenchikuski” denilen özel denetleyici mühendis ve mimarlar tarafından yapılır. (Bayraktar, 2001)

3. Yapı Denetim Sistemiyle İlgili Kanun ve YönetmeliklerYapı Denetim sistemi ile ilgili 595 sayılı KHK ve 4708 sayılı YDK aşağıda

kısaca belirtilmiştir:

595 Sayılı Yapı Denetim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK)

1999’da iki büyük depremin ekonomik kayıplarından sonra, deprem zararla-rının azaltılması için,10 Temmuz 2000’de, 27 pilot ilde uygulanmak üzere, 595 Sayılı KHK çıkartılmıştır. Yapı denetim sisteminin amaçları şu şekilde ifade edilmiştir:

- Bina yaptıran veya satın alan tüketicilerin, yapı güvenliğinin artırılarak, ku-surlu inşaatlar nedeniyle uğrayacakları can ve mal kayıplarının azaltılması,

- Denetimsiz ve kaçak yapı yapılmasının engellenmesi,

- Yapı kalitesinin artırılarak ömürlerinin uzatılması, bakım ve onarım gider-lerinin azaltılması,

- Proje ve yapım sürecinde görev alan; proje müellifi, müteahhidi, şantiye şefi ile YDK’ nda görevli mühendis ve mimarların yetkinlik kazanıp ve niteliklerinin geliştirilmesi,

- İnşaat sektöründe tüketici bilincinin geliştirilmesi ve tüketicinin korunması,

- Yapı üretimi sürecinde kusur işleyenlere karşı yaptırımların etkili şekilde uygulanması ve devletin adalet sistemine olan güvenin artırılması.

Page 428: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası428

4708 Sayılı Yapı Denetim Kanunu ile ilgili bazı önemli maddeler

- Mali sorumluluk sigortası kaldırılmıştır.

- Yapı denetimi ile ilgili komisyonlar kaldırılarak, sistemin bütünü Bayındır-lık ve İskan Bakanlığı’nın denetimine alınmıştır.

- Kuruluşların tamamının mühendis ve mimarlara ait olması hükmü getiril-miştir.

- Yapı denetim kuruluşları, kuruluşların denetçi, laboratuvar görevlileri ve yapı müteahhitlerine kusurlarına göre sorumluluk getirilerek, sorumluluk süresi 15 yıla çıkarılmıştır.

- Yapı denetim kuruluşlarına cezai hükümler getirilmiştir.

4. Yapı Denetimlerinin İstatistiksel DeğerlendirilmesiYapı Denetim sistemi ile ilgili istatistiksel çalışmalar yapılmıştır ve halen de

yapılmaktadır. (Çiçek vd., 2012; Kuzu, H.)

4.1. Bölgelere ve İllere Göre İstatistiksel DeğerlendirmeTürkiye’de, 1435 yapı denetim kuruluşu, 9056 inşaat mühendisi denetçi, 24421

kontrol elemanı (mimar ve mühendis), 1843 yardımcı kontrol elemanı (tekniker ve teknisyen) ve 355 laboratuvar vardır. En fazla yapı denetim kuruluşunun bu-lunduğu ilk 5 il İstanbul (344), Ankara (193), İzmir (70), Bursa (50) ve Kocaeli (45) olarak sıralanır. En az yapı denetim kuruluşunun bulunduğu iller ise Arda-han (1), Hakkari (1), Tunceli (1) dir. En fazla denetçi ve kontrol elemanları yine aynı illerdedir. Toplam 355 laboratuvardan 119 tanesi üç büyük şehirde iken 10 ilde laboratuvar yoktur. Yapı denetim kuruluşlarında yapılan toplam iş sayısı 182.618 adet, il başına düşen ortalama iş sayısı 2254.54 adet, denetlenen toplam alan 287.858.592 m2 ile düşen ortalama laboratuvar sayısı 4.33’tür. Marmara Bölgesinde yapılan istatistiksel verilere göre, yapı denetim çalışmaları % 54 ile diğer bölgelere göre daha büyüktür. Yapı denetim; inşaat mühendisi denetçi ve laboratuvar sayısı Marmara Bölgesinde % 41 ve % 33 ile birinci sırada yer al-mışken, Doğu Anadolu Bölgesinde ise bu oranlar % 3 ve % 5’tir. Marmara Böl-gesinde illere göre yapı denetim kurulu, denetçi, yardımcı eleman ve laboratuvar sayılarının verildiği tablodan yaralanılarak da istatistiksel olarak değerlendiril-miş ve aşağıdaki grafikler çizilmiştir. (Çiçek vd., 2012; Merkez Yapı Denetim Komisyonu Başkanlığı, Nisan 2012)

Marmara Bölgesinde İstanbul’ da YDK’larının dağılımı % 65 iken yapılan işlerin dağılımı % 48’dir. Aynı tablodan elde edilen değerlere göre hesaplanan denetçiler % 66, kontrol elemanları ise % 62’dir. Denetçiler ve Kontrol elemanı dağılımları Şekil 1 ve 2 de gösterilmiştir.

Page 429: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 429

   

diğer bölgelere göre daha büyüktür. Yapı denetim; inşaat mühendisi denetçi ve laboratuvar sayısı Marmara Bölgesinde % 41 ve % 33 ile birinci sırada yer almışken, Doğu Anadolu Bölgesinde ise bu oranlar % 3 ve % 5’tir. Marmara Bölgesinde illere göre yapı denetim kurulu, denetçi, yardımcı eleman ve laboratuvar sayılarının verildiği tablodan yaralanılarak da istatistiksel olarak değerlendirilmiş ve aşağıdaki grafikler çizilmiştir. (Çiçek vd., 2012; Merkez Yapı Denetim Komisyonu Başkanlığı, Nisan 2012) Marmara Bölgesinde İstanbul’ da YDK’larının dağılımı % 65 iken yapılan işlerin dağılımı % 48’dir. Aynı tablodan elde edilen değerlere göre hesaplanan denetçiler % 66, kontrol elemanları ise % 62’dir. Denetçiler ve Kontrol elemanı dağılımları Şekil 1 ve 2 de gösterilmiştir.

Şekil 1. Marmara Bölgesi’nde Toplam Denetçi Sayıları ile İnşaat Mühendisi Denetçi Sayılarının

Dağılımları

Şekil 2. Marmara Bölgesi’nde İllere Göre Kontrol Elemanı (KE) Sayısı Dağılımları

Şekil 3’de görüldüğü gibi Marmara Bölgesinde yardımcı kontrol elemanı dağılımında 4 şehir İstanbul, Kocaeli, Bursa ve Sakarya % 21 ile % 15 arasında birbirine yakın değerlerdedir. Diğer şehirler de % 9 ile % 2 arasında değerler almıştır. Laboratuvar sayılarının dağılımları ise Şekil 4’te görülmektedir.

Şekil.1 Marmara Bölgesi’nde Toplam Denetçi Sayıları ile İnşaat Mühendisi Denetçi Sayılarının Dağılımları

   

diğer bölgelere göre daha büyüktür. Yapı denetim; inşaat mühendisi denetçi ve laboratuvar sayısı Marmara Bölgesinde % 41 ve % 33 ile birinci sırada yer almışken, Doğu Anadolu Bölgesinde ise bu oranlar % 3 ve % 5’tir. Marmara Bölgesinde illere göre yapı denetim kurulu, denetçi, yardımcı eleman ve laboratuvar sayılarının verildiği tablodan yaralanılarak da istatistiksel olarak değerlendirilmiş ve aşağıdaki grafikler çizilmiştir. (Çiçek vd., 2012; Merkez Yapı Denetim Komisyonu Başkanlığı, Nisan 2012) Marmara Bölgesinde İstanbul’ da YDK’larının dağılımı % 65 iken yapılan işlerin dağılımı % 48’dir. Aynı tablodan elde edilen değerlere göre hesaplanan denetçiler % 66, kontrol elemanları ise % 62’dir. Denetçiler ve Kontrol elemanı dağılımları Şekil 1 ve 2 de gösterilmiştir.

Şekil 1. Marmara Bölgesi’nde Toplam Denetçi Sayıları ile İnşaat Mühendisi Denetçi Sayılarının

Dağılımları

Şekil 2. Marmara Bölgesi’nde İllere Göre Kontrol Elemanı (KE) Sayısı Dağılımları

Şekil 3’de görüldüğü gibi Marmara Bölgesinde yardımcı kontrol elemanı dağılımında 4 şehir İstanbul, Kocaeli, Bursa ve Sakarya % 21 ile % 15 arasında birbirine yakın değerlerdedir. Diğer şehirler de % 9 ile % 2 arasında değerler almıştır. Laboratuvar sayılarının dağılımları ise Şekil 4’te görülmektedir.

Şekil.2 Marmara Bölgesi’nde İllere Göre Kontrol Elemanı (KE) Sayısı Dağılımları

Şekil 3’de görüldüğü gibi Marmara Bölgesinde yardımcı kontrol elemanı dağı-lımında 4 şehir İstanbul, Kocaeli, Bursa ve Sakarya % 21 ile % 15 arasında birbi-rine yakın değerlerdedir. Diğer şehirler de % 9 ile % 2 arasında değerler almıştır. Laboratuvar sayılarının dağılımları ise Şekil 4’te görülmektedir.

Yapı denetim laboratuvarlarında, betonların dayanımları da değerlendirilmiş-tir. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi’ ne YDK’ larından gelen projeler incelenmiştir. Projelerde % 3 C20,% 65 i C25, % 30 C30 ve %2 si C35 beton sınıfına yer verilmiştir. (Harp,Ş, 2009). İstanbul’ da bir Yapı Denetim La-boratuvarına gelen 228 beton numunesinin basınç dayanımları istatistiksel ola-rak değerlendirildiğinde, ortalama silindir basınç dayanımının 38.57 MPa, nu-munelerin standart sapmasının 6.4 ve karakteristik beton dayanımının %10 risk için 27.97 MPa olduğu görülmektedir. Gelen betonlar % 10 risk için C25/30 ve % 5 risk için C20/25 kabul edilebilir. (ÖZIŞIK, G.)

Page 430: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası430

   

Yapı denetim laboratuvarlarında, betonların dayanımları da değerlendirilmiştir. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi’ ne YDK’ larından gelen projeler incelenmiştir. Projelerde % 3 C20,% 65 i C25, % 30 C30 ve %2 si C35 beton sınıfına yer verilmiştir. (Harp,Ş, 2009). İstanbul’ da bir Yapı Denetim Laboratuvarına gelen 228 beton numunesinin basınç dayanımları istatistiksel olarak değerlendirildiğinde, ortalama silindir basınç dayanımının 38.57 MPa, numunelerin standart sapmasının 6.4 ve karakteristik beton dayanımının %10 risk için 27.97 MPa olduğu görülmektedir. Gelen betonlar % 10 risk için C25/30 ve % 5 risk için C20/25 kabul edilebilir. (ÖZIŞIK, G.)

Şekil 3.Marmara Bölgesi’nde İllere Göre Yardımcı Kontrol Elemanı (YDK) Sayısı Dağılımları

Şekil 4. Marmara Bölgesi’nde İllere Göre Yapı Denetim Laboratuvar Sayılarının Dağılımları

5.SONUÇLAR

Nüfusun artmasına bağlı olarak, konut ihtiyaçlarının artması; Marmara Bölgesi’nde yapılan yapı denetim çalışmalarının, diğer bölgelere göre daha fazla olmasına neden olmuştur.

� En fazla yapı denetim kuruluşu 38 % oranla Marmara Bölgesi’nde bulunmaktadır. En az yapı denetim kuruluşunun bulunduğu bölge ise %5 oranla Doğu Anadolu Bölgesi’dir. Bu sonuç denetçi dağılımları ve yapılan işlerde de benzer orandadır.

� Yapı denetim kuruluşlarında çalışan denetçilerin mesleki dağılımları incelendiğinde % 43 ile inşaat mühendislerinin çoğunlukta olduğu görülmüştür.

� Bölgelere göre inşaat mühendisi denetçi sayısı dağılımlarında ise % 41 oranla Marmara Bölgesi’nin en fazla, 3 % oranla Doğu Anadolu Bölgesi’nin en az olduğu görülmektedir.

Şekil.3 Marmara Bölgesi’nde İllere Göre Yardımcı Kontrol Elemanı (YDK) Sayısı Dağılımları

   

Yapı denetim laboratuvarlarında, betonların dayanımları da değerlendirilmiştir. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi’ ne YDK’ larından gelen projeler incelenmiştir. Projelerde % 3 C20,% 65 i C25, % 30 C30 ve %2 si C35 beton sınıfına yer verilmiştir. (Harp,Ş, 2009). İstanbul’ da bir Yapı Denetim Laboratuvarına gelen 228 beton numunesinin basınç dayanımları istatistiksel olarak değerlendirildiğinde, ortalama silindir basınç dayanımının 38.57 MPa, numunelerin standart sapmasının 6.4 ve karakteristik beton dayanımının %10 risk için 27.97 MPa olduğu görülmektedir. Gelen betonlar % 10 risk için C25/30 ve % 5 risk için C20/25 kabul edilebilir. (ÖZIŞIK, G.)

Şekil 3.Marmara Bölgesi’nde İllere Göre Yardımcı Kontrol Elemanı (YDK) Sayısı Dağılımları

Şekil 4. Marmara Bölgesi’nde İllere Göre Yapı Denetim Laboratuvar Sayılarının Dağılımları

5.SONUÇLAR

Nüfusun artmasına bağlı olarak, konut ihtiyaçlarının artması; Marmara Bölgesi’nde yapılan yapı denetim çalışmalarının, diğer bölgelere göre daha fazla olmasına neden olmuştur.

� En fazla yapı denetim kuruluşu 38 % oranla Marmara Bölgesi’nde bulunmaktadır. En az yapı denetim kuruluşunun bulunduğu bölge ise %5 oranla Doğu Anadolu Bölgesi’dir. Bu sonuç denetçi dağılımları ve yapılan işlerde de benzer orandadır.

� Yapı denetim kuruluşlarında çalışan denetçilerin mesleki dağılımları incelendiğinde % 43 ile inşaat mühendislerinin çoğunlukta olduğu görülmüştür.

� Bölgelere göre inşaat mühendisi denetçi sayısı dağılımlarında ise % 41 oranla Marmara Bölgesi’nin en fazla, 3 % oranla Doğu Anadolu Bölgesi’nin en az olduğu görülmektedir.

Şekil.4 Marmara Bölgesi’nde İllere Göre Yapı Denetim Laboratuvar Sayılarının Dağılımları

5. SonuçlarNüfusun artmasına bağlı olarak, konut ihtiyaçlarının artması; Marmara Böl-

gesi’nde yapılan yapı denetim çalışmalarının, diğer bölgelere göre daha fazla ol-masına neden olmuştur.

- En fazla yapı denetim kuruluşu 38 % oranla Marmara Bölgesi’nde bulun-maktadır. En az yapı denetim kuruluşunun bulunduğu bölge ise %5 oranla Doğu Anadolu Bölgesi’dir. Bu sonuç denetçi dağılımları ve yapılan işlerde de benzer orandadır.

- Yapı denetim kuruluşlarında çalışan denetçilerin mesleki dağılımları ince-lendiğinde % 43 ile inşaat mühendislerinin çoğunlukta olduğu görülmüştür.

Page 431: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 431

- Bölgelere göre inşaat mühendisi denetçi sayısı dağılımlarında ise % 41 oran-la Marmara Bölgesi’nin en fazla, 3 % oranla Doğu Anadolu Bölgesi’nin en az olduğu görülmektedir. Kontrol ve yardımcı kontrol elemanında da benzer istatis-tiksel sonuçlara ulaşılmıştır.

- Bölgelere göre laboratuvar dağılımlarına bakıldığında 33% Marmara Bölge-si’nde en fazla, 5% oranla Doğu Anadolu Bölgesi’nde en az olduğu görülmüştür.

- Betonların %65’i C25/30 ve %30’i C30/37 olarak, genelde C25/30 ve C30/37 sınıfında olduğu görülmüştür.

TeşekkürYazarlar, Zeli Kuyucu ve Recep Öztürk’e teşekkür eder.

Kaynaklar4708 Sayılı Yapı Denetim Kanunu.Bayraktar, S. (2001), Yapı denetiminin dünyadaki uygulamaları ve

Türkiye’deki gelişimi, Yüksek Lisans Tezi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul Teknik Üniversitesi.

Çiçek, A. , Öztürk, R. ve Kuyucu. Z.(2012) ,Yapı Denetim Sistemi ile İlgili İstatistiksel Çalışmalar, İÜ, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Bitirme Projesi

Ergünay, O. (2000), Ülkemizde Yapı Denetiminin Gelişimi ve 595 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Getirilen Yeni Yapı Denetim Sistemi, Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı:410.

Harp, Ş.(2009), İMO Açısından Statik Projelerde Görülen Eksiklikler ve Proje Denetiminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar, TMMOB, İMO, İstanbul Şubesi, Yapı Denetimi Sempozyumu,199-204.

Karaesmen, E., Buğdaycıoğlu, E.B., (2000), Yapı Denetimine Bir Yaklaşım Kalitesi Olayı Olarak Yaklaşmanın Özgeçmişi, 3. Yapı Denetim Sempozyumu, 21 Ekim 2000, İMO, İzmir Şubesi, Yayın no:37, Mühendis ve Mimar, Cilt:52, Sayı:619.

Kuzu, H., Anket, İnşaat Mühendisi.Merkez Yapı Denetim Komisyonu Başkanlığı, Çevre ve şehircilik bakanlığı,

Nisan 2012. Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı, (1999), Doğal Afetler Özel İhtisas

Komisyonu Kurumsal Yapı Alt Komisyonu Raporu, İzmit.Özışık. G., Gözde Yapı Denetim, İstanbul. Özkan, G. (2005), Türkiye’de Yapı Denetim Sistemi ile İlgili Yaklaşımlar,

Yüksek Lisans Tezi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yıldız Teknik Üniversitesi.Sarı, B. (2011), Türkiye ve Dünyada Yapı Denetim Yaklaşımı, Antalya.Ustaömer, H., (2000), Yapı Denetimi, Türkiye Mühendislik Haberleri,

Sayı:410.

Page 432: sempozyum kitabı
Page 433: sempozyum kitabı

D. FORUM DEĞERLENDİRME KONUŞMALARI

- Taner YÜZGEÇ

- Selim TULUMTAŞ

- İdris BEDİRHANOĞLU

- Cemal GÖKÇE

- Baki ÖZTÜRK

- Turan KAPAN

- Erhan KARAESMEN

- Forum Değerlendirme Soru - Cevap ve Açıklamalar Bölümü

Page 434: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası434

Moderatör: Taner YÜZGEÇTMMOB İmo Yön.Kur.Başkanı

Değerli meslektaşlarım, değerli katılımcılar; Sempozyumumuzun son bölümü Forum ve Değerlendirme bölümü. İzninizle, bu bölümde yer alacak arkadaşları-mı da buraya davet etmek istiyorum.

