MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

24
®

description

 

Transcript of MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

Page 1: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

®

Page 2: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3
Page 3: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3
Page 4: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

4

HONG KONG LIMANI

Hong Kong /

Page 5: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

5

Hong Kong bir taraftan “Amerika’nın Asya’daki en iyi partneri”, “Asya-Pasifik Kuşağının ortasındaki ticaret ve finans başkenti” ve diğer taraftan ise “Çin’in dünyaya açılan kapısı” sloganları ile tanıtım faaliyetleri yürütmektedir. 1997 yılında Hong Kong, Çin yönetimine katılmış ve “tek ülke, iki farklı idari sistemli yapı” şeklinde, HK Özel İdari Bölge Devleti olarak özel bir statü kazanmıştır.

Hong Kong Limanı, dünyanın en büyük sanayi merkezlerinden olan Çin ve Guanji Bölgesi hinterlandıyla doğrudan bağlantıya sahip merkezi bir konuma sahiptir. Hong Kong limanlarında 2012’de 270 milyon ton yük elleçlemesi yapılmıştır. 106 binin üzerinde gemilik bir filoya sahip olan ülkenin taşıdığı konteyner yükü ise 23 milyon TEU’nun üzerine çıkmıştır.

Konteynır terminalleri 217 hektarlık bir büyüklüğe ve 6,592 metre uzunluğunda derin su limanı özelliklerine sahiptir. Bu terminallere

ilave olarak 2005 yılında tamamlanması planlanan “Konteynır Terminal (CT) 9”, Tsing Yi adasının güney doğusunda Kwai Chung adasındaki 8. terminalin karşısında inşa edilmektedir. Asia Container Terminal Ltd. tarafından işletilecek olan bu terminal 68 hektarlık bir alana sahip olup 1940 metre rıhtım boyuna ve 15,5 metre derinliğe sahip olacaktır. HK Özel İdari Bölge Devleti (HK Special Administrative Region Government - HKSARG)’nin hazırladığı “2020 HK Limanı Master

Planı” çerçevesinde 10. konteynır terminalinin fizibilitesi de bugünden

yapılmaktadır.

Hong Kong /

Page 6: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

6

Anadolu’nun en eski yerleşim birimlerinden biri olan Maraş, tarihler boyu bir çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. M.Ö. 2000 senesinde batıdan gelen Hititler döneminden günümüze, Maraş coğrafyasında yeşermiş onlarca medeniyetin izlerini bugün bir çok şekilde görmek mümkündür.

Yüzyıllar boyu nüfuz mücadelesi veren medeniyetlerin ya savaş alanı ya da orduların geçtiği güzergah olmuştu Maraş.Bu durum tarih boyunca onlarca kale duvarının yükselmesine neden olmuştur. Sayısız kez yakılıp yıkılan bu kalelerden günümüze pek azı ulaşmayı başarmıştır. Yaşadığı savaşların izlerini taşıyan bu kaleler artık düşman akınına değil turist akınına uğramaktadır. Ak kale, Anacık kalesi, Azgıt kalesi, Kız kalesi, Meryemcil kalesi, Haştırın kalesi, Hurman kalesi ve Kahramanmaraş kalesi günümüze kadar ulaşmayı başarmış en güzel örneklerdir.

Bölgede hakimiyet kuran Selçuklu ve Osmanlı devletleri döneminde gerek mimari gerekse el sanatları bakından çok değerli camiler yapılmıştır. Afşin Ulu cami, Elbistan Ulu cami, Elbistan Atik cami bu dönemlerin en güzel örneklerini oluşturmaktadır.

İç anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinin birleştiği noktada yer alan Maraş’ın güneyinde Akdeniz iklimi, kuzeyinde ise sert olmayan kara iklimi görülmektedir.

Su kaynaklarının bol olması, ormanlık alanların geniş yer tutması, iklim yapısının insan yaşantısına uygun olması, doğa ile insanın bir bütün olarak yaşayabilmesini sağlamıştır. Mağaralar, yaylalar, şalelaler, ılıcalar, zengin bitki örtüsü ve tabiat parklarıyla Kahramanmaraş, Türkiye’nin en güzel ve benzersiz coğrafyalarından birine sahiptir.

KAHRAMANMARAS

Page 7: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

7

M.Ö. 6000 yılından bugüne Maraş’ta yerleşik bir hayatın olması, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapması, Dulkadiroğluları döneminde beylik merkezi ve Osmanlılar döneminde vilayet olması kültür değerleri açısından, Kahramanmaraş’ın ayrıcalıklı bir konumda olmasını sağlamıştır.

Toprakları üzerinde hüküm sürmüş tüm medeniyetlerin damak tatlarını harmanlamış Maraş mutfağı, benzersiz lezzetleri ile bugün il sınırlarının çok ötesinde köklü bir mutfak kültürüne sahiptir.

Akdeniz, İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinin kesiştiği noktada bulunan Kahramanmaraş, tarım için oldukça uygun iklim ve toprak koşullarına sahiptir. Hemen her türlü tarım ürününün yetiştirilebildiği bu coğrafyada elde edilen ürün çeşitliliği mutfağa yansımıştır.

Maraş kültür mirası içinde maraş mutfağının önemi büyüktür. Geleneksel yemek ve tatlılardan oluşan bu mutfakta hasat zamanı seçilen kaliteli ürünler kullanılır. K a h r a m a n m a r a ş ’ l ı , ö z e n l e hazırlanmış bu yemekleri, karnını doyurmak için değil damak zevkini almak için yer.

İmece usulü ekmek yapmak Maraş mutfak kültürünün bir parçasıdır. Bir araya gelen kadınlar tarafından yuka ekmek (yufka ekmek), Bazlama, Kete, Tarhana gibi yiyecekler yapılır. Komşu kadınlarla beraber yapılan bu ekmek; yapımı, tüketimi, saklanması ve yapım esnasındaki kültürüyle beraber bir bütündür.

