ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …library.cu.edu.tr/tezler/6575.pdf · 2.3.4....
Transcript of ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER …library.cu.edu.tr/tezler/6575.pdf · 2.3.4....
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
TÜRK VE İTALYAN YÖNETİCİLERİNİN LİDERLİK TARZLARI:
TÜRKİYE’DE FAALİYET GÖSTEREN TÜRK-İTALYAN ORTAK
GİRİŞİMLERİNDE BİR UYGULAMA
Pınar YEŞİLYURT
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ADANA / 2007
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
TÜRK VE İTALYAN YÖNETİCİLERİNİN LİDERLİK TARZLARI:
TÜRKİYE’DE FAALİYET GÖSTEREN TÜRK-İTALYAN ORTAK
GİRİŞİMLERİNDE BİR UYGULAMA
Pınar YEŞİLYURT
DANIŞMAN: Doç. Dr. Azmi YALÇIN
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ADANA / 2007
ii
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne,
Bu çalışma, jürimiz tarafından İşletme Anabilim Dalında YÜKSEK LİSANS TEZİ
olarak kabul edilmiştir.
Başkan : Doç.Dr. Azmi YALÇIN (Danışman)
Üye : Prof.Dr.Hüseyin ÖZGEN
Üye : Yrd.Doç.Dr.Fikret DÜLGER
ONAY
Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım. ....../……/2007
Prof.Dr.Nihat KÜÇÜKSAVAŞ Enstitü Müdürü
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki hükümlere tabidir.
iii
ÖZET
TÜRK VE İTALYAN YÖNETİCİLERİN LİDERLİK TARZLARI:
TÜRKİYE’DE FAALİYET GÖSTEREN TÜRK-İTALYAN ORTAK
GİRİŞİMLERİNDE BİR UYGULAMA
Pınar YEŞİLYURT
Yüksek Lisans Tezi, İşletme Anabilim Dalı
Danışman: Doç.Dr. Azmi YALÇIN
Kasım, 2007, 79 sayfa
Liderlik uzun yıllardan beri hem bilim adamları hem de işletmeler açısından bir
çok defalar incelenen bir konu olmuştur. Liderler, sahip oldukları potansiyel güçlerini
amaçlarına ulaşmak için, başkalarına veren ve onları yönlendiren kişiler olarak
tanımlanmaktadır. Sosyal bir varlık olan insanların yaşadığı her yerde mutlaka liderlik
kavramından bahsetmek mümkündür. Özellikle günümüz küresel dünyasında etkili
liderlik işletmelerin başarısı ve sürekliliğini sağlamada önem kazanmıştır.
Geçmişten bu yana yapılan liderlik davranışlarını açıklamaya yönelik tüm
araştırmalar sonucunda bir çok yaklaşım ortaya çıkmasına rağmen günümüzde temelde
benimsenmiş ve literatürümüze giriş yapan belli başlı altı liderlik tarzı ışığında, her
liderin kendine ait bir tarzı olduğu belirlenmiştir. Bu liderlik tarzları da bir çok koşuldan
etkilenmiştir. Bu tez çalışmasında farklı kültürlere sahip yöneticilerin liderlik tarzları
üzerinde bir araştırma yapılmış olup kültürel farklılıkların liderlik tarzları üzerindeki
etkileri incelenmeye çalışılmıştır. Lider, sosyal bir varlık olan, insan olduğu için ve
insanlarda yaşadıkları toplumun kültürel değerlerinden etkilendiklerinden dolayı tez
araştırmamızda bu kültürel farklılıkların liderlik tarzları üzerindeki etkisini görmek
açısından Türk ve İtalyan toplumları örnek alınmıştır. Yapılan araştırma sonucunda,
Türk yöneticilerin tüm işletme ve yönetim faaliyetlerini detaylıca planlayarak
çalışanlarını her aşamada yönetmek hedefini benimsedikleri, fakat İtalyan yöneticilerin
ise çalışanlarını daha çok dinleyerek onların düşünce ve fikirlerine önem verip karar
verme sürecisine dahil eden, takım çalışması ruhuna inanan bir liderlik tarzı
benimsedikleri görülmüştür.
iv
Anahtar kelimeler : Liderlik, Liderlik Tarzları, Türk Yöneticiler, İtalyan Yöneticiler,
Joint-venture
v
ABSTRACT
THE LEADERSHIP STYLES OF THE TURKISH AND ITALIAN MANAGERS
AND A RESEARCH ABOUT THE TURKISH-ITALIAN JOINT VENTURES IN
TURKEY
Pınar YEŞİLYURT
Masters Thesis, Department of Business
Supervisor : Assoc.Prof. Azmi YALÇIN
November, 2007, 79 pages
For a long time leadership has been a subject that is studied many times for
scientists and businesses. A leader is describied as a person who gives his own potential
powers to others and direct them to reach the goal. In everywhere leadership can be
talked about because of the sociality of human being. An effective leadership has an
importance of the success and progress of businesses especially in the global world
nowadays.
The result of past and present surveys to describe leadership behaviours tells that
although many approaches come out, in present by the help of six well known and
accepted leadership styles, it fixed that every leader has his own style. These leadership
styles are affected from many conditions. In the thesis, leadership styles of managers
that have different cultures is searched and the effects of cultural differentes on
leadership styles is tried to studied. A leader, because of a human being that is a social
existence and people are affected from the cultural values of their societies so that in this
thesis research in order to see the effect of the cultural differences on leadership styles
Turkish and Italian societies are used as an example. In the result of this research, we
have seen that the Turkish managers plan to the all activity of businesses and
managements carefully and lead the employers in the all level, but the other side, the
Italian managers appropriate the leadership style that is listen employers, consider their
thoughts and thinkings and include them in the decision process and believe in team
working.
vi
Keywords : Leadership, Leadership styles, Turkish Managers, Italian Managers, Joint-
venture
vii
ÖNSÖZ
Liderlik konusu bilim adamları tarafından yıllardır sürekli olarak bir çalışma
konusu olarak önemini korumuş ve günümüz küresel dünya koşullarında yeni yaklaşım
ve fikirlerle güncelliğini korumuştur. Yıllardır yapılan bu araştırmalar sonucunda bilim
adamları liderlikle ilgili bir çok tanım ve yaklaşım öne sürmüşlerdir. Günümüzde
yapılan bir çalışma da temel kaynak olarak kabul edilen ve literatürümüze girmiş olan
bu tanımlamalar ve yaklaşımlar ışığında ortaya çıkmış temel liderlik modelleri
modernize edilmiş tanımlar ve yeni yaklaşımlar ile günümüzde yine bir çok araştırmanın
konusu olmaya devam etmektedir.
Yapılan ve yapılmakta olan bu araştırmalar sonuçta hep şunu göstermiştir ki lider
ve yöneticiler tarafından benimsenmiş olan her durum ve koşulda tek bir liderlik
yaklaşımının yeterli ve mükemmel olmadığı ve olamayacağıdır. Yönetici ve liderlik
benimsemiş oldukları tek bir liderlik yaklaşım dışında karşı karşıya kaldıkları farklı
durumlar karşısında diğer yaklaşımlara yönelim gösterebilmektedir.
Ayrıca kabul edilmiş bu gerçek yanında benimsenmiş olan liderlik tarzlarının
kişinin kültürel ve sosyal farklılıklarının etkisi olduğu görülmektedir. Günümüz küresel
dünya koşullarında başarının temel sırrı her koşulda olayları küresel olarak düşünmek ve
bu şekilde yaklaşmak olsa da yöneticilerin liderlik tarzı seçimlerinde kültürel ve sosyal
yaşantılarının etkileri görülmektedir.
Çalışmam boyunca önerileri, katkıları, öz verisi ve güvenini hiç eksik etmeyen
hocam Doç. Dr. Azmi YALÇIN’a, çeviriyle tezime katkıda bulunan ablam Yeşim ÖZ’e
ve en önemlisi tüm çalışmam boyunca manevi desteğini esirgemeyen aileme çok
teşekkür ederim.
Pınar Yeşilyurt
Adana, 2007
Not: Araştırmamız Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri tarafından
desteklenmiş olup, proje numarası: IIBF2006YL17 dir.
viii
İÇİNDEKİLER
I. BÖLÜM
GİRİŞ
1.1. Çalışmanın Önemi .................................................................................................. 1
1.2. Çalışmanın Amacı .................................................................................................. 2
1.3. Çalışmanın Yöntemi ............................................................................................... 3
1.4. Çalışmanın Planı ..................................................................................................... 3
II. BÖLÜM
LİDERLİK
2.1. Liderlik ve Yöneticilik ............................................................................................ 4
2.1.1. Yönetim ve Yöneticilik ................................................................................. 4
2.1.2. Lider ve Liderlik ........................................................................................... 5
2.1.3. Liderlik ve Yöneticilik Arasındaki Farklar .................................................... 7
2.2. Liderlik ................................................................................................................. 10
2.2.1. Liderliğin Tanımı ........................................................................................ 10
2.2.2. Liderliğin Önemi ......................................................................................... 12
2.2.3. Liderlik Yaklaşımları .................................................................................. 13
2.2.3.1.Klasik Liderlik ( Özellikler ) Yaklaşımı ........................................... 13
2.2.3.2.Davranışsal Liderlik Yaklaşımı ........................................................ 15
2.2.3.2.1. Ohio-State Üniversitesi Liderlik Araştırması .................... 16
2.2.3.2.2. Michigan Üniversitesi Araştırması ................................... 18
2.2.3.2.3. R. Blake ve Mouton’un Yönetim Biçimi Izgarası ............. 19
2.2.3.2.4. Harvard Üniversitesi Araştırması...................................... 20
2.2.3.2.5. McGregor’un X-Y Kuramı ............................................... 21
2.2.3.2.6. Likert’in Sistem-4 Modeli ................................................ 23
2.2.3.3. Modern Liderlik Yaklaşımları ......................................................... 25
2.2.3.3.1. Fiedler’in Etkin Liderlik Teorisi ...................................... 27
2.2.3.3.2. Path- Goal Teorisi ........................................................... 30
ix
2.2.3.3.3. Vroom- Yetton– Jago Yaklaşımı ..................................... 31
2.2.3.3.4. Reddin’in Lider Etkinliği Modeli..................................... 32
2.2.3.3.5. Hersey-Blanchard Durumsallık Liderlik Yaklaşımı ......... 32
2.3. Liderlik Tarzları .................................................................................................... 36
2.3.1. Otokratik Lider ........................................................................................... 37
2.3.2. Demokratik Lider ........................................................................................ 38
2.3.3. Serbest Bırakıcı Lider.................................................................................. 39
2.3.4. Karizmatik Lider ......................................................................................... 39
2.3.5. Transaksiyonel ve Transformasyonel Liderlik ............................................. 40
2.4. Avrupa Ülkeleri ve Türkiye’nin Liderlik Yaklaşımlarına Genel Bakış .................. 42
2.5. Yabancı Sermaye ve Joint Venture Kavramları ..................................................... 47
III. BÖLÜM
TÜRKİYE’DE FAALİYET GÖSTEREN TÜRK-İTALYAN ORTAK
GİRİŞİMLERİNDEKİ TÜRK VE İTALYAN YÖNETİCİLERİNİN
LİDERLİK TARZLARININ KARŞILAŞTIRILMASI ÜZERİNE BİR
ARAŞTIRMA
3.1. Araştırmanın Amacı .............................................................................................. 52
3.2. Araştırmanın Kapsamı .......................................................................................... 53
3.3. Araştırmanın Yöntemi .......................................................................................... 53
3.4. Anketin İçeriği ...................................................................................................... 54
3.5. Araştırmanın Bulguları ......................................................................................... 56
3.5.1. Demografik Faktörler .................................................................................. 56
3.5.2. Güvenilirlik Analizi .................................................................................... 57
3.5.3. Anket Sonuçlarının Analizi ......................................................................... 58
IV. BÖLÜM
SONUÇ ................................................................................................................... 68
KAYNAKÇA .............................................................................................................. 72
EK ................................................................................................................... 76
ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................ 79
x
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1 : Yönetici ve Lider Arasındaki Farklar .............................................................. 9
Tablo 2 : “İzleyicileri Dikkate Alan” ve “ İş’e Ağırlık Veren” Liderlik
Davranışlarının Özellikleri .......................................................................... 17
Tablo 3 : Likert’in Sistem-4 Modeli ve Özellikleri ....................................................... 25
Tablo 4 : Hersey-Blanchard’ın Liderlik Modeli ........................................................... 33
Tablo 5 : Bölge ve Ülke Grupları Bazında En Önemli Liderlik Özellikleri ................... 44
Tablo 6 : Cinsiyet Dağılımı.......................................................................................... 56
Tablo 7 : Ülke Dağılımı ............................................................................................... 56
Tablo 8 : Yaş Dağılımları ............................................................................................ 57
Tablo 9 : Toplam Liderlik Dağılımları ......................................................................... 58
Tablo 10 : Toplam Liderlik Dağılımları Grafiği ........................................................... 58
Tablo 11 : Türk Yöneticilerin Liderlik Tarzları Dağılımı ............................................. 59
Tablo 12 : Türk Yöneticilerin Liderlik Tarzları Dağılımı Grafiği ................................. 59
Tablo 13 : İtalyan Yöneticilerin Liderlik Tarzları Dağılımı .......................................... 60
Tablo 14 : İtalyan Yöneticilerin Liderlik Tarzları Dağılımı Grafiği .............................. 60
Tablo 15 : Açık Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı (Frekanslı) ................................. 61
Tablo 16 : Açık Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı ................................................... 62
Tablo 17 : Canlı ve Heyecanlı Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı (Frekanslı) .......... 62
Tablo 18 : Canlı ve Heyecanlı Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı ............................. 63
Tablo 19 : Düşünceli ve Saygılı Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı (Frekanslı) 64
Tablo 20 : Düşünceli ve Saygılı Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı .......................... 65
Tablo 21 : Sistemli Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı ( Frekanslı ) .......................... 66
Tablo 22 : Sistemli Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı .............................................. 66
Tablo 23 : Dört Liderlik Tarzının Genel Ortalama ve Standart Sapmaları .................... 67
xi
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1 : Lider Davranışının İki Boyutu ....................................................................... 17
Şekil 2 : Black and Mouton’ un Yönetim Tarzı Izgarası ............................................... 19
Şekil 3 : Liderlik Davranışları ...................................................................................... 26
Şekil 4 : Liderlik Tarzının ve Koşullarının Çalışanların Başarısı Üzerine Etkisi29
Şekil 5 : Hersey-Blanchard Durumsal Liderlik Yaklaşımına Göre Ortaya Çıkan
Dört Liderlik Tarzı ........................................................................................ 34
Şekil 6 : Hersey-Blanchard Durumsal Liderlik Yaklaşımı ............................................ 36
Şekil 7 : Latin Avrupa Grubu Ülkelerin Liderlik Yaklaşımı Skorları ............................ 45
Şekil 8 : Orta Doğu Grubu Ülkelerin Liderlik Yaklaşımı Skorları ................................ 46
Şekil 9 : Dört Liderlik Tarzı ......................................................................................... 55
1
I.BÖLÜM
GİRİŞ
1.1.Çalışmanın Önemi
Davranış biliminin en önemli konularında biri kabul edilen liderlik aynı zamanda
işletme ve yönetim bilimi için de öneme sahip olup geçmişten günümüze bir çok bilim
insanı tarafından uzun ve detaylı incelemelerin konusu olmuştur. Liderlik, geniş bir
tanımla başkalarının davranışlarını etkileme yeteneği olarak ifade edilmektedir.
Örgütlerin sürekli değişim içinde olmaları, küreselleşen dünya koşullarında yaşanan
sürekli değişimler, işletmeler ve işletme yöneticileri için liderlik konusunu geçmişten
çok daha önemli bir şekilde dikkate alınması gerektiği görülmektedir. Hızla değişen iş
hayatı ve teknolojileriyle beraber liderlerin üzerine düşen görev ve sorumluluklarda da
bir artış söz konusu oldu. Lider, bir yönetici olmanın yanı sıra iletişime açık,
çevresindekilere kendi motivasyonu ile esin kaynağı olan, yönetmek yerine kendisini de
sürecin içine katarak çevresindekileri peşinden sürükleyebilen kişi olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Yönetim bilimlerindeki gelişimlerin ışığında artık işletmeler ve yöneticileri
çalışanların nasıl daha iyi yönetileceği konusunda araştırmaya başlamışlardır. Ve bu da
bize geçmişten günümüze gelen ve halen varlığını devam ettiren yöneticilik kavramı ve
liderlik kavramı arasındaki farklılıkları bir kez daha göstermektedir.
Yöneticilik ve liderlik kavramları birbirine ne kadar yakın olarak görünse de bize
iki farklı yönetim anlayışını ve insan tipini yansıtmaktadır. Yöneticiler organizasyon
içinde kendilerine verilmiş yetkiler doğrultusunda sorunların çözümünü sağlar, lider ise;
organizasyon içinde resmi yetkileri olmasa bile insanları etkilemek yolu ile kendi kişisel
performans ve enerjisi ile sorunların çözümün sağlamaya yardımcı olur. Tabi ki bu
açıdan insanları sorunu çözme konusunda iyi bir yol gösterici ve teşvik unsuru olarak
karşımıza çıkar.
Günümüzde işletmeler ve organizasyonlar bir tercih yapma durumunda
kaldıklarında çoğu zaman etkili liderleri başarılı yöneticilere tercih etmektedirler. Bu
durum da bize liderlik kavramının ne kadar önemli ve günümüzde işletmelerin başarı-
2
başarısızlık ve devamlılıklarının sağlanabilmesi gibi bir çok durum karşısındaki önemini
göstermektedir.
Günümüzde liderlik modellerinin incelenmesi üzerine yapılan araştırmalarda farklı
kültürlere sahip yöneticilerin liderlik tarzlarının farklı olup olmadığına ve bu liderlik
yaklaşımlarının kültürel açıdan benzerlik gösterdikleri ırklar ile yakınlık derecelerine,
din farklılıkların liderlik tarzları üzerinde herhangi bir etki yaratıp yaratmadığına
yönelik konular önem kazanmaktadır. Küresel bir dünyada varlığını devam ettirmeye
çalışan işletmeler açısından kültürel farklılıkların farklı kültüre sahip ülkelerde iş
yapabilme durumunu etkilemesi veya yabancı bir yöneticinin farklı bir kültürel yapının
hakim olduğu bir ülkede yönetici olmasının mümkünlüğü gün be gün çoğalan örnekler
ile karşımıza çıkmaktadır. Bunlara en güzel örnekler joint-venture (ortak işletmeler)
olarak görülmektedir. Bu çalışma bize kültürel farklılıkların günümüzün etkin liderleri
arasındaki liderlik tarzları arasındaki farklı ve benzer yönleri göstererek özellikle
çalışma grubu olarak seçtiğimiz Türkiye’de faaliyet gösteren Türk-İtalyan ortak
girişimlerindeki her iki ülke yöneticilerin geri bildirim yolu ile birbirlerini daha iyi
tanımlarını sağlayacaktır.
1.2.Çalışmanın Amacı
Etkin liderlik kavramının artık günümüz işletmelerinde amaçların
gerçekleştirilmesi için çok daha önemli kazandığı görülmektedir. Fakat günümüzde bir
diğer önemli ve dikkat çekici konulardan biri de liderlik kavramını temelde etkileyen
kültürel yapının liderlik davranışlarına etkisidir. Liderlik kavramı üzerinde en çok
tartışılan ve birçok bilim adamının yaptığı araştırmalar ile cevabını bulunmaya çalışılan
liderliğin doğuştan mı geldiği yoksa öğrenildiği mi sorusu burada bir detay olarak
görülmektedir. İnsanların davranış tarzlarını etkileyen bazı özelliklerin genler ile
kuşaktan kuşağa aktarıldığı doğrudur. Fakat insanların sonradan kazandıkları birçok
kabiliyet ve yetenekler de vardır. Liderler doğuştan lider değildir fakat liderlik
davranışlarını sergilemelerini sağlayan genler kendilerinde mevcut ise özellik ve
kabiliyetlerinin farkında olarak bunları eğitebilen ve geliştiren kişiler lider olabilir.
Doğuştan gelen genlerin tek başına liderlik vasıflarını sağlaması mümkün değildir.
Liderlik özellik ve yeteneklerini bünyesinde barındırıp bunları geliştirerek bir lider
olan kişiler ki; bu kişiler de bir toplumda büyümüş ve bir kültürün özellikleri ile
yoğrulmuş insanlardır. Lider olaylara diğer insanlardan farklı bir gözle bakabilme
doğasına sahip olsa da o da bir kültürün ve toplumun izlerini bünyesinde taşımaktadır.
3
Bu da bize sosyal bir varlık olan insanın ve buna dâhil olan liderin kültürel özelliklerinin
liderlik tarzına da yansımalar yapacağını göstermektedir.
Bu çalışmanın amacı farklı kültürlere sahip liderlerin liderlik tarzlarının
karşılaştırılması ve bu farklılık ve benzerliklerin liderlik tarzları üzerindeki etkilerini
ortaya konulmasıdır.
1.3.Çalışmanın Yöntemi
Araştırmanın yöntemi olarak öncelikle Türkçe ve İngilizce literatür çalışması
yapılmıştır. Elde edilen bilgiler ile çalışmanın ikinci bölümü oluşturulmuştur.
Alan araştırmasının kapsamı olarak Türkiye’de faaliyet gösteren Türk-İtalyan
ortak girişimler (joint-venture) seçilmiştir.
Anket yirmi adet sorudan ve her bir sorunun içindeki iki şık ile katılımcının beş
puan üzerinden iki şık arasında bölüştürülmesinden oluşmaktadır.
Katılımcı bilgilerine İtalyan Büyükelçiliği Ticaret Ataşeliği ile yapılan yazışmalar
ve Hazine Müsteşarlığının web adresinden ulaşılmıştır. Anketler katılımcı firmalara
kargo yolu ile gönderilmiş olup geri dönüşümleri posta yolu ile sağlanmıştır.
1.4.Çalışmanın Planı
Çalışmanın ilk bölümünde; çalışmaya giriş, çalışmanın amacı, yönetimi ve planı
yer almaktadır.
Çalışmanın ikinci bölümünde lider, liderlik, yönetim, yöneticilik, liderlik ve
yöneticiliğin karşılaştırılması kavramları, liderlik ile ilgili klasik, durumsal ve modern
yaklaşımlar ile liderlik tarzlarına yer verilmiştir. Ayrıca anket araştırmamızın kapsamın
oluşturan ortak girişim (joint-venture) ile Avrupa ülkeleri ile Türkiye’nin liderlik
yaklaşımlarına bakış açılarına yer verilmiştir.
Çalışmanın üçüncü bölümünde uygulanan anket çalışması ile ilgili veriler ve
istatistiksel sonuçlara yer verilmiştir.
Çalışmanın dördüncü bölümünde ise sonuç kısmı yer almaktadır.
4
II. BÖLÜM
LİDERLİK
2.1.Liderlik ve Yöneticilik
Lider, liderlik, yönetim ve yöneticilik kavramları birbirleriyle yakın ilişkili
olmalarına rağmen aynı değillerdir. Genelde birbirlerini tamamlayıcı kavramlar ibaresini
kullanmak daha doğrudur. Geçmişten günümüze yönetim düşünürlerinin bazıları bu
kavramları aynı anlamda kullanmalarına rağmen, farklarını ayırt etmeye çalışanlar da
olmuştur (Aksu,2003).
“Lider olunur mu, doğulur mu? ” sorusunu beraberinde getiren bu kavramları
günümüzde büyük şirketler daha dikkatli bir şekilde ayırt etmektedirler. Liderlik ve
yöneticilik vasıfları bir yere kadar insan doğasından gelmektedir. Diğer bir açıdan lider
olunur mu doğulur mu sorusunun cevabı “liderliğe bağlıdır”. Bu yanıta en anlamlı sonuç
lider; kendi doğasından gelen özelliklerini liderlik tarzına yansıtır ya da benimsemiş
olduğu liderlik modeli onu etkili bir lider yapar (Tosi ve diğerleri,2000).
Liderlik ve güçlü bir yöneticilik potansiyeline sahip olmak kadar bunu ortaya
çıkarmak da önemlidir. Büyük şirketler güçlü bir liderlik ve yöneticilik potansiyeline
sahip kişileri özenli bir şekilde arar ve onların potansiyellerini ortaya çıkarmalarına
yardımcı olurlar. Her insan hem liderlik de hem de yöneticilik de başarılı olmayabilir.
Bu iki özellikten birini bünyesinde barındıran kişi diğerine de sahip olmak zorunda
değildir. Bu da bu iki kavramın birbirinden farklı olduğunu göstermektedir. Şirketler bu
ayırıma varıp, bu potansiyele sahip kişileri aynı takım çalışmasında bir araya getirerek
en yüksek verimi elde etmeye çalışmaktadırlar (Kotter,1996,15 ).
2.1.1 Yönetim ve Yöneticilik
En eski yıllardan beri araştırma konusu olan yönetim insanın bulunduğu her yerde
mevcuttur. 1900’lü yıllarda F. Taylor ile başlayan bilimsel araştırmalar hız kazanarak
devam etmiştir. Yönetim ve yönetici konusundaki en basit ve açık tanım “başkaları
aracılığı ile iş görme”dir.
Yönetim, belirli bir amaca ulaşmak için gerekli olan fiziksel, finansal, insan ve
bilgi kaynaklarını sağlama, yönetici ise bu kaynakları bir araya getirerek en yüksek
verimde faydayı elde edecek bileşimi oluşturacak kişidir (Eren,1991,5).
5
Buna yakın başka bir tanımda yönetici; başkaları adına çalışan, önceden
belirlenen amaçlara ulaşmak için çaba harcayan, işleri planlayan, uygulayan ve sonuçları
denetleyen kişidir. Yönetici ve lider arasındaki temel fark buradan kaynaklanmaktadır
(Sabuncuoğlu ve Tüz,1998,174). Yönetici başkalarının saptadığı amaçlara hizmet
etmektedir.
Yönetici, öncelikle firmanın hedefleri doğrultusunda yapılması gereken işleri
planlar ve herhangi bir liderlik tarzını kullanarak bu işlerin planlı ve koordineli bir
şekilde yapılmasını sağlar (Robertshaw,1999,13). Yönetim kademelerinde alt unsurdan
üst unsurlara doğru gittikçe yöneticinin yönetimsel özellikleri ön plana çıkar. Daha alt
yönetim kademelerinde teknik ve mühendislik bilgileri önem kazanırken, üst
kademelere çıktıkça yöneticiler sorunları kendi başlarına çözmek yerine organizasyonu
planlayarak ve denetleyerek işin yönetimsel boyutunu ön plana çıkarırlar (Aksu,2003).
Yöneticiler ayrıca bir değişim unsuru olarak da karşımıza çıkmaktadırlar. Çalışma
gruplarının gelişmesini ve organizasyonun performansının arttırılmasında iyi yöneticiler
bir tetikleme mekanizmasıdır. Yöneticiler, planlar ve organizasyonlar yaparak
belirledikleri firma hedeflerine ulaşmak için grupların çalışmalarını koordine eder,
kişiler arası işbirliğini sağlayarak bir geri besleme unsuru oluşturup, değişimin
gelişimini sağlarlar (Werner,1993).
2.1.2. Lider ve Liderlik
Sosyologlar tarafından da araştırılan liderlik konusunda birçok tanım yapılmıştır.
Kelime anlamıyla lider, yol gösteren, öğreten anlamındadır. Yönetim alanında daha açık
bir tanım ile lider, grubun hissettiği fakat ortaya koyamadığı düşünce ve istekleri kabul
edilebilir bir amaç etrafında ortaya koyarak, grubun gücünü bu amaçlar için faaliyete
geçiren kişidir (Eren,1984,365). Lider kişisel otoritesini ve gücünü sosyal grupları
etkilemek için kullanan kişidir (sosyoloji kitabı). Liderlik ise, belli bir durum ve koşul
altında grubun örgütsel hedefler için isteyerek çabalamasını, ortak hedeflere
ulaşılmasında uygulanan lider davranışlarıyla grubu etkileme sürecidir (Dindar,2001).
Sosyal bir olgu olma özelliği gösteren "liderlik" bütün sosyal öğeler gibi değişimden
etkilenmekte ve yenilenmektedir. Özellikle üzerinde sistematik olarak yoğun bir şekilde
çalışılan "liderlik" olgusunun gelişim göstermesi ve yeni yaklaşımların literatüre
kazandırılması oldukça normal karşılanmaktadır. Buna bağlı olarak bilgi çağının
özelliklerine uygun bir liderlik anlayışının oluşturulması çalışmaları da yeni liderlik
yaklaşımlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Liderin ortaya çıkması ve liderliğin
6
temelinde var olan etkileme potansiyelinin kullanılabilmesi için amaçları
gerçekleştirmeye yönelik bir grubun olması gerekmektedir. Etkilenen kişilerin sayısı
arttıkça liderin etkileme gücü de artacaktır. Liderlik bir grup olayıdır, grup üyelerinin bir
başkasının peşinden gitmesi ve onun dediklerini yapması ile ortaya çıkar. Lider grubun
inançları ve etkinlikleri üzerinde en fazla etkileme gücüne sahip kişidir (Aksu,2003).