Sayın Cemal Gökçe, İstanbul Şube Başkanımız.Sayın Selim Tulumtaş, Ankara Şube Başkanımız.Sayın Turan Kapan, Diyarbakır Şube Başkanımız.Sayın Erhan Karaesmen. Sayın Bâki Öztürk, Hacettepe Üniversitesinden. Sayın İdris Bedirhanoğlu, Dicle Üniversitesinden.

Değerli meslektaşlarım, değerli katılımcılar; kişisel kanaatime göre, aslında iki gündür gayet güzel giden bir Sempozyumumuz oldu. Bir maratondu, bunu da şimdi burada sonlandırıyoruz. Değerli konuşmacılar görüşlerini kuşkusuz akta-racak ve hem iki günü biraz toparlamış olacağız burada, hem de konuya ilişkin görüşlerini de aktaracaklar tekrar. Ama işin gerçeği, bu bölümün adı Forum ve Değerlendirme. Forumların genel karakteri aslında, sözün biraz katılımcılarda olması demektir. Kuşkusuz, iki günün yorgunluğu var, ama hem konuşmacılar açısından, hem de siz değerli katılımcıların görüşlerinin buraya yansıyabilmesi açısından iki saat içerisinde toparlayabileceğimize inanıyorum. O yüzden, sözü değerli konuşmacılara vermeden önce, mümkün olduğu kadar ilk değerlendirme-lerini kısa tutabilirlerse, sizlerin katkısıyla ya da sorusuyla gelişebilecek tartış-malarla da değerli katılımcılar görüşlerini tamamlayabilirler diye düşünüyorum.

İlk sözü, Ankara Şube Başkanımız Sayın Selim Tulumtaş’a veriyorum. Bu-yurun.

Selim TULUMTAŞ (İMO Ankara Şube Yönetim Kurulu Başkanı):

Teşekkür ederim Başkan.

Biraz önce sizin de söylediğiniz gibi, salonun buna katılımını sağlamak ama-cıyla kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bu değerlendirmeme de, Düzen-leme Kurulu toplantılarımızda “Yapı Denetim Sempozyumundan ne bekliyo-ruz?” üzerinden yaptığımız bir tartışmayla başlamak istiyorum. Bu Düzenleme Kurulunda yaptığımız tartışmalarda, öncelikli olarak denetim işlevinin bir yöne-tim süreci olduğunu, daha doğrusu bir işlevi olduğunu söylemiştik. Bu anlamda baktığımızda, yapı denetime ilişkin bir şey tek boyutlu düşünülebilecek bir şey değil; hem yasal, hukuksal mevzuatı, hem toplumsal ve sosyal boyutu, hem de teknik boyutuyla bir şekilde bütün tarafları toparlayabileceğimiz bir platforma dönüştürebilmek temel amacımızdı. Bu amaç doğrultusunda, bildiğiniz gibi, bil-dirili bir sempozyum çalışması yaptık ve ulaşabildiğimiz her noktada bildiriler istedik. Sizler de izlediniz, oldukça doyurucu ve bu sistemin belirli noktalarını

Page 435: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 435

açıklayan bildirilerimiz oldu. Bunun dışında, bu Sempozyumu farklı açılarından besleyen çağrılı bildirilerle ve birinci gün yaptığımız, tüm tarafların bu konudaki kendilerine ait düşüncelerinin hepsinin paylaşıldığı ve o konuların konuşulduğu bir platform durumuna getirdik. Bu anlamda baktığımızda, Düzenleme Kuru-lumuzun amaç olarak koyduğu, tüm tarafların yer aldığı, konunun tüm boyut-larının tartışılabildiği bil platforma dönüşmüş olduğunu görüyorum, değerlen-diriyorum. Tabii, bu Forumumuzda da gelecek görüşler doğrultusunda ve daha öncesinde hem panelimizde, hem bildirilerde sunulanlarla Sonuç Bildirgesinin yazılması işlemi, bizim üzerinde en hassasiyetle duracağımız konudur. Hazır-lanan Sonuç Bildirgesinin de en yaygın şekilde dağıtımı yine bizim görevimiz olacaktır diyorum. Teşekkür ediyorum.

İdris BEDİRHANOĞLU (Dicle Üniversitesi):

Teşekkürler Sayın Başkan.

Yarım saat önce de bir sunumumuz oldu Diyarbakır’daki sıkıntılarla ilgili. Gerçi burada her şey dile getirildi, bize pek bir şey kalmadı. Sunum olarak bir hazıklık yapmadım; ama Diyarbakır, maalesef, kötü yapılaşma konusunda bize bayağı bir malzeme sağlıyor. Birkaç ilginç fotoğraf var; onları göstermek isti-yorum. Kısaca benim söyleyeceklerim, malzeme kalitesi denetimi çok yetersiz. Bildiğiniz üzere, Yapı Denetim Yasası niçin çıktı? 99 depremi oldu, binlerce insan yaşamını yitirdi ve bundan sonra Yapı Denetimi çıktı. Yapı Denetimi, mi-mari detayları, bahçe duvarları, özürlü rampası… Büyük tartışmalar oluyor. Yani rampa 1/5 mi, 1/6 mı, 1/10 mu olacak? Tabii, bunlar da çok gerekli, ama şu an biz o seviyede değiliz. Yoğunluğumuzu özellikle binanın sağlamlığına ayırmamız gerekiyor. Bu noktada da malzeme kalitesi çok büyük önem arz ediyor.

Biliyorsunuz, binayı ayakta tutan iki tane malzeme var; beton ile çelik. Çok basit aslında. Ama betonu denetlemek o kadar da basit değil. Hazır beton sant-ralinde her şey mükemmel yapılıyor. Bildiride de sunduğumuz gibi, taze beton sonuçlarıyla karot sonuçları arasında ciddi farklar olabiliyor. Bu, sadece yaptı-ğımız bir numune için değil, üniversitede çokça karşılaşıyoruz. Taze beton so-nuçlarında hiçbir sıkıntı yok; karot alıyoruz, bakıyoruz, düşük çıkıyor. Bunun sebeplerinden birisi de şantiye sürecinde betonun iyi kürlenmemesi, bakımının iyi yapılmaması veya dökülürken de vibrasyonunun iyi yapılmaması, döküm ku-rallarına uyulmaması, kalıbın kötü olması vesaire. Bence, karot alınarak da de-netimlerin yapılması elzemdir. Tabii, durabilite uzun yıllar süren bir şey; ama bir binada direkt fikir sahibi olmak istiyorsanız, mevcut bina orada duruyor, gidip onu pratik olarak incelemek gerekiyor belki en son denetim olarak; hem beton dayanımı açısından, hem diğer bazı özellikler açısından.

İkincisi, çelikte de malzeme açısından büyük sıkıntılar var. Çelik yeterince kontrol ediliyor mu? Örneğin, dayanımı rahatlıkla tutturabilmek için, karbon miktarı fazla yapılıyor çelikte; ama bakıyorsunuz, çok gevrek çelikler. Burada başımıza çok kez geldi. Hemen kopuyor ya da işçi bükerken donatı çatlayarak, dayanımı rahatlıkla yitirebiliyor.

Page 436: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası436

Bu kadar laboratuar var dedik, 100 küsur laboratuar. Benim bildiğim, Di-yarbakır’da çelik numunesini sağlıklı test edebilecek bir laboratuar yok. Varsa çıksın, söylesin. Sadece dayanımı test etmek yeterli olmuyor, deformasyona da bakmak lazım. Yani yeterli bir deformasyonu sağlayabiliyor mu, yeterli miktarda uzaması var mı? Uzamaları sağlıklı ölçmek gerekiyor. “Biz tarttık, bu 5 kilo.” Gerçekten doğru mu tarttık acaba, onu da sormak gerekiyor. Cihaz kalibrasyon-larında da problemler olduğunu düşünüyorum.

Özetlemek gerekirse, Platon’un bir sözüyle bitirmek istiyorum. Platon şunu söylüyor: “İyi eğitimli ve yetişkin.” Biz genelde bir şeyleri yaparken bir şeyi alı-yoruz ve başka bir noktayı unutuyoruz. Tabii, bir tarafı eksik kalıyor. İyi eğitimli olmak yetmiyor. Eğitiyoruz, çok iyi eğitimli; ama etik açıdan büyük sıkıntıları var. Yetişkin insan ne demek? Tabii, hepiniz benden daha iyi bilirsiniz; ahlak-lı, etik davranan, başkasını da düşünebilen, empati yapabilen insan. O yüzden, insanlarımızın iyi eğitimli olmasının yanında, yetişkin bireyler olması birçok sorunun çözümünde kilit rol oynayacaktır.

Teşekkür ediyorum.

Cemal GÖKÇE (İMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı):

Siz sayın katılımcılara saygılar sunuyorum.

İstanbul’da bir gün, okumuş, bildiğini düşündüğüm, kentle, kent ekonomisiy-le, ülke ekonomisiyle ilgilenen bir yurttaşımız beni aradı, “İstanbul önemli bir kent. Bir deprem korkusu var, ulaşım sorunu var. Dolayısıyla kentsel planlama çerçevesinde birtakım şeyler söyleyebilir misin?” dedi. “Elbette söyleriz, ama programı bana gönder” dedim. “Olur” dedi. Program geldi bana. Kent ve estetik diye de bir başlık var. İsmini söylemeyeceğim, ama hepinizin bildiği birisi. Tabii, katiyen insanları almış oldukları eğitim çerçevesinde değerlendirmeyiz. Yeterli ölçüde eğitim almamış olan nice değerli insanlarımız var, halk ozanlarımız var, bilgelerimiz var. Bu farklı bir şey. Ben de bunları önemserim, değerlidirler. Fakat büyük bir müteahhit olmaktan gayrı hiçbir özelliği olmayan, hatta “Dün deniz kumuyla bu binaları yaptım, ama yarın bunlar yıkılacak. O zaman, bunları yıkıp yeniden yapalım” diyen bir müteahhide ilgili yurttaşımız şu görevi vermiş: Kent ve estetik konusunu anlatma görevi vermiş. Telefon açtım, “Ben orada yokum” dedim.

Arkadaşlar; bu ülkede mühendislik yok, bu ülkede müteahhitlik var. Dün, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından Sayın Mustafa Temel o kadar çok şeyler söy-ledi ki, artık yapı denetimi yapmaya gerek yok. Tabii, bant çözümleri yapılacak, onları izleyeceğiz. Bu ülkede, proje üretiminden ve denetiminden tutun da, tüm yapı üretimi ve denetimine kadar hiçbir şeyin olmadığını söyledi. Yanlış söyle-medi, söylediği doğruydu; fakat burada yapmış olduğumuz iki günlük çalışma içerisinde bir şeyi eksik bıraktığımızı da düşündüm.

Değerli katılımcılar; yapı denetim konusu bir planlamanın, bir kentsel planla-manın, bir ülkeyi planlamanın, bir bölgeyi planlamanın, bir kenti planlamanın sonucudur. Eğer siz, ülke topraklarınızı doğru planlamazsanız, kent toprakla-

Page 437: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 437

rınızı doğru planlamazsanız, doğru bir yapı denetimini de yapamazsınız. Eğer bir ülkenin yöneticileri helikoptere binerek, hangi yapının nerede yapılacağına karar veriyorlarsa, o ülkede sağlıklı bir mühendislikten, sağlıklı bir denetimin yapılmasından bahsetme şansımız yok. Çünkü dünyada, gelişmiş olan ülkelerde çok temel bir anlayış vardır. Tabii, her kademedeki yöneticilere saygımız vardır. Derler ki, “İdareciler, kent yöneticileri meslek insanlarının arkasından giderler, mühendislerin arkasından giderler, mühendisler kent yöneticilerinin arkasından gitmezler.” Çünkü onlar bilgedirler, onlar bilirler. Hele bizim gibi çok tartışılan ve katiyen ağzıma almayı da düşünmediğim… Çünkü onun da enflasyonu yapıl-maya başlandı bizim ülkemizde. Yüzyıllık tarih içerisinde 110 bin insanımızın öldüğü, 700 bin mertebesindeki yapımızı da yerle bir ettiğimiz bir ülkede plan-lama konusu devre dışı kalır mı?

Bakın kentlerimize, 1/100.000’lik çevre düzeni planı yapıyorsun veyahut daha alt ölçeklerde planlar yapıyorsun, övünüyorsun, “Bütün uzmanların katıldığı, bi-lim insanlarının katıldığı, üniversitelerimizin şehircilik bölümlerindeki değerli hocalarımızın katıldığı…” diyorsun. Bir anayasa gerçekten, 1/100.000’lik çevre düzeni planları kentlerimizin anayasalarıdır. Yapıyorsunuz, arkasından, o plan-da olmayan ne varsa yapıyorsunuz. Ne anlayışıdır bu; müteahhitlik anlayışıdır, “Yık-yap” anlayışıdır. Müteahhitlik anlayışı geçerlidir bizde. Artı, ne deniliyor; “Hızlı yap.” Ne diyor; “Ülkenin ekonomisi inşaat sektörüne bağlı” diyor. Ne diyor? Güvenlik konusundan bahsedildi burada. Mühendisliğin birinci halkası güvenlik, ikinci halkası ekonomiklik, üçüncü halkası estetik. Diyarbakır’da da gördüm, başka kentlerde de gördüm, biliyorum. Allah aşkına, estetikten bahset-mek mümkün mü, ekonomiden bahsetmek mümkün mü, güvenlikten bahsetmek mümkün mü? Ama ne yazık ki, 3. ve 4. safhası da gündeme gelmedi; 3. ve 4. safha, bütün dünyada, özellikle 1960 sonrası bizim ülkemizin gündemine gi-ren çevre konusu. 5. halka, 1990’lardan sonra gündemimize giren, kentimizin meslek odalarının, ülkemizin gündemine giren mühendislerin ve mimarların üretimlerinin sosyal ve toplumsal olması. Bizim meslek insanı olarak bir üreti-mimiz güvenli olabilir, ekonomik olabilir, estetik olabilir; ama çevre şartlarını sağlamıyorsa, sosyal ve toplumsal değilse, kamu yararı içermiyorsa, o yapının hiçbir anlamı yoktur. Benim bu söylediğim Cemal Gökçe olarak benim görüş-lerim değildir, aynı zamanda Uluslararası Mühendisler Federasyonunun temel ilkelerinden birisidir. O zaman biz, önce insanız, sonra mühendisiz. Yaşamış olduğumuz bir çevre vardır; o çevrede üretimimiz, yapacağımız yapılar ne kadar güvenli olursa olsun, eğer çocuklarımızın oynayacakları parklar, bahçeler kal-mamışsa -iki gün önce yöneticilerimiz ifade ettiler- İstanbul, İzmir, Adana, Di-yarbakır gibi kentlerimiz dur-kalk çerçevesinde dünyanın en problemli kentleri haline gelmişse; kentlerimizde hava alacağımız boş alanlar kalmamışsa, sadece konuyu müteahhit mantığıyla görmüşsek, o ülkedeki bütün yapı denetimlerini kaldırmak lazım, bütün mühendisleri kaldırmak lazım ve mühendislerin de dip-lomalarını yırtmak lazım. Birinci halka bu.

Peki, bir mühendis ve mimar iyi bir eğitim sürecinden geçmemişse… Çünkü bunlar gelecekte bizlerin güvenlikli olarak içerisinde oturacağımız yapıları üre-tecekler. İyi bir mühendis olabilmek için, iyi bir mimar olmak için iyi bir eğitim sürecinden geçmek gerekir.

Page 438: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası438

Değerli katılımcılar; 2012-2013 öğretim yılına giren bizim meslektaşımız olacak arkadaşlarımız 116 üniversitede eğitime başladılar ve toplam sayıları 10 bin. 519 puan alan bir arkadaşımız da gelecekte bizim meslektaşımız olacak, 192 puan alan bir arkadaşımız da bizim meslektaşımız olacak. Bunların da İn-şaat Mühendisleri Odasına, Mimarlar Odasına üye olarak imzalarını rahatlıkla kullanabilecekleri bir iklimin var olduğunu biliyoruz. Okul şartları haksız bir rekabet yaratıyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesiyle, Yıldız’la, Ege’yle, Karade-niz’le… Burada birtakım üniversitelerimize haksızlık etmek istemem; ama son dönemlerde açılmış olan birçok vakıf üniversiteleri var, öğretim üyeleri bile yok. Oralardan çıkacak insanlar da bizim meslektaşlarımız olacak, imzalarını kulla-nacaklar, biz de o yapılarda oturacağız.

Arkadaşlar; serbest piyasa ekonomisinin içerisine attığımız arkadaşlarımızın nasıl mühendislik yapacağını bekliyoruz? Bunların alacakları ücreti tartışıyo-ruz. Yüzde 4-8 aralığıydı, yüzde 1.5’lara çektik, onun da bir kısmını devre dışı bıraktık. Nasıl olacak bu? Yapılabilir mi bu ülkede yapı denetimi?

Yapı denetimi yapan arkadaşlarımla konuşuyorum, yakınıyorlar. Yapabilme şansları yok. Niye? Yapı denetim sürecinde bulunan ve büyük bir özlemle yapı denetim kuruluşlarını kurarak, gerçekten meslek etiği çerçevesinde iş yapmayı düşünen son derece değerli arkadaşlarımız var; ama varmış olduğumuz nokta itibarıyla ya o arkadaşlarımız da kaliteyi düşürecekler veyahut “Kaliteyi düşür-müyorum” diyorlarsa, bırakıp gidecekler, köftecilik yahut börekçilik yapacaklar.

İnşaat Mühendisleri Odasının yıllardır formüle ettikleri bir konu vardır. Peki, biz niye yetkin mühendislik dedik? Yetkin mühendislik bazı arkadaşlarımızı iri-te etti. Şöyle diyeyim: Mesleki derinliği olan, ahlaki yeterliliği olan ve etik kural-lara bağlı bir meslek insanını tanımlamaya çalıştık burada. Biraz önce, okuldan hangi şartlarda bizim aramıza katılacak arkadaşlardan bahsettim, serbest piyasa koşullarının arkadaşlarımıza neler yüklediğinden bahsettim. Peki, herkes proje yapsın, hiçbir itirazım yok. O projeyi denetleyecek olan, belediyelerde ve Bayın-dırlık Bakanlığında dosya memurluğu yapmış olan bir meslektaşımız dosyayı tamamlayarak, eski Bayındırlık ve İskan Bakanlığına, bugünkü Çevre ve Şehir-cilik Bakanlığına sunarak, proje denetçisi olma belgesi aldılar.

