Nereye Sayı 1

78

description

Merhaba sevgili okuyucularımız Büyük bir sevinç ve heyecanla dergimizin ilk sayısını sizlere sunuyoruz. Anadolu’da üretilen bilgi sayesinde insanlık tarihinde yeni ufuklar açı lı rken, ülkemiz arkeolojisinin bilimsel saygınlıgı da giderek artmakta. Buna ragmen bugünün Türkiye’sinde Hasankeyf sulara gömülmeyi bekliyor. AVM insaatları antik yerlesimlerin üstüne umarsızca dikiliyor. Bilim insanları yapı lan tahribatlara karsı , kültür mirasımızı koruyabilmenin, onu “kesfetmekten” daha zor oldugunu her konusmalarında söylüyor. Nereye Dergisi iste böyle çeliskilerin içinde insanlara bir mum daha yakmak için gönüllü ve her ay ücretsiz olarak sizlerle bulusacak. Iste ilk sayımızla karsınızdayız. Geçmisin izinde, doganın kucagında sonsuz bir yolculuk bu.

Transcript of Nereye Sayı 1

Page 1: Nereye Sayı 1
Page 2: Nereye Sayı 1

10

19

33

41

HASANKEYF

TRİPOLİS

3 GÜZELLER

ARKEOLOJİKTAHRİBAT

VEKORUMA

Page 3: Nereye Sayı 1

10

19

33

41

47

59

65

71

HASANKEYF

TRİPOLİS

3 GÜZELLER

ARKEOLOJİKTAHRİBAT

VEKORUMA

PEDALIMDA 5 ÜLKE

BUKOLEON SARAYI

SİNGAPUR

ŞEHİR MÜZESİ

Page 4: Nereye Sayı 1
Page 5: Nereye Sayı 1

EDİTÖRÜNNOTU

Merhaba

İLKMerhaba sevgili okuyucularımız,

Büyük bir sevinç ve heyecanla dergimizin i lk sayısını sizlere sunuyoruz.

Yaşadığımız coğrafyanın, insanlığın gel işiminde ve dünya kültürlerinin

ortaya çıkmasında önemli rolü olduğunu, i lkokuldan beri stratej ik bir

noktada bulunduğumuzu her zaman söylemişlerdir. Yalnız bu söylem o

kadar sıradanlaşmıştı r ki artık kimse bunun neden söylendiğini bi le

sorgulamaz olmuştur. Buna karşı l ık Anadolu ve onun dünya kültür tarihi

içindeki yeri i le i lgi l i kaynakların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bütün

özverisiyle ve imkansızl ıklara rağmen arkeoloj iye gönül vermiş bil im

insanları i le de ilerlemesi devam edecektir.

Anadolu’da üreti len bilgi sayesinde insanlık tarihinde yeni ufuklar açı l ı rken,

ülkemiz arkeoloj isinin bi l imsel saygınl ığı da giderek artmakta. Buna rağmen

bugünün Türkiye’sinde Hasankeyf sulara gömülmeyi bekliyor. AVM

inşaatları antik yerleşimlerin üstüne umarsızca diki l iyor. Bil im insanları

yapı lan tahribatlara karşı , kültür mirasımızı koruyabilmenin, onu

“keşfetmekten” daha zor olduğunu her konuşmalarında söylüyor.

Nereye Dergisi işte böyle çelişki lerin içinde insanlara bir mum daha yakmak

için gönüllü ve her ay ücretsiz olarak sizlerle buluşacak. İşte i lk sayımızla

karşınızdayız.

Geçmişin izinde, doğanın kucağında sonsuz bir yolculuk buX

TOLGA CANDUR

Yayın Yönetmeni

Tolga [email protected]

Editöryal Servis

Haber ve Çeviriler

Uğur Can UludağFotoğraf

Hüseyin TutkunAraştırma

Eylem ÖzdemirMuhabir Temsilcisi

Deniz Berk Bulak

Reklam ve Halkla İlişkiler

Uğur Uslu

Tasarım

Tolga CandurÖzgün Günyar

Kapak Görseli

Tripolis Kazı Arşivi

Yazınsal ve Görsel Katkıda

Bulunanlar

Yrd. Doç. Dr. Bahadır DumanHüseyin AdıbelliErdem GürsesOzan Yıldırım

Umut Furkan ÇıtakSinan ÖzcanSelin Çildir

Soner Sarıhanİnci Sarıhan

İ letişim

[email protected]://www.facebook.com/nereyetravelhttps://www.facebook.com/nereyedergisi

https://twitter.com/NereyedergisiTel: 0536 383 18 42

Kasım // 201 3

NEREYE 4

Page 6: Nereye Sayı 1

HABERLERTRAKYA'DAHURRİ İZLERİBulduğumuz iki figürin çok

tipik erken Hitit ve Hurri

dönemine ait diyebildiğimiz

heykelcikler

üçükçekmece GölüKhavzasında devam eden

‘Bathonea’ kazısında Hurri lerin

İstanbul’da izlerine rastlandı .

Hitit çekirdek bölgesi ve çevresi

dışında izlerine neredeyse hiç

rastlanmayan Hurri lerin bu

bölgeye bir koloni kenti kurma

amaçlı mı yoksa yayı lma amaçlı

mı yerleştiklerini çalışmalar bize

gösterecek. Kazı ekibi

tarafından yı l ın en önemli keşifi

olarak nitelendiri len figürinler

tarih bi lgi lerimizi değiştirecek

gibi görünüyor. İki figürin,

bitümen, kalay buluntuları ve

seramik parçaları M.Ö. 1 800’lü

yı l lara Hurri dönemine

tarihleniyor. Bitümen sadece

Mezopotamya’da çıkıyor ve

gemilerin su geçirgenl iğini

engell iyor. Bazil ikal tipte bir dini

yapının temelleri kazı l ı rken

bulunan Hurri tipi tanrıça

heykelciği, 5.4 cm boyunda ve

1 4 gram. Tunçtan ve özel kalıpla

üreti ldiği sanı lan heykelcik

yüzyı l lar içinde korozyona

uğramış. İkinci heykelcik ise 6.1

cm boyunda, 11 gram. Erkek tanrı

heykeli de döküm tekniğiyle üreti lmiş.

Küçükçekmece Gölü etrafında

kazı lar 2007 yı l ında yüzey

araştırmasıyla başladı . Çalışma, Kültür

ve Turizm Bakanlığı ’nın izni ve

İstanbul Vali l iği ’nin maddi desteğiyle

2009’da Bakanlar Kurulu kararıyla Yrd.

Doç. Şengül Aydıngün başkanlığında

bil imsel kazı lara çevri ldi . Dört yı lda

İstanbul’un bil inmeyen pek çok önemli

yapısı i le aydınlanmayı bekleyen

konular gün ışığına çıkarı ldı .

Yrd. Doç. Şengül Aydıngün konu ile

i lgi l i olarak şunları söyledi.

Yunanistan’da Mikenler, Akalar, Batı

Anadolu’da Arzava, Orta Anadolu’da

Hititler, Güneydoğu’ya doğru Hurri ler,

Asurlar, Mısır devletlerinin bulunduğu

bir dönem M.Ö. 2000 ve bu döneme

ait İstanbul’da hiçbir iz yok. Kronoloj ik

olarak karanlık bir dönem var.

Bulduğumuz iki figürin çok tipik erken Hitit

ve Hurri dönemine ait diyebildiğimiz

heykelcikler. İstanbul’da i lk defa bu

döneme ait heykelcikler bulundu. Hitit

izleri en batıda İzmir ve Troya’da ele

geçmişti , Trakya’da ilk defa bulundu. İki

figürinin yanında Mezopotamya kaynaklı

M.Ö. 2000’l i başka izler de görüyoruz.

Özell ikle bitümen topluluğu ele geçti, bazı

kaplarda kalay bulundu. Butimen ham

zifttir, Mezopotamya kökenli . Kalay da

Asurlular tarafından Uzakdoğu’dan

getiri ldi ve Anadolu’ya ihraç etti ler.

H

5 NEREYE

Page 7: Nereye Sayı 1

LONDRA'DA ROMA İMPARATORLUKKARTALI BULUNDUondra'da bir nehir yatağının ıslahı çalışmalarında farkLedilen ve arkeologlar tarafından kazı çalışmaları

başlatı lan Minories bölgesinde 1 800 yı l öncesine ait Roma

Kartalı heykeli bulundu. Roma imparatorluğunun

ölümsüzlüğünü ve gücünü simgeleyen kartal, Roma

İmparatorluğunun en önemli figürlerinden birisiydi. Bulunan

kartal heykelinin özell iği ise Britanya-Roma kültürünün en

önemli eserlerinden birisi olması .

Kazı çalışmaları sırasında bulunan kartalın i lk başta

Victoria dönemine ait bir bahçe süsü olduğu düşünüldü.

Restorasyon çalışmaları sonucunda yapı lan incelemede

Roma dönemine ait günümüze kadar ulaşmış kusursuz bir

kartal heykeli olduğu anlaşı ldı .

Arkeolog Martin Henig daha önce Londra'da böyle bir

eserin bulunmadığını ve bu eserin bütün Birleşik Kral l ık için

çok önemli olduğunu belirtti . Kanadında ufak bir kırık dışında

hasarsız olan eserin 1 920'lerde Kenysham'da Roma vil lası

kazı larında bulunan bir gaga,kanat ve pençe ile

karşı laştı rı labi leceğini söyledi. Buna benzer Roma dönemine

ait şahin heykelinin ise Ürdün'de Cincinati Sanat Müzesi'nde

sergilendiğini söyledi.

Roma Kartalı M.S 1 . yy ın sonlarına tarihleniyor. Şehrin

gelişmeye başlaması ,nüfus artışının yaşanması i le gelen

zenginl ik sonucu Londra'l ı zenginlerin kendilerine anı t

mezarlar yaptırdıkları bi l iniyor. Bu kartalın ise şehrin doğu

mezarlığında bir anı tı süslediği düşünülüyor.Eserin

bulunmasından birkaç gün önce bulunan taş temeller burada

bir anı t mezar olduğu düşüncesini destekl iyor. Arkeolog

Henig Tudorlar döneminde mahzen, Victoria döneminde ise

depo olarak kullanı lan bu bölgede böylesine bir eserin

bulunma şansının çok nadir olduğunu söyledi. Arka kısmının

daha kabaca işlenmiş olmasından dolayı heykelin bir niş

içerisinde durduğunu gösterdiğini bel irten Henig kartalın

ağzında bir yı lan olmasını şaşkınl ıkla karşı ladıklarını söyledi.

Kasım // 201 3H

NEREYE 6

Page 8: Nereye Sayı 1

Anadolu Medeniyetleri,Neolitik Çağ'dan Osmanlıİmparatorluğu'na

"201 2 Türkiye'de Çin Kültür Yı l ı " "201 3 Çin’de

Türk Kültür Yı l ı " etkinl ikleri kapsamında karşı l ıkl ı

sergi lerin düzenlenmesi planlanmış ve 20 Kasım

201 2 -20 Şubat 201 3 tarihleri arasında Topkapı

Sarayı Müzesi Has Ahırlar sergi salonunda “Çin

Hazineleri” başlıkl ı bir sergi gösterime sunulmuş ve

büyük ilgi görmüştü.

Çin tarihinin yaklaşık beş bin yı l l ık dönemini

kapsayan seçkin örneklerin yer aldığı ,Unesco

tarafından Dünya Kültür Mirası l istesine alınan Çin'in

"Ölümsüz Ordusu" Terracotta askerlerinden 4 örnek,

1 terracotta at heykeli i le Yasak Kent Müzesi’nde

korunan imparatorluk ailesine ait özel koleksiyon da

dahil olmak üzere toplam 1 01 adet eserin teşhir

edildiği sergi özel l ikle yerl i ziyaretçi ler tarafından

yoğun ilgi gören ve yaklaşık olarak 91 .000 kişi

tarafından ziyaret edilen serginin bir benzeri bu

sefer Çin'de tarih severlerin beğenisine

sunulacak.

Topkapı Sarayı , Türk ve İslam Eserleri i le

İstanbul Arkeoloj i Müzelerine ait 1 21 eserden

oluşan "Anadolu Medeniyetleri : Neolitik Çağ'dan

Osmanlı İmparatorluğu'na" isimli sergi, "201 3

Çin'de Türk Kültür Yı l ı " etkinl ikleri kapsamında

Çin'in başkentinde bulunan Shanghai Müzesi'nde

sergilenecek.

