Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

87
Türk / Ermeni Sorunu FUNDA KALAYCIOĞLU www.fundakalaycioglu.com

Transcript of Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Page 1: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Türk / Ermeni

Sorunu

FUNDA KALAYCIOĞLU

www.fundakalaycioglu.com

Page 2: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Türk / Ermeni

Sorunu

FUNDA KALAYCIOĞLU

www.fundakalaycioglu.com

Page 3: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

- ERAREN Ermeni Araştırmaları Enstitüsü

- TÜRKSAM Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi

- FORSNET –ermenisorunu.gen.tr

- Türk Tarih Kurumu

- T.C. Genelkurmay Başkanlığı

- National Academy of Sciences of the Republic of Armenia

(Ermenistan Cumhuriyet Milli Bilimler Akademisi)

belge, makale ve/veya fotoğraflarından derlenmiştir.

FUNDA KALAYCIOĞLU

www.fundakalaycioglu.com

Page 4: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

- ERAREN Ermeni Araştırmaları Enstitüsü

- TÜRKSAM Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi

- FORSNET –ermenisorunu.gen.tr

- Türk Tarih Kurumu

- T.C. Genelkurmay Başkanlığı

- National Academy of Sciences of the Republic of Armenia

(Ermenistan Cumhuriyet Milli Bilimler Akademisi)

belge, makale ve/veya fotoğraflarından derlenmiştir.

FUNDA KALAYCIOĞLU

www.fundakalaycioglu.com

Page 5: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Genel olarak, Ermeniler çeşitli bölgesel krallıklara bölünmüş halde ve çoğunlukla yabancı hakimiyeti altında yaşamışlardır.

Tarihsel olarak bakıldığında, Ermenilerin sırasıyla, Pers, Makedon, Selefkit, Roma, Part, Sasani, Bizans, Arap ve

Türklerin hakimiyeti altında yaşadıkları görülür.

Pers ve Med Askerleri

-Persopolis antik kentindeki rölyeflerden-.

Ancak barış dönemi zayıf ve silik şahsiyetli kralların başa geçmesi ile sona ermiş ve krallık, bağımsızlığını Pers

hakimiyetini kabul etmek ve Pers İmparatoruna vergi ödemek suretiyle yitirmiştir. Hayk sülalesi sona ermiş, Ermeni kralları bizzat Pers İmparatoru tarafından atanmaya

başlamıştır.

Bağımsız bir devlet olarak Ermenistan, ilk kez M.Ö yedinci yüzyılda Medlerin Asur İmparatorluğunu yıkmasının ardından doğan kargaşa ortamında, Birinci Tigran döneminde ortaya

çıkmıştır.

Anadolu ve Kafkasların eski halklarından biri olan Ermeni halkının tarihi yaklaşık üç bin yıllık bir zamanı kapsar.

Page 6: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

M.Ö 69 yılında Romalı General Lucullus Ermenistan’a girmiş ve başkent Tigranakert’i kuşatmıştır. Bu iki saldırgan güç karşısında dayanamayan Ermeni krallığı bağımsızlığını tekrar kaybetmiş, hatta bununla da kalmayarak Roma ve Pers

İmparatorlukları tarafından paylaşılarak varlığına son verilmiştir.

Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra Ermenistan bu kez Bizans ve Sasani İmparatorlukları

tarafından paylaşılmıştır. Bu paylaşım 7. yüzyılda İran’da hüküm süren Sasani İmparatorluğu’nun Araplar

tarafından yıkılması ile sona ermiştir.

Ermenistan’ın Araplar tarafından ilk kez ele geçirilmesi ise 640 yılındadır. 652 yılında yapılan barış antlaşması ile

Ermenilere din özgürlüğü getirilmiştir.

Arap hakimiyeti 882 yılında Ashot I’in Halife’nin hakimiyetini tanıması koşulu ile Ermenistan Kralı olarak ilan edilmesi ile sona ermiştir. Ancak yine de, Araplar bölgeyi kontrolleri altında tutmaya devam etmişlerdir.

Ermenistan ise bağımsız değil, ancak Halife’ye bağlı bir devlet olarak varlığını sürdürebilmiştir.

Sasani kralı Shapur.I, Roma İmparatoru Valerian ve Arap Philippus’i gösteren kaya rölyefi.

-İran Persopolis antik kentindeki rölyeflerden-

Page 7: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Yeni bin yılın başlamasının hemen ardından Selçuk orduları Ermenistan sınırlarında görülmeye başlamışlardır.

1047 yılından itibaren Ermeni şehirleri birbiri ardına Türk kontrolüne girmiş; ancak Türklerin tüm Ermenistan’ı hakimiyetleri

altına almaları 1071’de yapılan Malazgirt Savaşından sonra gerçekleşmiştir.

1071 Malazgirt Muharebesi

-Giovanni Boccacio'nun De Casibus Virorum Illustrium adlı eserinin Fransızca çevirisinden alıntı-

-Fransız Milli Kütüphanesi(BNF)-

İki yüzyıl sonra, Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılması ve özellikle Moğol işgali nedeniyle, 1231’den itibaren Ermenistan

Moğol hakimiyetine girmiştir.

14. yüzyıldan itibaren bölgedeki Moğol hakimiyetinin zayıflamasının ardından çeşitli Türkmen boyları Ermenistan

bölgesini kontrolleri altında tutmuşlardır.

11. yüzyılın başlarındaki Selçuklu akınları bir grup Ermeninin Toros ve Amanos dağları arasında kalan Kilikya bölgesine doğru

göç etmelerine neden olmuştur.

Ancak Ermenilerin çoğunluğu yine Doğu Anadolu ve Kafkasya bölgesinde kalmışlardır.

Page 8: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

1080 yılında Ermeni Prens Ruben, bölgedeki Rum ve Ermeni prensleri sindirerek kendi hakimiyetini kurmuştur. Ruben’in

kurduğu ve ona atfen Rubenidler olarak adlandırılan bu sülale yaklaşık 300 yıl boyunca bölgenin hakimiyetini elinde

tutmuştur.

Aslında Kilikya bölgesinde kurulan bu krallık özünde bir Ermeni krallığı değildir; ancak yöneticileri Ermeni kökenli olduğu için

Kilikya Ermeni Krallığı olarak adlandırılır.

Osmanlı devletinin ilk kuruluş yıllarında Ermeniler, genellikle Çukurova, Doğu Anadolu ile Kafkasya bölgelerinde küçük prenslikler ve beylikler halinde ve dağınık durumdaydılar. İran, Bizans, Gürcü, Selçuklu devletleri ve diğer küçük devlet ve beyliklerle

karışmışlardı ve bunların yönetimi altındaydılar.

Haçlı Alayı Kudüs Önlerinde

-Jean Victor Schnetz (1787–1870) tablosu-

Kilikya Ermeni Krallığı özellikle Haçlı Seferleri sırasında önemli rol oynamış ve Haçlı orduları için önemli bir üs olmuştur.

Bölgede Memluk İmparatorluğunun yükselmesi ile giderek zayıflayan krallık 1393 yılında Memluklular tarafından

yıkılmıştır.

Page 9: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Ermenilerin Osmanlılarla ilk ilişkileri, çok azınlıkta bulundukları Anadolu'nun batı bölgesinde başlamıştır. Osman Gazi 1324 yılında Bursa'yı devlete merkez yaptıktan sonra, Kütahya'daki Ermenilerin çoğunluğu ve Ermeni ruhani reisliği Bursa'ya

nakledilmiştir.

1453 yılında İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesiyle Anadolu’dan pek çok Ermeni aile İstanbul’a getirtilerek iskan edilmiş ve şehirde güçlü bir ekonomi tesis

edilmeye çalışılmıştır.

1461 yılında Trabzon seferinden dönüşünde Fatih Sultan Mehmet Bursa’ya uğrayarak Bursa Ermenilerinin dini lideri Hovakim’i İstanbul’da bir Ermeni Patrikliği kurması için beraberinde

götürmüştür.

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a Girişi.

-Fausto Zonaro (1854-1929) tablosu-

İstanbul Ermeni Patrikliği'nin kuruluşu, tarihte eşine zor rastlanır bir olaydır:

Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden sekiz yıl sonra, 1461'de Batı Anadolu'daki Ermeni Episkoposluğunu, çıkardığı bir

fermanla İstanbul Patrikliği'ne dönüştürmesi, Fatih'in ve Osmanlı Sultanlarının gelecek vizyonu ve diğer dinlere gösterdiği

hoşgörünün bir örneğidir.

Tarihte bir dine mensup bir hükümdarın, başka bir dinin üyeleri için ruhani riyaset makamı tesis etmesi, ne Fatih'ten önce, ne de sonra görülmüştür.

Page 10: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

1473 yılında, Doğu Anadolu’daki Akkoyunlu devletinin Osmanlılara yenilmesinin ardından, eski Ermeni başkenti Ani’nin de aralarında bulunduğu pek çok Ermeni kenti Osmanlı hakimiyetine geçmiştir.

1514 yılında Yavuz Sultan Selim Safevi İmparatorluğunu yenmiş ve Ermenistan’ın batı ve güney kesimlerini hakimiyeti altına almıştır.

Özellikle Tebriz’de yaşayan Ermeni zanaatkârlar ve aileleri İstanbul’da iskan edilmeye başlanmıştır. 1516 yılında Kudüs’ün Osmanlı hakimiyetine

girmesinin ardından Kudüs Ermeni Patrikliğine daha Halife Ömer zamanında verilmiş olan ‘dini işlerinde özerklik’ yetkisi yeniden garanti

altına alınmıştır.

1534 yılında ise Kanuni Sultan Süleyman’ın İran seferi ile önemli ölçüde Ermeni nüfus barındıran Van, Erivan ve Nahçıvan da Osmanlı

hakimiyetine girmiştir. Babası gibi Kanuni Sultan Süleyman da bölgedeki en usta zanaatkârları beraberinde İstanbul’a getirerek iskan etmiştir.

Rum Ortodoks Patriiği II. Gennadios ve Fatih Sultan Mehmed

-Wikipedia-

Bu nüfus hareketlerinin sonucunda 1554 yılında İstanbul’daki Ermeni nüfusu 60.000’e ulaşmıştır.

Özellikle İstanbul’un Ermeniler için bir dini merkez olmasından sonra kendi ülkelerindeki iç karışıklıklar nedeniyle hayatlarından endişe eden

pek çok Ermeni, daha huzurlu bir hayat için İstanbul’a göç etmeye başlamışlardır.

Page 11: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Fatih Sultan Mehmet'ten Sultan II. Mahmut(1808-1839)'a kadar 350 yıllık süre içinde Hıristiyanların ve dolayısıyla Ermenilerin dini ve toplumsal işlerine kesinlikle karışılmamıştır.

Birinci Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı İmparatorluğu’nda kurulan Ermeni Okulu sayısı yaklaşık olarak 1996’dır (173.022 öğrenci).

19. yüzyılın başlarında, II. Mahmut (1808-1839) dönemi dahil Ermeni toplumu, Osmanlı Devleti bünyesindeki diğer unsurlar gibi, tam bir serbestlik, huzur ve imkan içerisinde bütün şartlardan ve

fırsatlardan yararlanarak yaşamlarını sürdürmüşlerdi.

II. Mahmut: “Tebaamdan Müslümanları Camide, Hıristiyanları

Kilisede, Yahudileri de Havrada görmek isterim”; diyerek, Osmanlı vatandaşlarının istedikleri ve mensup oldukları dinin gereklerine hürriyet içerisinde uyabileceklerini belirtmiştir.

İnanç ve ibadetlerini serbestçe devam ettiren Ermeni toplumu, kendi dillerini, kültürlerini, dini yaşamlarını ve sosyal ilişkilerini

açmış oldukları cemaat okullarında öğreniyorlar ve öğretiyorlardı.

Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk Ermeni okulları 1790’lı yıllarda Istanbul’da ve genellikle kilisenin yönlendirmeleriyle

kurulmuştur.

Sultan II.Mahmut

-Topkapı Saray Müzesi, İstanbul-

Page 12: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

İstanbul Kentronakan (Merkez) Koleji mezunları, 1893-1894

-‘Ermenistan Cumhuriyet Milli Bilimler Akademisi’ albümü-

Milli Koleji mezunları, Trabzon, 1907-1908

-‘Ermenistan Cumhuriyet Milli Bilimler Akademisi’ albümü-

Maraş Kız Koleji, öğretmen kadrosu ve öğrencileri, 1893

-‘Ermenistan Cumhuriyet Milli Bilimler Akademisi’ albümü-

Ibranosyan Kız Koleji mezunları, Amasya, 1906

-‘Ermenistan Cumhuriyet Milli Bilimler Akademisi’ albümü-

Page 13: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

1567’de İtalya’da Ermenilere karşı uygulanan baskıdan kaçan bir Ermeni, Apkar Tıbir, İstanbul’a gelmiş ve burada ilk Ermeni

matbaasını açmıştır.

İstanbul’dan başka İzmir (1759), Van (1859), Muş (1869), Sivas (1871) gibi taşra şehirlerinde de yeni Ermeni matbaaları

faaliyete geçmiştir. 1908’de bütün ülkede Ermeni matbaası sayısı 38’e ulaşmıştır. Nitekim 1910 yılında İstanbul’da Ermenice

5 gazete ve 7 dergi çıkarılmaktaydı.

İstanbul Abram Traketsi Gazetesi - 1746

-Grigor Tatevatsi / Vosperik Kitabından-

Özellikle İstanbul, Bursa, Tokat, Kayseri, Ankara, Erzurum, Nahçivan ve Erivan gibi kentlerde Ermeni tüccar ve zanaatkârlar ciddi bir ekonomik gücü ellerinde bulundurmuşlardır.

‘Amira’ denilen bankerlerden, tüccarlardan ve devlet memurlarından oluşan Ermenilerin yardımıyla birçok okul, matbaa, kütüphane

açılmış, birçok Ermeni genci öğrenim yapmak ve sanat öğrenmek üzere Avrupa'ya gönderilmiştir.

(Aynı dönemde bu haklardan Rusya yönetimindeki Ermeniler yararlanamamışlardır.)

Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan Ermeniler İmparatorluğun kültürüne katkılarda bulunmuşlardır. Ermeni zanaatkârları

İmparatorluğun belli başlı şehirlerinin ekonomilerine katkıda bulunmakla kalmamıştır; aynı zamanda Ermeni ailelerine darphane ve baruthane gibi Osmanlı ekonomisi ve ordusu için son derece önemli

olan iki teşkilatın sorumluluğu verilmiştir.

Page 14: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Ermeni sanatkarlar Osmanlı musiki ve mimarisine de katkı sağlamışlardır. Örneğin, Ermeni müzik bilimcisi Hamparsum Limoncuyan’ınicat ettiği nota sistemi olmadan İsmail Dede Efendi’nin de aralarında bulunduğu birçok Osmanlı bestekârının eserlerinin günümüze

ulaşması imkansız olurdu.

Sarkis Balyan

-Balyan ailesinden ünlü mimar-

Ayrıca Tatyos Efendi ve Bimençe gibi Ermeni bestekârların Türk musikisine katkıları da unutulmamalıdır.

Mimari alanında, 19. yüzyıl genel olarak Ermeni mimarların eserlerinin doruk noktasına ulaştığı bir yüzyıl olmuştur. Özellikle Balyan ailesinin çalışmaları dikkat çekicidir.

Dolmabahçe ve Beylerbeyi saraylarının yanı sıra Boğaz’ı süsleyen camilerin bir kısmı da bu aile tarafından tasarlanmıştır.

Osmanlı Ermenileri bürokraside de kilit noktalara gelmeye başlamıştır. Özellikle 19. yüzyılda 29 Ermeni’ye Paşa rütbesi verilmiş, 22 Ermeni de Bakan olarak atanmıştır. Bakan olarak atananlar arasında Dışişleri, Maliye, Ticaret ve Posta Nazırı

olarak atananlar bulunmaktadır.

Bunların yanı sıra, özellikle ziraat ve nüfus işleri ile ilgilenen devlet dairelerinde de pek çok Ermeni bürokrat görülmektedir.

