Durulmayan bir kafa

223

description

durulmayan bir kafa kitabında yazar bilicin oluşumundaki belirleyici unsurları ve bu unsurların gündelik hayattaki dönüşümünü ve tekrar bir üst belirleyen unsur olma durumunu açıklıyor

Transcript of Durulmayan bir kafa

  • KAY REDFIELD J A M I S O N

    Johns Hopkins niversitesi, Tp Fakltesi'nde psikiyatri pro-fesr olan Kay Redfield Jamison ayn zamanda skoya'da, St . Andrews niversitesi'nde "Honorary Professor of English" un-vanna sahip. Durulmayan Bir Kafa, Erken ken Karanlk (Ay-rnt Yaynlar, ev. Emine Bademci, 2004 ) ve Touched with Fi-re: Manic-Depressive Illness and the Artistic Temperament gibi ok satan kitaplarn yazar. Manik-depresif" hastalk zerine Standard bir ders kitab ve duygudurumlar, yaratclk ve psi-kofarmakoioji konularnda saysz bilimsel makalesi var. Bir "John P. and Catherine T. Macarthur Fellow"u olan Redfield, 2002 ylnda Harvard niversitesi'nde "Distinguished Lectu-rer", 2003'de Oxford niversitesi'nde "Litchfield Lecturer" unvanlarn ald.

  • ngilizce aslndan eviren: Pnar Kr

  • B a n a bir kere deil,

    saysz k e r e l e r hayat

    veren annem

    D e l l T e m p l e J a m i s o n

    i i n .

  • Sessiz, sakin, hareketsiz bir yaam bana uyar myd? pheliyim. Ama kimi kez yle bir yaamn zlemini ekiyorum.

    BYRON

  • Saat sabaha kar iki olmu ve siz mani halindeyseniz, Cali-

    fornia niversitesi T p Merkezi'nin bile ekici bir yan var-

    dr. Nerdeyse yirmi yl nceki o sonbahar sabahnda hastane

    -normalde birbirine yaslanm, souk, ilgin olmayan bir ya-

    plar kmesi- benim inceden inceye rlm, son kertede

    uyarlm sinir sistemimin oda haline gelmiti. Btn du-

    yargalarm ayaklanmt, bedenim titreimlerle nlyor, gz-

    lerim fr dnyor, evremdeki her eyi hissediyordum. Kou-

    turuyordum. Yalnzca kouturmuyor, ok hzl ve lgnca

    kouturuyordum. Hastanenin otoparknn bir ucundan teki

    ucuna frlyor, iimdeki sonsuz, yerinde duramayan, manik

    enerjiyi yakmaya urayordum. o k hzl kouyor, yava ya-

    va deliriyordum.

    Birlikte olduum adam -tp fakltesinden bir meslekta-

    md- bir saat nce komaktan vazgemi, sabrszca belirtti-

    ine gre, bi tkin dmt. Akl banda birine bu artc

    gelmezdi. Olaan gndz-gece ayrm biz ikimiz iin epeydir

    yok olmutu; bitmez tkenmez saatler boyu iilen viskiler, ya-

    plan kavgalar, kahkahalar iinde yerlere yuvarlanmalar bes-

    belli ypratmt bizi ama henz yere sermemiti. O srada

  • uyuyor ya da alyor olmalydk, yok olma abasnda deil,

    bir eyler yaymlama abasnda olmalydk, dergiler okuyor,

    izelgeler kartyor ya da kimsenin okumayaca bilimsel

    grafikler iziyor olmalydk.

    Birden bir polis arabas durdu yanmzda. Kafamn kar-

    makark, aklmn ise hi de bamda olmad o anda bile

    arabadan inen polis memurunun elini tabancasna attn

    grebildim. "Gecenin bu saatinde buralarda ne kouup duru-

    yorsunuz?" diye sordu. Akla uzak bir soru deildi. Hl kafa-

    n n biryerlerinde kalm olan birka mantk adac nasl ol-

    duysa birbirlerine doru harekete geip btniims bir ey

    oluturdular ve ben kolay aklanamayacak bir durum iinde

    olduumu az ok kavrayabildim. Neyse ki meslektam ben-

    den ok daha iyi durumdayd ve kendi derin sezgilerine mi

    desem, dnyann kolektif bilin altna m desem, bir yere

    uzanp bir yantla kageldi: "Her ikimiz de fakltenin psiki-

    yatri blmnde hocayz" dedi. Polis memuru bize yle bir

    bakt, glmsedi, ekip arabasna geri dnerek binip gitti.

    Psikiyatri hocas olmamz her eyi akla kavutur-

    mutu.

    Los Angeles'teki California niversitesi'nin (UCLA) psiki-

    yatri blmne yardmc profesr olarak atanma belgelerimi

    imzalamamn stnden bir ay gememiti ki, delilie doru

    ktm yolculukta hzla ilerlemeye balamtm. Yl 1974,

    ben 28 yandaym. aya varmadan, beni tannmaz hale ge-

    tiren bir mani krizine girmi, nerilen ilalara kar bana ok

    pahalya mal olacak uzun kiisel savama balamtm. Oysa

    birka yl sonra ayn ilac bakalarna iddetle tavsiye edecek

  • konuma gelecektim. Hastalm ve ilerde hayatm, ruh ve

    akl salm kurtaracak ilaca kar direncim yllardan beri

    sryordu.

    Kendimi bildim bileli deiken (korkutucu ama kimi kez

    harika) duygudurumlarnn esiriyim. ocukken youn bir

    duygusallm, gen kzken civams bir tabiatm vard. lk

    ciddi depresyonumu ergenlik anda geirdim, ilerleyen yl-

    larda manik-depresif hastaln belirtileri bagsterdi, meslek

    hayatma baladmda hastaln acmasz dnemsel arkna

    kaplmtm. Bu nedenlerle zorunlu olarak ve entelektel ei-

    limlerim dolaysyla duygudurumlar incelemelerine ynel-

    dim. Hastalm anlamann ve hatta kabullenmenin, bildi-

    im tek yolu buydu; ayn zamanda, duygudurumu bozukluu

    eken bakalarnn yaamnda bir deiiklik yapma abasna

    girimenin de bildiim baka yolu yoktu. Beni birka kez l-

    mn eiine getiren bu hastalk her yl onbinlerce kiiyi ld-

    ryor: Bunlarn ounluu gen, ounluu gereksiz yere l-

    yor, pek ou da toplumumuzun en hayal gc geni, en

    yetenekli insanlar.

    inli ler ' in inancna gre bir hayvan yakalayabilmek

    iin nce onu gzelletirmeniz gerek. Garip bir biimde, be-

    nim manik-depresif hastala yapmak istediim de buydu. Bu

    hastalk benim byleyici ama lmcl dmanm ve can yol-

    dam oldu. ok ekici bir karmakl vard benim iin, do-

    amzn en stn, en ince yanlaryla en tehlikeli zelliklerini

    birletiren bir damtmd. Bu vahi hayvanla uraabilmek

    iin nce onun eitli duygudurumlarn, saysz maskelerini

    tanmak, gerek ve hayali glerini anlamak zorundaydm.

    Balangta hastalm bana kendi kendimin bir uzants -ya-

    ni, duygudurumlarmn, enerjimin, heveslerimin olaan de-

  • ikenlii- gibi geldiinden olacak, ona kar kimi kez biraz

    fazla balayc davrandm. Ayrca, duygudurumumun ini

    klaryla kendi kendime ba etmem gerektiine inandm-

    dan ilk on yl boyunca hibir tedavi arayna girmedim. Du-

    rumum tbbi bir acil vakaya dntnde bile zaman zaman

    ila almaya kar direnmeyi srdrdm. Oysa eitimim, kli-

    nik aratrmalarm, mesleki tecrbelerim sayesinde biliyor-

    dum ki, hastalmla ba etmenin tek aklc yolu ila almakt.

    Balangtaki hafif manilerim son derece badndrc

    hallerdi, bana mthi kiisel keyif verir, dncelerimin ba-

    ka dnemlerle kyaslanmayacak kadar byk bir akclk ka-

    zanmasn salar, yeni fikirlerin kda dklmesini ya da

    projelere dnmesini mmkn klacak bitmez tkenmez bir

    enerji kayna olurlard. lalar bu hzl akan, yksekten uan

    duygudurumunu pat diye kestii gibi, grnte ba edilmez

    yan etkileri de birlikte getiriyorlard. Baz eyleri anlamakta

    gereinden fazla geciktimse de, sonunda anladm: Kaybolan

    yllar, bozulan ilikiler geri gelmiyor, insann kendisine ve

    evresine verdii zarar her zaman telafi edilmiyor, yegne iki

    seenek delilik ve lm olduunda ilalarn zorunlu kld

    denetimden kurtulmann getirdii zgrlk anlamszlayor.

    Uzun yllar kendi kendimle srdrdm sava az gr-

    len bir olay deil. Manik-depresif hastaln tedavisindeki en

    nemli klinik problem etkili ilalarn olmamas deildir -n-

    k vardr- asl sorun hastalarn ou kez bu ilalar almay red-

    detmeleridir. Daha da beteri, bilgisizlik, yanl tbbi tavsiyeler,

    utan, kiisel ya da mesleki adan zarara urama korkusu y-

    znden ou hasta tedavi iin bavurmaz bile. Manik-depres-

    yon insann duygudurumlarn ve dncelerini arptp sapt-

    rr, inanlmaz davranlara iter, aklc dncenin temellerini

  • yok eder ve ne yazk ki ou kez yaama istek ve iradesini eroz-

    yona uratr. Kken olarak biyolojik bir hastalk olmasna kar-

    n, psikolojik mi gibi yaanr; insana avantaj ve keyif de sa-

    layabilmesi asndan benzeri olmayan bir hastalktr ama

    peinden nerdeyse dayanlmaz aclar getirir ve sk sk intiharla

    sonulanr.

    Ben bu hastalktan lmediim, var olan en iyi tbbi ba-

    km grdm iin, sahip olduum dostlara, meslektalara,

    aileye sahip olduum iin ok anslym. Bu yzden, ben de

    kendi payma, hastalmn deneyimlerini elimden geldiin-

    ce yararl klmaya, aratrmalarmda, hocalmda, klinik uy-

    gulamalarmda ve destekleme almalarmda kullanmaya

    zen gsterdim. Yazlarm ve derslerim araclyla, hem ld-

    rc hem de yaratc olan bu civams hastaln zndeki pa-

    radoksa dikkat ekmek, meslektalarm bu konuda ikna et-

    mek istedim. Baka birok kiiyle birlikte, halkn genelde ruh

    ve akl hastalklarna, zellikle de manik-depresif hastala

    kar olan tavrn deitirme abalarna giritim. Entelektel

    ilgi alanmn bilimsel disiplini ile ruhsal yaantlarmn arp-

    c gereklerini badatrmak g oldu zaman zaman. Gene de

    sanyorum, en somut ve yrtc duygularla klinik bilimselliin

    soyut bakn birletirebilmem sayesindedir ki istediim gibi

    bir yaam srdrebilme zgrlne ve gerekli deneyim ile,

    halkn bak asnda olsun, klinik uygulamalarda olsun belli

    bir deiiklik meydana getirme olanana kavutum.

    Kendi mani ve depresyon krizlerimi, psikozlarm, ilacn gerekliliini kabullenme ve almay srdrme sorunlarm bylesine ak seik gzler nne seren bir kitap yazmak ko-nusunda pek ok tereddtm oldu. Klinik almalar yapan kiiler alma izni almak, hastane ayrcalklarndan yararlan-

  • mak gibi konular yznden kendi psikiyatrik problemlerini

    ak etmekten ekinirler. Bu konuda ou kez hakldrlar da.

    Benim bu sorunlarm ak ak ortaya dkmemin kiisel ve

    mesleki hayatmdaki uzun vadeli etkileri ne olacak hi bilmi-

    yorum ama sonular ne olursa olsun, sessizliimi srdrmem-

    den daha iyi olacana kuku yok. Saklanmaktan usandm,

    dmlenmi, boa harcanm enerjilerden usandm, ikiyz-

    llkten, sanki saklamam gereken bir ey varm gibi davran-

    maktan usandm, insan neyse odur, bir akademik nvann,

    bir titrin, bir kelimeler dizisinin arkasna saklanmak drst-

    le smaz. Bu kimi kez gerekli olabilir ama drste olmaz.

    Hastalm kamuoyuna aklamak konusunda hl birtakm

    endielerim var ama otuz yl akn bir sre manik-depresif

    hastalk ekmiliin avantajlarndan biri de pek az eyin ste-

    sinden gelinemeyecek kadar g grnmesidir insana. C h e -

    sapeake rmanda frtna ktnda Bay Kprs'nden ge-

    mek gibi bir eydir bu, insan ilerlemeye korkabilir ama geri

    dnmesi sz konusu deildir. Robert Lowell'in temel sorusun-

    da teselli aramak durumundaym kanlmaz olarak: N e d e n

    olup biteni anlatmyorsun?

  • Bam geriye atm, sa rglerimden birini dilerken tepem-

    den uar jetin sesini dinliyordum. Grlt her zamankinden

    fazlayd, demek ki uak iyice yaknd. Bizim ilkokul Washing-

    ton'un hemen dndaki Andrews Hava Kuvvetleri Uss'ne

    yaknd; oumuz pilot ocuuyduk, dolaysyla bu ses gnlk

    yaammzn bir parasyd. Ancak, gnlk yaamn bir paras

    olmakla bysnden yitirmiyordu ve igdsel olarak bam

    kaldrp el salladm. Pilotun beni gremeyeceini biliyordum

    elbette -bunu her zaman bilmitim- ayrca, grecek olsa bile o

    pilotun babam olmas ihtimali ok zayft. Gene de, yle, ken-

    diliinden yaplm bir hareketti ite; ayrca, gkyzne baka-

    bilmek iin hibir frsat karmazdm. Meslekten hava kuv-

    vetleri subay olan babam, her eyden nce bir bilim adam,

    ikincil olarak ise pilottu. Ama umaya baylrd ve meteoroloji

    uzman olduundan kafas da ruhu da gklere salnmt. Ben

    de ayn babam gibi, ileriye deil yukarya bakardm daha ok.

