Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı...

553

Transcript of Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı...

Page 1: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi
Page 2: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

KÜRT MESELESİ VE SAİDNURSÎ

Abdülkadir Menek

Page 3: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

JenerikYayın Yönetmeni: Ali Erdoğan

Yayın Danışmanı: Metin KarabaşoğluEditör: Said Nohut

İç Tasarım: Sakine GüneşKapak Tasarımı: Mesut SarıISBN: 978-975-269-929-8

Sanayi Cd., Bilge Sk., No: 2 Yenibosna34196 Bahçelievler / İstanbul

Tel: (0212) 551 3225Faks: (0212) 551 2659

[email protected]

© Fikir ve Sanat Eserleri Yasası gereğince bueserin yayın hakkı anlaşmalı olarak Nesil BasımYayın Gıda Tic. ve San. A.Ş.’ye aittir. İzinsiz,

kısmen ya da tamamen çoğaltılıp yayınlanamaz.

Dijital Yayıncılık Direktörü: Uğur TuranDijital Yayın Tarihi: Temmuz 2013

Bu eserin e-kitap çevrimi Nesil Digitaltarafından yapılmıştır.

Page 4: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

www.nesildigital.com

Page 5: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Abdülkadir Menek

https://twitter.com/AbdulkadirMenek

1960 yılında Cizre’de dünyaya geldi. İlk ve ortaöğrenimini bu ilçede tamamladı. 1979 yılındaAnkara Keçiören Çevre Sağlık Koleji SağlıkMemurluğu bölümünden mezun oldu. 1979-1985 yılları arasında Türkiye’nin çeşitli il veilçelerinde Sağlık Memuru olarak görev yaptı.1985 yılında Gevher Nesibe Sağlık EğitimEnstitüsü’nden, 1997 yılında da MarmaraÜniversitesi Özcan Sabancı Sağlık EğitimFakültesi’nden derece ile mezun oldu. 1985yılında Meslek Dersleri Öğretmeni olarakbaşladığı eğitimcilik görevine çeşitli okullardaidareci olarak devam etti. 1975 yılından itibarenberi şiir ve yazı çalışmalarında bulunan yazarın,bugüne kadar birçok gazete ve dergideçalışmaları yayımlandı. Yazar, evli ve dörtçocuk babasıdır.

YAYINLANMIŞ ESERLERİ

Page 6: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

• Bediüzzaman Said Nursî-İstanbulHayatı

• Nurlu Destan

Page 7: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

SunuşYAKIN DÖNEMDE Türkiye toplumunda enbüyük acı ve ızdırap konusu olan, en ziyade cankaybına yol açan, en ziyade gerilim vekutuplaşma üreten ve toplumun enerjisini heraçıdan en ziyade tüketen mesele, çokbenimsediğim bir tanımlama olmasa da giderekyerleşen ifadesiyle ‘Kürt meselesi’dir.

İlk olarak Diyarbakır’ın 639’da Müslümanordularınca fethedilmesiyle İslâm’a açılanAnadolu’da din ortak paydasında berabercebuluşan iki kardeş milletin bilhassa son yüzyıliçinde yaşadıkları, sebepleri ve sonuçlarıyla,dikkatli bir incelemeyi hak ediyor.

‘Kürt meselesi’nin nasıl ortaya çıktığı; dahadoğrusu, bu toprakların bir sâkini iken Kürtlerinnasıl bir ‘mesele’ye dönüştürüldüğü, akıl vevicdan terazisiyle tartılmaya muhtaç bir husus.

Elinizdeki kitap, işte bu bakımdandeğerlendirilmeyi hak ediyor. Kürt Meselesi veSaid Nursî, Risale-i Nur’un rahle-i tedrisindengeçmiş, Kürt kökenli bir bölge insanı olarakyaşanan gerilime birebir vâkıf bir yazarınelinden çıkmış olmak itibarıyla, bize konunun

Page 8: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

geçmişine ve bugününe dair yararlı bilgiler veisabetli gözlemler sunuyor.

Kitabın ana fikrini, giriş bölümündeki şucümle ile özetlemek mümkün: “Ulus devletolarak kurulan ve ülkede yaşayan herkesiTürkleştirmek için eğitim sistemini vepolitikalarını oluşturmaya çalışan bir anlayışlayola çıkan Türkiye Cumhuriyeti, aradan geçenseksensekiz yıl boyunca bu amacınıgerçekleştirmek için antidemokratik her yoludenemesine rağmen, bunda başarılı olamadı.Kürt sorununun esas nedeni olarak MillîMücadele döneminde hâkim olan ve ırklar üstüolarak ifade edebileceğimiz, İslâm inancıetrafında meydana gelen birlik beraberlikruhunun birkaç yıl sonra terkedilerek etnikmilliyetçiliğe dönüştürülmesi ve Türklüketrafında odaklanan bir ‘ulus-devlet’ projesinigerçekleştirmek için uygulamaya konulan ırkçıpolitikalardır.”

Bu konu üzerine yapılan çalışmalarabakıldığında, büyük kısmının meseleye ya‘Türk-eksenli’ ve devlet-eksenli bakıyor olmaveya bir karşıt milliyetçi perspektifle meseleye

Page 9: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yaklaşma gibi bir zaafı taşıyor olduklarınıgörüyoruz. Abdülkadir Menek’in çalışması ise,meseleye Türkçü ve devlet-eksenli bir şekildeyaklaşmadığı gibi, ‘Kürtçülük’ zaafına dadüşmeden Bediüzzaman’ın temsil ettiğimuvazeneli mü’minâne duruşu sürdürmegayretini içeriyor. Meseleyi doğru teşhisedebilmesi, doğru çözüm önerileri sunabilmesi,Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanıolarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerleaşırılıklara düşmeden dengeli bir şekildemeseleyi irdeleyebilmesi, yazarın en önemliartıları.

Kürt Meselesi ve Said Nursî’nin, meseleninbarışçı çözümü için anahtar kelimelerniteliğindeki ‘müzakere’yi sahih ve insaflı birzeminde geliştirme bakımından hayırlı birhizmet göreceğini umuyorum.

Bu konunun bir ‘mesele’ olmaktan çıktığı,barış ve huzur yüklü günleri de görebilmeümidiyle…

Metin Karabaşoğlu

Page 10: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ÖnsözTÜRKİYE, SON YÜZYILI büyük sorunlarlaboğuşarak ve vatandaşlarıyla kavga ederekgeçirdi. Dış problemlerin yanında, devlet-milletkaynaşması sağlanmadan geçirilen kayıp yıllarsonucu, Ülkemizin enerjisi yanlış yerlereharcandı ve bu da maddî-manevî gelişimiengelleyerek sorunları artırdı.

Kürt sorununun bu sorunların başında geldiğikonusunda neredeyse herkes hemfikirdir. Ulusdevlet olarak kurulan, eğitim sistemini vepolitikalarını ülkede yaşayan herkesiTürkleştirmek için oluşturmaya çalışan biranlayışla yola çıkan Türkiye Cumhuriyeti,aradan geçen seksensekiz yıl boyunca buamacını gerçekleştirmek için antidemokratik heryolu denemesine rağmen başarılı olamadı.

Kürt sorununun esas nedeni olarak şunurahatlıkla söyleyebiliriz: Esas sebep, MillîMücadele döneminde hâkim olan ve ırklar üstüolarak ifade edebileceğimiz, İslâm inancıetrafında meydana gelen birlik beraberlikruhunun birkaç yıl sonra terk edilerek etnikmilliyetçiliğe dönüştürülmesi ve Türklük

Page 11: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ekseninde oluşturulan bir ulus-devlet projesinigerçekleştirmek için uygulamaya konulan ırkçıpolitikalardır.

Böyle bir politika sonucu Kürt kimliği yalnızinkâr edilmekle kalmamış, çoğu zaman şiddet vebaskılarla sindirilmeye, asimile edilmeye vetamamen Türkleştirilmiş bir toplum meydanagetirilmeye çalışılmıştır. 1950 yılında çok partilisiyasî hayata geçilmesi ve Demokrat Parti’niniktidara gelmesi ile birlikte, baskı politikalarışiddetini kaybetmeye başlamış, fakat özündetamamen ‘Türkleşmiş bir toplum meydanagetirme ve Kürtleri yok sayma’ politikalarınınuygulanmasına devam edilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki ikiana unsurdan biri olan Kürtler, uygulanan bubaskı ve inkâr politikaları sonucu devlete büyükbir kırgınlık duymaya başlamışlar, zaman zamanbu incinme ve gücenme duyguları, daha vahimolayların ortaya çıkmasına da sebep olmuştur.

Irk esasına dayalı, homojen ve tamamenTürkleşmiş bir toplum meydana getirmek içindin dahil bütün bağlar koparılmaya çalışılmış,yeniden düzenlenen ve dinî telkinlerden

Page 12: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bütünüyle arındırılmış bir eğitim sistemi ile İslâmdininin belirleyici bir unsur olmadığı, ırktemeline dayanan yeni bir düzengerçekleştirilmeye çalışılmıştır.

Bunun için de Türk milliyetçisi olduğu halde,İslâm dininin bu milletin ayrılmaz bir parçasıolduğu inancında olan ve bu doğrultudafaaliyette bulunan aydınlara dahi tahammüledilememiş ve onlar da yeni oluşturulmakistenen bu düzenin önünde engel olarak kabuledilmişlerdir. ‘Tek Parti’ düzeninin en önemlişahsiyetlerinden olan ve uzun yıllar başkentAnkara’da valilik görevinde bulunan NevzatTandoğan, bu doğrultuda çalışmalarda bulunanOsman Yüksel Serdengeçti’yi karşısına alarak şusözleri söylemekten çekinmemiştir:

“Ulan öküz Anadolulu. Sizinmilliyetçilikle, komünizmle ne işinizvar? Milliyetçilik lazımsa bunu bizyaparız. Komünizm gerekirse onuda biz getiririz. Sizin iki vazifenizvar. Birincisi, çiftçilik yapıp mahsulyetiştirmek. İkincisi, askere

Page 13: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

çağırdığımızda askere gelmek.”[1]

Osmanlı Devleti döneminde kendibölgelerinde, kendi inanç ve geleneklerinikorkusuzca yaşayan, medreselerinde kendidilleri ile eğitim alabilen Kürtler, yüzyıllarboyunca devletlerine sadakatle bağlı kalmışlar,kendilerine ihtiyaç duyulduğu zamanlarda bütüngüçleri ile Devlet-i Âliye’nin yanında yeralmışlardır. Birinci Dünya Savaşı’nda ve çokçetin şartlarda yaşanan İstiklâl Mücadelesi’ndeher zaman en önlerde mücadele eden ve bumilletin kurtuluşu ve yeni devletin kurulmasındaTürk kardeşleri ile birlikte ‘İslâm Kardeşliği’anlayışı içinde var güçleri ile gayret gösteren buinsanlar, yeni devletin kurulmasından sonraunutulmuş, dillerini konuşmalarına izinverilmemiş, suçlu-suçsuz birçok yerde husumetve hakaretlere maruz kalmışlardır. Doğuillerinden askere giden ve Türkçe bilmeyeninsanlarla alay edilmiş, küçümsenmiş ve birçokyerde de ‘kuyruklu Kürt’, ‘mağaradan çıkma’,‘asker katili’ ve ‘kıro’ yakıştırmalarına muhatap

Page 14: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

edilmiştir.Kim ne derse desin bu meyanda çok acı ve

trajik hadiseler yaşanmış, Şeyh Said Hadisesi,Dersim Olayı ve 12 Eylül Hareketi’nden sonraon binlerce masum insan, çok haksız ve insanlıkdışı muamelelere maruz kalmıştır. Kürtlerindevlete küsmesi ve ayrılık düşüncelerinin neşv-ünema bulması da tedrici olarak Şeyh SaidHadisesi, Dersim Olayı ve 12 EylülHareketi’nden sonra büyük bir hız kazanmış vebu ülkenin huzur, rahat ve sükûnu ile sosyal,siyasal ve ekonomik gelişmelerine büyük birdarbe vurulmuştur.

Bugün ise büyük bir değişim yaşanıyor. Ve budeğişim tüm menfiliklere rağmen çok hızlı birşekilde devam ediyor. Türkiye, girdiğidemokratikleşme yolunda Avrupa Birliği üyeliğisüreci ile hızla mesafe alırken, vatandaşlar datam demokratik bir ülkede yaşamanın özlemi iledemokratik haklarına daha çok sahip çıkıp budeğişimi destekliyor.

Bu kitap, Türkiye’nin geçmişte Kürt meselesikonusunda yaşadığı olumsuz sürecin yenidenhatırlanarak bundan ders alınmasına ve bu

Page 15: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

konuda geçmişteki olumsuzlukların tekraryaşanmamasına katkıda bulunmak amacıylayazılmıştır. Maksadımız, kabuk bağlamayabaşlamış bir yarayı yeniden kanatmak değil; buacı olayların yeni nesillere hatırlatılarak buyaranın tam olarak iyileşmesine, totaliterzihniyetin yeniden nüksetmemesine, bütüninsanların hür ve eşit olarak gerçekten birincisınıf vatandaş olduğu bir ülkede yaşanılmasınavesile olmaktır.

Çalışmamız, merkezi Ankara’da bulunanSosyal Etütler Derneği (SETÜD) için hazırlanan‘Kürt Raporu’ ile start aldı. Hazırlanan bu rapor,‘Demokratik Açılım’ın yeni gündeme gelmeyebaşladığı günlerde ilgililere gönderilerek, busürece katkıda bulunulmaya çalışıldı. Dahasonra üzerinde çalışılan bu rapor, kitap olarakyeniden hazırlandı.

Biz burada meseleye olabildiği ölçüde objektifbir şekilde bakmaya çalışırken, bu topraklarınyetiştirdiği büyük İslâm âlimi Bediüzzaman SaidNursî’nin de görüşlerini esas alarak, kalıcıkardeşliği temin edeceğine inandığımız çözümönerilerini sıraladık. Çözüme doğru bir iradenin

Page 16: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ortaya konmasının ve kararlı davranılmasınınçözümü getireceğine inanıyoruz.

Demokrasi, adalet, kardeşlik ve huzurun önplanda olduğu bir Türkiye için elbirliğiyleçalışmalı ve meşakkatlere aldırmamalıyız.

Gayret bizden, yardım Allah’tandır.Abdülkadir MenekGaziantep, Ocak 2011

[1] Adem Yavuz Arslan, Bugün gazetesi,06.07.2009.

Page 17: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

BÖLÜM 1Kürtlerin Kısa Tarihi

Page 18: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Tarih Sahnesinde KürtlerKÜRTLERİN YOĞUN OLARAK yaşadığıbölgelere, eski kaynaklarda daha çokMezopotamya denirdi. Irmaklar arasındaki yeranlamına gelen Mezopotamya, verimlitoprakları, önemli ticaret yolları üzerinde olmasıve stratejik konumu itibarıyla bir cazibe merkeziolmuştur. Tarih boyunca birçok medeniyetlereev sahipliği yapan bölgede Asurlular, Babilliler,Romalılar, Persler ve Bizanslılar zaman zamanegemenlik kurmuşlardır.

Bu bölümde Kürtlerin kökeni ve ne zamandanberi Mezopotamya bölgesinde oturduklarına dairherhangi bir bilgi verilmeyecektir. Bu konudazaten çok da kesinleşmiş bir bilgi mevcutdeğildir. Bazı araştırmacıların ve tarihçilerin,Kürtlerin esas atalarının Guttiler ve Kardukalılarolduğu konusunda görüşleri bulunmaktadır. Bukonuda farklı ve birbirine zıt bazı iddialar damevcuttur. Önemli ve kesin olan ise şudur:Kürtler binlerce yıldan beri bu bölgedeyaşamaktadırlar. Göçlerle ve savaşlarla Kürtlerinyaşadığı bölgeye çok sayıda kavim gelipgeçmiştir; fakat Kürtler burada oturmaya devam

Page 19: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

etmiştir. Bu nedenlerden dolayı, köklereinmekten ziyade mevcut durumu ve bazı tarihîgerçekleri ifade etmek daha doğru olacaktır.Bunun için de Kürtlerin İslâmiyet’i kabulü

Eski Mezopotamya’ya ait bir haritaile başlayan dönemin daha önemli olduğu

kanaatindeyim.Kürtlerin Müslüman olmadan önce büyük bir

çoğunlukla Zerdüşt (Mecusî, Mazdeizm)inancında oldukları kabul edilmektedir.Zerdüştlük, İran başta olmak üzere; Irak,Afganistan, Pakistan ve Hindistan bölgesindeyaygın olan bir dindi. İslâmiyet’in ortaya

Page 20: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

çıkması ve bu bölgelerde yayılmasıyla birlikteZerdüştlük dini gerilemiş ve neredeyse bitmenoktasına gelmiştir.

İslamiyet ve Kürtler639 yılında Halid Bin Velid komutasındakiİslâm orduları, Kürtlerin yaşadığı bölgelerinbüyük bir kısmını fethetmiş ve Zerdüştlükinancını benimseyen insanların büyük birçoğunluğu Müslüman olmuştur. (Kürtler,Türklerden yaklaşık ikiyüz yıl önce İslâmiyet’ikabul etti. Türkiye sınırları içindeki en eski cami,639 yılında tarihî Mar-Toma Kilisesindençevrilen Diyarbakır Ulu Camii’dir. Bugün çok azsayıda Yezidî’nin dışında Kürtlerin yaklaşıkyüzde doksansekiz-doksandokuzuMüslümandır.)[2]

Bu yıllardan itibaren bölge Araplarınhâkimiyeti altına girmiş ve bunun sonucu olarakda Arap kültürü hızla yayılmaya başlamıştır.Emevîler ile başlayan Arap-İslâm hâkimiyeti, budevletin yıkılması ile birlikte Abbasîleregeçmiştir. Abbasîlerin egemenliği devam

Page 21: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ederken, bölgede bulunan Diyarbekir gibi bazışehirler, büyük güç kazanan Selçuklularınyönetimi altına girmiştir.

1071 tarihindeki Malazgirt Savaşı’nda Kürtler,Selçuklu sultanı Alparslan’ın yanında yeralmıştır. Mervanî Kürtleri, on bin kişilik birkuvvet ile Bizanslılara karşı Selçuklularla birliktesavaşmış ve İslâm kardeşliğinin gereğini yerinegetirerek Anadolu’nun kapılarının Türklereaçılmasına destek olmuşlardır.[3]

Onuncu ve onikinci yüzyıllar arası, Kürtlerinzirveye çıktığı ve İslâm’a büyük hizmetlerdebulundukları bir dönem olarak birçok tarihçitarafından ifade edilmektedir. Kürtlerin budönemdeki siyasal yönetimi, yoğun göçler veaskerî fetihler sayesinde Orta Asya’dan Libya veYemen’e kadar uzanıyordu. Kürtler, OrtaDoğunun kalbi olan bölgeleri dış işgalcilere,örneğin Haçlı Seferlerine karşı savunan güçlühanedanlıklar kurmuşlar, bu dönemde Kürtkültürü altın çağını yaşamış; Kürtler bu dönemboyunca tarih, felsefe, müzik, mimari,mühendislik, matematik ve astronomialanlarında ustalaşmışlardır.

Page 22: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Dönemin önde gelen Kürt isimleri arasındaEbu’l-Fidâ, İbn Esîr, İbn Şeddâd ve İbn Kuteybegibi tarihçiler; Suhreverdî ve Ayne’l-KudatHemedânî gibi filozoflar; İbn Fadlan gibigezginler; Safiyyüddin Urmevî ve Muhammedİbn Katip gibi müzikologlar; İbrahim ve İshakMevsılî ve Zeriyab gibi müzisyenler; Munis gibimimar ve mühendisler; Muhiddin-i Ahlatî gibimatematikçi ve gökbilimciler; İbn Hallikan gibibiyograficiler; İbnu’n-Nedim gibiansiklopediciler; Ebu Hanife Ahmed Dineverîgibi büyük İslâm âlimleri sayılabilir.[4]

Onikinci yüzyıldan itibaren ise bölgedeyönetimi Eyyubî Devleti ele geçirdi. Bölgededoğup büyümüş bir Kürt olan Selahaddin-iEyyubî zamanında, etrafta bulunan çok sayıdasancak ve livaya Eyyubî Devleti’nin yöneticileriatandı. Selahaddin-i Eyyubî, bir Kürt devletikurmaktan ziyade bir İslâm devleti kurdu.Ümmet anlayışı ile bütün Müslümanlara hizmeteden bir yaklaşım ile hükümran oldu. 1138-1193 yılları arasında yaşayan Selahaddin, KudüsFatihi olarak bilinir. Haçlı ordularını defalarcamağlup eden Selahaddin, Büyük Selçukluların

Page 23: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Halep valisi olan Nureddin Zengî’nin birkomutanı iken, Zengi’nin vefatından sonrabağımsız bir devlet kurdu. Mehmed Akif,Selahaddin’den bahsederken;

“Sen ki, ehl-i salibin kırarak savletini,Şark’ın en sevgili Sultan’ı Selahaddin’i”

diyerek bu büyük İslâm komutanınınkıymetine işaret etmektedir. Bediüzzaman SaidNursî, 1910 yılının son aylarında Şark aşiretleriiçinde Meşrutiyet’i anlatmak maksadıyla geziponların suallerini cevaplandırırken, “medar-ıfahriniz Selahaddin-i Eyyubî” ifadesinikullanmaktadır. Selahaddin, Mısır’a kadaruzanan büyük bir coğrafyada yönetimi elegeçirdi. Hazret-i Ömer tarafından fethedildikten460 sene sonra yeniden Haçlıların hâkimiyetinegeçen Kudüs’ü, 88 yıl süren Haçlıhâkimiyetinden, Selahaddin-i Eyyubîkomutasındaki İslâm orduları kurtardı. Kendisinitanıyan herkesin üzerinde ittifak ettiği en büyükhusus, Selahaddin’in çok yüksek hasletlere sahipolması, yüksek takvası, hakkaniyet ve adalet

Page 24: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

üzerine bina edilen bir yönetim anlayışı ileİslâm’a hizmeti hayatının en büyük gayesiolarak görmesiydi. Şam’da vefat edenSelahaddin, Emevî Camii’nin yakınındakimezara defnedildi.

Akkoyunlu ve Karakoyunlular da bölgede birsüre egemenlik kurmaya çalıştı. Bu bölge,onikinci yüzyılın ortalarında Moğol hükümdarıHülagu’nun ve onbeşinci yüzyılın başlarındaTimur’un orduları tarafından istila edildi. Buistilalar sırasında çok büyük can kayıplarıyaşandı. Şehirlerde büyük tahribat meydanageldi.

Kısa bir dönem süren Akkoyunluegemenliğinden sonra, bölge Safevîlerin elinegeçti. Şah İsmail kısa sürede bütün bölgedehâkimiyeti ele geçirdi. Bazı şehir ve köylerisavaşarak ve bazılarını da barış yolu iletopraklarına kattı. Bölgeyi tamamen hâkimiyetialtına aldıktan sonra Sünnî-Kürt Müslümanlarınıçok rahatsız eden icraatlara başladı. Savaşmadanteslim olan bazı şehirleri yerle bir etti ve çoksayıda insan öldürdü. Mezhep taassubu sonucu,Sünnîlere ait birçok türbe, zaviye ve mescidi

Page 25: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yıktırdı.Cizre direnince, burayı uzun bir kuşatmadan

sonra ele geçirdi ve şehri tam bir harabeyeçevirdi. Çoluk-çocuk, Müslüman-Hıristiyandemeden halkı kılıçtan geçirdi. Kendisi ilegörüşmek isteyen Kürt beylerini tutuklayarakzindana attırdı. Bütün bu olaylar Kürt halkındabüyük bir tepki ve nefret uyandırmaya başladı.Bu şekilde bölge halkının nefretini kazanan Şahİsmail, bir yerde kendi sonunu kendi elleriylehazırladı. Tutuklanan Kürt beylerindenHasankeyf emiri ve aynı zamanda Şah İsmail’inkız kardeşi ile evli olan Halil Eyyubî (Xalilê ÇavSor) Tebriz zindanından kaçmayı başardı ve Şahİsmail’e karşı Kürt direnişini örgütlemeyebaşladı.

İşte böyle bir ortamda yapılan zulüm vekatliamlardan çok rahatsız olan Kürt emirlerinin,Osmanlılar ile anlaşması hiç de zor olmadı.İttihad-ı İslâm idealini hayat felsefesi halinegetiren Yavuz Sultan Selim, Doğu seferineçıkarken aynı inancı paylaşan insanlar arasındakalıcı bir kardeşlik ve beraberliğin tesisi içinbüyük gayret gösterdi.

Page 26: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Osmanlı’dan Günümüze Kürtlerİdris-i Bitlisî, büyük bir Kürt ailesine mensupolan büyük âlimlerden Mevlânâ ŞeyhHüsameddin el-Bitlisî’nin oğlu idi. İlk hocasıolan babasından ve daha sonra da diğerâlimlerden çok iyi bir eğitim alan Bitlisî,Akkoyunluların sarayında bir müddet kâtiplikyaptı. Akkoyunlular Devleti’nin Safevîlertarafından ortadan kaldırılmasından sonraİstanbul’a gelen Bitlisî, İkinci Bayeziddöneminde bir müddet Osmanlı sarayındakalmış ve tarih öğretmenliği yapmıştı. Saraydakaldığı müddet zarfında ilk sekiz Osmanlısultanının hayatını anlatan Heşt Behişt (SekizCennet) isimli kitabını yazdı ve bunu Sultanİkinci Bayezid’e sundu. Bu eserden başka,Bitlisî’nin bilinen çok sayıda eseri vardır.Osmanlı sarayında bazı görevlilerin kendisiniçekememesi ve aleyhinde bulunmaları üzerineİstanbul’u terk etti. Bu süre zarfında Kahire veMekke’de kaldı. Yavuz Sultan Selim tahtageçince Bitlisî’ye bir mektup yazarak, kendisiniİstanbul’a davet etti. Bu daveti alır almaz hemenhazırlıklara başladı ve İstanbul’a döndü.

Page 27: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İlk etapta aralarında Hizan, İmadiye,Hasankeyf, Sason, Nirman, Eğil ve Zırkiemirlerinin de bulunduğu yirmibeş emir ileanlaşan ve görüş birliğine varan İdris-i Bitlisî,bunların ortak kararını Sultan Selim’e bildirdi.İttihad-ı İslâm düşüncesi her iki tarafın dabenimsediği bir ideal olarak ortaya çıkınca,anlaşma çok kısa bir sürede sağlandı.

İdris-i Bitlisî, Yavuz’un Kürdistan danışmanıolarak çok önemli görevlerde bulundu. Dahasonra İdris-i Bitlisî çalışmalarını genişletti. İdris-iBitlisî’nin gayretleri sonucu Urmiye’denMalatya’ya kadar hemen hemen bütün Kürtler,Osmanlı Bayrağı altına girmeyi kabul ettiler;Bitlis, Hizan, Hısn-a Keyfa (Hasankeyf),İmadiye, Cizre, Çemişgezek, Pertek, Suran,Urmiye, Atak, Eğil, Garzan, Palu, Siirt,Meyyafarakin (Silvan), Sason, Sincar, Çermik,Malatya, Urfa, Besni, Harput, Mardin ve Musulbölgelerindeki beyler ve aşiretler OsmanlıDevleti’ne savaşsız bir şekilde kendi istekleriylebağlanmayı kabul ettiler. Bundan sonra Ümera-iEkrad yani Kürt Beyleri, Yavuz Sultan Selim’ebir mektup yazarak görüş ve taleplerini

Page 28: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

iletmişlerdir. Kürt beylerinin yazdığı mektuptakişu ifadeler dikkat çekicidir:

“Can-ı gönülden İslâm Sultanı’nabiat eyledik. İlhadları zahir olan‘Kızılbaş’lardan teberri eyledik.‘Kızılbaş’ların neşrettiği dalalet vebid’atları kaldırdık ve Ehl-i Sünnetmezhebi ve Şâfiî mezhebini icraeyledik. İslâm Sultanı’nın nâmı ileşeref bulduk ve hutbelerde dörthalifenin ismini yâda başladık.Cihada gayret gösterdik ve İslâmPadişahı’nın yollarını bekledik.Duyduk ki, Padişah, ZülkadriyeEyaleti’ne gitmiş; bunun üzerine bizde Mevlânâ İdris-i Bitlisî’yimakamınıza gönderdik.”[5]

Bu çalışmalarından sonra Yavuz SultanSelim’e bir mektup yazan İdris-i Bitlisî, durumuşu şekilde anlatmıştır:

Page 29: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

“Mülk ve dinin maslahatlarınınnizama girmesi, metin sultanlarıntedbir ve tedvirine bağlıdır. Şark vegarpta adaletin tesisi, Acem veArapların mazlumlarının matlub vemeramlarının temini, İslâmpadişahının adaletine vâbestedir.Diyarbekir mukimlerinden bumuhlis bendeleri arz eder ki; Bilâd-ıEkrad denilen Diyarbekir vecivardaki mazlum Müslümanlar,devlet-i âliyyenin hizmetinetaliptirler ve devlet ile dindüşmanlarının şerlerinden sizinyardım ve merhametlerinizle masunolmak ümidindedirler.”

“(…) Allah’ın yardımı pek yakındır. Bende-iahkâr ve çâker-i efkâr İdris.”[6]

Osmanlı yönetimi ile birlikte bölgeye, dahaçok Kürtlerin meskûn olması nedeniyleKürdistan denmeye başlandı. Bu biat sonucu,Yavuz Sultan Selim Kürt beylerine, hepsinin

Page 30: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ortak olarak kabul edecekleri bir ismin kendisinebildirilmesini ve bu ismin beylerbeyi olarakatanacağını bildirdi. Ancak Kürt beyleri, buteklifi kendi aralarında anlaşmalarının imkânsızolduğunu, içlerinden kim atanırsa atansınanlaşmazlık çıkacağını beyan ederek, YavuzSultan Selim’in bir beylerbeyi atamasını vekendilerinin de atanacak bu beylerbeyine itaatedeceklerini duyurdular. Bunun üzerine Yavuzda, Diyarbakır’a beylerbeyi olarak BıyıklıMehmet Paşa’yı tayin etti. İdris-i Bitlisî ise, buüstün gayretleri sonucu en üstün askerî rütbeolan kazaskerlik rütbesi ile taltif edildi.

Bölge Osmanlı’ya bağlandıktan sonraDiyarbekir Vilayeti kuruldu. Kaynakların çoğu,Osmanlı’daki vilayet sisteminin, eyalet şeklindeanlaşılması gerektiğini yazmaktadır. Buna göre,Osmanlı’daki sancakların, bugünkü uygulamadavilayet sistemine benzer bir idarî yapılanmaolduğu söylenebilir. 1520 tarihli bir Osmanlıbelgesinde Vilayet-i Diyarbekir başlığı altında 9liva ve bunların da altında 28 Kürt Sancağıbulunuyordu. Daha sonraları ise Vilayet-iKürdistan başlığı altında Ekrad Sancakları

Page 31: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

denilen 17 sancağın mevcut olduğubilinmektedir. Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’egöre, Diyarbekir vilayeti içindeki sancaklar 35’igeçiyor, bunların 16’sı tımar düzenine tâbiklasik Osmanlı sancakları; geri kalanları iseyurtluk-ocaklık ve hükümet diye de tasnif edilenKürdistan vilayeti livalarıdır. Bu bilgiye göresözkonusu Kürt bölgelerinin çok geniş birotonomiye sahip oldukları anlaşılıyor.

Ekrad sancakları arasında Çermik, Pertek,Kulp, Çapakçur, Mihrani yurtluk tarzında idareedilen sancaklar arasında bulunurken; Hazro,Cizre, Palu, Eğil ve Genç sancakları ise KürtHükümetleri tarzında bir statüye tâbi olarak idareediliyordu. Aynı şekilde Van Vilayeti(Eyaleti)’ne bağlı olarak 25 adet sancakbulunuyordu. Bu sancakların çoğunluğu tımarsistemine tâbi sancak olarak idare ediliyor iken,bu vilayete bağlı olarak Müküs, Bargiri, Bitlis,Hizan, Hakkari ve Mahmudi gibi sancaklar iseyurtluk ve hükümet tarzında idare edilen sancakstatüsüne tâbi bulunuyordu.

Yurtluklar, daha önce burayı idare edenbeylerin idaresine bırakılmıştır. Bunlar iç

Page 32: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

işlerinde tamamen bağımsızdırlar ve savaştabeylerbeyinin hizmetine girerler. Hükümet adıverilen sancakların yönetimine merkezî idareasla karışmaz, bunların beyleri azledilemezler.Bu uygulama onlara kimliklerini koruma imkânıverdiği gibi, feodal düzenin sürmesinikolaylaştıran bir hukuk düzeni de sağlamış oldu.Bu yönetim şekli Tanzimat Dönemine kadarböyle sürmüştür.[7]

Ekrad sancaklarının yönetim şekli, diğer klasikOsmanlı Sancaklarından farklı olarakdüzenlenmişti. Ölüm ve ihanet dışında Ekradbeyleri hiçbir şekilde değiştirilmezdi. Budurumda beylerbeyinin teklifi üzerine durumDîvân-ı Humâyûn’da görüşülür ve eski beyinoğullarından veya yakınlarından biri SancakBeyi olarak atanırdı. Başka birisinin Bey olarakatanması sözkonusu değildi. Klasik OsmanlıSancaklarında ise Bey, merkezden atanırdı.

İdris-i Bitlisî yetenekleri, yönetim becerisi veikna gücü ile bütün Kürt aşiretleri üzerinde etkiliolmayı başarmıştı. İdris-i Bitlisî’nin bu vasıflarınıiyi bilen Yavuz Sultan Selim, neredeyseKürdistan bölgesinin tamamının yönetimini

Page 33: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İdris-i Bitlisî’ye bıraktı ve kendisine çok sayıdahediye gönderdi. Yavuz Sultan Selim, Mısırseferine giderken, İdris-i Bitlisî’yi de berabergötürdü. Bu büyük bölgesel desteği yanına alanYavuz Sultan Selim, Safevî Sultanı Şah İsmail’etarihinin en büyük yenilgisini yaşattı.

Bu birliğin gerçekleştirilmesi sonucu Safevîlerzayıfladı ve Doğu Anadolu bölgesindentamamen silindiler. Orta Doğunun ve İslâmâleminin Osmanlı topraklarına katılması içinyapılacak seferler, bu beraberlik sağlandıktansonra daha da kolaylaştı.

Kürt beyliklerinin İdris-i Bitlisî öncülüğündeOsmanlı Devleti ile anlaşmalarının çok büyükfaydaları olduğu ve Doğu Anadolu’nun huzurve sükûn içinde yüzyıllarca yaşamasının yolunuaçtığı tarihi bir gerçek olarak birçok tarihçi vearaştırmacı tarafından ifade edilmiştir.

Burada bir yanlış anlaşılmayı önlemek vehaksız bir hücumun önüne geçmek için şukonuya temas etmek gerekir: Bazı Kürtmilliyetçileri tarafından İdris-i Bitlisî’yehücumlar yapılmakta ve ihanetlesuçlanmaktadır. Hatta bazıları Bitlisî’yi ‘cahş’

Page 34: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

olarak itham etmektedir. (Kürtler, kendilerineihanet edenlere, ‘sıpa’ anlamında ‘cahş’ derler.)İhanet suçlaması son derece yanlış ve haksızdır.Her şeyden evvel İdris-i Bitlisî, İslâm Birliğiidealine gönülden inanmış bir insan olarakgörevini yapmaya çalışmış ve bu birlik içindeKürtlere onurlu bir konum kazandırmak içinbüyük gayret göstermiştir.

İdris-i Bitlisî’nin ihanet ettiği bir Kürt devletizaten mevcut değildi. Dağınık halde yaşayan vebirbirleriyle sürekli kavgalı ve savaş halindebulunan bu beylikler, Osmanlılar ile anlaştıklarızaman da büyük oranda Safevî devletinin işgalive zulmü altında bulunuyordu. İdris-i Bitlisî’ninöncülüğünde Osmanlı Devleti ile özerklikanlaşması yapan ve sancaklarına çok özelimtiyazlar alan Kürt beyleri, bu şekilde hemSafevîlerin hücumlarına maruz kalmaktankurtulmuşlar ve hem de birbirleriyle yaptıklarısavaşlar, bu sayede sona ermiştir. Hattadenilebilir ki, Kürtler tarih boyunca en rahatdönemlerini İdris-i Bitlisî’nin öncülüğündegerçekleştirilen bu tarihi ittifaktan sonrayaşamışlar ve üçyüz yıldan fazla süren bu

Page 35: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

dönemde, Kürdistan bölgesinde büyük orandahuzur ve sükûn egemen olmuştur.

Yüzyıllar boyunca Anadolu coğrafyasındaTürkler ve Kürtler ciddi hiçbir çatışma içinegirmeden kardeşçe yaşadılar. Bu kardeşliğiçatışmaya çevirecek boyutta önemli sosyalhadiseler meydana gelmedi. Meydana gelen bazıufak çaplı olaylar da o zamanlar çok canlı olanİslâm kardeşliği kalkanına çarparak büyümedenbertaraf edildi.

Bu birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularınınen önemli nedeni İslâm’ın getirdiği müminlerarasında mecburi kılınan kardeşlik ruhu ilehusumetin ve ırkçılığın yasaklanması hükümleriidi. Bunlar birçok Kur’an ayeti ile açıkça ifadeedilmiş ve sağlam bir dinî geleneğin var olduğubu topraklarda sosyal hayatın en önemli şiarlarıhaline gelmişti.

Bediüzzaman, 31 Mart Olayı’ndan sonraçıkarıldığı Dîvân-ı Harbi Örfî (SıkıyönetimMahkemesi) de müdafaasını yaparken, konuyuYavuz Sultan Selim’in Kürtlerle yaptığı buittifaka getirmiş ve şunları söylemiştir:

Page 36: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

“Sultan Selim’e biat etmişim. Onunİttihad-ı İslâm’daki fikrini kabulettim. Zira o Kürtleri ikaz etti. Onlarda ona biat ettiler. Şimdiki Kürtler, ozamanki Kürtlerdir. Bu meseledeseleflerim, Şeyh Cemaleddîn-iEfganî, allâmelerden Mısır müftüsümerhum Muhammed Abduh, müfritâlimlerden Ali Suâvi, Hoca Tahsinve İttihad-ı İslâmı hedef tutan NamıkKemal ve Sultan Selim’dir.”[8]

Yavuz Sultan Selim’in vefatından sonra tahtaoturan Kanunî Sultan Süleyman zamanında,Kürt beylerine verilen yetkiler arttırılmıştır.İçişlerinde tamamen serbest olan Kürdistanbeylerine bir ferman gönderen Kanunî’ninfermanında şu hükümler bulunuyordu:

“Sahip oldukları eyaletlerinin,ölümleri halinde eğer oğlu bir iseona kalacak, birden fazla ise

Page 37: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

isteklerine uygun şekilde mülklerpaylaşılacak, aralarında bir uzlaşmaolmazsa Kürdistan Beylerininmünasip gördüğü şekildepaylaştırılacak, Bey varissiz birşekilde ölmüşse, KürdistanBeylerinin görüşüne uygun şekildebu mülkler temlik edilecektir.” [9]

Onsekizinci yüzyılın başlarından itibaren,değişen ve gelişen şartlar karşısında merkeziotoritenin güçlendirilmesi için bazı çalışmalarınyapıldığı görülmektedir. Üçüncü Selim’denbaşlayarak, İkinci Mahmud ve Sultan BirinciAbdülmecid ile artarak devam eden çok farklıbir anlayış egemen olmaya başlamıştır. Budönemden itibaren, devletin zayıflamasınaparalel olarak sancakların ve vilayetlerin vergiyükü arttırılmış ve bu durum da hoşnutsuzlukmeydana getirmiştir. Bu yıllarda eyaletlerinkademeli olarak lağvedildiği, bu yönetimsisteminin yavaş yavaş kaldırılarak belirli bazıbölgeler ile sınırlandırılmaya çalışıldığı

Page 38: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

görülmektedir.Kürt bölgelerindeki vilayetlerin merkezî otorite

ile olan ilişkilerini kontrol altına almak içinlağvedilen bu vilayetlere, merkezî tasarruf ilevali atamaları yapılmıştır. Ancak bu yıllarda,daha önceden uygulanan sisteme alternatifolacak, kabul edilebilir ve uygulanabilir birsistem geliştirilmediği için problemler artmış veisyanlar ile birlikte merkezî yönetim ileanlaşmazlıklar ve çatışmalar baş göstermiştir.

Osmanlı’da uygulanan modelle ilgili olaraktartışmalar hep devam etti. Kürt meselesininyoğun olarak tartışıldığı bir sırada bu konuylailgili ilginç bir teklif gündeme getirildi. Paris’tekiKürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan, bumeselenin çözümünde Osmanlı deneyimininmodel olabileceğini şu sözlerle ifade etti:

“İspanya, Basklara ve Katalanlara geniş birözerklik verdi. Bu hakların verilmesi İspanya’yızayıflatmadığı gibi daha da güçlendirdi.İngiltere’deki İskoçya modeli geç geliştirilen birmodel. Ondan da esinlenebilir. Ama bunlardandaha eski bir model var: Osmanlı modeli. YavuzSultan Selim zamanında Kürtlere geniş bir

Page 39: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

özerklik verilmişti. 1514’ten 1846’lara kadarsüren model. Kürdistan beylikleri, hükümetlerivardı. Hükümetler kendi işlerinde tamamenözerk idiler. Ama Osmanlı-İran savaşı olduğuzaman Osmanlılar tarafında savaşa katılıyorlardı.Böylelikle Osmanlılar bölgenin en hâkim gücühaline geldiler. Bir dönemde böyle bir modelüretebilmiş bir topluluğun, gidip bazı Avrupamerkeziyetçi modellerin etkisinde halkınınönemli bir kesimine yabancılaşması gerçektenbüyük bir talihsizlik. Osmanlılardan örnekalalım.”[10]

[2] Altan Tan, Kürt Sorunu, Timaş Yayınları,2009, s. 43.

[3] F. Sümer-A. Sevim, İslâm KaynaklarınaGöre Malazgirt Savaşı, TTK Yayınları, 1971, s.34.

[4] Tan, a.g.e., s. 62.[5] Ahmet Akgündüz, Güneydoğu Meselesi ve

Çözüm Yolları, Osmanlı Araştırmaları VakfıYayınları, 1994, s. 27-28.

[6] Akgündüz, a.g.e., s. 29-30.[7] Akgündüz, a.g.e., s. 33.[8] Bediüzzaman Said Nursî, Dîvân-ı Harbi

Page 40: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Örfî, Yeni Asya Neşriyat, 1996, s. 29.[9] Şevket Beysanoğlu, Anıtları ve Kitabeleri

ile Diyarbakır Tarihi, Diyarbakır BelediyesiYayınları,1990, s. 513-515.

[10] Yeni Şafak gazetesi, 1 Ağustos 2009.

Page 41: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Kürtlerde Sosyal HayatKÜRTLERİN YAŞADIĞI BÖLGELERDEfeodal düzen hâkimdi. Köyler ve topraklarbüyük bir çoğunlukla ağaların malıydı. Ağalar,bölgelerinin hâkimi konumundaydılar. Devletelinin ve otoritesinin yetişmediği bölgelerdebiraz da sosyal hayatın ve otorite ihtiyacının birsonucu olarak ortaya çıkan ve zamanlakurumsallaşan ağalık, büyük bir çoğunluklacahil insanların elinde olduğu için zulüm vehaksızlık aracı haline gelmiş ve insanlar adetabaskı altında çalışan köle hüviyetinebürünmüşlerdi. Ağalar, topraklarında köylülerikarın tokluğuna çalıştırırlardı. Bu ağalar dabölgede hâkim olan ‘Bey’ veya ‘Mir’e bağlıidiler. Normal vatandaşların bu gibi bölgelerdepek fazla bir söz hakkı yoktu. Doğu’daki busosyal yapıyı ve insanların bu hazin durumunuçok yakından bilen Bediüzzaman, bunedenlerden dolayı Meşrutiyet’e bütün kuvvetiile sahip çıkmış, Meşrutiyet’in ilanından sonrabu bölgelere giderek aşiretleri ziyaret etmiş veonlara Meşrutiyet’i anlatmıştır.

Page 42: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İki Etkin Grup: Ağalar ve ŞeyhlerBölgede çok sayıda aşiret bulunmaktaydı.Saltanat şeklinde işleyen bir yönetim anlayışı ileyönetilen aşiretlerde, her şey aşiret reisininistediği gibi olurdu. Aşiret reisleri genellikleokumamış ve cahil insanlardan meydanageliyordu. Bu cehaletlerinden dolayı,bölgelerinde çok büyük haksızlıklara vezulümlere sebep olmuş çok sayıda ağadanbahsedilmektedir. Tek otorite olarak bulunan veherhangi bir kanun hâkimiyetinin de sözkonusuolmadığı bu aşiretlerde, tarih boyunca çokbüyük su-i istimaller yaşanmış ve çok büyükhaksızlıklar yapılmıştır.Zaman zaman aşiretler arasında çatışmalarmeydana gelse bile, bölgenin hâkimikonumunda olan Mir’ler bu gibi çatışmalarakolay kolay izin vermezlerdi. Mir’lerin veBey’lerin öngördüğü şartlarda antlaşmalaryapılır ve birbirlerini sevmeseler de barış içindeyaşarlardı. Mir’ler, genellikle geçmişten gelenbir hükümdarlık veya hanlığın temsilcileri olarakkonumlarını muhafaza eden aristokratkimselerdi. Bölgenin en etkin mirleri olarak

Page 43: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Cizre’de yaşayan ve Mirê Azizan diye nam salanBedirhanîler ile Süleymaniyeli olan ve geniş birbölgede egemenlik kuran Baban’larbilinmektedir.

Bunlar kadar etkili ve uzun soluklu olmasabile, bölgede ‘Mir’ konumuna yükselmiş birçokaileden bahsedilebilir. Ayrıca değişen şartlar,zenginlik, savaşlar ve diğer birçok sebeptendolayı, insanların sosyal konumlarındadeğişmeler meydana gelmiş, insanlar bazıkonumlara yükselebildikleri gibi, daha alt bazısosyal konumlara geçebilmişlerdir. Bu aşiretlerson zamanlara kadar varlıklarını sürdürmüşolsalar bile, eski etkinliklerini büyük ölçüdekaybetmiştir.

Sosyal değişmeler, şehirleşme, kültür ve eğitimseviyesinin yükselmesi, göç gibi faktörlersonucu aşiret bağları büyük oranda zayıflamışve artık yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştır.Yine de bazı aşiretler, bölgede siyasî ve sosyalolaylarda varlıklarını ve etkinliklerini korumayadevam etmektedir.

Şehirlerde de bazı eşraf ailelerin varlığı gözeçarpmaktadır. Bunlar genelde geçmişte sosyal

Page 44: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

olarak önemli mevkilerde veya görevlerdebulunmuş, çevrelerine nispeten iyi eğitim almışetkin bir şahsın ailesinden gelen ve bu sıfatlarınedeniyle itibar ve saygı gören ailelerdir.Cumhuriyet döneminde ise, bu eşraf ailelerinmensupları, Atatürk veya İsmet İnönü aracılığıile CHP’ye kaydedilmişler ve bu partidenbelediye başkanlığı ve milletvekilliği yaparakeşraf konumlarını sürdürmüşlerdir.

Ağalardan ve aşiret reislerinden başka,bölgenin bir diğer otoritesi Şeyhler idi. Bölgeninmanevî otoritesi konumunda olan Şeyhler,halkın dini ihtiyaçlarına cevap verir ve bazen demeydana gelen anlaşmazlıkları dini hükümleregöre çözerlerdi. Özellikle kan davası ve diğerbirçok konuda Şeyhlerin hakemliği kabul edilirve verdikleri hükme razı olunurdu. Bu durumbugün bile kısmen de olsa geçerliliğini devamettirmektedir.

Şeyhlerin kurdukları dergâhlar ve tekkeler,bölgede manevî ağırlığı büyük olan mekânlarolarak çok önemli bir işlev görürlerdi. Ağalar veşeyhler, genellikle aralarında bir gizli anlaşmavarmış gibi birbirlerine saygı gösterirler ve

Page 45: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

birbirlerinin egemenlik alanlarına müdahaleetmezlerdi. İlim, irfan ve irşad faaliyetleri ileuğraşan Şeyhlerin çocuklarında, bu üstün vemuteber vasıflar giderek azalmış ve bununsonucu olarak, babalarının ve dedelerininmirasından yararlanarak bu sosyal itibarı, siyasîbir kimliğe dönüştüren Şeyh aileleri ortayaçıkmıştır. Bugün bölgede bu sıfatlarından veatalarının toplumda gördükleri büyük saygı veitibardan dolayı, siyasî olarak üst makamlaragelmiş çok sayıda Şeyh evladı bulunmaktadır.Bu durumdan dolayı Şeyhlik kurumu,toplumdaki eski itibarını ve ağırlığını büyükölçüde yitirmiştir.

Ağa ve şeyhlerin dışında bazı büyük medresehocaları da bu bölgelerde önemli bir otoritesayılırdı. Bunlar Kürtler içinde medreselerdeuzun yıllar ders okuyan ve bundan dolayı dabüyük saygı gören kişilerdir. Medrese tahsilleriçok uzun yıllar sürerdi. Sekiz-on yaşlarındaFaqe-Talebe olarak medreselere verilençocuklar, buralarda gördükleri on-onbeş yıllıkeğitim sonucu ‘seyda-hoca-mela-öğretmen-imam’ konumuna yükselirlerdi. Bu çok önemli

Page 46: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bir statü yükselmesi idi. Bu durum onları,toplumda farklı ve imtiyazlı bir konuma getirirdi.Bunlara, herkes tarafından azami oranda saygıgösterilir ve anlaşmazlıkların çözümünde hakemmerci olarak kabul görürlerdi.

Böyle farklı otoriterlerle iç içe yaşayan bubölgenin halkları, kanaatkâr insanlardı. Dinîduyguları çok kuvvetli olan bu insanlar,Şeyhlere ve büyük âlimlere büyük bir itaat vesaygı ile bağlıydılar. Bölgenin birçok yerindeKadirî ve Nakşî dergâhları mevcuttu. Yüzdedoksan kadarı Sünnî Müslüman olan Kürtleriçinde tarikatlar da oldukça yaygındı.

Kürtlerin içinde ancak yüzde on civarındaAlevî-Şii nüfusunun bulunduğunu söyleyebiliriz.Alevî kökenli Kürtler, bu oranın çok daha fazlaolduğunu ifade etmektedirler. Ancak bu iddialardoğru değildir.

Irak’taki Kürtlerin de tamamı Sünnî’dir. BuSuriye Kürtleri için de geçerlidir. İran Kürtlerininde büyük çoğunluğunun Sünnî olduğu gözönüne alınırsa, verdiğimiz oranın doğruluğukendiliğinden ortaya çıkacaktır. Sünnî Kürtlerinyaklaşık yüzde seksen kadarı Şâfiî, yüzde yirmi

Page 47: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kadarı da Hanefî mezhebine mensuptur.Özellikle aslen Kuzey Irak’lı bir Kürt olan

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin etkisi ile bölgedeNakşî Tarikatının Hâlidîye kolununmensuplarının daha fazla olduğu görülmektedir.Burada Hâlid-i Bağdâdî hakkında kısa bir bilgivermekte fayda var.

Temeli ondördüncü yüzyılda aslen Buharalıolan Bahâeddin Şâh-ı Nakşibend tarafındanatılan bu tarikatın Hâlidîye kolunu kuranMevlânâ Hâlid, 1779 (h.1193) yılında Irak’ınSüleymaniye vilayetine bağlı Karadağkasabasında dünyaya geldi. Asıl ismi, Ebu’l-Beha Ziyâüddin Hâlid İbn Ahmed Hüseyin eş-Şehrezurî el-Kürdî’dir. Hem Nakşî, hem Kadirîtarikatları için irşad etmeye yetkili olduğu içinzülcenaheyn olarak ün yaptı.

Bağdat’ta Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî olarakbüyük bir rağbet gördü; ancak bu rağbet, devletricalinin dikkatini çekmiş ve hakkında birtahkikat başlatılmıştır. Bu durumdan rahatsızolan Mevlânâ Hâlid, Bağdat bölgesindenayrılarak 1823 yılında Şam’a gitmiş ve EmevîCamii’nin civarına yerleşmiştir. Osmanlı

Page 48: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

padişahı İkinci Mahmud’un isteği üzerineMevlânâ Hâlid hakkında bir tahkikat yapanBağdat valisi Davut Paşa İstanbul’a bir raporgöndererek, Mevlânâ Hazretlerinin gayesininsünnet-i seniyeyi ihya ve müridlerini irşad etmekolduğunu dünyevi makamlara kesinlikletemayülü olmadığını, siyasetten son derece uzakdurduğunu ve hiçbir zaman devlet işlerinekarışmayacağını taahhüt ettiğini belirtmiştir.

Şeyhülislâm Mekkizâde Mustafa Âsımefendinin de Mevlânâ Hâlid’in görüşlerinibenimsemesi üzerine bundan sonra Hâlidîlikhiçbir engele takılmadan yayılmaya başlamıştır.Bununla beraber Mevlânâ Hâlid, Osmanlıaleyhtarlığına asla fırsat vermemiş, Dağıstan’danSumatra’ya kadar yayılan tarikatının mensupları,Osmanlı lehindeki faaliyetleriyle ön planaçıkmışlardır. Çok sayıda eserleri olan MevlânâHâlid’in Farsça, Arapça ve Kürtçe şiirlerdenoluşan bir de Dîvân’ı vardır. Ondokuzuncuyüzyılın müceddidi olarak kabul edilen MevlânâHâlid, 1827 yılında Şam’da vefat etmiş veburada defnedilmiştir.[11]

Hâlidîlik, öncelikle Kuzey Irak’ta Kürtler

Page 49: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

arasında yayılmaya başladı. Oradan daGüneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da çoksayıda insana ulaştı. Mevlânâ Hâlid’in halifeleriarasında çok sayıda Kürt olması bunda önemlifaktörlerdendir. Bu kapıdan da Anadolu’nuniçlerine ve Rumeli taraflarına kadar yayılmayabaşladı. Bugün de Doğu ve GüneydoğuAnadolu’da, sözgelimi Nurşin’de ve Cizre’de,Nakşî tarikatının Hâlidîlik kolu silsile halindedevam etmektedir.

Kürtlerin yaşadığı bölgeler, ayrıca etnik yapıve dinî inançlar yönünden de çok karışık birgörüntü arz ediyordu. Bazı bölgelerde yoğun birşekilde Ermeni, Süryani, Yahudi, Arap ve Yezidînüfusu bulunmaktaydı. Bu insanlar da Kürtlerleyüzyıllar boyunca hiçbir çatışma içinde olmadanyaşadılar. Hatta bu bölgelerde çok iyi komşulukilişkilerinin de geliştirildiği söylenebilir. Cami,kilise ve havralar çok rahat bir şekilde ve hiçbirkaygı içinde olmadan kendi mensuplarınahizmet veriyorlardı. Sanatkâr ve ustaların büyükbir çoğunluğu gayrimüslimler içinden çıkardı.Böylece bunlar güçlü ve zengin bir sınıfoluşturmuşlar ve milliyetçilik duyguları da güçlü

Page 50: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bir şekilde gelişme fırsatı bulmuştu. Kürtler deise, durum tam tersi idi. Fransa’da hukukdoktorası yapmış ve Diyarbakır’da eşraf biraileye mensup olan Canip Yıldırım yıllar sonrakaleme aldığı hatıralarında bu sosyal hayatıanlatan çok dikkat çekici bir gözleme yervermektedir:

“Diyarbakır’ın bütün mamur köyleriErmenilerindi. Bağlar vardı buköylerde, ipekçilik yapılır, envaiçeşit meyve yetiştirilirdi. Gürül gürülakan pınarlar… Tüm Ermeniköylerinde bunlar vardı. Ermenitehciri, kıyımı olunca, Kürtlergeldiler, bu köylere yerleştiler,devlet de bunlara verdi bu köyleri.Bizim köy de Ermeni köyüdür.Zoğzunç köyü. Yukarı Zoğzunç,Aşağı Zoğzunç. Ve bu köylereKürtler tarafından doğru dürüstbakılmadı, ağaçlar kurudu, şu oldu,bu oldu. Bunlar (Ermeniler) medenîbir millet. Diyarbakır’ın burjuvaları

Page 51: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

o zaman. İpek böcekçiliği onlarda,dokumacılık onlarda. Bina yaptılar,cami yaptılar. Bizim evleri TumasUsta ile Şükrü Usta yaptılar. BirisiErmeni idi, birisi Süryani idi. ÇünküKürtlerin içinde ne marangoz var, netaş ustası var, ne de bina yapanvar… Bütün davaları, düşmanlarınınasıl öldürecekler, kan davası.’’[12]

Bu şekilde genellikle sanat ve ticaretle uğraşangayrimüslimler, Müslüman komşuları ilekarşılıklı güvene dayalı bir alışverişgerçekleştirirlerdi. Ermeni tehcirinin yaşandığıyıllarda çok sayıda Ermeni aile, yollardakitehlikelerden çocuklarını sakındırmak için,güvendikleri Müslüman ailelere çocuklarınıteslim etmişler ve bunlar bu ailelerin yanındaMüslüman olarak büyümüşlerdir.

1789 yılında patlayan Fransız İhtilali ilebirlikte dünya milletleri içinde gelişmeyebaşlayan eşitlik ve hürriyet düşünceleri, OsmanlıDevleti’nde yaşayan gayrimüslim milletlerde,

Page 52: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ayrı devletler kurma eğilimi oluşturmuştur. Bugayrimüslim milletlerde uyanan milliyetçilikdüşüncesi, devleti sahiplenme saikiyle İttihad veTerakki mensubu bir kısım Türk aydınlarındagelişmeye başlayınca, asırlarca İslâm kardeşliğiile Osmanlı Devleti’ne bağlı sadık bir milletolarak yaşayan bir kısım Kürt aydınlarında daaksülamel olarak milliyetçilik gelişmeyebaşlamıştır.

Ondokuzuncu yüzyılın başlarından itibarenise, tüm Osmanlı topraklarında misyonerlikfaaliyetlerinin arttığı ve ırkçılık fikriyatının neşv-ü nema bulması için büyük gayretleringösterildiği bir döneme girilmiştir. Osmanlıİmparatorluğu’nu bölüp parçalamak için en iyiyolun bu olduğunu düşünen Avrupa zalimleri,bu maksatla hummalı ve sistematik bir çalışmaiçine girdiler. Açılan misyoner okullarının da bufaaliyetlerin merkez üssü olduğu görülmektedir.Bu okullar bir yandan bölgeninHıristiyanlaştırılması için çok yoğun bir şekildefaaliyetlerde bulunurken, diğer yandan daOsmanlı Devleti’ni zor durumda bırakmak içinırkçılık tohumları ekmekten ve bu amaçla

Page 53: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

propaganda yapmaktan geri durmuyorlardı.Misyonerlerin açtığı okullar ve sonuçları ile ilgiliolarak Mısır’ın tanınmış âlimlerindenMuhammed Abduh (1845-1905) şunlarıaktarmıştır:

“Nerede Müslüman bir bölge varsa,orada bir Amerikan okulunun veyabir başka Avrupa dinî cemaatininokulunun bulunduğunu görüyoruz.Müslümanlar çocuklarını, dünyevîrefah açısından yararlı olur ümidiyleburalara gönderiyorlar. Gençlikçağının heyecanlı dönemlerindeyabancı okullara giden Müslümançocukları, bu okullarda tahsilhayatları boyunca İslâma ve temelesaslarına aykırı şeyler duyuyorveya yaşıyorlar. Kulaklar,babalarının inançlarına hakaret edenlaflarla doluyor. Öğrenim çağıtamamlanmadan, kalpleri her çeşitİslâmî inançtan sıyrılıyor ve İslâmadı altında yeni bir nesil ortaya

Page 54: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

çıkıyor. Bununla da kalmayıpkendilerini kirleten şeyleri, söz vefiilleriyle cemiyet içinde de yaymayabaşlıyorlar.”[13]

Bu dönemlerde başlayan isyan vekıpırdanmaların en önemli sebeplerinden biriside, Osmanlı Devletinin zayıflaması, uğradığımağlubiyetler ve kendini tam anlamıylayenileyememesi sonucu, rakipleri karşısındazayıf konuma düşmesidir. Dışarıda zayıflayan vecephelerden mağlubiyetlerle dönen bir ordununve devletin, içeride de elinin zayıflayacağı vebazı iştahları kabartacağı inkâr edilemez.Avrupa’da ve Balkanlarda giderek gerileyen vedevamlı toprak kaybeden Osmanlı Devleti’nindüşmanları boş durmamış ve dâhili ihtilaflarlaOsmanlı’yı daha da zayıf duruma düşürmek içinyoğun gayret göstermişlerdir.

Osmanlı Devleti, düştüğü bu hazin durumdankurtulmak için bazı teşebbüslerde bulundu.Önce 1808 yılında Sened-i İttifak kabul edildi.Ardından Tanzimat Fermanı ve daha sonra

Page 55: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Islahat Fermanı kabul edildi. Ardı ardına kabuledilen bu iki ferman ile Osmanlı Devleti’ndekötü gidişe dur demek için bazı çalışmalaryapılmak istenmiş; ancak Anayasal düzenegeçişin başlangıcı olarak kabul edilen bufermanlar, istenilen etkiyi yapmamış ve kötügidişe dur diyememiştir. Tanzimat Fermanısonunda Osmanlı idari yapılanması yenidendüzenlenmiş, vergi sistemi değiştirilmiş, eyaletve sancak sınırları yeniden belirlenmiştir. Budurum bazı ‘Kürt Sancakları’nda ve ‘KürtBeyleri’nde huzursuzluk meydana getirmiş, bazıhareketlenmeler gözlenmiştir.

1876 yılında İkinci Abdülhamid tarafındanMeşrutiyet ilan edilmiş, hazırlanan Anayasakabul edilmiş ve Meclis-i Mebusan toplanarakbir çıkış yolu arama gayretlerine devamedilmiştir. Bu dönemde ‘Doksanüç Harbi’ olarakda anılan 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşındaalınan mağlubiyet ise bütün dengelerideğiştirmiş, Meclis’te ülkenin bölünmesiyönünde talepler seslendirilince, öteden beriülkenin böyle bir ortama hazır olmadığınıdüşünen Sultan İkinci Abdülhamid, yeniden

Page 56: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bütün ipleri eline alarak, anayasayı rafakaldırmış ve Meclis-i Mebusan’ı dağıtmıştır.Osmanlı Devleti’nde otuz yıl kadar sürecek olanbu dönem, istibdat dönemi olarak adlandırılmış,bir nevi baskı ve susturma politikası ilemeseleler bastırılmış, ancak sorunlar giderekbüyümüş ve patlama noktasına gelmiştir.

[11] Risale-i Nur Enstitüsü, Risale-i Nur’danPortreler, Cilt: 2, Yeni Asya Neşriyat, 2008, s.393-394.

[12] Orhan Miroğlu, Canip Yıldırım’la Söyleşi-Hevsel Bahçesinde Bir Dut Ağacı, Aktaran:Altan Tan, İletişim Yayınları, s. 74.

[13] Akgündüz, a.g.e., s. 46.

Page 57: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Kürt Dili, Edebiyatı veFolkloru

KÜRTLER YAŞADIKLARI COĞRAFYADAbinlerce yıldan beri kendi dillerinikonuşmaktadırlar. Bu dil farklı bölgelerde faklılehçe ve şivelerde konuşuluyor olsa bile, yine dekendine has kuralları ve folklorik özellikleri olanbir dil olarak kullanılmaya devam edilmiştir.Farklı ülkelerde, farklı bölgelerde kullanılanKürtçe, ortak bir kullanım alanı bulamadığı içinbir bütünlük sağlayamamış, bazen birbirine çokyakın bölgelerde bile bu iletişim kopukluğunedeniyle farklı bir hüviyet kazanmayabaşlamıştır.

Büyük çoğunluğu dört ülkeye dağılmış olarakyaşayan Kürtler, bir eğitim sistemine ve yeterlioranda iletişim araçlarına sahip olamadıkları içindillerini geliştirememişlerdir.

Kürtler yoğun olarak Türkiye, Irak, İran veSuriye’de yaşamaktadırlar. Nüfus itibariyle ençok Kürt, Türkiye’de yaşamaktadır. Arkasındansırasıyla İran, Irak ve Suriye gelmektedir. Buülkelerin dışında Azerbaycan, Gürcistan,

Page 58: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Lübnan, Ermenistan ve Kazakistan’da da dahaaz sayılarda olmak üzere Kürt nüfusunarastlanmaktadır. Geniş bir coğrafyada dağınıkbir şekilde yaşayan Kürtler, bu dağınıkcoğrafyanın sonucu olarak çok sayıda lehçe veşive ile konuşmaya başlamışlardır.

Hint-Avrupa dil grubundan olan Kürtçe,Farsça ile akraba olan bir dildir ve bu dile çokyakındır. Kürtçenin dört büyük lehçesi vardır.Bu lehçeler ve konuşuldukları bölgeler itibarıyladurumları şöyledir:

1 . Kurmanci Lehçesi: Kürtçenin en çokkonuşulan ve en yaygın olan ana lehçesidir.Türkiye’deki Kürtlerin büyük bir çoğunluğununkonuştuğu lehçedir. Irak’ın Türkiye sınırınayakın bölgelerinin neredeyse tamamında daKurmanci konuşulmaktadır. Kurmancinin,Serhadi, Boti, Urfi ve Tori gibi şiveleribulunmaktadır. Kurmanci, diğer önemli bir lehçeolan Sorani ile birbirine çok yakın olarak kabuledilmektedir. Türkiye Kürtlerinin yaklaşık yüzdedoksanı, Irak Kürtlerinin yaklaşık yüzde ellisi,İran Kürtlerinin yüzde kırkı, Suriye, Lübnan,

Page 59: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Azerbaycan, Ermenistan ve GürcistanKürtlerinin tamamı Kurmanci konuşmaktadırlar.Tüm Kürtlerin yaklaşık yüzde yetmişi Kurmancikonuşmaktadırlar.

2 . Sorani Lehçesi: Kuzey Irak’ın orta ve doğubölgesinde, Erbil, Kerkük ve Süleymaniye ileİran’ın Irak sınırındaki Kürt şehirlerindekonuşulmaktadır. Tüm Kürtlerin yaklaşık yüzdeyirmisinin kullandığı bir lehçedir.

3 . Zazaca Lehçesi: Türkiye’nin bazı Kürtbölgelerinde kullanılan bir lehçedir. TümKürtlerin yaklaşık yüzde beş-yüzde yedi kadarıZazaca konuşur. Güneydoğu Toroslar hattıüzerinde olan yerleşim bölgelerinde (Adıyaman,Diyarbakır, Elazığ, Bingöl, Tunceli, Erzincan veSivas’ın bazı yerleşim yerlerinde) konuşulur.Türkiye’de bir buçuk-iki milyon civarındaKürdün Zazaca konuştuğu tahmin edilmektedir.

4 . Gorani Lehçesi: En az konuşulan Kürtçelehçesidir. İran ve Irak’ın güney bölgesinde azsayıda Kürt tarafından konuşulmaktadır. Zazacaile birbirine yakın ve Farsça’ya en yakın Kürtçelehçesi olarak bilinmektedir.

Page 60: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Dil ve edebiyatın gelişmesinde devletin enönemli bir unsur olduğu göz önüne alınırsa, çokkısa süren ve gelişme fırsatı bulamayan bazıdevletler dışında Kürtlerin iz bırakan bir devletkuramadıkları bilinmektedir. Bu nedendendolayı, bazı Kürt yazar ve şairin buna rağmençok önemli eserler verdiği ve bulunduklarıcoğrafyayı bu eserleri ile önemli ölçüdeetkiledikleri görülmektedir.

Kürtçe yazılan eserler daha çok Kurmancilehçesi ile kaleme alınmıştır. Gorani lehçesi ilekonuşan Kürt sayısı çok az olmasına karşın, bulehçe ile de önemli eserlerin verildiğigörülmektedir. Gorani lehçesi ile yazanlarınbaşında 1000-1054 yılları arasında yaşamış veİran’ın Hemedan şehrinde mezarı bulunan BabaTahirê Üryan gelmektedir. Yine aynı lehçe ileyazılan Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin eseri,Arapça ve Farsça şiirleri ile birlikte Dîvân adıylayayınlanmıştır. Zazaca yazılmış en önemli eserolarak da, Lice’de yaşamış şair Mela AhmedêXasi tarafından kaleme alınan Mevlidgösterilmektedir.

Kürt ediplerinin en bilinenlerin başında Mela

Page 61: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Ahmedê Cezeri gelmektedir. 1567-1640 yıllarıarasında yaşamış olan Cezerî, Cizre’de ‘MedresaSor’ olarak bilinen Kırmızı Medresede uzunyıllar müderrislik yapmıştır. Çok derin birtasavvuf bilgisi, edebiyat kültürü ve büyük birmuhakeme ile ifade gücüne sahip olduğugözlenen Melayê Cezerî’nin yazmış olduğuDîvân isimli eser, doğudaki medreselerde veönemli ilim meclislerinde yüzyıllarca okunan vetartışılan eserlerin başında gelmiştir.Bediüzzaman Said Nursî, kendisini ziyaret edentalebelerinden Hulusi Yahyagil’e, “MevlânâCelaleddin-i Rumî, Molla Ahmet-i Cizrî veMevlânâ Camî, her üçünün de makamı birdir.Bunların üçü de manen bir seviyededir”[14]diyerek yeteri kadar bilinmeyen bu büyükdehaya işaret etmiştir. Bediüzzaman, eserlerindeve hatıralarında Cezerî’den alıntılar da yapmıştır.

Kürt edebiyatının bir başka önemli şahsiyeti deAhmedê Xanî’dir. Hakkari’nin Xan köyündenDoğu Beyazıt’a göç eden bir aileye mensupolarak burada dünyaya gelen Ahmedê Xanî,birçok medreselerde tahsil gördükten sonraCizre’ye geldi. Cizre’de yaşanmış bir aşk

Page 62: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

hikâyesi olan Mem u Zin üzerine yoğunlaşanXanî, eserini bu bölgede kaleme aldı. Mecazîaşktan ilahî aşka yükselen iki gencin hikâyesinimanzum bir mesnevî tarzında kaleme alan Xanîbu eserinde, yaşadığı dönemin sosyalyaşantısından da örnekler vermiş ve Kürtlerinyaşadığı bazı sıkıntı ve probleme de temasetmiştir.[15]

Kürt edebiyatının en önemli klasiklerindensayılan Mem u Zin, birçok dünya diline çevrilmişve üzerinde tezler hazırlanmıştır. Ahmedê Xanîdaha sonra Doğu Beyazıt’a yerleşmiş, buradakimedresesinde müderrislik yaparak çok sayıdatalebe yetiştirmiştir. Ahmedê Xanî’nin Mem uZin’den başka ayrıca Nubihara Bıçukan, Aqidaİmanê ve Aqida İslâmê adında çok değerliKürtçe eserleri de günümüze kadar ulaşmıştır.2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı çokbüyük bir adım atarak bu önemli eseri resmîolarak ve Kürtçe yayınlamıştır.

Çok sayıda Kürtçe Mevlid de yazılmıştır.Bunlar içinde en çok bilineni ise, 1417-1494yılları arasında yaşamış olan Hakkari’li MelaAhmedê Batê’nin kaleme aldığıdır. Cizre’de

Page 63: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Kırmızı Medrese’de uzun yıllar öğrencilik vemüderrislik yapmış olan Müküs’lü FeqeyêTeyran’ın (1590-1660) yazmış olduğu HespêReş ve Şexê Sen’an isimli eserleri çokbilinmektedir. Bunlarda başka çok sayıda Kürtyazar ve şair, birçok eser yazarak Kürtedebiyatına önemli katkıda bulunmuşlardır.

Kürt folkloru son derece zengindir. Genellikleyazılı bir edebiyata dönüşme imkânları yetersizolan Kürt Edebiyatı, halk ozanları vasıtasıylasözlü olarak gelişmiş ve nesilden nesile aktarılıpgelişerek büyük bir zenginliğe ulaşmıştır. Busözlü edebiyat ürünlerinin sistematik bir şekildeyazıya dökülmesi çalışmaları son dereceyetersizdir. Bu konuda bazı çalışmalar yapılıyorolsa bile, bunun akademik çalışmalarla günyüzüne çıkarılması ve ortak kullanım alanınasunulması gerekir. Türkiye’de bugüne kadar bukonuda hiçbir akademik çalışma yapılmamıştır.Son dönemde Mardin Artuklu Üniversitesi’ndeKürt Edebiyatı’nın önemli eserleri üzerindeçalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu önemlieserlerin en kısa sürede gün yüzüne çıkarılmasıgerekmektedir. Diğer ülkelerde yapılan

Page 64: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

akademik çalışmalar, coğrafi sınırlılıklarnedeniyle çok alt düzeyde ve eksik kalmıştır.Kürt edebiyatının bu sözlü eserleri gün yüzüneçıkarıldığı takdirde, şaşılacak bir zenginliğe veçeşitliliğe sahip olduğu görülecektir.

Dengbejler, Kürt halk edebiyatında önemli birkonuma sahip olan sanatkârlardır. Bunlaryüzyıllardır devam eden bir geleneğintemsilcileri olarak ve amatör bir ruhla, edebiyatürünlerini, düğünlerde, bayramlarda,Dîvânlarda, ağa, şeyh ve beylerin meclislerindeyaşatmışlar, kendi besteleri ile birlikte, geçmiştediğer sanatkârların yaptıkları besteleri veyazdıkları hikâyeleri seslendirerek kültüraktarımına büyük katkı sağlamışlardır.

[14] Necmeddin Şahiner, Son Şahitler, Cilt: 1,Nesil Yayınları, s. 326.

[15] Hz. Nuh’tan Günümüze CizreSempozyumu, Prof. Dr. Sait Özervarlı Tebliği, s.163.

Page 65: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İlk İsyan: Bedirhan PaşaAyaklanması

OSMANLI DÖNEMİNDE ilk ciddi ayaklanmayıgerçekleştiren Bedirhan bey 1802 yılındaCizre’de doğmuştur. Dedesi Abdülaziz PaşaDiyarbakır valiliği yapmıştır. Cizre beyi olanbabası Mir Abdullah’ın vefatından sonra, önceamcasının oğlu Mir Seyfeddin ve ardındanağabeyi Mir Salih Cizre beyi olmuş, fakat herikisi de siyasî işlerle ilgilenmeyi sevmedikleri vedaha çok sofi meşrep olduklarından dolayı kısasüre sonra görevlerinden çekilmişler ve 1821yılında Mir Bedirhan Cizre beyi olmuştur.

19 yaşında Cizre emiri olan Bedirhan Bey,öncelikle çevre yerleşim yerlerinde baş gösterenotorite bozukluğunu düzeltmiş ve kısa süredebölgenin hâkimi olmuştur. Bedirhan Bey, 1827yılında yapılan Osmanlı-Rus Savaşına yirmibinatlı ile katılmış ve Osmanlı’nın zaferinde büyükrol oynamıştır.

1837 yılında meydana gelen Dergul ve Saidbey isyanlarında da Osmanlı’nın saflarında yeralmış ve isyanların bastırılmasında büyük emek

Page 66: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

harcamıştır. Osmanlı Devleti’nin en sadıkbeylerinden birisi olan Bedirhan Bey, 1839yılında Nizip’te yine Osmanlı’nın saflarındaMısır valisi Mehmet Ali Paşa’ya karşı savaşmışve uğradığı yenilginin sonunda birçok adamınıkaybetmiştir.

Mir Bedirhan bu yıllarda Doğu ve Güneydoğuile şimdi Suriye ve Irak sınırlarında kalan birçokaşireti birleştirerek büyük bir itibar kazandı.Cizre-Botan bölgesinde büyük reformlar yaptı.Halkın vergi yükünü büyük oranda hafifletti.Topraksız köylülere toprak dağıttı. Asayişi tammanasıyla sağladı. Başka bölgelerden çok sayıdainsan, bu gelişmeler üzerine Cizre-Botanbölgesine göç etti.

Cizre, Diyarbakır vilayetine bağlı bir sancakiken Musul valisi Mehmet Bey’in isteği ve ısrarıüzerine Musul’a bağlandı. Musul valisi ile MirBedirhan’ın arası iyi değildi. Musul valisi, ısrarlabazı bahaneler ileri sürerek, Mir Bedirhan’ıbirçok rapor ile merkezi hükümet nezdindekötüleme gayretlerine girişti. Mir Bedirhan datekrar Diyarbakır’a bağlanmak için bazıteşebbüslerde bulundu, ancak muvaffak

Page 67: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

olamadı.Bu sıralarda 1843 yılında Hakkari bölgesinde

Nasturi ayaklanması meydana geldi. Hakkariçevresinde yaşayan Nasturiler, burada yoğunolarak yapılan misyonerlik propagandalarındanetkilenerek vergi vermeyi reddettiler ve birisyana kalkıştı. Nasturiler Botan bölgesinin debazı yerleşim yerlerine saldırdılar. Nasturi patriğiMarşemun’un verdiği fetva üzerine çok sayıdaMüslüman öldürüldü. Mir Bedirhan bugelişmeler üzerine ordusunu toplayarakNasturilerin üzerine yürüdü. Nasturi isyanı kanlıbir şekilde bastırıldı. Bu çatışmalar sırasında heriki taraftan da çok sayıda insan öldü.

Nasturi patriği Marşemun kaçarak Musul’a gittive İngiltere Konsolosluğu’na sığındı. İngiliz veFransızlar bu olaydan sonra büyük bir kötülemekampanyasına girişerek Mir Bedirhan’ınOsmanlı Devleti nezdindeki itibarının düşmesinesebep oldu. İngiltere’nin Musul konsolosuRassam, İstanbul elçiliği aracılığıyla Osmanlısultanına başvurarak Mir Bedirhan’ıncezalandırılmasını istedi. Bu gelişmeler üzerineOsmanlı Devleti ile arası bozulan Mir Bedirhan,

Page 68: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bağımsızlığını ilan ederek adına hutbe okuttu vepara bastırdı. 1846 yılında Osmanlı hükümetiMir Bedirhan’ın üzerine Osman Paşakomutasındaki birlikleri gönderdi.

Yeğeni Yezdin Şêr de, Osmanlı Hükümeti ileanlaştı. Mir Bedirhan Cizre’den çekilerekHevreh Kalesine sığındı. Burada komutanları vekurmayları ile yaptığı toplantılar sonucu,âlimlerin de görüşünü alarak bu yaptıklarınınİslâmi yönden asilik olduğu sonucuna varıldı.Mir Bedirhan bu karar üzerine, canı, malı veailesinin korunması karşılığında teslim olmayıkabul etti.[16]

Birçok tarihçi ve araştırmacının ortak görüşüolarak şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki,Bedirhan bey ve o dönemde meydana gelendiğer Kürt isyanlarında milliyetçi bir motiftenbahsetmek son derece zordur. Bu olaylarınkarakteri incelendiğinde, etnik bir kalkışmadançok farklı olarak statü ile ilgili etmenlerin roloynadığını söylemek daha gerçekçi olacaktır.

Bedirhan bey ve Cizre yönetiminin öndegelenleri, önce Samsun’a ve oradan daİstanbul’a götürüldü ve padişah Sultan Birinci

Page 69: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Abdülmecid’in huzuruna çıkarıldılar. SultanBirinci Abdülmecid, Bedirhan Bey’e nedenisyan ettiğini sorunca o da bu soruya ÖmerHayyam’ın bir beyiti ile karşılık verdi; “Benimfena olan hareketime sen de karşılık verirsenaramızda ne fark kalır?”

Bu cevap Sultan Birinci Abdülmecid’in çokhoşuna gitti. Bedirhan Bey’i affetti ve Musulvalisinin oyununa geldiğini anladı. Birçokihsanlarda bulunarak maaş bağladı. Canınıbağışladı ve Girit adasına mecburi ikamet içingönderdi.

Bedirhan bey aile efradı ile birlikte Girit’te onsene kadar yaşadı. Bu on yılın sonunda Giritadasında Osmanlı Devleti’ne büyük yararlarsağladığını gören Sultan Birinci Abdülmecid,Bedirhan Bey’i affetti ve isterse İstanbul’adönebileceğini bildirdi. Padişah, kendisineyüzellibin kuruş ve hususî bir vapur göndererekİstanbul’a dönmesini sağladı.

Daha sonraları Padişah’a yaptığı bir müracaatıkabul edildi. Kürt bölgesine gitmemek şartı ileistediği yerde ikamet etme izni verildi. Bununüzerine ailesi ile birlikte Şam’a yerleşti. Şam’da

Page 70: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

vefat etti ve buraya defnedildi. Ailesine mensupçok sayıda kişi ve bazı evlatları İstanbul’dakaldılar.[17] Bedirhan Paşa öldüğü zamanOsmanlı resmî kayıtları ve maaş tezkeresine göredört nikâhlı eşi, çoğunluğu Yezidî Kürtaşiretlerinden olan 5 cariyesi, 21’i erkek ve 21’ikız olmak üzere 42 çocuğu hayattaydı.[18]

Bedirhan ailesi sonraki yıllarda da kendisindençok bahsettirdi. Oğlu Mithat Bedirhan, Mısır’agiderek Kahire’ye yerleşti ve burada 1889yılından itibaren Kürdistan isimli gazeteyiçıkarmaya başladı. Bu Kürtçe yayınlanan ilkgazetedir. Oğulları Murat ve Tahir beylermemuriyete yöneldiler ve uzun yıllar hâkimlikyaptılar. Emin Ali Bedirhan İstanbul’da kaldı veKürt Teali Cemiyeti’nin kurucuları arasında yeraldı. Emin Ali Bedirhan’ın oğlu CeladetBedirhan kardeşleri Süreyya ve Kamuran ilebirlikte Kürtçülük yaptıkları gerekçesiyle ölümcezasına çarptırıldıkları için yurtdışına çıktılar.

Celadet Bedirhan, çok iyi yetişmiş bir aydın vehukukçu olarak dikkat çekti. İngilizce,Fransızca, Almanca, Türkçe, Kürtçe, Farsça,Arapça ve Yunanca dillerini iyi derecede

Page 71: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

konuşabilen Celadet, önceleri İttihad ve TerakkiCemiyeti’nin içinde aktif olarak rol aldı. Dil vekültür çalışmalarına daha İstanbul’da ikenbaşlayan Celadet, burada Mutkili Halil Hayalî ilebirlikte Kürt alfabesi üzerinde çalışmalarabaşladı. Celadet Bedirhan, 1932 yılında Şam’daLatin harfli Kürtçe alfabeyi ve grameri hazırladı.

