Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir,...

74
Eylül 2004 1 Ö¤retmenler, bir yandan meslekî çal›flmalar›n› en iyi flekilde sürdürürken öte yandan örgütlenmek zorundad›r. Örgütsüz ö¤retmen, ö¤retmenin itibar›n›n yükseltilmesini baflkas›ndan bekleyen ö¤retmendir. C ahillik her kusurun anas›d›r. Geri kalm›fll›¤›m›z›n, fakirli¤imizin, hoflgörüsüzlü¤ümüzün, sivil top- lum olamay›fl›m›z›n, ahlâks›zl›¤›n; velha- s›l her bozuklu¤un arkas›nda e¤itimsizlik vard›r. Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh- linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan- bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp- hanesi, hâlen dünyan›n en zengin yazma eserler kütüphanesidir. K›ta- lar› çarflaf keser gibi kesip biçen atalar›- m›z, sadece k›l›ç gücüne sahip de¤ildi. ‹lim, irfan, kitap, bilgi, ilim adam›na say- g› da onlardan sorulurdu. Kanunîlerin, Fatihlerin, Yavuzlar›n torunlar›, bilgisiz- lik hastal›¤›na sonradan yakaland›. Cahil bir toplumun kalk›nmas› müm- kün de¤ildir. Bilgisiz insanlar›n ülke kalk›nmas›na katk›da bulunmas› imkâns›zd›r. Bilgisizli¤in ilâc› ilimdir. ‹nsanlar›, bilgisizlik karanl›¤›ndan kurtaracak olan da ö¤retmenlerdir. Marifet, iltifata tabidir. Ö⁄RETMENLER‹N ‹T‹BARI YÜKSELT‹LMEL‹ Ö¤retmenin her fleyden önce toplum- da itibarl› hâle gelmesi gerekir. Ö¤ret- menlik, üniversite s›navlar›nda ilk tercih edilen mesleklerden biri olmal›d›r. Bu- nun için ö¤retmen adaylar›n›n çok iyi e¤itilmesi, hizmet içi e¤itim kurslar› ile devaml› flekilde bilgisinin art›r›lmas›, ye- nilenmesi gerekir. Almanya, Japonya, ‹ngiltere gibi kalk›nm›fl ülkelerde ö¤- retmenlerin ald›¤› ücret, doktor ve mü- hendislerden afla¤› de¤ildir. Japonlar, anaokulu ö¤retmenlerine profesör maafl› ödemektedirler. Finli bir e¤itimci, bana ilkokullar› verin, size ideal bir millet vereyim, demektedir. Ö¤retmenler, bir yandan mesle- kî çal›flmalar›n› en iyi flekilde sür- dürürken öte yandan örgütlenmek zorundad›r. Örgütsüz ö¤retmen, ö¤retmenin itibar›n›n yükseltilme- sini baflkas›ndan bekleyen ö¤ret- mendir. Halbuki bugünün gerçe¤i, hak veril- mez, al›n›r, fleklindedir. Hele kapitalist toplumlarda, itibar ve ekmek, aslan›n a¤z›ndad›r. Bugün itibariyle sendikal› iflçiler, sen- dikas›z iflçilerden çok daha fazla ücret almakta, çok daha fazla sosyal haklara sahip bulunmaktad›r. ‹yi ö¤retmenin en temel vasf›, si- vil toplum örgütlerine ve özellikle sendikalara üye olmakt›r. Ö⁄RETMEN‹M‹Z, MESLE⁄‹N‹ DÜNYA ÇAPINDA YAPMALI E¤itemedi¤imiz insan, bizim de¤ildir. E¤itimsiz kalite söz konusu olamaz. Kal- k›nm›fl ülkeler e¤itime, araflt›rma ve ge- lifltirme programlar›na en çok önem ve- ren ülkelerdir. E¤itimin kaliteli hâle gelmesi için, ö¤- retmenlerin çok iyi yetifltirilmesi gere- kir. Her meslektafl›m›z görevini yerine getirirken Amerikal›, Kanadal›, Japon, Alman meslektafllar› ile yar›flmal›d›r. E¤itimde dünya ile yar›flmayan bir mil- let; bilim, teknoloji, ekonomi, ahlâk, sa- nat ve medeniyet alan›nda da yar›flamaz. Yar›flmayan milletler; ezilir, sömürülür, sürünür. Her ö¤retmen kendi branfl› ile ilgili geliflmeleri yak›ndan takip etmeli ve ö¤- rencilerini dünya ile yar›fla haz›rlamal›- d›r. E⁄‹T‹ME BAKIfi Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› SUNUŞ Ahmet Gündo¤du E⁄‹T‹M-B‹R-SEN GENEL BAfiKANI E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Transcript of Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir,...

Page 1: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 1

Ö¤retmenler, biryandan meslekî çal›flmalar›n› eniyiflekilde sürdürürken öteyandan örgütlenmek zorundad›r. Örgütsüz ö¤retmen, ö¤retmenin itibar›n›n yükseltilmesini baflkas›ndan bekleyen ö¤retmendir.

Cahillik her kusurun anas›d›r. Gerikalm›fll›¤›m›z›n, fakirli¤imizin,hoflgörüsüzlü¤ümüzün, sivil top-

lum olamay›fl›m›z›n, ahlâks›zl›¤›n; velha-s›l her bozuklu¤un arkas›nda e¤itimsizlikvard›r.

Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-

linden ye¤dir, der.Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-

bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-

hanesi, hâlen dünyan›n en zengin

yazma eserler kütüphanesidir. K›ta-lar› çarflaf keser gibi kesip biçen atalar›-m›z, sadece k›l›ç gücüne sahip de¤ildi.‹lim, irfan, kitap, bilgi, ilim adam›na say-g› da onlardan sorulurdu. Kanunîlerin,Fatihlerin, Yavuzlar›n torunlar›, bilgisiz-lik hastal›¤›na sonradan yakaland›.

Cahil bir toplumun kalk›nmas› müm-kün de¤ildir.

Bilgisiz insanlar›n ülke kalk›nmas›nakatk›da bulunmas› imkâns›zd›r.

Bilgisizli¤in ilâc› ilimdir.‹nsanlar›, bilgisizlik karanl›¤›ndan

kurtaracak olan da ö¤retmenlerdir.Marifet, iltifata tabidir.

Ö⁄RETMENLER‹N ‹T‹BARI

YÜKSELT‹LMEL‹

Ö¤retmenin her fleyden önce toplum-da itibarl› hâle gelmesi gerekir. Ö¤ret-menlik, üniversite s›navlar›nda ilk tercihedilen mesleklerden biri olmal›d›r. Bu-nun için ö¤retmen adaylar›n›n çok iyie¤itilmesi, hizmet içi e¤itim kurslar› iledevaml› flekilde bilgisinin art›r›lmas›, ye-nilenmesi gerekir. Almanya, Japonya,

‹ngiltere gibi kalk›nm›fl ülkelerde ö¤-retmenlerin ald›¤› ücret, doktor ve mü-hendislerden afla¤› de¤ildir.

Japonlar, anaokulu ö¤retmenlerineprofesör maafl› ödemektedirler.

Finli bir e¤itimci, bana ilkokullar›

verin, size ideal bir millet vereyim,demektedir.

Ö¤retmenler, bir yandan mesle-

kî çal›flmalar›n› en iyi flekilde sür-

dürürken öte yandan örgütlenmek

zorundad›r. Örgütsüz ö¤retmen,

ö¤retmenin itibar›n›n yükseltilme-

sini baflkas›ndan bekleyen ö¤ret-

mendir.

Halbuki bugünün gerçe¤i, hak veril-

mez, al›n›r, fleklindedir.Hele kapitalist toplumlarda, itibar ve

ekmek, aslan›n a¤z›ndad›r. Bugün itibariyle sendikal› iflçiler, sen-

dikas›z iflçilerden çok daha fazla ücretalmakta, çok daha fazla sosyal haklarasahip bulunmaktad›r.

‹yi ö¤retmenin en temel vasf›, si-

vil toplum örgütlerine ve özellikle

sendikalara üye olmakt›r.

Ö⁄RETMEN‹M‹Z, MESLE⁄‹N‹

DÜNYA ÇAPINDA YAPMALI

E¤itemedi¤imiz insan, bizim de¤ildir.E¤itimsiz kalite söz konusu olamaz. Kal-k›nm›fl ülkeler e¤itime, araflt›rma ve ge-lifltirme programlar›na en çok önem ve-ren ülkelerdir.

E¤itimin kaliteli hâle gelmesi için, ö¤-retmenlerin çok iyi yetifltirilmesi gere-kir. Her meslektafl›m›z görevini yerinegetirirken Amerikal›, Kanadal›, Japon,Alman meslektafllar› ile yar›flmal›d›r.E¤itimde dünya ile yar›flmayan bir mil-let; bilim, teknoloji, ekonomi, ahlâk, sa-nat ve medeniyet alan›nda da yar›flamaz.Yar›flmayan milletler; ezilir, sömürülür,sürünür.

Her ö¤retmen kendi branfl› ile ilgiligeliflmeleri yak›ndan takip etmeli ve ö¤-rencilerini dünya ile yar›fla haz›rlamal›-d›r.

E⁄‹T‹ME BAKIfi

Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› SUN

AhmetGündo¤du

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN GENEL BAfiKANI

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 2: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 20042

Ö⁄RETMEN KEND‹N‹

YEN‹LEMEL‹

Ö¤retmenlik sevgi ve fedakârl›k

mesle¤idir. Her meslekten fazla özveriister. Çünkü hiçbir meslek, insan› yeni-den yo¤urma, ona güzel bir meslek, iyibir ahlâk kazand›rma mesle¤i kadar kut-sal ve zor de¤ildir.

Marangozu düflünelim. Onun ifli a¤a-ca kap›, pencere, masa, sandalye vb.flekli vermektir. A¤aç ve tahta, marango-za direnmez.

Doktorlar› düflünelim. Hastalar, dok-tora ihtiyaçlar› oldu¤unu bilir; muayeneolurken, ameliyat edilirken ona yard›mc›olur. ‹stisnalar d›fl›nda hastalar doktoradirenmez.

Fakat ö¤renciler, istisnalar› d›fl›nda,ö¤retmenlere direnirler. Verilen ödevle-ri yapmayan, dersine günü gününe çal›fl-mayan, s›nav s›ras›nda kopya çeken ö¤-renci say›s› az de¤ildir.

Özellikle gündemden uzak, hayat›ngerçeklerinden kopuk müfredat prog-ramlar›, (Amerika’da yap›lan bir istatis-ti¤e göre, müfredat programlar› ö¤renci-lerin %60’›n›n ilgisini çekmiyor.) çocuk-lar›n ilgisini çekmemekte, kendisine an-lat›lanlar› ço¤u zaman faydal› bulmayanö¤renci, ö¤retmenlere direnmektedir.Direnme en pasif hâliyle ders çal›flma-mak fleklinde ortaya ç›kar. Derste ko-nuflma, gürültü yapma, ö¤retmene karfl›gelme, okul kurallar›na uymama, yönet-melikleri çi¤neme, bir çeflit direnme bi-çimi olarak alg›lanmal›d›r.

Direnme ile karfl› karfl›ya kalan ö¤ret-men, iki seçenekten birini yapar: a. Ö¤renciye boyun e¤dirmek için

bask› uygular.b. Ö¤renciyi ikna yolunu seçer.

Anlat›lan derslerin kendisine faydal›oldu¤unu; tembelli¤in, direnmenin, di-siplinsizli¤in kendisine faydas› olmad›¤›-n› ö¤renciye anlatmak, ikna yolunu seç-mek demektir. Bu yolu, ancak lider

ö¤retmenler tutabilir. Her zaman be-nim dedi¤im olacak diyen patron tipli

ö¤retmen, bask›c› ve dayakç›d›r. Ö¤-rencinin gönlüne girmeyi hiç denemez,onu anlama taraftar› de¤ildir. Kalabal›ks›n›flarda, anne ve baban›n e¤itime ka-t›lmad›¤› yerlerde, ö¤renciyi ikna et-mek; yani lider ö¤retmen olmak hiç dekolay de¤ildir ama tutulacak biricik yolbudur.

Not tehdidi, dayak, disiplin kurulu veokuldan uzaklaflt›rma yoluyla ö¤renciüzerinde bask› kurulabilir. Fakat bask›,hiçbir yerde e¤itimin kalitesini art›rmazve çocuklar üzerinde nadiren olumlu et-ki b›rak›r. Ço¤u zaman, direnen ö¤renci,bedelini ödemeyi göze al›r. Bu bedelokuldan at›lmak olsa bile... Ödüller, e¤i-timin kalitesinin artmas›nda disiplindendaha etkilidir. Ö¤renci, ödüle karfl› di-renmez, ama dayak ve cezaya direnir.

Neticede iyi bir ö¤retmen için, ö¤ren-cinin gönlüne girmekten, onu ikna et-mekten, ona kendini sevdirmekten bafl-ka yol kalm›yor. Ö¤renciyi kazanma yoluoldukça zordur. Bu zorlu¤u aflmak içinbir dizi beceriye sahip olmak gerekir.

‹yi bir ö¤retmen flu niteliklere

sahip olmal›:

1. Mesle¤ini çok sevmeli. ‹dealist

olmal›.

2. Ö¤rencilerini, kendi çocuklar› gibisevmeli.

3. E¤itim metotlar›n› bilmeli.

4. Ö¤renci psikolojisini bilmeli.

Bask›, hiçbir yerde e¤itimin

kalitesiniart›rmaz

ve çocuklar üzerinde nadiren

olumlu etkib›rak›r. Ço¤u

zaman, direnen ö¤renci

bedelini ödemeyi göze

al›r. Bu bedelokuldan

at›lmak olsabile...

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 3: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 3

Mesle¤ini eniyi yapanö¤retmen, siviltoplum örgütüüyesi olan vehaklar›n›demokratikyollarlaarayan ö¤retmendir.

5. S›n›f psikolojisini ve toplum sosyo-lojisini bilmeli.

6. E¤itimin mant›¤›n› bilmeli ve bunuö¤renciye kavratabilmeli.

7. Sab›r tafl› olmal›.

8. Fedakârl›ktan kaç›nmamal›. Dersiderste bitirmemeli. Okul bahçesini,koridorlar›, sokaklar› da s›n›f olarakgörmeli. Gerekirse ö¤rencinin evi-ne kadar gitmeli, gerekti¤inde ö¤-renciyi evine davet edebilmelidir.

9. Mesle¤iyle ilgili yeni metotlar› ö¤-renmeli.

10. Arkadafllar› ile tak›m çal›flmas› ya-pabilmeli.

11. ‹dare ile iyi ve s›k› diyaloglar gelifl-tirmeli.

12. Dil ö¤renmeli. Yeni kültürleri tan›-maya merakl› olmal›.

13. Çok okumal›. Her ay en az iki kitapbitirmeli.

14. E¤itimle ilgili seminer, konferans,panel vb. çal›flmalar› takip etmeli.

15. Sürekli kendisini yenilemelidir.

16. Demokrat olmal›, ö¤rencileri kifli-likli ve kimlikli yetifltirmelidir.

17. Çocuklara okuma, araflt›rma, bilgiedinme aflk› vermeli.

18. Ezberci de¤il, yetenekleri gelifltiri-ci bir e¤itim metodu takip etmeli.

19. Çocuklar› gelece¤e haz›rlamay› he-def edinmeli.

20. Sivil topulumun bir bireyi olmal› veö¤rencilerini sivil toplum örgütleri-ne üye olmaya yönlendirmeli. Me-deni cesaret sahibi olmal› ve ö¤-rencilerini cesur yetifltirmeli.

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 4: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 20044

E⁄‹T‹LM‹fi ‹NSAN ÜLKES‹N‹

KALKINDIRIR

Kalk›nm›fl ülkelerin insanlar›n›n çokokumas› tesadüfî de¤ildir.

Demokrasi ile yönetilen ülkelerin,kalk›nm›fl olmalar› rastlant› de¤ildir.

Amerika, Almanya, ‹ngiltere,

Fransa ve Japonya’da “darbe olmaz-

ken” Türkiye’de dört darbenin olmas›,rektörlerin yürüyüfl yap›p “ordu göre-

ve” pankart› tafl›mas› tesadüfî de¤ildir.Bu durum, okullar›m›zdaki e¤itimin de-mokratik olmad›¤›n› gösterir. Demokrasie¤itimini verecek olan, ö¤retmendir.

‹lim ve teknolojiye önem vermeyenülkeler kalk›namaz.

Bu ülke, okullar›n ekonomik hayatlailgisinin olmamas›n›n bedelini, fakir kal-mak suretiyle ödemektedir.

Üniversiteye giremeyecek ö¤rencile-rin düz liselere gitmesi önlenmeli, mes-

lek liselerinin oran›, %70’i bulmal›; hermesle¤in okulu aç›lmal›d›r.

Üniversiteler, sanayi kurulufllar› ile içiçe olmal›, ülkemizin ekonomik kalk›n-mas›na katk›da bulunmal›d›r.

Bütün bunlar› yapacak olan ö¤retimgörevlileri ve ö¤retmenlerdir.

Mesle¤ini en iyi yapan ö¤retmen, siviltoplum örgütü üyesi olan ve haklar›n›demokratik yollarla arayan ö¤retmendir.

Ö¤retmenimizin ve ö¤retmenlik mes-le¤inin itibar›n› art›rmaya mecburuz.Bunu baflkas›ndan bekleme lüksüne sa-hip de¤iliz. Bugünden tezi yok, kollar›-m›z› s›vamak zorunday›z. Meslektafllar›-m›z›n hepsini sendika üyesi yapmal›y›z,e¤itim ve ö¤retimin kalitesini yükselt-mek için hep birlikte çaba harcamal›y›z.

Ülkemizin en önemli sorunu flüphesize¤itimdir, çözümü de e¤itimcilerin say-g›nl›¤›ndan geçer.

Üniversiteyegiremeyecekö¤rencilerindüz liselere

gitmesi önlenmeli,

meslekliselerinin

oran›, %70’ibulmal›; her

mesle¤in okuluaç›lmal›d›r.

Page 5: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 5E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Günümüzünbaflar›l› insan›beyninin her ikiyar›s›n› da etkilive dengeli birflekildekullanabilen vegerekti¤indebirinden di¤erinekolayl›klageçebilen insanolarakde¤erlendiriliyor.

Beynin nas›l ö¤rendi¤i konusundason yirmi y›l içinde ilginç geliflmeler ol-du. Beyninin her iki lobundan biri al›-nan hastalar üzerinde gerçeklefltirilençal›flmalar h›zl› ö¤renme ve haf›za e¤iti-mi metodlar›nda 盤›r açt›.

Bunca geliflmelere ra¤men beyin, ha-la insan vücudunun çal›flmas› hakk›ndaçok en az fley bilinen organ› olma özelli-¤ini koruyor. Konunun uzmanlar›na gö-re bir çok kifli beyin potansiyelinin an-cak % 4-8 aras›ndaki bir k›sm›n›n kulla-n›yor. Beyin gerçekleri, baflar›l› bir e¤i-timin insan›n öncelikle kendini tan›mas›ve keflfetmesine; nas›l ö¤rendi¤ini ö¤-renmesine ba¤l› oldu¤unu gösteriyor.‹nsan beyni yarat›l›fl itibariyle bir ö¤ren-me program›yla yüklü olarak gelmekte-dir. Ancak bu program›n yan›nda "kulla-n›c› el kitab›" mevcut de¤ildir. Zamangeçtikçe ö¤renilen bilgi ve becerilerinmodas› geçmekte ve kullan›lmaz halegelmektedir. Modas› geçmeyen ve hayatboyunca ihtiyaç duydu¤umuz ise "ö¤-renmenin ö¤retilmesidir"

Bu geliflmeler "baflar›l› insan" kavra-m›nda da de¤iflikli¤e yol açt›. Günümü-zün baflar›l› insan› beyninin her iki yar›-s›n› da etkili ve dengeli bir flekilde kulla-nabilen ve gerekti¤inde birinden di¤eri-ne kolayl›kla geçebilen insan olarak de-¤erlendiriliyor.. Beyin hücreleri aras›n-daki ba¤lant›lar› geliflmemifl insanlar,beyinlerine ne kadar bilgi y›¤m›fl olur-larsa olsunlar düflünce -muhakeme- ak›lyürütme becerileri geliflmemekte, buyüzden de e¤itilmifl say›lmamaktad›r.

Beyin nas›l ö¤reniyor? Beynin ö¤ren-me ile iliflkisi nedir? fiimdi bunlar› elealaca¤›z.

Hipokamp ve Etkili Ö¤renme

‹ç içe üç bölüm halinde bulunan bey-nimizin orta beyin bölümünde yer alan"hipokamp" (hippocampus) "haf›zan›nmerkezi" durumundad›r. Bu merkezadeta beynin yaz›c›s› gibi faaliyet göste-rir.

"Beynin yaz›c›s›n›" kendi iste¤imizleçal›flt›r›p, istedi¤imiz bilgileri kaydede-bilir miyiz?

Hipokamp bölgesi bilgilerin kal›c› ha-f›zaya geçip, geçmeyece¤ine karar ve-ren merkezdir. Çeflitli flekillerle bizeulaflan bilgiler verdi¤imiz önem derece-sine göre kaydolmaktad›r beyne.. Merakve ilgi duymad›¤›m›z, önemsemedi¤i-miz; k›sacas› duygular›n hareketlenme-di¤i olaylarda gelen bilgiler düflük fre-kansl› elektrik sinyalleri fleklindedir. So-nuçta zay›f sinaptik ba¤lar oluflur ve be-yin "hardiskine" (korteks) kay›t ifllemigerçekleflmez. Çünkü böyle durumlarda"al›c›lar" (duygular) harekete geçme-mektedir. Duygular›n uyand›¤› olaylar-da ise hipokamp hareketlenmekte, bey-

Beyin Gücü ve Ö¤renmenin Esrar› MAK

ALE

Prof. Dr.Osman

ÇakmakGAZ‹OSMANPAfiA

ÜN‹VERS‹TES‹

Page 6: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 20046

nin en d›fl tabakas›nda bulunan "kortek-se" kay›t ifllemi tamamlanmaktad›r.

D›fl beyin k›sm›n› teflkil eden kor-teks, beynin düflünen, konuflan, yazan,yeni bulufllar yapan, merak eden, planyapan, ö¤renmenin, zekan›n ve haf›za-n›n olufltu¤u bölüm olup, s›n›rs›z bir ka-pasiteye sahip görünmektedir. Üzerin-deki görme, duyma ve di¤er alg›lamamerkezleriyle ve d›fl dünyayla sürekliiletiflim halinde bulunur. Bu kapasiteyinöronlar aras›nda kurulan iliflkiler sa¤la-maktad›r. Merak ve ilgi eksenli bilgilerduygular› uyand›ran olaylar oldu¤undanorta beyindeki "hipokamp" "girifl vizesi"vermekte, bilgiler beyin korteksi üzeri-ne kaydedilmektedir.

‹statistikler, bir toplumda ancak yüz-de onluk ö¤renci kesiminin her fleyekarfl› merakl› oldu¤unu gösteriyor. Bun-lar ek bir motivasyona ihtiyaç duyma-dan ilgi ve meraklar›n›n yüksekli¤i sebe-biyle ö¤renmeyi her ortamda baflar›rlar.Bu durumda e¤itimde temel kayg› vehedef % 90’l›k büyük ço¤

unlu¤un nas›l motive edilece¤i üzeri-ne dü¤ümlenmektedir. Bu yüzden aktifve do¤ru e¤itim modelleri ö¤retmenin"iyi ders verme" ve "iyi ders anlatmas›n-dan" farkl› bir durum ortaya koymakta;"iyi motive etme ve merak ve ilgi uyan-d›rmay›" öne ç›karmaktad›r.

Ö¤rencinin konuya ilgisinin çekilme-di¤i, merak›n uyand›r›lmad›¤› ve konu-nun zevkli ve e¤lenceli hâle getirilmedi-¤i "ö¤retme süreçlerinin "baflar›s›z kal-mas› "hipokamp" denilen beyin bölgesi-nin uyar›lmamas›yla ilgilidir. Üzerinde"merak ve ilgi" etiketi tafl›mayan bilgininbeyne girmek için gerekli vizeyi almas›mümkün de¤ildir . Bu yüzden de "me-rak ilmin hocas›d›r" denilmifltir.‹nsanlar,yaln›zca ö¤renmeyi isterlerse ö¤renir-

ler. Kendilerini, merak ve ilgilerini bes-lerlerse geliflebilirler. Enerji ve güçleri-nin kayna¤› kendileridir. Bir bilgiyi flu-urlu olarak istemeyen ve buldu¤unu dafluurlu olarak özümsemeyen ve kullan-mayan kifli asl›nda ö¤renmeyi baflara-mam›fl demektir.

Beyin Loblar›n›n

Ö¤renmedeki Yeri

Birçok test sonucunda, beynin sol lo-bunun, konuflma, matematiksel ifllem-ler, diziler, say›lar ve analiz gibi konu-larda çok üstün oldu¤u, mant›kl› vedo¤rusal çal›flt›¤› tespit edildi.

Araflt›rma sonuçlar› beynin sa¤ lo-bunda da, ritm, hayal kurma, renkler,boyut, hacim,

müzik gibi fonksiyonlar›n icra edildi-¤ini ortaya koymaktad›r. Beynin sol ta-raf› bilgiyi mant›kl› ve do¤rusal olarakifllemekte, sa¤ lop ise artistik taraf›oluflturmakta, detaydan çok resmin bü-tünüyle ilgilenmekte ve bilgiyi flekil vehayal gücüyle ifllemektedir.

Sa¤ lobun duygular ve hayallerin et-kisinde oldu¤u ve foto¤rafik, yani bü-tünsel ö¤rendi¤i ortaya ç›kt›. Bu yüzdenbilgiyi s›ra ile iflleyen sol lobun aksinesa¤ lobun ö¤renmede çok daha h›zl› veetkili oldu¤u anlafl›ld›. Ayr›ca, insan›nmucitlik ve üretkenlik k›sm› sa¤ lobfonksiyonlar› aras›nda yer almaktad›r.

Sadece sol lobu geliflmifl olan ve bulobu iyi kullanan insanlar›n üretken dü-flünebilmesi için sa¤ loplar›n› da gelifltir-melerine ba¤l›d›r. Ö¤rendikleri konular›ve formüllerden yeni fleyler üretebilme-leri ancak beynin sa¤ lobunun iflin içinekatmalar› ile mümkündür.

Beynin her iki lobu birbirini tamam-layan fonksiyonlara sahiptir. Her iki lobaras›nda yo¤un sinir lifinden oluflan

Ö¤rencininkonuya

ilgisininçekilmedi¤i,

merak›nuyand›r›lmad›¤› ve konunun

zevkli vee¤lenceli hâlegetirilmedi¤i

"ö¤retmesüreçlerinin

"baflar›s›zkalmas›

"hipokamp"denilen beyin

bölgesininuyar›lmamas›

yla ilgilidir.

Page 7: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 7E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

‹ki lobunbirliktekullan›ld›¤›,birbirleriyleuyumunsa¤land›¤› veiflbirli¤i içindeçal›fl›ld›¤›durumlardakiflisel yetenekve etkinlikteola¤anüstüart›flgözlenmektedir.E¤itimdebeynin ikilobununkullan›m›beyinkapasitesininiki kat de¤il,kat katart›rmas›na yolaçmaktad›r.

"korpus kallosum" a¤ demeti bulunur.Bu a¤, beynin sa¤ ve sol lobu aras›ndasürekli bilgi al›flveriflinin yap›lmas›n›sa¤layan bir köprüdür.

Sa¤ beyin yarat›c›l›¤›, duygusall›¤›,seslere ve renklere, hayal gücüne, sez-gilere ve soyut alg›lamalara daha yatk›nçal›fl›rken; sol beyin mant›kl›, sistematikve analitik düflünmeye, yaz› ve say›lara,ölçme de¤erlendirme ve elefltirmeye da-ha yatk›n olarak çal›flmaktad›r. Beyinle-rinin bir yar›s›n› di¤erine göre daha iyikullanan kifliler e¤er iflleri ve iliflkileribu boyutta çal›flan yar›küre’nin yete-neklerine ihtiyaç duyduklar›nda zorla-n›rlar ve baflar›s›z olurlar.

Beyninin sa¤ lobu ameliyatla al›nm›flbir insanda neler gözlenir? ‹flte olacak-lardan baz›lar›:

Vücudunun sol taraf›n› kullanam›ya-cakt›r. Konuflmaya, coflku, hayal, heye-can veren sa¤ loba sahip olmad›¤›ndanrobottan ç›km›flcas›na düz konuflmakta-

d›r. Matematik hesaplamalar› ameliyat-tan öncesinden hiçbir fark› yokmuflcas›-na aynen yapacak, mant›kl› ve do¤ru ce-vaplar verecektir. Hayal ve sezgisel gü-cünü tamamen kaybetmifltir. Evindenkomfluya gezmeye ç›kt›¤›nda, evler ara-s›ndaki mekan iliflkisini kuramayacakevine geri dönemeyecektir. Çünkü bo-yut, hacim ve yerleflim yetene¤ini kay-betmifltir. Basit bir aleti parçalara bölse-niz, bir araya getirme- bütünlefltirmeiflini de beceremeyecektir. Küçük par-çalara bakarak resmin tan›nmas› beyninsa¤ lobunun uzmanl›¤› aras›ndad›r.Kendisini ziyaret eden ve haline göz ya-fl› döken yak›nlar›n›n bu haline bir an-lam veremez. Sa¤ lobu sa¤lamken çokzevdi¤i müzik kasetindeki melodilerehiç ilgi göstermedi¤ini ve hatta hat›rla-mad›¤›n göreceksiniz. Ameliyat öncesiçok samimi oldu¤u bir arkadafl›n›n birresmini gösterseniz hat›rlamas› müm-kün de¤ildir. Çünkü sol lobun tek bafl›-na flekilleri ve resimleri hat›rlayabilmesiimkans›zd›r. Rüya görüyor musunuz,hayal ediyor musunuz sorunuza size hiçilgisiz cevaplar verecek yada o da ne de-mek diyecektir.

‹ki lobun birlikte kullan›ld›¤›, birbir-leriyle uyumun sa¤land›¤› ve iflbirli¤iiçinde çal›fl›ld›¤› durumlarda kiflisel ye-tenek ve etkinlikte ola¤anüstü art›fl göz-lenmektedir. E¤itimde beynin iki lobu-nun kullan›m› beyin kapasitesinin ikikat de¤il, kat kat art›rmas›na yol açmak-tad›r.

H›zl› ve etkili ö¤renmenin yolu bey-nin her iki lobunu birlikte ve dengelikullanmakdan geçiyor. Bir kuflun uça-bilmesi iki kanatla mümkün olmas› gibietkili ö¤renme için beyin loblar›n›n herikisinin dengeli geliflimine ihtiyaç var-d›r.

Page 8: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 20048E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Kitap okurken genelde her iki lobbirlikte koordineli bir flekilde çal›flmakzorunda kald›¤›ndan kitap okumak be-yin loblar›n›n dengeli gelifliminde enfaydal› faaliyetlerdendir. Sol lobca takipedilen ve kavranan sözel kavramlar, sa¤lobla tasvir edilir, flekil, imge ve yenidüflüncelere dönüfltürülür, canland›r›l›r.Halbuki, televizyon izleme sa¤ lobu ge-nelde pasif durumda b›rakmaktad›r. Buyüzden de genelde beyin geliflimine po-zitif bir katk› sa¤lamamaktad›r.

‹nsanlar›n yüzünü kolayca hat›rlar-ken, ismini hat›rlamada zorlan›fl›m›z sa¤lobun ö¤renmede sol lobdan ne dereceetkin oldu¤unu gösterir. "Bin defa duy-maktansa bir defa görmek ye¤dir" Çinatasözü de bu gerçe¤e parmak basmak-tad›r. "Haf›za flekillerle, temsillerle çal›-fl›r ve bilgiyi resimlerle ifller" fleklindeifade edilen haf›za gerçe¤i asl›nda sa¤lobun flekil, resim, hareket ve boyutaduyarl›l›¤›; hayallerin ve üretici düflün-cenin merkezi olmas› vesilesiyle ö¤ren-mede ola¤anüstü etki ve fonksiyonunaiflaret etmektedir.

Baz› insanlar okudu¤u, gördü¤ü veduydu¤u bilgileri kolayca ve hemen ha-t›rl›yorlar. Bunlar "foto¤rafik haf›zaya"sahip insanlard›r. Foto¤rafik haf›zayasahip insanlar üzerinde y›llar süren bi-limsel araflt›rmalar yap›lm›flt›r. Bunlar›nen önemli özelliklerinin beynin her ikilob fonksiyonlar›n› birlikte ve dengeliolarak kulland›klar› görülmüfltür.

Ülkemizde bilgiyi aktarmaya daya-nan "söyleme-anlatma", "ö¤retme" me-todundan ibaret kalan e¤itim flekli bey-nin sol lobunu, di¤er bir deyiflle beyninyar›s›n›n kullan›ld›¤› e¤itim tarz›d›r. Ha-yal gücü, renk, ritm, flekil ve yarat›c›düflünme gibi özelliklerine sahip sa¤ lobfonksiyonlar› yerine getirilememektedir.

Beyin bofl bir kutu içine bir fleylerdolduruyormuflcas›na süre giden sadecesol loba hitap eden ezberci e¤itimin nederece verimsiz kald›¤›n› hep birlikteyafl›yoruz.

E¤itimle ilgili toplumda yayg›nlaflançarp›c› ifadeler de asl›nda özellikleri ye-ni anlafl›lan beyin gerçeklerinin somut-laflt›r›lm›fl ifadeleri olmaktad›r. Mesela"S›radan ö¤retmen anlat›r; iyi ö¤retmenaç›klar; yetenekli ö¤retmen yapar vegösterir, büyük ö¤retmen ilham kayna¤›olur" bunlardan birisidir. Yetenekli vebüyük ö¤retmen, insanlar›n sa¤ lobunahitap etmektedir. Yetenekli ö¤retmen,yaparak, yaflayarak ö¤reten, deneyen,düflündüren, sorgulayan, gerçek hayat›okula getiren ö¤retmendir. Ayr›ca bü-yük ö¤retmen, sa¤ lobun etkisinde olaninsan›n duygusal ve ruhsal zekas›na dahitap eder, söylediklerini yaflar, usta-ç›-rak iliflkisine dayanan ö¤renme eylemi-ne müracaat eder.

Anadolu Liseleri S›navlar› ve üniver-

Beyin boflbir kutu içine

bir fleylerdolduruyormufl

cas›na süregiden sadece

sol loba hitapeden ezbercie¤itimin ne

derece verimsizkald›¤›n› hep

birlikteyafl›yoruz.

Page 9: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 9E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Beyin yeniö¤rendi¤imizbir bilgiyiyeni sinirselba¤lant›laroluflturarak"kullan›fll› vebilimseldüflünce"haline getirir.Yani dahaönce ö¤renilenbilgilerleiliflkilendirir.

siteye haz›rlayaca¤›z diye e¤itim , tama-men ezberci ve tekrara dayanan sol be-yin a¤›rl›kl› bir ö¤renim yöntemine dö-nüfltürülmüfltür. Bu durum bir ö¤renimya da ö¤renme de¤il sadece kiflilere ve-rilen bilgilerin belle¤e kay›t edilmesidir.Bu kay›tlar ise inan›lmaz bir h›zla bel-lekten silinmektedir (ya da ö¤rencilerbu kay›tlara ulaflamamaktad›r).

Beyin Hücreleri aras›nda kuru-

lan ba¤lant›lar

Gerçek ö¤renme bir bak›ma oluflanbilgi tabanlar›n›n üzerine alttakilerleba¤lant›l› yeni bilgiler infla etmek de-mektir. Bu da ancak beyin sinirlerinina¤ oluflmas› ile sa¤lanmaktad›r. Beyinde10 milyar›n üzerinde beyin hücresi var-d›r. Kurulan haf›za iliflkileri ve zihinselfaaliyetlerin her biri bu hücreler aras›n-da yeni ba¤lar kurarak bir a¤ tabakas›oluflturmaktad›r. Kurulan ba¤lar›n say›s›ne kadar fazla ise zihinsel potansiyelingücü de o derece yüksektir. Hücreleraras› a¤ tabakas›ndaki her ilave ba¤, ha-f›za-muhakeme-anlama-fikir yürütmegücünü kat kat art›rmaktad›r.

Bunun nas›l oldu¤unu k›saca anlata-l›m. Beyin hücresi flekil olarak ahtapotabenzer.. Ortada bulunan hücreden etra-fa do¤ru küçük ipliksi uzant›lar yay›l›r.Dokunma, duyma ve görme gibi duyuorganlar› yard›m›yla beyine gelen me-sajlar veya hayal gücüyle beynin kendi-sinin üretti¤i düflünceler beyin hücrele-ri üzerindeki bu ipliksi kanallar yard›-m›yla beyinin içinde iletiflim sa¤larlar.Bu iletiflim bir bak›ma milyonlarca zin-cirleme kimyasal reaksiyonlard›r ve be-yin hücreleri aras›nda yeni ba¤lar kurul-mas› olay›d›r.

Bu tip ba¤lanmay› sa¤layan düflünce-ler yeni bilgiyle daha önceden bilinen

bilgiler aras›nda fluurlu veya fluursuzolarak iliflki kuran zihinsel faaliyetlerdir.

Orta beyindeki hipokamp, özellikleduygusal boyutlu; bizi ciddi etkileyenolaylarda beyin hücreleri aras›nda kal›c›ve sa¤lam ba¤lar kurmas›n› sa¤lar. Ge-len bilgiler, flayet hipokamp› uyaracaknitelikte ise, di¤er bir deyiflle duygu ek-senli ve merak odakl› ise; beyin kap›s›n-dan içeri girmeye "izin" verilir.

Eskiden insanlar flimdiki gibi, telefonba¤lant›lar›na sahip olmad›¤›ndan ha-berleflme zay›ft›. Birbirinden ba¤›ms›zdurumdayd›lar. fiimdi ise iletiflim araç-lar› sayesinde tüm dünya adeta bir köyhaline gelmifl bulunuyor. Beyin hücrele-rinin bafllang›ç halini, birbiri ile iletiflimikopuk eski ça¤lardaki insanlar›n›n vazi-yetine benzetebiliriz. Bafllang›çta beyin-deki nöronlar aras›nda da çok fazla ba¤-lant› yoktur.

Beyin yeni ö¤rendi¤imiz bir bilgiyiyeni sinirsel ba¤lant›lar oluflturarak"kullan›fll› ve bilimsel düflünce" halinegetirir. Yani daha önce ö¤renilen bilgi-lerle iliflkilendirir. Kurulan haf›za iliflki-leri ve zihinsel faaliyetlerin her biri buhücreler aras›nda yeni ba¤lar kurarakbir a¤ tabakas› oluflturmaktad›r. Kuru-lan ba¤lar›n say›s› ne kadar fazla ise zi-hinsel potansiyelin gücü de o dereceyüksektir.

Beyin korteksi düflünen ve düflün-dükçe de sinirsel a¤lar oluflturan bir ya-p›ya sahiptir. Bu da insan biyobilgisaya-r›n›n di¤er bilgisayarlardan ay›ran birtemel özelli¤i teflkil eder.

Beyinde 12 adet beyin hücresininbirbiriyle ba¤lanma alternatiflerinin sa-y›s› bir permütasyon hesab›d›r. Bu he-sab›n sonucunda ola¤anüstü büyük birrakamla karfl›lafl›yoruz: 479,001,600..Beyin hücresi say›s›n› sadece bir art›rd›-

Page 10: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200410E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

¤›m›z› yani 13 yapt›¤›m›z› düflünelim.Ortaya ç›kan say› flimdi çok dahabüyük:. 6,227,020,800.