Arkadaşlar; proje yapmayan bir meslek insanının bir projeyi denetleyebilme şansı yok. Dün burada sayın meslek büyüğüm aktarmaya çalıştı. Bir meslek insanı sadece bilerek hata yapmaz ki, bilmeden de bir insan hata yapabilir. O zaman, o meslek insanının üretimini denetleyecek, sertifikalandırılmış insanla-ra ihtiyaç var. Dünyada kim veriyor bu sertifikayı? Biz çağdaş ülkelere eklem-lenmeye çalışıyoruz ya, dünyayı izliyoruz ya… Meslek odaları veriyorlar. Biz ne yaptık? Zaten meslek odalarına çok büyük sorumluluklar yüklüyoruz, ama yetkilerini elinden alıyoruz. Kaç senedir budana budana… Dün, Ahmet Göksoy söyledi, “Bayındırlık Bakanlığı durmadan İnşaat Mühendisleri Odasına dosya gönderiyor yapı denetim kuruluşlarında çalışan arkadaşlarla ilgili, cezalandır diye” dedi. Ama ben, arkadaşımın nasıl çalıştığına ilişkin, onun siciline ilişkin herhangi bir bilgiye sahip değilsem, onu nasıl cezalandıracağım? Ama ne yapı-yor bizim Bakanlığımız; sicil durum belgelerini bile ihtiyari hale sokuyor. Yani

Page 439: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 439

meslek insanıyla meslek odası arasındaki bağın güçlendirilmesi gerekecekken, bu çerçevede gerekli önlemler alacakken, bütün dünyada böyleyken; doğumuz-da, batımızda, güneyimizde, kuzeyimizde ve en uzağımızda durum böyleyken, sen, meslek odalarının bütün yetkilerini ortadan kaldırıyorsun, ondan sonra da “Mühendis sorumlu davransın” diyorsun.

Değerli meslektaşlarım; Turan Güneş’in bir sözü olduğunu zannediyordum, ama bir Rus atasözü olduğunu sonradan öğrendim; “Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir.” Sorumluluk duyan insanlara bizim saygımız var, iyi niyetli olan insanlara saygımız var. Bu iklim içerisinde her insanın sorumlu ol-ması ve iyi niyetli olabilmesi mümkün mü? Ayrıca da biz ne diyoruz; bir mü-hendis bilerek hata yapmaz, bilmeden de hata yapabilir. O zaman, o mühendi-sin ürününü denetleyecek, yani meslek kurallarına uygun olarak denetleyecek meslek insanlarına ve denetçilere ihtiyaç var. Bunu kim yapıyor bütün dünyada? İsminin önünde uzunca doçent olan ve profesör olan bir yurttaş, Amerikan İn-şaat Mühendisleri Odasından, İngiliz İnşaat Mühendisleri Odasından bir belgeyi almamışsa, hiçbir projenin altına imza atamaz. Peki, bizde böyle mi? O zaman, sözlerimin başına dönüyorum. Arkadaşlar; bizde mühendislik, mimarlık yoktur.

Bir arkadaşımız dün anlattı; çok doğrudur. Ben de eski bir Bayındırlıkçıyım. Bana bir televizyon programında, “İstanbul’da kendine bir ev alacak olsan, ne zaman yapılan bir ev alırsın?” diye sormuşlardı. Ben de demiştim ki, “1980 yı-lına kadar yapılmış olan bir daireyi alırdım.” 99 depreminden sonra birtakım meslektaşlarım bana sitem etmişlerdi. 1950 ve 1980 arası yapılmış olan gerek kamu yapılarımızın, gerekse özel nitelikli yapılarımızın tümü denetimlidir, ger-çekten dönemin kendi teknolojisine uygun malzemeler kullanılmış ve denetlen-miştir. 80 sonrası daha çok hız, daha çok para kazanma, daha çok serbest reka-bet, bu arada da mühendislerin ve mimarların birbirine daha çok düşürülmesi. Yasal çerçevede meslek odalarının daha da güçlendirilmesi gerekirken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla, sanayiyle, üniversiteyle, yerel yönetimlerle meslek odalarının ilişkileri ve işbirliklerinin daha da artması gerekirken, bu anlayışı da ortadan kaldırarak, tamamen müteahhit anlayışına devrettikten sonra, teslim ettikten sonra, “İyi bir denetim hizmeti yapın” demenin bir gereği yoktur.

Şunu da söyleyeyim: Bu savaştan önce, yani iç savaştan önce Suriye inşaat mühendisleri bizim Odamıza geldiler. Oranın da Lazkiye bölgesi, belli bölge-leri deprem tehlikesi altında. “Ortak işbirliği yapalım” demişlerdi. Ne güzel bir şey. “Sizdeki sistem nasıl?” diye sormuştum. Meslek odalarının sertifikalandır-madığı hiçbir mühendis denetim düzeyinde imza atamıyor. Kademelendirmiş. Bırakalım yapı denetim sürecini, planlama süreciyle ilgili uygun görmediği bir bölgenin planlaması onların meclisinden geçmez.

Üç gün önce Tahran bölgesi inşaat mühendisleri yine Odamıza geldiler. Ba-kın, onlara da zaman ne diyoruz? Azgelişmiş olarak biliriz, değil mi, en azından söyleriz. İranlı mühendisler de dediler ki, “Bizde 3 kademe var. Kim kademe-lendiriyor onları; İnşaat Mühendisleri Odası, biz kademelendiriyoruz. Eğer biz kademelendirmemişsek, onların isimlerini belediyeye yahut ilgili kurumlara bil-dirmemişsek, o ilgili kuruluşlar onların dışında hiçbir mühendise denetim yap-tırmazlar.”

Page 440: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası440

99 depreminden sonra sormuşlardı, “Ne yapmak lazım?” diye. 5 yıl bize bı-rakın. Şimdi, bu süreci daha kısaltırız biz. 99 depremi sonrası söylemiştim. “5 yıl bize bırakın. 5 yıl içinde, ülkemizdeki sağlıksız yapılaşmayı, güvenli olma-yan yapılaşmayı, çevre şartlarına uygun olmayan yapılaşma dâhil olmak üzere disipline ederiz, 10 yıl içerisinde de çağdaş bir denetim sistemi oluştururuz.” Bu kadar basit. Ama siz, meslek insanlarını, mühendisleri ve mimarları yık-yap anlayışına, müteahhit anlayışına teslim ederseniz, o zaman bundan yapı denetim kuruluşları da mağdur olur, arkadaşlarımız da mağdur olur, tüketiciler de mağ-dur olur. Yoksa, hiçbir zaman ülkemizde yapı denetimi olmasın diye düşünme şansımız yok. Olur mu böyle bir şey?

Özellikle 595 sayılı Kararname çıktığı zaman, onunla birlikte başka bir ka-rarname daha çıkmıştı. Burada çok bahsedilmedi. 601 sayılı mühendislik ve mimarlıkla ilgili bir kararname daha çıkmıştı. Temel esprisi şuydu: Biz, 595’in belli revizyonuyla oraya dönülmesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz. Artı, 601 sayılı Kararname çerçevesinde de, meslek odalarının kendi meslektaşlarını denetlemelerini, onların mesleki disiplinlerini kontrol altına almalarını, onla-rın sürekli olarak meslek içi eğitim seminerlerine ve kurslarına katılmalarını sağlayacak çerçevede bir yasal düzenleme yapılsın, bakalım, bu ülkede mühen-dislik yapılabiliyor mu, denetim kuruluşları işlerini daha doğru yapıyorlar mı, yapmıyorlar mı, o zaman görsünler. Yoksa, bizim meslektaşlarımız dünyanın her tarafında çok büyük projelerin altına imza atıyorlar, çok büyük müteahhitlik hizmetlerinin altına imza atıyorlar. Peki, nasıl oluyor da en ufak bir depremde bizim ülkemizdeki yapılar yıkılıyor? Burada bir anormallik yok mu? O zaman sorun, mühendislik ve mimarlık alanındaki mühendis ve mimarlarla ilgili değil; planlamayla ilgili, siyasetle ilgili, yönetimle ilgili.

Teşekkür ederim.

Bâki ÖZTÜRK (Hacettepe Üniversitesi):

Teşekkür ederim.

Sempozyumla ilgili değerlendirmeler yaparak başlamak istiyorum konuşma-ma. Üçüncüsü yapılmış olan Yapı Denetim Sempozyumu, gerek panelleriyle ol-sun, gerek çağrılı konuşmacıların yaptığı sunumlarımızla olsun, gerekse 20’ye yakın bildirileriyle olsun, 99 depremiyle birlikte gündeme daha sıkça oturmuş olan yapı denetim sistemiyle ilgili güzel değerlendirmeler yapıldığını düşünüyo-rum.

Tabii, yapı denetimi, 99 depreminden sonra, 2000 yıllarında meydana gelen depremlerde de ne kadar önemli olduğu bildiğimiz; gerek malzeme kalitesi ol-sun, gerekse binaların planlaması, projelendirilmesi olsun, önemini bildiğimiz, uyguladığımız bir sistem oluyor.

Üçüncü Sempozyum olması sebebiyle de son derece doyurucu bir sempoz-yum olduğunu düşünüyorum. Bildirilerin de olmasının çok büyük bir artı getir-diğini düşünüyorum.

Page 441: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 441

Toparlamak adına şöyle demek istiyorum: Buradaki yapılan sunumlar, ortaya çıkmış olan görüşler sebebiyle, Türkiye’nin bundan sonraki döneminde de, yapı denetim yanında, daha büyük ölçekli bir parametre olarak kentsel planlamanın da öneminin daha da dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

Turan KAPAN (İMO Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Başkanı):

Sabırlarınızdan dolayı teşekkürler. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli dostlar; biz bu Sempozyumun Diyarbakır’da yapılmasını talep eder-ken, daha önce yapılan sempozyumlarda açığa çıkan sonuçların Diyarbakır’da da tartışılması, özellikle Diyarbakır ve 19 ilde uygulanan yapı denetim pratiğinin Diyarbakır’da eksisiyle artısıyla tartışılıp, bunların bu bölgelerde yaşanmaması açısından veya tarafların bir araya gelip sorunları tartışarak, herkesin kendi pa-yına düşecek sorumlulukları alması noktasındaydı düşüncemiz.

Tabii, Diyarbakır’da İnşaat Mühendisleri Odası olarak biz ne yaptık? Bunu talep ederken, Yapı Denetim Kanunu olmadan bizler ne yaptık? 99 yılından beri Diyarbakır’da, İnşaat Mühendisleri Odasında bir üye, bir yönetici, bir aktivist olarak hep yer aldım. Tabii, daha önce 3194’e göre denetim yapıldığı için, daha önceki başkanlarımız, Şube yöneticilerimiz uzun yıllar belediyelerle, valilikler-le, kurumlarla ciddi çalışmalar yaptılar. En başta meslektaşlarımız veya yöneti-cilerimiz gönüllü olarak zaman ayırarak, birebir uygulamaları kendi vize ederek, daha sonra eğitimler alarak, kadrolar istihdam edilerek ciddi bir yol alındı ve bu kentin yapılaşmasında, ilk aşamasında da ciddi katkı sunuldu. Bu da bugün gö-rülüyor, takdir ediliyor da. Diyarbakır açısından bunu söyleyeyim.

Malzeme konusunda ne yaptık? Malzeme konusunda, hazır beton firmaları ve elle beton dökülen yapılarda numuneler alarak, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü olsun, Valilik olsun, belediyeler olsun, bu sonuçları kendilerine sunduk. Burada çıkan sonuçlar zaten içler acısıydı. 2007’den sonra elle beton Diyarbakır’da ya-saklandı. Bu da İnşaat Mühendisleri Odasının çalışmalarıyla oldu. Yani kurum-larla yapılan ilişkilerin ne kadar ciddi, ne kadar sonuç alıcı olduğu, ayaklar bir araya geldiğinde iyi sonuç alınabileceğini düşündük ve yaptığımız çalışmalar da bu sonucu verdi. Tabii, bir avantajımız vardı; belediyeler, yerel yönetimler bu konuda her zaman meslek odalarını önemsiyordu. Bu işin uzmanlarının mes-lek odaları olduğunu, özellikle bu tür konularda görüş ve öneri sunduğumuzda önemsendiğini ve değer biçildiğini gördük, uygulama sonuçlarında da bunu gör-dük.

Maalesef, yapı denetim sistemiyle birlikte üçlü bir ayak oluşmasıyla birlikte, meslek odalarının yetkileri… Tabii, bu, 2011 yılında Diyarbakır’da uygulanmaya başlanırken sabırsızlıkla bekliyorduk, çok başarılı olacağımızı düşünüyorduk. Çünkü iyi bir yol almıştık yapı denetim konusunda. 2011’de başlamasıyla birlik-te, hem belediyeler, hem yapı denetim kuruluşları, hem meslek odaları açısından, bizler açısından, geçmişi arar duruma geldik açıkçası. Bu da gösteriyor ki, yapı denetim sisteminin sağlıklı işlemediği bir kez daha ortaya çıkmıştır. İki gündür tartışılan konularda da zaten bunlar açığa çıktı.

Page 442: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası442

Malzeme dedik, beton laboratuarları dedik. Gerçekten ciddi sorun. Tabii ki, yasalarımız çıkarılmış. Yasalara baktığımızda, pek de sorun görülmüyor; ama uygulamaya geçtiğimizde çok ciddi sorunlarla karşılaşıyoruz. Biraz önce İdris hocanın sunumunda da vardı; alınan numuneyle getirilen arasındaki fark da açıkçası bunu gösteriyor. Bu Diyarbakır’ın sorunu değil, Türkiye’deki genel bir sorundur. Sonuçta, denetimin ayaklarının doğru oluşmamasından dolayı, yapı denetimin Diyarbakır’da uygulanmasıyla birlikte eski sistemi arar duruma gel-dik. Bizler için içler acısıdır açıkçası. Bunu Valilikle ve belediyelerle de paylaş-tık. Bu açıdan, doğru bir sistemin kurulması için, yetkinin kimde olup olmaya-cağı çok tartışılmadan, bu temelde görüşlerin alınıp, ortak bir şekilde denetimin yapılması daha doğru olur.

Bunun sonuçlarını daha önce kendi yaptığımız uygulamalarda bir örnekle belirteyim. Bizim yapı denetim komisyonlarımız vardı 2000’li yıllarda. Föyler oluşturarak, hem imar uygulamaları açısından, hem proje aykırılıkları açısından denetimleri kendilerine sunduk ve bu eksiklerin büyük bir kısmı ortadan kaldı-rıldı. Aksi halde, bu çalışmalar olmasaydı, Türkiye’de her yerde olan sıkıntılar burada da olacaktı. Maalesef, meslek odalarının yetkileri gün geçtikçe elinden alınıyor, meslektaşlarımız itibarsızlaştırılıyor. Biz inşaat mühendisleri artık dep-remlerle anılmak istemiyoruz, depremlerde çıkan acı tablolarla inşaat mühen-disliğinin hatırlanmasını istemiyoruz. Etik bir temelde mesleğimizi herkes icra etmelidir. Yetki kargaşasına girmememiz gerekir. Eğer taraflar doğru planlanır-sa, bu taraflar doğru karar alırsa, bence yapı denetim sistemi de çok rahatlıkla çözülebilir. Zor değil. Rant ve kâr eksenli yaklaşmadığımız sürece; toplumsal, kamusal yaklaştığımız sürece bu sorunları aşacağımızı düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Erhan KARAESMEN:

Çok güzel şeyler söylendi. Bir kere, konuşmacı dostlarımla, eski sevgili öğren-cilerimle hep bir arada, bir masada oturduk. İki gün boyunca da bu zevki bana tattırdılar zaten. Bu kadar seçkin bir grupla bir arada bulunma keyfini yaşadım. Çok güzel şeyler söylendi, iki gün boyunca da güzel şeyler söylendi.

Şuradan başlayalım: Bu, amacına ulaşmış olan bir sempozyumdur. Ülkeyi, ülkenin geleceğini ve toplumun geleceğini ilgilendiren birtakım sonuçlar çıkmış mıdır? Sonucu bilmem de, çok doğru, güzel ifade edilmiş, içinde bol miktarda matematiksel mantık da bulunan düşünceler ve formülasyonlar dikkatlere sunul-muştur. Bunlar Sempozyumun lehinedir. Ayrıca, güzel bir organizasyon yapıl-mıştır. Diyarbakır’da buna benzer toplantılara belki 25. katılışım. Çok sevdiğim bir şehir olduğu için, en küçük bir davette bile geliyorum. Yaşlandık, kaza geçir-dik filan; ama Diyarbakır deyince yine hayır diyemedim, buralardayım, sizlerle birlikte. Çok da mutluyum ayrıca.

Diyarbakır, bu tür toplantıları, bu tip entelektüel dertleşmeleri oldum olası -Turan’ların gösterdiği gayreti küçümsüyor filan değilim- 25-39 senedir son de-rece iyi kotarmış, son derece iyi becermiş bir kenttir, toplumsal uyanıklığın özel

Page 443: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 443

nabız atışlarına sahip olduğu bir kenttir. Yörenin sıkıntıları dolayısıyla, uzaktan bakanlar Diyarbakır’ı vurdu kırdı şehri gibi görebilirler, görenler vardır. Diyar-bakır, fevkalade güngörmüş bir şehirdir. 15. Yüzyıldan kalma kilisenin tamirini yapan çok sevgili meslektaşımızla birlikte, biraz daha ayrıntılı gezme şansım oldu bu sabah erken saatlerde. Ulu Câmi meydanına gittiğinde her zaman keyif duyar insan. Ulu Câmi meydanı şimdi 4 metre aşağı indirilip, aşağıdaki, Diyar-bakır’a hiç yakışmayan o gizli çarşının ortadan kaldırılacağı haberinden filan da büyük mutluluk duydum.

Diyarbakır kendine göre bir yol takip etmiştir, etmeyi becermiştir. Bu Sempoz-yumu da güzel becermiştir. İnşaat Mühendisleri Odası camiası olarak Mimarlar Odasıyla da yakın temaslarımız olmuştur bu şehirde. Hepsi birlikte bugüne ka-dar belli bir uyanıklığı, belli bir duyarlılığı temsil eden buluşmaları organize et-mişlerdir. Çok güzel oldu. Bu toplantı, Türkiye’nin bir başka köşesinde de güzel olabilirdi, Diyarbakır’da oluşu buna daha farklı bir espri kattı.