Bu ailenin önde gelen isimleri arasındabulunan tarihçi Cemal Kutay, Hâkim TahirBedirhan’ın oğlu olarak 1909 yılında Konya’dadünyaya geldi. Çok fanatik bir Kemalist veTürkçü olan Cemal Kutay, Atatürk’ün önündetaabütle (taparcasına) eğilmekten söz edecekkadar ileri gitti. Çok sayıda tarihî kitaba imzaattı. 1998 yılında ‘Atatürk’ün BeraberindeGötürdüğü Hasret: Türkçe İbadet ’ kitabı ilebüyük tartışmalara neden oldu.[19]

Bedirhan Paşa’nın torunu ve Emin AliBedirhan’ın kızı Meziyet Çınar’ın anlattıklarınagöre, ailesi ile Nazım Hikmet’in babası Hikmetbey ve ailesi ile çok samimi idiler. Hikmet beybir Selanik göçmeni idi. Hariciye’de bir memurolarak çalışırken, İttihad ve TerakkiHükümeti’nin işbaşına gelmesiyle Matbuat

Page 72: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Umum Müdürü olan Hikmet Bey, BedirhanBey’in çocuklarının birer birer İttihad ve TerakkiCemiyeti’ne üye olması için aracı oldu. MeziyetÇınar’ın Musa Anter’e anlattıkları, iki aileninyakınlığını ifade etmesi açısından çok ilginçtir:

“Hikmet beyle yakınlığımız adetaakrabalığa dönüşmüştü. ÇünküKamuran ağabeyimle Nazım Hikmetaynı yaşlarda oldukları için,annelerimiz sık sık çocuklarınıdeğiştirerek emzirirlermiş. Buyüzden Nazım ve ağabeyim ve tabiîhepimiz kardeş sayılırdık. Hikmetbeyin ailemize olan bu yakınlığı tümKürt davasına yaramıştı. Hemİttihadçılar nezdinde politik sahadave hem de basın sahasında Kürtlereolanaklar sağlamıştı.”[20]

Osmanlı Dönemindeki Diğer Kürtİsyanları

Page 73: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Soran Beyi Rewanduzlu Mehmet Paşa, 1830yılında Osmanlı idaresine başkaldırdı. BirçokKürt Beyi’ni yanına alarak sınırlarını genişletti.İngilizler, İran ve Osmanlı yönetimi ile anlaşınca1837 yılında Mehmet Paşa, Reşit Paşa tarafındanRewanduz’da kuşatıldı. Birçok Osmanlı Bey’i deMehmet Paşa’ya verdikleri desteği geri çektiler.Halifeye başkaldırmanın haram olduğukonusundaki fetva üzerine Mehmet Paşa teslimoldu. İstanbul’a götürüldü. Görevine tekrar iadeedildi. Dönüş yolunda Amasya’da bir suikastsonucu öldürüldü. Bunun üzerine kardeşi Resulbey, Rewanduz Soran Beyliği’ne atandı. 1847yılında ise bu beylik tamamen ortadan kaldırıldı.

1837 yılında Şengal (Sincar) ve Telafarbölgesinde yaşayan Yezidîler vergi vermeyireddettiler. Sivas Müşiri Hafız Paşa, konuyuhalletmek için Kürt Mehmet Paşa’yıgörevlendirdi. Buraya bir sefer düzenleyenMehmet Paşa, Yezidîleri mağlup etti. BinlerceYezidî çocuğu asker olarak yetiştirilmek üzerealaylara teslim edildi. Ordu daha sonra Cizrebölgesinde isyan eden Yezdin Şêr’in dayısı Saidbeyin üzerine yürüdü. Said bey, teslim alındı.

Page 74: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Bu ordu, daha sonra Garzan (Kozluk-Sason)bölgesinde meydana gelen olayları bastırmakiçin bu bölgeye gitti. Buradaki olaylar çok kanlıbir şekilde bastırıldı. Bu olaylar sırasındabinlerce masum insan hayatını kaybetti. Bölgedemeydana gelen bu olayları sırasıyla bastıranordu, daha sonra isyan eden Amidiyeli İsmailPaşa’nın üstüne gönderildi. Barzan’a sığınanİsmail Paşa canını kurtardı ve isyan bu şekildebastırıldı. Hoşap bölgesinde isyan eden HanMahmud’un isyanı ise, bölgede bulunan Kürtmirlerinin yardımı ile 1839 yılında bastırıldı.

Osmanlı döneminde çıkan Kürt isyanlarıarasında Nakşibendî tarikatının büyükŞeyhlerinden olan Şeyh Ubeydullah’ınŞemdinli’de başlayıp büyük bir alana yayılanisyanından da bahsetmek gerekir. Aslında ŞeyhUbeydullah, Sultan İkinci Abdülhamid’e vehilafet müessesesine son derece bağlı idi.Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin halifelerindenŞemdinanlı Seyyid Taha’nın oğlu olan SeyyidUbeydullah’ın miliyetçi bir vizyonu ve ulus-devlet kurma fikri yoktu.[21]

1880 yılında Hac vazifesini ifa etmek için

Page 75: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

gittiği Hicaz’dan dönerken İstanbul’a uğramış veSultan İkinci Abdülhamid ile görüşmüştü.Sultan, kendisine yakınlık gösterdiği gibi birtakım hediyeler de takdim etmişti. Ubeydullahbu ziyaretten sonra Van üzerinden memleketinedönerken uğradığı her yerde çok büyük ilgigörmüş ve binlerce kişi tarafından karşılanmıştı.Bütün Kürt ileri gelen ağa, bey ve şeyhlerinbüyük hürmet gösterdiği Seyyid Ubeydullahhakkında bölgede birçok söylenti çıkarılmıştı.Bu söylentilerin başında Ermeni katliamıyaptıracağı sözleri geliyordu.

Böyle bir durum sözkonusu olmadığı gibitamamen farklı bir olay ortaya çıktı. İran Şahıbazı Kürt ileri gelenlerini öldürtmüştü. Ayrıca,Şeyh Ubeydullahê Nehri yönetimindeki bölgeyeİran Kürtleri tarafından verilen vergiyi, Şahalmak isteyince, olaylar kızışmaya başladı.

Kürt aşiretleri bu vergilerini İran Şahı’navermek istemediler ve Şeyh Ubeydullah’tanyardım istediler. Kürtlerin dini lideri olan ŞeyhUbeydullah, bu talep üzerine harekete geçti.Ermeni ve Süryanilere dokunmamak şartıylabirliklerine hareket emri verdi. (Bunlara

Page 76: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

güvenlik işareti olarak evlerine asmaları içinmavi bayraklar dağıtıldı.) Büyük bir bölgedekontrolü sağladı. İran’daki çok sayıda Kürtaşireti de Şeyh’in kuvvetlerine katılmayabaşladılar. Bu kuvvetler Tebriz’e doğruyürümeye başladı. İran Şahı, Osmanlı Devleti’nive Avrupa ülkelerini protesto etti. Büyükbaskılar karşısında harekete geçen Osmanlıordusu Şeyh’in daha fazla ilerlemesine müsaadeetmedi.

Bu gelişmeler üzerine Osmanlı ordusu ŞeyhUbeydullah’ın karşısında yığınak yapmayabaşladı. Şeyh Ubeydullah, kan dökülmesinemani olmak için geri çekildi, teslim oldu veİstanbul’ a götürüldü. Oradan da Mekke’yegönderilen Şeyh Ubeydullah, 1883 yılındaburada vefat etti. Şeyh’in vefatından sonra, oğluSeyyid Abdülkadir’in İstanbul’a, diğer oğluSeyyid Sıddık’ın Şemdinan’a dönmesine izinverildi.

Irak’ın Barzan bölgesinde, Molla MustafaBarzanî’nin ağabeyi ve Mesut Barzanî’ninamcası Şeyh Abdüsselam liderliğinde önemli vegeniş otorite sahibi bir tarikat yapılanması vardı.

Page 77: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

(Barzanî ailesinin Yahudi olduğuna dair, doğruolmayan, hiçbir belgeye dayanmayan ve Kürtdüşmanlığı oluşturmaya yönelik bir iddia zamanzaman gündeme getirilmektedir. Böyle bir iddiakesinlikle doğru değildir. Ailenin bilinenyüzlerce yıllık geçmişinin Müslüman-Sünnî-Şâfiîçizgisinde olduğu bilinmektedir.)

Barzanî ailesinin büyükleri, aynı zamandaMevlânâ Hâlid’in halifesi, Seyyid Taha’ya bağlıBarzan Nakşibendî tarikatının şeyhi idiler.Bölgedeki Kürt aşiretleri üzerinde önemli birotoriteye sahip olan Şeyh Abdüsselam, 1907yılında bölgedeki tüm aşiretlerin katıldığı birtoplantı yaptı. Bu toplantıda bazı kararlar alındıve bu talepler Osmanlı yönetimine bildirdi. Butalepler arasında, bölgelerinde Kürtçe’nin resmîdil olarak kabul edilmesi, mülkî idarecilerinKürtçe’yi iyi konuşanlardan seçilmesi,mahkemelerde hükümlerin İslâm şeriatına göreverilmesi, vergilerin de bölgenin imarı veokulların açılması için harcanması gibi maddelervardı.

Hükümet bu talepleri kabul etmedi ve Barzanbölgesinin üzerine asker gönderdi. Bölgedeki

Page 78: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bazı Kürt aşiretleri de hükümet kuvvetlerinidestekledi ve bunun sonucu olarak ŞeyhAbdüsselam’a bağlı kuvvetler Hakkari bölgesineçekildi. Barzanî, 1908 yılında bölgeye geridöndü ve yeniden kontrolü sağladı. Bundansonra Musul valisi Esad paşanın olumlu veyapıcı tavrı sayesinde anlaşma sağlandı. 1913yılında Musul’a vali olarak atanan SüleymanNazif’in baskıları sonucu Şeyh Abdüsselamyeniden isyan etti. Hükümet kuvvetlerinin üstüngücü karşısında yenilen Şeyh Abdüsselam,İran’a sığınmak zorunda kaldı.

Gengeçin köyünde misafir olduğu sırada SofiAbdullah isimli bir kişinin hükümet kuvvetlerinehaber vermesi üzerine yapılan baskın sonucuyakalanan Şeyh Abdüsselam, Musul’a götürüldüve burada vali Süleyman Nazif’in emriyle idamedildi. Musul meydanında ağabeyi ŞeyhAbdüsselam’ın idam edilmesine şahit olan ve ozamanlarda 11-12 yaşlarında bulunan MesutBarzanî’nin babası Molla Mustafa Barzanî, ogünleri anlatırken, bu tabloyu gördükten sonra,hayatı boyunca hiçbir hükümet kuvvetine teslimolmama kararı verdiğini söyler. Şeyh

Page 79: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Abdüsselam’ın idam edilmesinden sonra Barzanîtarikatının başına kardeşi Şeyh Ahmetgeçmiştir.[22]

[16] Muhsin Kızılkaya, Halil Nebiler, DündenYarına Kürtler , Yurt Kitap-Yayın, 1991, s. 24-25.

[17] Abdullah Yaşın, Tarih, Kültür ve Cizre , s.377-381.

[18] Malmisanij, Cizira Botanlı Bedirhanîler, s.62.

[19] M. Latif Salihoğlu, Türkçe İbadetTartışması, Yeni Asya Neşriyat, 1998.

[20] Musa Anter, Hatıralarım, Cilt: 1, s. 105.[21] Mustafa Akyol, Kürt Sorununu Yeniden

Düşünmek, s. 43.[22] Akyol, a.g.e., s. 43.

Page 80: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Hamîdiye Alayları ve Sultanİkinci Abdülhamid’in Kürt

PolitikasıİKİNCİ ABDÜLHAMİD DÖNEMİNİN (1876-1909) üzerinde en çok tartışılan konularındanbirisi de, doğuda kurulan ve geniş yetkilerledonatılan Hamîdiye Alayları konusudur. Bukonu hakkında müspet-menfî şiddetli tartışmalaryapılmıştır. Bu alayların kuruluş maksatlarıolarak farklı kaynaklarda değişik görüşler ilerisürülmüştür. Bu alayların, Doğu Anadolu’damerkezî otoritenin sağlanması, devletin etkinolacağı yeni bir sosyo-politik dengeninkurulması, aşiretlerin askerî gücündenfaydalanılması, bölgede Ermenilerin sürdürdüğüfaaliyetlerin engellenmesi ve muhtemel bir Russaldırısına karşı bölge savunmasınıngüçlendirilmesi için’[23] oluşturulduğu ifadeedilmiştir.

Ayrıca, Kürtlerin yaşadığı bölgelerde asayişbüyük oranda bozulmuştu. sancakların birçoğusona ermiş, beyliklerin çoğu lağvedilmişti.

Page 81: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Bunun neticesi olarak, bu bölgelerde asayişbüyük oranda zarar görmüş, çetecilik ve eşkıyahareketlerinde büyük oranda artış olmuştu. Buasayişin ve düzenin sağlanması gerekiyordu.Osmanlı ordusu, diğer bölgelerin hemen hemenhepsinde tetikteydi ve her an bazı saldırı vesavaşlara muhatap olabilirdi; ancak bu bölgenintakviye edilmesi neredeyse mümkün değildi.Hamîdiye Alayları bu konu için de bir çıkış yoluolarak görülmüştü.

Ayrıca bu kuvvetler ile misyonerlerinfaaliyetlerinin sıkı bir şekilde takip edileceği vegerekirse memleket dışına çıkarılacağı belirtilmişve bu alayların, Güneydoğu’daki Kürtaşiretlerinden adam devşirilerek bölgeyi OsmanlıDevleti adına korumak amacıyla kurulacak yarıaskeri birlikler[24] olduğu iddia edilmiştir.

Hamîdiye Alayları’nın kuruluş çalışmaları1890 tarihinde başlamış ve bu alaylarınteşkilatlanmasında, Dördüncü Ordu komutanıMüşir Zeki Paşa, Anadolu Islahat-ı UmumîMüfettişi Mehmet Şakir Paşa ve Teftiş-i AskerîKomisyonu üyesi Miralay İbrahim beygörevlendirilmiştir. Bu alayların kurulmasında

Page 82: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Rusya’daki ‘Kazak Alayları’ model olarakalınmıştır.

Bu dönemde Ermenilerde de hareketlenmeartmıştı. Diğer devletlerden teşvik ve destekgören Ermeniler, Osmanlı Devleti için çokbüyük bir tehlike olabilirlerdi. Müslüman olanKürtlerin de öteden beri Ermenilerle mesafelioldukları, Rus ve Ermeni saldırılarına karşı doğubölgelerinde büyük bir set vazifesi gördükleri debilinmekteydi. Kürtleri bu şekilde alaylartarzında örgütleyerek bu vazifenin daha sistemlibir şekilde yapılması mümkündü.

Bu alayların kurulması ile Kürtlerin kontrolaltına alınması, merkezî otorite ile gevşemiş olanbağlarının yeniden kuvvetlenmesi ve bu şekildeyeni yeni yeşermeye başlamış olan milliyetçilikdüşüncelerine kapılmalarının önlenmesininöngörüldüğü de düşünülebilir. Sultan İkinciAbdülhamid’in şu sözlerinin bu teze kuvvetverdiğini iddia edenler bulunmaktadır:

“Rusya ile harp vukuunda, disiplinlibir şekilde yetiştirilen bu KürtAlayları, bize çok büyük

Page 83: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

hizmetlerde bulunabilirler. Ayrıcaöğrenecekleri itaat fikri kendileri içinfaydalı olacaktır. Kürt ağalarınınbazılarının çocuklarını, İstanbul’agetirip memuriyete yerleştirdiğimiçin de tenkit edildiğimi biliyorum.Senelerdir Hıristiyan Ermeniler nazır(bakan) mevkilerini işgal etmişlerdir.Bundan sonra da kendi dinimizdenolan Kürtleri kendimizeyaklaştırmakta ne gibi zarar olabilir?Ben kabul ettiğim Kürt politikasındadoğru yolda olduğumkanaatindeyim.”[25]

Bu alayların nasıl kurulacağı, kaçar kişiolacağı, eğitimlerinin nasıl yapılacağı 53maddelik bir nizamname çıkarılarakbelirlenmiştir. Buna göre bu alaylar, dörtbölükten az, altı bölükten fazla olmayacak, nefersayıları da 512-1152 arasında değişecekti.Aşiretlerin nüfuslarına göre de, kurabileceklerialay veya bölük sayısı belirlenecekti. Bu

Page 84: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

alayların kurulup faaliyete başlamasından sonra,Aşiret Mekteb-i Humâyûnları kurularak, buokullarda aşiret ağalarının ve beylerinçocuklarının eğitim görmesi sağlandı. Buokullarda yetişen talebelerden, Aşiret Alayları’nasubaylar yetiştirilmiştir.

Hamîdiye Alayları projesini, sadece bir askerîproje olarak görmek yanlıştır. Çünkü bunaparalel olarak kurulan Aşiret Mektepleri ilebölgeye gezici vaizler ve öğretmenlergönderilerek bölge halkının eğitilmesi vebölgede faaliyet gösteren Medreselere maddîdestek verilmesi gibi hususlar beraber olarakdüşünüldüğünde, daha geniş kapsamlı maksatlargüdüldüğü, Osmanlılık bilincinin geliştirilmesiiçin gayret gösterildiği söylenebilir.[26]

Bu mefkûreler ile biri İstanbul’da diğeriBağdat’ta olmak üzere iki Aşiret Mektebikuruldu. Bu mekteplerde Kürt aşiret reislerininve üst düzey Hamîdiye Alayı mensuplarınınçocukları alınarak eğitilmiş ve subay olarakyetiştirildikten sonra, bu alaylara tayin edilmiştir.Bediüzzaman, bu maksatlar için ‘bîçare vilâyât-ıŞarkiyenin bedevî aşâirini Hamidiye Alayları ile

Page 85: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

en yüksek bir derece-iaskeriye ve medeniyeye onları sevk etmesi’ifadelerini kullanmıştır.[27]

Aşiret Mektebi öğrencileri.Bu alaylar asayişin temini maksadıyla birçok

hayırlı hizmetler ifa etmişse de, birçok yanlışuygulamalara da vesile olmuştur. Müşir AhmetŞakir paşa ile Dördüncü Ordu Komutanı Zekipaşanın 1897 yılında şikâyetler üzerineyaptıkları teftiş ve inceleme sonundahazırladıkları raporda, alayların askerî otoriteyebağlılıklarının gevşek olduğu, bazı subayların

Page 86: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

dirayetsizliği ve aşiret reisleriyle menfaatilişkileri içinde bulundukları, mahallî eşrafın budurumdan rahatsızlık duyduğu, aşiretlerin kendireislerinin kontrolünden çıkmalarının ortaya bazısıkıntılar çıkardığı ve kalabalık nüfusu ile birkaçalay oluşturan aşiretlerin bulunduklarıkesimlerde hâkim duruma gelmelerininbölgedeki sosyal yapıyı derinden etkilediği vemevcut sosyal dengeyi sarstığı[28] gibi çokönemli görüşler dile getirilmiştir.

Buna benzer raporlar daha sonraki yıllarda dahazırlanmaya devam edilmiş, ancak meseleyiçözebilecek ve sorunları azaltabilecek tedbirlerinalınması konusunda yetersiz kalınmıştır. 1910yılında Erzincan’daki Dördüncü Ordu Müşiriİbrahim paşa ve yine aynı yıl içinde Genç(Bingöl) mebusu Muhammed Emin, Muşmebusu Hasan Fehmi ve Hakkari mebusu Tahatarafından hazırlanıp İçişleri Bakanlığı’na verilenraporlarda; bu alayların problemleri, sebepoldukları olaylar ve alınması gereken tedbirlerleilgili olarak geniş bilgiler verilmiş, ancak Devlet-i Âliye’nin içinde bulunduğu vahim ve çaresizdurum nedeniyle bir iyileşme sağlanamamıştır.

Page 87: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Hamîdiye Alayları kuran Kürtlerle, kurmayanveya buna imkân bulamayan Kürtler arasındaöteden beri var olan çekişmeler ve kavgalar, busüreçten sonra artmış ve çok acı bazı sonuçlarıda beraberinde getirmiştir. Birbirlerine düşmanve rekabet halinde olan ve birbirlerinden çoksayıda adam öldüren aşiretlerden birisi elinedevletin silahını ve arkasına da devletin gücünüalınca, çoğu zaman bunları su-i istimal etmiş vebu gücü kendi aşireti menfaatine kullanarak birzulüm vasıtası yapabilmiştir. Bunun çok sayıdaörnekleri bulunmaktadır. Yapılan şikâyetler deçoğu zaman neticesiz kalmıştır. Çünkü böyle birortamda devletin silahını alan aşiretlerküstürülmek istenmemiş, sadece ikaz edilmekleyetinilmiş ve bunlar da sonuç vermemiştir.Böylece zulme, gadre uğrayan aşiretler veinsanlar hak arama yollarını yeteri kadar açıkbulamadıklarından devlete küsmüşler ve düşmanolmuşlardır.

Zulüm ve haksızlıkta büyük ün yapmış buHamîdiye paşalarından birisi Viranşehirli millîİbrahim Paşa’dır. Bütün bir bölgeyi Urfa’danAdıyaman, Nusaybin ve Diyarbakır’a kadar

Page 88: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

zulüm ve haksızlık ile inleten İbrahim Paşa,bölgenin büyük bir kısmını haraca bağlamış vebütün kanunların üstünde olarak sözünüdinlemeyen herkesi cezalandırmıştır. Diyarbakırhalkı ve eşrafı, İbrahim paşanın bututumlarından rahatsız olarak şikâyetlerdebulunduysa da bir netice alamamıştır. Millîİbrahim paşanın zulmünden bizar olanDiyarbakır halkı, 1907 yılının Kasım ayındaDiyarbakır telgrafhanesini işgal etmiş ve sarayaçok sayıda telgraf göndermiştir. Sultan İkinciAbdülhamid, millî İbrahim paşayı bir müddetSuriye’ye göndermiş ve daha sonra tekrardönmesine izin vermiştir. (Telgrafhaneyi işgaledenler arasında bulunan Ziya Gökalp, dahasonra İbrahim paşanın yaptığı zulümleri şiirhalinde yazmış ve eserine de ‘Şaki İbrahimDestanı’ ismini vermiştir)

İbrahim paşanın yaptığı bu zulümleri Sultanİkinci Abdülhamid’e bildirmek ve şikâyet etmeküzere Diyarbakırlılar, Siverekli Bucak Osmanpaşanın başkanlığında bir heyet oluşturarakİstanbul’a göndermişlerdir. Sultan ile görüşmeimkânı bulan heyet daha hiçbir şey söylemeye

Page 89: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

fırsat bulmadan “Oğlum İbrahim nasıldır”sualine muhatap olmuşlar ve “Oğlunuz İbrahimde, biz kullarınız da ellerinizden öperiz” diyerekhiçbir şikâyette bulunmadan Diyarbakır’a geridönmüşlerdir.[29]

O yıllarda Cizre bölgesinden geçen LehmannHaupt adında bir seyyahın tuttuğu kayıtlar, buzulmün boyutları hakkında önemli ipuçlarıveriyor:

“Mustafa Paşa; Osmanlıhâkimiyetinden neredeyse bağımsızküçük bir krallık kurmuştu. Zorla vekanunlara ters bir şekilde vergilerkoyuyor, bu bölgeden geçenleridurdurup yüksek meblağlarda geçişücreti alıyor, keyfî icraatlardabulunuyor, hatta ahalinin malını vemülkünü bile yağmalıyordu.”[30]

Yine bu zulümlere örnek olarak Tillo’darüyasında Şeyh Abdülkadir Geylanî (k.s.)

Page 90: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

hazretlerini gören Bediüzzaman’ın, aldığı talimatüzerine halka zulmeden Miran Aşireti Reisi ve48. Hamîdiye Alayı Komutanı Mustafa paşayıbu zulmünden vazgeçmesi ve namazabaşlamasını temin için ikaz etmek maksadıylaCizre’ye gitmesi gösterilebilir.[31]

Bu konuda Başbakanlık Osmanlı Arşivikayıtlarına da geçen çok sayıda vukuatmevcuttur. Bunlar arasında, Musul Emlak-ıHumâyûn Komisyonu Riyaseti’nin bildirdiğinegöre, Mustafa paşanın bir hayli atlı ile bir köyehücum ettikleri, birçok hayvanı gasp ettikleri,birçok insan katlettikleri, on-on beş eviyaktıkları belirlenmiştir. Yine DiyarbekirSerkomiserliği’nin, Zabtiye Nezareti’negönderdiği bir telgrafta, Miran aşireti reisiMustafa paşa ve damadı Tahir ağanın tahrikiyleMiran ve Kiçan aşiretlerinden ikiyüz atlı veüçyüz yayan yani beşyüz aşiret mensubunun,Cizre’ye yarım saat mesafede bulunan 4 köyehücum ettikleri, köy halkının mallarını, koyun,öküz ve diğer hayvanlarını gasp ettikleri gibievlerini de yıktıkları ve açtıkları ateş sonucuçocuğunu emziren bir kadının hayatını

Page 91: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kaybettiği bildirilmiştir.Serasker Rıza paşa bir raporunda, Mustafa

paşanın bunca yaptıklarına rağmen, henüzhakkında hiçbir şeyin yapılmamış olmasındanyakınmış, Mustafa paşanın yaptıklarına karşılık,benzerlerine ibret olacak şekilde bir muameleninyapılmaması halinde, bu durumun zulmedenlericesaretlendireceğini ve neticede zulümyapanların sayısının artacağını dile getirmiş;böyle bir durumun da bölgede hasarlara vezararlı faaliyetlerin artmasına yol açacağını,yapılan şikâyetlerin tahkik edilmesi gerektiğinibelirterek olayı soruşturacak bir heyetinoluşturulmasını ve bir Dîvân-ı Harb kurulmasınıtalep etmiştir.[32]

Eski Diyanet İşleri Müşavere Kurulu ReisiHasan Fehmi Başoğlu’nun, Uhuvvet gazetesinin9.12.1964 tarihli nüshasında neşredilen birhatırası ise şöyledir:

“Bediüzzaman’ı bir handa ziyaretettim. Bir harita çıkararak, Şark’taDârülfünûn açılması ve bunun

Page 92: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ehemmiyetini izah etti. O zamanŞark’ta Hamîdiye Alayları vardı. Osuretle idare ediliyordu. Bu suretletarz-ı idarenin noksaniyetlerini ifadeile maarif, san’at ve fünûnnoktasında Şark’ın uyandırılmasılazım geldiğini mukni olarak bizeizah ile bu gayesinin tahakkuku içinİstanbul’a geldiğini anlattı.”[33]

1910 yılının son aylarında Şark aşiretlerinigezen ve onları irşad eden Bediüzzaman,ağırlıklı olarak halkı aydınlatmak maksadıylaMeşrutiyet’in öneminden bahseder. Bu aradamuhatap olduğu suallere de cevap verir. Dahasonra bu konuşmaları soru-cevap tarzındaMünâzarat isimli eserinde neşreder. Bu eserdegeçen bir tespit, başlangıçta iyi niyetlerlekurulan Hamîdiye alaylarının geldiği hazindurumu anlatması bakımından çok ilginçtir:

“Sual: ‘İstibdadın çirkinliğine,meşrutiyetin bu derece iyiliğine delilin

Page 93: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

nedir?’Cevap: Siz avam olduğunuzdan

hayalînizle tefekkür, gözünüzle taakkulettiğinizden, temsil size bürhân-ınazarîden daha ziyade muknîdir.

İşte, biliniz: Hükûmet hekim gibidir;millet hastadır. Farz ediniz, ben şuçadırda oturmuş bir hekimim. Şu etraftakiher bir köyde, Allah etmesin, birer ayrıhastalık var. Ben o hastalıkları teşhisetmemişim, hem de tacizimi istemeyenmüdâhenecilerden, yalancılardan başkakimseyi görmemişim. Şu halde, şuköylere, tanımadığım bir hastalığa,görmediğim bir hastaya gönderdiğimreçetesiz; mizansız bir ilâcı istimal eden,acaba şifa mı bulur veyahut ölür?”

“(…) Eşkıyalık ve husumet derdiylemültehap bulunan o vücuda, iltihabıtezyid eden Hamîdîlik icra etmek ve ilâahir, acaba tedavi mi, yoksa tesmîmmidir, melekü’l-mevte yardım etmekmidir? İşte mahiyet-i istibdadın timsali

Page 94: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

budur.”[34]

Malazgirt, Erçiş, Urfa, Hınıs, Mardin veBaşkale gibi merkezlerde 57 adet HamidiyeAlayının kurulduğu bilinmektedir. 1901’de busayı 65’e çıkarılmıştır. Dikkat çeken noktalardanbirisi de Alevî-Kürt aşiretlerinden hiçbirisiHamîdiye Alayı kurma fikrine yanaşmadı.Yavuz Sultan Selim döneminden beri Alevî-Kürtaşiretleri hem Osmanlı Devleti’ne ve hem deYavuz Sultan Selim’le anlaşma yapan SünnîKürtlere mesafeli durmaya özen gösteriyorlardı.İkinci Meşrutiyet’in ilanı ve Sultan İkinciAbdülhamid’in tahtan indirilmesinden sonrahükümet, Binbaşı Hacı Hamdi bey ile FahrettinAltay’ı, alayları yeniden düzenlemeklegörevlendirdi. Ve Hamîdiye Alaylarının ismiAşiret Alayları olarak değiştirildi.

Aşiret Alayları, Birinci Dünya Savaşı’nda,Doğu cephesinde Rus ve Ermenilere karşı büyükkahramanlıklar gösterdi. Aynı şekilde KurtuluşSavaşı’nda da, Kuvâ-yı Milliye ile birliktevatanın işgalden kurtarılması için çok yararlıhizmetlerde bulundu. Cumhuriyet’in ilanından

Page 95: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sonra ise kurumların yeniden yapılandırılması ilebirlikte, bu alaylar da resmî olaraklağvedilmiştir.[35]

[23] Cezmi Eraslan, “Hamidiye Alayları”, TDVİslâm Ansiklopedisi, Cilt: 15, 1997, s. 462.

[24] Ömer Faruk Yılmaz, Belgelerle Sultanİkinci Abdülhamid Han , Osmanlı Yayınevi,1999, s. 314.

[25] Sultan Abdülhamid Han, SiyasîHatıralarım, Dergâh Yayınları, 1987, s. 29.

[26] Mehmet Selim Mardin, Yeni Asyagazetesi, 7 Haziran 2007.

[27] Bediüzzaman Said Nursî, Münâzarat,Yeni Asya Neşriyat, s. 151.

[28] Eraslan, a.g.e., s. 463.[29] Tan, a.g.e., s. 103.[30] Mary F. Weld, Bediüzzaman Said Nursî-

Entelektüel Biyografi, Etkileşim Yayınları, 2006,s. 35.

[31] Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat,Yeni Asya Neşriyat, s. 36.

[32] Mehmet Selim Mardin, Yeni Asyagazetesi, 8 Haziran 2007.

[33] Abdülkadir Badıllı, Mufassal Tarihçe-i

Page 96: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Hayat, Timaş Yayınları, 1990, s. 154.[34] Bediüzzaman Said Nursî, Münâzarat,

Yeni Asya Neşriyat, s. 24-26.[35] Osman Aytar, Hamidiye Alaylarından

Köy Koruculuğuna, Medya Güneşi Yayınları,1992, s. 88-91,135.

Page 97: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Şeyh Selim ve Bitlis HadisesiİTTİHAD VE TERAKKİ HÜKÜMETİ’NİN ırkçıve dini geri plana atan politikalarına karşı enönemli tepkilerden birisi de Şeyh Selim’in 1913yılında başlattığı Bitlis ayaklanmasıdır. İttihad veTerakki yönetiminin uygulamalarına tepki olarakçok sayıda aşiret de bu harekete destek verdi.Bunlar arasında Hizan şeyhlerinden ŞeyhSıbgatullah’ın torunları Şeyh Şehabeddin ileSeyyid Ali de bulunuyordu. Şeyh Selim buayaklanma sonrasında tutuklanarak Bitlis’egötürülürken yolda yapılan bir baskın sonucukurtarıldı. Olaylar bunun üzerine yayılmayabaşladı. Kısa sürede Bitlis şehri ele geçirildi;ancak hiçbir talan ve yağma olayına izinverilmedi. Şeyh Selim’in talimatı ilegayrimüslimlere çok iyi davranıldı.

Olay bölgesine çok sayıda asker sevkedilerekbu isyan çok kanlı bir şekilde bastırıldı. SeyyidAli, isyandan çekilerek Gayda köyüne gitti.Şeyh Selim ve yakın arkadaşları ise Bitlis’tekiRus Konsolosluğu’na sığınmak zorunda kaldılar.1914 yılında Birinci Dünya Savaşı devamederken, askerler tarafından Rus

Page 98: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Konsolosluğu’na bir baskın düzenlendi, ŞeyhSelim ve arkadaşları bu baskın sırasındaöldürüldü.[36]

Bediüzzaman hazretleri, Bitlis Hadisesi’nedestek olması için kendisine yapılan teklifi kabuletmemiş ve bu olayı daha sonra şöyleaçıklamıştır:

“Eski Harb-i Umumî’den birazevvel, ben Van’da iken, bazı dindarve muttakî zatlar yanıma geldiler,dediler ki: ‘Bazı kumandanlardadinsizlik oluyor, gel bize iştirak et.Biz bu reislere isyan edeceğiz.’ Bende dedim: ‘O fenalıklar ve odinsizlikler, o gibi kumandanlaramahsustur; ordu onun ile mes’ulolmaz. Bu Osmanlı ordusunda belkiyüzbin evliya var. Ben bu orduyakarşı kılıç çekmem ve size iştiraketmem.’ O zatlar benden ayrıldılar,kılıç çektiler; neticesiz Bitlis hadisesivücuda geldi. Az zaman sonra Harb-

Page 99: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

i Umumî patladı; o ordu, din namınaiştirak etti, cihada girdi. O ordudanyüzbin şehitler evliya mertebesineçıkıp, beni o davamda tasdik edip,kanlarıyla velayet fermanlarınıimzaladılar.”[37]

Bediüzzaman’ın eniştesi Molla (Mela) Said debu isyan sırasında Şeyh Selim ile birlikte hareketetmiş ve isyanın başarısız olması neticesindeailesini de alarak Suriye’ye gitmiş ve bir daha damemleketine dönmemiştir.[38] Mela Said,Bediüzzaman’ın Meyve Risalesi’nin OnbirinciMeselesi’nde ‘Hacca gidip sekerat içinde tavafederken, tavaf içinde vefat eden merhumehemşirem’ diye bahsettiği Âlime Hanım’ıneşidir. Âlime Hanım ve Molla Said daimadualarında, birbirlerini yalnız bırakmamayı,beraber vefat edip, ebede gitmeyi niyazederlerdi. Allah bu dualarını kabul edip ruhlarınıbirlikte almıştı. Molla Said’in Şark’takihadiselerde mitralyöze karşı sopa ile mukabeleetmeye çalışan son derece kahraman bir insan

Page 100: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

olduğunu Üstad ifade etmişti.[39][36] Uğur Mumcu, Kürt-İslâm Ayaklanması, s.

210.[37] Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, Yeni

Asya Neşriyat, s. 566.[38] Tan, a.g.e., s. 124.[39] Şahiner, a.g.e., s. 159.

Page 101: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Dev Proje: MedresetüzzehraBEDİÜZZAMAN’IN 9 YAŞINDA tahsilhayatına başlaması ile birlikte yaklaşık yirmi yılı,medreseleri gezmekle, ders almakla, dersvermekle, Doğu bölgesinin problemleriniyerinde tespit etmekle geçti. 15 yaşında DoğuBeyazıt’ta Şeyh Muhammed CelalîHazretleri’nden icazet (diploma) aldıktan sonraDoğu medreselerini gezdi, Doğu ve Güneydoğuillerindeki önemli problemleri ve özellikle eğitimkonusundaki ciddi sıkıntıları yerinde tespit etti.Şark’ın birçok bölgesinde medrese vardı, ancakbunlar ihtiyacı karşılamaktan son derece uzaktı.

Bediüzzaman’a göre, bütün İslâm âleminin veözellikle Şark insanının üç tane büyük düşmanıvardı: Cehalet, zaruret (yoksulluk) ve ihtilaf…Cehalet beraberinde yoksulluğu getiriyordu.Yoksullukla sıkıntılara düşen insanlarda dakavgalar, çatışmalar ve ihtilaflar eksikolmuyordu. Bu üç düşmana karşı sanat, marifetve ittifak silahları ile mücadele edilmeliydi.Böylece marifet cehaleti, sanat zarureti, ittifak daihtilafı mağlup edecekti.

İşte Medresetüzzehra projesi böyle bir

Page 102: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

arayıştan ve ihtiyaçtan doğmuştu.Bu açıdan değerlendirildiği zaman

Bediüzzaman’ın eğitim hedeflerini şu şekildesıralamak mümkündür:

1. Tahkikî imana sahip özgür fertleryetiştirmek.

2. Dinî ve dünyevî hayatta dengeli bireyleryetiştirmek.

3. Çoğulcu ve haklara saygılı, istikametlifertler yetiştirmek.

4. Nefisini ıslah etmekle işe başlamak.5. İnsanlara faydalı olmak.6. Yetenekleri inkişaf ettirmek.7. Müspet hareket eden bireyler yetiştirmek.8. İnsan psikolojisini bilerek eğitim vermek.9. Mukteza-yı hale uygun söylem geliştirmek.10. Kâinata mana-yı harfî ile bakmak.11. Tezellüle tenezzül etmeyen, zilleti

reddeden bireyler ye tiştirmek.12. Kardeşlik ve uhuvvet duygusunu

geliştirmek.13. Sosyal uzlaşma için ortak paydalardan

yararlanmak.

Page 103: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

14. Hukukunu bilen öncü vatandaş tipioluşturmak.[40]

Medresetüzzehra projesini anlatmak için Sultanİkinci Abdülhamid ile görüşmeye çalışanBediüzzaman, önce tımarhaneye arkasından danezarethaneye atıldı. Sultan’la görüşmesinemüsaade etmeyen ve kendisini bir an önceoradan göndermeye çalışan Zaptiye Nazırı Şefikpaşa ile olan konuşmayı Bediüzzaman bizzatşöyle aktarmıştır:

“Zaptiye Nazırı; Padişah sana selametmiş. Bin kuruş da maaş bağlamış. Sonrada yirmi-otuz lira yapacak, dedi.

Cevaben; Ben maaş dilencisi değilim.Bin lira da olsa kabul edemem. Kendimiçin gelmedim. Milletim için geldim. Hemde bu bana vermek istediğiniz rüşvet vehakk-ı sükûttur (sus payı).

Nazır; İradeyi, reddediyorsun. İradereddolunmaz.

Cevaben dedim; Reddediyorum, ta kiPadişah darılsın, beni çağırsın. Ben de

Page 104: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

doğrusunu söyleyeyim.Nazır; Neticesi vahimdir!..Cevaben; Neticesi deniz olsa, geniş bir

kabirdir. İdam olunsam, bir milletinkalbinde yaşayacağım. Hem deİstanbul’a geldiğim vakit, hayatımı rüşvetgetirmişim, ne ederseniz ediniz! Bunu daciddi söylüyorum; ‘Ben isterim ki; ebna-yı cinsimi bilfiil ikaz edeyim ki, devleteintisap, hizmet etmek içindir. Maaşkapmak için değildir.’

Hem de benim gibi bir adamın milleteve devlete hizmeti nasihatledir. O dahüsn-ü tesirledir. O da hasbîlikledir. Buda garazsızlık, o da ivazsızlık, o da terk-imenafi-i şahsiyledir. Binaenaleyh benmaaşın kabulünde mazurum.

Nazır; Senin Kürdistan’da neşr-i maarifolan maksadın, meclis-i vükelâda(bakanlar kurulu) derdest-i tezekkürdür.

Cevaben; Acaba maarifi te’hir, maaşıta’cil edersiniz, ne kaide iledir? Menfaat-ışahsiyemi menfaat-ı umumiye-i millete

Page 105: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

tercih ediyorsunuz.Nazır hiddet etti…Ben dedim; Ben hür yaşamışım.

Hürriyet-i mutlakanın meydanı olanKürdistan dağlarında büyümüşüm. Banahiddet fayda vermez, nafileyorulmayınız. Ben nefyedin, Fizan olsun,Yemen olsun razıyım. Siz depineduzluktan ve yamacılıktankurtulursunuz. Ben de yüksektendüşmekle incinmekten kurtulurum.

Nazır; Ne demek istiyorsun?Cevaben dedim; Sigara kâğıdı kadar

ince ve nizam namıyla bir perdeyi bukadar feverân-ı efkâr ve hissiyata karşıherkesin üstüne örtmüşsünüz. Herkesaltında sizin tazyikatınızla meyyit-imüteharrik gibi inliyor. Ben acemi idim,altına girmedim. Üstüne düştüm. Suret-itelebbüsüm gibi ahlakım da sakil idi. Birkere Mabeyn’de yırtıldı. Şişli’de birErmeni’nin evine düştüm. Orada yırtıldı.Şekerci Hanı’na düştüm, orada da yırtıldı.Tımarhaneye düştüm, şimdi de

Page 106: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

tarassudhaneye (nezarethane)düşmüşüm.”[41]

Bediüzzaman, eserlerinde projesi ile ilgiliolarak detaylı bilgiler de vermiştir. ‘Camiü’l-Ezher’in kız kardeşi olan, Medresetüzzehranamıyla Dârülfünûn’u mutazammın pek âli birmedrese’ ifadesindeki Dârülfünûn kelimesindenMedresetüzzehra’nın eğitim seviyesininüniversite düzeyinde olacağı anlatılmaktadır.Bunun yanında Bediüzzaman birçok yerde,Medresetüzzehra’nın Ezher sisteminde ya daüslûbunda olması gerektiğinden bahsetmektedir.Bundan da anlaşılmaktadır ki,Medresetüzzehra’nın, tıpkı Ezher’de olduğugibi, orta ve lise kısımları da bulunacak,Medresetüzzehra’nın üniversite kısmındaokuyacak talebeler istenilen kıstaslara göreburalardan yetişecektir.

Medresetüzzehra’da, din ilimleri ile fen ilimleriberaber okutulacaktır. Zira Bediüzzaman’a göre,“Vicdanın ziyası ulûm-u dinîyedir. Aklın nurufünûn-u medenîyedir, ikisinin imtizacındanhakikat tecelli eder. O iki cenah ile talebenin

Page 107: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri(ayrıldıkları) vakit birincisinde taassup,ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.” İşte bununiçin, fünûn-u cedîde, ulûm-u medâris ile mezcve dercedilecektir. Yani modern fen bilimleri ilemedrese ilimleri olarak bilinen din ilimleriMedresetüzzehra’da birlikte okutulacaktır.

Medresetüzzehra’da şubeler (fakülteler, farklıbölümler) bulunacak ve ihtisaslaşma esasalınacaktır. Fakat talebeler kendi bölümlerindeuzmanlaşırlarken, uzmanlık alanlarına yakınbilim dalları ile ilişki içerisinde bulunacaklar vekendi alanlarına yardımcı olacak ilgili derslerialacaklardır. Diğer bilim dallarına karşı tamamencahil kalmayacaklardır.

Eğitim dili olarak Bediüzzaman, “Arabî vacip,Kürdî caiz, Türkî lazım” diyerekMedresetüzzehra’nın üç dilde eğitim yapacağınıbelirtmektedir.Görev yapacak müderrislerin(öğretim elemanlarının) özellikleri ile ilgiliolarak Bediüzzaman, “Zülcenaheyn ve Kürtlerile Türklerin mutemedi olan Ekrad ulemasınıistinas etmek için lisân-ı mahalliye aşina olanlarıintihap etmektir” diyerek Medresetüzzehra’da

Page 108: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

görev yapacak müderrislerin:

1. Zülcenaheyn olmalarını, yani zahirî vebâtınî ilimlere (dinî ve dünyevî ilimlere) vâkıfolmalarını,

2. Mahallî dil Kürtçeye aşina olan ve aynızamanda Kürtlerin ve Türklerin itimat ettiğikimselerden seçilmeleri gerektiğinibelirtmektedir.

Resmî statüsü: Resmî okullara denk, ancaközel bir müessese olması düşünülenMedresetüzzehra, resmî yüksekokullarla eşittutulacak, sınavları onlarınki gibi yapılacak,fakat devletin resmî bir müessesesi olmayacaktır.Kısacası Medresetüzzehra, resmî seviyeli özelbir kuruluş olarak düşünülmüştür.

Öğrenciler: Doğu Anadolu’da kurulmasıplanlanan Medresetüzzehra’nın öğrencileri,başta Doğu Anadolu bölgesi ve Anadolu olmaküzere, Osmanlı’nın diğer bölgelerinden,Arabistan, İran, Hindistan, Türkistan,Kafkasya’dan ve Balkanlardan yani Ezher’deolduğu gibi İslâm âleminin her yerindengelebileceklerdir.

Page 109: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Mâlî kaynaklar: Medresetüzzehra’nın maddîgelir kaynakları vakıflar, zekât, nüzur (adaklar),sadakalar ve diğer bağışlar olacaktır.Medresetüzzehra manevî olarak da bölgedekiinsanların hamiyet ve gayretlerindenbeslenecektir.

Sultan İkinci Abdülhamid döneminde bu çokönem verdiği projesi ile ilgili olarak bir sonuçalamayan Bediüzzaman, Sultan Reşad devrindemüracaatını yeniledi. 1911 yılının Haziranayında Doğu illerini temsilen Sultan Reşad ilebirlikte Balkan gezisine katılan Bediüzzaman,Sultan Reşad ile tanışma ve görüşme fırsatıbuldu. Bu gezi sırasında Kosova Üniversitesi’nintemeli atıldı. Bediüzzaman, “Şark böyle bir Dar-ülfünûna daha ziyade muhtaçtır. Çünkü orasıİslâm âleminin merkezi hükmündedir”[42]diyerek bu idealinin önemine işaret etti.

Daha sonra Kosova kaybedilince, sultanReşad’ın emri ile buraya ayrılan 19.000 altınŞark Üniversitesi’ne tahsis edildi. Bediüzzaman,bunun üzerine Van’a giderek, çok sayıda görevlive vatandaşın katıldığı bir tören ile Edremit’te,Van gölünün kıyısında Medresetüzzehra’nın

Page 110: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

temeli attı. Ancak kısa bir süre sonra BirinciDünya Savaşı başladı ve Osmanlı Devleti de busavaşa katılınca, üniversite projesigerçekleşemedi.

Birinci Dünya Savaşı dönemindeMedresetüzzehra idealini gerçekleştirecek şartlarmevcut değildi. Bediüzzaman da bu savaştavatan savunması adına Şark’ta bir Milis Alayıkurarak birçok cephede, özellikle Pasinler’deçok büyük kahramanlıklar gösterdi. Vantaraflarında çok sayıda masum insanınkurtarılmasına hizmet etti.

Bitlis savunmasında ayağı kırılıp Ruslara esirdüşünceye kadar bu mücadelesine devam edenBediüzzaman’ın ilim ile olan münasebetine ise,savaştığı cephede talebesi Molla Habib’e çokkıymetli bir eser olan İşârât-ül İ’caz’ı yazdırmasıen iyi örnektir.

Bediüzzaman, Birinci Dünya Savaşı’ndansonra kurulan Millet Meclisi’nin ısrarlı davetlerisonucu gittiği Ankara’da Medresetüzzehra’yıyeniden gündeme getirdi ve buradamilletvekillerine hitap ederek, Şark’ta birüniversite kurulması konusunda onları ikna etti.

Page 111: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Meclis, aralarında Mustafa Kemal’in debulunduğu 163 milletvekilinin oyu ile böyle birüniversitenin kurulmasını ve 150.000 liraödenek ayrılmasını kabul etti.

Ancak, ortaya çıkan gelişmeler ve yönetimdefarklı düşüncelerin hâkim olmaya başlamasısonucu, bu karar uygulama sahasınakonulamadı. (Bediüzzaman, Ankara’dakimevcut yönetim anlayışı ile kendi fikirleriarasındaki derin ayrılıkları görünce Ankara’dafazla kalmadı ve Van’a gitti.)

Bediüzzaman’ın bu projesinin, Şark insanıüzerinde oyun oynamak, onları çeşitli tezgâhlaraalet etmek ve sömürmek isteyen insanlara karşıbir panzehir ve kalkan vazifesi göreceğişüphesizdi. Bu panzehir projenin haklılığı yıllarsonra ortaya çıkmıştır.

Abdürrahim Zapsu, Eylül 1951 yılınday a y ın la n a n Ehl-i Sünnet dergisinin 102.sayısında “Van Üniversitesi” başlıklımakalesinde bakın ne diyor:

“1929 senesinde Midyat’ta Mal Müdürüidim. O zaman Irak ile aramızda bir

Page 112: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

tahdid-i hudut komisyonu kurulmuş vebaşına o zamanki Hakkari valisi Tevfikadında birisi tayin olmuştu. Bu zatMidyat’a geldi. Midyat KaymakamıNecip, Alay Kumandanı Miralay Tevfikbeyle beraber kendisini karşıladık. Veaskerî mahfele misafir ettik. Sohbetsırasında Miralay Tevfik bey, kendisineşöyle bir sual sordu:

‘Bu muhit halkı çok zeki, çok ahlaklı,çok sadık, fedakâr ve cesurdur. Bunlaraniçin hakiki mektepler açmıyor da,oyalayıcı siyasetle körletiyoruz? Bu sualiişiten Vali ve Komisyon Reisi banadönerek; Mal Müdürü Bey, nerelisiniz?Dedi. Ben de cevaben ‘Üsküdarlıyım’dedim. Ondan sonra bu feci beyanattabulundu:

‘Kumandanım; biz ne kadar fenalıklargörmüş isek, iki kelimeyi bir arayagetiren bu memleket halkından gördük.Onları okutup başımıza bela mıedeceğiz? Onları cahil bırakıpmallarından istifadeye çalışacağız.’ Bu

Page 113: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

söz karşısında dondum kaldım. İkiarkadaş da hayret içinde kaldı.”[43]

Okul konusu ile ilgili olarak EskiBaşbakanlardan Ferit Melen’in bir sözü de bukonudaki düşüncenin sadece bazı mahallîidareciler ile sınırlı olmadığını, devleti idare edenüst düzey yöneticilerin de aynı düşünceye sahipolduğunu göstermesi açısından çok ilginçtir:

“Hiç unutmam, Fevzi Çakmak neokulu (Doğu ile ilgili olarak)? Bizcahili ile başa çıkamıyoruz,okumuşuyla hiç halleşemeyiz’demiş.”[44]

(Bu önyargılı politikanın sonucu olarak, ŞeyhSaid olayından sonra 1925 yılından 1932 yılınakadar Diyarbakır Lisesi kapalı tutulmuş ve adetabu bölgeye ceza verilmiştir.)

Resmî destekli, özel statülü bir yüksekokulolarak düşünülen ve ihtiyaç halinde birçok Doğu

Page 114: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

vilayetinde şubelerinin açılmasının çok büyükyararlar sağlayacağı şüphesiz olanMedresetüzzehra projesi, o zamanın olağanüstüşartları içerisinde ne yazık ki gerçekleşemedi;ama Bediüzzaman, vefatına kadar bu idealininpeşini bırakmadı. Medresetüzzehra’yı kurumsalolarak hayata geçiremese de telif ettiği Risale-iNur Külliyatı ile tüm ülkeyi baştanbaşa birMedresetüzzehra’ya çevirmek için hayatınıvakfetti. Bu eserler ile adeta bir sivil üniversiteinşa edilmiş oldu. Ve bugün bu ‘sivilüniversite’nin fedakâr ve gayretli mensupları,dünyanın her tarafında, kırktan fazla dünya diliile aydınlanma ve eğitim çalışmalarına aralıksızdevam ediyorlar.

[40] Bestami Said Çiftçi, “Eğitimin DoğuYakası”, Köprü dergisi, Sayı: 98, s. 77.

[41] Bediüzzaman Said Nursî, Asâr-ı Bediiye,Elmas Neşriyat, 2004, s. 431-432.

[42] Bediüzzaman Said Nursî, EmirdağLâhikası, Yeni Asya Neşriyat, s. 402.

[43] Necmeddin Şahiner, BediüzzamanÜniversitesi, Timaş Yayınları, 1996, s. 57.

[44] Mehmet Ali Birand, APO ve PKK, s. 62.

Page 115: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Bediüzzaman’ın MuhtelifÇözüm Çalışmaları

BEDİÜZZAMAN’IN DOĞU VE GÜNEYDOĞUANADOLU bölgesinde kurmak istediğiÜniversite projesine ve bu konudakiçalışmalarına değinmiştik. Bediüzzaman’ınyetiştiği ve problemlerini yakından bildiği bölgeile ilgili çalışmaları elbette bundan ibaret değildi.Bunun haricinde Doğu bölgelerinin ve Kürtlerinproblemlerine çözüm bulmak maksadıyla birçokçalışma ve girişimlerde bulundu. Gazetelerdebirçok makale yayınladı. Yetkililerin nezdindebazı teşebbüslerde bulundu. Bunları kısacaşöylece özetleyebiliriz.

Bediüzzaman, İstanbul’da Türkçe ve Kürtçeyayın yapacak bir gazete yayınlamak için ozamanın İçişleri Bakanlığı’na bağlı olan Basın-Yayın idaresine müracaat etmiş ve bu gazeteninmaksadının şer’i ölçülere uygun siyaset ve çeşitliilimler ve işlerden bahsetmek olduğunu ifadeetmiştir. ‘İlim ve Kürtlerin Birliği’ isimli gazete,başlangıçta haftada bir yayınlanacak ve dahasonraları ise günlük olarak yayınlanacaktır.

Page 116: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Bediüzzaman’ın gazete çıkarmak için ilgililereverdiği dilekçenin resmî kayıtlara geçen aslı şuşekildedir:

BÂB-I ALİ (HÜKÛMET KAPISI)NEZARET-İ CELİLE-İ DÂHİLİYE (İÇİŞLERİ

BAKANLIĞI)İdare-i Matbû’ât (Basım ve Yayın İdaresi)

Aded (Sayı) : 1498

Bediüzzaman Said-i Kürdî EfendiHazretleri tarafından takdim edilip İdare-iÇakerîye (İdaremize) havale buyurulanarz-ı halde (dilekçede) siyaset-i şer’iye(İslâmi ölçülere uygun siyaset) ve ulûmve şu’ûn-ı muhtelifeden (çeşitli ilimler veişlerden) bahis olmak (bahsetmek) veşimdilik haftada bir, ileride yevmî(günlük) çıkarılmak üzere ‘Ma’rifet veİttihad-ı Ekrâd’ (İlim ve Kürtlerin Birliği)nâmıyla Türkçe ve Kürtçe bir gazeteneşrine me’zuniyet i’tası istid’â edilmiş(izin verilmesi istenmiş) olmasıylaMatbû’ât Nizamnamesinin üçüncü vedördüncü maddelerinin fıkra-i ûlâları

Page 117: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ahkâmına tevfikan (birinci fıkralarıhükümlerine uygun) müsted’î-i mûmâileyh (dilekçe sahibi) hakkındamu’âmele-i lâzımenin îfâsıyla (gerekliişlemin yapılmasıyla) neticesinin inbâsı(bildirilmesi) hususunun Zabtiye Nezaret-i Aliyyesine (Savunma Bakanlığı’na) emrve iş’âr buyurulması bâbında(emredilmesi ve yazı ile bildirilmesikonusunda) emr u ferman hazret-i menlehü’l-emrindir (emir ve ferman sizindir).

Fî 10 Muharrem sene 327 veFî 20 Kanun-ı sânî sene 324(01 Şubat 1909)Matbû’ât-ı Dâhiliye Müdiri

Mehmet Tevfik[45]

Bu şekilde kayıtlara geçen belgenin akıbetibilinmemektedir. Acaba gazete çıkarma izniverildiği halde, bazı nedenlerden dolayıyayınlanma imkânı mı bulunamadı veya böylebir gazetenin çıkarılmasına izin mi verilmedi?Sonuç ne olursa olsun, burada Bediüzzaman’ın

Page 118: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bir kaygısı açıkça görülmektedir. Türkçe veKürtçe olarak yayınlanacak gazete, İslâmiölçülere uygun bir siyaset çizgisinde muhtelifilimler ile diğer konularda yayın yaparak, bu

Kürt halkının sorunlarını çok iyi tahlil edenBediüzzaman, çözüm için müspet hareket

tarzından yanaydı. (1876-1960)alanda büyük ihtiyaç içinde bulunan milletin

ve özellikle Kürtlerin aydınlanması konusundagayretlerde bulunacaktır.

Bediüzzaman, Osmanlı Devleti’nin yıkılmayadoğru koşar adım gittiği bir sırada, bazı artniyetlere alet edilmesi muhtemel olan Kürtleri

Page 119: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

uyarmış ve onların İslâmî konulardakihassasiyetinin zedelenmesini engellemek içinçalışmıştır.

Hamallara İlginç Bir DersBediüzzaman Said Nursî’nin, Meşrutiyet’in ilanısonrası yapılan bazı olumsuz telkin vekışkırtmalardan Kürtleri koruma maksadıylagerçekleştirdiği çalışmalarını ‘Nutuk’ ve‘Münâzarat’ adlı eserlerinde görmekmümkündür.Safdil oldukları için bazı art niyetli girişimlerealet edilme tehlikesinde olan Kürt hamallara;“Ruhumu misafireten bir hamal cesedinegönderdim. Ve hamal lisanıyla hammallarahitaben beyân-ı hal ettim. Kusurumu müstearhamallığıma bağışlamalı” diyerek Kürthamallara hitap eden ve onların bulunduklarımekânları teker teker ziyaret ederek onları ikazeden Bediüzzaman, bu sohbetleri sırasında şuenteresan görüşlere yer vermiştir:

“(…) Gayet kıymettar üç cevherimizvar. Şeriat, namus, gayret lisanıyla

Page 120: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

muhafazasını bizden istiyorlar. Birincisi,İslâmiyet ki, milyonlarla şühedanın kanpahasıdır. İkincisi, insaniyet ki, insanıumum âleme sultan eden odur.Üçüncüsü, milliyetimiz ki, o âsârıylahayy olan dahi seleflerimizle bir rabıta-iittihadımızdır. Bundan maada bizim üçdüşmanımız var, bizi mahvediyor:

Birincisi, fakr. Yalnız burada 40.000hamal buna canlı delillerdir. İkincisi,cehl. Bu 40.000’de 40 nefer, mürebb-iefkâr olan gazeteyi bu zaman-ı terakkideokuyamamasıyla müsbittir. Üçüncüsü,keşmekeştir. Şimdi 400.000 cesurmuharip bir kuvve-i cesimeye malikolduğumuz halde ihtilaf-ı dâhilîdendolayı mahvoluyor. Şimdi bize üç elmaskılınç lazımdır; ta ki üç cevherimizimuhafaza ve üç düşmanımızı damahvetsin: Birincisi, ittihad-ı millî.İkincisi, sa’yi insani. Üçüncüsü,muhhabet-i millîdir ki, bu ittihadla okuvve-i cesimeyi hükümetin elinevermekle harice sarf ettiğinden kendimizi

Page 121: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

müstahak-ı adalet ve ona bedelhükümetten adalet ve müterakimhukukumuzu isteyeceğiz.”

“(…) Mâhasıl: Türkler bizim aklımız,biz de onların kuvveti, mecmuumuz biriyi insan oluruz. Ho-serane (kendibaşına) yapmayacağız.”

“(…) Elhâsıl: İttifakta kuvvet var.İttihadda hayat var. Uhuvvette saadet var.İtaat-i hükümette selamet var. Hablü’lmetin-i ittihada ve şerit-i muhabbetesarılmak lazımdır.”

Bu konuşma ile Bediüzzaman’ın birlik veberaberliğe verdiği önem çok net ve açık birşekilde görülmektedir.

Kürtlere ‘Meşrutiyet’ ÇağrısıMeşrutiyet’in ilanı ile Kürtlerin çok büyükmenfaat göreceğini belirterek burada istikbale debir işarette bulunmakta, bu toplumda yaşayanKürtlerin esas menfaatinin Meşrutiyet vedolayısıyla demokraside olduğunu ifadeetmektedir. Bediüzzaman, Kürtlerin Meşrutiyet’e

Page 122: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sahip çıkmalarını ve hizmet etmelerini isteyerekşunları söylemektedir:

“Ey bağlı aslanlar gibi efradı Ekrad!Şimdiye kadar iki cihette esir idiniz. Biri,hükümet-i müstebidenin tekâlif-izalimanesi ile diğeri, bazı zalimlerin gaspve garet-i tecavüzatıyle. Şimdi bu inkılâb-ı azimden sonra âzâdesiniz. (Meşrutiyetinilanından sonra hürsünüz) her biriniz,âleminizde hükümet-i meşruta-ımeşruanın tekâlif-i âdilanesine itaat vehukuk-u gayra men-i tecavüz şartıylabirer padişah gibisiniz. Bu saltanat-ışahsiyeyi muhafaza, teşebbüs-ü şahsî ileellerinizden geldiği kadar bu ittihadımillete ve Meşrutiyete her cihetle hizmetediniz. Zira bizi, belki umum millet-iİslâm’ın ve mutlak Osmanlıların necat vehayatı, bu ittihadı milletle kaimdir.

Ey umum Ekrad! Gözünüzü açınız,sabah geldi. Ve müteyakkız olunuz. Sizinihtilaf ve keşmekeşliğinizden efkâr-ıfâside sahibi istifade etmesin. Bu şanlı

Page 123: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

olan ittihadı milleti fena bir hastalığahedef etmesinler. Zira o vakit millet veİslâmiyet sizden davacı olacaktır.

Zaman size sille vurmakla o ihtilaf vekeşmekeşi atacaktır. Namusunuzuisterseniz, tokat yemeden atınız. Bunu damuhakkak bilin; Her tarafa hücum edenmedeniyete karşı vahşetinizi muhafazaedemezsiniz. Bu ‘vahşet’ lafzındandarılmayınız. Zira evvel nefsimesöylüyorum… Hem de kabahathükümetindir. İstediğim nokta, Kürtlüknamus ve haysiyetini muhafaza ve yiğit,kahraman Arnavutlara meşrutiyet veadalete hizmet ile iktida ediniz. Bu hâl-ihazır, saadetimize herkesten ziyadehizmet edecektir. Çünkü herkestenziyade istibdaddan bir zarar görmüşüz.Güya bizden darılmışlar. Mazi tarafınabizi sevk ediyorlardı. Beşaret ediyorumki, yakın zamanda umum Kürdistan’damedâris-i münderiseyi ihya ve olmayanyerlerde de medâris te’sis edilecektirvesselam.”[46]

Page 124: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Kürtlerin ve topyekûn milletin aydınlanması veüzerindeki cehalet tozlarını silkmesi için büyükgayret gösteren Bediüzzaman, bu amaçla birçokgazetede makaleler yazmıştır. Bu makaleleriçinde Kürtçe olarak yazılmış bir makale demevcuttur. Kürt Teavün ve Terakki gazetesinde1908 yılında yayınlanan bu makale ileBediüzzaman çok önemli bazı noktalara işaretetmiştir.

Bu çok önemli tavsiyeler, o zamanın kargaşasıiçinde yerine getirilmedi. Aradan yüz yıldanfazla bir zaman geçti. Bugün geriye dönüpbaktığımızda değişen çok fazla bir şeyolmadığını üzülerek müşahede ediyoruz. Ozaman zararın neresinden dönülürse kârdır.Kürtler, bugün de bu üç güzel meziyete sahipçıkar ve üç elmas kılıcı ellerine alırlarsa, üç tanedehşetli düşmanı bu elmas kılıç ile yok etmeyibecerebilirlerse, problemler bir bir çözülecek vegeleceğe ümitle bakma şansını yeniden eldeedebileceklerdir.[47]

[45] Kadir Aytar, “ Bediüzzaman’ın GazeteÇıkartmak için Matbuat İdaresine YaptığıMüracaat”,

Page 125: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

http://www.risaleakademi.com/arastirma-projeleri/mektup-hatra-ve-belgeler/313-bediuezzamann-gazete-mueracaat. (Erişim Tarihi01.07.2009)

[46] Bediüzzaman Said Nursî, Asâr-ı Bediiye,Elmas Neşriyat, s. 433-435, 452-453, 457-458.

[47] M. Latif Salihoğlu, Kürt-Türk Kardeşliği,Gençlik Yayınları, 1994, s. 136.

Page 126: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Prens Sabahaddin’inFikirlerine Farklı Bir Yorum

1877 YILINDA İSTANBUL’DA DOĞAN prensSabahaddin, Sultan Abdülhamid’in kız kardeşiSeniha Sultan ile Damat Mahmut Celaleddinpaşanın oğludur. Çok güzel bir eğitim dönemigeçirmiştir. Kardeşi prens Lütfullah ile birlikte,evlerine gelen özel hocalardan fen bilimleri ilebirlikte Osmanlı, Fars ve Arap edebiyatına dairdersler aldı. Babasının Avrupa’dan getirttiğihocalar vasıtasıyla iyi derecede Fransızcaöğrendi. Mahmut Celaleddin paşa ile SultanAbdülhamid’in arası bozulunca, prensSabahaddin, babası ve kardeşi ile birlikte Paris’eyerleşti. Paris’te Jön Türkler ile tanıştı ve bugrubun aktif elemanlarından birisi haline geldi.

Paris’te 1902’de yapılan ve şiddetlitartışmaların yaşandığı İttihad ve Terakkikongresi sonunda bu cemiyetten bir gruparkadaşıyla ayrılarak ‘Teşebbüs-ü Şahsî veÂdem-i Merkeziyet Cemiyeti’ni kurdu. Bundansonraki çalışmalarını kurduğu bu Cemiyet çatısıaltında yürüttü.

Page 127: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Güzel konuşan ve fikirlerini iyi müdafaa edenprens Sabahaddin, sosyal ve siyasî görüşleriniönceleri Meşveret gazetesinde, 1906 yılındansonra da Terakki gazetesinde yayınlamayabaşladı. Bu gazeteler gizlice Türkiye’yesokularak dönemin aydınları arasında etkili oldu.Daha sonra 1908 yılında Meşrutiyet’in yenidenilan edilmesinin ardından İstanbul’a dönerek,kurulan‘Osmanlı Ahrar Fırkası’nı destekledi.Osmanlı Devleti’nde baş gösteren hareketlenmeve karışıklıktan çıkış için kafa yoran ve bukonuda proje geliştiren aydınlardan olan prensSabahaddin, bu amaçla ‘adem-i merkeziyet’fikrini ortaya attı.

Ortaya çıkan milliyetçilik hareketleri için birçözüm olarak ortaya atılan bu öneride, kendilerikabul etmese bile ‘özerklik’ diyebileceğimiz birmodel geliştiren prens Sabahaddin, her milletinkendini idare etmesini, yerel meclislerinoluşturulmasını, gelirlerini harcama yetkisinesahip olmasını, merkezî idarenin kaldırılmasını,fakat bu şekilde oluşturulan yönetimlerin hilafetmakamına bağlılığının ve itaatinin devametmesinin sağlanması düşüncesini ortaya attı.

Page 128: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Prens Sabahaddin, liberal bir felsefeye sahipolup yerel yönetimlere ağırlık verilmesindenyanaydı.

Bu gelişmeler üzerine, halkta büyük bir tepkimeydana gelmiş, adeta bir galeyan havasıoluşmuştu. ‘adem-i merkeziyet’ düşüncesinin,Osmanlı Devleti’nde başlayan bölünme sürecinidaha da hızlandıracağı ve vahim sonuçlaraneden olacağı konusunda büyük bir korku vetereddüt meydana gelmişti.

Prens Sabahaddin, daha sonra yaptığıkonuşmalarda ve verdiği konferanslarda,maksadının siyasî olarak merkezden bağımsızbir siyasetin uygulanması olmadığını, idarîolarak mahallerin yetkilerinin artırılmasını talepettiğini defalarca ifade etti.

Bediüzzaman da devrin mühim bir aydınıolarak yazdığı bir makale ile bu konuya bakışınıyansıttı. ‘Prens Sabahaddin’in Su-i TelakkiOlunan Güzel Fikrine Cevap’ başlıklı yazısında,bu düşüncenin Osmanlı Devleti’ndeuygulanmasının mümkün olmadığını ve bunundevletin parçalanmasına neden olacağını,Osmanlı’dan nefret eden unsur ve milletlerde

Page 129: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ayrılık fikirlerinin bütün bütün alevleneceğini,bunun bir patlama meydana getireceğini vebunun sonucunda da çok sayıda küçük devletinortaya çıkacağını ifade etmekle beraber,Sabahaddin’in bazı düşüncelerininuygulanabileceğini belirtti. Bediüzzaman’ın buyazısının bir kısmını, konunun önemine binaenburaya aynen alıyoruz:

“Hayat ittihaddadır. Benim gibi birbedevînin fikri, fıtrat-ı asliyeye dahayakın olduğu için muhakemesi detabiî olduğundan, sun’îden dahamükemmel olacaktır. Şöyle ki: Efradmabeyninde muhabbet-i millî, zerratmabeynindeki cazibe-i cüz’iyelerigibi, bir muhassal teşkil ile cihet-ülvahdetimiz olan usûl-ü merkeziyeyiintac edeceğinden ittihad vemuhabbet-i millî revabıtını tahkîmeylemekle zülâl-i medeniyet omecarada seyelân ederek şu anasır-ımuhtelifeyi bir seviyeyegetirdiğinden; âheng-i terakki hoş

Page 130: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bir nağme ile ecnebîlerin simah-ıhassasında tenînendazedecektir.”[48]

Bediüzzaman Hazretleri bu yazısında açıkçaprens Sabahaddin’in önerdiği ve ‘federasyon’diyebileceğimiz sistemin bu şartlarda OsmanlıDevleti’ne büyük zarar vereceğini, bir arada vemerkezde toplanması gereken kuvvetindağılacağını, bu şekilde kuvvetlenen bölgelerinve milletlerin önce ‘özerklik’ isteyeceğini,bunun neticesinde konunun ‘bağımsızlık’taleplerine kadar gideceğini ve bu durumunbüyük bir karışıklığa sebebiyet vererek ‘tavaif-imülûk’ (Osmanlıca bir terkip olup, beylertopluluğu manasındadır) şekline dönüşeceğiniifade etmektedir. Bediüzzaman’ın bugörüşlerinin, içinde bulunulan şartlar ve OsmanlıDevleti’nin durumu nazara alınarak bir tahliletâbi tutulursa, ne kadar isabetli olduğugörülecektir.

Bu teklif yapıldığı zaman Osmanlı Devleti çokağır şartlarda bulunuyordu. Birçok bölge

Page 131: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

devletten ayrılıp, bağımsızlıklarını ilan etmiş,birçoğu da böyle bir ilan için uygun ortamıbeklemeye başlamıştı. Zaten ortaya çıkan veAvrupa’dan üflenen ırkçılık nedeniyle,Osmanlıya ve Türklere karşı bir husumet ortayaçıkmış, bir de ‘adem-i merkeziyet’ uygulanırsa,bu husumet daha ileri noktalara taşınacaktı.

Bediüzzaman, prens Sabahaddin’in iyiniyetlerle yaptığı bu teklife karşı çıkmış vebunun yerine ‘tam demokratikleşme’diyebileceğimiz bazı öneriler sunmuştur.

Aradan geçen yüz yıldan fazla bir zamaniçerisinde, hassasiyetlerin devam ettiği ve ülkeüzerinde oynanan oyunların farklı senaryo veaktörlerle devam ettiği görülmektedir.Federasyon sistemi Irak gibi devletlerdemümkün olabilir. Fakat Türkiye gibi, doğudayaşayan Kürt nüfustan çok daha fazlası batıdayaşayan ve Diyarbakır’dan daha çok sayıda Kürtvatandaşın İstanbul’da bulunduğu bir ülkedefederasyonun bir felaket olabileceği ve hiçbirçözüm getirmeyeceği asla unutulmamalıdır.

Şırnak HEP eski milletvekili ve 2007 yılındaDoğu Beyazıt’ta katıldığı bir festivalde kalp krizi

Page 132: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

geçirerek vefat eden Av. Orhan Doğan dafederasyon konusunda şu görüşlerisavunmaktadır:

“(Federasyonun) günün koşullarınauygun olmadığı düşüncesindeyim.Ben Türkiye’de Kürt sorunununfederatif bir yöntemle çözülmesininmümkün olmadığı kanısındayım. Birkere Türkiye’de Türkler ve Kürtler,federal bir yapıya sahip olan diğerülkelerdeki gibi değiller, çok iç içegeçmişler. Örneğin, İstanbul bir Kürtşehri gibi. Türkler ve Kürtleri farklıbir coğrafyada yaşatacakdemografik bir yapı hiç olmadıTürkiye’de.’’[49]

Ayrıca yüzyıla yakın bir süredir büyükdarbelerle çok büyük yara alan İslâm kardeşliği,eskisi gibi tam mükemmel hale getirilmedenuygulanacak bir ‘federetif’ sistemin, yarardan

Page 133: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

çok zarar getireceği göz ardı edilmemelidir.Oysa Türkiye’nin yapması gereken, trajiksonuçlar doğurabilecek formüller yerine; baskı,haksızlık ve anti demokratik uygulamalarıetkisiz kılarak, temel insan haklarına dayalı tamve eksiksiz bir demokrasiyi güçlendirmek,devleti zulüm ve baskı aracı olmaktan çıkararak,tüm vatandaşlarına eşit mesafede olan ve hizmetiesas alan bir devlet haline getirmek olmalıdır.

[48] Bediüzzaman Said Nursî, Asâr-ı Bediyye,Elmas Neşriyat, s. 450.

[49] Faruk Bildirici, Orhan Doğan’la röportaj,Hürriyet gazetesi, 24 Şubat 2005.

Page 134: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

BÖLÜM 2Cumhuriyet Döneminde

Kürtler

Page 135: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

‘Kürtçülük’ HareketiOSMANLI DÖNEMİNDE bazı Kürthareketlerinin ortaya çıktığından ve bunlarınbazılarının devlet kurma teşebbüslerindebulunduğundan yukarıda bir nebze de olsunbahsedildi. Ancak bu hareketlerde ırk unsurununizleri varsa bile bunlar esas itibariyle bir aşiret vebeylik hareketleri idi. Bu teşebbüslerde ‘millet’fikrinin daha geri planda kaldığını rahatlıklasöyleyebiliriz. Esas itibariyle Kürtçülük fikri,Meşrutiyet’in ilanından sonra İttihad ve TerakkiCemiyeti’nin ipleri tamamen ele geçirmesi ilebirlikte Türkçülük düşüncesinin yaygınlaşmasıve bir devlet politikası haline gelmesine bir tepkiolarak, bu zihniyete bir ‘aksülamel’ olarakortaya çıkmıştır.

Müsavat, Adalet, Uhuvvet ve Hürriyetkavramlarını bayraklaştırarak propaganda yapanİttihad ve Terakki’nin cazibesine birçok Türk,Arap, Arnavut aydını kapıldığı gibi, birçok Kürtaydın ve ileri geleni de kapılmış ve bu cemiyetedestek vererek, bu düşüncelerin Osmanlıtoplumunda egemen olması için çalışmayabaşlamışlardır.

Page 136: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İttihad ve Terakki Cemiyeti, devlete bütünüylehâkim olduktan sonra, başlangıçta savunduğubazı görüşlerinden vazgeçerek, ‘Osmanlılık’kavramının yerine Türkçülük düşüncesinisavunmaya başladı. Osmanlı Devleti’ndeözellikle İslâm milletleri arasındaki ayrışma, budüşüncenin uygulamaya geçmesi ile başlamıştır.İslâm milletleri arasında en birleştirici bağ olanİslâm kardeşliği düşüncesinin zedelenmeyebaşlaması ve bu manaları barındıran‘Osmanlılık’ fikrinin ikinci plana itilerek yerineTürkçülük fikrinin kuvvet kazanmaya başlamasıile birlikte, dâhilde de kavga ve çekişmeler eksikolmamıştır. Burada İslâm milletleri arasınaırkçılık fikrini aşılayarak onları birbirlerinedüşman etmek ve meydana gelen bu ayrımcılıkfikrinden yararlanarak ‘hilafet’ müessesesiniyıpratmak ve kaldırmak için çok sinsi bir şekildeçalışan İngilizlerin dessasane faaliyetlerini deunutmamak lazımdır.

Osmanlılar döneminde ilk yasal Kürt Cemiyeti1908 yılında Diyarbakır’da kurulmuştur.‘Osmanlı Kürt İttihad ve Terakki Cemiyeti’ adıile kurulan bu teşkilatın ardından yine aynı yılda

Page 137: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İstanbul’da Seyyid Abdülkadir başkanlığında‘Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’ kurulmuştur.Kurucuları arasında Ferik Şerif Paşa, NaimBaban, Mutki’li Halil Hayali, Damat MüşirAhmet Zülkif paşa, Babanzade Zihni paşa davardı. Cemiyet’in kurucularından Şükrü MehmetSekban anılarında o günkü amaçlarını şöylesıralamıştır:

“Kürtler için en ufak bir imtiyazdüşünmüyorduk. Altı doğuvilayetinde reform yapılmasıkonusunda mutabık idik. Muktedirve namuslu valiler tayin edilmesi,birkaç ana yol inşası, adaletin iyi birşekilde uygulanması için,mahkemelerin yeniden elealınması.”[50]

Cemiyetin Kürt Teavün ve Terakki gazetesiadında bir yayın organı vardı ve yazarlarıarasında Süleymaniyeli Teyfik, Babanzade

Page 138: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İsmail Hakkı, Diyarbakırlı Ahmet Cemil,Süleymaniyeli Fethi, Seyit Abdülkadir veMalatyalı Bedri gibi isimler bulunuyordu.[51]Bu cemiyet özellikle Kürtçe kitap hazırlayıpyayınlamaya dönük çalışmalarda bulunmuş,ancak kısa ömürlü olması nedeniyle buçalışmaların çoğu sonuçlanmamıştır.

1912 yılından itibaren çeşitli Kürt cemiyetlerikurulmuştur. Bunlardan en etkili Roja Kurda(Kürtlerin Günü), Hetawa Kurd (KürtlerinAydınlığı) gibi cemiyetlerden bahsedebiliriz.1912 yılında kurulan Kürt Üniversite ÖğrencilerCemiyeti-Hêvi (Ümit) ise, yükseköğretimeyönelik faaliyetlerde bulunuyordu. Bu cemiyetinilk şubesi Daraheni (Bingöl’ün Genç ilçesi)’deaçıldı ve ‘Roja Kurd’ isimli Kürtçe-Türkçe yayınyapan bir dergi çıkarıldı. Derginin Türkçeyazarları arasında Babanzade İsmail Hakkı, Dr.Abdullah Cevdet, Vanlı Memduh Selim, Bitlis’liYusuf Ziya ve Kemal Fevzi bulunurken, Kürtçeyazarlar arasında ise, Kerküklü NecmeddinHüseyin, Süleymaniyeli Abdülkerim veMüküs’lü Hamdi gibi zatlar vardı.[52]

Hêvi’nin kuruluş amaçları arasında; Kürtçe ile

Page 139: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ilgili çalışmalarda bulunmak, İstanbul’a gelenKürt öğrencilere yardımcı olmak ve bunlararasında birlik ve dayanışmayı sağlamak, maddîdurumu iyi olmayan Kürt öğrencilere yardımcıolmak gibi maddeler bulunuyordu. Müküs’lüHamza, M. Şefik Arvasî, Muhammed Mihri veAbdurrahim Zapsu gibi zatlar da bu cemiyetinüyeleri arasında bulunuyordu. Hêvi’ninüyelerinin çoğunluğu Birinci Dünya Savaşınedeniyle cephelere gittiklerinden cemiyet,faaliyetlerine ara vermek zorunda kaldı.

İstanbul Üniversitesi’nde ‘KaranlıkEller’

İstanbul’da o zamanlar öğrenci olan bir Kürtaydınının hatıraları, Kürtçülüğe giden yolunnasıl açıldığını göstermesi açısından ilginçtir:

“İttihad ve Terakki Cemiyeti’ninyegâne gayesi, Türk olmayanunsurları kat’i suretle Türkleştirmekveyahut zecrî tasfiyeye (zorla safdışı etmek) tâbi tutmak siyasetine

Page 140: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

matuftu. Bu sebeple Türk olmayanmilletlere mensup gençler arasındaTürk Devleti’ne karşı bir nefret veitimatsızlık havası esmeyebaşlamıştı. Kürt gençleri arasındadahi büyük bir aksülamel husûlegetirilmişti. O zamana kadarKürtçülük zihniyeti taşımayan Kürtgençleri bile çok büyük birheyecana kapılarak Türkleri düşmanbilmeye başlamışlardı. İstanbul’daüniversite öğrencileri arasında artıkbir milliyet kavga ve mücadelesi başgöstermişti. Mektepteteneffüshaneden dershaneyegirdiğimizde, dershanenin büyüktahtasına tebeşirle pek büyükyazılarla ‘Ne mutlu Türküm diyene’,‘Yaşasın Türk’ yazılmış olduğunugörmekte idik. Bu vaziyet karşısındabiz de tahtaya ‘Yaşasın Kürt veKürdistan,’ ‘Ne mutlu Kürdümdiyene’ yazılarını yazmaya mecburolmuştuk. Aynı şekilde Arap,

Page 141: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Çerkez, Arnavut, Ermeni vb. Türkolmayan gençler arasında da milliyetkavgası artık bütün şiddetiyle başgöstermişti.”[53]

Bunun gibi çok sayıda hatıra ve olaydan sözetmek mümkündür. Özellikle Türk gençleriarasında yayılan Milliyetçilik düşüncesi, diğerbütün milletlere mensup gençler için tam birtahrik ve teşvik unsuru olmuştu.

Başlangıçta İttihad ve Terakki Cemiyeti’negirerek Osmanlı milletlerinin eşitlik ve kardeşliğiiçin mücadele eden gençler, İttihad veTerakki’nin rota değiştirerek Türkçülükte kararkılması sonucu birer birer kendi ırklarınınfarkına varmış ve ‘Osmanlı Pastası’ndankendilerine bir pay kapmanın telaşınadüşmüşlerdir.