Sergide, Erken Tunç Çağı 'na ait mızrak

uçlarından banyo kaplarına, Hitit dönemi damga

mühür ve tabletlerine, Helenistik dönemin meşhur

heykellerinden Roma döneminin ihtişamlı saray

yaşamına ait eşyaların yanı sıra tanrı ve

imparator heykellerinden, Osmanlı dönemine ait

kı l ıç ve miğferlere kadar Anadolu'nun her

dönemini yansı tmayı amaçlayan birçok eser yer

alıyor.

Kaftan, sorguç, yazı takımları , Kur'an-ı

Kerim ve mahfazaları i le halı ve seccadelerin de

yer aldığı sergi 1 8 Kasım 201 3-20 Şubat 201 4

tarihleri arasında ziyaretçi lerini ağırlayacak.

H

7 NEREYE

Page 9: Nereye Sayı 1

DÜNYANIN İLKUYARI LEVHASI

ünyanın en önemli neolitik yerleşimlerinden birisiD olan Çatalhöyük'te bulunan bir duvar resminin

üzerinde ki sır perdesi yapı lan çalışmalar sonucunda

ortadan kalkmaya başladı . İngi l iz Daily Mail

gazetesinde ki haberden sonra çok konuşulan ve

arkeoloj i dünyasının dikkatini üzerine çeken duvar

resminin bir volkanik patlamayı anlattığı düşünülüyor.

Daily Mail haberi '' Dünyanın İ lk Uyarı Levhası '' başlığı

i le okuyucularına duyurdu.

Bir köyün üzerine patlayan yanardağın anlatı ldığı

düşünülen çizime, Carbon 1 4 sisteminin farklı bir

modelini kul lanan uzmanlar, “Yanardağın i lk patlaması

29 bin yı l önceye daha sonraki patlaması da 9 bin yı l

öncesine dayanıyor” dedi. Araştırmayı yöneten

California Üniversitesi ’nden Axel Schmitt ise, “Duvar

resminde Hasan Dağı ’nın patlama anı resmedil iyor. Bu

çalışmayla i lk kez net bir biçimde yanardağ

patlamasının 29 bin yı l önce gerçekleştiği doğrulanmış

oldu. Diğer bir deyişle Çatalhöyük’teki duvar resmi

dünyanın i lk uyarı levhası ” diye konuştu.

Çatalhöyük'ten yaklaşık 1 30 km uzakta

bulunan Hasan Dağı 'nın Çatalhöyük'ten

bakı ldığında görünen şeklinin duvar resminde ki

tasvire çok benzemesi ve duvar resmindeki kare

formlu çizimlerin o dönem mimarisini anımsatması

Axel Schmitt'in tezini güçlendiriyor. Son patlama

tarihi ve resmin yapı ldığı tarihi Carbon 1 4 testi i le

karşı lantı ran uzmanlar resmin patlama ile aynı

tarihlerde yapı ldığını söylüyorlar.

UNESCO Dünya Kültür Mirası l istesinde olan

Çatalhöyük ,1 993'de Cambridge Üniversitesi 'nden

Ian Hodder kazı lmaya başlandı . Günümüze kadar

ulaşan pek çok duvar resmi,mimari ve alet

kalıntı ları bizi şaşırtmaya devam edeceğe

benziyor.

Kasım // 201 3H

NEREYE 8

Page 10: Nereye Sayı 1

Bundan 1 0 yı l önce de buraya ilk geldiğimde aynı duygularıhissetmiş ve gözlemlemiştim. Yapı lacak barajın konumunedeniyle sular altında kalacak olan bu eşsiz yöre buradayaşayan halkı da ikiye bölmüş durumda.

Yazı ve Fotoğraflar: Erdem Gürses

Page 11: Nereye Sayı 1
Page 12: Nereye Sayı 1

Yaklaşık 6 ay süren sırtçantam ile

yaptığım Asya seyahati sonrasında

Doğubeyazıt sınır kapısı olan

Bazargan’dan ülke topraklarına adım

attığımda aklımda bir 2-3 ay kadar

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi

turu yapmak vardı, yine adım adım bu

coğrafyaları dolaşmak ve yurdum

toprağında tarihi ve doğa güzelliklerini

bir kez daha sonuna kadar yaşamak..Ve

gezime başladıktan 1 ay sonra Mardin

üstünden Hasankeyf’e geldim.

10 yıl önce otostopla tüm Türkiye’yi 3 yıl boyunca

dolaşmıştım ve yolum yine Hasankeyf’e düşmüştü. Donup

kalmıştım bu karşımda duran güzellik ve doğa karşısında..

Ve yine 10 yıl sonra aynı yerde ve noktada Hasankeyf beni

karşıladı, Dicle kollarını açtı…

Page 13: Nereye Sayı 1

R aman dağlarının güney eteklerinde DicleRnehrinin iki yakasına kurulan bu büyüleyici ve adım

başı tarih kokan yöre yapı lan arkeoloj ik araştırmalara

göre tam 1 2 bin yı l önce kurulmuş. . . Dicle’nin i lk uygar

halkı olarak görülen Hurri Kabilelerinden sonra buraya

Mitannin, Asur, Urartu, İskit, Med, Pers, Makedonya,

Roma, Bizans, Abbasi, Selçuklu ve son olarak

Osmanlı ların egemenliğine girmiş, tam anlamıyla

attığınız her adımda farklı bir tarih dokusu yaşatıyor

bizlereX Sizi hayretler içinde bırakacak olan güzell ikleri

i le bekleyen Zeynelbey Kümbeti, Artuklu Köprüsü, Büyük

Saray, Küçük Saray, İmam Abdullah Zaviyesi, Er Rızk

Cami, İç Kale, Ulu Cami merhaba der uzaktan

size. .Sabırsızlanırsınız her attığınız adımda merhaba

demek için bu muhteşem dokuyaX

u kadar zengin bir tarihe ve esere sahip olmasınaB karşın Hasankeyf acı lar içinde, Dicle açmış kollarını

ağlamaktaX Sahipsiz bırakı lan tarihi yerler, eserler,

insanımızın kendi tarihine sahip çıkmayışı ve bu kadar

güzel ve önemli tarih dokusuyla bezeli bu yeri kendi

hal ine ve kaderine terk etmiş olması beni çok üzdü

yineXBundan 1 0 yı l önce de buraya ilk geldiğimde aynı

duyguları hissetmiş ve gözlemlemiştim. Yapı lacak barajın

konumu nedeniyle sular altında kalacak olan bu eşsiz

yöre burada yaşayan halkı da ikiye bölmüş

durumda. .Doğma büyüme Hasankeyf’ l i olan

arkadaşlarımla buluşup saatlerce bu eşsiz güzell iği ve

tarihi bölgeyi adım adım dolaşıp, çarşısında mağara

cafelerden birine soluklanmak için oturduğumuzda uzun

uzun konuştuk.

Kasım // 201 3

Page 14: Nereye Sayı 1

öre halkı yapı lacak olan barajınYkendileri için bir kazanç kaynağı ve

toprakları için bir şans olarak görmekte

ama diğer kesim ise biraz daha eskiye

saygı gösterip bu güzell iğin yok olmasına

karşı çıkmakta. .Aslında tam da bu noktada

benim aklımda olan düşüncede şu; Mardin

yapı lanırken eski Mardin muhafaza altına

alındı ve Yeni Mardin bölgesi yapı ldı , yada

Safranbolu bölgesi modernleşmeye

başladığında eski Safranbolu bölgesi de

korundu, öyleyse 1 2 bin yı l l ık bir serüvene

sahip olan Hasankeyf neden muhafaza

altına alınmıyor, bu kadar zor mu? Turizm

kaynağı olan bu yöre barajlar altında

kaldığında, Güneydoğu Anadolu

Bölgesi’ndeki son doğal nehir ekosistemi

konumunda olan Dicle Vadisi ’nin yaklaşık

550 km’ye varan nehir yatağı da yok

olacak.

Page 15: Nereye Sayı 1
Page 16: Nereye Sayı 1

slında bölgenin hem SitAlanı olması , hem de

baraj suları altında kalacak

düşüncesi, i lçenin gelişimini

çok engellemiş. Son yı l larda

ülkemizde yapı lan

araştırmalarda bu kadar

zengin bir tarihe sahip olan

i lçenin, bu zenginl iğe

rağmen ülkenin en fakir üç

i lçesinden biri olduğu

belirlendi. Buna paralel

olarak ta nüfus geri lemesi

yaşayan bu doğa harikası

i lçe son 1 5-20 yı lda belirsiz

politika ve söylemler

yüzünden dramatik bir

ortama sahip olmuş.

Aslında arkadaşlarımla

cafe’de sohbet ederken bu

sonucu ortaya çıkaran güzel

bir örneğe de şahit oldum.

İsmi lazım değil , ülkemizin

büyük turizm turlarından

birisi yine bir otobüs yerl i

turisti i lçeye getirmiş ve

sadece 1 saat kaldıktan

sonra hareket noktası olan

cafe’de toplamış. Bu tura

katı lan bir bayan şunu

söylüyordu; Eeee, ben bir

şey anlamadım ki bu

Hasankeyf gezisinden, 1

saat kaldık ama bu kadar

mı yani burası?

Hasankeyf

1 5 NEREYE

Page 17: Nereye Sayı 1

Kasım // 201 3

NEREYE 1 6

Page 18: Nereye Sayı 1

İşte bu cümle aslında her şeyi açıklayan bir

cümle. O Hasankeyf ki değil 1 saatte, 1 hafta

boyunca gezseniz bile bitmez size gösterdikleri ,

attığınız her adımda bir başka medeniyet açar

kollarını , buyur eder sizi tarih sahnesine. .Oysa ne

kadar acı ki tur acentaları bi le sadece bir Büyük

Kale, Zeynelbey Kümbeti, Artuklu Köprüsü, Küçük

Saray gezisinden sonra turu bitirir, ve rotayı

Mardin yada Midyat’a kırarXAma o kadar çok

gezilecek yer vardır ki Hasankeyf’te. .Artuklu

köprüsü ayaklarında Dicle’nin buz gibi sularında

Hasankeyf’ l i çocuklularla yüzmek, balık tutmak,

kahkalar atmak paha biçi lmezdir, İç Kale

eteklerine tı rmanmak bile sadece en az 2 saat

sürmekte ve yukardan o muhteşem manzaraya

baktığınızda Hasankeyf’ in size tebessümle ve

mutlulukla baktığını görmek bambaşka bir duygu

yaşatır size. .Ufacık ama tarihi çarşısında

adımlarken yöre halkı size durmaksızın çay ikram

eder, bir cigara sarar Hasankeyf usulü. .

Onlar İstanbul’u dinlemek ister, siz Hasankeyf’ iX

Bir varmış, bir yokmuşXGünlerden birgün,

Balıkçı Abdullah Dicle’nin sularına bir gül

atmışXdiye başlar Hasankeyf masalıXDinledikçe

hüzünlenir, dinledikçe bir cigara daha sararsınız

farkında olmadan. .Ve bir bakarsınız İstanbul’a dönüş

zamanı geldiğinde ayaklarınız geri geri gider, aklınız

Hasankeyf’te kalı r. Son bir kez köprü üstüne çıkar,

bir demet yeşil nohut alı r ve çı tlamaya başlarsınız.

Ayaklarınızı buz gibi Dicle nehrine sokar ve yukarda

cafelerde çay içenlere el sal larsınız, Kafanızı

kaldırıp Büyük Kale’ye baktığınızda Balıkçı

Abdullah’ın masalını hatırlarsınız ve yüzünüzde bir

tebessüm ile ‘’ Hasankeyf bekle beni, bir daha

geleceğim yanına, özlemim dayanı lmaz olduğunda

atacağım kollarına kendimi’’ sözleri istem dışı

dökülür dudaklarınızdan. . Hasankeyf vefalıdır, bekler

siziX

Hasankeyf

1 7 NEREYE

Page 19: Nereye Sayı 1

Yok olmadan lütfen gidin bu muhteşem güzell ik ve tarihe sahip olan i lçeye, yorulana kadar gezin,

adımlayın, gezin çarşısında, sonra atın kendinizi bir çay ocağına. . Dicle’nin soğuk sularına sokun ayaklarınızı ,

konuşun Artuklu Köprüsü ile. .Belki bir daha bunları yaşayamayacaksınız, bir dahaki sefer olduğunda sevimsiz

bir duvar kütlesi karşı layacak sizi, I l ısu Barajı . .