Grubun bir kişiyi lider olarak kabul etmesi için, liderin üstün özelliklerinin grubun
üyeleri tarafından kabul edilmesi, bu niteliklerinin onlara güven vermesi ve liderin
etkisini kabullenmelerini sağlamasına bağlıdır. Önemli olan liderin üstün niteliklere
sahip olması değil, grubun onun bu niteliklere sahip olduğuna inanmalarıdır (Polatoğlu,
1988,167). Geleneksel olarak tanımlanan bu liderlik anlayışı; belirli bir grup insanı,
belirli amaçlar etrafında toplayabilmek ve bu amaçları gerçekleştirebilmek için onları
harekete geçirme yönünde gerekli, nitelik, yetenek ve tecrübeye sahip olmakla ilgili
özelliklerin bütünü olarak tanımlanmaktadır. Ancak günümüzde liderlik, insanları
etkileme ve yapıyı harekete geçirme süreçleri ile sınırlı değildir. İnsanlığın günümüzde
bilgi, beceri, yetenek düzeyleri yönetimi anlama ve algılama tarzı, başarıyı bir
gereksinim olarak görme eğilimi, lideri artık “düşünce oluşturan kişi”, izleyeni de “işi
yapan kişi” olmaktan çıkarmıştır. Rekabetin yoğunlaştığı, hatta yok edici hale
dönüştüğü, çalışanların moral ve tatmin duygularının örgütsel verimliliği etkilediği,
insanlığın sahip olduğu bilgi, beceri ve yetenekten yararlanmanın en değerli kaynak
olduğu günümüz toplumlarında, liderin varlığı ve fonksiyonu geçmişin basit lider-
izleyen ilişkisinden çok daha karmaşık hale gelmektedir.
Son zamanlarda yönetici yerine lider terimi daha sık kullanılmaktadır. Birbirinden
farklı yönleri olan bu kavramlar çoğu zaman karıştırılmasına rağmen işletmeler artık
yöneticilerden çok her duruma hâkim olabilecek ve gelecekte firmaya yön verebilecek
yeteneklere sahip liderlere ihtiyaç duymaktadır. Ekonomik kalkınmayla birlikte gelen
sosyal gelişim, eğitim fırsatlarındaki değişimle birlikte işgücü profilini de etkilemiş ve
değiştirmiştir. Örgütlerin başarısı yöneticilerinin aynı zamanda bir lider olmasına
bağlıdır. İyi bir yönetici, iyi bir lider olamasa da liderlik vasıflarına sahip kişilerle aynı
grup içinde karşılıklı etkileşimle örgüt amaçlarına ulaşmada daha başarılı olurlar.
Günümüzde işletme içindeki faaliyetleri baskı ve güce başvurarak yaptıran
yöneticiler çok fazladır. Birçok organizasyonda aşırı kapalılık, denetim veya nezaket
mevcuttur. Bu gibi bir ortamda yönetici- liderlerin bile işleri çok zordur. Lider
yöneticiler için öncelikli hedef, amacın ne olduğunu tanımlamakla başlar. Daha sonra
aynı grup içinde çalışan birbirinden farklı insanları aynı örgütsel amaçlara bağlı birleşik
7
bir grup haline getirmek gerekmektedir. Grup üyeleri, lider-yöneticinin inisiyatifi
doğrultusunda örgüt hedeflerine ulaşmak için kendi yöntemlerini belirlemelerine izin
verilmelidir. Fakat böyle bir inisiyatif kullanımı günümüz yöneticileri için mümkün
değildir. Bütün örgütlerde plan ve hedeflerin çoğu emir-komuta zinciri ile yönetimin alt
kademelerine iner ve bu süreçte yöneticiden çalışanların örgütsel amaçları benimsemesi
için elinden geleni yapması, hatta bu amaçları çalışanların kişisel amaçları ile
özdeşleştirmelerine yardımcı olması beklenir (Harper,1996,1).
Başarılı olamayan çoğu yönetim geliştirme programlarına baktığımızda nedenin,
örgüt üyelerinin hedefler doğrultusunda gönüllü çalışma konusundaki isteksizliğidir. Bu
durum karşısında suç her zaman çalışanlara atılmaktadır. Ama yöneticilerin bu konuda
ne kadar başarılı oldukları nadiren tartışma konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir
örgütün hedefler karşısında ne kadar etkili çalıştığını görmek için öncelikle
yöneticilerinin liderlik vasıflarına ne kadar sahip olduğu ve bunu çalışanlarını motive
etmekte ne kadar kullandığına bakmak gerekmektedir.
Çalışanların kendilerini işleriyle özdeşleştirmeleri ve başarının sorumluluğunu
taşıması için lider- yöneticilerin yapması gereken şey çok basittir. Grubun çalışma
potansiyelinin hedef ve amaçlara ulaşmada nasıl bir katkı sağlayacağını grubuyla
paylaşması ve katkı ne ölçü de olursa olsun personeline teşekkür etmesi işletmenin
amaçlarına ulaşmasında daha dinamik ve istekli bir çalışma grubuna sahip olmasını
sağlayacaktır. Lider çalışanlarının beklentilerini ne ölçüde anlayıp bunu grup
amaçlarıyla eşleştirebilirse ve çalışanlarda liderin organizasyon içindeki liderlik tarzını
anlayabilirse, grup içinde başarı o ölçüde artar.
2.1.3. Liderlik ve Yöneticilik Arasındaki Farklar
Günümüzde birçok kişinin kabul ettiği görüşe göre yöneticilik, klasik idareciliktir.
Liderler ise insanları ve organizasyonları değiştirirler. Fakat liderlik ve yöneticilik
arasındaki fark bu kadar basit değildir.
Liderlik, geleceği ifade eden bir kavramdır. Liderler, örgütün ayakta kalmasını
sağlamak için şirketin vizyonunu oluşturmak ve bu vizyonu kurum içinde
benimsetmekten sorumludurlar. Yöneticilik kavramı ise bugünle ilgilidir. Yöneticiler
çalışma planları ve bütçeleri oluşturarak işlerin akışını takip ederler (Zalenzik,1977, 72).
Liderlerin belirlemiş oldukları vizyonun hayata geçirilmesini sağlarlar (Dindar,2001).
Yöneticilik, karmaşıklıkla baş edebilmektir. Yirmi birinci yüzyılda karmaşık
örgütlerin ortaya çıkmasıyla birlikte iyi bir yönetici işletmenin varlığını tehdit
8
edebilecek ölçüde önemli olan ürün kalitesi ve karlılık gibi unsurlarda daha dikkatli
olmalıdır.
Şirketler karmaşıklığı önce planlar hazırlayarak tanımlar ve yönetirler. Gelecek
için hedef ve amaçlar belirler, bunlara ulaşmak için gerekli olan her adımı ayrıntılı
biçimde planlarlar. Öte yandan giderek daha karmaşık bir yapıya bürünen şirketlerde
etkili bir değişim için liderlik gereklidir. Yeni ortamlara ayak uydurmak ve rekabet
edebilmek için giderek daha fazla değişime gerek duyulmaktadır ve liderlik değişimle
başa çıkmaya yöneliktir. Liderler şirketin amaçları doğrultusunda değişime ayak
uydurarak vizyonu belirler ve bu vizyona erişmek için gerekli olan stratejileri
geliştirirler (Dindar,2001,12).
Yöneticilik açısından oluşturulan planların gerçekleştirilmesi, kontrol etme ve
problem çözme ile sağlanır. Plan ile sonuçlar arasındaki fark raporlar ve toplantılar ile
ayrıntılı bir biçimde incelenir, sapmalar belirlenir ve bunları ortadan kaldırmak için
yeniden planlamalar yapılır, örgütlemeye gidilir. Fakat liderlik açısından bir vizyona
ulaşmanın ana şartı motivasyondur (Kotter,1997). İnsanları kontrol etmek ile motive
etmek birbirinden farklıdır. Bu liderlik ile yöneticilik arasındaki farkı açıkça ortaya
koyar.
Yöneticilikle ilgili süreçlerin riskten ve olumsuzluklardan uzak olması gerekir.
Çünkü süreçler günlük rutin işleri kapsadığından dolayı alışılmadık ya da beklenmedik
zor şeylerle karşılaşılması pek mümkün değildir. Örneğin, iyi yönetilen bir fabrikada
üretim hattında meydana gelen bir aksaklığın sonuçları aylar sonra ortaya çıkmaz. Bu
rutin bir eylemde meydana gelen bir aksaklık bir anda belirlenir ve düzeltilir.
Liderlik ise bundan farklıdır. Vizyona ulaşmak için büyük bir enerji gereklidir.
Böyle bir enerjinin ortaya çıkarılması ve bu enerjinin kontrol edilmesi liderlerin ne
kadar yetenekli ve etkin olduğuna bağlıdır.
Başarılı liderler insanları birçok farklı yol ile motive ederler. İlk olarak örgütün
vizyonunun bireylerin gözünde önem kazanmasını sağlarlar. Bu vizyona nasıl
ulaşılacağı konusunda alınan kararlar aşamasına, grup üyelerini dâhil ederler. Bu
çalışanlara ait olma duygusu sağlar. Bir başka motivasyon yöntemi de çalışanları
vizyona ulaşma çabalarında kişisel gelişimlerine katkı sağlayarak onlara coach’luk
yapmaktır. Bir diğer yöntem ise çabaları ve başarılarından dolayı insanları
ödüllendirmektir. Bu sadece kişiye başarı duygusu değil aynı zamanda örgüte ait olma
duygusu sağlar. Tüm bu çabaların kendisi bile bir motivasyon unsuru olara karşımıza
çıkmaktadır ( Steers, Porter ve Bigley, 1998). Ayrıca yöneticilerin diğer çalışanlarla
9
arasında daha düşük seviyeli bireysel ilişkiler varken, lider çalışanlarının ne istediğine
daha çok önem verip onlarla daha ileri düzeyse kişisel ilişkiler kurarlar (Zalenzik,1977,
68).
Tablo 1. Yönetici ve Lider Arasındaki Farklar
YÖNETİCİ LİDER İdarecidir Yenilikçidir Tekrarcıdır Orijinaldir Devam ettiricidir Geliştiricidir Sistem ve yapılar üzerinde odaklanır İnsanlar üzerine odaklanır Denetime güvenir Dürüsttür, doğruluğa güvenir Kısa vadeli görüşe sahiptir Uzun vadeli perspektife sahiptir Nasıl ve ne zaman biçimde soru sorar Neden ve niçin soruları önemlidir Her zaman gözlerini tabanda gezdirir Gözlerini yatay düzlemde gezdirir Klasik anlamda iyi askerdir Kendisidir Düşünceleri doğrudur Doğru düşüncededir Mevcut durumu kabul eder Mevcut duruma kafa tutar
Kaynak: Müge Aksu, Liderlik Yaklaşımları ve Dönüştürücü Liderlik Üzerine Bir Araştırma, Kadir Has Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi,2003
W.Bennis yöneticilerin işleri doğru yaptığını, liderlerin ise doğru işleri yaptıklarını
belirtmiştir. Yönetici gücünü yasa, yönetmelik, tüzük gibi biçimsel yapıdan almakta,
lider ise gücünü kişisel özelliklerinden ve ortamdan alır. İyi bir yönetici olabilmek için
aynı zamanda liderlik yeteneğine de sahip olmak gerekmektedir.Lideri yöneticiden
ayrıldığı temel nokta bir otorite ve yöneten figürü olmaktan çok iletişime açık,
çevresindekilere kendi motivasyonu ile esin kaynağı olan, yönetmek yerine kendisini de
sürecin içine katarak çevresindekileri peşinden sürükleyen kişiliğidir. Örgütler başarılı
olmak ve gelecekte de var olmak için hem yöneticilere hem de liderlere ihtiyaç
duymaktadır. Bu nedenle şirketler hem iyi bir yönetici, hem de liderlik özelliğine sahip
insanları bularak onları geliştirmenin yollarını bulmaları gerekmektedir. İyi bir yönetici
aynı zamanda iyi bir lider olamadığı durumlarda yöneticilik ve liderlik vasıflarına sahip
farklı insanları, ortak bir çalışma grubunda bir araya getirmek şu an bu iki kavrama
birden ihtiyaç duyan örgütlerin en çok başvurdukları yöntemdir.
2.2. Liderlik
İnsanlar sosyal varlıklardır ve insanın olduğu, birlikte yaşadığı her yerde liderlik
konusundan bahsetmek mümkündür. Tüm canlılar lider olabilir. Liderliğin önemi sadece
10
birlikte yaşama olgusundan değil, siyasi, ekonomik ve sosyal açıdan karşılaşılan başarı
ve başarısızlıkların bir ölçüde de liderlik konusuna bağlanmasından kaynaklanmaktadır.
Liderlik konusunun incelenmeye başladığı yıllardan günümüze kadar bir çok
liderlik tanımı yapılmıştır. Bu sadece farklı liderlik tarzlarının oluşundan değil de
kültürel farklılıkların da bu tanımları etkilemesinden dolayı son yıllarda giderek daha da
artmıştır (Hodgetts ve Luthans,2003,356). Bu kadar araştırmalara konu olan liderlik,
hala tam anlamıyla tanımlanıp, anlaşılamamıştır.
2.2.1. Liderliğin Tanımı
Liderlik ve yöneticilik kavramlarının birbirleriyle özdeş kullanılmalarından süre
gelen nedenle uzun yıllar boyunca bu iki kavram üzerinde hep birlikte karar verilmiştir.
Fakat günümüz koşullarındaki değişim ve farklılıklara bağlı olarak bu iki kavram
arasındaki farklar daha dikkatle incelenmiş ve ayrımlarına varılmıştır.
Liderlik konusuna verilen önemin artmasıyla birlikte birçok liderlik tanımı
karşımıza çıkmaktadır. Uluslar arası liderlik alınanda güncel çalışmalarda liderliğin
çalışanları kişisel amaçları ile dahil oldukları organizasyonun amaçları arasındaki uyum
ve bütünlüğü sağlamak için motivasyon etkeninin etkili olarak kullanıldığı
belirtilmektedir(Bass ve Stogdill,1990)
“Liderlik, liderin istediğini yaptırmaya ve başkalarını etkileme sürecidir.”
“Liderlik, belli bir durumda bireylerin ya da kümenin amaç geliştirmeye etkileme
sürecidir.”
“Liderlik, bireyler tarafından gerçekleştirilen ve diğer bireylerin ortaklaşa yaratılan
vizyona dönük olarak bir araya gelmesini, istekli ve coşkulu olarak hedefleri
benimsemesini ve bu hedeflerin gerçekleşebilmesi için güçlenerek bütün varlıkları ile
katkıda bulunmasını sağlayan enerjik bir süreçtir.” (Merih,2002,1).
Liderlik, kabul edilmiş amaçlar doğrultusunda yapılmak istenen değişiklikler için
lider ve çalışanları arasındaki karşılıklı etkileşimdir.
Ünlü Amerikan başkanı Eisonhower liderlik konusunu tarif ederken bir parça ip
kullanmıştır. İpi masaya uzun uzadıya yatırmış ve sonra da eliyle ipi çekip ve şöyle
demiştir, “ipi nereye çekerseniz gelir ama onu itmeye çalışırsanız hiçbir şey olmaz”. Bu
çok anlamlı bir yaklaşımdır. Bir lider genellikle motive edici, etkileyici, güzel örnekler
verebilen ve yol gösteren kişidir. Liderlik yapmanın gerekleri arasında insan, etkileme
gücü, hedef ve iletişim olması gerekir.
11
Bir başka çarpıcı tanım ise: “liderlik, insanların tek başlarına gitmeyi
beceremedikleri yerlere onları götürmektir.” (Giampalmi,2000,14).
“Gross ve Schichman’a göre liderlik, bir grup insanı etrafında toplayabilme ve bu
amaçları gerçekleştirmek için onları harekete geçirme, bilgi, yetenek ve yetkilerin
toplamıdır. Liderler, kişilikleri, uygulamaları, tutumları, felsefeleri ve davranışları ile
örgüt üyelerine rol modelliği yaparlar”(Bakan, Büyükbeşe, Bedestenci,2004, 43). Lider
ve liderlik üzerine yapılan bu kadar tanıma rağmen günümüzde hala evrensel olarak
liderlik tanımı ile ilgili bir fikir birliğine varılamamıştır (Bass,1990,18).
Kurumların ihtiyaçları değiştikçe liderlik kavramı da gelişmekte ve daha fazla
önem kazanmaktadır. Liderlik, bir organizasyonun hedeflerine ulaşabilmesini sağlamak
için insan kaynağını etkin ve verimli bir şekilde yönlendirme becerisidir. Tanımda
önemli olan iki anahtar kelime vardır; birincisi insan kaynağı, ikincisi ise kurumsal
hedeflerdir. Günümüze kadar yapılan çalışmalarda; liderin özellikleri, davranışları ve
liderlik sürecinin belli değişkenlerinin durumla ilişkilendirilmesi neticesinde etkin lider
ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Günümüzde ise, yönetici ile lider kavramlarının
birbirinden farklı olduğu kabul edilmiştir. Lider ile yönetici arasındaki bu ayrımda;
yönetimdeki ast-üst arasında gerçekleşen otorite ilişkisi, liderlikte ise, etkileme süreci
vurgulanmıştır. Liderlik ise; kabul edilmiş amaçlar doğrultusunda yapılmak istenen
değişiklikler için lider ve izleyiciler arasındaki karşılıklı etkileşim olarak tarif edilmiştir.
Liderlik sürecinin tam olarak anlaşılabilmesi için sadece liderin davranış ve
özelliklerini ortaya çıkarmak, izleyicilerin özelliklerini belirlemek, etkileme sürecini
ortaya çıkarmak yeterli olmayacaktır. Bunun ötesinde organizasyonun ve grubun yapısı,
kullandığı teknoloji ve çevresi gibi kavramların da belirlenmesi gerekmektedir.
Organizasyonların açık sistemler olarak görüldüğü durumsallık yaklaşımında; çevre
faktörü ve organizasyonun kullandığı teknoloji, organizasyonun yapısına ve doğal
olarak liderlik sürecine etki edecektir. O halde liderlik sürecini bu kavramları birleştiren
bir yaklaşımla incelemek yerinde olacaktır (www.kisiselgelisim.com ).
Liderlik, belirli şartlar altında ortak hedefler için birleşen insanları, hedefleri
gerçekleştirmek için etkileme sürecidir. Ortak hedefler, lider tarafından veya lideri
izleyen üyeler tarafından belirlenmiş olabilir. Hedefler kim tarafından belirlenmiş olursa
olsun, bu hedeflere ulaşabilmek için grup üyeleri bir kişi tarafından etkileniyorlarsa,
orada liderlik söz konusudur.
Lider, başkalarını belli bir amaç doğrultusunda davranmaya yönelten peşinden
sürükleyen, etkileyici kişidir. Bir grup insanın kendi kişisel ve grup amaçlarını
12
gerçekleştirmek için takip ettikleri, çalışanlarını emir ve talimatlar doğrultusunda
davranmaya yönelten kişidir. Organizasyonlarda, insanlar bir amaç doğrultusunda bir
araya gelerek bir grup oluşturduklarında, bu gruba yön verecek, örgütleyip bir plan
dâhilinde harekete geçirecek, karmaşayı önleyecek birinin varlığına ihtiyaç duyulur.
Ortak hedef belirleyebilmek için gruptaki herkesin fikirlerini, isteklerini, ihtiyaçlarını
ortak bir noktada buluşturabilmek için bir lider gereklidir. Temsil edilmede grupların,
ortak kararlarını ve fikirlerini açıklanması, diğer gruplar karşısında kendini ifade
edebilmesi için bir temsilciye ihtiyaçları vardır. Gelişim yönüyle iyi bir lider kendini
sürekli geliştirirken, bu gelişimden grup da olumlu yönde etkilenecektir. Ortak bir hedef
ve iyi bir organizasyonla liderler vizyon ve hedefleri doğrultusunda sonuca en etkin
şekilde ulaşılır.
2.2.2. Liderliğin Önemi
Liderler, günümüzde iş dünyasındaki rekabetçi ve dinamik yapının artmasıyla
birlikte stratejilerin yaratılması ve uygulaması aşamasında önemli bir role sahiptirler.
Tüm canlılar lider olabilir. Fakat liderin başarısı kişisel yapısına, işine, çalıştığı iş
kolunun büyüklüğüne, ülkesine ve kültürüne göre farklılık gösterir. Etkili bir liderin
öncelikle bir vizyona sahip olması gerekmektedir (Tosi ve diğerleri,2000).
Organizasyonun her aşamasında çalışan personele bu bilinci aşılamalı ve onlara bu
konuda destek verecek şekilde bir misyon benimsemesi gerekmektedir. Şirketin vizyonu
doğrultusunda gelecekte karşılaşılabilecek risklere karşı değişim ve gelişime her zaman
açık olmalı ve rekabetin kaçınılmaz olduğu iş dünyasında normal bir yöneticiden farklı
olduğunu bu yetenekleriyle kanıtlamalıdır. Bu konularda başarılı olduğunu gösterdiği
taktirde çalışanlarının gözünde izlenmeye değer bir lider olduğunu kanıtlamış olur
(Balekoğlu,1992).
Her zaman mükemmel bir şekilde işleyen bir yapı oluşturmak ve bu yapıyı kontrol
altında tutmak kolay değildir. Yönetici ne kadar başarılı olsa da çalışanlarına her zaman
her istediğini yaptırma yetkisine sahip değildir. Değişen koşullar ve örgüt yapılarında
çalışanlar bazı durumlarda yöneticilerinin emirlerini sorgulamakta ve bazıları
inisiyatiflerini kullanmaktadırlar. Yönetici onları her zaman kontrol altında tutamaz. Bu
gibi durumların giderek artmasıyla birlikte liderlerin örgüt yapısında ne kadar da önemli
oldukları görülmektedir.
Durağan bir yapıda ilerleyen işletmelerde bazı kriz ya da olağandan farklı bir
durumlar karşı karşıya kaldıklarında yöneticinin kriz ortamı için belirlemiş olduğu
13
stratejilere uyumda anahtar kelime, grup içindeki liderdir. Baskı altında kalındığı zaman
insan davranışlarını kontrol etmek zordur ve stresle karşılaşan çalışanların da bu ortama
uyum sağlaması kolay değildir. Bu durumda lider, çalışanları hedefler doğrultusunda
rollerine ve görevlerine daha sıkı sarılmaları ve stresle başa çıkmalarında etkin bir rol
üstlenmektedir. Nitekim böyle bir durum karşısında çalışanlar yöneticilerden daha çok
liderlerine güvenirler ve onun isteklerini takip ederler.
2.2.3. Liderlik Yaklaşımları
Liderlik teorilerinde diğer bilimlerden farklı olarak geliştirilen her teori, bir önceki
teoriyi geçersiz kılmak yerine onu geliştirmeyi hedef almıştır. Örneğin, liderliği sadece
liderin kişisel özelliklerine göre tanımlamaya çalışan özellikler yaklaşımından sonra, bu
yaklaşımın liderliği tanımlamak için yetersiz olduğunu gören bilim adamları liderliği
kişinin ve izleyicilerinin davranışlarının etkili olabileceğini savunarak özellikler
teorisinin üstüne bir tuğla daha koyarak davranışsal yaklaşımı ortaya çıkarmışlardır.
Daha sonra bu iki yaklaşımdan da tatmin edici sonuçlar alınamadığı görülerek liderlik
işlevini etkileyen koşullar dikkate alınarak modern teoriler ortaya çıkmıştır. Ama
liderliği tanımlamaya çalışan bu yaklaşımların hiçbiri bir diğerini yok saymamıştır. Her
zaman bir öncekine katkıda bulunarak teorileri geliştirmeyi hedef almışlardır.
2.2.3.1. Klasik Liderlik ( Özellikler ) Yaklaşımı
Liderlik konusu ile ilgili yapılan ilk bilimsel çalışmalar liderin kişisel özelliklerine
dayandırılmaktadır. Bu yaklaşım,
Liderlik = f ( lider,izleyenler, şartlar ) eşitliğindeki lider kavramına dayanmaktadır.
Lider, grup üyelerinden farklı olan kişidir ve liderlerin farklılıkları kişisel özelliklerine
dayandırılmaktadır. Bir başka deyişle belli bir grubun içinde bir kişinin lider olarak
kabul edilmesi ve grubu yönetmesinin nedeni kişinin sahip olduğu kişisel özelliklerdir
(Dindar,2001). Buna göre, lider doğuştan getirdiği bir takım özellikler ile lider olur ve
bu özellikler de sıradan bir insanlara da öğretmek yoluyla kazandırılamaz(Kır,1995).
Bu yaklaşımda yöneticilerin başarılı ve etkili liderler olabilmeleri için bazı kişisel
özelikler taşımaları gerektiği üzerinde durulmuştur. Bir kişinin lider olarak kabul
edilmesi için bu kişinin çeşitli özellikleri itibariyle grup üyelerinden farklı olması
gerekmektedir. Grup üyeleri çeşitli özellikler bakımından karşılaştırılabilirse eğer grup
içindeki liderleri bulmak mümkün olacaktır. Bu nedenle başarılı liderleri diğerlerinden
ayıran ortak kişisel özellikler saptanmaya çalışılmıştır (Dindar,2001,24). Ancak, her
14
liderin özellikleri dikkate alındığında liderlerde bulunması gereken özelliklerin liderlerin
sorumluluklarıyla doğru orantılı olarak arttığı görülmüştür. Ayrıca bir liderle bulunan
özelliğin, bir diğerinde tam olarak bulunmaması veya istenmeyen bazı özelliklerin var
olması, bazı liderlik özelliklerinin ancak karşılaşılan bazı durumlarda ortaya çıkması
nedeniyle kişisel özellikleri kullanarak liderliği tanımlamaya çalışan bilim adamları
arasında ortak bir düşünce birliğine varılamamıştır.
Liderin fiziksel ve kişisel özellikleri bakımından izleyicilerden farklı olduğunu
açıklayabilmek için birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar bazı veriler üzerinde
durularak yapılmıştır.
• Yaş
• Boy
• Cinsiyet
• Yakışıklılık
• Irk
• Başkalarına güven verme
• Güzel konuşma yeteneği
• Zekâ
• Kişiler arasında ilişki kurma yeteneği
• İnisiyatif sahibi olma
• Dürüstlük
• Samimiyet
• Doğruluk
• Açık sözlülük
• Kendine güven duyma
• Kararlılık
• İş başarma yeteneği
• Cesaret
• Yaratıcı
• Çalışkanlık
Yapılan araştırmalar sonunda liderlik özelliklerinin ortaya koyduğu bir diğer
önemli gerçek de değişik çevrelerden gelen ve farklı eğitim düzeyine sahip kişilerin
başarılı lider olabileceğini göstermektedir. Çünkü liderlik vasıfları doğuştan gelen
15
özelliklerle bir bütün olmakla birlikte lideri çevresi yaratır ve bu kişisel özellikleri de
onun liderliğinin bir kısmını oluşturur.
Bu teoride karşılaşılan bir başka önemli problem de, liderlik özelliklerinin,
ölçülebilecek şekilde tanımlanabilecek fiziksel bazı değerlere dayanmamasıdır. İnsanları
tanımlayabilecek birçok özelliğin olması ve bu özelliklerin tanımlanması ve
ölçülmesinde birçok güçlükle karşılaşılması liderleri tanımlayabilecek ortak özelliklerin
belirlenmesini zorlaştırmaktadır. Ancak ortaya konulabilecek tek ortak sonuç; zeka,
motivasyon, insan ilişkileri becerileri gibi yetenek ve özelliklerin bir liderde olmazsa
olmazlar arasında olduğudur (Koçel,1987).
Liderlik sürecini sadece lider kavramı olarak ele alan bu teori pek verimli
olmamıştır. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki etkin liderler aynı özellikleri
taşımamaktadır ve taşımak zorunda da değildir. Her liderin kendisi doğasından gelen ve
kendisini bir diğer liderden ayıran kişisel özellikleri vardır.
Ayrıca bazı durumlarda da grup üyeleri arasında liderin özelliklerinden daha
fazlasına sahip olanlar bulunduğu halde bunların lider olarak ortaya çıkmadıkları
görülmüştür. Bu özellikler teorisine ters bir yaklaşımdır( Mitchell ve Larson,1987).
