ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı...

124
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ Uğur SERBESTER SÜT SIĞIRLARININ BESLENMESİNDE RASYON ENERJİ VE PROTEİN KAYNAĞI İLE DUŞ UYGULAMASININ YÜKSEK SICAKLIK ALTINDA SÜT VERİM VE SÜT KOMPOZİSYONUNA ETKİLERİ ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI ADANA, 2007

Transcript of ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı...

Page 1: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

DOKTORA TEZİ

Uğur SERBESTER

SÜT SIĞIRLARININ BESLENMESİNDE RASYON ENERJİ VE PROTEİN

KAYNAĞI İLE DUŞ UYGULAMASININ YÜKSEK SICAKLIK ALTINDA

SÜT VERİM VE SÜT KOMPOZİSYONUNA ETKİLERİ

ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI

ADANA, 2007

Page 2: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

SÜT SIĞIRLARININ BESLENMESİNDE RASYON ENERJİ VE PROTEİN KAYNAĞI İLE DUŞ UYGULAMASININ YÜKSEK SICAKLIK ALTINDA

SÜT VERİM VE SÜT KOMPOZİSYONUNA ETKİLERİ

Uğur SERBESTER

DOKTORA TEZİ

ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI

Bu tez ……./……./……. Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği / Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir. İmza:………………………. İmza:……………………….. İmza:………………………..Prof.Dr. H. Rüştü KUTLU Prof.Dr. Murat GÖRGÜLÜ Prof.Dr. Kemal ÖZKÜTÜKDANIŞMAN İKİNCİ TEZ DANIŞMANI ÜYE İmza:………………….…… İmza:……………………….. Prof.Dr. Behiç ÇOŞKUN Yrd.Doç. Dr. A. Galip ÖNAL ÜYE ÜYE Bu tez Enstitümüz Zootekni Anabilim Dalı’nda hazırlanmıştır. Kod No:

Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ

Enstitü Müdürü

İmza ve Mühür

Bu çalışma Devlet Planlama Teşkilatı ve Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: 2001K120-2 ve KAP-2002-ZF-23 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5486 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.

Page 3: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

I

ÖZ

DOKTORA TEZİ

SÜT SIĞIRLARININ BESLENMESİNDE RASYON ENERJİ VE PROTEİN KAYNAĞI İLE DUŞ UYGULAMASININ YÜKSEK SICAKLIK ALTINDA

SÜT VERİM VE SÜT KOMPOZİSYONUNA ETKİLERİ

Uğur SERBESTER

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI

Danışman : Prof. Dr. H. Rüştü KUTLU Yıl : 2006, Sayfa: 109 Jüri : Prof. Dr. Hasan Rüştü KUTLU : Prof. Dr. Murat GÖRGÜLÜ : Prof. Dr. Kemal ÖZKÜTÜK : Prof. Dr. Behiç ÇOŞKUN : Yrd. Doç. Dr. A. Galip ÖNAL

Bu çalışmada, süt sığırlarında sıcaklık stresine karşı yönetsel ve beslemeye dayalı tedbirlerin süt verim ve kompozisyonu ile bazı fizyolojik parametreler üzerine etkisi incelenmiş ve bu amaçla 2002 ve 2003 yıllarında 4x4 Latin Kare deneme deseninde, 2x2 faktöriyel düzende 3 deneme yürütülmüştür. 2002 yılında yürütülen Deneme 1 ve Deneme 2’de sırasıyla duş+fan uygulaması ve rasyonda korunmuş yağ kullanılması (kuru madde bazında %2.54) ile duş+fan uygulaması ve rasyonda balık unu kullanılması (kuru madde bazında %3.67) incelenmiştir. 2003 yılında yürütülen Deneme 3’de ise yalnızca beslemeye dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında %3.81) ve balık unu kullanılmasının (kuru madde bazında %3.67) etkileri araştırılmıştır. Deneme 1 ve Deneme 2’de hayvan materyalinin 9 saat hafif düzeyde, 7 saat ise orta düzeyde sıcaklık stresine maruz kaldıkları saptanmıştır. Duş+Fan uygulaması her iki denemede de rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısını azaltmıştır (P<0.05). Duş+Fan uygulaması Deneme 1’de süt veriminde 1.22 kg (P=0.17), Deneme 2’de ise 2.21 kg (P=0.07) artış sağlamıştır. Rasyonda korunmuş yağ kullanılması yağa göre düzeltilmiş süt verimi ve yağ verimini (P<0.05) artırırken, süt verimi (P=0.15) ve yağ oranı (P=0.07) üzerinde artış eğilimine neden olmuştur. Rasyonda balık unu kullanılması süt verimini etkilemezken süt protein düzeyi ve toplam N içeriği (P=0.12) üzerinde artış eğilimine neden olmuştur. Deneme 3’de hayvanların günün 14 saatini hafif düzeyde, 10 saatini ise orta düzeyde sıcaklık stresine maruz kalarak geçirdikleri saptanmıştır. Rasyonda soya yağı kullanılması rektal sıcaklık, solunum ve nabız sayısında sırasıyla 0.14°C, 8.94 sayı/dakika ve 2.13 sayı/dakika artışa neden olmuştur. Süt verimi bu muamele ile 1.04 kg (P<0.01) artarken, süt yağ oranı %18.27 oranında azalmıştır (P<0.05). Rasyonda balık unu kullanılması süt verimini etkilemezken canlı ağırlık kazancında (P=0.09) artış eğilimine neden olmuştur. Sonuç olarak, bu çalışmadan elde edilen bulgular, süt sığırlarında sıcaklık stresinin olumsuz etkisini azaltmak için duş+fan uygulaması gibi yönetsel tedbirlerin beslemeye dayalı tedbirlere; beslemeye dayalı tedbirler arasında ise rasyonda yağ kullanımının balık unu kullanımına nazaran daha etkili olabileceğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Sıcaklık stresi, yağ, balık unu, duş+fan, serinletme

Page 4: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

II

ABSTRACT

PhD THESIS

EFFECTS OF DIETARY ENERGY AND PROTEIN SOURCES AND SPRINKLER TREATMENT ON MILK YIELD AND MILK COMPOSITION OF DAIRY COWS

UNDER HIGH TEMPERATURE

Uğur SERBESTER

DEPARTMENT OF ANIMAL SCIENCE INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES

UNIVERSITY OF CUKUROVA

Supervisor : Prof. Dr. H. Rüştü KUTLU Year : 2006, Pages: 109 Jury : Prof. Dr. Hasan Rüştü KUTLU : Prof. Dr. Murat GÖRGÜLÜ : Prof. Dr. Kemal ÖZKÜTÜK : Prof. Dr. Behiç ÇOŞKUN : Asst. Prof. Dr. A. Galip ÖNAL

In the present study three trials were conducted to evaluate effectiveness of management and nutritional practices on milk yield and composition, and physiological responses of heat-stressed dairy cows. The experiments were carried out in 2x2 factorial arrangement in a 4x4 Latin Square design. In the first experiment, which were carried out in 2002, sprinkler+fan (SF) and protected fat inclusion in the diet (PF, 2.54% on DM basis) were tested. In the second experiment, which were carried out in 2002, SF and fish meal inclusion (FM, 3.67% on DM basis) in the diet were tested. In the third experiment, which were carried out 2003, effects of soya bean oil (SBO, 3.81% on DM basis) and fish meal (FM, 3.67% on DM basis) inclusion in the diet were tested.

In the experiment 1 and 2, the cows received mild heat stress for 9 h and moderate heat stres for 7 h. SF decreased (P<0.05) rectal and skin temperature and respiration rate. SF improved milk yield for 1.22 kg in the first trial (P=0.17) and 2.21 kg in the second trial. PF increased FCM and fat yield (P<0.05) and tended to increase milk yield (P=0.15) and fat content (P=0.07). FM had no effect on milk yield but tended to increase milk protein content and totol N (P=0.12).

The cows in the trial 3 received mild heat stress for 14 h and moderate heat stress 10 h. SBO increased rectal temperature, respiration and heart rates 0.14°C, 8.94 number/second and 2.13 number/second, respectivelly. Additionally, SBO increased milk yield (P<0.01) for 1.04 kg but decreased milk fat content (P<0.05) for %18.27. Milk yield was not affected by FM, but BW gain was increased by FM (P=0.09).

It could be concluded that applying management practices e.g. sprinkler+fan could minimize negative influences of heat stress more effective than nutritional manipulation. The results also suggested that fat inclusion could be more beneficial than rumen undegradable protein (fish meal) inclusion in the diet under heat stress. Key Words: Heat stress, fat, fish meal, sprinkler+fan, cooling

Page 5: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

III

TEŞEKKÜR

Tez konusunun belirlenmesinden yazımına kadar olan süreçte engin bilgi ve

deneyimlerini benimle paylaşan danışman hocalarım sayın Prof. Dr. H. Rüştü

KUTLU ve sayın Prof. Dr. Murat GÖRGÜLÜ’ye, tezin yürütülmesi sırasında yakın

ilgi gösterip sürekli olarak cesaret verici konuşmalar yapan sayın Prof. Dr. Kemal

ÖZKÜTÜK ve sayın Yrd. Doç. Dr. A. Galip ÖNAL ve Doç. Dr. Ladine BAYKAL

ÇELİK’e, bölüm olanaklarını kullanmama izin veren Zootekni Bölüm Başkanları

sayın Prof. Dr. Osman KAFTANOĞLU ve sayın Prof. Dr. Osman TORUN’a,

denemelerin kurulmasında ve gerekli analizlerin yapılmasında yardım ve yakın

ilgilerinden dolayı sayın Arş. Gör. Dr. Sabri YURTSEVEN, Zir. Müh. Dr. Ali Reyhan

TAŞDEMİR ve Zir. Müh. Dr. İlknur ÜNSAL’a, gerekli olan maddi imkanların

sağlanmasında yardımcı olan Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü sayın

Zir. Müh. Dr. Numan KILIÇALP’e, çalışmaların yoğun olduğu dönemlerde

desteklerini esirgemeyen sayın Zir. Yük. Müh. Ertan YAZGAN, sayın Zir. Yük. Müh.

Zeynel GÖÇMEZ, sayın Vet. Sağ. Teknikeri O. Gazi DÜNDAR’a, tezin biçimsel ve

imla hataları yönünden düzeltilmesinde sürekli olarak kişisel görüşlerini aldığım

sayın Zir. Müh. Dr. Adnan ÜNALAN’a, araştırmada kullanılan yemlerin

formulasyonu ve üretilmesi sırasında yardımcı olan Tavaş Yem Sanayi ve Tic. A. Ş.

Üretim Müdürü sayın Vet. Hek. Dr. Serhan SERİN’e, korunmuş yağın sağlanmasında

yardımcı olan sayın Ekol Gıda Tarım Hayvancılık A.Ş. Yetkililerine, çalışmaların

yürütülmesinde yardımlarını esirgemeyen Ç.Ü.Z.F. Döner Sermaye İşletmesi

Hayvancılık Bölüm Şefi sayın Zir. Yük. Müh. Sebahattin PULU, sayın Vet. Hek.

Metin ULUBİLİR’e ve bölüm çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim.

Ayrıca, gerek çalışmaların yürütüldüğü dönemde gerekse tezin yazımı

sırasında gösterdikleri sabır ve moral desteği nedeniyle eşim, kızım ve ailemin diğer

fertlerine sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Page 6: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

IV

İÇİNDEKİLER Sayfa No:

ÖZ……………………………………………………………………….. I

ABSTRACT.............................................................................................. II

TEŞEKKÜR.............................................................................................. III

İÇİNDEKİLER......................................................................................... IV

ŞEKİLLER DİZİNİ................................................................................. VIII

ÇİZELGELER DİZİNİ........................................................................... IX

RESİMLER DİZİNİ................................................................................. XII

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ…………………………... XIII

1. GİRİŞ..................................................................................................... 1

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR………………………………………....... 8

2.1. Sıcaklık Stresine Karşı Alınabilecek Önlemler………………….. 15

2.1.1. Serinletme Sistemleri………..…………………………......... 16

2.1.2. Besleme İle İlgili Tedbirler………………………………….. 21

2.1.2.1. Sıcaklık Stresi Altında Rasyonda Yağ Kullanılması……. 23

2.1.2.2. Sıcaklık Stresi Altında Rasyonda Rumende Yıkıma

Dirençli Kaliteli Protein Kullanılması............................... 30

3. MATERYAL VE METOD………………………..………………… 33

3.1. Materyal………………………………………………………….. 33

3.1.1. Hayvan Materyali……………………………………………. 33

3.1.1.1. Deneme 1………………………….…………….............. 33

3.1.1.2. Deneme 2………………………………….…………….. 34

3.1.1.3. Deneme 3………………………….………….................. 34

3.1.2. Yem Materyali………………………………………………. 34

3.1.2.1. Deneme 1………………………………………………... 35

3.1.2.2. Deneme 2………………………………………………... 36

3.1.2.3. Deneme 3………………………………………………... 37

3.1.3. Deneme Alanları…………………………………………….. 38

3.1.3.1. Deneme 1 ve Deneme 2…………………………………. 38

3.1.3.2. Deneme 3………………………………………………... 39

3.2. Metod…………………………………………………………….. 40

Page 7: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

V

3.2.1. Deneme Grupları…………………………………………….. 40

3.2.1.1. Deneme 1………………………………………………... 40

3.2.1.2. Deneme 2………………………………………………... 40

3.2.1.3. Deneme 3………………………………..………………. 41

3.2.2. Deneme Süreleri……………………………………………... 41

3.2.3. Veri Toplama……………………………............................... 41

3.2.4. İstatistiki Analizler…………………………………………... 44

3.2.4.1. Deneme 1’in Matematik Modeli..……………………….. 45

3.2.4.2. Deneme 2’nin Matematik Modeli..……………………… 45

3.2.4.3. Deneme 3’ün Matematik Modeli..………………………. 46

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA................................. 47

4.1. Denemeler Süresince Gerçekleşen İklim Verilerinin İncelenmesi. 47

4.1.1. Deneme 1 ve Deneme 2……………………………………... 47

4.1.2. Deneme 3……………………………………………………. 48

4.2. Fizyolojik Parametrelerin İncelenmesi…………………………... 51

4.2.1. Deneme 1……………………………………………………. 51

4.2.1.1. Duş+Fan Uygulaması…………………………………… 51

4.2.1.2. Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılması………………… 53

4.2.1.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Korunmuş Yağ

Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisi…………………….. 54

4.2.2. Deneme 2……………………………………………………. 55

4.2.2.1. Duş+Fan Uygulaması…………………………………… 55

4.2.2.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması……………………… 56

4.2.2.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık Unu

Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisi…………………….. 58

4.2.3. Deneme 3……………………………………………………. 59

4.2.3.1. Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılması……………………. 59

4.2.3.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması……………………… 61

4.2.3.3. Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu Kullanılmasının

İnteraksiyon Etkisi………………………………………. 62

4.3. Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu……... 63

Page 8: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

VI

4.3.1. Deneme 1……………………………………………………. 63

4.3.1.1. Duş+Fan Uygulaması…………………………………… 63

4.3.1.2. Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılması………………… 66

4.3.1.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Korunmuş Yağ

Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisi…………………….. 68

4.3.2. Deneme 2……………………………………………………. 70

4.3.2.1. Duş+Fan Uygulaması………………….………………... 70

4.3.2.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması……………………… 70

4.3.2.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık Unu

Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisi…………………….. 73

4.3.3. Deneme 3……………………………………………………. 74

4.3.3.1. Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılması……………………. 75

4.3.3.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması……………………… 78

4.3.3.3. Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu Kullanılmasının

İnteraksiyon Etkisi………………………………….…… 81

4.4. Denemelerin Genel Değerlendirilmesi…………………………... 83

4.4.1. Denemeler Süresince Gerçekleşen İklim Verileri…………… 83

4.4.2. Duş+Fan Uygulamasının Fizyolojik Parametreler Üzerine

Etkisi………………………………………………………… 83

4.4.3. Rasyonda Yağ Kullanılmasının Fizyolojik Parametreler

Üzerine Etkisi……................................................................... 84

4.4.4. Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının Fizyolojik

Parametreler Üzerine Etkisi…………………………………. 84

4.4.5. Duş+Fan Uygulamasının Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi

ve Süt Kompozisyonuna Etkileri……………………………. 85

4.4.6. Rasyonda Yağ Kullanılmasının Süt Verimi, Besin Madde

Tüketimi ve Süt Kompozisyonuna Etkileri………………….. 85

4.4.7. Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının Süt Verimi, Besin

Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonuna Etkileri………….. 85

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER………………..……………………... 87

KAYNAKLAR…………………………………..…………………….... 90

Page 9: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

VII

ÖZGEÇMİŞ……..…………………………………………………….... 109

Page 10: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

VIII

ŞEKİLLER DİZİNİ Sayfa No:

Şekil 2.1. Vücut Isı Dengesini Sağlamaya Yönelik Mekanizmalar……... 9

Şekil 4.1. Deneme 1 ve 2 Süresince Gerçekleşen Sıcaklık (°C), Nisbi

Nem (%) ve SNİ Değerlerinde Saatlere Bağlı Olarak

Gözlenen Değişim……………………………………………. 49

Şekil 4.2. Deneme 3 Süresince Gerçekleşen Sıcaklık (°C), Nisbi Nem

(%) ve SNİ Değerlerinde Saatlere Bağlı Olarak Gözlenen

Değişim……………………………………………………….. 50

Page 11: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

IX

ÇİZELGELER DİZİNİ Sayfa No:

Çizelge 3.1. Deneme 1’de Kullanılan TMR’lere Ait Hammadde ve

Besin Madde İçerikleri………………………………….….. 35

Çizelge 3.2. Deneme 2’de Kullanılan TMR’lere Ait Hammadde ve

Besin Madde İçerikleri……………………………………... 36

Çizelge 3.3. Deneme 3’de Kullanılan TMR’lere Ait Hammadde ve

Besin Madde İçerikleri……………………………………... 37

Çizelge 3.4. Deneme 1 İçin Muamele Kombinasyonları………………... 40

Çizelge 3.5. Deneme 2 İçin Muamele Kombinasyonları………………... 40

Çizelge 3.6. Deneme 3 İçin Muamele Kombinasyonları………………... 41

Çizelge 4.1. Deneme 1 ve Deneme 2 Süresince Sıcaklık (°C), Nisbi

Nem (%) ve SNİ Değerlerine Ait Değişim………………… 48

Çizelge 4.2. Deneme 3 Süresince Sıcaklık (°C), Nisbi Nem (%) ve SNİ

Değerlerine Ait Değişim..……………………...................... 49

Çizelge 4.3. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Fizyolojik

Parametre Değerleri.…………............................................... 52

Çizelge 4.4. Deneme 1’de Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasına Ait

Fizyolojik Parametre Değerleri…………………………….. 54

Çizelge 4.5. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda

Korunmuş Yağ Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisine Ait

Fizyolojik Parametre Değerleri.……………………………. 55

Çizelge 4.6. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Fizyolojik

Parametre Değerleri….……………....................................... 56

Çizelge 4.7. Deneme 2’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait

Fizyolojik Parametre Değerleri………………….................. 57

Çizelge 4.8. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık

Unu Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisine Ait Fizyolojik

Parametre Değerleri………………….................................... 58

Çizelge 4.9. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılmasına Ait

Fizyolojik Parametre Değerleri…………………………….. 59

Page 12: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

X

Çizelge 4.10. Deneme 3’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait

Fizyolojik Parametre Değerleri…………………………….. 61

Çizelge 4.11. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu

Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisine Ait Fizyolojik

Parametre Değerleri………………………………………… 62

Çizelge 4.12. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Süt Verimi,

Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri….. 64

Çizelge 4.13. Deneme 1’de Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasına Ait

Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu

Değerleri……………………………………………………. 67

Çizelge 4.14. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda

Korunmuş Yağ Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisiyle Elde

Edilen Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt

Kompozisyonu Değerleri…………………………………... 69

Çizelge 4.15. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Süt Verimi,

Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri….. 71

Çizelge 4.16. Deneme 2’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait Süt

Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu

Değerleri……………………………………………………. 72

Çizelge 4.17. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık

Unu Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisiyle Elde Edilen Süt

Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu

Değerleri……………………………………………………. 74

Çizelge 4.18. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılmasına Ait

Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu

Değerleri…………………………………............................. 75

Çizelge 4.19. Deneme 3’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait Süt

Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu

Değerleri…………………………………............................. 79

Page 13: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

XI

Çizelge 4.20. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu

Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisiyle Elde Edilen Süt

Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu

Değerleri……………………………………………………. 82

Page 14: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

XII

RESİMLER DİZİNİ Sayfa No:

Resim 3.1. Deneme Alanı Genel Görüntüsü…………………………….. 38

Page 15: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

XIII

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

SNİ (Temperature-Humidity

Index; THI)

: Sıcaklık-Nem İndeksi

TMR (Total Mixed Ration) : Tüm Rasyon

ÖD : İstatistiki Olarak Önemli Değil

CAD : Canlı Ağırlık Değişimi

KM : Kuru Madde

DSV : %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi

EDSV : Enerjiye Göre Düzeltilmiş Süt Verimi

ME : Metabolik Enerji

HP : Ham Protein

RYDP : Rumende Yıkıma Dirençli Protein

MP : Metabolik Protein

Page 16: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

1. GİRİŞ Uğur SERBESTER

1

1. GİRİŞ

Çiftlik hayvanları yetiştiriciliğinde, genetik faktörlerle birlikte çevresel

faktörlerin de özellikle kantitatif karakterler üzerinde önemli etkileri olduğu

bilinmektedir. Sıcaklık, nem, rüzgar hızı ve solar radyasyon gibi iklimsel etmenler

hayvansal üretimi hem nitelik hem de nicelik olarak etkileyebilmektedir. Bu

faktörlerin bazılarının birlikte bulunması etkilerini de önemli ölçüde

değiştirebilmektedir. Örneğin, sıcaklık, yüksek nem ya da solar radyasyonla etkisini

daha da artırabilmektedir. Yüksek nem hayvanın deri ya da solunum sistemi

tarafından ısıyı uzaklaştırmasına engel olurken solar radyasyon ısı yüklenmesinin

artmasına neden olabilmektedir. Dolayısıyla entansif hayvan yetiştirme sistemleri

için iklim koşulları sınırlayıcı bir faktör olup bu faktörleri derecelendirmek oldukça

güçtür. Buna rağmen bu faktörlerin derecelendirilmesi, çevre ya da bakım-besleme

koşullarında değişiklik yapılabilmesi için büyük önem taşımaktadır (Hahn, 1981).

Nitekim iklim koşullarının etkisinin sınırlandırılması amacıyla rasyonel bir barınma

ve bakım-besleme sisteminin yürütülmesinde çeşitli alternatifler ileri sürülebilir. Bu

alternatifler, barınma koşullarının değiştirilmesi, bakım-besleme koşullarının

değiştirilmesi ya da bunların kombine bir şekilde değiştirilmesi şeklinde

olabilmektedir.

Sıcaklık stresine maruz kalan hayvanlarda verim düşüklüğünün esas nedeni;

hayvanın hormonal sistemi ve fizyolojisinde meydana gelen değişimlerdir

(Armstrong, 1993). Her tür stres koşulunda böbrek üstü bezlerinin dış kısmından

salgılanan glukokortikoid (kortizon ve kortikosteroidler) hormonlarının miktarında

artış olmaktadır. Ayrıca, eş zamanlı olarak böbrek üstü bezlerinin iç kısmından

salgılanan katekolominlerin (adrenalin, noradrenalin ve dopamin) salgısının artması,

sempatik sinir sisteminin artan aktivitesini daha da yükseltebilmektedir.

Katekolominlerin temel metabolik etkileri katabolizma için gereken enerjice zengin

yapıtaşlarının mobilize edilmesidir. Bu yapıtaşları başlıca yağdan sağlanırken,

karaciğerdeki glikojen ve kaslardaki protein de bu amaç için kullanılabilmektedir.

Diğer taraftan katekolominler insülin ve büyüme hormonlarının salgılanmasını

engelleyebilmektedirler (Igono ve ark., 1987). Katekolominlerin insülin

Page 17: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

1. GİRİŞ Uğur SERBESTER

2

salgılanmasını baskı altına almaları, kasların glukozu kullanmasını önleyebilmekte

ve böylece glukoz, beyin gibi yaşamsal öneme sahip organların kullanımına hizmet

etmektedir. Glukokortikoidler katabolik işlevleri uyarıp, deri, bağırsaklar, kaslar ve

lemfatik organlar gibi bölgelerde protein sentezinin durmasına, aminoasitlerin yıkıma

uğrayıp glukoneojenez için kullanılmasına neden olmaktadırlar. Ayrıca,

glukokortikoidler katekolominlerle sinerjitik etkiye sahip olup serbest yağ asitlerinin

mobilizasyonu ve oksidasyonuna neden olmaktadırlar (Yousef, 1985).

Sonuç olarak metabolizmada alarm reaksiyonu diye isimlendirilebilecek bir

metabolik işlemler serisinin harekete geçmesi, depolanan enerjinin bir kısmının

kayıb edilmesi ve yine depolanan proteinin üre ve kreatin olarak idrarla dışarıya

atılması ortaya çıkmaktadır. Metabolizmada gerçekleşen tüm bu mekanizma

homoterm hayvanlarda sıcaklık stresinin getirdiği ya da getireceği aksaklıkları işaret

edebilmektedir. Sıcaklık stresine özel olarak çiftlik hayvanlarında tiroid hormonu

sekrasyonu da önemli oranda azalabilmektedir. Hayvansal organizmalarda bazal

metabolizmanın hızı üzerinde etkili olabilen ve hormonal sistemin düzenleyicileri

arasında yer alan tiroid hormonu yüksek sıcaklık altında azalırken, organizmada

anabolik olaylarda yavaşlama ortaya çıkabilmektedir. Bu koşullarda insülin ile

büyüme hormonu miktarında da azalma görülebilmektedir. Diğer bir ifade ile uzun

süreli sıcaklık stresine maruz kalma hem anabolik hem de katabolik hormonların

salgılanmasını azaltarak metabolizmayı yavaşlatabilmektedir. Bu ise iştahın

azalmasına ve performansın gerilemesine neden olabilmektedir (Webster, 1983).

Diğer bir teori ise, yüksek çevre sıcaklıklarına maruz kalan memelilerin vücuttan

çevreye ısı yayılımını sağlamak üzere kan akımını vücut iç kısmından dış yüzeye

doğru yönlendirmesidir. Bu koşullarda kan basıncını korumak üzere deriye doğru

artan kan akımı bağırsaklara giden kan akış hızının azalmasına neden olabilmektedir.

Bağırsak hücreleri sınırlı bir süre için besin madde ve O2 yetersizliğini tolere etme

yeteneğine sahipken, bu yetersizliğin uzun sürmesi halinde söz konusu hücreler zarar

görebilmekte ve vücuda endotoksinlerin girişi gerçekleşmektedir. Endotoksinler

Tumor Necrosis Factor-α ve Interleukin-1 salgılanmasına neden olmakta ve böylece

yem tüketimi düşerken ilerleyen dönemde organ yetersizlikleri ortaya çıkmaktadır.

Endotoksinlerin vücuda giriş ve belirtilerinin ortaya çıkması sürecinde, belirli bir

Page 18: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

1. GİRİŞ Uğur SERBESTER

3

zaman söz konusu olup bu süre çiftlik hayvanlarında neden sıcaklığa maruz

kalındıktan sonra yem tüketiminin düştüğünü açıklayan ifade olarak öne

sürülmektedir (Cronje, 2006).

Süt sığırları geniş sıcaklık sınırları içerisinde vücut sıcaklıklarını koruma

yeteneğine sahip olmaları sebebiyle hayvan türleri içinde ayrı bir öneme sahiptirler.

Bu nedenle bu hayvanlar homoterm (homeothermes) olarak tanımlanabilmektedir.

Stres olmayan koşullarda süt sığırlarının vücut sıcaklığı 38.4–38.7°C arasında

değişmektedir. Ancak, bütün fizyolojik kontrol sistemleri belli sınırlamalara sahiptir

(Spiers, 2000). Sığırlarda vücut sıcaklığının kontrolü özellikle sıcaklık stresi altında

karmaşık bir mekanizma ile sağlanmaktadır. Bu karmaşık mekanizmada vücut

büyüklüğü olumsuz bir etken olarak ortaya çıkmaktadır. Laktasyondaki süt

sığırlarında bir diğer problem ise yüksek verim düzeyini koruma içgüdüsüyle

tüketilen büyük miktarlardaki yem ve bunun termojenik etkisi ile yüksek metabolik

aktiviteye bağlı aşırı ısı üretimidir.

Yüksek çevre sıcaklığına maruz kalan hayvanlar çevre sıcaklığının olumsuz

etkilerini gidermek için bir kısım fizyolojik tepkiler verirler. Bu tepkilerin içinde

vücut sıcaklığının düşürülmesine yönelik solunun sayısının artması, sindirim sistemi

hareketlerinde yavaşlama, rektal sıcaklıkta yükselme (Pekel ve ark., 1993;

Armstrong, 1993; West, 1994), genel aktivitenin azalması, terleme (Sanchez ve ark.,

1994) ve yem tüketiminin düşmesi (NRC, 1981; Sanchez ve ark., 1994) sayılabilir.

Sıcaklığın yem tüketimini azaltmasında hipotalamusta termostat gibi görev yapan ısı

merkezlerinin doğrudan regülasyonu, yüksek solunum oranının yem yemeyi

engellemesi ve davranışta meydana gelen değişmelerle ısı üretiminin düşmesi ya da

gölge arama şeklinde hayvanların yem kaynaklarından uzaklaşmasının etkili olduğu

bildirilmektedir (Özhan ve ark., 2001). Ayrıca, sıcaklık stresine maruz kalan

hayvanlarda tükürük salgısında ve geviş getirmede azalma (Schneider ve ark., 1988),

yem tüketim davranışının günün daha serin olduğu saatlere kayması (Mallonee ve

ark., 1985; Schneider ve ark., 1988) ve su tüketiminde artış (Armstrong, 1993)

olabilmektedir.

Süt sığırları üzerinde yapılan çalışmalar çevre sıcaklığının 26°C’yi geçtiği

koşullarda yem tüketiminin azalmaya başladığını, 30°C’de normal yem tüketimine

Page 19: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

1. GİRİŞ Uğur SERBESTER

4

göre %10’luk bir düşüşün, 32°C’de %25’lik bir düşüşün, 40°C’de ise %33’lük bir

düşüşün ortaya çıktığını göstermektedir (Berman ve ark., 1985; McGuire ve ark.,

1989; Sanchez ve ark., 1994). Harris (1992), süt sığırlarında sıcaklık stresi nedeniyle

süt veriminde meydana gelen düşüşün, günlük ortalama sıcaklığın 24°C’a vardığında

başladığını bildirmektedir. Keown ve Grant (1997), 25-26°C’ın üzerindeki

sıcaklıklarda, ineklerin yem tüketimlerinin azaldığını ve dolayısıyla süt veriminde

düşüşlerin meydana geldiğini ve hava sıcaklığının 32°C’nin üzerine çıkması

durumunda süt veriminde %3-20 oranında azalma olduğunu bildirmişlerdir.

Çiftlik hayvanlarının yüksek sıcaklıkla baş edebilmelerinde etkili olan diğer

önemli bir çevre faktörü de çevrenin oransal nemidir. Oransal nemin yükselmesi

terin buharlaşmasını güçleştirerek çevre sıcaklığına yakın olan vücut sıcaklığının

düşürülmesini zorlaştırmaktadır (West, 1994; Armstrong, 1994). Chase ve Sniffen

(1988), sığırlarda 38°C sıcaklık ve %20 oransal nemli koşullarda sıcaklık stresine

karşı önlem alınmaya başlanmasını ve bazı serinletme sistemlerinin uygulanmasının

gerekliliğini vurgulamaktadır. Aynı araştırıcılar asıl tehlikenin 38°C sıcaklık ve %50

nem oranında oluştuğunu, 38°C ve %80 nem düzeylerinin üzerinin ise sığırlar için

öldürücü olabileceğini bildirmektedirler.

Çevresel faktörlerin dışında hayvanlara ait bazı özellikler sıcaklık stresinin

oluşumunu ya da şiddetini etkileyebilmektedir. Süt verim düzeyi (Shirley, 1994),

laktasyon dönemi (Ray ve ark., 1992; Stokes, 2004), yem tüketimi ve ırk (Correa-

Calderon ve ark., 2004), deri rengi (Mader ve ark., 2002), vücut kondüsyon skoru ve

aktivite (NRC, 1981; Flamenbaum ve ark., 1995; NRC, 1996) gibi unsurlar

metabolizmada ısı üretimini, vücuttan uzaklaştırılan ısı miktarını ve dolayısıyla

hayvanın maruz kalacağı sıcaklık stresinin şiddetini etkileyebilmektedir.

Yem tüketimi ve verimsel parametreler üzerinde iklimsel koşulların etkisini

tahminlemek ya da değerlendirmek üzere çeşitli eşitliklere gerek duyulmaktadır.

Çevre sıcaklığı ve oransal nemin kullanılmasıyla hesaplanan Sıcaklık-Nem İndeksi

(SNİ) süt sığırcılığında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu iklimsel unsurların

rektal sıcaklık ve solunum sayısı gibi fizyolojik parametrelerde meydana getirdiği

artış ve dolayısıyla yem tüketimi ve süt veriminde görülen değişimler daha güvenilir

indekslerin araştırılmasına da neden olmuştur. Bu amaçla insanlarda sıcaklık stresini

Page 20: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

1. GİRİŞ Uğur SERBESTER

5

değerlendirmede kullanılan ve nabız sayısı ile rektal sıcaklığı esas alan indeksler

(Moran ve ark., 1998) son yıllarda süt sığırcılığında kullanılmaya (Spiers ve ark.,

2004) başlanmıştır.

Sıcaklık stresine maruz kalan, özellikle yüksek düzeyde süt veren ve

laktasyonun başında bulunan süt sığırlarında, kuru madde tüketiminin düşmesiyle

enerji ve azot bilançosu negatif olabilmektedir (NRC, 1981; Chen ve ark., 1993).

Yem tüketiminde meydana gelen düşüş, eğer önlemi alınmazsa hayvanın gereksinim

duyduğu enerji, protein, mineral maddeler gibi temel besin maddelerince yetersiz

beslenmeye de sebep olabilmektedir. Yem tüketiminde düşme olurken, özellikle

vücuttaki fazla ısıyı uzaklaştırmak için gereksinim duyulan ek enerji de yaşama payı

gereksinmesini artırabilmektedir. Diğer bir ifadeyle hayvana sağlanan enerji etkin bir

şekilde verim için kullanılamamaktadır.

Yüksek verimli süt sığırlarında sıcaklık stresinin olumsuz etkilerinin

azaltılmasında enerji ve azot bilançosunun dengelenmesi büyük önem taşımaktadır.

Bu amaçla son zamanlarda özellikle enerji dengesinin sağlanmasında rasyonlarda

yağ (Grummer ve Carroll, 1991; Holter ve ark., 1993; Maiga ve Schingoethe, 1997),

azot bilançosunun dengelenmesinde rumende yıkıma dirençli protein kaynaklarına

yer verilmesi (Higginbotham ve ark., 1989b; Lees ve ark., 1990; Taylor ve ark.,

1991; Holter ve ark., 1993; Keery ve Amos, 1993), vücuttaki ısı yüklenmesinin

düşürülmesi için rasyon kaba yem düzeyinin azaltılması (Görgülü ve ark., 1998),

solunum ve terleme ile kan elektrolit dengesindeki bozulmaların ortadan kaldırılması

için ise yemin mineral maddelerce desteklenmesi (West ve ark., 1991; Sanchez ve

ark., 1994) yaygın olarak üzerinde durulan konular olmuştur.

Hayvan beslemede rasyonlara yağ katılımı daha önceleri sadece kanatlılar

(broiler) ve genç hayvanlarda (süt ikame) yaygın iken günümüzde ruminantlarda

özellikle süt sığırcılığında geniş kullanım alanı bulmuştur (Küçük ve Özpınar, 2003).

Soya fasulyesi ve ayçiçek yağı gibi rumende aktif olan bitkisel yağlar içerdikleri

yüksek düzeydeki doymamış yağ asiti nedeniyle rumen mikroflorası ve süt yağı

üzerinde olumsuz etkiye neden olabilmektedir. Bu olumsuz etkilerin ortadan

kaldırılması ve rumendeki biyohidrojenizasyonu engelleyerek ince bağırsağa daha

fazla doymamış yağ asit akışını temin etmek üzere yağlar fiziksel ve kimyasal olarak

Page 21: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

1. GİRİŞ Uğur SERBESTER

6

korunurlar (Küçük ve Özpınar, 2003). Hidrojenize edilmiş yağ asitleri ve hurma yağ

asitlerinin kalsiyum tuzları (uzun zincirli yağ asitlerinin kalsiyum tuzları) ticari

olarak en yaygın bulunan korunmuş yağlardır (Block, 2004). Rumenin normal asitlik

düzeyinde uzun zincirli yağ asitleri Ca tuzlarının %60-90’ı ince bağırsaklara

geçebilmekte ve bu nitelikleri doymuş yağ asitlerine göre daha fazla sindirilebilir

olma özelliğini sağlamaktadır.

Sıcak koşullarda vücutta meydana gelen ısı yüklenmesini düşürmek için ısı

artış değeri daha düşük olan yağların kullanılması önemli bir uygulama olarak

görülmektedir (Staples ve Cullens, 2005). Rasyonlarda yağ kullanımı ile mevcut

strese ek olarak yem tüketiminden sonra ortaya çıkan vücut ısı artımını azaltmak söz

konusu olabilmektedir. Ayrıca stres etkisiyle yem tüketiminde gözlenen düşüşü telafi

etmek amacıyla rasyonun enerjice yoğun hale getirilmesi için de yağ önemli bir araç

olarak dikkate alınabilir. Gliserol komponenti hariç yağlar mikroorganizmalar

tarafından enerji kaynağı olarak kullanılamazlar. Bu nedenle süt sığırı rasyonlarında

yağ kullanılmasıyla rumende yıkıma dirençli kaliteli proteine olan gereksinmenin de

arttığı ifade edilmektedir (White ve ark., 1992).