Tabii, bunlar işin hoş tarafları.

Benden önce konuşan çok değerli, hepsi benden epeyce genç olan dostların da dile getirdiği gibi, nasıl çözeceğiz? Bir düğüm var, iki gün boyunca da düğüm konuşuldu zaten. “Nasıl çözeceğiz?” konusunda şu anda bir şey gözükmüyor, pembe ufuklar filan gibi gözükmüyor. Karamsar olmak için de sebep yok, yani çok fazla karamsar olmak için sebep yok. Orta bir karamsarlıkla, aklı kullana-rak… İnşaat mühendisleri camiası bu toplumda aklı kullanmaya en yakın, en yatkın camialardan biridir, hatta belki de bir numarasıdır. İnşaat Mühendisleri Odası bir olaydır, Türkiye’deki teknik meslek odaları oluşumu bir olaydır. Dün-yada benzeri yok. Bütün dünyayı bildiğimi söyleyemem, 4-5 ülkede yaşama şansım oldu, epeyce bir sayıda başka ülkeye de çeşitli vesilelerle gidip geldim. Çok iyi bildiğimi söyleyemem; ama dünyadan haberli, biraz kıdemli bir yurttaş olarak, Türkiye’deki teknik meslek odaları oluşumunun bir benzerinin dünya-nın başka hiçbir yerinde olduğunu sanmıyorum. Teknolojide ve sosyoekonomik yapılanmada gelişmiş olan ülkelerin zaten bu tür bir ihtiyacı da yok. Bu, bizim bir ihtiyaca karşılık veren bir çözümümüzdür. “Politize olmuşlardır, bir miktar bazı gerçeklerin fazlaca yanından geçerler, politik düşünceyi işin eksenine otur-turlar” filan gibi, yapılabilen, yapılmış, hâlâ yapılmaya devam eden suçlamalar filan da dâhil olmak kaydıyla 50 senelik geçmişe sahip olan teknik meslek oda-ları oluşumu Türk toplumunun belli ihtiyaçlarını yansıttığı gibi, aynı zamanda ona karşılık gelmeye gayret etmiş bir oluşumdur. İnşaat Mühendisleri Odası-nın da fevkalade mümtaz bir yeri vardır burada. Başka meslek insanlarımız da var burada, teknik insanlarımız var. Bir toplumsal ihtiyacın sonucu bu oluşum var. Niye başka ülkede yok, sadece Türkiye’de var? Türkiye’nin yapısı demek ki “Böyle bir çözüm arar mıyız?” noktasına götürdü insanları 50-60 sene önce.

Benim de birinci günden itibaren dâhil olduğum İnşaat Mühendisleri Odası-nın demokratikleşmesi şeyi içinden… Yalnız, paketsiz filan demokratikleşmeyi yaptık, paket filan yoktu. O tarihteki genç atılımcı hocalar, bazı öğrencilerimiz, bizden de daha genç olan bir ekiple birlikte bugüne kadar geldi. İnşaat Mühen-disleri Odasının bu seçkin insanları, bu seçkin topluluğu buna birtakım çareler, birtakım formüller öneremezse, hiç önerilemez demektir.

Page 444: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası444

Doğrudur, toplum inanılmaz bir şekilde zevksiz, lezzetsiz bir hovardalığa teslim olmuştur. Başka ülkelerde görülmüştür de, bu ülkede, bizim tarihimizde benzeri ancak Osmanlı’nın batış dönemlerinde filan görülmüş cinsten bir akıl dı-şılığa ve o akıl dışılıkla birlikte tüketime teslim olma, insanların gözünün sade-ce tüketimle aydınlanıyor olması gibi garip bir pençeyle de kavranmıştır. Fakat bunlara rağmen, hovardalık, hovardalık ve tüketime mağlubiyetin yanı sıra, bak, akşamın bu saatinde bu salon dolu. Bu bir umut tablosu. Burada akıl var, burada aklı arayan insanlar bir arada. O akıl ne?

Çok güzel söylendi, “İşin doğrudan doğruya yapı kalitesini ilgilendiren bir boyutu var” denildi. Fakat onun ötesinde, kentleşmeyle ilgili, arazi kullanımıyla ilgili, özellikle kentsel nüfusu bu kadar hızlı ve biçimsiz şekilde artan bir ülke-de üzerine gidilmesi gereken problemler var, o boyutu var, eğitim boyutu var. Eğitim sadece üniversite eğitimi değildir; meslek içi eğitim, meslekten insanla-rın birbirine bilgi aktarması, insanların birbirini yakaladığı yerde birbirine bilgi aktarması da çok önemli. Bütün bu boyutlarıyla birlikte, hepsinin birden toplan-ması aslında bir yaşam kalitesi arayışı. Bakın, yapı kalitesi yaşam kalitesinin bir parçasıdır. Yaşamı daha kaliteli sürdürmek, daha mutlu ve huzurlu bir yaşama kavuşmak istiyorsanız, yapınıza da kalite getirmek zorundasınız. Yaşam kalitesi arama yolunda akşamın bu saatine kadar burada oturmuş olan bu seçkin toplulu-ğun da bize sağladığı umutla ifade ediyorum.

Bakanlıktan çok değerli arkadaşlar karşımda oturuyor. O bürokrasiyi, tek tek insanlarımızı hiçbir şekilde suçlama niyetimiz olmamalı, benim şahsen niyetim yok. Onların da bu ülkenin yurttaşı olarak daha huzurlu, daha yüksek kalitede bir yaşam sürdürmek istediklerinden, isteyeceklerinden son derece eminim. Ülkede olup bitenler, bu yaşam kalitesinin yükselmesiyle ilgili birtakım protestoların, eylemlerin hem de gencecik çocuklardan, benim torunum yaşında çocuklardan oluşunun bir anlamı var. Sadece yapı kalitesine değil, yaşam kalitesine epeyce bir miktar daha önem verilmeye başlanan bir döneme girdik. Hiç umulmuyordu, “Genç çocuklar kompütere teslim oldular. Anne-babalarının tüketime mahku-miyetleri içinde onlar da o çizgiden gidiyorlar, başka bir şey görmüyor gözleri” diye düşünülüyordu. İnsanların aklı var, insanların vicdanı var, insanların yurt sevgisi var, insanların meslek sevgisi var, ahlaki değerler var. İki gün boyunca etik diye söz edildi bol miktarda. Hepsiyle birlikte, sadece bu yapı kalitesini de-ğil, yaşam kalitesini yükseltmenin yollarını bulabilme peşindeyiz.

Bakın, yasalar değişti. 4780 talihsizdi, 595 bile ondan iyiydi. Kaldı ki, 25-30 sene önce bu işlere kafa yorarken biz, 595 türü bir şeye bile razı değildik. Ta 1970’lere kadar dayanan yapı kalitesiyle ilgili ve onun içinde gizli olarak yaşam kalitesiyle ilgili ilk mesleki toplantı bundan 38 sene önce yapıldı. Burada anlattı geçen gün arkadaşlar, yani benden daha genç olanlardan da onu hatırlayanlar var. 80’li yılların sonundan itibaren hasbelkader benim de aktif şekilde bulaştı-ğım… O zaman 80 tane kanal yok, bir tek TRT var. TRT televizyonunda, dilim-de tüy biterek 10-15 defa belki anlattım. Rahmetli Turgut Özal, “Aferin, güzel anlatıyorsun. Aferin sana” diyordu. Dünya görüşlerimiz farklı, ama değişik bir adamdı, bugünkü birçok insandan daha değişikti. Bayındırlık Bakanı da orada

Page 445: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 445

oturuyor. Dönemin Bayındırlık Bakanı da eski sevgili öğrencilerimden biri. “Bu kanunu çıkaracağız” diyorum 25 sene önce filan. Çıkmadı tabii. Sayın Turgut Özal, beni alnımdan öpmekle kaldı. Sonra uykuya yattı, yani çok garip bir şekil-de bir farklı kentleşme biçimi ortaya çıktı. Bırakın yapı kalitesini, yaşam kalite-sinin hiçbir unsuru göz önünde tutulmaksızın şeylere geldik.

Deprem uyandırdı bizi. Deprem kötüdür filan, ama iyi ki o 99 depremi oldu. 40 küsur senedir de depremlerle uğraşıyorum. Türkiye’deki ilk deprem toplantısını ben yaptım, Gediz depreminden sonra ilk deprem yayınını hasbelkader yapmış olan kişiyim. Hiçbir deprem bu 99 depremleri kadar toplum üzerinde kamçı etki-si yapmadı. Erzincan depremini öykü olarak dinlerdik. Gediz depremiydi bizim en büyük depremimiz. Gediz depremi filan şey kaldı tabii, yani uyandırıcı etkisi yönünden çok geride kaldı. 99 depremiyle birlikte birdenbire ayıldık. Burada bir arkadaş çok güzel ifade etti. Depremle ayılıyor olmak ayıptır bu toplum için. Yani bu kadar yetişkin insanı olan bir toplumda, ayılmayı daha önce yapmalıy-dık. Depremle birlikte ayıldık, fakat depremi işin eksenine çok fazla koymanın doğru olduğu kanaatini taşımıyorum. Yani deprem görevini yaptı, ayılttı bu ko-nuda; fakat bundan sonra mühendislik sadece deprem kuvvetinin yarattığı tesis-lere göre dizayn yapmaktan, ona göre malzeme seçimi, montaj yapmaktan filan ibaret değildir. Mühendislik biraz daha komple bir olaydır, biraz daha çapraşık bir olaydır. Deprem, onun komplike bir parçasıdır, ama toplam mühendislik biraz daha çapraşıktır. 99 depreminde 20 bin kişi öldü, 300 bin yapı hasara uğradı, 100 bin yapı yıkıldı. Son derece acıklı bir tablodur. Ayıldık. Dediğim gibi, çok acıklı bir olay sonucu ayılmamız ayıbımızdır, ama hiç olmazsa ayıldık.

Ondan sonraki ayılmada ne oldu? Bürokrasinin kusuru değil; bürokrasi, ken-dilerine gönderilmiş olan şemalar dâhilinde gerekeni yapıyor. Aralarında son derece dürüst, namuslu uzmanların, meslektaşların bulunduğundan eminim. Bir kısmını tanırız zaten. Onların yurtseverliğine de güvenerek, kıdemli yurttaş, tecrübeli mühendis, tecrübeli hoca olarak, dünyada benzeri olmayan bu teknik meslek odaları olayını kollamak zorunda olduklarını kendilerine hatırlatmak is-terim. Bu teknik meslek odaları oluşumu benzersiz bir şey, bir uygarlık olayıdır neredeyse. Bu ülkenin büyük şansıdır bu, bu toplumun büyük şansıdır. “Bunu çok da yüceltelim, baş tacı yapalım” değil, fakat kollamak zorundayız. Teknik meslek odaları işin içine girmeden ve yerel yönetimler de onlarla kuvvetli bir işbirliğine girmeden önce bu işin çözülebileceği kanaatini taşımıyorum. Yani “Şu madde, bu madde geldi. 3. maddeyi değiştirelim, 5. maddeyi değiştirelim” gibi şeylerin esasa yönelik olacağı kanaatinde değilim. Ancak, teknik meslek odalarına bu işte başrol verilmek zorundadır.

Benim hasbelkader hem Amerika Birleşik Devletlerinde, hem Avrupa’nın çe-şitli ülkelerinde bu konuya bir biçimde yakınlığım oldu. Yani konunun uzmanı olmak amacıyla filan değil, tesadüfler öyle denk getirdi. Benim gördüğüm hiçbir yerde meslek kuruluşları olarak bizim meslek odalarının benzeri yok, bizim-ki gibi harika bir oluşum yok; ama onu andıran meslek kuruluşlarının kanadı altında yürüyor bu sistem. Bugüne kadar öyle yürüdü, büyük bir ihtimalle de öyle yürütecekler. Yaşam kalitesinin türlü çeşitlerine sadece İnşaat Mühendisleri

Page 446: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası446

Odası girmez; bütün meslek odaları, hatta teknik meslek odası olmayan diğer oluşumlar da girmek kaydıyla, fakat yapıdan daha spesifik olarak “yapı” diye söz ediyorsak, İnşaat Mühendisleri Odasının bu yükü taşıyabileceğinden emin olmak kaydıyla -bürokrasinin değerli temsilcilerinin buna zorluk çıkaracağını sanmıyorum- yapısal zorlukların da önünün bir miktar geçilebileceği kanaatini taşıyorum.

Çizilen tablo haklıdır. Bana göre, benim yaşıma, hayat tecrübene göre, bana biraz fazla karamsar gelen bir tablo çizdiler; ama gerçek de. Oyun oynamıyoruz, ciddi bir iş, ciddi şekilde bir yerlere gidiyor ve de tekerlenerek, yuvarlanarak, paldır küldür gidiyor. Onun önünün alınması için, bürokrasinin anlayışı, namu-su, bürokrasiyi yönlendiren hükümet ve devlet kademelerinin vicdanını, yurtse-verliğini dürtecek -toplumu yönetenler her zaman çok vicdanlı, çok yurtsever olmayabilir; fakat dürtülmeleri mümkündür- tedbirlerin alınması kaydıyla… Biraz felsefi oldu belki, fazla genel çizgi oldu; fakat “Şu maddenin burasını de-ğiştirelim” filan gibi şeylerin de fazla ayrıntı olduğu kanaatini bir kere daha dile getirmek istiyorum.

Aslında ben burada konuşmacı olacağımı hiç sanmıyordum, yani aradan belki soru sorarım diyordum. Soruda da, yaşam kalitesi filan gibi laflar edecektim. Eğitimle filan hepsini birleştirerek, özet olmaktan öteye gitti, birtakım laflar et-tim. Umarım ki işinize yarar. Benden bu kadar.

Page 447: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 447

Forum Değerlendirme Soru-Cevap ve Açıklamalar Bölümü:

Soru: Ben, hem küçük bir değerlendirme yapacağım, bu işin siyasetine ilişkin bir şeyler söylemek istiyorum; hem de açmak anlamında birkaç soru soracağım.

Denetimsiz denetim nasıl yapılır?

Bir defa, üç ana şeyi var. Tabii, belki arada değinmiş olabilirsiniz.

Hepimiz biliriz, özellikle teknik denetimler, bir, rekabete açılamaz. Çünkü öyle bir tartışma konusu olamaz, bir rekabet olamaz yani, rekabet ortamında yapılamaz. Bir de, siyaseten, halktan oy bekleyen insanlar tarafından yapılamaz. Çünkü bu bir tartışma veya halk yardakçılığıyla çözülecek bir olay değildir; bi-limsel temellere oturmak zorunda. Zaten yapı denetim sisteminin serbest pazar-da doğru sonuçlar alması imkânsızdır. Ha, iyi yapılamaz mı? Yapanlar olacaktır, devam da edecektir; ama tam denetimi hiçbir zaman sağlayamayacaktır. Çünkü anlattığımız gibi, betonun kürlenmesinde mesela, “mış” gibi yapılacaktır. Demi-ri görecektir, betonu görecektir, bir defa da alacaktır; ama kürünü takip etmeye-cektir. Örneğini oradan verdim ki net görülsün.

Siyaseten, bir belediye, özellikle liberal ekonomilerde, hiçbir zaman yatırım-cının karşısında duramaz ve oy kitlesinin karşısında duramaz. Onun faydasına da olsa duramaz. Bakın, şu anda kirişlerden ankraj diye bir şeyin icat olduğu bi-linmiyor gibi, kırılmış demirler çıkarılmış, demirlere bağlantı sağlayan. Örneği buradan veriyorum ki daha net görülsün. Hâlbuki en donanımlı belediyelerimiz-den biridir. Bu bir göstergedir. Öncelik farklıdır. Siyasette öncelik hizmet etme üzerinedir, denetim üzerine değildir.

Odalar, aslında ilk zamanlarda bunun altyapısı yoktu; fakat sonra, özellikle 90’lı ve 2000’li yıllarda büyük bir performans gösterdiler.

Bu denetim hizmetinin illa kamu yararına bir kurum tarafından yapılması lazım ve halkı mühendisten koruyabilecek bir niteliği de olması lazım. Yani mü-hendisten de koruyabilmesi lazım halkı. Çünkü bilimsel temele oturtmak zorun-da.

Üniversitelerimizin yapısı buna elvermez. Çünkü öyle bir organizasyon kura-mazlar. Evet, yetenekleri vardır; ama öyle bir organizasyon kuramazlar.

Odaların kolluk kuvveti yoktur, öyle bir sıkıntı vardır. O da bir uyumla ya-pılabilir. Hani ben çözüme ilişkin söylüyorum bunları. Uyumla yapılabilecek şeylerdir.

Ben, bir dönem Onur Kurulu üyeliği yaptım, yapı denetimi konusunda da ayda 100 dosya inceliyordum. Bu dosyaların hepsi izafi tezler. Yani iskân ruhsatı alınmış yapılar… Bakanlık da yapamaz. Çünkü siyaseten tepki görürler, orada çalışan mühendisler de. Tepki görürler. Çok şeye müdahale ederlerse, müfettiş-lik… Onun için spekülasyonlar üzerinden, mesela, “Bu bina yapılmış, ama iskân almadan önce şu hatayı yapmışlardır” falan diyor. Böyle şeyler. Böyle yüzlerce

Page 448: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası448

dosya incelemişim. Onun için, bu tür kurumlara bırakılacak, hele hukukçulara bırakılacak kadar da hafif bir şey değildir denetim işi, yapı denetimi. Hukukçula-rın tezleriyle yapılacak bir şey de değildir. Çünkü tartışma konusu olmamalıdır.

Bir de özellikle bu kentsel dönüşüm konusunda bir şey söylemek istiyorum.

Bizim odaların da büyük hataları vardır. Bunları kamuoyuna anlatma sıkıntı-mız vardır. Gerek ekonomik olarak -belki gerekçelendirilebilir- gerekse basın-ya-yın yolunu doğru kullanamama konusunda. Yayınlarımızı, evet, üyeler arasında paylaşıyoruz, yayınlıyoruz; ama hiçbir vatandaş, kentsel dönüşüm konusunda tam bilgi sahibi değildir. Neredeyse hukukçular ezberlemek üzere; ama teknik anlamda bu konunun nasıl yapılacağına ilişkin vatandaşın bilgisi yok. Çünkü orada da vatandaşın karşılaşacağı sıkıntılar var. Bunları biraz daha irdelememiz gerekir. Yapı denetimi konusunda, yapı kalitesi konusunda vatandaşın anlaya-cağı yayınlar ve programlar planlamak zorundayız. Çünkü yalıtımdan tutun da diğer şeylere, her konuda var bu problemler.