    Donanmann da kara kuvvetlerinin de hava kuvvetle-

    rinden ok daha eski olduklarn, daha fazla gelenee ve efsa-

    neye sahip olduklarn sylediimde, evet, e lbette yledir,

    derdi ama gelecek gklerdedir. Her seferinde unu da eklerdi:

  • stelik, biz uabiliyoruz. Bu inan ifadesini kimi kez hava

    kuvvetleri marnn cokuyla sylenmesi izlerdi. Bugn bile

    bu marn baz blmlerini, gene ocukluktan hatrladm

    Noel arklar, ilk iirler, Dua Kitab'ndan aklmda kalm

    paracklarla birlikte anmsarm. Hepsi de ocukluumun an-

    lam ve havasn geri getirir, hepsi de hl yrek atlarm hz-

    landracak gce sahiptir.

    Byle ite, dinlerdim, inanrdm ve "Dalyoruz telerin

    vahi mavisine" dizesini duyduumda, "vahi" ve "teler" sz-

    cklerinin mrmde duyduum en harika szckler oldukla-

    rn dnrdm. Ayn ekilde, "Trmanyoruz ykseklere,

    gnein iine doru" dendiinde mthi bir cokuya kaplr,

    igdsel olarak anlardm ki gkyznn bitimsiz geniliine

    tutkun kiilerden biriyim.

    Jetin grlts daha da ykselmiti. kinci snftaki te-

    ki arkadalarmn da balarn birden yukar evirdiklerini

    grdm. Uak ok alaktan uuyordu, derken baheyi kl pa-

    y skalayarak yanbamzdan geti. Biz ocuklar dehet iin-

    de birbirimize sokulurken hemen ilerimizdeki aalarn arasna

    akld ve annda gzlerimizin nnde patlad. arpmann

    iddeti uan paralanmasndan ve hemen ardndan ykse-

    len korkun ama ayn oranda gzel alevlerden anlalyordu.

    Birka dakika iinde okul bahesi annelerle dolmu gibiydi

    hepsi de ocuklar uaktaki adamn kendi babalar olmad-

    na inandrmaya alyorlard. Kardelerim ve benim ans-

    ma, pilot bizim babamz da deildi. Birka gn iinde, gen

    pilotun lmeden nce denetim kulesine gnderdii mesajdan

    anlald ki, adam paratle atlasaym kurtulacan biliyor-

    mu. Ama denetim d kalacak uan okul bahesine dp

    bizleri ldrme tehlikesini dnerek atlamam.

  • len pilot hemen bir kahramana dnt; grev anlay-

    nn cayr cayr yanacak kadar canl, bir o kadar da imknsz

    ideali oluverdi. Evet, imknsz bir idealdi ama srf ulalama-

    yacak oluundan dolay daha bir zorlayc, daha bir unutul-

    mazd. Bu kazann ans daha sonraki yllarda sk sk canlan-

    mtr iimde, her seferinde insanlarn bu gibi ideallere ne

    kadar ok ihtiya duyduklarn ama onlar gerekletirmenin

    ne kadar lmcl olabileceini dnrm. Bir daha gky-

    zne bakp yalnzca sonsuzluunu ve gzelliini grmedim. O

    gnden sonra, orada lmn de bulunduunu bilerek bak-

    tm.

    Btn asker aileleri gibi sk sk yer deitirirdik -beinci sn-

    fa geldiimde kardelerim ve ben drt deiik ilkokula devam

    etmi, Florida, Puerto R ico , California, Tokyo ve iki kez de

    Washington'da oturmutuk- ama ana babamz, zellikle an-

    nem, yaammz olabileceince gvenli, scak ve deimez

    tutmay baarmt. En bymz aabeyimdi, ocuun

    en aklbandas oydu ve aramzdaki ya farka karn beni

    her konuda desteklerdi. O n a sonsuz hayranlk besler, pein-

    den kolay kolay ayrlmazdm. O arkadalaryla beyzbol oyna-

    maya ya da mahallede gezmeye gittiinde, dikkat ekmemeye

    alarak izlerdim ou kez. Akll, haksever ve kendine g-

    veni olan bir ocuktu, o yaknlarda bir yerde olduunda ken-

    dimi fazladan korunmu hissederdim. Benden yalnzca on

    ay byk olan ablamla ilikilerim ise daha karmakt. Aile-

    nin tek gerek gzeliydi, koyu renk salar, harika gzleri var-

    d, taa en kklnden beri evresinde olup biten her e-

    yin, ac ekecek lde farkndayd. Tavrlar karizmatikti

  • ama fkeleri de o k iddetliydi, birden kapkara bir duygudu-

    rumuna girebilirdi, hepimizin iinde hapsoldumuza inand-

    tutucu, askeri evrenin yaam tarzna hi tahamml yok-

    tu. Kendi hayatn yaar, her eye bakaldrr, yere ve zamana

    aldrmadan kendini kapp koyverirdi. Liseden nefret e t t i ,

    Washington'da yaadmz sralarda sk sk okulu asar,

    Smithsonian ya da Ordu T p Mzesi'ne gider, bazen de sigara

    ve bira imek zere arkadalarna taklrd.

    Bana kzyordu, kendi alayc deyimiyle "sarn be-

    bek"tim ben, -derslerinde de arkada bulmakta da hi zorlan-

    mayan cici kzkarde olarak gryordu beni- yaamm hi a-

    ba gstermeden srdrdm, yaama ve insanlara kar

    sama bir iyimserlikle yaklatm, bylece gereklerden

    kendimi koruduumu dnyordu. Aabeyim doutan

    sporcuydu, gerek niversitede gerek lisansst eitiminde

    notlar kusursuzdu; ben esasen okulu seven bir insandm, her

    trl sporu yapmaya urardm, arkadam oktu, okulda sos-

    yal etkinliklere katlrdm. O ise ikimizin arasnda kalm, t-

    myle farkl biriydi; ailenin asi ocuuydu, insafszlna

    inand dnyaya bakaldryor, ona kar savayordu. Askeri

    yaam tarzndan nefret ederdi, ikide bir oradan oraya gitmek,

    yeni yeni arkadalar edinmek zorunluluu ona ar geliyordu,

    aile ii nezaketi ise riyakrlk olarak niteliyordu.

    Ben, karanlk duygudurumlaryla amansz savalara daha

    ileri yalarda baladmdan olacak, onunkinden daha iyicil,

    daha az tehditkr ve bana sorarsanz maceralarda dolu harika

    bir dnyada bir sre daha yaama olanan buldum. Sanrm

    ablam benimki gibi bir dnyay hi tanmamt. ocukluu-

    mun ve ilk genliimin uzayan nemli yllar genellikle ok

    mutlu gemiti ve benim iin scak ilikiler, dostluk ve g-

  • venden oluan salam bir temel hazrlamt. Bu yllar, ilerki

    gnlerin mutsuzluklarna kar son derece gl bir tlsm,

    olumlu ve yapc bir kar-g salamt bana. Ablam bylesi

    yllar geirmemi olduundan tlsma sahip deildi. Bu neden-

    le, zaman gelip de ikimiz de ayr ayr eytanlarmzla ura-

    mak zorunda kaldmzda, iine dtmz karanl o ken-

    disinin, ailenin, dnyann bir paras olarak alglad, bense bir

    yabanc olarak; o karanlk kafamn ve ruhumun en derinlikle-

    rini kaplad zaman bile, hemen her zaman benim dmda

    bir g, gerek kimliimle savaan bir g gibi gelmitir bana.

    A b l a m da babam gibi istediinde son derece sevimli ola-

    biliyordu: Parl parl zeksnn, orijinalliinin, acmasz espri

    yeteneinin yan sra olaanst bir estetik duygusu vard.

    Kolay, tasasz bir insan deildi, ya ilerledike tasa ve sknt-

    lar da oald ama mthi bir sanatsal hayal gc ve sanat

    ruhu vard. Kimi kez yreinizi szlatabilir ama hemen ardn-

    dan tepenizi dayanlmaz lde attrabilirdi. Ablamn atei-

    nin alevlerinin yannda kendimi toprak gibi hissetmiimdir

    hep.

    Babam bir eye merak sald m sanki byye kaplrd;

    cokulu, esprili, hemen her eyle ilgilenen, doann gzellik-

    lerini derin bir keyif ve orijinallikle betimleyebilen bir kiiy-

    di. Bir kar tanesi hibir zaman yalnzca bir kar tanesi, bir bu-

    lut h ibir zaman yalnzca bir bulut deildi. Babam onlar

    olaylara ve kiiliklere dntrr, garip dzenli, ok hareket-

    li bir evrenin paralar haline getirirdi. Havas yerinde olup

    da umaya baladnda bulac neesi her yan kaplard. Evi-

    miz mzikle dolar, yepyeni, harika mcevherler kverirdi

    ortaya -aytandan bir yzk, zarif bir yakut bilezik, bir altn

    bklmnn iine yerletirilmi deniz mavisi bir tatan olu-

  • an bir kolye- ve bizler dinleme tavrmz taknrdk, nk

    hepimiz bilirdik ki en son neye merak saldysa o konuda pek

    ok ey iiteceiz. Kimi kez dnyann geleceinin ve kurtulu-

    unun yeldeirnenlerine bal olduuna dair ateli konuma-

    lar yapard; kimi kez biz kardein ille de Rusa dersleri al-

    mamz gerektiini nk Rus iirinin aslnn anlatlamayacak

    kadar gzel olduunu savunurdu.

    Bir keresinde, George Bernard Shaw'un, fonetik bir alfa-

    benin gelitirilmesinde kullanlmak zere vasiyetinde para

    braktn, bu yeni dile evrilecek ilk oyunu olarak da And-

    rocles ile Aslan' setiini okumu babam bir yerde. Hepimi-

    ze -ayrca uu alanna giren herkese- er beer nsha And-

    rocles ile Aslan datld. Ai le iinde dolaan bir rivayete

    gre, kitaptan yze yakn adet smarlayp una buna yollam.

    Onun bu tr abartmalarna baylrdm, sanki bulac bir b-

    ys vard; aslann yaral penesinin, hristiyanlar lme

    gnderirken ark syleyen Romal askerlerin yksn bize

    yksek sesle okuyuunu, araya sktrd kendi sanatsal yo-

    rumlar, fonetik ve uluslararas bir dilin hayati nemini nasl

    srarla vurguladn hatrladka hl glmserim. Bugn bi-

    le bromda duran balars biiminde, byke, seramik bir

    kavanoz var, ona da her bakmda glerim babamn onu a-

    zna dek bal ile dolu olduu halde eline alp havada eitli jet

    manevralar yaparak uurduunu hatrlayarak. Bu manevra-

    lar arasnda yonca uuu da vard ki, en sevdiimiz oydu, n-

    k dn yaparken ar ters yz olduundan iindeki bal ol-

    duu gibi mutfak masasnn stne dklr, annem de

    "Marshall, bu yaptn gerekten gerekli mi imdi? ocuklar

    da azdryorsun" diye sylenirdi. Biz ise keyiften kkrdayarak

    balarsnn birka dakika daha umasn salardk.

  • Byleyici bir eydi gerekten, sanki babamz Mary Pop-

    pins'ten bakas deildi. Onun yllar sonra bana armaan etti-

    i bir bileziin stne Michael Faraday'n (ayn zamanda Ca-

    lifornia niversitesi Fizik Blm'nn giriinde yer alan) u

    szn yazdrmt: "Hibir ey gerek olamayacak kadar ha-

    rika deildir." Faraday'n sk sk ruhsal bunalm geirdiini

    sylemeye gerek yok, ayrca kesinlikle gerek olmayan bir laf

    etmi. G e n e de dnce olarak, bir duygudurumu olarak en-

    fes bir ey, benim babam da kendini kaptrdnda yle olurdu

    ite. A n n e m , kendisini babamn zeksnn sevimliliinin,

    tutkulu imgeleminin glgesinde hissettiini birok kez syle-

    mitir. ocuklarla birlikteyken Fareli Kyn Kavalcs 'na

    benzediini sylerdi ki, btn arkadalarmn, ayrca gittii-

    miz her mahalledeki ocuklarn stnde babamn yaratt

    karizmatik etki bunu doruluyordu. te yandan, ocukluk ar-

    kadalarmn oturup konumak istedii kii annemdi. Babam-

    la oynardk, annemle konuurduk.

    Annemin kesinlikle inand bir ey vardr: Hayatta

    nemli olan insann eline den kartlar deil, onlar nasl oy-

    naddr, der. Bense, elime den en yksek kartn annem ol-

    duuna inanyorum. yi yrekli, adil, cmert biriydi; kendisi

    gibi iyi yrekli, adil ve cmert bir ana baba tarafndan derin

    bir sevgiyle yetitirildiinden byk bir zgvene sahipti. Da-

    ha ben domadan lm olan bykbabam niversite profe-

    sr bir fizikiymi. Anlatlanlara gre nktedan bir adamm

    ve gerek rencilerine gerek meslekdalarna ar derecede

    iyi davranrm. o k iyi tandm anneannem ise scack, yu-

    muack, btn insanlara derin ve i ten bir ilgiyle yaklaan

    biriydi, bunun sonucu olarak da ok gzel dostluklar kuruyor,

    insanlar annda rahatlatmasn biliyordu. O da tpk annem

  • gibi insanlara her eyden ok nem verirdi, ilerinin okluu

    ya da vaktinin azl hibir zaman dncesiz olmasna ne-

    den olmaz ya da gereksinildiinde yardma komasn engel-

    lemezdi.

    yle entelektel biri deildi, bo vakitlerinin ounu

    okumakla geiren bykbabamn aksine, bir sr kulbe ye

    olmutu. Doutan rgtleme yetenei olan, hem de ok se-

    vilen biri olduu iin hangi gruba katlsa bakan seiliyordu.

