CHPcdn.chp.org.tr/cms/0/Folder/21643.docx · Web viewSabah erken saatlerde gelen otobüslerde arama...
Transcript of CHPcdn.chp.org.tr/cms/0/Folder/21643.docx · Web viewSabah erken saatlerde gelen otobüslerde arama...
20 TEMMUZ 2015 SURUÇ KATLİAMI
VE
IŞİD TEHDİDİ HAKKINDA
DEĞERLENDİRME RAPORU
1
SURUÇ KATLİAMI SONRASI OLAY YERİNDE İNCELEME YAPAN CHP
HEYETİ
Sezgin TANRIKULU-CHP Genel Baskan Yardımcısı, Istanbul Milletvekili
Veli AGBABA-CHP Genel Baskan Yardımcısı, Malatya Milletvekili
Ali SEKER-Istanbul Milletvekili
Birol ERTEM-Hatay Milletvekili
Hilmi YARAYICI-Hatay Milletvekili
Hüseyin YILDIZ-Aydın Milletvekili
Ilhan CIHANER-Istanbul Milletvekili
Mehmet SEKER-Gaziantep Milletvekili
Mevlüt DUDU-Hatay Milletvekili
Musa ÇAM-Izmir Milletvekili
Necati YILMAZ-Ankara Milletvekili
Nurettin DEMIR-Mugla Milletvekili
Onursal ADIGÜZEL-Istanbul Milletvekili
Serkan TOPAL-Hatay Milletvekili
Senal SARIHAN-Ankara Milletvekili
2
20 TEMMUZ 2015 SURUÇ KATLİAMI VE IŞİD TEHDİDİ
1. GİRİŞ
Ülkemiz 20 Temmuz 2015 tarihinde Sanlıurfa’nın Suruç ilçesinde meydana gelen
terör saldırısıyla yasa boguldu. Kobane’nin yeniden insasına katkı sunmak amacıyla,
19 farklı ilden toplanarak Suruç ilçesine gelen Sosyalist Gençlik Dernekleri
Federasyonu üyesi 300 kadar genç saat 11.45 sularında ilçede yer alan Amara
Kültür Merkezi önünde savasa karsı barıs çagrısında bulunmak üzere basın
toplantısı yaparken meydana gelen patlamada 31 yurttasımız hayatını kaybetti,
100’den fazla yurttasımız yaralandı.
Saldırıda yasamını yitiren yurttaslarımızın isimleri söyle:
Koray Çapoglu
Cebrail Günebakan
Hatice Ezgi Sadet
Ugur Özkan
Nartan Kılıç
Veysel Özdemir
Nazegül Boyraz
Kasım Deprem
Alper Sapan
Cemil Yıldız
Okan Pirinç
Ferdane Kılıç
Yunus Emre Sen,
Çagdas Aydın
Alican Vural
Osman Çiçek
Mücahit Erol
Med Ali Barutçu,
Aydan Ezgi Salıcı
3
Ali Rıza Aslan
Nazlı Akyürek
Serhat Devrim
Ece Dinç
Emrullah Hamur
Murat Yurtgül
Erdal Bozkurt
Ismet Seker
Süleyman Aksu
Büsra Mete
Duygu Tuna
Nuray Koçan
31 yurttasımızın katledilmesiyle sonuçlanan saldırının, son yıllarda Suriye’de olusan
otorite boslugundan yararlanarak hakimiyet sahasını genisleten ve insanlık dısı
katliamlarla bölgede binlerce insanın ölümüne neden olan ISID tarafından
düzenlendigi anlasıldı. Dolayısıyla Suruç’ta yasanan ve ülkemizi yasa bogan
katliamın tam olarak aydınlatılabilmesi ve bir daha benzer olayların yasanması
ihtimalinin ortadan kaldırılabilmesi için olay sonrası Suruç’ta yapılan gözlemlerin,
ISID’in bölgede yarattıgı tehdide dair bilgiler ısıgında bütüncül bir yaklasımla ele
alınması gerekmektedir. Bu rapor, bu ihtiyaçtan hareketle, Suruç’ta yasanan
katliamın bütüncül bir degerlendirmesini yapmak ve benzer terör faaliyetlerinin bir
daha yasanmasını engellemek için CHP’nin önerilerini kamuoyunun bilgisine
sunmak üzere hazırlanmıstır. Raporun ilk bölümünde, menfur terör saldırısının
hemen ardından olay yerine intikal eden CHP heyetinin gözlemleri ve edindigi
bilgilere yer verilecek, ikinci bölümde ise sınırımızın hemen ötesinde küresel bir
terör tehdidi olarak ortaya çıkan ISID’in yapısı, bölgedeki faaliyetleri özetlenecektir.
CHP’nin Suruç’ta yasanan ve 31 yurttasımızın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan
terör saldırısına dair degerlendirmelerine ve ISID tehdidine karsı Türkiye’nin alması
gereken tedbirlere iliskin önerilerine ise raporun son bölümünde yer verilecektir.