Milyarlarca beyin hücresi oldu¤unagöre sonucun büyüklü¤ünü rakamlarlaifadesi mümkün de¤il.Hücreler aras› a¤tabakas›ndaki her ilave ba¤, haf›za-muhakeme-anlama-fikir yürütmegücünü kat kat art›rmaktad›r.

Bir bilgisayar al›p, ona baz› program-lar yükleyerek kullanabilirsiniz. Ancakbilgisayarlar›n›z›n donan›m›n›, kapa-sitesini ve elektronik devrelerini prog-ramlar yard›m›yla de¤ifltiremezsiniz.Halbuki sahip oldu¤umuz biyobilgisayaryarad›l›fl itibariyle öyle programlanm›fl-t›r ki, program› iyi kulland›¤›n›z süreceyeni devreler oluflmakta ve kendi ken-dini gelifltirmektedir. Kendinizi yor-madan kolayca hat›rlad›¤›n›z bilgilerhücreler aras› sa¤lam ve kal›c› ba¤larsonucu ortaya ç›kar. fiu halde h›zl› ö¤-renme ve kal›c› bir haf›za gücüne sahipolman›n üçüncü önemli ad›m› düflünmetarz›n›n beyin hücreleri aras›ndaki ba¤-lar›n artmas› ve güçlendirilmesi ile ilgiliolmaktad›r.

E¤itim neden e¤itmiyor?

Mevcut e¤itim, nedenini sor-gulamadan söyleme-konuflma yoluyla"do¤rular› aktarma" temeline dayan-maktad›r. Bu e¤itim sürecinde ö¤renciyüklenilen bilgileri daha önceki bilgiler-le iliflkilendirilmemekte "muhakeme-ak›lyürütme-yorumlama vb zihnî boyuttanuzak bir flekilde sadece haf›zaya y›¤-maktad›r. Bu yüzden bu süreçte beynin"sa¤ lobu" ö¤renmeye dahil olmad›¤›gibi yeni "sinir ba¤›" oluflumu da sözkonusu olmamaktad›r.

‹flte bu yüzden her türlü "tekrar" ve

"bilgiyi aktarma" ifllemleri ve de ö¤ret-me çabalar›n›n beynin düflünceyap›s›n›n oluflumuna (a¤ tabakalar›n›ngeliflimine) katk›s› olmamaktad›r. Bugerçek ›fl›¤›nda ülkemizde uygulananezberci e¤itim sisteminin "e¤itsel hedef-lerine" neden ulaflmad›¤›n›, insanlar›nneden düflünmeyi ö¤renemedi¤i ve yet-kililerin ve topyekün insan›m›z›n prob-lemler karfl›s›nda neden aciz kald›¤›daha iyi anlafl›lmaktad›r.

Kuran’da "faydas› olmayan bilgininpefline düflme (‹sra, 36)" ayeti prati¤edönüflmeyen "kuru bilgiye" karfl› insan›ndikkatli olmas› istenir. Hz. Peygamberin"faydas› olmayan ilimden Allah›m sanas›¤›n›r›m" duas› da konumuz aç›s›ndanilgi çekicidir. Kuran-› Kerim’de yer alan"kitap yüklü merkep" ibaresi habire bilgiyüklemeye çal›flan ve ö¤rencilere bilgihamal› olmaktan öte bir meziyet kazan-d›ramayan e¤itim yap›m›zla uyuflmas› il-ginçtir.

Beyin ö¤renme mekanizmas›n› vegücünü harekete geçiren aktif e¤itimmodellerinden birisi "senaryo temelli-proje destekli e¤itimdir. Dersler "temsil-ler" halinde sunulunca, yani anlaml›senaryolarla birlefltirildi¤inde derslers›n›flar›n "suni duvarlar›" aras›na "hap-solmaktan" kurtularak "gerçek hayatla"birleflmekte, yaparak ve yaflayarak "ger-çek ö¤renme" gerçekleflmektedir. Bey-nin sa¤ lobu da ö¤renme faaliyetinedahil oldu¤undan verim ola¤anüstüyükseltmektedir.

Dile¤imiz yarat›l›fla ve e¤itim gerçek-lerine ters bir flekilde sürdürülene¤itimin sorgulanarak bir an evvel beyingerçeklerine riayet eden aktif e¤itimmodellerinin hayata geçirilmesidir.

Kuran-›Kerim’de yer

alan "kitapyüklü merkep"

ibaresi habirebilgi yüklemeye

çal›flan veö¤rencilere bilgi

hamal› olmaktanöte bir meziyet

kazand›ramayane¤itim yap›m›zla

uyuflmas›ilginçtir.

Page 11: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 11

Bir insanakendisinin önemlioldu¤unu hissettirmenin bir çok yoluvard›r: Bir tebessüm, bir mesaj, bir telefon, birgüzel söz vb.Ancak en etkili yolu onu dinlemektir.

Hepimiz özel ve meslekî hayat›m›z-da insanlar üzerinde olumlu biretki b›rakmak isteriz. Bizi buna

sevk eden yeni bir ifl almak, müflterimizikaybetmemek, dostluklar› sürdürmek,davran›fllar› de¤ifltirmek veya evlilik veaile iliflkilerini düzeltmek düflüncesi ola-bilir.

Ö¤rencilerimizi etkileme iflini, ö¤ret-menler olarak nas›l baflaraca¤›z? Baflkainsanlar›n hayatlar›n› derinden ve ahlakîaç›dan nas›l etkileyebiliriz? Bu çal›flma-m›zda insanlar› etkileme stratejileriniö¤retmenlik mesle¤i aç›s›ndan ele alaca-¤›z.

Ö¤rencileri etkilemenin bafl-l›ca üç yolu vard›r:1. Örnek olmak (Örnek olur-

san›z, ö¤rencilerinizin gör-melerini sa¤lam›fl olursu-nuz).

2. ‹çten iliflkiler kurmak (Ö¤-rencilerin duygusal zekala-r›na hitap etmifl olursunuz).

3. Bilgi vererek yol göstermek(Ö¤rencilerinize rehberliketmifl olursunuz).fiimdi bu etkileme yollar›n›

ayr›nt›l› olarak görelim.

I. ÖRNEK OLMAK:

Kim Oldu¤umuz ve Nas›l

Davrand›¤›m›z

Nazik olmayan fleyleri söy-

lemekten kaç›n›n. Özellikle si-nirli, tahrik edilmifl durumday-san›z veya yorgunsan›z nazik ol-maya kendinizi zorlay›n. Buflartlarda kaba ve elefltirici söz-ler kullanmamak kiflisel olgunlu-¤un en yüce biçimidir. Kendi sa-

vafllar›m›z› kendi içimizde çözmeyi, güdü-lerimizi do¤ru seçmeyi, do¤ru bak›fl aç›s›ve kontrolü elde etmeyi, düflüncesizceyanl›fl fleyler söylememeyi ve ters davra-n›fllarda bulunmamay› ö¤renmeliyiz.

Ö¤rencilerinizle sab›rl› geçinmeye

çal›fl›n. Stresli iken sab›rs›zl›¤›m›z suyüzüne ç›kar. ‹stemedi¤imiz fleyler a¤z›-m›zdan kaçabilir veya tam tersi de olabi-lir, yani suskunlaflabiliriz. Sözler yerineduygu ve yarg›lay›c› tav›rlar›m›z ile ileti-flim kurarsak, incinmifl duygulara ve ge-rilmifl iliflkilere yol açabiliriz. Hayat sab›rgösterilmesi gereken durumlar aç›s›n-dan bize bol f›rsatlar sunar.

E⁄‹T‹ME BAKIfi

Ö¤rencilerle Etkili ‹letiflim

Kurman›n Püf Noktalar›

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

ARAŞTIR

MA

fiükrüÜnalan

E⁄‹T‹MC‹-YAZAR

Page 12: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200412

Kiflinin kendisiyle, davran›fl›n›

veya performans›n› ay›rt etmeyi bi-

lin: Kötü davran›fl ve düflük perfor-manslar› elefltirmeden önce kiflilerle ile-tiflim kurmal›, k›yaslamalardan ve yarg›-lardan uzak durarak onlarda öncelikleözde¤er ve özsayg› duygusunu gelifltir-meliyiz. Bunu yapmak için de önce ken-di özde¤er duygumuzu gelifltirmemiz ge-rekir.

Adil hizmet verin: Ayr›m gözetme-den insanlara iyilik yapt›¤›m›z zamankendimize duydu¤umuz öz sayg›m›z ar-tar. Fedakarca hizmet, etkilemenin engüçlü yollar›ndan biridir.

Tepkisel cevaplar yerine etkisel ce-

vaplar› seçin: Yapt›klar›m›z, bildikleri-miz kadar etkili de¤ildir. Önce bak›fl aç›-m›z› seçip daha sonra nas›l hareketedece¤imize karar vermeliyiz. Seçmek,tav›r ve hareketlerimiz için sorumluluküstlenmek ve baflkalar›n› suçlamaktanvazgeçmek demektir. Seçme gücümüzükullanmazsak hareketlerimiz flartlarlabelirlenir. Gerçek özgürlük, bizim d›fl›-m›zdaki fleylerin ve kiflilerin bizi nas›l et-kileyece¤ini belirleyebilmektir.

Ö¤rencilerinize verdi¤iniz sözleri

tutun: Ö¤rencilerimizi etkilemenin biryolu da verdi¤imiz sözlere ve ald›¤›m›zkararlara sad›k kalmam›zd›r. Söz veriptutma yetisi kendimize ve bütünlü¤ümü-ze duydu¤umuz inanc›n bir göstergesi-dir.

Etki alan›na odaklan›n: Kontroledebildi¤imiz fleylerle ilgili olumlu iflleryapmaya yo¤unlafl›rsak etki alan›m›z›geniflletebiliriz. Dolayl› kontrol problem-leri ise etkileme yöntemlerimizi de¤ifltir-meyi gerektirir. Örne¤in “Keflke ö¤ren-cim beni anlayabilseydi” dedi¤imiz za-manlar olur, ama pek az›m›z ö¤rencimi-ze problemimizi anlatmak üzere onundilinden konuflmak için gerekli haz›rl›¤›yapm›fl ve ö¤rencinin de kendi problem-leri olabilece¤ini düflünmüflüzdür.

8. Sevgi yasalar›yla yaflay›n: Sevgiyasalar›yla yaflad›¤›m›z zaman hayat›nyasalar›na uymay› da baflarabiliriz. ‹n-sanlar, özellikle de kat› ve kendine yetenbirisi görüntüsü veren insanlar, gerçekteiçten içe muazzam derecede hassast›r-lar. Bu insanlar› kalbimizle dinledi¤imizvakit, bize bu gerçe¤i itiraf edeceklerdir.Onlara flarts›z sevgi göstererek onlar› et-kileyebiliriz.

‹nsanlar›n en iyiyi

yapt›klar›na inanarak onlar› etkileyebilir ve

içlerindekiiyili¤i

ç›kartabilirsiniz. Kiflilerin ço¤u

onlara nas›ldavran›l›rsa

o flekilde karfl›l›k verir.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 13: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 13

Yarg›lama, k›yaslama ve reddetme,savunmac› davran›fllara yol açar.Kabul edilmek ve de¤er verilmek kifliyi savunma ihtiyac›ndan kurtar›r.

II. ‹L‹fiK‹LERDE ‹ÇTEN OLMAK:

Ö¤rencimi Anl›yor ve Ona ‹lgi

Gösteriyor muyum?

Baflkalar›n›n potansiyel olarak iyi

oldu¤unu varsay›n: ‹nsanlar›n en iyiyiyapt›klar›na inanarak onlar› etkileyebilirve içlerindeki iyili¤i ç›kartabilirsiniz. Ki-flilerin ço¤u, onlara nas›l davran›l›rsa oflekilde karfl›l›k verir.

Önce anlamaya çal›fl›n sonra an-

lafl›lmaya: Kiflilerle iletiflim kurarkentüm dikkatimizi vermemiz, tüm benli¤i-mizle olay yerinde haz›r bulunmam›z ge-rekir. Daha sonra empati kurabilir, yaniolaylar› baflkalar›n›n gözünden görüponlar›n gözlüklerini takabiliriz. Bunuyapmak için cesaret, sab›r ve iç güvenli-¤e sahip olmam›z gerekir. Ö¤renciler, si-zin kendilerini onlar› anlad›¤›n›z› hisset-mezlerse sizin etkilemenize de aç›k ol-mazlar.

Aç›k ve dürüst ifade ile sorular›

ödüllendirin: Ö¤rencilerimizi ço¤u za-man cezaland›r›r›z; hüküm verir, kü-çümser, utand›r›r›z. Onlar da içlerine ka-pan›r, kendilerini korumaya ve soru sor-mamaya bafllarlar. Verimli ve dürüst biriletiflimin önündeki en büyük engel,elefltirme ve yarg›lama e¤ilimidir.

Anlay›fll› bir karfl›l›k verin: Anla-y›fll› karfl›l›k size flu üç fayday› sa¤lar:1) Problem ve duygular› anlama sevi-

yeniz yükselir.2) Sorumlu ba¤›ms›zl›k konusunda ye-

ni bir cesaret ve büyüme elde eder-siniz.

3) ‹liflkide gerçek güven ortam› olufltu-rursunuz.Suçlan›rsan›z cevab›n› verin: Bir

ö¤renciniz sizi olur olmaz suçlamaya yel-tenirse ve bunu sürdürürse durumu ay-d›nlat›n. Bunu yapmazsan›z suçlama

üzerinde ifl 盤›r›ndan ç›kana kadar karakara düflünür durur, sonra da daha fazlaincinmemek için kendinizi savunmayageçersiniz. ‹lk aflamada konuyu aç›klar-ken düflünce ve duygular›n›z› belirtin.Bunu yaparken öfkeyle hareket etme-yin, karfl›n›zdaki kiflinin onurunu ve hay-siyetini incitmemeye gayret edin.

Hatalar›n›z› kabul edin, özür dile-

yin: A¤›r biçimde incindi¤imizde geriçekilir, içimize kapan›r, kendimizi kafa-m›z›n içindeki demir parmakl›klar›n ar-d›na hapsederiz. Bundan kurtulman›ntek yolu, hatalar›m›z› itiraf etmek, özürdilemek ve bahaneler yaratmamakt›r.

Tart›flmalar› b›rak›n, uçup gitsin-

ler: Süregelen tart›flmalara veya yersizsuçlamalara cevap vermeyin. Cevap ver-meye kalkarsan›z sadece düflmanl›k veöfkeyi büyütürsünüz. Sakin sakin iflinizebakarsan›z karfl›n›zdaki kifli sorumsuzifadelerinin do¤al sonuçlar›nda bo¤ulurgider. Sak›n k›s›r döngüye girmek gibibir hata yapmay›n. Aksi taktirde karfl›-m›zdaki kiflinin zay›fl›klar› bizim zay›fl›-¤›n›z olur ve bunu yapmak gelecektekiyanl›fl anlamalar›n tohumlar›n› atar.

Dengeli olun: Ö¤retmen kendini ifli-ne, toplumsal projelere veya baflka in-sanlar›n hayatlar›na adam›fl olabilir. An-cak bunlar›n yan›nda ö¤rencilerinizlederin ve anlaml› bir iliflki kuramam›fl daolabilirsiziz. Bu tür bir iliflki gelifltirmekdaha fazla alçakgönüllülük ve daha çoksab›r ister. Ço¤u zaman ço¤unlu¤un ilgi-sini çekelim derken önemli olan kiflileriihmal ederiz. Bazen de zaman ay›r›pkendimizi bütünüyle bir tek özel insanavermemiz gerekti¤ini biliriz. Özel sorun-lar› olan ö¤rencilerimize zaman ay›r›ptüm dikkatimizle ve ders vermeden veyak›yaslamadan onlar› dinlemeliyiz.

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 14: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200414

Sizi dostlar›n›za, ailenize, ifl arkadafl-lar›n›za ve müflterilerinize ba¤layan fley-lere ay›rd›¤›n›z dikkat ve ilgiyi sürekliyenileyin. Bireysel görüfl farkl›l›klar›n›ikinci plana atarak iliflkilere odaklan›n.

Önce karfl›n›zdakileri anlamaya

çal›fl›n: Biz baflkalar›n›, onlar›n bizi nekadar etkilediklerini düflündükleriyleorant›l› olarak etkileriz. Bir özdeyifl der ki:“Senin benimle ne kadar ilgilendi¤ini bil-meden, ne kadar bildi¤inle ilgilenmem.”Birisi sizin kendisiyle gerçekten ilgilendi-¤inizi hissederse; sizin onun problemleri-ni gerçekten anlad›¤›n›z› anlarsa, o kifliayn› zamanda sizi etkiledi¤ini de düflü-nür. ‹flte o zaman kendisini tamamen si-ze açar.

Kifliyi ve olay› kabullenin: Bir insa-n› de¤ifltirmekte veya gelifltirmekteki ilkad›m onu oldu¤u gibi kabul etmektir.Yarg›lama, k›yaslama ve reddetme, sa-vunmac› davran›fllara yol açar. Kabuledilmek ve de¤er verilmek kifliyi savun-ma ihtiyac›ndan kurtar›r. Ayr›ca gelifl-meye yönelik do¤al e¤ilimi güçlendirir.

III. YOL(LAR) GÖSTER‹C‹

OLMAK

Bizim toplumumuzda rehberlik

kavram› henüz yeterince anlafl›lma-

d›. Rehberlik, ö¤rencinin yafl›na, ye-

teneklerine, dünya görüflüne ve kül-

türüne göre onu yönlendirmek, yol-

lar göstermek fleklinde uygulan-

maktad›r.

Derslerinizde konuflmaya baflla-

madan önce akl›n›z› ve kalbinizi ha-

z›rlay›n: Bazen bir fleyi nas›l söyledi¤i-niz, ne söyledi¤inizi daha iyi aç›klayabi-lir. Örne¤in; ö¤rencileriniz okulda sizdentonla fley istemeden önce durun vekontrolünüzü kaybetmemeye çal›fl›n.

Onlar› can kula¤› ile dinlemeyi ve onlaratüm dikkatinizi vermeyi seçin.

Kavgadan ve kaçmaktan sak›n›n:

Pek çok insan farkl› görüflte olduklar›n-da ya kavgaya tutuflur ya da kaçarlar.Ö¤rencilerimizle iliflkilerimizde bu flekil-de davran›rsak bir yere ulaflamay›z. ‹n-sanlar›n di¤er canl›lardan farklar›n›n ko-nuflarak anlaflma yolunu bulduklar›n›ö¤retmen bizzat göstermelidir.

Ö¤retmeye zaman ay›r›n: Farkl›l›k-lar büyük ö¤renme anlar› yarat›r, fakatö¤retilecek zaman vard›r ve ö¤retilme-yecek zaman vard›r. Kifliler tehdit alt›n-daysa, uygun ö¤retme zaman› de¤ildir;onlara daha güvenli ve al›c› bir ruh haliiçinde olduklar› zaman yaklaflmak gere-kir. E¤er k›zg›n ve hüsran içinde de¤ilse-niz; içinizdeki sevgi, sayg› ve içgüvenlilikduygusu mevcut ise ve karfl›n›zdaki kifliyard›m ve deste¤e ihtiyaç duyuyorsa uy-gun ö¤retme zaman›d›r. Unutmay›n,yans›tt›klar›n›zla asl›nda her zaman birfleyler ö¤retiyorsunuz.

S›n›rlar, kurallar, beklentiler ve so-

nuçlar üzerinde hemfikir olun: Bunlardikkatlice oluflturulmal› ve bunlar›n üze-rinde anlaflma sa¤lanmal›d›r. Kiflisel gü-venlik temelde adalet duygusundan do-¤ar; bizden neyin beklendi¤i, s›n›r, kuralve sonuçlar›n ne olduklar›n› bilmektengeçer.

Vazgeçmeyin ve teslim olmay›n:

Ö¤rencileri davran›fllar›n›n sonuçlar›n-dan korumaya kalkmak pek do¤ru bir iflde¤ildir. Böyle yaparak onlara kendileri-ni yetersiz ve aciz hissetmelerini ö¤reti-riz. Sorumsuz davran›fllar›n› mazur gör-memeli ve bunlara göz yummamal›y›z.

Yol ay›r›mlar›nda orada olun: Hiç-birimiz en çok sevdi¤imiz insanlar›n k›savadeli, duygusal bak›fl aç›lar› ve kiflisel gü-

“Senin benimle ne

kadar ilgilendi¤inibilmeden, ne

kadarbildi¤inle

ilgilenmem.”Birisi sizin

kendisiylegerçekten

ilgilendi¤inizihissederse; sizin

onun problemlerini

gerçektenanlad›¤›n›z›

anlarsa, o kifliayn› zamandasizi etkiledi¤ini

de düflünür.‹flte o zaman

kendisinitamamen size

açar.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 15: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 15

‹nsanlar nebildikleriylede¤il, ne hissettikleriyledavranma e¤ilimindedirler.Motivasyonak›ldan çokkalbin ifllevidir.Mant›¤›m›z›nbaflkalar›n›nduygu vedüflünceleriyleiletiflim kuramad›¤›n›hissetti¤imizzaman, onlar›ndilini biryabanc›lisanm›flças›na,k›namadan vereddetmedenanlamayaçal›flmal›y›z.

vensizlikler ile, uzun vadeli sonuçlar› olanönemli kararlar› almalar›n› istemeyiz. Buinsanlar› nas›l etkileyebiliriz? Öncelikle,harekete geçmeden önce düflünün. Sonraflunu anlay›n: ‹nsanlar ne bildikleriyle de-¤il, ne hissettikleriyle davranma e¤ilimin-dedirler. Motivasyon ak›ldan çok kalbinifllevidir. Mant›¤›m›z›n baflkalar›n›n duyguve düflünceleriyle iletiflim kuramad›¤›n›hissetti¤imiz zaman, onlar›n dilini bir ya-banc› lisanm›flças›na, k›namadan ve red-detmeden anlamaya çal›flmal›y›z. Bu çabasayg›y› gösterir ve savunmay› azalt›r; kav-ga etme ihtiyac›n› düflürür ve do¤ruyuyapma arzusunu korur.

Mant›k ve duygu dilini konuflun:

Mant›k ile duygu dili, birbirine yabanc›iki dil kadar birbirinden farkl›d›r. Ortakbir dilimiz olmad›¤›n› kavrad›¤›m›z za-man flu dört yoldan biriyle anlafl›r›z: 1) Zaman tan›y›n; isteyerek zaman ta-

n›rsak bunun k›ymetini bir baflkas›naaktar›r›z.

2) Sab›rl› olun; sab›r da verdi¤imiz de-¤eri gösterir ve flu mesaj› verir: “Se-ninle ayn› h›zda gidece¤im; seni bek-lemekten dolay› mutluyum; sen bunade¤ersin.”

3) Anlamaya çal›fl›n; çünkü anlamayayönelik samimi bir çaba, kavga ve sa-vunma gere¤ini ortadan kald›r›r.

4) Duygular›n›z› aç›kça dile getirin; söz-lü olmayan ifadelerinizle tutarl› olun.Yetki verin: Bunu yapmak cesaret

ister çünkü baflkalar›n›n, bizim zaman›-m›z, param›z ve ünümüz üzerinde hatayapma riskleri vard›r. Bu cesaretin için-de sab›r, özdenetim, baflkalar›ndaki po-tansiyele olan inanç ve bireysel farkl›l›k-lara duyulan sayg› vard›r.

Ö¤rencilerinizi, anlaml› projele-

rin içine dahil edin: Anlaml› projelerininsanlar üzerinde olumlu etkisi vard›r.Ancak bir ö¤retmen için anlaml› olanfleyler bir ö¤renciye anlams›z gelebilir.Ö¤renciler, projelerin planlamas›nda vedüflünme sürecinde yer alm›fllarsa, bun-lar› anlaml› bulurlar. Böyle projeler ol-maks›z›n, hayat anlam›n› yitirir. Hayatnerede oldu¤umuzla nerede olmak iste-di¤imiz aras›ndaki gerilim ve u¤runa ça-l›flmaya de¤ecek bir amaçla beslenir.

Ö¤rencilerinizi hasat kanunuyla

e¤itin: Topra¤› haz›rlama, tohumlama,sürme, sulama, yabanc› otlarla mücade-le ve ekini toplama yöntemini ö¤retin.Do¤al süreçler üzerinde yo¤unlaflarakne ekersek onu biçece¤imizi onlara gös-terin.

Do¤al sonuçlar›n sorumlu davran›-

fl› ö¤retmesini sa¤lay›n: Yapabilece¤i-miz en nazik ifllerden biri, do¤al veyamant›ksal sonuçlar›n onlara sorumlu dav-ranmay› ö¤retmesini sa¤lamakt›r. Bu du-rumdan veya bizden hofllanmayabilirler,ama onlar›n geliflimi için buna katlanabili-riz.

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

✘ Hiç kimse baflar› merdivenini elleri cebinde t›rmanmam›flt›r./J.Keth Moorhead

✘ ‹lerlemenizin önündeki en büyük engel kendinize güvensizli¤inizdir./Richard Wilkins

✘ Yeteri kadar nedeniniz varsa, her fleyi yapabilirsiniz./Jim Rohn

Page 16: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200416

Kendisini 1986’n›n Nisan ay›ndatan›d›m. Ayn› y›l gelmifltik Anka-ra Fen Lisesi’ne. Ben genç bir

ö¤retmenken, o tecrübeli bir edebiyat-ç›yd›. O zamana kadar flahsen görme-mifltim; ama “Mavera”dan ad›n› hat›rl›-yordum. Mehmet Akif ‹nan ö¤retmenlerodas›n›n arka k›sm›na geçer, arka arkayasigara içerdi. Az konuflurdu. ‹ç dünyas›-n›n sesini dinlerdi. Özellikle son y›llardadaha da durgunlaflm›flt›. Düflünceliydi.Yaln›z kalmay› ye¤liyordu.

Ö¤retmenler toplant›s›nda hemenhemen hiç konuflmazd›. Ancak okuldaolsun ya da baflka bir yerde olsun orta-m›n› buldu mu farkl› bir kiflili¤e bürü-nürdü. Gerçek kiflili¤i ortaya ç›kard›. O,büyük düflüncenin adam›yd›. Küçük vebasit konular onun ilgisini çekmezdi,onu s›kard›.

Hayat›n kurallar› Akif A¤abeyi s›kar-d›. Bundan dolay› olabildi¤ince rahat ya-flamay› severdi. O, s›n›fta da müfredat›nkat› kurallar›na ba¤l› kalmazd›. Edebiyatö¤retmeninden ziyade o, bir edebiyat-ç›yd›. Bizlerden en önemli fark› da buy-du. O flair, yazar, sendikac› ve iyi bir ha-tipti.

Sanatç› kiflili¤iyle s›n›fta ö¤rencileriniusand›rmazd›. Onlar›n ilgisini edebiyata,sanata çekmesini bilirdi. Gür sesiyle gü-zel fliirler okur, o fliirleri sanatç› bak›fl›y-la yorumlar ve hat›ralarla süslerdi. Butarz dersler de ö¤rencilerin ilgisini çe-kerdi. Teneffüslerde ilgili ö¤renciler et-raf›n› kuflat›r, yar›m kalan sohbet d›flar›taflard›. Fen ve matemati¤e ilgi duyarakbu okula gelen ö¤renciler buradan AkifHoca’n›n etkisiyle edebiyat› severek ay-r›l›rlard›. Üniversite okuyan, hayata at›-lan ö¤renciler kendisini s›k s›k ziyaretegelirdi.

Sevilen bir ö¤retmendi. Hat›rl›yorumda hastal›¤› s›ras›nda “Ö¤retmenler Gü-nü” toplant›s›na gelmiflti. Zay›flam›flt›,halsizdi; ama s›cak ortamdan çok mem-nundu. Sürekli gülümsüyordu. Sigaraiçemiyordu. Çünkü sigara kendisini b›-rakt›ktan sonra da o da sigaray› b›rak-mak zorunda kalm›flt›. Ö¤rencilerininsevgisi onu ayakta tutuyordu. Konferanssalonunda kendisine çok büyük sevgigösterisinde bulunulmufltu.

Bu herkese nasip olmayacak kadarbüyük bir sevgiydi. Bu sevgiye gülümse-yerek karfl›l›k veriyordu.

‹nsanlar› etkileyen, insanlar üzerindeotorite kuran bir kiflili¤i vard›. Etkilemegücü, bilgisi tecrübesi ve Türkçeyi güzelkullanmas›yla gerçekleflirdi. Kolay kolayk›zmazd›. Bazen farkl› düflüncelere ta-hammül edemezdi. Aniden sinirlendi¤iolurdu. Hemen kafllar›n› çatar, sesinigürlefltirir, ba¤›rarak konuflurdu. Zamanzaman k›zd›¤› da olurdu. Ama geneldeyumuflak ve nazikti. Sevdi¤i insan› sonu-na kadar severdi.

Ö¤rencilerine ve ö¤retmenlerine ki-tap okumay› ö¤ütlerdi. Branfl›m›zda eniyisi olmam›z› söylerdi. Bütün arkadaflla-r› akademik çal›flma yapmaya özendirir-di. Yüksek lisans ya da doktora yapanla-r› sürekli desteklerdi. Kariyer yaparaküniversite hocas› olmam›z› çok isterdi.Kendisi de zaman zaman kariyer yapa-maman›n üzüntüsünü dile getirirdi.Okuyan, düflünen ve yazan arkadafllaraayr› bir ilgi gösterirdi. Yenili¤e aç›kt›.Ona göre ö¤retmen yenili¤e aç›k olma-l›yd› ve sürekli kendisini yenilemeliydi.

Türkçeyi güzel kullanmak için fliir ez-berlemeyi gerekli görürdü. Bundan dola-y› ö¤rencilerine Türk fliirinin güzel ör-neklerini ezberletirdi. fiiir ezberleyen ve

Edebiyat ö¤retmeninden

ziyade o, biredebiyatç›yd›.

Bizlerden en önemli

fark› dabuydu.

O flair, yazar, sendikac› ve

iyi bir hatipti.

Mehmet Akif ‹nan’la

Ankara Fen Lisesi’nde 14 Y›l

E⁄‹T‹M-B‹R-SENAN

I

CihatErol

EDEB‹YATÖ⁄RETMEN‹

Page 17: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 17

güzel okuyan ö¤rencilerine sözlü notuverirdi. Bir ö¤rencisi, bu an›s›n› piflman-l›k duygusu içinde bana flöyle anlatm›flt›:“Hocam›z bize, ‘Kim edebiyat›m›z›n güzelfliirlerinden birini ezberler ve güzel okur-sa onun sözlüsüne yüz verece¤im’ derdi.

Biz de kolay›ndan yüz almak hevesiylehocan›n hofluna gidecek bir fliir ezberlerve yüz al›rd›k. Yine bir gün bir fliir ezber-lemifltim. Bir arkadafl›n edebiyat›n›n befldüflmesi gerekiyordu. Arkadafl›n ricas›üzerine kalkt›m, fliiri okudum. Hoca “Nu-

maran kaç?” dedi. Arkada-fl›n numaras›n› söyledim.Çünkü hocam›z bizleri is-men pek tan›m›yordu. Böy-lece arkadafl›n ortalamas›befl düfltü.”

Akif hocam, dünyas›n›de¤ifltirene kadar birlikteçal›flt›k. Y›llarca ayn› bina-da oturduk. Ayn› yurttabelletmen olduk. Hayat›boyunca hep e¤itimin için-de olmufl, rahmetli olanakadar da bu konulara kafayormufl, de¤erli bir insan-d›. Allah rahmet eylesin.

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Mehmet Akif ‹nan

Mehmet Akif ‹nan Rasim Özdenören ile...

Page 18: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200418

Ali Günefl: Türkiye’deki e¤itimproblemleri hakk›nda neler düflünüyor-sunuz? Problemlerin as›l kayna¤› sizegöre nedir?

Ahmet ‹nam: Türkiye’de e¤itiminproblemleri genel olarak Türk kültürü-nün, Türk insan›n›n Türkiye’deki hayat›ile ilgili problemlerinden çok ayr› de¤il-dir, diye düflünüyorum. Büyük problem-lerden biri, alt yap› problemidir.

Bu alt yap› problemleri; bina, labora-tuvar, ö¤retmen, ders araç ve gereç ek-sikli¤i gibi problemlerdir. Bunlar tabiie¤itimle u¤raflan iktidarlar›n çözmeyidüflünece¤i problemlerdir. Benim üze-rinde duraca¤›m as›l konu e¤itim politi-kas› olabilir. E¤itim politikas› da genel-likle “Nas›l bir dünya istiyoruz?” ve“Nas›l bir insan bu dünyada yafla-

s›n?” sorusuyla çok yak›ndan ilgilidir.Bunu zaman zaman milli e¤itim bakanla-r› dile getirseler de, milli e¤itim politika-lar›m›zda böyle bir fley oldu¤undan çokemin de¤ilim. Ama hiçbir hükümetine¤itim konusunda gelifltirdi¤i do¤ru dü-rüst ve sonraki hükümetlere de geçebi-lecek biçimde çok iyi irdelenmifl, temel-leri oturtulmufl bir politikas›n›n olmad›-¤›n› görüyoruz. S›k›fl›nca tabii Cumhuri-yet ilkeleri deniyor, Atatürk deniyor, at›-l›mc› ifl yapabilen, hayat›n sorunlar›ylabafl edebilen insan deniyor. Tabii, hiçbirfley yok diyemeyiz, elbette vard›r amayine de böyle bir politikan›n üzerindedüflünülmesinden yanay›m. Düflünülün-ce (tabii) bu uygulanabilir anlam›na gel-miyor. Milli e¤itim politikas›n› uygulaya-cak olanlar nihayetinde kadrolard›r. Se-çilmifl insanlar baflta olmak üzere ve mil-li e¤itim bakanl›¤›nda çal›flan yüzlercebürokrat›n belki çabalar›yla gerçeklefle-cek bir fley bu. Henüz Milli E¤itim Ba-kanl›¤›n›n yap›land›r›lmas› içerisinde ne

kadar iyi niyetli, çal›flkan ve aç›k görüfllüinsanlar varsa da böyle bir e¤itim politi-kas›n›n günlük hayat›n ufak tefek kayg›-lar›n› aflabildi¤i söynemez. “Bizim parti,öbürlerinin partisi; bizden olanlar, biz-den olmayanlar; benim adam›m›n bura-ya tayini, öbürünün fluraya tayini, müs-teflar kim olacak, yard›mc›s› kim ola-cak?” gibi kayg›lar›n uza¤›nda olabileninsanlar›n oluflturabilece¤i, bir Türkiye-Dünya anlay›fl› olan; gelece¤in dünyas›nereye gitmektedir, Türkiye burada na-s›l bir tav›r alacakt›r, Türkiye’de yaflayaninsanlar›n hayat› nas›l bir hayat olacakt›rgibi düflünceler gelifltirebilecek ve bunuda basmakal›p biçimde yapmayacak.Profesyonelce kurulan bir tak›m flirket-ler bu tip sorular›n cevaplar›n› bulabili-yorlar. Yani bu Bat›da bir endüstridir.Siz “e¤itim nas›l olmal›?” diyorsunuz da-n›flmanl›k flirketine, problemlerinizi söy-lüyorsunuz, flirket sizin ad›n›za bir sürüsenaryolar veya çözümler üretebiliyor.Bu da çok profesyonelce olmufl bir fley.

Ali Günefl: Dünyaya ve Türkiye’yebakt›¤›m›z zaman e¤itim bilimleri alan›n-da çok büyük araflt›rmalar ve tezler varasl›nda, ancak neden e¤itim problemleriçözülemiyor. Uygulamalardan kaynakla-nan s›k›nt›lar var, diyebilir miyiz?

Ahmet ‹nam: Hakl›s›n›z. Bugün Tür-kiye’de e¤itim bilimi ile u¤raflan 2000-3000 akademisyen var, bunlara araflt›r-ma görevlilerini de dahil edebiliriz. Kor-kunç bir potansiyel ve güç var e¤itim po-litikalar›n› belirleyecek; ancak s›k›nt›n›nuygulamalardan kaynakland›¤›n› sanm›-yorum. E¤itim fakültelerinde yap›lane¤itim biraz memur zihniyeti ile yap›l›-yor. “Ben bu fakültedeyim, baflka bir yer-de de¤ilim, bu fakültede de e¤itim konu-sunda flu tezler yap›lacak, flu dersler al›-nacak” deniliyor ve o insanlar, o çal›flma-

Hükümetine¤itim

konusunda gelifltirdi¤i

do¤ru dürüstve sonraki

hükümetlere degeçebilecek

biçimde çok iyiirdelenmifl

temelleri oturtulmufl bir

politikas›n›n olmad›¤›n›görüyoruz.

S›k›fl›nca tabii Cumhuriyet

ilkeleri deniyor, Atatürkdeniyor,

at›l›mc› iflyapabilen,

hayat›n sorunlar›ylabafl edebilen

insan deniyor.

Türkiye’de E¤itimin ‹çinde

Bulundu¤u Problemler Hakk›nda

Prof. Dr. Ahmet ‹NAM ile Söylefli

E⁄‹T‹M-B‹R-SENSÖ

YLEŞİ

Ali Günefl

Page 19: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 19

Ben buradane ar›yorum?Bütün bu çal›flmalar›niye yap›yorum,bütün buçal›flmalarneye yarayacak?

lar› (tezleri, yay›nlar› vb.) yapma ihtiyac›hissediyorlar; ama bunlar› yapt›¤›n›z za-man, yapt›¤›n›z çal›flmalar Türkiye’dekie¤itim hayat›n› nas›l dönüfltürebilir?Böyle bir kayg› çok da olmuyor do¤rusu.‹flte, bir fley yap›yoruz, biz de çal›fl›yoruz,araflt›rma yap›yoruz, görüntüsü içerisin-deler sanki, diye düflünüyorum. Hiç kay-g›lar› yoktur e¤itimci arkadafllar›n, de-mek istemiyorum. Ancak, e¤itim politi-kas› üzerine düflünebilmek demek, yafla-ma politikas› üzerinde düflünebilmek de-mektir. Onlar›n al›fl›lagelen deyiflleriyle;vizyonlar›nda ve misyonlar›nda sorunlaroldu¤unu düflünüyorum; Çünkü e¤itici-lik, hep böyle olagelmifltir. Cumhuriyetinilk dönemlerine bak›nca, e¤itime birazgönül vermifl insanlar›n, biraz memur ol-maktan öte bilge, yol gösterici, ayd›nlat›-c› insanlar olmalar› gerekti¤i görülüyor.Oysa bizde “ya bize de e¤itim fakültelerilaz›m e¤itimleri için Amerika’ya 3 taneadam gönderelim; doktora yapt›ral›m;getirelim, flu flu dersleri koyal›m. Zatend›flar›da ne yap›l›yorsa, ondan afla¤›dakalmad›¤›m›z› gösterelim türünden, bi-zim AB’ye girmek için yapt›¤›m›z manev-ralara benzeyen ama asl›nda hayat›m›-

z›n o derin kökleriyle birleflmeyen bir

e¤itim entelektüel çal›flma iflleyifli

var. Onun için de çok faydas› olaca¤›n›do¤rusu çok düflünmüyorum. Yüzlercemakale yay›nlan›yor: Co¤rafya dersi nas›lverilmeli? Kimya nas›l anlat›lmal›? Bedene¤itiminde ne yapmak laz›m? Sanat e¤iti-mi nas›l verilmeli? Kitaplar ç›k›yor, tezleryap›l›yor, makaleler yay›nlan›yor.

Ali Günefl: fiimdi gündemde olan;çoklu zeka teorileri, duygusal zeka, NLPkonular› var, ancak temelde nas›l birproblem var? Yaflam politikalar› dedi¤i-niz, e¤itim felsefesinin oluflturulmas›ndam› bir problem var?

