Bir Bilene Soralim

362
 BR BLENE SORALIM 1. CLD Îmân Allahü Teâlânın Varlı ı slâmiyyet Sapık Fırkalar Ehl-i Sünnet 'tikâdı Bid'at ve Bid'at Ehli Kaza ve Kader Küfür-Günah Mezheb ve Mezheb Taklidi Kur'ân-ı Kerîm Okumak ve Teganni Mevlid Okumak Kur'ân-ı Kerîm Tefsiri Kur'ân-ı Kerîme Hürmet lim Örenmek Kur'ân-ı Kerîmin Fazîleti Kur'ân-ı Kerîmi Deitirmek Abdest Mest Özürlü Olmak Gusül Teyemmüm Necasetten Taharet Namâz Vaktleri Ezân ve kâmet Namazın art ve Rükünleri Seferîlik (Yolculukta Namâz) Namazın Vâcipleri Sevde-i Sehv Secde-i Tilâvet Namazın Sünnetleri Dua ve Tesbîh Namazı Bozanlar ve Bozmıyanlar Namazın Mekruhları Câmi Adâbı Cemâatle Namâz Mesbûk Cum'a ve Bayram Namazları Kaza Namazları Nafile Namâzlar NASHATLER Yedi Köprü lim Köprüsü Pimanlık Köprüsü Ekiyalar Köprüsü Belâlar Köprüsü Sebebler Köprüsü Îhlâs Köprüsü ükür Köprüsü 2. CLD Zekât Vermek Zekât Nisâbı Zekât Malı  Zekât Kime Verilir? Zekât Nasıl Verilir? Vekil Tayin Etmek Uur Sadaka-i Fıtır Orucu Bozanlar Orucu Bozmıyanlar  Oruc Kazası Oruç Keffâreti  Oruc Fidyesi Oructa Niyyet ve Oruc Vakti  Oruca Ait Mes'eleler  Hac Kurban Adak Yemin Akika Halâl Harâm Kul ve Hayvan Hakkı  Nikâh-Evlenme Veresiye Satı Toptan Alı -Veri  car Alı-Verie Ait Mes'eleler  Mahzurlu Satılar Emâneti Kaybetmek Ödünç Câiz Satılar Ölüm-Cenâze-Defîn Kabristan Kabir Suali  Kabir Ziyareti  Çeitli Mes'eleler  NASHATLER Namaz Oruclarda Niyyet  Orucu Bozmıyan eyler Oruc Kazası2 Fitre Faîdeli lim lim Sahipleri  lim ve Cehalet  lim Meclisinin Fazileti  yi Kötü Sohbetler  Alimin Kıymeti  Evliyayı Tanımak lim, Amel ve Îhlâs  Kur'ân-ı Kerîm Kur'ân-ı Kerîme Hürmet  Kur'ân-ı Kerîme Anlamak Mevlit Okumak Sevâbdır  3. CLD mân ve Küfr Namaz Seferîlik Zekât Kur'ân-ı kerim Hac  Kurban Çeitli Meseleler-1 Çeitli Meseleler-2 Çeitli Meseleler-3 Çeitli Meseleler-4 Çeitli Meseleler-5 Çeitli Meseleler-6 Çeitli Meseleler-7 Çeitli Meseleler-8 NASHATLER Dostluk Kötülerle arkadalık  Arkadaa karı vazifemiz Allah sevgisi  Salih müslüman Allah için sevmek Gençliin kıymetini bilmek Zamanın Kıymetini bilmeli  Kom u hakki Ana-babaya itaat Akrabayı ziyaret Sı la-i rahm Çocukları terbiye etmek Çocuk terbiyesi  Kul hakkı Hakkı tavsiye Nasihatin ehemmiyeti  Nasihat nasıl olmalıdır  Yedi alt ı n öüt  Güzel ahlâk Peygamberimiz in güzel ahlâkı Ahlâkl ı olmak yi geçinmek Ahlâk nasıl deiir? Az yemek ve az uyumak Az uyumak Az yemenin fazileti  Çirkin söz Az konuma k Dilin faide ve zararları Dilin âfetleri  Alay etmek Münazara Münakaanı n zarar ı Gıybet âfeti  Gadap Hased

Transcript of Bir Bilene Soralim

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 1/361

 

BR BLENE SORALIM 

1. CLD 

Îmân

Allahü Teâlânın VarlııslâmiyyetSapık FırkalarEhl-i Sünnet 'tikâdıBid'at ve Bid'at EhliKaza ve KaderKüfür-GünahMezheb ve Mezheb TaklidiKur'ân-ı Kerîm Okumak veTeganniMevlid OkumakKur'ân-ı Kerîm TefsiriKur'ân-ı Kerîme Hürmetlim ÖrenmekKur'ân-ı Kerîmin FazîletiKur'ân-ı Kerîmi DeitirmekAbdestMestÖzürlü OlmakGusülTeyemmümNecasetten TaharetNamâz VaktleriEzân ve kâmetNamazın art ve RükünleriSeferîlik (Yolculukta Namâz)Namazın VâcipleriSevde-i SehvSecde-i Tilâvet

Namazın SünnetleriDua ve TesbîhNamazı Bozanlar veBozmıyanlarNamazın MekruhlarıCâmi AdâbıCemâatle NamâzMesbûkCum'a ve Bayram NamazlarıKaza NamazlarıNafile NamâzlarNASHATLERYedi Köprülim KöprüsüPimanlık KöprüsüEkiyalar KöprüsüBelâlar KöprüsüSebebler KöprüsüÎhlâs Köprüsüükür Köprüsü

2. CLD Zekât Vermek 

Zekât Nisâbı Zekât Malı Zekât Kime Verilir? Zekât Nasıl Verilir? Vekil Tayin Etmek Uur Sadaka-i Fıtır Orucu Bozanlar Orucu Bozmıyanlar Oruc Kazası Oruç Keffâreti Oruc Fidyesi Oructa Niyyet ve Oruc Vakti Oruca Ait Mes'eleler Hac Kurban Adak Yemin Akika Halâl Harâm Kul ve Hayvan Hakkı Nikâh-Evlenme Veresiye Satı Toptan Alı-Veri car Alı-Verie Ait Mes'eleler Mahzurlu Satılar Emâneti Kaybetmek Ödünç Câiz Satılar Ölüm-Cenâze-Defîn Kabristan Kabir Suali Kabir Ziyareti Çeitli Mes'eleler NASHATLER Namaz Oruclarda Niyyet Orucu Bozmıyan eyler Oruc Kazası2 Fitre Faîdeli lim lim Sahipleri lim ve Cehalet lim Meclisinin Fazileti yi Kötü Sohbetler Alimin Kıymeti Evliyayı Tanımak lim, Amel ve Îhlâs Kur'ân-ı Kerîm Kur'ân-ı Kerîme Hürmet Kur'ân-ı Kerîme Anlamak Mevlit Okumak Sevâbdır 

3. CLD mân ve Küfr

Namaz SeferîlikZekâtKur'ân-ı kerim Hac Kurban Çeitli Meseleler-1 Çeitli Meseleler-2 Çeitli Meseleler-3 Çeitli Meseleler-4 Çeitli Meseleler-5 Çeitli Meseleler-6 Çeitli Meseleler-7 Çeitli Meseleler-8 

NASHATLER Dostluk Kötülerle arkadalık Arkadaa karı vazifemiz Allah sevgisi Salih müslüman Allah için sevmek Gençliin kıymetini bilmek Zamanın Kıymetini bilmeli Komu hakki Ana-babaya itaat Akrabayı ziyaret Sıla-i rahm Çocukları terbiye etmek Çocuk terbiyesi Kul hakkı Hakkı tavsiye Nasihatin ehemmiyeti Nasihat nasıl olmalıdır Yedi altın öüt  Güzel ahlâk Peygamberimizin güzelahlâkı Ahlâklı olmak yi geçinmek Ahlâk nasıl deiir? Az yemek ve az uyumakAz uyumak Az yemenin fazileti Çirkin söz Az konumak Dilin faide ve zararları Dilin âfetleri Alay etmek Münazara Münakaanın zararı Gıybet âfeti Gadap Hased

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 2/361

Teganni Nedir? Kelime-i Tevhidin Fazileti Salevat-ı erîfenin Fazileti stigfar stigrafın Ehemmiyeti Duanın Ehemmiyeti veEdebleri Cum'anın Fazîleti

 ncildeki Ellibin Hata Bugünkü nciller AllahKelâmı Deildir ncil ve Hıristiyan DinAdamları ncil Hakkında HıristiyanlarNe Diyor Hıristiyanlıın çyüzü Dinde Kolaylık Niçin Geri Kalmıız? Niçin Geri Kaldık? Muazzam Saray Cennetlik Olmak çin Yusuf Kandehlevi Reit Rıza 

Dünya sevgisi Cömertlik Makam sevgisi Övmek ve ögünmek hlâs nedir? hlasın fazileti Büyüklenmek Tevazu

 Günahlara pimanlık Sabır Ni'metlerin kadrinibilmelidir Hastalık 

Allah'tan korkmak

1. CLD 

MAN 

SUAL: Âdem aleyhisselâma indirilen hükümler ile imdiki hükümler aynı mıdır? CEVAP Âdem aleyhisselâma indirilen hükümlerle imdiki hükümler deiiktir. mana ait hususlar aynıdır.

(Mektûbât-ı Rabbani c.2, M.67; C.3, M.22; Kitâb-üt-tevhîd s. 194) SUAL: Câmi'ye gusl abdestsiz girilmiyeceine göre turistlerin durumu nasıl oluyor? CEVAP 

Bu çeit hükümler müslümânlar içindir. Kâfirlere önce îmâna gelmesi teklif edilir. mansız kimseninabdestine, namazına i'tibar edilir mi? Yalnız, turistlerin camileri kirletmemelerine dikkat olunmalıdır.(bni Âbidîn c.3, s. 383) 

SUAL: Hanımım cehaletinden kızdıı zaman veya bilmeden elfâz-ı küfrde bulunuyor. Küfredüen mürted olduuna göre ne yapmam lâzımdır? 

CEVAP Zevceye emr-i ma'ruf yapmak ve her sabah akam tecdid-i imân ve nikâh duasını okumak

lâzımdır. (bni Âbidîn c.1, s.29; Hadîka c.1, s. 195) 

SUAL: Bazıları (Fosil artıklarından canlılar meydana gelmitir) diyerek Âdem aleyhisselâmıinkâr ediyorlar. Bunlara ne demeli?

CEVAP Onlara fosil artıklarının nereden geldii sorulsa cevap veremezler. Ayın, günein, dünyanın ve

dier gezegenlerin kendiliklerinden var olduunu kabul etmek cahilliktir, ahmaklıktır. Bunların biryaratıcısının bulunduunu inkâr etmek akıl ve insaf sahiplerinin ii deildir. (Tefsîr-i Kurtûbî c.2,s.190; c.4, s.310) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 3/361

SUAL: Bir insan, ömrünün ilk senelerinde akıllı, son zamanlarında deli olsa kıyamet günümuamelesi nasıl olacaktır? 

CEVAP Deli, dini emirlerle mükellef deildir. Deli olmadan önceki vaziyeti ne ise ona göre muamele edilir.

manlı ise, imanlı, deil ise, imansız muamelesi yapılır. (Mîrât-ül-usûl s.326) 

SUAL: mân nedir, mü'min kime denir? CEVAP Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" söylediklerinin hepsini beenip kalbin kabul etmesine,

ya'ni inanmasına (mân) denir. Böylece inanan insanlara, (Mü'min) denir. (Kitâb-üt-tevhîd. s. 373;Hadîka c.1, s.279,280; El-kavl-ül-fasI s.9) 

SUAL: mânı ve küfrü bilmemek özr olur mu? CEVAP Bugün îmânı ve küfrü tanımak ve ibâdetleri doru yapmak için cahillik özr olmaz. Örenmesi

lâzımdır. (Mir'ât-ül-usûl s.344) 

SUAL: Hergün sabah ve akam okunması gereken tecdidi imân duası nasıldır? CEVAP 

Düâ udur: (Allahümme innî ürîdü en üceddidel îmâne vennikâha tecdiden bi kavli lâilâhe illallahMuhammedün resûlullah.) Birgivî Vasıyyetnâmesi; bnî Âbidîn c.1,s.29) 

SUAL: Herkes için zarurî lâzım olan îmânı örendikden sonra ne yapmak icap eder? CEVAP mân edenlerin, farzları yapıp, haramlardan kaçınması lâzımdır. Her mü'min, Peygamberimizi

"sallallahü aleyhi ve sellem" malından ve canından daha çok sever. Bu sevgisinin bir alâmeti,sünnetleri yapıp, mekruhlardan kaçınmakdır. Bir mü'min bütün bunlara tâbi' oldukdan sonra,mubahlarda da, ne kadar ona uyarsa, o derece kâmil ve olgun bir müsliman olur. Allahü teâlâya oderece yakın ve sevgili olur. (Mektûbât-ı Rabbani c.1, M.178,193,232) 

SUAL: Müslüman olmak için ne gibi formalite lâzımdır? CEVAP 

Müslüman olmak için hiçbir formaliteye, müftîye, imâma gitmee lüzum yokdur. Kalbi ile îmânetmekle ve ahkâm-ı islâmiyyeyi örenmek ve yapmakla olur. mân etmek için, (Kelime-i ehâdet)söylemek ve bunun ma'nasmı bilmek lâzımdır. Bu kelimenin ma'nasını bilmek ve inanmak da, (Ehl-isünnet) âlimlerinin bildirdii eyleri örenip bilmekdir ve bunlara inanmakdır. (Kimyâ-i Se'âdets.106,107; Kitâb-üt-tevhîd s.393; Hadîka c.2.,s.279,280) 

SUAL: mânda ayrılık olurmu? Bütün peygamberlerin bildirdii îmân aynı mı idi? CEVAP mânın aslı, temeli birdir, îmân edilecek eylerde ayrılık olmaz. Bütün peygamberler

"Aleyhimüsselâm" aynı îmânı bildirmilerdir. (Kitâb-üt-tevhîd s.194; erh-ı Mekâsid c. 2, s.173) 

SUAL: Bir kimse anne ve babasının îmânla gidip gitmediini bilmemektedir. Onlara Kur'ân-ıKerim okumasında mahzur var mıdır? 

CEVAP manlı öldüü elbette kesin olarak bilinmez. Bilinmedii için dua edilir, Kur’an okunur. Tenbîh-ül-gâfilindeki hadîs-i erîfde buyuruldu ki: (Kur'ân-ı Kerîm okuyanın ana-babası kâfir olsalar bile, azâbları hafifler.) 

SUAL: (Gazetenizi tanımadan önce de ben namaz kılıyordum. Gazetenizi tanıdıktan sonra,sebebini bilemiyorum, namazlarımı hiç kaçırmamaa, daha dikkatli kılmaa baladım.Haramlardan daha çok kaçmaa baladım. Mekruhları bile ilemee korkuyorum. Kısacasıimânımın kuvvetlendiini hissediyorum. Halbuki benim arkadalarım, imânı kuvvetlendirmekiçin (man bilgilerini devamlı okumak, insanların, hayvanların, bitkilerin, yıldızların ve dier

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 4/361

maddelerin hikmetlerini aratırmak, Allanın varlıını çeitli delillerle isbat eden bilgileri okumaklâzımdır.) diyorlardı. O bilgileri okuduum zamanlar, imanım kuvvetlenmek öyle dursun,ibâdetlerimde bir soukluk hâsıl oluyor, sanki bir üphe ve tereddüte düüyordum. Sormakistediim u: Yukarıda bahsettiim iman bilgilerini okumak gerçekten imanı kuvvetlendiriyor dabana mı zararı oluyor?) 

CEVAP Her eyin hikmetini aratırmaa kalkmakla, Allahü teâlâyı çeitli delillerle isbat etmek için

uramakla insanın imânı kuvvetlenmez. Belki de imânı gittikçe zayıflar, maazallah insan zındıkolabilir. Çünkü, hikmetini bilmediimiz çok ey vardır. Allahü teâlâyı delillerle isbat etmekle devamlıuramak da tehlikelidir. spat edemedii yerler gelince üphe hâsıl olur. Bir kocakarıya demiler ki,(Falanca âlim Allahı 99 delille isbat etmektedir). htiyar kadın da (O âlimin 99 üphesi mi varmı daisbat etmee kalkmı) diye cevap verir. Bunu söylemekle Allahü teâlânın varlıını, birliini isbatetmemeli, demek istemiyoruz. Bu bilgilerle devamlı megul olmamalı diyoruz. Hadis-i erifte, Allahüteâlâya, kocakarı gibi delil aramadan inanmamız bildirilmitir. 

Bir insan Allahü teâlâya inandıktan sonra, O'nun sıfatlarını iyice örenmelidir. Amentü'dekiesasları örendikten sonra, fıkıh ilmi ile, ilmihal bilgileriyle uramak, bu bilgileri iyi örenmek lâzımdır.Örendii fıkıh bilgisiyle âmel etmek lâzımdır. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Bildiiyle amel edene, Allahü teâlâ bilmediini örenmeyi nasip eder.) lmihal bilgilerini örenip amel eden kimsenin imanı kuvvetlenir. manın kuvvetli olmasının alâmeti,

namazı dosdoru kılmak, dier ibâdetleri noksansız yapmaa çalımak, haramlardan ve mekruhlardankaçmaktır. Bildirdiiniz hususlar, imanınızın kuvvetli olduunu göstermektedir. (bni Âbidîn c.1, s.29) 

SUAL: Bir tefsirde Hârut ile M arut isimli iki melein günah iledii yazılıdır. Baka birkitapta ise, meleklerin günah ilemedii, bunların iftira olduu yazılıdır. Hangisi dorudur?Hangi tefsir kitabını tavsiye edersiniz? 

CEVAP Hârut ile Mârût cin taifesinden idi. Meleklere imân, imânın altı esasından biridir. Melekler günah ilemez. Bu bakımdan ikinci kitabın

yazdıı dorudur. Tefsir okumak büyük ilim istedii ve kıymetli tefsirler de arabî olduu için hiç birtefsir kitabını tavsiye edemiyoruz. (Tefsîr-i eybzâde c. 1, s.361; Tefsîr-i Kurtubî c.2, s. 50)  

SUAL: mânın kuvvetli olduu nasıl anlaılır? CEVAP 

Bir kimse, dinimize uygun ekilde ibâdet yaptıı halde, günahım çok, ibâdetlerim beni kurtarmazdiye düünürse, îmânının kuvvetli olduu anlaılır. Bu îmânımı son nefesime kadar devam ettirebilirmiyim diyerek korkan kimsenin îmânının kuvvetli olduu anlaılır, îmânının devam edeceinden üpheetmemelidir. (Mektûbât-ı c.1, 191,266) 

SUAL: mân mahlûk mudur, ya'ni sonradan mı yaratılmıtır? CEVAP mân, Allahü teâlânın hidayeti olması bakımından mahlûk deildir. Fakat kulun tasdik ve ikrar

etmesi bakımından mahlûktur. (Kitâb-üt-tevhîd s.385) 

SUAL: (Bazı arkadalarla konuuyoruz. Bu devirde fıkıh ve itikad bilgisine lüzum yoktur,  îmân bilgilerine, Allahın varlıını izaha ihtiyaç vardır, diyorlar. Hattâ eski slâm âlimleri imdiolsaydı, fıkıh bilgisinden bahsetmez, îmân bilgileri üzerinde dururdu, diyorlar. Bana bu fikirtuhaf geldi. Din yalnız, îmân bilgisi midir? imdi mâm-ı Gazali hazretleri olsaydı, ahlâkbilgilerinden, kalb hastalıklarından, çarelerinden, günahlardan, istifardan, dualardanbahsetmiyecek miydi? Maalesef bahsetmezdi diye cevap verdiler. Allah vardır diyen herkes,lüzumlu amel bilgilerini biliyorlar mı?) 

CEVAP Namazdan, oruçtan haberi olmayan birçok kimse, Allah vardır diyor. Hattâ Yahudiler, Hıristiyanlar

Allaha inanıyorlar. Buna ramen hakikati bulamıyorlar. Din bir bütündür. Meselâ fıkıh bilgilerinibilmeyenler, haram iler. Haram ileyen kimsenin kalbi kararır. Kalbi kararan kimse, dinin hükümlerineehemmiyet vermemee balar. Maazallah sonunda imansız göçüp gider. Hep Allahü teâlânın varlıınıisbat ile uramak insanı üpheye götürür. Doru itikadı örendikten sonra, haramları bilmek veonlardan kaçmak, farzları bilip yapmak lâzımdır. Ahlâk bilgilerini de örenip iyi bir insan olmak

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 5/361

lâzımdır. Eski slâm âlimleri olsaydı, böyle yazardı demek o kıymetli âlimlere iftira olur. Bir bütün olandini parçalamak çok kötüdür. Tâbiri caiz ise, îmân, ruh gibidir. Yalnız ruha ihtiyaç var deyip de kollarıbacakları kesmek, gözü çıkarmak, kulaı saır etmek, dili koparmak, böbrei dalaı çıkarmak, sonrada bize lâzım olan ruh demek ne kadar abes olur. Kua çevirmek bunun yanında çok hafif kalır. (bniÂbidîn c.1,s.29; Rıyâd-un-nâsıhîn s.317; Mektûbât-ı Rabbani c.1, M.266; Fetâvâ-i Hindiyyec.5,s.377) 

SUAL: Hazret-i Vah î hakkında malumat verir misiniz? CEVAP Hazret-i Hamza'yı ehid ettiine bilâhare piman olan Vah  î, Medine'ye Resûlullahın yanına gelip

dedi ki:  —Yâ Resûlallah, bir kimse Allaha ve Resulüne dümanlık etse, en kötü, en çirkin günahı ilese,

sonra piman olup temiz îmân etse, Resûlullahı canından çok sevici olarak huzuruna gelse, bununcezası nedir? 

Resûlullah buyurdu:  —mân eden, piman olan afvolur, bizim kardeimiz olur.  —Yâ Resûlallah, ben îmân ettim. Piman oldum. Allahü teâlâyı ve onun Resulünü her eyden çok

seviyorum. Ben Vah î' yim. Resûlullah, Vah î adını iitince, Hazret-i Hamzanın parçalanmı hâli gözü önüne geldi. Alamaa

baladı: 

 — Git seni gözüm görmesin, buyurdu. Vah  î öldürüleceini anlayarak kapıya yürüdü. Eshâb-ı kiram kılınca sarılmı iaret bekliyordu.

Vah î son nefesimi alıyorum derken, Cebrail aleyhisselâm geldi. Allahü teâlânın u emrini bildirdi: "Ey sevgili peygamberim. Bütün ömrünü puta tapmakla, kullarımı bana düman etmee

uramakla geçiren bir kâfir, bir kelime-i tevhid okuyunca, ben onu afvediyorum. Sen amcanıöldürdü diye Vahiyi niçin afvetmiyorsun? O piman oldu. imdi sana inandı. Ben afvettim, sende afvet!" 

Herkes "Öldürün" emrini beklerken, Resûlullah buyurdu:  —Kardeinizi çaırınız! Karde sözünü iitince saygı ile çaırdılar. Resûlullah Vah î'ye afvolduunu müjde eyledi:  —Fakat seni görünce dayanamıyorum, üzülüyorum, bana görünme! buyurdu. Resûlullahı üzmemek için bir daha yanına gelmedi. Mahcup baı önünde yaadı. Vah î müslüman olduktan sonra bütün evliyadan yüksek oldu. Hadîs-i erifte buyuruldu ki: (Mi'râc gecesi, Hamza ile Vahiyi kolkola birlikte Cennete girerken gördüm.) Hazret-i Vah  î'nin harblerde büyük kahramanlıkları görüldü. Yemâme muharebesinde, Halid ibni

Velid kumandasındaki askerlerden iki bin kii ehid olup bozulmaa balarken, Vah  î hazretleri,Hazret-i Hamza'yı ehid ettii kılınç ile, kahramanca saldırıp Müseyleme-tül kezzabı öldürdü. Bunugören müslümanlar hücum edip, zafer elde edildi. Resûlullahın vaktiyle Hazret-i Vah  î'yi Yemâmetarafına göndermesinin, büyük mucize olduu böylece meydana çıktı. Yermük Gazasında da Rumlarakarı çok kahramanlıkları görüldü. 

Eshâb-ı kiramın hepsi, sahabi olmayan velîlerin hepsinden daha yüksek idi. Eshâb-ı kiramınhepsini sevmekle ve hepsine saygılı olmakla emr olunduk. Hiç birine dil uzatmamız, kötü bilmemizdoru deildir. Hazret-i Hind de müslümanlıkla ereflendii için onu da dierleri gibi çok sevmemizlâzımdır. (El-isâbe c.3, s.631; Kısas-ı Enbiyâ, Buhâri, Mekkenin fethi) 

SUAL: Allah mekândan münezzeh olduu halde, Aya giderken Rus astronotunun (Gökte

tanrıyı göremedim) demesinin sebebi nedir? Ya'ni biz, hââ Allah gökte mi diyoruz da onlarAllahı gökte arıyorlar? CEVAP Allahı gökte sanmak, Hıristiyanların bâtıl inanılarından ileri gelmektedir. Yine onlardan çıkan

efsanelere göre, gök tanrısından bahsedilir. Allahı gökte zannedenler yalnız Hıristiyanlar deil, Arapyarımadasında kendilerine müslüman diyen ba'zı sapık kimseler, Kur'ân-ı kerîme kafalarına görema'na verdikleri için Allahü teâlâyı Arta (Gökte) zannetmilerdir. Hıristiyanı, sapıı böyle düününce,Rus astronotunun da böyle konuması tuhaf karılanmaz. 

Feza, Allahü teâlânın Arına göre çok küçük ise de, insanlara göre çok büyüktür. Fezada öyleyıldızlar vardır ki, uzaklıı Ay gibi dünyaya bir karı deildir. Iıa gem vurulup da gidilse yine insanın

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 6/361

ömrü kâfi gelmez. Günee ve güneten büyük yıldızlara ıık sür'atinden daha fazla gitme imkânı olsabile, kavurucu sıcaklıklarından dolayı yaklaılması mümkün deildir. Fezada ııkları senelerdirgelmeyen yıldızlar vardır. Aya gitmekle sanki gökleri fethetmi gibi konumak ne kadar abestir. Ayagitmek basit bir ey deil ise de, ölüme çare bulmu gibi bir zafer deildir. Allahü teâlâ mekândanmünezzehdir. 

Peygamber aleyhisselâm, milyarlarla ifade edilemiyen masafeyi birkaç saniye içinde almıtır. Iıagem vurma tâbiri bile, bu hızın yanında deryada damla gibi bile deildir. Bu bakımdan

Peygamberimizin hızı, ıık hızı ile mukayese bile kabul etmez. Peygamberimizin bu büyük mu'cizesineMi'râc denir. 

SUAL: (u anda on sekiz yaındayım. Küçükken Kur'ân-ı kerîm örendim. Namaz kılmaabaladım. Muhitin ve kötü arkadaların te'siri altında kalarak buhranlar geçirdim. Namazı bir araterk ettim. Yine de Allaha, Peygamberine, haram ve helâllara inanıyorum. Fakat karıma sankibir hayalet çıkıyor, bana vesvese veriyor, (nandıkların yalan!) diyor. Ben (Hayır sen yalansöylüyorsun, ben ölüme, âhirete inanıyorum) diyorum. Vesvese beni zayıf noktalarımdanavlamaa, yenmee çalııyor. (Acaba boa mı ibâdet ediyorum?) dedirtiyor. Namazlarımı bazankılıyor, bazan kılamıyorum. Günlerim böyle hayalî mücadele içinde geçiyor. manımtehlikededir. Ne yapmam lâzımdır) 

CEVAP Kardeim, sizdeki vesvese bir çok kimsenin baına gelmitir. Sizin yaınızda, muhitin, kötü

arkadaların te'sirinde kalarak, ibâdetlerde geveklik gösterenler oluyor. Bekçisiz olan meyveli aaçları

sallayıp meyveleri düürmek isteyenler bulunur. Meyveli aaçlar talanır. Hırsız bo eve deil, hazinebulunan yerlere girer, îmân gibi kıymetli hazinenin dümanı eytandır. eytan kötü arkadalarvâsıtasıyle îmânı çalmaa çalıır. Kötülerden, uzak durmalıdır. bâdetleri aksatmamalıdır. Yalnızkalınca da hayâl kurmamalıdır. Bo durmamalı, bir eyle megul olmalıdır. Gazetemizin hediye ettiimu'teber kitapları okumaa devam etmelidir, îyi insanlarla birlikte olmalıdır. Vesveseye hiç ehemmiyetvermemelidir. Ben inanıyorum demelidir. Lâhavle'yi çok söylemelidir. Çok geçmeden bu çeitvesveselerden kurtulmanız mümkündür. (Mek. Rabbani c.1, M.96,203,273) 

SUAL: mân etmek için ne yapmak lâzımdır? CEVAP mân etmek çok kolaydır, îmân etmek için, bir yere para veya mal vermek, zor bir i yapmak,

birisinden izin almak, birisine günah çıkarttırmak gibi hiç bir ey yapmak lâzım deildir. Hattâ îmânlıolduunu kimseye bildirmek, belli etmek bile lâzım deildir, mân (Amentü) de bildirilen altı esası

örenip, bunlara kalbinden, gizlice inanmak demektir. mân eden, Allahü teâlânın emirlerine teslimolur, seve seve yapar. Böylece müslüman olur. Kısacası her mü'min müslümandır. Her müslümanmü'mindir. (Mektûbât-ı Rabbani c.1, M.266; Hadîka c.1, s.279,280; Kitâb-üt-tevhîd s.393)  

SUAL: Bir arkada, münakaa eden kimsenin îmânının tamam olmıyacaına dair bir hadis-ierif okumu. Ben de günahların îmânla deildir, okuduun gibi sahili bir hadis varsa, bir te'vili,bir tefsiri vardır, dedim. Münakaa hakkındaki hadis-i erifin îmânla olan münasebeti nedir? 

CEVAP Umumî kaide udur: (Amel îmândan bir parça deildir.) Ya'ni insan günah ilemekle dinden

çıkmaz, mânla ibâdetlerin, varlıı, yokluu yönünden deil, parlaklıı yönünden münasebeti vardır.Meselâ haramlardan kaçıp ibâdetleri yapan kâmil bir kimsenin îmânı bin vatlık bir ampul gibi parlarsa,haram ileyen ve ibâdet etmiyen kimsenin îmânı bir mum ııı parlar. Hem parlaklıı çok azdır, hemde sönmesi kolay olur. Kuvvetli yanan bir atei söndürmek kolay olmadıı gibi, kuvvetli îmâna sahipkimsenin îmânı da kolay sönmez. bâdetler îmânın muhafazası için çok lüzumludur. Arkadaınızınbahsettii hadis-i erif öyledir: 

(Haklı olsa bile, münakaadan vazgeçmedikçe kiinin îmânı tamam olmaz.) Burada (Tamam olmaz) dan maksat, eksik olur demek deil, kâmil îmân sahibi olmaz demektir.

Kâmil insanınki gibi bin vatlık ıık vermez demektir. Münakaa hakkında daha baka hadis-i erifler vardır. Münakaa dostların dostluunu azaltır,

dümanların dümanlıını arttırır. Münakaa dinimizde yasaklanmıtır. Hadis-i erifte, (Allahü teâlânınen çok buzettii kul, mücadelede iddet gösterendir.) buyuruldu. Mücadele ve münakaa kazanılmaz.Kin ve nefret dourduu için, her zaman kaybedilmi demektir. Münakaanın zararı çok olduu içinhadis-i erifte münakaacının îmânının tam olmıyacaı bildirilmitir.(Hadîka c.1, s.282; erh-ı Akâid;erh-ı Mevâkıf; Nuhbet-ül-le'âlî)

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 7/361

 

ALLAHÜ TEÂLÂNIN VARLII 

SUAL: (Komumuz bir hoca var. "Allah her yerdedir, diyor. Camide, evde vardır. Fakatsokakta nasıl vardır bilemiyorum" diyor. Allah dünyayı nur gibi, ıık gibi mi kaplamıtır. Bir çokkiiye sorduysam da tatmin edici bir cevap alamadım. Mes'elemizin halli nedir?) 

CEVAP Sualinizin izahı pek kolay deildir. Herkes altından kolay çıkamaz. Komu hocanızın itikadıyanlıtır. Allah her yerdedir demek, Allaha mekân ittihaz etmek demektir ki asla caiz deildir. Allahmekândan münezzehtir, her yerde hazır ve nazırdır demelidir. Allah dünyayı nur gibi, ıık gibikaplamıtır demekte yine mekân tâyin etmek demektir ki asla caiz deildir. 

Allahü teâlâ, kâinatla ne bitiiktir, ne içindedir, ne dıındadır. Ya nasıldır? Bu sualin cevabınıâlimler mâm-ı Rabbani Hazretlerine sual etmilerdir. Cevabı Mektûbat kitabının ikinci ve üçüncüciltlerinde uzun uzun anlatılmıtır. Burada birkaç cümleyle izah etmek zordur. 

Allahü teâlâ, kâinatın ne içinde, ne dıındadır. çinde dıında olmak, bitiik ve ayrı olmak gibieyler, var olan iki ey arasında düünülebilir. Halbuki Allah vardır, âlem hayal ve vehim mertebesindeyaratılmıtır. Hayal mertebesindeki âlemin var görünmesi, Allahü teâlânın kudreti ile devamlı oluyor. 

nsan bir hayâl kursa, hayâlinde çeitli iler yapsa, insan kurduu hayalin içindedir, dıındadır,bitiiktir, ayrıdır gibi bir ey söylenemez. Hayâl gerçekte yok ki böyle söylenebilsin. Yine insan rüya

görür. Rüya gören insan, rüyasının ne saındadır, ne solundadır. Ne de bitiiktir. Rüya Allahü teâlânınkudreti ile devam etse, insan rüyayı gerçek zannedebilir. Yer, içer, hattâ rüyasında rüya bile görür.  Bir ipin ucuna küçük bir demir parçası balayıp, öteki ucundan tutarak çeviririrsek, dönen demir

karıdan daire eklinde görünür. Görünen demire nokta-i cevvale, görünen daireye de, daire-imevhume denir. Dairenin bu nokta ile hiç ilgisi yoktur. Noktanın hiç bir cihetinde deildir. Daire hâsılolunca bu nokta sınırlanmamıtır. Nokta, dairenin saında, solunda, önünde, arkasında denilemez.Daire için böyle eyler ancak onun gibi vehim mertebesinde bulunan varlıklar için söylenebilir.Görünen bu daire mecazdır. Fakat hakikat kaybolmu, mecaz görünmü, tanınmıtır. 

Üçüncü bir misâl daha verelim. Hindistanda mehur bir hikâye vardır. Hokkabazlar pâdiâhınkarısında, oyun yaparken, göz boyamakla, aynada bahçe ve aaçlar gösterirler. Hakikattebulunmayan bu aaçları, büyüyerek meyve verdiklerini gösterirler. Meyveleri koparıp sultana veseyircilere verirler. Eer oyun yaparken hokkabazlar öldürülürse, görünen oyunlar, Allahü teâlânınkudreti ile, o halde kalır, yok olmazlarmı. 

Sultan da bu hokkabazları, oyun esnasında öldürtüyor. Bu aaçların uzun müddet kaldıı,

meyvelerini herkesin yedii söylenmektedir. Bu hikâye, doru veya yanlı olması bir yana, misâlimiziaydınlatması bakımından caziptir. te dünya, yıldızlar, gezegenler, Cennet ve Cehennem ve her varlık, hayâl, vehim mertebesinde

yaratılmıtır. Allahü teâlânın kudreti ile devam etmektedir. Allah ile kâinatın yakınlıı, uzaklıı, insanınhayal ve rüyaya olan alâkasına benzemektedir. nsan hayâlin urasında, rüyanın burasındadır,denemez. te Allahü teâlâya da böyle mekân tâyin edilemez. (Mektûbât-ı Rabbani c. 1, M.31,41,266;c.3, M.68) 

SUAL: (Hep Allah korkusundan bahsediliyor. Allahtan korkmayan ta olur deniliyor. Allahıniye korkulacak bir varlık gibi gösteriyorlar da, Allahın sevilmesi gerektii söylenmiyor),diyenler oluyor. Ne cevap verelim? 

CEVAP Zaman zaman biz de (Allahtan korkmak deil, onu sevmek lâzım) diyenlere rastlıyoruz. nsan,

sevdii eylerin elden çıkmasından korkar. Bir eyi ne kadar çok seviyorsa, onu kaybetmekten de okadar çok korkar. Bir kimse aldıı bir eyayı ne kadar çok seviyorsa, sevgisi nisbetinde de ona zarargelmesinden korkar. Bir insan evlâdını ne kadar çok seviyorsa ona zarar gelmesinden de o kadarkorkar. Bir âlimi sevmek gibi büyük bir ni'mete kavuan kimse, onun sevgisini kaybetmekten, yahutonun kendisini sevmesini bırakacaından çok korkar. Bütün sevgilerin baında ise, Allah sevgisi gelir.Bize sonsuz ni'metler veren Allahü teâlâyı sevmek ni'metinden mahrum kalmaktan insan çok korkar.Bu korku sevgiliyi kaybetmekten ileri gelen bir korkudur. Hââ, zâlimin zulmünden duyulan korkuyabenzetilemez. te Allahü teâlâyı sevebilmek ve sevgisini kaybetmemek için çok korkmak lâzımdır.Bundan dolayı (Sizin en akıllınız Allahtan en çok korkandır.) buyurulmutur. Bu ise, (Sizin enakıllınız Allahı en çok seveninizdir.) demektir. nsan sevdii bir dostunu gücendirmekten, kalbini

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 8/361

kırmaktan çok korkar. Her müslümanın dostu ve sevgilisi de Allahü teâlâdır. O'nu gücendirmekten çokkorkmak lâzımdır. Onun için de O'nun emirlerine uymak, yasak ettiklerinden kaçmak lâzımdır. 

Bu da ancak, O'nu seven insanlarla bulunmakla mümkün olur. O'nun dümanları ile gezenkimsenin kalbi kararır. Allah sevgisi, dolayısiyle Allah korkusu kalmaz. Netice, Allah sevgisindenmahrum kalmamak için Allahtan çok korkmak lâzımdır. (Tefsîr-i Beydâvî c.2, s.453) 

SUAL: Hem Allah, ötelerin ötesinde deniyor, hem de her eyden daha yakın, mii'min

kulunun kalbindedir, deniyor. Hem yakınlık, hem uzaklık nasıl oluyor? CEVAP Ötelerin ötesinden maksat, Allahü teâlâ, insanın düündüü her eyden uzaktır. Düünülen her

eyi o yaratmıtır ve mahlûkdur. O halde, Allahü teâlâ her türlü düüncenin ötesindedir. Akıl kendisiniyokdan var edeni anlamaktan âcizdir. Allahü teâlânın, insanları görmesi, iitmesi bakımından ise,yakınların yakınındadır. (Mektûbât-ı Rabbani c.2, M.258) 

SLÂMYET 

SUAL: (Kıyamet alâmetlerinden olan günein batıdan domasını ba'zıları, slâmiyyetinbatıdan inkiâfı olarak te'vil etmektedir. Doru mudur?) 

CEVAP 

slâm âlimleri, bahsettiiniz ekilde te'vil etmemilerdir. slâm âlimlerinin bildirmedii ekilde hadis-i eriflere baka ma'na vermek doru deildir. Herkes kendine göre bir ma'na verirse din deiir. 

SUAL: (Dinde ikrah yoktur) ne demektir? CEVAP Harbde esir alınan gayri müslimlerin müslüman olması zorlanamaz. sterlerse zimmî olurlar.

Zimmî, islâm memleketinde gayri müslim vatanda demektir. Gerek zimmîler ve gerekse eman ilegelmi olan gayri müslimler, müslüman olmaa zorlanamaz. Zimmîlere eziyet etmek, kalblerini kırmakharamdır. (Fetâvâ-i Hayriyye) de siyer kısmında diyor ki: 

(Müslümana yasak olan zimmîye de yasaktır. Yalnız içki ve domuz onlara yasak deildir.) (Dürrül-muhtar) beinci cildde diyor ki: (Zimmîye ya'ni gayri müslim vatandaa zulmetmek,

müslümana zulmetmekten daha fenadır.) Zimmî, müslüman olursa cizye veremez. (Behçet-ül-fetavâ) da zimmîyi de gıybet etmenin haram

olduu yazılıdır. Zimmîye söen, ta'zir olunur, cezalandırılır. te (Dinde zorlama yoktur) diye bunlaradenir. (bni Âbidîn c.5, s.263) 

SUAL: (Ekte gönderdiim Dilek Duası neyin nesidir?) CEVAP Gönderdiiniz Dilek Duası denilen yazıda deniyor ki: (Bu dua 1884'de birinin eline geçti. Eline geçen ahıs yedi kimseye gönderince hemen

zengin oldu. Baka birinin eline geçti. nanmadıı için yaktı. Kendi evi yandı. Bir kadın buldu.Yedi kopya daıtmadıı için çocuu öldü. Bu bir aka deildir. Dört gün içinde ne olacaınıgöreceksiniz. Bâtıl inancınız olmasa da inanın. Çünkü inanmayan biri oldu da hayatını kaybetti.Elinizde tutmayın. Sizin gönderdiinizden kimsenin haberi olmasın. Bu dilek zinciriZellanda'dan gelmitir.) 

Hıristiyanların bu saçma hurafelerine çeitli cevaplar çok verilmitir. slâmiyyeti yıkmaa çalıan

Hıristiyan misyonerleri böyle akla gelmedik hurafeler uydurarak müslümanları kandıracaklarınızannediyorlar. Bugüne kadar birçok okuyucumuz bu saçma sapan yazıları bize göndererek inanmaihtimali bulunanları ikaz etmemizi istemilerdir. Nedense daha çok hanımları tercih ediyorlar. lim veciddiyetten uzak bir yazıdır. Her okuyucumuz eline böyle bir yazı geçince yırtıp atmalıdır. Gazetemizegönderenleri biz yırtıp atıyoruz. 

SUAL: Edille-i er'iyye ne demektir? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 9/361

slâmiyette Edille-i er'iyye denilen dört delil vardır. Bunlar, Kitap ya'nî Kur'ân-ı Kerîm, Sünnetya'ni Hadis-i erifler, cma-i ümmet ya'ni Eshâb-ı Kirâm'ın veya onlardan sonra gelen slâm âlimlerininbir konudaki hükümleri ve Kıyas-ı fukaha ya'ni bir müctehidin Kitap ve Sünnetten çıkardıı hüküm. 

Bunun gibi dinî terimleri iyice örenebilmek için Seâdet-i Ebediyye isimli ilmihâl kitabını okumanızuygun olur. (Mirât-ul-Usûl, bni Âbidîn) 

SUAL: (Lise üçüncü sınıftayım. Okuduum bir kitapta "slâm düüncesi', "Kur'ân

düüncesi" gibi tâbirler geçmektedir. Mahzuru var mı?) CEVAP "slam düüncesi", "Kur'ân düüncesi" gibi tâbirler, yurtdıındaki sapık yazarların kitaplarında çok

geçmektedir. Bu kitaplar Türkçeye çevrilince Türkiye'de ba'zı kimseler de bilerek bu tâbirlerikullanmaktadır. slâmiyyet, Allahü teâlânın hak dinidir. Kur'ân-ı kerim Allahü teâlânın kelâm-ı kadimidir.Bunlara düünce denmez. Düünme, zihinden geçirme, göz önüne getirme, bir neticeye varmakmaksadıyla inceleme, muhakeme etmek gibi ma'nalara gelir. Bütün bunlar insan mahsûlüdür. slâmdüüncesi yerine, slâm dini, Kur'ân düüncesi yerine, Allahü teâlânın kelâmı demek lâzımdır. Busapık fikirler, slâmı insan düüncesi zanneden yabancılara aittir. Bu bakımdan ne idii bilinmeyenyabancı yazarların din hakkındaki böyle yazılarını okumamak veya ihtiyatla okumak lâzımdır. Aslındabunların fikirlerine ihtiyâç yoktur. Zengin kütüphanelerimiz vardır. Din hususunda yabancılara özenmekdoru deildir. 

SUAL: Dinde ırk ve köle ayrımı var mıdır? CEVAP slâmiyette zenci, beyaz, köle, efendi gibi ayrım yoktur. Meselâ Peygamberimizin kölesi Zeyd bin

Harise hazretleri, Mu' te harbinde slâm ordusunun kumandanı idi. Kur'ân-ı kerîmde hiç bir sahabininismi geçmedii halde köle olan Zeyd'in ismi geçmektedir. Hââ köle diye Zeyd'e kıymet verilmeseydi,Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı kerîminde över miydi? slâmiyyette olduu gibi, dier sistemlerde de âmirdurumundaki kimse habe î bir köle de olsa ona itaat edilmesi lâzım olur. Hiyerari her sistemde vardır.Olmazsa her yerde anari olur. 

slâmiyyette insanlar köle olarak domuyordu. Harbde esir alınanlar köle oluyordu. Bunlar daçeitli vesilelerle âzad ediliyordu. Dost-düman herkesin bildii gibi, slâmiyette köle âzad etmek büyüksevaptır. Oruç keffareti için köle azat etmek emredilmitir. slâmî emirlere uyunca köle kalmaz. imdiAvrupa'da, Asya'da, Rusya'da ne köleler var. Onları âzad edecek keffaret sistemleri de yok. Akamakadar bir çavdar ekmeine çalıan insan az deildir. Önce onlar hürriyete kavumalıdır. Köleninkumandan olduu hangi sistemde vardır? Allah indinde insanlar, bir taraın dii gibi eittir. Ancak iyi

insanlar, kötülerden kat kat üstündür. yinin üstün olmasına da kim itiraz edebilir? Bir insan her sahadaüstün olmaz veya olmayabilir. Ba'zı kimseler ba'zı ilerde ehil ve söz sahibidir. daima ehline tevdiedilmelidir. (Nehcuvâni tefsiri c.2, s.343) 

SUAL: Dinde zorluk yoktur ne demektir? CEVAP Kur'ân-ı kerîmde (Allahü teâlâ, sizlere kolaylık istiyor, güçlük istemiyor) buyurulmaktadır.

(Dinde zorluk yoktur) demek, (Allahü teâlâ kolaylık emretmitir) demektir. Yoksa herkes, hounagiden eyleri yapsın, nefsine zor gelen eyleri yapmasın, ibâdetleri, kolay ve keyfine göre deitirsindemek deildir. Dinimizin emirlerinde zorluk yoktur. Kalbi kararmı olanlara zor gelir. (Tefsîr-ieyhzâde c.1, s.494,570; Tefsîr-i Kurtubî c.1, s.301) 

SUAL: (Allah, niçin Kur'ânı ilk önce göndermedi de çeitli peygamberlere çeitli kitaplar

gönderdi? Niçin daha önce kendi gönderdii dinlere uymayı yasaklıyor?) diyenlere ne cevapverelim? 

CEVAP Allahü teâlâ, 100 küçük kitap ile dört büyük kitap göndermitir. Bu kitapların hepsindeki itikad

aynıdır. Ya'ni Allaha, meleklere, kitaplara, peygamberlere, âhıret gününe, ya'ni öldükten sonradirilmeye, hayır ve errin Allahtan olduuna inanmak her dinde aynı idi. Deiiklik yoktu. Amel de ise,insanların bünyelerine, yaama tarzlarına, corafî artlara, iklime göre deitii için dinlerdeki amelîbilgiler farklı olmutur. slâm dini kıyamete kadar bakî olacaı için Allahü teâlâ birçok deiikliklerimutlak müctehid olan büyük islâm âlimlerine, din imamlarına bırakmıtır. nsanların, yaayı artlarınave bünyelerinin durumlarına göre istedii din imamına tâbi olması serbesttir. Zaman deitikçe örf ve

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 10/361

adetlerdeki deiikliklere göre hüküm verirler. bâdette deiiklik olmaz. (Mektûbât-ı Rabbani c.2,M.67, C.3, M.22; Kitâb-üt-tevhîd s.194; erh-ı Mekâsid c.2, s.173; Mecelle ve erhi 39.madde veerhi) 

SUAL: Sünnet nedir, Beenmiyen ne olur? CEVAP Allahü teâlâmn açıkça bildirmeyip, yalnız Peygamberimizin "sallallahü aleyhi ve sellem"

yapılmasını övdüü yâhud devam üzere yapdıı, yâhud yapılırken görüp mâni' olmadıı eylere(Sünnet) denir. Sünneti beenmemek küfrdür. Beenip de yapmamak suç deildir. (Mir'ât-ül-usûls.277; Ni'met-i slâm; bni Abidîn c.1,s.73, c.3.s.282) 

SUAL: Ef âl-i mükellefin nedir ve kaçdır? CEVAP Allahü teâlânın emr ve yasaklarının hepsine (Ef âl-i mükellefin) dendii gibi (Ahkâm-ı islâmiyye)

de denir. Ef âl-i mükellefin sekizdir: Bunlar, farz, vacib, sünnet, müstehab, mubah, haram, mekruh vemüfsiddir. (Mir'at-ül-usûl s.277; Ni'met-i slâm) 

SUAL: Bazıları (slâmiyette çok ey haramdır. Dünyada zevk alma diye bir ey yoktur.Zevkten mahrum olarak ölüp gideceksiniz.) diyorlar. Bunlara nasıl bir cevap vermeliyiz?  

CEVAP slâmiyette çok ey deil, pek az ey haramdır. Haram olması da insanların menfaati içindir.nanmıyanlar, nefslerinin zevklerine aldanarak inkâr ediyorlar. Zevklerinden baka eydüünemedikleri için hakikati göremiyorlar. Halbuki asıl zevk, ebedî zevk slâmiyettedir. slâmiyet, hiçbir zevki yasak etmemitir. Zevklenmenin zararlı hale sokulmasını yasaklamıtır. O halde aklı olankimse, zevklerini, Allahü teâlânın gösterdii yoldan temin eder. slâmın güzel ahlâkı ile süslenir.Herkese iyilik eder. Kendisine kötülük edenlere iyilikle karılık verir. yilik edemezse, hiç olmazsasabreder. Yıkıcı olmaz, yapıcı olur. Bölücü olmaz, birletirici olur. Riyakar olmaz, samimi, ihlâslı olur.Böylece kendisi, zevk içinde hem rahata, huzura kavuur. Hem de âhıretin sonsuz acı azaplarındankurtulur. Görüldüü gibi, bütün rahatların, huzurların, saadetlerin baı, îmân etmekte, müslümanolmaktadır. (Mektûbât-ı Rabbani c.l, M.191,190,249; bni Abidîn c.3,s.244) 

SUAL: Babamla fen ilmini örenme hususunda anlaamıyoruz. Babam, (Fen ilmini herkesinörenmesi lâzım deildir. htiyâcı olanlar örenmelidir.) diyor. Ben de (Beikten mezara kadar

herkesin ilim örenmesi lâzımdır) diyorum. Fen ilmi, din ilmine dahil midir, deil midir? Babammı haklı, yoksa ben mi haklıyım? CEVAP Nasreddin Hocanın dedii gibi, siz de haklısınız, babanız da... Bütün aklî ilimler, ya'ni fen ilimleri

ve tecrübeye dayanan ilimler ile naklî ilimler, din ilimleri içindedir. Ya'ni fen, islâmî ilimlerin bir koludur.Fen dinden ayrılmaz. Bu bakımdan dinî, fennî, ahlâkî demek yanlıtır. Çünkü din, hem fenni, hem deahlâkı içine almaktadır. Namaz kılmak nasıl dinin emri ise, modern harb vâsıtalarını yapmak, tıp ilmigibi fenne ve tecrübeye dayanan ilimleri örenmek dinimizin emridir. limleri tasnif ederken, slâmîilimler, aklî ve naklî ilimler diye ayrılır. Hacca gidemiyecek kadar fakir kimsenin, hac bilgileriniörenmesi farz olmadıı gibi, meslei baka ey olan birisinin tıp ve atom bilgilerini örenmesi farzolmaz. Herkese kendi mesleinin ilmini örenmesi farzdır. Fen ilminin farz olması bakımından sizhaklısınız. stisnasız herkese farz olmaması bakımından da babanız haklıdır. lim örenmek kadınerkek herkese farzdır. Hangi ilim olursa olsun, erkek olsun kadın olsun, farz olan bir ilmi örenirkenharam ilememelidir. Meselâ fakir bir kimse, ilim örenmek için para çalamaz. Ders çalımak için

namazı bırakamaz. Haram ilemeden lüzumlu ilimleri örenmek lâzımdır. (bni Abidîn c.1,s.29,30;Fetâvâ-i Hindiyye c.5.s.377) 

SUAL: (Arkadalarımdan ba'zısı, biz fenne, müsbet ilme ve akla inanırız. Görülmeyeneylere inanmayız. Melek, cin gibi eyler var olsaydı görürdük, diyorlar. Daha baka eyler dediyorlar). Fenne uygun cevabınızı bekliyoruz. 

CEVAP Yirminci asırdan, fenden azıcık haberi olan kimsenin böyle konuması çok tuhaftır. Kulak, belli

uzaklıktaki, belli frekanstaki sesleri duyar. Göz, ıık olmadan ve belli büyüklükten daha küçük olanı

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 11/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 12/361

Allahü teâlânın, Cebrail aleyhisselâm ismindeki melek vâsıtası ile, sevgili Peygamberi Muhammedaleyhisselâma gönderdii, insanların, dünyâda ve âhıretde rahat ve mes'ud olmalarını salıyan, usûlve kaidelerdir. (Ta'rîfât s.72,73) 

SUAL: bâdet etmek ne demektir? CEVAP Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavumak ve sevâb kazanmak niyyetiyle, farzları, sünnetleri

yapmaa, haramlardan ve mekruhlardan kaçmaa, ya'ni ahkâm-ı islâmiyyeyi yerine getirmee ibâdetetmek denir. (Ta'rîfât s.97; Mir'ât-ül-mekâsid s.63; bni Âbidîn c.1, s.72) 

SUAL: (Azrail aleyhisselâmın, iki ayrı ehirde bulunan iki insanın canını aynı anda almasımümkün mü, diyenler var. Cevap bekliyorum.) 

CEVAP Azrail aleyhisselâmın kudretinden üphe etmek, Allahü teâlânın kudretinden üphe etmee kadar

gidebilir. Allahü teâlânın kudretinin büyüklüünü bilen kimse, sebebini bilmese de slama teslim olupAllanın her eye gücü yetebileceine inanması lâzımdır. Bugün bir düme ile bir veya birkaç ehrinbütün elektrikleri aynı anda söndürülebilmektedir. Ölüm melei de ruhları bundan daha tez almaktadır.brahim aleyhisselâm, ölüm meleine sual etti ki: 

 — Ey ölüm melei, eceli gelen insanların bir kısmı douda, bir kısmı batıda olsa, yahut kuzeydeve güneyde aynı anda zelzele olup ölseler, yahut da dünyanın çeitli yerlerinde sava olsa, aynı anda

binlerce, milyonlarca insan ölse, aynı anda bunların hepsinin ruhlarını nasıl alıyorsun? Ölüm melei öyle cevap verdi:  — Allahın izniyle onların ruhlarını çaırırım, derhal avucumun içinde oluverirler. slâm âlimlerinden biri buyuruyor ki: (Dünya ölüm melei için küçük bir leen gibidir. Oradan eceli gelenlerin ruhlarını alır.) Süleyman aleyhisselâm, ölüm meleine sual etti:  — nsanların ruhlarını kimini genç yata, kimini bebekken, kimini ihtiyarlayınca alıyorsun.

Ruhları almada ölçün nedir? Ölüm melei dedi ki: Bana eceli gelenlerin listeleri verilir. Ben verilen listeyi tatbik ederim. Baka ie karımam. Ölüm melei gelip, Süleyman aleyhisselâmın yanında oturan bir kimseye dikkatli bakmaa

baladı.Sonra çıkıp gitti. O zat Süleyman aleyhisselâma sual etti: 

 — Kimdi o bana öyle can alacak gibi bakan?  — Ölüm meleiydi.  — Beni onun pençesinden kurtar! Rüzgâra emret, beni Hindistan'a götürsün. Zatın bu istei derhal yerine getirildi. Ölüm melei ikinci defa Süleyman aleyhisselâmm yanına

gelince, Hazret-i Süleyman sual etti:  — Geçen geliinde yanımdaki zata niçin öyle bakmıtın?  — imdi onun ruhunu alıp geldim. Bana onun ruhunu Hindistan'da almam emredilmiti.

Ömrü biterken hâlâ burada bulunmasına hayret ediimden öyle bakmıtım. (Kimyâ-i Se'âdets.871; Mektûbat (Yahya Müniri) 76. mektub) 

SUAL: (slâmiyet terakkiye (ilerlemeye) mânidir, yalnız ibâdet dinidir.) diyenlere ne cevapverelim? 

CEVAP Bir iddiada bulunan iddiasını ispatlamakla mükelleftir. spatlayamazsa müfteri olur. Güne balçıkla

sıvanamadıı gibi, slâmiyetin ilme, fenne verdii kıymet de inkâr edilemez. slâmiyetin terakkiye mâniolduunu söyleyenler ilimden, islâmiyetten haberi olmayan câhil kimselerdir. (Tefsîr-i Kurtûbi) 

SAPIK FIRKALAR 

SUAL: (Ba'zıları ehl-i kıble tekfir edilmez diyerek itikadı bozuk yabancı sapıkları hakikî müslüman gibi övüyorlar. Ehl-i kıble ne demektir?) 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 13/361

mâm-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: (Cehenneme girecekleri bildirilmi olan yetmi iki bid'at fırkası Ehl-i kıble oldukları için,

bunların hiç birine kâfir dememelidir. Fakat bunların dinde inanması zarurî lâzım olan eylereinanmıyanları ve (slâmiyet)'den her müslümanın iittii, bildii eyleri, te'vilini bilmeden rededenleri kâfir olur.) (C. 3. M.38) 

Görüldüü gibi, Kur'ân-ı kerîmde ve hadis-i eriflerde açıkça bildirilen ve müslümanların asırlarboyunca inandıı bir eye uymayan söz ve ite bulunan bir kimse, bütün ömrünce namaz kılsa, her

ibâdeti yapsa da (Müslimân) olamaz. Bid'at ehl-i, tevatür ile zarurî olarak örenilen din bilgilerinden birine inanmazsa, buna, (Lâilâheillallah ehli) denmez. Böyle kimsenin îmânı gider. (bni Abidin S.377) 

mâm-ı Â'zam Ebu Hanife ile mâm-ı afiî hazretleri, (Ehl-i kıble tekfir edilmez.) buyurdular. Busözün ma'nası, Ehl-i kıble olan, günah ilemekle kâfir olmaz demektir. Zarurî olan ve tevatür ilebildirilmi olan din bilgilerinde ictihad caiz olmadıı için, böyle bilgilere inanmayan, sözbirlii ile îmândan çıkar. (Milel-nihal) tercümesi S.69.) 

Bid'at ehlini ehl-i kıble diye sevmek haramdır. Çünkü (Fetâvâyül-Haremeyn) kitabındaki hadis-ierifte buyuruluyor ki: 

(Bid'at sahibine hürmet eden kimse, slâmiyyeti yıkmaa yardım etmi olur.) 

SUAL: (Bizim burada mu'cizeleri inkâr eden sapık bir grup türedi. Hem "Herkes yalnızKur'âna göre amel etmelidir." diyorlar, hem de Kur'ân-ı kerîmin mu'cize olduunu inkâr

ediyorlar. Ayrıca, "Kur’ân varken hadis dahil hiç bir kitaba lüzum yoktur." diyorlar. Hadis-ieriflerin tamamını, tasavvufu, bütün evliyaları ve mezhepleri inkâr ediyorlar. “Namazlar, ikivakitte iki rek’ât olarak kılınmalıdır.” Diyorlar. lme ehemmiyet vermiyorlar. "Âlim-câhil herkesKur'ân-ı aynı seviyede anlar." diyorlar. Onlardan biri, "Bizler ateçiyiz" diyor. Acaba kendilerineinananları Cehennem ateine götürmek için mi ateçiyiz diyorlar?) 

CEVAP Herkes Kur'ân-ı kerimden kendi anlayıına göre mâna çıkardıı için, 72 sapık fırka meydana

çıkmıtır. Âlimler topluluundan ayrılanlar, sapılmılardır. "Kur'ân varken baka kitaba lüzum yoktur" demek, "Anayasa varken kanunlara, tüzüklere,

yönetmeliklere lüzum yok" demekten daha cahilliktir. 

SUAL: Bir kimse, Eshâb-ı kiramdan birini, meselâ Hazreti Mu'aviveyi (radıyallahü anh)sevmeyip lanet etse, fekat dier bütün sahabeyi sevse dînen hükmü nedir? 

CEVAP O kimse Ehl-i sünnetden çıkmıdır. Artık sünnî deildir. (Mektûbât-ı Rabbani; Nuhbet-ül-Ie'âlî 

s.2,3; Savâ'ık-ul-muhrika s.3; ifâ-ı erif sonunda) 

SUAL: (Gazetenizde çıkan Kandehlevinin Çirkin ftirası isimli yazınızı kesip kitabı kuponkarılıı okuyucularına daıtarak birçok okuyucunun Hazret-i Ömere buzetmesine sebep olangazeteye gönderdim. Cevaplarında, kitabı tercüme eden zatın dikkatinin çekildiini ve yeniyapılacak baskılarda bu konunun tashih edileceini bildirdiler. Hayat-üs Sahabe isimli bukitaptaki çirkin iftirayı gösterip ikaz edenleri de istismar etmekle suçluyorlar. Kitabın o kısmıçıkarılmak veya tashih edilmek üzere yeniden nesr edilmesi mahzurlu deil mi?) 

CEVAP Hindli Kandehlevi, (Tebli-i cemaat) isimli vehhâbî tekilâtına mensup bir mezhepsizdir. Birçokları,

mezhepsizliin, vehhâbiliin ne olduunu bilmiyorlar. Hadis kitaplarından hadis nakleden herkesi,

muhaddis, allâme zannediyorlar. Müfessir olmayanın tefsir yazmaa kalkması, dini tahrif olduu gibi,muhaddis olmayan kimselerin hadis-i erifleri kendi anlayılarına göre açıklaması da, cahillik vemezhepsizliktir.  

Hak mezhebe tâbi olan bir âlim, mezhep imamının ictihadlarını esas alarak açıklamalardabulunur. 

Mezhepsiz Kandehlevinin (Hadislerle Müslümanlık) ismi ile de tercüme edilen bu kitabında, hadis-i erifleri, belli bir mezhebe göre deil, kendi anlayıına göre açıklamaktadır. Hadisi eriflerin hepsi, bireczanedeki fâideli ilâçlar gibidir. ifa arıyan bir kimse nasıl önce doktora gider. Hastalıına uygunreçeteyi alır. Sonra da eczaneye gidip, eczacı tarafından reçetede yazılı ilâçlar kendisine verilirse,dinini örenmek isteyen bir müslümanın da muhakkak bir mezhepde olması, namazını, abdestini,

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 14/361

orucunu o mezhep imamının bildirdiklerine uygun olarak örenip yerine getirmesi lâzımdır. 4 Hakmezhep olan Hanefi, afiî, Hanbeli ve Maliki, itikatda bir olup, Kur'ân-ı Kerîmden, onun açıklamasıolan hadîsi eriflerden ibâdetlere ait bazı hususlarda farklı içtihatta bulunmulardır. Dorudan doruyaKur'ân-ı kerîm mealleri ile ve hadîsi erif ile insanın slâmiyeti tam olarak örenmesi mümkünolamamaktadır. lmihâl kitaplarını okumak, ona göre ibâdetlerini yapmak lâzımdır. Asrımızda modahaline gelen mezhepsizlie kaymakdan yüce Allaha sıınırız. (Âbidîn c.1, s.29; Fetâvâ-i Hindiyyec.5. s.377; Berîka c.1, s.98) 

EHL- SÜNNET TKÂDI 

SUAL: mâm-ı Rabbâni hazretleri, (Kalbinde zerre kadar imânı olan, Cehennemde sonsuzkalmıyacaktır.) buyurmaktadır. mânda azalıp çoalma olmadıına göre, zerreden maksatnedir?

CEVAPmân edilecek eylerde azalıp çoalma olur. lim ve ihlâsla ibâdetler yapılınca kuvvetlenir,

parlaklıı artar. Zerre kadar demek, çok az bir parlaklıı olan iman demektir. Zerre kadar imânı olanlar,Cehennemde sonsuz kalmıyacaktır.

SUAL: Ehl-i sünnet itikâdı nedir?

CEVAP Hadis-i erifte, ümmetin 73 fırkaya ayrılacaı, birisi hariç dierlerinin Cehenneme

gidecei,.Cennete gidecek tek fırkanın Peygamber aleyhisselâmın ve Eshâb-ı kirâmın yolundan gidenfırka olduu bildirilmitir. tikatda ayrılık olmaz. slâm âlimleri, Hadis-i erifler ve icma ile hâsıl olanhükümleri sistemletirmilerdir. Bu sisteme Ehl-i sünnet vel cemaat dendii bütün mu’teber kitaplardayazılıdır. Sonradan çıkmı deildir. Tek doru olan islâm itikadının adıdır. (Milel-Nihâl s.34; Nuhbet-ül-le’âlîf s.2,3)

SUAL: Eshâb-ı kirâmı kötülemek câiz midir?CEVAPüslümanlar, Eshâb-ı kirâmın tamamını severler. Hadis-i erifte buyuruldu ki:(Eshâbım konuulurken dilinizi tutunuz!)(Ümmetimin en kötüsü, Eshâbıma dil uzatmaa cesaret edenlerdir)

(Eshâbıma dil uzatanlara, onlara söenlere Allah la’net eylesin!)(Eshâbımı incitmekte Allahü teâlâdan korkunuz! Benden sonra onları kötü bilmeyiniz!

Onları seven, beni sevdii için sever. Onlara dümanlık eden, bana dümanlık etmi olur.Onları inciten beni incitir. Beni inciten de Allahü teâlâya eziyet etmi olur ki, buna azap eder.)

Bu hadis-i eriflerin hepsi mâm-ı Rabbânî hazretlerinin Mektûbât isimli kıymetli kitabında vardır.Ne idiü belli olmayan kitapları almak uygun deildir. Yine hadis-i erifte buyuruldu ki:

(Eshâbım arasında fitne olacaktır. 0 fitnelere karıanları, Allahü teâlâ benimle olansohbetleri hürmetine afv ve mafıret edecektir. Sonra gelenler ise, bu fitnelere karıanEshâbıma dil uzatarak Cehenneme gireceklerdir.) (Savâ’ık-ul-murika s.3; Mektûbât-ı Rabbani)

SUAL: (Bir gazetede, E’ari ûlemasına göre, amel îmândan cüzdür, deniyor. E’arier Ehl-isünnet deil midir? Ehl-i sünnetin balıca prensipleri nelerdir?)

CEVAPE’ariler de Ehl-i sünnettir. Ehl-i sünnete göre amel, îmândan bir cüz (parça) deildir. Ya’ni insan

günah ilemekle kâfir olmaz. Yalnız namaz konusunda sözbirlii hâsıl olmadı. Ba’zı sapık mezhepleregöre, amel imândan bir cüzdür. Bahsettiiniz gazetenin, sapık mezheplerle Ehl-i sünneti birbirinekarıtırdıı anlaılmaktadır.

mâmı A‘zam hazretleri, dier sapık mezheplerden farklı olarak Ebl-i sünneti öyle bildirmitir:1-eyhaynı (Ya’ni Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer’i) ümmetin en üstünü tutmak,2- ki damadı (Ya’ni Hazret-i Osman ile Hazret-i Ali’yi) sevmek

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 15/361

3- Kadere (Ya’ni hayrın ve errin Allahü teâlâdan olduuna) inanmak. Allahın yaratmasıylemeydana geldiine, kul iyilik isteyince Cenab-ı Hakkın yaratıp râzı olduuna, kötülük isteyince yaratıprazı olmadıına inanmak,

4- Mest üzerine meshi câiz görmek,5- Günah ileyenlere kâfir dememek.Bu be i’tikad ile, Ehl-i sünnet dier, sapık mezheplerden ayrılmaktadır. (Akâidî Nesefiyye; Fıkh-ı

Ekber; Miftâh-ul Cenne; Rıyâd-un nâsıhîn s.168,169)

SUAL: (Köenizde birkaç gün Saray’lara devam ettiniz. Daha önce de göklerden veyıldızların esrarından bahsettiniz. Bu yazıları okuyup, bu muazzam hâdiseleri inceleyen fenadamları ve hatta lise talebeleri, gerek insan vücudundaki ve gerekse kâinattaki nizamıntesadüfi olmadıını hiç bir tereddüde mahal kalmadan bir yaratıcının varlıını anlar ve bilir. Buanlaması imân deil midir?)

CEVAPEvet, Allahü teâlânın var olduunu anlamakta, aklın, felsefî ve tecrübi ilimlerin yardımı büyüktür.Fakat bunların yardımı ile Allahü teâlâya inandıktan sonra O’nun bildirdii eylerin her biri için

akla, felsefeye ve tecrübî ilimlere danımak doru olmaz. Çünkü akıl ile tecrübe ve felsefe yolu ile eldeedilen bir çok bilgiler zamanla deimekte, yenileri bulununca eskileri atılmaktadır. Anatomi, astronomigibi ilimleri inceleyen kimsenin imanı mevcut ve doru ise, fen bilgileri bu kimsenin imânınınkuvvetlenmesine sebep olur. Fen ilimleri ile kâinattaki nizâmın tesadüfi olmadıını ve bir yaratıcının

bulunduunu anlamak ve bilmek imân deildir. (mân) demek; Resülullahın, Allahü teâlâ tarafındangetirdii bilgilere inanmak demektir.nanılması lâzım bilgiler, tecrübeye uygun ise inanır, tecrübe ile isbat edemeyince inanmaz veya

üpheye düerse, o zaman tecrübesine inanmı olup, Resûlullaha inanmamı olur ki, böyle îmânolmaz. Çünkü îmân parçalanmaz, az ve çok olmaz.

Din bilgileri, felsefe ile ölçülmee kalkıılırsa, bu sefer filozofa inanılmı olup, Peygambereinanılmı olmaz. Saray diye bahsettiimiz insan vücudundaki akılları durduran hâdiseler, mevcut îmânıkuvvetlendirir, îmânı olmayan kimsenin de îmân etmesine sebep olabilir. Bu muazzam hâdiseleriörenen kimsenin imanı yoksa, bu ilerin tesadüfi olmadıına, bir yaratıcının bulunduuna inanır. Buyaratıcının sıfatlarını ve iman edilecek bütün hususları örenir ve inanırsa o zaman iman etmi demektir.

Îmânın sahih, makbul ve mu’teber olması için ba’zı artları vardır. Bunlar:1— mânda devamlı ve sabit olmak.

Üç sene sonra müslümanlıktan çıkacaım derse, o andan itibaren müslümanlıktan çıkmıtır.2— Havf ve reca arasında olmak.Allahü teâlânın azabından korkmalı ve rahmetini ümit etmelidir. Bir kimse, ben muhakkak

Cennetliim diyerek, Allahü teâlâdan korkmazsa veya ben çok günahkârım Cehenneme gideceimdiyerek Cenab-ı Hakkın rahmetinden ümidini keserse imân nûru söner.

3— Can boaza gelmeden imân etmekCan boaza gelince âhıret ileri müahede edilir. 0 zaman bütün gayr-i müslimler hakikatı

görünce hemen îmân ederler, ama kabul olmaz. Çünkü îmân gaybidir. Ölmek üzere iken CennetiCehennemi görünce (Demek ki âhıret varmı, iman ettim) demek mu’teber olmaz. Fakat bu anda bilemü’minin yaptıı tevbe kabul olur.

4— Güne batıdan domadan önce îmân etmekÂhır zamanda dünya yörüngesinden çıkıp baka bir yörüngeye girdii zaman güne batıdan

doup doudan batacaktır.

5- Gaibi yalnız Allahü teâlânın bildiine inanmakGaibi yalnız Allahü teâlâ bilir. Bir de onun bildirdikleri bilir. Melekler, cinler ve peygamberler de

gaibi bilemez. Fakat Allahü teâlânın bildirdii sâlih bir kulu da bilebilir.6— Zaruretsiz ve kasten îmândan bir hükmü reddetmemekKüfrü icap ettiren söz veya baka eyleri kullanmamalıdır. Kısacası tahkiri icap eden eyi ta’zim,

ta’zim icap eden eyi tahkir ederse îmân dairesinden çıkar.7— Dinde zaruri bir eyde üphe ve tereddüt etmemekAcaba namaz farzm mıdır, kumar haram mıdır. Kur’ kerim kelâm-ı ilâhi midir? gibi bir hükümde

üphe eden kimse, îmândan çıkar.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 16/361

Mehur bir harama helal, mehur bir helâla haram demek îmândan çıkmaa sebeptir.8— tikadını lsi slâm dininden almakTarihçilerin, felsefecilerin, fencilerin bildirdii ekilde deil, Muhammed aleyhisselâmın bildirdii

ekilde iman etmek lâzımdır.9— Hubbi fihlâh, bud-ı fillâh üzere olmakSevgi ve buzu yalmz Allahü teâlâ için ohnalıdır.10— Ehl-i sünnet vel cemaata uygun itikad etmek

Ehl-i sünnet olabilmek için unlar lâzımdır:1) Kur’ân-ı kerimin kelâm-ı ilâhi olduuna inanmak.2) Kendi îmânından üphe etmemek.3) Eshâb-ı kirâmın tamamını sevmek, hiç birine dil uzatmamak.4) Cennette mü’minlerin Allahü teâlâyı göreceine inanmak.5) Fıskı bilinmeyen her îmâmın arkasında namaz kılmak.6) Ehl-i kıbleyi tekfir etmemek. (Dinde bilinmesi zaruri lâzım olan eylere inanmıyanlar mü’min

deildir.)7) Ameli îmândan parça bilmemek. (Günah ileyen kimseye kâfir dememek.)8) Mest üzerine meshin dinden olduunu kabul etmek.

9) yilik ve kötülüün, hayır ve errin Allahü teâlânın takdiri ile olduuna inanmak10) Mir’acın ruh ve beden ile olduuna inanmak, efa’ate inanmak, Kabr azabının ruh ve bedeneolacaına inanmak.

SUAL: Tek kurtulu yolu olan ehl-i sünnet vel cemâ’at mezhebinin i’tikâdının, dier dalâletfırkalarından belli balı farkları nelerdir?

CEVAPBelli balı farkları unlardır:1— Kadere, hayr ve errin Allahü teâlâdan olduuna inanmak,2— Mest üzerine meshi câiz görmek,3— Büyük günah iliyenlere kâfir dememek,4— Allahü teâlânın sıfatları hakkında ileri geri konumamak,5— Eshâb-ı kirâm hakkında, hayr ve iyilikden baka söz söylememek. (Rıyâd-un-nâsıhîn s.96;

Akâidi Nesefiyye; Fıkh-ı Ekber; Miftâh-ul-cenne)

SUAL: Lâzım olan îmân nasıl olmalı ve nerden örenilmelidir?CEVAPHerkese önce lâzım olan ey, (Ehl-i sünnet) âlimlerinin kitâblarında bildirdikleri gibi, bir iman ve

i’tikâd edinmekdir. Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın yolunu bildiren, Kur’ân-ı kerîmdenmurâd-ı ilâhiyyeyi anlıyan, hadis-i eriflerden murâd-ı peygamberiyi çıkaran bu büyük âlimlerdir.Kıyâmetde kurtulu yolu, bunların gösterdii yoldur. Allahın Peygamberinin ve onun Eshâbının yolunukitâblara geçiren, deitirilmekden ve bozulmakdan koruyan, (Ehl-i sünnet) âlimleridir. (Mektûbât-ıRabbani c.1, M.193,266; Hadika c.1, s.279)

SUAL: Her mü’mine önce lazım olan nedir?

CEVAPHer mü’mine önce lâzım olan, birinci farz olan ey, îmânı, farzları, harâmları örenmekdir. Bunlarörenilmedikçe müslimânlık olamaz. Îmân muhafaza edilemez. Hak borçları ve kul borçlarıödenilemez. (Mektûbât-ı Rabbâni c.1, M.19329)

SUAL: Kamil îmân demekte mahzur var mıdır? îmân azalıp çoalır mı?CEVAPman, hâsıl olunca zâten kâmildir. Çünkü îmânda azlık çokluk olmaz. Îmânın kendisi az veya çok

olmaz. Azhk çokluk îmânın parlaklıında, belli olmasındadır.  Amentü’de bildirilen altı esasa, ya’ni

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 17/361

Allaha, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, âhiret gününe (öldükten sonra dirilmee) ve hayırve errin Allahü teâlâdan olduuna inanan mü’mindir. Bunlardan birine inanmayan mü’min deildir.

Server-i âlem olan Muhammed Aleyhisselâmın Peygamber olarak bildirdii eylerin akla ve—tecrübeye danımaksızın tasdik etmek, inanmak îmânın aslıdır Akla uygun olduu için tasdik ederse,aklı tasdik etmi olur. Resülu tasdik etmi olmaz. Veyahut Resûlü aklı ile birlikte tasdik etmi olur ki, ozaman Peygambere itimat tam olmaz. timat tam olmayınca îmân olmaz. Çünkü iman parçalanmaz.Akıl, Resülün bildirdiklerini uygun bulursa, bu aklın kâmil selim olduu anlaılır.

nanılması lâzım ey için, tecrübi ilimlere danııp, tecrübeye uygun ise inanır, tecrübesine ile isbatedemeyınce, inanmaz veya übheye düerse, o zaman tecrübesine inanmı olup Resüle inanmamı olur ki, böyle inanmaya îmân denmez. Çünkü îmân parçalanmaz, az ve çok olmaz.

Îmân, Resûl-i Ekrem Efendimizin, Allahü teâlâ tarafından, Peygamber olarak bütün insanlıagetirdii ve bildirdii emirlerin ve yasakların hepsine itimat ve itikad etmektir. Bu emirlerin, yasaklarınherhangi birine inanmamak veya üphe etmek küfürdür Çünkü Resûle inanmamak veya itimatetmemek, ona yalancı demek olur. Yalancılık kusurdur. Kusuru olan ise Peygamber olamaz (kfâr-ül-mülhidîn s.13,119; Tefsîr-i eyhzâde c.1, s.15,108 c.2,s.268 Kitâb-üt-tevhîd s.209,393,396)

SUAL: Bir din görevlisi (Namaz kılmayan kâfirdir.) diyor. Halbuki bizim örendiimize göre,ameller, îm3andan bir parça deildir. Ya’ni namaz kılmâyana kâfir denmez. Din görevlisi (Namazkılmayanın kâfir olduuna dair hadis vardır Âlimler, kâfir olmaz demise de bizim için hadismühimdir.) dedi. Böyle bir hadis var mıdır?

CEVAPDinimizde dört delil vardır. Kur’ân-ı kerim,Hadis-i erif, cmâ ve Kıyâs-ı fukaha. Biz Kur’ân-ı kerîmve hadis-i eriflerden ibâdetlere dair hüküm çıkaramayız. Bir kasabın göz ameliyatı yapması nasılmümkün deilse, bizim gibi câhillerin Kur’ân-ı kerimden ve hadis-i eriflerden hüküm çıkarması damümkün deildir Kur’ân-ı kerimi açıklayabilecek seviyede bir müfessir olabilmek için yalnız Arabcabilmek kafi deildir Bir çok ilim dalında mütehassıs olmak lâzımdır. Bugün Kur’ân-ı kerimden hükümçıkarıyorum diyenlere inanmamalıdır. slâm âlimlerinin kitaplarından nakil yapmayıp, kendi kafasınagöre hüküm verenlere aldanmamalıdır. Kasap belki gözden eder, fakat cahil hoca dinden eder veebedi felâketimize sebep olabilir.

Farzları yapmayan ve haramları ileyen bir kimse kâfir olmaz. Ancak, haram ileye ileye, kalbkararır, iyilik yapamaz olur. Îmânın gitmesi kolaylaır. Îmânı muhafaza edebilmek için haramlarıöldürücü zehir bilmek, farzları, sünnetleri, müstehapları yapmaa çalımak lâzımdır. Din görevlisininbahsettii hadis-i erif (Îhya)’da vardır. Fakat açıklaması bizim bildirdiimiz ekildedir.( Rıyâd-un-nâsıhîn s.168,169, Berîka c.1,s.98; bni Abidîn c.1,s.105; Mevdûat-ül-ulûm Tefsîr ilmi bahsi;

Hucce-tüllah-i alel’âlemin s.775) 

BD’AT VE BD’AT EHL 

SUAL: Biliyorsunuz Adana’da bilhassa bizim köyde erkeklerin hemen hepsi alvargiymektedir. Köyümüze gelen bir hoca alvar giymek bid’attır. Peygamberimiz hiç alvargiymemitir, dedi. alvar giymek bid’at olduuna göre biz imdi günah mı iliyoruz? 

CEVAP Evet alvar giymek gözlük kullanmak gibi bid’attır. Fakat ibâdette deil, âdette bid’at olduu için

günah olmaz. Yani âdet olan yerde alvar giymekte mahsur yoktur. Âdet olmayan yerlerdegiymemelidir. (Hadîka c.1, s.143;berîka c.1, s.133) 

SUAL: Her memleketin âdet olarak yaptıkları insanlara faydalı olan eyleri kullanmak onlarabenzemek midir?CEVAP Bazı kimseler, (Bir kavme benzeyenin onlardan olacaı) hakkındaki hadis-i erîfi bildirerek ceket,

gömlek giymeyen, kıravat takmayan, masada yemek yemiyen ve bunları yapanlara Allah’tankorkmadan kâfir diyen kimselere aldanmayıınıza memnun olduk. bni Âbidinde bildirildii gibi, hermemleketin âdet olarak yaptıkları insanlara faydalı olan eyleri kullanmak, günah deildir. Ceket,gömlek, kıravat gibi eyler, âdete balı mübah eylerdir. Otobüse binmek, deterjan kullanmak, ütüyapmak da keza gömlek giymek gibi âdete balı mübah eylerdir. Kâfirlere benzemek, onların ibâdetolarak yaptıı ve kâfirlik alâmeti olan eyleri yapmak, beenmek mezkür hadis-i erîfîn hükmüme

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 18/361

girdiini, mu’teber kitaplar yazmaktadır. Gömlek dümanı câhillerin, (Birleelim, toplanalım birlikrahmettir) diyerek sapıklıkta birletirmee kalkmaları, birlemek deil bölücülüktür. Doru tekdir, yanlı çoktur. Cahillerin kendi kafalarından anladıkları eyler din deildir. Dinin ne olduunu, bid’atin neyedendiini, sapık mezheplerin zararlarını mâm-ı Gazâli, mâm-ı Rabbânî gibi büyük slâm âlimleribildirmitir. Din adamı geçinen, kendilerinden olmayan kimselere kâfir diye hücum eden, mezhepayırımı veya mezhepsizlik yapan, ran’daki zulüm rejimini öven, münevver Müslümanlara söven, dinikendi anlayıına uyduran, Müslümanlar arasında bölücülük yapan kimselerle birlemee kalkmak dineve vatana ihanettir. üphesiz topluluk rahmettir, bölücülük fitnedir. Birleme hakta, doruda olur.(Hadîka c.1,s.143; Berîka c.1,s.133) 

SUAL: Ya ve evlilik günlerini tebrîk etmek ve hediyelemek câiz midir? Milâdî takvimegöre yapılmasında mahzur var mıdır? 

CEVAP Bunlar âdettir, zararlı eyler deildir. Muhabbeti artırır. Bunları yaparken slâmiyetden dıarı

çıkmamaa dikkat etmelidir. 

SUAL: (Doum günü münasebetiyle tebriklemek, sohbet etmek, çay içmek, yemek gibiâdetler uygun mudur, yoksa Hıristiyan âdeti midir? 

CEVAP Peygamber aleyhisselâm, kendi doum gününde, (biz buna Mevlid diyoruz,) Eshab-ı kirâmla

toplanır, sohbet ederdi. Doum günlerini kutlamak Hıristiyanlardan bize geçmi deildir. Pasta üzerinemum koymak Hıristiyanlardan geçmitir. Mum koymadan yapılan toplantı ve tebriklemelerde hiçmahzur yoktur. Hıristiyanlar, yemek yiyor, su içiyor diye bizim bunları yapmamamız mı lazımdır?Hıristiyanların dinî bayramları, yortuları, Noelleri taklid edilmez .lme ait her eylerini taklid etmekdinimizin emridir. Çünkü hadis-i erîfte buyuruldu ki: (lim mü’minin kaybettii malıdır. Nerede bulursa alması lazımdır.)

Hikmet (ya’ni fen ve san’at), mü’minin kaybettii malıdır. Nerede bulursa alsın! Kısacası, Hıristiyanların ibâdet olarak yaptıı eyleri yapmamalıyız. lme ait olan eyleri almamız

dinimizin emridir. (En-ni’met-ül-kübrâ s.8; erh-ül-mevâhib c.1, s.140) 

SUAL: (Bir kavme benziyen ondandır) diyerek kaık ve çatal kullanmak mahzurlu mudur? CEVAP Kâfirlerin kullandıkları eyler ikiye ayrılır: birisi âdet olarak yapdıkları eylerdir ki, bunlardan harâm

olmıyanları, insanlara faideli olanları yapmak ve kullanmak günah deildir. Ayakkabı giymek, çatalkaık kullanmak, âdete balı eyler olduu için mubâhtır. kincisi ibâdet olarak yaptıkları eylerdir.Bunları yapan ve kullanan kâfir olur. Mesela kiliseye gitmek, puta tapmak v.s. gibi. (Tefsîr-i eyhzâdec.1, s.108; bni Âbidîn c.5 s.481 ve namazda Kıraat bahsi; Birgivî Vasıyyetnâmesi) 

SUAL: mam-Rabbani hazretleri (Bid’at sahibi ile konumak, kâfirle arkadalık etmekdenkat kat daha fenâdır.) buyurmudur. Sebebi nedir? 

CEVAP Bid’at ehli müsliman kabul edildii için, onun yaptıı hareketler Müslümanlık zannedilebiir. Kâfir

bilindii için ondan sakınmak kolay olur. (Fetâvâ-i Harameyn 4. fetva) 

SUAL: Bid’at ileyen imamın ardından namaz kılınır mı? 

CEVAP Küfrü gerektiren bid’at iki çeittir. 1-’tikâdda bid’at ise ve küfrü gerektiriyorsa böyle imâmların arkasında namaz kılınmaz. Çünkü,

i’tikadda küfrü gerektiricek özr yoktur. 2- Fiilî bidât küfrü gerektiriyorsa, zarûret zemanlarında özr olur. Zaruretsiz olursa özr olmaz. Böyle

imâmların arkasında namaz kılınmaz. (Fetâvâ-i Harameyn s.35; bni Âbidîn c.1, s.377) 

SUAL: bâdetler sahîh olduu halde kabûl olmıyabilir mi? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 19/361

bâdetler sahîh olduu halde kabûl olmıyabilir. Meselâ günâhlardan sakınmıyan müslimanlarınibâdetleri sahîh olsa da , kabûl olmaz. Nitekim, mu’teber kitâblarda bildirilen bir hadis-i erîfde öylebuyruldu: 

(Bid’at sâhiblerinin ibâdetleri kabûl olmaz.) (Hadîka c.1, s.133) 

SUAL: (Âlim olduu söylenen bir zat, Peygamber aleyhisselâm zamanında olmayıp sonraçıkan her eyin, bid’at olduu için haram olduunu söyledi. Sözünü isbat için SuudiArabistan’da kaıkla yemek yenmediini söyledi. Kahve, çay ve benzeri eylerin bid’atolduu için, vücuda zarar verdii için, lüzumsuz yere kullanıp israf olduu için haramdır,diyor. Bu hususta âyet ve hadîs okudu bir bilene sorup ikna edici vesîkalı cevabınızıbekliyoruz.)

CEVAP Çok kimseler, ibâdette bid’at ile âdette bid’atı ayırmadıkları için mübahlara da haram diyorlar. (Hadika)nın 143. sayfasında buyuruluyor ki: (Un elei ve kaık gibi eyler zamanı saâdette yok idi. Sonradan meydana çıktı. Böyle

Allahü tealâyâ  ibâdet etmek ve sevab kazanmak niyeti olmaksızın meydana çıkarılan eylere(Âdette Bid’at) denir. Bunlar sapıklık olarak bildirilen bid’atlerden deildir. Kahve içmek âdettebid’attir. Âdette bid’ate haram denilemiyeceini Cumhur-ı ulema bildirmitir). 

Zerkanî (zziyye) kitabını açıklarken, çay, kahve benzeri eyler hakında Alî Echürî hazretlerinden

u nakli yapmaktadır: (Tütün içmek aklı giderir veya zarar verirse yahut nafakası vâcip olanın nafakasını terke

veya namazın vaktini kaçırmaa sebep olursa, bu kimseye haram olur. Bakalarının içmesiharam olmaz.) 

Buna göre, kahve ve çay gibi eyleri vücuda zarar vermiyecek kadar içmek haram deildir. Çay, kahve, benzeri eyleri içmek israf deildir. sraf, az olsun, çok olsun malı harama sarfetmek,

yemek, içmek ve giyinmekte, ihtiyaçtan fazlasını harcetmek israftır. Çay, kahve ve benzeri eylerihtiyâçtır. mâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: 

(htiyâç maddelerini lüzumu kadar kullanmak sünnettir. Ne’elenmek ve ferahlanmak içinkullanmak da câizdir.) 

Çay, kahve ve benzeri eylere alımı kimsenin bunları ihtiyâcı kadar içmesi israf olmaz. Nafakatemin etmek lâzım olduu gibi ihtiy3acı olan bu eyleri de temin etmek lâzımdır. Fakir bir kimsenin,nafakadan kesip merubat içmesi israf olduu halde, alıtıı için, çay, kahve ve benzeri eyleri içmesi

israf olmaz. Sigara da böyledir. Her eyin çou zarardır. Bir tıp dergisine göre, çayın faidelerinden ba’zıları unlardır: “Vücudun büyük kısmına iyi gelen çay, kalbin kolay çalımasını salamakta ve sinir sistemi

üzerinde de iyi etkileri bulunmaktadır. Çayda yüksek miktarda (Florid) bulunmaktadır. Bilindii gibiflorid dilerin korunmasında büyük te’siri vardır. Bu bakımdan çayın di salıında ehemmiyetibüyüktür. Çayda B kompleks vitaminleri, ribovlamin, pantothenic asit, niacin, thiamine vitamin B2, folikasit bulunmaktadır. Azın sıhhati için, gözlerin iyi görmesini salamak için demli çay içmek gerekir.”(The Lancet Tıp Dergisi) (bnî Âbidîn c.5, s.288) 

KAZA VE KADER 

SUAL: (Eceli ile ölmemeli) veya (ecelim gelmeden öldürdün beni) demek caiz midir? 

CEVAP Doru itikada göre, öldürülen kimsenin o anda eceli gelmitir. Ömrü ortadan kesilmemitir.Herkesin eceli bir tanedir. Ecel gelmeden insan ölmez. Ecel gelmeden ölüm olmaz. (Tefsîr-i Kebîrc.17, s.182). 

SUAL: Benim yedi yaında bir olum vardı. Tedavi görürken öldü. Dostlarımdan bazılarıdiyorlar ki, (Olun eceliyle ölmütür.) Ba’zıları da, (Olun yanlı tedaviden ölmütür.) diyor.Hangisi dorudur) 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 20/361

Bütün ölümler ecel gelince vuk’u bulur. Ecelsiz ölüm olmaz. Kiminin ölümüne hastalık sebep olur,kiminin ölümüne kurun sebep olur. Kimininkine bir ine sebep olur. (Tefsîr-i Kebîr c.17, s.182). 

SUAL: (Ömür uzar mı) isimli yazınızda, (Ecel-i kaza)’nın deieceini, fakat (Ecel-imüsemma)’nın deimiyeceini yazdınız. Ecel-i müsemma da deiir.) 

CEVAP Kaza ve keder konusu bir çok âlimin bile sapıtmasına sebep olmutur. Bu hususta nakli esas

almadan yazı yazmak asla doru olmaz. Biz, (Ecel-i müsemma)’nın deimiyeceini, Allâme Ahmedbin Süleyman bin Kemal Paa Hazretlerinin (Levh-il-mahfuz ve ümmül-kitab) isimli risâlesindenaldık. Bu risale, Tam lmihal Se’âdeti ebediyye’de mevcuttur. Kolayca bulmanız mümkündür. Ayrıca bukonu,mâm-ı Rabbânî Hazretlerinin (Mektûbat) isimli kıymetli eserinde (217.) mektubunda dabulunmaktadır. Mektûbat kitabı, (Müjdeci Mektuplar Tercümesi) adı altında tercüme edilerek hlâs A.. yayınları arasına alınmıtır. 217 mektubu okuyabilirsiniz.

SUAL: Bir arkadaım var. Yanında bakaları maldan mülkten, arabadan bahsedince (YaRabbi bana da verseydin bunların yanında küçük dümeseydim) diyormu. Sonra da tevbeediyormu. Bu arkadaa bir cevap veremedim. 

CEVAP Her âlimin üstünde bir âlim olduu gibi, her zengin üstünde de bir zengin vardır. Malı az olan

kimse, cemiyette küçük sayılmaz. Dertsiz insan olmaz. Malı çok olanın belki derdi daha çok olur. Ya’ni

mal, muhakkak bir üstünlük ölçüsü olamaz. Takdire râzı olmalıdır. Râzı olmayınca hem ele bir eygeçmez, hem de üzüntüsü yanımıza kalır. Mal, iyi yolda harcanırsa bir deeri olur. Kötü yoldaharcanırsa vebali vardır. nsan ahlâkı sayesinde deer kazanır. 

SUAL: Birisi, (Ben ite buradayım, ite karıya geçtim. Her ey, insanın elindedir) dedi. Busözler irk olur mu? 

CEVAP nsanların hareketleri üçe ayrılır: 1- Tabiî (fizik) hareketleri, meselâ suya basınca batmak, fizik hareketidir.2- radî hareket, nefes almak gibi. 3- htiyârî hareket, konumak gibi. Tabiî hareketler, insanın elinde deildir. Sudan aır olan her cisim gibi insan da suda batar. te

ben batmıyorum diyemez. Taın suya batması, taın istemesi ile olmadıı gibi, insanın batması daarzusu ile deildir.

râdî hareketler de insanın elinde deildir. nsan nefes almak istese gücü yetmez. Birinsanın gözüne ine uzatsak ister istemez gözünü yumar. Gözleri kapama elinde olmaz. Oanda gözlerini kapamak iradesi kendiliinden hasıl olur. Tıpkı suda batmak gibi.htiyâri hareketleri insan isterse yapar, istemezse yapmaz. Yürümek ve konumak gibi. nsanın

elinin titremesi ile, istekle kaldırılması arasında fark vardır. Titremee insanın kudreti karımadııhalde, yürümek, konumak gibi ihtiyarî hareketleri insanın kudretinin yetmesi, hareketlerindemes’uliyete sebep olmakta, sevap ve günah ilemektedir. Kul, râde-i cüzîyyesini kullanmaktaserbesttir. nsan irâdesini iyilie kullanırsa Allahü teâlâ iyilii yaratır, kötülüe sarfederse, kötülüüyaratır. Allahü teâlâ, kul irade etmeden de yaratırsa da, ihtiyârî olan ileri yaratmaa kulun iradesinisebep kılmıtır. Kul, irâde-i cüz’iyyesinde serbest olduu için ihtiyârî hareketlerinden mes’ulolmaktadır. Eskiden mu’telize denilen bir fırka vardı. (insan kendi bütün ilerini kendi yaratır.) derler veyaratmada Allahü teâlâya ortak koarlardı. Bugün ba’zıları bu sapık fırka gibi inanıyor. râde-i cüz’iyye

kuldandır. Hareketi yaratan ise Allahü teâlâdır. mânın altı esasından biri olan (Hayır ve erAllah’tandır.) sözünün ma’nası budur. (Mektûbât-ı Rabbânî  c.2, M.67; Kimyâ-i Se’âdet s.802) 

SUAL: (Kader mevzuu beni çok düündürüyor Alınyazısı hiç deimez mi? Baımızageleceklerin önceden yazılı olması, bizim günah veya sevap ilememize te’sir etmez mi?) 

CEVAPKader; ileride yaratılacak eyleri, Allahü teâlânın ezelde bilmesidir. Kaza, kaderde takdir edilen

eyin zamanı gelince meydana çıkmasıdır. Biz kendimiz için, Allahü teâlânın ne dilediini bilemeyiz.Zamanı gelince kadere uygun olarak yaratmaktadır. Allahü teâlâ insana irâde-i cüziyye vermidir.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 21/361

nsanlar bu irâde-i cüziyyelerini kullanarak günâh veya sevâb iler. Günah veya sevab ileyeceinielbette Allahü teâlâ ezelde biliyordu. Zaten bilmeyen ilâh olamaz. Fakat Allahü teâlânın bilmesi onuiliyen için bir kötülük deildir. Tembel bir talebenin dersinden zayıf alacaını öretmenin bilmesi, otalebe için kötülük olmaz. Öretmen talebeye kötülük yaptı denemez. Talebe kendi arzusu ileçalımamıtır. Günah ileyen insan da, kendi iradesi ile günâh ilemi ve karılıında da atedeyanacakdır. Hereyin Hâlıkı Allahü teâlâdır. Tabii ki, kul bir ii yapmadan önce Allahü teâlâ bilir. Bubilme kul için bir kötülük deildir. Kaza ve kader imânın artıdır. (günah iliyeceim ezelde yazılmı ise, çalımam fayda vermez) diyerek emirleri terk etmek ve yasakları da yapmak doru deildir. Böyledüünceleri kalbe getirmemeye çalımalıdır. (Kâmûs; levh-il-mahfûz risâlesi; Mektûbât-ı Rabbânî;râde-i Cüz’iyye risâlesi) 

SUAL: Ömür uzar veya kısalır mı? Kur’ânda (Ecel bir an gecikmez ve vaktinden öncegelmez) buyurulduu halde, tavsiye ettiiniz yayınların birbirinde, uzayıp kısalacaı yazılır. BuKur’âna ters dümüyor mu? 

CEVAP Âyet-i kerimelerin mâ’nalarını tefsirlere bakarak veya hakikî slâm âlimlerinin kitaplarını okuyarak

örenmek lâzımdır. Müfessirlerden bakası Kur’ân-ı kerîmi anlıyamaz. Evet ecel gelince gecikmez.Fakat ecel hâsıl olmadan önce, sadaka ile, duâ ile, amel-i sâlih ile ömür uzar. Zira Fâtır süresinde(herkesin ömrü ve ömürlerin kısalması hep yazılıdır.)buyurulmaktadır. Ra’d sûresinde ise (Allahüteâlâ,dilediini siler, dilediini deitirmez. Ümmül kitab  ondadır.) buyurulmaktadır. Bu âyet-ikerimede levh-i mahfuz bildirilmektedir. Levhi mahfuzda deiiklik olur. nsanın iine göre, ömrü ve

rızkı deiir. yiler kötü, kötüler iyi olarak deiebilir. Böylece biri ölümüne yakın iyi iler yaparak sonnefeste imân ile gidebilir. Bir bakası da kötü amel ileyip îmânsız gidebilir. 

Kader, Allahü teâlânın olacak eyleri ezelde bilmesidir. Kaza, kaderde bulunan eyleri, zamanıgelince yaratmasıdır. Kader maa bordrosu gibidir. Kaza ise bu maaın daıtılmasıdır. 

Kaza-i muallak, levh-i mahfuzda yazılıdır. Eer o kimse, iyi amel yapıp,duası kabul olursa, o kazadeiir. Hadis-i erifte buyuruldu ki;

(Kader, tedbir ile, sakınmakla deimez. Fakat kabul olan dua, o bela gelirken korur.)  Duanın belâyı def etmesi de kaza ve kaderdendir. Havanın oksijen gazı, canlının hücrelerindeki

gıda maddelerini yakıp ısı meydana gelmesine sebep olduu gibi, dua da, Allahü teâlânınmerhametinin gelmesine sebep olur. Yine bir hadis-i erîfte buyuruldu ki: 

(Kaza-i muallâkı hiç bir ey deitiremez. Yalnız dua deitirir ve ömrü, yalnız, ihsân, iyilikartırır.) 

Bir kimseye takdir edilen belâ, kaza-i muallâk ise, ya’ni bu kimsenin dua etmesi de, takdir edilmi 

ise dua eder, kabul olunca, belâyı önler. Ecel-i kazayı iyilik etmek geciktirir. Fakat ecel-i müsemmadeimez. 

Ecel-i kaza, meselâ bir kimse, eer iyi i yaparsa ömrü altmı sene, yapmazsa kırk sene diyetakdir edilmesi gibidir.

Vakit tamam olunca eceli bir an gecikmez. Birinin üç gün ömrü kalmı iken akrabasını Allah rızasıiçin ziyaret etmesi ile ömrü otuz seneye uzar. Eer akrabasını terk ederse aksi vuk’u bulur. (Levh-il-mahfûz Risâlesi; Mektûbât-ı Rabbânî c.1, M.217) 

SUAL: Gazetenizde insanların açlıktan ölmiyecei yazılmıtı. Fakat Afrika’da veya baka biryerde açlıktan ölen insanların bulunduunu iitiyoruz. Bu nasıl oluyor?) 

CEVAP Allahü teâlâ herkesin ömrü takdir ettii gibi, rızkını da takdir etmitir. Ömür azalıp çoalmayacaı

gibi, O’nun takdir ettii rızk da azalmaz, deimez. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Hiç kimse

mukadder olan rızkını bitirmeyince ölmez. Ölüm ma’lumumuz olmadıı için sıhhatimi korumaa,hastalıımızı tedaviye lüzum vardır. Bunun gibi mukadder olan rızık da ma’lumumuz olmadıı için,çalııp kazanmamız lâzımdır. Açlıktan ölenler, ömürleri ve rızıkları tamam olduu için ölmektedir.(Mektûbât-ı Rabbânî C.1, s.217; levh-il-mahfûz risâlesi) 

SUAL: (Kaza kader konusunu ba’zı kitaplardan okudum. Fakat iyi anlamadım. Hem hayırer Allahtan diyoruz. Hem de hayır yapınca sevap, er kazanınca günaha giriyoruz. Basitekilde açıklamanızı istiyorum.) 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 22/361

Hayır ve er Allahtandır. Kulun istedii her ey, o da irade ederse, dilerse meydana gelir. Kullar,kendilerine ihsân edilmi olan (irâde-i cüz’iyye) lerini kullanarak, iyilik yaratılmasını isteyen sevap,kötülük yaratılmasını isteyen günah kazanır. Allahü teâlâ, insanların istekli ilerini onların iradeleri ileyaratılmasını ezelde dilemitir. lerin, insan iradesi ile yaratılması, ezeldeki ilâhi irade ile yaratılmasıdemektir. Kaza kader konusunu öyle bir misâlle anlatalım! 

Bir bakkal, arapla süt satmaktadır. arap isteyen müteriye bakkal, arabın zararlarını, sütünfaidelerini anlatır. Müteri arapta ısrar ederse, bakkal arabı verir, sütü isterse sütü verir. arabı

isteyip alan kimse, içip içip iyice sarho olup baını elektrik direine çarparsa kabahati bakkalabulması haksızlık olur. te Allahü teâlâ, insanları iyilik ve kötülük ilemede serbest bırakmıtır. Sadeceserbest bırakmakla kalmamı, iyiliin faidelerini, kötülüün zararlarını da bilmitir. Artık dileyen Allahınemirlerine uyarak ebedi saadete kavuur. Dileyen de emir dinlemezse ebedi felakete maruz kalır. (Mektûbât-ı Rabbânî; erh-i Akâid; Nuhbet-ül-le’âli s.12; kitâb-üt-tevhîd s.308) 

SUAL: Kul, kendi irâdesiyle iyilik ve kötülük yapabilir mi? CEVAP Allahü teâlâ, hâtırlatmazsa, kimse iyilik ve kötülük yapmaı irâde, arzû edemez. Kulun

irâdesinden sonra O da istemedikçe, kuvvet ve fırsat vermedikçe, hiçbir kimse, hiçbir kimseye, zerrekadar, iyilik ve kötülük yapamaz. Kulun istedii herey, o da irâde ederse, dilerse meydana gelir.Yalnız onun diledii olur. yilik ve kötülük yapmaı, çeitli sebeplerle hatırlatmaktadır. Merhamet ettiikulları kötülük yapmak irâde edince, O irâde etmez ve yaratmaz.iyilik yapmak irâde ettikleri zemân, Oda irâde eder ve yaratır. Böyle kullardan hep iyilik meydana gelir. Gazâb ettii dümanların kötüirâdelerinin yaratılmasını, O da irâde eder ve yaratır. Bu kötü kullar, iyilik yapmak irâde etmedikleri içinbunlardan hep fenâlık hâsıl olur. (Kitâb-üt-tevhîd s.286, 287; erh-i Akâid) 

SUAL: nsanlar irâde-i cüz’iyyelerini nasıl kullanırlar? CEVAP nsanlar, bir âlet, bir vâsıtadır. Kâtibin elindeki kalem gibidir. u kadar var ki, kendilerine ihsân

edilmi olan irâde-i cüz’iyyelerini kullanarak, iyilik yaratılmasını isteyen, sevâp, kötülük yaratılmasınıisteyen, günâh kazanır. Allahü teâlâ, istekli ilerini onların irâdeleri ile yaratmasını ezelde dilemitir.lerin insan irâdesi ile yaratılmasını, ezeldeki ilâhî irâde ile yaratılması demektir.(Kitâb-üt-tevhit;erh-i Akâid) 

SUAL: (manının altı artına inanıyoruz. Altıncı art olan hayır ve errin Allahtan olduuna

da inanıyoruz. Ba’zısı “Kaderimmi” diyor. Kaderi suçlamaya kalkıyor. Hayır ve er Allahtanolduuna göre, hattâ bir ayette (Dilediimizi hidayete kavuturur, dilediimizi dalâletle bırakırız)buyurulduuna göre, insanların iyilik ve kötülük ilemesinin ne mânası kalır diyenlere nasılcevap vereceiz? Kaderi anlayacaımız ekilde açıklamanızı istiyoruz.) 