4
2. CHP HEYETİNİN SURUÇ’TA MEYDANA GELEN TERÖR SALDIRISINA İLİŞKİN İLK
İZLENİMLERİ
Olayın hemen ardından CHP Genel Baskanı Kemal Kılıçdaroglu’nun
görevlendirmesiyle bölgeye hareket eden CHP heyeti, saat 16.30’dan itibaren
katliamın yasandıgı Sanlıurfa’nın Suruç ilçesine intikal etmistir. Heyette CHP
Genel Baskan Yardımcıları Veli Agbaba ve Sezgin Tanrıkulu ile Gaziantep
Milletvekili Mehmet Seker, Mugla Milletvekili Nurettin Demir, Ankara
Milletvekilleri Senal Sarıhan ve Necati Yılmaz, Istanbul Milletvekilleri Ilhan
Cihaner, Ali Seker, Onursal Adıgüzel, Hatay Milletvekilleri Mevlüt Dudu, Serkan
Topal, Hilmi Yarayıcı, Birol Ertem, Izmir Milletvekili Musa Çam ve Aydın
Milletvekili Hüseyin Yıldız yer almıstır. Heyet ilçeye intikal eder etmez,
Cumhuriyet Halk Partisi Suruç Ilçe binasında partili yöneticilerden olayla ilgili ilk
bilgileri alarak patlama alanına geçmis ve burada görgü tanıklarının anlatımlarını
dinleyerek olay yerini incelemislerdir. Daha sonra Ilçe Kaymakamı ve Belediye
Baskanını ziyaret eden heyet, ilk incelemenin ardından patlama alanında basın
toplantısı düzenlemistir. Basın toplantısının ardından heyette yer alan bazı
milletvekilleri cenazelerin nakledildigi Gaziantep’e hareket etmis, kalanlar ise iki
farklı koldan yaralıların durumunu incelemek amacıyla yaralıların götürüldügü
hastaneleri ziyaret etmistir. Ertesi günü olayla ilgili olarak Sanlıurfa Cumhuriyet
Bassavcısından ve Suruç Cumhuriyet Savcısından daha ayrıntılı bilgi alınmıstır.
Olayın hemen ardından Suruç’a intikal eden CHP heyetinin ilçede yaptıgı
incelemeler ve temaslar sonucunda olusan ilk izlenimleri sunlardır:
i. Patlama Öncesi Güvenlik ve İstihbarat Zafiyeti Söz Konusudur
Kobane’nin yeniden insasına katkı sunmak amacıyla organize olan
gençler sabah saat 5.45 sularından itibaren otobüslerle Suruç’a giris
yapmaya baslamıslardır. Sabah erken saatlerde gelen otobüslerde arama
yapılmamasına karsın daha sonra Istanbul ve Diyarbakır’dan gelen
otobüsler Suruç girisinde durdurularak otobüstekilere üst araması
5
yapılmıs, getirilen yardım malzemeleri araçlardan indirilerek
incelenmistir. Saldırıdan yaralı olarak kurtulan yurttaslarımızın izlenimine
göre, yapılan arama gerekli güvenlik tedbirlerini almaktan ziyade
gelenleri oyalama ve vakit geçirme amaçlı olmustur. Sehir merkezine
gelindiginde Kültür Merkezi önünde bulusuldugu, birlikte kahvaltı
yapıldıgı ve halaylar çekildigi, yerli halkın da halaylara eslik ettigi, basın
açıklaması sırasında resmi kıyafetli asker ya da polis herhangi bir
güvenlik görevlisine rastlanmadıgı da yaralılar tarafından CHP heyetine
ifade edilmistir. Kültür merkezindeki ve girisindeki aramaya HDP li
yetkililerin izin vermedikleri ifade edilmistir. Bu kabul edilebilir bir ihmal
olarak görülemez. Gerek önleyici, gerekse adli aramalar mahkeme
kararıyla yapılır ve aranacak kisinin rızasına baglı degildir.
ii. Bombanın Etki Alanında Hiçbir Güvenlik Görevlisinin Bulunmaması
Dikkat Çekicidir
Yaralıların ifadesine göre basın toplantısı Kültür Merkezi’nin sol tarafında
hilal biçiminde toplanılarak yapılmıstır. Patlama basın açıklamasının
sonuna dogru, toplulugun orta noktasında gerçeklesmistir. Basın
açıklamasının yapıldıgı alanda güvenlik önlemi alınmaması, patlamanın
etki alanı dahilinde resmi ya da sivil hiçbir güvenlik görevlisinin
bulunmaması dikkat çekicidir.
Sehre giriste gençlere karsı uygulanan aramanın, basın açıklamasının
yapıldıgı alanda tekrarlanmadıgı anlasılmıstır. 19 farklı ilden 300 kadar
gencin ilçeye gelecegi günler öncesinden herkes tarafından bilindigi
halde basın açıklamasının yapılacagı alan civarında hiçbir güvenlik
önleminin bulunmayısı sasırtıcıdır. CHP heyetinin neden olay yerinde
güvenlik tedbiri alınmadıgına dair sorusu üzerine, olaydan önceki gece
Ilçe Kaymakamı ile HDP Ilçe Esbaskanlarının toplantı yaptıgı ve bu
toplantıda HDP’li yöneticilerin “Siz karısmayın, biz sakince hallederiz”
dedigi Kaymakam tarafından heyete ifade edilmistir
6
iii. Patlamadan Sonra Olay Yerinde Polis Gaz Bombası Kullanmıştır
Patlamadan sonra bir kaos ortamı yasanmıstır. Olay yerine ilk ambulans
patlamadan yaklasık 10 dakika sonra gelmistir. Patlamanın ardından
yoldan geçen sivil araçlar durdurularak yaralılar tasınmaya çalısılmıstır.