Bu sonuçlar liderlik sürecinin tam olarak anlaşılabilmesi için sadece liderin kişisel
özelliklerinin dikkate alınmasının yeterli olmadığını göstermektedir.
2.2.3.2 Davranışsal Liderlik Yaklaşımı
Liderlikte özellikler yaklaşımını eleştiren araştırmacılar liderin başarısının sadece
liderlik özellikleriyle değil, daha çok görevlerini yerine getirirken gösterdiği davranış
biçimine bağlı olduğunu savunmuşlardır (Kılınç,1984). Böylece bilim insanları
dikkatlerini kişisel özelliklerden davranışa yönlendirmişlerdir. Davranışlar kişisel
özelliklere oranla daha kolay tanımlanabilir ve gözlemlenebilir olduklarından dolayı
bilim adamları bu yaklaşımı araştırmalarında kullanmışlardır.
Bu teori temelde lideri başarılı ve etkin yapan hususun liderin özelliklerinden çok,
liderin liderlik yaparken göstermiş olduğu davranışlara dayanmaktadır. Liderin astları
ile olan iletişim şekli, yetki devir edip etmemesi, planlama ve kontrol şekli, amaçları
belirleme şekli ve vb gibi davranışlar liderin etkinliğini belirleyen faktörler olarak ele
alınmaktadır.
Davranışsal teori, liderlik eşitliğinde yer alan izleyiciler öğesine ağırlık veren bir
teoridir. Burada izleyicilerin özellikleri ile liderin davranışları arasındaki ilişkiler
araştırılmış ve iki temel liderlik tarzından bahsedilmiştir. Bunlardan birisi iş görene
16
yönelik, diğeri de işe yönelik liderlik tarzıdır. Göreve yönelik lider, işin genellikle
teknik yönüne ağırlık verir ve üretimi arttırmayla ilgilenir. İş görene göre lider ise
insanların çalışmalarını güdüleyerek motivasyonu arttırmaya çalışır (Dindar,2001,34).
2.2.3.2.1. Ohio-State Üniversitesi Liderlik Araştırması
Davranışsal liderlik teorisinin gelişmesine büyük katkıda bulunan çalışmalardan
biri olan 1945’te Ohio-State üniversitesine bağlı olan iş araştırmaları bürosu (Bureau of
Business Research) tarafından yapılan liderlik çalışmasıdır. Askeri ve birçok sivil
yönetici üzerinde yapılan bu araştırmanın amacı liderin nasıl tanımlandığını saptamak
olmuştur. Daha sonra bu tanımlamalar Faktör Analizine tabi tutularak liderlik süreci ve
lideri açıklayan faktörler tanımlanmaya çalışılmıştır. Bunu yapabilmek için de Lider
Davranışını Tanımlama Soru Karnesi başlıklı lider davranışlarını temel alan bir yöntem
kullanılmıştır (Başaran,1992).
Yapılan çalışmalarda liderlik davranışını açıklama da iki ana liderlik davranışı
tanımlanmıştır.
1. Kişiyi dikkate alan, insan ilişkilerine dönük anlayış,
2. Göreve dönüklük, yapıyı harekete geçirme ve inisiyatif.
İnsan ilişkilerini ön planda tutan lider, grup üyeleri ile samimi ilişkiler kurar, karar
verirken onların fikirlerini alır, görevlerini yaparken tatmin olmaları için çalışır ve
onların özel sorunları ile ilgilenir (Koçel,1987).
Göreve yönelik lider ise; gerçekleştirilmek için istenen amaçla ilgili işin
zamanında tamamlanması için, amaç belirlenmesi, grup üyelerinin organize edilmesi,
iletişim sisteminin belirlenmesi, iş ile ilgili sürelerin belirlenmesi ve bu doğrultuda
talimatlar verilmesi, kaynakların verimli kullanılmaya çalışılması, planlama, yetki ve
sorumlulukların tam olarak belirlenip denetlemesi temellerine dayanmaktadır. Bu
davranış özelliklerine sahip lider hatalara karşı hoşgörü göstermez (Kır,1995).
Ohio üniversitesinde yapılan bu çalışmalar sonunda tanımlanan bu iki davranışın
aslında iki farklı boyut olduğu ortaya çıkmıştır. İdeal olan davranış izleyicilere yeteri
kadar yakınken işe de bir o kadar önem vermektir.
17
Tablo 2 : “İzleyicileri Dikkate Alan” ve “ İş’e Ağırlık Veren” Liderlik
Davranışlarının Özellikleri
İzleyicileri dikkate alan yaklaşım İş’e ağırlık veren yaklaşım • Samimidir • Planlar • İzleyicilere danışır • İyi olmayanı cezalandırır • İletişimi iyidir • Rolleri tam olarak belirler • İzleyicileri destekler • Problem çözücüdür • İzleyicilere ilgi gösterir • Örgüt içi uyuma önem verir • İzleyicilere baskı uygular
Kaynak: Feldman D.C ve Arnold H.J Meaning Individual and Group Behaviour in Organization, McGraw-Hill ,1985
Aşağıdaki Şekil 1’de her iki lider davranışını da değişik oranlarda gösteren dört
lider grafik üzerinde görülmektedir. Şekildeki lider A hem izleyicilere yeteri kadar yakın
değil, hem de işe gerekli ağırlığı vermemektedir. Böyle bir liderin başarılı olması çok
zordur. Lider C ise ideal bir lider davranışı sergilemektedir. Çünkü hem işe gerekli
ağırlığı vermekte hem de izleyicilerle ilgilenmektedir. Lider B işe gerekli ağırlığı
vermeyi ihmal edip, sadece izleyicilerin motivasyonu ve iş tatmini için çalışmaktadır.
Lider D ise tam aksine işe gereğinden fazla özenli olup çalışanlar üzerinde katı tutum
sergileyen bir lider konumunda görülmektedir (Hersey ve Blanchard,1988).
Şekil 1. Lider Davranışının İki Boyutu Kaynak: P. Hersey and K.H. Blanchard, Management of Organizational Behaviour, New Jersey, Prentice Hall Inc.,1998:92
Ohio-State Üniversitesinin yaptığı araştırmalar sonucu ortaya çıkan tanımlardan
sonra bazı araştırmalar bu lider davranışları ile izleyicilerin iş tatmini arasında ilişki
olduğunu ortaya çıkarmıştır. İzleyicilerini dikkate alan lidere bağlı çalışanlar, işe ağırlık
D C
A B
18
veren davranışa sahip liderle çalışanlardan daha fazla iş tatmini sağlamaktadır (Feldman
ve Arnold,1985).
Ohio-State Üniversitesinin bu çalışması liderlik davranışının iki boyutunu da
inceleyen ilk çalışmadır. Araştırmanın sonucundaki değerlendirmeler şöyledir:
1. Liderin grup üyelerini dikkate alan davranışları fazlaysa, işe devamsızlık ve
personel devir hızı azalmaktadır.
2. Liderin göreve yönelik davranışları fazlaysa, grup üyelerinin performansı
artmaktadır.
2.2.3.2.2. Michigan Üniversitesi Araştırması
1947 yılları civarında Michigan Üniversitesi’nde Rensis Likert liderliğinde bir
grup bilim adamının yürüttüğü bu çalışma Ohio çalışmaları ile hemen hemen aynı
döneme rastlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, grup üyelerinin tatmini ve grup
verimliliğine katkı sağlayan faktörlerin belirlenmesini sağlamaktır. Bu çalışmalarda
verimlilik, iş tatmini, personel devir hızı, şikayetler, maliyetler ve motivasyon gibi
kriterler kullanılmıştır (Başaran,1992).
Likert ve yardımcıları yaptıkları araştırmalar ışığında lider davranışlarını iki
kategoriye ayırmışlardır. Bunlardan biri işe yönelmiş lider (production orientation),
diğeri ise işçiye yönelmiş lider (employee orientation)dir. Araştırmaların sonucunda,
işçiye yönelmiş liderlerin üretim gücü daha yüksek olan gruplara sahip olduklarını ve
daha başarılı liderler olduklarını göstermiştir.
Üretime yönelmiş liderler, çalışanlarını bir makine olarak görmektedirler. Bu tip
liderler sıkı birer denetleyicidir ve en ufak bir hata karşısında bile katı cezalara
başvurabilirler.
Yapılan araştırmalarda işçiye yönelik liderlerin daha yüksek morale sahip
çalışanları olduğunu göstermektedir. Bu da çalışanların motivasyonu arttırmakla
beraber, daha yüksek bir üretim gücüne sahip olmalarını sağlamaktadır.
Ancak daha sonraki yıllarda yapılan bir dizi çalışma liderlik ile verimlilik
arasındaki ilişkinin bu kadar da basit olmadığını göstermiştir.
“Michigan Üniversitesi bulgularına göre her iki liderlik biçimi ile işin türü
arasında bir ilgi vardır. İşin yapısal olarak tam belirlenmediği durumlarda işe dönük
liderlerin daha başarılı oldukları, buna karşın işlerin tamamının seyrinde gittiği iş
yerlerinde ise kişiye yönelik liderlik tarzını benimsemiş liderlerin daha başarılı oldukları
görülmüştür.” (Erdoğan,1991,337).
19
2.2.3.2.3. R. Blake ve Mouton’un Yönetim Biçimi Izgarası
Bir liderin izleyeceği yol incelenirken öncelikle onun insana ya da üretime
yönelme konusunda seçim yapması beklenir. İnsana yönelik bir lider işin beşeri boyutu
ile ilgilenir. Gruptaki herkesin motivasyonu için gerekli olan tüm koşulları ve ihtiyaçları
sağlar. Üretime yönelik lider ise, üretim ve elde edilen ürünün kalitesi ile ilgilenir. Fakat
bu iki kavram birinden biri olacak şeklinde iki zıt kutup değildir. Tam aksine en iyi
yöneticiler, insana ve üretime aynı oranda yönelen yöneticilerdir.
Yönetim Tarzı Izgarasının yaratıcısı olan Blake ve Mounton, liderlik davranışları
hakkında daha doğru ve kesin yargılara varmışlardır. Blake ve Mounton’un geliştirdiği
bu yönetimi kullanarak bir yöneticinin kendine özgü liderlik tarzını belirleyebiliriz.
İNSANA YÖNELİK
ÜRETİME YÖNELİK Şekil 2: Black and Mouton’ un Yönetim Tarzı Izgarası
Kaynak: Donnely, J.H.,Gibson ,J.L.and Ivancevich, J.M., Personnel Management, BPI Irwin,Boston,1990
Şekil 2’de görüldüğü gibi iyi yöneticiler, ızgaranın sağ üst köşesinde
görülmektedir. Yönetim ızgaraları bir yöneticinin insana ve üretime ne kadar uzaklıkta
olduğunu göstermektedir.
İktidarsız yönetim (1,1) ,ilgisizliğin, sorumluluğu başkasına atmama tutumunun
gösterildiği bir yönetim şeklidir. Yöneticiler her zaman çok şey ister ve çalışanlarda bu
istekleri hiçbir zaman yerine getiremezler. Üretimin en yüksek düzeylerde görülmesi
asla beklenemez çünkü çalışanlar tembeldir ve işlerine karşı ilgisizdir. Bu tür bir
yönetim şeklinde yönetici kendine verilen emirleri çalışanlara iletir, üst düzey
yöneticilerin emirlerini sadece aktarır. Emirler genel ve belirsizdir (Dindar,2001).
Görev yöneticiliği (9,1); işçilerin talep etme veya isteme özgürlükleri yoktur.
İşlerin yürümesi ve aksaksız bir şekilde devam etmesi en önemli değerdir. Yöneticiler
1,9 9,9
5,5 1,1 9,1
20
için çalışanlar sadece bir makinedir. Çalışanlarla iletişim üstten alta tek yönlüdür.
Emirler açık ve ayrıntılı bir şekilde verilir. Çalışanların yanlış yapması ya da emirlerden
herhangi bir yanlış anlama mümkün değildir.
Kasaba yöneticiliği (1,9); çalışanların mutlu olması, örgütün amaçlarından daha
önemli hale gelmiş bir yöneticilik tarzıdır. Çalışanlar yöneticilerini her şeyden çok
severler ama üretim söz konusu olduğunda bunu o kadar da önemsemezler. Böyle bir
yöneticilik anlayışının hâkim olduğu bir işletmede üretim yolunda gitmesi çalışanlar
arasındaki huzura bağlıdır. Eğer çalışanlar arasındaki bir anlaşmazlık olmaz ve üstler ile
astlar karşılıklı konuşma ve paylaşma ortamı içinde olabilirlerse, üretim aksaması gibi
bir durum söz konusu olamaz. Bu yönetim şeklinde duygu ve heyecanlar ön plandadır.
Kurnaz yöneticilik (5,5); bu tür bir yönetim şekli ara liderlik gibidir. Çalışanların
iş tatmini ve motivasyonu ön planda tutulurken, üretiminde aksamaması için şirket
kurallarına her zaman uyulur. Bu tür bir yönetici, geleneklere, alışkanlıklara, kurallara
bağlı, ancak bunları körü körüne değil de akılcı bir şekilde yorumlayarak uygularlar.
Üstlerden astlarına sorunları bildirmek, astlarda üstlerine çalışma ortamındaki uyumu ya
da endişeleri yansıtıcı bir araç konumunda olduğunun farkındadır.
Ekip yönetimi (9,9); bu tür lider işi başaran liderlerdir. Üretime ve çalışanlara en
üst düzeyde yönelip, organizasyonu amaçlar etrafında ama bir o kadar da sosyal
ilişkilerin çok önemli olduğu, bunun da sonucu olarak yüksek seviyede bir iş başarısının
sağlandığı bir grup oluştururlar. Önemli olan çalışanlara çalışmanın amacını
anlatabilmek ve şirket vizyonundaki paylarını onlara yansıtabilmektir. İletişim, üstler ve
ast arasında açık ve samimidir.
Yönetim kafesleri, bir yöneticinin insana ya da üretime ne kadar yakın olduğunu
gösterir. Bu modelin en önemli faydası, yöneticinin kendi tarzını görmesini
sağlamaktadır. Böylece kendi yönetim tarzının ne olduğunun farkında olan bir yönetici,
nasıl daha iyi olabileceği konusunda değişiklikleri de kendi belirleyebilir. Çeşitli eğitim
ve geliştirme programları ışığında yönetici 9,9 olma yolunda daha başarılı olur
(Flippo,1980). Ayrıca yönetim kafesi, yöneticilerin eğitiminde de kullanılan bir araçtır.
Yönetim kafesinde hangi noktada olduğunu bilen bir lider, kendini geliştirme
programlarında da kendine o yönde bir yol çizerek daha başarılı olur ( Kır,1995).
2.2.3.2.4. Harvard Üniversitesi Araştırması
Bale tarafından yürütülen bu araştırmada, liderin grup içinden var olacağı ve
grubun daha ilk oluştuğu anda liderlik vasıflarına sahip kişi diğerlerinden farklı
21
olduğunu hemen belli etmesi temeline dayanmaktadır. Laboratuar ortamında denek
gruplara yapılan çalışmalar sonucunda liderlik davranışının; faaliyetlerin seviyesi,
görevi başarabilme yeteneği ve üyeler tarafından sevilme derecesi olarak üç boyutu
olduğu belirlenmiştir.
Yapılan araştırmaların sonucunda iki tür liderin varlığından söz edilmektedir.
Grubun amacına önem veren görev lideri ve grup üyelerinin toplumsal ve duygusal
anlamdaki gelişimlerine ve mutluluklarına önem veren iş gören lideridir (Başaran,
1992).
2.2.3.2.5. McGregor’un X-Y Kuramı
Douglos Mcgregor’un 1957 yılındaki Organizasyonların Beşeri Yönü adlı
kitabında ortaya koyduğu ve bir akım olarak devam eden, kendisinden sonraki
çalışmaların temelinde her zaman var olan teorisinde; liderlerin insan davranışları
hakkındaki inançları ve varsayımları onların göstereceği davranışı da etkileyecektir
(Eren,1991,4). McGregor’a göre lider davranışlarını etkileyen en önemli etkenlerden
birisi de insan davranışlarına bakış açısıdır. McGregor, önce Taylor ve Fayol’un
geliştirdiği klasik yöneticilik anlayışı üzerinde durmuş ve bunu temel alarak X teorisini
ortaya atmıştır. Daha sonra Taylor ve Fayol’un hiç üzerinde durmadığı ve
önemsemediği insan ilişkilerine yönelmiş ve Y kuramını ortaya çıkarmıştır. Böylece
yöneticilikte beşeri ilişkilerin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuş, kendisinden
sonra ortaya atılan her teoride de insan ilişkilerinin önemi dikkate alınmış ve o temele
oturtulmuştur.
Geleneksel tarzda liderliğin tanımı olan X kuramında insanlar örgütün
gereksinimleri ve hedefleriyle ilgilenmezler. Onların örgüt içindeki başarılarını
etkileyen en önemli faktörler para ve ceza korkusudur. Çalışanlar sorumluluktan kaçar
ve emir almaktan hoşlanırlar. X kuramını benimsemiş bir lider çalışanları sadece pasif
bir öğe olarak gören otoriter tarzdaki liderlerdir ( Hodgetts ve Luthans,2003,412 ).
X kuramının dayandığı bazı varsayımlar vardır.
• İnsanlar genellikle çalışmayı sevmez ve mümkün olduğu kadar çalışmamak
için bahaneler bulmaya çalışırlar; burada yöneticinin amacı günün hedef üretimi
doğrultusunda çalışanları yönlendirmek ve az üretim neticesinde bunun ceza ile
sonuçlandırılacağını çalışanlara yansıtmaktır.
• Çalışmaya karşı insanlardaki isteksizlik nedeniyle onları çalışmaya sevk etmek
için ceza ve tehdit yollarının kullanılması; çalışma sonunda elde edilecek bir ödül
22
olmasına rağmen insanlardaki bu isteksizliği ortadan kaldırmak kolay değildir. Ödül ne
kadar tatmin edici olsun ya da olmasın insanlar hep daha fazlasını isterler. Doğamızdaki
bu nedenden dolayı da ödüller bize cazip gelmez. Ama ortaya çıkabilecek bir ceza
görme tehdidi ve sıkı bir kontrol çalışma potansiyelimizi bir yere kadar arttırabilir.
• İnsanlar fazla hırslı değildir ve genellikle yönetilmekten hoşlanırlar; insanlar
hırslı olmadıklarından dolayı ortalama bir hayat yaşamaktan mutlu olurlar. Bu onların
sorumluluktan kaçmasını sağlar. Hayatta her şeyden çok arzuladıkları gelecekten emin
olmak ve güvence insanlar için yeterlidir (Koçel,1989).
Klasik yöneticileri bu şekilde değerlendirip tanımlayan McGregor’un yaklaşımı
endüstriyel organizasyonların çoğunda kullanılmıştır. Klasik yaklaşımın öngörülerine ve
şartlarına bağlı kalan yöneticiler işgörene, arkadaşlarına, kendine ve arkadaşlarının
kendisine olan saygısını sağlayamaz ve kaybeder. Bu yaklaşıma göre insan sadece bir
makine olarak algılanmaktadır.
Yine de bu yaklaşım bazı insan davranışlarını açıklamada özellikle endüstride çok
yaygın olarak kullanılmıştır. Zira elde edilen sonuçlar bu varsayımları doğrulamasaydı
bu kadar zaman ve geniş çevrelerce kabul bulmazdı. Diğer yandan da bu yaklaşımın tam
tersi yöndeki varsayımlarda yok değildi. İnsan davranışlarının daha detaylı bir şekilde
incelenmesi sonucunda insanların da belli tatminsel boyutları olan ve ancak
ihtiyaçlardan biri tam olarak tatmin edildikten sonra bir sonraki ve yeni bir ihtiyacın
karşılanması düzenine dayalı bir motivasyon sistemleri olduğu gerçeğine varılmıştır
(Hatipoğlu,1993,271).
Organizasyonlardaki insan faktörünün önemini kavrayan yöneticiler çalışanlara
daha fazla değer verme anlamında onların ihtiyaçlarını düşünmeye ve karşılamaya
çalışmışlardır. Çalışma koşulları ve şartları değiştirilmiş, personelden en iyi verimi
alabilmek için onu, en çok istediği ve tatmin olacağı işe yönlendirme gibi sonuçları
işyerlerinde daha motiveli ve başarılı personeller ile yüksek ve kaliteli bir üretim
sağlayan, X teorisine temelde karşı çıkan Y teorisini ortaya atmıştır.
• İnsanların çalışırken hem fiziksel hem de zihinsel anlamda çaba harcaması
fazladan harcanan bir çaba değildir. Yaşamak için gerekli olan bu fiziksel ve zihinsel
faaliyetler insanları zorlamaz. Bu nedenle çalışmak, yaşamak gibi istekli bir şekilde
ortaya çıkar.
• Çalışanlardan beklenen şey, işletmenin hedefleri ve vizyonu doğrultusunda
üretimi daim kılmak, verimliği ve kaliteyi arttırmaktır. Çalışanların görevlerini yapıp
23
yapmadıklarını kontrol etmek, onları iş yapmaya mecbur kılmak ve bunu da
cezalandırma ve tehdit yoluna başvurarak yapmak amaçlara ulaşmayı sağlamaz.
• Çalışanları başarılarından dolayı ödüllendirmek motivasyonu arttırıcı bir
etkendir. Yine de zira ki insan için en önemli ödül kendini tatmin etmek, kendi başarısı
ve bu başarıyla duyduğu gururdur. Ama eğer çalışanlar kendilerini örgütün bir parçası
olarak kabul eder, amaçları benimserlerse işlerinde daha başarılı olurlar.
• Eğer ki şartlar ve koşullar uygun ise insanlar sorumluluktan kaçmaz hatta daha
fazla sorumluluk almaya istekli olurlar. Sorumluluktan kaçma eylemi kişinin daha
önceki tecrübelerinden gelen bir olaydır. Yine de insan ruhundaki macera isteği
güvenceye fazla gereksinim duymaz.
• Eğer ki organizasyon içinde uygun koşul ve şartlar mevcut ise, çalışanlar
karşılaştıkları sorunlar karşısında kendi yaratıcılıklarını kullanabilirler.
• Fakat yine de mevcut endüstriyel koşullar karşısında insanın fiziksel ve
zihinsel yeteneklerinden ancak kısmi olarak faydalanılabilmektedir (Eren,1991,7).
Çalışanların örgütün hedeflerine karşı kayıtsız davranması yöneticilerin
tutumlarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle X teorisinde savunulanlarla temel temele
zıt olan Y teorisinde insanın kendi kendini yönetmesi ve sorumluluğu ön plandadır.
Başarılı olabilmek için gerekli olan sevgi, saygı, prestij ve kişinin kendini geliştirme
isteğidir. Böyle bir yaklaşımı benimseyen bir yönetici, danışmancı bir tutumla, sıkı bir
denetim ve kontrol mekanizması yerine çalışanların kişisel gelişim ve motivasyonlarını
hedef alan bir tutum içindedir.
McGregor’a göre bu iki yaklaşımdan sadece birini temel alan bir yöneticiye
rastlamak kolay değildir. Yöneticiler iki yaklaşımından esaslarını an ve zamana bağlı
olarak kullanırlar. Ama McGregor bu sert-yumuşak tavrı tamamen reddeder. Bu aynı
zamanda çalışanlarında kafalarının karışmasına neden olur.
Aynı örgütsel amaçları farklı yöntemlerle sağlamaya çalışan bu iki yaklaşımda X
teorisi dayatma yoluyla yönetimi temsil ederken, Y teorisi katılım ve bağlılığı temsil
etmektedir (Werner,1993).
2.2.3.2.6. Likert’in Sistem-4 Modeli
Rensis Likert ve arkadaşları tarafından incelenen bu modelde sermaye
kaynaklarındaki kayıpların bir yolla mutlaka tamir edilebildiği fakat insan kaynaklarında
meydana gelen herhangi bir kaybın sistemi ne kadar zorlayacağı üzerinde durulmuştur.
24
İnsana yapılan yatırımın ne kadar zaman ve emek istediği tartışılmaz bir gerçektir. Bir
işletmede işten ayrılan herhangi bir personelin yerini doldurmak demek zaman ve emek
demektir. Bu nedenle bir örgütün en önemli serveti çalışanlarıdır ve en önemli kaybı da
her zaman iyi bir personelini kaybetmektir (Dindar,2001).
Likert’in Michigan Üniversitesinde yaptığı çalışmalardan sonra 1950’li yıllarda
yaptığı çalışmalar ışığında Sistem-4’ü geliştirdi. Bu modelde liderlik 4 ana grupta
toplanmaktadır. Örgütün başarısını ölçerken bunu sadece liderin liderlik tarzına
bağlamış olan bu yaklaşımda çalışanların kişisel özellik ve nitelikleri iş ortamı, çevre ve
motivasyon dikkate alınmamıştır (Başaran,1992).
Likert’in liderlik modellerini bu Tablo 3 ışığında incelediğimizde sistem–1
istismarcı otokratik, sistem–2 yardımsever otokratik, sistem–3 katılımcı, sistem–4
demokratik lider tipini göstermektedir. Likert’in bu modeline göre örgütler geliştikçe,
çalışanlara verilen önem ve motivasyon unsurları arttıkça örgütün verimliliği artacak ve
sistem-4’e ulaşacaktır. Sistem–4 ideal anlamdaki örgüt yöneticini ifade etmektedir
(Tosun,1981).
İdeal tipi yansıtan sistem–4 modeline yaklaşıldıkça üstler astların fikirlerine daha
çok saygı duyar ve onların düşüncelerinden faydalanır, liderlerin astlarına olan güveni
artar ve onların fikirlerine daha çok önem verirler. İdealden en uzak olan sistem-1
modelin de ise yönetici tüm gücü kendi elinde tutar ve işler sadece onun inisiyatifi
doğrultusunda devam eder. Onlar için en iyi çalışan kendisine verilen her emri
sorgulamadan yapan kişilerdir (Erdoğan,1991,337).
Yardımsever-otokratik lider tipi sistem-1’den daha iyi olarak ifade edilse de bu iki
tipin en önemli özelliği otoritenin ön planda olmasıdır. McGregor’un X teorisinde
tanımladığı lider modeline bazı yönleri ile benzerlik göstermektedir. Bu liderlik
anlayışında kararların çabuk alınması bir avantaj olarak görülse de temellerinin
dayandığı baskıcı tutum yüzünden çalışanların iş motivasyonları alt düzeydedir ve iş
yapma istekleri de giderek azalmaktadır (Aksu,2003).
Sistem-3’te gördüğümüz katılımcı lider ise daha paylaşımcı bir anlayış ile
çalışanlarını karar alma mekanizmasına ortak eder. Günümüzün modern şirketlerinde bu
anlayışta bir yönetim hâkimdir.
Demokratik yönetici ise Likert’in savunduğu mükemmelliği ifade etmektedir. Bu
tür yönetici otoriteden ve güç kullanımından uzaktır. Çalışanlarına bir coach edası ile
kendilerini eğitmeyi öğretir ve bu konuda sadece bir yol gösterici olarak durur. Onun
25
görevi sadece koordinasyonu ve ortamı hazırlamak, örgüt üyelerini motive etmektir
(Erdoğan,1991,337).
Demokratik liderliğin geniş çaplarda uygulandığı örgütlerde zaman içinde
başkaldırı ile yeni grupların ortaya çıkması ve kargaşa durumunun mevcudiyeti
oluşabilir.
Likert’in yaptığı bu araştırmanın sonuçlarında verimliliği, iş kalitesi, çalışanların
memnuniyeti ve motivasyonunun en yüksek olduğu örgütlerin yöneticilerinin sistem–3
ve sistem-4’ü benimsedikleri görülmektedir. Bunun tam tersi daha düşük motivasyon ve
yüksek baskı, tehdit ortamının olduğu verimliliğin düşük seviyelerde olduğu gruplarda
ise sistem–1 ve sistem–2 liderlik anlayışlarının hakim olduğu
görülmektedir(Erdoğan,1991,337).
Tablo 3: Likert’in Sistem-4 Modeli ve Özellikleri
Sistem–1
Sistem–2
Sistem–3
Sistem–4
Liderlik
değişkeni
İstismarcı otokratik
Yardımsever
otokratik
Katılımcı
Demokratik
Astlara
olan güven
Astlara
güvenmez
Hizmetçi-efendi anlayışında bir
güven
Kısmen
güvenir,kararlarla ilgili kontrol ister
Bütün konularda
tam güvenir
Astların
algıladığı serbesti
Astlar ile ilgili
konuları konuşmak
istemez
Astlar
kendilerini fazla serbest
hissetmez
Astlar kendilerini oldukça serbest
hisseder
Astlar
kendilerini tamamen serbest
hisseder
Ast-üst ilişkisi
Astların fikirleri
oldukça nadir alınır
Bazen astların fikirleri sorulur
Genel olarak
astların fikrini alır ve kullanır
Daima astların
fikirlerini alır,onları kullanır
Kaynak : İlhan Erdoğan, İşletmelerde Davranış, İstanbul İ.Ü.İ.İ.E. Yayını,1991
Bu kuram da diğerleri gibi olayı sadece tek boyutlu olarak incelemiştir. Sistem–1
otoriter ve görev eğilimli, sistem- 4 ise daha çok insan ilişkilerine dayanan bir yönetim
anlayışını benimsemektedir. Sistem–2 ve sistem–3 bu iki yaklaşım arasında ayrı ayrı iki
uca daha yakın yaklaşımları göstermektedir.