CEVAP Âlemlerin yaratanı, her eyi her eyi yaratmadan önce biliyordu. Her eyin iki türlü varlıı olur. Biri

ilimde varlık, dieri hariçte maddeli varlıktır. mâm-ı Gazâli hazretleri bunu öyle bir misâlle anlatmıtır: (Bir mühendis mimar, yapacaı bir binanın eklini, her yarini önce zihninde tasalar. Sonra

zihindeki bu resmi, kâıda çizer. Sonra bu plânı mimara ustalara verir. Bunlar da bu plâna göre,binayı yapar. Kâıttaki plân binanın ilimdeki varlıı demektir ve zihinde tasavvur edilerek çizilenekildir. Buna (ilmi, zihnî hayâlî vücut) isimleri verilir. Kereste, ta, tula ve harçtan yapılanbina da hariçteki varlıktır. Mühendis mimarın zihninde tasarruf ettii ekil, ya’ni bu ekle olanbilgisi, binaya olan kaderidir.) 

Usta, plândaki  ölçülere göre binayı yapmamısa, demir ve harç gibi lüzumlu  maddeleri

kullanmamısa o bina çöker. Bina çökünce kabahat, plânı çizen mimar mühendise bulmak haksızlıkolur. 

Allahü teâlâ, isanlara (râde-i  cüz’iyye) ihsân etmitir. Bu irâdelerini kullanarak, sevâp iyilikyaratılmasını isteyenler, sevap, kötülük yaratılmasını isteyenler günah kazanır. Allahü teâlâ insanlarınistekli ilerini onların irâdeleri ile yaratılmasını ezelde dilemitir. lerin insan irâdesi ile yaratılması,ezeldeki ilâhî irâde ile yaratılması demektir. 

Mimar mühendisin plânına uymayan ustanın binası çöktüü gibi, Allahü teâlânın peygamberlerivâsıtasıyla gönderdii plânına (emir ve yasaklarına) uymayan insan kendi eliyle felâketini hazırlamı demektir. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 23/361

Kader, ileride yaratılacak eyleri, Allahü teâlânın ezelde bilmesidir. Yaratacaı eyleri bilemiyenilâh olmaz. 

Allahü teâlâ, Nisa Sûresi 78. âyet-i kerimesinde buyuruyor ki: (Ey insan, sana gelen her iyilik, Allahü teâlânın ihsânı olarak, ni’meti olarak gelmektedir.

Her dert ve belâ da, kötülüklerine karılık olarak gelmektedir. Hepsini yaratan gönderen Allahüteâlâdır.) 

Görüldüü gibi, hayrı da erri de Allahü teâlâ göndermektedir. yilie lâyık olmadıımız halde

ihsân ederek ni’metler göndermektedir. Büyük belâlara müstehak olduumuz halde, yine merhametederek çok az dert ve müsibet göndermektedir. (Nuhbet-ül-le’âlî s.12, Kitâb-üt- tevhîd s.286) 

SUAL: Ba’zı kimseler Türkiye’de sigortacılıın gelimemesinin kadercilie, ya’ni halkınkadere inanmasına balıyorlar. Kadere inanmakla sigortacılıın ne alâkası vardır? 

CEVAP Kadere inanmakla sigortacılıın bir alâkası yoktur. Vâsıtasının baına bir kaza gelirse, daha az

zarar etmesi için sigorta ettirmesiyle kadere inanmanın bir alâkası yoktur. 

SUAL: Bir kimse yaralanıyor. Hastaneye kaldırılırsa kurtarılabiliyor. Kaldırılmazsa ekseriyeölüyor. Bunlar da takdirle midir? 

CEVAP

Her ey takdirledir. Doktor ve ilâç bulmak da takdire balıdır. Allahü teâlâ takdirine göre sebepleryaratmaktadır. Bir yeri kesilen insanın eceli gelmedi ise damarı balanır, ilaç verilir. Ölmez. Eceligelmi ise damarı balayacak biri bulunamaz. Kanı akar, mikrop kapar ölür. Yürei çok bozuk olanaır hastaya, ölmek üzere olan bir bakasının salam yürei takılıp takılmamasına ecelin gelipgelmemesine balıdır. Kalbin deitirilmesi de hastayı muhakkak iyi yapmıyor, çoklarının ölmesinesebep olmaktadır. (Levh-il-mahfûz risâlesi; Kitâb-üt-tevhîd s.306) 

SUAL: (Kaza ve kaderden bahstmeyin deniyor. Alın yazısı deniyor. Bazıları soruyor,ma’dem benim baıma gelecek eyler, Cennet ve Cehennemlik olduum yazılı. Benim sevâbveya günah ilemem neye te’sir eder? Bunun levhi mahfuzda yazılı olmasının az da olsa, aklenizahı mümkün deil mi? kinci sual, gelmi ve gelecek bütün eylerin levh-i mahfuzda yazılmasıalken mümkün müdür?) 

CEVAP Kaza ve kaderin Allahü teâlâ tarafından olduuna inanmak, îmânın altı artından birisidir. Birçok

âlimler, bu mevzuda ifrat ve tefrite dümülerdir. Kimisi, insan, rüzgarın önündeki kuru yaprak gibidir.ledii amellerden mes’ul deildir, demi. Kimisi, kul, kendi fiillerinin hâlıkıdır diyerek Kaderiyye ve Cebriye gibi sapık mezhepler zuhur etmitir. Ehli sünnet ise itraf ve tefrite sapmıyan orta yoldur. 

Allahü teâlâ’nın, bir insanın Cennetlik ve Cehennemlik olduunu bilmesi, kulun fiillerine tahakkümdeildir. Tebihte hatâ olmasın. Bir astronomi âlimi (astronom), günein bir sene içinde ne zamandoup, ne zaman batacaını hesaplıyarak takvime yazsa, güne takvimde bildirilen saatlerde doupbatacaktır. imdi kim diyebilir ki, astronom, takvime yazdıı için güne, o saatte doup batıyor? 

Görüldüü gibi astronomun günein dup batmasını önceden bilmesi günein hareketine te’siretmemektedir. te Allahü teâlânın, bir kulun Cennnetlik veya Cehennemlik olduunu ezeli ilmi ilebilmesi, kulun fiillerine cebri bir müdahale degildir. Nitekim Seyyid Abdulhakim Efendi hazretleribuyurmutur ki (Kader, ilm-i tekatdümdür, cebr-i tahakküm deildir.) Ya`ni kader, Allahü teâlâ’nınezeli ilmi ile bilmesidir, cebrî tahakküm deildir. Cenâb-ı Hak, kâmil sıfatlarla muttasıftır. Kullarınbalarına gelecek ileri bilmeyen zâta ilâh denir mi? 

kinci süalin cevabı öyledir: Levh-i mahfuzun mahiyeti açıkça bildirilmemitir. Ancak aklen de izahı mümkündür. Meselâ, birinsanın beyninde, gezdii ehirler gördüü her ey, okuduu ilimler mevcuttur. Bunların hepsi, ufacıkbeyne nasıl sımıtır? Meselâ Fâtihayı oku deseler okuruz. Boaz köprüsü nasıl deseler anlatırız.Bütün bunları teyp gibi muhafaza eden beyne nasıl sımaktadır? Bütün dünyayı gezsek, beyin,gördüklerinin hepsinin resmini çeker. Beyindeki bu ileri görürken, Levh-i mahfuzda olmu ve olacakeylerin yazılı olması acaip deildir. Allahü teâlâ için güç bir ey yoktur. Levh-i mahfuz, herkesin alınyazısının bulunduu levhadır. Herkesin alının yazısının ne olduu, yaptıı iten anlaılır. Cennetlikolanlar, ibâdetle, îmânla, hizmetle ereflenmitir. Cehennemlik olanlar hem îmânsızdırlar, hem de dînedümanlık ederler. (Kazâ ve Kader; Mektûbât-ı Rabbânî c.1, M.217) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 24/361

 

KÜFÜR-GÜNAH 

SUAL: Olana, kıza, hanıma “yediiniz haram” demekle insan kâfir olur mu? CEVAP Olana, kıza, hanıma “yediiniz haram demekle insan kâfir olmaz.(bni Âbidîn c.3. s.282) 

SUAL: Hindli profesör, mirâcı inkâr ediyordu. imdi onu savunanlar Hindli reformcuyuhaklı çıkarmak için (Peygamberimiz Allah ile mirâcda, sessiz, harfsiz konutuu, gözsüz olarakgördüü, akla, mantıa ve ilme aykırıdır) diyorlar. Bunlara nasıl bir cevap verelim? 

CEVAP Batıyı yanlı anlıyan bu zihniyet, mu’cizeleri inkâr veya te’vil etmilerdir. Hindli profesör, ayın ikiye

yarılma mu’cizesi de te’vil etmi. (O zaman zelzele olmutu) demitir. Mu’cizeler olaanüstü hallerdir,akılla izâhı mümkün olmayabilir. Mi’rac hâdisesi, Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadîs-i erîflerdebildirilmektedir. slâm âlimleri, bu iki kaynaın ııı altında mi’râcın ceset ile birlikte vuku bulduunubizlere nakl etmilerdir. Dini bir mes’elenin aklen izahı mümkün olmasa da ona inanmakmecburiyetindeyiz.  

Allahü teâlâ, her eye kadirdir. Allaha inanan bir kimsenin mu’cizeyi inkâr etmesi çok tuhaftır. Bir insan rü’yâda gözü yumuk olduu halde bir çok yerleri görür. Yatakta yattıı halde, çeitli

yerlere yürüyerek veya bir vâsıta ile gider. Hiç azını açmadıı, dilini oynatmadıı halde, konuur.Kısacası, gözsüz görür, dilsiz konuur, kulaksız dinler, ayaksız yürür. Rü’ya hakikat için bir misâldir.Allahü teâlâ için zor bir ey yoktur. (Mektûbât-ı Rabbânî) 

SUAL: Allaha inanmayan, irk koan kimse sonradan tevbe etse, tevbesi kabul olur mu?Ba’zı hocalar (Allah irkten baka günahları affedebilir) âyeti kerimesini delil olarak gösterip,Allah’a irk komu kimsenin tevbesinin kabul olmıyacaını söylüyorlar. Dorusu nedir?

CEVAP Allah’a irk koan tevbe ederse tevbesi kabul olur. Tevbe etmeden, irk üzere, yani mürik olarak

ölen kimseyi Allah affetmez. Ölmeden tövbe edeni Allahü teâlâ afveder. (ibni Âbidîn c.3, s.284) 

SUAL: nsanın atasının maymun olduu yolundaki nazariyeler çürültüldüü halde hâlâ niyeiddia edenler ve dergilerine yazanlar çıkıyor? 

CEVAP Hazret Âdem aleyhisselâmdan bugüne kadar, daima haklın karısına bâtıllar çıkmıtır. yi ve kötü

karııktır. yiler iyilik yapmak isterken, kötüler de kötülük yapmaa çalııyorlar. Hak-Batılmücadelesinde, hak ehlinin yanında bulunanlara ne mutlu. 

lk insan, topraktan yaratılan Âdem aleyhisselâmdır. Maymunu ve dier canlıları da yaratanAllahü teâlâdır. Bir talyan profesörü de, (nsanlar maymundan deil, ayıdan türemitir) diyerek öylebir iddiada bulunmutu: 

(nsanların maymundan deil, ayıdan geldiklerine dair üç delilim vardır. 1-Ayı, yavrusunudöverken, insan gibi tokatlar, maymun ise ısırır. 2-Ayı, diisiyle yavrular ından ayrı yerde yatar. Halbukimaymunlar hep beraber yatarlar. 3-Oyuncakçı dükkanına giden bebekler, ayı oyuncaklarını tercihederler. Bu deliller ceddimizin ayıdan geldiini göstermektedir.) 

talyan profesörü, ceddinin maymundan deil ayıdan geldiini böyle iddia etmise de,maymundangeldiini söyleyenler gibi, nazariyesini asılsız olduu meydandadır. lmî hiçbir deeri yoktur. Bütün

insanların Âdem aleyhisselâmdan geldiini, Âdem aleyhisselâmın da topraktan yaratıldıını Cenâb-ıHak, Kur’ânı kerimde haber vermektedir. Hıristiyanlar ve Yahudiler de, insanların Âdemaleyhisselâmdan geldiklerine inanırlar. Maymun veya ayıdan geldiini söyleyenler, hiçbir dineinanmıyan münkirlerdir. 

SUAL: Hıristiyanların her yaptıını yapmak onlara benzemek olur mu? CEVAP Hıristiyanların her yaptıını yapmak, onlara benzemek olmaz. Onlar yourtla pekmez yiyor diye,

bizim de yememiz, onlar meyve suyu içiyor diye bizim de içmemiz onlara benzemek olmaz. Onlar,kutsal saydıkları günde tebriklemeleri, bizim bayramlarda veya mübarek günlerde tebriklememize

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 25/361

mâni deildir. Onların, sâ aleyhisselâmın doum günü kabul ettikleri zamanlarda tebriklemeleri, bizimPeygamber aleyhisselâmın doum günlerini kutlamaa mâni deildir. Bunun gibi çocukların ya günlerini, mum söndürmeden, kullanmakta mahzur yoktur. (bni Âbidîn namazda kıraat bahsi) 

SUAL: Allahü teâlânın emirlerine ehemmiyet vermemek ne demektir?  CEVAP Allahü teâlânın emirlerine ehemmiyet vermemek iki çeittir:Birincisi, inanılmadıı için ehemmiyet verilmez ki çok tehlikelidir. kincisi, inandıı halde,

tembellikten, gafletten, câhillikten emirlere uyulmaz. nanılıp da emirlere uyulmamak imânı yoketmezse de, emirlere her zaman isyân imânsızlıa sebeb olur.( bni Âbidîn C.3, S 292; Mektûbât-ıRabbânî C.1, M.270) 

SUAL: Üç cumayı terk eden kâfir olur diyenler var. Doru mu? CEVAP Üç defa özürsüz cum’a namazını terk etmee gayret etmelidir. Çünkü kalbin kararmasına sebep

olur. Üç cum’ayı terk eden kâfir olmaz ise de terk etmemee çalımalıdır. (Rıyadun-nâsıhîn s.166,179) 

SUAL: Câmi resmi bulunan kâıtları, hürmet edilmesi icap ettii için belden yukarı mı

koymak lâzımdır? CEVAP Câmi ve kâbe resmi gibi hürmet edilmesi icap eden kâıt, mendil, seccade gibi eyleri yere atmak,

belden aaı koymak uygun deildir. (Hadîka C. 2, S.633)

SUAL: Kâbe resmi veya mübarek isimler yazılı seccadenin üzerine, basma gibi bir bezlekapayıp namaz kılmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Kapalı olsada basmak uygun olmaz. Üzerine basmamak artıyla namaz kılınabilir. Ya’ni secde

edilen yerde ise ve üzeri de kapalı ise mahzuru yoktur. (Hadîka C. 2, s. 633, Berîka s. 1227)

SUAL: Ba’zı Müslümânların (yukarıda Allah ahid), veya (Allah gökte görüyor) dedikleriniiitiyoruz. Bunlar mahzurlu deil midir? 

CEVAP Allahü teâlâ, mekândan münezzehtir. Böyle söylemek çok tehlikelidir. nsanı dinden çıkarmaa

kadar götürür. (Mektûbât-ı Rabbânî c.1, M.217, 266) 

SUAL: u ii yaparsam kâfir olayım diye yemin eden kimse, o ii rızası ile yapınca kâfir olurmu? Kâfir olmazsa ne yapması lâzımdır? 

CEVAP Yemin niyyetiyle söyleyince ve yemini bozduu zeman kâfir olmaz. Yemin kefareti vermesi lâzım

olur. u öyle deilse kâfir olayım demek maazallah çok tehlikelidir. Böyle sözleri söylemekten çoksakınmalıdır. (Mültekâ; Dürer c.2, s.39, 40) 

SUAL: Ba’zı kimseler çocuklarını korkutmak için (öyle yapma Allah baba kızar) diyorlar.Allah baba demek câiz midir? 

CEVAP Hıristiyanların teslis inancına göre, üç tane tanrı vardır. Bunlardan birisine de baba Allah diyorlar.

Hıristiyan romanları ile, Hıristiyan filmlerinin te’siri altında kalan insanlar, bilmeden böyle konuuyorlar.Allahü teâlâ, ihlâs sûresinde kendisinin domadıını, dourmadıını bildirmektedir. Allah baba demekgibi tehlikeli sözlerden kaçmak lâzımdır. Allah baba demek küfürdür. 

SUAL: Allah ve ilâh yerine tanrı ismini kullanmakta mahzur var mıdır? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 26/361

lâh yerine tanrı kelimesini kullanmakta mahzûr yoktur. Allah yerine tanrı kelimesi kullanılmaz.Fekat, bizim tanrımız Allah demek câizdir. (erh-ı mevâkıf s.541) 

SUAL: Filmlerde, piyeslerde slâm büyüklerini temsil etmek câiz midir? CEVAP Ta’lim ve islâma hizmet maksadı ile yapılan filmlerde câiz ise de, onların hürmetsizliine sebep

olabilecek bütün hareketler çok tehlikeli olduu için, bunun gibi eylerden sakınmak lâzımdır.

SUAL: Piyeslerde Eshâb-ı kirâm ekline girmek veya herhangi bir papazı temsil etmek câizmidir? 

CEVAP Zaruret olmadıı için câiz deildir. 

SUAL: Piyeslerde papas kılıına girmek, Ebû Cehli temsil etmek, elfâz-ı küfrde bulunmakcâiz midir? 

CEVAP Bunlar zarûret olmadıı için câiz deildir. 

SUAL: Televizyonda gösterildii gibi Hazret-i Mevlânâ semâ âyinleri düzenler, rakseder ve

döner miydi? CEVAP Mevlânâ Celâleddin-i Rumî hazretleri, evliyânın büyüklerinden olup asla raksedip, dönmemitir.

Semâ âyini diye bir ey düzenlememitir. Allahü teâlâyı sesli olarak bile zikretmemitir. BunuMesnevisinde anlatmaktadır. [Molla Câmî’ (Mesnevi) erhi; Âbidîn Paa (Mesnevi) erhi] 

SUAL: Âyin yapan kiiler, eilip birbirlerinin ellerini öper gibi yapıyorlar. Böyle bir eydoru mudur? 

CEVAP Müsefaha ederken birbirbirlerinin elini öper gibi eilmek uygun deildir. (Berîkâ s. 1334) 

SUAL: Hazret-i Mevlânâ ney çalmı mıdır? Mevlânâ müzesinde ney ve kaval gibi bir çok

musikî âletleri vardır. Hazret-i Mevlânâ bunları çalıyor muydu?) CEVAP Hazret-i Mevlânâ, ney ve baka çalgı çalmamıtır. Mesnevi’nin birinci beyti öyle: Dinle neyden nasıl anlatıyor, ayrılıklardan ikâyet ediyor. Ney, Yüksek derecelere erimi, kâmil Müslüman demektir. Bunlar, her an Allahü teâlânın rızasını

ararlar. Ney, Farsçada, yok demektir. Bu kâmil insanlar da kendi varlıklarından yok olmulardır. Neydenilen çalgı, içi bo bir çubuktur. Neyden çıkan sesler, onu çalandan hâsıl olmaktadır. Kâmil insanlarda, kendi varlıklarından boalıp kendilerinden, Allahü teâlânın ahlâkı ve sıfatları zâhir olmaktadır. Ya’niafvedici, merhametli, ayıpları örtücü gibi güzel ahlâka sahip olurlar. 

Ney, kalmı, kalem demektir ki, burada kâmil insan kastedilmektedir. Kalemin harekti ve yazmasıkendiliinden olmadıı gibi, kâmil insanın hereketleri de, sözleri de Allahü teâlânın ilhâmı iledir.  

Mevlânâ müzesini gezenler, söylediiniz gibi orada çeitli çalgı âletleri görürler. Hepsinin

tarihlerine bakılırsa Mevlânâ hazretlerin vefatından çok sonra getirilmitir. Kendilerine mevlevî denilen bazı câhiller, ney’i çalgı zannederek ney, dümbelek çalgı çalmlar,dans edip dönmülerdir. bâdete haram karıtırarak slâmiyyete leke sürmeye çalımılardır. Çaldıklarıney, kaval gibi çalgıları Hazret-i Mevlânânın türbesine koymulardır. imdi buraya gelen ziyaretçilerinbir kısmı, bu çalgıları Hazret-i Mevlânânın çaldıını zannetmektedir. Mesnevî erhlerini okuyanlar,hakikatı örenir, câhillere aldanmamı olurlar. [Molla Câmî’ (Mesnevi) erhi; Âbidîn Paa (Mesnevî)erhi] 

SUAL: Evimizin kıble istikametindeki duvarında dinî levhalar asılıdır. Namaz kılmaktamahzur var mıdır? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 27/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 28/361

 SUAL: Ba’zan kızıp, (Bize her ey haramdır) diyorum. Küfrü icap ettirir mi? CEVAP Küfrü icap ettirmez. (bni Âbidîn c.3, s.282) 

SUAL: Bir kitapta veya gazetede küfrü icap ettiren bir sözü, bir cümleyi okuyunca,beenmediimiz halde küfrü icap ettirir mi?

 CEVAP Beenilmeyen, razı olmayan sözü duymakla, okumakla küfür icap etmez. (Mektûbât-ı Rabbânî 

c.1, s.266) 

SUAL: Birine eekolu eek demek küfre sebep olur mu? CEVAP Küfr olmaz. Fakat Müslüman azına argo kelimeler, kötü sözler almamalıdır. Kötü söz insanın

kendi deerini düürür. Onun için atalarımız (kötü söz sahibinindir.) demilerdir. (Dürer c.2, s.76) 

SUAL: (Allahü teâlâ izin verirse bu sene hacca gideceim. âfiî mezhebini taklit ediyorum.Abdestimin bozulmaması için Hanefi mezhebini taklid etmem telfık olur mu? 

CEVAP Zaruret olunca telfık olmaz. Telfık, zaruretsiz, ihtiyâçsız mezheplerin kolay yerlerini almak

demektir. âfiîler hacda kadınlara dokunmamak için ne tedbir alıyorlarsa, ne yapıyorsa onu yapmaklâzımdır. Mezhepler Allahü teâlânın rahmeti olduu için ihtiyâç ve zaruret hallerinde, kendi mezhebineyapması güç olan eyi, baka bir mezhebi taklid ederek yapması câizdir. 

SUAL: Ya rabbî rahmetini esirgeme diye düâ etmek de mahzur var mıdır?  CEVAP Birgîvî vasiyetnâmesinde böyle düânın küfr olduu bildirilmektedir. Allahü teâlâ’nın, esirgeme,

cimrilik sıfatı yoktur. 

SUAL:Bizi ihyâ ettiniz demekte bir mahzur var mıdır? CEVAP 

Mahzurludur. (Kâmûs) 

MEZHEB VE MEZHEB TAKLD 

SUAL: (âfiî mezhebini taklid ediyorum. Tula ile teyemmüm edebilir miyim ve birteyemmümle kaç vakit namaz kılabilirim?) 

CEVAP âfiî mezhebinde teyemmüm yalnız toprak ile yapılır. Hanefîde ise toprak, ta ve kireç sıvalı

duvar ile de teyemmüm yapılır. âfiî mezhebini taklid ettiinize göre tula ile teyemmüm edemezsiniz.âfiî mezhebinde bir teyemmüm ile yalnız bir farz namaz kılınır. Hanefî mezhebinde ise müteaddit farznamaz kılınır. 

SUAL: (âfiî mezhebinde yatsıyı gece yarısından sonra kılmanın câiz olduunu ve câizolmadıını söyleyen âlimlerin bulunduunu yazmıtınız. Bu hususta bir kitap ismi ve bir âlimismi söyler misiniz?) 

CEVAP mâm-ı Rabbânî hazretleri, (Mektubat) kitabının birinci cilt 29. mektubunda, (âfiî mezhebinde

gece yarısından sonra yatsıyı kılmak câiz deildir.) buyuruyor. Câiz olduunu söyleyen âlimler devardır. Bu bakımdan yatsıyı gece yarısından sonraya bırakmak uygun olmaz. Ya’ni mecburkalmadıkça yatsıyı gece yarısından sonraya bırakmamalıdır. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 29/361

SUAL: (Kıyamete yakın Hazret-i Mehdînin gelecei ve mezhebleri ilga edip kendisinin birmezheb kuracaı ve bu mezhebinin Hanefî mezhebine çok yakın olacaı hakkında bilgiokudum. Mezhebleri kaldırmasındaki hikmet nedir?) 

CEVAP Hazret-i Mehdî, mezhebleri kaldırmayacaktır. Müslümanlık unutulacak, mezheblere uyan

kalmayacaktır. Hazret-i Mehdî fıkıh kitaplarını okuyarak ictihâd edecek, ictihadı Hanefî mezhebineuygun gelecek ve onun mezhebi yayacaktır. (Tahtavî Durr-ül muhtâr hâiyesi; el-futuhât-ül-

slâmiyye 2/298) 

SUAL: Dört hak mezhebin itikada imamı kimdir? Hanefîlerin imâmı, mâm-ı Matüridi deilmi? 

CEVAP tikada ayrılık olmaz. mâm-ı Mâtüridi, sadece Hânefîlerin deil, dier hak mezheplerin de imâmı

sayılır. mâm-ı Eâri, sadece dier üç hak mezhebin imâmı olduu gibi Hanefîlerin de imâmı sayılır. kiimâm arasındaki ba’zı farklı hükümler itikadı zedeleyecek durumda deildir. Bu iki imâm, mevcutitikadî hükümleri sistemletirmilerdir. mâm-ı Mâtüridi, mâm-ı a’zam hazretlerinin talebesi zincirininbir halkasıdır. mâm-ı E’ari ise mâm-ı âfiî hazretlerinin talebesi zincirinin bir halkasıdır. (bni Âbidînc.1, s.51) 

SUAL: (Hanbeli mezhebi hangi hallerde taklid edilir? Hanbeli mezhebini taklid ederken

hangi hususlara dikkat etmek lâzımdır? CEVAP (El-fıkh-u alel mezâhib-il-erbe’a) kitabında diyor ki: (Hanbeli mezhebinde seferde, hastalıkla, kadının emzikli veya müstehaza olmasında, abdesti

bozan özürlerde, abdest ve teyemmüm için meekkat çekenlerde ve a’ma ve yer altında çalıan gibi,namaz vaktini anlamakta âciz olanın canından, malından ve namusundan korkanın ve ma’ietine zarargelecek olanın iki namazı cem etmeleri câiz olur. ki namazı cem etmek demek, ikindiyi takdim ederek,öle vaktinde öle ile birlikte kılmak veya tahir edrek, ikindi vaktinde, ikindi ile birlikte kılmak veyaakam ile yatsıyı da, böyle takdim veya tehir etmektir. Sabah namazı hiçbir zaman cem edilemez.Cem ederken, öleyi ikindiden ve akamı yatsıdan önce kılmak, birinci namaza dururken, cem etmeyiniyyet etmek ikisini arda arda kılmak ve abdestin, guslün, namazın, Hanbelî mezhebindeki farz vemüfsitlerine uymak lâzımdır. Uyulması lâzım olan artlar unlardır: 

1-Aız ve burun içi, bedenin dıından sayıldıı için gusûlde buraların da yıkanmı olması arttır. 

2-Abdest alırken mâm-ı a’zam hazretlerindeki artların dıında, niyet edilmesi ve istincanınabdestten önce yapılması arttır.3-Abdestte aız ve burnun içi de yıkanmı olmalıdır. 4-Baın tamamı meshedilmi olmalıdır. Kulaklar baa dahil olduu için bunlar da meshedilmelidir. 5- Abdest tertip üzerine alınmı olmalıdır. 6-Muvalât, ya’ni abdest uzuvları birbiri peine yıkanmı olmalıdır.7-Mahrem veya namahrem kimselerin cildine hailsiz olarak dokunmak abdesti bozar. Bunların

büyük küçük, ölü diri olması fark etmez. 8-Kendi seveteynine dokunmak abdesti bozar.9-Uykunun bütün halleri abdesti bozar. 10-Namazda Fâtiha-i erife okumak, ta’dili erkâna riayet ve iki tarafa selâm vermek farzdır.  11-Beden, elbise ve namaz kılınan yer de az da olsa necaset bulunmaktadır. 

SUAL: (Telsiz baındayım. Namaz kılmak için ayrılamıyorum. Öle ve ikindi nemazlarınınasıl kılmalıyım?) 

CEVAP Namazı er’i özürsüz kazaya bırakmak haram olduu için o vaktin sadece farzını kılarsınız. Buna

da imkân olmazsa, Hanbelî mezhebini taklid ederek öle ile ikindiyi cem ederek kılarsınız. (El-fıkh-ualel-mezâhib-il erbe’a c.1, s.483) 

SUAL: âfiî mezhebini taklid ediyorum. Yatsı namazını gece yarısından sonra kılsam,kıldıım namaz eda mı, kaza mı olur? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 30/361

CEVAP Taklid edilen hususlarda tamamen o âlimin hükümlerine göre amel edilecei için kılınan namaz

kaza olur. (Mektûbât-ı Rabbânî c.1, M.29) Kaza olmaz diyen âlimlerde vardır. 

SUAL: (Hicri 4. asırdan sonra ictihad kapısının kapandıını, müctehid gelmediini mu’teberkitaplardan örendik. Fakat mâm-ı Gazâli ve mâm-ı Rabbânî hazretleri gibi müctehidlergeldiine göre durumun izahı nasıldır?) 

CEVAP Dördüncü asırdan sonra mutlak ictihad kapısı kapanmıtır. Ya’ni dörthak mezheb gibi bir mezheb

kuracak müctehid gelmemitir. Ulema (müctehidler) yedi tabakaya ayrılmıtır. Birinci tabaka hariç,zaman zaman dier tabakalardan müctehidler gelmitir. Meselâ bni Âbidîn ve eyhulislâm MustafaSabri Efendi 7. tabakadan müctehid idi. Çeitli tabakalardan müctehid gelmi ve gelebilirse de, yeni birmezheb kuracak müctehid gelmemitir ve gelmiyecektir. stisna olarak Hazret-i Mehdî âhir zamandageldiinde dört hak mezheb tamamen unutulmu olacaı için, kendisi ictihadda bulunacak ve ictihadıHanefî mezhebine uygun gelecektir. Mu’teber kitaplarda böyle yazmaktadır. (Hucce-tüllah-ialel’âlemîn s.775) 

SUAL: afiî mezhebini taklid ediyorum. Bazen abdest alırken kolumu yıkarken niyyetihatırlıyorum. Abdestim oluyor mu? 

CEVAP 

âfiî mezhebine göre gusûl ve abdestte niyet farzdır. Niyetsiz gusûl ve abdest sahih deildir.Ancak, niyet demek, yaptıı iin ne olduunu bilmek demektir. Bu bakımdan kolunuzu yıkarken veyaayaınızı yıkarken veya gusûl ve abdest aldıktan sonra niyyeti hatırlamanız gusûl ve abdestinsıhhatine mâni deildir. Bir kimse, ne yaptıını farkedemiyecek kadar dalgın ise, ancak o zaman niyetetmemi olduu için guslü veya abdesti sahih olmaz. Gusl eden veya abdest alan kimsenin ben neyaptıımı hatırlamıyorum demesi mümkün olabilir mi? (El-fıkh-u alel-mezâhib-ilm erbe’a) 

SUAL: Mezheb deitirmek hangi hallerde caîz olur mu? CEVAP Sebepsiz veyâ sırf kolaylık olsun diye mezheb deitirmek câiz deildir. Ancak kendi mezhebinin

yaygın olmadıı bir yerde bulunan kimsenin, meselâ Hanbeli mezhebinde bulunan bir kimseninTürkiye’de yerlediini düünelim. Mezhebinin hükmlerini kendisi bilmiyorsa, Hanefî mezhebininhükmlerini kolayca örenmesi mümkün olacaı için, Hanefî mezhebine geçmesi câiz ve lâzım olur.

(bni Âbidîn c.3, s.190, 191). 

SUAL: Kerâmet nedir, evliyâ ve evliyâlık taslıyanı bilmek mümkün müdür? CEVAP Evliyâyı, evliyâlık taslayan yalancılardan ayıran farkların en açıı, bütün söz ve hareketlerinin dine

uygun olmasıdır. Evliyânın yanında bulunanlarda Allah sevgisi kuvvetlenir, haramlardan sour. Fakatbugün dünyada böyle sâlih kimseler yok gibidir. Hakîkî parayı bilmeyen kimse kalpını ele geçirince,hakikîsinden ayırması kolay olmaz. Bundan istifade eden yalancılar, sada solda atını rahatçaoynatabilmektedir. Bunları iyi tanıyabilmek için, dinimizi iyi bilmek lâzımdır. Sözü ve harketi dine uygunolmayan kimse, sâlih Müslüman bile olamaz. (Ta’rîfât s.123, 110; Nuhbet-ül-le’âlî s. 72; erh-ıMekâsid kerâmet bahsi). 

SUAL: Ortaköy’deki bir kiliseye felçli, dilsiz, âmâ gibi hastalar gidip iyileip geldii

söylenmektedir. Papasın okuduu suyu içen ifaya kavuuyormu. Bu hal müslümanlarınitikadını bozmasından korkuyoruz. Papasın okumasında ifa olur mu? CEVAP Kilisede ne olup bittiini bilmiyoruz. Yukarıda bildirildii gibi, papaslar sihir yapabililer. Van’da

bulunduum seneler, Seyyid Fehim hazretlerinin medfun bulunduu köye gitmitim. Hakkındaanlatılan menkıbeyi burada anlatmak yukarıdaki suale cevap olabilir: 

Seyyid Fehim hazretleri, talebeleri ile van gölü kıyısında giderken, gölde bulunan (Ahtamar)adasındaki Ermeni kilisesinden bir papas çıkarak su üstünde yürümee balar. Talebeler bunugörünce birkaçının hâtırına unlar gelir: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 31/361

(Allahın dümanı dediimiz papas, su üzerinde yürüyor da, Allahü teâlânın sevdii kulubildiimiz, seyyid hazretleri, acaba neden yürümeyip, dolaıyor?) 

Seyyid hazretleri bu düünceyi anlayıp, mübârek ayaklarındaki nalınları eline alıp çarpar nalınlarbirbirine çarptıkça papas suya batar, boazına kadar gelince, bir daha çarpar, papas batıp boulur. Bukerâmeti ile papasın sihirini bozduktan sonra buyurur ki: 

(Papas, sihir yaparak su üstünde gidiyordu. Böylece sizin imânınızı bozmak istiyordu.Nalınları çarpınca sihir bozularak battı. Müslümanlar sihir yapmaz. Allahü teâlâdan kerâmet

istemekten de hayâ ederler.) Bu menkıbe, sualinize cevap olabilir. Gerçekten papaslardan harikalar görülüyorsa sihir demektir.Cinlerin Müslüman ve kâfir olanları vardır. Papasların, sihir ile sar’a hastalıklarını da tedavi ettikleriniduyduk bu tedavi iinin Müslümanlıkla bir alâkası yoktur. Bir meslek gibi bu ii yapıyorlarmı. 

KUR'ÂN-I KERÎM OKUMAK VE TEGANN 

SUAL: Yatalak bir hastamız var. Üstü baı temiz deildir. Yanında Kur'ân-ı kerîm okumaktamahzur var mıdır? 

CEVAP Mahzur yoktur. (bni Âbidîn c.1, s.570; Hadîka c.2, s.444) 

SUAL: Ba'zıları insan öldükten sonra Kur'ân okunmaz diyor. CEVAP nsan ölünce necis olur. Kur'ân-ı Kerîm ölünün yanında deil, karısında ve sessiz okunur. mâm-

ı Mâlik, mâm-ı Ahmed ve mâm-ı âfi'î Hazretlerine göre, insan ölünce necis olmaz. Kur'ân-ı Kerimi,Allah rızası için okuyup sevabını meyyitin ruhuna hediye etmek sünnettir, (bni Âbidîn c.1, 138,573) 

SUAL: (Kur'ân-ı kerîmi okuyup ezberlemek veya mukabele dinlemek için banda almaktamahzur var mıdır? Bu bantlara da hürmet gerekir mi?) 

CEVAP Kur'ânı-ı kerîmi, benzerini iiterek örenmek veya ezberlemek niyyetiyle teyp ve plâa alınınca,

bunlara da, Mushaf-ı erîfe olduu gibi hürmet etmek, bunlara baka ey doldurmamak, yükseekoymak, abdestsiz tutmamak, Hıristiyanlara ve fâsıklara vermemek, baka eyler bulunan bant ve plâkarasına koymamak, oyun ve elence yerlerinde çalmamak lâzımdır. Kur'ân-ı kerîmi dinlemek için

kullanılan teyp, hiç bir zaman günah ilenen yerlere götürülmemeli, bununla haram olan çirkin eylerçalınmamalıdır. Çalgı çalmakta kullanılan teyplerin Kur'ân-ı kerîm dinlemek için de kullanılması, arkısöyleyen fâsık bir hafızın okuduu Kur'ân-ı dinlemek gibi caiz deildir. Kur'ân-ı kerîm alınmı bantlar,Mushaf-ı erîf gibi kıymetli tutulmalıdır. Bunlara saygısızlık asla caiz deildir. Yalnız bunları dinlemekhafız dinlemek gibi olmaz. Tam benzerini dinlemek olur. Kur'ân-ı kerîmi dinlemek sevabı hâsılolmaz. (Er-risâle fi kirâat-il âonograf s.15) 

SUAL: Ayetel kürsî âyet olduu için besmele çekilmez diyorlar. Yalnız e'uzü okunurdiyorlar. 

CEVAP Ayetleri okurken de e'uzü besmele okumak lâzımdır. (bni Âbidîn c.1, s.544) 

SUAL: Motorla hızlı giderken okuduum duaların durak yerlerinde duramıyorum. Ne

yapmam lâzımdır? CEVAP Moto-sikletle hızlı gitmenize lüzum yoktur. Moto-siklet kazası daha çok oluyor. Kaza yapma

ihtimali daha kolaydır. Bilhassa kıın ve kaygan yerlerde kullanmak mahzurlu olabilir. Hızlı gitmekledoru okumak arasında fazla bir münasebet yok. Ba'zı insanlar iki ii aynı anda yapamazlar. Moto-sikleti sürerken aklı motoru kullanmaa verince dier ileri dikkatle yapmak mümkün olmaz. Okumaaehemmiyet veren kimse, motosikletin idaresinde güçlük çekerse okumayı bırakmalıdır. Daha kısaeyleri okumalıdır. Çünkü kısa eyler dikkati daıtmaz. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 32/361

SUAL: Teganni hakkındaki yazınızı okuduk. Teganninin ehemmiyetini anladık ama Arapçabilmediimiz için teganninin nasıl olduunu anhyamadık. Biraz daha açıklıyamaz mısınız? 

CEVAP Her ilimde kullanılan muayyen kelimeler vardır. Bunları bilmedikçe anlamak zordur. Teganni, sesi

güzelletirmek niyyetiyle, perde yapmak name yapmak, ırlamak demektir. Türkü okur gibi, arkısöyler gibi name yaparak okumak haramdır. Ba'zıları sesini güzel görünsün diye ma'nanındeimesini düünmeden, çekilmeyecek yerlerde uzun uzun çekiyorlar. Tecvid ilmini bilmeyen

kimsenin yüksek sesle Kur'an-ı Kerîm okuması uygun deildir. Tecvid ilmini bilip de, tecvide uymadanokumak da uygun olmaz. (Mektûbât-ı Rabbani C.3, M.72; Halebî-yi Sagîr s.252;  bni Âbidîn C.5,s.272; ir'a-tül-islâm s.62) 

SUAL: Yatakta Kur'ân-ı kerîm okurken ayakları uzatarak mı, yoksa bükerek mibititirmelidir? 

CEVAP Yorgan üstüne örtülmü olarak ve bacaklar bitiik vaziyette saygılı bir vaziyette hangi ekilde

rahat ve huzurlu olunuyorsa o ekilde okumalıdır. Ayakları toplayarak okumak daha uygun olur. (ir'a-tül-islâm s.59,350,351; Halebî-yi Kebîr s.496) 

SUAL: Teganni hakkındaki yazılarınızdan çok memnun olduk. Ben bir kaç makamla Kur'ânokuyorum. Bizim yaptıımız makamı Kur'âna uydurmaktır. Yoksa Kur'ânı makama uydurmak

deildir. Ma'nâ deimeden makamla name yaparak Kur'ân okumakta mahzur var mıdır? CEVAP Makam ve name demek, ma'nâyı deitirerek okumak demektir. Ma'nâyı deitirmeden, ya'ni

musikî makamı yapmadan güzel ses ile okumak lâzımdır. Name yapılınca sesler titrer, tecvid ileokunmu olmaz, ma'nâ deiir. (Halebiyi sagîr) de buyuruluyor ki: 

(Kur'ân-ı kerîmi name ile, ya'ni musikî perdelerine uydurarak okumak, harfleri bozmaz iseâlimler mekruh demitir. Zira fâsıkların namelerine teebbühtür. Eer harfler deiirseharamdır.) S. 252 

Görüldüü gibi ma'nâ deimese bile mekruh oluyor. Name yaparak okumak uygun deildir.(Halebîyi Sagîr s.252; Mektûbât-ı Rabbani C.3, M.72; bnî Âbidîn C.5, s.272) 

SUAL: Âhir zamanda Kur'ân-ı Kerîmin mizmarlardan çalınacaına dair hadis-i erifokudum. Mizmar nedir? Kur'ân bu mizmardan nasıl okunur? 

CEVAP Mizmar, düdük ve bütün çalgı aletlerine denmektedir. Teyp, gramafon, radyo gibi aletlerden çalgı

çalınmaktadır. Çalgı çalınan aletlerle Kur'ân-ı Kerîm okumamalıdır. Meselâ teybe Kur'ân-ı Kerîmalınırsa, o teyple çalgı çalmmamalıdır. Kaseti yüksek yere koymalıdır. (bni Âbidîn c.1, s.366; KırkHadis 39. hadis; Kamus tercemesi c.2, s.364) 

SUAL: Otobüsde giderken müzik çalınıyor. Bu sırada Kur'ân-ı Kerîmi yüzünden okumamdamahzur var mıdır?

CEVAP Hiç mahzuru yokdur. Bilâkis sevâb olur. Müzii iitmemi olur. Ancak Kur'ân-ı kerîmi fâsıklar

yanında okuyup fitneye sebep olmamalıdır. (Berîka s.1189,1190) 

SUAL: Kur'ân-ı kerimi güzel ses ile okumak emredildii halde neden teganni ile okumakharamdır? 

CEVAP Teganni, musikî perdelerine uymak için harfleri uzatmak demekdir. Teganni ırlamakdır. Sesini

hançeresinde tekrarlayıp çeitli sesler çıkarmakdır, name yapmakdır. Kur'ân-ı kerîmi nameyapmadan, tecvîd ile, güzel ses ile okumalıdır. (Mektûbât-ı Rabbani c.3, M.72; Dür-ül-muhtârc.5, s.270) 

MEVLD OKUMAK 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 33/361

SUAL: (Ramazanda mukabele okumutum. Çıkarken ba'zıları cebime bir miktar parakoydular. Ara sıra nıevlid okuyorum. Para veriyorlar. Ba'zı hocalar bu paraları almak haramdırdiyorlar. Hattâ bir gazetede de haram olduu yazıldı. Bu paraları ne yapmam lâzımdır? Vesikalıyazarsanız ikna olmamız ve ikna etmemiz kolaylaır.) 

CEVAP Kur'ân-ı kerîm ve Mevlid okumak için ücret almaı caiz gören hiç bir slâm âlimi yoktur. (Bey ve

ira) risalesinde buyuruluyor ki: 

(Para ile Kur'ân-ı kerîm ve baka

eyler

(Mevlid)okutmak haramdır. Bu parayı fakirleresadaka verip, sevabını ölüye baılamalıdır. Ücretle yalnız Kur'ân-ı kerîm, din dersi öretmek,

imamlık, müezzinlik caiz görülmütür). (Hadika) ve (Berika) kitaplarının son sahifelerinde buyuruluyor ki: (Hafız pazarlık etmeden, Allah rızası için, hatim, cüz veya Mevlid okursa, okutanın hediye

ettiini alması caiz olur. tiraz ederse aldıı haram olur.) mâm-ı Zahidi (Hâvi) kitabında buyuruyor ki: (Hatim okutmak için, hafıza, kırkbe dirhemden az hediye vermek caiz deildir.) (bni âbidin) S.cild 249. sahifede buyuruyor ki: (bâdet olan vazifeleri, ücret art etmeden kabul edip ie balamalı, sonra i veren ne

verirse almalıdır. Bu kadar para verirsen yaparım, vermezsen yapmam demek bâtıl olur. Ücretialması haram olur.) 

Hafızlar, çok veren ile az vereni ayırt etmemelidir. Ayırt ederse para kazanmak için hafız olmu demektir. Bu ise haramdır. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Kur'ân-ı kerîm okuyunuz! Fakat bunu geçim vâsıtası yapmayınız!) Bu vesikalardan anlaıldıına göre, ücret karılıı, para ile Kur'ân-ı kerîm okumak haramdır.

Fakat hafız istemedii halde cebine veya eline verilen para ve hediyeler haram deildir. Anlattıınızagöre size verilen para hediyedir. Kullanmanızda mahzur yoktur. Kur'ân-ı kerîmi ve Mevlidi tegannietmeden okumanız lâzımdır. 

SUAL: (Cenaze kalktıktan sonra bir eve hoca gelip mevlid okuyor. Hoca giderken ev sahibihocaya bir miktar para veriyor. Mahzuru var mıdır? Ailece tartııyoruz. Bir neticeye varamadık.) 

CEVAP Hoca pazarlık etmedii için ne verilirse almasında mahzur yoktur. Hediye olur. (Hadîka ve Berîka

son sahifeleri) 

SUAL: Zamane mevlidhanları diyor ki (Eer kocası müsaade ederse her kadın, cum'anamazına gelmelidir. Hattâ mevlid dinlemek için erkeklerin bulunduu camilere devametmelidir.) Bunlar günâh deil midir? 

CEVAP Kadınların, erkeklerin bulunduu camilere gelmeleri günâhdır. (bni Âbidîn c.1, s.380) 

SUAL: Mevlid okumak için ücret almak caiz midir? CEVAP Caiz deildir. Ancak Kur'ân-ı kerîm öreten hocaya hediyye vermek lâzımdır. (bni Âbidîn c.5,

s.34,35; Hadîka ve Berîka son sahifeler) 

KUR'AN-I KERÎM TEFSR 

SUAL: (Bir gün zmir'e gitmitim. Bir caminin giri kapısına yakın bir kara tahtaya öyleyazmılar: (Hergün bir âyet ve bir hadis). Hemen altına da bunların tercümelerini yazmılar. Enaltındaki not da öyle: 

(Allahın kitabı ile Peygamberin hadislerini okuyarak hayatınıza yön verip uurlu bir müslümanolun. lk müslümanların hayret verecek derecede yükselmelerinin sırrı buradadır. Yani Kitap veSünnetin ııında hareket etmek...) 

(Kendim bir din adamı olarak bu ifadeyi uygun bulmadım. Kitap ve Sünnetten slâmâlimlerinin bildirdiklerine uygun hüküm çıkarmam mümkün deil. Ben imamken bu ii yapmammümkün deil. Cemaata bu nasıl teklif edilir? Hergün bir ayet ve hadis tercümesinin mahzuruvar mıdır? 

CEVAP slâm âlimlerinin bildirdiklerine göre, Âyet-i kerîmeler kısa ve tam tercüme edilemez. Müfessir

kudretindeki islâm âlimleri, âyet-i kerîmeleri tercüme deil, uzun tefsir ederek açıklamaaçalımılardır. Sonra her âyet-i kerîmenin her hak mezhebe göre baka bir açıklaması bulunabilir. Bu

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 34/361

bakımdan Âyet Meali diye herkesin kendi anladıını yazması doru deildir. Hadîs-i erifleri de gerçekslâm âlimlerinin kitaplarından açıklamalı olarak yazılmazsa yine mahsurlu olur. (Fetâvâ-i Fıkhiyyec.1, s.37) 

SUAL: Kur'ânda (Ve ercülekim) kelimesini ba'zıları (liküm) olarak okuyorlar. Böyleokununca ayakları yıkamayıp mesh kâfidir, diyorlar. Mezkûr âyet nasıl okunur?  

CEVAP slâm âlimleri nasıl okumusa öyle okunur. Nasıl anlamılarsa öyle anlanır. Nasıl amel etmilerse

öyle amel edilir. slâm âlimlerine uymayanlar bid'at ve sapık yoldadır. Bütün hakiki islâm âlimleriayaklarını yıkamılardır. Hiç bir islâm âlimi çıplak ayaklara meshi caiz görmemitir. slâm âlimleri,yalnız ayaklara giyilen mest üzerine meshi caiz görmülerdir. (Bedayı) 

SUAL: Âyet-i kerîme tercemesi olur mu? CEVAP Âyet-i kerîmeler, kısa ve tam terceme edilemez. slâm âlimleri âyet-i kerimeleri terceme deil,

uzun tefsir ederek açıklamaa çalımılardır. (Fetâvâ-i Fıkhiyye c.1, s.37) 

SUAL: Tefsir okuyarak fıkıh da örenmek daha iyi deil midir? CEVAP Farzı ayn olan fıkh kitâblarını bırakıp nafile olan tefsir okumak caiz deildir. Zâten, bizim gibilerin

tefsirden fıkh bilgisi örenmesi imkânsızdır. slâm âlimlerinin hazırladıı ilmihâl kitâblarını okumalıdır.(Fetâvâ-i Hindîyye c.4, s.373; Berîka s.1297; Hucce-tüllah-i alel'âlemin s.776; bni Âbidîn c.1,s.29) 

SUAL: (Kadınlar arasında mukabele okunmaktadır. Mukabele okuyan hanım, bir kaç âyetokuyor, ma'nasını açıklıyor. Sonra okumaa devam ediyor. Tekrar açıklama yapıyor, tekrarokumaa devam ediyor. Böyle mukabele okumakta mahzur var mıdır?) 

CEVAP Bahsettiiniz ekilde mukabele okunmaz. imdi Kur'ân-ı kerîmi tefsir edebilecek müfessirin

bulunduunu bilmiyorduk. Yalnız Arapça bilen Kur'ân-ı kerîmi tefsir edemez. Müfessirlerin tefsir ettiitefsirleri bile okumak için bir çok bilgiye ihtiyaç vardır. Günümüzde tefsire deil, ilmihâl bilgilerineihtiyaç vardır. (Mevdûât-ül-ulûm c.1, s.455; Fetâvâ-i Hindîyye c.5, s.373; bni Âbidîn c.1, s.29;Berîka s.1297; Hucce-tüllah-i alel'âlemin s.776) 

SUAL: (Gazetenizin yayınlarını ve kupon karılıı verdiiniz kitapları beeniyorum. Ancakba'zıları, (Neden hadîs kitapları, tefsir kitapları vermiyorlar.) diyorlar. Ben bir cevap veremedim.

Cevabınızı bekliyorum.) CEVAP Tefsir ve hadîs ilmi, yüksek ilimlerdir. Eskiden bile bu ilimleri bilen, pek az insan var idi. Bugün bu

ilimleri tam olarak bildiini kim iddia edebilir. Tefsir kitaplarını anlayabilmek için, otuz sene durmadançalııp, yirmi ana ilmi ve bu yirmi ana ilmin kolları olan seksen ilmi iyi örenmek lâzımdır. Fakat, bizimgibi, ana ilimleri okumayanlar, din örenmek için, Kur'ân tercümesi, tefsir, hadîs okumaa kalkıırsak,bunları kavrıyamayız. Yanlı anlamakla, dinimizi, îmânımızı da kaybederiz. Cehenneme gidecekleribildirilen yetmi iki fırkanın âlimleri, tefsirlerden yanlı ma'nâ anladıkları için sapılmılardır. Âlimlersapıtınca, bizim gibi câhillerin tefsirden, hadîsten ne anlayabileceini düünmek lâzımdır. Yüzmebilmeyen bir kimsenin, denize açılması, bizim gibilerin tefsir ve hadîs okuyup âmel etmeeçalımasından daha hafiftir. Kılıç, dümanı kesmek için iyi bir vâsıta ise de, kılıç kullanmasını bilmiyenkimse, sallayarak kendisini kesebilir. Tefsir ve hadîs ilminin inceliklerini bilmeyen insan ise, dalâlettendalâlete yuvarlanarak îmânını kaybedebilir. 

Kur'ân-ı kerîmden âlimin birisi abdestin farzını dört, birisi altı, bir dieri de yedi olarak ictihâd

etmitir. (Fâtihasız namaz olmaz.) Hadîs-i erifinden âlimin birisi, imâm arkasındaki cemaatin daFatiha okumasının farz olduunu bildirmi, baka bir âlim ise, cemaatin Fatiha okumasını uygunbulmamıtır. Hadis kitaplarını okuyucuların eline vererek, (Oku, bununla âmel et!) dersek, okuyucunundüecei felâketleri tahmin etmek mümkün müdür? Hadîs kitaplarını okuyucularına verenler, budurumu çok dikkatli düünmeleri lâzımdır. 

hlâs A.., lüzumlu itikad, âmel ve ahlâk bilgilerini hakikî slâm âlimlerinin tefsirlerinden, hadîs vefıkıh kitaplarından derleyerek hazırlamı, okuyucularımızın istifadelerine sunmutur. 

Kanunlar, tüzük ve yönetmelikler dururken, herkese "Anayasaya göre hareket edeceksiniz!"demek ne kadar abes ise, tefsir ve hadîs kitaplarını okuyucuya verip (Al bununla âmel et!) demek,

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 35/361

daha abestir. (El-fıkh-u alel-mezâhib-il erbe'a; Usûl-ü Serahsi c.1, s.133; Mevdûât-ül-ulûm c.1,s.455; El-münkızü Anid-dalâl s.3; Fetâvâ-i Hindiyye c.5, s.377) 

SUAL: Dinimi dorudan doruya asıl kaynak olan Kur'ândan örenmek istiyorum. Bununiçin bana en mu'teber Kur'ân tercümesini veya tefsir kitabını bildirmenizi istiyorum. 

CEVAP Her ilmin, her san'atın ustaları, mütehassısları bulunur. Kimya ilminden haberi olmayan kimsenin,

(lâçları ben imâl etmek istiyorum.) demesi,bisiklet bile süremiyen insanın (Kaptanlık veya pilotluk

yaparım.) demesi abes olmaz mı? slâm âlimlerinin bildirdiklerine göre, Kur'ân-ı kerîmin tercümesi olmaz. Yapılan tercümeler çok

zararlıdır. Tefsir ilmi de kolay deildir. Her âyetin çok tefsiri vardır. Hepsini Allahü teâlâdan bakakimse bilmez. Birkaç âlim tefsir ilmini biliyorsa, dier insanların, farz-ı ayn olan fıkıh bilgileriniörenmei bırakıp nafile olan tefsir okuması caiz deildir. Çünkü tefsir ile vaaz ve kıssa örenilir. Tefsirokumak, Kur'ân-ı kerîmi batan sona ezberlemek gibi farz-ı kifayedir. Ya'nî cenaze namazı kılmakgibidir. Birkaç kii kılınca dierlerinden bu farz sakıt olur, düer. Fakat ibâdetler ve muamelât için lâzımolan fıkıh bilgilerini örenmek ise farz-ı ayndır ya'ni her müslümana farzdır. En az helâlden veharamdan ikiyüz bin mes'eleyi ezberlemek lâzımdır. Kâfi derecede ilmihâl bilgisine sahip olabilmek içinen az beyüz bin mes'ele örenilmelidir. Kendisine lâzım olmayan, fakat dier insanlara lâzım olanfıkıh bilgilerini örenmek, Kur' ân-ı kerîm ezberlemekten daha iyidir. Te.fsir ile vakit geçirmek dorudeildir. Lüzumlu fıkıh bilgilerini örendikten sonra evliyaların söz ve hal tercümelerini de örenmekmüstehaptır. Bunları okumak kalbde ihlâsı arttırır. Fıkıh bilgilerini, derin slâm âlimleri âyet-i kerime vehadis-i eriflerden çıkarıp fıkıh kitaplarına yazmılardır. 

Bizim gibi câhillerin tefsirden fıkıh bilgisi örenmesi imkânsızdır. Cehenneme gidecekleri bildirilenyetmi iki fırkanın âlimleri Kur'ân-ı kerîmden ve tefsirden yanlı ma'nâ çıkardıkları için sapıtıp dalâleteyuvarlanmılardır. Âlimler sapıtınca, bizim gibi, Türkçe yazılmı bir eseri dahi doru dürüst anlamaktanâciz olanların tefsir okumaa çalıması ne kadar abes olur. lkokula giden bir talebenin yüksekmatematik ilmini örenmek istemesine benzer. Son zamanlarda dinde deiiklik yapmak isteyenyabancı yazarlar, bu konuya da el uzatmılar, gençliin sapıtmasına, büyüklerine karı isyan etmesineve kendi vatanına düman olmasına sebep olmulardır. 

mâm-ı Gazali ve mâm-ı Rabbânî hazretleri gibi hakikî islâm âlimlerinin ve bunun gibi kıymetliislâm âlimlerinin kitaplarından toplanmı ilmihâl kitaplarını okumak lâzımdır. Bey-davi tefsiri en kıymetlitefsirlerden olduu halde, ilmihâl kitapları mevcutken bu kıymetli eseri dahi tavsiye edemeyiz.Gazetemizin tavsiye ettii eserler, lüzumlu din bilgileri yanında ihtiyaç duyulan dier bilgileri denaklettii için bir insana kâfidir. (Fetâvâ-i Hindîyye c.5, s.377; bni Âbidîn c.1, s.29; Hadîka C.1,s.324; Berîka s.1297; Hadâik-ul-verdiyye s.3) 

SUAL: (Tefsir okumanın mahzurlarını yazdınız. Bugün birçok insanlar tefsir yazıyorlar.Falancanın otuz cilt tefsiri vardır diyorlar. Herkesin Kur'ândan anladıı tefsir mi oluyor? Tefsiriçin lüzumlu artlar var mıdır, nelerdir? 

CEVAP Tefsir, beyan etmek ve keâ etmek demektir. Bildirmek ve açıklamaktır. Tefsir, bir mâna

vermektir. Tevil, çeitli mânalar arasından birisini seçmektir. Kendi görüü ile tefsir, caiz deildir. Tefsirrivayet ile yapılır. 

Resûlullah'tan "sallallahü aleyhi ve sellem" ve Eshâb-ı kirâm'dan gelen haberlere, âlimlerintefsirlerine ve tefsir ilminin usûlüne bakmadan ve Kurey lügatini bilmeden ve hakikatile mecazîdüünmeden mücmel, mufassal ve umumi veya husûsi olanları birbirinden ayırmadan ve âyet-ikerîmelerin indirilme sebeblerini ve nasih, mensuh olduklarını aratırmadan verilen mânayı Allahkelâmı olarak söylemek nasıl doru olabilir? 

Tefsir, Kelâm-ı lâhiden, Murad-ı lâhiyi anlamak demektir. Kendiliinden verilen mâna; doru olsabile, meru yoldan çıkarmadıı için hatâ olur. Verdii mâna yanlı ise, kâfir olur. Hadis-i erifte

"Kur'ân-ı Kerîm'e kendi görüüne göre mâna veren, Cehennemde azap görecektir" buyuruldu. Müfessirin, onbe mühim ilmi bilmesi lâzımdır. Bu onbeilmi bilen kimselerin Kur'ân-ı kerîmdençıkaracaı ma'nalara tefsir denmez. Te'vil denir. Çünkü bu ma'nalarda kendi görüü bulunur. Bugörüü, kitaba, sünnete ve icmaya uygun olmazsa fasittir, bozuktur. Bugün dünyada bu ilimleri bileninsan yok gibidir. (Mevdûât-ül-ulûm c.1, s.455; Ta'rîfât Tevil ve tefsir maddeleri; Berîka s.1297;Kekül; Hadîka c.2, s.239-241) 

SUAL: (Ba'zı kimselerin Kur'ândan yaptıkları tercüme ve tefsirleri dinliyoruz. Kendilerininmi, yoksa slâm âlimine mi aittir bilmiyoruz. Elimde bir Kur'ân meali var. Yazarı kendi kafasınagöre mi tercüme etmi, yoksa mu'teber bir tefsirden mi almıtır? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 36/361

CEVAP Bir insan önce lüzumlu bilgileri örenmelidir. Kur'ân-ı kerîm kısa veya uzun tercüme edilemez.

slâm âlimleri tefsir ve te'villerini yapmılardır. Tefsir okumak farz deildir. Önce farz olan bilgileriörenmek lâzımdır. (Fetâvâ-i Fıkhiyye c.1, s.37; Berîka s.1297; Fetâvâ-i Hindiyye c.5, s.377; bniÂbidîn c.1, s.29) 

SUAL: (Gazetenizi uzun zamandan beri takip ediyorum. Hep slâm âlimlerinden nakil

yapıyorsunuz. Ya'ni islâm âlimlerinin Kur'ândan anladıklarını yazıyorsunuz, imâm-ı Azam EbuHanife, mâm-ı Rabbani insan da siz insan deil misiniz? Kur'ânı onlar anlar da sizler anlıyamazmısınız? Kur'ân kolay anlaılsın diye Arapça indirilmitir. Arapça bilen herkes Kur'ânı anlar.Bütün misalleri Kur'ândan vermek lâzımdır. Millî  airimiz onun için (Kur'ândan alıp ilhamı.)demitir. Her zaman Kur'ândan yazmanızı bekliyoruz.) 

CEVAP Muhterem kardeim, biz her zaman Kur'ân-ı kerîmin açıklamasını naklediyoruz. Kur'ân-ı kerîm

büyük bir ilimdir. Ancak onu, o ilmin mütehassısları anlar. Her Arapça bilenin Kur'ân-ı kerîmi anlamasımümkün deildir. Türkçe bilen bir hukukçu, bir tıp kitabını okusa da anlaması kolay deildir. Bir doktor,bir apartmanın plânını çizemez. Bir mimar-mühendis, kimyagerlikten anlamaz. Bir fizik profesörü,terzilikten anlamaz, kendi ceketini bile dikemez. Her san'atın, her ilmin örenilmesi için uzun yıllarömür harcayarak ihtisas yapması lâzımdır. Kabiliyetsiz bir kimse çok çalısa da her ite mütehassısolamaz. Bir kasabın, (operatör doktor insan da, ben insan deil miyim) diyerek hastaları ameliyatetmee kalkması bircinnettir. Arapça bilen bir kimsenin, (mâm-ı A'zam insan da ben insan deilmiyim) diyerek, Kur'ân-ı kerîmden, hadis-i eriflerden mâna çıkarmaa kalkması, kasabın hastalarıameliyat etmee kalkmasından daha fecidir. 

Kur'ân-ı kerîm, uçsuz bucaksız büyük bir okyanus gibidir. nsanlar da o deryanın ortasındabulunan bir gemideki yolcular gibidir. Yolcuların, (Kaptanda insan, biz de insanız, u gemiyi istenilensahile çıkarabiliriz) demeleri elbette çok abestir. Tecrübeli kaptan bile, elinde pusulası ve dier lüzumlualetleri olmasa, istenilen rotayı takip ederek arzu edilen limana gidemez. te insanlar, gemidekiyolcular gibidir. Bir kaptan olmadıkça istenilen limana gidemezler. Kaptan, mâm-ı A'zam gibi slâmâlimleridir. Yolcuların kaptana tâbi olmaları gibi, insanlar mâm-ı A'zam gibi bir slâm âlimine tâbiolmadıkça Kur'ân-ı kerîme göre amel etmi sayılamaz. (Mevdûât-ül-ulûm c.1, s.455; Hadîka c.2,s.339) 

SUAL: Dinimizi, dorudan Kur'ândan ve hadîsden örenmek olur mu? CEVAP Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs-i eriflerden islâmiyeti örenmee uraırken, yanlı anlamak veya

übhe etmek insânın îmânını giderir. slâmiyyet, doru olarak, ancak, Ehl-î sünnet âlimlerinin

kitâblarından hazırlanmı olan ilmihâllerden örenilir. (Fetâvâ-i Hindiyye c.5, s.377; bni Âbidîn c.1,s.29) 

SUAL: mrân sûresinin 54., enfâl sûresinin 30.âyet-i kerîmesinde mekr-i ilâhidenbahsedilmektedir. Mekr aldatmak anlamına geldiine göre Allahü teâlânın aldatması nasıl olur? 

CEVAP Tefsir kitâbları okunarak hikmeti örenilir. Cenâb-ı Hak, kâfirlere mekr yapmıdır. Meselâ, Bedrde

olduu gibi, dümanların gözüne müslimânları çok gösterir. Kâfirlere ve islâmiyyete uymayanlara mal,mevki, evlât gibi dünya nimetlerini bol vermesi ve arzularına kavuturması da mekri ilâhidir. Onlaraiyilik zan olunursa da, azmalarına, takınlıklarına yardım etmektedir. (Tefsir-i Kurtubî c.4, s.98) 

SUAL: Cenâb-ı hak, Kur'ân-ı Kerîmin bir çok yerinde kendisini (Ben) olarak deil, (Biz)olarak bildiriyor, sebebi nedir? 

CEVAP Kur'ân-ı kerîmin bir çok yerinde (Bir) olduunu bildiren Allahü teâlâ, büyüklüünü, her eye mâlik

ve hâkim olduunu bildirmek için (Ben) yerine (Biz) diyor. Biz kelimesi geçen yerleri, (Her eyinmâliki, hâkimi olan Ben) olarak anlamalıdır. 

KUR'ÂN-I KERÎME HÜRMET 

SUAL: çinde âyet-i kerîmeler bulunan namaz kitabı cepte olarak helaya girmekte mahzurvar mıdır? 

CEVAP Girilmesi uygun deildir. (Dürr-ül-muhtâr c.1, s.119) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 37/361

 SUAL: Sandalyeye oturup yüzünden Kur'ân-ı kerîm okumakta mahzur var mıdır? CEVAP Kur'an-ı kerîm, belden aaı olmadıktan sonra mahzuru yoktur. (Hadîka c.2, s.444) 

SUAL: Bir arkadaım, mu'teber bir kitapta duvarların ve yerdeki halıların üzerine Allahüteâlâ'nın ismini veya Kur'ân-ı Kerîmin Âyetinden bir parçayı yazmanın caiz olmadıını okumu.

Camilerin duvarlarında mübarek isimler yazılıdır. Bu nasıl oluyor? Cami ve Kabe resmi bulunanseccadelere basmakta mahzur var mıdır' CEVAP (Hadîka) ikinci cild, 633. sahifesinde buyuruluyor ki: (Üzerinde yazı, hattâ bir harf bulunan kâıdı, örtüyü, seccadeyi yere koymak, yere sermek

tahrimen mekruhtur. Bunları her ne için olursa olsun kullanmak ve yere sermek, hakaret etmekolur.) 

Buradan arkadaınızın okuduu kitabın doru olduu anlaılmaktadır. Demek ki ba'zı âlimler,duvara yazı yazılmasını caiz görmülerdir. Caiz görmeyenlerde olmu. Fakat bütün âlimlere uyabilmekiçin duvarlara Kur'ân-ı Kerîm ve Allahü teâlâ'nın ismi yazılmaması daha münasip olur. Yazılması dacaizdir. Fakat yere, halı ve seccade üzerine mübarek yazıları ve Kabe ve cami gibi mübarek resimlerisermek asla doru deildir. Cami ve Kabe resmi bulunan seccadeleri ayak altına sermemeli, duvaraasmalıdır. 

SUAL: Kur'ân-ı kerim okurken, bir ara dünya kelâmı konuup sonra okumaa balarkenyine E'üzü besmele çekmesi lâzım mıdır? 

CEVAP Âlimlerin çouna göre, (Este'izü billah) demesi kâfidir. (bni Âbidîn c.1, s.544) 

SUAL: Mektubumun üzerine islâm harfleriyle besmele veya baka âyet yazmakta mahzurvar mıdır? 

CEVAP Mektubunuzun üzerine ve hattâ içine asıl harfleriyle besmele veya baka âyet yazmak,

hürmetsizlie sebep olma ihtimaline binaen uygun deildir. Mübarek yazılar yerde sürünmemelidir.(Hadîka c.2, s.633) 

SUAL: Abdestsiz kimsenin Kur'ân-ı kerîmi elbisesinin parçası ile veya bir havlu iletutmasında mahzur var mıdır? 

CEVAP Abdestsiz olanın eli ile mushafı tutması caiz olmadıı gibi, elbisesinin kolu aızı ile de tutması caiz

deildir. Havlu elbiseden ayrı olduu için onunla tutmakta mahzur yoktur. (Berîka s.1227) 

SUAL: Üzerinde âyet-i kerîme yazılı 500 liraya abdestsiz dokunulur mu? CEVAP Âyet-i kerîme yazılı herhangi bir kâıdın âyet kısmına abdestsiz dokunmamalıdır. O kâıdı belden

aaı kovmamalıdır. (Berîka s.1227) 

SUAL: Kur'ân-ı Kerîmi ve öpülmesi caiz olan kiilerin ellerini öperken alna dedirmektemahzur var mıdır? 

CEVAP Kur'ân-ı Kerîmi ve öpülmesi caiz olan kiilerin ellerini öperken alna dedirmekte mahzur yoktur.

(bni Âbidîn c.6, s.383) 

SUAL: Türkçe Kur'ândan Kur'ân-ı Kerîm örenebilir miyiz? CEVAP Kur'ân diye bahsettiiniz lâtin harfleriyle yazılmı metinleri, ne kadar özel iaret olursa olsun,

aslına uygun okumak imkânsız denecek kadar zordur. Arapçada SE sesine yakın üç harf vardır. ZEsesine yakın yine üç harf vardır. Hepsinin telâffuzu ayrı ayrıdır. Lâtin harfleriyle yazılı Kur'ân denilenmetinleri okumak, yanlılıklara sebep olu:r. Ma'na bozulunca namaz fasit olur. Bu bakımdan TürkiyeGazetesi Çocuk Dergisinin verdii kasetlerle Kur'ân örenmek daha kolaydır. Bir bilenden örenmenizise daha iyidir. Bahsettiiniz kitaptan Kur'ân örenilmez. (Fetâvâ-i Fıkhiyye c.1, s.37) 

SUAL: Hayızlı bir kadının okunan Kur'ân-ı Kerîmi dinlemesi caiz midir? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 38/361

CEVAP Dinlemesinde mahzur yoktur. (Bedayı' c.1, s.33) 

SUAL: Çok yıpranmı, yırtılmı Kur'ân-ı kerîm var. Bunu yakmakta mahzur var mıdır? CEVAP Eskimi istifade edilmez hâle gelmi mushafları, çürüyüp toprak oluncaya kadar açılmayacaı

emin olan yerdeki topraa gömmek lâzımdır. Böyle bir yer bulunamazsa yakıp külünü gömmek veyakülünü denize, nehre koymak lâzımdır.

(Berîka s.1368;

ir'a-tül-slâm s.81) 

SUAL: (Âyet ve hadis mealleri yazılı gazete ve kitap üzerinde mektup yazmakta, elinikolunu koymakta mahzur var mıdır?) 

CEVAP Hürmet etmek lâzımdır. Hürmete muhalif harekette bulunmamalıdır. Dier sualinizin cevabı da

öyle: Cambaz ipte oynarken düüp ölürse, seyredenler de günaha girerler. Seyirci olmasa cambazipte oynamazdı. Tehlikeli oyunları seyretmek uygun olmaz. (ir'a-tül-islâm s. 78) 

SUAL: Kur'ân okurken parmaı tükürükle ıslayıp açmakta mahzur var mı? CEVAP Mahzur yoktur. 

SUAL: Kur'ân-ı kerîm arasına çiçek koymakta mahzur var mıdır? CEVAP Kur'ân-ı Kerîm arasına çiçek koymakta mahzur yoktur. Hürmetsizlik sayılmaz. (ir'a-tül-islâm

s.78) 

SUAL: (Üzerinde âyet yazılı parayı, bir kâıdı cebimizde taımakta mahzur var mıdır?) CEVAP Abdestsiz ayet-i kerimeye el sürülmemelidir. Belden yukarı olan ceplerde taımakta mahzur

yoktur. (Dürr-ül-muhtâr c.1, s.119) 

SUAL: Dua okumak, yazmak ve üstte taımak caiz midir? CEVAP lâçlara ifa veren Allahü teâlâ olduu gibi, dualara da te'sir kuvvetini veren Allahü teâlâdır.

Dilerse ifasını verir. Duaların te'sir edebilmesi için Ehl-i sünnet i'tikâdında olmak ve haramlardankaçmak lâzımdır. (Dürr-ül-muhtâr c.1, s.119; Mevâhib-i ledünniye c.2, s. 176; Tıbbinnebevi s. 165;Teshîl-ül-menâfi' s.197) 

SUAL: Kibrit eklinde küçük Kur'ân-ı kerîmi almakta mahzur var mıdır? CEVAP Kur'ân-ı kerîmi okunamayacak kadar küçük harflerle yazmak, böyle küçük Kur'ân-ı kerîmi almak

günahtır. (Fetâvâ-i Fıkhiyye c.1, s.37) 

SUAL: slâm harfleri bulunan bayram tebriklerini tanıdıklara göndermekde mahzur varmıdır? 

CEVAP Birkaç bakımdan mahzurlu olabilir. Besmele gibi mübarek yazılar yerlerde sürünürse mahzurlu

olacaı için böyle tebrikleri kullanmamalıdır. (ir'a-tül-islâm s.78-80) 

SUAL: Çok küçük harflerle yazılı Kur'ânı altın bir muhafaza içinde kolye olarak kullanmaktamahzur var mıdır? 

CEVAP Kur'ân-ı Kerîmi, okunamıyacak kadar küçük yazmak, ona hakaret olur. Böyle Kur'ânları almak,taımak, altın muhafaza içinde boyununa takmak günâhdır. (Fetâvâ-i Fıkhiyye c.1,s.37; ir'a-tül-islâm s.78) 

LM ÖRENMEK 

SUAL: (Kendimize lüzumlu ilimleri örenmek için her çeit kitabı okumamız gerekir)diyorlar. Bunun mahzuru yok mudur? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 39/361

çinde hiç yanlı bulunmıyan kitâblardan lüzumlu bilgiler örenilir. Bir kitabın yanlıı ve dorusubiliniyorsa, o kitabı okumaa lüzum yok. Bilinmiyorsa o kitabı okumak çok tehlikelidir. 'tikadlarımızıbozabilir. Doruyu, yanlıdan ayıracak kadar bilgisi olmayanların her kitabı okuması çok tehlikelidir. 

En tehlikeli eserler, kendi görülerine göre yazılan din kitablarıdır. Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdııkitapları veya onların doru yapılan tercümelerini arayıp, bulmak ve okumak lâzımdır. (bni Âbidîn c.1,s.29; Mektûbât-ı Rabbani c.2, M.60; Fetâvâ-i Hindiyye c.4, s.377) 

SUAL: Hangi bilgileri lüzumu kadar ö

renmek farz-ı ayndır? CEVAP Kelâm, fıkh ve ahlâk bilgilerini lüzumu kadar örenmek ve çoluk çocuuna öretmek her

müslimâna farz-ı ayndır. Bunu yapmıyanlar büyük günâh ilemi olur, Cehenneme giderler. Tecrübî ilimleri örenmek ise farz-ı kifâyedir. (bni Âbidîn c.1, s.29; Menhel-ül-vâridîn c.1, s.68) 

SUAL: Bir kimse, benim Kur'ân-ı kerîmimi kimse okumasın diyebilir mi? Böyle bir Kur'ân-ıkerîmi okumakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Evet bir kimse, kendine ait olan bir Kur'ân-ı kerîmi (Kimse okumasın) diyebilir. Böyle Kur'ân-ı

kerîmi sahibinden izinsiz okumak mahzurludur. 

KUR'ÂN-I KERÎMN FAZLET 

SUAL:Âdem aleyhisselâma ilk gelen nedir? CEVAP Besmeledir. 

SUAL: Mü'minler sırat'dan ne yardımı ile geçecekler? CEVAP Besmele ile... 

SUAL: Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîme ne ile baladı? CEVAP Besmele ile... (Tefsîr-i eyhzâde c.1, s.15) 

SUAL: Dükkânı besmele ile açmak günâh mıdır?CEVAP 

Dükkânı besmele ile açmak ve kapatmak lâzımdır, günâh deildir. (bni Âbidîn c.1, s.6-7)

SUAL: Hoca besmeleyi okur, çocuk da besmeleyi söyledii zeman ecri nedir? CEVAP Hadîs-i erîfde öyle buyuruldu: (Hoca çocua besmele okur, çocuk da söyleyince, Allahü teâlâ, çocuun ve anasının ve

babasının ve hocasının Cehenneme girmemesi için sened yazdırır.) 

SUAL: Besmelenin ma'nâsı nedir? CEVAP (Her var olana, ona yaratmakla iyilik etmi olan Allahü teâlânın yardımı ile bu kitabı yazabiliyorum,

okuyabiliyorum, bu yemei yiyebiliyorum, bu suyu içebiliyorum... Arifler, O'nu ilâh olarak tanıdı.Alemler, O'nun merhameti ile rızık buldu. Günah iliyenler, O'nun rahmeti ile Cehennemden kurtuldu)demekdir. (Tefsîr-i eyhzâde c.l s.22) 

SUAL: Cehennemde azâb yapan ondokuz melekden kurtulmak için ne yapmalıdır? CEVAP Ondokuz harf olan besmeleyi (Bismillâhirrahmânirrahîm ) çok okumalıdır. 

SUAL: Kur'ân-ı Kerîmin anahtarı nedir? CEVAP Besmele-i erîfdir. 

SUAL: Cennet da'vetiyesinin imzası nedir? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 40/361

Besmeledir. 

SUAL: Levh-i mahfuzda, ilk yazılan nedir? CEVAP Besmeledir. (Tefsîr-i eyhzâde c.1, s.15) 

SUAL: Har sûresinin sonunu sabah veya akam okumanın çok sevap olduunu yazdınız.

Camilerde imâm veya müezzin okursa cemaat da okumu

sayılır mı? CEVAP Evet cemaat da okumu sayılır. 

KUR'ÂN-I KERÎM DETRMEK 

SUAL: Resimli Kur' ân, Türkçe Kur' ân gibi sözler iitiyoruz. Kur' ân ne demekdir, böylekitablara Kur' ân demek caiz midir?

CEVAP Allahü teâlânın melek ile indirdii kelimelerin, harflerin ve mâ'nâların toplamı Kur'ândır. Böyle

olmıyan kitablara Kur'ân denmez. Bu kitâblara Kur'ân diyen müslümânlıkdan çıkar. (Mir'ât-ül-usûls.15) 

SUAL: Kur'ân-ı kerîmi okudukdan veya düâ ettikden sonra sübhane rabbike âyeti

kerîmesini, rabbina seklinde okumanın daha sevâb olduunu söylüyorlar. Allahü teâlânınKur'ân-ı kerîmde bildirdii ekilde mi okumak efdaldir, yoksa âyet-i kerîmeyi deitirerekokumak mı efdaldir? 

CEVAP Bu âyet-i kerîmeyi mezkûr yerlerde okumak islâm memleketlerinde yapılagelen bir sünnetdir.

Bunu (sübhane rabbina) eklinde deitirmek Kur'ân-ı kerime el uzatmak olduu gibi, sünnet-iseniyyeye de tecavüz etmek olur. (Fetâvâ-i Hayriyye s.5) 

SUAL: brahim Sûresi 41. Âyet-i kerîmesi (Rabbenafirli) diye baladıı halde, bir Elifba'da(Rabbifirli) diye balamaktadır. Âyeti deitirmenin mahzuru yok mudur? 

CEVAP Âyet-i kerîmelerin harfi deitirilemez. Âyet olarak o  ekilde okunmaz. A'raf sûresinin 15.âyet-i

kerimesinde (Rabbi-firli) bulunduu için düâ olarak Rabbenafirli yerine rabbifirli diye okumak caizolur. Fakat sübhane rabbike âyetini, sübhane rabbina eklinde dua olarak da okumak büyük suçtur.

ABDEST 

SUAL: Kendiliinden çıkan tenya ve oksiyür solucanları abdesti bozar mı? CEVAP Her çeit solucan büyük olsun küçük olsun abdesti bozar. (Halebî-yi Sagîr s.61) 

SUAL: Ayak parmaklarımın arasında mantar var. Abdestten sonra ayaklarımı iyicekuruladıım halde bir müddet sonra yine yalıklar? rastlıyorum. Bu yalıın mantardan çıktıınızannediyorum. Bu yalık abdesti bozar mı? 

CEVAP Bozar. Devamlı ise özür sahibi olur. (bni Âbidîn c.1, s.139) 

SUAL: Ayaımdaki mantarlardan mütevellid ayaım ba'zan kanıyor. Ayaım kanar zanniylemestlerimi giyemiyorum. Giymemde mahzur varmıdır. 

CEVAP Giymekte mahzur yoktur. Eer kanadıı anlaılırsa abdest bozulur. (Ankaravî ve Yahya efendi

Fetvaları) 

SUAL: Geirmek suretiyle gelen az bir yemek parçası abdesti bozar mı? CEVAP Geirmek suretiyle gelen az bir yemek parçası abdesti bozmadıı gibi namazı da bozmaz. (bni

Âbidîn c.1, s.93) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 41/361

SUAL: Kâıt veya kumar oynamakla abdest bozulur mu? CEVAP Kâıt veya kumar oynamakla abdest bozulmaz. Fakat, tekrar abdest almak müstehaptır.

(Ebüssü'ûd Efendi Fetvaları) 

SUAL: Namaz kıldıktan bir müddet sonra çorabımı çıkarınca ayaımdaki yaranın kanayıpabdestimin bozulduunu gördüm. Namazımı iade etmem lâzım mı idi? 

CEVAP Zannı galibe göre amel edilir. Namazdan sonra bozulduu zannediliyorsa namazı iade etmez.Namaz içinde bozulmu olduu zannı kuvvetli ise namazını iade eder. (Hadîka sonu) 

SUAL: htiyâca binaen âfi'î mezhebini taklid ediyorum. Namahrem kadınlara dokununcaabdestin bozulduunu biliyorum. Bir kimse hanımına veya hanımı kocasına hailsiz dokununcaabdesti bozulur mu? 

CEVAP Evet, taklit ettikleri için abdestleri bozulur. Kadın taklid etmiyorsa onun abdesti bozulmaz.

(Hulâsat-üt-tahkik s.23) 

SUAL: Abdest alırken suyu israf etmemek için, her seferde musluu kapatmak gerekir mi? CEVAP Musluun azar azar akmasında mahzur yoktur. (bni Âbidîn Abdest bahsi) 

SUAL: Aız dolusu kusuntu necis midir? Abdesti bozar mı? CEVAP Aız dolusu kusuntu necistir. Az olarak gelirse necis olmaz, abdesti de bozmaz. 

SUAL: (Ba'zan ben, ba'zan hanım hasta oluyor. Birbirimize yardım ederek abdestaldırmamız art mıdır? Ya'ni ben hanıma abdest aldırmak için yardım etmee mecbur muyum? 

CEVAP Karı kocanın birbirlerine abdest aldırmaları vâcib deildir. Biri hasta olunca dieri, öbürü hasta

olunca berikinin yardım etmesi iyi olur. (Halebî) de buyuruluyor ki: (Abdest alamıyan kimseye, mâm-ı A'zam'a göre hatır ile veya para ile bakasının abdest

aldırması müstehabdır. mameyne göre yardımcı veya para bulamazsa teyemmüm eder. mâm-ıA'zâm hazretlerine göre, abdest aldırması art deildir. mkân olursa bütün âlimlere uyabilmekiçin paralı parasız bir yardımcı bulmaa çalımalı, bulunmadıı zaman teyemmüm etmelidir.

(.Abidîn c.1, s. 196) 

SUAL: Annem abdest alamıyacak kadar hastalandıı zaman, babamın ona abdest aldırmasılâzım olur mu? 

CEVAP Abdest alamıyacak ve gusledemiyecek kadar hasta olan kimse, para ile dahi bir yardımcı

bulamazsa, teyemmüm eder. Kadın ile kocasının biribirine abdest aldırmaları vâcib deildir. Biribirineyardım ederek abdest aldırmaları iyi olur. (bni Abidîn c.1. s.156) 

SUAL: Elektrikli su ısıtıcısı ile ısıtılan su ile gusûl abdesti almakta mahzur var mıdır? CEVAP Mahzuru yoktur. (bni Abidîn c.1, s.90) 

SUAL: (Kahvede satranç ve tavla oynayıp sonra gidip nemaz kılıyoruz. Ba'zıları abdest

almak lâzımdır diyorlar. Tavla oynamakla abdest bozulur mu? CEVAP Ebussuud Efendi, fetvasında buyuruyor ki: (Satranç ve tavla oynamak abdesti bozmaz. Elini yıkaması ve abdest alması evlâdır.

Oynamamak din ve dünya saadetidir.) 

SUAL: Abdestli iken azın içi kanasa, abdest bozulur mu? CEVAP Azından kan dıarı çıkmadıkça abdest bozulmaz. (Halebi-yi Kebîr s. 131: Habebî-yi Sagîr

s.63; Fetâvâ-i Hindiyye c.1, s.10) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 42/361

 SUAL: Ayaımdaki mantarlardan dolayı ve i icabı takunya bulamadıım için sa ayaımı

kurulayıp çorabımı giydiim icin müvâlât sünneti terk edilmi oluyor mu? Ya'ni abdestimmekruh oluyor mu? 

CEVAP Özürle sünneti terk etmek caizdir. (Dürer-ül-Hükkâm c.1, s.76) 

SUAL: Güne

yanı

ı sebebiyle meydana gelen yaradan çıkan renksiz su, necis midir veabdesti bozar mı? CEVAP Necis deildir, abdesti de bozmaz. (Merâkıl-felâh s.48) 

SUAL: Hamamda dolu kurnadan abdest almak caiz midir? CEVAP Hamama giren kimse, kurnayı dolu görse, içine necaset bulatıını bilmedikçe, o su ile abdest

alabilir. (bni Abidîn c.l, s.134-135) 

SUAL: Kadının baını açmakla abdesti bozulur mu? CEVAP Kadın baını açmakla abdesti bozulmaz. (htiyar c.l, s.ll) 

SUAL: Günete ısınan sudan abdest almak ve gusletmek caiz midir? CEVAP Günete ısınan su ile abdest almak, gusletmek caizdir, sahihdir. Ancak tenzihen mekruh olur.

(bni Abidîn c.1, s.121; Tahtâvî c.2, s. 102) 

SUAL: Ayaında mesh bulunan abdestli bir kimse, yataa abdestli girebilmek için neyapması lâzımdır? 

CEVAP Yataa abdestli girmek için, Abdestli olduu halde, mestleri çıkarınca sadece ayakları yıkamak

kâfidir. Dier uzuvların zaten abdesti vardır. Ayakları yıkadıktan sonra mestler tekrar giyilirse 24 saatdaha devam eder. (Hidâye c.1, s.17; Nîmet-i slâm c.1,s. 164) 

SUAL: Ayak parmaklarımın arasındaki mantarlardan çıkan sıvı, çok olmadıı için renkli mi,renksiz mi olduunu bilemiyorum. Yapıkan olan bu sıvı abdesti bozar mı? 

CEVAP Hastalık ile meydana gelen sıvı, renksiz olsa dahi abdesti bozar. Devamlı ise, özür sahibi olur.

(Fetâvâ-i Hindiyye c.1, s.10; Halebîyi Kebîr s.131) 

SUAL: Deri altına enjektörle verilen ilâç, dıarı çıkınca abdest bozulur mu? CEVAP Yalnız ilâç çıkarsa bozulmaz. lâçla birlikte kan, irin de çıkarsa bozar. (Merâkıl-felâh s.48; Halebî-

yi Kebîr s.131) 

SUAL: (Abdest alıp namaz kıldım. Sonra abdestimin olup olmadıından üphe ettim. Böyleüpheli namaz olur mu? 

CEVAP Abdest aldıını bilip, sonra bozulduunu hatırlamayıp üphe ederse abdesti var kabul edilir.

Abdesti bozulduunu bilip, sonra abdest alıp almadıında üphe ederse abdest alması lâzım olur.Anlattıınıza göre namazı abdestli kılmısınız. (Halebî-yi Sagîr s.71) 

SUAL: Ayak parmaklarımın arasını sol elimin küçük parmaı ile deil de, kolayıma geldiiiçin sol elimin ba parmaıyle hilâllıyorum. Müstehap yerini buluyor mu? 

CEVAP Müstehap yerini bulur. Fakat kitapların bildirdii gibi sol elin küçük parmaı ile hilâllamak daha

uygundur. (htiyar c.1, s.8; Halebî-yi Kebîr s.23) 

SUAL: Ayak parmaklarının arasında mantar olup yalı merhem süren kimsenin, merheminaltına su geçmedii için zarar vermezse yıkaması lâzım olduunu yazmıtınız. Benim kolumda

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 43/361

romatizma var. Yalı yasız merhem sürüyorum. Fakat iyice ovuyorum. Ovulmu hâli abdesteve gusle mani midir? 

CEVAP Merhemin iyice ovulmu hali abdeste ve gusle mani deildir. 

SUAL: Kadınların misvak kullanmasında mahzur var mıdır? CEVAP Kadınların misvak kullanmasında mahzur yoktur. Sakız çinemeleri misvak yerine geçer.

(bniÂbidîn c.1, s.78; Fetâvâ-i Hindiyye c.5, s.373) 

SUAL: Di çekildikden sonra çıkan kanı yutmakta mahzur var mıdır? CEVAP Tıbben mahzurludur, kanamayı arttırır. Aızdan dıarı çıkmadıkça abdesti bozmaz. (htiyar c.1,

s.9; Halebî-yi Kebîr s.131; Tahtâvî s.48) 

SUAL: Evde keserle odun falan kırarken elimiz iiyor. Delince beyaz bir su akıyor. Abdestibozar mı? CEVAP 

Hastalıktan meydana gelen renksiz sıvı abdesti bozar. Bu da öyledir, abdesti bozar. (Fetâvâ-iHindiyye c.1, s.10 Merâkıl-felâh s.48) 

SUAL: Arkasız sandalyeye oturarak uyumak abdesti bozar mı? CEVAP Arkasız sandalyeye temkinli oturup uyumakla abdest bozulmu olmaz. (Fetâvâ-i Hindiyye c.1,

s.12; Fetâvâ-i Hâniyye c.l, s.41) 

SUAJL: Mestin içindeki ayak kanarsa abdest bozulmu olur mu? CEVAP Kan vücudun neresinden çıkarsa çıksın abdest bozulur. (Ni'met-i slâm Abdesti bozanlar bahsi;

Halebî-yi Kebîr s.131; Merâkıl- felah s.48) 

SUAL: Abdestin ilk sünneti nedir? CEVAP Helaya girerken ve abdeste balarken besmele çekmektir. (htiyar c. 1, s.8; Cevhere c. 1, s.6) 

SUAL: Ba'zıları heladan çıktıktan sonra 15-20 dakika bekleyip ondan sonra abdest almaklâzımdır diyorlar. Böyle bir ey var mı? Heladan çıkar çıkmaz abdest almakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Herkes için böyle bir ihtiyâç olmaz. Gençlerin çou için beklemee lüzum kalmayabilir. Pamuk fitil

kullanınca da beklemee lüzum kalmaz. Ba'zılan için belki yarım saat beklemek, yürümek, öksürmekicab edebilir. (Ni'met-i slâm c.1, s.55; Merâkıl-felâh s.24) 

SUAL: Burun delikleri nezle iken kapalı durumdadır. Guslederken su gitmedii için, nezleolmak özür oluyor mu? 

CEVAP Meakkat olmayan miktarını yıkamak kâfidir. Ya'ni suyun gittii yere kadar yıkanır. (Cevhere c.1,

s.12; Halebî-yi Kebîr s. 46-47) 

SUAL: Takunyadaki abdest suyu müsta'mel su hükmünde midir? Ya'ni bir bakası,takunyayı yıkamadan onunla abdest alabilir mi? 

CEVAP Müsta'mel su, yere dökülüp sıçrayandır. Sıçramıyan müsta'mel deildir. Nalın üzerindeki abdest

suyu müsta'mel deildir. Takunyayı yıkamadan onunla abdest alınabilir. (bni Âbidûı c.1, s. 13-4) 

SUAL: Soan dorarken gözüm sulandı, ya akdı. Abdestim bozuldu mu? CEVAP Hayır, bozulmadı. (Merâkıl-felâh s.48; Fetâvâ-i Hindiyye c.1, s.10; Halebî-yi Kebîr s.131)  

SUAL: Abdest suyunun içine gaz veya benzin damlasa suyun üç vasfından, renk, koku,tadından biri deitiine göre bu su ile abdest almak caiz midir? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 44/361

Elbette caizdir. Gaz ve benzin necs deildir. Necaset karııp da üç vasıfdan birisi deiirse bu suile abdest alınmaz. (Cevhere c.1, s.16) 

SUAL: Bir kimse abdest alırken bilmeden kuru yeri kalsa abdesti sahih olur mu?CEVAP Bir kimse abdest alırken kuru yer kalmadıına kanaat getirinceye kadar yıkamısa abdesti sahih

olur. Çünki Cenâb-ı Hak insanların kanaatlarına göre muamele eder. Tersine hiç kuru yer kalmadııhalde, kuru yer kaldı zan eden kimsenin abdesti sahih olmaz.

(Halebî-yi Sagîr s.71) SUAL: Ba'zıları abdest suyu içilir diyorlar. Abdest uzuvları kirli olsa da içilir mi?  CEVAP Abdest uzuvları temiz olsa da abdestte kullanılan su içilmez. Bu su ile abdest alınmaz, içilmesi ve

hamur yapılması mekruhtur. Abdest suyu ile sadece necaset temizlenebilir. (htiyar c.1, s.15-16) 

SUAL: Abdestte kullanılan su necis midir? Bu su ile ne yapılır, ne yapılmaz?  CEVAP Abdestte kullanılan suya müstamel su denir. Bu su ile tekrar abdest alınmaz. çilmez. Yere

dütükten sonra elbiseye el ayasından fazla bulaırsa burayı yıkamak gerekir. (htiyar c.2, s.15-16) 

SUAL: Abdest alırken misvak ne zaman kullanılır? CEVAP Misvak, abdest almaa balarken kullanılır. mâm-ı a’zam Hazretlerine göre, misvak abdestin

sünneti olduu için, bir abdestle be vakit namaz kılınsa her namaz misvaklı abdestle kılınmı sayılır. mâm-ı âfı'î hazretlerine göre ise, misvak, namazın sünnetlerindendir. Her namaza balarken

misvak kullanılır. Misvak, aız, di ve mide salıı bakımından da önemlidir. Muntazam misvak kullanan kimsenin

dileri çürümez. Bir çok mikroplar aız yolu ile vücuda girdii için aız temizlii önemlidir. Bu bakımdanmisvaı, yatarken kalkarken kullanmalıdır. Abdestin baında misvak kullanmayı unutan kimse,abdesten sonra da kullanabilir. Azı yıkarken parmakla dileri temizlerken misvaa niyyet edilirse,sünnet eda edilmi olur. Ayrıca misvak kullanmak ise müstehaptır. (bni Âbidîn c. 1, s. 78) 

SUAL: Bir kitapta "mâmın abdesti bozulmakla cemaatin de abdesti bozulur, bozulmazdiyenin arkasında namaz kılınmaz" diyor. Yazıldıı gibi midir? 

CEVAP fâdede bir yanlılık olsa gerektir. Baskı hatâsı olabilir. mâmın abdesti bozulmakla cemaatin

abdesti bozulmaz. 

SUAL: Bende bulunan tenya ve oksiyür, gayri muayyen vakitlerde dıarı çıkmaktadır.Oksiyürlerin ba'zan çıktıını hissedemiyorum. Abdesti bozar mı ve özürlü sayılır mıyım? 

CEVAP Tenya denilen solucanlar ve oksiyür denilen kıl kurtları çıkınca abdesti bozarlar. Kıl kurtlarının

çıktıı hissedilince bozulur. Hissedilmez veya görülmezse abdest bozulmu sayılmaz. Namazvakitlerinde bile gelse abdesti bozar, özürlü sayılmaz. Özürlü sayılabilmek için devamlı çıkmasılâzımdır. Kan, irin, idrar, mezi gibi sıvılar da böyledir. Devamlı akarsa özürlü sayılır. Bir namazın farzınıkılacak kadar kesilirse özür sayılmaz. (Halebî-yi Sagîr s.62; Feth-ul-kadîr c.1, s.159) 

SUAL: Abdestte kolları yıkarken elleri de yıkamak farz mıdır? Ya'ni eller kollara mı dahildir?(ihtiyaca binaen afıî mezhebini taklid edenler için soruyorum.) 

CEVAP Evet eller kollara dahildir. afiî mezhebindeki bir kimse veya afiî mezhebini bir ihtiyaca mebni'

taklid edenler, kolları yıkarken elleri tekrar yıkamaları farzdır. Balarken elleri yıkamaları kifayet etmez.Çünkü âfiî'de tertip farzdır. (Kifâyet-ül-Ahyâr s.20,22) 

SUAL: Azı veya burnu kanayan kimse, kan durduktan sonra abdest alsa, aız veyaburnundan kuru kan artıkları çıksa, bu kimsenin abdesti bozulur mu? 

CEVAP Yıkaması farz olan yere bulamayınca abdesti bozulmaz. (Bedayı c.1, s.24) 

SUAL: Helanın lavabosunda abdest almak mecburiyetinde kalıyoruz. Abdest dualarınıyavaça okumakta mahzur var mıdır? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 45/361

Mahzur yoktur. (Hadîka c.2, s.312) SUAL: 

SUAL: Abdestimi devamlı aklımda tutabilmem için ne yapmam lâzımdır? CEVAP Abdesti devamlı akılda tutmaa lüzum yoktur. Abdest aldıını bilip, sonra bozulduunda üphe

ederse, abdesti var kabul edilir. Abdesti bozulduunu bilip, sonra abdest aldıında üphe ederse,abdest alması lâzım olur. (Halebî-yi Sagîr s.71) 

SUAL: Abdest üstüne abdest almaya ba'zıları mekruh diyor. Ba' zıları müstehap diyor.Hangisi dorudur. 

CEVAP Abdest alıp namaz kıldıktan sonra, tekrar abdest almak iyidir. Hadis-i erifte (Abdest üzerine

abdest almak nur üstüne nur gibidir) buyurulmutur. Fakat abdest aldıktan sonra namaz kılmadan,ibâdet etmeden tekrar abdest almak mekruhtur. (bni Âbidîn c.1, s.81) 

SUAL: Mızraklı lmihâlde abdest alırken gargara yapmanın mekruh olduu yazılı. Bakamu'teber kitaplarda ise abdestin edeplerinden olduu bildirilmektedir. Hangisi dorudur? 

CEVAP Gargara aızda çalkalamak demektir. Suyu boazda hareket ettirmek ise abdestin

edeplerindendir. kisi de dorudur. Demek ki gargara yapmadan boaza suyu ulatırmak abdestinedeplerindendir. (Feth-ul-kadîr c.1, s.22,23; bni Âbidîn c.1, s.78,79) 

SUAL: Abdestte kaların ve bıyıın altındaki deriyi ıslatmak farz mıdır? CEVAP Kaların, sakalın ve bıyıın altındaki görünmeyen deriyi ıslatmak sünnettir, farz deildir. Bunların

üzerini yıkamak farzdır. Kıllar seyrek olup altlarındaki deri görünüyorsa, deriyi yıkamak, ya'nî ıslatmakfarz olur. (Halebî-yi Kebîr s.23; htiyar c.1, s.8) 

SUAL: Sülük, tahtakurusu, sivrisinek gibi haereler kan emse abdest bozulur mu? CEVAP Sülük, çok kan emerse bozar. Çünkü, doyup da dütükten sonra kan akarak cildin üzerine yayılır.

(Halebî-yi Sagîr s.63) 

SUAL: Bir sebep yokken gözden ya çıksa abdesti bozar mı? CEVAP Gözde arı varsa bozar. Alamak bozmaz. 

SUAL: Yüzümdeki sivilceleri sıkınca içinden beyaz katı bir madde çıkıyor. Bu beyaz katımadde abdesti bozar mı? 

CEVAP Sivilceden çıkan beyaz katı madde abdesti bozar. (Halebî-yi Sagîr s.63; Merâkıl-felâh s.48;

Halebî-yi Kebîr s. 131; Fetâvâ-i Hindiyye c.1, s. 10) 

SUAL: Belediye otobüsünde dayanarak bir an uykuya dalıp uyanıyoruz. Abdestimizbozulmu oluyor mu? 

CEVAP Dayanarak uyumak abdesti bozar. (Fetâvâ-i Hindiyye c.1, s.10 Fetâvâ-i Hâniyye c.1, s.41) 

SUAL: Abdest aldıktan sonra (Hayrını gör!) diyorlar. Mahzuru var mıdır?  CEVAP Ciddî söyleniyorsa mahzuru olmaz. 

SUAL: afiî mezhebinde yalnız elin içi mi nâmahreme dokununca abdesti bozuluyor, dııdeince bozulmuyor mu? 

CEVAP Elin içi de, dıı da dokunsa abdest bozulur. (Hülâsat-üt-tahkik s.23) 

SUAL: Abdest dualarının arapçasını bilmeyen kimse, Türkçelerini |okusa, bir mahzuru varmıdır? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 46/361

Abdest dualarının Arapçasını bilmeyen kimse, Türkçelerini okuması faydalı olur. Fakat namazdaselâmdan önce Türkçe dua okunmaz. (bni Âbidîn c.1, s.325) 

SUAL: afiî mezhebine göre, köpee dokunan kimsenin abdesti bozulur mu? CEVAP Bozulmaz. Ancak köpek necis olduu için dedii yeri bir kere bulanık su ile (toprakla), altı kere

de temiz su ile yıkamak lâzımdır. (Kifâyet-ül-Ahyâr c.1, s.13) 

SUAL: Hasta olduu için veya baka bir sebeple su ile gusledemiyen kimse, ne yapar? CEVAP Teyemmüm eder. Sebep ortadan kalkınca su ile gusleder. (Bedâyı C.1, s.46) 

MEST 

SUAL: Ayaıma sürdüüm merhem, katı ya hükmünde olduuna göre altına su geçmiyordemektir. Ayaımı temizliyerek yıkamak mı lâzımdır. 

CEVAP Yaraya zarar vermezse yıkamak lâzımdır. Zarar verirse yarayı mesh etmek farzdır. (bni Abidîn

c.1, s.204) 

SUAL: Mestin hususiyeti ortadan ne zaman kalkar? 

CEVAP Ayaın üç parmaı sıacak kadar yırtıı bulunan bir mest üzerine mesh edilmez. Mukim için 24saat sonra, o meste mesh edilmez. (Merâkıl-felâh s.80; Halebî-yi Kebîr s.113; Dürr-ül-müntekâ c.1,s.47) 

SUAL: Mestin biri ayaktan çıkmakla ikisi de çıkmı sayılır mı? CEVAP Mestin birisi ayaktan çıkınca öteki de çıkmı sayılır. (Merâkıl-felâh s.80; Halebî-yi Kebîr s. 113) 

SUAL: Fermuarlı ve balı mestlerden hangisi uygundur? CEVAP kisi de uygundur. 

SUAL: Mestlerimde ufak bir yırtık olsa hemen diktiririm. Benim böyle sık sık mest tamir

ettirdiimi gören ayakkabı tamircisi bana (Sen niye böyle her zaman sökükleri diktiriyorsun?Yoksa sen afiî mezhebinden misin?) dedi. Ben ona bir cevap vermedim. Acaba afiî mezhebinde mestte hiç yırtık olmayacak mı? 

CEVAP Evet, afiî mezhebinde mestte hiç yırtık olmaması lâzımdır. Bir parmak kadar az yırtık bile olsa

mesh caiz olmaz. (Kifâyet-ül-Ahyâr c.1. s.120)

SUAL: Mest nelerden yapılır? CEVAP Mest, ayaın yıkaması farz olan yerini örten su geçirmez giyecektir. Mestin bir saat yol yürüyünce,

ayaktan çıkmayacak ekilde salam ve ayaa uygun olması lâzımdır. Aaçtan, madenden mestolmaz. Deriden, lâstikten, naylondan ve çeitli kumalardan mest olur. (Me'ârif-üs-sünen c.1, s.333;bni Âbidîn c.1, s.173) 

SUAL: Çoraptan mest olur mu? CEVAP 

Tabanı ile ayak üstü veya yalnız tabanı deri kaplanmı çorap üstüne veya sert olup yürürkenaaı dümeyen çorap üzerine mesh câizdir. (Me'ârif-üs-sünen c.1, s.346) 

SUAL: Mestlere sünnet üzere mesh nasıl yapılır? CEVAP Mestlere sünnet üzere mesh etmek için, sa elin ya be parmaı, sa mest üzerine, sol elin

parmakları da sol mest üzerine, boylu boyunca yapıtırılıp, ayak parmakları üzerine gelen ucundan,bacaa doru çekilir. El ayaları meste dedirilmez. Dedirilirse mesh yine câiz olur, fakat sünnet üzereolmamı olur. (Halebî-yi Kebîr s.110; Dürr-ül-müntekâ c.1, s.46,47) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 47/361

 SUAL: Mest üzerine kan ve idrar bulaırsa, temiz bezle silmekle temizlenmi olur mu? CEVAP Akıcı necaset mest üzerinde olsa da ancak yıkamakla temizlenir. Mest üzerindeki katı necaset

olursa, omakla, silmekle temizlenir. (Dürer c.1. s.46) 

SUAL: Abdest alırken baına kaplama mesh ettikten sonra kalan yalıkla mestlere mesh

edilir mi? CEVAP Kaplama meshden kalan yalıkla mesh edilmez. (Halebî-yi Kebîr s.110) 

SUAL: Abdest alıp daha mestlere mesh vermeden çocuk mestlerimin üstüne su döksemest yerine geçer mi?