    Pek ok bakmdan beklenmedik lde tutucuydu -Cumhu-

    riyeti Parti yanda, Amerikan Devrimi'nin Kzlar rgt-

    nn yesi ve ay partilerine pek merakl olmas babama kriz-

    ler geirtiyordu- ama yumuak olduu kadar kararl bir

    kadnd iekli emprime entariler giyer, trnaklarna zen

    gsterir, hep iekli sabun kokard. Dnyada hi kimseye k-

    t davrand grlmemi, harika bir anneanneydi.

    nce. uzun ve pek gzel olan annem lisedeyken de ni-

    versitedeyken de ok sevilen bir gen kzm. Fotoraf alb-

    mndeki resimlerde, tenis oynayan, yzen, eskrim yapan, ata

    binen, sosyal etkinlikleri bol, bir dizi yakkl erkek arkada

    olan pek cici ve besbelli mutlu bir gen kz tablosu ortaya -

    kyor. Bizimkinden baka bir zaman ve dnyann olaanst

    masumiyeti de okunuyor bu fotoraflarda ve annem bu baka

    zaman ve dnyada pek rahat grnyor. lerde ortaya kabi-

    lecek mutsuzluklarn glgeleri, dnceli ya da melankolik

    yzler, dengesizlik ya da isel karanlklar ngren hibir ey

    yok. Her eyin beklenebilir bir sonuca varacana dair tad-

    kesin inancn kkleri bu resimlerde sabitlemi olay ve in-

    sanlarn sarslmaz normalliine olduu kadar, kendisinden

    nceki kuaklarn gvenilir, dengeli, onurlu ve her ii sonuna

    dek gtrmekte kararl karakterine de balanabilir.

  • Genlerine yzyllardan beri yerlemi salam dengelilik,

    ailesinden ayrlp da kendi yuvasn kurduunda karlaaca

    zorluklara, sarsntlara onu ancak ksmen hazrlam olabilir-

    di. Ancak, annemin bu inat salaml, her ii sonuna dek

    gtrme kararll, sevmek ve renmek, dinlemek ve dei-

    mek konularndaki stn yetenei olmasayd, ben ilerki yl-

    larda ekeceim korkun aclardan, kbuslardan sa salim

    kurtulamazdm. Delilikle uramann ne olduunu bilemezdi,

    delilie kar ne yaplaca konusunda hazrlkszd -hepimiz

    yleydik- a m a sevme yeteneinin sreklilii, doutan var

    olan iradesi sayesinde olaylar sempati ve zekyla idare etme-

    sini bildi. aresiz kalabileceini h i aklndan geirmedi.

    Bir yandan iir ve okul piyesleri yazmaya bir yandan da fene

    ve tbba merakm vard; annem de babam da bu konularda

    beni yreklendiriyorlard. Dlerimi snrlamaya kalkmad-

    lar hibir zaman. Ayn zamanda, geici heveslerimle ciddi

    amalarm arasndaki fark grecek kadar duyarl ve akllyd-

    lar. stelik, geici heveslerimi bi le ounlukla hogrecek

    kadar iyi niyet ve imgelem gcne sahiptiler. Gl ve mut-

    lak tutkular olan bir ocuktum ve bir ara ille de evde "tem-

    bel hayvan" besleyeceim diye tutturdum. Annem evde kedi,

    kpek, ku, balk, kaplumbaa, kertenkele, kurbaa ve fare

    gibi hayvanlar beslememe byk bir zveriyle izin vermiti

    ama bu son hevesimi iten bir cokuyla karlamad kesin-

    di. Babam, bu hayvan stne ayrntl bilimsel ve edebi bir

    defter hazrlamam gerektiini syledi bana. Ek olarak baz

    nerileri daha vard: Bu hayvanlarn beslenme, yaam koul-

    lar ve veteriner gereksinmeleri stne pratik bilgiler topla-

  • mann yan sra onlar hakknda bir dizi iir ve onlarn benim

    iin ne anlam ifade ettiklerine dair bir iki deneme yazacak-

    tm; evimizde kendi yaammz aksatmayacak ama onlar iin

    de uygun olacak bir yaam ortam tasars hazrlayacaktm; bu

    arada hayvanat bahesine gidip gnlk davranlarn ayrn-

    tlaryla gzleyecektim. Btn bunlar yaparsam bana bir

    "tembel hayvan" bulmann yollarn arayacaklard.

    Eminim her ikisi de biliyorlard ki ben aslnda garip bir

    fikri uygulama dncesine tutulmutum ve heveslerimi ifade

    edecek baka bir yol bulduum anda keyfim yerine gelecekti.

    Haklydlar elbette. Ne kadar hakl olduklarn hayvanat

    bahesine gidip "tembel hayvan" gzlediimde ok iyi anla-

    dm. Bu hayvann doal davranlarn izlemekten daha skc

    bir ey varsa eer -kriket malarn ya da C-SPAN kanalnda

    naklen yaymlanan Meclis Aratrma Komisyonlar'nn top-

    lantlarn saymyorum- ben henz rastlamadm. Eve, iirsel-

    l ikten uzak -ama o hayvanlarla kyaslandnda nerdeyse

    Newton kadar karmak- kpeime dndmde pek mutlu

    oldum.

    te yandan, tbba olan ilgim hi de geici deildi ve an-

    nem de babam da bu konuda bana tam destek veriyorlard.

    Daha oniki yamdayken bana bir mikroskop, bir anatomi ta-

    km ve Gray's Anatomy adl kitab aldlar. Kitap aklmn

    eremeyecei kadar karmak kt ama srf ona sahip olmak

    gerek tbbn ne olduu konusunda bana bir fikir verdiinden

    -yani, ben yle sandmdan- yararlyd. Bodrum katndaki

    pinpon masasn bir laboratuvara dntrdm, bitmez t-

    kenmez akamstlerini orada kurbaa, balk, solucan, kap-

    lumbaa gibi hayvanlar kesip bierek geirdim. Denek se-

    imlerimde evrimsel merdivenin daha st katlarna ktmda

  • bana bir domuz cenini getirdiler. te o zaman -yavrucan

    minik burnu ve kusursuz byklar sonum oldu- kesip bime

    hevesim sona erdi. Andrews Hava Kuvvetleri ss'nn has-

    tanesinde gnll olarak hemire yardmcl yapyordum

    haftasonlarnda. Oradaki doktorlar bana neter, hemostat ve

    bir sr benzeri eylerle birlikte evde yaptm deneylerde

    kullanmam iin ie ie kan verirlerdi. Daha da nemlisi, be-

    ni ve ilgilendiim konular ciddiye alrlard. O dnemlerde

    kadnlar hastanelerde ancak hemire olarak grev yaparlard

    ama benim doktor olma isteimi daima cesaretlendirdiler.

    Viziteye ktklarnda beni yanlarna alr, ufak tefek ameli-

    yatlar seyretmeme hatta kimi kez yardm etmeme izin verir-

    lerdi. Onlarn diki almalarn, pansuman deitirmelerini,

    belkemiinde delik amalarn dikkatle izlerdim, aletlerini

    tutar, yaralarn iine bakardm; bir keresinde karn ameliyat

    olmu bir hastann birka dikiini bile aldm.

    Hastaneye erkenden gider, ge saatlere kadar kalr, ya-

    nmda kitaplar ve sorular getirirdim: Tp rencisi olmak na-

    sl bir eydir? Bebek nasl dourtulur? lmle bir arada yaa-

    mak nasldr? Bu son konuya duyduum ilginin gerekten

    derin olduuna ikna etmi olacam ki, doktorlardan biri bir

    otopsiyi -dehet verici ve olaanst bir olay- ksmen seyret-

    meme izin verdi. elik otopsi masasnn yannda duruyor, l

    ocuun kk plak bedenine bakmamaya alyor ama

    bakmaktan kendimi alamyordum. Odann h e r yanna sinmi

    olan koku irenti, dikkatimi arl urul gelen su sesine ve pa-

    tologun ok hzl hareket eden ellerine younlatrdm. Bir

    sre sonra, grdm eyleri grmeme abas iinde, her za-

    manki gibi soru sormaya koyuldum, aldm her cevaptan

    sonra bir soru daha yetitiriyordum. Patolog kestii yerleri

  • neden kesiyor? Neden eldiven giymi? Kesilen gvde parala-

    r ne olacak? Neden baz paralar tartlyor da tekiler tartl-

    myor?

    Balangta, gzmn nnde olanlarn korkunluun-

    dan kurtulmann bir yoluydu bu ama bir sre sonra merak

    gerekten ar bast. Sorularm younlatka cesedi grme-

    meye baladm. O gnden sonra da binlerce kez olmutur ay-

    n ey: Merakm ve atlganlm yznden duygusal adan

    ba edemeyeceim konumlarda bulmuumdur kendimi ama

    ayn merak ve de kafamn bilimsel yan duygularmla arama

    bir uzaklk koyabilmemi, geriye ekilip dnmemi, durumu

    idare ederek yoluma devam etmemi salamtr.

    On be yamdayken, teki gnll hemire yardmclaryla

    birlikte bir alan incelemesine katlmak zere St. Elizabeths

    Ruh Hastalklar Hastanesi'ne gittim. Bir bakma otopside

    bulunmaktan ok daha dehet verici bir deneyimdi. Otobs-

    te giderken hepimiz sinirli ve heyecanlydk, delilerin dn-

    yas sandmz o bilinmedik dnyaya doru ilerlerken duydu-

    umuz korkular, endieleri yattrma abas iinde son

    derece duygusuzca laflar ediyor, kkrdayp duruyorduk. Bize

    tamamen yabanc bir yere gitmekten, belki iddet olaylar ile

    karlaacamzdan, zdenetimini tmyle kaybetmi birile-

    rini grmekten korkuyorduk herhalde. ocukluumuzda bir-

    birimizi kzdrmak iin, "Senin sonun St. Elizabeths olacak''

    demez miydik? Az ok akl banda biri olduumu dnme-

    mem iin herhangi bir sebep olmad halde, akl d korku-

    lar kurcalamaya balamt kafam. Korkun fke krizleri ge-

    irirdim rnein; geri bu krizler pek ender patlak verirdi

  • ama bir kez patladnda beni de, merkez ssme yakn ba-

    kalarn da fena halde korkuturdu. Davran daarcmn p-

    rzsz yzeyindeki tek atlakt bu ama rahatsz edici bir eydi.

    Yetitirili biimimin sonucu sahip olduum kat disiplin ve

    duygusal denetimin altnda neler yattn ancak Tanr bile-

    bilirdi ama ben de atlaklar olduunu biliyor ve bundan kor-

    kuyordum.

    Hastanenin grn hi de sandm kadar kasvetli de-

    ildi. Baheler ok geni, ok gzeldi, ahane eski narlar

    vard; kimi yerlerden kentin ve rmaklarn manzaras olaans-

    tyd. Sava ncesinden kalma binalar, bir vakitler Washing-

    ton'a da egemen olan Gneyli zerafetini gzler nne seri-

    yordu. Ama koulara girdiimiz anda, asil mimarinin ve

    gzel bahelerin yaratm olduu yanlsama ykld. Ak l has-

    talnn grntleri, sesleri, kokular annda korkun bir

    gereklikle sarverdi bizi. St. Andrevvs'daki koularda ok

    sayda hemire grmeye almtm, oysa burada bizi gezdiren

    bahemirenin dediine gre St. Elizabeths'de doksan hasta-

    ya bir bakc dyordu. Her an iddet gsterebilecek onca

    hastay bir tek kiinin nasl denetleyebileceini ok merak

    ett im, bakclarn kendilerini nas l koruduklarn sordum.

    Hastalarn ounu ilala denetim altnda tuttuklarn ama ki-

    mi kez bazlarn "hortumla sulamak" gerektiini syledi. Bi-

    rinin bylesi insanlk d bir ynteme maruz kalmas iin ne

    denli denetimden km olmas gerekirdi? Bu soru bir trl

    aklmdan kmad.

    Ama ok daha kts de vard: Kadn koularndan bi-

    r inin gndz odasna girdik, durduum yerde kalakaldm,

    evremdeki tuhaf giysili, garip garip hareketli kadnlarn or-

    talkta hzl hzl gidip gelmelerine, acayip gllerine, arada

  • bir yrek paralayc lklar atmalarna bakakaldm. Kadn-

    lardan biri leylek gibi tek ayann stnde duruyordu, teki

    bacan kvrp yukar ekmiti, orada kaldmz sre bo-

    yunca aptal aptal kkrdayp durdu. Baka bir hasta -ki bir za-

    manlar besbelli baya gzeldi- odann ortasnda dikilmi

    kendi kendine konuuyor, uzun kzlms salarn rp z-

    yor, rp zyordu. Bu arada fldr fldr dnen gzleriyle

    ona yaklamaya yeltenen herkesi izliyordu. nce korktum

    ama kadn ilgimi de ekmi, hatta tamamen yakalamt. Ya-

    va yava ona doru yrdm. Sonunda, birka dakika onun

    birka adm tesinde durduktan sonra, btn cesaretimi to-

    parlayp ona neden hastanede bulunduunu sordum. Bu ara-

    da, birlikte geldiim gnll arkadalarmn salonun en uzak

    kesinde toplanp kendi aralarnda fsldamaya koyuldukla-

    rn gzmn ucuyla fark etmitim. Onlarn yanna gitmeme-

    ye karar verdim; merakm korkularm delmeye balamt.

