Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9....

78
B. E. Rs. X. S. Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE ve Buna ait bir cevap Yazan: Uafael de INögalis Çeviren ve tenkit eden Kaymakam Hakla 1931

Transcript of Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9....

Page 1: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

B. E. Rs. X. S.

Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE

ve

Buna ait bir cevap

Y azan:

Uafael de INögalis

Çeviren ve tenkit eden Kaymakam

Hakla

1 9 3 1

Page 2: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap
Page 3: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Nilâ! altında dört sene ve buna karşı bir cavaıı

Kitabının fihristi

B a şla n g ıç Sahife

4 . Fasıl 1 H asankale’de Ordu karar£>-âlnnda 1

5 . Fasıl 6 Erzurum’dan Vangölü’ne 6

6 . Fasıl 12 Ermeni isyanı 127 . Fasıl 208 . Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 349 . Fasıl 40 Ric’a t ve Ermeni mezalimi 40

Hilâl altında dört sene adlı kitap hakkında ımıtalea 57

Ordunun sevk ve idaresine taallûk eden hususlar 58K ürt’ler ve Erm eni’ler hakkm da etnoğrafik m alûm at 63 Ermeni tehciri ve Em ıeni’lere reva görülen zulüm ve itisaf 65

Page 4: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Başlangıç

Bü_yük harbin başlangıcında m üracaat ettiği Avrupa hükümetlerinin hiç birinden yüz bulam ıyarak muhtemelen

o zaman heyeti ıslahiyeyi teşkil eden Alman’lann

delâletiyle Türk Ordusuna gönüllü sıfatiyle girmiş ve

harbin nihayetine kadar Ordumuzda kalmış bulunan

Venezuellâh Rafael de Nögales adındaki şahıs tarafından

yazılıj) Berlin’de tabettirilm iş olan «Hilâl altında

dört s e n e » [ Vier Jahre unter den Halbmond ] adlı

kitabın Şark darülharekâtına ait kısmının tercümesiyle

uzun mübdet o cephede vaziyeti umumiyeye temini

vukuf ettiren memuriyette bulunmuş olan E . K a y . ı

Hakkı Bey’in buna ait cevabını ihtiva eden bu risale,

ecnebilerin ve hele Nögales gibi sevabıkı ve hasep

ve nesebi karışık kimselerin memleketin ve Ordunun

en harim köşe ve bucağına ve en teferruatlı işlerine

karıştırılmasının ne büyük m ahzurlar doğurcağına

gözel ve yeni bir örnek olmak itibariyle m ütalcaya şayandır

Page 5: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

HİLÂL ALTINDA DORT SENE

4 • Fasıl

Hasankale’de Ordu karargâhında

Harpten evvel 70 000 kadar sekenesi [bunun yirmibini Erm eni] olan H arsene-R um [H arzen «er» rum yahut Erzuru mşehri daha

K urunuvustada büyük bir rol oynam ıştı. Bu şehir, esasen volkanik olan yüksek bir ovanın Cenup kısmında, F ırat G arbındaki sulak mm- takada k â in d ir.

Şehri kuşatan yüksek dağlar m eyanında Kargapazarı ve Palandö­ken dağlârı m eşhurdur ; berrak günlerde A araratdağı’mn tarihî kaya­ları dahi görünür; A raratdağı'nm dik zirvesinde devam üzere duran kar, beyaz ziya halinde p a rla r. Erzurum ’un Şark cephesi Rus hudu­duna çok uzak değildir. Şehir R us’lara karşı H asankale boğazına hâkim ve yarım daire şeklindeki ileri mevzilerle müdafaa ve jnu- hafaza olunur. K afkas’a giden dört mühim kervan yolu H asankale boğazından ayrılır.

Erzurum ve civarının umumî m anzarası çok hazin ve fenadır, o derecede ki, R us’lar bile buraya <Türk Sibirya’sının payitahtı» diye ad koym uşlardır. Ne ta rafa bakılsa nazara kar, buz ve bir mağmum sem a ç a rp a r ; bu sema, kurşun kubbe gibi bedbaht şehrin üzerinde asılı zannedilir. Köylerin etrafında sıra sıra m ezarlıklar vardır; buna rağm en birçok ölüler gömülmüyerek karlar üzerine atılm ıştır; bunlar K ürt köpeklerine gıda vazifesini^ g ö rü y o rla r. Sari hastalık ta şehirde çok tahribat y ap m ıştı. Ordu, kendi mevcudunun takriben yüzde yirmi­sini hastalık yüzünden kaybetm işti.

Sari hastalık ve kara rağmen Erzurum ’da o su’ada hummalı ve Şark şehirlerinin alışmadığı bir faaliyet daima mevcuttu . H er tarafta askerler, redif neferleri küme küme top lan ıyorlard ı; bu toplanış k ıt’a- larm hareketlerine, cepane nakliyatına mâni ve hail oluyordu .

Ç arş ı'v e pazarnı dar yolları ve geçitleri insan gürültüleriyle çul­larken deri kaputlarına [Yam çı] sıkıca sarılmış, nargilesini devam üzere içen Türk satıcıları da nafiz nazarlarla önlerinden geçenleri

Page 6: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Hilâl altında dört sene

takip ed iyorlard ı. Bunlar bağdaş kurarak oturuyorlar ve bekliyorlar­dı ki, bir sinek ağa düşerek asılsnı k a ls ın ; zira mal sahipleri m üşte­riyi asla çağırm azlar . Allah miişteriyi gönderir itikadm dadırlar . Şeh­rin aşağı kısmındaki büyük bir caddede Osmanh Bankasının bir şubesi ve ayrıca iyi donatılmış, çok m iktarda, m ağazalar da v a rd ır ; bu mağa- zalarm ekserisi Erm eni’lere a i t t i r . Erm eni’ler oynak ve şüpheli nazar- larıyle derhal tan ıhyordu . Hemen bütün Erm eni’ler büyük bir korku içinde idiler; birçok Erm eni’ler yeniden kıtal olup olmıyacağnıı sor­mak için Beni yanlarına çağıııyorlardj . Neticede bunların süallerinin makul sebeplere m üstenit olmadığı kanaati bende hasıl o ld u . İşin hakikatine vakıf olmak için, bundan sonra herşeyi dinlemeğe tetkik ve müşahedeye koyuldum; zira, işin doğrusunu öğrenmek için Şarkta ân iyi çare budur ; burada kanıların kulağı vardır ve dudaklarda da kilit asılıdır .

H arbin ilânm dan fvvelki gıinlerde Erm eni’lerin gayrı muntazam k ıt’a. [Milis 1 teşkili hakkında Hükümetin tekliflerini reddettiklerini de diğer faideli m evat m eyanm da duymuştum; Hüküm et harp ilânından sonra, bu gayrımuntazam k ıt’alarla K afkasya’ya girmek niyetinde id i . M uhasamat başladıktan sonra Erzurum m eb’usu Pastırm acıyan 3 . Or­dudaki hemen bütün Ermeni zabitan ve neferleriyle Rus tarafına geçmiş ve müslüman köyler ahalisini bilârahmü şefkat yakm ak, k a t­letmek için R us’larla birlikte Türk arazisine girmişti. Bu vaziyet üzerine Türk Hükümeti, henüz Ordudan kaçm ağa m uvaffak olamıyan Erm eni neferlerini tophyarak yol inşasında yahut dağlık yerlerde erzak naklinde kullanm ağa mecbur oldu . Bundan başka Erm eni aha­lisinin düşman hesabına çahşacaldarm dan korkuluyordu, buraya mu- vasalatinden birkaç hafta sonra Van vilâyetindeki Erıneni’lerin îra n ’a doğru yürüyen kuvvei seferiyelerimizin gerisinde isyan çıkarm aları bunun delilid ir. Bu isyan neticesi Erm eni’lerin zararına o lm uştu r.

Erm eni’ler daha akıllı ve daha az haris adam lar olmuş olsalardı bugün ihtimalki Türkiye üzerinde kontrol hakkına malik o lacak lard ı. F ak a t Erm eni’ler hayale kapıldılar ve Şark vilâyetindeki Türk’leri boyundurukları altına alm ağa çabaladılar. H ayal peşinde koşmanın cezasını nasıl gördükleri m alûm dur; biz iyi bir H ıristiyan sıfatıyle Erm eni’lere acırız . Erm eni’ler, Garp medeniyetinin irtikâp eylediği azmi hatalara rağm en gene Şarkıkaripte köprü hizmetini göre­bileceklerdir .

Page 7: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Sarıkamış meydan m uharebesinden evvel ve me^^dan muharebesi esnasında 3. Orduda birkaç Ahııan zabiti v a rd ı; fakat bunlar sonra­dan yavaş yavaş Ordudan ç ıkarıld ı. K afkas cephesine ınuvasalatim- den beş yahut altı hafta sonra aynı sebeplerle Poselt P aşa da Ordudan ay rıld ı. Poselt Paşa, tifüs hastalığından vefat eden İsmail Hakkı Paşanın y e rin e , hakkı olan Ordu kumandanlığı kendisine tevdi edilmediği için m üteessir olmuş ve bu sebeple buradan ayrıl­mıştı . Enver Paşa, 3 . Ordu kumandanlığını Mahmut Kâmil Paşaya tevdi ey lem işti.

Bereket versin, K afkasya'daki Ordumuzun kumandanı derhal aczini anladı ve Ordunun idaresini Erkânıharbiye Reisi Kaymakam Göze Beye bıraktı. Göze Bey K afkasya ve Şimalî İran ’daki k ıt’aları idare ettiği m üddetçe Ordu, takriben 1500 kilometre uzunluğunda bulunan cephede tu tunabilm işti. F akat Göze Bey’in 18 ay hizmetten sonra Alm anya’ya avdet etmesi herşeyi çığrığmdan çıkarmış, Moskof’un müthiş tazyiki karşısında 3 , Ordu berbat ve perişan olmuştu .

Kaymakam Göze Bey o vakit 42 yaşında, ufak yapılı, kalkık bı­yıklı, narin, kuvvetli ve çok çalışkan bir adam dı. Bu cephede Goze’- den başka şu zabitlere de tesadüf ettim ; Kaymakam Ştanke, Binbaşı Şitaseviski [topçuda], Birincimülâzim Şobner [mülâzim Şobner bu ara­lık Erzurum’da Alman konsolosu id i]. Zabitvekih Mayer ve Til. İsim­lerini saydığım zabitler m eyanm da dokuz aydanberi bu cephede hiz­met eden yegâne şahsiyet Göze id i . H er türlü entrikalara rağmen Göze Bey, Tifüs hastalığına tutuluncıya kadar Ordudaki mevkiini muhafaza etmiş ve berayı tedavi A lm anya'ya avdete mecbur o lm uştu . Görünüşe göre R us’ların ileri hareketini durduran bu zât i d i ; Goze’nin infikâkinden sonra Jeneral Yudeniç Kafkas Ordumuza ta a r­ruza geçti ve Orduyu hem en kamilen imha ey led i.

Mahmut Kâmil Paşa, Goze’siz işlerin ileri gidemiyeceğini anlamış ve Goze’yi geri çağ ırm ıştı; bu hususta da çok geç kalınm ıştı. Göze avdet ettiği vakit R us’lar Erznrum vilâyetini kâmilen ve Bitlis vilâ­yetini de kısmen işgal eylem işlerdi.

Bu cepheye geldiğim zaman, ( R u s — Türk — İran ) cephesindeki harp karın çokluğu ve hareket imkânsızhğı sebebiyle, sükûnete mün- kahp olmuştu; gerek Osmanh ve gerekse Rus kuvvetlerinin gayrikâfi olması bu sükûnete sebep olmuştu; her iki tarafın kuvveti, Karadeniz sahilinden Azerbaycan içerisine kadar uzayan vâsi cepheyi işgal e t­meğe güç kâfi geliyordu .

Türkler Oltu civarında Rus arazisinde dar bir m m takayı işgal ettik­leri halde düşman üçkilise’yi ve Van vilâyetinin bütün Şimal kısmım

Hasankale'de Ordu karargâhında

Page 8: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Hilâl altında dört sene

ele geçirm işti. Bu sırada 3. Ordu cephesinde muharebe faahyeti gös­teren yegâne kuvvet meşhur Van Jandarm a Fn-kası idi; bu ftrkaya Binbaşı Köprülülü Kâzım Bey [H alen Büyük Meclisi Reisi Kâzmı Paşa] kum anda ediyordu.

Van ve BitHs vilâyetlerindeki nizamiye ve Milis kuvvetlerinin ba- kıyyesiyle takviye edilmiş olan bu fırka, Rus kuvvetlerini Urmiye gölü Garp sahiline atmış ve hattâ Tibriz’i de geçerek İran 'ın K aradağ vilâyetine kadar ilerlem işti. Kâzım Bey firkası ile bir kuvvei seferi}'e başında Musul’dan İran 'a doğru yürüyen Halil Beyin [Kûtül'am are kah­ram anı Halil Paşa] Dilman civarında R us’larm tahkim eylediği mevzie m üştereken taarruz etmeleri kararlaştırılm ıştı.

Kafkas cephesinin merkez m nıtakasm da muharebe faaliyeti to])çu ateşiyle ileri karakol müsademelerine inhisar ediyordu. Cephenin diğer kısımlarındaki k ıt’a lara düsen vazife, soğuğa katlanm ak, Tifüsten korunmak, tekrar harekâta başlıyabilmek için' kışın hitamını bekle­mek id i .

Bu atalet, can sıkıcı ‘id i; H asankale’de Ordu Erkânıharbiyesinin azası sıfatıyle geçirdiğim hayat benim için şayanı memnuniyet değildi; bu sebeple bir sabah Göze Bey’e, Van jandarm a fırkasına naküm için ricada bulundum . Mirimumaileyh, uzun müddet beni oyalamaksızıu ricamı derhal kabul e t t i . Seyahat hazjrhğı ve veda için Mahmut K â­mil P aşa ’yı ziyaret ettim . Ordu kumandam, benim yalnız başıma hareket edeceğimi haber almış olduğu için, otuz ath jandarm anın terfik edilmesini derhal em reylem işti. F akat muhtelif sebeplerden dolayı bu kadar jandarm ayı refakatim e alm adım ; emirberim Kâzım Çavuş ve seyis neferim Ali ile iktifa eyledim ; her iki nefer de çok iyi binici idiler, bu genç neferlerle yola ç ık tım ; hali intizarda bulunan bir adamın nazarı gibi mağmum bir havada, aleddevam yağan kar taneleri altında, kanlı gözyaşı akıtan elem ve ıstu'ap çeken memlekete. Ermeni U rartusuna doğru, berayı tetkik g ittim .

5. Fasıl

Erzuruın'dan Vangölli’ııeCenuba, eski Erm enistan’a doğru seyahatim çok tehlikeli idi;

çünkü evvelâ kış oılasm da 18 000 kadem yüksekliğindeki Bingöl da­ğını geçmek mecburiyetinde idim; yazın bile bu nuntakada seyahat

Page 9: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Erzurum’dan V angolü’ne

bir cesarete tevakkuf ederd i. Enııeni tarihinde büyük bir rol oynamış ve atiyen oynayacak olan meşhur Aras nehri l:)u yüksek m m takanm yalçın, sarp' boğazlarından geçer. Ben, yalnız kar ve buzla değil, bu m m takadaki yarı vahşi kabilelere karşı da kendimi m üdafaa ve mu- lıafaza eylemek mecburiyetinde kalıyordum , Bu kabileler hemen m ünhasıran K ürt'lerden ibaret idi ve Sultaıun lıiıkmü nüfuzu bunlar üzerinde yalnız ismen cari idi; bunlar hayatlarım az, çok eşkıyalık yaparak temin ed erle rd i.

Müşkülât çoktu ; (Türk — Iran) cephesine gitmek için başka yol olmadığından yüksek ovalardan tırm anm ağa ve 2 0 0 0 sene evvel Yunan serdarlarından Ksenofon Xenofon ] ım meşhur 10 000 kisi iler L j i Aric’at ederken takip ettiği yol ile harekete devam e ttim , K ürt’leri Ksenofon tarihinde tavsif edildiği şekilde buldum . O zam andan beri bunlar hiç değişmemişlerdir; bunların yalnız silâhları değişm iştir; ’ ok ve yay yerine şimdi Mavzer tüfeği ve m ükerrer ateşli tabanca kulla­nıyorlar. F akat eğri hançerleri, âdetleri ve bilhassa fırın lan [fırınları toprak içine gömülmüş tandır halindedir] ozamanda ne ise şimdi de o d u r .

Bhıgû] dağmm karh tepelerini hiç unutam ıyacağım ; bu tepeler solgun sis dalgalarına bürünmüş, ölüm uykusuna yatm ış gibi görünü­yorlardı . Gözün görebildiği saha dahilinde ne bir ağaç, ne de bir ufak çalı v a rd ı. Dağın ismini taşıyan sayısız göller dahi bu m m takanm manzarasını asla değiştirmiyordu. Göller donmuş ve üzeri karla örtülmüş olduğundan bunların mevcudiyetlerini, göl üzerinde yürüdü­ğümüzü hayvanlarımızın ayaklarının çıkardıkları seslerden anlıyorduk.

5 — Nisan gecesini fakir bir köy olan K etvan’da geçird ik ; bu köy kar altında gömülmüş birkaç kulübeden ib a re t. 6 — Nisanda Mesçit köyünde k a ld ık ; bu köy fakirlik ve pislik itibariyle Ketvan köyünden İliç farkı yoktur; 7, <S — Nisanda Hacun ve B arşm ak’ta geceledik. Bu köylerin kâffesi [Hacun hariç [ muhtelif ırklardan mürekkep insan­larla m eskûndur. H acun köyü ise halis bir K ürt köyüdür. Bu köy bir kaya duvarına inşa edilmiş, şahin yuvasına benzer; çatılan düz­dür , Evleri çok b asık tır; ocak bacaları pencere vazifesini görm ektedir.

Dışarıda hüküm süren acı soğuklara rağm en evlerin içerleri, ah ır­daki lıayvanlar sebebiyle çok sıcaktır; aile efradının oturdukları asıl oda ahırların bitişiğindedir.

Erkekler, bilâistisna beyaz külah giyerler, bu külahların tepeleri yuvarlak ve geniştir; külâhın etrafına bir şal veyahut muhtelif renkh

Page 10: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

^ Hilâl altında dört sene

sarık biçiminde yemeni s a ra r la r . Elbiselere gelince; bol ve boru şek­linde pantalon, kalın yün çorap, yemeni, siyah keçi derisinden bir yelek, yelek altına da bir gömlek; gömleğin kolları bileklere kadar uzmı.

K ürt’ler aşiret halinde yaşarlar; bunların bir reisi bir de m aiyyeti vardır. Reisler asıl H int ve Cerm an neslinden kırmızı kum ral saçlı, açık yahut koyu mavi ve keskin gözlüdür; keskin ve sert bakışları nazarı dikkati uyandırırlar. M aiyyetleri ise mağlûp m illetler u’kına m ensupturlar; bunlar reislerinin âdetlerini kabul etm işler ye hepsi de Kürtçe konuşurlar.

H arem kadınları arasında, halis Çerkeş tijMnde kadınlar bulundu­ğunu da haber alm ıştım . Kadınların kılık kıyafetleri çok azametli, alelûmum güzel gözlü, karta l burunlu, kar gibi beyaz‘d işhd ir; başla­rındaki saçlar şeride bağlı gümüş yahut altın para larla tezyin edilmiştir .

K ürt’leri, eski m edeniyetin menfur ahlâksızlıkları ile malûl olma­dıklarından, Ş ark ıkarip te" nesli ati için elverişli bir unsur telâkki ediyorum. Bunlar yalmz Şimalî İran ’ı ve Cenubî küçük A sya’nın büyük kısmını tahtı itaatlerine alm akla iktifa etmeyip tem asa geldik­leri nim vahşî milletleri de kendi tabiatlerini temsil etmeğe m uvaffak o lm uşlard ır.

K ürt’lerde de çok H ıristiyan vard ır; N asturî mezhebine salik olan­lar, Yezidî’ler ve şeytana tapan lar bu m eyandadır; fakat K ürt’lerin çoğu Sünnî ve bir kısmı da Şiî mezhebine m alik tirler. Tarihin bize hikâye eylediği en m uteber K ürt’ler, 12. asır nihayetinde K udüs’ü Ehlisalip’ten kurtaran Sultan S alâhattin ’e m ensupturlar.

1 2 — Nisanda H ınıs’a vardık; karlar eridiği için Hınıs bir bataklık halini alm ıştı; kaza kaym akam ı beni burada zengin tüccarlardan bir Erm eni’nin evine misafir v e rd i. Ev sahibi beni izaz için ne mümkünse y a p tı .

Çok makul ve dindar zanneylediğim, bu kabiliyeth milletin yaşayış tarzını tetkik etmeğe burada fırsat bulmuştum .

Rum, zengin olsa bile yemek ve içmek hususunda h as is tir; Erm eni ise bilâkis sağlam elbise giyer, çok iyi yemek yer ve geniş, raha t ve iyi tanzim edilmiş bir mesken teminine ça lışır. Erm eni’nin de m ese lâ ; nankörlük ve hırs gibi büyük kusuru vard ır; fakat buna mukabil, 1500 senelik itisafa rağmen, iyi meziyetleri de vard ır. Bu m eziyetler m eyanında vatan muhabbeti, H ıristiyan dinine karşı m erbutiyet zikre şayandır .

Page 11: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Erzurum’dan Vangölü'ne

Gece, diğer eşraf m eyanında Ermeni papazı ve uzun müddet Nev- york’ta yaşamış ve bir saa t fabrikasında çalışmış olan genç bir adam beni zi}^arete geld iler. Bunların kâffesi de büyük bir m erak ve endişe içinde idiler, kıtal başlayıp başlamıj^acağını benden soruyorlardı. Ak­şam yemeğinde hane sahibinin hanımı ve kızları da bulunm uşlardı; bunlar güzel, millî elbiselerini de giym işlerdi. H ane sahibi, harp bittikten sonra buradaki bütün mal ve mülkünü satarak bütün ailesiyle Amerika’ya hicret edeceğini sureti mahrem anede bana sö jdem işti. Bu adam bu arzusunu tatbika imkân bulam adı; köpek ve kurtlar bunları da kasabam n diğer Erm eni’leri m eyanında yem işlerdi. Zira 19 — M ayısta yani ben H ınıs’tan ayrıldıktan 5 hafta sonra, H ınıs’ta kıtal başlamış ve buradaki bütün Ernıeni’ler tamamıyle imha edilm işlerdi.

Ben H m ıs’ta iken silâhtan tecrit edilmiş bir Ermeni asker kafilesi buraya gelmişti. Bunlar, yük hayvanları gibi yüklü, arkalarında un çuvalları taşıyorlardı. Hüküm et tarafından bunlara verilen istihkak, yevmiye yarım kilo ekmeği keçmİ5>'ordu. Bunlara refakat eden m uha­fızlardan öğrendiğime göre bu kafiledeki, Eemeni’lerin yansından çoğu yollarda açlık ve soğuktan ö lm üşlerd ir.

14 — Nisan öğleden sonra yolumuza devam ettik, derin ve çetin vadi ve boğazlan aşarak karlı ve çamurlu bir düzlüğe geldik. Gece­lemek için dikenli bir çalılığın arkasında bir çukurluğa iltica ettik . Kurtların ulumasından bütün gece gözümüze uyku girmedi. Bazen karanlıkta kurdun gözlerinin parıltısını görebiliyorduk; m aahaza yırtıcı hayvanlardan daha korkunç olan K ürt’lerin nazarı dikkatim celbetme- mek için bunlar üzerine ateş etmeğe cesaret edemiyorduk .

Ortahk ağardığı vakit âdeta bir deniz üzerinde sincabı bulutlarla yüksekten azemetli Bingöl dağının soğuk tehditkâr keskin zirvesinin m anzarası son defa olarak gözümüze çarp tı. Güneş doğarken, gölgeli yeşil tepeler etrafında kâin Gümgüm’e vardık; Gümgüm’ün m anzarası ilkbaharın ferahfeza ilk nişanesi id i ; keza ötede beride birtakım sarı, kırmızı çiçekler, kayalar arasında mahcup bir vaziyette, gelip geçenleri selâm lıyorlar gibi bakıyorlard ı.

Geceyi zengin K ürt şeyhlerinden M ustafa Efendinin evinde geçir­dim ; haber aldığıma göre M ustafa Efendi İstabul’da Harbiye m ektebin­de tahsil görmüş ve bilâhare bir Aşiret yahut Hamidiye alayına kumanda etm iş. 1895 — 1896 Ermeni katliam ı esnasında çok hizmetler görm üştü. Bundan sonraki geceyi fakir bir köy olan Z arkat’ta geçir­dim ; 1:)urada bir jandarm a deposunda y a ttım . Sabahleyin saa t bire

Page 12: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

lû Hilâl altında dört sene

doğru başhyan ve bunu bir yaylım ateş takip eden m üteaddit m erm i­ler beni uyandırdı. Birkaç mermi yatağunın karşısındaki duvara isabet etmişti , karakol kumandanını çağırıp dışarda ne olduğunu sorduğum zam an bana dedi ki, Erm eni’ler uzun zam ndanberi her gece bu tarzda bize ateş ederler. Jandarm a kuam andanm m bu cevabı, bizim mühim vakayi arifesinde bulunduğumuz kanaatin i tamamiyle takviye eylemişti .

Gündüz olduktan sonra F ırat nehrini [bu nehir M urat nehri olacak] geniş bir taş köprüden geçtik, K arasu’yun tozlu vadisi ile yolumuza devam e tt ik ; vadi içindeki Eerm eni köylerinin çatıları üzerinden hıris- tiyan kiliseleri uzaktan görünmeğe başladı. Öğleden sonra Muş kasa­basına geldik. Muş heybetli Antitoros dağlarının eteğinde k â in d ir. Bu silsilei cibal Darkuş ve Şeytan dağının gümüş gibi parlak kubbeleriyle yaldızlanm ıştır.

Muş küçüktür, şayanı tem aşa hiçbir yeri yoktur. Muş m utasarrıfı kendisini ziyaret ettiğim zaman, bana mevki kum andanının müstacelen vilâyet mei’kezi olan Bitlis’e çağrıldığını ve Muş’ta Alman m isyoner­leri tarafından idare edilmekte olan bir kız mektebi mevcut olduğunu hikâye eylemişti. Verdiği bu m alûm attan çok sevinmiş ve m ektebi ziyarete gitm iştim . F ak at mektep, Alman mektebi olmayıp DanimarkalI kadınlar tarfm dan idare edilen Ermeni kız çocuklarına mahsus bir yetimhane idi.

Bu mektepteki talebelerden Erm enistan’daki vaziyet hakkında heyecanlı m alûm at aldım ve bunların istikbal endişesiyle ufak bir himayeye iltica etmeleri sebebini an lad ım .

Kaym akam Veysel Beyin [acele Bitlis seyahati] münasebetiyle hâsıl olan suizanlara rağm en, bu heyeti teseUi etmeğe çalıştım ; heyet, V an’daki Misyonun Reisine verilmek üzere bana bir mektup tevdi e tti.

Akşam üzeri, m uteber bir Ermeni, V an’da Enver Paşanın eniştesi honhar Vali Cevdet Bey yüzünden vaziyetin çok fena bir şekil aldığım öğrendim; Vali kendi vilâyetindeki birçok m uteber hıristiyanları katletm ekle iktifa etmemiş, kurşuna dizmek veya asmak için P isko­posu bile tevkif etmeğe teşebbüs eylem iştir.

Kâfi derecede mola verdikten sonra Muş’u arkam ızda bıraktık, F ırat vadisinin [M urat vadisi olacak] Cenup kenarı boyunca yolumuza devam ettik; göneş ğurup ederken Kodneh köyüne vardık; bu köy Nemrut dağı karşısmdadır. Nemrut dağı 9 000 kadem irtifam da sönmüş bir volkan halindedir bu yanardağın menfezinde 8 kilometre vüs’atinde bir göl hâsıl olmuştur. Bu sebeple Nem rut dağı 5 Ermeni mucizesinden birisini teşkil eder.

Page 13: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Erzurum'dan Vangölü'ne 11

Kodneh köyünün 4, 5 mil gerisinde yol kenarında akan bir dere­den hayvanlanm ızı suladık; etraftaki harabelere göre bu derede bir m anastır yahut köşkün mevcudiyetine hükm olunabilir. Bui’ası meşhıu’ K arasu’yun kaynağıdır; bu kaynak, A rarat dağı civarındaki Aladağın Şimal eteklerinden çıkan Şarkî F ıra t nehrinin membaiyle ekseriyetle karıştırılm aktadır. 17 — Nisan öğleden sonra Vangölü’nün Cenubugar- bî köşesinde mahfuz vaziyette bulunan T atvan’a geldik .

«Eski Arisa P a lu s » ismini taşıyan Vangölü deniz sathından 1300 m etre yöksek tir. Suyu her ne kadar çok tuzlu ise de bahğı boldur, bu gölün, bin sene evvel devamlı yanardağ halinde olan Nem rut dağı’nm lâvlarından hâsıl olduğu ve Dicle havzası dolayısıyle mecrasmm kapandığı zannolunuyor. Vangölü Bitlis şehrine tahtezzeınin kanallarla m erbut olduğu gibi Şarkî F ırat nehriyle de Nazikgölü ismindeki küçük bir göl ile iltisak peyda etm iştir.

Tatvan, küçük bir dağın eteğinde, ufak bir kasabadır; yüzlerce, binlerce sene evvel Ksenofon ve Timürlenk bu dağın zirvesinden Vangölü’nün şeffaf mavi sularına atfm igâh eylem iştir. Benim takip etm ek tasavvurunda bulunduğum yol bu ovadan g e ç e r . Bu yolda çok kar bulunduğunu haber aldıktan sonra yolumu değiştirmeğe biraz uzak ve fakat daha rah a t olan Şimaldeki yolu takip etmeğe karar verd im .

Öğleden sonra geç vakit yalnızca Tatvan tepelerinde tevakkuf edip Vangölü’ne baktığım zaman semadaki bulutlar dağılmış veSübhan dağfnı köpükten bir ehram gibi sem aya yükselmiş gördüm . Sübhan dağı akşa­mın karanhğıyle tedricen karardıktan sonra uzaktan A rarat dağı, erimiş bir kükürt damlası gibi, kızıllaşmağa başlad ı. Sönmüş bir şule, niha­yetsiz elemle dolu bir gözelhği ihtiva eden bu m anzara, hedefime var­dığımı bana h a tır la ttı; artık eski Erm enistan’ın kalbigâhına gelm iştim .