CEVAP Evet herhangi bir su mest üzerine dökülmekle, yamur yamakla, mesh yerine geçer. Niyet lâzım

olmaz. (Halebî-yi Kebîr s.110; Mecma'ul-enhür c.1, s.471) 

SUAL: Bir mestteki yırtık ne kadar olursa mesh caiz olmaz?  CEVAP Ayaın üç parmaı sıacak kadar yırtıı bulunan bir mest üzerine mesh etmek caiz deildir. Ya'ni

mesh caiz olmayan yırtık, üç parmaın ucu deil, üç parmaın bütünü görünecek kadardır. (Merâkıl-felâh s.80; Habeî-yi Kebîr s.113; Dürr-ül-müntekâ c,l, s.47) 

SUAL: Bir mestin çeitli yerlerinde bir parmak girecek kadar sökük ve yırtık olsa, kaçtanesi meshe mâni olur? 

CEVAP Bir mestin birkaç yerinde, küçük yırtıklar, sökükler varsa bunlar toplanınca üç parmak olursa, buna

mesh caiz olmaz. Demek ki parmak girecek kadar üç yırtık varsa mesh edilmez. Bir mestte iki parmak,dier mestte de iki parmak görünecek kadar yırtık olsa, bunlara mesh edilebilir. Çünkü üç parmak ikimest için deil, bir mest içindir. (Merâkıl-felâh s.80; Halebî-yi Kebîr s.113) 

ÖZÜRLÜ OLMAK 

SUAL: kindileri asr-ı sânide kılan özürlü bir kimse, abdestini asr-ı evvelde alsa, buabdestle ikindi namazını kılabilir mi?

CEVAP Asr-ı evvelde alınan abdestle asr-ı sânide ikindi namazını kılmak caiz ise de, asr-ı sânide abdestalıp hemen kılmak daha iyidir. (Dürer c.1, s.44; Merâkıl felah s.95Feth-ul-kadir c.1,s.195) 

SUAL: Özrümü insanların yanında kontrol edemiyorum. Her namaz kılarken özrümü kontroletmem lâzım mıdır? 

CEVAP Müsait yer bulup kontrol etmek lâzımdır. 

SUAL: htiyaç halinde afiî mezhebini taklid ederek seferde namazları takdim ve tehirlekılabilir miyiz? 

CEVAP Seferi olan kimse, seferde ve yolculuk müddetince ihtiyaç halinde afiî mezhebini taklid ederek

öle ile ikindiyi, akam ile yatsıyı takdim ve tehir ederek kılabilir. 

Takdim ve tehir edebilmesi için namazlarını afiî mezhebine uygun kılmalıdır. Abdesti de bunauygun olmalıdır. (bni Âbidîn c.2, s.51; Mîzân-ûl-kübra c.1, s.52; Hulâsat-üt-tahkik s.23) 

SUAL: Devamlı idrar kaçıran kimse, abdestli iken helaya gidip bir miktar daha bevletseabdesti bozulur mu?

CEVAP Aynı yerden özürlü olduu için abdesti bozulmaz. (bni Âbidîn c.1, s.204) 

SUAL: (Kolumdan devamlı kan aktıı için özürlü durumdayım. Abdestli iken burnumdan dakan gelse abdesti bozar mı?)

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 48/361

Burun sizde özür yeri olmadıı için kan gelince bozulur. Kol sizde özür yeri olduu için buradanakan kan abdesti bozmaz. Burun özür yeri olsaydı, koldan çıkacak kan abdesti bozardı. (. Âbidîns.204) 

GUSÜL 

SUAL: Göze takılan lens gusle mâni midir? CEVAP Göze takılan lens gusle mâni deildir.. Çünkü gözün içini yıkamak farz deildir. (bni Âbidîn c. 1,

s. 103) 

SUAL: Sigaranın dilerde bıraktıı katran gusle mâni midir? CEVAP Sigaranın di diplerinde meydana getirdii katran, sıvı yalara dahildir. Gusle mâni deildir.

Yıkanınca boyası kalırsa kına gibidir, yine gusle mâni deildir. 

SUAL: (Bende sedef hastalıı var. Ayaklarımda kabuklar teekkül ediyor. Gusûlde veabdestte bu kepekleri kaldırmak lâzım mıdır?) 

CEVAP Kaldırmak lâzım deildir. Gusle ve abdeste mâni olmaz. (Ni'met-i slâm) 

SUAL: Guslden sonra bir yerde kuru kalsa, yeniden gusl abdesti almak gerekir mi? CEVAP Guslden sonra bir yerde kuru kaldıı anlaılırsa orayı yıkamak kâfidir. Tekrar gusl abdesti almaa

lüzum yoktur. (Hadîka sonu) 

SUAL: Hanefî ve afi'î mezhebine göre vedi ve mezi necis midir, guslü icap ettirir mi?CEVAP Hanefîye göre vedi ve mezi necistir, guslü icap ettirmez. afıîye göre her ikisi de temiz olup guslü

gerektirmez. (Bedâyi c.l s.60) 

SUAL: Banyo ve helamız aynı yerdedir. Burada abdest almamızda, abdest duasıokumamızda ve gusletmemizde mahzur var mıdır? 

CEVAP Baka çare olmadıı için gusledilir ve abdest alınır. Abdest duaları da yavaça okunur. (Hadîka

c.2, s.312) SUAL: Tra olmak ve tırnak kesmeyi guslden sonra mı yapmak lâzımdır? CEVAP Tra olmayı ve tırnak kesmeyi guslden sonra yapmak münasip olur. (bni Âbidîn c.5, s.275) 

SUAL: Elime zamk sürmütüm. Sonra guslettim. Bir vakit namaz kıldıktan sonra elimdekizamkı gördüm. Daha önce gazetenizde yazdıınıza göre sadece zamkı kazıyıp altını yıkadım.Fakat namazımı iade etmem gerekir mi? 

CEVAP Evet, sadece zamkı kazıyıp altını yıkamak kâfidir. Fakat kıldıınız namazı kaza etmeniz lâzımdır.

(Cevhere c.1, s.12; Merâkıl-felâh s.56; bni Âbidîn c.1, s.104) 

SUAL: Saçlarıma yalı boya sürüldü. Yıkanmıtım. Yalı boya gusle mâni olur dediler. Yalı

kısmı makasla kestim. Guslum sahih oldu mu? CEVAP Makasla kesilen kısımları yıkamakla gusl sahih olur. (bni Âbidîn c.1, s.104; Merâkıl-felâh s.56;

Cevhere c.1, s.12) 

SUAL: Gusl abdesti alırken burnumdaki damarın çatlaklıı sebebiyle kan akıyor. Kanakınca gusl abdesti bozulduuna göre ne yapmam lâzımdır? 

CEVAP Kan akmakla gusl abdesti bozulmaz. Ya'ni tekrar gusl icap etmez. Ancak bu ekilde alınan gusl

abdestiyle namaz kılınmaz. Ayrıca, namaz abdesti alınca namaz kılınabilir. (Feth-ul-kadîr c.1,s.33,53; Bedâyi c.1, s.36) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 49/361

 SUAL: Bir kimse gusl abdesti aldıktan birkaç saat veya birkaç gün sonra, bir yerinde ya lı

boya gibi su geçirmeyen bir maddenin bulunduunu görse, kuru kalan yeri yıkamak kâfi gelirmi? 

CEVAP Kuru kalan yeri yıkamak kâfi geiir. O guslle namaz kılmısa onları da kaza eder. (bni Âbidîn c.1,

s.104—105) 

SUAL: Gusl abdesti alırken eûzü besmele çekmekte mahzur var mıdır? CEVAP Hiç mahzuru yoktur. Hattâ kelime-i ehadet bile getirilebilir. (Feth-ul-kadîr c.1, s.50) 

SUAL: Kulaımın biri hiç duymuyor. Duyan kulaımın zarı da deliktir. Devamlı uultuyapıyor. Doktor (Kulaına hiç su kaçırma) dedi. Gusl abdesti yerine teyemmüm etsem olur mu? 

CEVAP Guslederken su geçirmeyen kulak pamukları vardır. Eczanelerde bulunur. Kulaın içini yıkamak

lâzım deildir. Pamuu çıkardıktan sonra ya parmaınızla kuru kalan yer varsa oraya sürmenizkâfidir. (Feth-ul-kadîr c.1, s.50; Bedayı c.1, s.34) 

SUAL: Gusl imkânı bulamıyan kimse, teyemmüm etse, fakat abdest alma imkânı olsa, (subulunsa) abdest almasına lüzum var mıdır? 

CEVAP Teyemmüm eden kimse, o teyemmümle namaz kılabilir. Abdesti bozulursa, su da mevcutsa su ile

abdest alır. Su yoksa abdest için tekrar teyemmüm eder. (Dürer c.1, s.29) 

SUAL: Guslederken konumakta mahzur var mıdır? CEVAP Guslederken konumamak sünnettir. htiyaç yokken konumamalıdır. (Berîka c.2, s.370) 

SUAL: Di aralarında yemek artıı kalıp altına su gitmese gusl sahih olur mu? CEVAP Kâdîhân kitabında bildiriliyor ki: (Di arasında, yemek artıı bulunursa, gusl tamam olmaz. Bunu çıkarıp altını yıkamak

lâzımdır.) Mecmua-i Zühdiyye'de buyuruluyor ki: (Gerek az, gerek çok, dilerin arasında kalan yemek kırıntısı, katı hamur gibi olup da, suyu

geçirmezse gusle mâni olur.) (Dürr-ül-muhtâr c.1, s.104) 

SUAL: Ba'zan sabah kalkınca gözkapaklanmda biraz çapak oluyor. Abdeste ve gusle mânimidir? 

CEVAP Çapak, abdeste ve gusle mânidir. Yıkarken çapakları temizlemek lâzımdır. Su ile temizlemek

mümkün deilse, akamdan çapak ilâcı sürmek lâzımdır. (Ibni Abidîn c.1, s.103) 

TEYEMMÜM 

SUAL: Vücudum felçli olduu gibi ellerimin parmaklan da tutmuyor. Teyemmümü nasılyapabilirim? 

CEVAP 

Ellerinizin avuç ayaları ile teyemmüm edilen yerlerde ine ucu kadar dokunulmadık yerkalmamalıdır. Eer demedik yer kaldıında çok üphe ederseniz birisi size teyemmüm ettirmelidir.Sizi evde bırakıp gittiklerine göre eve geldiklerinde size teyemmüm ettirirler. Hanbelî mezhebini taklidederek öle ile ikindiyi akam ile yatsıyı birletirerek kılabilirsiniz. 

SUAL: Hasta olduu için veya baka bir sebeple su ile gusledemiyen kimse, ne yapar? CEVAP Teyemmüm eder. Sebep ortadan kalkınca su ile gusleder. (htiyar, c.1 s.12) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 50/361

SUAL: Annem hastadır, Kendi baına abdest alamıyor. Ben yardım edersem abdestalabiliyor. Ben bulunmadıım zaman veya yardım edemediim zaman kendi teyemmüm edereknamazlarını kalmasında mahzur var mıdır? 

CEVAP Annenizin bir yardımcısı varken teyemmüm etmesi caiz olmaz. Siz bulunmadıınız saatlerde

anneniz, mâm-ı Ahmed hazretlerini taklid ederek öle ile ikindiyi, akam ile yatsıyı cem ederek kılar. Anneniz, paralı veya parasız bir yardımcı bulamadıı zaman teyemmüm etmesi caiz ve lâzım olur.

(Halebî) SUAL: Babam romatizmalı kalb hastasıdır. Mütehassıs müsliman doktor babamın kat'iyyen

yıkanmamasını söyledi. Namazlarını da ayakta kılamıyor. Guslü icap ettirecek bir hal zuhurettiinde, teyemmüm etmesinde bir mahzur var mıdır? 

CEVAP Böyle bir doktorun ıslatılmaması lâzımdır dedii bir yer, yara gibi olur. Yine fıkıh kitaplarında bildiriliyor ki: Hastanın, abdest ve gusl ile veya hareket etmek ile, hastalıın artacaı veya iyi olması uzayacaı,

kendi tecrübesi ile veya mütehassıs ve açıkça günah ilemiyen müslüman bir doktorun söylemesi ileanlaılırsa, teyemmüm eder. (bni Âbidîn c.1, s.156) 

SUAL: (Teyemmüm edebilmek için niyyet edip yüzü ve iki kolu mesh etmek lâzımdır.Teyemmüm ederken yüzde el demedik yer kalsa teyemmüm sahih olur mu? Yüzü ve kollarımesh nasıl olur? 

CEVAP ki kolu dirseklerinden yukarı sıvalı olarak, iki elin içini temiz topraa, taa, toprak veya kireç sıvalı

duvara sürüp, en az üç parmaı demek üzere, iki avucu ile yüzünü bir kerre mesh etmek, ya'nisıamak lâzımdır. Eli yüzün ine ucu kadar yerine demezse teyemmüm kabul olmaz. (bni Âbidîn). 

Yüzü tam mesh edebilmek için, avuçlar açık ve dört parmak birbirlerine yapıık ve iki elin ikieruzun parmaklarının uçları birbirine demi olarak, avuç içleri saç kesimine konup, çeneye doruyavaça indirilir. Parmaklar yatay vaziyette alnı, göz kapaklarını, burnun iki yanını ve dudaklarınüzerlerini ve çenenin yüz kısmını iyice sıamalıdır. Bu esnada avuç içleri de yanakları sıar. 

ki avucu tekrar topraa sürüp birbirine çarparak, tozu topraı silkeledikten sonra, önce sol elindört parmaının içi ile, sa kolun alt yüzünü, parmak ucundan, dirsee doru sıayıp sonra, kolun içyüzünü sol avuç içi ile, dirsekten avuca kadar sıamalıdır. Sonra yine böyle sa el ile, sol kol sıanır.El ayasını topraa sürmek lâzımdır. Topraın tozun elde kalması lâzım deildir. (bni ÂbidînTeyemmüm babı). 

SUAL: Teyemmüm ederek namaz kıldıktan sonra, suyu bulmak imkânı hâsıl olsa namazıiade etmem icap eder mi?

CEVAP Namazını iade etmez. (Merâkıl-felâh s.67,68) 

NECASETTEN TAHARET 

SUAL: drar ve alkol gibi kaba necasetli bir elbiseyi kuru temizleyiciye vermekle necasettemizlenmi olur mu? 

CEVAP Kuru temizlemede temizlenmi olmaz. Ancak yıkanmakla temizlenir. (Ni'met-i slâm c.1, s.208;

Halebî-yi Sagîr s.74; Dürer c. 1, s.44) 

SUAL: Kuru temizlemeye verdiimiz temiz elbiseler, bakalarının necasetli elbiselerinekarıarak kirlenmi olur mu? CEVAP Kirlenmi olmaz. 

SUAL: Tükenmez kalemlerin içinde alkol vardır zannı ile namaz kılarken çıkarıyorum. Dorumu? 

CEVAP Tükenmez kalemlerin içinde alkol yoktur. Alkol bulunan keçeli kalemler olsa bile, bunları namaz

kılarken taımakta mahzur yoktur. u kalemde alkol vardır diye zan ile hüküm verilmez. (Dürr-ül-muhtâr istinca sonu; El-fıkh-u alel-mezâhib-il erbe'a; Ebâh; Ma'füvât) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 51/361

 SUAL: Mentol, etil alkol müdür? Mentollü eyaları kullanmakta mahzur var mıdır? CEVAP Mentol etil alkol deildir. Necis olan yalnız etil alkoldür. Mentollü eyaları kullanmak caizdir. 

SUAL: Metil alkollü urupları içmekte mahzur var mıdır? CEVAP Metil alkol, necis olan etil alkol deildir. Metil alkolün kimyadaki adı da alkoldür. Bu, necis olan

alkol deildir. 

SUAL: Elbiseme idrar bulamıtı. Kuruyunca nereye bulatıını anlıyamadım. Tahminettiim yeri yıkayıp namaz kıldım. Namazdan sonra bulatıı yeri hatırladım. Tekrar yıkadım.Namazı iade etmem gerekir mi? 

CEVAP Namazı iade etmeniz gerekmez. (Hadîka sonunda yazılıdır) 

SUAL: Vücuda idrar, kan veya alkol bulasa, bulaan yeri temiz bir bez ile birkaç defasilmekle orası temizlenmi olur mu? Yoksa yıkamak mı lâzımdır? 

CEVAP Silmekle temizlenmi olmaz, yıkamak lâzımdır. (Dürer c.1, s.44) 

SUAL: Elbisenin çeitli yerlerine azar azar necaset bulasa, hepsinin toplamı bir dirhemigeçerse yine yıkamak farz mıdır? 

CEVAP Evet hepsinin toplamı bir dirhemi geçerse yıkamak farz olur. Bir dirhem kadar ise yıkamak vâcib

olur. Bir dirhemden az ise yıkamak sünnet olur. Dirhem, dört gram ve seksen santigram [4,10 gram]dır. (Dürer c.1, s.46) 

SUAL: Necaset bulaan tahta yıkamakla temizlenmi olur mu? Yoksa içine necaset girdiiiçin temizlenmez mi? 

CEVAP Necaset bulaan tahta yıkamakla temiz olur. (Dürer c.l, s.44 htiyar c.1, s.33) 

SUAL: Namazda secdede iken küçük çocuum üstüme bindi. Üstü necasetti idi. Mahzuruvar mıdır? 

CEVAP Çocuk kendiliinden kucaa oturur, sırta binerse üstü kirli de olsa namaza mâni deildir. Kirli,

ya'ni necasetli çocuu sırta sararak namaza durunca namaz sahih olmaz. Çocuun üstünde baındanecaset yoksa namaza mâni olmaz. (bni Âbi-dîn c.1, s.269) 

SUAL: Elime kan bulamıtı. Yakınlarda su da yoktu. Birkaç defa emip tukurdum. Temizoldu mu? 

CEVAP Evet, emip tükürmekle temiz olur. (htiyar c.1, s.32) 

SUAL: Alkollü pomad kullanmakta mahzur var mıdır? CEVAP Mahzuru yokdur. Namaz kılmadan önce orayı yıkamalıdır. (bni Âbidîn c.1, s.140,216) 

SUAL: Kolonyanın içine tuz koymak suretiyle kullanmakta mahzur var mıdır? CEVAP Kolonyaya tuz katılınca alkolü gitmez. Kolonya dökülen yerleri namaza dururken yıkamak

lâzımdır. (bni Âbidîn c.1, s.216) 

SUAL: Ba'zı yaralara tentürdiyot kullanıyoruz. çinde alkol vardır. Yıkasak yaraya zararvermi oluruz. Ne yapmamız lâzımdır? 

CEVAP Piyasada alkolsüz tentürdiyotlar vardır. Meselâ Mersol alkolsüz bir tentürdiyottur. Adına Amerikan

tentürdiyotu da diyorlar. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 52/361

SUAL: Alkol veya baka necis bir madde ile karıık bir boya ile ev badana edilse, bunakarı namaz kılmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Necasete karı namaz kılınmaz. Fekat, necaset bulamı bir eye karı kılmak caiz olur. (bni

Âbidîn c.1, s.216; Ebâh) 

SUAL: Necaset sirke ve süt ile temizlenir mi? 

CEVAP Sirke ile temizlenir. Süt ile temizlenmez. (bni Âbidîn c.1, s.205) 

SUAL: Toprak, çini ve benzerlerinin üzerindeki necaset kuruyunca temiz olur mu? Temiz suile tekrar ıslanınca yine necis olur mu? 

CEVAP Toprak, çini ve benzerlerinin üzerlerindeki necaset kuruyunca temiz olur. Temiz su ile ıslanınca

tekrar necis olmaz. (bni Âbidîn c.1, s.207) 

SUAL: Yalnız süt emen bir bebein idrarı temiz midir? CEVAP Necistir. Fakat afiî mezhebinde kaba necaset deildir. (bni Âbidîn c.1, s.212) 

SUAL: Yolda rastlanan temiz olduu zannedilen suyla abdest alınır mı? CEVAP Yolda rastlanan bir suyun temiz olduu çok zannedilirse, bu suyla abdest alınır. Hattâ, su az ise,

buna necaset karıtıı iyi bilinmedikçe bununla abdest alınır. Ya'ni temiz kabul edilir. bâdetler, fazlazan edilmekle, temiz ve doru olur. Fakat itikad çok zan ile doru olamaz. yi bilinmekle doru olur.(bni Âbidîn c.1, s.231) 

SUAL: (Yolculukta yanımdaki insanlara kolonya döküyorlar. Ba' zan ne kadar sakınırsamsakınayım, benim de üzerime bulaıyor. Kolonya alkol olduu için böyle kolonyalı elbise ilenamaz kılmak mecburiyetinde kalıyoruz. Ne yapmalıyız? 

CEVAP htiyaç için hazırlanan karıımdaki iki maddeden biri temiz ise ve necis olanın yerine temizini

kullanmakta güçlük var ise karıım temiz kabul edilir. mâm-ı afiî hazretlerine göre, ispirtolu ilâçlar,kolonya gibi karıımları kullanmakta mahzur yoktur. (El-fıkh-ü-alel-mezahibil-erbea)  

Güçlük olduu zaman zaif kaville amel etmek caizdir. (Hadîka) Bu bakımdan böyle karıımlar elbiseye dökülürse namaz kılmak caiz olur. Hiç ihtiyâç yokken zaif

kaville amel etmemelidir. 

SUAL: Almanya'da patronum bana bir elbise hediye etti. Onun verdii elbiseyi temiz kabuledip namaz kılabilir miyim?

CEVAP Gayr-i müslimlerin elbiseleri temiz kabul edilir. (bni Âbidîn c.5) 

SUAL: Mestin üzerine bulamı sıvı necaset ıslak bezle silmekle temiz olur mu? CEVAP Mest gibi deriden yapılmı  ey, emici deilse, üzerindeki sıvı necaset, ıslak bezle silmekle

temizlenir. Eer emici ise, üzerinden, su akıtarak temizlenir. (bni Âbidîn c.1. s.206) 

SUAL: Elbisenin veya vücudun bir yerine necaset bulasa, sonra da bu yeri bulamasa,zannettii yeri yıkasa temiz olur mu? Namazdan sonra baka yer olduu anlaılsa namazı iade

eder mi? CEVAP Elbisenin veya vücudun bir yerine necaset bulasa, bu yeri bulamasa, zannettii yeri yıkasa temiz

olur. Namazdan sonra meydana çıksa namazı iade etmez. (Hadîka sonunda yazılıdır) 

SUAL: Müslüman veya Hıristiyanın içerek bıraktıı sudan abdest almakta mahzur var mıdır. CEVAP Müslümanın veya Hıristiyanın içerek bıraktıı artık su ile abdest almakta mahzur yoktur. (Merâkıl-

felâh Haiyesi s.17; Ni'met-i slâm c.1, s.33) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 53/361

SUAL: Bakkaldan iki yumurta almıtım. Ezan okununca camide cebime koyduumyumurtalarla namaz kıldım. Sonra yumurtayı piirmek için kırınca kanlı olduunu gördüm.Namazı iade etmem gerekir miydi? 

CEVAP Tabiî olarak kapalı yerde yumurtanın içinde kan bulunursa namaza mâni olmaz. Yumurta cepte

kırılır, kan cebe bulaırsa necistir (Fetâvâ-i Hindiyye c.1, s.47; bni Âbidîn c.1, s.269) 

SUAL: Küçük bebekler üzerine seccade sererek namaz kılmakta mahzur var mıdır? CEVAP Seccade temiz ise mahzuru yoktur. (bni Âbidîn c.1, s.270) 

SUAL: Güvercin üstüme pisledi. Onunla namaz kılmamda mahzur var mıdır? CEVAP Güvercin ve serçe gibi eti yenen kuların pislii temiz kabul edildii için namazın sıhhatine mâni

deildir. (Feth-ul-kadîr c.1, s.177) 

SUAL: Necaset bulunan yere girerken besmele çekmek mekruhtur. Köydeki helaların çounecasetli olduuna göre girerken besmele çekmekte mahzur var mıdır? 

CEVAP Necaset bulunan helalara girerken besmele çekmek mekruh olur. ehirdeki helalar umumiyetle

temiz oldukları için girmeden önce besmele çekmek abdestin sünnetlerindendir. (Me'ârif-üs-sünenc.1, s.77) 

SUAL: (Ba'zı helalara gittiimiz zaman, musluktaki suyun devamlı damladıını görüyoruz.Bu su damlayıp üzerimize sıçrarsa pis olur mu? 

CEVAP Temiz yere damlayınca sıçrayan temiz kabul edilir. Devamlı damladıı için yer temiz kabul edilir.

(Dürer c.1, s.47) 

SUAL: Temiz lavabodan üstümüze sıçrayan abdest sulan necis midir? CEVAP Necis deildir. (Dürer c.1, s.47)

SUAL: Yumurta kırılıp üzerime bulatı. Necis midir, yıkamadan namaz kılınır mı? CEVAP Yumurta kanlı deilse necis deildir. (Fetâvâ-i Hindiyye c.1, s.47; bni Âbidîn c.1, s.269) 

NAMAZ VAKTLER 

SUAL: Gündüzlerin uzadıı günlere sabah namazına kalkmak zor oluyor. Uyandıımızzaman çok az bir vakit kalıyor. Helaya gidip abdest alıp namaz kılana kadar güne douyor.Teyemmüm etsek olur mu? 

CEVAP Su var iken teyemmüm edilmez. Vakit dar ise, helaya gidilmez. Abdest alırken uzuvlar üç defa

yıkanınca vakit çıkacaksa, bir defa yıkanır. Sabah namazının sünnetini kılınca farzı kılarken güne doacaksa, sünneti, farzı kazaya bırakmamak için terkedilir. Yalnız iki rek'at farzı kılınır. ki rek'at farzısünnet üzere kılarken yine güne doacaksa, namaz içindeki sünnetler terkedilir. Meselâ Sübhanekeokunmaz. Zamm-ı sûreler kısa okunur. Rükû ve secdelerde tesbihler üç kerre deil bir defa söylenir.Salli ve barik okunmaz. Farz namazı kazaya bırakmak haram olduu için bahsedilen sünnetleri, haram

ilememek için terketmek lâzım olur. Hela ihtiyâcı varken abdest alıp namaz kılmak mekruhtur. Fakatfarzı kazaya bırakmak haram olduu için, haram ilememek için, iki zarardan daha hafifi tercih edilir.Ya'ni sıkıık halde namaz kılınır. (htiyar c. 1, s.20; Uyûn-ül-besâir c.1, s.116,135; bni Âbidîn c.1,s.104-105) 

SUAL: Bu sene yatsı ezanı, 1982 yılına göre 10 dakika önce okunuyor. msak vakti de 15dakika sonraya alındı. Geçen seneki takvimlere göre hareket etmekte mahzur var mıdır? 

CEVAP 1982 senesinin takvimlerine göre hareket etmek ihtiyatlı olur. (Fetâvâ-i  Hindiyye c.l, s.51;

Resâil-i bni Nüceym s.16) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 54/361

SUAL: Sabah namazı i saatine geliyor. Ne yapmamız uygun olur? CEVAP Sabah namazı, imsak vaktinin bitiminden güne douncaya kadar devam eder. Bu saatlerde

kılmalıdır. (Dürer c.1, s.50-51; Hidâye c.1, s.23) 

SUAL: Yatsı namazını gece yarısından sonra kılmanın mekruh olduu bildirilmektedir.Gece yarısı nasıl hesap edilir? 

CEVAP Akam namazının girii ile sabah namazının girii arasındaki vaktin ortasıdır. 

SUAL: Yatsı ezanı okunmadı zannıyle akam namazını kıldım. Sonra yatsı ezanınınokunduunu örendim. Kıldıım akam namazı oldu mu? 

CEVAP Eda niyyetiyle kaza, kaza niyyetiyle eda caizdir. Siz akamı eda niyyetiyle kıldınız. Halbuki o kaza

oldu. Caizdir. Akamın vakti çıkmadıı halde, siz çıktı zannederek o günkü akamı kaza etseniz vakitçıkmadıı için eda olmu olur. (bni Âbidîn c.1, s.283; Feth-ul-kadîr c.1, s.233) 

SUAL: Yatsı namazının vakti ne zamana kadardır? CEVAP Yatsı namazının vakti, sabah namazının balamasına kadardır. Fakat gece yarısından sonra

kılmak mekruhtur. Gece yarısı, akam namazının balaması ile sabah namazının balamasıarasındaki vaktin yarısıdır. (Hidâye c.1, s.24; Dürer c.1, s.51) 

SUAL: Yatsı, 1982 yılına göre 10 dakika önce okunmaktadır. Yatsıyı hemen kılmaktamahzur var mıdır? 

CEVAP Namaz vakitlerinde ihtiyata riayet etmelidir. Bir namazı vakti girmeden kılmak sahih deildir. Fakat

vakit girdikten on dakika sonra kılmakta mahzur yoktur. Her namaz vakti girince, ihtiyaten birkaçdakika sonra kılmalıdır. Yatsı 1982 yılına göre 10 dakika önce okunuyorsa, 10 dakika sonra kılmakihtiyata daha muvafıktır. 20 dakika daha geç kılınırsa mâm-ı A'zama da uyulmu olur. (Resâil-i bniNüceym s.16; Fetâvâ-i Hindiyye c.1, s.51; Usûl-i Serahsi c.1, s.101) 

SUAL: (Namaz kıldıktan sonra bazen ezan okunuyor. Namazın iadesi gerekir mi?) CEVAP Vakit girmedikçe namaz olmaz. Siz namazı kıldıınızda vakit girmise namazınız sahihtir. Sadece

ezan sünneti noksan olur. (Usûl-ü Serahsi c.1, s.102) 

SUAL: Namaz kılınması günah olan vaktler ne zamandır? CEVAP Namaz kılması tahrimen mekruh (günah) olan vaktler üçtür. Bu vaktlerde balanan farzlar sahih

olmaz. Nafileler sahih olsa da tahrimen mekruh olur. Bu üç vakt; 1- Güne doarken, 2- Güne tepedeiken, 3- Güne batarken. 

Güne batarken yalnız o günün ikindisi kılınır. (Hidâye c.1, s.25; Dürer c.1, s.53; Halebî-yi Sagîrs.118-119) 

SUAL: Kaza namazı hangi vakitlerde kılınmaz? CEVAP Kaza namazı kılınmayan üç vakit unlardır. Güne doarken, batarken ve tepede iken. Güne 

doduktan 50 dakika sonraya kadar ve öle ezanı okunmadan yirmi dakika önceye kadarkılmamalıdır. Güne batarken batacak kadar sararmaa balayınca kaza namazı kılınmamalıdır.

(Hidâye c.1, s.25; Dürer c.1, s.53) 

SUAL: (Sabah namazını kılmadan dier vakitleri kılmakta mahzur var mıdır? Dier vakitlerikılmak için sabah namazını kılmak art mıdır? 

CEVAP Tertip sahibi olmayan, ya'ni kazası çok olan kimse, sabah namazını kaza etmeden dier

namazları kılabilir. Önce sabah namazını kaza etmesi art deildir. Hangi vaktin farzı olursa olsun, biran önce kaza edilmesi arttır. Namazları kazaya bırakmadan vaktinde kılmaa çalımalıdır. (bniÂbidîn c.1, s.480) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 55/361

EZAN VE KÂMET 

SUAL: Evinde namaz kılan kimse ezan ve ikâmet okur mu? CEVAP Evinde yalnız veya cemaatle vakit namazı kılan, ezan ve ikâmet okumaz. Çünkü camide okunan

ezan ve ikâmet evlerde de okunmu sayılır. Fakat okumaları efdal olur. 

SUAL: Mahalle camiinde cemâatle namaz kılındıktan sonra, birisi yalnız namaz kılsa ezanve kamet okur mu? CEVAP Mahalle camiinde, vakit namazı cemâatle kılındıktan sonra, yalnız kılan kimse ezan ve ikâmet

okumaz. (bni Âbidîn c.1, s.371) 

SUAL: kâmet getirirken el balamakta mahzur var mıdır? CEVAP kâmet getirirken el balamak mekruhtur. (bni Âbidîn c. 1, s.260) 

SUAL: kâmet getirilirken ba parmaklarını öpüp gözlerine sürüyorlar. Bunun aslı varmıdır? 

CEVAP Ezan okunurken, ikinci (Ehedü enne Muhammeden resûlullah) söylenince iki ba parmaın

tırnaklarını öptükten sonra, iki göz üzerine sürmek müstehaptır. Bunu bildiren hadis-i erîf,(Merakılfelâh) da yazılıdır. kâmet okunurken böyle yapılmaz. Ba'zıları yanlı olarak ikâmet okunurkenyapıyorlar. 

SUAL: Ba'zı kimseler, müezzin ikâmet getirirken ba parmaklarının tırnaklarını öperekgözlerine biniyorlar. Mahzuru var mıdır? 

CEVAP Bunu ikâmette deil, ezan okunurken yapmak müstehaptır. Bunu yaparken (Gözüm seninle rûen

olsun Ya Resûlallah) denir. (Ehedü enne Muhammeden Resûlullah) denirken yapılır. (Merakılfelâh) 

SUAL: Evde kaza namazı kılarken veya yolculukta sırf kendim için yavaça ezan okuduumzaman ellerimi kulaklarıma koymam gerekir mi? 

CEVAP Yava ezan okurken eller kulaklara konmaz. Ancak yüksek sesle okurken elleri kulaklara koymak

sünnettir. Yava okuyanın ellerini kulaklarına koyması sünnet deildir.(Tebyîn;  Me'ârif-iis-sünen;Bahr-ür-râ'ik) 

SUAL: kâmet getirirken ceket dümelemenin mahzuru var mı?CEVAP Mahzuru yoktur. (ir'a-tül-islâm s.117)

SUAL: kâmeti ezana benzeterek uzun uzun okumakta mahzur var mıdır? CEVAP kâmet, çabuk çabuk okunmalıdır. Ezan gibi uzatılmamalıdır. (bni Âbidîn c.1, s.258) 

SUAL: Ezan bitmeden namaza balanabilir mi? CEVAP Ezan sünnettir. Sünneti sebepsiz terk etmemelidir. Sabahleyin vakit girdii halde ezan

okunmamısa, bir iimiz de var ise, kendimiz ezanı okuyup namazı kılabiliriz. (Dürer c.1, s.54:Merâkıl-felâh s.103) 

SUAL: Cami yakın olduu halde müezzininin sesi duyulmuyor. Duyulmasa da okun mu sayılır mı? 

CEVAP Muezzinin sesini evden duymak lâzım deildir. Ezan okunmu kabul edilir. (Fetâvâ-i Hindiyye) 

NAMAZIN ART VE RÜKÜNLER 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 56/361

SUAL: Sabah namazına kalktım. Abdestimi aldım, Namaza dururken saate baktım. Güneindomasına bir dakika var, Ne yapmam lâzımdır? 

CEVAP Saate yataktan kalkar kalkmaz bakmak lâzımdır. Vaktin durumuna göre müstehablar, sünnetler

tcrkedilebilir. Meselâ helâya gitme ihtiyâcı varken, helaya gidince farzı kaçırma tehlikesi varsa, helayagitmeden abdest uzuvlarını bir kerre yıkamalıdır. Bir kerre yıkamak da farzı kaçırmaa sebep olacaksafarz olan uzuvları bir kerre yıkamalıdır. Ya'ni yüz, kol ve ayakları yıkamalı ve baa mesh etmelidir.Böyle zamanda Sabah namazının sadece farzı kılınır. Farzın içindeki sünnetlerde vakit dar ise terkedilir. Hatta çok dar ve farzı kaçırıp haram ilememek için vacibler bile terk edilebilir. Bütün bunlar,nâma zın ehemmiyetini ve haram ilemenin zararını göstermektedir. 

SUAL: (Ben felçli bir gencim. Sabah kalkınca beni tekerlekli bir sandalyeye oturturlar.Akama kadar orada kalırım. Benim tekerlekli iskemlede ima ile namaz kılmamda mahzur varmıdır?) 

CEVAP Sandahede oturarak kılmamalıdır. Çünkü sandalyede oturmak için zaruret yoktur. Sandalyeye

oturtulabilen kimse, yere de oturtulabilir veya yere yatırılabilir. Kıbleye karsı uzatılmı sedir üzerinde,ayaklarını sarkıtmadan oturamıyan hasta sırt üstü yatarak kılar. Ayaklarını kıbleye uzatır. Baı altınayastık koyar. Yüzü kıbleye karsı olur. Veya kıbleye karı sa veya sol yanı üzerine yatar. Rükü vesecdeleri, baı ile ima eder. 

Salam iken kılmadıı namazları hasta iken teyemmüm ve ima ile kaza etmek caizdir, iyi oluncatekrar kılması lâzım olmaz. (bni Âbidîn) 

Hanbeli mezhebinde, hastalıkta, abdest ve teyemmüm için meakkat çekenlerde iki namazı cemetmek caiz otur. (El-fıkh-ü alel mezahîb-il-erbe'a) 

Buradan anlaıldıına göre ihtiyâç hâsıl olunca Hanbelî mezhebini taklit ederek öle ile ikindiyi,aksam ile yatsıyı bir arada kılmanız mümkün olur.  

SUAL: âfii bir mâm, Hanefilere, Hanefî hir mam âfiilere namaz kıldırırken nelere dikkatetmelidir? 

CEVAP Her imâmın kendi mezhebinin artlarına dikkat etmesi arttır. Arkasında baka mezhepmensuplarının bulunacaını düünerek onların da artlarına riayet efmesi iyi olur.

SUAL: (mâm, Fâtiha-i erifeyi okurken abdesti bozulsa, yerine geçen ahıs, kaldıı yerdenmi, yoksa batan mı devam eder?)

CEVAP Batan veya kaldıı yerden devam etmesi caizdir. 

SUAL: (Kıble duvarına hangi eyleri kokmak uygun deildir?)CEVAP Zihni megul edecek her eyi koymak mekruhtur. (bni Âbidin c. 1, s. 439) 

SUAL: Kıble hangi istikamettedir? CEVAP Dünyanın neresinde bulunulursa bulunulsun, kıble istikameti Kabenin bulunduu istikamettir.

Meselâ Yemende bulunanlar için kıble kuzey istikametindedir. Hindistan için batı istikametindedir. OrtaAfrika için dou istikametindedir. Rusya için güney istikametindedir (bni Âbidîn c.1, s.286; htiyarC.1, s.46) 

SUAL: Kıbleyi bilmeyen kimse, aratırıp namaz kılsa, daha sonra kıldıı cihetin kıbleolmadıı anlaılsa namazı iade etmesi lâzım mı? 

CEVAP Kıble'yi bilmeyen kimse kendisi aratırır, zannına göre karar verdii cihete doru kılar. Sonradan

yanlı olduunu anlasa bile namazını iade etmez. Çünkü kıble ve namaz vakitleri fazla zan ile kabulolur. 

Kıble cihetini bilmeyen kimse, bilene sormadan veya kendi aratırmadan kıble cihetine dorunamaz kılarsa, kıbleye rastlamı olsa bile namazı kabul olmaz. Kıbleyi aratırıp da zan ile karar verdiicihete doru kılmazsa, rastladıını anlasa bile tekrar kılması lâzım olur. Bunun gibi, abdestsiz

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 57/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 58/361

 SUAL: Kumar oyunundan kalkıp namaz kılan kimsenin namazı sahih midir? CEVAP Kumar oyunundan kalkıp namaz kılan kimsenin namazı sahihtir. Fakat haram isleyenin

ibâdetlerine sevap verilmez. Ya'ni âhirette, niçin namaz kılmadın, diye sual edilmez. Niçin günahiledin, diye sual edilir. Günah iledii için namazları sahih olsa da makbul olmaz. Duaları kabul olmaz.  

Doru kılınan namaz, insanı bütün kötülüklerden alıkor. Eer namaz, bir insanı bütünkötülüklerden alıkoymuyorsa, o namaz doru kılınmıyor demektir. Namaz ile kötülükler birbiriylemücadele eder, ya namaz galip gelerek bütün kötülükler yok olur. Yahut kötülükler, insanı namaz

kılmaktan alıkor. Bunun için namazı doru kılmaa çalımalıdır. (Hadîka c.1,s.132; Ebüssü'ûdEfendi Fetvaları; Rıyâd-ûn-nâsıhîn s. 164) 

SUAL: Akam namazını yıldızlar görününceye kadar geciktirmemekten maksat, ezandan nekadar zaman sonrasına kadardır? 

CEVAP Akam namazını yıldızlar görününceye kadar geciktirmek caiz deildir. Bu vakit aaı yukarı ezan

okunduktan sonra yarım saat kadardır. (Hindiyye, bni Âbidîn) 

SUAL: ftitah tekbirine ne zaman yetiilir? CEVAP mâm fatihayı okuyana kadar cemâate uyan kimse, iftitah tekbirine yetimi sayılır. mâm Fatihayı

bitirip zamm-ı sûre'ye baladıında imâma uyan kimse iftitah tekbirine yetimi sayılmaz. Cemâateyetimi olur. (Fetâvâ-i Hindiyye) 

SUAL: Kalben bir namaza, dil ile de baka bir namaza niyyet etsek böyle niyyet olur mu?Meselâ öle namazının farzını kılmaa balarken kalben ölenin farzını kılacaımı biliyorum.Fakat dil ile dalgınlıkla ikindinin farzını kılmaa diye niyyet ediyorum. Böyle niyyet edilincenamaz sahih olur mu? 

CEVAP bâdetler yapılırken, yalnız aız ile söylemee niyyet denmez. Kalb ile niyyet edilmezse, âlimlerin

hepsine göre namaz sahih olmaz. Niyyette mu'teber olan kalbin iradeye bitiik amelidir. Kalbe muhalifise dil ile söylemenin itibarı yoktur. Bir kimse öle namazım diyecei yerde, yanlılıkla azından ikindinamazı çıkıverse niyyet kâfidir. (bni Âbidîn Namazda Niyyet bahsi) 

Bu ifadelerden anlaıldıı gibi, kalb ile yaptıınız niyyet kâfidir. Dil ile baka türlü söylemee itibaredilmez. Bu bakımdan niyyeti daima kalb ile yapmalıdır. (bni Âbidîn c.1,s. 71,72) 

SUAL: Tertip sahibi olmayan bir kimse, ikindiyi henüz kılmadan akam ezanı okunsahangisini önce kılması lâzım? Öleyi kılmadan ikindi ezanı okunsa hangisini önce kılar? 

CEVAP Önce akamı kılar, sonra ikindiyi kaza eder. Öleyi kılmadan ikindi okunursa, imdi ikindi asr-ı

evvelde okunduu için, mâm-ı Â'zâm hazretlerine göre henüz ikindinin vakti girmedii için asr-ıevvelde ikindi okunsa bile öleyi kılmayan öle namazını kılar. Asr-ı sani vakti girdikten sonra daikindiyi kılar. Ya'ni hemen öleyi kılıp arkasından da ikindiyi kılamaz. (bni Âbidin c.1,s.482) 

SUAL: Yatsı namazını ne zamana kadar kumalıdır? CEVAP Yatsı namazını gecenin yarısına kadar kılmalıdır. Sabah Namazının giriine kadar bekletilirse

mekruh olur. (Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.29) 

SUAL: Teknolojinin çok ileri olduu bir dönemde akamı kıldıktan sonra uçak ile batıya

gidince günei görse, güne batınca akamı tekrar kılar mı? CEVAP Akamı kıldıktan sonra, uçak ile batıya gidince, günei görse, güne batınca akamı tekrar kılar.

Çünkü vakit esastır. (bni Âbidîn c.1,s.241) 

SUAL: Ay'a müslüman bir astronot gitse, Kıbleyi nasıl tâyin eder? CEVAP Ay'da bulunan kimse için, yer küresinin bulunduu cihet kıbledir. Bu ciheti tayin edemezse tahmin

ettii istikamete doru kılar. (htiyar c.1,s.46) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 59/361

SUAL: stanbul camilerinde pusulanın sapma açısı 32  dereceden fazladır. Ba'zıları ondereceyi bulmaktadır. Mahzuru var mıdır? 

CEVAP Namaz kılarken Kâbenin binasına deil, Kâbenin bulunduu cihete dönmek kâfidir. Âlimlerin,

sâlihlerin namaz kılmı oldukları târihî camilerin mihraplarının bu hudut içinde bulunduklarımuhakkaktır. Ya'ni stanbul'daki tarihî camilerin sapma açısı kadar kâbe istikametinden sapmaktamahzur yoktur. (htiyar c.1,s.46; Mecma'ul-enhür c.1,s.83; Dürr-ül-müntekâ c.1,s.83) 

SEFERLK (YOLCULUKTA NAMAZ) 

SUAL: (Sefer için niyyete lüzum olmadıı söyleniyor. Gazetenizde ise niyyetin lüzumettiini yazdınız. Hangi kitapta yazmaktadır?) 

CEVAP Fıkıh kitaplarının hepsinde yazmaktadır. Meselâ (Nimet-i slâm) kitabının (Salât-ı misafir)

bahsinde diyor ki: (Sefere niyyet olmayarak vatanından ayrılan kimse, dünyayı dolasa misafir sayılmaz.) Elmada'a gitmek üzere, Ankara-Yozgat otobüsüne binen kimse, yolda uyuduu için Elmada'da

inemeyip gözünü açtıı zaman Yozgat'a gelmi olsa yine seferi olmaz. Yozgat'tan Elmada'a gelmeküzere yola çıksa seferi olur. (bni Âbidîn c.1,s.526) 

SUAL: Yolculuk yaparken otobüste namazı nasıl kılmalıdır? 

CEVAP Ücretle binilen vasıtayı durdurmak mümkün olmazsa, inerek namazını kılmalı, sonra baka birvâsıta ile yoluna devam etmelidir. Esasen vâsıtaya binerken namaz vakitlerinde durması için pazarlıkyapmalıdır. Vâsıtayı durdurmak imkânı olmazsa veya vâsıtadan inmekte bir mahzur varsa, oturupkıbleye dönerek namazını kılması caiz olur. (Halebî-yi Sagîr s.128) 

SUAL: Orhangazi'den stanbul'a gitmek üzere çıkan kimse kaç kilometre gittikten sonraseferi olur? Seferi olunca hangi namazları iki rek'at olarak kılar? 

CEVAP Orhangazi'nin kenar evlerini çıkar çıkmaz seferi olur. Sadece dört rek'atlı farzları iki rek'at olarak

kılar. Akamı yine üç kılar. Vakit müsait ise sünnetleri kılar. Müekked sünnetler seferi iken gayrimüekkede eklini alır. Seferi iken sünnetleri terk etmek günah olmaz. (bni Âbidîn c.1,s.527) 

SUAL: Seferi olan kimse, evde veya camide, yalnız veya arkadaları ile cemâatle namaz

kılsalar ezan ve ikâmet icap eder mi? CEVAP Seferi olan, camide veya evde yalnız olarak veya cemâatle namaz kılarken ezan ve ikâmet okur.

Çünkü camide, okunan ezan, onun namazı için sayılmaz. (htiyar, bni Âbidîn) 

SUAL: Misafir, seferden dönerken mukim olduu yere ne kadar yaklaırsa misafirliktençıkar? 

CEVAP Bir kimse, üç günlük yola gitmek niyyetiyle bulunduu yerin kenar evlerinden çıkınca misafir olur.

Dönüte misafir olduu yere gelinceye kadar misafir sayılır. Kenar evlerin yanına kadar gelince mukimolur. (Mecma'ul-enhür c.1,s.160,162) 

SUAL: afiî mezhebinde seferi olan kimse dört rek'atlı namazları nasıl kılar? CEVAP 

afiî mezhebinde seferi olan kimse muhayyerdir. Ya'ni isterse dört rek'atlik farzları iki rek'at kılar,isterse dört kılar. Fakat Hanefiler, seferde iken dört rek'at farzları iki rek'at olarak kılmaları lâzımdır.Kılmamaları günah olur. (Mizân-ül-Kübrâ c.1,s.170; bni Âbidîn c.1,s.525) 

SUAL: (Yirmi yaında bekârım. Erzincan vatan-i aslim idi. stanbul' da temelli ikamete kararverdim. Böylece vatan-i aslim stanbul oldu. Ankara'da evleneceim. Ankara'da evlenincevatan-i aslim Ankara mı olur?) 

CEVAP Hangisinde devamlı kalacaksanız vatan-ı asliniz orası olur. Mektubunuzdan anladıımıza göre

stanbul'da devamlı kalmak istiyorsunuz. Vatan-ı asliniz de stanbul olur. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 60/361

SUAL: Dayımın olunun babasının vatan-i aslisi Kayseri'dir. Annesi stanbul'a gelincedayımın olu dünyaya gelmi. Olunu stanbul'daki dayısının yanına bırakarak Sivas'a gitmi.Dayımın olunun vatan-i aslisi neresidir? 

CEVAP Çocuun doduu yer vatan-i aslisi olur. Babasına balı olmaz. Dayınızın olunun vatan-i aslisi

stanbul'dur. (bni Âbidîn c.1,s.532; Dâmâd s.106)

SUAL: (Sivas'da do

duktan altı sene sonra babamla birliktestanbul'a yerle

tik.

stanbul'dailkokulu bitirdikten sonra talebelik sebebiyle çeitli vilâyetlerde bulundum. Vatan-i aslim

neresidir?) CEVAP Vatan-i asliniz doduunuz yer olan Sivas'tır. (bni Âbidîn c.1,s.532; Dâmâd c.1,s.166; Dürer

c.1,s.135) 

SUAL: (Vatan-i ikamette otururken vatan-ı süknada çocuumuz oldu. Çocuumuzun vatan-i aslisi doduu yer olan vatan-ı süknası mıdır?) 

CEVAP Vatan-ı sükna, insanın uradıı yer olup, onbe günden az kalmak için niyet edilen, yahut yarın

çıkarım diyerek senelerle oturulan yerdir. Böyle yerde doan çocuk, vatan-ı süknada domu sayılmaz. (bni Âbidîn c.1,s.532; Halebî-yi Kebîr s.544; Feth-ul-kadîr c.1,s.16) 

SUAL: Her hafta Vandan Bingöl'e gidip geliyorum. Her hafta gideceimi bildiime göre,memuriyet sebebiyle ikâmet ettiim Van' da da seferi olur muyum? 

CEVAP Hayır, Van'da seferi olmazsınız. Sefere çıkılınca seferi olunur. Bilmek ve tahminle seferi olunmaz.

Niyyetle fiil bir arada olunca seferi olur. (Bedayı' c. 1, s. 104; Halebî-yi Kebîr s.544; bni Âbidîn c.1,s.532) 

SUAL: Babamın vatan-i aslisi Kırıkkale'dir. Annem doum yapmak üzere Ankara'ya gitmi.Ben de Ankara'da domuum. Bir hafta Ankara'da kaldıktan sonra tekrar Kırıkkale'ye gelipbüyümüüm. Vatan-i aslim neresidir? 

CEVAP Her ne kadar Ankara'da dünyaya gelmiseniz de vatan-i asliniz Kırıkkale olur. Kırıkkale'de

domu sayılırsınız. (Halebî-yi Kebîr s.544; bni Âbidîn c.1, s.532; Bedayı' c.1, s.104) 

SUAL: Arkadaımın babasının vatan-i aslisi Sivas'tır. Arkadaım Sivas'ta doduktan bir

hafta sonra Babası çocuunu da alıp stanbul'a temelli yerlemiler. Arkadaımın vatan-i aslisineresidir? 

CEVAP Arkadaınız her ne kadar Sivas'ta domu ise de vatan-i aslisi stanbul'dur. (bni Âbidîn c.1,

s.532; Bedayı' c.1, s. 103; Halebî-yi Kebîr s.544) 

SUAL: Seferi bir kimse 3-4 gün kaldıı bir ehirde afiî mezhebini taklid ederek takdim vetehir edebilir mi? 

CEVAP Bir ihtiyaç olmadan afiî mezhebini taklid ederek namazları takdim ve tehirle, ya'ni öle ile ikindiyi

öle vaktinde veya ikindi vaktinde, akam ile yatsıyı akam veya yatsı vaktinde kılabilmek için birihtiyaç hâsıl olması lâzımdır. Gerek yolculukta ve gerekse seferde ihtiyaç hâsıl olmadan takdim vetehir ile namaz kılmak uygun olmaz. Çünkü, kolay hükümleri toplamaa telfık denir ki, caiz olmaz.Yolculukta trenle giden bir kimse, tren içinde namazlarını istenildii ekilde kılamazsa, tren durduu

zaman takdim ve tehirle namaz kılması uygun olur. Seferde bir ehirde bulunurken, bir ihtiyâç yokkenbaka bir mezhebi taklid ederek takdim ve tehirle namaz kılmak caiz deildir. (Mizân-ül-kübrâ c. 1,s.173) 

SUAL: Bir kitapta okudum. (Seferi olmak için niyete lüzum yoktur. Niyet mukim olmak içinlâzımdır. 95 kilometre uzaklıa gitmek için sefere çıkan kimse, köyünden çıkar çıkmaz seferisayılır.) diyor. Niyyetin lâzım olduunu biliyorduk. Dorusu nasıldır? 

CEVAP Seferi olmak için niyet lâzımdır. Üç günlük yola gitmee karar verip sefere çıkmak niyettir. Ayrıca

gitmee niyet ediyorum demesine lüzum yoktur. Fakat bir kimse 60 km.lik mesafeye gitmek için bir

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 61/361

otobüse binse, otobüste uyuyup 150-200 km.lik mesafeye gitse bile yine seferi olmaz. Çünkü burayagelmee niyet etmemitir. Buraya gelmiken 60 km. ilerideki ehre bir i için gitse, yine seferi olmaz.Dönerken ilk çıktıı yere gelmeye niyet ederse, dönüte seferi olur. (bni Âbidîn c.1, s.526; Feth-ul-kadîr c.2, s.3,10) 

SUAL: (Büyükada'da oturuyorum. Büyükada ve dier adalar müstakil bir karye midir? Ya'niBüyükada'dan Ankara'ya gitmek üzere hareket eden bir kimse, adayı çıkar çıkmaz mı seferi

olur, yoksa Pendik'ten sonra mı seferi olur?) CEVAP Büyükada'dan ayrılınca seferi olur. Büyükada ve dier adalar, müstakil karye hükmündedir. Seferi

olmak için kilometre hesabını da Büyükada'dan itibaren hesaplamak lâzımdır. Diyelim ki Büyükada ilezmit 110 km. ise zmit'e Büyükada' dan giden kimse seferi olur. (Mecma'ul-enhür c.1, s.160; Dürr-ül-müntekâ c.1, s.160; Bedayı' c.1, s.93) 

SUAL: Adapazarı'nda çalııyorum. Doduum yer olan ve ebeveynimin oturduuAmasya'ya 15 günden az olmak üzere gidiyorum. Amasya'da seferi olur muyum? 

CEVAP Sualiniz eksiktir. Vatan-i aslinizi bildirmemisiniz. Meselâ Adapazarı'nda evlenmiseniz vatan-i

asliniz Adapazarıdır. O zaman ebeveyninizin yanına da gitseniz seferi olursunuz. (bni Âbidîn c.1,s.532) 

SUAL: Seferi olan kimse, evde veya camide, yalnız veya arkadaları ile cemâatle namazkılsalar ezan ve ikâmet icap eder mi? 

CEVAP Seferi olan, camide veya evde yalnız olarak veya cemâatle namaz kılarken ezan ve ikâmet okur.

Çünkü camide okunan ezan, onun namazı için sayılmaz. (bni Âbidîn c.1, s.371) 

SUAL: Seferide kazaya kalan vitir namazının kazası yine vâcib midir? CEVAP Seferide kazaya kalan vitir namazım kaza etmek vâcibdir. (bni Âbidîn c.1, s.488) 

SUAL: Seferde kazaya kalan namazı mukim iken, iki mi, yoksa dört rek'at olarak mı kılmaklâzımdır? 

CEVAP Seferde kazaya kalan öle, ikindi ve yatsının farzları mukim iken de yine iki rek'at olarak kaza

edilir. Sabah, akam ve vitir aynen kaza edilir. (Mültekâ ve erhi, Mecma'ul-enhür c.1. s.164; Dürr-

ül-müntekâ c.1, s.164; Usûl-ü Serahsi c.1, s.45) 

SUAL: kindi namazının son rek'atine yetien seferi kimse, mâmın seferi olduunuzannederek iki rek'at kılsa, sonra imâmın mukim olduunu örense ne yapması lâzımdır? 

CEVAP Zan ile amel olunmaz. Seferi olduu bilinmeyen imâmın mukim olduu anlaılır. mâm da seferi

zannederek iki kılmak caiz olmaz. Vakit çıkmamısa iade etmesi, vakit çıkmısa kaza etmesi lâzımdır.(bni Âbidîn c.1, s.486,542) 

SUAL: kindi namazının son rek'atine yetien seferi kimse, imâmın mukim olduunuzannederek dört rek'at kılsa, sonra imâmın seferi olduunu örense ne yapması lâzımdır? 

CEVAP Kasten dört rek'at kılmadıı için mahzuru yoktur. (bni Âbidîn c.1, s.517) 

SUAL: Vatan-i aslisi Eskiehir olan bir kimse, Erzincan'da evlense, sonra zevcesi ölse veyaboasa, yerlememek niyyetiyle halen Erzincan'da otursa vatan-i aslisi neresidir? 

CEVAP Vatan-i aslisi yine Erzincan'dır. (bni Âbidîn c.1, s.532) 

SUAL: Yolda meskûn olmayan yerde domu, bekâr, âkil bali ve hiç bir yere yerlememi kimsenin vatan-ı aslisi olur mu? 

CEVAP Vatan-i aslisiz müslüman olmaz. Doduu yere yakın olan meskûn yer, vatan-i aslisidir. (bni

Âbidîn c.1, s.532) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 62/361

 SUAL: Memur bir kimse, Eskiehir'de dosa, orada evlense, sonra hep kalmak niyyetiyle

stanbul'a yerlese, bilâhare memuriyet sebebiyle stanbul'dan ayrılıp Erzincan'a gitse, vatan-iaslisi neresi olur? 

CEVAP Memur kimsenin, tâyin olma ihtimali bulunduu müddetçe, niyeti mu'teber olmadıı için vatan-ı

aslisi Eskiehir'dir. (bni Âbidîn c.1, s.532) 

SUAL: Vatan-ı aslî ne zeman bozulur? CEVAP Bir kimsenin evlendii yer, yeni vatani aslîsi olur. Doup büyüdüü yer, vatan-ı aslî olmakdan

çıkar. Yâhud devamlı yerlemek, hep orada kalmak niyyeti ile bir yere yerleilince evlenilen yer vatan-ıaslîlikden çıkar. (bni Âbidîn c.1, s.532; Halebî-yi Kebîr s.544; Dâmâd c.1, s.166) 

SUAL: Vatan-ı aslî ne demekdir? CEVAP Bir kimsenin doup büyüdüü, evlendii veya hep orada kalmak niyyetiyle yerledii yerdir. (bni

Abidîn c.l, s.532; Bedayı' c.l, s.103; Halebî-yi Kebîr s.544) 

SUAL: Seferi imâma uyan mukim bir kimse, imâm selâm verdikten sonra secde-i sehvi icabeden bir ey yapsa, secde-i sehv gerekir mi? 

CEVAP mâm ile kılarken, cemâ'atdan biri, hatâ yaparsa secde-i sehv yapmaz. mâm selâm verdikden

sonra kalan rek'atleri tamamlarken secde-i sehvi gerekdiren bir ey yaparsa, o zaman secde-i sehvyapar. (bni Abidîn c.1, s.499; Halebî-yi Kebîr c.1, s.466) 

SUAL: Mukim iken kazaya kalan namazlar, seferde iken iki rek'at olarak mı kılınır? CEVAP Mukimken kazaya kalan namazlar, ister seferde olsun, ister mukimken olsun dört rek'at olarak

kaza edilir. Akam namazı kâsredilmez. (Dâmâd c.1, s.164; Dürr-ül-müntekâ c.1, s.164) 

SUAL: Misafir imâma uyan mukim, ilk teehhütde salevatları okur mu? CEVAP Okumaz. (Dâmâd c.1, s.163; bni Abidîn c.1, s.530, 531) 

SUAL: Misafir, Cum'a namazında âhir zuhur namazını kaç rek'at olarak kılar. CEVAP ki rek'at olarak kılması lâzımdır. (bni Abidîn c.1, s.542) 

SUAL: Ba'zı namazların vaktini kaçırıyorum. Ne tavsiye edilir? CEVAP Aaıdaki üç eye mâ'ni olan hereyi terk etmek lâzımdır. Bu üç eye de sarılmak lâzımdır. 1 — Namazları vaktinde kılmak, 2 — Haramlardan sakınmak, 3 — Helâl kazanmak. Düman karısında bile namazı vaktinden sonraya bırakmamalıdır.

(Mektûbât-ı Rabbani c.1, M.37; M.Mâsum Fârukî Mektûbât c.2, M.110; hyâ-ul-ulûm HelâlKazanma bahsi) 

SUAL: Seferi veya mukim olduuna karar veremiyen kimse namazlarını nasıl kılar? CEVAP Seferi olmak için üç günlük yola gitmee niyet etmek lâzımdır. Seferi olduunda üphe eden

mukimdir. Dört kılar. (bni Abidîn c.1, s.526) 

NAMAZIN VACBLER 

SUAL: Fâtiha'dan önce besmele okumak vâcib midir? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 63/361

Namaz haricinde Fâtiha-i erîfeden önce E'ûzü besmele çekmek vâcibdir. Namaz içinde,Sübhaneke'den sonra E'ûzü besmele çekmek sünnettir. Fâtiha-i erife dua niyyetiyle namaz haricindeokunursa besmele çekmek vâcib olmaz. (bni Abidîn c.1, s.5) 

SUAL: Vitirde kunut dualarını okumadan önce tekbir alırken balı olan elleri, yanlarasaldıktan sonra mı, yoksa hiç salmadan mı kaldırmak lâzımdır? 

CEVAP Elleri yana salmadan kaldırılır.

(Nimet-islâm) 

SUAL: Huu ile namaz kılmak için ne yapmalıdır? CEVAP Namazda mânasını biliyorsanız, okuduunuzu düünmek iyi olur. Kendini Rabbinin huzurunda

düünmek ve o huzurda nasıl olması gerekiyorsa öyle bulunmak çok iyidir. Kendinin son namazıolduunu, son amelinin bu olduunu, yahut kendini sırat üzerinde düünüp kendini toparlamak,kibriya, azamet ve celâli huzurunda, kendini kartal pençesindeki serçe, yahut efendisinden kaçmı,yakalanıp tekrar efendisinin huzuruna götürülmü köle gibi bilmek, yahut her an ni'metleri içindebulunduu, her an kendisine muhtaç olduu hakiki ni'met sahibinin huzurunda nasıl durulursa öyledurmak, hiç olmazsa general karısına çıkan bir erin halet-i ruhiyesinde bulunmak namazda kalbitoparlamaya yardım eder. Dünyaya önem vermemek, ilerini mes'ele ve düünce vesilesi yapmamak,geldii gibi gider, ne olduysa öyle olur gibi dünya hakkında hogörülü olup namazda hep Rabbi ileolmak mühimdir gibi inançlar çok fâideli olur. (Mektûbât-ı Rabbani) 

SUAL: Vitir namazı hangi vakte kadar kılınır? CEVAP Vitir gece namazıdır. Sabah Namazının giriine kadar kılınır. (Hidâye c.1, s.24) 

SUAL: Birinci rek'atte Kul e'ûzü bi-Rabbinnas'ı okuyunca ikinci rek'atte hangi sûreyiokumam lâzımdır? 

CEVAP Birinci rek'atte Kul e'ûzü bi-Rabbinnas okununca, ikinci rek'atte tekrar aynı sûreyi okumalıdır.

Çünkü tersine okumak daha kerihtir. Dalgınlıkla Kul e'ûzü bi-Rabbinnas'ı okumaa balayan kimse, üçâyet okuduktan sonra rükua gider. kinci rek'atte kalan üç âyeti okuması da uygundur. (bni Âbidînc.1, s.364) 

SUAL: Namazda sûreleri tertip üzere okumamakta mahzur var mıdır? CEVAP Kur'ân-ı Kerîmi Mushaftaki sıra ile okumak her zaman vâcibdir. (bni Âbidîn c. 1, s.364) 

SECDE- SEHV 

SUAL: mâm, secde-i sehv yaptıktan sonra cemâate uyan cemâat sevabına kavuur mu? CEVAP mâm, secde-i sehv yaptıktan sonra, cemâate uyan kimse, cemâat sevabını alır. 

SUAL: Secde-i sehv yapılan namazı sonradan iade etmek icap eder mi? CEVAP Sehv secdeyi gerektiren bir hata yapılınca, secde-i sehv ile namaz tamam olur. O namazı tekrar

iade etmek icap etmez. (bni Âbidîn c.1, s.495) 

SUAL: Secde-i sehvi gerektiren birkaç hareket için bir secde-i sehv yapmak kâfi mi? CEVAP Birkaç hata için yalnız bir secde-i sehv yapmak kâfi gelir. (bni Âbidîn c.1, s.506,507) 

SUÂL: Namazda düünmek, farzı veya vacibi geciktirirse, secde-i sehv lâzım olur deniyor.Buradaki düünmekten maksat nedir? 

CEVAP Namazda düünmek, farzı veya vacibi geciktirirse, secde-i sehv lâzım olur. Fazla okuduu salevât

ve dua sünnet olarak deil, düünce ve dalgınlık sebebi olduu vakit, vacibin gecikmesi, secde-i sehviicap ettirir. Baka bir namazı kılıp kılmadıını veya dalgınlıkla dünya ilerini düünürse, bir rüknüngecikmesine sebep olsa bile secde-i sehv lâzım olmaz. Kaç rek'at kıldıını aırıp, namaz içinde

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 64/361

düünmesi, sonraki rüknün veya vacibin bir rükün zamanı kadar gecikmesine sebep olursa, bu aradaâyet ve tesbih okusa bile, secde-i sehv lâzım olur. Namaz içindeki farzlara rükn denir. Bir âyetokumak, rükû ve iki secde, son rek'atte oturmak birer rükündür. (bni Âbidîn c.1 s.507) 

SUAL: Dört rek'atlık bir namazda ikinci rek'atta oturduumuz zaman tehiyyattan sonra sallibarikleri okuyup selâm verdikten sonra, iki rek'at mı kılmamız lâzımdır? 

CEVAP Selâm verir vermez hatırlamısanız, hemen kalkıp iki rek'at daha kılıp secde-i sehv ile namazı

bitirirsiniz. (bni Âbidin c.1, s.505) 

SUAL: Vitrin üçüncü rek'atinde tekbiri ve kunut dualarını okumayı unuttum. Selâm verirvermez aklıma geldi. Secde-i sehv yaptım. Namazım sahih oldu mu? 

CEVAP Secde-i sehv ile namazınız sahih olmutur. (bni Âbidîn c.1, s.504) 

SUAL: Ba'zan namaz kılarken üç mü kıldım, be mi kıldım bilemiyorum. Bazan da imâmlakıldıım namaz olmamısa diyerek (En son kılmam gereken öle namazının farzını kılmaa)diye niyyet ediyorum. 

Eer kıldıım namaz kabul olmamısa bu onun yerine geçer mi? Kabul olmusa, bukıldıım en son kazamın yerine geçer mi? 

CEVAP Üç mü, dört mü kıldım diye namaz içinde üphe ederse, zannı hangi tarafa kuvvetli ise, öyle

hareket eder. Hiç bilemiyorsa az kıldıını kabul eder. Ya'ni üç mü, dört mü bilmiyorsa üç rek'at kıldıınıkabul ederek namazını tamamlar. Sonunda secde-i sehv yapar. Bahsettiiniz ekilde niyyet caizdeildir. (bni Âbidîn c.1, s.503,505) 

SUAL: Namaz içinde âyet veya tesbih okurken kaç rek'at kıldım diye düünen kimse,secde-i sehv yapması lâzım olur mu? 

CEVAP? Namaz içinde kaç rek'at kıldıını düünen kimse, sonraki rüknün veya vacibin bir rükn zemanı

kadar gecikmesine sebeb olursa, bu arada âyet ve tesbih okusa bile, secde-i sehv lâzım olur. Namaziçindeki farzlara (rükn) denir. Bir âyet okumak, rükû' ve iki secde son rek'at da oturmak, birer rükndür.(bni Âbidîn c.1, s.498) 

SUAL: Namaz içinde bir sünneti terk etmek mekruhdur. Mekruh olan namazı da iade etmeklâzım olduuna göre, sünnetlerden birisi sehven terk edilse, namazın iadesi gerekir mi? 

CEVAP Namaz içindeki sünnetleri, özürsüz, ya'ni kasten terk edilirse iadesi îcâb eder. Sehven olursa bir

ey lâzım gelmez. Vâcibleri sehven terk ederse, yine iade lâzım olmazsa da secde-i sehv icâb eder.(bni Âbidîn c.1, s.307) 

SUAL: Secde-i sehv nerelerde ve nasıl yapılır? CEVAP Namazın vaciplerinden birini unutarak yapmıyan veya tehir eden, yahut bir farzı ve vacibi

vaktinden önce veya sonra yapan secde-i sehv eder. Secde-i sehv yapmak için, bir tarafa selâmverdikten sonra, iki secde yapıp oturur ve namazı tamamlar. ki tarafa selâm verdikten sonra veya hiçselâm vermeden de secde-i sehv yapılır. Cemâatin aırmaması için imâmın yalnız bir tarafa selâmverdikten sonra secde-i sehv yapması uygun olur. (bni Âbidîn c.1, s.498; Mecma'ul-enhür c.1, s.148; Dürr-ül-müntekâ c.l, s.148) 

SUAL: Bir kimse dördüncü rek'ate oturup, selâm vermeden ayaa kalkınca, daha secdeetmeden beinci rek'ate kalktıını hatırlasa, ne yapar? 

CEVAP Hemen oturur ve oturmayı geciktirdii için secde-i sehv yapar. (bni Âbidîn c.1.,s.501) 

SUAL: Secde-i sehv yapmak gerekirken unutup yapılmazsa, o namazı iade etmek gerekirmi? 

CEVAP Secde-i sehv yapmak icap ettii halde unutup yapmayan kimse, o namazı iade etmez. (Bedayı

c.1, s.167) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 65/361

 SUAL: Namazda birinci veya ikinci rek'atta okumamız lâzım olan zamm-ı sûreyi, üçüncü

rek'atta okusak namaz sahih olur mu? CEVAP Namaz sahih olur, fakat zamm-ı sûre, yerinde okunmayıp geciktirildii için secde-i sehv lâzım olur.

(Bedayı c.1, s.171) 

SUAL: Dört rek'atlık bir namazda ikinci rek'atta tehiyyat okurken borcunu düünüpdalgınlıkla salevatları da okusa, secde-i sehv lâzım gelir mi? 

CEVAP Evet secde-i sehv lâzımdır. (Halebî-yi Sagîr s.206) 

SUAL: Dört rek'atlı bir namazın birinci teehhütünde tahiyyatı okuduktan sonra, acabadördüncü rek'atin teehhüdü mü diye bir rükün miktarı düündükten sonra hiç bir eyokumadan ayaa kalkınca secde-i sehv lâzım olur mu? 

CEVAP Secde-i sehv lâzım olur. (El-fıkh-u alel-mezâhib-il erbe'a Namazın vacipleri bahsi) 

SUAL: Dört rek'atlı farzların son iki rek'atinde zamm-ı sûre komakta mahzur var mıdır?Unutularak koulursa secde-i sehv gerekir mi? 

CEVAP Secde-i sehv gerekmez. (bni Âbidîn c.1, s.343) 

SUAL: Son teehhütte salli ve bariki okurken okumadıımı zannederek tekrar okuyorum.Bende bu sık sık vaki oluyor. Secde-i sehv gerekir mi?  

CEVAP Secde-i sehv lâzım olmaz. (Feth-ul-kadîr c.1, s.453) 

SUAL: Üç veya dört rek'atlik bir farz namazın ilk tehiyyatı okunduktan sonra yanılarakAllahümme salli âlâ Muhammed denilince secde-i sehv gerektii, bundan daha az okumalardagerekmedii söylenmektedir. Böyle midir? 

CEVAP Ba'zı kitaplarda birkaç kavil zikredilmekte, müftabih olan, yani fetva verilmi kavil

belirtilmemektedir. Okuyucular da ne yapacaını aırmaktadır. mâm-ı A'zâma göre, birincitehiyyattan sonra az bir ey okumak da secde-i sehvi gerektirir. Meselâ Allahümme demek. Allahdemek, hattâ al demek bile secde-i sehvi gerektirir. Yalnız Allah derken Allahü ekber denerek ayaa

kalkılırsa secde-i sehv gerekmez. Demek ki tehıyyattan sonra az bir ey okumak secde-i sehvi icapettirmektedir. (Dürer c.1, s.151; Dâmâd c.1, s. 148; Dürr-ül-müntekâ c.1, s.148) 

SUAL: Unutarak üç secde yapılsa secde-i sehv gerekir mi? CEVAP Evet. (Halebî-yi Kebîr s.455) 

SUAL: (mâma birinci rek'attan sonra yetimitim. mâm saa selâm verirken ayaakalktım. Baktım imâm secde-i sehv yapıyor. Ne yapacaımı aırdım. mâma uymak vacipolduu için tekrar inip onunla secde-i sehv yapayım dedim. Sonra bundan vazgeçereknamazımı kıldım. Ne yapmam lâzımdı?) 

CEVAP mâm iki tarafa selâm verinceye kadar kalkmayıp, mâm secde-i sehv yapınca onunla birlikte

secde etmelidir. (bni Âbidîn) 

SUAL: Vitri kılarken kunut dualarını okumadıını tehiyyatta hatırlayan kimsenin ne yapmasılâzımdır? 

CEVAP Vitri kılarken üçüncü rek'atteki tekbiri ve kunut dualarını unutan kimse, tehiyyatta hatırlamısa

secde-i sehv yapar. (Hidâye c.1, s.51; htiyar c.1, s.73; Dürer c.1, s.151) 

SUAL: Sünnet namaz kılarken yapılan hatalardan dolayı secde-i sehv gerekir mi? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 66/361

Farz olsun, nafile olsun, farz veya vacibin tehirinde ve vacibin terkinde, unutarak olursa secde-isehv gerekir. (htiyar c.1, s.73; Hidâye c.1, s.51; Dürer c.1, s.151) 

SUAL: (Dördüncü rek'ata oturup beinci rek'atin secdesine vardıktan sonra yanıldıınıhatırlayan kimse altıncı rek'ati de tamamlayıp secde-i sehv yapar. Farz eda edilmi, iki rek'ati denafile olmu olur.) diye bildirilmektedir. Baka bir kitapda ise (Nafilelerin iftitah tekbiri vâcibdirBunun terki isaedir. Farz namazı nafile ile birletirmek de isaedir.) ibaresi ile yukarıdaki ibare

arasında bir tenakuz yok mudur? CEVAP Farz ile nafileyi özürsüz birletirmek isaedir, günahtır. Unutarak be rek'at kıldıktan sonra altıya

tamamlamak lâzımdır. Farz ile nafile isteyerek birletirilmemitir. Seferî olan kimse, iki rek'at kılacaıyerde kasten dört kılarsa günaha girmi olur. Farz ile nafileyi özürsüz birletirmi olur. Unutarak kılarsagünah olmaz. (Dürr-ül-muhtâr c.1, s.527; bni Âbidîn c.1, s.501) 

SECDE- TLÂVET 

SUAL: Tilâvet secdesi nerede ve nasıl yapılır? Kur'ân-ı Kerîmde kaç yerde tilâvet secdesivardır? 

CEVAP Kur'ân-ı Kerîmde, ondört yerde, secde âyeti vardır. Bunlardan birini okuyanın veya iitenin

mânasını anlamasa da, bir secde yapması vâcibdir. Namaz kılması farz olan kimselerin tilâvet

secdesini iitince secde yapmaları vâcib olur. Tilâvet secdesi yapmak için, abdestli olarak, kıbleyekarı ayakta durup elleri kulaklara kaldırmadan, Allahü ekber diyerek secdeye yatılır, üç kere sübhanerabbiyel a'lâ denir. Sonra Allahü ekber diyerek ayaa kalkınca secde-i tilâvet tamam olur. (Merâkıl-felâh Haiyesi s.260; Mültekâ s.22,23; bni Âbidîn c.1, s.513) 

SUAL: Tilâvet secdesinde selâm verilir mi? CEVAP Selâm verilmez. Secdeden sonra ayaa kalkılır. (bni Âbidîn c.1, s.515) 

SUAL: Cemâatle namaz kılarken imâm, kra sûresini sonuna kadar, yani secde âyetini deokudu. Birkaç kii namazdan sonra tilâvet secdesi yaptı. Dierleri yapmadı. Yalnız veyacemâatle namaz kılarken secde âyeti okununca ne yapmamız lâzımdır?  

CEVAP Yalnız namaz kılarken, secde âyetini okuyan kimse, hemen ayrıca bir secde yapıp ayaa kalkar.

Okumasına devam eder. Secde âyetini okuduktan iki-üç âyet sonra namazın rükû' una e ilirse vetilâvet secdesine niyyet ederse, namazın rükû veya secdeleri, tilâvet secdesi yerine geçer. Cemâatlekılan ise, imâm secde okuyunca, imâmın okuduunu iitmemi olsa da imâmla birlikte, ayrıca bir rükûve iki secde yapar. Cemaatin rükûda niyyet etmesi lâzımdır. Namazdan sonraya da bırakabilir. (bniÂbidîn c.1, s.518; 519; Merâkıl-felâh Haiyesi s.261) 

NAMAZIN SÜNNETLER 

SUAL: Dört rek'atlık namazı 8-9 dakikada kılıyorum. Mahzuru var mı? CEVAP Mahzuru yoktur. Aksine bahsettiiniz ekilde dikkatlice (Ta'dili erkan üzere) kılmak daha iyidir.

Vakit dar olmadıı müddetçe yava kılmakta mahzur yoktur. 

SUAL: Yatsıyı ve vitiri kılıp yatıyorum. Sahura kalkınca da teravihi kılıyorum. Mahzuruoluyor mu? 

CEVAP Teravih, yatsının son sünnetinden sonra ve vitirden önce kılınır. Vitirden sonra da kılınabilir.

Sabah namazına kadar kılınabilir. Evde teravih kılan, camide cemaatle kılandan az sevap alır. Birmazeret bulunmadıkça camide cemâatle kılmalıdır. 

SUAL: mâma üçüncü rek'atta yetiip Sübhanekeyi okumu ise, imâm selâm verdiktensonra ayaa kalkınca tekrar Sübhaneke okuması gerekir mi? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 67/361

Gerekir. Çünkü namazı tamamlarken okumalar batan olacaı için, ya'ni birinci rek'attanbalanacaı için Sübhanekeyi tekrar okumak lâzımdır. (bni Âbidîn c.2,s.478) 

SUAL: Teravih namazı kılarken, iki veya dört rek'atte bir salevat okumakta mahzur varmıdır? 

CEVAP Her dört rek'atten sonra dört rek'at namaz kılacak kadar oturup salevat veya tesbih yahut Kur'ân-ı

kerîm okumak lâzımdır, sünnettir. ki rek'at aralarında oturulmaz. Ba'zı yerlerde salevâtı makamlaokuyorlar. Makamla okurken ba'zı yerlerde yanlılık oluyor ve ma'na deiiyor. Sonra dört rek'atnamaz kılınacak kadar oturulmuyor. Dört rek'at kadar oturulma sünneti terk edilmemelidir. (Mültekâ,teravih bahsi) 

SUAL: (Namazda selâmdan sonra "Allahümme entesselâm..." dan sonra nasıl istifaredilir?) 

CEVAP (Merâkılfelâh) da namazı bozanlardan önce deniyor ki: (Namazdan sonra herkes üç kerre estafirullah der.) Selâm verince istifarın nasıl okunacaı mâm-ı Evzâiden sual edildi. O da (Üç kerre Estafirullah

denir.) buyurdu. (Me' aric-ün-nübüvve S.438) Bunu yalnız müezzinin yüksek sesle okuması bid'attır. (El-bdâ S.59) 

SUAL: mâmın içinden "rabbena lekel hamd" demesinde mahzur var mıdır? CEVAP mâmın da içinden "rabbena lekel hamd" demesinde mahzur yoktur. (Halebî-yi Sagîr s.318) 

SUAL: Namazda siyah takke mi giymeli, yoksa renkli balıklar mı tercih edilmeli? CEVAP Siyah takke uygundur. Bununla beraber her renk takke ile namaz kılmak caizdir. (bni Âbidîn c.5,

s.481) 

SUAL: Kıyamda ayakları ne kadar açmalıdır? CEVAP Namaz kılarken kıyamda ayakları dört parmak kadar açmak sünnettir. Daha fazla açmamalıdır.

Rükûya inerken sol ayaın topuunu sa ayaın topuunun yanına getirerek birletirmelidir.Secdeden tekrar kıyama kalkarken yine ayakları dört parmak kadar açmalıdır. (bni Âbidîn c.1,s.299,320; Dürr-ül-muhtâr c.1, s.320; Halebî-yi Kebîr s.315) 

SUAL: Peygamberimizin namazdan önce safları düzeltmesi için denek kullandıı dorumu? 

CEVAP Peygamber aleyhisselâmın namazdan önce safların düzgün olması için denekle iaret ettii

olurdu. (Mecma'ul-enhür c.1, s.109; bni Âbidîn c.1, s.382) 

SUAL: "Rabbena lekel hamd" yerine "Rabbena ve lekel hamd" demekte mahzur var mıdır? CEVAP "Rabbena lekel hamd" yerine, "Rabbena ve lekel hamd" demekte mahzur yoksa da, mehur olan

birincisi söylenmelidir. (Mecma'ul-enhur c.1, s.96) 

SUAL: Ben Türkiye Gazetesi okuduum için, ba'zı kimseler benim hareketlerimi âdeta ölçükabul ediyorlar. Namaz kılarken celse ve tehiyyatlarda ellerimi uyluun üzerine koyunca

parmaklarımı kapatıyorum. Ba'zıları açmak lâzımdır diyor. Dorusu nasıldır? CEVAP Parmakları açmak ve kapatmak uygun deildir. Hâli tabiîsine bırakmak lâzımdır. (Mektûbât-ı

Rabbani c.1, M.266; bni Âbidîn c.1, s.319) 

SUAL: Rükûya inerken ayak topuklarını birletirmeyen imâmla namaz kılan kimse, imâm buayak birletirme sünnetini terk ettii için, namazını iade etmesi gerekir mi? 

CEVAP Namazı iade etmek gerekmez. (bni Âbidîn c.1, s.307,318) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 68/361

SUAL: Ba'zı kitaplarda fatihadan önce besmele çekmek vâcibdir diye yazılıdır. Biz sünnetbiliyorduk. Dorusu nasıldır? 

CEVAP Müftabih olanı, fatihadan önce besmele çekmek sünnettir. (bni Âbidîn c.1, s.320,329) 

SUAL: Namaz içindeki sünnetlerden biri terk edilince o namazı iade etmenin hükmü nedir?Meselâ; baı açık namaz kılan o namazı iade etmesinin hükmü nedir? 

CEVAP Namaz içindeki müekked sünnetlerden biri terk edilirse o namazı iade etmek sünnettir. Kazasıolan kimsenin, böyle namazların yerine kaza kılması daha mühimdir. Baı açık kılınan namazı iadeetmek de sünnettir. (bni Âbidîn c.1, s.307,318) 

SUAL: Camilerde ba'zı ahıslar takkelerinin üstüne sarık sarıyorlar. Bunun mahzuru varmıdır? Ba'zıları da takke yahudi âdetidir diyorlar. 

CEVAP Namaz kılarken baı takke ile kapatmak sünnettir. Takkenin üstüne sarık sarmak ise müstehaptır.

Peygamber aleyhisselâm Mekke'yi feth ettii gün hutbe okurken mübarek baında siyah takke vardı.Ayrıca takkenin üstüne sarık sarılı idi. Peygamberimizin sarıının siyah olduu (Marifetname)deyazılıdır. Sarıın ucunu iki kürei arasına iki karı uzatırdı. imdi fitne tehlikesi olan yerde sarıksarmak uygun deildir. (bni Âbidîn c.1,s.431, c.5, s.481; Fetâvâ-i Hindiyye c.5, s.330) 

SUAL: (Rabbenalekel hamd denmesi Hazret-i Muaviye'nin sünneti diyorlar doru mudur?Namazdaki sünnet nasıl bir insanın sünneti olur? Namaza herkes sünnet ilâve edebilir mi?) 

CEVAP Peygamber aleyhisselâm cemaatle namaz kılarken (Sem' iallahü limen hamideh) ya'ni (Allah,

kendisine hamdedenin hamdini iitir, kabul eder) deyince, Hazret-i Muaviye, bundan çok duygulanmı,aka gelerek (Rabbena lekel hamd), ya'ni (Rabbimiz sana hamd olsun) demi. Peygamberimiz debunu men etmedii için, sünnet olarak kalmıtır. Namaza veya dier ibâdetlere ilâve yapmak,çıkarmak bid'attir. Dinde deiiklik yapılmaz. Peygamberimizin emri dindir. (bni Âbidîn c.2, s.334;Fetâvâ-i Hindiyye c.1, s.74) 

SUAL: (Sütununuzda birkaç defa, (Rükûa eilirken sol ayaın topuu, sa ayak yanınagetirilir, secdeden kıyama kalkarken açılır) diye yazdınız. Bunun namazın sünnetlerindenolduunu bildirdiniz. Fakat rükûda topuk kemiklerini birbirine birletirmenin sünnet olduuhangi kitapta ise yazmadınız. Kitap isminin bildirilmesini rica ediyorum. Birkaç ilmihâlebaktımsa da bulamadım.) 

CEVAP Bu hususu yazmayan ilmihâllerin tam olmadıı anlaılmaktadır. Rükûda topuk kemiklerini birbirine

birletirmenin sünnet olduu (Halebî-i Kebîr)'de yazılıdır. Sahife 315Topukları kıyamda, birbirinden dört parmak eni kadar uzak, rükûda, kavmede ve secdede bitiik

tutmak sünnettir. Topukları bititirmenin sünnet olduunu (Dürr-ül muhtar) da yazmaktadır. (1/321) 

SUAL: afiî mezhebindeyiz. Buna göre, teehhüdde sa elimizi kapalı tutmakta ve iaretparmaımız ile iaret etmekte mahzur var mıdır? Rükû ve secdelerde ayak topuklarımızıbirletirmek lâzım mıdır? 

CEVAP aret etmekte mahzur yoktur ve ayak topuklarını birletirmek lâzım deildir. Mektûbât-ı Rabbani

c.1, M.312) 

SUAL: Vitirin üçüncü rek'atinde zamm-ı sûre okunduktan sonra, iki el, iki yana

salıverilmeden, doruca kulaklara kaldırılarak (Allahüekber) denir. Halbuki biz, eller iki yana salındıktan sonra tekbir alınacaını örenmitik. ResulümüzCehennemde ümmetinin yandıını görünce takatsiz kalarak iki elinin yana dütüünüokumutuk. 

CEVAP (Nimet-i slâm) kitabında Vitir bahsinde ellerin salıverilmeden kaldırılacaı bildirilmektedir. 

SUAL: Namaza, ayaklarımı 20 cm. açıklıkta duruyorum. Sonra dört parmak kadar açılmasılâzım olduunu hatırlayıp ayaklarımı dört parmak kadar bititiriyorum. Mahzuru var mı? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 69/361

Namaza balarken ayaklar dört parmak açıklıında durmalıdır. (bni Âbidîn c. 1, s.299) 

SUAL: Iftitah tekbirini alırken ellerin parmaklarını açmak mı, kapatmak mı lâzımdır?Parmakların açılması veya kapatılması nedir?

CEVAP ftitah tekbirini alırken parmaklar açılmaz ve kapatılmaz. Tabiî halinde tutulur. Elleri kıbleye karı

açmak ve parmakları tabiî halinde tutmak sünnettir. (Dürr-ül-muhtâr c.1, s.319) 

SUAL: Camide otuz kiide bir kii tehiyyatta parmak kaldırıyor. Hangisi dorudur? CEVAP (Dürr-ül-muhtâr) da (Otururken, el parmakları ile iaret edilmez. Fetva da böyledir.)

buyurulmaktadır. Tehiyyatta parmak kaldırmanın sünnet, mekruh ve hattâ haram olduunu söyleyenâlimler vardır. (Berika), (Hadîka) ve (bni Âbidîn) de sünnettir, bid'attır, haramdır, denilen bir eyiyapmamak lâzım olduu bildirilmektedir. Bu bakımdan parmak kaldırmak uygun deildir. 

SUAL: (Peygamberimizin nalın ile namaz kıldıı yazılıdır. Nalın ile nasıl namaz kılınır? CEVAP Nalın, Türkiye'de olanlar gibi aaçtan yapılmı takunyalardeildir. Peygamberimizin nalın-ı erifleri

deriden idi. Çorap gibi idi. Bunun için yalınayakla namaz kılmamalıdır. (El-vefâ bi ahvâl-iI-Mustafâs.572) 

SUAL: Salli ve Barik'ten sonra dua niyyetiyle okunan âyetleri, Kur'ân-ı kerîmdeki sırasınagöre mi okumak lâzımdır? Ya'ni önce Rabbena âtinâ, sonra Rabbicalnî, sonra Rabbenafirli'yimi okumak lâzımdır? 

CEVAP Bildirdiiniz sıra ile okumak iyi olur. (bni Âbidîn c.1, s.364) 

SUAL: Rükû ve secdelerde topuklar birletirilirken ayakların parmak kısmı da birletirilirmi? 

CEVAP Rükû ve secdelerde sadece ayak topukları birletirilir, ayakların parmak kısmını birletirmee

lüzum yoktur. (bni Âbidîn c.1, s.321) 

SUAL: Camiye girip biraz oturduktan sonra veya hiç oturmadan, farz veya sünnet herhangibir namaz kılmakla (Tehiyyetül mescid) namazı kılınmı olur mu? Aynca tehiyyetül mescid diyeniyyet etmee lüzum var mıdır? 

CEVAP Camiye girince iki rek'at namaz kılmak sünnettir. Buna (Tehiyyetül mescid) denir. Camiye girince,

farz veya nafile bir namaz kılınırsa tehiyyetül mescid de kılınmı olur. Kılınan namazlara ayrı tehiyyetülmescid diye niyyet etmee lüzum yoktur. Camiye girince kılınan herhangi bir namaz, (tehiyyetülmescid) yerine de geçtii için farz kılarken tehiyyetül mescid olarak da ayrıca niyyet etmekte mahzuryoktur. (bni Âbidîn c.1, s.456) 

SUAL: Sünnetleri evde kılmakta mahzur var mıdır? CEVAP Sünnetleri evde kılmakta mahzur yok idi. Evde kılınması daha evlâ idi. Fakat bugün çok

kimselerin evi camiye uzaktır. Sünneti evde kılınca cemâate yetimesi zordur. Camiye koarak gitmek de uygun deildir. Sonra

sünnet ile farz arasında bir ey okumamak, konumamak lâzımdır. Yolda insanlarla bir eylerkonuulabilir. Bu bakımdan da evde sünnet kılınması münasip olmayabilir. Sabah namazının sünnetini

evde kılmak uygun olur. Çünkü kılınırsa cemâate yetimek mümkün olur. Vitri de evde kılmak dahauygun olur. (Fetâvâ-i Hindiyye c.1, s.113) 

SUAL: Vazifem icabı akam namazını geç kılıyorum. Keza öleyi de ikindi okunduokunacak bir zamanda kılıyorum. Namazlarım oluyor mu? 

CEVAP Öleyi kılarken ikindi okunursa veya ikindinin vakti girerse, öleyi eda etmeli, ikindiyi asr-ı sanide

kılmalıdır. Böylece hem öle namazı eda edilmi olur. Hem de mâm-ı A'zâma da uyulmu olur. Asr-ıevvelde ikindi ezanı okunduktan sonra öleyi kılıp hemen asr-ı sâni olmadan ikindiyi kılmamalıdır. Asr-ı sâniyi beklemelidir. Akamı geciktirenler de yatsıyı imdi okunan vakitten yarım saat kadar sonra

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 70/361

kılmaları uygun olur. Böylece bütün imamlara da uyulmu olur. (Merâkıl-felâh s.95; Feth-ul-kadîr c.1,s.196; Halebî-yi Kebîr s.226) 

SUAL: Her zaman günde be vakit namaz kılamıyorum. Bazan öleyi, bazan ikindiyikılamıyorum. Dier kıldıım namazlar kabul oluyor mu? Ya'ni ya hep veya hiç mi?  

CEVAP bâdetler birbirine balı deilse de, birbirlerinden ayrı da sayılmazlar. Ya'ni namaz kılmayan oruç

tutmamalıdır denemez. Dört vakit kılıyorum, be vakit kılmadıım için hiç birisini yapmıyayımdenemez. Ne kadar yapabilirse o kadarı yapılır. Allahü teâlânın emirlerinden birini yapıp da dieriniyapmamak uygun olmaz. mkân nisbetinde hepsini yapmaa çalımalıdır. Bununla beraber hepsiyapılamıyorsa, hepsi de terk edilmemelidir. 

SUAL: Son rek'atte Rabbena âtina... âyetinden sonra baka bir dua okumakta mahzur varmıdır? 

CEVAP Rabbena âtina'dan sonra baka dua okumakta mahzur yoktur. Meselâ, Rabbicalnî... veya

Rabbenafirlî... diye balayan âyetleri okumak münasip olur. Peygamber aleyhisselâmın namazdaselâm vermeden önce Sübhâne rabbike... âyetini okuduu mu'teber kitaplarda yazılıdır. Yalnız buâyeti Sübhâne Rabbinâ eklinde okuyarak âyeti deitirmemelidir. Rabbike' deki KE, Peygamberaleyhisselâma hitaptır. Ya'ni Sübhâne rabbike demek, (Bütün insanların üstünde, akılların ermediikemâlâtın, üstünlüklerin sahibi olan senin gibi bir peygamberi yaratan, yetitiren Rabbin, herayıptan münezzehtir.) demektir. Halbuki, (Sübhâne rabbinâ) demek, (Bizim Rabbimiz, biz günahıçok, âsî kulların yaratanı, yetitireni her ayıptan münezzehtir.) demektir. Allahü teâlâyı tenzih vesena ederken, birinci misâlde olduu gibi, kendi bildirdii ekilde deilde, ikinci misâlde olduu gibi,deiik ekilde övmek en azından edepsizlik olur. (Fetâvâ-i Hayriyye s.5; Mevâhib-i ledüniyye) 

SUAL: Namaza balarken iftitah tekbiri nerede balayıp nerede biter? Burada ba'zı imamlar,tekbiri kulaklarda bitiriyor, ba'zıları elleri balayınca bitiriyor. Dorusu nasıldır? 

CEVAP Namaza balarken, erkekler iki eli kaldırır. Ba parmak uçları kulak yumuaına deer. Eller

kulaktan ayrılırken (Allahü ekber) demee balanıp, göbek altına balarken bitirilir. (Ni’met-i slâm;bni Âbidîn c.1, s.322) 

SUAL: Takkesini unutan kimsenin cemâatle namazı kaçırmamak için, takkesiz kılması mıuygundur, yoksa takkesini alıp gelerek münferit olarak kılması mı uygundur?  

CEVAP Takkesini alıp gelerek birkaç kiiyle cemâatle kılmalıdır. Haram ilenerek farz yapılmadıı gibi,

mekruh ilenerek sünnet yapılmaz. Ya'ni cemâatten meydana gelecek sünnet her ne kadar çok fazlaise de, takkesiz kılmakla ilenen mekruhun kusurunu kapatamaz. Haramlardan ve mekruhlardankaçmak, farzları ve sünnetleri ilemekten daha mühimdir. (bni Âbidîn c.1, s.104; Uyûn-ül-besâir c.1,s.135) 

DUA VE TESBH 

SUAL: Duaya el kaldırırken, bazı imamlar, iki eli aynı anda kaldırıyor, bazıları ise önce sa eli, sonra sol eli kaldırıyorlar. Hangisi dorudur? 

CEVAP ki eli aynı anda kaldırmalıdır. (Hısn-ul-hasîn) 

SUAL: Sapık bir kimsenin, meselâ bir mezhebsizin, sapıklıkdan kurtulması için düâ etmekcaiz midir? CEVAP Kâfir bir kimsenin bile hidâyete kavuması, imân sahibi olması için düâ caizdir. 

SUAL: Namazdan sonra nasıl dua etmeli? Bize bir dua yazın, her zaman namazlardan sonrao ekilde okuyalım? 

CEVAP Hadis-i erifte, (Be vakit namazdan sonra yapılan dua kabul olur) buyuruldu. Fakat dua

uyanık kalb ile ve sessiz yapılmalıdır. Duayı yalnız namazlardan sonra veya belli zamanlarda yapmakve belli eyleri ezberleyip iir okur gibi dua etmek mekruhtur. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 71/361

Ya Rabbi! Günahlarımızı rahmetinle afvet, ölülerimizi mafiret eyle, yaıyanlarımıza hayırlarihsan et. 

Riyadan, nifaktan, ikaktan, her türlü hastalıktan, kazadan, belâdan, tembellikten,acizlikten, zelil olmaktan, zulüm etmekten ve zulüm görmekten, cimrilikten, müsriflikten,azdıran zenginlikten ve azdıran fakirlikten, eytan ve nefsin errinden, dümanın galebesinden,kötü huydan, bid'at ilemekten, dalâlete dümekten, halis olmayan amelden, her çeitgünahtan, küfre girmekten, ölürken gelecek fitnelerden, kabir azabından dinimize dünyamıza

zarar verecek ilerden sana sı

ındık, bunlardan bizleri koru, Ya Rabbi! Ya Rabbi! Bize sarsılmaz bir îmân, güzel bir ahlâk, ükredici bir kalb, sabredici beden,

zikredici dil, kaza ve kaderine rıza gösteren hayırlı ömür, salih evlât, dünya ve âhırette güzellikihsanet! Ana ve babamızı mafiret eyle! 

Ya Rabbi! Kendi sevgini, sevdiklerinin sevgisini, bütün enbiyânın, ehl-i beytin, eshâb-ıkiramın ve bütün evliyâ-i kiramın sevgisini ve sevgine kavuturacak amel ve ileri nasip eyle! 

Ya Rabbi! Dinine severek hizmet etmeyi, kul borçlarını ödemeyi ve ehit olarak ölmeyinasip eyle! Afganistan'daki ve bütün dünyadaki müslümanlara yardım eyle! Sevdiklerine dost,sevmediklerine düman eyle! Bize hakkı hak, bâtılı bâtıl olarak göster! 

Ya Rabbi! Devletimizi, milletimizi payidar eyle! Bu vatanı bizlere bırakan ecdadımızınruhunu ad eyle! Memleketimize hizmetleri geçmi ve Allah için harb etmi dedelerimizerahmet eyle! Yurdumuzu her çeit dümandan koru! Dualarımızı kabul eyle! Çünkü sen hereye kadirsin!...(Âmin!) 

Buna benzer duaları asıllarına uygun olarak okumak daha iyidir. Duanın sonundaPeygamberimize salâvat okunur. "Sübhâne rabbike" âyetini de okumak iyidir. 

SUAL: El ile tesbih çekerken aırıyor, otuz mu, otuz üç mü çektiimi bilemiyorum. Otuzkabul etmemde mahzur var mıdır? 

CEVAP El ile tesbih çekerken aıran kimse tesbih ile çekmelidir. Otuz iki mi, otuz üç mü diye tereddüt

edince 32 çektiini kabul etmelidir. Ya'ni az çektiini kabul ederek otuz üçe tamamlamalıdır. (bniÂbidîn c.1, s.438) 

SUAL: Namazdan sonra ayet-el kürsîyisi okuduktan sonra tesbihe üflemek bid'at midir? CEVAP Peygamber aleyhisselâm birkaç defa tesbihe üfledii için bid'atttir denemez. Hafifçe üflenebilir. 

SUAL: (Rabbena âtinâ) ya (birahmetike ya erhamerrahimin)i eklemek lâzım mıdır? CEVAP (Rabbena âtinâ) âyet-i kerîmesi dua olarak okunur. Ayet olarak okunmaz. Âyet-i kerîmenin

sonunda (Birahmetike..) Yoktur. Onun için okumamak uygun olur. Okunursa, hadis-i erifte bulunandualar arasında olduu için mahzuru yoktur. Evlâ olanı okumamaktır. (Dâmâd c.1, s.96) 

SUAL: Camilerde ba'zı kimseler ve ba'zı imamlar tesbih çekerken dudaklarını hiçkıpırdatmıyorlar. Hatmi tehlili de böyle kalbden söylemekte mahzur var mıdır? 

CEVAP Camilerde namazdan sonra çekilen tesbihi olsun, hatmi tehlili olsun kendi iitecek kadar bir ses ile

söylemek lâzımdır. (bni Âbidîn c.1, s.315; Dürer c.1, s.82) 

SUAL: Otuzüçlük tesbihle tesbih çekmekte mahzur var mıdır? CEVAP Otuzüçlük tesbihin mahzuru yoktur. llâ doksandokuz olacak diye bir art yoktur. (bni Âbidîn c.1,

s.437) 

SUAL: Namazdan sonra ve baka zamanlarda yapılan duaları kalbden mi yapmakuygundur, yoksa kendi nefsi iitecek kadar bir sesle mi okumalıdır? Sessiz okuyunca dahauygun olduunu hissediyorum. Ba'zı kimseler, tesbihleri de kalbden çekiyorlar. 

CEVAP Duaları, kendi nefsi iitecek kadar okumak lâzımdır. Tesbih çekerken de kendi nefsi iitecek kadar

bir sesle okumalıdır. Dudakları kıpırdatmadan tesbihleri sessiz çekmek, duaları sessiz yapmak uygunolmadıı gibi, yüksek sesle baıra baıra söylemek de uygun deildir. Namazda okuduu kadar ya'ni,kendi nefsi iitecek kadar okumak lâzımdır. Namazda kendi nefsi iitecek kadar okumazsa namazsahih olmaz. Bunun ölçüsü de, namaz kılarken bu kimsenin saındaki ve solundaki kimse dikkatle

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 72/361

dinleyince bu kimsenin okuduunu duyabilmelidir. Bundan daha fazla okursa yüksek sesle okuyordemektir. (Dürer c.1, s.82 Dürer Haiyesi c.1, s.80) 

SUAL: Tesbihim olmadıı zaman, müezzin tesbihleri komut ettiinde ikinci komuta kadarfazladan zarar gelmez diye, okuyabildiim kadar okuyorum. Belki kırk, belki de elli bileoluyordur. Bunun mahzuru var mıdır? Keza haftada be bin kelime-i tehlili okumak için dakikausulü okuyorum. Meselâ, bir dakikada okuduumu hesap ediyorum. Dakikada yüz okumusam

ben elli kabul ediyorum. Böyle tahmini tesbih çekmekte mahzur var mıdır? CEVAP Tesbih çekmek ibâdettir. bâdette deiiklik olmaz. Otuzüç çekilmesi emredilmise o kadar çekilir.

Kasten bir fazla veya bir eksik çekilmez. Kelime-i tehlil de böyledir. Kasten bir fazla çekilmez. Ba kazaman da istenildii kadar çok tesbih çekilebilir. Fakat belli yerlerde bildirilen miktarlardan fazla veyaaaı çekilmez. (bni Âbidîn c.1, s.356; Tahtâvî Merâkıl-felâh Haiyesi s.170) 

NAMAZI BOZANLAR VE BOZMAYANLAR 

SUAL: Namaz kılarken yerde serili halının markasına bakıp ne yazdıını anladım. Namazımbozuldu mu? 

CEVAP Bir yazıya bakıp anlamak bozmaz. Anlayınca mekruh olur. Bakmayıp gözüne rastlarsa mekruh

olmaz. 

SUAL: Erkeklerin saçı alna gelirse secdeye mani olur mu? CEVAP Secdeye mani olmaz. 

SUAL: Üç kaımak namazı bozuyor. Bir seferde üçten fazla kaımak da bozar mı? CEVAP Namaz kılarken bir rükünde eli üç kere kaldırmak bozar. Bir kaldırıta üç defa kaımak bozmaz.

(bni Âbidîn c.1, s.420) 

SUAL: Somyemin üstündeki yataım serttir. Üzerinde namaz kılmakta mahzur var mıdır? CEVAP Mahzur yoktur. 

SUAL: ehir içi, ehirler arası veya milletler arası telefon çalınca namazı bozup cevap

vermekte mahzur var mıdır? CEVAP Namazı aaıdaki sebeplerin haricinde bozmak haramdır: a) Yaklaan yılanı öldürmek için, b) Kaçan hayvanı yakalamak için, c) Sürüyü kurttan kurtarmak için, d) Taan tencereyi ateten ayırmak için, e) Kıymeti 3,7 gram gümüten az olmayan, kendinin veya bakasının malını zayi olmaktan

korumak için, f) Abdest ve yel sıkıtırmasından kurtulmak için, g) Baka mezhepte namazı bozan bir eyden kurtulmak için. mdat diye baıran bir kimseyi kurtarmak için ve kuyuya düecek âmâyı, yanacak, boulacak

kimseyi kurtarmak için, yangını söndürmek için farz olsun, nafile olsun her namaz bozulur. Ana, baba,dede ve nine çaırınca farz namazı bozmakta mahzur yok ise de ihtiyâç yok ise bozmamalıdır. (bni

Âbidîn, Namaza yetime babı) SUAL: Birinci rek'atta kıraati ya'ni Fâtiha-i erife ile zamm-ı sûre okumayı unutan kimse,

ikinci rekâtta hatırlasa ne yapması lâzımdır? CEVAP Kıraat farzdır. Terkedilince namazın iadesi lâzımdır. (htiyar c.1, s.50) 

SUAL: Namaz kılarken düen takkeyi iki el ile alarak giymek namazı bozar mı?  CEVAP ki elin bir hareketinin namazı bozacaını söyleyen âlimler bulunduu için, düen takkeyi bir el ile

hemen alıp baa koymak lâzımdır. (bni Âbidîn c.1, s.420,431) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 73/361

 SUAL: Namazda sessiz okumakla kıraat yerine gelir mi? CEVAP Namazda kendi iitecek kadar okumalıdır. Dil hareket etmeden içinden okumakla kıraat yerine

getirilmi olmaz. (Dürer c.1, s.82) 

SUAL: Bir rükn'da üç defa eli kaldırıp bir yerimizi kaımak namazı bozar mı? 