Görgü tanıklarının anlatımına göre bu sırada durdurulan bir sivil polis
aracından halka dogru gaz sıkılmıs ve olay yerinde barıs sloganı atan
halka gaz bombaları atılmıs, yaralılar tasınırken de halka gaz bombası
atılmaya devam edilmistir. Bir sivil polis tarafından havaya ates açıldıgı
görgü tanıklarınca ifade edilmektedir.
iv. Suruç’a Yönelik Bir Eylem Zaten Bekleniyordu
Heyetin ziyaret ederek bilgi aldıgı Suruç Belediye Baskanına göre Suruç’a
yönelik bir eylem uzun zamandır beklenmektedir. MIT’in bu durumdan
haberinin olmaması mümkün degildir. Heyetin ilçedeki izlenimi halkın
tedirgin oldugu ve Suruç’un kendi sessizligine gömüldügü yönündedir.
Bazı vatandaslar tarafından, çadırkentlerin ISID militanlarının egitim
kampı olarak kullanıldıgı ve sabah 5.30 sularında kampa girislerin oldugu
iddia edilmektedir.
v. Yaralananların Çoğu Bombanın Etkisini Arttırmak İçin Kullanılan
Bilyelerden Etkilendi
Hastaneleri ziyaret eden CHP heyeti burada doktorlardan ve yaralılardan
olay anı ve sonrası hakkında bilgi alarak durumlarını incelemistir. Yogun
bakımdaki hastaların büyük çogunlugunun beyin travmasına baglı olarak
yogun bakımda oldugu hastane yetkilileri tarafından ifade edilmistir.
7
Yaralanmaların çogunlukla bombanın etkisini artırmak için kullanılan,
bombanın içindeki bilyelerden kaynaklandıgı anlasılmıstır. Durumu daha
hafif olan yaralıların tedavilerinin ise hastanelerin Acil Servisinde
sürdürüldügü gözlemlenmistir.
vi. Olay Yerini İzleyen Herhangi Bir Güvenlik Kamerası Mevcut Değildi
Yapılan temaslarda CHP heyetine olay anında yapılan herhangi bir güvenlik
kaydı olmadıgı belirtilmistir. Mevcut Mobese kameraları olay yerini
görmemekte, olay yerini gören Kültür Merkezi kameraları ise olay anında
çalısmamaktadır. Toplumsal infiale neden olan bu tip olaylarda güvenlik
kameralarıyla ilgili daha önce de çesitli sorunlar yasanmıstır. Bu sorunların
birçok olayda tekrarlanıyor olması düsündürücüdür.
vii. Olayda Kullanılan Patlayıcılar Daha Önce Diyarbakır’daki Terör
Saldırısında Kullanılan Patlayıcılarla Benzerlik Göstermektedir
Heyetteki milletvekillerinin Cumhuriyet Bassavcısını ziyaretinde kendilerine,
ölü sayısının 31 oldugu ve olayın canlı bomba ile gerçeklesmesi ihtimalinin
kuvvetli oldugu ifade edilmistir. Olay yerinde hayatını kaybedenlerin cesetleri
incelendiginde bu 31 kisiden birinin bombanın etkileri itibariyle canlı bomba
olabileceginin düsünüldügü belirtilmistir. Patlayıcının C4 ve TNT ile
hazırlanmıs ve etkisini artırmak amacıyla bilyeyle güçlendirilmis bomba
oldugunun, Diyarbakır’daki saldırıda kullanılan patlayıcılara benzerlik
gösterdiginin tespit edildigi, delil tespit islemlerinin 25 kisilik kriminal ekiple
devam ettigi, mevcut verilere ve bombanın türüne göre saldırının ISID
tarafından gerçeklesmesinin kuvvetle muhtemel oldugu ifade edilmistir.
3. BÖLGESEL BİR TEHDİT OLARAK IŞİD
8
IŞİD Nedir?
20 Temmuz 2015 tarihinde Sanlıurfa’nın Suruç Ilçesi’nde gerçeklestirilen bombalı
saldırı sonucu 31 yurttasımızın hayatını kaybetmesine, yüze yakın yurttasımızın da
yaralanmasına neden olan, ISID olarak bilinen ancak daha sonra ismini Islam Devleti
(ID) olarak degistiren terör örgütü her geçen gün daha fazla Türkiye’de etkinligini
artırmaktadır. Söz konusu terör örgütü basta Suriye ve Irak olmak üzere etkili oldugu
bölgelerde Islam dini adı altında her türlü vahseti uygulamakta ve namını da
dünyaya, insanlıga karsı sistematik suç isleyerek duyurmaktadır.
2003 yılında Ebu Musab Zarkavi tarafından kurulan ve 17 Ekim 2004’te El-Kaide terör
örgütüne baglılıgını ilan eden yapı, sırasıyla “Cemaat el-Tevhid vel-Cihad (2003),
“Tanzim Kaidat el-Cihad fi Bilad el Rafidayn” (Ekim 2004), “Mücahidin Sura Konseyi”
(Ocak 2006), “Irak Islam Devleti) (Ekim 2006), “Irak ve Sam Islam Devleti” (Nisan
2013) ve son olarak “Islam Devleti” (Temmuz 2014) isimlerini aldı. Örgüt halen Ebu
Bekir el-Bagdadi isimli terörist tarafından yönetilmektedir.
Örgütün Ilk kullandıgı adlardan birisi ISIL dir. (Islamic State of Iraq and the Levand –
Irak ve Levant Islam Devleti). Levant bölgesinin ise tarihsel olarak Hatay ilimizi de
kapsadıgı genel olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla örgütün baslangıçtan itibaren
Türkiye topraklarını hedef aldıgı açıktır.
Suriye Insan Hakları Gözlemevi (SOHR) raporuna ve basın-yayın alanındaki genel
kanıya göre Islam Devleti'nin suan Irak ve Suriye’de 80 bin civarı üyesi
bulunmaktadır.