2.2.3.3. Modern liderlik Yaklaşımları
26
Uzun yıllardan beri yapılan araştırmalar sonunda, liderlikte kişisel özelliklerin
önemini vurgulayıp da bunu kişilerin liderlik tarzlarının temel nedeni olarak gösteren
özellikler teorisi ile liderlik davranışlarını sadece izleyenlerle arasındaki etkileşime
dayandıran davranışsal teoriden farklı olarak,
Liderlik = lider, izleyiciler, şartlar
Eşitliğindeki şartlar ve koşullar kısmına dikkat çeken durumsallık teorileri ortaya
çıkmıştır. Durumsallık yaklaşımının temelinde çevresel faktörlerin önemin
değinilmektedir. En iyi lider; davranış biçimini koşullar, kişiler ve grubun amaçları
doğrultusunda değiştirebilen ve bu koşullara uygunluk sağlayabilen kişi olarak
tanımlanmaktadır (Kır,1995).
Liderlikte başarılı olmak benimsenen tek bir liderlik davranışının tüm koşullara
uygunlaştırılması değil, değişen koşullar ve durumlar karşısında liderin davranış ve
tutumunun durumun gerektirdiği temellere dayandırılması gerektiğidir. Lider olgunlaşan
şartlar doğrultusunda çalışanlarını güdülemeye ve başarılı olmaları için gerekli olan
şartları sağlamaya çalışır. Bu nedenle durumsallık teorisi en iyi olarak ifade edilebilecek
tek bir liderlik davranışının olmadığını savunmaktadır. Bu onun davranışsal teoriden
ayrılan en önemli farkını yansıtmaktadır( Dindar,2001).
Liderin kişiliği ve Üstlerin bekleyişleri ve Gerçekleştirilebilecek tecrübeleri davranışları amacın niteliği
Örgütsel hava ve Meslektaşların özellikleri İzleyicilerin politikalar ve bekleyişleri bekleyişleri ve davranışları
Şekil 3. Liderlik Davranışları Kaynak: Tamer Koçel, İşletme Yöneticiliği, 1996:260
Liderin davranışları
27
Teknolojik gelişmelerin artmasıyla birlikte daha da karmaşık bir hal alan
örgütlerde liderlik davranışları koşullardan daha da fazla etkilenmeye başlamıştır. Daha
önceki çalışmalar sonucunda yeterli bulunan tanımlamalar ve yaklaşımlar değişen
koşullara uyum sağlayamamış, yetersizlikleri daha da belirgin bir hal almıştır.
Günümüzde hiçbir liderden yıllar önce yürütmeye başladığı otoriter bir liderlik tarzıyla
yönetimi devam ettirip başarılı olması beklenemez (Aksu,2003).
Yıllar süren araştırmalar sonunda savunulmaya başlayan durumsallık yaklaşımları,
kendisinden sonra süregelen birçok araştırma sonucunda bazı yetersizliklerinin olduğu
belirlenmiştir. Nitekim bu günümüz koşul ve şartlarında süregelen bitmez tükenmez
değişimden kaynaklanmaktadır.
Fiedler’in Etkin Liderlik Teorisi
Fred E. Fiedler birçok kamu ve özel kuruluşlarda liderlik üzerine araştırmalar
yapmış, ayrıca üniversitelerde Endüstriyel Psikoloji üzerine ders veren, Örgütsel
Araştırma gruplarında da çalışmalar yapan etkin liderlik üzerinde çok önemli çalışmaları
olan bir bilim adamıdır. 1950 lı yıllardan sonra özellikler ve davranışsallık teorilerini
eleştiren bilim adamları durumsallık yaklaşımına ilgi göstermiş ve bu konuda diğer iki
yaklaşıma bir eleştiri niteliğinde yaklaşmışlardır. Etkili liderliği, liderin bulunduğu
durum ve koşullardan etkilendiğini öne süren bu yaklaşımda Fiedler etkilediğini öne
sürdüğü bu koşulları bilimsel yöntemlerle tanımlamaya çalışmıştır (Baysal ve Tekraslan,
1987,157). Bu yaklaşıma göre lider grubun bulunduğu çevresel faktörlerden
etkilenmektedir. En iyi lider, davranış biçimini koşullara, gruba, grubun üyelerinin
ihtiyaç ve isteklerine ve grubun bulunduğu çevreye göre uyum sağlayabilen liderdir
(Fiedler ve Garcia,1987).
Liderlikte başarılı olmak için öncelikle lider ile çalışanlar arasında karşılıklı bir
etkileşim ve uyum olmalıdır. Her koşulda tek bir liderlik tarzını benimsemiş bir lider,
değişen koşullara ayak uyduramayacağı için başarılı olması beklenemez
(Mullins,1999,152). Ama Fiedler’in savunduğu durumsallık yaklaşımına göre lider
koşullara göre uygun davranış biçimini göstermeli ki bu çalışanları güdülemesini ve
başarılı olmalarını sağlasın (Kazmier,1979, 307).
Fiedler çalışmasının ilk aşamasında liderlik tarzlarını tanımlama ve sınıflamaya
ihtiyaç duymuştur. Liderlik tarzları, liderin değişen koşullar karşısında kişisel ihtiyaçlar
hiyerarşisi doğrultusunda oluşturduğu davranışlar bütünüdür (Kır,1995). Bu tanımlama
doğrultusunda görev yönelimli ve ilişki yönelimli liderlik tarzları ortaya çıkmaktadır.
28
Fakat bu iki liderlik tarzı tamamen birbirine zıt iki yönü ortaya koymaktadır ve gerçek
hayatta sadece bu iki tarzdan birine sonuna kadar sahip bir liderden söz etmek mümkün
değildir (Fiedler,1967). Fiedler tanımladığı bu iki liderlik modelini kendi geliştirdiği “en
az tercih edilen iş arkadaşı anketi” LPC yi kullanarak ortaya çıkarmıştır. LPC ölçeğinde
kişiler birlikte çalışmayı en az tercih ettikleri iş arkadaşlarını olumlu sıfatlar ile
tanımlarlarsa bu kişiler ilişki yönelimli lider, en az tercih ettikleri iş arkadaşlarını
olumsuz sıfatlar ile niteleyen kişiler ise iş yönelimli liderler olarak tanımlanmaktadır.
Yüksek LPC değerlerine sahip olan liderler herkesle iyi ilişkiler kurmaya çalışırken,
düşük LPC puanına sahip liderler için önemli olan iş, işin iyi bir şekilde başarılmasıdır
(Fiedler,1967).
Fiedler’e yönetim biliminde popülarite kazandıran durumsallık teorisinde düşük ve
yüksek LPC puanlarıyla yansıttığı liderlik yaklaşımlarını etkileyen üç önemli durumsal
değişkeninden bahsedilmektedir.
• Lider- üye ilişkileri; liderin grup üyeleri tarafından benimsenip
benimsenmediğini lidere güven ve bağlılık duyulup, duyulmadığını ortaya çıkaran
değişkendir. Bu değişkene göre lider çalışanları etkileyebiliyorsa en iyi, elverişli durum;
aksine lider güven duyulmayan ve sevilmeyen bir kişi ise en zayıf, elverişsiz durum
ortaya çıkmaktadır. Lider – üye ilişkisi liderin grup tarafından kabul edilme derecesi ile
ilişkilidir.
• İşin yapısı; grubun varlık nedeni olan ve başarmaya çalıştığı iş, açık amaçlara
sahip ve ayrıntıları belirlenmiş yol ve yöntemlere sahipse bu yapısallaşmış, planlanmış
bir iş olarak tanımlanmaktadır. Eğer iş ilk defa karşılaşılan karışık ve işin yapılma
yöntemleri önceden belirlenmemiş ise yapısallaşmamış, planlanmamış iştir. Rutin olarak
tanımlanan işler genellikle açık ve seçik amaçlara sahip olup, işin yapılma yöntemleri
tüm grup üyeleri tarafından ayrıntılı olarak bilinmektedir. İlk defa karşılaşılan, karmaşık
işlerin yöntem ve metotları grup üyeleri kadar lider tarafından da tam olarak
bilinmediğinden dolayı planlanamayan işler olarak tanımlanır ve lider için de olumsuz
bir ortam yaratır.
• Otorite derecesi; liderlik için elverişli bir ortamın oluşması liderin güç
kriterlerine dayanmaktadır. Lider güçlü bir kişilik ise liderlik için uygun, değilse
elverişsiz bir ortam mevcuttur. Lider ne kadar güçlü ise yetkilerini o kadar fazla
kullanır.
Bu değişkenler doğrultusunda en olumlu ve olumsuz durumda her zaman iş
yönelimli liderlik davranışı başarı göstermiştir. Orta derecede olumlu ve olumsuz
29
durumlar da ise ilişki yönelimli liderlik davranışı önem kazanmaktadır. Fiedler’e göre
en olumlu, amaçların ve bu amaçlara ulaşmak için kullanılacak yöntemlerin açık olarak
bilindiği durumlarda liderin sadece işin nasıl yapılacağını söylemesi sistemin başarılı bir
şekilde ilerlemesi için yeterli olacaktır. En olumsuz durumlarda da iş yönelimli lider
davranışı başarı gösterecektir. Orta derecede olumlu ve olumsuz durumlarda ise koşullar
nispeten olumlu olduğundan dolayı çalışanların motivasyon seviyesini arttırarak işin
başarılmasını sağlamak için ilişki yönelimli lider davranışı daha etkinlik gösterecektir
(Kılınç,1984).
Fiedler liderlik tarzlarını ve değişkenleri tanımladıktan sonra bu koşulların
çalışanların performansı üzerindeki etkilerini dikkate almıştır. Grup üyelerinin başarısı
grubun gerçekleştirmek istediği amaçlara ulaşması olarak tanımlanmaktadır (Saruhan,
1991,176).
Görev Yönelimi
İlişki Yönelimi
Ç
alış
anla
rın B
aşarı D
üzey
i
İyi
Köt
ü
Lider-İzleyici İlişkisi
İyi İyi İyi İyi Kötü Kötü Kötü Kötü
Görevin Yapısı
Yapılı Yapılı Yapısız Yapısız Yapılı Yapılı Yapısız Yapısız
Pozisyonu Gücü
Güçlü Güçsüz Güçlü Güçsüz Güçlü Güçsüz Güçlü Güçsüz
Liderlik İçin
Elverişli durum
Normal durum
Elverişsiz Durum
Şekil 4: Liderlik Tarzının ve Koşullarının Çalışanların Başarısı Üzerine Etkisi Kaynak: D.C. Feldman and H.J.Arnold, Meaning Individual and Group Behaviour in Organizations, McGraw-Hill,1985:312
Şekil 4’te görülen üzere iş yönelimli lider en olumlu ve olumsuz koşullarda
çalışanların performansını arttırıp işi başarma seviyelerini yükseltmektedir. İlişki
30
yönelimli lider ise, normal koşullarda çalışanların başarı seviyesini arttırmaktadır. Bu
sonuçlar karşısında birçok kişi tarafından ilginç olarak karşılanan bulgu en elverişli
koşullarda iş yönelimli liderlik tarzının başarı seviyesini yükseltmesidir. Bunu sebebi,
grup üyelerinin liderlerine sonuna kadar güven duymaları ve başarmak istedikleri iş için
sadece yapmaları gerekenlerin kendilerine söylenmesinin yeterli olmasıdır. Fiedler’e
göre en olumlu ortam çalışanların yönetilmeye en elverişli oldukları ortamı
göstermektedir (Luthans,1989,430).
Fiedler’in etkin liderlik teorisinden çıkan en önemli sonuçlar ; liderin başarısının
kişisel özellikler ve davranışlarının yanı sıra içinde bulunduğu koşullardan da
etkilenmesi, belirli bir liderlik tarzının ancak uygun koşullarda başarı gösterebileceği,
çalışanların başarı seviyelerini yükseltmek için koşulları değiştirmek yerine liderlik
davranışlarının koşullara göre uygunlaştırılmasının daha kolay olduğudur (Gidson ve
diğerleri,1985).
Fiedler’in LPC sonuçlarını dikkate alarak ortaya koyduğu bu sonuçlar daha sonra
hem kendi hem de bir çok bilim adamı tarafından bir çok defalar test edilmiş ve
geçerliliği kanıtlanmıştır (Luthans,1992). Fakat ne kadar da geçerliliği kanıtlansa bile bu
sonuçları doğrulamayan bulgular da elde edilmiş ve bu model bir çok bilim adamına
liderlik için tek bir en iyi tarz olmadığını kanıtlamıştır (Baysal ve Tekarslan,1987,157-
158).
Path- Goal Teorisi
Robert J. House öncülüğünde ortaya atılan amaç- yol teorisi temelde Vroom
tarafından savunulan Beklenti teorisine dayanmaktadır. Bu teoride temel birey belirli bir
ihtiyacının tatmini için bu ihtiyacını elde etme olasılığının en yüksek olduğu davranışı
benimseyecek ve o yolda ilerleyecektir.
Bu teoride insan davranışını etkileyen iki türlü değişkenden söz edilmektedir.
Kişinin davranış ve faaliyetleri sonucu elde edecekleri ve bu elde ettiklerine vermiş
olduğu değerdir. Teoriye bu değişkenler ışığında liderlik açısından bakınca başarılı bir
liderin görevi grup üyeleri için önemli olan amaçları belirlemek ve bu amaçları
gerçekleştirmeleri için gerekli olan yolları bulmalarına yardım etmektir. İşle ilgili
durumları ne kadar açıklığa kavuşturur ise lider o ölçüde başarılı sayılmaktadır
(Dereli,1976,246). Liderin davranışlarının grup üyeleri tarafından benimsenmesi için
çalışanlara sunulan amaçların tatmin edici olması gerekmektedir. Bu yaklaşıma göre
31
lider davranışı ancak başarılı bir iş için gerekli olan faaliyetlerin desteklendiği ölçüde
güdüleyicidir (Eren,1991,8).
Bu yaklaşıma göre liderin en önemli işi, grup üyeleri için önemli amaçlar
belirlemek ve belirlenen amaçları gerçekleştirmeleri için gerekli olan yolu bulmalarını
sağlamaktır (Elkins ve Keller,2003).
Amaç- yol teorisinde liderin ortaya atılan dört liderlik yaklaşımından birini
göstermesi beklenir. Yol gösterici lider; çalışanlarına gerçekleştirilmesini istediği amacı
ve bu amaca ulaşacakları yolu açıkça bildirir. Destekleyici lider; grup üyelerinin her
birine dostça davranır, gerçekleştirilecek amacın daha eğlenceli bir hal alması için çaba
sarf eden kişi eğilimli liderdir. Katılımcı lider; amacın gerçekleştirilmesi için gerekli yol
ve yöntemlerin tespitinde çalışanlarıyla birlikte karar verir. Başarı yönelimli lider; grup
üyelerini amaçların gerçekleştirilmesi aşamasında cesaretlendirir ve her zaman başarılı
olmayı hedef alan liderdir (House,1971,330).
Grup üyelerinin kişisel özellikleri, çalışma ortamının koşulları ve yapılacak işin
niteliği liderin göstereceği tarzı etkileyecektir. Kendine güvenmeyen ve yeteneksiz
olduğunu düşünen bir grup üyesine karşı liderin benimseyeceği en etkili lider davranışı
yol göstericilik olacaktır. Yetenekli çalışanların olduğu bir grup da ise katılımcı lider,
yüksek motivasyon ve yakın ilgiye ihtiyaç duyan çalışanları olduğu bir grup için
destekleyici lider ve başarıyı en önemli amaç olarak gören çalışanlar grubu için de
başarı yönelimli liderlik davranışı iyi ve başarılı sonuçlar verecektir (Kır,1995).
Bu teoride lider hangi yöneticilik tarzını benimserse benimsesin başarılı olması
grup üyelerinin güdülenmesi ve motivasyonuna bağlıdır. Bunu sağlayabilmesi için
çalışanlarını çok iyi incelemeli ve onların bir birey olarak farkında olmasıdır. Bu lideri
başarıya götürecek anahtardır (Feldman ve Arnold,1985).
Amaç-yol teorisi mantıksal ve deneysel sonuçlara dayanmakla birlikte, gerçek
hayatta çalışma ortamı içindeki tüm değişkenleri ele alarak bir yaklaşım öne sürmediği
için tüm koşul ve insanlara uygunluk gösterdiği söylenemez. Daha sonraları bu yaklaşım
ışığında yapılan çalışmalar da başarılı sonuçlar vermemiştir.
Vroom- Yetton– Jago Yaklaşımı
Victor Vroom ve Philip Yetton tarafından geliştirilen bu yaklaşım House’ın Path-
Goal teorisinde temel aldığı liderlik davranışlarının çevre koşullarından etkilendiği
temeline dayanmaktadır. Liderin davranışları organizasyon içindeki hava ve koşullardan
32
etkilendiği gibi davranışları etkileyen bir diğer unsurda lider ve grup üyelerinin ortak
aldığı kararlardan da etkilenmektedir (Erdoğan,1991,351).
Bu yaklaşımda lider karar alma aşamasında grup üyelerinin katılımını bekler ve
onları motive edip cesaretlendirir. Amaç çalışanlarla birlikte alınan kararların grup
üyelerinin çalışma ve başarı oranını yükselteceği ve sonuç olarak da amaçlarının başarı
yüzdesinin artacağı düşüncesidir. Vroom’un bu yaklaşımında grup üyelerinin eğitimi
önemli bir unsur teşkil eder. İnsana yapılan yatırımın amaçların elde edilmesinde önemli
bir rolü olduğu savunulmaktadır.
Değişken bir varlık olan insan, karşılaştığı durumlara karşısında farklı tepkiler
verecek ve ortama ayak uydurmaya çalışacaktır. Bu da bir insana olan liderin tek bir
davranış tarzını her ortamda yürütemeyeceği, farklı ortam ve farklı kimlikler karşısında
liderlik tarzını durumlara uyduracağını savunmaktadır (Dindar,2001,58).
Reddin’in Lider Etkinliği Modeli
Liderlik alanında yapılan birçok araştırmaları inceleyip bundan esin alan
W.J.Reddin genelde temel alınan ve kabul gören insana ve işe eğilimli liderlik
davranışlarını dikkate alarak liderliğin etkinlik boyutunu da işin içine katıp 3 boyut
yaklaşımını ortaya koymuştur. Yaklaşım temelde liderin yaptığı için sonuçlarına
dayanmaktadır.
Reddin de diğerleri gibi tek bir mükemmel liderlik davranışının mevcut
olmadığını, önemli olanın liderin içinde bulunduğu durumu kavraması ve grup üyelerini
bu doğrultuda yönlendirilmesidir. Etkinlik budur. Tabi ki liderin davranış biçiminin
etkinliği çevre koşullarından ilk sırada etkilenmektedir. Önemli olan liderin davranışının
bulunduğu duruma ve koşula uygun olmasıdır (Eren,1984,377).
Sonuç olarak lider yöneticilik kariyeri boyunca birçok farklı durumla
karşılaşacaktır. Bu durumlara uyum sağlayabilmesi ve koşullara en uygun davranışı
sergilemesi, çalışanlarının motivasyon ve başarısını arttırırken, kendisinin de değişen
koşullar ve durumlara uyum sağlayabilen 3 boyutlu bir lider olduğunu gösterecektir
(Baysal ve Tekarslan,1987,157–158).
Hersey-Blanchard Durumsallık Liderlik Yaklaşımı
Paul Hersey ve Kenneth H. Blanchard tarafından geliştirilen bu model temelini
Ohio-State üniversitesi çalışmalarından ve yönetim ızgarası modelinden temel almıştır.
Bu modele göre bilim adamları iki çeşit liderlik tarzı üzerinde durmuşlardır. Ohio-
33
State’nin çalışmalarından esin alarak iş eğilimli olarak tanımlanan görev davranışı ve
çalışanlarıyla ilişkilere önem veren ilişki davranışı olarak tanımlamışlardır (Hersey ve
Blanchard,1988,196).
Görev yönelimli liderlik tarzında lider, tüm grup üyelerini yapacakları iş
konusunda bilgilendirir ve işin yapılma şekli konusunda detaylara inerek her şeyi
organize eder. İlişki yönelimli liderlik yaklaşımında ise; grup üyelerinin performans ve
tutumlarına bağlı olarak lider daha çok bir destekleyici pozisyonunda birincil ilişkileri
ön plana çıkarır bir yaklaşım içindedir. Grup üyelerinin tüm kişisel ihtiyaç ve
gereksinimlerine özen gösteren, çalışmalarında onlara yardımcı olan, endişe ve
duygularını anlamaya çalışan, onlarla konuşan, hedef ve ideallerinin farkında olan bir
tutum içindedir (Wang ve Satow,1994,31–6).
Tablo 4: Hersey-Blanchard’ın Liderlik Modeli
GÖREV YÖNELİMLİ DAVRANIŞLAR İLİŞKİ YÖNELİMLİ DAVRANIŞLAR
• Amaçları lider belirler. • Lider çalışanlara destek olur.
• Örgütlemeyi lider yapar. • Lider-çalışanlar iletişimi
karşılıklıdır.
• Zamanlamayı lider yapar. • Çalışanların birbirleriyle ilişkileri
daha samimidir.
• Bütün karaları lider verir. • Grup üyelerinin duygu ve
düşünceleri lider için önemlidir.
• Denetleme lider tarafından sıkı bir
şekilde yapılır.
• Grup üyelerinden geriye bilgi
aktarımı vardır. Kaynak: Kır.K.C. Patron ve profesyonel yöneticilerin liderlik tarzları, 1995: 42
Görev yönelimli ve ilişki yönelimli liderlik tarzlarını daha yakından incelemeye
alırsak Hersey-Blanchard ortaya dört liderlik yaklaşımının çıktığını görmüşlerdir.
Tarz–1, lider amaçları belirler, bu amaçlara ulaşmak için kullanılacak yol ve
yöntemlerin analizini yapar, grup üyelerinin her birine yapacakları işin tanımından, ne
zaman nasıl yapılacağına kadar tüm bilgileri verir. O tüm işleri yöneten yönlendiricidir.
Bu tarzda lider ile çalışanların herhangi birincil ilişki içinde değillerdir.
34
Tarz–2, lider çalışanları ile olan davranışlarında son derece ılımlı ve samimi ve
grup üyelerinin görev ve sorumlulukları karşısında ise sadece rehberlik rolü üstlenen bir
yaklaşım içindedir. Çalışanların lider ile diyalogları sakin ve gelişime açıktır.
Yüksek ilişki
Düşük görev
T–3
Yüksek ilişki
Yüksek görev
T–2
Düşük ilişki
Düşük görev
T–4
Düşük ilişki
Yüksek görev
T–1
Şekil 5: Hersey-Blanchard Durumsal Liderlik Yaklaşımına Göre Ortaya Çıkan
Dört Liderlik Tarzı Kaynak: Aksu, M., Liderlik Yaklaşımları ve Dönüştürücü Liderlik Üzerine Bir Araştırma, Kadir Has Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi,2003:56
Tarz–3, lider grup üyelerinin karar alam aşamasında daha fazla sorumluk
almalarını ister ve bu konuda onları cesaretlendirir.
Tarz-4, bu tür bir yaklaşımda liderin çalışanlarla ilişkileri zayıf, karşılıklı iletişimin
çok dar bir çerçevede olduğu, görev ve amaçlar konusunda da yönlendirmenin az olduğu
bir modeldir.
Liderlik davranışlarını bu dört grup etrafında toplayan Hersey-Blanchard grup
üyelerinin başarı düzeylerinin sadece liderin göstermiş olduğu davranışlara bağlı
olmadığını savunmuşlardır. Çalışanların başarı düzeylerini etkileyen bazı durumsal
değişkenlerin varlığından söz edilebilir. Bu durumsal değişkenler çalışanların sahip
olduğu teknik bilgi ve beceriler ile kendilerine olan güven ve isteklerini yansıtan
özelliklerinin bir göstergesidir. Gary Yukl tarafından olgunluk düzeyi olarak
tanımlanan; “kişinin kendi davranışlarını yönlendirmede sorumluluk alma istek ve
yetenekleri” grup üyelerinin işle ilgili bilgi ve becerilerini iş olgunluğu, iş yapma
konusundaki isteklilik ve motivasyonlarını da psikolojik olgunluk ifadesini kullanarak
durumsal liderlik modelinde çalışanların etkilendiği diğer değişkenleri ifade etmektedir.
Çalışların bir işi başarmak için gerekli olan özelliklerinin seviyesini yansıtan olgunluk
düzeylerini dört temel olarak inceleyebiliriz.
35
OD–1, çalışanların örgütsel amaçları gerçekleştirecek bilgi ve beceri düzeyleri çok
zayıf ve bir o kadar da işlerini başarma istekleri azdır. Böyle çalışanlara sahip olan lider
tüm kararları kendi verir ve işi organize eder. Çalışanlarını işlerini yapıp yapmadıkları
konusunda sıkı denetim altında tutar.
OD–2, çalışanların örgüt amaçlarını gerçekleştirmek konusunda teknik bilgi ve
becerileri yeterli değildir. Bir o kadar da kendilerine güvenleri yoktur. Psikolojik
olgunluğa sahip değillerdir. Fakat liderlerinin verdikleri görevler doğrultusunda iş
yapmaya istekli ve heveslidirler.
OD–3, grup üyeleri amaçlar doğrultusunda hedeflere ulaşmak için yeterli bilgi ve
deneyime sahiptirler. Yani iş olgunluğu mevcutken işlerini yapmak için istekli
değillerdir. Bu tür çalışanlar karşısında lider daha çok davranış eğilimli bir liderlik
modeli sergilemek zorunda kalır.
OD–4, bu seviyede olan grup üyeleri her yönden işi başarmak için hazırdırlar.
Liderlerinin grup üyelerine güveni çok fazladır ve karar alam aşamasında her birin
inisiyatif kullanma yetkisi vermiştir. Bu gruba sahip liderin ne çok fazla iş eğilimline de
ilişki eğilimli bir davranış göstermesi beklenemez (Yukl,1994,105).
Aşağıda gösterildiği gibi liderlik tarzları ve olgunluk seviyelerini dikkate
aldığımızda düşük olgunluk seviyesinde bir gruba sahip olan liderden görev yönelimli
liderlik davranışı, orta seviyede olgunluk düzeyine sahip çalışanları olan bir liderden
yerine göre hem görev eğilimli hem de davranış eğilimli liderlik modelini sergilemesi
beklenir. Olgunluk seviyelerinin yüksek olduğu çalışma arkadaşlarına sahip bir lider her
iki davranışında ortasında daha çok bir gözlemci rolündedir. Lider başarılı olmak için
grup üyelerinin olgunluk seviyelerini çok dikkatli bir şekilde ele almalı ve onların
seviyelerine uygun liderlik davranışını göstermelidir. Lider davranış modelini
çalışanlarına ne kadar uyumlu hale getirirse o ölçüde başarılı olur. (Kır,1995,45).
Hersey-Blanchard’ın yürüttükleri bu yaklaşım birçok çevreden kabul görmüş
olmasına rağmen liderin başarısını etkileyen birçok durumsal değişkeni dikkate almadığı
için eksik yönleri mevcuttur (Yukl,1994,108). Fakat diğer yandan yönetim bilimine
katkısı azımsanmayacak ölçüde yüksektir. Bu model ışığında yöneticinin tek bir liderlik
modeli yerine, davranış ve durumlar karşısında esnek olabilecek bir davranış sergilemesi
gerekliliği geniş çevrelerce kabul görmüştür. Lider astlarını dikkate alarak amaçlara
ulaşma doğrultusunda en uygun liderlik tarzını yer, zaman ve koşulların uygunluğuna
göre sergilemelidir.