CEVAP Bir rükn'da üç defa eli kaldırıp kaımak namazı bozar. Bir kaldırıta aynı yeri üç-dört defa kaımaknamazı bozmaz. (bni Âbidîn c.1, s.420) 

SUAL: Namazda iken azımda daha önce yediim ekerin tadını duydum. Namazı bozdumu? 

CEVAP Namazda daha önce yenilen ekerin tadını duymak, hattâ onu tükrükle yutmak namazı bozmaz.

Namaz kılmaa giderken azı yıkamak, çalkalamak iyidir. (bni Âbidîn c.1, s.419) 

SUAL: ftitah tekbirini kulakta bitiren kimse, o anda namaza balamı sayıldıına göreellerini balamak için yaptıı hareket namazı bozar mı? Çünkü iki elin bir hareketi namazı bozardiyen âlimler vardır. 

CEVAP ftitah tekbiri kulakta balayıp göbekte biter. Namaz içinde iki elin bir hareketi en azından

merkruhtur. (Ni’met-i slâm; bni Âbidîn c.1, s.420) 

SUAL: Namazda birinci veya ikinci rek’atte, Fâtiha’yı okuduktan sonra unutup ellerisalıverdikten sonra zamm-ı sûreyi okurken elleri tekrar mı balamak lâzımdır? Yoksa fazlahareket yapmamak için eller yanda mı zamm-ı sûreyi okumaa devam etmelidir? 

CEVAP Fazla hareket yapmamak için zamm-ı sûreyi eller yanda okumalıdır. (bni Âbidîn c.1, s.420) 

SUAL: Kadınlar için, namaz kılarken örtülmesi gereken uzuvların ne kadarı açık kalıncanamaz bozulur? 

CEVAP Dörtte birisi açık kalırsa bozulur. Meselâ ayak bir uzuvdur. Dörtte birisi, meselâ topuu açık

kalırsa namaz bozulur. (Cevhere c.l, s.60; Hîdâye c.1, s.28) 

SUAL: Cum'a günleri cami avlusunda hasır olmayınca gazete seriyoruz. Gazetede küçüklübüyüklü fotoraflar oluyor. Mahzuru var mıdır? 

CEVAP Fotoraf secde yerine gelmezse mahzuru olmaz. (bni Âbidîn c. 1, s.435) 

SUAL: Bir âlimi düünerek alamak namazı bozar mı? CEVAP Düünmesi âhiret içinse bozmaz. Onun ahsı için, veya dünyalık için düünüp alarsa namazı

bozulur. (bni Âbidîn c.1, s.418) 

SUAL: Namaz kılarken, kedi önümüzden geçerse namaz bozulur mu? CEVAP Namaz kılanın önünden kedi geçmekle namaz bozulmaz. (bni Âbidîn c. 1, s.428) 

SUAL: Namazda Rabbenalekel hamd mi yoksa Allahümme rabbena ve lekel hamd midemek lâzımdır? 

CEVAP Mehur olan Rabbena lekel hamd'dir. Böyle okunmalıdır. (Dâmâd c.1, s.96) 

SUAL: Namaz kılarken önüme gelen çocuu elimle itmekte mahzur var mıdır? CEVAP Çocuu bir el ile itmekte mahzur yoktur. (bni Âbidîn c.1. s.428) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 74/361

SUAL: Kadın namaz kılarken alnı çıplak olarak yere demesi lâzım mıdır? Baörtüsü alnıkaplarsa, bu ekilde yapılan secde sahih olur mu? 

CEVAP Kadının alnı çıplak olarak yere demese de secde sahih olur. Ancak alnı açık olarak secde

yapması daha uygundur. 

SUAL: Susam danesini namazda çineyip yutmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Di arasında kalmı, nohuttan küçük bir eyi yutmak namazı bozmaz. Azında kalmı ufak bireyi üç kerre çineyerek veya eriterek yutmak namazı bozar. (bni Âbidîn c.1, s.418) 

SUAL: Namazda, secdede iki ayaını yerden kaldırmakta mahzur var mıdır? CEVAP Secdede iki ayaını yerden bir rükün miktarı kaldırmanın namazı bozacaı, (Mızraklı lmihal)in,

(Namazı Bozan eyler) bahsinde yazılır. Ba'zı âlimler de mekruh demitir. 

SUAL: Namazda iken kapı açıldı. Unutarak kafamı saa çevirerek gelen kimseye baktım.Namazım bozuldu mu? 

CEVAP Yüzünü, dolayısıyla baını saa, sola çevirmek namazı bozmaz ise de mekruhtur. Elinde

olmayarak çevrilince, bir rükün devam ederse namaz bozulur. Onun için saa veya sola bakıncahemen döndürülürse namaz bozulmaz. Gözleri ile etrafa bakmak ise tenzihen mekruhtur. (bni Âbidînc.1, s.421) 

SUAL: Tegânni'yi anlatırken müezzinlerin (Raabbenaâlekelhamd) demeleri bozar, diyeyazmıtınız. Halbuki bunu söylemenin sünnet olduu yazılıdır. 

CEVAP (Rabbena lekel hamd) demek sünnettir. Rab derken râb diye uzatmak (kolay anlamanız için

birkaç a harfi koyalım;) Rab yerine raab demek namazı bozar. Çünkü Rab, lâh demektir. Râb ise,üvey baba demektir. Mâna deitii için bozulur. Namaza çok ehemmiyet vermeli, dikkatli ve tecvidüzere okumaa gayret etmelidir. (Dâmâd c.l, s.99; Dürr-ül müntekâ c.1, s.99) 

SUAL: Bir rükünde üç defa esneyince üç defa azı el ile kapatmak namazı bozar mı? CEVAP Üç defa eli aza götürmek namazı bozar. Bir rükünde iki defadan fazla eli hareket ettirmemelidir.

(bni Âbidîn c.1, s.420) 

SUAL: Namazda öksürmek namazı bozar mı? CEVAP Özürsüz öksürmek, öksürür gibi ses çıkarmak namazı bozar. Kendiliinden olursa

bozmaz.(Hidâye c.1, s.42; Dürer c.1, s.102; bni Âbidîn c.1, s.415,416) 

NAMAZIN MEKRUHLARI 

SUAL: (Libya'dan biri geldi. "Hasır üzerine secde etmek lâzımdır. Halı üzerine secdeedilmez, mekruhtur. Osmanlılar zamanında camilerde halı yoktu." dedi. Halı üzerinde secdeetmek mekruh mudur?) 

CEVAP Secdenin toprak üzerine yapılması evlâdır. Ancak souktan ve sıcaktan korumak yahutta elbiseyi

tozdan korumak maksadıyla herhangi bir sergi serilmesinde mahzur yoktur. Sırf topraa secdeetmemek için sergi sermek mekruh olur. slâm âlimlerinin çouna göre, halı, posteki gibi bir eyüzerine secde etmekte mahzur yoktur. mâm-ı Mâlik hazretlerine göre, halı, posteki gibi yer cinsindenolmayan bir ey üzerine secde edilmesi mekruhtur. mâm-ı A'zam ve dier imamlara göre mekruhdeildir. Keten, kenevir ve pamuk gibi yer cinsinden olan sergiler üzerinde namaz kılmakta hiç mahzuryoktur. (Halebî-yi Kebîr s.287; Mecma'ul-enhür c.1, s.98; Fetâvâ-i Hindiyye c.1, s.70)  

SUAL: Pirinç veya buday çuvalları üzerine secde etmek mekruh mudur? CEVAP Çuvallar temizse mahzuru yoktur. (Fetâvâ-i Hindiyye c.1, s.70) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 75/361

SUAL: Camiye temiz girmek için bölgemizde çorapları çıkarıp giriyorlar. Namazı daçorapsız kılanlar var. Çorapsız namaz kılmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Çıplak ayakla namaz kılmak mekruhtur. Camiye temiz girmek için kirli çorabı çıkarmak uygun ise

de, çıplak girmek uygun deildir. Çorapları kirli olan yanında temiz çorap taımalıdır. Namazdannamaza o temiz çorabı giymelidir. (Tergîbüssalât; bni Âbidîn; Hadîka ve Berîka sonu)

SUAL: Namaz kılarken pantolonun ütüsüz olması mekruh mudur? CEVAP Namaz kılarken iyi, temiz ve güzel elbise ile kılmak lâzımdır. Ütülü pantolonla namaz kılmakta

mahzur yoktur. (bni Âbidîn) 

SUAL: Çorapsız namaz kılmakta mahzur var mıdır? CEVAP Hür olan müslüman kadınların avuç içlerinden ve yüzlerinden baka her yerleri avrettir. Ellerin

üstü de avrettir. Namaz kılarken ve sokaa çıkarken buraları örtmeleri farzdır. (Ellerin üstü veayaklar avret deildir) diyen âlimler de vardır. Fakat bütün âlimlere uyabilmek için elleri ve ayaklarıda örtmek lâzımdır. Meselâ ayaının dörtte biri açık olan kadının namazı kabul olmaz. Bunun içinayaklara çorap giymek veya uzun entari ile örtmek lâzımdır. Ellerin üstünü de örtecek kadar uzunkolluk veya geni baörtüsü ile namaz kılmalıdır. Eldiven giyerek ellerin üstünü örtmek uygun olmaz.Çünkü ellerin çıplak olarak yere demesi lâzımdır. (Mecma'ul-enhür c.1, s.81; Dürr-ül-müntekâ c.1,s.81; Cevhere c.1, s.60; bni Âbidîn c.1, s.438) 

SUAL: (Namaz kılarken zihnimi toparlıyamıyorum. Fikrim çok daınık. Kalb huzuru ilenamaz kılamıyorum. Fikir daılmasının sebebi ve çaresi nedir? Lütfen açıklanmasını ricaediyorum.) 

CEVAP Mü'min, Allahtan korkup rahmetinden ümidini kesmemesi ve hatâlarından dolayı utanması

lâzımdır. Mü'min, namazda bu sıfatlardan ayrılıyorsa fikri daınık ve vesvese mevcut demektir.Görmek düünmeye sebeptir. Bu bakımdan insanı megul edecek eyleri gözün gördüü yerlerdenkaldırmalıdır. Namazı lo bir karanlıkta kılmalıdır. Nakılı seccade yerine düz olanlar tercih edilmelidir.Kıble duvarı sade olmalı, herhangi bir resim asılı olmamalıdır. Hep secde yerine bakmalıdır. 

Dünyanın faidesiz eylerine dükün olanlar yukarıdaki zahiri sebepleri yerine getirse de fâidesiolmaz. Çünkü daha namaza balamadan vesveseler kendisini kaplamıtır. Böyle kimse namazadururken Allahın huzuruna durduunu, bu huzurda gafil olmanın tehlikesini düünmeli ve kıyametinkorkunç manzarasını hatırlamaldıır. Kalbi megul eden dünyevî istek ve arzulardır. Nefse ceza verip

bunlardan kurtarmak lâzımdır. Ebu Talha hazretleri, bahçede namaz kılarken bir ku daldan dala konup namazını aırtınca,

koca bahçesini sadaka olarak verdi. Namazının noksanına keffaret olsun diye böyle yaptı. Nefsi çeitliekilde cezalandırarak kalbi toparlamaa çalımalıdır. Tam huzura kavuamıyorum diye mücadeleyibırakmamalıdır. Bir bardak dolu zeytinyaına ne kadar su konursa o kadar zeytinyaı dökülür. Çünküzeytinyaı, suya göre hafif olduu için suyun üstüne çıkar. kisi birlemez. Dünya sevgisi ile âhıretinkalbdeki himmeti, zeytinyaı ile su gibidir. Bardak su ile dolu olunca, zeytinyaı orada bulunmaz.Dünya sevgisi kalbi kaplamısa vesveseden kurtulmak mümkün olmaz. Dünya sevgisi ne kadar azsa,kalb huzuru o kadar fazlalaır. Demek ki, kalbi toparlayabilmek için dünyanın faidesiz eyleri peindenkomamalıdır. lim ve ihlâsla amel etmee çalımalı, göze çarpan ve kalbi megul eden eyleriortadan kaldırmalıdır. 

SUAL: Birinci rek'atte hlâs, ikinci rek'atte unutarak Kevser sûresini okumak mekruhmudur? 

CEVAP Unutmak özürdür, mekruh olmaz. (bni Âbidîn c.1, s.364; Tefsîr-i Kurtubî c.3, s.431) 

SUAL: Namazda bir sûreyi okurken bir âyeti sehven atlansa namaz bozulmu olur mu? CEVAP Atladıı âyetten önce veya sonra üç âyet okunmusa namaz sahihtir. (bni Âbidîn c.1, s.364) 

SUAL: Yeni bir pantolon aldım. Paçaları çok uzundu. Paçaları yaptırmadan namaz kılmamicap etti. Paçalarını sıvayarak namaz kıldım. Bir zaman da gömlein kolları uzundu. Onları da

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 76/361

sıvayarak namaz kıldım. Ba'zıları namazın mekruh oldu dediler. Mekruh olup olmadıınınbildirilmesi. 

CEVAP Uzun pantolonun paçalarını topua kadar sıvamakta mahzur yoktur. Uzun olan gömlein kollarını

da bilee kadar sıvamak mahzurlu deildir. Daha fazla sıvamak mekruhtur. (Ni'met-i slâm) 

SUAL: Paçaları yere deen pantolonla veya pijama ile namaz kılmak mekruh mudur? 

CEVAP Mahzur yoktur. Eer paçalar çok uzunsa topuklara kadar kıvrılabilir. (Ni'met-i slâm Namazınmekruhları 11.si) 

SUAL: mâm bir kii ile namaz kılarken, o kiinin saına, yahut imâmın soluna, yahutimâmın tam arkasına durarak namaz kılsam mekruh olur mu? 

CEVAP mâm bir kii ile namaz kılarken, o kiinin saına veya imâmın soluna veya imâmın arkasına

durup namaz kılmak mekruh olmaz. mâm bir kii ile namaz kılarken, o bir kiiden yarım ayak ileridesolda durur. mâm bu bir kiiyle namaz kılarken kapıdan giren kimse, imâmın tam arkasına durur.mâmın saındaki ahıs, bir adım geriye atarak yeni gelen ahısın yanına durmu olur. Uygun ekliböyledir. (Mecma'ul-enhür el, s.109; Dürr-ül-müntekâ c.1,s.09; Cevhere c.1, s. 77; Dürer c.1,s.87; Bedâyı c.1, s.158) 

SUAL: Erzurum'daki ba'zı camilerde, müezzin, kendine mahsus olduu söylenen bir yerdetek olarak veya ba'zan yanına bir kii alarak cemâatten ayrı namaz kılıyorlar. Bunun mahzuruyok mudur? 

CEVAP Öndeki safta bo yer varken, arkadaki safta durmak mekruhtur. Hattâ safta yer yok iken, saf

arkasında yalnız durmak mekruhtur. Bahsettiiniz mekruh Türkiye'nin hemen her yerindeilenmektedir. (Dürer c.1, s.109; Mecma'ul-enhür c.1, s.125; Dürr-ül-müntekâ c.1, s.125)  

SUAL: Bütün namazlarda aynı sûreleri okuyorum. Mahzuru var mıdır? CEVAP mâmın aynı namazların aynı rek'atlerinde, aynı âyetleri okumaı âdet edinmesi mekruhdur.

Yalnız kılanlar için de, her namaz için böyledir denildi. Arasıra baka âyet okumalıdır. (bni Âbidînc.1,s.364) 

SUAL: Dört rek'atli farz namazların son iki rek'atinde zamm-ı sûre okumak mekruh mudur? CEVAP Farzların üçüncü ve dördüncü rek'atlerinde zamm-ı sûre okunsa da olur, okunmasa da olur. (bni

Âbidîn S.343)

SUAL: Kadın kadına imâm olabilir mi? CEVAP Kadının kadına imâm olması mekruhtur. (Merâkıl-felâh s.166) 

SUAL: Evimizin kıble istikametindeki duvarında dinî levhalar asılıdır. Namaz kılmaktamahzur var mıdır? 

CEVAP Levhalar duvarda belden yukarıda ise mahzuru yoktur. Hürmet edilmesi lâzım olan dinî levha, dinî

yazı, cami ve Kabe resmi gibi eyleri belden aaıya koymamalıdır. Kıble istikametindeki yazı velevhalar, hûûya mâni oluyorsa, dier duvarlara asılmalıdır. (Bedâyı c.1,s.38; Hadîka c.2,s.633) 

SUAL: Huu içinde namaz kılmak için ne yapmak lâzımdır? CEVAP Huu içinde doru namaz kılabilmek için, doru bir itikada sahip olmak, haramlardan kaçıp

farzları, sünnetleri, müstehapları yapmak lâzımdır. Doru namaz kılabilmek için günah ilememeeçok gayret sarfetmelidir. Kur'ân-ı kerîmde, doru kılınan namazın bütün kötülüklerden alıkoyacaıbildirilmektedir. Demek ki, doru namaz kılan kimse, bütün kötülüklerden uzak kalır. Bütünkötülüklerden uzak kalan kimse, doru namaz kılıyor demektir. Doru namaz kılabilmek için helâliharamı, bid'atı sünneti, lüzumlu ilimleri bilmek lâzımdır. Haramlardan, mekruhlardan kaçamayan

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 77/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 78/361

Eli göse koyarak merhaba demek, selâm vermek bid'attir. Namaz kıldıktan sonra Allah kabuletsin denmez. Allah mübarek etsin denir. (El-ibdâ' s.362; Berîka s.1364; bni Âbidîn c.5, s.244) 

SUAL: Fıtık, felçli veya herhangi bir hastanın sandalyeye oturarak namaz kılması caizmidir? 

CEVAP Sandalyeye deil, yere oturarak kılmalıdır. Oturarak kılamazsa yatarak kılar. Hıristiyanlara

benzememek için sandalyede kılınmaz. Tahrimen mekruh olur.(bni Âbidîn c.1,s.338; Câmi'ur-rümûz s.69) 

SUAL: Zaruretsiz zifiri karanlıkta namaz kılmak caiz midir? CEVAP Mekruhdur. 

SUAL: Bir farz namazı sebepsiz iade etmekte mahzur var mıdır?  CEVAP Eda edilen bir namazı sebepsiz iade etmek, hadis-i erifle men olunmutur. ade etmek yerine, en

evvel veya en sonra kazaya kalmı bir farz namazı kaza etmek lâzımdır. ade için sebepten maksat,farzları ve vâcibleri terk etmek veya mekruh ilemek demektir. (bni Âbidîn c.1,s.486) 

SUAL: Unutarak balıksız namaza duran kimse, namazda hatırlasa, namazını bozupbalıını giymesinde mahzur var mıdır? 

CEVAP Balıksız namaz kılmak mekruhtur. Namazı özürsüz bozmak ise haramdır. Haram ilememek için

namazı bozmamak lâzımdır. 

SUAL: Herhangi bir sebeple yatsı namazı gece yarısından sonraya kalsa, mekruh vakittekılındıı için, mekruh ilememek için sünnet terk edildiine göre, yatsının sünnetlerini kılmamızmekruh olur mu? 

CEVAP Mekruh olmaz. Yalnız nafile kılmak mekruh olan iki vakt vardır. Sabahtan yeri a ardıktan, güne 

douncaya kadar, sabah namazının sünnetinden baka nafile kılınmaz. kindiyi kıldıktan sonra akamnemazından önce nafile kılmak Hanefi mezhebine göre mekruhdur. Gece yarısından sabah namazınakadar yatsının ilk ve son sünneti dahil her çeit nafile kılmak mekruh deildir. (Merâk-ıl-felâh s.100) 

SUAL: (Ba'zıları namaz kılarken gözlüklerini çıkarıyorlar. Ba'zıları da çıkarmıyorlar. Gözlük

secdeye mâni midir?) CEVAP Secdeye alnı koymak farzdır. Burunla beraber koymak vâcibdir. Eer gözlük alnın yere

demesine mâni ise secde sahih olmaz. Burnun yere demesine mâni ise mekruh olur. Gözlüklükimse alın ve burun yere iyi desin diye baını bastırmaa kalkarsa gözlüü kırılabilir. Bu bakımdan,gözlüksüz kılmak münasiptir. (Halebî-yi Kebîr 282) 

SUAL: Ba'zı kimseleri gördüm. Paralarını çıkararak Namaz kılıyorlar. Sebebini sual ettim.(Namaz mekruh olmaması için öyle yapıyoruz) dediler. Ba'zıları da çoraplarının içine koyarakyalınayakla kılıyorlar. Cepte bulunan resmin namaza zararı olur mu? 

CEVAP bni Hacerî Mekkî Hazretleri fetvasında buyuruyor ki: (Mendil gibi, para gibi eyler üzerinde

canlı resmi bulunmasının zararı yoktur. Çünkü canlı resmini, hürmet olan yerde kullanmak caizdeildir, hürmet edilmeyen eyler üzerinde caizdir.) 

bni Âbidin'de Namazın mekruhları kısmında beden ve elbisede bulunan resim örtülü olursa,namazın mekruh olmadıı bildirilmektedir. Namaz içinde ve namaz dıında cepte resim taımanın hiçmahzuru yoktur. 

SUAL: Hangi halde namaza durmak mekruhtur? CEVAP Küçük ve büyük abdesti sıkıtırırken ve yel zorlarken namaza durmak mekruhtur. Yel

zorlamasından maksat, gelip geçici olan deil, huzura mâni olandır. (bni Âbidîn c.1,s.431) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 79/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 80/361

SUAL: Kısa kolla veya sıvalı kolla namaz kılıyoruz. Bildiimiz gibi Adana'da sıcaklarfazladır. Böyle namaz kılmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Kısa kollu gömlekle ve gömlein kolları sıvalı olarak namaz kılmak mekruhtur. Namaz kılarken

ceket gibi uzun kollu bir ey giymelidir. (Ni'met-i slâm Namazın Mekruhları 11.si.) 

SUAL: Kadın olduum için cemâat olmadan babamla aynı hizada annem veya ben namaz

kılsam mahzuru olur mu? CEVAP Aynı imâma uymayan bir kadının, erkekle bir hizada namaz kılmaları mekruhtur. (Halebî-yi Kebîr

s.521; bni Âbidîn c.1,s.387) 

SUAL: Delikleri geni örülmü dantel takke ile veya bir parmak sıacak kadar yırtık takkeile namaz kılmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Mahzuru yoktur. (bni Âbidîn c.1,s.431) 

SUAL: Çocua oyuncak bebek almıtık. Komumuz günahtır, namaz kılarken görününcenamaz bozulur, dedi. Resmin namaza mahzuru nedir? 

CEVAP Canlı resmi, namaz kılanın önünde, sa veya sol hizasında göbekden yukarıda asılı ise tahrimen

mekruhtur. Arkasındaki duvarlarda veya tavanda ise tenzihen mekruhtur. Basılan, oturulan vedayanılan eyde ise mekruh olmaz. Oyuncak bebek almakta mahzur yoktur. (Hadîka c.2,s.603;Merâkıl-felâh; bni Âbidîn c.1,s.435) 

SUAL: Farz namaz kılabilmek için, Fâtiha-i erîfeden baka iki sûre bilmek kâfi midir? CEVAP Farz namaz kılabilmek için, Fatiha-i erîfeden baka bir iki kısa sûre daha bilmesi lâzımdır.

Meselâ, Kevser sûresi ile îhlâs sûresini bilen farz namazları kılar. Fakat (Her zaman aynı Jnamazlardaaynı sûreleri okumak mekruhtur.) diyen âlimlere de uyabilmek için iki-üç sûre daha fazla örenip arasıra deiik okumak iyi olur. (bni Âbidîn c.1,s.300,364) 

SUAL: Bir erkek namaz kılarken hemen yanına mahrem veya [namahrem kadın otursanamazı mekruh olur mu? 

CEVAP Bir erkek namaz kılarken hemen yanına mahrem veya nâmahrem bir kadın otursa, namazı

mekruh olmadıı gibi halvet de olmaz. 

SUAL: Camiye geldiimde takkemi unuttuumu hatırladım. Cami önünde takke satılıyordu.Evde takkem olduu için bir daha almak israf olur diye almadım. sraf haram olduu için ya'niharam ilememek için mekruh ilemeyi uygun buldum. Yaptıım doru mudur? 

CEVAP Takkesi olanın bir takke daha alması israf deildir. mâm-ı A'zam hazretlerinin kırk tane sarıı

olduu bildirilmektedir. Kötü yolda sarfedilen para israftır. Hayra ne kadar çok verilirse verilsin israfolmaz. Bir takke daha alsaydınız israf olmazdı ama belki masraf olurdu. Takkesiz kılınan namazıniadesi uygundur. (bni Âbidin) 

SUAL: (Misafir olduum bir evde, yatsı namazında imâm olan arkada, zamm-ı sûre olarakKevser sûresi ile Kafirun sûresini okudu. kinci rek'atte ise Nasr sûresi ile Kadr sûresini okudu.Böyle bir rek'atte pepee iki sûre okunur mu?) 

CEVAP Bir rek'atte iki veya daha fazla sûre okunabilir. (bni Âbidîn 1/364) 

SUAL: (Namazda veya namaz haricinde esneme ihtiyâcı duyan kimse nasıl hareket eder?) CEVAP (bni Âbidîn) namazın mekruhları bahsinde buyuruyor k i: Esnemek, midenin dolu olmasından ve bedenin aırlamasından meydana gelir. Bu da

eytandandır. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Esnemek eytandandır. Biliniz esnerse mümkün olduu kadar azını kapatsın!) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 81/361

Namazda esnemee balamadan önce dudak ısırılarak esnemeye, ya'nî azın açılmasına ma'nîolunur. Aız açıldıktan sonra elin dıı ile örtülür. Namazda esnerken dudaklarını dilerinin arasınaalarak azını kapaması mümkün iken böyle yapmayıp el ile bez ile kapamak mekruhtur. Bahrkitabında diyor ki, (çünkü namazda zaruretsiz azı kapamak nehyedilmitir.) Esnemeyi def etmekmümkün olursa zaruret yok demektir. Namazda iken ayakta sa el ile, dier yerlerde sol el ilekapanmalıdır. Peygamberler esnemez. Bunu hatırlayarak esnemeyi gidermee çalımalıdır. 

CAM ADABI SUAL: Camide konumak doru olmadıı halde, birisi bize bir ey söylüyor. Cevap

vermesek olmaz. Ne yapmamız lâzımdır? CEVAP Camiye girince itikâfa niyyet etmelidir. O zaman konumakta mahzur olmaz, (bni Âbidîn

namazın mekruhları sonunda; Feth-ul-kadîr c.1,s.367) 

SUAL: Camilerde dünya kelâmı konumak, insanın iyiliklerini yediine göre, camide ihtiyâçhalinde konumak, souk geliyor pencereyi kapatın, ön safta bo yer var doldurun, balkondayer var oraya çıkın, gibi sözler dünya kelâmı saydır mı?  

CEVAP Camide ma'lâyanî olmayan sözler söylemek dünya kelâmı sayılmaz. Ya'ni ihtiyâç halinde

konumakta mahzur yoktur. En iyisi camiye girerken itikâfa niyyet edilirse hep ibâdet etmi, namaz

kılmı gibi sevap yazılır. tikâf demek, bir müddet câmiye girip orada kalıp ibâdete niyyet etmekdemektir. tikâf, kendini bir müddet camiye hapsetmek demektir. (bni Âbidîn namazın mekruhlarısonunda; Feth-ul-kadîr c.1,s.367) 

SUAL: (Camide yiyip içmenin, uyumanın ve konumanın uygun almadıını yazdınız. 'tikafaniyyet edenin bunları yapmasının nahzurlu olmadıını bildirdiniz, 'tikaf nedir, nasıl niyyet edilir,nahiyeti hakkında bilgi vermenizi istiyoruz.) 

CEVAP 'tikâf, müslüman bir kimsenin niyyet ederek, az veya çok bir müddet camide kalması demektir.

Her zaman i'tikaf etmek, sünneti müekkededir. Ramezan-ı erifin son on gününde daha efdaldır. 'tikafıterketmek, be vakit namazın sünnetlerini terk etmek gibidir. Bir kimse camiye i'tikafa niyyet ederekgirmelidir. Girince (Tehıyyetül mescid) namazı kılmalıdır. Camiye girince kılınan herhangi bir namaz,tehıyyetül mescid yerine geçer. Meselâ akam namazının farzını kılmaa balarken, tehıyyetülmescide de niyyet edilirse, akamın farzı ile tehıyyetül mescid de kılınmı olur. Tehıyyetül mescide de

niyyet edildii için, sevabı daha fazla olur. 'tikafın en az müddeti (Camide kalma zamanı), mâmı Muhammede göre, az bir zamandır.âfiîlere göre, kelime-i tevhid söyliyecek kadar kısa bir müddettir. Her zaman camiye girerken i'tikafaniyyet etmeli, girince, kaza namazı kılarken, tehıyyetül mescide de niyyet etmelidir. 'tikaf eden yiyipiçebilir, konuabilir. 

Peygamber Aleyhisselâm her Ramezân-ı erifin son on gününü i'tikaf ile geçirirdi. 'tikaf edenkimse, camide bulunduu müddetçe hep namaz kılmı gibi sevap kazanır. 

Bir islâm âlimi buyuruyor ki: ('tikafa giren kimse, büyük bir zâtın kapısına oturup "isteklerini vermedikçe buradan ayrılıp

gitmem" diye yalvarıp alıyan kimseye benzer. 'tikaf eden Allahii teâlânın camisinde "Beniafvetmedîkçe buradan gitmem") demek istemektedir. 

Bu bakımdan camiye girerken i'tikafa niyyet etmeyi unutmamalıdır. Camiye devam etmeninehemmiyeti buradan da anlaılmaktadır. Dünya evliyadan hali deildir. Mütteki bir âlim ile namazkılmak Peygamber ile namaz kılmak gibi olduu hadîs-i erifle bildirilmitir. Camiye ve cemaate devam

eden kimse, böyle sayısız ni'metlere kavuur. Sürüden ayrılanı kurt kapar. Toplulukda rahmet vardır.Müslümanlarla tanımak, sevimek, müsafaha etmek, büyük bir ni'mettir. Camilerde bilmediklerimiziörenebileceimiz gibi, bilmeyenlere de örnek olabiliriz. (Hadîka c.1,s.318; bni Âbidîn c.1,s.445,456, c.2,s.l28,135; Berîka el afetleri) 

SUAL: Camide ayakkabıları arkaya koymak mekruh olduuna göre, naylon torba içinde öntarafa koymamızda mahzur var mıdır? 

CEVAP Camiye, sırf müslümanların ayakkabılarını çalmak için gelenler olduu bir gerçektir. Ayakkabım

çalınır mı diye endie ile namaz kılmak mekruhtur. Bunun için ayakkabıları öne ve saa deil, sol

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 82/361

tarafa koymanın sünnet olduu (Berîka) kitabının sonunda yazılıdır. Camide vazifeli olanlarınmüsaade etmedii yerlere koymamalıdır. 

SUAL: yerimizin bir odasını mescit olarak kullanıyoruz. Abdestsiz girip oturmakta mahzurvar mıdır?

CEVAP Mescit olarak kullanılan odalara abdestsiz girip oturmak uygun olmaz. Fakat, bir ey için abdestsiz

girip çıkılabilir.(Dürer) 

SUAL: (Camide arka tarafta aır okunursa, öndekiler arkaya doru mu dönmesi lâzımdır?Kıbleye karsı durmakta mahzur var mıdır)

CEVAP Her iki ekil de caizdir. Fakat aır (Kur'ân-ı Kerim) okuyana doru dönerek dinlemek daha

efdaldir. 

SUAL: (Ankara skitler camisinin içine bir buzdolabı koymular. Giren çıkan içiyor. Bir demevlitlerde verilen eker, erbet v.s. yi camide yiyip içmek ve konumak caiz midir? 

CEVAP tikâfa niyyet edilmeden camide bir ey yiyip içmek ve konumak caiz deildir. (bni Âbidîn

namazın mekruhları sonu; Berîka sonu) 

SUAL: Camiye girip biraz oturduktan sonra veya hiç oturmadan, farz veya sünnet herhangibir namaz kılmakla (Tehiyyetül mescid) namazı kılınmı olur mu? Ayrıca tehiyyetül mescid diyeniyyet etmee lüzum var mıdır? 

CEVAP Camiye girince iki rek'at namaz kılmak sünnettir. Buna (Tehiyyetül mescid) denir. Camiye girince,

farz veya nafile bir namaz kılınırsa tehiyyetül mescid de kılınmı olur. Kılınan namazlara ayrıcatehiyyetül mescid diye niyet etmee lüzum yoktur. Camiye girince kılınan herhangi bir namaz,(tehiyyetül mescid) yerine de geçtii için farz kılarken tehiyyetül mescid olarak da ayrıca niyyetetmekte mahzur yoktur. (bni Âbidîn c.1, s.445,456, c.2,s.128,135; Berîka el-âfetleri) 

SUAL: Cemâate yetimek için koarak camiye gitmekte mahzur var mıdır? CEVAP Cemâate yetimek için koa koa yürümek uygun deildir. 

SUAL: Camide namaz kılanların önünden geçmek caiz midir? CEVAP (Kırda ve büyük veya küçük camilerin her yerinde, namaz kılanın önünden, yakın olsun, uzak

olsun, kadın veya erkek veya köpek geçerse, namazı hiç bozulmaz. Kırda ve büyük camide ayaklar ilesecde yeri arasından, küçük mescitte ve odada ise, ayakları ile kıble duvarı arasından geçen, günahagirer. Kıble duvarı ile, arka duvarı arası, 20 (yirmi) metreden az olan mescide, küçük denir.)  

Bu ifadelerden anlaılacaına göre, caminiz küçük mescit sınıfına dahil ise, namaz kılanlarınönünden geçmek günahtır. Büyük camilerde ise yalnız ayakla secde yeri arasından geçmek günahtır.(bni Âbidîn c.1,s.467,468) 

CEMÂATLE NAMAZ 

SUAL: Hanefî imâm arkasındaki afiî, sabah namazının farzında kunut duasını okumasıimkânsızdır. Ne yapması lâzımdır?

CEVAP Kunut duasını okumaa fırsat olmadıı için imâma tâbi olur, okumaz. 

SUAL: mâm, namazdan sonra ayaa kalkarak mı, yoksa kalkmadan mı yüzünü cemâatedönderir?

CEVAP Her ikisi de caizdir. 

SUAL: (Bir veya birkaç büyük günah iledikten sonra tevbe edip sâlih müslüman olankimse imâm olabilir mi? Halk bu kimsenin iledii günahları biliyorsa durum deiir mi?) 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 83/361

Günaha tevbe eden, o günahı hiç ilememi gibi olur. Fakat o ahsın, günahını hatırladıkça içininsızlaması ve her hatırlayıta tevbe-istifar etmesi lâzımdır. Günahına tevbe edip sâlih müslüman olankimsenin imâm olmasında mahzur yoktur. Eer, arkasındaki cemâat, bu imâmın günahlarını ve eskiçirkin ilerini biliyorlarsa, kendisinden nefret edilen bir kimsenin bilen ahıslara imâm olmasımekruhtur. (bni Âbidîn c.1,s.366,377) 

SUAL: 19 yaında bir kızım. Babam imâm oluyor. Evde namaz kılıyoruz. Ba'zan aabeyimle

annem de cemâate katılıyor. Yer olmadı

ı zaman babamın yanına dursak mahzuru olur mu? CEVAP Cemâatle namaz kılan erkek, aynı imâma uyan herhangi bir kadınla, bir rükün miktarı bir hizada

durursa ve aralarında kalın perde veya parmaktan kalın bir direk yahut bir insan sıacak kadar açıklıkyoksa, erkein namazı bozulur. Bir safta kadın kılınca, yalnız iki yanındaki ve tam arkasındaki üçerkein namazı bozulur. Arkasındaki erkek dokuz ayaktan uzak ise, bunun namazı bozulmaz. 

Babanızla cemâaatle namaz kılarken tam babanızın arkasında durmanız lâzımdır. Annen decemâate dahil olursa, sizin saınıza durması lâzımdır. Anneniz babanızın arkasına durursa siz onunsaına durursunuz. Aabeyin de cemâate dâhil olursa o, babanızın saına yarım ayak kadar geriyedurur. Siz kadın olduunuz için yine arkada durursunuz. Babanızla ve aabeyinizle aynı hizadadurursanız hem babanızın, hem de aabeyinizin namazı bozulur. (Halebî-yi Kebîr s.521;bni Âbidînc.1, s.380) 

SUAL: mâm, dördüncü rek'ate kalkmayı unutarak otursa, cemâ' atin ne yapması lâzımdır. CEVAP Cemâ'at kalkar, imâmı da (sübhanalah) diyerek ikaz eder. (Merâkıl-felâh Haiyesi s.169) 

SUAL: Bir erkek içinde mahrem akrabaları veya hanımı olmayan kadınlara imâm olabilirmi? 

CEVAP Bir erkek, içinde mahrem akrabaları veya hanımı bulunmayan kadınlara imâm olamaz. Halvet

olur, ya'nî günah olur. Eer kadınların içinde bir tane mahrem akrabası veya hanımı varsa halvetolmayacaı için imâm olması caiz olur. (Dürer c.1,s.91; Halebî-yi Kebîr s.521) 

SUAL: Bir hanım kocası ile namaz kılarken imamın neresinde durması lâzımdır? CEVAP Bir hanım, kocası ile cemaatle namaz kılarken, erkekler gibi bir hizada durmaz. mâmın arkasında

durması lâzımdır. Anne, karde kız gibi mahrem akrabalar da imâmın arkasında durması lâzımdır.(bni Âbidîn c.1,s.381; Dürer c.1,s.91) 

SUAL: Bir parmaım kesiktir. mâm olmamda mahzur var mıdır? CEVAP Bir parmaının yarısı veya tamamı kesik olan kimse Özürlü sayılmaz, imâm olmasında mahzur

yoktur. 

SUAL: Hanefînin âfıîye, âfiînin Hanefîye imâm olmasında mahzur var mıdır? CEVAP Mezhep farkı iktidaya mâni deildir. Ya'ni Hanefînin âfıîye imâm olması, âfiînin Hanefîye imam

olması, birbirlerine uymalarında hiç mahzur yoktur. Ancak kuvvetli kavle göre, imâm olan zat,kendisine uyan insanların mezheplerindeki guslü icap ettiren, abdesti bozan hükümlere de dikkatetmesi lâzımdır. Baka bir kavle göre de dikkat etmemi bile olsa yine namaz sahih olur. Bu bakımdancemâat asla terk edilmemelidir. (Hulâsat-üt-tahkik s.12,13; bni Âhidîn c.1,s.378; Merâkıl-felâh:Uyûn-ül-besâir c.2,s.217) 

SUAL: Her imâmın arkasında namaz kılınır mı? CEVAP Açıktan günah iledii bilinmeyen imamların arkasında namaz kılınır. mamların itikadî hatâları

bilinmiyorsa arkalarında namaz kılınır. (bni Âbidîn c.1,s.376) 

SUAL: Kâbeye arkasını dönmemek için imâm, yüzünü cemâate dönmese mahzuru olurmu? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 84/361

mâm yüzünü cemâate dönmezse mekruh olur. Çünkü mü'mine dönmek Kâbeye dönmektenevlâdır. mâmın yarım dönmesi iyidir. Hem yüzünü cemâate dönmü olur, hem de arkası kıbleyegelmi olmaz. Arkası kıbleye gelse de caizdir. (Hadîka, Muhammed Badadi s.46; Mektûbât-ıRabbani c.1,M.312) 

SUAL: Ramazanda bir evde cemâatle teravih kılıyoruz. Evde yalnız kadınlar oluyor. Sadeceimâm erkektir. Mahzuru oluyor mu? 

CEVAP Cemâatteki hanımların içinde imâmın, annesi, bacısı, halâsı, teyzesi veya hanımı yahut bir erkekbulunursa namaz kılınabilir. Bunların hiç biri yoksa halvet olacaı için, imâm bu yabancı kadınlaraimâm olamaz. (Dürer c.l,s.91; bni Âbidîn c.1,s.381) 

SUAL: Evde babamla annem namaz kılarken nasıl durmalıdır? CEVAP Aynı imâma uymayan bir erkekle bir kadının bir hizada kılmaları mekruhtur. Babanız imâm olursa

annenizin arkada durması lâzımdır. Eer aynı hizada dururlarsa, aralarında kalın bir perde yahuttadokuz ayaklık bir açıklık yoksa erkein namazı bozulur. (bni Âbidîn c.1,s.381; Halebî-yi Kebîr s.521) 

SUAL: Camideki cemâate gitmeyip hep evde çoluk çocukla cemâatle namaz kılmaktamahzur var mıdır? 

CEVAP Evde cemâatle kılmak, yalnız kılmaktan kat kat efdal ise de, bir özür olmadan camiye gitmemek

bid'atten, kerahatten hâli deildir. Hadis-i erifte ancak münafıkların cemâatle namazı terk edeceibildirilmitir. Bilhassa yatsı ve sabah namazlarını cemâatle kılmak münafıklara aır geleceibuyurulmutur. Münafıklık alâmetinin üstümüzde olmaması için özür hali hariç, muhakkak cemâatedevam etmeliyiz. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(nsana kötülük bakımından, müezzinin ezanını duyup, cemâate gitmemek yetiir.) Görüldüü gibi, hiç kötülüümüz bulunmasa bile, cemâate gitmeme kötülüü kötülük olarak kâfi

gelmektedir. Cemâatin fazileti ise pek büyükdür. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Müttekî bir âlim ile namaz kılan, peygamber ile kılmı gibidir.) (Uyûn-ül-besâir c.1,s.135; Halebî-yi Kebîr s.402; bni Âbidîn c.1,s.376) 

SUAL: Camideki safların birbiri arasında efdaliyet var mıdır? CEVAP Safların efdali birinci saftır. Sonra sırasıyle ikinci, üçüncü ve dier saflar gelir. mâma yakın

olmanın fazileti pek büyüktür. Baka bir rivayette ise, imâmın arkasında bulunan, sa tarafındakilere

çok, sol tarafındakilere daha az, dier saflarda olanlara öndekilerden daha az namaz sevabı verileceibildirilmitir. (bni Âbidîn c.1,s.382) 

SUAL: Bir odada cemâatle namaz kılınırken, aynı namazı kılmı bir kimsenin oradaoturmasında mahzur var mıdır? 

CEVAP Mahzur vardır. Odayı terketmesi evlâ olur. Eer abdesti var ise, öle ve yatsı namazlarının farzını

onlarla birlikte cemâatle kılması iyi olur. Nafile olur. (bni Âbidîn c.1,s.479,480) 

SUAL: Ankara'da ba'zı camilerin bodrumlarında ayrı bir mecsit var. mâmı gören veyasesini iiten cemâatten biri görülmeyen katlarda namaz kılmak sahih olur mu? Yalnız hoparlörkonuyor. Ba'zı müezzinler, "apartmanın katlarında da olsa, hoparlörle irtibat salandıı içinimâma uymak sahih olur" diyorlar. 

CEVAP mâmı görüp iitse bile, arada kayık geçecek kadar nehir veya araba geçecek kadar yol

bulunursa, imâma uymak sahih olmaz. mâmı veya cemâatten birini görmee ve sesini duymaaelverili penceresi olmayan duvar arada bulunursa imâma uymak sahih olmaz. Baka kattaki imâmveya imâmı iiten cemâatten biri, görülmeyen apartman katlarında namaz sahih olmaz. Hoparlör ileirtibat salanmı olmaz. Bir ehrin bütün camilerine hoparlör koyup bir camideki imâma uymaları sahiholmadıı gibi, bir apartmanın katlarındaki cemâati görünmeyen imâma uymak sahih olmaz. Bir zamanyazarın birisi, (Ankara radyo evindeki bir imâma Türkiye'deki bütün vatandaların uyarak namazkılmasını) teklif etmiti. Fıkıh kitaplarına bakmadan din hakkında konumak uygun olmadıı gibi, camiyaparken de, fıkıh kitaplarına bakmadan rastgele yapmak uygun olmaz. (bni Âbidîn c.1,s.394) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 85/361

SUAL: Hangi imamların arkasında namaz kılınmaz? CEVAP (Nûr-ül-îzâh) erhi haiyesinde bildirildiine göre aaıda yazılı altı artdan biri bulunmayan

imâmın arkasında kılınan namaz kabul olmaz. 1 — Müslimân olmak, Ebû Bekr Sıddîk ve Ömer Fârûkun halîfe olduuna inanmıyan, mi'râcı, kabr

azabını inkâr eden, imâm olamaz. 2 — Bulu yaında ya'ni bulua ermi olmak lâzımdır. 3 — Akıllı olmak. Serho ve bunak imâm olamaz.

 4 — Erkek olmak. Kadın, erkeklere imâm olamaz. 5 — Hiç olmazsa, Fâtiha-i erife ile bir âyeti doru okuyabilmek. Bir âyeti ezberlememi olan ve

ezberlese de, tecvit ile okuyamıyan, name yapan kimse, imâm olamaz. 6 — Özrsüz olmakdır. Özrü olan, özrü olmayanlara imâm olamaz.  Ebüssü'ûd efendi fetvasına göre, fâsıklann, günâh iledii bilinen imamların arkasında namaz

kılmamalıdır. Namazın artlarına ehemmiyet vermiyen imamların da arkasında namaz kılınmamalıdır. Mezheb farkı, imâm olmaa mâni deildir. Ancak Hanefîler, kendilerine göre abdestsiz olan

afıîlerin arkasında, âfiîler de kendi mezheblerine göre abdestsiz olduu bilinen Hanefî imamlarınarkasında namaz kılmamalıdır. Kılarlarsa da zayıf kavle göre caizdir. Bu devirde zayıf kaville ameledilir. (Merâkıl-felâh s.156; bni Âbidin c.1,s.387; Uyûn-ül-besâir c.1,s.217; Hulâsat-üt-tahkiks.12) 

SUAL: Küçük veya büyük camilerde imâmla veya imâmın arkasındaki safla üç saflık bo meydan bulunduu halde arkaya saf olmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Küçük camilerde arada cemâat olmasa da geride uymak caiz olur. Büyük camilerde ise olmaz.

Küçük câmilerde bir kii de yalnız baına arkada durursa mekruh olur. Bir kenarı yirmi metre olan camibüyük cami demekdir. (bni Âbidîn c.1,s.383,434; Dürer c.1,s.l06) 

SUAL: Bir kii imâmın arkasında nasıl durur? CEVAP Bir kii imâmın sa yanında hizasında durur. Ayaının topuu imâmın topuundan ileri olmazsa

namazı sahih olur. (Merâkı-felâh s. 166) 

SUAL: mâmın arkasında saflar nasıl teekkül eder? CEVAP Saf yapılırken ilk kii imâmın arkasında durur, ikincisi birincisinin saına, üçüncüsü soluna,

dördüncüsü ikincinin saına, beincisi üçüncünün soluna... olarak durur. Dier saflar da böyle teekküleder. Sadan balanarak saf yapılmamalıdır. (Dürer c.l,s.87; Halebî-yi Kebir s.521; Merâkıl-felâhs.167) 

SUAL: mâmın yüksek sesle namazda kıraat okumasında bir mahzur var mıdır? CEVAP mâmın namazda, ihtiyâcdan fazla yüksek sesle okuması, namazı bozmaz ise de haramdır.

Arkadaki cemâ'atin imâmın okuduunu duyması art deildir. (Dürer, c.1,s.80) 

SUAL: Cemâ'at bir kii olsa imâm, selâmdan sonra cemâ'ate yüzünü döner mi? O bir kiihanımı veya annesi gibi bir kadın olsa yüzünü dönmesinde mahzur var mıdır? 

CEVAP Her iki hâlde de cemâ'ate dönmese de olur. 

SUAL: mâm açıktan Fatiha veya zamm-ı sûreleri okurken imâma uyan kimseninsübhanekeyi okuması gerekir mi?

CEVAP Sübhanekeyi okumaz, imâmı dinler. (Tefsîr-i Kurtubî c.7,s.353) 

SUAL: Yazılarınızdan teganni yapmanın, ya'ni Kur'ân-ı kerîmi, türkü söyler gibi okumanınharam olduunu örendik. Böyle teganni yapan ve baka kusuru olmayan imâmla öle veikindi namazlarını cemâatle kılmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 86/361

Gündüz namazları sessiz okunduuna göre mahzuru yoktur. Teganni yaparken ma'nasınınbozulduunu herkesin bilmesi zordur. Meselâ, Kevser sûresini okurken ma'na bozulabilir de, ihlâssûresini okurken ma'na bozulmayabilir. Bir yerde teganni yapar da, ma'na bozulmayabilir. Bubakımdan u imâm kel, öteki kör diye bahane bulup camiden kaçmak uygun deildir. Birlik veberaberliin teessüsü için tecessüsü bırakmak lâzımdır. cabında zayıf kavillerle de amel ederek birliisalamaa çalımalıdır. (Hadîkâ, fitne bahsi) 

SUAL: Bir arkadaın farz kıldı

ını görerek o'na uydum. Namaz bitince (Ben namazı kendimiçin kıldım) dedi. Benim o'na uymam sahih oldu mu? 

CEVAP Sizin uymanız sahih olmutur. mâmın erkeklere imâm olmaı niyyet etmesi lâzım deildir.

(Hadîkâ c.1,s.!48) 

SUAL: yerimizin mescidinin kapısı kıble istikametindedir. Kapıdan içeri girince namazkılanlarla karılaıyoruz. Cemâatle namaz kılınırken kapıdan girip cemâatin önünden geçerekimâmın yanına durdum. Cemâatin önünden geçtiim için günaha girdim mi? 

CEVAP Küçük cami ve mescitlerde namaz kılanın önünden geçen günaha girer. Cemâat namaza

dururken dıarıdan gelebilecekleri düünerek bir kiinin geçecei kadar yer bırakmaları lâzımdı. Birkenarı yirmi metreden büyük olan camilerde ve kırlarda namaz kılanın önünden geçmek günah olmaz.Eer secde ettii yer ile durduu yer arasından geçerse yine günah olur. (bni Âbidîn c.1,s.426,427) 

SUAL: Cemâatle ikindi namazını kıldım. mâmın hâl ve hareketlerini beenmediim içinikindiyi iade ederken birkaç arkada (sen imâm ol) dediler. mâm oldum. Böyle içi rahatetmeyen kimsenin namazını iade etmesinde mahzur var mıdır? 

CEVAP mâm'ın namazının caiz olmayacaına zan ile hüküm verilemez. Kat'i olarak bilmek lâzımdır. Zan

ile tekrar kılınırsa nafile olur. kindiden sonra kıldıınız için nafile zaten caiz deildir. Nafile kılana iktidaedenlerin (uyanların) namazları da sahih olmaz. Kaza etmeleri lâzım olur. mâmın nafile kıldıınıbilmeyenlerin namazları sahih olur. mâm ise, söylemedii için günaha girer. (Mecelle 4.Madde; bniÂbidîn c.1,s.480) 

SUAL: Cemâatle namazın ehemmiyetini srarla yazmanızdan sonra günde dört vakitcemâate gidiyorum. Ancak ikindiyi asr-i sanide kılmak, asr-ı evvelde kılmaktan evlâ olduu için,ya'ni ikindiyi asr-ı sanide münferit kılmak, asr-ı evvelde cemâatle kılmaktan evlâ olduu içinikindi namazına cemâate gitmiyorum. Böyle yapmamda bir mahzur var mıdır? 

CEVAP Birlik ve beraberlie muhtaç olduumuz devirde, ikindiyi asr-ı evvelde cemâatle kılmak, asr-ı

sanide münferit kılmaktan evlâdır. Cemâate gitmeyi her müslüman kendisine büyük vazife bilmelidir.(Bedâyı' c.1,s.125;) 

SUAL: Hapishanedekiler, Cum'a günü Cum'a namazı kılamıyorlar. Öle namazını cemâatlekılmalarında mahzur var mıdır? 

CEVAP Özür ile Cum'a namazı kılamıyanların öle namazını ehirde cemâatle kılmaları mekruhtur.

Özürsüz Cum'a kılmayanın, Cum'a kılınmadan önce ehirde öle kılması haramdır. ehir demekvilâyet demek deildir. Muhtar veya Jandarma bulunan köyler ehir hükmündedir. (Mecma'ul-enhürc.1,s.165,170; bni Âbidîn c.1,s.548) 

SUAL: Öle namazı gibi sessiz okunan namazlara imâma sonradan uyan bir kimsenin,

sübhaneke okuması lâzım mıdır? CEVAP mâm sessiz okuyorsa sübhaneke okumalı ve imâm selâm verdikten sonra okumalar batan

olduu için sübhanekeyi yine tekrar okumalıdır. mâm sesli okurken sübhaneke okunmaz. mâmıdinlemek vâcibdir. Sübhaneke okumak sünnettir. (Tefsîr-i Kurtubî c.7,s.353; bni Âbidîn c.1,s.401;Dürer c.1,s.80) 

SUAL: (Yakınımızdaki bir cami imâmı, rükû ve sücud tesbihlerini üçten fazla söylüyor.mâmın üçten fazla söylemesi mekruh olduuna göre böyle bir imâmın camiine gitmektemahzur var mıdır?) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 87/361

CEVAP mâmın tesbihleri üçten fazla söylediini bilmek zordur. mâm yava yava üç defa söyleyene

kadar biz 9 defa söyleyebiliriz. Bu bakımdan bizzat kendisi söylemedikçe kafi olarak bilmek zordur.Hattâ bilinse bile birlik ve beraberlie muhtaç olduumuz devirde cemâati terk etmemek lâzımdır. 

Bir kimsenin yanlı namaz kıldıını söylemek fitneye sebep olabilir. Ancak tanımadıklara deil,söyleyince sözümüzü dinleyeceklere emr-i ma'ruf yapılır. Emr-i ma'ruf yapıyorum diye herkesinyanlıını söylemek doru olmaz. Birkaç kii arasında umumî olarak söylenebilir. öyle yapılıyor, öyleyapılması lâzımdır gibi.

(Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.29; Hadîka fitne bahsi) SUAL: mâmın cemâate dönmesi art mıdır? CEVAP Mü'mine hürmet, Kâbeye hürmetten önce gelir. Cemâat bir kiiden fazla olursa, mâmın

namazdan sonra kıbleye karı oturması mekruhtur. lk safta imâma karı namaz kılan yoksa, cemaatakarı oturmalıdır. (Mektûbât-ı Rabbani c.l,M.312) 

SUAL: Gazetenizi yeni tanıdım. Cemâatin ehemmiyeti ve fâsık olduu kafi olarakbilinmeyen bir imâmın arkasında namaz kılınmasını konu edilen yazınızı okudum. Çok doruyazmısınız. Allah razı olsun. Ancak cemaata gidemiyecek kadar özrü olanlar hakkında bir eyyazmamısınız. Meselâ benim bir ayaım topaldır. Her zaman cemâate gitmem ve yetimemmümkün olmuyor. Ayaım topal olduu için ma'zur sayılamaz mıyım? 

CEVAP Cemâatle namaz kılmaa farz diyen âlimler bulunduu gibi, vâcîb diyen âlimler de çokdur. Irak

âlimlerine göre vacibi, özürsüz bir kerre bile terk etmek günâh olur. Terketmeyi âdet haline getirmeksözbirlii ile günahdır. Bu bakımdan özürsüz cemâat terk edilmemelidir. 

Cemâate gitmemek için özür sayılan ba'zı hususları bildirelim: l— Hasta, 2— Felçli, 3— Bir ayaıkesik olmak, 4— Yürüyemiyecek kadar ihtiyar olmak, 5— Âmâ olmak. 6—Yamur, 7— Çamur. 8—Çok souk, 9— Karanlık. 10— Gece için çok rüzgâr, 11— Malın çalınma veya telef olma korkusu.12— Can tehlikesi. 13— Abdest sıkıtırması. 14— Yolcunun nakil vâsıtasını kaçırma korkusu. 15—Hastaya bakmak, 16— Fıkıh bilgisini örenmei kaçırma korkusu, 17— mâmın bid'at sahibi olduunukat'i olarak bilmek. 

Bir kimse, yukarıda bildirilen özürlerden dolayı cemâat için camiye gitmezse günaha girmez. Eerözrü gitmee mâni deilse yine cemaata gider. Herhangi bir sebeple cemâati kaçıranlar, evindehanımı veya çocukları ile cemâat olmalıdır. Cemâatsiz namaz kılmamaa gayret etmelidir. (bniÂbidîn c.1,s.371; htiyar c.1,s.57; Feth-ul-kadîr c.1,s.300; Ni'met-i slâm c.2,s.217) 

SUAL: (Cemâatle namaz kılarken imâm, kra sûresini sonuna kadar, yani secde âyetini de

okudu. Birkaç kii namazdan sonra tilâvet secdesi yaptı. Dierleri yapmadı. Yalnız veyacemâatle namaz kılarken secde âyeti okununca ne yapmamız lâzımdır?) 

CEVAP Yalnız namaz kılarken, secde âyetini okuyan kimse, hemen ayrıca bir secde yapıp ayaa kalkar.

Okumasına devam eder. Secde âyetini okuduktan iki-üç âyet sonra namazın rükû' una e ilirse vetilâvet secdesine niyyet ederse, namazın rükû veya secdeleri tilâvet secdesi yerine geçer. Cemâatlekılan ise, imâm secde okuyunca, imâmın okuduunu iitmese de, imâmla birlikte, ayrıca bir rükû ve ikisecde yapar. Cemâatin rükûda niyyet etmesi lâzımdır. Namaz dıında sonraya da bırakabilir. (bniÂbidîn, Merâkıl-felâh) 

MESBUK 

SUAL: Akam namazının ikinci rek'atine yetien kimse, imâmın birinci rek'atte okuduu

sûreyi duysa, imâmın birinci rek'atte okuduunu mu okumak lâzımdır, yoksa her hangi bir sûreokunsa olur mu? CEVAP Herhangi bir sûre okunsa olur. (bni Âbidîn c.1,s.401) 

SUAL: Camide ba'zan öle namazının farzının ikinci rek'atine yetiiyorum. Daha bennamazı bitirmeden imâm duaya balıyor. Son sünneti kılmadan imâmla birlikte dua etmem demahzur var mıdır? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 88/361

Farz ile sünnet, sünnet ile farz arasında, konumak ve dua etmek uygun deildir. Bunun içinnamazı bitirdikten sonra tesbihleri çekip ondan sonra dua etmeniz uygun olur. (Dürr-ül-muhtârc.1,s.4S7; Merâkıl-felâh) 

SUAL: mâma sonradan yetien mesbûk, imâm saa selâm verince ayaa kalkıyor. mâmsecde-i sehv yapıyor. Mesbûun secde-i sehv yapması lâzım mıydı? 

CEVAP Mesbûk, imâmla birlikte secde-i sehv yapmalıdır. Bunun için imâmın sol tarafına da selâm

vermesini beklemelidir. mâma tâbi olmak vâcibdir. (Halebî-yi Kebîr s.462) 

SUAL: Mesbûk imâma dördüncü rek'atin tehıyyatında yetise, imâm ile birlikte ettehıyyatüile salevâtları okur mu, yoksa sessiz mi durur? 

CEVAP mâm ile birlikte yalnız ettahıyyatüyü okur. Salli ve barii okumaz. (bni Âbidîn c.1,s.400) 

SUAL: mâma sonradan yetiip mesbûk olan kimseye uyulup namaz kılınabilir mi? CEVAP Mesbûk olana uyulmaz. (bni Âbidîn c.1,s.390,400) 

CUMA VE BAYRAM NAMAZLARI 

SUAL: Cum'a namazının eda artlarından birisi bulunmadıı için, Cum'a günü öle nemazıiçin imâma uyulup namaz kılınabilir mi?CEVAP Cum'a namazını kaçıran kimse, o günkü öle namazını kılar. Eda artlarından biri bulunmazsa,

böyle Cum'anın kabul olması übhelidir. Bunun için Cum'anın son sünnetinden önce (Âhır zuhur)namazı kılınmaktadır. Bu dört rek'atı kılarken (Üzerime farz olan son öle namazını kılmaa) diyeyahut (Vaktine yetiip de kılmadıım son öle namazının farzını kılmaa) diye niyyet etmelidir.Eer eda artlarından birisinin bulunmadıı kat'i ise o günkü öle namazı eda niyyetiyle kılınmalıdır.(bni Âbidîn c.1,s.541; Bedayı' c.1,s.265,269) 

SUAL: (Cum'a günü âhır zuhur namazı ile son iki rek'ate nasıl niyyet etmeliyiz?)  CEVAP Âhır zuhur namazını kılarken (Üzerime farz olan kılmadıım son öle namazını kılmaa) diye

veya (Kılmadıım son öle namazının farzını kılmaa) diye niyyet edilir. Son iki rek'ati kılarken de

vaktin son sünnetine niyyet edilir. (bni Âbidîn c.1,s.541; Ei'at-ül-leme'ât c.1,s.505) SUAL: Cum'a namazı kılınıncaya kadar kadınlar bekliyor, ondan sonra öle namazlarını

kılıyorlar. Beklemeleri lâzım mıdır?CEVAP Beklemelerine lüzum yoktur. Vakt girdikden sonra kılabilirler. (bni Âbidîn c. 1,s.549) 

SUAL: Âhır zuhur namazına nasıl niyyet edilir? Ba'zıları kılınmaz diyorlar. CEVAP Cum'a namazının son sünneti ile vaktin sünneti arasında (Âhır zuhur) ya'ni (Son öle) namazı

kılmaa niyyet ederek, ayrıca dört rek'at kılmalıdır. Bu dört rek'atı kılarken (Üzerime farz olan) diyeeklemelidir. (Üzerime son farz olan kılmadıım Öle  namazını kılmaa) diye niyyet etmek iyidir.Zira Cum'a kabul olmu ise, bu namaz, kaza namazı yerine geçer. Ömründe hiç kaza namazı olmayankimsenin namazlarını kaza etmesi mekruh deildir. htiyatla ameldir. (bni Âbidîn Cum'a bahsi) 

SUAL: Devamlı cemâatle namaz kılıyorum. Fakat bayram günlerinde camiye gittiim haldeiki vakti yalnız kılmak mecburiyetinde kaldım. Bu iki vakitte de terik tekbirini söylemeyiunuttum. imdi söylesem veya gelecek sene kurban bayramında söylesem olur mu? 

CEVAP Konutuktan sonra veya camiden çıktıktan sonra terik tekbirleri getirilmez. Unutmak özr sayılır.

Önümüzdeki bayramda kaza edilmez. Bayram günlerindeki bir namaz kazaya kalırsa, o namazı yinebu senenin Bayram günlerinden birinde kaza edince terik tekbirini de söyler. (bni Âbidîn c.1,s.563) 

KAZA NAMAZLARI 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 89/361

 SUAL: Kaza namazlarını kılarak ödediini zanneden kimse, yine kaza kılmaa devam etse

mahzuru var mıdır? CEVAP Cenâb-ı Hak insanların zannına göre muamele edecektir. Namaz kazası kalmadıını zanneden

kimsenin kaza namazı kılmaa devam etmesi gerekmez. Kerahatinden übhelendii namazları, pekuygun olmayan imamların arkasında kıldıı namazları kaza etmesinde mahzur yoktur. Teheccüd,kuluk, evvabin gibi namazları kılarken, kazası olan kimse, kaza namazına da niyyet ederse, hemkazası ödenmi .olur, hem de adı geçen nafile namazların sevabına kavuulur. (bni Âbidîn c.1,s.542) 

SUAL: Sabah namazını ba'zan güne doduktan bir saat sonra kılıyorum. Ne diye niyyetederek kılmam lâzımdır? 

CEVAP Sabah namazı güne doduktan sonra kazaya kalmı olur.Öleye yarım saat kalıncaya kadar sünnetiyle birlikte kaza edilir. Öleden sonraya bırakılırsa artık

sünneti kaza edilmez. Sebebsiz namazı kazaya bırakmak büyük günahtır. Bahsettiiniz ekilde kazaya kalan sabah namazını kılarken, (Bugün kazaya kalan sabah

namazının sünnetini veya farzını kılmaa) diye niyyet edilir.(bni Âbidîn c.1,s.487) 

SUAL: Kazası olan zuhru âhiri nasıl kılar? CEVAP Seâdeti Ebediyye'de kaza kılmanın ehemmiyetinde uzun yazılıdır. 

SUAL: Zaruretsiz senelerce namaz kılmıyan kimse, ben sefere de çıkmıtım diyerek ba'zınamazlarını kasrederek iki rek'at olarak kaza etmesinde mahzur var mıdır? 

CEVAP Hepsini dört rek'at olarak kaza etmelidir. Namaz kılmaa baladıktan sonra seferde namazı

kazaya kalırsa, onu geciktirmeden kasrederek, ya'ni dört rek'atlı farzları iki olarak kaza eder. (Dâmâdc.1,s.164) 

SUAL: Yatsının son sünneti yerine vitiri kaza ederken dikkati çekiyor. Ne yapmak lâzımdır? CEVAP Vitir kazası kılarken çifte vitir kılmak, bildirdiiniz gibi, dikkati çekiyorsa, vitir kazası yerine sabah

namazının farzı kaza edilebilir. (Nevâdir-i fıkhıyye) 

SUAL: Farz kazası olan tesbih namazı kılabilir mi? CEVAP Farz kazası olanların tesbih namazı kılmaları uygun deildir. (Fütûh-ul gayb haiyesi s.323)

SUAL: Vaktin Sünnetleri yerine kaza kılmakta mahzur var mıdır? CEVAP Hanefî mezhebinde olduu gibi, afiî mezhebinde de farz namaz kazası olanın sünnetler

yerine kaza kılması gerekir. Ancak sabah namazının sünneti vacibe yakın müekked bir sünnet olduuiçin sünnet niyyetiyle kılmalıdır. (Nevâdîr-i fıkhıyye) 

SUAL: (Müdmerat) kitabında, kazası çok olan kimsenin, vaktin sünnetleri yerine kazanamazı kılınması icabettii yazılıymı. Müdmerat mu'teber midir? 

CEVAP Müdmerat, Kuduri kitabının erhidir. Kıymetli bir fıkıh kitabıdır. Yusuf bin Ömer yazmıtır. 

SUAL: Günde bir vakit namazım kazaya kalıyor. Ne yapmam lâzımdır? CEVAP Namaza çok ehemmiyet vermeli, bir vaktini dahi kaçırmamalıdır. Namaz kıldıran i yerlerini tercih

etmelidir. 

SUAL: (Gazetenizi okuyor, istifade ediyoruz. Gazetenizin tavsiye ettii yayınlarını daokuyoruz. Farzın ehemmiyeti bildiriliyor. Binlerce nafilenin bir farzın yerini tutamıyacaı yazıldı.Ba'zıları, (Farzların noksanlıklarını nafile tamamlıyacaktır. Meselâ bir adamın be günlük kazanamazı varsa, o miktar da nafile namazı varsa bunun yerine geçecektir.) diyorlar. 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 90/361

Farz ile nafile arasındaki fark için, (mâm-ı Rabbani hazretlerinin ilim hazinesi Mektûbât isimlieserinde buyuruluyor ki: 

nsanı Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuturacak iler, farzlar ve nafileler olmaküzere ikiye ayrılır. Farzların yanında nafilelerin hiç kıymeti yoktur. Bir farzı vaktinde yapmak, binsene nafile ibâdet yapmaktan daha fâidelidir. Hangi nafile olursa olsun, ne kadar hâlis niyyetedilirse edilsin, ister namaz, oruç, ister baka nafileler olsun, hep böyledir. Hattâ farzlarıyaparken, bu farzın sünnetlerinden bir sünneti ve edeblerinden bir edebi gözetmek de, böyle

çok fâidelidir. Hazret-i Ömer, sabah namazını cemâatle kıldıktan sonra cemâate baktı. Birini göremedi. Buyurduki: 

 — Filân kimse cemâatte yoktur.  —O kimse gecenin çok saatlerinde uyumaz. Belki imdi uykuya dalmıtır, dediler. Hazret-i Ömer, buyurdu ki:  — Eer bütün gece uyuyup da, sabah namazını cemâatle kılsaydı daha iyi olurdu. Bundan anlaılıyor ki: Bir edebi gözetmek ve tenzihi olsa da bir mekruhtan sakınmak çok

fâidelidir. Tahrimi olan mekruhtan sakınmanın fâidesini artık düünmelidir. Evet bu nafile iler, farzlarıgözetmek ile ve haramlardan, mekruhlardan sakınmak ile birlikte yapılırsa elbette daha güzel, çokgüzel olur. Fakat böyle olmazsa pek zararlı olur. Meselâ, zekât olarak az bir parayı bir müslümanfakire vermek, nafile olarak dalar kadar altın sadaka vermekten, hayrat, hasenat ve yardımyapmaktan kat kat daha iyidir, kat kat daha çok sevabtır. Zekât miktarı bu az parayı verirken bir edebigözetmek, meselâ akrabadan bir fakire vermek, (akrabaya verildii için), nafile iyiliklerden kat kat dahafâidelidir. Bundan anlaılıyor ki, yatsı namazını gece yarısından sonra kılmak ve böylece gece namazısevabını da kazanmayı düünmek çok yanlıtır. Çünkü yatsıyı gece yarısından sonra kılmakmekruhtur. (Gece yansı, akam namazının girii ile, sabah namazının girii arasındaki zamanınyansıdır.) Mekruh yalnız olarak söylenince tahrimen mekruh demektir. 

Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Allahü teâlânın bir kulunu sevmemesi, onun fâidesiz eylerle uramasından anlaılır.) Bir farzı yapmayıp da, bir nafile ibâdeti yapmak da, bouna uramaktır. Bunun için ne ile vakit

geçirdiimizi incelemeliyiz! Yapılan nafile hac bile olsa dikkat etmelidir! Nafilenin kıymeti farzın yanında hiç gibidir. Okyanus

yanında bir damla kadar bile deildir. Nafilenin kıymeti, sünnetin yanında bile böyledir. Sünnet defarzın yanında, okyanus yanında bir damla su gibidir. Aradaki büyük farkı iyi anlamalıdır. Çok kimselerbunu bilmedii için, farzları bırakıp nafilelerin yayılmasına çalııyorlar. Bu kötü hallerin zulmeti ilegünahlar, bid'atler çoaldı. 

(Üzerinde farz borcu olan kimse, kazasını kılmadan nafile kılarsa, bo yere zahmet çekmi olur. Bu kimse kazasını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nafile namazlarını kabul etmez.) 

Abdülkadir-i Geylânî hazretlerinin yazdıı bu hadis-i erifi Abdulhak-ı Dehlevî  açıklarkenbuyuruyor ki: 

(Bu haber, farz borcu olanların, sünnetlerinin ve nafilelerinin kabul olmayacaınıgöstermektedir. Sünnetler farzları tamamlar demek, farzlar yapılırken, bunların kemallerinesebep olan bir ey kaçırılırsa, sünnetler kılınan farzın kemal bulmasına sebeb olur. Farz borcuolanın kabul edilmeyen sünnetleri bir ie yaramaz.) 

mâm-ı Beyhekî buyuruyor ki: (Yapılan farzların içindeki sünnetler noksan kalırsa, nafilelerle bu noksanlar tamamlanır.

Yapılmamı farzların yerine nafileler geçmez.) Özürsüz kaçırılan farzların yerini hiç bir nafile tamamlamaz. Sünnet de nafile demektir. (Mektûbât-ı Rabbânî c.2,M.87, c.1,M.29, 59,96,123; Fütûh-ül-gayb Haiyesi s.323) 

SUAL: Birkaç günlük veya birkaç vakit kaza namazı kılarken her vakit için ayrı ayrı ezanokumak mı lâzımdır, yoksa bir kere okumak kâfi gelir mi? 

CEVAP Birkaç vakit veya birkaç günlük kaza namazı kılarken bir defa ezan okumak kâfi gelir. Fakat hernamaz için ayrı ayrı ikâmet okumalıdır. (bni Âbidîn c.1,s.261) 

SUAL: (Evde kaza namazı kılarken veya yolculukta sırf kendim için yavaça ezan okduumzaman ellerimi kulaklarıma koymam gerekir mi? 

CEVAP Yava ezan okurken eller kulaklara konmaz. Ancak yüksek sesle okurken elleri kulaklara koymak

sünnettir. Yava okuyanın ellerini kulaklarına koyması sünnet deildir. (Me'ârif-üs-sünen c.1, s.197;Tebyîn ezan bahsi; Bahr-ür-râ'ık c.1, s.260) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 91/361

 SUAL: Camide kaza namazı kılmakta mahzur var mıdır? CEVAP Namazı kazaya bırakmak günahtır. Günahını açıklamak da uygun deildir. Fakat günümüzdeki

birçok insanın kaza namazı olduu için kaza kılmak abes karılanmaz. 

SUAL: Bir günlük kaza namazını pepee kılarken her namazdan önce ezan okumak ve her

namazdan sonra âyetel-kürsîyi okuyup tesbih çekmek gerekir mi? CEVAP Kaza kılarken yalnız bir defa ezan okuyup sonunda âyetel-kürsîyi okumak kâfidir. Ya'ni her namaz

için ayrı ayrı deil, hepsi için bir defa ezan ve sonunda tesbih çekmek kifayet eder. Her namaz içinkamet getirilir. Kadın için ezan ve kamet yoktur. (bni Âbidîn c.1,s.257) 

SUAL: Sabah namazını vaktinde kılamadım. Güne dodu. Nasıl olsa kazaya kaldı diyeöleden sonra kılmakta mahzur var mıdır?

CEVAP Geciktirme günahı pek büyüktür. Öle vaktine yarım saat kalıncaya kadar sünneti ile birlikte kaza

edilmelidir. (bni Âbidîn 

SUAL: stihare namazı kılarken kazaya da niyyet edilse mahzuru olur mu? CEVAP Nadiren yapılan ibâdetlerde kazaya niyyet edilmez.

SUAL: (Farz namaz kazası olanın nafile kılamıyacaı hangi kitapta yazmaktadır?) CEVAP Hemen her kitapta yazmaktadır. Meselâ Abdülkadir-i Geylânî hazretlerinin (Fütuhül-gayb) isimli

kitabındaki hadis-i erîf öyledir: (Üzerinde farz borcu olan kimse, kazasını kılmadan nafile kılarsa, bo yere zahmet çekmi 

olur. Bu kimse, kazasını ödemedikçe, Allahü teâlâ onun nafile namazlarını kabul etmez.) 

SUAL: Be vaktin farzından herhangi birisini kılınca, sahih ve kabul olduundan çok übheetsem ve böyle übheli kıldıım namazlar çok olsa, bunları iade etmek veya kaza etmek gerekirmi? 

CEVAP Kılınan bir namazın sahih veya kabul olmasında übhe edilince, kazası olan kimse, (Vaktine

yetiip de kılmadıım son... namazının farzını kılmaa) diye niyyet etmelidir. Ondan önce kılmadıı

bir namazı kaza etmi olur. Eer son kıldıı namaz kabul olmamısa, bu kıldıı eda olur. (bni Âbidînc.1,s.541,542) 

SUAL: Senelerce kaza borcum vardır. Ne kadarının seferde kaldıını bilmiyorum. Hepsinidört rek'at olarak kaza etmemde mahzur var mıdır? 

CEVAP Kasden dört kılınmadıı için mahzuru yoktur. 

SUAL: Kazası çok olan kimsenin sünnetler yerine kaza kılmasında mahzur var mıdır? CEVAP "Namazı, er'i özürsüz, vaktinden sonra kılmak, büyük günahdır. Kaza etmekle bu günah

afvolmaz. Ayrıca tevbe veya hac etmek de lâzımdır." (Dürr-ül muhtar c.1, s.286) "Bir namazı, düman karısında kılmak mümkin iken, terk etmek yediyüz büyük günâh ilemek

derecesindedir." (Câmi'ül fetâvâ). "Farz veya vâcib bir namaz, ancak iki özürle kazaya bırakılır: l— Düman karısında olmak, 2—

Seferdeki kimsenin, hırsızdan, yırtıcı hayvandan, selden, fırtınadan korkmasıdır. Bunları oturarak,herhangi bir tarafa dönerek veya hayvan üzerinde îmâ ile de kılamadıı zaman, kazaya bırakabilir. Buiki sebeple kazaya bırakmak, uyku ve unutmak sebebi ile kaçırmak günah olmaz." (Dürr-ül-muhtâr) 

Bütün fıkıh kitablarında (Terk edilmi namaz) denilme-mekte, (fâite), ya'nî (kaçırılmı namaz)denmektedir. Çünki, bir müslüman namazlarını terk etmez. Ancak yukarıda bildirilen bir özür ilekaçırabilir. Bu bakımdan kaçırılan namaz sayısı az olur. Bilindii gibi terk edilmi namaz sayısı iseseneleri bulmaktadır. Kaçırılmı namaz ile terkedilmi namazın kazası aynı deildir. 

KAÇIRILAN NAMAZLARIN KAZASI: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 92/361

Namazları, fevt etmek, ya'nî kaçırmak, ya'nî, yukarıda bildirilen bir özürle kazaya bırakmak günâholmadıı için, bunların kazalarını, sünnetleri ve dier nafileleri kılacak kadar geciktirmek günahdeildir. Hanefî mezhebinin hükmü öyledir: 

"Be vakit namazın sünnetlerini ve hadis-i erifle övülmü olan, Duha, Tesbih, Tahiyyetülmescid... gibi namazları kılmak, fevt edilen (kaçırılan) kaza namazlarını kılmaktan evlâdır." (bniÂbidîn, Halebi v.s.) 

Dier üç hak mezhebde ise hüküm bakadır. âfiîde kaçırılmı namazı olanın sünnet kılmasıharamdır. Maliki ve Hanbelîde ise kaza kılması evlâdır.

 TERK EDLEN NAMAZLARIN KAZASI: afiî, Mâliki ve Hanbelî mezheblerinde bir kimsenin terk edilmi namazı olmaz. Çünki, namazı

özürsüz terk etmek Hanbelîde küfr olduu için, namazı terk eden kimse mürted olarak öldürülür,müslüman mezarlıına konmaz, da baında bir yere kuyulanır. afiî ve Malikîde ise, had cezasıolarak kılıçla katledilir. Hanefîde ise, namazı terk eden habs edilir. Veya namaz kılıncaya kadardövülür. 

FARZ VE VÂCB ÇN SÜNNET TERK EDLR "Vacibi geciktirmemek için sünnet terk edilir." (bni Âbidîn S.316 ve 450) "Bir kimse, imâma, ikinci rek'atine yetiirse, sünneti terk ederek imâma uyar. Çünki, sabah

namazının sünneti (vacib ayarında çok kuvvetli bir sünnet olmasına ramen) cema'atten hasılolan 27 farz sevabından birisine bile yetiemez." (bni Âbidîn) 

"Bir hâkim vazifesini yapmak için, bir talebe din dersini kaçırmamak için sabah namazınınsünnetinden baka sünnetleri terk edebilir.' (Dürrül muhtar, bni Âbidîn) 

Buna benzer bir ibare Türkçe Nimet-i slâm kitabında da vardır. Demek ki, bir farz bir özre mebni terk edilebildii gibi, bir sünnet de terk edilebilmektedir. "Vâcib dînin bildirdii özrlerle terk edilir. O halde, sünnet dînin bildirdii özrlerle elbet terk edilir."

(bni Âbidîn S. 433)MEKRUH LEMEMEK ÇN SÜNNET TERK EDLR 

"mâm sabah namazını kıldırmaa balarken gelen kimse, caminin dıında veya içerde, direkarkasında sünneti kıldıktan sonra imâma uyar. Böyle cema'atten ayrı bir yer bulamazsa hemen imâmauyar. Çünki cemâ'atle namaz kılınırken, yalnız olarak namaza balamak mekruhtur. Mekruhilememek için sabah sünneti terk edilir." (Dürrül muhtar). 

"Mekruh iliyerek sünnet yapılmaz." (bni Âbidîn). SÜNNET YERNE KAZA KILMAK: 

"Büyük âlim bni Nüceyme soruldu ki, bir kimsenin kazaya kalmı namazları olsa, sabah, öle,ikindi, akam ve yatsının sünnetlerini bu namazların kazalarına niyyet ederek kılsa, bu kimse

sünnetleri terk etmi olur mu? Cevabında, sünnetleri terk etmi olmaz. Çünki be vakit namazınsünnetlerini kılmakdan maksat, o vakit içinde, farzdan baka bir namaz daha kılmakdır. Sünnet yerinekaza kılmakla sünnet de yerine getirilmi olur. Kaza borcu olanların, her namaz vakti, o vaktinfarzından baka namaz kılarak sünneti yerine getirmesi için kaza kılması lâzımdır. Çünki çok kimse,kaza kılmayıp sünnetleri kılıyor. Bunlar Cehenneme gidecekdir. Halbuki sünnetlerin yerine kaza kılanCehennemden kurtulur." (Nevadir-i fıkhıyye fi-mezheb-il eimmet-il hanefıyye). 

SÜNNET NAFLE NAMAZ DEMEKTR: "Be vakit namazın sünnetlerini oturarak kılmak caizdir. Çünki, bu sünnetler nafile

namazdır." (Cevhere) "Nafile, farz ve vâcib olmıyan ibâdet demektir. Bütün sünnetlere nafile denir." (Tahtâvi). 

FARZ KAZASININ EHEMMYET: Hazret-i Ali "radıyallahü anh"ın rivayet ettii hadis-i erîfde buyuruluyor ki: "Üzerinde farz borcu olan kimse, kazasını kılmadan, nafile kılarsa, bo yere zahmet çekmi 

olur. Bu kimse kazasını ödemedikçe, Allahü teâlâ onun nafile namazlarını kabul etmez." (Fütuh-ul gayb 48. makale). 

Hadîs-i erife i'tiraz mümkün mü? Abdülkadir-i Geylâni hazretleri, aynı makalede buyuruyor ki: "Farz borcu varken sünnet ile megul olmak ahmaklıktır. Farz borcu olanın sünnetleri kabul

olmaz. Kaza borcu olanın sünnet kılması, alacaklıya borçlunun hediyye götürmesine benzer ki,elbette kabul olmaz. Kaza borcu varken sünnet kılan kimse, sultan da'vet ettii halde, gitmeyiponun hizmetçisiyle vakit geçiren kimse gibidir. Mü'min bir tüccara benzer, farzlar onunsermayesi, nafileler ise kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan kazanç elde edilemez. " (Fütuh-ulgayb 48. makale). 

"Sünnetlerin farzlar yanındaki kıymeti deniz yanında bir damla su gibi bile deildir.(Mektûbât c.1,s.260. mek.). 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 93/361

Farzlar, bir duvar gibidir. Sünnetler ise duvar üzerine vurulan süs gibidir. Hiç duvar yapılmadansüs olur mu? Seyyid Abdülkadir-i Geylâni hazretlerinin ifadesiyle farz borcu varken sünnet kılmaaçalıan kimse (duvarı yapmadan süs vurmaa, badana yapmaa çalıan kimse gibi) ahmaktır. 

HARAM LEMEMEK ÇN FARZ TERK EDLR: Zengin bir kadına hac farz olduu halde, yanında kocası veya mahremi olmadan üç günlük yola

gidemez. "Bir kimse, senelerce namaz kılsa, fakat hangilerinin ilk ve son sünnet olduunu bilmese,

hepsini farz niyyet ederek kılsa, hepsi kabul olur. Çünki sünnetlere farz diye niyyet edilirsesünnet kabul olur." (Fetavâ-i kübra S.26). Sünnetlere sünnet diye niyyet etmenin art olmadıına bir kaç vesika daha verelim: "Be vaktin sünnetleri, nafile niyyetiyle veya yalnız namaza niyyet ile sahih olur." (Ebah). "Be vakit namazın sünnetleri ve teravih namazı, aslında nafile namazdır. Bunları kılarken,

yalnız namaza diye niyyet yetiir." (Dürer). "Camiye girince farz, sünnet ve herhangi bir namaz kılınırsa, tahiyyetül mescid de kılınmı 

olur. Kılınan namazlara tahıyyetül-mescid diye de ayrıca niyyet etmee lüzum yoktur." (bniAbidîn ve Nurulizah). 

"Tatarhaniyye'de kazaya kalmı namazı olup olmadıını bilmiyen kimsenin öle, ikindi veyatsının sünnetlerinde zamm-ı sûre okuması daha iyi olur, buyuruldu. Bundan maksat,sünnetlere kaza niyyet etmesi ve zammı sûre okuması daha iyi olur demektir.' (Uyun-ül-besairS.103). 

NAFLE NAMAZLAR 

SUAL: Tavsiye ettiiniz kitaplarda (Son rek'atta oturmayıp beinci rek'atin secdesinitamamladıktan sonra hatırladı ise, farz namazı nafile ekline döner.) ifadesinden o namazın iadeedileceini anlıyorum. Anladıım doru mudur? 

CEVAP Evet dorudur. (bni Abidîn c.1,s.503) 

SUAL: Seferde iken yatsı namazını kıldım. Teravihi kılmamıtım. Bir camide teravihkılındıktan sonra vitri cemâatle kıldım. Teravihi kılmadıım için vitrim sahih oldu mu? 

CEVAP Teravih kılmayan da vitri cemâatle kılabilir. (Merâkıl felâh Haiyesi s.211; Dâmâd c.1,s.137;

Dürr-ül-müntekâ c.1,s.137) 

SUAL: Tesbih namazını ve dier nafile namazlarını cemâatle kılmak caiz midir? CEVAP Teravih namazı hariç, tesbih namazını ve dier nafile namazları cemâatle kılmak mekrûhdur.

(Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.288) 

SUAL: Yatsı namazını ve vitri kıldıktan sonra, cemâatle yatsı namazını kılanlararastlıyorum. Bunlarla yatsı namazının farzını tekrar cemâatle kılmakta mahzur var mı? 

CEVAP Nafile olarak kılınmı olur. Bir yerde cemâatle namaz kılınırken orada oturmak uygun olmaz.

Onun için abdestli bulunup hemen cemâatle birlikte o namazı kılmalıdır. Abdesti yoksa onlarınyanından uzaklamalıdır. Öle ile yatsı namazını kıldıktan sonra cemâat olursa, nafile olarak tekrarkılınır. Sabah ve ikindinin farzından sonra nafile kılmak mekruh olduu için, bu namazları kılmı olan,tekrar kılmamalıdır. (Halebî-yi Kebîr s.511; Dürer c.1,s.121; Merâkıl-felâh s.245) 

SUAL: O günkü sabah namazını kılmayıp kuluk vakti kaza etmek üzere camiye girenkimse, hem kazaya kalmı sabah namazının sünnetine, hem tahıyyetül mescid namazına, hemde kuluk namazına niyyet etse, böyle üç niyyetli namaz sahih midir? 

CEVAP Sabahın sünnetini kaza edince tehıyyetül mescid de kılınmı olur. Ayrıca tehıyyetül mescide de

niyyet edilince sevabının çok olacaı bildirilmitir. (Merâkıl-felâh s.215) 

SUAL: Üç rek'atlik namazda, unutarak dördüncü rek'ate kalkan kimse, secdeyi deyapdıktan sonra hatırlasa, rek'ati bee mi temâmlar? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 94/361

Bee temâmlamaz, dörde temâmladıktan sonra selâm verir. Namaz nafileye döndüü için farzıtekrar kılması lâzım olur. (bni Âbidîn c.1,s.501) 

Gözümüze nur verir,Gönüile sürur verir,nsana huzur verirTürkiye okumalı. 

Bir gün tükenir takat,Gözlerin olur sakat,Hemen al, deme fakat,Türkiye okumalı.

Kötülükten kaçarak,Hakka kucak açarak, lim irfan saçarak,Türkiye okumalı. 

Arif olan görüyor,Herkes gönül veriyor Geç kalsa özleniyor Türkiye okumalı. 

YED KÖPRÜ 

Hakikî mü'min, sâlih müslüman olarak yaayıp imanla ölmek için yedi köprüyü geçmek lâzımdır.Bu köprüler, ilim, pimanlık, ekıya, belâ, sebep, ihlâs ve ükür köprüleridir. Her köprü nasıl geçilirizaha çalıalım! 

LM KÖPRÜSÜ 

limsiz bir ey olmaz, îlim örenmek herkese farzdır, ilim, hakikî bir rehberdir, ilim balara taçtır,herkes ona muhtaçtır. Doru ibâdet yapabilmek, hakkı bâtıldan ayırmak, her sahada ilerlemek için ilimörenmek arttır. lmi bugün bir âlimden örenmek kolay olmadıına göre, herkes bir âlimdenörenemiyeceine göre, hakikî islâm âlimlerinin yazdıkları mu'teber kitapları okuyarak örenmeklâzımdır. Alimin ibâdet edene üstünlüü, Peygamber aleyhisselâmın insanlara olan üstünlüü gibidir.Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: 

(Âlimin yüzüne bakmak, gündüzleri oruç tutup, geceleri namaz kılarak bir sene ibâdetetmekten daha kıymetlidir.) 

(Âlimin uykusu, câhilin ibâdetinden hayırlıdır.) Âlimin uykusu bile ibâdettir. Câhil,ibâdet ediyorum diye bid'at ileyebilir, günaha ve küfre düebilir.

Hakkı söyleyeceim diye fitneye sebep olabilir. Onun için (Câhil ile bal yeme, âlim ile ta taı.) demilerdir. 

lmi aaca benzetirsek, ibâdet bu aacın meyvesi gibidir. Aaç olmadan meyve olmaz. Fakatmeyvesiz aacın az da olsa kıymeti vardır. Odun olarak istifade edilebilir. Bunun için ilmiyle âmilolmayan âlimi muma benzetirler. Bakalarını aydınlattıı halde, kendisini yakıp bitirir. 

Herkesin tevhid ilminden doru itikadı bilecek kadar örenmesi ve namaz-oruç gibi ibâdetler içinlüzumlu ilimleri bilmesi farzdır. Herkese her ni'meti gönderen yalnız Allahü teâlâdır. Her eyi var edenancak O'dur. Her varlıı her an varlıkta durduran hep O'dur. Allahü teâlâ birdir, ortaı ve benzeri

yoktur. Bütün noksan sıfatlardan beridir. Kullardaki bütün iyi sıfatlar O'nun lütf ve ihsanıdır. Hayatımız,aklımız, bilgimiz, gücümüz, iitmemiz, söyleyebilmemiz hep O'ndandır. 

lim köprüsü meakkatli ise de, hedefe ulaabilmek için geçilmesi arttır. hlâssız ve ibâdetsiz buköprü geçilmez.Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Kim öünmek, sefihlerle mücadele etmek ve halkın teveccühünü kazanmak için ilimörenirse, Allah onu Cehenneme sokar.) Peygamber aleyhisselâm, mi'rac gecesiCehennemdekilerin çounun fakirler olduunu görmütü. Bu fakirlerin, mal-para fakiri deil, ilimfakirleri oldukları bildirilmitir. 

O halde, Allahü teâlânın emir ve yasakları örenilip, ilmiyle âmil olmaa çalıılırsa Allahın izniylebu köprü geçilmi olur. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 95/361

 PMANLIK KÖPRÜSÜ 

lim köprüsünü geçen kimse, günahlarına piman olup tevbe etmesi lâzımdır. Tevbe etmeyenibâdetlerinde muvaffak olamaz. Çünkü günahların yükü, aırlıı, perianlıa sebep olur. Her günah birba, bir engeldir. Bu baları koparıp engelleri aarak iyilik yapmak zordur. Günahlar kalbi karartarakher türlü hayra mani olurlar. Bir kimse de hayra koma arzusu yoksa, günahlarla balanmı demektir. 

Geçmi günahlara tevbe edip bir daha ilememee azmetmedikçe, yapılacak ibâdetler makbulsayılmaz. Günahlara piman olmak ve hakkına tecavüz ettii kimselerin rızasını almak farzdır. 

Tevbe, Allahü teâlânın gazabından korkarak rızasına kavumak için, daha önce iledii günahlarıbir daha ilememee azmetmektir.

Tevbenin doru olabilmesi için dört art vardır: 1- Bir daha günah ilemiyeceine kesin olarak karar vermek. 2- lemedii deil, iledii günahlara tevbe etmek. lemesi muhtemel olan günahlardan da

Allahü teâlâya sıınmak. 3- Tevbe ettii günahı tekrar yapacak güçte olmalıdır. Meselâ ekıyalık yapıp da felçli olan

kimsenin, artık ekiyalık yapmıyacaım demesi abes olur. stese de yapamaz. Fakat yalan, iftira gibigünahları ileyebilir. Yapabilecei günahlara tevbe etmelidir. 

4- Tevbe, sırf Allahın rızasına kavumak ve gazabından kurtulmak için yapılmalıdır. Dünyevigayelerle yapılan tevbe makbul deildir. Meselâ insanların korkusundan dolayı tevbe etmi olmamalıdır. Midesi arıdıı için içkiyi bırakan kimse içkiyi bırakmı sayılmaz. Midem iyi olsaydı

içerdim, diye düünen kimse tevbe etmi deildir. Tevbe demek, piman olmak demektir. Hadis-ierifte buyuruldu ki: (Günahlara pimanlık, tevbedir.) Bu pimanlık Allah rızası için olmalıdır. Bir kimse kasden günah ilemedikçe, yanılarak iledii

günahlar afva urar. Tekrar günah ileme korkusu, geçmi günahlara tevbe etmee mani deildir. Tevbeyi bin kerre

bozsak da yine tevbe etmeliyiz. Günahlar üç kısımdır: 1- Namaz kılmamak, oruç tutmamak gibi kazası farz olan günahlar. Bunlar için tevbe edip ilk

fırsatta kaza etmee çalımalıdır. 2- çki içmek ve faiz yemek gibi günahları bir daha yapmamak için tevbe etmelidir. 3- nsanların hakkıyle alâkalı günahlar. Bu günahlar, mal, can, namus ve gıybet hususunda

olabilir. Bakasının malı alınmısa, sahibi belli ise derhal verip helâllamalıdır. Sahibi ölmü veya

bilinmiyorsa yapılan bütün hayır ve hasenatın sevabı üzerinde kul hakkı bulunanlara baılanmalıdır.Biri gıybet edilmise, gıybet edildii söylenerek halâllik dilemelidir. Yaptıı gıybeti söylemek dahabüyük bir fitneye sebep olacaksa, onun bizden razı olması için Allahü teâlâya çok yalvarmalıyız! 

Bu köprü, aılması güç, bir an önce geçilmezse daha büyük zararlara sebep olan bir köprüdür.Gecikmesi çok tehlikelidir. Günahla kalb kararır, piman olup tevbe etmedikçe kalb temizlenmez. Eergünahlarımız bizi korkutmuyor, ibâdet etmee zaman ve zemin bulamayıp doru yola gelemiyorsak,kalbimiz kararmı demektir. 

Hiç bir günahı küçük görmemelidir. Küçük günahlar devamlı ilenince büyük günah olur. Günahlarinsanı küfre kadar sürükleyebilir. Her gün tevbe ve istifar etmelidir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Sizin hayırlınız, günahı çok olduu halde, ümitsizlie dümeyip çok tevbe eden ve Allahayönelip ona yalvaranınızdır.) 

Günahlarımızı teker teker düünerek alamalıyız. Kırık kalble Allahü teâlâya dua etmeliyiz! (Ey Rabbim, kaçak kulun, aciz kulun, günahkâr kulun, kapına geldi. Senden afv ve mafiret

diliyor. Günahlarımı afvet, ömrümün kalan kısmında sana isyan etmekten beni koru! Çünkü her

ey senin kudretindedir.) diye dua ve tevbe etmelidir. Bu köprüyü de geçmek için kaide: (Günahta nasıl acizlik gösteriyorsan tevbede de acizlik gösterme!) 

EKIYALAR KÖPRÜSÜ 

Ekiyalar köprüsünde insanı soyup soana çevirecek dört ekiya bulunmaktadır: Bunlar, dünyanınfâidesiz megalesi, kötü arkada, eytan ve nefsdir. 

Dünyanın fâidesiz eyleri geçicidir. yilikler âhıret içindir. Ebedî olanı geçici olana tercih etmelidir.Dünyanın fâidesiz eylerinden yüz çevirip Allah sevgisiyle dolmalıdır. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 96/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 97/361

urayabilir, malını mülkünü kaybedip iflâs edebilir. Bu felâketlere sabretmezse devamlı huzursuz olur,doru dürüst ibâdet edemez. Dünya ve âhıret hayatını kazanmak isteyenin, açlıa, insanlarınkötülemesine ve çeitli musibetlere sabretmesi lâzımdır. Kim Allah'tan korkarak sabredersesıkıntılardan kurtulur. Sabreden muradına erer. Eyyüp aleyhisselâmın sabrı dillere destan olmu veAllahü teâlâ onu sabrından dolayı övmütür. Allahü teâlâ, sabredenleri sevdiini ve ecirlerininhesapsız ödeneceini bildirmitir. Bir anlık sabır büyük hayırlara kavuturur. Sabır, erimek isteneneylerin anahtarıdır. Her hayra sabırla ulaılır. 

Mukadder olan ey baa gelir, eer sabredilirse ecri görülür. Sabredilmez barılır, çaırılırsa,günaha girilir ve huzursuz olunur. Allahü teâlâ kudsî hadiste buyurdu ki: 

(Kim benim takdirime razı olmaz, belâlara sabretmez, nimetlerime ükretmezse, kendinebaka bir ilâh arasın!) 

Allahü teâlâ, sevdiklerini sıkıntılara maruz bırakır. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Dünyada en çok musibete mâruz kalanlar Peygamberler, âlimler, veliler, sehidlerdir.) Allahü teâlânın gönderdii belâ ve sıkıntılara sabrederek göüs germek büyük ni'mettir.

Sabredemiyen felâkete duçar olur ve BELÂLAR KÖPRÜSÜ'nden geçemez. Sabredenlerden olmamıziçin Allahü teâlâdan yardım talep etmeliyiz! 

SEBEPLER KÖPRÜSÜ 

Dört köprüyü geçtikten sonra önümüze havf ve reca köprüsü geliyor. Ya'ni Allahtan korkmak verahmetinden ümidini kesmemek lâzım gelen köprü. 

Allah korkusu niçin lâzımdır? Allah korkusu günah ilemee mâni olur. nsanın nefsi kötülüeve günah ilemee meyyaldir. Büyük bir korku olmadıkça nefsi gemlemek mümkün olmaz. Salihlerden birisinin nefsi günah ilemek ister. Çok sıcak hususî bir banyoya gider. Su o kadar

sıcak ki, bu zatın elini yakar. Sıcakta fazla duramaz bayılır. Kendini hemen dıarı atar. Bir müddetsonra kendine gelir. Sonra nefsine der ki: 

(Sıcaklıa dayanamadın, Cehennem ateine nasıl dayanacaksın? Dayanamıyacaın bircezaya kendi elinle çarptırılmak istemen ahmaklıktır.) 

Allah korkusu olmazsa nefs, yaptıı ibâdetlerle övünür. bâdetlerindeki noksanlık ve kusurlarıgöremez. Abdullah ibni Mübarek hazretleri nefsine derki: 

(Alimlerin söylediini söyler, münafıkların yaptıını yaparsın. Bu hâlinle bir de Cennetiistersin.) 

Allahü teâlâdan korkup rahmetinden de ümidini kesmemelidir. Ümid, Allaha ibâdet etmee vesileolur. Nefse ibâdet aır gelir. Nefse bu çektiklerinin karılıını on misliyle, yedi yüz misliyle hattâ dahafazlasıyle verilecei bildirilirse, nefse o zaman hayırlı iler o kadar aır gelmez. Holandıı eye

kavumak için her sıkıntıya katlanır. in sonunda para alacaını ümit eden hamal, aır yükleri sıcaktaterleyerek, soukta üüyerek seve seve götürür. Hasat zamanı mahsûl alacaını ümit eden Çiftçi,bütün sene souk Sıcak demeden çalıır. Ömrünün son kısmını rahat geçirmek için yurt dıına gideniçilerimiz, yabancıların kahrını seve seve çekmektedir, ite nefse, Cennette akla gelmeyensayılamıyacak kadar çok ni'metlerin bulunduu, iman edip salih amel ileyenlerin bu ni'metlerekavuacakları anlatılırsa ibadetler kolay gelir. 

Bu köprünün iki yanında tehlikeli iki yol vardır. Birisi (yeis) yolu, yani Allahü teâlânın rahmetindenümidini kesme yolu, öbür tarafındaki yol da, (güven) yolu, ya'ni Allahü teâlânın azabından emin olma,korkmama yolu. Bu iki yol da çok tehlikelidir. Bu yolda yürüyenlerin ayakları kayıp derhal uçurumayuvarlanırlar. Orta yol ise (Havf ve reca) yoludur. Ya'ni Allahtan korkup, rahmetinden de ümidinikesmeme yolu. Bu yol, korku ile karıık sevgi ve ümid yoludur. 

nsan, kendi acizliini düünerek, Allahü teâlânın azabının çok çetin ve çok iddetli olduunu iyibilmelidir. nsan dünyada hiç bir eyine güvenmemelidir. Ne ilmine, ne ibâdetine, ne soyunun yüceolmasına, hasılı hiç bir faziletine güvenmemelidir. Allahü teâlâ, seksen bin sene ibâdet edip

yeryüzünde secde için baını koymadıı yer bırakmayan blis'i bir emrini yerine getirmedii için ebediolarak kovdu. Seksen bin yıllık ibâdetini yüzüne çarptı. Allahü teâlâ, bir zelle yüzünden Adem aleyhisselâmı Cennetten çıkardı. Hazret-i Adem yıllarca

felâketlere katlandı. (Zelle, dorular içinde en doruyu bulamamak demektir. Peygamberler günahilemezler.) 

Nuh aleyhisselâm, ufak bir söz yüzünden Allahü teâlânın sert hitabına mâruz kaldı. Utancındankırk yıl, baı eik gezdi. 

Allahın dostu brahim aleyhisselâm da bir zellesi yüzünden uzun müddet aladı. Cebrailaleyhisselâm gelip dedi ki: 

- Niçin bu kadar alıyorsun? Hiç dost dostu cezalandırır mı? brahim aleyhisselâm öyle cevap verdi: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 98/361

- Yaptıımı düündüüm zaman dostluu unutuyorum. sm-i â'zamı bilen, her duası kabul olan, bakınca arı gören âlim ve âbid bir evliya olan Bel'âm-ı

Bâurâ, bir günaha meylettii için ermilik sıfatı alındı, imansız olarak öldü.Dâvûd aleyhisselâm da birzelle yüzünden o kadar aladı ki, gözyalarından otlar bitti. Allahü teâlâya dua ederken (Ya Rabbi,gözyalarımı görüyorsun) dedi. Cenâb-ı Hakkın cevabı öyle oldu: 

- Ey Dâvud, yaptıını unutur, gözyalarını hatırlarsın. Dâvud aleyhisselâm kırk yıl daha alamıtır. 

Yunusaleyhisselâm, zelle sayılacak bir öfkesi yüzünden Allahü teâlâ onu deniz altında kırk gün

balıın karnında hapsetti. Peygamberimiz öyle dua ederdi: (Allahım, azabından afvına, öfkenden rızana, senden sana sıınırım). Ey kardeim, peygamberin hâli böyle olunca bizim hâlimiz nasıl olur? O halde Allahın azabından

emin olmamak ve ondan korkmak lâzımdır. Ne kadar çok günahkâr olursak olalım, yine Allahtan ümit kesmiyelim! Çünkü Allahın rahmeti

boldur. Eshâb-ı kehfin köpeini bile Cennete koyacaktır. Zâlimlerin errinden maaraya gidenmü'minlerin peine düen bir köpee Rabbimiz böyle muamele ederse, ömrünü dine hizmet etmeklegeçiren mü'minlere ne yapmaz? O halde günahımız çok diye Allanın rahmetinden ümidimizikesmiyelim!  

HLÂS KÖPRÜSÜ 

Aılması güç be köprüyü geçmi bulunuyoruz. lediimiz amelleri, yaptıımız ibâdetleri yok olupgitmesinden korumamız lâzımdır. Eer ibâdetlerimize riya, ucb gibi bir âfet karıırsa amellerimiz hebaolur. Hadis-i kudsîde Allahü teâlâ buyuruyor ki: 

(Ben ancak, ihlâs ile, benim için yapılan amelleri kabul ederim.) (hlâs, yalnız Allah rızası için yapmak demektir. Çok âmel yapıp da kabul olmazsa hiç kıymeti

yoktur. Az da olsa ihlâslı ve devamlı ameller makbuldür. O halde, her ite niyyetimizi düzeltmemizlâzımdır. Meselâ hafızlar; (nsanlar, ne kadar cömert, ne kadar hayırsever, desinler) diye çeitlihayır ve hasenatta bulunmusa, harbe giden kimse; (nsanlar, ne kahraman insan, vatanını nekadar da seviyor, desinler) diye dümanla çarpııp ölmüse, hadis-i erifle bildirildii gibi, hepsi debu ilerin hakîkî mükâfatına kavuamazlar. 

Bir kimse, insanların takdirini kazanmak için, yaptırdıı çemenin taına (Falanca u kadar milyonyardım etmitir.) diye yazdırmısa, yaptıı hayırlar boa gitmekle kalmaz, riyanın iddetli azabınaduçar kalır. Eer bakalarını hayra tevik için ismini yazdırırsa riya olmaz. 

Bir kimse, bir hükümdarın iltifatına mazhar olmak için, hükümdarın en çok sevdii bir hizmette

muvaffak olması lâzımdır. Bu kimse, hükümdarı bırakıp da onun bir hizmetçisi veya kölesinin birhizmetini yapsa, hükümdarı memnun etmi sayılmaz. Eer hükümdar, hizmetçilerine yardım edenleriseviyorsa, sırf hükümdarın honutluunu kazanmak için hükümdarın kölelerine hizmet etmesi lâzımdır.Bu misâlde olduu gibi, Allahın kulları beni sevsin diye onları memnun etmek boa gayrettir. Fakat sırfAllahın rızasını kazanmak için, Allanın kullarına yardımda bulunmak ise çok kıymetli bir itir. 