Şubat 2013-Haziran 2015 Tarihleri Arasında Gerçekleşen IŞİD Bağlantılı Olaylar ve
Eylemler
9
Subat 2013
HATAY CILVEG Ö ZÜ SALDIRISI: Üçü Türkiyeli, 11’i Suriyeli olmak üzere 14 kisinin
ölümüne yol açan Cilvegözü’ndeki patlama Suriye plakalı bir araçta ve sınırın Suriye
tarafında gerçeklesti. Patlamanın, Suriye Ulusal Konseyi heyetinin olay yerine
gelmesinden 10 dakika önce gerçeklesmis olması nedeniyle Özgür Suriye Ordusu
(ÖSO), olayda Besar Esad yönetimindeki Baas partisinin rolü oldugunu öne sürdü.
Ancak patlamanın oldugu bölge aylardır Sam rejiminin degil muhaliflerin
kontrolündeydi. Esad güçleri, ÖSO denetimindeki bir bölgeden bomba yüklü bir
araçla geçebildiyse, bu durum Sam rejiminin muhaliflerin içine sızmıs oldugu
anlamına geliyor ve bu, ÖSO için çok büyük bir zaaf. Ya da bazı kesimlerin öne
sürdügü gibi, bombalar Kürtlerle savasan El Nusra cephesine iletilmek üzere araca
yüklenirken yanlıslıkla patlamıs olabilir.
Suriye muhalefetinin çatı örgütü Suriye Devrimci Muhalefet Güçleri Koalisyonu’nun
baskanı Muaz el Hatip, Suriye rejimi ile müzakere edilebilecegi mesajını vermis ancak
El Nusra buna siddetle karsı çıkmıstı. Olay, son derece karısık ve bugüne kadar
arkasında hangi güçlerin bulundugu aydınlıga kavusmadı.
Mayıs 2013
REYHANLI SALDIRISI: 11 Mayıs 2013’te Hatay-Reyhanlı’da bomba yüklü araçlarla
gerçeklestirilen art arda iki patlamada üçü Suriyeli 52 kisi hayatını kaybetti, çok
sayıda kisi yaralandı. AKP hükümeti saldırıdan Suriye rejimini sorumlu tuttu. Dönemin
basbakanı Recep Tayyip Erdogan, “Bir kaç gün önce Banyas’taki katliamı yapanlar
kimse, bu saldırıyı düzenleyenler de onlardır” dedi.
Suriye rejimi Mayıs ayının ilk günlerinde ülkenin Akdeniz kıyısındaki Banyas kentinde
büyük bir etnik temizlige girismis, 145 sivilin vahsice katledildigi bu saldırının faili
olarak Hatay dogumlu olan ve uzun yıllar önce Suriye’ye yerlesen eski Marksist
Acilciler örgütünün lider kadrosundan Mihraç Ural gösterilmisti.
10
Basbakan’ın sözleri üzerine bazı medya organları saldırıyı Marksist Acilciler
örgütünün düzenledigini öne sürdü. Oysa Acilciler örgütü yıllar önce tarihe karısan ve
zaten var oldugu 12 Eylül döneminde de hücre yapılanmasının ötesine geçemeyen bir
örgüt. Saldırının failleri olarak gözaltına alınan ve 12’si tutuklanan 19 kisinin hepsi de
Türkiye vatandası.
Reyhanlı saldırısı, ilki 2013 Subat ayında Cilvegözü sınır kapısında denenen saldırının
devamı niteliginde görünmektedir. Sınırdan geçemeyince kapının bir kaç metre
gerisinde patlatılan bomba yüklü araç 14 kisinin ölümüne neden olmustu. Bu
saldırıların, Türkiye’yi Suriye’deki savasın içine çekmek, nüfusunun yarısı Alevi yarısı
Sünni Arap olan Hatay’da mezhep çatısmasını körükleyerek Türkiye’yi içeride de
büyük bir açmazla karsı karsıya bırakmak ve Özgür Suriye Ordusu’na verdigi destek
nedeniyle AKP hükümetini cezalandırmak için Esad rejimi tarafından düzenlendigi
öne sürülmektedir. Ancak Cilvegözü olayından sonra gereken güvenlik önlemlerinin
alınmamıs olması, Emniyet ve MIT arasındaki istihbarat kopuklugu, sonraki günlerde
medyaya yansıyan ve saldırı ile ilgili ihbarın bir gün önce yapılmıs olduguna iliskin
belgeler, hükümetin ve ilgili birimlerin bu konuda yeterince duyarlı ve dikkatli
davranmadıgını göstermistir. Milliyet gazetesi, saldırıdan bir gece önce MIT’in, saat
20.24’te saldırı olacagı konusunda bilgi verdigini duyurdu. Buna ragmen ilçede önlem
alınmamıs olması, MOBESE kameralarının çalısmıyor durumda bulunması dikkat
çekicidir.
Ocak 2014
‘DEVLET SIRRI ’ TASIYAN TIRLAR: 2014 Ocak ayının ilk günü Hatay’da Suriye’ye silah
ve mühimmat götürdügü iddia edilen bir TIR durduruldu. TIR’ın Insani Yardım
Vakfı’na (IHH) ait oldugu haberi yayıldıysa da IHH açıklama yaparak söz konusu TIR’la
ilgisi olmadıgını duyurdu. Haberin ilginç yanı jandarmanın TIR’da yapmak istedigi
aramanın MIT tarafından engellendigi iddiasıydı. Olay yerine gelen bölge savcısı da
TIR’da arama yaptırmayı basaramadı. Savcı, tutanagına TIR’ın MIT’e ait oldugunu,
yükünün ‘Devlet sırrı’ olarak savunuldugunu yazdı. TIR yüküyle yoluna devam ederek,
11
arkasında pek çok soru isareti ve büyük tartısmalar bıraktı. (Bu savcı da görev yeri
degistirilenler arasına girdi).
