Mazeretleri yıkarak başarılı olmak
-
Upload
erol-dizdar -
Category
Career
-
view
583 -
download
5
Transcript of Mazeretleri yıkarak başarılı olmak
MAZERETLERİ YIKARAK
BAŞARILI OLMAK
SHÇEK
RİZE YETİŞTİRME YURDU
OCAK 2003
Zeki KARATAŞ/Sosyal Hizmet Uzmanı
Şartların ağır olması engel mi?
Boğuştuğunuz şartlar ne kadar ağırsa ilerde ulaşacağınız başarı da o kadar büyük olacaktır.
Yarışmacıların önüne konan yükseltilerin amacı, takılıp kalmaları değil, üzerinden sıçrayıp yükselmeleridir.
Kendinizi engellemeyin!
Başarılı insan, her türlü engele rağmen
çalışmaya devam eden insandır.
İlerlemenin durdurulduğu yer, engellerin
mazerete dönüştüğü yerdir.
Mazeretleriniz varsa çalışmamanızı haklı
çıkaracak nedenleriniz vardır. Haklıysanız
değişmeye çalışmazsınız.
Zorluklara teslim olmayın!
• Bir insanın kendisine yapabileceği en büyük
kötülük karşılaştığı zorluklara TESLİM olmasıdır.
• Hayat engellerle doludur ve kim olursa olsun, tüm
insanlar bir gün mutlaka o engellerle yüzleşecektir.
• Zengin veya fakir, meşhur veya unutulmuş olsun,
herkes hayat yolunda aynı geçit vermez dağlarla
yüzleşecektir.
Size fırsat verilmedi mi?
Başarının gerektirdiği ücreti ödemekten
korktuğumuzda harika mazeretler
buluruz:
“Ben yapamadım, çünkü çok haklı
nedenlerim vardı. Eğer bana fırsat
verilseydi neler yapacaktım. Ne büyük
işleri başaracaktım.” deriz.
Size fırsat verilmedi mi?
Bizi durduran kim?
Arının başardığını bile başaramayan insanlar vardır.
İnsanlardan daha iyi fırsatlar içinde doğan bir canlı tanımıyorum.
Kaderi yanlış anlıyoruz çoğu zaman. Kim yapmak isterse yapar.
Bir kere hayata atıldıktan sonra, kendilerinin koydukları dışında insanların hiçbir aşılmaz engelleri yoktur.
Bizi sadece biz durduruyoruz.
Çevremizdeki engeller
Çevremizdeki insanların nasıl kendilerini engellediklerine bakın.
Kendilerine engel olmakla kalmıyorlar, başkalarına da engel oluyorlar.
Bir insana hayırlı bir işe kalkıştığında “yapamazsın” demek, ona yapılabilecek en kötü telkindir.
Düşmanın yapmadığı bu telkini, bizim için hayırlı olacağını sanarak çoğu zaman çocukluğumuzda ailelerimiz bize karşı yapmıştır.
Başarılı insanların ortak
özellikleri
• Eğer başarılı olmak istiyorsanız tüm başarılı insanların ortak özelliklerini kazanmalısınız. İşte en önemli özellik:
• Başarılı insanlar her zamanda, her ortamda, her şartta çalışabilmeyi başaran insanlardır.
• Sıradan insanlar, sadece moralleri yerinde olduğunda, canları istediğinde, çalışabilirler.
• Hasta iken çalışabilir misiniz? Herkesin sizi eleştirdiği, size hakaret yağdırdığı bir ortamda doğrularınızı savunmaya devam edebilir misiniz?
Mercedes-Daimler Benz
arabalarının motoru nasıl yapıldı? Mercedes-Benz arabalarının motorunu icat eden Maybach ve
Daimler, Almanya’da Kann şehrinde eski bir evde yaşıyorlardı. Evin güzel bir bahçesi vardı. Bu harika bahçenin ortasındaki evde tuhaf şeyler oluyordu. Evin ışığı gece yarısı yanarken, müthiş bir gürültü gecenin sessizliğini bölerdi.
Mahallede hiç kimse, bu evde oturanları tanımıyordu. Adamlardan biri; eve gelirken bir sürü demir, çark, metal, alüminyum, bakır malzemeleri getiriyor; gece yarısı evde makine sesini andıran gürültüler başlıyordu.