Ünü ülke sınırlarını aşmış Maraş dondurması, tamamen Anadolu topraklarına özgü üç yüz yıllık köklü bir lezzet kültürüdür. Şehrin adıyla özdeşleşerek, adeta sembolü haline gelmiş, Türk yemek kültüründe de önemli bir yer edinmiştir.

Maraş’ı bir cennet bahçesi gibi kuşatan efsanevi Ahir Dağı’nın eşsiz coğrafyasında yetişen kekik, keven, sümbül ve çiğdem gibi çiçeklerle beslenen keçilerin eşsiz kıvam ve aromaya sahip sütleri ve yabani orkide çiçeklerinin yumru köklerinden elde edilen salep Maraş Dondurması’nın lezzetini oluşturur.

İpek yolu üzerinde de bulunan Maraş’ta dondurma, yüz yıllardır karla karıştırılarak hazırlanan soğuk ya da kısmen donmuş bal, pekmez, meyve suyu ve süt karışımlarının yaz aylarında tüketiminden esinlenerek ortaya çıkmıştır.

Fıstık ezmesi, un sucuğu, pestil sucuğu, hapısa yörenin bilinen diğer tatlılarıdır.

Kahramanmaras ¸˜

Page 8: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

8

Yörede kimi geleneksel el sanatları ürünleri yok olmakla beraber, halen merkez ve köylerde süregelen el sanatları da mevcuttur. El sanatlarından dokumacılık, köşkerlik, sırmacılık, bakırcılık, ahşap oymacılığı, altın işlemeciliği en yaygın olanlarıdır. Yemenicilik, keçecilik, semercilik, külekçilik, dericilik, nalbantlık, çulfacılık, tarakçılık, hallaçlık da yaygın geleneksel el sanatları içine girer.

Sim sırma Kahramanmaraş’a has bir işleme sanatıdır. Tarihi Selçuklular devrine kadar dayanmaktadır. Osmanlı sarayına gelin veren Maraş’ın göz kamaştıran sim sırma işi,sarayda büyük beğeni toplayınca Maraş’ta atölye sayısı hızla artmış, kısa sürede Anadolu’nun

dört bir yanından talep görmüştür. Sim sırma, günümüzde Maraş çeyiz geleneğinin önemli bir parçasıdır.

Sim sırma işi kumaşın ön yüzünden yürütülen, arka yüzünden görünmeyen, diğeri de arka yüzünden yürütülen ön yüzünden görünmeyen sim ve sırma ile iki yüzü de işlenen bir nakış türüdür. “Dival “ ve “Maraş işi”, işleme sanatının en yaygın olanıdır.

Altın işlemeciliği Maraş’ın önemli el sanatlarından bir diğeridir. 22 ayar altından üretilen Maraş burması’nın tarihi Zülkadiroğlu Beyliği dönemine kadar uzanmaktadır. Günümüze kadar yapıla gelen ve tamamen el işçili ile üretilen Maraş burması,

Page 9: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

9

Kahramanmaraş’a özgü kreasyonları yansıtmaktadır. Yıllık ortalama 40 ton altının işlendiği Kahramanmaraş, bugün Türkiye’nin her bölgesine işlemelerini göndermektedir.

Maraş’a özgü bir diğer el sanatı da çarıkçılıktır. Anadolu’da bin yıldır giyilen 35 çeşit çarık bugün Maraş’lı çarık ustaları tarafından geleneksel yöntemlere bağlı kalarak el yapımı üretilmeye devam etmektedir. Anadolu insanının tarlada, bahçede giydiği çarık, kullanım alanının daralmasıyla günümüzde artık Halk Oyunlarında ve evlerin şark köşelerinde bir süs eşyası olarak kullanılmaktadır.

Ahşap oymacılığı Maraş’ta yüzyıllardır süre gelen bir başka el sanatıdır. El yordamıyla çizilen bir şekli, kesici aletlerle lüzumsuz yerlerini çıkarttıktan sonra kabartılarak oyulmasına oymacılık denilir. Şekil verilmesi kolay bir malzeme olduğundan ahşapa şekil verme sanatı çok eski çağlara dayanmaktadır. Anadolu’da 12 ve 13’üncü yüzyıl Selçuklu dönemi ahşap işleri, Osmanlı devri ahşap işlerinin temelini oluşturur.

Selçuklular ahşap oymacılığını saray, cami, mescid ve külliye gibi yapılarda süsleme amaçlı olarak kullanmışlardır. Osmanlı döneminde de ağaç oymacılığı oldukça gelişmiştir. Saray, konak ve cami kapıları, evlerin saçakları, cami minberleri ve kürsüleri, evlerin iç ve dış kapıları, pencere ve dolap kanatları, ağaç oymacılarının ince, sabırlı ve hünerli sanatıyla işlenmiştir.

Bölgede yüzyıllardır gerek yerleşik düzen kültürü, gerekse göçebe kültürü iç içe yaşamaktadır. Geleneksel el sanatı ürünleri de bu yaşam şekliyle çeşitlenmiş ve şekillenmiştir.

Page 10: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

10

Adım Mehmet Sıraç Gündüz . 17 yıllık evliyim. Üç çocuğum var. Elif, Arif Arda ve Emrullah. Mardaş’da 19 yıldır çalışıyorum. İlk olarak kardeş kuruluşumuz olan İçdaş Demir Çelik’te elektrik bakım sorumlusu olarak başlamıştım. 1995 yılında ihtiyaç üzerine Mardaş limanda başladım ve o günden bugüne Mardaş’da elektrik bakım sorumlusu olarak çalışıyorum.

Mardaş, 2008 yılında liman vinçlerinde elektrik dönüşümüne başladı. Bu karar önemliydi. Zira birçok açıdan önemli kazanımlar getiren bir dönüşüm projesi oldu. Öncelikle dizel motorların çevreye verdiği zararı ortadan kaldırmış oldu. Emisyonsuz ve gürültüsüz bir çalışma imkanına kavuştuk. Ekonomik açıdan da firmamız % 85 - %90 oranında tasarruf sağladı. Ayrıca Türkiye petrolü ithal eden bir ülke. Elektrik ise büyük oranda öz kaynaklarımızla ürettiğimiz bir enerji. Bu dönüşüm projesi sayesinde ülkemiz de çok kazançlı çıkmış oldu.