Bir kaç gün sonra ise bu kez Adana-Gaziantep Otoyolu'nun Ceyhan Giseleri yakınında
4 TIR jandarma tarafından durdurularak içinde kaçak silahlar oldugu ihbarı üzerine
aranmak istendi. Bu TIR’ların da aranmasına MIT tarafından izin verilmedi.
Basbakan Erdogan, TIR'ın "Devlet sırrı" denilerek aratılmamasının MIT yasasına göre
yasal oldugunu iddia etti. TIR olayını 7 Subat'ın devamı diye niteleyen Erdogan, “Her
ikisi de paralel devletin isidir. Yargı üzerine vazife olmayan bir sey yapmaya kalktı”
dedi. Adana Savcıları tarafından olayla ilgili gizlilik kararı alındı
MART 2014
NIGDE’DE ISID TARAFINDAN BIR TERÖR EYLEMI DAHA GERÇEKLESTIRILDI: ISID,
Nigde’nin Ulukısla ilçesinde bir terör eylemi daha gerçeklestirdi. Saldırıda 1 polis ve 1
astsubayımızı sehit eden, bir vatandasımızı da öldüren ISID üyesi üç zanlı tutuklandı.
Nisan 2014
ISID, 4 FRANSIZ GAZETECIYI GAZETECI AKÇAKALE ’ DE SERBEST BIRAKTI: Suriye'de
geçen yıldan bu yana kayıp olan ve El Kaide baglantılı ISID güçlerinin elinde tutulan
dört Fransız gazeteci, gözleri ve elleri baglı bir sekilde Sanlıurfa'nın Akçakale ilçesi
sınırında devriye gezen askerler tarafından bulundu. Fransa Cumhurbaskanı
Hollande, gazetecilerin serbest bırakılması nedeniyle Türkiye’ye tesekkür etti.
Mayıs 2014
SURIYE SINIRINDA BOMBALI SALDIRI ve ISID KATLIAMI: Suriye'nin Türkiye sınırındaki
Es-Saleme Kapısı yakınlarında bomba yüklü araç infilak etti, en az 29 kisi hayatını
kaybetti. Türkiye sınırına yakın Suriye'nin kuzeyinde YPG’nin denetimindeki
Serekaniye (Resulayn) bölgesinden korkunç katliam haberleri geldi. Bölgedeki Tileliye
12
köyü ve mezralarına saldıran Suriye'deki radikal örgüt Irak Sam Islam Devleti (ISID)
militanları, aralarında çocuk ve kadınların da oldugu 15 kisiyi öldürdü.
Haziran 2014
ISID’IN MUSUL KONSOLOSLUGUMUZA YAPTIGI BASKIN: 2013 bahar aylarından
itibaren özellikle Suriye'nin kuzeyinde adını sıkça duyurmaya baslayan, ardından
Irak'ta düzenledigi saldırılarla tüm dünyanın dikkatini çekmeye baslayan Irak Sam
Islam Devleti (ISID), 7 Haziran’da Musul’a saldırdı. 24 saat içinde 165 kisinin yasamını
kaybettigi bu saldırılar, Türkiye konsoloslugu için açık bir tehdit olusturdugu halde
konsoloslugun bosaltılması kararı verilmedi. Musul valisi basta olmak üzere, kentin
üst düzey yetkilileri kaçarak Kürt bölgesine sıgınırken, konsolosluk kapatılmadı. Irak
emniyet birimlerine ait binaları ve kontrol noktalarını ele geçiren ISID, 9 Haziran’da,
28 Türk TIR soförünü rehin aldı. 10 Haziran’da ISID’in Türk konsoloslugunu bastıgı
haberi geldi. Örgüt, aralarında Musul Baskonsolosu, 30 özel harekât polisi ve 18
çalısan ile ailesinin de bulundugu 49 kisiyi rehin aldı. Bu sırada dirençle karsılasmayan
teröristler, binadaki Türk bayragını indirerek yerine siyah ISID bayragını çekti.
Rehine krizinin üzerinden bir kaç gün geçip, kaçırılanlarla ilgili bir gelisme olmayınca
hükümete yönelik elestirilerin dozu arttı. Gazete köselerinde, Meclis kürsüsünde
hükümete ‘ISID’in Musul’a saldırdıgı anlarda konsoloslugun neden bosaltılmadıgı’
soruldu. Ankara’dan konsolosluk görevlilerine ‘çatısmadan teslim olun’ talimatı
verildigi iddiası gündeme geldi.
Bu gelismeler üzerine, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Ankara 9. Agır Ceza
Mahkemesi’nin kararıyla Türkiye’nin Musul Baskonsoloslugu personeli ve bazı Türk
söförlerin alıkonulması ile ilgili haberlere yayın yasagı getirildigini açıkladı. New York
merkezli Gazetecileri Koruma Cemiyeti (CPJ), yayın yasagına tepki gösterdi. CPJ,
halkın özgür haber alma hakkının engellendiginin altını çizdi ve medyaya getirilen
sansürün Türkiye’de ilk olmadıgını hatırlattı.