19 — N isanda da Nem rut dağı’nm eteğinden A hlat’a doğru yoluma devam ettim . Ahlat, Vangölü’nün Şimaligarbî köşesi civarındadır; eski A hlat harabelerinden çok uzak değ ild ir. Bir vakit Timürlenk muharebe ile boru ve tram pet sesleri arasında buraya g irm işti.

A hlat’ta oturduğum evin penceresinden, mevki kumandanının acele ile zabitlerine emir verdiğini ve aynı zam anda birçok kâtiplerin şifreli telgrafları açm akla meşgul olduklarını görüyordum.

Mutadın fevkinde gördüğüm bu faaliyet her nerede ise hücumun derhal başlıyacağı hissini bende uyandırıyordu .

Bu hissiyatımda aldanmamışım.

Page 14: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

İ2 Hilâf altında dÖrt sene

Ertesi sabah, yani 20 — Nisan — 915 te Ahlat gerisinde 5 0 ! kena­rında parça parça edilmiş birçok Ermeni cesetlerine tesadüf ettik ve bir saa t sonra da gölün öteki sahihnde müthiş duman sütunlarm m sem aya yükseldiğini gördük. Duman sütunlarm a nazaran Van vilâye­tindeki şehir ve köylerin alevler içinde yanm akta olduğu an laşıhyordu.O A^akit vaziyeti kavnyabilm iştim . Piyango isabet e tm işti. Ermeni ihtilâli başlam ıştı.

6 ■ Fasıl

Ermeni İsyanıK aranlık basmadan az evvel eski kale olan Adilcevaz'a vardık;

bu kasaba, çıplak bir dağın ortasındadır. etrafında bodur ağaçlar ve Zeytin ağaçları v a rd ır . Ötede beride çiftlik binaları ve bunlarm a ra ­sında uzun kavak *ağaçları ve gümüş gibi parlak çayırlar ve ihtiyar çm ar ağaçları altında azametli camilerin ve türbelerin istirahate çekilmiş harabeleri mevcuttur. Göl kenarında da küçük bir kayık yalpa vuruyordu.

F ak at sönük bir halde bulunan çarşının m anzarası çok fec id i. Ermeni dükkânları yağm a edilmiş, akmış olan kan, katilin kıhcı altında kurbanların kesildiği yerleri irae ed iyordu. Tepeden tırnağa kadar silâhlanmış olan Türk ve K ürt k ıt’a lan sükûnetle sokaklarda dolaşıyor- larken uzaktan akseden mermilerin sedası insan avcılığının henüz nihayet bulmadığını gösteriyordu .

K aza Kaymakamı eşrafla birlikte, hükümet konağı karşısında idi­ler; kısa bir görüşmeden sonra, kıymetli halı ve yazılarıyle — altınla yazılmış K ur’anıkerim sureleri — müzeyyen meclis odasına girdik, burada vaziyetin ciddiyetine ve bizi tehdit eden Ermeni tehlikesine m uttali oldum ; şehir etrafındaki tepelerin de Erm eni’ler tarafından tu ­tulduğu söyleniyordu .

Güneş gurup ediyordu; maamafih Şarkta sem a kızıllaşm ıştı. Şarkta Ermeni Payitahtı Van alevler içinde idi ve gürültüsü kızıl geceyi sarsan Türk bataryalarının tesiri altında münhedim ve münkariz oluyordu .

21 — Nisanda ilk fecirde, tüfek ateşi beni u y an d ırd ı. Erm eni'ler şehre taarruz etm işlerdi. V ak’a hakkında m alûm at alm ak için derhal atım a bindim ve atlı bir k ıt’a refakatinde Hüküm et konağına gittim . M ütaarrız Ermeni olmayıp bizzat jandarm a k ıt’aları olduğunu öğren­diğim zaman çok hayret etm iştim . Jandarm alar K ürt’lerin ve diğer

Page 15: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Ermeni isyanı 13

halkın muavenetiyle Ermenilere hücuma geçm işler ve Ermeni m ahal­lelerini yağm a etm işler; 300 : 400 Hu’istiyan, ümitsiz bir cesaretle çapulcu çetelerine karşı kendilerini m üdafaa ediyorlard ı. M ütaarnzlar kaıjılan kırıyorlar ve çitler üzerinden athyarak evlere g iriyorlard ı. Müdafaaya gayrı m uktedir mazlûmları süngüleyorlar, bedbaht kadın, ana, kızları ayaklan önünde ve kollarında bulunan cesetleri sokağa atm ağa icbar ediyorlar, diğer bir güruh ta elbiselerini soyarak ceset­leri çıplak bir halde [K arga ve çakallara gıda olmak lizere] oldukları yerlerde b ırak ıyorlard ı.

Sokakların devamlı ateş ile seddedilmesine rağm en kanlı şenliğin mu­harriki olan belediye reisinin bulunduğu yere gitmeğe muvaffak oldum ; katliam a nihayet verilmesini belediye reisine emrettim . F akat ancak tahrirî bir emirle bu işe nihayet verileceğini bana söyledi; bu hal çok hayretimi mucip o ldu . Bu katil hakkm daki emir vilâyet valisi tarafından imza edilmiş ve 12 yaşından yukarı bilûmum erkek Ermenilerin imha edilmesi mealinde im iş . Sırf mülkiye tarafından verilmiş olan bu emrin icrasına asker sıfatıyle mâni olamamıştım; binaenaleyh refaka­timdeki atlıları [jandarm aları] geri çektim ve çaresiz m ukadderata tâbi oldum .

Bir buçuk saat devam eden kıtalden sonra Adilcevaz’da berhayat yalnız 7 Ermeni kalm ıştı; bunları da cellatların elinden üzerlerine birkaç el tabunca atm ak suretiyle kurtarabildim . Bu bedbaht adam lar etrafımı almış, atımın boynuna sarılm ışlardı; kanlı ve ganim et yüklü adam lar arasından kendime yol açarak, birçok insan kalabalığım yararak bunlarla birlikte şehre girdim . K alabahğm ekserisini Türk ve Kürt kadınları teşkil ediyordu; bunlar bir heykel gibi sokaklarda ya­hut evlerin damları üzerinde bihareket duruyorlard ı.

Belediye binası önünde hayvandan indiğimiz zaman kaymakam karşı gelerek, şehri Erm enilerin şiddetli taarruzundan kurtardığım için, hükümet nam ına bana teşekkür e t t i . Bıı azîm küstahlık karşı­sında nutkum tu tu ldu ; ne cevap vereceğimi bidayette kestirem edim . Bana iltica eden bu Erm eni’lere şefkat gösterilmesini kendisinden rica ettiğim zaman kemali tazim ve hürmetle bunların hayatlarını kendi başından aziz tu tarak muhafaza edeceğine söz vermişti. Halbuki kimse farkında olmadan bunları gece öldürtmüş ve cesetlerini göle a ttırm ıştı; bunlar m eyanında kendilerini saklamış olan diğer 43 Ermeni de imha ed ilm işti.

Şarkta yeminler ve Hükümet m em urları tarafından verilen sözler bu tarzda tutuluyordu .

Page 16: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Bir müddet sonra telgraf muhabereleri tek rar açıldı ve Bitlis vali­sinin seyahate devam için emrime tahsis eylediği bir m otor sahile y a ­naştı ; motöre bindim . Veda için göl sahiline toplanmış olan Adilcevaz Belediye heyeti ve ahalisini son defa olarak selâmladım ; bundan sonra Van istikam etinde seyrimize devam ettik .

Van uzaktan görünüşünde dünyanın en sakin bir yeri zannolunan bu korkunç m ahalden çabuk uzaklaştık .

Gemi m ürettebatı bir kaptan, birkaç jandarm a, m akinist ve tayfa vazifesini gören 4 Erm eni’den ib a re tti .

Biraz yorgun olduğum için istirahate çekilmiştim . Uyandığım vakit öğleden sonra saat 5 olmuştu; fakat biz sahilden hayli uzaklaşm ıştık. Geminin güvertesinde aşağı yukarı gezmeğe başladım, gemideki 4 E r­m eni’den ikisinin ancak mevcut olduğunu müşahede eyledim; diğerleri ne olm uştu? Şarkta böyle süaller sormak budalahktır.

Türk sivil memurları güriiltüsüzçe, en muvafıkı, vam pirler gibi, geceleyin suikastlar yapıyorlar, cesetlerin akıntı sebebiyle sahillere gelmemesi için tercihan gölün en derin ve akıntı olmıyan yerine atı­yorlar . . . yahut köpek ve' çakalların yardımıyle izleri kaybetm ek için bu cinayeti kasabalardan uzak dağ yarlarında yap ıyo rla rd ı.

K aranlık bastığı vakit küçük Akdam ar adası yanından geçiyorduk bu adada eski, güzel bir kilise görünüyordu; görünüşe nazaran bu ki­lise Van Katolik piskoposunun ikam etgâhı i d i . Binaran cephesinde tasavvufa ait birtakım işaretler vardı; fakat alaca karanlık sebebiyle gemiden bunları tamamiyle anlamak mümkün olm ıyordu. Kilisenin eşiğinde ve methalinde üst üste konmuş j^iskopos ve rahiplerin ceset­leri vard ı; fili katli yaj>an birkaç jandarm adan başka adada zihayat kimse yoktu .

Bu jandarm alar da cellat vazifesini gö rm üşlerd i. Bunlar bizden cepane istiyorlardı, daha kimleri öldüreceklerini Allâh bilir. Bunlara 5000 fişek verdikten sonra sahil boyunca seyrimize devam e ttik ; esnayı seyirde yanan köylerin yükselen kızıllıkları tekrar görünmeğe b a ş la d ı.

Ertam it köyünde devamlı ve şiddetli ateş huzmesi görü lüyordu. Bu köy, V an’ın zengin tüccarlanm n sayfiyesi idi. Kilise, m eşale gibi yanıyor ve bize kılavuzluk vazifesini görüyordu .

Akşam saat 10 dan az evvel koyu karanlık ve sükûn içinde karaya ç ık tık ; bu sükûneti, uzaklardan arasıra işitilen tüfek ve çakal sesleri ihlâl ediyordu . Ortahk ağarmcıya kadar burada kalm ak istem ed ik ; gemiyi jandarm alara bıraktıktan sonra ben ve kaptan tarla lardan ve

14 Hilâl altında dört sene

Page 17: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

çayırlardan dolaşarak bir saat yol yürüdükten sonra bir Türk k a ra ­kolunun (Kim dir O) sözü üzerine tevakkuf e ttik . Köyün ilk hanelerine yaklaştığımız zaman A rtaınit köyünün askerî kumandanı bizi selâmladı ve selâmetle geldiğimizden dolayı bizi tebrik e tti; zira kumandanın ifadesine göre bizim geçtiğimiz yollar Erm eni komitacıları tarafından işgal edilmiş im iş; hakikatte de böyle idi, mııvasalatimizden birkaç dakika sonra geldiğimiz istikam ette mermilerin şimşek gibi çakması, kurtuluşumuzun tesadüfe medyun olduğu kanaatini bizde hâsıl e y le d i.

Bulunduğumuz pazar yeri yangın ateşleriyle ışıklanmıştı, yangınlar bir ifrit gibi yanan kilisenin enkazı altından başlarını yükseltiyorlardı, etraftaki evlerin pencerelerinde, heryerde, başıbozukların tüfeklerinin namlıları görünüyordu. Bunlar fişek ve fişeklikleriyle şayanı tem aşa bir vaziyet arzediyorlardı. Başıbozukların elinde m ükerrer ateşli tüfek ve kemerlerinde enli bir bıçak yahut mavzer tabancası v a rd ı. . . Ahali arasında bir takım kürtler de bulunuyordu . Bunlar ertesi sabah gele­ceği beklenen yüzlerce kişi mevcudunda bir k ıt’aya mensup kimselerdi, bu k ıt’a burada mevcut Erm enilerin kökünü kesecek ti.

Düşman ateşi şiddetlendiği ve yanan Erm eni cesetlerinin kokuları bizi tazip ettiği için burayı terkederek yürümeğe başladık, bir beyaz sayfiyenin cephesine tesadüf edinciye kadar bağçeler arasında yürüdük^ geceyi bu binada geçirdik .

Istirahate koyulduktan az zaman sonra, bir pencere açmak ve yangınların hâsıl eyledikleri korkunç m anzaraya son bir nazar a tfet­mek fikri hatırım dan geçti. Başımı pençereden dışarı çıkarırken mü­teaddit mermilerin kulağımın dibinde vızıldadığını işittim ; bu mermi lerden birisi ceketimin kolunu dehp g eçm işti. Mütezayiden artan atış­lara rağm en ertesi gün sabaha kadar güzel uyku uyudum. Mermilerin ve yaylım ateşlerinin vücude getirdiği müthiş bir çığlıkla uyandım . K ü ıt’ler, E rm enilere arkadan taarruz etm işlerd i. Oturduğum evin balkonunda beni ziyarete gelen birtakım K ürt reisleriyle kahvealtı yap­tığım zaman tasviri gayrıkabil müthiş bir dram gözlerimizin önünde oynuyordu.

K ürt’ler Erm eni’lere ateş ediyorlardı ve bu ateşle düzinelerle E r­meni yere seriliyordu; Erm eni’ler korkunç hayvanlar gibi öteye beriye koşuyorlardı. Birkaç Erm eni yere oturmuş, m ihraba bağlanmış kur­banlık hayvanlar gibi, şaşkın birhalde ölümü bekliyorlardı. Yalnız birkaç genç adam lar bir duvar arkasında yeisaver bir cesaretle ken­dilerini m üdafaa ediyorlardı; bunlar da neticede K ürt’lerin dipçik ve

• Ermeni isyan ı 15

Page 18: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

16 Hilâl altında dört senç.

bıçak darbeleri altında yere serild iler. K ürt’ler fişekten iktisat yapm ak için daha ziyade eslihai carihalannı kullanıyorlardı. Bahçelerde bu hâdiseler cereyan ederken komitanın [çete] keşif kolları gelip gidiyor ve îslâm larm kuyu ve evlerine saklanmış, gizlenmiş Erm eni’leri a rı­yorlardı; buldukları Erm eni’lerin kafalarını yatağanla parçalıyorlardı, yahut bıçakla boğazlarını kesip bırakıyorlardı.

Kurban olanların ölüm raşesiyle vücutleri titrerken dudaklarda beliren ıstırap tebessüm lerini gördüğüm zaman bende hâsıl plan tahas- süsatı izah etmeğe hacet görem em . Bu manzarayı hatırladığım zaman ihtizar halinde bulunanların canhıraş feryatlarım duyuyor gibi olu­yordum .

H erşey olup bitmeden az evvel çeteler kılık kıyafetleri çokiyi iki genç kimseyi bana getirdiler, bunlar kollarını kaldırarak benden himaye talep ediyorlardı. Neye mal olursa olsun bunları kurtarm ak istiyordum ve civar sam anlıklardan birisine koydurdum; akıbetleri hakkında tarafım dan bir karar verilinceye kadar bunlara ilişik edilm e­mesi hakkında emir verdim . F akat birdenbire birkaç Kürt peyda oldu, benim verdiğim emri biç bilmiyorlarmış gibi bunlara saldırdı ve kapı­nın arkasında yakalayıp yere serdiler. Atımların vızıltısı ve ölüm çığlıkları bunlara yajjılan muamelenin mahiyetini bana izah ediyordu. F akat lıiçbirşey görmemiş gibi bir vaziyet takm dım ; çünkü, Ş ark ta hayatla çok alâkadar olmamak, çok hassas görünmemek, değiştirilmesi mümkün oinnyan hususlara karşı protesto etmekle iktifa eylemek zarurîdir .

Volkan halinde yanm akta devam eden kiliseye nazarımı çevirdiğim zaman birçok başıbozuklar gözüme iliş ti; bunlar katledilen Erm eni’lerin karılarına ekmek dağıtıyorlardı. Bu hâdise gaddarlık ve m erham et gibi hislerin el ele verdiklerini gösteriyor ve Şarkın tezat memleketi olduğunu ve daima böyle kalacağını ispat ediyordu .

Burada kadınlar pantolon ve erkekler ise bilâkis entari giyerler; camiye girdikleri vakit müslümanlar ayakkaplarını çıkarırlar ve feslerini başlarında muhafaza ederh;r; yokuş yukarı dörtnalla ve düz yerlerde ağır ve sükûnetle a t sü re rle r . Türk umumiyetle hayır dem ez; bugün derse yarın zanneder, fakat yarın derse, o işin hiç olmıyacağmı a n la r .

Öğleden azevvel, Vali Cevdet Beyin bana yolladığı atlı jandarm a­dan mürekkep refakat kıt’ası g e ld i. Artık bu cehennemi yerden kur­tulduk, ötede göl kenarında küçük bir sayfiye gördük, burası Van’daki Amerikan misyonerine a i t t i , Binanın kapısının önünde birkaç ceset

Page 19: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Ermeni İsyani 17

v a rd ı. Yolun sağ ve solunda siyah kargalar öterek uçuşuyorlar, kö­peklerin dağıttıkları Erm eni cesetleri üzerinde gıda arıyorlard ı. Garp istikametinde, dalları kesilmiş kavak ağaçlarının arasından m inareler ve Ermeni payitahtının siyah kubbeleri görünüyordu.

Bu şehir, duvar gibi dik kayalıklı kale tepesinin Cenubunda dik bir sırtın eteğinde kâindir. Bu sarp kale Şarktan G arba doğru takri­ben 1 kilometre uzunluğundadır; kalenin girintili çıkıntılı kubbesi 80 m etre yüksekliğindedir. Bu kubbenin etrafı, gayet muazzam bir kale duvarı ve bir de çok eski kale burçlarıyle tezyin olunm uştur. Bu kalenin Asurî Kıraliçelerinden Semiramis devrine ait olduğu arlaşılıyo r,

Van, Erm enistan’ın yüksek yaylasındaki bütün Erm eni şehirleri gibi çok hazin bir tesir uyandırıyor. Burası sathı bahirden 5 : 6 bin kadem jmksekliğindedir, senenin 6 ayında etraf karla örtü lüdür. Gayrı kâfi olan sekenesi, tesiratı havaiyeden kendilerini korumak için nehir yataklarına iltica etm işlerdir. Buraları çok münb i t t i r . V an’daki evlerin çoğu iki ve ha ttâ üç katlıdır; evler tuğladan ve temelleri taşla çimen­todan yapılm ıştır. Hemen bütün evlerden duman sütunları ve alevler sem aya yükseliyordu; bir çağlıyan gibi görülen kale burçlarının şehir üzerine düşeceği zannediliyor, Türk topçularının muayyen fasılalarla gürleyen yaylım ateşleri Erm eni’lere gece gündüz hiç rahatlık ver­miyordu .

Birkaç kilometre Cenupta Bağlar m ahallesi ( A ikesdan) görünüyor­du; bu mahalle kasabaya geniş ve iyi inşa edilmiş bir şose ile m er­buttur . Şosenin beriki tarafında etrafı bahçeli yüksek sayfiyeler, yahut kanallarla sulanan ta rla la r m evcuttur. Bu tarlalar, Semiramis zama­nında inşa edilmiş olan pek eski su bentleriyle su lanm aktad ır.

Bağlar mahallesi, m ünferit ve etrafı tuğla duvarlarla çevrilmiş sayfiyelerden ibarettir. Erm eni’ler bu sayfiyeleri m eharetle birbirine raptetm işler ve bu suretle kuvvetli sistemde mevziler vücude getirm iş­lerdir . Topçularımıza mukavem et edebilecek bu tesisattan başka Erm eni’ler, V an’ın etrafında 80 noktai istinat yapm ışlardı; bunların ateşi etrafa hâkimdi.

Ateş m ıntakası haricinde kalan Ermeni evleri İslam ların avam tabakası tarafından kıymetli eşya araştırılırken hemen kâmilen tahrip edilmiştir. Çünkü Şarkta parasım bankalara verenlerin adedi m ahdut­tu r; ekseri insanlar paralarını duvarlarda yahut kilerlerde hazan da tavan arasında sak la rla r . Bu sebeple kıymetli eşyalar ararken evlerin altı üstüne çevrilmiştir. 3

Page 20: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Van şehrine geldiğim vakit hükümet temizhkle m eşguldü; ilerde hesap vermeğe mecbur olmamak için Ermeni cesetlerini ortadan kal- dn'tıyor ve cinayete taallûk eden izleri belirsiz etmeğe bütün faaliyetle çalışıyordu. Bu mesaiye rağm en ötede beride üzerleri az toprakla örtülen ceset yığm lan, köpekler tarafm dan çıkanhrken müşahede ediliyordu.

Yığılı cesetlerin neşrettiği koku okadar keskin idi ki, bunun dere­cesini vahnin oturduğu hükümet konağına geldiğim zam an takdir ede­bilmiştim ; hükümet konağında valiyi bulam adım . Müşarünileyh bu esnada kaleyi teftiş ediyordu. Valinin avdetine kadar burada kalmak i'ötemedim; kalede kendisini selâmlamak için yoluma devam ettim . M üşarünileyhe mülâki oluncıya kadar birçok dolaşık yollardan yürü­düm ; çünkü, Erm eni’ler iyi nişan alarak şiddetli ateş ed iyorlard ı; birkaç mermi yüzüme yakın vızhyarak g e ç ti .

Erm eni’ler mavzer tabancalanyle iyi teslih edilmişlerdi; bu taban­calarla kısa m esafelerde iyi netice istihsal ediyorlardı; âdeta makinalı tüfek g ib i .

4 İlâ 6 tabanca ekseriya aynı zamanda aynı hedefe ateş ediyor­la rd ı . Bundan başka bir nevi burgu icat etm işlerdi; bununla evlerin tuğla duvarlarım çabuk deliyorlardı. Erm eni’leri bir mevziden attık tan sonra tabancaları diğer yerde birçok deliklerden görünmeğe başlıyor­du ; biz vaziyetin ne şekil aldığını anlayıncıya kadar bunlar ateşleriyle aram ızda ölüm saçıyorlardı. Mahsurinin çoğu, bilhassa çocuklar ve kadınlar kaya duvarın eteğindeki evlere iltica etm işlerdi; bu duvarlar amudî vaziyette yükseldiği için kale topçularına karşı mahfuziyet tem in ediyorlard ı.

Bu kaya duvarlar birtakım kitabelerle tezyin edilm iştir. Kitabeler, U rarto Kıralı Siduni zam anında yazılm ıştır. K itabelerin en büyüğü üç lisanla yazılm ıştır; yazılar Darius’un oğlu Kserkes (X erxes) ten bah­seder. Bu duvarlar mahsurinin ateşi altında bulunduğundan buralara yanaşm ak ve kitabeleri tetkik etmek mümkün o lam am ıştır.

Sütun ankazlanndan, kale duvarlarındaki kitabelerden Van kalesinin yüz defa tahrip ve Türk, Selçukî’ler, Bizans, Roma, P a r t [P a rteh ] , İran, Midya, Asurî Babilî, Sümeria [Süm erisch] Fatihleri tarafm dan yüzlerce binlerce sene evvel Erm enistan’ın yüksek ovasından geçtikçe tek rar tam ir edildiği an laşılıyor. Erm enistan da tıpkı Suriye , F ihstin gibi, büyük bir geçit m m takasıdır; Anadolunun bütün Fatihleri evvelâ bu m ıntakadan geçmişler, sonra O rta Asya’da zuhur eden yeni Fatih O rdularına karşı kendilerini muhafaza için buraları tahkim etmeğe m ecbur o lm uşlard ır.

18 Hilâl altında dört sene

Page 21: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Ermeni isyanı 1Q

Kale birbirine girift binalardan, kışlalardan ve dayanıklı taşlar içinde yapılmış barut anbarlarm dan ibarettir - Tepede bir beyaz cami vardır ; karargâhım ı burada tesis ettim . Mermer sütun gibi semaya yükselen cami m inaresinden, duvarda asılı harita gibi Van şehrine topçularımızın yaptığı ateşi tarassu t ve idare ediyordum. H er evi, sokaklarda dörtnalla koşan münferit adam ları ha ttâ bazen dürbünsüz bile görebiliyordum.

Birkaç kilometre ötede G arpta göl sahilinde kâin İskele köyünün beyaz evleri, bir güvercin sürüsü gibi, görünüyor, Ş ark ta koyu renkh arazide Arçak, H azeran, Boğazkesen, Şusans ve diğer köyler sarı bir leke hahnde nazara çarp ıyordu ; bu köylerin sekeneleri kâmilen Erm eni’dir .

Bu köyler bir hilâl şeklinde Van kasabasını kuşatm ışlardır ; bu yarım ay Şimalde küçük Ercik gölüne ve Cenupta Erk dağına dayan­maktadır.. Bu kütlenin G arp eteklerinde Yedikilise namiyle maruf büyük bir m anastır vardır ; bu m anastır bir kale gibi inşa ed ilm iştir. Erm eni’ler buradan itibaren, kervan yolunun geçtiği aynı isimdeki boğaza hâkim bulunuyorlar; bu kervan yolu Van vilâyetinin dahilî kısmını H avasor vadisiyle İran hududuna raptediyor .

Buraya geldiğim gün V an’ın m uhasarası başlam ıştı. Aram P ş . maiyyetindeki Erm eni’lerin m iktarı Mis Knap ve Müsyü Ruşduni [ Ruschduni ] tarafından vaki olan neşriyata göre 30 000 ve daha fazla tahm in edilm ektedir. Şehri ihata eden surlar ve Aykestan [A ikesdan] yani Bağlar mahallesi Erm eni’lerin elinde id i . Biz de kaleye ve şehir civarına hâkim idik, buralarda, demir bir çember vücude getirm iştik ; bu çenber hergün yaptığımız ilerleme nisbetinde darlaşıyordu . Van’ın m uhasarası esnasında yapılan m uharebeler gibi şiddetli m uharebeleri nadiren görmüştüm. D ar bir saha dahilinde bilâ fasıla çarpışılıyordu. Ekseriya bir tuğla duvar bizi düşmandan ayırıyordu. Hiçbir taraf, Hıristiyan, İslâm birbirlerinden af talebinde bulunmuyorlardı. Düşmanın eline düşen kendisini ölmüş addediyordu. Esirleri kurtarm ak teşebbüsü ümitsiz idi ; H er iki ta ra f ta ellerine düşen ganim eti aç kaplanlar gibi parça parça ediyorlardı. Van’daki evlerin duvarlarm ı yıkmak için top ­ları evlerin içersine tabiye etmeği lüzumlu gördüm . Elimize geçen evleri, düşmanın geceleyin tekrar zaptedememesi için derhal yıkıyorduk . Saçlar dağınık , yüzler b an t duınanıyle siyahlanmış, top gürültüleriyle yarı sağır bir halde, yakından gelen tüfek ateşleri altında ilerlemeğe ve anudane m üdafaa edilen şehrin kalpgâbm a kadar, böyük güçlükleri

Page 22: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

20 Hilâl altında dört sene

atla tarak yanaşm ağa muvaffak olduk. Erm enistan’m halâsı ve m ukad­des Salibin galebesi için, evlerinin kararm ış ankazları arasında son nefese kadar mücadele eden Erm eni’lerin bize gösterdikleri m üşkülât çok büyü k tü . Fakat fena tali yüzünden din kardeşlerim in felâketi için sarfettiğim zam ana lanet ediyordum.

7- Fasıl

Hükümetin nafiz erkânından Enver Paşanın Eniştesi , Van valisi Cevdet Bey kale methalinde beni karşıladı. Cevdet Bey kırk yaşla­rında, dikbıyıkh, narin ve güzel yapılı, P aris’in son modasına uygun kıyafette bir zattir ; kömür gibi kara gözleri ve saçları, nazara çarpan beyaz simasile bir tezat teşkil ediyordu. Doğru bir Osmanlı gibi, terbiye görmüş, kibar, sevimli ve m ert [ alicenap ] olan Cevdet Bey hakikatta insan kıyafetinde bir kaplandır. Muhitini rahatsız eden kimseleri imha e ttir t ird i; 'fazla bilgisi olanları da ortadan kald ırırd ı. Mahrem emirlerinin icrasına yüzbaşı Reşit Efendiyi ve bunun kum an­dasındaki yeniçerileri memur ed e rd i. Bunlar zehir, ip ve tabanca ile hedeflerini elde ederlerdi.

Türk etiketine uygun debdebeli selâmlaşm adan sonra kaledeki tara- çalardan biri üzerine oturduk. Ayaklarımızın altındaki şehir bir volkana benziyordu ; bu volkandan devam üzere şiddetli dum anlar ve bazan kızıl ateş demeti havaya yükseliyordu. H ertaraf kıvılcım yağm uru ile sulanıyordu.

Bataryaların, etrafı sarsan, gürültüleri ve piyade ateşinin devamlı darbeleri altında Cevdet Bey bana bu kanlı facianın evveliyatı vesaire hakkında m alûm at veriyordu. Gece başladığı vakit maiyyetimizle bir­likte hayvanlarım ıza bindik ve ateş yangm lanyle aydınlanmış olan tehlikeli sahayı çabucak geçtik .

Az zaman sonra saraya geldik ; saray zarif, Avrupadaki binalar gibi inşa ve iyi tefriş edilmiş bir sayfiye idi ; etrafı kavak ağaçlarıyle çevrilmiş ; A ikestan'a giden yol üzerinde id i ; Rengârenk cam larla tezyin ve Arap usulü lâm balarla tenvir edilen küçük ÎDİr odada yattım. O dada kıymetli halılar, altın ve gümüş kakm alı silâhlar ve fağfurî porselenler, bunlardan başka mükemmel bir yatak veya yataktan ziyade tentene ve yeşil ipekten mamul hakikî bir yuva vardı .

Elbisemi değiştirdikten sonra bir uşak beni yemek salonuna götür­dü; salonun ortasında ışıklı bir m asa v a rd ı. Gümüş takım ve kristal ta ­baklar, A vrupada bile nazarı dikkati celbeden, bir zarafet nümunesi id i ,

Page 23: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Sofrada beyaz k ıravath kusursuz akşam elbiseli valinin karşısında oturdum ; müşarünileyhi adeta düğme deliğine takılmış bir çiçek zan­nediyordum .

