müslümunlu eın bir de«teri -...
Transcript of müslümunlu eın bir de«teri -...
müslümunlu_eın bir de«teri İbn huldun (133~/tunus- 1406/kuhice)
GÜRBÜZ DENiZ
H ayatın ın ilk yirmi yılını Tunus'ta; yirmi altı
yılını Cezayir, Fas ve Endülüs'te; dört yılı
nı yine Tunus'ta; son yirmi dört yılını ise Kahi
re'de geçirmiş ve orada vefat etmiştir.
Siyasetci. tarih felsefecisi. siyaset bilimeisi ve
Kadil-Kudaflık gibi en üst seviyedeki hukuk
la ilgili bir görevi ifa edecek kadar da hukuk
çudur.
Medresede hocalı k. sarayda vezirlik yapmış,
zindanda mahkum olmuş ve sürgünde bede
vi'lerle beraber yaşamıştır. Dönemi. siyasal
anlamda büyük çalkantıların yaşandıgı . dü
şüş ve çıkışların sıkça vukO buldugu olaga
nüstü bir ortam. Ve ibn Haldun bu süreçlerin
içinde ya birey olarak bulunmuş veya bizzat
aktör olmuştur. Yazmış olduklarının önemi de
buradan kaynaklanmaktadır. Kısaca, ibn Hal
dun insan hayatının bütün macera ve cilvete
rini yaşamış biridir1•
En önemli eseri. el-iber adlı tarih kitabına yaz
dığı önsöz [mukaddimeldür. ibn,Haldun kendi
si bu kitabına Mukaddime adı~ı vermemiştir. Burada anlattıkları el-iber· deri daha çok ün
lendiginden bu önsöz ··Muk~ddime·· adıyla
müstakil bir eser olarak algılanmıştır. Halbuki
Mukaddime, 6 ciltlik el-iber'in 1. cildidir.
ibn Haldun kendi dönemine kadarki felsefeci-
Aristo ve müteakiplerine göre tarih, tekrarlanması mümkün olmayan bir alan olduğundan bir bilim sayılamazdı. Halbuki ibn Haldun'a göre tarihi olayların tekrarı uzun zaman aldığından ve bu tekrarı gözetlernek ise zor olduğundan, insanlar tarihin tekrar etmediği ni sanmaktadırlar.
lerden farklı olarak ··tarihin bir bilim oldugu- 2. ibn Haldun hemen hemen anlatmış oldugu her meseleye Kur"an'dan bir kaynak bulmaya nu·· söylemiştir. Çünkü Aristo ve müteakiple
rine göre tarih, tekrarlanması mümkün olma
yan bir a_lan olduğundan bir bilimrayı lamazdı.
Halbuki lbn Haldun·a göre tarihl'dl~yların tek
ran uzun zaman aldığından ve bu fekrarı gö
zetlemek ise zor olduğundan. insanlar tarihin
çalışm ı ştır. Veya üzerinde durdugu konuyu
Kur'an-ı Kerim'den bir ayet zikrederek neti
celendirmiştir. ibn Haldun, kanaatimizce; ge
rek tarihe getirmis olduğu orijinal yorumunda
ve gerekse toplumsal meselelerin anlaşılma-
tekrar etmedi ğini sanmaktadırlar. Ancak iyi sında Kur'an-ı Kerim'den çokça taydalanmış
bir gözlemci bu tekran görebilir. Yine iyi bir tır. Hatta Müslümanların genel itibariyle kar
gözlemci toplumsal yasaları da kesfedebilir2. şı oldukları "asabiyye" görüşünün meşruiyeti
Tarihle ve toplumla ilgili bu tür görüşlerinden nin temellerini bile Kur'an-ı Kerim' e dayan
dolayı, ibn Haldun tarih felsefesinin kurucusu dırmaktadır4 . ibn Haldun üzerine yapılan ve sosyolojinin babası sayılmaktadır. araştırmalarda, ibn Haldun'un düşünceleri-
ibn Haldun. tarihi; hayatının tecrübelerinden nin Kur' anlliği her zaman gözardı edilmiştir.
