FYZY Dergisi - Sayı 14

36

description

FYZY Dergisi

Transcript of FYZY Dergisi - Sayı 14

Page 1: FYZY Dergisi - Sayı 14
Page 2: FYZY Dergisi - Sayı 14
Page 3: FYZY Dergisi - Sayı 14

ergimizin yeni say›s›n›, yeni bir e¤itim-ö¤retim y›l› bafllang›c›nda sizlerle bu-luflturuyoruz. 2009 - 2010 E¤itim Ö¤re-

tim Y›l›’nda da ça¤dafl, demokratik, laik e¤itimanlay›fl›m›zla, ülkemizin gelece¤ini belirleye-cek genç nesiller yetifltirme misyonumuzu yeri-ne getirirken e¤itim olanaklar›m›z› da güçlen-diriyor, daha da iyilefltiriyor ve art›r›yoruz.

Bu çal›flmalar›m›z kapsam›nda, Ayaza¤aKampüsünün akredite olmas›n›n ard›ndanErenköy Kampüsü de akredite olmak için CIS’e(Uluslararas› Okullar Birli¤i) baflvurusunu yap-t›. Önümüzdeki iki y›l boyunca Erenköy Kam-püsü toplumu da ayn› zorlu süreçten geçerekokullar›n›n her boyutunu inceleyecek, güçlü vezay›f yönlerini belirleyecek, de¤erlendirecek vedaha yüksek standartlara ulaflt›racak.

FMV Ifl›k Okullar›n›n en önemli hedeflerin-den biri de ö¤rencilerinin ‹ngilizceyi mükem-mel bir düzeyde ö¤renmeleridir. Bu amaçlaanaokullar›m›zda uygulad›¤›m›z ‹ngilizceprogramlar› her sene geliflerek zenginlefliyor.Geçen y›l bafllatt›¤›m›z giriflimi bu y›l da devamettirerek tüm ilkö¤retim 8. s›n›f ö¤rencilerimi-zin Cambridge PET s›nav›na girmelerini sa¤l›-yoruz. Okullar›m›z›n yabanc› dildeki baflar›s›-n›, liselerimizden mezun olan ö¤rencilerimizin,girdikleri üniversitelerde haz›rl›k s›n›flar›n›do¤rudan geçtiklerini görerek memnuniyetletespit ediyoruz. Bu y›l özellikle kütüphaneleri-mizin ‹ngilizce kaynaklar›n›, kitap ve dergileri-ni zenginlefltirmeye önem veriyoruz. Okullar›-m›z› ziyaret etti¤inizde bina, s›n›f ve koridorla-r›m›zda, s›n›f d›fl›nda da çok daha fazla yerde‹ngilizce uyar›c›lar görecek ve duyacaks›n›z.

Okullar›m›z›n e¤itim kalitesini birçok bi-limsel veriyle ölçüyor ve gelifltiriyoruz. Bualanda her y›l uygulad›¤›m›z memnuniyet an-ketlerini geçti¤imiz y›l, kurum d›fl›ndan, ala-n›nda uzman profesyonel bir firmaya yapt›r-d›k. Böylece okullar›m›z›n ö¤retmen, veli veö¤retmen gözünde nas›l alg›land›¤›n› objektif

bir incelemeyle gördük. Bugünlerde hem okulmüdürlerimiz hem de vak›f yöneticilerimiz,okul paydafllar›m›z›n verdi¤i de¤erli geri bildi-rimleri ve al›nan sonuçlar› de¤erlendirerek ak-siyon planlar› haz›rl›yorlar.

E¤itimcilerimiz, son y›llarda afl›r› koruyucuve yönlendirmeci aile yap›s›n›n geliflmesiyle,çocuklar›m›z›n sürekli d›fl güdülerle kontroledildi¤ini ya da tam tersine çocuklar›n özgürbüyümesini benimsemifl ebeveynlerin s›n›rkoymad›klar›n› tespit ediyorlar. Ancak küresel-leflen dünyadaysa tam tersine hem s›n›rlar›n›kendi koyabilen, yani öz disiplini geliflmifl hemde bu s›n›rlar içerisinde ba¤›ms›z hareket ede-bilen, kendi iflini gören, sorumluluk alabilengençler yetifltirmemiz gerek. ‹flte bu nedenleart›k anaokullar›m›zdan bafllamak üzere ço-cuklar›m›z› kendi kendilerine yetebilecek fle-kilde yetifltirmeye, onlar›n bahsetti¤imiz bece-rileri gelifltirmelerine özellikle önem veriyoruz.

“Önce iyi insan yetifltirmek” misyonumuz-la, ça¤dafl e¤itim alan›ndaki tüm bu at›l›mlar›-m›z›n sonucunu ö¤rencilerimizin somut bafla-r›lar›yla da görme imkân›n› buluyoruz. Bu y›lilk defa Erenköy Ifl›k Fen Lisemiz mezun verdi;ö¤rencilerimiz ald›klar› parlak sonuçlarla hemkendilerini hem bizleri sevindirdiler. Bir baflkasevindirici geliflme de lise girifllerimizde oldu.Birkaç y›ld›r uygulad›¤›m›z barajlar neticesindegeçmifle oranla çok daha baflar›l› ö¤rencilerinliselerimizi tercih etti¤ini görüyoruz. E¤itimkalitemizin ve gücünün sonucunda, bir ekono-mik kriz yafl›yor olmam›za ra¤men ö¤renci sa-y›lar›m›zda da hiç azalma olmad›¤›n› gururlagörüyoruz.

Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Okullar› ça¤-dafl e¤itimde Türkiye’nin öncü kurumu ve gü-cü olarak geliflmesini sürdürürken; yeni e¤itim-ö¤retim y›l›n›n tüm Ifl›kl›lara hay›rl› olmas›n›diliyorum.

Sayg› ve sevgilerimle.

BAfiYAZI

De¤erli Ifl›kl›lar,

3

Dr. Murat B‹NARKFeyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan›D

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 3

Page 4: FYZY Dergisi - Sayı 14

FMVBAfiARI

13. Stockholm Gençler Su Ödülü Yar›flmas›n›nfinali, gezegenin en önemli su konular› için y›l-l›k görüflmelerin yap›ld›¤› 2009 Dünya Su Haf-tas› s›ras›nda, 16-22 A¤ustos 2009 tarihleriaras›nda Stockholm’de gerçekleflti. Dünya ça-p›nda 8600 projeyle rekor say›da baflvurununoldu¤u yar›flman›n finaline Arjantin, Avustral-ya, Beyaz Rusya, Kanada, fiili, Çin, Finlandiya,Fransa, Almanya, Gana, ‹srail, ‹talya, Japonya,Litvanya, Meksika, Hollanda, Nijerya, Norveç,Kore, Rusya, Singapur, Slovakya, Güney Afri-ka, ‹spanya, Sri Lanka, ‹sveç, Türkiye, BirleflikKrall›k, Ukrayna, B.Milletler ve Vietnam kald›.

Finalde FMV Özel Ifl›k Lisesi ö¤rencisi Ce-ren Burçak Da¤ “Yeni Bir Enerji Kayna¤›: Ya¤-mur” adl› projesiyle dünya birincisi oldu.

Jüri, yar›flmaya kat›lan projelerle ilgili ola-rak “Pek çok proje iklim de¤ifliklikleri ile ilgi-liydi. Ancak çok az proje çözüm odakl›yd›. Buy›l›n birincisi Türkiye FMV Özel Ifl›k Lisesin-den Ceren Burçak Da¤’›n projesindeyse dâhicebir buluflla ve ileri teknoloji gerektiren piezoe-lektrik özellikli ak›ll› materyal diyebilece¤imizPVDF ile ya¤mur damlalar›ndaki kinetik ener-jiyi elektrik enerjisine çeviren çözüm odakl› birçal›flma vard›.” aç›klamas›n› yapt›.

Ceren Burçak Da¤’›n “Yeni Bir Enerji Kayna-¤›: Ya¤mur” projesi, TÜB‹TAK ortaö¤retim ö¤-rencileri proje yar›flmas›nda önce Marmara-Av-rupa bölge birincili¤ini alm›fl, ard›ndan TÜB‹-TAK deste¤inde Devlet Su ‹flleri Müdürlü¤ünce‹sveç’te düzenlenen Uluslararas› Su Yar›flmas›n-da ülkemizi temsil etmek üzere seçilmiflti.

Ya¤mur: Çevre dostu alternatif enerjikayna¤› Ceren Burçak Da¤, projesinde ya¤murdan na-s›l enerji üretebilece¤ini araflt›rd›. PiezoelektrikEtki yoluyla elektrik enerjisi üretebilmek içinöncelikle ya¤mur damlalar›n›n çap›, limit h›z›ve limit h›z›na ulaflma yüksekli¤ini bulmas›n›sa¤layan teorik bir çal›flma gerçeklefltirdi. Ce-ren’in simülasyonu ve veri analizi; ya¤murenerjisi teknolojisindeki geliflmelerin günefl,rüzgar ve ya¤mur birleflik enerji panellerinioluflturmaya nas›l uygulanabilece¤ini gösteri-yor.

Dünya birincili¤i ödülü olarak kazand›¤›5000 dolar ve su damlas› fleklindeki mavi kris-tal heykelin yan› s›ra Ceren Burcak Da¤’›n Gü-ney Amerika’da hijyen koflullarda tuvalet ve subulunmayan bir bölgeye yap›lacak modern suborular›yla döflenmifl bir tuvalet kompleksinede ad› verilecek.

4

BirincisiDünya

Ö¤rencimiz

Uluslararas› Stockholm Gençler Su Ödülü (2009 Stockholm JuniorWater Prize) Yar›flmas›nda, Türkiye'yi temsil eden FMV Özel Ifl›k Lisesiö¤rencisi Ceren Burçak Da¤ “Yeni Bir Enerji Kayna¤›: Ya¤mur” adl› fizikprojesiyle dünya birincisi oldu.

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 4

Page 5: FYZY Dergisi - Sayı 14

5

FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulundan Deniz Akcan ve Gözde Derin 18 bin 55ö¤rencinin kat›ld›¤› Özel Yabanc› Okullar s›nav›nda sorular›n tamam›n› do¤ru cevap-layarak, s›navda ayn› baflar›y› gösteren 50 ö¤renciyle beraber Türkiye birincisi oldular.

MEB, s›navda tüm sorular› do¤ru cevaplayan 52 ö¤rencinin yüzde 37'sinin özelokullardan, 15’ininse resmî okullardan kat›ld›¤›n› aç›klad›.

S›navda Türkçe ve Matematikten 25; Fen ve Teknolojiyle Sosyal Bilgiler derslerin-den 20; dil ö¤renme yetene¤inden 10 soru yer ald›. Di¤er yandan sorular›n yüzde 70'i8., yüzde 30'uysa 7. s›n›flar›n ö¤retim programlar›n› kaps›yordu.

Millî E¤itim Bakanl›¤› s›nav için baflvuran 18 bin 512 adaydan 457'sinin çeflitli ne-denlerle s›nava giremedi¤ini belirtti.

S›nava giren 18 bin 55 ö¤renciden 1667’si MEB taraf›ndan özel bir okula asil olarakyerlefltirildi.

FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi 9. s›n›f ö¤rencisi Ediz Y›ld›r›mer, Finlandiya'n›nTampere kentinde yap›lan ve 38 ülkenin 16 yafl grubu gençlerinin kat›ld›¤›Avrupa Gençlik Olimpiyatlar›nda 1500 m serbest stilde Avrupa yüzme flam-piyonu, 400 m.deyse Avrupa 3.sü oldu.

Ayn› zamanda FMV Ifl›k Spor Kulübü yüzücüsü olan Ediz Y›ld›r›mer pekçok defa Türkiye flampiyonu olmufl ve son olarak 2008 Pekin Olimpiyatlar›n-da “en genç yüzücü” ünvan›yla yar›flma baflar›s›n› da göstermiflti.

iki ö¤rencimizÖzel Yabanc› Okullar S›nav›nda

Gençlik Olimpiyatlar›nda Avrupa fiampiyonu bir Ifl›kl›

Türkiye birincisi oldu

Deniz Akcan

Gözde Derin

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 5

Page 6: FYZY Dergisi - Sayı 14

FMVE⁄‹T‹M

ocuk ilkö¤retime ad›m att›¤›nda birçok beklentiyle karfl›lafl›r. Grupla bir-likte hareket edebilme, bir ders süre-

since s›ras›nda oturarak dikkatini derse vere-bilme, s›ra bekleme, ders-teneffüs dengesiniayarlama gibi birçok yeni durumla bafl edebil-mesi gerekir. ‹lkö¤retimin bir di¤er zor yan›,çocu¤un daha önceden al›fl›k oldu¤u etkinlik-lerden farkl› olarak bilgileri süreklilik içerisin-de ve biriktirerek ö¤renmesi gereklili¤idir. Bu-günkü derste ö¤rendi¤i bilgiyle yar›nki dersteö¤renece¤i bilgiler aras›nda ba¤lant› kurabil-mesi, okuldan sonra bilgilerini/ö¤rendiklerinipekifltirici al›flt›rmalar yapmas› (örne¤in ev

ödevi vb.), ertesi gün yine okula haz›r olmas›zorunluluklar›yla karfl›lafl›r. Üstelik bu etkin-likleri ço¤unlukla tek bafl›na yapmas› ve ço¤uzaman e¤lenmeden yapmas› beklenir. Bu ne-denle hemen hemen tüm çocuklar oyundanderse geçifl anlam› da tafl›yan bu süreçte zorla-n›rlar. Oyun ça¤›ndan okul ça¤›na geçmifl olsa-lar da asl›nda oyun ihtiyaçlar› devam etmekte-dir.

Çocuklar›n bu sürece haz›r olabilmeleri veokul olgunlu¤unu kazanabilmeleri büyük öl-çüde okul öncesi dönemde ald›klar› e¤itim veaile içerisinde desteklenen süreçleriyle de ba¤-lant›l›d›r.

3-6 yafl döneminde çocuklar, anaokulundaald›klar› okul öncesi e¤itimle, iletiflim becerile-ri, yafllar›na uygun kavram bilgileri, problemçözme becerileri, özgüvenleri, sosyal kurallarauyabilme, yönergelere uygun hareket edebil-me, yafl›na uygun sorumluluklar alabilme be-cerileri, el-göz koordinasyonlar› da desteklen-mifl olarak ilkö¤retime haz›r hâle gelirler.

Bu süreçte okul-aile ifl birli¤i ve tutumlar-daki paralellikler çocu¤un okula haz›r oluflunuolumlu etkileyecektir. Örne¤in; okuldaki ya-flam, saatlere, belli kurallara ba¤l› ve düzenli-dir. Çocuklar bu düzene zaman içerisinde al›-fl›rlar. Bu al›flma sürecinde evde de benzer dü-zenlemeler yap›l›rsa çocu¤un okula uyum sü-reci h›zlan›r. Özellikle zaman›n iyi kullan›lma-s› ve planlanmas› konusunda çocuklar bafllan-g›çta yetiflkin yönlendirmesine ihtiyaç duyar-lar. Okuldan gelifl saati belli olan çocuk yatana

6

Okul olgunlu¤u kavram›, çocuklar›n ilkö¤retime geçiflte bu sürece haz›rolup olmad›klar›yla ilgili bir kavramd›r. Okul olgunlu¤u, çocuklar›n zihin-sel, bedensel, sosyal ve dil geliflimi gibi çeflitli yönlerden haz›r olmalar›n›gerektirir. Çocu¤un takvim yafl›n›n okula bafllang›c› gerektirmesi, harfleriyazabiliyor olmas› ya da saymay› bilmesi okula haz›r olmas› için tekbafl›na yeterli de¤ildir.