Ahmet ‹nam: Güzel, benim ordagördü¤üm; e¤itimle u¤raflan arkadaflla-r›n yapt›klar›na (Belki Bat›l› belki de bi-raz Marksist anlamda) “yabanc›laflmala-r›ndan” kaynakland›¤›n› düflünüyorum.Yani; ne yapt›klar›n› ve ne ad›na u¤rafl-t›klar›n› insanlar, zaman içinde unutabi-liyorlar veya öyle bir çevre içine düflü-yorlar ki:

“Ben burada ne ar›yorum? Bütün buçal›flmalar› niye yap›yorum, bütün bu ça-l›flmalar neye yarayacak?” diyorlar. E¤i-tim felsefecilerimiz var, e¤itim müfredataraflt›rmac›lar›m›z var, bir sürü kalabal›kinsan görüyorsunuz; ama bu kalabal›k in-sanlar›n: (t›pk› Sovyetler döneminde kibürokratlarda oldu¤u gibi) “fiu kadar me-mur alaca¤›z, hepsine masa alaca¤›z, san-dalye alaca¤›z” meselesi. Ama o kadarmemuru neden al›yoruz? O memurlargerçekten bizim içine düfltü¤ümüz e¤itimproblemlerinin çözümüne bir katk›da bu-lunabiliyorlar m›? Ondan çok emin de¤i-lim. Galiba bu ifl yine yukar›dan çözüle-cek gibi. Yukar›dan demek, birtak›m in-sanlar gelecek, “bizim politikam›z böyleolacak” anlam›nda demek istemiyorum;ama bu tip çal›flmalara bir ruh getirmek,bir hava getirmek laz›m. fiimdi meseladeniyor ki üniversitedeki e¤itimi yükselt-mek için üniversiteleri, flu flekilde düzen-leyelim: Herkes yabanc› yay›n yaps›n. Buyay›nlar da çok de¤erli akademik dergile-re konsun. A tipi, B tipi, C tipi yay›nlar ol-sun filan. Biz Türk insan›nda, pragmatiktedbirler alma durumu söz konusu. San›-yoruz ki bir tak›m kurumlar, bir tak›mdersler, bir tak›m düzenlemelerle biz, buifli çözeriz. Oysa düzenlemeler bir araç-

t›r. Yani biz, düzenlemek için bunlar›yapm›yoruz. Düzenleyerek e¤itimimizde-ki sorunlar› çözmek istiyoruz. E¤itimi-mizdeki sorunlardan bir tanesi; ne ad›na

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 20: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200420

e¤itim yap›ld›¤› konusundaki bilinç

eksikli¤idir. Bugün binlerce kiflinin(üniversite kap›s›nda bekleyen ve üniver-site okuyan) nedir amac›? Diploma al-makt›r. O diplomay› niçin al›yor? Çünkühayatta, hem toplumsal konumu yüksel-sin, hem karn› doysun, istiyor. Ama,onun d›fl›nda “Benim, bu ö¤rendi¤im bil-

gi ile olan iliflkim nedir?” diye düflü-nülmüyor. Bilginin kendi içeri¤i ile iliflkiyok; çünkü temel kayg›, diplomaya sahipolmakt›r. ‹lkö¤retimden bafllayarak in-sanlar test s›navlar›yla bir tak›m yar›flma-lar içerisine sokuluyor ve siz genç bir in-san olarak san›yorsunuz ki; bir tak›m s›-navlar› baflar› ile verebilirsem bir tak›mtest sorular›n› çözebilirsem, iflte bendenisteneni gerçeklefltirmifl olurum ve anne-mi, babam›, aile çevremi, sevgilimi mutluetmifl olurum. Kendimi de mutlu etmiflolabilirim. Peki sen bilgi ile iliflkiye geçenbirisisin, bilgi edinen, bilgiyi özümseme-ye çal›flan ve bilgideki sorunlar› çözmeyeçal›flan birisisin. Bilgi ile sen nas›l yaflaya-caks›n? Öyle bir sorun yok. Bir biçimde“Bunu al ve bunu da, daha önceden belir-lenmifl mekanik yollarla gelifltir.” Yani;“bilgini al, ö¤ren ve bak: Neler eksiktirveya nerede, nas›l yay›n yapmak gerekir.Oralarda o aç›klar› bul ve oralarda yay›nyap, o yay›nlar do¤rultusunda ne olacak-san, (Yrd. Doç., Doç) unvanlar›n› al.” Pe-ki biz bunlar› neden yap›yoruz? Yani, fluYÖK yasas› tart›flmalar›nda da gördü¤ü-nüz gibi bir tak›m kurumsal ve yasal dü-zenlemelerle biz, e¤itimimizi düzenleye-ce¤imizi ve çözece¤imizi san›yoruz. Peki,buradaki ruh nerededir? Bilgi ile olan ilifl-ki nedir? O bilgiyle bizim tavr›m›z ne ola-cakt›r? Yani bilgi dedi¤imiz fley: Bir yer-lerden al›n›lacak, edinilecek yabanc› ki-taplardan veya yabanc› araflt›r›c›lar›n birtak›m sonuçlar›ndan veya bizde ki TÜB‹-

TAK’ lar TÜBA’ lar her neyse, iflte onlar›(yabanc›lar›) taklit eden bir tak›m ku-rumsal çal›flmalardan ve oradaki kurum-sal çal›flmalar› ne pahas›na olursa olsun(unvanlar, proje gerçeklefltirmeler, para-lar) beklentilerle yürütmeye çal›flmak...Bu de¤ildir ki ! Yani e¤itime bak›fl›m›zda,bilginin kendisi gözükmüyor ortada. Bilgihakikat araflt›rmas› ise, hakikat araflt›r-mas› nas›l bir araflt›rmad›r? Araflt›r›c›kimdir, neden araflt›r›r? Bir fleyi bilmekdemek, özümsemek demek, o özümsemeçabas›na uygun bir hale gelmek demek-tir. Dönüflebilmek demektir. Benim birmatematik problemini anlayabilmem içinbende bir tak›n dönüflümler gerekir. Yanibu psikolojik noetik, bak›fl aç›mda büyükde¤iflikler olmas› gerekir ki ben matema-tik problemlerini yaklaflabileyim ve prob-lemleri anlayabileyim; ama ben onu gör-müyorum ki! Ben, matematik problemle-rini kurnazl›kla mekanik bir biçimde ifltebu sorulursa nas›l cevap verilir? Acaba buu¤raflt›¤›m istatistik sorunu konusundason ç›kan makalelerde kim ne demifl?Acaba ben kes- yap›flt›r fleklinde birazoradan, biraz buradan alsam, az›c›k flunuuygulasam, bir doktora tezi ç›karabilirmiyim?” Dikkat ederseniz bilginin kendi-siyle ilgili bir fley yok. Bilgi ile ben neyibaflarabilirim ve sosyolojik olarak içindebulundu¤um akademik cemaatte nas›lkendimi ispat edebilirim? ‹yi de sen bucemaat içinde kendini ispat etmek içinvar de¤ilsin. Sen, bilgiyle olan iliflkin vebilgiye yapt›¤›n katk›yla o cemaat içindeyer alacaks›n. Yoksa, bir tak›m kurnazl›k-larla bilginin içine girmeden, sadece ma-lumatfurufl a¤z›ndan, sürekli anlaml›- an-lams›z bir sürü kavramlar dökülerek filande¤il. Ve maalesef bizde hem aile içi e¤i-timden bafllay›p ansiklopediler okuyarak,üniversitede, üniversite sonras› akade-

E¤itimimizdeki sorunlardan

bir tanesi; ne ad›na

e¤itimyap›ld›¤›

konusundakibilinç

eksikli¤idir.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 21: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 21

Üniversite koridorlar› terfi kokuyor.“Nas›l terfiedebilirim,nas›l yüksek lisans yapabilirim acaba flu hoca ile mi çal›flsam bunla m› çal›flsam,hangisi banaçabucak bu ünvan› verebilir? Bilgi yokortada bilgi birvesiledir.

mik hayatta bilginin kendisi bilginin birhakikat araflt›rmas›, ard›nda yürünüle-cek, buna göre dönüflümler yaflanarakgerçeklefltirilecek bir etkinlik oldu¤uunutuluyor. O yüzden üniversite koridor-lar› bilim kokmuyor. Üniversite koridorla-r› terfi kokuyor. “Nas›l terfi edebilirim,nas›l yüksek lisans yapabilirim? Acaba fluhoca ile mi çal›flsam bununla m› çal›flsam,hangisi bana çabucak bu unvan› verebi-lir? Bilgi yok ortada, bilgi bir vesiledir.Yani ben ha elektrik mühendisi olmuflumha inflaat mühendisi olmuflum ha bilgisa-yar mühendisi önemli de¤il. Bilgi nedir?Bir tak›m kurnazl›klard›r. Halledece¤im,bafl edece¤im; bu sorulursa böyle cevapverilir. Bu çok ileri aflamalarda böyledir.Yani bir insan› profesör, araflt›rmac› ya-pan çal›flmalarda da böyle bir anlay›fl var-d›r. Bir kimyac› olarak ben, laboratuvaragirip araflt›rma yaparken de ya acaba buaraflt›rmay› Nature dergisinde yahut Sci-

ence dergisinde yay›nlatabilir miyim? Fi-lan üniversiteye kapa¤› atabilir miyim?Yani o 19. yy.’›n laboratuvar›ndan ç›kt›¤›zaman yolunu kaybeden, evininin yolunubulamayan coflkulu bilim insan›n›n yerinef›rlama, anas›n›n gözü, uyan›k, ifl bitiricibir insan tipi geldi. Yani bilgi ile olan ilifl-kimizde bilgiyi sömürerek bilgiyi kullana-rak bilginin içini d›fl›n› anlamadan, belkide kötü anlam›yla bilginin ›rz›na geçerekyani bilgiyle seviflerek, bilgiyi takdir ede-rek, bilgiye hürmet ederek de¤il de “Bilgibenim için hayatta baflar› kazanmak içinkullanaca¤›m bir fleydir”. Bilgiyi h›rpala-yarak belki girdi¤imiz bir iliflki, köktenböyle bir iliflkiyle bilgiye bakt›¤›n›z zamanyapt›¤›n›z her türlü alt yap› düzenlemele-ri, kurumsal düzenlemeler, müfredat dü-zenlemeleri, e¤itim ö¤retim teknikleri,pedagojik formasyon vb. bunlar›n hepsibofltur. Tahtay› nas›l kullanaca¤›z? Tah-

tay› nas›l kullanaca¤›m› biliyorum amaben üçka¤›tç› bir adam›m. Yani tahtadaanlataca¤›m “bilgi” midir ki ben tahtay›kullanaca¤›m. Yani ben bilgiyi aktarane¤itici olarak bilgiyle benim münasebe-tim nedir? Bu yok. Kimse e¤itici deneninsan›n veya ö¤renen insan›n o bilgiyleiçsellefltirilmesi, özümsemeyi sorgulam›-yor. Biz bu özümseme ifline kalk›flmad›¤›-m›z sürece ancak mukallit e¤iticiler ola-biliriz. ‹flte bir e¤itici buna benzer, böyledavran›r, ben de mükemmel bir e¤itici gi-bi davran›yorum, o halde mükemmel bire¤iticiyim diyebiliyorum. Yani mesele omühendislerin siyah kutusu gibidir. Girdive ç›kt›. Sen benim ç›kt› ve girdime bakabi içinde dönenler önemli de¤ildir. E¤i-ticinin kim oldu¤u ö¤retti¤i bilgiye dahil-dir. Çünkü o ö¤retece¤i fleyi etkiliyor. Ya-ni sen özümsememifl o bilgiyi yaflamayanbir insansan, sen o s›n›fa girdi¤in zamanonu ö¤renci anl›yor zaten. Ve en büyükflanss›zl›k da budur. Bana matematik ö¤-retecek bir insan›n, matematik aflk› tafl›-mayan, matematik dünyas›nda büyükcoflkularla aramayan, araflt›rmayan birinsan olmas›, benim için ö¤renci olarakçok büyük bir flanss›zl›kt›r: Çünkü büyükolas›l›kla büyük notlarla s›n›fa girecektir.Arkas›n› bana dönecek ve tahtaya bir sü-rü formüller yazacak: ‹flte bu budur, bubudur diyecek ve çekip gidecektir. Nedo¤ru dürüst bir soru sorabileceksin, netart›flabileceksin, çünkü tart›flacak gücüde yoktur. Çünkü o; problemi hayat›n›nbir problemi olarak yaflamad›¤› için, sa-dece usulüne uygun biçimde onlara akta-racakt›r. Bunu sorgulam›yoruz. Bizimyapt›¤›m›z s›navlar›n hiçbirinde, gerçek-ten matematikçi, fizikçi veya sosyolog vb.bir meslek sahibi olacak insan›n, o mesle-¤i benimseyip benimsemedi¤i, yaflay›pyaflamad›¤›, mesle¤inden dolay› sorunla-

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 22: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200422

r›n heyecan›n› duyup duymad›¤›n› hiçbirimtihan›m›zda anlayam›yoruz; çünkü so-rulara cevap verdi mi “tamam iflte biliyor”diyorsun ve adama diplomay› veriyorsun.

Ali Günefl: Buna bir anlamda episte-mik hastal›k diyebilir miyiz?

Ahmet ‹nam: Tabii bu bir, biraz ön-ce söyledi¤im, epistemiyatrik bir prob-lemdir; ancak altta yatan problem; nözi-atrik bir problemdir. E¤itimden ne anla-d›¤›m›za iliflkin bir fleydir bu. “Buras›üniversite, ben de hocay›m, gelip sizebunu anlat›r›m; ister anlay›n ister anla-may›n. Zaten bu çocuklar da giderek sa-laklafl›yorlar, düflük puanla gelmeye bafl-l›yorlar. Benim gibi yüce bir hoca ... Ya-ni çok üzülüyorum, böyle aptal insanlaraders verdi¤im için.” Öbür yandan sürek-li olarak ç›ta yükseltildi¤i söyleniyor. Birsürü terfi koflullar› konularak akademis-yenlerin daha evrensel, daha objektif bi-lim yapmas›na çal›fl›l›yor; ama bu da yi-ne fleklidir Peki, benim de¤erli fizikçi ol-du¤umu nas›l anl›yorsun? Filanca ve fa-lanca dergide yapt›¤›m yay›nlarla anl›-yorsun. Peki, ben o yay›nlar› yap›nca,hakikaten iyi bir fizikçi mi oluyorum?Olabilirim de olmayabilirim de. Tabii buproblem yaln›z bize ait bir problem de-¤il. Bu dünyada yaflanan büyük bir prob-lemdir. Akademik çevrenin çok geniflle-mesi. Eskiden nüfus azd› ve çok say›dagerçekten, gönlü fizik problemleriyledolu insanlar, gelip fizikçi oluyordu.Ama flimdi nüfus artm›flt›r ve baflka yeregiremedi¤i için, bir sürü kalabal›k insanfizik laboratuvarlar›n› dolduruyor ve ma-alesef o ruhu da anlayam›yor. Yani, birfizikçi olmak neye benziyor? Fizik nedir?Fizikle u¤raflmak nas›l bir fleydir. Bunuanlayam›yor. Bir fluur problemi var, ma-na eksikli¤i var. Manay› yaflayam›yorlar.Bu da nas›l afl›l›r? Bana sorarsan›z: Bu

da, bunu yaflayabilen, hakikaten bir fi-zikçi gibi fizikçi gördüklerinde, araflt›r-maya kendini vermifl, fizi¤i bir yaflam bi-çimi haline getirmifl bir fizikçi gördükle-rinde: “Ha demek ki, fizik böyle bir fley-dir, böyle anlafl›labilir.” diye düflündük-lerinde afl›l›r. Yani, siz akademisyen ol-masan›z lise de ve ilkö¤retimde fen bilgi-si ö¤retmeni olsan›z dahi, fizikçi olman›nnas›l bir fley oldu¤unu gördü¤ünüz za-man, sizin yüre¤inize ve beyninize dü-flen bir k›v›lc›m yetebiliyor. Siz de o k›-v›lc›m›, o genç insanlara aktarabiliyorsu-nuz. Fizik dersini seviyorlar, onunla ilgi-leniyorlar, güçleri, yetenekleri, ilgilerioran›nda. Ve fizi¤i sevdirebiliyorsunuz,iyi bir hoca olabiliyorsunuz. ‹yi bir hocaolmak: ‹flte bir tak›m tekniklerle ö¤reti-lebilecek bir fley de¤il, insan›n içindengelebilecek iç gücünü harekete geçirile-rek yapt›r›labilecek bir fleydir. Bu tabiie¤itimin tek sorunu olarak görünmüyorama çok önemli bir sorunu olarak gözü-küyor. Yani taklitçi, yapt›¤›n›n çok far-k›nda olmayan, tart›flamayan, alternatifgörüfller gelifltirmekden yoksun, ezber-ci, papa¤an insanlar yetifltiriyoruz. Ma-tematikçi, mant›kç› yetifltiriyorsunuz,ezbercidir tamamen insan›n düflünmesi-ne yönelik felsefeci yetifltiriyorsunuz, ta-mamen papa¤an ve taklitçidir. Yani in-sanlar›, filan kredilik flu kadar ders okut-makla e¤itemezsiniz. Bu bizim maalesefAnglo-Amerikan kültürden ald›¤›m›zçok yanl›fl bir fley. fiu kadar kredilik, flukadar ders koyarsak iflte“felsefe dersinikoyal›m, bütün insanlar kritik düflünme-yi ö¤rensinler, elefltirel düflünmeyi” ö¤-renemezler çünkü o felsefe dersini ki-min verdi¤i ve nas›l verdi¤i önemlidir.

Ali Günefl: Ruhu manay› müfredat›niçine nas›l koyar›z? Sizin muhabbet e¤i-timi, hulya e¤itimi gibi yaklafl›mlar›n›z

‹yi bir hocaolmak: ‹flte bir

tak›m tekniklerle

ö¤retilebilecekbirfley de¤il,

insan›n içinden

gelebilecek iç gücünü

harekete geçirilerek

yapt›r›labilecek birfleydir.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 23: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 23

Aflk dedi¤imiz fley; sadece mecnunve meczuplar-da olan bir fleyde¤ildir. Her insanmerak eder, ö¤renmek isterve kendini bir konuya vermek ister.Coflkulu ö¤retmenlerinoldu¤u birdünyada buaflk zatengerçeklefltirilirve e¤itimin birçok problemi deortadan kalkar.Dam ak›yorolabilir, soba yanm›yor olabilir aflk ›s›t›r tabi.Çünkü aflkolmay›ncasobay› istedi¤in kadar s›n›fta yak.

var bunlar nas›l olacak? “Hadi bakal›m15 günlük bir muhabbet e¤itimi hizmetiçi e¤itim kursu düzenleyelim” demekleolacak ifl de¤il? Nas›l olacak bu?

Ahmet ‹nam: (Gülüyor) -Tabiî; öylefley olmaz. O sözleri fazla kullanmak is-temiyorum (muhabbetmifl hulyaym›fl).Çünkü onlar çok kolay yanl›fl anlafl›lma-ya, müsait fleyler. “Muhabbet, hayal, am-ma palavra ha, bu iflte koyar›z önümüzeflaraplar›m›z› muhabbet ede ede müzi¤ide açar›z”. E¤itim bir çile bir defa, yanimuhabbet edebilecek duruma gelebil-mek çok büyük emek isteyen bir fley.

Ali Günefl: Sokrates’in diyaloglar›n›bir tür muhabbet olarak görebiliriz buanlamda..

Ahmet ‹nam: Evet. Yani; oturup ac›çekeceksiniz, s›k›nt›ya gireceksiniz, çileçekeceksiniz. Bu flekilde muhabbeti yafla-ma imkân› var. Onun için ö¤renciye deyanl›fl bir görüntü vermemek gerekir. Ö¤-renmek zordur. Bu zorluk, neyin zorlu¤u-dur? Aflk›n zorlu¤udur; Çünkü aflkt›r ö¤-renmek! fiimdi, ben bunu söyledi¤im za-man, birçok akademik ortamlarda banaçok k›z›yorlar. Diyorlar ki “fiimdi ben birbiyologum. Oturup çal›fl›yorum, üretimyap›yorum; ama hiçbir aflk hissetmiyo-rum. Eee ben flimdi e¤itici veya araflt›r›c›de¤il miyim? Böyle bir reçete yazmayahakk›m›z var m› illa bu ifl aflk olarak yürü-tülmelidir” diye elbette bunu da söyleye-meyiz, söylemeye hakk›m›z var m› veyaadam demez mi sana ne benim aflk›mdanbu çok mahrem bir meseledir bunu iste-yerek yapar›m istemeyerek yapar›m. Bu-nun e¤itim ile ne alakas› var diyebilir.Çünkü çok özelmifl gibi bir fley söyledi¤i-mi san›yorlar aflkt›r deyince çok abart›l›bir fley söyledi¤imi zannediyorlar. Özelbir kiflilik ancak bu ifli gerçeklefltirebilir-mifl gibi düflünüyorlar. Hiç de öyle bir fley

söylemiyorum. Yani söyledi¤im; her in-sanda olmas› gereken ve olan bir fleydir.Zaten aflk dedi¤imiz fley; sadece mecnunve meczuplarda olan bir fley de¤ildir. Herinsan merak eder, ö¤renmek ister ve ken-dini bir konuya vermek ister. Yani, o aflk(ne diyelim buna isterseniz epistemiyat-rik aflk diyelim) hepimizde vard›r. Amaç;o aflk› canland›racak atmosferi yaratmak-t›r. Yani, coflkulu ö¤retmenlerin (ö¤ren-cisini, iflini, meslektafllar›n› seven) oldu-¤u bir dünyada bu aflk zaten gerçekleflti-rilir ve e¤itimin bir çok problemi de orta-dan kalkar. Dam ak›yor olabilir, soba yan-m›yor olabilir (tabii aflk ›s›t›r gibi bir lafedece¤im palavra gibi gelecek ama) aflk›s›t›r tabiî. Çünkü aflk olmay›nca sobay›istedi¤in kadar s›n›fta yak. Ama ben ge-çim problemleriyle dolu, sinirli, iflte zorlabir bölümü okumufl, istemedi¤i bir yeretayin edilmifl, günlük hayat›mda birçokistekleri ve kompleksleri olan bir ö¤ret-mensem, içimdeki bütün çirkinlikleri ogenç çocuklara ne kadar tekniklerle, pe-dagojik formasyonla vs... saklasam da ofleyim ç›k›yor tabiî. Çocuk matemati¤i ö¤-renirken matematikçiyle ö¤reniyor. Yanimatematikçiyi matematikten ay›ramazs›-n›z. Matematikçinin berbat bir insan ol-mas› o ö¤rendi¤i matemati¤i etkiliyor. Butabii belki vasat ö¤renciler içindir. Mate-matik dehas› olan zaten hocaya bakm›-yor. O al›p bafl›n› gidebilir ama ben mate-mati¤i sevme durumunda olan, sevebile-cekken iflte bu çarp›k e¤iticiler yüzündenmatematikten, fizikten, sosyolojiden, fel-sefeden,kimyadan, spordan, müzikten,resimden so¤umufl insanlardan söz edi-yorum.

Ali Günefl: Bu yararl› sohbetiniz içinçok teflekkür ederiz hocam.

Ahmet ‹nam: Ben de size teflekkürederim.

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 24: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200424

Cocuklu¤umda ileri derecede keke-me olmaktan dolay›, konuflmayabafllamadan önce kelimeleri içim-

de onlarca kez tekrarl›yor, ama dile dök-meye gelince bir türlü telaffuz edemi-yordum. Ailemin maddi durumu iyi ol-mad›¤› için babam beni doktora götüre-miyor, tedavi ettiremiyordu. Bu durum,beni ve ailemi çok üzüyordu. Kimse benidinlemeye sab›r gösteremiyordu. Çün-kü, üç-befl kelimelik bir cümleyi 5-10 da-kikada ancak söyleyebiliyordum. Dilimdönmedi¤i için harfleri uzatt›kça uzat›-yordum.

Derken okul ça¤›na gelmifltim. Herçocukta oldu¤u gibi bende de bir telaflve heyecan vard›. Nihayet, okula kayd›myap›ld›. 1970’in Eylül’ü idi. Yer, Elaz›¤ ili,Palu ‹lçesi, Güllüce Köyü. Ancak, okulave ö¤retmene dair onlarca soru iflaretizihnimi meflgul ediyordu. Zihnimdeki enönemli soru, okulun içine ayakkab› ilegirilip girilemeyece¤i idi. San›r›m bu so-ru, çocuklu¤umda okul ile cami aras›ndakurdu¤um iliflkiden kaynaklan›yordu. Zi-ra, köyümüzde çat›l› sadece iki bina var-d›. Biri köyün camii, di¤eri de okulu idi.‹kisinin de içini hiç görmemifl, sadeceuzaktan görmüfltüm. Ama ikisinin de“yüce” birer kurum olduklar›n› idrakedebiliyordum. Köyde camiye gidenlerinher seferinde ayakkab›lar›n› ç›kard›klar›-n› gördü¤üm için, köyümüzün di¤er çat›-l› binas› olan okula da ayakkab›yla giril-meyece¤ini san›yordum, ama emin de-¤ildim. Ancak ne yaz›k ki, merak›m› gi-dermek için kimseye soru da soram›yor-dum. Çünkü, konuflmak bana iflkence gi-bi geliyordu.

‹lk gün, aç›l›fl töreninden sonra ö¤ret-menimiz bizi içeri ald›. Önümde yürüyençocuklar› dikkatle takip etmifltim. Onla-r›n ayakkab› ile içeri girdiklerin görünce

ben de içeri dalm›flt›m. Böylece okul ilecaminin bir fark›n› ö¤renmifltim. Okulu-muz iki derslikli olmas›na ra¤men, tekö¤retmenimiz oldu¤u için, befl s›n›f birderslikte ö¤renim görüyorduk. ‹lk gün-de, çocuklar s›ra kapma mücadelesi ve-rirken, ben de, benden birkaç yafl büyükbir akrabam›n iki s›ra önüne oturdum.

Oturdum ama, sorular›m bitmiyordu.Acaba okulda bir fleyler yemek-içmek ya-sak m›yd›? Ac›k›nca ne yap›l›rd›? Ya ö¤-retmen kekeme oldu¤umu anlarsa? gibisorular zihnimi meflgul ediyordu. ‹nsan›nkorktu¤u bafl›na gelirmifl derler ya, aynenböyle, eylül ay› olmas›na ra¤men ilk gün,ilk derste bir öksürük tutmaz m›? Ama negarip ve ne korkunçtur ki, teneffüs zili ça-lana kadar öksürü¤ümü g›rtla¤›mda tut-mufltum. Okulda öksürmenin de yasakolabilece¤ini düflünerek kendi kendimifrenlemifltim. Çünkü, bizden yaflça büyükö¤rencilerin ve aile büyüklerimizin kü-çükken okul hayat›na dair zihnimize iflle-dikleri en önemli imaj “yasak-dayak-kor-ku” üçgeninde olufluyordu. Ö¤retmenedair ise, inzibat memuru tipi canland›r›l›-yordu zihnimizde. Yani, okul hayat› eflit-tir, “dayak pedagojisi” idi.

Biraz daha büyüyünce fark et-

mifltim ki, köyde sadece ö¤retmen

korkusu yoktu. Devlet korkusu, va-

li-kaymakam korkusu, polis-jandar-

ma korkusu, muhtar-aza korkusu,

fleyh-a¤a korkusu, cin-peri korkusu

ve nihayet anne-baba korkusu da,korkular hiyerarflisinde yerini alm›fl veher korku kayna¤› bir yasak alan tayinetmiflti. Korku ve yasak, sevgi ve özgür-lü¤ü bo¤mufltu. Böylesi ortamlarda, birçocuk için sevgi, önemli bir ihtiyaçt›r.Bu öykü de, yasaklar ve korkular ikli-minde “sevgi” ile tan›flmam› konu edin-mektedir.

Bizden yaflça büyük

ö¤rencilerin ve aile

büyüklerimizin küçükken

okul hayat›nadair zihnimize

iflledikleri enönemli imaj

“yasak-dayak-korku”

üçgeninde olufluyordu.

Ö¤retmene dairise, inzibat

memuru tipicanland›r›l›yor

du zihnimizde.Yani, okul

hayat› eflittir,“dayak

pedagojisi” idi.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Bir Ö¤retmenin Sevgisi

(Yaflanm›fl Gerçek Bir Hayat Öyküsü)ANI

Dr. Abdulvahap

ÖzpolatSOSYOLOG

,

Page 25: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 25

Birinci s›n›fta okulunyaln›zlar› aras›nda iken,ikinci s›n›fta okulun y›ld›zlar›ndan olmufltum.Kendimi keflfetmifltim. Korkular›m›yenmifl, yasakalan› daraltm›flt›m.Art›k çocuklar konuflmalar›ma kahkaha patlatm›yor-lard›. Baflar›mnedeniylesayg›nl›k kazanm›flt›m.

Yine okuldaki ilk günüme dönersek;aksilik gelince üst üste gelirmifl derlerya, ayn› günün ikinci ders saatinde deyüre¤imi kavuran bir susuzluk hissetme-ye bafllad›m. Susuzluk, öksürükten dahaçekilmez olmal› ki, dayanamad›m ve ö¤-retmenin dalg›n oldu¤u bir anda kap›dand›flar› f›rlad›m. Köyün meydan›nda akançeflmeden kana kana su içtikten sonraokula geri döndüm. S›n›f›n kap›s›n›n ça-l›narak içeri girilmesi gerekti¤ini henüzbilmedi¤im için rasgele içeri dald›m,dosdo¤ru s›rama yöneldim. Ö¤retmens›n›f›n ortas›nda kolumdan yakalad›.Dizlerinin üzerine çökerek boyunu bo-yuma ayarlad›. Bir fleyler söyledi, amahiç bir fley anlamad›m. Sonra kula¤›m›ndibine bir tokat indirerek, yerime otur-mam› iflaret etti.

Çocuktum, a¤lamam gerekiyordu.Ama a¤lamad›m de¤il, a¤layamad›m.Çünkü bize, okulda a¤laman›n da yasakoldu¤u anlat›lm›flt›. Derken, göz yafllar›m›kol manfletlerimle silerek yerime otur-dum. ‹ki s›ra arkamda oturan day›m›n o¤-lum Cemil’e a¤lamakl› bir bak›fl att›m. Ce-mil, o y›l üçüncü s›n›f› okuyordu. Kendi-sinden neyi sormak istedi¤imi, ama ko-nuflma güçlü¤ü nedeniyle soramad›¤›m›anlam›fl olmal›yd› ki: “Bundan sonra su-sayacak olursan, parma¤›n› kald›r ve“Ö¤retmenim çeflme” de” dedi. Böyle-ce “çeflme”, okulda ilk kulland›¤›m keli-me oldu. Bu nedenle “çeflme” kelimesiniçok seviyorum. O günden sonra, susad›-¤›m zaman parma¤›m› kald›r›r “Öööööö-öyetmemememenim çeçeçeçeflçeflçefl-me” diyor ve ö¤retmen de sa¤ olsun banagerekli izni veriyordu. Ama ne yaz›k ki,okuldaki ilk günüm çok kötü geçmiflti. Ogünkü bütün tecrübem, okula ve ö¤ret-menlere dair duyduklar›m› do¤rular gi-biydi.

Kötü bir bafllang›ç yapm›fl olmam vekonuflma özürlü olmam›n verdi¤i komp-leks nedeniyle okuldan so¤umufltum.Okuldaki herkesin benimle alay etti¤inisan›yordum. Okulun duvarlar› üstümeüstüme geliyordu. ‹flkence tarz›ndaki buhayat anlams›z bir flekilde sürüp gidiyor-du.

Köyümüzde o zamanlar ve hala ö¤-retmenler çok itibar görürler. Bu ne-denle, ö¤retmene yak›n olmak, onunözel hizmetini görmek, evine konuk ol-mak veya onu evinde a¤›rlamak çok bü-yük bir paye say›l›r. Ö¤retmenin sosyaliliflki içinde bulundu¤u kifliler, kendileri-ni onurland›r›lm›fl kabul ederler.

Ö¤rencilerin ö¤retmene yak›n olmas›çok daha önemliydi ve bunun baz› yön-temleri vard›. K›z ö¤renciler, onun ço-cuklar›na bakmaya bay›l›yorlard›. Bunuyapmak için aralar›nda yar›fl›yorlard›.Erkek ö¤rencilerin en ra¤bet ettikleri iflise, köyün çeflmesinden ö¤retmenin ai-lesi için su tafl›makt›.

Evli ve bir çocuk babas› olan ö¤ret-menimiz, her sabah, elinde bir su kab›y-la lojman›n›n kap›s›nda görününce, ö¤-renciler, kendisine su tafl›mak için yar›flagirerlerdi. Çünkü bu, ö¤renciler için birmutluluk ve onur kayna¤›yd›. Ne var ki,ne fiziksel gücüm ne de iletiflim becerim,bu onurlu göreve talip olmama imkânveriyordu. Bu nedenle de ben sadeceuzaktan seyretmekle yetiniyordum.Ama san›r›m ö¤retmenimiz de bununfark›ndayd›.

Bir gün, iyi hat›rl›yorum, güneflli birsonbahar sabah›yd›. Ö¤retmenin, hergünkü gibi okulun hangi gözde ö¤renci-sine su getirtme görevini verece¤ini bek-lerken, nihayet lojman›n kap›s› aç›ld›.Ö¤retmenimiz her zamanki vakur haliy-

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 26: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200426

le, elinde, çinko kaplama oldu¤unu çokiyi hat›rlad›¤›m bir çaydanl›kla kap›dagöründü. Çaydanl›¤› çeflmeye göndere-cek ve çay yapmak için taze su getirte-cekti.

Bütün ö¤renciler kap›ya hücum etti-ler. Tabi ki böyle bir göreve lay›k görül-meyece¤imi düflündü¤üm için, her za-manki gibi kenarda durmufl mahzunmahzun olup bitenleri izlemekle yetini-yordum. Çocuklar ö¤retmenin bafl›naüflüflmüfllerdi. Nas›l olduysa ö¤retmeneliyle beni iflaret etti. Yan›na varabilmemiçin çocuklardan yolu açmalar›n› istedi.Bütün gözler üzerimdeydi. Okula baflla-d›¤›m günden beri en mutlu an›m› yafl›-yordum. Çünkü fark edilmifltim. Bana danormal çocuklara davran›ld›¤› gibi dav-ran›l›yordu. Konuflma özürlü bir çocu¤ada güvenilmiflti. Onun da di¤er çocuklargibi ö¤retmene temiz ve sa¤l›kl› su tafl›-yabilece¤ine inan›lm›flt›. Bu beni inan›l-maz derecede mutlu etmiflti. Okula bafl-lad›¤›m günden beri ilk mutlu an›m› ya-fl›yordum.

Kalabal›¤› yara yara ö¤retmenin yan›-na vard›m. Henüz, Türkçe söylenenlerianlamad›¤›m için, “flu çaydanl›¤a çeflme-den su doldur getir” anlam›nda bir fley-ler söyledi¤ini tahmin etmifl ve cevapvermek yerine iflaret yoluyla “evet” de-mifltim. Fakat, ö¤retmenin söyleme tar-z›, vücut dili, özellikle de bak›fllar› o za-mana kadar kendisinde rastlamad›¤›myo¤unlukta sevgiyi, merhameti, muhab-beti, halden anlamay› ifade ediyordu. ‹kiay kadar önce elinden dayak yedi¤im venefretimi kazanan kifli, flimdi sevgi dolubak›fllar› ile, benden daha mazlum olanyüre¤imi ›s›t›yor, sar›yor, sarmal›yordu.Unutulmaz bir and› benim için. ‹lk defakendimi ispatlama f›rsat› verilmiflti bana.

Bunu iyi de¤erlendirmeliydim. Bunu ba-flar›rsam, ö¤retmenin bu onurlu görevitekrar tekrar bana verece¤ini düflünü-yordum.

Nitekim böyle de oldu. Derin bir so-rumluluk ve ciddi bir vazife bilinciyleçeflmeye vard›m. Suyu doldurarak çay-danl›¤› ö¤retmene getirdim. Çok sevinç-liydim. Ö¤retmen o günden sonra banatekrar tekrar bu görevi verdi. Öyle ki di-¤er çocuklar beni k›skanmaya bafllad›lar.Kendimce, bu görevin hakk›n› verdi¤imiçin bana verildi¤ini düflünürken; me¤erö¤retmen de, mesleki tecrübesiyle, ken-disine su tafl›d›¤›m günlerde daha mutlu,istekli, kat›l›mc› oldu¤umu gözlemifl; ko-nuflma güçlü¤ümün “aktiflik ilkesiy-

le” geçebilece¤ini; okulda kendisinin vearkadafllar›m›n ilgi ve sevgisini yo¤un bi-çimde hissedersem iyileflebilece¤imi dü-flünerek s›k s›k hofluma giden ifller yap-t›r›yormufl. Bu amaçla beni okula ba¤la-maya çal›fl›yor, bilerek ve isteyerek banabu görevi veriyormufl.

O günden sonra takriben birkaç aysüreyle bir fleyler ö¤renmekten çok, ö¤-retmene su tafl›ma mutlulu¤unu yafla-mak, onun sevgi dolu bak›fllar›n› gör-mek, s›ra aralar›nda dolafl›rken bafl›m›okflama f›rsat›n› yakalamak, ad›mla hitapetti¤ini duymak için gitmifltim.

Birinci s›n›fta orta halli bir ö¤renciy-ken (hat›rlad›¤›m kadar›yla “orta dere-ce”yle s›n›f› geçmifltim), ikinci s›n›f›n or-talar›nda dilim çözülmüfltü. Türkçe’yi deaz-çok ö¤renmifltim. Ö¤retmenim, dok-torum olmufltu. Art›k konuflabiliyordum.Öyle ki, çocuklu¤umu bilen baz› dostla-r›m, ara s›ra konuflman›n dozunu kaç›r-d›¤›m zaman, “çocuklu¤unda konuflama-man›n ac›s›n› ç›kar›yor, b›rak›n konufl-sun” fleklinde tak›l›rlar.

‹nan›yorum ki, ö¤retmenleri

sevgiden yoksun

bir milletin gelece¤i

karanl›kt›r.Çünkü, bir

milletin ö¤retmenleri

sevmeyibaflarmad›kça,

ö¤retmeyi baflaramaz.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 27: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 27

Ö¤retmeniminsundu¤u sevgiortam›ndaikinci s›n›ftabaflar› düzeyimyükseldi.Birinci s›n›ftaokulunyaln›zlar›aras›nda iken,ikinci s›n›ftaokuluny›ld›zlar›ndanolmufltum.

Ö¤retmenimin sundu¤u sevgi orta-m›nda ikinci s›n›fta baflar› düzeyim yük-seldi. Birinci s›n›fta okulun yaln›zlar›aras›nda iken, ikinci s›n›fta okulun y›l-d›zlar›ndan olmufltum. Kendimi keflfet-mifltim. Korkular›m› yenmifl, yasak alan›daraltm›flt›m. Art›k çocuklar konuflmala-r›ma kahkaha patlatm›yorlard›. Baflar›mnedeniyle sayg›nl›k kazanm›flt›m. Baflar›temelinde kendimi ispatlama imkan›buldu¤um için, ö¤retmene su tafl›man›nötesinde kendisine yak›n olmufltum. Ar-t›k ayaklar›m de¤il, yüre¤im beni okulatafl›yordu. Ve bunu ö¤retmenimin mer-hamet ve muhabbet odakl› hikmetli yak-lafl›m› sa¤lam›flt›. Onun bu yaklafl›m›, be-ni, ülkeme ve insanl›¤a kazand›rd›.