Hatta komşuları; sahte para bastıkları gerekçesiyle, bu iki arkadaşı polise şikayet ederler. Yapılan soruşturma sonucunda bir motor üzerinde çalıştıkları anlaşılıyor.
Bu soruşturmadan iki hafta sonra, caddeye çıkarak yaptıkları motoru deneyince herkes hayranlık ve şaşkınlıkla seyrediyor.
Mercedes-Daimler Benz arbalarının motoru, feda edilmiş uykular, uykusuz geçen geceler, şayialar, polis baskınları pahasına yapıldı.
Hayat yolculuğu
Hayat bir yolculuktur. Adım adım, saniye saniye yaşıyoruz bu yolculuğu.
Bu yolculuğun, gözlerimizin kapatılmadığı bir gecesi, üzerimize güneşin doğrulmadığı bir sabahı yoktur. Hayat yolculuğu dünya yolculuğuna benzer.
Uzun sürecekse güzergâhında çukuru, dağı, vadisi, denizi olmayan bir yolculuk yoktur.
Başarı uzun bir yolculuktur
Uzun yollara düştüğünüzde, Güneş her
zaman semanızda bulunmaz. Nice ıssız
gecelerin altından geçmek zorunda
kalırsınız.
Karla, tipiyle yağmurla, çamurla,
depremle, fırtınayla boğuşmaya mecbur
olursunuz.
Yeryüzünde acı çekmeden yaşamış bir
tek insan gösterilemez.
Teknoloji, şehirlerimizi geliştiriyor, ama
başarı dünyası hâlâ aynı fırtınalar
dünyasıdır.
Başarılı insan kış uykusuna yatmaz
Tüm mazeretler yalandır. Doğru olan tek mazeret var. “Ben rahatımı bozmak istemiyorum.” Hepsi bu.
Rahatınızı bozmak istemiyorsanız mazeret arayarak kendinizi kandırmanıza gerek yok.
Mazeret arıyoruz, çünkü rahata düşkün olduğumuzu kendimize itiraf edemiyoruz.
Mazeretlerin doğru olduğuna inanabilirsiniz. İnsanlar zaten ürettikleri yüzlerce yalana inanırlar. Neyi kendinize defalarca söylerseniz, o sizin doğrunuz olur.
Doğrularımızın önemli bir kısmı tekrar edip durduğumuz yalanlardan oluşuyor aslında...
Kendi mazeretini kendin üret
• Mazeretleri biz üretiyoruz, sonra da ona çocuğumuzmuş gibi sahip çıkıyoruz.
• Birileri onu elimizden almak istese sinirlerimiz geriliyor, canımız pahasına onu kurtarmaya çalışıyoruz.
• Okula gitmeyi canımız istemediği zaman, “hastayım” bahanesine sığınıyoruz. Bize inanmadıkları zaman da insanları suçluyoruz.
• Çünkü onunla şerefimizi, gururumuzu birleştirmişiz.
RAHAT ZAHMETTEDİR.
Eflatun’un şu güzel sözü üzerinde düşünmeliyiz:
“ilk ve en büyük zafer insanın kendisini
fethetmesidir.
İnsanın kendi nefsine esir olması yenilgilerin en
utanç vericisidir.”
Niçin mazeretlere sığınırız?
Çünkü nefsimiz zorluklara göğüs germemize,
risk altına girmemize izin vermez.
“Rahat zahmette, zahmet rahattadır.”
Mazeretlere sığınmamız bizi
kurtaracak mı?
Elbert Hubbard şöyle der: “İnsanların
başarısızlıkları konusunda kendilerini aldatmak
için mazeret aramaya bu kadar zaman
harcamaları anlaşılmaz bir durumdur.”
Mazeretlere sığınmamız bizi kurtaracak mı?
Tam tersine batışımız mazeretler yüzündendir.
Mazeretleriniz olmasaydı, kalbinizi istilâ eden tüm
yabani otların kökü kesilirdi.
Mazeretlere sığınmadan çırpınmak
Mazeretlere sığındığımızda çalışmayı da bırakırız.
Eğer bir mazeret sizi yapamayacağınıza inandırmışsa , yapmak için bir daha çırpınır mısınız?
İki kurbağa derin bir yoğurt küpünün içine düşerler. Kurbağalardan biri çırpınarak kâseden kurtulamayacağını anlar. Ölümünü geciktirerek acısını arttırmaktansa, hemen ölmeyi daha akıllıca bulur. Çırpınmayı bırakır, boğularak ölür.