Jandarm a Yüzbaşısı Reşit Bey, zarif üniformasını lâbis olduğu halde, sol tarafım a o tu rdu ; mumaileyh Lâz taburu kumandam ve vali­nin itimadını kazanmış id i. Meclisteki terbiyeli vazı ve tavrı, yüzüklerle tezyin edilmiş ellerini, düzinelerle ve h a ttâ yüzlerce m asum ların kanı­na bulaştırdığını tahattu r etm ekten nefsimi kolayca m enedem edim .

Sağ tarafım da Ahmöt Bey oturuyordu; mumaileyh güzel bir İngiliz spor elbisesi giymişti; birkaç lisanı kusursuz konuşuyordu, İstanbul’­daki en iyi kulüplerden birkaçının azası idi; uzun müddet Londra’da yaşamıştı. Asilâne vazı ve tavrı ve traşh çehresi, kendisini H aydepark’ta 4 koşulu araba ile gezmeği itiyat edinmiş bir Ayan azası zanneder.

Bu Ahmet Bey, çete Yüzbaşılığıyla m aruf ve nam dar Çerkez gö­nüllü kıt’ası kum andanı Çerkez Ahmet id i ; mumaileyh bilâhare Hükü­metin emriyle Ermeni m eb’uslardan Zührap [Zorab] ve Vartakis, Dağa- varyan’ı şeytan dersinde kesmiş ve bilâhare Cemal P aşa tarafından yapılan takibat üzerine Şam ’da asılm ıştı.

Dört kişi, ziyadar m asa başında oturmuş ve son haberleri konu­şurken yahut m asallar anlatırken saray pençerelerinin çerçeveleri sal - landı. K ahram an Van şehrini tem elinden sarsan ve burasını ateşten bir denize çeviren ateş fırtınası bütün şiddetiyle devam ediyor, hergün yüzlerce masum çocuklar, kadınlar yere seriliyordu.

Kalenin ve Van’ı m uhasara eden kuvvetlerin kumandasını deruhde etmek için ortalık ağardığı sırada hayvanım a binip jandarm a fırka­sının karargâh binasına gittim ; bu bina hendeklerle Cenubuşarkî m ıntakasına rap tedilm işti.

Kalede 2 topçu bataryası, 1 K ürt taburu, bir de Türk gönüllü ta ­buru bıraktım . En tehlikeli olan G arp m ıntakasım 3 gönüllü taburu ve birkaç atlı jandarm a ile tutturdum ; buradaki kuvvetleri Yüzbaşı Salahattin ve H akkı Efendilerin emrine verdim . Cenubugarbî mmta- kasında da Çerkez gönüllülerinin tecrübeli kum andanı Canbulat Beye bıraktım ; Canbulat B ey d e Binbaşı Ahmet Bey gibi, Başkale jan d ar­m a taburu kumandanı id i. Mumaileyh ile m uhasaraya memur kuvvet­lerin başında 2 1 gün devam eden m üşterek mesaimiz esnasında itimadımı tam am en kazanmış dürüst bir zat idi.

Cenup ve Cenubuşarkî mmtakası yukarda ismi geçen Ahmet Bey ile Binbaşı Bürhanettin Beyin kum andaları altında idi, hemen bütün

Van'ın muhasarası esnasında 21

Page 24: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

22 Hilâl altında dört sene

niuvazzaf ve birkaç gönüllü taburları Ahmet Bey kumandasında, bir­kaç ihtiyat süvari ve piyade kuvvetleri ise BOrhanettin B, emrinde

bu kuvvet jandarma fırkası karargâhmda iskân ettirilmişti. Bu kuvvetlerden başka emrimde daha iki gönüllü taburu 1 200; 1500 kadar Kürt çeteleri vardı; gönüllü taburlara Kaymakam Süleyman B . kumanda ediyordu.

Kürt çeteleri iyi avcılardır. Göğüs göğüse muharebeye çok elve- i'işlidir; fakat inzibata alışkın olmadıklarından uzaktan muharebelere elverişli değildir. Ganimete konmak ümidi bunları buraya bağlamıştır; muhasaranın uzaması üzerine bunlar da küme küme ortadan savuşup kaybolmuşlardı.

Modern topçu olarak emrimizde birkaç sahra topu vardı; bunlar­dan iki buçuk batarya mantelli, birkaç düzine, yuvarlak mermi atan, eski toplardan vardı. Yuvarlak mermi atan toplar bilâhare çok işime yaramıştı: Çünkü bu toplarm kâfi miktarda cepanesi vardı; yalnız şarapnel noksandı. Binaların tuğla duvarlanna karşı bu mermilerin tesiri de çok iyi idi; zira bunların yuvarlak mermileri beyzî uçlu mer­milerin yaptığı gibi dıivarlan delecek yerde, çekiç darbesi gibi evleri yıkıyor, yani binanın katlarını taludp ederek binayı zemin tesviyesine indiriyordu.

Vali Cevdet Bey, dağ topçülarıyle diğer mantelli topları seyyar kollar için alıkoymuştu; bu toplarla Ermeni’lerin Bağlar mahallesini hurdehaş etmiş, henüz Ermeni’lerin ellerinde bulunan civardaki köylere taamız eylemişti.

Emrim altında bulıınan kıt’alann kuvveti 10 000 ; 12 000 kişiye baliğ olmuştu; şu halde aşağı yukarı bir fırka kuvveti demekti. Bunların hepsi de harp tecrübesi görmüşlerdi; başlarında tecrübeli zabitler vardı; Ruslar’ın yaklaşmasıyle vaziyetin .daha tehlikeli bir şe­kil almasına rağmen zabitan ve efrat dağılmamışlar, son zamana ka­dar sebat eylemişlerdi. Rus’lar, Van’dan birkaç saat uzakta bulunu­yorlardı ve Barğiri, Kotur boğazlarında yahut Hanazon [Hanasun] dan Van’a doğru yol açmağa çabalıyorlardı. Boğazlar birkaç jandarma taburu tarafından kahramanlıkla müdafaa olunuyordu; jandarmalar ay­rıca Kürt’ler ve Erciş, Başkale kazalarmm gönüllü efradından da mü­zaheret gömıüşlerdi.

Van’da mahsur vaziyette kalan 30 ; 40 bin Ermeni, mızıka bando­su teşkil edecek yerde muvakkat bir Hükümet teşkil edip madalya ve harp nişanları imal ve taamızî harekâta ictisar eylemiş olsaydı ve bizzat sopa, balta, bıçak üe silâhlanıp kütle halinde huruç hareketine

Page 25: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Van’ın muhasarası esnasında 23

teşebbüs etseydi, kim bilir, vaziyetimiz ne o lu rdu ; bu hareketle Erme- ni’ler muhtemelen bizi geri a tar ve belki de Bitlis vilâyeine doğru geri çekilmeğe icbar ve bu suretle İran ’daki kuvvei seferiyenin ric’at hattm ı da kesmiş o lu rdu . Bu takdirde, Van vilâyetinde K ürt’lerin kılıç­ları ve gönüllülerimizin kurşunlan altında hayatlarına hatime çekilen binlerce dindaşlarının hayatlarım kurtarm ış olacaklardı.

Mahsurların ellerindeki topçu, kendilerinin bizzat imal eyledikleri eski bomba topları id i . Bu topları tuğla evler içinde muhafaza ediyor 1a r; bunları evler arasından hertarafa, köşelere, m ethallere ve bara kalar arasından müdafaa edilebilecek sokaklara kolayca gönderiyorlar dı. Erm eni’lerin elinde binlerce mavzer tabancasından başka çok mik ta rda filinta ve tüfek te vardı; bunları senelerce satın alarak depo etm işlerdi. Erm eni’lerde, bize çok zayiat verdiren, el bombası da meb- zulen m evcuttu .

Biz filhakika kaleye sahip idik; fakat topçumuzun şehre karşr istimali hemen gayrı m üm kündü. H er noktai nazardan vaziyet Erme- ni’ler için daha m üsaitti; hele adeden üstünlük tamamıyle Eemeni’ler tarafında idi. Kendileri tarafından işaa edildiğine göre Erm eni’lerin kuvveti — yukarıda zikredildiği gibi — 30 000 den fazla id i; hergün civardaki köy ve kasabalardan kaçarak V an’a gelenlerin m iktan buna dahil değildir.

Mevzileri ve kıt’aları teftiş ettikten sonra bir işaret hizmeti tertip ettim . Bazı zabitlerin geceleri ordugâhtan ayrılarak hususî evlerde kaldıklarını haber alm ıştım ; bunu da şiddetle menettim . Tupçu ateşi­nin, hiç fasıla verilmiyerek sabahtan akşam a kadar devam etmesi, vaziyet icap ettiriyorsa geceleri dahi topçu ateşine devam edilmesini bir yevmî emirle tamim ettim .

G arp m m takasm da bir sabah, birkaç hanenin yıkılmasıyle burada birkısım yer zaptettik, ağır ağır büyük bina istikam etinde ilerledik; büyük binaya (Büyük konak) adını verdik. Şark m m takasm a Eerme- ni’ler, m inareler ve m aruf noktai istinatlar sayesinde ova kenarına kadar şehre hâkim bulunuyorlardı.

Büyük olduğu için (m eyva konak) adını verdiğimiz bu noktai istinatlardan birini öğle vakti bir hücumla elimize geçird ik . Kuvvetle­rimizin gevşemiş olan cesaretini tekrar canlandırm ak için bu hücumu bizzat ben idare ettim .

Cenup m ıntakada, E rm eni’lerin elinde kuvvetli bir noktai istinat mevcut olduğu için burada Erm eni’lere yaklaşam adık. M uhasara devam

Page 26: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

ettiği müddetçe Erm eni’ler taarruzlanm ıza karşı m uvaffakiyetle muka­vem et ettiler; bu mukavemeti, kalenin topçularına karşı kendilerini saklıyan ev kümelerinden icra eyledikleri yan ateşe m ed y u n d u rla r.

Öğleden sonra saat dörde doğru vali beni arattırm ış; bana bağlar mahallesi etrafında yaptırdığı tahkim atı gösterm ek istiyormuş . Ovadaki firarilere yolu kapam ak için Şark ta raf bililtizam açık bırkılmıştı. Mahsurinin erzaklarının çabuk azaldığı söyleniyordu .

Valinin emrindeki k ıt’alar vazifelerini iyi yapm ışlard ı. Topçulnmız için çok iyi ve cazip bir hedef teşkil eden Amerikan Misyonerinin oturduğu yüksek binaya tevcih edilmiş olan iki m antelh toj)onun vaziyeti hiç hoşuma gitm edi. Bu halin beynelmilel kavaide mühalif olduğunu Ceycet Beye söylediğim zaman bu tertibatın alınm asında bir suitefeh- hüm mevcut olduğunu dokunaklı bir tarzda cevaben bana sö y led i.

Bunun üzerine topların başka yere doğru tabiye edilmesini derhal em reyledi. Amerikan Misyonerini topa totm ak hususundaki ufak hilenin keşfedilmesi müşarünileyhin hiçte hoşuna gitmediği minnetta- rane tebessüm lerine rağm en anlaşılıyor ve nazarı dikkatimi daima şehrin m uhasarasına celbetmek istiyordu.

Yukarıdaki mülâkatan vuku bulduğu yerden ayrılm ak ve saraya gelmek istiyorduk; bu sırada Başkale’den birkaş atlı jandarm a ve 300 kadar ath Kürt geld ile r. Bonlar, Ermeni komitası rüesasından Kojuncan tarafından, birçok siperlerden ve Yedikilise m anastırından edilen ateşe rağm ek Erek boğazından geçip gelmeğe m uvaffak olm uşlardır.

Bu k ıt’anın zabiti ile görüşürken civardaki bir Ermeni köyünden kesif bir duman yükselm eğe başladı; jandarm aların yahut yardımcı K ürt’lerin buköy civarından geçerken burasım ateşledikleri an laşılıyor. Cevdet bey bu dum anı gördüğü vakit çok hiddetlenm işti. M üşarün­ileyhin arzularının K ürt rüesası üzerinde pekte m üessir olmadığı zannohm uyordu; rüesa, Valinin hiddetinin göründüğü gibi, pekte ciddî olmadığına şüphesiz kanidiler .

Sarayda akşam yemeğini yerken dışarda ateş m uharebesi o derece şiddet peyda eylemişti ki, Erm eni’lerin kütle halinde huruç hareketleri yapm alarından korktum ve atım a binerek dörtnalla karargâhım a gittim . Orada yaverim Ahmet Efendi’den vaziyetin bidayette çok mühim olduğunu ve Erm eni’lerin, neferlerimi aleyhime isyan çıkarmak için teşvik ettiklerini öğrendim maiyyetimdeki askerler E rm eni’lere, benim de gâvur olduğumu yani dinsiz köpek — Erm ni’ler kibi — oldu­ğumu siperlerden Erm eni’lere bağırm ışlar.

24 Hilâl altında dört sene

Page 27: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

V an’ın muhasarası esnasında 25

24 — Nisan :Sabahleyin erkenden ateş hafiflemişti; binaenaleyh biraz istirahat

edebilecektim . F akat azzaman sonra, topçularımızm şiddetlenen ateş faaliyetleri üzerine m uharebenin şiddeti yeniden ziyadeleşmeğe başlad ı. Bu defa başhyan m uharebe bidayette olduğu gibi tesadüfi olarak başla­mış olan m ünferit m uharebeler değildir, bilâkis muntazam bir muha­sara etrafında devam eden m uharebedir. Bu m uharebelerde işaretlerle verdiğim emirlerin noktası noktasına icra edildiğini ben bile görerek mütehayyir olm uştum .

Vahdeti idare olmadan ya az ilerliyorduk, yahut hiç ilerliyemiyor- d u k ; çünkü Ermini’lerin gösterdikleri mukavemet çok takdir ve sitayişe lây ık tı. K ıt’alarımız nerede kendilerini gösterirse her ta rafta Erm eni’ler tarafından derhal iyi nişan alınarak şiddetli ateş altına alınıyordu. Erm eni’ler için her ev bir kale halinde idi; bunların teker teker zaptolunması lâzım id i; düşmanın nazarı dikkatini başka taraflara çevirmek için yaratığım nümayiş taarruzlarına rağmen, hücum kollarımı şehrin kalpgâhm a tevcih ederek, hedefime varm ağa m uvaffak olam iyordum .

Bunun sebebini evvelâ, Türk gönüllülerinin K ürt ve Çerkez’leri m üşterek bir taarruza sevketm ekteki g ü ç lü k te ; saniyen Erm eni’ler tehdide maruz cephelerdeki kuvvetlerini az zaman içinde takviye etmelerinde aram ak icap eder.

Kimseye haber vermeden, bir binayı hücumla ele geçirmek ve burasını noktai istinat olarak kullanmak istiyordum; fakat ertesi gün ortahk ağardığı vakit, düşmanın geceleyin, burasını tahkim ettiğini haber ald ım . Demek ki Frm eni’ler fikrimi keşfetm işlerdi. Bir akşam Vali bir Kürt süvari k ıt’asını Şuşans ismindeki m üstahkem bir köye karşı gönderm işti. Burası Erekdağı’nm eteğindedir; Frm eni’ler Ova m ıntakasm dan gelen firarileri tophyarak geceleyin Bağlar m ahallesine getirm eğe m uvaffak oluyorlardı. Erm eni’ler müfrezenin muvasaletini beklemeden Yedikilise işgal kuvvetlerini tam vaktinde emniyet altına a ld ıla r.

Bu günden itibaren avcı siperlerini hiç terketm edim . H attâ saray ­da akşam yemeğine bile kalm adım ; çünkü gecenin hulûliyle muharebe daha ziyade şiddet peyda ediyor, düşmanın kütle halinde taarruza geçmesi ihtimali artıyordu. Böyle bir taarruz vuku bulsaydı şüphesiz K ürt’lerin ve h a ttâ Türk gönüllülerinin de kuvvei maneviyeleri k ırılırd ı. Bu gönüllülerin ve Kürtlerin kâffesi Van civarındaki köylerin sekenesi idi; bunlar silâlıa sarıldıkları zaman memleketleri terkedilmiş ve

4

Page 28: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

bu sebeple ailelerini komşu İslâm köylerine göndermeğe mecbur k a lm ışla rd ı.

25 — Nisan:Gündüz başladığı vakit topçu ve piyade ateşi tek rar şiddetlend i;

gecenin hulûliyle tek rar hafifledi.Şark raıntakasım teftiş ederken bir binanın çatısına konan bir

sahra topunun, sarsıntısıyle hanenin yıkılarak neferlerin bir kısmının toprak altında kaldıklarını haber aldım .

Topun, rnahsurinin eline düşmemesi için Erm eni’lerin bu aralık girdikleri y an yıkık bir haneye bir onbaşı ve bir çavuşla beraber gittim . İleriden ve her iki yandan bize taarruz eden düşmanı ben ve çavuş bıçak ve tabanca ile tardederken onbaşı da topun kundağına kalın bir ip bağlam ağa muvaffak o ldu ; gerideki diğer neferler de ipten çekerek topu bina dişarsm a çıkarmağa çahşıyorlard ı. Bundan sonra çavuş ile ben yanımızda yıkılan duvarın tozu ve mermi dumanı a ra­sında y an boğulmüş bir halde geri çekildik. Gerçi topu kortardık; bu kurtarış bize beş şehit ve bir m iktar yaralıya mal o lm uştu .

Son zamanda bir mermi çavuşun başını parça parça etm işti.Bu vak’adan takriben 1 saa t sonra Lâzistan taburu 300 ath K ürt’le,

Şahbağı köyünü işgal etmek üzere hareket e t t i ; burada 4 : 5 yüz Ermeni tahkim at yapm ışlard ı. Laz’lar topçu ateşi himayesi altında süngüleriyle taarruza geçtikleri zam an K ürt’ler de arkadan Erm eni’leri yakahyarak hepsini imha ettiler .

Cevdet Bey ve ben kalenin burçlarından bu muharebeyi tarassu t ederken Erm eni’ler de şehirde Peterpavles adını taşıyan başkilisenin kubbesinden m ütearrızlar üzerine ateş etmeğe başladılar. Bu m ukaddes yeri şimdiye kadar korum uştum ; burasınm ibadethane olm asından değ il daha ziyade tarihî kıymeti haiz bir tarzı inşaya malik olm asın­dan dolayı korum uştum .

Binanın harabisine rnahsurinin akılsızça hareketi sebep olm uştur; zira Cevdet Bey mermilerin geldiği tarafı tesbit eder etmez burasının ateş altına ahmnasını em retti. F akat kihse çok kuvvetli bir tarzı m i­marîde inşa edildiği için birkaç saat ateşimize mvıkaveınet g ö s te rd i; gece olduğu vakit bu kilise de bir harabeye çevrilm işti.

Erm eni’ler başkiliseden de tardedildikten sonra büyük caminin m ina­resinden bize ateş etmeğe başlad ılar; bunun üzerine valinin protes­tosuna rağmen derhal burasını da ateş altına aldırdım ; çünkü [bu mu­harebedir] bu suretle aynı gün içinde Van şehi’inin iki muazzam m a­bedi ortadan kaybolm uşlardı; heriki m abette de kıymetli sütunlar ve abideler vardı, bunlar takriben 9 . asırda inşa edilm işlerdi.

26 Hilâl altında dört sene

Page 29: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

26 — N isan:Şark m ıntakası kum andanı Ahmet Bey ileriden arazi kazanarak

gerideki, evleri yanar lıalda bu’aktığı gibi Garp m m takası kum andan­ları da (B üyükkonak) önüne kadar ilerlem işler ve bunun önünde tavakkuf eylem işlerdi,

Bu kuvvetli noktai istinadı zaptetm ek için, Ahmet Beye kendi m m takasm da taarruza devam eylemesini emrettiğim gibi Canbulat Bey’de kendi Çerkez’lerinin başm da olarak baskın tarzında, yukarıda ismi geçen Büyükkonağa doğru ilerliyecek ve burasını hücumla zap- ted ecek ti. Bu noktai istinadı kabili hücum bir hale getirmelerini bütün topçulara vazife olarak verd im ; saat onbirde topçular Büyükkonağa ateş açtılar ve birçeyrek saat içinde binanın birinci ve ikinci katlarını yere serdiler. F akat Erm eni’ler enkaz dumanlai’i içinden büyük bir cesaretle Çerkez’lerimize ateşe devam ediyorlardı. Bereket versin Türk ve K ürt gönüllüleri, hücuma iştirak zamanını iyi takdir e ttiler; bunlar hücuma başladıkları zam an Erm eni’ler de takviye kıtaatı a lm ışlard ı. Türk vaziyeti inkişaf etm ekte id i. Büyükkonak m m takasına gitmeğe k arar verdim . Reşit Beyi kale topçularının kum andanı olarak geride bıraktım ve dörtnalla tehlikeli m m takayı geçtim . Tütm ekte devam eden Büyükkonağm enkazı içindeki tahkim ata yerleşm iş olan Erm eni’- lerle bizim aram ızda yarı yıkılmış yalnız bir tuğla duvar v a rd ı .

Derhal hücum emrini verdim; Canbulat ve maiyyetindeki Çerkez’ler hücuma k alk tıla r. Bu sırada yaverim bir mermi ile alt çenesinden vurularak yere serild i; ben de bihuş bir halde bir duvar parçası altında yıkılı kaldım, büsbütün duvarın altında kalm am ak için Canbulat bacak­larım dan tu tarak beni kendine koğru çek m işti.

Meşhur Büyükkonağı ele geçirm ek için giriştiğimiz ilk teşebbüs bu yüzden akim k a lm ış tı.

27 — Nisan:Bu aralık m uhasara topçumuzu çok eski birkaç havanla takviye

etmeğe çabalad ım ; bu havanlar büyük taş mermileri a tıy o rla rd ı.Pek iptidaî olan bu toplarla alelacele imal ettiğimiz bombaları atı­

yorduk; Van şehrinin büyük kısmı bunlarla tahrip edildiği gibi müda- filerden çoğu da bunlarla öldürülm üştür. Bu topun mermisi bir binaya isabet ettimi, bina derhal yıkıhyor ve içindekiler enkaz altında kami­len m ahvoluyorlardı. Zannıma göre, bir isabette 60 kişiden fazla za­yiat verdirmesi nadirattan değildi. Türk’lerin (H avan topu) tesmiye eyledikleri bu toplarm mermileri yuvarlak ve o kadar büyük idi ki,

Van'ın muhasarası esnasında 27

Page 30: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

28 Hilâl altında döH seri e

bazen dürbün yardnnıyle havadaki yolunu görmek mümkün olabili­yordu . Aksine olarak birgün dolduruş yapıinken ateş aldı ve bu yüz­den Binbaşı Reşit Bey şehit oldu. Şehadet h a tn ası olmak üzere m e­zarında mermiden bir ehram yaptırd ım ; bu ehramı belki de bugün kalenin enkazı arasında bulmak kabildir.

2 8 — Nisan;Gün başladığı vakit bütün topçu ateşini Büyükkonak ve civarın­

daki binalara tevcih e ttird im . Binalar sıra ile tahrip ediliyordu . H ü­cum işaretini çaldırdığım zam an Çerkez’lerin bu defa hücumdan çekin­diklerini teessürle m üşahede eyledim ; fakat Türk ve, K ürt gönüllüleri m untazam surette taarruza geçtiler, fakat bunlar da muvaffak olam a­dılar; muhaı-ebe m eydanında çokça şehit ve yaralı b ırak tılar.

Büj’ ükkonağı alm ak için giriştiğimiz ikinci teşebbüs te bu suretle neticelendi. Burası bir enkaz yığınına çevrilmekle beraber yine ateş ve ölüm saçm akta berdevam id i .

Bugün, Erm eni’ler bir lâğım yardımıyle Reşadiye m ahallesinin ya­rısını berhava e ttiler; bjı mahallede Yüzbaşı Reşit Bey ve Bargiri kaymakamı. Bağlar m ahallesinin büyük kısınma ateslenyle hâkim bulu­nuyorlardı .

Bu felâket, Cevdet Beyi çok tehyiç ettiği için, Çerkez Ahmedi çetesiyle birlikte civar Erm eni köylerini imha için gönderd i.

2 9 — Nisan :Sabahleyin sis kalktığı vakit yeniden topçu ateşini açtırd ım . Tüfek

ateşi, bilhassa Şark m m takada devam üzere şiddetleniyordu; bu cep­henin kum andanı uzun zam anda göz koyduğu birkısım mevzileri zap­tetm ek için kararı zatîsiyle taarruza geçm işti.

Kale topçusunun [Binbaşı Ahmet Bey tarafından yapılan taarruzu] bütün kuvvetiyle himaye edip edemediğini tetkik için yanım da birkaç zabit, Kürt, Lâz, Çerkez Reisleri olduğu halde hayvanla kalenin tepe­sine çıktık . Bu tepenin bin sene içinde, Türk, Bizans, Roma, P art, îran , Midye, Asurî, Babilî, Zumemerli’ler tarafından kaç defa hücumla zaptedildiğini Allah bilir. Aynı tahribat işi birçok tarihî tesadüfler sebebiyle şimdi yani 915 senesinde Katolik mezhebinden Amerikalı bir zabite tevdi edilmiş oluyor.

Muntazam şekilde insan avlam ağı seyretm ek fırsatına da ınazhar oldum . Ahmet Bey ve ben bir avluda idik, bulunduğumuz yeri düşman ateşi tuttuğu için bir köşeye çekildik; yeni bir taarruz plânı hakkında görüşmeğe başladık, bir Erm eni bizim yerimizi keşfederek pencereden üzerimize ateş etmeğe b a ş la d ı.

Page 31: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Düşmanı aldatm ak için kalpaklarımızı bir duvara asarak siper içine girdik, Erm eni’nin kalpaklarım ıza ateş ettiğini görüyorduk; ateşe de­vam ettiği halde kafalarımızın mermilere ne kadar çok m ukavem et ettiğine hayret ediyordu.

Şimdi Ahmet Bey benden ayrıldı ve arazide sürünerek bir kaplan gibi Erm eni’ye y ak laş tı. Avına birkaç m etre kaldığı vakit ayağa kal­karak nişan aldı, Erm eni bir şevki tabiî ile ve çabuk kendisine iltica e t t i .

F akat bu dakikada fildişi gibi beyaz iki küçük kol Erm eni’nin boynuna sarıldı ve bir çocuk sesi anlaşılm az kelimelerle kulağına fısıldayordu. Bedbaht adam , bu vakitsiz kucaklam adan bidayette ta tlı­lık ile kurtulm ak is ted i; bunda muvaffak olamayınca sağ kolunu hare­kete getirerek kurtulm ağa çabaladı. F akat gitgide fazla sıkan iki kola karşı bu teşebbüsü de faide verm edi. Bir an için nazarı küçük kızına teveccüh etti helâk olması için bu an kâfi geldi; Ahmedin attığı bir kurşun alnına isabet etm işti.

M ahsurinin ateşi biraz yavaşladıktan sonra, akşam yemeğini vah Beyde yemek üzere yaverim ile birlikte yürüdüm . Tehhkeli m m takayı geçer geçmez düşman üzerimize bir yaylım ateş yaptı ve biz de hay­vanlarımızı m ahm uzlayarak bu ateşten kurtulm ağa çalıştık.

Sarayın yakınında 3 asker gördük; bunlar hiçbir şey yemeden 9 gün civar bir kuyuda kalmış olan bir Erm eni’ye yiyecek veriyorlardı. Bu Ermeni, vahnin katli için tertip edilen suikaste iştirak etmeği reddeylediğinden, arkadaşlarının takibatından korkarak kendini bu ku­yuya sakladığını hikâye ediyordu; A rkadaşları bunu imha için arayor- la rm ış . Açlığı geçtikten sonra Erm eni bir hastaneye ya tırıld ı. İyi oluncaya kadar birkaç gün orada tedavi ed ild i; sonra kurşuna d izild i. Bu Erm eni ile sofrada bana hizmet eden silâhsız bir jandarm a ve tercüm anlık vazifesini gören terzi Başan isminde bir Ermeni, Van’ın m uhasarası esnasında bizim tarafta görebildiğim yegâne Erm eni’ler idi.

Vali sarayda beni bekliyordu. Vali, maiyyetleriyle birlikte geri çe­kilmek isteyen birkaç Kürt Eeislerini bu fikirlerinden vaz geçirmekle meşgul idi. K ürt reisleri ise emin bir vaziyete girmek istiyorlardı. Zira R uslar’ın Kotur boğazını zaptetmek üzere oldukları şayiası burada duyulm uştu. Cevdet Bey, bu teşebbüsün faide vermediğini görünce hiddete geldi ve yumruğunu m asaya vurarak bağ ırd ı; ( Vallahi, Billahi) Allah intikamını siz korkaklardan ve katillerden a l ı r . Bundan sonra hakaret olmak için arkasını bunlara çevirdi ve beni kolumdan tutarak selâmlık odasına götürdü; burada rah a t koltukta oturduk, kahve ve

Van'ın muhasarası esnâsındâ 20

Page 32: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

sigara içtik birkaç saat olsun vazifemizin iahm il eylediği zahmet ve m es’uliyetleri unutm uştuk .

30 — Nisan :Muharebe bütün kızgınlığı ile devam eylediği gibi yavaş dahi olsa

biz de Van şehrinin kalbine doğru ilerliyorduk; Vilâyete mensup ka­zaların k ıt’alara da yalnız cesaretleriyle Barg-iri boğazında tutunm ağa çalışıyorlar ve mahsurini kurtarm ağa gelen Rus Ordusunun ileri hare­ketini menetmeğe uğraşıyorlardı. Buna rağm en düşman tarafından taarruza uğrayacağımızdan, düşm an avcılarına av olmaktan korkuyor­duk . Bu ümitsizlik K ürt reisleri üzerinde, izalesi gayri kabil bir tesir icra ey ledi; bu sebeple rüesa, aile ve sürülerini R us’lardan emin bir yere götürmek için birer ikişer maiyyetlerijde birlikte bizi b ıraktılar.

Türk gönüllüleri de aynı hareketi ihtiyar ettiler; b u n la rd a K ürt’le rin savuştuklarını gördükleri zaman, rahat durm am ağa b a ş la d ıla r .

Bu hâdiseler bu küçük Orduda, bizi endişeye ilka eden cesaretsiz­lik havasını m eydana getirdi.

Tam bir inhizam başladığı takdirde yapılacak işleri müzakere etmek üzere ertesi gün Cevdet Beyi aradığım zaman m üşarünileyhin ahalinin kısmıazammı ve vilâyetin hemen bütün servetini imha eden bu hâdi­seye nihayet vermek üzere Erm eni’lerle bir m ütarekenam e imzaladı­ğını hayretle haber a ld ım . Cevdet Bey, kısmıazamı gönüllü olan kuv­vetle m uhasarayı aynı şiddetle idame ettirm ek imkânsızlığına kanaat getirmiş olduğu gibi R us’ların Bargiri boğazında ve Kotur boğazında kahram anhkla sebat eden gönüllülerimizi geri atabilecekleri imkânını da hesap etm işti.