Ad›, Zülküf YILMAN olan kader çizgi-min bu önemli aktörünü, ifl hayat›na at›l-d›ktan sonra y›llarca arad›m. Bulup eliniöpmek, sizinle paylaflt›¤›m bu öyküyü,öykünün kahraman› olarak kendisinehat›rlatmak istiyordum. Ama bir türlüizini bulam›yordum.

Derken, günün birinde içinde bulun-du¤umuz koflullar gere¤i iyili¤imizin do-kundu¤u ve daha önce hiç tan›mad›¤›-m›z bir vatandafl, ö¤retmen oldu¤umuzuanlay›nca, “Zülküf” ad›nda bir ö¤retmenitan›y›p tan›mad›¤›m› sordu. Nas›l tan›-mazd›m. 33 y›ld›r özlemini çekti¤im ö¤-retmenimi soruyordu. Me¤er, Zülküf ö¤-retmenim, tesadüfen ifli bize düflen

genç arkadafl›n babas›ym›fl. Allah’›m nebüyük tesadüf. Çok mutlu olmufltum.

‹lk floku atlat›nca, insanl›¤›n ortak tec-rübesinden süzülerek günümüze gelen flugüzellerin dudaklar›mdan döküldü¤ünüfark ettim: “‹yilik eden, iyilik bulur.” Öyleya, Zülküf ö¤retmenimin üzerimde çokiyili¤i vard›. Ö¤retmenli¤in ötesinde iyili¤ivard›. Sevgisini vermifl, onun gücüyle birkez olsun doktor yüzü görmeden iyilefl-memi sa¤lam›fl, daha da önemlisi SEVME-Y‹ ö¤retmiflti. Ve ‹lahi hikmete bak›n kiZülküf ö¤retmenin 33 y›l önce yapt›¤› iyi-lik, benim üzerimden onun çocuklar›na,ülkesine ve milletine geri dönüyordu.

Hemen telefonunu al›p ö¤retmenimiarad›m. Sevinç, özlem, heyecan, gurur,duygular›m birbirine kar›flm›flt›. Onunlakonuflurken çocuklu¤umu tekrar tekraryaflad›m. Sevgisini bütün hücrelerimdehissettim. Konuflurken, babam›n ad› veokul numaram›n yan›nda, yüz hatlar›m›nbir çok detay›n› hat›rlad›¤›n› gördü¤ümzaman, bir daha anlad›m ki y›llar bir ö¤-retmenin sevgisini eskitemiyor. Ve inan›-yorum ki, ö¤retmenleri sevgiden yoksunbir milletin gelece¤i karanl›kt›r. Çünkü,bir milletin ö¤retmenleri sevmeyi baflar-mad›kça, ö¤retmeyi baflaramaz.

Teflekkürler Ö¤retmenim. Size min-nettar›m. Yüre¤imin en güzel yeri daimasizin içindir.

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

✘ Zirvelerde kartallar da bulunur, y›lanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, di¤eri ise sürünerek gelmifltir. Önemli olan nereye

gelmifl oldu¤unuzdan çok, nereden ve nas›l geldi¤inizdir./Cenap Sahabettin

Page 28: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200428

E¤itim insanlar›n yüzy›l-lard›r üzerinde en çoktart›flt›klar› konular-

dan biridir. Bilgiye ulaflmadatek tufla basman›n bile yeterlioldu¤u bu zamanda “E¤itimnedir?”, “Nas›l olmal›d›r?”,“Okulun görevi nedir?” soru-lar›na cevap aranmaya büyükbir h›zla devam ediliyor. Busorulara cevap aran›rken degeleneksel e¤itim anlay›fl›n-dan uzaklafl›p alternatif e¤i-tim anlay›fllar›na do¤ru yöne-lim h›zla art›yor. ‹flte gelenek-sel e¤itim sistemine karfl› ç›-karak, bu tart›flmalara yön ve-ren alternatif e¤itim anlay›fl-lar›ndan en çok karfl›m›za ç›-kanlardan biri; Howard Gard-ner’in ortaya koydu¤u ÇokluZekâ Kuram›.

Çoklu Zekâ Kuram›, ilkolarak Harward Üniversite-si’nde Ö¤renme Psikolojisiüzerine çal›flmalar yürütenHoward Gardner’›n pek çokaraflt›rmadan sonra insan beyninin herbir bölümünün özel ifllevlere sahip farkl›bölümlerden olufltu¤unu görmesiyle or-taya ç›kt›. Gardner 1983’te yazd›¤› “Fra-mes of Mind” (Akl›n Çerçeveleri) isimlikitab›nda bilim adamlar›n›n zekây› k›s›t-l› bir anlay›flla ele ald›klar›n›, zekan›nyaln›zca IQ olmad›¤›n› ve her insandaö¤renmede etkili birer araç olan 8 farkl›zeka bulundu¤unu öne sürdü. Gardner’agöre her bireyde farkl› seviyede bu 8 ze-ka do¤ufltan vard›r ve yaflam boyu bu ze-kalar gelifltirilebilir ya da köreltilebilir.

Gardner’›n bu çal›flmalar›yla zekan›ntek tip oldu¤unu, do¤ufltan gelen seviye-

nin sabit kald›¤›n› savunan görüfl, yerinizekân›n ço¤ul oldu¤u ve farkl› flekillerdesergilenebilece¤i ve gelifltirilebilece¤iyönündeki yeni anlay›fla b›rakt›. Ayr›ca“Zekâ ö¤rencileri belli seviyelere göre s›-n›fland›rmak ve onlar›n gelecekteki ba-flar›lar›n› tahmin etmek için kullan›l›r”inanc› yerine “Zekâ , bireylerin sahip ol-duklar› gizil güçlerini veya do¤ufltangelen potansiyellerini anlamak ve onla-r›n baflarmak için uygulayabileceklerifarkl› oylar› (tercihleri) keflfetmek içinkullan›l›r” inanc› yerleflmeye bafllad›.

Yavuz, Çoklu Zekâ Uygulamalar› kita-b›nda (2000), Gardner’›n 8 zeka türünü

Bilgiyeulaflmada

tek tufla basman›n

bile yeterlioldu¤u bu zamanda“E¤itim

nedir?”, “Nas›lolmal›d›r?”,

“Okulun görevi nedir?”,

sorular›nacevap

aranmayabüyük bir

h›zla devam ediliyor.

E¤itimde Çoklu Zeka

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

ARAŞTIR

MA

DidemYurter

E⁄‹T‹M UZMANI

Page 29: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 29

Bir konuyu ö¤retirken tümzeka çeflitlerineyönelik etkinlik bulmak flart de¤ildir.Önemli olanolas›l›klar›belirlemek vedaha sonra da hangilerinin ö¤renmede etkili araçlarolaca¤›na karar vermektir.

flu flekilde anlat›yor.1. Sözel/Dilsel Zekâ

Kelimelerle düflünme ve ifade etme,dildeki kompleks anlamlar› de¤erlendir-me, kelimelerdeki anlamlar› ve düzeyikavrayabilme, fliir okuma, mizah, hikayeanlatma, gramer bilgisi, mecazi anlat›m,teflbihler, soyut ve simgesel düflünme,kavram oluflturma ve yazma gibi karma-fl›k olaylar› içeren dili üretme ve etkilikullanma becerisidir.

Sözel ve Dilsel Zekâs›

Bask›n Olan Çocuklar;

✔ Hikaye, masal, f›kra anlatmaktanzevk al›r,

✔ ‹yi bir haf›zas› vard›r,✔ Kelime oyunlar›n› sever, ✔ Okuma ve yazmay› sever, ✔ ‹yi bir kelime hazinesi vard›r; ✔ Sözel olarak iyi bir iletiflim kurar.

2. Matematiksel / Mant›ksal Zekâ

Say›larla düflünme, hesaplama, sonuçç›karma, mant›ksal iliflkiler kurma, hipo-tezler üretme, problem çözme, soyutsembollerle çal›flma, bilginin parçalar›aras›nda iliflki kurma becerisidir.

Matematiksel-Mant›ksal Zekâs›

Bask›n olan çocuklar;

✔ Nesnelerin nas›l çal›flt›¤›na dair soru-lar sorar,

✔ Matematik aktivitelerini sever, ✔ Strateji oyunlar›n›, ✔ Mant›k bulmacalar›n› sever, ✔ Yüksek düflünme tekniklerini kulla-

n›r, ✔ Zekâ oyunlar›nda baflar›l›d›r.

3. Görsel/Mekansal Zekâ

Resimler, ‹mgeler, fiekiller ve Çizgi-lerle düflünme, üç boyutlu nesneleri al-

g›lama ve muhakeme etme becerisidir. Görsel-Mekansal Zekâs›

Bask›n Olan Çocuklar;

✔ Resimler ve flekillerle düflünür, ✔ Harita, tablo ve diyagramlar› anlaya-

bilir, ✔ Çok hayal kurar, sanat ve proje akti-

vitelerini sever, ✔ Görsel sunufllar› sever, ✔ Okurken kelimelerden çok resimler-

den anlar.

4. Bedensel/Kinestetik Zekâ

Hareketlerle, jest ve mimiklerle ken-dini ifade etme, beyin ve vücut koordi-nasyonunu etkili bir biçimde kullanabil-me becerisidir.

Bedensel-Kinestetik Zekâs›

Bask›n Olan Çocuklar;

✔ Bir veya birden çok sporla u¤rafl›r, ✔ Uzun süre hareketsiz oturamaz, ✔ Nesneleri parçalay›p bütünlemeyi

sever, ✔ Dokunarak ve hareket ederek ö¤re-

nir, ✔ Konuflarak beden dilini etkin bir bi-

çimde kullan›r. ✔ Bedensel-Kinestetik ö¤renciler için

en iyi ö¤renme yolu kendi bedeniylekat›ld›¤› ö¤renme ortamlar›n›n olufl-turulmas›d›r.

5. Müziksel / Ritmik Zekâ

Sesler, notalar, ritmlerle düflünme,farkl› sesleri tan›ma ve yeni sesler, ritim-ler üretme becerisidir. Ritmik ve tonalkavramlar› tan›ma ve kullanma, çevre-den gelen seslere karfl› duyarl›l›k kapasi-tesini içerir.

Müziksel-Ritmik Zekâs›

Bask›n Çocuklar;

Notas›n› görmedi¤i müzi¤i tan›r, me-

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 30: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200430

lodileri tan›r, enstrümançalar, koroda söyler, çal›-fl›rken tempo ritm tutar,seslere karfl› duyarl›d›r,flark›lar› kolayl›kla ö¤re-nir.

6. Bireysel-Kiflisel

Zekâ

‹nsan›n kendi duygula-r›n›, duygusal tepki dere-cesini, düflünme sürecinitan›ma, kendini de¤erlen-direbilme ve kendisiyle il-gili hedefler oluflturabil-me becerisidir.

Bireysel-Kiflisel

Zekâs› Bask›n Olan

Çocuklar;

✔ Özgürlü¤üne düflkün-dür, bireysel çal›flma-lardan zevk al›r,

✔ Kendisi hakk›nda dü-flünmeyi sever, kendiilgili ve becerilerininfark›ndad›r,

✔ Baflar› ve baflar›s›zl›klardan dersleral›r,

✔ Kendini sever ve kendisiyle gururduyar,

✔ Yaln›z kalmaktan hofllan›r.

7. Sosyal- Kifliler Aras› Zekâ

Gurup içerisinde iflbirlikçi çal›flma,sözel ve sözsüz iletiflim kurma, insanla-r›n duygu, düflünce ve davran›fllar›n› an-lama, yorumlama ve insanlar› ikna ede-bilme becerisidir.

Sosyal-Kiflileraras› Zekâs›

Bask›n Olan Çocuklar;

✔ Arkadafllar›yla birlikte olmaktanhofllan›r,

✔ Do¤al lider olarak davran›r, ✔ ‹kna becerisine sahiptir, ✔ Kulüp dernek ve komitelerde zevkle

çal›fl›r. ✔ Çok arkadafl› vard›r. ✔ Dinleme ve konuflmay› sever.

Son y›llarda e¤itimciler sosyal ve kifli-sel zekay› birlefltirip Duygusal Zekâ bafl-l›¤› alt›nda ele almaktad›r. (Bu konudaayr›nt›l› bilgi için Yavuz K, 7-12 yafl dön.Çocuklarda Duygusal Zekâ Geliflimine,Özel Ceceli Okullar›, Ankara 2002)

8. Do¤a/Varoluflçu Zekâ:

Do¤adaki tüm canl›lar› tan›ma, arafl-t›rma ve canl›lar›n yarad›l›fllar› üzerinedüflünme becerisidir.

Birkonuyu

ö¤retirken tümzeka çeflitlerine

yönelik etkinlik

bulmak flartde¤ildir.

Önemli olanolas›l›klar›

belirlemek vedaha sonra dahangilerinin

ö¤renmede etkili

araçlarolaca¤›na

karar vermektir.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 31: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 31

Mac Kenzieflöyle diyor:“Eskiden heranne babaçocu¤unu dahigörür” ifadesimizahi anlamda kullan›l›rd›.Çoklu zekateorisiylee¤itimciler “herçocuk dahidir”derken sözünükendilerine slogan olarakkullanmayabafllad›lar.

Do¤a-Varoluflçu Zekâs›

Bask›n Olan Çocuklar;✔ Araflt›rmalar yapmay› sever, ✔ Do¤adaki canl›lar› incelemekten

hofllan›r, ✔ ‹nsan›n varoluflunun nedenlerini dü-

flünür. (Son yap›lan çal›flmalarda insan›n va-

roluflu, canl›lar›n yarad›l›fl› ile ilgili dü-flünme becerisi olan varoluflçu zekâ do¤azekas›ndan ayr› olarak ele al›nmakta-d›r.)

OKULLARDA ÇOKLU

ZEKÂ UYGULAMASI

Çoklu zeka kuram›na göre, ö¤retme-nin görevi, bir konuyu ö¤retirken müm-kün oldu¤unca çok zeka türüne hitapedebilecek etkinlik ve materyal çeflitlili-¤i sa¤lamas›d›r. Bu flekilde her ö¤rencihem bask›n olan zekas›yla daha kolay vee¤lenerek ö¤renecek, hem de bask›n ol-mayan di¤er zekalar›n gelifltirme imkan-lar›n› yakalayacakt›r. Yani ö¤renciye okonuyu ö¤renmek için pek çok alternatifsunulmufl olacakt›r.

Burada dikkat edilmesi gereken nok-ta, çoklu zekan›n ö¤renmede amaç de¤ilbir araç olarak kullan›lmas› gerekti¤idir.Kimi e¤itimcilerin yapt›¤› gibi uygulama-lar, o etkinlikteki hedef davran›fl›n önü-ne geçmemelidir. Örne¤in; kinestetik birçocu¤a s›rf bu zekas› bask›n diye s›n›ftahareket etmesine imkan tan›yacak biroyun oynat›yorsa ve bu oyun ö¤rencinino konuyu ö¤renmesinde kolaylaflt›r›c›bir araç olmuyorsa vaktimizi bofla harc›-yoruz demektir.

Bir konuyu ö¤retirken tüm zeka çe-flitlerine yönelik etkinlik bulmak flart de-

¤ildir. Önemli olan olas›l›klar› belirlemekve daha sonra da hangilerinin ö¤renme-de etkili araçlar olaca¤›na karar vermek-tir.

Bunun için herhangi bir konuyla ilgiliders iflleyece¤inizde bir ka¤›t al›n ve ka-¤›da 8 sat›rl›k bir tablo çizebilir, her sat›-ra zeka çeflitlerini yaz›n ve sonra da bukonuyu ö¤retmek için her zekaya yöne-lik neler yapabilece¤inizle ilgili bir beyinf›rt›nas› yapabilirsiniz. Beyin f›rt›nas›ndasizce en önemli ö¤retim fleklini seçtiktensonra uygulayamaya geçebilirsiniz.

SONUÇ

Mac Kenzie flöyle diyor: “Eskiden heranne baba çocu¤unu dahi görür” ifadesimizahi anlamda kullan›l›rd›. Çoklu zekateorisiyle e¤itimciler “her çocuk dahidir”derken sözünü kendilerine slogan olarakkullanmaya bafllad›lar.

Bizler de her ö¤rencimizin baflkas›n-da olmayan pek çok özelli¤ine sahip efl-siz ve özel oldu¤u, mutlaka kendisini ba-flar›ya götürecek bask›n zekalar›n›n ol-du¤u gerçe¤ini göz önünde bulundurur-sak e¤itim ve sistemimizi buna göre dü-zenlersek önümüzdeki y›llarda pek çokalanda “dahi”lerle karfl›laflmam›z sürprizolmayacakt›r.

KAYNAKLAR

YAVUZ, Kudret, E¤itim Ö¤retimde Çoklu Zeka

Teorisi ve Uygulamalar›, Özel Ceceli Okul-

lar› Yay›nlar›, Ankara,2001.

PEKTAfi, Pelin, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ö¤-

retiminde Çoklu Zeka Uygulamalar›, Özel

Ceceli Okullar›, Ankara 2002.

GARDNER, Howard, Intellegence Reframed Mul-

tiple Intelligences, Basic Boks, 1999.

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 32: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200432E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

1940'l› y›llarda Harvard Üniversite-sinden mezun olan 95 ö¤rencinin or-ta yafllara kadar takip edilerek yap›-

lan bir araflt›rmada; okul s›navlar›nda enyüksek puanlar› alan kiflilerin, daha dü-flük puan alan arkadafllar›na oranla ma-afl, v erimlilik ve kendi alanlar›ndaki ko-numlar› aç›s›ndan çok daha baflar›l› ol-mad›klar› gözlenmifltir. Daha da ötesi,bu kifliler ne hayatlar›ndan daha hoflnut,ne de arkadafl ve aile iliflkilerinde dahamutlu olduklar› gözlenmifltir.

Stanford Üniversitesi'nde yap›lanönemli bir araflt›rmada 4 yafl›ndaki ço-cuklara lokum benzeri bir tatl› sunulmuflve isterlerse bunun hemen yiyebilecek-leri, ancak bir süre beklerlerse gelecekolan kiflinin kendilerine bu tatl›lardan ikitane verece¤i söylenmifltir. Tatl›s›n› he-men yiyen çocuklarla, bekleyen çocuk-lar 14 y›l sonra tekrar izlendi¤inde orta-ya önemli farklar›n ç›kt›¤› görülmüfltür.Bekleyen çocuklar›n üniversite s›navlar›aflamas›nda duygusal aç›dan çok dahadengeli ve tutarl› olduklar›, stresli du-rumlarla daha iyi bafla ç›kt›klar›, arka-dafllar› aras›nda daha çok ilgi gören vearanan gençler olduklar›, iç motivasyon-lar›n›n daha yüksek oldu¤u ve daha çokamaca yönelik davran›fllar gösterdiklerisaptanm›flt›r. Ancak araflt›rman›n en il-ginç sonucu olarak, bu gençlerin en yük-sek puan›n 1600 oldu¤u SAT s›navlar›n-da (Türkiye'deki ÖSS benzeri bir s›nav),beklemeden yiyenlere k›yasla ortalama210 puanl›k bir üstünlük sa¤lad›klar› gö-rülmüfltür. Bu fark yüksek ve düflük sos-yo-ekonomik düzeydeki ailelerin çocuk-lar› aras›ndaki farktan ya da ilkokul me-zunu ailelerle, üniversite mezunu ailele-rin çocuklar› aras›ndaki farktan çok da-ha yüksek bir fark olarak karfl›m›za ç›k-maktad›r.

Yukar›da verilen örneklerde görüldü-¤ü gibi biliflsel zekâ (IQ), yaflam›n geti-rebilece¤i de¤ifliklikler ve imkânlara ha-z›rl›kl› olma konusunda tek bafl›na yeter-li olmamaktad›r. 1970'li y›llardan günü-müze kadar yap›lan çeflitli araflt›rmalar -genel kanaatin aksine- biliflsel zekân›n,kiflinin hayattaki baflar›s› üzerinde bütü-nüyle etkili olmad›¤›n› ortaya ç›karm›fl-t›r. Bu araflt›rmalarda biliflsel zekâ(IQ)'n›n önemli oldu¤u vurgulanmaklabirlikte, biliflsel zekâ (IQ)'n›n bireyin ba-flar›s›ndaki de¤iflimin en fazla %20'iniaç›klayabildi¤i saptanm›flt›r. Biliflsel Ze-kâ (IQ)'n›n, belli ifller için bir alt stan-dart ortaya koymas› sebebiyle teknik uz-manl›k gerektiren ifllerde söz konusu uz-manl›¤a ve dolay›s›yla o uzmanl›¤›n ge-rektirdi¤i biliflsel zekâya sahip olunma-dan o iflte baflar›l› olunamamaktad›r.

Verilen her karar›n ve at›lan her ad›-m›n ard›nda mant›k ile aç›klanan gerek-çeler kadar kiflinin sahip oldu¤u duygudünyas›n›n katk›lar› da bulunmaktad›r.Duygular, amaca hizmet ettiklerinde sonderece yararl› olmakta; yol gösterici, ha-rekete geçirici ve etkinli¤i art›r›c› ifllev-leri bulunmaktad›r. Ancak duygular akl›ve mant›¤› egemenli¤i alt›na al›p onunötesine geçtiklerinde kiflinin kendisineve amac›na zarar verici duruma gelebil-mektedir. Bununla birlikte benzer tek-nik uzmanl›¤› gerektiren ifllerde kiflininüstün performans sergilemesine ve di-¤erlerinden daha baflar›l› olmas›na yar-d›mc› olan temel unsur kiflinin duygusalzekâs› olmaktad›r.

Son y›llarda yayg›n biçimde kullan›-lan "Duygusal Zekâ" kavram›, ilk olarak1990'da Harvard Üniversitesi'nde görev-li psikolog Peter Salovey ve New Hamps-hire Üniversitesi'nde görevli psikologJohn Mayer taraf›ndan kullan›lm›flt›r.

Duygular,amaca hizmet

ettiklerinde son derece

yararl› olmakta; yol

gösterici,harekete

geçirici ve etkinli¤i

art›r›c›ifllevleri

bulunmaktad›r

Duygusal Zekâ Neden Önemlidir?MAK

ALE

SüleymanBalc›

UZMAN REHBERÖ⁄RETMEN

Page 33: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 33E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Beynindüflünen veduygusalparçalar›genelde yap›lanher iflte birlikteçal›flmaktad›r vegerek iflyaflam›ndagerekse özelyaflamdabaflar›l› vemutlu olmak,insanlar›n duy-gusal zekâbecerilerineba¤l›bulunmaktad›r.

Daha sonra Harvard Üniversitesi'ndepsikoloji alan›nda doktora derecesi alanve The New York Times gazetesindedavran›fl ve beyin bilimleri konular›ndansorumlu psikolog olarak çal›flan DanielGoleman, 1995 y›l›nda yay›nlanan "Duy-gusal Zekâ" adl› kitab›nda elde etti¤iaraflt›rma sonuçlar›yla duygusal zekakavram›n› gelifltirmifl, duygusal zekân›nbiliflsel zekâ dedi¤imiz (IQ) 'dan dahaönemli oldu¤unu aç›klamaya çal›flm›flt›r.

Dr. Daniel Goleman, "duygusal zekâ-y›; kiflinin kendi duygular›n› anlayabil-me, baflkalar›n›n duygular›na iliflkin em-pati kurabilme ve kendi duygular›n› ya-flam› zenginlefltirecek biçimde düzenle-yebilme yetene¤i" olarak tan›mlamakta-d›r. Goleman'a göre beynin düflünen veduygusal parçalar› genelde yap›lan heriflte birlikte çal›flmaktad›r ve gerek ifl ya-flam›nda gerekse özel yaflamda baflar›l›ve mutlu olmak, insanlar›n duygusal ze-

kâ becerilerine ba¤l› bulunmaktad›r.O’na göre duygusal zekâ, biliflsel zekâ(intelligence quotient-IQ)’n›n karfl›t› de-¤ildir, gerçek dünyada iki zekâ türü kar-fl›l›kl› etkileflim halindedirler. Biliflsel ze-kâ ile duygusal zekâ aras›ndaki enönemli fark, duygusal zekân›n kal›t›mlaba¤lant›s›n›n daha az olmas›d›r.

Duygusal zekâ biliflsel zekâdan, baflkabir deyiflle IQ ile ölçülen salt biliflsel ye-teneklerden ayr› olan ancak onu tamam-layan yeteneklerdir. Duygusal zekâ, kifli-nin içinde bulundu¤u flartlarda etkin du-ruma gelmesini sa¤layacak kendinin far-k›nda olma, kendini yönetme, sosyalyönden fark›nda olma ve sosyal beceri-lerden oluflan yetenekleri uygun zaman-da, uygun bir flekilde ve yeterli düzeydeortaya koydu¤u zaman ortaya ç›kmakta-d›r. Baflka bir deyiflle duygusal zekâ, ki-flinin kendisini yönetme ve baflkalar›ylaetkin bir biçimde iliflki kurma çabalar›n-

Page 34: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200434E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

da duygular›n› zekice kullanmas›n› sa¤-layan yeterlilikler olarak tan›mlamakta-d›r.

Duygusal zekâ, kendimizle ve baflka-lar›yla olan iliflkilerimizi do¤rudan etki-lemektedir. Yani duygusal zekâ bir taraf-tan kendi geliflimimizi ve olgunlaflmam›-z› di¤er taraftan da yeteneklerimiz ile di-¤er insanlarla aram›zda olan iliflkileri ta-n›mlamaktad›r.

Duygusal zekâ için özellikle afla¤›dakiyeterlilikler belirleyici olmaktad›r: 1. Kendini tan›mak: Kendini tan›makla

insanlar belirli pozisyonlarda nas›lhareket edeceklerini, neye ihtiyaçduyduklar›n› veya kendilerinde negibi de¤ifliklik yapmalar› gerekti¤inifark ederler.

2. Kendini yönetmek: Kiflinin sahip ol-du¤u duygu ve düflüncelerini kontrolederek yönlendirmesi. Örne¤in; bir

olay bizi çok k›zd›rd›¤›nda, kendikendimizi sakinlefltirerek yanl›fl birkarar vermekten veya yanl›fl bir dav-ran›flta bulunmaktan kaç›n›r›z.

3. Motivasyon: ‹nsan›n kendini motiveedebilmesi, daima baflarma iste¤ineve heyecan›na sahip olmas›. Kendinimotive edebilen insan, zorluklar kar-fl›s›nda y›lmadan kendinde devametme gücünü bulur, daha metanetliolurlar.

4. Empati: Kiflinin baflka insanlar›nduygular›n›, ihtiyaçlar›n›, kayg›lar›n›anlayabilmesi, kendini onlar›n yerinekoyabilmesi, onlar gibi düflünebilipdavranabilmesi, onlar› olduklar› gibikabullenebilme ve hal ve hareketleri-ne sayg› göstermesidir.

5. Sosyal yeterlilikler: Sosyal yeterlik-ler de alt bafll›klar halinde flu flekildeverilebilir:

Duygusalzekâs› yüksek

insanlar mesleki

anlamda baflka insanlar

ile iyi iletiflim kurabildik-

lerinden ve yönetme

becerisine sahipolduklar›ndangenellikle çok

baflar›l› olurlar.

Page 35: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 35E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Çocuklar›nduygusal vesosyal becerilerietkili biçimdekullanmalar›n›sa¤layabilmekonusundaanne vebabalar ileö¤retmenlerebüyük görevlerdüflmektedir.

a) Di¤er insanlar› anlamak: Kiflininbaflka insanlar›n duygular›n› vebak›fl aç›lar›n› fark etmesi, bu ko-nuda duyarl›l›k gelifltirmesi ve on-lar›n kayg›lar›yla, yarg›lamadan vesavunmaya geçmeden samimi ola-rak ilgilenmesi.

b) Baflkalar›n› gelifltirmek: Kiflininbirlikte çal›flt›¤› insanlar›n ihtiyaç-lar›n› farke dip onlar› becerileri öl-çüsünde gelifltirmesi. Bu özellik,bir yöneticinin yönlendirme ve yolgösterme becerisinin temelinioluflturur.

c) Hizmete yönelik olmak: Kiflinin içve d›fl müflterilerinin ihtiyaçlar›n›fark etmesi, karfl›lamas› ve onlar›memnun etmekten mutluluk duy-mas›. Bu yeterlilik, hizmet sektö-ründe çal›flanlar için temel özellik-tir.

ç) ‹letiflim: Kiflinin karfl›s›ndaki kifliyianlamak için dinlemesi ve karfl›-s›ndaki kifliyi ikna etmesi için me-saj›n, üslubu kadar önemli oldu¤u-nun fark›nda olmas›.

d) Etki yaratma ve etkileme: Kiflininkarfl›s›ndaki kifli veya grupta istekuyand›r›p heyecan yaratmas›.

e) Çat›flma çözümü: Kiflinin anlafl-mazl›klar› müzakere ederek ve uz-laflarak çözüme yönelmesi.

f) ‹fl birli¤i: Kiflinin baflka insanlarlaortak amaçlar do¤rultusunda iflbirli¤i yapmaktan zevk duymas›.

g) Ekip çal›flmas›na yatk›nl›k: Kiflininbir grupla birlikte oldu¤u zamanortak amaçlar do¤rultusunda si-

nerji yaratacak bir çal›flmaya gire-bilmesi.

¤) Liderlik: Kiflinin baflka insanlar› ik-na etmesi, ilham vermesi, heyecanyaratmas› ve harekete geçirmesi.

h) ‹liflki kurmak: Kiflinin sosyal, aileve ifl çevresinde anlaml› ve do-yumlu iliflkiler kurmas›, gündelikiliflkilerde insanlarla iliflki kurmave gelifltirme konusunda zorlukçekmemesi.

›) Gücün fark›nda olmak: Kiflininiçinde bulundu¤u çevredeki güçsahipleriyle iliflkisini sa¤l›kl› bi-çimde düzenlemesi. Gerekti¤i du-rumlarda uyum göstermesi, karfl›ç›kmas› gerekti¤ine inand›¤› du-rumlarda mücadelesini stratejikbir temelde sürdürmesi.

i) ‹letiflim becerisi: Hem insan›nkendisini aç›k ve net olarak ifadeedebilme becerisi, hem de baflka-lar›n› dikkatli dinleme ve ne söyle-diklerini tam ve do¤ru olarak anla-yabilme becerisidir

Salt duygusal zekâs› yüksek kifliler;sosyal aç›dan dengeli, d›fla dönük, nefle-li, korkakl›¤a veya derin düflünmeye yat-k›nl›¤› olmayan kimselerdir. ‹nsanlara vedavalara ba¤lanma, sorumluluk alma,etik bir görüfle sahip olma özellikleri dik-kat çeker. ‹liflkilerinde baflkalar›na karfl›sevecen ve ilgilidirler. Zengin ve amayerli yerinde bir duygusal yaflamlar› var-d›r. Kendileri ve yaflad›klar› sosyal dün-yayla bar›fl›kt›rlar. Salt duygusal zekâs›yüksekler; salt biliflsel zekâs› yüksek ki-flilerin aksine kendini ortaya koyabilen,

Page 36: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200436E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

duygular›n› do¤rudan dile getiren, kendikendine olumlu bakan, hayata bir anlambulan insanlard›r. Bu özelliklerin yan›n-da, duygusal zekâs› yüksek kifliler; d›fladönük, nefleli, duygular›n› uygun biçim-de ifade edebilen insanlard›r ve sosyalözellikleriyle, yeni insanlara kolayca ula-fl›rlar.

Kiflinin duygusal zekâs›, var olan di-¤er yeteneklerini ne kadar iyi kullanabi-lece¤i konusunda belirleyici olmaktad›r.Birçok araflt›rma sonucuna göre, duygu-sal zekâs› yeterli olan kifliler, kendi duy-gular›n› tan›yan ve idare edebilen, bafl-kalar›n›n duygular›n› okuyup onlarla et-kili bir flekilde bafla ç›kabilen kiflilerdir.Bu kifliler, hayat›n her alan›nda-gerekyak›n iliflkilerde, gerekse kurulufl içi po-litik iliflkilerde baflar›y› belirleyen sözsüzkurallar› kavrama becerisinde- avantajl›-d›rlar.

Duygusal zekâs› yüksek insanlar mes-leki anlamda baflka insanlar ile iyi ileti-flim kurabildiklerinden ve yönetme bece-risine sahip olduklar›ndan genellikle çok

baflar›l› olurlar. Günlük hayatta duygusalzekâ insanlar›n ifl arkadafllar› ve aile bi-reyleri ile iyi anlaflabilmelerini sa¤lad›¤›için, kendileri ve çevresindekiler ile ilgilisorunlar› çabuk çözümlenir. Duygusalzekâl› insanlar di¤er insanlar› oldu¤u gibikabul edip onlar› dinleyip anlad›klar› içinsevilirler ve arkadafll›k iliflkileri dahagüçlü olur. Genellikle kendileri ile bar›fl›kve kolay memnun olurlar.

Son y›llarda teknolojik yönden gelifl-mifl ülkelerde yap›lan araflt›rma sonuçla-r›na göre, çocuklar›n sahip olduklar› bi-liflsel zekâ (IQ)'lar›n› verimli kullanmala-r›n› sa¤lamada ileri düzeyde baflar›l›olunmas›na karfl›n bu çocuklar›n duygu-sal ve sosyal becerilerinin adeta zay›fla-makta oldu¤u gözlemlenmektedir. Ço-cuklar›n duygusal ve sosyal becerilerietkili biçimde kullanmalar›n› sa¤layabil-me konusunda anne ve babalar ile ö¤ret-menlere büyük görevler düflmektedir.Bu konuda Duygusal zekâ Uzman› Law-rance E. Shapiro k›saca flu önerilerdebulunmaktad›r:

Duygusalzekâdaki

yetersizliklerevlilik ve çocuk

büyütmeyleilgili

problemlerden,fiziksel sa¤l›¤›n

bozulmas›nakadar pekçok

soruna yolaçmaktad›r.

Page 37: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 37E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

1. Yerinde ve uygun olan davran›fllar›n-dan dolay› çocuklar› övün. Ancaksöylediklerinizde tutarl› ve dürüst ol-may› unutmay›n, afl›r›ya kaçacak bi-çimde iltifat etmekten kaç›n›n.

2. Çocukla birlikte etkinli¤e kat›larakgördü¤ünüzü aç›klayarak çocu¤unhissettti¤i duygular› ona söyleyerekçocu¤un yapt›¤› fleylere yönelik ilgiduydu¤unuzu ona gösterin.

3. Sorunlar› ortaya ç›kmadan önce ön-lemeye çal›fl›n. Birçok sorun belirlibir dürtüye ya da bir ipucuna dayan-maktad›r. Bu ipuçlar›n›n anlafl›lmas›ve ortadan kald›r›lmas›, sorun olarakortaya ç›kan yanl›fl davran›fllar› bafl-latan durumlardan uzak durmayayard›m etmektedir.

4. Araflt›rmalara göre iyimser çocuklar,daha mutlu, okulda daha baflar›l› vefiziksel olarak gerçekten daha sa¤l›k-l› olmaktad›r. Çocuklar iyimser ya dakötümser bir tutumu, anne babalar›-n› ve ö¤retmenlerini izleyerek vedinleyerek kazan›rlar. Dolay›s›yla,anne ve babalar ile ö¤retmenlerinolumlu ve iyimser bir tutum sergile-yerek çocuklara örnek olmalar›,önemli olmaktad›r.

5. Birçok çocuk onu üzen konular hak-k›nda konuflmaktan hofllanmamakta-d›r. Fakat duygusal zekâ geliflimi aç›-s›ndan çocuklar, yaflad›klar› duygu-lar hakk›nda konuflmalar› için yürek-lendirilmelidir. Bu flekilde çocu¤unyaflad›¤› sorunlar konusunda konufl-mas› ve duygular›n› sözcüklere dök-mesi için teflvik edilmesi, onun kendiduygular›n› yak›ndan tan›mas›n› vebilinçli biçimde kendisini ifade etme-sini sa¤lamaktad›r.

6. Anne babalar›n ve ö¤retmenlerin kü-çük çocuklarla oynayarak veya bü-

yük çocuklarla birlikte yafllar›na uy-gun etkinliklere kat›larak onlarla bir-likte vakit geçirmesi, çocuklar›n ken-dilerine olan güvenlerini ve sosyalbecerilerini gelifltirmelerine katk›dabulunmaktad›r.

7. Anne babalar ve ö¤retmenler, ço-cuklar›n yaflad›¤› dönemlerden geç-tikleri için onlar›n yaflad›¤› zorluklar›yak›ndan hissedebilirler. Bundan do-lay› sorun yaflayan çocu¤un yerinekendilerini koyarak onun yaflad›¤›güçlü¤ü anlayabilir ve ona uygun al-ternatif çözümler gelifltirmelerine veböylece karfl›laflt›klar› gerginliklerive güçlükleri etkili biçimde çözümekavuflturmalar›na katk›da bulunabi-lirler. Burada soruna, çocu¤un bak›flaç›s› ile bakabilmek önemli olmakta-d›r. Duygusal zekâdaki yetersizlikler evli-

lik ve çocuk büyütmeyle ilgili problem-lerden, fiziksel sa¤l›¤›n bozulmas›na ka-dar pekçok soruna yol açmaktad›r. Sonzamanlarda yap›lan araflt›rmalar, kroniköfke ve huzursuzlu¤un üst üste sigaraiçmek kadar sa¤l›¤› riske att›¤›n› göster-mektedir. Yüksek biliflsel zekân›n; zen-ginli¤in, sayg›n›n ya da mutlulu¤un birgarantisi olmad›¤› günümüzde, okullar›-m›zda akademik beceriler kadar, kifliningelece¤ini belirlemekte çok önemli rolüolan duygusal zekayla ilgili bireysel özel-liklerin gelifltirilmesinin büyük önemibulunmaktad›r.

KAYNAKLAR

Goleman, Daniel.(2001) Duygusal zekâ NedenIQ’dan daha önemlidir? 19. Bas›m, Varl›kYay›nlar› A.fi. ‹stanbul.

Shapiro, Lawrance E., (2000) Yüksek EQ’lu BirÇocuk Yetifltirmek: Anne-Babalar içinDuygusal zekâ Rehberi, 5. Bas›m. Varl›kYay›nlar› A.fi. ‹stanbul.

Araflt›rmalaragöre iyimser çocuklar, dahamutlu, okuldadaha baflar›l› vefiziksel olarakgerçekten dahasa¤l›kl› olmak-tad›r. Çocuklariyimser ya dakötümser bir tutumu, annebabalar›n› veö¤retmenleriniizleyerek vedinleyerek kazan›rlar.

Page 38: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200438

Geliflen dünyada bilgi,haberleflme ve tekno-lojinin bafl döndüren

ilerlemesi gerçekte toplumla-r›n sahip olabilece¤i en önemlikayna¤›n hammadde, sanayiya da teknoloji de¤il, ancak veancak bilgi oldu¤unu apaç›kortaya koymufltur. 21. yüzy›l-da zenginlik, baflar›, ilerlemebilginin meyvesi olmufltur. Bil-gi, ekonominin en önemlihammaddesi haline gelmifltir.Yaklafl›k 300 y›ll›k bir geçmifliolan “sanayi toplumu” kavra-m›, yerini h›zla “bilgi toplumu”kavram›na b›rakm›flt›r. Bilgi-nin bir güç olarak görüldü¤üve sunumunun ön planda tu-tuldu¤u bu yeni toplum anlay›-fl›nda de¤iflik toplumsal ku-rumlar, bilgi temeli etraf›ndaflekillenmektedir.