Ç

‹lkö¤retime geçifl sürecinde

OKUL OLGUNLU⁄U

Reyhan ÜNLÜUzman Psikolojik Dan›flman

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 6

Page 7: FYZY Dergisi - Sayı 14

kadar sahip oldu¤u bofl zaman›n› dengeli kul-lanmakta zorlan›r. Okulda baflkalar› taraf›ndandüzenlenen zaman, evde s›n›rs›z bir flekilde su-nuldu¤unda çocuk karmafla yaflar. Bu nedenledinlenme, yemek yeme, televizyon izleme, bil-gisayar bafl›nda vakit geçirme gibi etkinlikleriçin ayr›lacak zaman yetiflkinler taraf›ndanplanlanmal›d›r. Özellikle evde desteklenmesigereken di¤er bir kavram sorumluluktur. Ço-cuklara yafllar›na uygun sorumluluklar veril-mesi, özgüven duygular›n› destekleyece¤i gibi,daha sonra ilkö¤retime bafllad›klar›nda bekle-necek sorumluluklar› alabilmeleri için de temeloluflturacakt›r. Örne¤in evde kendi bafl›na giyi-nip soyunma, tuvalet ihtiyac›n› karfl›lama,oyuncaklar›n› toplama vb. hiçbir sorumlulukverilmeyen bir çocuktan okula bafllad›¤›ndaödev sorumlulu¤u beklemek yersiz olacakt›r.

Araflt›rmalar, çocuklar›n okula haz›r oluflla-r›nda ve okuma-yazma geliflimlerinde çocukla-r›n çevresinde bulunan yetiflkinlerin önemli birrolü oldu¤unu ve çocuklar için iyi bir modeloluflturman›n önemine dikkat çekmektedir. Bunedenle okul öncesi dönemde çocuklar›n al-d›klar› e¤itim ve aile içerisinde gösterilenolumlu tutum ve davran›fllarla çocuklar›n tümgeliflim alanlar› desteklendi¤inde çocuklar›nokula haz›r olufllar› da gerçekleflecektir.

Çocuklar okul öncesi dönemde bir anaoku-luna devam ederek e¤itim alm›fl, evden ve an-neden ayr›lma konusunda deneyim sahibi ol-mufl, gruba ait olma, sorumluluk alma, kural-lara uyma konular›nda fikir sahibi olmufl olsa-lar da 1. s›n›f›n ilk günlerinde duygusal aç›danzorlanabileceklerini unutmamak gerekir.

7

• Çocuklar için okulun ilk günü, kendileri taraf›ndan bilinmeyen, yeni bir ortam, ö¤retmen ve ar-kadafllarla tan›flma sürecinin heyecan dolu kayg›lar›n›n yafland›¤› bir gündür. Okula bafllamadanönce onu duygusal aç›dan haz›rlamak, yaflayacaklar› hakk›nda bilgi vermek kendisini iyi hisset-mesini sa¤layacakt›r. Okulda çok say›da arkadafl edinece¤ini ve onu seven ö¤retmenleri olaca-¤›n› söyleyebilir, kendi okul an›lar›n›z› anlat›p okula giden çocuklarla ilgili hikayeler okuyabilirsiniz.

• Okulun ilk gününde yaflanan ayr›l›k sahnesi dramatik hâle getirilmemelidir. Sizden ayr›lmas›-na sadece sözel olarak de¤il beden dilinizle de izin vererek güvende oldu¤unu hissettirmeniz onurahatlatacakt›r.

• Çocu¤unuz her sabah okula gelmeniz konusunda ›srar ediyorsa, ona herkesin sorumlulukla-r› oldu¤unu hat›rlatarak, kendi sorumluluklar›n›zdan bahsedebilir, onunkinin de okula gitmek ol-du¤unu belirtebilirsiniz. Kullanaca¤›n›z ifadelerin k›sa ve net olmas›; ayr›ca söz ve davran›fllar›n›-z›n tutarl› olmas› çok önemlidir.

• Normal bir uyum sürecinde bile, psikolojik nedenlere ba¤l› olarak; kar›n a¤r›s›, mide bulant›-s›, kusma, yüksek atefl vb. psikosomatik belirtiler yaflanabilece¤i unutulmamal›d›r. Böyle bir du-rumla karfl›laflt›¤›n›zda telafla kap›lmadan tutarl› ve kararl› bir flekilde sorunu çözmeye çal›flma-n›z uygun bir yaklafl›m olacakt›r.

• Unutulmamal›d›r ki çocuklar yeni flartlara büyüklerden daha kolay ve rahat uyum sa¤larlar.Çocu¤unuzun yaflayabilece¤i güçlükler bir hafta on gün içinde okul-aile ifl birli¤indeki davran›fl vetutumlarla afl›lacakt›r. Bu süreçte size güvenmesi ve sizi yan›nda hissetmesi onun en önemliyard›mc›s› olacakt›r.

ANNE BABALAR ‹Ç‹N ÖNER‹LER

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 7

Page 8: FYZY Dergisi - Sayı 14

ünyada ilk izcilik örgütlenmesi ünlükâflif Stephenson’un torunu ‹ngilizOrdusundan emekli Korgeneral Ro-

bert Baden Powell taraf›ndan 1907 y›l›nda ger-çeklefltirilmifltir. ‹lginç bir husus ise ‹zcilik Fe-derasyonumuzun Osmanl› ‹mparatorlu¤unda

izcilik benzeri ilk hareketlerin Beyrut’ta TevfikEfendi taraf›ndan bafllat›ld›¤›na dair belgelerioldu¤unu iddia etmesidir ki bu durumda izci-lik teflkilat›n›n dünyada ilk kez Osmanl› ‹mpa-ratorlu¤unda kuruldu¤u söylenebilir. AncakFederasyon internet ortam›nda bu bilgiyi do¤-rulayacak orijinal belgeleri yay›nlamad›¤›ndanbu yaz›lan ne derece do¤rudur bilemiyoruz.

Herkesin üzerinde ittifakla birleflti¤i konuy-sa, Osmanl› ‹mparatorlu¤unda izcilik (keflflaf-l›k) örgütlenmesinin ilk ad›mlar›n›n *Rag›pNurettin (Ege)’in Lozan’da e¤itim gördü¤ü s›-rada, 1910 y›l›n›n sonlar›na do¤ru “Sayi ve Te-rakki Mecmuas›”nda izcilik hakk›ndaki ilk ma-kalesinin yay›nlanmas›yla at›ld›¤›d›r.

Bu makalenin yay›nlanmas›n›n ard›ndansoylu bir ‹ngiliz ailesinin Hindistan do¤umluo¤lu olan ve e¤itimini Mekteb-i Sultâni (Galata-saray Lisesi)’de tamamlayan, futbolcu ve sporadam› Ahmet Robenson taraf›ndan ‹stanbul’dailk izci oyma¤› kurulmufltur. Bu oyma¤›n faali-yetleri, boru trampet tak›mlar›yla flehir içi turla-r› ve do¤a yürüyüflleri yapmaktan ibaretti. Builk oyma¤› Darüflflafaka, Kad›köy Numune

8

izcileri...Ça¤dafl Cumhuriyetin

FMVTAR‹H‹

Mert SANDALCIIfl›k Lisesi Mezunu

(1964-1974) D

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 8

Page 9: FYZY Dergisi - Sayı 14

Mektebi, ‹stanbul Lisesi, Vefa ve Üsküdar Lise-leri takip etti. ‹stanbul d›fl›nda ilk izci teflkilat›kurulan illerse Bursa, Beyrut, ‹zmir, Sivas, Kay-seri ve Kütahya’yd›.

8 Ekim 1912’de Balkan Savafl› bafllay›nca ‹t-tihat ve Terakki Cemiyeti, Edirne’deki ‹ttihatMektebi Müdürü Nafi Atuf (Kansu) ile arkadafl›Manast›r’daki Ö¤retmen Okulu Müdürü EthemNejat’› “mükemmel bir gençlik teflkilat›” kur-mak üzere incelemeler yapmak için Avrupa’yagöndermiflti. At›f Bey dönüflte Enver Pafla’ya iz-cili¤in bu ifl için ideal bir faaliyet oldu¤unu, Ba-t›’daki örnekleri gibi bir teflkilat›n kurulmas› ge-rekti¤ini anlatt›.

Bu ifl için Belçika ‹zcilik Teflkilat› kurucusu‹ngiliz Harold Parfitt ülkeye davet edildi. Par-fitt, 9 Nisan 1914’te Keflflafl›k Cemiyeti ‹zciOca¤›n› kurduktan sonra Darü’l-Muallimin-iAliye (Yüksek Ö¤retmen Okulu)’de izcilik ders-leri vererek ve kamplar kurarak izcili¤i kurum-sallaflt›rmaya bafllad›. 24 Nisan 1914’te Ka¤›tha-ne s›rtlar›nda ilk izcilik uygulamalar› olarak oy-makbafl› kursu gerçeklefltirildi ve 16 oymakbafl›baflar›yla kurstan mezun oldu. Oca¤›n 22 May›s1914’te haz›rlanan 35 maddelik Nizamname-si’nin 2. maddesine göre “izci oymaklar› (tabur)teflkil edilerek, bunlar vas›tas›yla gençli¤in aç›k-göz, çevik, becerikli, yi¤it, tehlikeci, fedakâr,vatanperver olarak yetifltirilmeleri, ayn› zaman-da tesanüt (dayan›flma), yasac›l›k (disiplin),mes’uliyetperverlik ve namusperestlik duygula-r›yla müteallik (donanm›fl) olmalar›” sa¤lana-cakt›. Oca¤›n ilk ‘baflbu¤’u Enver Pafla, ‘kalgay’›(baflbu¤un yard›mc›s›) ise Harold Parfitt oldu.Ayn› y›l Darüflflafaka Lisesi Beden E¤itimi Ö¤-retmeni ve Oymakbeyi Mehmet Sami Karayel“‹zci Rehberi” adl› kitab›n› yay›nlad›.

Bafllang›çta, beyaz tenis flapkas› giyen bu iz-ci guruplar›, kimi çevrelerce Müslüman çocuk-lar›n ‹ngilizler taraf›ndan Hristiyanlaflt›r›lmas›

olarak alg›land›. ‹zcilerin k›sa pantolon giyme-leri öncelere tutucu kesimlerce tepkiyle karfl›-land› ancak Darülfünun Müdürü Salih ZekiBey’in izcili¤i desteklemek amac›yla izci k›yafe-tini giyip k›sa pantolonla dolaflmas›yla tepkilerazald›. Derneklerde, millî duygular›n yo¤unlafl-mas› için, Türkçülük ak›m›n›n ideologlar›ndanZiya Gökalp’in fliirleriyle bestelenmifl marfllar›nyan›nda “Da¤ Bafl›n› Duman Alm›fl” marfl› dasöyleniyordu. Ulusal Kurtulufl Savafl›n›n bafl-lang›ç›nda Samsun’dan Erzurum’a giderkenBüyük Önder’in de söyledi¤i bu marfl›n sözleri,uzun y›llar FMV’de Yönetim Kurulu Üyesi veGenel Sekreter olarak görev yapan ve “Bir De-met Ifl›k” kitab›n›n da yazar› olan Mustafa EmilElöve’nin babas›; Feyz-i S›byan’›n 1895 y›l›mezunu, edebiyat ö¤retmenlerimizden Ali UlviElöve taraf›ndan yaz›lm›flt›r. Marfl›n bestesiyse‹sveçli Felix Körling’in “fiak›yan Üç Genç K›z”(Tre Trallade Jantor) flark›s›ndan uyarlanm›flt›r.

1920 y›l›nda ‹stanbul'da birçok izci oymak-lar›n›n kuruldu¤u görüldü. Hükümet, izcilikifllerinin yürütülmesini zaman›n Millî E¤itimBakanl›¤›na verdi. 1923 y›l›nda Baden Po-well'in “Erkek Çocuklar› ‹çin ‹zcilik” kitab›Türkçeye çevrildi. 1926 y›l›nda Millî E¤itimBakanl›¤›nca bir tamimle okullarda izci oy-maklar›n›n kurulmas› öngörüldü. 1927 y›l›ndaCumhuriyet Bayram›nda Ankara'da Türkiye iz-cilerinin toplanmas› ve törene ifltiraki sa¤land›.12 May›s 1928 y›l›nda 1246 say›l› “Türkiye'deGençlik Teflkilat›n›n Türk Vatandafllar›na Has-r›” kanunu kabul edildi ve bu kanunla izcilikTürkiye'de devletin kontrol ve denetimi alt›naal›nm›fl oldu.

Feyziye Mektepleri yönetimi de o tarihlerdeizcilik faaliyetleriyle yo¤un bir flekilde ilgiliydi.Yaz kamplar› düzenleniyor ard›ndan cumhuri-yet bayramlar›nda mutlaka Ankara’ya izci kafi-lesi gönderiliyordu. ‹flte 1934-1935 y›ll›¤›ndanbir makale:

KAMP VE ‹ZC‹L‹KMillî müdafaa ancak millet efrad›n›n ilk

duygular›n› bu müdafaan›n icaplar›na do¤ruhaz›rlamakla bafllar. Mektebimizin bu hususta-ki kanaati her fleyin üstündedir. Ve böyle oldu-¤u içindir ki bir taraftan muhtelif terbiye yolla-r›ndan istifade ederek kalbimizdeki yurt sevgi-sini filizlendirmeye, kuvvetlendirmeye çal›flt›-¤›m›z gibi bir taraftan da bu sevginin tatbik sa-

9

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 9

Page 10: FYZY Dergisi - Sayı 14

FMVTAR‹H‹

has›na girmesi ihtimalleri karfl›s›nda genç be-denlerin tamamen zinde ve haz›r bulunmas›nasavaflm›flt›r. Bu ümitle vücuda getirilmifl mun-tazam bir izci teflkilat›m›z vard›r. Teflkilat bu-gün 80 mevcutlu ve tam teçhizatl›d›r. Bunlarmuayyen ve muntazam bir programla tatbikatyaparlar. Sab›r, sebat, tahammül, feragat, elbir-li¤i, ani hadiseler karfl›s›nda itidalli muhake-meler yapmak, isabetli kararlar almak gibi izci-li¤in manevi gaileleri ile tabiat›n her türlü ma-nialar›na insan zekâ ve seciyesinin kudreti ilehâkim olabilmek gibi maddi kazançlar›n› temi-ne çal›fl›rlar. ‹zci flark›lar›, trampetlerin madenisesleri yurt sevgisinin bir hemfliresi olan fliir ilemusikinin genç kalplerde nas›l el ele vererekharikaland›¤›n› gösterir. ‹zcilik, mektebimizinnazar›nda sadece bir gezinti faaliyeti de¤il, s›n›fharicinde ikinci bir s›n›f, ders üstünde ikincibir derstir. ‹flte mektebimizin bu husustaki fa-aliyetlerinin objektifimize aksetmifl olan birkaçpozunu biz de afla¤›daki sahifelerimize tekraraksettirmek suretiyle tevsik etmek istedik.

‹zci kamplar›ndan foto¤raflar, yay›nlanan ilky›ll›klarda yer almaktayd›. ‹zcilik malzemeleri,borular, trampetlerse y›llar boyu Niflantafl›’ndamektep olarak kullan›lan kona¤›n arkas›ndakibir müfltemilatta sakland›. ‹zcilerin foto¤raflar›y-sa ancak aile albümlerinde kendilerine yer bul-dular, o da bir süreli¤ine. Peki ya sonra?..