Evet, işlerimiz çok yoğunlaştı. Ancak projeye paralel olarak kadromuzu güçlendirerek bu yoğunluğu çözdük. Atölyemiz dört bölümden oluşuyor. Elektrik bakım, motor hidrolik mekanik bakım, imalat ve lastikhane bölümleri. Mardaş atölye 24 saat üç vardiya kesintisiz çalışıyor. En kalabalık ekip bizim elektrik ekibi. 12 kişi görev yapıyoruz.

Evet. Bu konuda deneyimli ve iddialıyız. Garantisi dolan tüm iş makinelerinin elektrik, mekanik, hidrolik, motor vs. arızalarını kendimiz onarıyoruz. Sadece bakımları değil, gerektiğinde en detaylı tamir işlerini dahi dışarıda servise göndermeden kendimiz burada yapabiliyoruz. İmalat atölyemiz de parça ürettiğimiz bile oluyor.

Tabi ki öyle. Dışarıya bakarsanız atölye önünde tamir bekleyen hiç bir ekipman göremezsiniz. Hepsine gerektiğinde yerinde müdahale ederek çalışır durumda olmalarını sağlıyoruz. Ayrıca zamanlı bakımlarını gerektiği biçimde yaparsanız hiç bir makine yatmaz hep çalışır. Çalışan ekipmanla müşterilerinize iyi ve hızlı hizmet verirsiniz.

Bizde işe başlayan bir personel öncelikle çalışma ortamı ve makine teçhizat hakkında eğitimler almakta. Görev alacağı birim ile ilgili eğitimler alıyor. İş güvenliği eğitimleri aldıktan sonra işe başlayabiliyor. Tabi tüm bu eğitimler bir sınavla denetlendikten sonra başarılıysa işe başlıyor.

Biz her türlü projeyi yapabilecek kapasitedeyiz. Limandaki tüm altyapı

Page 11: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

11

çalışmalarını bizim ekiplerimiz yapıyor. Sadece makinelerin yazılım gibi teknolojik bölümleri için üreticisinden ya da profesyonel bir firmadan destek alıyoruz.

Atölyede çalışanlar hep eski çalışanlar. Çok nadir aramızdan ayrılan olur. Ancak bizim ortamımızı başka bir yerde bulamayınca tekrar dönmek isterler. Bu hep böyle olmuştur. Burada herkes birbirine saygılı davranır. İşte ve iş dışında yardımlaşmayı severiz. Fırsat buldukça iş dışında da bir araya geliriz. Çoğumuzun ailesi de dosttur.

Öncelikle, en az meslek lisesinin ilgili bölümünden mezun olmak gerekir. Ondan sonra sertifikaları ve verilen eğitimlerde gösterdiği başarı kıstas alınır. Arkadaş ilişkileri ve ekip çalışmasına uyumu da önemli. Bu konuyu önemsiyoruz. Tempolu, zamana karşı yarışılan bir işimiz var. Birde elektrik dönüşümünden sonra liman içerisinde yüksek gerilim ortamında çalışıyoruz. Yüksek gerilim müdahale belgesine sahip olması şart. Bu belgesi yoksa almasını sağlıyoruz.

Öncelikle vardiya teslim alırken biten vardiyadaki arkadaşımızla konuşuruz. Bu bir nevi devir teslim amaçlıdır. Çünkü çalışma esnasında neler olduğunu öğrenmemiz gerekir. İş raporlarını kontrol edip günlük iş akış planımızı hazırlarız. Aslında rutin akış bellidir. Biz sadece mesaide olan ekstra durumlara göre iş akışımızı yeniden düzenleriz. O gün bakım çalışmaları varsa aksatmadan bakımlar yapılır. Yoksa personeli sitemli bir biçimde saha taraması için sahaya göndeririz. Bununla ilgili size bir anımı anlatayım. Ekipten bir arkadaşımız saha taraması sırasında vinçlerden birinin motor kısmında bir kıvılcım fark etti. Derhal müdahil olduk. Müdahale edilmeseydi ana kart yanacaktı. Ayrıca yedeği olmayan bu parçanın yurt dışından temin beklenecekti. Vinç uzunca bir süre işe verilemeyecekti. Dikkatli bir çalışan ve hızlı müdahalemiz sayesinde firmamız yaklaşık 40 bin euro değerinde bir parça masrafından kurtulmuş oldu. İşlerin aksamaması da ayrı bir kazanç oldu.

19 yıldır aynı yerde, aynı işte çalışıyorum. Sevmeden bunu yapmak mümkün değil. Ben meslek lisesi mezunuyum. Sadece imkanım olsaydı üniversitede mühendislik okumak isterdim. Burada alt yapı çalışmaları sonrasında makinelerin elektrikle çalıştığını görmek inanılmaz hoş bir duygu. Hepimiz bu durumdan çok keyif alıyoruz. Özellikle çözülemez bir işi çözmek beni çok mutlu ediyor.

Ben teşekkür ederim.

Page 12: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

12

Su altı fotoğrafçısı olabilmenin ilk şartı mümkün olduğunca iyi bir dalıcı olmaktır. Balıkadam brövesi TSSF (Türkiye Su Altı Sporları Federasyonu) bağlı olan kulüplerin vermiş oldukları eğitim ve sınav sonucunda alınabilmektedir.

Su altı fotoğrafçılığı prensipleri açısından su altında veya karada yapılmasında temelde fazla bir fark yoktur. Fakat fotoğrafın çekim kalitesinde çok önemli rol oynayan ışığın karadaki etkinliği ile su altındaki etkinliği arasındaki farkı sualtı fotoğrafçılığında özel çekim tekniği ve ekipmanlarının kullanımını zorunlu kılmaktadır.