Erdem GÜRSES

Yazar Hakkında:

Kocaeli İşletme Mezunu. 3 yı l boyunca otostopla Türkiye’yi boydan boya dolaştı , 85.000 km’den fazla yol

katetti . Şimdil ik 11 farklı ülkeyi adım adım dolaştı . Gezer, yazar, fotoğraflar, biraz da delidir, doludur. Şiir

sever, tiyatro sever, tarih sever, doğa sever, hayvan sever, ama en çok dağa tepeye çadır attığında yı ldızları

izlemeyi sever. Bulduğu her fırsatta sırtçantası i le yol lara düşen tam zamanlı gezgin derviştir. Çok çeşitl i

işlerde çalıştı , çok işten ayrı ldı , farklı farklı i lgi alanları var. Çeşitl i dergi ve portal larda gezi yazı ları yazıyor.

Çıkaracağı kitap ile i lgi l i çalışmalar yapıyor.

Kasım // 201 3

NEREYE 1 8

Page 20: Nereye Sayı 1

Fotograflar: Tripol is Kazı Arşivi

Page 21: Nereye Sayı 1

Denizli'nin en büyük antikkentlerinden biri olan Tripolis,

Denizli'nin Buldan ilçesine bağlıYenicekent beldesinde yer

almaktadır. Başta Plinius vePtolemaios olmak üzere birçokantik yazarın metinlerinde adı

geçen kent, 1 7. yüzyıldan itibarenpek çok seyyah tarafından da

ziyaret edilmiştir.

Page 22: Nereye Sayı 1

elenistik Dönem'de Phrygia, Karia ve LydiaH Bölgeleri 'nin kesişim noktasında kurulan ve 'Apollonia'

adını alan kent, kısa bir dönem Antoniopolis olarakta

anı lmıştı r. MÖ 1 . yy'da bu bölgelerden gelen halkların

yerleşim yeri olması itibariyle 'Tripol is' adını alan kent, terk

edilene kadar bu ismiyle anı lmıştı r.

5000 Yıl Öncesine Dayanan Antik Yerleşim

Tripol is'in geçmişi Helenistik Dönem'e dayansada kentin

çevresinde yapı lan yüzey araştırmalarında elde edilen

bulgular, bölgede ki yerleşimin günümüzden 5000 yı l

öncesine kadar gittiğini göstermektedir.

Tripol is Antik Kenti 'nin de içinde bulunduğu Lykos Vadisi

MÖ 1 90 yı l ında Seleukoslar i le Bergama Krall ığı arasında

yapı lan Magnesia Savaşına kadar bağımsız kentlerden

oluşmuş, bu savaşı Roma desteğinde kazanan Bergama

Krall ığı , MÖ 1 88 yı l ında imzalan Apameia (Dinar) barışı i le

bölge yönetimini ele almıştı r.

MS 2. Yüzyıl'da Yeniden Planlanan Kent

En İhtişamlı yı l larını Roma İmp. Dönemi'nde yaşayan

Tripol is, MS 2. yy'dan itibaren yeni bir planlamaya gitmiş,

bu dönemde şehir kapı ları , caddeler, hamamlar, stadyum,

tiyatro ve meclis binası gibi kamu binaları yapı lmıştı r.

Roma Dönemi'nde bir süre Sardes (Salihl i)

Conventusu'na (yargı birl iği) dahil edi len kent, bel l i bir

dönemde Apameia (Dinar) Conventusu içinde yer almıştı r.

Piskoposluk Merkezi: Tripolis

Zaman içinde bölgenin önemli kentlerinden biri hal ine

gelen Tripol is'in önem kazandığı alanlardan biri de

inançtır. Bu dönemde Hristiyanlık açısından önemli bir

kent hal ine gelen Tripol is, özel l ikle piskoposları i le büyük

ün kazanmıştı r.

Tripol is

21 NEREYE

Page 23: Nereye Sayı 1

Tripolis'te Yaşanan Göçler

MS. 494 depreminden Agathe Kome (Alacain) i le birl ikte

etki lenen Tripol is MS 6.yy sonunda Anadolu toprakları

üzerinde etki l i olan Sasani akınları nedeniyle eski adı

Direbol (Diribol-Derebol), yeni adı Narlıdere daha korunaklı

dağ yamaçlarına taşınmıştı r. MS 7.yy'ın başında

gerçekleşen bu zorunlu göçün ardından, kentte şu anki

veri ler dahil inde 1 3.yy'a kadar herhangi bir yerleşim izine

rastlanmamıştı r.

Tripolis'te Yapılan Kazı ve Restorasyon Çalışmaları

201 2 yı l ında yeniden başlatı lan kazı ve restorasyon

çalışmaları Denizl i Arkeoloj i Müzesi Müdürü H.Hüseyin

Baysal'ın başkanlığında, Pamukkale Üni. Arkeoloj i Bölümü

Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bahadır Duman'ın bi l imsel

danışmanlığında sürdürülmektedir.

Kasım // 201 3

NEREYE 22

Page 24: Nereye Sayı 1

Sanatın Merkezi Tripolis

Bölgedeki 3 büyük medeniyetin

kesişim noktasında yer alan

Tripol is Antik Kenti, sadece

ticarette değil , kültür ve sanat

alanında da kendini ispatlamış

bir şehirdir. Kentte çok sayıda

mimari eser bulunmaktadır.

Page 25: Nereye Sayı 1

Philadelphia Kapısı

Antik kaynakların verdiği bi lgi lere

göre Pergammon'dan (Bergama)

gelen ticaret yolu, Thyateria

(Akhisar), Sardes (Salihl i),

Philadelphia (Alaşehir)

güzergahından geçerek Tripol is

üzerinden Hierapolis ve Laodikeia

antik kentlerine doğru devam

etmektedir.

Tripol is'in iki ana girişinden biri olan

batıda ki bu kapı , 6 adet traverten

ayak üzerinde yükselen iki gözlü bir

kapıdır. Bu yapının yalnızca bir

ayağı günümüze ulaşmıştı r. Bu

ayağın onarım ve sağlamlaştırma

çalışmaları tamamlanmıştı r.

Hierapolis Kapısı

Tripol is'in diğer bir girişi ise

güneydeki bu kapıdır. Kent

merkezinin yaklaşık 300m

güneyinde ki üzüm bağları arasında

kalan yapı kalıntı ları , traverten

ayaklar üzerinde mermer bloklarla

yükselti len bu kapıya aittir. Mimari

bezemelerin gösterdiği sti l özel l ikleri

göz önüne alındığında, bu yapının MS.

2.yy ortalarına tarihlendiği

anlaşı lmaktadır.

Sütunlu Cadde

Doğu-batı yönlü Sütunlu Cadde'nin

27m uzunluğundaki bölümü 1 . ve 2.

kazı döneminde ki çalışmalarla açığa

çıkartı l ı rken, yapı lan son kazı

çalışmalarında caddenin toplam

11 4m'l ik kısmı açığa çıkarı lmıştı r.

Caddede Geç Roma Dönemi'nde bir

adet savunma amaçlı kule ve iki adet

giriş kapısı bulunmaktadır.

Sütunlu Cadde'nin Güney

Bitişiğindeki Mekanlar

Bir kısmı kazı lan ve farklı ölçi lere

sahip odalar bulunmaktadır. bu

mekanların kuzey duvarları Sütunlu

Cadde'nin güney kısmına yaslanmıştı r

NEREYE 24

Page 26: Nereye Sayı 1

Yaşadığı onca büyük

deprem ve afete rağmen

Tripol is Antik Kenti 'nin

pek çok yapısı

günümüze kadar

ulaşmayı başarmıştı r.

Daha çok Roma

Dönemi'nin mimari

üslubunu yansı tan bu

yapı lar, kusursuz

işçi l ikleri i le göz

kamaştırmaktadır.

Page 27: Nereye Sayı 1

Girişler ise güneyde yer alan kapı larla

sağlanmıştı r. Mekanların zeminleri

pişmiş toprak taban tuğlaları ve

traverten gibi malzemelerle döşenmiştir.

Toplam 6 adet olan bu mekanlardan 4

ünde kazı yapı l ı rken çalışmalar

sonucunda söz konusu mekanların

erken bizans döneminde kullanı ldığı ,

ancak ilk kul lanımlarının Geç Helenistik

Döneme kadar dayandığı ortaya

çıkmıştı r.

Agora (Pazar yeri)

Sütunlu Cadde'nin kuzey bitişiğinde yer

alan Agora, yaklaşık 1 000m2'l ik bir

alanı kaplamaktadır. Kentin yüksek bir

tepenin eteklerinde kurulması nedeniyle

diğer yapı larda olduğu gibi Agora'nın da

üzeri erozyon toprağıyla kapanmıştı r.

Yüzeyde görülebilen kalıntı lardan

anlaşı ldığı kadarıyla, Agora'da traverten

ayaklar üzerinde yükselen kemer

dizi leriyle kapalı mekanlar

oluşturulmuştur. Çatı seviyesine kadar

korunagelmiş olan bu yapıda ki kazı

çalışmalarının 201 3 yı l ı sonunda

tamamlanı lması planlanmaktadır.

Restorasyon ÇalışmalarıKazı çalışmalarının tüm hızıyla devam

ettiği Tripol is Antik Kenti tarihin

bi l inmeyen yönlerine ışık tutmaya

devam ederken, kentte ortaya çıkarı lan

eserler tek tek restore edilmektedir.

Kentte ki kazı çalışmalarının ardından

Sütunlu Cadde ve bitişiğinde yer alan

pek çok yapı yeniden günyüzüne

çıkarken bu yapı ların retorasyonu

devam etmektedir.

Kasım // 201 3

NEREYE 26

Page 28: Nereye Sayı 1

Antik Dönem'in önemli kentlerinden biri olan Tripol is'de bugün sağlamvaziyette bulunan yapı ların bir çoğu MS 2.yy'da inşa edilmiştir.

Page 29: Nereye Sayı 1
Page 30: Nereye Sayı 1

Hamamlar

Tripol is'teki iki hamamdan biri olan sıralı tipteki Büyük Hamam; soğukluk, ı l ıkl ık ve sıcaklık salonlardan meydana

gelmektedir. İkinci hamam binasıda Tiyatro'nun güney bitişiğinde ki Tiyatro Hamamı 'dır.

Tripol is

29 NEREYE

Page 31: Nereye Sayı 1

Tripolis'te ana yerleşim

alanının dışında 3 büyük

Nekropol alanı

bulunmaktadır. Kentin

kuzeybatı yamaçlarında

kaya mezarları yer

alırken, kuzeydoğusunda

lahit mezarlar

bulunmaktadır.

Güneybatıda ise Erken

Bizans'a ait tonozlu

mezarlar vardır

Tripolis'in doğalortamındayaşayan canlılarbu antik kentingüzelliğinegüzellik katıyor.

Kasım // 201 3

NEREYE 30

Page 32: Nereye Sayı 1
Page 33: Nereye Sayı 1

Önemli ticaret yollarının kesişme noktasında yer alanTripolis, uzun yıllar bölge ekonomisine yer vermiştir.

Page 34: Nereye Sayı 1
Page 35: Nereye Sayı 1
Page 36: Nereye Sayı 1

SAPANCA GÖLÜ

Adapazarı i le Kocaeli arasında İstanbul 'a yakın

bir bölgede, adını Sapanca ilçesinden almış bir

göldür İstanbul 'dan Sapanca'ya geleceksiniz, günün

her saatinde otobüs bulmanız mümkün. Otomobil le

yapı lacak bir Sapanca yolculuğu çok keyifl i ve rahat

olacaktır. Zira Sapanca, İstanbul-Ankara TEM

otoyolunun üzerindedir. İstanbul gişelerinden otoyola

girdiğiniz de normal bir seyirle 1 -1 ,5 saatl ik bir

sürenin sonunda Sapanca gişelerine ulaşırsınız.

Sapanca’ nın iki şirin beldesi var bunlar Arifiye ve

Kırkpınar beldeleri gölün etrafına kurulu vaziyetteler.