Bir kimsenin altın bir vazoyu yüz liraya satması, onun ahmaklıını, cahilliini gösterir. te yapılanbir hayra karılık Allahü teâlânın verecei sevaplar karısında, kulların o kimseyi övmesi, milyonların,milyarların yanında bir kuru kadar deeri yoktur. Böyle bir kula Allahü teâlâ, öyle derse: 

(Ey insanolu, mutlak kudret sahibi ben olduumu bildiin halde, yaptıın iyiliklerekarılık, benim bilmem ve seni mükâfatlandırmam yetmiyormu gibi bir de insanların bilmesinive seni övmelerini istiyorsun. Bu vefasızlık deil mi? Kimin rızasını kazanmak için o hayırlarıyapmısan git, karılıklarını onlardan al!) 

Evet Allahü teâlâ böyle hitap ederse ne yapacaız? Bütün insanlar bizi beense, el üstünde tutsa, fakat Allahü teâlâ, beenmese ne kıymeti vardır?

Tersine, bütün insanlar bizden nefret etse, Allahü teâlâ razı olsa ne zararı olur? Bununla beraber,Allahü teâlânın sevdii, beendii kimseleri dier insanlar da sever. Hedefi yalnız Allah rızası olankiiler, dünya ve âhırette rahat ederler. Yapılan ibâdetleri riya gibi, ucb de yok eder. Ucb, kiininkendini beenmesi, yaptıı ibâdetleri beenmesi, yapılan hayırlı ileri kendinden bilmesidir. Ucbadüen kimse, Allahın lütuf ve ihsanını düünemez. (Bunu ben yaptım, ben olmasaydım bu olmazdı.Ben müdür olsam, bakan olsam, öyle yapardım) demek ucb olur. Riya ile ucb farkına varılmadanamellere girer, onları ifsat eder. 

Salih bir zat, müterisine yeni bir elbise satar. Müteri birkaç gün sonra elbisede kusur görüp sâlihzata getirince, sâlih zat alamaa balar. Müteri bunun aladıını görünce, (Ben kusurunu kabulediyorum, hakkımı helâl ettim, yeter ki sen alama) der. Sâlih zat der ki, (Ben elbisenin kusurluçıkmasına alamıyorum. Elbiseye dikkatle baktıım halde kusursuz olarak verdiimi

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 99/361

zannediyordum. Halbuki kusurlu imi. Ya Rabbimize gönderdiimiz ameller kusurlu çıkar dayüzümüze çarpılırsa ne yapacaız diye alıyorum.) Süfyan-ı Sevrî hazretleri, bir zatın evine misafirolur. Yemekte tabak lâzım olur. Ev sahibi oluna seslenir: (Olum ikinci hacdan gelirken aldıımtabaı getir!) Bunun üzerine Süfyan-ı Sevrî hazretleri (Bu sözünle yaptıın her iki haccı da ifsatettin) diye buyurur. Hadis-i erifte, (Kulun iledii ameller kabul olursa, Allahın sayısızni'metlerine karılık kabul edilir. Fakat kulun günahları açıkta kalır. Allahü teâlâ, dilersegünahları da afveder.) buyurdu. Ne kadar çok ibâdet yapılsa ve bunlar da kabul olsa, yine kul,ibadetiyle Cennete giremez.

 Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Hiç kimse kendi ameline karılık Cennete girmee hakkazanamaz) Yine Hadis-i erifte bildirildiine göre, kulun parlak bir amelini götüren melekler birincigöe gelince, oradaki vazifeli melek, (Götürün bu ameli sahibinin yüzüne çarpın, o gıybet ederdi.Gıybet edenlerin ameli buradan geçmez.) kinci gökteki melek, Allah rızası için yapılmayan amellerigeçirmez. Üçüncü kattaki melek, kibirlilerin amellerini geçirmez. Dördüncü kattaki ucb edenlerinkinigeçirmez. Beinci kattaki hasetçilerinkini geçirmez. Altıncı kattaki merhametsizlerinkini geçirmez.Yedinci kattaki melek, mürailerin amelini geçirmez. Yedi kat göü geçen amel bile, huzur-i ilâhî'yevarınca rıza-ı ilâhi kastedilmedii için geri çevrilir. O halde her ite ihlâsa çok önem vermeliyiz! 

ÜKÜR KÖPRÜSÜ 

Bundan önceki altı köprüde, ilim örendik, günahlarımıza piman olup tevbe ettik. Ekiyalarınelinden kurtulduk. Belâlara güzelce sabrettik. Allahü teâlâdan korkup rahmetinden ümidimizi kesmedik.

Riyadan, ucubdan kaçarak, sırf rıza-i ilâhi için ihlâsla ibâdet yaptık. imdi bu muazzam ni'metlerekarılık Allahü teâlâya ükretmeliyiz, O'na olan minnet borcumuzu ödemee çalımalıyız! Ni'metler, ükredilirse devamlı olur, artar. ükredilmezse yok olur. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Ni'met vahi hayvanlar gibi kaçar. Onu ükür baı ile balayınız!) Allahü teâlâ ise (ükrederseniz ni'metimi artırırım.) buyurmaktadır. Ni'met nedir, ükür nasıl

olmalıdır? Ni'met iki kısımdır: 1- Dünyevî ni'metler. (Faydalı olacak eylerin verilmesi ve zararlı olacak eylerin

defedilmesi. Vücut salıı ve yenip içilecek eylerden tad alabilme duygusu.) 2- Dinî nimetler. (Allahın kuluna hidayet verip imansızlık, bid'at, sapıklık ve dier

günahlardan korunması.) ükür, Allahın verdii ni'metleri yerinde sarfetmek, gizli açık Allaha itaat edip günahlardan

kaçınmaktır. Kii, Rabbinin verdii ni'metleri günaha vâsıta kılarsa ükretmemi olur, nankörlük etmi olur. 

Bir hükümdar, hizmetçilerinden birisine çok deer verse, ona saray yaptırsa, emrine de

hizmetçiler tahsis etse sarayını çeitli ni'metlerle doldursa, bu ni'metlere karılık günde sadece bir saathükümdara hizmet edeceini, dier saatlerinde serbest olup istediini yapabileceini söylese, hizmetçihükümdara ayırdıı bir saati, dier hizmetçilerin elindeki bir parça ekmei almak için yalvarmaklageçirse, hükümdar buna ne der? Elbette (Bu hizmetçi, yaptıım ikramın deerini takdiredemeyecek kadar aaı, cahilin birisidir. Bunu kapımdan kovun) diyecektir. 

te âlimler, ilimlerini dünyalık mukabili sattıkları, dier insanlar da nefslerine uydukları zaman buhizmetçinin durumuna düerler. Dünya sevgisini, Allah sevgisinden üstün tuttukları için hakir olurlar. 

Ni'metlerin en büyüü salih müslüman olmaktır. En küçüü ise, mâlâya'ni sözlerden uzakdurmaktır. Verilen bu ni'metler elden çıkarsa büyük felâket olur. Çünkü en acı ve en güç ey,sevildikten sonra itibardan dümek, yakınlıktan sonra kovulmak ve vuslattan sonra ayrılıktır. 

Ey kardeim, Allah sana müslümanlıı nasip ettiine göre, Onun yanında itibar sahibisin. Onayakınsın. Bu ni'metlerine ükretmezsen itibardan düer, kapısından koyulabilirsin. Allahü teâlâ bize okadar çok ni'met verdi ki saymamız mümkün deil. Ni'met bollatıkça ükretmek zorlaır. nsanni'metin bolluuna marur olarak ükrünü unutur. Süfyân-ı Sevrî hazretleri çok alardı. Sebebini

sorduklarında buyurdu ki: - Günahım çok, fakat günahlarım için alamıyorum. Son nefeste imansız gitmek felaketi yanında,günahlar saman çöpü kadar kalır. Son nefeste imansız gitmekten korkuyorum. Evliyaların en çokkorktukları nokta budur Allahü teâlâ, Belâm-ı Bâûrâ'ya sayısız ni'met ve keramet vermiti. Buni'metlere karı ükretmedii için imansız gittiini Allahü teâlâ haber vermektedir. 

Bir defa nefes alıp vermesek ölürüz. Bu hava ni'metine günde kaç kerre ükrediyoruz?Bedavadan elde ettiimiz için ükrü aklımıza bile gelmiyor. Rahat nefes alabilmenin kıymetinibilebilmek için astım hastası olmak mı lâzımdır? Bir astımlı rahat nefes alabilmek için, bakarken körolan bir âmâ görebilmek için, konuurken lal olan konuabilmek için, kolları varken kopan, ayaklarısalamken felçli olan, duyarken saır olan, tekrar eski ni'metlerine kavuabilmek için bütün varlıklarınıvermee hazırdırlar. Bu ni'metlere sahip olan insanların ükredebilmeleri için, bu ni'rnetlerden yoksun

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 100/361

olmaları mı lâzımdır? Akıl nimetini düünün, akılsız kimsenin hâlinden ibret almak ve Rabbimizinverdii dinî ve dünyevî nimetlerine her an ükretmek lâzımdır. ükretmeyip akıbetinden emin olmakfelâkettir. Süfyan-ı Sevrî hazretleri buyurdu ki: (Akıbetinden emin olanın ariflii silinir.) Hazret-i Alibuyurdu ki: 

(Nice kiiler vardır ki, nail oldukları nimetler, onları aldatır, felâketine sebep olur. Böylekimseler hakkında söylenen iyi sözler onları fitneye götürür. Demek ben büyük insanmıım der.Kendisine Bey, Efendi, üstâd denmesinden holanır. Küçük bir kusurlarının söylenmesine

tahammül edemezler, günahlarının gizli kalmasına ma

rur olurlar.) Sözün özü, hak yolda olabilmek için üç ey mutlaka lâzımdır: lim, amel ve ihlâs.  limsiz amelolmaz, amelsiz ilim fayda vermez. hlâssız yapılan ibâdetlerin hiç bir deeri yoktur. limsiz ihlâs dafitneye ve felâketlere sürükler. Dört kiinin haline aılır: 1- Akıllıdır, âlim deildir. 2- Alimdir, ilmiyleamel etmez. 3- lmiyle amel eder, ihlâslı deildir. 4- hlâslıdır, akıbetini düünmez. 

Bu yedi köprüyü geçip Cennete vâsıl olana ne mutlu...  

BR BLENE SORALIM 

2. CLD 

ZEKAT VERMEK 

Ramazan ayında nafile ibâdetlere verilen sevap baka aylarda yapılan farzlar gibi ve bu aydayapılan bir farz baka aylarda yapılan yetmi farz gibi olduu için, zekâtı Ramazan ayında vermek birâdet halini almıtır. 

Zekât, fakirlerin hayatını, ihtiyâçlarını, cemiyetin tekeffül eylemesi, garanti etmesi demektir. (Birehrin bir köesinde, bir müslüman, açlıktan perian duruma düse, ölse, ehirdeki zenginlerdenbirinin, az bir zekât borcu kalsa onun ka'tili olur.) Zekât, müslümanlar arasında bir nevi sigortatekilâtıdır.

Kur'ân-ı kerîmde çok yerde zekât namazla birlikde bildirilmitir (Namaz kılın, zekât verin) emrizekâtın ehemmiyetini göstermektedir. Hadis-i erifte buyuruldu ki:

(Malınızın zekâtını veriniz! Biliniz ki, zekâtını vermiyenlerin, namazı, orucu, haccı, cihâdı veimânı yoktur.) 

Dinimizde imân, amelden bir parça deildir. Ya'ni günah isleyen, farzı yapmayan kimse kâfirolmaz. Hadis-i erifte (imânı yoktur) buyurulması, zekât vermeyi vazife bilmez, farz olduunainanmaz, vermedii için üzülmez, günaha girdiini bilmezse o zaman imânı yoktur demektir. Senelercezekât vermiyenlerin, zekât borçları birikerek bütün malını kaplar. Malı kendinin sanıp müslümanların omalda hakkı olduunu hatırına bile getirmez. Kalbi hiç sızlamaz. Bu mala sımsıkı sarılmıtır. Böylemüslüman olarak tanınan kimselerden imânını kurtaran pek nâdir olur.

Zekât, Kur'ân-ı kerîmin 32 yerinde namazla birlikte emredilmektedir. Ayet-i kerimelerdebuyuruluyor ki:

(Malı, parayı biriktirip, zekâtını, müslüman fakirlere vermiyenlere çok acı azap müjdele!)  (Zekâtı verilmeyen mallar, paralar, Cehennem ateinde kızdırılıp, sahiplerinin alınlarına,

böürlerine, sırtlarına mühür basar gibi bastırılacaktır.) Dünyanın çabuk geçip, gidici malı, parası, seni aldatmasın! Bunlar senden önce, bakalarının idi.

Senden sonra da bakalarının olacaktır. Cehennemin iddetli azabını düün! Zekâtını ayırıpvermediin o mal, urunu vermediin o buday, hakikatte zehirdir. Malın hakiki sahibi Allahü teâlâdır.Zenginler onun vekilleri, fakirler de onun akrabası demektir. Vekillerin, Allahü teâlânın borcunufakirlere vermesi lâzımdır. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Allahü teâlânın ihsan ettii malın zekâtını vermiyenler, iyi ettiklerini, zengin kalacaklarını

sanıyorlar. Halbuki kendilerine kötülük yapmı oluyorlar. O malları, Cehennemde azap aletiolacak, yılan eklinde boyunlarına sarılıp, batan ayaa kadar onları sokacaktır.) 

Kıyamete ve Cehennem azabına inanan zenginlerin, mallarının zekâtını, tarlalarının, meyvelerininurunu vererek, bu azaplardan kurtulmaları lâzımdır. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki:

(Mallarınızı zekât ile koruyunuz! Hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz! Belâları dua vetazarru ile karılayınız!) 

Son hadis-i erifi Peygamber aleyhisselâm eshâbına beyan ederken bir nasranî oradangeçiyordu. Hadis-i erifi duyunca gidip malının zekâtını verdi. Kendi kendine, (Eer doru söylüyorsaortaımdaki malıma bir zarar gelmez. Ben de o zaman ona imân eder, müslüman olurum. Eer dediigibi çıkmazsa kılıcımla onu öldürürüm.) dedi. O sırada, Mısır'a ticaret için gitmi olan ortaının

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 101/361

bulunduu kafileden bir mektup aldı. Mektupta (Hırsızlar yolumuzu kesti, mallarımızı, develerimizi veyanımızda bulunan her eyi aldılar) diye yazılı idi. Nasranî, (Mallarınızı zekât ile koruyun) sözünündoru olmadıını zannederek Peygamber aleyhisselâmı katletmek niyyetiyle kılıcını kuandı. O sıradaortaından bir mektup aldı. Mektupta (Ben kafilenin önündeydim. Devemizin ayaı incindi. Bir handakaldım. Kafile ileri gitti. Onları ekıyalar soydu. Ben bütün malımla emniyet içindeyim. Bizim içinüzülecek bir durum yoktur) diye yazılı idi. Nasranî mektubu okuyunca (Demek o hak peygambermi,sözü doru çıktı) diyerek Peygamber aleyhisselâmın huzuruna giderek müslüman oldu.

(nsan öldü

ü zaman ameli kesilir. Ancak üç

eyden kesilmez, 1- Sadaka-i câriye, 2-Faidelenilen ilim, 3- Kendisine dua edecek sâlih bir evlât.) 

ZEKAT NSABI 

SUAL: (Hanımımın 60 gram altın bilezii var. ki çocuuma, babaanneleri 20'er gramdan 40gram altın hediye etti. Çocuklar küçük olduu için altınları istediimiz gibi kullanma tasarrufunasahibiz. 100 gram altınımız olduuna göre, zekâtını nasıl vereceiz? 

CEVAP Hanımın altını hanımındır. Çocukların altınları çocuklarındır. Hiç birisini tasarruf hakkınız yoktur.

Çocuklar âkil bali oluncaya kadar size vermee, hediye etmee salâhiyetleri olmadıı için onlara aitaltınları kullanamazsınız. Sadece muhafaza edebilirsiniz ve çocuun ihtiyacı için harcıyabilirsiniz(Feteva-i Bezzâziyye c.6,s.236,237) Hanım bileziklerini size hediye ederse o zaman kullanabilirsiniz.Herkes kendi malını tasarruf hakkına sahiptir. Üç kiinin altınları toplanarak zekât nisabı hesaplanmaz.

Herkesin kendisine ait en az 96 gram altını bulunmalı ki zekât nisâbına mâlik olsun. Ya'ni ne hanımınaltınına, ne de çocukların altınlarına zekât vermek icap etmez. (Feth-ul-kadîr c.2,s.113) 

SUAL: Çocuuma 125 bin liralık altın kolye aldım. Kolye çocuun kendisinindir. Buna zekâtdüer mi? 

CEVAP Altın, deerine göre deil, aırlıına göre nisaba dahil edilir. 125 bin liralık altın için üç sene önce

zekât verilirken bu sene nisap miktarına ulaamıyor. Fakat baka altınları veya ticaret malları da varsanisaba dahil edilir. Altının ayarı ne olursa olsun 96 gram veya daha fazla ise zekât verilmesi gerekir.Eer 125 bin liralık altın 96 gramdan fazla ise zekât düer. Zekâtı herkes kendi verir. (bni Abidînc.2,s.31) 

SUAL: Geçen sene 200 bin liram vardı. Nisabı aıyor dediler. Bir sene dolunca zekâtınıvereyim dedim. Fakat bu sene aynı para zekât nisâbına erimiyor. Yine zekâtını vermem lâzım

mı? CEVAP Zekât vermeniz lâzım deildir. (Tahtâvî Dürr-ül-muhtâr haiyesi c.1,s.389: Bedâyı' c.2,s.51) 

SUAL: Gümü nisâbına göre zengin sayılan kimse, zekât verse farz sevabı alır mı? CEVAP Farz sevabına kavuur.

SUAL: Elimizdeki paranın zekât nisabından fazla veya az olduunu nasıl hesaplayacaız?24 ayar altına göremi hesaplayacaız? 

CEVAP Piyasadaki altın liraların en düük deerde olanının gramına göre hesaplanır. Piyasadaki liralar

7,2 gramdır. Deeri bu rakama bölünür. Bir gramın fiatı bulunur. Bulunan rakam 96 ile çarpılınca zekâtnisap miktarı çıkar. Meselâ piyasada en düük altın liranın Hamit olduunu kabul edelim. Fiatının da21.600 lira olduunu kabul edelim. Fiatını 7,2'ye bölersek üç bin lira imi. 96 ile çarparsak 288 bin lirabulunur. Bu kadardan fazla ticaret malı, altını veya parası olan kimsenin zekât vermesi lâzımdır. (Dürr-ül-müntekâ c.1,s.205; Dâmâd c.1,s.205; Tahtâvî Dürr-ül-muhtâr haiyesi c.1,s.407; Me'ârif-üs-sünen c.5,s.175; Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s,179; Merâkıl-felâh s.390; bni Âbidîn c.2,s.28) 

SUAL: Borçlu kimsenin nisap miktarı altını olsa zekât vermesi gerekir mi? CEVAP Borçlu kimsenin önce borcunu ödemesi farzdır. Borcunu dütükten sonra, yine nisap miktarı altını

kalırsa, zekât vermesi gerekir. Nisap miktarından az altını kalırsa, zekât vermesi gerekmez. (Tarikat-ıMuhammediyye s.106, bni Âbidîn 2/38) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 102/361

SUAL: Ne kadar malın zekâtı verilir? CEVAP 96 gram altın deerinden fazla olan para ve ticaret eyasının zekâtı verilir. (Bedâyı' c.2,s.20;

Feth-ul-kadîr c.2,s.166; Mecma'ul-enhür c.1,s.207; Dürr-ül-müntekâ c.1,s.207) 

SUAL: Ev inaatı için borçlarımız var. Zekât nisabından düebilir miyiz? CEVAP Evet, zekât nisabından düülür.

(Mecma'ul-enhür c.1,s.193; Mevkûfât c.1,s.140) 

SUAL: Ba'zı alacaklarımız var. Amma kat'i deil. Nisaba dahil edilir mi? CEVAP Yalnız kat'i alacaklar zekât nisâbına dahil edilir. (Dürr-ül-müntekâ c.1,s.195;  Mecma'ul-enhür

c.1,s195) 

SUAL: (Fakir durumdayız. Hanımımın 150 gram bileziinden baka bir eyi yoktur. Zekâttandümesi için bir yaındaki çocuumuza bileziklerin yarısını hediye etse, sonra da o bileziklerikullansa olur mu? 

CEVAP Bilezikleri çocua hediye edince bilezik çocuun olur. Annesi o bilezikleri kullanamaz. En uygunu,

annesi, bileziklerin yarısını size hediye etsin, siz de o bileziklerin kullanılmasına müsaade edersinizmes'ele halledilmi olur. (Fetâvâ-i Bezzâziyye Hibe bahsi c.6,s.236,237) 

SUAL: (Yarım milyon lira deerinde altın suyuna batırılmı boynuma taktıım kordonumvardır. Zekâtını nasıl vermem lâzımdır?) 

CEVAP Altın miktarı yandan az olan, ya'ni 12 ayardan düük olan karıımın zekâtı kıymeti ile hesap edilir.

12 ayardan fazla olan karıımlar altındır. Zekâtları üzerinden hesap edilir. Meselâ bir k imsenin 20 kg.14 ayar ve 20 kg. da 24 ayar altını olsa, l kg. altın zekât vermesi lâzımdır. Bu bir kg. altının hepsini 14ayardan vermesi caiz ise de fakirin menfaatini düünerek daha yüksek ayardan vermesi iyi olur. (bniÂbidîn c.2,s.30,31) 

SUAL: Ticâret mallarının zekâtı, rayiç maliyet bedeli üzerinden mi, yoksa ilk dükkâna giri maliyet bedeli üzerinden mi hesap edilir? 

CEVAP Bir malın ilk dükkâna giri maliyet bedeli on bin lira olduu halde, bugünkü rayiç maliyet bedeli

otuz bin lira ise, otuz bin lira üzerinden hesap edilerek zekât verilir. Maliyet demek, bugün için rayiç

olan alı fiatı demektir. (htiyar c.1,s,m,112; Hidâye c.1,s.74; Feth-ul-kadîr c.2,s.167,168;Bedayı' c.2,s.21; Me'ârif-üs-sünen c.5,s.171) 

SUAL: Bu sene kaç lira parası olan veya kaç liralık ticaret malı olan zekât vermesi lâzımdır?  CEVAP 96 gram altının deeri kadar malı veya parası olan kimsenin zekât vermesi lâzımdır. (Bedayı'

c.2,s.20; Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.178; Feth-ul-kadîr c.2,s.166; Mecma'ul-enhür c.1,s.207; Dürr-ül-müntekâ c.1,s.207; bni Âbidîn c.1,s.27; Me'ârif-üs-sünen c.5,s.1717) 

SUAL: Hisse ve tahvil senetleri her sene zekâta katılır. Fakat benim hisse aldıım irket, nehisse senetlerimizin kârını veriyor, ne de hisse senetlerimizi geri alıyor. Bu durumda mezkûrhisse senetleri nisaba dahil edilir mi? 

CEVAP flas eden veya borcunu inkâr eden kinie gibidir. Ele geçmedikçe nisaba dahil edilemezler. (bni

Âbidîn c.2,s.35; Mecma'ul-enhür c.1,s.195) 

ZEKÂT MALI 

SUAL: Düünde hediye edilen altınların zekâtını kadın mı yoksa kocası mı verir? CEVAP Altınların kime ait olduu bilinmiyorsa, kocası kendi hissesini hanımına hediyye eder. Hanımının

altınları nisâb miktarına varıyorsa, hanım zekâtını verir.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 103/361

SUAL: Hanımımın 100 gram altın bilezii vardır. Fakat biz fakir kimseyiz. Zekâttandüebilmek için hanımım bana 10 gramını hediye etse mahzuru olur mu? 

CEVAP Zekâttan düebilmek için hile yapmak mâm-ı Muhammede göre tahrimen mekruhtur. Sizin gibi

dinen zengin sayılan kimselerin zekâttan düebilmek için bahsettiiniz kurtulu yolunu araması mâm-ıEbu Yusuf'a göre caizdir. (Mülteka zekât bahsi) 

Görüldüü gibi müctehidlerin farklı ictihadları rahmettir. Hadis-i erifte buyuruldu ki:

(Ümmetimin âlimleri arasındaki ayrılık rahmettir.) 

SUAL: Yirmi sene önce ticâret niyyetiyle on bin liraya aldıım arsa, bugün bir milyon liraetmektedir. Zekâtını verirken alı fiatına göre mi hareket etmemiz lâzımdır? 

CEVAP Bugünkü rayice göre takdir edilen deeri üzerinden zekât vermek îcâb eder. (htiyar

c.1,s.111,112; Hidâye c.1,s.74; Feth-ul-kadîr c.2.,s.167,168; Bedayı' c.2,s.21; Me'ârif-üs-sünenc.5,s.171) 

SUAL: Aızda bulunan altın di, zekât nisâbına dahil edilir mi? CEVAP Dahil edilmez. (bni Âbidîn c.2/4) 

SUAL: Bir inei olup da birkaç litre süt alan kimse bunun zekâtını verir mi?  CEVAP Bir inein zekâtı olmaz. (Cevhere c.1,s.151) 

SUAL: (Nisaba mâlikim. Nisâb miktarı paramın üzerinden bir sene geçti. irket kendilerindebulunan hisseme karılık 200 bin lira kâr verdi. Bu iki yüz bin liranın da zekâtını vermem lâzımmıdır? 

CEVAP Ele geçen kârın veya baka paranın da zekâtını vermek lâzımdır. (bni Âbidîn zekât bahsi) 

SUAL: Bir fakirde senetli alacaım var. ki senedir veremiyor. Zekât nisâbına katılır mı? CEVAP Senetli alacaklar, fakirde de olsa, nisaba katılır. Ele geçince geçmi yılların zekâtı da verilir. (bni

Âbidîn c.2,s.35; Dürr-ül-müntekâ c.1,s.195; Mecma'ul-enhür c.1,s.195) 

SUAL: Bir müterimde alacaım vardır. Veremiyor. Bu parayı zekât nisâbına dahil etmem

gerekir mi? CEVAP Senetli alacaklar fakirde de olsa nisaba katılır. Ele geçince geçmi yılların zekâtı da verilir. Ya'ni

bir kimsenin elindeki malı ile alacakları ancak zekât nisâbına ulaıyorsa, sadece elindeki paranın kırktabirini zekât olarak verir. Diyelim ki, be sene sonra alacaklarını almısa, bu paranın be senelikzekâtını da o zaman verir. (bni Âbidîn c.2,s.35; Dürr-ül-müntekâ c.1,195; Dâmâd c.1,s.195) 

SUAL: Birkaç ineim var. Günde iki bin liradan fazla süt alıyorum. Sütten aldıım paralarzekât nisâbına dahil edilir mi? 

CEVAP Ticaret için kullanılan her ey zekât nisâbına dahil edilir. Zengin kimsenin bir tavuu olsa, bir

yumurtasını satsa, o da nisaba dahil edilir. (Hidâye c.1,s.74,75;  Cevhere c.1,s.160; Mevkûfâtc.1,s.148; Dürer c.1,s.181; Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.170,180) 

SUAL: Zînet için kullanılan elmas, zümrüt ve inciden zekât verilir mi?  CEVAP Zinet olarak kullanılan elmas, zümrüt ve inciden zekât verilmez. Altın ve gümü zinet olarak

kullanılsa da zekâtları verilir. (Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.172; Merâkıl-felâh s.391) 

SUAL: Ticaret maksadıyla aldıımız arsa ticaret eyasına girer mi? Zekâtı nasıl verilir? CEVAP Her nesne ticâret niyyeti ile alınıp satılsa, ticâret eyasına girer. 39 koyunun zekâtı verilmedii

halde, ticâret niyyetiyle alınan be koyunun zekâtı verilir. Eer arsa, elindeki zekâta tabiî dier mallar

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 104/361

ile nisaba mâlik ise, bunun alı-deerinin kırkda birini zekât olarak verir. (htiyar c.1,s.112; Merâkıl-felâh s.391; bni Âbidîn c.2,s.31; Bedayı' c.2,s.20) 

SUAL: Nezretdiim malı zekât olarak versem, nezr borcundan da kurtulur muyum? CEVAP Bu malı nezr olarak vermek lâzımdır. Ayrıca zekâtı da vermek icâb eder. (Mecma'ul-enhür

c.1,s.193; Dürr-ül-müntekâ c.1,s.193) 

SUAL: Erkeklere altın yüzük haram olduuna göre nisâb mikdarına dâhil edilir mi? CEVAP bni Âbidîn, mal zekâtını anlatırken buyuruyor ki:(Altın ile gümüün, oniki ayardan ziyâdesi, para olarak kullanılsın, kadınların süsü gibi halâl olarak

kullanılsın, erkeklerin altın yüzük takması gibi haram olarak kullanılsın, ev, yiyecek, kefen satın almakiçin saklansın, hep zekâtı verilecekdir.) (bni Âbidîn c.2,s.30) 

SUAL: Emvâl-i bâtına zekâtını anlıyamadım. Ne demektir?) CEVAP (Zekât mallarından altın, gümü ve ticâret eyasına "Emvâl-i bâtına" denir. Zekât hayvanları ile

topraktan elde edilen mallara "Emvâl-i zahire" denir)(Bedayı' c.2,s.35; Mebsût c.2,s.199; bni Âbidîn c.2,s.37 Ahkâm-üs-sultâniyye s.129; Bahr-

ür-râ'ık c.2,s.248) 

SUAL: Zekât hesabında altının ve ticâret eyasının alı fiatı mı, yoksa satı fiatı mı esasalınacaktır? 

CEVAP O günkü alı fıatına göre hareket edilir. Daha önce ucuz alınmasına bakılmaz. (bni Âbidîn

c.2,s.31) 

SUAL: (Hanımının altın kaplanmı bir kordonu vardır. Zekâtını nasıl vermem lâzımdır?) CEVAP Bir halkasındaki altın miktarı kuyumcuda tesbit edilir. Kaç halka varsa böylece altın miktarı

bulunur. Bulunan altın miktarı, varsa baka altınlarla hesap edilip kırkta biri zekât olarak verilir. (bniÂbidîn) 

SUAL: Ticaret niyyetiyle yetitirilen balık, ipekböcei ve kümes hayvanlarının zekâtı verilirmi? 

CEVAP Bunlar ticâret malı olduu için kıymetleri üzerinden zekâtları verilir. (htiyar c.1,s.112; Merâkıl-

felâh s.391; bni Âbidîn c.2,s.31; Bedayı' c.2,s.20) 

SUAL: Bir kimsenin ev bahçesi çok büyük olup geçimini temin ettii gibi artanı ile ticâretyapsa, yine urunu vermesi gerekir mi?

CEVAP "Ticâret malının uru deil, zekâtı verilir. Ticâret niyyeti ile yetitirilen mahsulün uru verilir, ayrıca

zekâtı da verilmez. (bni Âbidîn c.2,s.49,50; c.3,s.55) 

ZEKÂT KME VERLR 

SUAL: Vereceim zekât miktarı 30 gram altın tutuyor. Hepsini bir fakire veya on fakire

yermemde mahzur var mıdır? CEVAP Fakirin hiç olmazsa, bir günlük ihtiyacını karılayacak kadar vermek müstehabtır. Borcu olmayan

ve çoluk çocuu bulunmayan fakire, nisâb miktarı ya'ni 96 gram altın veya malını nisâb miktarınatamamlayacak kadar zekât vermek mekruhtur. Çoluk çocuu olan fakire, bunların herbirine bölünce,nisâb miktarı dümeyecek kadar çok zekât vermek caizdir. (Merâkıl-felâh) 

SUAL: Zekât, dernee, vakfa verilebilir mi? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 105/361

Zekât, fakirin hakkıdır. Hiç bir dernee, vakfa dorudan verilemez. Ancak Ehl-i Sünnet bir fakirevermek lâzımdır. Bu fakîr dilerse aldıı zekâtı, dine hizmet eden bir yere hediyye edebilir. (Makâlâts.235; Tefsîr-i Kurtubî c.8,s.170; Bedayı' c.2,s.43) 

SUAL: Salih olmayan kötü kimselere zekât verilse kabul olur mu? CEVAP Kıraç yere ekin ekilirse, bire ancak üç be alınabilir. Fakat sulak, verimli topraa tohum atılırsa

daha çok mahsûl alınır. Salih olmayan Müslümana zekât verilince, zekât vermemenin azabındankurtulursa da, sevablarına kavuamaz. Zekât verirken her bakımdan lâyık olanı aramalıdır (hyâ-ul-ulûm c.1,s.206; bni Âbidîn c.2,s.68) 

SUAL: Zekât kimlere verilmez? CEVAP Anaya, babaya ve dedelerin, ninelerin hiçbirine ve kendi çocuklarına ve torunlarına zekât

verilmez. Kadın kocasına, koca kadınına ve gayri müslime ve zengine zekât verilmez.Kendi memleketinde zengin ise de, bulunduu yerde yanında mal kalmamı olan ve çok alacaı

varsa da, alamayıp muhtaç kalan kimseye zekât vermek caizdir. (Bedayı' c.2,s.46,49; Feth-ul-kadîrc.2,s.206; bni Âbidîn c.2,s.62; Dâmâd c.1,s.221) 

ZEKAT NASIL VERLR - 

SUAL: Zekâtı kaç ayar üzerinden vermek lâzımdır? CEVAP Zekâtı altın hükmünde olan en düük ayar üzerinden verilmesi caizdir. Ancak en yüksek ayar

üzerinden verilmesi çok iyi olur. Oniki ayardan düük altın, altın hükmünde deildir. (bni Âbidînc.2,s.31) 

SUAL: Daha evvel zekâtlarımı vermitim. imdi örendiime göre verdiim zekâtlardînimize uygun deilmi, Ne yapmam lâzımdır? 

CEVAP Zengin olan tekrar dinin emr ettii ekilde verir. mkânı olmıyan iskat yapması için vasiyyet eder

veya kendisi devir yaparak verir. (bni Âbidîn c.2,s.68) 

SUAL: Ticâret eyası olarak, kuma, ceket vesaire var. Bunların zekâtını eyadan ayırıpvermek mi gerekiyor, yoksa altın olarak vermek mi lâzımdır? 

CEVAP Her iki ekilde de verilir. (bni Âbidîn c.2,s.12,22; Mevkûfât c.1,s.148) 

SUAL: Zekâtını vermek üzere babam bana bir miktar para verdi. Ben bu parayı harcadım.Kendi paramdan aynı miktarını dine uygun olarak zekâtını verdim. Babamın zekâtı verilmi sayılır mı? 

CEVAP Babanızın zekâtı verilmi sayılmaz. Eer babanız, hiç para vermeden, sizi vekil tâyin edip, (Benim

zekâtımı dine uygun ver) deseydi sizde kendi paranızdan verseydiniz, babanızın zekâtı verilmi olurdu. Verdiiniz para kadar babanızdan para alabilirdiniz. (bni Âbidîn c.2,s.12; Fetâvâ-i Hindiyyec.1,s.171) 

SUAL: (Bir kimse, zekâtını ve fıtrasını tesbit ettikten sonra, tesbit edilen miktardan fazlaverse mahzuru olur mu? 

CEVAP Fazla verilen miktarı nafile olur ve çok sevabtır. Yalnız malı ve zekât miktarını tesbit etmedentahmin üzerine fazla verilirse hepsi nafile olur.

SUAL: (Zekât verirken zekâtımdır diye söylemek art olmadıı için bir kilo baklavanın içinezekât miktarı altınları koyup komu bir fakir kadına verdim. Zekât vermi oldum mu?) 

CEVAP Zekâtı bizzat fakirin eline vermek lâzımdır. Çok az bir ihtimal bile olsa, o kadın baklavayı bir

bakasına hediye edebilir, kaybedebilir. Zekâtı fakir eline aldıktan sonra bakasına verse, kaybetsemahzuru olmaz. Sizin yaptıınız ekilde zekât verilmi olmaz. Ya yeniden vermeniz lâzımdır, yahut o

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 106/361

fakir kadını bulup size verdiim baklavanın içinden altın çıktı mı, diye sual edip çıktı dedikten sonraonu size hediye ettim derseniz o zaman kerahaten caiz olur.

SUAL: (Kızım evlenip bizden ayrıldı. Kocası da fakirdir. Kızıma zekât verebilir miyim?) CEVAP Oula ve kıza zekât verilmez. Damadınıza zekât verebilirsiniz. (bni Âbidîn c.2,s.68) 

SUAL:ki bin tavu

um var. Bunlardan 3,5 milyon liralık yumurta alıyorum. Tavuktansatıyor, 400 bin lira alıyorum. Masrafım iki milyon tutuyor. Yeni aldıım civcivlere 2 milyon lira

veriyorum. Böyle devri daim oluyor. Tavukların zekâtını nasıl vereceim? CEVAP Nisaba malik olduktan itibaren bir kameri yıl sonra, mevcut olan tavukların ve mevcut olan paranın

ve yumurtaların ve civcivlerin zekâtları kırkta bir nisbetinde verilir. Bir sene tamam olmadan evvelyapılan masraflar zekâta dahil edilmez. (Bedâyı' c.2,s.22; Câmi'ur-rümûz s.86; Feth-ul-kadîrc.2,s.119) 

SUAL: Bir kimse, nisap miktarında olup, ya'ni dinen zengin sayıldıı için zekâtını bir fakireverse, fakir de bunun durumunu düünerek zenginin verdii uur ve zekâtı tekrar zenginehediye etse, zengin zekât vermi sayılır mı? 

CEVAP Herkes malını istedii kimseye hediye edebilir. Zekâtını aldıı adama da hediye edebilir. Zekât

niyyet edilerek fakire verildikten sonra yerini bulmutur. (Bedâyı' c.2,s.39; c.6,S.118) 

SUAL: (Civatacıyım. Zekâtımı verirken binlerce civatayı tek tek saymam lâzım mıdır?  CEVAP Satın alırken nasıl hesap edilirse, zekât hesabı da Öyle yapılır. (Dâmâd c.1,s.207) 

SUAL: Zekât taksitle ödenir mi? CEVAP Zamanında hesab edilerek ayrılıp, sonra peyderpey ödenebilir. (Bir yıl içinde tamamı verilmelidir.)

(Bedâyı' c.2,s.51; Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.170) 

SUAL: Zekât ile fitre karıtırılıp verilebilir mi? CEVAP Verilebilir. (bni Âbidîn c.2,s.78) 

SUAL: Zekât vakti gelmeden Önce verilirse, zekât vakti gelince o ahıs fakîr olsa verdiizekât ne olur? 

CEVAP Nafile olur. Çünkü zekâta ait mal veya paranın üzerinden bir sene geçmemitir. Verilen zekâtın

farz olabilmesi için üzerinden bir sene geçmesi lâzım idi. Vakti gelmeden önce birkaç senenin zekâtıverilebilir. (Nimet-i slâm). (Mülteka zekât bahsi). 

SUAL: Zekâtı vaktinden önce vermek caiz midir? CEVAP Caizdir. (Bedâyı' c.2,s.50; Mültekâ zekât bahsi) 

SUAL: Kumaların zekâtı nasıl verilir? CEVAP Ticâret eyasının kıymeti alı fiatı üzerinden hesap edilir. (Merâkıl-felâh s.391; Bedâyı' c.2,s.21) 

SUAL: Çocuk için ayrılan altının veya kâıt paranın zekâtı, anne veya babası tarafındanverilmesi lâzım mıdır? Yani çocuun paraları Ebeveynin zekât nisabına dâhil edilir mi? 

CEVAP Çocuun, parasının, malının ve altının zekâtı verilmez. (Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.178) 

SUAL: Kuyumcuyum. Altın olarak kaç ayardan zekâtımı vermeliyim. Elimde muhtelif ayardaaltınlarım var. 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 107/361

Hepsinin zekâtım 12 ayardan vermek caizdir. Fekat daha yüksek ayardan vermek daha âlâ vedaha makbuldür. (Bedâyı' c.2,s.18; Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.179; Hâniyye) 

SUAL: Nisâb miktarını dolduran çeitli ayardaki altının zekâtı hangi ayardan verilir? CEVAP Zekâtı altın hükmünde olan en düük ayar üzerinden verilmesi caizdir. Ancak en yüksek ayar

üzerinden verilmesi çok iyi olur. Oniki ayardan düük altın, altın hükmünde deiIdir. (Bedâyı' c.2,s.18;

Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.179; Hâniyye c.1,s.349;bni Âbidîn c.2,s.12,22)

 

SUAL: Malı zekât niyyetiyle ayırıp fakire verirken zekât olduunu söylemek art mıdır?Meselâ hediyemdir dense, borcumdur dense zekât verilmi olur mu? 

CEVAP Zekât söylemek art deildir. Hediyemdir dese de caizdir. Fakat borcumdur demek olmaz.

SUAL: Dükkânımızdaki malların ba'zılarının hakiki kıymeti bilinmemektedir. Kimi çokeskiden alınmı, kimi yıpranmı. Zekât vermek için tahmini bir hesap caiz olur mu?  

CEVAP Hakiki kıymeti bilinmedii zeman, galip zan ile amel edilmesi caiz olur. (bni Âbidîn c.2,s.31) 

SUAL: Çeitli ayarda altınlarımız var. Zekâtını hangi ayardan vermek gerekiyor?  CEVAP Endüük ayardan verilebilirse de, daha yüksek ayardan vermek daha makbuldür. 12 ayardan

düük olanlar altın hükmünde deildir. (bni Âbidîn c.2,s.30) 

SUAL: Ticâret mallarının zekâtını aldıımız fiat üzerinden mi, yoksa bugünkü rayiçüzerinden mi vermek lâzımdır? 

CEVAP Bugünkü rayiç maliyet bedeli üzerinden hesap etmeli, ya'nî fakirin lehine hareket etmelidir.

(htiyar c.1,s.111; Bedâyı' c.2,s.21; Merâkıl-felâh s.391) 

SUAL: Fakire verilen zekât, nisâb miktarını aarsa, fakir zengin olduu için zekât vermesiicap eder mi? 

CEVAP Fakir aldıı zekâtla zengin olursa, zenginlii bir sene devam ederse, onun da zekât vermesi lâzım

olur. (Bedâyı' c.2,s.50; bni Âbidîn c.2,s.4; htiyar c.1,s.99; Mültekâ s.28) 

SUAL: Vereceim zekât miktarı 5 gram altın tutmaktadır. stanbul' da bir fakirde 5 gramaltın alacaım vardır. Zekâtımı fakire verip, fakiri borçtan kurtarmak istiyorum. Ancak fakirezekâtımı verince, fakir alacaımı vermezse diye düünüyorum. Fakiri borçtan kurtarmak içinzekâtımı nasıl vermeliyim? 

CEVAP stanbul'da bulunan fakir veya zengin güvendiiniz birisine mektup yazarak durumu anlatırsınız. O

zât, borçludan fakire giderek (Zekâtınızı almak ve dilediim gibi tasarruf etmek üzere beni vekilettin mi?) der. Fakir de (Vekil ettim) derse, be gram altınınızı bu vekile zekât niyyetiyle verirsiniz. Buvekilin her türlü tasarrufa yetkisi olduu için, fakirin sizdeki borcuna karılık be gram altını size verirveya gönderir. Böylece hem zekât yerini bulmu olur, hem de fakir borçtan kurtulmu olur. (Fetâvâ-iHindiyye c.6,s.436) 

VEKL TÂYN ETMEK 

SUAL: Baba olunu zekât vermesi için vekil tayin edebilir mi? CEVAP Baba, zekât vermesi için olunu vekil tayin edebilir. (bni Âbidîn c.2,s.11) 

SUAL: Zekâtını vermek üzere babam bana bir miktar para verdi. Ben bu parayı harcadım.Kendi paramdan aynı miktarını dine uygun olarak zekâtını verdim. Babamın zekâtı verilmi sayılır mı? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 108/361

Babanızın zekâtı verilmi sayılmaz. Eer babanız, hiç para vermeden, sizi vekil tâyin edip, (Benimzekâtımı dine uygun ver) deseydi, siz kendi paranızdan verseydiniz, babanızın zekâtı verilmi olurdu.Verdiiniz para kadar babanızdan para alabilirdiniz. (bni Âbidîn c.2,s.12) 

SUAL: Bir kimse, zekâtını vermek için bir kimseyi vekil etse, vekil de aratırma yaparakzekâtı verse, sonradan zekât verilen kimse, zekât almaa caiz olmayan birisi olduu anlaılsazekât verilmi sayılırını? 

CEVAP 

Vekil, zekât verirken aratırıp soruturmusa zekât verilmi sayılır. Aratırıp soruturmadan verip,sonradan yanıldıı anlaılırsa tekrar zekât vermesi lâzımdır. (Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.171; bniÂbidîn c.2,s.11) 

SUAL: Seyyidlere zekât verilir mi? CEVAP Bugün seyyidlere zekât verilebilir. (Dürr-i Yekta, 178; Ahmed Tahâvi Emâli erhi) 

SUAL: (Kimlere zekât vermek daha efdaldir?) CEVAP Zekâtı, fakîr olan kardee ve hala, amca, dayı ve teyze gibi yakın akrabaya vermek daha sevabtır.

Yakınları muhtaç iken, bakalarına verirse sevabı olmaz. (mdâd-üI-Fettah) Zekâtı baka ehre göndermek mekruh ise de, akrabaya veya kendi ehrinde fakir müslüman

bulunmazsa, baka ehre göndermek caizdir. Zekâtı borcu olana vermenin, fakire vermekten daha iyiolduu (Bezzaziye) fetvasında yazılıdır. Malını israf edene, haramda kullanana zekât vermek lâyıkdeildir. (Dürr-i Yekta) 

SUAL: Zekât vermek için umumî vekil olan kimse, kendisinin zekât vermesi caiz olmayankimselere, meselâ anne ve babasına vekâleten zekât verebilir mi?  

CEVAP Vekil olduu için vermesinde mahzur yoktur. (bni Âbidîn c.2,s.12) 

SUAL: Zekât alma artlarına haiz olan bir kimsenin zekât istemesinde bir mahzur var mıdır? CEVAP Dînen fakir olan kimsenin verilen zekâtı almasında mahzur yoktur. Verilmeden istemek sadaka

istemek gibi haram olur. (Dürr-ül-müntekâ c.1,s.226; bni Âbidîn c.2,s.69) 

SUAL: (Ben zenginim. Hanımım fakirdir. Hanım bana vekâletini verse, onun adına zekât

alabilir miyim?) CEVAP Alabilirsiniz. (bni Âbidîn c.2,s.12,22) 

UUR 

SUAL: (Seâdet-i Ebediyyede, kira ücretinin yüksek olduu yerlerde urunu mal sahibi verir.Kira düük olan yerlerde ise urunu kiracı verir deniyor. Kiranın yüksek veya düük olmasınınölçüsü nedir?) 

CEVAP Bu tarladan mal sahibi veya kiracı hangisi daha çok gelir elde ediyorsa, urunu o verir. (bni

Âbidîn c.2,s.50) 

SUAL: Meyve ve sebzelerin, pamuk, çay, tütün ve zeytinin uru verilir mi? Zeytine çokmasraf yapılıyor. Onda bir mi, yoksa yirmi de bir mi vermek icab eder?  CEVAP Hepsinin uru verilir. Sulama masrafı yapılmadıkça urunu onda bir vermek lâzımdır. Budama ve

ilaçlama gibi masraflar yirmide bir vermei gerektirmez. (bni Âbidîn c.2,s.50) 

SUAL: (Daha önce, erkein zevcesine zekât veremiyeceini yazmıtınız. Fakat, Nimet-iislâm kitabının zekât bahsinin 525. sayfasında, fakir olan zevceye zekât verilecei yazılıdır. Buhususun açıklanması nasıl olur? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 109/361

mâm-ı A'zam hazretlerine göre, koca karısına, karı da kocasına zekât veremez. mâmeyne göreise kadın kocasına zekât verebilir. (Mülteka zekât bahsi) 

Hanımı zengin olsa bile, bunun nafakasını vermek kocasına farzdır. Fakat kadın kocasınabakmaa mecbur deildir. Bu bakımdan mâmeyne göre, kadın bakmaa mecbur olmadıı kocasınazekât verebilir. mâm-ı A'zam hazretlerine göre ise, her ne kadar kadın kocasına bakmaa mecburdeilse de, verilen zekât yine ev içinde belki kadının ihtiyâçları için harcanacaından kadın kocasınazekât veremez.

(Nimet-islâm)'

ın bildirdiiniz sayfasına baktık. Orada öyle denilmektedir.

(Zenginin, fakir olan zevcesine dahi zekât verilir.) Buradaki zenginden maksat, kocası deil, baka zenginlerdir. Ya'ni herhangi bir zencin, zengin

olan bir kimsenin, fakir hanımına zekât verebilir. (bni Abidîn c.2,s.64) 

SUAL: (Memlekette çay bahçemiz var. Çayı yetitirirken ve toplarken ba'zı masraflaryapıyoruz. Mahsûlün zekâtını verirken bu masrafları dümek lâzım mıdır? Masraflar düülürsekaçta kaç düülür?) 

CEVAP mâm-ı A'zam hazretleri buyuruyor ki:(Her sebze ve meyve, az olsun, çok olsun, mahsûl topraktan alındıı zaman, onda birini

veya kıymeti kadar altın veya gümüü, müslüman fakirlere vermek farzdır.) Hayvan gücü ile veya dolap ile, motor ile sulanan yerlerdeki mahsûl elde edilince, yirmide biri

verilir. Çay için böyle bir sulama mevzu bahis olmadıı için, hayvan, tohum, âlet, gübre, ilâç ve içimasrafları düülmez. Yalnız hayvan, dolap veya motorla sulamadan dolayı uur onda bir deil, yirmidebir verilir.

Toprakdan alınan mahsûlün zekâtına uur denir. Borcu olanın da uur vermesi lâzımdır. Balın,pamuun, çayın, tütünün, zeytinin onda bir uru verilir. Uru verilmeyen mahsûlü yemek haramdır.Yedikten sonra da urunu vermek lâzım gelir.

Mahsûlün onda birini fakîr müslümana vermeden önce yemek haramdır. Eer ölçü ile çıkarıp, ölçüile yedikten sonra, yediinin de urunu hesap edip verirse, önce yemi olduu helâl olur. (mâd-ül-islâm S.225; bni Abidîn c.2,s.50,51) 

SUAL: Uru ne zaman vermelidir? CEVAP Uru henüz mahsûlü satmadan vermelidir. (bni Abidîn c.2,s.53) 

SUAL: Patatesin uru verilir mi? CEVAP 

Hanefî mezhebine göre patatesin uru verilir. Para ile sulandıına göre, urunu 1/20 nisbetindevermek lâzımdır. Çıkan patatesin, henüz ortaklar tarafından taksim edilmeden önce yirmide birisiverilebildii gibi, ortaklar kendi hisselerini aldıktan sonra uurlarını vermeleri de caizdir. (bni Abidînc.2,s.50,53) 

SUAL: Kaç kg balın uçru verilmesi lâzım olur?  CEVAP Az olsun, çok olsun çıkan balın urunu vermek gerekir. (Kitâb-ül-harac s.76; bni Abidîn

c.2,s.49; htiyar c.1,s.114) 

SUAL: Kaç kg. hububatı çıkanın uur vermesi lâzım olur? CEVAP Uur vermek farzdır. Topraktan alınan mahsûlün zekâtına uur denir. Borcu olanın da uur

vermesi lâzımdır. mâm-ı A'zam buyuruyor ki:

(Her sebze ve meyve, az olsun, çok olsun, mahsûl topraktan alındıı zaman onda birini veyakıymeti kadar altın veya gümüü müslüman fakirlere vermek farzdır.) (htiyar c.1,s.113; Mültekâ s.32;bni Abidîn c.2,s.49) 

SUAL: Uru verilmiyen malın mislini satın alıp vermek veya geçmi senelerinkini aynımaldan vermek caiz midir? 

CEVAP Ya o malın yüzde onunu veya deerine tekabül eden altın lira vermek lâzımdır. Misli alıp verilmez.

Fekat, o seneki mahsûlünden geçmi senelerin urunu verebilir. O caizdir. (bni Abidîn c.2,s.22) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 110/361

SUAL: Ura tâbi mahsûllerimizi fabrikaya verdik. Mahsûllerin bir kısmının parasını verdiler.Ur verirken parasını aldıımız mahsûlün mü yoksa bütün mahsûlün mü urunu vermemizgerekir? 

CEVAP Mahsûlün tamamının urunu vermek lâzımdır. (mâd-ül-islâm s.225; bni Âbidîn c.2,s.49) 

SUAL: Mahsûlü salma su ile suluyoruz. Ancak sulama suyuna ücret ödüyoruz. Bu ücret

ödeme i

i, suyu, hayvan, motor veya dolap gücü ile sulamaya girer mi? Ya'nî u

runu onda birmi, yoksa yirmide bir mi vermek icâp eder? CEVAP Urunu yirmide bir vermek icâb eder. (Me'ârif-üs-sünen c.5,s.203; Hidâye c.1,s.78) 

SUAL: Babam ur vermiyor. Ben onun yerine versem olmaz mı?  CEVAP Olmaz. Çünkü niyyet mühimdir. Mal sahibinin niyyet ederek vermesi lâzımdır. (Fetâvâ-i Hindiyye

c.1,s.170,171; Bedayı' c.l,s.40; Feth-ul-kadîr c.2,s.113) 

SUAL: Bir kimse evinden uzakta bulunan tarlasındaki meyve ve sebzeleri muhtelifzamanlarda yese, bacılarına ikram etse bunların urunu verir mi? 

CEVAP Ya her defasında topladıının kıymetini hesâb ederek verir. Veya hepsinin kıymetini toptan hesâb

ederek urunu altın veya gümü olarak verir. (mâd-ül-islâm s.225; Tahtâvî Dürr-ül-muhtâr Haiyesic.1,s.420) 

SUAL: Evimizin bahçesinde ceviz aaçları vardır. Cevizleri satıyoruz. Uru verilir mi? CEVAP Bahçe mahsûlünün uru verilmez. Satılınca nisâb miktarını geçince, altın olarak kırkda biri zekâtı

verilir. (bni Âbidîn c.2,s.52) Ur, zekât gibi deildir. Fakirin de mahsûl varsa borçlu da olsa urunu vermesi lâzımdır.

Toprakdan çıkan mahsûlün, çıktıı zeman onda birini veya kıymetini altın veya gümü olarak vermesifarzdır. Tehir etmesi günâh olur. (bni Âbidîn c.2,s.49; Mültekâ s. 32; htiyar c.1,s.113; Me'ârif-üs-sünen c.5,s.202) 

SUAL: Ur için ayrılan budayın tamamı satılsa, misli kadar baka buday verilebilir miveya altın ve gümü verilebilir mi? 

CEVAP 

Misli veya altın, gümü verilebilir. (bni Âbidîn- c.2,s.41) 

SUAL: Uru verilmesi gereken sebzelerin önceden yenilen miktarını tahmini olarak hesapedip, urunu vermek uygun mu? 

CEVAP Zannı galip ile yapılan tahmin mu'teber olur. (mâd-ül-islâm s.225; Bedayı' c.2,s.63) 

SUAL: Budayın urunu buday olarak deil de kıymetini vermek de mahzur var mıdır? CEVAP Evet, kıymetini altın veya gümü olarak vermekte mahzur yoktur. (Bedayı' c.2,s.41; bni Âbidîn

c.2, s.22) 

SUAL: Haha bitkisinin tohumundan, afyonundan ve kabuklarından istifade edilmektedir.Urunu hangi kısmından vermek lâzımdır? 

CEVAP e yarayan, para eden kısımlarının hepsinin uru verilir. Bunların uru, kıymetleri üzerinden

verilir. Meselâ hepsi satılıp 100 bin lira etmise, onda biri, ya'ni 10 bin lirası uur olarak verilir. (bniÂbidîn c.1,s. 50) 

SUAL: Uru verilen bir mal, stok olarak seneye kalsa, tekrar urunu vermek gerekir mi? CEVAP Uru bir kerre verilir. Tekrar vermek gerekmez. (bni Âbidîn c.2,s.49,50) 

SADAKA- FITIR 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 111/361

 SUAL: Bir kimsenin alacaı kadar borcu olsa, fitre vermesi gerekir mi?  CEVAP Önce borcunu ödemesi lâzım olur. (bni Âbidîn c.2,s.71) 

SUAL: (Fitre için bir miktar un ayırmıtım. Dükkânıma münasip bir fakir geldi. (u torbadakiunu evine götür.) dedim. Teekkür ederek alıp götürdü. Ba'zıları (Bu fitremdi, aldın kabul ettin

mi demen lâzımdı) diyorlar. Fitreyi verirken bu fitremdir demee hacet var mıdır?) CEVAP Niyyet kâfidir. Bu fitremdir demee hacet yoktur. (bni Âbidîn c.1,s.78)

SUAL: Misafir olan kimse nisaba mâlik ise fıtra vermesi gerekir mi? CEVAP Gerekir. (Uyûn-ün-besâir c.1,s.233; Dâmâd c.1,s.226) 

SUAL: Fıtra nisabı hesâb edilirken ihtiyâç eyasından bahsedilmektedir. htiyâç eyasınedir? 

CEVAP htiyâç eyası demek, kıymetleri ne kadar çok olursa olsun, bir ev, bir aylık yiyecek, her yıl üç kat

elbise, çamaır, evde kullanılan eya ve âletler, binecek vâsıtası, meslek kitâbları ve ödiyeceiborçlardır. (MerâkıI-felâh s.394; Hidâye c.1,s.82; Dâmâd c.1,s.226; bni Âbidîn c.2,s.73) 

SUAL: Bir kimsenin ödemesi gereken 100 bin lira borcu olsa, elinde de 100 bin lira mevcutparası bulunsa fıtra vermesi gerekir mi? 

CEVAP Fıtra vermesi gerekmez, borcunu ödemesi gerekir. (Feth-ul-kadîr c.2,s.218; Dâmâd c.1,s.226;

bni Âbidîn c.2,s.73) 

SUAL: Sadaka-ı fıtır kimlere verilmelidir?? CEVAP Fakirlere verilmelidir. Salih olanlar tercih edilir. (Dürer c.1,s.196) 

SUÂL: Dier üç hak mezhebde de fıtra nisâb mikdarı aynı mıdır?  CEVAP afiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheblerinde, bir günlük yiyecei olanın fıtra vermesi farzdır. (Me'ârif-

üs-sünen c.5,s.301) 

SUAL: Bu sene verilmesi gereken fıtra mikdarı nedir? CEVAP Fıtra mikdarı her sene deime z. Fıtra olarak, yarım sâ' buday veya buday unu veya bir sa' arpa

veya hurma veya kuru üzüm verilir. Yarım sâ' ölçek yerine 1750 gram buday vermek ihtiyatlı olur.Fıtranın deeri altın veya gümü olarak da verilir. (Me'ârif-üs-sünen c.5,s.305; Fetâvâ-i Kâdîhânc.1,s.278) 

SUAL: Fıtra vermek kimlere vâcibdir? CEVAP htiyâcı olan eyadan ve borçlarından fazla olarak, zekât nisabı kadar malı, parası bulunan her

hür müslimânın, Ramezân bayramının birinci günü sabahı, tan yeri aydınlanırken, Fıtra vermesi vâcibolur. (Merâkıl-felâh s.394; Feth-ul-kadîr c.2,s.218; Dâmâd c.1,s.226;bni Âbidîn c.2,s.72) 

SUAL: Fıtrayı ne zaman vermek lâzımdır? CEVAP Ramezân-ı erîfde, Ramezândan önce ve bayramdan sonra vermek de caizdir. Fekat bayram

nemâzından önce verilince, sevabı daha çok olur. âfiîde Ramezândan önce verilemez. Mâlikî veHanbelî'de ise bayramdan sonra vermek lâzımdır. Bayramdan önce verilmez. (Bedayı' c.2,s.74; Me'ârif-üs-sünen c.5,s.300,314) 

SUAL: Fıtra nisâbına katılacak malın ticâret malı olması art mıdır? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 112/361

Fıtra ve kurban nisabı hesabına katılacak malın ticâret için olması art olmadıı gibi, elinde bir yılkalmı olması da lâzım deildir. (Halbuki zekâtda elinde bir yıl kalması ve ticâret için olması artdır.Kadınların zîneti hâricdir. Nisabı bulursa zekâtı gerekir.)

Bayramın birinci günü sabah nemâzı girdii ânda, nisâb mikdarı kadar mala malik olanın fıtravermesi vâcib olur. O ândan sonra nisaba kavuanın fıtra vermesi vâcib olmaz. (bni Âbidîn c.2,s.72; Feth-ul-kadîr c.2,s.218; Merâkıl-felâh s.394) 

SUAL: (Fıtra verirken "fıtramı alıp kabul ettin mi" deme

e lüzum var mıdır? Hediyemdirdese veya hiç bir ey demeden verse fıtra verilmi olur mu? Bir fakire, daha önce ayırdıı fıtramiktarı unu göstererek unu al evine götür, çoluun çocuunla ye, dense fıtra verilmi olurmu?) 

CEVAP Hediyemdir dese veya hiç bir ey demese de fıtra verilmi olur. (u unu götür) demekle de, fakir

unu alıp götürünce fıtra verilmi olur. (Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.171; Uyûn-ül-besâir c.1,s.221) 

SUAL: Âmâ bir dilenci, 15 yalarında bir çocukla gidiyor. (Allah rızası için), (Resulullahhürmetine) diyerek sadaka topluyor. Böyle söyleyenlere sadaka vermekte mahzur var mıdır?  

CEVAP (Hadika) da dil âfetlerinde diyor ki:(And  vererek, meselâ (Allah akına) diyerek bir kimseden dünyalık ey istemek caiz

deildir. Hadis-i erifte bunların, mel'un oldukları bildirildi.) (Allah hakkı için unu yap) denirsebunu yapmak lâzım olmaz. Ya'ni yapmamak günah olmaz ise de, taat, hattâ mubah olan eyleriyapmak iyi olur.) 

SUAL: (Yazılarınızda hep niyyetin ehemmiyetinden bahsediyorsunuz. Sadaka verirken nasılniyyet etmeli ve sadakayı kimlere vermeli? Fakirin de sadaka vermesi lâzım mıdır?)  

CEVAP Kendisine ve bakması vâcib olanlara lâzım olandan fazla malı bulunan kimsenin sadaka vermesi

müstehabtır. Bakması vâcib olan kimsesi muhtaç iken, bunun sadaka vermesi günahtır. Sıkıntıyasabredemiyecek kimsenin, kendi muhtaç olduu malı, parayı sadaka vermesi uygun deildir, haramayakın mekruhtur.

Çorak bir yere tohum atılırsa boa gider. Kıraç ve kumlu bir topraa tohum atılırsa çok az mahsûlalınır. Sulak ve mümbit bir topraa tohum atılırsa, bire on, bire elli ve hattâ daha fazla mahsûl alınır.

Allahü teâlâ, vereceimiz sadakaya karı, bire on, bire yedi yüz ve hattâ daha fazla vereceinibildirmektedir. Tohumu ekmek için iyi toprak arandıı gibi, sadakayı verirken de ehlini bulmak iyi olur.Her isteyene sadaka vermek uygun olmaz. Bankada yüzbinleri bulunan birçok dilenciye rastlanmıtır.

Muhtaç olup da istiyemiyen salih bir fakire verilen sadakanın sevabı elbette çok fazla olur. Hele dineihlâsla hizmet etmeye çalıan müesseselere yardım etmek çok büyük sevabtır. Dine hizmet ediyorumdiye bid'at ve sapıklıı yayanlara yardım etmenin vebali büyüktür.

Sadaka veren kimsenin sadaka sevabını, Resûlüllah Efendimize, ana ve babasına, üzerindehakkı bulunanlara ve bütün mü'minlere göndermee niyyet etmesi iyi olur. Kendi sevabı hiçazalmadıı gibi, hepsine de ayrı ayrı, hep o kadar sevab verilir. Bize böyle büyük ihsanlarda bulunanAllahü teâlâya ne kadar ükretsek azdır. (bni Âbidîn c.2,s.69,70; Feth-ul-kadîr c,3,s.65,66; Tarîkat-ıMuhammediyye s.108; Tefsîr-i Kebîr c.14,s.8) 

ORUCU BOZANLAR 

SUAL: (Ev haereleri için mayi bir ilâçla evi ilaçladım. lâcın kokusunu ister istemezteneffüs ettim. Oruç bozulur mu?) 

CEVAP lâç az olursa bozulmaz. Sigara dumanı gibidir. Böyle ileri akamdan sonra yapmak dahauygundur.

SUAL: Tuz yemek orucu bozar mı? Azı bozar, çou bozmaz diyorlar. Bize öyle bir ölçüverin ki, o ölçü ile orucu ne bozar, ne bozmaz bilelim! 

CEVAP öyle umumî bir ölçü verilebilir. Aızdan giren hemen her ey orucu bozar. ster deva veya gıda

olsun, ister olmasın hepsi bozar. Ta, toprak, odun ve her çeit maden parçası yutulursa dahi oruçbozulur, kazası lâzım gelir, fakat keffaret gerekmez. Kil veya kilermeni denilen toprak yenirse hemkaza, hem keffaret lâzım gelir. Az tuz yemek, hem kazayı, hem de keffareti icap ettirdii halde, çok tuz

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 113/361

yemek sadece kazayı icap ettirir. Âdet olmadıı için çok tuz yenmesi toprak hükmündedir. Aızdanbaka yerden vücuda giren çok eyler de orucu bozar. Fakat keffaret gerekmez. Meselâ; vücudasaplanıp içeride kaybolan bir odun parçası, bir demir parçası, bir kurun, ine vurulmak, kulaa veburna ilâç damlatmak orucu bozar ve yalnız kaza lâzım olur. (Mevkûfât c.1,s.162; Feth-ul-kadîrc.2,s.253; bni Âbidîn c.1,s.97; Bedâyı' c.2,s.94; Dürer c.1,s.205) 

SUAL: Sahur yemeini, takvimlerdeki saatden 5-10 dakika daha uzatsak mahzuru var

mıdır? 

CEVAP Hiç uzatılmaz. Sahurla sabah nemâzının vaktleri birdir. Bu vakt ile oruca balamak lâzımdır.

(Fetâvâ-i Hindiyye c.1 s.51) 

SUAL: (Astım hastalarına kriz gelince bir alete takılan tablet seklinde bir ilâcın gazı teneffüsettiriliyor. Hasta kriz gelince bunu teneffüs ediyor. Orucu bozar mı?  

CEVAP Gıda veya deva olan yahut keyf veren bir ey aızdan mideye sokmakla oruç bozulur.

Bahsettiiniz gaz deva için verilmektedir. Keyf veren sigara dumanı gibidir. Mideye gidince oruçbozulur. Kaza lâzım olur. (Merâkıl-felâh) 

SUAL: Boaza yamur veya kar kacsa oruç bozulur mu? CEVAP Oruç bozulur, yalnız kaza lâzım olur. (Mültekâ s.36; htiyâr c.1,s.133; bni Âbidîn

c.2,s.103; Fetâvâ-i Bezzâziyye c.4,s.100) 

SUAL: Sakızla çiklet aynı mıdır? Bunları çiniyenin orucu bozulur mu? CEVAP Çikletle sakız ayrıdır. Çiklet çiniyenin orucu bozulur. Çinenmi sakızı çinemek orucu bozmaz

ise de mekruhdur. Erkein ise her zaman sakız çinemesi mekruhdur. (Mültekâ s.36; htiyarc.1,s.134; Fetâvâ-i Bezzâziyye c.4,s.100; bni Âbidîn c.2,s.103) 

SUAL: Ta yutmak orucu bozar mı? CEVAP Orucu bozar. Yalnız kaza lâzım gelir. (bni Âbidîn c.2,s.103; htiyar c.l,s.!33; Fetâvâ-i

Bezzâziyye c.4,s.99) 

SUAL: Vücuttaki herhangi bir yaraya konan ilâç beyne veya sindirim yollarına sızarsa,

meselâ deri altına aı yapılırsa oruç bozulur mu? CEVAP Oruç bozulur, yalnız kaza gerekir. (Mültekâ s.36; htiyar c.1,s.132; Fetâvâ-i Bezzâziyye

c.4,s.98,99; bni Âbidîn c.2,s.108; Mecma'ul-enhür c.1,s.241) 

SUAL: Diim çok arıdıı için morfinle di çektirdim. Orucum bozuldu mu? CEVAP Morfin orucu bozar. Yalnız kaza lâzım olur. (Mecma'ul-enhür c.2,s.245,246; bni Âbidîn

c.2,s.98) 

SUAL: Kulaıma ilâç damlattım. Orucum bozuldu mu? CEVAP Kulaa ilâç damlatmak orucu bozar. (Merâkıl-felâh s.368; Dâmâd c.1,s.241,245) 

SUAL: Kolonya orucu bozar mı? CEVAP Kolonya koklamak orucu bozmazsa da mekruhtur. Kolonyayı burna çekmek orucu bozar. Yalnız

kaza lâzımdır. (bni Âbidîn c.2,s.102; Merâkıl-felâh 361; Diirer c.1,s.207) 

SUAL: Tedavi niyyetiyle arıya sokturdum. Orucum bozuldu mu? CEVAP Arı kendiliinden sokarsa, sakınmak mümkün olmadıı için oruç bozulmaz. Fakat tedavi niyyetiyle

sokturulunca oruç bozulur. Yalnız kaza lâzım gelir. (Mecma'ul-enhür c.1,s.240,245; Dürerc.1,s.202,205) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 114/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 115/361

 SUAL: Boaza sinek kacsa oruç bozulur mu?CEVAP Bozulmaz. (Dürer c.1,s.202, Mevkûfât c.1,s.164; Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.203; bni Âbidîn c.2,

s.97) 

SUAL: Yutmadan yemein tadına baktım ve kolonya kokladım, orucum bozuldu mu? 

CEVAP 

Oruç bozulmaz ise de mekrûhdur. (Mevkûfât c.1,s.164; Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.199; Dürerc.1,s.207) 

SUAL: ehirlerarası otobüs yolculuunda otobüste çok sigara içtiler. Bakalarının içtiisigaranın dumanı boazıma gitti. Orucum bozuldu mu? 

CEVAP Sakınmak mümkün olmadıı için oruç bozalmaz. (Mevkûfât c.1,s.l64; bni Âbidîn c.2,s.97,103) 

SUAL: Gece sahura kalkamadım. Uyandıımda sabah ezanı okunuyordu. Oruca niyyetettim. Öleden sonra orucumu bozdum. Kaza mı, keffaret mi lâzımdır? 

CEVAP Niyyeti fecirden önce yapmadıı için yalnız kaza lâzımdır. (Merâkıl-felâh s.363; bni Abidîn

c.2,s.103,110) 

SUAL: Otobüste giderken üzerime kolonya döküp kokladım. Orucum bozuldu mu? CEVAP Kolonya koklamak orucu bozmaz ise de mekruhtur. (Mevkûfât c.1,s,164-, Fetâvâ-i Hindiyye

c.1,s.199; Dürer c.1, s.207) SUAL: Diim arıdıı için di çukuruna ilâç koydum. Tadını boazımda hissettim. Orucum

bozuldu mu? CEVAP Oruç bozulmaz. (Tahtâvî Dürr-ül-muhtâr Haiyesi c.1,s.450) 

SUAL: Gözlerim arıyordu. lâç damlattım. Orucum bozuldu mu?CEVAP Göze ilâç damlatılmakla oruç bozulmaz. (Tahtâvî Dürr-ül-muhtâr Haiyesi c.1,s.450; Merâkıl-

felâh s.361) 

SUAL: Kan aldırmak orucu bozar mı? CEVAP Bozmaz. (Dürer c.1,s.201,202; htiyar c.1,s.131; Feth-ul-kadîr c.2,s.256) 

SUAL: Yutmadan yemein tadına bakmak orucu bozar mı? CEVAP Orucu bozmaz ise de mekruhdur. (Mevkufât c.1,s.164; Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.199; Dürer

c.1,s.207) 

ORUÇ KAZASI 

SUAL: Orucu bozup yalnız kaza icap ettiren hususlar nelerdir? CEVAP 

Orucu bozup yalnız kaza gerektiren eylerden bazıları unlardır:1- Hatâ ile bozularak. Meselâ abdest alırken boazına su kaçmak.2- Boazına kar, yamur kaçmak,3- Tehditle, zorla orucu bozulmak.4- Taharetlenirken içeriye su kaçmak.5- Burnuna sıvı ilâç koymak.6- Burnuna kolonya çekmek.7- Öd aacı ve anber ile tütsülenip dumanını çekmek.8- Bakasının içtii sigara dumanını isteyerek çekmi olmak.9- Kulaın içine ya ve ilâç damlatmak.10- Derideki yaraya konan ilâcın içeriye girmesi.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 116/361

11- Vücudun herhangi bir yerine ine ile ilâç ırınga etmek.12- steyerek, zorlayarak aız dolusu kusmak.13- Dii kanayan veya di çektiren kimsenin azındaki kanı yutması. Veyahut tükrükle müsavi

(eit) miktarda karıık kanı yutmak.14- Uyurken azına su akıtmak.15- Boazına huni ile bir ey akıtmak.16- Ramazanda sabaha kadar niyyet etmeyip, sonra bir ey yiyip içmek.17- Fecr olduunu, ya'ni imsak vaktinin bittiini bilmeden yiyip-içmek.18- Güne battı zannederek orucu bozmak.19- Geceden dileri arasında kalan nohut kadar eyi yutmak. Nohuttan küçük ise bozmaz.20- Oruçlu olduunu unutarak yiyip içtikten sonra orucum bozuldu zannederek yiyip-içmee

devam etmek. Eer orucunun bozulmadıını bildii halde, yiyip içmee devam ederse keffaret delâzım gelir.

21- htilâm olduktan sonra orucunun bozulduunu zannederek yiyip içmek. Bozulmadıını bilerekyiyip içerse keffaret de gerekir.

22- Arıyan diini morfin vurdurarak çektirmek zorunda kalan kimse, orucu bozulduu için yiyipiçerse sadece kaza icap eder.

23- Seferde iken ikamete niyyet edip sonra yiyip içmek.24- Mukim iken sefere çıkınca yiyip içmek.25- Uyku halinde bir ey yemek.Geni tafsilât, ilmihal kitaplarında yazılıdır. (bni Âbidîn c.2,s.97; Feth-ul-kadîr c.2,s,254; ihtiyar

c.1,s.131; Ni'met-i slâm) 

SUAL: Ramazanda oruca niyyetli iken sefere çıktım. Sıcaa dayanamam diyerek orucumubozdum. Kaza mı lâzımdır, keffaret mi? 

CEVAP Yolculuk, orucu bozmaı mubah yapmaz. Sefere çıkan kimsenin o gün orucu bozmaması

vâcibdir. Bozması helâl olmaz. Eer bozarsa yalnız kaza lâzım olur. Yolculuk, oruca balamamaımubah yapar. Orucu bozduunuz için tevbe ve istifar etmeniz ve o günü kaza etmeniz gerekir. (bniÂbidîn c.2,s.122,123; Feth-ul-kadîr c.2,s.273) 

SUAL: (Abdest alırken hatâen boazıma su kaçtı. Orucum bozulduu için ben de yiyipiçtim. Kaza mı lâzımdır, keffaret mi?) 

CEVAP Hatâen oruç bozulunca yalnız kaza lâzım olur. Böyle kaza lâzım olacak ekilde oruç bozulunca

yiyip içmee devam edilirse keffaret lâzım olmaz. Yalnız kaza lâzım olur.

SUAL: Ramezândan kazaya kalan orucu tutarken kasden bozulsa keffaret gerekir mi? CEVAP Keffâret lâzım gelmez. Adak ve nafile oruçları bozunca da keffaret gerekmez. (Mevkûfât c.1,167;

bni Âbidîn c.2,s.122,123) 

SUAL: Hasta bir kimse, oruç tuttuu zeman hastalıı artacaksa, oruç tutmayıp, iyi oluncakaza etse bir mahzuru var mıdır? 

CEVAP Mahzuru yokdur. (Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.207; Feth-ul-kadîr c.2,s.272) 

SUAL: Dii arıdıı için morfinle di çektirmek zorunda kalan kimse, orucum bozuldudiyerek yiyip içse yalnız kaza mı gerekir? 

CEVAP 

Evet. (Mecmâ'ul-enhür c.1,s.241)

SUAL: Üzerinde kaza borcu olan kimse, Ramazanda sefere çıkarsa hangisini tutmasılâzımdır? 

CEVAP Kaza orucunu tutması lâzımdır. Çünki seferde oruç tutmak farz deildir. Ramazandan sonra kaza

eder. (Ebâh oruç bahsi; bni Âbidîn c.2,s.116,124) 

SUAL: Unutarak orucumu yedim. Bozulmadıı halde, bozuldu zannederek yemee devamettim. Kaza mı lâzımdır, keffaret mi? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 117/361

CEVAP Yalnız kaza lâzımdır. (Mecmâ'ul-enhür c.1,s.243; Dürr-ül-müntekâ c.1s.243) 

SUAL: Hastalıım sebebiyle birkaç kerre kustum. Kendiliinden kusmak orucubozmuyormu. Ben bozuldu zannederek yiyip içtim. Kaza mı lâzımdır, yoksa keffaret mi?  

CEVAP Bozulduunu zannettiiniz için kaza lâzımdır. Bozulmadıını bile bile yiyip içseydiniz keffaret de

lâzım olurdu.(Dürr-ül-müntekâ c.1,s.243; Merâkıl-felâh s.362)

 

SUAL: Ramezândan oruç kazası olan kimse bunları pepee tutması gerekir mi? CEVAP Pepee tutması gerekmez. Fekat oruç tutulması sünnet veya müstehab günlerde tutularsa daha

uygun olur. Meselâ Muharremin dokuzuncu ve onuncu günü birlikde oruç tutmak sünnetdir. Her Arabîayın 13, 14 ve 15. günleri oruç tutmak ise müstehabdır. (bni Âbidîn c.1,s.124; htiyar c.1,s.135) 

SUAL: Bir aylık geçinecek kadar parası olan bir fakir, kıın kaza ederim diyerek, ramazanorucunu tutmıyarak çiftçilik yapsa günaha girer mi? 

CEVAP Dîni bir özrü olmadan ramazan orucunu tutmıyarak kazaya bırakmak büyük günâhdır. (bni

Âbidîn c.2,s.115; Behcet-ül-fetâvâ) 

ORUÇ KEFFARET SUAL: Orucu bozup hem kaza, hem keffaret icap ettiren hususlar nelerdir?  CEVAP Orucu bozup hem kazayı, hem de keffareti gerektiren hususlardan bazıları unlardır:1- Ramazan ayında oruçlu olduunu bildii halde ve fecr aarmadan evvel niyyetli iken faideli bir

ey yiyip içmekle, ya'ni gıda veya deva olarak yenilmesi âdet olan veya zevk ve keyf veren bir eyiaızdan mideye sokmakla oruç bozulur.

2- Çiklet çinemek. (ekerli olduu için orucu bozar. Sakız gibi deildir.)3- Sigara içmek.4- Kan aldırmak, gıybet etmek gibi orucu bozmadıı iyi bilinen bir eyden sonra, orucu bozuldu

sanarak bile bile yemek.5- Ramazanın bir gününde, kaza lâzım olan bir eyi yaparak orucunu bozan kimse, baka

gününde de bu eyi kasten yine yaparsa keffaret de lâzım olur.

6- Azına giren karı, yamuru, doluyu yutmak.7- Çi et yemek.8- Kurumu et, pastırma yemek.9- Buday tanesini ve kavrulmu yahut baaından taze çıkarılmı arpa tanesini yemek.10- Susam tanesini veya o kadar baka bir eyi dıarıdan alıp yemek.11- Yenmesi âdet olan topraı, kili veya çamuru yemek. (Yenmesi âdet olmayan toprak yenirse

sadece kaza lâzım gelir.)12- Az tuz yemek.13- Misvak kullandıktan sonra orucun bozulduunu zannederek yiyip içmek.14- Oruçlu olduunu unutarak yiyen kimse, oruçlu olduunu hatırladıktan sonra orucu

bozulmadıını bildii halde, yine yiyip içerse orucu bozulur. Hem kaza hem de keffaret lâzım olur. (bniÂbidîn c.2,s.102; Feth-ul-kadîr c.2,s.253; htiyar c.1,s.131; Ni'met-i slâm) 

SUAL: Birkaç oruç keffareti ile birkaç oruç kazam var. Tevbe etmem kâfi midir? 

CEVAP Eski keffaret borçlarınız için bir keffaret orucu tutmanız kâfidir. Ayrıca oruç kazalarınızın hepsinide ödemeniz lâzımdır. Tevbe etmeniz kâfi deildir. Ne kadar oruç borcunuz varsa hepsini kazaetmeniz gerekir. (Bedâyı' c.5,s.96) 

SUAL: Keffaret orucu nedir? CEVAP Ard arda altmı gün oruç tutmaktır. Altmı gün sonra tutmadıı veya tutamadıı her gün için birer

gün daha kaza orucu tutmak lâzımdır. Ard arda altmı gün oruç tutamıyacak kadar ihtiyar veyadevamlı hasta olan kimse, altmı fakiri bir günde iki kere doyurması lâzımdır. Veya bir fakiri her gün ikikerre doyurmak üzere altmı gün yedirmek lâzımdır. (Feth-ul-kadîr c.2,s.276; bni Âbidin c.2,s.109) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 118/361

 SUAL: Ramazanda nefse uyarak orucu bozucu bir harekette bulundum. Bu yaptıım

hareket, yalnız kazayı icap ettiriyormu. Yine nefsime esir olup nasıl olsa keffaret icap etmiyordiye aynı hareketi iledim. Kaza mı lâzımdır, keffaret mi? 

CEVAP Ramazanın bir gününde, kaza lâzım olan bir ey yaparak orucunu bozan kimse, baka gününde

de bu eyi kast ile yine yaparsa keffaret de lâzım olur. (Mecmâ'ul-enhür c.1,s.240; Fetâvâ-i Hindiyye

c.1,s.205) 

SUAL: Hasta olduum için orucumu tutamadım. Doktorlar iyi olmamdan ümitlerini kestiler.Ne yapmam lâzımdır? 

CEVAP Zengin iseniz her gün için bir fıtra miktarı buday veya un veya kıymeti kadar altın veya gümü 

parayı bir veya birkaç fakire vermeniz lâzımdır. Ramazanın baında veya sonunda hepsini bir fakire deverebilirsiniz. leride hastalıktan kurtulursanız yine orucunuzu kaza etmeniz lâzımdır. (Tefsîr-i Kurtûbic.2,s.288; Dâmâd c.1,s.249; Merâkıl-felâh s.376) 

SUAL: Ba'zıları (Herkes ömründe bir defa keffaret orucu tutmalıdır) diyorlar. Böyle bir eyvar mıdır? 

CEVAP Böyle bir sözün aslı yoktur. Keffaret borcu olan keffaretini yerine getirir. Fakat keffaret olup

olmadıında übhe edenin keffaret orucu tutması iyi olur. (Bedâyı' c.2,s.89) 

SUAL: Keffaret orucu borcu olan, önce kazasını tutup sonra keffaretini tutsa olur mu?  CEVAP Kazası keffaretten sonra yapılır. Fakat dier kazalar keffaretten önce de olur. (bni Abidîn

c.2,s.117; Feth-ul-kadîr c.2,s.261; Fetâvâ-i Bezzâziyye c.4,s.97) 

SUAL: Keffâret orucunu tutarken, 50 gün tutdukdan sonra hastalandım. yi oldukdan sonra10 gün daha tutsam keffaret borcumu ödemi sayılır mıyım? 

CEVAP Keffaret orucu, hastalık sebebiyle veya baka bir özrle bozulursa yeniden altmı gün tutmak lâzım

olur. (Merâkıl-felâh s.375) 

SUAL: Kaza ve keffaret ne demekdir? CEVAP 

Kaza gününe gün oruç tutmakdır. Keffaret ise, bugün köle azâd etmek mümkün olmadıından ardarda altmı gün oruç tutmak demekdir. Keffaret, ramezân orucunu bile bile bozmanın cezasıdır.(Merâkıl-felâh s.375; bni Âbidîn c.2,s.109) 

SUAL: Birkaç Ramezânda birkaç keffareti olan kimse her keffâreti için 60 gün oruç tutmasımı gerekir? 

CEVAP Hepsi için bir keffaret kâfidir. Yalnız keffaret ödedikden sonra yeni bir keffâreti gerektirecek hâl

vuku bulursa, yeniden 60 gün oruç tutması lâzım olur. (bni Âbidîn c.2,s.110; Merâkıl-felâh s.367;Feth-ul-kadîr c.2,s.261) 

SUAL: Oruçlu olduunu unutarak yiyip içen kimse, oruçlu olduunu hatırladıktan sonraoruç bozulmadıını bildii halde, yine yemee devam ederse ne lâzım gelir? 

CEVAP 

Hem kaza, hem keffaret lâzımdır. (Ni'met-i slâm, Orucu Bozanlar babı; Mecmâ'ul-enhürc.1,s.240,241) 

SUAL: Keffâret orucunu tutarken, ya'ni ard arda altmı gün oruç tutarken, araya KurbanBayramı girse tutulan keffaret caiz olur mu? 

CEVAP Kurban Bayramı'nın her dört günü oruç tutmak haramdır. Haram iliyerek farz eda ve kaza

edilmez. Bu bakımdan keffâreti bayram günlerine rastlıyan kimse, tekrar pepee altmı gün oruçtutması gerekir. (Merâkıl-felâh s.375; Ibni Âbidin c.2,s.110) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 119/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 120/361

alımak en isabetli yoldur. Niyyet demek, yarın oruç tutmaa kalbinden karar vermek, demektir.Akam saati kurarken, sahura kalksam da kalkmasam da oruç tutacaım diye hatırından geçirenkimse oruca niyyet etmi olur. Bugün ve yarın demesine deil, hangi günkü orucu tutmaya kararvermise mühim olan odur. Önünde tutacaı gün varken, daha sonraki gün için niyyet edilmez. Akamiftarı açarken yarınki oruca niyyet edilir. Sahurda da yarınki oruca diye niyyet edilmesinde mahzuryoktur. Sahurda tutacaı günü düünerek bugünkü oruca diye niyyet etmekte mahzur yoktur. Güne doduktan sonra tutmakta olduu gün için bugünkü oruca diye niyyet edilir. Niyyet ederken, bugünveya yarın kelimelerini söylemek deil, tutacaı veya tutmakta olduu orucu düünmek lâzımdır.

SUAL: Ba'zıları keffaret orucu bir oruçtur. 60 gün için bir niyyet etmek kâfidir diyorlar. Hergün ayrı ayrı niyyet etmek mi lâzımdır?  

CEVAP Bir niyyet kâfi deildir. Her gün için ayrı ayrı niyyet etmek lâzımdır. Hattâ fecrden sonra niyyet

edilse sahih olmaz. Yeni batan keffarete balamak lâzım olur. (Merâkıl-felâh s. 353; htiyarc.1,s.126; Fetâvâ-i Bezzâziyye c.4,s.97; Mültekâ s.35) 

SUAL: (12 parmak barsaımdan hastayım. Günde altı öün yemek yemem lâzımdır. Oruçtutamadııma göre, bu oruçları ne zaman tutmam lâzımdır?) 

CEVAP yi olmasından ümit kesilen hasta, gizli yemelidir. Zengin ise, her gün için bir fıtra, ya'ni 1750 gram

buday veya un veya kıymeti kadar altın veya gümü parayı, bir veya birkaç fakire verir. Ramazanınbaında veya sonunda toptan hepsi bir fakire de verilebilir. Sonradan kuvvetlenirse, Ramazanoruçlarını ve kaza oruçlarını tutar. Fidye vermeden ölürse, iskat yapılması için vasiyyet eder. Fakir isefidye vermez. Dua eder. Böyle hasta veya ihtiyar kimse, sıcak veya souk mevsimde tutamıyorsa,uygun gelen mevsimde kaza eder. Zekât verecek kadar zengin olmayan kimse fakir kabul edilir. (bniÂbidîn c.2,s.119) 

SUAL: Ramazanda bazı günler, bozulma ihtimalini düünerek keffaret olmasın diye fecrdensonra niyyet edilse mahzuru olur mu? 

CEVAP Bütün Ramezân boyu fecrden sonra niyyet edilse de mahzuru yoktur. Fakat sebebsiz geciktirmek

lüzumsuzdur. (Merâkıl-felâh s.353; htiyar c.1,s,126; Mültekâ s.35; Fetâvâ-i Bezzâziyye c.4,s.97) 

SUAL: Ramazân orucuna niyyet ederken, Ramazân orucu demeyip yalnız oruç denseniyyet sahih olur mu? 

CEVAP 

Yalnız oruç tutmaa niyyet ettim demek sahihdir. Hattâ nafile oruç demek de câizdir.(Merâkıl-felâh s.353; htiyar c.1,s.126; Mültekâ s.35; Fetâvâ-i Bezzâziyye c.4,s.97; bni Âbidîn c.2,s.85,86) 

SUAL: Sâ'at veya takvimlerin yanlı olma ihtimali düünülerek iftarı akam nemâzındansonraya bırakmakda mahzur var mıdır? 

CEVAP ftarı nemâzdan önce yapmak müstehab ise de, bir ibâdeti bozulmak übhesinden kurtarmak için

müstehab terk edilerek önce nemâzı kılmak ve sonra orucu bozmak ihtiyata daha muvafıkgörülmüdür. (bni Âbidîn. c.2,s.114) 

SUAL: Uyandım baktım ki sahur vakti çıkmı, sabah ezanı okunuyor. Niyyetlenmek içinyemek yemem lâzım mıdır? Bir seferinde de güne dodukdan sonra uyandım. O günkü orucututmam gerekir mi? 

CEVAP 

Sahur vakti çıkdıkdan sonra yemek yenmez. Yenirse o günkü orucu kaza etmek lâzımdır. Niyyetetmek için yemek yimek gerekmez. Sahurdan sonra, güne dodukdan sonra da niyyet edilmesicaizdir. Hatta öle ezanına bir saat kalıncaya kadar niyyet edilebilir. afiî'de ise fecrden sonra niyyetedilmez. Bu bakımdan niyyeti akamdan yapmak daha uygun olur. (Merâkıl-felâh s.369; Dürerc.1,s.204) 

SUAL: Keffaret orucu tutuyorum. Sahura kalkmak niyyetiyle saati kurdum. O saatdauyanamadım. Baktım sabah ezanı okunuyor. Bu orucuma niyyet etmi oldum mu? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 121/361

Eer saati yarın oruç tutmak niyyetiyle kurmusanız orucunuz sahihtir. Niyyet kalb iidir. Yarınoruç tutacaınızı aklınızdan geçirmiseniz niyyet etmisiniz demektir (bni Âbidîn c.1,s.72; Dürerc.1,s.62,197,198)  

SUAL: Minarenin ııkları yanınca hemen Ramezân orucumu açtım. Ben orucumu açtıktansonra baktım ki minarenin ııkları tekrar sönmü. Câmi'ye gittim. Müezzine sordum. Yanlılıklaminarenin ııklarını yaktıını söyledi. Benim orucum bozuldu mu? 

CEVAP 

Vakt girmeden iftar edildii için oruç bozulmudur. Ancak kasden bozulmadıından keffâret lâzımolmaz. Gününe gün kaza gerekir. Güne batdı zannederek iftar eden kimsenin de orucu bozulur,yalnız kaza gerekir. (Merâkıl-felâh c.1,s.163) 

SUAL: Bildiiniz gibi, bu seneki takvimlerle geçen seneki takvimler arasında ba'zıvakitlerde 10-15 dakika kadar fark vardır. Bu seneki takvimlerde yazan imsak vaktine ne kadarkala, yiyip içmeyi bırakmalıdır? 

CEVAP htiyatlı hareket etmek için imsak yazan vakitten 15 dakika önce yiyip içmeyi kesmelidir. msak

yazan vakitten itibaren de sabah namazı kılınır. (Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.51) 

SUAL: (Namazların ve orucun vakitlerini takvimden anlamak caiz olduunu gazetenizdenve kitablarınızdan örenmi bulunuyoruz. Piyasada bulunan takvimlerin iki kısım olduunu,bunların bildirdikleri namaz vakitlerinin birbirine uymadıklarını iitiyoruz. Bu haber dorumudur? Doru ise, Türkiye Gazetesi Takvimi bunlardan hangi kısımdadır? Türkiye GazetesiTakviminden namaz ve oruç vakitlerini sıhhatli olarak örenebilir miyiz?) 

CEVAP Bilhassa imsak vakitleri bakımından iki kısım takvim arasında 15 dakika fark bulunmaktadır.

Birinci kısımdaki takvimlerde imsak vakti 15 dakika sonradır. Bu takvimlerde bildirilen imsakzamanlarında sabah namazı kılmaa balamalı, oruca bu zamandan 15 dakika evvel balamalıdır.Türkiye Gazetesi Takvimi bu birinci kısımdandır. Avrupa'daki muhtelif hükümetlerde çıkarılantakvimlerdeki slâm Merkezinin (Namaz Vakitler) ismi ile çıkardıı takvimin her sahifesinde (Oruçvakti bildirdiimiz imsak vaktinden 15 dakika evvel balamaktadır) cümlesi yazılıdır. kinci kısımtakvimlerde yazılı olan imsak vakitleri 15 dakika evveldir. Bu takvimlerde yazılı olan imsak vakitlerindeoruca balanmalı, sabah namazını bundan 15 dakika sonra kılmalıdır. Bu suretle ihtiyatlı hareketedilmi olur. (Fetâvâ-i Hindiyye c.1,s.51) 

SUAL: Güne doduktan sonra kaza orucuna niyyet ettim. Orucu tuttuktan sonra niyyeti

fecirden önce yapmam lâzımdı, dediler. Tuttuum oruç ne oldu? CEVAP Tuttuunuz oruç nafile oldu. Çünkü nafile oruca öle namazına bir saat kalıncaya kadar niyyet

edilebilir. (Mültekâ) 

SUAL: ftarı acele etmek, sahuru geciktirmek sünnettir. Aceleden maksat, nedir?CEVAP Bahr ve bni Âbidînde bildirildiine göre, acele etmek, yıldızlar görülmeden önce iftar etmek

demekdir. (bni Âbidîn c.2,s.114) 

SUAL: Kaza ve keffâret oruclannda niyyetin son vakti ne zamandır? CEVAP Bu oruçlara niyyet, fecre kadardır. Fecrden sonra niyyet edilemez. Fecr, yimek, içmek vaktinin

sona erdii, ya'nî imsak vaktinin bittii zamandır. (Merâkıl-felâh s.353; bni Âbidîn c.2,s.85,86) 

SUAL: Ramazân orucu ile nafile oruçlarda niyyetin son vakti ne zamanda? CEVAP Dahve vaktine kadardır. Dahve vakti, oruç müddetinin yarısıdır ki, öleden bir sâ'at kadar evveldir.

Bu vaktden sonra niyyet edilirse sahih olmaz. (bni Âbidîn c.2,s.85; Mültekâ s.35; htiyar c.1,s.126) 

ORUCA AT MES'ELELER 

SUAL: Oruç tutmamayı mubah kılan özürler nelerdir? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 122/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 123/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 124/361

Bir ey yiyip içmez. Oruçlu gibi durması vaciptir. (bni Âbidîn c.2,s.106) 

SUAL: Ramazanda yiyip içme yerlerini iletmek günah mıdır? CEVAP Evet, günâhdır.SUAL: El briz kitabında okuduuma göre, Kadir gecesi Ramazan ayının dıında da vâki

oluyormu. Halbuki mâm-ı Rabbani hazretlerinin Mektûbât'ında okuduuma göre, Ramazan

ayında vâki oluyor. Elbriz mu'teber bir kitap de

il midir?

 CEVAP Müslümanlar için mâm-ı Rabbani hazretleri senettir. El briz'i, ümmi, yani okur-yazar olmayan bir

zatın yazdırdıı söylenmektedir. çinde baka hatâlar da vardır. Kadir gecesi Ramazan ayının dıındavâki olmaz.

SUAL: Fakir olduum için ba'zıları bana fitreleri ile oruç fidyelerini verdiler. Bunları bakafakirlere vermem de mahzur var mıdır? 

CEVAP Kendi ihtiyacınız azsa baka fakirlere vermek daha efdaldir.

HAC 

SUAL: (Hacca gidip, haccı kabul olan insanın bütün günahlarının afvolacaını söylüyorlar.

Her günah silinir mi?) CEVAP Kul hakkı ve namaz, oruç, zekât gibi kaza borçları afvolmaz. Vaktinden sonraya bırakma

günahları afvolur.

SUAL: Hacdan gelen kimsenin hac mevlüdü okutması lâzım mıdır? CEVAP Hac mevlüdü diye bir ey yoktur.

SUAL: Vazifeli olarak hacca gitmem ihtimali var. Fakat kadınlara dokunmak haram olduuiçin haram ileyerek farz yapılmıyacaına göre, farzı terk etmem mi lâzımdır? 

CEVAP Haram ileyerek farz yapılmaz demek, farzı haram ilemeden yapmalıdır demektir. Yoksa farzı

terketmelidir demek deildir. Hacca gidince kadınlara karımamalı, gecenin geç saatlerine kadar

beklemeli ve çok uzaklardan tavaf etmelidir. Harama ehemmiyet vermeden kadınlara dokunarak tavafedilmez. Suudî Arabistan Hükümeti istese bu ie bir çâre bulabilir. Ya kadın ve erkekler için ayrısaatler tesbit edebilir veya erkek ve kadınlara mahsus otobüs duraklarındaki kenarları demirli yollargibi, kadın ile erkek arasını ayıran perdeler yapılabilir. (bni Âbidîn c.1,s.105; Uyûn-ül-besâir s.135) 

SUAL: (Fakir olduum halde Mekke'de çalıan olumu görmee gideceim. Umre yapıpgeleceim. Ba'zıları umre yapana hac farz olur diyorlar. Umre yapınca hac farz mı olur?)  

CEVAP Umre yapana hac farz olur sözünün aslı yoktur. Mekke'ye hac zamanında gitmeyene hac farz

olmaz. (Feth-ul-kadîr c.2,s.317; Dürr-ül-muhtâr c,2s.138,139) 

SUAL: Hacca gittiimde kesilen kurbanların buldozerlerle gömüldüünü gördüm. Halbukiisraf haramdır. Süûd hükümeti neden bu etleri frigorifik vagonlarla buzhanelere götürmüyorlar?srafa sebeb olmamak için hacda kurban kesilmese olmaz mı? 

CEVAP Süûd hükümeti vehhâbidir. Bunlar, Ehl-i sünneti mürik bildikleri için kestiklerini yemeyipgömüyorlar. Hacda bulunan kimse seferi olduu için bayram kurbanı kesmesi vâcib deildir. Kârin vemutemetti hacıların ükür kurbanı kesmeleri vâcibdir. (Bedayi c.2,s.174) 

SUAL: Ticaret niyyetiyle veya herhangi bir ey için uzaktan gelenlerin, mikât denilenyerleri, ihrâmsız geçerek Hareme girmeleri caiz midir? 

CEVAP Bu kimselerin Hareme, ya'ni Mekke-i Mükerremeye girmeleri haramdır. Bu kimseler geri mikâta

gelip ihrama girmesi lâzımdır. hrama girmezse kurban kesmek lâzım olur. (Mizan-ül-kübra c.2,s.34;Bedayi' c.2,s.164; Feth-ul-kadîr c.2,s.335) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 125/361

 SUAL: Süûd hükümeti gelen hacı adaylarından ayakbastı parası alıyorlar. Bu parayı almak

haram deil midir? CEVAP Ayakbastı parası almak müslimânlara haramdır. (bni Âbidîn c.2 .c.2 s.144, 145; c.3, s.249) 

SUAL: Hacda kesilen kurbanların israf olduu bilinmektedir. Kârin ve mutemetti hacılarınükür kurbanı kesmeleri vâcibdir.

srafa sebeb olmamak niyyetiyle müfrid hacı olma

a niyyetedince ükür kurbanı kesmek vâcib olmaktan çıkar mı? Yahut kârin ve mutemetti hacıların

israfı önlemek niyyetiyle ükür kurbanı kesmeyip Zilhiccenin 7, 8, ve 9. günleri ve bayramdansonra 7 gün daha oruç tutmakta mahzur var mıdır?  

CEVAP Kârin ve mutemetti hacılar, israfa sebeb olmamak niyyetiyle vâcib olan ükür kurbanını

kesmemeleri için müfrid hacı olmaa niyet edince ükür kurbanı kesmek vâcib olmaz. Müfrid hacıolmaa niyyet etmezse Zilhiccenin 7,8, ve 9. günleri ile bayramdan sonra 7 gün daha oruç lâzımdır.Seferi olan hacılar, bayram kurbanını kesmeleri vâcib deildir. (bni Âbidîn c.2,s.181,193) 

SUAL: Hacca giden bir komumuz anlattı. [Medine'de namaz kılıyormu. Cami çokkalabalıklamı, kadın erkek karımı. Birisi kalkıp kadınlarla birlikte namaz kılınamıyacaınıbaıra baıra söylemi. Baka birisi de (Buralar mübarek yerlerdir olur olur, namazınızı kılın)demi. Namaz kılındı. Benim içime übhe dütüü için bilâhare namazımı iade ettim.] 

CEVAP Hiç bir yerde caiz deildir. Haramı mübarek yerlerde ilemek daha büyük haramdır. (Halebî-yi

Kebîr s.521) 

SUAL: Hacda tavaf ederken çok kalabalık oluyor, kadın erkek birbirine dokunuyor,dokunmaları zaruret olduu için haram olmuyor mu? 

CEVAP Farz ile haram çakıınca, ya'nî farzı eda ederken haram ilemek mecburiyeti olunca, haram

ilememek için farzı terk etmek lâzımdır. Meselâ, zengin olan hanefi bir kadının hacca gitmesi farzdır.Hacca yalnız gitmesi ise haramdır. Mahremi bulunmadıı müddetçe farzı eda etmek niyyetiyle, haramiliyerek yalnız baına hacca gidemez. Bunun gibi farz olan tavafı yapabilmek için erkekleredokunarak, haram iliyerek tavaf yapamaz. Kalabalık olmadıı zamanlarda, gece yarısında veya nezaman tenhâ olursa o zaman tavaf etmesi lâzımdır. (bni Âbidîn c.1,s.105; c.2,s.145; Uyûn-ül-besâirc.1,s.135) 

SUAL: Hacıların M inada kestikleri kurbanlar kurban bayramında kesilmesi gereken kurbanmıdır? 

CEVAP Hayır, Kıran ve temettü' hac yapan kimsenin ükr kurbanı kesmesi vâcibdir. Fekat Kurban

Bayramında kesilmesi gereken kurbanı, hacılar seferi oldukları için kesmeleri vâcib deildir. ükrkurbanını ise kesmeleri vâcibdir. (Bedayı' c.2,s.172,174; c.5,s.63) 

KURBAN 

SUAL: ahitlerle, meru olarak bayram olduu anlaılıp, bayram namazı kılındıktan, kurbankesildikten sonra arefe olduu anlaılırsa, namaz ve kurban kabul olur mu? 

CEVAP ahitlerle, meru olarak bayram olduu anlaılıp bayram namazı kılındıktan, kurban kesildikten

sonra arefe olduu anlaılırsa, namaz ve kurban kabul olur.Zanna göre hareket etmenin misallerini çoaltmak mümkündür. Bu misallerin hepsi kendinemahsus misallerdir. Burada zanna göre hareket ediliyor, urada da edilir diye bir kaide yoktur. Fakatbir kimse, kıbleyi aratırdıı halde yanlı bir istikâmete doru namaz kılsa namazı sahih olduu gibi,zekât verirken gerekli aratırma yaptıı halde zekât verdii kimsenin kendi evlâdı olduu anlaılsazekât verilmi kabul edilir eklinde bir misal vermekte mahzur yoktur. Bir kimse dört rekât kıldıınıkabul ederek bir rek'at daha kılar. Secde-i sehv ile namazı tamam olur. Halbuki be rek'at namazıkasden kılsa kabul olmaz. Burada mühim olan dinin emrine uymaktır. Muhakkak dört kılmak de ildir.Muhakkak Kâbeye karı kılmı olmak deildir. Muhakkak zekâtı zekât almaa müstehak olanlaravermi olmak deildir. (bni Âbidîn c.1,s.500; c,2,s.94; htiyar c.1,s.47) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 126/361

SUAL: Kurban olmayacak hayvan vasıfları nelerdir? CEVAP Bir gözü görmeyen, topal olup yürüyemiyen, dilerinin yarısı yok olan, gözünün, kulaının veya

kuyruunun çou, ön veya arka bir ayaı kesilmi olan ve çok zayıf olan bir hayvan kurban olmaz.(bni Âbidîn c.5,s.205; Bedâyı' c.5,s.71) 

SUAL: Ba'zı hocalardan iitiyoruz. Kurban bayramında vâcib olan kurbanı kestikten sonra

etini kendisi yiyerek fakirlere vermiyen kimsenin kurbanının sahih olmadı

ını söylüyorlar.(Allah için kurban, küp için kavurma olmaz) diyorlar. Meselâ ben her ne kadar kurban nisabınamalik isem de çoluk çocuum muhtaç durumdadır. Onlar için kavurma yapsam kurbanım sahiholmaz mı? 

CEVAP Kurbanda vâcib olan kanın akıtılmasıdır. Etin üçte birini eve, üçte birini zengin olsun fakir olsun

komulara, üçte birini de fakirlere vermek müstehabtır. Vâcib deildir. Hepsini eve bırakmakta hiçmahzur yoktur. Hele çoluk çocuu muhtaç ise bunlara vermesi çok efdaldir. Kurban etini fakirleredaıtmak sadakadır. Zengin komuya kurban eti vermek hediyedir. Hadis-i erîfte buyuruldu ki:

(Kendisi veya çoluk çocuu muhtaç iken veya borcu var iken, verilen sadaka kabul olmaz.Borç ödemek, sadaka ve hediye vermekten daha mühimdir.)  

Kurban etinin hepsini evinizde bırakmanızda hiç mahzur yoktur. Ama, kendiniz muhtaç deilsenizkomuları ve fakirleri sevindirmek için bir miktar et vermeniz iyi olur. Mü'mini üzmek haram olduu gibi,mü'mini sevindirmek de çok sevabtır. (Bedâyı' c.5,s.64; htiyar c.5,s.20; bni Âbidîn c.5,s.208) 

SUAL: (Biz kurbanın etinin bir kısmını kendimiz yiyorduk. Siz gazetede hepsini fakirleresadaka olarak vermek lâzımdır, diye yazmısınız. Bizim kurbanlarımız olmadı mı?) 