Erm eni’lerin de bu mütarekeyi kabul ettiklerine emniyetle kanaat getirdikten sonra bütün cephede ateşi kestird im . Emrin icrası maksa- dıyle husule gelen derin sükûn bende büyük bir tesir yaptı; biz topla­rın tarrakasına ve tüfek ateşlerinin bilâ fasıla devam ına ünsiyet eyle­miştik .

Birbuçuk saatlik müzakereden sonra murahhasımız Piskoposun cevabını g e tird i. Gelen cevapta Erm eni’ler Sultanın hakimiyetini daim a kabul ettiklerini, İran ’a hicret etmek için şehri tahliyeye hazır olduklarını temin ediyorlar ve fakat emin bir kefalet olmak üzere va- lininin şahsen kendilerine refakat etmesini şart koyuyorlardı. Valinin bu teklifi reddedeceğine kani id im ; halbuki, ben de kan dökülmesine nihayet verilmesini çok arzu ediyordum ; bu sebeple kendisine vekâle­ten benim Erm eni’ler nezdine gönderilmekliğimi rica e ttim ; fakat vali bu teklifimi işitmemezliğe geldi ve bu suretle müzakere inkıtaa uğradı1 — Majns tam saat 7 de topçumuzun ateşi tekrar başladı.

30 iiü â l altında dort seıie

Page 33: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

K ahvaltı yaparken, askerî hastanede 2 hasta bakıcı Ahııan kadını m evcut olduğunu ve bunların birçok m üşkülâta katlandıklarını hizmet­çim bana söyledi, Derhal hayvanla hastaneye g ittim ; bunlardan birisi Alman hemşire M artha diğeri Şimalî Amerikah Mis Me Laren id i . İkisi de V an'daki misyona m ensuptular. F ak a t m uhasara başlarken Türk’lerin eline nasıl düştüklerini bilmiyorum. Bunların askerî hasta­nede bulunduklarım daha evvel haber almış olsaydım, ihtimalki bazı güçlüklerden kendilerini kurtarm ış o lurdum . Görünüşe nazaran hastane Başhekimi İzzet Bey bunlara gösterilmesi lâzım gelen hürmeti esirge­m iştir . Hemşire M artha bilâhare Tifüs hastalığından Bitlis’te ö lm üştür. Bunların aıılatışlarnia göre Türk’ler bütün Ermeni hastaları ve me­m urlarım derhal hastaneden çıkarm ışlard ır. Bundan başka bütüne s »yaralıları da yangında yak ın ışlard ır. İzzet Bey bir kol yahut bacağın k a t’m dan sonra aletleri de dezenfekte ettirm ezm iş; genç madam ların canını sıkan diğer şeyler de ölü taşıyan aynı arabalarla sebze, ekmek ve sair erzak ve hasta taşıttırılm ası keyfiyeti idi.

Bu m ülakattan sonra Vali Beyin yanm a geldim . H astanedeki m adam lar hakkında bana tebligat yapılm adığından dolayı şikâyette bulundum. Hemşire M arta tarafından bildirilen fenalıklar için kendi­sinin m es’ul olduğunu söyledim . Cevdet Bey, bu vaziyetten dolayı çok m ütessir oldu ve başhekimi nezdine çağırarak şiddetle muaheze e y le d i; bu muahezenin tesiri görü ldü .

2 ve 3 — Mayısta vaziyet fena değildi, m aahaza gene o kadar ağır m uharebe oldu ki, doğan yıldızlar 1 0 0 : 200 kadar yeni kurbanların solgun yüzlerini ve sönmüş gözlerini aydınlatıyordu. Yüzbaşı Reşit Bey seyyar bir müfrezenin başında olarak isyan çıkaran bazı k ıt’a lan tedip için hatırım da kaldığına göre 2 — M ayısta hareket e tm işti.

F akat Usat, bu müfrezenin takarrübiyle siperleri tahliye etmişler ve Erek boğazını emniyet altına alm ışlard ı. 4 — Mayıs sabahı Hasan- kale [Erzurum] jandarm a taburu, yüzbaşısı Kâzım Ef. nin kum andasında olarak, buraya geldi ve bir miktar da dane beraber g e tird i; bizde dane, mermi çok azalm ıştı.

Bugünlerden birinde, lâyikıyle tahattu r edemiyorum, Vali Doktor «Uscher> den bir mektup a ld ı ; Doktor bu mektubunda, birkaç danenin Vandaki Misyonun oturduğu binalara doğru atıldığından protesto ed iyordu ; halbuki bu binalar Amerikan bayrağıyle belli ed ilm işti.

Cevdet Beyin bana Fransızca olarak tercüm e eylediği bu mektup çok kaba bir tarzda yazılmıştı. Vah bundan dolayı çok hiddetlenm işti; l>enim teklifime muhalif olarak tehditkâr bir cevap v e rd i; Şimali

Van’ın muhasarası esnasında 31

Page 34: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Amerika Misyonerleri, Erm eni’leri Hüküm et aleyhine tahrike devam ettikçe ve ihtilâlciler bu binalarda toplandıkça büsbütün sistematik bir tarzda bom bardm ıana devam edeceğini bildirdi.

Bu arahk . rm eni’ler kütle hahnde Yedikihse m anastu’i etrafm da toplanm ışlardı; geri çekilmemiz halinde toplanan bu Erm eni’ler bizim için hakikî tehlike teşkil ed erd i. Bu sebeple Erzurum jandarm a tabu­runa, Erm eni’leri bulundukları yerden dağıtm ak vazifesi v e rild i. Erraeni’ler böyle bir taarruzu hiç beklemiyorlardı ; bu tarihî binayı, binlerce senelik kütüphanesiyle Türk’lerin eline düşmemesi için, derhal a teşled iler.

O sırada, artık bizde hiçbir K ürt kalm am ıştı. Kaym akam Halil Beyin Dilman civarında mağlup olduğu ve kuvvei seferiyemiziiı Türk — İran hududuna çekilmekte olduğu haberi musibeti de g e ld i.

H ergün muhtelif m m takalarda mütebeddil m uvaffakiyetlerle m uha­rebe devam ediyordu; bu m uharebeler, Ruslar yaklaştıkça daha ziyade şiddetleniyordu. Cebren V an’ı zaptetm ek ümidi artık münselip olan Vali Cevdet Bey bu defa, şehri açlıktan teslime icbar etmek istiyor u . Bu hedefe varm ak için Vali etrafındaki köylerde bulunan bütün Ermeni çocuklarını ve kadınlarının m ahsurinin siperleri önüne kadar gönderdi ve bunları şehre sokmak istiyordu. Vali bunda da aldandı. Ben te sa ­düfen kalenin taraçasm da bulunuyordum; şehirde cereyan eden hâdi­seyi görebiliyordum. Erm eni’ler bu bedbaht adam ları kabul edecek yerde yaylım ateşle karşıladılar, bu ateşle birkaçı yaralandı, diğerleri öldü, kurtulabilenler ise korkudan bağırarak bizim ta rafa iltica e ttile r ; gözümle gördüğüm bu m anzaraya bir .türlü inanm ak istem iyordum .

Gayrı İnsanî bu muameleden bir hıristiyan sıfatıyle çok hiddetlen­dim ; bu gayrı insani adamlar, yiyeceklerini bunlara da taksim etmemek için kendi çocuklarını ve ailelerini kurşunla öldürmekten korkmıyor- lardı. Bunun üzerine ben de Erm eni’lere ates açtırdım ve Erm eni’lerin sığındıkları binalar tarüm ar oluncıya kadar ateşe devam e ttird im ; bina ankazı altında bunların da et ve kan lan yırtıcı hayvanlara yem oldu .

12 — Mayısta Van şehrinin üçte ikisine hâkim bulunuyorduk. Erm eni’ler büyük binaların üçte birine sahip id ile r. Bunları da tahrip için buralara geceli, gündüzlü dane yağdırıldı. Erm eni’lerin m ukave­metleri çok iyi idi ; m uhasaranın ilk haftasında Van şehrine 16 000 bomba ve dane atılmış id i .

Şehrin son parçasını da ele geçû'mek için evvel emirde lokanta tabir edilen noktai istinadı almak lâzım dı; burası düşmanın Cenup mmtakadaki müdafaa tesisatının âdeta anahtarı id i .

32 Hilâl dört sene

Page 35: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Van’ın muhasarası esriasında 3â

Erzurum jandarm a taburu, civardaki birkaç haneyi ele geçirdikten sonra bütün topçu ateşini bu noktai istinada tevcih e ttird im . Bina yıkılmcıya kadar ateş devam etti.

F ak a t Erm eni’ler yarı yıkılmış duvarların menfezlerinden, yarık­larından ateş ederek mücadeleye devam ed iyorlard ı.

Askerlerimizin kurşun ve ateş püsküren ankaz yığınlarııa büyük m üşkülâttan sonra ateşe verm elerine rağm en hedeflerine varm ağa asla muvaffak o lam ad ılar; zira müdafiler duman bulutunun yükseldi­ğini gördükleri yerlere ve en tehlikeli m ahallere su kovaları ile ve ölümü istihkar ederek koşuyorlardı ,

Müteaddit teşebbüslerin akim kalm asından müteessiren yalnız ba­şıma ankaz yığınları üzerine atıldım ; daha ilerdeki binaları ateşlem ek istiyordum . Ben, siperi terkeder etmez birdenbire bir el bombası yukar­dan aşağı düştü ; benimle beraber ilerlemeğe cesaret etmiyerek siperde kalanlar kamilen, kısmen yaralandı ve kısmen de, şehit o ldu .

Bu dakikada Vali geldi-ve Kotur boğazındaki gönüllülerimizin gittikçe şiddetlenen Rus taarruzları karşısında geri çekilmeğe başladıklarım tebliğ e t t i ; R us’ların bu hareketi bizim Dilman civarında mağlûj) olan kuvvei seferiyenin hattı ric’atini kesmek m aksadına m üstenit olduğu anlaşılıyordu .

Tehlikenin takarrübü sebebiyle hastanedeki m em urlarla hastaların göl tarikiyle Bitlise gönderilmesi em redildi.

G erek bu tedbir, gerekse İran hududundan gelmekte olan fena haberler İslâm ahahnin hicretini ve aynı zam anda ailelerini tehlikeli m m takadan çikarmak için gönüllülerimizin büyük kısmının dağılm a­larını intaç eyledi

Kale garnizonunda yalnız m eselâ birkaç yirmi kişiyle, Ahlat mın- takasına mensup 2 Çerkez aşiret bölüğü kalm ışlard ı.

İh tiyat zabitlerimiz arasında da karışıklık b aşlam ıştı; bu zabitlerin kâffesi de civar m m takalara mensup yaşlı adam lard ı. Bunlardan mü­lâzım Ağa E f . muhafazası kendisine tevdi edilen barut am barının anahtarların ı teslim etmeksizin savuşup g itm işti; Topçulara cepane verm ek için am barların kapılarını balta ile kırm ağa mecbur oldum . Erm eni'lerin, kalede husule gelen za’fımızı hissetm elerine mâni olmak için güneş batıncıya kadar topları bizzat kullandım ; efrat ve birkaç zabit binlerce m azeretlerle yavaş yavaş avdet ediyorlardı.

Erm eni’ler sabahleyin bizdeki panikten istifade etmiş olsalardı, kaleyi tarüm ar eder ve topçularımızı tam am en perişan ederlerd i. Bugünden sonra artık hiç kimse V an’ın zaptedilmesini düşünmedi;

D

Page 36: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

34 Hilâl altında dört senĞ

herkes Halil Beyin ric’at hattını kesmek üzere bulunan Rus'ların ileri hareketlerini durdurmağı düşünüyorlardı.

M uhasaraya devam etmenin m aksatsızhğmı artık takdir etm iştim ; Kâzım Efendi, benim vazifemi deruhde etmek istediğinden m uhasara kumandanlığım mumaileyhe teslim ettim, müteakip günlerde yani 14 — M ayısta (Türk — İran) hududuna gitmek için yol hazırlıklarına başladım .

8- Fasıl

Halil Bey M seferiyesi nezdlDdeErk dağı boğazında Ermeni komitacılarından mürekkep bir müfreze

ile ehemmiyetsiz bir müsademeden sonra Ermeni köylerinin enkazın­dan çıkan dumanla örtülü geniş H avasor vadisinden inmeğe b aşlad ık .

Öğleden sonra saat 4 e doğru Van istikam etinden son top seslerini işitiyorduk. Gecenin hulûlünden az evvel Hoşap kasabasına v a rd ık ,

Burada kitabeli ve güzel taş bir köprü ve ayrıca İran lı’lardan yahut A rap’lardan kalm a eski ve muazzam bir kale, yani bir Güvercin kalesi v a rd ı; Güvercin kale denmesine sebep kalesinde muhtelif delik­ler mevcut olması ve güvercin sürülerine kılavuzluk vazifesini görmüş olması id i .

Ertesi gün öğleden evvel K urt dağının karlı tepelerini aştık ; bu dağı Yüzbaşı İbrahim Efendi kum andasında bir piyade k ıt’ası işgal eylem işti. H ayvandan indiğim zaman Yüzbaşı bana Başkale K aym a­kamı Şefik Bey’in bir mektubunu v e rd i; Kaymakam bu mektubunda, şimdiye kadar R us’ların ileri hareketlerini tevkife çalışmış olan Kotur dağı boğazındaki kuvvetlerin kumandasını deruhde etmekliğimi benden rica ediyordu .

Bereket versin tam vaktinde buraya gelmiş ve R us’ların, m üttefik­leri E rm enilerle ikinci defa ve çok şiddetli olarak giriştikleri taarruzu durdurmak için mukabil tedbirde bulunmağa muvaffak olmuştum. Piyadeler tarafından himayeye m azhar olan Rus Kazaklarının taarruz -1 lan bende büyük bir tesir hâsıl eylem edi. K ürt’lerimiz bu taarruz karşısında yerlerinde sebat e ttile r ; zafer bizim ta ra fta i d i .

Müteakip günlerde m üdafaa için iktiza eden hazırlıkları bitirdikten sonra gece yoluma devam ettim . Dir yakınından Zap suyunu geçtim, ortahk ağarırken Başkale’ye geld im ; burada Şefik Bey, elinde bir telgraf, beni bekhyordu.

Page 37: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Telgraf m uhteviyatm a göre, ben ayrıldıktan sonra R us’la r Kotur dağı etrafından dolaşarak ilerlemeğe muvaffak olmuşlar ve bu yüzden gönüllü ve jandarm alarım ız mevzilerini tahliye ve Cuh dağı eteğine

çekilmeğe mecbur olm uşlar; burada yeniden enn^e intizar edecek lerd i.Kotur dağında mukavem etten vazgeçildikten sonra, çok m iktarda

erzak ve malzemei harbiye iddihar eylediğimiz Başkale üzerine R us’la ­rın ilerlemelerini durdurm ak imkânını artık görm üyordum .

Vaziyetin ciddileştiğini düşündüm ve m es’uliyeti üzerime alarak B aşkale’nin derhal tahliyesine karar verd im . K asaba sekenesini K a­zaklarla Ermeni gönüllülerinin mezalimine maruz bırakm am ak için bu ağır kararı vermeğe mecbur oldum; ahalinin fikirlerine göre Kazak ve Erm eni’ler sırf cinayet arzusıyle adam öldürüyorlar ve tercihan kadın ve çocukları imha ediyorlarmış .

Düşmanın eline düşmemek için ağır yaralılarım ızdan birkaçının diz çökerek çekilmeğe çabalam ası m anzarası görüldüğü vakit kalple­rimiz parçalanıyordu , Muntazam Türk kuvvetleriyle Rus Orduları ellerine geçen harp esirlerinin hukukuna hürmet ve riayet ediyorlar; K azak ve Ermeni gönüllüleri ve K ürt aşiretleri ise ellerine geçen düşman yaralılarım yahut silâhsızları kâmilen bilâ rahm üşefkat öldü­rüyorlardı .

Öğleden sonra saat birde Başkale ahalisinden 300 yahut 400 Erm eni çocuklarından yahut kadınlarından mürekkep bir grup ve takriben 1 2

kişi kadar Ermeni san’atkârı geri kalm ışlard ı; hükümeti mülkiye san ’at- kârları hayatta b ırakm ıştı; askerî im alâthaneler içm bunlara ihtiyaç vardı. Bunlar beni görünce bacaklarım a sarıldılar, muhafazasız bırakıl- mamalarım rica ettiler ; bunların söylediklerine bakıhrsa Başkale gönüllü taburu bunları tuzağa düşürmek istiyorm uş. Bu m anzara bana çok tesir yaptı; kaza kaym akam ı bana; bunların müvacehesinde, erkekleri kadın ve çocukları emniyeti kâmile ile ve müfreze refakatinde Tokar- ağua’ya göndereceğini yemin ile temin ey led i. Faciayı ikmal için em­rine riayet etmiyen jandarm aları idam ile tehdit e tti. Şefik Beyin sözlerine itim at ederek bedbaht adam lara gidecekleri yolu g österd im ; m innetkârlıklarm a işaret olmak üzere ellerimi, üzengiyi ve hattâ hay­vanımın boynunu ve saçlarını öpüyorlardı.

Bu esnada R us’ların öncüsü de Başkale istikam etinde ilerliyordu; bunların ilerisinde yaya ve atlı olarak K azaklarla Erm eni gönüllü k ıt’a lan vardı. R us'lar yarım kilometre yakınımıza yaklaştıkları zaman üzerlerine birkaç el yaylım ateş ettik, sonra geceyi geçirdiğimiz Sava köyüne çekildik; Rus keşif kolları bizi takip etm işlerdi,

Halil bey kuvvei seferiyesi nezdinde 35

Page 38: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

36 Hilâl altında dört sene

Ertesi sabah Zap suyu’nu yüzerek geçtik ve öğlden evvel Tokar- ağua köyüne geldik. Bu köy Cnod, H anis’in birkaç mil Şimalişarkîsinde kâindir; Cuod, H anis’te Nasturî patriki Marşimon [M ar Şem un] oturu­yordu ; burası K ürdistan’nı merkez noktasm ı teşkil ediyordu. Burada m isafir kabul etmez, çok yüksek dağ silsileleri (Türk — İran ) hudu­dunu teşkil ediyordu. Eskiden bu dağlarm gümüş gibi parlak sağrıla- rm da zümrüt gibi yeşil ve lâtif m er’alar, buralarda İlkbaharm zinetini teşkil ediyorlarmış . H ayvanla geçtiğimiz bir patikanın bulunduğu tepeden derelerin tatlı şarıltıları işidiliyordu; bu dere su lan keskin meyildeki m ecralarından akarak gidiyordu, F akat yukarıda ufak ufak köyler bu ivicaçlı ve dik sırtlara yapışmış kalm ışlardı; rom antik bir arazi, fakat misafir kabul etmez ve vahşi.

Tokarağua köyünde bizim fırkanın kumandanı Kâzım Beye tesadüf e ttim . Mirimumaileyh aslen A rnavu ttu r; nam uskâr, makul ve cesur bir askerdir. Emri altında yalnız jandarm a fırkası ve bir*de Cevdet Bey vilâyetinin Türk , K ürt gönüllü k ıt’alan. olduğu halde Rus Ordusunu beş ay işgal e tm iştir. Mirimumaileyhin cesaret ve azimkâr lığı R us’lar üzerinde büyük bir tesir b ırakm ıştır; R us’lar, Kâzım Beyin hududa geleceğine hiç ihtimal verm iyorlar bilâkis Başkale ve Sai'ay m ıntakalarm ı tahhye edeceğine intizar eyliyorlardı. Vaziyet, aksi zuhur edince Rus’lar Şimalî İran ’a çekilmişler ve Tebriz’den ilerisini Türk’lere b ırakm ışlard ı.

Kaymakam Halil Bey [ bilâhara Kütül’am are kahram anı Halil Paşa] bu sahnede göründüğü zaman (Rus - - Türk — İran ] hududunda vazi­yet bu merkezde id i; Halil Beyin gurur ve hırsı herşeyi bozdu .

Başkale’de Rus’lar eline düşen erzak ve cepane am barlarını kur­tarm ak istiyordum; bu iş için Kâzım Beyden maiyyetindeki m uhafızlar­dan altmış atlı rica ettim . Gönüllü olarak bana iltihak eden bir zabit grubu ile Şimal istikametinde yürüyüşe geç tim ; mümkün olursa aynı gece içinde Başkale’ye bir baskın yapacaktım . Güneş batm adan az evvel Zap suyu’nu geçtik . Saat dokuza doğru Başkale karşısında sükû­netle ava yayıldık. Kasabaya, mümkün olduğu kadar yaklaştıktan sonra birkaç el yaylım ateş ederek K azaklan baskına uğrattık ; bu ateş baskım üzerine K azaklar kasabayı terkederek firara koyuldular.

Düşmanla teması muhafaza için derhal dört hücum kıt’ası ileri surdum . Aynı zamanda Kâzım Beye de bir mektup yazarak bana bir m ik tar takviye kıt’ası yollamasını rica eyledim; kendisi geride kalan k ıt’alarla gelinciye kadar bunlarla B aşkale’yi muhafaza edebilşcektiın,

Page 39: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

H dlil bey kuvvei seferiyesi nezdinde 37

Zira Başkale Kurtdağı boğazının anahtarı idi. Kurtdağı ise Van’ı

muhasara eden kıt’alarımızm arkasına düşüyordu.

Gecenin bakıyyesini ayakta eğerli hayvanlarımızın yanında geçir­

dik . Gece birkaç defa yanlış yere silâhbaşı yapmaktan başka bir

hâdise olmadı. Gündüz başlayıp ta güneş şuaatıyle İran dağının beyaz

zirvesini kül rengine garkeylediği zaman uzakta iki Rus piyade ala­

yını tefrik edebiliyorduk; birkaç Kazak bölüğü ihtiyatlı hareket ederek

bizimle temas peyda ettiler. Daima süngü takılı vaziyette olan Rus

süngülerinin parıltısı her iki kolu tozlu ovalardan kayıp gelen altın

pullu ejderhalara benziyordu. Rica eylediğim takviye kıt’ası tam

vaktinde gelemiyeceğini görünce Başkale’nin büyük binalarına gaz

döktürdüm, Rus’lar geldikleri vakit şehrin dört köşesinde yangın baş­

lamış bir halde bulacaklardı.

Tokaragua köyüne gelmeden yarım saat evvel bir kürt grubuna

tesadüf ettik ; ortalarında yeknazarda Efganlı bir dilenciye benzer bir

adam götürüyorlardı. Şefik Bey bu adamı söyletmek istiyordu, fakat

ne yaptı ise muvaffak olamadı. Kurşuna dizilmek için tertibat alındığı

zaman benimle konuşmak istediğini işaret eyledi.

Talebi üzerine yanına gittim ve bunu bir tarafa alaı-ak konuşmağa

başladım. Çok fasih bir Fransızça ile benimle konuştu. Lisanından

ve Paris’teki hayatının hatıralarından kendisinin zannedildiği gibi bir

Ermeni casusu olmadığını derhal anladım. Fermanferma ailesine

mensup İran prenslerinden; birisi idi; hatırımda kaldığına göre hükü­

mete taallûk eden sebeplerden dolayı dilenci maskesiyle dağlardan

geçerken yolunu kaybetmişti. Bu adamı tevkif için artık bir sebep

kalmamıştı; kendisini serbest bıraktık ve bir miktar muhafız ile İran

hududnna yolladık. Bir sene sonra, refakatinde kâtibi olduğu halde

bu adam beni Halep’te ziyarete geldi; benim ne olduğumu sorup anla­

madan göğsüme îranh’larm yüksek bir nişanını talik etti bugün dahi

o nişanı taşıyorum.

Akşam şafağının gölgeleri, girintili, çıkıntılı dağların aşağılarını

kaplarken uzakta dar bir vadinin methalinde boz bir leke gördük;

bu görülen yer kuvvei seferiyemizin çadırlarının kurulduğu mahal id i;

kuvvei seferiye İran’dan buraya gelmişti. Biz buraya yaklaştıkça tepe­

nin eteğinde otlıyan koyon, sığır, ester, at sürülerini lâyikı ile tefrik

edebiliyorduk. Ordugâhta karınca kümeleri gibi hareketler vardı;

karakol ateşini pırıldayan ziyasıyle renkleşen arabalerın, topların beyaz

çadırların arasında yaya piyadeler, atlılar dolaşıyorlardı,

Page 40: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

38 Hilâl altında dört sene

Akşam yemeğinden sonra Kâzım Bey beni kuvvei seferiye kuman­

danı Kaymakam Halil Beye takdim etti; mirimumaileyh Şarka mah­

sus seremoni ile beni kabul etti; bu usulü biz en samimî usul olarak

telâkki ederiz; ekseri halde bu tarzı kabul makûs ta telâkki edilebilir.

Bu ipek eldiven fırsat düşünce boğaza sarılacak ijDek ip yahut fincan

içinde zehirli kahve gibidir.

Halil Bey, o zaman takriben 38 yaşında idi; şeklen zayıf, veçhen

güzeldi; kendisi 3 sene içinde Yüzbaşılıktan Miralaylığa kadar irtika

eylemişti. Bu terakki, iktidarından dolayı değildi, çünkü askerlikteki

malûmatı gönüllü bir lat’a kumandanının malûmatından fazla değildi;

Harbiye Nazırı Enver Paşanın amcası olduğu için çabuk ilerlemişti.

Halil Beyin İstanbul’dan getirmiş olduğu kuvvet, Miralay Kikolay

Bey tarafından yetiştirilmiş nizamiye alayları id i. Bu kıt’aların cesaret

ve inzibatları ve bilhassa teçhizatları çok mükemmel id i. Bu seçme

[güzide] kıt’a bir Halil Beyin ellerinde çok fena oldu; Halil Beyin

intizamsızlığı bir vakit Orduda hemen darbımesel olmuştu. Mirimuma­

ileyh bu cephede parlak tavr ve hareketiyle nam bırakmış olan Kâzım

Beyi de kıskandı; bu sebeple Kâzım Beyin fırkasını da emrine a ld ı.

Moskof askerlerinin ileri hareketlerini kendi kazaları dahilinde kahra­

manlıkla durduran Şatak, Bargiri, Saray kaymakamlarına da kendi

bulunduğu yere kadar kuvvetlerini derhal çekmelerini emreyledi.

Bu suretle Rus Ordusuna tam bir serbesti verilmiş oldu; beklenildiği

gibi hemen bütün Van vilâyeti ve Bitlis vilâyetinin bir kısmının

hasım tarafından zapt ve işgali gecikmedi. Halil Bey, iyi kumandan­

ları birbiri ardınca feda ediyordu ; halbuki bunlar 6 ay İran hududunun

kâh bu tarafında, kâh diğer tarafında şanlı hilâli müdafaa ve muha­

faza eylemişlerdi.

İstanbul’dan getirdiği kuvvei seferiyeden çok birşey kalmayınca

bunu kendi haline bıraktı ve kendisi Erzurum’a gitti; Burada ümidinin

boşa gittiğini görünce iyi 2 fırka ile Irak’a ,gitti; bu yüzden Kafkas

cephesi zayıflamış oldu. Rus’lar, tabiî derhal bu vaziyetten istifade

ettiler ve 3. Orduyu geriye atarak Erzurum vilâyetinin büyük kısmım

[916 — Mart] işgal ettiler. Halil Bey bu cepheden aldığı kuvvetlerle

Bağdad’a hareket etti. Miralay Nurettin Bey’in Selmampak meydan

muharebesinde istihsal eylediği muzafferiyeti kendisine mal etmeğe

başladı. Daha sonra da Felt Mareşal Golç Paşanın ölümünden istifade

ederek Kûtül’amare galibi namını aldı; halbuki Kûtüramare zaferini

ihzar eden Felt Mareşal id i.

Page 41: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Bütün komediler gibi, Halil Paşa da nihayet son nasibini buldu ;

Felt Mareşahn vefatından az evvel kendisine tevdi eylediği 6. Orduyu

berbat ve perişan etmeden evvel irtika eylediği mevkiden sukut

etmedi. Mütarekeden sonra Halil Paşa Cevdet Beyle ve diğer 200

İttihadı terakkiye mensup rüesa ile birlikte tevkif edilmişti; iki sene

evvel, İstanbul’da Divanı Âlinin hakkında vereceği karara intizar

eyliyordu.

Bu aralık Halil Bey, Van’ı kendi taliine terketmesi ve Hoşap

üzerinden Tokarağua’ya gelmesini vali Cevdet Beye emreylemişti.

Bu emir üzerine vali kendi adamlarını yanma alarak hareket etti;

fakat müşarünileyh Kurfcdağı’ndan inerken az daha Dir’de Ordugâh

kuran Moskof Ordusunun eline düşecekti ; buradaki Rus’lar Çuğ

[Dschug] civarında yolu kesmişlerdi. Maahaza Cevdet Bey, Kazaklara

50 ölüye mal olan kısa bir muharebeden sonra düşmanı buradan at­

mağa muvaffak oldu.

Yardım için kendisine yolladığımız 2 taburla da himaj'^e edilerek

birgün sonra Tokarağua’da bizimle birleşti.

Kendisi Van’dan çekildikten sonra Ermeni’lerin ovaya hâkim ol­

duklarım ve bütün Müslüman ihtiyar, kadm ve çocukları servetlerine

tamaan kestiklerini o vakit Vali Beyden haber almıştık; halbuki, Kürt’­lerde bile bu derece şeni hareketler görülmezdi; zira Kürt’ler yalnız

erkekleri katlediyorlardı, kadm ve çocuklara karşı daha mutedil

hareket ederlerdi ve alenen birşey yapmazlardı. Bu hadise bana,

Van’ın muhasarası esnasmda yaşadığımız bir vak’ayı hatu’lattı. Vak’a

şu idi :

Topçumuzun ateşini tarassut için birkaç zabitim ile bir tavan arasında

bulunuyordum. Civardaki evin damında Müslüman ihtiyar bir kadm

bir ip üzerine çamaşır asıyordu. Ermeni’ler bunu görür görmez üzerine

şiddetli ateş açtılar ve ihtiyar kadının vücudünü delik deşik ettiler.