Aynı yüzyılda Ermenilerden 33 Milletvekili, 7 büyükelçi, 11 başkonsolos ve konsolos, 11 üniversite profesörü ve 41 yüksek

rütbeli bürokrat bulunmaktadır.Yervant Osgan - Avrupa'da heykel eğitimi gören

ilk Osmanlı vatandaşı-

Tatyos Efendi

-Ünlü Ermeni bestekar-

Tigran paşa Peştimalcyan

-İkinci Sultan Abdul Hamid’in müşavir doktoru-

Page 15: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Agop KAZASYAN Maliye Bakanı

Mareşal Garabet Artin DAVUT Paşa P.T.T Bakanı

Andon Tıngır YAVER Paşa P.T.T Bakanı

Oskan MARDİKYAN P.T.T Bakanı

Berdos HALLACYAN Bayındırlık Bakanı

Mareşal Garebet Artin DAVUT Paşa Bayındırlık Bakanı

Avukat Krikor SİNAPYAN Bayındırlık Bakanı

Krikor AGATON Bayındırlık Bakanı

Gabriel NORADUNKYAN Bayındırlık Bakanı

Gabriel NORADUNKYAN Dışişleri Bakanı

Agop KAZAZYAN Paşa Hazineyi Hassa Nazırı

Mikael PORTAKALYAN Paşa Hazineyi Hassa Nazırı

Sakız OHANNES Paşa Hazineyi Hassa Nazırı

Ohannes KUYUMCUYAN Paşa Ayan Azası (Senatör)

Abraham ERAMYAN Paşa Ayan Azası (Senatör)

Manuk AZARYAN Ayan Azası (Senatör)

Gabriel NORADUNKYAN Ayan Azası (Senatör)

Artin Zeki Hazineyi Hassa Görevlisi

Agop CİNCİYAN Hazineyi Hassa Görevlisi

Aram HURDACI Hazineyi Hassa Görevlisi

Mıgırdıç HEKİMYAN Hazineyi Hassa Görevlisi

GARABET Hazineyi Hassa Görevlisi

TOMAS Hazineyi Hassa Görevlisi

Hımayak SEFERYAN Hazineyi Hassa Görevlisi

Aram ADİL Hazineyi Hassa Görevlisi

Kevork TORKOMYAN Hazineyi Hassa Görevlisi

Melkon MİLOYAN Hazineyi Hassa Görevlisi

Behram YAKUPYAN Hazineyi Hassa Görevlisi

Sahak YEREMYAN Hazineyi Hassa Görevlisi

Levon PAPAZYAN Hazineyi Hassa Görevlisi

Kevork KORAN Hazineyi Hassa Görevlisi

Dikran ÇÜBERYAN Hazineyi Hassa Görevlisi

Kevork ÇÜVERYAN Hazineyi Hassa Görevlisi

Hovsep TAKVORYAN Hazineyi Hassa Görevlisi

Krikor TAKVORYAN Hazineyi Hassa Görevlisi

Ohannes ALLAHVERDİ Meclisi Mebusan Meclis Bşk Vekili -1876

Sebuh MAKSUDYAN İstanbul Milletvekili -1876

Rupen YAZICIYAN Edirne Milletvekili -1876

Sahak YAVRUMYAN Bursa Milletvekili -1876

Hamazasb BALLARYAN Erzurum Milletvekili -1876

Manuk KARCIYAN Halep Milletvekili -1876

Mikael ALTINTOP Ankara Milletvekili -1876

Agop ŞAHİNYAN Sivas Milletvekili -1876

Taniyel KARACİYAN Erzurum Milletvekili -1876

Krikor ZOHRAP İstanbul Milletvekili -1908

Bedros HALLACYAN İstanbul Miletvekili -1908

Agop BABİKYAN Tekirdağ Milletvekili -1908

Agop BOYACIYAN Tekirdağ Milletvekili -1908

Artin BOŞGEZENYAN Halep Milletvekili -1908

Dr. Nazaret DAGAVARYAN Sivas Milletvekili -1908

İstepan İSPARTALIYAN İzmir Milletvekili -1908

Hamparsum BOYACIYAN Kozan Milletvekili -1908

Kegam DERGARABEDYAN Muş Milletvekili -1908

Karakin PASTIRMACIYAN Erzurum Milletvekili -1908

Vahan PAPAZYAN Van Milletvekili -1908

İstepan ÇIRACIYAN (Başkanlık divanı katibi) Ergani Milletvekili

Onnik İHSAN İzmir Milletvekili -1914

Bedros HALLAÇYAN İstanbul Milletvekili -1914

Krikor ZÖHRAP İstanbul Milletvekili -1914

Agop HIRLAKYAN Maraş Milletvekili -1914

Kegam DERGARABEDYAN Muş Milletvekili -1914

Artin BOŞGEZENYAN Halep Milletvekili -1914

Dikran BARSAMYAN Sivas Milletvekili -1914

Matyos NALBATYAN Kozan Milletvekili -1914

Karabet TOMAYAN Kayseri Milletvekili -1914

Sasun Bey Bağdat Milletvekili -1914

Varteks SERENGÜLYAN Erzurum Milletvekili -1914

OSMANLI HÜKÜMETİNDE ÜST DÜZEY GÖREVLERDE BULUNAN BAZI ERMENİLER

Gabriel NORADUNKYAN

-Dışişleri Bakanı-

Agop KAZASYAN

-Maliye Bakanı-

Page 16: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Aslında güçlü Avrupa devletleri onların lehine müdahalelerde bulundukları için birçok yönden Hıristiyanlar

Müslümanlardan daha geniş haklara sahip oldular. Avrupalılar Hıristiyanlar için özel muamele istediler ve

istediklerini aldılar.

Müslümanların ise bu gibi avantajları yoktu.

Ermenilerin çok fazla çalışmış oldukları doğrudur, ancak, daha varlıklı olmalarının ana nedeni, Avrupa’nın ve

Amerika’nın etkisi ve Osmanlıların gösterdiği hoşgörüdür.

Avrupalı tüccarlar Osmanlı Hıristiyanlarını mümessilleri olarak kullandılar. Avrupalı tüccarlar onlara işlerini verdi. Avrupa ülkelerinin konsolosları onların lehine

müdahalelerde bulundu. Ermeniler Amerikalı misyonerlerin Türkler yerine kendilerine verdiği

eğitimden yararlandılar.

Ermeniler Osmanlı yönetimi altında her türlü ekonomik ve sosyal kıstasa göre iyi durumda yaşadılar.

19. yüzyıl sonlarına gelindiğinde Osmanlı vilayetlerinin hangisinde olurlarsa olsunlar Ermeniler Müslümanlardan daha iyi eğitimli ve daha varlıklıydı.

Maraş’ta Ermeni kumaş boyacıları.

-Fotoğraf: Mihran Minassian koleksiyonu-

Page 17: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Osmanlı devletinin çalışan, liyakatli, dürüst ve becerili her vatandaşına sağladığı imkanlardan gayrimüslimler içinde en çok faydalananlar Ermeniler olmuştur.

Askerlikten, kısmen de vergiden muaf tutulurken, ticarette, zanaatta, çiftçilikte ve idari işlerde yükselme fırsatını elde

etmişler ve devlete bağlı, milletle kaynaşmış ve anlaşmış olduklarından dolayı ‘millet-i sadıka (sadık millet)’ olarak kabul

edilmişlerdir.

Ermeni Hastanesinin doktor kadrosu, Kayseri, 1903

-‘Ermenistan Cumhuriyet Milli Bilimler Akademisi’ albümü-

Kısacası Osmanlı idaresi Ermenilere huzur ve refah getirmiştir. Ancak bu ilişkiler 19. yüzyılda önce gerilmeye

daha sonra da tamamen kopmaya başlamıştır.

19. yüzyılın son çeyreğine kadar Osmanlıların bir Ermeni sorunu olmadığı gibi, Ermeni halkının da Türk yöneticileriyle

halledemedikleri bir mesele mevcut değildir.

19. yüzyıl içerisinde Ermenileri ayrı bir siyasi güç olarak, Osmanlı Devletine karşı kullanmak isteyen Rusya Çarlığı, bu

konuda İngiltere Krallığı ve Fransa tarafından da desteklenmiştir.

İstanbul Samatya’da kurulan Ermeni “Toni” Bandosu, 1880

-‘Ermenistan Cumhuriyet Milli Bilimler Akademisi’ albümü-

Page 18: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Ermeni Patriği Nerses Varjabedyan 1876 yılında Vatandaşlık Meclisi Şurası'na sunduğu mektubunda,

"Şayet günümüze kadar Ermeni milleti, millet olarak korunduysa ve inancını,

kilisesini, dilini, tarihi ve kültürel değerlerini koruyorsa, tüm bunlar Türk hükümetinin

Ermeni milletine gösterdiği koruma, yardım ve hayırseverlik sayesindedir.

Kader, Ermenileri Türklere bağlamıştır. Bundan dolayı Ermeniler, devletin savaş ve

ağır sınav günlerinde buna kayıtsızca davranamaz. Aksine her zaman oldukları gibi

ona yardım etmek zorundadırlar. Vatanını seven Ermeni, devlete yardım ederek,

Ermeni milletinin hizmet ve yardımının en iyisini görecektir." demektedir.

Görüldüğü gibi Patrik Nerses, Ermenilerin Osmanlı yönetiminde sahip oldukları haklar sayesinde benliklerini muhafaza ettiklerini belirtmektedir.

Nerses Varjabedyan (1837-1884)

-Wikipedia-

Aynı Patrik Nerses, iki yıl sonra, 17 Mart 1878 günü de İstanbul'daki İngiliz Büyükelçisi Layard'ı ziyaret ederek,

"Bir yıl önce Osmanlı idaresinden şikayetimiz yoktu, ancak Rus zaferi şimdi durumu değiştirdi, Doğu'da bağımsız bir

Ermenistan istiyoruz. Eğer siz yardım edemezseniz bunu gerçekleştirmek için Rusya'ya müracaat ederiz."

demiş, elçi Ermenistan'dan nereyi kasdettiğini sorunca da, "Van, Sivas, Diyarbakır ve Kilikya" diye cevap vermiştir. Elçinin, "Evet ama bu yerlerin hiçbirinde çoğunlukta değilsiniz."

demesi üzerine de, "Bunu biliyoruz, ama şimdi Rusya Doğu'da topraklar kazanıyor, Rusya ile Osmanlı İmparatorluğu

arasındaki güç dengesi değişti. Biz de geleceğimizi düşünmeliyiz.“

diyerek Ermeniler'in amacını açıklamıştır.

Page 19: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Osmanlı-Ermeni ilişkilerinin neden bozulduğunu anlamak için hem iç hem de dış faktörleri bir arada analiz etmek gerekir.

Üçüncü olarak 19. yüzyılda Ermenilerin kendi aralarındaki mezhep mücadeleleri doruk noktasına ulaşmıştır.

Her ne kadar Gregoryen Ermeniler, Ermeni nüfusunun büyük bir kısmını kapsıyorlarsa da güçlü bir Katolik Ermeni cemaati de ortaya

çıkmaya başlamıştı. Öyle ki, bu cemaat 1831 yılında Fransız Büyükelçisinin baskısı ile II. Mahmut’un kendilerini ayrı bir cemaat

olarak tanımasını sağlamış ve İstanbul’da ayrı bir kilise kurmuşlardır.

Ancak özellikle 19. yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru bu yeni mezhepten daha güçlü bir mezhep olarak Protestan Ermeni cemaati

göze çarpmaktadır.

Öncelikle Osmanlı İmparatorluğunun zayıflaması ve hem Müslüman hem de gayrimüslim nüfusun durumunu iyileştirecek reformların

yapılmaması toplumda genel olarak bir huzursuzluk yaratmıştı.

İkinci olarak, Osmanlı İmparatorluğunu zayıflaması ve Fransız İhtilalinin milliyetçilik, eşitlik ve özgürlük gibi fikirlerinin giderek yayılması İmparatorluğu son derece güç bir duruma düşürmüştür.

Fransız İhtilali (1789 – 1799)

-Jean Victor Schnetz Tablosu, 1830-

Özellikle Protestan misyonerlerin faaliyetleri sonucunda bu mezhebi kabul eden Ermenilerin sayısı hızla artmış ve bir cemaat oluşturacak boyutlara ulaşmıştır.

Page 20: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Bütün bu bölünmeler sırasında Ermeni halkının halen daha büyük bir çoğunluğunu oluşturan Gregoryen Ermeniler, bu bölünmenin sebebi olarak Osmanlı

İmparatorluğunu suçlamışlardır. İlişkilerin bozulmasında önemli bir etken de budur.

1896 yılında Amerika'dan 7, İngiltere'den 4 ayrı Kiliseye bağlı misyonerler Osmanlı topraklarına dağılmışlardır.

Sadece Amerikalı olarak 176 misyoner ve bunların yanında 869 mahalli yardımcı çalışmaktadır.

Misyoner faaliyetleri, Ermeni isyanlarını desteklemese bile isyanın zemininin hazırlanmasında önemli rol oynamıştır.

İsyanlara rastlayan dönemlerde ve isyanlardan sonra vilayetlerden gelen raporlarda misyoner faaliyeti geniş şekilde yer almıştır.

Bu dönemde, Gregoryen Ermeniler İstanbul'daki patriklerinin idaresinde 26 Episkoposluk bölümü halinde yaşıyorlardı. Çoğunluğu şehirlerde bulunan Katolik Ermeniler ise bir Patrik yönetiminde 13 Episkoposluk bölümü oluşturmuşlardı.

Van Ahdamar Ermeni Kilisesinin dünü(1890)

ve bugünü (2010)

Page 21: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

1828 Osmanlı-Rus Savaşı, Kars Muharebesi

-January Suchodolski (1797–1875) tablosu-

Türkmençay Anlaşması, İmza Seremonisi.

- Vladimir Moshkov (1792-1839)-

Osmanlı devleti zayıflamaya başlayıp, misyoner okulları kurulup, hemen her konuda Avrupa'nın müdahalesiyle

karşılaşılınca, Türk-Ermeni ilişkilerinde de bir bozulma devri başlamıştır.

1828–29 yılları arasında yaşanan Osmanlı Rus Savaşı sonucunda Ruslar yalnızca Osmanlı İmparatorluğunu değil

İran’ı da yenmişler ve Ermenistan topraklarını geçmiş, Aras vadisine ulaşarak Tebriz’i tehdit etmeye

başlamışlardı. İran Şahı barış istemiş ve Ruslarla Türkmençay antlaşmasını imzalamıştı.

Bu antlaşma ile Doğu Ermenistan Rus kontrolüne girmiş ve Kuzey İran’dan önemli ölçüde Ermeni nüfus bu bölgeye

yerleştirilmiştir.

Bu da bugünkü Ermenistan topraklarına Ermeni yerleşiminin arttırılması konusunda atılan ilk adımlardan

biridir.

Böylelikle Ruslar Ermenilerin içişlerine karışmaya başlamışlar ve kendilerini Osmanlı İmparatorluğunda

yaşayan Ermenilerin koruyucusu olarak ilan etmişlerdir.

Page 22: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Görüldüğü üzere, bu dönemin en önemli özelliklerinden birisi Osmanlı İmparatorluğunun içişlerine yapılan müdahalelerdir.

Bir taraftan Rusya, Balkanlar ve Kafkaslar yoluyla ‘Sıcak Denizler’e ulaşmaya çalışmakta, diğer taraftan İngiltere

Asya’daki dominyonlarını bu tehdide karşı korumak istemekteydi.

Bu nedenle Rusya Balkanlardaki ayrılıkçı milliyetçi hareketleri desteklerken, İngiltere Osmanlı İmparatorluğunun toprak

bütünlüğünü korumaya çalışıyordu.

Paris Konferansı, 30 Mart 1856

Oturanlar(soldan sağa) Camillo Cavour ve Emanuele Pes di Villamarina -İtalya, iki tanınmayan diplomat,

Muhammed Cemil Bey-Türkiye, Philippe Brunnow-Rusya, tanınmayan diplomat ve Karl Ferdinand von Buol-

Avusturya.