Biz Maşukiye üzerinden geçerek ilk Kırkpınar Beldesi

tarafına gideceğiz. Bu bölgede genell ikle Osmanlı

Rus Savaşlarından sonra gelen Çerkezler Ubıhlar ve

Tatarlar yerleşmiş küçük Karadeniz kasabalarını

anımsatıyor geçerken bizlere.Maşukiyenin içinden

ayrıca 2008 den sonra gelişmeye başlayan Kartepe

Kayak Merkezine de gidebil irsiniz.

3 güzeller

35 NEREYE

Page 37: Nereye Sayı 1

Özell ikle Sapanca sahil kesiminde çok sayıda

otel, pansiyon, restoran ve tati l siteleri gibi turizme

yönelik tesisler bulunmaktadır.Sapanca Gölü

Uzunluğu 1 6 km, en geniş yeri ise Sapanca ile karşı

kıyı arası olup, 5,5 kmdir. Yüzölçümü 42 km2, en

derin yeri ise Sapanca açıklarında 61 m'dir.

Özell ikle göl civarına kurulan turistik tesisler i le

Sapanca 'da turizm geliri her geçen gün

artmaktadır.

Biz kahvaltımızı Kırkpınar mevkiinde bir

tesisde yapıyoruz,yöresel yiyeceklerle dolu oldukça

zengin çeşitl i bir kalvaltı yaptıktan sonra yarım saat

kadar gölün etrafında gezerek yola koyuluyoruz

Cennet Gölüne geçmeden önce Arifiye Beldesine

uğrıyacağız.Bölgeyle i lgi l i bir efsane var çünki

efsane şöyle:

Kasım // 201 3

NEREYE 36

Page 38: Nereye Sayı 1

ünün birinde Sapanca’ya birG ermiş gelir. Selam verir selamını

alan olmaz. Konuk olmak ister kimse

konuk etmek istemez.akşama yorgun

argın kasabadan dönerken uzaktan

ışık sızan küçük bir kulübe görür. Bir

adım daha atacak gücü kalmamıştı r.

Kulübeye varır,kulübede geçimini

sapan yaparak sağlayan iyi yürekl i

fakir bir insan yaşamaktadır. Ermişi

güler yüzle karşı lar:buyur eder."Hoş

geldin Safalar getirdin aşı şimdi

ocaktan indirmiştim.Tanrıdan bir

misafir istiyordum sen geldin" der ve

en rahat köşeye misafirini

oturtur. izzeti ikramda bulunur.Daha

sonra da yatacak yer gösterip

yatırı r.Davranışı ermişi çok memnun

etmiştir. Ancak ermiş uyumaz.

Sapancıyı uyandırı r ve git buradan

der; Sapancı neden der; ermiş soru

sorma git buradan der,Sapancının

içine bir kuşku düşer ve tekrar sorar

nereye gideyim der. Ermiş tepeye git

soru sorma der ve evi terk eder.

Sapancıda kalkar gider. Ertesi gün

kasabanın yerinde kocaman bir göl

oluşmuştur. Kasaba tüm kötülükleriyle

yok olmuştur. O günden sonra göle

Sapancı Gölü denil ir. Zamanla da bu

Sapanca’ya dönüşür. Ermişinse

Evliya Çelebi olduğu söylenir.

Arifiye Beldesinin merkezinde

2008 yı l ında yaptırı lan Sapancı ve

Ermiş Heykelini ziyaret edip

fotoğrafladıktan sonra Cennet Gölü

ne doğru yolumuza devam ediyoruz.

3 güzeller

37 NEREYE

Page 39: Nereye Sayı 1

Cennet Gölü

CENNET GÖLÜ

Cennet Gölü Sapanca ya arabayla 2

saat mesafe uzaklıkta.Bolu merkeze

girdikten sonra Gölcük tabelalarını

izleyerek ulaşabil irsiniz. Eski adı Gölcük

Bolu merkeze 1 5 km uzaklıkta ve Karacasu

Beldesini geçtikten sonra oldukça yüksek

ve viraj l ı bir orman yoluyla ulaşıyoruz.

Ancak heryer kar altında orman ve

manzara çok güzel dinlendiriyor bizi.Burası

aslında eski bir yerleşim yeri ve oluşum

olarak set gölü etrafı çam ve köknar

ağaçlarıyla kaplı denizden yüksekliği

950mt. Gölün etrafı 2 km. ve kenarında

küçük şirin bir devlet konuk evi var.Bütün

Gölcük fotoğraflarında ve kartpostal larda

bu ev mutlaka görünür. Muhteşem bir

manzara karşısında insanın di l i tutuluyor

hayran kalıyor.201 2 yı l ının Ağustos ayına

kadar hiçbir tesis yokmuş gölün etrafında

Bolu Belediyesi bir piknik alanı mesire yeri

yapmış ve konaklama için 50 adet l ik bir

bungalow inşasına başlamış.

Gölün çevresini çepeçevre çevreleyen

1 350 mt l ik bir yürüyüş parkuru var. Durur

muyuz hemen yürüyüşe geçiyoruz elimizde

fotoğraf makinelerimizle. Fotoğraf çekmeye

doyamadım. Çünki karşımdaki görüntüler

fotoğraf karelerine sığmıyordu. Beyazdan

ve yeşilden başka bir renk kabul etmeyen

başka bir dünya da bir kar ülkesinde imiş

gibi ya da bir fi lm karesinin içine girmiş gibi

hissettim kendimi. Pırlantalar gibi parlayan

buz kristal leri , masmavi gökyüzü, insana

huzur veren o kar beyazı bulutların

üzerindeymiş gibi hissettiriyordu bizi. Ama

vaktimiz az yolumuz uzun yaklaşık 1 saatl ik

bir gezinin ardından konaklamalı olarak

gelebileceğimiz günlerin hayalini

kuraraktan Cennet Gölüyle

vedalaşıyor.Abant a doğru hareket

ediyoruz.Önümüzde yaklaşık 1 saatl ik bir

yol var

Kasım // 201 3

NEREYE 38

Page 40: Nereye Sayı 1

ABANT GÖLÜ

Abant a gitmek için bu noktadan sonra 2

seçeneğimiz var birincisi Bolu merkeze

girmeden Mudurnu üzerinden gitmek bu yol

yaklaşık Bolu merkezden 40 km ama dağ

yolu ve mevsim gereği uygun değil sadece

Nisan Ağustos arası dönemde gelecekseniz

tercih edin. Diğeri Bolu merkezden

İstanbul’a doğru E 5 üzerinden gittiğimizde

önümüze TEM ABANT gişeleri ayrımı

çıkıyor buradan 22 km lik bir yol. Biz

mevsim itibari i le bu yolu kul landık. Sabah

yola 8 de çıkmıştık ve saat artık 1 5:30 a

gelmişti . Etraf karl ı hava renkten renge

girmekte bize ışık oyunları oynamaktaydı .

Abant Gölü de bir set gölü ve 1 350

metrel ik rakımda bulunmakta. Göl bir tabiat

parkının içinde bulunmakta etrafında 3 otel

ve restaurantlar bulunmakta. Gölün

etrafında yürüyüş yolları bulunmakta

kızakla kayabil inecek 2 adet ufak kayma

alanı var ayrıca etrafında dolabilmeniz için

faytonlar sürekli hizmet vermekte ve tabiî ki

ABANT GÖLÜ

3 güzeller

39 NEREYE

Page 41: Nereye Sayı 1

Abant a gitmek için bu noktadan sonra 2

seçeneğimiz var birincisi Bolu merkeze

girmeden Mudurnu üzerinden gitmek bu yol

yaklaşık Bolu merkezden 40 km ama dağ

yolu ve mevsim gereği uygun değil sadece

Nisan Ağustos arası dönemde gelecekseniz

tercih edin. Diğeri Bolu merkezden

İstanbul’a doğru E 5 üzerinden gittiğimizde

önümüze TEM ABANT gişeleri ayrımı

çıkıyor buradan 22 km lik bir yol. Biz

mevsim itibari i le bu yolu kul landık. Sabah

yola 8 de çıkmıştık ve saat artık 1 5:30 a

gelmişti . Etraf karl ı hava renkten renge

girmekte bize ışık oyunları oynamaktaydı .

Abant Gölü de bir set gölü ve 1 350

metrel ik rakımda bulunmakta. Göl bir tabiat

parkının içinde bulunmakta etrafında 3 otel

ve restaurantlar bulunmakta. Gölün

etrafında yürüyüş yolları bulunmakta

kızakla kayabil inecek 2 adet ufak kayma

alanı var ayrıca etrafında dolabilmeniz için

faytonlar sürekli hizmet vermekte ve tabiî ki

isterseniz ata da binebil irsiniz. Gölün bir kısmı biz

gittiğimizde buzlar altındaydı ve manzara

mükemmeldi. Öncelikle karnımız acıktığı için

hemen piknik alanında sucuk ekmeklerimizi yedik.

Sonrasında hava kararmadan gökyüzünün bize

sunduğu ışık oyunlar sayesinde değişik fotoğraflar

yakalamak için adeta ava çıktık. Hava oldukça

soğuk ama manzara her şeye değer. Hava

kararmak üzere Tabiat parkının girişine doğru yola

koyuluyoruz. Girişte ağaçtan 1 00 metrekarel ik bir

bina içerisinde köylülerin kurduğu ufak bir köy

pazarı var mutlaka uğrayın bir şey almasanızda

çok sıcak kanlı lar ve ikramlar muhteşem. 2 saatl ik

Abant turumuzun ardından saat 1 7:30 da İstanbul a

doğru yola koyuluyoruz. Önümüzde 3 saatl ik bir

yol var. Tekrar görüşmek dileğiyleX

DENİZ BERK BULAK

Kasım // 201 3

NEREYE 40

Page 42: Nereye Sayı 1

Röportaj: Sinan Özcan

Page 43: Nereye Sayı 1

Röportaj: Sinan Özcan

Page 44: Nereye Sayı 1

Hocam, öncelikle koruma nedir? Korumanın kavram

olarak insanlara ne çağrıştırdığını, ne çağrıştırması

gerektiğini sormakla başlayalım isterseniz.

Basit olarak, soyut ya da somut geçmişe ait

kültürel tortunun, emeğin yahut üretimin istenmeyen

gelişmelere karşı yasal, kurumsal, bi l imsel ve teknoloj i

desteğiyle korunması olarak tanımlayabil iriz. Arkeoloj i

yönünde de kalıntı ların, buluntuların mevcut durumu

korumak, sağlamlaştırmak, sağlıklaştı rmak veya

yeniden kazanmak yönünde çağrışımlar bırakmalı

insanda. Fakat bizde koruma hayli sorunlu bir alandır.

Karmaşıktı r. Hala pek çok arkeoloj ik alan yahut kalıntı

şahıslar adına tapuludur. Yine pek çoğu antik şehirlerin

üzerinde; sit alanlarında, koruma kuşaklarında mülklere

sahiptir ya da tescil l i yapı larda oturmaktadır. Dolayısıyla

bunlar yasalara, gidip gelenlere, hatta fotoğrafını

çekenlere bile tepkil idir. Öfkelidir. Bir yerde koruma

dendiğinde ise ilk anda bunların kaybı akla gelmekte.

Tabi bu kamulaştırma fikriyle de yok pahasına mülk

sahiplerinin mağdur edilmesi algı lanıyor. Yoktur tabi öyle

bir şey. Ardından mülküne hiçbir şey yapamayacak,

başkaları gibi değerlendiremeyecek olmanın agresifl iği

çıkıyor ortaya.

Tabi bunlar eğitim, kültür meselesi. İşte, içinde

yaşadığımız Kapadokya’da turizmden para kazananlara

gidip sorsanız, onlar da koruma yasalarından şikayet

edecektir. Bıraksanız hemen hepsi üç beş kat daha

çıkacak, her yere betonarme yapı kondurmak

isteyecektir. Halbuki o koruma yasaları sayesinde

Kapadokya Kapadokya olmuştur. Özgünlüğü, doğall ığı

ve tarihi bu sayede korunmuştur. Koruma kültürü ve

altyapısı oluşmamış bir yerde. yasalar, kararlar, ekler,

uluslararası sözleşmeler ne olursa olsun uygulama

aşaması ve topluma benimseti lmesi hep geri l imli

olmuştur.

Ülkemizde doğal ve tarihi çevrenin korunması dediğiniz

gibi her zaman sorun olmuştur. Ya da sorun olarak

görülmüştür. Nedir bunun çözümü, nasıl halledeceğiz

bunu?