Bundan sonra da bize ateş ettiler, yarım düzine zabit oldürmektense

böyle bedbaht adamları öldürmekte Ermeni’ler fazla bir zevk

duyuyorlardı. Halbuki, biz Ermeni’lere ihtiyar kadından daha yakındık.

Bu ve bunun gibi zikredebileceğim hâdisat ihtimalki Ermeni’ler

hakkmdaki fikrime bir dereceye kadar tesir etmiş veyahut fikrimi

zehirlemiş olacaktır. Bazı hususatta diğerlerini mes’ul görmekliğime

rağmen onların da birçok harekâtını beğenmedim. Zira gazetelerde

haksızlık, kıtal ve mezalimi okumak ile ekseriya başıma geldiği gibi

onları menetmek için birşey yapmağa muktedir olmadan heriki

taraftan bunlara seyirci olmak arasında cok fark vardır .

Halil bey kuvvei seferiyesi nezdinde 39

Page 42: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

9. Fasıl

Rlc'at n Ermeni mezalimio — Mayısta Tokarağua’daki karargâhımızı Sava mmtakasma

kaldırdık ; burada daha müsait mevzilere yerleştik . Bu mevziler Musul

istikametini de kapıyordu. Hoşap ve Başkale üzerinden Van’a gitme­

mize mâni olmak için Rus’lar da bizim karşımızda siper kazıyorlardı .

Bitlis’e doğru açık olan yegâne ric’at yolu, Vastan üzerinden giden

yoldu; bu yolda Vangölü Cenup sahili boyunca gidiyordu. Biraz

istical etmiş olsaydık, çok kuvvet sarfetmeden bu yolu işgal edebilir­

dik. Fakat Kâzım Beyin tavsiyelerine rağmen Halil Bey bu cihete

yanaşmıyordu. Kâzım Bey eski bir asker idi, düştüğümüz tehlikenin

azametini takdir etmişti. Hahi Bey, Dilman civarında uğradığı hezi­

metten korkmuş olduğundan kendine yol açmak için taarruzi harekete cesaret ve itimadı olmadığı anlaşılıyordu .

Etrafımızda kurulan tehlikeli ağ günden güne daha çok darlaşıyordu;

kaybettiğimiz kıymetli zamanlardan düşman istifade ediyordu.

Bir Rus taarruzuna intizaren böylece birkaç gün vakit geçirdik,

biz yani Halil Bey ve karargâhı, dağlarda cevelânlar yaparak tavşan, yabandomuzu, keklik avlamakla meşgul olduk. Kürdistan’ın sarp ve

dağlık memleketinde bu gezintiler herhalde faidesiz olmadı; kartal

yuvası gibi tepeler üzerinde derebeylerinin kaleleri vardı ; daha aşa­

ğıda Zap’ın yeşil suları ve bunun tevabii akarken biz de uçurumların

kenarına yapışmış kalmış ufak köylerden geçiyorduk .

Ne tarafa bakılsa nazara beyaz ve kırmızı çiçeklerle süslenmiş

açık yeşil renkte sağrılar çarpar. Şelâleler, çağlayanlar halinde vadilere

akan dereler boyunca narin, san zanbaklar ve zakkum ağaçları inci

ve altın gibi parlak bir sema altında, hafifçe ihtizaz ediyorlardı;

çünkü o tepelerde kubbei sema, daha berrak ve şeffaf görünmek için

açık mavi rengini kaybediyordu .

Rus’ların gelmesi Kürt’leri baskına uğratmıştı. Her tarafta Kürt’lerin

sürüleriyle birlikte kaçtıkları görülüyordu; çünkü Moskof askeri ve

bunun müttefikleri olan Ermeni gönüllüleri ellerine düşen adamlara

hiç aman vermiyorlardı. Dağ tepelerinde vadiler içersinde, her tarafta

Kürt,lerin garip manzaralı Ordugâhları nazara çarpıyordu ; bu Ordu­

gâhların manzarası, Hara müdürü [ Covboy ] iken ziyaret etmeği itiyat

ettiğim Amerika’daki kızıl derili yerli ahalinin Ordugâhlarına benzerdi.

4Ö Hilâl altinda dört sene

Page 43: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

En nihayet Halil Bey de bizi tehdit eden tehlikeye kanaat hâsıl

ederek Yastan üzerinden çekilme kararım verdi.

Dağlarda harekete alışkın ve çok askerlik etmiş 12 taburdan

mürekkep Van jandarma fırkamız öncüyü teşkil etti ve Şahmans

etrafında Ordugâh kurmuş olan eski Van garnizon kıtaatım da aldık­

tan sonra Vastan üzerine taarruz edecekti. Kuvvei seferiyenin bakıy-

yesi de jandarma fırkasını yakından takip edecekti.

Sava mevzilerinde geçirdiğimiz 6 yahut 7 gün içinde yalnız ufak

çarpışmalar olmuştu ; çünkü bizim atıl durmamız düşmanın işine yarı­

yordu; düşman bu vaziyetten istifade ederek, bize karşı kurduğu ağı

kapamak için Şimal mıntakada bir çark hareketi yaptı. Rus’ların

intizarlarının hilâfına olarak bizim yürüyüşe geçtiğimizi görünce şiddetli

topçu ateşi açtılar ve artçılarımıza süngü hücumu yaptılar. Rus’ların

bizi tesbit için yaptıkları teşebbüs akamete uğradı; kıt’alarmız Vastan

istikametindeki Bervar ve Nârdoz dağlarına dahil olmuşlardı.

26 — Mayısta Kâzım Bey ve ben refakatimizde karargâhımız ve

bir de dağ jandarma bölüğü olduğu halde Şahmans’a doğru hareket

ettik; eski Van garnizonu burada bizi bekliyordu; bu garnizon fırka

büyük kısmının ilerisine alınacak idi. Geceyi Kişam isminde bir köyde

geçirdik ; bu köyün sekenesi evvelce zannettiğimiz gibi Kürt değildi ,

Nimvahşi Yahudiler idi : bunlar yarı Kürtçe ve yan Aram lisanı

konuşuyorlardı. Kadın nüfusu daha çoktu .

Akşam yemeğinden sonra bu köyün eşrafından, ziyaret için yanmıa

gelen birkaçı ile uzun müddet konuşmak fırsatını bulmuştum. Bu

adamlardan şayanı dikkat birçok vak’alar duydum; ezcümle Babilî

Kıralı Nebukadnesar zamanında Yahudilerin, Babilîlerin esaretine nasıl

girdikleri, bunlar sanki bir gün evvel olmuş gibi, tabiî bir lisanla

anlatıyorlardı. Yadigâr olarak muhafaza eyledikleri eşya meyanında

dayanıklı Parşümen kâğıdına yazılmış çok eski bir Tevrat kitabı

( Hazreti Musa’nın 5 kitabı vardı) bu kitap gül ağacından bir asaya

sarılmıştı; nadir yazılarla yazılmış birçok dosyalar da vardı; bunları

Türk’ler görmesin diye sakhyorlardı ; niçin Türk’lerden sakladıklarını

bilmiyorum. Kişam köyü civarında nimvah.şi muhtelif Yalıudi köyleri

vardır. Bu köyler Hartuş ve Cebelitura dağlan eteğindedir. Bu

köylerin sekenesi, sarp ve kısmen gayrıkabili nüfüz Zağros dağ silsi­lesinde ve Bothansu’da meskûn Yezidî, Kürt ve Nasturîlerle vifakı

tam içinde yaşıyorlardı.Ertesi gün, yani 27 — Mayısta, müteaddit Boğaz, dere ve yarları

ihtiva eden yüksek bir tepeden geçtik ; burası o kadar sarj) idi ki.

kic'at ve Ermeni mezalimi 41

6

Page 44: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

lıayvanlannıızı yetleklc' sevko'tıneğe moclnu’ olnıııstnk. Bu yürüyüş

benim için lıiçte hoşa gidef ]:)ir yürüyüş değil id i; çünkü bir vakitten beri mide hastalığma yakalanmıştan. Bir gün evvel de şiddetli bir

dizanteri ishali başlamıştı. Ertesi gün öğleden sonra, ismini hatırla­

madığım bir köyde sevimli Başhekimimiz İzzet Beye tesadüf ettik ;

İzzet Bey bize cok mükemmel bir akşam yemeği hazırlamıştı. Burada, vaktiyle Timurlengin ikamet eylediği eski bir köşkün harabeleri

arasında geceyi geçirdik. Yüz sene evvel bir şose olan bir patikada çakıl taşından yapılmış, Devekuşu yumurtası büyüklüğünde, Piramitler

gördüm. Timurlengin askerleri bu yoldan geçerken birbiri ardında bu

Piramitleri yapmışlardı. Eski zamanda, Şarkıkaripte ilerlemekte olan

kıt’aların kuvveti bu usul ile hesap edilirdi; bu usul bugün dahi

Kafkasya’nın bazı yerlerinde ve Şimalî İran’da (Talimname) ismi al­tında tatbik edilmektedir .

Nihayet 29 — Mayısta Şahmans köyüne geldik; burada Van’ın

muhasarası esnasında harp arkadaşlığı yaptığım Ahmet ve Bürhanet-

tin Beyleri selâmlamakla şerefyap oldum. Arkadaşlarımdan yalnız

Canbulat Bey noksandı; bu da haber aldığıma göre Rus’larla yapılan

bir muharebede esir düşmüştü . Ertesi sabah öncünün atlarıyle bir­

likte Kasrik boğazına giden yol ile hareket ettim; bu yol doğru

Vastan’a gidiyordu . Düşmanın sağ yanımıza karşı bir taarruza mâni

olmak için bir gece evvel 200:300 kişihk bir kıt’a ile burasını [Kasrik boğazı] işgal eyledik.

Kasrik köyüne yaklaştığımız zaman evvelâ ]:>iyade, sonra da bilâ

fasıla topçu ateşi işittik ; biz ilerledikçe piyade ve topçu ateşi de

mütezayiden şiddet peyda ediyordu. Bu muharebe gürültüsü, Kasrik bo­

ğazındaki küçük müfrezemizin Rus kıt’alarıyle gönüllü Van Ermeni’le-

rinin taarruzuna duçar olduğtnıu gösteriyordu; Rus’lar 3000 :4000

kadar piyade, 800 Kazak, 8 yahut 4 dağ bataryasından ibaret bir kuvvetle müfrezemize taarruz etmişlerdi.

Çıplak sağrının tepesinde ümitsiz bir halde kendini müdafaa eden

cesur müfrezemizi kurtarmak için Erzurum taburunu muharebeye

soktum; bu tabur düşmanın sağ yanında birdenbire göründüğü gibi

Musul taburu da düşman topçusunu ateş ile yakalayabilecek tepeleri

işgal eyledi. Bu suretle bir buçuk saat içinde Kasrik boğazına hâkim

olduğumuz gibi karanlık basmadan evvel vaziyete de tamamen hâkim

olduk. Fakat başka bir istikamette yürüyüşe devam etmek için Kas- rik’i terketmek ve yanımdaki kuvvetimle filân istikamette kendisine

mülâki olmak üzere Kasrik’in terkedilmesi hakkında Kâzım Beyden tahriri bir emir geldi

4H Hilâl altında dört sene _____

Page 45: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Bu emir gelmemiş olsaydı biz ertesi gün Van şehrini bile zaptede-

bilecektik; çünkü düşman adeta firar edercesine Şimale doğru ric’ate

koyulmuştu; bu manzara bütün Ordu ile kendini takip ediyormuşuz hissini bize verdi.

Akşatn saat 10 da Kâzmı Beye müLâki olduğum zaman, çabuk

yardmı talebinde bulunan Halil Beyden almış olduğu bir emir üzerine

kendisinin bu emri vermeğe mecbur olduğunu öğrendim. Çünkü kuv-

vei seferiyemizin büyük kısmının vaziyeti bu aralık çok vahamet

kesbetmişti.

Sava’dan çekilmemize mâni olmak için beyhude yere yaptıkları

süngü hücumu Rus’lara 600 kişiye mal olmuş bundan sonra Rus’lar

bütün süvarilerini takibe memur etmişler; bu takip hareketi Halil

Bey kuvvei seferiyesini perişan etmekle kalmamış aynı zamanda

hattı ric’atini de kesmiş ve bunu Mervana istikametinde çekilmeğe

icbar etmiş. Kuvvei seferiyeyi kurtarmak için düşmanın sağ yanını

tehdit etmek mecburiyetinde kaldık. Bu maksatla Piridelan üzerine

bir gece yürüyüşü yaptık; bu yürüyüş yolsuz arazide yapıldı; bir

kısım yüklü hayvanlarımız dağlardan yuvarlandı, mahvoldu. Zifiri

karanlık hüküm sürüyordu; biz bile yürürken düşmemek için hayvan­

larımızın kuyruğunu tutuyorduk. Unutmıyacağım bu gece esnasında

fırkamızın hakikî kıymetini ve kıt’aımzm kıymeti harbiyesini takdir

ettim.

Jandarmalarımızın çoğu evvelce çete ve komitecilik yapmış adam­

lardı ; itaatsizlikten ve sair sebeplerle buralara nefyedilmişlerdi; fakat

bunlar bizim elimizde kuzu gibi olmuşlardı; mafevklerine karşı edna

itaatsizlikte bulunanlar idam cezası ile tecziye edihrlerdi.

Kâzım Bey 40 kişiden fazla adam kurşuna dizdirmiştir; fenalıklara

ve yağmalara mâni olmak için ben bile bazan elde tabanca ve kılıç

olduğu halde yürüyüşe devam ediyordum, fakat bunlara rağmen fır­

kamız her hususta çok mükemmel kıt’alardan mürekkepti; arazinin

en küçük faidelerinden istifade etmeği biliyorlardı, manevra kabiliyet­

leri iyi, gerek küçük muharebelerde ve gerekse toplu birliklerle mu­

harebede aynı kudret ve kabiliyeti gösteriyorlardı.

Jandarmalarımız , en kritik vaziyetlerde bile; metanetlerini kay­

betmiyorlardı. Bir hezimetten sonra asla firar etmiyorlardı bilâkis

kemali intizamla ve düşmana mukabele ede ede çekiliyorlardı.

Ertesi gün Pirildelan köyü karşısında Şatak suyunu, üzerindeki

küçük ağaç bir köprüden geçtik. Kazaklar tarafından takip edilen

Ric'at ve Ermeni mezalimi 43

Page 46: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

44 Hilâl altında dört sene

Kürt’ler de on binlerce koyun, keçi sürüleriyle o civardaki dağlardan

aşağı iniyorlar ve köprü üzerinde izdiham hâsıl ediyorlar ve burada

daha evvel köprüden geçmek için birbirlerine kurşun atıyorlar, bıçak

çekiyorlardı. Fırkamız buraya geldiği ve dipçik darbeleriyle bu adam­

ların arasından bir yol açtığı zaman ne derece gürültü ve karışıklık

hâsıl olduğunu söylemek fazladır; çünkü Halil Bey kuvvei seferiye-

sinin halâsı kıt’larıınızın tam vaktinde yetişmesine vabeste id i.

Artçılarımız bu ağaç köprüyü geçer geçmez Kürt’ler yeniden bu

köprüye koşuştular; köprü üzerinde hâsıl olan izdihaıııa köprü taham­

mül edemedi, yıkıldı ve üzerindekiler Şatak suyuna döküldüler; Şatak

suyu bu suretle ikinci bir Beresina oldu [ Rusya’da bir nehir ].Gece Piridelan köyünde kaldık, ertesi gün uzaklardan akseden

muharebe sesleri bizi uyutuncıya kadar beyhude yere Halil Beyden haber bekledik. Onbeş dakika sonra, dürbünle bir yürüyüş kolunu

görebildim; bu kol muharebe sesinin geldiği istikametten sarp kaya­

lıklı tepelerden aşağı inerek bize doğru hareket ediyordu. Yürüyüş

nizamı çok iyi id i; temadi eden tüfek gürültülerinden bu kolun, kuv­

vei seferiyemize ait olduğu fikri hiç hatırımızdan geçmedi. Düşman

süvarisinin büyük Jiismı da etekte takip ediyordu . Buna karşı hare­

ket ettiğimiz zaman bizimle kuvvei seferiye arasındaki bir dağ silsilesinin

meçhul bir kıt’a tarafından işgal edilmiş olduğunu gördük. Bereket

versin bunun Hahi Bey öncüsüne mensup bir kıt’a olduğu anlaşıldı,

bir çeyrek saat sonra da Halil Bey bize mülâki oldu; tekrar fırkamı-

zm himayesi altında bulunduğuna çok sevindi.

Bundan sonra bizim artçı ile düşman arasında pek ciddî bir mu­

harebe inkişaf etmişti. Moskof kuvveti birkaç Kazak alayından iba­

retti; her Kazağın terkisinde bir de yaya avcı vardı; bunlar icap ettiği

yerlerde süvariyi piyade ateşi ile himaye için hayvanlardan aşağı iniyorlardı.

Kazakların manevralarını görmek bizde hususî bir tesir uyandırdı.

Arının kovanından çıkıp etrafa saldırışı gibi, Kazak’larda evvelâ

cephemize saldırdılar ; sonra yanımıza doğru saldırmak için birdenbire

ortadan kayboldular ; bu esnada intizar vaziyetinde bekliyen makinalı

tüfeklerimiz Kazak’ları, büyük zayiat verdirerek kaçırttı.

Öğleden sonra saat bir buçukta topçumuz ateş açtı ve düşmanı

geri çekilmeğe icbar eyledi. Benim karşımda bulunan düşman ancak

gecenin karanlığından istifade ederek çekilebildi. Öğleden sonra ancak

ötede beride tek tük piyade ateşi oluyordu. Bugünün hasılası Kazak’ları

vç bunlarla beraber gelen avcıları geriye atmak olmuştur; fakat

Page 47: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

düşman mağlup edilmemiştir. Maahaza geceleyin, düşman mukabil

taarruzumuzdan endişe ederek çok geriye çekilmiş; ertesi sabah

tekrar bizimle temas peyda ejdemiştir. Bu temastan kastı bize taarruz

etmek değil bizim vaziyetimizi, kuvvet inkısammı, topculanmızm grupmanmı keşfeylemekti. Bu aralık yaklaşmakta olan Rus piyade­

leri Şatak yolunu tutmuşlar ve bizim Yastan üzerinden Bitlise gitmek

için istifade edeceğimiz ric’at yolunu kesmişlerdi. Biz deniz sathından

8,500 metre yükseklikte bir tepede Ordugâh kurmuştuk, Havanın

derecei harareti Sibiryadaki gibi idi ve bir kar fırtınası gece rahatı­

mızı ihlâl eyledi. Şiddetli bir piyade ateşiyle uyandım; fakat rahatımızı

ihlâl eden, çok şükür, Kazak’lar değildi, korku saikasıyle Ordugâhımıza

saldıran birkaç ayı id i; neferler tarafından birkaç el ateş edilmek

suretiyle ayılar öldürülmüştür.

Vaziyetimiz çok endişeli idi, nereye teveccüh etmek muvafık ola­

cağını ancak Allah bilir; Allah ta bize yardım etmezse akıbetimiz ne

olur; bu düşüncede iken Allahtan olacak bir Kürt reisi Nuri, idam

cezasıyle mahkûm olan çete yüzbaşılarından meşhur Marmuhi’yi

cezadan affettirmek için, bunun namına yanımıza geldi ve bizi Bütan

suyunun hâsıl eylediği buzlu çöllerden ve Cudi dağından geçirerek

Siirte götürdü. Böyle bir adamın sözüne itimat ederek kuvvei seferiye

ile yeniden henüz keşfedilmemiş, ayak basılmamış mmtakadan geçtik;

Cevdet Beyin bana söylediği gibi, ilk yabancı [ Ecnebi ] olarak bu mmtakadan geçen benim .

5 — Haziranda tekrar kar düştü ve bir fırtına başladı; bu fırtına

sebebiyle birkaç mekkâre ve takriben 100 asker telef oldu .

6 — Haziranda jandarma fırkamız kuvvei seferiyenin artçısını

teşkil ederek yürüyüşe devam ettik. Bidayette Rus’lar bizi çok yakın­

dan takip ediyorlardı, fakat derhal başka bir yol tuttular; ihtimal ki

bir tuzaktan korktular.

Akşam üzeri güzel bir vadiye indik; vadi, yüksek dağlar arasında

gizlenmiş, çayırlar, çiçek açmış bahçeler, üç, dört küçük ve aralarında

yemiş ağaçlan bulunan köylerle örtülü id i. Bu köyler boştu ; sekene­

leri bizim yaklaştığımızı haber alarak derhal savuşmuşlardı. Yalnız

bir su değirmeninin kapısında un çuvalı yüklü birkaç eşek bu-akılmış

id i; bu eşekler de sahibi kaçarken burada kalmışlardı.

Bu vadiden sonra tekrar yokuşa tırmandık; dağdan dağa, tepeden

tepeye aşarak Hartoş’un beyaz tepelerine kadar çıktık. Hartoş dağı

bulutlar içinde kaybolmuştu. Bundan sonra akar dereler boyunca

Cenup istikametinde inmeğe başladık ; bu derelerin kırmızı sulan.

Ric'at ve Ermeni mezalimi 45

Page 48: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

46 Hilâl altında dört sene

kayalıkları deliyor, buz kütlelerini yarıyor ve şelâleler teşkil ederek

müthiş gürültü ile uçurumlara doğru akıp gidiyordu.

Mevaddı iaşe çok azalmıştı, güzel kokulu nebatatın köklerini yemeğe

mecbur olduk; Kürt'ler bu kökleri peynir yaparken kullann'larmış.

Soğan gibi tat verir.

-6 — Haziran akşamı kaputuma bürünerek bir Ordugâh ateşi önüne

oturdum, yorgun bir halde, kuşların gece ötüşlerini dinliyor yahut

erguvanî bir renk hâsıl eden buz kütleleri ile örtülü koyu renkteki taş

kütlelerini seyrediyor idim . Keskin ve hayretaver bir inilti gecenin

sükûtunu çok defa ihlâl eyledi .

Kürt’lerimiz bu gürültüyü işittikleri zaman korkularından Ordugâh

ateşinin etrafına toplandılar; afetten yahut dağ afetinden kurtulmak için Kuranikerim okudular. Bu afet, sesine nazaran, bir Panter [yani

yırtıcı hayvan ] idi .

Bu seda ve uzaktan kurtların uluyuşu aklımı başıma getirdi. Bizim

insanlaDiı hüküm sürdüğü mmtakada olmajap, münhasıran vahşi hay­

vanların yaşadığı Kelihan eteğinde buhmduğumuzu hatırlattı.

7 — Haziranda, bir dağ sırtından aşağı indik ; bu sırt dikenli çalı­

lar, yabani armut ağaçlan ve bodur meşe ağaçlarıyle örtülü id i;

akşama doğru geniş bir vadiye geldik ; burasım Kürt’ler «Maziro

vadisi» diyorlardı. Burada suyu bol bir nehir [galiba Bühtan suyu yukarı

kısmı ] Cenubüşarkî istikametine doğru akıyordu.

Güneşin şuaı altında elmas gibi parlıyan dağlardan ibaret Hakâ-

rinin sarp nııntakasındaki bu yüksek vadiler, unutulmuş memleketler

senenin sekiz ayında karla örtülüdür; buraları yalnız Kürt’ler ve

Yezidîlerce malûmdur ; bunlar, sürülerini otlatmak ve ormanlarının

meşe yapraklarını toplamak için yaz aylarında buralara giderler.

Bu gece yukarıda ismi geçen nehri geçtik ve budala zannedilen

bu insanların bizim için ne kadar çok faideli olduklarını gördük. Nehrin

suyu buğaza kadar çıktığı halde bu adamlar topçu mermilerimizi çok

sert akan sudan geçirmişlerdir; halbuki buna mümasil başka vaziyet­

lerde atlar ve esterler yüzerek karşı sahile geçebildiklerinden yükle­

rimizi olduğu gibi bırakmağa mecbur olmuştuk.

Etrafımızdaki manzara çok güzeldi; bilhassa Cenup istikametinde,

mavi ufukta bir dünya ortasında Cebeli Turun karh, ıssız zirvesi

yükseliyor. Garpta ise eski Aram ahfadından sonra, eski zamanlarda

Hazreti Nuhun gemisinin yanaştığı Cudi dağının gümüş tepeleri

parlıyordu .

Page 49: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Ric'at ve Ermeni mezalimi 47

Buradan Konra yoluınn/xla artık kar yoktu ; takat cok ıssız vc

taşlık idi ; yorulan ve topalhyan lıayvaiılanıı çoğunu burada terket-

meğe mecbur olduk.Bundan başka Halil Bey kıt alarmın, A esaiti nakliyenin azlığı

sebebiyle terkeyledikleri hastalan, yaralıları da toplıyorduk : Kürt’lerin

yahut vahşi hayvanların eline düşerek telef olmağa mahkûm bu

bedbaht adamlardan hiç olmazsa birkaçını beraber götürebilmek için bütün cepane sandıklarını bırakmağa çok defa mecbur olmuştum .

9 — Haziranda Cudi dağının eteğinden geçtik; bu dağ adeta Şarktan Garba doğru mümtet bir buz kütlesine benziyordu.

Öğleden sonra saat dörtte Kâzım Bey’le birlikte küçük bir kasaba

olan Kisgir köyüne geldik. Burası bahçelerin ve fındık ağaçlarının

ortasında çok güzel bir mamureye benziyordu.

Burada güze] bir sayfiyede Halil Bey’e tesadüf ettik; mirimuma-

ileyh yahnayak bir halı üzerinde oturmuş, birkaç kâselisle üzüm rakısı

yahut düziko içiyordu.

Aynı zamanda, Kaymakam İshak Bey ve meşhur Hatip Ömer Naci

Bey de bizimle beraber vâsıl olmuşlardı. Her ikisi de İtalya’nın harp

ilân eylediklerini haber aldıkları için çok müteessir görünüyordu.

Birkaç kişi, bu meyanda Ömer Naci Bey de, Türkiye’nin muhare­

beye girdiği zamanı münakaşa ediyorlardı; bunlar şu fikirde idiler:

Türkiye her halde Düveli Mutelife ile münferit bir sulh akdetmelidir;

bunun için memleketin bir parçası feda edilmek icap ediyorsa bunu

da yapmalıdır.

Bir haftadan beri mahrumiyet içinde yaşayan askerlerim için erzak

tedarik etmek üzere bir köye geldiğim zaman dükkânları ve pazar

yerlerini kâmilen boş buldum. Halil Bey’in askerleri bir çekirge bulu­

tundan daha ziyankâr olarak etrafa dağılmış, götüremediklerini imha

yahut telvis eylemişlerdi. Hiç bir şey bn^akmamışlardı.

Ertesi gün susuz bir mm takadan geçtik; saat 11 de Amba,r, Gün­

deş köylerine geldik; Halil Bey bu köyleri de yağma ettirmiş; sebebi

köyün sekenesi askerlerimizin birkaçınm tüfeğini almış olması imiş.

Nehir kenarında boğazlarından asılı yarım düzine Kürt cesedi gör­

düm ; biraz ötede, dağlara saklanmış ve askerlerimiz tarafından yaka­

lanmış 20 kadar Ermeni’ye rastgeldik; bu Ermeni’ler Nasturî tarafına

savuşmağa teşebbüs etmişler; bütün uğraşmaları boşa gitmiş. Bu Er-

meni’leri artçı teslim aldı; tekrar yürüyüşe geçtiğimiz zaman işitilen

birkaç el yaylım ateş 20 Ermeni’nin lıangi tarafa gittiklerini bize haber vermiş oldu.

Page 50: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Pirelerin hücumu ve dizanteri isali sebebiyle geceyi çok fena ge­

çirdim; dizanterinin tifüse çevireceğinden korkuyordum.

Buralarda çok miktarda köpek ve at sinekleri vardı; bunlar hay-

vanlanmıza hiç rahatlık vermiyorlardı.

Kafkasya'nın karlı şahikalarından Elcezire’nin ve j^üksek Mezopo­

tamya’nın mutedil mıntakasma inmiştik.12 — Haziranda Kazak’larla ufak bir müsademeden sonra, Dicle

nehrinin bir tâbii olan Bühtan suyunu Saman köprüden geçtik; artık

Bitlis vilâyetine gelmiştik.

Bugün yollarımız ayrıldı. Halil Bey, Cevdet Bey’in yardımı ile

Siirt, Bitlis, Muş Sason mıntakalarmda yapılacak tedip işini tanzim

için Şimal istikametinde yürüyüşe devam etti; Kâzım Bey de, Van

vilâyetinin istirdadına başlamak için Karahisar’a yürümek emrini aldı.

Kuvvei seferiye kumandanı Miralay Halil Bey tarafından değilse

de fakat mirimumaileyhin malûmatı tahtında yapılmış olan birçok

Hıristiyanların katlinden çok müteessir olarak jandarma fırkasının

Erkâmharbiye Reisliği vekâletinden çekildim. Bir gece karanlığının

himayesi altında, jandarma elbisesini lâbis olduğum halde, Bitlis şeh­

rine gittim; burada Hemşire Marta [Martha] ile Mis MC Laren’in ne olduklarım görmek istiyordum.

Maalesef bunları bulamadım; ortalık ağarmadan evvel kıt’amın

bulunduğu Farkan’a bir toz yuvasına döndüm. Bui'ada köyün ağası,

Almanya İmparatorunun İslâm oldıığuna dair, İstanbul’dan bir haberin

geldiğini bana söyledi.

Siirt yolunda gönüllü Başkale taburundan birkaç zabite rasgeldim;

bunlar bana memnun bir çehre ile, taktil işine başlamak için Bitlis’te

Hükümetin her şeyi hazırlamış olduğu ve Halil Bey’in işaretini bekle­

diklerini söylediler; bugünkü Ermeni tarihinin serd ve izah eylediği

taktil budur.

Türk’lerin bana liarşı izhar eyledikleri arkadaşlığın şevkiyle — ih­

timal ki, lisanlarını iyi bildiğim için — Siirt’te vali Cevdet Bey tara­

fından idare edilecek olan büyük kıtali görmek istiyorsanız hareke­

timde istical etmekliğimi bana tavsiye ettiler ve belki de şimdi kıtal başlamıştır, bile.

18 — Haziran öğleden evvel Siirt’in önüne geldik; Siirt beyaz ve

çatısı sivri evleriyle aslen Babilî şehri olduğunu gösteriyordu. Birisi

eğri olan 6 minare, mermer sütun gibi Mezopotamya’nın mavi sema­

sına doğru yükselmişti. Sığır ve manda sürüleri ovada sükûnetle

otlayorlar, develer biı- İcaynalî etrafında istirahat ediyorlardı.