    Hasta kadn, beni grmyormucasna uzun uzun bakt

    yzme. Sonra, beni dorudan grmemek iin te yana dne-

    rek neden St. Ehrabeths'de bulunduunu aklad. Dediine

    gre kendisi daha be yandayken ana babas kafasnn iine

    bir tilt makinas yerletirmiler. Krmz toplar ne zaman gle-

    ceini, mavi toplar ne zaman susup herkesten uzak duraca-

    n, yeil toplar ne zaman le arpmaya balayacan haber

    verirlermi. Birka gnde bir ise gm bir top karm orta-

    ya. Bunu syledikten sonra ban evirip gzlerini bana dik-

    ti. Dinleyip dinlemediimi denetliyor sandm. Elbette dinli-

    yordum. Nasl dinlemez insan? yk inanlacak gibi deildi

    ama mthi ilginti. Gm topun ne anlama geldiini sor-

    dum ona. ok byk bir dikkatle bakt bana, sonra birden

    gzlerindeki k tmyle snd. l gzlerini uzaklara dikti,

  • sanki kendi iine dnmt. Gm topun ne anlama geldi-

    ini hibir zaman renemedim.

    Bylenmi gibiydim ama daha ok da rkmtm has-

    talarn garipliinden ve salonda esen terr havasnn youn-

    luundan. Ama terrden de ar basan, kadnlarn gzlerin-

    deki ac ifadesiydi. imde ykselen bir duygu sanki igdsel

    olarak onlara uzand ve garip bir ekilde bu acy anlad. G-

    nn birinde aynaya bakp ayn kederi, ayn delilii kendi gz-

    lerimde greceim aklmn ucundan bile gemedi.

    lk genliim boyunca tbba ve bilime olan ilgimi yalnzca

    ana babam ve St. Andrews hastanesindeki doktorlar deil

    pek ok arkadamn ana babas da destekliyordu. Meteorolo-

    ji servisindeki aileler genellikle ayn slerde grevlendirilir

    ve zellikle tandk bir ailenin grev yeri hep bizimkiyle a-

    ktndan onlarla ok yakn dost olmutuk. Birlikte piknik

    yapar, birlikte tatile kar, ayn bebek bakclarn kullanr, si-

    nemaya, akam yemeklerine, Subay Kulb'ndeki partilere

    on kiilik bir sr halinde giderdik. ocukken aabeyim, ab-

    lam ve ben onlarn oluyla birlikte saklamba oynardk;

    bydke voleybola, dans derslerine, arbal partilere,

    sonra az ok lgn partilere katldk birlikte, derken kanl-

    maz olarak bydk ve yollarmz ayrld. Ama Washington

    ve Tokyo'daki ocukluk yllarnda, sonra yeniden Washing-

    ton'da hep birlikteydik. Anneleri -tatl, keyifli, ateli, bam-

    sz ruhlu, pratik kafal, kzl sal bir rlanda katoliiydi- be-

    nim iin ikinci bir yuva yaratmt, onlarn evine kendi

    evimmi gibi girer kar, frnda pien pastalarn, kurabiyele-

    rin kokusunu iime ekerek, scakl, kahkahalar, uzun ko-

  • numalar paylaarak saatler geirirdim. Annemle ikisi o k

    yakn dosttular -hl da yleler- ben de kendimi hep onun

    kalabalk ailesinin bir paras olarak hissetmiimdir. Kendisi

    hemireydi, tp fakltesine gitmek, yaz yazmak, aratrma

    yapmak konusundaki byk planlarm ona uzun uzun anlat-

    tmda dikkatle dinlerdi. Arada bir, "Evet, evet, ok ilgin,"

    "Tabii neden yapamayacakmsn" ya da "Peki, unu dn-

    dn m.. ." gibisinden laflarla szm keserdi ama onun a-

    zndan hibir zaman "Yok, bence bu pek olacak gibi deil" ya

    da "Dur bakalm, biraz bekle neler olacan gr" gibisinden

    szler iitmedim.

    Matematiki ve meteorolog olan kocas da ona benzer-

    di. En son projemin ne olduunu, neler okuduumu, o srada

    hangi hayvan kesip bitiimi ve nedenini sormay hi ihmal

    etmezdi. Tp ve bilim konusunda benimle ok ciddi konuur,

    planlarm, dlerimi sonuna dek gtrmem konusunda beni

    yreklendirirdi. O da, babam gibi, doal bilimlere derin bir

    sevgi beslerdi, fizik, felsefe ve matematiin mutlak tutku ve

    ilgi bekleyen kskan metresler olduunu uzun uzun anlat-

    mt bana. imdi geriye baktmda -ilerki yalarda geirdi-

    im ac deneyimlerden, emellerimin ufuunu daraltmam, he-

    veslerimi dizginlemem konusunda aldm onca tten

    sonra- ana babamn ve onlarn arkadalarnn benim dn-

    celerimi ne kadar ciddiye aldklarn tam olarak takdir edebi-

    liyorum. Ve ancak imdi anlyorum ki dnce ve heveslerimin sayg

    grmesi, daha da tesi aktif olarak yreklendirilmesi benim

    entelektel ve duygusal yaamm iin hayati bir nem ta-

    yormu. Doas tutkulu olan biri d-katilleri karsnda ko-

    runmaszdr; bense, hayallerimi destekleyenler arasnda yeti-

    mi olmakla ok ama ok anslym.

  • S o n u olarak, tamamen mutlu saylabil irdim: Harika

    arkadalarm, yzme, ata binme, top oynama, par t i l e r , erkek

    arkadalar, Chesapeake'de geirilen yazlar, yaama adm at-

    mann btn olumlu yanlaryla dolu, hareket l i bir hayatm

    vard. A m a btn bunlarn yan sra, son derece geleneksel

    ve askeri bir dnyada eitli cokular reten c ivams bir gen

    kz olma gereine yava yava uyanma sreci de balamt.

    Bamsz bir ruh, ateli hevesler, gen kzln tutkular resmi

    protokole kolay kolay uyum gsteremiyordu. Asker i proto-

    kolde subay ocuklarnn renmeleri gereken ince ayrnt-

    lar vard. Yaamn gereklerinin dnda kalan davran bi-

    imleri, danslar, beyaz eldivenler... O erevede ocuklar

    -sanki daha nceki ondrt-onbe yl boyunca acyla ve ak-

    lkla farketmemilermi gibi- renmek zorundaydlar ki ge-

    nerallerin rtbesi albaylardan stndr, albaylar ise srasyla

    yarbaylardan, yzbalardan, temenlerden rtbece stn-

    drler ve herkes ama herkes ocuklardan stndr. ocuklar

    arasndaki rtbe sralamasna gelince de, olanlar kzlardan

    stndr.

    Bu son derece sinir bozucu gagalama dzenini kk kz-

    larn iyice kafalarna sokmak iin kullanlan yntemlerden

    birisi de onlara ninelerinden kalma gln bir eyi, diz bke-

    rek selam verme sanatn retmekti. Kafas az ok alan bi-

    rinin reverans yapmay kabul edilebilir bir ey olarak grme-

    sini beklemek pek kolay deil. Bense liberal eitim grmtm

    ve genel-geer deerlere kar grler besleyen, davranlar

    sergileyen bir babann kzydm, byle bir ey yapmam ben-

    den ciddi ciddi isteyeceklerine kesinlikle inanamyordum.

    Benden nceki kabark tuvaletli kzlarn birer birer diz bkp

    reverans yaplarn izlerken "Koyun bunlar" diyordum kendi

  • kendime. Koyun. Derken benim sram geldi ve birden iimde

    bir eyler kabararak tat. Yllar yl kzlarn pek ok eye bo-

    yun eme zorunluluklar olduunu grmtm, daha da bete-

    ri, kzlarn boyun emeye h i kar kmadklarn izlemitim,

    bu barda taran damlayd galiba. Reverans yapmay reddet-

    tim. Baka herhangi bir evrede stnde durulmayacak nem-

    siz bir ey olurdu bu kukusuz, ama askeri gelenek ve protoko-

    ln egemen olduu dnyada -ki bu dnyada semboller ve itaat

    her eyden nemliydi, bir ocuun uygunsuz davran ise ba-

    basnn terfi olanaklarn tehlikeye sokabilirdi- yaptm bir

    sava ilnyd. Kendisinden istenilen ey ne kadar sama olur-

    sa olsun bir ocuun bir yetikine itaat etmemesi grlm ey

    deildi. Dans hocamz Bayan Courtnay'in gzlerinden ate f-

    krd. Ben inadm srdrdm. Albay Jamison'un bu olaya ok

    zleceinden emin olduunu syledi. Ben de, Albay Jami-

    son'un bu olaya hi mi h i aldrmayacandan emin olduu-

    mu belirttim. Yanlmm. Meer Albay Jamison tu konuda

    fazlasyla duyarlym. Kzlarn subaylar ve eleri karsnda re-

    verans yapmalarn o da sama buluyordu ama birine saygsz-

    lk etmemi kesinlikle onaylamyordu. zr diledim. kimiz

    daha hafif bir reverans konusunda uzlatk: Dizlerimi pek az

    bkecek, yere ok belli belirsiz ker gibi yapacaktm. Bak

    srt bir uzlama, babamn temelde biimsiz durumlara zeksy-

    la zm bulma kabiliyetinin bir rnei.

    Diz bkmeye karydm ama tren niformalarnn kl-

    na, mzik ve dansa, protokol balolarnn parltsna bayl-

    yordum. Bamszlma ne kadar gereksinme duyarsam duya-

    ym, geleneksel dnya da ekici geliyordu bana. Yksek

    duvarlarla evrili bu asker dnyasnda yaamak insana harika

    bir gven duygusu veriyordu. Beklentiler ak seik belli, ba-

  • haneler azd; hakkaniyete, onura, fiziksel cesarete, insann l-

    kesi iin lmeye hazr olmas gerektiine itenlikle inanan

    bir evreydi. Bu evrede tutunmann en birincil koulu kr

    krne ballkt, doru ama hayatlarn akla uzak biimlerde

    tehlikeye atmaya hazr, lgnlk yapabilecek Don Kiot ruhlu

    pek ok genci de bnyesinde barndryordu zorunlu olarak. Ve

    gene zorunlu olarak, bu genlerden ok daha az sosyal disiplini

    olan bir grup bilim adamn -bunlarn ou meteorologdu ve

    gkleri en az pilotlar kadar severlerdi- da iine almak ve ho-

    grmek durumundayd. Romans ile disiplin arasndaki gerilimi

    her an canl tutan bir topluluktu: Heyecan, alkl, hzl ya-

    am ve ani lm ieren karmak bir dnya... Gemie doru

    bir arka pencere ayor, ondokuzuncu yzyl yaamnn en iyi

    ve en kt yanlarn gzler nne seriyordu. Medeni, zarif,

    sekinci ve kiisel zaaflara kar son derece hogrsz bir ya-

    am anlay. Kiinin zel isteklerini feda etmeye her an hazr

    olmas, kendini denetim altnda tutmas, geri ekmesi bekle-

    niyordu.

    Babamn komutan olan subayn evindeki bir ay top-

    lantsn anlatmt annem bana. Komutann kars da aya

    davet ettii hanmlar gibi bir pilotla evliydi. Grevleri ara-

    snda gen pilot elerini her konuda eitmek, akam yemei

    daveti nasl yaplr gibi etiket sorunlarndan, hava ssndeki

    sosyal etkinliklere nasl katlnacana dair bilgiler vermek

    vard. Kadn bu hususlarda bir sre konutuktan sonra asl

    konuya girmi: Dediine gre, pilotlar utuklarnda hibir za-

    man skkn ya da fkeli olmamalymlar. Canlar skknsa, si-

    nirliyseler dikkatleri dalr, yanl kararlar verebilirlermi,

    kazalar meydana gelebilir, pilotlar lebilirlermi. Dolaysyla

    pilot eleri, kocalar uua kmadan nce onlarla hibir ko-

  • nuda tartmamalymlar. Bir kadnn sakin durmas, kendini

    tutmas iyi bir ey olmaktan te, elzem bir eymi.

    Annem sonradan bunu bana anlatrken duygularn y-

    le aklamt: Kocan her uaa biniinde meraktan ldn

    yetmiyormu gibi, imdi de ua dt takdirde sorumlulu-

    u yklenmen gerekiyor. Sinirlensen de, fkelensen de, aman

    adamn lmne sebep olmayaym diye, aa vurmayacak-

    sn. Kadnlarn arbal, yumuak tavrl, boynu bkk olma-

    larna toplumun teki kesimlerinden ok daha fazla nem

    veriliyordu askeri evrelerde.

    O beyaz eldivenli, geni kenarl apkal gnlerde biri ba-

    na iki yla kalmadan akl hastas olacam, lmekten baka

    bir ey dnemeyecek hale geleceimi syleseydi gler, a-

    rr, aldrmadan yoluma giderdim. Ama her eyden ok gler-

    dim. Oysa tam da bu farkl ve ztlklarla dolu hayata almaya

    balamken, kendimi ilk kez Washington'da kk salm gibi

    hissederken babam hava kuvvetlerinden emekli oldu ve Ca-

    lifornia'daki Rand Corporation'da bilim adam olarak i bul-

    du. Yl 1961, ben onbe yandaydm ve birden dnyam ba-

    ma yklmaya balad.