Soru: Sayın Başkan; sizin şahsınızda, bu Sempozyuma emeği geçen her ar-kadaşa teşekkür ediyorum.

Ben de üç konuya, üç dakikayı geçmeyecek şekilde değinmek istiyorum.

Birincisi, aslında burada yaptığımız tartışma, bir üretimin sonucunda ortaya çıkan ürünlerin kalitesine dair bir tartışma. Yani inşaat sektörünü diğer sektör-lerden ayırmamak gerektiğini düşünüyorum. Nasıl bir tekstil sektörü varsa veya otomotiv sektörü varsa, inşaat sektörü de öz itibarıyla öyle bir sektördür. Ana dinamikleri, ana varlık nedeni, ana süreçleri aynıdır. Girdileri, üretim süreçleri farklılıklar taşısa bile, diğer sektörlerle aslında öz itibarıyla aynıdır.

Böylesi bir sektörde sonuçlara, sonuçta çıkan ürüne dair bir tartışmadır; yani nasıl ürünler üretiyoruz, bu ürünlerin nasıl bir kalitesi var, kalitesine dair bir tar-tışmadır aslında bunların denetimi ve yapı denetimine dair yaptığımız tartışma. Haliyle, beraberinde sektörü de tartışmayı getirmeli bu diye düşünüyorum. Çün-kü bir sonuca bakıyoruz biz. Hafta sonu mesaisi olmadan günlerce çalışan şan-tiye şefi meslektaşlarımızın çalıştığı bir sektörün sonucunda elde edilen numu-nelere bakıyoruz. Geçen yıl 17 işçi arkadaşımız bir AVM inşaatında kaybettik. Kışın ortasında çadırda konaklayarak yaşamaya çalışan işçi arkadaşlarımızın ürettiği numunelere, çaktıkları kalıplara, döşedikleri demirlere bakarak yorum-lar yapıyoruz. Yani işin bu tarafını anlamadan, “Neden bu sektörde böylesi ka-litesiz ürünler çıkıyor?” sorusuna da cevap vermemiz gerçekten mümkün değil.

Ben, önümüzdeki Sempozyumun biraz da bu yönüyle genişletilerek, bu bağla-rıyla da ilişkilendirilerek tartışılması gerektiğini düşünüyorum.

Ben bir projeciyim, 10 yıldır proje yapıyorum. Buradaki yapı denetiminde görevli arkadaşlara şöyle bir şey demek istiyorum: İçleri rahat olsun. Biz bu pro-jeleri kendimiz yapıyoruz ve onlarda yaşayacak çocukları kendi çocuklarımız olarak görüyoruz, gece rüyalarımızda görüyoruz. Ama bir baraj projesinin 1 ayda istendiği, 2 ayda istendiği bir süreçte bizim de yapabildiğimiz şey, işleri tipleştirmek, basitleştirmeye çalışmak. Böyle bir gerçeklik var.

Page 449: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 449

İkinci değineceğim nokta ise şu: Diğer sektörler gibi, bizim sektörümüz de arz-taleple çalışan bir sektördür. Biz arzı yapıyoruz, ama talepte ne var? Türki-ye’de, son TÜİK rakamlarına göre, nüfusun yüzde 20’si açlık sınırında yaşıyor. Yoksulluk sınırında yaşayanların oranı yüzde 40-50. Bunun anlamı şu: Biz, dep-reme dair bir tartışma yapıyoruz; ama en az yüzde 20’lik bir kesim bu kışı don-madan nasıl geçireceğinin kaygısında. Biz, böylesi bir talebi olan bir halka bir ürün sunuyoruz aslında. Eğer bu ilişkiyi kaçırırsak, yapı denetimi ve diğer bizim sektörümüze dair tartışmaları atlamış oluruz diye düşünüyorum.

Bu Sempozyumda beni rencide eden bir şey vardı, onu da paylaşmak istiyo-rum.

Art niyetsiz, bazı arkadaşlar, bizlerden ve yapı denetimde görev alan arkadaş-lardan eleman diye bahsetti. Biz eleman değiliz; aksine, bu üretimlerin gerçek sahipleriyiz. Kendi emeğimizi koyuyoruz, kendi çabamızı koyuyoruz ve emin olun, onları da biz sahipleniyoruz ve sahipleneceğiz de. Bu konuda yapı denetim-ci arkadaşlarla güzel bir süreç örgütleyeceğimizi de düşünüyorum.

Bunun nihai çözümünün şuradan geçtiğini düşünüyorum ben: Burada emeği olan, alın teri olan işçi arkadaşlarımızın, mühendis arkadaşlarımızın bu sektörde daha çok söz söylediği bir Türkiye’de bu sorunların büyük bir oranda aşılacağını düşünüyorum ve esas mücadele hattımızın da burası olması gerektiğini düşünü-yorum. Bu nedenle İMO’dayım ve bu nedenle İMO’da örgütlenme mücadelesini koşullarım elverdiğince devam ettireceğimi burada sizlerle paylaşmak istiyorum.

Açıklama - Mustafa SELMANPAKOĞLU: Ben, bu Sempozyuma gelirken ikircikliydim, geleyim mi, gelmeyeyim mi diye. Sevgili hocam telefonla hatırımı sordu, ben de durumdan vazife çıkararak geldim. Geldiğime de çok memnun oldum. Gerçekten, bu iki gün, dün sabahtan bu saate kadar izledim ve çok ya-rarlandım.

Bu mevcut yapı denetim sisteminde tespit ettiğim eksiklik veya yapılması ge-reken şeyleri yine kendimce şöyle özetlemek istiyorum:

En önemli şey, yapı denetim kuruluşlarının görevlendirilmesi ve yaptıkları hizmetlerin bedellerinin tespiti. Birincisi bu. Bunun kesinlikle halledilmesi ge-rekiyor. Bu da, tabii, bu şeyin müteahhitlerden alınıp başka bir şekilde halledil-mesini gerektiriyor.

İkincisi, sigorta sistemi. Örnekler verildi, “Bütün dünyada var, niye bizde yok?” denildi. Mutlaka olması gerekiyor.

Üçüncüsü, eğitim konusu. Eğitimin içinde meslek içi eğitim de var tabii.

Dördüncüsü de, çevreye duyarlı olmak. Sayın Cemal Gökçe çok güzel ortaya koydu, çok katılıyorum.

Bu konular halledildiği takdirde, ben, bu mevcut Yapı Denetim Kanunu ve yönetmelikleriyle de ciddi yol alınabileceğini düşünüyorum. Bu, Türkiye’deki bu sistemin bir şeyidir; ama bu sistemin içerisinde bu şeylerin belli bir düzelmeye doğru gideceğine inanıyorum.

Page 450: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası450

Biliyorsunuz, bilmeyenler için de söyleyeyim, ben Onur Kurulu üyesiyim. 4. senem bu ve raportörüyüm Kurulun. Yüzlerce raporu okudum, on binlerce sayfa raporları okudum ve bunların hepsini çok dikkatli okuyan birisiyim, yani bu konuda çok emek verdim ve o emeğimin karşılığında da epeyce bir bilgi sahibi oldum.

5 kişilik Kurulda, bu benim söylediğim şeyler aslında ortak tespit edilmiş şeylerdir. Yani benim şahsi düşüncem değil. Hatta o arkadaşlar da beni görev-lendirdiler, “Yahu, şu önemli konuları da orada söyleyebilirsen söyle” dediler. Dolayısıyla, arkadaşların hoşgörüsüne sığınarak, iki-üç dakikada bunu bitirmem mümkün değil, şu anda o süre geçti zaten; yine de özet olarak, çok hızlı bir şekil-de söylemeye çalışacağım. Söyleyeceğim şeylerin bir kısmı Yapı Denetim Kuru-luşları Birliğine, Sayın Hüseyin arkadaşıma -zaten kısmen paylaştık kendisiyle özel olarak- bir kısmı da Çevre ve Şehircilik Bakanlığına.

Sorunları şöyle bir sıraya dizersek, bizim karşılaştığımız en önemli sorun, ya-pıların denetlenmemesi -o da birtakım maddi şeylerden kaynaklanıyor- ve proje konusu. Belediyeden ruhsat alınıyor, yapıyı yapan kişi zaten önceden kafasına koymuş… Bunlar bizim edindiğimiz şeyler. Genel anlamda konuşuyorum, çok özel şeyler olabilir. Yani işini çok iyi yapan insanların olduğunu, kuruluşların olduğunu da biliyorum, onlar sakın alınmasınlar; ben işini iyi yapmayanlar için söylüyorum. Bir süre sonra şeyler başlıyor tabii; müteahhit, denetlenmediği için, yani başında denetleyen bir şey olmadığı için, binayı büyük yapmak, yüksek yapmak, orasını burasını değiştirmek, açık alanları kapalıya çevirmek gibi şey-lere girişiyor. Raporlarda karşılaştığımız konular.

Arkasından tadilat konusu geliyor, proje tadilatı. Bu proje tadilatı çok yaygın bir şey. Çok yaygın bir şekilde kullanılıyor ve kötü niyetle kullanılıyor. Tabii, bi-zim de İnşaat Mühendisleri Odası Onur Kurulu olarak en çok gözettiğimiz konu, yapının güvenliği, dolayısıyla can güvenliği. Biz o kısmına daha çok dikkat edi-yoruz. Yani meslektaşımız, üyemiz, arkadaşımız bu konuda dikkatli davranmış mı, davranmamış mı; esas şey olarak onu alıyoruz.

Bu tadilat projeleri, nasıl oluyorsa, yani herhangi bir şey olmadan, ne bile-yim; mesela, karşılaştığım bir şey, 9-50 genişliğinde bir binayı, bir bakıyorsun 14-50 yapmış. Yazıyor raporda. Fakat bunun nasıl halledildiğine, ne şekilde ya-pıldığına dair bir bilgi yok. Bir tadilat projesi yapılıyor, belediyesi buna ruhsat veriyor, daha sonra yapı kullanma iznini alıyor ve olay bitiyor. Tabii, biz bunu değerlendirirken önce şuna bakıyoruz: Yahu, bu yanlış yapılan şey acaba statik açıdan yeniden analiz edilerek, bir güvenlik şeyi aranmış mı, yapılmış mı? Bunu arıyoruz. Bulamıyoruz. Bulduğumuz da oluyor, çok seyrek olarak bulduğumuz da oluyor. Bulduğumuz zaman rahatlıyoruz. Ama bulamadığımız zaman, demek ki bu yapılmamış olarak kabul ediyoruz ve maalesef, kendi meslektaşlarımızın canını acıtıyoruz. Bu çok önemli bir şey.

Buradan Bakanlık kısmına düşecek pay; yazdıkları teknik inceleme rapor-larında, yapı denetim komisyonu raporlarında bizim aradığımız şeylere de yer vermeleri. Yani biz neyi arıyorsak… Bize mademki gönderiyorlar, “Bu üyeniz

Page 451: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 451

hakkında işlem yapın” diye; üyemiz de daha çok binanın taşıyıcı sisteminden sorumlu olduğu için biz de onu arıyoruz o raporun içerisinde. Ama o raporla-rın içerisinde bunu çoğunlukla bulamıyoruz. O zaman, bu raporları yazan arka-daşların, bizim de ona bakacağımızı düşünerek, ona göre yazmaları, raporlarını daha dikkatli, daha özenli yazmaları gerekiyor. Onu istiyoruz.

İkincisi, belgelerde imza yok. Hem belediye tarafında, hem diğer tarafta, yapı denetim kuruluşlarının şeylerinde. Tabii, bu da işin gerçekte yapılmadığından kaynaklanan bir şey. Ruhsatın ön sayfası tamam; arka sayfasını bir çeviriyorsu-nuz, bir kaşe, falan filan denetim kuruluşu, üstünde böcek gibi bir imza. Bunu kim imzalamış, ne zaman imzalamış, belli değil. Ne tarih var, ne bir isim var. Yani yapı denetim kuruluşundan yetkili mi, değil mi, bilemiyorsun. Onun ismi de yok. Sadece kuruluşun bir kaşesi. Biliyorsunuz, kaşe çok basit bir şey. Git kaşeciye, 10 liraya istediğin kaşeyi yaptırabilirsin. Bakanlığın kaşesini bile yap-tırabilirsin. Kaşeyi bas, geç.

Onun için, hem Bakanlık, hem denetim kuruluşu yöneticisi arkadaşlarıma söylüyorum; bu görevleri yapan arkadaşların mutlaka huzurda ve de kendi ismi-ni yazarak imzalaması gerekir. Bu birçok sorunu çözecektir. Çok yönlü bir şey.

Evinize bir kargo geliyor, o bile isminizi yazdırıyor, imzanızı alıyor. Bankaya gidiyorsunuz, isminizi yazdırıyor, imzanızı alıyor. Notere gidiyorsunuz, isminizi yazdırıyor, imzanızı alıyor. Ama öbür tarafta, bir imza. Çoğunlukla taklit falan de ediliyor, sonra birbirlerini mahkemeye veriyorlar. Bunların hepsi bu şekilde çözülmüş olacak. Göreve gitmeyen arkadaşlar da göreve gidecek. Göreve gittiği için hakkını isteyecek, parasını isteyecek. Dolayısıyla, yapı denetim kuruluşu da o uyduruk paralarla bu işi yapmak zorunda kalmayacak, o da gerçek bedelini is-temek zorunda kalacak. Yani çok yönlü, zincirleme bir olay. Bunun da bu şekilde halledilmesi gerekiyor.

Şimdilik bu kadar söyleyeyim. Aslında çok şeyimiz var, ama uzun oldu. Bu konularda, Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Başkanı arkadaşımıza ve Bakanlık temsilcisi arkadaşlarıma bu mesajımızı, bu beklentimizi iletmiş olayım.

Soru - Hüseyin KAYA: Öncelikle, Sempozyumu düzenleyen Ankara Şube-miz ve Diyarbakır Şubemiz başkanlarına ve çalışanlarına teşekkür ediyorum.

Mustafa Selmanpakoğlu’nun söylediklerini not aldım, onu söyleyeyim.

İki günlük bu süreçte, birbirlerini tanımayan, birbirlerinden bağımsız kurum ve kuruluşların temsilcileri vardı ve bir ortak görüş oluştu. O ortak görüşleri Mustafa bey bahsetti, diğer arkadaşlarımız da kısmen bahsettiler.

Birincisi, güvenli yapıların oluşması için yapı denetiminin etkin olması ve bağımsız olması. Yani müteahhidin yapı denetimini seçmemesi. Burada hemen hemen tüm katılımcılar, konuşmacılar bu görüşte birleştiler.

Yine denildi ki, “Yapı denetim hizmet bedeli oranları çok düşük. Bu bedeller-le, bu ücretlerle mühendislerimizin, mimarlarımızın sahaya gidip bu işi yapma-ları olanaksız.” Bunun sonucu da ne oluyor; demin söylenen cezai problemlerle karşı karşıya kalınıyor.

Page 452: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası452

Yine denildi ki, “Denetçi belgesi verilmesi noktasındaki kriterler eksik. Yet-kinlik aranmıyor, bir sertifikasyon istenmiyor, 5 yıllık süreyi dolduran herkese denetçi belgesi veriliyor.”

Yine “Odalarımız tarafından verilmesi gereken mühendislik eğitimleri veril-miyor” denildi. Yani mezun olan mühendislerimize, mimarlarımıza kendi mes-lek odaları tarafından meslekiçi eğitimlerin verilmesi ön plana çıktı.

Ceza maddelerinin yanlışlığı vurgulandı. Bunların değişmesi gerektiği söy-lendi.

Sonuç bildirgemizde bunlar vurgulanacaktır. Bu sonuç bildirgesini de herhal-de bir yerlere ulaştıracaksınız.

2009 yılında da 2. Yapı Denetimi Sempozyumunu yapmıştık, İstanbul’da, Ce-mal Başkanın ev sahipliğinde. Orada da sanıyorum buna benzer konu başlıkları vardı ve sonuç bildirgesinde, karşılaştıracağız, hemen hemen benzer maddeler var. Aradan geçen bu 4 sene içerisinde, o günden bugüne geriye gidildi. Çıkartı-lan yeni kanunlar ve yönetmeliklerle sistem çok daha kötüye gitti.

Bunun için acaba somut olarak ne yapmamız lazım? Bunları somut olarak, öneri halinde sunabilir miyiz?

Bakanlık temsilcileri burada, çok teşekkür ediyoruz, katıldılar. Murat Akın Bingöl, Genel Müdür Yardımcımız burada. Genel Müdürümüz şu anda yok. Par-don, o da buradaymış. Bunların huzurunda, bunları somut adımlar, kısa ve uzun vadede gerçekleştirilecek öneriler olarak sıralayabilir miyiz?

Kısa vadede acil çözmemiz gereken konularımız var. Bu konuların çözülmesi lazım. Uzun vadede, yeni Teknik Müşavirlik Kanunu çıkacak, tartışılmadı, tartı-şılacak edilecek. Sayın Bakan diyor ki, “2014’ün sonlarına doğru inşallah çıkar.” Bizzat konuştum kendisiyle, İstanbul’daki Kentsel Dönüşüm Zirvesinde konuş-tum. Tabii, çok yoğun bir programı var gerçekten, Meclisin programı çok yoğun. Yani bu kısa dönemde, 1 sene içinde bu kanunun çıkması olanaklı gözükmüyor.

Sayın Erhan hocam dedi ki, “Karamsar olmayın.” Biz, sektör olarak karam-sarız Erhan hocam. Gerçekten mutsuzuz. Bunlara bir çözüm aranması lazım. Çözüm bulunamıyorsa, Sayın Bakanlık yetkilileri burada, bu kanunu iptal et-sinler yahu. Yani yapılacaksa başkaları yapsın, Bakanlık yapsın; ama bu şekilde yapılmaz. Son olarak, organize sanayi bölgelerindeki yapıların denetim bedeli yüzde 75 indirildi, 0.35’e indirildi. Buyurun yapın. Bu kanunlarla, bu yönetme-liklerle, Sayın Genel Müdürüm gelsin, siz Sayın Başkanım gelin, herhangi bir yapı denetimine girin, ertesi gün Onur Kuruluna gidersiniz.

Soru-Murat Akın BİNGÖL: Epey bir konuşma oldu burada. Özellikle hoca-ma çok teşekkür ediyorum. Çok bütüncül yaklaştı. Biz de öyle.