Ne oldu da izcilik bizle beraber neredeysebütün okullar›n hayat›ndan ç›k›verdi? Bu üze-rinde konuflulacak baflka bir konu. Ama bir ger-çek var: “Geçmifl zaman olur ki hayali cihan de-¤er.” derler ya, geçenlerde, Feyziye MektepleriVakf› Baflkan› olarak üç dönem görev yapan vehâlen Feyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu

Üyesi olan Say›n Osman Erbelger aile yadigâr›foto¤raf albümünden flu foto¤raflar› ç›kar›p biz-lere ulaflt›rmasayd› geçmifl zaman› hayal bileedemeden çoktaaan ›skalam›fl gitmifltik…

Oysa bugün o foto¤raflarda; üç kuflak Ifl›kl›Erbelger ailesinden Osman Erbelger’in babas›Ahmet Faz›l Erbelger ve arkadafllar›n›n izci k›-yafetleriyle gülümseyen yüzlerinde, idealist ay-d›n bir neslin ›fl›¤›n› görüyoruz. 137 okul nu-maral› Ahmet Faz›l Erbelger bu resmin çekildi-¤i günlerin sonras›nda, operatör doktor olarakCerrahpafla Hastanesinde ve daha sonra Türki-ye’de verem hastal›¤›n›n yenilmesinde önemlikatk›s› olan Heybeliada Sanatoryumunda görevyapacak; Siyami Ersek’le beraber HaydarpaflaGö¤üs Cerrahi Merkezinin kuruluflunda yeralacakt›r. O hastane bugün Dr. Siyami ErsekGö¤üs Kalp ve Damar Cerrahisi E¤itim ve Arafl-t›rma Hastanesi olarak flifa da¤›tmaya devam et-mektedir. Ve resimdeki di¤er arkadafllar›… Herbiri bugünkü ça¤dafl Türkiye’nin varoluflundakatk› sa¤lam›fl bir neslin temsilcisidir. Onlar,ça¤dafl Atatürk Türkiye’sinin “izcileri”dir.

* Türk Maarifine, Türk Ocaklar›na ve izcili¤imize uzunseneler hayat›n› vakfetmifl olan Rag›p Nurettin Ege, Türki-ye’nin ilk Tedrisat Umum Müdürü olarak görev yapm›fl, Ame-rika'da ilk defa Talebe Müfettiflli¤i Ofisini kurmufl ve birçokönemli maarif hizmetlerinde bulunmufl olan idealist bir e¤i-timcidir. Rag›p Nurettin Ege, efli yazar Nezahat NurettinEge’yle birlikte 1953 y›l›nda Erenköy’de 33 dönümlük araziiçinde yer alan Reflit Pafla Köflkü’nde “Günefl Koleji”ni de kur-mufllard›r. Bu okul, 1999 y›l›nda Feyziye Mektepleri Vakf›naba¤›fllanarak günümüzdeki FMV Erenköy Kampüsümüzüoluflturmufltur.

Ahmet Faz›l Erbelger 29 Temmuz 1931

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 10

Page 11: FYZY Dergisi - Sayı 14

11

eni bir yasa haz›rl›¤›n›n yap›ld›¤› varsa-y›lan flu günlerde yüksekö¤retimin de¤i-flik yönleri masaya yat›r›lmaktad›r. Ge-

nelde yüksekö¤retim sistemimizin mutlakaiçermesi gerekti¤i kabul edilen özellikler: Çeflit-lilik, kurumsal özerklik ve hesap verme - fleffaf-l›k, girdi kontrolü yerine ç›kt› kontrolünü vur-gulamak, yüksekö¤retimi finanse ederken “ka-mu yarar›-bireysel getiri” aras›nda maliyetinpaylafl›lmas› aç›s›ndan bir denge oluflturmak,ancak hiçbir ö¤rencinin finansal nedenlerle ö¤-renim hakk›n› kaybetmemesini garanti etmek,yüksekö¤retim sistemi ve kurumlar›n› kapsa-yan iç ve d›fl kalite güvence sistemlerini olufl-turmak, fleklinde ifade edilebilir.

Bu unsurlar›n aras›nda çeflitlilik en gerekliama en zor anlafl›lan, en tart›flma yaratan hususoldu¤u için biraz açmak faydal› olacakt›r.

Tüm üniversitelerin merkezî ve “tek tip” birdüzenlemeyle yönetilmesi anlay›fl›na son ver-mek, mümkün oldu¤unca “adem-i merkeziyet-çi” bir uygulamaya geçmek, yeknesakl›ktanuzaklaflmak, çeflitlili¤i teflvik etmek, kurumla-r›n kimliklerini oluflturmalar›na destek olmakilkesi yasan›n en önemli yenili¤i olmal›d›r. Çe-flitlilik afla¤›daki muhtelif konular› kapsayabilir: 1. Verilen diploma ve dereceler (Kaliforniya sis-temi gibi) 2. Kurumsal yönetim flekli3. Misyon farkl›l›¤›-araflt›rma yo¤un/e¤itima¤›rl›kl›/hizmete odakl›/bölgesel odakl›/meslekie¤itim odakl›4. Mali çerçeve-torba bütçe/formüle ba¤l› büt-çe; katk› paylar›/ücret farklar›;5. Disiplin baz›nda: klasik (tam teflekküllü-comprehensive)-az say›da odak noktas› olan,uzmanlaflan6. E¤itim flekli: gündüz-akflam-uzaktan-yaflamboyu7. Kamu/vak›f/özel kâr amaçl›/s›n›r ötesi (crossborder)

D›fl paydafl etkisinin az oldu¤u, bütçe (kay-nak) verme yönteminin farkl›l›klar› pekifltirme-di¤i ortamlarda akademik tercihler çeflitlili¤i enaza indiren, standart ve en prestijli etkinliklereyönelen tek tip kurumlar yaratmaktad›r. Bu ne-denle hem sistemin çeflitlili¤e izin vermesi hem

de kurumlar›n bu f›rsat› kullanmas› önem ka-zanmaktad›r. Çeflitlili¤in, yasal sistem ve hukuk-çular›n yaklafl›m› nedeniyle (eflitlikçi, farkl›l›¤aizin vermeyen) zorluklar› oldu¤u gibi; geliflmekisteyenin önünü açmak, kurumlara imkân, kabi-liyet ve tercihleri yönünde ilerlemeleri f›rsat›n›vermek, mükemmeliyet merkezleri oluflumunayard›mc› olmak, ö¤renci taleplerini karfl›lamak,piyasa ihtiyac›na cevap vermek ve istihdam› art-t›rmak gibi nedenlerle müthifl getirileri vard›r.

Çeflitlili¤e örnekler vermek aç›s›ndan, yenikurulmufl ve henüz mezun vermemifl, beflten azdiploma program› olan, ö¤renci say›s›1000’den az olan, ö¤renci / tam zamanl› ö¤re-tim üyesi oran› üniversite genelinde 80’in üs-tünde, herhangi bir diploma program›nda100’ün üstünde olan üniversiteler YÖK’e do¤-rudan ba¤l›, sadece lisans ve yüksek lisans e¤i-timi veren bir kategori olarak tan›mlanabilir.Buradaki gösterge de¤erleri sadece bir fikir ver-mek üzere seçilmifltir; kararlar Ulusal KaliteAjans› verileri kullan›larak verilmelidir. Bu ka-tegorideki üniversiteler kat› bütçe uygulamas›-na tabi ama bütçeden en yüksek destek oran›alan grup olabilir.

Bafllang›ç seviyesini aflan üniversitelere, girdikontrollerini en aza indirip kendi geliflme çizgi-lerini tayin hakk› verilebilir. Stratejileri do¤rul-tusunda o kuruma has 5 y›ll›k sözleflmeyle genelhatlar› çizilen bir statü tan›nabilir. Bunlar›n ara-s›ndan üniversite konseyi/mütevelli heyetle yö-netilmeyi tercih eden üniversitelerin YÖK ba¤-lant›s› s›f›rlanabilir. Statünün devam› için 5 y›l-da bir gözden geçirme esas olmal›d›r. Her du-rumda doktora program› açmak ve sürdürmekiçin kriterler duyurulmal› ve bu statüye geçiflUlusal Kalite Ajans› verileriyle uygulanmal›d›r.

Kamuya aç›kça deklare edilen kriterler çer-çevesinde seçilen araflt›rma yo¤un 5-7 üniversi-te, uluslararas› çapta varl›klar›n› hissettirmek vearaflt›rmac› yetifltirmekle görevlendirilmelidir.7 y›l süreli bu görevlendirmenin doktora mezu-nu say›s›yla iliflkilendirilen ek araflt›rma bütçesive bunu esnek kullan›m hakk› olmal›d›r.

Özellikle akademik çevrelerin bu örnekleriart›r›p çeflitlili¤e imkân verecek çerçeveler olufl-turma sorumlulu¤u bulunmaktad›r.

Prof. Dr. Öktem VARDARIfl›k Üniversitesi Rektör Yard›mc›s›

E⁄‹T‹MC‹GÖZÜYLE

Yüksekö¤retimdeçeflitlilik

Y

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 11

Page 12: FYZY Dergisi - Sayı 14

Serkan Ok, genç ve baflar›l› bir ifladam›. Ancak biz onun iflhayat›ndaki baflar›lar›n›n ötesindeyeflil sahalardaki baflar›lar›na datan›kl›k ediyoruz.

erkan Ok, Türkiye’nin F‹FA kokartl› engenç yard›mc› hakemleri aras›nda yeral›yor. Türkiye süper ligi d›fl›nda Avru-

pa’da da ülkemizi baflar›yla temsil ediyor. O,ayn› zamanda bir Ifl›kl›… Serkan Ok’la yeflil sa-halar›, baflar›lar›n› ve Ifl›kl› y›llar› konufltuk.

Öncelikle hakem camias›yla ilgili bir sorusormak istiyoruz. Sizin eski hakemlerimiz-den ve MHK baflkanlar›ndan Hilmi Ok’la birakrabal›¤›n›z var m›?Hay›r, kendisiyle hiçbir akrabal›¤›m yok. An-cak hakemli¤e bafllad›¤›m günden itibaren Hil-mi Ok’la ilgili sorularla karfl›laflt›m. Hatta yurt-d›fl›na maç yönetmeye gitti¤imde oradaki birgözlemci, Hilmi Ok’u kastederek “babana se-lam söyle.” bile demiflti!

Baban›zla beraber çal›fl›yorsunuz ama farkl›bir alanda!.. Tekstil sektöründe, hammadde al›m sat›m› ve

iplik imalat› üzerine, babam›n kurdu¤u köklübir firmam›z var. Faaliyetlerimize devam edi-yoruz ve hakemlik d›fl›nda zaman›m›n önemlibir k›sm›n› ifl yerinde geçiriyorum.

‹fl yaflam›nda da önemli sorumluluklar üst-lendi¤inizi söyleyebilir miyiz? Evet… Babamla birlikte firmam›zla ilgili karar-larda önemli bir görev üstleniyorum.

Kararlar›n›z ifl hayat›n›z›n yan› s›ra yeflil sa-halarda da önemli oluyor. Hakemlik serüveni-niz nas›l bafllad›? Roberto Carlos’un oynad›¤›bir reklam filmi, çocuklu¤unda hakem olmay›baflaramay›nca, futbolcu oldu¤unu vurgulu-yordu. Roberto Carlos’la bir benzerlik var m›?Biraz benzerlik var!.. Küçükken futbolla çok il-giliydim. Lisans›m yoktu ama arkadafllar›mlasürekli futbol oynard›m. Futbolla ilgili varolanaltyap› çal›flmalar›ndan birinde kendimi gelifl-tirmek istedim. Ama bunu babama söyledi¤im-

12

‹Ç‹M‹ZDEN B‹R‹

Giray KARANLIKYazar - Araflt›rmac›

Sevil KARACIKFMV ve Ifl›k Okullar›

Kültür Sanat Yöneticisi

S

Serkan OkÇizginin hâkimi:

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 12

Page 13: FYZY Dergisi - Sayı 14

de, “Derslerin yo¤un, sen derslerine konsantreol!” diyerek, futbol oynamam› istemedi. Dola-y›s›yla futboldan uzak kald›m. Ama üniversitey›llar›nda, ‹TÜ’de okurken seçmeli futbol ders-leri vard›. O dersleri Say›n Lale Orta veriyordu.Benim futboldan anlad›¤›m›, kurallar› bildi¤i-mi ve bir pozisyon tart›fl›ld›¤›nda do¤ru kararverebildi¤imi gördü. Bu arada Türkiye FutbolFederasyonunun 1998 fiubat ay›nda aç›lan birhakemlik kursu bulunuyordu. Bana, “Kat›lmakister misin? Hakem olamasan da kurallar› dahaiyi ö¤renirsin.” dedi. Ben de üç hafta süren bukursa bafllad›m. Kursta baflar›l› olduktan sonraatletik testi de geçtim. Sözlü ve yaz›l› s›navdada baflar›l› olduktan sonra nisan ay›nda amatörliglerde hakemli¤e bafllad›m.

Amatör spor, dünyada çok önemli ama Tür-kiye’de yeterince ilgi görüyor mu? Ben hakemli¤e bafllad›¤›mda önem verilmeyenbir kategori durumundayd›. Ama son zaman-larda bu alana gösterilen ilgi ve yap›lan yat›-r›mlarla önemli hâle geldi. Eskiden çamurlu sa-halarda çok maç yönettim ama flimdi suni venormal çim sahalar geliflti. Amatör tak›mlardagençleflme olunca, futbolcular› amatör kulüp-lerde deneyip daha sonra profesyonel tak›mlar-da kullananlar da oluyor art›k.

Hakem olduktan sonra ailenizden ne tepkiald›n›z? fiimdi durum nas›l?Ailemdeki bayanlar›n tepkisi daima olumlu ol-du. Annem ve eflim çok destek oldular. Annemeflyalar›n y›kanmas›, çantan›n haz›rlanmas› ko-nusunda daima yard›m ederdi. Sonra bayra¤›eflim devrald›. fiimdi de çantam› eflim haz›rlar.Ben çantama dokunmam. Bunun u¤urlu oldu-¤una inan›yoruz. Zaten ben haz›rlarsam mutla-ka bir fley unutuyorum!

Her baflar›l› erke¤in arkas›nda bir kad›n var-d›r sözü do¤rulan›yor mu?

Benim baflar›m›n ard›nda iki kad›n var! Annemve eflim…

Hakemli¤in ve futbolun d›fl›nda sporun di-¤er alanlar›na da ilginiz var m›? Pek çok spor dal›yla ilgileniyor ve yap›yorum.Genellikle de tenis oynamay› seviyorum veuzun süredir de oynuyorum. Ayr›ca voleybol,basketbol gibi tak›m sporlar›yla da ilgilendim.K›fl sporu olarak da kayak yap›yorum.

Bir hakemin de di¤er sporcular gibi beslen-me, uyku gibi yaflamsal alanlarda bir disip-line sahip olmas› gerekiyor. Siz bunu nas›lgerçeklefltiriyorsunuz?Bu konularda belki tam bir standart ve profes-yonellik bulunmuyor ama kiflinin kendisinedikkat etmesi gerekiyor. Ben de bunu yap›yo-rum. Ama yemek konusuna pek dikkat etmem,yemek yemeyi seven bir yap›m vard›r!

Size Türkiye’nin en ifltahl› hakemi diyorlar. Do¤rudur!..

Bir de Ribery’yi geçen hakem olarak an›l›-yorsunuz.Olay 2004 y›l›ndaki Fenerbahçe-Galatasaraymaç›nda gerçekleflti. Pozisyonda top benimönümden aç›ld›. Ben çizgide koflarken, arka-dan defans oyuncusuyla Ribery beraber koflu-yorlard›. Yani beraber kofltuk ama beni geçe-medi!

Ayn› zamanda Türkiye’nin en genç FIFA ko-kard› takan hakemi oldunuz.2004 y›l›nda FIFA kokard› ald›m… O zaman24 yafl›ndayd›m.

FIFA kokard› takmak, uluslararas› maç yö-netmek Türkiye’nin tan›t›m› aç›s›ndan daçok önemli. Neler yafl›yorsunuz uluslararas›müsabakalarda?