    Pasific Palisades Lisesi'ndeki ilk gnm -ki, her asker ocuu-

    nun alm olduu gibi okul ylnn balangcndan birka ay

    sonrayd- yaamnn korkun boyutlarda deieceinin ilk

    ipularn verdi bana. Yeni-gelen-arkada sfatnn ngrd-

    bildik tanma treniyle baladk. Yabanclarla dolu bir s-

    nf nnde ayaa kalkp kendini dakikada zetleme iken-

    cesi... Byle bir eyi asker ocuklarnn karsnda yapmak da

    yeterince zordur ama bir grup zengin ve kaytsz Gney Cali-

  • fornial'nn nnde tamamen sama sapan bir duruma der-

    siniz. Babamn eskiden hava kuvvetlerinde subay olduunu

    sylediim anda anladm ki, onun bir da gelincii ya da ift

    hrgl deve olduunu aklasaydm farkl bir tepki grme-

    yecektim. Snf bir lm sessizliine gmld. Pasific Palisa-

    des'de geerlilii olan ana-baba trleri "endstride" (yani, si-

    nema dnyasnda) alanlar, zenginler, irket avukatlar,

    iadamlar ya da ok baarl hekimlerdi. Daha sonra, ret-

    menlere ne zaman "Evet, efendim" "Hayr, efendim" desem

    snfn kahkahalara boulmasndan anlamaya baladm "sivil

    okul"un ne menem bir ey olduunu.

    Okyanus ortasnda bir sal stndeymiim duygusunu ya-

    adm uzun sre. Washington'u korkun zlyordum. Erkek

    arkadam oradayd, son derece mutsuzdum onsuz. Sarn,

    mavi gzl, esprili, dans etmeyi seven bir ocuktu, Washing-

    ton'dan ayrlmadan nceki aylarda neredeyse bir gnmz

    bile ayr gememiti. Ailemden bamszla onunla adm at-

    mtm ve ou onbe ya ocuu gibi akmzn sonsuza dek

    devam edeceine inanyordum. O n u n yan sra, iyi arkada-

    larla, aile balaryla, pek ok sevin, ve kahkahayla, bildiim,

    sevdiim geleneklerle dolu bir yaam ve yuvam saydm bir

    kenti de geride brakmtm. Daha da nemlisi, kendimi bil-

    diimden beri iinde yaadm tutucu bir asker evresini ge-

    ride brakmtm. Ana okuluna olsun, ilkokula olsun hava ya

    da kara kuvvetleri slerinde gitmitim. Maryland'de devam

    ettiim ortaokul ve lise ise ssn snrlar iinde deildiler

    ama ounlukla asker, memur ve diplomat ailelerin ocukla-

    rnn gittii okullard. Kk, scak, sarmalanm ve h i de

    tehditkr olmayan bir dnyayd. California, en azndan Pasi-

    fic Palisades, bana souk ve zentili geliyordu. Yolumu yorda-

  • mm nerdeyse tmyle kaybettim, grnte yeni okula a-

    bucak uymu, yeni arkadalar da edinmitim -her ikiside ge-

    mite sk sk okul deitirmenin, her grdmle ahbaplk

    kurmay renmenin getirdii kolaylklardan kaynaklanyor-

    du- ama ok ok mutsuzdum. Vaktimin ounu alayarak ya

    da erkek arkadama mektup yazarak geiriyorum. Washing-

    ton'da kalacana California'da i bulduu iin babama ok

    fena kzyor, eski arkadalarmdan telefon ve mektup bekle-

    mekten bir hal oluyordum. Washington'daki okulda bir lider,

    katldm btn takmlarn kaptanydm; ders konusunda re-

    kabet hemen hemen yok gibiydi, h i aba gstermeden, ne-

    redeyse otomatik olarak snf geerdim. Pasific Palisades Lise-

    si'nde iler tamamen ters yz oldu: Spor faaliyetleri farklyd,

    kimseyi tanmadmdan sporculuumu ortaya koymakta ok

    zorluk ektim. Daha da beteri, akademik adan rekabet ina-

    nlmaz llerdeydi. Girdiim her derste ok geri olduumu

    gryor, teki rencilere yetimek iin ok abalyordum,

    akas bu abalar da galiba boa gitti. Bylesine alkan ve

    zeki rencilerle bir arada olmak bir yandan heyecan vericiy-

    di ama bir yandan da farkl, aalayc ve cesaret krcyd.

    Bilgi ve yeteneklerimin gerekten snrl olduunu kabul et-

    mek kolay deildi. Gene de, yava yava da olsa, yeni okulu-

    ma almaya baladm, derslerdeki geriliimi bir lde azalt-

    tm, yeni arkadalar edindim.

    Bu yeni dnya bana ne kadar garip gelirse gelsin, ben

    ona ne kadar yabanc kalrsam kalaym, pek ok yanna da

    snmaya balamtm. lk oklar atlattktan sonra, lisede ge-

    irdiim deneyimleri ok dikkate deer bir eitim olarak g-

    ryorum. Bu eitimin bir ksmn da dersler srasnda aldm

    hatta. Yeni snf arkadalarmn son derece ak sak konu-

  • malar azm ak brakyordu. Herkesin en az bir, kimi kez

    iki, hatta vey ana ya da babas var gibiydi, bu say ailenin

    geirdii boanmalara gre deiiyordu. Arkadalarmn para-

    sal kaynaklar ise en hafif deyimle artcyd. ounun geni

    cinsellik deneyimleri bana bir sr ilgin hazrlk bilgisi sa-

    lad. Gerisini ise niversite rencisi olan yeni erkek arkada-

    mdan edindim. Kendisi UCLA (Los Angeles'teki California

    niversitesi) da okuyordu, bense orada hafta sonlarnda far-

    makoloji blmnde gnll olarak alyordum. O srada

    istediimi sandm her eye sahipti o: Benden epeyce byk-

    t, yakklyd, tp ncesi eitim gryordu, bana baylyor-

    du, kendi arabas vard ve ilk erkek arkadam gibi dans etme-

    yi seviyordu. likimiz ben liseyi bitirene kadar srd. imdi

    dnyorum da, aramzdaki, romantik bir birliktelik olduu

    kadar benim evden uzaklamak, iinde bulunduum karma-

    karklktan kurtulmak iin setiim bir yoldu.

    mrmde ilk kez olarak WASP'n (Beyaz, Anglo-Saxon,

    Protestan) ne olduunu, benim de onlardan biri olduumu,

    bununsa en iyimser bakla bile her zaman harika bir ey ol-

    madn rendim. Deyimi California'ya gelinceye dek hi

    duymadmdan, grdm kadaryla WASP olmak demek geri

    kafal, az laf etmez, baston yutmu, souk, sevimsiz, tatsz, ze-

    ks fazla parlak olmayan ama btn bunlarn yan sra -ve ne-

    dendir bilinmez- imrenilecek biri olmak demekti. O zaman

    da, imdi de ok garip bir kavram gibi grnmtr bu bana.

    O sralarda, okulun iindeki yaammda belirli bir sosyal b-

    lnmle de yol at btn bunlar. Gndzleri plaja, gecele-

    ri partilere giden bir grup daha ok WASP'la yatknd; biraz

    daha derbeder, daha bezgin grnl bir grup ise entelektel

    etkinliklere ynelikti. Sonunda ben her iki dnyaya da girer

  • kar oldum, farkl nedenlerden dolay her ikisinde de az ok

    rahattm. WASP dnyas gemiimle titrek de olsa nemli bir

    ba oluturuyordu; entelektel dnya ise varlm srdrme-

    me en salam destei, akademik geleceimin ise en gl te-

    mellerini oluturdu.

    G e m i gerekten de mazi olmutu. Asker ailesi yaam, Was-

    hington ok gerilerde kalm, her ey deimiti. Daha biz

    California'ya tanmadan nce niversiteye balayarak yan-

    mzdan ayrlm olan aabeyimin gidiiyle evremdeki g-

    venlik anda koca bir delik almt. Ablamla aramdaki ili-

    ki h ibir zaman iyi olmamt ama artk, en iyi deyimle tersi

    sk sk krc, genellikle de uzak olarak nitelenebilirdi. Cali-

    fornia'ya uyum salamakta benden ok daha fazla glk ek-

    miti ama bu konuyu hibir zaman aka konumadk. ki-

    miz de kendi iimize bakyor, birbirimize ilimiyorduk, yle ki

    ayr evlerde oturuyor olsaydk pek fark etmezdi. A n n e m ile

    babamsa, hl birlikte oturmakla beraber, temelde birbirle-

    r inden kopmulard. A n n e m bir okulda retmenlik yapyor,

    evi ekip eviriyor, bir de lisansst eitimini srdryordu.

    Babam bilimsel almalarna dalmt. Arada bir gene utu-

    u oluyordu ve yle bir duygudurumuna girdiinde evresine

    sat nee, parlt evin btn odalarn dolduruyor, hepimi-

    zi smscak sarmalyordu. Ama arada bir akl-selimin zirvesini

    at, Rand Corporation'daki patronlarnn kabul edebilece-

    i snrlar zorlad oluyordu. rnein bir keresinde, ou l-

    m olan yzlerce insann zek derecesini belirleyecek bir sis-

    t e m icad etti . Son derece zekice dnlm, ok deiik bir

    sistemdi bu ama belki de uygulanamayacak kadar deiikti,

  • ayrca asl ie alnmasna neden olan meteoroloji aratrma-

    syla en ufak bir ilgisi yoktu.

    Uma yeteneini kantlad dnemlerin ardndan kas-

    vetli gnler geliyordu; o zaman, depresyonunun kapkaral,

    iyi gnlerindeki mzikten daha youn dolduruyordu evin ha-

    vasn. California'ya tanmamzdan bir yl kadar sonra baba-

    m n karanlk gnleri daha da kararmaya, daha da sklamaya

    balad, bense onlar hibir biimde etkileyemeyeceimi fark

    et t im. Kahkahalarn, uuk duygudurumlarnn, artc he-

    veslerin geri gelmesini bekleyip duruyordum ama arada bir

    yle bir grnp kaybolmak dnda sanki yok olmular, yer-

    lerini fkeye, aresizlie, kasvetli ie kapanmalara brakm-

    lard. Bir sre sonra artk onu tanyamaz oldum. Kimi kez ye-

    rinden kprdamaktan ciz kalyor, yataktan kmyor,

    yaamna da geleceine de her bakmdan derin bir karamsar-

    lkla bakyordu. Baka zamanlarda ise lgnla varan fkesi,

    avaz avaz haykrmalar beni inanlmaz dehetlere dryor-

    du. Yumuak tavrl, tatl sesli babamn sesini ykselttiini

    h i hatrlamyordum. Oysa imdilerde gnlerce, hatta hafta-

    larca sabah kahvaltya inmeye, akam okuldan dnmeye kor-

    kuyordum. stelik ok da imeye balamt ki, bu her eyi

    daha beterletiriyordu. Annem benim kadar akn ve kork-

    mu durumdayd, ikimiz de kendimizi her geen gn daha

    ok ie ve arkadalara vererek bir ka yolu aryorduk. Ben

    vakt imin giderek daha ounu kpeimle geiriyordum;

    Washington'dayken aile bir sokak kpei edinmiti, her yere

    onunla birlikte gidiyordum. Geceleri benim yatamda yat-

    yor, saatlerce dertlerimi dinliyordu. ou kpekler gibi iyi bir

    dert ortayd, nice geceler kollarm onun boynuna dolayp

    alaya alaya uykuya daldm bilirim. Ev yaammn altst-

  • lne dayanabildiysem, kpeim, erkek arkadam ve yeni

    arkadalarm sayesinde olmutur.

    Karanlk ve kaotik duygudurumlarnn yalnzca babama

    ve ablama zg olmadn ok gemeden farkettim. Onalt -

    onyedi yama geldiimde aka anladm ki, ar enerjim,

    kap ldm hevesler evremdekilere yorucu gelebil iyordu;

    haftalarca yksekten uup o k az uykuyla idare ediyor sonra

    birden dmeye balyordum, dncelerim kararyor, yaam

    kasvete brnyordu. En yakn iki dostum da -ki ikisi de er-

    kek, ikisi de yakkl, sinirli, alayc t iplerdi-yaamn karanlk

    yanna eilimliydiler; lise hayatnn normal, e lence l i yanla-

    rnda da yolumuzu biliyorduk ama arada bir epeyce kafas ka-

    rk, karamsar bir lye dnyorduk. Aslnda mz de

    okulda eitli lider konumlarndaydk, sporda, sosyal etkin-

    liklerde nde gelen ocuklardk. Okuldayken bu tr aydnlk

    alanlarda kendimizi gsterirken, dardaki hayatmz ok ya-

    k n dostluk, kahkaha, ar ciddiyet, iki ve sigaradan oluan

    daha karmak bir a iinde ryorduk; geceler boyu sabahla-

    ra dek lmcl gerek oyunlar oynuyor, yaamlarmzn gittii

    ynler zerine tutkulu tartmalar yapyor, lmn nedenini,

    nasln konuuyor, Beethoven, Mozart, Schumann dinliyor,

    birer ders kitab gibi okuduumuz melankolik ve varoluu

    yazarlar -Hesse, Byron, Melvi l le , Hardy- derinlemesine irde-

    liyorduk. Her birimizin kara kaosunun gerek kkenleri var-

    d , hibirimiz zenti iinde deildik: kimizin ailesinde (bunu

    daha sonra rendik) manik-depresif hastalk vard, teki ar-

    kadan annesi kalbine t a b a n c a dayayarak intihar etmiti.

    lerde h e r birimizin ayr ayr ve tek bana ekecei aclarn

    balangcn hep birlikte yaadk. "lerki aclar" benim iin

    beklediimden ok daha yakn bir gelecekle ortaya kt.