Belki en baştan başlamak lazım. Sorun, koruma

kavramının doğru anlaşı lmamasında, öneminin,

değerinin iyi anlatı lmamasında. Kültür varl ıklarının

ekonomik değerinin çoktan kavrandığına kuşku yok.

Özell ikle eğitimsiz kişi lerin arasında kaçak kazı ların

yoğunluğu çok fazla. En yaşlısından en gencine kadar

pek çok kişinin yasadışı işlere meyletmesi bu yanlışl ığın

kanser gibi yayı ldığını gösteriyor. Cezalarımızın bu

konuda caydırıcı olduğunu söylemek mümkün değil

elbette. Ama mirasımızın yerinde değerlendiri lmesinin

önemi ve tükenen bir kaynak olduğu bil inmeli ,

bi lgi lendiri lmeli . Arkeoloj ik kaynakların da tıpkı madenler

gibi ekonomik, hatta sosyal, kültürel güç anlamına geldi

görmezden geliniyor. Onları tahrip ettiğinde ve yok

ettiğinde vahim sonuçlar ortaya çıkıyor. Ya da yasadışı

yol larla eseri yerinden uzaklaştı rdığında ondan bir kez

faydalanmış oluyor. Halbuki korursa çok uzun yı l lar

ondan faydalanmaları mümkün olabilecek. Baktığımızda

eğitim seviyesinin yükselmesi sorunun büyük ölçüde

çözüldüğünü gösteriyor zaten. Her adımda

cezalandırmayı düşünen anlayıştan uzaklaşmış iyi bir

Arkeoloj ik Tahribat ve Koruma

43 NEREYE

Page 45: Nereye Sayı 1

örgütlenme, güçlü yaptırım gerekli . Sorun çözücü bir

organizasyon olmalı . Elbette kararlar herkesi memnun

etmez. Fakat uygulanabil ir olması her şeyden önemlidir.

Bizde korumakla yükümlü yetki l i bi le yeri geldiğinde

yasadan değil , vatandaştan yana olabil iyor. Bu da kötü

niyetl i lere bir yerde emsal oluşturuyor.

Hocam, ülkemizdeki kültür varlıklarının korunması

konusunda birinci derecede Kültür Bakanlığı sorumlu. Bu

arada vakıflar, belediyeler, özel idarelere de bazı yetkiler

verilmiş. Yeterli mi sizce?

Aslında korumaya doğayı da katmak lazım. Doğayı ve

doğal kaynakları koruma görevi de 2011 ’de Kültür

Bakanlığından alınıp Çevre ve Şehirci l ik Bakanlığına

veri ldi . Bunu neden söylüyorum; kimi tabiat varl ığı ören

yeri yahut arkeoloj ik sitle iç içe geçmiş durumda.

Bir kere şunu aklımızdan çıkarmamamız lazım; koruma

olayı sadece sit i lanı i lan etmekle yahut fiziksel kararlar

almakla yerine getiri lecek bir konu değildir. Yani herhangi

bir yerin tescil edi lmesi korunacağı anlamına gelmiyor.

Koruma çok daha geniş ve bil inçl i bir eylem alanıdır. Bizde

yazık ki kanunlar, imzalanan uluslararası anlaşmalar

gereği uyması gereken bir zorunluluk, bir yasak savma

olarak görülüyor. Henüz koruma kavramının içini geçmişin,

şimdinin ve geleceğin sorumluluğu ile doldurmaktan

uzağız. Ya sarıp sarmalayıp tamamen insanların gözünden

uzaklaştı rıyoruz ya da kendi hal ine bırakarak tüm

tehlikelere açık hale getiriyoruz. Bunun ortasını bulmak

bize hala zor geliyor. Tarihi ve kültürel mirası yeri

doldurulamayacak bir kaynak olarak görmediğimiz sürece

de koruma olayı bi l inçsiz faal iyet görüntüsünden

kurtaramayacağız. Sorsanız, herkes kendince bir şeyler

yapıyor. Beylikler döneminden kalma tamamen ahşap

cami restore ediyorsunuz ama yangın tertibatını yapmayı

ya da çatıdan inen suyu drenaj etmeyi unutuyorsunuz. Ya

da yanlış malzemeler kul lanarak yapı ları tamamen

yakıyorsunuz. Tabi arkeoloj i içinde sorun aynı ; yı lda bir ay

kazı yapıyorsunuz ve on bir ay toprağın yı l larca özenle

sakladığı tarihi bütün tehl ikelere açık hale getiriyorsunuz.

Tabi birde işin devlet tarafı yanında sivi l toplum boyutu var.

Korumanın muhataplarını teşvik eden aktiviteler var

mesela. Vakıflar, dernekler, birl ikler aracı l ığıyla destek söz

konusu. Bu maddi ya da manevi olabil iyor. Ama bazen

tarih dostu, korumacı l ık yahut uygulanan projeler dalında

veri len ödüller sici l i kötü yerel yönetimlere adeta iyi l ik

maskesi gibi gelmektedir. Alınan bir proje ödülü i le bi le

kendine yönelen suçlamaları bertaraf etmeye çalışıyorlar.

Bu ödülü konu eden sloganları bi lboardlara asıyorlar.

Fakat i lanın az ilerisinde kepçeyle kentin mesela toprak

altındaki surlarını tahrip edebil iyor.

Kasım // 201 3

NEREYE 44

Page 46: Nereye Sayı 1

Sizce koruma konusunda, özellikle biz arkeoloji

öğrencilerine nasıl bir sorumluluk düşmeli?

Koruma evrensel bir sorumluluktur. Arkeoloj iye

başladığınız i lk günün ardından artık bir zorunluluktur.

Koruma olayının topluma anlatı lmasında, hatta kazı lar

gibi uygulama alanlarında gerçeğe dönüştürmede

sizlere de önemli görevler düşüyor. Koruma zaten

eylem alanımız içerisinde. Üstel ik sadece insan

aktivitelerinin somut belgelerini değil , doğanın

yarattıklarını korumayı da vazife edinmeliyiz. Yanlışları

korkmadan, çekinmeden söylemelisiniz. Sizler mezun

olduktan sonra arkeoloj iyi aktif olarak yapamasanız bile

aldığınız eğitim ile korumanın en önde giden neferleri ,

rehberleri olmalısınız. Gerek sivi l toplum örgütlerinde

gerekse kendi yaşam çevrenizde bil inçlenmeyi artı ran

etkinl ikler düzenlemelisiniz. Bi lgi lerinizi , deneyimlerinizi

paylaşacak ve aktaracak hiçbir olanağı

kaçırmamalısınız. Bir kere köyünüzün, kasabanızın ya

da şehrinizin ne tür değerlere sahip olduğunu mutlaka

bilmelisiniz.

Kimi yerde özellikle arkeolojik mirası turizm sektörüne

sunmak, servis etmek gibi istekler söz konusu olabiliyor. Bu

konuda siz ne söylemek istersiniz?

Günümüzde bilhassa bölgesel yahut da kentsel

kalkınma dendiğinde turizm sektörü l istenin en başına yer

alıyor. Doğal olarak turizmin önemli pazarlama

malzemelerinden biri de arkeoloj ik değerler. Turizm ve

kültürel arasında öteden beri karşı l ıkl ı bağımlı l ık söz

konusu. Kültürel miras her yerde turizmi büyütmek,

beslemek için bir temel oluşturuyor. Diğer taraftan da

turizmin arkeoloj ik alanları ve taşınmaz tarihi değerleri

yıprattığı muhakkaktır. Turizm tüketimi bu koruma kullanım

dengesini göz ardı etmediği sürece ve arkeoloj iye

müdahale etmediği müddetçe çatışma pek olmuyor. Tabi

salt turizm için kazı yapmak, restorasyona kalkışmak

düşünmek istemediğimiz şeyler.

Bildiğiniz gibi pek çok modern yerleşim yeri arkeolojik

alanların üzerindedir. Dolayısıyla yaşamın her anında tahribat

söz konusu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Arkeoloj ik Tahribat ve Koruma

45 NEREYE

Page 47: Nereye Sayı 1

Aynı yerde yerleşim ısrarı insanın kronikleşmiş

yanı . Öte yandan zaten günümüzde arkeoloj ik değerlere

karşı en büyük tehdit doğadan ziyade modern yaşam

isteklerinden geliyor. Özell ikle arkeoloj ik varl ıklar kentsel

gel işmelerden en çok etki lenen unsurlar olmakta. Bu

bakımdan kalıntı ların korunması i le değerlendiri lmesi

arasında çok hassas bir denge söz konusu. Rant

kontrolü sağlanamayan yerlerde tarihi değerler büyük

zarar görür. Dahası kentsel gel işmeyi engellediği

düşünülür. Aslında koruma algısı küresel dünyada yerel

kimliğin korunması ve sürdürülmesi açısından bir tepki.

Bir direnmedir.

Yerelliği korumak dediniz, acaba koruma yerellik

anlamında yaşadığımız alanlara nasıl yön veriyor?

Biz geçmişimizle, kültürümüzle gurur duyan, bunu

birl ik ve beraberl iğimizin en önemli kaynağı olarak gören

bir mil letiz. Fakat aynı zamanda kültüre yatırım yapmayan,

kültür politikası olmayan bir mil letiz.

Az önce belirttiğimiz gibi; çoğumuz çok katmanlı kentlerde

yaşıyoruz. Farkında değil iz belki ama değişik devirlere ait

katmanlar ve bu katmanları niteleyen buluntular

birbirleriyle bütünlük kurarlar. Bir karakter oluştururlar. Bu

her yerleşim için farklıdır. Farkındalıktı r. Yaşam

alışkanlıklarından mimariye pek çok alanda zenginl ik

ortaya çıkarır. Özgün bir kimlik oluşturur.

Ayrıca koruma ile ortaya çıkan değerler bir çekim merkezi

yaratmaktadır. Bu da yine avantaj lar doğurmaktadır.

Rekabet gücünü artı rmaktadır. Bu avantaj lar, artı lar

kentlerin gel işim stratej i lerine yansımaktadır.

Hocam samimi ve hoş bir sohbet oldu. Bize

zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz.

Hierapolis Tiyatrosu

Kasım // 201 3

NEREYE 46

Page 48: Nereye Sayı 1
Page 49: Nereye Sayı 1
Page 50: Nereye Sayı 1

Bir hayal, iki öğretmen, beş ülke, onlarcaşehir, yüzlerce köy, binlerce renk, doku,tat, festival, milyonlarca pedal,milyarlarca insan…

Gezi tecrübeleriyle ilgili yeni ve özgün bir şey söylemek ne kadarzor. Avcı toplayıcı ilk insandan, konargöçer atalarımıza,İbniBatuta’ya, Marco Polo’ya, Evliya Çelebi’den modern gezginlerekadar binlerce seyahatname yazarı, içlerindeki coşkuyu, yoldaolmalarının nedenini ve yaşadıkları olağanüstü anları ne derecekelimelere dökebilmiştir ki!

Shakespeare’in dediği üzere “Hayat bir oyun sahnesi!”Bu satırların sahibi İnci ve Soner Sarıhançifti bu

sahnede figüran olmak yerine başrolde oynamayı ve

uzun metraj bir yol fi lmi çekmeyi tercih etti . 2005

yı l ında aldıkları radikal bir kararla tüketim çı lgınl ığına

biraz olsun ara verip Dünya’ya olan borçlarını ödemek

için ulaşım araçlarının en masumu olan bisikletle

yol lara düştüler.

Sarıhan çiftinin Denizl i-Muğla-Antalya seyahati i le

başlayan bisiklet seyyahlığı , 2006’daki Karadeniz

turununardından 2007 yı l ında Türkiye’den Nepal’e

uzanan masalsı bir maceraya dönüştü. Bu yolculuğun

yarattığı dönüşüm Pedalımda 5 Ülke’yle somutlaşıyor.

2008’de Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa hattına

uzanan hikâyeleri, 2009’da aralarına katı lan ve bugün

Minik Gezgin olarak tanıdığımız Tibet Çınar’ la daha da

zenginleşti . Minik Gezgin henüz 22 aylıkken Orta

Avrupa’da 3486 kilometrel ik bir rotayı anne-babasıyla

birl ikte kat etti . 201 2’de Hollanda’dan yola çıkan

bisikletsever aile, 3660 km. boyunca 1 0 ülkeyi

kapsayan bir serüvene imza attı . Bu hikâyeler yeni

kitaplarda okuruyla buluşacak!