ve Kur'an'daki kıssalardan !ibret alınacak hi- 3. Yukarıdaki iki birikim ve yaklaşımın yanında
kayelerl esinlenerek onu canlı bir varlık gibi, ibn Haldun'un zihinsel yetenegi ve yaşadıkları her zaman ve her dönemde tekrarı mümkün onu teori ile pratiği uyumlu . bir sekilde ifade
bir bilim olarak algılamıştır. Halbuki Aristo. etme safhasına çıkarmıştır. Gerçekten bir in-
tarihin durağan olduğunu . bu sebeple de tek
rarın ı n mümkün olmadığını ve bilim olamaya-'·
san ömrüne insanlığ ın birçok tecrübesini sığ
dıracak bir hayat yaşamış ve yorum yeteneği cağını belirtmiştir. ile dej bu tecrübesini ortaya koymuştur. Bu-
ibn Haldun'un tarih ve toplum ile ilgili görüş- nunla beraber. özellikle bazı meselelerde
lerinin özgün olmasının üç temel ayağı bulun
maktadır. Bunlar:
1. ibn Haldun kendi dönemine kadar gelen il
mi ve ilmi teferruatı bilecek düzeyde kendisi
ni yetiştirmiştir. Özellikle. sevsin veya sevme
sin. bir mesele hakkın_da konuşacak veya ka
naat belirtecek ise. kendisinden önce o mese
le hakkında görüş beyan eden önemli düşü
nürtere. gerek eleştiri amaçlı olsun ve gerek
se kendisini desteklemek amacıyla olsun .
mutlaka atıfta bulunmuştur3 . Bu metodu
kendisine yakışmayacak bağnazlıklarda da
bulunabilmiştir. Kitabının bir yerinde red etti
ği bir görüşü, baska bir yerde doğru kabul et
me çelişkisine de düşebilmiştirs.
ibn Haldun'un baska bir özgünlüğü. bedevi ve
hadari (medenll insan tiplemeleriyt~ toplum
sal iliski ve katmanların oluşumunu. bilimsel
yani sebep-sonuç ilişkisi içinde ifade etmiş ol
masıdır. Bu toplumsal yapıların sınıftandır·ıl
ması. yorumlanması ise. onun siyaset felsefe
sinin temelini oluşturmaktadır. ibn Haldun.
Aristoteles'in Metafizik'inde takip ettiği yola tarihte olduğu gibi toplumsal meselelerde de
nispeten benzemektedir. tarihi ve toplumsal kanunu aramaktadır. Bu
SAYI 02 YAZ 2006 ESKIYENI 105
kanunun ise degismez hakikat olduguna ina- 1. Tarihi yazanın. belli görüstere ve inanç bi
n ı r. ibn Haldun·un bu hususta müracaat ettiği çimlerine sıkı sıkıya bağl ı olması. Ona göre in-
esas kaynak Kur·an · ın şu ayetidir: .. Allah·ın
sünnetinde [tabii ve ictimal olan ezell niza
mındal bir degişiklik bulamazsın:· [Ahzab,
33/62]6
Şimdi yukarıda kısaca degindigimiz ibn Hal
dun'un orijinal görüşlerini biraz daha açalım:
bir haberi nakledenlerin, gördükleri ve işittikleri
şeyden maksadın ne olduğunu bilmemeleri, o haberi sanı ve tahminlere göre nakletmelerine ve
sonuçta hata yapmalarına sebep olur.
1. Tarih Görüşü:
san. bir haberi kabu l konusunda ılıml ı olur ise
eleştirme ve değerlendirme hususunda ger
çegi bulmada daha şanslı olur.
2. Tarih yazanın haberi aldıg ı sahsa sınırsızca
güvenmesi. Bu güven tariheiyi yanlış yönLen
dirir.
3. Olaylardaki gayeyi dikkatten kaçırma. Çün
kü bir haberi nakledenlerin. gördükleri ve işit
tikleri şeyden maksadın ne oldugunu bilme
meleri. o haberi sanı ve tahmin lere göre nak
letmelerine ve sonuçta hata yapmalarına se
bep olur. Halbuki-bir olayın gayesini ve illetini
bilmek, o olaydaki eylemlerin anlamlandırıl
masında önem arzetmektedir.