  • Manik-depresif hastaln ilk krizini geirdiimde lise son s-

    nftaydm; sre bir kez baladktan sonra aklm ok abuk

    kaybettim. Balangta her ey ok kolay oluyor gibiydi. l-

    gn bir sansar gibi oradan oraya kouyor, trl plan ve proje-

    lerle fkr fkr kaynyor, kendimi sporlara veriyor, geceler

    ama geceler boyu sabahlara kadar uyumuyor, arkadalarla ge-

    ziyor, elime geirdiim her eyi okuyor, defterler dolusu iir-

    ler, oyunlar yazyor, geleceime dair byk, tamamyla ger-

    ek-d tasarlar kuruyordum. Dnya zevk ve umut doluydu;

    kendimi harika hissediyordum. Yalnzca harika deil, gerek-

    ten ok ok harika hissediyordum. Yapamayacam hibir ey

    yoktu, hibir ey bana zor gelemezdi. Kafam prl prl aydn-

    lkt, h e r eyi yerli yerine inanlmaz bir kolaylkla yerletire-

    biliyordum, o ana dek bir trl zemediim matematik

    problemlerini bile sanki iten gelen bir gdyle zvermi-

    tim. Aslnda o problemlerin zmn bugn biliyor dei-

    lim. A m a o srada, her eyin kesin anlamn grmekle kalm-

    yor, her eyi harika bir kozmik ilikiler erevesine uyum

    iine oturtabiliyordum. Evrenin doal yasalarna ulamak be-

    ni ylesine bylemiti ki, kabm kabma smyordu, arka-

    dalarm keye sktrdm gibi her eyin ne kadar gzel ol-

    duunu onlara anlatmaya koyuluyordum. Evrenin karmak

    yaps ve gzellii konusunda vardm zmler onlar be-

    nim kadar aknla uratmad gibi, benim bu bitmez t-

    kenmez heyecanmn onlar yorduu, bktrd sylenebilir:

    ok hzl konuuyorsun, Kay. Biraz yava ol, Kay. Ne diyor-

    sun anlamyorum, Kay. Sakinle, Kay. Bu szleri ak ak

    sylemediklerinde bile gzlerinde okuyordum: Allahakna,

    Kay, yava ol.

  • Sonunda yavaladm. Dorusunu isterseniz, kesildim.

    Birka yl sonra tutmaya balayan, lgn bir hzla ykselen,

    psikoz lsnde denetim d olan akut mani krizleri ile kar-

    latrldnda, ilk kez sreklilik gsteren bu hafif mani dal-

    gas gerek maninin uuk renkli hat ta sevimli bir kopyasyd,

    daha sonra gelen yzlerce uu dnemi gibi ksa srd, kendi

    kendini abucak yakp tketti. Arkadalarm iin can skcy-

    d belki, benim iin heyecan verici ama yorucuydu kukusuz

    ama hastalk olarak alglanacak nitelikte deildi. Derken ya-

    amm da kafam da sanki derin bir bolua yuvarland. D-

    ncelerim kristal prltsn yitirmekle kalmayp karanlk

    dehlizlerde debelenmeye balad. Bir kitabn herhangi bir b-

    lmn st ste birka kez okuyor ama aklmda hibir eyin

    kalmadn farkediyordum. Hangi kitab ya da iiri elime al-

    sam ayn ey oluyordu. Hibir ey anlamyordum. Hibirinin

    anlalacak bir yan yoktu. Derslerde anlatlanlar izleyemi-

    yor, evremde neler olup bittiinden habersiz pencereden d-

    arya dalyordum. Korkutucu bir durumdu bu.

    Ben baka eylere alkndm: Aklmn en yakn dostum

    olmasna, kafamn iinde bitmez tkenmez tartmalar sr-

    drmeye, beni skc ya da ac verici durumlardan kurtarmaya

    her an hazr bir mizah duygusuna ya da analitik dnce siste-

    mine. Zihnimin keskinliine, uyanklna, bana ballna

    gvenim sonsuzdu. Oysa birdenbire aklm bana dman ke-

    silmiti: Bo heveslerimle alay ediyor, btn sama sapan ta-

    sarlarmla dalga geiyordu; artk hibir eyi ilgin ya da e-

    lenceli ya da stnde durmaya deer bulmuyordu. Dikkatini

    younlatrmaktan cizdi kafam, dnp dolap lm konusu-

    nu iliyordu: lecektim ya, herhangi bir eyin ne nemi ola-

    bilirdi? Yaam sonu belli olan ksa, anlamsz bir sre olduu-

  • na gre neden srdrmeliydi hayat? Mthi bir bitkinlik

    iindeydim, sabahlar yataktan kabilmek byk bir g isti-

    yordu. Herhangi bir yere yrmek her zamankinin iki kat

    vaktimi alyordu. Her gn ayn giysileri giyiyordum, nk

    ne giyeceime karar vermek ok byk abalar gerektiriyor-

    du. nsanlarla konuacam diye dm koptuundan arkada-

    larmdan elimden geldiince uzak duruyor, derslerden nceki

    ve sonraki saatleri okul ktphanesinde, hemen hemen hi

    kprdamadan oturarak geiriyordum; kalbim l, beynim kil

    kadar souktu.

    Sabahlar uyandmda ok yorgun kalkyordum; bu ise

    benim olaan kiiliime aykryd, can sknts, yaama kayt-

    sz kalmak da yle. Oysa bunlar da sradayd. Derken btn

    dncelerime derin bir kasvet egemen oldu; lm, lmek,

    rmek, her eyin lmek zere doduu, en iyisi bir an nce

    lp uzun lm bekleyiinin aclarn ekmemek gibi eyler-

    den baka hibir ey dnmyordum. Yorgun gvdemle bit-

    kin kafam mezarlklarda gezdiriyor, her mezarn altnda ya-

    tan kiinin oraya girmeden nce dnyada ne kadar zaman

    geirdiine uzun uzun bakyordum. Mezarlarn kysnda otu-

    rup uzun, i karartc, lmcl iirler yazyordum; beynimin

    de gvdemin de rmekte olduundan emindim, bunu her-

    kesin bildiine ama bir ey sylemediklerine de inanyordum.

    Bu bitkinlik halini arada bir delen, iimin iime smad

    lgn hareketlilik dnemleri oluyordu. Korkun koular tut-

    turuyor ama ne kadar koarsam koaym yatmyordum. Bir-

    ka haf ta boyunca, sabahlan okula gitmeden nce itiim

    portakal suyuna votka kartrdm, saplantl bir biimde ken-

    dimi ldrmeyi planladm. Duygularm hi mi h i yanstma-

    yan bir d grnme brnmeyi o kadar iyi baarmm ki,

  • farkllatm evremde pek az kii farketti. Aileden hi kim-

    senin farketmedii kesin. ki arkadam endielendiler ama

    anne babamla konumak istediklerini sylediklerinde onlara

    yemin ettirdim. retmenlerden biri bir eyler sezinledi, bir

    de bir arkadamn annesi beni kenara ekerek bamn dert-

    te olup olmadn sordu. Gzm krpmadan yalan syledim

    onlara: ok iyiyim, ilginize teekkr ederim.

    Okuldakilerin nasl olup da beni normal sandklarn

    anlayabilmi deilim. Herhalde herkes kendi derdinde oldu-

    undan, kendi dnyalar ile dolu olduklarndan, aresizlik

    iinde kvranan biri eer aclarn sergilemeyip saklamaya a-

    balarsa, kimsenin dikkatini ekmiyor. Bense dikkat ekme-

    mek iin yle byle deil, ok byk bir aba gsteriyordum.

    imde bir eylerin dehetli ters gittiinin farkndaydm ama

    neler olup bittiini bilmiyordum; stelik, kiinin kendi so-

    runlarn kendi zmesi gerektii ilkesine gre yetitirilmi-

    tim. Bylece, ailemi de arkadalarm da belirli bir psikolojik

    uzaklkta tutmak alacak kadar kolay oldu benim iin- Hu-

    go W o l f un yazd gibi: "Elbette zaman zaman yreim daral-

    myormucasna neeli grnyorum, insan iinde aklm ba-

    mdaym gibi konuuyorum, dardan bakldnda keyfim

    Allah bilir ne kadar yerinde. Oysa ruh lmcl uykusunu sr-

    dryor, kalbin binbir yaras kanyor."

    Kafamda ve kalbimde korkun yaralar almasn engel-

    lemek olas deildi. evremde olup bitenleri anlamakta yle-

    sine ciz kalmann yaratt ok, dncelerimin tmyle de-

    netimden km olmasnn bilinci, lmekten baka bir ey

    dnemeyecek kadar depresyona girmi olmak... Yaralarn

    kapanmaya balamas bile birka ay srd. Geriye baktm-

    da, btn bunlar atlattma, hem de tek bama atlattma,

  • bir lisenin duvarlar arasnda yaamn bylesine karmak,

    lmn bylesine elle tutulurcasna yakn olabilmesine ap

    ap kalyorum. O aylar boyunca ok hzl yalandm, kendi

    kendini o kadar kaybeden, lme o kadar yaklaan, bir s-

    naktan o kadar uzak kalan biri nasl yalanmaz ki?

  • On sekiz yamda Los Angeles'teki California niversitesi'ne

    baladm ama istemeyerek. Asl seimim oras deildi. Baba-

    mn bana verdii krmz mine ve altn karm Chicago

    niversitesi rozetini yllar yl mcevher kutumun bir ke-

    sinde saklamtm. Rozetin iki parasn incecik bir altn zin-

    cir birletiriyordu, bence dnyann en gzel nesnesiydi; onu

    hakkyla takabilmek istiyordum. Chicago niversitesi'ne git-

    mek isteyiimin baka nedenleri de vard: Allagelmi kalp-

    lara uymayanlara anlay gsterildii, hatta onlarn yreklen-

    dirildii bir kurum olarak n salmt, ayrca babam da fiziki

    olan bykbabam da lisansst eitimlerini orada grmlerdi.

    Ancak, oraya gitmem parasal adan olanakszd. Kimi d-

    zensiz ve deiken davranlar yznden babamn Rand Cor-

    poration ile ilikisi kesilmiti, dolaysyla pek ok arkada-

    mn tersine -k i onlar Harvard, Stanford, Yale gibi yerlere

    gittiler- ben yalnzca California niversitesi'ne bavurabil-

    m i i m . Derin bir d krkl iindeydim, Califomia'dan

    uzaklamak, tek bama yaama dalmak, kk saylabilecek

    bir niversitede renim grmek istemitim. Oysa, uzun va-

    dede UCLA'nn benim iin en iyi yer olduu anlald. Orada

  • gayet iyi, kendime zg bir eitim grdm, bamsz aratrma

    yapma frsat buldum, ayrca, benim gibi frtnal ruhlarn

    belki de yalnzca ok byk niversitelerde elde edebilecei

    zgrle sahip oldum. te yandan, kafamn iindeki karma-

    kark endielere, acya kar anlaml bir koruma salayama-

    dn da sylemem gerekir.

    niversite yllarnn pek ok kiinin hayatndaki en g-

    zel yllar olduunu biliyorum. Bu benim iin inanlmaz, anla-

    lmaz bir eydi. niversite dnemimin byk bir blm

    korkun bir mcadele, iddetli ve rkn duygudurumlarn-

    dan oluan, srekli yinelenen bir kbuslar dizisi olarak geti.

    Araya giren, kimi kez birka hafta kimi kez birka ay sren

    ksa soluk alma dnemlerinde ise ok eleniyor, eitli tutku-

    lara, mthi heveslere kaplyor, ok alyor ve almaktan

    zevk alyordum. Duygularn ve enerjinin gidip gelmesinin

    ho bir yan da yok deildi, nk, lisede de olduu gibi, sanki

    dolamma yeni kan salyordu bu gelip geici uuk duygu-

    durumlar. Gerekten olaanst durumlarda, beynim binbir

    arpc fikirle doluyordu, stelik bunlar gerekletirebilece-

    imi sandran mthi bir enerjiye de kavuuyordum. Her za-

    manki hanm hanmck tutucu tavrm yok oluyor, eteklerim

    ksalyor, yakam alyor, genliimin bedensel zevklerini ta-

    dyordum. Hemen her konuda arya kayordum: Bir Beet-

    hoven senfonisi alacama dokuzunu da alyor, be derse yaz-

    lacama yedi derse yazlyor, iki konser bileti alacama sekiz

    on tane alyordum.