Siz Pedalımda 5 Ülke’yi okurken bu güzel ai le Kuzey

Kutup Dairesi’ne doğru pedal basıyor olacak

muhtemelen. Maceraya eşlik etmek isterseniz:

www.minikgezgin.com

Pedalımda 5 Ülke

49 NEREYE

Page 51: Nereye Sayı 1

Bisiklet turu, yapanın anlatamadığı , yapmayanın tam

olarak anlayamadığı bir şeydir. Gezi tecrübeleriyle i lgi l i

yeni ve özgün bir şey söylemek ne kadar zor. Avcı

toplayıcı i lk insandan, konar göçer atalarımıza, İbni

Batuta’ya, Marco Polo’ya, Evliya Çelebi’den modern

gezginlere kadar binlerce seyahatname yazarı ,

içlerindeki coşkuyu, yolda olmalarının nedenini ve

yaşadıkları olağanüstü anları ne derece kelimelere

dökebilmiştir ki!

Shakespeare’in dediği üzere “Hayat bir oyun sahnesi! ”

Biz bu sahnede figüran olmak yerine başrolde

oynamayı ve uzun metraj bir yol fi lmi çekmeyi

tercih ettik. İş, ev, alışveriş üçgeninde geçen

hayatımızda hayaller hep erteleniyordu. 2005 yı l ında

bu tekere bir çomak soktuk. Tüketim çı lgınl ığına

ara verip Dünya’ya olan borcumuzu ödemek için

ulaşım araçlarının en masumu olan bisikletle yol lara

düştük. Bu seçim kendi kendini gerçekleştiren bir

kehanet oldu.

Önce Akdeniz sonra Karadeniz sahil lerinde döndü

tekerleklerimiz. Türkiye turlarından sonra hayallerimizi

süsleyen ve az sonra okuyacağınız satırların da

konusu olan İran-Pakistan-Hindistan-Nepal

rotasındaydı gözümüz. Doğu Beyazı t’tan Pokhara’ya

uzanan bu yolculuğumuzda topraklarından geçtiğimiz 5

ülkede sadece bedenimizi değil , ruhumuzu da uzun bir

seyahate çıkardık. İnsanlığın yazgısına tanık olduk.

Daha yola çıkmadan günlüklere dökülmeye başladı

bi l inçaltımızda harmanlanan düşünceler duygular.

Hüzün ve mutluluk, yoksul luk ve zenginl ik, huzur

ve endişe her ülkede kı l ık değiştirerek farklı yüzleriyle

tekrar tekrar çıktı karşımıza. Belki hepsi aynı şeydi

zaten. İran’ın Siese Pol köprüsünden, Pakistan’ın

kırmızı tuğla fabrikalarından, Hindistan’ın Altın

Tapınağından geçen rotamızda bize yoldaşlık eden bir

çift bisikletimiz ve terkimizde taşıdığımız birkaç çul ve

çapuldan başkası değildi .

Kasım // 201 3

NEREYE 50

Page 52: Nereye Sayı 1

Çok hafiftik aslında. Doğu coğrafyasının insanları ve

efsunlu kültürleriyle i l işkimiz hem zihnimize hem de

ruhumuza kazındı . Yol boyu egomuzla,

bisikletlerimizle, yol la, doğayla, insanlarla olan

i letişimimizi aktardık günlüğümüze. Sanki biz

sabitmişiz de yaşananlar etrafımızdan süzülüp

gidiyormuş gibiydi her an. Yerleşik düzene

döndükten ve kelimelerin bir süre demlenmesini

bekledikten sonra, yolda kâğıda dökülenlere tekrar

eğildik. O “an”ları aradık. Gördük ki notlar nerede

kalınır, ne yenir gibi bi lgi leri pek vermiyor. Eğim

kaçtır, iki şehir arasındaki mesafe ne kadardır,

buraları kaç saatte geçtik, bunları yazmadık.

El inizdeki bir bisiklet turu rehber kitabı değil .

Benzer günlükleri okurken çadır kurduk, su

kaynattık, onu yedik bunu içtik, uyuduk, kalktık,

çantaları hazırladık döngüsünden çok sıkı ldığımız

için, farklı ülkelerdeki benzer konu başlıklarını

aramaya başladık notlar arasında. Sonra 5 ülkedeki

ortak duygular, o “an”lar, benzer hatıralar, acı lar,

sevinçler, insanlar kümelenmeye başladı . Her

ülkede yaşanan bu tekrarlar anlamlı geldi bize,

bisikletteki ritim duygusu gibi rahatlatıcıydı bunları

okumak, yer ve zaman değişiyor görünse de aynı

“an”ın türevleriydi her şey. Yolculuk tüm çıplaklığıyla

ortadadır i lerleyen sayfalarda. Kızgınl ıklar, küfürler

kahkahalar ve hüzün, çoğu yerde ilk kaleme alındığı

gibi bırakı ldı . Yoldaki hal imiz gerçektir ve herhangi

bir imbikten süzülmeden buradadır. Biz de

kendimize dışarıdan bakma fırsatı bulduğumuz için

çok şanslıyız. Kendi fotoğrafını i lk kez gören,

aynayla i lk kez karşı laşan yerl i ler kadar şaşkınız.

Bizimle bu anları paylaştığınız için mutluyuz. Siz

okudukça o anlar daha az hayal daha çok gerçek

olacaktır.

İyi yolculuklar.

İnci Sarıhan

Soner Sarıhan

P E D A L I M D A 5 Ü L K E

Page 53: Nereye Sayı 1
Page 54: Nereye Sayı 1

BİSİKLET NEDİR?Bisiklet;

El lerinizi bırakıp kollarınızı kanat gibi açtığınızda, gerçekten

uçtuğunuzu sanmanızı sağlar.

Arazide, bir tepe inişinde, taşlar arasında, toz toprak içinde

atlaya zıplaya ilerlerken, 4x4 bir aracın içindeymiş gibi

hissetmenizi sağlayan odur.

Üzerindeyken bir yandan ağzınızla uçak sesi çıkararak

çocuklaşır, bir jet idare edermişçesine viraj larda pikeler yapar

ve efsanevi “Kızı l Baron’a” dönüşürsünüz.

Yokuşlarda, hele bir de bagajlarınız tıka basa doluysa,

kaplumbağaya dönüşür can dostunuz bisiklet.

Molalarınızda bir küheylan gibi ihtiyaçlarını karşı larsınız onun.

Yağ ister sizden su namına. Tımarlanmamış atlar gibi

huysuzlaşır, okşanmak ister.

Tel lerinin, jantlarının kontrolünü iyi yapmalısınız yoksa nalı kırık

bir at gibi bırakıverir yol ortasında sizi.

Adını seslenip ısl ık çaldığınızda, bir at gibi gelemese de yanınıza,

en sert abiler bi le isim vermeden duramazlar bisikletlerine ve

kimse deli sanmasın diye ıssız yollarda fısı ldaşırlar gizl i gizl i

onunla.

Allah korusun fren tel i koptuğunda, tepelerden aşağı koşan vahşi

atlar kadar tehl ikel idir bisiklet.

Page 55: Nereye Sayı 1

BİSİKLET NEDİR?Molalarınızda bir küheylan gibi ihtiyaçlarını karşı larsınız onun.

Yağ ister sizden su namına. Tımarlanmamış atlar gibi

huysuzlaşır, okşanmak ister.

Tel lerinin, jantlarının kontrolünü iyi yapmalısınız yoksa nalı kırık

bir at gibi bırakıverir yol ortasında sizi.

Adını seslenip ısl ık çaldığınızda, bir at gibi gelemese de yanınıza,

en sert abiler bi le isim vermeden duramazlar bisikletlerine ve

kimse deli sanmasın diye ıssız yollarda fısı ldaşırlar gizl i gizl i

onunla.

Allah korusun fren tel i koptuğunda, tepelerden aşağı koşan vahşi

atlar kadar tehl ikel idir bisiklet.

Yağmurlu bir günde araziden döndüğünüzde, çamurlar içinde

yavru bir domuz kadar pis ve sevimli bir varl ığa dönüşebil ir

bisiklet.

Bisiklet nedir?

“Hiçbir şey.”

Birkaç pedaldan sonra ise,

“Her şey.”

Sihirbazım,

Senin sihrinden bir adım uzaklaşıp hayatın karmaşasına

dalarak nefessiz kaldığım anda, bana can ver, kaybolmayayım.

Seninle kalmayı , el lerinde yeniden doğmayı , çirkinl ikleri şöyle

bir tutup üfleyince yok etmeni izleyen

tek seyircin olmayı istiyorum.

İnci

Page 56: Nereye Sayı 1
Page 57: Nereye Sayı 1
Page 58: Nereye Sayı 1

Ne dediler?

Bisiklet Nedir diye sorarak başlayan Bisiklet Manifestosu’nun bir yerinde “Bisiklet aşktır: Herbahar sırtınız ürperir” yazar.

Bir Mayıs günü başlayan İnci i le Soner’ in serüveni, onların dasöylediği gibi aşk olmadan olabilecek bir şey değil . Bütün

Gezginler öyle değil midir zaten? Hermevsim onlar için bahar değil midir? Sırtlarındaki esinti hiç eksik olmasın.

-Aydan Çelik,Bisikletyazanıçizeniseveni

İnci ve Soner, birbirine aşık, sıra dışı , cesur, becerikl i , az bulunur gezgin bir Türk çift. Bir gün, her şey kendi olağan ve

sıkıcı temposunda giderken, hayatı başka açı lardan deneyimlemeyekarar verip bisikletleriyle yola çıkmışlar. Kitabın her

satırında, yaşadıkları farkındalığı ve ömrebedel dönüşümü hazırlayan o bilge kararı , sizlere de aldırabilmek için

fısı ldıyorlar.

-Nasuh Mahruki

Başlamak için önemli tercihler yapan Soner ve İnci’nin güzel Türkçeleriyle yazdıkları öyküler,bizlere hayallerimizi

gerçekleştirmek için kendi yaşam tarzımızı gözden geçirmemizi telkinediyor. Ben onların mücadelesini sadece pedal

basmak değil , farklı olmayı başarmış iki insanınöncü olduğu bir farkındalık yaratma çabası olarak görüyorum.

-Erden Eruç(KaslaGit) Dünyada öncü okyanus kürekçisi

Pedalımda 5 Ülke

57 NEREYE

Page 59: Nereye Sayı 1
Page 60: Nereye Sayı 1

Roma İmparatoru I.Constantinus tarafından kurulan ve11 Mayıs 330 tarihinde resmi olarak başkent ilanedilen Konstantinopolis kenti, Doğu Roma (Bizans)İmparatorluğu’nun yıkılışına kadar sürekli inşahalinde olmuştur.

Page 61: Nereye Sayı 1
Page 62: Nereye Sayı 1

Bukoleon Sarayı

61 NEREYE

Page 63: Nereye Sayı 1

BUKOLEON SARAYI

oma İmparatoru I .ConstantinusRtarafından kurulan ve 11 Mayıs 330

tarihinde resmi olarak başkent i lan edilen

Konstantinopolis kenti , Doğu Roma (Bizans)

İmparatorluğu’nun yıkı l ışına kadar sürekli

inşa halinde olmuştur. Kentin kuruluşundan

itibaren Roma İmparatorları tarafından

başkente yaraşır şekilde; saraylar,

hipodromlar, sarnıçlar, su kemerleri, dini

ibadethaneler, zafer takı ları , diki l i taşlar gibi

yapı lar inşa edilmiştir. Bu yapı grupları

içerisinden saraylar, Roma İmparatorları ’nın

resmi ikametgahı ve yönetim merkezi olması

sebebiyle büyük önem taşımaktadırlar.

Doğu Roma İmparatorluğu’nun yıkı l ışına

değin geçen süreçte imparatorluk sarayları

olarak, Büyük Saray (İmparatorluk Sarayı)

ve Blakherna Sarayı ’nın kul lanı lmış olduğu

görülmektedir. Bukoleon Sarayı ise Fatih

i lçesindeki Çatladıkapı mevkiinde Büyük

Saray kompleksi içinde yer alan bir sahil

sarayı olarak öne çıkar. Sarayın i lk olarak 4.

yüzyı l ın i lk yarısında, Constantinus

döneminde İran'dan gelerek Bizans sarayına

sığınan Hormisdas tarafından bir konak

olarak yaptırı ldığı , ya da I I . Theodosius

döneminde yapı ldığı öne sürülmüşsede,

ünlü Bizanslı tarihçi Prokopios; 6. yüzyı lda

İmparator Iustinianus tarafından sarayın

yenilendiğini ve Büyük Saraya dahil

edi ldiğini yazmıştı r. 1 0. yüzyı lda Nikephoros

Phokas (963-969) sahil sarayını , Büyük

Saray'ın da Hipodrom'daki imparatorluk

locasına kadar olan kısmını içine alacak

biçimde bir surla çevirmiş ve bu kısım artık

İmparatorluk Sarayı olarak kullanı lmaya

devam ederken, diğer kısımlar terk edilmiş

ve zamanla yıkı lmıştı r.