102 Yaşındaki İhtiyara Falaka!Türkçülük, Cumhuriyet’in kurulmasından sonradevletin tüm kurumlarında egemen olup resmîideoloji haline gelince, çok dramatik sonuçlar

Page 142: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

doğurmaya başlamıştır. Bedirhan ailesindenCeladet Bedirhan’ın hatıralarında geçen bir olay,bu zihniyetin ulaştığı noktayı göstermesiaçısından çok dikkat çekicidir:

“(1930’lu yıllarda Türkiye’yi ziyareteden ve Kürt köylerini gezen bir Macaryazarın anlattıkları) Bulunduğumuzkasaba civarında bir köy vardı. Ara sıraatlarla bu köye gezmeye giderdik. Köyde102 yaşında bir Kürt tanımıştık. Köye hergelişimizde birkaç saat ihtiyardostumuzun yanında vakit geçirirdik. Birara 15 gün kadar köye gitmemiştik.Dostumuzu adeta göreceğimiz gelmişti.Atlarımıza bindik ve köyün yolunututtuk. Köye vardığımızda doğru ihtiyarınevine gittik. İhtiyar Kürt bizi görünce herzamanki gibi güler yüz göstermeğebaşladı; fakat yerinden kalkıpistikbalimize gelemedi, mazeret diledi.Ayaklarını gösterdi. Ayakları dayaktanşişmiş ve siyahlanmıştı. Bu halindebizlere kıyam etmeğe çalışıyordu.

Page 143: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Kıyamına mani olduk ve etrafındatoplandık.

İhtiyar başından geçenleri anlattı:‘Bundan 15 gün evvel köye jandarmalargeldi. Silah topluyorlardı. Bizde silah nearar? Kemal Paşa sağ olsun, hepsininoktaya teslim ettik. Yanımızda çakı bilebırakmadık. Delikanlıları bağladılargötürdüler ve siz de bilirsiniz o gençlerköye bir daha dönmez. Sıra bana geldi.Yalvardım yakardım, hayran dedimkurban dedim dinlemediler. Beni yereserdiler, belki kırk sopa vurdular.Ayaklarımdan kanlar fışkırmaya başladı.Aldırmadılar nihayet kendimdengeçmişim, işte o günden beriyataktayım.’ İhtiyara sorduk; Peki nedenseni bu kadar dövdüler? İhtiyardüşünmeden ‘Çünkü ben Kürdüm. Nebileyim Kemal Paşa memlekette Kürtistemiyormuş’ cevabını verdi. İhtiyarbirden bire sustu, biraz düşündü, korkannazarlarla etrafına bakındı ve tekrar sözebaşladı:

Page 144: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

-‘Hayır demin yanlış söyledim, deminşaşırdım, biz artık Kürt değiliz. EskidenKürt idik. Şimdi hepimiz Türk’üz. Bumemlekette herkes Türk’tür. Kemal Paşaböyle söylemiş.’

Bîçare olan ihtiyar, bizden dekorkuyordu. Belki ‘Kürd’üm’ dediğinigidip jandarmalara söyleyebilmemizihtimali bile hatırına geliyordu. Busahneyi unutamıyorum veunutabileceğimi de zannetmiyorum.Havsalam almıyor, 102 yaşıyla her türlütaarruzdan masun bir fani ve iki yaşı ilememede bir çocuk olan bu çiftmevcudiyete insanın nasıl elikalkar?”[54]

Irkçılık Virüsü Yayılıyor…Esasında Kürtçülüğün ortaya çıkmasıkonusunda, ‘Türkçülüğün Esasları’nı yazmışDiyarbakırlı Kürt Sosyolog Ziya Gökalp’e(1876-Diyarbakır, 1924-İstanbul) de bir paragrafaçmak gerekir. 1926 yılında Giresun

Page 145: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

gazetesinde yayınlanan bir yazı dizisindeKürtçenin, Arapça da dâhil olmak üzere Şarkınen zengin dili olduğunu söyleyen Ziya Gökalpbile, aradan çok fazla bir zaman geçmedenKürtlere bir Türk menşe bulmak için kollarısıvamış ve bu yönde büyük gayretgöstermiştir.[55]

Türkçülük ve Kürtçülüğün, iki etnikmilliyetçilik olarak madalyonun iki ayrı yüzüolduğunu ifade eden ‘Kürt Sorununu YenidenDüşünmek’ kitabının yazarı Mustafa Akyol,konu ile ilgili olarak şunları söylemektedir:

“Birisi diğerini doğurmuş, sonra daher ikisi birbirini körüklemiştir.Kuşkusuz Kürt milliyetçiliği terörsilahına başvurduğu için çok dahabüyük bir tehlikedir; ama butehlikeyi pasifize etmek için ötekinide dizginlemek şarttır. Kimilerineiddialı ve abartılı gibi gelebilecek buyorumların ‘nereden çıktığını’ merakedecek olanlara verilebilecek en iyi

Page 146: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

cevap ‘tarih’tir. Çünkü Kürtsorununun tarihi objektif olarakincelendiğinde ortaya çıkmaktadırki, bu sorunun temelinde, çok ulusluOsmanlı İmparatorluğu’ndan birulus-devlet olan TürkiyeCumhuriyeti’ne biraz fazla radikal,devrimci ve ‘laikçi’ bir biçimdegeçilmesi yatmaktadır. Sorunu dahakötü boyutlara varmaktan alıkoyanen önemli unsur ise, her türlü aksiyönde çabaya rağmen hala ayaktakalmış olan toplumsal Osmanlımirasıdır.”[56]

Batılılaşma düşüncesinin önde gelensimalarından Celal Nuri (1881, Gelibolu-1938,İstanbul) ise Ziya Gökalp ile ilgili bir gözleminişu şekilde anlatmaktadır:

“İttihad ve Terakki’nin SelanikKongresi’ne kadar (1912) sönük bir

Page 147: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kişi olan Bay Ziya’ya, birdenbire biröncülük gelmiştir. Gökalp takmaadını alan bu kişi, Kürtçülüktencaymış, Türk, Türkçü, Turancı vebenzerleri olmuştur. Şimdiye kadargelip geçmiş devletlerin tarihinde,hiçbir zaman böyle bulaşıcı birçılgınlık örneğinerastlanılmamıştır.”[57]

Gökalp’in en yakın arkadaşlarından olanMunis Tekinalp (Moiz Kohen) bu değişimi şöyleaktarıyor:

“Ziya Gökalp, memleketinin tesiriylekendisini Kürt zannediyor, busebeple de Kürtlük ve Kürt diliüzerinde çalışmalar yapıyordu.Selanik’e gelip yeni bir çevre vefikir dünyası bulunca, bir Kürtkavminin olmadığı kanaatinevarmıştır. Bu yüzden eskiden yaptığı

Page 148: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

çalışmaları bırakmış, o zamankigörüşlerini tamamen reddetmiştir. O,artık, bir Türkçü, Turancı, ülkücü birTürk bilgini, sosyologolmuştur.”[58]

1923 yılında Erzurum’da kurulan ‘Kürdistanİstiklâl ve İstihlas Komitesi’nden de kısacabahsetmek gerekir. ‘Kürdistan Bağımsızlık veKurtuluş Komitesi’ anlamına gelen bu teşkilat,halk arasında kısaca ‘Azadi’ olarak biliniyordu.Muş ve Hınıs taraflarında yaşayan Cibranaşiretinin lideri Albay Halit bey tarafındankurulduğu tahmin edilen bu örgüt ile ilgili ilkbilgiler, Şeyh Said ayaklanması sonrasındaDiyarbakır’da kurulan İstiklâl Mahkemesi’ndeyapılan sorgular sırasında ortaya çıkmış; yapılanduruşmalar sonunda da lider kadrosunun büyükbir çoğunluğu idam edilmiştir.

Kürt Teali Cemiyeti’nin başarısız olması vekapatılmasından sonra ismi duyulmaya başlanankomite hakkında en çok bilinen konu, ogünlerde Kürt bölgelerinde dağıtılan, komitenin

Page 149: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

merkez-i umumîsi tarafından hazırlanan Kürttalepleri ile ilgili bildiridir. Bu bildiri, ŞeyhSaid’in idam edilmesinden sonra kalemealınmıştır. Bildiride şu istekler yer almaktadır:

“Kürdistan Komitesi, hiçbir devletin aletideğildir. Gayesi, meşru olan ulusal haklarını eldeetmektir. O da; millî sınırların ayrılıpbelirlenmesiyle hizmetlerde ve içişlerindebağımsız bir merkeze ve yönetime sahip olması,ulusal sınırlar içinde Kürtçe’nin resmî dil olarakkabulü, kendi memurlarının kendilerindenolması, Jandarma teşkilatının Kürtlere ait olması,Kürt erlerle subayların müşterek orduda özelkıtalar oluşturmasıyla Kürt dilinde talim veterbiyeye tabi tutulmaları.”

Komite, “Ulusal gayenin elde edilmesine kadarsavaşa devam edilecektir. Dış ve iç zararlarlaakan kardeş kanlarının maddî ve manevîsorumluluğu Ankara hükümetine aittir. Komite,davayı barış yoluyla halle ve arzu olunacakyerlerdeki şubelerini görüşmelere memur etmeyehazırdır” hükümlerini de ekleyerek dağıtılmasınısağlamıştır.[59]

Page 150: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Kürt Teali Cemiyeti ve Bediüzzaman17 Aralık 1918 tarihinde Dâhiliye Vekâleti’neverilen bir dilekçe ile kurulmuştur. Cemiyetinkurucuları arasında İstanbul’da yaşayan bazıKürt ailelerinin önde gelenleri, bazı devletgörevlileri ile bir kısım Kürt aydınlarıbulunmaktaydı. Bunlar arasında, BedirhanPaşa’nın oğulları, Mehmet Emin Ali, Süreyya,Mehmet Ali, Hasan Nuri, Abdurrahman, MuratRemzi ve Halil Rami beyler; torunları, MehmetEmin Ali beyin oğulları; Celadet, Kamuran,Mithad Esved beyler; Şemdinan ailesinden ŞeyhUbeydullah ve oğlu Seyyid Abdulkadir ileSeyyid Mehmet, torunları Seyyid Abdullah veSeyyid Taha; Emekli Ferik Ahmet Hamdi Paşagibi zatlar bulunuyordu.

Bu cemiyet içinde bağımsızlık talep edenüyeler olduğu gibi, özerkliğin yeterli olduğunusavunan üyeler de mevcuttu. Cemiyet başkanıolan Nakşî tarikatının önde gelen mürşidlerindenŞeyh Ubeydullah’ın oğlu Seyyid Abdulkadir,özerklik taraftarı olan üyelerin başındageliyordu. Hatta Seyyid Abdulkadir, barışgörüşmeleri için Paris’e giden heyette Şükrü

Page 151: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

paşa ile birlikte bulunuyordu.Şura-yı Devlet (Danıştay) Başkanı olan Seyyid

Abdulkadir, “Türklerin düşkün zamanında Kürtmeselesini gündeme getirmeyelim” demiş ve busözleri nedeniyle bazı üyelerin tepkisiniçekmişti. Bağımsızlık konusunda ısrarlıdavrananların başında ise Cemiyet’in başkanyardımcısı ve aynı zamanda Bedirhan paşanınoğlu Emin Ali Bedirhan bulunuyordu.Cemiyet’in, Erzurum, Diyarbakır, Van, Bitlis,Malatya, Elaziz ve Muş başta olmak üzereondokuz yerde şubeleri açılmıştı.[60]

Bu cemiyetin Türkçe ve Kürtçe yayınlanan‘JİN’ adlı bir dergileri vardı. Cemiyetüyelerinden Mevlanzâde Rıfat’ın sahibibulunduğu Serbesti gazetesinde de cemiyetingörüşlerini savunan yazılar yayınlanıyordu.

Kürt Teali Cemiyeti’nin ardından 1918 yılındaİstanbul’da ‘Kürdistan Cemiyeti’, 1919 yılında‘Kürt Neşr-i Maarif Cemiyet’, ‘Kürt Talebe HêviCemiyeti’, ‘Kürt Kadınlar Teali Cemiyeti’ ve‘Kürt Millî Fırkası’, 1921 yılında da ‘KürdistanTeşrik-i Mesai Cemiyeti’ kuruldu.[61]

10 Temmuz 1919 yılında Sadaret’te Seyyid

Page 152: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Abdulkadir başkanlığındaki Kürt heyeti ileHaydarizade İbrahim Efendi başkanlığındakihükümet heyeti bir görüşme yaparak valileriniSeyyid Abdülkadir’in atayacağı ‘Özerk KürtDevleti’ kurulması konusundaanlaştılar.[62]Ancak değişen şartlar karşısındabu anlaşma uygulanamadı; eğer uygulansaydı,Emin Ali Bedirhan, Diyarbakır’a vali olarakatanacaktı.

Bu cemiyet başlangıçta Osmanlı topraklarındayaşayan Kürtlerin hukukunu müdafaa, eğitim vekültür düzeylerini yükseltmek maksadıylakurulmuştur. Yine bütün Müslümanlarımuhafaza ve müdafaa etmek ve Kürdistan’dakiokullarda yapılan eğitimde Kürt dilininkullanılması bu cemiyetin istekleriarasındaydı.[63]

Osmanlı İmparatorluğu savaştan mağlubiyet ileçıkınca, İngiltere başta olmak üzere İtilafDevletleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir dahaihya olmaması için entrikalar içine girmişlerdi.

Amerika Birleşik Devletleri BaşkanıWilson’un, 8 Ocak 1918’de yayınladığı

Page 153: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bildirinin ‘Osmanlı yönetimi altında yaşayanbütün unsurlara haklarının verilmesi gerektiği’maddesi ayrı bir devlet kurma taraftarı olan bazıKürtler ile Ermenileri cesaretlendirmişti.

Kürt Teali Cemiyeti’nin başkanı SeyyidAbdulkadir, görüşlerini öğrenmek venüfuzundan yararlanmak için Bediüzzaman’a dabaşvurmuştu. Bediüzzaman, Ermeniler veİngilizlerle anlaşma düşüncesini kesin bir dillereddetmişti. Paris yakınlarındaki Sevrkasabasında yapılan barış görüşmeleri sırasındaŞerif Paşa ile Ermeni Temsilcisi Bogos NubarPaşa arasında bir antlaşma yapıldı. (20 Aralık1920) Bu antlaşmanın ana konusu, İngilizhimayesi altında bir Kürt Devleti’ninkurulmasıydı.[64]

1865 yılında İstanbul’da doğan Şerif Paşa,Irak’ın Süleymaniye bölgesinden gelen veOsmanlı Devleti’nde önemli görevler almış, çoktanınan geniş bir Kürt ailesine mensuptu.Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra Fransa’nınönemli askeri okullarından olan Saint-CyrAkademisi’ni bitirdi. Bir ara İkinciAbdülhamid’in yâverliğini yaptıktan sonra,

Page 154: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Avrupa başkentlerine askeri ataşe olarakgönderildi, 1898’de Stockholm elçisi oldu ve onsene boyunca kaldığı İsveç’teki bu görevisırasında Avrupa’da tanındı.

Şerif Paşa’nın bu teşebbüsü üzerineBediüzzaman, Dava Vekili Ahmet Arif veBinbaşı Muhammed Sıddık’ın imzasıyla İkdamgazetesinin 22 Şubat 1920 tarihli nüshasında biraçıklama yayınlandı. Şerif paşanın şiddetlekınandığı bu açıklamada “Dörtbuçuk asırdanberi İslâm’ın fedakâr ve cesur taraftarı olarakyaşamış ve dinî geleneklere bağlılığı gaye bilmişolan Kürtler, henüz 500.000 şehidin kanlarıkurumadan, şişlere geçirilen yetimlerin, gözlerioyulan ihtiyarların hatıralarını teessürle anarkenİslâmiyet’in zararına olarak, tarihi ve hayatidüşmanımız ile barış anlaşmaları imzalamaksuretiyle hareket edemezler” denilmiş,[65] buyazıdan ve meydana gelen diğer tepkilerdensonra da Şerif Paşa, Vakit gazetesine bir telgrafçekerek Kürt delegeliğinden çekildiğinibildirmişti.

Bediüzzaman, bununla birlikte Şark’ta eğitimintesisi ve canlanması için faaliyetlerinden hiçbir

Page 155: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

zaman vazgeçmedi. 1919’da kurulan veİstanbul’da yaşayan ‘evlad-ı vatan içinde enziyade nimet-i maariften mahrum bırakılmış’olan Kürt çocuklarına bir ilkokul kurmakamacıyla oluşturulan ‘Kürt Neşr-i MaarifCemiyeti’nin 15 kurucu üyesi arasında yer aldı.Bu cemiyet, siyasî bir gaye peşinde olmamaklabirlikte, bağımsızdı ve sadece eğitimfaaliyetleriyle ilgileniyordu.[66] Kürt TealiCemiyeti’nin faaliyetlerine Türkiye Büyük MilletMeclisi tarafından 1921 yılında alınan bir kararlason verilmiştir.

[50] Şükrü Mehmet Sekban, Kürt Sorunu,Kamer Yayınları, 1998, s. 26.

[51] Sekban, a.g.e., s. 163.[52] Sekban, a.g.e., s. 164.[53] Dr. M. Nuri Dersimî, Hatıratım, Roja Nu,

s. 32.[54] Celadet Ali Bedirhan, a.g.e., s. 84-85.[55] Salihoğlu, a.g.e., s. 123.[56] Köprü dergisi, Sayı: 98, Bahar-2007.[57] Rohat, Ziya Gökalp’in Büyük Çilesi

Kürtler, Fırat Yayınları, s. 76.[58] A.Vehbi Vakkasoğlu, Tarih Aynasında

Page 156: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Ziya Gökalp, Yeni Asya Yayınları, 1980, s. 29.[59] Murat Bardakçı, Habertürk gazetesi, 22

Ağustos 2009.[60] Mumcu, a.g.e., s. 226.[61] Mumcu, a.g.e., s. 12.[62] Mumcu, a.g.e., s. 17.[63] Sekban, a.g.e., s. 30.[64] Mumcu, a.g.e., s. 13-14.[65] Badıllı, a.g.e., s. 418.[66] Weld, a.g.e., s. 194-196.

Page 157: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Birinci Dünya Savaşı’ndaKürtler

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA (1914-1918)Osmanlı Devleti ile birlikte Kürtlerin ödediğifatura çok ağır oldu. Osmanlı ordusu içindesavaşan Kürtlerin yanı sıra, Rusların Doğubölgesini işgal etmesiyle birlikte Kürdistan’dayaşayan halk çok ağır bir bedel ödemek zorundakaldı.

Kürtlerin ve Ermenilerin iç içe yaşadığı Doğubölgelerinde yüzyıllar boyunca bu şekildedevam eden yakın komşuluk ilişkileri 1877-78Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) ile birliktebozulmaya başladı. Bu savaşta Ruslarınverdikleri sözler ve yaptıkları tahrikler sonucuErmenilerde milliyetçilik zihniyeti yeşermeyebaşladı. Bu savaşta Kürt bölgelerini işgal edenRuslar, bölgede yaşayan Ermenilerden büyükdestek görmeye başladılar. Esas güvensizlik iştebu savaştan sonra başladı. Fitne tohumlarıekilmiş ve Ermenilerde milliyetçilik fikirleri ilebirlikte devlet kurma düşünceleri yavaş yavaşoluşmaya başlamıştı. Bazı bölgelerde Ermeniler

Page 158: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

devlet kurma düşünceleri ile Ruslara yardımetmeye başladı. Avrupa’da başlayan milliyetçilikakımları da misyonerler aracılığıyla Ermenileriçinde taraftar bulmaya başlayınca ondokuzuncuyüzyılın ortalarından itibaren konjonktür yavaşyavaş değişmeye başlamıştı. Bu durum özellikleDoğu bölgelerinde yaşayan Ermeniler içingeçerliydi.

Rus-Ermeni işbirliğinin çok daha ileri birboyutu Birinci Dünya Savaşı’nda yaşandı.Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğu’dakiağırlığı Kürt olan Osmanlı güçlerine ve sivil Kürthalkına karşı tam bir Rus-Ermeni ittifakı yaşandı.Ermeniler bu ittifak sonucu tüm Ermeni ve Kürtbölgelerini içine alan büyük bir Ermenistankurma hayaline kapıldılar. Kürtlerin bu bölgedeyaşadığı dram ve uğradığı katliamlar çok büyükbir dereceye ulaştığı halde, çoğu zamangündeme bile getirilmedi. Avrupa veAmerika’ya göç etmiş Ermeniler ise büyük birpropagandaya başladı.

Rus ve Ermeni birliklerinin saldırıları karşındaçok sayıda Kürt ailesi Batı ve Orta Anadolubölgesine göç etmek zorunda kaldılar. Bu

Page 159: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

şekilde göç eden Kürt sayısının altıyüz-yediyüzbin civarında olduğu tahminedilmektedir. Büyük sıkıntılar içinde yollaradüşen Kürtlerin yarısı kadarı, o zamanın savaşşartları, açlık, soğuk ve diğer olumsuz etkenleryüzünden yolda iken hayatını kaybetti.

Ruslarla birlikte hareket eden ve onlardan güçalan Ermeniler, bağımsız bir Ermenistan kurmahayali ile Müslüman Kürt ahaliye çok büyükzarar verdiler.

Birinci Dünya Savaşı’nda Kürt önde gelenleri,çok sayıda milis kuvveti oluşturarak savaşakatıldılar. Kürtlerin efsanevi kahramanlarındanve gözünün görebildiği her şeyi vurmakla ünyapan Pencinera Aşireti reisi Bışarê Çeto,aşiretine mensup yüzlerce kişi ile bu savaştaRuslara karşı çarpışırken şehit oldu. Nakşibendîtarikatının bölgedeki en önemli şeyhlerinden ve‘Hazret’ lakabıyla büyük şöhret kazanan ŞeyhMuhammed Ziyaeddin Norşinî de bir gönüllüalay kurarak Ruslara karşı savaşlara katıldı. Busavaşta kolunu kaybetti ve kardeşi MuhammedSaid şehit oldu.[67]

Bediüzzaman Said Nursî de bölgeyi adeta bir

Page 160: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

‘kan gölü’ne çeviren bu savaş sırasında geriplanda kalarak gelişmeleri izlemek yerine, bizzattalebeleriyle Rus ve Ermenilere karşı mücadeleetmeyi tercih etmiştir.

Başlangıçta Kafkas cephesine katılmış, oradabir süre mücadele ettikten sonra, Rus ordularınınilerleyerek Anadolu’yu istila etmeye başlamasıüzerine, Van ve Bitlis yöresinde, kurmuş olduğu‘Milis Kuvvetler’ ile kahramanca mücadelelervermiştir. (Çok sayıda değerli talebesini veyeğeni Ubeyd’i bu savaşta şehit verenBediüzzaman, Ruslara esir düştü. İkibuçuk seneesaret hayatından sonra Rusya’da meydanagelen Komünist ihtilalin kargaşası sırasında firarederek Avrupa üzerinden İstanbul’a geldi.)

[67] Tan, a.g.e., s. 158.

Page 161: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Kurtuluş Savaşı’nda KürtlerERZURUM KONGRESİ’Nİ, çoğunluğu Doğuillerinde bulunan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleritopladı. Bu kongreye katılan delegelerinekseriyeti Kürt’tü. Girilecek İstiklâl Savaşı’ndayapılacak hazırlıklar bu kongrede tartışıldı. Dahasonra yapılan Sivas Kongresi’ne çok sayıda Kürtdelege çağrıldı. Kürtler, Kurtuluş Savaşı’na aslaırk penceresinden bakmadılar. ‘Müşterek vatanolan Osmanlı toprakları, Müslüman olmayan veİslâm’ı yok etmek isteyen güçler tarafından işgaledilmiştir ve bu toprakların kurtarılması, herşeyden önce dini bir vazifedir’ inancıyla hareketettiler. Kürtler içinde bu inançta olmayaninsanların sayısı son derece azdı ve Kürtler budurumdan istifade ile faklı emeller içinde olançok az sayıdaki Kürt’e de hiçbir şekilde kulakvermediler ve çok nadir istisnalar dışında bütüngüçleri ile Kurtuluş Savaşı’na katıldılar.

Kürt şeyhleri ve din âlimleri bu dönemlerdecihad çağrısında bulundular. Dinî hassasiyetleriçok yüksek olan Kürtler büyük bir çoğunluklabu çağrıya uydular.

20 Ekim 1919 tarihinde Amasya’da çok

Page 162: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

önemli bir görüşme yapılmıştı. Bu görüşmeyekabine adına Bahriye Nâzırı Salih Paşa vePadişah Yaveri Albay Naci (Eldeniz), Heyet-iTemsiliye adına Mustafa Kemal, Rauf ve BekirSami beyler katılmıştı. İki gün süren bugörüşmeler sonucunda üçü açık, ikisi gizliolmak üzere beş protokol imzalanmıştır. Bu gizliprotokolün önemli maddelerinden birisi şuşekildedir:

“Millî sınırlar, Osmanlı Devleti’ninTürkler ve Kürtlerle meskûn olanarazisidir. Kürtlerin Osmanlıcamiasından ayrılması imkânsızdır.Kürtlerin serbestçe gelişmelerinitemin edecek şekil ve surettegeleneksel ve toplumsalhukukumuzca müsaadelere mazharolması dahi desteklenmek veyabancılar tarafından görünüşteKürtlerin bağımsızlığı maksadıaltında yapılan tezviratın(dedikoduların), önüne geçmek içinde bu hususun şimdiden Kürtlerce

Page 163: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

malum olması uygun görüldü.”[68]

Bu gerçekten çok önemli bir taahhüttü veuygulanması halinde gelecekte kurulacakTürkiye Cumhuriyeti’nin huzuru için çok önemlibir tespitti. Fakat daha sonraki yıllarda ‘Kürtlerinserbestçe gelişmelerini temin edecek şekil vesurette geleneksel ve toplumsal hukukumuzcamüsaadelere mazhar olması’ düşüncesiunutulmuş, Türk ırkının üstünlüğü veegemenliği ile Kürtlerin inkârı düşüncesinedayanan bir politika uygulanmıştı.

Amasya Protokolü’nde bulunan taahhüt vekonuşmaların benzeri Cumhuriyetin kuruluşunakadar devam etmiş; bu şekilde Kürtlerin,Kurtuluş Savaşı’na büyük bir kuvvet ve tam birbütünlük içinde destek vermeleri sağlanmıştı. 24Nisan’da Meclis’in açılışının ikinci günündeuzun konuşmalar yapan Mustafa Kemal,Meclis’teki üyeleri tanımlarken şu ifadelerikullanıyordu:

Page 164: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

“Yalnız Türk değildir, yalnız Çerkezdeğildir, yalnız Kürt değildir, yalnızLaz değildir; fakat hepsindenmürekkep bir anâsır-ı İslâmiyedir.Vatandaştırlar, birbirlerine karşılıklıhürmetle bağlıdırlar ve diğerinin hertürlü hukukuna, ırkî, sosyal, coğrafîhukukuna daimariayetkârdırlar.”[69]

Mustafa Kemal’in Kürt ağa, bey, şeyh ve ilerigelenleri ile yaptığı yazışma ve görüşmelerde,özellikle dinî kavramların ve ‘halifelik’kurumunun ön plana çıktığı görülmektedir.“Şeyh Ziyaeddin Efendi Hazretleri’ne…”diyerek yazdığı mektup, bunun çok canlı birörneğidir:

“Cenab-ı Hakkın avn-ü inayeti vePeygamber-i Zîşan’ımızın feyz-üşefaati ile umum milletimizin birnoktada müttehid (birleşmiş)

Page 165: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

olduğunu ve hukukunu muhafaza vemüdafaaya kâdir bulunduğunucihana göstereceğiz.”[70]

Bu mektuplar ve verilen bütün sözlerle,Kürtlerin büyük bir çoğunluğunda, MustafaKemal’in Kürtlerin bütün meşru haklarınıtanıyacağı ve koruyacağı şeklinde sağlam birkanaat oluşmuştu. Mektuplarda iki unsur özenleön plana çıkarılmıştı: ‘Hilafet kurtarılacak veKürtlerin bütün meşru hakları verilecekti.’

İslâm inancına çok sıkı bağlı olan ve imankardeşliğini her şeyin üstünde tutan Kürtlerinböyle bir ortamda yapacakları sadece bir şeyvardı: Bir ve beraber olarak mücadele edecekler,hilafeti kurtaracaklar ve bütün meşru haklarınasahip olacaklardı. Bu kanaatte olmayan ve Kürtmilliyetçiliği ile ayrı bir şekilde yola çıkmayısavunan Kürtlerin sayısı ise son derece azalmıştıve bu ortamda onların da yapacağı hiçbir şeyyoktu. Hep beraber, Kurtuluş Savaşı’na katılarakbüyük destek verdiler ve kaderlerini beklemeyebaşladılar.

Page 166: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Çok ilginç bir nokta da, Kürtlerin 20 Ağustos1920 tarihinde imzalanan Sevr Antlaşması’nınbazı maddeleri karşısındaki tavırlarıdır.Antlaşmanın 62. maddesinde ‘Kürtlerin yoğunolarak yaşadığı bölgelere yerel özerklikverilmesi’ öngörülmüş ve 64. maddesinde iseKürtlerin bağımsızlık elde etmelerinin yoluaçılmıştı. Bu durum Kürt bölgelerinde yaşayanKürtlerden destek bulmadığı gibi, şiddetli birtepki ile karşılandı. Birçok bölgeden ve Kürt ilerigelenlerinden çeşitli yerlere çok sayıda protestotelgrafı gönderildi. Bu telgraflarda İslâmkardeşliğine vurgu yapılıyor ve Kürtlerin ayrılıktaraftarı olmadığı özellikle vurgulanıyordu.

Erzincan’da yaşayan Kürt aşiret liderlerindenon kişi, Fransız Yüksek Komiserliği’ne budurumu protesto eden bir telgraf gönderdiler.Misak-ı Millî’nin imzalanmasından iki gün önceOsmanlı Meclis-i Mebusanı’na benzer telgraflaryollandı. Mart 1920 tarihinde ise, yirmiiki Kürtaşiret lideri tarafından imzalanan ve KürtlerleTürklerin ayrılmasına şiddetle karşı çıkarakİslâmî dayanışmayı vurgulayan bir açıklamayayınlandı. Bu şekilde Kurtuluş Savaşı’nın

Page 167: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sonuna kadar Kürtlerin verdiği destek en üstdüzeyde sürdü. Urfa, Maraş ve Antep’in düşmanişgalinden kurtarılmasında Kürtler çok hayatîroller üstlendi.

Bu işbirliği Lozan görüşmeleri sırasında dadevam etti. Lozan’da Avrupalı devletlerKürtlerin azınlık olduğu konusunu gündemegetirince heyet üyeleri buna şiddetle karşıçıkmışlar ve heyet başkanı İsmet İnönü baştaolmak üzere, bütün heyet üyeleri tüm Müslümanmilletlerin asli unsurlar olduğunu, azınlıkolmadığını, İslâm hukukuna göresavunmuşlardır. Yine Avrupalıların iddialarına“Kürtler bir azınlık değil, bir millettir. Ankarahükümeti, hem Türklerin, hem de Kürtlerinhükümetidir” denilerek karşı çıkılmıştır.

Millet Meclisi’nde bulunan Kürt milletvekilleri,bu konuda İsmet paşaya tam destek vererek,Lozan Konferansı’na telgraflar gönderdiler.Bitlis milletvekili Yusuf Ziya bey, 3 Kasım1920’de Meclis kürsüsünde bir konuşmayaparak, Sevr’i bir ‘paçavra’ olarak nitelendirdi.Bir sonraki oturumda ise, Bitlis, Erzurum,Kastamonu, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Pozantı,

Page 168: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Diyarbakır ve Van milletvekillerinin hepsi,Türklerle Kürtlerin tek bir bütün olduğunubelirten ortak bir açıklamaya imza attı.[71]

Buna göre, ‘Türkiye’de yaşayan Müslümanmilletler, her türlü hakkı kullanmada eşittir. Buhaklar içine ana dille eğitim dâhil olmak üzeretüm kültürel haklar girmektedir. Ayrıca hiçbirMüslüman millet, herhangi bir hak kullanımında,başka bir Müslüman milletten üstün değildir veMüslüman, Müslümanın zımmîsi olamaz’denilmişti. Ancak daha sonraları bütün bunlarunutulmuş, Kürtlere hiçbir çoğunluk hakkıverilmediği gibi, azınlıklara verilen kimlikhakları dahi esirgenmiştir.

Kurtuluş Savaşı’nın en büyük başarısı,Anadolu’da yaşayan farklı kökenlere mensupinsanların vatan ve din için aynı hedef etrafındakenetlenmelerinin sağlanmasıdır. Kürt aşiretleri,Doğu cephesini kumanda eden Kazım Karabekirpaşaya din ve vatan için yapılacak mücadeledeher türlü desteği vermeye hazır olduklarınıbildirmiş ve bilfiil bu desteği gerçekleştirmiştir.

Kurtuluş Savaşı’nda yüzlerce Kürt ağa, aşiretreisi ve ileri gelenleri kendi imkânları nispetinde

Page 169: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

milis kuvvetleri kurarak, bilfiil çatışmalaragirmiş ve büyük yararlar sağlamıştır. Doğu’nunsavunmasında ve Batı’ya asker gönderilerekKuvâ-yı Milliye’nin desteklenmesinde büyükkatkı sağlayan bu kuvvetlere, tarikat şeyhlerininde çok büyük destekleri ve teşvikleri olmuştur.Güneydoğu’dan onaltı müftü de Müdafaa-iHukuk Cemiyetlerinde görev almıştır.Bediüzzaman’ın yakın dostu Şeyh MasumEfendi, Van Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başkanıidi. Ancak, Şeyh Masum Efendi hiçbir alakasıolmadığı halde, Şeyh Said hadisesinden sonraBediüzzaman ile birlikte Batı bölgesine sürgünedildi.

Adalet Partisi Van eski milletvekili KinyasKartal da Said Nursî ile beraber bu sürgününyolcuları arasındaydı. Kinyas Kartal, o günlerişöyle anlatmaktaydı:

“Yıl 1926... Bizi Van’dan batıyasürgün gönderiyorlardı. Önce birortaokul binasında toplamışlardı.Daha sonra ikişer ikişer ellerimizikelepçeleyerek dışarı çıkarttılar. Ben

Page 170: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Said Nursî’nin, daha önceleriVan’da ismini, faziletini ve şöhretiniduymuştum. Fakat kendilerini hiçgörmemiştim. İlk görüşüm busürgün sırasında oldu. O yıllarda 25-26 yaşlarındaydım. Okuldançıkarırken bizi kendisiyle birliktebağladılar. Birçok nüfuzlu kimselerde Van’dan çıkartılıyordu.”[72]

Bakü Harp Okulu mezunu olan KinyasKartal’ın ilk sürgünü İzmir’e olmuştu. Yasakkalktıktan sonra Van’a dönen Kinyas Kartal’ınsürgün çilesi bitmemişti. 1938’de Dersimisyanından sonra Trakya’ya sürüldü. 1960İhtilali’nde ise Sivas Kampı’na sürülenlerdenoldu. Brukan Aşireti’ne mensup olan KinyasKartal, onbeş yıl süre ile milletvekilliği yaptı, birsüre en yaşlı üye sıfatıyla Meclis başkanı oldu.2009 yılı Ramazan Bayramı’nda bir Kürtköyüne misafir olan Genelkurmay başkanı Org.İlker Başbuğ, Kinyas Kartal’ın şu sözüne atıftabulunuyordu. “Ayrılık tohumu giren tarladan

Page 171: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

nifak ve nefret çıkar. Evvela, bu milletin evlatlarıkaderlerinin ortak olduğunu öğrenmelidir.Birbirimizi yeteri kadar seversek, başka sevgiyemuhtaç olmayız.”

Ancak bu sözlerin sahibi Kinyas Kartal, herihtilal döneminde sürgüne gönderilmek için, ilkakla gelen isimlerden biri olmuştu.

Alişan-Alişer ve Koçgiri İsyanıKurtuluş Savaşı döneminde dikkati çeken enönemli Kürt ayaklanması olarak 6 Mart 1921tarihinde başlayan Koçgiri İsyanı’ndanbahsedebiliriz. Yalnız şu noktayı belirtmektefayda var: Kurtuluş Savaşı sırasında çıkanyirmibeş civarında isyanın sadece dördüKürtlerin yaşadığı bölgede çıkarılmış, diğerisyanlar Batı bölgelerinde Türkler tarafındançıkarılmıştır.

Koçgiri, Sivas’ın İmranlı ilçesinde Karlık veBoğazören köylerinde yaşayan bir Alevî-Kürtaşiretidir. Bu hareket, Koçgiri aşiret reisi Alişanbey ve Kâtibi Alişer tarafından organize edildi.Aşiret Reisi Alişan bey, Dersim’e gitmiş ve KürtTeali Cemiyeti’nin örgütlenmesini sağlamıştı. Bu

Page 172: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

durumu haber alan Mustafa Kemal, Sivas valisiReşid paşa kanalı ile Alişan ve arkadaşı BaytarNuri ile görüşmek istedi. Görüşmeye Alişan beykatıldı ve Alişan bey, bu görüşme sonundamilletvekili olmayı kabul etti. Fakat daha sonraBaytar Nuri ile görüşünce bu teklifi kabuletmekten vazgeçti.

Baytar M. Nuri’nin organizasyonu ileayaklanma hazırlıkları başladı ve birçok aşiretinde desteği alındı. Bazı karakollara saldırıbaşlatıldı. Kemah’ta yönetim ele geçirildi. Buaşiretler, Ankara hükümetinden bazı taleplerdebulundular:

1. İstanbul hükümetince kabul edilenKürdîstan özerkliğinin Ankara hükümetince detanınıp tanınmayacağının açıklanması.

2. Kürdîstan özerk yönetimi konusundaMustafa Kemal hükümetinin acele cevapvermesi.

3. Elaziz, Malatya, Sivas ve Erzincancezaevlerindeki Kürtlerin hemen salıverilmesi

4. Kürt çoğunluğu bulunan illerden Türkmemurların çekilmesi.

Page 173: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

5. Koçgiri bölgesine gönderilen askeribirliklerin geri alınması.

Alişan beyin çalışmaları sonucu kırkbeşbinkadar milis hazırlandı. Hareketin bu şekildebüyümesi üzerine Merkez Ordusu KomutanıSakallı Nurettin paşa, isyanı bastırmaklagörevlendirildi. Yapılan harekât planıGenelkurmay tarafından onaylandı ve TopalOsman komutasındaki Giresun alayı da NurettinPaşa’nın emrine verildi.

11 Nisan 1921 tarihinde Sakallı Nurettin paşakomutasındaki Merkez Ordusu ayaklanmanınüstüne yürümeye başladı. Yapılan çarpışmalarsonrasında bu ayaklanma, 17 Haziran 1921tarihinde çok kanlı bir şekilde tümüyle bastırıldı.O günlerin Sivas valisi Ebubekir Hazım bey(Tepeyran), Sakallı Nurettin paşanın ‘müsademedeğil katliam yaptığını’ ve ayaklanmayı ‘şiddetve vahşetle’ bastırdığını ifade ederek şunlarısöylemiştir:

“Askerle çemberlenen köylerinahalisi, söylentilerin doğruluğuna,

Page 174: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yani Kürtlerin tenkil edileceğineinanarak hayatlarını kurtarmak içinköylerini, evlerini terk ederekdağlara sığınmaya mecburolmuşlardır. Sırf can korkusuylakaçanlar isyan ve eşkıyalıklasuçlanarak, boş kalan köyler yakılıpyıkılarak bütün mal ve eşyalara elkonmuştur. Şu suretle Ümraniyebucağına ve Zara ilçesininmerkezine bağlı köylerden 78 veDivriği ilçesinden 57, toplam 132köy savaşan düşman istihkâmlarıgibi yakılmış, tahrip olunmuş veyüzlerce nüfus öldürülmüştür.Ayrıca bütün mal, eşya, zahire vehayvanlar yağma olunmuştur.Binlerce nüfus da dağlarda, kırlardaaçlıktan ve sefaletten ölümemahkûm edilmişlerdir.”[73]

29 Ekim 1921 günü bu konu Meclis’tegündeme getirilince Lazistan milletvekili Ziya

Page 175: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Hurşit şunları söylemiştir:

“Demek ki bu adam, TBMM’ninüzerindedir. Ve kendisi orada biraile hükümeti kurmuştur. DamadıKurmay Başkanı, kardeşi TokatMutasarrıfı’dır. Bütün bunlarlamemlekette bir eşkiyalık faslıbaşlamıştır… Nurettin Paşa, buolağanüstü yetkileri kimden almıştır?Ordu komutanı olarak en inceayrıntıya müdahale eder. Savcısıyla,komiseri ile uğraşır. TBMM buadamı görevinden almalıdır. Ricambudur, bir dakika bile gecikilmemesigerekir.”

Daha sonra kurulan Soruşturma KomisyonuSakallı Nurettin paşanın görevinden alınıpyargılanmak üzere Ankara’ya çağrılmasınıkararlaştırır. Mustafa Kemal, Nurettin paşayaverilen cezayı biraz ağır bulur. Nurettin paşanıngörevinden alındığını ve yargılama kararının

Page 176: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

değiştirilmesi gerektiğini söyler. Yapılantartışmalardan sonra konunun yeni birsoruşturma kurulunca incelenmesi kararı alınırve olay öylece kapanır.[74]

[68] Taha Akyol, Ama Hangi Atatürk , DoğanKitap, 2007, s. 109.

[69] Akyol, a.g.e., s. 147.[70] Akyol, a.g.e., s. 163-164.[71] Mustafa Akyol, “Kürt Sorununu Çözmek

İçin Osmanlı Tecrübesini Hatırlamak Gerek”,Köprü dergisi, Sayı: 98, s. 38.

[72] Şahiner, a.g.e., s. 139.[73] Mumcu, a.g.e., s. 39-40.[74] Mumcu, a.g.e., s. 42-45.

Page 177: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Şeyh Said Olayı ve Takrir-iSükûn Kanunu

KURTULUŞ SAVAŞI VE SONRASINDAkurulan Cumhuriyet yönetimi, bazı tepkileri deberaberinde getirdi.

Kurtuluş Savaşı’ndan önce verilen sözlerinyerine getirilmemesi, ulus-devlete doğru hızlı biryönelişin ortaya çıkması Kürt halkını rahatsızederken, Cumhuriyet’in ilan edilmesinden sonradinî konularda gösterilen lakaytlık, din karşıtlığıolarak yorumlanabilecek uygulamalar ve sonolarak da Hilafet’in kaldırılması, dindar Kürtlerintepkisini çekti. Bu politika ve uygulamalar damilliyetçi Kürtlerle, İslâmcı Kürtler arasında biryakınlaşmayı da beraberinde getirdi.

Şeyh Said, doğu illerinde büyük bir itibarsahibi olan Nakşî Tarikatının Hâlidî kolunamensup bir âlimdir. Dedesi Palulu Şeyh AliSebdi, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin dergâhındayetişmiş ve halife olmuştur.

Şeyh Said, Nakşibendî tarikatının bu çevredeyayılması için büyük hizmetlerde bulundu.Erzurum, Ruslar tarafından işgal edilince

Page 178: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

buradan ayrılan Şeyh Said, ailesiyle birlikteDiyarbakır’ın Piran (daha sonra ismi Dicleolarak değiştirildi) ilçesine yerleşti. Şeyh Said,Kurtuluş Savaşı bitince de Hınıs’a geridönmüştür.

Zaza asıllı âlim Şeyh Said (1866-1925)Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslara karşı

savaşan Cibran Hamîdiye Alayı’nınkomutanlarından Cibranlı Halit bey, kendisiniKürtlerin liderlerinden biri olarak görüyordu.Halit bey, kurduğu ‘Kürt İstiklâl ve İstihsalCemiyeti’nin ilk kongresini 1924 yılındaErzurum’da yaptı. Şeyh Said de yapılan

Page 179: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kongrede bu cemiyete üye oldu. (Cibranlı Halitbey, aynı zamanda Şeyh Said’inkayınbiraderiydi.)

Bu cemiyet halk arasında kısaca ‘AzadiCemiyeti’ olarak biliniyordu. AzadiCemiyeti’nin birçok bölgede şubeleri kuruldu.

Cibranlı Halit bey, Şeyh Said ve Mutki AşiretiReisi Musa bey yaptıkları istişareler sonucugörüş birliğine vararak, Cemiyet’in başkanlığınaŞeyh Said’i seçtiler ve şu kararı verdiler: ‘Budinsiz düzene karşı boyun eğmeyecekler, karşıkoyacaklar ve direneceklerdi.’[75]

Bu tarihten sonra bir ‘İslâm Cumhuriyeti’kurmak maksadıyla çalışmalara başlayanCemiyet üyeleri, Doğu’daki çok sayıda ağa,şeyh ve aşiret reisi ile görüşerek hareketlerinigüçlendirmeye çalıştı. Merkezi İstanbul’dabulunan Kürt Teali Cemiyeti’nin lideri SeyyidAbdülkadir ile görüşülüp onun da desteğisağlandı. Nakşî Tarikatının Hâlidî kolununmensuplarından Seyyid Taha’nın torunu olanSeyyid Abdulkadir ile Mevlânâ Hâlid’in halifesiPalu’lu Şeyh Ali Sebdi’nin torunu ve yine birNakşî-Hâlidî Şeyhi olan Şeyh Said, ayaklanmak

Page 180: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

için anlaşmışlardı. Ayaklanma tarihi olarak da21 Mart 1925, yani Nevruz gününü seçmişlerdi.

Verilen kararlar ile 1925 yılının başındanitibaren çalışmalar hızlanmıştı. Aşiretlerle sık sıktoplantılar yapılıyor ve destek alınmayaçalışılıyordu. Bu toplantılarda Şeyh Said imzalıbildiriler dağıtılıyor : ‘Kurulduğu günden beriİslâm dininin temellerini yıkmaya çalışanTürkiye Cumhuriyeti Reisi Mustafa Kemal vearkadaşlarının Kur’an’ın ahkâmına aykırıhareket ederek Allah’ı ve Peygamber’i inkârettikleri ve İslâm halifesini sürdükleri için gayr-ımeşru olan bu idarenin yıkılmasının bütünİslâmlar üzerinde farz olduğu’ bildiriliyor vedestek isteniyordu.

Destek talep mektuplarından bir tanesi, 4 Ocak1925 tarihinde Hormek Aşireti Reisleri Halil,Veli ve Ali Haydar ağalara da gönderilmişti.Ancak yüzyıllardır Cibran Aşireti ile kavgalıolan ve birbirlerinden çok sayıda adam öldürenHormek Aşireti, Cibran Aşireti’nin kontrolündeolan bir harekete sıcak bakmıyor ve karşıçıkıyordu.

Hormek Aşireti gizli bir mektupla Cibranlıların

Page 181: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Şeyh Said liderliğinde bir isyan hazırlığındaolduklarını Mustafa Kemal’e ve bölgelerindekiyöneticilere bildirmişlerdi. Aynı şekilde Gençilçesi milletvekili Hamdi bey, Mustafa Kemal’eve diğer yetkililere gönderdiği birçok telgraf ile‘Bölgede bir isyan hazırlığı olduğu, bununİngilizler tarafından kışkırtıldığı ve bunun daMusul meselesi ile bağlantılı olduğunu’bildirmişti.[76]

Şeyh Said 13 Şubat 1925 tarihinde yanındaüçyüz atlı ile kardeşi Şeyh Abdürrahim ilegörüşmek ve davetli olduğu bir düğüne katılmakiçin Piran’a gelmişti.

Düğün yerine gelen onbeş kişilik bir askerimüfreze, mahkeme tarafından istenen bazıkişilerin düğünde olduklarını belirterek, ŞeyhSaid’den kaçakları teslim etmesini istedi. Bununüzerine Şeyh Said ile müfreze kumandanıarasında şu şekilde bir konuşma geçti:

-Şeyh Said: Siz iki-üç gün benimmisafirim kalınız. Bu kalabalıkdağıldıktan sonra, bunları o zaman sizeteslim ederim, alıp götürün. Şimdi yedi-

Page 182: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sekizyüz silahlı insan topluluğu var.Hepsi de birbirlerinin hısımlarıdır,akrabalarıdır. Siz bunları zorla götürmeğekalktınız mı, korkarım ki bir niza olur venahoş bir netice verir; sizden istirhamederim; üç gün sabırlı olun, arzunuztamamıyla yerine gelir.

-Müfreze kumandanı: Hayır! Ben emiraldım, bunları götüreceğim ve beklemem.Hemen neferlerle beraber onlarınbulunduğu yere gideceğiz, haydi düşünönüme gideceğiz. Mahkeme siziistiyor.[77]

Bu konuşmadan sonra aranan kişilerin demüfreze kumandanına “Düğün bitsin sonrageliriz; düğünü yarıda bırakmak ayıp olur”demesi, ancak müfreze kumandanının kararındadiretmesi üzerine münakaşa çıkar ve bumünakaşa çatışmaya döner.

Büyüyen hadisede silahlar patlar, her ikitaraftan da yaralanan ve ölenler olur. Kendievinde asker ve subay vurulan Şeyh Said telaşadüşerek, yüksek dağ başındaki köyüne çekilir.

Page 183: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Bu sefer Şeyh Said’i almaya gelen kuvvetle,Şeyh Said’in adamları arasında çatışma başlar vemesele iyice büyür.

İsyana destek veren Kürt aşiret ve tarikatlarınsayısı da çok fazla değildi. Kürtler içerisinde çokbüyük bir etkiye sahip olan Norşin şeyhleri,Hizan şeyhleri, Cizre şeyhleri, Bitlis’te Küfrevîailesi, Mardin civarındaki Hamidî şeyhleri,Muş’taki Oxin şeyhleri isyana destek vermeyenşeyhler arasında bulunuyordu. Çok sayıda aşiretreisi ve eşraf da Meclis’e destek telgraflarıçekerek, isyana taraftar olmadıklarınıbildirmişlerdi.

Alevî ve Sünnî Kürtler arasında da öteden beridevam eden bir ihtilaf vardı. Yavuz Sultan Selimdöneminde başlayan bu ihtilaf, hiçbir zamangiderilemedi. Dinî inançlar ve mezhebîfarklılıklar hep ön planda oldu. Alevî Türkler veKürtler çok daha yakın bir işbirliği içindebulunurlarken, Sünnî Türkler ve Kürtler debirbirlerine daha yakın oldular.

21 Mart 1925 tarihinde Nevruz günübaşlatılması düşünülen isyan, kaderin bir cilvesiolarak bir düğün ile başlamıştı. Önce, Darahini

Page 184: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ile Hani ilçesi ele geçirilmiş, 21 Şubat günü Lice,daha sonra da hükümet kuvvetleri tarafındanPiran geri alınmış ve Şeyh Said’in teslim olmasıistenmişti. Birçok kişinin öldüğünü gören ŞeyhSaid teslim olmayı kabul etmiş ve daha fazla kandökülmesinin önüne geçmek istemişti. Bumaksatla bir mektup yazmış ve ilgilileregöndermek istemişti. Ancak etrafında bulunanbazı adamlar bu mektubu yırtmışlar ve “KemalPaşa’yı siz affetseniz, biz affetmeyiz”demişlerdi.[78] Artık ok yaydan çıkmıştı. Birçokbölgeye yayılan isyanı durdurmak imkansız halegelmiş ve inisiyatif Şeyh Said’in elindençıkmıştı.

25 Şubat 1925 tarihinde de döneminBaşbakanı Fethi Okyar ve hükümeti tarafındansıkıyönetim ilan edilmişti.

Daha sonra isyancılar, Palu ve Elazığ’ı elegeçirdiler ve Diyarbakır’ı da ele geçirmek içinsaldırılara başladılar. Diyarbakır’a çok büyükönem vermelerine rağmen bir türlü elegeçirmeye muvaffak olamayınca gerilemeyebaşladılar. Bu durum başarısızlığa giden sürecihızlandırdı.

Page 185: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İsyancılarda belli bir düzen ve intizam yoktu.Tam bir kargaşa ve başıboşluk havasıgörülüyordu. Düzenli bir sevk-idare ile hareketetmeyen bu kuvvetler içinde, kimse kimseninsözünü dinlemiyordu.

Bu kargaşa ve düzensizlik durumu en çokElaziz’in alınması sırasında yaşandı. Şehirde tambir yağma havası başladı. Hareketi idare edenlerçaresizlik içinde kaldılar. Şeyh Said kuvvetlerineyardım edip şehri teslim eden eşraf ve ilerigelenler, bu yağma hareketlerini görünce safdeğiştirdiler ve devlet kuvvetlerinden yana tavıralmaya başladılar. Bu tavır değişikliği nedeniyleElaziz, kısa bir süre sonra yeniden hükümetkuvvetlerinin eline geçti.

Diğer ilçelerdeki durum da Elaziz’denfarksızdı. Şeyh Said bile bu hazin durumumahkemedeki ifadelerinde şöyle itiraf etmişti:

“Benim maksadım bu dine hizmetetmekti; ancak muvaffak olamadık.Şimdi anladım ki, muvaffak olsaydıkda bu ahali ile bir şey olmazdı.Vaziyet bu idi. Çünkü ahaliden

Page 186: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sıtkım sıyrıldı. Şeriata razı olan ahalikalmamıştır.”[79]

Olayların üzerine ılımlı bir şekilde gidilmesiniisteyen Fethi Okyar hükümeti 2 Mart 1925tarihinde düşürüldü ve sertlik yanlısı olaraktanınan İsmet İnönü başkanlığında yeni birhükümet kuruldu. Başbakanlık görevindenayrılan Fethi Okyar aynı gün milletvekilliğindende istifa etti. İki gün sonra da ParisBüyükelçiliğine atanarak Türkiye’denuzaklaştırıldı.

Şeyh Said isyanının, İngilizler tarafındandesteklendiği konusunda ortaya atılan iddialarındoğruluğuna dair bugüne kadar bir delil ortayakonamamıştır. İsyan tamamıyla halkın elindebulunan silahlar ve çok yetersiz imkânlarlayapılmış, daha sonra ise ele geçirilen bazı askeribirliklere ait silahlar kullanılmıştır.

Bu olayda belki de en çarpıcı durum, isyanhazırlıklarının Hormek Aşireti tarafındanhükümete aylar öncesinden bildirilmesinerağmen isyana karşı ciddi hiçbir önlem

Page 187: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

alınmamasıdır. Adeta, isyanın olması beklenmişve bu durum bahane edilerek bütün muhalefeten sert şekilde susturulmuştur.

İsmet Paşa, meclisten güvenoyu alır almaz,aynı gün iki kanun tasarısının da görüşülmesiniistedi. Bunlardan birincisi Takrir-i SükûnKanunu idi. Üç maddelik bu kanunun hükümiçeren birinci maddesi şöyleydi:

“Gericiliğe ve ayaklanmaya,memleketin sosyal düzeninin vehuzurunun ve sükûnunun vegüvenliğin ve asayişin bozulmasınaneden olacak bütün kuruluşları,kışkırtmaları, davranışları veyayınları, hükümet;Cumhurbaşkanının onayı ile kendibaşına ve idarî olarakyasaklayabilir.”

Şeyh Said isyanından sonra Takrir-i SükûnKanunu’na ve bu kanun ile alınan sert tedbirlerekarşı çıkanlar da vardı. Takrir-i Sükûn Kanunu

Page 188: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Meclis’te görüşülürken söz alan Ali Fuat Paşa(Cebesoy) tepkisini şu şekilde dile getirdi:

“Ayaklanmalar, gerici eylemler yokedilmeli, ayaklanmacılar ve gericilercezalandırılmalıdır. Buna şüpheyoktur. Ancak, milletin doğalhaklarını ve özgürlüğünükısıtlayacak baskı yöntemlerineidare mekanizmasında yerverilmemesini rica ediyorum.Hükümet değişikliğinin nedenimillet önünde tartışılmadıkça İsmetPaşa hükümetine güvenmeyeceğiz.”

Rauf Orbay ve daha birçok milletvekili de birbaskı döneminin geleceği korkusu ile bu kanunakarşı çıktılar.[80]

Bu şiddetli tartışmaların ardından yapılanoylamada Takrir-i Sükûn Kanunu 4 Mart1925’te kabul edildi. 7 Mart günü de Şarkİstiklâl Mahkemesi üyeleri atandı. 14 Nisan

Page 189: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

günü Kürt İstiklâl Cemiyeti kurucuları CibranlıAşireti Reisi Kürt Miralayı Halit bey, Bitlis eskimilletvekili Yusuf Ziya bey, Yusuf Ziya beyinkardeşi Teğmen Ali Rıza, damadı Faik bey ileMolla Abdurrahman, Bitlis’te kurulan HarpDîvânı tarafından kurşuna dizilerek öldürüldüler.

Sorgulamalarda bazı bilgiler vererek itiraflardabulunan Mutki Aşireti Reisi Musa bey, 15 yılhapis cezasına çarptırılmıştır. Hiçbir fiili destekvermemelerine rağmen, 15 Nisan günü KürtTeali Cemiyeti Başkanı, Ayan Meclisi Üyesi veŞura-yı Devlet eski Reisi Seyyid Abdülkadir veiki arkadaşı da İstanbul’da tutuklanarakDiyarbakır’a doğru yola çıkarılmışlardır. Aynıgün Şeyh Said, uzun zamandır yanında bulunan,fakat 1924 yılının Ekim ayından itibaren Ankarahükümetine bilgi sızdıran bir ajan olarak çalışan,Güllü Hanım’ın kocası olan bacanağı BinbaşıKasım (Ataç) tarafından Hükümet kuvvetlerineteslim edilmiştir.[81]

Şeyh Said hadisesi sonrası Türkiye’de artıkyeni bir dönem başlıyordu. Hükümet ve MustafaKemal, bundan sonra kafalarındaki bütündüşünceleri teker teker uygulama fırsatı

Page 190: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bulacaklardı. Aykırı bir tek sese tahammüledilmeyecek, muhalefet ve farklı görüşler en sertşekilde susturulacaktı ve öyle de oldu…

Kazım Karabekir ve Ali Fuat Cebesoy’untahminleri doğru çıkmıştı. Hatta İstiklâlSavaşı’nın bu gazi kumandanlarının kurduğuparti olan Terakkiperver Cumhuriyet Partisi bilebu şiddet ve husumetten kurtulamamış vekurulduktan kısa bir süre sonra sudan sebeplerlekapatılmıştı. Bu kanun hükümete hakikaten çokbüyük bir güç vermişti. Ve hükümet buolağanüstü gücü su-i istimal etmiş ve büyük birzulüm ve ceberut devri başlamıştı.

Olayların bastırılması esnasında suçlu-suçsuzçok sayıda kişi öldürüldü. Kanun ile birlikte,infazların da hemen gerçekleştirilmesi yetkisi,Büyük Millet Meclisi’nin onayı olmadanmahkemelere verilmişti. Bu yetki üzerine idamkararları, 27 Mayıs 1925’te Diyarbakır UluCamii önünde infaz edildi. İstiklâl Mahkemesitarafından yargılanan Şeyh Said ve arkadaşlarıidama mahkûm edildi. Şeyh Said ve 47 arkadaşı,29 Haziran 1925’te Diyarbakır’da idam edildi.Cenazeleri toplu olarak büyük bir çukura

Page 191: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

gömüldü.Musul’a gönderilmesi sözkonusu olan tüm

askerler isyan bölgesine gönderilince Musul’uişgal eden İngiliz askerleri rahatlamıştı. Musulmeselesinin şiddetle tartışıldığı ve ordununMusul’a girmesinin an meselesi olduğu birzamanda patlak veren bu hadisenin tamamenaydınlatılmış olduğunu söylemek ise mümkündeğildir.

Şeyh Said ifadesinde: “Bu işlerde ne öndeyim,ne arkadayım. Belki ortada bulunmuştum. Bizzatkumanda etmedim. Harbi ne uzaktan neyakından görmedim. Harekete hâkim olamadım.Aşiretler kendi akıllarıyla hareket ediyordu.Kimse kimsenin sözüyle hareket etmiyordu”dedi. Savcının “Neden isyan ettiniz” sorusuna da“Şeriat için. Amacımız din hükümlerininuygulanmasını rica yoluyla hükümete arzetmekti. İnşallah kabul buyrulur” cevabını verdi.Şeyh Said idam sehpasına çıkarken “Boynuzsuzkeçinin ahını boynuzludan alırlar, fena yaptık,bundan sonra iyi olur inşallah” dedi.[82]

Şeyh Said isyanında esas karakterin KürtMilliyetçiliği olmayıp, İslâm’a aykırı icraatlardan

Page 192: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

rahatsız olunduğu için böyle bir hareketegirişildiği ve bu olayda İslâmî hassasiyetin çokdaha önde olduğu konusunda hemen hemenkonu ile ilgilenen herkes hemfikirdir. Dr. RızaNur’un araştırmaları bu isyanın ‘İslâmcı’ olduğuşeklindedir:

“Şeyh Said gayet dindar biradammış, Medreselerin ve tekkelerinilgası, şapka giydirileceği şayiası buadamı tehyiç emişti. Bunu MustafaKemal, ‘Kürt millî isyanı ve aynızamanda irtica’ telakki etti. Hâlbukiresmî tahkikat asla millî bir Kürtisyanı olmadığını göstermiştir. Benbunu orada İstiklâl Mahkemesireisliğini yapan Ali Saib’e desordum. O da asla ‘Kürtlük meselesiyoktur, sırf dindir’ dedi.”[83]

İdam edilenler arasında Dersim MilletvekiliHasan Hayri de bulunuyordu. Hasan Hayri,

Page 193: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Birinci Meclis’te bulunan 72 Kürtmilletvekilinden birisiydi. Hozat’taki ŞeyhHasanlı Aşireti Reisi olan Hasan Hayri, devamlısurette ‘Türk-Kürt kardeşliğinden’ bahsediyor veayrılıkçı düşüncelere şiddetle karşı çıkıyordu.Lozan Barış görüşmelerinin TBMM’demüzakere edildiği sırada konu ile ilgiligörüşlerini açıklayan Hasan Hayri, TürklerleKürtlerin bir ve beraber olduklarını ve aslaayrılamayacaklarını savunmuş ve konuyu tarihîseyri içinde ikna edici bir tarzda anlatarakdikkatleri üzerine çekmişti.

Bu konuşmasından dolayı kendisini kutlayanMustafa Kemal, ertesi gün Meclis’e Kürt millîkıyafetleri ile gelmesini istemiş ve bunun üzerineHasan Hayri de birçok Kürt milletvekiliarkadaşıyla beraber, bu şekilde giyinerek Meclisoturumuna katılmışlar ve Lozan Konferansı’natelgraflar çekerek, Kürtlerin Türklerdenayrılamayacaklarını bildirmişlerdi.[84]

Terakkiperver Cumhuriyet Partisi kurulunca,Hasan Hayri bu partiye geçmiş ve partiçalışmaları yapmak amacıyla Elazığ’dabulunduğu bir sırada Şeyh Said hadisesi patlak

Page 194: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

vermiş, halka olaylara karışmamaları içinsükûnet tavsiye etmiş, ancak buna rağmenyakalanarak Diyarbakır İstiklâl Mahkemesi’ndeyargılanmış ve idama mahkûm edilmiştir.

Mahkemede “Niçin Meclis’e Kürt millî kıyafetiile geldin” sorusuna da muhatap olan HasanHayri, Şeyh Said hadisesini yatıştırmaya çalıştığıhalde, o sıralar hâkim zihniyete muhalif olanTerakkiperver Cumhuriyet Partisi için çalışmalaryapmak amacıyla Elazığ bölgesindebulunduğundan, fırsattan istifade ile MahkemeBaşkanı Ali Saip tarafından darağacınagönderilmiştir.[85]

Halifeliğin kaldırılması için sürekli ve sinsi birşekilde çalışan İngilizlerin, Musul meselesinihalletmek ve ülke gündeminde geri sıralaraattırmak için Şeyh Said hadisesindenyararlandıkları ve bunun için de halifeliğinkaldırılması konusunu istismar ettikleri ortayaçıktı. Bu teşvik ve destek ile hilafetin yenidenkurulmasının amaçlanmadığı, bilakis buhadisenin bahane edilerek din ve dindarlarınüzerine gidilerek daha da sert tedbirlerinalınması için zemin hazırlandığı şüphe götürmez

Page 195: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bir gerçek olarak orta yerde durmaktadır.Kazım Karabekir Paşa, Doğu bölgesinde

alınması gereken tedbirlerle ilgili olarak bir projegeliştirmiş ve bunu ilgililere sunmuştu. KazımKarabekir’in projesi dört temele dayanıyordu:

1. 12 yaşından küçük çocukları gece yatılımekteplere almak.

2. Hamidiye Alayları’nın devamı olan AşiretSüvari Alayları’nı tarımsal müfrezeler halinegetirerek, bunları tarımsal kalkınma ve yolçalışmalarında üretici hale getirmek.

3. Bölgedeki din adamlarını, Kürtçeyi de iyibilen üniversite mezunu hocalar ve hukukçularile harmanlamak ve böylece bölge insanının dinîtemelden kopmadan modern bir eğitim almasınısağlamak.

4. Özellikle Van Gölü havzasından başlamaküzere, bölgedeki diğer aşiret unsurlarını küçükparçalara ayırarak yerel kalkınmada çalıştırmak,bölgedeki Ermeni propagandalarını veKürtçülük hareketlerini etkisiz hale getirmek içinüst kültürlü, temsil yetenekli, çevresindeki yerlihalka sosyal hayatta ve üretimde örnek olacak

Page 196: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Türk kanalları açmak.

Karabekir, Kürtlerin dinî hassasiyetlerinigözetecek, onları modern eğitimle tanıştırırkenbir yandan da üretime teşvik edecek ve böyleceülke geneliyle ekonomik entegrasyonlarınıartıracak çözüm öneriyordu.

İsmet İnönü hükümetlerinin uyguladığıpolitikalar ise, ‘radikal devrimcilik’ vizyonunagöre şekillenmişti. Bu vizyonda ekonomiye veyerleşik kültürel değerlere fazla önemverilmiyor, sorunun Kürtlere Türk kimliğinikabul ettirmek ve tepkileri bastırmaklaçözümleneceği umuluyordu. Ancak bu politika,öngördükleri sonucu vermedi ve ters tepti.Muhafazakâr Kürtleri, Türk kimliğinekazandırmak için oluşturulan Halkevleri ve KöyEnstitüleri gibi projelerin başarılı olmasımümkün değildi ve gerçekten de öyle oldu.Netice tam bir fiyaskoydu.

Dr. Hüseyin Koca’nın ifadesiyle halk zatensınırlı olan eğitim imkânlarından ‘çocuklarımızgâvurlaşacak’ diye faydalanmak istemedi. Dr.Koca’ya göre ‘Kazım Karabekir Paşa’nın ziraat

Page 197: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

projesine kulak verilseydi, sosyal bütünleşmesağlanabilecekti.’[86] Kazım Karabekir, Kürt-Türk birlikteliğinin problemsiz bir şekilde devametmesinde İslâmiyet’in öneminin farkındaydı ve“Kürtleri bize bağlayan yegâne bağın dinîkuvvet’’ olduğunu ifade etmişti.[87]

Muhalefeti, basını ve din adamlarını ezmekiçin bahane arayan hükümetin eline iyi birmalzeme olan Şeyh Said hadisesi bahanegösterilerek çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunubaşlangıçta tek maddeden ibaret bir kanundu vehükümetin eline tam anlamıyla diktatörlükyetkisi veriyordu. Bu kanun başlangıçta iki yıllıkbir süre için çıkarılmıştı; ama sonradan iki yıldaha uzatıldı.

2 Mart 1929 tarihine kadar dört yıl süren buyürürlük döneminde, anti demokratik birçokicraata imza atıldı. Bu süre zarfında Tekke veZaviyelerin Kapatılması ile ilgili BakanlarKurulu Kararnamesi, 2 Eylül 1925’te ‘Büyükİrtica Hadisesi’ denilen Şeyh Said olayı gerekçegösterilerek çıkarıldı. Bu kararnamede, ‘bütüntekke ve zaviyelerin istisnasız kapatıldığı, T.C.dâhilinde hiçbir tarikat, derviş, şeyh ve mürit

Page 198: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

olmadığı ve türbedarlığın kaldırıldığı’ ifadeedilmiştir.

Daha sonra da, 13 Aralık 1925’te ResmiGazete’de yayınlanan ‘Tekke ve ZaviyelerleTürbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile BirTakım Ünvanların Men ve İlgasına Dair Kanun’ile bu süreç tamamlanmıştır. Bu kanun ile altıyüzyılı aşkın bir süre ile Osmanlı Devleti’ni idareeden tüm padişahların ve ülkemizde medfunolan Sahabelerin türbeleri ziyarete kapatılmış vebakımsızlık ile yıkılmaya terk edilmiştir. (1 Mart1950 yılında çıkarılan bir kanunla Türkbüyüklerine ait ve sanat değeri bulunantürbelerin ziyarete açılmasına izin verilmiştir.)Yine Takrir-i Sükûn fırsatından yararlanarak şuuygulamalar gerçekleştirildi:

1. Şapka Kanunu, 25 Kasım 1925 tarihindekabul edildi.

2. 30 Kasım 1925’te TBMM’de asılı bulunanŞûra Suresi’nin 38. Âyetinin meali olan ‘Onlarınişleri aralarında istişare iledir’ yazısı indirilerek,‘Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ yazısıasıldı.

Page 199: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

3. Medenî nikâh uygulamasına geçildi.4. ‘Türkiye Devleti’nin dini, din-i İslâm’dır’

ibaresi de bu fırsattan yararlanılarakAnayasa’dan çıkarıldı.

5. 10 Nisan 1928 tarihinde, milletvekilleri veCumhurbaşkanlığı yemin metinlerindeki‘vallahi’ kelimesi çıkarılarak, ‘namusum üzerinesöz veririm’ ifadesi eklendi.

6. TBMM’nin vazifeleri arasında bulunan‘şeriat hükümlerinin yerine getirilmesi’ hükmüde Anayasa’dan çıkarıldı.

Şeyh Said Olayı ve BediüzzamanAnkara’da kendisine yapılan teklifleri kabuletmeyip Van’a giden ve burada üç yıla yakın birsüre birkaç talebesi ile birlikte ilmî çalışmalarınadevam eden Bediüzzaman Said Nursî, Şeyh Saidhadisesi ile hiçbir alakası olmadığı ve ŞeyhSaid’in yardım çağrısına ‘Dâhilde ki hareketmenfi olmaz. Bu zamanın gereği cihad-ımaneviyedir. Millet tenvir ve irşad edilmelidir.Siz de bu hareketinizden vazgeçiniz. Çünküneticesiz akim kalacaktır’ diye cevap vererekkatılmadığı ve vazgeçirmeye çalıştığı halde,

Page 200: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Van’daki ikametgâhından alınarak Erzurum-Trabzon-İstanbul ve Antalya yolu ile Burdur’asürgüne gönderilmiş ve burada mecburî ikametetâbi tutulmuş, bu sürgün ve mecburî ikamethayatı kesintisiz olarak yirmibeş yıl kadarsürmüştür.Şeyh Said hadisesi sırasında Hamidiye Alayıeski komutanlarından ve onbin askere sahip biraşiretin Reisi olan Kör Hüseyin Paşa, Erekdağında bulunan Said Nursî’yi ziyaret eder.Bediüzzaman’ın talebelerinden Molla Hamid’inifadeleri ile görüşme şu şekilde cereyan etmiştir:

“Hazret-i Üstad’la birlikte, ErekDağı’ndaki harabe kilisesinde idik.Günlerden bir gün, ben ve bir araHicaz’da kalıp, orada büyük nam vermişve Şeyh Ekber-ül Vanî lakabı ile anılmış,büyük veli Şeyh Şükrüllah Efendininoğlu Esasüddin ile ikimiz Üstad’ınyanında idik. O gün ikimizden başkaÜstad’ın yanında hiç kimse yoktu.Hüseyin paşa, iki hizmetçisiyle birlikteÜstad’ın ziyaretine geldiler. Atlarını

Page 201: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

harabe kilisesinin önündeki ağaçlarabağladıktan sonra içeri geldiler. Hüseyinpaşa çok uzun boylu ve iri yarı birinsandı. Her bir parmağı benimbileklerim kadar kalındı. O gün paşalıkaltın madalyalarını da takmış gelmişti.Çok heybetli idi. İçeri girdi, son dereceedep dairesinde Hazret-i Üstad’ın elleriniöptü ve diz çökerek huzurunda oturdu.Biraz sonra bir mendil içinde, tahminenyarım kilo kadar altını çıkarıp oraya biryere indirdi.

Hazret-i Üstad ‘o nedir’ dedi.-Paşa: ‘Kurban, benim helâl malımdan

zekâtımdır, size getirdim’ dedi.-Üstad: ‘Sen kendi yakınlarından,

akrabalarından, köylülerinden hiçkimseyi bulamadın mı ki, ta buraya kadargetirdin?’

Paşa; ‘Kurban! Benim akrabalarım,yakınlarım hepsi zengin. Fakir kimseyok. Müstehakkı sizsiniz’ dedi.

Hazret-i Üstad; ‘Zekâtın nakli caiz

Page 202: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

değildir. Orada birçok fakirler varken,bunca köyü aşıp da buraya kadar niçingetirdin’ dedi.

Hüseyin Paşa; ‘Seyda, kurban, hiçolmazsa beş-on tanesini kabul ediniz!Burada yanınızdaki talebelerinizinihtiyaçlarına sarfedersiniz’dedi.

Hazret-i Üstad; ‘Hayır mümkün değil.Benim zekâta ihtiyacım yoktur’dedi,kabul etmedi.

Biraz sonra, Hüseyin paşa; ‘Seydasizinle hususî bir istişarem de olacaktır.İzin veriniz, talebeleriniz dışarı çıksınlar,hususî konuşmak istiyorum’ dedi.

Hazret-i Üstad; ‘Hayır, bunlar benimvücudumun parçalarıdır, ayrılamazlar.Neyin varsa, söyle’ dedi.

Hüseyin Paşa; ‘Seyda, eğer bize izinverirseniz, isyan edeceğiz.’

Hazret-i Üstad; ‘Ne için isyanediyorsunuz? Ali’nin, Hasan’ın kabahativarsa, Haydar, Ömer ne yapmış? AradaMüslüman kanı dökülecektir.’

Page 203: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Hüseyin Paşa; ‘Ruslar bizi vurdu,öldürdü, perişan etti. Malımız, canımıztelef oldu gitti. Fakat namusumuza birşey olmadı. Şimdi elimizde kalmış olanbir dinimiz ve namusumuz da gidiyor.Bize izin ver. Hem piyadelerimiz, hem desüvarilerimiz mevcut hazır bekliyor’dedi.

Hüseyin paşanın bu ‘acıklı’ izahıüzerine Hazret-i Üstad epey uzun birsükût edip düşündü. Sonra başınıkaldırarak, gayet lütuf ve mülâyemetle:‘Paşa’ dedi. ‘Gel bu mesele hakkındaŞeyh Ahmed-i Cezerî’nin Dîvân’ını tefeüledip açalım, Dîvân ne derse, kabul edermisin’ dedi.

Paşa; ‘Evet, ederim’ dedi.Hazret-i Üstad, cebinden Dîvân’ı

çıkardı ve tefeül ederek açtı, şu beyitçıktı:

‘Bazıları kiliseden dönüp gelir,Müslüman olur. Bazıları da döner Yahudima’bedine Yahudi olur. Ben ise, neonlardanım, ne de bunlardanım. Bana

Page 204: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

meyhane kapısı kâfidir.’Bu tefeülden sonra, Üstad Hazretleri:

‘İşte gördün mü Paşa! Ben şimdi nesizdenim, ne de onlardanım’ dedi.

Hüseyin Paşa; ‘Seyda, sen benimkolumu kanadımı soğuttun. Ben şimdiaşiretime dönsem, ‘Paşa korktu, onuniçin vazgeçti’ diyecekler’ dedi.

Hazret-i Üstad; ‘Evet, korktu desinler,ama kan döktü demesinler’ dedi ve enson, Hüseyin paşa veda edip ayrılırkende; Hazret-i Üstad, Paşa’ya üç defa: ‘Paşakan dökme, kan dökme, kan dökme’dedi ve tekrarladı.

Hüseyin paşa döndü, gitti vekuvvetlerini dağıttı. Dolayısıyla Vanbölgesinde herhangi bir olay vukubulmadı.

İşte Hüseyin paşa ve Üstadhazretlerinin görüşme hadisesinin vemuhaverelerinin aslı budur.”[88]

Şeyh Said hadisesine katılmayan Hüseyin

Page 205: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

paşa, buna rağmen 1926 yılındaki büyüksürgünde Batı illerine gönderilenler arasındabulunuyordu. Bu sürgün ile ilgili olarak Hüseyinpaşanın oğlu Haydar Süphandağlı’nın,Araştırmacı-Yazar Necmeddin Şahiner’eanlattıkları şu şekildedir:

“Seyda ile Van Müftüsü Masumefendiyi beraberce kelepçelemişlerdi.Üstad hiç üzgün değildi. Gayet rahat vemüsterihti. Yola çıkmadan önce banadedi ki:

‘Babana selam söyle, bu bize yapılanmuamelenin sevabını istesin. Sabretsin,inşallah Sahâbe-i Kirâm’ın sevabını alır.‘Ben beydim, ağaydım’ demesin.Çalışsın; ırgatlık etsin, amelelik etsin,ekmeğini çıkartsın, kimseye muhtaçolmasın.’

Van’dan çıkartılan kafilenin uzunluğu,belki bir kilometreyi bulmuştu. Çolukçocuk, genç ihtiyar binlerce insan, atlı,arabalı, kızaklı, çeşitli vasıtalarla bir harpricâtı halinde memleketlerinden,

Page 206: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

gözyaşları içinde ayrılıyorlardı.Van Müftüsü Şeyh Masum efendinin

kelepçeden elleri sıkışmış, kan oturmuştubileklerine. Sıkışan elini biraz gevşetmekistedi. Bu ricasını jandarmalara söyledi.Bediüzzaman ise sanki başka bir âlemdegibi hiç aldırdığı yoktu. Masum efendininbu mâsumane ricası bir dipçik darbesiylecevabını almıştı. İnsafsızca vurulandipçik neticesinde Masum efendi yere,çamurların içine kapaklanmıştı. Bu acımanzara, görenlerin yüreğini kanatmıştı.Az ileride bir çeşme başında, serbest olansağ eliyle çeşmeden su alanBediüzzaman, Masum efendinin çamurluyüzünü, başını yıkayıp temizlemişti.

Üç-dört gün Patnos’ta, bir geceAğrı’da, bir hafta Erzurum’da kaldık.Erzurum’dan sonra at arabalarıyla yollaradevam ettik. Trabzon’da yirmi gün kadarkaldık. Gemi yolculuğu ise bir haftasürdü. İstanbul’da Üstad, yirmi-yirmi beşgün kadar kaldı. Sonra kendilerini aynıgemi ile Antalya’ya götürdüler.

Page 207: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Van valisi Osman Nuri Paşa (1925-1926) şehirde sıkı emniyet tedbirlerialdırtmıştı. Kış mevsimini de sürgünleriçin, en müsait zaman olarakseçmişlerdi.’’

Haydar Süphandağlı’nın anlattıklarına göre,babası Kör Hüseyin paşa 1930 yıllarında seksenyaşlarında Irak’ta vefat etmişti.[89]

Bu sürgün yolculuğu Van’lı Cemal Talay’ınanlatımına göre 10 Şubat 1926 tarihindebaşlamıştır.[90]

Kör Hüseyin paşa, bu sürgün yolculuğununsonunda Aydın’da mecburi ikamete tâbi tutuldu.Kendi topraklarında yaşamaya alışmış olanHüseyin paşa, Aydın’a alışamadı. Samimi dostuHacı Musa bey ile Suriye’ye gitti. Hacı Musabey Suriye’de hastalandı ve vefat etti. Hüseyinpaşa, daha sonra Ağrı isyanına katılmak içinönce Irak’a geçti ve Şeyh Ahmet Barzanî’ninmisafiri oldu.

Hacı Musa beyin kardeşi Nuh bey ve oğluMedenî de burada bulunuyordu. Nuh bey,yeğeni Medenî’nin de Ağrı’ya gitmek istediğini

Page 208: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

söyledi. Hüseyin paşa bunu kabul etti. Hüseyinpaşa ve beraberindekiler Irak sınırını geçerekTürkiye’ye girdiler ve bir dağda gecelediler.Medenî ve adamları, burada Hüseyin paşa veyanındakileri öldürdü. Durumdan haberdar olanŞeyh Ahmet Barzanî, yaptığı araştırma sonunda,Hacı Musa beyin kardeşi Nuh beyin Türkhükümeti ile anlaşarak, affedilme karşılığındaHüseyin paşayı öldürme sözü verdiğini öğrendi.Bunun üzerine Şeyh Ahmet, Nuh beyi idam etti.Daha sonra Hüseyin paşanın Behram adındakitorunu ise Medenî’yi öldürerek dedesininintikamını aldı.[91]

[75] Mumcu, a.g.e., s. 59.[76] Mumcu, a.g.e., s. 65-66.[77] Yakın Tarih Ansiklopedisi, Cilt: 9, s. 130.[78] Mumcu, a.g.e., s. 71.[79] Mumcu, a.g.e., s. 86-91.[80] Süreyya Özgeevren, Dünya gazetesi, 12

Haziran 1957.[81] Mumcu, a.g.e., s. 103.[82] Behçet Cemal, Şeyh Said İsyanı, 1955, s.

105.[83] Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, Cilt: 4,

Page 209: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

s. 1324.[84] Dr. Muhammed Nuri Dersimî, Dersim

Tarihi, Eylem Yayınları, 1979, s. 163-164.[85] Yeni Nesil gazetesi, 3 Haziran 1989.[86] Mustafa Akyol, Köprü, s. 98.[87] Kazım Karabekir, Kürt Meselesi, Emre

Yayınları, 2004, s. 11.[88] Badıllı, a.g.e., s. 556-558.[89] Şahiner, a.g.e., s. 142-143.[90] Şahiner, a.g.e., s. 145.[91] Aytar, a.g.e., s. 261-262.

Page 210: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Tek Parti Döneminde KürtlerCUMHURİYETİN İLAN EDİLMESİNDENSONRA ülkenin en önemli meselelerininbaşında ‘Kürt Meselesi’ gelmektedir. Çünkükurulan devlet, esas olarak ‘milliyetçilik’ ve‘laiklik’ esaslarına dayandırılmıştır. Osmanlılardöneminde sosyal hayatın en tabiî unsurlarıolarak görülen Türklük dışındaki herhangi biretnik aidiyet, suç sayılmaya başlanmış,sözgelimi “Ben Kürdüm” demek bölücülük vevatan hainliği ile eşdeğer sayılmıştır.