Su altı eğitimi ve güvenliği, su altında kamerayı elimize almadan önce üzerinde önemle durulması ve eğitiminin alınması zorunlu konulardır. Dalışa vücutça uygunluğun belirlenmesi

için, sağlık kontrolünden geçmeden, dalış eğitimi almadan, su altındaki riskleri iyice öğrenmeden, ilk-yardım kursu görmeden sualtı fotoğrafçılığına soyunmak veya girişimde bulunmak insanın hayatıyla kumar oynamasıdır.

Sualtı fotoğrafçılığını merak eden ve başlamaya istekli olan kişilerin ilk sordukları sorular kullanılması gereken ekipmanlarla ilgili olmaktadır.

Bu konuda üreticilerin sualtı çekimleri için sunduğu farklı alternatifler olmasına rağmen bunları temel olarak iki kategori de toplamak mümkündür:

1. Sualtı kameraları (Underwater/Waterproof camera) bu kategoride Bonica, Sea&Sea, ve Reefmaster vs.gibi markaları kısaca saymak mümkündür.

2. Su altı koruyucu kılıf ile kullanılması gereken normal kameralar encased cameras used in ahousing bu kategoride Sony, Fuji, Olympus, Canon, Gopro vs. gibi markalar örnek olarak verilebilir. (Bu firmalar kendi ürettiği ürünleri için su altı kılıf alternatifleri sunmaktadır.)

Ayrıca mevcut bir kameraya ısmarlama Kılıf (housing) yaptırmak mümkündür. Ikelite ve Gates benzeri firmalar kameranıza göre özel Kılıf üretimi yapmaktadırlar, fakat biraz fiyat farkını göze alırsanız.

Suyun altında fotoğraf çekmek...

Page 13: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

13

Piri Reis, Türk denizciliğine bir çok değerli deniz bilimcisi ve amiraller armağan eden ve o dönemlerde, “Denizciler Yatağı” olarak adlandırılan Gelibolu’da doğmuştur. Amcası ünlü Türk Amirali Kemal Reis sayesinde daha küçük sayılabilecek bir yaşta Sefer Katibi olarak Osmanlı Donanmasına katılan Piri Reisin doğum tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte, 1465-1470 yılları arasında doğduğu tahmin edilmektedir. Piri Reis, uzun yıllar Akdeniz’de dolaşmış; tüm limanları ve kıyıları dikkatle gözlemlemiş ve tüm faaliyetlerini kayıt altına almıştır.

Piri Reis, 1499-1502 yılları arasında çeşitli savaşlarda Gemi Komutanı olarak Venediklilerle savaşmıştır. Amcası Kemal Reis 1511 yılında şehit düşünce Gelibolu’ya geri dönen Piri Reis burada notik çalışmalarına başlamıştır. Ünlü Birinci Dünya Haritasını 1513 yılında çizmiş ve 1517 yılında Mısır Seferi esnasında Yavuz Sultan Selim’e sunmuştur. İlk eserinden 8 yıl sonra döneminin en

saygın “Kılavuz Kitabı” olarak kabul edilen Kitab-ı Bahriyeyi yazmış; 1525 yılında bu kitaba son şeklini vermiş ve 1526 yılında Kanuni Sultan Süleyman’a sunmuştur.

Piri Reis, Kitab-ı Bahriye adı ile bilinen “Bahriye” eserinde o zamanlar Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunan şehir ve ülkeleri tarif ederek, resim ve haritalarını yapmış; aynı zamanda denizcilik ve gemicilik için de önemli bilgiler vermiştir. Piri Reis’in “Bahriye” adlı eşsiz eserinin yanı sıra 1513 ve 1528 yıllarında yapmış olduğu iki dünya haritası mevcuttur. Sonraki yıllarda, Güney sularında Devlet için çalışan Piri Reis, bu dönemde, Hint Kaptanlığı, Umman Denizi, Kızıl Deniz ve Basra Körfezi’ndeki deniz görevlerinde yaşlanmıştır.

Piri Reis’in Osmanlı Donanmasında yaptığı son görev, acı olaylarla biten Mısır Kaptanlığı’dır. 1552’de çıktığı İkinci Seferin son durağı Basra’da, tamire ve dinlenmeye muhtaç

donanmayı bırakıp ganimet yüklü üç gemi ile Mısır’a döndüğü için, burada hapsedilmiştir. Donanmayı Basra’da bırakması, Basra Valisi Kubat Paşa’ya ganimetten istediği haracı vermemesi ve Mısır Beylerbeyi Mehmet Paşa’nın politik hırsı yüzünden; 1554’te hizmette kusurla suçlanmış ve idam edilmiştir.Ne var ki o, yarattığı evrensel boyuttaki eserleri olan, iki dünya haritası ve çağdaş denizciliğin ilk önemli yapıtlarından birisi sayılan Kitab-ı Bahriye ile günümüzde de halen yaşamaktadır.

Çağdaş denizciliğin öncüsü

Piri Reis

Page 14: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

14

MCL Uluslararası Konsolidasyon ve Liman Hizmetleri 2009 yılında, 2 ortaklı ve %100 Türk sermayeli bir limited şirket olarak kurulmuştur.

Bildiğiniz gibi, içinde yer aldığımız lojistik sektörü her geçen gün gelişen ve değişen bir dinamizm taşımaktadır. Gelişim ve değişimin dual bir yapısı bulunmaktadır. Mikro düzeyde, sektörün karakteristiğinde bulunan lojistik ihtiyaçların belli bir talep yaratmasından dolayı natürel bir değişim ve ileri doğru gidiş söz konusudur .

Makro düzeyde ise ülkemizin ekonomik göstergeleriyle jeopolitik konumunu dikkate alan yabancı sermaye yatırımlarının yarattığı etkiyi görmek gerekir. Bu dinamizm içinde MCL , hem genç ve eğitimli kadrosu hem de yenilikleri takip eden yönetim vizyonuyla sektörü domine eden bir rol modeldir. Bu sözlerimin sanıyorum en büyük kanıtı 5 sene gibi kısa bir zaman içerisinde firmamızın ulaşmış olduğu iş hacimleridir.