CEVAP Kurban eti ile alâkalı yazımızın yanlı anlaılmı olduu görülüyor. Adak olarak kesilenhayvanın etinden kesen yiyemez. Fakir olsun, zengin olsun, adak eden, adak edilerek kesilenhayvanın etinden yiyemez ve zekât vermesi caiz olmayanlara yediremez. Anasına, babasına,evlatlarına, kocasına veya hanımına, fakir olsalar da yediremez. Kendi yer veya bu saydıımızkimselere yedirirse, yenilen etin kıymetini fakirlere sadaka verir. Akrabasından ve evindebulunanlardan zekâtını vermesi caiz olan büyük, küçük herkes yiyebilir. Bunların içinde zengin olanlaryiyemez. Yerlerse adak sahibi, bunların kıymetini fakirlere verir.

Kurban bayramında kesilen kurbanda vâcib olan kanın akıtılmasıdır. Etin üçte birini eve, üçtebirini zengin olsun, fakir olsun komulara, üçte birini de fakirlere vermek müstehabtır, vâcib deildir.Hepsini eve bırakmakta da mahzur yoktur. Hele ev halkı muhtaç ise bunlara vermesi çok efdaldir.Kurban etini fakirlere daıtmak sadakadır. Zengin komuya kurban etini vermek hediyedir. Hadis-ierifte buyuruldu ki:

(Kendisi veya çoluk çocuu muhtaç iken veya borcu var iken, verilen sadaka kabul olmaz.Borç ödemek, sadaka ve hediye vermekten daha mühimdir.) (bni Âbidîn c.3,s.68,69, Fetâvâ-iHindiyye c.5,s.294,295) 

SUAL: Kurban hayvanını yüzmek için iirmekte mahzur var mıdır? CEVAP Yüzmek için kurban hayvanını iirmekte mahzur yoktur.

SUAL: Komumuzun keçisi dada gezdiinden dourduu yavru ceylana benzemektedir.Bu yavrudan kurban olur mu? 

CEVAP Kurbanlık hayvanlar bellidir. Deve, sıır ve davardır. Baka hayvanlardan kurban olmaz. Eti

yenmek baka eydir. Kurban olması baka eydir. Tavanın da, horozun da etleri yenir, fakat kurbanedilmezler. Geyikten, ceylandan kurban olmaz. (Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.297) 

SUAL: Daktilo, teyp, hesâb makinası gibi eyler kurban nisâbına dahil edilir mi? CEVAP Bir san'at erbabının san'at aletlerinin birer tanesi ihtiyâcıdır. Nisaba dahil edilmez. (bni Âbidîn

c.2,s.64,65) 

SUAL: Baba ile olu, mutfakları aynı veya ayrı ise, kestikleri kurbanın etini tartarak mıpaylamaları lâzımdır? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 127/361

Mutfakları aynı da olsa, ayrı da olsa tartarak veya aralarına deri yahut bacak koyarakpaylamaları lâzımdır. Paylatıktan sonra biri dierine hepsini hediyye edebilir. (bni Âbidîn c.5,s.209;Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.301; Mecmû'a-i Zühdiyye c.1,s.315) 

SUAL: (Babam bu sene kendine kurban kesmise, öbür seneye anneme keserdi. Ondansonra en büyük çocua, sırayla bir sene bir çocuk için kurban keserdi. imdi diyorlar ki, ailereisi kim ise, kurbanı o keser. Ben altı nüfusluyum. Hanımım da çalımıyor. Malî durumum iyi

de

ildir. Her sene böyle sıra ile mi kurban kesmem lâzımdır?) 

CEVAP Kurban kesmek herkese vâcib deildir. Âkil bali olan bir müslümanın ihtiyacından fazla nisab

miktarı malı varsa kurban kesmesi vâcib olur. Nisab miktarı demek 96 gram altını veya de eri kadarmalı bulunmak demektir. Bu kadar malı bulunmayana kurban kesmek vâcib olmaz. Size kurbankesmek vâcib deildir. Çocuklarınızın ve hanımınızın kendine ait nisab miktarı malı olmadıına göreonların da kurban kesmesi vâcib olmaz. Hele çocuklarınız bulûa ermemise zengin bile olsalarkurban kesmeleri vâcib deildir. Fakir kimse de isterse kurban kesebilir. (htiyar c.5,s.16; Cevherec.2,s.241; Mecmû'a-i Zühdiyye c.1,s.314) 

SUAL: Borçlunun kurban kesmesi gerekir mi? CEVAP Borçları düüldükten sonra kurban nisâbına mâlik olursa kurban kesmesi lâzım olur. (bni Âbidin

c.2,s.71) 

SUAL: Kurban nisâbına mâlik olan bir kimse üç günlük yola (ya'ni 108 km'den uzun biryere) gitse, yine kurban kesmesi vâcib olur mu? 

CEVAP Seferi olduu için kurban kesmesi vâcib olmaz. Eer keserse vâcib sevabı alamaz, nafile sevabı

alır. (Fetâvâ-i Hin-diyye c.5,s.293) 

SUAL: Bir yaını doldurmu iki toklu (koyun) adayan kimse, bunun yerine ikisinindeerinde büyük bir koç kurban kesebilir mi?

CEVAP ki hayvan kurban etmesi lâzım olur. Bir koçun deeri ikisinden fazla olsa bile, bir koç kurban

edilemez. (bni Âbidîn c.2,s68,70) 

SUAL: Koyun adayan bir kimse, bunun yerine keçi kurbân edebilir mi? CEVAP 

Koyun adayan bir kimse, bunun yerine keçi kurban edebilir. (bni Âbidîn c.3,s.70) 

SUAL: Bir kadın kendisi kurban kesmeyi bilmediinden bir erkee kestirmek için nasılvekâlet vermesi lâzımdır? 

CEVAP Kurban satın alırken (Bayram günü kesmesi vâcib olan kurbanı almaa) niyyet etmelidir. Bunu

keserken tekrar niyyet etmesi art deildir. Satın alırken hiç niyyet etmese de olur. Fakat keserkenveya kesecek olanı vekil ederken (Allah rızası için bayram kurbanını kesmee seni vekil ettim.) diyesöylemesi ve kalbinden niyyet etmesi lâzımdır. Eer kurbanı bakasına aldıracaksa, etini de bakasıyiyecek veya daıtacaksa o zaman vekile (Allah rızası için bayram kurbanını almaa, kesmee veyakestirmee, etini kendin yemee ve yedirmee ve istediin gibi daıtmaa seni vekil ettim.) demesilâzımdır. (Bedayı' c.5,s.67,71) 

SUAL: Bir kimsenin adak kurbanı var. Nasıl vekâlet verecektir? 

CEVAP Vekâlet verirken bayram kurbanını ve adak kurbanını ayrı ayrı zikrederek vekâlet vermelidir.

(Bayram kurbanını ve adak kurbanımı...) (Bedâyı' c.5, s.67; bni Âbidîn s.5,s,198) 

SUAL: Kurbanlık koyun aldım. Arabadan indirirken ayaı incindi. Topallamaa baladı.Fakat rahat yürüyebiliyordu. Hattâ topal ayaına da basabiliyordu. Fakat topalladıı belliydi.Topal hayvandan kurban olmaz dediler. Ben de kesmitim. Bu vasıftaki koyunu kesmekle vâcibkurbanı kesmi sayıldım mı, sayılmadıysam ne yapmam lâzımdır? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 128/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 129/361

CEVAP Birçok kimse, bulutlu bir havada kıblenin u taraf olduunu zannederek o tarafa doru kılsalar,

bilâhare kıblenin o tarafta olmadıı anlaılsa, namaz kıbleye doru kılınmı sayılır. Birçok insantarafından bayram olduu zannedilerek Arefe günü kesilen kurbanlar da kurban edilmi hükmündedir.Sahibi de yer, zenginlere de verebilir. Bayram namazı kılınmadan önce o memleketteki ilgililer kat'iolarak o günün bayram olmadıını bildirmilerse, o zaman bayram günü tekrar kurban kesmek lâzımolur. Arefe günü kestii kurbanın etinden yiyemez, (htiyâr c.1,s.47; bni Abidîn c.1,s.289) 

SUAL: Kurban etmek niyetiyle alınan ve bayram günü yavrulayan inek kurban edilirini? CEVAP Yavrusu da kesilip peynir mayası yapılırsa kesilmesi caiz olur. Yavruyu anasız bırakarak doru

deildir. Bu bakımdan kurban olarak erkek hayvan almak iyi olur. (Cevhere c.2,s.244) 

SUAL: Gebe olduu anlaılan inek kurban edilir mi? CEVAP Yavrusundan istifade etmek niyetiyle gebe olduu anlaılan hayvanı kurban etmek caizdir. Yavru

ölü çıkarsa le olur. (Cevhere c.2,s.244) 

SUAL: Yedi kiilik kurban ortaklarından biri veya birkaçı fâsık ise, mahzuru olur mu? CEVAP Ortakların fâsık olmasında mahzur yoktur. Fakat sâlih olmaları daha iyidir. Ortaklar arasında, gayri

müslim veya çocuk var ise mahzurludur. (Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.304) 

SUAL: Ortaklardan biri, bu senenin kurbanına, dierleri de geçen senenin kurbanına niyyetetseler, bu kurban olur mu? 

CEVAP Geçen senelerin kurbanı kesilmez. Böyle niyyet edenin niyyeti geçerli olmaz, bâtıl olur. Kurbanın

eti sadaka olarak daıtılır, bu seneki kurban niyyet edenin niyyeti sahihtir. Fakat etinden yiyemez. Etinhepsini sadaka vermek lâzımdır. (Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.295) 

SUAL: Kurban Bayramında kurban etmek üzere bir inek almıtım. ki arkada biz de ortakolalım dedi. Bunların ortak olması caiz mi? 

CEVAP Satın alındıktan sonra ortak olmak sahih olmaz. Satın alınmadan önce ortak olmalıdır. Bir kimse,

kurban için sıır alırken, altı kiiyi de buna ortak edeceini niyyet ederse, buna sonradan ortak olmazcaiz olur. (Feth-ul-kadîr c.8,s.430; bni Âbidîn c.S,s.201) 

SUAL: Daha önce (Her hisseye ba veya bacak veya deri konursa tartmadan dapaylaılabilir.) diye yazmıtınız. Bir inein dört ayaı, bir baı ve bir derisi olduuna göre, yedikiilik kurban ortaklarının her birine altı parçayı verince yedinci kii açıkta kalmaktadır. Yedikiiye pay verebilmek için deriyi parçalamak mı lâzımdır? 

CEVAP Yedincisinin benzeri olmadıı için hepsi birbirinden farklı demektir. Deriyi kesmek icap etmez.

Böyle paylamakta mahzur yoktur. (bni Âbidîn c.5,s.209; Mecmu'a-i Zühdiyye c.1,s.315) 

SUAL: Ölüler için kesilen kurbanın etini de tartmak lâzım mıdır?  CEVAP Ölüler için kesilen kurban etini tartmaa lüzum yoktur. Eer ortaklar arasında birkaç diri var ise, o

zaman dirilerin paylarının belli olması için tartmak gerekir. (bni Âbidîn c.5, s.209; Mecmû'a-iZühdiyye c.1,s.315) 

SUAL: Yedi kii bir inek aldık. Etlerini parçalayıp göz kararı ile bölüüp helâllatık. Ba'zılarıböyle kurban olmaz dediler. Vâcib yerini buldu mu? 

CEVAP Vâcib, kan akıtılması ile yerini bulmutur. Et, tartılarak müsavi aırlıkta paylaılmazsa faiz olur.

Taksimi mümkün olan bir ey de ortak olanların hisselerini hiç kimseye hediye etmeleri caiz deildir.Her birine et ile birlikte deri veya bacak da verilirse tartmadan paylamaları caiz olur. (bni Âbidînc.5,s.209; Mecmû'a-i Zühdiyye c.1, s.315; Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.301) 

SUAL: Bu seneki vâcib olan kurbanı kesmiyen kimse, gelecek sene kesse olur mu? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 130/361

CEVAP Bayram kurbanını veya adak kurbanını bayramın üçüncü günü akamına kadar kesmiyen kimse

kurbanı satın almısa canlı olarak kendini veya kıymetini altın veya gümü olarak fakirlere verir. Eersatın almamı ise, orta derecede bir kurban deerini fakirlere verir. Böylece cezadan kurtulur ise de,kurban kesmek sevabına kavuamaz. Demek ki, gelecek sene kesmek olmuyor. (Mecmû'a-iZühdiyye c.1,s.316; Fetâvâ-i Hindiyye c.4,s.54) 

SUAL: Bir kurban kesip sevabını ölmü

tanıdıkların hepsine ba

ı

lansa her birine aynıderecede sevâb verilir mi? CEVAP Bir kurban kesilince hâsıl olan sevâb kadar her meyyite sevâb verilir. Ya'ni her biri kurban kesmek

sevabına kavuur. Fatiha okumak da böyledir. Hattâ Fatiha okumak sevabı kurban kesmeksevabından daha çokdur. (Feth-ul-kadîr c.3,s.65; Hidâye c.1,s.132) 

SUAL: Nezir olarak kesilen hayvanın etinden kimler yiyemez? CEVAP Zengin ve kendisi yiyemez. Zekât vermesi caiz olmayanlara yediremez. Yani, anasına, babasına

çocuklarına, kocasına, hanımına fakir olsalar da yediremez. (bni Âbidîn c.5,s.210) 

ADAK 

SUAL: Bütün ihtiyaçlarımı tedarik eden babam, benim için bir olak kesti, nezrim yerinegeldi mi? CEVAP Akıl-bali olan bir kimsenin kendi ibadetini kendisi yapması lâzımdır. Babanız veya bir arkadaınız

size bir miktar para hediye eder. Siz veya vekil tâyin edeceiniz bir kimse bu para ile hayvan alıpkeser. Olak alınırsa, bir yaını doldurmu olmalıdır. Kesilen hayvanın etinden siz ve zengindostlarınız yiyemez. Eer, (Keçiden, koyundan bir hayvan kurban edeceim) demiseniz, KurbanBayramında kesmeniz lâzımdır. (Bedâyı' c.5,s.90) 

SUAL: (Annem, olum okulu bitirip aldıı ilk maaıyla bir olak keseceim, diye adaktabulundu. Böyle adak olur mu? 

CEVAP Böyle adak olmaz. Herkes kendi mülkünden adaması lâzımdır. (Bedâyı' c.5,s.90) 

SUAL: Adak hayvanı kesilince, sadece adayan mı, yoksa ev halkının tamamı mı yiyemez?  CEVAP Fakir olsun, zengin olsun, adak eden, adak edilerek kesilen hayvanını yiyemez ve zekât vermesi

caiz olmayanlara yediremez. Anasına, babasına, evlatlarına, kocasına veya karısına, fakir olsalar dayediremez. Yerse veya bunlara yedirirse yenilen etin kıymetini, fakirlere sadaka verir. Akrabasından veevinde bulunanlardan, zekâtını vermesi caiz olan büyük, küçük herkes yiyebilir. Bunların içinde zenginolanlar yiyemez. Yerlerse adak sahibi, bunların kıymetini fakirlere verir. (bni Âbidîn c.3,s.70) 

SUAL: Bir arkadaıma üniversite imtihanını kazanırsan sana bir ayakkabı alacaım dedim.Arkadaım imtihanı kazandı. Fakat ayakkabı alacak durumum yoktur. Va'dimi gerçekletirmemart mıdır? 

CEVAP Va'detmek borç deildir. Bununla beraber va'dedilen dinen mahzurlu deilse ve imkânlar müsaitse

va'dedileni yapmak lâzımdır. Müslüman, sebebsiz va'dinden dönmemelidir. (Fetâvâ-i Hindiyye

c.5,s.291) SUAL: Adaını yerine getirmek sünnet midir, farz mıdır? CEVAP Farz olduunu söyleyen âlimler varsa da ekseri ulema vâcib olduunu bildirmilerdir. (bni Âbidîn

c.3,s.67) 

SUAL: akadan bir arkadaa (u ii yaparsan Allah rızası için bir koç keseceim) dedim.Arkada o ii yaptı. Benim koç kesmem lâzım mıdır? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 131/361

Nezirde, niyyetsiz, düünmeden ve aka olarak söylemek, niyyetli, isteyerek, ciddî ve düünereksöylemek gibidir. Ya'ni akası da ciddidir. Bir koç kesmeniz lâzımdır. Hattâ (Bir gün oruç tutmaküzerime borç olsun) diyecei yerde (Bir ay oruç tutmak) diye azından çıksa, bir ay tutması lâzım olur.(bni Âbidîn c.3,s.66) 

SUAL: Bir kimse (Nezrim olsun) dese fakat adadıını söylemese bir ey icap eder mi? CEVAP Neyi adadıını söylemese ve niyyet etmese, yemin keffareti vermesi lâzım olur. Yemin keffareti

için on fakire, bütün bedeni örtecek kadar bir kat çamaır verilir veya on fakiri bir gün iki kerre doyurur.(bni Âbidîn c.3,s.67) 

SUAL: Bir kimse, (Hastam iyi olursa, Allah rızası için oruç tutacaım) dese, kaç günolduunu söylemese hastası iyi olunca kaç gün oruç tutması lâzımdır? 

CEVAP Bir kimse, (Allah rızası için oruç tutayım) dese, kaç gün olduunu söylemese, yalnız nezre niyyet

etse, bu orucu nezir olur. Üç gün oruç tutar. Hem nezir, hem yemin olmasını niyyet ederse, hemyemin, hem adak olur. Bu orucu bozarsa, hem kaza hem de yemin keffareti lâzım olur. (bni Âbidînc.2,s. 124,125, c.3,s.69,71) 

SUAL: Bir kimse (u bin lirayı, Beikta'taki fakire bu seneki Ramazan ayının üçüncü günüvereceim.) dese, o fakir ölse, baka bir fakire Ramazan ayından önce veya sonra versemahzuru olur mu? 

CEVAP O bin lirayı deil baka bin lirayı, Ankara'daki bir fakire Ramezân ayından önce veya sonra verse

caiz olur. Bildirdii artları gözetmesi lâzım deildir. Fakat paranın miktarını deitiremez. (bni Âbidînc.3,s.70) 

SUAL: Bir adaın yapılabilmesi için lüzumlu olan artlar nelerdir? CEVAP Be art vardır:a) Adaın farz-ı ayn veya vâcib cinsinden olması lâzımdır.b) Balı baına bir ibâdet olması lâzımdır. Abdest almak adanmaz. Namaz kılmak adanır.c) Adak günah olmamalıdır. Meselâ (u iim olursa falancanın malını çalayım) denmez.d) Yapması kendine farz olan bir eyi adamak sahih olmaz. Hacca gitmemi bir zenginin hacca

gideceim demesi gibi.e) Nezredilen eyin mülkündekinden çok olmaması ve bakasının malı olmaması lâzımdır.

Meselâ bin lirası olan yüz bin lira sadaka vermek adarsa, bin lira vermesi lâzım olur. Be altını olankimse, bu altınları vermeyi nezretse, eer altınlar helak olursa, nezir sakıt olur. Baka altın bulupvermesi gerekmez. Nezrederken (Falancanın ineini keseceim) demek olmaz. (bni Âbidînc.3,s.66; Bedayı' c.5,s.83; htiyar c.4,s.99; Dürer c.2,s.43) 

SUAL: u iim olursa, bir hayvan keseceim diye adakda bulundum. Fakat imdi, koyunmu keçi mi diye hayvanın cinsini hatırlamıyorum. Kurban Bayramında veya baka bir zamandakeserim deyip demediimi de hatırlamıyorum. Hangi hayvanı ne zaman kesmem lâzımdır?  

CEVAP Adakda âdete uyulur. Hayvan dendi mi stanbul'da koyun anlaılır. Yâ'ni bir yerde kurban

bayramında kesilmesi âdet olan hayvan anlaılır. Hangi zaman keseceini hâtırlamıyan kimseihtiyaten Kurban bayramında kesmesi lâzımdır. (Bedayı' c.5,s.85; bni Âbidîn c.5,s.257) 

SUAL: Bir kimse, bir kurban kesmeyi nezredip, kurban mı yoksa adak mı dediini 

hatırlamasa, nasıl hareket etmesi lâzımdır? CEVAP Halk arasındaki teamüle bakılır. Bu ise kurbandır. Kurban bayramında kesmesi lâzımdır. (bni

Âbidîn c.5 s.204; Bedayı'; Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.294,295) 

SUAL: Dileim olursa, bir deve kurban keseceim, dedim. Burada deve bulamadıını içinbir inek kesip komulara daıttım. Daha sonra bir hocaya sordum, olmaz dedi. Bir yaında birdana alarak onu da kestim. Baka bir hocaya sordum. (Dana dört hissedir, bir dana dahakesmen lâzımdır.) dedi. Adaım yerine geldi mi? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 132/361

Eer mektuptaki gibi (Bir deve kurban keseceim) demiseniz, Arefe veya kurban bayramındakesmi olmanız lâzımdır. (Bir deve keseceim) demiseniz, istediiniz zaman kesebilirsiniz.

nek kesmekle adak yerine gelmi olur. Bir yaındaki danadan kurban olmaz. ki yaında olmasılâzımdır. ki yaına girince de yedi hisseye kadar kesilir. Dört hisse diye bir ey yoktur. (bni Âbidînc.2,s.22) 

SUAL: (u iim olursa sevabı, mâm-ı Rabbani hazretlerine olmak üzere, bir koç kesmeyi

nezretmemde mahzur var mıdır?) 

CEVAP Hiç mahzuru yoktur. Çok iyi olur. Böyle dileklerin kabul olduu çok görülmütür. (Feth-ul-kadîr

c.3,s.65; Bedayı’ c.5,s.70) 

SUAL: Adak hayvanının etini bir fakire verdikten sonra, fakir, bu etten zenginlere ve adaksahibine verse mahzuru var mıdır? 

CEVAP Zenginlere vermesinde mahzur yoksa da adak sahibine vermesi caiz deildir. (bni Âbidîn

c.5,s.204; Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.295) 

YEMN 

SUAL: (Arkadaımın bir kızı vardı. Komusu istedi. Kesinlikle vermiyeceini söyliyerek

büyük bir yemin etti. Yüzüne bakmam, evime koymam demiti. Kız aynı gençle evlendi. Üç tanede çocukları var. Babası hâlâ kızın yüzüne bakmıyor. Kızının yüzüne bakabilmesi için neyapmalıdır?) 

CEVAP Sualinizde arkadaınızın nasıl yemin ettiini yazmamısınız. Vallahi mi dedi, yeminim olsun mu

dedi, Allah hakkı için mi dedi, her hangi bir eyi art kotu mu? Bunları bilmeden cevap vermek isabetliolmaz. Eer, (Kızım falancayla evlenirse kızımın yüzüne vallahi bakmam.) dediyse, kız da okimseyle evlenmise, babası kızın yüzüne bakarak yemini bozmu olur.

Yemin keffareti vererek bu ii tatlılıkla halletmi olur.Yemin keffareti için, on fakire, bütün bedeni örtecek kadar, bir kat çama ır verir veya on fakiri bir

gün iki kere doyurur. Bunları yapamıyan üç gün ardarda oruç tutar. (bni Âbidîn c.3,s.58,60,61) 

SUAL: Bir müslümanın Kur'an hakkı için diyerek ettii yeminlere inanmamakta mahzur varmıdır? 

CEVAP Bir müslümanın ettii yemine inanmamak haramdır. Yalan söylüyorsun demektir ki hiç uygundeildir.

SUAL: Yemin olan eyleri bozunca ne yapmak lâzımdır? CEVAP Haram ilemek, ibâdet yapmamak için yemin eden hemen yeminini bozmalıdır. Yeminini bozanın

yemin keffareti vermesi lâzım olur. Yemin keffareti on fakire, bütün bedenini örtecek kadar bir katçamaırdır veya on fakiri bir gün iki kerre doyurmaktır. Bunları yapamıyan kimse, üç gün ardarda oruçtutar. (bni Âbidîn c.3,s.60) 

SUAL: Yaa ve nefse yemin edilir'mi? CEVAP (Mülteka) ve (Dürrül-muhtar) kitaplarında diyor ki:

(Yemin yalnız Allahü teâlânın isimleri ile olur. Baka eylerle yemin olmaz. Canın için,baın için gibi yemin etmek haramdır. Kur'ân için, Kabe için, Peygamber için diyerek yeminolmaz.) 

Bu ifadelerden anlaıldıına göre, yaa ve nefse yemin edilmez. (bni Âbidîn c.3,s.47) 

SUAL: (Üniversite imtihanlarını kazanırsam koyundan keçiden kesip e dost ile yiyeceim)dedim. Böyle söylemem nezir midir' 

CEVAP Evet, nezirdir. (bni Âbidîn 3/67) 

SUAL: Hangi eyler yemin olur, hangi eyler yemin olmaz? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 133/361

CEVAP Allahü teâlânın isimleri ile yemin olur. Vallahi, billahi, tallahi diye söyleyince yemin olur. Kur'ân için

diyerek yemin olmaz. Kur'ân hakkı için demek yemin olur. Allah için yemin ediyorum demek yeminolur. Ahdim olsun, yeminim olsun, nezrim olsun demek de yemin olur.

Eer unu yaparsam kâfir olayım diye küfre sebep olan eyleri, yemin niyyetiyle söylerse, kâfirolmaz yemin etmi olur. Bir kimse, (Kâfir olayım ki ben zekiyim) dese, o kimse ister zeki olsun, isterolmasın kendi rızası ile, kâfir olmu olur. Böyle konumamalıdır. Küfre düen kimse hemen îmânınıtazelemelidir. Eer bunu yapdıysam Allahın gazabı üzerime olsun demek yemin olmaz. Allah hakkıiçin demek yemin olur.

Yemin ederken inallah derse, yemin olmaz.Doru sanarak çok yemin etmek, Allahü teâlânın ismine ve yemine kıymet vermemek olur.

Bunlara kıymet vermiyerek yemin etmek çok çirkin olur. arkılarda, temsillerde yemin etmek böyledir.Allah akına diyerek bir kimseden dünyalık istemek caiz deildir. Bir kimse (Allah için unu yap)

dese, onun dediini yapmamak günah olmaz. Fakat mubah olan eyleri yapmak iyi olur. (bni Âbidîn1/46; Dürer ve Gurer 2/38; Bedâyi 3/4) 

SUAL: Bir kimseyle konumamaa yemin eden kimse, telefonla konusa yemini bozulurmu? 

CEVAP Telefonla da konuulunca yemin bozulmu olur. (bni Abidîn 3/772) 

SUAL: Mal satarken doru olarak yemin etmekte mahzur var mıdır? CEVAP Bir malı aırı ömek ve doru olarak da yemin etmek doru deildir. Doru yemin ederse, az bir

ey için Allahü teâlânın ismini söylemek saygısızlık olur. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki:(Alı-verite vallahi böyledir, vallahi öyle deildir diye yemin edenlere ve san'at

sahiplerinden yarın gel, öbür gün gel diye sözünde durmayanlara yazıklar olsun!) (Malını yemin ederek beendiren kimseye kıyamet günü merhamet edilmiyecek,

acınmayacaktır.) (Yalan yere yemin ederek, birinin malını alan kimse, kıyamet günü, Allahü teâlâyı gazaplı

görecektir.) (Îmân sahibi, her kabahati yapabilir, fakat hıyanet yapamaz ve yalan söyliyemez.) (Kimyâ-i

Se'âdet s.275) 

SUAL: Bir kimse "Bu i öyle olmazsa,unu yapacaım" dese ve o i öyle olmasa durumne olur? 

CEVAP O i olmadıktan sonra yapacaını yapması gerekmez. (bni Abidîn c.3,s.68) 

SUAL: Yeminini bozan kimse, yemin keffaretini nasıl verir? CEVAP Bir köle âzâd eder. Veya on fakire, bütün bedeni örtecek kadar, bir kat çamaır verir veya on fakiri

bir gün iki kerre doyurur. Bir fakiri, on gün, her gün iki kerre doyurmak da olur. On fakire bir gün herbirine bir kerre veya bir fakire on gün, her gün bir kerre yarım sâ' (ya'ni 1750 gram) bu day veya unveya ekmek, yâhud bu deerde kuma, baka mal, altın, gümü para vermek de olur. Bir fakire ongünlüü, bir günde verirse, hepsi bir günlük olur. On fakirin her birine bir günde yüzlerce sâ' verilirse,yine bir yemin keffareti olur. (bni Âbidîn c.3,s.60) 

SUAL: Kitâblarda yazıldıı ekilde... yemin keffareti vermek zor oluyor. Kolay bir ekli yokmudur? 

CEVAP Yemini bozmak kolay olmadıına göre, keffaretinin kolay olması nasıl istenir? slâm âlimleri bunun

da kolayını bulmulardır. Zekât alması caiz olan, güvenilir birisine, o günkü piyasaya göre on günlükyiyecek ve giyecek parası verip, (Bununla her-gün yiyecek, giyecek, mal al! Yâhud hergün satınalacaın mala, bu paradan da kat!) denir. O da böyle yapar. (bni Âbidîn c.3,s.60) 

SUAL: "Vallahi Eshâb-ı kiramı seven be vakit namazı geçirmez" demekle yemin keffaretiicap eder mi? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 134/361

(Vallahi Eshâb-ı kiramı seven be vakit namazı geçirmez) demekle yemin keffareti icap etmez.Eshâb-ı kiramı seven kimse, onların yolundan gider. Bunların en mühimlerinden biri de namazı kazayabırakmamaktır.

AKKA 

SUAL: (Akika hayvanı yerine bedelini tasadduk etmek, akika kesmek yerine geçer diyorlar.

Muhakkak kurbanlık vasfı olan bir hayvan mı kesmek lâzımdır?) CEVAP Bedelini tasadduk etmek akika kesmek yerine geçmez.

SUAL: Akika hayvanı çocuk bali olduktan sonra da kesilebilir mi? CEVAP Akika hayvanı, çocuk bulua erdikten sonra da kesilebilir. (bni Âbidîn c,5,s.213; Bedayı'

c.5,s.69) 

SUAL: Erkek çocuk için iki akika hayvanı kesmek lâzımdır. Bir tane de kesilse mahzuru olurmu? 

CEVAP Fakîr ise bir tane de kesebilir.

SUAL: Akika bedeli tasadduk edilmediine göre, farz olan ilim nerine verilmesi caiz midir? CEVAP Akika müstehabtır. lim neretmek farzdır. Farz müstehaba tercih edilir.

HALÂL HARAM 

SUAL: (Hakikî hıristiyanların, meselâ papasların müslümanlıa uygun olmayan ekildekestikleri hayvan yenir mi?) 

CEVAP Hakikî hıristiyanlann hıristiyanlıa uygun kestiklerini müslümanların yemesi caizdir.

SUAL: Hamurla yapıtırılan kese kâıtlarını sobada yakmak caiz midir? CEVAP 

Hamurla yapıtırılan kese kâıtlarını sobada yakmak caizdir. (Fetâvâ-i Hindiyye c.5, s.339,341) SUAL: Domuz kesilmi bir bıçakla koyun kesilse, o koyun murdar olur mu? Domuz eti

kesilen bıçakla, koyun eti kesiliyor. Böyle eti yıkayıp yemekte mahzur var mıdır?  CEVAP Domuz kesilen bıçakla koyun kesilirse murdar olmaz. Bıçaı yıkadıktan sonra koyun eti

kesmelidir. Mekruha dahi ehemmiyet vermeyen kimsenin îmânı gider. (bni Âbidîn) 

SUAL: Benim atı geçersen veya u bilmeceyi çözersen sana u kadar para vereceimdemek caiz midir? 

CEVAP Her ey ile yarı etmek ve bilmece çözmek halâldir. Bunları kumar ile yapmak haramdır. Sen

kazanırsan ben sana vereceim, ben kazanırsam sen bana vereceksin demek kumar olur. (bni Âbidîn c.5, stibra bahsi) 

SUAL: çini temizlemeden balık yenir mi? CEVAP Balıklar küçük olsun, büyük olsun içini temizlemeden piirip yemek caiz deildir. (Fetâvâ-i kübrâ

c.2,s.29) 

SUAL: Dükkânda kumar aletlerini satmakta mahzur var mıdır? CEVAP Vardır.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 135/361

SUAL: Bizim ev sahibi Almanya'dadır. Evin önündeki bahçeden izinsiz meyvalarını yemektemahzur var mıdır? 

CEVAP Mektup yazarak müsadesi alınması münasip olur.

SUAL: Üzüm sirkesi bozulup arap olursa, arap olduu nasıl anlaılır? CEVAP Üzüm suyundan arap olur. araptan sirke olur. Sirke bozulup arap olmaz.

SUAL: Satranç oynamakta mahzur var mıdır? CEVAP Müslümanın oyunla vakit geçirmesi doru deildir. ki günü eit olup ilerlemiyen müslüman

ziyanda olduu için santraçla vakit geçirmesi uygun deildir.

SUAL: Aldıımız bir eyin necis olma ihtimalini düünmemiz lâzım mıdır? CEVAP Satılan herhangi bir gıda maddesinin veya bir iedeki sıvının içindeki necis madde olduu

etiketinde yazmıyorsa veya âdil bir kimse bunun içinde necis madde vardır diye bildirmemise veyabizzat kendimiz görmemisek, böyle gıda maddelerini yiyip içmemiz caiz olur. Kasaptan aldıımızkıymanın içine merkep eti karıtırılsa, bilmediimiz müddetçe böyle eti alıp yememizde mahzur yoktur.(Ebah erhi) 

Böyle eylerden sakınmanın vesvese, kuruntu ve faidesiz olduu (Kimya-i Seâdet) teyazmaktadır.

SUAL: Kasaptan et almakta mahzur var mıdır? CEVAP Nasıl kesildii bilinmeyen sıır, davar ve kümes hayvanlarını yemek caizdir. Nasıl kesildii

aratırılmaz. (hyâ-ul-ulûm c.2,s.80; Uyûn-ül-besâir; bni Âbidîn c.5) 

SUAL: Besmelesiz kesilen hayvanı yemek neden haramdır? CEVAP Besmelesiz kesilen veya kendiliinden ölen hayvan ile kaplumbaa, yılan gibi hayvanları yemek

haramdır. Niye haramdır diye sorulmaz. Din ne emrediyorsa, hikmeti bilinmese de o hükme inanmaklâzımdır. (bni Âbidîn c.5, Zebâyıh bahsi) 

SUAL: Salyangoz yenir mi? CEVAP Yenmez. (bni Âbidîn 5/195) 

SUAL: Evlerde bulaık sulan kanalizasyona karııyor. Mahzuru var mı? CEVAP Zaruret olduu için bulaık sularının kanalizasyona karımasının mahzuru olmadıına cevaz

verilmitir.

SUAL: Vakit geçirmek için oyun oynamakta mahzur var mıdır? CEVAP Müslüman iyi ihsan demektir. yi insan da vaktini bo eylerle, oyunlarla geçirmez. Faydasız olan

her oyunu bırakmak lâzımdır. (Mektûbât-ı Rabbani C.1,M.73,123) 

SUAL: Krem kullanmak caiz midir? CEVAP çinde domuz yaı olduu bilinmeyen bütün kremleri kullanmak caizdir. (Ebüssü'ûd Efendi

Fetvaları) 

SUAL: Havalar kötü demekte mahzur var mıdır? CEVAP Havalar kötü demekde mahzur yoktur.

SUAL: Horoz döütürmekte mahzur var mıdır? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 136/361

CEVAP Horoz döütürmek haramdır. (Mektûbât-ı Dehlevi M.85 bni Âbidîn c.5, s.252-253) 

SUAL: Gümüten tura eklinde rozet takmak caiz midir? CEVAP Gümüten yapılmı tura eklinde rozet takmak caizdir. (bni Âbidîn c.5,s.229) 

SUAL: Koç yumurtaları yenir mi? 

CEVAP Koç yumurtası denilen koç husyelerini yemek haramdır. (bni Âbidîn c.1, s.135; Bedâyı'

c.5,s.61) 

SUAL: Tüylerinin kolay yolunması için tavuun içini temizlemeden kaynar suya atmak caizmidir? 

CEVAP Ucuz veya ekonomik oluyor diye le yenir mi? Ebüssü'ûd Efendi fetvasında, tüylerinin kolay

yolunması için tavuun içini temizlemeden kaynar suya atılmasının caiz olmadıı bildirilmektedir.Fakat ılık suya atmakta mahzur yoktur.

SUAL: Sokak elektriklerinin gece yanması israf olur mu? CEVAP Sokak elektriklerinin gece yanması israf olmaz. Karanlıkta yolların bulunması ve hırsızlıın

önlemesi gibi faideleri vardır.

SUAL: Fotoraf çekmekte mahzur var mıdır? CEVAP Müstehcen olmayan fotorafları çekmekte mahzur yoktur. (bni Âbidîn c.5,s.238) 

SUAL: Pipo içmek sigara içmek gibi mubah mıdır? CEVAP Pipo içmek, sigara içmek hükmündedir. (bni Âbidîn c,5,s.292;,Hadîka c.1, s.143) 

SUAL: Kravat takmak caiz midir? CEVAP Dört parmak genilii kadar bir kravat takmak caizdir. (Fetâvâ-i Ali Efendi c.1,s.183) 

SUAL: Umumi hamamlara gitmek uygun mudur? CEVAP Kadınlar da, erkekler de umumî hamamlarda gerekli ekilde tesettüre riayet etmedikleri için, böyle

hamamlara gitmek doru deildir. (Zevâcir c.1,5.105) 

SUAL: Bir kız veya kadının aabey, dayı, baba gibi mahremlerinin yanında baı ve kollarıaçık durması caiz midir? 

CEVAP Bir kız veya kadının aabey, dayı, baba gibi mahremlerinin yanında baı ve kollarının açık

durması caizdir. (bni Âbidîn c.5,s.235) 

SUAL: Gıda içinde ölmü karıncayı yemekte mahzur var mıdır? CEVAP Gıda içinde ölmü olan karıncayı yemek uygun deildir. Mekruhtur. (ir'a-tül-islâm s.251) 

SUAL: Bo zamanlarda çalgı çalarak vakit geçirmek uygun mudur? CEVAP Bo zamanlarda çalgı ile vakit geçirmek uygun deildir. Bo zamanlarınızı fâideli iler yaparak

deerlendirmeniz uygun olur. (Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.73; Ebüssü'ûd Efendi Fetvaları; KırkHadîs 39. Hadîsi) 

SUAL: Almanya'da çalıtıımız fabrikanın herhangi bir âletini yetkilisinin izni olmadanhususî iimizde kullanmak caiz midir? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 137/361

Çalıtıınız fabrikanın yetkilisinin izni olmadan herhangi bir âleti hususi iinizde kullanmanız caizolmaz. (Mecelle 96. madde) 

SUAL: Mızraklı lmihâldeki hadis-i erifte mumu üfleyerek söndürmemeli diye yazılı. Nemahzuru vardır?

CEVAP lim adamları, yanan mumu üfleyerek söndürünce, söndürdükten sonra çıkan gazlar teneffüs

edilirse vücuda zarar verir demilerdir. Vücuda zarar verecek eyleri yapmamak uygun olur. Keza lo bir karanlıkta aynaya bakılınca aynanın arkasında bulunan sırların yüzdeki parlaklıa te'sir ettiinisöylüyorlar. Bu bakımdan Mızraklı lmihâl gibi kıymetli bir kitapta ne yazıyorsa hikmetini bilmesek deuymak uygun olur. Her ilmin kendisine has hususiyetleri vardır. Herkes her ilimde mütehassıs olmadııiçin bir mütehassısın bildirdii eylere (aklım almıyor) demek uygun deildir.

SUAL: Müslümanlardan veya kâfirlerden ayakbastı parası almakta mahzur var mıdır?CEVAP slâm memleketlerinde, kâfirlerden gönül rızasıyle de olsa, caiz olmayan bir yol ile mallarını almak

caiz deildir. Meselâ Meryem Anayı ziyaret için Kudüse gelen turistlerden ayakbastı parası almak caizdeildir. Keza müslüman hacılardan Mekke' ye geldikleri için ayakbastı parası almak da haramdır.(bni Âbidîn c.1,s.247,249) 

SUAL: Kolonya satmakta mahzur var mıdır? CEVAP Kolonya satmakta mahzur yoktur. (bni Âbidînc.5,s.292) 

SUAL: Büyük bir evlâd, annesini veya bir erkek, hanımını emmesi haram mıdır? CEVAP ki buçuk yaını geçmi çocukların annelerini emmeleri uygun deildir. Çocukların babasının da

aynı ekilde uygun deildir, haramdır. (Beydâvî tefsiri c.2,s.254; Nikâye Farisi erhi, Tefsîr-iKurtûbi c.14,s.65; htiyar c.2,s.117-118; Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.355) 

SUAL: pekböcei kozasını satıyoruz. Sattıımız kimseler, bu kozaları fırınlayarak veyakaynar suya atarak veyahut daha baka usulle öldürüyorlar. Bu kozaları satmakta mahzur varmıdır? 

CEVAP pek böceini öldürmek için günee koymak caiz olduu için satılmasında mahzur yoktur. Nasıl

öldürüldüü bizi ilgilendirmez.(Berîka. El âfetleri bahsi) 

SUAL: Bir arkadaa falanca seçimi kazanırsa sana u kadar para vereceim dedim. O ahıssecimi kazandı ve parayı verdim. Bu kumar mıdır, haram mıdır? 

CEVAP Haram deil, caizdir. Çünki, her ey ile yarı ve bilmece çözmek helâldir. Bunları kumar ile

yapmak haramdır. Kumar, iki tarafın mal vermesini art etmekdir. Ya'ni sen bilirsen, ben sanavereceim, ben bilirsem sen bana vereceksin, diyerek sözlemek kumar olur. art bir taraflı olursakumar olmaz. (bni Âbidîn c.5,s.257; Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.324) 

SUAL: Ölüye kırkıncı günü, elliüçüncü günü mevlid okutulup sadaka veriliyor. Bunun aslıvar mı? 

CEVAP Müslümanlıkta böyle bir ey yoktur. Ölüler için sadaka ve dier hayratı belli günlerde yapmak

Müslümanlara hristiyanlardan sirayet etmitir. Ölü için yapılacak hayırları 40 veya 53. gün veya

gecelerine bırakmak, boulmak üzere olan birine, (Sen bekle, ben kırkıncı gün geleceim.) demeebenzer. Gerekli hayır ve hasenatı bir an önce yapmalı, geciktirmemelidir. (Muhammedi Ma'sum-iFârûkî Mektûbât-ı c.1,M.11) 

SUAL: Ölünün kırkıncı ve ellinci günlerinde helva daıtılıyor, kabr baında yeniyor,mevlidciler bunları yiyip okuyorlar, bunlar caiz midir? 

CEVAP Bunlar dinimizde yokdur bid'atdır. (M.Ma'sum-i Fârûkî Mektûbât c.1,M.11; bni Âbidin

c.1,s.603) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 138/361

SUAL: Bir yemee iki müslümandan birisi pis dese, pis mi kabul edilir? CEVAP ki müslümandan birisi bir yemee pis dese, dieri de pis deildir dese, temiz kabul edilir. (bni

Âbidîn c.1,s.233) 

SUAL: Döen hayvanı budayın bir yerine idrarını yapsa, herhangi bir parçasınınyıkanmasıyla geri kalanlar temiz olur mu? 

CEVAP 

Döen hayvanı budayın bir yerine idrarını yapsa, herhangi bir parçası yıkansa, geri kalanlartemiz olur. (Hadîka sonu) 

SUAL: htiyar bir kadının üç günden uzun bir yola tayyare veya otobüs ile mahremsizgitmesi caiz mi? 

CEVAP htiyar bir kadının, üç günden uzun (108 kilometreden fazla) bir yola tayyare ile, otobüs ile

mahremsiz gitmesi caizdir. Ancak vâsıtanın içinde fâsık olmayan, ya'nî sâlih yalı bir kimseye icapettii zaman ilgilenmesi için tenbihte bulunmak lâzımdır. (bni Âbidîn c.5,s.235) 

SUAL: Su içinde kendiliinden ölen balık yenir mi? CEVAP Kendiliinden ölen hayvanlar yenmez. Balık da su içinde kendiliinden ölürse yenmez. Fakat bir

insan tarafından sudan çıkarılıp su dıında ölünce yenir. Dinimiz balıın kesilmesini emretmemitir.Hattâ besmelesiz tutulsa da yenmesini haram etmemitir. (htiyar c.5,s.15,16) 

SUAL: Fırıncıların ekmee yapıtırdıı kâıt etiketi yemekte mahzur var mıdır? CEVAP Ekmee yapıık kâıt etiketi yemekte mahzur yoktur. stanbul'da etiket yüzünden birçok ekmei

yemeyip attıkları için etiketlerin kaldırılması düünülmütü. Ufacık kâıt parçasını yemek mahzurluolmaz.

SUAL: Köyümüzdeki avcılar, av yakalayamadıkları zaman, köye gelince bir aaca horozubalayıp tüfekle vuruyorlar. Böyle vurulmu horozu yemekte mahzur var mı? 

CEVAP Horoz av hayvanı deildir. ayet böyle vurulursa ölmeden önce kesmek lâzımdır. (Bedâyi, bni

Âbidîn c.5,s.193)

SUAL: (üphe ve vesvese beni bir kurt gibi kemirmektedir. Namaz kılarım. Acaba abdestimvar mıydı diye üpheye düerim. Helaya girmi bir ibrikle abdest alamam. Çocuklar üzerindeyürüdüü için evdeki halıyı pis kabul ederek abdest aldıım çıplak ayakla üzerine basmam.Guslederken elimdeki tas su kabının içine düse suyu kirlendi kabul ediyorum. Ceketim yere,çamura düse sanki her yeri necis oldu zannedip tamamını yıkamadıkça içim rahat etmiyor.Ceket de yıkanınca ceketlikten çıkıyor. Abdest aldıktan sonra acaba u uzvumu yıkamı mıydımdiye üpheye düüyorum. Namazı üç mü, dört mü kıldım diye içime bir üphe düüyor. Kirli yeryıkayınca acaba temiz oldu mu diye devamlı yıkamaa çalııyorum. Lokantalardaki yemeklertemiz mi, margarinlerde necaset, domuz yaı var mı gibi düünceler beni huzursuz ediyor.Bunların çaresi var mıdır?) 

CEVAP Sizin sualiniz sırada beklerken bir hanım okuyucu telefon etti. Diyor ki:(45 yaındayım. Asabi rahatsızlıım  var. Abdestte elimi üç defa yıkamak istediim halde,

temizlenmedi zannı ile 50-60 defa yıkadıım oluyor. Bu hal beni bitiriyor. Bitkin düüyorum.

N'olur benim derdime bir çare...) Gerek sizin, gerek hanım okuyucumuzun vesvesesi çok ileri derecededir. Vesvese eytandandır.

Abdest aldırmak istemez. Kii abdest alınca (fazla yıkattırayım da mekruh yapayım) diye durmadanvesvese verir. (Olmadı yeni batan) diye talimat verir. Dinî hükümler iyi bilinirse vesvese te'sir edemezveya çok zayıflar. Vesvesenin en iyi çaresi dinî hükümleri iyi bilmektir.

Dinimiz kolaylıklar, ruhsatlar dinidir. Meselâ, abdest aldıını bilip, sonra bozulduunda üpheederse, abdesti var kabul edilir. Yeniden abdest almasına lüzum kalmaz. Abdest aldıktan sonra heryerini yıkayıp yıkamadıında üphe ederse, yeniden abdest almak veya üphelendii yeri yıkamaklâzım deildir. Elbisenin veya vücudun bir yerine necaset gelse, bu yeri bulamasa, zannettii yeriyıkasa temiz olur. Hattâ namazdan sonra necasetli yer meydana çıksa, kıldıı namazı iade etmez. Ya 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 139/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 140/361

Süs olarak kullanmak lüzumsuzdur. Kullanmamalıdır. Resimden daha mahzurludur. (bni Âbidînc.1,s.436) 

SUAL: Ramazanda hava bulutlu olup Ramazan otuza tamamlansa, birkaç gün sonraotuzuncu günün bayram olduu anlaılsa bayram günü oruç tutarak haram ilenmi olur mu? 

CEVAP Ramazan'da hava bulutlu olup ay görülmese, Ramazan otuza tamamlanır. Birkaç gün sonra

otuzuncu günün bayram olduu anlaılsa, bayram günü oruç tutmak haram olduu halde, o gün oruçtutmak haram olmamı olur. Ramazan'dan bir gün kabul edilir. (bni Âbidîn c.2,s.94) 

SUAL: Fotorafla resim ayrı mıdır? Caiz olan hangisidir?  CEVAP Fotoraf, resimden ayrıdır. Fotoraf çekmek, aynadaki görüntüyü sabitletirmek gibi olup her

zaman caizdir. Fakat resim çizmek mecburiyet olmadıkça caiz deildir. (bni Âbidîn c.5,s.238; Hadîkael âfetleri) 

SUAL: Bir kimse, birisinin arkasından aleyhte konuurken, konuma bu gıybettir desek, oda konusa yine bana günah olur mu? 

CEVAP Gıybetin insanlar arasındaki zararı büyüktür Bir yerde gıybet olunca, mümkünse gıybete mâni

olmalıdır. Eer güzellikle mâni olunmazsa, çıkıp gitmelidir. Çıkıp gitmek de fitneye sebep olursa,gıybet edenin gıybetinden razı olmamalı, ne dedi, nasıl olduu gibi sualler sormamalı, dinlemiyormu gibi hareket etmelidir Bir kimsenin hakkında konuurken, onun kapının arkasında dinlediini kabuletmelidir. Arkasından konuulan ahıs duyduu halde üzülmezse gıybet olmaz. Eer konumamızıbeenmemise, razı olmamısa gıybet olur. (bni Âbidîn c.5,s.262,263) 

SUAL: Bir kimseye falancayla senin aleyhinde öyle konutuk desem uygun olmaz. Onunlanasıl helâllamam lâzımdır? 

CEVAP O kimseye, gıybetin mahiyetini söylemek mahzurlu ise, gıybeti bildirmek art olmadıı için

kendisiyle helâllamaa geldiinizi söylersiniz. Yalvarıp yakarıp helâllamaa çalıırsınız. Mahzuruolmazsa hediye verirsiniz. Ne suretle olursa olsun helâllamaa çalımalıdır. (hyâ-ul-ulûm c.3,s.153;bni Âbidîn c.5,s.263) 

SUAL: Ana-babamızın arkasından konuuyor, gıybetini yapıyoruz. Acaba bukonumalarımız dier insanları gıybet etmemiz gibi günah oluyor mu? Günah oluyorsa ne

yapmalıyız? CEVAP Ana-babanın arkasından aleyhte konumakta gıybettir, günahtır, helâllamak lâzımdır. Ana-baba

hakkı çok mühim olduu için onları üzmekten çok sakınmalıdır. Hizmetlerinde kusur etmemelidir.Haklarını helâl etmesi için yalvarmalıdır. Dilimiz durmuyor gıybetinizi ediyoruz, hakkınızı helâl edin,etmezseniz hâlim çok kötü olur gibi sözler söyleyerek gönüllerini almaa çalımalıdır. Ana-babahakkını helâl etse de gıybet etmek günah olduu için tevbe etmeli, Allahü teâlâdan da afv dilemelidir.(hyâ-ul-ulûm c.3,s.153; bni Âbidîn c.5,s.262,263; Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.362) 

SUAL: Katı ilâçların terkibinde mahzurlu bir ey olduu bilinmiyorsa veya içinde afyonolduu biliniyorsa kullanılmasında mahzur var mıdır? 

CEVAP Mahzur yoktur. (Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.355; bni Âbidîn c,5,s.295) 

SUAL: Dilenmek ne zaman caiz olur? Dilenen herkese sadaka ve zekât vermekte mahzurvar mıdır? 

CEVAP Bir günlük yiyecei bulunan kimsenin dilenmesi haramdır. Hiç yiyecei bulunmayanın da, salam,

çalıacak, ticaret edecek halde ise, yiyecek, içecek veya bunları almak için para istemesi, dilenmesiharamdır. Bunun varlıını bilerek, istediini vermek de haramdır. Ancak istenmeden verileni almasıcaizdir. Aç veya hasta olanın yiyecek istemesi lâzımdır. Bir günlük yiyecei olup da çalıabilecekhaldeki kimse, ilim örenmekle veya öretmekle megul ise yiyecek istemesi caiz olur. Parasınıharama sarfedene ve israf edene sadaka verilmez. Camide cemaat arasında dolaarak dilenmekharamdır.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 141/361

Görüldüü gibi, slâmiyette, eli ayaı tutup da çalıabilenlerin dilenmesi haramdır. Zekât,çalıamıyacak derecede hasta veya sakat olanlara veya çalııp da güç geçinenlere verilir. Allahüteâlâ, böyle fakirleri, milletin içinde kırkta bir olarak yaratmıtır. Bunlara zekât veren zengin birmüslüman, hem dinî ibâdetlerini yaparak Allahü teâlânın rızasını kazanır, hem de sosyal yardımyapmı olur. Hem de malını, servetini fakirlerin haklarından ve tecavüzlerinden korumu olur.Zenginler, servetin kırkta birini muhtaçlara verecek olursa, müslüman memleketlerde, fakirliinistismarı önlenmi olur.

Zekât ve sadakalar, hep sosyal yardım olup, ekonomik felâketleri önlemek için birer tedbirdir.Fakir, ihtiyâcından fazla ve nisâbdan az zekat alabilir. Nafakasından fazla, fakat nisâb miktarından azmalı olana fakir denir. Maaı kaç lira olursa olsun, evini idarede güçlük çeken her memur, fakirsayıldıı için zekât alabilir.(bni Abidîn c.2,s.69,70; Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.349) 

SUAL: Bir sâlih müslümanın bir organı, meselâ kalbi, günahkâr birisinin kalbine takılınca,âhırette bu günahkâra azap yapılırken, sâlih müslümanın kalbine de azap yapılacak mı?  

CEVAP Kıyamet günü herkes, öldüü zamandaki ekli, boyu ve organları ile mezardan kalkacaktır.

Herkesin kuyruk sokumu kemii deimeyecek, baka organları bu kemik üzerine yeniden yaratılacak,ruhlar, bu yeni bedenlerini bulup tealluk edeceklerdir. nsanın organları dünyada da deiir. Kırkyaındaki insanın eti, derisi, saçları bakadır. Çocukluunda bu deriler baka idi. Fakat o hep aynıinsandır. Çünkü insan ruh demektir. Beden deise de ruh deimez. nsanın parmak izi de hiçdeimez. Hiç bir insanın parmak izi, bakasının parmak izine benzemez. Bir insanın çeitli yalardakibedenleri baka oldukları gibi, aynı boy ve ekilde, fakat baka zerrelerden yapılmı bir bedenlemezardan kalkacaktır. Bunun için, göz ve yürek naklinin mahzuru yoktur. Onlar çürüyüp toprakolacaktır. (Kimyâ-i Se'âdet s.80; Ahmed ibni Kemâl'in Levh-il-mahfûz risalesi) 

SUAL: Alkolsüz ilâç bulunmadıı zaman alkollü ilâcı kullanmak caiz olur mu? CEVAP Alkolsüz ilâç bulunmazsa ve alkollü ilâcın ifa verecei kat'i ise zaruret olacaı için caiz olur.

(Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.355; bni Âbidîn c.5,s.289,295) 

SUAL: Abdest alırken musluu devamlı açık tutmak israf olur mu? CEVAP Abdest almak için vakf edilmi olan su abdestin baından sonuna kadar devamlı akarsa israf

olmaz.

SUAL: Bir kimsenin namaz kılıp kılmadıını takip etmek su-i zan olur mu? 

CEVAP Sebepsiz takip su-i zan olur. Mühim bir sebeb için takip caiz olur. (hyâ-ul-ulûm c.3,s.150; Berika

s.759,760) 

SUAL: Namazı kerahat vaktine veya kazaya kalacak kimseyi uykudan uyandırmak gerekirmi? 

CEVAP Fitneye sebeb olmıyacaksa, uyandırmamak mekruh olur. Eer vaad ettiyse o zaman

uyandırmamak harâm olur. Uyandırmak bir fitneye sebeb olacaksa, uyandırmamak günâh olmaz.

SUAL: Bazı ilâçların içinde yenmesi haram olan herhangi bir madde bulunduu söylense,fakat üzerinde yazmasa, bu ilâçları kullanmamızda mahzur var mıdır? 

CEVAP lâcın içinde yenmesi, içmesi haram olan maddenin bulunduu görmekle veya görenden iitmekle

yahut üzerinde yazılı olmakla anlaıldıı zaman kullanmak haram olur. Bu üç yoldan biri ileanlaılmadıı zaman neden yapıldıını aratırmakla me'mur olmadıımız için kullanmakta mahzuryokdur. (Dürer c.1,s.311; bni Âbidîn c.5,s.220,221; hyâ-ul-ulûm c.2,s.80; Uyûn-ül-besâir) 

SUAL: Ba'zı esansları alkolde eritip merubatların  içine koydukları iitilmektedir. Merubatiçmekte mahzur var mıdır? 

CEVAP çinde alkol olduu bilinmedikçe merubat içmek caizdir. (Uyûn-ül-besâir; bni Âbidîn

c.5,s.220,221; hyâ-ul-uIûm c.2,s.80) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 142/361

SUAL: nsan necaseti veya kanalizasyon ile sulanan sebzeleri yemek uygun mudur?  CEVAP Kanalizasyon suları renk ve koku bakımından su evsafını kaybetmi ise böyle kanalizasyon suları

ile sulanmı sebzeleri yemek uygun olmaz. Umumiyetle kanalizasyonlar renk ve koku bakımındansuya evsafını kaybettirdikleri için laım suları ile sulanan sebzeleri yemek uygun olmaz. Fakat insannecaseti evsafını kaybetmedii için bunlarla sulanan sebzeleri yıkayıp yemekte mahzur yoktur. (bniÂbidîn c.1,s.124) 

SUAL: Aabeyim haram kazançları ile veya çalarak kestii tavuun etinden bizim çocuklarada yedirse, bizim çocuklara o et haram olmaz mı? 

CEVAP Tavuk kesip piirildikten sonra aabeyinizin mülkü olur. Bakasının o etten yimesi caiz olur.

Günahı aabeyinize olur. Birkaç haram para karıınca yine böyledir. Ya'ni günahı o adama olur. Oparadan hediye alana günah olmaz. (Hadîka c.2,s.720; Dürr-ül-muhtâr zekât bahsi; Cevhere zekâtbahsi) 

SUAL: Hayzlı halde iken kesilen tırnaı ve dökülen saçları gusl abdesti alırken yıkamakgerekir mi? 

CEVAP Hayzlı iken tırnak kesmek caizdir. Hayzlı iken dökülen saçları ve kesilen tırnaı yıkamaa lüzum

yokdur. (bni Âbidîn c.1,s.103, c.5,s.275) 

SUAL: Hayvanlarda sun'î tohumlama caiz midir? CEVAP Caizdir.

SUAL: Dost ve arkadalara hediyye götürmekte mahzur var mı? CEVAP Hediyelemek sünnetdir. Dostlara eli bo gitmek, deirmene budaysız gitmee benzetilmidir.

(Dürer c.2,s.217; bni Âbidîn hibe bahsi) 

SUAL: On kiiyiz. Her ay beer bin lira koyarak 50 bin lirayı kur'a çekerek birimiz alıyoruz.Her ay kur'a birimize çıkıyor. On ay sonra kur'a bitiyor. Böyle bir ilemde mahzur var mıdır? 

CEVAP Mahzurludur. (bni Âbidîn c.1, imamlık seçimi bahsi) 

SUAL: Küçük çocuum vardır. Çocuumun kendisine ait parası ile ona lâzım olan eylerialabilir miyim? 

CEVAP Alınabilir, mahzuru yoktur. (Fetâvâ-i Bezzâziyye c.6, Hibe bahsi) 

SUAL: Hamamların hâli ma'lumdur. Günah ilemeden yıkanmak mümkün deildir. Emrimaltındakiler, söz dinlemeyip gidiyorlar. Mâni olamadııma göre, günahları da onlara aitolduuna göre, pelerini bırakayım mı? 

CEVAP Pelerini bırakmak, müsaade etmek demektir. Devamlı emr-i ma'ruf ve nehy-i münker yapmak

vazifemizdir. Emr-i ma'ruf neticesi bir gün gitmei bırakırlar. Kat'iyyen razı olmamak ve pelerinibırakmamak lâzımdır. (Tatlılıkla yılan bile deliinden çıkar.) buyurulmutur. (Kimyâ-i Se'âdet emr-ima'ruf bahsi) 

SUAL: Çocuk sünneti için belli bir gün ta'yini var mıdır?  CEVAP u günde sünnet edilmeli diye bir ey yoktur. Haftanın herhangi bir gününde sünnet edilebilir.

Çocuk bulûa ermeden her yada sünnet edilebilir. Yedi ile on iki ya en iyi sünnet zamanıdır. (bniÂbidîn c.5,s.478) 

SUAL: Müsliman kadınlar kimlere karı süslenebilir? CEVAP Müsliman kadınların, kocasından baka, erkek veya yabancı insanlara süslenmeleri caiz deildir.

Altın ve gümü gibi zînetlerini yabancılara göstermeleri haramdır. (Mektûbât-ı Rabbânî c.3,M.41) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 143/361

 SUAL: Bizim Avanos'ta ekmek hamurunun katı olması için ayakla çineniyor. Mahzuru var

mıdır? Un ve buday çuvalları üzerine oturmakta mahzur var mı? CEVAP Hamur atete piip ekmek haline gelmedikçe üzerine basmakta mahzur yoktur. Ya'ni hamurun

ayakla çinenmesi günah deildir. Un ve buday da ekmek olmadıı için üzerine basmakta veoturmakta mahzur yoktur. (Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.339,341) 

SUAL: (Zengin bir kimsenin her zaman yeni veya eski elbise giymesinin mahzuru varmıdır? 

CEVAP Peygamber aleyhisselâm, eski elbiseli birisine (Malın yok mu?) buyurdu. O zat, malının çok

olduunu söyleyince, Resulullah öyle buyurdu:(Allahü teâlâ, mal verince ni'metlerinin eserini üzerinde görmelidir.) Baka bir hadis-i erif ise öyledir:(Allahü teâlâ, kuluna verdii ni'metleri görmesini sever.) Görüldüü gibi, Allahü teâlâ, elbisenin yeni, güzel ve temiz olmasını sever. Bunları ni'meti

göstermek için giyeni sever.Kibir için, övünmek için, gösteri için onun bunun gözüne girmek için giyineni ise sevmez. Allahü

teâlânın verdii ni' metleri gizlemek uygun deildir. lim ni'meti de böyledir. lmini saklayanları sevmez.(bni Âbidîn c.5,s.223) 

SUAL: Düünde davul zurna çalıyordu. Birisi oynadı. Mubah dedi. Oyunda neleri çalmakmübahdır? 

CEVAP (Tatarhaniyye) fetva kitabında diyor ki:(Bakalarını hicveden, müstehcen olan ve ehveti tahrik eden iirleri teganni ile, yani ses dalgaları

ile okumak her dinde haramdır)Hacca gidecek olanın, Kabe, Hac, Mekke, Medine arkılarını dinlemesi, askerlerin harb,

kahramanlık arkılarını dinlemesi mubah hattâ sevab olur. Düün, ziyafet, sünnet, bayram ve seferdönüü gibi sevinilmesi lâzım olan yerlerde helâl olan ses ile ne'elenmek mubahtır. Muharebelerdeaskerin moralini kuvvetlendirmek için, bando, müzika çalmak ve bunlara sulh zamanında dahazırlanmak, düünlerde davul ve def çalmakta mahzur yoktur.

Günahları, kusurları, azabları anlatan kasideleri, ilâhileri dinleyerek üzülmek, tevbeye sebepolursa sevabtır. Ba'zı slâm âlimleri kalbi hasta olan gençlerin toplanarak ilâhi söylemelerini uygungörmemilerdir. Mubahları sık sık ilemek, abes olur, bo yere zaman harcamak olur. Zamanı bo 

yere öldürmek ise haramdır. Sıkıntısını gidermek için kendi kendine mubah olan sarkıları mırıldanmakgünah deildir. (Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.266; Hadîka kulak âfetleri bahsi; Tarîkat-ıMuhammediyye s.140; bni Âbidîn c.5,s.34) 

SUAL: Gazetenizi bir senedir okuyorum. Belçika'da ortaokula devam ediyorum. Buradaba'zıları haram, kötü bir ey deildir. Kötü olsa hiç Kâbeye mescid-i Haram denir mi? diyorlar.Haram, mahrem, namahrem ne demektir? 

CEVAP Allahü teâlânın, Kur'ân-ı kerîmde yapılmasını açıkça emrettii eylere (Farz) denildii gibi,

yapmayınız diye açıkça men ve yasak ettii eylere (Haram) denir. Mahrem, erkekler için, evlenmesiharam olan anne, bacı, karde kızları gibi evlenmesi ebedî haram olan kadınlara denir. Kadınlar içinde, baba, birader, oul gibi evlenmesi ebedî haram olan erkeklere denir. Namahrem, evlenmesi haramolmayan kadın veya erkeklere denir.

Mescid-i harama giren kimse, idama mahkûm olsa bile, orada öldürülmesi haram olduu için

böyle denmitir. (Kamus c.4,s.230, c.2,s.1285) 

SUAL: stanbul'a geldiimde bir arkadada gördüm. Adına kefir diyorlar. Sütle karıtırılarakmayalanıyor. Süzülerek ayranı içiliyor. Tadı oldukça keskindir. Ba'zı hastalıklara iyi geldiisöyleniyor. Bu kefiri içmekte mahzur var mı? 

CEVAP Bahsettiiniz kefir, bira gibi haramdır. (Feth-ul-kadîr c.5,s.81; bni Âbidîn c.5,s.396) 

SUAL: Enitemin kazancında haram vardır. Sofrasına otururken besmele çekersem küfredüerim diye korkuyorum. Besmele çekmesem olur mu?) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 144/361

CEVAP Enitenizin yemeini yerken besmele çekmekte mahzur yoktur. Domuz eti gibi aslı haram olana

besmele çekilmez. Haram para karıarak alınmı yemekleri yerken besmele çekmekte mahzur yoktur.(bni Âbidîn c.1,s.7) 

SUAL: Ba'zı margarinlerde domuz yaı var mıdır? CEVAP Margarinler vücud sıcaklıında erimedikleri için damar sertliine sebep olduu söylenmektedir.

Eer tıbbî yönden zararı kat'i olarak tesbit edilirse, dinen de yenmesi o zaman mahzurlu olur. Üzerindeyazmadıı veya koyan bizzat söylemedii yahut âdil bir kimse söylemedii müddetçe içinde domuzyaı vardır diye iddia edilemez. Hattâ domuz yaı olsa bile, bilinemedii için yiyenlere günahı olmaz.

Margarin yaı, nebatî yalardan ve balık yaından imâl edilmektedir. Domuz yaı sıvı olmadııiçin kullanılmıyor. Mubahlar zan ile haram olmaz. Domuz yaı olduu kafi olarak biliniyorsa o zamanharam olur. Margarinler tamamen hazmedilemedii için vücuda zararı olmaktadır. Baka ya varkenvücuda zararı olan bir eyi kullanmak uygun sayılmaz. Pahalı da olsa, bulmak mümkün ise uygun olanyaları kullanmalıdır. (bni Abidîn c.5,s.220,221; Dürer c.1,s.311; hyâ-ul-ulûm c.2,s.80) 

SUAL: Çok mal kazanmak niyyetiyle çalımak günah mıdır? CEVAP Çok sevâb kazanmak için, çok mala ihtiyaç vardır. Çok mal kazanmak için de çok çalı mak

lâzımdır. slâmiyete uygun yapılan kazanç dünyaya sarılmak olmaz. Âhıret olur. (Mevkûfât c.2,s.201) 

SUAL: Evdeki çemeler akmadıı zaman içmek, abdest almak gibi ev ihtiyâcı için camiavlusundaki adırvandan su almak caiz mi? 

CEVAP Caizdir.

SUAL: Etrafı çevrili olmayan bir bahçemiz var. Arılar gelip bir aaca konmu. Bir kilo kadarbal da yapmılar. Birisi bu arıları görmü, kovan getirerek arıları almaa gelince haberimiz oldu.Arıları adama vermek istemedik. Adam, (Arı bulanındır) dedi. (Balı sizin olsun, arıyı bengötüreyim) dedi. Biz de razı olduk. Arının sahibi belli olmadıına göre, arı o adama helâl olurmu? Sonra oradaki balı bizim yememiz helâl olur mu? 

CEVAP Arılar bulanındır. Bal ise bahçe sahibinin olur. (Mevkûfât c.1,s.366; Mecelle madde:

1243,1249,1255) 

SUAL: Erkek çocuklara ipek giydirmek, çocukları kıbleye ayakları gelecek ekilde yatırmakve künye takmak uygun mudur? 

CEVAP Erkek çocuklara ipek giydirmek, ayaklarını kıbleye karı yatırmak, altın veya gümüten künye

takmak uygun deildir. Günahı takanlara olur. (Mevkûfât c.2,s.204,205; Halebî-yi Kebîr s.28) 

SUAL: Bir arkada, zehirli bir ot gösterdi. Bunu yemek haramdır, dedi. Haram olduu içinbunu cebe koyarak namaz da kılınmaz, dedi. Hattâ tütün yapraklarını cebe koyarak namazkılınmaz dedi. Afyon da böyledir dedi. Doru mudur? 

CEVAP Uyuturucu katı maddelerin aklı giderecek kadar fazla miktarını kullanmak haramdır. Az miktarda

ilâç için kullanmak günah deildir. Esrar, afyon, morfin ve eroin gibi. Bunlar ot olarak temiz olduu için,namaz kılarken cepte bulunmaları namazın sıhhatine mâni olmaz. Çünkü ottur, necis deildir. Bunlarilâç için az miktar kullanılır, fakat keyif için kullanılmaz.

Kafein, nikotin, tein, bunlar otun kendisi deil, ottaki etkili maddelerdir. Bu otlardaki etkili maddesaf olarak kullanılırsa vücut için zararlıdır. Etkili maddesi kafein olan kahve, etkili maddesi nikotin olantütün ve etkili maddesi tein olan çay, necis ve haram deildir. Bu bakımdan otun kendisi ile zararlı olanetkili maddesi karıtırılmamalıdır. Ya'ni tein uyuturucu madde diye çaya necis veya haram denmez.Dier otlar da böyledir. (bni Âbidîn c.3,s.276) 

SUAL: Gittiimiz yerlerde gıybet ediliyor. Çirkin görüyor, beenmiyorum. Susun demektefitneye sebep olma ihtimali var. Orayı terk etmem de dedikodulara sebep olacaksa, onlarıngıybetlerini beenmeden orada kalmamda günah var mıdır? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 145/361

Zaruretler haramları mubah kılar. Zaruret baka çare bulamamak demektir. Gıybet edenleri tevikedici söz söylememelidir. Sahi mi, öyle mi der gibi bakmamalıdır. Konuyu kapatmaa, baka bir konuaçmaa çalımalıdır. lk fırsatta da orayı terk etmelidir. "nsan eti yenen yerlere" de mümkün mertebegitmemee gayret etmelidir. (Mecelle madde: 21, Dürer-ül-hükkâm c.1,s.76) 

SUAL: Yakın akraba evlilikleri neticesinde sakat çocukların meydana geldiini gazetelerdenve tıp dergilerinden öreniyoruz. Amca ile dayı ve hala ile teyze kızları ile evlenmekte dinimizce

bir mahzur var mıdır? 

CEVAP Yakın akraba ile evlenmemek sünnettir. Bahsettiiniz kızlar ile evlenmek caiz ise de mekruhtur.

Hadis-i erifte buyuruldu ki:(Bunların çocukları zaîf, hastalıklı olur.) Bir zaruret olmadıkça sünnete uyarak yakın akraba ile evlenmemelidir. Süt karde ile de

evlenmemelidir. Evlenmesi mekruh olan yakın akraba ile sakat çocuk olma ihtimalini düünerek deil,dînin emri olduunu düünerek evlenmemelidir. Çünkü dinin emrinde bilinmedik daha birçok hikmetlervardır. (Kimyâ-i Se'âdet s.242) 

SUAL: (Esanslarda alkol veya domuz yaı var mıdır?) CEVAP Esans, alkolsüz olur. Domuz yaı katılmaz. Üzerinde alkol olduu yazılmıyorsa kullanılmasında

mahzur yoktur. Esansı alıp da kimyagere tahlil için götürülmez. Zan üzerine hüküm yürütülmez.Gazozlar da böyledir. (bni Âbidîn c.5,s.220,221; Dürer c.l,s.311; hyâ-ul-ulûm c.2,s.80) 

SUAL: pek halı, ipek seccade, ipek abdest havlusu kullanmakta mahzur var mıdır?  CEVAP Mahzur yoktur. (Dürer c.1,s.313; bni Âbidîn c.5,s.226) 

SUAL: Bir yardım sandıımız var. Üyelerinden birisine yardım edilebilir mi? CEVAP Ancak üyelerin dıındaki fakirlere yardım edilir. Üyelerden birisine yardım edilmesi caiz deildir.

Üyelere ancak faizsiz ödünç verilir. (Bedâyi c.6,s.221) 

SUAL: Ba'zı sabunlarda domuz yaı olduu söyleniyor. Kullanmakta mahzur var mıdır? CEVAP Domuz yaı veya necasetli herhangi birya, sabun yapılınca temiz olur. Bütün kimyevi deimeler

böyledir. Necis toprakla yapılan testi ve küp gibi eyler fırından çıkınca temiz olur. (bni Abidîn

c.1,s.210) 

SUAL: Tezekle ısıtılan fırında piirilen ekmei yemekte mahzur var mıdır? CEVAP Necaset yanınca külü temiz olduu için mahzuru yoktur. (bni Abidîn c.1,s.210) 

SUAL: (Midye yemekte mahzur var mıdır?) CEVAP Midye yememelidir. (Diirer c.1,s.281) 

SUAL: Kendi aramızda memur veya içi yardım sandıı kuruyoruz. Ödünç verirken faizleveriyorlar. Faizle borç almamak artı ile, dier meru ilerinden istifade etmek için böylesandıklara üye olmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP 

Mahzuru yoktur.

SUAL: (Emekli Sandıından borç para almamızda mahzur var mıdır? CEVAP Emekli Sandıından herkes borç para almaa kalkarsa, Emekli Sandıı lüzumlu yatırımları

yapamaz. Zaruret olmadıkça borç para almamalıdır. (Bahr-ür-râ'ik) 

SUAL: Alıkanlık hâline getirmemek artı ile ba'zı oyunlarla vakit geçirmek mâlâyânî ileitigâl sayılır mı? Bedene ve zihne faidesi olur mu?  

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 146/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 147/361

SUAL: Altın, platin veya baka madenlerden yapılan yüzükleri gümü ile kaplatarakkullanmakta mahzur var mıdır? Talı yüzük uygun mudur? 

CEVAP Gümü kaplatılmı altın, demir ve baka madenlerden yüzükleri kullanmak ve her tatan yüzük

taı yapmak caizdir. (Mevkûfât c.2,s.205) 

SUAL: Saçı topuz yapmakta mahzur var mıdır?  

CEVAP 

Saçların topuz yapılması hadis-i erifle men edilmitir. (Müslim Sahihi c.6,s.169) 

SUAL: Erzurum'da mezbaha artıkları, kan ve pislikler bir çaya akıyor. Bu çay ile sulanansebzeleri yemekte mahzur var mıdır? 

CEVAP Mahzur yoktur. (bni Âbidîn c.1, s.222) 

SUAL: Dövü horozlarına alkol ırınga ediyorlar. Yara alınca ölmesin diye kesiyorlar.Yenmesinde mahzur var mıdır? 

CEVAP Sokakta necaset yiyen tavuk gibidir. Yenebilmesi için üç gün bekletilmeden önce kesilmemelidir.

(bni Âbidîn c.1,s.223 c.5,s.216-217) 

SUAL: Midye yenmez. Fakat, cebe koyarak namaz kılmakta mahzur var mıdır? CEVAP Mahzur yoktur (bni Abidîn; namazın artları) 

SUAL: Tülbent saçları belli edecek kadar ince olursa mahzuru var mıdır? CEVAP Umdet-ül slâm kitabında diyor ki; (nce olup içindeki uzvun ekli veya rengi görünen kuma 

yok demekdir.) Bu bakımdan ince tülbent mahzurludur.

SUAL: Dinî sualleri cevaplandıran bir kitapta (bâdet ayrı, haram ayrıdır. Haram ileyeninibâdetine zarar gelmez. Meselâ tesettürsüz gezen bir kadının namazı kabul olur. Oruçlu birkimse, orucunu arap ile açsa ibâdetine zarar gelmez. Haram ilemenin, arap içmenin günahıayrıdır.) diyor. Bana biraz tuhaf geldi. Dorusunu açıklamanızı bekliyorum. 

CEVAP Haram ileyenin ibâdeti sahihtir. Fakat kabul olmaz. Hadis-i erifte (Bid'at ileyenin orucu,

haccı, cihadı kabul olmaz.) buyuruldu. Ya'ni ibâdetleri sahih olur, fakat sevab verilmez. Baka birhadis-i erifte (Üzerinde farz borcu olan kimse, kazasını kılmadan nafile kılarsa, bo yere zahmetçekmi olur. Bu kimse, kazasını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nafile namazlarını kabuletmez.) buyuruldu. Âlimler, bu hadis-i eriflerden, yapılan ibâdetin sahih olacaı, fakat sevabverilmiyeceini bildirmilerdir. Günah ileyen kimsenin tuttuu oruç sahih ise de, orucun sevabındanmahrum kalır. Ahırette niçin oruç tutmadın diye deil, niye günah iledin diye sorulacaktır. (Hadîkac.1,s.132) 

SUAL: Tanıdıklarımıza din kitabı veriyorum. (imdi bu kitabı alır okursam haramı helâliörenirim, yine yapınca daha çok günaha girerim) diyor. Camiye vaaza git deyince de yine(Haramları öreniyoruz, fakat riayet edemiyoruz, daha fazla günaha girmemek için örenmekistemiyoruz) diyorlar. Akrabamız olduu için yılda bir iki defa evlerine gidince iyi eylersöylememe razı olmuyorlar. Onların kötülüklerine kalben razı olmamam kâfi midir?  

CEVAP 

Haramları örenmemek, câhil kalmak insanları mes'uliyetten kurtarmaz. Örenme imkânı varkenörenmemek büyük günahtır. Yarın âhirette (Ben bunun günah olduunu bilmiyordum demek mazeretdeildir, onlara kalben razı olmamak) kâfidir. (bni Âbidîn c.1,s.29; Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.373) 

SUAL: (Günah olmayan fıkraları anlatarak ve aka yaparak ho vakit geçirmekte mahzurvar mıdır?) 

CEVAP Ho vakit geçirirken bo vakit geçirmemelidir. aka yapmak mubah ise de, çok aka yapmaktan

sakınmalıdır. Çok aka insanın vakarını giderir. Hazret-i Ömer buyurdu ki:

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 148/361

(Çok gülenin heybeti az olur. aka eden küçümsenir. Çok konuan çok hatâ eder. Hatâsıçok olanın hayası az olur. Hayası az olanın Allah'tan korkusu az olur.)  

Ömer bin Abdülaziz hazretleri buyurdu ki:(Allahü teâlâdan korkun ve akadan çok sakının! Çünkü aka kin dourur ve kötülüe

götürür.) Yine buyuruldu ki:(Her eyin bir tohumu vardır. Dümanlıın tohumu da akadır. aka dostluu keser,

kalbleri karartır.

aka ile akıllı kimseler aa

ılanır, akılsızlar alaya alınır. Bunlar ise günahtır.) 

akayı meslek haline getirmeden, doru söyleyerek, kalb kırmayarak yapılan az akalardamahzur yoktur. Peygamber aleyhisselâmm bütün ömründe yaptıı akalar üçü, bei geçmez.Yürümekten yorulan bir kimsenin, beni deveye bindir demesine karılık, peygamber aleyhisselâmbuyurdu ki:

(Seni deve yavrusuna bindireyim.) O ahıs, deve yavrusunun kendisini taıyamıyacaını düünerek, ben deve yavrusunu ne

yapayım dedi. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm buyurdu ki:(Her deve bir devenin yavrusu deil midir?) Bunun gibi (htiyar kadınlar Cennete girmez) buyurdu.Genç olarak gireceklerini bildirdi.Fazla heybetli olan kimsenin, heybetini yumuatmak için ara sıra aka yapmasında mahzur

yoktur. aka yaparken kat'iyyen yalan söylememelidir. Misalleri anlatmak için mubah fıkralarıanlatmakta mahzur yoktur. (ir'atül-slâm s.340) 

SUAL: Moto-sikletle giderken ekmekleri motorun heybesine koymamda mahzur var mıdır?  CEVAP Moto-sikletin, merkebin, atın heybesine ekmek koyup da, motorun ve hayvanın üstüne binmekte

mahzur yoktur. (Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.339,342) 

SUAL: Hanımla iyi geçinmek ve ona iyi iler yaptırabilmek için gücüm yetmedii halde,ba'zı eyler alacaımı söylemem yalan olur mu? Yalan hangi hallerde söylenebilir?  

CEVAP Harbde ve dier zamanlar, dümanların zararından korunmak için, iki kiiyi barıtırmak için

birinden dierine iyi söz getirmek, hanımı idare etmek için, iki müslümanın, kadın ile erkein arasınınaçılmasını önlemek için, malını korumak için, müslümanın bir sırrının, bir aybının meydana çıkmamasıiçin ve bunlar gibi haramları önlemek için yalan caiz olur. Ölmemek için le yemee benzer. (ir'a-tül-islâm s.320) 

SUAL: (Ayak ayak üstüne koyarak oturmak günah mıdır?) CEVAP Günah olmaz. Büyüklerin yanında böyle oturmak edebe aykırı olduu için münasib deildir.

Peygamber aieyhisselâm kızının yanında bile ayaını uzatmazdı. Allahü teâlâ ve hafaza melekleri bizigördüü için yalnızken de çirkin iler yapmamalıdır. Hadis-i erifte buyuruldu ki:

(Yalnız iken de Allahü teâlâdan haya ediniz.) (Berîka, Kalb afetlerinin 36.sı) 

SUAL: Dama, dokuz ta, tavla v.s. oynamakta mahzur var mıdır? CEVAP Kıymetli zamanlarımızı oyunlarla geçirmek doru deildir. (Feth-ul-kadîr c.8,s.451; Dürer

c.2,s.381) 

SUAL: Arkada edinmek niyyetiyle tavla ve dier oyunları oynamakta mahzur varmıdır? CEVAP 

Vardır. (Feth-ul-kadîr c.8,s.451; Dürer c.2,s.381) 

SUAL: Kasamı kilitlemeyi unuttuum bir zamanda kızım ile annesi benden habersiz veizinsiz kasamdan para alarak ev için ba'zı eyalar almılardır. Benden izinsiz almaları günaholmaz mı? 

CEVAP Kasayı kilitlemeli, bakalarının günaha girmesine sebep olmamalıdır. Mümkün olan tedbiri

almayan da günaha girer. Evini açık bırakıp giden kimsenin evine hırsızlar girse, ev sahibi lüzumlutedbiri almadıı için günaha girer. Kızınızla annesi parayı evinize harcadıına göre, siz de razıolursanız mes'ele kalmaz. Onlar da günaha girmemi olurlar. Kızınız ile annesinin bir daha günaha

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 149/361

girmemeleri için, ya kasayı kilitli tutmanız yahut onlara harcama izni vermeniz lâzımdır. (Mecelle 96.madde; Mektûbât-ı Rabbani c.3,M.41; Kimyâ-i Se'âdet s.820) 

SUAL: On yalarında bir kızım var. Mahremsiz olarak Manisa'dan stanbul'agöndermemizde mahzur var mıdır? 

CEVAP Baliga olmamı gösterili kız da kadın gibidir. Mahremsiz sefere çıkamaz. (bni Abidîn c.1,s.708) 

SUAL: Dilenmek haram olduuna göre, bir kimseden bir sigara istemekte mahzur varmıdır? 

CEVAP Mahzur yoktur. Alan kimse fakîr ise sadaka olur, zengin ise hediye olur.

SUAL: Helâl kazanmanın ehemmiyeti nedir? Bu husustaki hadis-i erifler nelerdir? CEVAP Kendini ve aile efradını bakalarına muhtaç etmemek için helâl yollardan kazanmak dinimizin en

büyük ibâdetlerinden biridir. Çok ibâdet etmekten daha üstündür. Ancak (Çalımak büyük ibâdettir)deyip de, doru îmân etmiyen, farz ibâdetleri yapmıyan ve haramlardan kaçmayan kimsenin çalımasımakbul sayılmaz. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki:

(Helâl kazanmak için sıkıntı çekenlere Cennet vâcib olur.) (Ba'zı günahlar vardır ki, onlara ancak, helâl kazanmak için çekilen üzüntü ve yorgunluklar

keffaret olur.) (Bir müslüman helâl kazanıp, kimseye muhtaç olmaz ve komularına, akrabasına yardım

ederse, kıyamet günü, ayın ondördü gibi parlak, nurlu olacaktır.) (Allahü teâlâ, san'at sahibi mü'mini sever.) (En helâl ey, san'at sahibinin kazandııdır.) (Helâle, harama dikkat ederek çalııp kazanan kimseyi, Allahü teâlâ çok sever.) (Be vakit namazı kıldıktan sonra, çalııp helâl kazanmak, her müslümana farzdır.) Helâl kazanmakla alâkalı hadis-i erif çoktur. Birkaçını yazmakla iktifa ettik. (hyâ-ul-ulûm

c.2,s.75; Kimyâ-i Se'âdet) 

SUAL: Deli ve felçli kimse ile halvet olur mu?  CEVAP Evet. (Kurtubî c.14,s.228; Dürer c.1,s.244) 

SUAL: Erkein ve kadının ellerine kına yakmaları caiz midir? CEVAP 

Kına süs olarak ellere yakılmaktadır. Kadın için caiz, erkek için caiz deildir. Kadın, altın bilezik vealtın yüzüünü yabancı erkeklere gösteremedii gibi, bu kınalı ellerini de göstermesi caiz deildir.(Mektûbât-ı Rabbani c.3,M.41) 

SUAL: Serçe parmaının tırnaını uzatmanın ve bu tırnaa kına veya boya sürmenin dindeyeri var mıdır? 

CEVAP Bunların dinde yeri yoktur.

SUAL: Çayın artıklarını, posa kısmını helaya dökmekte mahzur var mıdır? CEVAP Mekruhtur. Çöp tenekesine dökülmelidir. (Ebüssü'ûd Efendi fetvaları) 

SUAL: nanmadıkları halde evde elenmek için kahve falına bakıyorlar. Mahzuru var mıdır? 

CEVAP Falcılık dinimizde yoktur. Mâlâyâni ile megul olmak da zaten caiz deildir.

SUAL: (Madeni dümeler küfleniyor. Küflenmemesi için altın suyuna batırmak iyi oluyor.Altın israf olur mu diye düünüyorum. Böyle yapmamın mahzuru var mı?) 

CEVAP Mahzuru yoktur. (bni Âbidîn c.5,s.225) 

SUAL: Kadın özürlü hasta iken mukabele dinleyebilir mi? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 150/361

Mukabele dinleyebilir. Fakat camiye giremez. Dua niyyetiyle Fatiha'yı okuyabilir. (bni Âbidînc.1,s.195) 

SUAL: Çan eklinde çalan saati kullanmakta mahzur var mıdır? CEVAP Hiç bir mahzuru yoktur.

SUAL:

übheli

eylerden kaçmak lâzım oldu

u bildirilmektedir.

übhelieyler, birkimsenin bilgisizlii sebebiyle helâl veya haram olduu eyler midir? 

CEVAP Din bilgilerinin her tarafa yayıldıı bir yerde bir hususun dindeki hükmünü bilmemek özür deildir.

O ey haram ise, bilinmedii için übheli olursa da kullanılması yine haram olur. Bakasının verdii bir.eyi bilmemek özürdür. Böyle übheli eyi kullanmak caiz olur. (Menâfi-ud-dekâik s.283; Hussâmis.156) 

SUAL: Bir akrabam büyük bir günah iliyor. Ben de onun yemeini yemiyorum. Banakızıyor, fakat niçin yemediimi bitmiyor. Yemeini yememde mahzur var mıdır? 

CEVAP cap edince günah ileyenin de yemei yenir. Günahı günah ileyene olur. Akrabayı kızdırarak

aranızın açılmasına sebep olmak uygun deildir. (hyâ-ul-ulûm c.2,s.17; Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.265; Hadîka, fitne bahsi; Feth-ul-kadîr c.8,s.448) 

SUAL: Kötü hava artları demekte mahzur var mıdır? CEVAP Kötü hava demekte mahzur yoktur.

SUAL: Âhıret için öbür dünya demekte mahzur var mıdır?  CEVAP Öbür âlem ma'nasında öbür dünya demekte mahzur yoktur. Fakat âhıretin, bu dünyaya

benzetilmemesi için âhıret kelimesini bırakıp her zaman öbür dünya tâbirini kullanmamalıdır.

SUAL: Kefetmek yerine icad etmek demekte mahzur var mıdır? CEVAP Kefetmek; bulmak demekdir. câd etmek; yaratmak demektir. Her kelimeyi yerinde kullanmalıdır.

(Kamus c.2,s.45, c.3,s.719) 

SUAL: Ba'zı kibirlilere karı kibirlenirsem fitne çıkma ihtimali vardır. Her eye  ramensevap kazanabilmek için böyle kimselere kibirlenmemde mahzur var mıdır?  

CEVAP Dinimizde öyle bir kaide vardır. ki zarardan azı tercih edilir. Baka bir kaide haram iliyerek farz

yapılmaz. Mekruh ileyerek sünnet yapılmaz. Kibirliye karı kibirlenmek sevabtır diye kibirlenerekfitneye sevep olmak haramdır. Sünnet ilemek niyyetiyle, mekruh korkusu gelen bir iten uzakdurmalıdır. Mecbur kalmadıkça, zaruret olmadıkça kibirli insanlarla görümek uygun deildir. (MecelleMadde: 27,29) 

SUAL: Bir arkadaa bir hediye vermitim. Bana lâzım oldu. Geri almamda mahzur varmıdır? Arkada vermek istemezse günaha girer mi? 

CEVAP Hediye, mevcut ve mâ'lum bir eyi birine karılıksız vermektir. Belli bir karılık isteyerek de

verilebilir. Hediyeyi kabul etmek sünnettir. Alacaını borçluya hediye eden, artık bunu geri isteyemez.

Hediye veren hediyesini geri isteyebilirse de, örf ve âdete uygun deildir. Bir ihtiyâç, bir zaruret halindeistenebilir. Ancak verilen hediyenin o ahısta mevcut bulunması lâzımdır.Hediye helak olmusa veyakendi mülkünden çıktı ise, ya'ni satmı veya baka birisine hediye etmise, hediye veren hediyesinigeri alamaz. Hediye alan kimse, karılık olarak, az bir ey hediye verirse, birinci kimse hediyesini gerialamaz. (Bedâyı' c.5,s.118; htiyar c.3,s.51; Mecelle Madde: 833,835,847) 

SUAL: Otobüste otururken yalı kimseler geliyor. Bunların nasıl bir insan olduklarınıbilmiyoruz. Hırsız mı, yankesici mi bilmiyoruz. Bunlara yer vermekte mahzur var mıdır?Zenginlere hürmet gerekir mi? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 151/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 152/361

sabredebilecek. Bu artlar olmadan çoluk çocuunu perian edecek kadar sadaka vermek dorudeildir. (Tarîkat-ı Muhammediyye s.103,108) 

SUAL: Helada konumakta mahzur var mıdır? CEVAP Zaruret olmadıkça helada konumamalı. i biter bitmez oyalanmadan çıkmalıdır. (Berîka

c.2,s.370) 

SUAL: çinde âyet-i kerîmelerin aslı bulunan Namaz Kitabı cebte olarak helaya girmektemahzur var mıdır? 

CEVAP Evet mahzurludur. (Berîka c.2,s.1227) 

SUAL: Ezan okunurken helaya girmekte mahzur var mıdır? CEVAP htiyâç halinde ezan okunurken de helaya girilmekte mahzur yoktur. (Berîka c.2,s.362) 

SUAL: Ba'zıları eli göse koyarak selâmlaıyor. Mahzuru var mıdır? CEVAP Ba sallayarak, eli göse koyarak selâmlamak günahtır. (El-ibdâ' s.362; Berîka s.1363) 

SUAL: Öle vakti biraz uyumalıdır, diyorlar. Bunun hakkında bilgi verilmesini istiyoruz. CEVAP Gün ortasında bir parça uyumak sünnettir. Buna kaylûle denir. Kaylûlenîn vakti, gündüzün ortası

olup günein tepe noktasına yaklatıı zamandır. Ya'ni öle ezanından yarım saat önce, yarım saatkadar uyumak, gece kalkıp fâideli bir ite çalıanlar için sünnettir. Hadis-i erifte kaylûlenin enbiyânınve evliyanın güzel ahlâkından olduu, ikindiden sonra uyumanın ise tembellik olduu bildirilmitir. (bniÂbidîn, Bey-i fâsid bahsi) 

SUAL: Devlet adamları gelince hayvan kesmekde bir mahzur var mıdır? CEVAP Gelene yedirmek için keserse mahzuru yokdur. Çünki, müsâfire ziyafet vermek, brahim

aleyhisselâmın sünnetidir. (bni Âbidîn c.3,s.70) 

SUAL: Baım keldir. Peruk takıyorum. Mahzuru var mıdır? CEVAP 

Hiç mahzuru yoktur. nsanın güzel görünmesi müstehabtır.

SUAL: (Bir hastalıktan kurtulup baka bir hastalıa yakalanıyoruz. Çoluk çocuk dahastadır. Daha önce tedavi olmanın ehemmiyeti hakkında bir yazı yazmıtınız. Çeitli doktorlaragitmisem de gözle görülür bir ifaya kavuamadım. Peygamber aleyhisselâmın eshâbı tıkabasa yemez ve temizlie dikkat ettikleri için hasta olmazlardı. Demek ki dinimizin emirlerine tamuyamıyoruz. Hastalıımı ona buna söylemekte mahzur var mıdır? Meselâ soranlara(elhamdülillah hastayım) desem mahzuru olur mu? Hastalık, dîne uymayıımızdan mı, yoksagünahlarımızın çokluundan mı olmaktadır?) 

CEVAP Temizlie dikkat eden, az yemek yiyen insanlar da hasta olabilir. Ba'zı hastalıklar irsidir. Ana-

babadan tevarüs edilir. Mikroskobik canlıların yaptıı ateli hastalıklar vardır. Bakalarından bulaır.Bazı hastalıklar hava kirliliinden meydana gelir. Ev veya i yerindeki huzursuzluk, insanın sinirlerinibozar. lâçların bir çok yan tesirleri vardır. Bilgisiz ekilde ilâç kullanmak da yeni hastalıkların zuhuruna

sebep olabilir. Kısacası, bu cemiyette yaadıımız müddetçe, hastalıktan kurtulmak kolay olmaz. Bubakımdan salih doktorlarla devamlı irtibat halinde bulunmalıdır.

Hastalık için üzülmek yersizdir. Üzüntünün çeitli zararları olur. Hastalanmamak için bütüntedbirleri almalıdır. Yine hastalık gelirse sevabından mahrum kalmamak için sabretmesini bilmelidir.Hadis-i eritte buyuruldu ki:

(üphe edilen altını, atele muayene ettikleri gibi, Allahü teâlâ insanları dert ile, belâ ileimtihan eder. Ba'zısı, belâ ateinden hâlis olarak çıkar. Ba'zısı da, bozuk olarak çıkar.) 

Hastalıa sabrederek, oturarak kılınan namaz, salam olarak ayakta kılınan namazdan dahakıymetli olduu bildirilmitir.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 153/361

Günahlarımız çoktur. Hastalıkların günahlarımızın afvına sebeb olması mümkündür. Hadis-ierifte buyuruldu ki:

(Sıtma hastalıı, insanın günahlarının hepsini temizler. Dolu tanesinde toz olmadıı gibi,sıtmalının günahı kalmaz.) 

sâ aleyhisselâm buyurdu ki:(Hasta olup, musibete, felâkete urayıp da, günahları afvolacaı için sevinmeyen kimse,

âlim deildir.) Sıhhatin hep yerinde olması, Allahü teâlâyı unutmaa ve haram ilemee sebeb olabilir. Allahü

teâlâ merhamet ettii kullarını, dert ile, hastalık ile, gafletten uyandırır. Hadis-i erifte buyuruldu ki:(Mü'minlerde, üç eyden biri bulunur: Kıllet, illet ve zillet.) Ya'nî fakirlik, hastalık ve itibarsızlıktan birisi mü'minde bulunur.Firavun'un kendisine tapınılmasını istemesine sebeb, dört yüz sene yaamı olması ve bir kerre

baının arımamasıdır. Bir kerre hastalansa veya baı arısaydı o saygısızlık hatırına gelebilir miydi?slâm âlimleri buyuruyor ki:(Kırk gün içinde, mü'mine muhakkak bir üzüntü veya bir hastalık veya korku veyahut

malına ziyan gelir.) Hastalıı herkese bildirmek uygun deildir, mekruhtur. Yalnız faidesi olacaklara meselâ doktora

anlatmak ve aczini bildirmek için söylemek mekruh olmaz. Fakat önüne gelene söyleyip hâlindenikâyetçi olmamalıdır. (Kimyâ-i Se'âdet) 

SUAL: Kütüphaneden kitap alıyoruz. Gecikince gecikme cezası olarak bir miktar paraalıyorlar. Bu para faiz olur mu? 

CEVAP Gecikme parası faiz olmaz. Ancak Müslüman va'dinde sadık olmalıdır. Bir mazereti olmadan

geciktirmesi caiz olmaz. (bni Âbidîn c.4,s.174) 

SUAL: Gündüz ve gece elektrik ııında aynaya bakmakta mahzur olmadıı halde, lo karanlıkta bakmaktaki mahzur nedir? 

CEVAP Lo karanlıkta aynaya bakılınca, aynanın arkasındaki bir madde yüzdeki parlaklıı gideriyor.

Tecrübe ile sabit bir hususdur.

SUAL: Dünya ilerinde meselâ, odun alırken Allahü teâlâdan yardım istemekte (yi odunalmayı rast getir.) diye dua etmekte mahzur var mıdır? 

CEVAP Yemek yimek, odun almak, dünya ii ise de, yemek yiyerek yapacaı hizmetler için kuvvet

kazanmayı Allahü teâlâ'dan istemek, odun alarak üüyüp hastalanmamak için Allahü teâlâya duaetmek, âhıret ii olur. Ya'ni müslümanın bütün dünya ileri böyle niyyetlerle âhıret ii olur. O'nun için(Ya Rabbi bana iyi bir ev ver, iyi bir odun almayı rast getir. bâdetlerimi bu yüzden rahat yapabileyim.)diye dua etmek iyi olur. (bni Âbidîn c.5,s.254; c.1,s.74) 

SUAL: iir yazmakta mahzur varmıdır? CEVAP iir yazmak mubahdır. Güzel eyler yazılırsa sevâb, kötü eyler yazılırsa günâh olur. (bni Âbidîn

c.1,30; Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.377) 

SUAL: Estetik ameliyat caiz midir? CEVAP Tabiî olan bir ekli zînet maksadiyle ameliyyatla deidirmek caiz deildir. Fakat nefreti mucip

ekli düzeltmek lâzımdır. (bni Âbidîn c.5,s.261; El-halâl vel-harâm) 

SUAL: Organ nakil için, ölüye narkoz tatbik edilse acı duyar mı?  CEVAP Narkozun te'siri muvakkattir. Te'siri geçince ölü acı duymaya balar. Eer ölüden alınan organ, iyi

bir insana verilecekse, ölü bu acıya katlanır. Hattâ acı ona zevk verir.

SUAL: Kollarımda arı var. Saa veya sola yatamıyorum. Sırtüstü ve yüzü koyunyatıyorum, mekruh oluyor mu? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 154/361

Hasta kimse, istedii ekilde yatabilir. Ya'ni yüzü koyun ve sırt üstü yatması mekruh olmaz. Hastakimse namazı da ayakta kılamıyorsa oturarak kılar. Oturarak da kılamıyorsa, yatarak kılar. (Dürerc.1,s.127; Feth-ul-kadîr c.1,s.457; Merâkıl-felâh s.234) 

SUAL: iirin iyi ve kötü tarafları nelerdir?)CEVAP Nasihat, hikmet, Allahü teâlânın ni'metleri bulunan, mü' minleri öven iirleri, ilâhileri, mevlidleri

teganni etmeden okumak sevabtır. Tarihî iirleri okumak ve yazmak ise mubahtır. Hadis-i eriftebuyuruldu ki:

(iirin ba'zısı hikmettir.) çinde hikmet bulunmayan, ahlâka aykırı iirler yazmak ve okumaktan sakınmalıdır.iiri ölçülü yazabilmek,kâfıye uydurabilmek için icabında yalan yanlı eyler de yazılabilir. iirle

megul olmak mubahtır. Mubahla fazla megul olmak makbul deildir. nsanın fâideli eylerle megulolması daha iyidir.

Bir hikâye ve romanda vaaz ve nasihat bulunsa da, daha çok mubah hâdiseler anlatılır. Mubahhâdiseleri vezinli, kafiyeli iir haline getirmee çalımak ömrü boa harcamak demektir. Ömürkıymetlidir. Kıymetli yerlerde harcamalıdır. Hikâyeden de maksat, ibret ve nasihattir. Baıbo kimselerin hayat hikâyelerini anlatmak da makbul deildir. Hikâye ve romanda hikâyenin safhaları ibretverici olmalı, hakkı örenme ve ona uyma arzusu domalı, kötülüklerden kaçma hissi galip gelmelidir.Böyle hikâyeler nazım eklinde olursa mahzuru olmaz. Dam baında saksaan misali, dier hikâyelernazım eklinde veya nesir eklinde de olsa makbul sayılmaz. Bo konumak, bo  eylerle megulolmak bile vebaldir. Hele edebe aykırı olan söz ve yazıların vebali daha büyüktür. nsanları doru yolasevk eden, ibret verici hâdiseleri anlatmak ve yazmak übhesiz çok iyidir. (bni Âbidîn c.1,s.32)

SUAL: Aratırmaların neticesinde naylon olanlar hariç, piyasadaki kıldan yapılmı fırçalarınhemen tamamının domuz kılından imal edildiini örendim. Bunları kullanmakta mahzur varmıdır? 

CEVAP Di fırçası hariç, elbise, boya, sakal, badana fırçalarının zaruret halinde kullanılmasına cevaz

verilmitir. (bni Âbidîn c.1,s.138) 

SUAL: Gazetelerden okuduumuza göre, Amerika gibi bazı devletlerde eroin iptilâsı güngeçtikçe gençlii sarmaktadır. Eroine Türk gençliinin daha az, yabancıların ise daha çokmüptelâ olmasının sebebi ne olabilir? Bu alıkanlık nasıl önlenebilir? 

CEVAP Allah'a inanan hakikî Türk gençlii, anariye yanamadıı gibi, eroin zehirine de

yanamamaktadır. Çünkü Allah korkusu, her türlü kötülüü ilemeye mânidir. Dinimiz, vücuda veinsanlıa zararlı olan eyi yasaklamıtır. Eroin içen mükâfatlandırılsa bile, müslüman eroin gibi hiç birzehire elini sürmez, îmânı olmayan kimse, huzursuz kimse demektir. Böyle bir kimse de huzurakavuabilmek ümidiyle gücünün yettii her eyi yapmaa çalıır. Her bataklıa ayak basar, her basıtabiraz daha batar.

Bizim kanaatimiz böyledir. Fakat Amerikalı Kriminoloji mütehassısı profesörün görüü ise öyledir:(Gençler, hazır paraya sahip olunca, dünyadaki her tadı tadmaa çalıır. Tadacak baka

ey bulamayınca hayat onu sıkmaa balar. Uyuturucu kaçakçısı, böyle zengin çocuklarınıbulur. Gençler bunu da tadmak ister. Tadınca mutlu olduunu zanneder. Daha fazla mutluolmak için daha kuvvetli zehir almaa çalıır. Bunlar da daha fazla parayı icap ettirdii için,hırsızlıklar, soygunlar balar. Eroine alıanda çılgınlıklar balar. Artık arsenik içmi gibi olur.Hayatta olmak onu rahatsız eder. Sonunda soluu mezarda alır.) 

Bazı Profesörler, eroin alıkanlıını zengin olmaa balamaktadır. Halbuki ne kadar zenginçocuu vardır ki eroini görmedii gibi belki adını bile duymamıtır.

Eroin alıkanlıını önlemek için en te'sirli yol, dinî ve ahlâki eitimdir. Ondan sonra zabıtatedbirleri gelir.

SUAL: Bir hastamızın ameliyatı için kan satın almamız icâb ediyor. Fakat insandan ayrılanher eyi satmak haram olduuna göre kan satın almamız caiz olur mu? 

CEVAP Kanı satmak haram olur. Bir zaruret olunca kan satın almak caiz olur. mkânı varsa kam

satmamalı, hediye etmeli ve kanı hediye olarak almalı, parasını hediye etmelidir. (Uyûn-ül-besâirc.1,s.119; bni Âbidîn c.4,s.215; Mecelle 21.madde) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 155/361

SUAL: Et nakli caiz midir? CEVAP Zaruret olunca caiz olur. (Uyûn-ül-besâir c.1,s,119; bni Âbidîn c.4,s.215; Mecelle 21. madde) 

SUAL: Ba'zı hikâye ve romanlarda, esir olan kadınları yakınları namuslarına halel gelmesindiye öldürüyorlar. Bir kimse böyle bir zamanda hanımını, kızını kendisinin öldürmesi uygunolur mu? 