13
ABD yönetimi, ISID’in konsolosluk baskınını "en güçlü" sekilde kınarken, NATO Genel
Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Irak'taki gelismeler baglamında, Türkiye'nin
savunulması ve korunması konusunda gerekli adımları atmakta tereddüt
etmeyeceklerini açıkladı.
AKP hükümeti, krizin patlak verdigi ilk günlerde, konsoloslugun güvenliginden
merkezi Irak hükümetinin sorumlu oldugunu belirterek gerekli önlemleri almayan
Irak yönetimini suçladı. ISID’in saldırıları karsısında Irak ordusu çekildigi için,
konsoloslugu koruyacak güç kalmadıgını, içerideki 30 kisilik güvenlik timinin ise silahlı
çok sayıdaki ISID militanı ile çatısacak güçte olmadıgını savundu. Dısisleri Bakanlıgı,
bundan sonraki tek görevinin Türk vatandaslarını sag salim geri getirmek oldugunu
duyurdu. Bakanlık, Musul, Kerkük, Selahattin, Diyala, Anbar ve Bagdat'ta bulunan
vatandasların mümkün olan en kısa sürede bu illerden ayrılması ve bu illere seyahat
etmekten kaçınmalarını tavsiye etti. Ayrıca Basra’daki Türk konsoloslugu tahliye
edildi.
ISID 20 Eylül’de rehineleri serbest bırakınca, dikkatler Ankara’da çevrildi. ABD’nin
Suriye’deki ISID hedeflerine yönelik ilk hava operasyonuna, aralarında örgüte finansal
destek sagladıklarına inanılan Suudi Arabistan ve Katar’ın bile bulundugu 5 Arap
ülkesi katıldıktan sonra, Türkiye’den beklentiler daha da arttı.
Uluslararası koalisyonun Türkiye’den öncelikli beklentisinin, sınırlarını sıkı biçimde
kontrol etmesi, örgüt militanlarının Türkiye üzerinden Suriye’ye geçisine izin
verilmemesi ve koalisyona askeri destek saglanması oldugu açıklandı.
Cumhurbaskanı Tayyip Erdogan, rehinelerin serbest bırakılmasının ardından gittigi
ABD’de, BM Genel Kurulu toplantıları sırasında görüstügü ABD’li yetkililere “tampon
bölge” talebini iletti. Ancak Amerikan tarafı muhtemelen tampon bölgeye sıcak
bakmadı.
Ancak Türkiye, BM Güvenlik Konseyi'nde yabancı militanlarla mücadele için sunulan
karar tasarısını onayladı. Genel kurulda oybirligi ile kabul edilen tasarı savasçı
14
gruplara yandas toplama ve kaynak saglanması, terör örgütlerine katılmak
isteyenlerin, karısıklıkların yasandıgı ülkelere seyahatlerinin engellenmesini
amaçlıyordu. Cumhurbaskanı Tayyip Erdogan da BM Genel Kurul konusmasında
ISID’i ilk kez ‘eli kanlı terör örgütü’ diye niteledi. ISID karsıtı koalisyona 'hem siyasi
hem de askeri' olarak destek verilecegini söyleyen Erdogan, Türkiye’ye dönerken
uçakta kendisine eslik eden gazetecilere, 49 rehinenin kurtarılmasıyla ISID ile
mücadelede sartların degistigini ifade ederek, "Türkiye üzerine düseni yerine
getirecek. Hudutlarımızı korumak durumundayız" dedi.
Ag ustos 2014
ISID’IN SENGAL SALDIRISI: Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’u ele geçirdikten sonra
Erbil’e ilerleyen ISID (yeni adıyla Islam Devleti) Musul civarında Ezidi Kürtlerin
yasadıgı köylere ve Sengal kentine (Sincar) saldırdı. ISID’e karsı savasan Irak Kürt
Bölgesel Yönetimine baglı pesmerge komutanlarının bazıları geri çekilince çaresiz
onbinlerce insan evlerini geride bırakarak Sengal dagına kaçmak zorunda kaldı. Aç,
susuz, ilaçsız, 55 derece günes altında perisan olan onbinlerce Ezidi, daglarda 10- 12
saat yürüyerek güvenli bölgelere ulasmaya çalıstı. Rojava’ya geçen Ezidilerin bir
bölümü yürüyerek ve dagları asarak Türkiye’ye gelmeye basladı.
Agustos 2014 tarihi itibariyle Türkiye’ye sıgınan Ezidilerin sayısı 20.000’i astı. Sadece
Uludere’ye 14.000’in üzerinde Ezidi geldi. Buraya gelenler Diyarbakır, Nusaybin,
Batman, Cizre, Silopi ve Sırnak’taki kamplara gönderildi.
Ocak 2015
ISID 4,5 AY SONRA KOBANI’DEN ÇIKARILDI: ISID’in Musul’u ve Sengal’i ele
geçirdikten sonra tüm gücüyle yüklendigi ve üç koldan kusattıgı Suriye’nin Türkiye
sınırındaki küçük kenti Kobani, yaklasık 4,5 ay sonra ISID’i püskürttü, büyük kayıplar
veren örgüt geri çekildi. Ilk iki ay boyunca uluslararası koalisyonun hava destegi
sayesinde sadece YPG ve YPJ’nin savundugu kent, Türkiye’nin pesmergenin geçisi için
15
koridor açmasının ardından iki aydan bu yana sagladıgı lojistik destek sayesinde
ISID’den kurtarıldı.