MCL hem ithalat hem de ihracat ayağında müşterilerine tam konteyner (FCL) ve parsiyel konteyner (LCL) denizyolu taşımalarında hizmet vermektedir. Müşterilerimizi iki ana sınıfa ayırabiliriz. Birincisi masanın aynı tarafında oturduğumuz ve çalışma arkadaşlarımız olarak gördüğümüz freight forwarder firmalar; ikincisi ise ithalat ve ihracat yaparak ülkemizin ekonomisine direkt katkı sağlayan ve kendimizi onların lojistik departmanı olarak gördüğümüz gerçek ihracatçı ve ithalatçı firmalardır. Her iki müşterimize de verdiğimiz servis kalitesinde hiçbir fark bulunmamaktadır.

Amacımız , bize yük veren tüm firmaların çalışmaları sırasında tekbir kişiyle çalışıyormuşçasına MCL’ye kolay ulaşabilmeleri, işlemlerini sorunsuz ve sıfır hatayla yürütebilmeleri ve bunun karşılığında da doğru fiyatlandırmalarla uzun soluklu iş ortaklığımızı devam ettirebilmektir. Müşteriler için en önemli olan az önce de söylediğim gibi, işi verdikleri firmaya kolayca ulaşabilmeleri ve kendi departmanlarıymışçasına rahatlıkla çalışabilmeleridir. Çok fazla sayıda müşteri bu nedenle telefon hatlarında kayboldukları , zamanında bilgi alamadıkları, insiyatif kullanmaktan imtina eden firmaları çalışma konusunda ikinci plana itmektedir. Ancak ‘’forwarder ile çalışmak’’ sorusunu da çok kalabalıklaştığını düşündüğüm günümüz piyasasında ‘’hangi forwarder ile çalışmak’’ şeklinde sormamız gerekecek. Yukarıda anlattığım şekilde kaliteli hizmet veren forwarderların sayısı da gün geçtikçe artmaktadır.

Page 15: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

15

Bildiğim kadarıyla sayıları çok fazla olmasa da bu işi departmanlaşarak yapmaya çalışan firmalar var.

Bu sorunun yanıtını benim vermem ne kadar doğru olur bilmiyorum, ancak şahsi kanaatim her işin kendi sektöründe uzmanlaşmış firmalar tarafından yapılmasıdır.

Firmamız sadece parsiyel ithalat taşımaları yaparak işlere başlangıç yapmış fakat gelişim planı içerisinde ürünlerini hem ithalat hem ihracat ayağında deniz yolu tam konteyner ve Parsiyel (FCL & LCL) , hava kargo back to back (b2b) ve konsolidasyon olarak çeşitlendirmişti. Son dönemde İstanbul’u bir aktarma limanı kullanarak Ukrayna’ya transit taşımalar da yapmaktayız.

Konuşmamızın başında bahsettiğim gibi, %100 Türk sermeyeli bir firma olmamız nedeniyle yurtdışı iş ortaklıklarımızda rakiplerimize göre oldukça güçlü ve avantajlı bir durumdayız. Kurulduğumuz günden beri çalıştığımız ve artık kendi ofisimiz gibi gördüğümüz yurtdışı acentelerimiz ile tam bir uyum içinde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

Uzakdoğu haritasına baktığımızda her limandan Türkiye’ye yük çıkışı olmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti , dünya ekonomisindeki konjonktürü nedeniyle de yüzdesel olarak en büyük payı almaktadır.

Türkiye’de ticaretin başkenti İstanbul olduğu için ithal yüklerin çoğunluğu İstanbul’a gelmektedir. İstanbul’da gerek gümrüksel düzenlemeler gerek gemi acentelerinin tercihi gerekse de yerleşke olarak büyük avantajları olan Ambarlı bölgesi en büyük payı almaktadır. Haydarpaşa limanının katkısı büyük olsa da günden güne işlevi azalmaktadır. Gebze ve Derince limanları da OSB’lere yakınlığıyla iyi bir alternatif oluşturmaktadır. Transit olarak komşu ülkelere gidecek kargolar ve Güneydoğumuzdaki şehirler içinse giriş kapısı Mersin ve İskenderun oldukça işlevseldir. Bu noktalarda limandan limana olan direkt servisler ve sefer süreleri ilk etapta belirleyici olmaktadır.

Page 16: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

16

Evet, kesinlikle doğru… Bizim yaptığımız iş diğer sektörlerin performansıyla doğru orantılıdır. Bu noktada forwarder firmalar denizcilik sektöründe faaliyet gösteren gemi acentelerine , hatlara , liman işletmelerine ve bulk taşıyıcılarına göre çok çok daha güvenli pozisyonda kalmaktadır. Kriz zamanlarında daha küçük yapıların hareket kabiliyetleri büyük oyunculara nazaran çok daha hızlı ve etkin olmaktadır.

Risk her zaman vardır. Bizim sektörümüz daha önce de söylediğim gibi, diğer sektörlere bağlı yaşayan bir organizmadır. Bugün dış politikaya baktığımızda dış ticaretimizin yoğun olduğu ülkelerdeki karışıklıklar (Libya, Suriye, Irak, Ukrayna) büyük risktir. Tüm dünyada etkisini hissettiren daralan ekonomi büyük risktir. Bu nedenle firmaların akılcı, bilimsel , verimlilik odaklı ve planlar bütçeler dahilinde çalışmalarını yürütmesi ve sürekli alternatif planlar hazırlamaları gerekmektedir.