Ayaktakiler; Alexander Hubner Avusturya, Mehmed Ali Paşa-Türkiye, George W.F. Villiers, Lord Claredon-

İngiltere, Alexandre Walewski-Fransa, Prens Aleksey Orlov-Rusya, Adolphe de Bourqueney -Fransa ve Lord

Henry Cowley -İngiltere.

İmparatorluğun aniden dağılmasını önlemek için tüm büyük devletler Osmanlı Sultanından İmparatorluğun gayrimüslim halklarına daha fazla hak tanımasını istediler; böylelikle bu

tebaanın sadakati garanti altına alınabilecekti.

Bu hedefe ulaşmak için devamlı olarak Osmanlı Hıristiyanları için ayrıcalıklar ve otonomi taleplerinde

bulunmaya başladılar.

1855 yılında Viyana’da, daha Kırım savaşı devam ederken İngiltere, Fransa ve Avusturya bir araya gelerek Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan gayrimüslimlere daha fazla hak tanınması için İmparatorluğa baskı yapmaya karar verdiler.

Bunun sonucunda Paris Antlaşması’nın 9. maddesi gayrimüslimler için yapılacak ıslahata ayrıldı.

Page 23: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Bu maddede amaçlanan, Müslümanlar ve gayrimüslim nüfus arasında tam bir eşitlik sağlamaktı. Ancak bunun tam aksi gerçekleşti.

Üç Horan Ermeni Kilisesi’ne ait ünlü Tokatlıyan Oteli, İstanbul

-Fotoğraf: R. H. Kevorkian-

Her ne kadar diğer gayrimüslim topluluklarla beraber Ermenilere de Islahat Fermanı ile pek çok hak tanınsa da, bu haklar Ermeniler için tatmin edici olmuyordu.

Gayrimüslim topluluklar bu hakları genellikle kötüye kullandılar ve büyük devletlerin koruması nedeniyle

Osmanlı İmparatorluğu bu kötüye kullanımı engelleyecek önlemler alamadı.

Bunun sonucu olarak 1856’dan itibaren gayrimüslim topluluklar Müslümanlarla kıyaslandığında durumlarını

bir hayli iyileştirdiler; hatta bu iyileştirme zaman zaman Müslümanların aleyhine oldu.

Ekonomik olarak Müslüman nüfusa oranlandığında daha az sayıda nüfusa sahip olmalarına rağmen servet

birikimi konusunda baskın sosyal gruplara dönüştüler.

Siyasi olarak da çok sayıda bürokrat, diplomat hatta bakan çıkardılar. Kısacası, yöneten ve yönetilen arasındaki ilişkiler artık değişmeye başlamıştı.

Page 24: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Islahat Fermanı ile Müslümanlar ve gayrimüslimler eşit statüye getirilince ayrıcalıklarını kaybeden Ermeniler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda, Rusya'dan

"işgal ettiği Doğu Anadolu topraklarından çekilmemesini,

bölgeye özerklik verilmesini veya Ermeniler lehine ıslahat

yapılmasını"

talep etmişlerdir.

Ermenilerin bu talebi, Rusya tarafından kısmen kabullenilmiş, Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından imzalanan

Yeşilköy, eski adıyla Ayastefanos Anlaşması ve daha sonraki Berlin Anlaşması’yla Ermeni sorunu uluslararası

bir boyuta taşınmıştır.

Böylece, Türkiye’yi bölmek isteyen yabancı ülkeler, Türk-Ermeni ilişkilerine müdahale etmeye başladılar.

Bu isteklerle birlikte Ermeni sorunu ilk kez şekil almaya ve uluslararası bir karakter kazanmaya başlamıştır.

Doğubeyazıt savunması, 93 Harbi ya da 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı

-Lev Feliksovich Lagorio (1827–1905) tablosu-

Page 25: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Doğu Anadolu'daki Rus işgali, Rusya'ya Osmanlı Ermenileri üzerindeki etkisini arttırma olanağı sağlamıştır. Rus

ordusundaki Ermeni subaylar Osmanlı Ermenilerini devlet aleyhine kışkırtmaya çalışmış ve Ermenilere

"Balkanlardaki Hıristiyanlar gibi Osmanlılardan ayrılarak

kendi muhtar devletleri kurabileceklerini"

telkin etmişlerdir.

Rusların niyetini sezen İngiltere, Ayastefanos Anlaşmasına karşı çıkmıştır.

Çünkü Doğu Anadolu'da Rusya himayesinde kurulacak bir Ermenistan, İngiltere'nin Basra Körfezi ve Hindistan yolunun

güvenliğini tehlikeye düşürecektir.

Bunun üzerine İngiltere, Osmanlılardan Kıbrıs'ı kopararak bunun karşılığında Ayastefanos Anlaşmasının değiştirilmesini sağlamış ve Berlin Konferansında Rusya'nın Kars, Ardahan ve Batum dışında

işgal ettiği topraklardan hemen geri çekilmesi ve Ermeni ıslahatının bunun ardından yapılması kararlaştırılmış, üstelik ıslahatın 5 büyük

devletin denetiminde uygulanması öngörülmüştür.

Bu tarihten itibaren İngiltere ‘Ermeni ıslahatı’nı kendi meselesi olarak görecektir.

Ayastefanos Anlaşması

-1878 Tarihli London News İllustrasyonu-

Page 26: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Berlin Konferansına İstanbul Ermeni Patrikhanesinden de bir heyet, İstanbul Ermeni Patriği Mıgırdiç Hırimyan ile birlikte katılmış ve isteklerini kabul ettiremeyen bu heyet İstanbul’a "mücadele ve ayaklanmaya girişilmedikçe hiç bir şey elde

edilemeyeceği" yargısıyla dönmüştür.

Ayastefanos Anlaşması ile eline geçirdiği büyük fırsatı Berlin Konferansı ile kaybeden, ayrıca Batı’ da Yunanistan ve Bulgaristan'ı İngiliz etkisine terk etmek zorunda kalan

Rusya, Doğu Anadolu'yu doğrudan egemenliği altına almayı amaçlayan bir politika izlemeye başlamış, bu politikasında

yine Ermenileri kullanmayı denemiştir.

İngiltere ve Rusya'nın Ermeniler üzerindeki mücadelesi, Türk düşmanlığıyla ünlü Fransız yazar Rene Pinon'un şu

sözleriyle açıkça görülmektedir:

"Rus ve İngiliz etkisi Ermenilerin sırtında çarpışmıştır.

Ermenistan, İngiltere'nin elinde Rus yayılmacılığına karşı

ileri bir karakol olmuştur."

İstanbul Ermeni Patriği Mıgırdiç Hırimyan

(1820-1907)

Page 27: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Berlin Antlaşması'nın imzalanmasını izleyen dönemde Ermeni sorunu iki yönde gelişmiştir.

Bunlardan ilki, Batılı devletlerin Osmanlı devleti üzerindeki baskı ve müdahaleleri;

ikincisi ise, Anadolu, Suriye ve Rumeli'de yaşayan Ermenilerin Anadolu'nun çeşitli yerlerinde, özellikle Doğu

Anadolu ve Kilikya'da yeraltında örgütlenmeleri ve silahlanmalarıdır.

Ancak, yerel düzeyde kalan bu komiteler, Osmanlı yönetiminden şikayeti olmayan, barış ve refah içinde yaşayan Ermeni halkının ilgisini çekmediğinden, başarılı olamamıştır.

Berlin Konferansı, 13 Temmuz 1878

(Sağ tarafta boylu Bismarck, Gyula Andrássy ve Pyotr Andreyeviç Shuvalov ile el sıkışan; Sol taraftaki Alajos

Károlyi, Alexander Gorchakov ve Benjamin Disraeli)

-Anton von Werner (1843–1915)tablosu-

İlk kışkırtmalar Rusya'dan gelmeye başlamış, Rusların bu tutumu İngiliz ve Fransızları Ermenilerle daha çok

ilgilenmeye yöneltmiştir.

Doğu Anadolu'daki İngiliz Konsolosluklarının sayısı hızla artmış, ayrıca bölgeye çok sayıda Protestan misyonerler

gönderilmiştir.

Bu kışkırtmalar sonucunda Doğu Anadolu'da 1880'den itibaren çeşitli Ermeni komiteleri kurulmaya başlamıştır.

Page 28: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Osmanlı Ermenilerini, içeride kurulan komiteler yoluyla devlete karşı harekete geçirmek mümkün olmayınca, bu

kez Rus Ermenilerine Osmanlı toprakları dışında komiteler kurdurulması yoluna gidilmiştir.

Böylece 1887'de Cenevre'de sosyalist eğilimli, ılımlı militan Hınçak; 1890'da ise Tiflis'te aşırı, terör, isyan,

mücadele ve bağımsızlık yanlısı Taşnak Komiteleri ortaya çıkmıştır.

Bu komitelere, “Anadolu topraklarının ve Osmanlı

Ermenilerinin kurtarılması" hedef olarak gösterilmiştir.

İstanbul'da örgütlenen ve Avrupa devletlerinin dikkatlerini Ermeni meselesine çekerek Osmanlı

Ermenilerini kışkırtmayı hedefleyen Hınçakların başlattığı ayaklanma girişimlerini, aralarında siyasi mücadele

başlayan Taşnaklarınki izlemiştir.

Ermeni Hinçak Gönüllü Alayinin ikinci bölügü

-Yeridasaret Hayastan- (Genç Ermenistan) gazetesinden. 20 Temmuz 1915-

Bu ayaklanma girişimlerinin ortak özellikleri; Osmanlı ülkesine dışarıdan gelen komitelerce planlanmış ve yönlendirilmiş olmaları ile örgütlenme faaliyetlerinde Anadolu'ya yayılan misyonerlerin büyük katkısının bulunmasıdır.

Page 29: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

İlk isyan 1890'daki Erzurum’da gerçekleşti. Bunu, yine aynı yıl meydana gelen Kumkapı gösterisi, 1892-93'te Kayseri, Yozgat,

Çorum ve Merzifon olayları, 1894'te Sasun isyanı, Babıali gösterisi ve Zeytun isyanı, 1896'da Van isyanı ve Osmanlı

Bankası'nın işgali, 1903'te ikinci Sasun isyanı, 1905'te Sultan Abdülhamid'e suikast girişimi ve nihayet 1909'da gerçekleşen

Adana isyanı izlemiştir.

1906-1922 yılları arasında Anadolu’da ve Kafkaslar’da, 517.955 bin Türk, Ermeniler tarafından katledilmiştir. Sayısı tespit

edilemeyenlerle birlikte bu rakam tahminen 2 milyonu bulmaktadır (T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri, Yayın No: 23, 24, 34, 35.).

İran sınırındaki Hanasor’da Kürt kabilesini katleden Ermeni çetecilerden bir grup (25.7.1897)

(Hanasor’daki çeteciler 1904’te de II.Sasun isyanını çıkarmışlardır.)

-Kaynak : Hagop Mandjikian, Memorial book of the Armenia-

Daha seferberliğin başlangıcında, Türk birliklerine karşı saldırıya geçen Ermeni çeteleri, büyük katliamlara girişmiş,

Türk köylerine baskınlar düzenlemek suretiyle sivil halka büyük zararlar vermişlerdir. Örneğin Van'ın Zeve Köyü'nün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaşlı demeden, Ermeniler tarafından

öldürülmüştür.

İsyanların Osmanlı kuvvetlerince bastırılması, dünya kamuoyuna propaganda maksatlı olarak "Müslümanlar

Hıristiyanları katlediyor" mesajıyla yansıtılmış ve Ermeni sorunu giderek daha geniş çapta bir uluslararası sorun niteliğine büründürülmüştür.

Page 30: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

1889 ile 1909 yılları arasındaki yirmi yılda yaklaşık kırk adet Ermeni isyanı ve terörist faaliyeti ortaya çıkmıştır. Aşağıdabu isyanlar tarih sırasına göre listelenmektedir:

· Musa Bey Vakası (Ağustos 1889),

· Erzurum Ayaklanması (20 Haziran 1890),

· Kumkapı Gösterileri (15 Temmuz 1890),

· Merzifon, Kayseri, Yozgat Gösterileri (1892- 1893),

· Birinci Sasun Ayaklanması (Ağustos 1894),

· Zeytun (Süleymanlı) Ayaklanması (1–6 Eylül 1895),

· Divriği (Sivas) Ayaklanması (29 Eylül 1895),

· Babıali Baskını (30 Eylül 1895),

· Trabzon Ayaklanması (2 Ekim 1895),

· Eğin (Mamuratü’l Aziz) Ayaklanması (6 Ekim 1895),

· Develi (Kayseri) Ayaklanması (9 Ekim 1895)

· Akhisar (İzmit) Ayaklanması (9 Ekim 1895),

· Erzincan (Erzurum) Ayaklanması (21 Ekim 1895),

· Gümüşhane (Trabzon) Ayaklanması (25 Ekim 1895),

· Bitlis Ayaklanması (25 Ekim 1895),

· Bayburt (Erzurum) Ayaklanması (26 Ekim 1895),

· Maraş (Halep) Ayaklanması (27 Ekim 1895),

· Urfa (Halep) Ayaklanması (29 Ekim 1895),

· Erzurum Ayaklanması (30 Ekim 1895),

· Diyarbakır Ayaklanması (2 Kasım 1895),

· Siverek (Diyarbakır) Ayaklanması (2 Kasım 1895),

· Malatya (Mamuratü’l- Aziz) Ayaklanması (4 Kasım 1895),

· Harput (Mamuratü’l- Aziz) Ayaklanması (7 Kasım 1895),

· Arapkir (Mamuratü’l- Aziz) Ayaklanması (9 Kasım 1895),

· Sivas İsyanı (15 Kasım 1895),

· Merzifon (Sivas) Ayaklanması (15 Kasım 1895)

· Ayintab (Halep) Ayaklanması (16 Kasım 1895),

· Maraş (Halep) Ayaklanması (18 Kasım 1895),

· Muş (Bitlis) Ayaklanması (22 Kasım 1895),

· Kayseri (Ankara) Ayaklanması (3 Aralık 1895),

· Yozgat (Ankara) Ayaklanması (3 Aralık 1895),

· Zeytun Ayaklanması (1895–1896),

· Birinci Van Ayaklanması (2 Haziran 1896),

· Osmanlı Bankası Baskını (14 Haziran 1896),

· İkinci Sasun Ayaklanması (July 1897),

· II. Abdülhamid’e Suikast Girişimi (21 Temmuz 1905),

· Adana Ayaklanması (14 Nisan 1909)

Page 31: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

SASUN İSYANLARI (1894 ve 1897)

Sasun, isyanlarıyla ün salmış bir ilçedir. Birinci Sasun isyanı, Hınçak komitesince düzenlenmiş ve Kamparsun Boyacıyan vasıtasıyla

uygulanan bir planla yapılmıştır.

Aslında sadece yabancı müdahalesinin çekilmesi amacıyla yapılmış olan bu isyan hareketi, Ermeni komiteleri ve patrikhanesi vasıtasıyla

her tarafa pek kanlı ve heyecanlı bir şekilde duyurulmuştur. Avrupa'nın çeşitli başkentlerinde Ermeniler lehine mitingler

düzenlenmiş, parlamentolarda açıklamalar yapılmıştır.

Kamparsum BOYACIYAN 1890 Hınçak örgütünün Anadolu eylem hareketi başkanı ve 1908

Kozan Milletvekili

Soruşturma heyeti, Osmanlı hükümetinin asilere karşı asker göndermekle en kanuni hakkını kullandığını saptamıştır. Bu askerler,

kanlı çarpışmalardan sonra asileri yenebilmişlerdir. Hemen geçilmez dağlara sığınmış olan yaklaşık 3 bin kadar tamamen silahlı

asinin, inandırıcı sözlerle, gazete yazılarıyla hakkında gelinemez…

Bu çeteler de yakınındaki aşiretler de korkunç cinayetler işlediler ve yağmalar yaptılar. Ömer Ağa'nın yeğenini diri diri yaktılar. Gülli

Güzat köyünden üç dört saat ötede İslam kadınlarının ırzına geçtiler, bunları boğazladılar.