13

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 13

Page 14: FYZY Dergisi - Sayı 14

‹Ç‹M‹ZDENB‹R‹

Uluslararas› bir ekibe kat›ld›¤›n›zda Türklerlehiç tan›flmam›fl bir insan›n bak›fl aç›s› mutlakaolumlu olarak gelifliyor. Yönetti¤imiz maçlarlada Türk hakemli¤inin seviyesinin dünyaya gös-terilmesine ve hakk›m›zdaki ön yarg›lar›n afl›l-mas›na katk›da bulunmufl oluyoruz. Çokolumlu yorumlar al›yoruz. Bazen kat›ld›¤›m›zturnuvalar yaklafl›k bir hafta sürüyor. En az 4farkl› ülkeden hakemlerle ve farkl› ülkelerdengözlemcilerle tan›fl›yorsunuz. Turnuvalarda,hem kendinizi hem de ülkenizi tan›tman›z aç›-s›ndan flans›n›z daha yüksek oluyor. Geçen se-ne 15 gün Çek Cumhuriyeti’nde bir final tur-nuvas›na kat›ld›m. Bu kat›l›m hem Türk ha-kemli¤ini hem de Türkiye’yi tan›tma aç›s›ndançok verimli oldu. Bu y›l da yine bir final maç›yönettik. Bu da çok faydal› oldu.

Hâkimlerin ve hakemlerin tarafs›z olarakkarar verdiklerine flüphe yok… Ama hakem-lerin zaman zaman hata yapmalar› da kaç›-n›lmaz. Türkiye’de hakemlere gerekli tole-rans gösteriliyor mu?Ne yaz›k ki fazla toleransl› bir toplum de¤iliz.Yapm›fl oldu¤unuz en küçük bir hatan›n bilemaç›n sonucuna tesir etti¤i düflünülüyor ve

aleyhinize yorumlar yap›l›yor. Göremedi¤inizbir pozisyon yani vermedi¤iniz bir kararla bilemaç›n sonucunun de¤iflmesine neden oldu¤u-nuz söyleniyor. Di¤er yandan hâkimler kararverirken inceliyor, araflt›r›yor, düflünüyor. Amahakemin “o an” karar›n› vermesi gerekiyor. Bu-nu da düflünmek gerek!..

Sizin de böyle bir talihsiz an›n›z var san›-r›m. Bir Trabzon maç›nda…2003 y›l›n›n Aral›k ay›yd›. Muhittin Boflat’›nhakemli¤i b›rakt›¤› son maçt›. Çok az hata ya-par›m ama yapt›¤›m en büyük hatayd›. 90 + 3.dakika… Trabzonspor 2-1 yenik durumda vemaç Trabzon’da oynan›yor. Oyuncu topa vuru-yor ama kaleci topla arama girdi¤i için topu gö-remiyorum. Bütün gözler bana çevrildi. Göre-medi¤im için ben de onlara bak›yorum. Dahasonra televizyonda, di¤er taraftan çekim yapankameran›n görüntülerinde topun çizgiyi 40-50santim kadar geçti¤ini gördüm. O top dönüpdi¤er kalede gol oldu.

Maçlar 15-20 kamerayla kayda al›n›yor.Ama insan, bu tekni¤in çok gerisinde bir gö-rüfl aç›s›na sahip. Bu teknolojinin, hakemle-re karfl› bir elefltiri arac› olarak kullan›lma-s›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz?Elefltiriler baz› zamanlarda pozisyonu b›rak›n,hakemin kiflilik haklar›na kadar uzan›yor. Bun-lar da bizi olumsuz yönde etkiliyor. Ben televiz-yon teknolojisine karfl› de¤ilim. Bu gibi gelifl-melerden yararlanmal›y›z ama bunun toplumu-muzu bilgilendirme aç›s›ndan kullan›lmas› ge-rekti¤ini düflünüyorum. Biz de o görüntülerdekendi pozisyon hatalar›m›z› görüp yararlanabi-liyoruz. Baz› yorumcular›n insan›n kiflili¤ine,ailesine yönelik elefltirileriyse hiç do¤ru de¤il…

90 dakika içinde pek çok karar vermeniz ge-rekiyor. Bir yard›mc› hakem maçta kaç kezbayrak kald›r›r?Maç›na göre de¤iflir. Örne¤in; bir veya iki kereofsayt bayra¤› kald›raca¤›n›z pozisyon oluyorama bazen de say› 15-20’ye ç›k›yor. Tak›mlar›noyununa ba¤l› olarak de¤ifliyor. Ama ortalamaolarak bir maçta 5-6 ofsayt bayra¤›, 3-4 tane fa-ul, 15-20 aras› taç-aut-korner bayraklar› daolabilir.

14

“2004 y›l›ndakiFenerbahçeGalatasaray

maç›yd›.Pozisyonda top

benim önümdenaç›ld›. Ben çizgidekoflarken, arkadan

defans oyuncusuylaRibery beraber

kofluyorlard›. Yani beraber

kofltuk ama benigeçemedi!”

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 14

Page 15: FYZY Dergisi - Sayı 14

Her insan›n çocuklu¤unda sempati duydu¤ubir tak›m vard›r. Sizin için durum nedir?Çocuklukta, gençlikte herkesin do¤al olaraktuttu¤u bir tak›m vard›r. Ama hakemli¤e baflla-d›¤› andan itibaren o art›k güzel bir an› olarakkal›r. Benim için de öyle…

Biraz da Ifl›kl› y›llardan söz edelim. ‹fl yaflam›-n›zda ya da yeflil sahalardaki baflar›n›zdaIfl›k’ta ald›¤›n›z e¤itimin ne tür bir etkisi oldu?Okulumun bana verdi¤i en büyük katk›y› “ya-banc› dil” olarak görüyorum. Anaokulundanbafllayan kendini disipline etme ve konsantras-yon gelifltirme de Ifl›k Okullar›ndan ald›¤›me¤itimin önemli bir parças› oldu. Hem ifl haya-t›m hem de hakemlik çok önemli bir konsan-trasyon gerektiriyor. Bunu Ifl›k’ta edindim.

Hakemlikte ve FIFA kokard› alman›zda Ifl›k’›nyabanc› dil e¤itimi ne oranda etkili oldu?Anaokulu, ilkokulu ve liseyi Ifl›k’ta okudum.Daha küçük yafllarda ‹ngilizceyi temel e¤itimdilinde almak; okudu¤umuz haz›rl›k s›n›flar›olsun, temel dersleri ‹ngilizce okumam›z olsunyabanc› dilimizin güçlü bir flekilde geliflmesinisa¤lad›. Bunun hem üniversite hayat›mda hemifl hayat›mda hem de hakemlikte büyük fayda-

s›n› gördüm. FIFA kokard› almamda da etkisibüyük. Ben daha küçük yafllardayken yabanc›dil ö¤rendi¤im ve bu konuda güçlü bir altya-p›m oldu¤u için dil seviyelerini h›zl› bir flekil-de geçip baflar›l› olabildim.

Okul y›llar›ndan da söz edelim mi?Anaokulundan bafllad›m ve toplam 13 seneIfl›k’ta e¤itim ald›m. Anaokuluna bafllamadanönce ailem bir iki okula daha bakm›fl. Bana“Hangisini istersin?” diye sorduklar›nda, hiçdüflünmeden “Ifl›k’ta okuyaca¤›m!” demiflim.Böyle bafllad›m. 1996 y›l› mezunuyum amaIfl›k’ta edindi¤im arkadafll›klar›m hâlâ sürüyor.Arkadafllar›mla s›k s›k bulufluyoruz. Pilav gün-lerine mutlaka kat›lmaya çal›fl›yorum.

Okulda sporla aran›z nas›ld›?Teneffüslerde koflarak pota kapmaya çal›fl›rd›k,ö¤le yeme¤ini unuturduk. S›n›fta basketbol tak›-m›ndayd›m. ‹lkokulda yakar top oynard›k. Or-taokul ve lisede basketbola yöneldik. O zamanokulda futbolu legal olarak oynayam›yorduk!

Çocu¤unuz oldu¤u zaman Ifl›k’ta okutmakister misiniz?Kesinlikle… Eflimle bunu konufluyoruz. Ifl›k’taokutmak istiyoruz ama hayat›m Niflantafl›’ndageçti¤i için çocu¤umuzun özellikle bu kampüsteokumas›n› istiyorum.

Baflar›l› bir Ifl›kl› olarak Ifl›kl› ö¤rencilere netavsiye edersiniz?E¤itimlerini dikkate alarak bugünün de¤erinihissetsinler. Her yerde bulamayacaklar› bir e¤i-tim al›yorlar. Bu onlara gelecekte büyük birfayda sa¤layacakt›r.

15

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 15

Page 16: FYZY Dergisi - Sayı 14

KAPAK

ynamayan tay at olmaz, demifl atalar›-m›z... Oyunlar, çocuklar›n fiziksel veruhsal gelifliminin tamamlanmas›nda

büyük pay sahibidir. Yarat›c›l›¤›, analitik dü-flünme yetene¤ini, tart›flma becerisini, problemçözme yetene¤ini gelifltirir, paylaflmay›, arka-dafll›¤›, baflarmay›, yenilgiyi kabullenmeyi,sportmenli¤i, konuflmay›, dinlemeyi, kendiniifade etmeyi, geçici küslük sonras› bar›flmay›ö¤retir. Basit bir oyunun bile bu kadar çok ya-rar sa¤lad›¤›n› görünce flafl›r›yorsunuz. fiaflk›nl›-¤›n›z› pekifltirmek için önce geçmifle bir yolcu-luk yapal›m; kimi zaman sokak aralar›nda du-

ral›m, kimi zaman da bahçede oynayan çocuk-lara kulak verelim:

Düflünün: Ya¤mur sonras› mis gibi toprakkokusu sarm›fl mahalleyi ve kap› önünde sizeseslenen bir arkadafl›n›z›... Annenizin uyar›lar›ard›n›zda ve siz kap› önündesiniz, ayakkab›larancak yolda giyiliyor, aceleyle... D›flar›da ›slanantoprak hemencecik düzlefltiriliyor ve iri bir infla-at çivisi bulunuyor. Merkeze bir nokta iflaretleni-yor, d›flar›dan içeriye do¤ru s›rayla topra¤a çivisaplanarak çizgiler çiziliyor. Amaç; birbirini kes-meden çizgilerle merkeze ulaflmak. El göz koor-dinasyonunu gelifltirmek için ideal bir oyun!..

16

Sosyalleflme ve geliflimin arac›:

Çocukluk oyunlar›

OÖmer ORHANFMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Müdürü

fienay KURTFMV Özel Ifl›k

‹lkö¤retim OkuluMüdür Yard›mc›s›

Bugün unutulan, terk edilen oyunlar çocuklar›n geliflimini, sosyalleflmesini, arkadafll›k ba¤lar›n› güçlendiren, yüzlerce y›ll›k birsürecin ürünü asl›nda… Bugün çocuklar›m›z›n onlar› tan›mamas› veoynamamas› geliflimlerinde bir eksiklik yaratm›yor mu?

Bugün unutulan, terk edilen oyunlar çocuklar›n geliflimini, sosyalleflmesini, arkadafll›k ba¤lar›n› güçlendiren, yüzlerce y›ll›k birsürecin ürünü asl›nda… Bugün çocuklar›m›z›n onlar› tan›mamas› veoynamamas› geliflimlerinde bir eksiklik yaratm›yor mu?

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 16

Page 17: FYZY Dergisi - Sayı 14

Ya¤mur sonras› sokaklar iyice kurumufltur,art›k yarat›c›l›k ve mekanik bilginin konuflturu-laca¤› zamand›r. Otomobil tutkunlar› ve tasa-r›mc›lar› için belki de bafllang›ç seviyesi. Bulu-nabilirse bilyeli rulmanlar›n tekerlek göreviniüstlenecek ve ahflapla buluflarak F1 araçlar›n›npsikolojisini aratmayacak bir (tornet) araba ya-rat›lm›fl olur. Böyle bir araba ortaya ç›kartmakiçin hangi düflünceler içinde olmak gerekir, ya-rat›c›l›¤› nas›l gelifltirir k›sm›n› düflünmeyiysesizlere b›rak›yoruz.

Kal›nca bir telin e¤ilerek, bükülerek yürü-yen baflka bir araca dönüflmesi de bir çocuk içintekerle¤in icad›ndan daha kolay de¤ildir elbet-te. Ama bir çocu¤un kendi eme¤iyle or-taya ç›kartt›¤› bu oyunca¤›n de¤eriemin olun ki günümüzdeki Japon-lar›n ya da Çinlilerin üretti¤iPSP’nin (Play Station Portable) de¤e-rinden çok daha fazlad›r.

Grup olarak oynanan oyunlara nedemeli peki, ço¤u zaman gerçekbir ekip ruhunun yaflat›ld›¤›,kazan›ld›¤›nda bir zafer cofl-kusu, kaybedildi¤indeysepaylafl›l›nca azalan yenilgiac›s›n› birlikte hazmedifl...

Sihirli küre misketBütün misketler yan yana di-zilir. S›ralama at›fl›nda, mis-keti en yak›na atm›fl oyuncubafl› belirler. Sonra da oyu-na kat›lan ve yere misket ko-yan oyuncular dizilifl s›ras›-na göre misketlerini atarlar,bafl taraf›na en yak›n, müm-künse bafl taraf›ndan vurmakhedefinizdir. Vurdu¤unuz mis-ketten sonras›n› al›rs›n›z. Oyuncular s›rayla ala-bildikleri kadar misketi toplar ve bir sonraki ta-raf›na geçerler. E¤er at›fl›n›z, misket çizgisiyleat›fl yapt›¤›n›z taraf aras›nda kalm›flsa oyun d›fl›kal›rs›n›z.

Yerde misket kalm›flsa at›fl yap›lan yerin kar-fl› taraf› yani yerdeki misket dizisinin arkas›nadüflen yerden, öncelikle misketi en uzakta olanoyuncudan bafllanarak uzakl›k s›ras›na göreat›fllar yap›l›r. Tüm oyuncular at›fllar›n› bitirdi-¤inde yerde hâlâ misket kalm›flsa bunlar di¤er

tur için yerde b›rak›l›r. Elbette yere dizilen mis-ketleri vurmak için herkesin severek seçti¤i iribir misketi vard›r ki buna kaflik denir.

Kafa Kar›flBu oyun; çukur olarak da bilinen bir misketoyunudur. Topra¤a küçük bir çukur aç›l›r verakibin misketini çukurdan uzak tutmak amaç-lan›r.

Hem iç hem oyna: Gazoz kapa¤›Misket oyununa benzer, gazoz kapaklar›topra¤a saplanarak yere dizilir ve tercihen birmermer parças› taflla at›fl yap›l›r. Bafl olarak be-

lirlenen yerden sona do¤ru vurdu¤unuznoktadan sonraki gazoz kapaklar›n›toplars›n›z.

Çocu¤un belli bir hedefe odak-lanmas›n›, dikkatini toplamas›n› veartt›rmas›n› amaçlayan bu üç oyun daayn› zamanda el göz koordinasyonu-

nun geliflmesine de yard›mc›olur.

Tüf TüfYar›m metre uzunlu¤undaelektrik tesisat borusu at›fliçin en ideal olan malzeme-dir. Ka¤›ttan yap›lan rulolarboru içinden üflenerek at›-l›r. Elbette en uza¤a atmakyeterince nefese, deneyimeve rulolar›n büyüklü¤üneba¤l›d›r. Afrika k›tas›nda,buna benzer bir boru için-den ucu zehirli ok at›lmas›-n›n bizim oyunumuzla nas›lbir ilintisi oldu¤u bilinmi-

yor. Bilinen birfley var ki o dabu oyunun ci¤erleri açan harika bir nefes egzer-sizi oldu¤udur. Ayr›ca niflan alma ve odaklan-ma da di¤er amaçlar›d›r.

Erkeklerin tutkusu futbolSokakta yere dikilen tafllar aras›nda oynananfutbol, soka¤› enlemesine kullanarak, h›z ve ze-ka gerektiren ve topla orta yap›larak oynanan,orta-gol, topu yere düflürmeden kaleye gol at-maya çal›fl›lan Alman kale, erkek çocuklar›n›nasla vazgeçemedi¤i top oyunlar› aras›ndad›r.