Kürtleri inkâr etmek bir devlet politikası halinegetirilmiş, özellikle askerî yetkililer tarafında‘Kürt’ kelimesi hiç telaffuz bile edilmemiş vebunun için de özel bir gayret gösterilmiştir.Genelkurmay Başkanlığı’nda uzun yıllar görevyapan bir Korgeneralin şu sözleri, bu konudagösterilen inkâr politikasının bariz bir örneğidurumundadır:

“Genelkurmay’da biz Kürtçülüğükabul etmiyoruz. Bizim resmîgörüşümüze göre, Kürtler Orta

Page 211: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Asya’dan göç etmiş Türkkollarından bir boy. Zamanlaöylesine karışmışlar ki bir başka dilve insan çıkmış. Genelkurmay Kürtkelimesini özellikle kullanmaz.Kullandığı takdirde Kürt varlığınıkabul etmiş olacağına inanır. Bizimiçin bunlar Arapça, Farsça, Türkçekarışımı bir dil konuşan Türklerdir.Sıkışınca ‘Dağ Türkleri’ deriz.”[92]

Bu meselenin çözümü için her zaman aklagüvenlik tedbirleri gelmiş, meselenin demokratikbir zeminde, insan hak ve hürriyetleribağlamında çözülmesi gerektiği konusu,nedense hep görmezlikten gelinmiştir.Memleketlerinin en muteber, en saygın ve enzengin birçok ailesi, gurbet ellerde iskânettirilerek sefalet ve sıkıntılara mahkûmedilmişlerdir.

1938 yılında da, yeni bir sürgün dalgasıyaşanmış, bu tehcir ve iskânlar ile Kürtlerinasimile edilerek, meselenin tamamen çözüleceği

Page 212: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sanılmıştır. Yine özellikle doğuda çok sayıdaYatılı Bölge Okulları açılmış, Kürtçe’ninkonuşulmasının yasak olduğu bu okullarda,ailelerinden yıllarca uzak bırakılan çocuklarasimile edilerek, meselenin çözülmesi yolutercih edilmiştir.

Mustafa Kemal, 16 Ocak 1923 tarihinde İzmitgezisi sırasında İstanbul’dan gelen gazeteciler ileyaptığı sohbette bir soru üzerine Kürt konusunadeğinerek şunları söylemiştir:

“Kürt sorunu, bizim, yani Türklerinçıkarları için kesinlikle sözkonusuolmaz. Çünkü bizim ulusalsınırlarımız içinde Kürt ögeleriöylesine yerleşmişlerdir ki, peksınırlı yerlerde yoğun olarakyaşarlar. Bu yoğunluklarını dakaybede kaybede ve Türklerin içinegire gire öyle bir sınır oluşmuştur ki,Kürtlük adına bir sınır çizmekistesek, Türkiye’yi mahvetmekgerekir. Örneğin, Erzurum’a giden,Erzincan’a, Sivas’a giden, Harput’a

Page 213: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kadar giden bir sınır çizmek gerekir.Ve hatta Konya çöllerindeki Kürtleride göz önünde tutmak gerekir. Bunedenle başlı başına bir Kürtlükdüşünmekten çok Anayasamızgereğince zaten bir çeşit özerklikoluşacaktır. O halde hangi bölgeninhalkı Kürt ise onlar kendi kendileriniözerk olarak yöneteceklerdir.Bundan başka Türkiye’nin halkısözkonusu olurken onları da beraberifade etmek gerekir. İfadeolunmadıkları zaman bundankendileri için sorun çıkarırlar. ŞimdiTBMM hem Türklerin, hemKürtlerin yetkili temsilcilerindenoluşmuştur. Ve bu iki öge, bütünçıkarını ve bütün yazgılarınıbirleştirmiştir. Yani onlar bilirler ki,bu ortak bir şeydir. Ayrı bir sınırçizmek doğru olmaz.”[93]

Bu konuşmanın, Büyük Millet Meclisi’nde

Page 214: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

alınan bir karar üzerine yapıldığı iddia edilmiştir.10 Şubat 1922’de TBMM’de bir kanun tasarısıoylanmış ve bu tasarı 64’e karşı 373milletvekilinin oyu ile kabul edilmiştir. Bukanunun adı ‘Kürtlere Özerklik Kanunu’dur.Cumhuriyet tarihinin ilk ve son özerklik kanunuolarak çıkan bu kanun, sadece çıkmakla kalmışve hiçbir zaman uygulama sahasınakonmamıştır. Hatta bu kanunun kamuoyundangizlendiği de iddia edilmiştir. Bu iddia TexasÜniversitesi öğretim üyelerinden RobertOlson’un ‘Kürt Milliyetçiliğinin Ortaya Çıkışı’isimli kitabına dayandırılmaktadır. TBMM GizliCelse Zabıtları’nda 9 ve 11 Şubat 1922günlerinin zabıtlarının olduğu halde, tasarınıntartışıldığı ve kabul edildiği 10 Şubat 1922tarihinin zabıtlarının bulunmadığı iddiaedilmiştir.[94]

Türkiye Cumhuriyeti devletinin gelenekselrejiminin ‘ırkçılık üzerine bina edildiği’konusunda hemen hemen bütün sosyal vesiyaset bilimciler müttefiktir. Her ne kadar budurumu inkâr edip farklı yorumlar getirmekisteyenler olsa bile, uygulamalarda bu durum net

Page 215: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bir şekilde görülmektedir. Türk milleti dışındahiçbir millet telaffuz edilmemiş; ülkede,Türklerden sonra en fazla nüfusa sahip olanKürtlerin de esasında Türk soyundan geldiğiiddia edilerek, bunların Türkleşmesi için yoğunbir çalışma ve gayret içine girilmiştir.

Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.Mustafa Erdoğan, Türkiye’de Kürt sorunu ileilgili olarak esas kaynağın ‘resmî milliyetçilik’ve ‘Laiklik’ politikaları olduğunu söylemekte veşunları eklemektedir:

“Bunlar modern ulus devletin ikitemel ideolojik ayağıdır. Demekistediğim, aslında, ulus-devletmodelinin çeşitlilik, kimlik vefarklılık sorunlarıyla baş etmek içinhiç de uygun olmadığıdır; aksine bugibi sorunların kaynağı tam da bumodelin kendisidir. Olguları yanlışda yorumlamayalım: Batıdemokrasilerinde bu problemin bizegöre daha az göze batmasını ve birölçüde üstesinden gelinebilmesini

Page 216: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sağlayan şey, onların Türkiye’denhem daha az milliyetçi hem de dahaaz laikçi olmalarından başka bir şeydeğildir.”[95]

Tek parti döneminde birçok Kürt isyanı vehareketleri olmuştur. Bunların birçok farklısebeplerinden bahsedebiliriz; ama devletinyanlış ve baskıcı politikalarının en büyük faktörolduğu asla inkâr edilemez. Bu dönemdemeydana gelen isyanların başlıcaları şunlardır:

1. Nasturi Ayaklanması: 7 Ağustos-28 Eylül1924

2. Jilyan İsyanı: 19253. Şeyh Said Hadisesi:13 Şubat-31 Mayıs 19254. 1. Şemdinli Baskını: 25 Mayıs-25 Haziran

19255. Reşkotan ve Raman Te’dip Harekâtı: 9-12

Ağustos 19256. Eruhlu Yakup Ağa İsyanı: 19267. Pervari İsyanı: 19268. Guyan İsyanı ve Çölemerik Baskını:1926

Page 217: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

9. Sason İsyanları: 1925-192710. Halo İsyanı:192611. Birinci Ağrı İsyanı: 16 Mayıs-17 Haziran

192612. 2. Şemdinli Baskını: Haziran 192613. Koçuşağı İsyanı: 26 Mayıs-25 Ağustos

192614. Hakkari İsyanı: 192715. Mutki İsyanı:26 Mayıs-25 Ağustos 192716. İkinci Ağrı Harekâtı: 13-20 Eylül 192717. Bicar Tenkil Harekâtı: 1 Ekim-17 Kasım

192718. Jilyanlı Resul İsyanı: 22 Mayıs-3 Ağustos

192919. Tendürek Harekâtı: 14-27 Eylül 192920. Savur Tenkil Harekâtı: 7 Ekim-17 Kasım

192721. Zeylan İsyanı: 20 Haziran-Eylül 193022. Oramak İsyanı: 16 Temmuz-10 Ekim 193023. Tutaklı Alican İsyanı: 193024. Üçüncü Ağrı Harekâtı: 7-14 Eylül 193025. Pülümür Harekâtı: 8 Ekim-4 Kasım 193026. Büran Aşireti İsyanı:1935-193727. Abdulkuddus İsyanı: 1935-1936

Page 218: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

28. Dersim İsyanı: 1937-1938(9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, PKK

kalkışmasını ‘29. Kürt İsyanı’ olarakisimlendirmiştir.)

1924-1938 yılları arasında yaşanan bu olaylar,hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmadan çoksert bir şekilde bastırılmıştır. Bu bastırılmaolaylarında başrolü de, dönemin GenelkurmayBaşkanı Fevzi Çakmak ve onun emrindekiJandarma kuvvetleri oynamıştır. Atatürk’ün debilgisi dâhilinde çok sert önlemler alınmıştır.Jandarma kimseye göz açtırmamış, sadece Kürtdeğil, en ufak bir muhalif ses dahi sert birşekilde susturulmuştur. Zaten Anadolu’daki‘jandarma korkusu’nun başlangıcı da yine otarihlere dayanmaktadır. 1933 yılında FevziÇakmak imzasıyla tüm birliklere gönderilen biremirde: ‘Kürt diye adlandırılan eşkıyalarınGüneydoğu Anadolu’da dolaştıklarınıngörüldüğü, bu kişilere karşı en sert tedbirlerinalınması gerektiği’ belirtilmiştir.[96]

Halk arasında dindar olarak bilinen MareşalFevzi Çakmak’ın, Genelkurmay Başkanı olarak

Page 219: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bu dönemde yapılan ‘şiddet, baskı ve sürgün’politikalarında büyük bir pay ve etki sahibiolduğu, belgelerle net bir şekilde ortayaçıkmıştır. Bu belgelerden bir tanesi deGenelkurmay Harp Tarihi yayınları arasındaçıkan ‘Türkiye Cumhuriyeti’nde Ayaklanmalar’kitabında yayınlanan ve Fevzi Çakmaktarafından hazırlanan bir rapordur.

Bu raporda Mareşal Fevzi Çakmak tarafından,yapılan durum tespitinden sonra çok serttedbirler teklif edilmektedir. Bu raporun bazıbölümleri şöyledir:

“Erzincan ilindeki incelemelerimsırasında ekonomiyi önemli surettezarara sokan ve bu ilin dâhilindekiasayişsizliğin en önemli ahilerindenolan Aşkirik, Gürk, Dağbey, Hayriköylerinin tedip ve tenkilinezorunluluk gördüm. Bu bakımdanVilayet bu köylere; vergi ve askervermelerini, silahlarını vermelerinitebliğ ederek, olumsuz bir sonuçalındığı takdirde, bu bölgede çok

Page 220: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

şımarık bir durum almış olan bütünKürt köylerine bir etki yapmak vedevlet nüfuzunu hâkim kılmak içinErzincan’a nakledilecek bir havakıtası ile bu köyleri tahrip etmeninuygun olacağıdüşüncesindeyim.”[97]

Görüldüğü gibi Fevzi Çakmak, raporunda‘tedip ve tenkil’den bahsetmekte ve daha da ilerigiderek ‘şımarık bir vaziyet alan bu Kürtköylerinin bir hava kıtası ile tahrip edilmesininuygun olacağı’nı ifade etmektedir. Kur’an’a sonderece bağlı olduğu ve elinden düşürmediğisöylenen Fevzi Çakmak’ın, “Yeryüzünde fesadçıkarmamış bir insanı öldürmenin, bütüninsanları öldürmek kadar zâlimane bir muamele”olduğunu belirten Kur’an ayetinden habersizolduğunu iddia etmenin zor olduğu göz önünealınırsa, böyle gayr-ı İslâmî ve insanî bir teklifinasıl yapabilmektedir?

Ayrıca, Kur’an’da defalarca geçen “Hiçbirgünahkâr, başkasının günahını yüklenmez” İlahi

Page 221: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

emrine karşı nasıl da böyle acımasız bir görüşüdile getirebilmektedir?

Tek parti döneminde yaşanan insanlık vehukuk dışı uygulamalardan bahsederken,şehirlerde ve köylerde yaşanan polis, jandarma,tahsildar baskısından ve korkusundan da ayrıcabahsetmekte yarar vardır. Kamu görevlileriözellikle doğu bölgelerinde halka son derecekaba ve anlayışsız davranmışlar, amirlerinden dealdıkları cesaretle, bu baskı ve kaba davranışlarzaman zaman zulüm boyutlarına kadar varmıştır.Böyle bir ortam içerisinde çok büyük su-iistimaller ve insan hakları ihlalleri yaşanmış,adaletsizlik ve aşırı güç kullanımı büyükboyutlara yükselmiştir. Örgütlenmenin yasak vehak arama yollarının kapalı olduğu böyle birzamanda, vatandaşlar kendi acıları vemağduriyetleri ile baş başa bırakılmıştır. Ülkeningenelinde geçerli olan bu durum, Kürtlerinyaşadığı bölgelerde daha yoğun bir şekildehissedilmiştir.

Kürtlerin asimile edilmesi, Kürtçe’ninunutturulması ve sadece Türklerden oluşan birtoplum meydana getirmek için 1925 yılında

Page 222: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

‘Şark Islahat Planı’ hazırlandı. Şeyh Saidhadisesinden sonra 24 Eylül 1925 tarihindekabul edilen bu gizli plan, tarihte emsaline nadirrastlanan ırkçı hükümlerden oluşuyordu. Buplanın bazı maddeleri şu şekilde idi:

1. Şeyh Said isyanının masrafları bölge halkınaödetilecek.

2. İsyan edenler batıya sürülecek.3. İl ve ilçe merkezlerinde, hükümet ve

belediye dairelerinde, diğer kurum veteşkilatlarda, okullarda, çarşı ve pazarda Kürtçekonuşmak yasaklanacak.

4. Kürtçe konuşanlar, hükümet ve belediyeemirlerine aykırı davranmak suçu ilecezalandırılacak.

5. Van şehri ile Midyat arasındaki hattınbatısında Ermenilerden kalan araziye Türkgöçmenleri yerleştirilecektir. Bunun içinSıkıyönetim bölgesindeki vilayetlerde bulunanErmeni emvali maliyece satılmayacak ve hattaKürtlere icar dahi edilmeyecektir.

6. Fırat’ın doğusundaki vilayetlerimizin bazıakvamında dağınık bir surette yerleşmiş olan

Page 223: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Kürtlerin, Kürtçe konuşmaları behemehâlönlenmeli ve kız mekteplerine ehemmiyetverilerek kadınların Türkçe konuşmaları teminolunmalıdır.

Şeyh Said hadisesinden sonra Kürtlerin yoğunolarak yaşadıkları bölgelerde kurulan GenelMüfettişliğin başına İbrahim Tali Öngörenatandı. Öngören, bu bölgede meydana gelenolayları takip etmek ve koordinasyonusağlamakla görevlendirildi.

1927 yılında Ağrı olayları başladı. Olaylarıİhsan Nuri örgütledi. İhsan Nuri, Nasturiisyanından sonra İran’a kaçmış ve daha sonrayeniden Ağrı’ya dönerek Ağrı isimli bir gazeteçıkarmaya başlamıştı. Suriye’de kurulan‘Xoybun’ (bağımsızlık) örgütü ile de temaskurmaya başlamış ve onlardan da tam destekalmıştır.

Xoybun örgütünün Kürtler arasında,kurucularının istedikleri oranda taraftarbulamadıkları bilinmektedir. Bunda en büyüketkenlerin; laik-seküler bir çizgi takip etmeleri,batı yanlısı olmaları, dine mesafeli durmaları,

Page 224: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Ermenilerle yakın bir ilişki içine girmeleri gibisebepler sayılmaktadır.

Bu dönemde hükümet ile İhsan Nuri arasındagörüşmelere başlanmıştır. Doğu Bölgesi’ndebirçok yerleşim yerinin kontrolünü ele geçirenörgüt, yönetimi Xoybun adına üstlenmiştir. 1929yılında kontrol altına aldıkları bölge sınırlarıgenişlemiş, Van ve Bitlis’in kuzeyine kadaruzanmıştı. Görüşmelerin, bu bölgeyi tanımakanlamına geleceğini düşünen İsmet İnönü 1930yılında askerî bir harekât emrini verdi.

Ağrı isyanının bastırılması sırasında çokşiddetli çatışmalar yaşandı. Her iki taraftan dabinlerce kişi hayatını kaybetti. İsyanbastırıldıktan sonra Zilan deresinde isyanlailgileri olduğu gerekçesiyle binlerce insanöldürüldü. Zilan deresi, tam bir ölüm ve kanderesi haline geldi. Çok sayıda kişi tutuklandı.Binlerce kişi yine sürgünlere gönderildi. İsyanınmahkemesi Adana’da yapıldı. Mayıs 1932 yılınakadar yapılan yargılamalar sonucu 31 kişi idamedildi.

Bu isyan ve hareketlerden sonra, halkı tamanlamıyla Türkleştirmek ve tek ırktan müteşekkil

Page 225: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bir toplum meydana getirmek için yapılançalışmalar artmış, doğu-batı demeden, dininyerine Türklüğün yerleştirilmesi için yoğunfaaliyetlerde bulunulmuştur.

21 Haziran 1934 tarihinde 3667 Sayılı İskânKanunu çıkarıldı. Bu kanunun hükümleri de tambir faşist uygulama örneği idi ve büyükzulümlere neden oldu. Bu kanunun amacı‘yurtta dil, kültür ve kan birliği temin etmek’olarak belirlenmişti. Bu kanun hükümlerine göreİçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan veBakanlar Kurulu tarafından onaylanan bir haritahazırlanmış ve bu haritaya göre Türkiye iskânbakımından üç mıntıkaya ayrılmıştı. Buna göre:

• Bir numaralı mıntıkalar, Türk kültürlünüfusun tekâsüfü istenilen yerlerdir.

• İki numaralı mıntıkalar, Türk kültürünetemsili istenilen nüfusun nakil ve iskânınaayrılan yerlerdir.

• Üç numaralı mıntıkalar; yer, sıhhat, iktisat,kültürel, siyaset, askerlik ve inzibat sebepleriyleboşaltılması istenilen ve iskân ve ikamete yasakedilen yerlerdir.

Page 226: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İnsanların etnik yapılarına göredeğerlendirildikleri bu tasnife göre, bir numaralımıntıka olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolubölgeleri kastedilmektedir. İki numaralı mıntıkaTürkiye’nin Batı bölgeleri, yani Ege, Marmara,Trakya ve Akdeniz bölgeleri idi. Boşaltılmakistenen üçüncü mıntıka ise, Ağrı, Sason, Tunceli,Zeylan (Van), Kars’ın güneyi, Diyarbakır’ın birkısmı, Bitlis, Bingöl ve Muş’un bir kısmındanoluşuyordu. Bu yerlerin, iskân politikasına karşıdireniş ihtimalinden dolayı boşaltılması kararıveriliyordu.[98]

Hiçbir adalet ölçüsü ile bağdaşmayacak birşekilde, hiçbir suçu olmayan ve hiçbir olayakarışmayan insanlar, sırf ‘Kürt’ oldukları içintehlike olarak kabul ediliyor ve kendilerine göretehlike oluşturamayacakları yerlere sürgünediliyorlardı.

Page 227: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Sürgün edilen Kürtlerden bir grupBu dönemde Kürtçe konuşanlara, kelime

başına beş kuruş para cezası kesilmiştir. Bu akılalmaz ceza ile ilgili anlatılan bir olay, meseleninboyutunu gözler önüne seriyor:

“Malabadi çayı kenarında bir köylütoprak elerken, jandarmalar gelir.Adam karısına eleği getirmesinisöylemek ister, ancak Kürtçekonuşma yasağı olduğundan vekendisi de Türkçe bilmediğinden

Page 228: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

karısına bir türlü derdini anlatamaz.Mimikler ve el-kol hareketleri sonuçvermeyince sinirlenen adam,cebinden çıkardığı onbeş kuruşujandarmaların önüne atar vekarısından Kürtçe olarak eleğiister.”[99]

Tek Parti Dönemi’nin Dışişleri BakanlarındanTevfik Rüştü Aras, yönetime egemen olan ırkçızihniyetin ulaşabileceği hazin ve hazin olduğukadar da gülünç olan bu durumu gözler önüneseren sözler sarfetmekten çekinmez:

“Kürtlerin durumuna gelince,kültürel düzeyleri o kadar düşük,zihniyetleri o kadar geridir ki, Türkulusal yapısı içinde barınamazlar…Ekonomik yönden uygunolmadıkları için, daha ileri vekültürlü olan Türklerle giriştikleriyaşam mücadelesini

Page 229: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kaybedeceklerdir… Çoğu İran veIrak’a göçebilir, kalanlar ise, yaşammücadelesinde zayıfların yok olmasısürecine tâbi olacaklardır.”[100]

Tek Parti Dönemi’nde insanın kanını donduranzulüm ve vahşet tablolarından birisi de 1943yılında Van’ın Özalp ilçesinde meydana gelen‘Mustafa Muğlalı Olayı’dır.

Türkiye ile İran sınırında zaman zamanmeydana gelen sınır ihlalleri ve ‘koyun kaçırma’olaylarını önlemek için halktan oluşan bazıçeteler kurulur. Bunlar da yapılan ihlallerekarşılık verirler. Bu çetelerin kanunsuz olduğugerekçesiyle Van valiliği, dağıtılması emriniverir.

Ancak bu ihlallerden menfaat sağlayan ÖzalpKaymakamı Hilmi Tuncel, Hudut TaburKomutanı Binbaşı Şükrü Tüter ve ÖzalpJandarma Komutanı Yüzbaşı Vasfı Bayraktar buemri dinlemezler, çetecilik faaliyetleri ile hayvantalan ettirmeye devam etmektedirler. Sınırın öbürtarafında bulunan Türkiye’nin dostu Mıhemedê

Page 230: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Mısto’nun çok sayıda hayvanı talan edilerekTürkiye’ye getirilir. Mıhemedê Mısto, Türkyetkililere başvurarak, hayvanlarının geriverilmesini ister. Ancak olumlu cevap verilmez.Kaymakam Hilmi Tuncel, “Gelip karını dakoynundan alacağız” diye haber gönderir.Bunun üzerine Mısto, adamları ile birlikte sınırıgeçerek dörtyüz kadar hayvanı İran’a götürür.Özalp’taki yetkililer olayı farklı gösteren veabartan raporlarla yetkilileri yanıltmayaçalışırlar.

Özalp’de arzuhalcilik yapan Rıfat siminde birşahıs, arazi meselesinde ihtilaflı olduğu 40kişinin ismini Mısto’nun işbirlikçileri olarakyetkililere verir. Bu 40 kişi mahkemeye sevkedilir. 35 kişi serbest bırakılır, 5 kişi isetutuklanır. Yetkililer, yanıltan raporlargöndermeye devam ederler. Bunun üzerineGenelkurmay Başkanlığı Ordu MüfettişiOrgeneral Mustafa Muğlalı’yı, İçişleri Bakanlığıve Jandarma Genel Komutanlığı ise TümgeneralCevat Yalım ve Tuğgeneral Rasim Saltuk’umüfettiş olarak Özalp’e gönderir.

24 Temmuz 1943 yılında Vali’nin evinde bir

Page 231: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

toplantı yapılır ve Orgeneral Muğlalı, bu 40köylünün öldürülmesi gerektiğini söyler.Tümgeneral Cevat Yalım buna itiraz eder.Mustafa Muğlalı görüşünde ısrar eder, 25Temmuz günü serbest bırakılanların tekraryakalanması için emir verir.

Bu 35 kişiden 33’ü yeniden yakalanır. Buyakalanan kişiler arasında, bir kadın, 11 yaşındabir çocuk, kıtasından izinli gelen bir muvazzafçavuş ile bir de er vardır. Org. Muğlalı, 26Temmuz günü bu kişilerin öldürülmesi içinyazılı emir verir. Kadın serbest bırakılır, 32 kişiise infaz için askerlere teslim edilir. Bu kişilerferyat ve figanlar arasında elleri bağlı birvaziyette Çilli Gediği’ne götürülerek silahlarlataranarak öldürülür. Mağdurların üzeri aranır,para ve saatleri alınır. Öldü sanılan bir kişi yaralıolarak İran’a kaçar. Bu yaralı kişi ise 7 ay sonraölür. 31 kişi ise olay yerinde can verir. Tutuklukalan 5 kişi ise suçsuz bulunarak, mahkemetarafından serbest bırakılır. Olay resmî yetkililertarafından örtbas edilir; ancak Şair Ahmet Arif,bu hazin olayı anlattığı ‘33 Kurşun’ şiiri ileölümsüzleştirir.

Page 232: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

1946 yılında Demokrat Parti TBMM’ye girincebu olayı gündeme getirir. Soruşturma açılır.Mustafa Muğlalı 1950 tarihinde 20 yıl ağır hapiscezasına çarptırılır. Askerî Yargıtay kararı bozar.Org. Muğlalı tutuklu iken 11 Aralık 1952tarihinde ölür.

30 Nisan 1958 tarihli Meclis AraştırmaKomisyonu raporundan özetleyereksunduğumuz bu vahşi olay, can ve malgüvenliğini sağlamakla görevli yetkililertarafından işlendi. Türkiye eksiğiyle birlikte çokpartili sisteme geçmeseydi, belki olay gündemebile getirilmeyecekti. Suçluluğu MeclisAraştırma Raporu ve mahkemeler tarafındanbelirlenmiş olan Org. Muğlalı’nın itibarı, 28Şubat 1997 tarihinden sonra Van’da bir askerikışlaya ismi verilerek iade edildi.

Bediüzzaman ve ‘Tek Parti’ Yönetimi‘Şeyh Said ve Takrir-i Sükûn’ başlığında dabelirttiğimiz üzere Bediüzzaman Said Nursîhiçbir ilgisi olmadığı halde Şeyh Said isyanındandolayı sürgüne tâbi tutulmuştu. Bediüzzaman,1927 yılının başlarında Isparta’ya, oradan da

Page 233: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ücra bir köy olan Barla’ya gönderilmiştir.Barla’da halk korkutularak Bediüzzaman’la

münasebet kurulması engellenmek istenmiştir.Bediüzzaman Hazretleri bu durumu dostu vehemşehrisi Adilcevaz’lı Bekir beye yazdığı birmektupta ifade etmiş ve üzüntülerini beyanetmiştir:

“Aziz, sıddık, fedakâr ve vefâdârkardeşim Kürt Bekir bey,Maatteessüf, bilmecburiye nahoş vemalayani sayılacak bir bahissöyleyeceğim. Fakat bu bahsim,hakikî hamiyetperver Türkçülerekarşı değil, belki frengîlik hesabınasahtekâr bir surette Türkçülüğükendine perde eden mütecavizlerekarşı söylüyorum. Şöyle ki: Mülhidmünafıkların en son ve alçakça vevicdansızca aleyhimizde istimalettikleri bir silâhı şudur ki, diyorlar:‘Said Kürttür; bir Kürdün arkasındabu kadar koşmak hamiyet-imilliyeye yakışmaz.’ Ben bu

Page 234: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

münafıkların vicdansızcadesiselerine karşı değil, belkisafdillerin temiz kalbleri bunlarınsözleriyle bulanmamak için diyorumki: Evet, ben başka memlekettedünyaya gelmişim. Fakat Cenab-ıHak beni bu memleketin evlâdınahizmetkâr etmiş ki, dokuz senemütemadiyen bu memlekettekimilletin ondan dokuz kısmınınsaadetine kendi dilleriyle hizmetettiğim, bu havalideki insanlaramalûmdur.”[101]

İnsanları, Bediüzzaman’dan soğutmak içinyapılan propagandalar çok yoğun bir şekildedevam ettiği ve bu durum mevcut İslâmkardeşliğine zarar verdiği için Bediüzzaman,Hücumât-ı Sitte Risalesi’nde konuya temas etmişve bu menfî propagandanın etkisini azaltmakiçin bazı hususlara açıklık getirmiştir:

Page 235: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

“(…) O Türkçülük perdesi altınagiren ve hakikaten Türk düşmanıolan hamiyetfuruş mülhidlere derimki: Din-i İslâmiyet milliyetiyle ebedîve hakikî bir uhuvvet ile Türkdenilen bu vatan ehl-i imanıylaşiddetli ve pek hakikî alâkadarım.Ve bin seneye yakın, Kur’an’ınbayrağını cihanın cihât-ı sittesininetrafında galibâne gezdiren bu vatanevlâtlarına, İslâmiyet hesabınamüftehirâne ve taraftarânemuhabbettarım. Sen ise, eyhamiyetfuruş sahtekâr! Türk’ünmefâhir-i hakikiye-i milliyesiniunutturacak bir surette mecazî veunsurî ve muvakkat ve garazkârânebir uhuvvetin var. Sendensoruyorum: Türk milleti, yalnızyirmi ile kırk yaşı ortasındaki gafilve heveskâr gençlerden ibaret midir?Hem onların menfaati ve onlarınhakkında hamiyet-i milliyenin iktizaettiği hizmet, yalnız onların gafletini

Page 236: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ziyadeleştiren ve ahlâksızlıklaraalıştıran ve menhiyata teşci edenfrenkmeşrebâne terbiyede midir? Veihtiyarlıkta onları ağlattıracak olanmuvakkat bir güldürmekte midir?Eğer hamiyet-i milliye bunlardanibaretse ve terakki ve saadet-ihayatiye bu ise, evet, sen böyleTürkçü isen ve böyle milliyetperverisen, ben o Türkçülükten kaçıyorum;sen de benden kaçabilirsin.”[102]

Bediüzzaman’ın kendi onardığı hususîmescidinde birkaç talebesi ile kıldığı namazdaokuduğu Arapça ezan ve kamete bile ilişilmiş vebuna mani olunmak istenmiştir. Bu duruma çokbüyük bir tepki gösteren Bediüzzaman çok sertifadeler ile bunun büyük bir hak ve hukuk ihlaliolduğunu ifade etmiştir.

Bediüzzaman’a selam verenler bile karakolagötürülerek tehdit edilmiş ve bu şekildeyalnızlığa mahkûm edilmek istenmiştir. Ancakbütün bunlara rağmen Barlalılar, Bediüzzaman’ı

Page 237: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bağrına basmış ve hiçbir tehdide aldırmadanyardımına koşmuştur. Barla’da köy gençlerineırkçı düşünceler aşılayarak onlarıBediüzzaman’a düşman etmek isteyen menfîodaklar bu amaçla, Barla’ya öğretmen olaraktayin edilen Eğirdir Müftüsü Hasan HüseyinTığlı’nın oğlu Tevfik Tığlı’yı kullanmıştır.

Öğretmen Tevfik Tığlı, bütün mesaisiniBediüzzaman düşmanlığına ayırmış, köydekurduğu ‘Genç Yurdu’ adlı cemiyette gençlerive köylüleri toplayıp, Moğol’un zalimkumandanları ‘Cengiz ve Hülagu’ menkıbeleriniokuyarak ırkçı bir zihniyeti yerleştirmeyeçalışmıştır.

Bu düşmanca faaliyetlerinden dolayıBediüzzaman tarafından defalarca ikaz edilmiş,ancak bu ikazlar fayda vermeyince,Bediüzzaman bu sefer de Tevfik Tığlı’nın babasıolan Eğirdir Müftüsü’ne bir mektup göndererekmanevî vazifesini yerine getirmiştir.Bediüzzaman’ın bu mektubunda şu ifadelerdikkat çekicidir:

“(…) İkincisi: Bir dostum vardı,

Page 238: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

takvası ifrat derecesindeydi. Benimyanıma geldiği vakit, âhirete ait engüzel parçaları bana gösteriyordu veihtar ediyordu. Zatınız onu birderece benden soğutmak ve seninoğluna dost yapmak suretindeonunla konuşmuşsunuz. İşte o zat, otelkinattan sonra geçen Ramazandabir gün, bana Hülâgû ve Cengizvakıalarını okutmak için gösterdi.‘Aman, bunları oku’ dedi. Benkemal-i taaccüp ve hayretten dedim:‘Kardeşim, sen Dîvâne mi oldun?Benim Delâil-i Hayrat’ı okumayavaktim yok. Böyle zalemelerinsergüzeşt-i zalimanelerini buRamazan-ı Şerif’te bana okutmakhissini nereden kaptın’ dedim.Haftada iki defa yanıma gelen o hasdostumu, iki ayda bir defa dahagöremedim. Fakat hakkında inayetvardı, o halden kurtuldu. Herneyse... Bu neviden olan elimhadiseler çoktur.”[103]

Page 239: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

[92] Birand, a.g.e., s. 102.[93] Mumcu, a.g.e., s. 48-49.[94] Kızılkaya-Nebiler, a.g.e., s. 43.[95] Köprü, Sayı: 98, Bahar-2007, s. 21.[96] Birand, a.g.e., s. 55.[97] Türkiye Cumhuriyeti’nde Ayaklanmalar ,

Genelkurmay Harp Tarihi Yayınları, 1972, s.352.

[98] Âdem Ölmez ve diğerleri, Bediüzzamanve Şark Düşünceleri, Yeni Asya Neşriyat,1998,s. 108-109.

[99] Mehdi Zana, Bekle Diyarbakır, DüzYayınları, 1991, s. 114.

[100] Tan, a.g.e., s. 265.[101] Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu

Lâhikası, s. 150.[102] Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, s.

407-408.[103] Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu

Lâhikası, s. 196-197.

Page 240: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İstiklâl MahkemeleriİSTİKLÂL MAHKEMELERİ, ilk olarakMeclis’te 11 Eylül 1920 tarihinde askerkaçaklarının yargılanması amacıyla kuruldu.Asker kaçaklarının yargılanması ve firarlarınönlenmesi amacıyla bu dönemde sekiz İstiklâlMahkemesi kuruldu. 26 Eylül 1920’de buHıyanet-i Vataniye Kanunu kapsamında işlenensuçlar da bu mahkemelerin görev alanına dâhiledildi. Asker kaçağının önüne kısa süredegeçilmesi ile birlikte Ankara İstiklâl Mahkemesidışındaki diğer yedi mahkeme dört ay sonrakapatıldı; ancak ihtiyaca göre bumahkemelerden bazıları yeniden faaliyetegeçirildi.

Daha sonra İstiklâl Mahkemeleri Kanunu, 31Temmuz 1922 tarihinde farklı bir şekilde kabuledilmiş, buralara savcılar atanmış ve sanıklariçin verilen kararların TBMM’ye itiraz etmehakkı verilmiştir. Devletin iç ve dış güvenliği ileilgili olarak işlenen suçlar ile memurlarınyetkilerini kötüye kullanmaları ile ilgili suçlar dabu mahkemelerin görev alanlarının içinealınmıştır. Bu kanun ile idam kararlarının onayı

Page 241: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

da Meclis’e bırakılmıştır. Cumhuriyet’inilanından sonra ilk İstiklâl Mahkemesi 8 Aralık1923’te İstanbul’da kurulmuş ve bu mahkemearacılığıyla, hilafeti destekleyen basınorganlarına gözdağı verilmiştir.

1925 yılında Şeyh Said hadisesi nedeniyleçıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu’na dayanılarak,Bakanlar Kurulu kararı ile İstiklâl Mahkemeleriyeniden kurulmuş, yapılan bir başka değişiklikile idam cezalarının Meclis’in onayına gerekkalmadan uygulanması yetkisi de, kesin olarakbu mahkemelere devredilmiştir. Biri Ankara’dasabit, diğeri de gezici olmak üzere iki adetİstiklâl Mahkemesi kurulmuştur.

Şark İstiklâl Mahkemesi Başkanlığı’na MazharMüfit (Kansu), savcılığına Ahmet Süreyya(Örgeevren), üyeliklerine de Avni (Doğan), AliSaip (Ursavaş) ve Lütfi Müfid getirilmiştir. Bumahkemelerde kanun ve hukuk dışı ve tamamenkeyfi olarak, çok kısa süren ve derin tahkikatlaradayanmayan muhakemeler sonucu çok sayıdavicdan sızlatan karar verilmiş ve bunlar hemenuygulanmıştır. Ayrıca burada verilen idamkararları, TBMM’de onaylanmaya gerek

Page 242: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

duyulmaksızın hemen infaz ediliyordu.İstiklâl Mahkemeleri’ndeki kararlar

derinlemesine hiçbir tahkike tâbi tutulmadanveriliyor, birçok zulüm ve haksızlığa gözyumuluyordu. Bu şekilde yaşanan hadiselerinçok sayıda olduğu, görgü tanıklarının ve buhadisleri yaşayanların itirafları ile sabittir. Şarkİstiklâl Mahkemesi savcılarından SüreyyaÖzgeevren’in yaşadığı ve hatıralarında anlattığıbir hadise, yapılan hukuk ihlalleri ve insanlıkdışı muamelelerin zalimane bir örneği olmasıaçısından ilginçtir:

“Bir gün mahkemeye karayağız birKürt genci getirdiler. Hâkimlersorguya çekti. Türkçe bilmediğianlaşılınca, hâkimler danıştılar vedelikanlının idamına karar verdiler.Gerekçeleri şöyleydi: ‘Türkçebilmeyen bir kimseden bumemlekete hayır gelmeyeceğindenidamına karar verildi.’ Hemen ogece götürüp çocuğu astılar. DağKapı Meydanı’nda Yalova adlı

Page 243: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

küçük bir otel vardı. Oradakalıyordum. Uyur uyumaz o Türkçebilmeyen çocuk rüyama girerekboğazıma sarıldı ve ‘Niye bıraktınbeni idam etsinler’ diye tehdit etti.Sabaha kadar bu hal iki üç sefertekrar etti. Deliye dönmüştüm.”[104]

İstiklâl Mahkemeleri’nde, birçok çirkin dolabınçevrildiği, bu mahkemelerin hukukî olmaktanziyade siyasî olduğu, rüşvet ile iş görüldüğü,para veren kişilerin idam ve cezadan kurtulduğuiddia edilmiştir. Yazar İsmail Beşikçi’nin‘Kemalist Şeyh’ diye isimlendirdiği Vanmilletvekili İbrahim Arvasî, ‘Tarihi Hakikatler’isimli hatıra kitabında naklettiğine göre,mahkeme üyesi olan ve bir ara başkanlık dayapan Urfa Milletvekili Ali Saip Ursavaş’ın bugörevi sırasında büyük bir servet edindiği,Ankara’ya 60.000 altın ile döndüğü ve neticeitibariyle Şark vilayetlerinde kulplu kulpsuzaltının kökünün kesildiği ifade edilmiştir.[105]

Yine Ali Saip Ursavaş ile ilgili bir başka iddia

Page 244: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

da İbrahim Arvasî tarafından ortaya atılmıştır.Bir insanın ne kadar canavarlaşabileceğinin vemerhametten yoksun bir hale gelebileceğinin endehşetli bir örneği olarak anlatılan bu iddia şuşekildedir:

“(Ali Saip Ursavaş) Ne kadar babaoğul mahkûm varsa evvelababasının gözü önünde oğlunuastırır, sonra babayı asardı. Buhususta babanın feryatları figanları,kalbine zerre kadar tesiretmezdi.”[106]

Şeyh Said hadisesine fiili olarak katılmayanKürt Teali Cemiyeti başkanı Seyyid Abdülkadir,bütün ricalarına rağmen, oğlu gözlerinin önündeidam edildikten sonra darağacına gönderilmişti.

Kaderin garip bir cilvesine bakınız ki, elinegeçirdiği bütün görevleri ve yetkileri, zulüm vehaksızlığa aracı ederek şahsî menfaatleri içinkullanan Ali Saip Ursavaş’ın akıbeti pek feci

Page 245: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

olmuştur. ‘Başkalarına yüklemek istediğisuikastla kendisi suçlanarak zindana atılacak,orada zulümlerinin cezasını çekecek, bir böcekayağını sokacak, zehirlenecek, bacağı kesilecek,‘kelle açık artırmasında’ mazlum halktan çaldığıaltınları da bitirecek, sonra zillet ve sefalet içindeölecekti.’[107]

İstiklâl Mahkemeleri bu şekilde 3 Kasım 1926tarihine kadar çalışmalarına devam etmiş, 4Mayıs 1949 tarihinde ise, yapılan bir teklifsonucu bu mahkemeler TBMM tarafındankaldırılmıştır.

İstiklâl Mahkemeleri’nde yaşanan hukuk dışıuygulamaları cesur bir şekilde mahkemesırasında ifade eden, Birinci Meclis’teki ikincigrubun kurucularından Erzurum mebusuHüseyin Avni Ulaş, mahkeme sonunda beraatedince, mahkeme heyetinin yüzüne şu sözlerihaykırmış ve bunun neticesinde ömür boyu‘Polis gözetiminde ikamet’ cezasınaçarptırılmıştır:

“Bütün namuslu adamları astınız.

Page 246: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Beni neden beraat ettiriyorsunuz?Yoksa namusumda bir leke migördünüz?”[108]

[104] Süreyya Özgeevren, “Hatıralar”, 2000’eDoğru dergisi, Sayı: 51, 10 Aralık 1989, s. 35.

[105] Yakın Tarih Ansiklopedisi , Cilt: 9, NesilYayınları, s. 131.

[106] Sosyalizm ve Toplumsal MücadelelerAnsiklopedisi, Cilt: 7, İletişim Yayınları, s. 254.

[107] Sebilürreşad, 18 Haziran 1962, Sayı:337.

[108] Ahmet Kabaklı, Temellerin Duruşması,Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, 1990, s. 274.

Page 247: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İslâm’ın Yerine IrkçılıkDüşüncesinin İkâme Edilmesi

GayretleriTEK PARTİ DÖNEMİNİN önde gelenözelliklerinden birisi de, devlet yönetimineegemen olanların çok katı milliyetçi ve ırkçızihniyette olmalarıdır. ‘Kafatasçılık’, resmî birideoloji gibi uygulanmış, bütün eğitim sistemi buesas üzerine şekillendirilmiştir.

Bu dönemde dinin yerine millet fikrininyerleştirilmesi için büyük gayret gösterilmiş, budurum devletin resmî görüşü haline getirilmiştir.Dinle alakası olmayan, tamamen dünyevî-millîkaygı ve düşüncelerle dolu yeni bir neslinyetiştirilmesi için büyük çaba sarf edilmiştir. Buçalışmaların, doğrudan doğruya MustafaKemal’in şu ifadelerinden cesaret aldığınısöyleyebiliriz: “Dünyaca bilinmektedir ki, bizimdevlet idaresindeki ana programımız CumhuriyetHalk Partisi programıdır. Fakat bu prensiplergökten indirildiği sanılan kitapların dogmalarıylaasla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamımızı göktenve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan

Page 248: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

alıyoruz.”Dönemin önde gelen özelliklerinden birisi de,

herhangi bir dinî hükmün kaldırılması için birteşebbüste bulunulacağı zaman, bunların dinadamı kimliği ile bilinen kişilere yaptırılmasıdır.Dinini dünyaya satan, makam, mevki ve maddîmenfaatlerini kaçırmamak için her türlü taviziverecek ve her denileni sorgusuz sualsizyapacak çok sayıda sözde din adamı mevcuttu.‘Atatürk’le Üç Ay’ adlı kitabın yazarı AhmetHamdi Başar bu üzüntü verici durumu şöyleanlatıyordu:

“Mürteci ve dindar gözükmemekiçin herkes elinden geleniyapıyordu… İki eski hoca mebusvardı ki, dalkavuklukta herkestenileri gidiyorlardı. Bunlardan biriAllah’a küfrediyor, öteki cami vemescitlere umumi bütçeden verilentahsisatın Halkevlerinedevredilmesini istiyordu.”[109]

Page 249: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Hilafetin kaldırılması ile ilgili kanun teklifiUrfa Mebusu Şeyh Saffet Efendi imzası ileMeclis Başkanlığı’na verilirken, din adamıkimliği ile bilinen Eskişehir mebusu AbdullahAzmi ve Konya mebusu Musa Kazım Efendi’lerde Şer’iyye Vekâletinin kaldırılmasını hararetledestekliyorlardı.

Burada şu hususu da belirtmeden geçmemekgerekir. Din adamlarından bazılarının dünyamenfaati için böyle gülünç durumlaradüşürüldüğü ve böylece halkın nazarında dininküçültülmek istendiği bir ortamda, 1922 yılınınKasım ayı sonlarında Ankara’ya ısrarlı davetlersonucu gelen ve Meclis’te resmî ‘Hoş geldin’töreni ile karşılanarak bir konuşma yapanBediüzzaman Said Nursî Hazretleri’ne de birçoktekliflerde bulunulmuştu.

Şeyh Sünûsî yerine 300 altın maaş ile ŞarkUmumî Vaizliği, Diyanet İşleri Riyaseti’ndeazalık, milletvekilliği ve Diyarbakır’da birköşkten oluşan bu tekliflerin perde arkasındakiniyetini sezen Bediüzzaman Hazretleri, bunlarınhepsini elinin tersiyle itmiş ve gerçek bir dinâliminin nasıl davranması gerektiğinin en

Page 250: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

mümtaz ve muhteşem bir örneğini sergilemiştir.Belki bu tavır sayesindedir ki, din halkınnezdinde muteber ve mukaddes yerini korumuş,arif olan halk dahi, böylece gerçek din âlimleriile dalkavuk din âlimlerinin ayrımınıyapabilmiştir.

Bu dönemde çoğunluğu din adamlarındanoluşan ve aralarında İzmirli İsmail Hakkı veŞerafettin Yaltkaya gibi tanınan kişilerin debulunduğu bir kurula ‘İslâmiyet’i Islah Projesive Layihası’ hazırlatılarak, ‘camilere sıralarınkonulması, buralara ayakkabı ile girilmesi,ibadetlerin Türkçe yapılması, mabetlere musikîaletlerinin konulması’ istenmiştir. Bu düşüncelergerçekleştirilmiş olsaydı, İslâmiyet, İslâmiyetolmaktan çıkacak ve tamamen Hıristiyanlığabenzeyecekti. Bu düşüncelerin büyük birçoğunluğu uygulama sahasına konulamadı.Belki halktaki tepkinin şiddeti kestirilemediğiiçin böyle bir teşebbüse geçilemedi.

Türkçülüğün Kürt ideologu Ziya Gökalp, 1924yılında genç denecek bir yaşta hayatınıkaybetmiş ve meydan Dr. Abdullah Cevdet gibiyine Kürt kökenli olan Türkçü ideologlara

Page 251: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kalmıştı. Hem ateist hem de Türkçü olan birakımın önemli temsilcisi olan Abdullah Cevdet,bu ırkçı düşüncenin toplumda tam manasıylayerleşmesi için büyük çaba sarf etti.

Din yerine millet düşüncesinin toplumhayatına tamamen hâkim olması için, en büyükgayretler Millî Eğitim alanında gösterildi. 1926yılında bütün orta dereceli okullarda din derslerikaldırıldı. Okullarda okutulan yeni kitaplardadinî mefhum ve inançlar inkâr ediliyor, her şeymadde ve tabiat kavramı ile izah ediliyor,insanların maymundan geldikleri iddia ediliyor,böylece zayıflaması ve yok olması düşünülendinî anlayışın yerine ırkçılığın yerleştirilmesi içinzemin hazırlanıyordu.

(Okutulan ders kitaplarında Allah’ın veİslâm’ın mukaddes saydığı değerlerin nasıl inkâredildiği ve bu değerlerin nasıl alaya alındığınadair geniş bilgi isteyenler, Yeni Nesil Yayınlarıtarafından yayınlanan Yakın TarihAnsiklopedisi’nin altıncı cildine bakabilir.)

1927 yılının Mart ayında Ankara’da yapılanTürk Ocakları merkez binasının temel atmatöreninde konuşan Türk Ocakları Başkanı

Page 252: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Hamdullah Suphi Tanrıöver; ‘Türkçülüğünbütün rüyalarını tahakkuk ettiren aziz reisimizi(Mustafa Kemal) şimdi hürmetle, huşu ileselamlıyorum. Onun muhabbeti, bizimkalbimizde bir dindir. Türk Ocakları, inkılâpçıve cumhuriyetçi hükümetin mesaisine kendimesaisini ilave ederek bu yolda çalışıyor’ demişve aynı toplantıda kürsüye çıkarılan bir gencineline tutuşturulan metinde şu notlar karalanmıştı:

“Türkçülük, bütün Türk ırkınıuyanmaya davet eden, ruhlara hayatbahşeden, gözleri yeni ufuklaradöndüren, kalpleri ümitle dolduranbir dindir. Bugün Türkçülüğe birmabed yükseliyor; bir mabed, yanibir idealin aşkı ile dolu bir yer.Oraya girildiği zaman, kalplerin oideal ile çarptığı, ruhların onuntahakkukuna iman getirdiği bir yer.Bu mabedin yükselmesi şunu ispatediyor ki, bugün Türkçülükmukaddes bir mefkûredir. Ne saadet;Türk Ocaklarının bu merkez binası,

Page 253: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

tabir caizse, bir dinin, büyükTürkçülük dininin Kâbesi olacaktır.”

İslâm dininin yerine ikame edilmek istenen‘Türkçülük Dini’nin tam olarak yerleşmesi içinİslâm’ın bütün hükümlerinin inkâr edilmesi vekaldırılması gerekiyordu. Yine burada MustafaKemal’in bu konu ile ilgili olarak zaman zamanifade ettiği bazı görüşlerini, konunun tam olarakanlaşılması bakımından nakletmekte yararvardır. Mustafa Kemal’in tabiat hakkındakigörüşleri şu şekildedir:

“Natür (tabiat) insanları türetti.Onları kendine taptırdı da. Ancakinsanların dünyada yaşayabilmeleriiçin, onların tabiata egemenliğini şartkıldı. Tabiata egemen olmasınıbilmeyen yaratıklar varlıklarınıkoruyamamışlardır. Tabiat, onlarıkendi unsurları içinde ezmekten,boğmaktan, yok etmekten veettirmekten cuda çekinmemiştir.”

Page 254: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Din konusunda ise bir yabancı yazara şuçarpıcı sözleri söylemiştir:

“Benim dinim yok ve bazen bütündinler denizin dibine batsınistiyorum.”

Ve İslâmiyet hakkındaki düşünceleri;

“İslâmiyet, Türk milletinin millîrabıtalarını gevşetmiş, millî hislerini,millî heyecanını uyuşturmuştur…Türk Milleti, birçok asırlar, neyaptığını, ne yapacağını bilmeksizin,adeta bir kelimesinin manasınıbilmediği halde, Kur’an’ıezberlemekten, beyni sulanmışhafızlara döndüler. Başlarınageçebilmiş serdarlar, Türk milletiniAllah için, Peygamber için,topraklarını, kendi menfaatleriniunutturacak, Allah’a mütevekkil

Page 255: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kılacak derin bir gaflet ve yorgunlukbeşiğinde uyuttular.”

Refik Ahmet Sevengil, ‘Allah’ı, sultanlabirlikte tahtından indirdik. Bizim mabetlerimizfabrikalardır’ diyebilmiştir. AbdurrahmanDilipak’ın ‘Bir Başka Açıdan Kemalizm’ adlıkitabında belirttiğine göre, ‘Amentü Duası’nabenzetilen ‘Türk’ün Yeni Amentüsü’ adlı birdüzmece, resmen yayınlanmıştır. ‘Türk’ün YeniAmentüsü’, aynen şöyle idi:

“Kahramanlık örneği olan vevatanın istikbâlini yoktan var edenMustafa Kemal’e, onu cengâverordusuna, yüce kanunlarına,mücahit analarına ve Türkiye içinahiret günü olmadığına iman ederim.İyilikle fenalığın insanlardangeldiğine, büyük milletimin medenîcihanda en büyük mevkiikazanacağına, hamaset destanlarıylatarihi dolduran kudretli Türk

Page 256: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ordusunun birliğine ve Gazi’ninAllah’ın sevgili kulu olduğunakalbimin bütün hulusuyla şehadeteylerim.”

Kemalettin Kamu, milleti ve Kemalizm’i dinyerine koyma gayretlerini çok çirkin bir noktayakadar taşıyabilmiştir:

“Ne örümcek, ne yosun.Ne mucize, ne füsun.Kâbe Arab’ın olsun.Bize Çankaya yeter.”

Mustafa Kemal’i, Peygamber yerine koymanınçirkin örneklerinden birisi de, Şair Behçet KemalÇağlar’ın, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inin çokçirkin ve gülünç bir taklidini yazarak düştüğüdurumda görebiliriz. Irkçılığın insanı ne kadarmaskara ettiği ve yörüngeden çıkardığının birbaşka misali de Kürt şairlerden AbdurrahmanDürre’ye ait olan ve Kürtçe olarak çıkan birdergide yayınlanan ‘Qıbla me Cudi ye’

Page 257: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

(Kıblemiz Cudi’dir) adlı şiiridir.[110]‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Halıkı M.

Kemal’ başlıklı bir yazı yazan Suat Tahsin ise,şu cümlelerle kendisini çok zavallı bir durumadüşürüyordu:

“Muhammed büyük bir mürşid,Aristo âlemşümul bir filozof,İskender muhteşem bir asker,Bismark yaman bir siyasî, Lenindehşetli bir inkılâpçı, Dantonbüyüleyici bir hatip ve fakat MustafaKemal bir fevkedehadır. ÇünküMuhammed’den ve Aristo’dan,İskender’den ve Bismark’tan, Leninve Danton’dan vücut bulmuş vemucizeli Türk milletinin sülbündenyaratılmış bir varlıktır.”[111]

Türkiye’de ilk resmî ‘güzellik yarışması’ M.Kemal’in direktifiyle Cumhuriyet gazetesitarafından 1929 yılında düzenlenmiştir. 1932

Page 258: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yılında düzenlenen yarışmanın birincisi seçilenKeriman Halis daha sonra dünya güzeli deseçilince, Atatürk, Keriman Halis’i tebrik ederekbu konudaki sevincini şu şekilde dile getirmiştir:

“Türk ırkının necip güzelliğinindaima mahfuz olduğunu gösterendünya hakemlerinin bu Türk çocuğuüzerindeki hükümlerindenmemnunuz. Şunu ilave edeyim ki,Türk ırkının dünyanın en güzel ırkıolduğunu tarihî olarak bildiğim için,Türk kızlarından birinin dünyagüzeli intihap olunmuş olmasını çoktabiî buldum. Bu güzel Türk kızımız,ırkının tabiî güzelliğini dünyayatasdik ettirmiştir.”

Mustafa Kemal’in yakın arkadaşlarından vesoyadını kendisinin verdiği Adalet Bakanı Prof.Dr. Mahmut Esat Bozkurt, 19 Eylül 1930tarihinde Milliyet gazetesine verdiği bir demeçteşunları söylüyordu:

Page 259: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

“Benim düşüncem şudur: Herkes,dostlar, düşmanlar ve dağlar, buülkenin efendisinin Türklerolduğunu bilmelidir. Saf Türkolmayanların, Türk anavatanındasadece bir tek hakları vardır:Hizmetkâr olma hakkı, köle olmahakkı.”[112]

Dr. Abdullah Cevdet tarafından Meşrutiyetdöneminde tercüme edilen, ancak o zamanlaryayınlanması mümkün olmayan, dine ve Allahinancına şiddetle karşı çıkan ‘Akl-ı Selim’ isimlikitap da, 1928 yılında teşvik edilen bu yenianlayış çerçevesinde yayınlanabilmişti. Aynıyazar daha önceleri de İslâm düşmanlığı kokan‘Tarih-i İslâmiyet’ isimli kitabı tercüme etmiş veyayınlamıştı. 1904 yılından 1932 yılına kadararalıksız olarak yayınladığı ‘İçtihad’ isimlidergide, materyalist düşünceleri sinsice yaymayaçalışan Dr. Abdullah Cevdet, asıl şöhretini‘damızlık erkek’ meselesinde edinmişti. Bu fikregöre, ‘Türk soyunu güçlendirmek ve

Page 260: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

gürbüzleştirmek için Macaristan gibi ülkelerdendamızlık erkek getirtilmeliydi.’

Din ve namus konularına yabancı ve düşmandurumuna düşen, aynı zamanda Harf inkılâbınınçok ateşli savunucularından olan Cevdet, budüşüncesinin ortaya çıkmasından sonra gözdendüşmüş ve tarihin ibret sayfalarındaki yerinialmıştır.

Din yerine ırkın yerleştirilmesi doğrultusundaçalışmalar yapılması için 12 Nisan 1931’de TürkTarih Kurumu, 12 Temmuz 1932’de ise Türk DilKurumu kuruldu. Yeniden yazılan tarihkitaplarında, topyekûn muhteşem bir geçmiş iledin en bayağı ifadelerle kötülendi.

30 Ocak 1932 tarihinden itibaren ezanınArapça okunması yasaklanarak Türkçeokunmaya başlandı. Bu dönemde ilk Türkçehutbe Atatürk’ün emri ile sanatçı YusufNalkesen tarafından başı açık bir şekilde ve frak(resmî tören giysisi, eteği uzun, bele kadaryırtmacı olan takım) giyilerek SüleymaniyeCamii’nde okunmuş; saz takımı eşliğinde ilkTürkçe Kur’an’da, Dolmabahçe Sarayı’ndaAtatürk’ün huzurunda okunmuş ve Atatürk de

Page 261: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

buna katılmıştır.[113]19 Şubat 1932’de Halkevleri açıldı. Buralarda,

devlet görevlilerinin eşleriyle birlikte katılmakzorunda olduğu ve su gibi alkol tüketilen balolarve toplantılar yapıldı. Halkevleri memleketin enücra köşelerine kadar yaygınlaştırıldı. Bu evlervasıtasıyla ilke ve inkılâplar halkabenimsetilmeye çalışıldı.

Bu dönemin ırkçı uygulamalarının en çarpıcıörneklerinden birisi de, 1934 yılında çıkarılan‘İskân Kanunu’dur. Bin yıldan fazla birzamandır bir arada ve kardeşçe yaşayan Türklerile Kürtler arasına ayrılık tohumları eken vebirliği sağlama iddiasıyla ortaya çıkıpbölücülüğü körükleyen bu kanun ile faşistzihniyetin en zalimâne örnekleri verilmiş,insanlar yerlerinden yurtlarından edilerek, başkayerlerde yaşamak zorunda bırakılmışlar ve buşekilde asimile edilmek istenmişlerdir.

Cenap Şahabettin’in oğlu, 1960’ların Türkçüdergisi Millî Yol’un Yazı İşleri Müdürü İsmetTümtürk, “O devirde Harp Okulları’na alınacaktalebelerin öz Türk soyundan ve kanından olmaşartı aranırdı. Bu mevzuu araştırmak için

Page 262: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Emniyet Müdürlüklerinde görevli memurlarvardı. Bunlar, müracaat eden talebelerin kanınıaraştırırlar ve Türk kanı taşıyıp taşımadığına dairrapor verirlerdi. Bu, gazete ilanları ile sabittir”diyordu.

Gerçekten 9 Kasım 1962 tarihli Millî Yol’dayazıldığı üzere, ‘Atatürk devrinde HarpOkulu’na alınacak öğrenciler için her dersyılının başında gazetede ilanlar çıkardı. Builanların hepsinde, her yıl mutlaka şöyle birmadde bulunurdu: ‘Türk ırkından olmak’ veya‘Öz Türk ırkından olmak.’ Bu uygulama askerîokullarla da sınırlı kalmıyor; Hemşire Okulu,Maden Teknik Okulu gibi başka birçok okulilanlarına da sirayet ediyordu.[114]

Bu yıllardan sonra Türkçülük düşüncesinisavunan ve bu çevrelerde büyük etki oluşturanNihal Atsız’ın adı yavaş yavaş duyulmayabaşlamıştır. Nihal Atsız’ın Kürtler ile ilgili olarakifade ettiği şu görüşler gerçekten çok dikkatçekicidir:

“Kürt olmakta direnir, dört beş bin

Page 263: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kelimelik o iptidaî dilleriylekonuşmak, yayın yapmak, devletkurmak istiyorlarsa gidebilirler. Bizbu toprakları oluk gibi kan dökerek;Gürcülerin, Ermenilerin, Rumlarınkökünü kazıyarak aldık, yine olukgibi kan dökerek Haçlıların savaşçışövalyelerine karşı savunduk.Kürtler 1839 yılına kadar askerlikbile yapmadılar. Viyana’danYemen’e kadar her yerde Türklerinkanı sebil gibi akarken onlaryaşadıkları dağlarda ve köylerdekeçilerini güttüler ve fırsat buldukçayağmacılık ederek yaşadılar. İran’layaptığımız savaşlarda yardımcı diyegeldikleri zaman da fırsat kolladılarve Türk ordusunun yenildiğiçarpışmalarda bu sefer İran’labirleşip onu vurmaktan geridurmadılar. Birinci DünyaSavaşı’nda bize topyekûn ihaneteden Ermeniler, yerleşik Türkhalkını vahşi bir kırgınla

Page 264: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bitirmeseydi ve dağlarda, sarpköylerde yaşayan Kürtler bukırgınlardan kurtulmuş olmasaydıbugün çoğunlukta oldukları illerdede azınlık olarak kalmaya devamedeceklerdi.”[115]

Bunun gibi akıl, izan ve tarihi gerçeklere tabantabana zıt, duygusal, düşmanlık ve nefretikörükleyen fikirler yayılmaya başlamıştır.

Yine bu politikanın ve asimilasyondüşüncesinin bir sonucu olarak yerleşimyerlerinin Arapça ve Kürtçe olan isimleri,çıkarılan kanunlarla peyderpey değiştirilmiş veyerlerine Türkçe isimler kullanılmayabaşlanmıştır. Bu zihniyet sonucu Kürtlerinyaşadığı yerleşim yerlerine, meskûn halkın aslakullanmadığı ve bir türlü alışamadığı isimlerverildi ve bütün resmî işlemlerde bu isimlerkullanılmaya başlandı. Diyarbekir ismiDiyarbakır, Elaziz ismi Elazığ, Cezire ismi iseCizre gibi hiçbir anlam taşımayan isimlerledeğiştirilerek ruhsuz bir hava oluşturuldu.

Page 265: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Bütün ırkçıların ortak görüşü; dinin, ulusalgelişimin ve bilinçlenmenin önünde en büyükengel olduğu yolundadır. PKK’nin 1995 yılındadüzenlenen ‘Beşinci Kongre’sinde bu düşünce,gayet açık ve yoruma yer bırakmayacak şekildeifade edilmektedir:

“Feodal dönemde halkımızınyaşadığı işgal ve baskı daha da arttı.Özellikle Arapların 7. yüzyıldakizaferi son derece kanlıydı. Ulusalgelişim İslâmî ideoloji tarafındanbaskı altına alınarak halkımız kendideğerlerinden uzaklaştırıldı. Bu,halkımızın yabancı sömürgeci güçlertarafından yönetilmesine neden olanönemli faktörlerden biriydi.”[116]

Abdullah Öcalan, bu düşünceyi çok daha açıkbir şekilde ifade etmekten çekinmemiştir:

“İslâmiyet’in kendisi, özellikle Sünnî

Page 266: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

resmî yorumuyla neredeyse 1400yıldır Kürtlerin geleneksel köleleşmedüzeyine bir zamk gibi yapışmaktanöte bir rol oynamamıştır.”[117]

BDP Iğdır milletvekili Pervin Buldan ile BDPVan milletvekili Özdal Üçer’in açıklamaları daaynı minvalde:

“Bizim laiklik anlayışımızla TürkSilahlı Kuvvetleri’nin laiklik anlayışıaynıdır. Türkiye için en büyüktehlike ‘Ilımlı İslâm’ projesidir.Kemalist Cumhuriyet, ılımlı İslâmCumhuriyeti’ne dönüştürülmekistenmektedir. Van’dakiapartmanların bodrum katları yasalolmayan Kur’an Kursları halinegetirilmektedir. Bu duruma karşıbirlikte mücadele zorunluluğuvardır.”[118]

Page 267: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Müslüman toplumlarda yaşayan bütün ırkçılarve ulusalcılar, ideolojik boyutta, İslâm’ı, kendidüşüncelerinin ve ‘menfî milliyetçiliklerinin’gelişmesinin ve toplumda egemen olmasınınönünde en büyük engel olarak görüyorlar. Tarihboyunca birbirine düşman olan, birbirlerine olandüşmanlık ve inkârla beslenen ulusalcılar Türkolsun, Kürt olsun, konu İslâmiyet olunca hemendayanışmanın yollarını arıyorlar.

Taraf gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, yaptığıgözlemler sonucu önemli oranda BDP’linin‘Derin Devlet’e; “Kürtleri dövmeyin, gelin hepberaber dindarları dövelim” dediğini aktardıktansonra şu tespitlerde bulunuyor:

“Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ınKandil Dağı izlenimlerinden öğrendik kisözkonusu başörtüsü olduğunda ‘CHPKongresinde söylense ortalığı alkıştanyıkacak’ laflar edebilen ‘Kemalist birPKK’ var.

Tam bu şoku atlatmaya çalışıyorkendaha önce de ucundan kenarından benzermesajlar veren DTP’li Aysel Tuğluk’un

Page 268: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Radikal İki’de bu kez açıkça kalemealdığı ‘Kürtleri dövmeyin, gelin hepbirlikte dindarları dövelim’ yazısıçıkageldi…

Mevcut tüm siyasallaşmalar, solculuk,sağcılık, Kürtlük, Türklük yerle yeksanoluyor. Kandil Dağı’ndan ErgenekonOvası’na uzanan yeni bir siyasî çatlaktaKandil Dağı’ndaki Mizgin Amed ileErgenekon davasından tutuklu olarak Ftipinde kalan Veli Küçük arasındagörünmez bir dil birliği oluşuyor.

Yılmaz Özdil’le Aysel Tuğluk, İlhanSelçuk ile Ahmet İnsel yan yana saftutuyor. Birgün gazetesi solun başörtüsüyasağı ile ilgili tavrını eleştiren bir yazıyısansürleyiveriyor ve ‘Radikal İki’,‘Cumhuriyet İki’ gibi çıkyor, yan yanagelmez denilenler arasında ortak birfrekans, söylem birliği oluşuyor,sözkonusu olan başörtüsüyse bugüne dekedilmiş tüm özgürlük sözleri teferruathükmüne düşüveriyor…

Bu o kadar acaip bir ittifak ki ‘iddia

Page 269: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ediyorum, birkaç kıyı şeridi hariçönümüzdeki birkaç yılda Anadolu’nunşehir ve kasabalarına dinciler hâkimolacak, birleşelim ey Kemalistler’ çağrısıyapan Aysel Tuğluk’un dili ile‘Önümüzdeki birkaç yıl içinde tüm Türkşehirleri Kürtleşecek, uyan ey Türk’yazıları çıkan Türk Solu dergisi aynıkorku siyasetine başvuruyor, diller,analojileri benzeşiyor.”[119] (Bu yazıkaleme alındığında DTP henüzkapatılmamış, Aysel Tuğluk’unmilletvekilliği sona ermemişti.)

[109] Kabaklı, a.g.e., s. 219.[110] Mücahit Bilici, “Modern Dünyanın Yeni

Dini: Milliyetçilik”, Köprü dergisi, Sayı: 52,Güz-1995, s. 60.

[111] Kabaklı, a.g.e., s. 213-218.[112] Engin Ardıç, Sabah gazetesi, 2 Mart

2008.[113] Abdurrahman Dilipak, Bir Başka Açıdan

Kemalizm, Beyan Yayınları, 1988, s. 161-162,217.

Page 270: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

[114] Köprü dergisi, Eylül 1987, s. 13.[115] Kızıl Kürtlerin Yaygarası, Ötüken

Yayınları, Aktaran: Mustafa Akyol, s. 154.[116] Akyol, a.g.e., s. 227.[117] Akyol, a.g.e., s. 227.[118] Tan, a.g.e., s. 583.[119] Yıldıray Oğur, Taraf gazetesi, 6 Şubat

2008.

Page 271: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Dersim Olayı1928 YILINDA MERKEZLERİ Diyarbakır,Erzurum, Trakya ve Elazığ olmak üzere dörtadet ‘umumî müfettişlik’ kuruldu. Bumüfettişliklerin esas amacı devletin otoritesiniyerleştirmek ve bunun için de gerekliteşkilatlanmayı sağlamaktı.

Dört müfettişlikten üçü Doğu illerindekurulmuş ve bunlar da, halkın‘Türkleştirilmesini’ esas gaye edinmişlerdi vegayelerini bu bölgede yaşayan, ağa, bey, hoca,şeyh, müftü, seyit ve bütün ileri gelenlerini, biryolu bulunup Batı illerine sürgüne göndererekuyguluyorlardı.

Bu tehcir sırasında binlerce insan yollarda öldüve büyük sıkıntılar yaşandı. Sağ salimyerleştirilecekleri bölgelere ulaşan insanlar iseburalarda çok büyük sıkıntılarla karşılaştılar. Buicraatlar bölgeyi karıştırmaktan başka bir işeyaramadı.

25 Aralık 1935 tarihinde çıkarılan ve 2 Aralık1936 tarihinde yürürlüğe giren bir kanun ileDersim bölgesinde, ‘Tunceli Vilayeti’ kuruldu.Bu kanun ile bu ilin vali ve diğer yöneticilerine,

Page 272: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

diğer illerde bulunmayan olağanüstü yetkilerverildi.

Buna göre, ilin valisi ve kumandanı uygungördüğü kişileri, il içinde başka yerlere sürgünedebiliyor, hatta il sınırları dışınaçıkarabiliyordu. Yine aynı kanuna göre verilenidam kararlarının gecikmeden infaz emri de, valive kumandanın yetkisine bırakılıyordu. Bu antidemokratik kanun ile büyük su-i istimaller vezulümler yaşandı. Bu icraatlar ile halktaki tepkiher geçen gün büyüdü. Dört yıllık süre içinçıkarılan bu kanun, öngörülen maksatgerçekleşmeyince, iki yıllık süreler halinde üçsefer uzatıldı ve 31 Aralık 1946 tarihine kadaryürürlükte kaldı.

Daha sonra Dersim’e vali ve kumandan olarakKorgeneral Abdullah Alpdoğan tayin edildi.Genel bütçeden büyük miktarda ödenekayrılarak bölgede; kışla, karakol, köprü,hükümet konağı, okul, lojman ve yol yapımınabüyük bir hız verildi. Bu hareketlilik, büyük biroperasyonun habercisi idi.

Bu gelişmeler üzerine halktaki tedirginlikgözle görülür derecede arttı. Vali Alpdoğan,

Page 273: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

halktan 200.000 tüfeğin kendilerine teslimedilmesini istedi. Bu gerginlik ve tahriklerinsonucu 1937 yılının baharında silah ve vergitoplama bahanesiyle bazı aşiretlere karşıbaşlatılan operasyonlarda sürtüşmeler yaşandı.Esas kıvılcım, Yusufan aşireti üzerine gönderilenbir müfreze de bulunan bazı askerlerin, bir köylükıza tecavüz etmesiyle parlamıştı.

Bunun üzerine bazı aşiret mensuplarımüfrezeye hücum etmişler ve böylece Mazgirtbölgesinde çatışmalar başlamıştı. Hozatbölgesinde ise Dersimlilerin ‘pîri’ olarak bilinenSeyit Rıza’nın oğlu İbrahim, vali Alpdoğan’ınyakın adamı Kurmay Binbaşı Şevket tarafındanhazırlanan bir suikast sonucu öldürüldü. Bugelişmeler üzerine aşiretler, operasyonlara gelenaskerî birliklere karşı koymaya başladılar.Karakollara bazı baskınlar yapıldı.

Bu şekilde bütün bölgeye yayılan olaylarınüzerine çok sert bir şekilde gidildi. Toplukatliamlar yapıldı. Basına şiddetli bir sansüruygulandı. Bölge ve olaylarla ilgili hiçbirhaberin yayınlanmasına izin verilmedi. Olaylarlabirlikte tenkil de büyük bir hız kazandı.

Page 274: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Köylerinden alınan insanlar Ege ve Trakyabölgelerine gönderildiler. Tekrar dönmelerininönünü kesmek için köyler tahrip edildi.Mallarına ve hayvan sürülerine el konuldu.

Dersim’deki aşiretlerin liderliğini Seyit Rıza,sevk ve idareleri

Dersim İsyanı’nın liderlerinden olduğu ileri

Page 275: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sürülerek idam edilen aşiret lideri Seyit Rıza.(1863-1937)

ni de yeğeni Alişer yapıyordu. KurmayBinbaşı Şevket, amcasıyla anlaşamayan SeyitRıza’nın yeğeni Rehber’i binlerce lirakarşılığında elde etti. Amcasıyla arasınındüzeldiği görüntüsünü vererek aralarına karıştıve Alişer’i öldürdü. Rehber de, daha sonraGenelkurmayın emriyle kurşuna dizildi.[120]

Çok yoğun askerî birliklerin karadan vehavadan yaptığı saldırılar sonucu çok sayıdaaşiret mensubu ile birlikte vatandaş öldürülmüş,bölge büyük çapta kontrol altına alınmıştı. Kışmevsiminin bastırması ile birlikte Seyit RızaMunzur dağlarına çekilmişti. Kış aylarındabölgede operasyon yapmanın zorluğunu bilenErzincan Valisi, Seyit Rıza’ya haber göndererekorduya ateşkes emri verildiğini, Dersimlilerinisteklerinin kabul edileceğini bildirerekErzincan’a gelmesini talep etti. Bu şekilde ikiyardımcısı ile birlikte Erzincan’a gelen SeyitRıza tutuklandı ve burada sorgulandıktan sonraElazığ’a götürüldü. Burada yapılan muhakemeneticesinde aralarında Seyit Rıza ve oğlu

Page 276: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Hüseyin ile birlikte çoğunluğu aşiret reisi olan11 kişi 18 Kasım 1937 sabahında Elazığ’daidam edildi.

Hazin Bir HatıraO günleri yaşayan ve idam olaylarının bir anönce kararlaştırılıp infaz edilmesi içinAnkara’dan özel olarak görevlendirilen Dışişlerieski bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil’inaktardıkları çok önemli ve dikkat çekicidir:

“(…) Malatya Emniyet Müdürlüğü’nde2,5 yıl çalıştım. En unutamadığım olaySeyit Rıza’nın asılmasıdır.”

“(…) Yıl 1937. Şükrü Sökmensüer,Atatürk döneminin ünlü Emniyet GenelMüdürlerinden. Bir gün beni çağırdı.‘Atatürk Diyarbakır’da SingeçKöprüsü’nü açmaya gidecek’ dedi. Otarihte Seyit Rıza Dersim’in Kürt lideri.Aynı zamanda Peygamber sülalesindengeliyor kendisi. Seyit Rıza’nın bir de dinîvasfı var. Fırat, Şeytan Köprüsü denenmevkide dört metreye kadar daralır.

Page 277: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Derinliği de deniz gibi 17 metre olur.Burada bir köprü yapmışlar. Köprününbaşında bir karakol. Karakol da da 33askerimiz var. Askerlerin başında İsmailHakkı adında bir yedek teğmen. Yaniihtiyat mülazım. Köprüye Dersimliler birbaskın düzenliyorlar. Baskında karakolyakılıyor ve 33 askerimiz de şehitediliyor. İşte bu olay Dersim İsyanı’nınbaşlamasıdır. Atatürk olayla ilgileniyorve ilgililere kesin talimat veriyor. ‘Bumeseleyi kökünden hallediniz’ diye.”

“(…) Aradan aylar geçti. Seyit Rıza veçevresi yakalandı. Muhakemelerisürüyor. İşte bu sırada AtatürkDiyarbakır’daki yeni yapılan SingeçKöprüsü’nü açmaya gidecek. Elazığ’agelecek. Karayoluyla Singeç Köprüsü’negeçecek.

Emniyet Genel Müdürü ŞükrüSökmensüer bey bana diyor ki: ‘Atatürk,Singeç Köprüsü’nü açmaya gidecek.Dersim Harekâtı bitti. Beyaz donlu altıbindoğulu Elazığ’a dolmuş. Atatürk’ten

Page 278: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Seyit Rıza’nın hayatını bağışlamasınıisteyecekler buna meydan vermeyelim.’

1937 yılında resmî tatil günü cumartesiöğleden sonra. Atatürk pazartesi günüElazığ’a gelecek. Bizden istenen Atatürkgelmeden ‘asılacak asılsın’ ve Atatürk’ünkarşısına beyaz donlular çıktığı zaman işişten geçmiş olsun.

O dönemde Elazığ Valisi Şefik bey,Savcı Hatemi Senihi bey, EmniyetMüdürü Serezli İbrahim bey, savcıyardımcısı arkadaşım. ŞükrüSökmensüer, ‘Sivillerden Emniyet GenelMüdürlüğü’nün siyasî şubesindenistediklerini al. Atatürk’ün istasyondaHalkevine kadar koruması da size ait.’dedi. Başta Macar Mustafa olmak üzerealtı kişi alıp yola çıktım. Trenle Elazığ’avardım. Emniyet Müdürü İbrahim beyegittim. Savcı için ‘kural dışı bir şeyyapmaz, mümkün değil’ dedi.

Savcıya gittim. Durumu kendisineanlattım. Bana bu konuda hükümettenşifre aldığını, ama mahkemelerin

Page 279: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

cumartesi günü tatil olduğunu, tatilde isesonuç almanın mümkün olmadığınıbildirdi. Ve ekledi. ‘Ben de mahkemelerietkileyemem’ Oysaki biz mahkemeninkararını Atatürk gelmeden öncevermesini ve gereğinin yapılmasını,Atatürk geldiğinde Seyit Rıza meselesininkapanmış olmasını istiyorduk. Ben bunuhalletmek için hükümet tarafından burayagönderilmiştim.

Savcı yardımcısı hukuktan sınıfarkadaşım. Bana, Sen Vali’ye söyle. Busavcı rapor alsın gitsin ben seninistediğini yaparım dedi.

Biz mahkemenin tatil günü işlemesinive alınacak kararın infazını istiyorduk.Savcı rapor aldı. Arkadaşım vekil olaraksavcının yerine geçti. Mahkemehâkiminin evine gittim. Gittiğimde hâkimmahkemenin aldığı kararı evindeyazıyordu.

Hâkimle konuştuk. Kendisi kararıdaktiloya çektirmekle meşguldü. DevirCHP devri. Herkes çekiyor. Hâkim bana

Page 280: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

‘Cumartesi mahkeme toplanmaz ancakpazartesi günü mahkemeyi toplar kararıveririz. Salı günü de idam hükümleriniyerine getiririz’ dedi.

O zamanlar dördüncü bölgede temyizhakkı yok.

Abdurrahman Paşa sıkıyönetimkumandanı olarak kararı tasdik edecek. Oda ‘Yukarıdaki karar tasdik olunur’demiş basmış boş kâğıda imzasını.Yukarıya ‘Abdurrahman Paşa’nın idamı’diye yazsanız kendisi idam edilecek.

Hâkime dedik ki:Bu dediğiniz gün Atatürk geliyor.

Maksat hâsıl olmuyor ki. Hâkim ‘başkacabir şey yapılmaz’ diyerek kestirdi attı.Ben de kendilerine sordum:

-Sizin saat 05.00’ten sonra davayadevam ettiğiniz olmuyor mu?

-Ooo çok oluyor cevabını verdi.-Eee sondan beş saat ihlal ediyorsunuz

da, baştan beş saat ihlal etseniz olmuyormu? Yani Pazar akşamı sahurdan sonra

Page 281: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

mahkemeyi açarız.Hâkim:-Elektrikler kesiliyor dedi.Ona da çare bulduk. Otomobil farları ile

hapishaneyi aydınlatırız. Halkevinelüküsler koyarız.

Hâkim bu defa:-Samiin (dinleyici) yok, dedi.Ona da çare bulduk. Samiin de getiririz.-Kaç kişi asılacak?-Onu karardan önce söyleyemem dedi.

Ama ekledi;‘Savcı 27 kişinin idamını istedi.’-Biz ona göre mi hazırlığımızı yapalım?-Bilemem dedi.Ceza infaz kanunu her asılanın ayrı bir

yere asılmasını, asılanların birbirinigörmemesini emrediyordu. Bu şartı dayerine getirmeye çalıştık. Her meydanadört boş sehpa kurduk. Vali bir deçingene cellât buldu. Gece 00.00’dehapishaneye gittik. Farlarla çevreyi

Page 282: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

aydınlattık. Mahkemenin yetmiş ikisanığı var.

Sanıkları aldık. Mahkemeye götürdük.Çingene de geldi. Adam başına on liraistedi. ‘Peki’ dedik.

Sanıklar Türkçe bilmiyor. Mahkemekararı açıklandı. Yedi kişi ölüm cezasınaçarptırılmış, sanıklardan bazıları beraatetmiş, bazıları da çeşitli hapis cezalarıalmıştı.

Kararlar okununca sanıklar ilk andaanlamadılar. İdam ‘Tunne’ diye birvaveyla koptu.

Biz Seyit Rıza’yı aldık. Otomobildebenimle polis müdürünün arasına oturdu.Jeep jandarma karakolunun yanındakimeydanda durdu.

Seyit Rıza sehpaları görünce durumuanladı.

-Asacaksınız, dedi ve bana döndü.‘Sen Ankara’dan beni asmak için mi

geldin’ dedi. Bakıştık; ilk kez idamedilecek bir insanla yüz yüze

Page 283: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

geliyordum. Bana güldü.‘Savcı namaz kılıp kılmayacağını

sordu’ istemedi.Son sözünü sorduk.-Kırk liram ve saatim var, oğluma

verirsiniz, dedi.Oğlunun asılacağını bilmiyordu.

Adamın yaşı 57’ye indirilmiş, çocuğununyaşı da 17’den 21’e çıkarılmıştı.

Bu sırada Fındık Hafız asılıyordu. SeyitRıza’yı meydana çıkardık. Etrafta kimseyoktu. Ama Seyit Rıza meydan insandoluymuş gibi sessizliğe ve boşluğadoğru bağırdı:

‘Evladı Kerbelayık. Bi hatayık. Ayıptır.Zulümdür. Cinayettir’ dedi. Benimtüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adamrap-rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpiboynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı iletekme vurdu ve kendini astı. Gömüleceğiyer türbe olmasın diye cenazesi deyakıldı.

Oğlu yaşında bir subayı öldürecek

Page 284: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kadar katı yürekli olan bir insanın bumukadder akıbetine acımak zor. Ama bucesaretini takdir etmekten kendimialamadım.