Birçok Müslümanlar, gözleri oyularak, kulakları kesilerek, en müthiş ve alçakçasına hakarete uğratılarak, Hıristiyanlığı kabule ve

Haçı öpmeye zorlandılar…”

Bu isyan ve saldırılardan bir kaçından söz edelim…

Olayın nasıl gerçekleştiği konusunda, taraftarlıkla suçlanamayacak olan New York Herald Amerikan gazetesinde

yayınlanan yazıyı aktarmak yeterli olacaktır:

"Avrupa incelemesi, Ermenilerin, yabancı ülkelerden gelen

tahrikçilerle birlikte isyan etmiş olduklarını göstermiştir. Asiler

İngiltere'den gelmiş modern silahlarla her şeyi yapmışlar, yangın,

adam öldürme,yağmadan sonra düzenli askere de karşı durmuşlar,

kafa tutmuşlar, dağlara çekilmişlerdir.

Page 32: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

OSMANLI BANKASI BASKINI (14 Haziran 1896),

Osmanlı Bankası Baskını, bütünü ile Taşnak Komitesinin eseridir.

26 Ağustos günü yapılan baskının nasıl gerçekleştiğini Esat Uras, Varantyan'ın Ermenice ‘Taşnaksutyun Tarihi’nden şöyle

nakletmektedir:

“… Bombalar şaşılacak sonuç veriyordu, dokunduğunu

derhal öldürmüyor, fakat etlerini parçalıyor, azap, ızdırap

içinde kıvrandırıyordu.

Garo ile beraber Müdürün odasına gidip, şartlarımızı

yazdırdık. Devletler tarafından isteklerimizin yerine

getirilmesini, bu çarpışmaya katılmış olanların serbest

bırakılmasını, aksi takdirde Bankayı kendimizle birlikte

havaya uçuracağımızı bildirdik…"

Banka baskını bitmiş, ancak Ermenilerin o gün asker, polis ve halk üzerine boşalttıkları bomba ve kurşunlar, İstanbul

Müslüman ahalisini ayağa kaldırmıştır.

İstanbul'daki karışıklık birkaç gün sürmüştür. Bu süre zarfında Ermeniler de saldırılarını devam ettirmişlerdir.

Osmanlı Bankası Merkez Şubesi, İstanbul

-Wikipedia-

Osmanlı Bankası olayına karışan Ermenilerden bir grup, serbest bırakıldıktan

sonra gittikleri Marsilya’da.

-Nuri Akbayar Koleksiyonu-

Page 33: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

YILDIZ SUİKASTI (21 Temmuz 1905)

Taşnaklar'ın Türkiye'deki son teşebbüsleri Sultan II.Abdülhamid'e yapılan suikasttır.

Krisdapor Mikaelyan ile birlikte bir kısmı Kafkasya'nın, Avrupa'nın çeşitli köşelerinden gelmiş maceracı Taşnaklar

İstanbul merkezinde toplanarak suikast planları için çalışmaya başlamışlardır.

Nihayet, yabancı konukların bulundukları yerlerde bomba atmak ve aynı zamanda araba ile büyük bir bomba patlatmak planı ileri

sürülmüştür. Bu konuda uzun tetkikler ve hesaplar yapılmış, bombaların yabancı memleketlerde hazırlanmasına, denemelerinin

orada yapılmasına ve özel bir araba içinde saatli bomba ile suikast yapılmasına karar verilmiştir.

21 Temmuz 1905'te Sultan Abdülhamid'e Düzenlenen Yıldız Suikasti.

-A Myth of Terror; Zeitgeschichte, Freilassing [Germany]; Birinci baskı (1986)-

Bütün tertibat tam anlamıyla alınmış olduğu halde, o gün camiden çıktıktan sonra Padişahın Seyhülislam'la görüşmesi ve bu sebeple birkaç dakika gecikmesi, suikastın başarısız sonuçlanmasına sebep olmuştur.

Patlayıcı madde, 18 Temmuz sabahı, arabacı yeri altındaki demir sandığa doldurulmuş, içerisine teneke kutu içinde 500 tane kapsül konmuştur. Her şey hazırlandıktan sonra 21 Temmuz 1905 Cuma

günü Selamlık resminden sonra Sultan Abdülhamid saraya dönerken camiin önünde bomba patlatılmıştır.

Page 34: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

ADANA OLAYI (14 Nisan 1909)

Adana’da günlerce süren Ermeni tahrikinin ardından Ermeniler iki Müslüman gencini öldürüp, katili teslim

etmemekte ısrar edince hadiseler çığ gibi büyümüş ve yayılmış, Müslümanlarla Ermeniler 3 gün boyunca fiilen

sokak sokak çarpışmışlardır.

Hükümet derhal Dedeağaç'tan Adana'ya asker sevk etmiş, askerlerin gelmesi üzerine olaylar yeniden alevlenmiş fakat bu

kez çabuk bastırılmıştır.

Cemal Paşa anılarında, Adana olayında 17.000 Ermeni ve 1.850 Müslüman öldüğünü, eğer şehrin nüfus oranı Ermenilerin lehine

olsaydı, bu adetlerin tersine döneceğini, olaylar sırasında tarafların davranışlarının diğerinden farklı olmadığını

yazmaktadır.

1909, Adana Müslüman Mahallesi yıkıntıları.

-Wikimedia Commons-

Patrikhane kendi yaptırdığı araştırma ile 21.300 ölü rakamına varmıştır.

Adana'da olaydan sonra sıkıyönetim ilan edilmiş, Müslüman ve Ermeni suçlular Divan-ı Harp'e sevk edilmişlerdir.

1909, Adana Ermeni Mahallesi yıkıntıları

-Fotoğraf: M. Paboudjian koleksiyonu-

Page 35: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Ankara ve Yozgat çevresinde faaliyet gösteren Ermeni çetelerinden bir grup.

-Massacre Exerted by the Armenian on the Turks During World War I Picture,-

TGS Yayınları, Ankara 2001

Diyarbakır'da ele geçirilen silah ve bombalar, tutuklanan Ermeni komitacılardan bazıları.

-Ermeni Ayaklanmaları ve İhtilal Hareketleri-

TC Genelkurmay Başkanlığı Yayını (2001)

Adapazari'nda ele geçirilen bombalar, bomba yapım malzemeleri ve bu bombaları yapan ve

dağıtan kişiler.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Mahzenlerde gizlenen ve fişek yapan Ermeniler.

-Ermeni Ayaklanmaları ve İhtilal Hareketleri-

TC Genelkurmay Başkanlığı Yayını (2001)

Page 36: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Sonuç olarak, tüm bu isyanlar ve ayaklanmalar, Ermeni Devrimci örgütleri tarafından Avrupa ve Amerika’da Ermenilerin Türkler tarafından öldürülmesi olarak yansıtılmış ve bu propaganda Avrupa kamuoyunda ciddi tepkilere yol açmıştır.

Bu yanıltma haberler sonucunda büyük devletler mevcut reformların uygulanması ve yeni reformların tasarlanması için Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki

baskılarını arttırmaya karar verdiler.

Osmanlı İmparatorluğu bu talepleri kabul ettiyse de, gerek Doğu Anadolu’nun elden çıkmasını önleme

amacı, gerek Ermeni isyanlarının bu reformların uygulanmasını imkansız hale getirmesi nedeniyle

uygulayamamıştır.

Sultan İkinci Abdülhamid, Kırmızı Sultan

“Le Rire”, 134 numara, 29 Мayıs, Paris 1897

Bununla ilgili olarak, Bitlis’te görev yapan Rus konsolosu General Mayewski 1912 yılında şunları kaydediyordu (TC Dışişleri

Bakanlığı Kayıtları);

Döneme ait İngiliz ve Rus diplomatik temsilciliklerinin raporları, “Ermeni ihtilalcilerin

hedefinin karışıklıklar çıkararak Osmanlıların karşılık

vermesini ve böylece yabancı ülkelerin duruma

müdahalesini sağlamak” olduğunu kaydetmektedir.

"Abdul Hamlet“

-Wheatcroft, "The Ottomans“-

Page 37: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Bir grup Ermeni köylüsü. Önde papaz.

-Fotoğraf: J. Gordon Browne-

“…

1895 ve 1896 yıllarında Ermeni komiteleri Ermenilerle yerel

halk arasında öyle bir kuşku yaydılar ki, bu bölgelerde

herhangi bir reformun yürütülmesi imkansız hale gelmişti.

Ermeni din adamları hemen hemen hiçbir dini eğitim gayreti

içinde değillerdi. Buna karşılık, milliyetçilik fikirlerini

yaymak için çok çalıştılar.

Bu tür düşünceler esrarengiz manastırların duvarları içinde

gelişti ve dini görevlerin yerini Hıristiyanların

Müslümanlara olan düşmanlığı aldı.

1895 ve 1896 yıllarında Asya Türkiyesi’nin pek çok vilayetinde

çıkan ayaklanmaların sebebi ne Ermeni köylülerin büyük

sefaleti, ne de maruz bulundukları baskı idi. Zira bu

köylüler komşularından çok daha zengin ve rahattılar.

Ermenilerin ayaklanması şu üç sebepten ileri geliyordu:

1. Bunların siyasi konularda bilinen gelişmeler,

2. Ermeni kamuoyunda milliyetçilik, kurtuluş ve bağımsızlık

fikirlerinin gelişmesi,

3. Bu fikirlerin Batı hükümetlerince desteklenmesi ve Ermeni

din adamlarının telkin ve çabalarıyla yayılması.

…”

-General Mayewski-Rusya Genel Konsolosu

Bitlis - Van

Page 38: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Ermeniler, Türk halkına en büyük zararı, Birinci Dünya Savaşı sırasında giriştikleri katliamlarla vermişlerdir.

Bu dönemde Ermeniler; Ruslar hesabına casusluk yapmış, seferberlik gereği yapılan askere alma çağrısına uymaksızın askerden kaçmış, askere gelip silah altına alınanlar ise silahları ile birlikte Rus ordusu saflarına geçerek, ‘vatana ihanet’

suçunu topluca işlemişlerdir.

Osmanlıların 1 Kasım 1914'te İngiltere, Fransa ve Rusya'ya karşı savaşa girmesi, Ermeni komitelerince büyük bir

fırsat olarak görülmüştür.

Gönüllü alaylar kurarak Rus saflarına katılan Ermeniler, Rus işgal kuvvetleriyle birlikte Doğu Anadolu topraklarına

girmişlerdir.

Ayrıca, Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde yeni isyanlar çıkartılmış, Osmanlı kuvvetleri arkadan vurulmuş, sivil Türk

halkı büyük bir katliama uğratılmıştır.

Bu katliam yalnızca Türkleri hedef almamış Trabzon civarındaki Rumlar ve Hakkari çevresindeki Museviler de

Ermeniler tarafından katledilmişlerdir.

İzmit’in Kullar köyünde Ermeniler tarafından balta ile katledilmiş Türklerin olay

yerinde çekilmiş fotoğrafları.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Aslında savaşa katılmadan önce Ağustos 1914’te, İttihat ve Terakki yetkilileri, Erzurum’da Ermenilerle bir araya gelerek onların desteğini almaya çalıştılar.

Taşnaklar da Osmanlı İmparatorluğu savaşa girdiği takdirde sadık vatandaşlar olarak devletlerini destekleyeceklerini bildirdiler.

Page 39: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Ancak bu sözlerini tutmayacaklardı, zira bu toplantıdan iki ay önce, Haziran 1914’te gizlice düzenlenen Taşnak Kongresi’nde ‘yaklaşan savaşı Osmanlı Devletinden bağımsızlık kazanabilmek için kullanma kararı’ alınmıştı.

Rusya Osmanlı İmparatorluğuna karşı savaş ilan eder etmez Rus Ermenileri Rusya ordusuna katılarak Osmanlılara saldırı

hazırlıklarına girişmeye başladılar.

Eçmiyadzin Katogikosu, Rusya’nın Kafkasya genel valisi Vranzof Dashkof’a Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğuna Ermeniler

konusunda reform yapmak üzere baskıda bulunması halinde, bütün Rus Ermenilerinin Rusya’yı koşulsuz olarak

destekleyeceğini bildirdi (TC Dışişleri Bakanlığı Kayıtları).

Savaş başlar başlamaz da Taşnak Cemiyeti hücre örgütlerine bir talimatname yollayarak Osmanlı İmparatorluğu içerisinde

isyanlar çıkarmalarını emretti (TC Dışişleri Bakanlığı Kayıtları) :

“Ruslar sınırı geçtiklerinde ve Osmanlı orduları geri çekilmeye

başladıklarında her yerde isyanlar çıkarılmalı, Osmanlı

orduları bu suretle iki ateş arasına alınmalıdır. Osmanlı

ordularının ilerlemesi halinde ise Ermeni askerler silahlarıyla

birlikte kıtalarını terk edecek ve çeteler teşkil edip Ruslarla

birleşeceklerdir.”

Ermeni terör örgütlerince öldürülen Türkler, Lice, Diyarbakır.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Hınçak Komitesi de örgütüne gönderdiği talimatta, “komitenin bütün gücüyle mücadeleye katılarak İtilaf Devletlerinin ve

özellikle Rusya'nın müttefiki sıfatıyla Ermenistan, Kilikya, Kafkasya ve Azerbaycan'da zaferi temin için her türlü vasıta

ile İtilaf Devletlerine yardım edeceğini” bildirmiştir.

Page 40: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Bu saldırgan açıklamalar yalnızca Ermeni siyasi organizasyonlarına has değildi. Meclis-i Mebusan’da görev yapan Papazyan, Pastırmacıyan ve Boyacıyan gibi Ermeni milletvekilleri de kısa süre içerisinde gerilla liderlerine dönüştüler.

Ermeni toplumuna hitaben yazdığı bir bildiride Papazyan şunları söylüyordu (TC Dışişleri Bakanlığı Kayıtları) :

“Kafkasya'da gönüllü Ermeni alaylarının hazır

bulundurulmalı, bunlar Rus ordularının öncüleri olarak

Ermenilerin yaşadıkları bölgelerdeki kilit noktaları ele

geçirmeli ve Anadolu topraklarında ilerleyecek Ermeni

alayları ile hemen birleşmelidirler”

Venezuella’lı subay ve yazar Rafael de Nogales şunları yazmaktadır:

"Savaş fiilen başlayınca, Meclis'teki Erzurum Mebusu

Pasdermichan (Pastırmaciyan) üçüncü ordudaki hemen

bütün Ermeni Subay ve askerlerle öte tarafa Rusya'ya geçti.

Kısa bir süre sonra onlarla geri dönerek, köyleri yakmaya,

ellerine geçen bütün masum Müslümanları insafsız şekilde

kılıçtan geçirmeye başladı. Bu kanlı mezalimin zaruri

karşılığı, Osmanlı makamlarının, her halde henüz kaçmayı

başaramadıkları için, halen orduda bulunan Ermenileri

askerlerle jandarmaları silahtan soyutlayarak, onları yol

inşaatında ve malzeme nakliyatında kullanılmak üzere iş

taburlarına nakletmesi oldu."

Osmanlı meclisinde eski Erzurum mebusu olan Karakin Pastırmacıyan'ın ‘Tero’ ve ‘Haço’ çeteleriyle

Kafkaslardaki Rus ordusuna katılmak için ayrılmadan önce katıldığı dini törende.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Page 41: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Rus orduları Doğu Anadolu içlerine doğru ilerledikçe, gönüllü Osmanlı ve Rus Ermenileri tarafından oluşturulmuş

birlikler tarafından karşılanıyordu.

Osmanlı ordusunda görev yapan Ermenilerin büyük bir kısmı da orduyu terk ederek silah ve cephaneleri ile Rus

ordusuna katılıyorlardı.

Ayrıca yıllardır Amerikan misyoner okullarında depolanan silah ve mühimmat bu gönüllü ordusunu silahlandırmak için

kullanılıyordu.