Sıcaklık stresi altında yem tüketiminin düşmesi, rasyonda protein gibi bazı

besin maddelerinin konsantrasyonunun artırılmasına sebep olabilmektedir. Ancak,

rasyon protein düzeyinin gereksinimin üzerine çıkarılması, ürenin sentez ve dışarı

atılması için gereken enerji miktarının artması yanı sıra üreme sisteminde asitliğin

yükselmesi gibi çeşitli olumsuzluklara da sebep olabilmektedir (Arieli ve ark., 2004;

Arieli ve ark., 2005). Bu nedenle rasyonda balık unu gibi yıkıma dirençli protein

kaynaklarının kullanılması ya da bu kaynakların düzeyinin artırılması günümüzde

sıcaklık stresine karşı alınabilecek beslemeye dayalı önlemler arasında

sayılabilmektedir. Yapılan çalışmalar rasyon protein kalitesinin iyileştirilmesinin süt

verimi ile (Taylor ve ark., 1991), rumen mikroorganizmalarını destekleyerek süt

protein düzeyini artırabileceğini göstermiştir (Chen ve ark., 1993).

Sıcaklık stresinin olumsuz etkileri barındırma koşullarında yapılacak bazı

düzenleme ve uygulamalarla da azaltılabilmektedir. Bunları; gölgelikler, yarı açık

ahırlar, otomatik duş sistemleri ile hayvanların ıslatılması, ventilasyonla hava

hareketini artırma vb. şeklinde sıralamak mümkündür. Bu tedbirler özellikle

Page 22: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

1. GİRİŞ Uğur SERBESTER

7

hayvanın vücudunda oluşan fazla ısının uzaklaştırılmasına yardımcı olacak

uygulamalardır. Duş uygulamaları sıcak koşullarda hayvanların süt veriminde

meydana gelebilecek düşmeye engel olacak düzeyde çevre koşullarının değişimini

sağlayabilmektedir. Duş sistemleri süt sığırlarında sağım öncesi bekletme

padoklarında, sağımhaneden çıkışta veya yemliklerin üzerine kurulabilmekte ve

evaporasyonla vücut ısısının düşürülmesine yardımcı olabilmektedir. Yapılan

çalışmalarda sağım öncesi bekletme alanları ve yemliklerin üzerinde kurulan duş

sistemlerinin fanlarla kombine edilmesinin daha yararlı olacağı bildirilmektedir

(Armstrong, 1994; Brouk ve ark., 2003a).

Çukurova Bölgesinde duş uygulamasıyla ilgili olarak yapılan bazı

çalışmalarda, sıcak yaz aylarında taban arazisinde duş uygulamasının süt verimini

%12.6 oranında artırdığı saptanmıştır (Güneyli ve Özkütük, 1993). Yine aynı

araştırıcılar yaptıkları benzer bir çalışmada süt veriminde %17’lik bir iyileşme

olduğunu bildirmişlerdir (Güneyli ve Özkütük, 1994). Çukurova’nın taban arazisine

göre biraz daha yüksekte bulunan Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Araştırma Uygulama

Çiftliğinde yürütülen bir çalışmada ise isteğe bağlı duş uygulamasının süt verimi

üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı bildirilmiştir (Öngel ve Özkütük, 2000).

Bu çalışmada, sıcak yaz aylarında süt sığırlarının performansında ortaya

çıkabilecek olumsuzlukların önlenebilmesi amacıyla bazı besleme uygulamaları ile

yönetsel açıdan dikkate alınması gereken önlemler üzerinde durulmuştur. Bu amaçla,

sıcaklık stresi koşullarında enerji-azot bilançosu ve metabolizması ile ilgili olarak

besleme yönünden önemli araçlar olan rasyonda yağ ve kaliteli protein kullanılması

ile evaporatif serinletme yönünden bir uygulama olan duş+fan uygulamasının

hayvanların yem tüketimlerinde, süt verim ve kompozisyonunda, rektal sıcaklık,

solunum ve nabız sayıları ile deri sıcaklığı gibi değişik fizyolojik parametreler

üzerindeki etkileri araştırılmaya çalışılmıştır.

Page 23: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

8

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR

Sığırlar için “normal yaşam koşulları” veya başka bir deyişle “rahat çevre”,

belirtilen sınırlar içerisinde en iyi performansı gösterebilecekleri çevre olup, bu

sınırlar sıcaklık için 13-18°C, oransal nem için %60-70, rüzgar için 5-8 km/saat ve

radyasyon için ise orta şiddet olarak kabul edilebilir (Yousef, 1985; Özkütük, 2006).

Bu sınırlar içerisinde süt sığırlarında genel olarak normal vücut sıcaklığı 38.5°C,

nabız sayısı 60-80 nabız/dakika ve solunum sayısı ise 10-30 solunum/dakika

şeklindedir.

Süt sığırları hem ruminal fermantasyon hem de metabolik işlemler sırasında

büyük miktarlarda ısı üretmektedirler. Spiers (2000), yetişkin bir insanın sahip

olduğu metabolizmanın 1 adet 100 Watt ampule eş değer olduğunu aynı benzetmenin

süt sığırları için yapılması durumunda ise bu enerjinin 16 adet 100 Watt ampule eşit

olacağını bildirmiştir. Diğer taraftan süt verimi arttıkça üretilen ısı miktarında artış

bilinen bir gerçektir. Brouk ve ark. (2003a), yüksek süt verimli bir ineğin saatte 4500

BTU enerji üretebileceğini bildirmektedir. Özellikle yüksek verim yeteneğine sahip

olan süt sığırları vücut sıcaklıklarını normal sınırlar içerisinde tutmak için üretilen

ısıyı çevreye yaymak zorundadır. Hayvanın iç sıcaklığı arttığında soluma ve terleme

gibi ısı kayıp mekanizmaları devreye girmekte, böylece ısının dışarıya atılması

sağlanmaya çalışılmaktadır. Ancak süt sığırlarında soluma sayısının artması, yaşama

payı enerji gereksinmesini %7-25 oranında artırmaktadır (NRC, 2001).

Süt inekleri vücuttan ısıyı çeşitli yollarla uzaklaştırmaktadırlar. Bunlar

kondüksiyon, konveksiyon, radyasyon ve evaporasyondur (Şekil 2.1). Kondüksiyon

temel olarak sıcaktan soğuğa doğru ısının akışıdır. Bu metot soğuk yüzeylerle teması

gerektirmektedir. Konveksiyon deri üzerindeki sıcak hava tabakasının soğuk ile yer

değiştirmesine bağlıdır. Radyasyon ise çevre sıcaklığının hayvanın vücut

sıcaklığından daha düşük olduğu dönemlerde (örneğin geceleri) gerçekleşmektedir.

Evaporatif soğuma, terleme veya soluma yoluyla deri ya da solunum organları

vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Sıcaklık stresi altında solunum ve terlemenin artması

evaporatif soğumanın bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Sıcaklığın 21°C’nin

altında olduğu dönemlerde evaporatif serinleme temel ısı uzaklaştırma yöntemidir

Page 24: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

9

(Smith ve Harner, 1996). Çevre sıcaklığının 16°C’nin altında olduğu koşullarda

üretilen sıcaklığın %50’si evaporatif olmayan serinleme yöntemleri ile vücuttan

uzaklaştırılırken, çevre sıcaklığının 27°C’ye ulaşması halinde bu oran %25’dir.

Geriye kalan %75’lik sıcaklık ise deri ve akciğerlerden nemin evaporasyonu şeklinde

uzaklaştırılması ile atılır. Çevre sıcaklığının artmaya devam etmesi ve 49°C’yi

bulması halinde ise üretilen sıcaklığın büyük bir kısmı deri ve akciğerlerden, daha az

bir kısmı ise evaporatif olmayan metotlarla vücuttan uzaklaştırılmaktadır (Brouk ve

ark., 2003b).

HIPOTERMİ NORMAL HİPERTERMİ Şekil 2.1. Vücut Isı Dengesini Sağlamaya Yönelik Mekanizmalar (Spiers, 2000).

Sığırlar termal dengeyi koruyacak şekilde vücutlarından yeterli düzeyde ısıyı

uzaklaştıramadıklarında vücut sıcaklıkları yükselmekte ve sıcaklık stresi ortaya

çıkmaktadır (Shearer ve Beede, 1990; Smith ve Harner, 1996). Daha kesin sınırlar

Evaporatif Serinletme - Solunum - Deri

Etkileyenler - Kalorigenik

Hormonlar - Verim

- Süt - Et - Yapağı

- Kas - Aktivite - Yaşama Payı

KAYNAKLAR - Yem - Vücut

Depoları - Rumen Fer. - Çevre

Etkileyenler - Vücut Yüzey Alanı - Vücut Örtüsü - Su Değiş Tokuşu - Kan Akışı - Çevre

- Sıcaklık - Rüzgar - Nem

Evaporatif Olmayan

Serinletme - Radyasyon - Konveksiyon - Kondüksiyon

ISI KAYBI ISI KAZANCI

Page 25: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

10

içerisinde belirtilmesi gerektiğinde rektal sıcaklığın 39°C’yi aştığı veya dakikadaki

solunum sayısının 80’in üzerine çıktığı ya da sıcak havalarda kuru madde tüketimi ve

süt verimindeki düşüşün %10’u bulduğu koşullarda süt sığırlarında sıcaklık stresi

olgusundan bahsedilebilmektedir (West, 2002; Tyson, 2004).

Sıcaklık stresinin süt sığırları üzerinde etkisi genel olarak; gölgelik arama,

solunum, su tüketimi ve terlemenin artması, kuru madde tüketimi, yemlerin geçiş

hızı, iç organlara kan akımının azalması ve dolayısıyla süt verimi ve üreme

performansında meydana gelen kayıplar şeklinde ortaya çıkmaktadır (Smith ve

Harner, 1996; Churng-Faung, 2004). Armstrong (1994) ve West (2002) göre süt

ineklerinin sıcaklık stresine maruz kaldığına dair belirtiler:

a) Vücut sıcaklığının yükselmesi,

b) Solunumun artması,

c) Aktivitenin azalması,

d) Yem tüketiminin düşmesi,

e) Rumen fermantasyonunun değişimi ile birlikte daha düşük düzeylerde

uçucu yağ asidi üretimi ve asetatın molar yüzdesinde düşüş,

f) Süt veriminin düşmesi,

g) Su tüketiminin artması,

h) Sindirim organları, iç dokular ve meme bezlerine kan akımının

zayıflaması ve kan akımının deri yüzeyine doğru kayması,

i) Kan hormon konsantrasyonlarının değişmesi,

j) Metabolik hız ve yaşama payı gereksinmelerinin değişmesi şeklindedir.

Sıcaklık stresi altındaki hayvanlarda soluma skoru ya da indeksi kullanımı

stresin şiddetini belirlemede oldukça güvenilir bir gösterge olabilmekte ve böylece

sıcaklık stresi yönetim stratejisinin değerlendirilmesi daha da kolaylaşabilmektedir.

Bu amaçla süt sığırlarında soluma hızlı soluma (I. Dönem) ya da açık ağız soluma

(II. Dönem) olarak sınıflandırılabilmektedir (NRC, 1981). Diğer yandan toplanma

içgüdüsü çevre koşullarından etkilenebilmekte ve hayvanların birbirine gölgelik

sağlaması şeklinde radyant ısı emilimini azaltabilmektedir. Ancak bu içgüdüsel

davranışın sıcaklık stresine karşı pozitif bir etkisi olup olmadığı henüz

Page 26: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

11

netleşmemiştir (Lefcourt ve Schmidtmann, 1989). Çevre sıcaklığı arttıkça ayakta

dinlenen ya da ruminasyon yapan hayvan sayısı artmaktadır. Ayakta dinlenme vücut

yüzeyinden evaporasyonu artırmakta ayrıca rüzgar sebebiyle konveksiyonun da

sağlanmasına imkan tanıyabilmektedir (Calegari ve ark., 2003).

Yüksek çevre sıcaklığı, radyant enerji (direkt ya da yansıyan güneş ışığı) ve

yüksek nisbi nem gibi pek çok çevresel faktör, sıcaklık stresinin oluşumunda rol

oynamaktadır. Bu çevresel faktörlerinin yanı sıra süt verim düzeyi, laktasyon

dönemi, yem tüketimi, ırk, deri rengi, vücut kondüsyon skoru ve aktivite gibi

hayvana ait özellikler de sıcaklık stresinin oluşumunu etkileyen diğer faktörlerdir.

Tüm bu faktörler metabolizmada ısı üretimini, vücuttan uzaklaştırılan ısı miktarını ve

dolayısıyla hayvanın maruz kalacağı sıcaklık stresinin şiddetini etkileyebilmektedir.

Shirley (1994), süt sığırlarında çevre sıcaklığının süt verim düzeyi ile ilişkili

olduğunu, 45 kg/gün süt verimine sahip bir hayvanın 23 kg/gün süt verimine sahip

olana nazaran daha az sıcaklık artışlarında dahi olumsuz etkilenebileceğini

bildirmiştir. Araştırmacı yüksek süt verimine sahip hayvanlarda metabolik olayların

daha hızlı gerçekleşeceğini ve daha fazla ısı üretiminin söz konusu olacağını ve 45

kg/gün süt veren hayvanda verimde görülen düşmenin 26°C’de ortaya çıkarken

düşük süt verimli hayvanda bu düşüşün 35°C’de olabileceğini bildirmiştir. Diğer

yandan Ray ve ark. (1992), bahar ve yaz aylarında doğuran süt sığırlarının verim ve

enerji gereksinmelerinin en yüksek olduğu laktasyon başlangıcında sıcaklık stresine

karşı daha duyarlı olduklarını bildirmiştir. Araştırmacılar, buzağılama mevsiminin

süt sığırlarının performansını değerlendirmede bir ölçüt olarak kullanılması

gerektiğini ve bu dönemin sıcaklık stresinin olumsuz etkisini en aza indirmek için iyi

planlanması gerektiğini ileri sürmüştür. Ayrıca, orta düzeydeki sıcaklık stresinin

kuruda kalma döneminde laktasyon dönemine oranla sığırlarda endokrin sistemi daha

çok etkileyebileceği bildirilmektedir (Stokes, 2004). Araştırmacı, sıcaklık stresinin

doğum öncesi dönemde tiroid hormonlarının konsantrasyonu ve plasental östrojen

düzeyini azaltırken, esterleşmemiş yağ asit miktarında artışa neden olabileceğini ve

bu koşulların meme dokusu, plasenta ve fötal organları olumsuz yönde

etkileyebileceğini ileri sürmüştür. Araştırmacı ayrıca, bu dönemde gerçekleşen

sıcaklık stresinin üretilecek kolostrum kalitesini de düşürebileceğini de (düşük

Page 27: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

12

immunoglobulin seviyesi, toplam protein, yağ ve laktoz düzeyinde azalma)

bildirmiştir.

Mader ve ark. (2002), besideki sığırlar üzerinde yaptıkları çalışmada siyah

tüy rengine sahip olan hayvanların beyaz tüy rengine sahip olanlara nazaran solunum

sayıları, timpanik sıcaklık ve toplanma içgüdülerinin daha fazla olduğunu

bildirmiştir. Araştırmada, yaz başlangıcında kasaplık sığırlarda sınırlı besleme

yapılmasının yüksek klimatik ve metabolik ısı yüklenmesinin kombine etkisini

önlemede yararlı bir araç olabileceği ileri sürülmüştür.

Süt protein fraksiyonları sezonal (bahar-yaz) değişikliklerden ve çevre

sıcaklığından etkilenebilmektedir. Sıcak dönemlerin süt protein fraksiyonları üzerine

etkisini inceleyen bir çalışmada, laktasyonun orta dönemindeki 40 baş Holstein süt

sığırı kullanılmış ve hayvan materyali iki gruba ayrılarak aynı besleme rejimi ile

bahar ve yaz aylarında çalışma yürütülmüştür. Araştırma sonucunda yaz aylarında

rektal sıcaklığın ve süt serum proteinlerinin yüksek olduğu, kuru madde tüketimi, süt

verimi, süt ham protein ve kazein (αs ve β kazein) içeriğinin düşük olduğu

bildirilmiştir. Araştırmacılar yaz aylarında sütün protein içeriğinde görülen düşmenin

αs ve β kazein düzeylerinde gerçekleşen azalma ile ilişkili olduğunu bunun ise

genellikle sıcaklık stresi altında gerçekleşen enerji ve protein yararlanılabilirliğindeki

azalmanın bir sonucu olduğunu ifade etmişlerdir (Bernabucci ve ark., 2002).

Correa-Calderon ve ark. (2004), Holstein ve Brown Swiss ırkı süt inekleri

üzerinde yaptıkları çalışmada Brown Swiss ırkı süt ineklerinin daha düşük rektal

sıcaklığa sahip olduğunu ve bu nedenle sıcak bölgelere daha iyi uyum

sağlayabileceklerini bildirmişlerdir.

Sıcaklık stresi altında yaşama payı enerji gereksinmesindeki artış çoğunlukla

soluma düzeyi ve soluma sıklığı ile ilişkilidir. Ancak sıcak iklimlerde söz konusu

gereksinmeyi vücut kondüsyon skoru da etkileyebilmektedir. Nitekim vücut

kondüsyon skoru yüksek olan hayvanlar düşük kondüsyon skoruna sahip olanlara

nazaran sıcaklık stresi belirtilerini daha kısa süre içerisinde göstermektedirler (NRC,

1981; NRC, 1996). Flamenbaum ve ark. (1995), yaptıkları çalışmada, Mayıs-Haziran

döneminde doğuran süt sığırlarını yüksek ve düşük vücut kondüsyon skoruna sahip 2

farklı gruba ayırmış ve bu grupların her ikisinde de duş+fan uygulaması yapılması ya

Page 28: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

13

da yapılmamasının kuru madde ve su tüketimi, vücut sıcaklığı, süt verimi, yağ verimi

ve protein verimi üzerine etkisini incelemişlerdir. Çalışmada duş+fan muamelesi

yapılan süt sığırları 1.6 kg/gün daha fazla kuru madde tüketmişler ve 9 litre/gün daha

az su içmişlerdir. Diğer taraftan duş+fan uygulaması hayvanların vücut

sıcaklıklarının 38.9°C’de korunmasına yardımcı olurken bu muameleyi almayan

grupta vücut sıcaklığı 39.7°C olarak tespit edilmiştir. Süt verimi serinletme ile 1.9

kg/gün artarken yağ verimi hem serinletme hem de vücut kondüsyon skoru ile

artmıştır. Protein verimi ise serinletme ile artarken vücut kondüsyon skoru ile

değişmemiştir. Araştırmacılar en düşük performansın duş+fan uygulaması

yapılmayan ve düşük vücut kondüsyon skoruna sahip muamele grubunda

gözlendiğini, duş+fan uygulaması yapılan hayvanlarda ise yüksek vücut kondüsyon

skorunun bir avantaj sağlamadığını bildirmişlerdir.

Sıcaklık stresi altında hormonal dengede bir takım değişiklikler

olabilmektedir. Örneğin triiyodotronin (T3) ve troksin (T4) hormonları metabolik

denge ile ilişkili olup iklimsel değişikliklere karşı duyarlıdırlar. Nitekim Collier ve

ark. (1982), yaptıkları çalışmada gölgelikte barındırma ya da serinletme metotlarının

tiroid bezi aktivitesini değiştirebileceğini ve triiyodotronin (T3) hormonu

konsantrasyonunun sıcaklık stresi altında önemli düzeyde düştüğünü bildirmiştir.

Sıcak koşulların geceleri de devam etmesi halinde savunma mekanizması üretilen

ısının düşürülmesini hedeflemektedir. Bu nedenle metabolizmadaki bir seri hormon

hayvanın ısı üretimini engellemek üzere iştah üzerinde baskılayıcı rol

oynayabilmekte ve dolayısıyla süt veriminde önemli düşüşler gerçekleşebilmektedir

(Frazzi ve ark., 2003). Jersey ırkı süt inekleri üzerinde yapılan bir çalışmada geceleri

Sıcaklık-Nem İndeksinin 75’in altında kaldığı sürece hayvanların süt verimlerini

koruduklarını ancak, 75’in üzerine çıktığında süt verimi ve yem tüketiminde

düşmeler görüldüğü bildirilmiştir (Keister ve ark., 2002). Diğer yandan hayvanlar

üzerinde serinletme metotlarının uygulandığı ve/veya uygulanmadığı çalışmalarda,

süt verimindeki düşüş ile minimum günlük sıcaklığın, maksimum günlük sıcaklıktan

daha önemli rol oynadığı bildirilmiştir (Frazzi ve ark., 2003). Araştırmacı minimum

günlük sıcaklığın her 1°C artışında süt verimindeki azalmanın yükseldiğini, 21°C

Page 29: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

14

minimum günlük sıcaklıkta bu azalmanın 3 kg/gün (%10’luk düşüş) 23°C minimum

günlük sıcaklıkta 7 kg/gün (%22’lik düşüş) olduğunu bildirmiştir.

Hayvanların performansı üzerine çevre koşullarının etkisini tahmin etmek

için Sıcaklık-Nem İndeksi (SNİ) kullanılabilmektedir. Söz konusu indekste sıcaklık,

nisbi nem ya da suyun buhar halinden tekrar sıvı haline dönüştüğü sıcaklık derecesini

ifade eden Çiğ Noktası Sıcaklığı (Dew-Point Temperature) yer almaktadır. Bu

indeksle hesaplanan değerin belli sınırlar içerisinde olması halinde sıcaklık stresinin

varlığından söz edilebilmektedir.

Lefcourt ve Schmidtmann (1989), söz konusu indeksin formülünü;

SNİ=0.8 x Kuru Termometre Sıcaklığı (°C) + (Nisbi Nem/100) x (Kuru

Termometre Sıcaklığı (°C) – 14.3) + 46.3

şeklinde vermiştir.

Armstrong (1993), ise SNİ formülünü;

SNİ=Sıcaklık (°C) +0.36 x Çiğ Noktası Sıcaklığı (°C) + 41.2

şeklinde bildirmiştir. Söz konusu değer, 72’den küçük olduğunda stres yok; 72-79

arasında olduğunda hafif stres, 80-89 arasında olduğunda orta düzeyde stres ve 90’ın

üzerinde olduğunda ise ölümle sonuçlanan aşırı stres olarak sınıflandırılmıştır

(Armstrong, 1994).

Sıcaklık stresinin görsel belirtilerini (solunum sayısındaki artış ya da su

tüketimini artması vb.) etkileyen pek çok dominant çevresel faktör mevcut çevresel

koşullar arasında yer almayabilmektedir. Minimum SNİ değerleri, rüzgar hızı ve

özellikle geceleri ortaya çıkan maksimum nisbi nem sığırlardaki sıcaklık stresini

etkileyebilmektedir. Bu nedenle sıcaklık stresinin görsel değerlendirilmesinde çoğu

üreticinin kolaylıkla ulaşamayabileceği rüzgar hızı ve solar radyasyonun da dikkate

alınması efektif SNİ değerinin belirlenmesinde ayrı bir öneme sahiptir. Mader ve ark.

(2004), besi sığırlarında yaptıkları çalışmada rüzgar hızının her 1 m/s artışına karşılık

SNİ değerinde 1.99 birim düşüşün, solar radyasyonun her 100 kcal/m2 artışına

karşılık ise SNİ değerinde 0.79 birimlik artışın yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.

Araştırmacılar, bu iki parametreye göre düzeltilmiş SNİ değerinin dikkate alınması

Page 30: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

15

durumunda SNİ ile solunum sayısı arasında 0.50’lik bir korelasyon olduğunu ileri

sürmüştür.

2.1. Sıcaklık Stresine Karşı Alınabilecek Önlemler

Sıcak iklim koşulları altında yetiştirilen süt sığırlarında verimi artırmak için 3

yaklaşımın göz önünde bulundurulması gerektiği bildirilmiştir (Beede ve Collier,

1986). Bunlar:

a) Sıcaklığa dayanıklı ırkların geliştirilmesi,

b) Çevrenin fiziksel değişimi ya da yönetsel tedbirler,

c) Beslemeye dayalı tedbirlerin alınması şeklinde sıralanabilmektedir.

Bu yaklaşımlardan sıcaklığa dayanıklı ırkların geliştirilmesi uzun soluklu

genetik ıslah çalışmaları gerektirmesi ve diğer iki yaklaşıma nazaran daha pahalı

olması nedeniyle ayrı tutulması gerekmektedir. Son on yılda genetiksel olarak

tanımlanmış popülasyonlarda geleneksel melezleme yaklaşımı ile yapılan çalışmalar

sıcaklık stresine direncin arttığını ancak, F1 generasyonunda süt veriminin düştüğünü

göstermektedir (Collier ve ark., 2006). Holstein süt sığırlarında sıcaklık toleransını

artırma amacıyla melezleme yapıldığında elde edilen melez hayvanların süt verimleri

saf ırka nazaran daha düşük olmuştur (McDowell ve ark., 1996). Ravagnolo ve

Misztal (2000), 21 meteoroloji istasyonundan alınan sıcaklık ve nem değerleri ile

134 çiftlikte yetiştirilen ilk doğumunu yapmış 15002 baş Holstein ırkı ineğe ait süt,

yağ ve protein verimlerine ait varyans unsurları ve genetik parametreler REML

yöntemi ile tahmin edilmiştir. Çalışmada, Sıcaklık-Nem İndeksinin 72’nin altında

olması durumunda süt verimi için kalıtım derecesi (h2) 0.17, sıcaklık toleransına ait

eklemeli varyans ise 0 olarak bulunmuştur. Sıcaklık-Nem İndeksinin 86 olması

durumunda ise sıcaklık toleransına ait eklemeli varyansın, genel etkiler kadar yüksek

olduğu ve sıcaklık toleransı ile süt, yağ ve protein verimleri arasındaki genetik

korelasyonların sırasıyla -0.36, -0.35 ve -0.23 olduğu bildirilmiştir. Araştırma

sonucunda, verimi artırmak amacıyla yapılacak seleksiyon çalışmalarının sıcaklık

Page 31: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

16

toleransını düşürdüğü bu nedenle de, seleksiyonda verim ile sıcaklık toleransının

birlikte ele alınmasının gerektiği vurgulanmıştır.

Sıcaklık stresine karşı alınabilecek önlemler genel olarak yönetsel ve

beslemeye dayalı önlemler şeklinde ikiye ayrılabilmektedir. Serinletme sistemleri

(duş, sisleme ya da fanların kullanıldığı ahırlar) ve gölgeliklere sahip barınaklar

sıcaklık stresine karşı alınabilecek yönetsel tedbirler içerisinde incelenebilirken

rasyonda korunmuş yağ ve by-pass protein kullanımı gibi tedbirler de besleme ile

alınabilecek önlemler arasında sayılmaktadır.

2.1.1. Serinletme Sistemleri

Süt sığırlarının serinletilmesinde temel olarak iki yaklaşım bulunmaktadır.

Bunlardan ilki sıcaklık stresini engellemek amacıyla barınaklara klima bezeri

iklimlendirme cihazlarının yerleştirilmesi diğeri ise hayvanlar tarafından üretilen

ısının deriden uzaklaşmasını (evaporatif serinletme) artırmak amacıyla alınabilecek

önlemlerdir. Evaporatif serinletme metotlarının temelinde suyun evaporasyonu

sırasında ısıyı emmesi ve böylece sıcaklığın düşmesi düşüncesi yatmaktadır. Ancak

suyun evaporasyonu sırasında su buhar düzeyi yükseleceğinden nisbi nem de artmış

olacaktır. Diğer taraftan nisbi nemin artışı ve hava sıcaklığının düşüşü evaporatif

serinletmenin potansiyel etkisinin azalmasına neden olabilmektedir (Spiers, 2000).

Brouk ve ark. (2003c), nisbi nemin %70’in üzerine çıktığı koşullarda SNİ’ndeki

potansiyel azalmanın %10’dan daha az olacağını bildirmiştir.

Ahırlarda klima benzeri iklimlendirme cihazlarının kullanımı ekonomik

olmayacağından evaporatif serinletme metotları ile çevre sıcaklığının etkisinin

azaltılması kabul edilebilir bir yaklaşım olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, Bray ve

ark. (2003), çeşitli barınak tiplerinde yetiştirilen süt sığırlarında yaptıkları iki

çalışmanın ilkinde klimalarla serinletmenin SNİ değerini sürekli olarak 72’nin

altında kalmasını sağladığı, fan ve duş sisteminin kullanıldığı ahırlarda ise bu değerin

gündüzleri 75’in altına düşmediğini bildirmiştir. Araştırmacılar, ikinci çalışmanın

sonucunda ise tünel ventilasyon serinletme sistemine sahip olan ahırlarla duş ve fan

serinletme sisteminin olduğu ahırları karşılaştırmış ve her iki serinletme sistemine

Page 32: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

17

sahip olan ahırlarda SNİ değerinin 75’in altına düşmediğini bildirmiştir. Araştırma

sonucunda klimalarla serinletilen ahırlarda yetiştirilen süt sığırlarının sıcaklık

stresine maruz kalmadığı ve bunun özellikle gebeliğin son üç ayındaki süt sığırları

için büyük önem taşıyabileceği, diğer iki serinletme sisteminin ise sabit bir soğutma

sağlayamadığı ileri sürülmüştür.

Süt sığırlarında suyun kullanıldığı serinletme sistemleri temel olarak ikiye

ayrılmaktadır. Bunlar sisleme ve duşlama uygulamaları olarak belirtilebilmektedir.

Sisleme sistemlerinde ince sprey tip damlacıklar havaya enjekte edilmekte ve bu

damlacıklar buharlaşarak havanın soğumasına neden olmaktadırlar. Dolayısıyla

sisleme sistemlerinin etkili olarak kullanılmasında önemli olan faktör su

damlacıklarının hayvana ulaşmadan önce buharlaşmasıdır. Bu nedenle bu tür

sistemler yüksek basınç (600-1200 PSI) altında çalışmaktadır. Duşlama sistemleri ise

hayvanın ıslatılması daha sonra bu suyun buharlaşması esasına dayanmaktadır.

Buharlaşan su hayvanın üzerindeki sıcaklığı alarak uzaklaşmaktadır (Tyson, 2004).

Brouk ve ark. (2001b), bildirdiğine göre 4 sıralı serbest duraklı ahırlarda

fanlar, hayvanların üzerinde ve hayvanların baş kısımlarının karşılıklı geldiği yerlere

yerleştirilmelidir. Bu tür ahırlarda eğer 90 cm çapında fanlar kullanılıyorsa iki fan

arasındaki mesafe 9 m’den fazla olmamalıdır. 120 cm çapındaki fanların kullanılması

durumunda ise iki fan arasındaki mesafe 12 m’den fazla olmaması gerekir. Diğer

yandan bu fanlar çevre sıcaklığının 21°C’ye yaklaştığı koşullarda çalışmaya

başlamalıdır. Fanlar ile birlikte yemleme alanında duşlama sistemlerinin yer alması

diğer bir önemli husustur. Duşlama sistemleri hayvanların arka kısımlarını ıslatmalı

ve diğer sıcak hava gelmeden önce suyun evaporasyonunu sağlamak için durmalıdır.

Bu sistemlerde duşların çalışma sıcaklığı ise çevre sıcaklığının 24°C’ye ulaştığı

dönemlerdir.

Meyer ve ark. (1998), yaptıkları bir çalışmada duş uygulamasının yapıldığı

sistemlerde, yemleme alanı ve duraklar üzerine 90 cm çapında ve 7.3 m aralıklarla

fan yerleşimi, ahır tavanına 142 cm çapında ve durakların 3.65 m üstüne fan

yerleşimi ve 90 cm çapında ve durakların 2.43 m üzerine fan yerleşiminden oluşan 3

farklı serinletme sisteminin süt ineklerinde verim ve fizyolojik karakterler üzerine

etkisini incelemiştir. Araştırmacılar, yemlik üzerine fan konulmasının diğer iki

Page 33: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

18

sisteme oranla süt verimini sırasıyla 2.5 kg/gün ve 3.0 kg/gün artırdığını bildirmiştir.

Çalışmada en düşük solunum sayısı yemlik üzerine fan yerleştirilerek serinletilen

hayvanlarda olduğu diğer iki grubun solunum sayılarının bu gruba oranla sırasıyla

8.3 solunum/dakika ve 7.1 solunum/dakika fazla olduğu ve birden fazla doğum

yapmış süt ineklerinin ilk doğumunu yapanlara nazaran serinletme sistemlerinden

daha fazla etkilendiği bildirilmiştir.

Sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarında 4 farklı duşlama aralığı (duşlama yok,

her 5 dakikada bir, her 10 dakikada bir, her 15 dakikada bir) ve 2 farklı hava

akımının (hava akımı yok ya da 19.8 m3/dakika) faktöriyel düzende solunum sayısı,

vücut sıcaklığı ve vücut yüzey sıcaklığı üzerine olan etkisinin irdelendiği bir

çalışmada, en yüksek solunum sayısının kontrol grubunda (101 solunum/dakika), en

düşük solunum sayısının ise her 5 dakikada duşlanan ve hava akımına maruz

bırakılan grupta (72.6 solunum/dakika) olduğu bildirilmiştir. Ayrıca, duşlamanın

solunum sayısı üzerinde hava akımına göre daha etkili olduğu ancak duşlama ve

hava akımın birlikte kullanılmasının solunum sayısı üzerinde daha net bir avantaj

sağlayacağı bildirilmiştir. Araştırmacılar, sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarında

serinletme amaçlı en etkili muamelenin hava akımı ve her 5 dakikada bir duşlama

olabileceğini ileri sürmüştür (Brouk ve ark., 2003b).

Flamenbaum ve ark. (1986), yaptıkları çalışmada tek başına fan

uygulamasının süt sığırlarında sıcaklık stresinin etkisini azaltmakta yetersiz

olabileceğini, günde 30 dakikalık sürelerde 5 kez duş+fan uygulaması yapılmasının

rektal sıcaklığın 38.2°C - 38.9°C arasında kalmasını sağlayacağını bildirmiştir. Duş

ve fanların birlikte kullanıldıkları sistemlerde kısa süreli ıslatma aralığı ve kuruma

aralığı birbirini takip etmelidir. Bu sistemlerde fanlar soğutma etkisi dışında

hayvanın vücut yüzeyi üzerine kuru, daha az nemli havayı getirerek evaporasyonu

artırmaktadır (Brouk ve ark., 2001b).

Igono ve ark. (1987), gölgelik+duş+fan uygulaması ile yalnızca gölgelik

uygulamasının süt verimi, rektal sıcaklık, somatik hücre sayısı üzerine etkilerini

irdeleyen bir çalışma yapmışlardır. Araştırmacılar gölgelik+duş+fan uygulaması

yapılan süt ineklerinin yalnızca gölgelik altında barındırılanlara göre 2 kg/gün daha

Page 34: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

19

fazla süt verimine ve daha düşük rektal sıcaklık ile süt somatik hücre sayısına sahip

olduklarını bildirmiştir.

Brouk ve ark. (2001a), fan ve yemleme alanı üzerindeki duş sistemi

kombinasyonunun sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarında süt verimini artırdığını,

solunum sayısını ise düşürdüğünü bildirmiştir. Hillman ve ark. (2001), ise hava

akımı ve duşlama aralığının artırılmasının sığırlarda vücut yüzeyinden ısı kaybını

artırdığını bildirmiştir.

Besideki sığırlar üzerinde sıcak yaz aylarında yapılan bir araştırmada gölgelik

ve sislemenin davranış, fizyoloji ve performans üzerine etkisi 2 ayrı çalışma ile

irdelenmiştir. Araştırmacılar, 1. çalışmada davranışsal ölçümleri göz önünde

bulundururken 2. çalışmada tüy rengini de bir faktör olarak kabul etmişlerdir. Birinci

çalışmada gölgelik ve sislemenin yapılmadığı hayvanlar bu muameleyi alan

hayvanlara göre daha çok yatma pozisyonunu tercih etmiş ve sisleme ile gölgelik

rektal sıcaklık ve solunum sayısını azaltmıştır. İkinci çalışmada ise yatma ve yürüme

davranışları ile rektal sıcaklık bakımından gruplar arasında farklılık bulunmadığı

ancak, gölgeliğin ayakta durma davranışını artırdığı bildirilmiştir. Yine bu

çalışmanın sonucunda sisleme yapılan sığırların yapılmayanlara göre daha az suluğa

gittikleri, gölgelik altında barındırılan sığırların barındırılmayan sığırlara göre daha

fazla kuru madde tüketimine sahip oldukları ve hedeflenen vücut ağırlığına 20 gün

önce ulaştıkları bildirilmiştir. Araştırma sonucunda, besi sığırları için gölgelik

yapımının sıcaklık stresini azaltmada uygun bir çözüm olabileceği sislemenin ise bu

hayvanlarda yeterince etkili olamayacağı ileri sürülmüştür. Araştırmacılar, çok küçük

su damlacıklarının hayvanın kıl örtüsünün dışına sıkıca yapışacağını ve deriye

ulaşmasının zor olacağını, böylelikle deri ve ıslak kıl örtüsü arasında oluşacak hava

tabakasının bir izolasyon katmanı gibi davranacağını bildirmişler ve bu nedenle

kasaplık sığırlarda sıcaklık stresinin etkisini azaltmada duşlamanın sislemeye göre

daha avantajlı olabileceğini bildirmiştir (Mitlöhner ve ark., 2001).