Diğer kurbağa mutlaka bir kurtuluş yolunun varolduğunu düşünür. O anda yapabileceği tek şey çırpınmaktır. Gücünün son damlasına kadar çırpınmaya devam eder. Sonunda çalkalanan yoğurdun içindeki yağ birikir, yağdan bir topuz oluşur. Üzerine çıkarak kurtulur.
Sonuna kadar direnin!
İnanılmaz kurtuluşlar en dayanılmaz
çaresizliklerle boğuştuğumuz anda gelir.
Oysa tam başarının ucundayken
vazgeçen binlerce insan vardır.
Gücünüzün tükendiğini sandığınız yer,
bir adım daha direnirseniz kurtuluşun
aniden kolunuzdan tutacağı yerdir.
En büyük mazeretiniz nedir?
İşte en büyük mazeretler: Fakirlik,
eleştirilme, kötülenme, hastalık, terk
edilme, ihanete uğrama,
kabiliyetsizlik, talihsizlik.
Bu mazeretlerden herhangi birine
sığınır mısınız?
“Fakir olmasaydım büyük işler
yapardım” dediğiniz oldu mu?
Adnan Kahveci de bir zamanlar
fakirdi... Başbakan yardımcılığı ve bakanlık yapmış olan Adnan Kahveci
Sürmene’nin bir dağ köyünde doğmuştu. Fakir bir ailenin çocuğuydu. O günlerini şöyle anlatır:
“Hayatımda düşlediğim en büyük şey, istediğim kadar kavurma yiyebilecek paraya sahip olmaktı. Köyümde yılda ancak bir kere et yiyebilirdik. Üstelik biz köyün güya hali vakti yerinde bir ailesiydik. O zamanlar bırakın İstanbul’a, Ankara’ya veya yurt dışına gitmeyi, Trabzon’a bile gidebileceğimi sanmazdım. Köyde kuzu otlatırken ortaokul ve liseye gitmeyi bile hayal edemezdim.”
Küçük Adnan, ilkokulu bitirdikten sonra devlet parasız yatılı okul sınavlarına girdi ve kazandı. Liseyi başarıyla bitirdikten sonra, üniversite sınavına girdi ve birincilikle kazandı. Devlet bursuyla yurt dışına gitti. Amerika’da Indiana Üniversitesi’ne girmeyi başardı.
Üniversite yıllarında çektiği sıkıntıları şöyle anlatır: “1974 yılında Türkiye döviz sıkıntısı çekmeye başladı. Burslarımızı zamanında alamıyorduk. Amerika’da 3 gün aç kaldım. O kötü günleri hiç unutmam. Sonunda öğrenci yurdunda bulaşıkçı olarak çalışmaya başladım. Daha sonra aşçılığa terfi ettim.”
Adnan Kahveci 4 yıllık fakülteyi 2,5 senede tamamlayıp elektronik mühendisi oldu; bununla da yetinmedi ve tıp mühendisliği dalında doktora yapıp başarılı bir mühendis olarak yurda döndü.
Mazeretler birer uyuşturucudur...
Mazeretleri bulduğunuzda rahatlarsınız. Mazeret uyuşturucu gibidir.
Onun sayesinde acılarınızı duymazsınız. Oysa acılar uyarı sinyalleridir; kulak tıkarsanız tedbir alamazsınız.
Alkol ve uyuşturucu alanlar da aynı şeyi yapıyorlar.
Mazeret bulanlar, başlarını toprağa gizleyen deve kuşları gibi, kendilerini kandırmaya çalışıyorlar. Ama sorunlar hâlâ oradadırlar.
Sonuca bakalım. Mazeretlerin bize verdiği talimatları inceleyelim:
1.Mazeretler “Artık ilgisiz ol” der:
• Sevdiğin ihanet mi etti? Ona küs. Ondan intikam almaya hakkın var. Artık onu sevme.
• Gösterdiğin tüm çabalarına rağmen hâlâ seni tatmin edecek kadar başarı kazanamıyor musun? Bırak artık çalışmayı.
• Sonuçta her şeyi protesto edersiniz. Kaderinize isyan edersiniz. Herkesi kötü görürsünüz, tüm insanlardan nefret edinceye kadar öfkeniz şiddetlenir. Boş verirsiniz.