Hacin'de yapılan aramalarda ele geçirilen gaz tenekelerindeki barut, silah ve bombalar ile Hacin

Ermeni mektebinden çıkarılan Ermenistan arması, dinamit, barut kapsül ve fitilleri.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Rus kuvvetleri saflarındaki Ermeni gönüllü alaylarının yaptıkları zulüm o kadar ağır olmuştur ki, Rus komutanlığı bazı Ermenibirliklerini cepheden uzaklaştırarak geri hatlara sevk etmek zorunluluğunu hissetmiştir. O dönemde Rus ordusunda görev

yapan bazı subayların hatıratı bu zulme bütün açıklığıyla tanıklık etmektedir(TC Dışişleri Bakanlığı Kayıtları).

Silahlanan bu çeteler komitelerin “kurtulmak istiyorsan önce komşunu öldür"

talimatı üzerine erkekler cephelerde olduğu için savunmasız kalan Türk şehir, kasaba ve köylerine saldırarak katliama

girişmişler, Osmanlı kuvvetlerini arkadan vurmuşlar, Osmanlı birliklerinin harekatını engellemişler, ikmal yollarını kesmişler, yaralı konvoylarını pusuya düşürmüşler, köprü ve yolları imha

etmişler, şehirlerde ayaklanarak Rus işgalini kolaylaştırmışlardır.

Page 42: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Erzincan’da Hacı Müştak Efendinin evinde katledilen çocuklar ve aile bireyleri.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Ermenilerin katlettiği kadın ve çocuklar

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Bayburt’ta Ermenilerin katlettiği siviller.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Kars’ta ayakları başlarına bağlanarak katledilen Türkler

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Page 43: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Bu konuda İngiliz politikacı ve gazeteci Philips Price şu ifadeleri kullanmaktadır:

"... Savaş patlak verince bu bölgelerdeki Ermeniler (Doğu

vilayetleri kastediliyor) Kafkasya'daki Rus makamları ile

gizlice temasa geçtiler ve geliştirilen bir yer altı teşkilatı

ile bu Türk vilayetlerinden Rus ordusuna gönüllü sevk

edilmeye başlandı..."

Savaş başlayınca Ermenilerin Ruslarla işbirliğine giriştiklerini hemen her kaynakta bulabiliyoruz.

Osmanlı ordusundaki Ermeni askerleri.

-‘Ermenistan Cumhuriyet Milli Bilimler Akademisi’ albümü-

Amerikalı gazeteci Clair Price ise şöyle yazmaktadır:

"1908 Anayasası gereğince Enver Hükümetinin askerlik çağına gelmiş Türkler gibi Ermenileri de silah altına çağırmak

hakkı vardı, ama silahlı bir karşı koyma, özellikle Zeytun'da derhal başladı. Doğu hudutları boyunca Ermeniler Rus

ordusuna kaçmaya başladılar. Enver Hükümeti geri kalanların sadakatinden şüphe ederek onları iş taburlarına sevk

etti."

Daha seferberliğin başlangıcında, Türk birliklerine karşı saldırıya geçen Ermeni çeteleri, Türk köylerine baskınlar düzenlemek suretiyle sivil halka büyük zarar vermişlerdir. Örneğin Van'ın Zeve köyünün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaşlı demeden, Ermeniler

tarafından öldürülmüştür.

Page 44: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

1915 Martında Rus orduları Van’a doğru ilerlemeye başladılar.

Osmanlı devleti o günlerde Çanakkale'de ve Irak'ta ölüm-kalım savaşı vermekte, Van bölgesinde bulunan asker ise Rusların

Kafkaslardan yaptıkları saldırılara karşı savaşmaktaydı.

Bunu fırsat bilen Ermeniler 11 Nisan 1915’te Van’da büyük bir ayaklanma başlattılar, Türk mahallelerine girerek büyük

katliamlara giriştiler ve şehrin kolayca teslim olmasını sağlamaya çalıştılar.

Van’daki bu ayaklanma ve katliamdan sonra bile Osmanlı Hükümeti Ermenilere, ayaklanmalarını ve Rus ordularına verdikleri desteği kesmek amacıyla son bir şans vermeye karar verdi.

Patrik ve Ermeni kökenli milletvekillerinin de aralarında bulunduğu Ermeni kanaat önderleri ile bir toplantı düzenledi ve bu saldırılar önlenemezse ciddi önlemler alınacağını bildirdi.

Van'ın Rus ordusu tarafından işgalini kolaylaştırmak için isyan eden Ermenilerin

Osmanlı askerlerine karşı siperlerdeki fotoğrafı.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

O dönemde Amerika’da yayınlanmakta olan Ermeni gazetesi Goçnak 24 Mayıs 1915 tarihli sayısında “Van'da yalnızca

1.500 Türk'ün kaldığını" iftiharla bildirmekteydi (TC Dışişleri

Bakanlığı Kayıtları).

Page 45: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

1915 Mayıs ayına gelindiğinde, Ruslar Doğu Anadolu'da ilerler, İngiliz ve Fransızlar Çanakkale'yi zorlar ve

Güney'de kanal harekatı yapılırken, ülkenin iç durumu budur.

Zeytun, Van ve Muş'ta isyan çıkmıştır. Van isyanı, şehrin Ruslar tarafından işgaline yol açmıştır. Zeytun ve Muş

isyanı devam etmektedir.

Ülkenin her tarafı asker kaçakları ile doludur. Her taraf çetelerin saldırılarına uğramıştır. Eli silah tutan Türklerin askere gitmeleri neticesinde meydan Ermenilere kalmıştır.

24 Nisan 1915’te tutuklanan Ermeni komite ileri gelenleri.

Sol sütundan aşağıya : Grigor Zohrab, Siamanto, Hovhannes Tlkateentsi, Daniel Varoojan, Ruben

Sevak, Yeroukhan, Rupen Zartarian, Tigran Chyukyurian, Ardashes Harutunian and Tiran Kelekian.

-Wikimedia Commons-

Toplantıdan sonra da saldırıların azalma yerine artma eğiliminde olması üzerine hükümet sonunda harekete geçti.

24 Nisan 1915’te Ermeni devrimci komiteleri kapatıldı ve bu komitelerin ileri gelen 235 üyesi devlete karşı suç işlemekten

tutuklandı.

Devlet bir taraftan savaşırken, bir taraftan da isyanlarla uğraşmaktadır. Osmanlı böyle bir durumda tehcir kararı almak zorunda kalmıştır.

Page 46: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Osmanlı hükümetinin bu kararı üzerine harekete geçen Eçmiyazin Katogikosu Kevork, ABD Cumhurbaşkanı’na şu

telgrafı göndermiştir:

"Sayın Başkan, Türk Ermenistanı’ndan aldığımız son

haberlere göre, orada katliam başlamış ve organize bir terör,

Ermeni halkının mevcudiyetini tehlikeye sokmuştur. Bu

nazik anda Ekselanslarının ve büyük Amerikan Milletinin

asil hislerine hitap ediyor, insaniyet ve Hıristiyanlık inancı

adına, büyük Cumhuriyetinizin diplomatik temsilcilikleri

aracılığıyla derhal müdahale ederek, Türk fanatizminin

şiddetine terk edilmiş Türkiye'deki halkımın korunmasını

rica ediyorum.

Kevork, Başpiskopos ve bütün Ermenilerin Katogikosu"

İşte her yıl Ermenilerin soykırım günü olarak andıkları bu tarihte değil bir soykırım, bir idam dahi yaşanmamış olup, tutuklamaların tehcir(yer değiştirme) ile bir bağlantısı da yoktur.

Başpiskopos Kevork'un telgrafını, Rusya'nın Washington Büyükelçisi'nin ABD'deki temasları izledi. Bütün olup biten, yasadışı Ermeni komitelerinin kapatılması ve elebaşlarının tutuklanmasıdır. Fakat Ermeniler olayı bir ‘katliam’ gibi göstermeye, ABD ile Rusya’yı kendi saflarına çekmeye

çalışmışlardır.

Subatan Köyü'nde, Ermeniler tarafından öldürülen kadın ve çocuklar.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Page 47: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Muş’ta bir Ermeni çetesi, öldürdükleri bir Türk annenin karnından çıkardıkları bebek ile…

Page 48: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Savaşta ele geçirdikleri yerlerin kendilerine verileceği ve bağımsızlıklarının tanınacağı gibi vaatlere kanan Ermeniler,

birçok ihtilal cemiyeti kurmuşlardır (Başbakanlık Osmanlı Arşivleri,

Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Belgeleri (DH.EUM) 2. Şube, Dosya 1, belge 45/2 ).

Ermeniler, yer değiştirme öncesinde başlattıkları tedhiş faaliyetlerini, göç sırasında da sürdürmüşlerdir. Gerek sınır

bölgelerinde, gerek iç bölgelerde düşmanla işbirliği yapmışlar; Müslüman halka karşı katliamlarda bulunmuşlardır(Başbakanlık

Osmanlı Arşivi, Şifre Kalemi Belgeleri., nr. 61/50 ; nr. 62/24; nr. 63/175; nr. 64/92;

nr. 64/163; nr. 64/194; nr. 66/51; nr. 46/56; nr. 66/192; BA, BEO, nr. 343464 ).

Erzurum’un Alaca köyü sakini 250 Türk çeşitli binalara doldurulmuş ve

benzin dökülerek yakılmışlardır. Sabah 06.00 da fotoğraf çekildiğinde,

şehitler cenaze tarlası gibi görüntülenmiştir.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Yer değiştirme(tehcir) kararı, bağımsız Ermenistan kurma hevesine kapılarak savaş içindeki kendi devletlerini arkadan

vuran Ermenilerin verdikleri zararı önlemek amacıyla zorunlu olarak alınmıştır.

Ruslar ve İtilaf Devletleri'nin Ermenileri nasıl kandırdıkları ve kışkırttıkları, belgeleriyle sabittir (Başbakanlık Osmanlı Arşivi,

Şifre Kalemi Belgeleri, nr. 45/115).

Page 49: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Diyarbakır'ın Şark nahiyesine bağlı Hızır İlyas köyü Mersani deresi (23 Temmuz 1915). Hono ismindeki Ermeninin başında bulunduğu

çete tarafından hançer ve kurşunla öldürülen erkek, kadın ve çocuklar.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Page 50: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Bu gelişmeler üzerine, Başkomutan Vekili Enver Paşa duruma bir çare bulmak amacıyla, 2 Mayıs 1915'te İçişleri Bakanı Talat Paşa'ya şu yazıyı göndermiştir (ATBD Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Aralık 1982, sayı 81, belge 1830.):

Nisan 1915, Rus ordusu Van’a saldırdığında isyan eden Ermeniler siperlerde,

Osmanlı askerlerine karşı savaşırken.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

“Ermenilerin Sevkiyatında Gözetilmesi Gereken Gaye ve

Esaslar“

Van gölü etrafında ve Van valiliğince bilinen belirli yerlerdeki

Ermeniler, isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır bir

haldedirler. Toplu halde bulunan Ermenilerin buralardan

çıkarılarak isyan yuvasının dağıtılması düşüncesindeyim.

3. Ordu komutanlığının verdiği bilgiye göre Ruslar 20 Nisan

1915'te kendi sınırları içindeki Müslümanları sefil ve perişan

bir halde sınırlarımızdan içeriye sokmuşlardır. Hem buna

karşılık olmak ve hem yukarıda belirttiğim amacı sağlamak

için, ya bu Ermenileri aileleriyle birlikte Rus sınırı içine

göndermek, yahut bu Ermenileri ve ailelerini Anadolu içinde

çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir.

Bu iki şekilden uygun olanın seçilmesini ve uygulanmasını

rica ederim. Bir mahzur yoksa isyancıların ailelerini ve isyan

bölgesi halkını sınırlarımız dışına göndermeyi ve onların

yerine sınırlarımız içine dışarıdan gelen Müslüman halkın

yerleştirilmesini tercih ederim."

Page 51: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

27 Mayıs 1915 tarihinde hükümet, savaş bölgelerinde yaşayan Ermeni nüfusun tehcirine(yer değiştirme) ilişkin kanunu kabul

etmiştir.

Kanun, 1 Haziran 1915 günü dönemin Resmi Gazetesi Takvim-i Vekayi'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. (Takvîm-i Vekãyi', 18

Receb 1333 / 19 Mayıs 1331, 7. sene, nr. 2189)

1915, Transkafkasya’da Rusların tarafına geçen Ermeni askerlerden bir grup.

.-Fotoğraf : Underwood & Underwood / Corbis Koleksiyonu-

Ermeniler bu kanunu soykırım kanunu olarak algılamaktadırlar. Oysa kanun maddeleri incelendiğinde tehcirin İmparatorluğun devamının sağlanması için geçici bir önlem olduğu ve Ermenilere zarar verilmeden uygulanması konusunda düzenlemeler

yapıldığı görülmektedir.

Talat Paşa'nın başlattığı ve Meclis'in de uygun gördüğü yer değiştirme uygulaması, ‘doğrudan doğruya cephelerin güvenini

sarsacak bölgeleri’ kapsamaktadır. Çünkü Ermeniler bu bölgelerde düşmanla işbirliği yapmakta ve onların çıkarma

yapmalarını kolaylaştıracak faaliyetlerde bulunmaktaydılar.

Yer değiştirme uygulamasının ilk işareti sayabileceğimiz bu yazı ile Enver Paşa, Ermenilerin isyan çıkaramayacak şekilde

dağıtılmalarını istemektedir. Söz konusu yazıya göre uygulama yalnızca Ermenilerin isyan ve karışıklık çıkardıkları yerlerde

yapılacaktır. Nitekim öyle de olmuştur.

Page 52: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

30 Mayıs 1915 tarihinde İçişleri, Harbiye ve Maliye Bakanlıklarına yazılan yazıda, yer değiştirme uygulamasının nasıl yapılacağı

şöyle anlatılmıştır (Başbakanlık Arşivleri, Başbakanlık evrak odası, nr. 326758):

Ermeniler kendilerine ayrılan bölgelere can ve mal

güvenlikleri sağlanarak rahat bir şekilde nakledileceklerdir.

Yeni evlerine yerleşene kadar yeme-içme giderleri Göçmen

Ödeneği'nden karşılanacaktır.

Eski mali durumlarına uygun olarak kendilerine emlak ve

arazi verilecektir.

İhtiyaç sahipleri için hükümet tarafından ev inşa edilecek,

çiftçi ve ziraat erbabına tohumluk, alet ve edevat

sağlanacaktır.

Geride bıraktıkları taşınır malları kendilerine ulaştırılacak,

taşınmaz malları ve değerleri belirlendikten sonra, buralara

yerleştirilecek olan Müslüman göçmenlere paylaştırılacaktır.

Bu göçmenlerin uzmanlık alanları dışında kalan zeytinlik,

dutluk, bağ ve portakallıklarla, dükkan, han, fabrika ve

depo gibi gelir getiren yerler, açık arttırma ile satılacak veya

kiraya verilecek ve bedelleri sahiplerine ödenmek üzere mal

sandıklarınca emanete kaydedilecektir.

Sevk ve isyan tehcir kanunu

-Başbakanlık Osmanlı Arşivi-

Ermenilerin Sevkiyatında Gözetilmesi Gereken Gaye

ve Esaslar

-Başbakanlık Osmanlı Arşivi-

Page 53: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

10 Haziran 1915 tarihinde yayımlanan bir emir yazısı ile de, göçe tabi tutulan Ermenilerin malları koruma altına alınmıştır.

Bir başkan ile, biri idari diğeri de maliyeci olmak üzere iki üyeden oluşan ‘Terk edilmiş Mallar Komisyonu’ kurulmuştur.

Bu komisyonlar, boşaltılan köy ve kasabalardaki Ermenilere ait malları tespit edecek, ayrıntılı defterlerini tutacaktır.

Kanuna göre hazırlanan uygulama emri ile yer değiştirmenin nasıl yapılacağı tüm ayrıntıları ile belli kurallara bağlanmıştır.

Elazığ’a doğru götürülen Ermeniler, Harput, 1915

-Fotoğraf : Wikimedia Commons-

Bu emirde, menkul ve gayrimenkullerin nasıl teslim alınacağı, araziler ve üzerindeki mahsulün durumu, bunların kayda alınması, göç edenlere sıcak ve etli yemek verilmesi gibi

konulara dahi yer verilmiştir.