Siyah Alaca tosunların besi performansı ve fizyolojik parametreleri üzerine

duş ve fan temininin etkisini irdeleyen bir çalışmada, duş-fan uygulanmayan kontrol

grubu ile yalnızca duş veya fan uygulanan ya da her iki muameleyi birlikte alan

deneme grupları oluşturulmuştur. Araştırmacı grupların besi performansları, günlük

Page 35: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

20

canlı ağırlık artışları ve yemden yararlanma oranları bakımından istatistiki olarak bir

farklılık bulunmadığını, solunum sayısının duş uygulaması nedeniyle düştüğünü

ancak duş x fan interaksiyonunun bu fizyolojik kriter üzerinde etkiye sahip

olmadığını ileri sürmüştür. Araştırmanın sonucunda besideki tosunlar için sıcak ve

nemli iklimlerde gölgeliğe ek olarak duş yerine fan temininin fizyolojik parametreler

üzerine rahatlatıcı etkide bulunduğu ancak bu rahatlamanın performans değerlerine

yansımadığı bildirilmiştir (Karakök Göncü, 2004).

Fan ve sislemeye dayalı serinletme sistemlerinin süt verimi ve hayvan

davranışları üzerine etkisini inceleyen bir araştırmada serinletilen hayvanların

kontrol grubuna nazaran 1-3 kg/gün daha fazla süt verimine sahip oldukları, bu

hayvanlarda yemleme alanında ayakta bekleme davranışının yüksek, dinlenme

alanında yatma eğiliminin ise daha düşük olduğu bildirilmiştir (Calegari ve ark.,

2003).

Correa-Calderon ve ark. (2002), iki farklı serinletme sisteminin

(gölgelik+sisleme+fan veya sadece gölgelik) laktasyonun orta dönemindeki Holstein

süt ineklerinde süt verimi, süt yağ ve protein düzeyi, süt somatik hücre sayısı ve

gebelik oranı üzerine etkisini inceleyen bir çalışma yapmışlardır. Araştırma sonunda

gölgelik+sisleme+fan uygulaması yapılan hayvanlarda sadece gölgelik altında

barındırılanlara nazaran süt verimi ve gebelik oranının daha yüksek olduğu (sırasıyla

30.5 kg/gün ve 26.6 kg/gün; %92 ve %50), süt protein ve yağ oranının iki grup

arasında benzer olduğu bildirilmiştir. Ayrıca, gölgelik+sisleme+fan ile serinletilen

hayvanlarda süt somatik hücre sayısı ve solunum sayısının kontrol grubuna nazaran

daha düşük olduğu belirtilmiştir.

Smith ve ark. (2004), süt sığırlarını tünel ventilasyon (özel olarak kapalı

dizayn edilmiş, yan duvarlarındaki soğutucu hücrelerden havayı alarak soğutan daha

sonrada soğuk havayı barınak sonundaki eksoz fanları yardımıyla dışarı atan

sistemler) ve fan+gölgelik ile serinletmenin etkilerini inceledikleri çalışmada tünel

ventilasyon sistemine sahip barınaklarda yaşayan hayvanların diğer iki gruba nazaran

daha az sıcaklık stresine maruz kaldıklarını, vücut sıcaklıkları ve soluma sayılarının

daha düşük olduğunu ve yem tüketimlerinin 1.82 kg daha fazla olduğunu bildirmiştir.

Page 36: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

21

Araştırmacılar tünel ventilasyon sistemi ile sağlanan serinletmenin hayvanların

günlük süt verimlerini 2.68 kg artırdığını ileri sürmüştür.

Brouk ve ark. (2003b), bağlı duraklı ahırlarda yetiştirilen süt sığırlarında

evaporatif serinletme ile birlikte tünel ventilasyon sisteminin uygulanmasının tek

başına tünel ventilasyon sisteminin uygulanmasına oranla öğleden sonraki sıcaklık

stresini daha fazla azalttığını ve bu hayvanların daha düşük solunum sayısı ile vücut

sıcaklığına sahip olduklarını ileri sürmüştür.

Son yıllarda yapılan bazı çalışmalarda yalnızca barınak ve barınak içi koşullar

değil aynı zamanda hayvanlara sunulan kaba yemin selüloz içeriği de araştırma

konusu olmuştur. Nitekim, Williams ve ark. (2002), tünel ventilasyon sistemine ve

geleneksel serinletme metodu olarak isimlendirdikleri duş+fan serinletme sistemine

sahip barınaklarda yaptıkları çalışmada iki farklı selüloz içeriğine sahip silaj

materyali kullanmışlardır. Araştırmacılar tünel ventilasyon sistemine sahip ahırlarda

geleneksel serinletme sistemine sahip barınak tipine göre hayvanların sıcaklık

stresine 6.75 saat/gün daha az maruz kaldıklarını, bu grubun rektal sıcaklık ve

solunum sayılarının da sırasıyla 0.28°C ve 6.0 solunum/dakika daha düşük olduğunu

ve farklı selüloz içeriğine sahip mısır silajlarının süt ve yağ verimini etkilemediği

bildirmiştir. Araştırma sonucunda tünel ventilasyon sistemine sahip ahırlarda

barındırılan hayvanların süt verimindeki azalmanın daha yavaş gerçekleştiği ve bu

tip barınakların sıcaklık stresinin etkisinin azaltılmasında faydalı olabileceği ileri

sürülmüştür.

2.1.2. Besleme İle İlgili Tedbirler

Sıcaklık stresine karşı beslemeye dayalı düzenlemeler olarak rasyonun

selüloz düzeyinin azaltılması, mineral madde konsantrasyonunun artırılması, rumen

fermantasyonunu düzenleyici maddeler kullanılması, rasyona yağ ilavesi ve rumende

yıkıma dirençli protein kaynaklarının kullanımı sayılabilmektedir.

Rumende yem hammaddelerinin fermantasyonu ısı üretimine neden

olmaktadır. Ortaya çıkan ısı soğuk iklim koşullarında hayvanın vücut sıcaklığının

korunmasına yardımcı olurken sıcak koşullarda sıcaklık dengesinin bozulmasına yani

Page 37: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

22

üretilen ısının vücuttan uzaklaştırılan ısıdan daha fazla olması ve vücut iç

sıcaklığının yükselmesine neden olabilmektedir (West, 2003). Sıcaklık stresi altında

yem tüketiminin düşmesindeki en önemli etmenin rumende fermantasyona

uğrayacak yem miktarının azaltılması, böylelikle vücut ısı artışının engellenmesi

olduğunu bildiren kaynaklar bulunmaktadır (West, 1999; Arieli ve ark., 2004).

Rasyondaki selüloz miktarının azaltılıp kesif yem içeriğinin artırılması metabolik ısı

üretimini düşürmektedir. Ancak, bu tür besleme uygulamalarının yapılması sırasında

rumen pH’sı ve rumen faaliyetlerinin korunmasına ayrı bir önem gösterilmesi

gerekmektedir. Görgülü ve ark. (1998), sıcak yaz aylarında kaba ve kesif yemi

serbest olarak sağladıkları süt sığırlarında hayvanların sadece %10 düzeyinde kaba

yem tercih ettiklerini saptamıştır. Kaba yemlerin bu özellikleri ve yüksek verimli

hayvanların daha fazla enerji gereksinmesi nedeniyle rasyonda kaba yemlerin

oldukça sınırlı düzeyde tutulması gerekmektedir. Harris (1992), süt sığırlarında

verimle uyumlu olarak rasyonda bulunması gereken optimum NDF düzeylerini, 30

kg’dan fazla süt veren inekler için %28-32, 20-30 kg süt veren inekler için %32-36,

15-20 kg arasında süt veren ineklerde %36-38 ve 15 kg’dan az süt veren ineklerde

%38’in üzerinde olabileceğini bildirmiştir.

Sıcak koşullara maruz kalan süt sığırlarında yem tüketiminin düşmesi, süt ve

ter ile birlikte vücuttan büyük miktarlarda mineral madde çıkışının olması mineral

metabolizmasını ve dolayısıyla elektrolit dengesini daha da önemli hale

getirmektedir. Potasyum ve sodyum asit-baz kimyasının korunmasına yardımcı olan

temel katyonlardır. İnsanlardan farklı olarak sığır terindeki temel katyon K olup

terlemenin artması bu elementin salgılanmasında büyük artışlara neden olmaktadır

(West, 1999). Asit-Baz dengesindeki olumsuzluklar solunum alkolozisinin

oluşmasına neden olabilmektedir. Bu koşullarda bikarbonat ve Na iyonlarının

vücuttan atılımı hızlanırken kan pH’sı yükselmektedir. Sıcaklık stresi altında

rasyonun potasyum ve sodyumca desteklenmesinin süt verimini artırdığını bildiren

çalışmalar bulunmaktadır (West ve ark., 1991; West ve ark., 1992).

Page 38: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

23

2.1.2.1. Sıcaklık Stresi Altında Rasyonda Yağ Kullanılması

Günümüzde yüksek süt verimine sahip hayvanların rasyonlarında yağ

kullanılması oldukça yaygın bir besleme uygulamasıdır. Yağların bu denli

önemsenmesi altında yatan gerçek irdelendiğinde; örneğin mısıra oranla 2 kat daha

fazla enerji içermeleri ya da rasyonun selüloz içeriğinde azalma olmaksızın

kullanılabilmeleri veya rasyon dane içeriği artırılmadan hayvanın enerji

gereksinmesini karşılaması gibi avantajlar söz konusu olmaktadır (Onetti ve

Grummer, 2004; Overton ve Stone, 2004). Diğer taraftan özellikle laktasyon

başlangıcındaki süt sığırlarının yüksek süt veriminin gerektirdiği enerji düzeyini

normal besleme şartlarında karşılayamamaları yağ kullanımını zorunlu hale

getirebilmektedir (Kent ve Arambel, 1988; Mu, 2002). Görgülü ve Kutlu (2001),

laktasyon başındaki hayvanların enerji gereksinmelerini vücut rezervlerinden

sağladıklarını ve bu rezervlerin süt üretiminde kullanım etkinliğinin rasyon

metabolik enerjisine göre %18 daha fazla olduğunu bildirmektedir. Dolayısıyla yağ

kullanımının laktasyonun daha ileriki dönemlerine kaydırılması da süt verimi

üzerinde etkili olabilecektir. Laktasyonun orta döneminde bulunan ve süt verimleri

21 kg/gün olan süt sığırlarının rasyonlarında bitkisel yağ kullanılması süt verimini

artırabileceğini ileri süren çalışmalar mevcuttur (Taşdemir, 2004).

Süt sığırı rasyonlarında yağ kullanılması kalorik ve kalorik olmayan etkiler

vasıtasıyla verim etkinliğini iyileştirebilmektedir. Yağların kalorik etkisi yüksek

enerji içerikleri ve karbonhidrat ya da proteinlere nazaran daha yüksek enerjitik

etkinliğe sahip olmalarına dayandırılabilmektedir (Jenkins ve Lundy, 2001). Yağların

kalorik olmayan etkileri ise üreme performansını iyileştirmeleri ve süt yağ

kompozisyonunu değiştirme özelliklerinden ileri gelmektedir (Staples ve Thatcher,

1997; Jenkins, 1998). Yağın üreme performansı üzerindeki olumlu etkisinin enerji

mekanizmasından daha çok içerdiği yağ asit kompozisyonu (özellikle omega-3) ile

ilişkili olduğu bildirilmektedir (Butler ve ark., 1981). Bu yağ asitleri metabolizma

için esansiyel nitelik taşıdıklarından dışardan rasyona ilave edilmeleri zorunluluk

gerektirmektedir. Ancak süt verimindeki artışın günlük 2 kg’dan fazla olması halinde

Page 39: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

24

üreme performansının iyileşemeyeceğini bildiren çalışmalar da mevcuttur (Scott ve

ark., 1995).

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 17.09.2004 tarih ve 25586 sayılı

Resmi Gazetede yayımlanan “Yemlerde Kullanılacak Yağlar Hakkında Tebliğ”de

(Anonymous, 2004) yemlik yağlar 5 sınıfa ayrılmıştır. Bunlar:

1) Bitkisel Yağlar: Yağlı tohum ve meyvelerinden elde edilen yağlardır.

2) Hayvansal Yağlar: Aşağıda belirtilen hayvanlardan elde edilen

yağlardır.

Don Yağı: Rendering işletmelerinde sığır, koyun, keçi gibi ruminant

hayvanlardan çıkarılan yağlardır.

Tavuk Yağı: Tavuk kesimhanelerinde tavuk gövdesi ve iç organlarından

ayrılan ve diğer yenilmeyen organların rendering tesislerinde işlenmesiyle

elde edilen yağlardır.

Balık Yağı: Balık unu işletmelerinde balık ve balık artıklarının işlenmesiyle

elde edilen yağlardır.

3) Asit Yağlar: Ham yağların rafinasyon işlemi yan ürünü olan

soapstock’ların sülfürik asitle muamelesi sonucu elde edilen yağlardır.

4) Hidrolize Yağlar: Bitkisel ve hayvansal yağların yağ üretimi ya da sabun

yapımında işlenmeleri sırasında elde edilen yağlardır.

5) Korunmuş (Bypass) Yağlar: Yağ asitlerinin kalsiyum ile tuz

oluşturmaları ya da ham yağlardan değişik fiziksel ve kimyasal işlemler

sonucu elde edilen stabil (inert) yağlardır.

6) Karışık Yağlar: Yukarıda belirtilen yağların karışımından oluşan

yağlardır.

Bununla birlikte, bilimsel olarak süt sığır rasyonlarında kullanılabilecek yağ

kaynakları rumen üzerindeki etkileri dikkate alınarak da sınıflandırılabilmektedirler

(Jenkins ve Lundy, 2001; Overton ve Stone, 2004).

1. Rumende aktif olan yağlar: Bu gruba rumendeki mikrobiyel

fermantasyon üzerinde olumsuz etkiye sahip olup yemlerin

sindirilebilirliğini azaltabilen yağlar girmektedir. Hayvansal orijinli

Page 40: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

25

yağlar (don yağı, restoran yağları), bitkisel yağlar (soya fasulyesi yağı,

kanola yağı), yağlı tohumlar (pamuk tohumu, soya fasulyesi) bu gruba

girmektedirler.

2. Rumende inaktif olan yağlar: Bu gruptaki yağlar yemlerin

sindirilebilirliği üzerinde çok az ya da hiç negatif etkiye sahip

olmayacak şekilde üretilmiş olan yağlardır. Rumende inaktif yağlar

genellikle yağ asitlerinin Ca tuzlarınca ya da doymuş yağ asitlerince

veya hidrojenize edilmiş yağlarca zengindirler.

3. Rumende korunmuş (inert) ya da by-pass yağlar: Bu gruptaki yağlar

rumendeki mikroorganizmaların biyohidrojenizasyonuna karşı dayanıklı

ve doku ile süt yağ asit profilini değiştirme özelliğine sahip olan

yağlardır. Bu gruptaki yağlara hurma yağ asitlerinin Ca tuzları ya da

küçük taneler haline getirilmiş (granül) yağ asitleri örnek olarak

verilebilmektedir.

Rasyona ilave edilen yağların enerji değerleri içerdikleri yağ asit tipleri ve

miktarlarına bağlı olarak belirlenmektedir. Bir çok yağ ilavesi benzer enerji değerine

sahip (yaklaşık 9.4 kcal/g) 5-8 farklı yağ asidinin farklı oranlarını içermektedir. Bu

nedenle yağ ilavesine ait brüt enerji değerinin belirlenmesinde yağ asit içeriği (g yağ

asit/100 g yağ ilavesi) yağ asit kompozisyonundan (g yağ asit/100 g toplam yağ

asidi) daha büyük önem taşımaktadır (Pantoja ve ark., 1996).

Süt sığırı rasyonlarında yağ kullanımını kısıtlayan temel faktör selüloz

sindirimi üzerine olan olumsuz etkileridir. Palmquist ve Jenkins (1980) bildirdiğine

göre; süt sığırı rasyonlarında büyük miktarlarda yağ kullanımını sınırlayan etkenler

aşağıdaki gibi sıralanabilir:

1) Doymamış yağlar selülozu sindiren bazı bakteriler üzerinde oldukça fazla

düzeyde toksik etkiye sahiptir.

2) Rasyonda yüksek yağ düzeylerinin kullanılması durumunda yağlar selülozu

kaplamakta bu da mikroorganizmaların bu besin maddesine tutunmalarını ve

parçalamalarını engelleyebilmektedir.

Page 41: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

26

3) Rumendeki selüloz sindirimi azaldığında hayvanın yararlanabileceği enerji

azalmakta dolayısıyla verim düşmekte ve vücut rezervlerinden yağ

mobilizasyonu artmaktadır.

4) Yağların selüloz parçalanmasını azaltması kaba yemlerin rumende daha uzun

kalmasına sebep olmakta dolayısıyla yem tüketimi düşmektedir.

5) Yağlar beyindeki bazı hormonların uyarılmasına ve dolayısıyla tokluk

hissinin oluşmasına neden olmaktadır.

DePeters ve Ballou (2003), süt sığırı rasyonlarında yağ kullanımının sağladığı

temel avantajları aşağıdaki gibi sıralamıştır:

a) Yağlar rasyonun enerji yoğunluğunu artırabilmekte,

b) Süt veriminin enerji etkinliğini iyileştirebilmekte,

c) Esansiyel yağ asitleri sağlayabilmekte,

d) Yağda çözülebilir maddelerin emilimini artırabilmekte,

e) Nem içeriği düşük ince öğütülmüş karma yemlerde tozlanmayı engelleyerek

yemin çekiciliğini artırabilmektedirler.

Süt sığırı rasyonlarının genellikle kuru maddenin %6-7’si oranında yağ

içermesi gerekmektedir. Tahıl tanelerinin karışımı ve kaba yemler yaklaşık olarak

%3 oranında yağ içermektedir (Mu, 2002). Bu nedenle süt sığırı rasyonlarına ilave

edilecek ek yağ miktarı kuru maddenin %3-4 oranında olabilmektedir (NRC, 2001).

Ancak, teknolojik olarak herhangi bir işlemden geçirilmemiş bitkisel yağlar

içerdikleri yüksek düzeydeki doymamış yağ asiti nedeniyle rumen mikroflorası ve

süt yağ oranını üzerinde olumsuz etkiye sahip olmaktadır. Bu nedenle rumen

fonksiyonlarının korunması ve enerjice zengin bir besleme yapılabilmesi için

rumende korunmuş yağlar bir alternatif olarak ortaya çıkmaktadır. Uzun zincirli yağ

asitlerinin büyük bir kısmı sahip oldukları yüksek erime noktası özelliği nedeniyle

rumen sıvısında çözülmeyen formlar şeklindedir. Bu nedenle bu yağlar rumen

duvarlarında emilemezler. Uzun zincirli yağ asitlerini içeren korunmuş yağlar

rumendeki yem parçacıklarını fiziksel olarak kaplayamazlar dolayısıyla rumen

mikroflorası ya da selüloz sindirimi üzerinde olumsuz etkiye de sahip değildirler.

DePeters ve Ballou’nun (2003), bildirdiğine göre doymuş yağ asitleri rumendeki

Page 42: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

27

fermentasyon üzerine doymamış yağ asitlerine oranla daha az zararlı etkiye

sahiptirler. Ancak, rumende aktif ilave yağın eklendiği rasyonlara karşılık süt

sığırlarının ortaya koyduğu tepkide, rasyonu oluşturan kaba yemlerin de etkisinin

bulunduğunu bildiren çalışmalar söz konusudur. Nitekim Smith ve ark. (1993), kaba

yem olarak yalnızca mısır silajının kullanıldığı şartlarda rasyona rumen aktif yağların

ilavesinin rumen fermentasyonu üzerinde daha kötü bir etkiye sahip olduğunu

bildirirken, Avila ve ark. (2000), yaptıkları çalışmada kaba yem olarak yonca kuru

otunun kullanıldığı rasyonlarda ilave don yağı, kızartma yağı ve bu iki yağ

karışımının rumen fermantasyonu, selüloz sindirimi, rumen uçucu yağ asit

konsantrasyonu ve doymamış yağ asitlerinin biyohidrojenizasyonu üzerinde olumsuz

bir etkiye sahip olmadığını bildirmiştir.

Yağlar süt veriminin enerjitik etkinliğini pek çok şekilde

etkileyebilmektedirler. Yağların sindirilebilirliği ve rumen mikrobiyal metabolizması

üzerindeki engelleyici etkileri rasyona ilave edilecek yağ miktarını

sınırlayabilmektedir. Genel olarak yağların enerji etkinliği yağ asitlerinin emilimini

de içerecek şekilde sindirilebilirlilikleri ile değerlendirilmektedir. Dolayısıyla yağ

kaynağının sindirilebilirliğinde gözlenen herhangi bir düşüş yağın kullanım

etkinliliğini de azaltmış olacaktır. Diğer taraftan yağlar yağ kökenli olmayan organik

maddelerin rumen fermantasyonuna da etki yapabilmektedir. Bu etki diğer tüm

rasyondan sağlanan enerjiyi kısıtlar nitelikte olmaktadır (NRC, 2001; DePeters ve

Ballou, 2003). Ayrıca, yağların mikrobiyel populasyon üzerine etkisi rumendeki

fermantasyonu ve bununla birlikte ruminant hayvanların beslenmesinde mihenk taşı

sayılabilecek iki önemli metabolik işlevi kısıtlayabilmektedir. Bunlar sırasıyla

mikrobiyel protein ve uçucu yağ asitleri üretimidir. Palmquist (1988), yağ asitlerinin

rumende yüksek düzeylerinin selülolitik bakteri ve protozoalar üzerinde olumsuz

etkiye sahip olduğunu bildirmektedir.

Süt sığırı rasyonlarında ilave yağın performans ve diğer kriterlere olan

etkisini inceleyen çalışmalarda yağın pozitif etkisinin görülebilmesi araştırma süresi,

laktasyon dönemi gibi çeşitli kriterlere bağlanmıştır. Nitekim 1990 yılına kadar

yapılan araştırmaların büyük bir kısmı laktasyonun ilk 100-150 günlük süresini

kapsamış ve çalışmalar laktasyonun orta ya da son bölümüne uzatılmamış, rasyondan

Page 43: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

28

ilave yağın çıkartılmasından sonraki süt veriminin takip edilmediği ileri sürülmüştür

(Shaver, 1990). Chalupa ve Ferguson (1990), uzun zincirli yağ asitlerinin Ca tuzları

ilave edilmiş rasyonları tüketen süt sığırlarında yağa göre düzeltilmiş süt veriminin

deneme süresince 3.8 kg/hayvan/gün arttığını ancak, rasyondan ilave yağın

çıkartılmasından sonraki süreçte bu artışın 2.5 kg/hayvan/gün olarak devam ettiğini

bildirmektedirler. Schingoethe ve Casper (1991), süt sığırlarında laktasyonun ilk 4-

16 haftalık döneminde rasyona yağlı tohumlar (soya fasulyesi ya da ayçiçeği

çekirdeği) ilave edilmesinin süt verimini %2.8 artırırken laktasyonun tamamı söz

konusu olduğunda bu artışın %3.6 düzeyinde gerçekleştiğini ve süt veriminde

gözlenen artmanın %71’inin rasyondan yağ çıkartıldıktan sonra gerçekleştiğini

bildirmektedir. Benzer bulgulara yakın tarihli araştırmalarda da rastlanmaktadır.

Nitekim Avila ve ark. (2000), don yağı, restoran yağı ve her iki yağ kaynağını içeren

karışımın laktasyonun 3-18 haftalık süresinde süt verimine etkisini inceledikleri

çalışmalarında; her üç yağ kaynağı türünün süt verimini 2.7 kg/gün artırdığını ancak

bu artışın istatistiki olarak önemli olmadığını ileri sürmüştür. Araştırma sonunda

muamele grubu ve kontrol grubundaki hayvanlar benzer özelliklere sahip rasyonlarla

beslenmiş ve araştırma süresince ilave yağ içeren rasyonları alan hayvanların süt

verimlerindeki artışı sürdürdükleri bildirilmiştir.

Süt sığırlarında sıcaklık stresinin kuru madde tüketimini azalttığına ilişkin

araştırmalar bulunmaktadır (Knapp ve Grummer, 1991; Linn, 2004). Bu çalışmalarda

yem tüketimindeki düşüşün hayvanın besin madde ve özellikle enerji alımında

aksaklıklara sebeb olduğu bu nedenle sıcaklık stresi altında rasyonların daha yoğun

besin madde içeriğine sahip yem hammaddelerince desteklenmesi gerektiği ileri

sürülmüştür. Sıcaklık stresi altında rasyonda yağ kullanılmasının temel amaçlarından

bir diğer ise vücutta daha az ısı artışını sağlamaktır (Coppock ve Wilks, 1991;

Klusmeyer ve Clark, 1991).

Skaar ve ark. (1989), süt sığırlarında farklı mevsimlerde yağ ve niasinle

beslemenin etkilerini araştırdıkları çalışmalarında, rasyonda yağ kullanımının süt

verimini özellikle sıcak iklimde artırmaya meyilli olduğunu saptamışlardır.

Erickson ve ark. (1992), laktasyonun başındaki süt sığırı rasyonlarında uzun

zincirli yağ asitlerinin kalsiyum tuzunun kullanılmasının, süt verimi, %4 yağa göre

Page 44: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

29

düzeltilmiş süt verimi, plazma esterleşmemiş yağ asitleri konsantrasyonu ve plazma

beta-hidroksi bütirat düzeyini artırdığını, yağsız süt kuru maddesi ve plazma glukoz

düzeyinin düşürdüğünü bildirmiştir.

Casper ve Schingoethe (1989), laktasyonun başındaki ineklerde yağ

kullanımının etkisini inceleyen çalışmalarında, rasyonda bütün yağlı tohum

kullanılmasının yem tüketimi ve canlı ağırlık değişimi üzerinde etkili olmadığını, süt

veriminde %7.3’lük artış olduğunu, fakat süt proteininde düşüş gözlendiğini

saptamıştır. DePeters ve Cant (1992), rasyonda yağ kullanılmasıyla süt protein

veriminde gözlenen düşüşlerin,

1) Rumendeki fermantasyonun değişmesi ile birlikte selüloz sindiriminin

ve mikrobiyel protein sentezinin azalması,

2) Parçalanan besin maddelerinin hormonal dengedeki değişimle beraber

meme bezlerinden uzaklaşması,

3) Süt protein veriminin değişmeden süt veriminin artması ile protein

konsantrasyonunda azalma olması,

4) Besin madde metabolizması ve meme bezlerindeki kan akımının

değişmesinin neden olabileceğini ileri sürmüştür.

Rasyonda yağ kullanılması büyüme hormonu salgılanmasını düşürerek meme

bezlerinde protein sentezinin azalmasına da neden olabilmektedir (Casper ve

Schingoethe, 1989; Wu ve Huber, 1994). Diğer taraftan, rasyonda kullanılan dane

yemlerin yerine yağ kullanıldığında glukoz sentezi için gerekli olan ön maddeler

azalmakta ve aminoasitlerin glukoz sentezi için kullanılmaları söz konusu

olabilmektedir. Bu durum süt protein sentezinde kullanılabilecek aminoasit miktarını

düşürmekte ve dolayısıyla süt protein oranında düşme görülebilmektedir (Lanham ve

ark., 1992).

Rasyonda yağ kullanılmasıyla süt kazein düzeyinde düşüş görülebilmektedir.

Kazein N’u süt toplam N’unun %77-81’ini oluşturmakta ve peynir üretimi için önem

arzetmektedir. Kazein meme bezlerinde de novo sentezi ile meydana geldiğinden

rasyonda yağ kullanılmasıyla süt protein düzeyinde azalmaya neden olabilecek

Page 45: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

30

mekanizmanın meme dokusunda gerçekleştiği ileri sürülmüştür (Wu ve Huber,

1994).

Süt sığırı rasyonlarında yağ kullanımının süt verimini artırdığı, fakat süt

yağını düşürdüğü yönünde çalışmalar da mevcuttur (Wu ve Huber, 1994; Gaynor ve

ark., 1994; Madison-Anderson ve ark., 1997). Rasyonda yağ kullanılmasıyla süt

yağında görülen azalma yağ kaynağının rumen fermantasyonu üzerindeki etkisiyle

ilişkilendirilebilmektedir (Sutton, 1989). Uçucu yağ asitleri arasındaki oransal

dengenin süt yağ konsantrasyonunu etkileyebildiği ve bu dengenin de rumen pH’sı

ile yemlerdeki çeşitli karbonhidrat kaynaklarının yıkım hızıyla bağlantılı olduğu

bildirilmiştir (Coulon ve ark., 1994). Özellikle rumende aktif olan bitkisel yağ

kaynaklarının rasyonda kullanılmasıyla rumendeki asetat ve bütirat

konsantrasyonunun düştüğü bilinmektedir (Bateman ve ark., 1996; Onetti ve ark.,

2001). Bu uçucu yağ asitlerinin konsantrasyonundaki azalma özellikle sütteki kısa

zincirli yağ asitlerinin sentezini düşürebilmektedir (Grummer, 1991; NRC, 2001).

Diğer yandan bu koşullarda sütteki uzun zincirli yağ asitlerinin miktarında artış

gözlenebilmektedir (DePeters ve ark., 1989; Martinez ve ark., 1991). Bilindiği üzere

rumende doymamış yağ asitleri biyohidrojenizasyona tabi tutulmakta ve son ürün

olarak stearik asit açığa çıkmaktadır. Ancak rasyonda fazla miktarda doymamış yağ

asitlerinin bulunduğu şartlarda doymamış yağ asitlerinin stearik asite dönüşüm

etkinliği zayıflamakta ve rumende trans yağ asitleri oluşumu artabilmektedir

(Jenkins, 1993). Rumende ve plazmadaki trans yağ asitleri ile uzun zincirli yağ

asitlerinin konsantrasyonunun artması meme bezlerinde yağ asit sentezinde rol alan

enzimleri engelleyerek süt yağ sentezini azaltabilmektedir (Romo ve ark., 1996:

NRC, 2001).

2.1.2.2. Sıcaklık Stresi Altında Rasyonda Rumende Yıkıma Dirençli Kaliteli

Protein Kullanılması

Süt verimi yüksek olan hayvanlarda rumendeki protein sentezi hayvanın

gereksinmelerini karşılamaktan uzak kalmaktadır. Bu durumda rumende yıkıma

dirençli protein kaynaklarının kullanılması zorunlu olabilmektedir (Stern ve ark.

Page 46: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

31

1994). Bu amaçla kullanılabilecek en önemli kaynaklar hayvansal kökenli et-kemik

unu, kan unu, tüy unu ve balık unudur (Carroll ve ark. 1994). Bu kaynaklar bitkisel

protein kaynaklarından hem daha fazla by-pass proteine, hem de daha iyi bir

aminoasit kompozisyonuna sahiptirler. Ancak proteinlerin sadece rumende yıkıma

dirençli olmaları yeterli değildir. Söz konusu proteinlerin ince bağırsaklarda

sindirilebilir olmaları ve aminoasit kompozisyonlarının da süt verimi için sınırlayıcı

olan özellikle methionin ve lisin bakımından iyi durumda olması gerekmektedir

(Santos ve ark., 1998). Balık unu aminoasit kompozisyonu bakımından iyi durumda

olması ve kolay bulunması nedeniyle birçok araştırıcı tarafından süt sığırı ve hızlı

gelişen besi hayvanlarının rasyonlarında kullanılmaktadır (Hussein ve Jordan, 1991;

White ve ark. 1992; Chen ve ark. 1993; Görgülü ve Öztürkcan, 1996; Piepenbrink ve

Schingoethe, 1998).

Sıcaklık stresine maruz kalan süt sığırlarında yem tüketiminin düşmesi ve

enerji için fazla miktarda proteinin mobilizasyonu negatif azot bilançosuna neden

olabilmektedir (Beede ve Collier, 1986; Taylor ve ark., 1991; Chen ve ark., 1993;

West, 1999). Higginbotham ve ark. (1989a), sıcaklık stresi koşullarında rasyondaki

protein konsantrasyonu artırılmaz ise hayvanın üretim faaliyetleri için

kullanabileceği yeterli proteini alamayacağını, yüksek proteinli rasyonlar

kullanılması durumunda da proteinin yıkılabilirliğinin düşük olması gerektiğini,

yüksek proteinli rasyonlarda yüksek yıkılabilirliğe sahip protein kaynaklarının

kullanılmasının performansı olumsuz yönde etkileyebileceğini bildirmiştir.

Sıcak koşullarda süt sığırı rasyonlarında protein düzeyini artırırken, rumende

yıkıma dirençli kaliteli protein olarak artırmak gerekmektedir. Rumende

yıkılabilirliği yüksek proteinler yüksek miktarda amonyak oluşmasına neden

olmaktadır. Oluşan fazla amonyağın üreye dönüştürülmesi ve idrarla boşaltılabilmesi

için ek enerjiye gereksinim duyulmaktadır (Görgülü ve ark. 1996). Bu enerji vücutta

ısı artışına ve NEL:ME oranının azalmasına neden olabilmektedir (NRC, 1989).

Ayrıca, rumende fazla miktarda amonyak oluşturan kolayca yıkılabilir protein

kaynakları üreme üzerine de olumsuz etkilere sahiptir. Sıcak yaz aylarında protein

düzeyleri ve rumen yıkılabilirlikleri farklı rasyonlarla yapılan bir çalışmada yüksek

yıkılabilirliğe sahip rasyonu alan ineklerle, orta düzeyde yıkılabilirliğe sahip rasyonu

Page 47: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER

32

alanlar karşılaştırılmıştır. Çalışma sonucunda süt veriminin yüksek yıkılabilirliğe

sahip rasyonu alan ineklerde daha düşük olduğu bildirilmiş ve sıcaklık stresi ile

rumende yıkılabilirliği yüksek olan protein kaynakları arasında bir antagonizm

olduğu vurgulanmıştır (Higginbotham ve ark., 1989b).

Overton ve ark. (1998), yüksek verimli süt sığırlarında korunmuş metionin

kullanılmasıyla süt veriminde, süt proteininde ve sütün kazein içeriğinde önemli

artışlar gözlemiştir. Aynı şekilde Kowalski ve ark. (1999), çayır otu silajına dayalı

olarak yemlenen yüksek verimli süt sığırlarında korunmuş metionin kullanımının

sütün kazein içeriğini artırdığını saptamıştır.

Wright ve ark. (1998), rumende yıkıma dirençli protein olarak, buğday, balık

unu, tüy unu ve kan unundan oluşan bir konsantre kullanarak, rumende dirençli

proteinin süt sığırlarında süt protein verimi üzerine olan etkilerini araştırmışlardır.

Araştırmacılar rumende yıkıma dirençli protein konsantrasyonun rasyonda artmasıyla

lineer olarak süt proteininin de arttığını bildirmiştir.

Taylor ve ark (1991), şiddetli sıcaklık stresi koşullarında duş uygulamasıyla

birlikte rumende yıkılabilirlikleri farklı protein kaynaklarını kullandıkları

çalışmalarında, duş uygulanan ve düşük yıkılabilirliğe sahip protein alan hayvanların

süt verimlerinin yüksek protein yıkılabilirliğine sahip protein alan ve duş uygulanmış

ya da uygulanmamış hayvanların süt verimlerinden daha fazla olduğunu ileri

sürmüştür. Chen ve ark. (1993), gölgelik veya gölgelik+evaporatif serinletme

uygulanan ahırlarda rasyona kaliteli protein kaynakları kombinasyonu (kan unu,

balık unu ve soya fasulyesi küspesi) ya da düşük kaliteli protein kaynağı (mısır

gluten unu) ilavesinin süt verim ve kompozisyonu üzerine etkisini incelemiştir.

Araştırma sonucunda protein kalitesi x çevre interaksiyonunun önemsiz olduğu,

rasyona kaliteli protein kaynakları kombinasyonu ilavesinin evaporatif serinletme

uygulamasıyla birlikte günlük süt verimini 3.8 kg/inek, gölgelik altında barındırma

durumunda ise 2.4 kg/inek artırdığı bildirilmiştir. Araştırmacılar serinletme

uygulamasının yapıldığı koşullarda kaliteli protein kaynaklarına olan tepkinin yüksek

olmasını, enerji için metabolize edilen protein miktarının azalması ve amonyağın

üreye dönüşümü için daha az enerji kullanılması şeklinde açıklamıştır.

Page 48: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

33

3. MATERYAL VE METOD Denemeler Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi

Süt Sığırcılığı Tesislerinde 2002 ve 2003 yıllarında yürütülmüştür. Birinci yıl

yürütülen çalışmalarda; sıcaklık stresine karşı alınabilecek yönetsel ve besleme

tedbirlerini içeren iki ayrı deneme yürütülmüştür. Bunlardan ilkinde rasyonda yağ

kullanımı (korunmuş yağ) ve duş+fan uygulaması (Deneme 1), diğerinde ise

rasyonda by-pass protein (balık unu) kullanımı ve duş+fan uygulamasının (Deneme

2) süt sığırlarında bazı verim ve fizyolojik parametreler üzerine etkisi araştırılmıştır.

Üçüncü Deneme olarak 2003 yılında yürütülen çalışmada ise yine sıcaklık stresine

karşı yalnızca besleme uygulamaları dikkate alınmıştır. Bu amaçla rasyonda sıvı yağ

(soya yağı) ve by-pass protein (balık unu) kullanımının süt sığırlarında bazı verim ve

fizyolojik parametreler üzerine etkisi incelenmiştir.

3.1. Materyal

3.1.1. Hayvan Materyali

Denemelerin tamamında kullanılan hayvan materyalini Çukurova

Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma ve Uygulama Çiftliğinde yetiştirilen Siyah

Alaca ırkı süt sığırları oluşturmuş ve her bir denemede 4 baş hayvan kullanılmıştır.