36
İlişk
i Dav
ranı
şı
Yük
sek
Yüksek ilişkili ve Düşük görev T3
Karara Katan
İkna eden
Yüksek ilişki ve Yüksek Görev T2
Düşük ilişki
ve Yüksek görev T1
Düş
ük
Düşük ilişki ve Düşük görev T4
Yetki Devreden
Düşük ilişki ve Yüksek
görev T1
Anlatan
Düşük Yüksek
Görev davranışı
Olg
un
Yüksek Orta Düşük H
am
OD4 OD3 OD2 OD1
Yetenekli Yetenekli Yeteneksiz Yeteneksiz
Çalışanların olgunluğu
Şekil 6 : Hersey-Blanchard Durumsal Liderlik Yaklaşımı Kaynak: Başaran, İ., Yönetimde İnsan İlişkileri, Gül Yayınevi, Ankara, 1992
2.3.Liderlik Tarzları
Yöneticiler ve liderler tarafından seçilen ve yönetim anlayışlarını yansıtan liderlik
tarzları, her şeyden önce lider statüsündeki kişinin çalışanları ve grubundaki etkinliğini
gösterecektir. Bu nedenle liderin seçtiği ve yönetim anlayışını yansıtacak liderlik tarzı
seçiminden avantaj-dezavantaj olasılıklarının sonuçları, çalışanların ve işin yapısının
uygunluğu, grubun hedef ve amaçlarına ne kadar katkıda bulunacağı göz önünde
bulundurularak seçilmelidir. Uygun liderlik tarzının seçimi, hem bireylerin iş
37
motivasyonu arttıracak hem de grubun organizasyonel amaçlarını gerçekleştirmesini
sağlayacaktır.
Liderlik tarzı, liderin örgütsel amaçlarını gerçekleştirmek, grubunu ve iş ortamını,
örgütün amaçları ve çalışanların motivasyonunu dikkate alarak seçmiş olduğu davranış
biçimidir. Herhangi bir tarzı belirlemiş olan lider, karşılaştığı durumlar karşısında
göstereceği davranışlar, benimsemiş olduğu yaklaşımın bir yansımasıdır. Bu yaklaşım
doğrultusunda grup üyelerini de organizasyon içinde değişken ortamlarla
karşılaşmamasını engelleyip ve istikrarı sağlar (Hicks ve Gullert,1981,234).
Liderlik tarzlarını ortaya çıkısında bugüne kadar yapılmış olan çalışmalar ve
durumsal etkenler önemli rol oynarlar. İşletmelerde en önemli kaynak olan insan
kaynağının kişilik özellikleri, kültürel farklılıkları, geçmiş deneyimleri liderin
benimseyeceği liderlik tarzı seçiminde önemli roller oynamaktadır. Son yıllarda yapılan
bir çok araştırma doğrultusunda liderlik tarzlarını ulusal kültürlerden bağımsız olarak
ele alınması gerekliliği savunulmaktadır. Küreselleşen dünyamızda en uygun
yaklaşımların esas alındığı liderlik modelleri geçerlilik kazanmış ve bunu en iyi
uygulayan lider ve şirketleri başarıyı kazanmıştır. Fakat günümüzde genel kabul görmüş
bir bulgu da tek bir liderlik tarzının her koşulda tek başına başarıyı sağlamakta en iyi
olmadığıdır.(Giritli ve Topçu Oraz,2004,253). Liderin, bir çok yönden dikkate alıp
incelediği, tüm durumsal ve ortamsal koşulların dikkate alındığı, çalışanlar ve liderin
kişisel özellikleri, amaçlar ve yapıya uygunluk prensipleri doğrultusunda geçmiş
araştırmalar ve incelemelerin sonucu olarak karşılaştığı dört ana prensip altındaki
liderlik tarzları;
2.3.1. Otokratik Lider
Otokratik tarzda tüm yetki liderde toplanmıştır. Tüm kararlar lider tarafından
alınır, sistem merkezidir ve çalışanların sistemi, lideri ve liderin davranışlarını
sorgulaması beklenemez. Lidere güven sınırlıdır. Lider amaçları belirler ve bu amaçlar
doğrultusunda gerçekleştirilecek işler ve görevlerin dağılımını yapar. Ayrıca lider
sadece fiziksel ödüllerin motivasyon sağladığına inanır (Halis,2002-2003,36). Grup
içinde bireylerin çalışmaları onların kişisel özellik ve yeteneklerine değil liderin
belirlemiş olduğu standartlara bağlıdır. Fiedler tarafından işe dönük olarak tanımlanan
bu liderler şirket politikalarını belirler ve bunu kendi istekleri doğrultusunda her an
değiştirebilme özgürlüğüne sahiptirler. Bu tarz liderler çalışanların tüm istek ve
arzularına koşulsuz bir şekilde uymalarını isterler.
38
Çalışanları sert ve acımasız koşulların beklediği bu yaklaşımda, grup üyelerinin
yeterince bilgiye sahip olmadığı ve ani kararların verilmesi gereken durumlarda
geleneksel anlamda bir kurtarıcıdır (Eren,1993,310). Fakat bu liderlik yaklaşımında
çalışanların ihtiyaç ve istekleri dikkate alınmadığından, iş motivasyonu ve tatmini
konusunda bir başarısızlık söz konusudur. Bu durum iş verimi ve lidere duyulan güvenin
zamanla azalmasına neden olmaktadır. Ayrıca körü körüne liderin davranışlarına
bağlılık, çalışanların verimliliğini olumsuz yönde etkilediği gibi yeni yaklaşım ve
fikirlerin ortaya çıkmasını da engelleyecektir.
2.3.2. Demokratik Lider
Bu yaklaşımda esas alınan faktör, çalışanların karar alma sürecinde etkin rol
oynamasıdır. Çalışanlar karar alma sürecinde etkin bir rol oynadıklarından dolayı
amaçlarının gerçekleştirilmesi için alınan kararlarda daha istekli ve verimli
çalışacaklardır (Schermerhorn,2001,268). Bu tarzı benimsemiş olan liderler amaçların
gerçekleştirilmesi için tüm çalışanların örgütsel faaliyetlere katılımını ve açık iletişimi
savunmaktadırlar (Halis,2002,38 ). Demokratik lider çalışanların tüm süreçlerde etkin
bir şekilde rol almalarını savunurken, diğer yandan da karar verme sorumluluğu ve yetki
üstünlüğünü olduğunun farkında olmalarını ister. Yani grup üyeleri üzerinde gücünün
farkındalığını sağlar. Grup üyeleri ve organizasyon ortamı hakkında detaylı bilgilere
sahip olan lider kimden hangi alanda daha çok verim alacağını, kişinin eğitim, deneyim
ve kişisel özelliklerini göz önünde bulundurarak grup üyelerini o yönde etkilemeye
çalışır. Bunu bir anlamda sürecin ortaya çıkardığı bir durum olarak yansıtır.
Demokratik liderlerin iletişim çok yönlüdür. Fikirler sadece çalışanların kendi
arasında oluşmaz. Hem kendi içlerine ortaya çıkan hem de bir beyin fırtınasında ortaya
çıkan fikirler birbirleri ve liderleri ile açıkça ortaya konulabilmektedir. Bu grup üyeleri
ve lider arasındaki iletişim bağını daha da güçlendirmektedir. Çalışanların moralini
arttırdığı gibi, değer verildiklerin hissedilmesiyle tatmin duygusu, moral ve olumlu
ilişkilerde artış sağlanmaktadır (Eren,1993,311).
Fakat diğer bir yandan bakınca daha öncede savunduğumuz gibi tek bir liderlik
tarzının mükemmelliği söz konusu olmadığından bu modelde de ani karar alınma
süreçlerinde yaşanacak süre kayıplarına neden olmaktadır.
Demokratik liderlik tarzını savunulduğu ve yürütüldüğü iş ortamlarında çalışanlar
diğer rakiplerine göre daha fazla deneyim kazanmış ve stresle daha kolay başa
çıkabilmelerini sağlayacaktır.
39
2.3.3. Serbest Bırakıcı Lider
Birçok yönetim bilimci tarafından bir tarz olarak kabul edilmeyen bu modelde
çalışanlara gerçekleştirmeleri için bir amaç verilir ve bu amaca ulaşmaları için
yetenekleri doğrultusunda hareket etmeleri beklenir. Bu tür iş ortamlarında gerçek
anlamda bir liderden ve anlaşılır ve açık iş tanımları ve amaçlardan bahsetmek mümkün
değildir. Grup üyelerinin amaçları gerçekleştirmek için kendi kendilerini motive
etmeleri gerekmektedir. Lider yetkisinin neredeyse büyük bir kısmını çalışanlara
bırakmıştır ve başarıyı onlardan kendisinin hiçbir müdahalesi olmadan beklemektedir.
Bu tarz bir liderlik yaklaşımı sayı bakımından az olan gruplarda ve grup üyelerinin
eğitim ve deneyimlerinin işe uygunluğunun yüksek olduğu durumlarda etkinliğini
gösterebilmektedir. Fakat grup üyelerinin tek başlarına karar olma konusunda yeterince
olgunluğa sahip olmadığı ve işten kaçınan bireylerin olduğu gruplarda başarısızlıklara
ve zaman kayıplarına neden olmaktadır (Mullins,1999). Grup üyeleri karşılaştıkları her
sorunu kendi çabalarıyla halletmek zorunda kaldıklarından dolayı bireysel başarılar
grubun başarılarını önüne geçebilmekte ve grup içi çatışmalara ve uyumsuzluklara
neden olmaktadır. Güçlü bir liderin olmadığı gruplarda bu tarz bir liderlik anlayışı
grubun körü körüne sürüklenmesine ve bir panik ortamının oluşmasına neden
olmaktadır (Miles,1975,189).
2.3.4. Karizmatik Lider
Öncelikle karizma kelimesinin tanımını dikkate aldığımızda “bir grubun; liderin
nitelik ve davranışları, bulunduğu durum ve koşullar, astlarının ihtiyaçlarından
etkilenerek liderin astlarını harekete geçirebilme bir gücü” olarak tanımlanabilmektedir
(Aksu,2003,92).
Karizmatik liderlerde en çok dikkat çeken özellikler; üstün yeteneklere sahip,
özgüveni yüksek, insanları etkileyebilme yeteneği, risk alma, inandıkları uğruna kendini
feda etme, astlarının ihtiyaç ve isteklerine önem verme, kriz durumlarında radikal
çözümler bulabilme, yeteneklerinin süreklilik taşıması ve gelişimi, hedeflerine ulaşmak
için büyük maliyetlere katlanabilme olarak sıralanabilmektedir.
Değişimin zorunlu olduğu kaos ve kriz ortamlarının varlığı, astların ihtiyaç ve
hedeflerinin grup ile uyuşmaması, mevcut koşullar içinde astlarda tatminsizlik
duygusunun açığa çıkması, geleneksel yöntemlerle yönetilmeye çalışılan gruplarda bu
yöntemlerin başarısızlıklarının aşikar olarak ortaya çıkması, böyle bir huzursuzluk ve
40
başarısızlığın var olmasına rağmen astların gruba bağlılığını sağlayan misyonlarının
olması grup içinde bir kişi tarafından veya lider tarafından karizmatik liderliğin ortaya
çıkmasını kolaylaştıracaktır. Geçmişten günümüze bakıldığında karizmatik liderler hep
bir kriz ortamında ortaya çıkmışlardır. Örnek: Mustafa Kemal Atatürk. Fakat başka bir
açıdan daha bakınca karizmatik liderliğin demokrasi ile pek de uyuşmadığı
görülmektedir. Bu da günümüz demokratik koşullarında ve ki bu grup ve şirketler içinde
de demokrasi anlamına gelmektedir, karizmatik liderlerin pek fazla ortaya çıktıklarını
söylenememektedir. Karizmatik liderliğin ortaya çıktığı koşulları dikkate alırsak
karizmatik liderlik demokratikleşmeyi ve gruplar içerisinde hiyerarşi, geleceğe yönelim,
misyon ve hedeflere ulaşmayı sağlamak amacıyla koşulları hazırlamak için ortaya
çıkmaktadır (Aksu,2003,93).
1980’li yıllardan sonra karizma kelimesi ve liderlerde bulunması gereken
özelliklerden biri olarak anılmaya başlayan karizmatik liderlik kavramı tek başına daha
çok bir olumsuzluk ortamını yansıtmasına rağmen diğer liderlik yaklaşımlarıyla birlikte
bir bütünlük göstererek liderlik için aranan vasıflardan biri olması gerekmektedir.
Günümüzün sürekli değişen koşullarında her lider kendini bir kriz ortamına hazır
hissetmesi ve herhangi bir kaos ortamında grup ve çalışanlarını ayakta tutabilmek için
karizmatik liderlik vasıflarını bünyesinde barındırmalıdır.
2.3.5. Transaksiyonel ve Transformasyonel Liderlik
Liderlik tarzlarını geçmişten günümüze yaklaşımlarına bakarsak ilk olarak Mc
Gregor un ortaya attığı ve 1978 yılında Burns’in kitabında yayımladığına göre aslında
bize ve yukarıda tanımladığımız liderlik yaklaşımlarına çok da uzak olmayan iki liderlik
modelinden daha bahsedilmektedir.
Yönetim tekniklerini, örneğin; performans değerlendirme, performansa bağlı
ücretlendirme, görev tanımları, iş analizi ve iş değerleme gibi günümüzde uygulanan
birçok modern yaklaşımı liderlik modellerinin birer parçası olarak kullanan liderler
transaksiyonel olarak adlandırılmıştır. Transaksiyonel liderler, aynı zamanda, yönetici
ile çalışan ilişkilerini bir 'değiş-tokuş süreci' olarak görmektedirler. Bu tip liderler,
çalışanların kurallara uyum, yüksek performans gibi olumlu davranışları karşısında
ödül; kurallara karşı gelme veya düşük performans gibi olumsuz davranışları karşısında
ise ceza verme taraftarıdırlar (Jung ve Avolio,1999,208-218).
Transaksiyonel liderlerin astlarından beklentileri ise genellikle mevcut sistemler
çerçevesinde şekillenmektedir. Bu durumun nedeni ise transaksiyonel liderlerin mevcut
41
sistemlere bağlılıklarının yüksek olması ve mevcut sistemler ile şirket kültürünü
değiştirmekten çok güçlendirme eğiliminde olmalarıdır (www.humanresources.com).
Bu tarzı benimsemiş olan liderler öncelikle astlarıyla kurmuş oldukları yapıcı ilişki
karşısında, görevlerindeki başarı düzeylerini kontrol eder, geribildirim sağlar ve
başarılarını ödüllendirmek çekinmezler. Bu tür yaklaşımların astların başarısını
arttıracağını savunurlar. Fakat herhangi bir olumsuz durum karşısında sorunun
oluşmasını beklemeden duruma müdahale etmekten çekinmezler. Sorunun ortaya
çıkmasını ve stresle baş başa kalınmasını istemezler. Bu anlayışları astları ile
ilişkilerinde de böyle karşımıza çıkar. Ast ne kadar başarılı olursa olsun, hatalarını asla
gözden kaçırmaz ve hatalar üzerine odaklanırlar. Bu tip liderlerle çalışan astlar strese
maruz kalmaktan kaçınamazlar.
Literatürde transaksiyonel liderliğin özelliklerini kendilerinde barındıran fakat
buna ek olarak daha geleceğe yönelik yaklaşımları benimseyip, sergileyen liderler
tranformasyonel lider olarak adlandırılmaktadır. Transformasyonel liderler,
izleyicilerinin inançlarını, ihtiyaçlarını ve değer yargılarını değiştirirler. Onların tüm
yeteneklerini ortaya çıkararak, onların kendilerine olan güvenlerini arttırırlar, böylece
onlardan daha fazla sonuç almayı hedefleyerek çalışanları motive ederler (Bass,1990,19-
31). Transformasyonel liderlik, geleceğe, yeniliğe, değişime ve reforma dönük bir
liderlik tarzıdır. Bundan dolayı da vizyon sahibi olmayı ve bu vizyonu izleyicilere kabul
ettirmeyi gerekli kılar. Astlar ve grup üyelerinin işe bakış açılarında değişiklik yaratmak
adına öncelikle transaksiyonel liderden farklı olarak bireylerle kişisel ilişki kurarlar.
Astların kişisel gelişimlerinin sağlanmasını hedefleyen bu liderler, kişisel gelişimin
başarısıyla grup üyelerinin işlerinde daha az hata ile daha başarılı olacağını savunurlar.
Kişisel gelişim aynı zamanda astların yaratıcılığını attıracağından tranformasyonel
liderlerin etkini çekecektir. Astlarından her koşulda daha iyi nasıl yapabilirim, daha
fazla nasıl başarılı olabilirim sorusunu sormalarını beklerler. Ayrıca grubun amaçları ile
astların amaç ve ihtiyaçlarını birbirine uyum ve yakınlığını sağlayarak verimliliği
arttırmayı hedeflerler.
Transformasyonel liderlerde en çok göze çarpan özellikler; değişim kendi bakış
açılarıyla ne kadar yakın olduğu için ,kendilerini değişimin bir parçası olarak görür ve
hissederler, astların ve çalışanların tüm ihtiyaçlarına karşı duyarlıdırlar, esnek ve
öğrenmeye açıktırlar, analitik düşünebilme yetenekleri çok yüksektir, risk almadan önce
mutlaka koşulları en ince ayrıntısına kadar kontrol inceler ve dikkatli davranırlar
(www.kobifinans.com).
42
Transformasyonel liderler, karizmatik liderler gibi izleyicilerine ilham kaynağı
olurlar. Ancak bu durum, izleyicilerin sadece liderle özdeşleşmesi ile değil, aynı
zamanda onları güçlendirme ve onlara gözetmenlik yapma ile olmaktadır. Bu liderlikte,
izleyicilerin lidere yüksek seviyede bağlılıkları gerekmemektedir. İzleyicilere ilham
vererek ve inanç aşılayarak, onların çalışma isteklerini motive ederler ve böylece orijinal
fikirlerin ortaya çıkmasını sağlar.
Aslında günümüz lider davranışlarına bakıldığı zaman tranformasyonel liderlerle
çalışmak grup hedeflerine ulaşmak ve motivasyonun verimliliği açısından daha başarılı
astların mevcudiyetini sağlamaktadır (www.humaresources.com). Fakat bu iki liderlik
yaklaşımının ne tam anlamıyla birbirinden ayrı, ne de birbirinin aynı olduğunu
söylemek doğru değildir. Bu iki birbirine yakın yaklaşım ışığında transformasyonel
liderlerin, transaksiyonel liderlerden tam anlamıyla daha başarılı olduklarını savunmak
yanlış olur. Günümüz koşullarında ideal bir lider hem transaksiyonel hem de
transformasyonel liderlik vasıflarını bünyesinde barındırmalıdır. Standart olarak
yürütülen işlerden gerekli verim ve kalitenin alınmasını müşterilerin memnuniyeti ile
birebir sağlayabilme transaksiyonel, sürekli değişen dünya ve iş koşullarında günümüz
fırsatlarını geleceği yaratmak için kullanabilme transformasyonel liderlerin en göze
çarpan özellikleri olduğundan dolayı ideal bir lider her iki vasıfları da taşıması
gerekmektedir (www.managementlearning.com). Bu da bize tek bir en iyi liderlik
tarzının mümkün olamayacağının diğer bir göstergesidir (Vecchio,2002,643-71).
Etkili liderler olarak belirtilen transformasyonel liderler vizyon yaratır, stratejileri
geliştirir, işbirliği ve motivasyona önem verirler. Vizyon yaratmak için uzun vadeli
planlar yapar, bu doğrultuda vizyona ulaşmak adına uygun stratejileri belirleyip,
vizyona ulaşmak için grubu harekete geçirmek adına işbirliği, takım ruhu ve motivasyon
unsurlarını kullanarak en uygun stratejiyi yaratır (Halis,2000).
2.4. Avrupa Ülkeleri ve Türkiye’nin Liderlik Yaklaşımlarına Genel Bakış
Liderlik, liderlik davranışları hakkında uzun yıllardır yapılan çalışmalar ve ortaya
konulan bir çok yaklaşım ışığında araştırmacılar hala ve sürekli olarak liderlik ile ilgili
çalışmalarına devam etmektedirler. Liderlik ve liderin davranışları bazı toplumlarda sert
kurallar ile ayrılmış olmasına rağmen, diğer bazı toplumlarda çalışanlarına karşı
kullanılmak üzere önemli derecede güç, ayrıcalık ve yüksek statü verilmiştir. Artık
günümüzde liderlik kavramından sadece liderlik değil etkili liderlik beklentisi artmış ve
43
uluslar arası kritik görevlerde organizasyonları etkileyebilecek ve yönetebilecek güce
sahip etkili liderlerin başarılı olacağına inanılmaktadır (House ve diğerleri,2004,10).
Bütünleştirilmiş liderlik teorisine göre, kültürel toplulukların sahip oldukları
kurallar ve paylaştıkları değerler liderlerin davranışlarını etkiler, liderler örgütsel
yapı,kültür ve alışkanlıkları etkiler, kültürel değerler ve adetler organizasyon kültürünü
etkiler, organizasyon kültürü ve adetleri liderlik davranışlarını etkiler. Kısacası bu teori
ışığında kültür, lider,örgütsel yapı sürekli olarak birbirlerinden etkilenmektedir. Bu da
bize yapılan bu araştırmalar sonucunda elde edilen veriler ışığında kültürel farklılıkların
liderlik davranışları üzerinde etkilere sahip olduğunu göstermektedir (House ve
diğerleri,2004,17-18).
Brodbeck ve arkadaşları tarafından uygulanan 22 Avrupa ülkesinde 6052 denek
üzerindeki anketin verilerini incelediğimizde, günümüzün küresel koşullarında artık
liderlik davranışlarının tüm dünyada genel bir bakışla ele alınması gerektiği
savunulmasına rağmen, kültürlere göre liderlik davranışlarında farklılıklar olduğunu
göstermektedir. Genel perspektifte benzerlikler olmasına rağmen, öncelikler ve önem
sıraları farklılık göstermektedir.
Brodbeck ve arkadaşlarının yaptığı, Kuzey- batı toplumları ile güney- doğu
toplumları genelinde 22 Avrupa ülkesine yapılan ankette (Kuzey-batı ülkeleri: İngiltere,
İrlanda, İsveç, Hollanda, Finlandiya, Danimarka, İsviçre, Almanya, Avusturya, Çek
Cumhuriyeti, Fransa; Güney-doğu ülkeleri: İtalya, İspanya, Portekiz, Macaristan,
Polonya, Slovenya, Türkiye, Yunanistan, Rusya, Gürcistan). Kuzeybatı toplumlarının
çoğunda ve özellikle Alman kültürünün egemen olduğu ülkelerde güvenilirliğin en
önemli liderlik özelliği olduğu karşımıza çıkmaktadır. Katı ve kuralcı bir Avrupa ülkesi
olan İngiltere’deki anket sonuçlarında liderlikteki en önemli özelliğin performans
olduğu, onu takiben yaratıcılık, vizyon sahibi ve geleceği gören, takım çalışması ve
kararlılığın önemli olduğu belirlenmiştir. Aynı veriler kültürel bakımdan İngiltere’ye
çok yakın olan İrlanda için de geçerlidir. Alman ve İskandinav kültüründe güvenilirlik,
vizyon sahibi olma, takım çalışması ve performans sıralaması liderlik özelliklerinde ilk
sıralardadır. Otokratik liderlik bu kültürde çok fazla savunulan bir liderlik modeli
değildir. Fransız kültüründe ise liderlik için en önemli olduğu düşünülen özellikler ortak
çalışma anlayışı ve otokratiklikten uzak liderlik özellikleri mevcuttur.
44
Tablo 5: Bölge ve Ülke Grupları Bazında En Önemli Liderlik Özellikleri
Kaynak: Felix C.Brodbeck, “Cultural Variation of Leadership Prototypes across 22 European Countries” Journal of Occupational Organizational Psychology,vol:73. 2000:15
Güney kültürüne baktığımızda ise takım çalışmaları-paylaşımcılık ve yönetimsel
yeteneklerinin en öne çıkan liderlik özellikleri olduğu görülmektedir. Latin kültüründe,
özellikle İtalya’da takım çalışmasından sonra performans, güvenilirlik ve geleceği
görme en baştaki özelliklerdir. Yakın doğu olarak adlandırılan Türkiye ve Yunanistan’ın
içinde bulunduğu grupta klasik güney-doğu toplumlarında görülen takım çalışması en
önemli özellik sayılıp, bunu kararlılık, geleceği gören, güvenilirlik ve yaratıcılık
izlemektedir. Latin ve Türk kültürlerine bir arada baktığımızda birbirine yakın bu iki
kültürde de insan merkezli liderlik yaklaşımlarının daha öne çıktığını görmekteyiz.
Akdeniz insanı olarak benzerliklerimiz olan İtalya ile yine de öncelikler bakımından
farklılıklar görülmektedir (House ve diğerleri,2004,350). Daha doğuya doğru
BÖLGE VE ÜLKE GRUPLARI BAZINDA EN ÖNEMLİ LİDERLİK NİTELİKLERİ
KUZEY BATI BÖLGESİ
Büyük Britanya, İrlanda
İskandinav Kültürü (İsveç, Hollanda, Finlandiya, Danimarka).
Alman Kültürü (İsviçre, Almanya, Avusturya).
Çek Cumhuriyeti Fransa
Performans yönelimli İlham verici Öngörülü, önsezili Takım çalışması odaklı Kararlı
Dürüst İlham verici Öngörülü, önsezili Takım çalışması odaklı Performans yönelimli
Dürüst İlham verici Performans yönelimli Otokratik olmayan İlham verici
Dürüst Performans yönelimli Yönetimsel becerilere sahip İlham verici Otokratik olmayan
Katılımcı Otokratik olmayan
GÜNEY DOĞU AVRUPA BÖLGESİ
Latin Kültürü (Italya, İspanya, Portekiz, Macaristan
Polanya, Slovenya
Yakın Doğu Kültürü (Türkiye, Yunanistan).
Rusya Gürcistan
Takım çalışması odaklı Performans yönelimli Dürüst Öngörülü, önsezili
Takım çalışması odaklı Öngörülü, önsezili Yönetimsel becerirle sahip Diplomatik Kararlı
Takım çalışması odaklı Kararlı Öngörülü, önsezili Dürüst İlham verici
Öngörülü, önsezili Yönetimsel becerilere sahip İlham verici Kararlı Dürüst
Yönetimsel becerilere sahip Kararlı Performans odaklı Öngörülü,önsezili Dürüst
45
gittiğimizde Rusya ve Gürcistan’daki anket sonuçlarına bakıldığında yönetimsel
yeteneklerin ve kararlılığın liderlerde en çok aranan özellikler olduğu görülmektedir.
GLOBE (Küresel liderlik ve örgütsel davranışın etkilerini araştırma programı).
olarak bilinen 170 bilim adamı ve 62 kültürel topluluk üzerinde yapılan liderlik ve
örgütsel davranışlar üzerine yapılan diğer bir çalışmadır (House ve diğerleri,2004,11).
Ülkeler : İtalya, İspanya, Portekiz, Fransa
Şekil 7: Latin Avrupa Grubu Ülkelerin Liderlik Yaklaşımı Skorları Kaynak: House, R.J., Hanges, P.J., Javidan, M., Dorfman. P.W., Gupta. V., GLOBE Culture,Leadership
and Organizations, Sage Publication,2004:687
Türkiye’den de bilim adamlarının katıldığı GLOBE çalışmasında Hofstede’in
liderlik üzerine ortaya attığı boyutları, McClelland’in performans çalışmaları,
Kluckhohn ve Strodbeck’in gelecek ve insan yönelimli çalışmaları da dikkate alınmıştır.
Geniş kapsamlı bu araştırma sonucunda altı adet küresel liderlik davranışı tanımları
ortaya çıkmıştır. Karizmatik liderlik; geleceği gören, ilham verici, kişisel özverisi olan,
dürüst, kararlı ve performans yönelimli, takım yönelimli lider; işbirliği ve
birleştiriciliği destekleyen, katılımcı liderlik; yönetimsel yeteneklere sahip olan, insan
46
yönelimli liderlik; ılımlı, özerk liderlik ki bu kavram daha yeni tanımlanmaya
başlamış olan ve bireyselliğe sahip olan, bağımsız ve özerk olan, kendini koruyucu
liderlik ki bu da liderlik davranışlarında yeni tanımlanan bir yaklaşım olarak ben
merkezli, kuralcı ve pozisyon, statü bilincine sahip olan liderlik davranışları olarak
tanımlanmıştır. (House vd, 2004, 14). Bu geniş kapsamlı araştırmadan elde edilen
verilere göre Latin kültürüne dahil edilen İtalya, İspanya, Portekiz, Fransa’da karizmatik
liderlik (5,78)., takım odaklı liderlik yaklaşımları (5,73)., katılımcı liderlik (5,37). en
çok dikkati çeken liderlik yaklaşımları olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsan odaklı
liderlik yaklaşımları da bu kültürel grupta tercih edilmesine rağmen özerk liderlik ve
kendini koruyucu liderlik yaklaşımı toplumun ve liderlerin seçimleri arasında çok geride
kalmaktadır (Şekil 7).