Bilginin bu kadar ilerlemesi, ister is-temez kuflaklar aras›ndaki diyalogu dabafl döndürücü bir h›zla de¤ifltirmifltir.Geliflen ve de¤iflen çevremize ayak uy-durmak, ilerlemeyi yak›ndan takip et-mek, zaman› kendimize de¤il, kendimizizamana göre ayarlamak biz ö¤retmenleraç›s›ndan da bir zorunluluk haline gel-mifltir.

Bilgi toplumunun ö¤retmeni, bilgininfelsefi ve e¤itim aç›s›ndan de¤erini bil-meli; bilginin pazarland›¤› ses, söz ve gö-rüntü dilinin özelliklerini iyi kullanabil-melidir. Bilgiye ulaflma ve bilgiyi sunmakonusunda rehberlik etme rolünü üstle-nen ö¤retmenler, bilginin seçimi konu-sunda da uzman olmak zorundad›rlar.Yanl›fl bilgi veren ya da do¤rulu¤unu iyi-ce araflt›rmadan bilgiyi ö¤renciye sunan

ö¤retmen, ö¤renciyi yanl›fl yönlendire-cektir. Ö¤retmen ö¤renciye, ö¤renmedezevk ve istekle birlikte, nas›l ö¤renilece-¤ini ö¤renme yetene¤i ve entelektüelmerak kazand›rmal›d›r. Bilgi toplumun-da herkes yerine göre hem ö¤renci hemde ö¤retmen olabilmelidir.

Ö¤retmen, bilgi teknolojileri konu-sunda kendisini çok iyi yetifltirmek zo-rundad›r. Çok h›zl› bilgi üretimi karfl›s›n-da ö¤retmenin sürekli olarak bilgilerinigüncellefltirmesi gerekmektedir. Bilgitoplumunun ö¤retmeni, “her fleyi benbilirim” anlay›fl›yla hareket etmez. Bilgiart›k sadece ö¤retmenin tekelinde de¤il-dir. Ço¤u ö¤rencinin evine her gün süre-li yay›n girerken; ö¤rencinin, evinde bil-gisayar ve internet kullan›rken ö¤ret-men bunlardan yoksun kalm›fl olabilir.

Ö¤retmenrehber olarak

ö¤renciye bilgileri

aktard›ktansonra, bilgiyi

nereden venas›l elde

edebilece¤inin bilgisini

kazand›rarak ö¤renmeyi

ö¤retmelidir.Çünkü al›nan

bilgi zamaniçerisinde

eskimeözelli¤ine

sahip olaca¤› için ö¤rencininkendisini

sürekliyenileyebilmesi

gerekir.

Geliflen Ö¤retmen

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

İNCELEM

E

HarunÇak›r

Ö⁄RETMEN

Page 39: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 39

Allah,Peygamberineilk olarak “Oku”diye mesaj›n› göndermifltir;bilenlerlebilmeyenlerinayn› olmayaca¤›n›beyan etmifltir.Hz. Peygamberde “‹lim Çin’dede olsa gidipal›n›z” ve “‹limmüslüman›nyitik mal›gibidir, neredebulursa als›n”buyurmufltur.

Bilgi toplumunda ö¤retmenin birinci gö-revi, bilgiyi aktarmaktan ziyade ö¤renci-ye bilginin kayna¤›n› göstermek, ö¤ren-ciye rehberlik etmektir. Rehberlik et-mek ise ö¤renciye yol de¤il, yollar gös-termektir. Yani ö¤renmeyi ö¤retmektir,bilgiye nas›l ulafl›laca¤›n› ve bundan na-s›l istifade edilece¤ini ö¤retmektir.

Ö¤retmen akademik bir bilgi deposude¤ildir. Bilgi kaynaklar›n› bilir ve ö¤-renciye bilgi dan›flmanl›¤› yapar. Bilgitoplumunda ö¤retmenin gücünü çok bil-giye sahip olmas› de¤il, bilgiyi kullanmagücü ve ö¤renmeyi ö¤retme gücü belir-ler.

Art›k ö¤renen toplumlarda ö¤ret-menler, “hayat boyu ö¤renciler” olarakkabul edilirken, ö¤retmenlerin sahip ol-malar› gereken temel özellikler yaklafl›kolarak flunlard›r:

Ö¤retmen rehber olarak ö¤renciyebilgileri aktard›ktan sonra, bilgiyi nere-den ve nas›l elde edebilece¤inin bilgisinikazand›rarak ö¤renmeyi ö¤retmelidir.Çünkü al›nan bilgi zaman içerisinde es-kime özelli¤ine sahip olaca¤› için ö¤ren-cinin kendisini sürekli yenileyebilmesigerekir.

Ö¤rencilerde yarat›c›l›¤›n ön planaç›kart›lmas› e¤itim dünyas›nda birinciderece önem kazanan bir kavram olmufl-tur. Formal e¤itim sistemi ile yarat›c›l›karas›ndaki ters orant›ya ra¤men ö¤renci-lerde;

- Kendine güven yerlefltirilmeli,- Hata yapma ve elefltirilme korkusu

ortadan kald›r›lmal›,- Mükemmeliyetçili¤in do¤ru olmad›-

¤› ö¤retilmeli,- Zorluklarla mücadele ö¤retilmeli,- Bir konu üzerinde yo¤unlaflma mo-

tivasyonu sa¤lanmal›,

- Kimlik duygusundan kaynaklanansavunmac› durumlar ortadan kald›r›lma-l›,

- Biliflsel çeliflkilere direnç ortadankald›r›lmal›d›r.

Bütün bunlar›n sa¤lanabilmesi içinde temelleri sa¤lam at›lm›fl çok sesli ka-t›l›m ortam› haz›rlanmal›d›r.

Bütün mesleklerdeki ö¤retmenler flubecerileri h›zla kazanabilmelidir;

- ‹letiflim becerileri,- Ekiple çal›flabilme,- Medeni ölçülerde tart›flabilme,- Sorunlar› analiz edip çözebilme,- Karar verebilme,- F›rsat yaratabilme,- Bir ifli baflar› ile sürdürebilme,- Risk alabilme,- Çok seslilikten harmoni sa¤layabil-

me,- Esnek olabilme,- Giriflimci olabilme,- Kendisini ça¤a uyarlayabilme,- En son teknolojiden yararlanabilme.Allah, Peygamberine ilk olarak “Oku”

diye mesaj›n› göndermifltir; bilenlerlebilmeyenlerin ayn› olmayaca¤›n› beyanetmifltir. Hz. Peygamber de “‹lim Çin’dede olsa gidip al›n›z” ve “‹lim müslüman›nyitik mal› gibidir, nerede bulursa als›n”buyurmufltur. O, ilim ö¤retmenin k›yme-tini ise flu sözlerle vurgulam›flt›r: “Kimö¤rendi¤i bilgiyi ›slak bir tülbendin ku-ruyaca¤› kadar k›sa bir süre içinde birbaflkas›na aktarmazsa ziyandad›r”, “Enhay›rl› sadaka, baflkas›na ö¤retilen ilim-dir”.

Bilgi toplumunun ö¤retmeni bilgi ak-taran de¤il, ö¤renmeyi ö¤retendir. Ken-disini rehberlik bilgisiyle donatmal›d›r.Rehberlik ö¤rencilere yol de¤il, yollargöstermektir.

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 40: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200440

Ö¤retmen sahip oldu-¤u nitelikler sebebiy-le di¤er meslek gu-

ruplar›ndan farkl›d›r. Ö¤ret-menin eliyle yo¤rulur gele-ce¤imiz. O, iflini en güzel fle-kilde baflarmay› arzular. Sa-dece ders anlatmaz ayn› za-manda dostluk kurar, günboyu süren beraberliklerivard›r onun. Ö¤retmeningelece¤e haz›rlad›¤› ö¤ren-cileri vard›r. Ö¤renciler, ba-zen evlerinde bulamad›klar›dostluklar› ö¤retmenlerindebulurlar.

Ö¤retmen, çevresi tara-f›ndan bir de¤erlendirmeyetabi tutulur. En do¤al de-¤erlendirmeyi ö¤renci ya-par, onu ders boyunca göz-lemler sadece ders anlat›fl›-n› de¤il giyimini, kuflam›n›,oturuflunu, kalk›fl›n› izler.Zaman içerisinde birbirlerine al›fl›rlar.Ö¤rencinin ö¤retmenini de¤erlendirme-si konusu tart›fl›lm›fl, lehinde ve aleyhin-de hipotezler gelifltirilmifltir. Ö¤renci ba-flar›s› bazen ö¤retmenine mal edilmifl,bazen kiflisel özelli¤ine dikkat çekilmifl-tir. Milli E¤itim Bakanl›¤› E¤itimi Arafl-t›rma ve Gelifltirme Dairesi Baflkanl›¤›(EARGED), ö¤retmen de¤erlendirmesikonusunda yeni aray›fllar ve yeni çözüm-ler gelifltirmifl ve “Okulda PerformansYönetimi” adl› bir taslak haz›rlam›flt›r.Bu taslak pilot okullara gönderilmifl ve2002-2003 ö¤retim y›l›nda uygulamayakonulmufltur. Bu taslak çal›flmada ö¤-rencinin, velilerin, zümre ö¤retmenlerinö¤retmen performans›n›n de¤erlendir-mesi gündeme gelmifltir.

Hali haz›rda okul müdürü ve müfet-tifllerin haz›rlad›¤› teftifl raporu ve gizlisicil raporu ile ö¤retmen de¤erlendirme-si yap›lmaktad›r. Okul müdürü, ö¤ret-meni elbet de¤erlendirecektir. Okulunperformans› için, e¤itimin kalitesi içingereklidir. Müfettifller ilkö¤retimde y›ldaiki kez, liselerde dört y›lda bir ö¤retme-ni teftifl etmektedir. Gerek okul müdürüve gerekse müfettifl de¤erlendirmesi ö¤-retmenin performans›n› ölçmede yeter-siz kalmaktad›r. E¤itimin kalitesininyükseltilmesinde bafl aktör ö¤retmendir.Ö¤retmenin performans› e¤itimi etkile-mektedir. Demokratikleflme yolundaad›m atan ülkemiz; ço¤ulcu, kat›l›mc› veöz güvene sahip nesiller hedeflemekte-dir. Ö¤rencinin daha aktif oldu¤u, ülke-

Ö¤rencinin daha aktif

oldu¤u, ülkenin

ihtiyaçlar›n›göz önünde

tutan, inançl›, bilgili,

vizyon ve misyon sahibi

bir e¤itim amaçlanmaktad›r

Ö¤retmen De¤erlendirmesi

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

İNCELEM

E

Ali Hatalm›flÖ⁄RETMEN

Page 41: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 41

Ö¤retmende¤erlendirmesinde esas amaç ö¤rencibaflar›s›n›art›rmakt›r.E¤itimde hedef kitleö¤rencilerdir.Hedef kitleninö¤retmenide¤erlendirmesini do¤alkarfl›lamakgerekir.

nin ihtiyaçlar›n› göz önünde tutan,inançl›, bilgili, vizyon ve misyon sahibibir e¤itim amaçlanmaktad›r. Ö¤retmende¤erlendirmesinin amaçlar›:

- Ö¤rencilerde nitelikli bir e¤itim sa¤-lamak,

- Yasal ihtiyaçlar› karfl›lamak,- Ö¤retmen performans›n›n üstün-

lüklerini tan›mak,- Ö¤retmenlerin kendi profesyonel

uzmanl›klar›n› gelifltirmeleri için onlaraf›rsatlar sunmak,

- Okul sistemi ve görevlilere hedefle-rini, amaçlar›n› ve performansla ilgili di-¤er konular hakk›nda iki yönlü iletiflimsa¤layan bir yol oluflturmak,

- Okul yönetim kurullar› ve yönetici-leri için ö¤retmenlerin terfilerini, ifllerinisürdürebilmeleri ve atamalar› ile ilgilikararlar vermeleri için gerekli bilgileribelgelendirmek ve dosyalamak,

- Baflar›l› ö¤retmenlerin ifllerini sür-dürebilmeleri, geliflimleri ve ifle al›nma-lar› hakk›nda topluma bilgi sa¤lamak.1

fleklinde özetlenmektedir.Ö¤retmen performans›n› de¤erlendi-

ren Ar-Ge çal›flmalar› artarak devam et-mektedir. Ö¤retmen de¤erlendirmesibaflka meslek alanlar›ndaki de¤erlendir-meden çeflitli yönleri ile farkl›l›k göster-mektedir. Ö¤retmenlerin çocuklarla ilgi-lenmeleri ve her okulda geçerli bir ifl ta-n›m›n›n ve ifl analizinin yap›lmas›n›ngüçlü¤ü hatta imkans›zl›¤› bunun enönemli sebepleri aras›nda say›labilir.

Stajyer ö¤retmen, ö¤retmen, uzmanö¤retmen ve bafl ö¤retmen gibi s›n›flan-d›rmalar gündeme gelmekte ve bu konutart›fl›lmaktad›r. Objektif ölçme kriterle-ri oluflturmak ve bununla ilgili haz›rl›klaryapmak kaç›n›lmazd›r. Ö¤retmen per-formans›n› ölçmede yenilik yap›lmas›

önemli bir ad›md›r. MLO okullar› veAnadolu Liseleri baflta olmak üzere pilotseçilen okullarda yapt›¤›m›z incelemedehem olumlu, hem olumsuz de¤erlendir-melere flahit olduk. Özellikle ö¤retmen-lerin tepkisi fazlayd›. Okullarda ilgili mü-dür yard›mc›s› konu üzerinde rehberlikservisi ile iflbirli¤i içinde çal›flma yapm›flve arfliv oluflturmufltur. Epey yekün tefl-kil eden bu arfliv ayn› zamanda disketle-re kaydedilmifltir. Çal›flman›n tüm bilgi-lerinin yer ald›¤› disketler EARGED’egönderilmifltir. 2005-2006 ö¤retim y›l›n-dan itibaren tüm okullarda uygulanmas›ve konunun kal›c› hale getirilmesi hedef-lenmektedir. Bu çal›flma hakk›nda edin-di¤imiz elefltirel izlenimleri flu flekildeözetleyebiliriz:

- Uygulanabilir ve pratik olmad›¤›- Çok zaman al›c› oldu¤u (ö¤renci sa-

y›s› kalabal›k okullarda daha fazla flika-yet ediliyor)

- Çok masrafl› oldu¤u (ö¤rencilere,velilere, meslektafllara, okul müdürüne,yard›mc›lar›na, müfettifllere vs. ayr› ayr›doldurmalar› için verilen formlar›n foto-kopileri bile büyük mebla¤lar tutmakta-d›r.)

- Baz› sorular›n mu¤lak ve anlafl›lmazoldu¤u (her formda flikayet konusu)

- Objektif olmad›¤› (Ö¤renci notunudüflük gördü¤ü ö¤retmenine karfl› ac›-mas›z cevaplar vermekte, velilerin ö¤-retmeni ço¤u zaman tan›mamakta vb.)

- Dönütlerin zaman›nda toplanama-mas› (Kalabal›k okullarda daha fazla so-run olmaktad›r.)

- Müfettifllerin ilkö¤retimden seçil-mesi (Özellikle liselerde rahats›zl›k do-¤urmaktad›r)

- Teknolojiye uygun olmad›¤› (Optikokuma formunda bile de¤il)

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 42: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200442

- Müfettifl görüflünün hala yüksek ol-mas›

- Kurumlar aras› koordinasyon eksik-li¤i 2

Ö¤retmen de¤erlendirmesinde esasamaç ö¤renci baflar›s›n› art›rmakt›r. E¤i-timde hedef kitle ö¤rencilerdir. Hedefkitlenin ö¤retmeni de¤erlendirmesinido¤al karfl›lamak gerekir. Ö¤rencilertam bir yetiflkin olmad›klar› için de¤er-lendirmede zaman zaman duygusal ce-vap verebilirler. Ama ö¤retmen ile ilgiliolarak genel ipuçlar› ortaya ç›kar›rlar.Özellikle ö¤renciler, ö¤retmenin ö¤retimyöntemleri hakk›nda iyi birer bilgi kay-na¤›d›rlar.

Velilerin ö¤retmen de¤erlendirmesidaha çok ö¤rencinin tepkilerine paralel-lik arz etmektedir. Çocuklar›n›n gelece-¤ini herkeste fazla düflünmesi icap edenveliler, e¤itimde söz sahibi olmak iste-mektedirler. Veliler taraf›ndan ö¤ret-men hakk›nda olumlu ve olumsuz de¤er-lendirmeler söz konusu olmaktad›r. Ka-t›l›mc› demokratik ortamlarda veli gö-rüflleri önem kazanmaktad›r. Velilerinö¤retmen hakk›nda de¤erlendirme yap-mas› ülkenin geliflmiflli¤ine paralel ola-rak artarak devam edecektir.

Ö¤retmenin kendi öz de¤erlendirme-sini önemi büyüktür. Kalabal›k okullardadi¤er zümre ö¤retmenlerinin de¤erlen-dirmesinin dikkate al›nmas› e¤itim kali-tesinin artmas› için olumlu bir geliflme-dir. Sadece okul müdürü ve müfettifl de-¤erlendirmesinin yeterli olmad›¤› genelbir kanaattir.

Ö¤retmen de¤erlendirmesinin dahagenifl tabana yay›lmas›n› olumlu buluyo-ruz. Ö¤renci, veli, meslektafl, okul idare-si, müfettifl de¤erlendirmesi ve bununölçütlerinin gelifltirilmesini istiyoruz.Daha ekonomik, pratik ve uygulanabilirbir sisteme geçilmelidir. Sendika temsil-cilerinin de de¤erlendirme yapmas›n›demokratikleflmede bir ad›m olarak gö-rüyoruz. De¤erlendirme iki y›lda bir ya-p›labilir, müfettifllerin yüzdelik puan di-limi düflürülebilir, diyoruz.

Ö¤retmen de¤erlendirmesinin yap›l-mas› süreci aç›k olmal›, ö¤retmen hertürlü bilgiye ulaflmal› ve yasal yöndenhakk›n› arayabilmelidir. Ödüllendirmeve rehberlik yöntemleri gelifltirilmelidir.Milli E¤itim Bakanl›¤› düzenleyicilik, yolgöstericilik, araflt›rma ve gelifltirme yön-leri ile rol almal›d›r.

Ö¤retmende¤erlendirmesin

de esas amaçö¤renci baflar›s›n›

art›rmakt›r.E¤itimde

hedef kitleö¤rencilerdir.

Hedef kitleninö¤retmeni

de¤erlendirmesinido¤al karfl›lamak

gerekir. Ö¤renciler

tam bir yetiflkinolmad›klar› içinde¤erlendirmedezaman zaman

duygusal cevapverebilirler. Ama

ö¤retmen ileilgili olarak

genel ipuçlar›ortaya ç›kar›rlar.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

D‹PNOTLAR1 Bu amaçlar EARGED’in haz›rlad›¤› “Okulda Performans Yönetimi” adl› çal›flmada yer almaktad›r. Bkz. Okulda

Performans Yönetimi, (Taslak), Koordinatör Hacer Özdo¤an. Haz›rlayanlar: Doç. Dr. Emin Karip, Ercan Ero¤lu,Demet Erdem, MEB Yay›nlar›, Ankara, 2002, s. 12-13.

2 Bu elefltiriler inceleme yapt›¤›m›z okullardaki ö¤retmen, idareci ve ö¤rencilerden edindi¤imiz intibalard›r. Ö¤ret-men de¤erlendirmesinde en büyük yüzdelik (%40) müfettifle verilmifltir. Yine okul müdürü (%35) ikinci s›rada yeral›yor. Ö¤retmenin bizzat kendisi (%10), ö¤renci görüflleri (%5), zümre ö¤retmenleri (%5) ve veli görüflleri (%5)fleklinde taslakta yer alm›flt›r. Bak›n›z, Okulda Performans Yönetimi Modeli, MEB Yay›nlar›, Ankara 2002, Ekler Bö-lümü.

Page 43: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 43

Ö¤rencinin daha aktifoldu¤u, ülkeninihtiyaçlar›n›göz önünde

tutan, inançl›,bilgili, vizyon ve misyon sahibi bir e¤itim amaçlanmaktad›r.

Bu yaz›ya, Wolfgan Meyer’i tan›-tarak bafllamak istiyorum. ÇünküAlmanya’da ilk tan›d›¤›m ö¤ret-

men, bu Protestanl›k dersi ö¤retmeniidi.

Pirckheimer Gymnasium’da ö¤ret-menler odas›na ad›m›m› atar atmaz, be-ni ilk o karfl›lad›. Mavi gözlü, arkaya do¤-ru taranm›fl düzgün saçl›, uzun burunlu,beyaz tenli, güler yüzlü, 60 yafllar›ndabiriydi Wolfgan. Tak›m elbise giymiflti,benim gibi kravatl›yd›. Öteki ö¤retmen-lerin hiçbiri tak›m elbise giymez ve kra-vat takmazd›. Almanya’da okullarda k›l›kk›yafet yönetmeli¤i olmad›¤›n› belirte-yim.

Wolfgan, gülümseyerek ve yükseksesle:

-Herr Erkan herzlich Wilkommen!

(Say›n Erkan, hofl geldiniz!)Almanca bilmiyordum. Milli E¤itim

Bakanl›¤›, zaman olmad›¤› için bizi kursatabi tutmadan göndermiflti. Sadece ar-kadafl›m Mehmet Önal’dan ayak üstü tekcümle ö¤renmifltim. Wolfgan’a gülümse-dim ve flöyle dedim:

-Ich kann nicht Deutsch sprechen.

(Almanca konuflam›yorum.)-Ne yaz›k ki ben de Türkçe konu-

flam›yorum.

Wolfgan böyle dedi ve arkas›n› dönüpgitti. Öteki ö¤retmenler de elimi s›k›p ifl-lerine gittiler.

O günden itibaren Almanca kursunayaz›ld›m. Çünkü adam say›lman›n yolu,dil bilmekten geçiyordu. Alt› y›l boyuncakursa gittim ve Almancay› adam ak›ll›ö¤rendim. Dil ö¤renince Wolfgan’la iyiiki arkadafl olduk. Birbirimizi evlerimiz-de, s›n›flar›m›zda ziyaret ettik. O benim

çocuklara H›ristiyanl›¤› anlatt›, benonunkilere ‹slâmiyeti anlatt›m. Wolgan,inan›lmaz derecede iyi bir insand›. ‹slâ-miyeti be¤eniyordu. Ö¤rencileri ile ya-k›ndan ilgilenirdi. Çantas›nda devaml›çikolata vard›. Anlatt›¤› konuya ilgi gös-teren, derse kat›lan, baflar› gösteren ö¤-rencileri ödüllendirirdi. Ö¤leden sonra-lar› okulda tiyatro çal›flt›r›rd›. 11. s›n›fta-ki Türk ö¤renci Günay, Wolfgan’› çokbe¤eniyordu.

“Harika bir ö¤retmen. Güler yüz-

lü, tatl› dilli, kimseyi k›rmaz, çanta-

s›ndan hiç çikolatay› eksik etmez.”

Wolfgan Meyer, misyonerlik ruhu ileö¤retmenlik yap›yordu. Hedefi ö¤renci-lerin gönlünü kazanmak, onlara Allahsevgisi vermek, dini sevdirmekti.

ALMANLAR ZAMANI ‹Y‹

KULLANIYOR

‹lk floktan sonra art›k Almanlar› göz-lemliyor, ö¤rencilerim vas›tas›yla onlarlaanlaflmaya çal›fl›yordum.

‹lk dikkatimi ilk çeken fley, elime tu-tuflturulan ve her s›n›f› açan anahtar ol-du.

S›n›flar›n anahtar› ö¤retmenin elinde.Ö¤retmen kap›y› açar ve ö¤rencileri içe-ri al›r, dersi anlat›r, zil çald›ktan sonraö¤renciler s›n›f› terk eder ve ö¤retmenkap›y› kitler. Liselerde ço¤u zaman ö¤-renciler s›n›flar› dolafl›r. Kimya, fizik, bi-yoloji dersleri laboratuarlarda ifllenir. Dilderslerinin laboratuar› vard›r.

‹lkokul ö¤retmenleri sabahleyin oku-la en az 15 dakika erken gelmek ve s›n›-f› kap›s›n› açmak zorundad›r. Hiçbir ö¤-retmenin derse geç girme lüksü yoktur.Çünkü ö¤retmen olmad›¤› zaman s›n›f›n

E⁄‹T‹ME BAKIfi

Almanya’da Ö¤retmenlik Keyifli

Bir Meslek Ama Türkiye’dekinden

Fazla Sorumluluk Gerektirir

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

İNCELEM

E

Ali ErkanKavakl›

E⁄‹T‹MC‹-YAZAR

Page 44: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200444

kap›s› kilitlidir. Ö¤renciler kap›n›n önün-de y›¤›l›r ve koridorlar› ç›n ç›n öttürür.Onun için her ö¤retmen ders zili çalarçalmaz s›n›f kap›s›nda olmak zorunda-d›r.

Almanya’da kald›¤›m alt› y›l boyunca,nöbetçi ö¤retmenin ö¤retmenler odas›-na gelip:

“Ders zili çald› arkadafllar, der-

se gidebilirsiniz.” dedi¤ine flahit ol-mad›m.

Okul müdürü, müdür yard›mc›s› daböyle bir konu için ö¤retmen odas›nagelmez. Her ö¤retmen, en yüksek dere-cede sorumluluk tafl›r. Her ders, zama-n›nda bafllar.

Ö¤retmen hastalan›r veya baflka birprogram dolay›s›yla okulda olmazsa, kiböyle durumlara s›kça rastlan›r, bu du-rumda dersi bofl olan ö¤retmenler, bofls›n›flar›n dersine girer. Okuldaki bir mü-dür yard›mc›s› bunu düzenler. Hiçbir ö¤-retmen, bu duruma itiraz etmez, ede-mez. Çünkü ö¤retmelik çok gözde birmeslek, e¤itim alm›fl, fakat bofl kadro ol-mad›¤› için d›flar›da bekleyen yüzlerceö¤retmen var. Hatta bir ö¤retmen, has-talan›r, 10-15 gün rapor al›rsa, milli e¤i-tim müdürlü¤ü yerine yedekte bekleyenö¤retmenlerden birini gönderir.

Ö⁄RETMENLER DERSE

‹Y‹ HAZIRLANIR

Almanya’da dayak sistemi yok. Nürn-berg’e gider gitmez, e¤itim atafleli¤indebize, ö¤rencisine tokat atan ve çocu¤unkula¤›n› patlatan bir ö¤retmen arkadafl›nçocu¤a mahkeme karar›yla üç bin marködedi¤ini anlatt›lar. Milli e¤itim müdür-lü¤ü, ö¤retmeni uyarm›fl.

“Bir daha dayak vakas› olursa, ö¤-

retmen olarak çal›flamazs›n.”

Dayak, ba¤›r›p ça¤›rma olmay›nca ö¤-renciyi derse motive etmek sanat hâlinegeliyor. Her s›n›fta tepegöz âleti var.1988-1994 y›llar› aras›nda çal›flt›¤›mPirckheimer Gymnasiumda üç videoodas› vard›. 1998’de okulu tekrar ziyaretiçin gitti¤imde bilgisayarlar ve projektörcihaz› ile donat›lm›fl bir oda gördüm.Özellikle dil dersleri bilgisayar ortam›n-da iflleniyor.

Ö¤renciyi derse motive etmek içinö¤retmen, mutlaka görsel malzeme ha-z›rlamak zorunda. Asetatl› k⤛tlara (Fo-lie), dersin önemli noktalar›n› yazmak vebunlar› tepegözde göstermek iyi bir mo-tivasyon yolu. Ö¤retmen arkadafllar›nçantalar› bavul gibi dolu olur. Ders ma-teryallerini klasörler hâlinde tafl›rlar.Asetatl› k⤛tlar, folie kalemleri mutlakayanlar›nda bulunur. 15 dakikal›k tenef-füslerde mutlaka ders haz›rl›¤› ile u¤ra-fl›rlar. Çal›flma k⤛d› haz›rlan›r. Fotoko-pi yap›l›r. Ö¤renciye nas›l motive etmek,dersi görsel hâle getirmek, ö¤rencininneyi ö¤renip neyi ö¤renmedi¤ini ölçmekönemlidir.

K›saca ö¤retmenler derse iyi haz›rla-n›r. Hiçbir ders 45 dakika anlat›lmaz, an-lat›lamaz. Ö¤rencinin azami dikkati 20dakikad›r, en fazla 25 dakika dersi din-ler. Dersin kalan k›sm›nda ya çal›flma kâ-¤›d› da¤›t›l›r ve ö¤renci dinledi¤i bilgileribu k⤛ttaki boflluklara doldurur veyatahtaya, asetatl› k⤛da soru yazars›n›z,ö¤renci bunlar›n cevab›n› deftere veyaasetatl› k⤛da yazar. Cevaplar ve önem-li bilgiler, asetatl› k⤛da yaz›lm›flsa bu-nu tepegöze koyar, s›n›fça kontrolünüsa¤lars›n›z.

S›navlar, haf›zadaki

bilgiyi ölçmez.

Ö¤rencinin ö¤rendi¤ini yapabilme, uygulaya-

bilme, yeteneklerini

gelifltirme derecesini ölçer.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 45: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 45

Okumak birsanatt›r. Çocuk niçinokuyaca¤›mdiye sormaz.Çünkü anneve baba, ö¤retmen,yetiflkinlerokur.Okuman›nbilgi kayna¤›oldu¤u, bilginin güçoldu¤uherkesin malumudur.

DEFTERLER‹ OKUR VE

YANLIfiLARI DÜZELT‹RS‹N‹Z

Ö¤renci defterleri bir âlem.Ö¤rencinin yazd›klar›n› kontrol et-

mek zorundas›n›z. Bunun için defterlerizaman zaman veya önemli ödevler ver-dikçe toplar, eve götürür, bir güzel okur,ö¤rencinin hatalar›n› düzeltirsiniz. Böy-lece verilen ödevlerin düzgün yap›l›p ya-p›lmad›¤›n› kontrol edersiniz.

Defteri gördüm, kabilinden ifl olsundiye imza atmazs›n›z.

SINAVLAR YETENEK ÖLÇER-

YAZILILAR EVE G‹DER

Yaz›l› s›navlar, sadece ö¤rencini bilgi-sini ölçmez. S›nav, ö¤renmenin bir par-ças›d›r. Ö¤renci, yaz›l› s›navlarda dolma-kalem kullan›r, ki kolay silinmez. Ö¤ret-men yaz›l›y› okur, yanl›fllar varsa düzel-tir. Ö¤renciye yapmas› gereken tavsiye-ler varsa s›nav k⤛d›na yazar. Sonra das›nav k⤛d›n› ö¤renciye geri verir. Ö¤-renci bu k⤛d› eve götürür ve velisineimzalat›p geri getirir.

S›nav k⤛d› kaybolursa, ö¤rencinins›navdan ald›¤› not bir k⤛da yaz›l›r, ve-li bu k⤛d› imzalar ve s›nav k⤛d›n›nyerine bu k⤛t konur, sene sonuna ka-dar öteki yaz›l› k⤛tlar› ile birlikte sakla-n›r.

S›navlar, haf›zadaki bilgiyi ölçmez.Ö¤rencinin ö¤rendi¤ini yapabilme, uy-gulayabilme, yeteneklerini gelifltirmederecesini ölçer.

Meselâ Almanca, ‹ngilizce derslerin-de bir metin verilip bununla ilgili sorusorulmaz.

Derste hikâye türü incelenmiflse ö¤-renciye önce deneme niteli¤inde hikâye

yazd›r›l›r. Bu hikâyeler s›n›fta incelenir.Ö¤renci hikâyeyi defterine yazm›flsa ö¤-retmen defteri al›r, okur ve yanl›fllar› dü-zeltir.

Yaz›l›da da ö¤renciye hikâye yazd›r›-l›r.

Masal, deneme, f›kra, elefltiri, sohbetvs türleri içinde durum ayn›d›r. Çocukokudu¤u türün benzerini yazar. Lise s›-n›flar›nda kitap inceletilir, makale veelefltiri yaz›lar› yazd›r›l›r. Liselerde yaz›-l› süresi iki saattir. Yani Alman e¤itimsistemi, çocu¤un yetene¤ini ölçer.

E¤itim, ezberci de¤ildir, yetenek ge-lifltirmeyi hedefler.

Test s›nav›na ise hiç flahit olmad›m.

HER ‹fi C‹DD‹YETLE YAPILIR

Almanya’da her ifl ciddiyetle ve dün-ya ile yar›fl anlay›fl› içinde yap›l›r. Hiçkimsenin iflten kaytarmak akl›na gelmez.E¤itim, ço¤u zaman uygulamal›d›r. Me-selâ her okulun bahçesinde biyoloji bah-çesi bulunur. Orada çeflitli bitkiler, çi-çekler yetifltirilir. Her okulun spor salo-nu vard›r. Her okulda fizik, kimya, biyo-loji, dil laboratuarlar› bulunur, okul kü-tüphanesi mutlaka vard›r. Her çocuk,mutlaka bir-iki kitap okumak zorunda-d›r. Okumak bir sanatt›r. Çocuk niçinokuyaca¤›m diye sormaz. Çünkü anne vebaba, ö¤retmen, yetiflkinler okur. Oku-man›n bilgi kayna¤› oldu¤u, bilginin güçoldu¤u herkesin malumudur.

E¤itim sistemi ö¤renciye sorumlulukö¤retir. Elbette ö¤retmen, mesle¤in ge-tirdi¤i sorumlulu¤u tafl›r ve ö¤retmenörnektir.

Senede bir gün ö¤retmenler için vebir gün de s›n›fla birlikte “yürüyüfl gü-

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 46: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200446

nü”vard›r. Yürüyüfl günü, s›n›f ö¤retme-ni, s›n›f›n› al›r; ormana, hayvanat bahçe-sine, müzeye veya baflka bir yere gezme-ye gidilir.

Bir defas›nda Bayan Ursula Bahn ileyürüyüfl gününe kat›ld›m. Ursula Han›m,Türk ö¤rencilerin bulundu¤u s›n›f ö¤ret-meni idi. Benim s›n›f›m yoktu. UrsulaHan›m, yürüyüfl gününe birlikte gitmeteklifinde bulundu. Türk çocuklar›, iflle-rine gelmeyen konular› Türkçe konuflu-yor, ö¤retmen bunlar› anlam›yor ve on-lar› idare etmek zor oluyordu. Kabul et-tim. O gün okul kap›s› yerine istasyondabulufltuk, biletleri ald›k. Yar›m saat ka-dar trenle flehir d›fl›na gittik. Sonra biristasyonda indik ve arazide yürüyecek-tik.

‹stasyondan ormana do¤ru yürüdük.Yol üzerinde küçük bir market vard›. Ö¤-renciler, oradan içecek almak istediler.Normalinde herkes yiyecek ve içece¤inievden getirecekti. Herkesin s›rt›nda yi-yecek çantas› vard›. Çocuklar ›srar edin-ce Ursula Han›m izin verdi. Befl dakikasonra tekrar yola koyulacakt›k.

Yürüyüfl koluna geçmeden önce Ur-sula Han›m, çocuklar› toplad›. Mavi göz-leriyle hepsini tek tek süzdü. Sonra uya-ran bir ses tonuyla:

“Orman› temiz tutmak zorunda-

y›z. Ald›¤›n›z kolalar› ya tamamen

içip bitirin ve kutuyu çöp sepetine

at›n veya bir daha çöp kutusu bulana

kadar yan›n›zda tafl›r›s›n›z. Ormana

çöp atmak yok. Tamam m›?”“Tamam!” dedi çocuklar ve yola de-

vam ettik. Ben önden gidiyorum, UrsulaHan›m artç›. Çocuklarla muhabbet ede

ede yürüyoruz. Bulutlu bir gün. Orman-da bir metre eninde yürüme yollar› var.‹nce uzun a¤açlar, gö¤e do¤ru boy ver-mifl. Altlar›nda diz boyu yeflil otlar var.Keyfimiz yerinde. Çocuklar bana:

“‹yi ki geldin ö¤retmenim. Sizinle

olmak ne güzel!” diyerek iltifat ediyor-lar. Bayan Ursula, ne de olsa Alman, ço-cuklar›n kan› kaynam›yor. Ben de fazlatoleransl›yd›m, gurbet çocuklar› diye on-larla fazla ilgileniyor ve fl›mart›yordum.

Bir ara yan›mda yürüyen Volkan:“Ö¤retmenim, kolay› bitirdim Ne

yapay›m? Otlar›n aras›na f›rlatsam

olur mu?”

“Bayan Ursula’ya gösterme de ne

yaparsan yap!”

Tepeyi afl›p vadiye yönelmifltik ki Ur-sula Han›m›n sesi duyuldu:

-Durun!Dönüp bakt›m. Elinde kola kutusu

var. Tepemden afla¤› kaynar sular dökül-

dü. Sorumsuzlu¤umdan utand›m. Öyleya her önüne gelen ormana bir kutu f›r-latsa, her taraf kola kutusundan geçil-mez.

-Kutuyu kim att›ysa gelip özür dilesinve kutuyu eline als›n. Kimse ç›kmazsaakflama kadar burada bekleriz.

Bir dakika geçti. ‹kinci dakika, üçün-cü... Ursula Ham›mda hiç yumuflamayok. Kutu elinde duruyor. Sonunda Vol-kan dayanamad›, gidip özür diledi ve ku-tuyu ald›. Bir mola yerinde çöp sepetibuluncaya kadar da onu tafl›d›.

Alman e¤itim sistemi, çevrecili¤i ö¤-retiyor ve uygulamaya önem veriyor.

E¤itim ciddibir ifl,

ö¤retmenlikdünyan›n en

önemli mesle¤i.E¤itim ve

ö¤retimsanat›n› bilir,

elimizdengelenin en

iyisiniyaparsak

dünyan›n en iyi

ö¤retmenleribizler

olabiliriz.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 47: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 47

Alt› y›lboyuncaAvrupa’y›gezdim veAvrupainsan›n›gözlemledim.Hiç defevkalâdeinsanlarde¤iller.‹stersek onlarla yar›fl›rve hatta onlar›geçebiliriz.‹flimizi ciddiye almak,çocuklar› hayatahaz›rlamakflart›yla...

‹STERSEK DÜNYA ‹LE

YARIfiAB‹L‹R‹Z

Almanya’da s›n›flar 20-25 kifli. Ö¤ret-men maafllar› 3-4 bin Euro. Ö¤retmenliktatili bol bir meslek. Bizde s›n›flar kala-bal›k, maafllar düflük. Bununla birliktebizim toplum çocuk sever, anne ve babaçocu¤uyla ilgilenir. Problemi götürürse-niz size yard›mc› olur. Almanya’da flehir-lerde boflanma oran› % 50’yi buluyor.Çocuklar›n ço¤u, ya annesiz veya baba-s›z büyüyor. Alman han›mlar yeterinceçocuk yapmad›¤› için Almanya nüfusa盤›n› göç alarak tamamlamaya çal›fl›-yor. Göçmen çocuklar› yeterince Alman-ca bilmiyor. Bu yüzden e¤itimde verim-lilik düflüyor. Cumartesi pazar discolar14-15 yafl›ndaki ö¤rencilerle dolu. Uyufl-turucu, eroin, esrar, sigara kullan›m ora-n› çok yüksük.