3.1.1.1. Deneme 1

Sıcak yaz aylarında süt sığırlarının performanslarının iyileştirilmesinde

duş+fan uygulaması ile birlikte rasyonda korunmuş yağ kullanımının etkisinin

incelendiği bu denemede, hayvan materyali olarak ortalama süt verimleri 22.23±1.91

kg/gün, laktasyonda sağılan ortalama gün sayıları 142.5±12.10 gün ve ortalama canlı

ağırlıkları ise 502.5±19.00 kg olan sağmal inekler kullanılmıştır. Denemede

kullanılan hayvan materyalinin 2’si 2. laktasyon diğer 2’si ise 3. laktasyondadır.

Deneme, 29 Temmuz–21 Ekim 2002 tarihleri arasında yürütülmüştür.

Page 49: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

34

3.1.1.2. Deneme 2

Sıcak yaz aylarında süt sığırlarının performanslarının iyileştirilmesinde

duş+fan uygulaması ile birlikte by-pass protein olarak rasyonda balık unu

kullanımının etkisinin araştırıldığı bu denemede, hayvan materyali olarak ortalama

süt verimleri 23.68±1.25 kg/gün, laktasyonda sağılan ortalama gün sayıları 157.50

±16.34 gün ve ortalama canlı ağırlıkları ise 499±45.22 kg olan sağmal inekler

kullanılmıştır. Denemede kullanılan hayvan materyalinin 2’si 3. laktasyon, 1’i 1.

laktasyon ve diğer 1’i ise 2. laktasyondadır. Deneme, 29 Temmuz–21 Ekim 2002

tarihleri arasında yürütülmüştür.

3.1.1.3. Deneme 3

Sıcak yaz aylarında süt sığırlarının performanslarının iyileştirilmesinde

rasyonda bitkisel yağ (soya yağı) ve by-pass protein (balık unu) kullanımının

etkisinin incelendiği bu denemede, hayvan materyali olarak ortalama süt verimleri

25.6±0.96 kg/gün, laktasyonda sağılan ortalama gün sayıları 64.50±24.30 gün ve

ortalama canlı ağırlıkları ise 487±16.36 kg olan sağmal inekler kullanılmıştır.

Denemede kullanılan hayvan materyalinin 2’si 2. laktasyon diğer 2’si ise 3.

laktasyondadır. Deneme, 7 Temmuz–28 Eylül 2003 tarihleri arasında yürütülmüştür.

3.1.2. Yem Materyali

Denemelerde kullanılan rasyonların karma yem formulasyonu daha önceden

hazırlanmış ve üretimi özel bir yem fabrikasında yaptırılmıştır. Denemelerin

tamamında tüm rasyon (TMR) yemlemesi yapılmış ve TMR bileşiminde kaba:kesif

yem oranı 40:60 olarak düzenlenmiştir. Deneme dönemlerinde TMR’ler günlük

olarak hazırlanmış, sabah 07.00 ve öğleden sonra 16.00’da olmak üzere iki öğün

olarak hayvanlara verilmiştir. Hayvanlara verilen günlük yem miktarları gözlenerek

yemliklerde ortalama %5 tüketilmeyen yem kalması sağlanmıştır. Denemelerde,

kullanılan rasyonların kaba yem bileşimini yonca kuru otu (saman formunda)

oluşturmuştur.

Page 50: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

35

3.1.2.1. Deneme 1

Deneme 1’in TMR materyalini, denemenin yürütülmesi esnasında kaba ve

kesif yemin karıştırılmasıyla hazırlanan TMR’ler oluşturmuştur. Korunmuş yağ

içeren TMR’lerde bu yem katkı maddesinin kullanımı %2.54 (kuru madde bazında)

düzeyinde olmuştur. Denemede kullanılan TMR’lere ait hammadde bileşimi ve besin

madde içerikleri Çizelge 3.1’de verilmiştir.

Çizelge 3.1. Deneme 1’de Kullanılan TMR’lere Ait Hammadde ve Besin Madde İçerikleri (Kuru Madde Bazında, %)

Korunmuş Yağ Yok Var Hammadde Bileşimi, %

Mısır 11.13 11.16 Arpa 27.19 6.82 Buğday Kepeği 0.87 20.79 Pamuk Tohumu Küspesi (%34) 9.02 9.05 Soya Fasulyesi Küspesi (%44) 9.71 8.22 Yonca Kuru Otu 40.01 40.14 Korunmuş Yağ (RTA-LAK)1 - 2.54 Vitamin - Mineral Karışımı2 0.06 0.06 Mermer Tozu 1.69 0.90 Tuz 0.32 0.32 TOPLAM 100.00 100.00 Besin Madde İçeriği TMR Yonca Kuru Otu

Kuru Madde3, % 90.27 89.98 90.30 ME, Mcal/kg5 2.52 2.52 1.96 Ham Protein3, % 18.06 18.27 15.40 RYDP4, %Ham Protein5 37.17 36.04 40.90 ADF3, % 18.36 19.88 32.80 NDF3, % 27.95 32.03 41.60 NFC6 44.90 37.10 29.50 Ham Yağ3, % 2.43 4.97 2.50 Ham Kül3, % 6.66 7.63 11.00 Kalsiyum5, % 1.31 1.33 1.47 Toplam Fosfor5, % 0.43 0.58 0.28 1 RTA-LAK %95 kuru madde, % 84 yağ asiti ve %11 kül (% 9 Ca) içermekte ve 1 kg’mında 7170 kcal enerji ihtiva etmektedir. 2 Vitamin – Mineral Karışımı kg’mında 8.000.000 IU vitamin A, 1.000.000 IU vitamin D3, 30.000 mg vitamin E, 50.000 mg Mn, 50.000 mg Fe, 10.000 mg Cu, 150 mg Co, 800 mg I ve 150 mg Se içermektedir. 3 Analizle bulunmuş değerlerdir. 4 RYDP: Rumende yıkıma dirençli protein. 5 NRC, 2001’den hesaplanmıştır. 6 NFC= 100-(Ham Yağ+Ham Protein+NDF+Ham Kül)

Page 51: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

36

3.1.2.2. Deneme 2

Deneme 2’nin TMR materyalini, denemenin yürütülmesi esnasında kaba ve

kesif yemin karıştırılmasıyla hazırlanan TMR’ler oluşturmuştur. Balık unu içeren

TMR’lerde bu yem hammaddesi %3.67 (kuru madde bazında) düzeyinde

kullanılmıştır. Denemede kullanılan TMR’lere ait hammadde bileşimi ve besin

madde içerikleri Çizelge 3.2’de verilmiştir.

Çizelge 3.2. Deneme 2’de Kullanılan TMR’lere Ait Hammadde ve Besin Madde

İçerikleri (Kuru Madde Bazında, %) Balık Unu Yok Var

Hammadde Bileşimi, % Mısır 11.13 11.13 Arpa 27.19 24.38 Buğday Kepeği 0.87 7.41 Pamuk Tohumu Küspesi (%34) 9.02 9.02 Soya Fasulyesi Küspesi (%44) 9.71 2.84 Yonca Kuru Otu 40.01 40.02 Balık Unu (%66) - 3.67 Vitamin - Mineral Karışımı1 0.06 0.06 Mermer Tozu 1.69 1.15 Tuz 0.32 0.32 TOPLAM 100.00 100.00

Besin Madde İçeriği TMR Yonca Kuru Otu

Kuru Madde2, % 90.27 90.26 90.30 ME, Mcal/kg3 2.52 2.52 1.96 Ham Protein2, % 18.06 18.03 15.40 RYDP4, %Ham Protein3 37.17 39.64 40.90 ADF2, % 18.36 18.49 32.80 NDF2, % 27.95 29.13 41.60 NFC5 44.90 43.01 29.50 Ham Yağ2, % 2.43 2.71 2.50 Ham Kül2 (%) 6.66 7.12 11.00 Kalsiyum3 (%) 1.31 1.24 1.47 Toplam Fosfor3 (%) 0.43 0.55 0.28 1 Vitamin – Mineral Karışımı kg’mında 8.000.000 IU vitamin A, 1.000.000 IU vitamin D3, 30.000 mg vitamin E, 50.000 mg Mn, 50.000 mg Fe, 10.000 mg Cu, 150 mg Co, 800 mg I ve 150 mg Se içermektedir. 2 Analizle bulunmuş değerlerdir. 3 NRC, 2001’den hesaplanmıştır. 4 RYDP: Rumende yıkıma dirençli protein. 5 NFC= 100-(Ham Yağ+Ham Protein+NDF+Ham Kül)

Page 52: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

37

3.1.2.3. Deneme 3

Deneme 3’ün TMR materyalini denemenin yürütülmesi esnasında kaba ve

kesif yemin karıştırılmasıyla hazırlanan TMR’ler oluşturmuştur. Çalışmada

kullanılan TMR’lerde bitkisel yağ ve balık unu sırasıyla %3.81 ve %3.67 (kuru

madde bazında) düzeylerinde kullanılmıştır. Denemede kullanılan TMR’lere ait

hammadde bileşimi ve besin madde içerikleri Çizelge 3.3’de verilmiştir.

Çizelge 3.3. Deneme 3’de Kullanılan TMR’lere Ait Hammadde ve Besin Madde İçerikleri (Kuru Madde Bazında, %)

Soya Yağı Yok Var

Balık Unu Yok Var Yok Var

Hammadde Bileşimi, % Mısır 5.85 5.85 5.86 5.86 Arpa 34.73 34.54 9.65 9.75 Buğday Kepeği - 4.37 22.77 26.55 Soya Fasulyesi Küspesi (%44) 17.31 9.75 15.45 8.05 Yonca Kuru Otu 39.96 39.94 40.07 40.04 Soya Yağı - - 3.81 3.80 Balık Unu - 3.66 - 3.67 Vitamin - Mineral Karışımı1 0.06 0.06 0.06 0.06 Dikalsiyum Fosfat 0.19 - 0.13 - Mermer Tozu 1.46 1.39 1.76 1.78 Tuz 0.44 0.44 0.44 0.44 TOPLAM 100.00 100.00 100.00 100.00 Besin Madde İçeriği TMR Yonca Kuru Otu

Kuru Madde2, % 89.54 89.77 89.81 89.99 88.47 ME, Mcal/kg4 2.55 2.53 2.62 2.60 1.96 Ham Protein2, % 19.04 19.03 19.26 19.08 15.71 RYDP3, %Ham Protein4 35.64 37.29 33.95 35.97 35.97 ADF2, % 23.81 22.90 27.27 24.25 46.06 NDF2, % 35.11 34.89 37.85 36.52 53.74 NFC5 34.70 33.87 24.79 27.57 18.04 Ham Yağ2, % 3.44 4.16 8.47 7.13 3.29 Ham Kül2, % 7.71 8.05 9.63 9.70 9.22 Kalsiyum4, % 1.24 1.34 1.36 1.48 1.48 Toplam Fosfor4, % 0.39 0.48 0.55 0.64 0.64 1 Vitamin – Mineral Karışımı kg’mında 8.000.000 IU vitamin A, 1.000.000 IU vitamin D3, 30.000 mg vitamin E, 50.000 mg Mn, 50.000 mg Fe, 10.000 mg Cu, 150 mg Co, 800 mg I ve 150 mg Se içermektedir. 2 Analizle bulunmuş değerlerdir. 3 RYDP: Rumende yıkıma dirençli protein. 4 NRC, 2001’den hesaplanmıştır. 5 NFC= 100-(Ham Yağ+Ham Protein+NDF+Ham Kül)

Page 53: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

38

3.1.3. Deneme Alanları

3.1.3.1. Deneme 1 ve Deneme 2

Araştırmalar, 10 adet bireysel bölmesi bulunan özel donanımlı deneme

istasyonunda yürütülmüştür (Resim 3.1). Her bir deneme için 4 bölme kullanılmıştır.

2.25 m eninde, 8.20 m derinliğindeki bireysel bölmelerin ön-yarısı (4 m, yemleme ve

duşlama bölümü) beton, arka-yarısı ise stabilize toprak zemin olarak düzenlenmiştir.

Zeminin beton olmasından kaynaklanabilecek olası olumsuzlukları gidermek

amacıyla kauçuk yataklık (mat) kullanılmıştır. Deneme bölmesinin çatı yüksekliği ön

kısmından 3.25 m ve arka kısmından ise 3.40 m şeklinde olup çatı malzemesi

galvanize sac şeklinde düzenlenmiştir.

Hayvanların barındırıldığı her bir bölmede 225x68x65 cm boyutlarında

(uzunluk x genişlik x derinlik) beton kanalet tipi yemlikler kullanılmıştır. Ayrıca, su

gereksinmesini karşılamak üzere her bir bölmede 2’şer adet 25.5x25.5 cm

ebatlarında (çap x derinlik) galvanize sacdan yapılmış suluklar bulundurulmuştur.

Resim 3.1. Deneme Alanı Genel Görüntüsü

Page 54: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

39

Duş ve fan uygulamasının yapıldığı muamele gruplarına ait hayvanların

barındırıldığı bölmelerin üst kısmına 2 adet 50 cm çapında fan 30° eğimle

yerleştirilmiş ve yine bu bölmelere fanların hemen altından 40 cm aralıklarla 3 sıra

plastik su boru hattı döşenmiş, her bir bölmeye 6 adet duş başlığı yerleştirilmiştir

(Resim 3.1). Duş uygulamasında su debisi her bir başlıktan hayvan üzerine 0.5

dakika/litre akacak şekilde düzenlenmiştir. Duşlama uygulamasının su kesintisinden

etkilenmemesi için deneme alanına yakın bir yere su deposu konulmuştur. Bu şekilde

normal sistemden gelen suyun bu depoya daha sonrada bir motor vasıtasıyla duşlara

pompalanmasını sağlayacak düzenek geliştirilmiştir. Duş ve fanların çalışması zaman

saatleri yardımıyla düzenlenmiştir. Zaman saatleri saat 10.00’dan başlayarak

17.00’ye kadar saat başı 15 dakika duş ve fanları çalıştırmış, saat 22.00’den

başlayarak 05.00 kadar ise saat başı 15 dakika sadece fanları çalıştırmıştır.

3.1.3.2. Deneme 3

Araştırma, 10 adet bireysel bölmeye sahip özel donanımlı deneme

istasyonunun her biri iki hayvan kapasiteli iki bölmesinde yürütülmüştür. Deneme

alanı içindeki bölmeler 2.25 m eninde ve 8.20 m uzunluğunda olup her bir bölmede

60 cm uzunluğunda çelik zincirle bağlı olarak iki hayvan barındırılabilecek şekilde

düzenek geliştirilmiştir. Bölmelerin taban zemini beton olup bu özelliğin

hayvanlarda yaratacağı olumsuzlukları gidermek amacıyla zemine kauçuk yataklıklar

(mat) serilmiştir.

Bölmelerdeki yemlikler beton kanalet şeklinde olup her bir hayvanın

kullanabileceği bireysel yemlikler 115x68x65 cm ebatlarındadır. Her hayvan su

gereksinmesini 25.5x25.5 cm ebatlarında galvanize sacdan yapılmış bireysel

suluktan karşılamıştır. Deneme bölmesine ait çatı yüksekliği ve diğer tüm özellikler

Deneme 1 ve 2’ye ait deneme alanları ile benzer niteliktedir.

Page 55: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

40

3.2. Metod

3.2.1. Deneme Grupları

3.2.1.1. Deneme 1

Sıcaklık stresinin olumsuz etkisini azaltmak amacıyla duş + fan uygulaması

ve rasyonda korunmuş yağ kullanımının incelendiği bu çalışmaya ait muamele

kombinasyonları Çizelge 3.4’de verilmiştir. Çizelgeden de görülebileceği gibi her

hayvan üzerinde 4 farklı muamele 21 gün süren deneme periyotlarında belli bir

sırayla test edilmiştir.

Çizelge 3.4. Deneme 1 İçin Muamele Kombinasyonları HAYVAN NO

MUAMELELER 1* 2* 3* 4*

A) Duş + Fan Yok – Korunmuş Yağ Yok A B C D B) Duş + Fan Yok – Korunmuş Yağ Var B C D A C) Duş + Fan Var – Korunmuş Yağ Yok C D A B D) Duş + Fan Var – Korunmuş Yağ Var D A B C

* Rakamlar her biri 21 gün süren bir deneme periyodunu da ifade etmektedir.

3.2.1.2. Deneme 2

Duş + Fan uygulaması ve rasyonda by-pass protein olarak balık ununun

kullanımının incelendiği bu çalışmaya ait muamele kombinasyonları Çizelge 3.5’de

verilmiştir. Çizelgeden de görülebileceği gibi her hayvan üzerinde 4 farklı muamele

21 gün süren deneme periyotlarında belli bir sırayla test edilmiştir.

Çizelge 3.5. Deneme 2 İçin Muamele Kombinasyonları HAYVAN NO

MUAMELELER 1* 2* 3* 4*

E) Duş + Fan Yok – Balık Unu Yok E F G H F) Duş + Fan Yok – Balık Unu Var F G H E G) Duş + Fan Var – Balık Unu Yok G H E F H) Duş + Fan Var – Balık Unu Var H E F G

* Rakamlar her biri 21 gün süren bir deneme periyodunu da ifade etmektedir.

Page 56: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

41

3.2.1.3. Deneme 3

Sıcaklık stresine karşı yalnızca beslemeye dayalı tedbirlerin incelendiği bu

çalışmada, rasyonda bitkisel yağ (soya yağı) ve by-pass protein olarak balık unu

kullanımı irdelenmiş ve bu çalışmaya ait muamele kombinasyonları Çizelge 3.6’da

verilmiştir. Çizelgeden de görülebileceği gibi her hayvan üzerinde 4 farklı muamele

21 gün süren deneme periyotlarında belli bir sırayla test edilmiştir. Çizelge 3.6. Deneme 3 İçin Muamele Kombinasyonları

HAYVAN NO MUAMELELER

1* 2* 3* 4*

K) Yağ Yok – Balık Unu Yok K L M N L) Yağ Yok – Balık Unu Var L M N K M) Yağ Var – Balık Unu Yok M N K L N) Yağ Var – Balık Unu Var N K L M

* Rakamlar her biri 21 gün süren bir deneme periyodunu da ifade etmektedir.

3.2.2. Deneme Süreleri

Her biri toplam 84 gün süren denemeler 4 farklı periyottan oluşmuş ve

hayvanlar 21 günlük bir deneme periyodunun ilk 14 gününü alıştırma dönemi son 7

gününü ise deneme dönemi olarak geçirmiştir. Denemelerin başlangıcında

hayvanların deneme yemlerine alışması için bir hafta süreyle önceden aldıkları

yemin (süt karma yemi, silaj, buğday sapı) yanı sıra artan oranlarda deneme

TMR’leri verilmiş ve bu sürenin sonunda tamamen deneme TMR’lerine geçilmiştir.

3.2.3. Veri Toplama

Deneme süresince hayvanlarda canlı ağırlık değişimi, süt verimi, yem

tüketimi, rektal sıcaklık, deri sıcaklığı, nabız ve solunum sayısına ait veriler

toplanmıştır.

Hayvanların canlı ağırlık değişimleri, her periyodun başlangıç ve bitiş

tarihlerinde sabah sağımından sonra yem verilmeden tartım şeklinde tespit edilmiş ve

iki tartım arasındaki fark canlı ağırlık değişimi olarak kaydedilmiştir.

Page 57: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

42

Süt verimleri 21 gün boyunca sabah ve akşam olarak kaydedilmiş, aynı güne

ait sabah ve akşam süt verimleri toplanarak günlük süt verimleri bulunmuştur. Süt

analizleri her periyodun son 7 günlük süresini kapsayan deneme döneminin 1. ve 4.

günlerinde sabah sağımlarından alınan süt örnekleri üzerinde yapılmıştır. Alınan süt

örneklerinde ham protein, NPN (protein yapısında olmayan azotlu bileşikler), kazein,

ham yağ, kuru madde ve ham kül analizleri AOAC’e (1998) göre, süt ham yağ

analizi ise “Gerber Metoduna” göre (Yöney, 1973) yapılmıştır. Diğer yandan süt

kompozisyonuna ilişkin diğer değerler de hesaplanarak bulunmuştur. Bu

hesaplamalarda; peynir suyu azotu, süt kazein azotundan protein azotunun

çıkarılmasından; protein azotu (gerçek protein azotu) ise toplam azottan NPN

çıkarılarak bulunmuştur. Organik madde içeriği, süt kuru maddesinden ham külün

çıkarılmasıyla; laktoz ise süt organik maddesinden süt ham proteini ve süt yağının

çıkarılmasından hesaplanarak (Sanz Sampelayo ve ark., 1998) bulunmuştur. Ayrıca,

%4 yağa göre düzeltilmiş süt verimi (DSV), enerjiye göre düzeltilmiş süt verimi

(EDSV), besin madde tüketim değerleri (metabolik enerji; ME, ham protein; HP,

Neutral Detergent Fiber; NDF, Acid Detergent Fiber; ADF, rumende yıkıma dirençli

protein; RYDP, metabolik protein; MP), süt yağ ve protein verimi ile süt üretim

etkinliğinin hesaplanma yöntemleri aşağıda verilmiştir;

%4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi (kg/gün)= ((0.4 + 0.15 x %süt yağı) x

süt verimi),

Enerjiye Göre Düzeltilmiş Süt Verimi (kg/gün)= ((0.3246 x süt verimi) +

(12.86 x yağ verimi) +(7.04 x protein verimi)) (NRC, 2001),

Metabolik Enerji Tüketimi (Mcal/gün)= (rasyonun metabolik enerji değeri x

kuru madde tüketimi),

Ham Protein Tüketimi (kg/gün)= ((rasyonun ham protein düzeyi x kuru

madde tüketimi))/100,

NDF Tüketimi (kg/gün)= ((rasyonun NDF düzeyi x kuru madde

tüketimi))/100

ADF Tüketimi (kg/gün)= ((rasyonun ADF düzeyi x kuru madde

tüketimi))/100,

Page 58: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

43

RYDP Tüketimi (kg/gün)= ((rasyonun RYDP düzeyi x kuru madde

tüketimi))/100,

Metabolik Protein Tüketimi (kg/gün)= ((0.130 (kg/gün) x TDN (kg/gün) x

0.64 + (rasyonun RYDP düzeyi x rasyonun sindirilebilirliği) x kuru madde

tüketimi) (NRC, 2001),

Süt Yağ Verimi (kg/gün)= (süt verimi x süt yağ düzeyi)/100,

Süt Protein Verimi (kg/gün)= (süt verimi x süt protein düzeyi)/100,

Süt Üretim Etkinliği= (süt verimi/kuru madde tüketimi).

Hayvanlara ait yem tüketimleri Deneme 1 ve 2’de yalnızca deneme dönemi

olarak kabul edilen son 7 günlük dönemde günlük olarak, Deneme 3’de ise alıştırma

ve deneme dönemlerinde günlük olarak tespit edilmiştir. Araştırmada kullanılan

TMR’leri oluşturan yonca kuru otu ve karma yemlerden alınan örnekler üzerinde,

ham protein, ham yağ, ham kül ve kurumadde analizleri AOAC’e (1998) göre

yapılırken NDF ve ADF analizleri VanSoest ve ark. (1991) bildirdiğine göre selüloz

torba tekniği kullanarak Ankom Fiber Analyzer’da (ANKOM Technology Corp.,

Fairport, NY) yapılmıştır. Analizler sonucu belirlenen besin madde içerikleri kaba ve

karma yemin rasyonda kullanılma oranlarına göre hesaplanarak TMR

kompozisyonları belirlenmiştir.

Fizyolojik parametreler olarak bilinen rektal sıcaklık, deri sıcaklığı, nabız ve

solunum sayıları Deneme 1 ve 2 süresince alıştırma dönemini takip eden deneme

döneminin 3. ve 7. günlerinde 11.30, 13.30 ve 15.30 saatlerinde olmak üzere günde 3

defa alınmıştır. Üçüncü denemede ise ölçüm günleri önceki denemelerde olduğu

gibi; ancak ölçüm saatlerine 07.30’da ilave edilerek gerçekleştirilmiştir.

Rektal sıcaklık rektuma 6-8 cm girilerek dijital termometre (±0.1) ile

alınırken, her hayvanın sağ açlık çukurundan ölçülen deri sıcaklığı, infrared

termometre (±0.1) (Raytek, MT4 Minitemp) yardımıyla alınmıştır. İnfrared

termometre ile ölçüm yapılırken, sıcaklığı alınacak noktalar ile cihaz arasındaki

mesafenin tüm ölçümlerde sabit olmasına (yaklaşık 20 cm) özen gösterilmiştir.

Solunum sayısının belirlenmesinde gözlem yolu kullanılmış olup, gözlemde

hayvanın kaburga kemikleri ve karın boşluğu üzerindeki hareketler esas alınmış,

Page 59: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

44

nabız sayısı ise steteskop ile sol ön bacak altından dinlenmiştir. Solunum ve nabız

sayıları 15 saniye süre ile tespit edilmiş daha sonra 4 ile çarpılarak bu gözlemlere ait

dakikadaki veriler hesaplanmıştır.

Araştırmanın iklim verileri Data Logger (Onset Computer Corporation’s

BoxCar Hobo H8 Family) adı verilen elektronik cihaz yardımıyla toplanmıştır.

Deneme bölmesine zeminden 2.30 m yükseklikte 2 adet data logger yerleştirilmiş ve

söz konusu cihazlar, 1’er saat aralıklarla kuru termometre sıcaklığı (°C ve °F),

dewpoint sıcaklığı (°C ve °F) ve nisbi nem (%) verilerini deneme süresince

kaydetmiş, daha sonra bu veriler yardımıyla Sıcaklık-Nem İndeksi (SNİ)

hesaplanmıştır (Lefcourt ve Schmidtmann, 1989). Söz konusu indeks:

SNİ: 0.8 x Kuru Termometre Sıcaklığı (°C) + (Nisbi Nem/100) x (Kuru

Termometre Sıcaklığı (°C) – 14.3) + 46.3

şeklinde olup, hesaplanan SNİ değeri, 72’den küçük olduğunda stres yok, 72-79

arasında olduğunda hafif stres, 80-89 arasında olduğunda orta düzeyde stres ve 90’ın

üzerinde olduğunda ise ölümle sonuçlanan aşırı stres varlığı olarak kabul edilmiştir

(Armstrong, 1993).

Araştırma sırasında var olan iklim verilerinin daha detaylı analiz edilebilmesi

amacıyla denemelerin sonunda her bir periyotta günlük gerçekleşen sıcaklık, nisbi

nem ve SNİ değerleri için ortalama, minimum ve maksimum değerler saptanmıştır.

Bu verilerden yola çıkılarak periyotlar ve denemenin tümüne ait sıcaklık, nisbi nem

ve SNİ değerleri için ortalama ve standart hatalar hesaplanmıştır.

3.2.4. İstatistiki Analizler

Araştırmaların tümü Latin Kare deneme deseninde 2x2 faktöriyel plana

uygun olarak yürütülmüştür. Denemeler süresince elde edilen veriler, Latin Kare

deneme deseninde “Genel Doğrusal Model” (General Linear Model; GLM)

kullanılarak SAS istatistik paket programında (SAS, 1997) analiz edilmiştir. Paket

Page 60: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

45

programda incelenen parametrelerin en küçük kareler ortalaması (Least Square

Means: LSM) bulunmuş ve bu ortalamaların karşılaştırılmasında Duncan çoklu

karşılaştırma testi uygulanmıştır (Bek ve Efe, 1988). Varyans analiz sonuçları, %5

önem seviyesinde test edilmiş ve ≤ 0.05 olduğunda önemli olarak kabul edilirken

0.05≥P≥ 0.15 olduğunda ise artma veya azalma yönünde eğilim olduğu

varsayılmıştır.

Latin Kare deneme desenlerinde gerek çift yönlü hetorejenliğin mevcut

olması ve gerekse her bir hayvanın farklı periyotlarda tüm muameleleri alması

nedeniyle inek ve periyot etkisi yorumlamada dikkate alınmamış bu etkilerden

arındırılmış muamele etkileri üzerinde durulmuştur.

3.2.4.1. Deneme 1’in Matematik Modeli

Denemede duş+fan uygulaması (yok/var) ve korunmuş yağın iki farklı düzeyi

(%0 ve %2.54 oranında var) test edilmiş ve denemeye ait matematik model aşağıda

verilmiştir:

Yijklm=µ + αi + βj + (Φ)k + (ω)l + (ΦXω)kl + Εijklm

Burada;

Yijklm= gözlem değeri

µ= genel ortalama

αi= i. inek etkisi (i=1, ….,4)

βj= j. periyot etkisi (j=1, ….,4)

(Φ)k= k. duş+fan etkisi (k=1, 2)

(ω)l= l. korunmuş yağın etkisi (l=1, 2)

(ΦXω)kl = k. duş+fan ile l. korunmuş yağın ortak etkisi

Εijklm= Hata

şeklindedir.

3.2.4.2. Deneme 2’nin Matematik Modeli

Denemede duş+fan uygulaması (yok/var) ve balık ununun iki farklı düzeyi

(%0 ve %3.67) test edilmiştir. Denemeye ait matematik model aşağıda verilmiştir.

Page 61: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER

46

Yijklm=µ + αi + βj + (Φ)k + (ω)l + (ΦXω)kl + Εijklm

Burada;

Yijklm= gözlem değeri

µ= genel ortalama

αi= i. inek etkisi (i=1, ….,4)

βj= j. periyot etkisi (j=1, ….,4)

(Φ)k= k. duş+fan etkisi (k=1, 2)

(ω)l= l. balık ununun etkisi (l=1, 2)

(ΦXω)kl = k. duş+fan ile l. balık ununun ortak etkisi

Εijklm= Hata

şeklindedir.

3.2.4.3. Deneme 3’ün Matematik Modeli

Araştırmada rasyonda bitkisel yağın iki farklı düzeyi (%0 ve %3.81) ve balık

ununun iki farklı düzeyi (%0 ve %3.67) test edilmiş ve denemeye ait matematik

model aşağıda verilmiştir.

Yijklm=µ + αi + βj + (Φ)k + (ω)l + (ΦXω)kl + Εijklm

Burada;

Yijklm= Gözlem Değeri

µ= genel ortalama

αi= i. inek etkisi (i=1, ….,4)

βj= j. periyot etkisi (j=1, ….,4)

(Φ)k= k. bitkisel yağın etkisi (k=1, 2)

(ω)l= l. balık ununun etkisi (l=1, 2)

(ΦX ω)kl = k. bitkisel yağ ile l. balık ununun ortak etkisi

Εijklm= Hata

şeklindedir.

Page 62: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

47

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA

4.1. Denemeler Süresince Gerçekleşen İklim Verilerinin İncelenmesi

Araştırmaya ait verilerin incelenmesine iklim verilerinden başlanmıştır. Bu

verilerden yola çıkılarak denemelerin yürütüldüğü dönemlere ait iklim koşulları

değerlendirilmesi ve hayvan materyalinin bu iklim koşullarına karşı verdikleri

fizyolojik ve verimsel tepkilerin ortaya konulmasının daha anlamlı olacağı

düşünülmüştür.

4.1.1. Deneme 1 ve Deneme 2

Eş zamanlı olarak 2002 yılında yürütülen Deneme 1 ve Deneme 2 süresince

periyotlar bazında ve deneme genelini yansıtan sıcaklık, nisbi nem, SNİ değerlerine

ait ortalama, minimum ve maksimum değerler Çizelge 4.1’de verilmiştir. Söz konusu

çizelgenin incelenmesinden anlaşılacağı üzere 84 günlük deneme süresince

gerçekleşen ortalama, minimum ve maksimum sıcaklık sırasıyla 26.62°C, 21.45°C,

32.77°C’dir. Deneme süresince en yüksek ortalama sıcaklık 29.08°C ile I. periyotta

tespit edilmiş ve denemenin ilerleyen periyotlarında ortalama sıcaklıkta düşüş

gözlenmiştir (27.37°C, 25.78°C ve 24.28°C). Benzer bulgulara ortalama minimum ve

maksimum sıcaklık değerlerinde de rastlanmaktadır. Nitekim, en yüksek ortalama

maksimum sıcaklık değeri 35.12°C ile I. periyotta, en düşük ortalama maksimum

sıcaklık değeri ise 30.68°C ile IV. periyotta gerçekleşmiştir. Denemeler süresince

sıcaklığın sabah 06.30’dan başlayarak 16.00’a kadar arttığı tespit edilmiştir (Şekil

4.1).

Denemeler süresince nisbi nemdeki değişim sıcaklığa benzer şekilde

olmuştur. Nisbi nem değerleri denemenin ilk periyodunda yüksek iken bunu takip

eden periyotlarda düşüşler tespit edilmiştir. En yüksek ortalama nisbi nem %68.73 ile

I. periyotta, en düşük ortalama nisbi nem ise %51.34 ile IV. periyotta tespit

edilmiştir. Deneme dönemlerinin tamamı söz konusu olduğunda ortalama, minimum

ve maksimum nisbi nem değerleri sırasıyla %61.68, %39.66 ve %82.54’dür.

Page 63: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

48

Çizelge 4.1. Deneme 1 ve Deneme 2 Süresince Sıcaklık (°C), Nisbi Nem (%) ve SNİ Değerlerine Ait Değişim

ÖZELLİKLER PERİYOT I PERİYOT II PERİYOT III PERİYOT IV GENEL Sıcaklık °C Ortalama 29.08±0.19 27.37±0.17 25.78±0.19 24.28±0.20 26.62±0.10 Minimum a 23.92±0.27 22.37±0.20 20.53±0.31 18.97±0.32 21.45±0.25 Maksimum b 35.12±0.49 33.08±0.31 32.20±0.35 30.68±0.52 32.77±0.27 Nispi Nem (%) Ortalama 68.73±0.75 66.19±0.81 60.28±0.87 51.34±0.78 61.68±0.43 Minimum a 45.61±2.08 41.15±1.87 39.50±2.32 32.40±2.19 39.66±1.16 Maksimum b 90.39±1.01 88.15±1.52 80.96±2.71 70.65±2.92 82.54±1.37 Sıcaklık Nem İndeksi Ortalama 78.31±0.19 75.78±0.17 73.08±0.21 70.25±0.21 74.35±0.12 Minimum a 72.95±0.39 70.66±0.40 67.44±0.58 64.70±0.46 68.94±0.41 Maksimum b 84.44±0.49 81.18±0.31 79.67±0.43 76.88±0.54 80.55±0.37 a 21 gün süresince günlük olarak gerçekleşen minimum gözlem değerlerinin belirlenip ortalamanın alınması ile bulunmuş değer b 21 gün süresince günlük olarak gerçekleşen maksimum gözlem değerlerinin belirlenip ortalamanın alınması ile bulunmuş değer

Sıcaklık stresinin varlığına işaret eden SNİ değerleri irdelendiğinde genel

ortalamanın 74.35 olduğu, en yüksek ortalama SNİ değerinin I. periyotta (78.31)

gerçekleştiği, bu periyodu sırasıyla II., III. ve IV. periyotların takip ettiği

görülmektedir (75.78, 73.08 ve 70.25). Şekil 4.1’deki veriler Deneme 1 ve Deneme 2

süresince hayvanların günün 8 saatini sıcaklık stresi olmaksızın, 9 saatini hafif

düzeyde ve 7 saatini ise orta düzeyde sıcaklık stresine maruz kalarak geçirdiklerini

göstermektedir. Ayrıca, mevcut deneme koşullarında saat 07.00-10.00 ve 17.00-

23.00 arasında hafif düzeyde, 10.00-17.00 arasında ise orta düzeyde sıcaklık stresinin

olduğu görülmüştür (Şekil 4.1).

4.1.2. Deneme 3

2003 yılında yürütülen Deneme 3 süresince gerçekleşen sıcaklık, nisbi nem

ve bu verilerden yararlanılarak hesaplanan SNİ değerleri Çizelge 4.2’de verilmiştir.

Bu denemenin yürütüldüğü dönemde gerçekleşen ortalama sıcaklık 28.64°C olup en

yüksek sıcaklık ortalamasına (30.04°C) II. periyotta rastlanmıştır. En yüksek

maksimum sıcaklık ortalaması 36.04°C olup yine II. periyotta gerçekleşirken en

düşük minimum sıcaklık ortalaması ise IV. periyotta 20.86°C olarak tespit edilmiştir.

Page 64: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

49

40

50

60

70

80

90

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24

Saatler

Nisb

i Nem

ve

SNİ

1517192123252729313335

Sıc

aklık

Nisbi Nem SNİ Sıcaklık

Şekil 4.1. Deneme 1 ve 2 Süresince Gerçekleşen Sıcaklık (0C), Nisbi Nem (%) ve SNİ Değerlerinde Saatlere

Bağlı Olarak Gözlenen Değişim Çizelge 4.2. Deneme 3 Süresince Sıcaklık (°C), Nisbi Nem (%) ve SNİ Değerlerine

Ait Değişim ÖZELLİKLER PERİYOT I PERİYOT II PERİYOT III PERİYOT IV GENEL Sıcaklık °C Ortalama 29.95±0.16 30.04±0.17 28.77±0.19 25.82±0.17 28.64±0.09 Minimum a 24.97±0.22 24.90±0.26 23.76±0.44 20.86±0.33 23.62±0.24 Maksimum b 35.73±0.30 36.04±0.25 35.07±0.40 31.71±0.38 34.64±0.25 Nispi Nem (%) Ortalama 63.04±0.70 56.53±0.69 59.44±0.77 53.17±0.87 58.05±0.39 Minimum a 42.21±1.93 35.21±1.59 36.30±1.59 35.93±2.28 37.42±0.97 Maksimum b 83.05±0.97 75.37±1.28 79.46±1.81 68.45±4.41 76.58±1.37 Sıcaklık Nem İndeksi Ortalama 78.97±0.17 78.35±0.17 76.92±0.22 72.21±0.21 76.61±0.11 Minimum a 73.87±0.33 73.25±0.46 71.71±0.83 66.76±0.72 71.40±0.43 Maksimum b 85.65±0.48 84.20±0.27 82.92±0.61 78.30±0.48 82.77±0.38 a 21 gün süresince günlük olarak gerçekleşen minimum gözlem değerlerinin belirlenip ortalamanın alınması ile bulunmuş değer b 21 gün süresince günlük olarak gerçekleşen maksimum gözlem değerlerinin belirlenip ortalamanın alınması ile bulunmuş değer

Deneme 3 süresince gerçekleşen ortalama nisbi nem %58.05’dir. En yüksek

ortalama nisbi nem I. periyotta (%63.04) tespit edilmiş ve bu periyodu sırasıyla III.

periyot (%59.44), II. periyot (%56.53) ve IV. periyot (%53.17) izlemiştir.