Asabım çok bozuldu. Emniyetmüdürüne ‘Ben üşüdüm otele gidiyorum’dedim.

Seyit Rıza asılırken ileriden oğlugeliyordu.

‘Kulun kölen olam. Sığırtmacın olam.Gençliğime acıyın, öldürmeyin beni’ diyebağırıyordu.

‘Ben çok kötü olmuştum. Oteledöndüm, iki daktilo sayfası yazı yazdım.Yazının başına da ‘Bi hatayık, Evlad-ıKerbelayık. Ayıptır. Zulümdür.Cinayettir’ diye yazdım.”[121]

‘Dersimlilerin Hayatı Karartıldı’1938 yılının bahar mevsimi ile birlikte harekât,geniş çaplı olarak yeniden başladı. İsmetİnönü’nün yerine Başbakanlığa Celal Bayaratanmıştı. Bu son harekât Mareşal Fevzi

Page 285: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Çakmak, Orgeneral Fahrettin Altay veKorgeneral Mustafa Muğlalı tarafından bölgedentakip ediliyordu. Bu son harekât ile meselekökünden halledilmek isteniyordu ve çok sayıdamasum insan da, bu amaçla yakılarak,bombalanarak ve kurşuna dizilerek öldürüldü.

28 Ağustos 1938’de biten Dersim harekâtı ilebirlikte, geriye çok büyük acılar ve devlete çokbüyük küskünlükler kaldı. Bu olaylar esnasındaölen ve yaralanan insanların sayısı hiçbir zamankesin olarak bilinemedi. Dersim dağlarındaişinde ve gücünde olan binlerce köylünün hayatıkarardı. Bu olay demokrasi tarihimizin bir karalekesi olarak utanç sayfaları arasında yerini aldı.

Nokta dergisi, Dersim olaylarının 50.yıldönümü nedeniyle hazırladığı dosyada ilginçitiraflara yer veriyordu. Türkiye’nin ilk kadınpilotu ve Atatürk’ün manevî kızı Sabiha Gökçende, Dersim Harekâtı’nda yapılan havaoperasyonlarına katılanlar arasındaydı.“(Attığınız) Bombalar nasıldı, tahrip güçlerineydi” sorusuna muhatap olan Sabiha Gökçen“Büyük tahrip gücü yoktu. 50 kiloluk bombanınne şeysi olur” cevabını veriyordu.

Page 286: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Dersim’de yaşanan insanlık dışı elim olaylar,birçok yazarın eserine konu olmuştur. Bunlardanbir tanesi de Necip Fazıl Kısakürek’tir.Kısakürek, Dersim’de yaşanan vahşet ile ilgiliolarak şunları kaydetmektedir:

“Elazığ Ortaokulu’nda okuyan ikiçocuk, tatili geçirmek üzere memleketleriolan Hozat’a geliyorlar. Hozatyakınlarındaki köylerine geldiklerizaman, babaları Yusuf Cemil’inöldürülmüş olduğunu öğreniyorlar veağlamaya başlıyorlar. Onlara şu karşılıkveriliyor: ‘Sizi de onun yanınagöndereceğiz.’ Çocuklar odadansürükletilerek çıkarılıyorlar ve jandarmamuhafazasında gittikleri yoldasüngületiliyorlar.

Böylece babalarının yanınagönderilmişlerdir… Yusuf Cemil’inköyünde ikiyüz kadın ve çocuköldürtülmüş ve bunların cesetleri buğdaysapları üzerinde yakılmıştır… Erkekleritamamıyla doğranmış olan köyün (Hozat

Page 287: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İlçesi-Zımbık Köyü) yüz kadar kadın veçocuğu sivri uçlu aletle (süngü)öldürülüyor. Öldürülenler arasında biridoğurmak üzere olan bir gebedir. Bukadının karnına giren sivri uçlu alet,barsaklarını yere döküyor, rahminiparçalıyor ve kendisini öldürüyor.Tehlike geçtikten sonra gizlendikleriyerden çıkan birkaç kadın, ölüleri gözdengeçirirken, bu kadının rahminden düşençocuğun sağ olduğunu dehşetler içindegörüyorlar. Muazzam bir kader cilvesiolarak yaşamakta devam eden çocuğualıyorlar, emzirip büyütüyorlar ve ona‘Besi’ adını veriyorlar…”[122]

Nokta dergisi, Trabzon’daki İngilizTemsilciliği tarafından 27 Eylül 1938 tarihindeİngiltere’ye gönderilen bir belge yayınladı. Bubelgenin son bölümünde şu görüşlere yerverilmekteydi:

“Kadınlar ve çocuklar da dâhil olmak üzerebinlerce Kürt katledildi. Pek çok kişi de FıratNehri’ne atıldı. Daha az kötü muameleye tâbi

Page 288: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

tutulan bölgelerde yaşayan binlercesi ise malları,mülkleri ve hayvanları alıkonularak OrtaAnadolu’nun çeşitli illerine yollandı. Artıksöylenen şu: Türkiye’de Kürt sorunubitmiştir.”[123]

[120] Dr. Muhammed Nuri Dersimî, DersimTarihi, Eylem Yayınları, 1979, s. 222.

[121] Birand, a.g.e., s. 55-60.[122] Necip Fazıl Kısakürek, Son Devrin Din

Mazlumları, Büyük Doğu Yayınları, 1976, 4.Baskı, s. 151-154.

[123] Nokta dergisi, Sayı: 25, 28 Haziran1987.

Page 289: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

1950 ve SonrasıTÜRKİYE CUMHURİYETİ, kurulduğu tarihtenberi ilk defa gerçek anlamda demokrasi ile 1950yılında tanışmaya başlamıştı. Daha önce atılaniki demokrasi adımı, korku ve evham yüzündenyarım kalmış, partiler kapatılmış ve ülke yenidentek partinin insafına ve karanlığına bırakılmıştı.1924 yılında kurulan Terakkiperver CumhuriyetFırkası ve bir muvazaa partisi olarak 1930yılında kurulan Serbest Fırka, halktan gördükleribüyük teveccüh neticesi, irticaî hareketlerinodağı haline geldiği gerekçesiyle kapatılmış vemillet sabırla eline demokratik bir fırsatıngeçmesini beklemiştir. 1946 yılında yapılanseçimler ise ‘açık oy ve gizli tasnif’ şeklinde vebirçok bölgede jandarmanın dipçikleriningölgesinde yapılmış ve yeni kurulan DemokratParti, bu hileli seçimde bile büyük başarıgöstererek 66 milletvekili çıkarmış ve Meclis’egirmeyi başarmıştı.

Türkiye’de artık yavaş yavaş demokrasigörünmeye başlamıştı. Meclis’te ilk olarakhalktan destek almış bir parti ile muhalefetyapılacak ve CHP’nin işi eskisi kadar kolay

Page 290: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

olmayacaktı.14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçim ile 27

yıl süren Cumhuriyet Halk Partisi’nin ‘tek adam-tek parti’ yönetimi sona ermiş ve milletin sandıkbaşına giderek oy verdiği ve tek başına iktidaragetirdiği Demokrat Parti, yönetimi devralmıştı.Bu 27 yıla çok şey sığmıştı. Tam 28 isyan olmuşve bu isyanların faturasını en çok masuminsanlar ödemişti. Çünkü isyanların sonunda,çok sert ve gaddar tedbirler alınıyor, suçlusuçsuz demeden binlerce insan öldürülüyor vebunun birkaç katı da sürgün ediliyordu. Buisyanların sonunda çıkarılan kanunlar ve alınaninsanlık ve hukuk dışı kararlarla, olaylarla ilgisiolmayan bölgeler ve insanlar, potansiyel tehlikekabul edilerek baskı ve zulümlerin hedefi halinegetiriliyorlardı.

Demokrat Parti, bu seçimde yıllarca itilen vehorlanan halk tabakalarına kucak açmış, birçokKürt ileri geleni ve ailelerine mensup kişilerDemokrat Parti listesinden milletvekili seçilerekMeclis’e girmişlerdi. Bu gerçekten Türkiye’debir şeylerin değişmeye başladığının çok önemlibir işareti idi. Babaları, dedeleri idam edilen ve

Page 291: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sürgünlere gönderilen çok sayıda kişi,milletvekili olarak bu dönemde Meclis’e girmeyibaşardı. Bu durum Demokrat Parti’nin CHP’denönemli bir farkı olan ‘Demokratik’ tavrınıngöstergesiydi; fakat gerçek demokrasinin bütünkurum ve kuruluşları ile yerleşmesi çok zordu.

CHP’nin 27 yıllık tek parti iktidarında çokgüçlü bir bürokratik yapı oluşturulmuş, CHP vebürokrasi neredeyse özdeşleşmiş ve iç içegirmişti. Demokrat Parti’yi bekleyen en büyükhandikap buydu ve bu güçlü antidemokratikdirenci kırmak zorundaydı. Ne yazık ki, 10 yıllıkDemokrat Parti iktidarında, bu CHP kafasıylaözdeşleşmiş bürokratik direnç zaman zamanzayıflıyor gibi görünse bile hiçbir zaman gerçekanlamda aşılamadı. Ve bu direnç, 1960 yılının27 Mayıs’ında, Demokrat Parti’nin bir ihtilal iledüşürülmesi sonucu gerçek gücünü gösterdi.

Demokrat Parti, tek parti kalıntısı bürokratlarlaçalışmanın sıkıntısını her adımda ve her icraat damutlaka görecekti. İktidar olmak halkın oyu ilepekâlâ mümkün olabiliyordu, fakat muktedirolmak için çok uzun yıllar sürecek birmücadeleye hazır olmak, cesur olmak, kararlı ve

Page 292: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sabırlı olmak gerekiyordu. Demokrat Parti demillete hizmet fırsatı bulduğu 10 yıllık dönemiçerisinde bazı yanlışlarla beraber çok hayırlıhizmetlere imza attı. Demokrat Parti’nin milletehizmet için cesareti ve kararlılığı arttıkça,dehşetli komitelerin de o nispette tahrikleri veprovokasyonları artmaya başlamıştı.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi de,Demokrat Parti hükümeti dönemindeki genelrahatlama ve demokratikleşme havasındannasibini aldı. Kitle halinde herhangi bir olay,tutuklama ve sürgün furyası yaşanmadı.

Bununla birlikte bazı hadiselerin de önünegeçilemedi. Yıllardır vatandaşa ve özellikleDoğu insanına zulüm ve haksızlık yapmayıalışkanlık haline getiren bürokratlar ve güvenlikgüçleri, bu davranışlarından vazgeçmeye pekniyetli değillerdi. Yine de öyle oldu. Vatandaşlarkarakollarda falakalara yatırıldı. Haksız yeretutuklama ve işkencelere devam edildi. Fakat buolaylar karşısında eskisi kadar sessiz kalınmadı.Demokrat Parti teşkilatlarına ve dolayısıylahükümete bu yönde sürekli şikâyetler ve taleplergelmeye başladı.[124]

Page 293: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Devlet yetkililerine MİT ve diğer kuruluşlartarafından da bazı raporlar verilmişti.Raporlarda, ‘Türkiye’de Kürtçülükfaaliyetlerinin açık bir şekilde arttığı ve bunakarşı bazı önlemlerin alınması’ gerektiğibelirtilmişti. Tedbir alma konusunda Celal Bayarçok istekliydi; fakat bazı Bakanlar, örneğinTevfik İleri ile Fatin Rüştü Zorlu, meseleninfazla büyütülmemesi taraftarı idi.

Nihayet orta bir yol bulundu. İstihbaratraporlarına dayanarak aralarında 27 öğrenci, 6subay, 4 avukat, 2 doktor ve 2 gazeteci olmaküzere toplam 50 kişi, 17 Aralık 1959 tarihindetutuklandı. (Gözaltına alınanlardan Mardin’liHukuk Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Emin Batu,hücresinde ölü bulununca, tutuklu olanlarınsayısı 49’a düştü. Tutuklular İstanbul-Harbiye’de özel olarak yapılan hücrelerekondular. Bu olay kamuoyuna ‘Kırkdokuzlar’davası olarak yansıdı.

‘Kırkdokuzlar’ olayındaki ilginç nokta iseyakalanan kişilerin hepsinin Kürt kökenliolmasına rağmen, ideolojik olarak farklıdüşüncelere sahip olmalarıydı. Bu kişilerin

Page 294: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

arasında sol-sosyalist ideolojiyi benimseyen bazıkişiler olduğu gibi, dindar ve demokrat olan bazıtutuklular da mevcuttu.

Bu önemli davanın tutukluları şu isimlerdenoluşuyordu:

1. Şevket Turan, (Mardin-Gülhane TıpAkademisi Maliye Şube Müdürü ve LevazımBinbaşısı)

2. Naci Kutlay (Kars-Çamlıdere DevletHastanesi’nde Uzman Doktor)

3. Ali Karahan (Siverek-Avukat)4. Koço Elbistan (Hassa-Kırıkhan’da ilçe

doktoru)5. Yavuz Çamlıbel (Doğubayazıt-Yedek

Topçu Asteğmen)6. Mehmet Ali Dinler (Cizre-Ankara Hukuk

Fakültesi 1. sınıf öğrencisi)7. Yusuf Kaçar (Nazimiye-Birinci İnşaat

Tekniker okulu öğrencisi)8. Nurettin Yılmaz (Cizre-Ankara Hukuk

Fakültesi son sınıf öğrencisi)9. Ziya Şerefhanoglu (Bitlis-Avukat)10. Medet Serhat (Iğdır-İstanbul Hukuk

Page 295: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Fakültesi öğrencisi)11. Hasan Akkuş (Urfa-İktisat fakültesi

öğrencisi)12. Örfi Akkoyunlu (Pötürge-Madeni eşya

fabrikatörü)13. Selim Kılıçoğlu (Varto-Kıdemli Üsteğmen)14. Şahabettin Septioğlu (Palu-Yüksek ziraat

mühendisi, Levazım Asteğmeni)15. Said Elçi (Bingöl-Muhasebeci)16. Sait Kırmızıtoprak (Nazımiye-İstanbul Tıp

Fakültesi son sınıf öğrencisi)17. Yaşar Kaya (Iğdır-İstanbul Hukuk

Fakültesi öğrencisi)18. Faik Savaş (Genç-İstanbul Hukuk Fakültesi

öğrencisi)19. Haydar Aksu (Kiğı-Stajyer avukat)20. Ziya Acar (Kulp-İstanbul Hukuk Fakültesi

2. sınıf öğrencisi21. Fadıl Budak (Diyarbakır-İstanbul Hukuk

Fakültesi son sınıf öğrencisi)22. Halil Demirel (İslâhiye-Yardımcı Topçu

Asteğmen)23. Ferit Bilen (Diyarbakır-Kundura mağazası

sahibi)

Page 296: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

24. Esat Cemiloğlu (Diyarbakır-Yüksek ziraatmühendisi)

25. Mustafa Nuri Direkçigil (Diyarbakır-Sağlıkmüfettişi)

26. Fevzi Avşar (Kars-İstanbul Tıp Fakültesiöğrencisi)

27. Necati Siyahkan (Siverek-İstanbul HukukFakültesi 2. sınıf öğrencisi)

28. Hasan Ulus (Erzurum)29. Nazmi Balkaş (Lice-İstanbul Üniversitesi

Orman Fakültesi öğrencisi)30. Hüseyin Oğuz Üçok (Diyarbakır-İstanbul

Tıp Fakültesi Diş Hekimliği öğrencisi)31. Mehmet Nazım Çiğdem (Ankara-Boya ve

İnşaat işleri ustası)32. Fevzi Kartal (Van-Yedek asteğmen)33. Mehmet Aydemir (Siverek-İstanbul Tıp

Fakültesi öğrencisi)34. Abdurrahman Efem Dolak

(Diyarbakır-İleri Yurt gazetesinin sahibi veGüven gazetesinin ortağı)

35. Musa Anter (Nusaybin-Gazeteci-Yazar)36. Canip Yıldırım (Diyarbakır-Avukat)37. Emin Kotan (Muş-Elektrik muhasibi)

Page 297: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

38. Ökkeş Karadağ (Maraş)39. Muhsin Şavata (Malatya-Hayvan tüccarı)40. Turgut Akın (Ergani-Ankara Hukuk

Fakültesi 3. sınıf örgencisi)41. Sıtkı Elbistan (Hassa-Ankara Hukuk

Fakültesi öğrencisi)42. Şerafettin Elçi (Cizre-Hukuk Fakültesi 2.

sınıf öğrencisi)43 Mustafa Ramanlı (Beşiri-Ankara Hukuk

Fakültesi son sınıf öğrencisi)44. Mehmet Özer (Siverek-Ankara Tıp

Fakültesi son sınıf öğrencisi)45. Feyzullah Demirtaş (Palu-Ziraat teknisyeni)46. Cezmi Balkaş (Lice-Orman Fakültesi

öğrencisi)47. Halis Yokuş (Kars-İstanbul Teknik

Üniversitesi Makine Fakültesi öğrencisi)48. İsmet Balkaş (Lice-Tıp Fakültesi öğrencisi)49. Sait Bingöl (Bingöl-İstanbul Üniversitesi

İktisat Fakültesi öğrencisi)

Sanıklar 27 Mayıs 1960 İhtilali’ne kadarİstanbul’da tutuklu kaldılar. Daha sonraAnkara’ya nakledilen sanıkların duruşmalarına 3

Page 298: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Ocak 1961 tarihinde başlandı. Dava yıllarcasürdü. 24 Eylül 1965 tarihinde nihayet bu davakarara bağlandı. Sanıkların bir kısmı 1 yıl 4 ayhapis cezasına çarptırıldı. 5 ay 10’ar gün demecburî ikamet cezası verildi. Sanıkların büyükbir kısmı ise beraat etti. Subay olanların ise orduile ilişikleri kesildi.

‘Kırkdokuz’lardan çok sayıda renkli kişiliğesahip ve siyasî hayatta uzun yıllar aktif olarakbulunan birçok politikacı çıkmıştır. ŞerafettinElçi, 1977 seçimlerinde Adalet Partisi’ndenMardin milletvekili seçildi. Daha sonra siyasîtarihe ‘Onbir’ler olayı’ olarak geçen bir gruparkadaşıyla beraber Adalet Partisi’nden istifaederek Ecevit ile anlaştı. Bayındırlık ve İskânBakanı oldu. 12 Eylül’den sonra tutuklandı.Şerafettin Elçi, halen Katılımcı Demokrasi Partisi(KADEP) Genel Başkanı olarak siyasî hayatınadevam etmektedir.

Nurettin Yılmaz da bir dönem CHP, bir dönembağımsız ve bir dönem de ANAP’tan Mardinmilletvekili olarak parlamentoya girdi. 1973yılında CHP’den milletvekili seçilen NurettinYılmaz, 1977 seçimlerinde bu partiden yeniden

Page 299: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

aday oldu. Ancak Ecevit tarafından veto edilinceBağımsız aday oldu ve Mardin’den Bağımsızmilletvekili seçildi. 1980 yılındaCumhurbaşkanlığı seçiminin krize dönüştüğügünlerde Nurettin Yılmaz, Bağımsız milletvekiliolarak Cumhurbaşkanlığı’na aday olmuş veseksen kadar da oy almıştı. Aynı dönemde Kürtkimliğini öne çıkardığı gerekçesiyle CHP Siirtmilletvekili Abdülkerim Zilan da Ecevit’ten vetoyiyenler arasındaydı. Zilan, 1977 seçimlerindeSiirt’ten bağımsız milletvekili seçildi. MustafaRamanlı, iki dönem Adalet Partisi’nden BelediyeBaşkanlığı yaptı ve daha sonra Refah Partisi’negeçti.

Bunlardan Esat Cemiloğlu (1904-2006) çokrenkli ve tüm arkadaşlarının saygı gösterdiği birisimdi. 1954 yılında Demokrat Parti’den ve 1975yılında ise Senato seçimlerinde Millî SelametPartisi’nden veto yedi. Yüksek ZiraatMühendisliği Mektebini Paris’te okuyanCemiloğlu, Orta sıklette Avrupa BoksŞampiyonluğu’nu kazandı. Türkiye’de BoksFederasyonu’nu kurmuş bir kişi olan Cemiloğlu,tüm hayatı boyunca arkadaşları ile çok iyi

Page 300: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ilişkiler kurdu. ‘Kırkdokuzlar’ ile birliktehapishanede kaldığı sürece kader arkadaşlarıiçin önemli bir moral kaynağı oldu.[125]

Musa Anter hapishane arkadaşı Cemiloğlu’nuşu şekilde anlatmaktadır:

“(...) Bu tahliyeler sırasındaenteresan bir olay oldu. O zamanaltmış yaşlarında olan EsatCemiloğlu, vaktiyle Paris’te ziraattahsili yaparken Avrupa boksşampiyonluk maçında birinciolmuştu. Tahliyesine karar verilince,kalkıp hâkimlere doğru yumruğunusallayarak ‘Ben çıkmıyorum. Bubileklerimle Avrupa’da Türkiye’ninbayrağını yükselttim. Şimdipişmanım, keşke nakavt olsaydım.Bu kadar zamandır ben veçocuklarım işkence hücrelerindeçürüyoruz. Siz, torunlarımdurumunda olan Yaşar Kaya’yı veOğuz Üçok’u bırakıp beni tahliye

Page 301: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ediyorsunuz. Bu durumda ben hangiyüzle dışarı çıkayım’ dedi. Bununüzerine Hâkim Cemal bey dedi ki,‘Esat bey üzülme, yakında onlar daçıkacak. Biz dosyanın sıranumarasına göre hareket ediyoruz.Eğer bilseydim böyle üzüleceğinizi,dosya sıra numarasını değiştirir, o ikiçocuğu senden önce tahliyeederdim. Haklısın, üzülmeyin.’ BizEsat amcayı zor ikna ederekhapishaneden çıkardık. Fakat yinede hepimiz tahliye oluncaya kadarAnkara’da bizi bekledi. Tahliyelerbitince, ‘Artık yüz akıylaDiyarbekir’e gidebilirim’ dedi vegitti.”[126]

[124] Kızılkaya-Nebiler, a.g.e., s. 51.[125] Tan, a.g.e., s. 335.[126] Anter, a.g.e., s. 173.

Page 302: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

1960 ve Sonrası1960 İHTİLALİ’NDEN HEMEN SONRA Kürtçeve Ermenice köy ve yer adlarınındeğiştirilmesini öngören 1587 sayılı kanunçıkarılarak, “Türkçe olmayan Kürtçe veErmenice yer ve kişi adlarının Türk millîkültürüne, ahlak kurallarına, örf ve adetlereuygun düşmediği, kamuoyunu incittiği”belirtilmiş ve bir kez daha değiştirilmesinin yoluaçılmıştır. Aynı şekilde Millî Birlik Komitesitarafından 5 Ocak 1961 tarihinde 22 sayılıkanun çıkarılarak Yatılı Bölge Okulları gündemegetirilmiştir. Bu okulların çok büyük birçoğunluğu Doğu ve Güneydoğu bölgesindekiyerleşim yerlerinde açılmıştır.

Daha önce ‘Hâkimiyet Kayıtsız ŞartsızMilletindir’ şeklinde olan hüküm, 1961Anayasası’nda ‘Hâkimiyet kayıtsız şartsız Türkmilletinindir’ şeklinde değiştirilmiştir.Anayasa’ya ‘milliyetçilik’ ilkesinin giripgirmemesi konusunda Kurucu Meclis’te büyüktartışmalar yaşanmış ve dönemin ‘tek adam’ıCemal Gürsel, çıkan bu tartışmalar üzerine şukonuşmayı yapmıştır:

Page 303: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

“Milliyetçiliği Anayasa’ya koyalım.Bunu yürütelim. MemleketteTürklük şuuru uyandıktan sonrabunu çıkaralım. Sonra başkaunsurlar kendi maksatlarına göreayrılmayı düşünürler diyorlar.Bugün Kürtçülükle yaptığımızmücadeleyi biliyorsunuz. Bizmilliyetçiliği kaldırıyoruz desek bizemi dönecekler? Bugün biz bunukaldırsak elli sene sonra Türkiye’deTürküm diyen kimsekalmayacaktır.”[127]

1960 İhtilali’nden sadece dört gün sonraDoğu’nun önde gelen aşiret reisleri ve diniliderlerinden oluşan 485 kişi gözaltına alındı veSivas’ta bir kampta toplatıldı. Bu kişiler arasındadinî hizmetlerde temayüz etmiş Mehmet Kırkıncıve Mehmet Kayalar gibi zatların yansıra KinyasKartal gibi şahıslar de vardı. Yetkililer, kampsakinlerinin suçlarını ‘Kürtçülük propagandasıve devlete isyan hazırlığı’ olarak açıkladı.

Page 304: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Böylece devlet, Kurtuluş Savaşı’nakatkılarından dolayı madalya verdiği aileleri, 40yıl sonra Sivas’ta kampa almakla ve ardındansürgüne göndermekle ödüllendirmiş oluyordu.Kürt vilayetlerinde yaşayan önde gelen ağa, bey,aşiret reisi olan bu kişiler, Sivas-Kabakyazı’dadokuz ay kadar kaldıktan sonra bunlardan 55kişi mecburi iskâna tabi tutulmak üzere Antalya,Burdur, Muğla, Afyon, Denizli, Çorum, Ispartave Manisa illerine sürgüne gönderildi. Yassıadaduruşmalarının avukatlarından olan HüsamettinCindoruk, Nokta dergisine verdiği demeçte‘Sivas Kampı’nı şu şekilde değerlendiriyordu:

“27 Mayıs İhtilali’nin Doğupolitikasında iki yanlışı vardır: Biri,doğu bölgelerinin siyasî liderlerinive önde gelen kişilerini Sivas Kampıdenilen kampta toplamasıdır.Kürtçülük ideolojisi orada bir okulgibi ortaya çıkmıştır. Siz devletinebağlı adamı da karşıt görüşlerdekiadamı da oraya götürdünüz ve karşıtgörüşlerdeki kesim ‘Devletine bağlı

Page 305: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

oldun da ne oldu? Bak yine bizimleberaber buradasın!’ söyleminisavundu. 27 Mayıs’ın ikincihatasıysa Doğu bölgelerinde tespitettiği elli beş ağayı Batı bölgelerinesürgüne göndermek olmuştur. Çıkantablo ne? Bir tarafta kanaat önderleriSivas Kampı’nda, diğer tarafta ellibeş ağa Batı bölgelerinde sürgünde.Soru şu; ortaya çıkan boşluğu kimdolduruyor? Ayrılıkçı Kürtideolojisi! Bu siyasî Kürtçülük,boşluktan istifade edip yerin altındankaynamaya başlıyor ve seçimlerdensonra Devrimci Doğu KültürOcakları ile vücut buluyor. Tümbunların nedeni, Sivas Kampı ve ellibeş ağanın sürgününden oluşanboşluktur. Toparlarsak 1950 ve1960 arasındaki yumuşama dönemiSivas Kampı ve ağaların sürgünegönderilmesiyle tam tersi bir sürecedönmeye başlamıştır. Bundan sonrada devletin iki yakası Doğuda bir

Page 306: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

araya gelmemiştir.”

Ellibeş’liklerden Faik Bucak ve KinyasKartal’ın, sürgünleri ile ilgili olarak hazırladıklarıbroşürün ilginç ve dramatik bir bölümünüaktarmakta fayda var:

“Sivas Kabakyazı’daki kamp,boşaltılan bir kışladan devşirilmişti.Doğu ve Güneydoğu Anadolu’danburaya getirilen 485 kişiden enküçüğü 14 yaşındaydı. Getirilenlerintümünün menkul ve gayrimenkulmallarına el konulmuştu. SivasKampı’nda kalanlar yemekleriniceplerinden yiyor, günlerini satrançoynayarak ve sohbet ederekgeçiriyordu. Çamaşırları maddîdurumu iyi olmayan kamp sakinleriyıkıyordu. Tutuklulara 9 ay boyuncayemek vermeyen devlet, SivasKampı’nı boşaltırken onlardan adambaşı 400 lira yemek parası almayı da

Page 307: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ihmal etmemişti.”

İşte böyle sudan sebeplerle ve hiçbir suçişlemedikleri halde 485 insan evlerindenbarklarından edilmiş, kışladan bozma bir binada,yarı aç, yarı tok bir sefalet ve sürgün hayatınamahkûm edilmişlerdi. Kampa götürülenlerarasında, AK Parti Mersin Milletvekili DengirMir Mehmet Fırat’ın dedesi Zeynel Turan, öndegelen Alevî liderlerinden İzzetin Doğan’ınbabası Hasan Doğan, DYP Eski milletvekiliSedat Bucak’ın babası Hakkı Bucak, Hak veÖzgürlükler Partisi (HAKPAR) Genel BaşkanıSertaç Bucak’ın babası ve dönemin TürkiyeKürdistan Demokrat Partisi (T-KDP) BaşkanıFaik Bucak, Şeyh Said’in çocukları, Van’ın öndegelen ailelerinden Kartal Ailesi, Hakkari’denErtuş’lar, Diyarbakır’dan Ensarîoğulları yeralıyordu. Sivas Kampı’nda ‘bölücü isyanhazırlığı’ iddiasıyla gün geçiren Zeynel Fırat’ınailesi, Millî Mücadele dönemindekifaaliyetlerden dolayı Meclis tarafından altınmadalyayla ödüllendirilmişti.

1960 yılında Millî Birlik Komitesi bir af

Page 308: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kanunu çıkarmış, siyasî tutuklular affedilirken,aralarında Canip Yıldırım, Naci Kutlay, EsatCemiloğlu, Yaşar Kaya, Sait Elçi, Musa Anter,Muhsin Şavata ve Fevzi Kartal gibi kişilerinbulunduğu ve ‘kırkdokuz’lar diye adlandırılanKürt aydınları bu affın kapsamı dışındatutulmuştu. Bunlara isnat edilen suç da‘bölücülük’tü.

31 Mayıs 1960 tarihinde, Millî Birlik Komitesikaynak gösterilerek Cumhuriyet gazetesinde birhaber yayınlanmıştı. Haber şu şekildeydi:

“Millî Birlik Komitesi’nin yakındaneşredeceği vesikalarda birKürdistan hükümeti tesisi için DPgrubu içinde çalışanların varlığı ispatediliyor. Sabık iktidar, Şeyh Said’inoğlunun Rus yapımı ciple Doğu’dapropaganda yapmasına gözyummuştur.”

Oysa gözaltına alınanların birçoğu DemokratPartili değildi. Örneğin 1966’da öldürülen T-

Page 309: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

KDP lideri Faik Bucak o zaman CumhuriyetçiKöylü Millet Partisi üyesiydi. Bu durum,sorunun Demokrat Partililer sorunu olmadığınıgösteriyordu. Dönemin uluslararasıkonjonktürüne bakıldığında ise MBK’da çokfarklı bir endişenin hâkim olduğunu söylemekmümkün.

O dönemde Irak’ta Molla Mustafa Barzanîönderliğinde yürütülen Kürt mücadelesiTürkiye’yi de etkiliyor; sınır bölgelerindeHakkari, Van, Siirt, Mardin, Diyarbakır gibişehirlerde Barzanî’ye fiili destek veriliyordu.Sınır bölgelerinde yaşayan Kürt vatandaşlar,bütün gelişmeleri Barzanî’nin Kürtçe yayınyapan radyolarından dinliyor ve hareketesempati her geçen gün artıyordu. Radyo yayınınıbozmak için yapılan çalışmalardan da bir sonuçalınamıyordu.

Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan bir haberegöre bir MBK yetkilisi bu konu kendisinesorulduğunda şu cevabı vermişti: “Türkiye’ninyalnız Türklerin vatanı olduğu, başka gayelertaşıyan birkaç kişiye de benimsetilecektir.”

Sivas Kampı mağdurlarından Şeyh Said’in

Page 310: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

torunu Fırat, 3.Ordu Komutanı RagıpGümüşpala’nın tutuklamalara, ihtilali yapanlarayaranmak için giriştiği kanaatinde… Fırat, bütünmallarına el konulduğunu, üç öküzlerinin HınısMeydanı’nda satılığa çıkarıldığını ama kimseninbunları almaya yanaşmadığını, sadece birtanesinin yüksek rütbeli bir asker tarafındansatın alındığını belirterek “Teksaklayabildiklerimiz yarış atlarımızdı” diyor.

Millî Birlik Komitesi 7 Ekim 1960 tarihinde105 No’lu Mecburi İskân Kanunu’nu çıkarttı.Kanunun gerekçesinde şu ifade yer alıyordu:“Sosyal birtakım reformları yapabilmek,Ortaçağ’ın Türkiye’de yaşayan düzeniniyıkmak, ağalık ve şeyhlik gibi müesseseleri yoketmek, vatandaşın sömürülmesine engel olmakgayesiyle bu kanun çıkarılmıştır.”

Bu kanuna göre Sivas Kampı sonrası mecburiiskâna tabi tutulup ülkenin değişik bölgelerinesürgüne gönderilmesine karar verilen 55 kişi şuisimlerden oluşuyordu:

1. İbrahim Abikoğlu2. Hacı Topo Aktoprak

Page 311: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

3. Zeki Bayar4. Faik Bucak5. İsmail Hakkı Bucak6. Hacı Ali Bucak7. Mehmet Cemal Bucak8. Mithat Bucak9. Hasan Abik Bucak10. Ali Abik Bucak11. Bekir Bucak12. Reşit Çeçen13. Mehmet Dal14. Abdulkadir Ekinci15. Abubekir Ertaş16. Mahmut Ertaş17. Bahattin Erdem18. Abdurrezzak Ensarioğlu19. Sait Ensarioğlu20. Şeyh Ali Fırat21. Şeyh Selahattin Fırat22. Şeyh Gıyasettin Fırat23. Şeyh Ahmet Fırat24. Mehmet Fırat25. Faruk Fırat26. Mehmet Emin Fırat

Page 312: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

27. Halil Fırat28. Ömer Fırat29. Gıyasettin Fırat30. Hüseyin İleri31. Zeynel Abidin İnan32. Mustafa Işık33. Kinyas Kartal34. Abdulbaki Kartal35. Hamit Kartal36. Bala Kartal37. Şeyh Mehmet Emin Karadeniz38. Cemil Küfrevî39. Zeki Cemil Küfrevî40. Abdülbaki Karakuş41. Feyzullah Keskin42. Mehmet Kayalar43. Abdullah Öztürk44. Ferzende Öztürk45. Osman Öztürk46. Köroğlu Öztürk47. Şamil Peker48. Sait Ramanlı49. Kutbettin Septioğlu50. Zeynel Turanlı

Page 313: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

51. Cafer Yağızer52. Mecit Yalçın53. Derviş Yakut54. Kazım Yıldırım55. Süleyman Yıldırım

Bu sürgün kafilesinde bulunan Şeyh Said’intorunlarından birisinin anlattıkları, devletin aletedildiği bu trajikomik sürgünün hikâyesini çokgüzel özetliyordu:

“Bize isnat edilen suç ‘iki eşek yükübuğdayla Kürt ihtilali yapacağımızdı.’İsnat edilen suçlar komikti. Acemiinsanlar yapmıştı. Biz kendi iktidarımızınasıl meşrulaştıracağız derdindeydiler vebazı insanları suçlu göstermekistiyorlardı.

Aslında olay birinci ordu komutanı olanRagıp Gümüşpala’nın askere yaranmakiçin yaptığı bir hareketti. Gümüşpala,‘Şeyh Said’in bütün çocuklarını toplayıpSivas’a gönderdim’ diyordu. Oysagelenlerin hepsi Demokrat Parti ile

Page 314: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bağlantılı değildi. Bizde sadeceAbdülmelik Fırat bey milletvekili idi.Mesela getirilenlerin içinde Hakkarili birivardı ve zavallı geçimini çamaşıryıkayarak sağlıyordu. Bizim suçlardanbir tanesi iki eşek yüküyle Kürt İhtilaliyapacağımızdı.”[128]

Bu dönemde daha çok sol tandanslı olan Kürthareketleri, Mehmet Ali Aybar’ın Genel Başkanolduğu ve 13 Şubat 1961 tarihinde kurulanTürkiye İşçi Partisi çatısı altında faaliyetgöstermeye çalışıyorlardı. Bu sıralarda doğuşehirlerinde Türkiye İşçi Partisi tarafındanyapılan ‘Doğu Mitingleri’ burada yaşayanokumuş insanlarda sosyalist fikirlerinyerleşmesine ve bu düşüncenin gençler arasındayayılmasına büyük katkı sağlıyordu. Bumitinglere Türkiye Kürdistan Demokrat Partisiyanlıları da destek veriyordu. Sosyalist eğilimliKürt gençleri, bu partiye bağlı olarakfaaliyetlerine devam eden ‘Fikir KulüpleriFederasyonu’nda çok aktif olarak görev aldı.

1965 yılının 11 Temmuz’unda Türkiye

Page 315: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Kürdistan Demokrat Partisi, Diyarbakır’da biraraya gelen sağ görüşe sahip beş Milliyetçi Kürttarafından kuruldu. Partinin kurucuları Said Elçi,Ömer Turhan, Şerafettin Elçi, Derviş Akgül veŞakir Epözdemir’di. Kısa bir süre sonra dapartinin tüzüğü Liceli Fehmi bey, Said Elçi,Ömer Turhan ve Faik Bucak tarafından yazıldı.Bu parti Barzanî’nin Irak Kürdistan DemokratPartisi ile ilişkili olarak faaliyetlerde bulundu.Partinin Genel Başkanlığına Faik Bucakgetirildi.[129] Parti genel sekreterliğine de SaidElçi getirildi. Türkiye Kürdistan Demokrat Partiside, daha çok dindar ve muhafazakâr kesimlerdebüyük oranda taraftar topladı.

Doğu mitinglerinin doğuda Kürtler tarafındanbüyük ilgi ile karşılanması ve büyük katılımlarınortaya çıkması sonucu bir örgütlenme ihtiyacıduyan bir kısım genç bir araya gelerek, 1969yılında ‘Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nıkurdu. Bu örgüt, daha sonraki yıllarda kurulacakbirçok Kürtçü örgüte analık etti. Bir Kürt devletikurmak hedefiyle çalışan bu örgüt, özelliklegençler arasında çok sayıda militan vesempatizan toplamayı başardı. Dindarından

Page 316: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

komünistine kadar çok farklı görüş ve inancasahip insanlar, ortak bir hedef için bu örgüt çatısıaltında faaliyet göstermeye başladılar.

Birçok fraksiyon, bu örgüt çatısı altında doğupserpilmeye başladı. Örgüt, 1973 yılındaSıkıyönetim Mahkemesi tarafından kapatıldı.Kürtçülük konusu, özellikle 1968 kuşağıtarafından ve bu dönemde kurulan bütün solörgütler tarafından kullanılmaya ve istismaredilmeye başlandı.

Kürtçe’ye Tahammül Yoktu1960’lı yıllar bizim kuşağın ilkokulda okuduğuyıllardı. Bu yıllarda televizyon yayını ülkemizeyeni yeni giriyordu. 1968 yılında başlayanyayınlar önce Ankara’da daha sonra büyükşehirlerde izlendi. Biz ise 1970’li yıllarınortalarından itibaren televizyon ile tanışmayabaşlamıştık.

O dönemde kasetçalar çok nadirenbulunurken, gramofon sadece zengin ailelerdevardı. Gazete alanların sayısı, özellikle Doğuillerinde çok sınırlıydı. Tek iletişim aracı olarakelde sadece radyo bulunuyordu. Bizim büyükçe

Page 317: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ve özenle korunan bir radyomuz vardı. Pilleçalışan bu radyomuzun pilleri bitmesin diye çokfazla açılmıyordu. Akşamları radyo dinlerken,hatırladıkça hala beni çok üzen bir tablogözlerimin önünde canlanır.

O yıllarda Erivan radyosunun Kürtçe yayınlarıbulunuyordu. Şimdi halen devam ediyor mubilemiyorum; fakat devam ediyor olsa bileihtiyaç kalmadığından dolayı dinleyecekkimsenin kaldığını zannetmiyorum. O günlerinteknolojisine göre çok kuvvetli vericileri olan buradyo, bin kilometre kadar uzağındaki bizimilçemizde bile rahatlıkla dinlenebiliyordu.Demek ki Ermeniler ve dolayısıyla Sovyetler, buradyoya özel bir yatırım yapmışlardı ve çokönem veriyordu.

İkiyüzelli kilometre öteden ‘DiyarbakırRadyosu’nun bile çok zor şartlardadinlenebildiği o günün şartlarında, Erivanradyosunun Kürtçe yayınlarına çok büyük biralaka gösteriliyordu. Radyosu olan evlerinçoğunda Bağdat radyosunun Kürtçe bölümü ilebirlikte en çok bu radyo dinleniyordu. Özellikleakşam programlarında Kürtçe’nin usta

Page 318: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

dengbejleri sıra ile en meşhur ve en hazinşarkılarını söylüyordu.

Mehmet Arif Cizrawî, Hasan Cizrawî, AyşeŞan, İsa Pervarî, Meryem Xan ve Kavus ağa gibisanatçılar arka arkaya şarkılarını söyledikçe, ozamanlar hiç Türkçe bilmeyen annemin veaskerde çok az Türkçe öğrenebilen babamınhüzünlendiklerini ve gözlerinin yaşardıklarınıhatırlarım. Erivan radyosu Kürtçe şarkılardansonra komünizm propagandası yapınca bizradyoyu kapatırdık. Babam, annem ve binlerceinsan için o sıralar önemli olan kendianadillerinden birkaç parça dinleyebilmekti.Kürtçe dinlemenin yasak olduğu o devirlerde,evimizin umumî bir cadde üzerinde olmasıhasebiyle radyonun sesinin çok fazla yüksekolmamasına da özellikle dikkat edilirdi.

Mehmet Arif Cizrawî, Cizre’de doğmuş çokusta bir ses sanatkârı idi. 1925 yılında Şeyh Saidhadisesi patlarken, olaylara karışmadığı haldetanınan bir kişi olduğu için yakalanmış,arkadaşları idam edilmiş, kendisi de yaşı küçükolduğu için birkaç yıl hapis yatmış ve tahliyeolduktan sonra da Irak’a gitmiş ve Zaho’ya

Page 319: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yerleşmişti. Bu usta sanatçı, çok sayıda Kürtköyünü gezerek yüzlerce eser derlemişti.

Bölgemizde bulunan bütün şehir, kasaba veköylerin isimleri Türkçe isimler iledeğiştirilmişti. İnsanların çocuklarına Kürtçeisim koyması da yasaktı. Nüfus memurları ile buçerçevede çok tartışmalar yaşanırdı.

İlkokulda, teneffüslerde dahi Kürtçe konuşmakyasaktı. Bazı öğrenciler, bu durumu takipetmekle görevlendirilmişlerdi. Bu öğrenciler,Kürtçe konuşan arkadaşlarını öğretmenlerinehaber vererek öğretmenlerinin gözüne girmeyeçalışıyorlardı. Fakat bunun bedeli olarak,arkadaşları tarafından dışlanır ve bir fırsatdoğduğunda da mutlaka dayak yerlerdi.

Araştırmacı-Yazar Hüseyin Yılmaz’ın anlattığıve Gerger Ortaokulu’nda bir Türkçe dersindearkadaşı Midhat’ın başına gelen trajikomikolayın benzerleri, bölgenin her tarafında farklışekillerde yaşanmıştır. Türkçe dersindeöğretmenin sorduğu “Bâb-ı Âli ne demek”sorusuna Midhat isimli öğrenci “Bâb-ı ÂliKürtçe’dir ve Ali’nin babası demektir” şeklindecevap verdiği için öğretmeninden çok şiddetli

Page 320: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bir tokat yemişti.1970’li yıllar, teyp-kasetçaların biraz daha

yaygınlaşmaya başladığı yıllardı. KaçakçılarınIrak sınırından mal getirirken Kürtçe kasetlerdende getirdiklerini hatırlıyorum. Irak-Suriye veTürkiye üçgeninde bulunan ilçemizde, sınırkarakollarındaki askerlerle kaçak mal taşıyankişiler arasında hemen hemen her akşam çatışmaçıkardı. Bu çatışmalar sonucu çok sayıda gençinsan yaralanır veya ölürdü. Ayrıca sınıra konanmayınlara bastığı için sakat kalan çok sayıda kişimevcuttu.

O zamanlar sınır geçişleri ve ihlalleri, işimkânları bulunmadığı için ekmek parasıkazanmak amacıyla daha çok işsiz vatandaşlartarafından yapılırdı. Kaçak olarak yurda getirilenmallar ise çoğunlukla çay, kahve, sigara,elektronik eşya ve saatten ibaretti. Bizimilçemizde yerli çay hemen hemen hiç içilmezdi.Sadece yerli olmayan memurlar TEKEL çayınıiçer ve bu çay da çok az yerde bulunurdu.Kaçak çay ise tezgâh altından satılırdı.TEKEL’in ürettiği sigaralar da çok az içilirdi.Genel de köylerde ekilen ve kaçak olarak satılan

Page 321: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

tütünler içilirdi. Zaman zaman aramalar sırasındatütün tabakaları kontrol edilir ve kaçak tütünkullandıkları tespit edilenler ‘millî ekonomiyezarar verdikleri gerekçesiyle’ şiddetli paracezalarına çarptırılırlardı. Bazen de biraz rüşvetvererek yakalarını kurtarırlardı. Alkollü içkilerde sadece belirli kişiler tarafından kullanıldığıiçin bizim ilçede TEKEL’e fazla iş düşmezdi.

Biz kaçak çaya alışık olduğumuz için Batıillerine gittiğimiz zaman valizimize bir-iki kilokadar kaçak çay koyar ve yolda yapılacak biraramada el konulmaması için dua ederdik. Çoğuzaman aramalarda valizimiz açılır ve bütünricalarımıza karşın az miktardaki çayımıza elkonurdu. Batı illerinde yaşayan akrabalarımızagötürebileceğimiz en kıymetli hediye kaçak çayve Kürtçe kasetlerden ibaretti. Kürtçe kasetler devalizlere konmaz, otobüsün içinde bir yeresaklanır ve bulunduğunda da sahip çıkılmazdı.

Bu kasetler evden eve, elden ele dolaşır vekopyaları yapılırdı. Komşulardan dinlemekamacıyla emanet kasetler alınırdı. Önceleri ikiteyp yan yana getirilerek kopyalanan ve çokbozuk ve kalitesiz bir ses ile dinlenen bu

Page 322: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kasetler, daha sonraları çift kasetçalarlı teyplerinyaygınlaşması ile nispeten daha kaliteli birşekilde dinlenmeye başlanmıştı. Hatta bukasetleri gizli olarak çoğaltıp satan ve bu şekildegeçimlerini sağlayan bazı kişiler de mevcuttu.

Sonraları, Almanya’ya işçi olarak gidenvatandaşlar, izin için geldikleri zaman çok dahakaliteli Kürtçe kasetler getirmeye başladılar.Kanunen yasaktı ama hemen hemen her evde birşekilde siyasî içeriği olmayan ve daha çokfolklorik özellik taşıyan bu kasetler dinlenmeyebaşlanmıştı.

1970’li yıllarda Kürtçe kaset dinleme vebulundurma yasağı, neredeyse fiili olarakişlemez hale gelmişti. Çünkü herkes bir şekildedinliyor, dükkânlarda Kürtçe nağmeleryükseliyor ve düğünlerde hep beraber Kürtçesöylenen türküler eşliğinde halaylar çekiliyordu.1974 yılının ortalarında Kıbrıs harekâtınınyapıldığı günlerde, ilçemiz ilk olarak televizyonyayınları ile tanıştı. Evlere henüz televizyonalınmamıştı, ancak bazı çay ocakları müşteriçekmek amacıyla televizyon almayabaşlamışlardı. O günlerde Bağdat

Page 323: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

televizyonunun yayınları Türktelevizyonlarından çok daha net bir şekildeseyrediliyordu.

Zaman zaman Mehmet Arif Cizrawî Bağdattelevizyonunda görünür, bölgemizin zenginfolklorunu yansıtan eserlerini seslendirirdi. İşte ozaman çay ocağı sahiplerinin işleri birkaç katartardı. Çünkü bütün çevre esnafı ve yoldangeçen bütün insanlar mutlaka oturur vehemşerilerini televizyondan seyretmenin hazzınıyaşarlardı. Oturacak yer bulamayan insanlarayakta durarak bu hasretlerini dindirmeyeçalışırlardı. Hatta bölgesel bir adet olarak pekdışarı çıkmayan hanımlar bile, bu anlarıkaçırmaz, çarşaflarını giyerek bir köşedensessizce bu yayınları seyrederlerdi. Bir de KıbrısBarış Harekâtı ile ilgili haber ve görüntüleryayınlandığı zaman, çay ocaklarının önü çokkalabalık olurdu.

[127] Kızılkaya-Nebiler, a.g.e., s. 46.[128] Nokta dergisi, 18.01.2007.[129] Kızılkaya-Nebiler, a.g.e., s. 59.

Page 324: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Barzanî, Talabanî ve IrakKürdistanı

İNGİLİZLERİN IRAK İŞGALİ SIRASINDA IrakKürtleri ile yaptığı bütün yakınlaşmateşebbüsleri, sürekli olarak Irak Kürtleritarafından reddedildi. Yıllardır süren çatışmalarbir türlü sona ermedi. İngilizlerin vaatleri, IrakKürtlerinin liderlerinden Mesut Barzanî’ninamcası Şeyh Ahmet Barzanî tarafından kabulgörmedi. İngilizler, uçaklar eşliğinde IrakKürtlerine saldırdılar. Uçaklar eşliğinde vebombalarla yapılan bu saldırılarda binlerce Kürtöldürüldü.

Şeyh Ahmet Barzanî liderliğindeki Kürtler1932 yılında Türkiye’ye sığınmak zorundakaldılar. Bir yıl kadar Türkiye’de kaldılar.Türkiye 1933 yılında Şeyh Ahmet Barzanî’yiIrak’a teslim etti. Ailenin diğer fertleri de bundansonra Irak’a geri dönmek zorunda kaldılar.Barzanî ailesi önce Musul’a ardından daBağdat’a sürgüne gönderildi. Şeyh MahmudêBerzenci ile yakınlık kurunca, bu sefer dahagüneyde bir şehir olan Nasiriye’ye gönderildiler.

Page 325: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Aile daha sonra Süleymaniye’ye götürüldü.1941 yılında Reşit Ali Geylanî, İngilizlere karşı

bir hareket başlatınca, İngilizler bu hareketekarşı Şeyh Ahmet Barzanî’yi kullanmak istedilerve Şeyh Ahmet Barzanî’den Barzan’a gitmesini,Reşid Ali Geylanî’ye karşı mücadele etmesini vebuna karşılık kendisini Kürdistan Kralıyapacaklarını söylediler. Fakat Barzanî,İngilizlerin kendisini kullanmak istediğini ve birmüddet sonra yalnız bırakılacağını ifade ederek,bu isteklerini kabul etmedi. Bu cevap Arapdünyasında çok olumlu tepkiler meydanagetirdi.

Daha sonra Molla Mustafa Barzanî ile IrakBaşbakanı olan Nuri Said arasında 1944 yılındabir antlaşma imzalandı. Bunun üzerine ŞeyhAhmet Barzanî, yeniden Barzan bölgesinedöndü. Kürdistan eyaletinin kurulmasına,hükümete üç Kürt bakanın alınmasına,Kürtçe’nin resmî dil olarak kabul edilmesine,Kürtlerin yaşadığı bölgelerde imar ve inşafaaliyetlerine hız verilmesine karar verildi.Ancak kısa bir süre sonra Nuri Said istifa etti.Başbakan olan El-Bacacı, anlaşmayı kabul

Page 326: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

etmediğini açıkladı. Barzanî kuvvetleri yenidenisyan başlattı. Birçok Kürt aşiretini de yanınaalan Irak hükümeti Kürtlere karşı harekete geçti.Bölge, bombalandı ve çok sayıda kadın, çocukve ihtiyar hayatını kaybetti. Barzanîler, 11 Ekim1945 yılında İran’a sığınmak zorunda kaldı.

1930 yılından sonra Irak’ta genç bir KürtAşiret Reisi kendisinden bahsettirmeyebaşlamıştır. Bu kişi Barzan Aşireti ReislerindenMolla Mustafa Barzanî’dir. Molla MustafaBarzanî, Irak Kürdistan bölgesinde etkisini hergeçen gün artırmaya başlamıştır. Bunun üzerineİngilizler Irak ordusu ile birlikte hareket ederekKürt bölgesinde büyük bir operasyon yapmayabaşladılar. 50.000 kişilik bir askerî kuvvet veuçakların desteğinde yapılan bu operasyonsonucu, 50 köy yakıldı ve 5 köy de tamamenyok edildi. Operasyon sonucu, Molla MustafaBarzanî İran’a geçmek zorunda kaldı.

Barzanî, İran’da arkadaşları ve KadıMuhammed ile birlikte İran Kürdistan DemokratPartisi (KDP)’ni kurdu. Bu partinin kuruluşu ilebirlikte artık yeni bir dönem başlamıştır. Aynı yıliçinde Irak’ta Molla Mustafa Barzanî’nin

Page 327: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

arkadaşları da Irak Kürdistan Demokrat Parti’sinikurdular ve İran’da bulunan Mustafa Barzanî’yigıyabında partinin başkanlığına getirdiler.Rusların verdiği destek sonucu 22 Ocak 1946’daİran’ın Mahabat bölgesinde bir KürtCumhuriyeti kuruldu. Bu devletin başına daKadı Muhammed getirildi.

Mesut Barzanî, işte bu sırada Mahabat KürtCumhuriyeti’nin başkenti Mahabat’ta 16Ağustos 1946 yılında dünyaya geldi. BabasıMolla Mustafa Barzanî, o sırada ‘Mahabat KürtCumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanı idi.

Bu devletin ömrü sadece 11 ay kadar oldu.Rusların İran ile anlaşması sonucu desteksizkalan Mahabat Kürt Cumhuriyeti, İranlılartarafından çok kanlı bir şekilde yok edildi. KadıMuhammed 16 Aralık 1946 tarihinde İrankuvvetlerine teslim oldu. Kadı Muhammed veyakınları başta olmak üzere, liderlerin büyük birçoğunluğu 31 Mart 1947 tarihinde Mahabat’taidam edildi. Mahabat Kürt Cumhuriyeti’ninGenelkurmay Başkanı olan Molla MustafaBarzanî, burada tutunamayacağını görünceSovyetler Birliği’ne sığındı. Aralarında birkaç

Page 328: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

aylık Mesut Barzanî’nin de bulunduğu Barzanîailesinin diğer fertleri de bir yolunu bulmuş veBarzan’a dönmüşlerdi. Bu arada MustafaBarzanî’nin abisi Şeyh Ahmet Barzanî de 1947yılından 1958 yılına kadar, bazı yakınları ilebirlikte Basra’da hapis hayatı yaşadı.

1947 yılından 1958 yılına kadar 11 yıl süre ileSovyetler Birliği’nde yaşayan Barzanî, yenidenmemleketine döndü. Mesut Barzanî, aradan 12yıl geçtikten sonra babası Molla MustafaBarzanî’yi 1958 yılında Irak’a döndükten sonrailk kez görecekti. Bu dönüşün en önemli sebebi1958 yılında bir darbe ile yönetimi ele geçirenAlbay Abdülkerim Kasım’ın verdiği sözlerdi.General Abdülkerim Kasım, Kral Faysal’ıdevirerek yönetimi ele geçirdikten sonra, ılımlıve uzlaşmacı bir görüntü vermeye çalışmıştır.

Kürtlere özerklik verileceğini açıklayan Kasım,kurduğu Millî Birlik Hükümeti’ne bazı Kürtleride alarak genel af ilan etti; ancak zamanlaiktidarını iyice pekiştiren Kasım’ın tavırlarıdeğişmeye başladı. Kürtlere karşı gidereksertleşti. Bunun üzerine 11 Eylül 1961 tarihindeMolla Mustafa Barzanî’ye bağlı peşmergeler

Page 329: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

tarafından bir ayaklanma başlatıldı.Ayaklanma kısa sürede yayıldı ve bölgede

geniş bir alana sıçradı. Bunun üzerine GeneralKasım, Kürtlerin üzerine büyük bir askerîharekât başlattı. Uçaklar desteğinde yapılan buharekât esnasında çok sayıda köy bombalandıve çok sayıda Kürt öldürüldü. Bu harekât tambir buçuk yıl kadar sürdü. Ancak Barzanîkuvvetlerinin direnişi kırılamadı. 8 Şubat 1963tarihinde Irak’ta askerî bir darbe sonucuAbdülkerim Kasım yönetimden uzaklaştırıldı.Yeni yönetim de Kürtlere uzlaşma ve barışçağrılarında bulundu ve barış görüşmeleriyeniden başladı.

Kürtler otonomi beklentisi içinde iken 1963yılının Haziran ayında Irak ordusu tarafındanbaşlatılan büyük bir harekâtın hedefi oldular. Busırada Mesut Barzanî, okuduğu okulu bıraktı vepeşmerge olarak Kürt güçleri ile birlikte savaşakatıldı. Bombardıman ve askeri operasyonlarsonucu yine çok sayıda Kürt öldü. SovyetlerBirliği’nin Irak yönetimi ile iyi ilişkiler kurması,Barzanî’yi yol ayrımına getirdi ve SovyetlerBirliği’nin kendilerine bir fayda veremeyeceği

Page 330: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kanaatine ulaştı. Barzanî, bunun üzerineAmerika Birleşik Devletleri ile iyi ilişkilerkurmanın yolunu aramaya başladı.

Bu yıllarda Kürtlerin mücadele terminolojisine,yeni bir kelime daha eklenmeye başladı. CelalTalabanî’nin kayınpederi Dr. İbrahim Ahmet,Irak Kürdistan Demokrat Partisi içinde mücadeleetmesine rağmen, Molla Mustafa Barzanî ilederin görüş ayrılıkları içinde bulunuyordu. Herşeyden önce Dr. İbrahim Ahmet sol bir görüşesahipti ve Barzanî’nin mücadele yöntemikonusunda da farklı bazı görüşlere sahipbulunuyordu. Molla Mustafa Barzanî’nin dindarve geleneksel çizgisini benimsemiyordu. Laik-sol görüşlü Kürt aydınları ile sürekli bir diyalogiçindeydi.

Fakat Barzanî’nin Kuzey Irak Kürtleri içindeçok saygın bir yeri vardı ve bu rekabette,Ahmet’in yaptığı bütün hamleler başarısızlığauğruyordu. Bu ayrılıklar giderek arttı. Dr.İbrahim Ahmet, KDP içinde mücadele ederek biryere varamayacağı kanaatine ulaştı. Irak Kürtleritarafından çok büyük tepki gören bir hareketgeliştirerek, 1966 yılında damadı Celal Talabanî

Page 331: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ile birlikte Irak hükümetiyle anlaştı ve Irakordusu saflarında Barzanî’nin kuvvetlerine karşısavaşmaya başladılar. 1933 doğumlu olan vehukuk eğitimi gören Celal Talabanî, bu olaydansonra kendisinden sık sık bahsettirmesini bildi.Bu olaya Kürtler tarafından ‘cahş olayı’ denildi.Daha önce de belirttiğimiz gibi Kürtçe ‘sıpa’anlamına gelen ‘cahş’ kelimesi sonraki yıllardada Irak hükümeti ile işbirliği yapan tüm Kürtleriçin kullanıldı. Irak hükümeti ile olan işbirliği1970 yılında yapılan KDP-Irak Hükümetianlaşmasına kadar devam etmiştir.

1966 yılında Irak Devlet Başkanı AbdüsselamArif, bir uçak kazasında hayatını kaybetti.Kardeşi General Abdurrahman Arif, Irak DevletBaşkanı olarak göreve başladı. Bu yıllarda Kürtpeşmergeler ile Irak Ordusu arasında zamanzaman çatışmalar yaşanıyordu. Irak hükümeti ileMolla Mustafa Barzanî arasında inişli çıkışlı birdiyalog dönemi başladı. Ancak iki tarafı tatminedecek bir anlaşma sağlanamadı.

1975’te Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni(KYB) kuran Talabanî, bir yıl sonra da Irakhükümetine karşı silahlı eylemlere başlamıştır.

Page 332: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

1988’de Irak hükümeti çok büyük ve kimyasalsilahların da kullanıldığı bir saldırı başlatınca,KYB ağır bir yenilgi almış, Talabanî de bununüzerine Kuzey Irak’ı terk ederek İran’asığınmıştır. Talabanî-Barzanî veya KDP-KYBmücadelesi son otuz yıldır Irak Kürtlerinin siyasîhayatını etkileyen ve belirleyen en önemli unsurolmuştur.

Abdurrahman Arif’ten sonra, Baas Partisiyönetimi ele geçirdi. Irak Devlet Başkanlığıkoltuğuna Ahmet Hasan El-Bekr oturdu.Yönetimin ikinci adam koltuğuna da ilerideyıldızı parlayacak ve bütün ipleri ele geçirecekolan Saddam Hüseyin oturmuştu. Yine de budönemde Saddam Hüseyin ve Molla MustafaBarzanî arasında görüşmelere devam edildi. 11Mart 1970 tarihinde Saddam Hüseyin ve MollaMustafa Barzanî arasında bir özerklik antlaşmasıimzalandı. Bu antlaşma 4 yıl içinde bütünüyleyürürlüğe girecekti. Ancak bu 4 yıllık süreiçinde adım adım antlaşmanın maddeleriyürürlüğe konacaktı.

Kerkük konusu hem bu antlaşmada, hem dediğer bütün görüşmelerde, anlaşmazlık konusu

Page 333: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

olmaya devam etti. Molla Mustafa Barzanî, bukonuda, çok tavizsiz bir politika uyguladı. MesutBarzanî de Kerkük konusunda babasınınyolunda yürümeye devam etti.

Barzanî-Saddam antlaşmasının maddeleriuygulanmaya başlandı. Kürt bölgesindekiokullarda Kürtçe ile eğitime başlanmış veKürtçe, Arapça ile birlikte resmî dil olmuştu. Buantlaşma Kürtler için aslında büyük bir zaferanlamına geliyordu. Molla Mustafa Barzanî, buolumlu hava içinde ‘cahş’ olarak adlandırılanDr. İbrahim Ahmet ve damadı Celal Talabanî’yiaffetti. Ancak Kürtlerle yaptığı antlaşmadanpişman olmuş bir görüntü vermeye başlayan El-Bekr ve yardımcısı Saddam, antlaşmamaddelerinin uygulanmasını ağırdan almayabaşladılar. 11 Mart 1974 tarihinde bütünüyleyürürlüğe girmesi öngörülen antlaşma, güngeçtikçe tartışmalara konu oldu.

Irak hükümeti antlaşmanın birçok maddelerinikabul etmeyeceğini ve yeniden müzakereedilmesi gerektiğini bildirdi. 11 Mart 1974tarihinden itibaren ise, daha önce uygulamayakonulan antlaşmanın birçok maddeleri Irak

Page 334: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Hükümeti tarafından iptal edildi. Bu durum ikitaraf arasında yeniden gerginlik çıkmasına veyer yer çatışmalar yaşanmasına neden oldu.Kürtçe eğitime başlayan birçok okulda buuygulamadan vazgeçildi.

Bundan sonra Barzanî ve Irak Kürtleri içinyeni bir dönem başlıyordu. Amerika ve İsrail’inİran Şahı’na yolladığı silahlar, buradan Barzanîkuvvetlerinin eline geçiyordu. Yönetimin ikinciadamı, Ahmet Hasan El-Bekr’in yardımcısıSaddam Hüseyin, yönetime yavaş yavaş hâkimolmaya ve bütün ipleri ele geçirmeye başlamıştı.Saddam Hüseyin, Sovyetler Birliği ileyakınlaşmaya ve Amerikan karşıtı politikalargeliştirmeye başlarken, Molla Mustafa Barzanîde bu günlerde ABD ile yakınlaşmasını artırıyorve pekiştiriyordu.

Bu ittifak Irak’taki Kürt peşmergelere büyükbir kuvvet vermiş ve Kuzey Irak’ın kontrolününtamamı Kürtlerin eline geçmişti. Bu noktada 6Mart 1975 tarihinde, bütün planları alt üst edenve tüm Orta Doğuda dengeleri değiştiren birgelişme yaşandı. Cezayir’de ABD DışişleriBakanı Henry Kissinger’in arabuluculuğunda

Page 335: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İran, Irak yönetimi ile yeniden anlaşma sağladı.Bu antlaşma neticesinde, İran Kürtlere yaptığıyardımı kesmişti. Bu antlaşmanın sağlanmasıiçin Mısır çok aktif bir rol oynamıştı. İranyardımı kesmeye başlayınca, ABD ile de ilişkileraksamaya başlamış ve Kürtler bir kez dahayalnız kalmıştı.

Molla Mustafa Barzanî apar topar İran’a gittive Şah ile görüştü. Şah burada yapacak bir şeyolmadığını ve Kürtleri mülteci olarak kabuledebileceğini söyledi. Barzanî’nin yapacak birşeyi kalmamıştı. İran’ın ve Amerika’nın baskısısonucu Kürt peşmergeleri Irak ile anlaşmayapmış ve silahlarının büyük bir çoğunluğunuteslim etmişlerdi. Molla Mustafa Barzanî, busıralarda 75 yaşına gelmiş, yorulmuş vehastalanmıştı. Hastalığına kanser teşhisi kondu.Bir süre sonra hastalığının tedavisi için ABD’yegitti. Molla Mustafa Barzanî 4 Mart 1979tarihinde ABD’de vefat etti. Cenazesi önceİran’a defnedildi. Mesut Barzanî, babasınınvefatı üzerine Kürdistan Demokrat Partisidelegeleri tarafından oy birliği ile genelbaşkanlığa seçildi. Daha sonra Barzan köyüne

Page 336: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

nakledildi. Barzanî vefat edince Cizre’debinlerce kişinin katıldığı bir gıyabî cenazenamazı kılındı.

Ortamı iyi değerlendiren ve kurt bir politikacıolarak tanınan Celal Talabanî, işte bu sıralardaKürdistan Demokrat Partisi’nden ayrıldı. Birazdaha sol eğilimli olan Kürdistan Birlik Partisi’nikurdu ve bu partinin başkanı olarak farklı birkulvarda mücadelesine devam etti. Süleymaniyebölgesinde yoğun bir örgütlenme faaliyetlerinebaşladı. Kürtlerin düştüğü bu durumunmüsebbibi olarak ABD’yi suçladı ve ABDaleyhtarı bir strateji geliştirerek KürdistanDemokrat Partisi ile mücadeleye başladı.Değişen ortamlara çok kısa sürede uyumsağlamakla şöhret bulan Talabanî, herhalde ogünlerde aleyhinde yoğun propaganda yaptığıABD’nin desteği ile yıllar sonra Irak DevletBaşkanlığı koltuğuna oturacağını rüyasında bilegörmüyordu.

1980 yılında sekiz yıl kadar süre ile Irak veİran aralarında çok kanlı bir savaş yaptı. Yüzbinlerce insan bu gereksiz ve anlamsız savaşınkurbanı oldu. Milyonlarca insan yaralandı veya

Page 337: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sakat kaldı. Yüz milyarlarca dolarlık büyük birkaynak, bu savaş uğrunda boşu boşuna hebaedildi. Petrol gelirleri, silah olarak bu iki ülkeyedöndü, kan ve gözyaşı olarak yerlere aktı.Güçleri tükenme noktasına gelen bu iki ülkehiçbir şey kazanmadan ve hiçbir ilerlemesağlamadan savaşa son vermek zorunda kaldılar.

Bu savaş sona erince, bu sefer de SaddamHüseyin yönetimindeki Irak ordusu, 1989 yılınınyaz aylarında Kuzey Irak’ta oturan Kürtlerinüzerine yürümeye başladı. Çok sayıda Kürtöldürüldü. Altmışbinden fazla Kürt, Türkiyesınırına dayandı. Barzanî ve Talabanî ise,peşmergeleriyle beraber sınırı geçerek İran’ageçmek zorunda kaldılar. Hükümet böyle birtablo karşısında duyarlı bir tavır göstererek,sınırına dayanan Kürtlere kapıları açtı. Buinsanlara kamplar kuruldu. Türkiye’nin hertarafından insanî yardım gönderildi.

Saddam Hüseyin için sonun başlangıcı, 2Ağustos 1990 tarihinde Kuveyt’i işgal etmesiylebaşladı. Saddam ve Irak yönetimi, öteden beri,Kuveyt’i kendi ülkelerinin doğal bir parçası,vilayeti ve uzantısı olarak görüyorlardı. Bahane

Page 338: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

de hazırdı: ‘Kuveyt, OPEC kararının aksinepetrol fiyatlarını düşürmüş ve Irak’ı zararauğratmıştı.’ İşgal hemen gerçekleşmiş veSaddam, Kuveyt’i 19. vilayeti olarak ilan etmişti.Kuveyt Emiri El-Sabah ve ailesi, işgal başlarbaşlamaz Suudi Arabistan’a kaçmıştı. SuudiArabistan ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere,bu durum bütün Arap ülkelerinde şok etkisiyaptı. Arap Ülkeleri içinde Libya, Ürdün,Yemen ve Filistin, Irak’ı destekliyorlardı.Birleşmiş Milletler (BM) aynı gün Irak’ı kınayanve işgalin sona ermesini isteyen bir karar aldı. 7Ağustos’ta BM, Irak’a ekonomik müeyyideöngören bir karar aldı. ABD hazırdı ve birkaçgün içinde çok sayıda savaş gemisi, silah veyüzbinlerce askeri körfeze gönderdi.

Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek deharekete geçmiş ve Arap Ülkelerinin çoğu ileABD desteği ekseninde bir blok oluşturmuştu.Hatta Suriye bile bu bloğa katılmıştı. BirleşmişMilletlerin Irak’a uygulamaya başladığıambargo, ABD gemileri tarafındandenetlenmeye başlandı. BM, 29 Kasım 1990’daaldığı bir kararla, Irak’ın 15 Ocak 1991 tarihine

Page 339: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kadar Kuveyt’i terk etmemesi halinde güçkullanılarak çıkarılmasını öngören bir karartasarısını kabul etti. Saddam, böyle kararlarauyacak halde değildi. Bu tasarıyı derhal reddettive bütün Irak halkını cihada çağırdı. Diplomatikgirişimler sonuç vermeyince 17 Ocak gecesiABD ve müttefikleri, Bağdat’a füze yağdırmayabaşladı.

Irak, İsrail’e birkaç tane füze fırlatabildi.Büyük bir teknolojik güce sahip olan müttefikkoalisyonuna karşı çaresiz bir şekilde ve eli kolubağlanmış bir halde kaderini beklemeye başladı.Irak ekonomisi, tesisleri, şehirleri büyük ölçüdetahrip edildi. Bu ateş gücüne karşı Irak’ın teslimolmaktan başka yapacak bir şeyi yoktu. Nitekimöyle oldu. Irak 28 Şubat 1991 tarihinde teslimolarak, 3 Mart 1991’de imzalanan anlaşma ilemüttefiklerin ateşkes şartlarını kabul etmekzorunda kaldı.

1991 Körfez savaşı ve Kuzey Irak’takiKürtlerin merkezî hükümete karşı ayaklanmalarısonucu Talabanî’nin siyasî hayatında yepyenibir dönem başlamıştır. Kuzey Irak’ta Batı’lıdevletlerin müdahalesi ile güvenli bölgelerin

Page 340: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kurulmasının ardından KDP ve KYB arasındaçatışmalar durmuş ve kısa süren bir barış havasıesmiştir. Kuzey Irak’ta 1992 yılında yapılanseçimlerle KYB-KDP ortak yönetimikurulmuştur. İki parti arasındaki görüş ayrılıklarıyeniden ortaya çıkınca, 1994’te tekrar çatışmabaşlamıştır. Ancak çatışmaların başlamasındansonra diplomatik girişimlerde bulunan ABD veİngiltere’nin gayretleriyle 1998 yılında iki partiarasında Washington’da barış antlaşmasıimzalanmıştır. Bu antlaşma, 4 Ekim 2002’deyenilenmiştir.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 12 Mart 1991tarihinde Moskova’ya resmî bir gezi yaptı. Bugezinin şüphesiz en önemli gündem maddesiIrak sorunu ve Kürt meselesi idi. Özal, uçaktagazetecilerle sohbet ederken gündemi bir andadeğiştiren ve geziyi gölgede bırakan bir haberverdi.

8-9 Mart 1991 tarihlerinde KürdistanDemokrat Partisi Genel Başkanı MesutBarzanî’nin bir temsilcisi ile Kürdistan YurtseverBirliği Başkanı Celal Talabanî Ankara’ya davetedilmiş ve bu gezi sırasında MİT ve Dışişleri

Page 341: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Bakanlığı yetkilileri ile görüşmeler yapmışlardı.Hatta Barzanî ve Celal Talabanî’ye TürkDevleti’nin diplomatik pasaportu verilmiş ve bupasaportlarla dış ülkelere seyahatler yapmalarısağlanmıştı.

Bu olay kamuoyunda bomba gibi patlamış veyoğun tartışmalara neden olmuştu. Bugörüşmeyi destekleyenler de vardı, şiddetle karşıçıkanlar da vardı. PKK ile işbirliği yapan buörgütler Ankara’ya nasıl davet edilir ve nasılağırlanırdı? Bu eleştirilere Özal cevap veriyor ve“Bütün dünyanın görüştüğü liderlerlegörüşmezsek, gelişmeleri kontrol edemeyiz,sahanın dışında kalırız” diyordu.

Bu davet ile büyük bir tabu daha yıkılmış veihtiyaç duyuldukça bu liderlerin Ankara’yadavet edilip onlarla görüş alışverişindebulunulmasının yolu açılmıştı. Demirelmuhalefette olmanın rahatlığı ile Özal’ı sert birdille eleştirmiş ve hatta hızını alamayarak“Çankaya’nın gaflet, dalalet ve hatta hıyanetiçinde bulunduğunu” söylemişti. AncakDemirel, 1991 yılının sonbaharında iktidarageldikten sonra Kürt liderlerle daha sıkı bir

Page 342: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

işbirliği içine girmekten çekinmemiş, ‘gaflet,dalalet ve hıyanet’ sözleri de unutulmuştu. Özalbu eleştirilere kulak tıkamış ve 18 Eylül 1991tarihinde Irak’taki bütün muhalif Kürt örgütlerinibir araya getiren ‘Kürdistan Cephesi’yöneticilerini Çankaya Köşkü’nde kabul etmişve bir görüşme yapmıştı.

1992 yılının Ekim ayında Kuzey Irak’ta ‘KürtFedere Devleti’ resmen ilan edildi. Sınır da 36.paralelin kuzeyi olarak belirlenmişti.Türkiye’deki bazı kesimler bu durumu büyük birtepki ve tedirginlikle karşıladı. BağımsızKürdistan’a giden yolun bu şekilde açıldığı iddiaedildi.

Kuzey Irak yöneticileri Ankara’ya davet edildi.Bağımsız Kürdistan’a gidilemeyeceğikonusunda Ankara’ya güvence vermeyeçalıştılar. Kuzey Irak’taki PKK kamplarınınbölgeden çıkarılması talepleri yinelendi. KuzeyIrak’a harekât konusunda anlaşma sağlandı.Kuzey Irak’ta Türk güvenlik güçleri tarafındanbir güvenlik kuşağı oluşturuldu. Ancak Kürtgüçleri PKK ile direkt olarak karşı karşıya gelmekonusunda hep çekingen davrandı.

Page 343: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Türkiye’de bu süreç sırasında ambargo başlarbaşlamaz petrol boru hattı ile birlikte Habur sınırkapısını kapattı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal,Körfez krizi sırasında zaman zaman tenkit deedilen aktif bir tavır içine girdi. Körfez’e askergönderme ve Türkiye’de yabancı askerkonuşlandırma konusunda hükümete yetki verenkararlar alındı.

İncirlik üssü, Irak’ı bombalayan ABD vemüttefik uçaklara açıldı. Irak sınırına, muhtemelbir Irak saldırısına karşı askerî yığınak yapıldı.Özal, “Bir koyacağız, üç alacağız” diyordu.Ancak kriz uzadıkça, Türkiye’nin zararı büyükoranda artmaya başladı. İşin ilginç tarafı, butarihten sonra Türkiye’de terör olayları da büyükoranda artmaya başlamıştı. Bu durum çokdeğişik tartışmaları gündeme getirdi. Koalisyonkuvvetlerinin PKK’ye yardım ettiğine dair çoksayıda iddia ortaya atıldı. Bu dönemdeGüneydoğu Anadolu Bölgesi’nde meydanagelen işsizlik ve ekonomik zorluklar, PKK’yekatılımları artırdı.

1991 yılının 12 Mart’ından itibaren SaddamHüseyin bütün kuvvetiyle yeniden Kürtlerin

Page 344: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

üzerine yürüdü. Can korkusuyla yüz binlerceKürt, Türkiye sınırına dayandı. Türkiyebaşlangıçta sınırlarını açmak istemedi. 1989yılında Türkiye tek başına bırakılmış ve hiçbirülkeden yardım alamamıştı. Tekrar aynı durumlakarşılaşmak istemiyordu. Ancak sınırda büyükbir insanî dram yaşanıyordu. Dünyanın hertarafından baskılar gelmeye başladı. Bu baskılarkarşısında Türkiye yeniden kapılarını açmakzorunda kaldı. Irak’ın bu saldırılarından sonraKuzey Irak’lı Kürtler için yepyeni bir dönembaşlamıştı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, IrakKürtleri için güvenlik bölgelerininoluşturulmasını istedi. Özal’ın esas niyeti,Türkiye’ye kabul edilmiş 400.000 Kürt halkıgeri göndermekti.

ABD, 12 Nisan’da Irak’ta 36. paralelinkuzeyini uçuşa yasak bölge olarak ilan etti ve bubölge Irak ordusuna yasaklandı. ABD askerleriHabur sınır kapısından Kuzey Irak’a girmeyebaşladılar. ‘Çekiç Güç’ olarak adlandırılan ABDgüçleri İncirlik, Silopi ve Batman’da konuşlandı.Bu askerî güç, yaklaşık beşbin kişidenoluşuyordu. 21 Nisan günü ABD askerleri

Page 345: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Habur sınır kapısından Irak’a geçti. Türkiyesınırını geçmiş Kürtler bu karardan sonraevlerine geri dönmeye başladı.

Bu süreç ile birlikte Kürdistan ÖzerkCumhuriyeti’nin kuruluş çalışmaları başladı.Mesut Barzanî, çok büyük bir destek alarak buÖzerk Cumhuriyet’in başkanlığına getirildi.

Mesut Barzanî bu arada Barzanî ailesininmücadelesini kaleme aldı. ‘Barzanî ve KürtKurtuluş Hareketi’ isimli bu eser dört cilt halindeArapça olarak yayınlandı. Bu eser daha sonraTürkçeye çevrilerek yayınlandı. Kürtçe’ninbütün şivelerini, Farsça, Arapça ve İngilizcedillerini çok iyi konuşan Mesut Barzanî,birikimini bu yazdığı eserlere ilk ağızdanyansıttı.

Artık Kuzey Irak’ta fiili olarak bir ‘Kürdistan’kurulmaya başlanmıştı. Bu askerlerin KuzeyIrak’a dönük operasyonlarda kullanılmak üzereTürkiye’de konuşlanması için TBMM’dedefalarca karar alındı. ‘Çekiç Güç’ün karaunsurları bir müddet sonra kaldırıldı, ancak havaunsurları vazifesini icra etmeye devam etti. Budurum Kuzey Irak’ta Kürtlerin yıllardır

Page 346: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

mücadelesini verdikleri isteklerine bir adımyaklaşmalarını sağlamıştı.

Celal Talabanî, Saddam’ın devrilmesininardından kurulan Irak Geçici Hükümet Konseyiüyesi olarak atanmış ve dönüşümlü Başkanlıkantlaşması çerçevesinde bu konseyin teklifiüzerine Irak Meclis’i tarafından 22 Nisan 2006tarihinde Irak Devlet Başkanlığı’na getirilmiştir.

Page 347: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

1970 Sonrası: Anarşi, Kan veGözyaşı

12 MART 1971 TARİHİNDE askerler yönetimeyeniden müdahale ettiler. CumhurbaşkanıCevdet Sunay’a hükümete iletilmek üzere birmuhtıra veren Genelkurmay Başkanı FarukGürler ve Kuvvet Komutanları, bu muhtıra iledemokratik parlamenter sisteme fiili olarakmüdahale ettiler. Bu bildiri 12 Mart 1971tarihinde Türkiye radyolarının 13.00’deki anahaber bülteninde yayınlandı. Bunun üzerineBaşbakan Süleyman Demirel başkanlığındakiTürkiye Cumhuriyeti hükümeti istifa etmekzorunda kaldı. Muhtıraya pek direnmediği içinhükümet tenkit edilse de belki bu sayede Meclisaçık kaldı. Çünkü hükümetin istifa etmemesidurumunda kurulan cuntanın yönetime el koymaihtimali çok yüksekti.

Partilerüstü hükümet arayışları başladı. 1973yılında yapılan milletvekili genel seçimlerinekadar görünüşte bağımsız bazı kişilerinbaşkanlığında hükümetler kuruldu. Mesela NihatErim, Cumhuriyet Halk Partisi’nden istifa

Page 348: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ettirilerek bir gecede bağımsız hale getirildi vehükümeti kurmakla görevlendirildi. Bu hükümetile birlikte Türkiye istikrarsız bir dönem başladı.Meclis tarafından zoraki ve kerhen desteklenenhükümetler dönemi başladı.

Ancak bu şekilde kurulan hükümetlerinhiçbirisinin ömrü uzun olmadı. 12 MartMuhtırası’ndan sonra Türkiye’den ayrılan veİsviçre’ye yerleşen Millî Nizam Partisi GenelBaşkanı Necmeddin Erbakan, Türkiye’ye davetedildi. Bu iş için görevlendirilen GenelkurmayBaşkanlığı Kurmay Başkanı General TurgutSunalp İsviçre’ye gönderildi. Erbakan’lagörüşen Turgut Sunalp, partisinin yenidenkapatılmayacağına dair ‘asker sözü’ ile güvenceverince, Erbakan yeniden Türkiye’ye geldi vearkadaşları ile Millî Selamet Partisi’ni kurdu.