48 Hilâl altında dört sene

Page 51: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Bu güzel manzaranuı letafeti ile, bozuk mizacım, zevkıyap olduğu

bir dakikada uazanm birdenbire müthiş bir manzaraya çarptı; yol

kenarındaki bir tepede yan çıplak, kanlı binlerce cesetler vardı;

cellâtların kurşun ve bıçaklarıyle bu cesetler yere serilmişti. Bazı

cesetlerin azalan henüz hareket halinde, bir kısım ölülerin gözleri

çıkarılmış ve bunların yanına üşüşen köpekler bağırsakları vücutten

ayırmışlardı. Bu manzaranın canhıraş tesiri altında yolumuza devam

ettik; ekseri yerde atlarımız cesetler üzerinden atlıyarak geçmeğe

mecbur oluyordu; nihayet Sürfe geldik. Burada polisler ve ahali

Huistiyan evlerini yağma etmekle meşgul idiler.

Hükümet konağında, vilâyetin jandarma kumandanı Yüzbaşı Nazım

Efendi’nin yanında içtima etmiş olan birçok vilâyet memurlarına

tesadüf ettim; jandarma kumandanı bu kıtali şahsen idare etmişti.

Bu kıtale bir gün evvel Cevd^ Bey tarafından karar verildiğini,

Başkale taburu zabitanınm bahsetmiş oldukları diğer kıtallere başla­

mak için Cevdet Bey’in bu sabah erkenden Bitlis’e hareket eylediğini

jandarma kumandanının sözlerinden derhal istihraç eyledim.

Bundan sonra Nasturı’lere ait güzel bir haneye yerleştim; bu hane

de diğerleri gibi talan edilmişti. Mobile namına ev içinde birkaç

kırık sandalya kalmıştı; döşeme ve duvarlar kan lekelerine boyanmıştı.

Metruk bu- köşede bir İngilizce lügat ve Hazreti Meryem’in küçük bir

tasvirini buldum; bunlar da her hangi bir şahıs tarafından acele ile

bu köşeye atılmıştı. Azıcık istirahatten sonra askerî gazinoya gittim;

Van’ın muhasarasında emrim altında bulunmuş olan birçok zabitler

burada beni bekliyorlardı. Siirt şehrinin maruz kaldığı fecaiyii bu

zabitlerle birlikte teferrüatıyle takip edebiliyordum . Tebessüm

ile bakmağa mecbur olduğum bir musibet yani depdebeli bir

alay, baştarafta bir jandarma kıt’ası, bunun ortasında ihti­

yar belli başlı bir adam götürülüyordu. Siyah setresine ve

dut rengindeki takyesine nazaran bir Nasturî papası olduğu

anlaşılıyordu. Alnındaki bir yaradan kan damla damla aşağı sızarak

solgun yanaklarından akıyor ve mazlum gözyaşlarıyle biıieşerek kızıl

bir renk hasıl ediyordu. Önümüzden geçtiği vakit nazarı bana ilişti;

benim de Hıristiyan olduğumu sanki hisseylemişti; bir tepe istikame­

tinde yürümeğe devam etti; ölüm yolunda kendisine takaddüm etmiş

olan arkadaşlarının sürüsüne bu da iltihak etti; katiller bunu da de­

mirle parça parça ettiler. Bundan sonra çocuk ve ihtiyar cesetlerin­

den mürekkep alay geçti; bunların başları kaldırımlar üzerinden sür­

tülerek götürülüyordu; yanlarmdan geçenler ölülere tükürüyorlardı.

Ric’at ve Ermeni mezalimi 49

7

Page 52: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Sû Hilâl altında dört sene

Çok hazin ve kanlı alaylar gözümün önünde akıp gidij^ordu; bu

fecî manzaralara baka baka yoruldum . Nihayet ikametgâhıma dön­

düm ve böyle cinayetlere rıza gösteren Halil Paşanın bayrağı altında

hizmet etmemeğe kat’î olarak karar verdim,

Nihayet gece oldu, parlak ay kemali sükûnla hurmahklarm ve

caınilerin üzerinden yükseliyordu; camiler, sihirengiz saraylar gibi

azemetli şekilleriyle mavi ufuklardan nazara çarptığı gibi trampet

seslerinin karanlıklar içindeki hafif aksi sedası gibi, sırtlanların da

esrarengiz feryatları işidiliyordu.

Güneş yükseldiği vakit ben hayli yol almış ve Siirt şehrinden

uzaklaşmıştım; hangi istikamete gideceğimi kimseye hissettirmeksizin Koşinan mıntakasmdan geçtim.

Öğle vakti, birkaç Kürd’ün yardımıyle şiddeth akan bir nehirden

geçtik; Kürt’ler bizi diğer sahile geçirdiler, sonra da arkadan bize bas­

kın yapmağa teşebbüs ettiler. Maahaza biz de hazır bir vaziyette

idik ; bunların ilk taarruzu hemen hepsinin otlara serilmesiyle nihayet

buldu.

O zaman oralarda insan hayatının kıymeti çok az id i. Altın dişli

olanların vay haline;

Kürt'ler altın dişli adamları günlerce takip ediyorlar, sonra öldü­

rerek altın dişleri söküp çıkarıyorlardı.

Gece olmadan az evvel Zokıt isminde bir köye geldik; bu köyde

sağır ve dilsiz şeyh Mehmet Şefik Ef. ikamet ediyordu; nafiz şeyhlerden

Mehmet Ef. nin biraderi idi; Mehmet Ef. nin etraftaki düzlükte 70

parça köyü vardı; Van önünde bizimle beraber düşmanla muharebe

ediyordu; fakat şeyh sonradan şahsî sebeplerden dolayı düşman tara­

fına geçmişti. Kürt’ler bidayette beni köye kabul etmek istemiyorlardı;

gûya şeyh E f. benim köye girmeme muvafakat etmemiş ; hakikatte

ise beni yoluma devam ettirmek ve geceleyin benimle beraber maiye­

timde bulunan 7 askeri bu tenha mmtakada öldürmekmiş.

Namlısı tesadüfen sağu’ ve dilsis şeyhe müteveccih olan bir mav­

zer tabancanın gürülmesi ve oradaki adamlardan birçoğunun beni ve

adımı tanıması üzerine şeyh Mehmet Şefik efendi kararını değiştir­

meğe mecbur oldu ve kendi evini ikametgâh olarak bana teklif etti., Kürtleri ve bunların hainane tabiatlerini kâfi derecede bildiğim

için bir bahane serdederek bu teklifi reddettim, diğer evlere hâkim

olan münferit bir evin bize tahsis edilmesi kâfidir, cevabında bulundum.

Akşam yemeğini yedikten sonra mükemmel bir panorama gibi her

tarafı gören küçük kalenin damına çıktım; Şarkta güzel bir manzara

Page 53: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

teşkil eden Yahudi dağının penbe renkteki tepesi semaya yükseliyor,

Garpta Sasun ve Antok dağlarının mavi kütlesi ufukta dalgalanıyordu;

1896 senesinde Erraeni’ler Dicle’nin yukarı kısmında Sasun dağlarında

Ali Paşa kumandasındaki Türk — Kürt kınalarına karşı muzafferaııe

mukavemet eylemişlerdi.

Beş hafta sonra burada Bitlis vilâyetinin hemen bütün Hıristiyanlan

Kürt’lerin kılıcı ve Cevdet Bey gönüllülerinin kurşunları altında

imha edilmiş. Cevdet Bey, vazifeye aşık olmaktan ziyade vatanına

ve dinine hizmet ediyor kanaatiyle bu cinayetleri yaptırıyordu; tıpkı

Gothfried Fon Bacillon’un kumandası altında bulunan Ehlisalibin

1099 sene. inde Kudüs'teki Yahudi ve İslâm ahaliyi kamilen kes­

tirdiği gibi.

Mavimsi dağ silsileleri, her tarafa doğru imtidat eden bir kılıç

gibi san renkte, geniş ovalar, her harabe ve hattâ her taş bana

şaşaalı Orduları ve Roma asilzadelerini titreten İran atlılarının gök

gürültüsünü andıran hücum taarruzlarını hikâye ediyordu.

Kürt’ler ve yerli Meze])otamya’hlar sıcak mevsimlerde düz çatılar

üzerinde yatmağı âdet edinmişlerdi; kimsenin dama çıkmaması nazarı-

dikkatimi celbetti; yalnız akşam namazım eda eden birkaç kişi ve

bizi kollayanlar müstesna olarak damlara çıkmışlardı. Bu şayanı dik­

kat ahval bunların bize karşı bir tuzak kurmakla meşgul oldukları

kanaatini uyandıi’dı. Muhtemel bir baskma karşı ben de muktazi ihtiyat

tedbirleri aldırmış ve neticeyi bekliyordum.

Geceyarısı geçmişti, civar evlerden birisinde tuhaf bir ses işittim;

bunu güç işidilir bir ıslık takip etti, bunların evvelce kararlaştırılmış

bir işaret olduğu aşikârdı; neferlerimi uyandırmak için herçibadabat

bir el ateş ettim; bu atını Kürtlere işaret yerine geçmişti; çünkü

bunlar, sabaha kadar devam etmek üzere, derhal üzerimize şiddetli

ateş açtılar.

Bir aralık, muharebe gürültüsü, civardaki dağlarda saklanmış olan

bir, iki düzüne Türk firarilerini de buraya cezbetmeğe sebep oldu;

bunlar Kürt’lerin toplandıklarını gördüler; Kürt’lere taarruz ederek

bize doğru yol açacak, yerde firar etmeğe başladılar; Kürt’ler bunları

takip ettiler, ve yakaladıklarını kestiler; Kürt’lerin memulun hilâfına

olarak firarilerin peşlerine düşmeleri işimize yaradı; hernekadar 4

yaralımız varsa da atlara bindik kılıçları ve tabancaları çekerek bir

yol açtık ve tozu dumana katarak dörtnalla oradan savuştuk . Fakat

Ric'at ve Ermeni mezalimi 51

Page 54: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

daha evvel, ikamet ettiğimiz evi de yaktık, veda makamma kaim ol­

mak üzere pencerelere birkaç el yaylım ateş ettik; Mehmet Şefik

Ef. ve kendi şeyhlerinden birkaçı pencereler arkasma saklanmışlardı .

Sabah hiçte güzel geçmedi; hayvanlarımız bile bizimle hemfikir

olduklarını kişnemekle ilân ediyorlardı.

Işık ve kurtuluşu temsil eden bu güzel manzarada bizi en ziyade

iz’aç eden, evvelce Hıristiyan köyleri iken bu defa harabeye çevrile­

rek tüten ve içindeki cesetlerin etrafa intişar eden kokulan idi.

Bu esnada Kürtler baskının husule getirdiği şaşkınlıktan kurtularak

bizi takibe başladılar ve güzel koşu beygirleriyle bize hayli yaklaş­

tılar, fakat kendilerine vermiş olduğumuz ders ve Zok kasabasının

[Garzan] yakınlığı bunların aklını başına getirmiş olmalı ki, derhal

cemaatleriyle tozu dumana katarak ortadan kayboldular .Mevkiin kaymakamı Bulgar’dan dönme ve benim eski dostumdu,

beni görür görmez boynuma sarıldı ve bana Cevdet Beyden gelen

müstacel bir telgrafı gösterdi; Cevdet Bey benim buradan geçip geç­

mediğimi kaymakamdan soruyordu . Bu tebligat beni müteessir etti;

fakat ben Bulgar’ın asîl seciyesini bildiğim için vaziyetimi bütün

tafsilâtıyle kendisine açıkça izah ettim . — Kendisinden başka birşey

beklemediğimden — Cevdet Beye buradan geçmedi cevabını ver­dirdim .

Ertesi sabah kahvaltı yaparken Hükümet konağı penceresinden

dışarıya baktım; yüzlerce Hıristiyan kadın ve çocuklardan mürekkep

bir kafilenin kasabanın pazar yerinde istirahat ettiklerini gördüm;

ölüm damgasını taşıdıklarından dolayı bunların yanakları solmuş,

gözleri çukura batmıştı. Genç kadınlar arasında birkaç ana da vardı;

bunlar çocuklarını yahut iskelet halindeki çocuklarım kollarında taşı­

yorlardı . Kadınlardan birisi aklım kaybetmişti; bu, yeni doğurmuş

yarı ölüm halindeki bir cesedi de beraber götıirüyordu . Bir diğeri de

oturmuş bihareket duruyordu ; bu da ölmüş idi . Bu kadının iki çocuğu

analarının uykuya daldığını zannederek bunu uyandırmağa çabalıyor­

lardı ; bunun yanında, güzel genç bir kadın can çekişiyordu; bu da

muhafızlardan bir askerin kurbanı. Yüksek bir sınıfa mensup olduğu

anlaşılan bu kadının lâtif bakışları insanda tasviri gayrıkabil bir tees­

sür uyandırıyordu. Bu kadma bir bardak su vermek için, Kürt’ler

arasında kırbaçla kendime bir yol açtığım zaman^ kadın son gayreti

sarfederek elimi öpmeğe çabaladı, bundan sonra hayata veda etti.

Hareket işareti üzerine bu kirli ve pejmürde kıyafetli iskelet kafi­

lesi birbirini müteakip ayağa kalktılar ve ağır hatvelerle yürümeğe

52 Milâl altında dört sene

Page 55: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Rc’at ve Ermeni mezalimi 53

başladılar; refakatlerinde muhafız olarak sakallı bir jandarma kıt’ası

vardı; Kiirtler de bu kafileyi takip ediyorlardı. Muhafızlar taşla vur­

mak suretiyle bu kafileyi yürütmeğe çabalıyorlardı, bununla kafileyi

korkutamıyorlardı; bir kıt’anm döküntüleri gibi, birbiri ardında.kur­

banlar bırakıyorlardı. Muhafızların silâhla bu bedbahtları tehdit

edişi bile kâretmiyordu; bu felâketin saikı bunların Hıristiyan

olması id i.

Uzun zamandanberi tanıdığım Hükümet memurlarından birisi, böyle

birkaç kafilenin bir hafta içinde Sinan istikametinde hareket ettiklerini

ve fakat hiç birisinin mezkûr mahalle varmadıklarını sureti mahrema-

nede bana söylemişti. Bunun sebebini sorduğum zaman; bana müte-

vekkilâne şu cevabı verdi; (Allah büyük ve rahimdir).

24 Saatlik bir istirahatten sonra yolumuza devam ettik .

Mezepotamya’nın güneşi bütün parlakhğıyle sarı başakları tenvir

ederken, Dicle nehri tevabiinden Batmansuyu’nun gümüş gibi berrak

sulan da uzaklarda parlıyordu ; Batmansuyu’nu kürekle işler kayıklarla

öğle üzeri geçmiştik. Saat birde, 36. fırkanın öncüsünü teşkil eden

bir mızraklı süvari bölüğüne tesadüf ettik, bu fırkanın kumandanı

Miralay Ziya Bey id i; mirimumaileyh vaktiyle İstanbul’da Askeri

akademide hocalık etmiş sempatik bir zatti; çok güzel Almanca

konuşuyordu .

Bu zat Halil Beyin de hocası id i; fakat birkaç hafta sonra gûya

kendisine gölge ettiğinden dolayı Halil Bey tarafından kumandadan

elçektirildi ve rütbesi refedildi.Bu geceyi Sinan köyünde geçirdim; bu köyün muhtarı, sarı saçlı

genç bir arap id i; bu adam bidayetten itibaren bende iyi bir tesir

uyandırmadı, Hemen bütün Araplar gibi bu da herşeyi bilmek ve

tecessüs etmek istiyordu. Meselâ; kıtal hakkında fikrimi dinlemek

istedi; asker sıfatıyle bunların bize taallûku yoktur, cevabını verdim.

Buna rağmen yanındaki kâtibe [ benim işidemiyeceğim bir sesle ] hafif

sesle îstanbuldaki Harbiye Nezareti makamına (benim herşeyi bildi­ğim hakkında telgraf) yazılmasını enıreyledi.

Birşey anlamamazhğa geldim ve kendisinden ayrılırken şimdilik

kahvealtı yapmak ve sonra da Rıdvan tarikiyle Akrabi iiöprüsünden

geçerek Musul’a gitmek istediğimi söyledim . Sözümü hakikaten yap­

tım, birkaç saat sonra yolu ve istikameti değiştirdim, şimdi Garba

doğru yoluma devam ettim; gecelediğim Bismil köyüne geldim.

Beni evine kabul eden köy muhtarı çok ketum bir Çerkez’d i;

ertesi sabah kendisinden ayrılırken hafifçe gülümsiyerek herşeyi

Page 56: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

54 Hilâl altında dört sene

bildiğini, fakat bunları tekrar unuttuğunu söyledi; kendisinin misafiri olduğumu da unutmuştu; bir Çerkez için misafir mukaddestir .

25 — Haziranda Cevdet Bey, Kakigyan [Kakighian] Efendiyi

Bitlis’li 200 kadar muteber Ermeni’yi kendilerinden 5000 altm aldık­tan sonra asdırmış ve bu parayı Halil Beyle birlikte aralarında tak­

sim eylemişti, Cevdet Bey bununla da iktifa etmemiş şehrin bütün erkek

Ermeni’lerini ellişer kişilik kıt’alar halinde, civar dağlardaki tenha

köylere şevketmiş ve verdiği emirle oralarda katledilmiş ve kendilerine kazdırılan kuyulara gömdürülmüştü; bunlardan ancak birkaç düzine

san’atkâr sağ bırakılmıştı, çünkü askerî imalâthanelerde bunlara ihtiyaç vardı.

Genç kadınlar alçak güruh arasında taksim edilmiş, ihtiyarlar ve

12 yaşma kadar çocuklar başka memleketlere nefyedilmişlerdi.Bu suretle Bitlis ve civarında birgün içerisinde 1-5000 Ermeni imha

edilmişti. Bitlis’te ikamet eden bir ecnebi madam bu kıtal hakkında 23 — Haziran ve müteakibi günlerde şunları yazmıştı; ( Ermeni’lerin

hapsinden sonra Türkler, kadmlan başka memleketlere nefyetmeğe

başladılar. Bunu gördüğüm zaman Vali Beye müracaat ettim, bu bed­

baht adamlara merhamet edilmesi ricasında bulundum. Arzu etse bile

bu emri değiştiremiyeceği cevabım verdi; çünkü bu emri bizzat Halil

Bey kendisine tebliğ eylemişti. Sonra Halil Beye müracaat ettim; Halil Bey bu müracaatime hiç cevap vermedi).

Bu ecnebinin evvelki fasılda ismi geçen Hemşire Marta olduğunu

zannediyorum. Bitlis’teki kıtalden kurtulmağa muvaffak olan birkaç

Ermeni ile Silvan, Beşiri taraflarından kaçan Ermeniler de kısmen

Muş mıntakasına dahil oldular. Bunlar, Belik, Bekran, Şego köylerinin

Kürt’leri tarafından takip edildiklerini görünce yavaş yavaş yolsuz ve

yüksek dağlık olan Sasun mıntakasına çekildiler .

Bu yüksek mmtakamn gümüş gibi parıldayan tepelerinde, sönmüş

volkanlarında 30 000 erkek, kadın, çocuk toplanmışlardı. Bunlar

Kürtlerin ve Cevdet Bey gönüllülerinin eline düşmemek için boğazlar­

dan, uçurumlardan aşağı kendilerini düşürerek helâk ediyorlardı.

Cevdet Bey uzun zamandan beri artık Ermeni’lerin Azraili olmuştu ;

şimdi kendisi Halil Beyin elinde, her şekle uyan bir alet id i. Hıris­

tiyan’lardan intikam almak için Halil Beyin verdiği her emri yapardı; çünkü Ermeni’ler, Dilman meydan muharebesinde ve bunu müteakip

Van vilâyetinin zapt ve işgalinde Rus’lara maddî ve manevî yardımda

bulunmuşlardı.

Bitlis şehrindeki Ermeni’lerin, Güldanî’lerin, Suriye Katolik’lerinin

ve Nasturî’lerin katlinden sonra Cevdet Bey, Kâzmı kara Bekirin

Page 57: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

refakatinde olarak — bilâhare bizzat Cevdet Beyin bana hikâye

eylediği gibi o zaman Kaznn Bey kaymakammış — Muş vadisine gitti;

bu mmtakadaki ve Sasun dağlarındaki asileri tedip için gitmişti .

Kıtalden bahsedildiği vakit Türk’ler bu usatı ileri sürüyorlardı. — Muş

ve civarı ve Sasun mıntakası Jandarmalar ve aşiret kıt’alarıyle kuvvetli

kordon altına alınarak seddedildikten sonra Cevdet Bey — âdeti veç­

hile — cebrî istikraza başladı; bunu, katil, yani bu Vilâyetlerdeki

Ermeni ahalinin büyük kısmının ifna ve imhası takip etti.

Bu katle Muş vadisindeki 80 — 100 Ermeni köylerinin sekenesi ve

hattâ Muş’taki umumî isyan sebebiyet veriyor; Ermeni’ler sevkulceyş

hatalarını burada da tekrar ediyorlar ; yani Türk topçuları tarafından

derhal tanzim ateşi yapılabilecek büyük binalarda ve kiliselerde tah­

kimat yapıyorlar, Muş içinde ve etrafında 14 gün içinde cem’an

50 000 Ermeni öldürülmüştür. Civardaki bazı köylerde, ezcümle Alecan,

Magrakon ve Keskeg’de müthiş katliâm olmuştur. Kadın ve çocuk­

ların bir kısmı toplattırılmış ve canlı olarak yakılmıştır; diğerleri de Fırat suyuna atılarak ölmüşlerdir.

Bu sırada — gizlenmiş silâhlar bahanesi ile — Mardin, Diyarbekir,

Mezraa, Harput ... ilâahirihi şehirlerinde kütle halinde nefiy ve tağrip,

katil suretiyle buralarda Hıristiyan ahaliden kamilen tecrit edilmiş, bu

yüzden Harput, Diyarbekir Vilâyetlerinde ticaret ve sanayiin büyük

kısmı sönmüştür .

Diyarbekir’deki katilden sonra kan ve takip illeti Adana vilâyetine

ve Şimalî Suriye’ye intikal etti [ Zeytun, Urfa, Meraş ve saire]; Mer­

kezî Anadolu’dan ve Şimalî Anadolu’dan [ İzmir, İstanbul, müstesna ]

buralara çok miktarda menfiler gelmişti. Almanya ve Avusturya’nın

tazyiki üzerine İstanbul ve İzmir’de takibattan sarfınazar olundu.

Van, Bitlis, Diyarbekir ve kısmen de Mamuretülâziz Vilâyetinde

kelimenin tam manasıyle katil yapılmıştır. Hükümetin diğer vilâyet­

lerinde nefiy şeklinde başlamış olan takibatta aynı neticeye müncer

olmuştur, çünkü Karadeniz sahilinden, merkezî Anadolu’dan ve Şarkî

Anadolu’dan Suriye ve Irak çölleri istikametinde sevkedilen binlerce

kişilik birçok kafilelerin dörtte üçü dahi yüzde doksanı yollarda tifüs

hastalığından ve mahrumiyetlerden dolayı helak olmuşlardır.

Açlıktan kaçanlar Kürt ve Çerkez eşkıyaları tarafmdan katledilmiş­

lerdir ; muhafızlar tarafmdan öldürülenler de nadir değildir ; muhafız­

lar da — bedbaht adamlarla birlikte gitmek mecburiyetinden dolayı

yorgun bir halde — dipçik darbeleriyle bunların işlerini bitiriyorlar

yahut ateş ile tehdit ederek çıplak bir halde şiddetli akan nehirlere

Ric*at ve Ermeni mezalimi 55

Page 58: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

atılmağa icbar ediyoı*lardı; bunlar nehire atıldıktan sonra bir daha

görünmiyorlardı. Ben bile Fırat nehri sahillerinde yüzlerce Ermeni

çocuklarının, kadınlarının cesetlerini gördüm ; bunlar vahşi hayvanlara,

çakallara yem vazifesini görüyorlardı. Cesetlerin ötede beride açıkta

duruşu hayretimi mucip oldu .

Sırtlanlarla Hilâlin müştereken işledikleri bu cinayetin, kargaların

üzerlerinde uçuşmasından, köpeklerin etraflarında dolaşmasından belH

olmaması için sivil memurlar cinayete müteallik eserleri umamiyetle

ve itinah surette belirsiz ediyorlardı .

Katillerle, nefiylerin, mevkii iktidardan çekilen Fırkanın hazırladığı

esaslı bir plân dahilinde icra edildiğine hiç şüphe yoktur ; bu plânı

başta Sadrıazam Telât Paşa olduğu halde sivil hükümet memurları ihzar eylemiştir.

Evvelen Ermeni’leri, sonra da Rum ve diğer Hıristiyan’ları Türkiye

arazisinden çıkarmaktır.

Bunun da delih Siirt, Cezire ve o civardaki Vilâyetlerde yapılan

katillerdir ; bu takdirde 200 000 den fazla Nasturî, Suriyeli Katolik,

Kıpti ve sairenin imha edilmesidir; bunların Ermeni’lerle lıiç bir

münasebetleri yoktur ve hükümetin daima sadık teb’ası olarak yaşa­

mışlardır . Ölümü İslâmlığa tercih eden Ankara’h Ermeni Katolik'lerinin

teb’idi, Greğoriyen Ermenilerinin büyük kısmının Türk’ler tarafından

aynı teklif ve şeraite tâbi tutulması bu plânın neticesidir.

56 Hilâl altında dört sene

Page 59: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

« Hilâl altında dürt sene» adlı kitap U l d i ı d a mlitaleaYazan:

Kaymakam

Hakkı

Kitabın müellifi Venezöellâ’lı Rafael dö Nögalls, kitaptaki malû­mattan anlaşıldığına göre, Avrupa’da Büyük harp başladıktan sonra itilâf Orduları saflarında gönüllü sıfatı ile harbe iştirak etmek üzere

evvelâ Fransa’ya, sonra sırası ile Belçika, İngiltere hükümetlerine

müracaat etmiş, buralarda hüsnü kabul görmemiş; bilâhare İtalya tarikiyle Sırbistan’a geçmiş, burada da maksadına muvaffak olama­

mış ; hâsılı hangi kapıyı çalmış ise açılmamış; neticede İstanbul’a gelmiş, Başkumandanlık vekâletine müracaat etmiş; gûya bulunmaz

bir meta imiş gibi Türkiye hükümeti mumaileyhi süvari yüzbaşısı rütbesi ile ve gönüllü olarak Orduya kabul eylemiştir.

Bu zat evvelce gazetecilikle de meşgul olduğu için bu husustaki

kabiliyeti çok işine yaramış, daha İstanbul’a ayak basar basmaz

Almanca gazeteler ve bunlardan naklen Türkçe gazeteler « Jeneral Nögalis » başlığı altında uzun uzadıya medhiyeler yazmışlardır.

Nögalis, bu gazeteleri vesika makamında üzerinde taşımış, nerede

hüviyeti hakkında kendisinden malûmat sorulmuş ise derhal üzerinde taşıdığı bu gazeteleri göstermiştir.

Hasankale’de 3. Ordu karargâhına geldiği vakit, daha ilk teması­mızda bize de bu gazeteleri göstermiş ve okunmuştur.

Mumaileyh «Hilâl altında dört sene » adlı kitabında Türkiye’deki maceralarını hikâye ederken tamamıyle bitaraf kalamamış, birçok hususlarda hakikatten ayrılmıştır.

Dört sene Türkiye hükümetinin nân ve nimetiyle yaşadığı ve her yerde, kendi itirafı veçhile, aziz Türk milletinden insaniyetkârane

muamele gördüğü halde, maalesef Hıristiyanlık hissiyatına mağlûp olmuş, nankörcesine bir sürü tezyifkâr mütalea ve fikirlerle kitabını doldurmuştur.

Hakikate uymıyan fikir ve mütaleaları umumî surette üçe ayırmak mümkündür;

1 — Ordunun sevk ve idaresine taallûk eden hususlar;2 — Kürt’ler ve Ermeni’ler hakkında etnoğrafik malûmat;3 — Ermeni tehciri ve Ermeni’lere reva görülen zulüm ve itisaf.

Bunlar hakkındaki malûmatın doğrusunu yazmağı vicdanî, millîvatanî bir vazife telâkki ettim .

8

Page 60: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

5â H ilâl altında dort serie

Ordunun sevk ve idaresine taallûk eden hususlar

Nögalis, Erzurum müstahkem mevki kumandanı Poselt Paşa’nnı

8. Ordudan ayrılmasına sebep olarak diyor k i: «Tifüs hastalığından

vefat eden Ordu kumandam Hafız Hakkı Paşa’nm yerine tayin olun­

mak hakkı Poselt Paşa’nın imiş; kendisine bu vazife verilmediği için müteessir olmuş, Ordudan ayrılmıştır ».

Nögalis, ihtimal ki, B. Ordudaki Alman zabitlerinden aldığı ilham

üzerine bu mütaleayı serdetmiştir. Çünkü Hafız Hakkı Paşa, daha

Ordu kumandanı iken Poselt Paşa’nın İstanbul’a iadesi takarrür etmiş ve bu baptaki emir kendisine te 3İiğ edilmişti.

Poselt Paşa esasen ağır topçu zabitidir; Meşrutiyetin ilânından

sonra 326 senesinde Türkiye’ye gelmiştir. Muhtelif müesseselerde va­

zife görmüş, bazı müstahkem mevkilerin tahkim komisyonlarında bu­

lunmuş. Umumî seferberlik ilân edildikten sonra Erzurum müstahkem mevki kumandanlığına tayin olunmuştur.

Bu zat Erzurum’a geldikten sonra kaleyi tetkik etmiş ve seyyar

Ordunun zararına olarak kale için bir takım tekliflerde bulunmuştur.

Bu tekliflerin kabul edilmesine imkân yoktu; esasen vaziyet te buna

müsait değildi. Binaenaleyh Türkiye hükümeti Umumî harbe iştirak

etmeden az evvel, Başkumandanlık vekâleti, Erzurum kalesini bir kale

olarak kullanmaktan sarfınazar eylemişti; kaleye ait bilumum seyyar

kuvvetler Ordu emrine verilmişti. Sabit malzemelerden kabili istifade

olanlardan da Ordu istifade edebilecekti. Bu vaziyet hâsıl olduktan

sonra kale kumandanına artık fazla bir iş kalmadı; müşarünileyhin faaliyet, sahası darlaştırılmış oldu.