E¤itilebilir çocuklar sadece bizde var.Ö¤retmenlerimiz aflk ve tutkuyla mes-leklerine sar›l›r, ö¤rencilerini sever, on-lara dünya ile yar›flma ideali verir, kedi-lerini dünya çap›nda yetifltirir, sendika-lafl›r, ücret art›fl›n› sa¤layabilirsek ülke-mizin kalk›nmas›, geliflmifl ülkelerle ya-r›flmas› hiç de hayal de¤il. Alman, ‹ngiliz,Avusturyal›, Hollandal›, Belçikal›, Avus-turyal› süper insanlar de¤il. Bizden üs-tün yarat›l›flta de¤iller. Alt› y›l boyuncaAvrupa’y› gezdim ve Avrupa insan›n›gözlemledim. Hiç de fevkalâde insanlarde¤iller. ‹stersek onlarla yar›fl›r ve hattaonlar› geçebiliriz. ‹flimizi ciddiye almak,çocuklar› hayata haz›rlamak flart›yla...

E¤itim ciddi bir ifl, ö¤retmenlik dün-

yan›n en önemli mesle¤i. E¤itim ve ö¤re-tim sanat›n› bilir, elimizden gelenin eniyisini yaparsak dünyan›n en iyi ö¤ret-menleri bizler olabiliriz. Bu konuda dahafazlas›n› okumak isteyenlere Baflar›ya

Götüren Yol, Ö¤retmeni Baflar›ya

Götüren Yol, Evde ve Okulda Bafla-

r›l› E¤itimin S›rlar›, Yüzy›l›n En Bü-

yük Pedagojik Yanl›fl› Karma E¤itim

isimli kitaplar›m› tavsiye ederim.Kendinize güvenin ve çal›fl›n. Al-

man’a, Japon’a, Amerikal›ya veren Allah,bize de verir.

Ümitsizlik yol de¤il. Üstelik her türlüilerlemeye engeldir.

Ümidini yitirenler, hayatta da olsalar,ölüdürler.

“Ey dipdiri meyyit! ‹ki el bir bafl

içindir;

Davransana, eller de senin bafl da

senindir.” der Mehmet Akif Ersoy.Nam›k Kemal:“Bize gayret yarafl›r, merhamet

Allah’›nd›r;

Hükm-ü âtî, ne fakirin; ne de fle-

hinflah›nd›r.” demifl.Yine Nam›k Kemal:“Yüksel ki yerin bu yer de¤ildir;

Dünyaya gelmek hüner de¤ildir”

der.Millet olarak hiç kimseden eksi¤imiz

yok. Eksiklerimiz tamamlanamayacakfleyler de¤il. ‹flimizi iyi bilmek, iyi yap-mak, sorumluluk tafl›mak, çocuklar›m›zasorumluluk tafl›may› ö¤retmek zorunda-y›z. O zaman en iyiyi baflarmak içten bi-le de¤il.

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

✘ En büyük zafer düflmemek de¤il, düfltü¤ün zaman aya¤a kalkabilmektir.

Page 48: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200448

Ö¤retmenin nas›l olmas› gerekti¤i,rolleri, problemleri ile ilgili birfleyler söylemeden önce, yak›n

tarihte bu konuda kim ne söylemifl diyebakmam›z, yap›lan çal›flmalar› daha an-laml› k›lacakt›r. Türk toplumu olarakgeçmiflte bu iflin çilesini çekmifl üstatla-r›m›z›n görüfllerine gerekti¤i kadar de-¤er vermemekle en büyük hatay› iflle-mekteyiz. Nurettin Topçu, Cumhuriyetdönemi Türk düflüncesinin en önemliflahsiyetlerinden biridir. E¤itim ile ilgiligörüfllerini toplad›¤› “Türkiye’nin MaarifDavas›” adl› eseri, e¤itim ile u¤raflan in-sanlar›n mutlaka de¤erlendirmesi gere-ken bir kitapt›r. Biz bu çal›flmam›zda ki-tab›n ö¤retmen ile ilgili bölümlerini ince-leyece¤iz.

TOPÇU, ö¤retmenin bir toplum içinönemini medeniyetlerin kurulmas› veçökmesinde etkisini afla¤›daki cümleler-le ifade etmektedir.

“‹nsano¤lunu beflikten mezara kadargötürüp teslim eden, dünyan›n en büyüksorumlulu¤una sahip insan ö¤retmendir.Devletler ve medeniyetler yapan ve y›-kan da ö¤retmenlerdir. Ö¤retmene de-¤er verildi¤i , ö¤retmenin el üstünde tu-tuldu¤u ülkede insanlar mesut ve fazi-letlidir. Ö¤retmenin alçalt›ld›¤› mesle¤i-nin hor görüldü¤ü milletler düflmüfltür...Medeniyetler ö¤retmenlerle kuruldu.Çin dünyas›n›n kurucular› hakimlerdir.Yunan medeniyeti, meydanlarda pazar-larda gençlere ö¤retmenlik yapan filo-zoflar›n eseridir. ‹slam medreselerin ça-t›s› alt›nda k›talara yay›ld›. Rönesans ö¤-retmenlerin yükseltildi¤i devirdir.”

Ö¤retmenli¤in ne kadar önemli oldu-¤unu, ö¤retmene de¤er veren toplumla-r›n medeniyetlerin kurucular› olduklar›-n› bu flekilde ifade eden Topçu, bir an-

lamda toplumun ö¤retmenlere niçin de-¤er vermeleri gerekti¤ini veciz örnekler-le ifade etmektedir.

Tarihimizin yükselifl dönemlerindeki(‹slam›n ilk dönemleri, Selçuklular, Os-manl›lar) ö¤retmenlik anlay›fl›ndan ör-nekler vererek, ö¤retmenli¤in el üstün-de tutuldu¤u dönemlere kadar büyükbaflar›lara imza att›¤›m›z› belirten TOP-ÇU, “Tarihinde ö¤retmenli¤in alçal-

t›lmas› onun devlet emrinde bir ben-

de (köle, esir) haline getirilmesiyle

bafllar.” Diyerek ö¤retmenin (alimin)ideolojik devlet için çal›flan bir memurkategorisine indirilmesini elefltirmifltir.

“XVII. y.y. dan sonra alimlerin bir ço-¤u devlet siyasetinin telkiniyle fetvalar›-n› vermeye bafllad›lar. Gaye hükümdarayaranmak vas›ta ise ilim ve fleriat oldu.Zamanla medrese istiklalini kaybederek

NurettinTopçu,

Cumhuriyetdönemi Türkdüflüncesinin

en önemli flahsiyet-lerinden

biridir. E¤itimile

ilgili görüflleri-ni

toplad›¤› “Türkiye’nin

MaarifDavas›” adl›

eseri, e¤itim ile

u¤raflan insanlar›n

mutlaka de¤erlendirmesi

gereken birkitapt›r.

Nurettin Topçu’nun; E¤itim

Anlay›fl›nda Ö¤retmenin Yeri

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Nurettin TOPÇU

ARAŞTIR

MA

Ali Günefl

Page 49: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 49

Ö¤retmen yaln›z ruhlar›n sahibidir. Lakin davas›n›n ulaflt›rabildi¤i neticelere bak›l›rsa görülür ki, o,hakikatte doktorumuzdur, disiplin kurucumuzdur,Toplum düzenimizin bekçisidir,ekonomik münasebetlerim-izin düzenleyicisidir ve siyasiyaflay›fl›m›z›nüstad›d›r. Zira bunlar›n hepsinden o haberiolsa da olmasa da,sorumludur. Karakterlerdeki dengesizli¤in,medeni terbiyede-ki düflüklüklerinmesulü yine odur.

tamam›yla devletin eline geçti. Devlet si-yasetini güdenler bu mevkilere getirildi.

TOPÇU, Bozulmay› 17. yy. dan sonrabafllatmas›n›n sebebini Selçuklu ve Os-manl› devletinin yükselifl dönemindekie¤itim anlay›fl›na dayand›rsa da, asl›ndaö¤retmenin siyasi ç›karlar için kullan›l-mas›, ö¤retmenin de¤erinin kaybolmas›çok daha öncelere kadar götürülebilir.Bu konuda yap›lan bir araflt›rma da ya-zar bunun sebebini flöyle izah etmekte-dir.

“11. Yüzy›lda yay›lan septisizm dal-galar›ndan sonra entelektüel faaliyetlery›k›c› birer meflguliyet olarak kabul edil-di.11. ve 12. Yüzy›llardaki Haçl› seferle-ri, müslümanlarda kendine güven duy-gusunu ortaya ç›kard›.13. yy.’ ›n ortas›n-da Ba¤dat’ ›n ya¤malanmas› ile de müs-lümanlar, ‹slam itikad› hariç sahip ol-duklar› tüm de¤erleri yitirmeye bafllad›-lar. Ellerinde kalm›fl tek de¤er olan bu“itikad›” her türlü tehlikeden uzak tuta-rak, ne pahas›na olursa olsun korumakgerekiyordu. Böylece ‹slami düflün-ce;(imparatorluk kurma, sanat çal›flma-lar›, mimari ve edebiyat gibi faaliyetleryard›mc› dünyevi araçlar olarak d›flar›dab›rak›lmak suretiyle) korunmufl bir alanolarak dikkatlice kordon alt›na al›nd›.Önde gelen din adamlar› taraf›ndan in-sanlar›n dikkati, dini çal›flmalar› art›rma-ya ve tüm yarat›c›, entelektüel faaliyet-lerden (çok tehlikeli u¤rafllar olduklar›için) kaç›nmaya çekildi.

Günümüz e¤itim anlay›fl›nda yeni ye-ni dillendirilmeye bafllayan e¤itimin her-kesçe kabul edilen tan›m›n›n sorgulama-s›n›n ilk temellerini Nurettin Topçu’ dagörüyoruz. E¤itimin amac›n›n bireyindavran›fllar›nda kendi yaflant›s› yoluylaistendik davran›fl de¤ifltirme süreci ola-

rak tan›mlanmas›n›n ve buna ba¤l› ola-rak yap›lan uygulamalar›n, ö¤retmeniasli ifllevinden uzaklaflt›rarak sadece ve-rili bilgileri aktarmakla görevli memurkategorisine indirgedi¤ini tarihten ver-di¤i örneklerle izah etmifltir. Günümü-zün yaflayan en önemli düflün adamla-r›ndan biri olarak kabul edilen EdgarMorin E¤itimi;

“E¤itilenlere içinde yaflad›¤›m›z ger-çekli¤in karmafl›k yap›s›n›n fark›na var-malar›na yard›mc› olacak, olabildi¤inceaç›k bilgilerden oluflan düflünme malze-mesi verdikten sonra, onlar› kendi ken-dileriyle bafl bafla b›rakan bir e¤itim yap-ma gereksinimi” (MOR‹N, 2003, S.x››)olarak tan›mlar. Bu durumda ö¤retmeni,aktar›m ifllevinden daha önemli yü-kümlülükler beklemektedir. Ö¤retmen-lik mesle¤inin toplum taraf›ndan hak et-ti¤i yeri bulamam›fl olmas›n›, yüzy›llar-d›r süregelen e¤itim ve ö¤retimin tan›m-lamalar›ndan ayr› düflünemeyiz.

Yine TOPÇU’ya göre“Ö¤retmen gençlere bilmediklerini

ö¤reten bir nakledici de¤ildir. Bu ifl kita-b›n iflidir... Her sahada yaln›z bilinmeye-ni bilmek ile eski devrin skolasti¤i eldeedilir.”

Bundan y›llar önce söylenen bu söz-lere benzer sözleri, UNESCO’nun iste¤iüzerine kaleme ald›¤› kitab›nda MOR‹N,önemli bir e¤itim eksikli¤i olarak belirt-mektedir. Önemli felsefecilerimizden‹onna Kuçuradi MOR‹N’ i destekleyerekkitab›n sunufl k›sm›nda görüfllerini fluflekilde belirtmektedir;

“Morin’in e¤itimde gördü¤ü önemlibir eksiklik, e¤itilenlerin, “bilme” nin neoldu¤u üzerinde düflündürülmemesi,onlara, bilgiler aktar›lmakla yetinilmesi-dir. Böylece haz›r bilgilerle yüklenen in-

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 50: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200450

sanlar, çok defa yan›ld›klar›n› fark›na va-ram›yor, bilgi ile kuruntuyu birbirindenay›ram›yor” (MOR‹N, 2003. S.x)

Ö¤retmenin en önemli sorumlulukla-r›ndan birisi “bilme” nin ne oldu¤u ko-nusunda ö¤rencileri bilgilendirmesidir.Bilmenin ne oldu¤u meselesinin önemliilkelerinden birisi “kendini bilme” ge-reklili¤idir. Kendini bilmeyen ö¤retme-nin edindi¤i bilgiler ne kadar çok veönemli olursa olsun ne kendinde ve nede karfl›daki insanda bir de¤iflim ve dö-nüflüme sebep olmayacakt›r.

“Bu sorunun üstesinden gelebilmekonusunda Morin’in çok önemli bir öne-risi “gözlem yapma etkinliklerimizi, ken-dimizi gözlemekten, elefltirilerimizi, ken-dimizi elefltirmekten, nesnelefltirme sü-reçlerinin de kendimiz üzerine düflünmesüreçlerinden ayr›lmamas› gerekti¤i”dir.Bu kendini bilme gereklili¤idir.” (MO-R‹N, 2003. S.x)

Ö¤retmen ald›¤› maafl ve ücretin azl›-¤› ve çoklu davas› içinde mesle¤e de¤erveriyorsa asl›nda ö¤retmen olmam›flt›r.Ö¤retmen sadece bir memur de¤ildir.Kendisine verilen vazifeyi gözlerini ka-payarak yapan, müfredat› y›l sonuna ka-dar baflar› ile bitiren, hatta yaln›z dersiniçok iyi kavrayan ö¤renci yetifltiren ö¤-retmen asl›nda gerçekten vazifesini yap-m›fl say›lamaz.

“Dünyay› de¤ifltirmeye namzet genç-lerin yetiflmesi için, ö¤retmenin bizzatkendisi için hayat kurallar› yaratabilenbir “bütün insan” yaratmas› gerekmek-tedir.” Diyen Nurettin Topçu’yu “insanhem fiziksel, hem biyolojik, hem toplum-sal, hem psiflik, hem kültürel, hem de ta-rihsel bir varl›kt›r. Ö¤retim içinde, disip-linler yoluyla bütünüyle parçalanan daasl›nda insan›n do¤as›n›n bu karmafl›k

birli¤idir. Nereden gelirse gelsin herkeshem kendi kimli¤inin karmafl›k niteli¤i-nin hem di¤er tüm insanlarla ortak kim-li¤inin bilgisine ve bilincine sahip olmal›-d›r.” (MOR‹N, ae. S.xv›) diyen EdgarMorin desteklemektedir. Yine Morin;

“Disiplinlere göre bölümlenmifl birbilginin bask›n olmas› , ço¤u kez parçay-la bütün aras›ndaki ba¤› kurmay› ola-naks›zlaflt›r›r. ‹nsan zihninin, tüm bilgi-lerini bir ba¤lam ve bir bütün aras›ndakikarfl›l›kl› iliflkileri ve etkileflimleri kavra-maya izin veren yöntemlerin ö¤retimigereklidir.” (MOR‹N, 2003. S.xv›) diye-rek “bütün insan” yetifltirme yöntemi-nin önemini vurgulamaktad›r.

Ö¤retmenlikten ne anlamam›z gerek-ti¤ini ve ö¤retmenin yükümlülüklerinis›ralarken yükümlülükleri a¤›r bulmabir mazeretin geçerli olamayaca¤›n› çün-kü ruhlar›m›z›n yap›c›s› olan ö¤retmen-lerin do¤al olarak yükümlülüklerinin defazla olaca¤›n› belirtiyor.

“Bir ülkede ticaret ve al›flverifl bozuk-sa bundan ö¤retmen sorumludur. Siya-set milli tarihin çizdi¤i yoldan ayr›lm›flise bundan sorumludur. Gençlik avareve davas›z, aileler otoritesiz ise bundanda sorumludur. Memurlar rüflvetçi, yet-kili makamlarda torpiller dönüyorsabundan da ö¤retmen sorumludur ve hat-ta utanmas› icap eder. Din hayat› bir ri-ya ve taklit merasimi haline gelerek vic-danlar sahipsiz ve sultans›z kalm›flsa bu-nun da sorumlusu ö¤retmenlerdir.” Yi-ne baflka bir yerde “Ö¤retmen yaln›zruhlar›n sahibidir. Lakin davas›n›n ulafl-t›rabildi¤i neticelere bak›l›rsa görülür ki,o, hakikatte doktorumuzdur, disiplin ku-rucumuzdur, Toplum düzenimizin bek-çisidir, ekonomik münasebetlerimizindüzenleyicisidir ve siyasi yaflay›fl›m›z›n

Muhabbetortam›

bir ö¤renme,karfl›l›kl›ö¤renme

ortam›d›r...Orada e¤iten,

e¤itilendenö¤renir...

Orada her ö¤retmen

bir ö¤renci her ö¤renci

bir ö¤retmendir. E¤itici

e¤itirken e¤itilir.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 51: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 51

Gücümüzünyetmedi¤iyerdekalbimizinbeddualar›na,yüzümüzüngüldü¤ü yerdegönlümüzünkin ve nefretlerinekarfl› gelerek,bu beddualarlakinleri,içimizdekigizli kirli birfleyi yolarakatar gibi,ruhumuzdans›y›r›p atacak el. Ö¤retmeninelidir.

üstad›d›r. Zira bunlar›n hepsinden o ha-beri olsa da olmasa da, sorumludur. Ka-rakterlerdeki dengesizli¤in, medeni ter-biyedeki düflüklüklerin mesulü yineodur.

Burada Topçu’nun ö¤retmenli¤e yük-ledi¤i anlam itibari ile bize yükledi¤i so-rumluluklar› kabul edebiliriz. Ancak yinebu sorumluluklar›n kabulü siyasi irade-ye ve sorumlulu¤u yüklenen ö¤retmen-lere baflka yükümlülükler getirecektir.Ö¤retmen hak aray›fl›nda bu sorumlu-luklar›n›n bilincinde olarak hak araya-cak, siyasi irade de ö¤retmenlerin özlükhaklar›nda iyilefltirmeye giderken yanl›flbir mant›k ile hareket edip di¤er meslekgruplar› ile k›yaslamayacakt›r. Toplu-mun ruh doktoruna, toplum düzenininbekçisine “siz bu haklar› istiyorsunuz

ancak, size verirsek doktor ne der,

polis der,sa¤l›kç› ne der” anlay›fl› far-k›nda olmadan dinamizmi atalete dö-nüfltüren, yüzy›llard›r al›fl›lagelen siste-min devam etti¤inin bir göstergesidir.Bu anlamda asli vazifesini ifa edemeyenmedresenin y›k›lmas› ve yerine modernderslikli binalar›n yap›lmas›n›n bir zihni-yet de¤iflikli¤i sa¤lamad›¤›n› da görüyo-ruz.

Ö⁄RETMEN‹N RUH YAPISINI

MEYDANA GET‹REN

KARAKTERLER

❒ Ö¤retmen hayat›m›z›n sahibi olmak-tan ziyade sanatkar›d›r, kullan›c›s›de¤il yap›c›s›d›r, seyircisi de¤il aktö-rüdür. O en do¤ru hayat örne¤ini ya-par, haz›rlar bize sunar. Biz yaflar›z.Bizim vazifemiz bu hayata anlay›flkatmakt›r.

❒ Ö¤retmen geçece¤i yol bütün engel-lerle örtülü oldu¤u halde, buna ta-

hammül etmesini bilen, tahammületmesini seven idealcidir...Gücümü-zün yetmedi¤i yerde kalbimizin bed-dualar›na, yüzümüzün güldü¤ü yer-de gönlümüzün kin ve nefretlerinekarfl› gelerek, bu beddualarla kinleri,içimizdeki gizli kirli bir fleyi yolarakatar gibi, ruhumuzdan s›y›r›p atacakel. Ö¤retmenin elidir.

❒ “Kime karfl› olursa olsun her düfl-manl›k mutlaka kendimize düflman-l›kt›r” inanc›n› kalbimize ö¤retmensokabilir. Zira böyle bir inan›fl ve ya-flay›fl, bu yolda adanm›fl bütün birhayat ister.

❒ Tahammülsüzlü¤ün flikayetin baflla-d›¤› yerde ö¤retmenlik biter. Burada elefltiri ile yak›nmay› birbiri-

ne kar›flt›rmamak gerekir elefltiri içindeyap›c› unsurlar bar›nd›r›r. Elefltirdi¤inbir fleyi düzeltmeye çal›fl›rs›n elefltirmekgördü¤ün aksakl›klar› gidermeye çal›fl-mak demektir bir anlamda. Ancak ya-

k›nma baflka fleydir. Her yak›nma insa-n›n kendisiyle birlikte çevresindekileride olumsuzluklara ümitsizliklere, tüken-mifllik hissine götüren y›k›c› bir unsur-dur. toplum olarak önemli bir rahats›zl›-¤›m›z olan yak›nma anlay›fl›ndan kurtu-lup iflin içine girerek düzeltmeye çal›fl-mak yani elefltiri yapmak ve düzeltmeyetalip olmak örgütlülü¤ü ve sendikal mü-cadeleyi temsil ediyor diyebiliriz.❒ Ö¤retmenlik sevgi iflidir, ruh sevgisi-

dir. Ruhun ulvi olan isteklerine, nef-sinden her fleyi feda eden sevgininferdi ulaflt›rd›¤› örnek insan merte-besidir.

❒ Ö¤retmen hepimizin muhtaç oldu¤udoktordur. Tehdit ve dayakla ö¤ret-mek muallimin ifli olmad›¤› gibi, iç-

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 52: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200452

güdülerimize serbestçe alabilece¤iistikametleri göstermekte ö¤retme-nin ifli de¤ildir. Birincisi düflman›n,ikincisi dalkavukla hokkabaz›n iflidir.Yine burada TOPÇU’nun günümüz

e¤itim anlay›fl›n› destekleyen görüfllerinigörmekteyiz. Bat› kültürünün bundan100 y›l öncesine kadar çocuklar›na uy-gulad›¤›, TOPÇU’nun deyimiyle “düfl-manca” e¤itim denilen dayak ile e¤itiminyerini daha sonra bu anlay›fla tepki ola-rak, biraz da yanl›fl anlama ile birlikteçocu¤un her dedi¤ini yapan, çocu¤un is-teklerine göre planlanm›fl, çocuk karfl›-s›nda çaresiz bir anne- baba ve ö¤ret-men profili ortaya ç›karm›flt›r. Bu tepkidurumunun yans›malar› çevrilen kitap-larla ülkemizde de görülmüfltür. Ancakgünümüz e¤itim anlay›fl›nda çocu¤ungeliflim basamaklar›na uygun olarak ger-çeklefltirmesi gereken baz› görevlerininoldu¤u, bu görevleri baflarmas› için ku-rallar konulmas› gerekti¤i, bunun için degerekti¤inde her aflamada beklentilerinyüksek tutularak, sorumluluk sahibi ,üretken, kendine güvenen bireyler ye-tifltirilmesi hedeflenmektedir. ❒ Ö¤retmen sahip oldu¤u mesuliyetle

içimizde en fazla hür olan insand›r.Çünkü sorumlulu¤umuz hürriyetimi-zin kayna¤›d›r. Ö¤retmenin çal›flma-s›n› idari ve siyasi endiflelerle s›n›r-land›rmak, ö¤retim idealine d›flar›danemirle yön vermek istemek, onun ya-p›s› itibari ile hür olan flahsiyetini bu-damak, k›s›rlaflt›rmak ve ölüme mah-kum etmektir.E¤itimimizin içine düfltü¤ü problem-

leri göstermesi aç›s›ndan önemli birmadde diye düflünüyorum. Fikri anlam-da ölüme mahkum edilen ö¤retmenden

nas›l ideal nesil yetifltirmesini bekleyebi-liriz. E¤er bugün Türkiye’yi dünya ça-p›nda baflar›lar›yla temsil eden ö¤renci-ler ç›k›yorsa muhtemelen e¤itim siste-minin o, “e¤en”, “büken” anlay›fl›n›n d›-fl›nda kalm›fl “imalat hatas›” ö¤retmenle-rin eseridir bu çocuklar diye düflünüyo-rum. Çünkü “ruh” afl›lamayan, “sevgi”nin önceli¤i olmayan bir sistemde, o ru-hu tafl›yan birileri varsa bu çok önemlive takdire flayan bir durumdur.❒ E¤itim ve ö¤retim çal›flmalar›nda ö¤-

retmene mutlak hürriyet tan›nmal›,ancak bu hürriyetin kötüye kullan›l-mamas› devlet taraf›ndan d›flar›danve ö¤retmenin hürriyetini asla zede-lemeden kontrol edilmelidir.

❒ Para iflleri ve mecburi yard›mlarmektep kap›s›ndan içeri sokulmama-l›d›r.

❒ E¤itim demek ö¤retmen demektir.Mili E¤itim Bakanl›¤› sadece onu dü-zenleyici bir cihazdan baflka bir fleyde¤ildir. Kitap, program, s›nav vebütün ö¤retim meselelerini çözümle-yecek olan bir milletin ö¤retmen or-dusudur. Bu ifllerin bakanl›k teflkilat›taraf›ndan tepeden idaresi, ö¤ret-menin ilmi ve fikri hürriyetinin inka-r›, bu hürriyetin adeta kölelefltirilme-sidir. Hür olmayan ö¤retmen, ö¤ret-men de¤ildir. Mahkum edilmifl fikirve irfand›r. Fikir ve kültürün mahku-miyeti en az vatan topra¤›n›n esaretalt›nda kalmas› kadar ac›kl›d›r.Ö¤retmeni bu karakteriyle tan›may›p

onun millet ruhunun yap›c›s› oldu¤unainanmayan bir zihniyet, ö¤retmeni basitbir memur kadrosu haline koyar ve hertaraf›ndan çiçeklenecek olan kültür a¤a-c›n› kökünden baltalar.

Ö¤retmen sahip oldu¤u

mesuliyetleiçimizde en

fazla hür olaninsand›r. Çünküsorumlulu¤umuz

hürriyetimizinkayna¤›d›r.Ö¤retmenin

çal›flmas›n› idarive siyasi

endiflelerles›n›rland›rmak,ö¤retim idealined›flar›dan emirle

yön vermek istemek, onun

yap›s› itibari ilehür olan

flahsiyetinibudamak,

k›s›rlaflt›rmak veölüme mahkum

etmektir.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 53: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 53

E¤itim sistemi,devlete güçsa¤layan altsistemlerin enetkililerindenbiridir. Busüreçte devlet,kendisine güçsa¤lamakamac›ylabireylere siyasi, ideolojikve ekonomikolarak belirledi¤ibilgi, beceri vedeneyimlerie¤itim sistemininamaçlar›olarak belirlemekte;bireyleriistendik yöndee¤itmekte veetkilemektedir...

SONUÇ

Buraya kadar ö¤retmen ve ö¤retme-nin sorumluluklar›yla ilgili görüflleriniinceledi¤imiz Nurettin TOPÇU’nun e¤i-tim ile ilgili problemlere ne derece vak›foldu¤unu görmekteyiz. Benim, temeldee¤itim ve ö¤retmen ile ilgili olarak enfazla dikkatimi çeken tespit e¤itimin ta-n›m›ndan kaynaklanan problemin ö¤ret-menlerin yetifltirilme tarzlar›n›, toplu-mun ö¤retmene bak›fl tarz›n› da etkile-mesidir. TOPÇU’nun da üzerinde önem-le durdu¤u, toplumdaki bütün iyi ve kö-tü fleylerden sorumlu tutmam›z gerekenö¤retmen ordusu, devletin ve siyasi ira-denin önemli bir temsilcisidir;

E¤itim sistemi, devlete güç sa¤layanalt sistemlerin en etkililerinden biridir.Bu süreçte devlet, kendisine güç sa¤la-mak amac›yla bireylere siyasi, ideolojikve ekonomik olarak belirledi¤i bilgi, be-ceri ve deneyimleri e¤itim sistemininamaçlar› olarak belirlemekte; bireyleriistendik yönde e¤itmekte ve etkilemek-tedir... (GÖKÇE,2000, s.239 )

Günümüzde uygulamalara bakt›¤›m›zzaman e¤itimin tan›m›ndan kaynakla-nan ö¤retmen problemlerinin yan›nda,kabul edilen tan›ma uygun bir politika-n›n olmamas› da ayr› bir paradoks olarakkarfl›m›za ç›kmaktad›r. Devlete güç sa¤-lamak amac›yla bireylere telkinlerin ya-p›ld›¤› bu kurumlar›n ve kurumun için-deki ö¤retmenlerin sadece bu ifllevlerin-den dolay› toplum içindeki yerinin fark-l› ve de¤erli olmas› gerekirken bu olma-maktad›r. O zaman karfl›m›za sisteminkendi kabullerini de etkili bir flekilde uy-gulamad›¤› sonucu ç›kmaktad›r.Ancakbu konu farkl› bir araflt›rma konusudur.E¤itim kurumunun, devlete güç üretenbir araç olarak görülmesi bize özgü birtutum mudur?

“Alanyaz›ndan ve yasal metinlerdenelde edilen verilere göre; e¤itimi kontrolalt›nda tutmayan ve onu siyasi, ideolojikve ekonomik güç üretme arac› olarakdüzenlemeyen bir siyasal sisteme- dev-lete rastlanmam›flt›r. (GÖKÇE , 2000,s.240)

Ancak bugün bat›da da çeflitli sorgu-lamalar bafllam›flt›r. Bireyin isteklerininön planda tutuldu¤u, (ancak bunu birey-cilik anlam›nda toplumsal problemler-den soyutlanm›fl bir bireysellik de¤il,toplumun meselelerine, bireylerin kendiyaflamlar›n›n güveni için, duyarl› olmala-r›) bir e¤itim anlay›fl› geçerli olmaya bafl-l›yor.

“Siyasi gücün bireylere da¤›ld›¤› birsiyasal sitem de ideolojik sistemlerdenherhangi birinin baflta olmas› düflünüle-mez... Bu tür siyasal sistemlerde birey-ler, siyasal sistemin ideolojik, siyasi veekonomik boyutlar›na güç sa¤layan bi-rer araç olmaktan çok bireysel bilgi, be-ceri ve deneyimleriyle kendi gereksi-nimlerini, toplumsal-siyasal kurumlararac›l›¤›yla karfl›layan insanlar olarakönem kazan›r. Bu durumda e¤itiminamac›, bireyi özgürlefltirmeye ve kendinigelifltirmeye yönelik olarak düzenlenir.Bu tür siyasal sistemde e¤itimin amaçla-r›... siyasal sistemin gereksinimlerini de-¤il, bireyin gereksinimlerini temele alanbir anlay›fl çerçevesinde düzenlenir.(GÖKÇE, 2000, s. 240 )

Böyle bir özgür e¤itim ortam›ndagürleflen-özleriyle beraber, etraf›n› düfl-manlar›n sard›¤› zann›yla d›flar›ya kendi-ni kapatan, ama kendi içindeki insanlar›da potansiyel tehlike gören anlay›fllaryerini, kendine güvenen, sorumluluktankaçmayan, bilmedi¤ini bilen, ve enönemlisi “kendini bilen” bireyler yetifle-

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 54: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200454

cektir. Böylece, Ahmet ‹NAM’ ›n deyifliy-le; “Bir Muhabbet ortam› do¤acakt›r.Muhabbete giren canlar, muhabbet er-bab›, kendilerini kay›ts›z flarts›z otorite-lere, yöneticilere, yönetenlere, buyuru-culara teslim etmifl kifliler de¤ildir. Mu-habbet çevresi, bir bilgi bir duygu ve bi-linç durumuyla, belli bir tav›rla gerçek-lefltirilir. Muhabbet ortam› bir ö¤renme,karfl›l›kl› ö¤renme ortam›d›r... Oradae¤iten, e¤itilenden ö¤renir... Orada herö¤retmen bir ö¤renci her ö¤renci bir ö¤-retmendir. E¤itici e¤itirken e¤itilir. Bueylem e¤itiflimdir, karfl›l›kl› e¤itim.E¤itim yaln›zca bilgi ile yürütülemez.Bilgi e¤itimi ayn› zamanda duygu e¤itimiile içiçedir. Kafa ve yüre¤in içiçeli¤inigörmek gerekir...Dünya kültürü içindeyerimizi alacaksak, bize özgü olan kül-türler yaflamal›d›r. Kültürü yaflama, duy-ma, bilgi edinme biçimini keflfedebilme-miz, oluflturabilmemiz gerekir. ‹flte mu-habbet olarak e¤itiflim, bizim e¤itim yo-luyla kendi varl›¤›m›z› arama ve bulmayolunda at›lm›fl bir ad›md›r”.(‹NAM,1995, s. 226-227 )

Gönül ehli olanlar farkl› zamanlardayaflasalar, farkl› ortamlarda bulunsalarda hep ayn› dertle muzdarip olduklar›için farkl› cümlelerle, farkl› kelimelerleayn› fleyleri söylemifllerdir. Bize düflenbu gönül ehli, muhabbet ehli olan insan-lar› bulmakt›r. Bu yaz›m›zda bir muhab-bet ehlini size tan›tt›ysam ne mutlu ba-na. Son sözü yine üstada b›rakal›m baka-l›m ö¤retmenler için ne diyor;

“fiuna inan›n›z ki dünyada hiçbir fe-tih, kaderin s›rr›na vak›f olanlar için, s›-

n›f kap›s›n› açmak kadar flerefli de¤ildir.Hizmetinde olduklar› vazifenin yüceli¤i-ne inanan ö¤retmenlerimiz kap›lar›n›açarken, istiklale ümit ve ayd›nl›k geti-ren bir kap›y› açt›klar›n› hissettiler.

Ö¤renciler, bizim iflimiz, sizin yaln›z-ca zekalar›n›z› ifllemekten ibaret de¤il-dir. Ayn› zamanda kalplerinizi yo¤ur-makt›r. Biz, sizin bir tak›m zeka makina-lar› oldu¤unuzu hiç düflünmedik. fiahsi-yet ve halleriniz, bizim hünerimizin ger-çek eserleridir. yap›lan bir halle, yüksel-tilen bir ruh, bir deha eserinden dahafazla bir fleydir, bir alemin yarat›l›fl› gibibir fleydir.Bize “siz ne ifl yapar, ne vazifegörürsünüz?” diye soranlar olursa onla-ra, sonsuz sevinçle içimiz taflarak bizimvazifemiz karakter yapmakt›r, flahsiyetyaratmakt›r” diye cevap vermede saadetbuluruz.”

Ne mutlu sorumlulu¤unun bilincindeolan ö¤retmene!

KAYNAKLAR

1. TOPÇU Nurettin, “Türkiye’nin Maarif Dava-s›”,dergah yay. 4. Bask›. Aral›k, ‹stanbul,1998

2. AHMET Kadiruddin, “‹slam Dinamizmi ve En-telektüel Atalet”, ilke yay. May›s ‹stanbul,1992

3. GÖKÇE Feyyat “De¤iflme Sürecinde Devlet ve-E¤itim” Eylül yay. Ankara, 2000

4. MOR‹N Edgar “Gelece¤in E¤itimi ‹çin Yedi Ge-rekli Bilgi” ‹stanbul Bilgi Ünv. Yay. Tem-muz, ‹stanbul, 2003

5. ‹NAM Ahmet, Türkiye 1.E¤itim Felsefesi Kong-resi 5-8 Ekim 1994 içinde ‘Bir muhabbet

olarak e¤itiflim’” Yüzüncü Y›l Ünv. E¤i-tim Fak. Van. 1995

“fiuna

inan›n›z ki

dünyada

hiçbir fetih,

kaderin s›rr›na

vak›f olanlar

için, s›n›f

kap›s›n›

açmak

kadar flerefli

de¤ildir.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

✘ Kaplumba¤aya dikkat et. Ancak kafas›n› ç›kar›p risk ald›¤›nda ilerleyebiliyor.

✘ ‹yi bir ilk izlenim için ikinci bir flans›m›z yoktur.

Page 55: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 55

Fiziksel ve toplumsalyaflamdankaynaklananher türlü sorunve çözümü, okullar›m›zda okutulan ders-lerinamaçlar›n›oluflturur.Ancakkarfl›lafl›lan kiflisel sorunlarbir çok dersinkonusu de¤ildir. Bu‘Rehberlik vePsikolojikDan›flma’ ad› verilenservisleriniflidir.

REHBERL‹K H‹ZMETLER‹N‹N

ORTAYA ÇIKIfiI

Ça¤›m›zda yaflad›¤›m›z bilimsel veteknolojik geliflmeler toplumsal etkilefli-mi h›zland›rm›fl, mutlak ve do¤ru bilinenbir çok bilginin alternatifi ortaya ç›km›fl-t›r. ‹nsanlar›n bu duruma uyum sa¤la-mada gereksinimlerine en uygun olanak-lar› tan›malar› zorlaflm›flt›r. Bütün dün-yada oldu¤u gibi ülkemizde de de¤iflenve geliflen ifl alanlar› ve yeni mesleklerortaya ç›karken, yeni bak›fl ve anlay›fllarile beklentiler çerçevesinde karar ver-mek ve seçim yapmak zorlaflm›flt›r. Bugeliflme ve de¤iflmelere paralel olarakokul programlar›, ö¤renci ve ifl gücü pi-yasas› gereksinmelerine göre flekillen-meye bafllam›flt›r. Ö¤rencilerin bu prog-ramlar› tan›yarak, kendilerine en uygunalanda e¤itim görmeleri yönündeki bek-lentiler ortaya ç›km›flt›r. Gittikçe artansanayileflme ve modernleflme, aile için-deki iliflkileri genifl ölçüde etkilemifl ku-flaklar aras›nda ciddi çat›flmalar ortayaç›karm›flt›r. Bu çat›flmalar›n sonucu or-taya ç›kacak olan uyumsuzluklar›n, top-lumda sevgi, sayg› ve güvene yönelikahengi bozaca¤› gerçe¤i belirmifltir.

Demokrasi ideallerinin benimsenme-si ile bütün bireylerin e¤itim görmesi is-te¤i, toplumun de¤iflik kesimlerindengelen bireyleri bir araya getirmifltir. ‹lgiyetenek ve e¤itim ihtiyaçlar›n›n farkl›l›-¤› gözlemlenebilmektedir. Ö¤renmeyiö¤renme anlay›fl›n›n belirginleflmesi, ö¤-renciye düflen sorumlulu¤u artt›rm›fl,ö¤renme kaynaklar›na ulaflmada ise ö¤-retmenlere yeni bir sorumluluk yükle-mifltir. Ö¤rencilerin biliflsel alg›lamala-r›ndaki gerilemeye karfl›n duyuflsal

alandaki ilerlemeleri, yeni e¤itim ö¤re-tim bak›fl aç›s›yla de¤iflen e¤itim ö¤re-tim örgütlenmesini beraberinde getir-mifltir.

E⁄‹T‹MDE REHBERL‹K

H‹ZMETLER‹N‹N YER‹

E¤itimin amac› bireyin kendini ger-çeklefltirmesine yard›mc› olmak ve top-lumsal uyumunu sa¤lamakt›r. H›zla de-¤iflen ve karmafl›klaflan bir toplumda so-runlarla bafl edebilecek ve de¤iflen çev-resine uyum sa¤layabilecek bireylerinyetifltirilmeleri gere¤i daha çok hissedil-mektedir. Bu nedenledir ki, insan›n ö¤-renme ve problem çözme yetisi, eskidavran›fl biçimi ifle yaramad›¤›nda yeni-sini uygulamaya koyabilmesine imkanvermektedir. Burada kendi yaflad›klar›-n›n yan›nda, baflkalar›n›n yaflad›klar›nada ihtiyaç duymaktad›r. Fiziksel ve top-lumsal yaflamdan kaynaklanan her türlüsorun ve çözümü, okullar›m›zda okutu-lan derslerin amaçlar›n› oluflturur. An-cak karfl›lafl›lan kiflisel sorunlar bir çokdersin konusu de¤ildir. Bu ‘Rehberlik vePsikolojik Dan›flma’ ad› verilen servisle-rin iflidir.