Celal Bayar destekli bir kısım eski DemokratPartililer ile bazı Adalet Partililer tarafındanDemokratik Parti kuruldu. Bunlar DemokratParti’nin gerçek devamı olduğunu iddia ederekbüyük bir propagandaya giriştiler. Millî SelametPartililer de dinî hassasiyeti yüksek olankesimlere uygun söylemler geliştirerek,

Page 349: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

dindarların oyuna talip oldular.1971 yılında verilen muhtıra ile Kürtler ve

Kürtçü örgütler için de yeni bir dönembaşlamıştı. Devrimci Doğu Kültür Ocakları(DDKO) kapatılarak çok sayıda mensubu datutuklandı. Tutuklanan bütün Kürtler,Diyarbakır’a götürülmüştü. Kürt meselesine kafayoran bütün aydınlar da tutuklanmıştı. TürkiyeKürdistan Demokrat Partisi Genel Başkanı SaidElçi ise tutuklanmamak için önce Suriye’ye,oradan da Irak Kürdistan’ına geçti. Buradameydana gelen bir tartışma sonucu yıllar önceburaya gelen Dr. Şıvan tarafından öldürüldü. Buolay üzerine Molla Mustafa Barzanî, Dr. Şıvanve arkadaşlarını tutuklattı. Yapılan yargılamasonucu da suçlu bulunarak idam edildiler.

Bu şekilde girilen 1973 seçimleri ile tam birbölünmüşlük tablosu ortaya çıktı. CumhuriyetHalk Partisi 183, Adalet Partisi 148, MillîSelamet Partisi 48, Demokratik Parti 44milletvekili çıkardı. Kimsenin tek başına iktidaragelmediği 1973 seçimleri ile 13 Ekim 1979tarihine kadar devam eden bir koalisyonlardönemi başladı.

Page 350: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Bu dönemde ekonomi büyük bir çıkmazıniçine girdi.12 Eylül 1980 tarihine kadar sürecekbu istikrarsız dönemde, ortalama ömrü 10 ayolan 11 hükümet işbaşına geldi. Cepheleşmeninhad safhaya ulaştığı, siyasî istikrarın bozulduğu,çok sayıda siyasî partinin siyaset arenasınaçıktığı, tek başına bir partinin iktidar olacağı birtablonun ortaya çıkmadığı, uyum içindeolmayan koalisyon hükümetleri ile büyük zamanve enerjinin kaybolduğu bu dönemde, buolumsuzluklar, devletin her işine, her kurumunayansıdı.

Demokratik sistemin bir gereği olsa dakoalisyon hükümetleri çok iyi işlemedi.Çekişme, tartışma ve kavgalarla dolu bir 7 yılgeçirildi. 1961 yılı genel seçimlerindeki 4 yıllıkdönem hariç, 1923 yılından itibaren tek partihükümetleri tarafından idare edilen ülkede,koalisyon hükümetleri istenen sonucuvermeyince, ekonomik problemler ile birlikteanarşi ve terör olaylarında bir artış eğilimi ortayaçıkmıştı.

Bu anarşi ve terör olayına karışan suçlular çokzor yakalanmalarına rağmen 1973 yılından

Page 351: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sonra kurulan CHP-MSP koalisyonu hükümetitarafından çıkarılan ‘genel af’tan yararlandılar;ancak bu ‘genel af’tan sonra yasadışı örgütfaaliyetlerinde büyük bir hızlanma görüldü.

1977 yılında yapılan genel seçimlerden sonrada aynı bölünmüşlük tablosu devam etti. Ülkeyeniden koalisyon hükümetleri tarafından idareedildi.1977 yılında Adalet Partisi’nden istifaeden 11 milletvekili CHP ile anlaştı. Her birmilletvekiline birer bakanlık verilmesikarşılığında, CHP Genel Başkanı Bülent Ecevitbaşkanlığında bir hükümet kuruldu. Yirmi aykadar devam eden bu hükümet döneminde ülketam bir kaos ve kargaşa ortamına sürüklendi.Ekonomi büyük bir darboğaza girdi. Kıtlık veyokluklar sonucu birçok temel gıda maddeleripiyasadan çekildi. Gıda maddeleri, sigara, petrolve tüp gaz kuyrukları uzadıkça uzadı. Enflasyonçok yüksek rakamlara ulaştı. Büyük şehirlerbaşta olmak üzere, anarşi ve terör olaylarıyüzünden insanlar geceleyin sokağa çıkamazhale geldiler.

Ülkenin birçok yerinde kitlesel terör olaylarımeydana geldi. Terör örgütleri tarafından

Page 352: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

‘kurtarılmış mahalle ve kasabalar’ ortaya çıktı.Büyük bir güvensizlik ve anarşi ortamı ileTürkiye’nin birçok yerinden insanlar, kendileriiçin daha güvenli buldukları yerlere göç etmeyebaşladılar. Şehir ve kasabalarda terör örgütlerihâkimiyet kavgasına girişmeye başladılar.Devlet güçleri, neredeyse bütün bütün kabuğunaçekildi ve sokaklar terör örgütlerinin insafınaterk edildi. Aynı durum Fakülte ve öğrenciyurtları için de ortaya çıktı. Fakülte ve yurtlaradeta örgütler tarafından parsellendi vebölüşüldü.

Örgütlerin Temeli HapishanelerdeAtıldı!

12 Mart sonrası iktidara perde arkasından hâkimolan askerler ile başlayan yeni dönemde,kurulan hükümetler hiçbir derde çare olmadı. Budönemde devrimci Doğu Kültür Ocakları ileTürkiye Kürdistan Demokrat Partisi davalarıaçıldı. DDKO davasında yüz, KDP davasında iseotuz civarında sanık yargılandı.

Bu dönemde birbirine düşman gibi bakanfarklı Kürtçü-solcu dernek mensupları,

Page 353: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

hapishanelerde aynı koğuşlara yerleştirildiler.Burada gördükleri sert ve kötü muamele onlarıbir yerde kenetledi. Hapishane dönemi, herzaman olduğu gibi yeniden bir ‘mektep’ vazifesigörmüştü. Kötü muamele ters tepmiş ve adeta bumilitanları birbirine yaklaştırmış ve bilemişti.Eski bir Kürt milliyetçisi bu durumu şöyleanlatıyordu:

“Hepimiz hapishaneleredoldurulduk. İlk defa ayrı ayrıgörüşlerde olmamıza rağmen biraraya gelmiştik ve konuşup bu görüşayrılıklarını gidermekten, ardındanda yeni planlar yapmaktan başka birişimiz yoktu. Bomboştuk ve1970’lerde hangi gruplar kurulduysaDiyarbakır ve İstanbul’dakihapishanelerde oluşturuldu. 12Mart’ta çok kötü muamele gördük.Zaten hapishaneye giren kimse iyimuamele görmez ancak Kürtlereözellikle sert davranırlardı. Budurum da ister istemez aramızda bir

Page 354: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

dayanışma yarattı. Dışarı çıktığımızzaman devletten bunların hesabınısormak için adeta bilenmişolduk.”[130]

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri de bukaos ortamından fazlasıyla nasibini aldı. Çoksayıda Kürtçü örgüt kuruldu. Bunlar farklıbölgelerde, farklı şekillerde etkili olmayaçalıştılar. Bu örgütlerin başlıcaları DDKD, PKK,TKDP (Türkiye Kürdistan Demokratik Partisi),KAWA, DENGE KAWA, KUK (KürdistanUlusal Kurtuluşçular), Rızgari, Ala Rızgari veTekoşin isimleri ile faaliyette bulundular.

Bu örgütlerin en etkili olanlarının başındaDDKO’nın bir devamı niteliğinde olan DDKD(Devrimci Demokratik Kültür Derneği)geliyordu. 1974 yılında Diyarbakır’da kurulanörgüt, kısa sürede bütün Güneydoğu’daörgütlenmesini tamamladı. Derneğinkuruluşunda Mustafa Barzanî tarafındanöldürtülen Dr. Şıvan’ın arkadaşları aktif olarakrol oynadı. Varlığını gizleyen Kürdistan İşçi

Page 355: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Partisi’nin gençlik örgütü olarak legalplatformda çalışan dernek, Kürtlerin hak veözgürlüklerini korumak iddiasıyla çok sayıdaüye ve sempatizan topladı ve Marksist-Leninistbir çizgide faaliyetlerine devam etti. KürdistanUlusal Kurtuluşçular (KUK) ise, 1974 yılındaKürdistan Demokrat Partisi’nden ayrılan solgörüşe mensup bazı kişiler tarafından kuruldu.İlk kongresini 1982 yılında Şam’da toplayabilenörgüt, Avrupa’da Kürt işçilerine dönükörgütlenme çalışmaları yaptı.

Rızgari Örgütü ise 1976 yılında kuruldu.Bağımsız Kürdistan hedefi için çalışan Rızgariörgütünün mensupları arasında Mümtaz Kotan,Mehmet Uzun, İsmail Beşikçi ve Ruşen Aslangibi isimler vardı. Örgüt 1983 yılında KürdistanKomünist Partisi adını aldı. Arkadaşlarınıpasiflikle suçlayan bir grup, bu örgüttenayrılarak ‘Ala Rızgari’ adlı bir örgüt kurdu.

Kemal Burkay ve arkadaşları ise ÖzgürlükYolu örgütünü kurdular. Bu grubun kurduğupartinin ismi ise Türkiye Kürdistan SosyalistPartisi idi. Deng yayınlarını kuran ve ÖzgürlükYolu dergisini çıkaran grubun önemli isimleri

Page 356: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

arasında Mehdi Zana, İhsan Aksoy, YılmazÇamlıbel ve Ziya Acar gibi isimler bulunuyordu.

Kawa örgütü diğer örgütlerinin çoğununaksine olarak Çin yanlısı bir örgüt olarak ortayaçıktı. Daha sonra bir bölünme yaşayan örgüttenbir grup ayrılarak Dengê Kawa adlı bir örgütkurdu.

1974 yılında Ankara’da kurulan Komalyayınevi, Kürtlerin tarihi ve kültürleri üzerinebirçok kitap yayınladı. 1975 yılının Hazirana y ın d a Özgürlük Yolu dergisi yayınlanmayabaşladı ve 1979’a kadar kırk dört sayı halindeçıkmayı başardı. Yine Özgürlük Yolu ’na bağlıolarak ‘Roja Welat’(Yurdun Güneşi ) adlı Kürtçe-Türkçe bir dergi çıkarıldı. 1976 yılındayayınlanmaya başlayan Rızgari dergisi ise1979’a kadar yayınına devam ederken, aynıyıllarda Kawa dergisi de yayın hayatına başladıve ağırlıklı olarak sömürge tezini savundu.

1978-79 yıllarında 15 sayı olarak yayınlananve DDKD’nin yayın organı olan DevrimciDemokrat dergisi de sömürge tezini ön planaçıkarıyordu. Bu dergiler farklı fraksiyonlardaolmakla birlikte ‘Sosyalist’ bir dünya görüşü

Page 357: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

çerçevesinde yayın hayatlarını sürdürdüler.[131][130] Birand, a.g.e., s. 71.[131] Kızılkaya-Nebiler, a.g.e., s. 61.

Page 358: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Abdullah Öcalan, PKK veKanlı Bir İsyan

ABDULLAH ÖCALAN 1969 yılında Ankara’daTapu ve Kadastro Meslek Okulu’nu bitirmiş vehemen ardından Diyarbakır’a Kadastro Memuruolarak atanmıştı. Burada 1970 yılında elinegeçen ‘Sosyalizmin Alfabesi’ kitabını okuyuncabüyük bir fikri değişim geçirmeye başlayanApo, kendi ifadesi ile ‘dinsel eğilim ve burjuvafelsefesi’ni terk etmeye karar veriyor.

Burada istemeye istemeye yüksekokul içinkullanacağı bir fona dönüştürdüğü 10.000 liralıkbir rüşvet parası biriktirmiş ve 1970 yılındaİstanbul’a Kadastro Memuru olarak atanmıştı.İstanbul’da Hukuk Fakültesi’ne kaydolmuş,ancak önceden beri istediği Siyasal BilgilerFakültesi’ne girebilmek için de dershaneyekaydolmuştu. Öcalan yine bu dönemdeİstanbul’daki gençlik hareketlerine girmeyebaşlamıştı.

‘Din unsurunu tamamen bırakmış vesosyalizme yönelmiş’ bir şekilde Ankara’yagidip Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kaydını

Page 359: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yaptıran Apo için artık yepyeni bir hayat vemücadele başlamıştı.

Harekete geçmek isterken 12 Mart Muhtırasıverilince bir müddet faaliyetlerine ara vermekzorunda kaldı. Ankara’da ilk olarak DDKO’yaüye olan Apo, burada istediği ortamı bulamamış,meseleye ‘Doğu sorunu’ diyen DDKO’nunönderliği ile ters düşmüş ve onlardan ayrılmıştı.

O dönemlerde DDKO’da çalışmış ve liderlikyapmış kişiler Apo’yu pek hatırlamıyorlar.Hatırlayanlar ise “Tek başına gelir, kenardaoturur, bazı garip sözler eder ve çekilip giderdi;yalnız bir insandı” diyorlar.[132]

7 Nisan 1972’de yapılan bir gösteriye katılanve arkadaşları ile birlikte ‘Kahrolsun Faşizm’diye bağıran Apo, gözaltına alınmış vegönderildiği Mamak Cezaevi’nde 7 ay yatmış,daha sonra da delil yetersizliğinden serbestbırakılmıştı. Cezaevi’ne girince memuriyetten veokuldan kopan Apo, yeni bir örgüt kurma ileilgili düşüncelerini de bu dönemde geliştirmişti.Dolayısıyla PKK’nin esas temellerinin 1974yılında atıldığı söylenebilir.

1974 yılında arkadaşları ile Ankara

Page 360: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği’ni kuranÖcalan, Mamak-Tuzluçayır’da yapılan örgüttoplantısında yönetim kurulu üyeliğine seçilmişve bu tarihten itibaren ‘Kürtlerin sömürgehalinde yaşadıkları ve bundan kurtulmak için deörgütlenmek gerektiği’ düşüncesini sürekliyaymaya çalışmıştır. Bu arada Pilot Necatiolarak tanınan ve aslen bir Kürt olan HavaAstsubay Necati Kaya da bu örgüte katılmıştı.

1977 yılından itibaren beraberindekilerinliderliğini üstlenen Öcalan, silahlı mücadeleninşart olduğu düşüncesini ifade etmeye başlamışve bu düşünce ile arkadaşları Güneydoğubölgesinde eylemlere başlamıştır. Bu eylemlerile birlikte bu grup için ‘Apocular’ ismikullanılmaya başlanmıştır. 1 Ocak 1977tarihinde Apo’nun ifadesiyle ‘muhtemelenkontrgerilla’dan olan Pilot Necati’nin organizeettiği bir toplantı sonucu Apo, Doğu veGüneydoğu Anadolu turuna çıkar ve bir buçukay süren bu gezinin sonunda yeni gruplaroluşturulur, örgütlenme kısmen yapılır.

1978 yılının Mayıs ayında Ankara’dan ayrılıpDiyarbakır’da bir ev tutarak buraya yerleşen

Page 361: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Apo, örgütünü artık buradan idare etmeyebaşlamıştır. Bu sıralarda 30 kişilik silahlımilitana sahip olan örgüt, eylemlerle artık adınıiyice duyurmuştur.

Abdullah Öcalan ve arkadaşları, 27 Kasım1978 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesinin Fisköyünde toplanarak bir parti kurulması kararınavarmış ve partinin adını da PKK (Kürdistan İşçiPartisi- Partiya Karkerên Kurdıstan) olarakbelirlemişlerdi. Bu toplantıdan sonra bölgedeçok yoğun bir eylem trafiğinin başladığıgörülmektedir.

PKK, 1979 yılında AP Urfa milletvekiliMehmet Celal Bucak’ın reisi olduğu Bucakaşiretiyle başladığı yoğun çatışma süreci içindeadını geniş kitlelere duyurdu ve bu süreçiçerisinde kuruluş bildirgesini açıkladı. Bundansonra Siverek ve Hilvan ilçelerinde yoğun birörgütlenme faaliyetleri içine girildi.

Bu arada diğer Kürtçü örgütler ile de çok kanlıçatışmalar yapıldı. Özellikle KUK (KürdistanUlusal Kurtuluşçuları) ile bölgeye hâkimiyetkurmak için girişilen çatışmalarda çok sayıdamilitan öldürüldü. Bu çatışmalar sonucu diğer

Page 362: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

örgütlerin çoğunun bölgedeki etkinliği bitmenoktasına geldi. PKK, neredeyse bölgede teketkin örgüt konumuna geçti.

PKK’nin diğer Kürt örgütlerinden farklı bazıözelliklere sahip olduğu görülmektedir. Diğerbütün Kürt örgütlerinin çoğu feodal bir temeledayanmakta ve gelenekçi, kökenlerine bağlı,halkın değerleri ile iç içe bunları tam yaşamasabile inkâr etmeyen, Kürt kültürü ile bir dereceyoğrulmuş bir yapıya sahip oldukları halde;PKK’nin bu değerlerin çoğuna yabancı ve karşıolduğu görülmektedir. PKK’nin kurucularınınçoğu, meramını ifade edecek kadar bile Kürtçebilmemektedir. Abdullah Öcalan, bunlarınbaşında gelmektedir. Hatta PKK içindekonuşulan dil çoğunlukla Türkçedir. Yazışmalarise zaten Türkçe yapılmaktadır.

Apo’nun da görüş ve düşünceleri, birçoknoktada geleneksel Kürt aydınlarının veliderlerinin görüşlerinden çok farklıdır. Bir örgütliderinden çok çok farklı bir ruh haline sahipolduğu kendi ifadelerinden de anlaşılmaktadır.Büyük bir enaniyet ve büyüklük sendromununbütün izlerini taşıyan bu yaklaşım, zaman zaman

Page 363: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bir peygamber edasına ve yarı-ilahlık psikozunakadar gidebilmektedir. Bu ruh halinin en barizörneklerinden birisi, kendi ifadeleri ile şu şekildegün yüzüne çıkmaktadır:

“İsa çarmıha gerildiğindeetrafındakiler sadece ağlayabildi.Muhammed öldüğünde cesediüzerinde üç gün iktidar tartışmasıyapıldı. Lenin öldüğünde kimsekendini öldürmedi. Amatutuklanmam ve sonra teslimedilmem üzerine, Kürt halkınınevlatları, oğul ve kızlarınınyüzlercesi kendini cayır cayıryakarken acaba ne demekistiyorlardı?”[133]

PKK’nin ideolojisinin Marksist-Leninist birdünya görüşüne dayandığı ve özünde komünistbir ideolojiyi benimsediği konusunda birtereddüt bulunmamaktadır. Çünkü Abdullah

Page 364: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Öcalan’ın röportajları ve yayınlanmışkitaplarında bu konuya çok defa açık olarakişaret ettiği görülmektedir. Son yıllarda değişendünya şartları ve komünizmin büyük darbeyemesi ile biraz daha dikkatli bir söylemgeliştirilmiş; fakat temelde herhangi bir fikirdeğişikliği olmamıştır.

Gazeteci-Yazar Mustafa Akyol’un bukonudaki tezi, komünist ideolojiye biraz farklıbir hüviyet kazandırıldığı yönündedir:

“PKK’nın ideolojisi Marksizm-Leninizm’in yanı sıra, komünizminikinci bir versiyonu olan Maoculuğuda içeriyordu. Hatta 1970’lerinsonunda PKK’yı Dev-Genç, Dev-Solgibi diğer sol örgütlerden ayıran enönemli farkın sözkonusu Maocuetken olduğu söylenebilir.Maoculuk, devleti silah yoluylayıkmayı hedefleyen klasikMarksizm-Leninizm’e bir de ‘gerillasavaşı’, ‘etnik milliyetçilik’ ve‘köylü devrimi’ kavramlarını

Page 365: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ekleyen bir formüldür. 1917Bolşevik Devrimi’nin ideolojisi olanLeninizm, silahlı örgütlüayaklanmayla devletin elegeçirilmesini öngörür, şehirlere, işçisınıfına ağırlık verir. ÇinDevrimi’nin ideolojisi olanMaoculuk ise ‘kır gerillası’yöntemiyle savaşmayı, yani asılolarak köylüden destek almayıöngörür. Mao üçüncü dünyacıhareketlere bu sebeple esin kaynağıolmuştur. PKK, bu bakımdan Maocubir stratejiye sahiptir,denilebilir.”[134]

Kahramanmaraş Olayları (1978)’nın ardındanilan edilen sıkıyönetim ve PKK’nin bölgedekivarlığının iyice hissedilmesi sonucu başlatılanoperasyonlar üzerine Abdullah Öcalan partikadrosunu korumak ve yakalanmaların önünegeçmek amacıyla Türkiye dışına çıkma kararıaldı. Böyle bir ortamda hareket edecek fazla bir

Page 366: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

alan kalmamıştı ve çember giderek daralıyordu.Apo ve PKK’nin üst düzey kadrosu yakalanırsa,örgütün sonu gelebilirdi.

Apo yanına bir kişi alarak Suriye sınırına gittive buradan da silah kaçakçısı rolü ile Suriye’yegeçti. Burada ‘Ali’ ismini kullanmaya başlamıştı.Gideceğini çok yakın birkaç arkadaşı dışında dahiç kimseye söylememişti. Suriye’de fazlakalmayan Apo, Lübnan’a geçti. Lübnan’da pekbir düzen olmadığı için çok rahatlamıştı veburada ilk olarak Filistinlilerle temasa geçti.

Apo yurtdışına çıkmadan önce büyük bireylem planı yapmış ve PKK’nin de kuruluşbeyannamesini eylem günü açıklama kararıvermişti: “Urfa AP milletvekili Mehmet CelalBucak öldürülecektir.”

30 Temmuz 1979 tarihinde bu eylemgerçekleştirilir. Siverek’e beş otomobil ve 15 kişiile bir saldırı düzenlenir. İki saat kadar süren çokşiddetli çarpışmalar yaşanır. Çok iyi korunanMehmet Celal Bucak, bu saldırıdan hafif yaralıolarak kurtulur, 8 yaşındaki oğlu ise hayatınıkaybeder. Saldırıyı gerçekleştiren militanlar,etrafa PKK’nin kuruluş beyannamelerini atarlar.

Page 367: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Bu arada Bekaa Vadisi’nde bir kamp yeribulmak için yoğun arayışlara geçen Apo,Filistinlilerle anlaşarak, arkadaşlarının eğitimiiçin bir bölge alma konusunda anlaştı. Buanlaşma üzerine lider kadrosunun büyük birkısmı Suriye’ye geçti ve bu ülkenin denetimindeolan Bekaa Vadisi’nde bulunan kampın birköşesinde eğitim almaya başladı.

PKK artık bütün merkezi faaliyetlerini vesilahlı gerilla eğitimini buradan yürütürken,Türkiye’den de zaman zaman çok sayıda örgütelemanı ve sempatizan, Bekaa Vadisi’ne giderekörgüt kamplarında siyasî ve silahlı eğitim gördü.İlk zamanlarda genellikle Filistinli uzmanlardansilahlı eğitim alan militanların siyasî eğitimleriise Marksist-Leninist ideoloji temelinedayanıyordu.

Eğitim gören militanlar, sınırdan Türkiye’yegeçerek birçok eylem gerçekleştirdiler. 12 Eylülİhtilali’nden sonra ise çok sayıda militanyakalanmamak için Türkiye’den kaçarak BekaaVadisi’ne gidince bölge, adeta PKK için birtoparlanma ve hazırlanma merkezi haline geldi.

Bu bekleme dönemi, en çok PKK’nin işine

Page 368: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yaradı. 12 Eylül sonrasında PKK için birbüyüme süreci başladı. Birçok örgüt mensubuve sempatizanı Avrupa ülkelerine giderekburalarda örgütlenme faaliyetlerine başladı.Çünkü bu ülkelerde kendileri için çok uygun birortam vardı.

Özellikle Almanya başta olmak üzere Kürtlerinyaşadığı Avrupa ülkelerinde toplanan paralar,büyük rakamlara ulaştı. İşçi örgütleri çatısıaltında çok sayıda militan ve sempatizan eldeeden PKK, bu sayede bu ülkelerde büyük birgüç elde etti.

1982 yılının Haziran ayında İsrail, Lübnan’ıişgal etti. Filistinliler kampı terk etmek zorundakaldılar. Böylece kamp tamamen PKK’nin elinegeçmişti. Bu durum örgüte daha rahat çalışma,daha çok kişiye silahlı ve siyasî eğitim vermekiçin büyük bir fırsat oldu. Savaş sırasında çoksayıda silah ve cephane ele geçirildi ve bunlarkampta depolandı.

İsraillilere karşı Filistinlilerle birlikte savaştığıiçin sempati toplayan örgüt, bunun sonucuolarak Suriye ile Filistin’den destek ve yardımgördü ve 20-25 Ağustos 1982 tarihinde ikinci

Page 369: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kongresini topladı. Bu kongrede silahlı direnişkararı alındı ve bu amaçla çalışmalarhızlandırıldı.

PKK militanlarının Diyarbakır Cezaevi’ndegörmüş olduğu baskılara karşı göstermişoldukları direnç, hem bölgede, hem de diğerKürt örgütleri içinde PKK’ye büyük birsempatinin oluşmasının yolunu açtı. EğerDiyarbakır zindanında yapılan işkencelerolmasaydı, PKK’nin böyle bir noktayagelmesinin imkânsız olduğu konusunda,konunun bütün uzmanları hemfikirdir. Buaşamadan sonra örgüte katılımlar da artmayabaşladı. Hem Türkiye’den, hem de Avrupa’danmilitan ve sempatizanlar birer ikişer Bekaa’yagelip kamplarda eğitim almaya başladı.

1983 yılından itibaren PKK’liler küçük gruplarhalinde Türkiye’ye girmeye, köylerdepropaganda yapmaya, bilgi toplamaya, geçişyollarını tespit etmeye, örgüte adamkazandırmaya, bölgede kendileriyle münasebetkuracakları kişileri tespit etmeye ve bunlaragörev vermeye başladılar. Bu altyapı çalışmalarısayesinde çok kişi ile iletişim kurma ve yardım

Page 370: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

alma imkânı buldular.Türkiye’de ise 12 Eylül’ün etkileri az da olsa

hafiflemişti. 1983 yılında yapılan genel seçimlerile birlikte Türkiye’de yeni bir dönem başlıyor,ANAP tek başına iktidara geliyor ve Turgut Özalise Başbakanlık koltuğuna oturuyordu. PKK debu arada geçişler daha kolay olduğu için Iraksınırından Türkiye’ye girmenin ve Kuzey Irak’ayerleşmenin hazırlıklarını yapıyordu.

Suriye sınırından silahlı militanların eylem içinTürkiye’ye sokulması son derece zordu. Buamaçla Apo ve Mesut Barzanî buluşarak biranlaşmaya vardılar. PKK, Kuzey Irak’ayerleşecek, ancak Irak Kürtlerinekarışmayacaktı. 1983 yılının Temmuz ayındaimzalanan bu antlaşma 4 yıl kadar yürürlüktekaldı; daha sonra PKK’nin antlaşma hükümleriniihlal etmesi üzerine Barzanî tarafından tek taraflıolarak 1987 yılında lağvedildi.

Kuzey Irak’a iyice yerleşen PKK, ilk silahlıeylemlerini 15 Ağustos 1984 tarihinde Eruh,Şemdinli ve Çatak’ta gerçekleştirme kararı aldı.(PKK, başlangıçta coğrafî şartları göz önünealarak ve kısa sürede Kuzey Irak’a geçip izini

Page 371: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kaybettirme hesapları ile Hakkari-Siirt ve Vanillerinde eylem yapmayı kararlaştırmıştı.) Üçsilahlı grup oluşturuldu ve Türkiye’yegönderildi. Çatak’taki grubun sorumlusu, eylemyapmaktan son anda vazgeçmişti. Eruh veŞemdinli’ye ise çok büyük gürültü koparanbaskınlar gerçekleştirildi. Bu saldırılarda bir erölmüş ve toplam 12 kişi yaralanmıştı. BaşbakanTurgut Özal, bu baskınları “Birkaç çapulcueşkıyanın işi” olarak nitelendirmişti; fakat bueylemler PKK’ye olan katılımı büyük orandaartırmaya yetti.

Türkiye bu olay üzerine Irak’a baskı yapmayabaşladı. Bu durum ister istemez Mesut Barzanîve Celal Talabanî’yi tedirgin etti. Molla MustafaBarzanî’nin oğlu Mesut Barzanî’ye bir vasiyetivardı ve sık sık “Türkiye ile iyi geçin” demişti.Bu tedirginlik sonucu PKK ile Barzanî veTalabanî arasındaki ilişkilerde bir gerginlikyaşandı. Bu dönemde Apo ile görüşen Talabanî,izlenimlerini şöyle anlatıyordu:

“İlk defa Beyrut’ta karşılaştık. Sonderece genç, çok çekimser ve her

Page 372: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

hareketinden siyasî bir liderolamayacağı izlenimini veren birinsandı… Bir grubun lideriolamazdı. Karşılıklı neleryapılabileceğini konuştuk. Öncekimsenin diğerinin işinekarışmayacağı konusunda anlaştık,ancak bir süre sonra Öcalan hembana, hem Mesut’a karşı sert birkampanya açtı… Hem bizim hâkimolduğumuz bölgede yaşayacak, hemde kurallardan hiçbirine uymayacak,olur mu böyle şey?”[135]

1985 yılında PKK, bölgede yaşayan Kürtvatandaşları da bu eylemlere kitle halindekatmak ve cepheyi genişletmek için hesaplaryapmaya başladı. ERNK (Kürdistan UlusalKurtuluş Cephesi) böyle bir niyetin sonucuolarak kuruldu. Halktan milis kuvvetlerioluşturuldu ve her yerleşim yerinin sorumlularıbelirlendi. PKK bu hazırlıkları yaparken vecepheyi geliştirmenin hesapları içinde iken Türk

Page 373: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Güvenlik kuvvetleri ve hükümet yetkilileri deönemli bir mesele ile karşı karşıya olduklarınıfark etmiş ve meseleyi ciddiye almayabaşlamışlardı.

Bu günlerde Türkiye ile Irak arasında çok sıkıpazarlıklar yapılmış ve herhangi bir eylemolduğu zaman, Türk askerine 5 kilometre kadarsınır içine girip silahlı grupları takip etme vebombalama izni verilmişti. Aynı günlerde Irakhükümeti ile Irak Kürtleri arasında otonomiverilmesi ile ilgili antlaşma da Türk hükümetininyoğun baskısı sonucu Irak hükümeti tarafındanimzalanmasından vazgeçilmişti.

PKK eylemlerini bölge ve komutanlıkdüzeyinde planlamaya çalışıyor ve bu maksatlaetki sahasını sekiz bölgeye ayırıyordu. Bubölgeler şu şekilde belirlenmişti:

1. Botan Bölgesi2. Mardin Bölgesi3. Dersim-Karakoçan Bölgesi4. Diyarbakır-Bingöl Bölgesi5. Adıyaman-Maraş Bölgesi6. Antep-Malatya-Erzincan Bölgesi

Page 374: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

7. Kars-Ağrı Bölgesi8. Van Bölgesi

Yıllar geçtikçe çatışmalarda ve ölen insansayısında büyük artış meydana gelmeyebaşlıyordu. 1986 yılında Siirt’teki bir çatışmadaPKK’nin üst düzey elemanlarından ERNKkomutanı Mahsum Korkmaz öldürüldü. Bu ölümPKK çevrelerinde büyük bir moral bozukluğunayol açmıştı. Daha sonra Bekaa’daki kampaMahsum Korkmaz adı verildi.

25-30 Ekim 1986’da toplanan üçüncükongrede önemli kararlar alınmıştı. Alınankararla ARGK (Kürdistan Halk KurtuluşOrdusu) kuruldu. Bu aşama ile birlikte PKK’lilerküçük gruplar halinde eylem yapmaktanvazgeçiyor ve sayıca çok fazla gerillanınkatıldığı, ordu düzenindeki birliklerle eylemyapma kararı alıyordu.

1987 yılının stratejisi ise kurtarılmış bölgeleroluşturmak ve buralara iyice yerleşmekti. Buamaçla çalışmalar yapıldı. Köy korucularını datamamen saf dışı etmek amaçlanmıştı. Köykorucuları hedef alınırken, çoluk çocuk

Page 375: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

demeden ailece yok ediliyor, böylece diğerkoruculara ve ailelerine mesaj gönderiliyordu.

20 Haziran 1987 gecesi meydana gelen birkatliam ise tüm Türkiye’yi adeta şok etmişti. Birkorucu köyü olan ve 60 kişinin yaşadığıMardin’in Ömerli ilçesine bağlı Pınarcık köyünebir baskın düzenlenmiş, 16’sı bebek ve çocuk,8’i kadın olmak üzere tam 30 kişi hayatınıkaybetmişti. Bebek, çocuk ve kadınların feci vevahşi bir şekilde öldürülmesi, bazı Avrupaülkelerinde PKK’ye duyulan sempatininsorgulanmasının yolunu açtı.

Bu tepkiler üzerine PKK ve Apo, bebek, çocukve kadınların öldürülme emrinin kendileritarafından verilmediğini söylediler. PKK’ninAvrupa’daki üst düzey elemanlarından Av.Hüseyin Yıldırım, bu görüşün tam aksini iddiaediyordu. Hüseyin Yıldırım, “Pınarcık dâhilbütün emirleri veren tek kişinin Apo olduğunu,Abdullah Öcalan’ın haberi veya emri olmadanPKK’de hiçbir şeyin yapılamayacağını, baştanberi bunun böyle geldiğini, halen de böyleolduğunu” söylüyor ve “Örgüt içinde birdemokrasinin sözkonusu olmadığını, aksine

Page 376: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

muhalefet yapanın en kısa sürede tasfiyeedildiği”ni ileri sürüyordu.

Hüseyin Yıldırım bu sözleri söyledikten kısabir süre sonra Apo’ya karşı bayrak açtı. Butepkisi üzerine hakkında ‘vur emri’ çıkarılanYıldırım, 1989’da Hollanda’da bir silahlısaldırıya uğradı ve canını zor kurtardı.[136]

1987 yılında güvenlik güçleri silah vemühimmat yönünden büyük orandagüçlendirildi. Yeni ve atış gücü yüksekhelikopterlerle birlikte, özel silahlar alındı. PKKile mücadele timleri bu yıl devreye sokularakistihbarat çalışmalarına büyük ağırlık verildi.

Türkiye’nin Körfez Krizi’nde koalisyongüçlerinin yanında açık ve kesin bir tavır almasıSaddam’ı çok rahatsız etmişti. Bu günlerde PKKiçin Irak’ın kapıları açılmıştı. Örgüt burada bazıkamplar kurdu ve Irak ordusundan önemliölçüde silah yardımı aldı. Sınırdan büyükgruplar halinden giriliyor, karakollara baskınlardüzenleniyor ve Irak sınırındaki dağlarda izlerkaybediliyordu. Bu dönemde karakollarayapılan baskınlar sonucu çok sayıda askerimizşehit edildi.

Page 377: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

1991 yılı sonlarında DYP-SHP koalisyonununişbaşına gelmesiyle birlikte PKK için her şeydaha da zorlaştı. Hükümet PKK eylemlerininbitirilmesi konusunda çok kararlı tavır vedemeçlerle göreve başladı. 14-19 Nisan 1992tarihlerinde Dışişleri Bakanı İsmet Sezgin’inSuriye’ye yaptığı resmî gezi ise tam bir dönümnoktası oldu. Dünya ile iyi ilişkiler kurmakisteyen Suriye, PKK’ye destek veren bir ülkegörüntüsünden kurtulmak istiyordu. ABD deTürkiye ile birlikte PKK’ye Suriye tarafındanverilen desteğe karşı çıkıyor ve desteğin bir anönce sona erdirilmesini istiyordu.

İsmet Sezgin, Suriye’de Devlet Başkanları gibikarşılandı ve ağırlandı. Suriye Devlet BaşkanıHafız Esad, İsmet Sezgin’le beş saate yakınsüren bir görüşme yaptı. Bu görüşmeler sonundaSuriye, PKK’yi terör örgütü olarak ilan etti vemilitanlarının yakalanması halinde Türkiye’yeteslim edilmesini kabul etti. İmzalanan protokolüdenetlemek üzere, izleme komiteleri kuruldu.

Daha sonra Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, 1-2Ağustos 1992 tarihlerinde Suriye’yi ziyaret etti.PKK için Suriye topraklarında barınmak, destek

Page 378: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

görmek, dilediği gibi hareket etmek büyükölçüde zorlaşmaya başlamıştı. Bu aşamadansonra yeni arayışlara girmesi kaçınılmazdı veşimdilik de Kuzey Irak’tan başka tutunabileceğibir dal görünmüyordu.

İşte böyle bir ortamda, PKK yönünü bütünüyleKuzey Irak’a çevirdi. Körfez Savaşı sonundaKuzey Irak’ta tam bir otorite boşluğu doğmuştu.36. paralelin kuzeyi Irak ordusunayasaklanmıştı. Kuzey Irak’ta yaşayan Barzanî veTalabanî, kendi düzenlerini kurmak,etkinliklerini artırmak ve pastadan daha fazlapay almak için bir rekabet içine girmişlerdi.Başka bir Kürt grubuyla savaşarak, hemgüçlerini zayıflatmak hem de Kürt halkınezdinde itibarlarını düşürmek istemiyorlardı.

Bu durum Suriye’de sahip olduğu rahatlığı vekolaylığı kaybeden PKK için bulunmaz birfırsattı ve bu doğrultuda örgüt, Kuzey Irak’ayöneldi.

Eruh ve Şemdinli ile başlayan eylem zinciribugüne kadar kesintisiz devam etti. Her eylemsonrasında operasyonlar düzenlendi. Çok sayıdasınır ötesi harekât gerçekleştirildi. Her

Page 379: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

operasyonun sonunda, “Teröristler bir dahabelini doğrultamaz”, “Dökülen kan yerdekalmaz” ve “Hak ettikleri cezalar mutlakaverilecektir’’ denildi. Ancak bu 25 yıllık süreiçerisinde kırkbinden fazla insan hayatınıkaybetti.

PKK’nin gerçekleştirdiği Pınarcık ve Peçenekkatliamları hafızalara derin bir şekilde kazındı.Öldürülen bu kadın ve çocukların tek suçu‘korucu yakını’ olmaktı. Aynı şekilde Şırnak’ınİdil ilçesinin Peçenek köyünde 8 Temmuz 1987tarihinde çoğunluğu çocuk ve kadın olmaküzere 16 kişi öldürüldü.

Bu süreç içinde hayatını kaybedenlerinyaklaşık otuzbini PKK militanı, beşbini asker,korucu ve güvenlik görevlisi ve yaklaşık onbinkadarı da sivil vatandaştan oluşmaktadır. Yineterör ile mücadelede yüz milyarlarca dolarekonomik kayıptan bahsedilmektedir.

PKK şimdi yeni bir döneme geçmeninhazırlıkları ve altyapı çalışmaları ile meşgul gibigörünüyor. DTK (Demokratik ToplumKongresi) ile başlayan bu yeni süreçte, sivil birzemine kaymanın ve legal siyaset yapmanın

Page 380: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yollarını arıyor. Bu süreç, ne kadar kolay vesükûnet içinde atlatılırsa, silahlı eylemlerintamamen sonlandırılması da o kadar kolayolacaktır. Bu süreç içerisinde herkesin azamisorumluluk ve dikkat içinde hareket etmesi, hiçşüphesiz ki Türkiye’nin yararına olacaktır.

[132] Birand, a.g.e., s. 80-83.[133] Abdullah Öcalan, Özgür İnsan

Savunması, Çetin Yayınları, 2005, s. 52-53.[134] Akyol, a.g.e., s. 135.[135] Birand, a.g.e., s. 129.[136] Birand, a.g.e., s. 147-148.

Page 381: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

1980-12 Eylül İhtilali(Demokrasinin Kayıp Yılları)

14 EKİM 1979 ARA SEÇİMLERİNDE AdaletPartisi’nin aldığı yüzde 50’nin üzerinde oy veazınlık hükümetinin ekonomik konularda başarısağlaması neticesinde, bürokratik devlet bir kezdaha kendini gösterecek ve demokratikcumhuriyet rafa kaldırılacaktı. 12 Eylül 1980tarihinde yönetime el konulması ile birlikte,Türkiye’de yeni ve çetrefilli bir dönem başlamışoluyordu. Bu dönemde yapılan müdahale vegetirilen düzenlemelerle birlikte siyaset gerçekmecrasından büsbütün çıkacak ve aradan otuzyıla yakın bir süre geçmesine rağmen bir türlügerçek mecrasına oturmayacaktı.

12 Eylül’e doğru uzanan yol, çok karanlıknoktalarla ve saklanmış gerçeklerle doludur. 12Eylül öncesinde ülke büyük bir kargaşa veanarşi ortamına sürüklenmişti. Birçok şehirdeadeta gece dışarı çıkılamaz hale gelmişti. 14Ekim seçimlerinden sonra halkın büyükteveccüh göstererek yüzde 50’nin üzerinde oyverdiği ve azınlık hükümeti kurmak zorunda

Page 382: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kalan Adalet Partisi, anarşiyi önlemek içinbüyük bir mücadeleye girişmiş, güvenlikgüçlerinin maddî ve kanunî her türlüihtiyaçlarını temin ederek, her türlü desteğisağlamıştı.

Bütün bu çaba ve gayretlere rağmen anarşi birtürlü önlenemiyor ve demokratik yöntemlerle birçıkış yolu bulunamıyordu.

Gazeteci-Yazar Şamil Tayyar’ın bir hatırasının‘karanlık’ ilişkilerin yaşandığı bu döneme birnebze de olsa ışık tutacağı kanaatindeyiz:

“12 Eylül’de önce Ülkü Ocakları’nınrahle-i tedrisinde yetiştim. Babamkasaptır. İslâhiye’deki subay veastsubay gazinosunun et ihtiyacınıbiz karşılıyorduk. 12 Eylül’den kısabir süre sonra alaya et götürmüştüm.Dönerken Naci binbaşı diye çokmeşhur bir istihbaratçı vardı. Nacibinbaşı bir gencin omuzlarına eliniatmış, çok samimi bir şekilde yoldayürüyorlardı. İşte aydınlanma anı. Ogenç bizim ağabey diye hitap

Page 383: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ettiğimiz ve ülkücü hareketiçerisinde son derece önemliisimlerden biriydi. İslâhiye’de eğeron bombalama eylemi olmuşsadokuzunu o gerçekleştirmiştir. Otırmanan eylemlerin başaktörlerinden birisini, o istihbaratçısubayla sarmaş dolaş görmek bendebir travma yaptı.”[137]

12 Eylül öncesinde sokaklarda her gün onlarcakişi ölürken, millî servete milyarlarca zararverilirken, kurtarılmış bölgeler ve şehirlerkurulurken sorumluluk mevkiinde bulunankişiler tarafından bunun gereği yapılacağına, ‘Nezaman ihtilal yapılırsa daha uygun olur’ diyeihtilalin zamanlaması tartışılıyordu.

Bu konuda yapılan en çarpıcı itiraflardan birisidönemin İkinci Ordu Komutanı Org. BedrettinDemirel’e aittir. Bedrettin Demirel, kendisi ileyapılan bir röportajda “Neden bir yıl önce darbeyapmadınız da beklediniz” sorusunu şöylecevaplandırıyordu:

Page 384: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

“Olmadı. Çünkü vasat… Genelkanaat, kamuoyu… Kamuoyu aynımerkeze tevcih edilmedikçe,tasvibini almadıkça…Olgunlaştırmak… Artık olsun değilde… Kamuoyu artık çare kalmadı.Biz demokrasiyi de zedelemekistemeyiz. Maksat, başka birkurtuluş yolunun kalmadığını bütünvatandaşlar idrak etsin.”[138]

Page 385: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Hürriyet gazetesi 12 Eylül Darbesi’niokuyucularına böyle duyuruyordu.

12 Eylül, ülkenin yeniden bütün kurum vekuruluşları ile demokratik olmayan bir zemineoturtulduğu ve bürokratik devletin hâkimiyetinibütünüyle ilan ettiği bir dönemin adıdır.Kanunlar, atama ile oluşturulan bir meclistarafından hazırlanmış, ısmarlama yapılankanunlar bile, Millî Güvenlik Konseyi tarafındanya değiştirilmiş veya veto edilmiştir. Üç yıl

Page 386: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

boyunca her şey, beş generalin ağzından çıkansözlere göre dizayn edilmiş, kurulacak partilerinkurucuları bile ancak bu onaya mazhar olmalarıhalinde siyaset yapma imkânı bulmuştur.

Tek parti döneminde içine kapanık olarakyaşayan Türkiye, çok partili siyasî hayatageçmesi ile birlikte çok yönlü bir dış politikaizlemeye başladı. Bu çerçevede, 1967 yılındaAdalet Partisi hükümeti tarafından SovyetlerBirliği ile geniş kapsamlı bir ekonomik ve teknikişbirliği antlaşması imzalandı.

Bu antlaşmaya göre Rusya Türkiye’de,Seydişehir Alüminyum Tesisleri, İskenderunDemir Çelik Tesisleri, İzmir Aliağa Rafinerisibaşta olmak üzere, ülke ekonomisine büyükkatkı sağlayacak birçok tesisi yapacak vekarşılığında ise, ülkemizde üretilen ve dünyapazarlarında satmakta zorlandığımız tarımsalürünler ile hammadde alacaktı.

Sovyetler Birliği ile yapılan bu antlaşmalar yurtiçinde olduğu gibi, yurt dışında da büyük yankımeydana getirdi. AP’li Seyfi Öztürk, yapılaneleştirileri “İdeoloji değil, teknoloji alıyoruz”diyerek cevaplamıştı. Özellikle ABD’de bu

Page 387: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

antlaşmalardan duyulan rahatsızlık açık birşekilde görülüyordu.

İhtilal dönemlerinde ABD ile bazı önemlikonularda enine boyuna müzakereleryapılmadan antlaşmalar düzenleniyordu. Budurum bazı çevrelerde Türkiye’nin bağımsızlığıkonusunda tereddütler oluşturduğu gibi, komşuülkelerle ilişkilerde de ciddi problemler meydanagetiriyordu.

27 Mayıs İhtilali’nden sonra Orta Doğu vekomşu ülkelerden bilgi toplamak üzere U-2casus uçaklarının Türkiye’den havalanmasınaizin verilmesi oluşan tereddüt ve problemlerdenbirisiydi. Bu durum komşu ülkelerde ve özellikleSovyetler Birliği’nde tedirginlik meydanagetirmiş ve bu durumun yasaklanması istenmişti.

Adalet Partisi 1965 yılında iktidara geldiktensadece bir ay sonra 28 Aralık’ta U-2 casusuçaklarının Türkiye’den havalanmasınıyasakladı.

Bu dönemlerde Türkiye ile ABD arasındagerginlik meydana getiren bir başka konu ise,haşhaş ekimi konusu idi. Türkiye’nin Batıbölgesinde ve özelikle Afyon, Isparta, Burdur ve

Page 388: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Kütahya illerinde haşhaş doksanbin civarındaailenin en büyük gelir kaynağı durumundaydı.Köylülerin büyük bir çoğunluğu haşhaş ekiyor,bu ürün de yağ ve ilaç sanayi ile birlikte, halkıngündelik hayatında büyük bir kullanım alanıbuluyordu. Haşhaş ekimi çok sıkı bir denetimaltındaydı ve çiftçi, ektiği haşhaştan elde edilenafyonu Toprak Mahsulleri Ofisi’ne satmakzorundaydı. Ayrıca ülkemizde üretilen afyon,dünyada üretilen afyonun yanında çok küçük birorandaydı.

Dünyada ekilen haşhaştan elde edilen afyonunve bundan üretilen eroinin büyük bir kısmıyasadışı yollardan ABD’ye sokulmakta ve budurum gençlerde büyük bir ahlakî çöküntüyeneden olmaktaydı. ABD tarafından, hemDemokrat Parti ve hem de Adalet Partisihükümetlerine haşhaş ekiminin yasaklanmasıkonusunda büyük baskı yapılmış, ancak her ikihükümet de bu konuda yapılan baskılara boyuneğmeyerek, halkın önemli bir kesiminin geçimkaynağı olan bu bitkinin ekiminiyasaklamamışlardı.

ABD Savunma Bakanı Laid, “Türkiye’de

Page 389: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ekilmiş afyonu imha etmek için beş milyon dolarönerdiklerini, ancak bu önerinin BaşbakanDemirel tarafından geri çevrildiğini’’ söylemişve Demirel de bunu doğrulamıştı.[139]

Dışişleri Eski Bakanlarından İhsan SabriÇağlayangil’in Genç İşadamları Derneği’nindüzenlediği bir toplantıda sarf ettiği “12 Mart’tabizi CIA düşürdü. Haşhaş meselesi konusundanABD bize çok baskı yapıyordu. DöneminAmerikan sefiri, Başbakanla görüşmesinden deolumlu bir sonuç elde edemeyince. ‘Bundan çokfena neticeler doğacak’ dedi. Çok fena neticelerüç ay sonra belli oldu ve biz düştük”[140]şeklindeki sözleri de, devlet tecrübesi ilesöylenmiş ve yabana atılmayacak sözler olarakbir fikir verir kanaatindeyiz.

1965 yılından sonra Türkiye’nin İslâm Âlemive Orta Doğu ülkeleri ile ekonomik ve siyasîilişkilerini geliştirip güçlendirmesinin ABD’dehoş karşılanmadığı ve özellikle bu ülkede çoketkin olan Yahudi lobisinin Türkiye aleyhtarıçalışmalarda bulunduğu da göz önüne alınmasıgereken hususlardandır.

CIA ve MİT ilişkileri için de çok şey söylendi

Page 390: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ve yazıldı. İstihbarat örgütlerinin birbirleriylemünasebet kurmaları, belki bir dereceye kadaranlaşılabilir; fakat MİT ve CIA ilişkileri içinsöylenenler, bunun çok ötesindeydi.

Adnan Menderes’in Müsteşarı Ahmet SalihKorur’un konu ile ilgili olarak anlattıkları, builişkilerin o zamanlar ulaştığı düzey hakkında birfikir verir mahiyettedir:

“Amerikalılar, Millî Emniyetehâkimdi. Para veriyor, örgüte nüfuzediyorlardı. Millî Emniyetin bütündosyaları CIA’nın kontrolündeydi.İstanbul’da Millî Emniyete ait birokul, servisin İstanbul örgütü veYeşilköy’deki soruşturma teşkilatıtümüyle Amerikalıların emrinde.Okullara, soruşturma teşkilatınaAmerika doğrudan para veriyor.İstanbul bölge örgüt başkanlığına‘doğrudan’ para ödüyorlar.Karşılığında ‘iş’ istiyorlar.”[141]

Page 391: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İran Şahı Rıza Pehlevi, 12 Mart Muhtırası’ndankısa bir süre önce Dışişleri Bakanı İhsan SabriÇağlayangil’i Tahran’a davet etmiş ve protokoldışı bir görüşme yaparak, ordunun birkaç ayiçinde Türkiye’de bir darbe yapacağınıduyurmuştu. MİT, en uzak ülkelerde yapılacakmüdahaleleri hükümete haber verdiği halde,ülkemizde yapılacak askerî müdahalelerihükümete haber vermiyor ve BaşbakanSüleyman Demirel bu durumdan defalarcaşikâyet ediyordu.

İspanyol Araştırmacı Prof. Miguel AngelCabrera, ABD ve CIA’nın Türkiye’deki askerîdarbelerdeki rolü ile ilgili olarak şunlarıyazmaktadır:

“1960’a kadar ABD için Türkiye’deher şey iyi gitti. Ama Washington,Bayar-Menderes hükümetininABD’den koparak kendi ekonomikbağımsızlığını kazanmayıamaçladığını, bunun için deAmerikan yardımlarını kullanmayıplanladığını öğrenince duruma

Page 392: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

müdahale etti. Ve Gürsel, ABD’ninplanladığı bu darbeyi kanlı birşekilde gerçekleştirdi. Darbeninsonucu, Türkiye’nin ABD’den dahafazla silah alması oldu. 1950’de 609milyon dolarlık silah alan Türkiye,bu rakamı 1960’ta 1 milyar 318milyon dolara çıkarttı. Ve bu tarihtensonra da Washington, kendi politikve ekonomik çıkarları nedeniylebirçok ülkede sık sık askerî darbeyaptı… ABD idaresi 12 Eylül İhtilaliiçin ilk başta isteksiz gözüktü, ancakPentagon ve CIA ısrar edince,operasyonu tasdik etti.”[142]

İhtilali gerçekleştirenler 12 Eylül İhtilali’nianlatırken, anarşi ve terör olaylarını önlemek,ülkenin bir daha böyle bir ortamasürüklenmesini önlemek için gerekli tedbirlerialmak üzere yapıldığını iddia ediyorlardı.

Gerçekten de başlarda öyle gibi göründü.Olaylar bir anda bıçak kesmiş gibi sona ermişti.

Page 393: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Ülke huzur ve güven ortamına kavuşmuştu.Kurtarılmış bölgeler ve şehirler, bu kurtarıcılarınelinden alınmış, yeniden devletin olmuştu.

Ardından da onbinlerce insan yasa dışı örgütüyesi olduğu gerekçesiyle yakalandı. 12 Eylülöncesinde ellerini kollarını sallayarak gezen,hatta devlet görevinde bulunan, dükkânları,işyerleri olan insanlar, 12 Eylül sabahı tekerteker evlerinden alınmış ve hapishaneleredoldurulmuştu. 11 Eylül günü bu olaylarıseyreden, bu suçlularla alışveriş yapan, belki debunlarla oturup çay kahve içen güvenlik güçleri,12 Eylül sabahı ellerine tutuşturulan suçlulisteleri ile kapı kapı dolaşmış ve bu insanlarınçoğunu gözaltına almıştı.

Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan insanlık dışıişkence ve vahşet sahneleri, elbette yalnızcaburası ile sınırlı değildi.

Metris Cezaevi, Mamak Cezaevi ve dahayüzlerce cezaevinde, karakollarda işkenceleryaşandı ve insanlar falakaya yatırıldı. Çoksayıda tutuklu ve mahkûmun akıl sağlığıbozuldu. Bazı davalar yıllarca sürerken, bazıolaylar hiçbir zaman tam manasıyla açıklığa

Page 394: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kavuşmadı...12 Eylül İhtilali’nden sonra Danışma Meclisi

tarafından bir anayasa hazırlandı. Geçmişanayasalarla kıyaslandığı zaman hak ve hukukyönünden çok geri olan, tam bir ihtilal mantığıile hazırlanan bu anayasa ile demokratikgelişmelerin önü neredeyse tamamıyla tıkanmakistendi. Sonraki yıllarda bu anayasadan tümhükümetler büyük oranda şikâyetçi oldu. Busüre zarfında çok sayıda anayasa maddesideğiştirildi; ancak bugüne kadar ihtilal mantığıdışında olan sivil bir anayasa hazırlanamadı.

1982 Anayasası’nın 42/9. maddesinde yer alan“Türkçe’den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretimkurumlarında Türk vatandaşlarının ana dilleriolarak okutulamaz ve öğretilemez’’ hükmütamamen Kürtçe’nin önünü kapatmak içinkonulmuştu. Azınlık okullarında Türkçeokutuluyordu; fakat bu okullarda ana dillerin deokutulduğu biliniyordu.

12 Eylül İhtilali’nin Kürt meselesininkangrenleşmesi yolunda önemli kilometretaşlarından birisi olduğuna şüphe yoktur. Budönemde yapılan insanlık dışı uygulamalar, hak

Page 395: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ve hukuk ihlalleri saymakla bitmez. Budönemde sistematik bir şekilde Kürt kimliğiaşağılanmış, şiddet ve devlet terörüdiyebileceğimiz haksız uygulamalar neredeyserutin hale gelmiştir. Bu durum, Kürt sorununuazdırmaktan başka hiçbir işe yaramamıştır.

12 Eylül 1980 İhtilali’nden sonra MillîGüvenlik Konseyi tarafından Kürtçe ile ilgili çoksert ve bir o kadar da saçma bir kararuygulanmaya başlandı. Buna göre tüm resmîdairelerde Kürtçe konuşmak yasaklandı. Buyasak daha önceleri de vardı; fakat zamanındeğişmesi sonucu bu yasak yumuşamış vehoşgörü ortamı içinde uygulanamaz halegelmişti.

Bu durumu fark eden Kenan Evren ve MillîGüvenlik Konseyi üyesi arkadaşları yenidenkolları sıvamışlar ve resmî dairelerde Türkçenindışında başka bir dilin konuşulmasının yasakolduğuna dair bir genelgeyi bütün resmîkurumlara göndermişlerdi. Ayrıca bu genelgeninherkesin görebileceği bir büyüklükte yazılarakresmî kurum ve kuruluşların uygun bir yerineasılması istenmişti. Tabiî, bu yasak sadece

Page 396: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yazıda ve duvarlarda kalmıştı.Kenan Evren yıllar sonra, yaptıklarının hata

olduğunu gazeteci Fikret Bila’ya şu sözlerleitiraf etmişti:

“12 Eylül’de bir hatamız da oydu…Konuşmalarda, mitinglerde, şurada,burada Kürtçe konuşulmayacak.Okulda filan Kürtçe tedrisatyapılamaz dedik. Kürtçe yasağınıkoyduk. Ama biraz ağır yasakkoyduk. Sonra bu yasak kaldırıldı,ama hataydı. Hata olduğunusonradan anladım. Şimdi silahlımücadele kısmı ayrı, ama bizimvatandaşlarımızı benimsememizlazım. Onlar dillerini konuşsunlar,kültürlerini yaşasınlar.Kaynaşmamız lazım onlarla. Bu işkavgayla, yasakla olmaz.”[143]

Bu yasak ile birlikte vicdanları kanatan ve

Page 397: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sızlatan birçok yasak daha yürürlüğe konmuştu.Bunlar özellikle Doğu ve Güneydoğu’dakişehirlerde uygulamaya konmuştu. Kadınlarınçarşaf, erkeklerin şalvar giymesi yasaklanmıştı.Bu yasağa uymayan kadınların kocaları karakolagötürülerek gözaltına alınıyor, şalvar giyenerkeklerin şalvarları cadde ortasında çıkartılarakdon-gömlek cadde ve sokaklarda yürüyerekkendilerine bir pantolon bulabilecekleri bir yerekadar bu şekilde yürümeye mecbur ediliyorlardı.Bu şekilde şalvarı çıkartılan bir vatandaşın, nasılmahcup ve telaşlı bir şekilde, sokağa doğrukoşarak bir an önce evine gitmeye çalışmasınıarkadaşlarla beraber büyük bir üzüntü ileseyretmiştik. Annem çarşaf giydiği için, yaşlı vehasta olan babam karakolda nezarete alınmış veakşama doğru, araya hatırlı kişilerin girmesi ileserbest bırakılmıştı.

1983 yılının Kasım ayında yapılan seçimleriTurgut Özal’ın başkanı olduğu Anavatan Partisikazandı. Turgut Özal, diğer iki parti lideri olanTurgut Sunalp ve Necdet Calp’tan daha sivil birgörüntü vermiş, yaptığı bazı çıkışlarla halknezdinde sempati kazanmıştı. Türkiye’de

Page 398: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yaşayan Kürtlerin büyük bir çoğunluğu TurgutÖzal’a oy vermişti. Turgut Özal, seçimlerdeyaklaşık yüzde 45 oy alarak birinci parti olmuşve tek başına iktidara gelmişti. Bu dönemlerdeKürt sorunu çok fazla gündeme gelmedi. Zatenöyle bir ortam mevcut değildi. Çünkü 12Eylül’ün oluşturduğu şok bütün şiddetiyledevam ediyordu. 1984 Belediye Başkanlığıseçimlerinde Doğu bölgelerinin çoğundaAnavatan Partisi adayları ipi göğüsledi.

Kürt sorununu sık sık gündeme getiren bazışahıslar 1987 seçimlerine gelindiğinde SosyalDemokrat Halkçı Parti’nin listesinden adayoldular. Ahmet Türk, Mardin milletvekili seçildi.Bu dönemde Paris’te büyük ses getiren KürtKonferansı düzenlendi. Bu konferansaAvrupa’da sürgünde bulunan çok sayıda Kürtkatıldı. Bu konferansa Sosyal Demokrat HalkçıPartisi’nin bazı Kürt kökenli milletvekilleri dekatıldı. Bu milletvekillerinin bu konferansakatılması üzerine Türkiye’de büyük bir tartışmabaşladı.

Gazetelerde çok sayıda spekülatif haberleryapıldı. Bu haberler üzerine bu milletvekilleri

Page 399: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

SODEP’ten ihraç edildi. Bu ihraçlar Kürtsorununda yeni bir dönemin başlangıcı oldu.Çünkü SODEP’ten ihraç edilen milletvekillerininöncülüğünde Halkın Emek Partisi kuruldu.

Refah Partisi, dinî kimliğinden dolayı Doğu veGüneydoğu illerinde sürekli yüksek oranda oyalmayı başardı. Ancak 1991 seçimlerinde ‘barajkorkusu’ nedeniyle Alparslan Türkeşliderliğindeki Milliyetçi Hareket Partisi ve AykutEdibali liderliğindeki Islahatçı Demokrasi Partisiile ‘kutsal ittifak’ dedikleri seçim ittifakı kurmasısonucu bölgede büyük oy kaybına uğradı. Buoy kayıpları HEP adaylarının işine yarar gözüksede seçim barajının yüksekliği konusu onlarıdüşündürüyordu. Çünkü yüzde 10’luk barajıaşarak HEP adaylarının meclise girmesimümkün değildi. Burada Erdal İnönü devreyegirdi ve HEP ile seçim ittifakı kurmayı kabul etti.

Bu ittifakın sonunda 17 HEP kökenlimilletvekili Meclis’e girmeyi başardı; fakatMeclis’te büyük bir Kürtçe krizi yaşandı.Diyarbakır milletvekili Leyla Zana, Meclisaçılışında yapılan yemin töreninde “YaşasınTürk ve Kürt halklarının kardeşliği’’ sözünü

Page 400: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Kürtçe olarak söyleyince çok büyük tartışmalaryaşandı. Hatip Dicle de Leyla Zana’ya söylemiile destek verdi. HEP’liler bu olay üzerine,seçildikleri partilerinden istifa ettiler ve yenidenHEP’e geçtiler. Tartışmalar ise AnayasaMahkemesi’nin HEP’i kapatma kararı ile sonbuldu.

1991 seçimlerinden sonra ise yeni bir dönembaşladı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez en büyüksağ parti (DYP) ile en büyük sol parti (SHP) birkoalisyon hükümeti kurarak Türkiye’yi terörbelasından kurtarma iddiasıyla görev aldı. Çetinmücadelelerin yaşandığı bu dönemin en önemliözelliklerinden birisi de çok sayıda fail-i meçhulcinayet işlenmesiydi.

HEP’in kapatılmasının ardından, kısa süredeörgütlenmesini tamamlayan Demokrasi Partisi(DEP) kuruldu. Ancak 1991 seçimlerinden sonraDEP’li milletvekilleri hakkında tutuklama kararıverilmiş ve DEP’liler hiç de şık olmayan birşekilde gözaltına alınmıştı. Özellikle OrhanDoğan’ın Meclis bahçesinde polisler tarafındantaksiye bindirilirken maruz kaldığı muamele,kamuoyunda uzun zaman tartışıldı.

Page 401: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

1994 Mahallî seçimlerine bazı adaylarınıngözaltına alınması nedeniyle boykot ederekkatılmayan ve bazı milletvekilleri tutuklanarakçeşitli hapis cezalarına çarptırılan DEP deAnayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı.DEP’in kapatılmasının ardından hızlı bir şekildeHalkın Demokrasi Partisi (HADEP) kuruldu.1999 Mahallî seçimlerine katılan HADEP,Diyarbakır başta olmak üzere Doğu veGüneydoğu’nun birçok il merkezinde ve çoksayıda yerleşim biriminde seçimi kazandı.

[137] Zaman gazetesi, 6 Nisan 2008.[138] Milliyet gazetesi, 15 Eylül 1988.[139] Cüneyt Arcayürek, Çankaya’ya Giden

Yol, s. 150.[140] Hürriyet gazetesi, 13 Mayıs 1989.[141] Cüneyt Arcayürek, Darbeler ve Gizli

Servisler, 1989, s. 133.[142] Hürriyet gazetesi, 15 Ekim 1988.[143] Fikret Bila, Komutanlar Cephesi, Detay

Yayıncılık, s. 11-12.

Page 402: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Hizbullah mı, Hizb-i Kontramı?

1980’LERİN BAŞINDA Diyarbakır’da bulunanİlim ve Menzil kitabevlerinin etrafında toplanangrupların birtakım faaliyetleri, ‘TürkiyeHizbullahı’na giden yolu açtı. 1987’de İlimkitabevi çevresinde örgütlenmeye başlayanHüseyin Velioğlu’nun liderliğindeki TürkiyeHizbullah’ı 1991’de, örgüt içinde ılımlı olarakbilinen ‘menzil’ grubunu tasfiye etti. Menzilgrubunun lideri Fidan Güngör kaçırıldı. Şiddetyanlısı olarak bilinen ‘İlim’ kanadı, 1990’larınbaşında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da PKKyandaşlarına karşı tabanca ve satırlı saldırılardüzenleyerek ismini duyurmaya başladı.Marksist bir örgüt olan PKK’ye karşı bölgedekiMüslüman Kürtlerin tepkisiyle doğduğuizlenimini veren Hizbullah hareketinin liderkadrolarının bu dönemde güvenlik güçleri ileamaçlarının örtüştüğü anlaşılıyor.

PKK’nin etkisinin ve gücünün iyice arttığı birsırada, bölgede dindar bir görüntü çizen vedindarlara hitap ettiğini, eylemlerini din adına

Page 403: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yaptığını iddia ederek sahneye çıkan Hizbullahörgütü ile ilgili çok sayıda iddia ortaya atıldı.

Devlet tarafından bu örgüte silah yardımıyapıldığı, örgüt militanlarının korucularla birlikteçalıştığı ve askerî tesislerde silahlı eğitimaldıkları gibi iddialar, bazı delillerleispatlanmaya çalışıldı.

Refah Partisi’nin MHP ile seçim ittifakınagirmesi ve din adına ortaya çıkan Hizbullah’ıneş zamanlı olarak bölgedeki bazı insanlarıöldürmeye yönelik eylemlere başlaması, birmerkezden planlanan bir projenin parçaları imişgibi bazı şüpheler doğurdu.

Kürt sorununa duyarlı olan dindar kimselerintamamen meselenin dışına atılması, sorunusadece PKK’ye endeksli bir hale getirmeplanının bir parçası olarak değerlendirilmeyebaşlandı. Sonraki gelişmeler de bu tezi desteklermahiyette gelişti.

İstanbul’da Kürt meselesine kafa yoran veİslâm adına çözümler için katkıda bulunmayaçalışan Nur talebesi bir grup olan ‘ZehraVakfı’nın başkanı İzzettin Yıldırım’ın 29 Aralık1999 tarihinde kaçırılması ve 1 ay sonra, 28

Page 404: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Ocak 2000 tarihinde Hizbullah’a ait bir evdedomuz bağı ile katledilmiş olarak bulunmasıgündemin en önemli konusu olmuştu. Hizbullahtarafından kullanılan bu evlerde insanlık dışıişkencelere maruz kalmış elleri ve ayakları bağlıyüze yakın ceset bulundu.

PKK’nin etkisinin azalmaya başlaması ilebirlikte Hizbullah örgütüne yönelikoperasyonlara ağırlık verildi. Bu operasyonlarsonucu, 2000-2002 yılları arasında altıbineyakın Hizbullah üyesi gözaltına alındı.

Bir Jandarma yetkilisi, Velioğlu’nun döneminJandarma JİTEM Grup Komutanı Ahmet CemErsever’le yakın ilişki içinde bulunduğunu vedaha sonra MİT için çalışmaya başlayacak olan‘Yeşil’ kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım’lagörüşmesinin bu bağlamda ele alınmasıgerektiğini söylüyor.

Yine aynı dönemin Millî İstihbarat Teşkilatı(MİT) Müsteşarı Tümgeneral Teoman Komankendisine Hizbullah’ı soran gazetecilere şuşaşırtıcı cevabı veriyordu:

“Hangi Hizbullah? Bir İran’daki

Page 405: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Hizbullah vardır bir de PKK’ninbaskılarına karşı kendini koruyan,dinî inançları kuvvetli vatandaşlar.”

Örgütün faaliyetlerini iyi bilen Güneydoğukökenli bir işadamı, Hizbullah’ın PKK’ye karşımücadele eden bir yapı olarak tanımlanmasınakarşın en büyük zararı batıdaki dindar insanlaraverdiğini şöyle anlatıyor:

“Öcalan’ın Şubat 1999’dayakalanmasıyla birlikte PKKbölgede etkinliğini kaybedince,oluşan güç boşluğunu Hizbullahdoldurmak istedi. Daha öncedevletle çatışmak istemeyen örgüt,PKK tasfiye edilince varlık nedeninikaybetti. İstanbul’daki Doğu veGüneydoğu kökenli işadamlarınıkaçırarak para toplamaya başladı.Kaçırılan iş adamlarının dernek,örgüt ya da partilerle organikbağlantısı olmayan ve dindar

Page 406: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

insanlardan seçilmesi ilginç tabiî.Yani örgüt Müslümanları öldürerekİslâm devleti kurmaya çalışıyordu!”

17 Ocak operasyonu sonrasında sarsılan vedağılma sürecine giren örgüt, adını 24 Ocak2001 tarihinde Diyarbakır Emniyet MüdürüGaffar Okkan ve korumalarına yapılan suikastsonrasında yeniden duyurdu. Suikast sonrası,Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantangazetecilere yaptığı açıklamada: “Suikastınarkasında sadece Hizbullah’ı aramak yanlış. Bizböyle bir eylem bekliyorduk ancak bu çaptaolacağını tahmin edememiştik” diyerek olayınarkasındaki dış odaklara işaret ediyordu.“Almanya, Rusya ve İran birlikte hareketediyor” diyen Tantan’ın bu açıklamaları isezihinleri iyice karıştırdı. Okkan suikastısonrasında meseleyi kan davasına dönüştürenörgüt, emniyetin sıkı takibi neticesinde yediğidarbelerle dağılma noktasına geldi; liderkadrolarının önemli bir bölümü Avrupa’yakaçmak zorunda kaldı.

Üçüncü liderleri Mehmet Beşir Varol

Page 407: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yönetiminde Avrupa’da yeniden yapılanmayagittiği görülen Hizbullah’ın bu çabalarınıyakından izleyen Emniyet İstihbarat Dairesi’ninelde ettiği bilgiler ise son derece çarpıcı.Örgütün yeni stratejisinde 17 Ocakoperasyonları sonrasında askıya alınan evtoplantıları, cami sohbetleri, Kur’an kursu veimam-hatip mezunu gençleri örgüte kazandırmaçabalarının devam ettirilmesi hedefleniyor.Avrupa’da ve Türkiye’de sürekli gelirkaynakları elde etmek için kitapevleri vebirtakım şirketler kurmaya çalışan örgütünmaddî sorunları aşmanın dışında orta ve yükseköğrenim grubundan gençleri kazanmak içinuygulamaya koyduğu yeni strateji ise tam biristihbarat operasyonu niteliğinde.

Kamuoyunda ‘Nurcu’ veya ‘Süleymancı’olarak bilinen ve terörle uzaktan yakından ilgisiolmayan grupların arasında gizlenmeyiamaçlayan bu yeni stratejinin araçları da örgütmensuplarına iletildi. Örgüt mensuplarınıntoplandıkları evlerde Risale-i Nur ve Kur’an-ıKerim bulundurmasını isteyen Hizbullahliderleri, bir taraftan da bahsi geçen grupların

Page 408: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

burs ve pansiyon imkânlarından istifade etmeyeçalıştı.

Genel kanaat Hizbullah’ın artık yeraltıdönemine son vererek yasal zeminlere çıktığı vefaaliyetlerini bu çerçevede yürütmeye çalıştığışeklindedir. Son dönemde Türkiye’nin Doğu veGüneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yoğun birİslâmcı Kürt örgütlenmesi dikkat çekmeyebaşlamıştır.

Kürt kimliğinden vazgeçemeyen fakatdindarlığını da korumaya çalışan kitlelerinyoğun ilgi gösterdiği bu örgütlenmeçerçevesinde Mustazaf-Der, Özgür-DerAnadolu-Der, Akit-Der ve Toplum-Der gibiisimler altında kurulan derneklere bu kesimlertarafından ilgi gösterildiği gözlenmektedir.

Özellikle Mustazaf-Der, Danimarka’dayayınlanan ‘Hz. Muhammed (s.a.v.)karikatürleri’ne tepki olarak 16 Nisan 2006tarihinde Diyarbakır’da yapılan ve yüzbindenfazla insanın katıldığı miting ile dikkatleriüzerine çekmiştir. PKK ve BDP’nin dinemesafeli duruşundan rahatsız olan dindar halkın,bu tür örgütlere sempati ile baktığı

Page 409: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

gözlenmektedir.İran’da kurulan ve Lübnan’da ABD ve İsrail

askerî işgaline karşı koymak için örgütlenenHizbullah’tan farklı bir yapılanma arz eden‘Türk Hizbullahı’, Kasım 2003’te İstanbul’ukana bulayan Sinagog ve HSBC saldırılarında dagündeme gelmeyi başardı. ABD yönetimitarafından ‘terör listesine’ alınan örgütün,Avrupa topraklarında nasıl bu kadar rahatettiğinin cevabı hâlâ birçok insanın zihninimeşgul ediyor.[144]

Bununla birlikte Hizbullah örgütü ile ilgilibirçok iddia karanlıkta kaldı. Devlet güçleritarafından kullanılması ile ilgili iddialara çokikna edici cevaplar verilemedi. Bazı Hizbullahörgütü üyeleri ve güvenlik yetkililerinintemasları ile ilgili olarak gazetelerde birçok itirafyayınlandı. Ergenekon Davası sanıklarındanAlbay Arif Doğan, Hizbullah örgütünü HüseyinVelioğlu ile birlikte kurduklarını söyledi. Kürtlerarasında, bu örgütün PKK’ye karşı devlettarafından kullanıldığı inancı çok yaygındır. Buve buna benzer iddialar ve kanaatler nedeniyleHizbullah’a bölgede ‘Hizb-i Kontra ve Hizb-i

Page 410: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Şeytan’ isimleri takıldı.Yargıtay 9. Ceza Dairesi, tutukluluk sürelerini

kısaltan 5271 sayılı Ceza MuhakemesiKanunu’nun 102. maddesinin yürürlüğegirmesiyle başlayan özel yetkili ağır cezamahkemelerinde yargılanan sanıklar için busürenin 10 yıl olduğu sonucuna ulaştı. Daire,aralarında Hizbullah ve PKK sanıklarının dabulunduğu dosyalara ilişkin 26 kişinin 10 yılıaşkın süre tutuklu bulunduğunu belirleyerek,bunların tahliye edilmesine karar verdi. Bukararın uygulanmaya başlanması ile birlikteHizbullah konusu 2011 yılının hemen başındayoğun bir şekilde yeniden gündeme geldi.

10 yıl önce tutuklanan ve bugüne kadarhaklarındaki dava Yargıtay’da bekleyen vesonuçlanmayan Hizbullah tutuklularısalıverilince ‘kızılca kıyamet’ koptu. Konu ileilgili olarak Hükümet ve üst yargı mensuplarıarasında şiddetli tartışmalar yaşandı.Mahkemelerdeki yoğun işgücü ile birlikte,adaletin bu kadar yıl gecikmesininsorumluluğunu elbette kimse üstlenmedi.Ardından şartlı salıverilen ve her gün karakolda

Page 411: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

imza atmaları gereken Hizbullah mensupları,imza atmaya gelmeyince gerginlik bir kat dahaarttı. Devreye Cumhurbaşkanı Abdullah Gülgirdi. Bu kişiler için yeniden tutuklanma kararıçıkarıldı. Daha sonra şartlı salıverilen Hizbullahmensupları yeniden bir bir tutuklanarakcezaevlerine gönderildi.

Yaşanan gelişmelerin ardından Yargıtay,Hizbullah davası ile ilgili kararını 26 Ocak 2011tarihinde verdi. Bu karar ile Diyarbakır AğırCeza Mahkemesi tarafından 16 sanığa verilenmüebbet hapis cezası onaylandı. Ancak dahaönce tahliye edilen Hizbullah militanlarından 9’usırra kadem bastı. Bu militanlar şimdi her yerdearanıyor. Fakat Yargıtay ile ilgili olarakkamuoyundaki tartışmalar daha uzun bir süredevam edeceğe benziyor. Şimdi birçok kişi İlhanCihaner ile ilgili olarak çok acele eden vefotokopi üzerinde karar veren Yargıtay’ınHizbullah davası için, niçin inisiyatifkullanmadığını ve bu kadar ağır hareket ettiğinimerak ediyor.

[144] Aksiyon dergisi, Sayı: 769, 31 Ağustos-06 Eylül, 2009.

Page 412: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Diyarbakır Cezaevi FaciasıMİLLETİN OYUNUN ve tercihinin hiçesayıldığı ve bürokratik diktatörlüğün egemenkılındığı 12 Eylül döneminde yapılanhaksızlıklar için çok sayıda araştırma yapılmıştır.Aslında bu ihtilali yapanların, başta ihtilalinlideri Org. Kenan Evren olmak üzerebirçoğunun itirafları ile yapılan yanlışlıklarkayıtlara geçmiştir.

Demokrat bir Kürt ailesine mensup olan FelatCemiloğlu’nun başına gelenler, bu büyükinsanlık ayıbının en çarpıcı misalidir.

1928 Diyarbakır doğumlu olan FelatCemiloğlu, İstanbul’daki Yüksek Ekonomi veTicaret Okulu’ndan mezun olduktan sonraDiyarbakır’da Belediye İktisat Müdürlüğü, MillîKoruma Müdürlüğü, Ticaret ve Sanayi OdasıSekreterliği ve Başkanlığı ve TOBB YönetimKurulu Üyeliği görevlerinde bulunmuş. 27Mayıs’tan sonra sekiz ay kadar BelediyeBaşkanlığı görevini vekâleten yürütenCemiloğlu, 1977 yılında yapılan ve MehdiZana’nın Bağımsız olarak Diyarbakır BelediyeBaşkanı olarak seçildiği seçimlere Adalet Partisi

Page 413: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

adayı olarak,1989 seçimlerine de ANAP’tanaday olarak katılmıştır.

21 Mayıs 1982’de 54 yaşında iken gözaltınaalınan ve bu süre içerisinde büyük bir dramyaşatılan Felat Cemiloğlu’nun, Gazeteci-YazarHasan Cemal’e anlattığı ve ‘Kürtler’ kitabındanözetleyerek aşağıya aldığımız Diyarbakır K TipiAskeri Cezaevi’nin 33 No’lu koğuşundayaşanan bu acı hatıralar, insanın kanınıdonduracak cinstendir:

“Eşyalarımızı hücreye bırakmamız vekülot üstümüzde kalacak şekildesoyunmamız söylendi. Koridoraçıkarıldık. Diğer hücredekilere arkalarınıdönmeleri ve yere çökmeleri emredildi.Bize de birer süpürgeyle ortalardaki birhücredeki suyun koridora çıkarılmasıemredildi. Hücre içindeki tuvaletin tıkalıolduğunu ve içeride bir karış kadar suyuniçinde pisliklerin yüzdüğünü gördük. Busuyla yıkanmamız emredildi. Pisliklebirlikte avuçlayarak başımızdan itibarenbu suyla yıkandık. Müteakiben hepimiz

Page 414: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

koridorda diz çökerek başlarımızıbirbirimize yaklaştırdıktan sonraüstümüze bir-iki bidon su döktüler.Böylelikle sözde temizlenmiş olduk ve lNo’lu hücremize konulduk! 1 No’luhücre koğuş kapısının girişindeydi.İçeriye her komutan (gardiyanlarakomutan denirdi) girişinde tekmilvermemiz emredilmişti. ‘Birinci kat, lNo’lu hücre .... mevcuduyla emir vegörüşlerinize hazırdır komutanınım’demek lazımdı. Komutan diğer hücrelerinönünden geçerken de her hücre,numarasına göre aynı tekmili verirdi.Hemen hemen her tekmilden sonra, yageç tekmil vermekten, ya yanlış ya dayüksek sesle verilmediği için ceza almakmuhakkaktı.”

“(…) Hücreye konulduğum 12 Haziran1982’den sonra İstiklâl Marşı, ‘GençliğeHitabe’ ve ‘Andımız’ marşlarını tamamenöğrenmeden koğuşlara giremeyeceğimizsöylendi.”[145]

Page 415: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Bedii Tan da Diyarbakır’ın saygıdeğerşahsiyetlerinden ve işadamlarından idi.Siyasetçi-Yazar Altan Tan’ın babası olan BediiTan, tuttuğu orucun sonunda maruz kaldığıinsanlık dışı muamele ve vahşet sonucu hayatınıkaybetti. İşte oğlu Altan Tan’ın ifadeleri ile BediiTan ve başından geçenler:

“Bedii Tan, Midyat’ın Helaxeköyünden kan davası nedeniyleEstel mahallesine yerleşen bir aileninevladı idi. 20 yaşındayken 1953 yılısonlarında Midyat’tan Diyarbakır’agelmiş, hemşehrisi Musa Anter’inbaşyazarı olduğu Şark Postasıgazetesinde çalışmaya başlamıştı.1960 yılında Karayolları 9. BölgeMüdürlüğü’ne memur olarak girdi.Bir yandan da Diyarbakır AkşamTicaret Lisesi’ne devam etti.Muhasebe öğrendi. 1966 yılındamemuriyetten istifa ederekmuhasebecilik yapmaya başladı.Batman Postası ve Abdurrahman

Page 416: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Efem Dolak’ın başında olduğuDiyarbakır İleri Yurt gazetesindeköşe yazıları yazıyordu. FelatCemiloğlu gibi o da siyasî Kürthareketlerine ilgi duymadı. İlkgençlik yıllarında Said Nursî’ninRisale’lerini, daha sonraları iseNecip Fazıl Kısakürek’in BüyükDoğu ekolünü takip etti. Hayatıboyunca CHP’ye muhalefet ettiDemokrat Parti’yi ise ‘renksiz’ veCHP’nin ‘güler yüzlüsü’ diyeniteleyerek eleştirdi. Millî SelametPartisi kuruluncaya kadar hiçbirsiyasî partiye yakınlık duymadı.Edebiyata ve özellikle şiiretutkuluydu. Anlayışlı, kibar, mert,çocuklarıyla arkadaş ve cesur birkişiydi. Cesaret ve kibarlığı aynıanda birleştirebilen enderkişilerdendi. Koğuş arkadaşı CizreliSelim Dindar onu şöyle anlatıyordu:Bedii Tan’ı da gardiyanlar işkenceile öldürdü. O, yüzünde devamlı

Page 417: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

tebessüm olan biriydi. Yaşlıolmasına rağmen, işkence yapıldığızaman bağırmıyor, yalvarmıyor,işkence yapanların gözlerinin içinebakıp tebessüm ediyordu. Bu tavrı,onları çok kızdırdı. Çok dayak yedive yatağa düştü.”[146]

Binbaşı Esat Oktay Yıldırım, Diyarbakır 5No’lu Askerî Cezaevi’nin iç güvenlik amiri idi.Askerî Cezaevi’nde çok sıkı bir disiplinsağlamış, bunu sağlamak için de akla hayalegelmeyen işkence yöntemlerini bulmuş veuygulamıştı. Şiddet bir kez daha şiddetidoğurmuş ve Esat Oktay Yıldırım, yıllar sonraİstanbul Ümraniye’de bir belediye otobüsündesilahlı saldırı sonucu eşinin gözleri önündeöldürülmüştü.