Poselt Paşa, bundan sonra işi siyasete döktü . Bilerek veya bilmi-

yerek Ermeni komitacılarla temasa geldi. Ermeni'lerin Alman hima­

yesine girmeleri için sarfı mesaide bulundu. Bu müsait vaziyetten

istifade eden Ermeni’ler Poselt Paşa’mn himayesi altında mektepler

açmağa teşebbüs ettiler. Halbuki, bu sırada Ermeni’lerin Türk’ler

aleyhindeki faaliyetleri başlamıştı; bu faaliyet günden güne artıyordu;

bu hal hükümetin ve Ordunun nazarı dikkatinden kaçmadı; Başku­

mandanlık vekâleti ile muhabere edilerek müşarünileyhin İstanbul’a

avdeti temin edildi ve merhum Hafız Hakkı Paşa zamanında İstanbul’a iade olundu .

Müşarünileyh, Erzurum’da beş altı ay kadar vazife görmüştür.

Şayanı zikir bir hizmeti sebkat etmemiştir, Müstahkem mevki o za­

man fırka salâhiyetinde bir makam idi; böyle bir makamı işgal eden

Page 61: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Ordunun sevk ve idaresine taallûk eden hususlar 59

bir zatın, meydanda birçok kıymetli Kolordu kumandanları dururken,

Ordu kumandanlığını tahayyül eylemesi çok gariptir.

3. Ordu erkânıharbiye reisi Kaymakam Göze Bey hakkında da

çok balâpervazane mütalealar yürütülmüştür. Gûya Ordu kumandam

Mahmut Kâmil Paşa sevk ve idare hususunda aczini anlamış. Ordu­

nun idaresini Göze Bey’e bırakmış; Göze Bey de Kafkas ve Şimalî

İran’daki kıt’aları idare ettiği müddetçe 1 500 Km . genişliğinde bulu­

nan bir cephede tutunabilmiş; Göze Bey ayrıldıktan sonra her şey çığınndan çıkmış, Ordu düşman taarruzu karşısında berbat ve perişan olmuştur.

Bu safsatalara bakılırsa Nögalis'in, erkânıharbiye reisinin Ordu kumandanına karşı vazife ve salâhiyeti hakkında bir malûmatı olma­

dığı anlaşılıyor. Erkânıharbiye reisi, maiyetinde bulunduğu, kumanda­

nın müşaviridir. Reis yapılacak işler hakkında, harekât şubesi müdü­

rünün de mütaleasmı dinledikten sonra, kumandana mütalea ve tekli­fini arzeder.

Kumandan da, maiyeti tarafından vaki olacak mütalealara karşı hazır bulunmak için, lıer vaziyeti kendiliğinden tetkik ve mütalea

eder. Maiyeti tarafında,n arzedilecek mütalealar kendi fikir ve mü-

taleasma uygunsa kabul, değilse reddeder. Şu halde son söz ve

karar kumandana aittir . Hiçbir Erkânıharbiye reisi veya Erkânıharp

zabiti kendi fikir ve mütaleasmı kabul ettirmek için kumandana karşı ısrar edemez .

Kumandanlık hiç bir zaman iştirak kabul etmez ; asıl mes’ul ku­

mandandır; Erkânıharbiye reisi değildir. Erkânıharbiye reisi de kuman­

dana karşı mes’uldür. Kumandanlık karargâhındaki bütün işlerin na­

zımı Erkânıharbiye reisidir: kaıargâhta işler kumandanın arzusu dahi­

linde ve yolunda cereyan etmezse kumandan, Erkânıharbiye reisini

mes’ul ve muaheze eder .

Düşünmelidir ki bir Erkânıharbiye reisi karargâha ait bütün işleri yalnız başına yapamaz. Bunun da yardımcılara ihtiyacı vardır.

Kârargâh heyetlerinin teşekkülü bu ihtiyaçtan doğmuştur. Ordu

Erkânıbarl)iyesi vazifesini muvaffakiyetle yapmışsa bundaki şeref

hissesi yalnız Erkânıharbiye reisine değil, bütihı karargâh hey’etine şamildir .

Göze Bey 3. Ordu Erkânıharbiye reisliğinde bulunduğu müddetçe

vazifesini hüsnü ifa için çok çalışmış, her türlü güçlüklere göğüs ger­

miş, kumandana karşı birçok mütalea ve tekliflerde bulunmuştur.

Kumandan kendi fikir ve düşüncesine uygun gelen mütalea ve tek­

lifleri kabul etmiş, uygun gelıniyenleri bilâ tereddüt reddeylemiştir,

Page 62: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

60 Hilâl altında dört sene

Kabul edilmiyen mütalealara karşı Göze Bey ne müteesir ve ne de

münfail olmuştur. Çünkü Göze Bey kumandan ile Erkânıharbiye reisi­

nin mütekabil vaziyet ve salâhiyetlerini tamamen müdriktir; nitekim

Ordu Erkânıharbiye riyasetinde bulunduğu müddetçe kumandanlarla

arasında böyle bir münakaşa olmamıştır .Göze Beyin kendine mahsus bir siyaseti vardı; daima taarruz.

En çetin vaziyetlerde bile işin taarruzla halledilmesini teklif ederdi.

Ancak taarruzla Kafkas cephesinde fazla Rus kuvveti tutulabileceği

ve kat’î netice alınacak Avrupa cephelerine bu cepheden kuvvet şev­

kinin men’i mümkün olacağı kanaatinde id i. Filhakika umumî çerçeve

dahilinde vaziyeti mütalea etmek cok doğrudur; fakat biraz da bulu­

nulan mıntakamn hususiyetini, arazi vaziyetini, ikmal işini; düşman

vaziyetini de nazarı mütaleaya almak lâzımdır. Bunlar düşünülmeden

yapılacak taarruz bir muvaffakiyet vadetmez .

Mahmut Kâmil Pş. çok yüksek bir sevk ve idare adamı id i. Karar­

larını, şahsî kanaatine dayanamk verir, hiçbir tesir altında kalmazdı;

Ordunun harekâtı ile devam üzere meşgul olurdu . En edna vaziyeti

bile nazarından kaçırmazdı. Erkânıharbiyesinin mütaleasmı dikkatle

dinler, kanaatine uygun olnııyan mütalea ve teklifleri kabul etmezdi.

Sarıkamış meydan muharebesinden sonra Ordunun, insan ve malzeme

itibarı ile çok üstün bulunan düşmana karşı Erzurum Şarkında 13 ay

tutunması Mahmut Kâmil Pş. nın kararlarındaki isabete ve ihtiyatlı hareketine medyundur .

Göze Bey ; (Kafkas cephesindeki muharebeler) hakkında yazdığı

eserinde Mahmut Kâmil Pş. için kurnaz ve akıllı olduğunu, sevk ve

idare hususunda çok ihtiyatlı hareket ettiğini, İstanbuldaki Türk un­

surlarından çok atılgan olanlara karşı bu tabiatinin iyi olduğunu, yalnız

cür’ete taallûk eden bazı karar ve vaziyetlerde bu halin menfi tesirler yaptığını söylemektedir.

Göze Bey 331 [915] Ağustos ayında tifüs hastahğına yakalanmış

ve çok zayıf düşmüştü . Çalışacak halde değildi, Ordu heyeti sıhhiyesi

kendisine birkaç ay tebdili hava verdi. Mirimumaileyh tebdili hava

müddetini Almanya’da geçirmek istedi ve 10 — Teşrinievvel — 331 de

915] Erzurum’dan hareketle İstanbul’a ve Teşrinisani bidayetinde de

Almanya’ya gitti. Bu aralık kafkas cephesinde Rus taarruzu başladı.

Vaziyet çok nazik idi . Ordu kumandanı da İstanbul’a gelmişti.

Bu taarruz üzerine derhal Erzurum’a avdet etti. Göze Bey daha fazla

tebdih havada kalamazdı; tebdili hayası bitmeden vazifesi başına dönmeğe mecbur oldu.

Page 63: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Ordunun sevk ve idaresine taallûk eden hususlar 61

Göze Bey tebdili havaya gitmeseydi gene bu akıbet mukadderdi .

Çünkü Rus'lar neye mal olarsa olsun Erzurum’u zaptetmeğe karar

vermişler ve bu maksat için aylardanberi esaslı hazırlıklar yapmışlardı;

kuvvet ve malzeme itibariyle bize çok üstün bulunuyorlardı. Gerek

bu üstünlük ve gerekse vaziyeti yanlış mütalea neticesi iki fırkanın

[51, 52] Irak cephesine gönderilmesi Erzurum’un sukutunu ve binne-

tice Ordunun da mahvu perişan olmasını mucip oldu .

Nögahs bu iki fırkanın Irak cephesine şevkinde o zaman mürettep

K , O. — ki bilâhare 18, K . O . namını almıştır — kumandanı HaUl

Pş. nın âmil ve müessir olduğunu iddia ediyor ki, bu iddia ve mütalea

tamamen yanhştır ,

Bu iki fırkanın Irak cephesine şevkini Başkumandanhk vekâleti

emreylemiştir .

Ordu kumandanlığı buna itiraz etmiş, Rus’ların taarruz için esaslı

hazırlıklarda bulunduklarını yazmışsa da Başkumandanhk vekâleti

kararından dönmemiştir. Başkumandanhk vekâleti, karargâhında top­

lanmış olan malûmata ve umumî vaziyete göre Rus’ların kışın Kafkas

cephesinde ciddi taarruzda bulunacaklarına ihtimal vermiyordu . Sarı­

kamış tecrübesinden sonra bu kışm tarafımızdan bir taarruz yapılması

düşünülmiyordu. Irak cephesinde ise vaziyet çok gayrı müsait idi. Nite­

kim bu iki fırkanın İrak cephesine yetişmesi ile orada vaziyet büsbütün değişti; Bağdat kurtarıldı, sonra Kûtül’amare muzafferiyeti istihsal

edildi.

Göze Bey Şubat bidayetinde tekrar Orduya iltihak etti; Ordu

bu esnada (Gibice — Kopdağı — Çoruh) hattına çekilmişti. Bundan

sonra 3. Ordu emrine taze, dinç ve mevcutları dolgun, Çanakkale

muharebesinde çok tecrübeler görmüş üç fırka geldi. Buna rağmen Ordu

(Mamahatun— Bayburt — Rize) mıntakasmda tutunamamış, yüzlerce

kilometre geride (Kemahboğazı — Çardaklı — Harşıtderesi Garbı) hat­

tına atılmıştı.

Göze Bey bu esnada vazifesi başında idi ve Ordudan hiç ayrılma­mıştı . Gerek idi ki, bu geri çekilmenin önüne geçseydi.

Nögalis Van’da Ermeni’ler tarafından çıkarılan ihtilâlde Van’daki

’rürk kuvvetlerinin kumandasını deruhte eylediğini ve sonra da Van

jandarma fırkasında Erkânılıarbiye reishği vekilliğini yaptığını sövü­

yor ki bunlar da hakikate muvafık değildir.

Nögalis Hasankale’deki 3. Ordu karargâhına 331 [915] mart orta­

sında gelmişti. Karargâhta iki hafta kadar kaldıktan sonra bir gün

cephedeki kıt’alardan birisine gitmek arzusunu gösterdi. Esasen

Page 64: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

hal ve tavrı calibi şüphe idi. Mühim cephelerde kullanılmak istenilmi­

yordu .

Tâli mmtaka addedilen Van havalisine, Van jandarma fırkası emrine

gönderildi. O sırada ötede beride Ermeni isyanları, vukuatı tevali

ediyordu. Van’daki Ermeni’lerin de bugün yarın isyan çıkaracakları

haber alınmıştı. Nögalis daha yolda iken Van’da ihtilâl başlamış ve ihtilâlciler Türk’ler tarafından muhasara edilmişti. Van’da esasen

nizamiye kuvveti yoktu. Yalnız zaif Türk jandarmaları ve bir miktar

eski top vardı, ihtilâl haberini duyan civar köyler halkı ve kasabada silâh kullanabilecekler Van valisi Cevdet Beyin kumandası altında

toplandı. Nögalis Van’a girdiği vakit Vali tarafından icap eden terti-

tibat alınmıştı. Nögalis tab’an ihtilâlci id i. Vali Cevdet Bey ihtimal ki

siyasî mülâhazalar dolayısıyle bunun yanından a3a’ilmadı; misafir

etti; izaz ve ikramda bulundu. İhtilâlcilere karşı hareket eden kuvvet­

leri Vali idare ediyordu.

Erzurum’dan yardımcı kuvvetler Van’a yetiştikten sonra Erzurum

seyyar jandarma taburu kumandanı Yüzbaşı Kâzım Bey Van’da

kumandayı deruhte eyledi. Fakat bu da müstakil değildi; yine Valinin emrinde idi.

Van’dan ayrıldıktan sonra Nögalis Van jandarma fırkasına iltihak

etti. Fırka kumandanı Kaymakam Kâzım Bey [Hâlen B. M. M. Rs. ]

bunu karargâhta istihdam etti.

Esasen bu fırkanın, diğer fırkalar gibi karargâh teşkilâtı, Erkânı-

harbiyesi yoktu. Kâzım Bey yanma aldığı birkaç emir zabiti ile fırka­

nın harekâtını idare ediyordu. Mirimumaileyh bir ecnebi zabitinin

yardımına hiç te muhtaç değildi.

Nögahs, birinci kuvvei seferiye Bitlis mıntakasına çekildikten sonra

birdenbire ortadan kayboldu ; haftalarca izi bulunamadı. O zaman

bunun Rus tarafına geçtiğine hükmolundu. Bilâhare hasta olduğu ve

kendiliğinden diğer Ordular mmtakasına geçtiği haber alındı.

Günün birinde Mamure’de menzil emrinde iken Göze Beye bir

telgrafı geldi ; bunda Van ihtilâhnde ve sonra da Van jandarma

fırkasında gördüğü hizmetlerden bahsile muharebe madalyası ile taltif

edilmesini rica ediyordu. Kendisine verilen cevapta, maiyetinde hizmet

ettiği zevat tarafından inha edilmesi lâzım geldiği tebliğ olundu .

Bundan sonra kendisinden bir ses çıkmadı. Halbuki kitabındaki

fotoğrafında harp madalyasmdan başka muharebe gümüş liyakat,

gümüş imtiyaz , kılıçlı beşinci mecidi. üçüncü mecidî nişanları

bulunmaktadır . Bunları ne zaman ve hangi hizmete mukçibil aldığına

62 Hilâl altında dört sene

Page 65: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Kürt'ler ve Ermeni’ler hakkında etnograîik malûmat 63

dair hatıratında bir kayıt yoktur. Yalnız harp madalyasını Göltz P ş . nm ve kılıçlı beşinci mecidî nişanını da müşir Abdullah P ş . umumî mütareke senesinde harbiye nazın iken verdiğini ve misafir­liğine hürmeten kendisinin Türk Erkânıharp kaymakamlığına terfi

ettirildiğini, fakat buna ait buyurultuyu henüz almadığını hatimei kelâm olarak yazıyor. Binbaşılığa terfii hakkında da hiç bir malûmat yok. Bütün bu hayali rütbe ve nişanlar muharririn şahsı hakkında kâfi bir derecede bir fikir verebilir zannındayım.

Kürt’ler ve Ermeni’ler hakkında etnoğrafik malûmat

Nögalis Kürt’ler hakkında şu mütaleada bulunmaktadır: «Kürt’ler aşiret hâlinde yaşarlar; aşiretlerin birer reisi vardır; aşiret halkı reisin maiyetini teşkil eder. Reisler Hindu Cermenî neslindendir.

Maiyetleri ise mağlûp milletler ırkına mensupturlar. Kürt’lerde de çok Hıristiyan vardır; Nasturî’ler, Yezidî’ler ve şeytana tapanlar bu me-

y andadır. Fakat Kürtl’erin çoğu Sünnî ve bir kısmı da Şiî’dir, Tarihin bize hikâye eylediği en muteber Kürt’ler 12. Asır nihayetinde Kudüs’ü

ehlisalipten kurtaran Sultan Salâhaddine mensupturlar».

«Van tarihi ve Kürt’ler hakkmda tetebbuat > adlı kitapta Kürt’ler ve aşiretler hakkmda çok kıymetli malûmat vardır. Bu kitaptan aynen iktibas edilen malûmata göre Kürt adlı bir millet yoktur. Asur kitabe­

lerinde de şimdiye kadar Kürt ismine tesadüf edilmemiştir. Avrupa uleması Kürt’lerin menşeini tetkik etmiş, Kürt namı altında müstakil

bir, millet bulamamışlardır; nihayet bunların uzun müddet Iran harsi altında kalmış, muhtelif zamanlarda müteferrik surette gelerek bu

mıntakaya yerleşmiş Türk’lerden ibaret olduğu neticesine varmışlardır.

İngiliz ansikelopedi’si Kürt’lerin Türk olduğunu sarahaten zikretmektedir.Halk arasında da Kürt kelimesi bir milliyet ifade etmiyor. Kürt

cahil, dağh, çapulcu mânasına gelir. Aşiret hayatını terkedip kasabaya

yerleşen, ticaret hayatına atılan kimseler dağlılara Kürt demeğe başlamışlardır.

Kürt’ler arasında Hıristiyan yoktur . Diğer milletlerden muhacir olarak bu havaliye gelenler, an’ane, ruh itibariyle bu halk ile kayna- şamamış ; ayrılıklarını muhafaza ejdemişlerdir. Yahudi’ler, Ermeni’ler gibi.

Bu havalide mevcut aşiretler, asırlardan beri devam edip gelen

muayyen nesillerden ibaret değildir. Bu havalideki aşiret teşkilâtı tabiî sebeplere dayanmamakta, gelip geçen hükümetlerin ihmali, daha doğrusu himayesi yüzünden birtakım açıkgözlülerin cebrü tazyikiyle

vücude gelmiş Sün’î teşekküllerden ibarettir. Bu Sün’î teşekküller

Page 66: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

64 Hilâl altında dört sene

paydar olmamış, zamanla, hükümetin nüfuzu ile diğer bir zorba

türemiş; değnek kuvvetiyle bu adamları toplayıp kendisine ümmet,

yani, aşiret yapmıştn’ . Bu zorbanın kuvvet ve nüfuzuna ve muame­

lesine göre bir aşiretten diğer aşirete geçmeler olmuş ; bu intikaller

yüzünden bazan aşiretler arasında kavga bile zuhur etmiştir.

Aşiret reislerinin tazyiki kalktığı zaman aşiretlik kalmamıştır.

Aşiret reisleri kısmen kurunu vustadaki idare memurlarının ahfadından

ibarettirler ; o zaman bir yer fethedildiği zaman o yerin idaresini

muktedir bir ümeraya tevdi ederlerdi. Bunlar da kendi adamlarım

muhtelif mevkilere memur ederlerdi. Bunlar bulundukları yerlerde

birer derebeylik hanedanı teşkil etmişlerdir. Abbasî’ler zamanında

kumandanlar kamilen Türk idi ve bunların kullandıkları memurlar da

Tük idi. Kudüs’ü ehlisalip’ten kurtaran Salâhaddin Eyyubî de aslen

Türk’tür. Salâhaddin Eyyubî Mısır meliki olduğu zaman hulefayi Abba-

siyye namına hutbe okutmuştur. Kürt’lerin Salâhaddin’e mensubiyetleri

de bunların Türk olduğunu teyit eder . Nögahs ihtimal ki Kürt’lerin Diyarbekir tarafından etrafa yayıldıklarına dair tarihlerde mevcut

an’ane üzerine muteber Kürt’lerin Salâhaddin’e mensup olduklarına

kail olmuştur. Diyarbekir tarafmdan bu havaliye gelmiş olan Kürt’ler

Halidî’lerin ahfadındandır ; Halidî’ler ise Hitit’lerden ibarettir ; Hitit’ler

ise tamamen Türk’tür.Nögalis kendi macerasında Van havalisini Ermenistan addetmiş

ve buraya Ermeni orartor’u adını vermiştir. Halbuki, Van havalisi

öteden beri bir Türk yuvasıdır; Ermenistan değildir. Ermeni’ler Milât­

tan 6 asır evvel Firijya’hlarla beraber Anadolu’ya muhacir olarak

gelmişlerdir. Asırlarca İranî’lerin idaresi altında kalmışlardn- ve 4 .

asra doğru ancak bir kabile hükümeti tesisine muvaffak olmuşlarsa

da bu da çok devam etmemiştir.

Ermeni tarihleri de hükümetlerinin kablelmilât 328 tarihinde teşek­

kül ettiklerini yazarlar. Şu halde Halidî Türk’leri orartor’da istiklâlle­

rini kurtarmak için uğraşırlarken Ermeni’ler henüz Tesalya’da idiler .

Türk ittihadına çalışan Halidî kırallarına orartor hükümdarları namı

verilirdi.

Nögalis Van’daki Ermeni bağlarına, Hayık masalına nisbetle Ha-

yıkistan adını vermiştir ki, böyle bir tabirden bu havali sekenesinin

malûmatı yoktur. Ermeni’ler, siyasî teşekküllerini temin edebilmek

için bu ismi vermişlerdir. Rus halitalarında da bu isme tesadüf edil­

mektedir. Bu isim, Ermeni’ler bu mıntakada bir müstakil Ermeni

hükümeti teşkil etmek emelini takibe başladıktan sonra ibda edilmiştir.

Page 67: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Ermeni tehciri ve Ermeni’iere reva görülen zuİûm ve itisaf 65

Ermeni tehciri *e Erm eni’ lere reva görülen zuiünı ve itisafNogalis'in Ermeni’ler hakkında verdiği malûmat çok mübalâğalıdır

ve hakikate de uygun değildir. Ötede beride baş gösteren isyan ha­

reketleri, yollarda tesadüf eylediği muhacir kafilelerinin manzarası

bu zatin efkâr ve hissiyatı üzerinde çok müessir olmuş; bu tesirin

şevki ile daima Ermeni’ler lehinde mütalea serdeylemiştir. O sırada

Van, Biths havalisinde binlerce Türk aileleri kafile halinde sefil, peri­

şan bir vaziyette dahile hicret ediyorlardı. Birçok Tüi'k’ler yollarda

Ermeni çetelerinin taarruzuna uğrayorlardı. Bunları tamamen meskût

geçmiştir. Acaba bunları hiç görmemiş mi? Ermeni’lerin tehcirine

asıl saik nedir? Nögahs bu mes’eleye hiç temas etmemiştir. Yapılan

muamelenin derecei isabeti hakkında bir fikir ve kanaat edinebilmek

için mes’elenin evveliyatını, tehcir muamelesinin asıl sebeplerini bil­

mek lâzımdır. Ben bu hususu hükümetin resmî vesaiki ile ve şahsî

müşahedelerimle izah etmeğe çahşacağım. O zaman Nögalis görecek­

tir ki, yapılan muamele haklı olarak yapılmıştır. Bu muamelenin icra

ve tatbiki hususunda hükümet geç bile kalmıştır.

Mes’eleyi daha iyi izah edebilmek için Meşrutiyetten evvelki idarei

mutlaka devrine rücu etmek, buradan işe başlamak faideli olur. Er­

meni milleti idarei mutlaka zamanında Türk idaresinden memnun

değildi. Avrupa’da tahsil görmüş Ermeni gençlerinin çete halinde

Türkiye’de icrayı faaliyet etmeleri idarei müstebideyi devirmek; bunun

yerine meşrutiyeti idareyi kurmak maksadını istihdaf eylediği zanno-

lunuyordu. Aynı maksat için genç Türk’lerde çalışıyorlardı. Neticede

mutlakıyeti idareye nihayet verildi ve Meşrutiyet ilân olundu.

Artık bundan sonra muhtelif fırkalara, komita ve çetelere düşen

vazife siyasî mahiyeti haiz faaliyetlerine nihayet vermek, tam mana-

sıyle meşrutiyete nigehban olmak, memleketin medenî ve İktisadî

yükselmesine çalışmak id i.

Maalesef Ermeni komitaları istiklâl peşinde koşmağa başladılar;

her vasıtaya baş vurarak millî mefkurelerinin tenmiyesine ve istiklâl­

lerinin teminine çalıştılar. Türk’lüğe ve Türk’lere karşı buğzü nefreti

arttıracak eserler yazdılar. Ayrıca da gençlerin fikirlerini zehirhyecek

ihtilâl, milliyet, istiklâl esasları üzerine kitaplar çıkardılar.

Ötede beride verdikleri konferanslarla hükümetin, Türk’lerin izzeti

nefsini, hissiyatı diniyesini tezyif ve tahkirden de geri durmadılar.

Meşrutiyetin daha ilk günlerinde zahiren meşrutiyet dersi vermek

9

Page 68: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

66 Hilâl altında dört seiie

için Ermeni köylerinde dolaşan komita reisleri köylülere şu yolda

telkinatta bulunuyorlardı; «Türk’ün meşrutiyet ve hürriyetten maksadı

Ermeni’leri kesmektir. Müsavat, uhuvvet kelimelerine sakın aldanma­

yın . Ermeni’nin hürriyeti silâh ve bombası ile hâsıl olacaktır. Öküz­lerinizi satın; silâh ve bomba alın».

Ayrıca bomba imalini öğrenmek için Erzurum, Kayseri, Sivas,

Diyarbekir, Van, Bitlis gibi mühim yerlerden Amerika’ya, Avrupa’ya, Rusya’ya adamlar gönderdiler.

Patrikhane, murahhashaneler birer komitacı yatağı oldu; buraları

martin, mavzer ve bombalarla süslendi. Bunlar dinî vazifelerini terke- derek tamamen siyasî işlerle uğraşmağa başladılar. Mekteplerde, en

muhterem mevkii, Ermenistan timsali, Ermenistan haritası gibi levha­lar işgal etti; evvelce Ermeni’ler bu faaliyetlerini çok gizli yaparken,

meşrutiyet devrinde daha aşikâr bir surette yapmağa başladılar. Şu

halde meşrutiyeti idare bunların siyasî faaliyetlerine daha müsait bir

zemin ihzar etmiş oldu. Bir müddet sonra Balkan harbi başladı. Meşrutiyetin ilânmdan sonra bilâ tefriki cinsü mezhep herkes askerlikle

mükellef id i. Ordu saflarında Ermeni zabitleri bulunduğu gibi kıt’alar-

da Ermeni neferleri de vardı. Komitalar, Türk Ordusunun esbabı

mağlûbiyetini ihzar için Ermeni neferlerim firara teşvik ediyorlardı. Komitalar bununla da iktifa etmediler.

Çete reisi Antranik Osmanh Ermeni’lerinden bir «İntikam çetesi»

teşkil ederek Rumeli’ye geçti, Rumeli’nin birçok yerlerinde biçare,

âciz İslâm kadın ve çocuklarını boğazladı. Aynı zamanda Boğos No-

bar Paşa riyasetinde bir Ermeni heyeti de Osmanh memleketindeki

Ermeni’lerin muhtariyetini istihsal için Avrupa kabineleri nezdine gönderiliyordu.

Diğer taraftan, Ermeni patriki de Ermenistan’da (?) ıslahat yapıl­

ması hakkında devam üzere Babıali’ye takrirler yağdırıyordu. Ruslar

da bu son senelerde Kafkas Ermeni’lerine karşı siyasetini değiştirmiş­

ti; bu hal, o zamana kadar, Rus’lardan nefret eden Ermeni ihtilâlci­

lerinin kendilerine temayülünü mucip olmuştu. Rus’larm maksadı

Şarkî Anadolu’daki Ermeni’leri himayesine almak, daha doğrusu bu

havaliyi işgal etmekti. Ermenistan’da ıslahat talebindeki hedef bu

olunca buralarda daima asayişi muhil göstermek ve Avrupa’nın nazarı

merhametini bu havaliye celbetmek lâzımdı.

Rus’larm bu müzahareti komitaların çok işine yaradı. Türkiye’deki

faaliyetlerine daha esaslı bir tarzda devam edebilirlerdi. Komitacılar

teşkilâtlarını tevsi ettiler. Komitacılık en ufak köylere varıncaya kadar kol saldı.

Page 69: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Ermeni tehciri ve Ermeni'Iere reva görülen zulüm ve itisaf 67

Harbi umumî ise, senelerden beri maskeler altmda saklı kalan

asıl çehreyi meydana çıkardı. Öteden beri hükümet bütün taşkınlıkları

bir hizbi kalilin eseri teşviki addediyor ve müsebbiplerini ele geçire­

rek tedibe çalışıyordu. Fakat Harbi umumide ötede beride patlak

veren isyanlar, ihtilâller bu harekâtın öyle zannolunduğu gibi bir iki

sebükmağzm tertip ve teşebbüsü ile olmadığını ve bütün Ermeni’lerin

komitacıların teşkilâtına dahil olduklarını meydana çıkardı.

Harbi umumîde Ermeni teşkilâtı belli başlı iki safha arzeder; Biri­

si seferberlik ilânından bilfiil harbe girinciye kadar geçen safha,

diğeri de Harbi umumîye girdikten sonraki safha.Birinci safha:Osmanlı hükümeti Balkan harbi meş’umundan yeni çıkmıştı. Dahilî

ve haricî birçok gaileler ile meşguldü. Tam bu sırada Avrupa’da

Umumî harp başladı. Almanya ile ittifak aktedildiği için Osmanlı

hükümetinin ergeç harbe iştirak edeceği muhakkaktı . Zaten

hükümetin de maksadı, terakki ve inkişafımıza engel olan ve dahih istiklâlimize birer darbe teşkil eden ne kadar mukarreratı düveliye

varsa bunların kâffesinden kurtulmak, dahili memlekete lüzumlu gör­

düğümüz ıslahatı bizzat kendimiz yaparak hür ve müstakil milletler gibi yaşamak idi.

İşte bu maksadın husulü için Osmanh hükümeti 21 Temmuz —

330, [8 — Ağustos — 914] te seferberliği ilân etmişti. Umum efradı

milletten, bilâtefrikı cinsü mezhep bütün tebaasından hizmet ve

fedakârlık bekliyordu.Fakat Ermeni’ler bu vaziyeti kaçırimaz bir fırsat telâkki ettiler.

Bilfiil harbe duhulümüze kadar, geçen zaman zarfında, itilâf devletlerinin

vilâyetlerdeki konsolosları ve İstanbul'daki sefaretleri ile temasa

geldiler; bunlarla hariçle ve memaliki Osmaniye’deki komitalarla muha-

■ berelerini, para, silâh gibi ihtiyaçlarım temin ettiler. Vaziyeti siyasiye

ve askeriyemiz hakkında bunlara çok mükemmel casusluk yaptılar.