Sarayın Güney Yüzü

Kasım // 201 3

NEREYE 62

Page 64: Nereye Sayı 1

Bukoleon Sarayının

Günümüzden Yaklaşık

1 00 Sene Önceki Hali

Saray 1 4. yüzyı ldan itibaren

ise tamamen terk edilmiştir.

1 532 yı l ındaki depremde

tahrip olduktan sonra geriye

kalan yapı ların bazı ları

çeşitl i tarihlerde yangın

geçirip ortadan kalkmıştı r.

Sarayın batı kanadı Sirkeci

Demiryolu'nun yapımı için

1 873’te yıktı rı lmıştı r.

Bukoleon Sarayı

63 NEREYE

Page 65: Nereye Sayı 1

Sarayın Pencere İşlemecil iği

Büyük Saray'ın kompleksinin bir parçası olan

bu sahil sarayından ilk olarak İmparator

Konstantinos Porphyrogennetos 1 0. yüzyı lda

yazdığı ve saraydaki törenleri anlatan "De

Ceremonies" adlı kitabında bahsetmektedir. 1 91 3

yı l ına gelindiğinde ise T. Wiegand tarafından

Büyük Saray'da araştırma ve kazı lar başlatı lmıştı r.

1 91 8 yı l ına kadar süren kazı ve çalışmalar bir kitap

olarak neşredilmiştir. Bölgede ikinci defa 1 951

yı l ında St. Andrews Üniversitesi kazı lara başlamış

ve 1 953'te S. Corbett Bukoleon'daki çalışmaları

yürütmüştür 1 983 yı l ındaki bir temel kazısı

sırasında ortaya çıkan opus secti le taban mozaiği

ve renkli duvar çini leri N. Asgari tarafından

araştırı lmıştı r 1 993-1 994 yı l ları arasında ve 2009

yı l ında, İstanbul surlarının genel onarımı

kapsamında, Bukoleon Sarayı ve İmparator

İskelesi 'nde de temizl ik ve kazı çalışmaları

yapı lmıştı r. Bu temizl ik ve kazı çalışmaları

sonrasında çok sayıda keramik ve mimari plastik

eserler dışında; damgalı tuğlalar, sütun başlıkları ,

kitabeli parçalar, taban mozaikleri , bronz sikkeler,

pişmiş toprak figürin, kemik heykelcikler ve taş

ikona parçaları bulunmuştur.

Gittikçe tahrip olan ve kimsesizlerin adeta

barınağı hal ine gelen İstanbul’un bu en önemli

anı tının korunabilmesi için arkeoloj ik çalışmalara

devam edilmeli , uygun bir restorasyon

müdahalesinden sonra ise kültür mirasımıza

tekrar kazandırı lmalıdır.

Umut Furkan Çıtak

Kasım // 201 3

NEREYE 64

Page 66: Nereye Sayı 1
Page 67: Nereye Sayı 1
Page 68: Nereye Sayı 1

aw Par Vil la Singapur'un Pasir Panjang Caddesi üzerinde yerH alan insan yapımı bir tema parktır. Park konsepti Çin mitoloj isi ,

konfüçyüs inancı , Çin kültüründeki dini ve felsefik inanış, tarih, hikaye

ve folklorik öğelerin heykel ve görsel sanatlarla yansı tı lmasından

oluşur. Park içinde 1 200'ün üzerinde küçüklü büyüklü heykel ve görsel

şekil yer almaktadır. Parkın ası l adı "Tiger Balm Gardens"tı r. 1 937

yı l ında Myanmarlı iki kardeş olan Aw Boon Haw ve Aw Boon Par

tarafından Haw Par Vil la inşa edilmiş. Bu iki kardeş aynı zamanda

Singapur'da kul lanımı çok yaygın olan "Tiger Balm" isimli Çin

medikal ini bulan ve geliştiren kişi lerdir. Tiger Balm daha çok başağrısı ,

nezle, soğukalgınl ığı gibi rahatsızl ıklarda harici kul lanı lan oldukça hoş

kokulu bir Çin medikal idir.

w Boon Haw ve Aw Boon Par isimli bu iki kardeş 1 926 yı l ındaAürünlerini ve ticaretlerini gel iştirmek için Myanmar'dan Singapur'a

göç etmişler ve ardından 1 935 yı l ına gelindiğinde şimdiki Haw Par Vil la

denilen bu park alanını satın almışlar. 1 988 yı l ında ise Singapur Turizm

Komisyonu parkın adını "Haw Par Vil la Dragon World" olarak

değiştirmiş. Parkın ismindeki "Haw ve Par", Aw kardeşlerin isimlerinden

gelmektedir.

"Haw" kaplan (tiger) anlamına gelirken, "Par" leopar demektir.

1 988'den 2001 yı l ına kadar park içerisinde pek çok yenileme ve heykel

düzenleme çalışmaları yapı lmış. Eskiden parka girişler ücretl iyken,

günümüzde park ücretsiz olarak ziyaret edilebi l iyor.

Singapur

67 NEREYE

Page 69: Nereye Sayı 1

w Boon Haw ve Aw Boon Par isimli bu iki kardeş 1 926 yı l ındaAürünlerini ve ticaretlerini gel iştirmek için Myanmar'dan Singapur'a

göç etmişler ve ardından 1 935 yı l ına gelindiğinde şimdiki Haw Par Vil la

denilen bu park alanını satın almışlar. 1 988 yı l ında ise Singapur Turizm

Komisyonu parkın adını "Haw Par Vil la Dragon World" olarak

değiştirmiş. Parkın ismindeki "Haw ve Par", Aw kardeşlerin isimlerinden

gelmektedir.

"Haw" kaplan (tiger) anlamına gelirken, "Par" leopar demektir.

1 988'den 2001 yı l ına kadar park içerisinde pek çok yenileme ve heykel

düzenleme çalışmaları yapı lmış. Eskiden parka girişler ücretl iyken,

günümüzde park ücretsiz olarak ziyaret edilebi l iyor.

Kasım // 201 3

NEREYE 68

Page 70: Nereye Sayı 1

Parkta öne çıkanlar

Parkta mutlaka görülmesi

gereken en önemli yer "Ten

Courts of Hell" yani

"Cehennemin 1 0 Mahkemesi"dir.

Çin ve Budizm mitoloj isine göre

dünyada işlenen çeşitl i suçlar ve

yapı lan kötülükler bu 1 0

mahkemede cezasını buluyor.

İşlenen suçun büyüklüğüne göre

mahkemenin derecesi de

giderek artıyor. Renkli heykel ve

görsel lerle oldukça çarpıcı bir

şekilde bu 1 0 mahkeme anını

ifade eden "Ten Courts of Hell"

mitoloj i yoluyla insanlara bir nevi

mesaj veriyor. Aileler çocukları

i le birl ikte buraya gelerek,

çocuklarına kötü insanların nası l

içler acısı durumlara düştüğünü

bu heykeller aracı l ığıyla

göstermiş oluyor. Eskiden 60

m. uzunluğundaki bir Çin

ejderhası şekl indeki yapının

içinde yer alan "Cehennemin 1 0

Mahkemesi", günümüzde

mağara şeklindeki gri bir yapının

içinde bulunmakta. Parkta

görülebilecek diğer atraksiyonlar

arasında Journey to the West,

Fengshen Bang, The Twenty-

four Fil ial Exemplars, Legend of

the White Snake, Romance of

the Three Kingdoms, the

Laughing Buddha ve Guanyin,

J iang Ziya, Su Wu ve Lin Zexu

ve Çin burçlar kuşağındaki 1 2

hayvan yer alı r.

Website: http: //www.gezisel i .com

İletişim: sel inci ldir@gmail .com

Singapur

69 NEREYE

Page 71: Nereye Sayı 1

Kasım // 201 3

NEREYE 70

Page 72: Nereye Sayı 1
Page 73: Nereye Sayı 1
Page 74: Nereye Sayı 1

23.06.201 3

eredeyse son 1 aydır hayatım Gezi.N Protestolarla, müdahelelerle, siyasilerin

konuşmalarıyla, halkın meydanlarda tepkisiyle,

ekonomiye etkisiyle, yaşam motivasyonuma

etkisiyle günlük hayatımın her alanında hissedi-

yorum. Olaylarla beraber lügatıma; itidal, plesibit

gibi birçok yeni kel ime de girdi. Ancak bir kavram

var ki her duyduğumda kulağım diki l iyor: Şehir

Müzesi. Hepimiz bil iyoruz artık projeyi. Gezi Parkı

yerine bir topçu kışlası yapı lacak. Sürekli değişen

söylevler nedeniyle tam anlayamasam da, bu

yapının bir bölümü şehir müzesi olacak. Peki ne

demek şehir müzesi?

Aklıma takı lan kelime olduğunda ilk önce

Türk Dil Kurumu sözlüğüne bakarım. Bazen bil-

diğim kelimeler için de yaparım bunu. Sözlükte

şehir müzesi diye bir kavram yok. Dünya’da ör-

nekleri var mı diye merak ettim ve internetten

araştırmaya başladım. Meğerse şehir müzeleri

müzecil iğin yükselen değeriymiş. Modern şehir-

lerin birçoğunda yı l lardan beri varmış. Moskova,

New York, Liverpool, Bristol, Roma, Singapur,

Boston ve Chicago bu şehirlere örnekmiş. Geliş-

mekte olan veya kent kavramı yeni oturan şehirler

de kent müzeleri kuruyorlarmış. ICOM (Uluslar

Arası Müzeler Konseyi) yaptığı toplantı larda kent

müzelerine i lginin artığını bel irtiyormuş. ICOM

2004 yı l ında yaptığı genel kurulda CAMOC (Kent

Müzeleri Koleksiyonları ve Etkinl ikleri Uluslar

Arası Komitesi) kurulmasına karar vermiş. New

York Kent Müzesi’nin eski müdürü Robert Mac-

donald 2005 yı l ında CAMOC kuruluş konferan-

sında şehir müzelerinin misyonu ve vizyonunu

açıklamış: “Bence, kent müzeleri olarak vizyonu-

muz, sivi l toplumun yaratı lması , gel iştiri lmesi ve

olgunlaştı rı lması açısından kentlerin taşıdığı

önemi orta çıkartan kurumlar yaratmak olmalıdır.

Misyonumuz ise, bizimle bağlantı kuranların,

içinde yaşıyor oldukları fiziksel mekanları , kentleri

ve kapı komşuları ve dünyadaki öteki kentl i ler i le

birl ikte sahip oldukları çok yönlü mirası daha iyi

anlamalarını sağlamaktır. ”

Sanırım bizdeki kent müzelerine olan ilgi de

buradan geliyor. TDK sözlüğüne göre müze;

“Sanat ve bil im eserlerinin veya sanat ve bil ime

yarayan nesnelerin saklandığı , halka gösteri lmek

için sergi lendiği yer veya yapı . ” demek. Yani

içinde var olacak sanat ve bil im eserleri veya

sanat ve bil ime yarayan nesnelerin saklanacağı ve

halka gösteri leceği yer olacak. Öncelikle bu

kavramdaki hataları düzeltmek istiyorum.

Saklanan ve sergilenen eserdir ama nesne

değildir, kültür varl ığıdır. Sanırım TDK’daki

kavramlar sayesinde devletin kültür kavramına

nası l baktığı anlaşı labi l iyor. Sanat eserleri ve kültür

varl ıkları tüm insanlığa ait. Bundan dolayı

yapı lacak bir AVM, otel, rezidans yani işletmeciye

veya özel şahsiyete ait bir yapıda müze olması

tartışmaya açık. Ülkemizde ve dünyada özel

müzeler tabii ki var ancak özel müze ile şahsa ait

bir yapı içindeki müze arasında fark var. Bir müze

için seçilen yapı genell ikle tarihi bir yapı oluyor.