SNİ bakımından bu deneme dönemi irdelendiğinde en yüksek ortalama

değerin 78.97 ile I. periyotta olduğu ve bu periyodu sırasıyla II., III., IV. periyotların

Page 65: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

50

izlediği görülmektedir. En yüksek maksimum ortalama SNİ değeri 85.65 olup yine I.

periyotta gerçekleşmiştir.

Şekil 4.2’deki veriler araştırma süresince hayvanların günün 14 saatini hafif

düzeyde, 10 saatini orta düzeyde sıcaklık stresine maruz kalarak geçirdiklerini

göstermektedir. Ayrıca, mevcut deneme koşullarında saat 09.00-19.00 arasında orta

düzeyde, 20.00-09.00 arasında ise hafif düzeyde sıcaklık stresinin olduğu

görülmüştür (Şekil 4.2).

354045505560657075808590

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24

Saatler

Nisb

i Nem

ve

SNİ

1517192123252729313335

Sıca

klık

Nisbi Nem SNİ Sıcaklık

Şekil 4.2. Deneme 3 Süresince Gerçekleşen Sıcaklık (0C), Nisbi Nem (%) ve SNİ Değerlerinde Saatlere Bağlı

Olarak Gözlenen Değişim

Süt sığırlarında sıcaklık stresinin şiddetini rakamsal olarak sınıflandıran

Armstrong (1994), SNİ değerinin 72-79 arasında olması halinde hafif düzeyde

sıcaklık stresi, 80-89 arasında olması halinde orta düzeyde sıcaklık stresi, bu değerin

90’dan büyük olması halinde ise ölümcül sıcaklık stresinin varlığına işaret ettiğini

bildirmiştir. Bu sınıflandırmaya bağlı olarak 72 birimin üzerindeki her bir birim SNİ

artışının süt veriminde 0.2 kg/gün düşüşe neden olabileceği bildirilmektedir

(Ravagnolo ve Misztal, 2000). Diğer yandan, SNİ ile kuru madde tüketimi arasında

negatif korelasyon bulunmaktadır (Holter ve ark., 1996; Holter ve ark., 1997).

Sıcaklık stresinin olduğu dönemlerde süt verimi üzerinde en büyük etkiye 2 gün

Page 66: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

51

önceki SNİ değeri sahip iken, kuru madde tüketimi ise 2 gün önceki ortalama

sıcaklığa karşı hassasiyet göstermektedir (West ve ark., 2002).

Eş zamanlı olarak yürütülen Deneme 1 ve 2’ de ilk üç periyotta hafif düzeyde

sıcaklık stresi tespit edilmiştir. Bu denemelerin son periyodunda ise azalan sıcaklık

ve neme bağlı olarak SNİ değeri 72’nin altında çıkmıştır (Çizelge 4.1). Diğer taraftan

araştırmaya ait genel SNİ ortalaması (74.35) dikkate alındığında ise hayvanların tüm

deneme süresince hafif düzeyde sıcaklık stresine maruz kaldıkları görülmektedir.

Deneme 3’de bütün periyotlarda SNİ değerinin 72’nin üzerinde olduğu tespit

edilmiştir. Bu denemeye ait genel SNİ ortalaması ise 76.61 olup, hayvanlar tüm

deneme süresince hafif düzeyde sıcaklık stresine maruz kalmışlardır.

Keister ve ark. (2002), geceleri SNİ değerinin 75’in altında kaldığı sürece süt

ineklerinin verimlerini koruduklarını; ancak 75’in üzerine çıktığında süt verimi ve

yem tüketiminde düşmeler görüldüğünü bildirmişlerdir. Mevcut denemelerin ilk

ikisinde SNİ değeri 23.00–05.00 arasında ortalama olarak 70.77 olup bu süre

içerisinde sıcaklık stresinin olmadığını işaret etmektedir. Deneme 3’te ise söz konusu

bu döneme ait SNİ ortalaması 73.78 olup hafif düzeyde sıcaklık stresinin varlığını

göstermektedir.

4.2. Fizyolojik Parametrelerin İncelenmesi

4.2.1. Deneme 1

Duş+Fan uygulaması, rasyonda korunmuş yağ kullanımı ve bu iki

muamelenin interaksiyonunun fizyolojik parametreler üzerine etkisi sırasıyla Çizelge

4.3, Çizelge 4.4 ve Çizelge 4.5’de verilmiştir.

4.2.1.1. Duş+Fan Uygulaması

Duş+Fan uygulaması yapılan hayvanlarda rektal sıcaklık değerlerinin ölçüm

yapılan tüm saatlerde bu muameleyi almayanlara nazaran daha düşük olduğu tespit

edilmiştir (11.30: 38.54°C ‘e karşı 39.04°C; 13.30: 38.51°C ‘e karşı 39.31°C; 15.30:

38.33°C ‘e karşı 39.23°C). Ortalamaların incelenmesinden de anlaşılacağı üzere

Page 67: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

52

sıcaklığın yükseldiği saatlerde iki grup arasındaki rektal sıcaklık farkı

yükselmektedir (rektal sıcaklık farkları 11.30: 0.50°C; 13.30: 0.80°C; 15.30: 0.90°C).

Duş+Fan uygulaması, hayvanların rektal sıcaklıklarının önemli ölçüde düşmesine

neden olmuştur (P<0.01).

Duş+Dan uygulamasının deri sıcaklığı üzerine etkisi, incelenen ilk parametre

ile benzerlikler göstermektedir. Bu muamelenin uygulandığı hayvanlarda deri

sıcaklığının daha düşük olduğu tespit edilmiştir (saat 11.30 için P<0.01 ve saat 13.30

ve 15.30 için ise P<0.05). Duş+Fan uygulamasının solunum sayısı üzerine etkisi

irdelendiğinde; bu parametreyi ölçüm yapılan saatlere bağlı olarak sırasıyla 22

solunum/dakika, 29.25 solunum/dakika ve 30.25 solunum/dakika azalttığı

gözlenmiştir. Gün boyu yapılan ölçümler dikkate alındığında ise duş+fan

uygulamasının solunum sayısını 27.17 solunum/dakika azalttığı görülmüştür.

Duş+Fan uygulaması solunum sayısının azalmasında etkili olmuştur (saat 11.30 için

P<0.05 ve saat 13.30 ve 15.30 için ise P<0.01).

Çizelge 4.3. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Fizyolojik Parametre Değerleri

Duş+Fan Uygulaması Fizyolojik Parametreler Saat Yok Var SEM Etkiler (P<)

11.30 39.04 38.54 0.02 0.01 13.30 39.31 38.51 0.02 0.01 Rektal Sıcaklık, °C 15.30 39.23 38.33 0.14 0.01 11.30 36.14 32.55 0.36 0.01 13.30 35.39 33.63 0.38 0.02 Deri Sıcaklığı, °C 15.30 34.93 33.40 0.36 0.02 11.30 83.75 61.75 5.46 0.03 13.30 87.00 57.75 3.02 0.01 Solunum Sayısı, sayı/dakika 15.30 89.25 59.00 3.12 0.01 11.30 80.63 76.75 2.36 ÖD 13.30 80.75 80.00 2.66 ÖD Nabız Sayısı, sayı/dakika 15.30 81.75 76.50 2.87 ÖD

ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

Duş+Fan uygulaması nabız sayısını sayısal olarak düşürmüştür (P>0.05).

Ölçüm yapılan tüm saatlerin ortalaması alındığında duş+fan uygulaması yapılan

hayvanlarda nabız sayısı 77.75 sayı/dakika, yapılmayanlarda ise 81.04 sayı/dakika

olarak tespit edilmiştir.

Page 68: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

53

Deneme 1’den elde edilen fizyolojik bulgular duş+fan uygulaması ile rektal

sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısının düştüğünü göstermektedir. Sıcaklık

stresine uyum sağlama sürecinde değişen en önemli fizyolojik parametreler vücut ısı

üretimi ve solunum sayısıdır (Brown-Brandl ve ark., 2003). Sıcak çevre koşullarında

artan vücut sıcaklığı ve solunum sayısı termoregulasyonun sağlanması amacıyla

ısının vücuttan uzaklaştırılmasına yarayan normal mekanizmalardır (Yousef, 1985).

Sığırlar solunum sayısı, su tüketimi ve terlemeyi artırarak ya da yem tüketimini

azaltarak vücut sıcaklıklarını düzenleyebilmektedirler. Sıcaklık stresi altında

metabolizmanın vücut ısı regülasyonuna yönelmesi süt verimi ve üreme performansı

gibi verime yönelik parametrelerin olumsuz etkilenmesine neden olabilmektedir

(Meyer ve ark., 1998; Keister ve ark., 2002).

Süt sığırlarında rektal sıcaklık değerinin 38.5°C’nin altında olması normal

vücut sıcaklığına sahip olunduğunu göstermektedir (Igono ve ark., 1992). Mevcut

denemede duş+fan uygulaması alan muamele grubunun üç farklı saatte ölçülen rektal

sıcaklıklarının ortalaması 38.46°C olarak bulunmuştur.

Genel olarak sıcaklık stresi altında duş ve fanların senkronize biçimde

kullanıldığı serinletme uygulamalarıyla vücut sıcaklığı (Flamenbaum ve ark., 1986;

Flamenbaum ve ark., 1995), rektal sıcaklık (Igono ve ark., 1987; Armstrong ve

Hillman, 1998; Tarazon-Herrera ve ark., 1999) ve solunum sayısında (Brouk ve ark.,

2001a; Correa-Calderon ve ark., 2002; Correa-Calderon ve ark., 2004) düşüşler

olduğu bildirilmiştir.

4.2.1.2. Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılması

Sıcaklık stresi altında rasyonda korunmuş yağ kullanılması fizyolojik

parametreler üzerinde istatistiksel olarak önemli bir değişikliğe neden olmamıştır

(P>0.05). Ancak, rasyonda korunmuş yağ kullanılması ölçüm yapılan tüm saatlerin

ortalaması alındığında rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısında sırasıyla

0.04°C, 0.29°C ve 0.91 sayı/dakika şeklinde düşüşlere neden olduğu gözlenmiştir.

Sıcaklık stresi altında rasyonda yağ kullanılmasının temel amaçlarında biri vücutta

ısı yüklenmesini azaltarak uzaklaştırılması gereken ısı miktarının düşürülmesidir.

Page 69: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

54

Çizelge 4.4. Deneme 1’de Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasına Ait Fizyolojik Parametre Değerleri

Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılması Fizyolojik Parametreler Saat Yok Var (%2.54) SEM Etkiler (P<)

11.30 38.78 38.81 0.02 ÖD 13.30 38.89 38.93 0.02 ÖD Rektal Sıcaklık, °C 15.30 38.88 38.68 0.14 ÖD 11.30 34.54 34.15 0.36 ÖD 13.30 34.65 34.36 0.38 ÖD Deri Sıcaklığı, °C 15.30 34.26 34.06 0.36 ÖD 11.30 71.25 74.25 5.46 ÖD 13.30 73.25 71.50 3.02 ÖD Solunum Sayısı, sayı/dakika 15.30 76.13 72.13 3.12 ÖD 11.30 77.50 79.88 2.36 ÖD 13.30 79.25 81.50 2.66 ÖD Nabız Sayısı, sayı/dakika 15.30 81.25 77.00 2.87 ÖD

ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

Chan ve ark. (1997), yaptıkları çalışmada sıcak yaz aylarında rasyonda

korunmuş yağ kullanılmasının rektal sıcaklık ve solunum sayısı üzerinde etkili

olmadığını bildirmişlerdir. Araştırmacılar bu sonucu tüm muamele grubundaki

hayvanların vücut sıcaklıklarının yüksek olmasının (39.6°C) yağ etkisini maskelemiş

olabileceği şeklinde yorumlamışlardır. Yapılan bazı çalışmalarda ise sıcak çevre

koşullarında rasyonda korunmuş yağ kullanılmasının rektal, deri ve vücut

sıcaklıklarında istatistiki olarak önemli olmayan kısmi düşüşlere neden olduğu

bildirilmiştir (Knapp ve Grummer, 1991; Drackley ve ark., 2003; Moore ve ark.,

2005).

4.2.1.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasının

İnteraksiyon Etkisi

Muameleler arasındaki interaksiyonun fizyolojik parametreler üzerinde

istatistiki olarak önemli bir etkiye sahip olmadığı tespit edilmiştir (P>0.05). Duş+Fan

uygulaması ve rasyonda korunmuş yağ kullanılmasının birlikte ele alındığı muamele

grubunda deri sıcaklığının diğer gruplardan daha düşük olduğu gözlenmiştir. Knapp

ve Grummer (1991) ve Chan ve ark. (1997), korunmuş yağ x evaporatif serinletme

Page 70: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

55

interaksiyonunun rektal sıcaklık ve solunum sayısı üzerinde etkili olmadığını

bildirmişlerdir.

Çizelge 4.5. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisine Ait Fizyolojik Parametre Değerleri

Duş + Fan (DF) Yok Var Etkiler (P<) Korunmuş Yağ (KY) Zaman Yok Var Yok Var SEM DF KY DF*KY

11.30 39.01 a 39.08 a 38.54 b 38.54 b 0.03 0.01 ÖD ÖD 13.30 39.38 a 39.25 b 38.41 d 38.61 c 0.03 0.01 ÖD 0.01 Rektal Sıcaklık, °C 15.30 39.48 a 38.99 ab 38.29 c 38.38 bc 0.19 0.01 ÖD ÖD 11.30 36.45 a 35.83 a 32.63 b 32.48 b 0.51 0.01 ÖD ÖD 13.30 35.60 a 35.18 ab 33.70 ab 33.55 b 0.54 0.02 ÖD ÖD Deri Sıcaklığı, °C 15.30 34.73 ab 35.13 a 33.80 ab 33.00 b 0.51 0.02 ÖD ÖD 11.30 82.50 a 85.00 a 60.00 b 63.50 ab 7.72 0.03 ÖD ÖD 13.30 90.00 a 84.00 a 56.50 b 59.00 b 4.27 0.01 ÖD ÖD Solunum Sayısı,

sayı/dakika 15.30 93.25 a 85.25 a 59.00 b 59.00 b 4.11 0.01 ÖD ÖD 11.30 77.00 84.25 78.00 75.50 3.34 ÖD ÖD ÖD 13.30 80.00 81.50 78.50 81.50 3.76 ÖD ÖD ÖD Nabız Sayısı, sayı/dakika 15.30 80.50 83.00 82.00 71.00 4.06 ÖD ÖD ÖD

ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

4.2.2. Deneme 2

4.2.2.1. Duş+Fan Uygulaması

Duş+Fan uygulamasının, fizyolojik parametreler üzerine etkisi Deneme 1’e

benzer şekilde bulunmuştur. Söz konusu uygulama, saat 11.30’da yapılan rektal

sıcaklık ölçümünde sayısal olarak düşüşe (P=0.15) neden olmuştur (Çizelge 4.6).

Diğer ölçüm saatlerinde bu düşüşün istatistiksel olarak önemli olduğu görülmüştür

(P<0.01).

Duş+Fan uygulaması yapılan ve yapılmayan iki grubun saat 13.30 ve

15.30’daki rektal sıcaklık değerleri arasındaki farklar sırasıyla 0.58°C ve 0.79°C

olarak bulunmuştur (P<0.01).

Deri sıcaklığı ve solunum sayıları da duş+fan uygulamasından olumlu yönde

etkilenmiş ve uygulamanın yapıldığı hayvanlarda diğer gruba nazaran her iki

parametre 1.43°C ve 31.91 solunum/dakika daha düşük olduğu tespit edilmiştir.

Duş+Fan uygulaması nabız sayısının sayısal olarak düşmesine neden olmuştur

Page 71: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

56

(P>0.05). Bu uygulamanın yapıldığı hayvanlarda nabız sayısının 2.62 sayı/dakika

daha düşük olduğu tespit edilmiştir.

Duş+Fan uygulamasının fizyolojik parametreler üzerine etkisi Deneme 1’de

yorumlanmıştır.

Çizelge 4.6. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Fizyolojik Parametre Değerleri

Duş+Fan Uygulaması Fizyolojik Parametreler Saat Yok Var SEM Etkiler (P<)

11.30 38.78 38.53 0.10 0.15 13.30 39.01 38.43 0.03 0.01 Rektal Sıcaklık, °C 15.30 39.03 38.24 0.08 0.01 11.30 35.49 33.56 0.32 0.01 13.30 34.83 33.95 0.19 0.02 Deri Sıcaklığı, °C 15.30 34.71 33.24 0.25 0.01 11.30 79.00 49.00 3.54 0.01 13.30 85.25 56.75 1.97 0.01 Solunum Sayısı, sayı/dakika 15.30 85.75 48.50 2.56 0.01 11.30 75.25 71.63 2.30 ÖD 13.30 78.00 76.75 2.90 ÖD Nabız Sayısı, sayı/dakika 15.30 77.75 74.75 1.94 ÖD

ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

4.2.2.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması

Sıcaklık stresine karşı rasyonda balık unu kullanılması saat 13.30’da yapılan

ölçümde rektal sıcaklığın düşmesine neden olduğu (P<0.01; iki grup arasındaki fark:

0.26°C), saat 15.30’da yapılan ölçümde ise bu muamele ile aynı parametrenin düşme

eğilimi (P=0.10; iki grup arasındaki fark: 0.22°C) gösterdiği tespit edilmiştir. Benzer

düşme eğilimi saat 13.30’da yapılan deri sıcaklığı (P=0.13) ve saat 11.30’da yapılan

solunum sayısı ölçümlerinde de gözlenmiştir (P=0.10). Ölçüm yapılan tüm saatlerin

ortalaması alındığında rasyonda balık unu kullanılması solunum sayısında 4.75

sayı/dakika düşüşe neden olduğu tespit edilmiştir. Diğer fizyolojik parametreler

rasyonda balık unu kullanılmasından istatistiksel olarak önemli düzeyde (P>0.05)

etkilenmemiştir (Çizelge 4.7).

Rasyonda balık unu kullanılması ile rektal sıcaklık ve solunum sayısında

görülen bu düşüşler, organlara dengeli aminoasit sağlanması nedeniyle besin madde

Page 72: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

57

kullanımının iyileşmesi şeklinde yorumlanabilir. Rumende yıkılabilir protein oranı

yüksek bazı protein kaynaklarının (örneğin soya fasulyesi küspesi) yıkımı sırasında

açığa çıkan fazla amonyak, azotun etkin kullanılamamasına neden olabilmektedir.

Diğer yandan karaciğerde bu amonyağın üreye dönüşümü için gereken enerjinin

fazlalığı vücutta ısı yüklenmesine neden olabilmektedir (Huber ve ark., 1994). Balık

ununun hem rumende yıkıma dirençli olması hem de kaliteli bir protein kaynağı

olması sıcaklık stresi altında hayvanların besin madde dengesizliği ve

yetersizliğinden kaynaklanabilecek ısı yüklenmelerini bir ölçüde önleyebilmektedir

(Taylor ve ark., 1991).

Çizelge 4.7. Deneme 2’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait Fizyolojik Parametre Değerleri

Rasyonda Balık Unu Kullanılması Fizyolojik Parametreler Saat Yok Var (%3.67) SEM Etkiler (P<)

11.30 38.61 38.69 0.10 ÖD 13.30 38.85 38.59 0.03 0.01 Rektal Sıcaklık, °C 15.30 38.74 38.52 0.08 0.10 11.30 34.53 34.53 0.32 ÖD 13.30 34.63 34.15 0.19 0.13 Deri Sıcaklığı, °C 15.30 33.98 33.98 0.25 ÖD 11.30 66.75 61.25 3.54 ÖD 13.30 73.75 68.25 1.97 0.10 Solunum Sayısı, sayı/ dakika 15.30 68.75 65.50 2.56 ÖD 11.30 72.75 74.13 2.30 ÖD 13.30 76.25 78.50 2.90 ÖD Nabız Sayısı, sayı/dakika 15.30 74.75 77.75 1.94 ÖD

ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

Sıcak koşullarda rasyonda balık unu kullanılması ile bazı fizyolojik

parametrelerde sağlanan kısmi iyileşmeler Chen ve ark. (1993) sonuçları ile uyumlu

değildir. Zira bu araştırıcılar sıcak koşullarda rektal sıcaklık ve solunum sayısı

üzerine protein kalitesinin etkili olmadığını bildirmiştir. Ancak, söz konusu

araştırmada solunum sayısı ve rektal sıcaklık ölçümü haftada bir kez ve sadece

14.00’da yapılmıştır. Mevcut çalışmada ise ölçümler aynı hafta içinde 2 gün ve 3

farklı saatte tespit edilmiştir.

Page 73: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

58

4.2.2.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının

İnteraksiyon Etkisi

Duş+Fan uygulaması ve rasyonda balık unu kullanılmasının interaksiyon

etkisi saat 13.30’da yapılan rektal sıcaklık ölçümü dışında (P<0.05) fizyolojik

parametreler üzerinde istatistiki olarak önemli düzeyde etkili olmamıştır (P>0.05).

Duş+Fan muamelesi uygulanmayan hayvanların rasyonlarında balık unu

kullanılmasının rektal sıcaklığı azalttığı tespit edilmiştir. Bu etki balık ununun

sıcaklık stresini azaltabileceği yönündeki görüşümüzü destekler niteliktedir. Ancak,

duş uygulaması ve rasyona balık unu ilavesinin birlikte ele alındığı muamele

gruplarında saat 11.30 ve 15.30’da yapılan gözlemlerde rektal sıcaklık ve nabız

sayısının, saat 13.30 ve 15.30’da deri sıcaklığı ve solunum sayısının diğer gruplardan

sayısal olarak daha düşük değerlere sahip olduğu tespit edilmiştir.

Evaporatif serinletme ve rasyonda rumende yıkıma dirençli protein kaynağı

kullanımının birlikte ele alındığı bazı çalışmalarda rektal sıcaklık ve solunum

sayısının azaldığı bildirilirken (Taylor ve ark., 1991), yalnızca rasyonda rumende

yıkıma dirençli protein kaynağı kullanılan çalışmalarda ise bu fizyolojik

parametrelerin etkilenmediği ileri sürülmüştür (Higginbotham ve ark., 1989a,b).

Çizelge 4.8. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisine Ait Fizyolojik Parametre Değerleri

Duş + Fan (DF) Yok Var Etkiler (P<) Balık Unu (BU) Zaman Yok Var Yok Var SEM DF BU DF*BU

11.30 38.79 38.76 38.44 38.63 0.15 0.15 ÖD ÖD 13.30 39.20 a 38.81 b 38.50 c 38.36 c 0.04 0.01 0.01 0.03 Rektal Sıcaklık, °C 15.30 39.15 a 38.90 a 38.34 b 38.14 b 0.12 0.01 0.10 ÖD 11.30 35.53 a 35.45 a 33.53 b 33.60 b 0.46 0.01 ÖD ÖD 13.30 35.05 a 34.60 ab 34.20 ab 33.70 b 0.28 0.02 0.13 ÖD Deri Sıcaklığı, °C 15.30 34.63 a 34.80 a 33.33 b 33.15 b 0.36 0.01 ÖD ÖD 11.30 82.00 a 76.00 a 51.50 b 46.50 b 5.00 0.01 ÖD ÖD 13.30 87.50 a 83.00 a 60.00 b 53.50 b 2.78 0.01 0.10 ÖD Solunum Sayısı,

sayı/ dakika 15.30 89.00 a 82.50 a 48.50 b 48.50 b 3.61 0.01 ÖD ÖD 11.30 74.00 76.50 71.50 71.75 3.23 ÖD ÖD ÖD 13.30 75.50 80.50 77.00 76.50 4.10 ÖD ÖD ÖD Nabız Sayısı,

sayı/dakika 15.30 76.50 79.00 73.00 76.50 2.74 ÖD ÖD ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

Page 74: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

59

4.2.3. Deneme 3

4.2.3.1. Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılması

Rasyonda bitkisel yağ kullanılması, rektal sıcaklıkta saat 11.30’da yapılan

ölçümler dışında fizyolojik parametrelerde artışlara neden olmuştur. Saat 13.30’da

yapılan ölçümde iki grup arasındaki rektal sıcaklık farklılığının 0.20°C olduğu tespit

edilmiştir (P=0.12). Diğer yandan saat 07.30’da yapılan deri sıcaklık ölçümlerinde

rasyonda yağ kullanılması bu fizyolojik parametrede 1.02°C düşüşe neden olmuştur

(P<0.05).

Rasyonda bitkisel yağ kullanılması fizyolojik parametreler içerisinde en

belirgin olarak solunum sayısını etkilemiş ve yapılan tüm ölçümlerde bu muamele

grubuna ait söz konusu değerin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bitkisel yağ içeren

rasyonları tüketen hayvanların solunum sayısı, gözlem saatleri sırasıyla %15.38

(P<0.05), %13.77 (P<0.01), %6.03 (P=0.08) ve %7.90 (P<0.05) düzeyinde artmıştır

(Çizelge 4.9). Tüm ölçüm saatlerinde yapılan gözlemlerin ortalaması alındığında ise

solunum sayısındaki artışın 8.94 sayı/dakika düzeyinde olduğu tespit edilmiştir.

Çizelge 4.9. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılmasına Ait Fizyolojik Parametre Değerleri

Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılması Fizyolojik Parametreler Saat Yok Var (%3.81) SEM Etkiler (P<)

07.30 38.86 39.13 0.15 ÖD 11.30 39.71 39.65 0.07 ÖD 13.30 39.62 39.82 0.08 0.12 Rektal Sıcaklık, °C

15.30 39.64 39.80 0.08 ÖD 07.30 36.61 35.59 0.28 0.04 11.30 36.49 36.70 0.11 ÖD 13.30 35.86 35.86 0.14 ÖD Deri Sıcaklığı, °C

15.30 34.39 34.25 0.19 ÖD 07.30 74.75 86.25 2.91 0.03 11.30 83.50 95.00 1.74 0.01 13.30 91.25 96.75 1.81 0.08 Solunum Sayısı, sayı/ dakika

15.30 91.75 99.00 1.63 0.02 07.30 78.25 78.75 1.79 ÖD 11.30 80.00 80.75 1.35 ÖD 13.30 78.00 81.50 1.17 0.08 Nabız Sayısı, sayı/dakika

15.30 80.00 83.75 1.09 0.05 ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

Page 75: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

60

Rasyonda bitkisel yağ kullanılması genel olarak nabız sayısının artmasına

neden olmuş ve saat 13.30 ve 15.30’da yapılan ölçümlerde nabız sayısının sırasıyla

3.5 sayı/dakika (P=0.08) ve 3.75 sayı/dakika daha yüksek olduğu (P<0.05) tespit

edilmiştir.

Rasyonda bitkisel yağ kullanılmasıyla fizyolojik parametrelerde gerçekleşen

artışlar Deneme 1’de korunmuş yağ kullanımıyla ortaya çıkan sonuçlarla

çelişmektedir. Bu farklı etkide, rasyonunda bitkisel yağ kullanılmayan muamele

gruplarında gözlenen canlı ağırlık kaybının (rasyonunda bitkisel yağ kullanılmayan

muamele grubunun CAD: -0.37 kg/gün ve rasyonunda bitkisel yağ kullanılan

muamele grubunun CAD: +0.01 kg/gün, Çizelge 4.18) etkisi olabileceği

düşünülmektedir. Canlı ağırlık kaybından gelen enerjinin kullanım etkinliği daha

yüksek olduğundan (NRC, 1981; NRC, 1989) rasyonunda yağ kullanılmayan

muamele gruplarında solunum ve nabız sayıları daha düşük olabilecektir. Diğer bir

ifade ile fizyolojik parametrelerde gözlenen bu artışın yağdan olmayıp muhtemelen

yağsız rasyonu alan hayvanların canlı ağırlık kaybının yüksek olmasından

kaynaklanabileceği ileri sürülebilir. Ayrıca, Deneme 1’nin yürütüldüğü dönemde

tespit edilen sıcaklık stresinin şiddeti ve süresi Deneme 3’e göre daha düşüktür.

Belirtilen iki çalışmada sıcaklık stresinin olumsuz etkisini azaltmak amacıyla

üzerinde durulan muameleler de farklılık göstermektedir. Sıcaklık stresine karşı

Deneme 1’de yönetsel (duş+fan uygulaması) ve beslemeye dayalı tedbirler (rasyonda

korunmuş yağ kullanılması) birlikte incelenirken Deneme 3’de yalnızca beslemeye

dayalı tedbirlerin (rasyona bitkisel yağ kullanılması) incelenmesi de bu farklılıkta

etkili olduğu ileri sürülebilir. Bu bulgulara dayanılarak fizyolojik parametreler

üzerinde duş+fan uygulamasının daha olumlu sonuçlar verebileceği söylenebilir.

West (1996) ve Linn (2004), sıcaklık stresine karşı duş+fan uygulaması ve gölgelik

temini gibi çevresel koşulların iyileştirilmesinin beslemeye dayalı manipulasyonlara

göre daha faydalı olabileceğini ileri sürmüştür. Mevcut çalışmada elde edilen

bulgular bu ifadeyi destekler niteliktedir.

Page 76: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

61

4.2.3.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması

Her bir fizyolojik parametre için ölçüm yapılan 4 farklı saatte tespit edilen

değerlerin ortalaması alındığında, rasyonda balık unu kullanılmasının, solunum

sayısı (88.19°C ‘e karşı 91.38°C, Çizelge 4.10) dışındaki fizyolojik parametrelerde

artışa neden olduğu görülmüştür (rektal sıcaklık: 39.61°C ‘e karşı 39.45°C; deri

sıcaklığı: 35.77°C ‘e karşı 35.67°C; nabız sayısı: 80.38 sayı/dakika’ ya karşı 79.88

sayı/dakika).

Saat 11.30 ve 15.30’da yapılan rektal sıcaklık ölçümlerinde rasyonda balık

unu kullanılması bu fizyolojik parametreyi sırasıyla 0.24°C ve 0.25°C artırmıştır

(P<0.05 ve P=0.08). Rasyonda balık unu kullanılması solunum sayısında azalmaya

neden olmuş ve saat 15.30’da yapılan ölçümlerde bu fizyolojik parametrenin 5.75

sayı/dakika daha düşük olduğu tespit edilmiştir (P<0.05).

Rasyonda balık unu kullanılmasıyla rektal sıcaklık ve nabız sayısında

gözlenen bu artışların 4.2.3.1’de açıklanan faktörlerle ilişkili olduğu

düşünülmektedir.

Çizelge 4.10. Deneme 3’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait Fizyolojik Parametre Değerleri

Rasyonda Balık Unu Kullanımı Fizyolojik Parametreler Saat Yok Var (%3.67) SEM Etkiler (P<)

07.30 38.93 39.06 0.15 ÖD 11.30 39.56 39.80 0.07 0.05 13.30 39.72 39.72 0.08 ÖD Rektal Sıcaklık, °C

15.30 39.59 39.84 0.08 0.08 07.30 35.89 36.31 0.28 ÖD 11.30 36.64 36.55 0.11 ÖD 13.30 35.91 35.81 0.14 ÖD Deri Sıcaklığı, °C

15.30 34.23 34.41 0.19 ÖD 07.30 82.50 78.50 2.91 ÖD 11.30 89.00 89.50 1.74 ÖD 13.30 95.75 92.25 1.81 ÖD Solunum Sayısı, sayı/ dakika

15.30 98.25 92.50 1.63 0.05 07.30 78.75 78.25 1.79 ÖD 11.30 79.75 81.00 1.35 ÖD 13.30 79.50 80.00 1.17 ÖD Nabız Sayısı, sayı/dakika

15.30 81.50 82.25 1.09 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

Page 77: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

62

4.2.3.3. Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu Kullanılmasının İnteraksiyon

Etkisi

Mevcut deneme şartlarında elde edilen bulgular, bitkisel yağ x balık unu

interaksiyonunun saat 11.30 ve 13.30’da yapılan solunum sayısı ölçümleri üzerinde

artış yönünde etkili (P=0.12 ve P=0.06) olduğunu göstermektedir. Bitkisel yağın yer

almadığı rasyonlarda balık unu kullanılması solunum sayısını artırırken (saat 11.30:

86.00 sayı/dakika’ ya karşı 81.00 sayı/dakika ve saat 13.30: 90.00 sayı/dakika’ ya

karşı 92.50 sayı/dakika), bitkisel yağın kullanıldığı rasyonlarda balık unu bu

fizyolojik parametreyi düşürmüştür (saat 11.30: 93.00 sayı/dakika’ya karşı 97.00

sayı/dakika ve saat 13.30: 92.00 sayı/dakika’ ya karşı 101.50 sayı/dakika). İncelenen

diğer parametreler üzerinde bitkisel yağ x balık unu interaksiyonunun istatistiki

olarak önemli bir etkisi tespit edilmemiştir (P>0.05).

Çizelge 4.11. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisine Ait Fizyolojik Parametre Değerleri

Bitkisel Yağ (BY) Yok Var Etkiler (P<) Balık Unu (BU) Zaman Yok Var Yok Var SEM BY BU BY*BU

07.30 38.78 38.94 39.08 39.18 0.21 ÖD ÖD ÖD 11.30 39.59 39.83 39.53 39.78 0.10 ÖD 0.05 ÖD 13.30 39.55 39.69 39.89 39.75 0.11 0.12 ÖD ÖD Rektal Sıcaklık, °C

15.30 39.50 39.78 39.69 39.91 0.12 ÖD 0.08 ÖD 07.30 36.50 36.71 35.28 35.90 0.40 0.04 ÖD ÖD 11.30 36.45 36.53 36.83 36.58 0.15 ÖD ÖD ÖD 13.30 35.80 35.93 36.03 35.70 0.20 ÖD ÖD ÖD Deri Sıcaklığı, °C

15.30 34.10 34.68 34.35 34.15 0.27 ÖD ÖD ÖD 07.30 73.50b 76.00b 91.50a 81.00ab 4.11 0.03 ÖD ÖD 11.30 81.00c 86.00bc 97.00a 93.00ab 2.47 0.01 ÖD 0.12 13.30 90.00b 92.50b 101.50a 92.00b 2.57 0.08 ÖD 0.06

Solunum Sayısı, sayı/ dakika

15.30 93.50b 90.00b 103.00a 95.00b 2.30 0.02 0.05 ÖD 07.30 78.00 78.50 79.50 78.00 2.53 ÖD ÖD ÖD 11.30 79.50 80.50 80.00 81.50 1.91 ÖD ÖD ÖD 13.30 76.50 79.50 82.50 80.50 1.66 0.08 ÖD ÖD

Nabız Sayısı, sayı/dakika

15.30 79.50 80.50 83.50 84.00 1.55 0.05 ÖD ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

Page 78: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

63

4.3. Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu

4.3.1. Deneme 1

Sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarında duş+fan uygulaması, rasyonda

korunmuş yağ kullanılması ve bu iki muamelenin interaksiyonunun canlı ağırlık

değişimi, süt verimi, besin madde tüketimi ve süt kompozisyonu üzerine etkileri

sırasıyla Çizelge 4.12, Çizelge 4.13 ve Çizelge 4.14’de verilmiştir.

4.3.1.1. Duş+Fan Uygulaması

Duş+Fan uygulaması hayvanların canlı ağırlık değişimleri üzerinde önemli

bir etkiye neden olmamıştır (P>0.05). Ancak, duş+fan uygulaması yapılan

hayvanların günlük canlı ağırlık değişimlerinin bu uygulamanın yapılmadığı

hayvanlara nazaran daha yüksek olduğu gözlenmiştir (+0.72 kg/gün ‘e karşı +0.48

kg/gün).

Kuru madde tüketimi üzerine duş+fan uygulamasının istatistiksel olarak

önemli bir etkisi saptanmamıştır (P>0.05). Günlük kuru madde tüketimi, bu

muamelenin yapıldığı hayvanlarda 19.99 kg/gün, yapılmayanlarda ise 19.68 kg/gün

olarak tespit edilmiştir. Duş+Fan uygulamasının süt verimi üzerindeki etkisi kuru

madde tüketimine benzer şekilde olmuş ve süt verimini 1.22 kg/gün artırmıştır (20.69

kg/gün ‘e karşı 19.47 kg/gün ve P>0.05).

Duş+Fan uygulaması yağa ve enerjiye göre düzeltilmiş süt verimlerinde

sırasıyla 0.35 kg/gün ve 0.57 kg/gün artışa neden olmuştur (P>0.05). Kuru madde

tüketimi ile rasyonun besin madde kompozisyonlarının çarpılması sonucu bulunan

ME, HP, NDF, ADF, RYDP ve MP tüketim değerleri üzerine duş+fan

uygulamasının istatistiki olarak önemli düzeyde etkili olmadığı tespit edilmiştir

(P>0.05). Ancak, protein verimi (P=0.12) ve süt üretim etkinliğinin (P=0.15) duş+fan

uygulaması ile artma eğiliminde oldukları tespit edilmiştir.