Ben, denetimi maddesel bağlamda düşünmüyorum. Yani hizmet bedelini yük-selttik, zaten kanunda da “müteahhitle anlaşamaz” diye bir madde var; ama yapı sahibi, kanuna aykırı sözleşme yapıyor, yapı denetim kuruluşu bunu görmezden

Page 453: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 453

geliyor, böyle gidiyor falan. Kanunda yazmasına rağmen, bir ilişki olmadığı yaz-masına rağmen bir ilişki var. Ben de anlayamıyorum, ama… Neyse. Yani ben denetimi böyle maddesel bağlamda düşünmüyorum. Denetim, biraz mühendis-lik işi, mimarlık işi. Ki bunu zaten kanunun özünde de görüyorsunuz. Bu bir mühendislik ve mimarlık kanunu. İçinde dört kişi var; inşaat mühendisi, makine mühendisi, elektrik mühendisi ve mimar. Beşinci bir kişi yok. Sadece mühendis-lerin yer aldığı bir kanun. Yani içinde hukukçu yok, iktisatçı yok, muhasebeci yok; yok yani, başka kimse yok. Mühendisler var, mühendislerin etik anlayışları var, mühendislerin denetime bakış açısı var, mühendislerin mühendislik hizme-tini verme iradesi var, bu iradeyle hareket etmesi var.

Tabii, siz nasıl çalışıyorsanız, o sizin yaşam tarzınızı da gösterir. Bir mimar var, dünyaca ünlü mimar, bir proje çizmeden önce, projeyi çizeceği ailenin evin-de 30 gün konaklarmış, ondan sonra proje çizermiş. Alışkanlıklarını, sosyal ya-şantılarını, beklentilerini, umutlarını, hedeflerini gözeterek proje çizermiş. Çizi-yor hâlâ.

Yani mühendislik anlayışının, sadece, “Taşıyıcı sistem olmuş mu; hah, tamam, bitti. İşte inşaat mühendisliği bu kadar” gibi, dar bir kapsama sokulmasından çok rahatsız oldum. Mimar olarak rahatsız oldum, onu da söyleyeyim. Mimarım. Bir mühendislik hizmetinin üç-beş maddeyle sınırlandırılmasından da gerçek-ten çok rahatsızlık duyuyorum. Ki Bakan beyin de bu konudaki çalışmaları hep bunu yansıtıyor, hep bunu söylüyor bize. “Arkadaşlar, mühendislik hizmetini sa-dece şeye bağlamayalım. Bunu en başından en sonuna kadar, denetim mantığını güderek yapsın arkadaşlarımız. İmarı sindirerek yapsın, planı sindirerek yapsın ve bizden de destek alsın, biz de destek verelim” diye söylüyor hep, Bakan beyin demeçlerinde var.

Cemal bey de çok güzel söyledi, planlamadan başlayan bir süreç bu. Yani yapı denetimi tek başına bir unsur değil. Yapı denetimi, bir işin plan kararlarının alınmasından başlar, bunun uygulama planlarına dökülmesinden devam eder, çevreyle ilişkisinin kurulması, daha sonra bunun daha alt düzeyde, mühendisler-ce hazmedilmesi ve hazım sonucunda da ürünü ortaya koymasıyla devam eder, sonra da ürünün işletilmesiyle gider, ekonomisiyle gider. Yani bir yapıya baktı-ğınızda, bu yapının 20 yıllık bakım ve işletme giderlerini dahi mühendis belirler. Yani bu bina 20 yıl yaşayacak, 20 yılda şu kadar enerji harcayacak, çevresine bu kadar zarar verecek; bunların hepsi bir mühendislik hesabıdır.

Ben, denetim mantığını da bu olgu çerçevesinde değerlendiriyorum. Bakanlık da bu olgu çerçevesinde değerlendiriyor.

İkincisi, aslında tartışmalarda çok güzel bir şey yakalandığını düşünüyorum. Çünkü hep diyoruz, deprem. Evet, deprem burada bir uyandırdı. Depreme kadar bu konu bu kadar tartışılmadı. Çünkü bir şekilde gidiyordu. 3194 sayılı Kanunun 28. Maddesindeki fenni mesuliyet bağlamında gidiyordu. Demek çok başarılı değil ki, orada bir yıkılma oldu. Bugün gelinen noktada, 10 senede bir şeyler kat edildi. 2010 yılında biz bir çalışma yaptık, 3 kat fazla iyileşme olduğunu gördük. Oda diyor ki, “Biz gidip baktık, taşıyıcı sistemde böyle bir şey var.” Hazır betona

Page 454: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası454

geçildi. Yapı denetim kuruluşları diyor ki, “Biz yerine gidiyoruz, bakıyoruz, elde ediyoruz.” Üniversite diyor ki, “Şöyle yaptık, böyle yaptık.” Demek ki, tüm un-surlar, odasıyla, üniversitesiyle, serbest mühendis-mimarıyla, hepsi bunun için-de ve bir tartışma ortamı içerisinde. Demek ki kanun çalışıyor. Elbette aksayan yönleri var. Aksayan yönleri zaten dile getiriliyor. Çalışılıyor ve çalışıldıkça da, sorunlar ortaya çıktıkça da iyileşmeye doğru gidiliyor diye düşünüyorum.

Bir konunun tartışılmaması kötüdür diye düşünüyorum. Yani bir konu tartı-şılmıyorsa, bu konu ya çok iyidir ya da çok kötüdür. Yani halk kabullenmiştir, vatandaş kabullenmiştir bunu, “Artık böyle yaşıyoruz işte” demiştir ya da çok iyidir ki, kimse tartışmıyordur bunu. Ki insanın olduğu yerde hiçbir şey hiçbir zaman tam iyi değildir, her şey dört üçlüktür. Dört dörtlüğe hiçbir zaman ula-şamayız. Çünkü bizim ihtiyaçlarımız, kalite anlayışımız günden güne değişir, yaşam tarzımız değişir, teknolojimiz değişmektedir.

Dolayısıyla, ben, çözümün bu noktalarda aranması gerektiğine inanıyorum. Bakanlığımızın, Bakanımızın bakış açısı da bütüncüldür. Yani madde madde, “Şu maddeyi değiştirdik, şöyle oldu, böyle oldu”dan çok, bütüncül yaklaşması-nın sebebi de budur. Biz bunu toptan değerlendirelim, şunları koyalım ve iler-letelim, mühendislik hizmetinin, gerçekten, gerek içeride, gerekse uluslararası arenada tanınırlık ve rekabet edebilir bir noktaya gelmesini sağlayalım. Rekabet derken, kimse yanlış anlamasın, ticari rekabetten bahsetmiyorum, dışarıdaki mühendislik rekabetinden bahsediyorum. Yine Cemal bey söyledi, hani nasıl ki bir İranlı gelip de benimle tartışıyorsa ya da Suriyeli… Biz de Birleşmiş Milletler projesi kapsamında Avustralyalılarla falan çalışıyoruz. Yani hep böyle iyi yönde bir arayışımız var. Bunu Bakanlık da, Oda da, kuruluşlar da, özel sektör de dile getiriyor. İnşallah çok daha iyi yerlere gideceğine inanıyorum.

Yani kanunu bu yönüyle ele alıyor Bakanlık. Bakanlığın mantalitesi bu, bakış açısı bu. Dediğim gibi, yeni kanun metniyle iyiye doğru gideceğine de inanıyo-ruz. Ki gerek Odadan, gerekse diğer unsurlardan, bu konunun da, yani kanun ta-sarısının da olumlu olduğu yönünde görüşler aldık. Ama tabii, 6 ay, 1 sene; buna bizler değil, büyüklerimiz karar verecektir. Yani bizlerin söyleyeceği laflarla karar vermek mümkün değil. Tabii, Hüseyin bey, duygusal bir açıdan bakarak, “Kaldırılsın” diyor. Ama vallahi o kadarını bilmiyorum. Mecliste neler olacak bilmiyorum, ama yeni tasarının gelebileceğine inanıyorum. Yani bunu bizler de-ğil, Meclis halledecektir. İnşallah çok daha iyi yerlerde oluruz ve bu meslekler bütününün, meslekler entegrasyonunun (inşaat mühendisliği, mimarlık, makine mühendisliği ve elektrik mühendisliği bu yapıya içkindir) diğerleriyle beraber, uyumlu bir biçimde, dört dörtlük, vatandaşın hizmetine sunulmasını ve vatanda-şın da buradan kaliteli, güvenli, çevreye saygılı yaşam ortamlarına kavuşmasını hedefliyoruz, inanıyoruz.

Moderatör: Ama bu arada ben birkaç cümle söylemek istiyorum, özellikle Murat beyin son konuşmasından sonra.

Mevcut veyahut da hazırlanmakta olan yasa taslağına ilişkin olumlu görüşler aldıklarını ifade etti.

Page 455: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 455

Hazır kendisi ve hatta Sayın Genel Müdür de buradayken, şöyle bir öneri geti-reyim: Bu taslağı hep beraber bir tartışalım. Şu iki gün içerisinde yapı denetimin genel olarak uygulanmasını veyahut da yaşanılan sorunları değerlendirdik. Ama özelinde bu taslağı değerlendirme olanağımız olmadı. Eğer sizce de bir sakıncası yoksa, bu taslağı hep beraber bir tartışalım. Çünkü incelediğimizde, hazırlanan bu taslağa ilişkin ciddi kaygılarımız oluştu. Bu kaygılarımızı da zaten yazılı olarak sizlere ulaştırdık, ilettik. Hatta bu taslağı beğenen veyahut da taraftarı olan tüm tarafları da bir araya getirebilirsek… Her zaman akıl akıldan üstündür, her zaman değerlendirmeler çok önemlidir; bizim göremediğimizi, bizim yanlış değerlendirdiğimizi başkaları düzgün olarak koymuş olabilir. Yani bunun tar-tışılması gerektiği kanaatindeyim. Çünkü son derece önemli. Bugün buradaki tartışmaların tamamını ilgilendiren bir çalışma. Özellikle de şunu ifade ettiniz; Sayın Bakanın da mevzuun bütüncül ve toptan değerlendirilmesi gerektiğini dü-şündüğünü ifade ettiniz. Bu da oldukça önemli bir yaklaşım. Ama gördüğümüz kadarıyla veyahut bizim algıladığımız kadarıyla, taslak bu bütüncüllükten biraz uzak ve bugünkü konuştuklarımızın hemen hemen çoğunu aslında kapsamıyor. Belki bizim algılayabildiğimiz kadarıyla diyeyim ve belki daha ilave tehlikeler bekliyor bizi, özellikle teknik müşavirlik meselesiyle. Hatta yetkin mühendisli-ğin belirsiz bir yetkin mühendislik olduğunu ifade edeyim.

O yüzden sizden şöyle bir taahhüt alabilirim veya almayı isterim, işin gerçeği: Bir ortak toplantıda bunun tekrar hep beraber değerlendirilmesini ve görüşleri-mizi orada tekrar ifade etmeyi, ikna etmeyi ya da ikna olmayı talep ettiğimizi söyleyebilirim.

Buyurun Halim hocam.

Halim KARAŞİN (Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi): Teşekkür ederim.

Az önceki sunumda, yapı stoku, kentsel dönüşüm ve yapı denetimi arasında-ki ilişkiyi değerlendirdik. Fakat zamanın çok aşılması münasebetiyle ben kendi katkımı sunamamıştım o şeyde. Bu nedenle, bunu telafi etme şansı verirseniz sevinirim.

İsterseniz, ondan önce, sondan başlayayım, az önceki tartışmalardan başlaya-yım.

İnşaat Mühendisleri Odası veya genelde mühendis odaları olarak en büyük sı-kıntımız neydi yakın zamana kadar? “12 Eylül sonrasında demokratik kitle örgü-tü özelliğimiz bertaraf edilmeye çalışılıyor, yetkilerimiz sürekli törpüleniyor ve sadece bir meslek odası olmaya zorlanıyoruz” gibi endişelerimiz ve tepkilerimiz vardı. Ancak, şu anki eleştirilerimiz ve tartışmalarımız, trajik bir biçimde, “Ey-vah, mesleki teknik yetkinliğimiz de artık elimizden alınıyor noktasında. Özel-likle Cemal beyin değerlendirmelerinden ben bunu anladım. Bu yönü aslında gerçekten düşündürücü. Yani yüz binlerin üzerinde üyesi olan TMMOB ve bağlı kuruluşların yetkilerinin bu kadar törpülenmesi gerçekten düşündürücü. Bun-ların bir an önce rasyonel bir mantıkla, dünyadaki örneklerine benzer şekilde,

Page 456: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası456

en azından mesleki kısmına artık razı olalım. Demokratik kitle örgütü yönünü bir tarafa bırakalım mı, bilmiyorum, o sizlerin takdirinde tabii ki; ama mesleki olarak dünyadaki örneklerine benzer yetkilerine bir an önce kavuşmasında çok büyük fayda var.

İkincisi, bu yapı stoku problemi. Dünkü konuşmalarda, Türkiye’deki yapıların yaklaşık üçte birinin tehlike arz ettiği ifade edilmişti. Bugünkü Çapa örneğinden bile hareket edersek; yani resmi kurum ve hastane niteliğinde bir kurumda bile yüzde 90’ın üzerinde bir olumsuzluk varsa, demek ki yapı stokumuzda ciddi problem var. Bu, Türkiye geneli.

Diyarbakır özelinde ise durum şu: Ben bunu 2008 Afet Sempozyumunda da belli ölçüde dile getirmeye çalıştım. Diyarbakır, yapı stoku bakımından gerçek-ten belki de ivedilikle afet bölgesi ilan edilmesi gereken bir bölge. Nedeni şu? Halen binlerle ifade edebileceğimiz, şartnameye aykırı olarak 3 kat ve üzeri yığ-ma yapı stokumuz mevcut Diyarbakır ilinde. Binin üzerinde. Sayın Sevinç ve diğer belediye yetkilileri de burada. Belki onlar daha sağlıklı rakamlar verebi-lirler. Bir bu.

Bu yığma yapıların yapılış zamanı, çoğunlukla 90 öncesi dönemde, köyden ya da kırsal alandan kentlere yoğun göçün ekonomik sebeplerle meydana geldiği dö-nemlere rastlamaktadır. İkinci dalga ise 90 sonrası. O dönemde de, hatırlanacağı üzere, binlerce köy boşaltılmıştı ve yoğun bir göç olmuştu ve bu göçlerin büyük bir kısmı Diyarbakır merkezineydi. Dolayısıyla, Diyarbakır’da hiçbir önlem alı-namayacak şekilde, rastgele gecekondu binalar değil, apartmanlar inşa edildi. Bu dönemde inşa edilen yapıların tamamı denilebilecek kadar yüksek oranı kaçak olarak inşa edilmiştir. Hatta belki utançla ifade edilecek bir şey, mühendislik hizmeti görmemiş binlerce, on binlerce yapı. Ki mühendislik hizmeti kelimesini biz bu 60’lardaki depremler, Lice depremi sonrasında kullanmaya başlamıştık. Ancak, günümüzde halen bu terminolojiyi kullanmak zorunda kalıyoruz.

Hâl böyleyken, Diyarbakır’daki yapı stokunu özel olarak düşünecek olursak, gerçekten ciddi bir afet potansiyelidir. Bu, sosyal devlet olmanın gereğidir; mut-laka ve mutlaka ivedilikle bu konunun ele alınması gerekmektedir. Çünkü bura-da beklenmedik bir depremde, aslında beklenmedik değil, beklenen bir deprem-de çok ciddi facialar meydana gelecektir. Az önce arkadaşımız ifade etti, Türkiye ortalamasını dikkate alacak olursak, insanların yüzde 20’si yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu konutlarda yaşayan insanların da neredeyse tamamı bu se-viyede, yani yoksulluk sınırının altında ve kendi imkânlarıyla, kredi ve benzeri pansuman tedbirleriyle bunu başarabilmeleri mümkün değil gibi gözükmektedir. Bu nedenle, sosyal devlet olmanın gereği olarak, bunun ivedilikle ele alınmasın-da büyük fayda görüyorum.

Soru: Ben birkaç noktaya değinmek istiyorum, taraflar açısından.

Öncelikle, iki gündür bu Sempozyumu izlerken edindiğim bazı kanaatler var, yer yer lokal olarak arkadaşlarla paylaştığım.

Bunlardan bir tanesi şu: Benim kafamdaki yapı denetimi sisteminin oturma-

Page 457: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 457

dığı kanısındayım. Öyle bir izlenim aldım. Yapı denetim kuruluşları sanki böyle bürokratik olarak oluşturulmuş bir sistem içerisinde, evrak, matbuat, bir de git oradan numuneler al, laboratuarda kırdır, getir, yani böyle iş takipçisi gibi. Yan-lış anlamasınlar, kendilerine bunu yakıştırıyor değilim; ama ben öyle bir izlenim aldım, yani böyle konuşuluyor gibi geldi bana bu iş. Hâlbuki ben, yapı denetimi işini çok daha önemli, çok daha ciddi bir iş olarak görüyorum. Yani Cemal be-yin deyimiyle, yetkinleşmiş, gerçekten konusunun üstadı olan, yol gösteren, yön gösteren insanların falan yapabileceği bir iş diye hayal ediyordum. Ama görüyo-rum ki, en azından şu anda ortada görünen rol bunun çok altında gözüküyor. Bu açıdan, bence yapı denetim kuruluşlarının kendilerini de bir gözden geçirmeleri gerekir.

Yüzde 1.5’la bu işin yapılmayacağına ben de yüzde yüz katılıyorum. En azın-dan küçük binalar için asgari ücretin, proje bedellerinde olduğu gibi, yükseltil-mesi gerekir. Ancak, öte yandan şu çuvaldız yaklaşımını da yapmaya mecbur olduğumuzu düşünüyorum.

Ben de inşaat mühendisiyim, biliyorum; çeşitli kamu ihalelerinde, çoğu za-man, ihaleyi düzenleyen kamu kuruluşu yetkilileri, “Kardeşim, düşürmeyin bu kadar fiyatları, yapamıyorsunuz adam gibi, sonunda bırakıp gidiyorsunuz” diye, sürekli ihaleye girenlere fırça atarlar. Ama biz bu düşük fiyatlardan yakınanlar olarak, sırayla her birimizin asabı bozulur, vurur gözüne, alırız.

Anladığım o ki, bu asgari ücret, herhalde sabit ücret değil 1.5. Yani 2.5 ve-rilmesine bir mani hâl yok. 2.5 verelim. Tabii, yine de ben biliyorum bu işlerin zorluklarını.