Ülkeler : Mısır, Kuveyt, Katar, Türkiye
Şekil 8: Orta Doğu Grubu Ülkelerin Liderlik Yaklaşımı Skorları Kaynak: House, R.J., Hanges, P.J., Javidan, M., Dorfman. P.W., Gupta. V., GLOBE Culture,Leadership
and Organizations, Sage Publication,2004:696
Şekil 8’de Mısır, Kuveyt, Katar ve Türkiye’nin dahil edildiği Orta Doğu ülkeleri
araştırma sonuçlarına göre takım odaklı liderlik yaklaşımları (5,47), karizmatik liderlik
47
yaklaşımları (5,35). ve katılımcı liderlik yaklaşımlarının (4,97). etkili olduğu
görülmektedir. Elde edilen verilere göre İtalya’da karizmatik liderlik yaklaşımı ki
çalışanlarını geleceğe yönlendirerek ve ilham vererek daha çok performans sonuçlarını
dikkate alan olarak tanımlanan liderlik davranışı en çok tercih edilen model olarak
karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de ise takım odaklı liderlik yaklaşımının yani işbirliği
ve birleştirici takım çalışmasının başarı elde etmenin en önemli yolu olduğunu savunan
diplomatik bu yaklaşımın daha çok tercih edildiği görülmektedir (House ve
diğerleri,2004,685-697).
Yakın kültürel değerlere sahip ülkelerde, günümüzün vazgeçilmez gerçeği olan
küreselleşme ne kadar savunulursa savunulsun, benimsenen liderlik yaklaşımlarında ve
özelliklerinde benzerlikler dikkatimizi çekmektedir. Kültürel çeşitliliğin fazla olduğu
toplumlarda tercih edilen liderlik özelliklerinde de çeşitlilikler görülmektedir. Fakat yine
de bir birine yakın kültürlerdeki benzerlikler azımsanamayacak ölçüdedir. Tezimin
pratik kısmında da inceleyeceğimiz Türk- İtalyan yöneticilerin liderlik modellerinde bu
kültürel yakınlığında göz ardı edilmemesi gerekmektedir. İki kültürde de takım
çalışması, yaratıcılık ve güvenilirlik liderden beklenen en önemli ortak özellikler olarak
karşımıza çıkmaktadır. Tabi ki farklılıkları dikkate aldığımızda performansın Latin
kültüründe önem arz etmesine istinaden, Yakın-doğu kültüründeki Türkiye’de vizyon
sahibi olma ve geleceği görme daha önemli olduğu görülmektedir (Hodgetts ve
Luthans,2003,435).
2.5. Yabancı Sermaye ve Joint Venture Kavramları
Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin gelişim süreçlerinde önemli bir yere
sahip olan yabancı sermaye, ülke dışından yurda sokulan sermayedir. Ülkelerin iç
kaynakları gerekli olan bu sermaye ihtiyacını karşılamakta yetersizlik gösterdiği
durumlarda, gerekli olan bu sermaye ihtiyacı yabancı menşeden sağlanma yoluna
gidilip, ülkesi dışında yatırım yapma isteği olan yabancı firmalardan sağlanmaktadır
(İşlek,1992). Ayrıca, küreselleşen dünyamızdaki ticaret liderleri dış pazara açılmadan
rekabet gücüne sahip olunamayacağının farkındadır. Bunun sonucu olarak yeni
pazarlara açılma ihtiyacını hissetmektedirler. Ancak, bu yeni pazara, yüksek rekabet
gücüne sahip birkaç şirketin girmek istemesi, yeni pazarın getirdiği yüksek riskin
paylaşılma ihtiyacı, en az maliyetle yüksek randıman elde edilme zorunluluğu ticaret
aktörlerini birlikte hareket etmeye zorlamaktadır. İşte bu durumda ticaret aktörleri ya
kendi aralarında bir ortaklık modeli kurmakta ya da yerli bir girişimci ile birlikte pazara
48
girme yolunu seçmektedir. Bu da bizi joint-venture kavramı ile karşı karşıya
getirmektedir (Orazgilicov,2004,14).
Daha çok gelişmiş ülkelerdeki yerel sermayeler ülke dışında gelişmekteki ülkeler
pazarında kendi ülkelerinden daha çok kar elde edeceklerini düşündükleri durumlarda
bu tür ülkelerde çeşitli girişim yollarını kullanarak sermayelerini bu ülkelerin pazarına
sokarlar (Dayınlarlı,1989,3). Diğer bir açıdan da; yüksek sermaye, gelişmiş teknoloji ve
büyük risk taşıyan bazı türden projelerin tek bir yüklenici tarafından yapılması realist
bir yaklaşım olmamaktadır. İşte bu tür projeler söz konusu olduğunda, şirketler bilgi ve
sermayesini birleştirmek suretiyle ortak bir ekonomik amaç için bir araya gelmekte ve
joint-venture adı altında bir ortaklık oluşturmaktadırlar. Ancak, joint-venture, sadece
dev projelerde kullanılan bir model olmayıp, özellikle yeni pazara girişte önemli bir
araçtır (Orazgilicov,2004,14).
Uluslar arası bir işletmenin yabancı bir ülkede yatırım yapmaya karar verdiği
zaman, seçeceği yatırım şekli üretilecek ürün ve bu ürüne yapılacak yatırımın o ülkenin
pazarına uygunluğunu göz önünde bulundurması gerekmektedir. Yapılacak bu yatırım
için, yatırım şekli ve ürün kadar, yatırım finansal boyutları ve stratejik yapısı da göz
önünde bulundurulmalıdır. Yapılacak seçimde herhangi bir dikkatsizlik ve hata, hem
sermayenin uluslar arası pazardaki prestijini ve başarısını önemli ölçüde etkileyeceği
gibi, yatırımın yapıldığı ülkedeki pazarda da yerel sermayenin yabancı sermayeye olan
güvenini azaltacaktır (Calof ve Beamish,1994,105).
Joint-venture kavramı ülkemizde “ortak girişim”, ”ortak yatırım”, “çok uluslu”
veya müşterek yatırım gibi kavramlarla da ifade edilen ; ama en geniş anlamı ile “ iki
yada daha fazla birbirinde bağımsız işletmenin, karar verme sürecine ortak olarak
katıldığı ancak tek bir işletme olarak faaliyet gösteren işletmecilik türüdür.” (Geringer
ve Hebert,1989,235).
Başka bir tanıma göre joint-venture ; iki veya daha fazla ortak tarafından kurulan,
yönetilen ve ortaklar tarafından kontrol edilen bağımsız işletmelerdir. Uluslar arası
ticarette joint-venture farklı ülkelere bağlı olan iki ayrı katılımcının yarattığı bir
ortaklıktır.
Joint-venture en basit şekli ile özel bir amaç için oluşturulan ortaklık şeklinde
ifade edilebilir. Örnek olarak, bir finans şirketi ile uluslar arası alanda gemi ve yük
taşımacılığı yapan bir işletmenin, dünya çapında gemi taşımacılığı hizmetleri vermek
için, yapılacak bir ortaklık ve anlaşma ile gemi satın almalarını verebiliriz.
49
Başarılı olmak isteyen bir organizasyon, sürekli gelişen rekabet ortamında diğer
firmalar ile yarışabilmesi için organizasyon yapısını ve sermayesini rekabet koşullarına
uygun şekilde yapılandırması gerekmektedir. Bu nedenle herhangi bir joint-venture
işletmesinin de bu rekabet şartlarına uyum sağlayabilmesi için yeniliklere açık olması
gerekmektedir.
Yerel firmalar açısından yabancı teknolojilerinin kullanılmasına duyulan
gereklilik, her iki taraf açısından sermayeyi arttırma ihtiyacı, riski genel olarak her iki
taraf açısından da yaymak, yabancı ortak için dış pazarlara giriş engellerini azaltmak,
yerel firma için piyasada istikrarını sağlamak ve güç kazanmak, yerel firma açısından
yabancı işadamlarının pazar bilgisinden faydalanmak için joint-venture ortaklıkları her
iki taraf için de tercih edilme sebebidir (Beamish,1985,14). Joint-venture hem yerel hem
de yabancı sermayeli firmaya olan avantajlarını şöyle sıralayabiliriz.
• Yerli teknolojiye, daha gelişmiş bir yabancı teknolojinin katılımı
sağlanmaktadır.
• Yabancı firma için oldukça belirsiz ve yabancı bir piyasa, yerel firmanın
katkısı ve ondan gelen bilgilerle öğrenilmekte ve keşfedilmektedir.
• Maliyetlerde azalma, kaynak bulmada kolaylık, teknoloji ve rekabet üstünlüğü
sağlamak gibi, hem yerli hem de yabancı firmayı ilgilendiren önemli avantajlar
sağlanmaktadır.
• Joint venture sadece yabancı bir firmayla yerli firmanın ortak girişimi olarak da
algılanmamalıdır. Örneğin iki ya da daha fazla yerli firma, yatırım yapmadıkları bir
alanda ortak girişim oluşturup, yeni bir firma kurabilirler. Bu firmayla birlikte hem bu
yeni alandaki yatırım yükünü ve riskini paylaşırlar hem de güçlerini birleştirdikleri için,
piyasadaki diğer rakiplerine göre büyük bir rekabet gücü edinirler.
Bazı joint-venture yatırımlarında en büyük dezavantaj, ortak girişimin genellikle
pek bilinmeyen bir piyasa ya da sektörde yapılması nedeniyle oldukça yüksek bir
yatırım riski üstlenilmesidir. Çünkü taraf firmalar kendi uzman oldukları sektörlerde
değil, yeni ya da henüz girmedikleri bir piyasada girişime soyunmaktadırlar. Bu durum
ekonomik düzeni tam olarak oturmamış ülkelerde girişilecek joint-venture türü
girişimleri bekleyen tehlikeli maceralar yaratabilir.
Joint-venturelar sözleşmeye dayalı ve sermayeye dayalı olmak üzere iki çeşide
ayrılırlar. Sözleşmeye dayalı joint-venture, iki veya daha fazla sayıda işletmenin yatırım
maliyetlerini ve uzun dönemli karları paylaşarak yaptıkları ortaklık anlaşmasıdır. Bu tür
50
anlaşmalar belirli bir süreyi kapsar ve süre bitiminde sona erer. Sermayeye dayalı joint-
venturelarda ise kurulmuş olan joint-venture bir ortaklık sermayesine sahiptir ve ortaklar
bu sermayeye katılmışlardır. Joint-venture anonim ve limited şirket olmak üzere farklı
hukuki yapılara sahip olabilirler ve her ortak bu şirkette sahip olduğu paya göre kar ve
zarara ortaktır (Hatipoğlu,1997,52).
Joint-venture özellikle 1980’li yıllardan sonra Türkiye’de geniş uygulamaya sahip
olmuştur. Dünyada ve Türkiye’de önemli bir yatırım aracı olan joint-venture modelinin
yabancı yatırımcıyı ülkeye çekmekte önemli bir görev üstlendiği gerçektir. Özellikle
gelişmekte olan ülkelerle yabancı yatırımcıların gözdesi Çin gibi ülkelerde joint-venture
modeli ile ilgili özel düzenlemeler bulunmaktadır. Türk Hukukunda ise joint-venture ile
ilgili açık ve kapsamlı bir düzenleme halı hazırda mevcut değildir.
Türkiye yabancı yatırımcıları ülkeye çekebilmek için önemli hukuki
düzenlemelere gitmiştir. Bunların en önemlilerinden biriside şüphesiz 4875 sayılı
Doğrudan Yabancı Yatırımlar Yasasıdır. Bu kanunu kapsamında çıkarılan ilgili
yönetmenliğe göre, yabancı yatırımcıların kurabilecekleri veya iştirak edebilecekleri
şirketler, Türk Ticaret Kanununda düzenlenen şirketler ile Borçlar Kanununda
düzenlenen adi şirketlerdir. Türk hukukunda joint-venture’nin hukuki temelinin Borçlar
Kanununda düzenlenen adi şirket olduğu kabul edilmektedir. Yukarıda bahsi geçen
yönetmenliğin 9. maddesinde “ adi ortaklık, konsorsiyum, iş ortaklığı, ortak girişim gibi
isimler altında sözleşmeye dayalı olarak kurulan ve Türk Ticaret Kanununda düzenlenen
şirketlerden belirgin nitelikleri ortaklıkların, kanunun (4875 sayılı Doğrudan Yabancı
Yatırımlar Yasası) uygulanması bakımından adi şirket sayılacağı” belirtilmektedir
(Dayınlarlı, 1989).
Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı sermayeli şirketler Türk ortak olarak kamu
kuruluşlarını, ticaret bankaları ve ülkede faaliyet gösteren önde gelen yerli kuruluşları
tercih etmektedirler. Yabancı firma yerel ortağını seçerken Türkiye’deki etkinliğini,
tecrübesini, pazardaki konumunu, ekonomik ve mali gücünü dikkate almaktadır.
Türkiye’deki yabancı sermaye ile ilgili faaliyet raporlarına baktığımızda 2002 yılı
verilerine göre Türkiye’de faaliyet gösteren 2242 yabancı sermayeli firma
bulunmaktadır. Bu firmaların sektörlere göre dağılımına baktığımızda en büyük payın
hizmet sektöründe olduğu ve bunu da imalat sanayi, tarım ve madencilik sektörlerinin
izlediği görülmektedir. 2003 yılı verilerine göre bu firmalar içerisinde 251 tanesi İtalyan
sermayeli olup bunlardan % 35 i Türk-İtalyan ortak girişimleri kapsamaktadır (Hazine
Müsteşarlığı verileri,www.hazine.gov.tr). Ülkemizde, İtalyan menşeli yabancı
51
sermayenin toplam yabancı sermaye içindeki payı yüzde 6 ile, tüm ülkeler sıralamasında
İtalya yedinci sırada yer almaktadır.
İtalya ile ticaretimiz 2000 yıllarda yükseliş trendi içine girdi ve 2001 yılından bu
yana önemli artış gösterdi. Türkiye ile İtalya arasındaki ticaret hacmi 2002 yılında
tarihindeki en yüksek seviye olan 6,3 milyar dolara yükseldi. Ticari ilişkilerimizdeki
yükseliş trendi 2003 yılında hızlanarak devam etti. 2003 yılının Ocak-Kasım döneminde
iki ülke arasındaki ticaret hacmi yüzde 2,4 artarak 7,6 milyar dolara yükseldi. İtalyan
Ulusal İstatistik Enstitüsü ISTAT tarafından yayımlanan geçici toplam yıllık veriler
itibariyle, 2003 yılında İtalya’nın Türkiye’den ithalatı Euro bazında yüzde 13,5 artarak
3,3 milyar Euro, Türkiye’ye ihracatı yüzde 16 artarak 4,7 milyar Euro olarak gerçekleşti.
İki ülke arasındaki ticaret hacmi 8 milyar Euro olarak gerçekleşirken İtalya lehine ticaret
açığı 1,4 milyar Euro seviyesinde oldu (İtalya ile ticari ilişkiler raporu, Hazine
Müsteşarlığı, 2003).
İtalyan yatırımcıları genel olarak Türkiye’de tüm sektörlerde faaliyette
bulunmakta, ama yoğunluk imalat sanayi ve hizmetler sektörüne yönelmiş
bulunmaktadır. Hizmetler (müteahhitlik, bankacılık, sigortacılık , Telecom) sektöründe
112 adet, İmalat sanayinde Otomotiv, elektronik, makine, ilaç ve farmasötik, kimya,
lastik, çimento, tekstil, hazır giyim, çeşitli sektörlerde toplam 118 adet, tarım sektöründe
6 adet, madencilik alanında 13 adet, enerji sektöründe 2 adet olmak üzere İtalya’nın
önde gelen sanayi kuruluşlarının Türkiye’de yatırımları ve temsilcilikleri mevcuttur.
Bunlar arasında bazı önemli firmalar Telecom Italia Mobile, FIAT, IVECO, CHICCO,
MERLONI, De LONGHI, Magnetti Marelli, PİRELLI Spa, Banca di Roma,
Ermenegıldo Zegna, Assicurazioni Generali, Astaldi Spa, Trevi Spa, Set Italcementi
Group (Set Çimento), Caltagirone Group (Çimentaş), Istituto Bancario San Paolo Di
Torino Spa, Barilla Alimentare (Filiz Gıda San.), Menarini International (İbrahim Ethem
Ulagay), Omron Electronıcs, Sabco Srl (Nejat Sabuncu Makine Tic. San.), Inelli Plastik,
ve Unicredito (Koçbank )’dur.( İtalya ile ticari ilişkiler raporu , Hazine Müsteşarlığı,
2003 )
52
III. BÖLÜM
TÜRKİYE’DE FAALİYET GÖSTEREN TÜRK-İTALYAN ORTAK
GİRİŞİMLERİNDEKİ TÜRK VE İTALYAN YÖNETİCİLERİNİN LİDERLİK
TARZLARININ KARŞILAŞTIRILMASI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
3.1. Araştırmanın Amacı
Liderlik kavramı artık sadece işletmelerin, yönetim faaliyetlerinin devamı
sağlayıcı bir pozisyon olarak düşünülmekten vazgeçilmiş ve küresel dünyada
işletmelerin varlıklarını devam ettirebilmeleri ve büyümeleri için ne kadar önemli
olduğu vazgeçilmez bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. İşletmelerinin varlıklarının
devamlılığı için en önemli unsurlardan biri de tabi ki insan faktörüdür. Bu faktör;
çalışanlarının şirkete güven ve bağlılıkları doğrultusunda, etkili ve başarılı liderlerin
motivasyon ve önderliği ile firmaların başarısının vazgeçilmez bir parçası olmaktadır.
Günümüzde işletmeler de insan faktörünün bir parçası olan lider ve yöneticileri tek
başlarına yeterli görmemektedir. İşletmeler artık geçmişin deneyimli yöneticileri ile
günümüzün küresel dünyasına ayak uyduran liderlik vasıflarını bünyesinde barındıran
etkili liderlere ihtiyaç duyulmaktadır. Liderliğin önemi son yıllarda ortaya atılmış bir
konu değildir. Yıllardır bilim adamları yönetici ve liderlik arasındaki farkları, farklı
yöneticilik tarzlarını, modellerini ve davranışlarını araştırmış ve bugün yapılan bir çok
araştırmanın veri kaynağı olarak kullandığı bilgileri edinmişlerdir. Bu kavramlar bu
kadar popüler bir inceleme konusu iken tabi ki günümüzde bir diğer önemli ve dikkat
çekici konulardan biri de liderlik kavramını temelde etkileyen kültürel yapının liderlik
davranışlarına etkisidir. Liderlik kavramı üzerinde en çok tartışılan ve bir çok bilim
adamının yaptığı araştırmalar ile cevabını bulunmaya çalışılan liderliğin doğuştan mı
geldiği yoksa öğrenildiği mi sorusu burada bir detay olarak görülmektedir. İnsanların
davranış tarzlarını etkileyen bazı özelliklerin genler ile kuşaktan kuşağa aktarılmasına
rağmen insanların sonradan kazandıkları bir çok kabiliyet ve yetenekler de vardır.
Liderler doğuştan lider değildir fakat liderlik davranışlarını sergilemelerini sağlayan
genler kendilerinde mevcut ise özellik ve kabiliyetlerinin farkında olarak bunları
eğitebilen ve geliştiren kişiler lider olabilir. Doğuştan gelen genlerin tek başına liderlik
vasıflarını sağlaması mümkün değildir.
53
Liderlik özellik ve yeteneklerini bünyesinde barındırıp bunları geliştirerek bir lider
olan kişiler ki; bu kişiler de sosyal bir varlık olarak bir toplumda büyümüş ve bu
toplumun kültürün özellikleri ile yoğrulmuş insanlardır. Lider olaylara diğer insanlardan
farklı bir gözle yani objektif olarak bakabilme yeteneğine sahip olsa da o da bir kültürün
ve toplumun izlerini bünyesinde taşımaktadır. Bu da bize sosyal bir varlık olan insanın
ve bir insan olarak liderin kültürel özelliklerinin liderlik tarzına da yansımalar
yapacağını göstermektedir.
Bu çalışmanın amacı her ikisi de Akdeniz Bölgesi insanı olarak kabul edilen fakat
farklı kültürlere sahip Türk ve İtalyan liderlerin liderlik tarzlarının belirlenmesi ve
belirlenen bu liderlik tarzlarının karşılaştırılmasıdır. Buna yönelik olarak,
Hipotez 1 : Türk ve İtalyan yöneticiler farklı liderlik tarzlarına sahiptir.
Hipotez 2 : Türk yöneticiler açık liderlik tarzını İtalyan yöneticilerden daha çok
tercih ederler.
Hipotez 3 : Türk yöneticiler sistemli liderlik tarzına sahiptir.
Hipotez 4 : İtalyan yöneticiler takım çalışmasına daha çok önem verirler.
Hipotez 5 : Türk yöneticiler işin gerektirdiği tüm aşamalarda çalışanlarını
yönetirler.
Hipotez 6 : İtalyan yöneticiler Türk yöneticilerden daha çok etkileyiciliğe sahiptir.
3.2. Araştırmanın Kapsamı
Araştırma Türkiye’de faaliyet gösteren Türk-İtalyan ortak girişimler üzerinde
uygulanmıştır. Ana kütle 120 adet firmadan oluşmaktadır ve firma bilgileri İtalyan
Konsolosluğu Ticari Ataşeliği ve Hazine Müsteşarlığından ulaşılmıştır. Anket
gönderilen 120 firmadan 55 tanesinden geri dönüşüm sağlanmıştır (%46,4).
3.3. Araştırmanın Yöntemi
Araştırmanın yöntemi literatür ve alan araştırması olarak belirlenmiştir. Öncelikli
olarak literatür araştırması yapılmış ve araştırma konusu ile uygunluk gösterecek anket
için www.hrdq.com adresinden faydalanılmıştır. Araştırma ana kütlesi olan 120 işletme
ile alan araştırması yapılmıştır.
Anket tek bir bölüm ve yirmi adet sorudan oluşup ve her bir sorunun içindeki iki
şık ile katılımcının beş puan üzerinden iki şık arasında bölüştürülmesi esasına
dayanmaktadır.
54
Anketler ana kütle dahilindeki firmalara kargo yolu ile gönderilmiş olup geri
dönüşümleri posta yolu ile sağlanmıştır.
Anketin uygulanmasında elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS 13.0 Paket
programına girilerek değerlendirme yapılmıştır. Değerlendirmede Türk ve İtalyan
yöneticilerin liderlik tarzlarının karşılaştırılmasını ortaya koymak için yöneltilen
yargılara verilen yanıtların ortalama ve standart sapmaları dikkate alınarak
değerlendirme yapılmıştır. Ayrıca çalışma sonucunda elde edilen veriler anketin
değerlendirme formu ve rehberi de dikkate alınarak değerlendirilmiştir.
3.4. Anketin İçeriği
Anketten elde edilen bulgulara yer verilmeden önce anketin içeriği ve analiz
sonuçlarının nasıl değerlendirileceği hakkında bilgilere ver verilecektir.
Anket yirmi adet sorudan ve her bir sorunun içindeki iki şık ile katılımcının beş
puan üzerinden iki şık arasında bölüştürülmesinden oluşmaktadır. Her bir sorudaki
şıklar dört adet liderlik tarzını ifade eder olup, toplamdaki kırk adet şık, onarlı gruplar
halinde bu dört liderlik tarzına eşit olarak bölünmüştür. Bu da anketin güvenilirliğinin
bir göstergesidir. Ankette test edilmek istenen liderlik tarzı-yaklaşımlarına göre açık
liderlik, canlı ve heyecanlı liderlik, düşünceli ve saygılı liderlik ile sistemli liderlik bu
dört liderlik tarzını ifade etmektedir.
Açık liderlik, liderin çabuk çözümler üretebildiği, çalışanlarını harekete geçirmeyi
başarabilen bir lideri ifade etmektedir. Bu tarz liderlerin çabuk karar vermenin çok
önemli olduğu kriz durumlarında idareyi ele alarak çok başarılı olurlar. Çalışanlarını işe
karşı motive eder, idareyi ele alır ve sonuca odaklanırlar. Çalışanlarını daha iyi anlamak
için onları dinler ve sonuca doğru yönlendirmeye çalışır. Onlar için iş şimdi olur. Fakat
detaylı düşünüp dikkatli plan yapmanın gerekli olduğu zamanlarda fazla etkili
olamazlar.
Canlı ve heyecanlı liderlerin en önemli özellikleri yeni yaklaşımların ve çözüm
yollarının geliştirilmesine açık ve çalışanlarını bu yönde teşvik edici olmalarıdır.
Olayları öncelikle bir resim gibi hayallerinde canlandırır, olasılıkları tasarlar ve iş
ortamını daha eğlenceli bir hale getirmeye çalışarak işi bir nebi oyuna dönüştürür.
Takım çalışmasını destekler ve insanları iş konusunda heyecanlandırmaya çalışır.
Çalışanların ne düşündüğüne önem verir, onları fikirlerinin arkasında durması
konusunda destekler. Fakat acil ve çoğu zaman uzun vadeli planların önemli olduğu
durumlarda etkinlikleri daha azdır.
55
Şekil 9 : Dört Liderlik Tarzı
Kaynak: What is My Leadership Style?, hrdq,2006:5
Düşünceli ve saygılı liderler, çalışanlarını dikkatlice dinleyen, tüm çalışanlarla
uyum içinde olan, çalışanlarının düşünce ve hisleri konusunda diğer liderlere göre daha
hassastırlar. Prosedürlere bağlı olmasıyla birlikte çalışanları için rahat bir çalışma ortamı
yaratır ve işin gerçekleştirilmesi için en doğru yolu tespit etmeye çalışır. Çalışanlarının
bir grup halinde birbirine bağlı çalışmasını destekler. Hassas ve duyarlı yapısı ile
nezaketlidir. Diplomatik bir yapıya sahip olup sabır gerektiren durumlarda çok etkilidir.
Ana yaklaşımları grup uyumu yaratarak liderlik yapmaktır. Beklenmedik ani
değişimlerin yaşandığı durumlarda çok fazla etkili oldukları savunulamaz.
Son olarak sistemli liderler güncel tüm bilgileri takip eder, analitik düşünür ve
dikkatlice planlar yapar. Çalışanlarını da harekete geçmeden önce konu hakkında tüm
detayları incelemesini, tam olarak ne yapılmasına karar verdikten sonra harekete
geçmelerini ister. Verilere ve sonuca ulaşana kadar çalışanlarına liderlik eder ve onları
yönetir. Yüksek standartları olan bu liderler, dikkatin gerekli olduğu ve uzun vadeli
planların yapıldığı durumlarda çok etkilidirler. Fakat esnekliğe ihtiyaç duyulan,
56
belirsizlik hakim olduğu ve çabuk karar vermenin gerekli olduğu durumlarda çok da
etkili değillerdir (Campbell ve Van Velsor,1985).
Katılımcıların her bir sorudaki iki şık karşısında beş puan üzerinde bölüştürme
yapmaları karşılaştırmalı iki tarz arasında seçim yapmalarını sağlamaktadır. Sonuçta her
bir liderlik tarzını yansıtan her on şık için verilen puanlar toplanıp ağırlıklarına bakılarak
hangi liderlik tarzının katılımcı tarafından benimsendiği ortaya çıkmaktadır. Ayrıca her
bir liderlik tarzı için 10 ve üzeri puan katılımcının gerek duyduğunda o modele yakın
davranışlar sergileyebileceğini göstermiş olup, 10’un altında alınan puan yöneticinin
hiçbir durumda benimsemek istemediği liderlik tarzını ifade edecektir.
3.5. Araştırmanın Bulguları
Çalışmanın bu bölümünde araştırma sonucunda elde edilen bilgilere ilişkin
değerlendirme ve sonuçlara yer verilecektir.
3.5.1. Demografik Faktörler
Tablo 6: Cinsiyet Dağılımı
SAYI
YÜZDE
GEÇERLİ YÜZDE
KÜMÜLATİF YÜZDE
ERKEK 48 87,2 87,2 87,2 KADIN 7 13,8 13,8 100,0 TOPLAM 55 100,0 100,0 100,0
Araştırmaya katılan 55 firmanın anketi dolduran yöneticilerinin 48’i erkek, 7’si ise
kadındır. Erkek katılımcıların oranı %87,2 iken kadın katılımcıların oranı %13,8’dir.
Araştırmaya katılan firmaların yöneticilerinden 31 tanesi Türk, 24 tanesi
İtalyan’dır. Tüm araştırma kapsamında katılımcı Türk yöneticiler %56,4, İtalyan
yöneticiler ise %43,6’lık yüzdelik paya sahiptir.