İtilâf devletleri de Ermeni’lere büyük bir ümit bağlamışlardı. Bun­

lar, öteden beri siyasî menfaatlerine alet ettikleri Ermeni’leri hükümeti

Osmaniye aleyhinde kullanmak için tahriklere ve teşviklere başladılar.

Rus, İngiliz, Fransız konsolosları bulundukları yerlerdeki komita

reislerine ihtilâl için , Türk Ordusunu arkadan vurmak için icap eden

talimatı verdiler.Van, Bitlis, Erzurum, Trabzon gibi harp mmtakası olması muh­

temel vilâyetlerdeki Ermeni’lerin kısmı azami kendi silâhları ile, silâh

altında bulunanları da firar suretiyle Rus’lara iltihak etmişler, Rus

Page 70: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

68 Hilâl altında dört sene

hükümeti bunları biv kat daha teshh ve teçhiz ve kendilerinden

hususî çeteler teşkil ederek muayyen vazifelerle huduttan içeri sevk

eylemişti. Daha seferberlik esnasmda hudut mmtakalarmda Ermeni

çeteleri ile bir takım müsademeler olmuştu. Erzincan mmtakasmdaki

Ermeni’lerin hemen dörtte üçü İran ve Rusya hudutlarından geçerek

Rusya’ya savuştukları gibi nizamiye ve amele taburlarına alınanlar da

firar ederek yollarda tesadüf eyledikleri yolculara, perakende nefer­lere, hasta ve tebdilhavahlara taarruz ediyorlardı.

Diğer vilâyetlerde de vaziyet aynı idi. Askere gitmemek için türlü

türlü hile ve desiselere müracaat ediyorlar; kaçıyorlar, en yakın olan Rusya’ya gidiyorlardı.

İngiltere, Romanya, İtalya, Amerika'daki Ermeni’ler de Ermeni

gönüllü alayları teşkil ediyorlar, Türk’lerden intikam almak için bun­

ları en ziyade şiddetle arzu ettikleri Kafkas cephesine gönderiyorlardı.

Kafkasya’daki Ermeni’lerden de Rusya Hükümetinin müzahereti ile ılaylar teşkil ediliyordu.

Komita ve fırkalar reisleri Türkiye dahilindeki şubelerine şu talimatı vermişlerdi.

«Rus Ordusu huduttan ilerler ve Osmanh askeri çekilirse her

tarafta birden eldeki vesait ile kıyam olunacak; Osmanlı Ordusu iki

ateş arasında bırakılacak, mebani ve müessesatı emiriye bombalarla berhava edilecek ; yakılacak. Hükümetin kuvveti dahilde işgal oluna­

cak, levazım kafileleri vurulacak, bilâkis Osmanlı Ordusu ilerlerse

Ermeni askerleri Rus’lara iltihak edecek ve kıt’alardan firarla çeteler teşkil edilecek » .

Ermeni’ler bu talimatın filiyatına daha evvel başladılar. Sabrede­

mediler . Daha seferberlik esnasmda gerek Ordudan ve gerekse askere

çağırılan Ermeni’lerden akın akm firar vukuatı başladı. Hükümetin

aldığı tedbirler bu akının önüne geçmeğe kâfi gelmedi. Bir kısım

Ermeni meb’uslar da Rusya’ya geçtiler; Rusya’da faaliyete başladılar.

Erzurum raeb’usu Karakin Pastırrnaciyan bu meyanda idi . Karakin

Pastırmaciyan Tero ve Heço çeteleri ile Kafkasya’da Ruslar’a iltihak

etmiş, Rus’lar ilerlerken bu çeteler de yakaladıkları İslâm ahaliye karşı,

tüyler ürpertecek mezahm ve şenayide bulunmuşlardır. İşte hariçteki Ermeni’ler itilâf devletlerinin yardımları ile teslih ve teçhiz edilerek

intikam alayları halinde sürü sürü Kafkas ve İran cephesine koşarken

silâh altında bulunan, yahut askere çağrılanlar da düşman tarafına

firar ederken bililtizam dahilde kalmış olanlar da itilâf hükümetlerinin

muzafferiyetini tesri ve bu sayede millî emellerinin istihsali için mmtaka mıntak?, müsellâhan isyan£ başladılar ,

Page 71: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Ermeni tehciri ve Ermeni’lere reva görülen zulüm ve itisaf 6Q

İsyan hazırlığı için komitalar seferberlik esnasında geçen üç

aylık zamandan çok istifade ettiler; muntazam ve mükemmel bir

ihtilâl çıkarmak için hertürlü vasıtaları ikmale çalıştılar. Daha sefer­

berlik esnasında ilk isyan hareketi filen Zeytin’de başladı.

Zeytinli Ermeni’ler hizmeti askeriyeye mukabil kumandan ve zabit­

leri gene kendilerinden olmak üzere «Zeytin fedai alayı;» unvaniyle

memleketlerini muhafaza için aralarında bir milis teşkihne müsaade

edilmesini Hükümete teklif ettiler. Bu, teklif hükümet tarafından kabul

olunmadı. Bu nev'anma bir imtiyaz demekti. Hükümetçe kabulüne

bittabi imkân yoktu.

Zeytinliler bunu bahane ederek martin ve mavzerlerle mücehhez

çeteler teşkil ederek dağlara çıktılar; kafilelerle, yolculara tecavüze

başladılar, jandarma müfrezelerine, bizzat Hükümet kunağına da taar­ruza geçtiler.

Kayseri’de de Ermeni’ler isyan için hazırlık yapıyorlardı. Bu hazır­

lıklar çabuk duyuldu; ihtilâl tertibatı meydana çıktı. Bu tertibat ta şu suretle meydana çıkmıştı:

Kayseri’ye tâbi Everek’te Ermeni’ler tarafından bomba imal edilir­

ken kazaen bir bomba patlıyor. Mes’ele Hükümete aksediyor. Tahkikat

neticesinde dörtyüzden fazla silâh, yüzlerce muhtelif sistem bomba,

dinamit, mevaddı infilâkıye ele geçiriliyor. İhtilâle ait birçok talimat

ve komita beyannameleri meydana çıkıyor. Ermeni’ler, henüz ele

geçmiyen silâh ve bombaları ile 20 :30 ar kişilik çeteler teşkil ettiler.

Kayseri mmtakası dahilinde faaliyete başladılar. Tecavüz, suikast, katil, gasp gibi vak’alar tevah etti.

Sivas; Elâziz, Diyarbekir vilâyetlerinde de çete faaliyeti başlamıştı .

Çete faaliyetlerinin şiddetlendiği mıntakalarda yapılan taharriyatta

külliyetli miktarda tüfek, bomba, dinamit ve saire elde edildi. Bunların

fotoğrafları Hükümet tarafından çıkarılmıştır. Silâh ve saire yakalanan

yerler şunlardır: Harput, Diyarbekir, Malatya, Arapkir, Maraş, Adana,

Dörtyol, Hacin, Urfa, Sivas, Merzifon, Amasya, Suşehri, Hafik, Gürün,

Zara, Trabzon, Kayseri, Yozgat, Halep, Bursa, Adapazarı, İzmit.

İkinci safha:Osmanlı Hükümeti Umumî harbe girdikten sonra Ermeni faaliyeti

daha ziyade artmış, isyan hareketleri çoğalmıştır.

Sivas vilâyeti dahilinde köyleri dolaşan Ermeni papazlar şu yolda

telkinat ve teşvikat yapmışlardır; «Osmanh’lar mağlûp olacakları

harbe başladılar. Az zaman sonra Rus’lar Erzunım’a girecekler, bura­

lara kadar gelecekler, Rus’lar önden biz arkadan Osmanh Ordusunu

Page 72: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

işgal edeceğiz, size vaktiyle verilen silâhların- istimali zamanı hulûl

etti. Vaktiyle silâhları almakta tereddüt ediyordunuz. Bugün anlıya-

caksmız ki, silâhlar elimizde fena alet değilmiş. Hayatım feda ederek

şilâh tevzi etmeğe çalışanları siz de takdis edeceksiniz».

Komitanın faaliyeti bu kadarla da kalmıyor; her şeyin hazır oldu­

ğunu, ufak bir ihtilâl hareketinin Osmanlı Hükümetini hercümerç

edeceğini, yalnız Sivas vilâyeti dahilinde otuzbin müsellâh Ermeni

kuvveti hazırlamış olduklarını, Türk’lerin eli silâh tutanlarından işe

yarar dahilde kimse kalmadığını Ermeni köylülerine söylüyorlar.

Rus’lar Osmanlı hududunu tecavüz eyledikten sonra işgal eyledik­

leri mıntakalarda bulunan Ermeni köyleri ahalisi kamilen Rus tarafına

geçmiş ve bunlar içinde eli silâh tutanlar Orduya girerek Türk’lere

karşı ateş etmişlerdir.

Her hangi bir sebeple Ordudan savuşmağa muvaffak olamayan

Ermeni askerleri de ilânı harbi müteakip ilk fırsatta düşman tarafına

geçmişlerdir .

Rus’ların hududu tecavüz etmeleri âni olmuştu. Hudut civarındaki

İslâm köylüleri geri çekilmeğe zaman ve imkân bulamamışlardır. Rus

Ordusu ilerlerken Orduya refakat eden Ermeni gönüllüleri ve Ermeni

çeteleri İslâm köylerini kamilen yağma ve mulıadderatı İslâmiyeye

tasallût, çoluk ve çocukları şehit eylemişlerdir.

Ermeni’ler tarafından muntazam bir plân dahilinde icra edilmekte

olan tecavüz, gasp, zulüm ve işkence muameleleri İslâm halkı üzerinde

çok müthiş tesir bırakmış ve bu tesirin şevkiyle muharebenin mütea­

kip safhalarında İslâm ahali köylerini terkederek hicrete mecbur olmuşlardır.

Rus Ordusuna iltihak etmiş olan Ermeni çeteleri Rus Ordusuna

öncülük vazifesini yaparken dahilde kalmış olan çeteler de arkadan

Osmanlı Ordusunu işgal etmeğe çalışıyorlardı.

Öteden beri Ermeni komitalarmın harekât ve faaliyetlerine, Ermeni

isyanlarına çok müsait bir muhit olan Bitlis vilâyetinde en büyük ve

kanlı vukuat zuhur etmişti. Harbi umumîye girdikten sonra bu vilâyet

dahilinde Hizan kazasının Şikâr kariyesinde filen isyan başlamıştır.

Firari derdesti, asker celbi için bu kazanın köylerine giden jandarma

müfrezelerini kariye ahalisi: «Osmanh Hükümetine asker vermeyecek­

lerini ve Hükümeti tanımıyacaklarını» söyliyei’ek silâhla karşılamışlar

ve jandarmaları şehit etmişlerdir.

Aynı vukuat Muş köylerinde de olmuştur. Takibat için Muş’a üç

buçuk saat mesafedeki Arak manastırına müfrezeler sevkedilmişti,

70 Hilâl altında dört sene

Page 73: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Ermeni tehciri ve Ermeniİere reva görülen zulüm ve itisaf ?1

Manastırdaki papazların kimse olmadığı teminatına rağmen müfreze

manastıra 20 adım kadar yaklaştığı esnada manastırdan yaylım ateşle

müfreze kumandanı ve müfrezelerin çoğu şehit düşüyor. Manastırdaki çeteler de papazların muavenetiyle geceleyin kaçmağa muvaffak

oluyorlar.

Esasen Ermeni çete ve eşkıyaları kilise ve manastır gibi kuvvetli

yerlerde tahassun ederlerdi. İsyan için hazırlanan çeteler daima cesim

ve kârgir kihselerde toplanmışlar ve kilise rühbanları tarafından hi­maye görmüşlerdir. Kiliseler aynı zamanda esliha ve bomba deposu

vazifesini de görüyordu .

Erzincan mmtakasmda da suikastlar, kasaba dahilinde memurin

ve asker üzerine ateş açmak adi vukuat sırasına geçmişti. Buradaki

hanelerde müdafaa için hususî tertibat yapıldığı gibi gizli yollar, maz­

gallar, menfezler, her haneyi yekdiğerine rapteden yer altı dehlizleri inşa edildiği görüldü.

Erzincan Ermeni murahhasahanesiyle evlerden binden fazla firarı

yakalandı. Bu firarilerin iaşe ve muhafazası murahhasahane tarafın­

dan temin edilmişti. Burası bomba deposu haline getirilmişti. Sürpâgop

kilisesinden bomba çıkanhrken kazaen bir bomba patlamış, bu yüzden

diğer yüzlerce bomba infilâk etmişti. Mes’ele Hükümet tarafından

duyulmuştu. Yapılan tahkikat ve takibatta çete reislerinden Erzincan’h

Papazyan Dikran ele geçmişti. Bu şahıs isticvap edilirken: «Üç, beş

gün daha geçmiş olsaydı komitaların aldıkları tertibat ile Erzincan’ı

kamilen ateşler içinde bırakacakları, bütün İslâmları doğrayacaklarını»

biperva söylemiştir. Ermeni’Ierin tehcirinden sonra Ermeni evlerinin

bahçelerinde ve kuyularında birçok İslâm cesetleri çıkarılmıştır.

Diyarbekir’de: Askere icabet etmiyenlerle Ordudan kaçan Erme-

ni’ler (Tam taburu) adlı tabur teşkiline cür’et ediyorlar. Bu taburdaki

eşirranın derdesti için icra kılınan taharriyatta mahut taburu teşkil

eden 500 kişi de silâhları ile ve bombaları ile derdest olundu. Ayrıca

birçok eshhai memnua ve bombalar yakalandı.

Tahkikat neticesinde komitaların burada da aynen; «Rus'lar Van

cihetlerinde muzafferen ilerledikleri takdirde umum Ermeni’lerin mü-

rettep plân ve hususî tahmat dairesinde kıyam ve İslâmları katliâm,

şehri ihrak, emakini resmiyeyi bombalarla berhava etmeleri ve Kaf­

kasya hududundaki Ordumuzun arkasını tehdit ve diğer taraftan Hükü­

meti işgal ederek Ermeni teklifini kabule icbar eylemeleri ve aynı

zamanda Rus’ların ilerlemelerini teshile çalışmaları» tebliğ edildiği

anlaşıldı.

Page 74: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

h ilâ l altında dört sene

Elâziz’de isyan tertibatı alınmıştı. Dersim ahalisini hükümet aley­

hine teşvik ve Kürt’lerle bu hususta ittifak etmek üzere Dersim içeri­

sine de birçok komitalar gönderilmiştir.

Bu vilâyet dahilinde de yapılan taharriyatta yalnız merkezi vilâ­

yette beşbinden fazla silâh, bomba, bomba fitili ve dinamit bulunmuştur.

Sivas vilâyeti dahihnde ilk ihtilâl ateşi Suşehri kazasının Pürk

kariyesinden başladı. Bir asker kafilesi güzergâhtaki Pürk kariyesin-

den geçerken ağırlıklarını taşımak için ilk tesadüf edecekleri köyden

değiştirilmek üzere iki mekkâre talep ediyorlar. Köyün muhtarı Agop

vermek istemiyor, bu talebi reddediyor. Halbuki, 250 haneli zengin

bir köy olan Pürk için iki mekkâre hiç bir şey değildi. Köylü

bu mekkâreleri verebilecek kudrette id i. Agop kâhya bu talep

üzerine kafile memurunu tabanca ile karşılıyor ve yaralıyor.

Bu ateşi bir işaret telâkki eden yüze yakın müsellâh eşhas mevzi

alıp ateş etmeğe başlıyorlar. Kafile efradı silâhsız olduğu için hayli

telefat veriyor. Derhal mahalli vak’aya kuvvet gönderiliyor. Bu isyan

etrafa sirayet etmeden çabuk söndürülüyor. Yapılan tahkikatta Ermeni

köylerindeki tertibat Ve silâhlar meydana çıkıyor, Yalnız Suşehri

kazası dahilindeki Ermeni köylerinden binden fazla memnu silâh

elde ediliyor .

Ermeni’lik cereyanını, ruhunu anlamak için en ziyade şayanı

tetkik saha Van vilâyetidir. Burada komitaların vaziyeti ve istihdaf

eyledikleri gaye daha vazıh olarak nazara çarpar.Bunların gayesi; «Avrupa kontrolü altında Ermeni muhtariyeti» idi.

Bu vilâyette her zaman Ermeni’ler Hükümeti değil komitayı tammış

Hükümet te daima komitayı görmüştür.

Yukarıda izah edildiği gibi bu mmtakadan İran ve Rusya’ya geç­

miş birçok Ermeni’ler maruf komitacılardan Antranik, Muş’lu Sembat,

Van’lı Hamazasp gibi rüesa maiyetinde taburlar teşkil etmişler, Rus

zabitanmın nezareti altında talime başlamışlar . İlânı harbi müteakip

Rus’ların Ermeni gönüllü taburları ile hudutlarımıza taarruz etmeleri

üzerine Van’daki Ermeni’lerin hâl ve tavrı derhal değişti. Hükümet

memurları, jandarmalar ötede beride Ermeni’lerin hakaret ve tecavü­züne maruz kaldılar .

Rus’ların ileri harekâtı, Ermeni’ler tarafından tasavvur edildiği

gibi, seri olmıyordu. Vaktinden evvel isyan ve ihtilâl çıkarılması

dahildeki . rmeni’ler için tehhkeli olabilirdi.

Bunu düşünen komitalar biraz daha vakit kazanmak istiyorlardı.

Bu maksatla yeniden vilâyetteki şubelere şu mealde tebligat yaptılar :

Page 75: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

;Dahildeki rüfekayı tehlikede bırakmamak için Rus’lann yaklaşmasma

intizar etmeliyiz.» Fakat bu tebligat her tarafa vaktinde yapılamadı.

Bu tebligattan vaktiyle heberdar olamıyanlar evvelce aldıkları talimatı

tatbikte istical eden Ermeni köylerinden bazılarının jandarmalarımıza

taarruzları, telgraf tellerinin tahribi; bazı mühim yolların işgal olun­

ması vukuatin zamanı muayyeninden evvel zuhurunu intaç etmiştir.

Şubat 330. [ Şubat — 915 ] te Timar nahiye merkezinde ağnam

tadadı mes’elesinden dolayı isyan zuhur etti. Civardan iltihak eden

Ermeni’lerle usatm adedi ilk günde bini geçti. Kıyam ve isyan

Gevaş ve Şatak kazalarına da sirayet etti. Vilâyet mekezinden bura­

lara kuvvet göndermek icap etti. Esasen vilâyet merkezinde de çok

kuvvet yoktu. Hafif Türk jandarmalarıyle birkaç eski top vardı.

Van’dan kuvvet ifraz olunduğunu bilen ihtilâlcüar Van’da da isyan

ettiler, Ermeni mahallelerine civar jandarma, polis kuvvetlerine kışla­

daki askerlere ateş etmeğe başladılar. İçşeliir denilen kısnnda çok

şiddetli tecavüzlerde bulundular.

Van ihtilâli Nisan bidayetinde başlamıştı; bu ihtilâl Ermeni’lerin

taarruzu, Hükümetin müdafaası ile Nisan nihayetine kadar devam etti.

Nögalis, Van içinde cereyan eden muharebeler hakkında çok mufassal malûmat vermiştir.

Hükümet bu zamana kadar, Ermeni’ler tarafından yapılan taşkın­

lıklara, isyanlara karşı sükûnetini mahafaza eyledi; bunları mevziî

tedbirlerle, büyümeden, mahallinde söndürdü. Her tarafta bu hareket­lere karşı müdafaa vaziyetinde kalmağı tercih etti,

Daha evvel Ermeni patrikine ve komitalara mensup Ermeni meb’-

uslanna harp esnasında dahilde muhafazai asayiş için istediği kadar

jandarma ve asker bulun dur amıyacağmdan Ermeni’ler tarafından bir

ihtilâl vukua getirildiği takdirde asayişi memleketi muhafaza ve isyanı tevsi etmeksizin derhal teskin için şiddetli tedbirler ittihazına mecbur

olacağını anlattı. Alınan tedbirlere, hükümetin müsamahasına rağmen

komitaların faaliyeti günden güne artıyordu. Faaliyet öyle bir dereceyi

buldu ki artık bir gün bile ihmal ve müsamahanm devlete çok babalıya

mal olacağı anlaşıldı. Binaenaleyh memleketin en buhranlı bir zama­

nında vazifei vataniyeden firar eden, casusluk yapan, hayatımıza

kasteden, askere, jandarmaya, İslâm ahaliye karşı en müthiş cinayet

ve şenayii irtikâp eden, ateş ve kan saçan Ermeni komitalarına ait

merkezlerin derhal şeddine ve efradının dağıtılmasına lüzum gördü

ve bu kararını 11 — Nisan — 331 [ 24 — Nisan — 915 ] te icraya mec­bur oldu.

Ermeni tehciri ve Ermenilere reva görülen zulüm ve itisaî 73

10

Page 76: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Fakat bu tedbir de sükûn ve asayişi, memleketin müdafaasmı temine

kâfi gelmedi. Ötede beride zuhur eden isyanlar mmtakai harp olan

Şark vilâyetlerinde Hükümeti çok tehhkeli bir vaziyete sokacak renk

almıştı. Bu tehlikeyi menedecek yegâne çare ise o havalideki Enne-

ni’leri devletin hayat ve istikbali mevzuubahis olduğu sırada mazarrat

ika edemiyecekleri ve haricin nüfuzundan uzak kalacakları bir mmta-

kaya sevk ile kabil olabilecekti. Bidayette yalnız isyan zuhur eden ve

ihtilâl tertibatı meydana çıkarılan havalideki Ermeni’lerin tehcirine

karar verildi. Tehcir hakkında Hükümet tarafından çıkarılan kanunun

tarihi 14 — Mayıs — 331 dir. (27 — Mayıs — 915 ). Bu tarihten de

anlaşılacağına göre Hükümet onbir aylık bir tahammülden sonra

tehcir kararım vermeğe mecbur olmuştur.

Hayat ve bakasım temin için binlerce evlâdını harp meydanlarında

feda eden bilâ tefriki cinsü mezhep bütün ahalisinden vatana karşı

her zamandan ziyade bir merbutiyet bekliyen bir Devletin kendisini

dahilde işgale, arkadan vurmağa çalışanlara karşı tehcir kararını

ittihaz etmesi en tabiî ve meşru bir haktır. Hükümet bu hakkını

istimalde geç bile kalmıştır.

İhracın yalnız komitacılara hasrına imkân yoktu . Çünkü komita­

ların teşkilâtı en ufak köylere kadar tevsi edilmiş, her köyde komita

şubeleri tesis, çete teşkilâtı icra olunmuştu .

Van ihtilâhnden sonra Haziran 331 de Şibinkarahisarı’nda isyan

başladı. Firarı derdesti için Ermeni mahallesine giden polisler ile

birkaç jandarma üzerine evlerden ateş edilerek polis ve jandarmalar

öldürülüyor. Telgraf ve telefon telleri kesiliyor. Ermeni’ler şehre

hâkim olan Karahisar kalesine çıkıyorlar ve burasını işgal ediyorlar.

Ayrıca îslâm mahallesine de ateş veriyorlar.

Yangın şiddetle devam ediyor. İkiyüz haneden maada bütün Zara-

hisar muhterik oluyor. Peyderpey civardan yetişen askerî kuvvetlerle

kale muhasara ediliyor. 25 gün muhasaradan sonra dahildekilerin

yaptıkları bir huruç hareketi ile üçyüzü mütecaviz eşkıya firar etmeğe

muvaffak oluyor. Bu dağılan eşkıyalar vilâyetin muhtelif yerlerine

dağılarak icrayı mezalim ve şenaiye başlıyorlar.

Bilâhare Karahisar kalesi tetkik edildi. Burasının Ermeni’ler

tarafından isyanda istifade etmek için iyi hazırlanmış, üç dört ay

tadar idare edecek erzak, cepane ve bilhassa çok miktarda bomba konulmuş olduğu görüldü .

74 H i l â l d ö r t sene

Page 77: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

Ermeni tehciri ve Ermenilere reva görülen zulüm ve itisaf 75

Bu isyanı tertip ve idare eden komita rüesasından meşhur Sıvas'lı

Murattu’ .

Amasya Ermeni’leri de kasabaya ateş verdiler. Bu yangmda 14

mahalle tamamen yandı. Fmdıcık, Yozgat, İzmit, Hacin’de yangınlar

çıkarılmıştır. Ayrıca da Urfa’da isyan başlamıştır.

Bütün bu vak’alar mıntakai harp haricinde kalan Ermeni’lerin de

dahile tehcir edilmelerini intaç etti.

Tehcir edilen Ermeni’lerin muntazam surette sevkedilmeleri hükü­

metçe çok arzu ediliyordu. Bunun için de her tarafa lâzım gelen

tebligat yapdmıştı. Fakat memleket hali tabiîde değil hali harpte id i.

Bütün vesaiti nakliyesini Ordu ve memleketin ihtiyacatı uğrunda kul­

lanıyordu. Bu hususta yapacağı yardım ancak imkânla mütenasip

olabilirdi.Maamafih vesaitin mühim bir kısmını bu hususun temini için terketti.

Memurlarım, asker ve jandarmadan büyük bir kuvveti kafilelerin

müreffehen ve salimen şevklerine tahsis etti.

Fakat şahıslarına büyük bir kıymet veren komitalar bu kafilelere

seyirci vaziyette kalamadılar. Kafilelerin tahlisi kendileri için millî bir

vazife telâkki olunuyordu . Kuvvetli Ermeni çeteleri bu kafilelerin yol­

larını kestiler, ekseri yerlerde muhafızları şehit ederek kafileleri dağı­tarak tahlis ve hakikat halde sefil ve perişan ettiler.

Bundan başka kafilelere yardım maksadı ile iaşe merkezleri açıldı.

Tehcir edilen Ermeni’lerin emvali menkule ve gayrı menkulelerini

ziyadan muhafaza için Hükümet tarafından bir kanun neşredildi. Tehcir

mıntakalarına teftiş heyetleri gönderdi; suiistimali görülenler tecziye edilmek üzere divanıharbe tevdi olundu .

Esasen Şark vilâyetlerinde müreffeh hayat geçiren, servet ve tica­

rete hâkim olan Ermeni’lerdi. Her Ermeni vaziyetinden, hayatından

memnundu . Memnun olmıyan komitacılardı. Komitacılar Ermeni’ler

üzerinde müthiş bir istibdat yapıyorlardı, bu istibdadın tesiriyledir ki

teşkilât en ufak köylere kadar teşmil edildi. Her Ermeni köyünde

bir teşkilât vardı. Komitaların her tarafta vücude getirdikleri teşkilât

sayesinde ihtilâl ve isyan fikirleri her tarafa aşılandı. Siyasî gayele­

rini elde etmek için Büyük harp çok müsait bir fırsat teşkil etmişti.

Gerek seferberlik esnasında ve gerekse Büyük harbe girdikten sonra Van,

Muş, Bitlis, Karahisar, Zeytin, Urfa mevkilerinde filen başlıyan isyan

ve diğer yerlerde de yakalanan ihtilâl tertibatı ve elde edilen silâh

ve bombalar Ermeni’lerin hayatı Devlete kasdettiklerini kat’iyyen tevil

götürmez bir surette ispat etmişti.

Page 78: Hİl-ÂU ALTINDA DÖRT S£NE...7. Fasıl 20 8. Fasıl 34 Halil Bey kuvvei seferiyesi nezdinde 34 9. Fasıl 40 Ric’at ve Ermeni mezalimi 40 Hilâl altında dört sene adlı kitap

76 Hilâl altında dört sene

Hükümetin Ernıeııi’lere karşı mukabelesi ıztırarî müdafaadan

başka birşey değildi. Bu müdafaa esnasmda her iki taraftan da zayiat

olmuştur .

Nögalis sadece Bitlis, Siirt havalisinde Ermeni muhacirlerine yapı­

lan muameleleri bertafsil hikâye ediyor. Bitlis, Muş vilâyetleri dahi­

lindeki Ermeni köylerinin esnayı ihtilâlde Türkler ve Kürt’ler aleyhine-

irtikâp eyledikleri şenaat ve fecaatten hiç bahsetmiyor.

Filhakika Bitlis, Muş havalisinde katliâmlar olmuştur. Fakat buna

sebep olan ve bu uğurda ilk silâh atan Ermenilerdir. Ermeniler de-

Avrupa’nın tahrikât ve telkinatı ile ihtilâller, isyanlar tertip etmişler­

dir. Türk’ler sadece müdafaa vaziyetinde kalmışlardır. Ermeni’ler

bu işte daha zararlı çıkmışlarsa, daha çok zayiata maruz kalmışlarsa

bunun sebebi kâfi derecede hazırlanmamış ve ihtilâl hareketlerine-

daha erken başlamış olmalarındandır. Maahaza Ermeni’ler tarafından

gerek Ruslar’m iler; harekâtı esnasmda ve gerekse Ruslar’m işgal

eyledikleri yerleri tahliye ettikten sonra katil ve imha edilmiş olan

Türk’lerin miktarı milyondan çok fazladır. Buna ait malûmat 3. Os-

manh Ordusunun (Ermeni mezalim dosyası) nda mevcuttur.

Yukarıda arzedilen malûmat resmî vesaika müstenittir. Bu malûmat

bize gösteriyor ki Ermeni tehcirine ve binnetice birçok Ermeni’nin

mahvına sebep olanlar yine Ermeni’lerdir.

Ermeni’ler 3. Kafkas Ordusunun inhizamım mucip olacak ve ana

vatanı tehlikeye koyacak ihtilâllere teşebbüs eylemişlerdir; vatanî

vazifelerinden kaçmışlardır, düşmanlara casusluk yapmışlardır, pera­

kende olarak tesadüf eyledikleri İslâmları imha eylemişlerdir; askere'

ve jandarmaya karşı silâh kullanmışlar, Hükümetin davetine icabet

etmemişlerdir. Muhtariyeti idare peşinde koşmuşlardır. Etrafa dağılan

çetelerle Ordunun gerisinde asayişi ihlâl, birçok İslâm köylerine teca­

vüz, İslâm muhacir kafilelerine taarruzlarda bulunmuşlardır.

Hükümet dahil ve hariçte cereyan eden bu muamelelere karşı

Eyubane bir sabır ile aylarca tahammül etmiş, ancak bir sene sonra

tehcir işine girişmiştir.

s o ı ı s r