Bakanlık açısından da, yani düzenleyici açısından da şöyle bir eleştiri geti-rilebilir: Aslında şöyle bir ilginç durum daha var. Mesela, İstanbul’a bakalım. İstanbul tipik bir yer. Şu anlamda tipik: Yani güçlü sermaye grupları var, güçlü yatırımlar var; inşaat sektöründe yatırım yapan holdingler, sektörler vesaireler var. Bakın, orada kendiliğinden gelişmiş bir sistem var. Orada birtakım teknik müşavirlik firmaları oluşmuş, bunlar projeyi yapıyor ya da yaptırıyor, ihale şart-namelerini hazırlıyor, firma seçiminde yatırımcıya asistanlık yapıyor, yapım sü-recini sonuna kadar tamamlıyor ve bitiriyor. Dünyada da aslında böyle benzer sistemler vardır, biliyorsunuz. Ama bizim yapı denetim sistemimiz sanki sade-ce… Ki bu bahsettiğim büyük yatırımlarda da yapı denetim firmaları var. Ama sanki kanun emretti de, bundan dolayı bulunsun gibi bulunuyorlar işin içinde. Esasen işi onlar sürükleyemiyor yani, gördüğüm kadarıyla.

Burada şöyle bir çarpıklık var: Yap-sat sisteminin üstüne oturtulmuş bir ted-bir bu. Yap-sat sisteminin özünde bir sahtelik olduğunu Bakanlığın da gözetmesi ve buna göre özel tedbirler alması gerektiğini düşünüyorum.

Yani şunu demek istiyorum: Neticede yap-sat sisteminin özünde şu var: Or-tada bir mülk var, mülkün sahibi, rant kazanmak üzere müteahhidi, yatırımcıyı ilan ediyor. Yani yatırımcı eşittir yapımcı oluyor. Yani üçlü bağımsız ayaktan birisi çiftleşiyor. Ondan sonra adamın derdine yan. “Ben zaten yapacağımın iyi-

Page 458: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası458

sini yaparım, niye ona buna para vereyim?!” diye, kanunun emrettiği rakamın en dibinden, elinde belgesi olan herhangi birine vermek istiyor. Gerçekte para ödeyerek müteahhide iş yaptıran herkes, verdiği paranın karşılığını almak için iyi bir müşavir tutar, yani bir yapı denetimcisi tutar. Ama kabul edelim ki, yap-sat sisteminde bu mekanizmanın çalışmasına imkân yoktur. Ama mademki bu memlekette yap-sat sistemi ortadan kaldırılamıyor ve bu şekilde çok yaygın bir konut stoku oluşuyor; o zaman, Bakanlık da bu gerçeği görmek zorundadır. Bu-rada bilinen, klasik yöntemler çalışmıyor. Bu meselenin ona göre düzenlenmesi gerekir. Zaten anladığım kadarıyla, teknik müşavirlik hazırlığıyla yapı denetim sürecinin de sonuna gelinecek gibi gözüküyor. Ama ben umarım ki, teknik mü-şavirlik de bu şekilde kadük doğmaz. Eğer bu şekilde kadük doğarsa, ondan sonra gerçekten uzun yıllar zaman kaybederiz.

Bu gözlemlerime ilişkin birkaç tane çok somut teknik şey söyleyeyim yine.

Bu yapı denetimi dediğimiz şeyin beton denetiminden ibaret olduğu gerçeğini gördüm. Üstelik, bu beton denetiminin de aslında, betonun oluşma süreci, karı-şımın miks dizaynından başlayıp da 28. güne gelmekse, bunun yarısını denetle-diğimizi anladım. Yani küre dair herhangi bir standart yok, yaptırım yok vesaire yok. Betonun santralden … gelinip, numuneler alınıp kırılıyor, ılık su havuzla-rında özenle korunmuş olan betonlarımız. Ama işte istatistikler de gösteriyor ki, gerçekte karotlardan çok daha kötü sonuçlar çıkıyor. Yani daha burayı bile geçememişiz. Doğrusu, biraz geride olduğumuzu düşünüyorum. En başta yapı denetim kuruluşlarının cidden bunu gözden geçirmesi, Bakanlığın da bu eksik-liği fark etmesi gerekir. Çünkü o ılık havuzlardan çıkan betonların mükemmel olması, yapıların mükemmel şekilde yapıldığını göstermez.

Çok basit bir öneri olarak, sunumlardan bir tanesinden aklıma geldi. Ben, yurtdışında yaptığım bazı işlerde şeyi görmüştüm, ilk gördüğümde çok da şa-şırmıştım; şartnamede, “Döktüğün betonda yoğunluğu tutturacaksın” diyordu, 2.4, 2.5 falan diye. Bu aslında neyin tedbiridir; bir anlamda iyi yerleştirmenin tedbiridir, çok light agrega kullanmamanın tedbiridir vesaire. Yani “Oraya 2.5 ton/metreküpü sağlamayan betonu kabul etmem” diyordu. Buna benzer birtakım tedbirleri biz de alabiliriz. Bunları düşünmeliyiz.

Şöyle bir sorun çıkıyor bizde: Mesela odalarımız yıllardır uğraşıyor bu işler için, kabul görmüyor. Söylüyor, söylüyor, iş sinir harbine dönüşüyor. Öyle bir şey oluyor ki; yahu, 30 sene bir şeyi talep ediyorsun -yetkin mühendislik de böyledir- olmuyor. Esasen, o inatlaşma içinde, bir bakıyorsun, yetkin mühendisliğin bile modası geçmiş, artık başka şeyler var. Fakat bir sinir harbi içinde onu bir türlü uygulayamıyoruz. Bu yapı denetimi ve beton denetimi de biraz ona benzemiş. Yani artık beton teknolojisi falan da çok ileri, denetleme sistemleri de çok ileri. Umarım bizim sektörümüze de girer.

Soru - Altok KURŞUN: İki gündür toplantıyı izliyorum, çok ama çok şey öğrendim ve şunu itiraf edeyim, ben ayrı bir dünyadan geliyorum. Dünkü su-numumda da söyledim, ben hiç yapıyla ilgilenmedim; bir deneyimim hariç, hep köprüler, viyadükler, limanlar, barajlar dünyasından geldim. Bu yapı denetimi

Page 459: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 459

konusunda biz ne yapıyoruz, bir dakika sırf bilgilendirmek için bir şey söyleye-ceğim. Dünkü sunumumun açılışının altında bir “Hayır” kelimesi vardı. Yine üsluba çok dikkat ederek, iki “Hayır” hakkımı kullanmak istiyorum.

Bir tanesi, ezeli-ebedi dostum Cemal Başkana.

Birbirimizi 30 senedir tanıyoruz. O kadar dolmuş ki, neler söylediyse, ne-redeyse tamamının altını imzalarım. Ama bir küçük itirazım var. Tüm sunum boyunca müteahhit kelimesini hep olumsuz anlamda kullandı.

Bakın, ben müteahhit değilim, birbirimizi tanıyoruz. Ama şunu bilin ki, bu ülkede hayatta olan ve şu anda aramızda olmayan çok değerli, bu vatanı en az bizler kadar seven, ulusuna, milletine faydalı, inanılmaz derecede kaliteli ağa-beylerimiz, arkadaşlarımız müteahhitlik yaptılar ve yapıyorlar. Yani kelimenin tamamının sırf olumsuz anlamda kullanılmasına küçük bir itirazım var. Başkan; hoş gör lütfen.

İkinci “Hayır”ım da Sayın Murat Akın Bingöl’e ve Genel Müdürümüze.

İşin bütününü çözmeye hiçbir itirazım yok. Ama biz inşaat mühendislerinin çok klasik bir cümlesi var. Önce Almancasını söyleyeyim, sonra Türkçesini. “Der Teufel steckt im Detail verborgen.” “Şeytan detaylarda saklıdır.” O küçük detayları çözmezseniz, bütününü çözemezsiniz. Onun için, bir duayen, bir ağa-bey olarak rica ediyorum; lütfen, Ankara’ya gidince deyin ki, “İki gün boyunca oturduk konuştuk, bu meslektaşların oybirliğiyle üzerinde fikir birliği yaptıkla-rı noktalar var.” Etkili olursunuz, olmazsınız, bilemem değerli meslektaşlarım; ama bu görevi götürün ve deyin. Bakın, herkes aynı şeyi söylüyor. Bu detayı çözmediğiniz müddetçe boşuna uğraşmayın. İki tane şey, daha doğrusu bir tane şey söyledi, bir de ben ekleyeceğim.

Birincisi, şu ilişkiyi, yasada ne yazıyorsa yazsın, bu bağımsızlık ilişkisini bo-zan şu müteahhit ve yapı denetimi ilişkisini kesmediğiniz müddetçe hiç uğraş-mayın. Gidin, Bakanınıza söyleyin, Müsteşarınıza söyleyin; oybirliğiyle alınmış bir karardır.

İkincisi de, o da benim naçizane önerim, şu yapıları sınıflandırmayın. Dün konuşmamın başında söyledim; küçük bir istinat duvarından atom reaktörüne kadar bütün yapıları denetleyin. Köylerde millet neler yapıyor yahu. Köylerdeki vatandaşların binaları denetlenmesin, onlar depremde ölsün, onlar afette ölsün mü veya kamu kuruluşlarının yaptıkları…

Bakın, biz, büyük projelerde, otoyollarda, viyadüklerde, barajlarda, limanlar-da ne yapıyoruz? Onlar da kamu yatırımları. Onları didik didik ediyoruz. Onun için Türk müteahhitleri uluslararası piyasada başarılı oluyor. Çünkü orada çok farklı bir sözleşme düzeni var. Ben, bununla, bizim binalarda da böyle sözleşme-ler yapın demek istemiyorum. Ama ne kadar hazırlıklı olursanız konuya, o kadar iyi iş çıkarırsınız. Biz de köprülere yapı diyoruz, limanlara yapı diyoruz, baraj-lara yapı diyoruz. Ama orada bu amaçlarla hazırlanmış, uluslararası, yüzlerce yıllık deneyimlerin oluşturduğu sözleşmeler var. Bu sözleşmelerin kapsamında

Page 460: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası460

çok detaylı kontrol ve denetim mekanizmaları var. Bu sözleşmelerin eklerinde çok önemli şartnameler var. Bunları bizim bina ve sanayi yapılar düzenine nasıl indirgeriz konusunda tip sözleşmeler yapılabilir; bu sözleşmelerin eklerinde, o klasik, ama anlaşılabilir şartnameler eklenilebilir.

Ben de hocamın söylediklerine katılıyorum, ben de iyimserim; epeyce mesa-feler kat ettik, daha da kat edeceğimize inanıyorum.

Soru: Lokal kulvarlardaki sorunlar -bunlardan bir tanesi yapı denetim- sonuç-ta geliyor, ülkenin makro düzeydeki bazı sistemlerinde düğümleniyor. Nedir bu?

Bundan yıllar önce, belki 15-20 yıl önce planlama yetkisi şöyleydi: Belediyeler 1/1000’lik, büyükşehir belediyeleri 1/5000’lik nazım planları yapıyordu. Planla-ma Genel Müdürlüğü vardı Bakanlığın, Planlama Genel Müdürlüğüne geliyordu bunlar ve Planlama Genel Müdürlüğü üst ölçek planlarıyla birlikte bunlara karar veriyordu. Daha sonraki yıllarda ülkedeki bütün siyasi kadrolar, “Yahu arkadaş, yerinden yönetim gerekir” dediler. Yani “Ülkenin her köşesindeki belediyeler ve il özel idareleri eliyle, beldelerin, ilçelerin, köylerin yönetimleri yerinden yö-netilsin” deniyordu. Şimdi geldiğimiz noktada, yeni çıkacak olan 6360 sayılı Bütünşehir Yasasıyla merkeziyetçi bir yapıya doğru gittiğini hesaplıyoruz. Bü-tünşehir Yasasıyla belde yönetimleri, köy yönetimleri ve belediye başkanlıkları falan kaldırılıyor, ilçelere bağlanıyor. Dolayısıyla, yerinden yönetimden yavaş yavaş vazgeçiyoruz.

İkinci konu, 1/1000’lik ve 1/5000’lik planlar, ilçe belediyelerde 1/5000’likler, büyükşehir belediyelerinde nazım planlarına yetki varken, şimdi Bakanlık, her-halde bu yerinden yönetimde birtakım aksaklıkları görmüş olacak ki, planla-mayı gerektiğinde resen yapabilme yetkisini alıyor. Hem gelen taslaklarla, hem mevcut yasalarla.

Çok kısa olarak şunu anlatmak istiyorum: Eğer biz yerinden yönetim mo-delinde planlamaları önemsiyorsak ve kentin bütün sorunlarının planlamadan kaynaklı olduğunu düşünüyorsak, o zaman, şöyle bir soru çıkıyor ortaya: Erhan hocam da bütün dünyayı dolaştı, Avrupa’yı da biliyor. Gelişmiş ülkelerde, halk, sevdiği, bildiği yetkin insanlarla kent meclislerini seçiyor. Benim incelediğim birçok ülkede bu böyle. Fransa’da Komün’den başlayan bir gelenekle, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde de, halk, bu sorunu asgariye indirmek üzere kent mec-lislerini seçiyor, yetkin bildiği insanları seçiyor ve onlar da belediye başkanını seçmiş oluyor.

Bizde, Amerika’ya cumhurbaşkanı seçer gibi, bir adam ortaya çıkıyor ve ya-nında da meclis üyeleri. Meclis üyesinin kafasında, bakkalın, terzinin kafasında başka şey vardır ve geliyor, imar komisyonuna üye oluyor. Ondan sonra da kenti terzinin biçtiği gibi biçiyor.

Dolayısıyla, kent planlaması, bizim bütün kentleşme sorunlarımızın başlangıç noktası. Eğer buralarda yetkin plancıları, yetkin mimarları, yetkin mühendisleri sistem içerisine monte edemezsek, bu sorunlar ta sonuna kadar gidecek.

Page 461: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 461

Şimdi benim merak ettiğim konu şu: Özellikle daha sonra da sohbet ederiz, kendilerini de ziyaret ederim. Katılmış olmalarını da çok önemsiyorum. Olduk-ça da yetkin deneyimleri olan arkadaşlarımız buraya katıldılar, ondan dolayı da gururluyuz. Eğer bu yetkileri biz beldelerden ve köylerden aldıysak, bu sefer buralarda denetim sorunu da ortaya çıkıyor. Yani geliyor sonuçta yapı deneti-me, geliyor sonuçta 3194 sayılı İmar Kanunu ve yönetmeliklere, geliyor sonuçta diğer sorunlara, ta sosyal güvenliğe kadar gidiyor bu. Acaba Bakanlık yerinden yönetim modelinden neden vazgeçiyor? Merkeziyetçi yönetimle bu sorunların halledilebileceğine inanıyor mu?

Soru: Ben, İstanbul’dan geliyorum. İstanbul’daki yapı denetim şirketleri adına ben de öncelikle teşekkür ediyorum. Gerçekten organizasyon olarak çok ciddi bir organizasyona gelmiş olduk. Ancak, şu geçen iki gün içinde, bakın, bura-da Yapı Denetimi Sempozyumu deniliyor, yapı denetimin sorunlarıyla ilgili… Devam eden bir süreç bu; yapı denetim halen devam ediyor zaten, sorunlarıyla devam ediyor. Ama bu iki gün içinde sorunlarıyla ilgili ciddi bir inceleme gör-medim burada. Ancak, son gün, değerlendirme toplantısında yapı denetimlerin sorunları veya çözümleri konuşulmaya başlandı, başta Cemal Başkan biraz bah-setti. Esasında ilk gün isabet oldu, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı doğrudan doğruya bunun çözümünü söyledi. Kendine göre görüşü var, “Ben böyle görü-yorum” dedi. O tartışılabilirdi. Ama iki gün boyunca yapı denetimin dışında konular da burada çok dillendirildi. Ama sorunların detayına girilmedi. Şimdi giriliyor.

Burada Hüseyin de cevap verdi, Sayın Genel Müdür de konuşacak. Ancak, İstanbul’la ilgili bazı görüşler sunuldu, ben de cevaplamak istiyorum.

İstanbul, basit denetimlerdeki, o ilk senelerde karşılaşılan sorunları aşmıştır. İstanbul’da artık böyle basit, projeye aykırı, taşıyıcı sisteme aykırı imalatların önü kesilmiştir. Kaçak yapılaşma tamamen bitirilmiştir. Rantın çok yüksek ol-duğu, adamların harcandığı yerde bile kaçak inşaat bitirilmiştir. Bitirilirken, yapı denetimlerin burada fonksiyonu yok mudur, katkısı yok mudur, bunu inkâr edebilir mi o arkadaşlar acaba? Bu, ilk başlandığı gibi değildir, bugün epey yol alınmıştır. Yasanın bütün eksikliklerine rağmen. Biz de hatalarını biliyoruz. Biz de İnşaat Mühendisleri Odasıyla İstanbul’da temas ediyoruz, Başkana da iletiyo-ruz zaten. Sorunlu gidiyor, yasa eksiktir, yasanın hataları vardır, bununla ilgili görüşlerimizi yazılı-sözlü bildiriyoruz. Hüseyin de sizinle beraber bunları zaten ortaya koyuyor. Ama buna rağmen binaların güvenliği temin edilmiştir. Bina-larda kaçak yapılaşma İstanbul gibi bir yerde bitirilmiştir. Bu belki yüzde 1’ler seviyesine çekilmiştir. O gerisi de savcılığın olayıdır, hukuksal olaydır. Bir kere bunu görmek lazım.

Teknik müşavirlik olayı. Teknik müşavirler büyük projeleri yönetiyorlar. Nasıl yönetiyorlar? Müteahhit, “Benim hak edişimi yapın” diyor; yapıyorlar. “Benim şantiyemi yönetin” diyor; yapıyorlar. Ama projedeki büyütmeden sorumlulukları yok ki. Yani binaların güvenliğini sağlıyorlar tabii ki; ama projelerdeki büyütme-lerden sorumlulukları yok ki. Farkında mı acaba arkadaşlar, orada büyük proje-

Page 462: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası462

lerde ne kadar büyütmeler yapıldığının farkındalar mı? Onlardan sorumlulukları yok. Onların sorumluları yapı denetim mühendisleridir. Olaya bu yönüyle de bakmak lazım, çok yönlü bakmak lazım.

Ben, yapı denetimin sorunlarına daha fazla eğilineceğini düşünüyordum. İn-şallah sonuç bildirgesinde bu daha çok ele alınır.

Sayın Genel Müdür de konuşacağı için, bu saatten sonra uzatmak istemiyo-rum. Göründüğü gibi, yapı denetimlerin o kadar da büyük… Her sektörde hata vardır, her sektörde istismar vardır, bizim sektörde de tabii ki vardır. Özellikle ilk yıllarda, ilk uygulamalarda acemilikten dolayı birçok hatalar yapıldı, birçok cezalar verildi. Zaten sistem çok düzgün çalışsaydı, yeni yasa taslağı hazırlanır mıydı?! Yeni yasa taslağı 1 senedir hazırlanmış durumda, Meclise gidip yasalaş-ması bekleniyor. Demek ki, Bakanlık da biliyor, Bakanlığın yetkilileri de biliyor eksikler var. Biz, bunların giderilmesi yönünde bir çalışma yapılmasını bekli-yorduk doğrusu.