2. Mazeretler “Görevden kaçın” der:
Herkese ve her şeye şüpheyle yaklaş. Kimseye güvenemezsin. Başaramayacağın işlere niçin kalkışıyorsun?
Canını sıkma. Boşa çıkacak işler için çaba harcama.
Gereksiz işler avuntudan başka işe yaramaz. İç içebildiğin kadar.
Sonuçta yalnız kalırsınız. Çevrenizde dolaşan binlerce fırsat uçuşup gider. Küçümsediğiniz insanların başarılarına gıpta ile bakarsınız ve mazeretlere sığındığınız için üzülürsünüz.
3. Mazeretler “Endişe et” der:
Güvenme. Ne kendine ne de başkasına güven. Menfaatçi insanlarla dostluğun tehlikeli olabilir. Başına bir felaket gelebilir.
Düşüp ayağını kırabilirsin. Aç kalabilirsin. Hiçbir şeye karışma.
Bir şeyin iyi sonuçları yerine kötü sonuçlarına dikkat et.
Unutmak için alkole, uyuşturucuya yönel.
Çare bulmak için ağlatan müziklerle avun. Her şeyden kork. Herkesi kötü bil.
Mazeretler “Ertele” der:
• Hemen harekete geçme. Kurnazca
fırsatları kolla. Bir şeyler yapmak
istiyorsan, asla gelmeyecek olan o
uygun zamanı bekle.
• Beklemeye devam et; ta ki beklemek
ömür boyunca senin alışkanlığın hâline
gelsin.
• Bırak başaranların nasıl başardığını
araştırmayı. Kaybedenlerin nasıl
kaybettiğine bak.
• Başarı için çırpınmak yerine çaresizliği
kabullen. Yapamıyorsun, kabullen bunu
artık. Bir daha yapmaya kalkışma.
Mazeretler ardına sığınır mısınız?
Mazeretçilik veba gibi bulaşıcı bir hastalıktır.
Mazeretçi insanlarla birlikte olursanız,
mazeretçilik size de bulaşacaktır.
Büyük işler yapmak istediğinizi biliyorum. Herkes
kalbinde refah arzusu taşır. Hepimiz sonsuza dek
yaşamak isteriz.
Ama hepimiz mazeretlerin ardına sığınır mıyız?
Şu mazeretler üzerine düşünelim:
Eğer çok param olsaydı...
• Kaç tane zengin ihtiyar, çocukluğuna zenginlikle başladı.
• Babalarının mirasına konan pek çok çocuk, hayatları
boyunca mirası tüketmekten başka ne yaptılar?
• Sakıp Sabancı’nın zengin doğduğunu mu sanıyorsunuz.
• Ya Kombassan Holding’in yönetim kurulu başkanı Haşim
Bayram?
• Bu insanlar öyle zorluklarla boğuşmuşlardır ki, pek
çoğumuz değil onları yaşamak, ne olduklarını bile
bilmiyoruz.
Haşim Bayram çocukluk günlerini
şöyle anlatıyor: “Çay içmek, varlıklı insanlara mahsus bir ayrıcalıktı. Bir de hastalananlara
bir yerlerden ödünç bulunarak çay ikram edilirdi. Sırf çay içebilmek için bir kış günü kara çıktım. Göğsüme kar doldurdum. Üşütüp hastalanırım da bana çay verirler diye.”
Küçük Haşim, ortayı ve liseyi yatılı okumuş; burs alarak üniversiteyi bitirmiş. Kimya öğretmenliği yapmış. Günün birinde fabrika kurmaya karar vermiş. Kâğıt fabrikası kurmak için kolları sıvamış. Almanya’ya giderek işçilerle konuşmuş ve “çok ortaklı firma” kurma düşüncesini kabul ettirmiş. Ortaklarına mark üzerinden her yıl kâr dağıtan Kombassan Limited Şirketi, zamanla holding oldu.
Bugün holdingin bünyesinde elliden fazla fabrika var. Kombassan, Amerika’da mağazalar zinciri satın aldı. Çin’de büfeler açıyor. Bir ay önce Sudan’da alış-veriş merkezi açtı, açılışta izdiham yaşandı.
Eğer yeterli eğitim alsaydım...
• Ne olmuş okuyamadıysanız? Okumak ve üniversite diploması almak sizi başarının zirvesine çıkaracak mıydı?