Mayıs 2015
MIT TIR ’ LARI OLAYINA DAIR YENI GELISMELER: 1 Ocak 2014’de Hatay, 19 Ocak
2014’de de Adana’da ‘Mühimmat ve silah’ tasıdıkları iddiasıyla TIR ve otobüslerde
özel yetkili Adana Cumhuriyet Savcıları tarafında arama yaptırılması istenmesi
tartısmalara neden olmus, görevli 4 savcının önce baska yerlere atamaları yapılmıs,
daha sonra açıga alınmıslardı. TIR'larda silah ve mühimmat bulundugu iddia edilmis,
ancak hükümet ve güvenlik kaynakları “Türkmenlere insani yardım malzemesi
tasındıgını” öne sürmüstü. Daha sonra Cumhuriyet Gazetesi’nin TIR’larda silah
oldugunu belgeleyen haberi üzerine hükümet yetkilileri bu kez de “silahların
Türkmenlere gittigi” iddiasında bulundu. Ancak bölgedeki Türkmenler kendilerine
TIR’lar vasıtasıyla ulasan herhangi bir mühimmatın olmadıgını açıkladılar.
TIR'larla silah tasınmasına iliskin dosya hakkında takipsizlik kararı verilirken, bu
TIR'lara yönelik ihbarlar üzerine TIR’ları arayan askerler hakkında ‘casusluk’ suçlaması
ile dava açıldı, celseler gizli yapılmaya baslandı. Operasyonları yapan savcılar ve
jandarma yetkilileri tutuklandı.
Cumhurbaskanı Erdogan, 2015 Mayıs ayının son günü çıktıgı canlı yayın programında
durdurulan MIT TIR'larında bulunan silahların görüntüsünü yayınlayan Cumhuriyet
gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ı canlı yayında tehdit etti, “Bedelini
agır ödeyecek, öyle bırakmam onu” dedi. Erdogan, Dündar hakkında, "gerçege aykırı
bazı görüntü ve bilgiye yer verdigi" gerekçesiyle bireysel suç duyurusunda da
bulundu. Can Dündar’ın yanıtı, "Devlet memuru degil, gazeteciyiz" oldu. Cumhuriyet
gazetesinin 59 yazarı da Dündar'a destek vererek, "Sorumlu benim" açıklaması yaptı.
Gazete isin ucunu bırakmadı, önce Can Dündar kösesinden Erdogan’a MIT Tırları
konusunda yanıtlaması talebiyle 20 soru yöneltti. Ardından gazete MIT TIR’ları
operasyonundaki diyalogları ve daha önce paylasılmamıs fotografları yayınladı.
Gazete ayrıca, olayın kamera kaydını da, sorusturmanın geçmisi ile birlikte anlatıldıgı
16
haberinde paylastı. Cumhuriyet, MIT’in ISID bayragı dalgalanan Atme kampından
yaptıgı cihatçı ve silah transferini belgeleyen görüntüleri de yayınladı. Iddialara göre
Kobani’den geçemeyen ISID militanları Türkiye üzerinden tasındı. Akçakale’den
Suriye’ye nasıl geçtiklerini anlatan soförler, kendilerini “Bizim bir suçumuz yok, devlet
isi yapıyorduk” diye savundu.
Haziran 2015
ISID’IN HDP MITINGINE BOMBALI SALDIRISI: HDP'nin seçimden hemen önce
Diyarbakır'da düzenledigi son mitinge (5 Haziran) bombalı saldırı düzenlendi. Cep
telefonu düzenegi ile yönlendirilen iki ayrı patlamada 3 kisi hayatını kaybetti, 100’den
fazla kisi yaralandı. Yaralılardan ikisinin daha sonra hastanede hayatını kaybetmesiyle
ölü sayısı 5’e çıktı. Patlamanın piknik tüpünün içine yerlestirilmis bombadan
kaynaklandıgı tespit edildi. Olayla ilgili ISID militanı oldugu açıklanan bir kisi
tutuklandı. Mahkeme, benzer tüm olaylarda oldugu gibi bu saldırıyla ilgili olarak da
‘gizlilik’ kararı verdi.
4. SURUÇ KATLİAMI VE IŞİD TEHDİDİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER-ÇÖZÜM
ÖNERİLERİ
I. Suruç Katliamına İlişkin Değerlendirmeler
Bölgeye giden gençler tamamen barısçıl amaçlarla orada bulunmaktadır. Yaptıkları
basın açıklaması ‘’savasa karsı barıs’’ temasını içermektedir. Kobane’ye oyuncak, gıda
malzemesi ve fidan götürmüslerdir. Böylesi bir etkinligin hedef olması ve kana
bulanması ISID isimli örgütün zihin dünyasını bir kez daha ortaya sermistir.
Suriye’de yasanmakta olan iç savasın yol açtıgı kargasa ve kaos ortamından beslenip
büyüyen ISID, en yaygın ve sistematik insan katliamlarını gerçeklestirenler terör
örgütlerinden biridir. Aynı zamanda esnek yapılı ve eleman saglamada genis bir
17
cografyaya ulasma olanaklarına sahip bir örgütlenmedir. 2011 yılından itibaren de bu
örgütlenmeye en büyük lojistik destek Türkiye’nin denetimsiz sınırlarından
saglanmaktadır.