REHBERL‹K H‹ZMETLER‹N‹N

TANIMI VE ‹fiLEV‹

Rehberli¤in bireyde gerçeklefltirme-ye çal›flt›¤› amaçlar› flu flekilde özetlene-bilir :

Bireyin ;* Kendini tan›mas›,* Çevrede kendisine aç›k olan f›rsatla-

r› ö¤renmesi, * Gizilgüçlerini gelifltirmesi,* Çevresine uyum sa¤lamas›.

E⁄‹T‹ME BAKIfi

Okullarda Yürütülen Rehberlik ve

Psikolojik Dan›flma Hizmetleri

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

ARAŞTIR

MA

Mustafa ‹lkerfian

REHBER Ö⁄RETMEN

Page 56: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200456

Belirtilen bu amaçlar›n ilk ikisi, bire-yin kendisi ve çevresi hakk›nda do¤ruve ayr›nt›l› bilgi edinmesi gere¤ini vur-gulamaktad›r. Bireyin kendini tan›mas›ile, beden ve zihin yeteneklerini, hofl-land›¤› ve hofllanmad›¤› faaliyetleri, psi-kolojik ihtiyaçlar›n›, hayattan neler bek-ledi¤ini, tutum ve de¤erlerini tan›mas›kastedilmektedir. Kiflinin kendini tan›-mas›na yard›mc› olmak rehberli¤in bi-rinci ifllevidir

Bireye toplumda aç›k geliflme ola-naklar› ve uymas› gereken kurallar hak-k›nda bilgi verme rehberli¤in bir di¤erifllevidir.

Rehberli¤in en önemli ifllevi bireyinkendisi ve çevresi hakk›nda edindi¤i bil-gileri özümlemesine ve do¤ru sa¤l›kl›tercihler yapabilen bir kifli olmas›na yar-d›mc› olmakt›r. Bu da "Psikolojik Dan›fl-ma" ad› verilen bireysel ya da grupla yü-rütülen özel bir etkileflim yöntemi ilegerçeklefltirilen bir hizmettir.

Rehberlik ve psikolojik dan›flma ala-n›nda bafllang›çtan itibaren gerçekleflti-rilen geliflmeler göstermektedir ki, bi-reysel ilgi ve psikolojik etkileflim olma-dan yap›lan yard›mlar pek etkili olma-maktad›r. Rehberli¤in bilgi verme hiz-metlerinin bile tek yönlü bilgi aktar›m›olmaktan ç›k›p duygusal bir iliflki çerçe-vesinde yürütülmesi, bilgilerin benim-senmesi aç›s›ndan büyük önem tafl›-maktad›r. Bugün rehberlik deyince da-ha çok kifliye bilgi verme hizmetleri an-lafl›lmakta, kiflinin bu bilgilere karfl› tu-tumunun tart›fl›lmas› ve bilgilerin benliktasar›m›na mal edilerek davran›fl› etkile-yecek hale gelmesine yard›m ifli ise psi-kolojik dan›flma hizmetlerine özgü say›l-maktad›r.

OKULLARDAK‹ REHBERL‹K

SERV‹SLER‹N‹N ‹fiLEY‹fi‹

Okullardaki rehberlik servis birimleriflunlard›r.

B‹LG‹ VERME

Rehberli¤in bu ifllevi, ö¤rencilerekendilerini gelifltirebilecekleri olanak-lardan haberli k›lmakt›r. E¤itim, ifl ola-naklar› ve meslekler hakk›nda ö¤renci-lere güncel ve do¤ru bilgi vermek yan›n-da, disiplin ve görgü kurallar›, cinsel ge-liflim, verimli çal›flma yöntemleri gibikonularda onlar› ayd›nlatmak, bilgi ver-me servisinin ifllevleri aras›ndad›r. Baz›yazarlar bireyi tan›ma servisinin ölçmesonuçlar›n› bireye iletme hizmetini debu kategoriye koymaktad›rlar (Shertzerve Ston; 2971). Gerçekten, e¤er bireyitan›mada sadece gözlem ve test gibi d›flteknikler kullan›l›yor ve sonuçlar bireyeuygun olmayan bir tutum ve yöntemleiletiliyorsa, bu durumda ölçme ve de-¤erlendirme sonuçlar› kiflinin d›fl›ndaoluflmufl veriler say›lacakt›r. Kifli bu yol-la, baflkas›n›n gözünde nas›l göründü¤ü-nü ö¤renmifl, yani kendisi hakk›nda "bil-gi edinmifl" olmaktad›r. O zaman testsonuçlar›n› bildirme iflleminin de bilgiverme servisinin ifllevleri aras›nda say›l-mas› do¤ald›r. Ancak, bireyin d›fltan de-¤erlendirilmesine karfl› ç›kan yazarlarkiflinin benlik tasar›m›n› anlamaya ola-nak verecek tekniklere daha çok yer ve-rilmesi gerekti¤ini savunmaktad›rlar(Patterson, l971).

B‹REY‹ (Ö⁄RENC‹Y‹) TANIMA

Bir kimseye yard›mc› olabilmek için,her fleyden önce, onun ne istedi¤ini, ne-ler bekledi¤ini ve neler yapabilece¤ini

Rehberlikdeyince

daha çokkifliye bilgi

verme hizmet-leri

anlafl›lmakta,kiflinin bu bil-

gilere karfl› tutumunun

tart›fl›lmas› vebilgilerin ben-lik tasar›m›na

mal edilerekdavran›fl› etk-ileyecek hale

gelmesineyard›m ifli ise

psikolojik dan›flma

hizmetlerineözgü

say›lmaktad›r.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 57: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 57

Ölçme ve de¤erlendirme sonuçlar›kiflinin benliktasar›m›na nekadar tersdüflüyorsa vebenlik tasar›m›ne kadar kat› ise reddetme okadar kesin olmaktad›r.

bilmek gerekir. Bir okul ortam›nda, or-taya ç›kabilecek sorunlar genellikle ö¤-renme süreci ile ilgili oldu¤undan, ö¤-rencinin ö¤renme gücünü, e¤itime ver-di¤i önemi ve çeflitli konulara karfl› ilgi-sini bilmek gerekir. Ayr›ca, ana-babas›,ö¤retmenleri ve arkadafllar› ile iyi biriletiflim kurabilme, gelece¤i planlayabil-me gibi konularda yard›mc› olabilmek,bireyin de¤erlerini ve di¤er kiflilik özel-liklerini de bilmeyi gerektirir. Bireyi ta-n›ma çal›flmalar›, gözlem, test gibi, bire-yi d›fltan de¤erlendirici ve görüflme, psi-kolojik dan›flma, envanter, otobiyografigibi, onu kendi alg›lad›¤› flekli ile tan›t›c›verilerin çözümlenmesi, sentezi ve so-nuçlar›n bireye iletilmesi ile ilgili ifllem-leri içerir. Birey hakk›nda toplanan bil-gilerin dosyas›na ifllenmesi ve gizlili¤i-nin korumas› da bu servisin ifllevleriaras›ndad›r.

Bireyi tan›ma çal›flmalar›n›n as›lamac›, bireyin kendisini tan›mas›na yar-d›mc› olmakt›r. Kuflkusuz, dan›flmanla-r›n ve ö¤retmenlerin de bireyi yak›ndantan›malar› gereklidir. Ama, bu çal›flma-lar›n as›l amac› bireyin kendine iliflkinalg› ve de¤erlendirmelerinin daha zen-gin ve gerekli bir hale gelmesine katk›dabulunmakt›r.

PS‹KOLOJ‹K DANIfiMA

Bireyi tan›ma servisinin çal›flmalar›ile sa¤lanan bilgiler, bireyin benlik tasa-r›m›na kat›lmas› ve davran›fla dönüfltü-rülmesi halinde bir anlam tafl›r. ‹nsan-lar, benlik tasar›mlar›na uymayan birölçme ya da gözlem sonucunu, ne kadargüvenilir ve geçerli olursa olsun hemenbenimsememekte. davran›fllar›n› bu ye-

ni gerçe¤i göz önüne alarak de¤ifltirme-mektedirler. Ölçme ve de¤erlendirmesonuçlar› kiflinin benlik tasar›m›na nekadar ters düflüyorsa ve benlik tasar›m›ne kadar kat› ise reddetme o kadar ke-sin olmaktad›r. Böyle durumlarda psiko-lojik dan›flmaya ihtiyaç vard›r. Psikolojikdan›flma kiflinin savunucu tutumunu b›-rak›p yeni yaflant›lara aç›k hale gelmesiiçin yap›lan yard›md›r. Psikolojik dan›fl-ma s›ras›nda dan›flman›n yarataca¤› ge-lifltirici atmosferde kifli kendini do¤rubir biçimde alg›lamaya bafllayacak, bugeliflme, onun çevreyi do¤ru bir biçimdealg›lamas›na yol açacakt›r. Böylece, bilgiverme servisi taraf›ndan sa¤lanan bilgi-leri de do¤ru bir biçimde alg›lamayaaç›k hale gelecek, hatta bu konuda bilgiedinme çabalar›na kendisi giriflmeyebafllayacakt›r.

Psikolojik dan›flma, çeflitli nedenlerleuyum s›k›nt›s› çeken, kendini yaln›z his-seden, baflar›s›z ve de¤ersiz gören kim-selere, sorunlar›n›n kayna¤›n› ve çözümyollar›n› görmede yard›mc› olur. Ancakbu hizmetten kendini tan›mak ve anla-mak isteyen herkes yararlanabilir.

Rehberlik, örne¤in ö¤rencinin mate-matik dersinde ö¤rendiklerinin kendisi-ne ne ifade etti¤i üzerinde düflünmesinisa¤lar. Rehberli¤in amac›, kiflinin bilgiyiözümlemesine ve davran›fla dönüfltür-mesine, bilgi edinme yollar›n› araflt›rmaiste¤i gelifltirmesine yard›mc› olmakt›r.Rehberlik kifliye kendini ve baflka insan-lar› anlama, yeteneklerini kullanma, f›r-satlar› de¤erlendirme, insan iliflkilerindekarfl›laflt›¤› sorunlara çözüm bulma be-cerisi kazand›r›r. Ö¤retim faaliyetlerininde kiflinin kendini tan›ma ve anlamada,

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 58: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200458

insan iliflkilerinde beceri kazanmadakatk›s› olabilir, ama as›l amac› bu de¤il-dir.

E¤er bir ö¤retmen konusunu anlat›r-ken bunun ö¤renciler üzerindeki etkisi-ni (konuyu kavramada zorluk çekipçekmediklerini, konudan hofllan›p hofl-lanmad›klar›n›) inceliyor, ö¤renim ya-flant›lar›n› bütünlefltirmelerinde ve belliamaçlar aç›s›ndan önemini de¤erlendir-melerine yard›mc› oluyorsa zaten biranlamda rehberlik yapmaktad›r. Ancak,bütün ö¤renim yaflant›lar›n›n de¤erlen-dirilmesine ve anlamsallaflt›r›lmas›n›ders ö¤retmenlerinin yapmas› beklene-mez. Böyle bir ifllev ö¤retim ifllerinina¤›rl›¤› ile ba¤daflamaz. Ça¤›m›zda insanhakk›nda bilgiler giderek zenginleflmek-te, insan davran›fl›n› etkileyen yöntem-ler geliflmektedir. Bunun için rehberlik,bir teknikler bütünü ve ayr› bir uzman-l›k alan› olarak ortaya ç›km›flt›r.

REHBERL‹K

H‹ZMETLER‹NDEK‹

YANLIfi ANLAYIfi VE

UYGULAMALAR

1. Rehberlik ve psikolojik dan›flma yar-d›m› bireye tek yönlü olarak do¤ru-

dan do¤ruya yap›lan bir yard›m de-¤ildir. Rehberlik ve psikolojik dan›fl-ma yard›m› ancak karfl›l›kl› bir etki-leflim sonucu gerçeklefltirilebilir

2. Rehberlik ve psikolojik dan›flman›ntemelinde bireye ac›mak, onu kay›r-mak, her s›k›nt›ya düfltü¤ünde bire-ye kol kanat germek gibi bir anlay›flyoktur.

3. Rehberlik ve psikolojik dan›flma hiz-metlerinde bireyin sadece duygusalyan› ile ilgilenilmez.

4. Rehberlik ve psikolojik dan›flmadakullan›lan bütün yöntem ve teknik-ler amaç de¤il, sadece araçt›rlar.

5. Rehberlik bir disiplin görevi de¤ildir;rehberlik yarg›lamaz ve ceza ver-mez.

6. Rehberlik ve psikolojik dan›flma hertürlü problemi hemen çözebileceksihirli bir güce sahip de¤ildir.

KAYNAKLAR

Konya Rehberlik ve Araflt›rma Merkezi (http://konyarehberlik.sitemynet.com/)http://www.yediocak.com/indexs/rehberlik_servisi_ery.htm

Rehberlik vepsikolojik

dan›flmadakullan›lan

bütün yöntemve teknikleramaç de¤il,

sadece araçt›rlar.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

✘ Baflar›lar›n› gizlemek en büyük baflar›d›r./La Rochefoucauld

✘ Okunu hedeften öteye atan okçu,

okunu hedefe ulaflt›ramayan okçudan daha baflar›l› de¤ildir./Montaigne

✘ Baflar› belki insana çok fley ö¤retmez, fakat baflar›s›zl›k çok fley ö¤retir./Çin Atasözü

✘ Deneyip de baflaramayanlar› de¤il, yaln›zca denemeye bile kalk›flmayanlar› yarg›la.

✘ E¤er yaflam›nda hiç baflar›s›zl›k yoksa, yeteri kadar risk almam›fls›n demektir.

Page 59: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 59

Mesle¤inhususiyeti kavranmam›fl,herkes ö¤retmen olur düflüncesi hakim,diploma sahibiolsun da nas›l venice olursa olsun fleklinde düflünülüyor. Nemetod veriliyor, ne aflkve ne de heyecan. Buna ilavetenmillî kültürütemel unsuralmak yerine,ilkecilik ilkelli¤inesaplan›nca;ayr›l›klar,gayr›l›klarbafll›yor.Birbirine taban tabana z›dgörüfllerçat›flmaya dönüflüyor.Daha sonra budurum talebeye s›çr›yor,ifl büyüyor veflikâyetçioldu¤umuz noktaya geliniyor.

Tahir ‹NCE: Sizce Ö¤retmen kim-dir?

Osman Öztürk: Mesle¤inin gerektir-di¤i bilgiyi hazmetmifl, metoda hakim,idealist bir rehber insand›r. Çok ve geniflokur. Talebe için icab›nda veli, yerinegöre s›rdafl ve arkadaflt›r. Mesle¤ini çoksever, mekteple yatar ve okulla kalkar.Yapt›klar›ndan haz ve heyecan duyar,b›kmak ve usanmak nedir bilmez.

Tahir ‹NCE: Türkiye Cumhuriye-ti’nin ö¤retmen yetifltirme politikalar›n›nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Bu politika-n›n açmazlar› sizce nelerdir?

Osman Öztürk: Mesle¤in hususiyetikavranmam›fl, herkes ö¤retmen olur dü-flüncesi hakim, diploma sahibi olsun danas›l ve nice olursa olsun fleklinde düflü-nülüyor. Ne metod veriliyor, ne aflk vene de heyecan... Buna ilaveten millî kül-türü temel unsur almak yerine, ilkecilikilkelli¤ine saplan›nca; ayr›l›klar, gayr›l›k-lar bafll›yor. Birbirine taban tabana z›tgörüfller çat›flmaya dönüflüyor. Dahasonra bu durum talebeye s›çr›yor, ifl bü-yüyor ve flikâyetçi oldu¤umuz noktayageliniyor.

Tahir ‹NCE: Günümüz ö¤retmeni-nin gelene¤imizle ba¤› neden kopuktur?

Osman Öztürk: Millî kültürden özel-likle mahrum b›rak›lman›n tabiî sonucuolarak, bilmedi¤i millî de¤erlerine karfl›;ilgisizlik, de¤er vermeme, hakaret vehatta düflmanl›k gelifliyor. ‹nsanlar f›t-ratlar› gere¤i, bilmediklerinin düflman›-d›r. Ö¤retmen dediklerimiz uzun y›llarö¤renci idiler. Bu dönem içerisinde on-lar, müfredat›n hemen tamam›nda bizeaid de¤erlerden, yani bizim ruh dünya-

m›zdan uzaklarda dolafl›p durdular. Buyetmezmifl gibi; her vesileyle bizi biz ya-pan k›ymetlerimize nas›l hakaret edilir-ece¤in staj›n› yapm›fl oldular. Bir taraf-tan da Bat› kültürünün çok yo¤un pro-pagandas›na maruz kald›lar. Yüksek tah-sil bitene kadar, müstakbel ö¤retmeningelenekle olan ba¤› da bitirilmeye çal›fl›l-d› ve çal›fl›l›yor. Günümüz Türkiye’sindeüniversite bitirmifl bir kimse için: “Benbat›l›laflmak istemiyorum, millîleflmekistiyorum” diyebilmek, beklenmeyen birfleydir. Hatta, konumunuza göre; “Bat›l›-laflmak istemiyorum” cümlesini telaffuzetmek, sizi mahkemelik bile yapabilir.Bu flartlar içerisinde ö¤retmenlik hakk›elde etmifllerin geleneklerimizle olan ba-¤›n› devam ettirmesi, Allah’›n lütfudurvesselam.

Tahir ‹NCE: E¤itim ve ö¤retimdeson y›llarda ö¤renci merkezli anlay›fl›ns›kça gündeme getirilmesinin getirilerive götürüleri neler olabilir?

Osman Öztürk: Ortaya at›lan tezlerya içi bofl sloganlar veya ilkeleri belirlen-memifl ve s›n›rlar› çizilmemifl temenni-lerdir. Getiri ve götürüleri hesap edilmiflfleyler de¤ildir. “Yaflas›n! Kim yaflas›n?Ömrü olan..” gibi komiklikler... Yaz-boztahtas›n›n devam› mahiyetinde fleyler..

Tahir ‹NCE: Ö¤retmenin toplumsalyerinin (statüsünün) zay›fla mas›n›n se-bepleri nelerdir? E¤itim ve ö¤retimeyans›malar› neler olabilir?

Osman Öztürk: Bakanl›¤›n tutumubu konuda öncelik tafl›r. Yaz-boz tahtas›-na döndürülen mevzuat de¤ifliklikleri,robot ve papa¤an ö¤retmen düflüncesi,millî terbiyeden mahrumiyet ve önce ta-

E⁄‹T‹ME BAKIfi

Prof. Dr. Osman Öztürk ile

Ö¤retmenlik Mesle¤i Üzerine Söylefli

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

SÖY

LEŞİ

Tahir‹nce

Ö⁄RETMEN

Page 60: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200460

lebe karfl›s›nda prestij kayb›,daha sonrahalk aras›nda yitirilen itibar... Aynen ai-ledeki durum gibi...

Tahir ‹NCE: Ö¤retmenli¤i aflkla ya-p›lmas› gereken bir görev olarak alg›lan-mak yerine daha çok geçim sa¤lamaküzere yap›lan bir ifl olarak alg›land›¤›n›görüyoruz. Bu alg›n›n sebepleri ve so-nuçlar› neler olabilir?

Osman Öztürk: Her meslek için la-z›m olan aflk ve flevk, ö¤retmenlik içinelzem. Baz› meslekler idealsiz ve heye-cans›z icra edilemez. Bunlar›n bafl›ndaö¤retmenlik geliyor. Bu ifl bunlars›zolursa, para için olmufl olur. Paras› datatminkâr olmay›nca âdeta baflka bir iflbeceremeyenler hiç olmazsa ö¤retmenolsun manas›na gelir ki, kimse al›nmas›namma bugünkü ahval biraz da böyle. Ai-leler kabiliyetli gördükleri çocuklar›n›öncelikle teknik sahaya yönlendiriyor-lar. Bu olmazsa; hukuk, iktisad, iflletme,uluslar aras› iliflkiler, iletiflim, psikoloji....hiçbiri olmazsa bari ö¤retmen olsun diyedüflünüyorlar. ‹deal yok, kalite yok neti-ceyi tayin zor olmasa gerek..

Tahir ‹NCE: Branfllaflma ile birlikteö¤retmenlerde kendi branfllar› d›fl›ndakidi¤er branfllardan pek haberdar de¤iller.Böyle bir durum dünyay› ve hayat› birbütün olarak alg›lamay› zorlaflt›r›yor.Dünya ve hayat› ö¤renciye aktar›rken debu zorluk yaflan›yor. Böyle bir durumnas›l afl›labilir?

Osman Öztürk: Genel kültür her-kesten çok ö¤retmene laz›m. Hiç durma-dan okumak, talebeden çok ö¤retmeniçin lüzumlu... Hemen denilebilir ki, ö¤-retmen hangi imkânla okuma ve kültü-

rünü gelifltirme imkân› bulacak? Bilgi-lenmeye ihtiyaç duyanlar bunu ne yaparyapar hallederler.

Tahir ‹NCE: Ö¤retmenin okulundabaflar›l› olabilmesi için hangi zorunluhasletlere sahip olmas› gerekir?

Osman Öztürk: Mesle¤ini sevmekve icras›ndaki yorgunluktan zevk duy-mak. Muntazam ve disiplin sever olmak.‹stikrar ve istikamet ehli olmak. Ö¤ren-cilerine ayr›m yapmadan sahiplenmek.Baflar›s›zlar için çareler sunmak. Kendi-sini daima yenilemek. Derse ve konularabir otorite imiflçesine hâkim olmak. Siya-sî ve ideolojik tav›rlar›nda bir militan ha-vas› estirmemek. ‹dare ve velilerle iyimünasebetler içerisinde olmak.

Tahir ‹NCE: Zorunlu temel e¤itimve ö¤retime bak›fl›n›z nedir?

Osman Öztürk: Ben bu konuda ço-cuklar›m›za haks›zl›k edildi¤i kanaatin-deyim. Okullar bizdeki flekliyle, birer za-man harcama makinas›. Lüzumlu bilgi-lerden çok lüzumsuz fleyler. Herfleyiokulda ö¤retme sevdas›. Ayn› fleyleri hery›l tekrar. Ben bu sebeple zorunlu temele¤itim ve ö¤retim denildi¤inde 8 veya 11y›l gibi rakam ve sene hat›rlamak yerine,resmî ideolojiden, lüzumsuz fleylerdenve tekrardan ar›nd›r›lm›fl, ezberciliktenuzaklaflt›r›lm›fll›¤› hat›rl›yorum. Neslimi-zin y›llar›n› harcarken dikkatli olmal›y›z.Bana kalsa ben flahsen Osmanl› miras›-m›zda oldu¤u gibi esneklik taraftar›y›m.Herkes askerlik yapar gibi, y›llar›n› mu-ayyen kal›plara ba¤l› olarak harcamama-l›, seneleri çaba ve kabiliyetine göre afla-bilmeli..

Tahir ‹NCE: Ö¤retimimiz daha çok

Mesle¤inisevmek

ve icras›ndaki yorgunluktan

zevk duymak.

Muntazam vedisiplin sever

olmak. ‹stikrar ve

istikamet ehliolmak.

Ö¤rencilerineay›r›m

yapmadan sahiplenmek. Baflar›s›zlar

için çareler sunmak.

Kendisinidaima

yenilemek.Derse ve

konulara birotorite imiflçesine

hakim olmak.Siyasî ve

ideolojiktav›rlar›nda birmilitan havas›

estirmemek.‹dare ve

velilerle iyi münasebetler

içerisinde olmak.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 61: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 61

Geliflmifldünyada pek çok dersleribizzat yerindegörerek yap›yorlar.A¤ac›, çiçe¤i, kar›ncay›, kaplumba¤ay›bizzat yerindeinceliyorlar..Resmî ideolojiher dersinmüfredat›n›n olmazsa olmaz›..‹lk ö¤retimdenitibaren üniversitebitirene kadar, resmî iyileri ve kötüleri müzakere vehatta mant›k kullanma flans›elde edemeksizinezberleme üzerine oturtulmufl bir sistemden nas›l kurtulaca¤›z?Cevab› çokkolay: ‹nsan haysiyetine hürriyet tan›yarak. Çok sesli, özgürve özgürlükler ülkesi olarak.

kal›p ve kat› bilgilerin aktar›lmas› biçi-minde oluyor. Dolay›s›yla bu ö¤renciyiezbercili¤e yöneltti¤i gibi ayn› zamandaö¤rencinin düflünme ve bir fleyler üret-me yetene¤ini de köreltiyor. Sizce bu so-run nas›l afl›labilir?

Osman Öztürk: Herfleyde ezberci-lik. Haritas›z tarih ve co¤rafya, laboratu-ars›z ve deneysiz fizik ve kimya. Görsel-likten uzak biyoloji ve di¤erleri. Geliflmifldünyada pek çok dersleri bizzat yerindegörerek yap›yorlar. A¤ac›, çiçe¤i, kar›n-cay›, kaplumba¤ay› bizzat yerinde inceli-yorlar. Resmî ideoloji her dersin müfre-dat›n›n olmazsa olmaz›. ‹lk ö¤retimdenitibaren üniversite bitirene kadar, resmîiyileri ve kötüleri müzakere ve hattamant›k kullanma flans› elde edemeksizinezberleme üzerine oturtulmufl bir sis-temden nas›l kurtulaca¤›z? Cevab› çokkolay: ‹nsan haysiyetine hürriyet tan›ya-rak. Çok sesli, özgür ve özgürlükler ülke-si olarak.

Tahir ‹NCE: Özellikle sosyal içerikliderslerde konular gelene¤imizden ko-puk hatta geçmifle sövgü içerdi¤ini görü-yoruz. Sizce bunun nedeni ne olabilir vebu durumun sonucu neler olabilir?

Osman Öztürk: Padiflahl›ktan cum-huriyete geçiflte, yeni olan› benimset-mek için eskiyi kötüleme yoluna gidil-mifl. Hatta dedi¤iniz gibi övgünün ifle ya-ramas› için karfl›l›¤›n›n sövgü olmas›nainan›lm›flt›r. Çok yanl›fl ve ilkel bir dü-flünce. Geçmiflle gelecek aras›ndaki köp-rüleri inkar, iftira ve hakaretle kald›r›patarsan›z; sonuçta bugün karfl› karfl›yakald›¤›m›z gibi, kimliksizlik ve kendinegüvensizlik al›r bafl›n› gider. Dedeniz-

den, baban›zdan bir fleyler kalm›flt›r, sizinkar etseniz de birileri onlar› bulup ç›-kar›r. Ak›ll› mirasç›, eldekini inkarla s›-f›rdan bafllamak yerine onun üzerine birfleyler koymaya çal›fl›r. Daha sonrakilerde ayn› yolu takib ederler, böylece ifleyarayanlar yaflar, yaramayanlar kendili-¤inden zaman içerisinde tasfiyeye u¤rar.Böylece sövüp saymadan, k›r›p dökme-den, kampl›laflmalara sebep olmadangeçmiflle gelecek aras›ndaki bu ak›l vemant›k köprüsünden medeniyet hedefi-ne olan koflumuzu kesintisiz devam et-tirmifl oluruz.

Tahir ‹NCE: Ö¤retim hayat›n›n tektiplefltirilmesinin sebepleri ve sonuçlar›neler olabilir?

Osman Öztürk: Monotonluk, tek sesve tek tiplilik; geri kalm›fl ülke ça¤r›fl›m›yapan özellikler. Tek ideoloji,tek fikir,tek ses, tek tip k›yafet, tek adam ‹flin so-nu buraya var›r. Bu da despotizmdenmenfaatlenenlerin ve günün tabiriylehortumcular›n ifline gelir.

Tahir ‹NCE : Ülkemizde beyin gö-çünün sebepleri nelerdir? Ve bununönüne nas›l geçilebilir?

Osman Öztürk: Beyin göçünün enbaflta gelen sebebi; hür düflünce ve hürteflebbüs önündeki engellerdir. Düflün-ceyi, ilmin görüflünü (mesela tarihte) vefarkl› sesi suç saymakt›r. Farkl› bak›flaç›lar›na müsaade etmemektir. Her tür-lü dayatmac›l›kt›r. Beyin göçünü engel-lemenin yolu hür düflünce ve ilminönündeki engelleri kald›rmakt›r. Dahasonra da imkânlar sunmak gelir.

Tahir ‹NCE : Bütün zorluklar›na, s›-k›nt›lar›na ve açmazlar›na ra¤men ö¤ret-

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 62: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200462

menin kendini mutlu k›labilmesinin yolunedir?

Osman Öztürk: Bütün güzel ve iyifleylerin kahraman› insand›r, bu insanla-r› potas›nda eritip yo¤uran insan da ö¤-retmendir. Sivili de askeri de, profesörüde devlet baflkan› da ö¤retmenlerin tez-gâh›nda dokunup flekillenir. Bunu dü-flünmek bile bafll› bafl›na saadet kayna¤›-d›r.

Tahir ‹NCE: Y›llard›r e¤itimin için-de biri olarak ö¤retmenlerden beklenti-leriniz nelerdir?

Osman Öztürk: Maafl›, takdir gör-mez ve k›ymet bilinmezli¤ini hat›rdan ç›-kar›p, her gün ayn› heyecan ve bitmeztükenmez bir idealizm tutkusu ve aflk›y-la hizmete devamda engel tan›mamal›..Peflin kazanç yerine vadeliyi tercih et-meli..

Tahir ‹NCE : Ö¤retmen örgütlen-melerinin gerek sendika olsun gerek va-k›f olsun ö¤retmene ve ö¤retime katk›sa¤layabilmesi için nas›l bir iflleyifle sa-hip olmal› ve neler yapmal›d›r?

Osman Öztürk: Hizmetler teflkilat-s›z oldu¤unda verim düfler. Teflkilatlan-mak güçlenmeye sebep teflkil eder. “Birelin nesi var? ‹ki elin sesi var” diye boflu-na söylenmemifltir. Bu sebeple teflkilat-lanman›n ve biraraya gelmenin aleyhin-de bulunulamaz. Burada dikkat edilecek

husus teflkilatç›l›¤›n yolu ve yordam›meselesidir. Vak›f bizim millî kuruluflu-muzdur. Sendika ise ithal bir kurulufltur.Ancak bunlar› çal›flt›rmada ve fonksi-yonlar›n› icrada millî bir çizgi takip eder-sek mahsulleri aç›s›ndan sonuç de¤ifl-mez. Biz prensipler dünyas›n›n insanla-r›y›z. Baflka sendika ve sendikac›lar›n iz-ledikleri yol bizi alakadar etmez ve bizeörnek teflkil etmez. Bizim do¤rular›m›zvard›r, vazgeçemeyiz, yanl›fl kabul ettik-lerimiz vard›r, baflkalar› yap›yor diye ya-pamay›z. Belki biraz üstü kapal› olduamma; “ârife tarif gerekmez” demifller-dir.

Tahir ‹NCE : “Hocal›k Sanatt›r”isimli eserinize ö¤retmenlerin ilgisi nas›loldu? Bunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz?

Osman Öztürk: HOCALIK SANAT-TIR isimli çal›flmam›z; k›rk y›la yaklaflanmeslekî tecrübemiz ve dünya müflaha-delerimizin bir mahsûlü.. “Tablet bilgi”fleklinde sunma çabam›z dolay›s›yle ha-cimli olmad› amma, gördü¤ü alakaya ba-k›l›rsa, galiba mühim bir bofllu¤u doldur-du. Alt› yedi ay önce yay›nlanmas›nara¤men, iki mi üç mü bask› yapt›. Kaçbask› yapt›¤› maddî bak›mdan beni ilgi-lendirmiyor. Zira ben kitaplar›mdan telifücreti almam,yay›nc›dan tek iste¤im;ucuz fiyatla ilgi duyanlara intikalini sa¤-lamas›d›r. Bu da Allah’a flükürler olsungerçeklefliyor.

Beyingöçünün en baflta gelensebebi; hürdüflünce ve

hür teflebbüs önündeki

engellerdir. Düflünceyi,

ilmingörüflünü

(mesela tarihte)ve farkl› sesi

suç saymakt›r.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

✘ Hayatta baflar›l› olanlar, kendilerine gereken bilgileri ö¤renmekten bir an geri kalmazlar ve hadiselerin sebeplerini her zaman araflt›r›rlar./Rudyard Kipling

✘ Düflünmek ve söylemek kolay, fakat yaflamak, hele baflar› ile sonuçland›rmak çok zordur./Ziya Gökalp

✘ Tez elde edilen baflar›, insan› karars›z ve maceraperest yapar./Bacon

Page 63: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 63

Bütün meslekler sonuçta insan unsuru ile yürümekte ve yürütülmekte-dir. Ama ö¤retmenlikkadar insan ile içli-d›fll›,onunla hafl›r-neflir bir baflkameslek herhalde göstermekimkans›zd›r.

E¤itim ve ö¤retim icras›nda ö¤ret-menlik ve okul tüm geliflmelerera¤men önemini ve yerini hala ko-

rumaktat›r. En az›ndan flimdilik bu un-surlar olmadan bir e¤itim ö¤retim faali-yeti düflünemiyoruz. Bugün yaklafl›k on-befl milyon civar›nda e¤itim ça¤›ndakiçocu¤umuz her fleyiyle ö¤retmenlereemanet edilmifltir. Bu say› birçok Avru-pa ülkesinin toplam nüfusundan dahafazlad›r. Her ülke için ele geçmeyecekbu avantajl› durum, gere¤i gibi de¤erlen-dirilmedi¤inde ne gibi sosyal yaralar›naç›laca¤› izahtan vareste bir durumdur.Bütün bu faaliyetleri omuzlayan, yakla-fl›k yar›m milyon kadar ö¤retmenimizinbugün birçok problemleri bulunmakta-d›r. Ö¤retmenlerimiz bir yandan görev-lerini icra ederken, di¤er yandan buproblemlerin üstesinden gelmek içingayret göstermektedirler. Ö¤retmenleri-mizin sosyal, ekonomik vb. birçok nokta-dan durumlar›n›n, iyilefltirmeye muhtaçoldu¤unu söylemeye gerek yoktur. Hersene 24 Kas›m ö¤retmenler günündeher kesimden verilen beyanatlarda, buproblemlerin asl›nda bilinen fleyler oldu-¤unu da görüyoruz.

Ancak ülkenin gelmifl oldu¤u noktadabilhassa istihdam politikas› yönündenö¤retmenli¤in gözde mesleklerden birioldu¤u da her sene yap›lan ÖSS imtihan-lar›ndan anlafl›lmaktad›r.

Ö¤retmenlerimizin kendilerindenkaynaklanmayan problemlerini çözmekbelki zaman alacakt›r. Mevcut problem-leri kabul etmemize ra¤men ve bir anönce halledilmeleri yönündeki dile¤imizsakl› olmakla birlikte, birçok önemli hu-sus bulunmaktad›r.

“Çuvald›z› kendine i¤neyi baflkas›na”atasözünden hareketle kendimize öze-lefltiri yapma imkan› sa¤layacak birkaç

soru yöneltmek istiyorum. fiüphesiz bafl-ka sorular da yöneltilebilir. Mevcut soru-lar›m›z baflka soru ve çözümlere kap›aralarsa kendimizi amaca hizmet etmiflsayaca¤›z.

Yeterince Seviyor miyiz?Bütün meslekler sonuçta insan unsu-

ru ile yürümekte ve yürütülmektedir.Ama ö¤retmenlik kadar insan ile içli-d›fl-l›,onunla hafl›r-neflir bir baflka meslekherhalde göstermek imkans›zd›r.

Bir demirci veya kuyumcu düflününelindeki madene flekil veriyor, desenlerçiziyor, bir eser ortaya koyuyor ve eseriile mutlu oluyor. Ama bu eser neticedebir metalik maddeden öteye varm›yor.

Bir ö¤retmen düflünün, elinde bir in-san var. Onunla birlikte konufluyor, gü-lüyor, a¤l›yor, soru soruyor, cevap al›-yor. Bu insan›n bir kalbi, kafas› ve istik-bali var. Bunlar›n hepsi size emanet vesizin elinizde flekilleniyor.

Ö¤retmen olarak programlar› eksik-siz bir flekilde ifllemeye gayret ederkenberaberinde sevgi, flefkat, anlay›fl vb. ki-flilik özelliklerine de dikkat ediyor mu-yuz?.. Ö¤rencilerimizin kafalar› ile ilgilioldu¤umuz kadar kalpleri ile de ilgili mi-yiz?.. Onlar›n gönül bahçesinde hangi çi-çeklerin açt›¤›n›, hangisinin daha tomur-cuklanmadan soldu¤unu anlayabiliyormuyuz?.. Verdi¤imiz bilgilerin ilerdehangi ifllerine yarayaca¤›na dair ne gibiçabalar›m›z var?..

Ö¤rencilerimiz, ö¤retmenlerinden birp›nar gibi sevgiyi kana kana alabiliyorlarm›?.. fiarts›z, kendili¤inden ve güvenlibir flekilde sevgi al›flveriflini sa¤layabili-yorlar m›?..

Bütün bu vb. sorular›n cevab› evetsedo¤ru yerde duruyorsunuz demektir.Art›k gözlerimizin ›fl›lt›s› bir günefl gibiyavrular›m›z›n zihinlerini ayd›nlat›yor,

E⁄‹T‹ME BAKIfi

Yeterince Ö¤retmen miyiz?

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

DEN

EME

Dr. Adilfien

Page 64: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200464

gönül bahçelerindeki çiçeklere yeterlis›cakl›¤› veriyoruz demektir.

Bu sorulara gönül rahatl›¤›yla ile evetdiyemiyorsak daha çok yol katetmemizgerekti¤ini söylemeye gerek yok... Sev-gisiz, zoraki veya baflka faktörlerle ö¤-retmenli¤i bir arada yürütmekse hemö¤retmen hem de ö¤renciler için çok zorbir meslek olsa gerek... (Seveceksin vesevdi¤ini olanca yal›nl›¤› ile hissettire-ceksin sevgili arkadafl›m...)

Yeterince iletiflim Kurabiliyor mu-yuz?

Her ö¤retmenin ö¤rencisine faydal›olabilmek için elinden gelen gayreti gös-terdi¤ini söylersek, abartm›fl olmay›z.Hatta ö¤retmenlerin belki di¤er meslekerbab›na nazaran daha çok çal›flt›¤›, yo-ruldu¤u, zaman zaman kendini parçalar-cas›na kofluflturdu¤unu söyleyebiliriz.

Ama bütün bunlara ra¤men bu gay-retlerinin karfl›l›¤›n› ço¤u zaman alamazve yine zaman olur ki ö¤retmen bir söz-lü teflekkür ve takdire bile hasret kal›r.S›n›fta dersler monoton ve s›k›c› bir halal›r. Peki çare nedir? Ö¤rencilerin “gerizekal› veya nankör” oldu¤unu söylemekherhalde çok aceleci ve yersiz bir gerek-çe olurdu.

S›n›fta yarat›c›, s›cak bir havan›n do¤-mas›, derste adeta heyecanl› bir filmincanl› aktörleri gibi herkesin üzerine dü-flen rolü yerine getirmedeki istek ve flev-ki sa¤layabilmekten geçti¤ini söylersekhata etmifl olmay›z.

Verdi¤imiz mesaj an›nda alg›lanabili-yor mu? Evet kendimizi çok yoruyoruzama karfl›daki muhataba ne kadar vere-bilmiflsek, biz o kadar›z, iletilerimizin an-lam› ald›¤›m›z cevapta sakl›. Ö¤rencidendönen geri bildirimler bize bir yol harita-s› kadar de¤erli olmal›. Bunlarla etkiliiletiflimin flifresini çözüp, ö¤rencinin iç

dünyas›ndaki patikalar, engebeler iniflve ç›k›fl yollar›n› bir bir keflfetmifl oluruz.Dolay›s›yla ö¤rencinin davran›fllar›ndaniç dünyas›na yolculuk yapar, tecrübe veyaflant›lar›n›n ipuçlar›n› yakalar›z.