• Diploma aldıysanız şimdi zirvede misiniz? • Binlerce temiz kalpli genç, üniversite mezunudur;
ama karın tokluğuna bir iş bulsalar çalışacaklar. • Başarı için resmî kâğıtlara ihtiyacınız yok.
Öğrenme arzusuna ihtiyacınız var. • Öğrenmek her yerde ve her zaman mümkündür. • Hayat bir okul değil midir?
Eğer sağlıklı olsaydım...
Hastalık çekmeyen kim var? Hastalık varsa
çaresi de var. Bir taraftan hastalığın arkasına
sığınıp, diğer taraftan hasta olmak için elinizden
gelen her şeyi yapar mısınız?
Örneğin çok yer, çok uyur, öfkeyle, stresle,
kıskançlıkla kendinizi boğar mısınız?
Çaresi olmayan hastalığa bile yakalansanız,
çalışmanın verdiği zevk durduramaz. Yeter ki
uykularınızı kaçıran büyük hedefleriniz olsun.
Eğer insanlar beni anlasalardı...
Sizi anlamamışlar da ne olmuş? İnsanların sizi anlamaları ve takdir etmeleri niçin bu kadar dayanağınız olsun?
Yaptığınızın doğru olduğunu bilmek size yeterince heyecan vermiyor mu?
Hangi büyük insanı zamanında anladılar ki? Nelson Mandela 20 yılını hapislerde geçirdi. Alia
İzzetbegoviç’in hayatı hapislerde geçti. İnsanlar sizi anlamıyorsa, size haksız yere ihanet
ediyorlarsa ne olmuş? Hedefiniz büyükse sonunda zafer size verilmeyecek mi? Kötü, ilgisiz veya idealsiz insanlar sizi asla takdir
etmeyeceklerdir. İyilik yaptıktan sonra karşılığını katlayarak verebilecek olan
Yaratıcınız varken, veremeyecek insanlardan niçin istiyorsunuz.
Eğer şartlar böylesine kötü
olmasaydı...
Yetim büyüseniz ne çıkar? Hayatını aç, sefil
sokaklarda geçiren insanları gömüyor musunuz?
Boğuştuğunuz şartlar ne kadar ağırsa, gelecekte
ulaşacağınız başarı o kadar büyük olacaktır.
Yeter ki imtihanınıza isyan etmeyin.
Kaderiniz sizi komando gibi eğitiyorsa, size
büyük bir görev verilecektir.
En büyük ve en zor işlerin üstesinden
gelebilecek olanlar, ağır şartlarla savaşma
tecrübesine sahip olanlardır.
Eğer işsiz olmasaydım...
Hayata tutunmak istediğinizde, herkes için mutlaka bir fırsat alanının mevcut olduğunu görürsünüz.
Yapabileceğiniz yüzlerce iş sizi bekliyor, ama onların hiç biri kendiliğinden, bir gece ansızın odanızın penceresinden girecek değildir.
Başarı yolunda ilerlemekten vazgeçtiğiniz anda, başarı da sizi ilerletmekten vazgeçecektir.
Epsilon Yayınları’nın sahibi, geçimini kitap satarak temin etmek zorunda olan bir öğrenciydi. Ama cesareti ve ısrarlı çabasının onu nereye taşıdığını görebiliyor musunuz?
Mazeretlerin esiri olmayın!
Kaderiniz Yaratıcı tarafından elinize teslim edilmişken onu niçin mazeretlerin esaretine terk ediyorsunuz?
Nereye gideceğini bilen kişiye yol vermek için dünya bir yana çekilir.
Hayatta bir tek engelle karşılaşırsınız. Sadece kendiniz. Kaderiniz size “yürü” dediği halde siz durdunuz.
Sana vereceğim dediği halde Yaratıcımız, biz istemedik.
Sonuç olarak;
Başarısızlığın tek bir mazereti vardır: Rahatı bozamamak. Sorumluluktan, çalışmaktan kaçmak.
Diğerlerinin hiçbiri mazeret değildir.
Tam tersine mazeret olduğunu sandığımız şeyler, bizim için birer fırsat olarak yaratılmıştır.
Başaranlar başarılarını savaştıkları engellere borçludurlar.
İLGİNİZE TEŞEKKÜR EDER,
MAZERETSİZ GÜNLER DİLERİM!
RİZE YETİŞTİRME YURDU