Page 79: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

64

Çizelge 4.12. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri

Duş+Fan Uygulaması Parametreler Yok Var SEM Etkiler (P<)

CAD (kg/gün) +0.48 +0.72 0.34 ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 19.68 19.99 0.55 ÖD Süt Verimi (kg/gün) 19.47 20.69 0.85 0.17 DSV (kg/gün) 19.36 19.71 0.73 ÖD EDSV (kg/gün) 21.22 21.79 0.72 ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 49.58 50.37 1.37 ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 3.57 3.63 0.10 ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.90 6.00 0.16 ÖD ADF Tüketimi (kg/gün) 3.76 3.83 0.10 ÖD RYDP Tüketimi (kg/gün) 1.24 1.26 0.04 ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 2.08 2.12 0.06 ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.77 0.76 0.05 ÖD Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.71 0.75 0.02 0.12 Süt Üretim Etkinliği 0.99 1.04 0.05 0.15 Süt Kompozisyonu, % Yağ 4.02 3.72 0.32 ÖD Protein 3.66 3.67 0.18 ÖD Laktoz 3.56 3.92 0.47 ÖD Organik madde 11.24 11.34 0.34 ÖD Kuru Madde 12.00 12.04 0.35 ÖD Ham Kül 0.75 0.70 0.05 0.13 Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 5.75 5.75 0.28 ÖD Protein (g/L) 5.21 5.19 0.22 ÖD Kazein (g/L) 3.89 3.90 0.14 ÖD Peynir Suyu N (g/L) 1.32 1.30 0.16 ÖD NPN (g/L) 0.53 0.57 0.11 ÖD Protein N/Toplam N (%) 91.01 90.36 1.61 ÖD Kazein N/Toplam N (%) 67.83 68.27 1.68 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.

CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.

Duş+fan uygulamasının süt kompozisyonu üzerine etkisi irdelendiğinde, söz

konusu muamelenin sütün azot fraksiyonları ve temel komponentleri üzerinde

istatistiki olarak önemli bir etkisi (P>0.05) tespit edilmemiştir.

Sıcaklık stresi altında duş+fan uygulaması süt veriminde artışa neden olmuş

ancak bu artış istatistiki olarak önemli bulunmamıştır. Serinletme uygulaması yapılan

hayvanların süt veriminde gözlenen artışın fizyolojik parametrelerde sağlanan

iyileşmelere bağlı olabileceği düşünülmektedir (Çizelge 4.3).

Page 80: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

65

Sıcak yaz aylarında evaporatif serinletme uygulanan süt sığırlarında süt

veriminin arttığını bildiren çalışmalar mevcuttur. Flamenbaum ve ark. (1995) ve

Urdaz ve ark. (2006), serinletme sistemi ile süt veriminde 1.4-1.9 kg/gün artış tespit

etmişler ve bu artışın istatistiki olarak önemli olmadığını belirtmişlerdir. Ayrıca,

evaporasyon yönetimi ile serinletilen süt sığırlarının süt verimleri ve DSV sırasıyla

1.3 kg/gün ve 2.3 kg/gün artmıştır (Taylor ve ark., 1991). Berman ve ark. (1985),

çevre sıcaklığının 27°C ve rektal sıcaklığında 39°C’yi aştığı koşullarda süt veriminde

düşmeler gözlenebileceğini bildirmiştir. Deneme süresince 08.00-18.00 arasındaki

çevre sıcaklığı ve serinletme uygulaması yapılmayan hayvanların rektal

sıcaklıklarının Berman ve ark. (1985) belirttiği değerlerden daha yüksek olduğu

tespit edilmiştir.

Diğer yandan serinletme muamelesi alan hayvanların süt verimi ve

kompozisyonunda küçük farklılıklar gözlenmiştir. Süt verimi ve kompozisyonunda

gözlenen bu marjinal değişiklikler hayvanların düşük süt verimi ile

ilişkilendirilebilmektedir (Armstrong, 1994). Serinletme uygulaması rektal sıcaklık

ve solunum sayısında düşüşlere neden olmuş ancak kuru madde, ham protein ve

metabolik enerji tüketimlerinde etkili olmamıştır. Fizyolojik parametrelerde sağlanan

iyileşmelere bağlı olarak yaşama payı besin madde tüketiminin azalmasının (Huber

ve ark., 1994) süt veriminde kısıtlı bir artış sağlamış olabileceği düşünülmektedir.

Sıcaklık stresine maruz kalan süt sığırlarında süt yağ düzeyinin azalmasında sıcaklık

artış değeri daha düşük olan konsantre yemlerin kaba yemlere nazaran daha fazla

seçilmesinin etkili olabileceği ve bunun önlenmesi için ise evaporatif serinletmenin

uygulanabileceği ileri sürülmüştür (Tarazon-Herrera ve ark., 1999). Mevcut

çalışmada duş+fan uygulaması süt yağ düzeyini etkilememiştir. Hayvanların yem

seçimini önlemek için ise 1.5-2 cm partikül büyüklüğünde olan yonca samanı

konsantre yemlerle iyi şekilde karıştırılmıştır. Diğer yandan, duş+fan uygulamasının

süt kompozisyonu üzerinde önemli bir etkisinin olmadığını bildiren araştırmaların

(Correa-Calderon ve ark., 2002) yanında bu uygulama ile süt protein düzeyinin

arttığını bildiren çalışmalar da (Strickland ve ark., 1989) mevcuttur.

Page 81: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

66

4.3.1.2. Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılması

Sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarının rasyonunda korunmuş yağ

kullanılması canlı ağırlık değişimini istatistiksel olarak önemli düzeyde etkilemezken

(P>0.05), süt veriminde artış yönünde bir eğilimin (1.28 kg/gün ve P=0.15)

gerçekleşmesine neden olmuştur. Süt veriminde gözlenen bu artışa, yağa ve enerjiye

göre düzeltilmiş süt verimlerinde de rastlanmaktadır. Rasyonda korunmuş yağ

kullanılması yağa ve enerjiye göre düzeltilmiş süt verimlerinde sırasıyla 2.45 kg/gün

ve 2.28 kg/gün artışlara (P<0.05) sebep olmuştur.

Besin madde tüketim değerlerinden NDF ve ADF tüketimi dışındaki diğer

parametreler rasyon korunmuş yağ içeriğinden etkilenmezken (P>0.05), bu iki

tüketim değerinde artışlar gözlenmiştir (P<0.01). Bu tüketimler rasyonda korunmuş

yağ kullanılan grupta sırasıyla 0.93 kg/gün ve 0.39 kg/gün daha yüksek bulunmuştur.

Ayrıca, rasyonda korunmuş yağ kullanılması ile süt yağ veriminde 0.13 kg/gün artış

tespit edilmiştir (P<0.05).

Rasyonda korunmuş yağ kullanılması sütün azot fraksiyonları üzerinde

istatistiki olarak önemli bir etkisi tespit edilmemiştir (P>0.05). Ancak, bu muamele

sütün yağ içeriğinde %11.17 artışa (P=0.07) ve laktoz içeriğinde ise %14.39

(P=0.13) düşüşe neden olmuştur.

Genel olarak rasyonda yağ kullanılması termonötral çevrede (Maiga ve

Schingoethe, 1997) ve sıcaklık stresi koşullarında (Chan ve ark., 1997; Drackley ve

ark., 2003) süt verimini artırabilmektedir. Ancak, izokalorik rasyonlarla yürütülen

araştırmaların bazılarında süt veriminin arttığı (Vazquez-Anon ve ark., 1997),

bazılarında ise yağın etkisinin olmadığı (Moore ve ark., 2005) bildirilmektedir.

Mevcut denemede kullanılan rasyonların izokalorik olması ve duş+fan uygulaması

ile rasyonda korunmuş yağ kullanımının interaksiyon etkisinin tespit edilmemesi, süt

veriminde sağlanan bu iyileşmenin büyük oranda korunmuş yağ muamelesine bağlı

olduğu sonucunu doğurmaktadır. Evaporatif serinletme ile rasyonda yağ kullanılması

arasında interaksiyon etkisinin bulunmadığına ilişkin bulgumuz Knapp ve Grummer

(1991) ve Chan ve ark. (1997)’nın bulgularını desteklemektedir.

Page 82: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

67

Çizelge 4.13. Deneme 1’de Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasına Ait Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri

Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanımı Parametreler Yok Var (%2.54) SEM Etkiler (P<)

CAD (kg/gün) 0.64 0.56 0.34 ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 19.62 20.04 0.55 ÖD Süt Verimi (kg/gün) 19.44 20.72 0.85 0.15 DSV (kg/gün) 18.31 20.76 0.73 0.03 EDSV (kg/gün) 20.37 22.65 0.72 0.03 ME Tüketimi (Mcal/gün) 49.44 50.51 1.37 ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 3.54 3.66 0.10 ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.49 6.42 0.16 0.01 ADF Tüketimi (kg/gün) 3.60 3.99 0.10 0.01 RYDP Tüketimi (kg/gün) 1.24 1.26 0.04 ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 2.09 2.11 0.06 ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.70 0.83 0.05 0.03 Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.71 0.74 0.02 ÖD Süt Üretim Etkinliği 1.00 1.04 0.05 ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 3.67 4.08 0.32 0.07 Protein 3.72 3.62 0.18 ÖD Laktoz 4.03 3.45 0.47 0.13 Organik madde 11.42 11.17 0.34 ÖD Kuru Madde 12.14 11.90 0.35 ÖD Ham Kül 0.72 0.73 0.05 ÖD Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 5.83 5.67 0.28 ÖD Protein (g/L) 5.28 5.12 0.22 ÖD Kazein (g/L) 3.91 3.88 0.14 ÖD Peynir Suyu N (g/L) 1.37 1.25 0.16 ÖD NPN (g/L) 0.55 0.55 0.11 ÖD Protein N/Toplam N (%) 90.73 90.63 1.61 ÖD Kazein N/Toplam N (%) 67.54 68.57 1.68 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.

CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.

Süt verimi ve yağda sağlanan artma eğilimi ile DSV’de gerçekleşen

yükselme, metan üretiminin azalması sonucunda rumende enerji kullanım

etkinliğinin iyileşmesi (Drackley ve ark., 2003) ve enerjinin yağ olarak depolanması

yerine süt üretimi için kullanılmasıyla (Grum ve ark., 1996) açıklanabilmektedir.

Ayrıca, süt yağ ve vücut yağ sentezinde uzun zincirli yağ asitlerinin kullanımı enerji

açısından asetata göre daha etkili olmaktadır (Baldwin ve ark., 1980). Rasyonda yağ

kullanılması ile süt yağ oranında (Holter ve ark., 1993) ve veriminde (Christensen ve

Page 83: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

68

ark., 1994) artışlar gözlenebilmektedir. Süt yağ oranının yükselmesinin bir diğer

nedeni ise yüksek NDF ve ADF tüketimidir. Bu tüketim değerlerinin yükselmesinde

korunmuş yağ kullanılan rasyondaki buğday kepeği miktarının (Çizelge 3.1) yüksek

olması etkili olmuştur (kontrol grubu:%8.8 ve korunmuş yağ grubu: %20.8). Ancak

Vazquez-Anon ve ark. (1997) izokalorik olarak hazırlanmış ve NDF içerikleri farklı

yüksek düzeyde dane yem içeren rasyonlarla yüksek düzeyde yağ içeren rasyon

kullanımının süt yağ oranı ve verim bakımından benzer sonuçlar ürettiğini

bildirmektedirler.

Süt sığırlarında rasyonda yağ kullanılması süt protein oranını

düşürebilmektedir (DePeters ve Cant, 1992). Wu ve Huber (1994), rasyonda

kullanılan yağ düzeyinin %2.5’dan %8’e yükseltilmesiyle süt protein düzeyinde

%3.8’lik bir düşüşün olabileceğini ileri sürmüştür. Ancak, mevcut çalışmada

korunmuş yağın süt protein düzeyi üzerinde böyle bir etkisi tespit edilmemiştir. Bu

sonuç denemede kullanılan yağ kaynağı, düzeyi ve rasyon protein düzeyi ile

açıklanabilir. Uzun zincirli yağ asitlerinin Ca tuzları rumen mikroorganizmaları

üzerinde olumsuz bir etkiye neden olmamaktadır (Schauff ve ark., 1992). Denemede

kullanılan rasyonun toplam yağ oranı rumen mikroorganizmalarınca tolere

edilebilecek düzeydedir (Palmquist ve Jenkins, 1980).

4.3.1.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasının

İnteraksiyon Etkisi

Mevcut deneme koşullarında elde edilen bulgular duş+fan x rasyonda

korunmuş kullanılması interaksiyonunun sütün laktoz ve kuru madde içeriğinde

istatiksel olarak değişikliklere neden olduğunu göstermektedir (Çizelge 4.14).

Duş+Fan uygulamasının olmadığı koşullarda rasyonda korunmuş yağ kullanılması

sütün laktoz içeriğinde düşüşe neden olmuştur (P=0.14). En düşük süt laktoz oranı

duş+fan uygulaması yapılan ve rasyonunda korunmuş yağ kullanılan muamele

grubunda (%3.34) tespit edilmiştir. Sütün kuru madde içeriği ise, duş+fan

uygulamasının yapılmadığı ancak rasyona korunmuş yağ ilavesinin olduğu muamele

grubunda artarken, her iki uygulamayı birlikte alan muamele grubunda düşmüştür

Page 84: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

69

(P=0.15). Diğer incelenen parametreler üzerinde duş+fan x rasyonda korunmuş yağ

kullanılmasının interaksiyon etkisi tespit edilmemiştir (P>0.05). Mevcut denemeden

elde edilen bu bulgular sıcaklık stresi altında evaporatif serinletme x korunmuş yağ

interaksiyonunu inceleyen Chan ve ark. (1997) ile benzerlik göstermektedir.

Çizelge 4.14. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisiyle Elde Edilen Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri

Duş + Fan (DF) Yok Var Etkiler (P<) Korunmuş Yağ (KY) Yok Var Yok Var SEM DF KY DF*KY CAD (kg/gün) +0.80 +0.17 +0.49 +0.95 0.54 ÖD ÖD ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 19.70 19.65 19.54 20.44 0.41 ÖD ÖD ÖD Süt Verimi (kg/gün) 18.73 20.20 20.15 21.23 0.78 ÖD 0.15 ÖD DSV (kg/gün) 18.03 20.70 18.60 20.82 0.88 ÖD 0.03 ÖD EDSV (kg/gün) 20.06 22.38 20.67 22.91 0.82 ÖD 0.03 ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 49.64 49.52 49.24 51.50 1.04 ÖD ÖD ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 3.56 3.59 3.53 3.74 0.08 ÖD ÖD ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.51 b 6.29 a 5.46 b 6.55 a 0.12 ÖD 0.01 ÖD ADF Tüketimi (kg/gün) 3.62 b 3.91 a 3.59 b 4.06 a 0.08 ÖD 0.01 ÖD RYDP Tüketimi (kg/gün) 1.25 1.22 1.24 1.29 0.03 ÖD ÖD ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 2.10 2.06 2.08 2.16 0.05 ÖD ÖD ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.70 0.84 0.71 0.82 0.04 ÖD 0.03 ÖD Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.70 0.71 0.72 0.77 0.02 0.12 ÖD ÖD Süt Üretim Etkinliği 0.96 1.03 1.04 1.04 0.03 0.15 ÖD ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 3.81 ab 4.24 a 3.52 b 3.92 ab 0.19 ÖD 0.07 ÖD Protein 3.78 3.55 3.66 3.68 0.11 ÖD ÖD ÖD Laktoz 3.57 3.55 4.50 3.34 0.33 ÖD 0.13 0.14 Organik madde 11.15 11.34 11.58 11.00 0.27 ÖD ÖD ÖD Kuru Madde 11.90 12.09 12.37 11.71 0.26 ÖD ÖD 0.15 Ham Kül 0.75 0.76 0.69 0.71 0.03 0.13 ÖD ÖD Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 5.92 5.57 5.73 5.77 0.18 ÖD ÖD ÖD Protein (g/L) 5.40 5.03 5.16 5.22 0.21 ÖD ÖD ÖD Kazein (g/L) 3.90 3.88 3.92 3.88 0.07 ÖD ÖD ÖD Peynir Suyu N (g/L) 1.50 1.15 1.25 1.35 0.16 ÖD ÖD ÖD NPN (g/L) 0.52 0.54 0.58 0.56 0.05 ÖD ÖD ÖD Protein N/Toplam N (%) 91.44 90.58 90.03 90.69 1.15 ÖD ÖD ÖD Kazein N/Toplam N (%) 65.99 69.67 69.09 67.46 1.17 ÖD ÖD ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.

CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.

Page 85: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

70

4.3.2. Deneme 2

Sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarında duş+fan uygulaması, rasyonda balık

unu kullanılması ve bu iki muamelenin interaksiyonunun canlı ağırlık değişimi, süt

verimi, besin madde tüketimi ve süt kompozisyonu üzerine etkileri sırasıyla Çizelge

4.15, Çizelge 4.16 ve Çizelge 4.17’de verilmiştir. Duş+Fan uygulamasına ait

bulguların literatür bilgileri ile karşılaştırılması Deneme 1 kapsamında yapıldığından

bu bölümde tekrar ele alınmayacaktır.

4.3.2.1. Duş+Fan Uygulaması

Duş+Fan uygulaması canlı ağırlık değişimi ve kuru madde tüketimini sayısal

olarak artırmıştır (P>0.05). Duş+Fan uygulaması yapılan hayvanlarda kuru madde

tüketimi bu muameleyi almayanlara nazaran 0.99 kg/gün daha fazladır. Kuru madde

tüketim değerinde duş+fan uygulamasıyla gözlenen sayısal artış besin madde tüketim

değerlerinde de tespit edilmiştir (P>0.05).

Süt verimi duş+fan uygulaması yapılan muamele grubunda 21.45 kg/gün, bu

muameleyi almayan grupta ise 19.24 kg/gün olarak tespit edilmiş ve iki grup

arasındaki oransal farklılığın %11.50 olduğu hesaplanmıştır (P=0.07). Duş+Fan

uygulaması ile yağa ve enerjiye göre düzeltilmiş süt verimlerinde sırasıyla %8.84 ve

%9.98 artmıştır (16.86 kg/gün ve 18.35 kg/gün; 18.74 kg/gün ve 20.61 kg/gün).

Duş+Fan uygulamasından etkilenen diğer bir parametre ise protein verimidir

(P<0.05). Protein verimi bu muamele ile %13.64 artmıştır (P<0.05).

Duş+Fan uygulaması süt kompozisyonu ve azot fraksiyonları üzerinde

istatiksel olarak etkili olmamıştır (P>0.05).

Duş+Fan uygulamasının verimsel parametreler üzerine etkisi bir 4.3.1.1’de

tartışılmıştır.

4.3.2.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması

Verimsel parametreler üzerine rasyonda balık unu kullanılmasının istatistiksel

olarak önemli bir etkisi tespit edilmemiştir (P>0.05). Ancak, NDF ve RYDP

Page 86: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

71

tüketimleri bu muamele ile artma yönünde bir eğilim sergilemişlerdir (sırasıyla

P=0.10 ve P=0.06). NDF tüketimi rasyona balık unu ilavesiyle %6.80 düzeyinde

artarken (5.44 kg/gün ve 5.81 kg/gün) RYDP tüketimi ise %10.48 (1.24 kg/gün ve

1.37 kg/gün) artmıştır. Çizelge 4.15. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Süt Verimi, Besin Madde

Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri Duş+Fan Uygulaması Parametreler Yok Var SEM Etkiler (P<)

CAD (kg/gün) +0.85 +1.01 0.17 ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 19.21 20.20 0.49 ÖD Süt Verimi (kg/gün) 19.24 21.45 0.69 0.07 DSV (kg/gün) 16.86 18.35 0.61 0.13 EDSV (kg/gün) 18.74 20.61 0.68 0.10 ME Tüketimi (Mcal/gün) 48.41 50.85 1.24 ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 3.47 3.64 0.09 ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.48 5.76 0.14 ÖD ADF Tüketimi (kg/gün) 3.54 3.72 0.09 ÖD RYDP Tüketimi (kg/gün) 1.26 1.35 0.04 ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 2.08 2.20 0.06 ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.61 0.65 0.03 ÖD Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.66 0.75 0.03 0.05 Süt Üretim Etkinliği 1.02 1.07 0.03 ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 3.23 3.03 0.13 ÖD Protein 3.50 3.48 0.04 ÖD Laktoz 3.98 4.05 0.26 ÖD Organik madde 10.71 10.55 0.16 ÖD Kuru Madde 11.39 11.25 0.15 ÖD Ham Kül 0.68 0.70 0.02 ÖD Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 5.49 5.45 0.06 ÖD Protein (g/L) 4.94 4.87 0.07 ÖD Kazein (g/L) 3.74 3.69 0.05 ÖD Peynir Suyu N (g/L) 1.19 1.17 0.10 ÖD NPN (g/L) 0.55 0.58 0.03 ÖD Protein N/Toplam N (%) 90.26 89.55 0.62 ÖD Kazein N/Toplam N (%) 68.36 68.20 1.20 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.

CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.

Page 87: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

72

Çizelge 4.16. Deneme 2’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri

Rasyona Balık Unu Kullanılması Parametreler Yok Var (%3.67) SEM Etkiler (P<)

CAD (kg/gün) +0.79 +1.07 0.17 ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 19.44 19.96 0.49 ÖD Süt Verimi (kg/gün) 20.38 20.30 0.69 ÖD DSV (kg/gün) 17.85 17.35 0.61 ÖD EDSV (kg/gün) 19.83 19.52 0.68 ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 49.00 50.26 1.24 ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 3.51 3.59 0.09 ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.44 5.81 0.14 0.10 ADF Tüketimi (kg/gün) 3.57 3.69 0.09 ÖD RYDP Tüketimi (kg/gün) 1.24 1.37 0.04 0.06 MP Tüketimi (kg/gün) 2.07 2.20 0.06 ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.65 0.62 0.03 ÖD Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.69 0.71 0.03 ÖD Süt Üretim Etkinliği 1.06 1.03 0.03 ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 3.22 3.03 0.13 ÖD Protein 3.44 3.53 0.04 0.12 Laktoz 3.98 4.05 0.26 ÖD Organik madde 10.64 10.62 0.16 ÖD Kuru Madde 11.36 11.27 0.15 ÖD Ham Kül 0.72 0.66 0.02 0.09 Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 5.40 5.54 0.06 0.12 Protein (g/L) 4.84 4.97 0.07 ÖD Kazein (g/L) 3.68 3.75 0.05 ÖD Peynir Suyu N (g/L) 1.16 1.21 0.10 ÖD NPN (g/L) 0.56 0.58 0.03 ÖD Protein N/Toplam N (%) 89.81 90.00 0.62 ÖD Kazein N/Toplam N (%) 68.53 68.04 1.20 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.

CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.

Sütün yağ, laktoz, organik madde ve kuru madde içeriğinde rasyonda balık

unu kullanılması ile istatistiksel olarak önemli bir değişiklik gözlenmemiştir

(P>0.05). Ancak süt proteini bu muamele ile %2.62 düzeyinde artmıştır (P=0.12).

Sütün azot fraksiyonlarından toplam N değeri rasyonda balık unu kullanılması ile

%2.59 oranında artmıştır (P=0.12). Diğer parametrelerde ise istatistiksel olarak

önemli bir değişiklik tespit edilmemiştir (P>0.05).

Page 88: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

73

Rasyonda balık unu kullanılmasının süt verimi, süt kompozisyonu ve azot

fraksiyonları üzerinde etkili olmadığı tespit edilmiştir. Ancak hesaplanarak bulunan

rumende yıkıma dirençli protein ve NDF tüketimleri ile süt protein oranı rasyonda

balık unu kullanılması sonucunda artma yönünde eğilimler sergilemişlerdir.

Rasyonda balık unu kullanılmasının süt verimi üzerine etkisini konu alan bazı

çalışmalarda ince bağırsağa yüksek düzeyde esansiyel aminoasit sağlandığı için süt

veriminde artışlar gözlendiği (Chen ve ark., 1993) bildirilirken, bazı çalışmalarda süt

veriminde farklılık olmadığı ifade edilmektedir (Santos ve ark., 1998). Diğer yandan

sıcaklık stresinin kuru madde tüketimini düşürebileceği (Hassan ve Roussel, 1975)

gözönünde bulundurularak denemede kullanılan rasyonlar, laktasyonun orta

dönemindeki süt sığırlarının gereksinmesinin üzerinde olacak şekilde düzenlenmiştir.

Ancak, Arieli ve ark. (2004) sıcaklık stresi altında rasyonun ham protein ve rumende

yıkıma dirençli protein konsantrasyonunun artırılması gerektiğini ortaya koyan kesin

verilerin olmadığını bildirmektedir. Mevcut çalışmada balık ununun süt verimi ve

azot fraksiyonları üzerinde yeterince etkili olmamasında rasyonların yeterli düzeyde

esansiyel aminoasit içermelerinin etkili olduğu düşünülebilir.

4.3.2.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının

İnteraksiyon Etkisi

Duş+Fan uygulaması ve rasyonda balık unu kullanılmasının interaksiyon

etkisinin incelenen özellikler üzerinde istatistiki olarak önemli olmadığı (P>0.05)

tespit edilmiştir. Ancak, rumende yıkıma dirençli protein kaynağı ve serinletme

muamelesi alan süt sığırlarının serinletilmeyen ya da yıkılabilir proteince yüksek

rasyonları alanlara göre daha fazla süt verimine sahip olduklarını bildiren çalışmalar

mevcutur (Taylor ve ark., 1991; Chen ve ark., 1993). Duş+Fan uygulaması ve balık

unu interaksiyonunun süt verimi ve kuru madde tüketimi üzerindeki etkisinin

belirgin olmaması, denemede kullanılan rasyonların kısmen yüksek protein oranları

ve yeterli düzeyde rumende yıkıma dirençli proteine sahip olmalarıyla açıklanabilir.

Page 89: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

74

Çizelge 4.17. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisiyle Elde Edilen Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri

Duş + Fan (DF) Yok Var Etkiler (P<) Balık Unu (BU) Yok Var Yok Var SEM DF BU DF*BU CAD (kg/gün) +0.67 +1.04 +0.92 +1.11 0.24 ÖD ÖD ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 19.15 19.27 19.74 20.66 0.69 ÖD ÖD ÖD Süt Verimi (kg/gün) 18.98 19.50 21.79 21.10 0.98 0.07 ÖD ÖD DSV (kg/gün) 16.90 16.82 18.80 17.89 0.86 0.13 ÖD ÖD EDSV (kg/gün) 18.71 18.78 20.96 20.26 0.95 0.10 ÖD ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 48.25 48.57 49.75 51.95 1.75 ÖD ÖD ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 3.46 3.47 3.57 3.72 0.13 ÖD ÖD ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.35 5.62 5.52 6.01 0.20 ÖD 0.10 ÖD ADF Tüketimi (kg/gün) 3.52 3.56 3.63 3.81 0.13 ÖD ÖD ÖD RYDP Tüketimi (kg/gün) 1.21 b 1.32 ab 1.26 ab 1.43 a 0.06 ÖD 0.06 ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 2.04 2.12 2.11 2.28 0.08 ÖD ÖD ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.62 0.60 0.67 0.63 0.04 ÖD ÖD ÖD Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.65 0.67 0.74 0.76 0.04 0.05 ÖD ÖD Süt Üretim Etkinliği 1.01 1.03 1.10 1.03 0.05 ÖD ÖD ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 3.32 3.13 3.11 2.94 0.18 ÖD ÖD ÖD Protein 3.48 3.52 3.40 3.55 0.05 ÖD 0.12 ÖD Laktoz 4.00 3.97 3.96 4.13 0.37 ÖD ÖD ÖD Organik madde 10.80 10.62 10.47 10.63 0.22 ÖD ÖD ÖD Kuru Madde 11.50 11.28 11.23 11.27 0.22 ÖD ÖD ÖD Kül 0.70 0.66 0.74 0.66 0.03 ÖD 0.09 ÖD Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 5.46 5.52 5.34 5.57 0.08 ÖD 0.12 ÖD Protein (g/L) 4.92 4.95 4.76 4.98 0.09 ÖD ÖD ÖD Kazein (g/L) 3.68 3.81 3.69 3.70 0.07 ÖD ÖD ÖD Peynir Suyu N (g/L) 1.25 1.14 1.07 1.28 0.14 ÖD ÖD ÖD NPN (g/L) 0.54 0.57 0.58 0.58 0.04 ÖD ÖD ÖD Protein N/Toplam N (%) 90.35 90.18 89.28 89.82 0.88 ÖD ÖD ÖD Kazein N/Toplam N (%) 67.81 68.92 69.24 67.16 1.70 ÖD ÖD ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.

CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.

4.3.3. Deneme 3

Sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarında rasyonda bitkisel yağ ve balık unu

kullanılması ve bu iki muamelenin interaksiyonunun canlı ağırlık değişimi, süt

verimi, besin madde tüketimi ve süt kompozisyonu üzerine etkileri Çizelge 4.18,

Çizelge 4.19 ve Çizelge 4.20’de verilmiştir.

Page 90: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

75

4.3.3.1. Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılması

Rasyonda bitkisel yağ kullanılması canlı ağırlık değişimi ve kuru madde

tüketim değerleri üzerinde istatistiki olarak önemli bir etkiye neden olmamıştır

(P>0.05).

Çizelge 4.18. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılmasına Ait Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri

Rasyona Bitkisel Yağ Kullanılması Parametreler Yok Var (%3.81) SEM Etkiler (P<)

CAD (kg/gün) -0.37 +0.01 0.40 ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 13.49 14.13 0.38 ÖD Süt Verimi (kg/gün) 20.83 21.87 0.11 0.01 DSV (kg/gün) 17.80 16.73 0.54 ÖD EDSV (kg/gün) 19.04 18.47 0.45 ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 34.27 36.87 0.97 0.11 HP Tüketimi (kg/gün) 2.57 2.71 0.07 ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 4.72 5.25 0.13 0.03 ADF Tüketimi (kg/gün) 3.15 3.64 0.09 0.01 RYDP Tüketimi (kg/gün) 0.94 0.95 0.03 ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 1.58 1.63 0.04 ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.63 0.53 0.04 0.10 Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.59 0.64 0.01 0.03 Süt Üretim Etkinliği 1.55 1.55 0.05 ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 3.01 2.46 0.14 0.03 Protein 2.83 2.94 0.06 ÖD Laktoz 4.27 4.36 0.04 0.14 Organik madde 10.10 9.75 0.11 0.06 Kuru Madde 10.78 10.48 0.11 0.11 Ham Kül 0.68 0.73 0.11 0.02 Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 4.44 4.60 0.09 ÖD Protein (g/L) 4.13 4.30 0.09 ÖD Kazein (g/L) 2.89 3.03 0.03 0.02 Peynir Suyu N (g/L) 1.24 1.27 0.07 ÖD NPN (g/L) 0.31 0.31 0.03 ÖD Protein N/Toplam N (%) 93.12 93.28 0.61 ÖD Kazein N/Toplam N (%) 65.14 65.92 0.75 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.

CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.

Süt verimi bitkisel yağ kullanılması ile 1.04 kg/gün artmıştır (P<0.01). Ayrıca

söz konusu muamele ME, NDF ve ADF tüketim değerleri ile protein veriminde

Page 91: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

76

sırasıyla 2.6 Mcal/gün (P=0.11), 0.53 kg/gün (P<0.05) ve 0.49 kg/gün (P<0.01) ve

0.05 kg/gün (P<0.05) artışlara neden olmuştur (Çizelge 4.18). Yağ veriminde ise bu

muamele ile 0.1 kg/gün düşüş (P=0.10) tespit edilmiştir.

Rasyonda bitkisel yağ kullanılmasının süt kompozisyonu üzerine olan etkisi

irdelendiğinde; yağ oranının olumsuz yönde etkilendiği ve %18.27 düzeyinde

düştüğü tespit edilmiştir (P<0.05). Süt organik madde ve kuru madde içeriğindeki

değişim benzer şekilde olmuş ve bu iki parametre sırasıyla %3.47 (P=0.06) ve %2.78

(P=0.11) oranında düşmüştür. Diğer yandan sütün laktoz ve kül içeriği rasyonda

bitkisel yağ kullanılması ile sırasıyla %2.11 (P=0.14) ve %7.35 (P<0.05)

düzeylerinde artmıştır. Kazein N’unda rasyonda yağ kullanılmasıyla %4.84’lik artış

gerçekleşmiştir (P<0.05). Bu artış KM ve ME tüketiminin artmasına bağlanabilir.

Diğer azot fraksiyonları üzerine rasyona yağ ilavesinin önemli bir etkisi tespit

edilmemiştir (P>0.05).

Kuru madde tüketimi rasyonda bitkisel yağ kullanılması ile 0.64 kg/gün

artmıştır. Rasyonda yağ kullanılması genel olarak kuru madde tüketiminde

düşmelere neden olmaktadır. Bu olumsuz etkinin büyüklüğü rasyonda kullanılan yağ

ve kaba yemin tür ve miktarları ile ilişkilendirilmektedir (Allen, 2000). Rasyonda

yağ kullanılması ile yem tüketiminde meydana gelen düşmenin, selüloz sindiriminin

engellenmesi nedeniyle ruminal dolgunluğunun artması (Nicholson ve Omer, 1983;

Jenkins, 2004), bağırsak hormonlarından kolestokininin beyin tokluk merkezi

üzerine etkisi (Choi ve ark., 2000) nedeniyle gerçeklemiş olabileceği ileri

sürülmektedir. Karaciğer hücreleri tarafından salgılanan ve safra kesesinden

depolanan safra tuzları yağların sindirimi ve emilimi üzerinde etkili olmaktadır.

Kolestokinin safra kesesi kontraksiyonları üzerinde uyarıcı özelliğe sahiptir. Yağlar

ise kolestokininin salgılanmasını artırıcı özelliktedir. Dolayısıyla rasyonda yüksek

düzeyde yağ kullanılması plazma kolestokinin düzeyini artırarak beyindeki tokluk

merkezini uyarma yoluyla yem tüketiminin düşmesine neden olabilmektedir. Diğer

yandan rasyonda kaliteli kaba yem kaynaklarının kullanılması yağın olumsuz

etkilerini asgariye düşürerek süt verim ve kompozisyonunda artışlara neden

olabilmektedir (Palmuist, 1984). Nitekim, yağların silajı kaplama yeteneklerinin daha

fazla olması ve silajın asidik karakteri nedeniyle yağ içeren rasyonların kullanıldığı

Page 92: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

77

koşullarda mısır silajı ya da yonca silajı yerine yonca kuru otunun kullanılması

önerilmiştir (Smith ve ark., 1993; Staples ve ark., 2003). Mevcut denemede 1.5-2 cm

boyutlarında kıyılmış yonca kuru otu kullanılmıştır. Ancak kaba yemin partikül

büyüklüğü ve yağ ilavesini konu alan bir diğer çalışmada (Jenkins ve ark., 1998) ise

partikül büyüklüğünün tek başına önemli olmadığı ve yağ kaynağı ile partikül

büyüklüğü interaksiyonunun DSV'ni artırdığı bildirilmiştir.

Besin madde tüketim değerlerinden ME tüketim değerinin yağ içeren rasyonu

tüketen hayvanlarda yüksek çıkması; bu hayvanların kuru madde tüketim

değerlerinin yüksek olması ile ilişkilendirilebilir. Ayrıca mevcut denemede

rasyonunda yağ kullanılan muamele gruplarında NDF ve ADF tüketim değerlerinin

artması ise rasyonda buğday kepeğinin artan düzeyde kullanılmasına bağlı

olabileceği düşünülmüştür (Çizelge 3.3).

Rasyonda soya yağı kullanılması ile süt verimi 1.04 kg/gün artmıştır. Süt

verimindeki bu artışın kuru madde tüketiminde sağlanan artışla ilişkili olabileceği

düşünülmektedir. Rasyonda yağ kullanılmasıyla enerji tüketiminde artış

gerçekleşmekte ve rumende metan üretimi azalarak (Chilliard, 1993) rasyonun

metabolize edilebilir enerji içeriği yükselebilmektedir. Ayrıca, rasyonda yağ

kullanılması yemin tozumasını önleyebilmekte ve lezzetini artırabilmektedir

(Taşdemir, 2004).

Süt yağı rasyonda bitkisel yağ kullanımıyla %18.27 oranında düşmüştür. Süt

yağının yaklaşık olarak %50’si meme bezlerinde asetat ve bütirattan sentezlenmekte,

geriye kalan kısmı ise kandan doğrudan emilen yağ kaynaklarından sağlanmaktadır

(Palmquist ve Mattos, 1978; Palmquist ve Jenkins, 1980). Ayrıca, doymamış yağ

asitlerince zengin bitkisel yağ kaynaklarının kullanıldığı koşullarda selüloz

sindiriminin azaldığı (Staples ve ark., 2003), rumendeki asetat ve bütirat

konsantrasyonunda düşmeler (Eliot ve ark., 1995; Onetti ve ark., 2001; Onetti ve

ark., 2004) ve propiyonat konsantrasyonunda artış (Doreau ve Chilliard, 1997)

olduğu bilinmektedir. Bu yağ asitlerinin miktarındaki azalma meme bezlerinde

özellikle kısa zincirli yağ asitleri sentezinin olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır

(Grummer, 1991; NRC, 2001). Bilindiği üzere doymamış yağ asitleri rumende

biyohidrojenizasyona tabi tutularak doymuş hale getirilmekte ve son ürün olarak

Page 93: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

78

stearik asit açığa çıkmaktadır. Ancak, rasyonda yüksek düzeyde doymamış yağ

asitlerinin bulunduğu koşullarda bu dönüşüm yavaşlamakta ve ara ürün olarak trans

C18:1 yağ asitleri oluşmaktadır. Bu yağ asitleri meme bezlerinde kısa ve orta zincirli

yağ asitlerinin sentezlenmesi için gerekli enzimleri engellemekte ve sonuçta süt yağ

oranı düşmektedir (Bauman ve Griinari, 2003). Mevcut denemede elde edilen

bulgular bu teoriyi desteklemektedir. Zira denemede, doymamış yağ asitlerince

zengin soya yağı, rasyona kuru madde bazında %3.8 oranında girmiştir.