Tablo7: Ülke Dağılımı
SAYI
YÜZDE
GEÇERLİ YÜZDE
KÜMÜLATİF YÜZDE
TÜRK 31 56,4 56,4 56,4 İTALYAN 24 43,6 43,6 100,0 TOPLAM 55 100,0 100,0 100,0
57
Bu katılımcılardan Türk yöneticiler arasında %77,4’ü yani 24 kişi erkek, %22,6’sı
yani 7’si kadındır. İtalyan yöneticilerin tamamı erkektir.
Araştırmaya katılan firmaların yöneticilerinin 9 tanesi 18-35 yaş aralığında, 25
tanesi 36-50 yaş aralığında, 21 tanesi de 51 yaş ve üzerindedir. Yaş aralıklarının
yüzdelik dağılımlarına bakınca %16,3’ü 18-35 yaş aralığında, %45,4’ü 36-50 yaş
aralığı, %38,3’ü ise 51 yaş ve üzerini temsil etmektedir.
Tablo 8: Yaş Dağılımları
SAYI
YÜZDE
GEÇERLİ YÜZDE
KÜMÜLATİF YÜZDE
18-35 9 16,3 16,3 16,3 36-50 25 45,4 45,4 61,7 51 ÜZERİ 21 38,3 38,3 100,0 TOPLAM 55 100,0 100,0 100,0
Ankete katılan Türk yöneticiler arasında 7 tanesi 18-35 yaş aralığı, 13 tanesi 36-50
yaş aralığı, 11 tanesi de 51 yaş ve üzeri yöneticidir. Bu ise Türk yöneticilerin
%22,6’sının 18-35 yaş aralığı, %41,9’u 36-50 yaş aralığı ve %35,5’i ise 51 yaş ve üzeri
yöneticileri yansıtmaktadır.
Ankete katılan İtalyan yöneticilere baktığımızda ise 2 kişi 18-35 yaş aralığı, 12
kişi 36-50 yaş aralığı ve 10 tanesi de 51 ve üzeri yaş aralığındadır. Bu rakamlar 18-35
yaş aralığının %8,3, 36-50 yaş aralığının %50, ve 51 yaş ve üzeri yaş aralığının ise
%41,7 ile temsil edildiğini göstermektedir.
3.5.2. Güvenilirlik Analizi
Araştırma konusunu oluşturan faktörleri ölçmek üzere literatürde güvenilirliği;
ölçümlerin tekrarlanması sonucu ortaya çıkan tutarlı sonuçları ifade eden ve geçerliliği;
ölçümlerin doğruluk derecesini ifade eden test edilmiş ölçeklerden
yararlanılmıştır.(Nakip,2003,123-124) Cronbach alpha değerini elde etmeye yönelik
yapılan güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach alpha değeri 0,61’dir. Alpha
katsayısının değerlendirme kriterlerine göre de anketimiz güvenli çıkmıştır.
0,00 ≤ α < 0,40 ise ölçek güvenilir değildir.
0,40 ≤ α < 0,60 ise ölçek düşük güvenilirdir.
0,60 ≤ α < 0,80 ise ölçek güvenilirdir.
0,80 ≤ α < 1,00 ise ölçek yüksek derecede güvenilirdir.
58
3.5.3. Anket Sonuçlarının Analizi
Ankete katılan tüm yöneticilerin ankete vermiş oldukları yanıtların analiz edilmesi
ile 16 kişinin canlı ve heyecanlı liderlik tarzını, 25 kişinin sistemli liderlik tarzını, 10
kişinin düşünceli liderlik tarzını ve 4 kişinin de açık liderlik tarzını benimsedikleri
ortaya çıkmıştır.
Tablo 9: Toplam Liderlik Dağılımları
SAYI
YÜZDE
GEÇERLİ YÜZDE
KÜMÜLATİF YÜZDE
CANLI VE HEYECANLI
16
29
29
29
SİSTEMLİ 25 45,4 45,4 74,4 DÜŞÜNCELİ VE SAYGILI
10
18,8
18,8
93,2
AÇIK 4 6,8 6,8 100,0 TOPLAM 55 100,0 100,0 100,0
Bu ise katılımcıların %29’unun canlı ve heyecanlı liderlik tarzını, %45,4’ün
sistemli liderlik tarzını, %18,8’in düşünceli liderlik tarzını ve %6,8’in de açık liderlik
tarzını yansıttığı görülmektedir.
Tablo 10: Toplam Liderlik Dağılımları Grafiği
020406080
100120
CA
NLI
VE
HEY
ECA
NLI
LİD
ERLİ
K
SİST
EMLİ
LİD
ERLİ
K
DÜŞÜ
NC
ELİ
VE
SAY
GIL
ILİ
DER
LİK
AÇ
IKLİ
DER
LİK
TOPL
AM
SAYIYÜZDE
59
Fakat araştırmamızın ana kapsamı olan Türk ve İtalyan yöneticilerin
karşılaştırılması açısında Türk ve İtalyan yöneticilerin ayrı ayrı anket sonuçlarına
baktığımızda;
Ankete katılan Türk yöneticilerin 10 tanesi canlı ve heyecanlı liderlik tarzını, 17
tanesi sistemli liderlik tarzını ve 4 tanesinin de açık liderlik tarzını benimsedikleri
sonuçlara göre belirlenmiştir.
Tablo 11: Türk Yöneticilerin Liderlik Tarzları Dağılımı
SAYI
YÜZDE
GEÇERLİ YÜZDE
KÜMÜLATİF YÜZDE
CANLI VE HEYECANLI
10
32,3
32,3
32,3
SİSTEMLİ 17 54,8 54,8 87,1 DÜŞÜNCELİ VE SAYGILI
0
0
0
87,1
AÇIK 4 12,9 12,9 100,0 TOPLAM 31 100,0 100,0 100,0
Ankete katılan Türk yöneticiler arasında hiçbiri ana olarak düşünceli liderlik
tarzını benimsememiştir. Yüzdelik dilimde bakarsak canlı ve heyecanlı liderlik tarzını
benimseyenler %32,3, sistemli liderlik tarzını benimseyenler %54,8 ve açık liderlik
tarzını benimseyenler %12,9 olarak görülmektedir.
Tablo 12: Türk Yöneticilerin Liderlik Tarzları Dağılımı Grafiği
020406080
100120
CA
NLI
VE
HEY
ECA
NLI
LİD
ERLİ
K
SİST
EMLİ
LİD
ERLİ
K
DÜŞÜ
NC
ELİ
VE
SAY
GIL
ILİ
DER
LİK
AÇ
IKLİ
DER
LİK
TOPL
AM
SAYIYÜZDE
60
Ankete katılan İtalyan yöneticilere baktığımızda canlı ve heyecanlı liderlik tarzını
benimseyen 6, sistemli liderlik tarzını benimseyen 8, düşünceli ve saygılı liderlik tarzını
benimseyen 10 yönetici bulunmaktadır. Yüzdelik olarak baktığımızda %25,1 canlı ve
heyecanlı liderlik tarzını, %33,3 sistemli liderlik tarzını ve %41,6 düşünceli liderlik
tarzını yansıtmaktadır. Ankete katılan İtalyan yöneticilerin verdikleri yanıtlara göre
hiçbiri açık liderlik tarzını temel olarak benimsememiştir.
Tablo 13: İtalyan Yöneticilerin Liderlik Tarzları Dağılımı
SAYI
YÜZDE
GEÇERLİ YÜZDE
KÜMÜLATİF YÜZDE
CANLI VE HEYECANLI
6
25,1
25,1
25,1
SİSTEMLİ 8 33,3 33,3 58,4 DÜŞÜNCELİ VE SAYGILI
10
41,6
41,6
100,0
AÇIK 0 0 0 100,0 TOPLAM 24 100,0 100,0 100,0
Tablo 14 : İtalyan Yöneticilerin Liderlik Tarzları Dağılımı Grafiği
020406080
100120
CA
NLI
VE
HEY
ECA
NLI
LİD
ERLİ
K
SİST
EMLİ
LİD
ERLİ
K
DÜŞÜ
NC
ELİ
VE
SAY
GIL
ILİ
DER
LİK
AÇ
IKLİ
DER
LİK
TOPL
AM
SAYIYÜZDE
Bir diğer aşama olarak şimdide anketten elde edilen sonuçların SPSS paket
programı kullanılarak elde edilen verilerine baktığımızda,
61
Tablo 15: Açık Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı (Frekanslı)
Türk İtalyan Yargılar 0 1 2 3 4 5 Ort. S.S. 0 1 2 3 4 5 Ort. S.S. 2.Sorumluluğu Üzerime Alırım 2 1 13 10 4 1 2,52 1,09 1 18 5 0 0 0 1,17 0,48 5.Hedefleri Vurgularım 0 1 9 18 3 0 2,74 0,68 0 0 6 18 0 0 2,75 0,44 9.Çalışanları Yönlendiririm 0 3 13 7 6 2 2,71 1,10 0 6 10 5 3 0 2,21 0,98 12.Aciliyet Duygusu Yaratırım 0 5 13 9 3 1 2,42 0,99 2 7 12 3 0 0 1,67 0,82 21.Karar Verici Davranırım 0 0 12 19 0 0 2,61 0,50 0 5 8 5 6 0 2,50 1,10 26.Rekabeti Devam Ettirmeye Çalışırım 0 9 13 7 0 2 2,13 1,06 0 6 9 9 0 0 2,13 0,80 27.İşe Dört Elle Sarılırım 0 5 10 9 5 2 2,65 1,14 0 4 7 5 8 0 2,71 1,12 28.Hızı Takip Ederim 0 5 18 5 1 2 2,26 1,00 0 8 16 0 0 0 1,67 0,48 30.Rekabet Oluştururum 2 14 13 2 0 0 1,48 0,72 0 8 16 0 0 0 1,67 0,48 31.İşin Bitiş Zamanına Odaklanırım 0 9 10 8 3 1 2,26 1,09 5 7 12 0 0 0 1,29 0,81
Açık liderlik tarzını ifade eden yargılara Türk ve İtalyan yöneticilerinin verdiği
yanıtları frekansları, ortalamaları ve standart sapmaları ile veren Tablo 15’e
baktığımızda 21 numaralı karar verici davranırım yargısına Türk yöneticilerden 19 kişi 3
puan vermişken, İtalyan yöneticilerden sadece 5 kişi 3 puan verip ağırlıklı olarak 2 puan
vermişlerdir. Ortalamalarına baktığımızda 21 numaralı yargıda Türk yöneticilerin
ortalaması 2,61 iken, İtalyan yöneticilerin 2,50’dir. Bu yargının karşılaştırıldığı 1
numaralı heyecanı ortaya çıkarırım canlı ve heyecanlı liderlik tarzı yargısına Türk
yöneticilerden 19 kişi 2 puan verirken, İtalyan yöneticilerden 8 kişi 3 puan vermiştir. Bu
yargının ortalamalarına baktığımızda Türk yöneticilerin 2,39 iken İtalyan yöneticilerde
2,5’dir. Bu durumda bu iki karşılaştırmalı yargı arasında Türk yöneticiler açık liderlik
tarzını seçerken, İtalyan yöneticilerin canlı ve heyecan liderlik tarzını tercih ettikleri
görülmektedir.
Tablo 16’da Türk ve İtalyan yöneticilerinin açık liderlik tarzını ifade eden yargılara
verdikleri yanıtların genel ortalama ve standart sapmaları görülmektedir. Genel olarak
bakıldığında Türk yöneticiler açık liderlik tarzı yargılarına İtalyan yöneticilerden daha çok
tercih eder olarak görülmektedir. (Hipotez 2)Anketimizin kendi analiz yöntemi sonucunda
da elde edilen verilerde hiçbir İtalyan yönetici en çok benimsediği liderlik tarzının açık
liderlik olduğunu ifade etmemiştir. Ama Türk yöneticilerden %12,9’u en çok
benimsedikleri liderlik tarzının açık liderlik olduğunu söylemiştir. Bu da bize yukarıdaki
açık liderlik ortalama ve standart sapmalar tablosunda Türk yöneticilerin İtalyan
62
yöneticilerden daha ağırlıklı olarak açık liderlik yargılarına olumlu baktıkları
görülmektedir.
Tablo 16: Açık Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı
Türkiye - İtalya Türkiye İtalya
Yargılar Mean N Std. Deviation Mean N
Std. Deviation
2.Sorumluluğu Üzerime Alırım 2,52 31 1,092 1,17 24 0,482 5.Hedefleri Vurgularım 2,74 31 0,682 2,75 24 0,442 9.Çalışanları Yönlendiririm 2,71 31 1,101 2,21 24 0,977 12.Aciliyet Duygusu Yaratırım 2,42 31 0,992 1,67 24 0,816 21.Karar Verici Davranırım 2,61 31 0,495 2,5 24 1,103 26.Rekabeti Devam Ettirmeye Çalışırım 2,13 31 1,056 2,13 24 0,797 27.İşe Dört Elle Sarılırım 2,65 31 1,142 2,71 24 1,122 28.Hızı Takip Ederim 2,26 31 0,999 1,67 24 0,482 30.Rekabet Oluştururum 1,48 31 0,724 1,67 24 0,482 31.İşin Bitiş Zamanına Odaklanırım 2,26 31 1,094 1,29 24 0,806
Tablo 17’de ise 13 numaralı farklı düşünceler üretme yönünde çalışanlarımı
desteklerim yargısına Türk yöneticilerden 13 kişi 3 puan vermişken, İtalyan
yöneticilerden 12 kişi 2 puan vermiştir.
Ortalamalarına baktığımızda Türk yöneticilerde 3,06 iken İtalyan yöneticilerde
2’dir. Bu canlı liderlik tarzı yargısının karşılaştırıldığı 33 numaralı düşünceli ve saygılı
liderlik tarzını ifade eden işbirliğini ödüllendiririm yargısına Türk yöneticilerden 13 kişi
2 puan verirken, İtalyan yöneticilerden 12 kişi 3 puan vermiştir. Ortalaması ise Türk
yöneticilerde 1,94 iken, İtalyan yöneticilerde 3,00’dır. Bu bize Türk yöneticilerin bu
karşılaştırmalı liderlik tarzları arasında canlı ve heyecanlı liderlik tarzını düşünceli ve
saygılı liderlik tarzına tercih ettiklerini göstermektedir. Tam tersi durum ise İtalyan
yöneticiler de görülmektedir. İtalyan yöneticiler düşünceli ve saygılı liderlik tarzını
ifade eden ve takım ruhunu destekleyen işbirliğini ödüllendiririm yargısını, canlı liderlik
tarzından daha çok tercih eder görülmektedir.
63
Tablo 17: Canlı ve Heyecanlı Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı (Frekanslı)
Türk İtalyan Yargılar 0 1 2 3 4 5 Ort. S.S. 0 1 2 3 4 5 Ort. S.S. 1.Heyecanı Ortaya Çıkarırım 0 0 19 12 0 0 2,39 0,495 0 6 5 8 5 0 2,5 1,103 6.Olumlu Düşünceyi Ödüllendiririm 2 0 7 13 9 0 2,87 1,056 0 0 9 9 6 0 2,88 0,797 13.Farklı Düşünceler Üretme Yönünde Desteklerim 0 0 9 13 7 2 3,06 0,892 0 6 12 6 0 0 2 0,722 16.İşi Eğlenceli Bir Hale Getiririm 2 1 8 15 5 0 2,65 1,018 0 3 10 5 6 0 2,58 1,018 17.Takım Ruhunu Canlandırırım 0 0 4 20 7 0 3,1 0,597 0 3 8 13 0 0 2,42 0,717 18.Heves Gösteririm 0 9 12 6 4 0 2,16 1,003 0 2 5 11 6 0 2,88 0,9 29.Özgür Bir İş Ortamı Yaratırım 2 6 7 13 3 0 2,29 1,101 0 3 5 10 6 0 2,79 0,977 32.Yaratıcı Düşünmeyi Ateşlerim 1 3 9 13 5 0 2,58 0,992 0 0 3 12 7 2 3,33 0,816 34.İşe doğaçlama Devam Ederim 1 13 12 3 2 0 1,74 0,93 5 13 3 3 0 0 1,17 0,917 35.Yeni Yöntemleri Beyin Fırtınası İle Yaratırım 0 4 13 12 0 2 2,45 0,961 0 4 14 6 0 0 2,08 0,654
Tablo 18’de canlı ve heyecanlı liderlik tarzını ifade eden yargıların toplamına Türk
ve İtalyan yöneticilerin ortalama değerlerine genel olarak baktığımızda her iki grubunda
bu liderlik tarzını ifade eden yargılara yakınlıkları görülmektedir.
Tablo 18: Canlı ve Heyecanlı Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı
Türkiye - İtalya Türkiye İtalya
Yargılar Mean N Std. Deviation Mean N
Std. Deviation
1.Heyecanı Ortaya Çıkarırım 2,39 31 0,495 2,5 24 1,103 6.Olumlu Düşünceyi Ödüllendiririm 2,87 31 1,056 2,88 24 0,797 13.Farklı Düşünceler Üretme Yönünde Desteklerim 3,06 31 0,892 2 24 0,722 16.İşi Eğlenceli Bir Hale Getiririm 2,65 31 1,018 2,58 24 1,018 17.Takım Ruhunu Canlandırırım 3,1 31 0,597 2,42 24 0,717 18.Heves Gösteririm 2,16 31 1,003 2,88 24 0,9 29.Özgür Bir İş Ortamı Yaratırım 2,29 31 1,101 2,79 24 0,977 32.Yaratıcı Düşünmeyi Ateşlerim 2,58 31 0,992 3,33 24 0,816 34.İşe doğaçlama Devam Ederim 1,74 31 0,93 1,17 24 0,917 35.Yeni Yöntemleri Beyin Fırtınası İle Yaratırım 2,45 31 0,961 2,08 24 0,654
64
Tablo 19 : Düşünceli ve Saygılı Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı (Frekanslı)
Türk İtalyan Yargılar 0 1 2 3 4 5 Ort. S.S. 0 1 2 3 4 5 Ort. S.S. 3.Cesaretlenmelerini Sağlarım 2 0 16 13 0 0 2,29 0,78 0 0 11 7 6 0 2,79 0,83 7.Rahat İş Adımları Oluştururum 2 5 9 10 5 0 2,35 1,14 0 8 5 7 4 0 2,29 1,12 10.Önerileri Dinlerim 0 0 2 13 14 2 3,52 0,72 0 0 0 16 8 0 3,33 0,48 15.Samimi Bir Yaklaşım Benimserim 2 0 12 13 4 0 2,55 0,96 0 0 6 14 4 0 2,92 0,65 22.Rehberlik Yaparım 1 4 10 13 1 2 2,48 1,09 0 0 0 5 18 1 3,83 0,48 24.Herkesin Verilerini Araştırırım 0 4 4 21 2 0 2,68 0,79 0 0 9 10 2 3 2,96 1,00 33.İşbirliğini Ödüllendiririm 2 7 13 9 0 0 1,94 0,89 0 0 6 12 6 0 3,00 0,72 37.Takdir ederim 0 7 20 4 0 0 1,90 0,60 0 0 13 8 3 0 2,58 0,72 39.Takım Çalışması Desteklerim 2 7 13 9 0 0 1,94 0,89 0 2 11 4 5 2 2,75 1,15 40.Gerektiği Kadar Destek Olurum 1 4 19 5 2 0 2,10 0,83 0 0 15 6 3 0 2,50 0,72
Düşünceli ve saygılı liderlik tarzının frekans, ortalama ve standart sapmalarını
gösteren Tablo 19’a baktığımızda 10 numaralı önerileri dinlerim yargısına İtalyan
yöneticilerden 16 kişi bu yargıya 3 puan vermiştir. Bu düşünceli ve saygılı liderlik tarzı
yargısına karşılaştırma yapılan 30 numaralı rekabet oluştururum açık liderlik tarzı
yargısına İtalyan yöneticilerden 16 kişi 2 puan vermiştir. Bu durumda İtalyan yöneticiler
bu iki liderlik tarzı arasında düşünceli liderlik tarzını tercih ettiklerini göstermektedir.
22 numaralı düşünceli ve saygılı liderlik tarzını ifade eden rehberlik yaparım
yargısına Türk yöneticilerden 13 kişi 3 puan verirken, İtalyan yöneticilerden 18 kişi 4
puan vermiştir. Bu yargının karşılaştırma yapıldığı açık liderlik tarzını ifade eden
yargılardan 2 numaralı sorumluluğu üzerime alırım yargısına Türk yöneticilerden 13
kişi 2 puan verirken, İtalyan yöneticilerden 18’i 1 puan verdikleri görülmektedir. Bu
yargının ortalamalarına baktığımızda Türk yöneticiler 2,52 iken, İtalyan yöneticilerin
1,17’dir. Buna göre Türk yöneticiler açık liderlik tarzını ifade eden bu yargıyı İtalyan
yöneticilerden daha çok tercih ettiklerini göstermektedir. Karşılaştırmalı olarak bu iki
soruya baktığımızda anketimizin kendi analiz yönteminde de elde edilen sonuç gibi
İtalyan yöneticiler açık liderlik ile düşünceli ve saygılı liderlik tarzı arasında seçim
yapmaları gerektiğinde düşünceli ve saygılı liderlik tarzını seçtikleri frekanslar ve
ortalamalar ile görülmektedir.
65
Tablo 20 : Düşünceli ve Saygılı Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı
Türkiye - İtalya Türkiye İtalya
Yargılar Mean N Std. Deviation Mean N
Std. Deviation
3.Cesaretlenmelerini Sağlarım 2,29 31 0,783 2,79 24 0,833 7.Rahat İş Adımları Oluştururum 2,35 31 1,142 2,29 24 1,122 10.Önerileri Dinlerim 3,52 31 0,724 3,33 24 0,482 15.Samimi Bir Yaklaşım Benimserim 2,55 31 0,961 2,92 24 0,654 22.Rehberlik Yaparım 2,48 31 1,092 3,83 24 0,482 24.Herkesin Verilerini Araştırırım 2,68 31 0,791 2,96 24 0,999 33.İşbirliğini Ödüllendiririm 1,94 31 0,892 3 24 0,722 37.Takdir ederim 1,9 31 0,597 2,58 24 0,717 39.Takım Çalışması Desteklerim 1,94 31 0,892 2,75 24 1,152 40.Gerektiği Kadar Destek Olurum 2,1 31 0,831 2,5 24 0,722
Tablo 20’de düşünceli ve saygılı liderlik tarzının genel ortalama ve standart sapma
verilerine baktığımızda İtalyan yöneticilerin ağırlıklı olarak bu liderlik tarzını daha çok
tercih ettikleri görülmektedir. 33 numaralı işbirliğini ödüllendiririm yargısında Türk
yöneticilerde ortalama 1,94 iken İtalyan yöneticilerde 3’dür. 39 numaralı takdir ederim
yargısında Türk yöneticilerinin ortalaması 1.94 iken İtalyan yöneticilerde ortalama
2,75’tir.
Tablo 21’de sistemli liderlik tarzı yargılarının verilerine baktığımızda 38 numaralı
öncelikle durumu analiz ederim yargısına Türk yöneticilerden 12 kişi 3 puan verirken
İtalyan yöneticilerden 11 kişi 2 puan vermiştir. Ortalamalarına baktığımızda Türk
yöneticilerin 2,84 iken İtalyan yöneticilerde 2,13’dür.Bu verirler göz önüne alınarak
Türk ve İtalyan yöneticiler arasında karşılaştırma yaptığımızda Türk yöneticilerin
sistemli liderlik tarzını daha çok tercih ettikleri görülmektedir. Bu yargının karşılaştırma
yapıldığı 18 numaralı heves gösteririm canlı ve heyecanlı liderlik tarzı yargısına Türk
yöneticilerden 12 kişi 2 puan verirken İtalyan yöneticilerden 11 kişi 3 puan vermiştir.
Her iki liderlik tarzı arasında bir karşılaştırma yapıldığında Türk yöneticilerinin sistemli
liderlik tarzını tercih ederken İtalyan yöneticiler canlı ve heyecanlı liderlik tarzını tercih
ettikleri görülmektedir.
66
Tablo 21 : Sistemli Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı ( Frekanslı )
Türk İtalyan Yargılar 0 1 2 3 4 5 Ort. S.S. 0 1 2 3 4 5 Ort. S.S. 4.İhmal Edip Boşlayanları Belirlerim 0 2 19 4 6 0 2,45 0,89 3 2 10 9 0 0 2,04 1,00 8.İş ve Görevi Tanımlarım 2 1 5 18 5 0 2,74 1,00 0 0 0 16 8 0 3,33 0,48 11.Her Şeyi Dikkatlice Planlarım 1 3 8 10 9 0 2,74 1,09 0 0 0 12 7 5 3,71 0,81 14.İlerlemeyi Yakından Takip Ederim 0 2 3 12 13 1 3,26 0,93 0 0 3 3 13 5 3,83 0,92 19.Doğruluk İsterim 0 0 9 13 7 2 3,06 0,89 2 5 4 11 2 0 2,25 1,15 20.Mantıklı Düşünmeyi Ödüllendiririm 0 2 5 19 4 1 2,90 0,83 0 3 6 15 0 0 2,50 0,72 23.Yapıyı Oluştururum 0 0 13 16 2 0 2,71 0,78 0 6 7 11 0 0 2,21 0,83 25.Bir Basamak Zinciri Oluştururum 0 3 18 9 1 0 2,26 0,68 0 0 18 6 0 0 2,25 0,44 36.Yüksek Standart Oluştururum 0 5 15 8 1 2 2,35 1,02 0 6 5 10 3 0 2,42 1,02 38.Öncelikle Durumu Analiz Ederim 0 4 6 12 9 0 2,84 1,00 0 6 11 5 2 0 2,13 0,90
Tablo 22 : Sistemli Liderlik Tarzı Yargılarının Dağılımı
Türkiye - İtalya Türkiye İtalya
Yargılar Mean N Std. Deviation Mean N
Std. Deviation
4.İhmal Edip Boşlayanları Belirlerim 2,45 31 0,888 2,04 24 0,999 8.İş ve Görevi Tanımlarım 2,74 31 0,999 3,33 24 0,482 11.Her Şeyi Dikkatlice Planlarım 2,74 31 1,094 3,71 24 0,806 14.İlerlemeyi Yakından Takip Ederim 3,26 31 0,93 3,83 24 0,917 19.Doğruluk İsterim 3,06 31 0,892 2,25 24 1,152 20.Mantıklı Düşünmeyi Ödüllendiririm 2,9 31 0,831 2,5 24 0,722 23.Yapıyı Oluştururum 2,71 31 0,783 2,21 24 0,833 25.Bir Basamak Zinciri Oluştururum 2,26 31 0,682 2,25 24 0,442 36.Yüksek Standart Oluştururum 2,35 31 1,018 2,42 24 1,018 38.Öncelikle Durumu Analiz Ederim 2,84 31 1,003 2,13 24 0,9
67
Tablo 22’de sistemli liderlik tarzını ifade eden yargıların genel olarak ortalama ve
standart sapmalarına baktığımızda Türk yöneticilerinin bu liderlik tarzını ağırlıklı olarak
tercih ettikleri görülmektedir. Zira anketimizin kendi analiz yönteminden elde edilen
verilerde de Türk yöneticilerinin %54,8 ile en çok tercih ettikleri liderlik tarzının
sistemli liderlik tarzı olduğu görülmektedir.
Tablo 23 : Dört Liderlik Tarzının Genel Ortalama ve Standart Sapmaları
Türkiye - İtalya Türkiye İtalya Liderlik Tarzı Mean Std. Deviation Mean Std. Deviation Açık 2,3774 0,42088 1,975 0,28628 Canlı ve heyecanlı 2,529 0,29687 2,4625 0,22614 Düşünceli ve saygılı 2,3742 0,28979 2,8958 0,27263 Sistemli 2,7323 0,36641 2,6667 0,32258
Tablo 23’de tüm bu ortalama ve standart sapma verilerine genel olarak
baktığımızda Türk yöneticiler 2,7323 ortalama ile sistemli liderlik tarzını tercih ederken
İtalyan yöneticilerinin 2,8958 ortalama ile düşünceli ve saygılı liderlik tarzını tercih
ettikleri görülmektedir.
68
IV. BÖLÜM
SONUÇ
Günümüzde liderlik kavramının sadece işletmelerde yönetim faaliyetlerinin
devamı sağlamak değil de işletmelerin devamlılığı, çalışanların motivasyonu ve buna
bağlı olarak da verimlilik ve karlılıklarını etkileyen küresel dünyada var olmasını
sağlayacak önemli unsurlardan biri olduğu görülmektedir.