Sadece Utikad’a kayıtlı olan firma sayısı 384’tur. Bunun yanı sıra kayıtlı olmayan firma sayısıyla beraber İstanbul’da yaklaşık 800-850 forwarder olduğunu varsayıyoruz. Bu sayı tabii ki çok fazla. Bunda en önemli etkenler olarak hem müşterilerin hem de çalışanların firma bağlılıklarının

sağlanamaması, mevcut firmalar tarafından kariyer planları oluşturulmaması, piyasaya girişin son derece kolay olması, etkin denetimler uygulanmaması gibi sayılabilir.

Konsolidasyonda tabii ki güçlü bir rekabet ortamı var. Beklentimiz rekabetin kaliteyi beraberinde getirmesi. MCL olarak biz bu yönde çalışmalarımız sürdürüyoruz ve müşterilerimize kaliteli servis sunduğumuzu düşünüyorum. Kalite arttıkça tabii ki rekabet müşterilere avantaj sağlıyor.

Navlun piyasalarında birincil derece önemli belirleyici, armatör firmalar ve onların oluşturdukları konferanslar oluyor. Tabii ki onlardan gelen veriler, fiyatın oluşması aşamasında bizim için çok önemli. Şu ana kadar navlun anlamında ufak farklarla ortalamada geçen seneyi tekrar ettiğimizi söyleyebiliriz.

Yüklerimizi başta Mardaş limanı olmak üzere Ambarlı’daki tüm liman sahalarına boşaltıyoruz. MCL olarak liman özelliği olmayan geçici depolama alanlarını kullanmıyoruz.

Page 17: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

17

Mardaş limanıyla firmamız ilk kurulduğu günden bu yana çalışıyoruz.

Tatbiki her yükümüzün hasarsız gelmesi imkansız. Ama acentelerimiz ile birlikte yükleme konusunda Ortak işleyişimizden dolayı yapılması gereken desteği veriyoruz. MCL olarak diğer firmalardan bizi ayrı tutan Ambarlı limanın da her konteyner boşaltma sırasında sadece bu iş ile ilgilenen ekibimiz bulunmasıdır.

Hasarlanma her limanda olabilir. Önemli olan bu sorunun nasıl aşıldığıdır. Mardaş bu konuda en az sorun yaşadığımız limandır. Hasarlı gelen malzemelerin prosedürlerinin hızlandırılması ,işlemlerin takibinde bize destek sağlaması, bizim de müşterilerimize sorun zamanında bile desteğimizin olduğunu göstermesi kaliteli hizmet anlamına gelir. Ne olursa olsun MCL olarak her zaman müşterilerimizin yanındayız.

MCL her şeyden önce müşteriyi iş ortağı olarak görür ; 1 cbm yükle 10 cbm yük veren firma arasında bir ayrım yapmayız. 1 konteyner yükü olan firma da 100 konteyner yükü olan firma da bizden aynı yüksek kalitedeki hizmeti almaktadır. Butik hizmet anlayışımız, sorunlara çözümsel yaklaşımlarımız ve müşterinin yanında olduğumuzu hissettiriyor olmamız sanıyorum ki başarımızda en büyük pay sahibidir.

Page 18: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

18

HASANKEYF

Page 19: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

19

Tarihçe

Hasankeyf ’in ne zaman kurulduğu tam olarak bilinememektedir.Şehrin jeopolitik yapısı çok eski bir yerleşim merkezi olduğu ihtimalini kuvvetlendirmektedir.Bugün bile zaman zaman bazıları mesken olarak kullanılan çok sayıdaki mağaralar, insanların çok eski çağlarda burada yerleştiklerini göstermektedir.

Mevcut bilgilere göre,Hasankeyf kalesinin kurulması,MS. 4’üncü yüzyıla rastlamaktadır.Bu yüzyıl ortalarında, Diyarbakır çevresini ele geçiren Bizans İmparatoru Konstantinos, bölgeyi korumak amacıyla iki sınır kalesi inşa ettirmiştir.Bu iki kaleden birisi Hasankeyf Kalesidir.

Kale, Sasanilere karşı siyasi bir önem kazanınca, daha sağlam bir şekilde yeniden tahkim edilmiştir.Hasankeyf, MS. 639 yılında Emeviler tarafından fethedilmiştir.Bu tarihten sonra;Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklular, Eyyubiler ye Osmanlılar hakimiyet kurmuşlardır.Hasankeyf en parlak dönemini Artuklular döneminde yaşamıştır.Merkezde bu dönemden kalan pek çok tarihi eser mevcuttur. İklim: Bölgeye hayat veren Dicle Nehri, yörenin iklimini de etkilemektedir.Nehir kış aylarının ılıman geçmesini sağlamaktadır. Ortalama sıcaklık 25° C olup en yüksek ortalama ısı 40-43° C, en düşük ortalama ısı 6-8° C arasında değişmektedir.

Gezilecek Yerler

Hasankeyf Kalesi: Tarihi kayıtlara göre 4. yüzyıl ortalarında Bizanslılar tarafından kurulmuştur.Daha sonraki dönemlerde de korunma özelliğinden dolayı, Hasankeyf ’in en önemli yerleşim birimini oluşturmuştur.Kalede yüzlerce iskan yerinin yanında Büyük Saray, Küçük Saray, Ulu Cami gibi tarihi eserler yer almaktadır.Kale Kapısı:Kaleye çıkan doğudaki merdivenin yolun başında yer almaktadır. Üzerindeki kitabeden Eyyubilere ait olduğu anlaşılmaktadır. Yolun üst kısmında yer alan diğer kapı ise kısmen yıkılmıştır.

Köprü: Ortaçağın en büyük taş köprüsüdür. Kesin olmamakla beraber Artuklular tarafından 12. yüzyılda yapıldığı söylenmektedir.

Büyük Saray: Kalenin kuzeyinde yer alan ve göçükler altında kalan sarayın kitabesi olmadığından kesin olarak ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Yapının özelliklerinden Artuklu eseri olduğu tahmin edilmektedir.