Bunun esas nedeni eserlerin sergi lendiği tarihi

yapının da korunması . Mevcut tarihi yapı yoksa

modern yapı da yapı labi l iyor. Dünya’da bunun

birçok örneği var. Ancak tarihi bir yapının

rekonstrüksiyonuna ait bir örnek bilmiyorum. Kaldı

ki yapı lacak bu yapı Demirören AVM örneğinde

olduğu gibi modern malzeme kullanı l ı rsa, ortaya

acayip bir yapı çıkıyor. Eski ama değil . Yeni ama

değil .

Şehir Müzesi

73 NEREYE

Page 75: Nereye Sayı 1

Sizi bi lmem ama ben yeni öğrendim. Aslında

İstanbul’un bir şehir müzesi var. Cahil l iğimi bağışlayın,

aynı müzeleri defalarca ziyaret eden biri olmama

rağmen hiç duymamıştım. Yı ldız Sarayı ’nın içerisinde

1 988 yı l ından beri Yı ldız Şehir Müzesi varmış.

İstanbul’un Osmanlı Dönemi’ne ait sosyal hayatına ait

eserler varmış. Tablolar, yazı-resimler ve hat levhaları ,

kumaşlar, Yı ldız ve eser-i İstanbul damgalı porselenler,

çeşitl i cam eserler, yazı (hat) malzemeleri, tarikat eşya

ve alemleri, mutfak eşyaları , kahve takımları ,

buhurdanlar, sahanlar, takı lar, mahfazalar, ölçek, terazi

ve ağırl ıklar, mühürler, ci lt kalıpları , keramik ve çini ler,

Tophane lüleci l iği ürünleri müzedeki eser çeşitl i l iğini

yansı tmakta. Yeterl i mi? Değil . Müzenin bir şehir

müzesi olabilmesi için içerisinde tüm tarihine ışık

tutacak bilgi ler olması gerekiyor. Yani sadece Osmanlı

Dönemi eserleri i le kurulan bir müze ne yazık ki şehir

müzesi olmayı hak etmiyor. . Benim bu olaylar

başlamadan önce bildiğim İstanbul’a ait tek bir şehir

müzesi vardı . İstanbul Arkeoloj i Müzesi bünyesindeki

‘Çağlar Boyu İstanbul’ Sergisi. Ek binada üç ana

bölümden oluşan sergide; 1 . salonda Prehistorik

Çağ’da İstanbul, 2. salonda İstanbul’da Yunan –

Roma Çağı , 3. salonda İstanbul’da Bizans Çağı

ziyaretçiye sergileniyor. Sultanahmet

Meyda’nındaki Yı lanlı Sütun’un yı lan başlarından

birinden tutun da, İstanbul’a i lk yerleşen insanların

kul landıkları aletlere kadar birçok farklı kültür

varl ığı mevcut. Ancak salonların durumu içler

acısı . Müzecil ik bakımında çağın çok gerisinde

kalmış durumdalar.

İstanbul’un binlerce yı l l ık tarihi i le

övünüyoruz. Hadislerde yer almasından, Fatih’ in

fetmesinden dolayı da gururlanıyoruz. El

değiştirmesi i le bir çağ sonlanıp, başka bir çağ

başlıyor. Yani sadece bizim için değil tüm insanlık

için önemli bir yeri olan kentten bahsediyoruz.

Peki tarihi yarımadada ilk defa prehistorik çağlara

ait seramikler bulunduğunda ne oldu?

Kasım // 201 3

NEREYE 74

Page 76: Nereye Sayı 1

Birkaç çanak çömlek yüzünden koskoca Marmaray projesi

4 yı l gecikmedi mi? Bil im insanları i lk defa İstanbul’daki

yerleşimin binlerce yı ldır kesintisiz devam ettiğini ispat

edecekken, değersizleştirip üç beş çanak çömlek

yapı lmadı mı? İstanbul’un bildiğimiz i lk yerleşimcilerine ait

ayak izlerine ne oldu? Haberi olan var mı? Peki Dünya’nın

şu ana kadar bulunmuş en geniş batık grubuna ne

olacak? Bilgisi olan var mı?

Biz var olanlardan devam edelim. Türkiye’deki şehir

müzelerine göz atalım. Arama motorlarına şehir müzesi

yazdığınızda hemen karşınıza birkaç örnek geliyor.

Mesela 2004 yı l ında kurulmuş Bursa Kent Müzesi , 201 0

yı l ında kent müzesine dönüştürülmesi kararı al ınan Yalova

Hükümet Konağı , 2009 yı l ında açı lan İnegöl Kent Müzesi

, 2009 yı l ında hizmete giren Çanakkale Kent Müzesi ve

Arşivi i lk sıralarda karşınıza çıkacak olan örnekler. Hepsi

de yeni müzeler ama modern mi? Bence değil . Yeni i le

modern arasında büyük fark var. Müzenin yeni ve temiz

olması modern olduğu anlamına gelmiyor. Tabii ki ortada

büyük emek var. En iyisini yapmaya çalışan personel var.

Onlara hakısızl ık etmek değil amacım, sadece modern bir

müzenin nası l olması gerektiğini ortaya koymak. Nüfusu

ile, yı l ın büyük bir kısmını karanlıkta geçirmeleri i le,

övündükleri en eski yapı larının 1 8. yy. ’da yapı lmış iki katl ı

ahşap bir yapı olması ve özell ikle son 2 yı lda büyük zarar

gördükleri ekonomik krizleri i le küçümsediğimiz İzlanda

örneğine bakalım. Başkentlerinde, Reykjavík 871 ±2 isimli

bir şehir müzesi var. Örnek verdiğim şehir müzeleri i le

hemen hemen aynı yı l larda açı lan bu müzede hareket

sensörü ile çalışan görsel öğeler, sesler ve müzikler,

ayrıca kokular mevcut. Yani ziyaretçi müzeye girdiği

andan itibaren beş duyusunun üçünü kullanıyor. Bizim

elimizdeki mevcut kültürel zenginl iğin onlarca misl i azına

sahip olmasına rağmen, modern müze anlayışı i le

ziyaretçi saatlerce keyifl i vakit geçiriyor. Ayrıca internet

sitesini ziyaret ettiğinizde en büyük farkı göreceksiniz.

Müzede satı lan ve bütün bilginin daha geniş bir halde

sunulduğu bir kitap olmasına rağmen, internet sitesi de

çok kapsamlı . Müzenin sahip olduğu bilgiyi içeriyor. Yani

hedeflenen ziyaretçi sayısı değil , ziyaretçiden elde

edilecek kar değil . Mevcut bi lginin paylaşımı . Sanırım bu

yönü ile bizim müzecil ik anlayışımıza ışık tutması gerektiği

kesin.

Şehir Müzesi

75 NEREYE

Page 77: Nereye Sayı 1

Her şeye rağmen bir şehir müzesi kültürel bir kaza-

nımdır. Fakat insan All ianoi ve Hasankeyf’ i düşün-

dükçe şüphe duyuyor ve nerden geldi bu tarih, müze

merakı diyor. Döneminin en önemli sağlık merkezlerin-

den biri olan All ianoi, sular altında kalmasa ve iyi pro-

jelendirebilse sadece kültür turizmi için değil ; sağlık

turizmi için de önemli merkezlerden biri olabil irdi. Gezi

Parkı direnişinden dolayı sürekl i olumsuz etki lendiği

söylenen turizmin aslında yanlış projelendirme ile sa-

dece plaj lara ve belirl i bir sezona tutsak bırakı lmış ol-

ması insanın içini yeteri kadar acı tıyor. Sular altında

kalarak korunacağına il işkin kamuoyunu yanlış bi lgi-

lendirmek de cabası . Bursa Mudanya’daki Myrleia

antik kenti üzerine AVM yapı lması ironik değil mi? Bir

yanda kültür mirası üzerine AVM, diğer yanda kamusal

alana yapı lmaya çalışı lan müze.

Bir de kültür varl ıklarına, yaşadığı coğrafyanın

geçmişine gönül vermiş insanlar ve onların dram gibi

hayatları var.Nedense toplumumuz arkeologları hep

entelektüel ve çok varlıkl ı görüyor. Aslında onların da

geçim kaygı ları olan birer birey olduklarını

düşünülmüyor.

Örneğin Marmaray Kazı ları ’nda çalışan onlarca

arkeolog şimdi ne yapıyor? Ya da çalıştıkları süre

boyunca neler yaşadı lar? Arkeoloj i bölümleri her

sene binlerce mezun vermesine rağmen, mesleğini

yapabilenlerin ve yüksek lisansa devam

edebilenlerin oranı %1 ’i bulmuyor. Bu oran her

geçen gün azalıyor. Kabine değişikl iği i le görevini

devreden dönemin Kültür ve Turizm Bakanı

Ertuğrul Günay ise çözüm üretmek yerine,

üzültüsünü dile getiriyor. Yaşadığımız coğrafyanın

kültürel geçmişi i le övünürken, bunu turizm için bir

avantaja dönüştürürken; turizme katkı

sağlayanların bu durumu garip değil mi? Türkiye

ekonomisindeki en büyük kalemlerden biri olan

turizme alın teri katkı sağlayan insanların sadece

yaz aylarında çalışan mevsimlik işçi olmaları

üzücü. Bu konuda Sayın Günay’a katı l ıyorum.

Her olayda yaşadığımız coğrafya hakkındaki

yetersiz bi lgi leri ortaya çıkan yönetici lerin şehir

müzesi inadını anlamak ise mümkün değil . İnsan

kendisine sormandan edemiyor. Ne için, kim için?

Daha fazla bilgi için:

http: //www.izmirizmir.net/bi lesenler/forum/baslik.php?baslik_no=1 7, 1 7:1 7, 23.06.201 3.

http: //deu-museum.blogspot.com/2011 /1 0/kent-muzeleri-ve-turkiyede-kent.html, 1 7:1 7, 23.06.201 3.

http: //www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.51 c6f3fc2d91 c6.07869507, 1 7:27, 23.06.201 3.

http: //www.ibb.gov.tr/sites/ks/tr-TR/1 -Gezi-Ulasim/muzeler/Pages/sehir-muzesi.aspx, 1 7:42, 23.06.201 3.

http: //www.istanbul.net. tr/istanbul-Rehberi/istanbul-muzeleri/yi ldiz-sehir-muzesi/1 45/4, 1 7:42, 23.06.201 3.

http: //www.focushaber.com/videogaleri/erdogan-uc-bes-canak-comlek-marmaray-i-4-yi l-geciktirdi-v-40584, 1 8:32, 23.06.201 3.

www.bursakentmuzesi.com, 1 8:41 , 23.06.201 3.

www.yalovakentmuzesi.gov.tr, 1 8:47, 23.06.201 3.

www.inegolkentmuzesi.gov.tr, 1 8:48, 23.06.201 3.

www.canakkalekentmuzesi.com, 1 8:50, 23.06.201 3.

www.reykjavik871 . is, 1 9:58, 23.06.201 3.

Konu ile i lgişi kazı başkanının yazısı ve röportajı :

http: //www.ekoloj istler.org/insanligin-ortak-mirasi-bu-topraklarda-yok-edil iyor-dr.-ahmet-yaras.html, 20:52, 23.06.201 3.

http: //www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/581 447-al l ianoiyi-kurtaracak-proje-ve-parasi-hazirdi, 20:52, 23.06.201 3.

http: //www.radikal.com.tr/turkiye/antik_kentin_ustune_avm_izni_cikti-1 1 23973, 20:56, 23.06.201 3.

Bknz ilgi l i haber: http: //www.radikal.com.tr/turkiye/genc_arkeologlar_ayaklandi-1 1 26659, 21 :1 0, 23.06.201 3.

http: //www.haber7.com/parti ler/haber/974839-gunay-izmir-ve-kabine-revizyonu-icin-ne-dedi, 21 :1 2, 23.06.201 3.

http: //www.youtube.com/watch?v=sQLrRWxAXE8, 21 :55, 23.06.201 3.

http: //www.radikal.com.tr/turkiye/basbakanin_akdeniz_gafi_sosyal_medyayi_salladi-1 1 3851 8, 21 :55, 23.06.201 3.

http: //www.sehirhatlari .com.tr/en/announcement/moonlit-night-begins-787.html, 1 8:58, 23.06.201 3.

Kasım // 201 3

NEREYE 76

Page 78: Nereye Sayı 1