4. Sosyal kanunların olaylara nasıl uygulana
cağını becerememek. Sebep-hadise iliskisini
bilmemek. Bu durum tarihi olayları karmaka
rısık ve anlamsı z kılmaktadır.
ibn Haldun. tarihe tenkit usulünü getirmiş ve
bir tarih nazariyesi ortaya atmıs. tarihi olayla
rı kendisinden önceki hikayeci tarzdan farklı
olarak ele alıp açıklamıştır. 5. Tarih yazanların makam sahiplerine ve say-·
O. tarihi olaylardaki nedensellik [illiyet] üze- gın kişilere yaranmak için onları övmeleri.
rinde ısrarla durmuştu r. Böylece de bu olay- olayları olduğu gibi aktarıp yorumlayamamaları bir olaylar yıgını olmaktan çıkarıp. bir larına sebep olmaktadır. olaylar düzeni şekline getirmiştir. Olaylara
sebep ve sonuç bulmak fi lozofik bir özellik ol
duğundan ibn Haldun. tarih felsefecisi olarak
düşünce tarihinde önemli bir yer işgal etmiş
tir. Sebep-sonuç ilişkilerinin tespiti yanında.
tarihi aktarırnlardaki bir olayın kendi içindeki
çelişkili taraflarını bulup keşfetmesi, mahira
ne bir zekaya sahip oldugunu da l<anıtlamıstır.
Tarihin çok canlı oldugunu ibh Haldun şu
cümleyle özetlemiştir: .. Suyun suya benzeme
sinden çok geçmis gelecege benzer ... 7
ibn Haldun'un tarihe ve tarihi olaylara yakla
sımını orijinal kılan. onun tarih yazımında
hangi tür hataların yapılmış olduğunu fark et
miş olmasıdır.
Ona göre tarih yazımında ortaya ç ı kan sıkıntı
ların sebeplerini su şekilde özetleyebiliriz:
106 ESKIYENi YAZ 2006 SAYI 2
6. Medeniyetteki kanunların [ahvalin] tabiatını
bilmemek. Çagını bilmeyen bir kişinin çagı
hakkındaki yorum ve haberleri, tarihin yan lış
anlaşılmasının en büyük gerekçesi olarak
gösterilmistirs.
ll. Siyaset Felsefesi:
ibn Haldun. iktidarda iki esas unsuru arar.
Bunlar:
1. Asabiyet 2. Ahlak. yani [hılalJ9
Bu esaslardan hareketle. insan tabiatıy la ilgi
li olarak da temellendirmelerde bulunan ibn
Haldun'a göre insan. tabiatının hayvaniyönüy
le daha çok başkalarına karş ı varlı ğını sür
dürme çabası içinde iken. insani tarafıyla da
başkalarıyla birlikte yaşama gayreti içindedir.
ibn Haldun·a kadar mülke safıip olma ve onu
! .
yönetme tamamen tesadüfi görülmüş ve ka
bul edilmiştir. ibn Haldun. mü~k-meliklik isi
nin belli birtakım kuraLLar ve Yıasalara dayan
dığını bilimsel olarak kanıtLarı!ııstır. Ona göre
devlet. bir şahısvari. canlı bir organizma gibi
dir. Doğar. gelişir. geriler ve ölür.
Ona göre iki çeşit yönetim tarzı vard ı r:
1. Bedevilik ki bu başkanla yönetmeyi esas
alır. Başkan kabileyi istişare ve iknayla yöne
tir.
2. Asabiyet. Hükümdar devleti yönetir. Hü
kümdar mülke kendi kavmiyle beraber hük
meder.
ğerleri kalmamıştır. Ve ibn Haldun; "gece ve
gündüzü takdir eden. zaman ı tayin ve tespit
eden Allah'tır." IMüzzemmiL. 73/20] ayetini
zikrederek. Allah'ın iradesinin ve kudretinin;
yönetimin ömrü üzerinde böyle olduğunu ima
eder10• Yani her devletin bir ömrü. bir zamanı
vardır.