Sonra bakar›z ki asl›nda yanl›fl anla-fl›lmalar direnme ve yokufla sürmeler tektek bitmifl, iyi bir iletiflimin tüm iliflkile-rin temeli oldu¤u gerçe¤i yüzünü göster-mifl olur.

Arka s›radan d›flar›y› seyreden çocuk;asl›nda so¤uk, bencil, ilgisiz ve içine ka-pan›k de¤il, n’olur beni fark edin, benianlay›n ve birisi bana bir el uzats›n de-mektedir. Yoksa kuyuya düflmüfl insan›nüzerine kapa¤› örtmek, sadece çekilenac›y› art›r›yor. Sen el uzat, belki ulafl›r-s›n. Elim havada kalacak diye korkma-n›n iletiflime bir katk›s› yok...

Yeterince coflkuya sahip miyiz?Birçok ö¤retmen tan›yorum. Hepsi

mesle¤in bafl›nda idealist idiler. Aflk veflevk doluydular. Zaman geçti sanki ha-vas› indirilmifl balon gibi pörsüdüler. Pa-zartesi ders zili kabus, cuma paydos ziliazatl›k duygular›n› deprefltirdi. Çalanher ders zilinde s›n›fa de¤il iflkence oda-s›na gider gibi ayaklar› geri geri gidiyor-du... Ne de¤iflmiflti... N’olmufltu bu in-sanlara... fiartlar›n zor oldu¤u, ö¤ret-menli¤in fazla para getiren ifl olmad›¤›,bu ülkede çal›flkan insanlar›n her zamantakdir edilmedi¤i vb. hususlar bilinenfleylerdi.

Do¤an günefle bile özlemle elleriniuzat›p onunla bir oyuncakla oynamak is-teyecek kadar arzulu, c›v›l c›v›l çocukla-r›n içinde gülemiyorsak, heyecan ve cofl-ku ile dolam›yorsak nerede bunu sa¤la-yabiliriz?..

Bizi hayata ba¤layan fleyin asl›ndapara, mekan vb. fleyler de¤il yetiflen ço-cuklar›m›z›n oldu¤unu bir daha hat›rla-

Bizi hayata ba¤layan

fleyin asl›nda para,

mekan vb.fleyler de¤il

yetiflen çocuklar›m›z›n

oldu¤unu birdaha

hat›rlamakgerekir.

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 65: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 65

En önemliilkenin ise ö¤rencilerin ruhsuz kurallara kurbanedilmemesi veyine bafladönerek asl›nda“aslolan insand›r”anlay›fl›n› ilkplanda tutman›n, veö¤renci için eniyi çözümübulma esnekli¤inesahip olunmas›n›nönemini kavramaktangeçti¤ini unutmamakgerekiyor.

mak gerekir. Buna ilave olarak baflarma-n›n her türlü hazdan daha güdüleyici ol-du¤unu unutmamak gerekir. Yine as›lenerjnin o çocuklarda bulundu¤unu bi-lerek duygu al›flverifli içinde, coflkununbir m›knat›s gibi insanlar› cezbetti¤ini,bulafl›c› oldu¤unu, mevcut enerjiden si-nerji ve tak›m ruhu ç›karman›n asl›ndakolay oldu¤unu da...

Ayr›ca her dersin bir yabanc› flehrintiyatro sahnesinde ilk ve son defa sunu-lan bir flov gibi oldu¤unu farzedersek,bir defal›k flovda herfleyi verme iste¤iyleheyecan›m›z› korudu¤umuzu ve adrena-lin seviyemizin yüksek oldu¤unu görü-rüz.

Böylece hayal k›r›kl›klar› ve ümitsiz-liklere yer kalmaz, heyecanl› ve coflkuluolmak konusunda kendimizi de¤erlen-dirme f›rsat› bulmufl oluruz.

Yeterince esnek miyiz?E¤itim ö¤retim do¤al olarak bir ilmi

disiplin oldu¤u gibi icras› da belli k›vam-da bir disipline muhtaç oldu¤u bilinmek-tedir. Elbette ki bir tak›m ölçü ve pren-siplerimiz olacak ve olmal› da...

Ama elimizdeki malzemenin daha sonfleklini bulmam›fl e¤itim ça¤›nda çocuk-lar gençler oldu¤unu unutmamak gere-kir. Kurallar› kat› bir flekilde uygulaya-rak ö¤rencileri sindirmek mümkün oldu-¤u gibi tatl›l›kla uygulamak da mümkün-dür. E¤itici olan da ikinci oland›r. Fakatüzülerek ifade ediyoruz ki ço¤unluklayeterli esnekli¤i gösteremiyor, sözlü ve-ya fiili fliddete, peflin cezaland›rmayabaflvuruyoruz.

Böylece okul e¤lenerek ö¤renilene¤itim yuvas› olmaktan ç›k›yor, so¤uk,s›k›c› müfredat›n ö¤retildi¤i anlams›zkurallar›n uyguland›¤› mekan haline dö-nüflüyor.

Yine ö¤retmenlerimizin ö¤retmenlik

rolüne s›k› s›k›ya yap›fl›p, dersleri nasi-hat ve nutuk gösterisine çevirdikleri birdizi kurallar›n s›raland›¤› askeri disiplinetafl ç›kart›r bir havaya girdiklerini zamanzaman görüyoruz. Halbuki ö¤retmenin,müsamahal›, içten ve iyiliksever yan›n›öne ç›kar›p, yerine göre arkadafl, abi,ana-baba rollerinin daha ifle yarar yakla-fl›mlar oldu¤unu unutmamak gerekir.

Ayr›ca yetiflkinlerin bile hatadan sa-lim olmad›¤›n› bilerek, ö¤rencilerin tec-rübe kazanmalar› için aslolan hata yap-mamak de¤il hatadan ders alarak, kendi-lerini gelifltirmelerine imkan tan›yacakkadar tolerans ve esnekli¤i de göster-mek gerekiyor. De¤ilmi ki hata yapma-yan insanlar sadece mezarda yatanlar-d›r.

En önemli ilkenin ise ö¤rencilerinruhsuz kurallara kurban edilmemesi veyine bafla dönerek asl›nda “aslolan in-sand›r” anlay›fl›n› ilk planda tutman›n,ve ö¤renci için en iyi çözümü bulma es-nekli¤ine sahip olunmas›n›n öneminikavramaktan geçti¤ini unutmamak gere-kiyor.

Özetle bu ve benzeri sorular› peflpefles›ralayabiliriz. Ö¤retmenlerimizin mev-cut problemlerden yak›nmalar› ve s›z-lanmalar›n›n derde derman olmad›¤›n›,aksine tutarl›, güven telkin edici, sab›rl›,sevecen, mizah kabiliyeti yerinde, d›flgörünümü tertipli, derslerinde plan, ta-kip, sistem ve tak›m ruhu afl›layan, viz-yon sahibi, ö¤rencilerini tek tek tan›yanve onlarla birlikte e¤itim ö¤retim amaç-lar›na hizmet edecek faaliyetleri yürütenörnek birer flahsiyet olmalar› gerekti¤iile yetiniyoruz.

Sahi biz ne kadar ö¤retmeniz?

E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Page 66: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200466

Ö¤retmen hemdisiplinli, hemde cana yak›n

ve arkadaflçaolabilir.

Ö¤renciler,s›n›fta

istedi¤imiziyapabilece¤imiz bir ö¤retmenolsun yerine,

s›n›f› disiplinlitutacak, dersinkaynamas›n›

engelleyecek veö¤renmeyi

ö¤retecek birö¤retmen

isterler.

1. Ö¤rencilerin isimlerini en k›sa

zamanda ö¤renerek her f›rsatta

ö¤rencilere isimleriyle hitap

edin. Ö¤renciler, çok etkilenip

kendilerine de¤er verildi¤ini an-

layacak ve kalbe köprüler ilk

günlerden kurulacakt›r. Bunun

için ilk günlerde isim kartlar›

yap›labilece¤i gibi, haf›zay› zor-

layarak bu konuda kafay› yor-

mak ve ezberlemek için evde

gayret göstermek daha etkili bir

çözüm olabilir.

2. Zil çalar çalmaz s›n›fa girmek, zama-n›nda dersi b›rakmak, ö¤rencilerdeher zaman olumlu izlenim b›raka-cakt›r. Ders zili çald›ktan sonrakiher saniyede ö¤rencinin dikkati da-¤›lacak ve ö¤renci s›k›lacakt›r. Dersplan› yaparken bu konuya özellikledikkat etmek gerekir. Planda yaz-d›klar›n›z bitmese de “zil”e sad›kkalmak, ö¤rencinin dinlenme vakti-ne sayg› göstermek demektir. Ö¤-retmen masas›na koyaca¤›n›z bir sa-atle zaman kontrolünü yapabilirsi-niz.

3. Ö¤retmen hem disiplinli, hem de

cana yak›n ve arkadaflça olabilir.

Ö¤renciler, s›n›fta istedi¤imizi

yapabilece¤imiz bir ö¤retmen ol-

sun yerine, s›n›f› disiplinli tuta-

cak, dersin kaynamas›n› engelle-

yecek ve ö¤renmeyi ö¤retecek

bir ö¤retmen isterler.

4. Çocuklar›n›z›n sa¤l›klar›yla yak›n-dan ilgilenin. Özellikle göz bozuk-luklar›, s›k rastlanan ve baz› ailelertaraf›ndan ihmal edilen en önemli

sa¤l›k problemlerinden biridir. Veli-lerle irtibata geçilip bu problem hal-ledilmelidir. Ergenlik ça¤› kompli-kasyonlar›, “nas›l iyi atlat›labilir” ko-nusunda bilgili olmal›y›z.

5. S›n›f kurallar›n› ö¤rencilerle

beraber belirleyin ve uygun bir

yere as›n. Okulun kendine ait

kurallar› yan›nda, size göre s›n›-

f›n yönetilmesinde faydal› ola-

bilece¤ini düflündüklerinizi

maddelefltirip (ö¤rencilerle isti-

flare ederek) as›labilir. Okul ku-

rallar› ve s›n›f kurallar› ilk gün-

lerde anlat›lmal›d›r

6. Genel bakmak yerine, özel bakmakbazen ö¤rencilerle kopan ba¤lar› ta-mir edebilir. Yani konu anlat›rkenspesifik ö¤rencilerle göz göze gel-mek gerekir.

7. Baz› çiçekleri övgüyle büyütebi-

lirsiniz. Baz›lar› övülmekten

çok hofllan›rlar. A¤z›m›z yorula-

na kadar ö¤rencilerin her yap-

t›klar›n› f›rsat bilip övmek, ça-

l›flmalar›n› birkaç kat artt›rabi-

lecektir. Özellikle ilk s›n›flarda.

8. S›n›f içinde ba¤lant›y› kesmemeyedikkat edin. Dikkatinizi çekmifltir,s›n›f devaml› kendilerine bir fleylersöylenmesini ister, bu s›n›fa ba¤l› ol-makt›r. Konuflmay› kesti¤inizde,yanl›fl sorunun nerede yanl›fl oldu-¤unu araflt›rmaya bafllad›¤›n›zda vs.s›n›fta gürültü bafllayacakt›r .K›sa-cas› siz konuflmay› kesersiniz, s›n›fkonuflmaya bafllar .Bu anormal birdurum de¤ildir, onun için gürültü

S›n›f› ‹yi Yönetmenin

Baz› ‹puçlar›

E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

ARAŞTIR

MA

SuatSar›demir

Ö⁄RETMEN

Page 67: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 67E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

yapt›klar›nda çocuklara k›zmak do¤-ru de¤ildir. Bir yolunu bulup tekrarba¤lant› kurulmal›.

9. Çok yaramaz, ifle yaramaz deyip

bir kenara atmasak çocuklar›n

daha uzun seneleri var. Çocuk-

lar›m›za flefkat ifli çözecektir.

Bu senfoninin yazar› olmak ko-

lay olmasa da bunu birileri ya-

zacakt›r... Her gün yeni bir yak-

lafl›mla onlar› çözmenin yollar›

araflt›r›lmal›.

10. Tecrübeli ö¤retmenler e¤er o tecrü-belerini sat›yorlarsa fiyat›n› hiç sor-madan talip olmal›. Hala okulda der-sine girmedi¤in ö¤retmenler, varde¤il mi?

11. Yoklamalar çok ciddi takip edil-

meli. Normal ö¤renci, yoklamay›

takip eden ö¤retmenin ö¤ren-

ciyle ciddi olarak ilgilendi¤ini,

onu önemsedi¤ini düflünür.

12. Hadiseler üzerine sakin gidiyor-sak,ö¤rencilerimize sayg›l› isek,herne olursa olsun adil isek ,iflleri s›k›tutup disiplini sa¤layabiliyorsak on-lar›n güvenini ve sayg›s›n› kazanm›-fl›z demektir. Negatif davran›fl,teh-ditkar tutum,sayg›s›zca davran›fl,hi-tap, iliflkilerimizi tamir edilemez se-viyede zedeleyecektir. onlar›n siz-den bir fleyler ö¤renmesi ciddi zor-laflacakt›r. Yap›lan araflt›rmalar kor-ku tehdit ve heyecan›n ö¤renme is-te¤ini tamamen kaç›rd›¤›n› tespit et-mifltir.

13. Serbestçe, korkmadan fikirleri-

ni söyleyebilecekleri,hata yap-

malar›n›n kendilerine bir risk

getirmeyece¤ini bildikleri bir s›-

n›f ortam› ö¤renme noktas›nda

kap›lar› açar.

14. Derse bafllamadan önce tahtan›n birköflesine konuyla ilgili enteresan so-rular› yazmak ve konu ilerledikçe veyeri geldikçe sorular› cevaplamak,derse olan ilgiyi artt›rabilir.

15. ‘Zay›f notlar›n›z› jurnale kurflun

kalemle yazaca¤›m, en düflük

not ortalamaya al›nmaz’, türü

anlaflmalar yap›larak çocuklar›n

gönülleri kazan›labilir. Ayr›ca

y›l boyunca çocuk bak›c›l›¤›m›

yoksa bir fleyler ö¤retmek mi?

..fleklinde bir soruyla ö¤rencile-

ri, derste ö¤renim vaktine ri-

ayet etmeye ça¤›rabilirsiniz.

16. Arada bir yaln›z oldu¤unuzda ö¤-rencilerin sizin hakk›n›zda, okulhakk›nda, dersiniz hakk›nda nelerdüflündü¤ünü düflünün.

17. Ö¤rencileriniz flu an ne yap›yor-

lar? Problemleri, ailevi durum-

lar› ne alemde? Gibi sorular› sa-

kin bir zaman›n›zda düflünmeniz

ö¤renciyi ilk gördü¤ünüzde hal

hat›r sorma bak›m›ndan faydal›

olabilecektir. Özel hayat› ile il-

gilenmeniz ö¤renmesine faydas›

dokunduracakt›r.

✘ Ders al›nm›fl baflar›s›zl›k, baflar› demektir./Malcomb S. Forbes

Arada biryaln›zoldu¤unuzdaö¤rencilerinsizinhakk›n›zda,okul hakk›nda,dersinizhakk›nda nelerdüflündü¤ünüdüflünün.

Page 68: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200468E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Kitab›n Ad›:

Anlaml› ve Coflkulu Bir

Yaflam ‹çin SAVAfiÇI

Yazar›: Do¤an CÜCELO⁄LU

Yay›n Evi: Sistem Yay›nlar›,

‹stanbul

“Seni di¤erlerinden farks›z yap-

maya gece gündüz çal›flan bir dün-

yada kendin olarak kalabilmek, dün-

yan›n en zor savafl›n› vermek demek-

tir. Bu savafl bir bafllad› m›, art›k hiç

bitmez.” diyen E. E. Cumings’in bu söz-leriyle bafllayan kitapta kiflinin birey veflahsiyet olma savafl›ndan söz ediliyor.Kitap bir ilkö¤retim kurumunda ö¤ret-men olan Arif Okurer ile Do¤an Cücelo¤-lu’nun haftal›k konuflma seanslar›ndanoluflmaktad›r. Cücelo¤lu’nun bu üslubu-na onun okuyucular› yabanc› de¤ildir.Zira “Yetiflkin Çocuklar” ve “‹yi DüflünDo¤ru Karar Ver” adl› eserlerinde kul-land›¤› yöntemi bu kitapta kullanmakta-d›r. Böylece ele al›nan çok felsefi ve te-orik konular dramatize edilerek daha ko-layca anlafl›l›r k›l›nmaktad›r.

Kitap bafll›ca on iki bölümden olufl-maktad›r. Birinci bölümde “aray›fl”tansöz ediliyor. Anlam›n› yitiren bir hayat›ntemel sorunu, kendi hayat›n›n dans›n›yapamamakt›r; “mifl gibi” yaflamakt›r.Aray›fla geçmek zaman› gelmifltir.

Fark›na var›nca uyan›fl bafll›yor.‹kinci bölümde “uyan›fl”tan söz edili-yor. Kifli ancak uyand›ktan sonra, dahaönce uyuyor oldu¤unu kavr›yor. Uyuyanuyudu¤unu bilmezse, gördü¤ünün rüyaoldu¤unu anlayamaz.

Üçüncü bölümde “niyet etmek”tensöz ediliyor. Neye niyet edece¤iz? An-laml› ve coflkulu bir yar›n oluflturmaya.

Peki nas›l oluflturaca¤›z bu yar›n›? Ki-flisel bütünlük içinde bildi¤imizi bilerek,bilmedi¤imizi bilmedi¤imizin fark›ndaolarak, ikisi aras›ndaki fark›n bilincindegerçe¤e sürekli sayg›l› olarak.

Dördüncü bölümde, kiflisel bütün-lük içinde yar›n› oluflturmaktan söz edi-liyor. Yar›n› oluflturmak için güçlü olmakgerekir: Gücümüz nereden gelecek?“Kim oldu¤unu bil; kiflinin gerçek gücükim oldu¤unu bilmekte yatar” diyor ya-zar. Kiflinin kim oldu¤unu bilmesi ne de-mek? “Nas›l konuflaca¤›n› bil: Kiminle,neyi, nerede, ne zaman ve nas›l konufla-ca¤›n› bil. Ve en önemlisi niçin konufla-caks›n? Bil.

Beflinci bölümde bu tür bilmektensöz ediliyor. Hayat kimin sorumlulu¤ualt›ndad›r? Kimine göre ana baban›n, ki-mine göre evlendi¤i eflinin, kimine görekomflusunun, kimine göre onu çal›flt›ran

Kifli ancakuyand›ktansonra, daha

önce uyuyoroldu¤unukavr›yor.

Uyuyanuyudu¤unu

bilmezse,gördü¤ünün

rüya oldu¤unuanlayamaz.

Neler Okuyal›m?

KİT

APLIK

SeyfiÖzkan

Ö⁄RETMEN

Page 69: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 69E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

flirketin, kimine göre devletin sorumlu-lu¤u. Kimine göre de hayatta sorumlu-luk diye bir fley yok.

Alt›nc› bölümde savaflç›n›n sorum-lulu¤undan söz ediliyor.

“fiimdi ve flu an› yaflama tembelli¤i”neden bu kadar yayg›n? Neden görme-yiz bize bakan gözleri, neden k›rar›z gö-nülleri neden piflmanl›klar içinde yuvar-lan›r gideriz ?

Yedinci bölümde bu sorular›n ceva-b› ölüm bilinci içinde irdeleniyor.

Peki s›radan bir insan savaflç› olabilirmi? Bu soruya “Evet!” diyen yazar, bu“evet”i takip eden flu sorulara cevap ar›-yor: Nas›l? De¤iflerek! Nas›l de¤iflilir?Fark›na vararak ve fark›na vard›¤›n› ya-flayarak.

Sekizinci bölümde bu de¤iflimdensöz ediliyor.

Yafland›kça a¤›rlaflan, yükü artan biryaflam içinde de¤iflime nas›l cesaret edi-lir? Bitmemifl iflleri bitirerek.

Dokuzuncu bölümde insan haya-t›ndaki bitmemifl ifller konusu tart›fl›l›-yor.

Bitmemifl iflleri bitirmeden gücümü-zü kazanamay›z; flimdi ve flu an›n tem-belli¤inden kurtulamay›z. Örmek mi is-tiyorsunuz?

Onuncu bölümde Don Juan savaflç›olman›n güçlü örneklerini veriyor.

Kiflisel Geliflim Serisinin bu ilginçkitab›nda her okurun kendi yaflam›nadair bir fleyler bulaca¤› kesin. Farkl›bak›fl aç›lar› arayanlar için okumas› veanlafl›lmas› kolay, bir solukta okunacakve mutlaka istifade edilecek bir kitap.

Kitab›n Ad›:

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

Ö¤retiminde Çoklu

Zeka Uygulamalar›

Yazar›: Pelin PEKTAfi

Yay›n Evi: Özel Ceceli Okullar›,

Ankara

Geçen uzun y›llar sonunda ortaya ç›-kan ürünler hem e¤itimciler hem de ai-leler aç›s›ndan umut verici de¤ildi. Çün-kü okul hayat› boyunca baflar›l› say›lanö¤renciler, gerçek hayata uyumda pekçok s›k›nt› yaflamaktad›rlar. Bir ö¤renmepsikolo¤u olan Prof. Dr. Howard Gard-ner’in 80’li y›llardan sonra tan›mlad›¤›çoklu zeka teoremine göre haz›rlanm›flolan bu kitap, ilkö¤retim 4, 5, 6 ve 7. s›-n›flar Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersiünitelerinde çal›flma ka¤›d›, ak›l haritas›ve de¤erlendirmelerle zenginlefltirilerekhaz›rlanm›fl bir kitapt›r.

Page 70: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200470E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

Hali haz›rda yapt›¤›n›z

ifli ayn› flekilde

yapmaya devam

ederseniz, sahip

oldu¤unuz fleye sahip

olmaya devam edersiniz.

E¤itimci Yazar Hasan Y›lmaz’›n bana ve meslektafllar›ma yazd›¤› kitab›n›,

büyük bir dikkatle okudum ve kitaptan ald›¤›mnotlar› meslektafllar›mla paylaflmak istedim.

Hali haz›rda yapt›¤›n›z ifli ayn›

flekilde yapmaya devam eder-

seniz, sahip oldu¤unuz fleyi

elde tutmaya devam edersiniz.” Sa-hip olduklar›ndan di¤er bir deyiflle yetifl-tirdi¤i ö¤rencilerden memnun olmayan-lar, yapt›klar› ifli baflka türlü yapmay› de-nemelidirler. Böyle bir karar› verenlerkendilerini de¤ifltirerek ifle bafllamal›d›r-lar. De¤iflim hemen bafllamal›d›r. Zirade¤iflimin zaman›, flimdiki zaman-

d›r. De¤iflim önce ve mutlaka ö¤retmen-den bafllamal›d›r.

Konuya girmeden hemen belirtelimki ö¤renci de bir insand›r. O, beyindenibaret de¤ildir. Onu adeta beyinden iba-ret görmek ona haks›zl›k yapmakt›r.

Yazara göre ö¤renciye kazand›-

r›lmas› gereken özellikler:

Kendini seven, kendine güvenen,kendini anlatabilen, baflkalar›n› anlaya-bilen, amaçl› yaflayan, hayat›na anlamkatabilen, giriflken, sorumluluk ve riskalabilen, nas›l ö¤renilece¤ini bilen, yeniyaflant›lara aç›k, yarat›c›.

Ö¤retmen hatalar›n› yazar otuz

bafll›k alt›nda toplar:

S›k›c› olmak, ö¤rencilere sayg› gös-termemek, tutarl› olamamak, ebeveynleçal›flmamak, yaralay›c› kelimeler kullan-mak, kötü yan›n›z› göstermek, mizahyok, düflündürücü soru sormamak, elefl-tirel olmak, yeni ve farkl› fleyleri dene-memek kitapta ele al›nan ö¤retmen ha-talar›ndan baz›lar›.

Bu tan›t›mda önemine binaen ö¤-

retmen hatalar›ndan befl tanesi üze-

rinde durulacakt›r:

1. YOL HAR‹TASI YOK

Dersin bafl›nda ö¤rencilere yol hari-

tas› verilirse, onlar derste elde edecek-lerini önceden görebilirler. Yol harita-

s›, konunun ana çizgilerinden oluflur veçiftçinin fasulye kar›klar›na veya bilgisa-yarc›n›n formatlamas›na benzer. ‹yi biryol haritas› iyi bir haz›rl›¤a ba¤l›d›r. Yol

haritas› en az›ndan flu sorular›n ce-

vaplar›n› içermelidir:

1. Ne ö¤renece¤iz?2. Niçin ö¤reniyoruz?3. Nas›l ö¤renece¤iz?4. Ö¤rendiklerimizi nerelerde kullanabi-

liriz?Daha ayr›nt›l› haz›rl›k yap›lacak-

sa flu sorular planlama aflamas›nda

sorulmal›d›r?

1. Hangi davran›fllar kazand›r›lacak?2. Bu ders ö¤rencinin hangi ihtiyac›n›

karfl›layacak?3. Konunun temel kavramlar›, ana ve

alt bafll›klar› nelerdir?4. Ders hangi s›ra ile aktar›lacak?5. Ders hangi yöntemlerle ifllenecek?6. Hangi araçlar kullan›labilir?7. Ö¤rencinin konuya merak› nas›l

uyand›r›labilir?8. Konuyla ilgili çarp›c› örnekler

nelerdir?9. Konuyla ilgili hangi hikaye

anlat›labilir?10. Ders nas›l e¤lenceli hale getir-

ilebilir?11. Ö¤rencileri derse nas›l dahil

ederim?12. Ders ne kadar sürmeli?13. Ölçme ve de¤erlendirmeyi nas›l

yapaca¤›m?

Ö¤retmenim Lütfen

Bu Kitab› Okur musun!...*

ARAŞTIR

MA

CahitEzerbolato¤lu

Ö⁄RETMEN

* Hasan Y›lmaz, Çizgi Yay., Konya

Page 71: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

Eylül 2004 71E⁄‹T‹ME BAKIfiE⁄‹T‹M-B‹R-SEN

2. KURALSIZLIK

S›n›f yönetimini olumsuz yönde etki-leyen faktörlerden biri disiplinsizliktir.Disiplinsizli¤in en önemli nedeni kural-s›zl›k ya da aç›k olmayan kurallard›r. Bunedenle sene bafl›nda s›n›f içi kurallar›belirlenmelidir. Ancak kurallar ö¤renci-lerle birlikte belirlenmelidir. Bu sayedeö¤renciler kurallar› sahiplenirler. Ayr›cakurallar›n s›n›rlar› belli, aç›k ve net ol-mal›d›r.

Kurallar, ö¤rencilerin geliflim düzey-lerine uygun, uygulanabilir olmal›d›r. S›-n›f kurallar›n›n herkesin görebilece¤i biryere as›lmas› ve ö¤rencilere yaz›l› olarakda¤›t›lmas› daha yararl› olacakt›r.

Ö¤renciler kendilerinden beklenilen-leri ve kurallar› çi¤nemenin sonuçlar›n›bilirlerse, kendilerinden beklenileni ya-pabilme baflar›lar› yükselir.

3. BEKLENT‹

OLUfiTURULMUYOR.

Ö¤rencideki potansiyeli harekete ge-çirmek için, önlerine benimseyecekleribeklentiler konulmal›d›r. Onlar›n hayalgüçleri desteklenmelidir. Büyük baflar›-lar elde etmifl insanlar›n beklentileri debüyüktür. Ancak s›n›rlay›c› olunmamal›-d›r. Ö¤rencide s›n›rlay›c› de¤il, önleriniaç›c› beklentiler oluflturulmal›d›r. Unu-tulmamal›d›r ki ö¤renci hem su gibi ka-b›n fleklini al›r hem de uygun yolu bul-du¤u yöne akar.

4. ÇOK FAZLA KONUfiAN

Ö⁄RETMEN OLMAK

Size göre hangisi daha zor? “Anlat-mak m›? Dinlemek mi?” Birço¤unuz din-lemenin daha zor oldu¤unu kabul eder-siniz. Bu, ö¤renci için de geçerli.

Niçin çok konuflulmamal›?1. Konuflmak ö¤retmek de¤ildir. 2. 10 saniyenin sadece 3 saniyesinde

Ö¤renci dikkati derste tutabilir.3. Konuflma süresi azald›¤›nda bilgiyi

saklama oran› da artar.

4. Ö⁄RENMEK Ö⁄RENC‹N‹N

SORUMLULU⁄UDUR

Ö¤renci dikkatini herhangi bir ko-nuya çok k›sa süre yo¤unlaflt›rabilmek-tedir. Bu nedenle onlar›n her f›rsattaderse kat›lmalar› sa¤lanmal›d›r. Ancakkendilerini güven içinde hissetmedikçeherhangi bir etkinli¤e kat›lmazlar.

“S›n›f ortam›nda dikkati sa¤lamak,düflünceyi harekete geçirmek ve kat›l›m›ortaya ç›karmak için her fleyden önceö¤renciye güven veren bir sosyal ve psi-kolojik atmosferin yarat›lmas› gerekir.Bu atmosferi oluflturan de¤iflkenlerinbafl›nda da ö¤retmen tutumu gelmekte-dir.” K›saca s›n›fta güven ortam› olufltu-rulmal› ve fitil atefllenmelidir. Ateflleme

formülü: 5N, 1K, 1H, 1E’den olufl-

maktad›r. (Ne? Nerede? Ne zaman? Ni-çin? Nas›l? Kim? Hangisi? E¤er...)

S›n›f yönetimini olumsuz yönde etkileyen faktörlerden biri disiplinsizliktir.Disiplinsizli¤in en önemli nedenikurals›zl›k ya daaç›k olmayan kurallard›r.

Page 72: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

E⁄‹T‹ME BAKIfi Eylül 200472E⁄‹T‹M-B‹R-SEN

‹letiflimin enönemli ögesi

empatidir.Empati, d›fl

dünyay›karfl›m›zdaki

kiflininpenceresinden

görmeyeçal›flmakt›r.

Bu sorular dikkati uyand›r›r, düflün-meye sevk eder, kat›l›m› sa¤lar. S›n›f›n

kat›l›m› olmadan iki dakikadan faz-

la konuflulmamal›d›r. ‹ki dakikan›nsonunda aç›k uçlu sorular sorulmal›d›r.

Ders anlat›rken (ya da konuflurken)

flunlar› akl›m›zdan ç›karmayal›m:

a. ‹letti¤imiz bir mesajdan sonra, karfl›-m›zdaki insan›n nas›l düflündü¤ünüve neler hissetti¤ini anlayabilirseniz,mükemmel bir iletiflim sa¤l›yorsunuzdemektir.

b. ‹letiflimin en önemli ögesi empatidir.Empati, d›fl dünyay› karfl›m›zdaki ki-flinin penceresinden görmeye çal›fl-makt›r.

c. ‹letiflim sadece konuflmak de¤ildir.Ayn› zamanda;1. Ne söyleyece¤imizi bilmektir.2. Ne zaman söylemenin daha uygun

olaca¤›na,3. Ve nerede söylemenin do¤ru ola-

ca¤›na karar vermektir.4. En iyi nas›l söylenece¤ini düflün-

mektir.5. Basitçe anlatabilmektir.6. Ak›c› bir dil kullanmakt›r.7. Göz temas› kurmakt›r. (Göz tema-

s› “seninle ilgiliyim, senin fark›n-day›m” mesaj›n› iletir.)

8. Muhatab›m›z›n dikkat durumunuve mesaj›m›z›n al›n›p al›nmad›¤›n›fark edebilmektir.

5. D‹NLEMEK

Her insan kendini önemli hisseder.Ama yine de zaman zaman baflkalar›n›n,kendisini önemli hissettirmesine ihtiyaçduyar. Bir insana kendisinin önemli ol-du¤unu hissettirmenin bir çok yolu var-d›r: Bir tebessüm, bir mesaj, bir telefon,bir güzel söz vb. Ancak en etkili yolu onudinlemektir. Dinlemek, “sen önemli veözelsin, sana de¤er veriyorum.” mesaj›n›

iletir. Ancak dinleyin, dinliyor görünme-yin. O an gerçekten dinleyemeyecek du-rumdaysan›z bunu aç›k yüreklilikle söy-leyin ve dinlemeyi erteleyin.

Dinleme sanat›n›n incelikleri

flunlard›r:

1. Haz›r cevaplarla dinlemeyin.2. Sözünü bitirdi¤inde befl saniye bek-

leyin. (Bu söylenenleri dikkate ald›-¤›n›z› gösterir.)

3. Duyguyu kabul edin.4. Yarg›lamay›n.5. Ay›plamay›n.6. Savunmaya geçmeyin.7. Göz temas› kurun ve sürdürün.8. Konuflan kifliye do¤ru yönelin.9. Gülümseyin.

UYGULANMAYAN B‹LG‹

AÇILMAYAN PARAfiÜTE BENZER

De¤ifliminin Birinci Kural›: “Uy-gulanmayan bilgi, atlad›¤›n›zda aç›lma-yan paraflüt kadar de¤ersizdir.”

‹kinci Kural: Önce birinci kural› uy-gula!..

Sonuç: De¤iflim önce ve mutlaka ö¤-retmenden bafllamal›. Bu durumda;1. Plan›m›z yoksa ve derse yol haritas›

ile bafllam›yorsak s›n›f içi disiplinisa¤lamada zorlan›r›z.

2. Ayr›ca ö¤rencilerde beklenti olufltur-mak onlar›n ö¤renme isteklerini ha-rekete geçirebilir (Onlar› motiveedebilir.)

3. Konferans vermek ö¤retmek de¤ildir.4. Kurallar s›n›fta düzenin sa¤lanmas›

için gereklidir.5. Misyonunu unutan ö¤retmenlerin

hatalar›n›n olmas› kaç›n›lmazd›r. Ohalde de¤iflmek için; a. Davran›fllar›m›zla ilgili geribildirim

al›nmal›,b. Daha az konuflan daha çok dinle-

yen bir ö¤retmen olunmal›.

Page 73: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,

90/10 s›rr› inan›lmazd›r! Çok az›m›z bununfark›ndad›r. Sonuç? Pek çok insan gereksiz yerestresten, dertlerden, problemlerden ve bafla¤r›-s›ndan ac› çekmektedir. Bu s›r nedir? Hayat›n%10’u, sizin bafl›n›za gelenlerden oluflur. Hayat›ndi¤er %90’›na ise sizin bu bafl›n›za gelenlere nas›ldavrand›¤›n›zla karar verilir.

‹nsanlar anlams›z fleyler söyler ve yaparlar.‹nsanlar hasta olur. Arabalar bozulur. Uçaklar geçkal›r ve bütün planlar›m›z› alt üst ederler. Trafik-te bir sürücü can›m›z› s›kabilir v.s. Bu 10’luk k›-s›m tamamen bizim kontrolumuz d›fl›nda gerçek-leflir.

Di¤er %90’l›k k›s›m farkl›d›r. Di¤er %90’l›k k›s-m› siz belirlersiniz. Nas›l? Olaylara yaklafl›m›n›zla!

Bir örnek verelim. Ailenizle kahvalt› yap›yor-sunuz. K›z›n›z, kahve fincan›na çarp›yor ve birfincan kahve gömle¤inizin üzerine dökülüyor. Bi-raz önce olan olay üzerinde hiç bir kontrolünüzyok. Sonradan olacaklar ise sizin davran›fl›n›zagöre belirlenecek.

Lanet ediyorsunuz. Kahveyi üzerinize döktü¤üiçin kaba bir flekilde k›z›n›z› azarl›yorsunuz. K›z›-n›z üzülüyor ve a¤lamaya bafll›yor. K›z›n›z› azar-lad›ktan sonra eflinize dönüyor ve kahve fincan›-n› masan›n kenar›na çok yak›n koydu¤u için elefl-tiriyorsunuz. Eflinizle k›sa bir tart›flma yafl›yorsu-nuz. Öfkeyle üst kata ç›k›yor ve gömle¤inizi de-¤ifltiriyorsunuz. Afla¤›ya indi¤inizde k›z›n›z›, a¤la-maktan dolay› kahvalt›s›n› bitirememifl ve okuliçin haz›rlanamam›fl bir halde buluyorsunuz. K›z›-n›z otobüsü kaç›r›yor. Eflinizin ifle gitmek için he-men ç›kmas› gerekiyor. Hemen aceleyle araban›-za kofluyorsunuz ve k›z›n›z› okula yetifltirmeküzere hareket ediyorsunuz. Geç kald›¤›n›z için,h›z s›n›rlamas› olmas›na ra¤men afl›r› h›zla gidi-yorsunuz. 15 dakikal›k gecikmeden ve h›z limiti-ni aflt›¤›n›z için ödedi¤iniz trafik cezas›ndan son-ra okula ulafl›yorsunuz. K›z›n›z size “Hoflçakal”demeden binaya kofluyor.

Ofise 20 dakika gecikmeyle geliyorsunuz ve

evrak çantas›n› evde unuttu¤unuzu anl›yorsunuz.

Gününüz korkunç bir flekilde bafllad›! Devam et-

tikçe, kötülefliyor, daha da kötülefliyor san›yorsu-

nuz. Eve gitmeyi dört gözle bekliyorsunuz. Eve

ulaflt›¤›n›zda efliniz ve k›z›n›zla olan iliflkilerinizde

araya s›k›flt›¤›n›z› san›yorsunuz. Neden? Sabahle-

yin nas›l tepki verdi¤inize ba¤l› olarak! Neden kö-

tü bir gün geçirdiniz?

A) Kahve sebep oldu

B) K›z›n›z sebep oldu

C) Polis sebep oldu

D) Siz sebep oldunuz

Do¤rusu, cevap “D” fl›kk›. Kahvenin dökülme-

sinde sizin bir kontrolünüz yoktu. Sizin gününüzün

kötü geçmesine o 5 saniye içindeki davran›fllar›-

n›z sebep oldu. Olabilecek ve olmas› gereken ise

flöyleydi: Üzerinize kahve s›çrad›. K›z›n›z a¤lamak

üzere. Siz nazikçe “Tamam tatl›m, bir dahaki se-

fere biraz daha dikkatli olman gerek” diyorsunuz.

Havluyu kapt›¤›n›z gibi üst kata ç›k›yorsunuz.

Gömle¤inizi de¤ifltirip, evrak çantas›n› ald›ktan

sonra afla¤›ya iniyorsunuz ve ayn› anda pencere-

den k›z›n›z›n otobüse bindi¤ini görüyorsunuz. K›-

z›n›z geri dönüp el sall›yor. Siz ve efliniz ifle git-

mek için birlikte ç›kmadan önce öpüflüyorsunuz.

5 dakika önce ifle geliyorsunuz ve çal›flma arka-

dafllar›n›za nefleli bir flekilde selam veriyorsunuz.

Patronunuz ne kadar güzel bir günde oldu¤unuz

hakk›nda konufluyor.

Farka bak›n!

‹ki farkl› senaryo. ‹kisi de ayn› bafllad›. ‹kisi de

farkl› bitti.

Neden?

Nas›l tepki verdi¤inize ba¤l› olarak.

Gerçekten olanlar›n %10’unda hiçbir kontrolü-

nüz yok. Di¤er %90’› ise sizin tepkinizle belirlenir.

Baflar›da 90/10 S›rr›Haz›rlayan:

‹smail AKBIYIK / Ö¤retmen

Page 74: Örnek ve Lider Ö¤retmen ‹htiyac› · Evliya Çelebi, her fleyin ilmi, ceh-linden ye¤dir, der. Osmanl› Devleti’nin baflkenti ‹stan-bul’da bulunan Süleymaniye Kütüp-hanesi,