Küresel dünyada işletmeler varlıklarını devam ettirebilmek ve etkililiklerini
arttırabilmek için küresel dünyanın gerçeklerine ve gereklerine ayak uydurmaya
çalışırken bu döngünün içinde bulunan yöneticilik sıfatına sahip liderler de bu
oluşumdan paylarına düşeni alacaklardır. İşletmeler varlıklarını devam ettirip,
etkililiklerini arttırmaya çalışırken artık bunun yerel firma varlığı ile çok fazla
sağlanamayacağını anlamış ve çok uluslu firmaların günümüzde başarı oran ve
katsayılarının diğer firmalara göre daha yüksek olduğu kabul edilmiştir. Tabi ki firmalar
da bu küresel pazar pastasından daha büyük bir dilim almak için uluslar arası ortak
girişimler, distribütörlükler ve çok uluslu firmalara yönelmişlerdir.
Çok uluslu girişimlerin kurulmasından önce öncelikli çok iyi bir pazar araştırması
ve fizibilite etüdü yapılmalıdır. İşletmeler kar elde edeceklerini önceden kestirmedikleri
hiçbir yatırımın içinde bulunmayacaklarından dolayı her açıdan yapılan detaylı
çalışmalar ile oluşturulacak alt yapı dahilinde bu tür ortaklıklar kurulacaktır.
Bir ortak girişim olan joint-venturelarla da yabancı bir ülkenin yerel piyasasına
giriş sağlanmış olacaktır. Ortak girişim, çok ulusluluk, distribütörlük gibi bu
işletmelerde sermaye yapısında olduğu gibi çalışanlarında da bir çok ulusluluk olacaktır.
Özellikle önemi vurguladığımız liderlik de işte tam burada karşımıza daha da
önemli olarak çıkmaktadır. Çünkü bu çok uluslu firmaların sahip oldukları yönetici
sıfatındaki liderler de ne kadar küreselleşmenin gerekleri doğrultusunda liderlik
yaklaşımları benimsemiş olsalar da, sosyal bir varlık olarak kültürlerinin ve yetişme
tarzlarının yansımalarını liderlik tarzlarında görmemiz kaçınılmaz bir gerçektir.
Türkiye’de faaliyet gösteren Türk-İtalyan ortak girişimlerinde yapılan bu araştırma
sonucunda Türk yöneticilerinin %54,8 ile sistemli liderlik tarzını benimsedikleri bunu
takiben %32,3 ile canlı ve heyecanlı liderlik ve %12,9 gibi bir yüzde ile de açık liderlik
olarak tanımlamalarını yaptığımız yaklaşımları benimsemişlerdir. Hipotez 3’de de öne
69
sürüldüğü gibi Türk yöneticilerin en çok sistemli liderlik tarzını seçtiği
doğrulanmaktadır. SPSS programı kullanılarak yapılan frekans, ortalama ve standart
sapmaların geneline bakıldığında Türk yöneticilerinin 2,7323 ile en çok tercih ettikleri
liderlik tarzının sistemli liderlik tarzı olduğu görülmektedir. Anket sonuçlarına göre
Türk yöneticilerini hiç biri, çalışanlarını dikkatlice dinleyen, tüm çalışanlarla uyum
içinde olan, onların düşünce ve hisleri konusunda diğer liderlere göre daha hassas olan
düşünceli liderlik tarzını en çok tercih ettikleri liderlik tarzı olarak benimsememişlerdir.
Genel ortalama ve standart sapma verilerinde düşünceli ve saygılı liderlik tarzının en
düşük ortalamaya sahip olduğu ile de görülmektedir. Düşünceli ve saygılı liderlik tarzı
ankete katılan Türk yöneticilerden hiçbiri tarafından en çok tercih edilen liderlik modeli
olmamasına rağmen, her bir anketin skor verileri dikkate alındığında tek bir anket içinde
ikinci veya üçüncü olarak tercih edilmesi söz konusudur. Bu da bize ortalama ve
standart sapmalar genelinde 0 değil de en düşük ortalamaya sahip olmasını
açıklamaktadır.
Fakat prosedürlere bağlı olmasıyla birlikte çalışanları için rahat bir çalışma ortamı
yaratır ve işin gerçekleştirilmesi için en doğru yolu tespit etmeye çalışan düşünceli ve
saygılı liderlik yaklaşımı ise İtalyan yöneticilerin %41,6 ile en çok benimsedikleri
liderlik tarzı olarak karşımıza çıkmaktadır. Grup çalışmasını destekleyen bu liderlik
tarzının en çok tercih edilmiş olmasıyla birlikte bunu %33,3 ile sistemli liderlik ve
%25,1 ile canlı liderlik takip etmektedir. Türk yöneticiler için %12,9 gibi çok az yüzde
ile tercih edilen açık liderlik tarzının İtalyan yöneticilerinin hiçbiri tarafından en çok
tercih edilen liderlik tarzı olmadığı görülmektedir. Ortalama ve standart sapma genel
verilerinde de 2,8958 ile düşünceli ve saygılı liderlik tarzı İtalyan yöneticiler arasında en
çok tercih edilen olduğu görülmektedir. Açık liderlik tarzı ankete katılan hiçbir İtalyan
yönetici tarafından en çok tercih edilen liderlik tarzı olmamasına rağmen her bir anketin
tek başına değerlendirilmesinde ikinci veya üçüncü sırayı alabilmektedir. Bu da yine
Türk yöneticilerin düşünceli ve saygılı liderlik tarzı ile ilgili verilerinde olduğu gibi 0
değil de 1,975 genel ortalama ile en düşük ortalamaya sahip olmasını açıklamaktadır.
Türk yöneticiler için işin tüm detayları ile analiz edilmesi ve çalışanlarının sonuç
elde edilene kadar yönetilmesi esastır. Sistemli lider olarak işin tüm aşamaları önceden
elde edilen veriler ile planlanır ve çalışma grupları, takımları oluşturularak çalışanlar
hedefe doğru yönlendirilir ve tüm aşamalarda yönetilmeleri sağlanır. Hipotez 5’de öne
sürüldüğü gibi Türk yöneticiler benimsedikleri liderlik tarzından da görüldüğü üzere
çalışanlarını her aşamada yönetici konumundadırlar. Bu tarz liderler kararlı ve
70
çalışanların güven duyduğu liderlerdir. Yaklaşımı her zaman dikkatlice plan yaparak
yönetmektir. Görev ve projelerin oluşturulmasında ve etkinlik yapılarının sağlanmasında
çok daha etkili olan sistemli liderler objektif ve titizdirler.
İtalyan yöneticilerinin benimsemiş oldukları düşünceli liderlik tarzında ise takım
çalışması çok önemlidir (Hipotez 4). Düşünceli lider çalışanlarını dikkatlice dinler ve
onları çalışmaları esnasında yönetmekten ziyade destek sağlar. Düşünceli liderlerin
çalışanlarının görüş ve düşüncelerini dinleyip önem verdikleri için bu konuda sadık
takipçileri vardır.
Anket sonuçlarına baktığımızda Türk yöneticilerin düşünceli ve saygılı liderlik
tarzını, İtalyan yöneticilerin ise açık liderlik tarzını hiçbir koşulda en çok tercih ettikleri
liderlik tarzı olmadığı görülmektedir.
Temel olarak hem sistemli hem de düşünceli olarak tanımladığımız liderlik
tarzlarında da fazla iddiacılık söz konusu değildir (Hipotez 6). Fakat düşünceli liderler
sistemli liderlere göre daha fazla etkileyiciliğe sahiptir. Türk ve İtalyan yöneticileri
arasındaki bu temel farklılıklar ve benimsedikleri bu iki farklı liderlik tarzına göre farklı
açılardan da olsa Türk yöneticiler işi başarma konusunda çalışanlarının güvenini ve
takibini sağlarken, İtalyan yöneticiler çalışanlarını dinleyip onların görüşlerine önem
verdikleri için çalışanlarının sadık takipçiliğini ve güvenini kazanırlar.
Yapılan bu araştırma sonunda farklı din, kültür ve gelişmiş düzeyine sahip bu iki
toplumda da farklı liderlik tarzlarının benimsenmiş olduğu görülmektedir. Hipotez 1’in
doğruluğu burada görülmektedir. Türk yöneticiler açısından çalışanların her aşamada
yönetilmesi ve işin başarılması önem kazanmıştır. Yapılacak olan iş tüm detayları ile
analiz edilmesi ve planlanması ile tüm aşamaların liderler tarafından yönetilmesi
bakımından Türk yöneticilerinin benimsemiş oldukları bu sistemli liderlik tarzı bu
yönden otokratik liderlik tarzı ile benzerlik göstermektedir. İtalyan yöneticiler ise
çalışanlarını daha çok dinlemek onların düşüncelerine saygı duymak ve grup çalışması
ile çalışanlarının motivasyonunu sağlamaktadırlar. Yapılacak olan işin planlanması
aşamasında çalışanlarını daha çok dinleyen ve karar verme sürecinde daha etkin rol
almalarını sağlayan düşünceli liderlik tarzı bu yönü ile demokratik liderlik tarzı ile
benzerlik göstermektedir.
Tezimizin teorik kısmında da belirttiğimiz gibi günümüzde artık tek bir liderlik
modelinin benimsendiği ve her koşulda yöneticiler tarafından tercih edilemeyeceği
gerçeği vardır. Çünkü hiçbir açıdan liderlik tarzlarının her biri tek başına mükemmel ve
yeterli değildir. Anket sonuçlarına göre hem Türk hem de İtalyan liderler benimsemiş
71
oldukları liderlik modelleri dışında diğer farklı liderlik modellerini de koşullara bağlı
olarak tercih edebilecekleri görülmektedir. Bu da bize yöneticilerin benimsemiş
oldukları temel bir liderlik tarzının yanında gerek duydukları zaman diğer yaklaşımlara
da başvurduklarını göstermektedir.
Elde edilen bu veriler ışığında Türkiye’de faaliyet göstermek için kurulacak
herhangi bir Türk İtalyan ortak girişiminde İtalyan yöneticiler çalışanları ile daha
birincil ilişkiler kurarak motivasyonu artırmak yönünde katkı sağlarken; Türk
yöneticiler detaylı çalışmaları ile çalışanlarını işi başarma konusunda güven ve
takipçilik sağlayacaktır. Bu açıdan bakıldığında Türk ve İtalyan yöneticilerin birbirlerini
tamamlayıcı nitelikteki liderlik tarzları ile kurulmuş ve kurulacak ortak girişimlerde
başarılı olacakları görülmektedir. Ayrıca farklı liderlik tarzlarını benimsemiş olan bu iki
toplumun birlikte ortak bir girişim etrafında toplanmaları hem kültürel hem de
profesyonel yöneticilik olanında karşılıklı katkı sağlayacaktır.
72
KAYNAKÇA
Aksu, M., (2003), “Liderlik Yaklaşımları ve Dönüştürücü Liderlik Üzerine Bir
Araştırma”, Yüksek Lisans Tezi; Kadir Has Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İşletme Bölümü.
Balekoğlu, F., (1992), “Liderlik Teorilerindeki Gelişmeler ve Organizasyon Kültürü ile
İlişkileri”, Yüksek Lisans Tezi; İ.Ü.Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Bakan, İ., Büyükbeşe, T., Bedestenci, H.Ç., (2004), Örgüt Sırlarının Çözümünde Teorik
ve Amprik Yaklaşım: Örgüt Kültürü, Aktüel Yayınları, İstanbul.
Bass, B.M., (1990), “From Transactinal to Transformational Leadership: Learning to
Share The Vision”, Organizational Dynamics, Winter, 18:3.
Bass, B.M., and Stogdill, R.M., (1990), Handbook of Leadership: Theory, Research,
and Managerial Applications, Free Press.
Başaran, İ., (1992), Yönetimde İnsan İlişkileri, Gül Yayınevi, Ankara.
Baysal, A.C., ve Tekarslan, E., (1987), Davranış Bilimleri, İ.Ü. İşletme Yayını, İstanbul.
Beamish P.W., (1985), “The Characteristics of Joint-Ventures in Developed and
Developing Countries”, The Colombia Journal of World Business.
Calof, J.L.,and Beamish, P.W., (1994), “The Right Attitude for International Success”,
Business Quarterly, c:59 s:1 Autumn.
Campbell, D., and Van Velsor, E., (1985), The Use of Personality Measures in The
Leadership Development Program, Greensboro NC: Center for Creative
Leadership.
Dayınlarlı, D., (1989), Joint-venture Sözleşmesi, Dayındarlı Hukuk Yayınları Ltd. Şti.,
Ankara.
Dereli, T., (1976), Organizasyonlarda Davranış, Yayın Dağıtım, İstanbul.
Dindar, A.M., (2001), “Lider, Liderlik Tarzları ve Bir Uygulama”, Yüksek Lisans Tezi;
İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü.
Donnely, J.H., Gibson, J.L. and Ivancevich, J.M., (1990), Personal Management, BPI
Irwin, Boston.
Drucker, P., (1998), Gelecek İçin Yönetim, İş Bankası Yayınları, İstanbul.
Elkins, T., Keller, R.T., (2003), “Leadership in Research and Development
Organizations: A Literature Review Conceptual Framework”, The Leadership
Quality.
Erdoğan, İ., (1991), İşletmelerde Davranış, İ.Ü.İ.İ.E Yayını, İstanbul.
73
Eren, E., (1984), Yönetim Psikolojisi, İ.Ü. İşletme Fakültesi Yayını, İstanbul.
Eren, E., (1991), Yönetim ve Organizasyon, İ.Ü. İşletme Fakültesi Yayını, İstanbul.
Eren, E., (1993), Yönetim Psikolojisi, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul.
Eren, E., (2000), Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası, Beta Yayınları,İstanbul.
Ergun, T., ve Polatoğlu, A., (1988), Kamu Yönetimine Giriş, TODAİE Yayını, Ankara.
Feldman, C.D., and Arnold, J.H., (1985), Managing Individual and Group Behaviour in
Organization, McGraw- Hill, New York.
Fiedler, F.E., (1967), Theory of Leadership Effectiveness, McGraw- Hill, New York.
Fiedler, F.E., and Garcia, J.E., (1987), New Approaches to Effective Leadership, Wiley.
Flippo, E.B., (1980), Personnel Management, McGraw-Hill, New York.
Geringer, M., and Hebert, L., (1989), “Control Performance of International Joint
Ventures”, Journal of International Studies, c:20,s:2, Summer.
Giampalmi, J., (2000), “Global Sustainable Development: Leadership and Integration”,
Executive Speeches, vol.14,issue 4.
Gidson, J.I., Ivancevich, J.M., Donnelly, J.H., (1985), Organizations, Texsas, Business
Publications Inc.
Giritli, H., ve Topçu Oraz, G., (2004), “Leadership Styles: Some Evidence From The
Turkish Construction Industry”, Construction Management and Economics, March
Halis, M., (2000), Total Quality Management and ISO 9000 Quality Assurance,
Systembeta, İstanbul.
Halis, M., (2002-2003), “Leadership Styles in Organization: Evidence From The
Turkish Banking Sector”, Akademik Araştırmalar Dergisi, s.15.
Harper, R., (1996), “How Situational Leadership Fits Into Today’s Organizations”,
Supervisory Management,vol.41, ıssue.2.
Hatipoğlu, Z., (1993), Temel Yönetim ve Organizasyon, Beta Basım Yayım Dağıtım
A.Ş., İstanbul.
Hatipoğlu, S., (1997), “Uluslararası İşletmecilik ve Joint Venture”, Yüksek Lisans Tezi;
Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı.
Hersey, P., and Blanchard, K.H., (1988), Management of Organizational Behaviour,
Prentice-Hall International, New Jersey.
Hicks, H.G., and Gullett, C.R., (1981), Organizasyonlar; Teori ve Davranış,
çev.Baykal, B., İstanbul Üniversitesi. İşletme Bilimleri Enstitüsü Yayını, İstanbul.
Hodgetts, R.M., Luthans, F., (2003), International Management, Culture, Strategy, and
Behavior, McGraw Hill/Irwin Publish, New York.
74
House, R.J., (1971), “A Path-Goal Theory of Leadership Effectiveness”, Administrative
Science Quartely, vol. 16, September.
House, R.J., Hanges, P.J., Javidan, M., Dorfman. P.W., Gupta. V., (2004), GLOBE
Culture,Leadership and Organizations, Sage Publication.
İtalya ile Ticari İlişkiler Raporu ,2003, Hazine Müsteşarlığı, 22 Mart 2006
İşlek, B., (1992), “Joint Venture’lar- Dünya’da ve Türkiye’de Uygulamaları”, Yüksek
Lisans Tezi; Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim
Dalı.
Joint-venture, http://www.turkhukuksitesi.com/makale_251.htm, 24 Eylül 2006
Jung, D.I., Avolio, B.J., (1999), ”Effects of Leadership Style and Followers Cultural
Orientation on Performance in Group and Individual Task Condition”, Academy of
Management Journal, vol 42,no : 2.
Kazmier, L.J., (1979), İşletme Yönetimi İlkeleri, çev. Cem C., TODAİE Yayını, Ankara
Kılınç, T., (1984), Yöneticilik ve Önderlik, Karizma Dergisi.
Kır, K.C., (1995), “Patron ve Profesyonel Yöneticilerin Liderlik Tarzları”, Yüksek
Lisans Tezi; Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yönetim ve
Organizasyon Anabilim Dalı.
Koçel, T., (1987), İşletme Yöneticiliği, İ.Ü. İşletme Fakültesi Yayını, İstanbul.
Kotter, J.P., (1997), Matsushita Leadership: Lessons from the 20th Century’s Most
Remarkable Entrepreneur, Free Press, New York.
Kotter, J.P., (1996), Liderler Gerçekte Ne Yapar? İçinden Harvard Business Review’den
Liderlik, Mess Yayınları, İstanbul.
Liderlikte Güncel Yaklaşımlar, http:// www.humanresourcesfocus.com /liderlikt guncel
yaklasimlar.asp, 24 Nisan 2006
Luthans, F., (1989), Organizational Behaviour, McGraw- Hill, New York.
Luthans, F., (1992), Organizational Behaviour, McGraw Hill, New York .
Merih, K., Liderlik Bir Sosyal Kalitedir, http://www. eylem.com /lider/w lider sos.html,
18 Mart 2006
Miles, R., (1975), Theories of Management, McGraw- Hill, New York.
Mitchell, T.R., and Larson, J.R., (1987), People In Organizations, McGraw-Hill, New
York.
Mullins, L.J., (1999), Management and Organisational Behaviour, fifth edition,
Financial Times, Prentice Hall, New Jersey.
75
Nakip, M., (2003), Pazarlama Araştırma Teknikleri ve SPSS Destekli Uygulamalar,
Seçkin Yayınları, İstanbul.
Orazgilicov, D., (2004), Bir Ortaklık Modeli: Joint-Venture, Referans Gazetesi, 5 Ekim
2004.
Robertshaw, M., (1999), “Senior Management Looks To Me For Leadership”, Memphis
Business Journal, vol.21,issue.32:13.
Sabuncuoğlu, Z., ve Tüz, M., (1998), Örgütsel Psikoloji, Ezgi Kitabevi Yayınları.
Saruhan, Ş.C., (1991), Örgüt Üzerine Yazanlar, Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Yayını,
İstanbul.
Schermerhorn, J.R., Jr(1996), Management and Organizational Behaviour Essantials,
John Wiley& Sons Inc, New York
Schermerhorn, J.R., (2001), Management, John Wiley&Sons Inc, New York.
Steers, R., Porter, L., and Bigley, G., (1998), Motivation and Leadership at Work,
McGraw-Hill, New York.
Tosi, H.L., Mero, N.P. and Rizzo, J.R., (2000), Managing Organizational Behavior,
Blackwell,
Tosun, M., (1981), Örgütsel Etkililik, TODAİE Yayını, Ankara.
Transformasyonel Liderlik, http://www.humaresources.com /liderlik/icerik, 18 Mart
2006
Uluslar arası Doğrudan Yatırım Verileri Bülteni, Ocak 2007, Hazine Müsteşarlığı,
Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü, 22 Mart 2006
Vecchio, R.P., (2002), “Preferances for Idealised Styles of Supervision”, The
Leadership Quarterly, 13(6).
Vroom, V.H., and Yetton, P.W., (1973), Leadership and Decision-Making, University
of Pittsburgh Pres.
Wang, Z.M., and Satow, T., (1994), “Leadership Styles and Organizational
Effectiveness in Chinese-Japanese Joint Ventures”, Journal of Managerial
Psycholog, v.9,no.4.
Werner, I., (1993), Liderlik ve Yönetim, çev. Üner V., Rota Yayınları, İstanbul.
Yeni Nesil Liderlik Yaklaşımları, http:// www.kobifinans.com.tr /tr/icerik.php?Article
=6126&Where=danisma_merkezi&Category=020709
Yukl, G., (1994), Leadership in Organizations, third edition, Prentice-Hall, New Jersey.
Zalenzik, A., (1977), “Managers and Leaders: Are They Different?” Harvard Business
Review, May-June: 67-78.
76
EK
Sayın Üst Düzey Yönetici,
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tez çalışması kapsamında yapılan bu araştırmanın amacı, Türkiye’de faaliyet gösteren Türk-İtalyan ortaklıklarındaki yöneticilerin liderlik tarzlarının araştırılmasıdır. Ankete vereceğiniz yanıtlar kesinlikle işletmeye veya şahsa bağlı olarak açıklanmayacak olup, sadece bilimsel amaçlı kullanılacaktır. Çalışmanın sonuçları araştırmaya katılan işletmelere daha sonra gönderilecektir. Bu çalışmaya ve tez projeme göstereceğiniz ilgiye şimdiden teşekkür eder, iyi çalışmalar dileriz. Not: Lütfen anketin İtalyanca nüshasını İtalyan ortağınızın cevaplamasını sağlayınız ve eğer ki birden fazla ortağınız var ise, lütfen anket formunu tüm ortaklarınıza iletiniz. Anketi yanıtladıktan sonra anketin içinde bulunduğu, üzerinde adres bilgileri ve posta pulu bulunan zarf ile lütfen anketin tezimiz kapsamında değerlendirmeye tabi olması için posta yoluyla tarafımıza geri gönderiniz. İletişim Bilgileri: Danışman : Pınar Yeşilyurt Doç.Dr. Azmi YALÇIN Fatih Mah.28 nolu Cad. Çukurova Üniversitesi Kardelen Apt.No:8 Daire:6 İ.İ.B.F.İşletmeBölümü Şehitkamil / GAZİANTEP ADANA Tel : 0 532 606 68 86 Tel:0 322 338 72 54 Dahili: 228 e-posta: [email protected] e-posta: [email protected]
77
SİZİN LİDERLİK TARZINIZ NEDİR?
Aşağıdaki her çift liderlik hareketleri için toplam 5 puanı her ikisi arasında bölerek verin.
Örnek :
………3…Heyecanı desteklerim ………2…Karar verici davranırım = 5 puan
Çalışanlarımı bir hedef doğrultusunda yönlendirdiğimde, ben daha çok………….
1. ……Heyecanı ortaya çıkarırım …….Karar verici davranırım
2. ……Sorumluluğu üzerime alırım …….Rehberlik yaparım
3. ……Cesaretlenmelerini sağlarım …….Yapıyı oluştururum
4. ……İhmal edip boşlayanları belirlerim …….Herkesin verilerini araştırırım
5. ……Hedefleri vurgularım …….Bir basamaklar zinciri oluştururum
6. ……Olumlu düşünceyi ödüllendiririm …….Rekabeti devam ettirmeye
çalışırım
7. ……Rahat iş adımları oluştururum …….İşe dört elle sarılırım
8. ……İş ve görevi tanımlarım …….Hızı takip ederim
9. ……Çalışanları yönlendiririm …….Özgür bir iş ortamı yaratırım
10. ….Önerileri dinlerim …….Rekabet oluştururum
11. ….Her şeyi dikkatlice planlarım …….İşin bitiş zamanına odaklanırım
12. ….Aciliyet duygusu yaratırım …….Yaratıcı düşünmeyi ateşlerim
13. ….Farklı düşünceler üretme yönünde …….İşbirliğini ödüllendiririm
desteklerim
14. ….İlerlemeyi yakından takip ederim …….İşe doğaçlama devam ederim
15. ….Samimi bir yaklaşım benimserim …….Yeni yöntemleri beyin fırtınası ile
yaratırım
16. ….İşi eğlenceli bir hale getiririm …….Yüksek standartlar oluştururum
17. ….Takım ruhunu canlandırırım …….Takdir ederim
18. ….Heves gösteririm …….Öncelikle durumu analiz ederim
19. ….Doğruluk isterim …….Takım çalışmasını desteklerim
20. ….Mantıklı düşünmeyi ödüllendiririm …….Gerektiği kadar destek olurum
Sektör :
Cinsiyet :
Ünvan :
Yaş :
78
Qual e' il mio stile di leadership?
Istruzioni: Per ogni coppia di azioni di comando qui sotto, assegnare un totale di 5 punti suddividendoli fra entrambe le azioni. Usare qualsiasi combinazione di somma 5, ma non usare frazioni.
Esempio ; .__3_ Generare entusiasmo _2__ Agire in modo decisivo Quando bisogna fare in modo di coinvolgere altri a lavorare verso un obiettivo, io sono
propenso a.. 1.___ Generare entusiasmo ___ Agire in modo decisivo. 2.___ Prendere il comando ___ Offrire una guida. 3.___ Fornire incoraggiamento ___ Fornire materiali. 4.___ Sottolineare le mancanze ___ Cercare il contributo di tutti. 5.___ Concentrarsi sui traguardi ___ Delineare tutta una successione di passi intemedi. 6.___ Incoraggiare il pensiero positivo ___ Creare un'atmosfera di competizione. 7.___ Garantire un comodo ritmo di lavoro ___ Intensificare il lavoro. 8.___ Definire i compiti e le mansioni ___ Richiedere velocita'. 9.___ Dirigere gli altri ___ Lasciare agire gli altri liberamente. 10.___ Ascoltare i suggerimenti ___ Creare delle opportunita'. 11.___ Pianificare le cose con attenzione ___ Concentrare tutto il lavoro in prossimita'
delle scadenze 12.___ Creare un clima di urgenza ___ Diffondere il pensiero creativo. 13.___ Offrire ispirazioni ___ Promuovere la cooperazione. 14.___ Monitorare i progressi da vicino ___ Improvvisare durante il percorso. 15.___ Adottare un approccio familiare ___ Inventare nuovi approcci. 16.___ Rendere le cose divertenti ___ Fissare standard elevati. 17.___ Creare uno spirito di gruppo ___ Mostrare apprezzamento. 18.___ Dimostrare entusiasmo ___ Analizzare la situazione prima di tutto. 19.___ Richiedere accuratezza ___ Promuovere il lavoro di squadra. 20.___ Promuovere il pensiero logico ___ Aiutare. Demografia Industria:___________________________ Titolo:_____________________________ Genere: M F Eta': 18-35 36-50 51+
79
ÖZGEÇMİŞ KİŞİSEL BİLGİLER
Adı ve Soyadı : Pınar YEŞİLYURT Doğum Tarihi ve Yeri : 21.01.1980 / Gaziantep Adres : Fatih Mah. 28 nolu Cad. Kardelen Apt. No : 8 Daire : 6
Şehitkamil/GAZİANTEP Ev Tlf : 0342 321 00 69 Gsm : 0532 606 68 86 E-mail : [email protected]
EĞİTİM DURUMU Yüksek Lisans : Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans (2003- 2007). Lisans : Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü ( Örgün Öğretim,1999-2003). Lise : Gaziantep Anadolu Lisesi İŞ DENEYİMİ
2006 -2007 : Tiryaki Gıda Grup ( Gaziantep ),Dış Ticaret Kambiyo ve Operasyon 2007- : Kaşmir Halı ( Gaziantep ), İhracat Satış ve Pazarlama
ÖZEL EĞİTİM VE SEMİNERLER 2003 : Günümüzde Liderlik ( 4 saat ) – Anadolu Üniversitesi
Pazarlama Becerileri ve Tüketici Davranışları ( 12 saat ) – Anadolu Üniversitesi
PROJE-ARAŞTIRMA 2003- Yönetim ve Organizasyon : Girişimcilik 2005- Pazarlama Araştırması : Markalaşma ve özel markalar üzerine anket
çalışması 2005- Örgütsel Davranış : Gruplarda güç ve çatışma-güç ilişkisi üzerine
seminer çalışması 2005- Uluslararası Yönetim : Portekiz’e fıstık ihracatı üzerine proje çalışması 2005- Tez Konusu : Türk- İtalyan yöneticilerin liderlik tarzları PROFESYONEL BECERİLER Yabancı Diller : İngilizce, İtalyanca Bilgisayar : Windows uygulamaları; Word, Excel, PowerPoint, SPSS (Statistic
Package for Social Science), Mikro işletim programı DİĞER BİLGİLER İlgi Alanları : Tarih, Spor Hobiler : Outdoor faaliyetleri, seyahat, kitap okumak