Bu değerlendirmede görüldüğü üzere ibn
Haldun. devletlerin yıkılısını mukadder gör
mektedir ve bundan dolayı da ibn Haldun ka
derci olarak kabul edilir.
ibn Haldun·a göre bir devlet. asabiyeden ça
bucak sıyrılır ve çıkar. Ancak asabiyenin yeri
ne onun sağlamış olduğu canlılığı korumak Yukarıda ifade ettiğimiz iki yönetim tarzı su için dinin merkeze alınmasının önemli oldu
asamalardan geçer. Bu aşamalar ibn Hal- ğunu belirtir. Cünkü gönül birliği ve lasabiye
dun·a göre neredeyse zoru r:ı lu luk ifade eder. nin dışında ] kaynaşma Allah tarafı ndan vah-
1. Nesil lceyl); bedeviLiğin huylarına sahiptir. yedilen dinin desteğiyle olur. Madde ve men
Zor hayat şartlarından dolayı sert. vahşi, ce- faate yönelince dağılan ve ayrılan gönüller Al
sur ve yırtıcıdır. Bu dönemde asabiyet güçlü- Lah'a ve maneviyata yönelince birtesir ve kay
dür. Bütün rakiplerini yenmiş ve başarılı ol- nasır. Bunu da din sağlar. Yani asabiyetle elmuşlard ı r. de edi lemeyen devletin daha uzun ve ,mutlu
yaşama şansı. dinle elde edilme imkanına sall. Nesil. mülk ve müreffeh hayat sebebiyle hiptir. "Onların kalplerini kaynaştıran ALbedevilik halleri kalkar. yerine hadariLik (me-
denil halleri gelir. Yani şehir insanının huy ve
davran ısları kabul edilir. Bu dönemde hane
danl ı k tek kişide topla n ı r. Bu sebeple onurdan ·. pay almada kabile mensupları geri plana itilir
lah'tır. Yeryüzündeki her şeyi harcamış olsay
dın, yine de kalplerini te'lif edemez ve kaynaş
tıramazd ın." IEnfal. 8/63]1 1
)
-..
ve gevşeklik meydana gelir. Asabiyet zayıflar.
Bununla beraber ilk nesli görmelerinden do
Layı iyi hasletlerin çoğu hala bu nesilde mev
cuttur.
gönül birliği ve (asabiyenin dışında) kaynaşma
lll. Nesil. bu dönemde hanedanlık mensupla
rında s~rıki bedevilik hiç yokmuş gibi unutu
lur. Tek başına hükmetmenin verdiği güvenle
asabiyet tamamen kaybolur. Yöneticiler ve
sultan tıpkı kadınlar gibi korunmaya muhtaç
bir duruma düşüp devlete yük olurlar. Bu dö
nemde izzetli olmanın zevki tamamen yok
olur.
Allah tarafından vahyedilen dini n desteğiyle olur. Madde ve menfaate yönelince dağılan ve ayrılan gönüller All~h'a ve maneviyata yönelince birleşirve kaynaşır.
lll. Iktisat Anlayışı:
ibn Haldun·a göre insa nların ve toplumların
içinde bu lundukları hallerin farklılığı ve çeşit
liliği. onların geçim tarzlarının ve uğraştıkları
iktisadi faaliyetlerinin çeşitli olmasından ileri
gelir. Ayrıca insanların bir araya gelerek ceIV. Nesil. artık devlet en kaz haline gelir ve yok m.iyetler halinde yasamaları na yol açan ik i teolur. Çünkü kendilerini var kılacak hiçbir de-
SAYI 02 YAZ 2006 ESKIYENi 107
mel faktörden biri iktisat, diğeri ise emniyetle
ilgilidir.
iktisadi yapı, üretim. tüketim ve üstün ahlaki
dini esaslara uygun olarak itidal, kast, meşru
luk, tabiilik ölçüleri içinde israfa kaçmadan
yönlendirilmelidir.
Servet sahibi olmanın siyasi gücü ele geçir
meyi değil. siyasi gücü elde bulundurmanın
servet sahibi olmayı kolaylaştırdığını öne sü
rer.