Gündelik hayat›niçinden basitmalzemelerledâhice üretilmiflgeleneksel çocukluk oyunlar›,ayn› zamandaçocuklar›n hemzihinsel hem defiziksel geliflimineönemli katk›sa¤l›yordu.

17

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 17

Page 18: FYZY Dergisi - Sayı 14

KAPAK

K›zlara özel oyunlarElbette sadece k›zlar›n oynad›klar› oyunlar davard›r, bunlardan biri lastiktir. Beyaz bir lasti-¤in uçlar›n›n ba¤lanmas›yla oyun malzemesi ta-mamlan›r. Ayak bilekleri seviyesi (birler), bald›rbölümü (ikiler), diz bölümü (üçler), kalça bölü-mü (dörtler) diye yukar› do¤ru ç›kt›kça zorla-flan ve ad›mlamay› içeren oyundur. Kas geli-flimini sa¤layan lastik oyunu, müthifl birfiziksel egzersizdir.

Yüzük kimde?Baflka bir k›z oyunuysa yüzükkimde oyunudur. Oyuncularotururlar ve avuçlar›n›n içle-ri birbirine bakacak flekildeellerini tutarlar. Ebe olan ki-fli, tüm oyuncular›n ellerinitutar ve gizlice elindeki yü-zü¤ü birinin eline b›rak›r. Eli-ne ald›¤› havluyu k›v›rarak sopafleklinde bir flekle dönüfltürür. Ya-r›flmac›lar› dolaflarak yüzü¤ün kimdeoldu¤unu sorar, bilemeyene havluylavurur, bilen kifli ebe olur.

Gelifltirici oyunlar bitmez‹flte kas geliflimini, dikkati artt›rmay› ve odak-lanmay› amaçlayan baflka bir oyun: Sek sek.Genelde k›zlar›n oynad›¤› bir oyundur. Yere çi-zilen ve sekize bölünen dörtgenlerin içine at›lantafl› (ki tafl, çizgiye de¤erse oyuncu yanar), çiz-gilere basmadan s›rayla en yak›ndan en uza¤ado¤ru bir sonraki dörtgene atarak oynan›r.

fiimdi de grup olmay›, paylaflmay›, yar›flma-y›, baflarma ve yenilgi duygular›n› yaflamay› ö¤-

reten oyunlar›m›z› hat›rlayal›m: Oyuncular dai-re fleklinde dizilerek yere çömelir, ebe eline al-d›¤› mendili sallayarak dairenin d›fl›nda veoyuncular›n arkas›nda koflarak dolan›r. Bunuyaparken de hep beraber;“Ya¤ satar›m, bal satar›m

Ustam ölmüfl ben satar›mUstam›n kürkü sar›d›r

Satsam on befl lirad›rZam bak zum bak

Dön arkana iyi bak” flark›s› söylenir.Ebe olan kifli, flark› söyleyerek

dolafl›rken bir ara mendilibir oyuncunun arkas›nab›rak›r. Arkas›na mendilb›rak›lan oyuncu bunufark etti¤inde mendili ala-rak ebeyi kovalar, ebeysekendini kovalayan oyun-cunun boflaltt›¤› yere koflar

ve oturur ama bunu baflara-mazsa kendisi ebe olur.

Aç kap›y› bezirgânbafl›, bezirgânbafl›Kap› hakk› ne verirsin, ne verirsin?

Arkamdaki yadigâr olsun, yadigâr olsun Bir s›çan, iki s›çan, üçte kapan...

Bu oyunda önce çocuklar aras›ndan iki lider(bezirgân) seçilir, bu iki çocuk di¤erlerinin ha-beri olmaks›z›n kendilerine bir ad takarlar; ör-ne¤in; papatya ve gelincik... ‹ki bezirgân, yüzle-ri birbirine dönük olarak ellerini birlefltirip ka-p› yaparlar, tek s›ra olmufl çocuklarsa flark› eflli-¤inde bu kap›dan geçerler, flark›n›n “üçte ka-pan” yerinde kap› kapal› kal›r ve o s›rada kap›-n›n içinde kalan çocu¤un kula¤›na bezirgânlartaraf›ndan “Papatya m›, gelincik mi?” diye soru-

18

Geleneksel oyunlar›n birço¤u

grup olmay›, paylaflmay›,

yar›flmay›,baflarma ve

yenilgi duygular›n›yaflamay› ö¤retiyor.

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 18

Page 19: FYZY Dergisi - Sayı 14

lur. Çocuk hangisini seçerse o bezirgân›n arka-s›na (yadigâr olur) geçer. Oyun, s›radaki tümçocuklar kap›da kal›p seçim yapana dek sürer.Sonunda iki taraf aras›nda çekiflme aflamas›nagelinir; çocuklar birbirlerinin beline sar›larakdi¤er taraf› kendilerine do¤ru çekmeye çabalar,çizgiyi geçen taraf yenilir. Bu oyunu oynad›¤›-m›z y›llar boyunca acaba bezirgân›n, kap› hak-k›n›n ya da yadigâr›n ne demek oldu¤unu bilenvar m›yd› aram›zda?..

Yön bulman›n oyunu: KörebeKörebede bir oyuncunun gözleri bir bez veyaeflarpla çevresindekileri göremeyecek flekildeba¤lan›r. Di¤er oyuncular körebenin etraf›ndadolaflarak ona seslenir ve dokunurlar. Körebey-se onlar› yakalamaya çal›fl›r. Körebe birini yaka-lad›¤›nda yakalad›¤› oyuncunun ad›n› do¤rusöylerse ebelik, yakalanana geçer. Ama e¤eryanl›fl ad söylerse oyun tekrar bafllar ve körebe-nin ebeli¤i devam eder. Bu oyun da yön bulma,tahmin etme ve yorum yapma becerilerini gelifl-tirir.

Yakartop ve di¤erleriYakartop vurmaya çal›flan ve vurulmamaya ça-l›flan iki tak›m aras›nda oynan›r. Ne kadar çokkifliyle oynan›rsa o kadar heyecanl› ve zevkliolur. Vurmaya çal›flan tak›m›n oyuncular›, ara-lar›nda 20 m kadar mesafe b›rakarak iki çizgihâlinde yerleflirler. Di¤er tak›m›n oyuncular›ysabu iki çizginin ortas›na geçerler. Çizgiye yerle-flen tak›m›n oyuncular›n›n amac›; di¤er tak›m›noyuncular›n› elle att›klar› topla vurmakt›r. Vu-rulan, oyun d›fl› kal›r. Ortada yaln›zca bir oyun-cu kald›¤›nda top on kez at›l›r. Bu oyuncu vu-rulmamay› baflar›rsa tak›m›, oyuna yeniden or-tadan bafllar. Vurulursa tak›mlar yer de¤ifltirir.Yakartopta bir de “can almak” vard›r. At›lantoplar, top yere de¤meden kaçan tak›m›n oyun-cular› taraf›ndan tutulursa can al›nm›fl olur vebu canlar oyuncular›n vurulduklar›nda oyundakalmas›n› sa¤lar.

Peki, yakartop hangi amaca hizmet eder? Elgöz koordinasyonu, kas geliflimi, odaklanma,dikkati toplama, paylaflma ve dayan›flma duy-gular›n›n gelifltirilmesi...

Ya topaç, çelik çomak, saklambaç, kukal›saklambaç, istop, köfle kapmaca, el k›zartmaca,

kimin eli kimin üstünde, kutu kutu pense, öndö trua (un deux trois) ve bizim hat›rlamad›¤›-m›z ama sizin flu an akl›n›za gelen daha niceoyunlar?.. Oyun deyip geçmeyin, oyun yaln›zcabir e¤lence arac› de¤ildir.

Günümüz oyunlar›na bakt›¤›m›zdaysa ço-cuklar, kimi zaman bir ekran›n karfl›s›nda kimizaman da el kadar küçültülmüfl bilgisayarlardatamamen sanal ortam içindeler. Paylafl›mdanuzak, sözcükler anlam›n› yitirmifl bir flekilde,ço¤u zaman hiç konuflmadan oynanan oyunla-r›n ço¤unda yarat›c›l›k neredeyse bitmifl; sos-yalleflme giderek yok oluyor. Çocuklar ne yaz›kki bu yeni oyunlar sayesinde bireysellefliyor,çevreleriyle iletiflimleri kopuyor, konuflma tem-belli¤i yafl›yor ve gittikçe yaln›zlafl›yorlar. Bü-yükler de rahats›z edilmemek ifllerine geldi¤iiçin bu oyunlara bilerek ya da bilmeyerek des-tek veriyorlar. Çocuklar enerji küpüdür, fazlas›-n› ancak fiziksel egzersizle atabilirler, bu da bil-gisayar karfl›s›nda oturarak ya da iki elde top-lam dört parmaklar›n› gelifltiren PSP oynayarakde¤il! Belki de bu yüzden bizim zaman›m›zdahiperaktivitenin ad› bile duyulmad›, belki de bunedenle çocuklarda fliddet gittikçe art›yor, nedersiniz?..

19

Günümüzde ekranbafl›nda, yaln›z yada sanalarkadafllarlaoynanan oyunlar,çocuklar› gerçekyaflamdan, arkadafll›klardan,dostluklardanuza¤a düflürmüyormu?

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 19

Page 20: FYZY Dergisi - Sayı 14

SA⁄LIK

20

Uzm.Dr. Emel TAfiErenköy Fizik Tedavi ve

Rehabilitasyon Hastanesi,Mikrobiyoloji Laboratuvar›

Yrd. Doç. Dr. Dilaver TAfiGATA Haydarpafla E¤itim

Hastanesi, Çaml›ca Gö¤üsHastal›klar› Servisi

Hijyen›p dilinde influenza olarak bilinengrip; hastal›kla ayn› ad› tafl›yan influ-enza virüsünün neden oldu¤u bir solu-

num yolu hastal›¤›d›r. ‹nfluenza virüsü genetiközelli¤i sayesinde yap›s›n› sürekli de¤ifltirerekfarkl› yap›da virüs tipleri oluflturmakta ve buyeni oluflan virüs tiplerine karfl› insan›n do¤alba¤›fl›kl›¤› bulunmad›¤› için dünya genelindeyayg›n hastal›k (pandemi) oluflturabilmektedir.Örne¤in; 1918’deki ‹spanyol gribinin yaklafl›k50 milyon kiflinin, 1968’deki Hong Kong gribi-nin dünya genelinde bir milyon kiflinin ölümü-ne neden oldu¤u düflünülürse; bu yeni virü-

sün, yani domuz gribi virüsünün DSÖ’nü(Dünya Sa¤l›k Örgütü) neden alarmduruma geçirdi¤ini aç›klar. DSÖ,domuz gribinin, 2003’teki kufl gri-binin yeniden belirmesinden buyana en yayg›n hastal›k riski tafl›-d›¤›n› aç›klamas› tehdidin boyut-lar›n› göstermektedir.

Domuz gribine neden olan vi-rüs, influenza virüsünün A tipindeolup H1N1 alt tipindedir ve ilkkez Meksika ve ABD’de görül-müfl daha sonra birçok ülkede

tespit edilmifltir. Bu hastal›¤adomuz gribi denmesinin

nedeni domuzlarda hasta-l›k meydana getiren gripvirüsüne benzerlikgöstermesi ve ilk kez

domuz çiftliklerinde çal›flanlarda ortaya ç›kma-s›d›r. Asl›nda bu virüs; insan, domuz ve kufl vi-rüslerinin bir kar›fl›m›d›r. Domuz gribininDSÖ’nü böylesine harekete geçirmesinin bir di-¤er önemli nedeni; kufl gribinin aksine, insan-dan insana bulafl›yor olmas›d›r. Bu da yay›l›molas›l›¤›n› artt›rmaktad›r.

Domuz gribinin belirtileri, bildi¤imiz gripolgular›ndan pek farkl› de¤ildir. Atefl, öksürük,bo¤az a¤r›s›, yayg›n vücut a¤r›s›, bafl a¤r›s›,üflüme, bitkinlik gibi genel grip belirtileri gö-rülmektedir. Bunlar›n d›fl›nda domuz gribindebaz› olgularda ishal ve kusma görülebilmekte-dir. Ölüm genel olarak vücut direnci düflük,kronik veya metabolik hastal›¤› olanlarda, ço-cuklarda görülmekte ve komplikasyonlara ba¤-l› olarak meydana gelmektedir. Ancak, domuzgribinin di¤er grip tiplerinden bir fark› da buhastal›¤a yakalanm›fl 25-45 yafl aras›ndaki has-talarda ölümcül olabilmesidir.

Peki domuz gribi nas›l bulaflmaktad›r? Tümgrip virüsleri gibi solunum yoluyla bulaflmak-tad›r. Hasta kiflilerin öksürmesi veya hapfl›rma-s›yla virüs içeren tükürük damlac›klar› yay›l›r.Bu infekte damlac›klar›n direkt solunum yo-luyla veya etraftaki masa, sandalye gibi yüzey-lere yap›flan damlac›klar›n ellerle vücuda al›n-mas›yla hastal›k bulaflmaktad›r. Kifli, virüsünbulaflt›¤› bu yerlere dokunduktan sonra elleri-ni a¤z›na, gözlerine veya burnuna sürerse virüsbulaflabilir. Bu yüzeylerde virüsün ne kadarcanl› kalabilece¤ini ›s›, nem oran›, yüzey niteli-

T

Domuz gribine önlem:

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 20

Page 21: FYZY Dergisi - Sayı 14

Domuz gribinekarfl› en temelönlemi hijyenoluflturuyor. Ellerin sabunlay›kanmas›,mendillerde tek kullan›ml›klar›n tercih edilmesi,hastal›k belirtisigösterenlerletemastankaç›n›lmas› buönlemlerdenbaz›lar›...

21

¤i gibi pek çok faktör etkilemektedir.Domuz gribi yüksek s›cakl›klaradayan›kl› olmad›¤›ndan yaz döne-minde enfeksiyon daha az görü-lürken sonbahar ve k›fl aylar›ndagörülme olas›l›¤› çok artmaktad›r.Bulaflma yollar›n›n bilinmesi bizebu enfeksiyondan nas›l koruna-bilece¤imize ›fl›k tutmaktad›r.Korunmada en önemli ve etkiliyol; el temizli¤idir. Ellerin s›k s›közellikle de her hapfl›r›k ve öksürüksonras› bol sabun ve suyla y›kanmas› gerekir.Alkol içeren el antiseptikleri de kullan›labilir.Öksürme ve hapfl›rma esnas›nda a¤›z ve bur-nun mendille kapat›lmas›, tek kullan›mdansonra çöpe at›lmas› gerekir. D›fl ortamlarda kir-li ellerin yüz bölgemize sürülmemesi de önem-li bir korunma yöntemidir. Bulundu¤umuz or-tam›n (oda, s›n›f gibi) s›k aral›klarla havaland›-r›lmas› gereklidir. Ortak kullan›m alanlar›nda-ki (okul, ifl yerleri vb.) yüzeyleri domuz gribivirüsünden ar›nd›rmak için özel bir iflleme ge-rek yoktur. Bu amaçla günlük temizlikte kulla-n›lan deterjanlar yeterli ve etkilidir.

Domuz gribiyle infekte bir kifliyle temas ve-ya bu enfeksiyonun bulundu¤u ülkelere seya-hat öykünüz varsa ve yüksek atefl gibi grip en-feksiyonuna özgü belirtiler gösteriyor iseniz

mutlaka doktora baflvurman›z gere-kir. Bu hastal›kta bulafl›c›l›k, be-lirtilerin bafllamas›ndan 1 günöncesiyle 7 gün sonras›na ka-dard›r. Bu dönemde virüsü bafl-kalar›na bulaflt›rmamak içinmutlaka yukar›da belirtilenönlemleri almak ve mümkünoldu¤u ölçüde çevremizdekikiflilerden uzak durmak gere-

kir.Domuz gribinin tedavisinde

antiviral ilaçlar kullan›lmaktad›r. Destekleyicitedavi de hem vücut direncinin yüksek tutul-mas› hem de komplikasyonlara ba¤l› ölüm ola-y›n›n azalt›lmas› için gereklidir.