Uluslararası toplumun baskıları sonucu son dönemlerde bazı önlemlerin alındıgı ifade
edilse de Türkiye’nin bugüne kadar sürdürdügü yanlıs Suriye politikaları, Reyhanlı’da
52, Cilvegözü Sınır Kapısında 13, Nigde’de iki yurttasımızın öldürülmesinde oldugu
gibi, son olarak Suruç ‘ta yasanan katliamın da asli nedenlerinden biridir. Bölge
halkında tedirginlik hakimdir. Sınırın öte tarafında devam eden çatısmaların bölgeye
tasınması ihtimali ürkütücüdür. Yasanan travmanın boyutu ve eylemlerin devam
etme riski dikkate alındıgında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin olaganüstü olarak
toplanması ve acilen bir Arastırma Komisyonu kurulması önem arz etmektedir.
Olayın gelisimine neden olan temel faktörlerden birinin istihbarat zafiyeti oldugu
anlasılmıstır. Siyasallasan MIT’in son zamanlarda gerçeklesen diger saldırılarda
oldugu gibi, Suruç patlamasında da görevini etkin biçimde yerine getiremedigi
görülmektedir.
Yasanan bunca vahim olaya ve tehditlere ragmen sınır güvenliginin halen yok
denilecek ölçüde ihmal edildigi, gerekçe olarak sınırın uzunlugunun gösterildigi
gözlenmistir. Bu kabul edilebilir bir durum degildir. Sınır güvenligindeki bu zafiyet
hem ISID’in sınırdaki geçislerini kolaylastırmakta hem de ulusal güvenligi önemli
ölçüde tehdit etmektedir.
Patlamanın hemen ardından olay yerine intikal eden güvenlik güçleri slogan atan
vatandaslara TOMA larla müdahale etmistir. Bu durum devletin, travmaya neden
olan olaylarda yatıstırıcı, güven verici tavır alması gerekliligine uyulmadıgını açıkça
göstermektedir. Olayın hemen ardından güvenlik güçlerinin sergiledigi tutum
endisenin ve panigin artmasına neden olmustur. Kriz yönetimi dogru yapılamamıstır.
Ilk anda eszamanlı patlama olarak açıklanan Kobane’deki patlamayla ilgili ikna edici
bir bilgi halen alınamamıs görünmektedir. Ayrıca iki canlı bombanın olabilecegi
yönündeki bilgiler de yeterince aydınlatılamamıstır.
18
II. IŞİD TEHDİDİNE KARŞI ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER-ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
1) TBMM'de bir arastırma komisyonu kurularak ISID faaliyetlerinin tespit
edilmesi ve Türkiye sınırları içinde ISID yapılanmasının tamamen yok edilmesi
için kapsamlı bir iç güvenlik stratejisi olusturulmalıdır
2) Hükümet ISID'le etkin mücadele edilecegi yönünde irade beyan etmeli ve
kamuoyuna bu tavrını açıklamalıdır.
3) Türkiye'den ISID'e katılımın önlenmesi için istihbarat ve güvenlik ayaklarını
içeren yeni bir yaklasım benimsenmelidir (Not: Bugüne dek sınır ötesinden
topraga verilmek üzere Türkiye’ye getirilen, çatısmalarda ölen Türkiye’li ISID
militanı sayısının 300 civarında oldugu belirtilmektedir. Bu rakamdan yola
çıkarak, sınır ötesinde ISID saflarında çatısmakta olan 10 bin civarında Türkiye
vatandası oldugu tahmin edilmektedir.)
4) ISID'in Türkiye mevzuatı bakımından da terör örgütleri listesine eklenmelidir.
5) Suriye sınırındaki kontrolsüz durum, acilen sona erdirilmeli ve sınır güvenligi
saglanmalıdır.
6) Türkiye'den Suriye'ye yapılan silah sevkiyatı durdurulmalıdır
7) Türkiye'nin Suriye politikası yeniden ele alınmalı, sınır güvenligi ve bölgesel
barısı ön plana çıkaran yeni bir yaklasımın benimsenmelidir
8) Uluslararası toplumun ISID'le daha etkin mücadele etmesi için Türkiye
inisiyatif almalı, girisimlerde bulunmalıdır.
9) ISID eylemlerine katılan birçok kisinin aranan, izlenen, kisiler oldugu göz
önünde bulunduruldugunda, çok vahim ihmallerin - hatta göz yummaların-
oldugu süphesi ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle özellikle “önleyici dinlemeler”
hakkında tüm ülkeyi kapsayan etkin bir sorusturma yapılmalı, eylemlere
katılan ISID mensupları hakkında elde edilen bilgilerin gereginin yapılıp
yapılmadıgı arastırılmalıdır.
19
10) Istihbarat birimleri arasında kopukluk olup olmadıgı TBMM Tarafından
arastırılmalı. TBMM Güvenlik ve Istihbarat Komisyonuna kendiliginden
inceleme yapma yetkisi tanınmalıdır.
11) Suç iddialarının birden fazla Cumhuriyet Savcılıgının yetki alanına girdigi
gözetilerek, birlestirilebilir nitelikteki sorusturmalar birlestirilerek tek elden
hızlı ve etkin bir sorusturma yapılmalıdır
EK-1: CHP Milletvekilleri Tarafından IŞİD’le İlgili Olarak Bugüne Kadar Verilen 2
Genel Görüşme Önerisi
EK-2: CHP Milletvekilleri Tarafından IŞİD’le İlgili Olarak Bugüne Kadar Verilen 1
Gensoru
EK-3: CHP Milletvekilleri Tarafından IŞİD’le İlgili Olarak Bugüne Kadar Verilen 5
Meclis Araştırma Önergesi
EK-4: CHP Milletvekilleri Tarafından IŞİD’le İlgili Olarak Bugüne Kadar Verilen
153 Soru Önergesi
20
21