    Bir keresinde niversitedeki ilk ylmda, UCLA'nn bota

    nik bahesinde gezinirken baheleri boydan boya kateden

    dereye baktm ve birden Tennyson'un Idylls of the King adl

    eserinden bir sahne hatrladm. Gldeki Leydi ile ilgili bir

  • eydi yanlmyorsam. Birden byk bir heyecana ve aciliyet

    duygusuna kaplarak, o kitaptan bulabilir miyim diye kamps

    kitapsna kotum, buldum da. Ama bu kadar yetmedi. Ora-

    dan ayrldmda yirmi kadar baka kitap da almtm. Bunla-

    rn bazsnda Tennyson'un iiriyle ilgili yazlar vard, ou ise

    Kral Arthur efsanesine uzaktan yakndan dokunan hatta hi

    dokunmayan yaptlard: Mallory'nin La Morto d'Arthur (Art-

    hur'un lm), T.H. White ' n The Once and Future King

    (Bir Zamanlarn ve Gelecein Kral) adl kitaplarna The

    Golden Bough (Al t n Dal), The Celtic Realm, (Kelt lkesi),

    Heloise ve Abelard'n Mektuplar, Jung'un, Ftobert Graves'in

    kitaplar, Tristan ve Isolde stne yazlm irdelemeler, yara-

    tm mitleri antolojileri, sko Peri Masallar derlemeleri ek-

    lenmiti. O srada bunlarn hepsi birbiriyle balantlym gi-

    bi geliyordu bana. Balantl olmann da tesinde, btn bu

    kitaplar bir araya geldiinde kafamda lgn bir karmaa iin-

    de belirmeye balayan evren grnn en elzem anahtarn

    oluturmaktaydlar sanki. Kral Arthur tragedyas insan tabi-

    at hakknda bilinmesi gereken her eyi iermiyor muydu, b-

    tn tutkular, ihanetleri, iddeti, zarafeti, emelleri?.. Kafam,

    mutlak geree varacamn kesin inancyla saryor da sar-

    yordu. Bak amn ve sezgilerimin evrensellii dnlrse,

    o srada bu kitaplarn satn alnmas elzemdi elbette, hatta in-

    san cokulandran bir mantn erevesine syordu. te

    yandan, pratik gnlk gereklerin dnyasnda bylesi lgn

    al-verilere hi mi hi yer yoktu. niversite masraflarm

    karlayabilmek iin haftada yirmi-otuz saat almak zorun-

    daydm, bu gibi uuk dnemlerde harcadm paraya uygun

    bir birikimim yoktu. in daha da kts, bankada bulunan

    paramdan daha fazlasn harcadm bildiren uyar mek-

  • tuplar da bu gibi coku dnemlerini kanlmaz olarak izle-yen depresyon dneminde elime geiyordu hep

    Lise son snftayken de olduu gibi, bu hareketli dnem-

    lerde derslerim ok iyi gidiyor, snavlar, laboratuvar alma-

    lar, uzun devler bana gln lde kolay geliyordu, tabii

    uukluum devam ettii srece. Ayrca, eitli politik ve top-

    lumsal konulara yakndan eiliyor, kampsteki sava kart

    gsterilerden tutun da gzellik rnleri yapmak ve satmak

    iin kaplumbaalar ldren kozmetik firmalarn protesto

    etmek gibi daha marjinal olaylara dek pek ok eyleme katl-

    yordum. Bir keresinde ellerimle yaptm bir pankartla yerel

    bir maazann nne dikildim. Pankartta son derece kt i-

    zilmi iki deniz kaplumbaas kumlar zerinde ilerlemeye a-

    lrken gkte yldzlarn parladn gsteren -hayvancklarn

    stn yn bulma yeteneklerini bence ok ak ve ackl bi-

    imde anlatan- bir resim ile SZN CLDNZ N ONLARIN

    CANI GDYOR szlerinin kocaman krmz harflerle yazld

    bir ibare yer alyordu.

    Ama gecenin kanlmaz olarak gn izledii gibi, be-

    nim ruh halim de birden kt diye deiir, kafam bir kez daha

    alamaz hale gelirdi. Derslerime, arkadalarma, okumaya,

    gezmeye, hayal kurmaya olan ilgim yok olup giderdi. Bana ne

    olduunu, nasl olduunu hi anlayamazdm, bir sabah uyan-

    dmda iimin korkuyla dolu olduunu, bir gn daha yaa-

    may nasl baarabileceimi bilemediimi hissederdim. Btn

    gn ktphanede oturur, derse girmeyi bir trl gze alamaz-

    dm. Pencereden dar dalar, aptal aptal kitaplarma bakar,

    onlar eller, alt alta, st ste yerlerini deitirir ama aamaz-

    dm. Okulu brakmay dnrdm. Derse girsem de faydasz-

    d. Faydasz ve acl. Anlatlanlardan hibir ey anlamazdm.

  • ki, dayanlmaz bir yetersizlik duygusundan, beni epevre

    kaplam olan karanlktan kurtulmann tek yolunun lm ol-

    duuna inanrdm. Tamamyla yapayalnz hissederdim kendi-

    mi, snf arkadalarmn aralarnda hararetli hararetli konu-

    malarn izlemek yalnzca artrrd bu duyguyu. Telefona

    cevap vermekten vazgeer, iimdeki lmcl kasvetten kur-

    tulurum umuduyla saatlerce banyoda kalrdm.

    Kimi kez bu korkun karamsarlk ve aresizlik dnemle-

    ri ar bir sinirlilikle daha da korkunlard. Kafam byk

    bir hzla o konudan bu konuya atlar ama nceki uuk dnem-

    lerin hzl dncelerinde olduu gibi cokulu kozmik fikirle-

    rin yerini rkn sesler, rme ve lmle ilgili irkiltici im-

    geler alrd. Kumsala serilmi cesetler, kmrlemi hayvan

    kalntlar, morgda yatan, ayak parmaklarndan etiketler sar-

    kan ller... Bu gibi durumlarda son derece tedirgin, sinirli,

    fke doluydum, sinirimi biraz olsun yattrmann tek yolu

    kumsalda uzun koulara kmak ya da kafese kapatlm bir

    kutup ays gibi odamn iinde be aa be yukar dolamak-

    t. Bana neler olduunu hi anlamyor, kimseden yardm iste-

    yemiyordum. Hasta olabileceim aklmn ucundan gemiyor-

    du, beynimde bu terime yer yoktu. Ama sonunda, anormal

    psikoloji dersinde depresyon konusunu dinledikten sonra,

    kalkp renci salk ilerine gittim. Amacm bir psikiyatr-

    dan randevu istemekti. Ama kliniin nndeki merdivenler-

    den teye gidemedim. Korku ve utantan paralize olmu bir

    halde orackta oturdum, ne ieri girebiliyor ne de oradan

    uzaklaabiliyordum. Yzm ellerimle saklayarak hngr

    hngr alamm orada bir saatten fazla. Sonra kalktm, bir

    daha da oraya uramadm. Zamanla depresyon kendi kendine

    geti ama o k gemeden glerini ve silahlarn yeniden to-

    parlam olarak geri geldi.

  • Ne gariptir, yaadm her kt olay sanki karmda bir

    ans kaps da ayordu. Bunlardan biri gene birinci snftayken

    ald. leri snflarn girdii bir psikoloji dersine girmitim, ki-

    ilik teorileri ileniyordu. Profesrmz kiilik saptamasnn,

    kavray yapsnn deerlendirilmesinin eitli biimlerini

    aklamaktayd. Btn snfa bir dizi Rorschach lekeleri gste-

    rerek tepkilerimizi yazmamz syledi. Yllar yl gkyzne ba-

    kp bulutlarn biimlerini adlandrma elencesi sonunda mey-

    vesini verdi benim iin. O gn her nedense kafam uutayd,

    Tanr'nn genlerime programlad sinir iletkenleri sayesinde

    sayfalar doldurdum, imdi dnyorum da kimbilir ne garip

    eyler yazdm. Kalabalk bir snft, herkes kdn nnde

    oturana vererek profesre ulatrd, o da yantlar geliigzel bir

    seim yaparak yksek sesle okumaya koyuldu. Bir ara, ok tu-

    h a f armlar ieren bir eyler okuduunu iittim ve byk

    bir dehetle anladm ki benim kdm okuyor. Kimi arm-

    lar mizah doluydu ama bazlar dpedz acayipti. Ya da bana

    yle geldi. Snftakilerin ou glyorlard ama ben kafam

    kaldramyordum bile, yerin dibine getiimi hissediyordum.

    Benim youn karalamalarla dolu sayfalarm okuyup bi-

    t iren profesr, bu satrlar yazan kiinin mmknse dersten

    sonra kendisiyle grmeye kalmasn syledi. Psikolog oldu-

    undan benim psikozlu ruhsal yanm annda algladna

    inandm. dm koptu. imdi dnyorum da, o herhalde

    son derece gergin ve heyecanl, epeyce kararl, ciddi, besbelli

    kafas kark biriyle kar karya olduuna inanmt. Bense

    o srada ne kadar rahatsz olduumun farkndaydm ve onun

    da sorunlarmn enini boyunu benim kadar fark ettiini san-

    mtm. Galiba yanlmm ama kesin olarak bilmiyorum bu-

    nu . Birlikte odasna doru yola koyulduk. Ben psikiyatri kli-

  • niine yatrlacam konusunda olmadk korkular retirken,

    o bunca yllk hocalk hayatnda Rorschach testine bu kadar

    "hayal gc ykl" cevaplar almadn syledi. Kimi kiile-

    rin kukusuz psikozlu olarak niteleyecei yantlarma yaratc

    sfatn yaktracak kadar iyi bir insand. Hastalkl dn-

    ceyle orijinal dnce arasndaki karmak ve geirgen snr-

    lar deerlendirme konusunda ilk dersimi alm oldum o gn;

    yazdklarma patolojik deil de olumlu bir k tutan entelek-

    tel hogrs iin hocama derin bir kran borcum var.

    Bana gnlk yaammla ilgili sorular sordu. Birinci snf-

    ta olduumu, doktor olmak istediimi, okul masraflarn kar-

    lamak iin bir ite altm syledim. niversite kuralla-

    rna gre yalnzca nc ve drdnc snflara ak olan

    dersine girme iznim olmadn hatrlatt . Bunu bildiimi

    ama bana dersin ok ilgin, kuraln ise ok keyfi grnd-

    n syledim. Yksek sesle gld, sonunda bamszlma say-

    g duyan biriyle kar karya olduumu anladm birden. Ba-

    yan Courtnay deildi o, benden reverans beklemiyordu.

    Btesinde bir laboratuvar asistanna yer olduunu aklaya-

    rak, byle bir iin beni ilgilendirip ilgilendirmediini sordu.

    lgilenmez olur muyum? Kadn giysileri satan bir maazada

    yaptm kasiyerlikten, inanlmaz skclktaki o iten ayrlp

    aratrma yapmay renebileceim bir ie girecektim.

    Harika bir deneyimdi: Verileri kodlamay ve irdelemeyi,

    bilgisayar programlamay, aratrma literatrn gzden ge-

    irmeyi, inceleme hazrlamay, bilimsel yazlar yayna hazr-

    lamay rendim. Birlikte altm profesr insan kiiliinin

    yapsn inceliyordu. nsanlar arasndaki bireysel farkllklar

    aratrp soruturma fikri bana ok mthi geldi. Kendimi t-

    myle bu ie verdim, benim iin yalnzca eitim ve gelir kay-

  • n a deil bir ka olana da salad. Aratrma dnyas

    derslere devam etmeye h i benzemiyordu. Dersler, belirli sa-

    a t l e r erevesinde dzenlenmi btn faaliyetler gibi, insann

    duygudurumunun ve edim gcnn sabit kalaca esasndan

    h a r e k e t ettiinden genelde boucuycu, oysa aratrma dnya-

    s nda belirli saatlerle kstlanm deildim ve bamszlk ca-

    n m a can katyordu. niversite ynetic i ler i , ou manik-

    depresiflerin yaamlarnn doal ak i inde meydana gelen,

    davran ve yeteneklerini derinden etki leyen belirgin d-

    n e m s e l deiimleri hi gznnde bulundurmazlar. Dolaysy-

    la niversite karnelerim kt notlarla, yarm kalm derslerle

    doludur; neyse ki aratrma devlerinden aldm notlarla

    b u n l a r dengeleniyordu. renim yllarm boyunca, civa gibi

    e l e avuca smaz olduum dnemlerle en derin kuyularn ka-

    ranlna gmldm dnemler birbirini izledi, gerek kiisel

    g e r e k okul yaammda ok derin yaralar at .

    Yirmi yamda, niversitedeki ikinci ylm tamamladk-

    t a n sonra, tam bir kemeke haline gelmi olan yaammdan

    k a m a k amacyla skoya'daki St . Andrews niversitesi'ne

    kaydoldum. Aabeyimle kuzenim o srada ngiliz niversite-

    l e r inde okuyorlard, kendilerine katlmam nerdiler. Oysa

    b e n , sko mziinden ve babamn ok sevdii sko iirin-

    d e n derinden etkilenmitim, atalarmn sko yanyla balan-

    t l olduunu dndm Kelt melankolisinde, ateliliinde

    de bana ok ekici gelen bir yan vard. Bir yandan da baba-

    m n karamsar, ba sonu belirsiz duygudurumlarndan kendi-

    mi kurtarmak istiyordum ama sanrm kafamda yle bir d-

    n c e de vard: Eer bir anlamda kaynaa dnersem, kendi

    k a o t i k duygu ve dncelerimi daha iyi anlayabilirim. Fede-

    r a l hkmete burs iin bavurdum, bylece ilk kez olarak tam

  • zamanl renci statsne kavutum. Los Angeles'i terkedip

    gndzleri bilime, geceleri mzie ve iire adanm bir yla

    doru kanat atm.

    Hocamn dediine gre, karn yatay yadn grd tek

    yer S t . Andrews imi. Yorkshire'l, uzun boylu, ince yapl,

    matrak bir adamd, ayn zamanda nl bir nrofizyolojistti.

    Pek ok ngiliz gibi o da iyi hava koullarnn ve uygarln

    sko snrnn balad yerde bittiine inanmt. Hava ko-

    ullar konusunda haksz saylmazd. Kuruni renkli ta bina-

    lardan olumu antik St. Andrews kendi Kuzey Denizi'nin k-

    ysnda olup iinde yaamayanlarn inanamayaca sertlikte

    sonbahar ve k rzgrlarna maruz bir yerdi. O srada birka

    aydr skoya'da yayordum ve inancm kesinlemiti. Ken-

    tin Dou Kumluklar denilen blgesinde rzgrlar her yerden

    daha sertti, niversitenin deniz biyolojisi blm de orada

    bulunuyordu.

    Zooloji blmnn nc snfnda on kiiydik, st s-

    te yn kazaklar, yn eldivenler giymi halde her yan havuz-

    larla dolu laboratuvarda titreerek oturuyorduk. Bunun gibi

    ileri zooloji derslerine girmeme izin verilmesine hocam ben-

    den ok ayordu. Kendisi hayvanlar leminin zellikle ince

    bir uzmanlama dalnda -yani, ekirgelerin iitme sinirleri-

    otorite saylyordu. Yatay kar ya konusundaki gzlemini

    dile getirmeden hemen nce , zoolojik konulardaki arpc

    cehaletimi gzler nne sermiti.