Domuz gribine karfl› koruyucu afl›n›n busonbaharda kullan›lmaya bafllamas› yönündeçal›flmalar vard›r.

Domuz gribinin dünya genelinde bu kadarçabuk yay›lmas›ndan, günümüzde seyahat veulafl›m olanaklar›n›n çok artmas› sorumludur.Bu nedenle yurt d›fl›na seyahat edeceklerin do-muz gribiyle ilgili baz› önlemleri almas› gerek-mektedir. Seyahat çantam›zda mutlaka cerrahimaske, alkol içeren el antisepti¤i, ka¤›t mendilbulunmal›d›r. Yukar›da bahsedildi¤i gibi do-muz gribinin bulaflmas›n› önlemeye yönelikhijyen kurallar›na uymak gerekir. Bunlar› s›ra-layacak olursak:1. Su ve sabunla s›k s›k ellerin y›kanmas›, su vesabunun bulunmamas› hâlinde el antisepti¤iy-le ellerin temizli¤i2. Öksürme, hapfl›rma esnas›nda tek kullan›m-l›k mendillerle a¤›z ve burnun kapat›l›p kulla-n›mdan sonra çöpe at›lmas›3. Her öksürme ve hapfl›rma sonras› ellerin y›-kanmas›4. Yüzümüze ellerimizi y›kamadan önce do-kunmaktan kaç›nmak5. Hastal›k belirtileri gösterenlerle yak›n temas-tan (tokalaflmak, öpüflmek gibi) kaç›nmak6. Domuz gribinin görüldü¤ü flehirlerde kala-bal›k ortamlardan uzak durmak.

Domuz gribinin s›k görüldü¤ü ülkelere se-yahat sonras›, yedi gün içerisinde, ateflle birlik-te bafl a¤r›s›, öksürük, bo¤az a¤r›s› gibi genelgrip belirtilerinden herhangi birinin görülmesidurumunda mutlaka bir hekime baflvurulmal›-d›r.

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 21

Page 22: FYZY Dergisi - Sayı 14

SOSYOLOJ‹

ad› kelimesi dilimize Farsça’dan ge-len bir sözcük. ‹lk anlam›, “geceleridolaflarak insanlara kötülük etti¤ine

inan›lan hortlak” (TDK); ikinci anlam›ysa “kö-tülük yaparak baflkalar›na zarar veren ka-d›n”d›r. Yunanca’daki anlam›ysa; “iyilefltiren,flifa veren insan”d›r.

Cad› olabilmek için gereken yöntemler de-¤iflik olsa da (Eski Türklerde, cesedin üzerin-den kedi atlamas› veya cesedin ›fl›ks›z bir oda-

da b›rak›lmas›, Hristiyanl›kta fleytanla ifl birli¤iyap›lmas› ve ona tap›n›lmas› veya tektanr›c›l›-¤›n egemen oldu¤u bir toplumda do¤a tabanl›bir inanç sistemine inanarak bir çeflit çoktanr›-l› olunmas› yeterlidir.) eski toplumlarda büyü-cü olarak adland›r›lan cad›lar, o toplumu has-tal›klardan, kötülüklerden, savafl ve ölümden,ama en önemlisi do¤um esnas›nda korumakta-d›rlar. Yani bu kad›nlar, bir nevi pratisyen he-kimlik yapm›fllard›r. Köylerimizde yüzy›llar›ndeneyimi sonucu ortaya ç›kan do¤al iyilefltirmeçarelerine “ kocakar› ilac›” demez miyiz? Onlardeneyimlerini ve bilgi birikimlerini nesildennesile, seçilmifl kiflilere miras b›rakarak sürdür-müfllerdir.

Cad› deyince akla genellikle süpürgesi üze-rinde uçarak gezinen, uzun ve sivri burunlu,kocaman siyah flapkal›, genelde siyah bir kedisahibi, orta yafl›n üzerinde, siyah, uzun pele-rinli bir kad›n gelir. Cad›lar›n tabiat üstü güç-leri oldu¤una, geceleri mezarl›klarda gizlicebulufltuklar›na, zehirli içkiler ve büyüler yapa-rak istedikleri kiflileri öldürdüklerine inan›l›r.Bu imaj bir anda oluflmam›flt›r. Peki, eski ça¤-lar›n “bilge”, “iyilefltirici” kad›n› nas›l olur dasayg›nl›¤›n› kaybederek bu ürkütücü görüntü-ye bürünmüfltür?

Bu sorunun cevab›, cad› avlar›n›n en yayg›noldu¤u 15, 16 ve 17. yüzy›llar›n Avrupa’s›n›nekonomik ve sosyal problemlerini çözümlemeyöntemlerinde gizlidir. Cad›l›¤›n kökeni; insa-

22

“Küçük cad›! Cad› seni!” gibi, yar› aksi, yar› flirin bir bayan› flaka yollutan›mlayan da “O, gerçek bir cad›!” gibi flirret ve kötü bir kad›n› tan›mlayan sözcük de ayn›: “Cad›”. Hâlbuki cad›, hem erkek hem difli olabilir: Harry Potter’da görüldü¤ü üzere; üstelik pek de sevimli bir erkek!..

C

Dikkatcad› var!

Ester SAYDAN FMV Özel Ifl›k Lisesi‹ngilizce Ö¤retmeni

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 22

Page 23: FYZY Dergisi - Sayı 14

n›n tarihiyle bafllar ve do¤a güçlerini aç›klamakiçin baflka bir alternatif olmad›¤› zamanlara ka-dar gücünden hiçbir fley kaybetmez. Cad›l›k,Avrupa’da Kilise’nin yönlendirilmesiyle “kötü”say›lmaya bafllan›r. Özellikle 16. yüzy›l›n “fley-tan›n krall›k y›l›” olarak ilan edilmesi, cad› olay-lar›na yeni bir bak›fl aç›s› getirir. UmbertoEco’nun “Gülün Ad›” adl› roman›nda rahip Jor-ge, Kilisenin felsefesini flu sözlerle dile getirir:“Kilise kanununun ad›; Tanr› korkusudur. Halkdevaml› korkmal›d›r ki Tanr›’n›n gölgesi olankilise ayakta kalabilsin.” ‹flte bu sözler ayn› za-manda Engizisyonun temellerini de oluflturur.Engizisyon bu amaçla kurulmufltur ve onunh›flm›na u¤rayanlar›n bafl›ndaysa birçok iflken-ceden geçirildikten sonra yak›lan cad›lar ol-mufltur. Hedef niçin cad›, yani kad›nd›r?

Sürekli yoksulluk ve hastal›klarla bo¤ufl-mak zorunda olan halk, zor an›nda “bilge ka-d›n”a baflvurmufltur. Ayn› zamanda bu ka-d›nlar ebe olduklar› için do¤umun gizeminibildikleri kabul edilir. Bu alan, kad›nlar›ndenetiminde, yani erkeklerin hakimiyetkuramad›¤› bir aland›r. Bu da Avrupa top-lumunda hiyerarflik yap›y› sarsmaktad›r,yani halk›n üzerinde kilisenin, kad›-n›n üzerinde erke¤in, köylünün üze-rindeyse toprak sahibinin egemen-li¤ine gölge düflürmektedir. Cad›-n›n konumuysa bu düzene birbaflkald›r›d›r. Çünkü geneldecad› diye nitelendirilen ka-

d›nlar, toplumda bask›n bir kiflili¤e, sivri birdile ve ruhban s›n›f›n›n bile bilmedi¤i bilgileresahiptirler. Onlar› ortadan kald›rman›n en ko-lay yoluysa halk›n ifl birli¤ini sa¤lamakt›r. Or-taça¤›n ekonomik çalkant›lar›, her zamanki gi-bi yoksul flehirliyi ve köylüyü vurmufltur. Bufelaketlere kilisenin getirdi¤i aç›klamaysa fiey-tan’›n dünya üzerindeki varl›¤›d›r, onun damüridleri ve ifl birlikçileri cad›lar oldu¤una gö-re, bu sorundan kurtulman›n yolu onlar› orta-dan kald›rmakt›r. Böylece, en temkinli tarihçi-lerin bile kabul etti¤i gibi, 100.000’in üzerindekad›n (bir o kadar da kara kedi) yak›larak öl-dürülmüfltür. Kimin cad› oldu¤unun tespitiyserahiplere b›rak›ld›¤›ndan, Katolik Kilisesi oto-ritesini bu yolla sa¤lamlaflt›rm›flt›r; çünkü Pro-

testanl›k, Luteryenlik ve Kalvinizmle öl-düresiye bir rekabet içindedir ve halküzerindeki egemenli¤i ciddi bir flekil-de sorgulanmaktad›r.

Neticede, Ortaça¤›n iktidar ve oto-rite savafllar›n›n, politik, ekonomik vedinsel kargaflan›n kurbanlar›, saçma se-

beplerle suçlanan kad›nlar olmufltur.(Kad›n düflmanl›¤›, kad›nlar›n fleytana ka-

nacak kadar zay›f olduklar› iddias›, vücut-lar›n›n herhangi bir yerinde benleri veya

ten lekeleri olmas›, ayr›ca ormanda fazla do-lafl›p ot toplamak, kilisede ayin s›ras›nda es-nemek gibi) 17. yüzy›l›n ortalar›ndan sonrayat›flan bu ç›lg›nl›k, fanatizmle iktidar h›rs›n›nifl birli¤inin ürkütücü sonuçlar›na bir örnekteflkil etmifltir.

Günümüzdeki cad›lara gelince, flifa da¤›t-man›n e¤itime dayal› oldu¤u modern dünyada,bu alan da kad›n›n toplumda ikincil plana itil-mesiyle erkek egemenli¤ine geçmifltir. Peki ka-d›n günah keçili¤inden kurtulmufl mudur? Fa-natik ve geri kalm›fl toplumlarda kad›na yineikinci s›n›f vatandafl; yine, “Dikkat cad› var!”perspektifiyle bak›lmas› düflündürücü de¤ilmidir?

23

Ortaça¤’da100.000’inüzerinde kad›n vebir o kadar dakara kedi yak›larakkatledildi. Bununsonucu “veba”oldu. Kedilerinazalmas› farelerinartmas›na nedenoldu. Farelerseveban›n yay›c›s›yd›.

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 23

Page 24: FYZY Dergisi - Sayı 14

KOLEKS‹YON

u da nereden ç›kt› demeyin, ciddisöylüyorum. Gazoz günümüzün nos-talji kervan›na kat›lan en önemli de-

¤erlerden biri. Bak›yorum da internette, yafl›k›rk›n üzerindekiler gazoz an›lar›n› anlata anla-ta bitiremiyorlar. Kaybedilen fleyin ne denli bü-yük oldu¤unu insanlar›n yaflad›¤› hüzündenanl›yorsunuz. Gazozun tad› damakta kal-m›fl bir kere. Ama gözden kaçan bir nok-ta var, bu hikâyeleri anlatanlar yan› bafl-lar›nda bulsalar Olimposlar›, Cincibirleril›k›r l›k›r içip ayn› keyfi alacaklar›n› sa-n›yorlar ama beyhude bir heves peflin-deler. Zaten laf aras›nda da söyle-niyor ya hep, “Nerdeeee o es-ki gazozun tad›...” diye.Gazozun tad› yafl› k›rkl›olanlara farkl› geliyorama tad›n farkl›l›¤› da-maktan ziyade beyindekialg›lama merkezinde yeralan bir sorundan kay-naklan›yor. Çünkü flifleyidikti¤imizde yaflanm›fll›kve an›lar devreye giriyor,pek çok fley, ne pek ço¤uneredeyse her fleyi yitir-di¤imiz için lezzeti do¤rualg›lamak mümkün ol-muyor. Peki neden böyleoluyor derseniz önceliklegazoz içilecek bir yer kal-mad› da ondan. Gazoz,“cafe”de, “ortam”da, “ge-yik muhabbeti”nde içil-di¤inde bir fleye benze-mez efendim. Ayr›cahamburger, chicken,

köfte, pide, spagetti ve çana¤›n içindeki sa¤l›k-l› ton bal›kl› yeflillikler yan›nda tüketilecek ›v›rz›v›r içece¤i de de¤ildir. “Peki, nerede ve nas›liçilir bu gazoz denilen nesne?” derseniz; sorunburadad›r ve ne yaz›k ki çözülemez art›k.

Anlatay›m: Öncelikle gazoz 50 kurufl olma-l›d›r, cepteyse yaln›zca 1 lira. Arsalar olmal›d›r,

s›n›rlar›n› aç›ktan akan yeflil la¤›m sular›n›nbelirledi¤i. Sabah k›zlarla seksekti, evci-likti falan oynan›r, ö¤len s›ra futbola ge-lir. Neden ö¤len derseniz, akflamüstütop sahas› olarak belirlenmifl arsada

mahalle maçlar› yap›laca¤›ndan vebu maçlar s›ras›nda üç kar›fl bo-

yumuzla ancak seyirci olabi-lece¤imizden geriye ancakö¤le s›ca¤› kalm›flt›r daondan.

K›zg›n güneflin alt›n-da bir kofluflturmad›rbafllar. Kimi evlerden:

- O¤lum bafl›n›za gü-nefl geçecek hayk›r›fllar›duyulur.1 Merak etmeyinbir fleycik olmaz. O tarih-te henüz ozon tabakas›delinmedi¤inden güneflintesiri deriyi meflinlefltir-mekten öteye gitmez. Ay-r›ca arada bir la¤›ma ka-çan topun faydas› da zara-r›ndan fazlad›r. Her çeflit-ten mikroba karfl› dayan›k-l›l›k sa¤lar insana. Nas›lm›? Onu da anlatay›m:

Kuru bir dalla yüzmek-te oldu¤u la¤›mdan ç›kar›-lan top, biraz toza topra¤a

24

Bir rivayete göre ilkOsmanl› gazozunu

M›s›rl›yan BiraderlerFransa’dan getirdikleri

makinelerle imaletmifller. Resimde

görülen ev tipi sifonflifle Yenikap›’daki

“lodosçular”sayesinde gün›fl›¤›na ç›km›fl.

Acilen yap›lmas› gereken bir koleksiyon:

“GAZOZ”BMert SANDALCI

Ifl›k Lisesi Mezunu (1964-1974)

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 24

Page 25: FYZY Dergisi - Sayı 14

bulan›r ve; - Devam arkadafllar, kafa atmay›n ha, deni-

lerek maça devam edilir, heyecan sürer gider.‹flte o s›ralarda kafayla gol yaparak kahramanolmak u¤runa “fley”e bulanm›fl topa ilk kafa ya-p›flt›r›l›r. Havada uçuflan zerrecikler, a¤ustoss›ca¤›nda terden s›r›ls›klam olmufl vücudumu-za yap›fl›r. Mikroplara karfl› dirençli, tafl gibiçocuklar iflte böyle yetiflir…

Nihayet saat ö¤lenin ikisi olmufltur. Arsan›nkenar›nda yerde yatmakta olan bisikletlere at-lan›r, pedallar›n hedefinde “Laz Bakkal” vard›r.Bir lira tezgâhtad›r. Buz gibi Olimpos dikilir. ‹l-ki bir nefeste biter. ‹kinci Olimpos’sa keyif için

sindire sindire içilir. Böylelikle genç yaflta asideal›flt›r›lan midelerimizde ülser mülser de ol-maz. O tarihlerde Çaml›ca, Olimpos, Ankararevaçta olan markalard›r. Damak tad›m›za uy-gun olan› seçeriz. Ama daha yaflayacaklar›m›zvard›r. Günlerden bir gün, Bursa’dan yeni birgazoz, “Uluda¤” bizim bakkala ulafl›r. AmanAllah’›m o ne farkl› bir lezzettir!.. Gazozda sonnokta konmufltur art›k.