Bu özelliği ve insanlık dışı zulüm veişkenceleri ile Diyarbakır Cezaevi, tam bir ‘PKKAkademisi’ne dönüşmüştü. Buraya sempatizanve suçsuz olarak giren insanlar buradan çıktıktansonra tam bir militan ve ‘Türkiye düşmanı’

Page 418: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

olmuşlar; bunlardan çok sayıda kişi de dağaçıkmıştır.

Diyarbakır Cezaevi’nde uygulananlar,vicdanları sızlatan ve hiçbir insanın asla kabuledemeyeceği işkence örnekleri ile doludur.

Bu işkence ve hukuk dışı uygulamaların artıkbir daha yaşanmayacağının teminatı olarak,Diyarbakır Cezaevi’nin bir ‘işkence müzesi’şeklinde, gelecek nesillere bir ibret tablosuolarak bırakılması gerekmektedir.

Bu arada Tarım ve Köy İşleri Bakanı MehdiEker, Diyarbakır Cezaevi’nin Ergani yolundayapılacak yeni binalara taşınacağını ve şimdikicezaevinin yerinin Millî Eğitim’e devredilerek,bölgede ihtiyaç duyulan okulların yapılacağı bir‘eğitim kampüsü’ne dönüştürüleceğini ifade etti.

İnsanlık suçu işlenerek işkencehane olarakkullanılan bir mekânın, yeni neslin aydınlanmasıiçin eğitim kurumları haline dönüştürülmesi çokhayırlı bir hizmettir. Ancak bu kampüsün birköşesinin ‘işkence anıtı’ halinde düzenlenerek,bu insanlık dışı ve vahşi uygulamaların daunutturulmayarak hafızalarda canlı olarakmuhafaza edilmesi, demokrasi bilincinin

Page 419: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yerleşmesi açısından büyük bir hizmet ifaedecektir.

[145] Hasan Cemal, Kürtler, Doğan Kitap,Nisan 2003, 2. Baskı, s. 15-24.

[146] Tan, a.g.e., s. 393-394.

Page 420: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

BÖLÜM 3Kürt Meselesinde Son Durum

Page 421: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

1990 ve Sonrası12 EYLÜL İHTİLALİ’NİN LİDERİ KenanEvren, 1989 yılında dokuz yıldır sürdürdüğüCumhurbaşkanlığı görevinden emekli olarakayrılmıştı. Bu gelişme, Anavatan Partisi GenelBaşkanı Turgut Özal’ın önüne büyük bir fırsatgetirmişti. Özal’ın önünde iki seçenekbulunuyordu. Ya partisinin başında kalaraksiyasî mücadelesine devam edecek ya daÇankaya Köşkü’ne çıkacaktı. Aslında AnavatanPartisi’nde kendisinden sonra yerini tamanlamıyla dolduracak bir isim degörünmüyordu. Turgut Özal, emanetçi bir genelbaşkan ve Başbakan adayını tercih etti. Enuygun isim olarak da Yıldırım Akbulut ismindekarar kılmıştı.

Bu dönemde siyaset arenası da zorlu halegelmiş, eski tüfek siyasetçiler, kıl payı kabuledilen bir referandum sonucu yeniden siyasetedönmüşlerdi. Artık hiçbir şey eskisi gibiolmayacaktı. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit,Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş,partilerini emanetçilerinden devralmışlar ve aktifsiyasetin içine girmişlerdi. Çankaya Köşkü’ne

Page 422: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

çıkmak Turgut Özal için de, geleceği partisi içinbelirsiz olan bir yarıştan kurtulmak için de birşans olmuştu.

Turgut Özal, faklı bir Cumhurbaşkanlığı yaptı.Çok aktif olarak siyasetin içinde bulundu. Dışpolitika ile çok yakından ilgilendi. O güne kadarbir protokol ve tasdik makamı olarak görülenÇankaya Köşkü, çok farklı bir fonksiyonyüklenmeye başladı.

Özal, hem Başbakanlığı, hem deCumhurbaşkanlığı yaptığı süre içerisinde Kürtmeselesinde farklı bir profil çizmişti. Kürtmeselesini çözme konusunda bir irade beyanınıkamuoyu önünde zaman zaman açık bir şekildeyapmaktan çekinmiyordu.

Özal, Çankaya Köşkü’ne çıktıktan sonra,sürpriz sayılan bir atama gerçekleştirdi. 12 Eylüldöneminde işkencelerin zirveye çıktığı veDiyarbakır Cezaevi’nin ‘işkencehane’yedönüştüğü bir sırada Diyarbakır’da en üst düzeyaskerî yetkili olarak bulunan 7. Kolordu veSıkıyönetim Komutanı olan Kemal Yamak’ıCumhurbaşkanlığı genel sekreterliğine atamıştı.Bu atamanın sebebi ve mahiyeti bugüne kadar

Page 423: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

anlaşılamamıştır.Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Çankaya

Köşk’ünde, Türkî Cumhuriyetlere yaptığı uzunve yorucu bir gezinin ardından kalp krizi sonucuhayatını kaybetti. Bu şekilde ani ölümü üzerineçok sayıda senaryo ortaya atıldı. Vefatındansonra yurtdışına incelenmek üzere ailesitarafından gönderilen saç tahlillerinin sonucuhiçbir zaman açıklanmadı. Turgut Özal, dahaönce de Anavatan Partisi Kongresi sırasındaKartal Demirağ’ın suikast girişimine hedefolmuş ve bu suikastı hafif yaralı olarakatlatmıştı.

1990’lı yıllar çok gergin bir şekilde başlamıştı.Çıkan ‘terör’ olayları her geçen gün artıyor vekitlesel bir karaktere bürünme eğilimigösteriyordu. Bunun ilk işaretleri 1990 yılının 21Mart’ında kutlanan Nevruz ile görülmüştü. 17Mart 1990 tarihinde öldürülen bir PKK’linincenaze töreninden dönen yaklaşık beşbin kişi,Nusaybin’de güvenlik güçleriyle çatıştı. Buçatışmalarda 1 kişi öldü ve 6 kişi yaralandı.Kepenkler kapatıldı ve okullar kapandı.

Nusaybin’deki olayları protesto etmek

Page 424: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

amacıyla 19 Mart’ta Cizre’de kepenkler indirildi.21 Mart’ta bu sefer binlerce kişinin katıldığı biryürüyüş yapıldı. Bu yürüyüş sırasında çatışmaçıktı, 4 kişi öldürüldü ve sokağa çıkma yasağıilan edildi. Silopi ve İdil’de de gösteriler yapıldı.23 Mart’ta Cizre bir kez daha olaylara sahneoldu. Beşbin kişiyi aşkın göstericinin katıldığıbir yürüyüş yapıldı. Ancak bu sefer güvenlikgüçleri gösteriye müdahale etmeyince birçatışma meydana gelmedi.

1991 yılının Nevruz’unda da buna benzersahneler yaşandı. Cizre, Nusaybin ve İdil’debinlerce kişinin katıldığı gösteriler yapıldı.Birçok kişi bu gösteriler sırasında öldürüldü.Büyük şehirlerde de çok sayıda kişinin katıldığıgösteriler ve toplantılar yapıldı. Bunun üzerineKültür Bakanlığı, 1991 yılından itibarenNevruz’un resmî olarak kutlanması yönünde birkarar aldı.

1992 yılı Nevruz’una PKK büyük hazırlıklarlagirmeye çalıştı. 21 Mart 1992 tarihini ‘UlusalAyaklanma (Serhıldan) Günü’ olarak ilan etti,halkı yapılacak gösteri ve ayaklanmalarakatılmaya davet etti. Mart’ın başından itibaren

Page 425: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

gün gün gerginlik tırmanmaya başladı. Nevruzyaklaştıkça insanların bir kısmı çoluk çocuğuylabirlikte bölgeyi terk ederek, Batı illerindekiakrabalarının yanına gitti. 19 Mart’ta başlayangösteriler giderek tırmandı. Olağanüstü güvenlikönlemleri alındı. Buna rağmen şiddetli çatışmalarçıktı. Van, Siirt, Batman, Nusaybin, Cizre veŞırnak’ta biri polis 24 kişi hayatını kaybetti.Şırnak’ta yaklaşık yirmi saat süren çatışmadavali Mustafa Malay’ın tabiriyle ‘tamamen birsavaş hali’ yaşandı. Tam bir ‘isyan provası’şeklinde geçen bu gösteriler PKK’nin istediğişekilde sonuçlanmadı. Güvenlik güçleri kısasürede duruma hâkim oldu.

Kürt dilinin konuşulmasının önündeki kanunîyasak ise 1991 yılına kadar devam etti. 25 Ocak1991 tarihinde Bakanlar Kurulu’nun aldığı birkarar neticesi, Kürtçe konuşma serbestbırakılmış ve Kürtçe müzik yapmanın önüaçılmıştır. Çok hızlı değişen ve gelişen dünyada,teknolojinin önünün hiçbir kanunla ve yasaklakapatılamayacağı ayan beyan ortada iken, busaçma yasağın bugüne kadar sürmesi bile büyükbir ayıptan ibaretti. Zira kimse doğacağı bölgeyi

Page 426: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ve konuşacağı dili sipariş etme hakkına sahipdeğildir.12 Nisan 1991’de de ‘Türkçeden BaşkaDillerde Yapılacak Yayınlar Hakkında Kanun’yürürlükten kaldırıldı.

1990’lı yılların kayda değer önemli bir konusuda bugünlerde Ergenekon Terör Örgütü’nünbazı generallerle birlikte üst düzeysorumlularından olmak iddiasıyla yargılananDoğu Perinçek’in PKK ve Abdullah Öcalan ileolan münasebetleri idi. Perinçek, Bekaa vadisinegiderek Abdullah Öcalan’ın misafiri oldu veburada törenle karşılandı.

Günlerce Öcalan ile birlikte kalan Perinçek,yaptığı röportajları ve gözlemleri, sahibi olduğu2000’e Doğru dergisinde yayınladı. Daha sonrakitap olarak da basılan bu röportajlarda,Abdullah Öcalan ve PKK övgüleri yer aldı.

Doğu Perinçek, Doğu ve Güneydoğu’da çoksayıda yerleşim yerini gezerek mitinglerdüzenledi. Buralarda PKK bayrakları vesloganları ile karşılandı ve alkışlandı.

2000’e Doğru dergisinin, 22 Ocak 1989 tarihlisayısında ‘Cizre dün Filistin gibiydi’ şeklinde birmanşet atılmış; 25 Mart 1990 tarihli sayısında ise

Page 427: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

‘Nusaybin, Cizre, Silopi ve İdil’de intifadayayılıyor. Halkın silahı taş, barikatı varil’şeklinde bir haber yapılmıştı.

1991 yılında 12 Eylül’ün üzerinden 11 yılgeçtikten sonra yeniden Başbakan olanSüleyman Demirel, bu dönemdeki ilk yurtgezisini 7 Aralık 1991 tarihinde ortağı Erdalİnönü ile birlikte Diyarbakır’a yapmış ve buradayaptığı konuşmada ‘Kürt realitesini tanıdıklarını’ifade etmişti. Arkasından da Demirel, şunlarıeklemişti:

“Kürt realitesini tanımak,Türkiye’nin birliğine mani değil.Zaten bin yıldır bu topraklarda birlikiçinde yaşıyorsun. Bu ülkede Kürtasıllıyım diyenlerin, başka birülkedeki Kürtlere yakınlığına sen desempati duymalısın. Demokrasininve hukukun üstünlüğünün gereğiniyerine getiremezsek, çok büyükızdırapların içine düşeriz butopraklarda.”[147]

Page 428: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Aslında bu sözler yıllardır uygulanan ve inkâradayanan bir politikanın hazin bir iflası anlamınageliyordu. Demek ki Türkiye’de Kürtler vardı veyetmiş yıla yakın bir zamandır uygulananasimilasyon politikaları bir işe yaramamıştı.Fakat bu realite sadece demeçlerde kalmış,bürokratik devletin ve derin mahfillerin katı veırkçı tutumları ve dirençleri karşısında hiç birmesafe alınamamıştı.

Demirel, Ankara’ya döndükten sonra askerlertarafından uyarıldı ve o günden sonra ‘Kürtrealitesi’ sözünü bir daha ağzına almadı. DYPmilletvekili Coşkun Kırca bu durumu şu şekildeifade ediyordu:

“Kürt realitesi sözü çok kafa karıştırdı. Doğruolmadı. Nitekim askerler uyardı, Demirel de birdaha Kürt realitesi falan sözünü ağzınaalmadı.”[148]

1990’lı yıllarda Güneydoğu AnadoluBölgesi’nde çok sayıda fail-i meçhul cinayetişlendi. Fail-i meçhuller yüzünden bölge tam birkorku ve vahşet diyarına dönmüştü. ÖzellikleSilvan, Batman, Nusaybin, Cizre, Diyarbakırgibi şehirlerde işlenen cinayetler artık yüzlerle

Page 429: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ifade ediliyordu.Bu şehirlerin çoğunda büyük bir korku ve

panik havası başlamıştı. Zaten gece sokağaçıkılmayan bu şehirlerden, batı bölgelerinebüyük bir göç başlamıştı. Artık Silvan gibi bazışehirler için ‘ölü şehir’ tabiri kullanılıyordu.

Bu dönemdeki fail-i meçhul cinayetlerin ilkiolarak Diyarbakır HEP İl Başkanı VedatAydın’ın öldürülmesi olayı gösteriliyordu. VedatAydın 5 Temmuz 1991 tarihindeDiyarbakır’daki evine gelen ve polis olduğusöylenen 5 kişi tarafından alındıktan iki günsonra Diyarbakır-Elazığ il sınırında bir köprüaltında ölü olarak bulunmuştu. Bu olay, fail-imeçhul olaylar için bir dönüm noktası veya birişaret fişeği olmuş ve bu olaydan sonra fail-imeçhul cinayetler birbirini izlemişti.

Vedat Aydın’ın cenaze törenine yaklaşıkyüzbin kişi katıldı. Katılanların üzerine ‘kimoldukları bugün de bilinmeyen’ kişilertarafından ateş açıldı. Çok sayıda ölü ve yaralıile cenaze töreni, tam bir can pazarına dönüştü.Bütün bu olaylar halkın HEP’e daha çokyönelmesinden başka bir işe yaramadı. Daha

Page 430: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

önce de belirttiğimiz üzere Erbakan-Türkeşittifakı, bölgede büyük bir kırılmanınyaşanmasına sebebiyet verdi. Bölgede MillîSelamet Partisi ve Refah Partisi’ne verilen destekbu siyasî geleneğin Kürt halklarına yaptığıkatkıdan ileri gelmiyordu. İslâmi değerlereyaptığı vurgunun sonucu olarak Kürt seçmenler,bu siyasi çizgiyi kendilerine yakın bulmuşlardı.

MSP-RP çizgisi, bütün siyasî hayatı boyuncaözellikle ‘Kürt sorununa’ mesafeli durmuştu vesanki bu mesafeye özellikle dikkat ediyor gibide bir görüntü veriyordu. İşte Gazeteci-YazarAli Bulaç’ın bu konuyu tahlil eden yazısı:

“Bu partinin önde gelen zatları, sonaylara kadar Kürt sözcüğünü ağızlarınabile almadılar. Tam aksine Diyarbakır,Mardin, Batman, Muş, Bingöl, Van vb.Kürt bölgelerinde Kürtlere ‘Fatih’intorunları’ dediler, onları da bin yıllıktarihin içine kattılar. Oysa herkes biliyorki Kürtler, daha Türkler Anadolu’yagelmeden dörtyüz yıl önce İslâm’a girmişbir kavimdir ve işin ilginç yanı, Türklerin

Page 431: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Anadolu’ya gelişlerini kolaylaştırankendileri olmuştur. Bütün bunlararağmen Refah Partisi çevresininherkesten ancak çok daha sonra ve adetaistemeye istemeye, neredeyse ‘kerhen’Kürt sözcüğünü telaffuz etmeyebaşlaması çok düşündürücüdür. Amadaha düşündürücü ve ibret verici olanıseçim öncesi girdiği ittifaktır ki, banagöre bunun geneldeki TürkiyeMüslümanlarına verdiği zararın gerçekboyutlarını ancak şimdilerdeanlayabiliyoruz.

Elbette sorun MÇP (MHP) gibikendisini siyasî platformda temsil etmehakkı olan bir parti ile ittifak kurmakdeğil, ancak ittifak arifesinde ve sürdüğü52 günlük zaman içinde Parti’de olupbitenlerin ortaya çıkardığı gerçeklerdir.Aradan geçen şunca zamandan sonra,ittifak senaryosunu yazıp sahneyekoyanların gerçek amacının, Kürtsorununda Müslümanları devre dışıbırakmak ve meseleyi başka güçlere

Page 432: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

havale etmek olduğu anlaşılıyor.”[149]

Eylül 1992 yılında işlenen Musa Antercinayetiyle, gerginlik had safhaya ulaşmıştı. 75yaşında bir yazar ve gazeteci olan Musa Anter,Vedat Aydın cinayetine benzer bir cinayetinkurbanı olmuştu. Bu arada CumhurbaşkanıTurgut Özal’ın vefatı üzerine Çankaya Köşkü’neDemirel Cumhurbaşkanı olarak çıkıyor veBaşbakanlık koltuğuna Tansu Çiller oturuyordu.

Bu dönemin en büyük provokasyonlarındanbiri de 2 Temmuz 1993 tarihinde 37 gazeteci veyazarın bir toplantı için geldiği Sivas MadımakOtel’de çıkarılan yangındı. Madımak Otel cayırcayır yanarken otelin önünde provokatörlerintahrikleri ile ‘Kahrolsun Laiklik-Yaşasın Şeriat’sloganları atılıyordu.

22 Ekim 1993 tarihinde Diyarbakır JandarmaBölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar AydınLice’de çıkan çatışmada şehit edildi ve aynı günSiirt’in Baykan ilçesi Derince köyüne bir baskındüzenleyen PKK, çoğunluğu kadın ve çocukolmak üzere 22 kişiyi katletti. ‘Kanları yerdekalmayacak’, ‘üç beş çapulcuya pabuç

Page 433: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bırakmayacağız’ gibi sözlerin bir işe yaramadığıher geçen gün biraz daha görülüyor ve halkbüyük bir bezginlik ve ümitsizlik içinde, akankanın bir an önce durmasını bekliyordu. Lice’deçıkan çatışmalarda otuzdan fazla vatandaşhayatını kaybetti. Bin civarında insanınyaralandığı haberi ajanslara düştü. Bu çatışmasadece ondört saat kadar sürmüştü. Bugelişmeler üzerine, insanlar Lice’den kaçmayabaşladılar.

Bu arada ilginç bir iddia da gündeme gelmişti.Bütün meslek hayatını Güneydoğu’da PKK’yekarşı mücadele ile geçirmiş bir subayın sözleribu konuda az da olsa bir ipucu vermeyeyetiyordu:

“Çiller’i sevmem; ama onunsayesinde bu işler hızlandı.Anlaşılan o ki, Başbakanlıkkoltuğuna oturduktan sonra ‘Herşeyserbest’ demiş. Başka bir deyişleÇiller, Başbakanlık koltuğunaoturduktan sonra Güneydoğu’dakielleri serbest bıraktı. Sivil siyasî

Page 434: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

otoritenin bütün desteğini, öyleanlaşılıyor ki, gözü kapalı biçimdegüvenlik güçlerinin, askerin arkasınakoydu ve geri çekildi.”[150]

Bu dönemden sonra ‘Özel Harekât Timleri’nemensup emniyet güçlerinin sayısında büyük artışolmaya başladı. Terörle topyekûn savaş stratejisiçerçevesinde çok sayıda kişiden bu amaçlayararlanılmaya çalışıldı. Yeraltı dünyasının namyapmış bazı elemanları, suçlara bulaşmış çoksayıda kişi ve kanun kaçakları da buyapılanmada kendisine yer buldu.

1994 yılından itibaren PKK’nin düzenlediğişiddet eylemleri gerilemeye başlarken, psikolojiküstünlük de devlet güçlerinin eline geçmeyebaşladı. Artık insanlar yavaş yavaş akşamlarısokağa çıkmaya başladı.

Bu dönemde ekonomik sıkıntılar had safhayaulaşmıştı. Habur sınır kapısı kapalı olduğu içinbinlerce kamyon âtıl duruma düşmüş vegeçimini sınır ticareti ile sağlamaya çalışanlardabüyük bir geçim sıkıntısı başlamıştı. Sınır

Page 435: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kapısının kapalı olması bütün Güneydoğu’yu veözellikle esnafı büyük ölçüde etkilemişti. ‘Kürtyoktur, Türkiye’de yaşayan herkes Türk’tür’anlayışından ‘Kürt vardır, fakat Kürt sorunuyoktur’ noktasına gelen devlet, bu aşamadameseleyi münhasıran bir terör sorunu olarakgörüyor, kültürel haklar konusunun gündemegelmesine şiddetle karşı çıkıyordu. Fail-i meçhulolaylar ise bütün hızıyla devam ediyordu.

Bu arada Milliyet gazetesinin 17 Nisan 1995tarihli sayısında Ahmet Altan’ın bir makalesiyayınlandı. ‘Atakürt’ başlığı taşıyan bu makalebüyük yankı uyandırdı ve bazı kesimlerdenşiddetli tepki gördü.

Milliyet gazetesi sahibi Aydın Doğan, genelyayın yönetmeni Ufuk Güldemir’den, AhmetAltan’ın yazılarına son verilmesini istedi. Buisteği kabul etmeyen Ufuk Güldemir, genelyayın yönetmenliği görevinden ayrıldı. Dahasonra da Ahmet Altan’ın işine son verildi.Bunun üzerine Yazı İşleri müdürü Alev Er veaynı gazetenin yazarı Can Dündar bu durumatepki olarak görevlerinden ayrıldılar.

Altan’ın tartışmalı makalesi şu şekildeydi:

Page 436: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

“Mustafa Kemal, Selanik’te değil deMusul’da doğmuş bir Osmanlı paşasıolsaydı, Kurtuluş Savaşı’nı Türklerle veKürtlerle birlikte gerçekleştirdikten sonrakurulmasına önayak olduğucumhuriyetin adını ‘KürdîyeCumhuriyeti’ koysaydı, kendisi de Mecliskararıyla ‘Atakürt’ adını alsaydı...Kürdîye Cumhuriyeti’nin bütünvatandaşlarına ‘Kürt’ deneceği içinhepimiz ‘Kürt’ sayılsaydık, Taksim’e,Kadıköy’e, Kızılay Meydanı’na,Kordon’a ‘Ne mutlu Kürdüm diyene’pankartları asılsaydı... ‘Kürdîye’de’ Türkolmadığı, herkesin aslında Kürt olduğusöylenseydi, kendilerini Türk sananlarınaslında ‘deniz Kürdü’ oldukları iddiaedilseydi...

Kürtlerin ‘yedibin yıllık’ bir tarihibulunduğunu, Anadolu’nun esassahiplerinin Kürtler olduğunu,Moğolların, Hunların, Etrüsklerin aslındaKürtlerin atası sayıldığını, OsmanlıdakiKürt paşalarının kahramanlıklarını

Page 437: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

derslerde okusaydık. Teoman, Cengiz,Atilla, Osman gibi isimler almamızyasaklansaydı, Berfin, Beruj, Tiruj,Nevruz gibi isimler almak zorundakalsaydık... Türkçe televizyon kurulmasıyasak edilseydi, bütün televizyonyayınları Kürtçe yapılsaydı...Romanlarımızı, hikâyelerimizi,şiirlerimizi Kürtçe yazmak zorundakalsaydık, yalnızca Kürt şarkılarıdinleseydik, gazetelerimizi Kürtçeçıkarsaydık...

Okullarımızda yalnız Kürtçeokutulsaydı ve Türkçe okutulmasıyasaklansaydı...

‘Biz Türküz, bizim bir tarihimiz, birdilimiz var’ dediğimizde sorgusuz sualsizhapislere atılsaydık. İstanbul’da,Ankara’da, İzmir’de, Bursa’da, Edirne’depolis sürekli olarak bizi izleseydi, ‘özeltimler’ bizim ‘Kürdîye Cumhuriyeti’ni’parçalamak isteyen ‘ayrılıkçılarolmamızdan’ kuşkulanıp hepimizesürekli ‘suçlu’ muamelesi yapsaydı, sırf

Page 438: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Türk olduğumuz için hakaretlereuğrasaydık. 12 Eylül darbesinden sonrabütün batı bölgesindekiler hapishaneleredoldurulsa, inanılmaz işkencelerdengeçirilse, boğazlarına kadar çamurlarıniçine battıkları hücrelere konsa, tazyiklisularla iç organları perişan edilse, azgınköpeklerle bacakları parçalansaydı…

Evlerimiz basılsa, ayrılıkçı ‘Türkteröristlere’ yardım ettiğimiz iddialarıylaapartmanlarımız yakılsa, biz evimizdenbir eşya bile alamadan çıkarılıp,Diyarbakır’a, Hakkari’ye sürgünegönderilerek, çadırlarda yaşamakzorunda bırakılsaydık...

Biz Türkler buna razı olur muyduk,‘İşte hepiniz Kürdîye Cumhuriyeti’ninvatandaşı olarak birer Kürtsünüz, ayrıcaTürklük diye niye tutturuyorsunuz,isterseniz başbakan bile olabilirsiniz’sözlerini bir hakkaniyet işareti olarakkabul eder miydik?

Yoksa Türk kimliğimizin, dilimizin,kültürümüzün, bu ülkenin ‘eşit’

Page 439: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

vatandaşları olarak kabul edilmesindeısrarcı mı olurduk?

Bu ülkenin Türk ve Kürt vatandaşlarıvar ve tarih ‘Türk’ çizgisinden yürümüş,bugün bizim ‘Türk’ olarak kabuledemeyeceklerimizi Kürtlerin kabuletmesini istemişiz, bu yersiz isteksonunda patlamış, ülke önce terörearkasından bir iç savaşa yuvarlanmış.Türkiye’nin bu kanlı karmaşadan‘demokrasiyle’ ve Kürt vatandaşların‘kimliklerinin’ kabulüyle kurtulacağınainanan insanlar, bu düşüncelerini dilegetirdiklerinde, bizim yöneticilerletaraftarları hep aynı soruyu soruyor:Nedir demokratik çözüm, nedir Kürtkimliği?

Biz Türkler, bir ‘KürdiyeCumhuriyeti’nde’ yaşasaydık neisteyeceksek, bu isteklerin bugün Kürtlertarafından dile getirilmesini kabuletmektir demokrasi. Kendimiz içinisteyeceğimizi, bizimle eşit olduğunukabul ettiğimiz insanlara vermemek için

Page 440: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bu kadar kan dökmeye, ülkeyi birçıkmaza sürüklemeye değer mi? Değmezdiyenler ‘Demokrasi’ istiyor işte.Demokrasiyi getirmek çok mu zorzanaat?”

Terör olaylarının önlenmesi çerçevesindeyapılan topyekûn mücadele kapsamında Suriyeile ilişkiler çok gergin bir şekilde seyrediyordu.Abdullah Öcalan Şam’da ikamet ediyordu ve bubelgelerle ispatlanmıştı. Suriye’den bu kapsamdaalınması istenen tedbirlerle ilgili olarak olumlubir cevap alınamıyordu. Suriye işi bazı sözlerlegeçiştirmeye çalışıyor, fakat somut bir tedbiralmıyordu. Bu gelişmeler üzerine Türkiye,Suriye’ye çok sert bir nota vererek, ilişkileridondurma kararı aldı. 23 Ocak 1996 tarihindeverilen notada şu talepler bulunuyordu:

1. Suriye, PKK eylemcilerini yargılamalı vePKK elebaşısı 2. Abdullah Öcalan ileişbirlikçilerini Türkiye’ye iade etmelidir.

2. Kontrolü altındaki topraklarda terörist eğitimkampları kurulmasına ve işletilmesine izinvermemelidir.

Page 441: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

3. PKK’ye silah temin etmemeli, lojistikmalzeme desteğinde bulunmamalıdır.

4. PKK üyelerine sahte kimlik kartlardüzenlememelidir.

5. Teröristlerin Türkiye’ye resmî yollardangirmelerine ve diğer yollardan sızmalarınasağladığı yardımı kesmelidir.

6. Terörist örgütün propaganda faaliyetlerineizin vermemelidir. PKK’nin Suriyetopraklarındaki tesis ve mahallerde faaliyettebulunmasına imkân sağlamamalıdır.

7. Teröristlerin üçüncü ülkelerden (Avrupa,Yunanistan, Güney Kıbrıs, İran, Libya,Ermenistan) Kuzey Irak’a ve Türkiye’yegeçişlerine imkân tanımamalıdır.

8. Bütün bu hususların ışığında, Suriye bueylemlerinden vazgeçmediği takdirde, Türkiye,doğacak bütün sonuçlarıyla meşru müdafaayabaşvurma, can ve mal kaybından doğanzararların tazminini her şart altında talep etmehakkını saklı tutmaktadır.

Suriye uzun yıllar bu taleplere sessiz kaldı veciddi hiçbir tedbir alma cihetine gitmedi.

Page 442: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Yetkililerin Suriye’ye dönük sert demeçleri busüre zarfında hep devam etti. 1998 yılınınsonbaharında Suriye baskılara daha fazladayanamadı ve Abdullah Öcalan’ı Suriye’dengönderdi. Roma, Moskova ve Atina derkenhiçbir ülke Abdullah Öcalan’ı kabul etmeyeyanaşmıyordu. Atina’dan Kenya’nın başkentiNairobi’ye götürüldü. Burada YunanistanBüyükelçiliği’ne yerleşti. Bu artık sonunbaşlangıcı olmuştu. Türkiye, CIA ve MİT’inişbirliği ile Apo’yu takip etmeye başlamıştı.Adım adım takip edildiğini bilen ve her gittiğiyerde rahat kalabilme imkânı bulamayan Apo,kendine kalacak başka bir yer aramayabaşlıyordu. Bu şekilde başlayan yolculuğun sondurağı Kenya olmuştu. Kenya’daki YunanistanBüyükelçiliği’nde ikamet ettiği tespit edilenApo’yu Türkiye’ye getirmek için düğmeyebasılmıştı.

Türkiye, 16 Şubat 1999 tarihinde çokheyecanlı ve titrek sesiyle Başbakan BülentEcevit tarafından verilen bir haberle adetaçalkalandı: Özel bir operasyon sonucuyakalanarak İmralı adasına götürülen Apo,

Page 443: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kendisi için hazırlanan hapishaneyeyerleştirilmişti.

1999 yılının Mart ayında milletvekili genelseçimi yapıldı. Apo’yu yakalamanın ve Türkiyegetirmenin verdiği propaganda gücüyleseçimlere giren DSP, seçimlerden birinci partiolarak çıkmıştı. MHP de ilk kez bir seçimdenikinci olarak çıkmayı başarmıştı. Seçimlerinsonunda DSP-MHP-ANAP koalisyonu kuruldu.Bu hükümet 28 Şubat siyaset mühendisliğininbir sonucu olarak kurulmuş ve 28 Şubat’ınhedeflerini siyasî alanda gerçekleştirmek içinkolları sıvamıştı.

31 Mayıs 1999 tarihinde Apo’nun İmralı’dakimahkemesi başlamıştı. Kendisi içinkurşungeçirmez özel bir cam bölme yapılmış vemahkeme salonunda kendisine ayrılan bubölmeye konmuştu. Apo ifadesinde “TürkiyeCumhuriyeti devletinin hizmetinde çalışmakistediğini” söylemiş ve yazılı savunmasında şuitiraflarda bulunmuştu:

“Dört taraftan kabul edemeyecekkomşularla çevrili, ağırlıklı olarak

Page 444: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

dağlık bir coğrafyada, sosyal,kültürel ve siyasal olarak çokbölünmüş, ağır feodal değeryargıları ile ve daha bir alfabeye bilesahip olmayan, nüfusun daha büyükkısmı metropollerde çalışan Kürttoplumu için devlet iddiasındabulunmak gerçekçi olmaz… İkihalkın tarihî, siyasî ve ekonomikdurumunu anlayanlar,parçalanmanın olmayacağını bilirler.Etle tırnak gibi içice geçmişlerdir.Artık tarihî olarak isyanlar dönemisona ermiştir. Sorunların çözüm diliisyan ve devrim olamaz. Barış içindeanayasal evrim yolu geçerlidir.Yirminci yüzyılın sonu, bunu böyleemretmektedir. Suriye veYunanistan kendi genel politikalarıiçinde PKK’yi kullanmak istediler.Karşılıklı olarak birbirimizikullandık. Keşke bugünkü bilinçdüzeyine 1973’te gelmiş olsaydım.Bu acılar yaşanmazdı. Ne yapayım

Page 445: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

geç oldu.”[151]

Devlet teröre karşı kanun dışı güçlerikullanarak bu beladan kurtulmaya çalıştı. Fakatbu kanun dışı işleri alışkanlık haline getireninsanlar, kendilerine verilen yetkileri kötüye veşahsî çıkarları için kullandılar. Devlet onlarıkullanmaya çalışırken, esas olarak onlar devletikullandılar. Yapılan her eyleme ‘devletmenfaati’ süsü verilmeye çalışıldı. Bu sıralardayapılan eleştirilere Başbakan Çiller ilginç bircevap vermeye çalıştı. “Devlet için kurşun atanda, kurşun yiyen de başımızın tacıdır” dedi.

Bu yetki aynı zamanda çok tehlikeli bir kapıyıda açabilirdi. Nitekim bu manada birçok iddialarortaya atıldı. Devletin güvenlik güçleritarafından bu aşamadan sonra işlenen fail-imeçhullerin ve kanun dışı faaliyetlerin hızlı birşekilde arttığı ve terör bahane edilerek her kirliişlere bulaşan resmî görevlilerin sayısında büyükartış olduğu belirtilmektedir.

Bu konuda belki bilimsel bir araştırmayapılmış değildir. Ancak ortaya çıkan ve

Page 446: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kamuoyuna yansıyan, mahkemelere intikal edençok sayıda olaydan bahsedebiliriz.

Şubat 1999’da Sanatçı Ahmet Kaya, MagazinGazetecileri Derneği Ödül töreninde, “Yeniçıkaracağı kasetinde Kürtçe bir şarkıya yervereceğini, hazırlayacağı klibi yayınlayacakbabayiğit bir TV kanalı aradığını” söyleyincetoplantıya katılanlar tarafından yuhalandı. Çatalve kaşıkların havada uçuştuğu bir arbedeyaşandı. Kulise kaçırılarak linç olmaktankurtarılan Ahmet Kaya, daha sonra polistarafından gözaltına alınmak istendi. AncakAhmet Kaya, oteli mutfak kapısından terk etti.

Gecede bulunan Serdar Ortaç, sahneye çıkarak‘onuncu yıl marşı’nı söylemeye başladı.Davetliler Serdar Ortaç’a eşlik etti ve Ortaç’ıçılgınca alkışladı. Ahmet Kaya, daha sonrakendisi hakkında açılan soruşturmalar üzerineTürkiye’yi terk etti ve Paris’e yerleşti. Buradageçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

Bu dönemde ülkenin bölüneceği korkusupompalanmaya çalışıldı. Oysa uydu aracılığı iletelevizyon yayınları çoktan başlamış ve bir uydualan herkes yurtdışından yapılan Kürtçe

Page 447: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

televizyon yayınlarını rahatlıkla izler halegelmişti. Yine de boş durulmadı. Birçok yerdeuydu antenler yasaklandı, balkon ve çatılardançanak antenler toplanmaya başlandı. Fakat buyasaklarla, bunu önlemenin imkânsızlığı kısasürede ortaya çıktı. İnsanlar yeni yollar veformüller deneyerek Kürtçe yayınları izlemeyedevam etti.

1997 yılında Türkiye’de tartışılan konularınbaşında kamuoyunda ‘Zenginler Kulübü’ olarakbilinen TÜSİAD’ın (Türk Sanayicileri veİşadamları Derneği) Prof. Bülent Tanör’ehazırlattığı ‘Türkiye’de DemokratikleşmePerspektifleri Raporu’ geliyordu. Bülent Tanör,Kemal Alemdaroğlu’nun Rektör olduğu İstanbulÜniversitesi’nde görevli bir öğretim üyesi idi.Kemal Alemdaroğlu, Prof. Bülent Tanör’ü, buçalışmayı izinsiz yaptığı gerekçesiyle ve‘meslekten men cezası’ talebiyle YÖK DisiplinKurulu’na sevk etti.

Aslında bu rapor münhasıran ‘Kürt Sorunu’ ileilgili değildi. Türkiye’deki demokratikleşmekonusunda yapılan çalışmaları ve bunun içingerekli olan atılımları anlatan çok geniş kapsamlı

Page 448: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bir rapordu.Raporda, Demokratikleşme Perspektifleri

çerçevesinde Kürt sorununun çözümü için bazıöneriler sıralanıyor ve ad koyma serbestliğinintanınması, yerleşim yerlerine halkın kullandığıisimlerin verilmesinin yolunun açılması ve buçerçevede Anayasa’da ilgili hükümlerindeğiştirilmesi isteniyordu.

İşadamı Sakıp Sabancı da bu konuda bir raporhazırlatmış, yaptığı bir konuşma sırasındaraporun sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmıştı.Sakıp Sabancı, bu konuşmasından sonra ulusalcıve ırkçı cephe tarafından tam bir eleştiribombardımanına tabi tutulmuş ve tehditlerevaran hücumlara hedef olmuştu.

Bu arada en sert ve dikkati çeken eleştirilerdenbirisi MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’tengelmiş ve Sakıp Sabancı’yı ‘çizmeyi aşmakla’suçlamıştı. Sabancı tarafından bu raporunkamuoyuna açıklanmasından sadece iki ay sonraSabancı Center’de çok planlı olarak yapıldığıanlaşılan bir suikast gerçekleştirildi. BuradaSakıp Sabancı’nın kardeşi Özdemir Sabancı ilebirlikte Sabancı Holding üst düzey

Page 449: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yöneticilerinden 2 kişi öldürüldü. Bu olayıniçyüzünün bugün dahi çözülebildiğini söylemekmümkün değildir. Daha sonraları, bu suikastınSakıp Sabancı’yı hedeflediği, ancak o sıradabinada olmadığı için kurtulduğu iddia edildi.

Bu suikastı gerçekleştirenlerden Fehriye Erdalyurt dışına kaçtı. Olaydan yaklaşık bir yıl sonraMustafa Duyar, sürpriz bir şekilde teslim oldu.Mustafa Duyar, Afyon Cezaevi’nde 15 Şubat1999’da çıkan bir isyan sırasında, Ergenekonbağlantıları araştırılan Nuriş Kardeşler (Vedat veNuri Ergin) tarafından öldürüldü.

Daha sonra Nuri Ergin, hapishanepenceresinden dışarıya seslenerek “Bu devletbana Mustafa Duyar’ı öldürttü” diye seslendi.Mustafa Duyar’ın öldürülmesinin, Veli Küçüktarafından azmettirildiği, iddialar arasında yeraldı. Bu olaylar sis perdesi arkasında bütünyönleri ile araştırılmayı bekliyor.

Kürt Sorunu ile ilgili olarak hazırlanan raporlarsadece bu raporlardan ibaret değildi. PKK’ninsahneye çıkması ile birlikte konuya çözümbulmak amacı ile birçok kişi ve kuruluştarafından rapor hazırlanmıştı. Fakat raporların

Page 450: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

çoğunun içi boştu ve mesele yalnızca bir‘güvenlik meselesi’ olarak görülüyor, bunayönelik öneriler sunuluyordu. Bu konuda CHP,TOBB, Hak-İş, Türk-İş, İstanbul Sanayi Odası,İstanbul Ticaret Odası ve İktisadi KalkınmaVakfı gibi kişi ve kuruluşlar da bu dönemdehazırladıkları raporlar ile konunun çözümü içinkendi görüş ve düşüncelerini ifade ediyorlardı.TOBB adına bir rapor hazırlayan Prof. Dr. DoğuErgil, bazı çevreler tarafından büyük hücum vetehditlere hedef olunca çareyi yurtdışınagitmekte bulmuş ve bir süre yurt dışındagözlerden uzak yaşamayı tercih etmişti.

1993 yılında CHP’ye katılarak siyasetsahnesinden çekilen SHP ise hazırladığı KürtRaporu’nda, çözüm için şu önerilerdebulunuyordu:

1. Kürt kimliğini kabul ederek kendine ‘Kürtkökenliyim’ diyen yurttaşlara, bu kişiliklerinihayatın her alanında istedikleri gibi ve özgürceifade etme hakkına sahip olmaları olanağısağlanacaktır.

2. Bu çerçevede anadil yasağı ile ilgili her türlü

Page 451: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yasal düzenleme yürürlükten kaldırılacak,yurttaşların anadillerinde serbestçekonuşabilmesi, yazabilmesi, öğrenebilmesi, budillerde değişik kültürel faaliyetlerde bulunmasıgüvence altına alınacaktır.

3. Anadil üzerindeki yasağın kaldırılması,özgürce anadilin yurttaşların yaşamındakullanılması, bu dillerde serbestçe yayınyapılması ile birlikte, Türkçe, TürkiyeCumhuriyetinin resmî dili olarak eğitim alanındakullanılmaya devam edecektir.

4- Toplumda var olan değişik kültür vedillerin, topluma, tarihe, kültürlere saygı anlayışıiçerisinde akademik çalışma olarak araştırılmasıdevlet eliyle düzenlenecek, bu amaçla araştırmabirimleri, enstitüler kurulacaktır.”

1998 yılında kamuoyunda Genelkurmay ikincibaşkanı Org. Çevik Bir ve Genelkurmay genelsekreteri Tuğgeneral Erol Özkasnak tarafındanhazırlanan ve bazı gazetelere verilen bir andıççok konuşuldu.

PKK’nin ikinci adamı Şemdin Sakıkyakalandıktan sonra Diyarbakır Cezaevi’ne

Page 452: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

konulmuştu. Şemdin Sakık’ın itirafları olduğusöylenen bu belgede, gazeteciler Mehmet AliBirand ile Cengiz Çandar suçlanıyor, PKK’yeyardım ettikleri ve bunun karşılığına paraaldıkları iddia ediliyordu. Bu andıç kamuoyundabüyük yankı uyandırdı.

Bazı gazetecilerin kamuoyunda saygınlıklarınıazaltmak, itibarlarını düşürmek, aleyhlerinekamuoyu oluşturmak amacıyla hazırlanan buandıç, bu kirli savaşta, devlet imkânlarının,görevlerinin, yetkilerinin ve gücünün ne kadaryanlış yolda ve kötü amaçlarlakullanılabileceğinin dehşetli bir örneği olarakkayıtlara geçti. Genelkurmay Genel Sekreterliği2 Kasım 2000 tarihinde bir açıklama yaparak;‘Andıçın bir emir dokümanı olmadığını,bilgilendirme amaçlı olduğunu, bunun birmilletvekili tarafından (Fazilet Partisi İstanbulMilletvekili Nazlı Ilıcak) illegal yollarla teminedildiğini, andıçın karargâh içi ve dışıbilgilendirme faaliyetini öngören bir format’olduğu belirtilerek, belgenin varlığı kabuledilmiştir.

Bu bölümü uzun yıllar ABD’nin Ankara

Page 453: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Büyükelçiliği görevinde bulunan MortonAbramowitz tarafından yapılan çarpıcı birtespitle bitirelim:

“PKK’yi gün gelir askerî açıdanbitirir Türkiye. Marjinalleştirir. AmaKürt sorunu bitmez. Bunu neyapacaksınız? O yüzden terörlemücadele devam ederken bazıadımların atılması, Türkiye’ninçıkarınadır.”[152]

[147] Cemal, a.g.e., s. 53.[148] Cemal, a.g.e., s. 54.[149] Ali Bulaç, Kürt Soruşturması, Sor

Yayıncılık, 1992, s. 94-96.[150] Cemal, a.g.e., s. 227.[151] Cemal, a.g.e., s. 476-480.[152] Cemal, a.g.e., s. 58.

Page 454: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

TRT Şeş veya Bir TabuYıkılırken...

YASAKLARLA, GÖRMEZLİKTEN GELEREKve meselenin üzerini örterek problemleriçözmenin mümkün olmadığı yavaş yavaşanlaşıldı. Bunca yasaklamalar ile istenilen neticeelde edilememişti. Kürtçe unutulmamış veKürtlerin büyük bir çoğunluğu Türkleşmemişti.Bu durum karşısında akılcı bir yol takipetmekten başka bir çare bulunmuyordu. Nitekimbu yol doğrultusunda da adım atıldı.

TRT, Kürtçe yayın hazırlığına başladı. Tariholarak da 1 Ocak 2009 tarihi belirlenmişti.Koordinatör Sinan İlhan, gerçekten çok büyükbir iş başarmış ve çok kısa sürede TRT Şeş’iyayına hazır hale getirmişti. Açılış günüekranlara yansıyan: “Em di bın eyni esmani dene” yani “Hepimiz aynı gökyüzünün altındayız”sözleri, günün önemine çok güzel bir atıftabulunmuştu. ‘Mıhemedo’ şarkısı nedeniyle 1976yılında aranan ve aynı yıl önce Suriye’ye veardından Almanya’ya kaçarak orada yaşamayabaşlayan, yaptığı 30 kaset ve güçlü sesi ile

Page 455: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

müzik eleştirmenlerinin takdirini alarak‘Kürtlerin Pavarottisi’ olarak anılan ŞivanPerwer’in aynı şarkısının açılış günüseslendirilmesi de gerçekten çok ciddi ve iyiniyetli bir jest olmuştu.

Kürt müziğinin etkili ismi Şivan PerwerBaşarılı bir bürokratik hayattan sonra böyle

önemli bir projeyi gerçekleştiren ve seyirciler ileeleştirmenlerden olumlu puan alan Sayınİlhan’ın bu önemli hizmeti çok daha ilerinoktalara götürerek, ülkemizde kalıcı birkardeşliğe ve barışa büyük katkılardabulunmasını gönülden temenni ediyoruz.

Page 456: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

TRT Şeş’in yayınında dikkat etmesi gerekençok önemli noktalar var.

Cumhuriyetin kuruluşundan 86 yıl sonra çokağır bedeller ödenerek ve çok büyük acılaryaşandıktan sonra hayata geçirilen bu ciddiproje, günü birlik politikalara alet edilmedengeleceğe dönük büyük bir konseptle, yayınınabüyük bir ciddiyetle devam etmelidir. Yayınpolitikasında göz önüne alınması gereken bazıhususları ise şöyle sıralayabiliriz:

1. Bu kanal, kendisini hiçbir kanalın alternatifiolarak görmemeli ve bu düşünce ile yola devametmelidir.

2. Bir kültür kanalı olarak, önyargılardan uzakbir şekilde kültürel yapıyı ve zenginliği olduğugibi yansıtmalıdır.

3. Bin yıldır bu insanları bir arada tutan manave inançlara çok özel ve yerinde vurgularyapılmalıdır.

4. Aile yapısını dejenere edecek yayın vegörüntülerden uzak durmalı, bölge insanınınhassasiyetlerine titizlikle uyulmalıdır.

5. Dinî yayınlar, baştan savma kabilinden

Page 457: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yapılmamalı, sayı, kalite ve süresi artırılmalıdır.6. ‘Dinyaya Dilan, Zıman u Wêje ve Rengé

Şéwré’ gibi büyük bir beğeni ile seyredilenprogramların sayısı artırılmalıdır.

7. Bediüzzaman Said Nursî, Ahmedê Cezeri,Ahmedê Xanî, Fakeyê Tayran, Ebdalê Zeynıkê,Şeref Han gibi Doğu insanının umumunun itimatve sevgisine mazhar olmuş gönül ve edebiyaterlerinin eserleri hak ettiği şekilde mutlakadeğerlendirilmelidir.

8. Çok uzun ve zorlu bir süreçten geçilerek,‘dağ Türkleri’ masalından ‘kart kurt’ sesleriarasından ve büyük acılar yaşanarak gelinen buönemli nokta, modası geçmiş ideolojilerin,evham ve korkuların kurbanı edilmemelidir.

Dünyanın her tarafında, her isteyenin basit biruydu anten ile istediği dilde televizyonseyretmesinin son derece kolay olduğu ve bunuönlemenin mümkün olmadığı bir dünyada,Türkiye’nin bu gelişmelere seyirci kalmasıelbette beklenemezdi. Birinci sınıf vatandaşdenilen ve ülkenin her tarafında yaşayanmilyonlarca insanı böyle bir haktan mahrum

Page 458: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bırakmak, sanki yurt dışından yayın yapan ve artniyetli grupların kontrolünde olan yayınlara biryönlendirme yapmak ve onlara mahkûm etmekanlamını taşıyacaktır.

Türkiye değişiyor. Dünya süratle değişiyor.Dünya ile birlikte, Türkiye’de bu değişimindışında kalmıyor, kalamıyor. Tam demokrasitesis edilene kadar bu değişim devam edecek.Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak RecepTayyip Erdoğan’ın TRT Şeş’in açılışında yaptığıjest de çok önemli idi. Kim ne derse desinKürtçe telaffuz edilen bu birkaç kelime yıllardırsüren büyük bir yanlış için Devlet adına özürdileme anlamına da geliyordu. “TRT Şeş bi xérbé.” (TRT Şeş hayırlı olsun) Biz de aynı dileği,Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarınıntam kardeşçe ve eşit bireyler olarak yaşadığı birülke olması temennisiyle tekrarlıyoruz.

Çalışmamızın bu bölümünü, TRT Şeş’inaçılışına katılan Diyarbakırlı bir politikacı olanAbdülkadir Aksu’nun TRT koridorlarındayankılanan şu sözleri ile bitirelim: “Ana dili, anasütü gibi helaldir.”

Page 459: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Huzur ve Kardeşlik ProjesiCUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL’ÜN“Kürt meselesinde çok iyi şeyler olacak” demesiile birlikte “Kürt meselesi” ülkenin en birincimeselesi olarak gündemin başına oturdu. 10Mart 2009 tarihinde resmî bir ziyaret için İran’agiden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, uçaktagazetecilerle konuşurken “Bu meseleyi sadecesınır dışına yüklemek yanlış olur” ifadelerinikullandı.

Abdullah Gül, daha sonraki günlerde de bukonu ile ilgili olarak açıklamalarına devam ettive “İster terör, ister Güneydoğu, ister Kürtmeselesi deyin, bu Türkiye’nin en önemlimeselesidir. Mutlaka halledilmesi lazımdır. BuTürkiye’nin birinci meselesidir” dedi.[153]

Gerçekten uzun zamandan beri Türkiyekamuoyunu meşgul eden problemlerin başındaKürt sorununun geldiği, yapılan araştırmalardada açık bir şekilde görülmektedir.

Bu araştırmalara örnek olarak SETA (Siyaset,Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) ilePOLLMARK (Piyasa ve Kamuoyu Araştırmaları)

Page 460: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

tarafından yapılan “Türkiye’nin Kürt SorunuAlgısı” başlıklı bir kamuoyu araştırmasıgösterilebilir. Araştırma, bu konunun toplumdaen yoğun olarak tartışıldığı 7-15 Ağustos 2009tarihleri arasında gerçekleştirildi.

Uzman bir ekip tarafından yapılan araştırma,Türkiye’nin genelini temsil eden 611 köy veyamahallede, 2497 noktada 10577 kişi ile yüzyüze görüşülerek gerçekleştirildi. Buna göre,katılımcıların yüzde 55,3’ü Türkiye’nin enönemli siyasî sorunu olarak ‘Kürt sorununu’görmektedir. Kürt sorununa inanmayanların da,sorunu reddetmedikleri, ancak isimlendirmeyireddettikleri görülmektedir. Araştırmasonuçlarına göre ‘Demokratik Açılım’a büyükoranda destek verilmektedir. CHP ve MHP’ninaçılım konusundaki tavrı yüzde 60’ın üzerindebir oranla olumsuz görülmekte, bu partilerintavrını olumlu görenlerin oranı yüzde 16civarında kalmaktadır.

Cumhurbaşkanı Gül’ün açıklamalarınınardından dikkatler Kürt meselesi üzerindeyoğunlaştı. Hükümet bu konu üzerindeçalıştığını ve bir proje hazırlanacağını açıkladı.

Page 461: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Bu konu ile ilgili çalışmalarda koordinatörolarak da İçişleri Bakanı Beşir Atalaygörevlendirildi. İçişleri Bakanı Atalay KürtMeselesi üzerinde çalışmalar yapan 15 gazeteci,yazar ve bilim adamı ile 1 Ağustos 2009tarihinde Polis Akademisi’nin AnıttepeYerleşkesi’nde ‘Kürt Meselesinin Çözümü:Türkiye Modeline Doğru’ başlığı ile bir toplantıyaptı.

Bu toplantıya Prof. Dr. Doğu Ergil, Deniz ÜlkeArıboğan, Baskın Oran (Radikal gazetesiyazarı), Mehmet Altan, Okan Müderrisoğlu(Sabah gazetesi Ankara temsilcisi), MuharremSarıkaya (Habertürk Ankara temsilcisi), MehmetMetiner (Star gazetesi yazarı), Cengiz Çandar(Radikal gazetesi yazarı), Ruşen Çakır (Vatangazetesi yazarı), Hasan Cemal, Oral Çalışlar,Mustafa Karaalioğlu, Mümtazer Türköne,Mehmet Kartal (CHP Van eski milletvekili) gibiisimler katıldı.

Bu toplantı MHP Genel Başkanı DevletBahçeli tarafından sert bir üslupla eleştirildi.Devlet Bahçeli toplantıya katılan aydınları ‘onikikötü adam’ olarak isimlendirdi. Bu 15 kişi

Page 462: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

arasında ‘üç iyi adam’ın kim olduğu merakkonusu oldu. Taraf gazetesi de 11 Ağustos 2009tarihli manşetinde Bahçeli’nin bu ithamına birmisilleme olarak ‘İki kötü adam’ başlığını atarakDevlet Bahçeli ve Deniz Baykal’ı esas kötülerolarak ilan etti.

Beşir Atalay, bu çerçevede bütün siyasî partilerve sivil toplum kuruluşları ile görüşmek içinrandevu talebinde bulundu. Ancak CHP veMHP, Atalay’ın randevu talebine olumsuz cevapverdiler. Bu arada CHP İstanbul İl BaşkanıGürsel Tekin, yapılan çalışmalara olumlubaktığını belirterek “Bu meseleyi çözen tarihegeçer” ifadelerini kullandı.

Güzel ve etkili hitabeti ile bilinen BaşbakanRecep Tayyip Erdoğan, siyasî hayatının en güzelve duygusal konuşmalarından birini, partisinin11 Ağustos 2009 tarihli grup toplantısındayaparak hükümetin “Kürt Açılımı” ile ilgiliolarak izlediği politikaya yapılan eleştirilericevaplandırdı. Birçok bakan ve milletvekiliningözyaşları içinde dinlediği bu tarihî konuşmanınönemli bölümlerini buraya almayı bir görevolarak telakki ediyoruz:

Page 463: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

“(…) Eğer Türkiye, enerjisini,bütçesini, kazanımlarını, bütün bunlarınötesinde huzurunu, refahını, gencecikfidan gibi delikanlılarını teröre kurbanetmeseydi, Türkiye son 25 yılını terörle,çatışmayla, olağanüstü hal ile failimeçhullerle, boşaltılan köylerle, üzerineay yıldızlı bayrağımızın örtüldüğü tabutgörüntüleriyle heba etmeseydi, bugünnerede olurdu? Eğer sorun daha ortayaçıkarken fark edilip gerekli tedbirleralınabilseydi, onbinlerce insanımızhayatını kaybetmeden, onbinlercesiyaralanmadan ve yüzbinlercesi mağdurolmadan bu mesele suhuletle çözülmüşolsaydı, bugün Türkiye nerede olurdu?

Aziz milletimizin bu soruları sormasını,bu meseleyi objektif şekilde enineboyuna sorgulamasını özellikle ricaediyorum: Ne oldu, nerede yanlışyapıldı? Bizim binlerce yıllıkdostluğumuzun, akrabalığımızın,kardeşliğimizin kopacağına, çökeceğine,çürüyüp bozulabileceğine kim nasıl

Page 464: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

inanma cüretini gösterdi de aramıza nifaktohumları ekme gayretine girdi? Binlerceyıldır bir arada yaşayan, kız alıp veren,birbirine kardeş olan, et ile tırnak halinegelen Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla,birbirinden ayırmak mümkün müdür?”

“(…) Fuzuli’nin şiirleri nasıl ruhumuzahitap ediyorsa, Ahmedi Hanî’nin şiirleride aynı şekilde bizi duygulandırmıyormu? Neşet Ertaş, “Gönül Dağı” dediğizaman her birimizin tüyleri ürperiyor.Aynı zaman Şivan Perwer, “Halepçe”,“Hazal” dediğinde gönül dünyamızınderinliklerine dalıyoruz. Yunus Emre,Mevlânâ, Hacı Bektaş Veli, Karacaoğlan,Pir Sultan Abdal bu toprakların mayasınıyoğururken Cudi’nin, Munzur’uneteklerinde dolaşan dengbejler de aynıtopraklara aynı kardeşlik mayasınıatıyor.”

“(…) Annenin ideolojisi yoktur,annenin siyaseti yoktur, sağcılığı,solculuğu yoktur. Oğlu her ne sebeplehayatını kaybetmiş olursa olsun,

Page 465: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Yozgat’taki anne ile Hakkari’deki anne,oğullarının başında aynı duayı ediyorsa,evladı için Yasin ve Fatiha okuyorsa,cemaat aynı kıbleye dönüyorsa, buradaçok ciddi bir yanlış olduğu ortadadır. Busüreçten hiçbir tarafın kazançlıçıkmayacağı aşikârdır. Ama kaybedeninTürkiye olacağı aşikârdır. Kaybedeninanneler olduğu, babalar olduğu aşikârdır.Şehit anneleri, buyurun, Diyarbakır’dabir araya gelip kucaklaşabiliyor da,birilerine bakıyorsunuz ki onlar bubuluşmadan rahatsız oluyor.”

“(…) Sorunun devam etmesine,çözümün akamete uğramasına çanaktutan anlayışlar, yaşanan acıların vebalinede ortak olur. Sorunu bu hale getirenanlayışlardan medet beklemiyoruz. Amadiyoruz ki, gölge etmeyin, engelolmayın, bu kardeşlik projesine, bu barışve bütünleşme projesine, bu millî birlikve bütünlük projesine kapılarınızıkapatmayın. Gelin bu çalışmayı hepbirlikte şekillendirelim.

Page 466: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Şunu bütün yüreğimle ifade ediyorum:Sürecin siyasî riski, siyasî getirisi vegötürüsü her ne olursa olsun, bizim bumeseleyi Türkiye’nin çıkarına,yetmişbirbuçuk milyon vatandaşımızınçıkarına, geleceğimiz adına çözmektenbaşka bir gayemiz yoktur ve olamaz.Bunu böyle bilin.

Gencecik fidanlarımızın, anakuzularının sararıp solmasına artıktahammülümüz yok. Ağıtlaratahammülümüz yok. Anneleringözyaşlarına, evlat acısına, feryadı figanadaha fazla tahammülümüz yok.Türkiye’nin kaybetmesine, daha büyükrisk ve tehditlerle karşılaşmasına,tahammülümüz yok. Ülkenin bir bölümüüzerine çökmüş karabulutlaratahammülümüz yok. Umutsuzluğatahammülümüz yok.”[154]

İçişleri Bakanı Beşir Atalay yaptığıçalışmalarla ilgili olarak 20 Ağustos 2009tarihinde toplanan Millî Güvenlik Kurulu’na bir

Page 467: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

rapor sunmuş ve yedi saat kadar süren butoplantıda konu bütün detaylarıyla masayayatırılmıştır. Millî Güvenlik Kurulu’nun ardındanyapılan basın açıklamasının ana teması şu idi:

“Kurulun önceki toplantılarındayapılan değerlendirmeler ışığındadevletimizin ülkesi ve milletiylebölünmez bütünlüğünü pekiştirmek,kişilerin ve toplumun refah, huzurve mutluluğunu sağlamak üzere,İçişleri Bakanlığı eşgüdümündeyapılan çalışmalar hakkında Kurul’abilgi sunulmuş ve çalışmalarındevamı tavsiye edilmiştir.”

Kurulun bu açıklaması muhalefet partileritarafından sert eleştirilere konu oldu. ÖzellikleMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin üslubualışılagelmişin dışında ve çok sertti:

“Hükümet eliyle başlatılan ve Sayın

Page 468: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Cumhurbaşkanı tarafından yalnızolmadıklarını açıklama kaygısı iledevlette görülmemiş uyum olduğuyönünde izaha çalışılan vahim süreçiçinde Türk millî kimliğine yönelikyıkım arayışları hızla devametmektedir. Türkiye’nin ve Türkmilletinin bekasına ağır darbevuracak bu gelişmeler sürerken, 20Ağustos 2009 tarihindeki MillîGüvenlik Kurulu toplantısındansonra yapılan basın bildirisimilletimizin kaygılarını daha daderinleştirmiştir. Sözkonusuaçıklamada, hükümetin başlatmışolduğu milletimizi ayrıştırmaprojesinde çalışmalara devamıntavsiye edilmiş olduğu ifadeedilmiştir. Bu durumun, MilliyetçiHareket Partisi tarafındanbenimsenmesi, kabulü ve devletgörüşü olarak yorumlanması aslamümkün değildir.”

Page 469: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

CHP Genel Başkanı Baykal da bu açıklamayatepki göstererek, açılım projesinin nisan ayında(2009) Washington’da yapılan uluslararası birtoplantıdan çıkan rapor çerçevesinde yürürlüğekonulduğunu ileri sürdü.

Millî Güvenlik Kurulu’nun (MGK) sürecedestek veren bildirisini de ‘projenin kabulü’ içinyeterli görmediklerini belirtti. ‘Demokratikaçılım’ sürecinin Türkiye’yi ayrıştırmayagötürebileceğini ileri süren Baykal, CHP olarakhükümetin başlattığı sürece dâhilolmayacaklarını açıkladı.

Baykal, “Rotasını bilmediğimiz, hangi limanademir atacağını bilmediğimiz gemiye binmeyiz”dedi. CHP lideri, parti genel merkezindedüzenlediği basın toplantısında, hükümetinbirdenbire harekete geçtiğini söyleyerek, ilginçbir iddiayı gündeme getirdi.

ABD’deki Atlantik Konseyi isimli kuruluşun13-15 Nisan 2009 tarihinde Washington’da birtoplantı yaptığını, bu toplantıya ondört Türk veIraklı siyasetçinin de katıldığını anlatan Baykal,toplantıya katılanlar arasında Norveç’inWashington büyükelçisinin de bulunduğunu ve

Page 470: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Norveç hükümetinin bu çalışmaları finanseettiğini öne sürdü.

Baykal’ın iddiasına göre, “Türkiye’den gidenkişiler Anayasa’daki Türklükle ilgili maddenindeğiştirilmesi yönünde talep ortaya koydu. Bumadde, Türk temsilcilerinin ısrarı üzerine raporagirdi. Raporda, PKK üyelerine kademeli afçıkarılması, DTP’li tutukluların serbestbırakılması, Anayasa’daki Türk kelimesininçıkarılması ve Türk Ceza Kanunu’nun çeşitlimaddelerinin kaldırılması” önerildi. AncakBaykal’ın bu iddiaları, Dışişleri Bakanlığıtarafından yalanlandı.[155]

Yapılan çalışmalarla ilgili olarak 29 Ağustos2009 tarihinde bir basın toplantısı düzenleyenİçişleri Bakanı Beşir Atalay, gelinen nokta ileilgili olarak bilgi verdi. Beşir Atalay’ınaçıklamaları çok büyük bir ilgi ve dikkatleizlendi. Bakan Atalay şu görüşlere yer verdi:

“(…) Terör sorununun sonlandırılmasıve toplumsal mutabakatın başlatılmasıiçin CumhurbaşkanımızdanBaşbakanımıza, yazarlarımızdan

Page 471: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

vatandaşlara kadar bütün çevrelerceolumlu söylemler gerçekleştirilmektedir.Çözüm sürecinin yönüdemokratikleşmedir. Demokratikleşmeadımlarını toplumun tüm kesimleriylebirlikte atmak istiyoruz. Bu konu tümtoplumun meselesidir. Herkesin busüreçte yapıcı olması, çözüme katkısağlayıcı bir tutum içinde olması gerekirve biz bunu bekliyoruz. Bunu bir devletpolitikası olarak yürütme çalışması vekararlılığı içindeyiz. Gelin bu sürecekatılın.”

“(…) Başta sivil toplum kuruluşları,meslek örgütleri, yazarlarımızdangörüşlerini alma yönünde çalışmalarımızolacak. Bu çalışmayı, herkesikucaklayacak bir zihniyet içindeyürütüyoruz.”

“(…) Hiçbir ülkenin benimsediğiyöntemi ülkemizde uygulama niyetimizyok zaten mümkün de değil. Bizkendimize özgü, ülkemize uygun, kendimodelimizi uygulamaya çalışıyoruz.

Page 472: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Türkiye’ye ve kendimize güveniyoruz.Lütfen güvenelim. Bu çalışmalarınsonucunda çözüm konusunda dünyayamodel olacak bir Türkiye modeli de bizoluştururuz.”

İçişleri Bakanı Atalay’ın açıklamaları, yapılançalışmalarda izlenen yol ve uygulananyöntemleri açıklayıcı mahiyette oldu. Meseleninçözümü ile ilgili olarak somut bazı teklifler vedüşünceler ifade edilmemiş olsa bile, genelolarak olumlu değerlendirmelere konu oldu.Bakan Atalay, sorulan bir soru üzerine, Anayasadeğişikliği ve af konusunun gündemlerindeolmadığını ifade etti. Ancak böyle önemli birkonunun, herhangi bir Anayasa değişikliğiolmadan nasıl çözüleceği konusu merak konusuoldu.

Bu proje ile ilgili olarak “Konu unutturulmayamı terk edildi” sorularının gündeme geldiği birsırada, 3 Ekim 2009 tarihinde toplanan Adaletve Kalkınma Partisi Büyük Kongresi’nde birkonuşma yapan Başbakan ve AK Parti GenelBaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gelinen noktada

Page 473: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

daha fazla ümitli olunmasına yol açan mesajlarverdi. Erdoğan konuşmasında birleştirici ögelerevurgu yaparak, toplumun bütün kesimlerinemesaj verdi. Bu konuşmanın bir bölümündeErdoğan’ın şu sözleri dinleyenler tarafındanbüyük alkış alırken kamuoyunda da günlercekonuşuldu:

“(…) Bu ülkenin tarihinden AhmetYesevi’yi, Hacı Bektaş Veli’yi, PirSultan’ı, Hacı Bayram Veli’yi çıkartmayakalkarsanız onları görmezden gelirsenizbu ülke öksüz, yetim, köksüz vedayanaksız kalır. Yunus Emre’siz birTürkiye dilsiz, Mevlânâ’sız bir Türkiyeruhsuz kalır. Sabahat Akkiraz’a kulakvermeyen dinlemeyen Türkiye türküsüzkalır. Tatyos Efendi’yi yok sayanTürkiye’nin besteleri yarım kalır. CemKaraca bu ülkenin hasretini çektiği kadar,bu ülke de Cem Karaca’nın hasretiniçekti. ‘Hoşçakalın İki Gözüm’ diyenAhmet Kaya’ya vefa göstermeyenTürkiye’nin şarkıları eksik kalır. Nasıl

Page 474: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Mehmet Akif’siz bir Türkiye tahayyüledilmezse, Nazım Hikmet’siz bir Türkiyeeksik sayılır. Seversiniz sevmezsiniz,beğenirsiniz beğenmezsiniz, görüşlerinikabul edersiniz etmezsiniz… AmaAhmedi Hanî’siz, Bitlisli Said-i Nursî’sizbir Türkiye’nin maneviyatı noksan kalır.

Biz bu adabı terbiyeyi ‘Yaratılanıseveriz Yaratan’dan ötürü’ diyenYunus’tan aldık. Bu ülkenin hamurundaötekileştirmek yoktur... Bu topraklarAnadolu’dur, anaçtır. Bu topraklarherkese merhametle kolunu açar. Butopraklarda kimsenin diğerini yok saymadurumu olamaz. Biz binlerce yıldır butoprakta birlikte yaşamayı benimsiyoruz.780 bin kilometrekarenin tamamı bizimiçin aynı statüde vatandır. Unutmayalımki mutlak özgürlük herkesin emniyetteolması ile mümkündür... Bugüne kadardinsel, etnik ayrım yapmadıkyapmayacağız...”

Başbakan Erdoğan’ın demokratik açılım

Page 475: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

konusunda gösterdiği doğru ve ısrarcı tavır ilebasın mensuplarının büyük bir çoğunluğununverdiği destek ve gösterdiği demokratikyaklaşım, bu konuda iyimser olmak için enönemli sebepler olarak karşımızda durmaktadır.Erdoğan’ın AK Parti Genel Kongresi’nde yaptığıkonuşma ve burada gündeme getirdiği isimler,kamuoyunda tartışılmaya devam edildi.

Diyaloga ve görüşmeye baştan beri kapılarıkapatan CHP ve MHP’nin durumu, GenelKongre’den sonra göreve başlayan AK PartiMerkez Karar ve Yürütme Kurulu’nda yenidengündeme geldi. MHP’nin sert ve katı tavrıkarşısında görüşme ve diyalog kurmada ısraretmenin bir yarar sağlamayacağı görüşünevarılırken CHP ile diyalog kurmak ve randevutalebinde bulunmak için bir mektup yazılmasınakarar verildi. Bunun için CHP’ye ‘DemokratikAçılım’ konusunda görüş alışverişindebulunmak için yazılan mektuba olumlu cevapverildi.

Kapıları kapatmanın kamuoyunda olumlukarşılanmadığını gören CHP, bu şekildeuzlaşmacı bir tavır sergilemeye çalıştı. Herkesin

Page 476: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

görüşmeden çıkacak sonuca odaklandığı birsırada CHP Genel Başkanı Deniz Baykal,yazdığı cevap mektubunda görüşmeninkameralara açık bir şekilde yapılması şartınıgetirdi ve “Tenhada buluşmak yok” dedi. Buaçıklamaya tepki gösteren Başbakan Erdoğan,bu durumun “İşi yokuşa sürmek, kapılarıkapatmak, bin dereden su getirmek, bahaneüretmek ve ipe un sermek” olduğunu söyleyerekgörüşmeye gitmeyeceğini ifade etti.

Görüşme konusunun bu noktaya gelipdayandığı bir sırada, beklenmeyen bir gelişmeyaşandı. Kendilerine ‘Barış grubu’ adını takan34 kişi Kuzey Irak’ta bulunan Mahmur Kampıve Kandil Dağı’ndan ayrılarak Habur SınırKapısı’ndan Türkiye’ye girdi. Habur SınırKapısı’nda DTP Genel Başkanı Ahmet Türkbaşkanlığındaki bir grup tarafından karşılananbu grup, güvenlik güçleri tarafından gözaltınaalındı.

Cumhuriyet Savcılığı tarafından sorgulanan bukişiler daha sonra serbest bırakıldı. İçişleriBakanı Beşir Atalay, yaptığı açıklamadaTürkiye’ye gelenlerin sayısında ilerleyen

Page 477: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

günlerde büyük artış olacağını belirtti. BaşbakanErdoğan ise, 21 Ekim 2009 tarihinde Ağrı’dayaptığı konuşmada, barış projesinin her şeyerağmen devam edeceğini, bu sürece herkesinyardımcı olmasını, bu sürecin sabote edilmemesigerektiğini söyleyerek, DTP’nin karşılamadayaptığı tören ve şova gönderme yaptı.

34 PKK’li için önce Habur’da, daha sonra yolüzerindeki yerleşim yerlerinde ve en sonDiyarbakır’da yapılan karşılama, miting veburalarda yapılan konuşmalar, kamuoyundabüyük tepki ile karşılandı.

Türkiye’de kalıcı bir barışı sağlamaya yönelikbüyük bir çaba ve projenin, bu tür gösterilerefeda edilmek istenmesi, sağduyu sahibi bütünvatandaşlar tarafından eleştirildi. Batıbölgelerinde yaşayan ve bir şekilde terör olaylarısırasında evlatlarını kaybetmiş ve bir şekildezarar görmüş vatandaşların sesi yükselmeyebaşladı. Bu haklı tepkilerin yanında, barışistemeyen ve çalışmaları sabote eden odaklarınetkisiyle diğer PKK’lilerin gelişi de ertelendi.

Habur ve Diyarbakır’da DTP tarafındanorganize edilen ve süreci baltalamaya yönelik

Page 478: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

gösterilere en anlamlı tepkilerden biriDiyarbakır’dan geldi. Diyarbakır Ticaret veSanayi Odası’nda (DSTO) bir araya gelen 15sivil toplum kuruluşu temsilcisi ‘DemokratikAçılım Projesi’nin sekteye uğramaması için çağrıyaptı.

Diyarbakır’daki STK’lar adına hazırlananbasın açıklamasını okuyan DTSO Başkanı GalipEnsarioğlu, çözüme yönelik atılan adımlarınumutları artırdığını vurguladı. Ensarioğlu, 80yıllık bir sorunun bugünden yarınaçözülebileceğini kimsenin beklememesigerektiğine dikkat çekerek, herkesten sabıristedi. Türkiye’ye dönen PKK’lilerinkarşılanması sürecini iyi yönetemeyen DTP’yieleştiren Ensarioğlu, bundan sonra herkesindaha hassas davranmasını istedi ve bu projeyibaşlatmakla hükümetin risk aldığını, çözüm içinDTP’nin de risk alması gerektiğini ifade etti.

CHP ve MHP’nin de süreci siyasî birfırsatçılıkla değerlendirip, toplumda oluşanhassasiyetleri sokak gösterilerine dönüştürmeksuretiyle ayrıştırıcı ve tahrik edici bir siyasetizledikleri eleştirisini yapan Ensarioğlu, herkesin

Page 479: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti.Şimdi Türkiye’nin sağduyulu tüm vatandaşları,

barış ve kardeşliğin kalıcı bir şekilde tesisi için‘Demokratik Açılım’ projesinin başarılı birşekilde sonuçlanmasını beklemektedir.

[153] Murat Yetkin, Radikal gazetesi, 9 Mayıs2009.

[154] Taraf gazetesi, 12 Ağustos 2009.[155] Zaman gazetesi, 25 Ağustos 2009.

Page 480: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Kürt Meselesinde “MelaAçılımı”

HÜKÜMET ÇOK İLGİNÇ ve önemli bir projeyeimza attı. Bu projenin, çok cesur bir adımolduğunu ifade etmek gerekiyor. Zira belirli bazıçevrelerin gösterdiği reaksiyona dikkat edince,çok isabetli ve yerinde bir adım atıldığı hemenanlaşılıyor.

Diyanette açılan bin kişilik imam kadrosu içinalışılmışın dışında bazı atamalar yapılacak. Eğerbu proje gerçekleşirse, dinî ilimleri çeşitlivesilelerle tahsil eden, medreselerde din eğitimalan din adamları, Diyanet’in resmi imamkadrolarına atanarak, özellikle Doğu veGüneydoğu’da boş olan camilerdegörevlendirilecek.

Konu ile ilgili açıklama, Diyanet’ten sorumluDevlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı BekirBozdağ tarafından yapıldı. Hürriyet gazetesininhaberine göre Bozdağ:

“Toplumda sözü dinlenen, saygınlığı olan,sözleri insanları durduran veya harekete geçirenbu kişilerin hizmetinden müftülük denetiminde

Page 481: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yararlanmak istiyoruz. Doğu’da mele, bizimbildiğimiz tabirle molla denilen, din eğitimialmadığı halde din bilgisi olan, toplumtarafından saygı gören insanlar var. Bu tipkişilerden, Diyanet tarafından yapılacak sınavdabaşarılı olmaları kaydıyla sözleşmeli olarakyararlanmak istiyoruz.”

Açıklamada bulunan bir hususu düzeltmektefayda var. Bu kişiler her ne kadar resmiokullarda din eğitimi almamış olsalar bile büyükbir çoğunlukla medreselerde ve diğer Seydalarınyanında din eğitimi almış insanlardır.

Bu âlimlerin hemen hemen hepsi, yıllar sürençileli bir medrese eğitiminden geçmişler. Bazenon, bazen de onbeş yıl süren ve imkânsızlıklarladolu bir medrese eğitimi sonunda icazet(diploma) alan bu insanlar, resmiyette bir anlamtaşımayan bu diploma ile işsizler sınıfınakaydolmuşlardır. Bu melalar otoritesayılabilecek kadar da dinî ilimlere vakıf olaninsanlardır.

Osmanlı döneminde Müslümanların yoğunolarak yaşadığı bölgelerde, eğitim hizmetleri,medreseler vasıtasıyla yürütülürdü. Yüzyıllar

Page 482: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

boyunca bu medreselerde özellikle dinîihtiyaçları karşılayacak şekilde bir eğitimmüfredatı uygulandı. Medreselerde birçokönemli eksikler olmakla birlikte, bazı pozitifbilimler de okutuldu.

Özellikle Kürt Medreseleri bu dönemde çokbüyük fonksiyonlar üstlendi. Kürtlerin İslamîaydınlanmaları, bu medreselerde yetişen vebütün bölgeye yayılarak dinî hizmetlerdebulunan çok sayıda Mela-Mele tarafındangerçekleştirildi. Bunlar tam bir samimiyet vekanaat duygusu ile bölgede çok hayatîhizmetlere imza attılar.

Bu medreseler; Cizre, Mardin, Diyarbakır,Siirt, Norşin, Tillo, Bitlis, Van, Bahçesaray vedaha birçok yerleşim yerlerinde yoğun birşekilde faaliyette bulunuyorlardı. Bumedreseleri, özellikle bölgelerin beyleri vemirleri sahipleniyor ve bütün masraflarınıkarşılıyorlardı. Dine hizmet inancı ile zenginlerinve eşrafın, bu kurumlara ciddi şekilde katkıdabulundukları bilinmekte.

Kürtlerde yüzyıllar boyunca var olan ve sonyıllarda meydana gelen büyük aşınma ve

Page 483: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

zedelenmelere rağmen varlığını büyük ölçüdedevam ettirmeyi başaran dindarlık ve İslamîhassasiyetler, bu ihlâslı çalışmalar ile gerçekleşti,nesilden nesile aktarıldı.

Cumhuriyetin ilanından sonra bu medreselerkapatıldı. Fakat okullaşma, medreselerinkapatılması kadar hızlı gerçekleştirilemedi.Açılan okullara da, dinî hassasiyetleri fazla olanbölge insanları tarafından mesafeli davranıldı.Zorunlu eğitime rağmen, insanlar özellikle kızçocuklarını, okula göndermemekte ısrar ettiler.

Dinden arındırılmış ve Batılı figür ve anlayışladoldurulmuş yeni eğitim sistemine adapteolmak, hiç de kolay olmadı. Bu yıllarda, bütünbaskı ve yasaklamalara rağmen, insanlar gizlişekilde de olsa dinlerini öğrenmek için büyükbir gayret gösterdiler. İşte bu fetret yıllarında,medreselerden yetişmiş mela ve âlimler, çokönemli bir görev ifa ettiler. Halk dininiöğrenmek ve evlatlarına öğretmek için, perdealtında da olsa, büyük bir kararlılık ve dirençgöstermeye devam etti.

İcazet almış âlim ve müderrisler, camilerin“hücre” tabir edilen küçük odalarında, talebe

Page 484: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

okutmaya ve dinî ilimleri öğretmeye, şiddetliyasaklara ve baskılara rağmen devam ettiler.Sayı büyük oranda azalmış olsa bile, bu önemligelenek bugüne kadar yaşama başarısı gösterdi.

Bölgede imam atanmamış iki bin civarındacami bulunuyor. Kürtler, büyük çoğunlukla Şafiîmezhebine mensup bulunmaktadırlar. İmamatanmış bazı camilerde de bu mezhep ve dilfarklılığı nedeniyle zaman zaman sorunlaryaşandığı bilinmektedir. Bu nedenlerden dolayıimam atanmamış camiler, genellikle gönüllügörevliler tarafından idare ediliyor. Yıllardırbölgede bu uygulama devam etmekte ve birgelenek haline gelmiş bulunmaktadır.

Dinî eğitim almış ve evi cami yakınındabulunan bazı şahıslar da bu işleri gönüllü olarakyapıyorlar. Cami ile ilgileniyorlar, ezanokuyorlar, caminin temizliğini yapmayaçalışıyorlar, cemaate namaz kıldırıyorlar.

Mahallede böyle bir görev ifa edecek bir şahısbulunmadığı durumlarda, sakinler tarafından,medreselerde din eğitimi almış bir kişibulunarak, caminin hizmetleri görülmeyeçalışılıyor. Böyle durumlarda mahalle sakinleri

Page 485: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kendi aralarında bir miktar para toplayarak,görevlendirilen kişinin ihtiyaçlarını karşılamayaçalışıyorlar.

Hatta zekat, fitre ve sadakaların bir kısmı buamaç için kullanılıyor. Eğer görevlendirilenimam bekâr ise, evlerde pişen yemeklerdengönderiliyor ve çoğu zaman yemek pişirmesinegerek bile kalmıyor. Bu şekilde görevlendirilenimamlar, mahalleli çocuklara Kur’an ve ilmihaldersleri de veriyorlar.

Bu şekillerde camilerde görev almış şahıslar,caminin herhangi bir ihtiyacı olduğu zaman yakendileri veya mahallenin hayırsever zenginleriaracılığı ile bu ihtiyaçları gidermeye çalışıyorlar.Bölgedeki bu uygulama yüzyıllardır bu şekildedevam edegeliyor.