    Bize verilen grev, ekirgenin iitme sinirinin elektrofiz-

    yolojik kaytlarn almakt; teki renciler -hepsi de yllardr

    fen blmndeydiler- abucak, itinal bir biimde bcein

  • gereken yerlerini kesip bimiler, kayda gemilerdi bile. Ben

    ne yapacam bilmiyordum, hocam ise bunu biliyordu. Ben

    de niversitenin neden beni fen bilimlerinin bu dzeyine

    yerletirdiini merak ediyordum hl. ekirgeyi kafesinden

    karp -bcek odas scak tutulduu i in orada uzunca bir s-

    re oyalanmtm- vcut blmlerinin kanatlar, beden, ba

    olarak e ayrldn ayrt etmekten teye gidememitim he-

    nz. Bu da fazla bir ey deildi elbette. Hocann uzun boyunu

    arkamda hissettim, dnp baktm, yzndeki kmseyici

    glmsemeyi grdm. Kara tahtaya doru yrd, tebeirle

    ekirge olduu tartlamayacak bir resim izdi, hayvann ba-

    n daire iine alarak, pek abartl bir ngiliz aksanyla, "Sizi

    aydnlatmak amacyla sylyorum, Bayan Jamison, buras ba-

    dr" dedi. Snf kahkahadan krld. Ben de yle. Btn bir

    yl boyunca bunlara yetiemeyeceimi kesinkes kabullendim.

    Dorusu da bu ya, yetiemedim onlara, gene de bu arada pek

    ok ey rendim, hem de epeyce elendim. ekirge deneyi

    stne yazdm laboratuvar notlar, kapasitemin stnde bir

    almaya girdiimi daha bandan anladm yanstyor. Ra-

    porda deney metodlarnn ayrntlarn belirttikten sonra

    yle yazmm: "ekirgenin ba, kanatlar, bacaklar gvde-

    sinden ayrld- Metatoraktik sternitler kesilerek h a v a keseleri

    ortaya karlarak iitme siniri bulunmu, beyin ganglionla-

    rndan tepki gelmesi olasln ortadan kaldrmak iin sinir

    ortadan kesilmitir." Raporu fazla uzatmayp u cmlelerle so-

    na erdirmiim: "Verilen ynergelerin yanl anlalmas, o lup

    bitenler konusundaki genel bilgi eksiklii dolaysyla d a h a

    geni ses alanlar uyars denenmemi olup, yanl anlalma-

    lar anlalr duruma gelinceye dek iitme siniri ypranmtr.

    Ben de yle."

  • Zoolojinin omurgaszlar blmn incelemenin avan-

    tajl yanlar da yok deildi. Bir kere, psikolojide olduunun

    tersine, denekler yenilebiliyordu. Denizden taze karlm,

    son derece lezzetli stakozlar zellikle rabet gryordu. La-

    boratuvardaki Bunsen beklerinin stnde piirirdik onlar.

    Derken, hocalardan biri, "Deneklerden bazlarnn geceleri

    havuzlardan kat dikkatimizi ekti" diyerek bizi uyard ve

    yemekhane taynn gece yars ziyafetleriyle takviye etmek-

    ten vazgemek zorunda kaldk.

    O yl boyunca, saatlerce deniz kysnda yrdm, ken-

    tin iinde gezindim, eski kentin kalntlar arasnda saatlerce

    oturup gemie daldm, defterlerime bir eyler karaladm.

    Onikinci yzyldan kalma katedralin bir vakitler ne kadar

    grkemli olduunu, imdi talar arasnda grdm delikleri

    bir zamanlar ne parltl vitraylarn sslediini hayal ederdim.

    Onbeinci yzyln banda ina edilmi olan niversiteye

    bal bir de -gene ayn yzyldan kalma- kk kilise vard.

    Orada Pazar gnleri ayine gittiimde sanki yzyllarn tesin-

    den gelen sesler duyuyordum. Din ile bilimi badatran Or-

    taa geleneinin grntleri son derece gizemli, harika bir

    biimde sunuluyordu. rencilerin kzl kadifeden tren giy-

    sileri -ilk sko krallarndan biri niversite rencilerinin

    parlak renkli giysiler giymesini emretmi, nk onlar devle-

    te kar potansiyel bir tehlike olduklarndan, uzaktan tann-

    malar gerekiyormu- kentin kuruni binalaryla kartlk

    oluturuyordu. Kilisedeki ayinden sonra kzl giysili renci-

    ler rhtmn en ucuna dek yrrler, kartlklarn karanlk

    gkyznn, denizin nne sererlerdi.

    Mistik bir yerdi, hl da yle: Ayazl uzun gecelerin, res-

    mi gece elbisesi giymi kadn ve erkeklerin; uzun eldivenler,

  • ipek earplar, ekose etek giymi erkekler, omuzlarna tartan

    al dolam, tuvaletleri yerleri spren kadnlarla dolu bitmez

    tkenmez balolar dizisinin; somon, domuz pastrmas, av etle-

    ri, eri, malt viskisi gibi eylerin yenilip iildii gece yars

    partilerinin; bisikletli rencilerin srtnda, yemek ve konfe-

    rans salonlarnda, bahelerde, bahar geldiinde piknik alan-

    larnda grlen uzun kzl pelerinlerin anlaryla dolu bir

    yer... sko arkadalarmla sabahlara dek ark syleyip tart-

    malar yaptmz geceler vard; denize inen tepeleri kaplayan

    mavi an iekleri, zerrinler vard, kumsaln sar kumlar ara-

    snda yosunlar, kayalar, deniz kabuklar vard, dnem sonun-

    da inanlmaz gzellikte bir Noel ayini vard: Prl prl uzun

    kzl pelerinler iindeki renciler, ksa, siyah, ciddi giysiler

    iindeki lisans st renciler, hepsinin birlikte syledikleri

    harika eski Noel arklar; alt n zincirlerden sarkan ta bii-

    minde kandiller, masif aatan oyulmu koro sralar, hem en

    temiz ngiliz hem de daha yumuak, daha lirik sko aksany-

    la okunan dualar vard. O k gecesi ge saatte kiliseden k-

    tnda yzyllar ncesinin dnyasna adm atyordu insan:

    Beyaz kar stnde kzl kzl lekeler, alan anlar, parl parl

    bir dolunay.

    St . Andrews, daha nceki acl yllarm unutturan yu-

    muack bir buluttu sanki. Aklmdan hl kmayan dnya

    gzeli bir dnem, iliklerimi stan bir deneyimdi. niversite

    yllar boyunca aklanmas olanaksz bir bitkinlikten, are-

    sizlikten kurtulmaya alan biri iin S t . Andrews her trl

    zlem ve kayp duygusuna kar bir muska olarak nitelenebi-

    lir. ok gzel anlarla dolu bir yld orada geirdiim. Kuzey

    Denizi kylarnda geirdiim uzun k, yaammn pastrma

    yazyd.

  • skoya'dan ayrlp UCLA'ya dndmde yirmibir yamday-

    dm. evrem de, duygudurumum da keskin bir deiime ura-

    d, yaam ritmimdeki deiiklik ise daha sert, daha beterdi. Es-

    ki rutinlerime dnmeye altm ama kolay deildi bu. Bir yl

    boyunca haftada yirmi - otuz saat almaktan kurtulmutum.

    Oysa imdi bir yandan iimi, bir yandan derslerimi, bir yandan

    gnlk toplumsal yaamm, stne bir de gelip giden ykc

    duygudurumlarm idare etmek zorundaydm. Mesleim konu-

    sundaki tasarlarm da deimiti. Artk anlamtm ki benim

    civams karakter yapm, fiziksel tedirginliim tp fakltesinde

    -zellikle saatlerce anfilerde oturup ders dinlemek, not tut-

    makla geecek olan ilk iki yl sresince- barnmama elverili

    deildi. Uzun sre ayn meknda kalmak benim iin ok zor-

    du, tek bama altmda anfilerde rendiimden ok daha

    iyi rendiimi de fark etmitim. Yaz yazmak, aratrma yap-

    mak ok sevdiim eylerdi, tp fakltesinin gerektirdii sk di-

    siplinli ders programna bal kalmak dncesi bana gittike

    daha itici gelmeye balamt. Daha nemlisi, St. Andrews'da

    kaldm srada William James'in o harika psikolojik incele-

    mesini Dinsel Yaantnn eitleri'ni okumu, renimimi psi-

    koloj i dalnda srdrme hevesine kaplmtm; kiilik yapsn-

    daki bireysel farklar ve duygusal yapda duygudurumlar ve

    youn alglama durumlar gibi eitlilikler beni zellikle ilgi-

    lendiriyordu. Ayrca, yeni bir profesrle almaya balam-

    tm, onun aratrma konusu benim iin son derece ekiciydi:

    LSD, marihuana, kokain, afyon trevleri, barbituratlar, amfe-

    taminler gibi duygudurumlarn etkileyen narkotiklerin mey-

    dana getirdii psikolojik ve fizyolojik sonular inceliyordu.

  • Bireylerin neden belirli trden narkotiklere eilim duydukla-

    r, rnein kimileri halusinojenlere bavururken kimilerinin

    neden uyuturucu ya da uyarc zehirleri tercih ettikleri onu

    zellikle ilgilendiriyordu. O da, benim gibi, duygudurumlar-

    na merak salmt.

    Uzun boylu, ekingen, son derece zeki bir kii olan bu

    profesrn kendi duygudurumu da sk sk ve derinden deie-

    biliyordu. O n u n yannda nce aratrma yardmcs sonra da

    doktora rencisi olarak altm, bunun olaanst bir de-

    neyim olduunu syleyebilirim. Son derece yaratc, her ko-

    nuda merakl, ak fikirli biriydi; entelektel a dan sizden

    ok ey bekler ama hi hakszlk yapmazd; benim gidip gelen

    dikkatimi, eitli duygudurumlarm anlayla karlamas ise

    ok zeldi. Aramzda bir sezgi ba vard ki, genelde szckle-

    re dklmezdi ama arada srada birimizden biri kapkara duy-

    gudurumundan dem vururdu. Odam onunkinin bitiiindey-

    di, depresyonda olduum zamanlarda nasl olduumu sorar

    yorgun ya da dnceli ya da bozuk grndm syler, yar-

    dmc olmaya alrd.

    Bir gn konuurken, ikimizin de kendi duygudurumlar-

    mz derecelendirdiimiz ortaya kt: O, 1 ila 10 aras, "fel-

    ke t " ten "harika"ya uzanan bir sistem kurmutu, b e n i m lm

    ise - 3 ' t e n (paralize hal ve tam aresizlik) balyor, +3 ' e (fev-

    kalade duygudurumu, mthi canllk) kadar kyordu. ki-

    mizin de balca amac bu duygudurumlarnn gidip gelmele-

    r ini a k l a sar bir b i imde zmeye al makt . K i m i kez

    antidepresan ila alp almamay tartrdk ama bunlarn ie

    yarayacandan ikimiz de kukuluyduk ayrca olas yan etki-

    lerden ekiniyorduk. Duygudurumu sk sk bozulan pek ok

    kii gibi , depresyonlarmzn aslnda olduklarndan daha kar-

  • mak, daha temel nedenlere dayal olduunu sanyorduk.

    Psikiyatri hastalarna, daha dayanksz kiilere iyi gelebilirdi

    antidepresanlar ama bizim durum bakayd! Bu yaklam pa-

    halya patlad oysa, yetime tarzmz, gururumuz bizi tutsak

    ediyordu. Deiken duygudurumlarma karn -depresyona

    girmeden nce badndrc uuk dnemlerim oluyordu h-

    l- onun yannda almaya baladktan sonra sanki snacak

    bir liman bulduumu hissediyordum. nsan iine kamaya-

    cam hissederek odamn n kapatp ierde uyuduum,

    uyandmda ise stmde onun paltosunu, bilgisayarmn s-

    tnde ise "Yaknda iyileeceksin" yazl bir kt bulduum

    ok olmutur.

    Tp fakltesine gideceime psikoloji doktoras yapmaya

    karar veriimde etken olan etmenler unlard: Bu profesr ile

    yaptm almalardan aldm byk zevk ve eitim, ilk yl-

    dan beri yannda altm daha ok matematik eilimli

    hocayla yaptm teki almalardan aldm doyum, Wil-

    liam James'in ok nemli etkisi, kiisel yapmdaki dengesizlik

    ve srekli tedirginlik. O yllarda Birleik Devletler'deki en

    ileri psikoloji programlarndan birini sunuyordu UCLA -hl

    da yledir. Bavurumu yaptm, 1971 ylnda doktora al-

    malarma baladm.

    Lisansst almalarma baladktan ksa bir sre sonra an-

    ladm ki, ruhsal salm konusunda bir eyler yapmak zorun-

    daym. Dndm, tandm, sorunu iki seenee indirgedim:

    Ya bir psikiyatra gidecektim, ya da bir at satn alacaktm.

    Tandm hemen herkes bir psikiyatra devam ettiine gre,

    ben de kendi sorunlarm kendim zmleyebileceimden

  • e m i n olduum iin, e lbette bir at satn aldm. Herhangi bir at

    da deildi bu, dnyann en inat , en krkrne nevrotik

    atyd; Woody Allen tipinin at trndeki temsilcisiydi diye-

    bilirim ama onun kadar elendirici deildi. Kafamda Dostum

    Fl icka trnden bir senaryo gelitirmitim tabii : A t m beni ta

    uzaktan grp tanyacak, kulaklarn hevesl i bir bekleyile

    oynatacak, keyifle kineyecek, ekin bir kou kopararak yan-

    ma gelecek, klot pantolonumu koklayarak kesme eker ya

    da havu aranacakt; oysa ansma den hayvan lgnca hu-

    zursuz, pek zeki olmayan, sk sk aksayan bir yaratkt, ylan-

    lardan, insanlardan, k