Uygulama emrinde, menkul ve gayrimenkulün yok edilmesi ya da insanların öldürülmesi yönünde herhangi bir işaret olmadığı

gibi; tam tersine uygulamada hata yapanların idam cezasına kadar uzanan ağır cezalarla cezalandırılacağı belirtilmektedir.

Bozulabilir eşya ile hayvanlar açık arttırma ile satılacak ve parası korunacaktır. Bu malların Ermeniler dönünceye kadar korunmasından hem komisyon, hem de bölge yöneticileri sorumlu olacaktır.

Page 54: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Osmanlı hükümetinin bu emrin uygulanması sırasında büyük titizlik gösterdiği anlaşılmaktadır.

Terkedilmiş Mallar Komisyonları eliyle, değerleri üzerinden sahipleri adına müzayede yoluyla satılan malların paraları kendilerine ödenmiştir (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Şifre Kalemi

Belgeleri, nr. 53/303).

Hükümet, 3 Ağustos 1915'te mutasarrıflıklara, illere ve Terkedilmiş Mallar Komisyonlarına şifre telgraf

göndererek, adı geçen malların devlet memurlarınca satın alınmasını, çeşitli suistimallere meydan vereceği

gerekçesiyle yasaklamıştır (Şifre Kalemi Belgeleri, nr. 54-A/259).

Hükümet her türlü yolsuzluğu önleyecek önlemleri almaktan geri durmamıştır. 11 Ağustos 1915'te bütün illere gönderilen bir emir ile de bu konuda alınacak önlemler ve uygulamalar

maddeler halinde belirtilmiştir.

Emir yazılarındaki bu hükümler büyük bir titizlikle uygulandığı gibi, iskan şirketleri kurularak, yerleri değiştirilen Ermenilerden kalan sanat ve ticaret müesseselerinin de değerleri üzerinden bu şirketlere devredilmesi sağlanmıştır (Şifre Kalemi Belgeleri, nr. 61/31; nr.

60/275; nr. 60/277).

Satılan malların bedelleri Terkedilmiş Mallar Komisyonları tarafından sahiplerine gönderilmiştir (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Şifre Kalemi

Belgeleri, nr.57/348; nr. 57/349; nr. 57/350).

Posta kartı; Ermeni yün tüccarı, Avrupalı bir tüccar ve elemanı, Urfa.

-Fotoğraf : Wikimedia Commons-

Page 55: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Ayrıca güzergah seçiminde, kafilelerin güvenlik ve korunmalarının sağlanması düşüncesi de önemli rol oynamıştır.

Nitekim Kayseri'den, Samsun'dan gönderilenler Malatya üzerinden; Sivas, Mamuretülaziz (Elazığ), Erzurum ve

çevresinden gönderilenler ise Diyarbekir-Cizre yolundan Musul'a gönderilmişlerdir (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Şifre Kalemi

Belgeleri, nr. 54-A/157; nr. 56/280; nr. 56/387).

Güzergahların seçiminde tren yolları ve nehir nakliye araçlarının bulunduğu yerler tercih edilmiştir. Bu sırada en güvenli yoluntren ve nehir yolculuğu düşüncesi bunda önemli rol oynamıştır.

27 Mayıs 1915 tarihli Sevk ve İskan Kanunu ve kanunun uygulanma şekillerine belirleyen bildirilere uygun olarak;

Ermeni kafileleri, yeni yerleşim alanlarına dağıtılmak üzere yol kavşakları üzerinde bulunan Konya, Diyarbekir, Cizre, Birecik

ve Halep gibi belirli merkezlerde toplanmışlardır.

Kafilelerin göç ettirildikleri güzergahlar, göçmenlerin zorluklarla karşılaşmamaları için mümkün olduğu kadar

kendilerine yakın yollardan seçilmiştir.

Ermeni göçmenler, Suriye

-Fotoğraf : Wikimedia Commons-

Page 56: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Ayrıca, yetim çocuklar ve dul kadınlar da göç ettirilmeyerek, yetimhanelerde ve köylerde koruma altına alınmışlar ve

kendilerine maddi yardımda bulunulmuştur(Başbakanlık Osmanlı

Arşivi, Şifre Kalemi., nr. 54/411; nr. 54/450; nr. 54-A/325).

Yer değiştirme sırasında yetim kalan çocuklar da Sivas'a gönderilerek oradaki yetimhanelere yerleştirilmişlerdir

(Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Şifre Kalemi., nr. 61/ 18-2).

Yer değiştirme kararı bütün Ermenilere uygulanmamıştır. 15 Ağustos 1915'de illere gönderilen şifre telgrafla, Osmanlı ordusunda subay ve sağlık sınıflarında hizmet gören Ermeniler ve aileleri bulundukları yerlerde bırakılarak göç

ettirilmemişlerdir(Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Şifre Kalemi., nr. 55/18).

Korunmaya muhtaç Ermeni aileler hakkında 30 Nisan 1916'da genel bir emir yayınlanmıştır. Bununla, erkekleri askerde

bulunan kimsesiz ve velisiz aileler, Ermeni ve yabancı bulunmayan köy ve kasabalara yerleştirilmiş, gıda ihtiyaçları

Göçmen Ödeneği'nden verilmiştir.

Bir Ermeni kadın ve çocuğu gıda yardımı alıyorlar.1915

-Fotoğraf : Wikimedia Commons-

12 yaşına kadar olan kimsesiz çocuklar, bölgelerindeki yetimhanelerin yeterli olmadığı yerlerde, zengin Müslüman ailelerin yanına verilerek yetişmeleri ve eğitimleri sağlanmıştır. Hali vakti yerinde olmayan Müslüman ailelerine Göçmen Ödeneği'nden çocukların

gıda masrafı olarak 30 kuruş (yaklaşık bugünkü 110 $) ödenmiştir (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Şifre Kalemi., nr. 63/147, nr. 64/162).

Page 57: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Devlet savaş şartlarına rağmen, yer değiştirme uygulamasının tam bir düzen içinde yürümesi ve kafilelerin herhangi bir

zarara uğramaması için elindeki bütün imkanları zorlamıştır.

Buna rağmen, cepheye devamlı surette asker ve gıda maddesi göndermek zorunda kalınması yüzünden göçmenleri taşıyacak

araç bulmakta zaman zaman zorluklarla karşılaşılmıştır.

Bütün bu zor şartlara ve imkansızlıklara rağmen hükümet, yerleri değiştirilen Ermenileri bir düzen içerisinde yeni yerleşim yerlerine taşımayı başarmıştır.

Ermeniler trenle Musul’a taşınıyor. 1915

-Wikimedia Commons-

Bu yüzden istasyonlarda büyük yığılmalar meydana gelmiştir. Araç azlığı, taşımanın yer yer aksamasına yol açtığı gibi, hasat

mevsimi olması, araba ve hayvana duyulan ihtiyaç yüzünden kafilelerin zorlukla hareket etmelerine sebep olmuştur

(Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Şifre Kalemi Belgeleri., nr. 54-A/393, nr. 54-A/59 ;

nr. 54-A/96.).

Page 58: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Bir yandan I.Dünya Savaşı'nın sürmesine rağmen, yer değiştirmenin düzenli bir şekilde yürümesi ve kafilelerin

herhangi bir zarara uğramaması için azami dikkat gösterilmiştir.

Nitekim, Amerika'nın Mersin Konsolosu Edward Natan, 30 Ağustos 1915'te Büyükelçi Morgenthau’ya gönderdiği

raporda,

“Tarsus'tan Adana'ya kadar bütün hat güzergahının

Ermenilerle dolu olduğunu; kalabalık yüzünden

birtakım sıkıntıların olmasına rağmen Hükümetin bu

işi son derece intizamlı bir şekilde idare ettiğini;

şiddete ve düzensizliğe yer vermediğini; göçmenlere

yeteri kadar bilet sağladığını; muhtaç olanlara

yardımda bulunduğunu”

belirtmiştir.(Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Belgeleri

(EUM), Dosya 2D/13 ).

1915’de büyük Ermeni göçü başladığında Orta Anadoludan başlayan demiryolu hattı Toros

Dağlarında sona eriyordu. Buradan Suriye’ye, 1916’da Almanlar Halep demiryolu inşaasını

tamamlayana kadar, karayoluyla devam ediliyordu. Bu fotoğraf, Tarsus’tan Suriye’ye götürülmek

için Toroslardan geçirilen kafileye aittir.

-A Myth of Terror; Zeitgeschichte, Freilassing [Germany]; Birinci baskı (1986)-

Page 59: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Ayrıca vilayetler kendi imkanlarına göre yardımlarda bulundukları gibi, zaman zaman ihtiyaç durumuna göre

merkezden yeni para tahsisleri de yapılmıştır(Şifre

Kalemi., nr. 53/305; nr. 55-A/118).

Bu arada Amerika'dan Ermeni göçmenlere verilmek üzere gönderilen bir miktar para da Amerikan

misyonerleri ve konsolosları tarafından Hükümetin bilgisi dahilinde Ermenilere dağıtılmıştır (Şifre Kalemi.,

nr. 60/281).

Harputlu Ermeni göçmenler Amerikalı Ermeniler sponsorluğundaki göçmen kampında, Halep.

-Fotoğraf: SAVE Armenian Photograph Archives-

Gıda sağlanması için Göçmen ve Aşiret Yerleştirme Müdürlüğü'ne çeşitli emirler verilmiştir

(Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Şifre Kalemi., nr. 55/152; nr. 55/291; nr. 55/341;

nr. 55-A/17; nr. 55-A/77; nr. 55-A/135; nr. 57/110).

Hükümet, Ermeni tehcirine başlamadan önce bütün vilayetlere yazılar yazarak, bölgelerinden geçecek kafilelerin bütün ihtiyaçlarının karşılanması için önlem alınmasını ve yiyecek stoklanmasını istemiştir (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Şifre Kalemi., nr. 55/291; nr.

55/341; nr. 57/345; nr. 57/351).

Bunun dışında Amerika'da yaşayan bazı Ermenilerin, aralarında topladıkları paraları gizli yollardan göçe tabi tutulan Ermenileregönderdikleri anlaşılmaktadır (Şifre Kalemi., nr. 60/178).

Page 60: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Yer değiştirmeye tabi tutulan Ermenilerin sevk, yerleştirme ve geçimlerinin sağlanması için 1915 yılında 25 milyon, 1916 yılı sonuna kadar ise toplam 230 milyon kuruş harcandığı

belgelerden anlaşılmaktadır.

(İskân-ı Aşâir ve Muhâcirin Müdiriyeti'nin 1915 yılı bütçesi 78.000.000 ; 1916

bütçesi ise 200.000.000 kuruş idi ve bu meblağ, tehcire tabi tutulan Ermeni,

Rum ve Araplarla, düşman istilasına uğrayan bölgelerden gelen Müslüman

muhacirlere sarf edilmekteydi -Başbakanlık Arşivleri, Başbakanlık evrak odası,

no. 334063).

1863-1923 arası Osmanlı parasının değeri incelendiğinde;

100 kuruş = 1 Osmanlı Lirası = 6,6 gr. 24 ayar altın230 milyon kuruş = 2.300.000 Lira

2.300.000 Lira x 6,6 gr. altın = 15.180.000 gr. altın = 15.180 kg. altın1 kg. altın = 55.750 $

15.180 kg .altın x 55.750 $ = 846.285.000 $

Bu durumda Osmanlı İmparatorluğunun Ermeni göçü için harcadığı toplam paranın bugünkü değeri 846 Milyon Dolar’a tekabül

etmektedir.

1 Osmanlı Lirası, 1875

Page 61: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Osmanlı Hükümeti, yer değiştirme için bu kadar büyük paralar harcarken, bir yandan da göçe tabi tutulan

Ermenilerin devlete ve şahıslara olan borçlarını ya ertelemiş ya da tamamen defterden silmiştir.

Nitekim, Talat Paşa'nın 1 Haziran 1915'te Maraş Mutasarrıflığına gönderdiği bir şifre telgrafta Ermenilerin borçlarının alınmaması istenmiş(Şifre Kalemi., nr. 53/200), bütün vilayetlere 4 Ağustos 1915'te gönderilen bir başka emirde

ise, yerleri değiştirilen Ermenilerin vergi borçları ertelenmiştir (Şifre Kalemi., nr. 54-A/268).

Diğer taraftan göç halindeki kafilelere hastalık durumlarında tedavi edilmeleri için sağlık görevlileri

atanmıştır(Şifre Kalemi., nr. 54-A/226).

Ayrıca, yer değiştirmeye tabi tutulanlar arasında bulunan suçlu zanlıları hakkındaki takibat da ertelenmiştir

(BA, Başbakanlık evrak odası (BEO), nr. 329176).

Tiflis’de Ermeni Göçmenler yün taraklıyor.

-NationalGeographice, Kasım 1919-

Page 62: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Ermeni göçmen kafilesi.

-‘Ermenistan Cumhuriyet Milli Bilimler Akademisi’ albümü-

Sonuç itibariyle tehcir edilen Ermenilerin güvenliği ve rahatı

için devlet elinden geldiği kadar tedbir almaya çalışmıştır.

Ancak savaş koşulları altında yeterli yiyecek, temiz su,

ulaşım araçları ve hijyen koşulları olmadığı için büyük

sorunlar yaşanmıştır.

Bunun yanı sıra ordu savaşta olduğundan iç güvenlik yeterince sağlanamamış ve çeteler tehcir konvoylarına

saldırılarda bulunmuşlardır.

Açlık ve salgın hastalıklar gibi Müslüman nüfusun da muzdarip olduğu felaketler Ermenileri de vurmuş ve tehcir

sırasında binlerce Ermeni ölmüş veya öldürülmüştür.

Page 63: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Öte yandan, savaş günlerinin güç koşullarını, araç, yakıt, gıda, ilaç ve diğer imkanların yetersizliğini, ağır iklim şartlarını ve tifüs gibi

salgın hastalıkların yol açtığı tahribatı da göz önünde tutmak gerekir.

90 bin kişilik bir Osmanlı kolordusunun Doğu cephesinde soğuk ve hastalıktan kırıldığı unutulmamalıdır.

Sarıkamış’ta donan Türk askerleri.

-Wikimedia Commons-

Ermenilerin Doğu Anadolu'daki çarpışmalar ve tehcir sırasında kayıplar verdikleri doğrudur, esasen bunu kimse inkar etmemektedir. Bir dünya savaşı, bir ayaklanma ve isyan ve bunun sonucu bir tehcir

söz konusudur.

Savaştan kaynaklanan genel asayişsizlik ortamı ve şahsi kin ve intikam duygulan tehcir edilen kafilelerin birtakım saldırılara

uğramasına neden olmuştur.

Hükümet bu durumu elinden geldiğince önlemeye çalışmış ve sorumlu gördüğü kimseleri de cezalandırmıştır.

Cephelere uzak bölgelerde, hatta başkent İstanbul'da bile feci sıkıntılar çekilmiştir.

Bu koşullar ve sıkıntılar yalnız Ermeniler için değil, bütün Osmanlılar için eşit şekilde geçerlidir ve uğranılan felaketler

herkes için ortak acılar olmuştur.Ruslar donmuş Türk askerlerini topluyor.

-Wikimedia Commons-

Page 64: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Osmanlı Devleti’nin ayaklanmaya karşı koyma harekatı,

1915 yılında ve Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşında

Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya ile savaş halinde

bulunduğu bir zamanda gerçekleşmiştir.

Ermeni isyancılar, Urfa. Temmuz 1915

-Wikimedia Commons-

Harekat, Ermenilerin bağımsızlık isteği ile ayaklanma

başlatmaları, düşmanla işbirliğinde bulunmaları ve savaş

zamanında vatana ihanet suçunu işlemeleri,

Müslüman halka karşı katliamlar yapmaları karşısında

başlatılmıştır.

Müslüman halkın kendini savunması, ancak bu savunmanın

da zaman zaman maksadını ve sınırlarını aşması,

intikam veya ‘zarara karşılık’ eylemlerini kapsaması gibi

nedenler, Osmanlı Devletinin gerekli ve orantılı önlemleri

alması sonucunu doğurmuştur.