Rasyonda soya yağı kullanımı süt proteinini sayısal olarak artırmıştır. Genel

olarak rumende aktif yağ kaynaklarının kullanıldığı çalışmalarda süt protein oranında

düşmeler tespit edilmiştir. Wu ve Huber (1994) rasyondaki yağ miktarının %2.5’dan

%8’e yükseltilmesinin süt protein düzeyinde %3.8’lik düşüş ile sonuçlanabileceğini

bildirmişlerdir. Ancak, Doreau ve Chilliard (1997), laktasyon başlangıcında yağ

oranı yüksek rasyonların tüketilmesinin süt protein yüzdesinde daha az düşmelere

neden olabileceğini ileri sürmüşlerdir. Araştırmacılar, bu teorilerini laktasyonun

erken döneminde rasyona yağ ilavesi yapılmasının süt verimi üzerinde düşük etkilere

sebep olabileceği şeklindeki açıklama ile savunmuşlardır. Mevcut çalışmada,

rasyonda yağ kullanılmasıyla süt proteininde rastlanılan sayısal artışta laktasyon

başlangıcındaki hayvanların kullanılması, yüksek yem tüketimi ve fazla enerji

alımının etkisinin de olduğu söylenebilir.

4.3.3.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması

Sıcaklık stresi altında rasyonda balık unu kullanılması ineklerin canlı

ağırlıklarında sayısal olarak artışa neden olmuştur (P=0.09). Söz konusu muamelenin

kuru madde tüketimi, süt verimi, yağa ve enerjiye göre düzeltilmiş süt verimleri

üzerinde istatistiki olarak önemli bir etkisi tespit edilmemiştir (P>0.05). Besin madde

tüketim değerlerinden yalnızca ADF tüketimi rasyona balık unu ilavesinden

istatistiki olarak önemli düzeyde etkilenmiş ve bu tüketim değerinde 0.33 kg/gün

düşüş gerçeklemiştir (P<0.05). Diğer yandan protein verimi bu muamele 0.03 kg/gün

(P=0.14) artmıştır (Çizelge 4.19).

Page 94: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

79

Rasyonda balık unu kullanımı sütün kazein içeriğinde %2.74 g/L düzeyinde

(P=0.10) artışa neden olurken diğer incelenen kriterler üzerinde istatistiki olarak

önemli bir etkisi tespit edilmemiştir (P>0.05).

Çizelge 4.19. Deneme 3’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri

Rasyona Balık Unu Kullanılması Parametreler Yok Var (%3.7) SEM Etkiler (P<)

CAD (kg/gün) -0.75 +0.40 0.40 0.09 KM Tüketimi (kg/gün) 13.95 13.67 0.38 ÖD Süt Verimi (kg/gün) 21.23 21.46 0.11 ÖD DSV (kg/gün) 17.22 17.31 0.54 ÖD EDSV (kg/gün) 18.62 18.89 0.45 ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 36.06 35.08 0.97 ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 2.67 2.61 0.07 ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.09 4.89 0.13 ÖD ADF Tüketimi (kg/gün) 3.56 3.23 0.09 0.04 RYDP Tüketimi (kg/gün) 0.93 0.95 0.03 ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 1.61 1.60 0.04 ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.58 0.58 0.04 ÖD Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.60 0.63 0.01 0.14 Süt Üretim Etkinliği 1.53 1.57 0.05 ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 2.74 2.72 0.14 ÖD Protein 2.83 2.94 0.06 ÖD Laktoz 4.32 4.30 0.04 ÖD Organik madde 9.89 9.96 0.11 ÖD Kuru Madde 10.61 10.66 0.11 ÖD Ham Kül 0.72 0.70 0.11 ÖD Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 4.43 4.61 0.09 ÖD Protein (g/L) 4.12 4.31 0.09 ÖD Kazein (g/L) 2.92 3.00 0.03 0.14 Peynir Suyu N (g/L) 1.20 1.31 0.07 ÖD NPN (g/L) 0.31 0.30 0.03 ÖD Protein N/Toplam N (%) 93.03 93.74 0.61 ÖD Kazein N/Toplam N (%) 65.90 65.15 0.75 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.

CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.

Mevcut denemede rasyonda balık unu kullanımı canlı ağırlık kazancını pozitif

yönde etkileyerek artışa neden olmuştur. Bu sonuca ulaşılmasında muamele

gruplarına ait TMR’lerde soya fasulyesi küspesi oranlarının yaklaşık olarak %7.5

Page 95: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

80

azaltılarak balık unu ilave edilmesinin (Çizelge 3.3) etkisi olabileceği

düşünülmektedir. Nitekim, rasyonda yer alan soya fasulyesi küspesinin %20’lik

düzeyi yerine balık unu ilave edilmesi süt sığırlarında günlük canlı ağırlık kazancını

artırmıştır (Bruckental ve ark., 1989). Ancak, balık ununun soya fasulyesi küspesi

(Abu-Ghazaleh ve ark., 2001) ya da mısır gluten unu (Khorasani ve ark., 1996)

yerine ikame edildiği çalışmalarda canlı ağırlıkta artışa rastlanmamış ve

araştırmacılar laktasyon başlangıcındaki süt sığırlarının rasyonlarında balık unu

kullanılmasıyla canlı ağırlık üzerinde önemli bir etkinin gözlenemeyebileceğini

bildirmiştir. Diğer yandan özellikle sıcaklık stresi koşullarında yürütülen ve

laktasyonun orta dönemindeki süt sığırlarının kullanıldığı bir çalışmada ise düşük

protein düzeyine sahip (kuru madde bazında %15) rasyonların canlı ağırlığı artırdığı

bildirilmiştir (Arieli ve ark., 2004).

Sıcaklık stresi altında rasyonda balık unu kullanımı kuru madde tüketimini

etkilememiştir. Rasyonda balık unu ya da rumende yıkıma dirençli diğer protein

kaynaklarının (et unu, kan unu, tüy unu) kullanılmasının kuru madde tüketimi

üzerinde etkisi olmadığını bildiren araştırmalar mevcuttur (Akayezu ve ark., 1997;

Bateman ve ark., 1999; Abu-Ghazaleh ve ark., 2001; Wright ve ark., 2003; Arieli ve

ark., 2004). Ancak rasyonunda balık unu kullanılan muamele grubunun kuru madde

tüketiminin diğer muamele gruplarından düşük olduğu tespit edilmiştir (ortalama

1.12 kg/gün, Çizelge 4.19). Kuru madde tüketiminde gözlenen bu düşüş balık kokusu

nedeniyle rasyonun lezzetinin azalmasına bağlanabilir (Abu-Ghazaleh ve ark., 2001).

Rasyonda balık unu kullanılmasının süt verimini etkilemediğini bildiren

çalışmalar bulunmaktadır (Akayezu ve ark., 1997; Arieli ve ark., 2004).

Araştırmacılar protein türü ve miktarının süt verimini etkilememesini rasyonun

protein ve enerji düzeylerinin süt verimini destekler düzeyde olmasına

bağlamışlardır. Ayrıca Hussein ve Jordan (1991) ve Clark ve ark. (1992), rasyonda

balık unu kullanımıyla rasyon azotunun duodenal akış miktarında gözlenen artışın

rumen mikrobiyal protein sentezini azaltabileceğini bildirmiştir.

Mevcut çalışmada süt protein düzeyi rasyonda balık unu kullanılmasından

etkilenmemiştir. Ancak, bu muamele ile süt protein düzeyinde sayısal artışlar

gerçeklemiştir. Bu artışın balık ununun rumende yıkıma dirençli olması nedeniyle

Page 96: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

81

aminoasitlerin rumendeki yıkımdan kurtularak bağırsaklara geçişiyle ya da ince

bağırsaklara daha yüksek düzeyde nitrojen akışının sağlanmasıyla ilgili olabileceği

düşünülmektedir. Örneğin, O’mara ve ark. (1997) balık unu ve soya fasulyesi

küspesinin rumendeki inkübasyonları sonucunda balık ununun daha yüksek düzeyde

metionin ve lizin içeriğine sahip olduğunu bildirmiştir. Bilindiği üzere metionin ve

lizin süt protein sentezini sınırlayan en önemli iki aminoasittir.

4.3.3.3. Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu Kullanılmasının İnteraksiyon

Etkisi

Bitkisel yağ ve balık unu kullanımının ortak etkisi incelendiğinde süt

veriminin bu muamele kombinasyonundan olumlu düzeyde etkilendiği (P<0.01) ve

en yüksek süt verimine (22.25 kg/gün) rasyonunda bitkisel yağ ve balık unu

kullanılan muamele grubunda ulaşıldığı gözlenmiştir.

Rasyonunda bitkisel yağ ve balık unu kullanılan muamele grubunun kuru

madde tüketimi (14.37 kg/gün) diğer gruplardan (sırasıyla; 14.01 kg/gün, 12.97

kg/gün ve 13.89 kg/gün) yüksek bulunmuş ancak, bu etkinin istatiksel olarak önemli

olmadığı (P>0.05) tespit edilmiştir. Denemede elde edilen kuru madde tüketim

değerlerinin düşük olmasında deneme döneminde gerçekleşen sıcaklık stresinin

şiddeti (Çizelge 4.2 ve Şekil 4.2) ve hayvan materyalinin bağlı olarak

barındırılmasının etkili olduğu düşünülmektedir.

En düşük süt yağ oranı %2.21 değeri ile bitkisel yağ ve balık ununu birlikte

alan muamele grubunda gözlenmiştir (P<0.05). Ayrıca yine en düşük süt organik

madde (%9.49) ve kuru madde içeriği de (%10.21) bu grupta tespit edilmiştir.

Sıcaklık stresi altında rasyonda hem bitkisel yağ hem de balık unu kullanımı

süt verimini artırmıştır. Rasyonda korunmuş yağ ve rumende yıkıma dirençli protein

kaynaklarının birlikte bulunmasının süt verimini ortalama 4 kg/gün artırdığını

belirten araştırmalar bulunmaktadır (Chan ve ark., 1992). Araştırmacılar rumende

yıkıma dirençli protein kaynağının süt verimi üzerinde rasyonda yağ kullanımına

göre daha etkili olduğunu bildirmişler ve bu teorilerini ince bağırsaklara daha fazla

düzeyde esansiyel aminoasit sağlanmasına bağlamışlardır. Mevcut denemede

Page 97: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

82

rasyonunda bitkisel yağ kullanılan muamele grubunun süt verim ortalaması 21.87

kg/gün, balık unu kullanılanlarınki ise 21.47 kg/gün olarak tespit edilmiştir. Bu

birbirine çok yakın süt verim düzeyleri hangi faktörün süt verimi üzerinde daha

önemli olduğunu söylemeyi güçleştirmektedir.

Çizelge 4.20. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisiyle Elde Edilen Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri

Bitkisel Yağ (BY) Yok Var Etkiler (P<) Balık Unu (BU) Yok Var Yok Var SEM BY BU BY*BU CAD (kg/gün) -0.66 -0.06 -0.84 +0.86 0.57 ÖD 0.09 ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 14.01 12.97 13.89 14.37 0.54 ÖD ÖD ÖD Süt Verimi (kg/gün) 20.98 bc 20.68 c 21.49 b 22.25 a 0.15 0.01 ÖD 0.01 DSV (kg/gün) 17.18 18.42 17.26 16.20 0.77 ÖD ÖD ÖD EDSV (kg/gün) 18.47 19.61 18.76 18.17 0.63 ÖD ÖD ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 35.73 32.81 36.38 37.36 1.37 0.11 ÖD ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 2.67 2.47 2.68 2.74 0.10 ÖD ÖD ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 4.92 ab 4.53 b 5.26 a 5.25 a 0.19 0.03 ÖD ÖD ADF Tüketimi (kg/gün) 3.34 ab 2.97 b 3.79 a 3.48 a 0.13 0.01 0.04 ÖD RYDP Tüketimi (kg/gün) 0.95 0.92 0.91 0.99 0.04 ÖD ÖD ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 1.63 1.53 1.59 1.67 0.06 ÖD ÖD ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.59 0.68 0.58 0.49 0.05 0.10 ÖD 0.12 Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.59 0.60 0.62 0.67 0.02 0.03 0.14 ÖD Süt Üretim Etkinliği 1.50 1.60 1.56 1.55 0.06 ÖD ÖD ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 2.78 ab 3.23 a 2.71 ab 2.21 b 0.20 0.03 ÖD 0.05 Protein 2.78 2.89 2.89 3.00 0.68 ÖD ÖD ÖD Laktoz 4.22 b 4.31 ab 4.43 a 4.29 ab 0.05 0.14 ÖD 0.08 Organik madde 9.77 b 10.43 a 10.01 ab 9.49 b 0.15 0.06 ÖD 0.01 Kuru Madde 10.46 b 11.10 a 10.76 ab 10.21 b 0.16 0.11 ÖD 0.01 Kül 0.69 b 0.67 b 0.75 a 0.72 ab 0.02 0.02 ÖD ÖD Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 4.35 4.52 4.51 4.70 0.13 ÖD ÖD ÖD Protein (g/L) 4.03 4.23 4.21 4.38 0.13 ÖD ÖD ÖD Kazein (g/L) 2.81 b 2.98 a 3.04 a 3.02 a 0.04 0.02 0.14 0.08 Peynir Suyu N (g/L) 1.23 1.26 1.17 1.36 0.01 ÖD ÖD ÖD NPN (g/L) 0.32 0.29 0.30 0.32 0.04 ÖD ÖD ÖD Protein N/Toplam N (%) 92.70 93.55 93.36 93.20 0.86 ÖD ÖD ÖD Kazein N/Toplam N (%) 64.48 65.80 67.33 64.50 1.05 ÖD ÖD 0.10 ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).

RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.

CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.

Page 98: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

83

4.4. Denemelerin Genel Değerlendirilmesi

4.4.1. Denemeler Süresince Gerçekleşen İklim Verileri

Deneme 1 ve 2’nin yürütüldüğü 29 Temmuz – 21 Ekim 2002 tarihleri

arasındaki iklim verilerinin değerlendirilmesi sonucunda hayvan materyalinin günün

8 saatini sıcaklık stresi olmaksızın, 9 saatini hafif düzeyde ve 7 saatini orta düzeyde

sıcaklık stresine maruz kalarak geçirdikleri tespit edilmiştir. Gün içerisinde 07.00-

10.00 ve 17.00-23.00 arasında hafif düzeyde, 10.00-17.00 saatleri arasında ise orta

düzeyde sıcaklık stresinin olduğu görülmüştür. 7 Temmuz – 28 Eylül 2003 tarihleri

arasında yürütülen Deneme 3’de ise hayvanların günün 14 saatini hafif düzeyde, 10

saatini orta düzeyde sıcaklık stresine maruz kalarak geçirdikleri tespit edilmiştir.

Ayrıca, yine bu deneme döneminde saat 09.00-19.00 arasında orta düzeyde, 20.00-

09.00 arasında ise hafif düzeyde sıcaklık stresinin olduğu görülmüştür.

4.4.2. Duş+Fan Uygulamasının Fizyolojik Parametreler Üzerine Etkisi

Mevcut çalışmada evaporatif serinletme metodu olarak duş+fan uygulaması

seçilmiş ve 2002 yılında yürütülen Deneme 1 ve 2’de bu uygulamanın bazı fizyolojik

parametreler ile süt verim ve kompozisyonu üzerine etkisi incelenmeye çalışılmıştır.

Duş+Fan uygulaması Deneme 1’de ölçüm yapılan tüm saatlerde (11.30, 13.30 ve

15.30) rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısının düşmesini sağlamıştır

(P<0.05). Nabız sayısında da benzer bir düşüş görülmüş ancak bu değişim istatiksel

olarak önemli bulunmamıştır (P>0.05). Deneme 2’de duş+fan uygulaması ile

fizyolojik parametreler üzerinde elde edilen sonuç Deneme 1’le benzer olmuştur. Bu

parametreler açısında her iki deneme arasındaki tek farklılık Deneme 2’de saat

11.30’da yapılan rektal sıcaklık ölçümünün sayısal olarak azalma göstermesidir

(P=0.15). Diğer tüm parametreler birbirini destekler nitelikte olup duş+fan

uygulaması bu denemede de rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısının

azalmasını sağlamıştır. Ayrıca, yine nabız sayısı üzerinde duş+fan uygulaması

azalma yönünde etkiye sahip olmuş, bu etki istatiksel olarak önemli bulunmamıştır

(P>0.05).

Page 99: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

84

4.4.3. Rasyonda Yağ Kullanılmasının Fizyolojik Parametreler Üzerine Etkisi

Deneme 1’de rasyonda yağ kaynağı olarak korunmuş yağ, Deneme 3’de ise

soya yağı tercih edilmiştir. Sıcaklık stresi altında rasyonda korunmuş yağ

kullanılmasının fizyolojik parametreler üzerinde istatiksel olarak önemli bir etkisi

tespit edilmemiştir (P>0.05). Ölçüm yapılan 3 farklı saatin ortalaması alındığında

korunmuş yağın rektal sıcaklık, deri sıcaklığı, solunum sayısını sayısal olarak

azalttığı (P>0.05) nabız sayısını ise 0.13 sayı/dakika artırdığı tespit edilmiştir.

Bulunan bu değerler rasyonda korunmuş yağ kullanılmasının nabız sayısı dışındaki

diğer fizyolojik parametrelerde çok küçük de olsa azalma sağlayabileceğini işaret

etmektedir.

Sıcak çevre koşullarında rasyonda soya yağı kullanılması, ölçüm yapılan 4

farklı saatin ortalaması alındığında (07.30, 11.30, 13.30 ve 15.30) rektal sıcaklık,

solunum ve nabız sayılarında sırasıyla 0.14°C, 8.94 sayı/dakika ve 2.13 sayı/dakika

artışa neden olmuştur. Deri sıcaklığında ise bu muamele ise 0.24°C’lik bir azalma

söz konusudur.

Korunmuş yağ ve bitkisel yağın fizyolojik parametreler üzerindeki farklı

etkisi Deneme 3’de rasyonunda bitkisel yağ kullanılmayan muamele gruplarında

gözlenen canlı ağırlık kaybının diğer bir ifade ile vücut rezervlerinin daha etkin

kullanılmasına bağlanmıştır. Deneme 3’ün yürütüldüğü dönemde tespit edilen

sıcaklık stresinin Deneme 1’e nazaran daha şiddetli olmasının da bu farklılıkta rol

oynayabileceği düşünülebilir. Ayrıca Deneme 1’de sıcaklık stresine karşı yönetsel ve

beslemeye dayalı tedbirler birlikte incelenirken Deneme 3’de yalnızca beslemeye

dayalı tedbirler incelenmiştir.

4.4.4. Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının Fizyolojik Parametreler Üzerine

Etkisi

Deneme 2’de rasyonda balık unu kullanılması rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve

solunum sayısının azalmasına nabız sayısının ise artmasına, Deneme 3’de ise bu

muamele solunum sayısının azalmasına rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve nabız

Page 100: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

85

sayısının artmasına neden olmuştur. Balık ununun fizyolojik parametreler üzerindeki

bu farklı etkisinde 4.4.3’de belirtilen faktörlerin rol oynadığı düşünülebilir.

4.4.5. Duş+Fan Uygulamasının Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt

Kompozisyonuna Etkileri

Duş+Fan uygulaması Deneme 1’de süt verimini 1.22 kg/gün artırmıştır

(P=0.17). Protein verimi ve süt üretim etkinliğinin süt veriminin artması nedeniyle

yükseldiği tespit edilmiştir. Deneme 2’de ise süt verimi bu muamele ile 2.21 kg/gün

artmıştır (P=0.07). Duş+Fan uygulamasının incelenen diğer parametreler üzerine

olan etkisinin Deneme 1’le benzer nitelikte olduğu gözlenmiştir.

4.4.6. Rasyonda Yağ Kullanılmasının Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt

Kompozisyonuna Etkileri

Rasyonda korunmuş yağ kullanılması süt veriminde, yağa ve enerjiye göre

düzeltilmiş süt verimlerinde sırasıyla 1.28 kg/gün, 2.45 kg/gün ve 2.28 kg/gün artışa

neden olmuştur. Süt kompozisyon verilerinden yağ %11.17 düzeyinde artarken

laktoz rasyonda korunmuş yağ kullanımına bağlı olarak %14.39 düzeyinde

azalmıştır. Rasyonda bitkisel yağ kullanımı durumunda ise süt veriminde 1.04

kg/gün artış olmuştur. Sütün laktoz ve kazein N içeriği de bu muamele ile sırasıyla

%2.11 ve %4.84 düzeyinde artış, süt yağ içeriğinde ise %18.27’lik bir düşüş tespit

edilmiştir. Süt yağ oranında görülen bu düşüş rumende aktif olan ve doymamış yağ

asitlerince zengin olan soya yağının selüloz sindirimi üzerindeki olumsuz etkisi

nedeniyle kaynaklanabileceği düşünülmektedir.

4.4.7. Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi

ve Süt Kompozisyonuna Etkileri

Rasyonda balık unu kullanılması Deneme 2’de canlı ağırlık kazancını artırmış

ancak bu artış istatiksel olarak önemli bulunmamıştır. Benzer şekilde bu muamelenin

KM tüketimi, süt verimi ve diğer verim parametreleri üzerinde istatiksel olarak

Page 101: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER

86

önemli bir etkiye sahip olmadığı tespit edilmiştir. Süt proteini bu muamele ile %2.62

oranında artmıştır. Deneme 3’de ise rasyonda balık unu kullanımı canlı ağırlıkta

artışa neden olmuştur (P=0.09). Diğer parametreler üzerine etkisi Deneme 2 ile

benzer nitelik göstermektedir.

Page 102: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Uğur SERBESTER

87

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER

Bu çalışmada sıcak yaz aylarında süt sığırlarının performansında ortaya

çıkabilecek olumsuzlukların önlenebilmesi için bazı besleme uygulamaları ile

yönetsel açıdan dikkate alınması gereken bazı önlemler üzerinde durulmuştur. Bu

amaçla, sıcaklık stresi koşullarında besleme yönünden önemli araçlar olan rasyonda

yağ (korunmuş yağ ve bitkisel yağ) ve rumende yıkıma dirençli kaliteli protein (balık

unu) kullanımı ile yönetsel bir tedbir olarak duş+fan uygulamasının süt sığırlarının

yem tüketimleri, süt verim ve kompozisyonları ile bazı fizyolojik parametreleri

üzerine etkileri irdelenmiştir.

Mevcut çalışmada 3 denemeden elde edilen sonuçlar ile bu sonuçlara ilişkin

yapılan öneriler aşağıda sıralanmıştır.

1. Deneme 1 ile Deneme 2’nin yürütüldüğü 29 Temmuz – 21 Ekim 2002

tarihleri arasında toplanan iklim verileri süt sığırlarının günün 9 saatini hafif

düzeyde 7 saatini ise orta düzeyde sıcaklık stresine maruz kalarak

geçirdiklerini göstermektedir. Deneme 3’ün yürütüldüğü 07 Temmuz – 28

Eylül 2003 tarihleri arasında ise 14 saat hafif düzeyde, 10 saat orta düzeyde

sıcaklık stresi tespit edilmiştir. Bu bulgulara dayanılarak süt sığırcılığı

işletmelerinde yaz aylarında ortaya çıkabilecek sıcaklık stresine karşı

tedbirlerin alınması önerilebilir.

2. Sıcaklık stresi altında duş+fan uygulaması süt sığırlarının rektal sıcaklık, deri

sıcaklığı ve solunum sayılarını düşürmektedir. Ülkemizde, entansif süt

sığırcılığının yoğun şekilde yapıldığı Akdeniz ve Ege bölgelerinde sıcaklık

stresinin olumsuz etkilerini minimuma indirmek için bu sistemlerin

kullanılması önerilebilir.

3. Duş+Fan uygulaması canlı ağırlık kazancı, kuru madde ve besin madde

tüketim değerlerinin sayısal olarak artışına neden olmuştur (P>0.05). Süt

verimi bu muamele ile Deneme 1’de 1.22 kg/gün (%6.27), Deneme 2’de ise

2.21 kg/gün (%11.49) artmıştır. Ayrıca, protein verimi ve süt üretim

etkinliğinde artış yönünde eğilimler tespit edilmiştir. İncelenen

Page 103: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Uğur SERBESTER

88

parametrelerde sağlanan bu artışlar duş+fan uygulamasının fizyolojik

parametrelerde sağladığı iyileşmelerle ilişkilendirilebilir.

4. Sıcaklık stresi altında rasyonda kuru madde bazında %2.54 düzeyinde

korunmuş yağ kullanımı rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısında

sayısal olarak düşüşlere neden olmuştur (P>0.05). Korunmuş yağın bu etkisi

yağların vücutta daha az sıcaklık üretimine neden olmaları ile

ilişkilendirilebilir. Rasyonda korunmuş yağ kullanımı daha az ısının

üretimine neden olacağından sıcaklık stresi altında daha düşük miktarlarda

ısının dışarı atılması dolayısıyla da yaşama payı enerji gereksinmesinin

azalmasına neden olabilecektir.

5. Sıcaklık stresine karşı rasyonda korunmuş yağ kullanılması süt veriminde

1.28 kg/gün artışa neden olmuştur (P=0.15). Söz konusu muamele yağa ve

enerjiye göre düzeltilmiş süt verimlerinde sırasıyla 2.44 kg/gün ve 2.28

kg/gün artış sağlamıştır. Sütün azot fraksiyonları rasyonda korunmuş yağ

kullanılmasından etkilenmezken, süt yağ oranı %11.17 artmış, laktoz oranının

ise %14.39 azaldığı tespit edilmiştir. Rasyonda korunmuş yağ kullanımıyla

verime ilişkin parametrelerde ortaya çıkan bu artış rumende metan üretiminin

azalması sonucu enerji kullanım etkinliğinin iyileşmesine ve enerjinin yağ

olarak depolanması yerine süt üretimi için kullanılmasıyla ilişkilendirilebilir.

Bu bulgulara dayanılarak laktasyonun orta dönemindeki süt sığırlarının

rasyonlarında korunmuş yağ kullanılmasıyla sıcaklık stresi altında gözlenen

verimsel düşüşlerin önlenebileceği söylenebilir.

6. Sıcaklık stresi altında rasyonda kuru madde bazında %3.81 soya yağı

kullanılması rektal sıcaklık, solunum sayısı ve nabız sayısının artışına neden

olmuştur. Soya yağının fizyolojik parametreler üzerine bu etkisi rasyonunda

soya yağı kullanılmayan muamele gruplarında canlı ağırlık kaybının diğer bir

ifade ile vücut yağ rezervlerinin daha etkin şekilde kullanılması, denemenin

yürütüldüğü dönemdeki sıcaklık stresinin şiddeti ve süresi ile yine bu

denemede sıcaklık stresine karşı yalnızca beslemeye dayalı tedbirlerin

incelenmesi ile ilişkilendirilebilir.

Page 104: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Uğur SERBESTER

89

7. Rasyonda soya yağı kullanımı canlı ağırlık kazancı, kuru madde ve besin

madde tüketimlerini artırmıştır. Süt verimi ve kazein N’u bu muamele ile

sırasıyla 1.04 kg/gün ve %4.84 oranında artmış (P<0.01 ve P<0.05), süt yağı

ise %18.27 oranında azalmıştır (P<0.05). Süt yağ düzeyinde gözlenen azalma

doymamış yağ asitlerince zengin olan soya yağının meme bezlerinde kısa ve

orta zincirli yağ asitlerinin sentezlenmesini engellemesiyle ilişkilendirilebilir.

8. Sıcaklık stresi altında rasyonda by-pass protein olarak balık unu kullanımı

Deneme 2’de rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısında sayısal

azalmalara neden olmuştur. Rumende yıkıma dirençli protein kaynağı olan

balık ununun vücutta daha az sıcaklık yüklenmesine neden olması ve

organlara dengeli aminoasit sağlaması fizyolojik parametrelerdeki düşüş ile

ilişkilendirilebilir. Deneme 3’de ise balık unu kullanımı solunum sayısının

azalmasına rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve nabız sayısının artışına neden

olmuştur.

9. Deneme 2’de rasyonda kuru madde bazında %3.67 düzeyinde balık unu

kullanılması canlı ağırlık kazancı, kuru madde tüketimi, süt verimi, yağa ve

enerjiye göre düzeltilmiş süt verimleri üzerinde etkili olmadığı tespit

edilmiştir. Ayrıca, bu muamelenin sütün yağ, laktoz, organik madde ve kuru

madde içeriğinde de değişikliklere neden olmadığı görülmüştür. Ancak, süt

proteini ve toplam azot parametresi rasyonda balık unu kullanımıyla sırasıyla

%2.62 ve %2.59 oranında artmıştır. Rasyonda Deneme 2’deki ile aynı oranda

balık ununun kullanıldığı Deneme 3’de canlı ağırlık kazancının arttığı tespit

edilmiştir (P=0.09). En yüksek canlı ağırlık kazancının soya yağı ve balık unu

kullanımının birlikte ele alındığı muamele grubunda olduğu gözlenmiştir.

Deneme 2’de olduğu gibi Deneme 3’de de süt proteini, toplam N ve kazein

N’unda rasyonda balık unu kullanımıyla sayısal artışlar olduğu görülmüştür.

Yukarıdaki bulgulara dayanılarak süt sığırlarında sıcaklık stresinin olumsuz

etkisini azaltmak için duş+fan uygulaması gibi yönetsel tedbirlerin beslemeye dayalı

tedbirlere, beslemeye dayalı tedbirler arasında ise rasyonda yağ kullanımının balık

unu kullanımına nazaran daha etkili olabileceği söylenebilir.

Page 105: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

90

KAYNAKLAR

ABU-GHAZALEH, A. A., SCHINGOETHE, D. J., HIPPEN, A. R., 2001. Blood

Amino Acids and Milk Composition from Cows Fed Soybean meal, Fish

Meal, or Both. J. Dairy Sci., 84:1174-1181.

AKAYEZU, J. M., HANSEN, W. P., OTTERBY, D. E., CROOKER, B. A., MARX,

G. D., 1997. Yield Response Lactating Holstein Dairy Cows to Dietary Fish

Meal or Meat and Bone Meal. J. Dairy Sci., 80:2950-2963.

ALLEN, M. S., 2000. Effects of Diet on Short-Term Regulation of Feed Intake by

Lactating Dairy Cattle. J. Dairy Sci., 83:1598-1624.

ANONYMOUS, 2004. Yemlerde Kullanılacak Yağlar Hakkında Tebliğ. Resmi

Gazete, 17.09.2004 tarih ve 25586 sayı.

AOAC, 1998. Official Methods of Analysis. 16th Edition, 4th Revision. Washington,

D.C.

ARIELI, A., ADIN, G., BRUCKENTAL, I., 2004. The Effect of Protein Intake on

Performance of Cows in Hot Enviromental Temperatures. J. Dairy Sci.,

87:620-629.

, SASSON-RATH, R., ZAMWEL, S., MABJEESH, S. J., 2005. Effect of

Dietary Protein and Rumen Degradable Organic Matter on Milk Production

and Efficiency in Heat Stressed-Goats. Livestock Prod. Sci., 96:215-223.

ARMSTRONG, D. V., 1993. Enviromental Modification to Reduce Heat Stress.

Western Large Herd Management Conference, pp:1-8, Las Vegas, Nevada,

USA.

, 1994. Heat Stress Interaction with Shade and Cooling. J. Dairy Sci.,

77:2044-2050.

, HILLMAN, P. E., 1998. Evaluation of Brown Swiss, Holstein and Jersey

under Hot Arid Climates for Dairy Production. Proceedings of the Southwest

Nutrition and Management Conference. University of Arizona, pp:153-165,

Tucson, Arizona, USA.

Page 106: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

91

AVILA, C. D., DePETERS, E. J., PEREZ-MONTI, H., TAYLOR, S. J., ZINN, R.

A., 2000. Influences of Saturation Ratio of Supplemental Dietary Fat on

Digestion and Milk Yield in Dairy Cows. J. Dairy Sci. 83:1505-1519.

BALDWIN, R. L., SMITH, N. E., TAYLOR, J., SHARP, M., 1980. Manipulating

Metabolic Parameters to Improve Growth Rate and Milk Secretion. J. Anim.

Sci., 51:1416-1428.

BATEMAN, H. G., SPAIN, J. N., ELLERSIECK, M. R., 1996. Influence of By-

Products Feeds and Tallow on Performance of Holstein Cows During Two

Seasons. J. Dairy Sci., 79:114-120.

BAUMAN, D. E., GRIINARI, J. M., 2003. Nutritional Regulation of Milk Fat

Synthesis. Ann. Rev. Nutr., 23:203-227.

BEEDE, D. K., COLLIER, R. J., 1986. Potential Nutritional Strategies for

Intensively Managed Cattle During Thermal Stress. J. Anim. Sci., 62:543-

554.

BEK, Y., EFE, E., 1988. Araştırma Deneme Metotları I. Çukurova Üniversitesi

Ziraat Fakültesi Ders Kitabı No:71, 395 s, Adana.

BERMAN, A., FOLMAN, Y., KALM, M., MAMEN, M., HERZ, Z.,

WOLFENSON, D., ARIELI, A., GRABER, Y., 1985. Upper Critical

Temperatures and Forced Ventilation Effects for High-Yielding Dairy Cows

in a Subtropical Enviroment. J. Dairy Sci., 68:1488-1495.

BERNABUCCI, U., LACETERA, N., RONCHI, B., NARDONE, A., 2002. Effects

of the Hot Season on Milk Protein Fractions in Holstein Cows. Anim. Res.

51:25-33.

BLOCK, E., 2004. Fatty Acids for Dairy Cows: More Than Just Calories. Penn State

Dairy Cattle Nutrition Workshop, pp:33-44, 26-27 October, Holiday Inn,

Grantville, PA.

BRAY, D. R., BUCKLIN, R. A., CARLOS, L., CAVALLO, V., 2003. Enviromental

Temperatures in a Tunnel Ventilated Barn and in an Air Conditioned Barn in

Florida. 5th International Dairy Housing Proceedings Conference, 29-31

January, pp:235-242, Fort Worth, Texas, USA,.

Page 107: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

92

BROUK, M. J., SMITH, J. F., HARNER, J. P., 2001a. Effectiveness of Fan and

Feedline Sprinklers in Cooling Dairy Cattle Housed in 2- or 4- row Freestall

Buildings. 6th International Symposium on Livestock Enviroment, pp:15-21,

21-23 May, Louisville, USA.

, SMITH, J. F., HARNER, J. P., 2001b. Heat Stress Abatement in Four-Row

Freestall Barns. 5th Western Dairy Management Conference, pp: 161-166,

Las Vegas, Nevada, USA.

, SMITH, J. F., HARNER, J. P., 2003a. Effectiveness of Cow Cooling

Strategies under Different Environmental Conditions. Proceedings of the 6th

Western Dairy Management Conference, March 12-14, Reno, NV, USA.

, SMITH, J. F., HARNER, J. P., 2003b. Effect of Sprinkling Frequency and

Airflow on Respiration Rate, Body Surface Temperature and Body

Temperature of Heat Stressed Dairy Cattle. 5th International Dairy Housing

Proceedings Conference, pp:263-268, 29-31 January, Fort Worth, Texas,

USA.

, SMITH, J. F., HARNER, J. P., 2003c. Effect of Utilizing Evaporative

Cooling in Tiestall Dairy Barns Equipped with Tunnel Ventilation on

Respiration Rates and Body Temperature of Lactating Dairy Cattle. 5th

International Dairy Housing Proceedings Conference, pp:312-319, 29-31

January, Fort Worth, Texas, USA.

BROWN-BRANDL, T. M., NIENABER, J. A., EIGENBERG, R. A., HAHN, G. L.,

FREETLY, H., 2003. Thermoregulatory Responses of Feeder Cattle. Journal

of Thermal Biology, 28:149-157.

BRUCKENTAL, I. D., DRORI, M., KAIM, H., LEHRER, H., FOLMAN, Y., 1989.

Effects of Source and Level of Protein on Milk Yield and Reproductive

Performance of High-Producing Primiparous and Multiparaous Dairy Cows.

Anim. Prod., 48:319-330.

BUTLER, W. R., EVERETT, R. W., COPPOCK, C. E., 1981. The Relationships

Between Energy Balance, Milk Production and Ovulation in Postpartum

Holstein Cows. J. Anim. Sci. 53:742-749.

Page 108: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

93

CALEGARI, F., CALAMARI, L., FRAZZI, E., 2003. Effects of Ventilation and

Misting on Behaviour of Dairy Cattle in the Hot Season in South Italy. 5th

International Dairy Housing Proceedings Conference, pp:303-311, 29-31

January, Fort Worth, Texas, USA.

CARROLL, D. J., HOSSAIN, F. R., KELLER, M. R., 1994. Effect of Supplemental

Fish Meal on the Lactation and Reproductive Performance of Dairy Cow. J.

Dairy Sci., 77:3058-3072.

CASPER, D. P., SCHINGOETHE, D. J., 1989. Lactational Response of Dairy Cows

to Diets Varying in Ruminal Solubilities of Carbohydrate and Crude Protein.

J. Dairy Sci., 72:948-971.

CHALUPA, W., FERGUSON, J. D., 1990. Immediate and Residual Responses of

Lactating Cows on Commercial Dairies to Calcium Salts of Long Chain Fatty

Acids. J. Dairy Sci., 73(Suppl. 1): 244 (Abstr.).