Üretilen her d~ğer; tabiat ve insan emeğinin
bir araya gelmesinin sonucudur. Bu sebeple
emeğe verilen değer gibi tabiat da korunmalı
dır.
ibn Haldun, paraların hazinede toplanması ve
biriktirilmesine karşı olup bu durumun eko-
paraların hazinede toplanması ve biriktirilmesine karşı olup bu durumun ekonomik faaliyetleri
daraltacağı, üretimi azaltacağı ve sonunda bütün halkı ve devleti iktisadi bakımdan zayıf duruma
düşüreceği kanaatindedir. Ona göre servet saklanarak değ il harcanarak artar.
nomik faaliyetleri daraltacağı, üretimi azalta
cağı ve sonunda bütün halkı ve devleti iktisadi
bakımdan zayıf duruma düşüreceği kanaatin
dedir. Ona göre servet saklanarak değil har
canarak artar.
ibn Haldun, devletin bizzat iktisadi faaliyette
bulunarak ticaret ve tarımla meşgul olmasına
karşı çıkmakta ve bu karşı çıkışını başlıca iki
sebeple açıklamaktadır. Öncelikle devlet.
elindeki büyük maddi imkanları ve siyasi gü
cünü kullanarak diğer tüccar ve çiftçilere kar
şı haksız rekabette bulunur. Bu durumda tüc
car. iktisadi hayattan cekilir ve üretme şevki
kırılır. ikinci olarak; devletin ticaretle uğraş
ması, fiyatların yükselmesine sebep olur. Bu
işten de devlet zararlı çıkar. Bunun sonucu
olarak da bizzat iktisadi faaliyetlerde buluna-
108 ESKIYENI YAZ 2006 SAYI 2
rak kazanacağı paradan çok vergiden zarara
ugrar.
Devletin siyasi gücüne bir de iktisadi gücü ek
lemesi otoriter uygulamalara yol açar ve ferdi
hak ve hürriyetler için tehlike oluşturur. Bu
uygulamalar, halkın iktisadi durumunu altüst
eder, zulüm ve haksızlığa yol açar12. m
dipnotlar
1 Bkz. lbn Haldun. Bilim ve Siyaset Arasında Hatıralar. çev. Vecdi Akyüz. istant:ul 2004.
' ibn Haldun, Mukaddime. çev. Zakir Kadiri Ugan, 1. cilt. s. 66-67.
3 Bkz. ibn Haldun. Mukaddime, Hazırlayan: Süleyman Uludağ. ı. cilt, istanoul2004, s. 214.-280.
4 Hz. Musa ve israiloğulları'nın Tih çölündeki serüvenleri ve bu serüven neticesinde (40 yıl sonral gelen yeni neslin, asabiye özelliklerine sahip olmaları neticesinde israiloğulları'nın başanya ulaştıkları. Kur'an-ı Kerim'e dayandınlarak anlatılmaktadır. Bkz. ibn Haldun. Mukaddime. Hazırlayan Süleyman Uludağ. s. 352-354.
s Bkz. lbn Haldun. Mukaddime. 1. cil!, s. 204, 261, 277-278, ll. cil!, s. 783.
6 ibn Haldun. Mukaddime, Haz. Süleyman Uludağ, 1. cilt, s . 264. Ayrıca bkz. ll. cilt. s. 766.
7 ibn Haldun. Mukaddime, çev. Zakir Kadiri Ugan. Istanbul 1986, 1. ci lt. s. 20.
8 ibn Haldun, Mukaddime. Hazırlayan: Süleyman Uludağ, ll. cilt. s. 198-200.
9 Tahsin Görgün, !lbn Haldun'dal Devlet ve Mülk. ITDV. Islam Ansiklopedisi. 19. ciltl. s. 549.
10 ibn Haldun, Mukaddime, haz. Süleyman Uludağ, 1. Cilt. s . 390-394. ibn Haldun göçebeliğin (bedeviliğinl hadarilikten üstün ve değerli olduğunu Hz.Peygamber'den naklettiği bir hadise dayandırmaktadır. Bkz. ibn Haldun, Mukaddime, çev. Zakir Kadiri Ugan, 1986, 1. cilt, s . 309-314.
11 ibn Haldun, Mukaddime, haz. Süleyman Uludağ, ı..
Cilt, s. 282, 378 vd. ı2 ibn Haldun. Mukaddime. ll. cilt. s. 63-67. 75-76, 126-
128, 289-291, 376; çev. Zakir Kadiri Ugan, istanbul 1986 (Aktaran ve özetleyen: ibrahim Erol Koz~k. Ekonomi ve Toplum ilişkisi, IT.D.V. islam Ansiklopedisi, 20. ci lt içinde), istanbul 1999, s . 1-8.