Page 65: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Bu sırada, silahlı bir çatışmada yararlanılabilecek

bütün erkek bireyleri orduda silah altında ve çeşitli cephelerde

savaşmakta olan Müslüman sivil halk,

kendisine karşı girişilen katliamlara karşı kendi olanaklarıyla

kendini savunmaya çalışmıştır.

Zaman zaman intikam, zaman zaman zarara karşılık

düşüncesiyle hareket edildiği de olmuş, ancak esas olarak,

zaten çökmekte olan devlet otoritesinin zaaf içinde bulunduğu

mahallerde, bunu fırsat bilen

gasp, soygun, adam öldürme amaçlı silahlı kişiler ve

gruplar etkin olmuşlardır.

Silvan civarında, Beşnik Ermeni köyüne Van ve Tolorya'dan gelip, Doryan Dano ve

kardeşlerinin başında bulunduğu Ermeni çeteleri tarafından 11 Haziran 1915 tarihinde

Şeytankaya mevkiinde şehit edilen milis subayı Hamid Efendi komutasında bulunan

erzak kafilesi, jandarması ve subayları.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Bütün tarafları etkileyen bu acı olayları –deyim yerindeyse-

tetikleyen unsur sanıldığının aksine Müslüman halk değil,

düşmanla işbirliği içinde hareket eden

ve kendilerince bir ulusal kurtuluş savaşı süreci başlatmayı uman

silahlı Ermenilerden kurulu çetelerin,

savunmasız ve masum sivil Müslüman halka yönelik

etnik temizlik ve katliam eylemleri olmuştur.

Page 66: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Rusya, 1917 Ekim Devriminin ardından Brest-Litowsk

antlaşmasını imzalayarak savaştan çekilmiş ve Doğu

Anadolu’yu boşaltmaya başlamıştır.

Çekilirken bölgeyi Ermeni gerilla liderlerinin insafına terk

etmiş, onlara silah ve mühimmat da sağlamıştır.

Ermeni çeteleri bu güç boşluğundan yararlanıp pek çok

şehir ve kasabayı işgal ederek büyük zulümlerde

bulunmuşlardır.

Ermeniler tarafından kuyulara atılmış ve vücutlarının çeşitli yerleri balta ile

parçalanmış şehitler. (10 Şubat 1918)

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Arşiv belgelerine göre 1914 ila 1921 arasında Ermeniler

tarafından katledilen Müslüman nüfusun sayısı 518.000’i

bulmuştur 1906-1922 yılları arasında Anadolu’da ve

Kafkaslar’da, 517.955 bin Türk, Ermeniler tarafından

katledilmiştir. Sayısı tespit edilemeyenlerle birlikte bu

rakam tahminen 2 milyonu bulmaktadır (T.C. Başbakanlık Devlet

Arşivleri, Yayın No: 23, 24, 34, 35.).

Page 67: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Kars’ın Subatan köyünde Ermeni katliamının feci bir örneği:

Kadınlar, çocuklar; annelerinin karnından çıkarılan bebekler

(25 Nisan 1918)

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Page 68: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Balta ile Katliam: İzmit'in Kollar köyünden Ermeniler tarafından balta ile katledilen Müslümanlardan bir kısmının olaydan sonra çekilen

fotoğrafı

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Page 69: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Savaşın sonlarına doğru toparlanan Osmanlı ordusu Ermenileri

geri püskürtmeyi başarmış, Erivan ve Eçmiyadzin dışında kalan

topraklarda ilerleyerek Bakü’ye kadar olan bölgeyi kontrolüne

almıştır.

Ancak Mondros mütarekesinden sonra bir kez daha geri

çekilmek zorunda kalmıştır.

Mondros Mütarekesi, Ermenistan'ın kurulması konusunda önemli bir adım olmuştur.

1918 Nizamnamesi hükümlerine uygun olarak 6 Aralık 1918 tarihinde İstanbul'a gelen Ermeni Patriği Zaven Efendi,

bağımsız bir Ermenistan kurulması için bir teşkilat kurmuş, silah, mermi ve para yardımlarını toplayarak maddi yönden

eksiklerini tamamlamaya çalışmış ve Rum Patrikhanesi'nden de geniş ölçüde destek almıştır.16 Şubat 1918'de, Erzincan'ın Vagarir köyünde, Ermeniler tarafından katledilen

ve bir evin arkasında bulunan Türkler.

-TC Genelkurmay Başkanlığı Arşivi-

Türkiye Ermenileri'nin temsilcisi sıfatı ile Bogos Nubar Paşa, 30 Kasım 1918 tarihinde İtilaf Devletlerine başvurarak,

bağımsız bir Ermenistan'ın kurulmasını ve bu bağımsızlığın İtilaf Devletleri ile Cemiyet-i Akvam'ın himayesi altına

konulmasını istemiştir.

Page 70: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Bogos Nubar Paşa ile de görüşerek onu bazı hususlarda aydınlatan

Zaven Efendi, bir taraftan da Lord Cecil, Lord Curzon ve

yardımcısı Lord Harding ile görüşmüş, Fransız Chambon ve

Yunan Başbakanı Venizelos ile müzakerelerde bulunmuştur.

Ermenilerin minnettarlığını arz etmek üzere İngiltere Kralı

V.George'u da ziyaret etmiştir.

Londra'dan Paris'e dönüşünde ise Fransa Cumhurbaşkanı ve

Başbakanı ile görüşen Zaven Efendi, İstanbul’a sonuçtan çok

umutlu dönmüştür.İstanbul Ermeni Patriği Zaven Efendi (Zaven Egyazaryan,

( 1868-1927)

1919 Paris Barış Konferansına Osmanlı Ermenilerini temsilen katılan Bogos Nubar Paşa ile Ermenistan Cumhuriyetini

temsilen katılan Avetis Ahoranyan yaptıkları konuşmalarda Osmanlı İmparatorluğundan toprak talebinde bulunmuşlar ve

Ermeni nüfusu hakkında bilgi vermişlerdir..

Diğer taraftan, aynı meselenin gerçekleşmesi konusunda

çalışmalarda bulunmak üzere Patrik Zaven Efendi de, 12 Şubat

1919 tarihinde İstanbul'dan Paris'e ve oradan da Londra'ya

gitmiştir.

Page 71: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Paris Barış Antlaşması Görüşmelerinde Ermenilerin Toprak Talepleri

Page 72: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Ardından, büyük hayaller peşinden koşan Taşnak denetimindeki Kafkas Ermeni Cumhuriyeti,

kuruluşunun I. Yıldönümü olan 28 Mayıs 1919'da “Ermenistan olarak , Brest-Litovsk anlaşmasının

ardından Osmanlı İmparatorluğuna iade edilmiş olan Doğu Anadolu’yu ilhak ettiğini" açıklamıştır.

1919 sonbaharında Ermeni İddialarını incelemek ve tavsiyede bulunmak üzere, Amerikan Başkanı

Wilson, Anadolu'ya General James G. Harbord liderliğinde bir Amerikan soruşturma komitesi

göndermiştir.

Paris Banış Konferansı 1919

-Library of Congress Prints and Photographs Division (Kongre Kütüphanesi baskı ve fotoğraf bölümü) Washington, D.C.-

1919 Eylül ve Ekim aylarında Türkiye'de incelemeler yapan Harbord heyeti, vardığı sonuçları bir rapor halinde ABD Kongresine

sunmuştur.

Page 73: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Gerçekleri yansıtan bu raporda;

"Türkler ile Ermenilerin barış içinde yüzyıllarca yan yana

yaşadıkları, tehcir sırasında Türklerin de Ermeniler kadar acı

çektikleri Türk köylerinin yakıldığı, savaşa giden Türk

köylülerinden en çok %20'sinin geri dönebildiği, I. Dünya

Savaşının başlangıcında Ermenilerin Türkiye Ermenistanı denilen

bölgelerde hiçbir zaman çoğunlukta olmadıkları, tehcir edilen

Ermenilerin geri dönmeleri halinde tek bir yerleşim merkezinde

dahi çoğunluğu oluşturamayacakları, geri dönen Ermenilerin

tehlike içinde bulunmadıkları ve olaylara ilişkin acıklı ve korkunç

iddiaların doğru olmadığının tespit edildiği“

belirlenmiştir.

ABD Kongresi bu rapor üzerine 1920 Nisanında Ermenistan'a mandater olunmasını reddetmiştir.

10 Ağustos 1920'de Ermenileri bir kez daha umutlandıran Sevr Anlaşması imzalanmıştır. Anlaşma, Osmanlı Devletinin Ermenistan'ı özgür ve bağımsız bir devlet olarak tanımasını

hükme bağlamış, sınırın tespitini ise Başkan Wilson'un hakemliğine bırakmıştır.

General James G. Harbord

-www old-picture.com-

Page 74: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Bilindiği üzere Sevr Anlaşmasının imzalandığı 10 Ağustos 1920'de Türkiye'de biri İstanbul'da Osmanlı Hükümeti, diğeri Ankara'da Meclis Hükümeti olmak üzere iki Hükümet bulunmaktadır. Sevr'i imzalayan Osmanlı Hükümetidir. Mustafa Kemal Atatürk'ün

Ankara Hükümeti "Ermeni Sorununu" yakında kendi başına halledecektir.

Fransızların kurduğu Ermeni Lejyonu, Adana 1916

-www.frmtr.com

Mondros Mütarekesi sonrasında Fransızlar Adana vilayetini, İngilizler de Urfa, Maraş ve Antep'i işgal etmişlerdi.

Daha sonra İngilizler kendi işgal bölgelerini Fransızlara bırakmışlar ve Fransızların beraberlerinde getirerek Fransız üniforması giydirdikleri Ermeniler, Türklere saldırmaya başlamışlardır.

Bu zulüm Türklerin tepkisiyle karşılaşmış ve Fransız-Ermeni işgaline karşı Türk direnişi örgütlenmiştir. Bunun üzerine yine Türklerin Ermenileri katlettikleri propagandası başlamış, ancak başta Fransız komutanlığı olmak üzere bu kez

Ermenilere kimse inanmamıştır.

Kilikya Fransız Ordusundaki Ermeni Askerler

-www.armenian-history.com

Page 75: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

ABD Kongresinin Ermenistan için mandaterliği kabul etmemesinden sonra, Kafkas Ermeni Cumhuriyetine bağlı düzenli birlikler ve çeteler 1920

Haziranında Türkiye'ye karşı saldırıya geçmişler, Eylülde bu kez Mustafa Kemal’in Ankara Hükümeti karşı taarruz emretmiş ve Türk kuvvetleri

Ermenileri ağır yenilgilere uğratarak Kars dahil bütün Türk topraklarını kurtarmışlar ve sınırı da aşarak Gümrü'ye girmişlerdir.

Bu yenilgi karşısında Ermeni Hükümetinin barış istemesi üzerine 3 Aralık 1920'de Gümrü (Alexandropol) Anlaşması imzalanmıştır. Ermeniler bu

anlaşma ile Sevr'in geçersiz olduğunu kabul etmişler ve Türkiye'ye yönelik toprak taleplerinden resmen vazgeçmişlerdir.

Ancak bu anlaşma onaylanmadan Kızıl Ordu Erivan'a girmiş ve Sovyet Ermeni Hükümeti kurulmuştur.

Erivan'da yönetim Vratzian'ın 18 Şubat 1921'de giriştiği ayaklanma ile tekrar Taşnakların eline geçmiştir. Vratzian Hükümeti 18 Martta

Ankara'ya bir heyet göndererek Ankara Hükümetinden Bolşeviklere karşı yardım istemiştir.

Gümrü kahramanı Kazım Karabekir Paşa

-Wikimedia Commons-

Tarihin ne garip cilvesidir ki, daha 2 yıl önce Doğu Anadolu topraklarını ilhak ettiğini açıklayan Taşnak Hükümeti bu kez varlığını devam ettirebilmek için Ankara'nın yardımını talep etmektedir. Bu Taşnak Hükümeti uzun ömürlü olamamış ve

Sovyetler Erivan'da yeniden iktidarı ele geçirmişlerdir.

Page 76: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Türkiye 16 Mart 1921'de Sovyetler Birliği ile Moskova Anlaşmasını imzalamış ve bugünkü Türk- Sovyet sınırı çizilmiştir.

Bu anlaşmanın tamamlanması amacıyla bu kez 13 Ekim 1921'de Sovyet Ermenistan’ı ile Kars Anlaşması imzalanmıştır.

Her iki anlaşmada da Sevr'in tanınmadığına ilişkin hükümler yer almaktadır. Böylece, Taşnak Hükümetinden sonra, Sovyet Ermeni

Hükümeti de her türlü talepten vazgeçmiş olmakta ve Sevr'in geçersizliği bir kez daha belgelenmektedir.

Moskova Anlaşması, 16 Mart 1921

-Wikimedia Commons-

Sovyet Ermenistan’ı Adalet ve İşçi Komiseri Şahverdof Kars Anlaşmasının imza töreninde yaptığı konuşmada, "bundan böyle

bu iki milleti başkalarının çıkarları uğruna birbirlerinin üzerine

saldırtmanın mümkün olamayacağını" vurgulamıştır.

Doğu Cephesinin bu şekilde tasfiye edilmesinden sonra, Güney Cephesi de 20 Ekim 1921'de Fransa ile imzalanan Ankara

Anlaşması ile tasfiye edilmiş ve Fransız kuvvetleri beraberlerinde getirdikleri Ermeni lejyonunu ve mahalli

komitecileri yanlarına alarak çekilmişler, mahalli Ermeni halkının büyük kısmını da adeta zorla beraber götürüp Lübnan'a

yerleştirmişlerdir. Aynı olaya Hatay'ın anavatana katılmasında da şahit olunacaktır.

Page 77: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

24 Temmuz 1923'de imzalanan ve Sevr'in yerini alan Lozan Anlaşmasında ise Ermeniler hakkında hiçbir hüküm yer almamıştır. Böylece mesele Lozan'da bütünüyle çözümlenmiş olmakta ve Ermenilerin bugün Sevr'e dayalı olarak

birtakım iddialarda bulunmaları da hiçbir anlam taşımamaktadır.

Lozan Anlaşması İmza Töreni, 1923.

-Jullien Frères fotoğrafı- www.lausanne.ch-

Atatürk, Lozan'ı imzalayan İsmet İnönü’yü Ankara'da karşılarken. (15.08.1923)

-www.isteataturk.com-

Page 78: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Birinci Dünya Savaşının hemen sonrasında, İtilaf Devletleri ordularının İstanbul ve diğer bölgeleri işgal etmelerinin ardından,

yüzlerce siyasi ve askeri lider ile Osmanlı aydını ‘savaş suçlusu’oldukları iddiası ile İngilizler tarafından Malta Adası'na

gönderilerek hapsedilmiştir. Malta'da tutuklu bulunan kişiler hakkında suç kanıtlarının bulunabilmesi için Osmanlı arşivlerinde

geniş çaplı araştırmalar yapılmıştır.

Malta Hapishanesi.

-A Myth of Terror; Zeitgeschichte, Freilassing [Germany]; Birinci

baskı (1986)-

MALTA SÜRGÜNLERİ KONUSU

Araştırmalar sonucunda, ne zamanın İstanbul Hükümeti, ne de Malta'daki tutuklular hakkındaki suçlamaları ispat edebilecek

nitelikte hiçbir kanıt mahkemeye sunulmamıştır. İngiliz Hükümeti kendi arşivlerinde ve ABD Hükümetinin Washington'daki

arşivlerindeki raporlar üzerinde de araştırmalar yapmış, ancak yine hiçbir sonuca ulaşamamıştır.

Nitekim, ABD arşiv raporları arasında bulunan ve Washington'daki İngiliz Büyükelçisi R.C. Craigie tarafından Lord Curzon'a 13

Temmuz 1921'de çekilen mesajda şöyle demektedir:

"Malta'da tutuklu bulunan Türkler aleyhine delil olarak kullanılabilecek hiçbir şey olmadığını bildirmekten üzüntü duyuyorum...