CEVAP 

Dümana esir olan kadınları yakınlarının öldürmesi doru deildir. O kadınları ikence ileöldürecekleri tahmin edilse bile yine öldürmek caiz deildir. Suçsuz insanı öldürmek asla caiz deildir.Dümanlar öldürmeden ben öldüreyim demek, doru deildir. Dümanın öldürdüü kimseler ehit olur.(Hadîka c.2,s.426) 

SUAL: (Yüzünü gören cennetlik) veya (Yüzünü gören hacı oluyor) deniyor. Böylesöylemekte mahzur var mıdır? 

CEVAP Her ikisini de söylemek caiz olmaz. Çünkü bunları söylemek yalan olur. Yalan söylemek ise

haramdır. Kim olursa olsun görünce hacı olunmaz. Yahut Cennetlik olunmaz. Peygamberaleyhisselâmı bile gören kimsenin îmânı yok ise Cennetlik olamaz. aka olarak veya mecaz olarak daböyle eyleri söylememelidir.

SUAL: Bir kimsenin parası, meru ve gayrimeru yollardan elde edilmi olsa, bununparasını alıp kullanmamızda mahzur var mıdır? 

CEVAP çinde meru kazancı da olduu için kullanmanızda mahzur yokdur. Tamamı gayri meru olduu

biliniyorsa almamak lâzımdır. (Hadîka c.2,s.720; Cevhere, zekât bahsi; Dürr-ül-müntekâ, zekâtbahsi) 

SUAL: Çok az yemek suretiyle günde 5-6 sefer yemek yemekte mahzur var mıdır? CEVAP Sünnet ekli öyledir: Doymadan sofradan kalkmalı ve acıkmadan sofraya oturmamalıdır. Sofra

haricinde yemek yememelidir. Su ve merubat her zaman içilebilir. (Mevkûfât c.2,s.200,201; ir'a-tül-islâm, yemein sünnetleri bahsi) 

SUAL: Köye akrabaların yanına gidiyoruz. Ur vermediklerini biliyorum. Kazançlarınınçounun haram olduunu da biliyorum. Onların yemeklerini yiyebilir miyim? 

CEVAP Günahı onlaradır. Fitne çıkarıp harama sebep olmamak için mülklerinden yemekte mahzur yoktur.

(Hadîka c.2,s.720; Cevhere, Zekât bahsi) 

SUAL: Yemek yerken çatalı ekmee batırmakta mahzur var mıdır? CEVAP Ekmee çatal batırmak hürmetsizliktir. Yemekte çatalı ekmee batırmayı âdet hâline

getirmemelidir. (Fetâvâ-i Hin-diyye c.5,s.339,340) 

SUAL: Gunyetüt-tâlibîn kitabında Peygamberimizin altın yüzük taktıı bildirilmektedir. Altınyüzüün erkeklere takılması hadis-i erifle men edildiine göre, Peygamberimizin takmasınınhikmeti nedir? 

CEVAP Mevâhib-i ledüniyyede bildirildiine göre, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" önceleri altun

yüzük takarlardı. Eshâb-ı kiramın altın takmasını men ettiler. Kendileri sonra gümü yüzük yaptırıpvefatlarına kadar bunu takdılar. (bni Âbidîn c.5,s.229) 

SUAL: Yüzük takmak günah mıdır? CEVAP Dört hak mezhebe göre erkeklerin altın yüzük takmaları haramdır. Gümüden baka, dier

madenleri de yüzük olarak kullanmak caiz deildir. 4,8 gramı geçmiyen gümü yüzük takılması caizdir.(Dürer c.1,s.312,313; bni Âbidîn c.5,s.229) 

SUAL: Erkeklerin romatizma için bakır bilezik takmaları caiz midir? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 156/361

CEVAP Caizdir. (bni Âbidîn c.5,s.229) 

SUAL: Mekruh nedir? CEVAP Peygamber aleyhisselâmın beenmedii ve ibâdetin sevabını gideren eylere (Mekruh) denir.

Meselâ, abdest alırken üçden eksik veya üçden ziyâde yıkamak mekrûhdur. (bni Âbidîn c.1,s.70;

c.1,s.439) 

SUAL: Halâl nedir?CEVAP Yasak edilmi olmıyan, yâhud yasak edilmi ise de, dînin özr, mâni' ve mecbûriyyet tanıdıı

sebeblerden birisi ile yasaklıı kaldırılmı olan eylere (Halâl) denir Bütün mubahlar halâldir. Meselâiki müslimânı barıtırmak için yalan söylemek halâl olur. (Ni'met-i islâm c.1,s.5; Kamus Tercemesic.3,s.1245) 

SUAL: Farz ve haram nedir? CEVAP Allahü teâlânın Kur'ân-ı kerîmde, yapılmasını açıkça emr etdii eylere, ya'nî emrlere (farz) denir.

Yapmayıız diye açıkça men' ve yasak etdii eylere (haram) denir. Meselâ namaz kılmak farzdır.arâb içmek haramdır. (bni Âbidîn c.1,s.70; Kamus Tercemesi c.2,s.1285; c.4,s.234, Mir'ât-ül-mekâsid s.73) 

SUAL: Limon, portakal gibi meyvelerin kabuklarında alkol bulunduuna göre limonukabuu ile çaya koymak, portakal kabuundan reçel yapmak haram mıdır? 

CEVAP Alkol teekkül etmiyen bir meyva yokdur. Bunlardan meyvalara, ekmee, dinîmiz izin vermidir.

Dinîmizin yasak etdii alkol içilmez. (Hadîka c.2,s.720; Ebâh) 

SUAL: Bir baba, zekât, üür gibi enirleri yerine getirmezse, evlâdı babasının ekmeiniyiyebilir mi? 

CEVAP Babanın kazancı islâmiyyete uygun deilse, kazancı kendisine haram olur. Evlâdına haram

olmaz. (Hadîka c.2,s.720; Ebâh, Hazar ve ibâhe bahsi, Cevhere, Zekât bahsi) 

SUAL: Sofrada üç be çeit yemek bulundurmak israf mıdır? 

CEVAP sraf deildir. Müsafıre ikram etmek ise sünnetdir.

SUAL: Bugünkü hıristiyanlarla mûsevîlerin kestikleri yenir mi? CEVAP Eer hıristiyanlıklarını ve mûsevîliklerini muhafaza ediyorlarsa, ya'nî kitâb ehli sayılıyorlarsa

boazladıkları hayvan yenir.Onlann da mürted olanlarının, komünist veya mason olanlarının kestikleri yenmez. (Dürer

c.1,s.277; Fetâvâ-i Hindiyye) 

SUAL: Nazar diye bir ey var mıdır? Nazar için mavi boncuk takmak ve kurun dökmek caizmidir? 

CEVAP Nazar hakdır. Bakan kimsenin önce bu boncuu görür niyyetiyle takarsa caiz olur. Mavi

boncukdan ifa beklenmez. Kurun dökmenin caiz olduu Fetâvâ-yi Hindiyye'de yazılıdır. (bni Âbidînc.5,s.232; e.5,s.275, Fetâvâ-i Hindiyye) 

SUAL: Bir çok kazanç yolları varsa da, dînî kitâb yazıp rızkımı te'min etmek istiyorum. Çoksevâb olur mu? 

CEVAP Geçinmek için dilenmek, dînî kitâb yoluyla kazanç salamakdan, daha iyidir. Dînî eser, hizmet

etmek niyyetiyle neredilirse, geçinecek kadar ücret alınırsa günâh olmaz. (Hadîka ve Berîka sonsahifeleri) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 157/361

SUAL: Okumak için belli bir ücret karılıı kira ile kitâb alınıyor. Bu caiz olur mu? CEVAP (Hulâsa) da diyor ki, (Dinlemek için hafızı ve okumak için kitabı kiralamak caiz deildir.) (bni

Âbidîn c.5,s.35) 

SUAL: (Beni çok huzursuz eden bir durumu sormak istiyorum. Bebek mamalarında vemargarinlerde domuz yaı varmı. Domuz yaı olmasa bu yalar donmazmı. Zeytinyaı gibi

akıcı olurlarmı. Do

du

umdan beri bana domuz ya

ı mı yediriyorlar? Günerden beri bununte'sirinde kalarak huzurum kaçtı. Bir dostumun söylediine göre, bunları bir gazete yazmı.

Hattâ stanbul'da çok konuan bir hoca, (Avrupa usûlü mamaları çocuklarınıza yedirdiniz,Avrupa usûlü yalar yediniz. te onun için çocuklar size âsi oldular) demi. Dinden kopmayabunların te'siri var mıdır? KuIIandıımız merhemlerde domuz yaı var mıdır? Bulaıklardakullandıımız deterjanlarda da domuz yaı varmı. En kısa zamanda cevap vererek bizleri busıkıntıdan kurtarmanızı rica ediyorum. Ayrıca, Hanımım da Kur'ân Kursu örencisi olduu içinbu çeit suallerle karılaıyor. Mükülümüzün hallini sabırsızlıkla bekliyoruz. Bir sualim dahavar. Organ naklinin mahzuru var mıdır?) 

CEVAP nsanları übheye düüren ayiaları ortaya atanların bir maksatları yoksa, bu hareketleri düpedüz

cahilliktir.Kendim margarin fabrikasında bir müddet bulunduum için biliyorum. Margarinin nasıl yapıldıını

iyice tetkik ettim. Bitkilerden çıkan yaların ve balık yalarının hidrojenlenerek katılamasındanmargarin yaları meydana geliyor. Ya'ni sıvı yalardaki oleik asit gibi çok karbonlu büyük moleküllerin,nikel katalizörü ile hidrojen verilerek doyurulması ile meydana gelir. Oleik asit, stearik asit halinedönerek katı ya olur. Bunların böyle olduunu bir lise talebesi bile bilir. Türkiye'deki istisnasız bütünmargarinleri, yemekte, dinen bir mahzur yoktur. Ancak devamlı yenirse sıhhî yönden mahzurludur.Çünkü margarinler vücut sıcaklıında erimiyorlar. Mide ve barsaklarda ta parçaları gibi katı kalıyorlar.Güç hazmediliyorlar. Bir ey (MI) ile haram olmaz. Bir kimse, margarine domuz yaı katıldıını bizzatkendisi görmedikçe veya etiketinde yazmadıkça veya âdil bir kimse, (Ben gördüm) diye habervermedikçe, margarin yemekte dinen hiç bir mahzur yoktur. Mamaların, merhemlerin, kremlerindurumu da aynıdır. Bulaık deterjanlarına domuz yaı deil, herhangi bir ya da konmaz. Ya, kirçıkarmadıı gibi iyice kirletir. Bu ayiaları çıkaran kimselerin gerçekten çok câhil olduklarıanlaılmaktadır. Halkı übheye düüren böyle ayialar çıkarmak haramdır.

Ma'lum gazetelerden biri, (Sabunlar, domuz yaı karıık maddelerle imâl ediliyor) diye yazdıızaman cehaletlerine hayret etmitim. Çünkü necasetli bir ya veya domuz yaı sabun yapılınca temizolur. Bütün kimyevî deimeler böyledir. Necasetten hâsıl olan amonyak gazının meydana getirdiinisadır cismi temizdir. arap, sirke yapılınca temiz olur. Bu ayiacılar, sirkenin araptan yapıldıını

bilseler, belki millete sirke de yedirmezler.Bahsettiiniz hocanın, (Avrupa usûlü mama)'ya veya yaa böyle hücum etmesi dinî bilmediinin

alâmetidir. Hadis-i erifle bildiriliyor ki, fen ilmi, mü'minin kaybettii malıdır, nerede bulursa almasılâzımdır. Her ne kadar mama, anne sütünün yerini tutmazsa da, sıhhate uygun vitaminli mamalargayet iyidir. Bir çok hayatî ilâçların patentini Avrupa'dan alıyoruz. Avrupa usûlü ilâç diye kullanmamakahmaklıktır. O hoca, hastalanıp ateler içinde yatarken antibiyotikli bir ilâç verilirse, ekmein karnıdoyurduu gibi, o ilâç da hastayı ifaya kavuturacaı bilinse, ilâcı alıp, kullanmıyacak mıdır?Avrupa'nın fennini alıp kullanmak, onlardan daha yüksek seviyeye çıkmak dinimizin emridir. Avrupausûlü diye fennî buluları kabul etmemek, slâmiyete aykırıdır. Avrupa'nın dininden baka, insanlıafaideli olan her eyini almak lâzım olduunu bütün mu'teber din kitabları bildirmektedir. slâmâlimlerinden nakil yapmayıp kafasına göre konuanların, cadde ortasına devirdii çamları ilim ilekaldırmaa çalımak lâzımdır.

Organ naklinde mahzur yokdur. (hyâ-ul-ulûm c.2,s.80; b-ni Âbidîn c.1,s.210) 

SUAL: (hlas A..nin yayınlarından olan bir kitabta (Dondurma yememelidir) diye yazılıdır.Dondurma yemek günah mıdır?) 

CEVAP Dondurma yemek caizdir, günah deildir. Dinimiz, insanın sıhhatine zararlı olan eyleri yemeyi,

kullanmayı yasaklar. Çok sıcak eyler gibi çok souk eyler de vücuda zararlıdır. Sıfır derecedekisouk bir ey 36,5 derecedeki bir vücuda girerse elbette çok zararlı olur. Fakat dondurma aızdaeritilerek yenirse, zararı bir dereceye kadar önlenmi olur. Bu hususta Cerrahpaa Tıp Fakültesi ÇocukSalıı Ana Bilim Dalı Kürsüsü Öretim Üyesi Prof.Dr. Özdemir lterin gazetelere verdii beyanatkısaca öyledir:

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 158/361

(Dondurma sütten yapıldıı için, souk tehlikesi yanında, mikropların sütte çok kolayüremesiyle gıda zehirlenmelerine de yol açabilir. Çocuklarda yüksek ate, iddetli mide,baırsak krampları ve ba'zan da sinir sisteminin uyarılmasına balı olarak havalelere sebebolan dondurmanın az miktarda ve eritilerek, en önemlisi de temiz olduuna inanılan yerdenyenilmesi gerekir. 

Kolalı ve dier içecekler, souk olarak tüketildiklerinden (Akut gastrit) dediimiz midenezlesine yol açarlar. Bu karın arısı ve kusma ile kendini gösterir. Mide ve baırsak sisteminin

hareketini yavalattı

ından sindirim bozukluklarına, i

tahsızlıklara ve bu zeminde mikroplarınkolaylıkla yerleip üremesine yol açarlar. Baırsak enfeksiyonlarının sık sık ortaya çıkmasına

sebeb olan bu içecekler birden ve souk olarak alınınca aırı miktarda potasyum ihtivaettiklerinden ishale sebep olur.) 

Mütehassıs doktorun beyan ettii gibi, fazla souk eyler vücut için zararlıdır. Zararlı olan eyleride yiyip içmemek lâzımdır.

SUAL: Komumuzla bahçelerimiz bitiik. Komumuz, bahçemizin bir kısmını sahiplendi.Oraya meyva aaçları dikti. Aaçlar büyüdü. imdi meyve veriyorlar. Komumuzdan yerimizimahkeme kanalı ile aldık. Aaçların meyvesini yemekte mahzur var mıdır? 

CEVAP Komunuzun rızası olmadıkça caiz olmaz. (bni Âbidîn c.5,s.121,122) 

SUAL: Bir kimse çeitli firmaların mallarını satmakla onlardan prim alması caiz olur mu? CEVAP Prim almakta bir mahzur yoktur. (Bahr-ür-ra'ik) 

SUAL: Ba'zı ayakkabıcılar, reklâm olsun diye, Ahmet, Mehmet gibi mübarek isimleriterliklerin içine yazıyorlar, bunları koparmadan giymekte ve böyle isimleri yazmakta mahzur varmıdır? 

CEVAP Mübarek isimleri ayakkabı veya terlik içine yazmak hürmetsizlik olur. Yazanın ve giyenin îmânının

gitmesinden korkulur. (bni Âbidîn c.5,s.268) 

SUAL: (Burada ba'zıları kaynamı yumurta yiyorlar. Yıkanıp yıkanmadıını bilmiyoruz.Yumurtayı yıkanmadan kaynatıp veya tavaya kırarak yemekte mahzur var mıdır? Yumurtayıboyamakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Yumartayı yıkamadan kaynatmakta ve tavaya kırıp piirdikten sonra yemekte mahzur yoktur.

Yıkanması efdaldir. Herhangi bir eyi boyamakta bir mahzur yoktur. Hıristiyanların âdet olarakyaptıklarını da yapmakta, elbiselerini ve ayakkabılarını giymekte mahzur yoktur. Çünkü Peygamberaleyhisselâm papas ayakkabısı giymitir. Peygamber aleyhisselâmın kolları dar bir Rum cübbesigiydii (Buharı) ve (Müslim) de bildirilmektedir. Bu hadis-i erife istinaden gayri müslimlerin giydiielbiseleri giymekte mahzur olmadıı bildirilmitir. (Mirkâtül-Mefatih C.4, S.416) 

Yumurtayı boyamak gayri müslimlerin ibâdet olarak yaptıkları bir âdet olmasaydı, boyamanın hiçmahzuru olmazdı. Fakat gayri müslimler, yumurtayı ibâdet niyyetiyle boyamaktadırlar. Yumurtabayramı yapmaktadırlar. Bunun için yumurtayı boyamak mekruh olur. Gayri müslimlere benzemekniyyetiyle olursa haram olur. Nevruz günü boyanırsa küfür olur. (bni Âbidîn C.5, S.481) 

SUAL: (Enitemin kazancının çou haramdır. Onunla alı veri yapmak ve hediyesini kabuletmekte mahzur var mıdır?) 

CEVAP (Ebah) erhinde buyuruluyor ki:

(Kazancının çou haramdan olanın verdii malın haramdan olduu yakîn olarak, kesinolarak bilinmedii zaman, bu malını satın almak haram olmaz, mekruh olur. Malının çou helâlolanın hediyesi alınır ve yenir. Malının çou haram ise helâl diyerek verdii alınır. 

SUAL: (çkili lokanta ileten bir arkadaım var. Ara sıra bana hediye olarak kebabgönderiyor. Yememde mahzur var mıdır?) 

CEVAP Malının çou helâl olanın hediyesi alınır ve yenir. (Ebah erhi S. 147) Lokantada sadece içki

satılmadıı için gönderilen hediyyeyi almanın mahzuru yoktur.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 159/361

SUAL: Günah ilenen yere gitmekte mahzur var mıdır? CEVAP Mecbur kalınmadıkça günah ilenen yerlere gidilmemelidir. (Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.213,265) 

SUAL: Ba'zıları sinemaya gitmek, radyo dinlemek, televizyon seyretmek haramdır diyorlar.Doruluk payı var mı? 

CEVAP Radyoda, sinemada ve televizyonda ahlâkî, edebî, tarihî, corafî, biyolojik, kültürel v.s. gösteri ve

konferansların dinlenmesi çok faidelidir. Bunlara haram demek dine iftiradır.

SUAL: Esrar, afyon, eroin gibi maddelerin azı da çou da haram deil midir? Zira çousarho eden eylerin azının da haram olduuna dair hadis-i erif vardır. 

CEVAP Çou sarho eden eylerin azının da haram olması sıvı içkiler içindir. Uyuturucu katı maddelerin

aklı giderecek kadar fazla miktarlarını yemek haramdır. Az miktarda ilâç için kullanmak günah deildir.Esrar ve afyon gibi otların aslı temizdir, mubahtır. Vücuda zarar verecek miktarları haramdır. Tıka basayemek yemenin haram olması gibidir. (bni Âbidîn c.5,s.294) 

SUAL: (Tavuun tüylerini kolay yolabilmek için kaynar suya koymakta mahzur var mıdır?Sıvı pekmezimizin içine fare dütü. Bir küp pekmezi dökmemiz mi lâzımdır?) 

CEVAP Ebussuud Efendi fetvasında, (bni Âbidîn) ve (Bahr) de buyuruluyor ki:(Kaynamıyan sıcak suda bırakılan içi boaltılmı tavuun yalnız derisi necis olur, yolunup

içi boaldıktan sonra, üç kerre souk su ile yıkanınca her yeri temiz olur.)  Kaynar su, 100 derecenin üstündeki sudur. 100 derecenin altındaki su kaynar su deildir.(Halebî) de buyuruluyor ki:(Katı ya içine fare düerse, fareye temas edilen ya atılır. Geri kalan ya temiz olur. Sıvı

yaa fare düerse, hepsi pis olur.) (Dürrül-muhtâr) necaset bahsinde buyuruluyor ki:(Necaset karımı sütü, balı, pekmezi temizlemek için, biraz su ile karıtırıp su uçuncaya

kadar kaynatılır.) 

SUAL: Taze boza olunca içiyorduk. Fakat bir gazetede haram olduunu okuduk. Bozadaalkol var imi, doru mudur? 

CEVAP Boza içmek helâldir. Bozada, hamurda ve meyvelerde alkol vardır. Bu alkol dinimizin yasak ettii,

haram kıldıı alkol deildir. Bu bakımdan boza içmekte, meyve ve ekmek yemekte mahzur yoktur.Alkol olarak imal edilenlerin damlasını dahi içmek haramdır. Ebussuud Efendiye birkaç defa bozanınhelâl olmadıı sorulmu. Bir defasında (Sarho etmezse, içmesi haram deildir. Suyu dahifâsıkların usulüyle içmek mahzurludur.) buyurmu. Bir defasında da (Eve götürüp çocuk çoluk ileboza içmek helâl mıdır?) diye sual edilince, (Helâl hemen bu mu kaldı. Gidip fâsıklardan alacaıyerde, kendi evinde piirmesi iyi olur.) buyurmutur.

Bu ifadelerden, Ebusuud Efendi zamanında bozayı fasık insanların imal ettii için çarıdanalınması pek münasip görülmemitir. Fakat bozanın kendisi için mekruh bile denmemitir.

SUAL: Kasabın kestii etlerden üzerine sıçrayanlar necis midir? Etlerin üzerinde kanolduu halde kıyma yapıyoruz. Mahzuru var mıdır? 

CEVAP Dalak, cier ve etlerin üzerinde bulunup akmayan kanlar temizdir. Kesilmi bir hayvanın etindeki

kanlar temizdir. Etleri keserken üstümüze sıçrayanlar necistir. Sıçramayıp et üzerinde kalanlar temiz

olduu için, böyle etleri kıyma yapmakta mahzur yoktur. (El-Bedâyi us- Sanayi c.5/61) 

SUAL: Bulaık suları kanalizasyona gittii için, yemek artıklarını ve ekmek kırıntılarınısokaa ve çöp tenekelerine atıyorlar. Mahzuru nedir? 

CEVAP Yemei artırıp dökmek israftır. sraf ise haramdır. Ekmek kırıntılarını da atmak israftır. Zaruret

olduu için bulaık sularının kanalizasyona gitmesi haram deildir. (Tarîkat-ı Muhammediye s.106) 

SUAL: Her çeit balık yenir mi? Bunda ölçü nedir? Meselâ, yunus balıı, yılan balıı, balina,midye yenir mi? Besmelesiz tutulan balık yenir mi? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 160/361

CEVAP Her çeit balık eti helâldir. Balık eklinde olanlar yenir. Yunus balıı, yılan balıı, balina gibi

balıklar yenir. Deniz haaratı yenmez. Midye, istiridye, yengeç, stakoz yenmez. Balık suretindeolmayan deniz aygırı, deniz hınzırı gibi hayvanlar yenmez. Besmelesiz kesilen hayvanı ve besmelesiztutulan av hayvanını, kitapsız kâfirlerin kestii ve avladıı hayvanı yemek haram olduu haldetuttukları balıı yemek haram deildir. Besmelesiz tutulan balıı da kim tutarsa tutsun yemek haramdeildir. Ancak besmele çekilmesi uygun olur. (Bedâyi c.5/35; htiyar c.5,s.10) 

SUAL: Doyduktan sonra yemek uygun olmadıına göre, tabakta az bir miktar yemekkalmaktadır. Bunun dökülmemesi için doyduktan sonra bu miktar yemei de yemekte mahzurvar mıdır? 

CEVAP Ekmek ve yemek artıklarını dökmek israftır. Dökülmemesi için yenmesinde mahzur yoktur.

Doyduktan sonra tıka basa yemek mahzurludur. Tıka basa yenince, vücuttaki organlar daha çokçalıarak daha çok yıpranmaktadır. Vücudumuza zarar verecek kadar tıka basa yememeliyiz. Her türlüisraftan da kaçınmalıyız. (Tarîkat-ı Muhammediyye s.106) 

SUAL: Ba'zıları (zâlim felek) gibi sözler kullanılıyorlar. Bir mahzuru var mıdır? CEVAP Bu sözler mahzurludur. Felek diye yer gök gibi cansız eylere deniyorsa, bunlara zâlim demek

ma'nâsızdır. Yok hââ yaradan kasdediliyorsa çok tehlikelidir. Böyle sözler söylemekten kaçınmalıdır.(Huccet-ül-bâliga; Kitâb-üt-tevhîd s.65) 

SUAL: Ba'zı kimseler (Panik yarattı), (Eser yarattı) gibi ifâdeler kullanıyorlar. Bunlarmahzurlu deil midir? 

CEVAP Yaratmak yalnız Allahü teâlâya mahsusdur. Mecaz olarak da kullanmamak lâzımdır. (Huccet-ül-

bâliga; Kitâb-üt-tevhîd s.65) 

SUAL: Üzüm suyu pastörize edilince bir deiiklie uruyor mu? çilmesinde mahzur varmıdır? 

CEVAP Pastörize demek, üzüm suyunun bir iki defa eksi 50-60 derecedeki soua girmesi demekdir. Bu

kadar soukda bira mayası ölür. Bakteriler 15-20 derecede ancak faaliyet gösterirler. Buzdolabındafaaliyet gösteremezler. Bu bakımdan içilmesinde mahzur yokdur.

SUAL: Gücü yeten çocuun, kadının kestii yenir mi? CEVAP Kadının, çocuun ve cünüb olanın kestiini yimek caizdir. (bni Âbidîn c.5,s.189; Mevkûfât

c.2,s.!96; Dürer c.l,s.278) 

SUAL: Ev tavanının yenmesi caiz midir? CEVAP Her çeit tavanın yenmesi caizdir. (Bedâyı'; Kitâb-ül-irâd; Dürr-ül-muhtâr c.5,s.195) 

SUAL: Ba'zı Amerikan sigaralarının ve puro tütünlerinin arap ile muamele yapıldıı(yıkandıı) söyleniyor. çilmesinde mahzur var mıdır? 

CEVAP Kimyevî deimee uradıı için mahzuru yokdur.

SUAL: imdi evlerin kanalizasyonu bulaık ve abdest suları ile karımaktadır. Ne yapmaklâzımdır? 

CEVAP Zaruret olduu için mahzuru yokdur.

SUAL: Mezar taı dikmek caiz olduuna göre ta üzerine mübarek isimler, iir, fatihayazmak, resmini koymak da caiz midir? 

CEVAP Bunlar uzun zamandan beri yapılıyorsa da kötü bir bid' attir, caiz deildir. Ancak mezar taına,

mevtanın ismi ile ölüm târihinin yazılmasına cevaz verilmidir. (bni Âbidîn c.1,s.601,602) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 161/361

 SUAL: Mezar taı dikmek caiz midir? CEVAP Vehhâbîlere göre caiz deilse de, Ehl-i sünnete göre caizdir. Vehhâbîler, mezar taı dikmek

günâh diye mübarek insanların mezarlarını dümdüz ettiler, futbol sahasına çevirdiler. HattâPeygamber aleyhisselâmın kabr-i eriflerini de yıkmaa teebbüs etmilerse de müslümanlardankorktukları için vaz geçtiler. (bni Âbidîn c.1,s.601) 

SUAL: Makbuz mukabili toplanan parayı, kendi parası ile karıtırmasında bir mahzur varmıdır? 

CEVAP O iin vekili sayıldıı için, karıtırmasında bir mahzur yokdur.

SUAL: Ecnebiden getirilen elbiseler yıkanmadan giyilebilir mi? CEVAP Ecnebiden gelen elbiseler, kullanılmı da olsalar, yıkanmaları icâb etmez. Fâsıkların ve gayr-i

müslimlerin çamaırları temiz kabul edilir. (bni Âbidîn c.5,s.221) 

SUAL: Kucaklamak caiz midir? CEVAP Kucaklamayı âdet hâline sokmak doru deildir. Sevgi bildirmek için nadir zamanlarda olursa

caizdir. (bni Âbidîn c.5,s.244) 

SUAL: Ölü veya diriden bir hasta için organ naklinde mahzur var mı?  CEVAP (Yeni ölen birinin kalbini veya baka organlarını diri insana takmak caizdir. Müslüman mütehassıs

tabibler, bir hastanın ölümden kurtulması için, kan, diriden veya ölüden organ naklinden baka çareolmadıını bildirdikleri zaman, bunu yapmak caiz olur. Din ayrılıı gözetilmez.) (Uyûn-ul-besâirc.1,s.119; Mecelle 21. madde) 

SUAL: Bir kimse haram para ile cami yapdırsa ne olur?  CEVAP Haram para ile cami yaptırmak, kirli elbiseyi idrar ile yıkamaa benzer. Ya'ni daha çok pislenir.

Haram para ile cami yapdırmak icab ederse bir mikdar da helâl para karı tırılmalıdır. Haram ile helâlkarıınca mülk olur. Her ne kadar tayyib (temiz) olmasa da kullanılması caiz olur. (Hadîka c.2,s.720;bni Âbidîn, Hayvan zekâtı sonu) 

SUAL: Zaruret olmadan, birinden bir ey istemek veya ücretsiz olarak ona i gördürmekgünâh mıdır? 

CEVAP Zaruret olmadan bir ey istemek haram olduu gibi, ücretsiz olarak bakasına i gördürmek de

haramdır. (bni Âbidîn c.2,s.69) 

SUAL: Bir insanın parçasını zaruretsiz kullanmak haram olduuna göre, iki veya iki buçukyaından sonra süt emmiyen ve her çeid yiyecei yiyebilen bir çocuu emzirmek caiz midir? 

CEVAP Zaruret olmadıı için caiz deildir. 

KUL VE HAYVAN HAKKI 

SUAL: Gazetenizden dünyada hak sahihlerinin haklarını ödemedikçe veya onlarlahelâllamadıkça, âhırette iyilikler alınıp hak sahibine verileceini ve iyilii ve sevabı almankimselerin müflis durumuna düüp Cehenneme gideceini örendim. Bilinen ve bilinmeyenhak sahihlerinin haklarını ödemek için ne yapmamız lâzımdır? Mal ile, beden ile, dil ve fikir ileyapılan hayırları üzerimdeki kul haklarına karılık hediye etsem kul haklarından kurtulmammümkün müdür? 

CEVAP Sahibleri biliniyorsa, kul haklarını hemen ödemek lâzımdır. Yahut helâllamalı, ona iyilik ve dua

etmelidir. Hak sahibi, hakkı olan ölmü ise, ona dua ve istifar edip,çocuklarına vârislerine verip

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 162/361

ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları ve vârisleri bilinmiyorsa borç miktarı parayı veya malı,fakirlere sadaka olarak verip sevabını hak sahibine niyyet etmelidir.

Bugün kul hakkı olmayan insan yok gibidir. Meselâ hadis-i erifte, müslümanın müslümana üzücübir bakıla bakmasının bile helâl olmadıı bildirilmitir. Su-i zan, gıybet, hanımını veya dier insanlarıüzmek kul haklarına girer. Âhırette, kazandıımız sevablar bu kul haklarına verilip iflâs durumunadümemek için, hak sahihlerinin haklarını dünyada ödemek lâzımdır. Hak sahibleri veya vârisleribilinmiyorsa, hayır müesseselerine hediye ettiimiz parayı, gerçek fakire verilen sadakayı, ödünçverdiimiz paraları, bir arkadaın evini taımak veya hayır ilerinde beden ile çalımak gibi, yaptıımızhizmetlerin sevabını, insanlıın dünya ve âhıret saadeti için yazdıımız kitapların, yaptırdıımız hayıreserlerin sevabını üzerimizde bulunan kul haklarına karılık hediye etmek lâzımdır. Kısacasıyaptıımız bütün iyiliklerin sevabını hak sahihlerine hediye etmeliyiz. Cenâb-ı Hak, o kadar merhametsahibidir ki, biz sevablarımızı hak sahihlerine verdiimiz için o sevablardan bizi mahrum bırakmıyor.Aynı sevabı bize de veriyor. Yine hadis-i erifte, bir kimse sadaka verirken sevabını ana ve babasınahediye etse, aynı sevaba kendisinin de kavuacaı bildirilmitir. Bu bakımdan yaptıımız her iyiliinsevabını kul haklarına, ana babamıza, arkadalarımıza, bütün müslümanlara hediye etmeliyiz.Kâfirlere bile hakkımızı hediye etmeliyiz. Veren el, alan elden üstündür. Daima hediye, sadaka vesâiriyi eyleri verici olmalıyız. (hyâ-ul-ulûm, Gıybet bahsi; Mektûbât-ı Rabbani c.2,M.66,87) 

SUAL: Bir müslümanın Kıyamete kadar devam edecek bütün haklarını müslim ve gayrimüslim herkese helâl etmesi uygun mudur? 

CEVAP Uygundur. Müslümanlar, insanlara baıladıını fazlasıyla alacaklardır. Herkese iyilik yapmayı bir

ni'met bilmelidir. (Mektûbât-ı Rabbani c.2,M.66,87; hyâ-ul-ulûm, Gıybet bahsi) 

SUAL: (70 km. bir sür'atle Tercana giderken bir vâsıtanın önünden fırlayan bir tavuk bizimarabanın önüne düerek çinendi. Oralarda kimseler bulunmadıı için sahibini buluphelâllaamadık. Kastımız olmadan tavuu çinemekle bir mes'uliyetimiz olmusa, nasılkurtulmak lâzımdır?) 

CEVAP Ölen hayvan olub, kastınız da bulunmadıı için mes'ul deilsiniz.

SUAL: Zenginim, küçük çocuumun paralarını kendi ihtiyâçlarım için harcayabilir miyim? CEVAP Harcayamazsınız. Eer fakir olsaydınız kullanmanız caiz olurdu. (bni Âbidîn c.5,s.250; Uyûn-ül-

besâir) 

SUAL: Bir kadın, kocasının izni olmadan onun malını harcasa günâha girer mi? CEVAP Büyük günâh olur. Fakat, bir mü'min kendine sâdık ve emîn olan hanımını bu büyük günâhdan

kurtarmak için, malını istedii ekilde sarf etmesine önceden izn vermelidir. Koca da, izinsiz hanımınınmalını kullanamaz. (Mecelle Madde: 96) 

SUAL: Çocukları terbiye için yüzlerine vurmak caiz midir? CEVAP Hiçbir sebeble, hiçbir canlının yüzüne vurmak caiz deildir. (bni Âbidîn c.5,s.276; c.1,s.243) 

SUAL: Hayvanları terbiye için dövmekde bir mahzur var mıdır? CEVAP Hayvanları dömek caiz deildir. Dömek terbiye için olur. Hayvanın aklı olmadıı için, dömekle

terbiye edilmez. (Berîka s.1218) 

SUAL: Cehenneme müstehak olan kadın, dört erkei de beraberinde götürecekmi. Kocasını, babasını, kardeini ve olunu. Bu dört erkek, bu kadının hangi hallerindenmes'uldür? 

CEVAP Fitneye sebeb olmamak artı ile muktedir olabildii bütün günâhlarına mâni olmazsa mes'ul

olurlar.

SUAL: Mirasçılardan biri veya birkaçı, dierlerine (Biz hisselerimizi size hediye ettik)deseler olur mu? Hisseler ayrıldıktan sonra mı hediye etmek daha uygundur? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 163/361

CEVAP Hisseler belli olduktan sonra hediye etmek daha uygun olur. Belli olmadan da hediye edilir.

(Mevkûfât c.1,s.362; Mecelle madde 1045 ve sonrakiler) 

SUAL: Fare, akrep gibi hayvanları öldürmek caiz olduuna göre, bunları yakaraköldürmekde mahzur var mıdır? 

CEVAP Her canlıyı yakmak mekrûhdur. Öldürülmesi vâcib olan hayvanları öldürmek için baka çare

bulunmadıı zaman yakarak öldürülmesine cevaz verilmidir. (Berîka s.1218) 

SUAL: Mutfakda karıncalar var. Bunları öldürmekde mahzur var mıdır? CEVAP nsana ve yemeklere zarar veren karıncaları, eziyyet etmeden ve suya atmadan öldürmek caizdir.

(Berîka s.1218) 

SUAL: Evdeki sinekleri ilâçla veya naylon sinekliklerle öldürmek caiz midir?  CEVAP Her iki ekilde de öldürmekte bir mahzur yokdur. (Berîka s.1218; Hadîka, el afetleri bahsi) 

SUAL: Böcek kolleksiyonu yapmakda mahzur var mıdır? CEVAP Mahzur yokdur. (Hadîka) 

SUAL: Akvaryum eklinde süs balıı bulundurmak caiz midir? CEVAPCaizdir. (Hadîka) 

SUAL: Bir kimse, devamlı ikazlarına ramen hanımının çeitli günahlarına mâni olamazsane yapması lâzımdır? 

CEVAP Günahlarından razı olmamak ve emr-i ma'rufa devam etmek icâb eder. (Mektûbât-ı Rabbânî) 

SUAL: Evdekiler (Hakkımızı helâl etmeyiz) diye yemin ettiler. Ne yapmamız lâzımdır? CEVAP Hakkı geçenlerin gönlü alınır. Yemin keffareti vermekle bu i kolayca halledilir. (Mektûbât-ı

Rabbânî c.2,M.66,87; hyâ-ul-ulûm Gıybet bahsi) 

SUAL: Kadın, kocasını ismi ile çaırsa günâh olur mu? CEVAP Kadın kocasını devamlı ismiyle çaırırsa, büyük günâh olur. (bni Âbidîn c.5,s.269) 

SUAL: Ba'zan yazılarınız hakkında öyledir, böyledir diye konuuyoruz. Bu konumalarımızgıybet oluyor mu? Gıybet oluyorsa hakkınızı helâl etmenizi istiyoruz. 

CEVAP Konumalarınızın gıybet olup olmadıını bilemem. Gıybet, bir müslümanın gizli bir kusurunu

arkasından söylemektir.Müslümanlıı yanlı anlatanların ve yazanların bu iftiralarını söylemek lâzımdır. Bunlar gıybet

olmaz. u halde yazdıımız yazılar, müslümanlıa aykırı ise, yanlı yazdıımı söylemeniz, bildirmenizgıybet olmaz. Konumalarınız gıybet ise haram ilemi oldunuz. Ben size ve müslim ve gayri müslimbütün insanlara hakkımı helâl ettim. Ben hakkımı size helâl etmekle siz günahtan kurtulmu 

olmuyorsunuz. Meselâ bir kimse hırsızlık etse, mal sahibi davacı olmasa bile, hakkında âmme davasıaçılır. Gıybet edilen hakkını helâl etse bile, gıybet eden günah iledii için ayrıca tevbe ve istifaretmesi lâzımdır.

Her müslüman, dinli dinsiz tefriki yapmadan herkese hakkını helâl etmesi çok iyidir. AhıretteCenâb-ı Hak, rahmeti çok bol olduu için, hak sahiblerindeki hakkından kat kat daha fazla sevab verir.Allahü teâlâ böyle kullarını takdir eder. Her müslüman daima afvedici olmalıdır. (bni Âbidînc.5,s.262,263; Hadîka c.2,s.218; Berîka s.999; Rıyâd-un-nâsıhîn s.499) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 164/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 165/361

 SUAL: Bana hakkı geçen insanlar ile helâllamak istiyorum. Fekat, duyulacaından

utanıyor, bir fitneye sebep olacaından korkuyorum. Ne yapmalıyım? CEVAP Hediyye eklinde verip topdan helâllamak iyi olur.(Mektûbât-ı Rabbani c.2,M.66) 

SUAL: Bir kimseyi dedesi veya ninesi büyütmüse bunların hakkı nasıl ödenir?

 CEVAP Hak ödemek, onların rızalarını almak ve helâlamakla olur. Anne ve babaya yapılan hürmet gibi

onlara da hürmet ve hizmet yapmak lâzımdır.Dier suallerinizin cevabı da öyle: Zaruret olunca Kur'ân-ı kerimin meali bildirilir. Bu arada

tercümelerin, tefsirin yerini tutamıyacaı açıklanır. Kıyametin hangi gün ve hangi saatte kopacaınıaramakla mükellef deiliz. (Riyâd-un-Nâsihîn, Mektûbât-ı Rabbani) 

SUAL: Ekin biçerken, bicer-döerin eksozundan çıkan kıvılcım, tarla sahibinin mahsûlününbir kısmını yaktı. Bunu benim ödemem gerekir mi? 

CEVAP Bir kasıt olmadıkça ödemek gerekmez.

SUAL: Hayvanları Öldürmekte mahzur var mıdır? CEVAP Kedi, köpek ve dier hayvanları zararı yoksa öldürmek doru deildir. Zararı  olan hayvanı ise

ikence yapmadan, atete yakmadan veya suya bodurmadan uygun bir ekilde öldürmelidir. (Berîkave Hadîka, el âfetleri) 

SUAL: Av hayvanını, meselâ tavanı uyurken deil de, uyandırıp kaçarken vurmalı deniyor.Uyurken vurmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Uyurken av hayvanının vurulmayacaına dair bir hüküm bulunduunu bir k itabta okumadım.

SUAL: Kuzular ve hayvanlar karımasın diye kulaklarını keserek çeitli iaretler yapmaktamahzur var mıdır?

CEVAP Kesmemeli, boya ile veya iaret olarak bir ey, bir numara balamalıdır.

SUAL: Bekârım, hususî banyolara gidince çamaırlarımı da yıkadıım oluyor. Mahzuru varmıdır? 

CEVAP Su sarfetmek üzere hamama gidilmitir. Âdet üzere su sarfedilir. Bu bakımdan çamaırlarınızı

yıkamakta mahzur yoktur. (bni Âbidîn c.5,s. 1-2-3) 

SUAL: Akrep, yılan, fare gibi zararlı hayvanları ne ekilde öldürmek uygun olur? CEVAP Zararlı hayvanları atee atmamak ve suda bomamak artıyle kolaya gelen herhangi bir usûlle,

ilâç ile, ta ile, silâh ile öldürülebilir. (Berîka s.1218) 

SUAL: (Yakmak Allaha mahsustur. Hiç kimse canlıyı yakamaz) deniliyor. Doru mudur?) CEVAP Muhammed Hadimi Hazretleri, (Berika) isimli eserinde el âfetlerini anlatırken buyuruyor ki:

(nsana ve yemeklere zarar veren karıncaları eziyet etmeden ve suya atmadan öldürmekcaizdir. Her canlıyı yakmak mekruhtur. Zarar veren kediyi, kuduz köpei ve yırtıcı hayvanlarıkeskin bıçakla kesmek, vurmak ve zehirlemek caizdir. Öldürülmesi vâcib olanı baka çârebulunmadıı zaman yakarak öldürmek caiz olur.) 

Gördüünüz gibi, biz slâm âlimlerinin kitabından alarak yazıyoruz. Kendimize ait düünceleriyazmıyoruz. Dinde ahsî düüncelerin yeri yoktur.(Berîka s.1218) 

SUAL: (Hayvanları atete yakmak ve suda bomak günah olduuna göre, bahçemizisularken bahçede bulunan çeitli böcekler, karıncalar suda boulup ölüyorlar. Mahzuru varmıdır? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 166/361

CEVAP Maksadınız karıncaları ve dier hayvanları öldürmek deil, bahçeyi sulamak olduu için mahzuru

yoktur. çinde karınca bulunan odunu yere vurup silkeledikten sonra yakmak caizdir. (Berîka, elâfetleri, s.1218) 

SUAL: On yaındaki büyük çocuuma dayısı bir kazak hediye etti. Fakat bu kazak büyükçocuuma olmadı. Yedi yaındaki küçük çocuuma oluyor. Küçük çocuuma vermek isteyince

büyük çocu

um razı olmadı. Ne yapmalıyım? 

CEVAP Çocukları üzmemelidir. Büyükten kazaı satın alıp küçüe giydirmelidir. Büyüe de parasıyla bir

kazak alınırsa ikisi de sevindirilmi olur. Sualiniz basit gibi görünüyorsa da, çocukların huzursuzluubir ailenin huzursuzluuna sebeb olur.

SUAL: Balık oltasına canlı solucan takmakta mahzur var mıdır? CEVAP Mahzur yoktur. (Berîka, el afetleri s.1218) 

SUAL: Bir müslümanın Kur'ân hakkı için diyerek ettii yeminlere inanmamakta mahzur varmıdır? 

CEVAP Bir müslümanın ettii yemine inanmamak haramdır. Yalan söylüyorsun demektir ki, hiç uygun

deildir. (bni Âbidîn c.5,s.263) 

SUAL: Bir kimse annesini ismi ile çaırsa, meselâ Aye Hatun dese, Babasına Ali Efendidese, koca hanımını, hanım kocasını ismi ile çaırsa bir mahzuru olur mu? 

CEVAP (Anayı, babayı ve kadının kocasını, isimleri ile çaırması, tahrimen mekruhtur, büyük günahtır.

Ta'zim ile, saygı anlatan kelimeler ile ve yanına giderek çaırmaları lâzımdır. Uzaktan yüksek sesleçaırmamalıdır.)

Erkein, hanımını ismi ile çaırmasında mahzur yoktur. bni Âbidîn c.5,s.269 

SUAL: Bir arkada zorla (u çakmaını bana hediye et!) dedi. Epey ısrardan sonra verdim.Ona helâl olur mu? 

CEVAP Zoraki hediye sahih olmaz. Fakat hakkınızı helâl etmeniz iyi olur. (Berîka c.2,s.409) 

NKÂH — EVLENME 

SUAL: Evlenecek kimselerin 33 farzı sırası ile bilmesi art mıdır? CEVAP Evlenecek kız ve erkein 33 farzı sırası ile bilmesi art deildir. Meselâ îmânın artlarını

sayamayan kız ve erkee öyle denir: Allahın varlıına ve birliine, meleklere, kitaplara,peygamberlere, Âhıret gününe (Öldükten sonra dirilmee), hayrın ve errin Allah'dan olduunainanıyor musun? diye sorulur. Evet inanıyorum derse mes'ele kalmaz. (bni Âbidîn, Kâfirin nikâhıbahsi sonu) 

SUAL: nsan hanımına, dil alıkanlıı ile anam, bacım, kızım demesiyle talâk vaki olur mu? CEVAP nsan hanımına, dil alıkanlıı sebebiyle, anam, bacım, kızım demesiyle talâk vaki olmaz. (bni

Âbidîn) SUAL: Talâk niyyeti olmadan hanımına "git" demekte mahzur var mıdır? CEVAP Talâk niyyeti olmadan hamına "git" demekte mahzur yoktur. (bni Âbidîn, kinâi lafızlar) 

SUAL: Tıp dergilerinde okuduuma göre, çok et yemek mahzurlu imi. Dinimizde de çokfazla et yemenin kalbi kararttıını okumutum. Çok etten maksat nedir? 

CEVAP Tek taraflı beslenmek mahzurludur. Kırk gün devamlı yemek uygun deildir.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 167/361

SUAL: Köye giderken yola dümü bir domates, bir elma, fındık ve bunlara benzer eylerbulunca israf olmasın diye alıp yiyorum. Kendim zengin olduum ve bir fakir bulup daveremediim için, fakire de bunları vermek de uygun olmadıı için yememde mahzur var mıdır? 

CEVAP Mahzur yoktur. (Mevkûfât 1/359) 

SUAL: Bir kitabta haramda ifa olmadıını okumutum. Hastalıım sebebi ile koç

yumurtası yememde mahzur var mıdır? 

CEVAP Bugün piyasada çok çeitli ilâçlar var. Hastalarımızı ilâçla tedavi etmeliyiz. Eer ilâç olmazsa,

haram bir eyin ifası kat'i olarak biliniyorsa, ancak o zaman mubah olur. (bni Âbidîn 4/113 s/249 Bedayi c.5s.61) 

SUAL: arkı ve türkü söylemekte mahzur var mıdır? Hangi çalgıları ne zaman çalmaktamahzur yoktur? 

CEVAP Siyer-i kebîr erhinde, sıkıntısını gidermek niyyetiyle, içinde günah olmayan arkı ve türkü

söylemenin günah olmadıı bildirilmektedir. (bni Âbidîn) dördüncü cildde, ahidlii kabul edilmiyenlerianlatırken buyuruyor ki:

(Sıkıntısını gidermek için kendi kendine arkı söylemek günah deildir. Vaaz ve hikmet bulunaniir dinlemek caizdir. Çalgı olarak, yalnız kadınların düünlerde def çalması caizdir.)

(Hadîka) da el âfetleri bildirilirken buyuruluyor ki:(Harbde, hac yolunda ve askerlikte davul ve benzeri aletleri çalmak caizdir.) Mekteblerde, millî

siyasî toplantılarda ve bayramlarda bando, müzika çalmak da caizdir. (bni Âbidîn c.5,s.381, c.5,s.34;Siyer-ül-kebîr c.1,s.53) 

SUAL: Televizyonda gösterildii gibi Hazret-i Mevlâna, semâ âyinleri düzenler, rakseder vedöner miydi? 

CEVAP Mevlâna Celâleddin-i Rumî hazretleri, evliyanın büyüklerinden olup asla raksedip dönmemitir.

Semâ âyini diye bir ey düzenlememitir. Allahü teâlâyı sesli olarak bile zikretmemitir. BunuMesnevisinde anlatmaktadır. (Âbidin paa erhi, Mevlâna Cami erhi) 

SUAL: Düünde davul zurna çalmak caiz midir? CEVAP Evet, düünde davul zurna caizdir, (Îbni Âbidîn c.5,s.34) 

SUAL: slâm nikâhını yapmadan sadece Belediye kayıt ilemlerinin kâfi olduu söyleniyor.slâm nikâhına da lüzum yok mudur? 

CEVAP Kanuna uygun evlenmiyen suç ilemi olur. Dört mezhebe veya dört mezhebden birine göre nikâh

yapmıyan ise günâh ilemi olur. Müsliman suç ve günâh ilememelidir. Belediye ilemleriniyaptırmalı, sonra da dinî nikâhı yaptırmalıdır. (Hadîka 1/143) 

SUAL: Habis ilerle hayatım geçerken Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli kitâblarını bulupokumak nasîb oldu. Bu mübarek kitablar sebebiyle ilediim bütün günahlara tevbe ettim.Evlenmek istiyorum. Fekat Kur'ân-ı Kerîm meallerinde okuduuma göre habis olan, tayyibolana lâyık deilmi. Tayyib olanla evlenmem mümkin deil midir? 

CEVAP Tevbe eden, hiç günah ilememi gibidir. Ne mutlu size, hidâyete kavumusunuz. Tayyib

olmusunuz. Temiz bir kızla evlenmenizde hiç bir mahzur yokdur. Bizlerin meal okumadan önceilmihâl kitabı okumamız lâzımdır. (Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.377) 

SUAL: ki bayram arası nikâhta bir mahzur var mıdır? CEVAP ki bayram arasında nikâhın hiç mahzuru yoktur. Peygamber aleyhisselâm Âie validemizle iki

bayram arasında nikâhlanmılardır. Fakat, (ki bayram arasında nikâh olmaz) sözü nereden çıktıdenilebilir. Bir kı günü bayram namazı Cum'a gününe rastlamıtı. Peygamber aleyhisselâm bayramnamazını kılıp Cum'a namazı için tekrar gelince, nikâh hazırlıı içinde olanları görüp (ki bayram arasınikâh yoktur.) buyurdu. Maksadı, kıın bayram namazı ile Cum'a namazı arasında vakit az

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 168/361

olduundan nikâhla megul olunca, Cum'ayı geciktirme ihtimâli üzerine böyle buyurmutur. Nikâhıgeni bir zamanda yapmak lâzım olduu anlaılmaktadır. Yoksa iki bayram arasında nikâh olmaz diyebir ey yoktur. Zira iki bayram arası olmayan gün yoktur. Herhangi bir gün, ya Ramazan Bayramı ileKurban Bayramı arasındaki gündür, yahutta Kurban Bayramı ile Ramazan Bayramı arasındaki gündür.(bni Âbidîn c.2,s.262) 

SUAL: Evlenirken çok miktarda balık vermitim. Üzerimde mehr-i müeccel kaldı mı? 

CEVAP 

Zevcenin gönlünü yapıp, mehrinin tamamını helâl ettirmek ho olur. (bni Âbidîn c.2,s.366) 

VERESYE SATI 

SUAL: Taksitle mal almakta mahzur var mıdır? CEVAP Paranın bir miktarını pein ve geri kalanını müsavi miktarlarda taksitle ödemek için yahut peinsiz

hepsini belli zamanlarda müsavi taksitlerle ödemek için sözleerek satın almak caizdir.Para temin edip pein almak daha iyidir. (Dürer-ül-hükkâm c.1,s.243,398; bni Âbidîn, Bey-i

Fâsid bahsi; Fetâvâ-i Hindiyye c.3,s.142) 

SUAL: On bin liralık bir malı, altı ay va'deyle 12 bin liraya satmakta mahzur var mıdır?  CEVAP 

On bin liralık bir malı, altı ay (vade ile) taksitle, on iki bin liraya satmakta mahzur yoktur. Ancakpein fiyatından, taksitle satı sırasında hiç bahsetmemek lâzımdır. (Fetâvâ-i  Hindiyye c.3,s.136;Bedayı' c.5,s.158; htiyar c.2,s.4,5) 

SUAL: Köyümüzde bakkalın birisi unun kilosunu pein olarak 50 liraya satıyor. Baka birbakkal da veresiye 60 liraya satıyor. Veresiye satandan 60 liraya un almakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Veresiye 60 liraya satan adam, pein 50, veresiye 60 lira demiyorsa alıp satmakta mahzur yoktur.

Bir mala aynı anda iki fiat söylenmez. Ya'ni pein 50, veresiye 60 lira denmez. Veresiye pazarlıklapein fiatı konuulmadan 60 liraya, hattâ 70 liraya da almakta mahzur yoktur. (Fetâvâ-i Hindiyyec.3,s.136; Bedayı' c.5,s.158; htiyar c.2,s.4,5) 

SUAL: Parası ve altını olup, pein alma imkânına sahip olan bir kimsenin, bir malı taksitlealması uygun olur mu? Bu kimsenin borcunu taksitle ödemesinde bir mahzur var mıdır? 

CEVAP Mevcut parası olan kimsenin taksitle mal almasında mahzur yoktur. Borcunu taksit zamanlarındaödemesi lâzımdır. Ödünç alınan borcu ise, parası olunca hepsini derhal ödemesi lâzımdır. (Dürer-ül-hükkâm c.1,s.398; Fetâvâ-i Hindiyye c.3,s.142) 

TOPTAN ALI VER 

SUAL: Manavlık yapıyorum. Müteri fiat ve cinsleri ayrı olan meyvalardan birkaç tane alıphepsini bir kese kâıdına dolduruyor, böylece ne kadar vereceiz diyor. Kandırmak veyakandırılmak ihtimali olur. Galip zan ile uygun bir fiat istemekte mahzur var mıdır?  

CEVAP Mahzur yoktur.

SUAL: Telefon numarasını alıp satmakta veya kiraya vermekte mahzur var mıdır?  CEVAP Mahzur yoktur, (bni Âbidîn c.4,s.15) 

SUAL: Be yüz sandık domatesin satıında eit ebatta sandıklar olduundan on tanesinitartıp bulunan ortalama aırlıın be yüz sandıa temil edilerek satı yapılması uygun olurmu? 

CEVAP Kasa hesabı satılır, alınır. (Dürer c.2,s.147) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 169/361

SUAL: (Bakkaldan belik (Be kg.lık) zeytin yaı alıyoruz. Halbuki içinde be kilo ya yok.Mahzuru var mıdır? 

CEVAP Paket, kutu içinde ölçmeden alınan eyler miktarı yazılı olsa bile toptan satı demektir. Belik o

malın adıdır. Böyle alı verite mahzur yoktur. (Dürer-ül-hükkâm c.1,s.346; Dürer erhu Gürerc.2,s.147) 

CAR 

SUAL: Mukavelemiz dolmadıı halde ev sahibi kirayı artır diyor. Artırmamamda mahzur varmı? 

CEVAP Ev sahibinin anlamayı tek taraflı olarak bozup istedii fazla parayı vermek mecburiyetinde

deilsiniz. Ancak, ev sahibiyle iyi geçinmek için anlamaa ve onu razı etmee çalımanız uygun olur.(bni Âbidîn c.5,s.4) 

SUAL: cara verilen yerin bedeli kısmen mal ve kısmen de para olarak alınabilir mi? CEVAP Evet. (Dürer-ül-hükkâm c.1,s.776) 

SUAL: 8 bin lira kira ile oturuyorum. Ev sahibine ayda 10 bin lira taksitle, 8 bin lirası kiraya

mahsup olmak üzere diki makinamı sattım. Mahzuru oldu mu? CEVAP Mahzuru yoktur. (bni Âbidîn c.5,s.7) 

SUAL: Bir tarlayı icara alırken, bir daha ki sene aynı tarlaya daha kıymetli bir mahsûl sırasıgeleceini bildii için (Seneye de bana icara vermek artıyla) dese, bu ekilde pazarlıkyapmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP ki seneliine anlamalıdır. (bni Âbidîn c.5,s.29) 

ALI-VERE AT MES'ELELER 

SUAL: Un satan bir adama, 100 Kg. buday verip karılıında 68 Kg. un almakta mahzur

var mıdır? CEVAP Hiç mahzuru yoktur. (Dürer c.2,s.182; Hidâye c.4,s.46; Mevkûfât c.2,s.6) 

SUAL: Bir teneke yemeklik budayı, bir teneke tohumluk buday ile deitirmekte mahzurvar mıdır? 

CEVAP Vasıfları baka olduu için pein satı caizdir. Birisi veresiye olursa faiz olur. (Dürer C.2.S.182;

Hidâye c.4,s.46) 

SUAL: Açık artırma ile mal almakta mahzur var mı?  CEVAP Müzayede ile alı uygundur. (Dürer-ül-hükkâm) 

SUAL: (Alacaımızı icra yolu ile alırken yaptıımız zarurî masrafları da almamızda mahzurvar mıdır?) CEVAP Mahzur yoktur. (Dürer-ül-hükkâm c.1,s.76, c.3,s.89) 

MAHZURLU SATILAR 

SUAL: Kendi imal ettiimiz malların ba'zılarında iyi, bazılarında kötü malzeme kullanıyoruz.Hepsini aynı fiattan satmamızda mahzur olur mu? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 170/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 171/361

Aaçta belirmemi olan meyve satılmaz. Aacın verecei meyveyi oluncaya kadar yerindenayırmamak artı ile, olmadan satın almak fâsidtir, ya'ni haram olur. Bir aacın tam belirmi meyvesiniyiyecek halde olmasa bile satmakta mahzur yoktur. Müteri hemen toplar. Aaçta kalmasını istersealı veri fâsid olur. (bni Abidîn c.4,s.38) 

SUAL: Karpuzcu kesmece karpuz diyor. Tatsız çıkanlarını müteriye vermiyor. Böylecekendisi bir miktar zarar ediyor. Halbuki kendisi kesmece diye almamıtı. Böylece kesmece

diyerek satması uygun mudur? 

CEVAP Kavunu, karpuzu tatlı olmak artı ile almak, fâsidtir, caiz deildir, haramdır. (Fetâvâ-i Hindiyye

c.3,s.137) 

SUAL: Dükkânda kumar aletlerini satmakta mahzur var mıdır? CEVAP Vardır. (Dürer c.2,s.169) 

SUAL: ki arkada müterek bir inek aldık. Sütünü bir gün o alıyor, bir gün ben alıyorum.Caiz midir? 

CEVAP Haramdır, faiz olur. (Rıyâd-ün-nâsıhîn s.338) 

SUAL: Mal alıp satarken tartıda hâzır olmazsak bir mahzuru olur mu?  CEVAP Kendinin veya vekilinin tartması, ölçmesi lâzımdır. Miktarı belli olmıyan malı almak ve satmak caiz

deildir. (Mevkûfât c.2,s.56; Dürer c.2,s.!45) 

SUAL: Kadın veya erkek bir insanın nelerini satmak caiz deildir? CEVAP Bir insanın kılını ve her uzvunu, bevlini, necasetini satmak bâtıldır. Caiz deildir. (Bedayı' 

c.5,s.145; Dürer c.2,s.171,172) 

SUAL: Tarladaki yoncamızı daha biçmeden satıyoruz, mahzuru var mıdır? CEVAP Biçmeden satmak bâtıldır. Caiz deildir. Keza henüz aaçta teekkül etmemi olan meyveyi de

satmak bâtıldır. (bni Âbidîn c.5,s.38,109,110) 

SUAL: Mu'teber kitablarda okuduuma göre, alı-veri bilgisini (bey' ve irâ ilmini) bilmiyenkimse faiz yer. 

Biz bu ilmi bilmediimiz için senelerce fâsid alı-verite bulunduk. Emanet olarak bırakılanparaları izinsiz kendi paramıza karıtırdık. imdi ne yapmamız lâzımdır? 

CEVAP Tevbe etmek lâzımdır. übheli kazançlarınızın tevbesinin tamam olması için imkân olduu kadar

hakikî müslüman fakirlere sadaka vermeli veya Allah yolunda çalıanlara yardım etmelidir. Cenâb-ıHak kalbinize, ihlâsınıza göre sevabını ihsan eder, afv eder. (Mektûbât-ı Rabbani c.2,M.66; bniÂbidîn c.1,s.29) 

SUAL: Parça kumaın kilo ile satın alınıp satılmasında mahzur var mıdır? CEVAP Mahzuru yoktur. (bni Âbidîn c.4,s.181) 

EMANET KAYBETMEK 

SUAL: Fırına verdiimiz patatesli pideleri, fırıncı baka birisine vermi. Bize peynirli pidekalmı. Fırıncı bunları da siz alın, dedi. Biz de alıp yedik. Ne yapmamız lâzımdı?  

CEVAP Peynirli pidelerin sahibi biliniyorsa, gidip helâllamalı. Sahibi belli deilse, yiyen için bir mahzuru

yoktur. Fırıncı yanlı verdii için günahı ona ait olur. (Mektûbât-ı Rabbani c,2,M.66,87; Mecelle 770. madde ve erhleri) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 172/361

SUAL: Üç arkada tahsil kredisi almak için müracaat ettik. kimiz üçüncü arkadaınevrakını kastımız olmadan zayi ettik. Biz kredileri aldık. Üçüncü arkada alamadı. Bu arkada,(Benim evrakımı kaybettiiniz için kredilerinizi bana vereceksiniz.) diyor. Biz de evrak masrafıolan iki bin lirayı ödeyelim dedik. Kastımız olmadıı için evrak masraflarını dahi vermememiz migerekir? 

CEVAP Emânet güvenilen insana verilir. Emânete hıyanet etmek, kendi malı gibi korumamak haramdır.

Bu bakımdan emanetçi, emâneti kendi malı gibi muhafaza ettii halde, kaybeder veya çaldırırsatazmini icab etmez. Ya'ni bedelini ödemez. Meslei emanetçi olanlar ise, emânet mal zayi oluncaöder. (Dürer-ül-hükkâm c.2,s.419) 

ÖDÜNÇ 

SUAL: Bir arkada Ankara'dan telefon etti. Telgrafla on bin lira ödünç göndermemi söyledi.Telgraf masrafını ondan alsam veya o bana on bin liradan fazla para verse faiz olur mu?  

CEVAP Ödünç verme masraflarını âdete göre, ödünç veren veya alandan herhangi birinin ödemesinde

mahzur yoktur. Telgraf masrafını vermesinde ve hattâ daha fazla vermesinde mahzur yoktur. Ödünçverirken bir menfaat art koymak faiz olur. art koymadıı halde, öderken ayrıca bir ey vermekcaizdir. (Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.103; bni Âbidîn c.4,s.174) 

SUAL: htiyâç yokken ödünç almakta mahzur var mıdır? CEVAP htiyaç yokken istenmez. Ödünç istemek ancak lâzım olunca caiz olur. Lâzım olmak üç türlüdür:

1— Nafaka ve örtünecek kadar çamaır parası için, 2— Evi olmayan kimsenin ev almak veya ev kirasıiçin, yahut souktan korunmak için elbise almak için, 3— Bulunduu makam ve vazifesi icâbı âdeteuygun giyinebilmek için ödünç istenir. Ancak böyle ihtiyâcı olan kimselere ödünç verilir. htiyâcıolmayana, malını lüzumsuz yerlere veya harama harcayana, zâlimlere, fâsıklara ödünç verilmez.Bakasına ödünç vererek kendini sıkıntıya düürmek doru deildir Nisaba malik olmayan kimseninkurban kesmek için ödünç istemesi caiz deildir. (Hadîka c.2,s.429) 

SUAL: Bir kimse ile (Bana 100 bin lira ödünç ver. Evimde ücretsiz otur. Evden çıkacaınzaman paranı veririm. Çıkmadıın sürece sen eve kira vermemi olursun, ben de parana faizvermemi olurum.) diyerek "ipotek" esasına dayalı anlama yapıyoruz. Dinen mahzuru varmıdır? 

CEVAP Ödünç verilen paradan herhangi bir ey istifade edilirse faiz olur. Adına faiz denilmese de faizolur. Sen adama 100 bin lirayı vermeseydin, adam seni evinde kirasız oturtur muydu? Böyle anlamaolmaz. (bni Âbidîn c.4,s.174; Hadîka c.2,s.639) 

SUAL: (Birisi benden bir miktar borç para aldı. Uzun zaman geçmesine ramen vermedi.Kasten vermiyorsa ne olacak?) 

CEVAP Herkese ödünç vermek doru deildir. Zâlimlere, fâsıklara ödünç verilmez. htiyâcı olmayana,

malını lüzumsuz yerlere, harama harcedene ödünç verilmez. Bakasına ödünç vererek, kendinisıkıntıya düürmek doru deildir.

Sizden ödünç alan kimse, ihtiyâç içinde ise helâl etmek çok iyi olur. Kasten vermiyorsa yine helâletmek çok sevab olur. Ahırette mükâfatı çok olur.

Kâfir bile olsa herkese hakkını helâl etmek çok sevâb olur. (Tenbîh-ul-gâfilin; Tarîkat-ı

Muhammediyye s.106) SUAL: htiyâç yokken ileride ihtiyâç olacak düüncesiyle ödünç almakta mahzur var mıdır? CEVAP htiyâç yokken veya ihtiyâç zuhur etmeden ödünç para alınmaz. (Tarikat-ı Muhammediyye

s.106) 

SUAL: Bir taksim var. Arkadaın birisi bir haftalıına istedi. stanbul'a varıp geleceim dedi.Ben de elli bin lira ödünç verirsen vereyim dedim. Mahzuru var mıdır?  

CEVAP Mahzurludur. (bni Âbidîn c.4,s.174; Hadîka c.2,s.639) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 173/361

 SUAL: Arkadaım bana, sen zenginsin, bana u kadar ödünç ver dedi. Ben de bir kebap

yedirirsen vereyim dedim. Mahzuru var mıdır? CEVAP Hediye almak, ziyafet istemek artıyla Ödünç vermek faiz olur. (bni  Âbidîn c.4,s.174; Hadîka

c.2,s.639) 

SUAL: Gecen sene arkadatan 10 bin lira ödünç almı

tım. Bu sene verirken 12 bin liraverdim. ki bini ne diye sordu. Hediyemdir dedim. Mahzuru var mı?  

CEVAP art koymadıı halde, öderken ayrıca bir ey fazla vermek caizdir. (Mektûbât c.l,m.102; bni

Âbidîn c.4,s.174; Hadîka c.2,s.640) 

SUAL: Komudan kilo ile ödünç tuz almıtım. Kilo ile tuz ödünç almak caiz deilmi.Ölçerek almalıymı. Komum ile helâllatım. Oldu mu? 

CEVAP Haram, helâllamak ile helâl olmaz. Tevbe edip, bir daha dînimize uygun ödünç almaa

çalımalıdır.

SUAL: Komudan eit aırlıkta olmıyan ekmekleri ödünç olarak alıp veriyoruz. Sonundahelâllasak olur mu? 

CEVAP Ödünç olmaz. Hediyye eklinde olmalıdır. (bni Abidîn C.4.S.187) 

SUAL: Parası varken halâl yemek niyyetiyle ödünç almak ve bir zaman sonra borcunuödemek caiz olur mu? 

CEVAP Malı übheli olan bunu yapar. Bu niyyet ile ve bir an önce ödemek artı ile caiz olur. (bni Abidîn

c.2,s.69,70) 

SUAL: Komudan ya, eker gibi eyleri göz kararı ile ödünç alıp vermek caiz olur mu?  CEVAP Caiz olmaz. Ölçmek artdır. (bni Abidîn c.4,s.172; Feth-ul-kadîr c.6,s.157) 

SUAL: Tuzu tartarak ödünç alıp vermek caiz midir? CEVAP 

Tuzu tartarak deil, hacimle ölçerek ödünç alıp vermek lâzımdır. Samimi olanların ödünçistiyenlere hediye etmesi daha münasip olur. (Feth-ul-kadîr c.6,s.157) 

Süslerine bakarakTürkiye okuyorum.Gözümden ya akarakTürkiye okuyorum. 

Can içinde can gibiDamarımda kan gibiUnutulmaz an gibiTürkiye okuyorum. 

CAZ SATILAR 

SUAL: pekböcei kozasını satıyoruz. Sattıımız kimseler, bu kozaları fırınlayarak veyakaynar suya atarak veyahut daha baka usulle öldürüyorlar. Bu kozaları satmakta mahzur varmıdır? 

CEVAP pek böceini öldürmek için günee koymak caiz olduu için satılmasında mahzur yoktur. Nasıl

öldürdüü bizi ilgilendirmez. (Berîka) 

SUAL: Bir kimse mektubta malını u kadar liraya sattıını birisine bildirse, o da mektubuokuyunca kabul ettim dese, alı-veri sahih midir? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 174/361

CEVAP Bir kimse bir malını, u kadar liraya sattıını birisine mektubla bildirse, o da, mektubu okuyunca

"Kabul ettim" derse veya kabul ettiini mektubla bildirse alı-veri sahih olur. (Fetâvâ-i Hindiyyec.3,s.3; bni Âbidîn c.4,s.10) 

SUAL: 1400 liralık bir masayı pazarlık yaparak 1300 veya daha aaıya almakta mahzur varmıdır? 

CEVAP 

1400 liralık masayı pazarlıkla 1300 veya daha aaıya almanızda hiç bir mahzur yoktur. (Kimyâ-iSe'âdet s.281) 

SUAL: Be yaındaki çocuumun eline pusula ve para vererek bakkala gönderiyorum.Bakkal ba'zan paketlerin üzerine fiatını yazıyor, ba'zan da ayrı bir kâıda verdii eylerin isminive fiatlarını yazıyor. Çocuu kandırma ihtimali olduu için bunları evde tartmak gerekir mi? 

CEVAP Fazla bir noksanlık görülmüyor ise, tartmaa lüzum yoktur. Aırlıkları düünülmeden her birini

"götürü" satın almalıdır. Böylece ikinci bir alı veri yapılmı, birinci akit feshedilmi olur. Bakkalpaketlerin üzerine yazmazsa veya baka bir kâıda yazmamısa, tekel maddeleri gibi fiatları aynıdeilse, miktarları bilinmiyorsa, çocuun yaptıı böyle alı veri uygun olmaz. (Dürer-ül-hükkâmc.1,s.346; Sedayı' c.5,s.135,153,155,207; Bey' ve  îrâ Risalesi s.34) 

SUAL: Simitçi, simidini meydanlıa bırakıp gitmi, bazıları simidin parasını bırakıp simitalıp gidiyorlardı. Ben de parasını bırakıp simit aldım. Mahzuru var mıdır?  

CEVAP Bu devirde simitini veya baka malını ortaya koyup gitmek pek doru deildir. Az da olsa parasız

simit alan çıkacaı gibi, oradaki paraları da alan çıkabilir. Eer böyle bir simitçinin rızası olduuma'lum ise, ya'ni âdet edinmise mahzuru yoktur. Adeti deilse rızası yok demektir. Rızasız birisininmalını almak doru deildir. (bni Âbidîn c.4,s.123) 

SUAL: Ortaım yokken tartarak çeitli malzeme alıyorum. Mahzuru var mıdır? CEVAP Ortaınız size inandıı için ortak olmutur. Sizin oradan alıveri yapmanıza rızası var demektir.

(Mevkûfât c.1,s.362) 

SUAL: Her malzemenin fiatını bilerek 10500 liralık malzeme aldım. Satıcıya 500 lirasını almadedim. O da almadı. Mahzuru var mıdır? 

CEVAP 500 lira satıcının yaptıı bir ihsandır. Mahzuru yoktur. (Kitâb-ül-harac s.53; bni Âbidîn c.4,s.51) 

SUAL: (Türkiye'de bir âdet vardır. Sabah satılarında siftah ettim, etmedim, deniyor. Siftahetmeyince de veresiye verilmiyor. lk alıveriin mutlaka pein olması mı lâzımdır? Dinimizdeböyle bir ey var mıdır?) 

CEVAP Dinimizde böyle bir ey yoktur.

SUAL: Ayakkabıcıya vasıflarını söyleyerek bana öyle bir ayakkabı yap, dedim. Üç binliraya yaparım dedi. Parayı pein verdim. Birkaç gün sonra, kardeim, ölçü ve tarifini bildirerekbana da bir ayakkabı yaptır, dedi. Parasını ayakkabıları alınca veririm dedim. Razı oldu.Ayakkabılar hazır diye haber göndermi. Kendiminki güzel olmu. Fakat kardeiminki hem dargeldi, hem de istedii evsafta olmamı. Ben bunu almam, dedim. Ayakkabıcı, ben bunu kime

satabilirim, almaa mecbursunuz, dedi. Almadan çekip gelirken, arkamdan, parasını peinalsaydım, bunu bana yapamazdın, dedi. Eer haksızsam ayakkabıcının parasını vereyim. 

CEVAP Ayakkabı, elbise gibi ısmarlamada âdet olan eylerde zaman söylenmezse veya bir aydan az

söylenirse ısmarlama ii sahih olur. Ismarlamada para pein de verilebilir. Malı teslim alınca daverilebilir. Müteri tarife uygun bulmazsa kabul etmeyebilir. Ayakkabı istediiniz vâsıfta olmadıı içinsiz haksız deilsiniz. (Dürer-ül-hükkâm c.1,s.656, Feth-ul-kâdîr c.6,s.243) 

SUAL: Vakıflar Genel Müdürlüü'nün dükkân veya arazisini satın almakta veya kiralamaktamahzur var mıdır? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 175/361

CEVAP Mahzur yoktur. (Fetâvâ-i Hayriyye) 

SUAL: Okulumuzun kantini var. Sene baında herkesten para toplanıyor. Sene sonundaana para ile kârını alıyoruz. Mahzuru oluyor mu?  

CEVAP Kârına ve zararına ortak olunduu için mahzuru yoktur. (Dürer c.2,s.320) 

SUAL: Kuyumcuların erkeklere mahzurlu olan zinet eyalarını satmasında mahzur varmıdır? 

CEVAP Satılması caiz olur. (Mevkûfât c.2,s.3,4; Dürer c.2,s.142) 

SUAL: Kurbaa ve yengeç gibi hayvanları, gayr-i müslimlere satmak veya ecnebilere ihraçetmek caiz midir? 

CEVAP Domuz hâriç, dierlerini satmak, ihraç etmek caizdir. (Redd-ül-muhtâr  c.4,s.215,103,104,

c.5,s.289) 

SUAL: Kitablarda arapçıya üzüm satılması caizdir deniliyor. Caiz demek sevâb mıdemektir? 

CEVAP Caiz kelimesi cümledeki ma'nâya göre deiir. Burada caiz demek mekrûhdur ma'nâsına

gelmektedir. Umumiyetle yapılmaması daha uygun eylere caiz denir. (bni Abidîn c.4,s.103,c.5,s.292) 

SUAL: Bir müslümanın gayri müslimlere midye, salyangoz ve kurbaa gibi hayvanlarısatması, ihraç etmesi caiz midir? 

CEVAP Caizdir. (Redd-ül-muhtâr c.4,s.103,104,215; c.5,s.289) 

SUAL: Kapora alıp vermek caiz midir?CEVAP Akidden sonra caizdir. (Dürer-ül-hükkâm c.1,s.398; Fetâvâ-i Hindiyye c.3,s.142) 

SUAL: Fiatları belli olan eyleri yiyip icdikten sonra, borcunu sorup ödemek caiz midir? 

CEVAP Gazoz, çay, yemek gibi fıatları belli olan maddeleri yiyip içdikten sonra, borcunu sorup ödemek

caizdir. (Hadîka c.2,s.727; Dürer-ül-hükkâm c.1,s.99; bni Abidîn c.4,s.50) 

SUAL: Henüz akıl ve bali olmamı bir çocuun velisi, eline yazılı kâıt ve para vererek birey aldırması caiz midir? 

CEVAP Caizdir.

SUAL: Televizyon yayınlarını beenmediim için televizyonumu satmak istiyorum.Televizyon alacak birisine satmamda mahzur var mıdır? 

CEVAP erâb yapana üzüm satmaa benzer, caizdir. (bni Âbidin c:4,s.103; c.5,s.250,251,292) 

SUAL: Üzerindeki etikete göre mal alıp parasını oraya bırakmak caiz olur mu? CEVAP Fiatı etiketinde görüp parayı bırakmak veya vermek caizdir. (bni Âbidîn c.4,s.123) 

SUAL: Telefon sıramı, ya'ni telefon hakkımı bakasına satabilir miyim? Bunun gibi uzun birkuyrukta iken ön sıradaki bir kimse, hakkını yeni gelen birisine satabilir mi? 

CEVAP Hak satılmaz, caiz deildir. Fera edilmesi ise caizdir. Ya'ni hak baılanır, devredilir. (bni

Âbidîn c.4,s.15) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 176/361

SUAL: Taksim var, satmak istiyorum. Ba'zı yerlerini ta'mir ettirdim. Satarken alıcıya ta'mirettirdiimi söylemesem mes'ul olur muyum? 

CEVAP Sorunca yalan söylemek suç olur. Taksiyi o haliyle satmakda mahzur yokdur. (hyâ-ul-ulûm;

Kimyâ-i Se'âdet s.275) 

SUAL: Amerika'da bulunuyorum. Burada irketler, belli bir tarihe kadar üzerindeki fiattan

hisse senedi satıyorlar. Ayrıca bir daha vermemek

artı ile belli bir miktar mukavele ücretialıyorlar. Eer senetler satı tarihinde üzerinde yazılan fiattan daha fazla deer kazanırsa osenetleri alıp yüksek fiatla satabiliyoruz. Fiatı düerse almıyoruz. Fakat mukavele parasıyanıyor. Bu ekilde satı caiz midir? 

CEVAP Hak ve senet satılmaz. Mal mevcut ise (Bey) satıı denir. Mevcut deilse (selem) satıı denir.

irketlerin çıkardıı senetlerde deeri yazılı olduu için satılması caizdir. Ancak üzerindeki deer ilesatılması arttır. Eer daha fazla veya daha noksan satılırsa veya Veresiye satılırsa faiz olur. Dar-ülharbde, müslümanın, kâfirin rızâsını almak artı ile her ekilde para, mal ve menfaat salamasıcaizdir. (bni Âbidîn c.3,s.249, c.4,s.4,15,203; Bedayı' c.5,s.185,236,237) 

SUAL: Birisini vekil tâyin ederek (Bu malı kaça satarsan sat, ben senden elli bin lira isterim.Fazlasına satarsan üstü senin olsun) dese, 60 bine satsa mahzuru olur mu? 

CEVAP Mahzuru yoktur. (Bahr-ur-râ'ik) 

SUAL: Bakkaldan ay baına kadar veresiye çeitli eyler alıyoruz. Meselâ on kalem eyaalıyoruz. Hepsi ne etti diyoruz. 1500 lira diyor ve deftere yazıyor. Her birinin ayn ayrı fiatınıbilmediimiz için mahzuru olur mu? 

CEVAP Her eyin fıatını ayn ayrı bilmek lâzımdır. Bakkal yanlı toplayabilir. Eksik de toplayabilir, fazla da

toplayabilir. Müslümanlıkta aldanmak ve aldatmak yoktur. (Bedayı c.5,s.156;Feth-ul kadir c.5,s.55; Fetâvâ-i Hindiyye c.3,s.3; bni Âbidîn 4/109) 

SUAL: Bir satıcının tezgâhında elli çeit mal var. Ne alırsan yüz lira diyor. Almakta mahzurvar mıdır? 

CEVAP Mahzuru yoktur. (Kitâb-ul haraç s.53; bni Âbidîn c.5,s.2S6) 

SUAL: Un fabrikasına 100 kg. buday götürüyoruz. Bundan 68 kg. un, 32 kg. kepek çıkardeniyor. Deirmenci baka undan bize 68 kg. un verse mahzuru olur mu? 

CEVAP 100 kg.lık bir çuval budayla, 68 kg.lık bir çuval unu takas suretiyle deimek eklindeki alı 

verite mahzur yoktur. (Mevkûfât c.2,s.6) 

SUAL: Satıcıdan alınan bir malı, satıcının dükkânından çıkmadan satmakta mahzur varmıdır? 

CEVAP Hayır, mahzuru yoktur. (bni Âbidîn)

ÖLÜM—CENAZE—DEFN 

SUAL: Cumartesi günü öleden önce ölen komumuzu, Pazar günü defnettik. Pazar günüsaat dokuza kadar gözlerinden çok ya akıttı. Havlu ile sildik. Havlu sırılsıklam ya oldu. Burnuda aktı. Yataı da ya oldu. Bu neye alâmettir? 

CEVAP Ölü gözünden ya çıkmaz derler. Fakat biz de bir ölünün gözünden ya akıttıına ahit olduk. Ölü

mü'min ise terlemesi ve gözyaı akıtması hayra alâmettir.

SUAL: Kahvede otururken cenazeyi görünce hemen kalkıp ona karı dikelerek saygıduruunda bulunmakta mahzur varmıdır? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 177/361

Cenazeyi görünce gidip hiç olmazsa kırk adım taımalıdır. Dikilmek saygı olmaz, tahrimenmekruhtur. (bni Âbidîn c.1,s.597; Merâkıl-felâh s.332) 

SUAL: Cenazeyi tabut ile mezara koymakta mahzur var mıdır?  CEVAP Cenaze kadın olursa, tabutu ile birlikte mezara konması uygun olur. (bni Âbidîn c.1,s.599)

SUAL: Telkin bid'at mıdır? 

CEVAP Telkin bid'at deil, sünnettir.(bni Âbidîn) 

SUAL: Bir kimse ölünce cenazesi için ezan okunur mu?  CEVAP Bir çocuk dünyaya gelince kulaına ezan ve ikâmet okunur. Ölünce cenazesi için ezan okunmaz.

(bni Âbidîn c.5,s.568) 

SUAL: Cenaze namazı kılarken ayakkabıları çıkarmak gerekir mi?  CEVAP Umumiyetle, ayakkabılar necis olduu için çıkarmak lâzımdır.

SUAL: Cenaze namazında selâm verdikten sonra mı kolları salmakgerekir? 

CEVAP Saa selâm yerirken sa, sola selâm verirken sol kolu indirmelidir. (Bedâyi) 

SUAL: Tanımadıımız kimselerin cenaze namazlarını kılmak için mü'min olup olmadıklarınıaratırmak icap eder mi? 

CEVAP Musallaya getirilmi bir cenazenin mü'min olup olmadıını aratırmanız icap etmez. Hüsn-i zan

ederek oraya gelmi müslümanlarla birlikte namazını kılarsınız. (Dürer 1. s.162) 

SUAL: Cenaze namazından sonra nutuk söyler gibi konuma yapanlar oluyor. Bununmahzuru olur mu? 

CEVAP Böyle yapmak bid'attır. mâm-ı Rabbani hazretleri vefat edince, bid'at ilenmesin diye, çocukları

cenaze namazından sonra hemen kabre koymular ve kabre koyduktan sonra düâ okumutur.

(Zübdet-ül-makâmât s.294) 

SUAL: Cenaze için yüksek sesle alamak ve matem tutmak caiz midir? CEVAP Ölü için yüksek sesle alamak, matem tutmak, siyah elbise giymek, siyah perde ve rozetler,

iaretler asmak, matem iaretleri, resimleri taımak caiz deildir.(bni Âbidîn c.1,s.598; Merâkıl-felâhs.332) 

SUAL: Cenazeyi görünce, olduu yerde ona karı dikilip beklemek günâh mıdır? CEVAP Tahrimen mekrûhdur. Müslimân âdeti deildir. (bni Âbidîn c.1,s.597,598; Merâkıl-felâh s.332) 

SUAL: Babam, annem için, zemzem suyu ile yıkanmı kefen getirdi. Buruuk olduu içinütüledik. Mahzuru var mıdır? 

CEVAP Mahzuru yoktur. (bni Âbidîn c.1,s.580,581; Merâkıl-felâh s.316; Halebî-yi Kebîr s.582) 

SUAL: Birisi için hazırlanan kefen bakası için kullanılır mı? CEVAP Evet, bakası için kullanmakta mahzur yoktur. (Dürer c.1,s.l62; Dürr-ül-müntekâ c.1,s.182) 

SUAL: Camiye namaz için gidince cenaze namazına da rastlıyoruz. Mevtanın kimliiniaratırmadan kılınmazmı. Biz kılıyoruz, mahzuru var mıdır? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 178/361

Yahudi ve hıristiyanlar camiye cenaze getirmiyorlar. Yalnız müslümanlarla, müslüman olupolmadıı bilinmiyenlerin cenazesi gelmektedir. Bu cenaze müslüman deilse diye su-i zan etmekdoru deildir. Cenaze müslümansa namaz kılmanın büyük sevabı vardır, deilse, kılınan namazınmevtaya hiç bir fâidesi olmaz. Biz namaz kılmakla zarara  girmi olmayız. Ya'ni, zan üzerine kat'ihüküm verilemez. (Mecelle madde: 4; Dürer c.1,s.162) 

SUAL: Cenaze namazı hangi hallerde cami içinde kılınır? 

CEVAP 

Yamur, fırtına ve hastalık gibi özürlerle, cenaze namazı camide kılınabilir. Fakat cenaze camiyesokulmaz. (Dürer c.1,s.165; bni Âbidîn c.1,s.593) 

SUAL: Cenaze namazının farzı kaçtır? CEVAP Cenaze namazının farzı ikidir: 1— Dört kere tekbir getirmek, 2— Ayakta kılmaktır. (Dürer

c.1,s.161; bni Âbidîn c.1,s.583) 

SUAL: Cenaze namazına geç yetien, meselâ, üçüncü tekbirde yetien kimse, namazı nasılkılar? 

CEVAP Cenaze namazına üçüncü tekbirde yetien kimse, imâmla birlikte tekbir getirerek namaza balar.

Bu tekbire iftitah tekbiri olarak niyet eder. mâm selâm verdikten sonra, kaçırdıı tekbirleri birbiriarkasında söyleyip, bir ey okumadan selâm verir.

Dördüncü tekbire yetiemiyen namazı kaçırmı olur. (Feth-ul-kadîr c.2,s.88;  bni Âbidînc.1,s.587) 

SUAL: Câmi'den çıkan ba'zı kimseler cenaze namazını kılmıyorlar. Bunlar vebal altınagirmiyorlar mı? 

CEVAP Cenaze namazı kılmak, cenazeyi yıkamak ve defnetmek farzı kifâyedir. Bir kısmı bu vazifeleri

yaparsa dierlerinden bu mes'uliyet kalkar. Cenaze namazı kılınırken gitmemeli, farz sevabınakavuabilmek için namazını kılmalıdır. (Bedayı' c.1,s.311; Merâkıl-felâh s.318) 

SUAL: Cenaze namazını ba'zıları ayakkabıları ile kılıyorlar. Mahzuru var mıdır? CEVAP Cenaze namazını kılanın elbise, ayakkabı ve bastıı yer necis ise namaz sahih olmaz. Üst yüzü

temiz olan ayakkabı çıkarılarak üzerine basılmalıdır. Ayakkabı temiz ise, ayakkabıyı çıkarmaa lüzum

yoktur. Bu bakımdan ayakkabının üstünü temiz tutmaa gayret etmelidir. (Merâkıl-felâh s.319) 

SUAL: Kahramanmara'ta cenazeleri kabre koyduktan sonra, kerpiç veya hasır yerine dörtparmak kalınlıında beton levhalar konuyor. Çimento fırınlandıı için mekruh olmuyor mu? 

CEVAP Beton levhalar, vücuda temas etmedii için mahzuru yoktur. (Mizân-ül-kübrâ c.1,s.197; bni

Âbidîn c.1,s.600) 

SUAL: Vefat eden kimseyi çok souk veya çok sıcak su ile yıkamakta mahzur var mıdır?Ölü, verilen selâmı veya okunan Kur'ân-ı kerîmi iitir mi? 

CEVAP Canlıya eziyet veren ey, ölüye de eziyet verir. Bunun için çok souk ve çok sıcak su ile

yıkanmaz. Kabir yanında Kur'ân-ı kerîm okununca meyyit sesi iiterek rahat eder. Hadis-i erîfdebuyruldu ki: "Bir kimse kabristandan geçerken, onbir kerre ihlâs sûresi okuyup, sevabını meyyitlere

hediyye ederse, kendisine ölüler adedince sevâb verilir."

SUAL: Cenaze namazını kılmadan önce tanıdıımız mü'min bir kimse için "Bu ahsı nasılbilirsiniz?" diye soruluyor. Ne dememiz lâzımdır? 

CEVAP yi biliyoruz denir.

SUAL: Cenaze için salevât okumakta mahzur var mıdır? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 179/361

Cenaze olduunu bildirmek için minarelerde salavât okunması, mu'teber kitablarda yazılı deildir.Bid'attir. Diyanet leri Bakanlıının bunu kaldırması takdire ayandır. (htiyar c.1,s.43) 

SUAL: Cenaze namazına geç yetien nasıl hareket eder? CEVAP Namaza geç yetien biraz bekler, imâm herhangi bir tekbiri getirirken beraber tekbir getirip

namaza balar. Bu tekbire (ftitah) tekbiri olarak niyyet eder. imâm selâm verdikten sonra kaçırdııtekbirleri biribiri arkasında söyleyip bir ey okumadan selâm verir.

(Feth-ul-kadîr c.2,s.88;bni Âbidînc.1,s.587) 

SUAL: Cenaze namazı nasıl kılınır? CEVAP Dört tekbirin yalnız birincisinde eller kulaklara kaldırılır. ki el balanınca sübhaneke okunur. (Ve

celle senaüke) de ilâve edilir. Fatiha okunmaz. kinci tekbirden sonra, teehhüdde okunan salevâtokunur. Üçüncü tekbirden sonra cenaze duası okunur. Dördüncü tekbirden sonra saa ve sonra solaselâm verilir. Cenaze duasını bilmeyen kimse, (Rabbena âtina) yi okur. Dua niyyetiyle Fâtiha'yı daokumak olur. (Merâkıl-felâh s.320; htiyar c.1,s.95; Dürer c.1,s.163) 

SUAL: Meyyiti yıkadıktan sonra baına, gösüne bir eyler yazıyorlar? Ne yazılıyor? Buyazıyı kalemle mi yazmak lâzımdır? 

CEVAP Meyyitin baına, kefenine kalem ile yazı yazmak caiz deildir. Çünkü meyyitin kanı ile, irini ile

bulaır. Bu bakımdan meyyitin kefenine yazı yazmak hürmetsizlik olur. Fakat meyyitin alnına ve gösüüzerine kalem ile yazmayıp, gaslden sonra parmak ile, Kelime-i tevhid ve Besmele yazmak, yazı yazargibi yapmak caizdir. (Mektûbât-ı Rabbani c.2,M.12; bni Âbidîn c.1,s.607) 

SUAL: Cenaze namazını sebepsiz kılmasam günaha girer miyim? CEVAP Cenazeyi yıkamak, kefenlemek, namazını kılıp defnetmek farz-ı kifâyedir. Birkaç kii kılınca

dierlerinin üzerinden bu mes'uliyet kalkar. Ya'ni dierlerine günah olmaz. Fakat cenaze namazıkılmak farz olduu için çok sevâbtır. Sebebsiz kaçırmamalıdır.(Merâkıl-felâh s.318;  Bedayı'c.1,s.311) 

SUAL: zmir'de ölüleri defnedecek mezar bulmak zorlamaktadır. Ba'zıları, ölüleryakılmalıdır diyorlar. Bu zaruretten dolayı ölüleri yakmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP 

Müslüman olsun, kâfir olsun kimsenin ölüsü yakılmaz. Müslim veya gayrî müslim vatandalarındiri iken incitilmeleri haram olduu gjbi, ölülerini de incitmek doru deildir. (bni Âbidîn, Tefsîr-i Azizi,abese sûresi tefsiri) 

SUAL: Cenaze namazlarını öle veya ikindi namazından sonra kılıyorlar. Baka vakitlerdekılıp, defnetmekte mahzur var mıdır? 

CEVAP Günün her vaktinde cenaze namazı kılmak caizdir. Be vakit namazdan sonraya bırakmak art

deildir. Namaz kılması mekruh olan üç vakitte cenaze namazının da kılınmasının mekruh olduunusöyleyen âlimler de vardır. (bni Âbidîn c.1,s.607; Merâkıl-felâh s.330) 

SUAL: Cenaze namazından sonra ayakta dua ediliyor. Mahzuru var mı?  CEVAP Cenaze namazından sonra ayakta dua etmek mekruhtur. (Zübdet-ül-mâkâmât s.294; Fetâvâ-i

Bezzâziyye'den naklen) 

SUAL: Cenaze namazını cami içinde kılmakta mahzur var mıdır? CEVAP Cenaze camiye sokulmaz. Yamur, fırtına ve hastalık gibi bir özürle cenaze namazı camide

kılınabilir. Özürsüz cemaatın bir kısmı da olsa, cami içinde cenaze namazı kılınmamalıdır. Hepsidıarıya çıkmalıdır. (bni Âbidîn c.1,s.592; Merâkıl-felâh s.327) 

KABRSTAN 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 180/361

SUAL: Belediye mezarlıı kaldırmak istese, tanıdıklarımızın kemiklerini baka bir yerenakletmemizde mahzur var mıdır? 

CEVAP Zaruret olunca nakil caizdir. (Mecelle 21.madde; Merâkıl-felâh s.337) 

SUAL: Ölüyü, altın, gümü veya baka kıymetli maden yüzük ile veya aynı madenlerlekaplanmı di ile defnetmek uygun mudur? 

CEVAP 

Ölüyü zînet eyası ile, kıymetli mal ile gömmek doru deildir.(bni  Âbidîn 1/594, Mizân-ul-kûbrâ) 

SUAL: Mezarlıktaki yeil ve kuru otları biçip kullanmakta mahzur var mıdır? CEVAP Mezarlıktaki yeil otları koparmak mekruhtur. Kuru otları koparmakta mahzur yoktur. (bni Âbidîn

1.s.606) 

SUAL: Kabristandaki meyveleri kimler yiyebilir? Kavak aaçlarını kimler kesip kullanabilir? CEVAP Mezarlıkta bulunan aaç, orası mezarlık yapılmadan önce dikilmi ise toprak sahibinin mülkü olur.

Aacı ve meyveleri dilediine verir. Sahipsiz toprak üzerine mezarlık yapılmı ise, aaçlar ve meyvalarönceden gelen âdete göre kullanılır. Aaçlar, mezarlık yapıldıktan sonra yetimi ise, bunları dikenbiliniyorsa, bunları ve meyvalarını fakirlere sadaka olarak verir. Aaçlar kendiliklerinden yetimi ise,aaçlar satılıp parası mezarlıın ihtiyaçları için kullanılır. (Kef-ün-nûr s.16; Merâkıl-felah s.337) 

SUAL: Mezarlıktaki otları yolup yerine çiçek dikiyorum. Mahzuru var mıdır? CEVAP Mezarlıktaki yeil otları, dalları koparmak mekruhtur. Kuru otları koparmakta mahzur yoktur. Kabir

üzerine çiçek dikmek iyidir. (bni Âbidin c.1,s.606) 

KABR SUAL 

SUAL: Kabrde ve kıyâmetde ilk suâl neden olacakdır? CEVAP Kabrde ilk suâl taharetden, bevl sıçratmasından olacakdır. Kıyâmetde ise önce îmândan, sonra

namazdan sorulacakdır. (Nuhbet-ül-le'âlî s.116,125; bni Âbidîn c.1,s.572; erh-ı Mekâsıd

c.2,s.220) 

SUAL: Kimlere kabr suâli olmaz? CEVAP Kâfirlere kabr suâli olmaz. Mü'minlerden de dokuz kimseye suâl olunmaz. ehîd, düman

karısında nöbetde iken ölen, kolera gibi bulaıcı bir hastalıkdan ölen, böyle hastalıklar yayıldıızaman kaçmayıp sabrederek baka sebeblerden ölen, sıddîklar, bali olmıyan çocuklar, cum'a günüveya gecesi ölen müslümanlar, her gece Tebâreke sûresini ve Secde sûresini okuyanlar ve ölümhastalıında üç ihlâs sûresini okuyanlara kabr suâli olmaz. (bni Âbidîn c.1,s.571,572; Nuhbet-ül-le'âlî s.116,117) 

SUAL: (Kabirde ne gibi sual sorulacaktır? Örenirsek zorluk çekmeyiz.) CEVAP Kabirde herkese sual sorulmaz. Herkese ayrı sualler sorulacaı da bildirilmitir. Umumiyetle

Rabbin kim, Peygamberin kim, Dinin ne, Kitabın hangisi, Kıblen neresi, Itikadda ve amelde mezhebinhangisi?., gibi sualler sorulacaı Seâdet-i Ebediyye kitabında bildirilmektedir. Bu suallerin cevabınıörenen bir münafık, bir dinsiz, yârın kabirde aynı ekilde cevap vermesi mümkün deildir. Dininemrettii ekilde yaayan sâlih müslümanlar, kabirde ne sorulacaını bilmese de Münker ve Nekîrdenilen sual meleklerine bülbül gibi cevap verir. Her gece (Teba-reke) sûresini okuyan müslümanlarakabir suali olmaz. (erhi-Mekasıd c.2,s.220; bni Âbidîn c.1,s.572; Amentü erhi s.142) 

KABR ZYARET 

SUAL: Mezarlıkda Kur'ân-ı kerim okunmaz deniyor, okunması caiz midir? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 181/361

CEVAP Vehhâbîler ve onların yolunda giden selefîler, mezârlıkda Kur'ân okunamıyacaını, Kur'ânın

mezârlıkda okunmak için indirilmediini söylüyorlar ise de caiz ve çok sevâbdır. Nitekim mu'teberkitâblarda bildirilen bir hadîs-i erîfde öyle buyurulmaktadır:

"Bir kimse, kabristandan geçerken, on bir kerre hlâs sûresi okuyup sevabını meyyitlerehediyye ederse, kendisine ölüler adedince sevâb verilir." 

mâm-ı Ahmed bin Hanbel hazretleri de buyurdu ki:

"Kabristana girince, Fatiha, Kul-e'ûzüler vehlâs surelerini okuyunuz! Sevabını meyyitleregönderiniz! Sevabı hepsine vâsıl olur." (Etfâl-ül-müslimin; hyâ-ul-ulûm c.4,s.497) 

SUAL: Kabr ziyaret etmek ve evliyanın kabrlerinden bereketlenmek caiz midir?  CEVAP Müslimânların kabrlerini ziyaret etmek sünnetdir. Ölümü hatırlamak, ölüden ibret almak için kabr

ziyaret etmek ve evliyanın kabrlerinden bereketlenmek müstehâbdır. (Dürer-üs-seniyye s.2; El-besâir s.224; El-habl-ül-metîn s.12; El-mesâil-ül-müntehabe s.12; bni Abidîn c.1,s.604) 

SUAL: (Annem öldü. Baına gelmeyen acısını bilemez. Haftada bir annemin mezarına gidipKur'ân-ı kerîm okuyorum. Kadınların gitmesinde mahzur var mıdır?) 

CEVAP Bir fitneye sebep olmamak ve örtülü bulunmak artı ile ara sıra kadınların da kabir ziyaretine

gitmeleri caizdir. (El-fıkhu alel-mezâhib-il-erbea), el-Habl-ül-metîn s.17, bni Abidîn c.1,s.604) 

SUAL: Kadınlar kabr ziyaretine hiç gidemez mi? CEVAP Baı örtülü olarak ba'zan gidebilirler. (El-habl-ül-metîn s.17; bni Abidîn c.1,s.604) 

SUAL: Kabristan geçerken Fatiha ve hlâs gibi sûreler abdestsiz okunabilir mi? CEVAP Abdestsiz Kur'ân-ı kerîme dokunulmaz. Abdestsiz, bildirdiiniz sûreler ve dierleri okunabilir.

Abdestli okumak daha faziletlidir. (Bedâyı' c.1,s.33) 

SUAL: Kabir ziyaret edilirken baka kabirlere basmakta bir mahzur var mıdır? CEVAP Kabir ziyaret ederken, baka kabirleri çinemek, kabir üzerine oturmak mekruhtur. (bni Abidîn,

Kef-ün-nûr s.16) 

SUAL: Kabristandan geçerken verdiimiz selâmı yine kendimizin almasında mahzur varmıdır? 

CEVAP Mahzur yoktur. 11 ihlâs okunarak sevabı mevtalara baılanmalıdır. (El-habl-ül-metîn s.12;

htiyar c.1,s.175) 

SUAL: Kabirde yüz kıbleye gelecek ekilde mevtanın sol ayak ucuna oturulması lâzımgelirken gazetenizde kıblenin arkaya bırakılması bildirildi. Kıbleye arkasını dönüp oturmak enazından Kâbeye hürmetsizlik olur.

CEVAP Büyük slâm âlimi, mâm-ı Gazali Hazretleri (hyâ-ül-ulûm) kitabında buyuruyor ki:(Kabir ziyaret ederken, kıbleyi arkada bırakıp, meyyitin yüzüne karsı oturup selâm vermek

müstehabtır. Kabre el yüz sürülmez, öpülmez.) (hya) kitabının Türkçe tercümeleri de yapılmıtır. Son ciltte kabir ziyareti bahsinde bulmanız

mümkündür.Mehur fıkıh âlimi bni Âbidin Hazretleri, (Dürr-ül-muhtar)'a yaptıı be ciltlik (Redd-ül-muhtar)

isimli haiyesinde kabir ziyaretinde buyuruyor ki:(Kıbleyi arkada bırakıp, meyyitin ayak tarafında ayakta durmak efdaldir.) mâm-ı Birgivî Hazretleri de (Etfâl-ül Müslîmin) kitabında (hya) kitabındaki nakli yapmaktadır.slâm âlimleri böyle buyururken biz bu hükümlerin aksini nasıl nakledebiliriz? Acaba siz

bildirdiiniz hükmü hangi kitaptan aldınız? Sizin bildirdiiniz husus, mu'teber kitaplarda yoktur.Sebepsiz kıbleyi arkaya almak uygun deildir. Fakat namazdan sonra imamın yüzünü cemaatedöndürüp arkasının kıbleye gelmesinin mekruh olmadıı yine (bni Âbidin)'de yazmaktadır. mâmıncema'ate yüzünü döndürmemesi mekrûhdur.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 182/361

 SUAL: Akam kabristandan geçerken selâm vermekte, Fatiha okumakta mahzur var mıdır?

Burada ba'zı hocalar, (Akam Fatiha okunmamalıdır. Zira Fatiha okununca ölüler ayaa kalkıprahatsız olurlar.) diyorlar. Böyle bir ey var mı? 

CEVAP Hâtem-i Asam hazretleri buyuruyor ki:(Kabristandan geçen kimse, onları düünmezse ve dua etmezse, kendine ve onlara hıyanet etmi 

olur.)(Etfâl-ül-müsli-mîn)

 Dahhâk hazretleri de buyuruyor ki:(Cumartesi günü güne domadan önce kabir ziyaret edeni meyyit tanır. Bu, Cum'a gününün

faziletini göstermektedir.) (Etfâl-ül-müslimîn) Akamdan sonra, gece kabir ziyaretinde mahzur yoktur. Fakat gece insan korkabilir. Yahut gece

kabirde dolamak yanlı anlaılabilir. Bunun gibi sebeplerle gündüz ziyaret etmek iyidir. Fâtiha-i erifeokununca ölüler rahatsız olmaz. Aksine çok memnun olurlar. (hyâ-ul-ulûm c.4, s.481). 

SUAL: Sünnet olan kabir ziyaretinden maksat nedir? CEVAP Ölümü hatırlamak ve ölüden ibret almak için kabir ziyaret edilir. Sâlihlerin, velîlerin kabirlerinden

bereketlenmek, ya'ni istifade etmek müstehabtır. bret almak için meyyitin çürüdüü, yanaklarının,dudaklarının döküldüü, azından pis sular aktıı, karnının iip patladıı, içine kurtların, böceklerindolduu düünülür. Böylece kendisinin de aynı hallere düeceini aklına getirir. Kimseye kötülükyapmaa çalımaz. yi bir müslüman olarak yaamaya çalıır. (hyâ-ul-ulûm c.4, s.497) 

SUAL: Kabir ziyaretinde dua ederken elleri açmakta mahzur var mıdır? CEVAP Kabir ziyaretinde dua ederken elleri açmakta mahzur yoktur. (hyâ-ul-ulûm c.4, s.497). 

SUAL: Kabir ziyaret ederken nasıl durulur? CEVAP Kabir ziyaret ederken kıbleyi arkada bırakmalıdır. Meyyitin yüzüne karı ayak tarafında ayakta

durmak lâzımdır. Meyyite selâm vermek müstehabtır. (hyâ-ul-ulûm c.4, s.497; El-habl-ül-metîn s.16) 

SUAL: Kabir ziyaretinde neler okunur? CEVAP mâm-ı Ahmed bin Hanbel buyurdu ki: (Kabristana girince Fatiha, Kul-eûzüler ve hlâs surelerini

okuyunuz. Sevabını bütün meyyitlere gönderiniz. Sevabı hepsine vâsıl olur.)Hadis-i erifte buyuruldu ki:(Bir kimse kabristandan geçerken, onbir kerre ihlâs sûresi okuyup sevabını meyyitlere

hediye ederse, kendisine ölüler adedince sevab yazılır.) ( hyâ-ul-ulûm c.4, s. 499). 