Tabii bu durum ister itemez bazı sakıncaları daberaber getirme potansiyeline sahip bulunuyor.Çünkü kurumsal olarak herhangi bir yere bağlıolmayan bu şahıslar, ya mahallenin büyüğününveya farklı bazı örgütlerin kontrolü altınagirebiliyor.

CHP, bölgelerinde sevilen ve dinî eğitim almışkişilerin imam olarak atanmasına şiddetle karşı

Page 486: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

çıkmaya başladı ve meseleyi siyasi bir icraatolarak takdim etmeye çalışıyor. Böyle birprojeye eğer CHP şiddetle karşı çıkıyorsa, böylehayırlı bir işte ısrarcı olmak lazım. CHP, nezaman dine yarar sağlayacak bir projeye imzaattı ki?

Seksen bin kişilik Diyanet kadrosu içinde ilimve irfanları ile malum ve maruf insanlarınatanması, bu büyük camiaya ancak itibarkazandırabilir. Onun için kimsenin böyle biruygulamadan korkmasına gerek yok.

Bölgede ilim ve irfanları ile büyük saygı veitibar gören din âlimlerinin böyle bir proje ilehalkın ve dinin hizmetine alınması, çok önemlihayır ve güzelliklere kapı açabilecektir. Buinsanlara itibar gösterilmesi, devletin yıllarcayaptığı yanlışlardan vazgeçmesi ve geri adımatması anlamına gelecektir.

Hatta medreselerde okuyan ve bugüne kadarhiç muhatap kabul edilmeyen insanların devlettarafından muhatap alınması, bir büyük yanlışındüzeltilmesi ve bu kesimden özür dilemekanlamına bile gelebilecektir.

Bu arada Caferilerin yoğun olarak yaşadığı

Page 487: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bazı bölgelere, bu proje kapsamında ilk kezCaferilerden imamlar atanacak. Diyanet’in böyleönemli bir konuyu yıllarca ihmal edip,meselenin yanlış mecralara çekilmesine fırsatvermesi doğru olmamıştır. İyi yetişmiş, İslam’ıntemel meselelerine ve özüne tam olarak vakıfCaferî imamların bu şekilde resmi olarakhizmete alınacak olması büyük bir boşluğudolduracak. Ehl-i Beyt sevgisi ile birlikte, bütünmüminlerin birlik ve beraberliğine yapılacakvurgular, fitne kazanları kaynatmaya çalışanlarınoyunlarını bozacaktır.

Eğer Hürriyet gazetesinin haberi doğru ise bugörevlendirilmeler, öncelikle Nakşibendî, Kadirîve Nurcu grupların Kürt kökenli dinî önderleriarasından yapılacakmış.

Bu insanlar zaten yıllardır hiçbir karşılıkbeklemeden Allah rızası için halkı dinîkonularda aydınlatmaya devam ediyorlar. Hattaböyle hayırlı hizmetleri yaptıklarından dolayı,büyük bedeller ödemelerine rağmen, sadakat vekararlılıkla halkı tenvir ve irşat etmek içinellerinde gelen bütün fedakârlıkları gösteriyorlar.

Bu kesimlerin, zaten böyle bir beklentisi yok.

Page 488: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Fakat Hürriyet’in bunu büyük bir suçmuş gibigöstermesi de, bir alışkanlıktan kaynaklanıyor.Dinî hizmetlere reaksiyon gösterme misyonuüstlenen kesimlerden zaten farklı bir davranışbeklenmemeli.

Said Nursî Hazretleri bundan yüzyıl önce, Kürtaşiretleri ile sohbet ederken,Medresettüzzehra’da görev alacak öğretimelemanları ile ilgili olarak şu hususu ifadeetmişti:

“Zülcenaheyn ve Kürtlerin ve Türklerinmutemedi olan Ekrad ulemasının veya istinâs(yakınlaştırma) etmek için lisan-ı mahallîyeâşina olanları müderris olarak intihapetmektir.’’ (Münazarat, s. 128.)

Bu karar ile hiç olmazsa, camilerde, buözelliklere sahip olan bazı din görevlilerininatanması gerçekleştirilmiş olacak. Temenniediyoruz ki, Medresettüzzehra’ya giden yolda,bu karar önemli bir adım olacak ve arkasıgelecektir.

Bölge insanları tarafından sevilen, itibar görenve hürmet gösterilen insanların böyle görevlereatanması, halkın güvenini sağlama yönünden de

Page 489: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

hayırlı bir fonksiyon ifa edecektir. İlahiyat veİmam-Hatiplerden mezun olan din görevlileri ilemedreselerden yetişmiş âlimlerin bir arada görevyapmalarını çok sayıda faydası olacaktır.

Muhakkak ki, bu atamalar yapılırken çokdikkatli olmak ve gerçekten bu görevleri hakeden insanları seçmek gerekir. Böyle önemli birkonuya, siyasetin bulaştırılmayacağınainanıyoruz. Yoksa bunun vebali altındankalkmak kolay olmayacaktır.

Page 490: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Otuz Dört Bomba veya “AxLawa”

KÜRT ANALARI, erkek evlatlarının başına biriş gelince veya onları kaybedince “Ax Lawa”diye ağlar ve gözyaşları dökerler. Uluderefaciasının ardından ağlayan ve “Ax lawa” (Ahevladım, ah oğlum!) diye feryat eden analarıgörünce uzun süre kendime gelemedim.

Bir evlat acısının ne demek olduğunu, ancakbunu yaşayan anne ve babalar bilir. Böylebüyük bir acıyı Allah kimseye yaşatmasın. Fakathayatın akışı içinde, ölümler kaçınılmazdır veher fani bu yoldan geçecektir.

Fakat Uludere’de kaçakçılık yaparak hayatınıkazanan ve hemen hemen herkes tarafındanyıllardır bilinen ve göz yumulan insanların böyledehşetli bir hata, gaflet belki de hıyanet sonucuöldürülmüş olmalarını kabullenmek mümkündeğildir. Elbette ki bunu işin kader ciheti içinsöylemiyorum. Vatandaşının canını korumaklagörevli bir devletin bu dehşetli faciaya yolvermesi üzerine bu kaydı düşüyorum.

Ekmeklerini kazanmak ve geçimlerini

Page 491: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sağlamak için onlarca yıldır, Mardin-Şırnak-Hakkâri-Van illerinin sınır bölgelerindekaçakçılık olayları yaşanır. Bu vaziyet, bütüntehlikelere karşın, bu bölgenin çok acı birgerçeğidir.

Çoğu zaman sınırda görev yapan güvenlikgüçleri ile elde edilen karlar bölüşülerek, bukaçakçılık hadiseleri kazasız belasız atlatılır.Zaten herkes de bu kaçakçılığı farkındadır vebölgenin ekonomik bir gerçeği olarak da normalkarşılanmaktadır.

Zaman zaman da kaçakçılık hadiselerinedeniyle büyük çatışmalar yaşanmıştır. Fakatotuz yıla yakın bir süredir yani PKK silahlıeylemlere ve sınırdan geçişlere başladığındanberi, artık çatışmalar güvenlik güçleri ve PKKarasında yaşanır oldu.

Çocukluğumuzda geceleri bazen silah sesleriile uyanır ve korkudan anne ve babamızınyanına giderdik. “Korkmayın bir şey yok,kaçakçılar huduttan geçiyor” sözleri ileyatıştırılırdık. Bu durum gecelerimizin mutat birparçası haline gelmişti.

Bazen de sabahları, geceleyin yaşanan

Page 492: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

çatışmada öldürülen veya yaralanan insanların,komşu ve tanıdıkların acı haberlerini alır ve buacılarını yüreğimizde hissederdik. Mayınlardasakatlanan veya çatışmalarda yaralanan çoksayıda insan tanırdık.

1981 yılında Cizre’de bir sağlık kuruluşundagörev yaptığım ve bir gece nöbetçi olduğum birsırada, gece yarısı büyük bağrışmalar vegürültüler ile kapıya doğru heyecan ve telaş ilekoşmuş ve kapının yerinde olmadığınıgörmüştüm.

Suriye sınırında kaçakçılarla, karakolda nöbettutan askerler arasında şiddetli bir çatışmayaşanmış ve bir er de göğsünden ağır bir şekildeyaralanmıştı. Kapıyı yerinden sökenin dekarakolun komutanı olarak görev yapanbaşçavuş olduğunu öğrenmiştik.

Ağır yaralı olarak getirilen ve göğsündenvurulan askere gereken bütün tıbbi müdahaleler,o günlerin yetersiz imkânları içinde yapılmış,fakat kurtarılamamıştı. Askerin vefatı üzerineiyice kendinden geçen karakol komutanı, görevyapan bütün personele küfürlerle saldırmış vehepimiz dışarı çıkarak canımızı kurtarmıştık.

Page 493: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Daha sonra olayın mahiyeti ortaya çıkmış vekarakol komutanı tutuklanarak cezaevineatılmıştı. Kaçakçılar ile anlaştığı, fakat buanlaşmadan haberi olmayan nöbetçi erinkaçakçılara engel olmaya çalışması neticesindebu hazin olay yaşanmıştı.

Van’ın Özalp ilçesinde de buna benzer birhadise, 1943 yılında yaşanmış ve hayvankaçakçılığı yapan otuz üç masum insan, yine birrant anlaşmazlığı neticesinde General MustafaMuğlalı’nın verdiği emir ile kurşuna dizilereköldürülmüştü.

29 Aralık 2011 gecesi Uludere’de, en az buhadise kadar trajik başka bir hadise yaşandı.Bilmiyorum, belki bu olayı ‘’Otuz Dört Bomba’’veya ‘’Uludere Katliamı’’ olarak tarihe maledebiliriz.

Böyle dehşetli bir olay hakkında yazı yazmakçok zor. Hepsi de hayatının baharında, birçoğuöğrenci ve bazıları da çocuk denecek yaşta olanbu facia kurbanı mazlumlar hakkında ne yazılsayine de az. Hani “Sözün bittiği yer’’ denir ya,işte aynen öyle bir noktadayız.

Şırnak İline bağlı Uludere İlçesi’nin Gülyazı

Page 494: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

köyünde oturmakta olan yaşları 15-30 arasındaotuz beş vatandaşımız, kaçak olarak mazotağırlıklı olmak üzere bazı malzemeleri Iraksınırından Türkiye’ye geçirirken, F-16uçaklarının bombardımanı sonucu hayatlarınıkaybettiler.

Birkaç gün boyunca tam bir şaşkınlık veçaresizlik içinde yazılanları ve söylenenleri takipetmeye çalışıyorum. Daha sonraki günlerdekonu ile ilgili olarak Dünya TV’de de iki saatkadar süren bir programa katıldım. Yetkililerinaçıklamalarında da birkaç gün devam eden tambir çaresizlik ve şaşkınlık müşahede edildi.

Çünkü bu olayın ve katliamın savunulacakhiçbir tarafı yok. Demokratik açılım için önemliadımların atıldığı ve güzel şeylerin yapıldığı birsüreç içerisinde bu dehşetli olayın meydanagelmiş olması, süreci baltalamak isteyenler içinçok büyük bir fırsat olmuştur.

Oysa çok dikkatli olunması ve kılın kırkyarılması gereken bir sırattan geçiyoruz.Türkiye, her ne şekilde olursa olsun KürtMeselesini tam demokratik bir zeminde vekardeşlik bağlamında çözmek zorundadır.

Page 495: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Çünkü Türkiye’de huzurun ve sükûnetin debaşka bir yolu görünmüyor. Kürt Meselesi tamanlamıyla halledilmediği sürece, sıkıntılarımızbir şekilde devam edecek.

Bugünlerde, devlet görevlilerinin çok azamîbir dikkat ve özen göstermeleri gerekir. Böylebüyük bir facianın, istihbarat zaafındankaynaklandığı ihtimali her vesile ile ifadeediliyor. Fakat, İHA’ların (insansız hava araçlar)vatandaşlar ile PKK’lileri ayırt etme kabiliyetinesahip olduğu konusunda da bazı iddiaların ardıarkası kesilmiyor.

İHA’larda böyle bir zaaf mevcut olsa bile, butür istihbaratın mutlak surette farklı şekillerdedesteklenmesi ve kesinleştirilmesi gerekir.Dökülen insan kanının bu kadar ucuz olmamasıgerekir.

Yetkililer tarafından ifade edildiği gibi,devamlı olarak beş on kişilik gruplar halindesınırı geçen kaçakçıların, hangi nedenlerdendolayı kırk kişilik bir grup halinde sınırıgeçmeye çalıştıklarının da perde gerisi mutlakaaydınlatılmalıdır. Yoksa önümüzdeki dönemdede bu tür büyük faciaların yaşanması mümkün

Page 496: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

olacaktır.Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın altı saat

kadar süren Bakanlar Kurulu toplantısınınardından geç saatlerde yaptığı açıklamayıdinledim. Hükümet, bu meselede birkaç gündüryaşadığı şaşkınlığı üzerinden atmaya çalışıyor.

Bu olayın içinde istihbarat zaafının ötesinde,başka bazı noktalar, yanlış yönlendirmeler vekasıtlı bilgilendirmelerin mevcut olup olmadığı,mutlaka bütün yönleri ile araştırılmalıdır.

Olayın çok yönlü olarak soruşturulduğu ve buçalışmaların devam ettiği ifade edildi. Hükümetyetkilileri tarafından, bu araştırmanın neticesindeöldürülen her bir vatandaş için ailelerineyüzyirmiüçer bin lira ödeneceğini ve paranın daŞırnak Valiliği’nin emrine gönderildiğiaçıklandı.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve bazıbakanlar, olayın hemen ardından maktullerinköyüne bir taziye ziyaretinde bulundular. Buelbette çok anlamlı bir hareketti. Cenazeleredevletin sahip çıkmaması ve katırları sırtındahastanelere taşınması da affedilecek bir hatadeğildir.

Page 497: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Belki bugünlerde çok önemli bir ameliyattançıkan Başbakan’ın böyle bir ziyarettebulunmamasının gerekçesi anlaşılabilir. Zatenziyaret esnasında mağdurların yakınları iletelefonla görüşerek, yapılması gereken herşeyinyapılacağı konusunda bazı sözler de verdiğiaçıklandı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün daha fazlagecikmeden en kısa süre içerisinde devlet adınabu köye bir taziye ziyaretinde bulunması, buyaranın sarılması açısından çok büyük bir önemtaşıyacaktır.

Bakanların ziyareti öncesinde BDP ŞırnakMilletvekili ve Grup Başkan Vekili HasipKaplan’ın yapmış olduğu konuşma, çok büyükbir yanlıştı. Böyle durumlarda sükunet tavsiyeetmek ve meselenin bütün yönleri ileaydınlanması için gayret göstermek gerekirken,yangına körükle gitmek anlamına gelecek tavırve beyanlardan herkesin dikkatle ve özenlekaçınması gerekir.

Gülyazı köyüne taziye için gelen ve köyünsakinleri tarafından çok sevildiği bilinen UludereKaymakamına yapılan saldırı, gerçekten çok

Page 498: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

hazin bir olaydır. Taziye için gelen bir yetkilinin,köy ile hiç alakası olamayan ve dışarıdan gelenbazı şahıslar tarafından linç edilmek istenmesikarşısında, taziye sahiplerinin yaşadığı büyüküzüntü az da olsa teselli verici olmuştur.

Türkiye Cumhuriyetinin her Kürt kökenlivatandaşı, Türkiye’nin her karış toprağını tambir güven ve huzur içinde dolaşabileceği gibi,her Türk kökenli vatandaş da tam bir emniyet vegönül rahatlığı içinde her yeri gezebilmelidir.

Otuz dört masum vatandaşımızın böyle büyükbir hata veya istihbarat zaafı sonucu öldürülmüşolması karşısında devletin, mazlumlarınailelerinden özür dilemesi, devleti küçültmez.Bilakis özür beyanı, maktullerin ailelerininyüreklerindeki, tam olarak söndürülmesimümkün olmayan ateşi, bir nebze de olsaazaltacaktır.

Demokrasiye giden yol; tuzaklarla, mayınlarlave bombalarla doludur. Tam demokrasi hedefiniönüne koyan bir hükümetin de en büyük görevi,bu yolu bütün tehlikelerden ve tuzaklardantemizlemektir. Böyle büyük hataların ve büyükfaciaların, vatandaşın kalbinde mazeret bulması

Page 499: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

mümkün değildir.Devletin ve hükümetin bilgisi haricinde bu

yola tuzak kuranlar varsa, devlet bunları ortayaçıkarıp deşifre etmek ve hesap sormakzorundadır. Eğer bunları yapanlar ortayaçıkarılmazsa ve hesap sorulmazsa, milletindevlete olan güveni ve bağlılığı sarsılacak vebunun vebali de hükümetin omuzundakalacaktır.

Türk-Kürt kardeşliği ve beraberliği, her türlüart niyet ve provokasyona rağmen sarsılmadanilanihaye hak ve adalet zemininde devametmelidir. Her iki milletin de huzur ve mutluluğubu birlik ve kardeşliğe bağlıdır.

Page 500: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

BÖLÜM 4Kürt Meselesi İçin Çözüm

Önerileri

Page 501: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Çözüm İçin Neler Yapılabilir?KÜRT MESELESİ, her ne kadar bazılarıtarafından farklı şekillerde isimlendirilmiş olsabile, Cumhuriyetin ilan edilmesi ile birlikteülkenin en önemli problemlerinden biri olarakkarşımızda durmaktadır. Bu meselenin ortayaçıkmasında bizce en büyük sebepler, toplumunahlakında, insanî değerlerde ve özellikle İslâmideğerlerde meydana gelen aşınma veçözülmelerdir.

İslâm’ın birleştirici, bütünleştirici, kardeşlik vemuhabbeti tesis edici özelliği zaafa uğratılmış,bunun sonucu olarak da küçük büyük çoksayıda problem ortaya çıkmıştır.

Bediüzzaman Said Nursî bu problemi en güzelşekilde teşhis eden düşünürlerin başındagelmiştir. Çözümü çok kısa ve herkesinanlayabileceği bir şekilde aktaran Bediüzzaman,devlet idarecilerine de yol göstermiştir:

“Din hayatın hayatı / Hem ruhu, hemesası

İhya-yı dinle olur / Şu milletin ihyası”

Page 502: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

PKK, asayiş ve Kürt sorunu sürekli birgörüldüğü için, bu meselenin çözümünde aklaher zaman güvenlik tedbirleri gelmiş;demokratik bir zeminde insan hak ve hürriyetleribağlamında çözüm arama konusu, nedense heparka plana atılmıştır. Herşeyden önce ‘asayiş’ ile‘Kürt meselesi’ birbirinden ayrılmalı ve budoğrultuda çözüm için gerekli olan irade,eksiksiz bir şekilde ortaya konmalıdır. Çözümiçin bir katkı oluşturacağını düşündüğümüzmaddeleri şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Televizyon Yayını:Devletin resmî dili Türkçedir ve bu Anayasa ilegüvence altına alınmıştır. Buna kimsenin itirazıolamaz. Fakat bu durum, ülkede yaşayan diğerinsanların dillerinin kullanılmasına engel birdurum değildir.

Bu çalışmanın çeşitli yerlerinde ifade edildiğigibi, Cumhuriyet tarihi boyunca bu konuda çokkatı ve ırkçı uygulamalarda bulunulmuş ve diğerdiller ve özellikle Kürtçe üzerinde çok katı veradikal yasaklamalara girişilmiştir. Buuygulamaların sonucu olarak çok sayıda insan

Page 503: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

mağdur edilmiş ve birçok trajikomik olayyaşanmıştır.

Ana dili ile ilgili olarak yapılan kısıtlama veyasaklamalar sadece Kürtçe ile sınırlı kalmamış,Türkçe dışındaki bütün diller, bu ırkçıuygulamadan nasibini almıştır. 30 Ekim 1924günü TBMM’de hükümeti eleştiren mebuslar,Yunanistan’dan gelen mübadillerin iskânısırasında ‘lisan’ meselesine dikkat edilmediğinivurguluyorlardı. Ana dili Rumca olan bazıRumeli göçmenlerinin Batı Anadolukıyılarındaki kasaba ve köylere yerleştirilmişolmasını ‘stratejik bir hata’ olarak görüyorlardı.İşte dönemin Türkçü ideologlarından, İstanbulmebusu Hamdullah Suphi (Tanrıöver) beyinkonuşmasından bir bölüm:

“İstanbul etrafına Rumca konuşanhalkı yerleştirdiler. Bu hatayıfâhiştir, Gebze’den bu yanaYanya’dan gelenleri yerleştirdiler...Hâlbuki biz, Türk ekseriyetikahiresiyle meskûn (Türkçoğunluğunun olduğu) olan yerlerde

Page 504: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Türk lisanından başka herhangi birlisanı izale etmeğe (ortadankaldırmaya) mecburuz. (Alkışlar)Adalar (Ege) sahiline Rumcakonuşan kitleleri getiripyerleştirdiler. Büyük bir hata oldu.Yarın, öbür gün, vaziyet daha dasükûna gittikten sonra, adalarlasahiller arasında temas başlar,Rumca konuşanlarla Rum adalarıarasındaki kitleler hâl-i temasagelirse (yakınlaşma içine girerlerse)bu yabancı lisanı boğmanın imkânıkalmaz!”

1924 yılında yapılan bu tür eleştiriler, dahasonra uygulanacak olan ‘Vatandaş TürkçeKonuş!’ kampanyalarının da habercisidir.Örneğin, 1937 yılında, bazı belediyeler kendisınırları içinde ‘Türkçeden başka dillerinkonuşulmasını yasaklama’ kararı almışlardır.Bazı gazeteciler de anadillerini konuşan Balkanmuhacirlerinin ‘ülkenin siyasî ve içtimaî birliğive ahengi namına’ bu kötü alışkanlıklardan

Page 505: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kurtulmalarını tavsiye etmişlerdir. Görüldüğügibi, sadece Kürtlerin değil, Anadolu’da yaşayanve anadilleri Türkçe olmayan tüm gruplarınkendi dillerini konuşmalarına yönelik baskı veyasaklar Cumhuriyet tarihi boyunca devametmiştir.[156]

SETA’nın yakın dönemde yaptığı biraraştırmada, TV yayını ve kültürel haklarla ilgilisorulan sorularda ilginç cevaplar alındı. Buaraştırmaya göre;

TRT Şeş’in Kürtçe olarak yayına başlamasınıolumlu bulanların oranı yüzde 51 düzeyindegörülmektedir. Başbakan ve Hükümetin, Kürtsorununu çözmek için gösterdiği çabaların,muhalefet tarafından bölücülük olarak görülmesitasvip edilmemekte ve bu görüşe karşı çıkanlarınoranı yüzde 60’lara varmaktadır. Kürtlere dahafazla kültürel hak tanınmasının Türkiye’ninbirliğine zarar vermeyeceğini düşünenlerin oranıyüzde 47,9 iken, bu durumda Türkiye’ninbirliğinin zarar göreceğini düşünenlerin oranıyüzde 42,5 düzeyinde bulunmaktadır.

Demokratik yaklaşıma olumlu bakanların oranıile hükümeti destekleyenlerin oranı bir hayli

Page 506: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

yüksek görünürken, kültürel haklar konusundatoplumda bir tereddüt görülmektedir. (Bunundemokrasi ve ülkenin birliğine bir zararvermeyeceği konusunda halk aydınlatılmalıdır.)

2. Koruculuk Sistemi:PKK terörünün artması ile birlikte alınantedbirler içinde en dikkat çekeni ‘koruculuk’sistemidir. Bu sistemin terörle mücadelede nekadar başarılı olduğu konusunda bugüne kadarkapsamlı bir araştırma yapılmamıştır.

Yetmişbin civarında insana silah verilmiş,maaş bağlanmış ve bunlardan kendi köylerini,kasabalarını PKK’ye karşı korumalarıistenmiştir. Köylülere korucu olmaları yönündebaskı yapılmış, bunu kabul etmeyen birçok kişiköylerini terk etmek zorunda kalmıştır.

Korucu olmayı kabul etmeyen ve defalarcataciz edilen Cizre’nin Yeşilyurt köylülerine 14-15 Ocak 1989 gecesi saat 02.00’de insan dışkısıyedirilmesi olayı, hâlâ bütün dehşetiylezihinlerde canlılığını korumaya devametmektedir. Bazı aşiretler koruculuğu geçim verant vasıtası yapmış, bazıları da hiç istemediği

Page 507: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

halde devletin baskısı sonucu bu silahları kabuletmiştir.

Şüphesiz ki bu insanların olumlu sayılabilecekçok hizmetleri olmuştur; ancak hiçbir askerîeğitim almamış, böyle önemli bir mücadeleyegirişebilecek bilgi ve özelliklerden yoksun olanbu insanların, bölgede var olan problemlere birbaşka problem daha eklediği, bugün hemenhemen herkes tarafından kabul edilmektedir.

Silah ve maaşı kabul eden bazı aşiret veşahısların, bunları ve devlet gücünü, düşmanoldukları, ancak PKK ile hiçbir organik bağıolmayan insanlara ve aşiretlere karşı dakullandığının çok sayıda örneklerindenbahsedilmektedir.

Hükümetlerin, Doğu ve Güneydoğu’dakihastalığı bugüne kadar iyi teşhis edemediği,hastalığın giderek artmasından ve verilenilaçların istenilen şifayı sağlayamadığındananlaşılmaktadır.

Korucuların sebep olduğu ve kamuoyunayansıyan çok sayıda öldürme, gasp, adamkaçırma, kız kaçırma gibi olaylar bulunmaktadır.Muhakkak ki, kamuoyuna yansımayan, ancak

Page 508: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

halkın büyük zulüm gördüğü çok sayıda olay davardır. Korucuların sebep olduğu birçok trajikolayın en son ve en hazin örneği 5 Mayıs 2009tarihinde Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı BilgeKöyü’nde yaşanan ve 44 kişinin ölümüylesonuçlanan vahşi ve barbarca katliamdır.

Akraba olan insanların birbirlerini devletinverdiği silahlarla hiçbir acıma hissi taşımadanöldürmelerine sebep olan olayların perdegerisinde hangi sebeplerin yattığı tam olarakanlaşılmamış olsa bile, böyle bir olay bile tekbaşına ‘koruculuk’ müessesesinin çok esaslı birincelemeye tâbi tutulması için yeterli bir sebepolarak karşımızda durmaktadır.

Olayların bitme noktasına geldiği böyle biraşamada, bölge insanı tarafından da hiçbirzaman gönülden benimsenmeyen ‘koruculuğun’hiç olmazsa tedricî olarak kaldırılması içingerekli çalışmalar derhal yapılmalı ve bu konudadaha fazla gecikilmemelidir.

3. Köy-Kasaba ve Şehir İsimleri:Binlerce yıldan beri kullanılan yerleşim yerlerineait isimler çeşitli zamanlarda alınan kararlar ile

Page 509: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

peyderpey değiştirilmiş ve buralara Türkçeisimler verilmiştir. Aradan bunca yıl geçmesinerağmen yeni verilen Türkçe isimler sadece resmîişlemlerde kullanılmış ve halk kendi arasındaburaları esas isimleri ile anmaya devam etmiştir.

Değişen köy isimleri ile ilgili olarak, FıratÜniversitesi’nden Doç. Harun Tunçel’in genişkapsamlı bir araştırması bulunmaktadır.Yayınlanan araştırma sonuçlarına göre; ‘1940-2000 yılları arasında 12 bin 211 köyün, yanitüm ülkedeki köylerin yüzde 35’inin ismideğiştirildi. İsim değiştirme furyasından en çokDoğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadoluetkilendi. Erzurum’un 653, Mardin’in 647,Diyarbakır’ın 555, Van’ın 415, Sivas’ın 406,Kars’ın ise 398 köyü bir gecede haritadansilindi. Kürtçe, Gürcüce, Lazca ve Ermeniceolarak bilinen köy isimleri büyük ölçüdedeğiştirilirken, içinde ‘kızıl’, ‘çan’ ve ‘kilise’sözcüğü geçen ‘sakıncalı’ bazı köylere de yeniisimler verildi. Hatta bu isim değiştirme furyası okadar ileri gitti ki, birçok Türkçe isimler Kürtçeya da Ermenice zannedilip yeni isimlerledeğiştirildi. Bu durum tarih araştırmalarında

Page 510: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

büyük güçlükler meydana getirdiği gibi, tarihîcoğrafya kayıtlarına da büyük zarar verdi.

Harun Tunçel’in araştırmasına göre:

“Ad değiştirme işlemleri İçişleriBakanlığı’nın 1940 yılı sonlarındahazırladığı 8589 sayılı genelgeyleresmileşti ve yabancı dil veköklerden gelen ve kullanılmasındabüyük karışıklığa yol açan yerleşmeyerleri ile tabiî yer adlarının Türkçeadlarla değiştirilmesi başlatıldı.Genelgenin ardından valiliklertarafından yabancı dil ve köklerdengelen yer adlarına ilişkin dosyalarhazırlanarak bakanlığa gönderildi.Ancak bu çalışmalar 2. DünyaSavaşı nedeniyle uzun süre aksadı.1949 yılında 5442 sayılı İl İdaresiKanunu’yla isim değiştirme işlemleriyasal bir dayanağa kavuştu. 1957’de‘Ad Değiştirme İhtisas Kurulu’kuruldu. Bu kurulun çalışmaları,çeşitli kesintiler olmakla birlikte

Page 511: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

1978 yılında ‘tarihî değeri olan yeradlarının da’ değiştirildiğigerekçesiyle işlemlere sonverilinceye kadar sürdü.”

Bu konu sürekli gündemde kalmış, ancakdevlet yetkilileri bu konudaki talepleri hepduymazlıktan gelmişlerdir. En sonCumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bitlis’in düşmanişgalinden kurtuluşunun 93. yıldönümünde,Ağustos 2009’da yaptığı Bitlis gezisinde, 1987yılında ismi Güroymak olarak değiştirilen veKürtçe ‘Nurun yeşerdiği yer’ anlamına gelenNorşin ilçesine de uğradı ve burada ilçeninismini Norşin olarak telaffuz etti. Mutad olduğuüzere bu konu, CHP ve MHP tarafından sert birdille eleştirildi.

Özellikle MHP lideri Devlet Bahçeli’nineleştirileri ve Konstantinopolis benzetmesibüyük tartışmalara neden oldu. Bahçeli tepkisinişöyle dile getirdi:

“(…) Yoldaki kalabalığı görünce

Page 512: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Sayın Cumhurbaşkanı arabasındaniniyor ve Güroymak’ı eski adıyla‘Norşin’ olarak hatırlayıp onları öyleselamlıyor. Değerli davaarkadaşlarım. TürkiyeCumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı,daha demokratik açılım olmadanPKK taleplerine Güroymak’ta cevapveriyor. Kara yoluyla İstanbul’agiderken Gebze’den sonra İstanbullevhasını değiştirip Konstantinopolismi yapacaksınız? Bunların hepsineçözüm diyorlar. Bu çözümekatılmayan tek siyasî kuruluş, tekdüşünce Milliyetçi Hareket olarakkarşı duruşumuzu da sorgulamayaçalışıyorlar. Her şey açık. Bu oyunaTürk milliyetçileri düşemez. Buoyuna bu ülkede yaşayan bin yıllıkkardeşliğimiz de düşemez.Yarısından fazlası Türkiye’ninbirçok yerlerine yayılmış, iç göçyapmış Antalya’daki,Güneydoğu’daki insanlarımız bu

Page 513: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

oyuna gelemez.”

Bir Rum ismi olan Konstantinopolis ilebölgenin Müslüman halkının kullandığı ‘Norşin’isimlerinin Bahçeli tarafından aynı kefeyekonulması büyük bir talihsizlik olarakyorumlandı.

Bediüzzaman Said Nursî’nin doğduğu köyolan Nurs köyünün de ismi ‘Kepirli’ olarakdeğiştirilmişti, fakat bu değişim, halk arasındakikonuşmalara hiç yansımadı. Dünyanın hertarafından gelenler Nurs köyünü ziyaret etti;kimse Kepirli’ye gitmedi. Gereksiz bir inatlaresmî işlemlerde Kepirli denmeye devamedilmektedir.

Yerleşim yerlerinin isimleri her ne kadardeğiştirilmiş bile olsa, halk bu uygulamayı aslakabul etmedi ve esas isimleri kullanmaya devametti. Asimilasyon politikalarının sonucu olarakdeğiştirilen köy, şehir ve bölge isimleri tekrargeri verilmeli ve halkta güven duygularınınyeniden oluşması için katkıda bulunulmalıdır.

4. Eğitim Konusu ve Kültürel Haklar:

Page 514: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Cumhuriyet ile birlikte eğitim sistemimizbütünüyle değişti. Eğitim sistemimizden din ileilgili müspet konular çıkarıldı. Daha çok ateizmiçağrıştıran ve ırkçılık temeline dayanan bireğitim sistemi uygulanmaya başlandı. Uzunyıllar süren bu yanlış ve manevî değerlerdenyoksun bir eğitim sonucu yetişen insanlardanbirçoğu, ülkenin birlik ve beraberliği ile barış vehuzuru için potansiyel birer tehlike halinegeldiler. Anarşi ve terör olayları, zaman zamandış unsurların da karışması ile çok ciddiboyutlara ulaştı. Ülke bu olaylar sonucu büyükenerji ve moral kaybına uğradı. Ekonomikkayıplar da çok ciddi rakamlara ulaştı.

Ülkenin genelinde olduğu gibi buuygulamanın Kürtler üzerindeki etkisi de çokbüyük oldu. Böyle bir eğitimden geçen vemateryalist düşünceleri benimseyerek yetişen buinsanlar, İslâm kardeşliği düşüncesindenkoparak, ayrılıkçı fikirler taşımaya ve budüşüncelerin paralelindeki ideolojileribenimsemeye başladılar. Bu amaca hizmet edençok sayıda örgüt kuruldu. Bu örgütlerdekendilerine yer bulan gençler, birleştirici

Page 515: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

unsurların yokluğu veya bu düşüncelerin tahripedilmiş olması sonucu devlete yabancılaştılar.Devlet, bir bakıma bu yanlış eğitim sistemi ilekendi kendine büyük bir zarar vermiş oldu.

Atatürk’ün emriyle 1935 yılında Doğu veGüneydoğu illerini adım adım gezerek bir raporhazırlayan dönemin Başbakanı İsmet İnönü,raporunda ilginç noktalara temas etmiştir.Gazeteci-Yazar Saygı Öztürk tarafından kitapolarak yayınlanan bu raporda, “Ağrı’daKürtlerin medenîleşip, sükûnet bulmaları bilekârdır” denildikten sonra, Karaköse’ninhükümete bağlı bir Kürt şehri olduğu belirtiliyor.‘Çok Gizli’ kaydı konularak hazırlanan raporda,“Erzincan Kürt merkezi olursa Kürdistan’ınkurulmasından korkarım” denilirken, “Van veErzincan’da acele olarak, Muş ovasında tedrîcenve Elazığ ovasında kuvvetli Türk kitlelerivücuda getirmek zorundayız” ifadesine yerveriliyor ve Kürtleri Türkleştirmenin etkili biryolu olarak, Türklerle Kürtlerin aynı okullardaokutulması isteniyor.

Diyarbakır hakkında “kuvvetli Türklükmerkezi olmak için tedbirlerimizi kolaylıkla

Page 516: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

işletebileceğimiz olgunluktadır” ifadesikullanılan raporda, “Dersim vilâyetinin teşkili ileaskerî bir idare kurulması ve Dersim ıslahınınprograma bağlanması lâzımdır” deniliyor.Erzurum’un içeride Kürtlüğe karşı sağlam birTürk merkezi haline getirilmesi istenen raporda,boşaltılan Ermeni köylerine Kürtlerinyerleştirilmesinin engellenmesi gerektiğibelirtiliyor.

4-5-6 Haziran 2008 tarihinde toplanan AbantPlatformu, ‘Kürt Sorunu’nu ele aldı. Çok farklıdüşüncelere sahip çok sayıda aydının katıldığıbu toplantının sonuç bildirisinde anadilde eğitimile ilgili olarak şu ifadeler yer aldı:

“Anadile saygı, insana saygıdır.Anadili konuşma, eğitim veöğrenimde kullanma hakkınınvazgeçilmez bir insan hakkıolduğunu ve bu hakka karşıçıkmanın hiçbir gerekçesiolamayacağını düşünüyoruz.”

Page 517: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Eğitim sistemi düzenlenirken, anadildeeğitimin demokratik ve doğuştan bir hak olduğugöz önüne alınarak, Kürtçe’nin seçmeli bir dersolarak eğitim sistemi içinde yer almasısağlanmalıdır.

5. Ekonomik Kalkınma:Uzun yıllardan beri ekonomik sıkıntılar ve terörolayları nedeniyle Doğu ve Güneydoğu AnadoluBölgesi’nden Batı bölgelerine büyük bir göçyaşanmıştır. Köylerinden şehirlere zorunluolarak göç eden insanlar, şehirlerde işsizlik,geçim sıkıntısı ve sosyal uyumsuzlukproblemleri ile birlikte yaşamakta ve bu ailelerinçocukları büyük ‘sosyal risk’ altındabulunmaktadır. Bu çocukların eğitim verehabilitasyon problemleri mutlaka giderilmelive toplumla sağlıklı bir şekilde entegrasyonlarısağlanmalıdır.

Bölgenin en büyük geçim kaynağı olan tarımve hayvancılık, köylerin boşalması ve göçolayları nedeniyle bitme noktasına gelmiştir.Yeterli bir güven ortamının olmaması yüzündensermaye akışı çok yetersiz düzeyde kalmış,

Page 518: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

istikrarsız ekonomik politikalar sonucu bölgeistenen düzeyde gelişmemiştir. Bölgedekigelişmişlik göstergelerinin Türkiye ortalamasınınçok altında; işsizlik oranının da Türkiyeortalamasının çok üstünde olması nedeniyle,yanlış yönlere kanalize edilebilecek bu büyükkitlenin çalışabileceği iş alanları mutlakaaçılmalıdır. İşsizliğin, terör örgütleri için enzengin bir kaynak olduğu unutulmamalıdır.

Bölgede çok zengin petrol yataklarınınbulunduğu konusunda yabana atılamayacak bazıiddialar sözkonusudur. Özellikle bölgede aramayapan ve çoğunluğu yabancı menşeli olan petrolşirketlerinin, açtıkları petrol kuyularını kapatıp,“burada petrol bulunmamaktadır” diye raporhazırladıkları söylenmektedir.

Uzun yıllar Shell şirketinde üst düzeygörevlerde bulunmuş Anthony Hage’ninsöyledikleri mutlaka ciddiye alınmalıdır:

“Orta Doğuda uzun süre çalıştım.Bildiğim kadarı ile bütün Amerikafirmaları uzaydan çekilmişfotoğraflarla gördükleri Türkiye’nin,

Page 519: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bir ‘petrol okyanusu’ üzerineoturduğundan emin. Burnunuzundibindeki Suriye, Irak, İran veSovyetlerde petrol olur da,Türkiye’de olmaz mı? Bir uzmanolarak bunu aksini asladüşünemem.”[157]

Türkiye’nin ve bölgenin çehresini değiştirecekve ülkenin ekonomik yönden büyük bir atılımyapmasını sağlayabilecek olan bu konuciddiyetle araştırılmalı, yerli şirketlerin yapacağıpetrol arama çalışmalarına hız kazandırılmalıdır.Kabarık bir petrol ithal faturası bulunan Türkiye,bu yükü hafiflettiği zaman, bölgenin vedünyanın parlayan bir yıldızı olarak çok dahabüyük hamleler gerçekleştirebilecektir.

Bu konuda uzun vadeli ve gerçekçi bazıtedbirler alınarak bölge insanının refah düzeyiyükseltilmelidir. Irak ile sınır ticaretigeliştirilmeli, daha fazla ticaret imkânlarıaraştırılmalıdır. Bölge için özel kalkınma planlarıyapılmalı, insanların köylerine dönmeleri ciddi

Page 520: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

şekilde teşvik edilmeli, topraksız köylüleretoprak verilmeli, bu amaçla geniş kapsamlı bir‘toprak reformu’ yapılmalıdır.

6. İslâmî Hassasiyet:Kürtlerin en bariz vasıflarının başında dinî veİslâmi konulara olan bağlılıkları ile bu konudagösterdikleri hassasiyet gelmektedir. Kürtler veTürkler arasında yapılan bütün olumsuztelkinlere ve tahriklere rağmen İslâm inancındankaynaklanan kardeşlik ve dostluk bağları büyükoranda varlığını sürdürmüş ve toplumda biremniyet ve güven unsuru olarak etkisini devamettirmiştir.

SETA’nın yaptığı araştırmanın sonuçlarınagöre yıllardır yapılan tahriklere ve düşmanlıktohumları ekilmek istenmesine rağmenTürklerin, Kürtlerle ilgili kanaati yüzde 57,1oranında, Kürtlerin Türklerle ilgili kanaati iseyüzde 86. 4 oranında olumludur. Bu sonuçla,kışkırtma ve tahriklerin halk nezdinde kabulgörmediği anlaşılmaktadır.

Araştırma sonuçlarına göre, Türklerle Kürtlerarasındaki akrabalık bağları da hayli yüksek

Page 521: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

görünmektedir.Akrabalıkta bir sakınca görmeyenlerin oranı

ise daha da yükselmekte, bu oran Türklerdeyüzde 69,9’e, Kürtlerde ise yüzde 87,1’eçıkmaktadır. Bu durumda Türkiye toplumununırkçılığa prim vermediği görülmektedir.Arkadaşlık ilişkilerinde ise, oranlar daha dayükselmektedir. Türklerin yüzde 59,4’ü, yakınarkadaşları arasında bir Kürt’ün bulunduğunu,yüzde75,5’i ise böyle bir arkadaşlıkta sakıncagörmediğini ifade ederken, Kürtlerin yüzde83,6’sı yakın arkadaşları arasında bir Türkolduğunu ve yüzde 92,3 gibi bir çoğunluğu ise,bir Türk ile yakın arkadaşlık kurabileceğinibelirtmiştir.

Yine bu araştırmanın sonuçlarına göre,Türklerin yüzde 73,8’i bir Kürt ile komşuolmaktan rahatsız olmayacağını belirtirken,Kürtlerin de aynı soruya yüzde 90,5 gibi biroranla olumlu cevap verdiği gözlenmiştir. Buaraştırmanın en önemli sonuçlarından birisi de,toplumsal bütünlüğü sağlayan en büyük değerinortak duygu, inanç ve tarih olgusu olduğukonusunda iki halkın yüzde 85 oranında

Page 522: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

birleşmiş olmasıdır. Bu kategoriler içinde dinolgusu en yüksek oranda kendinigöstermektedir. Ortak inançlar, etnik kimliklerinen önemli ortak ekseni olarak öne çıkmıştır.

Bu hassasiyetler göz önüne alınmadan, din veİslâmiyet’ten sarf-ı nazar edilerek atılacak hiçbiradımın istenen neticeyi vermeyeceği tecrübelerlesabit bir hale gelmiştir. Kürtler İslâmiyet’i kabulettikten sonra, sosyal hayatlarının en belirleyiciunsuru İslâmiyet olmuştur. İşte bu konuya örnekteşkil edecek bir tespit:

“Kürtler, çoğunluk itibariyle Sünnî’dirve İmam-ı Şafii (r.a.) mezhebine bağlıdır.İslâm şeriatıyla hareket etmekte,yaratılmışların efendisi olan Hz.Muhammed’in (s.a.v.) sünnetine vedoğru yolu gösterici büyük halifelerinyoluna uymakta sağlam azimleri vardır.Bundan dolayı, onlar namaz, hac, zekâtve oruç gibi dinin esaslarını kendilerineöğreten İslâm âlimlerinin nasihatlerineuyarlar. Çünkü onların bu işlere tam birteslimiyet ve sağlam bağlılıkları vardır.

Page 523: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

‘Kürtler, birbirlerinin sözlerineuymazlar, aralarında ittifak ve işbirliğiyoktur.’ Sultan 3. Murad Han’ınmüderrisi olan Mevlânâ Sadeddin,Tacü’t-Tevarih adlı eserinde bu durumaişaret ederek, Kürtlerin karakter ve fıtrîhallerini şöyle anlatır: Her biri dağdoruklarında ve vadi derinliklerinde, tekbaşına ve hür olarak yaşamayı terciheder, keyfince ve münferit yaşamabayrağını kaldırır. Allah’ın birliğini ifadeeden Müslümanlıktaki Kelime-iŞehadetten başka, onları birbirinebağlayan sağlam bir bağ yoktur.”[158]

Kürtlerin İslâm dinine son derece bağlıoldukları, dindar ve İslâmcı olan bir Kürtçünün,ortalama seküler bir Kürtçüden daha az şovenolduğu, hızlı bir şekilde gelişen sekülerleşmenin,dindışı bir sezgi olan Kürtlük bilincininyükselmesinde önemli bir rol oynadığı iddiaedilmiştir. Seküler yaklaşımlar, Kürt toplumundadinin toplumsal hayat üzerindeki düzenleyicietkilerini de görmezden gelmektedir. Yine

Page 524: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

fanatik ve şoven Kürtçülerin, İslâm dinini, kendiideallerinin gerçekleşmesinin önünde en büyükengel olarak gördükleri de bilinmektedir.

Yüzyıllar boyunca insanlarımızı birarada tutanen sağlam bağın İslâm kardeşliği olduğuunutulmamalı, İslâm terbiyesinin zedelenmesi ilebüyük yara alan bu kardeşlik duygularınınyeniden canlanması için eğitim çalışmalarınaönem verilmelidir.

Bediüzzaman tarafından tüm müminler içinsöylenen şu sözlerin inancı ile hareket edildiğizaman, büyük problemlerin bile kolaylıklahalledilebileceği bedihî bir hakikattir:

“(…) Hâlıkınız bir, Malikiniz bir,Mabudunuz bir, Râzıkınız bir-bir,bir, bine kadar bir, bir. HemPeygamberiniz bir, dininiz bir,kıbleniz bir-bir, bir, yüze kadar bir,bir. Sonra köyünüz bir, devletinizbir, memleketiniz bir-ona kadar bir,bir. Bu kadar bir birler vahdet vetevhidi, vifak ve ittifakı, muhabbetve uhuvveti iktiza ettiği ve kâinatı ve

Page 525: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

küreleri birbirine bağlayacak manevîzincirler bulundukları hâlde, şikakve nifaka, kin ve adavete sebebiyetveren örümcek ağı gibiehemmiyetsiz ve sebatsız şeyleritercih edip mü’mine karşı hakikîadavet etmek ve kin bağlamak, nekadar o rabıta-i vahdete birhürmetsizlik ve o esbab-ı muhabbetekarşı bir istihfaf ve o münasebât-ıuhuvvete karşı ne derece bir zulümve i’tisaf (haksızlık yapma)olduğunu, kalbin ölmemişse, aklınsönmemişse anlarsın.”[159]

Türklerle Kürtleri birbirlerine bağlayan buiman kardeşliğine, yerinde ve çok özel vurgularyapılmalı, “Müminler ancak kardeştir” ayetininhükümleri çerçevesinde bu kardeşlik sözdebırakılmayıp fiiliyatta da bunun gerekleri yerinegetirilmelidir.

Resmî ideolojinin etkisiyle bölge halkıüzerinde oluşan olumsuz kanaatlere bir de etnik

Page 526: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ve kültürel hakların sol görüşlü ve Komünistdüşünceye mensup bazı kişiler tarafındansavunularak kişi haklarının bu gruplarıntekelindeymiş gibi bir görüntü verilmesinineklenmesi meseleyi daha da giriftleştirmiştir. Bubüyük yanlış bir an önce düzeltilmeli, haksızsuçlama ve hücumlardan vazgeçilmeli,meselelere İslâmi ölçülere göre, Kur’an vesünnet ışığında bakabilme perspektifikazanılmalıdır.

Ülkenin bir yerinde ‘Türkleştirilmesi gerekenbazı insanlar var’ anlayışı mutlaka terk edilmeli,herkes olduğu gibi kabul edilmeli, bütünvatandaşları biraraya getirici özelliğe sahip birlikve beraberlik unsurları nazara alınmalı ve bumeyanda dinî inanç ve yaklaşımlar ön planaalınmalıdır.

7. Demokratikleşme:Türkiye’de demokrasinin gelişimi, çok sıkıntılıbir süreç geçirerek devam ediyor. Bu sıkıntılısüreç aslında Meşrutiyet ile başlamış ve birçokengellemeler, savaşlar, darbeler ve askerîmüdahaleler sonucu çok yavaş bir seyir

Page 527: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

izlemiştir. ‘Müsavat, hürriyet, adalet’kavramlarını kullanarak yönetimi ele geçirenİttihad ve Terakki Cemiyeti, gerekli olan basiretve toleransı kullanacak kabiliyet ve iradeyigösterememiş ve daha sonra yönetim İttihad veTerakki Cemiyeti’nin istibdadına dönüşmüştür.

Burada yeri gelmişken önemli bir hususa daişaret etmekte fayda görüyoruz. İttihad veTerakki Cemiyeti kurulurken çeşitli milletleremensup birçok aydını biraraya getirmiş; Devletinkurtuluşunun ‘Osmanlılık’ görüşü ile mümkünolabileceği tezi ileri sürülmüştür. Ancakyönetimi ele geçirdikten sonra İttihad ve TerakkiCemiyeti’nde bir dönüşüm yaşanmış ve‘Türkçülük’ fikrinin ağır basmaya başladığıgörülmüştür. Bu değişim ile birlikte ‘Türkçülük’düşüncesi devletin resmî bir politikası halinegelmiş ve Cumhuriyetin kurulması ile birlikte bupolitika daha da şiddetlendirilerek katıuygulamalarla sürdürülmüştür.

Bu dönüşümün sonucu olarak tepkilermeydana gelmiş, birçok aydın cemiyettenayrılmış ve diğer milletlere mensup aydınlarınbiraraya gelmesi ile tepkisel milliyetçilikler

Page 528: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ortaya çıkmıştır.Kürt milliyetçiliğinin ortaya çıkması da bu

döneme rastlamaktadır. Türkiye’de üst düzeygörevlerde bulunmuş çok sayıda insanındillerinden düşürmedikleri ve çok sıktekrarladıkları bir sözleri vardır: “Türkiye’deyaşayan herkes birinci sınıf vatandaştır.”

Bu söz, devlet yönetiminde bulunan insanlarınher şeyi sütliman göstermek istemeleri ve resmîideolojinin gereği olarak söylenmiştir.Problemlerin üstünü örtmekten başka hiçbirfaydası olmayan bu sözün ülke gerçekleri ilesosyal ve siyasî realitelerle bağdaştığınısöylemek mümkün değildir.

Aslında bireysel olarak ve Türk kimliği dışındaherhangi bir kimlik taşımadan hangi kökendengelirse gelsin insanların bulundukları görevlerdeyükselmesinin önünde herhangi bir engelbulunmamaktadır. Siyaset Bilimci Prof. Dr.Doğu Ergil’in açıklaması da bu tezi desteklermahiyettedir:

“Türkiye’de Kürtler bireysel olarakhiçbir ayrıma tâbi tutulmadan

Page 529: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

devletin en üst kademesine kadaryükselebilirler. Ama grup kimliğitaşıyarak Türk siyasal hayatındayerlerini alması mümkün olmamıştır.Türk milliyetçiliğine dayanan devletfelsefemiz buna izinvermemiştir.”[160]

Bunun için insanlar resmî ideolojiye aykırı birsöz söyler, hele bununla ilgili bir eylemegirişirlerse, birinci sınıf vatandaşlık kavramıtamamen unutulur ve belli bir kesim tarafındanbüyük bir linç kampanyasına tabi tutulmaktankurtulamazlar. Cumhuriyet tarihi bunun sayısızörnekleri ile doludur. 1979 yılında CumhuriyetHükümeti’nin Bayındırlık Bakanı Şerafettin Elçi,“Ben Kürdüm ve Türkiye’de Kürtler vardır”dediği için hedef olmuş ve hakkında davaaçılmıştı. Şerafettin Elçi, Ankara SıkıyönetimKomutanlığı 3 No’lu Sıkıyönetim AskerîMahkemesi’nin 25.03.1981 tarih ve 1980/1287sayılı kararı ile Türk Ceza Kanunu’nun 142/3.maddesi gereğince 2 yıl 3 ay ağır hapis cezasına

Page 530: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

çarptırılmıştı.Eğer geldiğiniz etnik kökeni unutur, bununla

ilgili herhangi bir iddia sahibi olmazsanız, ‘Nemutlu Türküm diyene’ ve ‘Bir Türk dünyayabedeldir’ çerçevesi içinde yaşar ve resmîideolojinin izin verdiği kadar Müslümanolursanız, birinci sınıf vatandaşlığınız tesciledilmiş olur ve bu dereceye terfi etmiş insanlarınbütün haklarından yararlanmış olursunuz.

Türkiye’deki Kürt sorununun temelindedemokratikleşme sorununun yattığı konusundaçok sayıda bilim adamı ortak görüşe sahiptir. Bubağlamda demokratikleşme çabalarına hızkazandırılması, sorunun temelden çözülmesineen büyük katkıyı sağlayacaktır. TBMM’nin buproblemlerin çözümünde inisiyatifi tamamen elealması ve her konunun demokratik ve meşruzeminlerde konuşularak, tartışılarak halledilmesi,halkın da en büyük beklentisidir.

Dikkati çeken bir diğer nokta da, özellikleDoğu bölgelerinin dağ ve taşlarına ve özelliklekarakolların bahçelerine yazılan ‘Ne mutluTürküm diyene’ ile ‘Bir Türk dünyaya bedeldir’yazılarıdır. Bir tahrik unsuru olmaktan öteye

Page 531: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

geçmeyen bu yazıların hangi akla hizmet etmekiçin yazıldığı hep tartışılmakta ve hiçbir faydasıolmadığı hemen hemen herkes tarafından kabuledilmektedir.

İnsanların gözüne sokarcasına yazılan bu türyazıların bir an önce kaldırılmasının da doğruolacağı kanaatindeyiz. Yine bunun gibi hiçbirfaydası olmayan ve uzun yıllardan beridir hersabah ilkokul öğrencileri tarafından okunan‘Andımız’ın da okunmasına son verilmesininvakti çoktan gelmiştir.

Silahlı kuvvetlerin ülkedeki yetkileri vekonumu da önemli bir tartışma konusudur.Demokrasiyi tam özümsemiş ülkelerin aksine,Türkiye’de yapılan askerî müdahaleler,muhtıralar, post-modern darbeler, e-muhtıralar,bu inancın delilleri olarak defalarca yaşanmıştır.Siyasî olaylar hakkında askerler sık sık görüşbeyan etmekte ve zaman zaman bu beyan veaçıklamalar, kamuoyu tarafından ‘hükümetegözdağı’ şeklinde yorumlanmaktadır.

Demokratik karnemizin daha iyi bir durumagelmesi için, bu durumların düzeltilmesi vedemokratik standartların mutlaka yükseltilmesi

Page 532: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

gerekmektedir. Şiddetin panzehirinin şiddetolmadığı, bu kadar acı tecrübelerle ortayaçıkmıştır. Şiddeti oluşturan ve besleyen bütünunsurların, tam bir demokratik açılım, samimiyetve empati ile telafi edilmesi için gerekli olanbütün adımlar tam bir kararlılıkla atılmalıdır.

Anayasa ve kanunlara ustaca serpiştirilen vedemokrasinin ruhuna aykırı olan maddelerayıklanmalı, sistem bütün tabulardankurtarılmalıdır. Şiddete başvurmadığı müddetçebütün düşüncelerin özgürce ifade edilmesininönündeki tüm engeller kaldırılmalı, Türk CezaKanunu bu anlayış ışığında yeniden gözdengeçirilmelidir.

Bu bağlamda parti kapatma konusuna dadeğinmek gerekir. Kürt kimliğini temsil ettiğiiddiasıyla yola çıkan partiler, değişikgerekçelerle Anayasa Mahkemesi tarafındankapatılmıştır. Bu parti kapatma konusu sadeceKürt kimliğini temsil ettiğini iddia eden partilerlesınırlı kalmamış, laiklik konusu da en önemliparti kapatma gerekçelerinden birisi olarak kabuledilmiştir. Parti kapatmaların, seçmenleri deolumsuz yönde etkilediği, hayal kırıklığı ve

Page 533: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

kırgınlık meydana getirdiği gözardıedilmemelidir. Bu küskünlük ve kırgınlıkduyguları, PKK gibi silahlı eylemleri esas alanbir örgüte bile sempatiyi ve desteğiartırmaktadır.

Katı ve bağnaz bir milliyetçilik anlayışı ilemeselelere at gözlüğü ile bakmayı alışkanlıkhaline getirenler, bu küskünlük ve kırgınlığınfarkında olmasalar da, bu antidemokratikyanlışlar vatandaşların büyük bir çoğunluğunungözünden kaçmamaktadır. Bu parti kapatmanınbir çözüm olmadığı, kısa bir süre içindeanlaşılmış ve hemen aynı fikirleri savunan yenipartiler kurulmuştur. HEP-DEP-HADEP-DEHAP-DTP-BDP zinciri bunun en açıkdelilidir.

Partilerin Meclis’te temsil edilmesi konusu daayrı bir tartışma konusudur. Kürt kimliğini temsilettiğini iddia eden partiler için konulduğudüşünülen yüzde 10’luk ülke barajının birçözüm olmadığı her seçim sonunda ortayaçıkmakta, bunun düzeltilmesi veya barajınyüzde 5 gibi makul ve kabul edilebilir birdüzeye indirilmesi gerektiği hemen hemen

Page 534: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

herkes tarafında telaffuz edilmekte, ancak dahasonra bu önemli konu unutulup gitmektedir.

Özellikle HEP-DEP-HADEP-DEHAP-DTP-BDP isimleri altında örgütlenen siyasî zihniyet,ya seçim ittifakları veya bağımsız adayformülleri ile Meclis’e girerek, bu Anayasalengelleri fiiliyatta geçersiz hale getirmektedir.Seçim barajının da bir an önce yüzde 5’edüşürülerek makul bir seviyeye getirilmesi ve butür seçim hilelerine gerek bırakmayacakdemokratik bir seçim sisteminin kurulmasıgerekmektedir.

Bu çerçevede idarî yapılanma yeniden gözdengeçirilmeli, tam ve sivil bir Anayasa yapılmalı,yerel yönetimlerin yetkileri artırılmalı, devletinmillete tam olarak güvendiğinin işareti olangerekli adımlar atılmalıdır.

Üniter devlet yapısı içinde halkın yönetimetam olarak katılımını sağlayacak düzenlemeleryapılmalıdır. Uzun yıllardan beri devletyönetimine hâkim olan ırkçı eylem vesöylemlerden vazgeçilmeli, eğitim kurumlarındada aynı hatalar terk edilmeli, birleştirici vebütünleştirici söylem ve uygulamalar

Page 535: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

geliştirilmeli, bu konu yalnızca söylemlerdekalmayıp, bunu destekleyecek somut hareketlersergilenmelidir.

8. İnsan Hak ve Hürriyetleri:Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeCumhuriyet dönemi boyunca insan hak vehürriyetleri noktasında büyük hak ihlalleriolmuştur. Doğu ve Güneydoğu AnadoluBölgelerinde meydana gelen bazı isyanlar veolaylar bahane edilerek olaylarla hiçbir bir ilgisiolmayan çok sayıda masum insana zararverilmiştir. Bu zaman zaman bir devlet politikasıhalinde uygulanmış, zaman zaman da öne çıkanve hukuk tanımaz bazı yöneticilerin ve devletiniçine çöreklenmiş çetelerin inisiyatifi ilegerçekleşmiştir. Bu durum, inkârı mümkünolmayan bir gerçek olarak karşımızdadurmaktadır.

Anarşi ve terör ile mücadele etmek için bütünmeşru yollar kullanılmalı, bunun için gereklihukukî düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.Ancak bütün bunlar yapılırken, terör olaylarınabulaşmamış masum vatandaşların haklarının

Page 536: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

korunması için de gereken tüm hassasiyetgösterilmelidir.

Koçgiri İsyanı sonrasında, Şeyh Said hareketive Dersim olaylarının ardından bölgedesürdürülen operasyonlar, masum insanlarıngördükleri zararlar, yaşanan köy yakma olayları,sürgün ve tehcir hadiseleri bölge insanınınhafızasında büyük bir trajedi olarak yeredinmiştir. En son PKK’nin silahlı eylemlerebaşlamasından sonra geçen 25 sene boyuncabölgede yaşanan olaylar, katliamlar, fail-imeçhul olayların büyük bir bölümü karanlıktakalmış ve bu olayların bazı devlet görevlileri ilekorucular tarafından veya bunların teşviklerisonucu işlendiğine dair meydana gelen kuşkulargiderilememiştir.

Çok sayıda köy, PKK’ye yardım ettiğigerekçesiyle boşaltılmış, insanlar evlerinden,işlerinden edilerek göçe zorlanmış, ilçe ve ilmerkezlerinde yaşamak zorunda bırakılmışlardır.

Bu durum birçok problemi de beraberindegetirmiştir. Şehir merkezlerinde nüfus çok hızlıbir şekilde artmış, uyum problemleri ortayaçıkmıştır. Şehir hayatlarında aile bütünlükleri

Page 537: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

zayıflamış, ortaya çıkan otorite boşluğu sonucugenç nüfus, suç ve terör örgütlerinin istismarınaaçık hale gelmişlerdir.

Bu konuda gerekli araştırmalar yapılmalı,merkezî köyler oluşturulmalı, sosyal haklar vegüvenlik hizmetlerinin en iyi şekilde sağlandığıbir ortam sağlanmalı, isteyen insanların kendiköylerine dönmelerine izin verilmelidir.

Bölgede sosyal problemler de çok çeşitlilikgöstermektedir. Bölgenin tek problemi PKK’ninyaptığı silahlı eylemler ile devlet görevlilerininyol açtığı hak ve hukuk ihlallerinden ibaretdeğildir.

Bölge insanının boğuştuğu çok sayıda problemvardır. Kan davaları ve töre cinayetleri, küçükyaşta evlenmeler, kızların aile baskısı ileistemedikleri kişilerle evlendirilmesi, kadınintiharları bölgede kanayan yaralar olaraketkisini sürdürmektedir. Bu problemlerintemelinde de cehaletin bulunduğu bilinmektedir.Bu problemlerin sosyal onarım projeleri ileçözülmesi sağlanmalıdır.

Bu konuda son zamanlarda ‘ErgenekonÖrgütü’ ile ilgili olarak devam eden mahkeme

Page 538: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ve soruşturmalar ve buna paralel olarak devameden diğer mahkeme ve soruşturmalar, olaylarıniçyüzünün ortaya çıkması açısından çok olumlubir adım olarak kabul edilmelidir.

Devlet yönetimleri halkın mutluluk ve refahıiçin çalışır ve bu maksatla örgütlenirler. İnsanmerkezli bir yönetim anlayışı ile vatandaşınınhuzur ve refahı için çalışan bir devlet, bir insanınhatası ile en yakınını dahi sorumlu tutmaz vesuçlu nazarıyla bakmaz. Gerçek demokrasilerdeve hukuk düzeninde suçun şahsiliği esastır.Demokratik kaygılarla çıkarılan ve halkınyararını esas alan kanunlar ile yönetilendevletlerde, hiçbir ferdin hak ve hukuku gözardı edilemez. Cemiyetin selameti bahanesiylefertler feda edilemez. ‘Hak, haktır, küçüğünebüyüğüne bakılmaz’ yaklaşımı ile bazı insanlarimtiyazlı konuma yükseltilemez.

9. Anayasal Vatandaşlık:Kürt Meselesinin çözümü için bazı yetkililertarafından zaman zaman telaffuz edilen bukavram, araya giren spekülasyonlar ve yanlışanlaşılma kaygıları sonucu gündemden

Page 539: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

düşürülmektedir. Anayasa’ya eklenecek birmadde ile bu konunun çözülmesi ve ırk kavramıdışında etnik bir kökene dayanmayanvatandaşlık kavramı ile herkesi birleştirecek vekaynaştıracak önemli bir adım atılmasısağlanmalıdır. Bunun için de tüm vatandaşlar‘Türkiye Cumhuriyet Vatandaşı’ üst kimliğindebuluşturulmalı ve ırk düşüncesi yerinevatandaşlık bilinci geliştirilmeli veyerleştirilmelidir.

‘Af meselesi’ de çok tartışılan konularınbaşında gelmektedir. Bu konuda izlenecek yolunvasat olmasına dikkat edilmeli, hassasiyetler gözönünde bulundurulmalıdır. Çeşitli sebeplerdendağa çıkmış ve yasa dışı faaliyetlere bulaşmışinsanların bir şekilde dağdan indirilmesigerekmektedir. Yıllardır defalarca çıkarılan‘Pişmanlık Kanunları’nın istenilen neticeyivermediği dikkate alınmalı ve bu konudagerçekçi ve sonuç getirici bir yol tercihedilmelidir.

Ülke olarak çekilen bunca sıkıntının en önemlisebebinin ırkçı politika ve uygulamalar olduğuçok açıktır. Bu ırkçı politikalara tepki olarak

Page 540: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

ortaya çıkan Kürtçülük düşüncesinin, zamanzaman terör hareketleri haline dönüşerekülkemize verdiği büyük zararı ve derin yaralarıtamir etmek için aklı başında her vatandaşınsorumluluk duygusu ile hareket etmesi gerekir.

Kurtuluş Savaşı’nda ve Birinci MilletMeclisi’nde hâkim olan irade, tam anlamıyladevlet yönetimine yansıtılmalı, ayrılık ve ırkçılıkdüşüncesini hatıra getiren bütün uygulama,slogan ve sembollere son verilmelidir.

10. İslâm Birliği:Bütün Müslüman milletlerin huzur ve saadetinitemin etmek, ekonomik ve sosyal yöndenkalkınmalarını sağlamak, dünya siyasetinde sözsahibi olmak, ezilen ve ülkelerinde ikinci sınıfmuamelesi gören Müslümanlara yardımcı olmakamacıyla İslâm Konferansı Teşkilatı, dahasağlam bir birlik, beraberlik ve dayanışmasağlayarak Avrupa Birliği tarzında bir ‘İslâmBirliği’ne doğru gitmek için gerekli çalışmalarıyapmalıdır. Bunun için de Türkiye öncü bir rolüstlenebilir.

Yavuz Sultan Selim ve İdris-i Bitlisî’nin

Page 541: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

gayretleri sonucu 1514 yılında başlayan ve‘İslâm Birliği’nin temin edilmesinin yolunu açanOsmanlı-Kürt ittifakından yola çıkılarak, bununtüm İslâm milletlerinin yararına olduğudüşünülerek ve dünya siyasî konjonktürü de gözönüne alınarak İslâm âlemi düzeyinde işbirliğiartırılmalı, birlik ve beraberliğin yeni zeminleribulunmalıdır.

Dinsizlik cereyanının, yirminci yüzyıldanitibaren kitleleri büyük ölçüde etkileyerekinsanlığın başına maddî ve manevî büyükfelaketler getirdiği bilinmektedir. İnsanları tümmanevî duygu ve inançlardan uzaklaştırıpsadece bir madde haline getiren, nefsanî zevk vehevesleri ön plana çıkaran, insanları şahsındanve menfaatlerinden başka bir şey düşünemezhale getiren Materyalizm düşüncesi, diğerinsanlara olan merhamet, şefkat ve sevgihislerini büyük ölçüde aşındırmıştır.

Osmanlı Devleti’nin Orta Doğuda egemen olanyönetim anlayışı, barış, eşitlik ve adalet üzerinekurulmuştu. Orta Doğuda ve özellikle Irakcoğrafyasında çok sayıda etnisite ve dinî inançbinlerce yıldan beri birarada yaşamaktadır.

Page 542: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Osmanlı yönetimi bu farklılığın bilincinde olarakadalet ve eşitlik üzerine bir sistem kurmuş,bölgede huzur ve asayişi temin etmesinibilmiştir.

Bediüzzaman tam bir İslâm Milliyetçisi vemesajını doğrudan Kur’an’dan ve İslâmâleminin ondört asırlık birikiminden alan büyükbir İslâm âlimidir. İslâm ümmetinin sorunlarınınçözümü için ömrü boyunca kafa yormuş vegerçekçi çözümler sunabilmiş, çağı doğruokuyan bir Müceddiddir.

Böyle olmakla birlikte bu durum, onunmensubu olduğu kavmin İslâmi çerçeve içindesorunlarını gündeme getirme ve çözüm yollarınısunmasına engel bir durum olamaz. O da böyleyapmış ve Kürtlerin sorunlarını çok iyi bilenbirisi olarak problemleri en doğru şekilde teşhisetmiş ve Kur’an’i çözüm önerilerini sunmuştur.

İslâm kardeşliği çerçevesinde bu çözümönerilerini sunan Bediüzzaman’ı, bazılarınınyaptığı gibi bir ‘Kürt Milliyetçisi’ olarak takdimetmek son derece yanlıştır. Aynı şekildemensubu olduğu kavmin ve içinden çıktığıbölgenin sorunları ile ilgilenmediğini iddia

Page 543: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

etmek veya bu konudaki görüşlerini nazaraalmamak da doğru değildir.

İslâm âlemindeki ihtilafların temelinde esasailişkin bir konunun bulunmadığı muhakkaktır.İhtilaflar, çekişmeler ve düşmanlıklar ciddiolarak incelendiği zaman, bunların büyükçoğunluğunun basit, sathî ve hissî meseleleredayandığı; önyargısız bir şekilde ve meselelerinçözümüne dönük bir irade ortaya konmadığı içindevam ettiği ve kronikleştiği görülecektir.

Büyük ve ulvî bir gaye için birarayagelindiğinde Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta,Afrika’da, Hindistan’da, Kafkasya’da,Avrupa’da yaşayan ve kuvvetli bir İslâmdayanışmasından yardım bekleyen tümMüslümanların yardıma koşacağı ve İslâmDünyası’nın bu birliktelikle çok daha hür vemüreffeh olacağı inkâr edilemez.

Irkçılık düşüncesinin kuvvet bulması, bölünmeve parçalanmayı hızlandırmış, burada da bütünMüslümanların zarar görmeleri ile birlikte, enbüyük zararı daha çok küçük taifeler ve milletlergörmüştür. Said Nursî, Şam’da bütünMüslümanlara seslenirken bu önemli konuya da

Page 544: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

her zaman göz önüne alınması gereken birvurgu yapmıştır: “Küçük taifelerin menfaati vesaadet-i dünyeviyeleri ve uhreviyeleri, sizin gibibüyük ve muazzam taife olan Arap ve Türk gibihâkim üstadlarla bağlıdır. Sizin tembelliğiniz vefüturunuzla, biz biçare küçük kardeşleriniz olanİslâm taifeleri zarar görüyoruz.” (BediüzzamanSaid Nurî, Hutbe-i Şamiye, s. 61.)

Bed iüzzaman , Münâzarat adlı eserinde,günümüzde içinde bulunulan perişan durumun,hem Kürtlere hem de Türklere yakışmadığını,‘Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlâl’seçeneklerinden birisinin kaçınılmaz olduğunu,hem geçmiş nesillerin hem de gelecek nesillerinbu durumu protesto ettiğini gayet veciz birbiçimde ifade etmektedir:

“Ey Türkler ve Kürtler! Acaba şimdi birmiting yapsam, sizin ikibin sene öncekiecdadınızı ve iki asır sonraki evladınızışu gürültühane olan asr-ı hazır meclisinedavet etsem, acaba eski ecdadınızdemeyecekler mi ki; ‘Hey mirasyediyaramaz çocuklar! Netice-i hayatımız siz

Page 545: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

misiniz? Bizi akîm bir kıyas ettiniz vebizi kısır bıraktınız. Hem sol tarafınızdaduran, İstikbal Medeniyeti’nden gelenevladınız sağdakileri tasdik ederekdemeyecekler mi ki; ‘Ey tembel pederler!Siz misiniz hayatımızın suğra ve kübrası?Siz misiniz şu şanlı ecdadımızla bizi rabteden haddi evsati? Ne aldatıcı bir kıyasoldunuz.’

İşte ey Kürtler ve ey Türkler! Manzara-ihayal üstünde gördünüz ki, şu büyükmitingde, iki taraf da sizi protesto ettiler.”

Bu protestodan kurtulmak bir bakımaelimizdedir. Geçmişimize yakışacak bir birlik,beraberlik, kardeşlik, muhabbet, hoşgörü veişbirliği içinde hareket ederek, geleceği, ülkedeyaşayan tüm insanlar için huzurlu ve barış dolubir vatan haline getirmek için yapabileceğimizçok şey vardır.

Bunun için de herkesin biraz gayret göstermesive üzerine düşen vazifeleri yerine getirmesigerekir. Bu maksadı gerçekleştirmek içinatılacak adımları daha fazla geciktirmek hakkına

Page 546: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

sahip değiliz. Bu gelecek nesillere veevlatlarımıza karşı bir vicdanî görevimizdir. Hepberaber empati yapalım ve birbirimizegüvenelim. O zaman görülecektir ki, bu ülke‘HUZUR VE KARDEŞLİK’ diyarınadönüşecektir.

[156] Ayhan Aktar, Taraf gazetesi, 8.6.2009.[157] Ömer Vehbi Hatipoğlu, Bir Başka

Açıdan Kürt Sorunu, Ankara, 1992, s. 105.[158] Şerefhan, Şerefname (Kürt Tarihi) , Çev.

M. Emin Bozarslan, 1969, s. 21-24.[159] Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, s.

255.[160] Doğu Ergil, Cumhuriyet gazetesi,

3.12.1993.

Page 547: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Kaynakça:Akgündüz, Ahmet, Güneydoğu Meselesi ve

Çözüm Yolları, İstanbul, Osmanlı AraştırmalarıVakfı Yayınları, 1994.

Aktar, Ayhan, Taraf, 8.6.2009.Akyol, Mustafa, Kürt Sorununu Yeniden

Düşünmek, Doğan Kitap Yayınları.Akyol, Taha, Ama Hangi Atatürk , İstanbul,

Doğan Kitap Yayınları, 2008.Anter, Musa, Hatıralarım, Cilt: 1.Arcayürek, Cüneyt, Çankaya’ya Giden Yol,

Bilgi Yayınevi.Arcayürek, Cüneyt, Darbeler ve Gizli

Servisler, İstanbul, 1989.Ardıç, Engin, Sabah, 2 Mart 2008.Arslan, Adem Yavuz, Bugün, 06.07.2009.Aytar, Osman, Hamidiye Alaylarından Köy

Koruculuğuna, İstanbul, Medya GüneşiYayınları, 1992.

Aytar, Kadir, “Bediüzzaman’ın GazeteÇıkartmak için Matbuat İdaresine YaptığıMüracaat”,http://www.risaleakademi.com/arastirma-projeleri/mektup-hatra-ve-belgeler/313-

Page 548: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

bediuezzamann-gazete-mueracaat. (01.07.2009erişim tarihi)

Badıllı, Abdülkadir, Bediüzzaman Said-i Nursî-Mufassal Tarihçe-i Hayatı, İstanbul, TimaşYayınları, 1991.

Bardakçı, Murat, Habertürk, 22 Ağustos 2009.Bedirhan, Celadet Ali, Bir Kürt Aydınından

Mustafa Kemal’e Mektup, Doz Yayınları.Beysanoğlu, Şevket, Anıtları ve Kitabeleri ile

Diyarbakır Tarihi, Diyarbakır BelediyesiYayınları, Cilt: 2, 1990.

Bila, Fikret, Komutanlar Cephesi, DetayYayıncılık.

Bildirici, Faruk, Hürriyet, Orhan Doğan’laröportaj, 24 Şubat 2005.

Bilici, Mücahit, Köprü, Sayı: 52, Güz, 1995.Birand, Mehmet Ali, APO ve PKK, İstanbul,

Milliyet Yayınları, 11. Baskı, 1993.Bulaç, Ali, Kürt Soruşturması, Sor Yayıncılık,

1992.Cemal, Behçet, Şeyh Said İsyanı, 1955.Cemal, Hasan, Kürtler, İstanbul, Doğan Kitap,

2. Baskı, Nisan 2003.Dersimî, Dr. Muhammed Nuri, Dersim Tarihi,

Page 549: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İstanbul, Eylem Yayınları, 1979.Dilipak, Abdurrahman, Bir Başka Açıdan

Kemalizm, İstanbul, Beyan Yayınları, 1988.Eraslan, Cezmi, “Hamidiye Alayları”, TDV

İslâm Ansiklopedisi, C. 15, İstanbul, 1997.Ergil, Doğu, Cumhuriyet, 3.12.1993.Ersoy, Mehmet Akif, Safahat, Zaman

Yayınları, Cilt: 1.Han, Sultan Abdülhamid, Siyasî Hatıralarım,

Dergâh Yayınları, 1987.Hatipoğlu, Ömer Vehbi, Bir Başka Açıdan

Kürt Sorunu, Ankara, 1992.Hz. Nuh’tan Günümüze Cizre Sempozyumu,

Prof. Dr. Sait Özervarlı Tebliği, s. 163.Hürriyet, 15 Ekim 1988.Hürriyet, 13 Mayıs 1989.Kabaklı, Ahmet, Temellerin Duruşması, Türk

Edebiyatı Vakfı Yayınları, İstanbul, 1990.Kısakürek, Necip Fazıl, Son Devrin Din

Mazlumları, İstanbul, Büyük Doğu Yayınları, 4.Baskı, 1976.

Kızıl Kürtlerin Yaygarası, Aktaran: MustafaAkyol, Ötüken Yayınları.

Kızılkaya, Muhsin, Halil Nebiler, Dünden

Page 550: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Yarına Kürtler , İstanbul, Yurt Kitap-Yayın,1991.

Köprü, Sayı 98, Bahar-2007.Köprü, Eylül 1987.Malmisanij, Cizira Botanlı Bedirhanîler.Menek, Abdülkadir, Bediüzzaman Said Nursî-

İstanbul Hayatı, İstanbul, Yeni Asya Neşriyat, 2.Baskı, 2008.

Milliyet, 15 Eylül 1988.Miroğlu, Orhan, Canip Yıldırım’la Söyleşi,

Hevsel Bahçesinde Bir Dut Ağacı, Aktaran:Altan Tan, İletişim Yayınları.

Mumcu, Uğur, Kürt -İslâm Ayaklanması,İstanbul, Tekin Yayınevi, 13. Basım, 1994.

Nokta, 25. Sayı, 28 Haziran 1987.Nursî, Bediüzzaman Said, Emirdağ Lâhikası,

Yeni Asya Neşriyat.Nursî, Bediüzzaman Said, Kastamonu

Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat.Nursî, Bediüzzaman Said, Mektubat, Yeni

Asya Neşriyat.Nursî, Bediüzzaman Said, Şuâlar, Yeni Asya

Neşriyat.Nursî, Bediüzzaman Said, Tarihçe-i Hayat,

Page 551: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Yeni Asya Neşriyat.Nursî, Bediüzzaman Said, Münâzarat, Yeni

Asya Neşriyat.Nursî, Bediüzzaman Said, Asâr-ı Bediiye,

İstanbul, Elmas Neşriyat, 2004.Nur, Dr. Rıza, Hayat ve Hatıratım, Roja Nu,

Cilt: 4.Oğur, Yıldıray, Taraf, 6 Şubat 2008.Öcalan, Abdullah, Özgür İnsan Savunması,

Çetin Yayınları, 2005.Ölmez, Âdem ve diğerleri, Bediüzzaman ve

Şark Düşünceleri, İstanbul, Yeni Asya Neşriyat,1998.

Özgeevren, Süreyya, Dünya, 12 Haziran 1957.Özgeevren, Süreyya, “Hatıralar”, 2000’e

Doğru Dergisi, 10 Aralık 1989, Sayı: 51.Risale-i Nur Enstitüsü, Risale-i Nur’dan

Portreler, İstanbul, Yeni Asya Neşriyat, Cilt: 2,2008.

Rohat, Ziya Gökalp’in Büyük Çilesi Kürtler,Fırat Yayınları.

Salihoğlu, M. Latif, Türkçe İbadet Tartışması,İstanbul, Yeni Asya Neşriyat, 1998.

Salihoğlu, M. Latif, Kürt-Türk Kardeşliği,

Page 552: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

İstanbul, Gençlik Yayınları, Mayıs, 1994.Sebilürreşad, 18 Haziran 1962, Sayı: 337.Sekban, Şükrü Mehmet, Kürt Sorunu, İstanbul,

Kamer Yayınları, 1998.Selim, Mehmet, “Mardin”, Yeni Asya , 7

Haziran 2007.Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler

Ansiklopedisi, İletişim Yayınları.Sümer, F.-A.Sevim, İslâm Kaynaklarına Göre

Malazgirt Savaşı, TTK Yayınları, 1971.Şahiner, Necmeddin, Son Şahitler, İstanbul,

Nesil Yayınları, Cilt: 1, 2003.Şahiner, Necmeddin, Bediüzzaman

Üniversitesi, İstanbul, Timaş Yayınları, 1996.Şerefhan, Şerefname (Kürt Tarihi) , İstanbul,

Çev. M. Emin Bozarslan, 1969.Tan, Altan, Kürt Sorunu, İstanbul, Timaş

Yayınları, 2009.Taraf, 12 Ağustos 2009.Türkiye Cumhuriyeti’nde Ayaklanmalar ,

Genelkurmay Harp Tarihi Yayınları, Ankara,1972.

Vakkasoğlu, Vehbi, Tarih Aynasında ZiyaGökalp, İstanbul, Yeni Asya Yayınları, 1980.

Page 553: Kürt Meselesi ve Said Nursi...Risale-i Nur’la hemhal olmuş bir bölge insanı olarak yararlı bilgiler ve doğru gözlemlerle aşırılıklara düşmeden dengeli bir şekilde meseleyi

Weld, Mary, Bediüzzaman Said Nursî-Entelektüel Biyografi, Etkileşim Yayınları,İstanbul, 2006.

Yakın Tarih Ansiklopedisi, İstanbul, YeniNesil Yayınları, 9. Cilt.

Yaşın, Abdullah, Tarih, Kültür ve Cizre.Yeni Nesil, 3 Haziran 1989.Yeni Şafak, 1 Ağustos 2009.Yetkin, Murat, Radikal, 9 Mayıs 2009.Yılmaz, Ömer Faruk, Belgelerle Sultan İkinci

Abdülhamid Han, İstanbul, Osmanlı Yayınevi,1999.

Zana, Mehdi, Bekle Diyarbakır, İstanbul, DüzYayınları, 1991.

Zaman, 6 Nisan 2008.Zaman, 25 Ağustos 2009.