Yeterli delil oluşturabilecek hiçbir sorun mevcut değildir. Söz konusu raporlar, hiçbir şekilde, Türkler hakkında Majesteleri

Hükümeti'nin halen elinde bulunan bilgilerin takviyesinde yararlı olabilecek delilleri bile ihtiva eder görünmemektedir (İngiliz Milli

Arşivi-Yabancılar Dairesi (PRO.FO). 13 Temmuz 1921, 371 / 6504 / E.8519)."

Page 79: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Mustafa Kemal Paşa, Malta sürgünleriyle ilgili olarak 20-22 Ekim 1919 günleri yeni kabinenin Bahriye Nazırı Salih Paşa ile

görüşmüş;

“Malta’ya sürülmüş olanların, ilgili mahkemelerimizde

yargılanmak üzere, İstanbul’a getirilmeleri yoluna gidilmesi

ve zulüm yapmış Ermenilerin de mahkemeye verilmesi”

kararı alınmıştır.

İkinci İnönü Zaferinden birkaç gün sonra Malta sürgünleri serbest bırakılmaya başlanmıştır. Ardından 30 Ekim 1921’de İngiliz esirlerle Malta sürgünleri değiş tokuş yapılıp tamamı

sürgünden kurtulmuşlardır.

Ayrıca, "Şimdiye kadar hiçbir şahitten, tutuklular hakkında yapılan

suçlamaların doğru olduğunu kanıtlayan bir ifade alınmış değildir.

Esasen, herhangi bir şahit bulunup bulunamayacağı da belli değildir;

zira Ermenistan gibi uzak ve ulaşılması zor bir ülkede ve özellikle bu

kadar uzun bir zaman geçtikten sonra şahit bulunmasının ne ölçüde

zor olduğunu belirtmek dahi gereksizdir" (İngiliz Milli Arşivi-Yabancılar

Dairesi (PRO.FO). 29 Temmuz 1921. 371 / 6504 / E.8745) ifadeleri de Kralın İngiliz Hükümeti'nin Londra'daki Hukuk Danışmanlarına aittir.

Malta Sürgünleri

-aydinpost.com-

Sonuç olarak; Malta'daki tutuklular, kendilerine hiçbir suçlama dahi yöneltilmeden ve duruşma yapılmaksızın serbest bırakılmışlardır.

Page 80: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

KARS - SUBATAN TOPLU MEZAR KAZISI (20.6.1991)

Subatan'da bulunan üç ayrı mezar yerinden Köseoğulları mahallesindeki saman damın 180'in üzerinde, Tıptıp sokağında 257'nin üzerinde çocuk ve Köy Camii'nin

güneyindeki merekte 350'nin üzerinde şehidin gömülü olduğu arşiv belgeleri ve tanık ifadeleriyle belirlenmiştir.

VAN - ZEVE TOPLU MEZAR KAZISI (4.4.1990)

Yakın çevredeki 8 köyden topladıkları yaklaşık 2000-2500 kişilik bir topluluğu zorla Zeve köyüne getiren Ermeni çeteciler, bunları rast gele evlere ve ahırlara doldurup delici ve kesici aletlerle işkence yaptıktan sonra insanların üzerine ateş açmışlardır. Ardından da bütün evler yakılmıştır. Kazıda ortaya çıkarılan malzemeler Van

Müzesi ‘Katliam Bölümü’nde sergilenmektedir."

Page 81: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

ERZURUM DUMLU - YEŞİLYAYLA KÖYÜ TOPLU MEZAR KAZISI (7.1.1988)

Kazı alanında ay-yıldız süslü tütün tabakası, Kur'an-ı Kerim sayfaları, mermi kovanları, yarı-yanık ahşap direk

parçaları, uzun saç örgüleri, ipekli elbise parçaları ve küçük giysi düğmeleri bulunmuştur. Toplu mezardan 100'e yakın

iskelet çıkarılmıştır

Kazıda ortaya çıkan malzemeler Erzurum Müzesi'nde sergilenmektedir.

IĞDIR OBA KÖYÜ TOPLU MEZAR KAZISI (1.3.1986)

Yapılan kazıda 6 x 8 m. boyutlarındaki yapının kuzeye bakan kapısının iç bölümünde başlatılan ilk açmada, ‘Kapalı Demir Kilit’ bulunmuş, daha sonra odanın orta kısmında yapılan ikinci açmada 1 m.'lik üst dolgu toprağın altında

90'a yakın insan iskeletine ulaşılmıştır. Bazı kafataslarının üzerinde delik, çatlak ve kırıkların olduğu görülmüştür.

Odanın ortasındaki tandırın güneyinde bulunan taş altlık, yapının toprak damlı örtüsünü taşıyan tek ahşap direğe ait olmalıdır ve bu direğin yanık parçaları da elde edilmiştir.

Page 82: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

IĞDIR HAKMEHMET KÖYÜ TOPLU MEZAR KAZISI (5.10.1999)

ERZURUM TEPEKÖY TOPLU MEZAR KAZISI (5.6.2010)

BİTLİS SARAY MAHALLESİ TOPLU MEZAR KAZISI (3.10.2010)

KARS ARPAÇAY – KÜÇÜK ÇATMA KÖYÜ TOPLU MEZAR KAZISI (23.8.2010)

ARDAHAN YANIK CAMİ TOPLU MEZAR KAZISI (22.10.2010)

GİRESUN GÖRELE - MAHSUTLU KÖYÜ TOPLU MEZAR KAZISI (22.10.2010)

VAN GEVAŞ - YANIKÇAY KÖYÜ TOPLU MEZAR KAZISI (19.10.2010)

VAN ERCİŞ – ÇAVUŞOĞLU SAMANLIĞI TOPLU MEZAR KAZISI (5.10.2009)

ERZURUM PASİNLER - TIMAR KÖYÜ TOPLU MEZAR KAZISI (7.7.1993)

Page 83: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

TARİH YER ÖLÜM

1914-2-21 Kars, Ardahan 30.000

1916-5-8 Pasinler 2.000

1916-5-8 Tercan 563

1916-5-8 Van, Tatvan 1.600

1915-5-9 Bitlis 40.000

1916-5-8 Bitlis 10.000

1915-5-9 Bitlis 123

1915 Van 44

1916-5-22 Van 1.000

1916-5-22 Köprüköy / Van 200

1916-5-22 Van 15.000

1916-5-22 Van 8

1916-5-22 Van 8.000

1916-5-22 Van 80.000

1916-5-22 Van 15.000

1916-5-23 Of 5

1916-5-23 Trabzon 2086

1916-5-23 Van 300

1916-5-11 Van 44.233

1916-5-11 Malazgirt 20.000

1916-6-11 Bitlis 12

1916-4-1 Van, Reşadiye 15

1916-6 Van Abbasağa 14

1916-6 Edremid, Vastan 15.000

1915-4 Bitlis 29

1915-4 Muradiye 10.000

1915-5 Van 20.000

1915-2 Haskay 200

1915-2 Dutak 3

1915-4 Van 120

1915 Van 150

1915-5 Bitlis 16.000

1916-5 Muş 500

TARİH YER ÖLÜM

1916-5-25 Bayezid 14.000

l 915 Muş 800

l 915-8 Müküs 126

l 915-6-7 Müküs Sehan 121

l 915-7 Muş Akçan 19

1915 Muş 10

l 915 Bitlis Hizan 113

l 915 Van 5200

1916-8-14 Bitlis 311

1916-6-6 Şatak Serir 45

1916-6-6 Şatak 1150

1916-1-15 Terme 9

1919-1-25 Kars 9

1919-1-21 Kilis 2

1919-2-26 Adana, Pozantı 4

1919-5-18 Osmaniye 1

1919-6-13 Pasinler 3

1919-6-3 Iğdır 8

1919-7-7 Kars, Göle 9

1919-7-9 Kağızman 6

1919-7-9 Kurudere 8

1919-7-8 Mescidli 4

1919-7-8 Gülyantepe 10

1919-7-11 Mescidli 20

1919-7-19 Bulaklı 2

1919-7-24 Kars, Kağızman 9

1919-7 Sarıkamış 803

1919-7 Sarıkamış 695

1919/8 Muhtelif Köyler 2502

1919-7-5 Kağızman 4

1919 Tiknis, Ağadeve 5

1919-7-19 Pasinler 2

1919 Nahçıvan 4000

TARİH YER ÖLÜM

1919-7 Kurudere 8

1919-7-4 Akçakale 180

1919 Sarıkamış 9

1919-8-15 Erzurum 153

1919-8-15 Erzurum 426

1919-9 Allahüekber 3

1919-9-14 Sarıkamış 2

1919-11-11 Maraş 2

1919-11 Adana 4

1919-11-16 Ulukışla 7

1919-12-7 Adana 4

1920-1-22 Antep 1

1919-9 Ünye 12

1920-2-28 Pozantı 40

1920-2-10 Çıldır 100

1920-3-9 Zaruşat 400

1920-2-2 Şuregel 1350

1338-3 Maraş 4

1920-3-22 Şuregel, Zaruşat 2000

1920-3-9 Zaruşat 120

1920-3-16 Kağızman 720

1920-4-6 Gümrü 500

1920-4-28 Kars 2

1920-5-5 Kars 1774

1920-5-22 Kars 10

1920-7-2 Kars, Erzurum 408

1920-7-2 Zengibasar 1500

1920-7-27 Erzurum 69

1920-2-1 Zaruşat 2150

1920-5 Kars, Erzurum 27

1920-8 Oltu 650

1920-8 Kars, Erzurum 18

1920-10-15 Bayburt 1387

TARİH YER ÖLÜM

1920-10-20 Göle 100

1920-10-17 Pasinler 9287

1920-10-18 Tortum 3700

1920-10-19 Erzurum 8439

1920-10-26 Kars civarı 10693

1920-10-?8 Aşkale 889

1919-1-6 Zaruşat 86

1920-12-1 Kosor 69

1920-12-3 Göle 508

1920-12-4 Kosor 122

1920-12-4 Kars, Zeytun 28

1920-12-4 Sarıkamış 1975

1920-12-6 Göle 194

1920-12-7 Kars, Digor 14620

1920-12-14 Sarıkamış 5337

1920 Göle 600

1920 Kars 3945

1920 Haramivartan 138

1920 Nahçıvan 64408

1920-11-29 Zarcışat 1026

1921-2 Zenibasar 18

1920 Nahçıvan 5307

1920-2 Kars civarı 561

1920-12 Erivan 192

1921 Karakilise 6000

1921-11-21 Pasinler 53

1921-11-21 Erzurum 1215

1918 Hınıs 870

1918 Tercan 580

1921 Nahçıvan 12

1921 Bayburt 580

1921 Arpaçay 148

1906-1922 YILLARI ARASINDA ANADOLU'DA VE KAFKASLAR'DA ERMENİLER TARAFINDAN KATLEDİLEN TÜRKLERE AİT TABLO

(Kaynak : Devlet Arşivleri)

Page 84: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

TARİH YER ÖLÜM1906-2-11 Revan 25 köy halkı1915-5-9 Bitlis 1 köy halkı1915-5-9 Bitlis Sayı belirsiz 1916-5-22 Van Sayı belirsiz 1916-5-23 Van Sayı belirsiz 1915-5-11 Trabzon Sayı belirsiz 1916-6-11 Bitlis Sayı belirsiz 1916-6-11 Van Sayı belirsiz 1916-6-11 Başkala Sayı belirsiz 1915-6-11 Van 180 hane1915-6 Bitlis 100 hane1915-5 Van Sayı belirsiz 1915-6-10 Maçka Sayı belirsiz 1914-12-17 Eleşkird Sayı belirsiz 1916-5-23 Hınıs Sayı belirsiz 1915-12 Muş Sayı belirsiz 1915-1 Muş 2 köy halkı1915 Elaziz Sayı belirsiz 1915-8 Gevaş Sayı belirsiz 1915-2 Şatak 9 köy halkı

TARİH YER ÖLÜM1915 Hizan Sayı belirsiz 1916-6-3 Diyarbakır 55 köy halkı1916-5 Tercan 30 köy halkı1919-1-25 Ardahan Sayı belirsiz 1919-7-8 Gülantab 2 köy halkı1919-7-16 Büyük Vedi Sayı belirsiz 1919-7-25 Gümrü Sayı belirsiz 1919-7-12 Kars 1 aile1919-7 Artvin Birçok 1919-7 Bayezid Birtakım 1919-8 Nahçıvan 3 köy halkı1919 Sarıkamış Çok sayıda 1919 Sarıkamış 1 köy halkı1919 Sarıkamış Sayı belirsiz 1919-8-15 Erzurum 30 hane1919-7-12 Kars 2 aile1919-8-12 Kars Sayı belirsiz 1919-8-12 Kars Tüm erkekler1919-8-12 Kars Bütün halk1922-8-18 Kars Tüm erkekler

TARİH YER ÖLÜM1919-8-31 Sarıkamış Bütün halk1919-8-31 Kağızman Sayı belirsiz 1919-8-18 Kağızman Sayı belirsiz 1919-9 Karaurgan Sayı belirsiz 1919-9-14 Sarıkamış Sayı belirsiz 1920-3-3 Kozan Çok sayıda 1920 Şuragel Sayı belirsiz 1920-3-9 Zaruşad Sayı belirsiz 1920-3-16 Kağızman Sayı belirsiz 1920-5-24 Kars Civarı Sayı belirsiz 1920-7-27 Oltu-Göle Tüm erkekler1920-5-24 Kars civarı Bütün halk1920-12-3 Kars Sayı belirsiz 1919 Kars civarı Bir kaç çadır 1919-3 Kars civarı 85 hane1919-3 Sarıkamış 1 köy halkı1919-2 Iğdır Yüzlerce kişi 1920 Kars civarı Sayı belirsiz 1920-11 Erivan-Kars Sayı belirsiz 1918 Tekman Sayı belirsiz

SAYI TESPİTİ YAPILAMAYAN OLAYLAR TABLOSU

(Kaynak : Devlet Arşivleri)

Page 85: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Doğu Anadolu’da katledilenlerin Ermeniler değil Türkler olduğu gerçeğinden yola çıkarak, tarihin bu

bölümünün yeniden yazılması gerektiği anlaşılmaktadır.

IĞDIR SOYKIRIM ANITI VE MÜZESİ

Soykırım anıtı, Iğdır şehrinin doğu girişinde yani Azerbaycan, İran ve Ermenistan'dan gelen yolların

kavşağında inşa edilmiştir..

Page 86: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

Ermeni iddialarının aksine, 1915 yılında Doğu Anadolu bölgesindeki Ermenilere yönelik uygulama, sadece

güvenliğin sağlanması amacıyla Osmanlı toprakları içinde başka bir bölgeye göç ettirme olup, soykırım ile

hiç bir ilgisi yoktur.

Ermeni toplumu kendisine tanınan hak ve ayrıcalıkları başarıyla kullanarak hızla gelişmiş ve refaha

kavuşmuş, ayrıca Türk-Osmanlı kültür, yaşam tarzı ve yönetim biçimini de benimseyerek kısa zamanda

Osmanlıların güvenine layık olmuş ve ‘sadık millet’ unvanına hak kazanmıştır.

Böylece Ermenilerin, Türkler başta olmak üzere, İmparatorluğun tüm unsurlarıyla barış ve güven içinde

yaşarken, Osmanlı yönetimiyle ilgili hiçbir şikayet ya da sorunları olmamıştır.

Ta ki yabancı müdahalelerinin başladığı XIX. yüzyıl sonlarına kadar…

Page 87: Türk Ermeni Sorunu Tarihi Belgelerle

FUNDA KALAYCIOĞLU

www.fundakalaycioglu.com

- ERAREN Ermeni Araştırmaları Enstitüsü

- TÜRKSAM Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi

- FORSNET –ermenisorunu.gen.tr

- Türk Tarih Kurumu

- T.C. Genelkurmay Başkanlığı

- National Academy of Sciences of the Republic of Armenia

(Ermenistan Cumhuriyet Milli Bilimler Akademisi)

belge, makale ve/veya fotoğraflarından derlenmiştir.

For English version of presentations:

[email protected]