CamilerKaledeki Ulu Cami:Eyyubiler döneminde 14. yüzyılın ilk yarısında antik bir yapının kalıntıları üzerinde yapılmış, ancak sonraki dönemlerde de tamir gördüğü, değişikliklere uğradığı, üzerindeki kitabelerden anlaşılmaktadır.

El-Rızk Camii: Eyyubi Sultan Süleyman tarafından 1409 yılında yapılmış. Ancak günümüze sadece minaresi ve portal kapının yer aldığı kuzey cephesi kısmen ulaşabilmiştir. Minarenin üzerindeki yazılar, bitkisel süslemeler, minarenin iki yollu olması ve portal kapıdaki yazılar hayranlık verecek derecede güzeldir.

Koç Camii: Eyyubilere ait olduğu tahmin edilmektedir. Etrafındaki yapı kalıntılarından bir külliyenin içinde yer aldığı anlaşılmaktadır.

Kızlar Camii: Koç Camii’nin doğusunda yer almaktadır. Dört köşesinde birer anıt mezar olduğundan yapının bir anıt mezar olduğu bilinmektedir. Sadece kuzeydoğu köşesindeki mezar günümüze ulaşmıştır. Yapının kuzey cephesindeki süslemelerden yapının muhteşem olduğu tahmin edilmektedir.

TürbelerHasankeyf ’te yer alan türbeler İmam Abdullah Türbesi ve Zeynel Bey Türbesidir.

UlaşımBatman’a 35 km mesafe ve 20 dk’lık uzaklıkta yer alan Hasankeyf ’e seyahat etmek isteyenler aşağıdaki ulaşım şekillerini kullanabilirler:

Karayolu ile Batman üzerinden; Batman otogarından ya da diğer ulaşım şekilleriyle, karayolu takip edilerek.Türk Hava Yolları ile Batman’a haftanın 7 günü uçak seferleri düzenlenmektedir. Havaalanından sonra karayolu ile seyahate devam edilebilir.

Page 20: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

20

Doğal özellikleri veya taşıma sırasındaki durumları nedeniyle; “Güvenlik faktörünü tehlikeye atan, insan sağlığına, yaşayan organizmalara ve çevreye zararı olabilecek tüm madde ve organizmalar” tehlikeli madde/yük olarak değerlendirilmektedir.

Deniz yoluyla taşınan tehlikeli yüklere ilişkin çalışmalar Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından gerçekleştirilmektedir. IMO tarafından hazırlanan tehlikeli yüklere ilişkin Uluslararası Denizcilik Tehlikeli Yük Kodu (IMDG code) 9 sınıfta kategorize edilmiştir.IMDG Kod kapsamında,

Katı, sıvı ya da gaz halinde olan, Zehirli, tahriş edici, aşındırıcı, yanıcı, patlayıcı, oksitleyici ve benzeri özellikleri nedeniyle İnsan sağlığı ve çevre için tehlike oluşturan tüm Zararlı Maddeler (Hazardous Materials ) için genel bir ifade olarak “Tehlikeli Madde/Yük” terimi kullanılmaktadır.

1. Bütün iş güvenliği kurallarına ve yönetmeliklerine uyun.2. Sigara içmeyin.3. Zehirlenme riskinden ötürü tehlikeli yük elleçlerken hiç birşey yiyip içmeyin.4. Tehlikeli yükleri elleçlerken özel bir dikkat gösterin.5. İstifteki tehlikeli yükleri kontrol edin.

Kimyasal maddeler ile çalışmada en büyük risk, meydana gelebilecek bir sızıntı veya döküntüdür.

1- Olay mahali çevrilmelidir;

personel girişi engellenmelidir.

sağlanmalıdır. 2- Risk Belirlenmelidir;

belirlenmelidir.

3- Kişisel Koruyucu Ekipman temini;

sonra sızıntıya müdahale edilmelidir. 4- Sızıntıyı Sınırlama;

sınırlandırılmalıdır. 5- Sızıntının durdurulması;

veya deliğin tıkanması gereklidir.6- Sızıntının Temizlenmesi;

emdirilmeli veya katı ise süpürülmelidir. 7- Atıkların Bertarafı;

“Tehlikeli Atık Alanına” gönderilmelidir.

1. PKitle halinde ve / veya parça tesirli patlama öz yüklerdir.

, , , , v, çarpma v ve r.

2.1 Y P ve k patlayabilirler. ftaki

zehirle r. Örnek; LP

2.2 Y ve Z e Olmayan Y ve zehirle te , v özel-lik gösterirler. Örnek , Az t, K

2.3 Z Z te, özellik gösterebilir. Zehirli gaz r.

r,

3. YY termekle birlikte, tnedeniyle patlayabilirler. zehirle , temasla

terebilir. Örnek; Benzin, maz t, madeni

Y

T

2

2

3

2

4.1 - Y K, at ve sürtünme ile yanmaya r. K vvetli

yanarlar ve z r r. r.Örnek; K , t

4.2 - K YA k at yanabilen maddelerdir. , hava vtemasla yanabilirler.Y k yt ve C r.Örnek f r,

4.3 - T Y Gaz t k z rtarak,

r. Y kr. yerine t r.

Örnek: Karpit,çink t

Y

5.1 - Y e yayarak teklerler.

maddelerle bir araya gelmemeleri gerekir.Örnek; P t, K Asidi

6.1 - ZY , ve temas halinde zehirle r. Zehirli maddeler, , veya t z r. Örnek; Arsenik,

ek

6.2 -T ken,

e ek bakteri, virüs , parazit içeren maddelerdir.Örnek; A r, virüs ve bakteriler

5.2 - PÇarpma sürtünme v t zaman

v r. Göz v t gösterirler. Örnek; P ke Asidi

7 - yYüksek, rta v k seviy k r.

k ve derhal yetkililere haber verilmelidir.