‹flte benim gazozum. Bana sorarsan›z gazo-zun tad› böyle içince ç›kar. Biz bu olaydaki ga-zoza “gündüz gazozu” diyoruz. Yafl biraz ilerle-dikçe “gece gazozu”yla da tan›fl›l›r. Onun tad›da bambaflkad›r. Aç›k hava sinemas›nda leble-

25

Osmanl› dönemi gazoz fliflesietiketleri. Vanilyal› Neptün Gazozu ve ‹zmirli MustafaMehmet Bey’in fiifa Gazozu

Osmanl› dönemi bilyal› gazozflifleleri. Ünlü gazoz üreticisiLeon Schor ve ‹zmir GöztepeliHasan Bey’e ait flifleler.

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 25

Page 26: FYZY Dergisi - Sayı 14

KOLEKS‹YON

biyle içilir ve masum bak›flmalar s›ras›nda yu-dumlan›rken hafifçe “burb” yap›ld›¤›nda g›rt-laktaki ç›k›nt›n›n olabildi¤ince ileri ç›kmas›n›sa¤layarak içene daha erkeksi bir hava verir.Bu ahvalde gazozun markas› önemli de¤ildir,göz onu görmez, beyin de alg›lamaz. Bir gazozolsun da iflte ne olursa olsun.

Gece gazoz böyle içilir. Hâlâ böyle gazoziçilecek yer varsa bilen beri gelsin.

Lezzet ve ortam konusunda son olarak flu-nu da söylemeliyim: 12-13 yafllar›ndayd›m, biryaz günü, ailece Uluda¤’a gitmifltik. Hepimizinelinde Uluda¤ gazozlar›, tepenin birinden Bur-sa’ya bak›yoruz. Bir yudum içen ötekine dönü-yor ve yorumlar bafll›yor:

-Yahu buradaki gazoz ‹stanbul’dakindendaha güzel, neden acaba?

- ‹yisini kendilerine sakl›yorlar galiba… Gerçek d›fl› da olsa Bursa’daki gazozun ‹s-

tanbul’dakinden daha lezzetli oldu¤u konu-sunda ailece hemfikir olmufltuk.

Kim bilir milyonlar›n nice farkl› gazoz hi-kâyeleri vard›r. Benim anlatt›klar›m bugünflehr-i ‹stanbul’un göbe¤inden say›lan, kule gi-bi apartmanlar›n yükseldi¤i, Erenköy’den,Göztepe’den, Suadiye’den bir esinti…

Hâl böyle olunca gazoz ya da daha do¤rubir deyiflle benim gazozum bana Sümer, Hitit,Asur, Elam, Akad halklar›n›n içecekleri kadaruzaklaflt›. fiimdilerde bir arkeolog hassasiyetiy-le gazoz fliflesi biriktiriyorum. Denizlerin di-binden ç›kan 1860’l› y›llar›n k›r›k bilyeli gazoz

“29 Kas›m 1938 Fethiye’deki gazoz fabrikam›zdan halama sayg›lar›mla.1- Ustam Hüseyin, 2- O¤lunuz ‹smail, 3- Yard›mc›m”

‹mza: ‹smail Y›ld›r›m

Cumhuriyetin ‹lk y›llar›nda ünü tüm Türkiye’yi sarm›fl bol flekerli Fertek Gazozu Gülhane Park›’ndaki büfede sergileniyor (1950).

Gazoz o derece seviliyordu ki...B›rak›n flehirleri, pek çok kasabada dahi küçük çapl›üretim tesisleri kuruluyor, çeflit çeflit gazozlar halk›n be¤enisine sunuluyordu.

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 26

Page 27: FYZY Dergisi - Sayı 14

fliflelerinden tutun da el yap›m› gazoz fabrikala-r›nda üretilen yerel gazozlara yüzlerce farkl›gazoz fliflesi ruhumu ayd›nlat›r oldu. Ve dahigörüyorum ki bir neslin karamsarl›¤›n› gider-mek, yafl›tlar›m›n hayata mutlu bak›fl›n› sa¤la-mak için “Osmanl›’dan Cumhuriyet’e Gazoz”koleksiyonunu gelifltirmeli, sergilemeli, kitap-laflt›rmal›y›m…

Ben yapay›m da gerisi Allah kerim... Bu ya-z› kimleri harekete geçirir, kim elimden tutar,neler neler olur bakal›m görece¤iz…

K›y›s›nda la¤›m akan arsalar, aç›k hava si-nemalar›,

K›rk y›l öncesi sanki dörtbin y›l geride kal-m›fl,

Bir daha yaflanmaz, yaflanamaz…Bitmiiiifl, gitmifl. Amaaaaan;Vars›n olsun, kendimi hiç de yafll› hissetmi-

yorum,Yeni yeni flekerim de ç›kt›, daha çok yaflaya-

ca¤›m galiba,Art›k ver oradan bir light gazoz Laz Ahmet

Efendi de diyemiyoruz…Ucuzlu¤a düflmüfl alt›l› paketi al›flverifl se-

petine atal›m bakal›m,Neye yarayacaksa…

1 O tarihlerde annem annem diye erkek evlad›n›n peflinden bes-lenme çantas›yla beliren, terledi¤inde fanilas›n› s›rt›na koymak için ko-fluflturan modern annelerin yerinde yaflam›m›z› çok daha kolaylaflt›ranve keyiflendiren anneler vard›r. Tarihin derinliklerine gömülen bir di-¤er olgu da o flahane annelerimizdir.

Geçmiflte renk renk, çeflit çeflit gazozlar›m›z oldu.

fiartlar ne denli zorlasa da yerelgazozlar›m›z›n ço¤u yaflamlar›n›sürdürüyorlar, sürdürmeye de

devam edecekler gibi. Ne dersiniz?

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 27

Page 28: FYZY Dergisi - Sayı 14

GEZ‹ ‹ZLEN‹M

u say›m›zda size ilginç, egzotik, tarihîve turistik bir kasabadan söz etmek is-tiyorum. Ben burada do¤dum. Çocuk-

lu¤umun büyük bölümünü geçirdi¤im bu ka-saban›n, geçen y›llarda bir televizyon dizisi sa-yesinde bu kadar turistik bir kasaba olaca¤› hiçakl›ma gelmemiflti. Hatta geçti¤imiz günlerdeMudanya’daki evimizde otururken GemlikKörfezi içinde gezi düzenleyen bir teknenin‘’Melekler Adas›na Mehtap Turu’’ anonsu çokhofluma gitti do¤rusu.

Evet, sizlere Tirilye’den söz ediyorum.Rumca ad› Trilya ama daha sonra Tirilye’ye dö-nüflmüfl. Mudanya’dan 10 km uzakl›kta 2500civar›nda nüfusuyla ilginç bir sahil kasabas›.

Eski bir Bizans yerleflimi olan Tirilye, 14.yüzy›ldan sonra Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nunegemenli¤ine girmifl. 1924’e kadar TürklerleRumlar’›n birlikte yaflad›¤› (%75 Rumlar) kasa-baya, mübadele sonras› Selanik`ten gelen göç-menler yerlefltirilmifl. (Benim ailem de Sela-nik’ten gelenlerden)

Temel u¤rafl olan zeytincilik, kasaban›n ad›-

na da yans›m›fl. 1963’te ad› "Zeytinba¤›" ol-mufl, ancak Tirilye (Trilya) ad› da hâlen kulla-n›l›yor. Zeytincilik literatüründe Tirilye zeytiniolarak belirtilen tür, dünyan›n en iyi zeytiniolarak kabul edilmektedir. Özellikle zeytin vezeytinya¤› konusunda dünyan›n en büyük üre-ticisi kabul edilen ‹talya’n›n, zeytincilikle ilgilikaynaklar›nda, bu tür, en makbul olan tür ola-rak kabul edilmektedir. Ülkemizde de “Gemliktipi” olarak tarif edilen tür, asl›nda ‘’Tirilye tipi’’zeytini tarif etmektedir. Ancak Gemlik, mevcuta¤aç say›s› nedeniyle Tirilye’ye göre çok dahaavantajl› konumda oldu¤u ve Türkiye zeytinpiyasas›n›n borsas› olarak merkez al›nd›¤› içinGemlik esnaf ve üreticisinin ‘’Gemlik tipi’’ zey-tin tan›m›n› ön plana ç›karm›flt›r.

Tirilye’nin ad›yla ilgili üç ilginç hikâyesivard›r:

Birincisine göre; Cenevizliler zaman›nda,Sivzi, Trilia ve Kapanca ad›nda üç köy, çok faz-la korsan sald›r›s›na u¤rar. Bu köylerde yafla-yanlar sald›r›lara tek bafllar›na karfl› koyamaya-caklar›n› anlay›nca üç köyü Tirilya ad› alt›nda

28

Tir i lye

B

Zaman›n durdu¤u yer:

Erdo¤an BOZDEM‹RFMV Özel Erenköy Ifl›k Lisesi

ve Fen Lisesi Müdürü

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 28

Page 29: FYZY Dergisi - Sayı 14

birlefltirmifller. Ama bana sorarsan›z, köylerdenbirinin ad› Trilia oldu¤una göre, bu, Tirilyead›n›n kayna¤› olmamal›.

Gelelim ikinci rivayete. Tirilye, Latince’de"k›rm›z› bal›k, barbunya" anlam›na gelirmifl.Tirilye’deki bir dere a¤z›nda bulunan bu bal›k,bal›kç›lar taraf›ndan avlanarak Do¤u Roma im-paratorlar›na hediye olarak götürülürmüfl.

Bununla ilgili olarak yaflad›¤›m ilginç birolay› aktaray›m: 1996 y›l›nda tayin oldu¤umT.C. Kopenhag Büyükelçili¤i E¤itim Müflavirli-¤i görevim esnas›nda, çok de¤erli bir büyükel-çiyle çal›flmak k›smet oldu. Sn. Turan Moral›,‹zmir Karfl›yakal›. Cumhuriyetin kurulmas› ve‹zmir’in kurtuluflu esnas›nda büyük yararl›l›k-lar göstermifl Moral›zadelerin çocu¤u. Kendiside hayata çok ba¤l› (bence büyükelçi olarakdo¤mufl), gitar çalan, avc›l›k ve bal›kç›l›kta tambir otorite, her türlü mantar türünü çok iyi bi-len ve harikulade ‹ngilizcesiyle çok yönlü, çoknitelikli bir diplomatt›. Bir gün “benim do¤du-¤um yerin ismi Tirilye” dedi¤imde, diplomatolarak Roma’da çal›flt›¤›n› ve ‹talyancada çokk›ymetli bir barbunya bal›¤› çeflidine Tirilyedendi¤ini söyledi.

Ama bizim Tirilye’nin Roma/Bizans ‹mpara-torlu¤u döneminde var oldu¤u düflünülünce,Bizans veya Romal›lar, o dönemde bahis konu-su barbunya türüne, Tirilye’de ç›kt›¤› için mibu ad› verdiler, yoksa kasaban›n kurulmas› es-nas›nda tür olarak zaten Tirilye ad› verilmifl ba-

l›ktan dolay› m›, kasabaya Tirilye ad›n› verdi-ler, bilinmiyor. Ama bu sahillerde gerçektençok iri barbunya bal›¤› ç›kt›¤›n› hat›rl›yorum.Marmara Denizi’nin henüz kirlenmemifl oldu-¤u 60’l› ve 70’li y›llarda yani bir akvaryum gibioldu¤u dönemde, flimdilerde sadece ansiklope-

29

9. yüzy›ldan kalmaAziz StephanosKilisesi, Osmanl›lardöneminde camiyedönüfltürülmüfl vehâlen Fatih Camisiolarak hizmet veriyor.

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 29

Page 30: FYZY Dergisi - Sayı 14

GEZ‹ ‹ZLEN‹M

di sayfalar›nda gördü¤ümüz bal›k türlerininbirço¤unun bal›kç›lar taraf›ndan avland›¤›n›,sabah çok erken saatlerde yap›lan bal›k meza-d›nda bunlar›n sat›ld›¤›n› dün gibi hat›rl›yo-rum.

Üçüncü ve üzerinde en çok durulan rivaye-te göreyse MS 376'da ‹znik’te “‹znik Konsili”ad› alt›nda toplanan Hristiyan din adamlar›aras›nda anlaflmazl›k ç›km›fl. Aya Yani, AyaYorgi ve Aya Sotri adlar›nda üç papaz baflpis-koposla anlaflmazl›¤a düflünce aforoz edilmifl-ler. Bunun üzerine flimdiki Tirilye’nin bulun-du¤u yere gelerek kendi kiliselerini kurmufllar.Bu yüzden buran›n ad› (tri: 3, iIya: aziz anlam›-na geldi¤i için) Trilya olmus.

1300’lü y›llara kadar Bizans’a ba¤l› olan Ti-rilye, bundan sonra Osmanl› denetimine gir-mifl. 1900'lü y›llarda “Mahmut fievket Pafla”olarak an›lm›fl ama 1963 y›l›nda, herhalde zey-tinleriyle ünlü oldu¤u için ad› "Zeytinba¤›" ola-rak de¤ifltirilmifl. Ancak bu ad, resmî makam-

lar haricinde kimse taraf›ndan kullan›lm›yor.Hatta, geçti¤imiz dönemlerde Bursa milletveki-li olan eski Millî E¤itim Bakan› Sn. Turhan Ta-yan, kasaban›n ad›n›n Tirilye olmas› için öner-ge bile vermiflti.

Çocuklu¤umun ilk y›llar›n› (7 yafl›na ka-dar) geçirdi¤im eski bir Rum evinden sonra,kasabadaki, o zaman için yeni say›lan bir evetafl›nm›flt›k. Ama arkadafllar›m ve akrabalar›mnedeniyle çok say›da eski Rum evini gördümve biraz da merakl› kiflili¤im nedeniyle çok il-ginç buldu¤um yüzlerce detay› hat›rl›yorum.Yine, çocuklu¤umda sokaklarda, kap› önlerin-de oturan kad›nlar›n veya kahvehanelerde yafl-l›lar›n bir k›sm›n›n kendi aralar›nda Girit-çe/Rumca, Makedonca, Bulgarca konufltuklar›-n›, babama göre epey yafll› iki amcam›n hiçTürkçe ö¤renmeden öldüklerini biliyorum.

En önemlisi, kasabay› 1924’ten sonra terkeden Rumlar›n Yunanistan’a gidince Tirilye di-ye bir kasaba oluflturduklar›, hatta bu kasaba-dan her y›l otobüslere binerek bizim Tirilye’yiziyaret ettiklerine de defalarca flahit oldum.

Bu kültür mozai¤inin Tirilye’deki izleriniçok bariz bir flekilde bugün bile görmek müm-kün. Ancak, uzun y›llar önce fark edilerek mi-mari koruma alt›na al›nan bu kasaban›n, sony›llarda ald›¤› göçlerle demografik yap›s›n›nolumsuz olarak etkilendi¤ini görmekse çoküzücü. Ama çok flükür ki, ‹stanbul ve Bur-sa’dan gelerek eski evleri sat›n alan baz› kimse-lerin yapt›klar› restorasyonlar gerçekten gözdolduruyor. Örne¤in; Prof. Dr. Sn. Celal fien-gör’ün babas› Sn. As›m fiengör, 20’den fazla evisat›n alarak restore etmifltir.

Hâlen restore edilmeyi bekleyen çok say›datarihî bina ve kilise içinde çok önemli özellik-

30

Kemerli Kilise duvarlar›nda resimyap›lan ilk kilise olmas› nedeniyleOrtodoks âlemi için ayr› bir önemtafl›yor.

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 30

Page 31: FYZY Dergisi - Sayı 14

leri olanlar var. Kasaban›n en görkemli binas›1907'de papaz okulu olarak neo-klasik tarzdainfla edilen Tafl Mekteptir. Benim de ilkokul veortaokulu okudu¤um bu muhteflem bina Kur-tulufl Savafl› öncesinde yetimhane olarak kulla-n›lm›flt›r. 1988’e kadar ilkokul ve ortaokul ola-rak hizmet veren okul, bugün Uluda¤ Üniver-sitesine ait olup restorasyon sonras› meslekyüksek okulu olarak kullan›lmay› beklemekte-dir.