CHAN, S. C., HUBER, J. T., CHEN, K. H., SIMAS, J. M., WU, Z., 1997. Effects of

Ruminally Inert Fat and Evaporative Cooling on Dairy Cows in Hot

Enviromental Temperature. J. Dairy Sci., 80:1172-1178.

, HUBER, J. T., WU, Z., CHEN, K. H., SIMAS, J., 1992. Effect of Fat

Supplementation and protein Source on Performance of Dairy Cows in Hot

Environmental Temperatures. J. Dairy Sci., 75(Suppl. 1):175 (Abstr.).

CHASE, L., SNIFFEN, E., 1988. Feeding and Managing Dairy Cows During Hot

Weather. http://www.inform.umd.edu/Edres/Topic/Agric.Eng.

CHEN, K. H., HUBER, J. T., THEURER, C. B., ARMSTRONG, D. V.,

VANDERLEY, R. C., SIMAS, J. M., CHAN, S. C., SULLIVAN, J. L., 1993.

Effect of Protein Quality and Evaporative Cooling on Lactational

Performance of Holstein Cows in Hot Weather. J. Dairy Sci., 76:819-825.

CHILLIARD, Y., 1993. Dietary Fat and Adipose Tissue Metabolism in Ruminants,

Pigs, and Rodents: A Review. J. Dairy Sci., 76:3897-3931.

CHOI, B. R., PALMQUIST, D. L., ALLEN, M. S., 2000. Cholecystokinin Mediates

Depression of Feed Intake in Dairy Cattle Fed High Fat Diets. Domestic

Animal Endocrinology, 19:159-175.

Page 109: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

94

CHRISTENSEN, R. A., CAMERON, M. R., CLARK, J. H., DRACKLEY, J. K.,

LYNCH, J. M., BARBANO, D. M., 1994. Effects of Amount of Protein and

Ruminally Protected Amino Acids in the Diet of Dairy Cows Fed

Supplemental Fat. J. Dairy Sci., 75:2043-2070.

CHURNG-FAUNG, L. 2004. Feeding Management and Strategies for Lactating

Dairy Cows Under Heat Stress.

www.fftc.agnet.org./library/abstract/eb530b.html.

CLARK, J. H., KLUSMEYER, T. H., CAMERON, M. R., 1992. Microbial Protein

Synthesis and Flows of Nitrogen Fractions to the Duodenum of Dairy Cows.

J. Dairy Sci., 75:2304-2323

COLLIER, R. J., DAHL, G. E., VANBAALE, M. J., 2006. Major Advances

Associated with Enviromental Effects on Dairy Cattle. J. Dairy Sci., 89:1244-

1253.

, DOELGER, S. G., HEAD, H. H., THATHCER, W. W., WILCOX, C. J.,

1982. Effect of Heat Stress During Pregnacy on Maternal Hormone

Concentrations, Calf Birth Weight, and Postpartum Milk Yield of Holsteins

Cows. J. Anim. Sci., 54:309-316.

COPPOCK, C. E., WILKS, D. L., 1991. Supplemental Fat in High – Energy Rations

for Lactating Cows: Effects on Intake, Digestion, Milk Yield, and

Composition. J. Anim. Sci., 69:3826-3837.

CORREA-CALDERON, A., ARMSTRONG, D., DONALD, R., DeNISE, S.,

ENNS, M., HOWISON, C., 2004. Thermoregulatory Responses of Holstein

and Brown Swiss Heat-Stressed Dairy Cows to Two Different Cooling

Systems. Int. J. Biometeorol, 48:142-148.

, AVENDANO-REYES, L., RUBIO-VILLANUEVA, A., ARMSTRONG,

D. V., SMITH J. F., DENISE, S. K., 2002. Effect of a Colling System on

Productivity of Holstein Cows Under Heat Stress. Agrociencia 36(5):531-

539.

COULON, J. B., AGABRIEL, C., BRUNSCWIG, G., MULLER, C., BONAITI, B.,

1994. Effects of Feeding Practices on Milk Fat Concentration for Dairy

Cows. J. Dairy Sci., 77:2614-2620.

Page 110: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

95

CRONJE, P., 2006. Fighting Heat Stress: Diet, Gut Integrity, and Gut Health. Feed

International, May-June 2006:14-19.

DePETERS, E. J., TAYLOR, S. J., BALDWIN, R. L., 1989. Effect of Dietary Fat in

Isocaloric Rations on the Nitrogen Content of Milk from Holstein Cows. J.

Dairy Sci., 72:2949-2957.

, BALLOU, M. A., 2003. Dietary Lipid for Lactating Dairy Cows:

Production and Reproduction. Proceedings of 42th Annual Dairy Cattle Day,

26 March, pp:14-22, Davis, CA, USA.

, CANT, J. P., 1992. Nutritional Factors Influencing the Nitrogen

Composition of Bovine Milk. J. Dairy Sci., 75:2043-2070.

DOREAU, M., CHILLIARD, Y., 1997. Digestion and Metabolism of Dietary Fat in

Farm Animals. British Journal of Nutrition, 78 (Suppl. 1):S15-S35.

DRACKLEY, J. K., CICELA, T. M., LaCOUNT, D. W., 2003. Responses of

Primiparous and Multiparous Holstein Cows to Additional Energy from Fat

or Concentrate During Summer. J. Dairy Sci., 86:1306-1314.

ELLIOT, J. P, DRACKLEY, J. K., FAHEY, G. C., SHANKS, R. D., 1995.

Utilization of Supplemental Fat by Dairy Cows Fed Diets Varying in Content

of Nonstructural Carbohydrates. J. Dairy Sci., 78:1512-1525.

ERICKSON, P. S., MURPHY, M. R., CLARCK, J. H., 1992. Supplementation of

Dairy Cow Diets with Calcium Salt of Long-Chain Fatty Acids and Nicotinic

Acid in Early Lactation. J. Dairy Sci., 75:1078-1089.

FLAMENBAUM, L., WOLFENSON, D., KUNZ, P. L., MAMAN, M., BERMAN,

A., 1995. Interactions Between Body Condition at Calving and Cooling of

Dairy Cows During Lactation in Summer. J. Dairy Sci., 78:2221-2229.

, WOLFENSON, D., MAMEN, M., BERMAN, A., 1986. Cooling Dairy

Cattle by a Combination of Sprinkling and Forced Ventilation and its

Implementation in the Shelter System. J. Dairy Sci., 69:3140-3147.

FRAZZI, E. L., CALAMARI, L., CALEGARI, F., 2003. Assesment of a Thermal

Comfort Index to Estimate The Reduction of Milk Production Caused by

Heat Stress in Dairy Cow Herds. 5th International Dairy Housing Proceedings

Conference, pp:269-276, 29-31 January, Fort Worth, Texas, USA.

Page 111: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

96

GAYNOR, P. J., ERDMAN, R. A., TETER, B. B., SAMPUGNA, J., CAPUCO, A.

V., WALDO, D. R., HAMOSH, M., 1994. Milk Fat Yield and Composition

During Abomasal Infusion of cis or trans Octadecenoates in Holstein Cows.

J. Dairy Sci., 77:157-165.

GÖRGÜLÜ, M., KILIÇALP, N., KUTLU, H. R., 1998. Influence of

Roughage/Concentrate Ratio on Milk Yield and Milk Composition of Dairy

Cows in Hote Climates. Book of Abstract of the 49th Annual Meeting of the

Europan Association for Animal Production, pp:192, 24-27 August, Warsaw,

Poland.

, KUTLU, H. R., 2001. Süt Sığırcılığında Çevre Sıcaklığı ve Besleme

İlişkisi. Çiftçi Tarım ve Hayvancılık Dergisi, 123:21-28, KKTC.

, KUTLU, H. R., DEMİR, E., ÖZTÜRKCAN, O., FORBES, J. M., 1996.

Nutritional Consequences Among Ingredients of Free-Choice Feeding

Awassi Lambs. Small Rum. Res. 20:23-29.

, ÖZTÜRKCAN, O., 1996. Rasyondaki Enerji Düzeyi ve Protein

Kaynaklarının İvesi Erkek Kuzularda Besi Performansı ve Karkas

Özelliklerine Etkileri. Hayvancılık’96 Ulusal Kongresi. Cilt 1:Bildiriler, 18-

20 Eylül, İzmir.

GRUM, D. E., DRACKLEY, J. K., HANSEN, L. R., CREMIN, J. D., 1996.

Production, Digestion, and Hepatic Lipid Metabolism of Dairy Cows Fed

Increased Energy from Fat or Concentrate. J. Dairy Sci., 79:1836-1849.

GRUMMER, R. R., 1991. Effect of Feed on Composition of Milk Fat. J. Dairy Sci.,

74:3244-3257.

, CARROLL, D. J., 1991. Effects of Dietary Fat on Metabolic Disorders and

Reprodutive Performance of Dairy Cattle. J. Anim.Sci., 69:3838-3852.

GÜNEYLİ, M., ÖZKÜTÜK, K., 1993. Çukurova’da Yaz Aylarında Duş Olanağının

Siyah-Alaca İneklerinin Süt Verimine Etkisi Üzerine Bir Araştırma. Tarım

Bakanlığı Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları,

Yayın No:12, Adana.

, ÖZKÜTÜK, K., 1994. Çukurova’da Yaz Aylarında Otomatik Duş Olanağı

Sağlanmasının İneklerin Süt Verimine ve Duş Yapma Davranışına Etkisi.

Page 112: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

97

Tarım Bakanlığı Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü

Yayınları, Yayın No:14, Adana.

HAHN, L. G., 1981. Housing and Management to Reduce Climatic Impacts on

Livestock. J. Anim. Sci., 52:175-186.

HARRIS, B., 1992. Feeding and Managing Cows in Warm Weather.

http://hammock.ifas.ufl.edu./Txt/fairs/2939.

HASSAN, A., ROUSSEL, J. D., 1975. Effect of Protein Concentration in the Diet on

Blood Composition and Productivity of Lactating Holstein Cows under

Thermal Stres. J. Agr. Sci. 85:409-415.

HIGGINBOTHAM, G. E., HUBER, J. T., WALLENTINE, W. V., JOHNSON, N.

P., ANDRUS, 1989a. Influence of Protein Percent and Degradability on

Performance of Lactating Cows During Moderate Temparature. J. Dairy Sci.,

72:1818.

, TORABI, M., HUBER, J. T., 1989b. Influence of Dietary Protein

Concentration and Degradability on Performance of Lactating Cows During

Hot Environmental Temperatures. J. Dairy Sci., 72:2254-2564.

HILLMAN, P. E., GEBREMEDHIN, K. G., PARKHURST, A., FUQUAY, J.,

WILLARD, S., 2001. Evaporative and Convective Cooling of Cows in a Hot

and Humid Enviroment. 6th International Symposium on Livestock

Enviroment, pp:343-350, 21-23 May, Louisville, USA.

HOLTER, J. B., HAYES, H. H., KIERSTEAD, N., WHITEHOUSE, J., 1993.

Protein Fat Bypass Supplement for Lactating Dairy Cow. J. Dairy Sci.,

76:1342-1352.

, WEST, J. W., McGILLIARD, M. L., 1997. Predicting Ad Libutum Dry

Matter Intake and Yield of Holstein Cows. J. Dairy Sci., 80:2186-2199.

, WEST, J. W., McGILLIARD, M. L., PELL, A. N., 1996. Predicting Ad

Libutum Dry Matter Intake and Yields of Jersey Cows. J. Dairy Sci., 79:912-

921.

HUBER, J. T., HIGGINBOTHAM, G. E., GOMEZ-ALARCON, R. A., TAYLOR,

R. B., CHEN, K. H., CHAN, S. C., WU, Z., 1994. Heat Stress Interactions

Page 113: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

98

with Protein, Supplemental Fat, and Fungal Cultures. J. Dairy Sci., 77:2080-

2090.

HUSSEIN, H. S., JORDAN, R. M., 1991. Fish Meal as a Protein Supplement in

Finishing Lamb Diets. J. Anim. Sci., 69:2115-2122.

IGONO, M. O., JOHNSON, H. D., STEEVENS, B. J., KRAUSE, G. F.,

SHANKLIN, M. D., 1987. Physiological, Productive, and Economic Benefits

of Shade, Spray, and Fan System Versus Shade for Holstein Cows During

Summer Heat. J. Dairy Sci., 70:1069-1079.

, JOTVEDT, G., SANFORD-CRANE, H. T., 1992. Enviromental Profile and

Critical Temperature Effects on Milk Production of Holstein Cows in Desert

Climate. Int. J. Biometerol 36:77-87.

JENKINS, T. C., 1993. Lipid Metabolism in the Rumen. J. Dairy Sci., 76:3851-3863.

, 1998. Improving Productive Efficiency of Dairy Rations with Added Fat.

Proceedings of the Advanced Dairy Workshop.

, 2004. The Benefits and Limitations of Fat in Dairy Rations. Mid-South

Ruminant Nutrition Conference, pp:35-44, Fort Worth, Dallas..

, BERTRAND, J. A., BRIDGES, W. C., 1998. Interactions of Tallow and

Hay Partilce Size on Yield and Composition of Milk from Lactating Holstein

Cows. J. Dairy Sci., 81:1396-1402.

, LUNDY, F., 2001. Feeding Various Fat Sources to Lactating Dairy Cows

and Their Effects on Milk Quality. Penn State Dairy Cattle Nutrition

Workshop, pp:31-38, November 6-7, Grantville, PA, USA.

KARAKÖK GÖNCÜ, S., 2004. Duş ve Fan Uygulamalarının Siyah Alaca

Tosunların Besi Performansları Üzerine Etkisi. 4. Ulusal Zootekni Bilim

Kongresi, 01-04 Eylül, Isparta.

KEERY, C. M., AMOS, H. E., 1993. Effects of Source and Level of Undegraded

Intake Protein on Nutrient Use and Performance of Early Lactation Cows. J.

Dairy Sci., 76:490-499.

KEISTER, Z. O., MOSS, K. D., ZHANG, H. M., TEEGERSTROM, T., EDLING,

R.A., COLLIER, R. J., AX, R. L., 2002. Physiological Responses in Thermal

Page 114: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

99

Stressed Jersey Cows Subjected to Different Management Strategies. J. Dairy

Sci., 85:3217-3224.

KENT, B. A., ARAMBEL, M. J., 1988. Effect of Calcium Salts of Long-Chain Fatty

Acids on Dairy Cows in Early Lactation. J. Dairy Sci., 71:2412-2415.

KEOWN, F. J., GRANT, R.G., 1997. How to Reduce Heat Stress in Dairy Cattle.

http://www.unl.edu./IANR/PUBS/extnpubs/dairy/1063.htm.

KHORASANI, G. R., DE BOER, G., KENNELLY, J. J., 1996. Response of Early

Lactation Cows to Ruminally Undegradable Protein in the Diet. J. Dairy Sci.,

79:446-453.

KLUSMEYER, T. H., CLARK, J. H., 1991. Effects of Dietary Fat and Protein on

Fatty Acid Flow to the Duodenum and in Milk Produced by Dairy Cows. J.

Dairy Sci., 74:3055-3067.

KNAPP, D. M., GRUMMER, R. R., 1991. Response of Lactating Dairy Cows to Fat

Supplementation During Heat Stress. J. Dairy Sci., 74:2573-2579.

KOWALSKI, Z. M., PISULEWSKI, P., M., GÖRGÜLÜ, M., ZYZAK, W., 1999.

The Effect of Protected Methionin on Performance and Milk Composition of

Dairy Cows Fed Energy Deficient Diet Based on Grass Silage. Animal

Nutrition Conference, Krynica, Poland.

KÜÇÜK, O., ÖZPINAR, H., 2003. Ruminant Rasyonlarında Yağ Kullanımı. Yem

Magazin, 34:35-39.

LANHAM, J. K., COPPOCK, C. E., BROOKS, K. N., WILKS, D. L., HORNER, J.

L., 1992. Effects of Whole Cottonseed or Niacin or Both on Casein Synthesis

by Lactating Holstein Cows. J. Dairy Sci., 75:184-192.

LEES, J. A., OLDHAM, J. D., HARESIGN, W., GARNSWORTHY, P. C., 1990.

The Effect of Patterns of Rumen Fermentation on Response by Dairy Cows

to Dietary Protein Concentration. British Journal of Nutrition 63:177-186.

LEFCOURT, A. M., SCHMIDTMANN, E. T., 1989. Body Temperature of Dry

Cows on Pasture: Enviromental and Behavioral Effects. J. Dairy Sci.,

72:3040-3049.

LINN, J. G., 2004. Nutritional Management of Lactating Dairy Cows During Periods

of Heat Stress. http://www.ansci.umn.edu/dairy/dairyupdates/du125.htm.

Page 115: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

100

MADER, T. L., DAVIS, S., GAUGHAN, J., BROWN-BRANDL, 2004. Wind Speed

and Solar Radiation Adjustments for the Temperature-Humidity Index.

www.ams.confex.com/ams/pdfpapers/77847.pdf.

MADER, T. L., HOLT, S. M., HAHN, G. L., DAVIS, M. S., SPIERS, D. E., 2002.

Feeding Strategies for Managing Heat Load in Feedlot Cattle. J. Anim.Sci.

80:2373-2382.

MADISON-ANDERSON, R. J., SCHINGOETHE, D. J., BROUK, M. J., BAER, R.

J., LENTSCH, M. R., 1997. Response of Lactating Cows to Supplemental

Unsaturated Fat and Niacin. J. Dairy Sci., 80:1329-1338.

MAIGA, H. A., SCHINGOETHE, D. J., 1997. Optimizing the Utilization of Animal

Fat and Ruminal Bypass Proteins in the Diets of Lactating Dairy Cows. J.

Dairy Sci., 80:343-352.

MALLONEE, P. G., BEEDE, D. K., COLLIER, R. J., WILCOX, C. J. 1985.

Production and Physiological Responses of Dairy Cows to Varying Dietary

Potassium During Heat Stress. J. Dairy Sci., 68:1479-1487.

MARTINEZ, N., DePETERS, E. J., BATH, D. L., 1991. Supplemental Niacin and

Fat Effects on Milk Composition of Lactating Cows. J. Dairy Sci., 74:202-

210.

McDOWELL, R. E., WILK, J. C., TALLBOTT, C. W., 1996. Economic Viability of

Crosses of Bos Taurus and Bos Indicus for Dairying in Warm Climates. J.

Dairy Sci., 79:1292-1303.

McGUIRE, M. A., BEEDE, D. K., DeLORENZO, M. A., WILCOX, C. J.,

HUNTINGTON, G. B., REYNOLDS, C. K., COLLIER, R. J., 1989. Effects

of Thermal Stress and Level of Feed Intake on Portal Plasma Flow and Net

Fluxes of Metabolites in Lactating Holsteins Cows. J. Anim. Sci., 67:1050-

1063.

MEYER, M. J., SMITH, J. F., HARNER III, J.P., SHIRLEY, J. E., TITGEMEYER,

E. C., 1998. Performance of Lactating Dairy Cattle in Three Different

Cooling Systems. Report of Progress 821, pp:12-15, K.S.U., Manhattan,

USA.

Page 116: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

101

MITLOHNER, F. M., MORROW, J. L., DAILEY, J. W., WILSON, S. C.,

GALYEAN, M. L., MILLER, M. F., McGLONE, J. J., 2001. Shade and

Water Misting Effects on Behavior, Physiology, Performance, and Carcass

Traits of Heat-Stressed Feedlot Cattle. J. Anim. Sci., 79:2327-2335.

MOORE, C. E., KAY, J. K., COLLIER, R. J., VANBAALE, M. J., BAUMGARD,

L. H., 2005. Effect of Supplemental Conjugated Linoleic Acids on Heat-

Stressed Brown Swiss and Holstein Cows. J. Dairy Sci., 88:1732-1740.

MORAN, D. S., SHITZER, A., PANDOLF, K. B., 1998. A Physiological Strain

Index to Evaluate Heat Stres. Am. J. Physiol., 275:129-134.

MU, Y., 2002. Rumen Protected Fat. Feed International, August 2002, 23(8):28-31.

NICHOLSON, T., OMER, S. A., 1983. The Inhibitory Effect of Intestinal Infusions

of Unsaturated Long-Chain Fatty Acids on Forestomach Motility of Sheep.

Brit. J. Nutr., 50:141-149.

NRC, 1981. Effect of Enviroment on Nutrient Requirements of Domestic Animals.

National Acad. Pres, Washington, D.C.

, 1989. Nutrient Requirements of Dairy Cattle. 6th Revised Edition, National

Acad. Pres., Washington, D.C.

, 1996. Nutrient Requirements of Beef Cattle. 7th Ed. National Acad. Pres.,

Washington, D.C.

, 2001. Nutrient Requirements of Dairy Cattle. 7th Revised Edition, National

Acad. Pres., Washington, D.C.

O’MARA, F. P., MURPHY, J. J., RATH, M., 1997. The Amino Acid Composition

of Protein Feedstuffs Before and After Ruminal Incubation and After

Subsequent Passage Through the Intestines of Dairy Cows. J. Anim. Sci.,

75:1941-1949.

ONETTI, S. G., GRUMMER, R. R., 2004. Response of Lactating Cows to Three

Supplemental Fat Sources as Affected by Forage in the Diet and Stage of

Lactation: A Meta-Analysis of Literature. Animal Feed Science and

Technology, 115:65-82.

Page 117: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

102

, REYNAL, S. M., GRUMMER, R. R., 2004. Effect of Alfalfa Forage

Preservation Method and Particle Length on Performance of Dairy Cows Fed

Corn Silage-Based Diets and Tallow. J. Dairy Sci., 87:652-664.

, SHAVER, R. D., MCGUIRE, M. A., 2001. Effect of Type and Level of

Dietary Fat on Rumen Fermentation and Performance of Dairy Cows Fed

Corn Silage-Based Diets. J. Dairy Sci., 84:2751-2759.

OVERTON, T. R., EMMERT, L. S. CLARK, J. H., 1998. Effects of Sources of

Carbohydrate and Protein and Rumen-Protected Methionin on Performance

of Cows. J. Dairy Sci., 81:221-228.

, STONE, B., 2004. Fat Supplies more than just Energy. Pro-Dairy,

Northeast DairyBusiness, August 2002.

ÖNGEL, E., ÖZKÜTÜK, K., 2000. Siyah Alaca İneklerde Sıcak Yaz Aylarında Duş

Olanağı Sağlanmasının Süt Verimine Etkisi ve Duşa Girme Alışkanlığına

İlişkin Davranışın Saptanması. Ç. Ü. Z. F. Dergisi, 15(3):119-126.

ÖZHAN, M., TÜZEMEN, N., YANAR, M., 2001. Büyükbaş Hayvan Yetiştirme.

Atatürk Üni. Ziraat Fak. Yay. No:134, Erzurum.

ÖZKÜTÜK, K., 2006. Hayvan Ekolojisi (Sıcaklık Stresi). Çukurova Üniv. Zir. Fak.

Hay. Üre. Lisans Prog. Ders Notları, 98 s, Adana.

PALMQUIST, D. L., 1984. Use of Fats in Diets for Lactating Dairy Cows. Fats in

Animal Nutrition, Ed: Wiseman, J., pp:357-381, Butterworths, Boston, MA.

, 1988. The Feeding Value of Feed. Ed: E. R. Qrskow, Feed Science, pp:293-

311, Elsevier Science Pub., Amsterdam.

, JENKINS, T. C., 1980. Fat in Lactation Rations. J. Dairy Sci., 63:1-14.

, MATTOS, W., 1978. Turnover of Lipoproteins and Transfer to Milk Fat of

Dietary (1-Carbon-14) Linoleic Acid in Lactating Cows. J. Dairy Sci.,

61:561-565.

PANTOJA, J., FIRKINS, J. L., EASTRIDGE, M.L., 1996. Fatty Acid Digestibility

and Lactation Performance by Dairy Cows Fed Fats Varying in Degree of

Saturation. J. Dairy Sci., 79:429-437.

PEKEL, E., ÖZKÜTÜK, K., CEBECİ, Z., KUMLU, S., ÖZTÜRKCAN, O.,

GÖRGÜLÜ, M., 1993. Kilis Tipi Güney Sarı Kırmızı Sığırların Yayılış

Page 118: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

103

Alanları, Performansları, ve GAP Bölgesi İçin Bu Sığırlardan Yararlanma

Olanakları. GAP Tarımsal Araştırma İnceleme ve Geliştirme Proje Paketi,

Proje Bileşeni: 5.6.2. Kesin Sonuç Raporu. Ç. Ü. Ziraat Fak. Genel Yay. No:

64. GAP Yayınları No: 75, Adana.

PIEPENBRINK, M. S., SCHINGOETHE, D. J., 1998. Ruminal Degradation,

Aminoacid Composition, and Estimated Intestinal Digestibilities of Four

Protein Supplements. J. Dairy Sci., 81:454-461.

RAVAGNOLO, O., MISZTAL, I., 2000. Genetic Component of Heat Stress in Dairy

Cattle, Parameter Estimation. J. Dairy Sci., 83:2126-2130.

RAY, D. E., HALBACH, T. J., ARMSTRONG, D. V., 1992. Season and Lactation

Number on Milk Production and Reproduction of Dairy Cattle in Arizona. J.

Dairy Sci., 75:2976-2983.

ROMO, G. A., CASPER, D. P., ERDMAN, R. A., TETER, B. B., 1996. Abomasal

Infusion of Cis or Trans Fatty Acid Isomers and Energy Metabolism of

Lactating Dairy Cows. J. Dairy Sci., 79:2005-2015.

SANCHEZ, W. K., MCGUIRE M. A., BEEDE D. K., 1994. Macromineral Nutrition

by Heat Stress Interactions in Dairy Cattle: Review and Original Research. J.

Dairy Sci., 77:2051-2079.

SANTOS, F. A. P., SANTOS, J. E. P., THEURE, C. B., HUBER, J. T., 1998. Effects

of Rumen-Undegradable Protein on Dairy Cow Performance: A 12 Year

Literature Review. J. Dairy Sci., 81:3182-3213.

SANZ SAMPELAYO, M. R., PEREZ, L., BOZA, J., AMIGO, L., 1998. Forage of

Different Physical Form in the Diets of Lactating Granadina Goats: Nutrient

Digestibility and Milk Production and Composition. J. Dairy Sci., 81:492-

498.

SAS, 1997. User’ s Guide: Statistics, Version 7.0 Edition, SAS Inst., Inc., Cary, N.C.

SCHAUFF, D. J., CLARK, J. H., DRACKLEY, J. K., 1992. Effects of Feeding

Lactating Dairy Cows Diets Containing Extruded Soybeans and Calcium

Salts of Long–Chain Fatty Acids. J. Dairy Sci., 75:3003-3019.

SCHINGOETHE, D. J., CASPER, D. P., 1991. Total Lactational Response to Added

Fat During Early Lactation. J. Dairy Sci., 74:2617-2622.

Page 119: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

104

SCHNEIDER, P. L., BEEDE, D. K., WILCOX, C. J., COLLIER, R. J., 1988.

Influence of Dietary Sodium and Potassium Bicarbonate and Total Potassium

on Heat-Stressed Lactating Dairy Cows. J. Dairy Sci., 67:2546-2553.

SCOTT, T. A., SHAVER, R. D., ZEPEDA, L., YANDELL, B., SMITH, T. R., 1995.

Effects of Rumen-Inert Fat on Lactation, Reproduction, and Health of High

Producing Holstein Herds. J. Dairy Sci. 78:2435-2451.

SHAVER, R. D., 1990. Fat Sources for High Producing Dairy Cows. Proceedings of

51th Minnesota Nutrition Conference, pp:13-42, Bloomington, MN.

SHEARER, J. K., BEEDE, D. K., 1990. Thermoregulation and Physiological

Responses of Dairy Cattle in Hot Weather. Agripractice 11(5):1-7.

SHIRLEY, J. E., 1994. Effects of Sunshades on Temperature and Cow Comfort.

Report of Progress 716, pp:27-28, K.S.U., Manhattan, USA.

SKAAR, T. C., GRUMMER, R. R., DENTINE, M. R., STAUFFACHER, R. H.,

1989. Seasonal Effects of Prepartum and Postpartum Fat and Niacin Feeding

on Lactation Performance and Lipid Metabolism. J. Dairy Sci., 72:2028-

2038.

SMITH, J. F., HARNER, J. P., 1996. Coping with Summer Weather: Management

Strategies to Control Heat Stress. Dairy Day Proceedings, Report of Progress

771, pp:20-22, KSU, Manhattan, USA.

SMITH, T. R., CHAPA, A., POGUE, D., RILEY, T., WILLIAMS, J., CROUCH, J.,

WILSON, H., 2004. Tunnel Ventilation Cooling for Lactating Dairy Cows

During Hot Weather: 2. Comporison to Cooling with Shade and Fans. Annual

Report 2003 of the North Mississippi Research & Extension Center,

Mississippi Agriculture & Forestry Experiment Station Information Bulletin

405:186-191.

SMITH, W. A., HARRIS, B., VANHORN, H. H., WILCOX, C. J., 1993. Effects of

Forage Type on Production of Dairy Cows Supplemented with Whole

Cottonseed, Tallow, and Yeast. J. Dairy Sci., 76:205-215.

SPIERS, D. E., 2000. How Cows Dissipate Heat. Heart of American Dairy

Management Conference, pp: 77-86, June 21-22, Kansas State University,

Manhattan.

Page 120: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

105

, SPAIN, J. N., SAMPSON, J. D., RHOADS, R. P., 2004. Use of

Physiological Parameters to Predict Milk Yield and Feed Intake in Heat-

Stressed Dairy Cows. Journal of Thermal Biology, 29:759-764.

STAPLES, C. R., AMOROCHO, A., CULLENS, F., 2003. Fat-Feeding Practices for

Lactating Dairy Cows. Proceedings of the 40th Annual Florida Dairy

Production Conference, pp:52-64, 29-30 April, University of Florida,

Gainesville, USA.

, CULLENS, F. M., 2005. Implications of Fat-Feeding Pratices for Lactating

Dairy Cows – Effects on Milk Fat. Advances in Dairy Technology, 17:227-

295.

, THATCHER, W. W., 1997. Fat Supplementation Influences Reproduction

of Lactating Dairy Cows. 8th Annual Florida Ruminant Nutrition Conference,

University of Florida, Gainsville, Fl.

STERN, M. D., VARGA, G. A., CLARK, J. H., FIRKINS, J. L., HUBER, J. T.,

PALMQUIST, D. L., 1994. Evaluation of Chemical and Physical Properties

of Feeds Affect Protein Metabolism in the Rumen. J. Dairy Sci.,77:2762-

2786.

STOKES, S., 2004. Cooling Cows in Transtion Phase.

http://animalsciences.tamu.edu/ansc/publications/dairypubs/ASWeb029_Cool

ing.pdf.

STRICKLAND, J. T., BUCKLIN, R. A., NORDSTEDT, R. A., BEEDE, D. K.,

BRAY, D. R., 1989. Sprinkler and Fan Cooling System for Dairy Cows in

Hot Humid Climates. Appl. Eng. Agric. 5:231-236.

SUTTON, J. D., Altering Milk Composition by Feeding. J. Dairy Sci., 72:2801-

2814.

TARAZON-HERRERA, M., HUBER, J. T, SANTOS, J., MENA, H., NUSSO, L.,

NUSSIO, C., 1999. Effects of Bovine Somatotropin and Evaporative Cooling

Plus Shade on Lactation Performance of Cows During Summer Heat Stres. J.

Dairy Sci., 82:2352-2357.

Page 121: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

106

TAŞDEMİR, A. R., 2004. Yüksek Verimli Süt Sığırlarında Rasyon Yağ İçeriği İle

Niasin ve Karnitin Katkısının Süt Verimi ve Süt Kompozisyonuna Etkileri.

Doktora Tezi, Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Zootekni Anabilim Dalı, Adana.

TAYLOR, R. B., HUBER, J. T., GOMEZ-ALARCON, R. A., WIERSMA, F.,

PANG, X., 1991. Influence of Protein Degradability and Evaporative Cooling

on Performance of Dairy Cows During Hot Environmental Temperatures. J.

Dairy Sci., 74:243-249.

TYSON, J. T., 2004. Ventilation: Why, When, and How

http://www.extension.psu.edu/scregion/Agriculture/AgEngArticles/VentBasic

s.pdf.

URDAZ, J. H., OVERTON, M. W., MOORE, D. A., SANTOS, J. E. P., 2006.

Technical Note: Effects of Adding Shade and Fans to a Feedbunk Sprinkler

System for Preparturient Cows on Health and Performance. J. Dairy Sci.,

89:2000-2006.

VANSOEST, P. J., ROBERTSON, J. B., LEWIS, B. A., 1991. Method for Dietary

Fiber, Neutral Detergent Fiber, and Nonstarch Polysaccharides in Relation to

Animal Nutrition. J. Dairy Sci., 74:3583-3597.

VAZQUEZ-ANON, M., BERTICS, S. J., GRUMMER, R. R., 1997. The Effect of

Dietary Energy Source During Mid to Late Lactation on Liver Triglyceride

and Lactation Performance of Dairy Cows. J. Dairy Sci., 80:2504-2512.

WEBSTER, A. J. F., 1983. Nutrition and the Thermal Enviroment. Nutritional

Physiology, Ed: J. A. F. Rook and P. C. Thomas, pp: 639-656, Longman Inc.,

New York, USA.

WEST, J. W., 1994. Interactions of Energy and Somototropin with Heat Stress. J.

Dairy Sci., 77:2091-2102.

, 1999. Nutritional Strategies for Managing the Heat-Stressed Dairy Cows. J.

Anim. Sci., 77(Suppl. 2):21-35.

, 2002. Physiological Effects of Heat Stress on Production and Reproduction.

Tri-State Dairy Nutrition Conference Proceeding, pp: 1-12, April 16-17,

Grand Wayne Center, Fort Wayne, Indiana.

Page 122: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

107

, 2003. Effects of Heat-Stress on Production in Dairy Cattle. J. Dairy Sci.,

86:2131-2144.

, 2004. Managing and Feeding Lactating Dairy Cows in Hot Weather.

http://www.ces.uga.edu/pubcd/b956-w.html

, HAYDON, K. D., MULLINIX, B. G., SANDIFER, T. G., 1992. Dietary

Cation-Anion Balance and Cation Source Effects on Production and Acid-

Base Status of Heat-Stressed Cows. J. Dairy Sci., 75:2776-2786.

, MULLINIX, B. G., SANDIFER, T. G., 1991. Changing Dietary Electrolyte

Balance for Dairy Cows in Cool and Hot Enviroments. J. Dairy Sci.,

74:1662-1674.

, 1996. Dietary Management of Heat Stressed Cows: Secrets of Southern

Cooking. Heart of America Dairy Management Conference, pp:135-145, 29-

30 April, Kansas City, MO.

WHITE, T. W., BUNTING, L. D., STICKER, L. S., HEMBRY, F. G., SAXTON, A.

M., 1992. Influence of Fish Meal and Supplemental Fat on Performance of

Finishing Steers Exposed to Moderate or High Ambient Temperatures. J.

Anim. Sci., 70:3286-3292.

WILLIAMS, R. J., CHAPA, A. M., RILEY, T. O., POGUE, D., E., WILLARD, S.

T., SMITH, T. R., 2002. The Impact of Tunnel Ventilation Cooling and BMR

Corn Silage on Heat Stress in Lactating Dairy Cows. Annual Report 2002 of

the North Mississippi Research&Extension Center. Mississippi

Agriculture&Forestry Experiment Station Information Bulletin 398:191-196.

WRIGHT, T. C., HOLUB, B. J., HILL, A. R., McBRIDE, B. W., 2003. Effect of

Combinations of Fish Meal and Feather Meal on Milk fatty Acid Content and

Nitrogen Utilization in Dairy Cows. J. Dairy Sci., 86:861-869.

, MOSCARDINI, S., LUIMES, P. H., SUSMEL, P., MCBRIDE, B. W.,

1998. Effects of Rumen-Undegradable protein and Feed Intake on Nitrogen

Balance and Milk Protein Production in Dairy Cows. J. Dairy Sci., 81:784-

793.

Page 123: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

108

WU, Z., HUBER, J. T., 1994. Relationship Between Dietary Fat Supplementation

and Milk Protein Concentration in Lactating Cows: A Review. Livestock

Production Sci., 39:141-155.

YOUSEF, M. K., 1985. Stress Physiology: Definition and Terminology. Stress

Physiology in Livestock, Volume I: Basic Principles, Ed: M. K. Yousef, pp:

4-7, CRC Pres Inc., Boca Raton, Florida.

YÖNEY, Z., 1973. Süt ve Mamulleri Muayene ve Analiz Metotları. A. Ü. Ziraat Fak.

Yayınları No:491. A. Ü. Basımevi, 182 s, Ankara.

Page 124: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/jcXeCymR-1092013-42.pdf · dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında

109

ÖZGEÇMİŞ

1973 yılında Sivas’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimi burada tamamladıktan sonra

1991 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümünü kazandı.

1995 yılında mezun olarak aynı Üniversitenin Fen Bilimleri Enstitüsü Zootekni

Anabilim dalında yüksek lisans eğitimine başladı. 1997 yılında Kahramanmaraş

Sütçü İmam Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Zootekni Anabilim Dalında

Araştırma Görevlisi, daha sonra aynı bölümde Yemler ve Hayvan Besleme

Laboratuarında Uzman olarak görev yaptı. 1999 yılında yüksek lisans eğitimini

tamamlayarak Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Zootekni Anabilim

dalında doktora eğitimine başladı. 2000 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

Osmaniye Tarım İl Müdürlüğü’ne daha sonra da Tarımsal Araştırmalar Genel

Müdürlüğü Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğüne geçiş yaptı. Halen

bu kurumda Ziraat Mühendisi olarak görev yapmaktadır.