Soru - Kasım KAYIHAN (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü): Tabii, iki gündür Sempozyumla ilgili olarak, buradayız; ama bugün Diyarbakır ilimizde devam eden inşaatlarımızla ilgili yerinde bazı incelemelerde bulunmam gerekiyordu, o yüzden sabah oturumlarına katılamadım, ancak şim-di gelebildim. Ama arkadaşlarımız buradaydı. Tabii, iki günde Yapı Denetimi Sempozyumuyla ilgili olarak taraflar buradaydı. En güzel kısmı bu. Oda bura-da, Yapı Denetim Kuruluşları Birliği ve illerden gelen temsilci arkadaşlarımız burada, üniversite burada, yerel yönetimler burada, Bakanlık burada. Bu, güzel bir gelişme. Bunun sonucunda sonuç bildirgesini de biz titizlikle inceleyeceğiz. Zaten arkadaşlar da burada olduğu için, dönüşte bir toplanıp, değerlendirip, bu-radan almamız gerekenleri alacağız. Yukarıya da, Müsteşarımıza, Bakanımıza da ileteceğiz.

Tabii, bu bir süreç. 2000’den bu tarafa 19 pilot ilde iyi uygulamalar var. Gel-diğimiz nokta kötü değildir. Çok daha iyi olması gerekir, ama geldiğimiz nokta oldukça iyidir. Bu süreci Diyarbakır yeni yaşamaya başlamıştır, Hakkari belki yeni başlıyor. Tabii, bunlar yaşana yaşana görülecek. Yerel yönetimler olsun, yapı denetim kuruluşları olsun, bunları yaşayacak. Ama iyiye doğru gittiğimizi hepimiz görüyoruz. Bunlar tekâmül edecek. Belki gelişmiş ülkeler bu sistemi veya daha gelişmiş sistemleri uygulamaya 50 yıl önce başladılar. Bizler 10 yıldır, 13 yıldır bu sistemin içerisindeyiz. Bundan daha iyi bir sistem varsa onu tartışa-biliriz; ama şu anda gördüğümüz kadarıyla bu iyi bir sistemdir. Tekabül etmesi için de Müşavirlik Yasası üzerinde çalışıyoruz. Sizin önerilerinizi de dikkate alacağız, yukarıya da ileteceğiz.

Buradan almamız gerekenleri aldık. Vakit de epeyce gecikti. Son sözü verdi-ğiniz için de teşekkür ediyorum. İyi çalışmalar diliyorum. (Alkışlar)

Soru - Cemal GÖKÇE: Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Esasen bütün katılımcılara birer-ikişer dakika da olsa söz vermek usuldendir.

Page 463: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 463

Yani korsan bir anlayış değil. Anlatılır, salona dönülür, daha sonra kürsüde bu-lunanlara bir-iki dakika söz hakkı verilir. Her zaman bu iş böyledir. Bağışlayın, onun da altını çizeyim.

Sayın Altok Kurşun herhalde yanlış anladı. Benim kastım o değil. Kastım şu: Hani bir planlamadan bahsettik ya, planlama çok fonksiyonlu bir iş. Mühendis işi, mimar işi, kent plancısı işi, kent sosyologu işi, doktor işi falan. Yani kentte planlamaya ve kendi yaşam tarzına yönelik olarak, yani geleceğe dair sözü olan herkesin ortaklaşa ortaya çıkarmış oldukları bir üründür. Böyle yapılması ge-rekir. Fakat bugün müteahhitlik anlayışıyla kentlerimiz yönlendiriliyor dedim. Ben, müteahhitlerle ilgili olumsuz bir şey söylemedim. Yık-yap anlayışıyla ha-reket ediliyor dedim. Aynı şey usta mantığıdır, kalfa mantığıdır, müteahhitlik mantığıdır. Yani burada bir planlama yoktur dedim. Yoksa, çok değerli, hakika-ten doğru iş yapan müteahhitlerimiz de vardır, onları kast etmedim. Düzeltmek istedim.

Page 464: sempozyum kitabı
Page 465: sempozyum kitabı

E. SONUÇ BİLDİRGESİ

Page 466: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası466

SONUÇ BİLDİRGESİ

Ülkemizin asli sorunları arasında; kaçak ve sağlıksız yapılaşma ve çarpık kentleşmenin doğurduğu sonuçlar yer almaktadır. İnsanların güvenli ve sağlıklı yapılarla yaşanabilir bir çevrede yaşama hakkı en temel insan hakları arasın-dadır ve bu hakkı sağlamak da kamunun en başta gelen görevidir. Bu görevin sağlıklı olarak yerine getirilmesinin temel ayaklarından biri olan yapı denetimi, ilgilendiği alan itibari ile denetim işlevinin doğası gereği bir kamu hizmetidir. Bu hizmet, ister kamu kurumları ve kamu görevlileri aracılığıyla, isterse de kamu tarafından yetkilendirilen yapı denetim kuruluşları eliyle gerçekleştirilsin, hiç-bir şartta asla piyasa dengelerine, vahşi rekabetçi serbest piyasa koşullarına terk edilemez. Ülkemizdeki yapı denetim sisteminin temel sorunlarından birini bu yöndeki gelişmeler oluşturmaktadır.

17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 Marmara Depremleri sonrası çıkarılan 595 ve 601 sayılı KHK`lar ile yapı denetim mevzuatı ve meslek içi eğitim konularına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Başlangıçta TMMOB ve bağlı Odaları mevzuat içerisinde yer alır ve gerek 3458 ve gerekse 6235 sayılı yasalarda yer alan hak ve yetkilerini kullanabilir iken her iki KHK`nın Anayasa Mahkemesince iptali son-rasında 2001 yılında TMMOB`ni ve Meslek Odalarını tamamen dışlayan 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve ilerleyen yıllarda da uygulama yönet-melikleri çıkarılmış, seçilen pilot illerde başlayan uygulamanın 2011 yılından itibaren de tüm illerimizde sadece yapı denetim işi yapmak üzere Bakanlıktan yetki alan özel şirketlerce yapılması öngörülmüştür.

Kamusal bir hizmet olan yapı denetimine ilişkin yapılan yeni düzenlemeler ile mimarlık ve mühendislik alanlarına yapılan olumsuz müdahaleler her defasında mevcut olan hak ve yetkileri sürekli erozyona uğratarak mühendislik ve mimar-lık meslekleri ve yapı denetim işini yapılamayacak bir konuma sürüklemiştir.

10 yıl boyunca 19 pilot ilde uygulanan ve 2011 yılının başından itibaren de tüm yurtta uygulanmakta olan Yapı Denetimi Hakkında Kanun un uygulanma-sında karşılaşılan sorunların başında; hizmet sunumundaki haksız rekabet gel-mektedir.

Mevzuatta öngörülen yapı sahibi - yapı denetim kuruluşu ilişkisi uygulamada kurulamamıştır. Yasaya göre yapı denetim kuruluşlarının yapı sahipleri tarafın-dan belirlenmesi gerekirken, uygulamada müteahhitler belirleyici olmaktadır.

Ülkemizdeki yapı üretim sürecinde mal sahibi ile müteahhit büyük oranda aynılaşmaktadır. Kanuna aykırı olmasına rağmen, yapı denetim kuruluşları pra-tikte yapı müteahhitleri ile anlaşma yapmak durumunda kalmakta, dolayısıyla yaptırım güçleri azalmakta ve bağımsız bir yapı denetim sisteminin oluşmasının koşulları en başta yok olmaktadır. Müteahhit ile yapı denetim kuruluşunun bağı mutlaka ayrıştırılmalıdır. Müteahhit, Yapı Denetim Kuruluşunu kendisi belirle-diği sürece, sektörde sağlıklı bir denetim sürecinin oluşması mümkün değildir. Vatandaşın Anayasal hakkı olan “can ve mal güvenliği” etik kurallardan yoksun olan, serbest piyasa koşullarına bırakılmamalıdır. Oluşacak haksız rekabet orta-mının önüne geçilmelidir.

Page 467: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 467

Yapı denetim sistemini oluşturan asli unsurların başında mühendis ve mimar-lar gelmektedir. Buna karşılık TMMOB ve bağlı Odaların yetkilerinin daraltıl-ması ve idari ve mali yönden yürütmenin bir organı haline getirilerek özerk bir yapıdan uzaklaştırılması yönünde yapılan çalışmalarla, sağlıklı bir yapı deneti-mi sisteminin kurulması gerekliliği söylemleriyle yürütülen çalışmalar birbiri ile çelişmektedir. Sağlıklı bir yapı denetim sistemi kurulması ve yapı denetimi sisteminde yaşanan sorunların çözümü ancak TMMOB ve bağlı Odalarını yü-rütmenin bir organı haline getirme yönünde yapılan çalışmalara son verilmesi ve tarafların bir araya gelip ortak çözümler üretmesiyle mümkün olabilecektir.

Ülkemizdeki denetimsizliğin temel nedeni rant ilişkilerinin tekniğin önüne geçmiş olmasıdır. Yer seçiminden başlanılarak yapılan hatalar ve TMMOB‘nin ilgili Odalarının yapmak istediği kamusal denetimin engellenmesi, başta kaynak israfı ve niteliksiz yapı üretimi gibi çok önemli sorunları ortaya çıkarmaktadır. Yapının sağlam olmaması ve denetimin sağlıklı yapılmaması sonucunda da dep-rem vb. felaketlerde can ve mal kaybının fazla olması acı bir gerçek olarak kar-şımıza çıkmaktadır. Yapı alanının seçiminden başlanarak yapılan hatalar, yapım süresince büyüyerek devam etmektedir. Denetim, yapı inşaatının başlaması ile başlamaz. Yapının yapılacağı yerin zemin etüdünün doğru yapılıp yapılmadığı, hazırlanan plan ve projelerin İmar Kanunu ve Yönetmeliklerine, teknik şartna-me ve kurallarına, hizmetin türüne ilişkin Türk Standartları ile Oda Yönetmelik, Yönerge ve Çizelgelerine uygun olarak üretilip üretilmediğinin denetimi bu sü-recin ayrılamaz parçalarıdır. Yapı denetim kuruluşlarında mimari, statik, maki-ne ve elektrik projeleri aynı zamanda denetlenebilmeli, birbirini etkileyen tesisat çeşitleri konusunda farklı uzmanlık alanlarındaki projelerdeki olması gereken değişiklikler düzeltilebilmeli, ondan sonra proje denetçisi mühendis ve mimarlar tarafından onaylanmalıdır.

Denetçi belgesi alabilmek için beş yıl meslek deneyimi aranmaktadır. Uzun yıllar farklı konularda uzmanlaşan ve bina yapısı ile ilgili bir deneyimi olmayan bazı mühendis ve mimarlara mesleki deneyim süresini doldurmaları nedeniyle denetçi belgesi verilmekte ve proje ile yapı uygulamalarından sorumlu tutulmak-tadır. Denetçi belgeleri; uzmanlık alanlarına göre ve meslek odalarınca verilecek eğitimler sonunda, değerlendirme sınavından başarılı olmuş ve en az yedi yıl meslek deneyimi olan mimar ve mühendislere verilmelidir.

Karşımıza çıkan temel sorunlardan biri de, yapı denetim hizmet bedeli oran-larında gerçekleştirilen düşüşlerdir. Başlangıçta yapı yaklaşık maliyetinin yüzde 4`ü ile yüzde 8`i arasında tespit edilen hizmet bedeli önce yüzde 3`e, ardından da yüzde 1,5`a düşürülmüştür. Yapı denetim hizmet bedellerinin bugün bir em-lakçılıktan bile aşağıya çekilmesi nitelikli yapı denetimine siyasiler tarafından verilen önemi göstermektedir. Yapı denetimi; yapı sahipleri için talep edilen bir hizmet olmaktan çok yasal bir zorunluluk haline gelmiştir.

Bu yaklaşımın özü, ticaretin kamu güvenliğinden daha önemli olduğudur. Dü-şük bedelin karşılığı düşük maliyet ve düşük ücretler olarak sektörün belirleyi-cisi olmaktadır.

Page 468: sempozyum kitabı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası468

Bugün yapı denetim kuruluşlarında çalışan meslektaşlarımızın ücret ve özlük hakları konusunda ciddi sorunlar yaşadığı başta siyasiler olmak üzere herkesin bilgisi dahilindedir.

Yapı üretim sürecinde, mühendislik hizmet bedelinin aşağılara çekilmesi açıkçası meslek alanlarımıza dönük itibarsızlaştırma sürecinin bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yapı sahibi, yapısını denetleyecek yapı denetim kuruluşunu kendisi seçmekte, bu da denetimin bağımsızlığı felsefesine aykırı bir durum oluşturmaktadır. Yapı sahibi ile denetçi kuruluşun ticari ilişkisine endekslenmiş bir denetim(sizlik) sü-reci en çok denetçi ve kontrol elemanı olarak istihdam edilen mühendis ve mi-marları mağdur etmektedir. Sonuç olarak devlet tarafından yönlendirilen düşük ücret politikası niteliksiz bir yapı denetim sürecini teşvik etmektedir.

Düşük ücret kıskacındaki ve mevzuattan kaynaklı birçok sorumluluğu bulu-nan mühendis ve mimarlara yetki de verilmelidir. Uygulama projelerinde imara uygun değişiklikler, sonradan proje tashih ve tadilatı yapılması şartı ile yapı sa-hibinin talebi üzerine; proje müelliflerinin oluru ve yapı denetim kuruluşundaki ilgili denetçi mimar ve mühendislerin onayı ile yapılabilmelidir.

Bu temel saptamalar ışığında Sempozyumumuzca, sağlıklı bir yapı denetim sistemi kurulması ve sorunların çözümüne yönelik belirlenen öneriler aşağıda sıralanmıştır;

1) Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve Yönetmeliklerinde kamusal bir yakla-şımla yeni düzenlemeler yapılmalıdır. Gerek kanunun hazırlanmasında ve gerek-se uygulamasında TMMOB ve ilgili taraflar aktif rol almalıdır.

2) Denetim, yanlışlıklardan arındırılarak tarafsız ve etik kurallar çerçevesinde yapılmalıdır.

3) Denetimin bağımsızlığı felsefesine uygun olacak şekilde, yapı denetim ku-ruluşunun seçimi; yapı sahibi, yapı müteahhidi, proje müellifi ve ilgili idare ini-siyatifinden çıkartılarak bağımsız hale getirilmelidir.

4) TMMOB`nin kanunundan gelen haklarını kullanmasına yönelik engelle-melere son verilmelidir. Yapı üretim sürecinin tek muhatabı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olmamalı, tüm ilgili kurum ve kuruluşların sağlıklı denetim yapılması konusunda eşgüdümü sağlayacak yeni düzenlemelere gidilmelidir.

5) Denetçi ve kontrol elemanı mimar ve mühendislere yönelik olarak taraflar-ca Tip Hizmet Sözleşmesi yapılması sağlanmalıdır.

6) Merkez Yapı Denetim Komisyonu ve İl Yapı Denetim Komisyonlarında TMMOB ve ilgili diğer taraf temsilcilerinin bulunması sağlanmalıdır.

7) Kamusal bir denetim olan yapı denetimin amaçlanan nitelikte olabilmesi için;

a) Denetimde aktif rol alan mimar ve mühendisler, yasal düzenlemelerle, ken-di meslek örgütleri olan TMMOB tarafından denetlenip sicilleri tutulmalıdır.

Page 469: sempozyum kitabı

3. Yapı Denetimi Sempozyumu 469

b) Yapı denetim kuruluşları, kendi Birliği tarafından düzenli olarak denetlen-meli ve etik kuralları oluşturulmalıdır.

8) Denetçi ve kontrol elemanı mimar mühendisler ve yardımcı kontrol ele-manları ile şantiye şefi mimar mühendisler için; Mesleki Sorumluluk Sigortası sisteme dahil edilmelidir.

9) Yapı denetim sistemi içerisinde çalışacak mimar ve mühendislerin yetkin ve konusunun uzmanı olması sağlanmalı, denetçi belgesi, uzmanlık alanlarına göre ilgili Meslek Odasınca düzenlenecek eğitim ve yapılacak değerlendirme sı-navına göre ilgili Meslek Odasınca verilmelidir.

10) Cezai sorumlulukların; 818 sayılı Borçlar Yasası ve diğer mevzuat hü-kümleri ile uyumlu, mimar ve mühendis haklarını koruyacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

11) 648 sayılı KHK ile 6495 sayılı Torba Kanun ile getirilen muafiyetlerin kaldırılması ve tüm kurum ve kuruluş yapılarının da kapsam alanına alınması sağlanmalıdır.

12) Uygulama projelerinde imara uygun değişiklikler, sonradan proje tashih ve tadilatı yapılması şartı ile proje müelliflerinin oluru ve yapı denetim kurulu-şundaki ilgili denetçi mimar ve mühendis onayı ile yapılabilmelidir.

13) Mevcut yönetmelikte olduğu gibi, o ilde ruhsata bağlanacak yapı alanları miktarına göre, amaca uygun yapı denetim hizmetinin verilebilmesi için, yapı denetim kuruluşu sayısı sınırlandırılmalı ve Bakanlıkça uygun dönemlerde gün-celleme ve denetleme yapılarak kuruluş sayısı belirlenmelidir.

14) Yapılacak etkinliklerle güvenli ve sağlıklı yapılarda yaşama arzusu, bilin-ci ve talebi güçlü hale getirilmelidir.

15) Yapı üretim sürecinin unsurlarından olan müteahhitlik kurumu yasal alt-yapıya kavuşturularak, bu alan isteyen herkesin faaliyet gösterebileceği sektör olmaktan çıkarılmalıdır.

16) Yapılarda CE veya G işaretli ürünlerin kullandırılması sağlanmalı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri bu belgeleri veren onaylanmış kuruluşlar üze-rinde ciddi denetimler yapmalı, “naylon” belge verilmesinin önüne geçilmelidir.

17) Yapı denetim, yapıların yapı güvenliğinin ötesinde genel işlevsellik ve gö-rüntü düzgünlüğü sergilemesi gerekliliğinden hareketle estetik, çevreye uyum ve ekonomik bakımlardan da denetlenmesini içerecek şekilde genişletilmeli, kaynak israfının önlenmesi için her türlü tedbir alınmalı ve tüm bu hususlarla birlikte “yapı kalite sigortalaması” kapsamında ek düzenlemeler yapılmalıdır.

Page 470: sempozyum kitabı