Papaz okulu olarak hizmet verdi¤i y›llarda,K›br›s’ta yaflayan soydafllar›m›z›n çok yak›ndantan›d›¤› ve ülkemizin Kurtulufl Savafl›ndan son-ra ilk defa savaflla yüz yüze gelmesine nedenolan ünlü Baflpiskopos Makarios’un da buokuldan mezun oldu¤u bilinmektedir. (Hâlen

Heybeliada papaz okulunu konufluyor olmakne kadar ilginç de¤il mi?)

Tirilye’de Rumlardan kalma çok say›da kili-se, manast›r ve ayazma mevcut. 19. yüzy›l›nsonuyla 20. yüzy›l›n bas›nda infla edildiklerisöylenebilecek Tirilye evleri iki ya da üç katl›.Ço¤unlukla birbirine bitiflik olan evlerin alt ka-t›nda mahzen, depo ve mutfak yer almaktad›r.

Bugün kiliselerin sadece üçü ayaktad›r.Bunlardan 9. yüzy›ldan kalma Aziz StephanosKilisesi, Osmanl›lar döneminde camiye dönüfl-türülmüfl ve hâlen Fatih Camisi olarak hizmetvermektedir.

Di¤er iki kiliseden birisi (Yuannes Kilisesi)hâlen birkaç göçmen ailenin ikamet etti¤i evolarak kullan›lmaktad›r. Üçüncü kiliseninsemülkiyeti, özel bir flahsa ait olup Kemerli Kili-se olarak belirtilen yerdir. Kemerli Kilise’ninduvarlar›na resim yap›lan ilk kilise olma özelli-¤inden dolay› çok say›da Hristiyan ziyaretçisivard›r. Bu kilisenin bir eflinin (tamam›yla ayn›mimariye sahip) Ege’de bulunan Yunan adala-r›ndan birinde infla edildi¤i bilinmektedir.

Tirilye’nin küçük bir kasaba olmas› nede-niyle kasabay› bafltan bafla kateden caddeyi veher iki yan›nda kalan birkaç soka¤›yla gezmekbirkaç saatte eksiksiz bir tur anlam›na gelmek-tedir. Ancak sahildeki bal›k lokantalar›ndan bi-rinde geçirilecek birkaç saatle lezzetli bal›k vezeytinya¤l› yemekler, unutulmazlar aras›na çokfleyler katacakt›r.

Bursa’ya yak›nl›¤›, ‹stanbul’dan Mudanya’yah›zl› feribotla ulafl›m kolayl›¤›yla bir süreli¤inezaman› durdurmak ve hatta geriye sarmak an-lam›na gelecek bir gezinin eflsiz keyfinden ya-rarlanman›z dile¤iyle…

Tirilye’de pek çoktarih› yap› bulunuyor.1907’de papazokulu olarak neo-klasik tarzdainfla edilen TaflMektep kasaban›nen görkemli yap›lar›aras›nda yer al›yor.

ˆ

31

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 31

Page 32: FYZY Dergisi - Sayı 14

aklafl›k 8x24 m boyutlar›nda bir saha;çim, toprak, sert ya da yapay zemin...Ortas›nda 91 cm yüksekli¤inde bir file

ve bu filenin üzerinden ve fileyi tutan direkyanlar›ndan raket ad› verilen bir araçla vurula-rak di¤er yar› sahaya geçirilmeye çal›fl›lan keçekaplanm›fl küçük sar› bir top...

Tenisin tarihi; 1873 y›l›nda ‹ngiliz AlbayWalter C. Wingfield’›n raket ve topla oynanan,Yunancada oynamak anlam›na gelen sphairistikeadl› oyunun patentini almas›na kadar uzan›yor.O günlerde tenisin oynand›¤› alan›n flekli kumsaati benzeriydi yani ortas› çok ince, uçlara do¤-ru geniflti. Kullan›lan toplarsa yün yumaklardanyap›lm›flt›. Bu oyunun 1874’te Amerika veAvustralya’ya yay›ld›¤› ve 1875’te de tüm dün-yada ayn› ölçü ve standartta raket ve toplarlaoynanmaya bafllad›¤› biliniyor. Tenisin ‹ngilte-re’den bafllayarak yay›lmas›, bugün dünyan›nen büyük dört turnuvas›ndan birinin gerçeklefl-ti¤i Wimbledon’›n, modern tenisin anas› olma-s›n› sa¤lam›flt›r. Tenisi ABD’ye tan›flt›ransa MaryEwing Outerbridge olmufltur.

“1873’te Wingfield, “sphairistike” dedi¤i buoyunun ilham›n› nereden alm›flt›?”, “Tenis ad›nereden geldi?” gibi sorular günümüzde busporu seven ve izleyen herkesin merak etti¤i

konulard›r. Tenisin ad›n›, Wingfield’›n ortaça¤-da Frans›z soylular› taraf›ndan oynanan oyu-nundan ald›¤› kabul ediliyor. O zamanlarda sa-raylarda krallar›n oynad›¤› bu oyunda topaavuç içiyle vurulurmufl ve servisi atan oyuncu,rakibe Frans›zcada “Al›n/tutun” anlam›na gelen“Tenez” diye seslenirmifl. Dolay›s›yla tenisin eti-molojik anlam› “tenez” sözcü¤ünden gelmekte-dir.

“Oyun, set ve maç”Tenis erkeklerde 5, bayanlarda 3 set üzerindenoynan›r. Her set 6 oyun üzerinden oynan›r.Oyunda say› sayma ifllemi di¤er sporlardan çokfarkl›d›r: Kazan›lan say›lar, voleybol ya da masatenisi gibi 1, 2, 3, 4... diye gitmek yerine “15,30, 40” ve oyun diye say›l›r. 1, 2, 3, …7 say›la-r› yaln›z oyunlar 6/6 iken beraberli¤i bozmaoyununda (tie-break) kullan›l›r. ‹lk düzenli te-nis turnuvas› olan 1878 Wimbledon fiampiyo-nas› s›ras›nda müsabaka kurallar› yaz›l›rken ka-zan›lan vurufllar için “15, 30, 40” de¤erleri ve-rilmifl, 40’tan sonra gelen say›ya “oyun” den-mifltir. Peki bu say›lar nereden geliyor? Niye 1,2, 3 diye de¤il de 15, 30, 40 diye gidiyor?

Önceleri tenis günün 24 saatinden esinle-nerek oynan›rm›fl. Bir maç, 24 oyundan oluflu-

32

SPOR

Y

Krallar›n sporu:

Gülnur UYLUKÇUFMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim OkuluBeden E¤itimi Zümre Baflkan›

Tenis

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 32

Page 33: FYZY Dergisi - Sayı 14

yormufl. Bir saat 60 dakika oldu¤una göre ka-zan›lan say›larda da 60, esas al›nm›fl; 60, 4’ebölünerek her say› 15 de¤erinde hesaplanm›flve “15, 30, 45 ve 60 = bir oyundur” denmifl.Ne var ki, üçer say› kazanan iki rakip 45-45olunca ifl ç›kmaza girmifl çünkü bir oyun ka-zanmak için rakipten en az iki say› farkla öndeolunmal›ym›fl. Hâl böyleyken de toplam say›75’e yükseltildi¤inde bu kez 60 dakika hesab›bozulmufl. Bu rahats›zl›¤› gidermek için “15,30, 40, (söylenmesi 45’ten daha kolay oldu¤uiçin) avantaj ve oyun” kural› getirilmifl ve za-man içinde 24 oyun önce 12’ye sonra da 6’yaindirilmifl.

Bugünkü tenis kurallar›ysa 1890’lara do¤ru‹ngiltere’de yap›lan müsabakalarla oluflmayabafllam›fl, Wimbledon, Roland Garros (flimdikiad›yla Fransa Aç›k), New York (flimdiki ad›ylaAmerika Aç›k), Sidney (flimdiki ad›yla Avustral-ya Aç›k) turnuvalar›yla olgunlaflm›fl ve 1972’deATP (Association of Tennis Professionals)’ninkurulmas›yla bugünkü düzenine ulaflm›flt›r.“Grand Slam” olarak adland›r›lan ve bugündünyan›n en büyük dört aç›k tenis turnuvas›olarak kabul edilen turnuvalar›n ad›nda geçen"aç›k" sözcü¤ü; oynanan sahan›n aç›k olmas›n›de¤il, bu turnuvalar›n amatörlere de aç›k oldu-¤unu ifade eder.

Tenis güce dayal› oldu¤u kadar ayn› zaman-da da çok estetik bir oyundur. Tenisçilerin ser-vislerinde, volelerinde, smaçlar›nda, köfledenköfleye koflturmalar›nda, fileye yaklaflmala-r›nda, uzun ve k›sa toplar›nda; k›sacas›her vurufllar›nda estetik hâkim... Hele“ace”ler yani rakibin dokunamayaca¤›flekilde at›lan ve say›ya dönüflen servisvuruflu... Baz› oyunlar, rakipoyuncu topa de¤emeden biti-yor. Bir maçta en çok ace at-ma rekoru 78 ace ile H›rvatraket Ivo Karlovic’e ait(18 Eylül 2009 - DavisKupas›). Bir y›l içindeen fazla ace atma re-korunuysa 1996 se-zonunda 1477“ace”le yine H›rvatGoran ‹vanisevic elin-de tutmaktad›r. En

h›zl› ace rekoruysa saatte 249 km’yleAmerikal› tenisçi Andy Roddick’e ait.

Tenisin en iyileriÇok iyi tenisçi olabilmek için yaln›zcaace atmak yetmiyor. Tüm zamanlar›n eniyi oyuncusu ilan edilen ‹sviçreli RogerFederer, y›l›n son Grand Slam’i Ameri-ka Aç›k’› finalde Martin del Potro’yayenilerek kaybetmesine ra¤men hâlendünya klasman›nda birinci s›rada. Fe-derer; Amerika Aç›k’ta yar› final ma-ç›nda yapt›¤› o inan›lmaz ve estetik vu-ruflla turnuvaya damgas›n› vurdu, ak›l-da kalan kimin flampiyon oldu¤un-dan çok, görüp görebilece¤iniz oen flahane vurufl oldu. Ya di-¤erleri? Rafael Nadal müt-hifl h›rs›yla dikkat çeki-yor; oynarken baflkakonuflurken baflka birNadal var karfl›n›zda...Ayn› h›rs Williams Kar-defllerde de var; Venusve Serena, tenis tarihinemüthifl bir imza att›lar. Son 40 y›l›n en iyileriaras›nda bak›n baflka kimler var? ErkeklerdePete Sampras, Andre Agassi, Bjorn Borg, RodLaver, John McEnroe, Ivan Lendl, bayanlarday-sa Margaret Court, Billie Jean King, MartinaNavratilova, Steffi Graf...

Bireysel bir spor yapman›n en büyükyararlar›ndan biri; bask› alt›ndayken ki-flilik özelli¤inin nas›l etkilendi¤i hak-k›nda kiflinin kendisini tan›mas›na

yard›mc› olmas›d›r. Do¤ruluk, dü-rüstlük ve sayg› içerisinde mücade-le etmeyi benimsemifl bir hayatfelsefesini ifade eden tenis oyunu,bireysel sporlar içinde nezaket

kurallar› çerçevesinde, karfl›l›kl›güven, sayg› ve sevgi dolu duygu-larla oynanan belki de en sosyaloyundur. Teniste kifli kendini kefl-

feder, korkular›n› yenmeyi ve s›-n›rlar› aflmay› ö¤renir. Bask› alt›ndamücadele ederken bile kiflilik özelli-¤ini kabul edilebilir s›n›rlar içerisin-

de tutabilmeyi ö¤retir tenis...

33

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 33

Page 34: FYZY Dergisi - Sayı 14

TAR‹HTENSAYFALAR

emberlitafl’tan Beyaz›t’a do¤ru ç›karkenOrdu Caddesi üzerinde bulunan Çor-lulu Ali Pafla Medresesi, her gün bir

yorgunluk çay›, kahvesi içen, nargile fokurda-tan yüzlerce yerli ve yabanc› konu¤u a¤›rlar.Ama 1706 y›l›nda bu medreseyi yapt›ran sad-razam Çorlulu Ali Pafla’y› pek az kimse bilir. Çorlulu Ali Pafla, Çorlu’da bir çiftçi ailesinino¤lu olarak dünyaya geldi. 13-14 yafllar›nda,Kap›c›bafl› Türkmen Kara Bayram A¤a’n›n ev-latl›¤› olarak önce Galata Saray›’na, daha sonra

Enderun-› Hümayun’daki Seferli Ko¤ufluna,buradan da Hane-i Hassaya yerlefltirildi. II.Mustafa zaman›nda Trablusflam valili¤ine atan-d›. III. Ahmet’in tahta ç›k›fl›yla y›ld›z› parlayanPafla, önce Kubbealt› vezirli¤ine, daha sonra dasadrazaml›¤a getirildi. Orduda ve ekonomidebaz› düzenlemeler yapmas›, hakk›ndaki flika-yetleri art›rd› ve 1710’da sadrazaml›ktan al›n›pönce K›r›m’a, sonra da Midilli’ye sürgün edildi.Ayn› y›l ‹stanbul’dan gelen bir emirle idamedildi.

Bugün kime Neron’u sorsan›z, ala-ca¤›n›z ilk cevap “Roma’y› yakanimparator” olur. Gerçekten de öylemi dersiniz? Hay›r, Roma’y› Neronyakmad›! Roma’da yang›n ç›kt›¤›s›rada Neron, Roma’dan 56 km.

uzakta, deniz kenar›ndaki yazl›ksaray›nda bulunuyordu. Ro-ma’n›n yanmakta oldu¤u habe-rini al›nca h›zla Roma’ya gitti veyang›n söndürme çal›flmalar›n›

bizzat yönetti.

34

Dr. Arif AKDEN‹ZFMV Özel Ifl›k Lisesi

Türkçe - Sosyal BilimlerBölüm Baflkan›

Çorlulu Ali PaflaMedresesi

Kirbas’tan kot pantolona

Ç

Anadolu, ortaça¤›n bafllar›ndan beri önemli bir tekstil üretim merkeziy-di. Özellikle ipekli ve pamuklu dokumalar oldukça büyük bir önem ta-fl›rd›. Osmanl›larda da lüks tüketim için ipek, gündelik tüketim için kir-bas denilen kaba pamuklu kumafllar üretilirdi. Bafllarda komflu ülkelereve Karadeniz’in kuzeyine ihraç edilen kirbas, 18. yüzy›la gelindi¤inde da-ha çok Avrupa’ya ihraç edilir oldu. Fransa, Osmanl›’dan ald›¤› gemilerdolusu mavi ve beyaz boyal› kirbas kumafl›n› ‹spanya’ya sat›yor, o daplantasyonlardaki kölelerini giydirmek üzere Amerika’ya gönderiyordu.Sanayi devrimiyle birlikte büyük atölyelerde ve fabrikalarda çal›flan iflçi-ler de kumafl›n sa¤lam ve ucuzlu¤undan dolay› mavi kirbas giymeye bafl-lad›lar.

Bizim bugün blue jean veya kot pantolon olarak bildi¤imiz kirbas ku-mafl›, geçti¤imiz yüzy›l›n bafllar›nda, önce kendilerini iflçi s›n›f›na yak›nhisseden solcu gruplar taraf›ndan Amerika’da, daha sonra da 1960’l› y›l-lar›n sonlar›na do¤ru yaflanan ö¤renci hareketleriyle birlikte tüm dünya-da yayg›nl›k kazanarak popülerleflti.

Roma’y› kim yakt›?

FYZY SAYI 14 10/23/09 3:33 PM Page 34

Page 35: FYZY Dergisi - Sayı 14
Page 36: FYZY Dergisi - Sayı 14