8 - T k ve r.Y ve zehirle z rtabilirler. Ç r.Örnek; Nitrik Asit, k Asit

9- Ç Tehlieyen ama yine de tehlik

maddelerdir. K ve deniz özellik gösterirler.Örnek; Asbest, r, Hava Y

T

Page 21: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

21

Nuri Bilge Ceylan’a 67. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazandıran Kış Uykusu gösterime girdi. ilk üç günde filmi 43 bin kişi izledi. 3 saat 16 dakikalık bu ödüllü film tüm eleştirmenlerden çok olumlu yorumlar aldı.

Öncelikle filmin yaz sezonunda gösterime girmesini riskli bulanlar kadar Altın Palmiye sonrası seyirci ilgisinin fazla olacağını düşünenler de var. Atilla Dorsay; yapılanı cesur bir adım olarak değerlendiriyor ve şöyle diyor: “Amerika’da en iddialı filmler yazın gösterime girer. Oscar filmleri değil, gençlere ve çocuklara yönelik filmler... Böyle bir şeyi bizde de denemek gerekiyordu. Ben de nasıl bir sonuç alınacağını merak ediyorum.”Şehirli entelektüellere tokat gibi çarpıyor. Her şeye dokunuyor. Sevin Okyay: “Çok beğendim. Nuri Bilge’nin taş taş üstüne koyarak kendi sinemasını inşa etmesi ile ilgileniyorum. Koza’dan beri takip ediyorum. O filmden çıkıp otobüste tek başına otururken kendisini tebrik etmiştim. O günden bugüne sürekli üstüne koydu, kazandığı tecrübelerle piramit gibi yükseldi, bugünlere geldi. Bu film, hikâyesi, insani zaafları, ilişki biçimleriyle bambaşka. Her şeye dokunan, her şeyi eleştiren bir yapım. Çok fazla üstüne bastırmadan Çehovvari… Nuri Bilge’nin kendine has bir filmi. Görsel olarak mükemmel, görüntü yönetmenliği, oyuncu performansları harika. Oyuncular yetenekli olabilir ama bu kadar başarılı olmalarında yönetmenin payı çok büyük.” O karakterler

ömür boyu bizimle yaşayacak. Atilla Dorsay: “Çok şey beklenen filmler genelde düş kırıklığı yaratır, benim için öyle olmadı. Birçok açıdan Türk sinemasının ulaştığı bir zirve. Senaryosu oya gibi işlenmiş, bu kadar sağlam karakter irdelemesi ve takım oyununu yerli filmde görmedim. Oyunculuklar gerçekten zirve yaratıyor. Gökhan Tiryakigil’in yarattığı görsellik her zamanki gibi olağanüstü. Kapadokya gibi harika bir mekânı kullanmayı hiç abartmamış, egzotizme kaçmamış. Görüntüler yer yer geliyor, insanı allak bullak edip kayboluyor. Filmin ana malzemesi her şeye rağmen doğa ve görsellik değil, insan. İnsanı verişi olağanüstü. Bütün karakterler o kadar canlı biçimde hayata geçiyor ki, ömür boyu bizlerle birlikte yaşayacak. Aynen bir Balzac, Dostoyevski, Tolstoy, Hemingway romanından çıkmışçasına onları unutmayacağız.”Filmin adı Taşra Sıkıntısı da olabilirmiş.

Nuri Bilge Ceylan, beyazperdeye çok katmanlı bir taşra hikâyesi yansıtıyor. Aydın emekli bir tiyatrocudur; oyunculuğu bıraktıktan sonra Kapadokya’ya babasından yadigar kalan butik oteli işletmek için geri döner. Aydın’ın o günden sonra başlayan kış uykusu, gözlerden uzak otelin içerisindeki gündelikleriyle, kah yerel bir gazeteye köşe yazıları yazarak, kah her zaman niyetlendiği ancak bir türlü başlayamadığı tiyatro tarihi kitabını yazmayı düşünerek geçer. Tüm bu süreçte hayatında iki kadın vardır: Kendisine her anlamda uzak ve soğuk davranan genç karısı Nihal ve boşandıktan sonra yanlarına taşınan kız kardeşi Necla. Kışın bastırması ve artan kar yağışı bu küçük taşrada en çok Aydın’ın sinirlerine dokunur ve onu uzaklara gitmeye teşvik eder.

Kış Uykusu’nun başrolünde Haluk Bilginer yer alırken kadroda kendisine Demet Akbağ, Melisa Sözen, Ayberk Pekcan, Serhat Kılıç, Tamer Levent, Nejat İşler ve Nadir Sarıbacak eşlik ediyor. “Kış Uykusu”, 150 kopyayla gösterime girdi.

Nuri Bilge Ceylan Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi’nde iki yıl sinema eğitimi gördü. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eğitimi sırasında üniversitenin fotoğrafçılık (BÜFOK), dağcılık ve mağaracılık kulüplerine katılarak, doğa etkinlikleri ile ilgilendi.

Yönetmenin Filmografisi : 1995 KOZA ; 1997 KASABA; 1999 MAYIS SIKINTISI; 2002 UZAK; 2006 İKLİMLER; 2008 ÜÇ MAYMUN; 2011 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA; 2014 KIŞ UYKUSUNDA.

Page 22: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

22

İskelemizdeki usturmaçaların yenilenmesi projesi tamamlanmıştır. Usturmaça montajlarını tamamlanması ile 96 adet usturmaça yenilenmiştir. Yenileme projesinde seçilen Trelleborg marka konik ve panelli model ile gemi manevraları daha güvenli hale getirilmiştir. Seçilen model ile her yönden gelen baskıya mukavemetli hale gelmiştir.

185cm x 330cm ebadındaki paneller ile gemi bordasına uygulanan basınç azami oranda sönümlendirilerek 200kN / m2‘ye düşürmektedir. Bu basınç mevcut Türkiye limanlarındaki en düşük rakamdır. İnşa edilen en büyük süper post panamaks gemilerin yanaşmasına uygundur.

Usturmaçalar yenilendi...

ENGINEERED SYSTEMS

Page 23: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3

23

Page 24: MARDAŞ DERGİ TEMMUZ-AGUSTOS-EYLUL 2014 SAYI 3