ÇETL MES'ELELER 

SUAL: Ba'zı kimselerin, Sokullu Mehmet Paa'nın aleyhine konutuklarını, yazı yazdıklarınıgörüyoruz. Bu zat hakkında biraz ma'lumat verir misiniz? 

CEVAP Osmanlı sadrazamlarının en mehurlarındandır. Kanuni Sultan Süleyman Han, kinci Selim Han

ve Üçüncü Murat Han zamanlarında on be sene kadar sadr-ı azâmlık ya'nî babakanlık yapmıtır.Birçok hayır eseri yaptırmıtır. Azapkapı camiini de yaptırmıtır. Bir meczup tarafından ehid edilmitir.

Eyyüpte eyhülislâm Ebüssüûd Efendinin kabri yanındaki türbesindedir. Devletine milletine çok hizmetetmi, mübarek ve mücahid bir zat idi. (Kâmus-ul-Alâm c.6) 

SUAL: Bizler birinci Mahmut Han zamanında 1743-1746 yıllarında sadrazamlık yapanHassen Paanın torunlarıyız. Ba'zı ansiklopedilerde "Sadrazam Esseyyid Hassen Paa" diyegeçiyor. Gerçekten Hassen Paa seyyid mi idi? Bunu aratırmamız uygun mudur? 

CEVAP Bakabildiimiz ansiklopedilerde Sadrazam Hassen Paa'nın "Seyyid" olduu yazılıdır. Sülâlenizin

kimden geldiini örenmenizde mahzur yoktur.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 183/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 184/361

SUAL: Kütüphane alçak olursa veya masanın gözlerinde kıymetli kitaplar olursa, beldenaaı bulunduu için mahzuru var mıdır? 

CEVAP Mahzur yoktur.

SUAL: Çocuklara namaz belli bir yata mı farz oluyor, yoksa bulua erince mi? CEVAP Çocuklara namaz, bulua erince farz olur. Umumiyetle erkek çocuklar 12-15 yalarında bulua

ererler. Buna iklimin ve beslenmenin te'siri olur. Meselâ Yemendeki bir çocukla. Norveçteki çocuunbulua ermeleri arasında çok fark olur. Kız çocuklar erkek çocuklara göre daha erken bulua ererler.Bu bakımdan bütün dünya için belli bir ya bulu yaı olarak gösterilemez (bni Âbidîn c.l,s.235) 

SUAL: Abdesti sıkıık durumda olan kimse, yataa abdestli girebilmek niyyetiyle yatıp,gerekli duaları okusa, sonra abdestini bozup gelip yatsa, yataa abdestli girmi ve abdestliuyumu sayılır mı? 

CEVAP Sayılır. yataa abdestli girmekte, ya'ni birinci yatıtadır.

SUAL: Misafir olarak gittiimiz evde, evin küçük çocuu bize eker tutuyor, meyvegetiriyor. Babasının, annesinin rızasının olup olmadıını bilmiyoruz. Annesi babası gelince(benden habersiz niye bunları verdin) diye çocuklarını bizim yüzümüzden azarlayabilir mi? Bizde küçük çocuun ikram ettiini almamız da mahzur olur mu? 

CEVAP Çocuklar, anne ve babalarının rızaları ile getirmi sayılırlar. Bu bakımdan mahzuru yoktur. (bni

Âbidîn c.4,s.505) 

SUAL: Karton kutu içindeki pastörize sütleri içmekte sıhhî yönden bir mahzuru var mıdır? CEVAP Karton kutu içindeki sütleri içmekte sıhhî yönden mahzuru yoktur.

SUAL: Ölen tavuun karnından çıkan kabuklu ve kabuksuz yumurtalar yenir mi? CEVAP Yenir. (Fetâvâ-i Hindiyye c.5,s.339) 

SUAL: mâm-ı Gazali hazretlerinin Hüccet-ül islâm ilmihâlinde okuduuma göre, "Yataagirince öyle yat, unları oku, sonra istediin tarafa dönerek, istediin ekilde uyu!"

denilmektedir. stediimiz ekilde meselâ, yüzükoyun yatmamızda mahzur var mıdır? CEVAP (Mubah olan tarafa dön, mubah olan ekilde uyu!) demektir. Ya'ni yataa girince sa tarafa, sol

tarafa yatmakta mahzur yoktur. Yüzükoyun yatmak ise uygun deildir. (ir'ât-ül-islâm s.351) 

SUAL: Gazetenizdeki "Dünya müminlere cehennem, kâfirlere ise cennettir" sözünüanlayamadım. Bakıyorum, buradaki kâfirler çok huzursuzlar. Kimi huzur için içki içiyor, kimisikumar oynuyor. Gittikçe huzurları bozuluyor. Dine balı müslümanlar ise, hiç bir kötüalıkanlıkları bulunmadıı için gayet huzur içindedirler. Bu sözün açıklanmasını rica ediyorum. 

CEVAP Dünya'nın mü'minlere cehennem, kâfirlere ise cennet sözü doru olduu gibi, mü'minlerin

dünyada kâfirlerden daha huzurlu yaadıı da dorudur. Mü'mine dünyanın cehennem olmasıCennete nisbetledir. Cennette mü'minler, gözlerin görmedii, kulakların duymadıı, akla ve hayalegelmeyen büyük ni'metlere kavuacaklardır. Hiç bir sıkıntı görmeyeceklerdir. Cennetin sonsuz

ni'metleri karısında dünya hayatı, mü'minler için bir zindan, bir cehennem azabı gibi gelecektir.Kâfirler için Cehennem azabı o kadar iddetli olacaktır ki, dünyadaki en iddetli ikence bile onlar içinçok hafif gelecektir. Bunun için dünya mü'min için Cehennem, kâfirler için Cennet denmitir. (Tefsîr-iKurtubî c.15,s.43; Mektûbât-ı Rabbani c.2,M.99) 

SUAL: Bir arkada, zehirli bir ot gösterdi. Bunu yemek haramdır, dedi. Haram olduu içinbunu cebe koyarak namaz da kılınmaz, dedi. Hatta tütün yapraklarını cebe koyarak namazkılınmaz dedi. Afyon da böyledir dedi. 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 185/361

Zehirliyen ve sarho eden otları yemek haramdır. Üzerinde taımakta mahzur yoktur. Çalgıaletlerinin kendileri haram deildir. Bunları çalmak haramdır. Cebe mızıka koyarak veya zehirli otkoyarak namaz kılmakta mahzur yoktur. (bni Âbidîn C.3.S.176) 

SUAL: Baı açık su içilirse eli baa koymak bid'at midir? CEVAP Bid'attir.

SUAL: Terzilik yapıyorum. Müteriden büyük küçük kuma artıkları kalıyor. Bunlarımüteriye vermem gerekir mi? 

CEVAP Böyle eylerde âdet mu'teberdir. Kumaların ie yaramıyanları kullanılır, ie yarayanları müteriye

verilir. (bni Âbidîn c.4,s.181) 

SUAL: Pazardan sebze alırken çürüklerinden koyma demekte mahzur var mıdır? CEVAP Hiç mahzuru yoktur. Hattâ muhayyer bile almak caizdir. (Dürer ve Gurer 2/160) 

SUAL: Bir ey alacaktım. Yanımda bozuk yoktu. Bozuk olsaydı, alırdım, dedim. Arkadıımçıkarıp 100 lira verdi. imdi bozuk param var. Arkadaımın parasını vermem gerekir mi, yoksaonu bana hediyemi vermi oluyor? 

CEVAP Al, sarf et diye verilip de, hediye olduu söylenmemise, o para ödünç olur. lk fırsatta sahibine

vermek lâzımdır. (bni Âbidîn 4/171) 

SUAL: Fıkıh kitaplarında geçen (Gösterili kız), en az kaç yaındadır? CEVAP Yedi ya ve daha fazla olanlar gösterilidir. Yedi yaından küçük olup da yedi yaından büyük

görünüyorsa gösterili hükmündedir. (bni Âbidîn c.1,s.809) 

SUAL: Bir kimse'nin, ömrünün son yıllarında bakalarının mezarını açıp çıkarmaması içinaltın dilerini ölmeden önce çektirmesi uygun olur mu? 

CEVAP Çok uygun olur. Altın aynı zamanda zinet eyası olduu için, zinet eyası ile gömülmemi olur ki,

çok iyidir. (bni Âbidîn c.1,s.594) 

SUAL: Üzerinde âyet-i kerîme yazılı para cüzdan içinde kapalı olarak cepte taınabilir mi? CEVAP Âyet-i kerîmeye hürmet etmeli, belden aaı koymamalıdır. (Fetâvâ-i Hindiyye c.5) 

SUAL: Zamanın deimesiyle hükümler deiir mi? Teknik ilerledikçe Kur'ân-ı kerîmin yenibir tefsire ihtiyâcı var mıdır? 

CEVAP Zamanın deimesiyle, âdete dayanan hükümlerin deiebilecei Mecelle'nin 39. maddesinde

bildirilmitir. Fakat Nass ile bildirilen hükümler hiç bir zaman deimez. Namaz, oruç, zekât gibi naslabidirilen hükümler deitirilemez, azaltıp çoaltılamaz. Haram ileyenler çoalır, haramlar âdet halinegelirse helâl olmazlar. Mubah olan âdetlerde ve fen bilgilerinde zamana uyulur. Teknikte ilerliyenlereayak uydurulur. Din bilgilerinde, ibâdetlerde zamana uyulmaz, imân bilgileri, din bilgileri zamanladeimez. Kur'ân-ı kerîmin de yeni bir tefsire ihtiyâcı yoktur. Ancak teknikten de istifade edilerekaçıklanabilir. Bugün elektriin mahiyeti henüz bilinmemekle beraber, yaptıı birçok iler bilinmektedir.

Tellere hiç zarar vermeden içinden büyük bir kuvvetin geçtii bilinmektedir. Hadis-i erifte eytanındamarlarda dolatıı bildirilmitir. Elektrik bilinmeden önce bunun izahı zordu. eytanın damarlardadolamasını akılla izah mümkün mü? Mahiyeti bilinmeyen elektrik tellerden geçerek büyük iler yaptııgörülmektedir. Maddî olarak görülmeyen ve manevî olarak zararları olan eytanın damarlardadolaması, elektriin tellerde dolamasına benzetilebilir. zahı kolaylaır. (Tavdih-ül-kavâid-il-fıkhıyye s.108) 

SUAL: Ölen kimsenin adak hayvanını vârislerinin kesmesi lâzım mıdır? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 186/361

Adak hayvanını kesmeden vefat eden kimse, vasiyet etmise, varislerinin adak hayvanını ölününmalından kesmesi lâzımdır. (bni Âbidîn) 

SUAL: Bir kimse (Ben vefat edince beni sâlih kimseler yıkasın veya falanca zat yıkasın)diye vasiyet etmesi uygun olur mu? 

CEVAP Uygun olur. (bni Âbidîn) 

SUAL: Okuduumuz ba'zı târih kitapları, ilk insanların ilimden, fenden haberi olmayançıplak vah  î kimseler olduunu bildiriyor. Bu konular gazetelerde, filmlerde ileniyor. Yazınınise M.Ö. 2 bin yılında bulunduu söyleniyor. Âdem aleyhisselâma, ondan sonra gelenpeygamberlere kitaplar gönderildi. Okur-yazarlıı olmayan kimseleri kitap gönderilmesininhikmeti nedir? 

CEVAP Târih kitapları bize ölçü olamaz. Hele Milattan önceki hâdiseleri anlatan câhil ve gayri müslim

tarihçilerin nazariyelerini ilim gibi kabul etmek doru deildir. Müslümanlar, Kur'ân-ı kerîme ve slâmâlimlerinin Kur'ân-ı kerîmden ve hadis-i eriflerden çıkardıı hükümlere inanır. Bugün Asya ve Afrikaçöllerinde veya Amerika ormanlarında vah  îce yaayanlar bulunduu gibi, ilk insanlarda da bilgisiz,basit yaayanlar vardı. Bundan dolayı, ne bugünkü, ne de ilk insanların hepsi için vah  î denemez.Âdem aleyhisselâm ile ona îmân edenler, ehirlerde yaıyordu. Okuma yazma biliyorlardı. Demircilik,iplik yapmak, kuma dokumak, çiftçilik, ekmek yapmak gibi san' atları vardı. Âdem aleyhisselâmbeyüz yaında iken peygamber oldu. Bin yıl yaadı. Allahü teâlâ kendisine 10 kitap gönderdi. Bukitaplarda îmân edilecek eyler, çeitli dillerde lügatlar, her gün elli vakit namaz kılmak, gusül abdestialmak, oruç tutmak, le, kan, domuz yimemek, birçok san'atlar, tıb, ilâçlar, aritmetik, geometri gibieyler indirilmiti. Altın üzerine para dahi basmı, maden ocakları iletilip aletler yapılmıtı. Nuhaleyhisselâmın gemisinin, ate yanarak, kazanı kaynayarak, ya'ni buharla hareket ettiini Kur'ân-ıkerîm açıkça bildiriyor. Her peygamber en medenî, en kâmil insandı. Evrimleerek insanların bu halegeldiklerini söylemek ya koyu bir cehalettir veya hak dinleri inkâr mânasını taır. (Hûd sûresi 40.âyeti.Elmâlılı tefsiri c.4,s.2783) 

SUAL: Beyaz altın, altın hükmünde midir? CEVAP Beyaz altın içinde baka maden olan altın demektir. Eer karıım miktarı çok ise, ya'ni altının

ayarını 12'den aaı düürürse altın hükmünden çıkar. (bni Âbidîn c.2,s.30) 

SUAL: Tasavvuf ilminde deli ne demektir? 

CEVAP Dine hizmet için dünya kâr ve zararını düünemiyen kimsedir. (Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.313) 

SUAL: Lisan örenmeye hangi yaa kadar devam etmelidir? CEVAP Beikten mezara kadar devam etmelidir. Ancak meslei icabı lisana ihtiyâcı yoksa kıymetli

ömrünü lisân örenmekle geçirmesi uygun olmaz. Bir ihtiyâç varsa elbette örenmelidir.

SUAL: Bir Arkadatan emaneten tra makinasını aldım. Kazaen elimden düerek kırıldı.Arkadaım hakkını helâl etti. Buna ramen makinayı ödemem gerekir mi? 

CEVAP Emânet alınan ey kazaen kırılırsa ödemek icab etmez. Hele hakkını da helâl etmise mes'ele

kalmaz. Durumunuz müsait ise yeni bir makine alıp hediye etmeniz muhabbetinizin artamasına sebepolur. (Mecelle, madde 768) 

SUAL: Bir kimsenin dolabını izinsiz karıtırmakta mahzur var mı? CEVAP Kimsenin özel eyası karıtırılamaz. (Mecelle, madde 96) 

SUAL: Baba evlâdını reddedebilir mi? CEVAP Baba, âkil ve bali olan olundan mes'ul olmayı reddedebilir. Fakat varis olmasını reddedemez.

Ayrıca hediyesini, ziyarete gelmesini ve tevbesini reddedemez. Eer evlâdı insanlıın saadeti için,

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 187/361

slama hizmet için çalııyorsa mâni olamaz. Evlâdına lüzumlu bilgileri öretmekten kaçınamaz. (Ebahve Uyûn-ul-besâir; Mizân-ul kübrâ) 

SUAL: Baba evlâdından ne zamana kadar mes'uldür? CEVAP Baba olundan âkil ve bali oluncaya kadar mes'uldür. Ya'ni sadece bulua ermesi kâfi deil,

akıllı da olması lâzımdır. Kız çocuundan ise, evleninceye kadar mes'uldür. Kız çocuu evlendiktensonra kocası mes'ul olur. Kocası ölür veya boarsa tekrar babası mes'ul olur.

(bni Âbidîn; Mizan-ul-kübrâ 583) 

SUAL: Hayvan keserken besmelenin tamamını söylemekte mahzur var mıdır? CEVAP Hayvan keserken "Bismillâhi Allahü ekber" denir. (htiyar c.5,s.10) 

SUAL: Bir kısım kitaplar Peygamber aleyhisselâmın ana, baba ve dedeleri arasında mü'minolmayan hiç kimse bulunmadıını yazmaktadır. Ba'zı  kitaplar ise Peygamber aleyhisselâmındedelerinden olan brahim aleyhisselâmın babası Âzer'in kâfir olduunu söylüyorlar. Dorusunedir? 

CEVAP Peygamber Efendimiz öyle buyurmaktadırlar:(Her asırda, her zamanda yaıyan insanların en iyilerinden, seçilmilerinden dünyaya

getirildim.) (Benim ruhum ve cesedim, mahlukların en iyisidir. Benim silsilem, ecdadım en iyi

insanlardır.) (Benim dedelerimin hiç biri zina yapmadı. Allahü teâlâ beni tayyip (temiz), iyi babalardan,

temiz analardan getirdi. Dedelerimden birisinin iki olu olsaydı, ben bunlann en hayırlısında, eniyisinde bulunurdum.) 

Bu hadis-i eriflerden anlaıldıına göre, Peygamberimizin ana, baba ve bütün dedeleri temizbirer mü'min idi. Büyük slâm âlimi mâm-ı Busayri, Kaside-i Hemziyye'de Peygamberimizi överkenbuyuruyor ki:

(On en iyi insanın, anaları, babaları de hep iyi idi. Allahü teâlâ, mahlûkları arasında, O'nuniçin en iyi anaları, babaları seçti.) 

Kur'ân-ı Kerimde, üarâ sûresi 219. âyetinde (Sen, ya'ni senin nurun, hep secde edenlerdendolatırılıp sana inkılâp etmi, ulamıtır), buyurulmaktadır. slâm âlimleri bu âyet-i kerîmeyi tefsirederken buyuruyorlar ki:

(Bütün ana ve babaları mü'min idi.) 

Peygamberimizin anne ve babaları, Peygamber aleyhisselâmın dininde birer mü'min idi. Eskidenpeygamberler muayyen memleketlere gönderilirdi. Yahya aleyhisselâm bir bölgede iken, saaleyhisselâm baka bir bölgede idi. Bir peygamber dier peygambere inanmayı yasaklamamıtı.Bütün peygamberler aynı îmânı bildirmilerdir.

smail aleyhisselâm Yakup aleyhisselâmın amcası olduu halde, Bakara sûresi 133. âyetindensmail aleyhisselâmın Yakup aleyhisselâmın babası olduu anlaılmaktadır. Demek ki, Kur'ân-ıKerîmde amcaya baba da denmektedir. Arabî lügatlarda amcalara baba denildii tefsir kitaplarındayazılıdır. Peygamberimizin kâfir olan amcası Ebu Lehebe ve müslüman amcası Hazreti Abbasa(Baba) dediini kitaplar haber vermektedir. Her millette, her lisanda, her zaman amcalara, üvey babave kayın pederlere ve yardımı dokunan hamiyetli kimselere "Baba" denilmesi âdet halindedir. Âzer,brahim aleyhisselâmın hem amcası, hem de üvey babası idi. Fetâvâ-i Hayriyye'nin sonundabuyuruluyor ki:

(Âzer, brahim aleyhisselâmın amcasının adıdır. Babasının ismi Taruh'tur.)slâm âlimleri, kâfir olan Âzerin brahim aleyhisselâmın amcası olduunu, Arabların amcaya baba

dedikleri için Kur'ân-ı Kerîmde de amcaya baba denildii bildirmilerdir. (Riyâd-un Nasibin, 339; bniÂbidîn; Ukûd-ud-Dürriye c.2,s.395; Tefsîr-i Mazhari; Buharı; Tirmüzi; Zerkâni Mevâhib-iLedûnniyye erhi; el-Kavl-ül-fasI 395) 

SUAL: Peygamber aleyhisselâmın soyundan olduu bilinen kimselere, hürmet etmekgerekir mi? Ya'ni kötü olanlarına da hürmet gerekir mi? 

CEVAP Bir insan, sevdii kimselerin çocuklarını da, sevmesi lâzımdır. Bir müslüman, Peygamber

aleyhisselâmın soyundan gelen iyi kötü bütün torunlarını sevmesi lâzımdır. slâm âlimleri

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 188/361

Peygamberimizin soyundan gelenlere hürmet etmeyi kendimize farz bilmemizi söylemilerdir. Hadis-ierifte buyuruldu ki:

(Benim evlâdımın iyilerini, Allah rızası için kerîm tutunuz! Onlara hürmet ediniz! yiolmayanlarına da benim için hürmet ediniz!) 

Büyüklerden birisinin küçük bir kızı vardı. Kız oyuncak bebeklerin her birine birer isim takmıtı.Babası bu oyuncak bebekleri atee atarken kızı feryat ederek (Baba unu atee atma, o seyyiddir)(Ya'ni Peygamberimizin soyundandır) dedi. Babası oyuncak bebek olduu için hiç aldırmadan ateeattı. Bu zat rü'yâda Resûlullahı gördü. Resûlullah efendimiz, kızgın bir halde bu zata

(Benim Ehl-ibeytime bu hürmetsizlii nasıl yaptın?) diye sitemde bulundu. Alim korku ile uyanıp tevbe ve istifaretti. Bundan sonra Peygamber Efendimizin soyundan gelenleri çok aziz ve erefli tuttu. Onlara hürmetikendine farz bildi. (Riyâd-un-Nâsihin 339; Resâil-i bni Âbidîn c.1,s.5) 

SUAL: Ba'zıları kadınlar peruk takarak çeitli iler yapabilir diyorlar. Peruk takmaktamahzur var mıdır? 

CEVAP Peruk takarak sokaa çıkmak, zaruret olmadıkça doru olmaz. Zaruret derecesinde bir i olursa,

açlıktan ölecek kimsenin ölmeyecek kadar le yemesi gibi, sadece o i müddetince peruk kullanılabilir.Zaruret, baka çare bulamamak demektir. Bir farzı bile yapabilmek demektir. Bir farzı bile yapabilmekiçin haram ilenmez. Meselâ, zengin bir kadının hacca gitmesi farzdır. Yanında kocası veya nikâhdümeyen kimse olmadan yalnız baına hacca gitmesi haram olur. Bir farzı yapabilmek için haramilenemiyecei gibi, bir sünneti yapabilmek için de mekruh ilenmez. Bir zaruret olmadıkça peruktakılmamalıdır. Her ihtiyâç zaruret deildir. Kira ile ev tutabilen kimsenin faizle ev yaptırması zaruretdeildir. Zaruretin ne olduu Seâdet-i Ebediyye kitabında uzun uzun izah edilmitir. (Hadîka,c.2,s.579; bni Âbidîn c.5,s.238; Fetâvâ-i Kûbrâ c.1,s.74; Uyûn-ul-besâir c.1,s.119) 

SUAL: Bize ders veren, ilim öreten, hocalık yapan kimselere nasıl davranmalıyız? CEVAP Âlimler buyuruyor ki.(lim talebesi, ilme ve ilim öreten üstadına hürmet etmedikçe, örendii ilmin faidesini

göremez.) (Hazret-i Ali'nin (Bana ilimden bir harf öretenin kölesiyim) buyurması hocaya hürmetin ehemmiyetini göstermektedir. Bir harften maksat, ilimden bir

mes'eledir. mâm-ı afiî hazretleri, bir çobanı görünce ayaa kalkmı. Yanındakiler, (Bu çobanahürmetinizin sebebi nedir?) diye sual etmiler. O da (Bu zat bana kitaplarda bulamadıım ilimdenbir mes'eleyi örettii için, ya'ni benim hocam olduu için hürmet ediyorum.) buyurmutur.Doru yolu bulmamıza sebep olanlara, bize çok lüzumlu ilimleri öretenlere gösterilecek hürmetin

ehemmiyetini idrak etmee çalımalıyız!) (Riyâd-un-Nâsihin; hya-ul-Ulûm) 

SUAL: Bakasının tarlasındaki yemlik gibi yenecek otları toplamakta mahzur var mıdır?  CEVAP Sahibinin izni varsa veya izin verecei biliniyorsa bir mahzur yoktur. (Mecelle 96. madde) 

SUAL: Kötü kimselere acımak mı, yoksa buzetmek mi lâzımdır? CEVAP Kötülere acımak, kötü hareketlerini de beenmemek lâzımdır. (Mektûbât-ı Rabbani) 

SUAL: Kendisinden büyük olan kardeinin ve akrabasının elini öpmekte mahzur var mıdır? CEVAP htiyâç olunca mahzur yoktur. (bni Âbidîn 5/264) 

SUAL: Bir meyve bahçesindeki meyvaları olgunlatıktan sonra götürü usûlü ile satmaktamahzur var mıdır? 

CEVAP Meyveler aaçtan toplandıktan sonra götürü usûl ile satılmasında mahzur yoktur. (bni Âbidîn

c.4,s.38) 

SUAL: (Ödünç alman 100 Kg. kok kömürü yerine 100 Kg. veya daha fazla odun kömürüvermekte mahzur var mıdır?) 

CEVAP Razı olunca mahzuru yoktur. Borçlu, kok kömürünü odun kömürü ile satın almı olur.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 189/361

 SUAL: (Zaman zaman gazetenizde vatan sevgisinin îmândan olduuna dair hadis-i erif

nakledilmektedir. Ba'zı kimseler bunun hadis olmadıını söylüyorlar. Bu hadis hangi kitaptavardır? Vatanı sevmenin îmânla alâkası nedir?) 

CEVAP Ba'zı kimseler, slâm âlimlerinin kitaplarında nakledilen hadis-i eriflere mevzu diyorlar,

inanmıyorlar. Onlar islâm âliminin ne demek olduunu bilmeyen din câhilleridir. Bir islâm âlimininkitabında bir hadis-i erif bildirilmise buna inanmamız lâzımdır.

(Vatan sevgisi, îmândandır)ibaresinin hadis-i erif olduunu (Mesnevî) bildiriyor.Vatanı olmayan müslüman, yabancıların idaresi altında yaar. stediini konuma, yazma ve dini

yayma hürriyetinden mahrum kalır. slâm dini, vatanı korumak için yapılan harbe (cihad) adınıvermitir. Çihadda ölenler ehid, kalanlar gazi unvanını almılardır. Bir müslümanın vatanını seviponun urunda ölmesi büyük fazilettir. Vatanı olmayan kimsenin dini de elinden gider. Afganistan bununcanlı misâlidir. Afganlılar vatanlarını kurtarmak için cihad ediyorlar. Vatanı olmayan kimsenin dini,namusu, malı, hürriyeti nasıl muhafaza edilebilir? Her ne ekilde olursa olsun, yıkıcılara, bölücülereyardım edici hareketlerde bulunulmamalıdır. Afganistan'dan ibret alınmalıdır.

SUAL: Tütün ekip satmakta mahzur var mıdır?  CEVAP Mahzur yoktur. (bni Âbidîn c.5,s.298) 

SUAL: Namaz kılarken düünceye dalmanın mahzuru var mıdır? CEVAP Namaz kılarken akla gelen düüncelerden sıyrılmaa ve gafletle kılmamaa çalımalıdır.

(Mektûbât-ı Rabbani) 

SUAL: Helada konumakta mahzur var mıdır? CEVAP Zaruret olmadıkça helada konumamalı, ii biter bitmez oyalanmadan çıkmalıdır. (Berîka, dil

âfetleri) 

SUAL: Bo vakitlerimde avcılık yapıyorum. Bir av köpeim var. Av köpei beslemektemahzur var mıdır? Üzerime deiyor Avcılık yapmakta mahzur var mıdır?) 

CEVAP Av veya koyun köpeini eve koymamak üzere beslemekte mahzur yoktur. Hanefi mezhebinde

köpek elbiseye dokununca, dokunduu yeri pis etmez. Usûlüne uygun avcılık yapmakta mahzur

yoktur. (bni Âbidîn) 

SUAL: Bir müslümanın Kıyamete kadar devam edecek bütün haklarını müslim ve gayrimüslim herkese helâl etmesi uygun mudur? 

CEVAP Uygundur. Müslümanlar, insanlara yaptıkları iyiliklerinin karılıklarını kat kat fazlasıyla

alacaklardır. Herkese iyilik yapmayı bir ni'met bilmelidir. (Mektûbât-ı Rabbani) 

SUAL: ("Gençlik buhranı ve çaresi" psikoloji ödevi olarak istendi. Hiç bir yerde bulamadım.Birkaç kelime yazarsanız çok memnun olurum.) 

CEVAP Türkiye ve dünyadaki gençlik buhranları, anari sebepleri incelenirse, millî ve manevî deerlerden

yoksunluk görülür. Bir kimse slâm ahlâkına sahipse, buhranlı olması için sebep kalmaz. Türk genci,dedelerinin salam vücutlu, iyi ahlâklı, çalıkan ve ilerici olduunu bilirse, sapıkların ve câhillerin

yalanlarına aldanmaktan kurtulacaı için, din ve dünya ilerinde üstün baarılara kavuarak huzuriçinde yaar.

Bir genç, tabiatı ve kendini inceliyerek, Allahü teâlânın kudretini ve kendi acizliini azda olsaanladıktan sonra, hakiki slâm âlimlerinin kitaplarından Muhammed aleyhisselâmın hayatını ve güzelahlâkını da örenirse, îmânı kuvvetlenir. Ahlâk bilgisi örenerek, iyi ve kötü huyları, faideli ve zararlıiieri anlar. yi ileri yapıp, dünyada olgun ve kıymetli bir insan olur. leri kolaylıkla hâsıl olur. Gençlikbuhranı, gençlik problemi diye bir ey kalmaz, rahat ve huzur içinde yaar. Kendine, ailesine, vatanınave milletine faideli insan olur. Milleti onunla iftihar eder.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 190/361

Anariden uzak, iyi ahlâklı ve yukarıda bildirilen güzel hasletlere sahip olabilmek için slâmâlimlerinin kıymetli sözlerinden derlenen Seâdet-i Ebediyye kitabını, slâm Ahlâkı kitabını ve TürkiyeGazetesini devamlı okumak lâzımdır.

SUAL: Düünde, ziyaretlerde ve hastalara çiçek götürmekte mahzur var mıdır? CEVAP Ba'zıları çiçek getirilmesini ister. Bunlara çiçek götürmek, kitap götürmekten daha makbule geçer.

Çiçek götürmenin mahzuru yoktur. nsanlara ihtiyâcı olan veya holarına giden hediyeleri almak dahamünasip olur.

SUAL: Bir gayri müslim ölünce (nna lillah) âyet-i kerîmesini okumakta mahzur var mıdır? CEVAP Mahzur yoktur.

SUAL: Ruh hakkında "Ruh bedenin ne içindedir, ne bitiiktir, ne ayrıdır, yalnız onu varlıktadurdurmaktadır." diye yazdınız. Ölen insan için (Ruhunu teslim etti) diyoruz. Buna göre ruhbedenin içinde deil midir? 

CEVAP Ruh hakkında yazdıımız yazı, bizim görüümüz deil, mâm-ı Rabbani hazretlerinin bildirdii

hükümdür. Ölüm, ruhun bedene olan balılıının sona ermesidir. Ruhun bedeni ayakta tuttuubilinmektedir. Fakat nasıl olduu bilinmemektedir. Televizyon içinde bizzat o adamlar vardır denemez.Televizyonu kapatsak veya kırsak, görüntüsü görünen insanlara bir zararı olmaz.

Amerikalıların 1979 senesinde elde ettikleri (Seyyah mermileri) hedefi tıpkı mütehassıs bir pilotgibi arayıp bulan mekanik beyin sistemi ile mücehhezdir. (Akıllı füzeler) ismi de verilen bu mermiler,çeitli hedeflere fırlatılmakta, içinde bir pilot varmı gibi, muhtelif istikametlerde dolaarak, radarlardankaçmakta ve arzu edilen hedeflere ulamaktadır. Teknik ilerledikçe bundan daha mükemmellerinin deyapılması mümkündür. Bir mermi, bir füze içine girilmeden de idare edilip istenilen hedefegönderilirken, ruhun bedeni nasıl idare ettiini bilmek kolay deildir. mâm-ı Rabbani hazretlerininbildirdiine göre, ruh, bedeni ayakta tutuyor. Fakat içinde ve dıında olmayarak tutuyor. Anlaılmasıçok güç mes'eledir. Eer bilmemiz lâzım olsaydı dinimiz bize bildirirdi. Bildirilen kısmı da yazdık.Ruhun teslim edilmesinden maksat, ruhun bedenle münasebetinin kesildii anlatılmaktadır. Pusulayıbiliyoruz. Bir eksen etrafında dönebilen bir mıknatıs çubuktur. Dünyanın manyetik te'siri altında kuzey-güney mıknatıslık hususiyeti kaybolursa, dünyanın manyetik te'siri bu çubukta görülmez. Bütün bumisaller, ruhun bedenle olan münesebetiyle bir benzetme kurulabilirse de, ruhun bedene olan kat'imünasebetini izah edemez.

SUAL: Gazetenizin hediye verdii (Kıyamet ve Âhiret) kitabında, ameli güzel olankimselerin amellerinin merkep ve katır eklinde olacaı gibi bir ifâde vardır. Ameli güzel olaneek, katır sekline mi girecektir? 

CEVAP nsanın kendisi deil, sâlih amelleri binek eklinde olacaktır. nsan bu amellerine binerek

gidecektir. Ameli güzel olmayanlar yaya kalacaktır. Bu binekler eek, katır, deve gibi olacaktır. Aynıkitabın aynı sahifesindeki hadis-i erîfde buyuruluyor ki:

(ki kii bir deve üzerinde, be kii ve on kii bir deve üzerinde har olunur.) Demek ki iyi ve güzel amellerimiz âhırette binek eklinde olacaktır. Binein ekli çeitlidir. Eek,

katır, deve gibi.

SUAL: Haftada be bin kelime-i tehlil çekiyorum. Ba'zan saymadan tahminen 6-7 binçekiyorum. Ba'zanda sayarak 6-7 bin çekiyorum. Mahzuru var mıdır? 

CEVAP 

Tahminen çekmek doru deildir. Fakat sayarak 6-7 bin çekmekte mahzur olmadıı gibi, büyüksevab olur. Zekâtta da böyledir. Kimse malını saymadan tahminen u kadar kumaım var, u kadarunum var diyerek çok zekât verse zekât vermi sayılmaz. Fakat zekât miktarını tesbit ettikten sonrane kadar çok verirse, çok sevab olur.

SUAL: Be yaındaki bir çocuk, be yaındaki bakasının bir çocuuna bir hediye verse neyapmaları lâzımdır? 

CEVAP Hediye zararlı bir ey deilse müsaade etmelidir. Velisinin izni ile verdirerek ihsan sahibi olmaa

alıtırmalıdır.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 191/361

 SUAL: Bali olmamı on yaındaki bir çocuun bize verdii hediyeyi almamızda mahzur

var mıdır? CEVAP Velisinin izni ile almakta mahzur yoktur.

SUAL: Kehribardan, gümüten yapılan tebihleri kullanmakta mahzur var mıdır?, 

CEVAP 

Mahzur yoktur.

SUAL: (Bir müterim iki kaset getirip doldurmamı söyledi. Birini doldurdum. Dolan kasetialdı. (Ötekini almaa gelince ikisinin de parasını veririm) dedi. Bir daha gelmedi. Rastladıımzaman (Parayı getir bantını al) diyorum. (Peki peki) diyor gelmiyor. Bendeki bandını kullanabilirmiyim? 

CEVAP Sizdeki bantını kullanabilir, hattâ bir bakasına da satabilirsiniz. Mal sahibi gelince farkını

ödersiniz.

SUAL: Pusulalı seccade aldım. Pusulasına itibar ederek namaz kılabilir miyim?  CEVAP Her ehrin ayar durumu bakadır. O ayara getirdikten sonra itibar edilir. Ancak pusula da

bozulabilir. ki tane pusula bulundurmak daha isabetli olur.

SUAL: Çocukların sünnet yarasının çabuk kapanıp iyilemesi için elektrikli havya ile damaruçları yakılarak kan akması durduruluyor. Mahzuru var mıdır? 

CEVAP Mahzuru yoktur.

SUAL: Gece yarısını her zaman hesap etmemiz zordur. Pratik bir usûl var mıdır?  CEVAP Gece yarısı günein batması ile doması arasındaki vaktin yansı kabul edilirse her ehirde

takvimlerde öle vaktini gösteren rakam gece yarısı sayılabilir. Meselâ Samsun'da 23 Temmuz günüöle 12.45 ise, o günün gece yarısı gecenin 12,45'idir. (ya'ni 0,45'dir.) Gece yarısı günein batmasıylesabahın girmesi arasındaki vaktin yarısı olarak hesap edilince bu saatten bir saat çıkarılır. Ya'niSamsun'da 23 Temmuzda gece 11.45 olur. Ya'ni 23.45'dir. Aaı yukarı pratik olarak böyle hesapedilir.

SUAL: htiyâç olunca inei öküz gibi çifte kouyoruz. Mahzuru olur mu? CEVAP nei öküz gibi çifte komakta mahzur yoktur. nek süt hayvanıdır. Öküz gibi kuvvetli olmaz.

htiyâç halinde koulabilir.

SUAL: Hattatlar, leylek eklinde besmele yazıyorlar, mahzuru var mıdır? CEVAP Mahzurludur.

SUAL: Spiral kullanmak caiz midir? Caizse gusle mani midir? CEVAP Caizdir. Gusle mani deildir. Doktorlar, ba'zı insanlar için mahzurlu olabileceini söylüyorlar.

Kullanan insan, mahzurunun olup olmadıını kendisi tesbit edebilir.

SUAL: Ablamın kızının kızları ve aabeyimin olunun kızları bana mahrem midir? CEVAP Evet onlar size mahremdir.

SUAL: Elleri arkaya balamakta mahzur var mıdır? CEVAP Tenhada olursa mahzuru yoktur. Balamamalıdır. Adete uymak iyi olur, edep olur.

SUAL: âfiîde ne zaman namazlar cem edilir? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 192/361

CEVAP afiî mezhebinde seferde ve yamurda iki namazı cem etmek caizdir. (Fetâvâ-i Remlî c.1,s.273;

El-fıkh-u alel-mezâhib-il erbe'a c.1,s.483) 

SUAL: Bir gayr-i müslim müslüman olunca bütün günahları afvolur mu? CEVAP Kur'ân-ı kerîmde, El Furkan sûresi, 70. âyet-i kerîmesinde buyuruyor ki:

(Îmân edip tevbe eden ve sâlih ameller i

leyenlerin günahlarını sevablara çeviririm. Allahüteâlâ günahları afvedici, acıyıcıdır.) (Hadîka C.1,S.228) Hazret-i Vah î müslüman olup, Peygamber aleyhisselamın yanına geldi. Peygamber aleyhisselâm

Vah  î radıyallahü anh'ı görünce, gözü önüne Hazret-i Hamza'nın parçalanmı hâli gelip, alamaabaladı. (Git, seni gözüm görmesin!) buyurdu. Hazret-i Vah  î korkudan titrerken, Cebrailaleyhisselâm gelerek Allahü teâlânın öyle buyurduunu bildirdi:

(Ey sevgili peygamberim! Bütün ömrünü puta tapmakla, kullarımı bana düman etmeeuramakla geçiren bir kâfir, bir kelime-i tevhid okuyunca, ben onu afvediyorum. Sen, amcanıöldürdü diye Vah îyi niçin afvetmiyorsun? O piman oldu. imdi sana inandı. Ben afvettim. Sende afvet!) 

Herkes, öldürülme emrini beklerken, Peygamber aleyhisselâm, (Kardeinizi çaırınız!) diyebuyurdu. Karde sözünü iitince, saygı ile çaırdılar. Peygamber aleyhisselâm, Hazret-i Vah îyeafvolduunu müjdeledi.

Yukarıdaki âyet-i kerîme ile bu hâdise, bir gayrî müslim, îmân etmekle ereflenince bütüngünahlarının afvedildiini ve günahları kadar da sevap kazandıını bildirmektedir. Îmânın ne kadarkıymetli olduu buradan da anlaılmaktadır. (Buhârî-yi erif; El-isâbe c.3,s.631) 

SUAL: Evlâtlık aldıım çocua, mecaz olarak bu benim olum demekte mahzur var mıdır? CEVAP Mahzur yoktur. Hakiki ma'na anlaılacak ekilde söylememelidir. Mecaz olarak söylenmezse

bakasının çocuunu kendi evladı olarak ilan etmek çok günahtır. (Tefsîr-i Kurtûbî) 

SUAL: Bazı arkadalar (Dünyaya ben kendi isteimle gelmediim için, dini hükümlerdenmes'ul olmam) diyorlar. Onlara ne cevap vermelidir? 

CEVAP Bir insanın dünyaya gelmesi ve ölmesi elinde deildir. (Ben domak istemiyordum, ölmek de

istemiyorum) demesi manasızlık ve mantıksızlık olur. Acıkan kimse, ben acıkmak istemiyorum demeside akılsızlık olur. stese de istemese de acıkacaktır. Bütün iler, irademizin dahilinde deildir. Bir köle,efendisine, (Ben kölelii istemiyorum, onun için senin hizmetini yapmam) diyemez. Bu bakımdan

(Dünyaya ben kendi isteimle gelmediim için, dinî hükümlerden mes'ul olmam) denemez. Böylesöyleyen arkadaa unları söyleyebilirsiniz:

Günah yapacaın zaman Allanın rızkını yeme! Rızkını yiyip de O'na isyan uygun olur mu? Allahaibâdet etmiyerek âsi olmak istiyorsan onun mülkünden çık! Mülkünde olup da O'na isyan etmek lâyıkolur mu? Ölürken ölüm meleine gücün yeterse (Canımı alma) de! Öldükten sonra Cehennemegötürürlerse (Ben gitmek istemiyorum) de! Kim dinler? O halde her eye mâlik olan kudret sahibiAllahü teâlaya isyan etmek kula yakımaz. (Usûl-ü Serahsi c.l,s.l00) 

SUAL: Tenasüh nedir. Böyle bir eyin aslı var mıdır? CEVAP Tenasüh diye, insan ruhunun, kendi bedenine gelmeden önce, baka bedene tealluk etmesine

deniyor. Böyle bir eyin aslı yoktur. Ya'ni tenasüh diye bir ey yoktur. (Fetâvâ-i Harameyn s.7;  bniÂbidîn c.3,s.272) 

SUAL: Bir icmayı, daha sonra gelen âlimlerin icması deitirebilir mi? CEVAP Fıkıh bilgisinin dört kaynaına (Edille-i er'iyye) denir. Bunlar, Kitab, Sünnet, cma ve Kıyastır.

cma, Selef-i salihin'in sözbirliine denir. Eshâb-i kirama ve bunlardan sonraki asırda gelen müctehidâlimlere (Selef-i salihin) denir. cmayı inkârın küfür olduu bildirilmitir. Bu bakımdan selef-i salihininicmasına karı gelinmez, deitirilmez. (Dürr-ül-muhtâr, Kadılık bahsi; Mir'ât-ül-usûl s.228) 

SUAL: ri yarı olduum için bir seferde üç bardak su içiyorum. Her bardaı bir nefesteiçmekte mahzur var mıdır? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 193/361

Pepee içilirse mahzuru yoktur. Suyun vücuda zarar vermemesi için yava yava ve süzerekiçmelidir. (ir'a-tül-islâm s.280) 

SUAL: Menkıbenin birinde Hazret-i Alinin namaz kılarken ayaındaki oku çıkardıkları haldehaberi olmuyor. Baka bir menkıbede ise, Peygamber aleyhisselâmın kendisine eski hırkasınımı, yoksa yenisini mi vereceini düünüyor. ki menkıbe arasında bir tezat yok mudur? 

CEVAP nsanın her hali aynı olmaz. Zamanlar, vak'alar ayrı olunca tezat olmaz.

SUAL: Allahü teâlânın ve Peygamber aleyhisselâmın isimlerini söylerken ta'zim ifade edenbir kelime kullanmak farz mıdır, sünnet midir? 

CEVAP Allahü teâlânın ismini söyleyince, iitince ve yazınca her defasında (Sübhanallah),

(Tebarekallah), (Celle-celâlüh) veya (Teâlâ) gibi saygı sözlerinin birini söylemek, yazmak vâcibdir.Resûlullahın ismini iitince salevât söylemek ise, ömründe bir kerre vâcibdir. Her iitince söylemeksünnettir. (Bezzaziyye) de, Kitabül kerahiyyenin ibâdet faslında diyor ki: (Kitapta devamı yok.)

SUAL: Nezle olan sabretse de sevab kazanamaz diyorlar. Aslı var mıdır? CEVAP Böyle bir eyin aslı yoktur. Her zahmete sabreden sevab kazanır.

SUAL: Üniversite imtihanlarına hazırlanıyorum. Tahsil yapmazsam meslek sahibi olmamzor. Fakirim, Din kitablarını da çok seviyorum, hangisine aırlık vermem uygun olur? 

CEVAP Bütün kuvvetinizle imtihanlara hazırlanmanız uygun olur.Dininizi korumak için, istikbalinizi kurtarmak arttır. Çünki, (fakirlik küfre sebep olur.)

buyurulmutur. Bir insan isterse din ve dünya ilerini beraber yürütebilir. Dinimizin emir ve yasaklarınauyanın dünya hayatı da çok düzenli olur. imdilik namazınızı kılar, orucunuzu tutar ve lüzumlu dinbilgilerini örenirsiniz. Örenmez, hasta olursanız farzları da yapmanız zorlaır. (Risâle-i Kueyrîyyec.2,s.545) 

SUAL: Hazret-i Ebu Bekirin, vücudunun çok büyük olması ve Cehenneme girecekinsanların yanmaması için dua etmesi, yalnız günahkâr müslümanlar için midir, yoksa gayrimüslimler de dahil midir? 

CEVAP Gayri müslimler de dahil, bütün insanlar için dua etmitir.

SUAL: Gazetenizde kuponla ba'zı kitaplar hediye ediyorsunuz. Gazetenizin verdii,verecei kitaplar hakkında biraz bilgi verilmesini rica ediyoruz! 

CEVAP Gazetemizin kupon ile verdii kitapların ba'zıları unlardır:l— FÂDEL BLGLER: Bu kitabın içinde altı tane kitap vardır: l — Fâideli Bilgiler: Ahmed Cevdet Paa tarafından te'lif

edilmitir. Lüzumlu fâideli bilgileri ihtiva etmektedir. 2— Ehl-i Sünnet 'tikâdı: Tek doru yolun neolduunu ve dalâlet fırkalarını bildiren özlü bir eserdir. 3— mâm-ı A'zam Ebû Hanîfe: mâm-ı Â'zamhazretlerinin üstünlüünü ve menkıbelerini anlatmaktadır. 4 — Vehhâbilik ve Vehhâbîler: Vehhâbîlikhakkında mu'teber kitaplardan toplanmı kıymetli bir eserdir. 5— Din Adamı Bölücü Olmaz: Dinadamı olarak ortaya çıkan Mısırlı Reit Rıza isimli birinin, hak mezheblerin kaldırılmasını hedef alaniftiralarına karı, hakîkî slâm âlimlerince verilen kıymetli cevapları ihtiva etmektedir.

6— Doruya nan, Bölücüye Aldanma: Dinde reform yaparak, dini kendi kafalarına uydurmak

isteyen birkaç din câhilinin sinsice saldırılarına karı, slâm âlimlerinin kitaplarından toplanan deerlicevaplardır.

2—  HAK YOLUN VESKALARI: Altı eser bir aradadır, l— Hak Yolun Vesikaları: Abdullah Süveydî hazretlerinin iîler arasındaki

ayrılıın giderilmesini bildiren (Hucec-i kat'iyye) kitabının tercümesidir. 2— Redd-i Revâfıd: mâm-ıRabbani hazretlerinin iîler hakkındaki incelemesini ihtiva eden ilmî bir eserdir. 3— Tezkiye-i Ehl-iBeyt: Ehl-i Beytin üstünlüünü bildirmekte ve Hüsniye isimli kitaptaki iftiralara cevap vermektedir. 4 —Birleelim ve Sevielim: slâmiyyeti içten yıkmak isteyen, Eshâb-ı kiramın büyüklerine saldıran ve busuretle bölücülük yapanlara karı, slâm âlimlerinin kitaplarından nakiller yapılarak lüzumlu cevaplarınverildii, birlememiz ve sevimemiz lâzım geldiini bildiren kıymetli bir kitaptır. 5— mân ile Ölmek

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 194/361

çin Kardeim, Ehl-i Beytle Eshâbı Sevmelisin: Ehl-i Beyti ve Eshâb-ı kiramı sevmeninehemmiyetini bildirmektedir. 6- Eyyühel-Veled tercemesi. Imâm-ı Gazali hazretlerinin bir nasihatidir.

3—  HERKESE LÂZIM OLAN MÂN: Dokuz eser bir aradadır: l — Herkese Lâzım Olan mân: Evliyanın büyüklerinden mevlânâ Halid-i

Badadî hazretlerinin îmânın esaslarını bildiren kıymetli bir eserdir. 2— . Yahya Münirî hazretlerininkıymetil bir mektubu 3 — Allah Vardır ve Birdir: Allahü teâlânm varlıını ve birliini çeitli vesikalarlabildiren bir eserdir. 4 — Müslümanlık ve Hıristiyanlık 5— Kur'ân-ı kerîm ve nciller: Kur'ân-ı kerîmlebugünkü incilleri ilmî ekilde inceleyen bir kitaptır.

6— Peygamberimiz ve mu'cizeler:Peygamber

aleyhisselâm ile mu'cizelerini anlatan kıymetli bir kitaptır. 7— slâm dini ve dier dinler: slâmiyyetive dier dinleri vesikalarla anlatan bir kitaptır. 8 — Peygamberlik nedir: Peygamberliin ne olduunuve nasıl inanılacaını bildiren kıymetli bir eserdir. 9 — Bir Din câhiline Cevab: slâmiyyeti bilmeyipyanlı anlatan din câhillerine verilen kıymetli cevapları ihtiva etmektedir.

4- SLÂM AHLÂKI: Üç eser bir aradadır: l — slâm Ahlâkı: yi bir müslümanın nasıl olması icap ettiini anlatan çok

ehemmiyetli bir kitaptır. 2— Cennet Yolu lmihâli: Mızraklı lmihâl de denir, îmân ve itikâd, ibâdet veslâm ahlâkından bahseden kıymetli bir din kitabıdır. 3— Ey Oul lmihâli: Çocukların bile kolaycaanlıyabilecei özlü bir ilmihâl kitabıdır.

5—  ESHÂB-I KRAM: çinde üç kitap vardır, l — Eshâb-ı kiram: Peygamber aley-hisselâmın faziletli arkadalarının

üstünlüklerini ve onlara dil uzatanların felâkete dütüklerini bildiren kıymetli bir eserdir. 2—Müslümanların ki Göz Bebei: Hazret-i Ebû Bekr ile Hazret-i Ömer'in üstünlüklerini ve dinehizmetlerini anlatan deerli bir kitaptır. 3—slâmda lk Fitne: Müslümanların arasına ilk fitneyisokanları anlatmaktadır.

6—  KIYAMET VE ÂHIRET: çinde iki kitap vardır: l — Kıyamet ve Âhıret: mâm-ı Gazâlî hazretlerini, kıyamet hallerini bildiren

bir eseridir. 2— Müslümana Nasihat: Müslümanların yabancıların sapık fikirlerine aldanmamaları içinnasıl inanmaları gerektiini bildiren mühim bir eserdir.

7—  MÜJDEC MEKTUPLAR TERCEMES: Büyük slâm âlimi mâm-ı Rabbani hazretlerinin kendi zamanındaki tanınmı din ve fen

adamlarına yazdıı kıymetli mektupların toplanmı hâli olup, Kur'ân-ı kerîmden ve hadis-i eriflerdensonra en kıymetli din kitabı olduu bildirilen müstesna bir eserdir.

8—  NAMAZ KTABI: Abdest, gusûl ve namaza ait bütün hükümleri anlatan, namaz sûrelerini ve Türkçe açıklamaları

bildiren, her müslümana lâzım olan bir ilmihâl kitabıdır.9—  SEÂDET- EBEDYYE: Altı yüze yakın slâm âliminin eserlerinden bal misâli süzülerek meydana getirilen günümüzün en

kıymetli eserlerindendir.Bu eserlerden baka, mâm-ı Gazâlî hazretlerinin dünyaca mehur (hyâ-ul ulûm)u, Altı parmak

adıyla mehur (Peygamberler Tarihi), (Osmanlı Padiahları), (Modern Matematik) kitaplarıyayınlarımız arasındadır.

SUAL: Gazetenizi severek okuyorum. Bir arkada, gazetemizdeki (efaat Ya  Resûlallah)isimli bir iiri göstererek böyle söylemek doru deildir. Çünkü (efaat edicilerin efaati onlarafaide vermez) diye bir âyet-i kerîme bulunduunu söyledi. Ben de (Bir Bilene Soralım) sütununayazarız. Bilenin cevabına göre hareket ederiz, dedim. Cevabınızı bekliyoruz. 

CEVAP Evet, Kur'ân-ı kerîmde böyle bir âyet-i kerîme vardır. Bu âyet-i kerimenin efaat yapılacaını

gösterdiini, slâm âlimleri bildirmektedir. Arabî bilen bir kimse, Kur'ân-ı kerîmden ma'na çıkarmaakalkıırsa, böyle yanlı ve hattâ ters ma'na çıkarıp, doru yoldan kayar. Kendini gerçek müslümanzannederek doru müslümanlara leke sürmee çabalar. Arabîyi bir çok kâfirler iyi bildikleri halde

Kur'ân-ı Kerîmi anlıyamadıkları için îmânla bile ereflenememilerdir.Müddessir sûresinin 48.âyet-i kerîmesini slâm âlimleri, (efaat etmelerine izin verilenler,

kâfirlere efaat ederlerse, efaatleri onlara faide vermez.) diye açıklamılardır. Böyle olduunubildiren hadis-i erifler (Tefsir-i Mazharî) de yazılıdır.

Çeitli hadis-i eriflerde Peygamber aleyhisselâmın mü' minlere efaat edecei bildirilmitir.Bunlardan ba'zıları unlardır:

(Ümmetimden Ehl-i  beytimi sevenlere efaat edeceim) hadis-i erifini Hatib-i Badadîbildiriyor.

(Ümmetimden büyük günah iliyenlere efaat edeceim.) Müsned-i mâm-ı Ahmed bildiriyor.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 195/361

(Esbabıma dil uzatanlardan baka herkese efaat edebilirim.) Deylemî (Müsned) de bildiriyor.(Kıyamet günü, mezardan önce çıkan ben olacaım ve önce efaat eden ben olacaım.)

hadîs-i erifi Mektubat-ı Rabbânî'de bildirilmektedir.(efaatıma inanmıyan, ona kavuamaz.) (ir'atülislâm erhi(Sünnetimi elinden kaçıran kimseye (Ya'ni douta malik olduu îmânını bırakana, müslüman

olmayana) efaatim haram oldu.) hadîs-i erifi Ahmed ibni Kemal Efendinin Kırk Hadis kitabındaaçıklanmaktadır.

(Kabrimi ziyaret eden kimseye efaat etmek bana vâcib oldu.) (Buhari, Müslim) debildirilmektedir.

efaatle alâkalı hadis-i erifler çoktur. (Milel-Nihal) kitabı, S.67'de diyor ki:(Resûlullahın efaat edeceine ve kiramen kâtibin meleklerine ve Cennetteki rü'yete

inanmıyan kimsenin arkasında namaz kılınmayacaı (Hülâsa) da yazılıdır.) slâm âlimleri bildiriyor ki, kıyamet günü, her peygamber efaat edecektir. Sonra ehidler, sonra

sâlihler, sonra Kur'ân-ı kerîmi tecvid ile teganni etmeden ve Allah rızası için okuyan hafızlar ve küçükçocuklar efaat edecektir. Böyle olduunu bildiren hadis-i erifler, (Kurtubî tezkiresi) muhtasarında ve(Birgivî vasiyetnamesi) nde yazılıdır.

Bu beyanlardan sonra (efaat ya Resûlallah) demenin mahzuru olmadıı bilakis lâzım olduuanlaılmaktadır.

SUAL: Birkaç çocuumuz var. Babaları iiyle megul olduu için çocukların terbiyesiyleilgilenemedi. Ben de fazla bir ey bilemediim için çocukları istenildii gibi yetitiremedik. Neyapmamız lâzımdır? 

CEVAP Çocukların terbiyesi de mühim vazifelerden birisidir. Hiç bir baba, iim var diye çocuklarını terbiye

etmekten kaçamaz. ini bahane edemez. Çalıması i de, çocukları terbiye etmesi i deil midir?Anne ve baba imkânları nisbetinde çocuklarının terbiyelerinden mes'uldür.

Dinimizin temeli, îmânı, farzları ve haramları örenmek ve öretmektir. Gençlere bunlaröretilmedii zaman, slâmiyet yıkılır, yok olur. Allahü teâlâ, Müslümanlara, benim emirlerimi, bildiriniz.Öretiniz, diyor ve yasak ettiim haramları bildiriniz ve yapılmasına razı olmayınız diyor.

Evlâd, ana baba elinde bir emanettir. Çocukların temiz kalbleri kıymetli bir cevher gibidir. Mum gibiher ekli alabilir. Küçük iken hiçbir ekle girmemitir. Temiz bir toprak gibidir. Temiz topraa hangitohum ekilirse onun meyvesi hâsıl olur. Çocuklara îmân, Kur'ân ve Allahü teâlâ'nın emirleri öretilir veyapmaa çalıılırsa din ve dünya saadetine ererler. Bu saadette anaları babaları hocaları da ortakolur. Eer bunlar öretilmez ve alıtırılmaz ise bedbaht olurlar. Yapacakları her fenalıın günahı ana,baba ve hocalarına da verilir. Allahü teâlâ Tahrîm sûresinin altıncı ayetinde (Kendinizi ve evlerinizde

ve emrlerinizde olanları ateden koruyunuz!) buyuruyor. Bir babanın, evlâdını, Cehennemateinden koruması, dünya ateinden korumasından daha mühimdir. Cehennem ateinden korumakda, imânı, farzları ve haramları öretmekle ve ibâdete alıtırmakla, dinsiz ve ahlâksız arkadalardankorumakla olur. Bütün dinsizliklerin ve fenalıkların baı, fena arkadatır.

O hâlde, her Müslümanın en mühim vazifesi, evlâdına slâmiyeti ve Kur'ân-ı Kerîmi öretmektir.Evlâd büyük nimettir. Nimetin kıymeti bilinmezse elden gider. Bunun için (Pedagogie) yani çocukterbiyesi, slâm Dinin'de, çok kıymetli bir ilimdir. (Kimyâ-i Se'âdet s.444; hyâ-ul-ulûm c.3,s.67) 

SUAL: Ya Rabbi, bana rahmet kapısını aç, demekte mahzur var mıdır?  CEVAP Rabia-ı Adviyye hazretleri, böyle dua eden birisine (Allahü teâlânın rahmet kapısı imdiye

kadar kapalı mı idi de, imdi açılmasını istiyorsun?) demitir.Rahmetin çıkı kapısı her zaman açık ise de, giri kapısı olan kalbler, herkeste açık deildir.

Bunun açılması için dua etmek lâzımdır. Bu ma'nada dua etmekte mahzur yoktur. (Rıyâd-un-nâsıhîn

s. 171) 

SUAL: Bizim mahalledeki camide her sabah namazından sonra cemâ'at birbiriyle müsâfehaediyorlar. Mahzuru var mıdır?

CEVAP Bayram günleri camilerde müsâfeha ederek bayramlamak ve namazlardan sonra âdet etmeden,

ara sıra müsâfeha etmek caizdir. (bni Âbidîn) beinci cildde istibra kısmında buyuruyor ki:(Camide her namazdan sonra birbiri ile müsâfeha etmek bid'attir, acemlerin âdetidir.)  

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 196/361

SUAL: Ekin biçerken, biçer-döerin eksozundan çıkan kıvılcım, tarla sahibinin mahsûlününbir kısmını yaktı. Bunu benim ödemem gerekir mi? 

CEVAP Bir kast olmadıkça ödemek gerekmez.

SUAL: Kadınlar ev içinde ve ev dıında çalımaa mecbur mudur? CEVAP Kadınların ev içinde ve ev dıında çalımaa mecbur olmadıına dair

(bni Âbidîn)

de kâfima'lûmat vardır. Fakat kolay bulmamız ve kolay anlamamız için HLÂS A..nin dokuz numaralıyayınının 542. sayfasında (slâmiyyet ve Kadın), ve 709. sayfada (slâmiyyetde Kesb ve Ticaret)yazısının son sayfasını (713. sayfayı) okumanız iyi olur.

bni Nüceym hazretleri, (Bahr-ür-râık) kitabında diyor ki:(Erkein hanımına nafakayı temlik etmesi, ya'ni eline vermesi farzdır. Hanımın aldıı nafaka

mülkü olur. Bunu satabilir. Memleketin âdetine göre, kadına lâzım olan gıda, elbise ve eveyasının hepsi nafakaya dahil olur. Erkein bunları getirmesi lâzımdır. Lâzım olan eylerinkadında bulunması, bunların nafakadan dümesine sebep olmaz. Kadın kendi malınıkullanmaa zorlanamaz. Kullanırsa kocası bunların parasını hanımına öder. Her eyi erkeingetirmesi lâzımdır. Kadını çalııp kazanmaa zorlaması haramdır.) 

SUAL: Camide otururken bir kadın, ben Hanefîye göre amel ediyorum. Fakat diermezheblere de uyarak daha fazla sevâb kazanıyorum, dedi. Böyle bir ey yapmanın mahzuruvar mıdır? 

CEVAP Hanefî mezhebine göre amel eden bir kimse, dier üç mezhebin kavilleri ile de amel etmesi

müstehabtır, iyidir. Fakat dier mezheblerin hükümlerini bilmek çok zordur. Fakat bilinenlerle ameletmek iyidir. Meselâ hanefî bir erkek, yabancı bir kadına dokununca veya bir kadın yabancı bir erkeedokununca yeniden abdest alması müstehabtır. (Mizân-ül-kübrâ c.1,s.42) 

SUAL: Gazetenizde, slâm alimleri, beni srail peygamberlerine benzetilerek öüldü.Halbuki ba'zısı, böyle bir övmenin caiz olmadıını, bu hususta bildirilen hadislerin uydurmaolduunu söyledi. Açıklamanızı bekliyorum. 

CEVAP (Ümmetimin âlimleri, srail oullarının Peygamberleri gibidir) hadîs olduunu mâm-ı Yâfi'î,

(Ner-ül-mehâsin) kitabında ilmin kıymetini anlatırken bildiriyor. Birçok kitâblar da, meselâ mâm-ıRabbani hazretlerinin (Mektûbât)ının, üçüncü cildinin yüzyirmibirinci mektubunda ve (Letâif-ül-minen) kitabı baında açıkça yazılıdır. Abdülganî Nablüsînin (El-hâmilü fil-fülk) kitabında da yazılıdır. Bu

kitâb, Süleymâniyye kütübhânesinin (Es'ad efendi) kısmında (3606) numarada vardır.Peygamber aleyhisselâm, Miraca giderken Musa aleyhiselâmla görütüünde, yukarıdaki hadis-i

erif hakkında ma' lumat istiyor. Peygamberimiz de mâm-ı Gazali hazretlerini çaırıyor. Musaaleyhisselâm, mâm-ı Gazali hazretlerine soruyor:

 — Adın ne senin? — Muhammed bin Muhammed bin Muhammed Gazali.  — Ben sana sadece ismini sordum, sen baban ile dedenin isimlerini söylemekteki maksadın

nedir? — Cenâb-ı Hak, sana (Ya Musa elindeki nedir?) diye sorduu zaman sen âsâ deyip bırakmadın.

Âsâ ile ne i yaptıını anlattın. Maksadın Cenâb-ı Hak ile yaptıın sohbette fazla bulunmak. Ben desenin gibi u'lül azm bir peygamberle daha fazla sohbette bulunabilmek için ta dedemin ismini desöyledim. (Tefsîr-i Rûh-ul-beyân c.2,s.568) 

NAMAZ 

Bütün ibâdetler rıza-i ilâhiye kavumak için bir vâsıtadır. Namaz da bir ibâdet olduu halde dieribâdetlerden farklı olarak gaye olmutur. Bu bakımdan namazın oruçla da irtibatı vardır. Oruçtuttuumuz bu ayda, namazı da doru kılmaa çalımalıyız!

Hadis-i eriflerde buyuruldu ki:(Dininizin baı namazdır.) (Edeb ve erkânına riayet edilerek kılınan namaz, Allahü teâlânın honut olduu bütün

amellerin en efdalidir. Yer ve göün nurudur. Bedenin kuvveti, rızkın bereketidir. Duanınkabulüdür. Ölüm melei ile insan arasında efaatçidir. Kabirde ıık, Münker ve Nekir'e cevaptır.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 197/361

Kıyamet günü gölgedir. Cehennem ateine siperdir. Sıratı yıldırım gibi geçiricidir. Cennetinanahtarıdır. Cennette baa taçtır.) 

(Hırsızların hırsızı, namazından çalandır. Ya'ni namazın erkânını tamamiyle eda etmeyen,rükû ve secdelerini hakkıyle yerine getirmeyendir.) 

(Mü'min kul, namazını eda ederken, o namazın rüku ve secdelerini ve dier rükünlerini iyitamam eylerse, o namaz nurlu olur. Melekler o namazı göe çıkarırlar. O namaz da sahibinehayır dua ederek der ki: 

"Allahü teâlâ, beni muhafaza etti

in gibi, seni muhafaza etsin!" 

Namazı güzel tamam eylemezse o namaz karanlık olur. Melekler beenmeyip bu namazıgöe iletmezler. Namaz da kendini kılana beddua ederek der ki: 

"Beni zayi ettiin gibi, Allahü teâlâ da seni zayi etsin!" Kötülükler yayıldıı zaman islâmın emirlerine yapıan ve be vakit namazı cemaatle kılanın

amel defterine her gün yüz ehid sevabı yazılır.) Namaza durmak istenince, önce dünya düüncelerini, Allahü te'âlâdan gayri her eyi hatırından

çıkarıp, Rabbimizin azametini göz önüne getirmee çalımak lâzımdır. Namaz âlemlerin Rabbininhuzuru ve Peygamber Efendimizin mi'râcı olunca, ona çok ehemmiyet vermek gerekir.

Hadis-i erifte (Namazın ancak gönül hazır olduu yeri yazılır, dieri yazılmaz.) buyurulduuiçin, namazları cemaatle kılmaa devam etmelidir. Çünkü cemaatten her birinin gönlü hazır olduuyerler toplanırsa, belki bir kâmil namaz olup Allahü teâlânın dergâhına yükselir veya cemaatten birininnamazı kabul olursa, onun hürmetine dierlerinin de namazı kabul olur.

mâm-ı Gazâlî hazretleri, (Hangi namaz, gönül hazır olmayarak gafletle kılınırsa, rahmetindenziyâde cezası yakındır.) buyurmaktadır. O halde Allahü teâlânın gördüünü bilerek dikkatle, edeb veartlarına uyarak kılmaa çalımalıdır. bni Abbas hazretleri buyuruyor ki:

(Mânasını düünerek huzur ve huu ile kılınan iki rek'at namaz, gafil kalb ile akamdansabaha kadar kılınan namazdan daha hayırlıdır.) 

Hetam-i Esam hazretleri öyle buyuruyor:(Vakit yaklaınca sünnete uygun ekilde güzelce abdestimi alırım. Namaz kılacaım yere gider,

oraya otururum. Aklımı baıma toplar sonra namaz için ayaa kalkarım. Kâbeyi iki kaım arasına,Sırat'ı ayaklarımın altına, Cenneti saıma, Cehennemi soluma alır, Azrail aleyhisselâmı tepemdekabul ederek ömrümün son namazını kılıyorum derim. Korku ve ümit ile huzur-u Rabbül âleminedururum. Aır aır ve mânasını düünerek Kur'ân-ı kerimi okurum. Tevazu ile rükû'ya gider, huu ilesecdeye kapanırım. Namazımı ihlâs ile kılarım. Ondan sonra da acaba kabul oldu mu diye korkuiçinde hareket ederim.)

ORUÇLARDA NÎYYET 

Orucun farzı üçtür.1- Niyyet etmek,2- Niyyeti ilk ve son vakti arasında yapmak,3- Tan yerinin aarmasından günein batmasına kadar, orucu bozan eylerden sakınmaktır.Niyyetin yeri kalbdir. Bütün niyyetleri kalb ile yapmalıdır. Kalb, hazır olmadan dil ile niyyet etmek

sahih olmaz. Aksine bir kimse, öle namazını kılarken, kalben de öleyi kıldıını düünerek dil ile deikindi namazına niyyet etse, niyyeti sahih olur. Kalbi hazır olmadan dil ile söylemek sahih olmaz. Bütünâlimler, kalb ile niyyet edilmesini art komulardır. Ba'zı âlimler de kalb ile niyyet ettikten sonra dil ilede niyyet edilmesinde mahzur görmemilerdir. Alimlerin hepsine uyabilmek için kalb ile niyyetetmelidir. Kalb ile niyyet demek, hangi namazı kıldıını, hangi orucu tuttuunu bilmek demektir.

Orucun ikinci farzı, niyyetin ilk ve son vaktini bilmektir. Bir gün evvel günein batmasından, oruçgünü dahve zamanına kadar kalb ile niyyet edilmi olmalıdır.

Dahve vakti, oruç müddetinin yarısıdır ki, öleden bir saat kadar evveldir. Bir kimse, sahura

kalkamasa, güne doduktan sonra uyansa, öleye bir saat kalıncaya kadar niyyet ederse, niyyetisahih olur. Bir kimse, gece yatıp öle ezanı okununcaya kadar uyuya kalsa uyandıktan sonra niyyetetse niyyeti sahih olmaz. Nafile oruca niyyet vakti de Ramazan orucu gibidir. Ramazan orucuna hergün için ayrı ayrı niyyet etmek lâzımdır.

Niyyetin ilk vakti, bir önceki gün günein batmasından sonra balar. Bunun için akam iftarederken yarınki Ramazan orucuna da niyyet edilmesi münasip olur. Her akam iftar ederken yarınkiRamazan orucuna da niyyet etmelidir. Ba'zıları niyyet ettikten sonra yemek yenmez diyorlar. Böyle bireyin aslı yoktur. Niyyet edilsin veya edilmesin imsak vakti bitinceye kadar yiyip içmekte mahzuryoktur.

Ramazan ve nafile oruçlarda niyyetin son vakti dahve zamanına, ya'ni öleye bir saat kalıncayakadar olduu halde kaza ve kefaret oruçlarında fecre kadar niyyet edilir. Fecrden sonra niyyet edilmez.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 198/361

Bunun için bütün oruçlara bir gün önce akam vakti iftar edilirken niyyet edilmelidir. Oruç için sahurakalkılması da niyyet demektir. Çünkü niyyet yapacaı iin ne olduunu bilmek demektir. Sahura kalkankimse, yarın oruç için yemek yediini biliyorsa niyyet etmi olur.

Bir kimse, kaza orucuna fecrden sonra, ya'ni sabah namazının vakti girdikten sonra niyyet etseniyyeti sahih olmaz. O gün oruç tutarsa nafile olmu olur. Bozarsa kazası lâzım gelir. Çünkübalanılmı bir ibâdet yarı bırakılmaz.

Nafile oruç için, yarın u i  öyle olursa oruç tutarım, olmazsa tutmam diye iki niyyetli bir oruçsahih olmaz.

ORUCU BOZMAYAN EYLER 

1- Ramazan-ı erifte veya kaza, keffaret, adak ve nafile oruçlarda oruçlu olduunu unutarak yiyipiçmek.

2- htilâm olmak.3- Tentürdiyot ve ya sürünmek ve sürme çekmek. (Bunların rengi, kokusu tükrükte, idrarda belli

olsa bile orucu bozmaz.)4- Gıybet etmek. (Gıybet orucu bozmaz ise de sevabına mânidir.)5- stemiyerek aız dolusu kusmak.6- steyerek, zorlayarak biraz kusmak.7- Kulaına su kaçmak.8- Azından, burnundan, boazına toz, duman ve sinek kaçmak.

9- Oksijen gazı tüpü île sun'î hava verilmek.10- Bakalarının içtii sigaranın dumanı sakındıı halde azına burnuna girmek.11- Azını yıkadıktan sonra, azında kalan yalıı tükrük ile yutmak.12- Gözüne ilâç koymak.13- Di çukuruna ilâç koymak. (Tadı boazında duyulsa bile bozmaz.)14- Yutmadan yemein tadına bakmak.15- Çiçek ve kolonya koklamak.16- Dileri arasında sahur vaktinden kalan nohuttan küçük eyi yutmak.17- Gelen kusuntunun geri gitmesi.18- Orucu bozmaa niyyet edip de bozmamak.19- Di çektirmek.20- Di çıkartınca gelen kanı tükürmek. Yahut tükrükten az ise yutmak da orucu bozmaz.21- Arı sokmak.

ORUÇLUYA MEKRUH OLAN EYLER 

1- Herhangi bir eyin tadına bakmak.2- Sakız çinemek, (Çiklet sakız gibi deildir, orucu bozar)3- Serinlemek için yıkanmak. (Çünkü böyle bir hareket ibâdet hususunda ıstırap göstermek

demektir.)4- Zayıf düme ihtimali varken kan aldırmak.

ORUÇ KAZASI 

Arka arkaya olduu gibi, ayrı ayrı günlerde de, bir gün için, bir gün oruç tutmaktır. Aralıklı tutarken,araya baka Ramazan gelirse önce Ramazanı tutmalıdır.

htiyâr olup, ölünceye kadar Ramazan orucunu veya kazaya kalmı oruçlarını tutamıyacak kimse

ve iyi olmasından ümit kesilen hasta zengin ise, her gün için bir fıtra miktarı, ya'ni 1750 gram budayveya un veya kıymeti kadar altın veya gümü para, bir veya birkaç fakire vermelidir. Ramazanınbaında veya sonunda toptan hepsini bir fakire de verebilir. Sonradan kuvvetlenirse, Ramazanoruçlarını ve kaza oruçlarını tutması lâzımdır.

ORUÇ KEFFARET NEDR? 

Keffaret, Ramazan ayının hürmet perdesini yırtmanın ya' ni Ramazan orucunu bile bile bozmanıncezasıdır. Oruç kefareti için ard arda altmı gün oruç tutmak lâzımdır. Altmı gün sonra tutmadıı

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 199/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 200/361

acizliimden sabredemiyorum) diyerek bir âh çekti. Bu âhtan neredeyse ev yanacaktı. Bir sesduyuldu.

(Ey Rabia, istersen dünya ni'metlerini üstüne saçayım. ster benim gamımı alayım. Çünkübenim gamım ile dünya bir arada bulunmaz.) 

Bu sözü iitince dünyanın kötü eylerinden tamamen kesildi. Ve öyle dua etti:(Yâ Rabbi, beni kendinle megul eyle ve senden alıkoyacak ilere beni bulatırma!) 

FADEL LM 

akîk-ı Belhî hazretleri, talebesi Hatim-i Esama sordu:- Kaç senedir benden ilim tahsil ediyorsun? - Otuz üç senedir.- Neler istifâde ettin? - Sekiz ey istifade ettim.-  Ben ömrümü sizin yolunuzda, sizlerin tâlim ve terbiyenizde harcadım. Sen ise sadece

sekiz ey istifâde ettiini söylüyorsun! - Evet Üstadım, dorusunu isterseniz sekiz ey istifâde ettim.- Nedir bu sekiz ey? - Birincisi) halka baktım, herkes kendine bir arkada, bir dost seçmi. Herkesin dostu, kabre

kadar arkada oluyor. Definden sonra çekip geliyor. Düündüm, ben öyle bir dost bulmalıyım ki,devamlı arkadaım olsun, kabirde de beni yalnız bırakmasın. Böyle bir arkada ise ancak sâlih amel

olurdu. Ben de onu seçtim.- Güzel seçmisin. Dierlerini de söyler misin? - kincisi, halka baktım, çou nefsi hevâsına esir olmu. Halbuki Kur'ânı kerîmde, nefsini hevâ ve

hevesden alıkoyan kimsenin yerinin Cennet olduu bildirilmektedir. Kür'ân-ı kerîmin hak olduunubildiim için nefsi emmâreye muhalefet ettim. Ona esir olmadım, onunla mücadele edip Hakkın emrineboyun emek mecburiyetinde bıraktım. Nefsim kötülük ileyemez hâle geldi.

- Allah seni mübarek etsin! Üçüncüsünü de söyle! - Üçüncüsü, halka baktım, dünyanın fâidesiz megalesi içine boulmu, didinip duruyorlar. Bir

ey kazandık zannederek onunla seviniyorlar. Halbuki Kur'ân-ı kerîmde, insanların kazandıkları nekadar çok olursa olsun tükenecei, fakat Allahın indindekilerin ise bakî olduu bildirilmektedir.Senelerdir kazandıklarımın tükenmemesi için, âhıret azıı olarak hep bâki kalmak üzere Allahın indineemanet ettim. Ya'ni dine hizmet eden müesseselere ve dier hayır hasenata verdim.

- Çok güzel etmisin, dördüncüyü de söyle! - Dördüncüsü, halka baktım, kimisi erefi akrabasının çokluunda görüyor, kimisi kibirlenmekle

eref sahibi olacaını zannediyor, kimisi sülâlesi ile iftihar ediyor. Halbuki Kur'ân-ı kerîmde enereflilerin, takva sahibleri olduu bildirilmektedir. Ya'ni bütün haramlardan kaçarak Allahın emrineuymaktır. (Takva sahibi kimse, Allahın emirlerine uyduu için günah ilemez. Devletininkanunlarına uyduu için suç ilemez. Vatanını, milletini, bayraını sever. Herkese iyilik eder.Kimseye zararı dokunmaz. Din ve fen bilgilerini örenerek insanlıın saadeti için çalıır.) Ben detakva sahibi olmayı seçtim.

- Çok güzel yapmısın. Beinciyi de söyle!..- Beincisi, halka baktım, ba'zısı mal ve makam sevgisi yüzünden birbirine haset ve

buzediyorlar. Halbuki Kur'ân-ı kerîmde taksimatın ezelde sabit olduunu ve bunu kimsenindeitirmee gücünün yetmiyeceini bildiim için hiç kimseye haset etmedim. Hak teâlânıntaksimatına razı oldum. Kimseye buzetmeden helâlinden kazanmaa çalıdım.

- Ne iyi yapmısın ve ne iyi söylüyorsun. Altıncısını da söyle!- Altıncısı, halka baktım, ba'zıları nefsânî garaz ve eytanî vesveseler yüzünden birbirine

dümanlık ediyor. Halbuki Allahü teâlâ, "eytan sizin dümanınızdır." buyuruyor. eytanı kendime

düman bildim. Onun hilesine dümemee çalıdım. Allahın emrine uyarak doru yolda yürümeegayret ettim.- Güzel etmisin ey Hatim. Yedinciyi de söyle!- Yedincisi, halka baktım. Ba'zısı dünyevî ihtiyâçlarını kazanmak için nefsine esir düerek haram

ve üpheli eylerden kaçamıyorlar. Allahın benim de rızkımı tekeffül ettiini bildim. Bu bakımdanharama el uzatmadım. Rızkımın helâl yoldan gelmesine çalıdım. Yaratılı gayeme uygun olarakkulluk vazifeme devam ettim.

- Güzel etmisin. Sekizinciyi de söyle ey Hatim!- Sekizincisi, halka baktım. Kimi malına mülküne, kimi mesleine, kimi san'atına, kirni bileine

güveniyor. Kimi diplomasına, kimi oluna kızına, kimi kendine bırakılan mirasa güveniyor. Hâsılıherkesin güvendii bir ey vardır. Halbuki Kur'ân-ı kerîmde, tam bir tevekkül ile Allaha güvenip

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 201/361

dayanan kimseye Rabbimizin kâfi gelecei bildirilmektedir. Sebeplere sarılarak tam bir tevekkül ileAllaha itimat edip O'na güvendim. O bana kâfi gelir. O ne güzel bir vekildir.

- En güzelini yapmısın ey Hatim. Allah seni muvaffak etsin. Hakikaten dört kitapta mevcutolan ilim ve marifetin bu sekiz temel üzerinde bulunduunu gördüm. Bu sekiz usûl ile ameleden kimse dünya ve âhıret saadetini kazanmı olur. Allah seni mübarek kılsın ey Hatim. 

(Bu menkıbe, mâm-ı Gazali hazretlerinin (Eyyühel Veled kitabından) kısmen özet ve erhlealınmıtır.) 

LM SAHPLER 

Bildirilmitir ki, bir kimse ilim sahibine giderse, ondan duyacaı bilgileri örenemese bile yediikrama kavuur:

1— lim örenenlerin faziletine nail olur.2— lim sahibinin yanında kaldıı sürece, günahlardan ve hatalardan salim kalmıtır.3— Evinden çıkıından itibaren, üzerine rahmet iner.4— Âlimin yanında oturduu zaman, âlimlere inen rahmetten kendisine de nasip olur.5— Dinleyici olduu sürece, kendisine iyilik yazılır.6— Melekler, orada bulunanlardan memnun olduu için, meleklerin ikramına da kavuur.7— Attıı her adım günahlarına keffaret olur ve derecesi yükselip iyilii artar.

Bundan baka Allahü teâlâ, ona yedi ikramda daha bulunur.

1— lim meclisinde bulunmayı ona sevdirir.2— Âlime tâbi olanlara verilen ecir gibi ona da ecir verilir.3— lim meclisindeki bir kii baılanırsa, dierleri de bunun efaatına kavuur.4— Fasıkların, kötülerin meclisine gitmekten kalbi sour.5— lim talebelerinin yoluna girmi olur.6— Rabbimizin dünyadaki cenneti sayılan ilim meclisine girdii için maddi geçimi güzel olur.Yine buyuruldu ki, âlimin yüzüne, Kâbeye ve Mushafa bakmak ibâdettir. O halde ilim meclisinin

hiç bir faydası olmasa ve orada hiç konuulmasa bile, akıllı kimseye düen oraya gidip âlimin yüzünebakması büyük bir ni'mettir. Dini sohbet yapılan bir meclis, binlerce kötü meclislerde bulunmanıngünahına keffaret olur.

Bir kimse, âhırette, dünyadaki sevdii kimselerle birlikte olacaı hadis-i erifle bildirilmitir. Ohalde dünyada, sapık kimselerden kaçıp, hakiki din âlimleri ile beraber bulunmak, onları sevmek veyasevenleri sevmek, böyle kıymetli kitapların yayılmasına sebep olmak büyük ni'mettir, fırsatıkaçırmamak lâzımdır.

LM VE CEHALET 

lim, doruyu, iyiyi, güzeli bulmaa yaradıı gibi, cehalet de doru yoldan çıkmaa sebepdir.O halde ilim örenmek, faideli ilim örenmek lâzımdır. Çünki ilim örenmek, kadın erkek, her

müslümana farzdır.Hadis-i erifde buyuruldu ki:(Bir kimse, Din ilmi talebi ile bir yola düerse, Allahü teâlâ, Cennet yollarından birini ona

kolaylatırır.) lim, kuvvettir, koldur, Cennete giden bir yoldur. lim, gurbette, arkada, halvette sırdatır. lim, iki

cihanda felahtır, dümana karı silâhtır. nsan için hayadır, gözler için ziyadır.Din ilimi talebi için evinden çıkana melekler kanatlarını açar, kular, hayvanlar, balıklar ve bütün

mâhlukat onun için dua ederler.

Peygamberlik derecesinden üstün bir derece yoktur. (Alimler, peygamberlerin vârisleridir)hadis-i erifi, ilmin yüksek erefini göstermektedir.slâm dinini yaymak için ilim örenirken ölen kimsenin Cennette peygamberlere ancak bir derece

farkı olduu hadis-i erifle bildirilmektedir.Buyuruldu ki:(Yâ alim ol, ya talebe, ya dinliyen ol, Sakın dördüncüsü olma, helak olursun.) 

LM MECLÎSNN FAZLET 

Hadis-i erifde buyuruldu ki:

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 202/361

(Allahü teâlânın yer yüzünde gezen melekleri vardır. Dinden bahs eden bir toplulukgördükleri zaman arkadalarını çaırıp derler ki:

  — Gelin aradıınız burdadır. Gelip rahmetle onları kuatırlar. Allahü teâlâ, meleklere sorar:   — Kullarımı ne halde bıraktınız?  — Sana hamd, tesbih ve zikr ediyorlardı. —  Benden ne talep ediyorlardı? 

— 

Cenneti istiyorlardı.—  Cenneti görmüler mi? —  Hayır görmediler.—  Ya görselerdi, ne yaparlardı?   — Cenneti görselerdi, daha çok isterlerdi.   — Neden korkuyorlar, neden korunmak istiyorlar?   — Cehennem ateinden...   — Cehennem ateini görmüler mi? —  Hayır görmediler. —  Ya görselerdi?  — Onu görselerdi daha fazla korkar, daha fazla kaçarlardı.   — Ey meleklerim, siziâhid tutuyorum. Ben onları baıladım. Melekler dediler ki: —  Onların içinde birisi ilim örenmek veya ibâdet niyyetiyle deil, bir i için gelmiti, o da

mı afv edildi? Allahü teâlâ buyurdu: —  (Onlar öyle bir cemaat ki, onlarla oturan kimse akî olmaz.) Yani kâfir olmaz. Hepsini afv

ettim.O halde, bu büyük müjdeye kavumak için, birkaç kii bir araya geldi mi, mu'teber kitablardan

zaruri din bilgilerini okumalı, faideli hizmet edebilmek için ne yapmak lazımsa ondan konumalı,sohbet etmelidir.

Rivayet edilir ki Allahü teâlâ, insanları yaratmadan önce unları yazmıtır:(Bir kimse salihlerin amelini ilese, fakat kötü kimselerle arkadalık yapıp, onlarla düüp

kalksa, amellerini günah yazar o kötü kimselerle diriltirim. Bir kimse de kötü amel ilese, fakatsalihlerle arkadalık etse, onları sevip sohbetlerinde bulunsa günahlarını iyilie çevirir,salihlerle harederim.) 

Y-KÖTÜ SOHBETLER 

Bildirilmitir ki, on sınıf insanla oturanın, Allahü teâlâ tarafından on eyi artar.1— Zenginlerle oturanın maddeye, dünyaya rabeti artar.2— Fakirlerle oturanın ükrü ve takdire rızası artar.3— Krallarla oturanın kalbi katılaır, kibri artar.4— Yabancı kadınlarla oturanın cehaleti ve hafiflii artar.5— Mahalle çocukları ile oturanın alaya alınması artar.6— Fâsıklarla (açıktan günah iliyenlerle) oturanın günaha meyli ve tevbeyi geciktirme

huyu artar.7— Sâlihlerle oturanın sevap ilemee, günahdan kaçmaa meyli artar.8— Alimlerle oturanın ilmi artar.9— Bid'at ehliyle oturanın Ehl-i sünnete dümanlıı artar.10—Mücahidlerle oturanın cihad sevgisi artar.Denildi ki, üç çeit gülü, Allahü teâlânın gazabına sebep olur:

Din sohbeti yapılan mecliste gülmek, cenazede ve mezarlıkta gülmek.Üç çeit uyku da yine gazâb-ı ilâhi'ye sebep olur:Din sohbeti yapılan mecliste, sohbetten rahatsız olup uyumak, Yatsı namazından evvel, sabah

namazından sonra uyumak ve farz namazlarda uyumak. Bu tehditler bahsedilen yerlerde uyumaı vegülmei âdet hâline getirenler içindir.

Musibet çeitleri:1— lim meclisini, ya'ni din sohbeti yapılan meclisi kaçırmak.2— lk tekbiri veya cemaati kaçırmak.3— Hac için yola çıkıp da hacı olamamak. (Vehhabilere aldanıp Arafatda vakfeye duramayıp hacı

olamamak.)4--- Ehl-i sünnet kitapları mevcutken, 72 bid'at ehlinin kitaplarını okuyup onunla amel etmek.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 203/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 204/361

kimsenin bâtını zahirinden daha iyidir. Arpa pazarında buday satanlar gibidir. Herkes onukendileri gibi buday pazarında arpa satıcısı görürler. Gönlü dünya iledir sanırlar. 

LM, AMEL VE HLÂS 

Büyük slâm âlimi mâm-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:"Sonsuz kurtulua kavuabilmek için üç ey muhakkak lâzımdır: lim, amel, ihlâs." O'nun babasının hocası olan Abdulkuddûs hazretleri de buyurdu ki:"Vaktin kıymetini bil, gece gündüz ilim örenmee çalı! Her zaman abdestli bulun! Be 

vakt nemâzını dinimizin bildirdii gibi kılmaa çalı! Bunları yapınca, dünyâda ve âhiretde,sayısız ni'metlere kavuursun. lim örenmek ibâdet yapmak içindir. Kıyamet günü itensorulacak, çok ilim örendin mi diye sorulmıyacaktır. i ve ibâdet de ihlâs elde etmek içindir.hlâs da, hakîkî ma'bûd ve kayıtsız artsız var olan sevgiliyi sevmek içindir." 

Yine mâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki:'ki ey sizde varsa hiç üzülmeyiniz! Biri, bu parlak dînin sahibine uymak, kincisi, dîni

örendiiniz zâtın büyüklüüne inanmak ve onu sevmek. Allahü teâlâya sıınınız ve Onayalvarınız ki, bu iki büyük ni'metde geveklik olmasın. Bu ikisi olunca, baka eylerindüzelmesi kolaydır." 

Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını yaymak için, ya'nî bu yolda hizmet etmek için ilim art deildir.lim amele vâsıta olduu için kıymetlidir. lim yalnız baına kıymetli deildir. Amelsiz veya ihlâssız ilimsahiblerini Cenâb-ı Hak, Kur'ân-ı Kerîminde merkebe benzetmektedir. Bunun için "Amelsiz ilim,

vebaldir." buyurmulardır. lim yalnız baına faideli olsaydı yetmi iki dalâlet fırkası meydanagelmezdi. Nitekim mâm-ı Rabbani hazretleri buyurmutur ki:

'Cehenneme girecekleri bildirilen yetmi iki fırkanın reisleri, de din âlimi idi. limleridalâletlerine sebeb oldu." 

bni Teymiyye de derin âlim idi. eytanın da ilmi çokdu. Ama ilimleri onları kurtaramadı.Bid'ât ehli, fâsık veya münafık, ilim sahibi olursa zararları daha fazla olmaktadır. Bu bakımdan,

(Bid'ât ehlinin zararı, kâfirden daha fazladır.) buyurmulardır! Günye-tüt-talibîn isimli kıymetli kitabtanakledilen hadis-i erifde, münafıkların, bid'at ehlinin ve sapıkların yüzüne gülen kimsenin Muhammedaleyhisselâma indirilen dini yıkacaı bildirilmitir.

Eshâb-ı kiram zemânında fitneci münafıklar, slâmiyyeti yıkmak için korkunç hileler düzenlediler.Eshâb-ı Kiramın her biri çok yüksek ve ihlâsları büyük olduu için kandırmaları mümkün deildi.Dıarıdan gelen câhilleri kandırmaya çalıırlardı.

Görülüyor ki, ilim, ancak amel ve ihlâsla birlikte olduu zaman ie yarıyor ve insanı tehlikelerdenkoruyup kurtuluunu salıyor.

u halde yapılacak i; ilim sahibi olmak, ilmiyle âmil olmak ve her amelini ihlâsla yapmak, yâ'niher yaptıı ii sırf, rızâ-ı ilâhî için yapmakdır.

KUR'ÂN-I KERÎM 

Muhammed aleyhisselâmın mucizelerinden en büyüü Kur'ân-ı Kerîmdir. Bugüne kadar gelenbütün âirler, edebiyatçılar Kur'ân-ı Kerîmin nazmında ve mânâsında âciz ve hayran kalmılardır. Birâyetin benzerini söyliyememilerdir. cazı ve belagatı insarı sözüne benzemiyor. Ya'ni bir kelimesiçıkarılsa veya bir kelime eklense îcazındaki ve mânasındaki güzellik bozuluyor. Bir kelimesi yerinebaka bir kelime koymak için uraanlar, koyacak bir tek kelime bile bulamamılardır.

Nazmı, Arap airlerinin iirlerine benzemiyor. Geçmite olmu ve gelecekte olacak nice gizlieyleri haber vermektedir. itenler ve okuyanlar tadına doyamıyorlar, yorulsalar da usanmıyorlar,okuması ve iitmesi sıkıntıları giderdii sayısız tecrübelerle anlaılmıtır. Nice azılı islâm dümanları,Kur'ân-ı Kerîmi dinlemekle, kalbleri yumuamı, imâna gelmilerdir. slâm dümanlarından vemüslüman adını taıyan mezhepsizlerden Kur'ân-ı Kerîmi deitirmeye, bozmaya ve benzerinisöylemeye çalıanlar olmu ise de, hiçbiri arzularına kavuamamıtır. Tevrat, ncil ise insanlartarafından her zaman deitirilmi ve yine deitirilmektedir.

Bütün ilimler ve tecrübe ile bulunamayacak güzel eyler ve iyi ahlâk ve insanlara üstünlüksalıyan meziyetler ve Dünya ve Ahiret saadetine kavuturacak iyilikler ve varlıkların balangıcı vesonu hakkında bilgiler, insanlara faydalı ve zararlı olan eylerin hepsi, Kur'ân-ı Kerîmde bildirilmitir.

Semavi kitapların hepsinde, Tevrat'ta, Zebur'da, ncil'de bulunan ilimlerin hepsini ancak Allahüteâlâ bilir. Çounu sevgili Peygamberine bildirmitir. Hazreti Ali ve Hazreti Hüseyin bu ilimlerdençounu bildiklerini haber vermilerdir. Kur'ân-ı Kerimi okumak çok büyük bir ni'mettir. Allahü teâlâ buni'meti Habibinin hürmetine ümmetine ihsan etmitir. Melekler, teganni edilmeden Kur'ân okunan yere

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 205/361

toplanıp dinlerler. Bütün tefsirler Kur'ân-ı Kerîmdeki ilmlerden pek azını bildirmektedir. ÂhiretteMuhammed Aleyhisselâm mimbere çıkıp Kur'ân okuyunca, dinleyenler bütün ilimleri örenecekler vesırlarını anlayacaklardır.

KURÂN-I KERÎME HÜRMET 

Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" Efendimiz buyurdu ki:(Her kim be vakit farz namazda Kur'ân-ı Kerîm okursa, Hak teâlâ her harfine yüz sevâb

verir. Her kim namazdan baka vakitlerde Kur'ân okursa, her harfine on sevâb verir. Her kim(Tegannisiz ve hürmetle okunan) Kur'ân-ı ayakta veya oturarak hürmetle dinlerse her harfine birsevâb verir. Her kim Kur'ân-ı Kerîmi hatm eylese, o kulun duası Allah indinde kabul olur.) 

mâm-ı Gazali hazretleri (Kimyâ-yı Seâdet) kitabında buyuruyor ki:Kur'ân-ı kerîm okumasını örenen kimseler, Kur'âna hürmet etmesini de örenmelidir. Evvelâ

günahlardan ve çirkin söz ve hareketlerden kaçınmalı, her hâlinde edebli olmalıdır. Böyle olmazsa,Kur'ân-ı kerîm ondan davacı olur. Yüce Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyuruyor ki:

(Münafıkların çou hafızlardan olacaktır.) Ebû Süleyman-ı Dârânî buyuruyor ki: Cehennem zebanileri, özü ve sözü bozuk olan hafızlara,

puta tapan kâfirlerden daha evvel azâb edeceklerdir.Kur'ân-ı Kerim okurken on edeb lâzımdır:1- Abdestli ve kıbleye karı okumalıdır.2- Aır aır ve mânâsını düünerek okumalıdır.

3- Alayarak okumalıdır.4- Her âyetin hakkını vermeli, yani azab âyetini okurken korkarak, rahmet âyetlerini heveslenerek,

tebih âyetlerini tebih ederek okumalı. Kur'ân-ı Kerîmi okumaa balarken Eûzü ve Besmeleçekmelidir.

5- Namaz kılana mani oluyorsa, yava sesle okumalıdır. Mushafa bakarak okumak, ezberokumaktan daha çok sevabdır. Çünkü gözler de ibadet etmi olur.

6- Kur'ân-ı Kerîmi güzel sesle ve tecvid üzere okumalıdır. Harfleri, kelimeleri bozarak tegannietmek haramdır. Harfler bozulmazsa, mekruh olur.

7- Kur'ân-ı Kerîmi Allahü teâlânın kelâmı olduu bilinerek okumalıdır.8- Kur'ân-ı Kerîmi okumadan evvel, bunu söyleyen Allahü teâlânın büyüklüünü düünmelidir.

Kimin sözü söyleniyor, ne ehemmiyetli i yapılıyor, düünmelidir. Kur'ân-ı Kerîme dokunmak içintemiz el lâzım olduu gibi, onu okumak için de, temiz kalb lâzımdır.

9- Okurken baka eyler düünmemelidir.10- Okurken biliyorsa mânâsını düünmelidir. Kur'ân-ı Kerîmin manâsını anlamak çok güçtür.

Kur'ân-ı Kerîmin mânâsını u kimseler anlayamaz:1- Arabî ilimleri iyi bilmeyen ve zahiri tefsiri okumayan,2- Büyük bir günahı yapmaa devam edenler veya ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılı imân

ve i'tikada uymayan bir i'tikada saplanıp, kalbi kararmı olanlar.Kur'ân-ı Kerîmi, mevlidi, ezan okumaı, duâyı para karılıı yapmak, bunlarda pazarlık etmek,

alana da, verene de haramdır. Bunları Allah rızası için yapmalı, ayet hediyye olarak birey verilirse,bakmadan kabul etmelidir. Hediyye veren hasis olmamalı. Dünya ileri için çok verip, Allah rızası içinaz vermekten daha fena bahillik, hasislik olmaz.

KUR'AN-I KERÎM ANLAMAK 

Herkes iyi olsa polise, jandarmaya lüzum kalmazdı. Kötü olmasa iyinin kıymeti nasıl bilinebilir?Kur'ân-ı Kerîm, o zamanki insanların arabî gramerlerine uygun olarak gelmitir. Nazım halinde,

ya'ni ölçülü iirler gibi düzgündür. Arabî lisanın incelikleri ile dolu olduu için anlaması güçtür. Arabîlisanın inceliklerini bilenler bile, anlıyamamı, çok yerlerini Peygamber aleyhisselâma sormular, O dabu yerleri açıklamıtır. Bu açıklamalara hadis-i erif denir.

Eshâb-ı kiram, Peygamber Efendimizden, iitip örendiklerini gençlere bildirmilerdir.Zaman geçtikçe kalbler kararmaa balamıtır. Yeni müslüman olan ba'zı kimseler, dini, asıl

kaynaından öreneyim diye Kur'ân-ı Kerîmden, kendi noksan akılları ve kısa görüleri ile ma'naçıkarmaa kalkımılar, Peygamber Efendimizin bildirdiklerine uymayan eyler anlamılardır.Yabancılar da bu bölünmeyi körüklemi, böylece 72 türlü bozuk inanı meydana çıkmıtır. Böylelerine(Bid'at ehli) denir. 72 bid'at fırkasında olanların hepsi muhakkak Cehenneme girecektir. Cehennemdesonsuz kalmıyacaklardır.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 206/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 207/361

(Kur'ân-ı kerîmi arab ivesi ile, onların sesi ile okuyunuz! Fâsıklar, arkıcılar gibiokumayınız?) 

(Kur'ân-ı kerîm okuyan çok kimse vardır ki, Kur'ân-ı kerîm onlara lanet eder.) Bu hadis-i erifler, Kur'ân-ı kerîmi istenildii gibi okumayan, para ile, musikî ile mevlid okuyan

hafızların hâlini bildirmektedir.(ir'at-ül-islâm) erhinde diyor ki:(Kur'ân-ı kerîmi arkı söyler gibi okumak, bid'atlerin en çirkini, en kötüsüdür.) Kur'ân-ı kerimi, mevlidi ve ezanı, musikî ile, tegannî ederek okumak da, ma'nasını bozarak zararlı

olmaktadır. Meselâ (Allahü ekber) denecek yerde sesi uzatarak (Aaaallahü ekber) eklindeokununca ma'nası deiiyor. Allah büyüktür yerine, (Acaba Allah büyük müdür?) ma'nası çıkıyor.(Dürr-ül-müntekâ) kitabında buyuruyor ki:

(Kur'ân-ı kerîmi ve ezanı tegannî ile okumak ve dinlemek haramdır. Burhaneddin-i Merginanîbuyurdu ki: Kur'ân-ı kerîmi tegannî ile okuyan hafıza, ne güzel okudun diyen kimsenin imanı gider.)

bnî Âbidîn, (Dürr-ül muhtar) kitabını erh ederken buyuruyor ki:(Tegannî eden hafıza, ne güzel okudun diyenin imanı . gider, demilerdir. Ancak sesi, sedası,

Kur'ân-ı Kerîm okuması güzel demek isteyen elbette kâfir olmaz.)Bazı kimselerin evlerde ve camilerde tegannî ile ilâhi okuyarak ehvetleri tahrik etmeleri daha

büyük günahtır. Bunları dinleyenler de günaha girer. Zaruret olmadıkça böyle kimseleri dinlemek dorudeildir. Cambazın ipte oynayıp dümesine sebep olan seyirciler de günaha girer. Tegannî ile mevlidvesaire okuyan hafızı dinleyen olmasa, o da okumaz.

KELME- TEVHDN FAZLET mâm-ı Rabbani hazretleri Mektûbatta buyuruyor ki:(La ilahe illallah, mâbudiyete hakkı olan, yalnız Aliahü teâlâdır. eriki, ortaı ve benzeri

yoktur. Vâcib-ül vücuddur. Noksanlık ve yaratılmak sıfatları, alâmetleri O'nda yoktur. Bu kelime-i tayyibeyi, tekrar tekrar söylemekle, vâcibül vücudun Allah'dan bakası olmadıı ve ondanbakasının ibâdete hakkı bulunmadıı bildirilir.) 

Hadis-i eriflerde buyuruldu ki:(Yedi kat göklerin ve bunlarda bulunanların ve yedi kat yerin hepsi, la ilahe illallah kelimesi

ile ölçülse, bu kelimenin sevabı daha çok olur.) (Her kim cân-ü gönülden hâlisen, muhlisen bir kerre kelime-i tevhid söylese, Hak teâlâ

hazretleri, o kimseye Cennet-i âlâda dört bin derece ihsan eder ve dört bin günahını baılar.(Dört bin günahı yoksa), ehlinin, evlâdının ve akrabalarının günahlarından baılanır. 

(Maher günü, bir kii gelecek, 99 defteri olup, her bir defterin sathı, göz gördüü kadar

genitir. Hiç birinde iyilii olmayıp yalnız o kimsenin dünyada söyledii bir kelime-i tevhidbulunur. O 99 defter, terazinin bir kefesine ve bir kelime-i tevhidi dier bir kefesine koyarlar.Kelime-i tevhid tarafı aır gelir.) 

(Allahü teâlâyı anmanın en faziletlisi La ilahe illallahdır, duanın en faziletlisielhamdülillahtır.) 

(Benim ve benden önceki peygamberlerin dedii en üstün ey, la ilahe illallahtır.) (Sabah akam la ilahe illallah diyen bir kimsenin bu tevhidleri birleerek hatalarını kırıp

geçirirler. Bununla Allahü teâlâ katında bir ahd olur ki bu ahd tevhiddir.)  (Gecenin veya gündüzün bir saatinde, la ilahe illallah diyen kimsenin sahifesinde bulunan

kötülükler silinir, bunların yerine o kadar sevap yazılır.) (La ilahe illallah Cennetin anahtarıdır.) (La ilahe illallah diyen, dediinde sâdık ise, yer yüzündeki topraklar kadar günahı da olsa

afvedilir.) (hlâs ile la ilahe illallah diyen Cennete girer.) 

Yine Mektûbat-ı Rabbâni'de buyuruluyor ki:Allahü teâlânın gazabını söndürmek için kelime-i tevhidden daha faideli hiçbir ey yoktur. Hadis-ierifte la ilahe illallah diyen kimsenin cennete girecei bildirilmitir. yi düünemeyenler buna aar. Birsöz ile cennete girmek nasıl olur derler. Bunlar bu kelime-i tayyibenin bereketlerini bilmiyorlar. Bukelimeyi bir kerre söylemek sebebi ile bütün âlemi afvedip cennete koysalar yerinde olur. Hele bukelime-i tayyibeye (Muhammedün resülullah) kelime-i mukaddeseyi de ekleyip tebli, tevhid ilebirletirilirse bütün kemâlat bir araya getirilmi olur.

Ey Allahımız, bizi bu güzel kelimenin faidelerinden mahrum bırakma! Bizi bu kelimeden ayırma!Bu kelimeyi tasdik edici olduumuz halde canımızı al! Kıyamet günü bizleri bu kelimeyi tasdik edenlerarasında bulundur! Bu kelime hürmetine ve bu kelimeyi bildiren peygamberler hürmetine bizleriCennete sok!

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 208/361

 SALEVAT-I ERFENN FAZLET 

Hadis-i erifte buyuruldu ki:(Vefatımdan sonra, kim bana salat-ü selâm gönderirse, Cebrail aleyhisselâm bana der ki:   — Ya Resulallah, ümmetinden falan kimsenin sana selâmı var, Cevap olarak derim ki:  — Benden de ona selâm olsun. Allahü teâlânın rahmet ve bereketi onun üzerine olsun.) Hazret-i Ömer buyurdu:(Dua, sema ile yer arasında tutulur. Ta ki Peygamberimize salevat getirinceye kadar duası

yukarı çıkmaz.) Hadis-i eriflerde buyuruldu ki:(Her kim günde yüz defa, salevât-ı erife okursa, kıyamet gününde günein sıcaklıından

kurtulup, arın gölgesi altında benimle beraberdir. Ve her kim benim için bir salevat-ı erifegetirirse, rahmet melekleri onun günahlarının afvedilmesi için dua ve istifar ederler.) 

(Yanında ismim anılıp da, üzerime salevât-ı erife getirmeyenlere yazıklar olsun. Bir de,Ramazan-ı erife kavuup onu razı etmeyen ve ana babasının birine veya ikisine kavuup da,onların rızalarını almayanlara da yazıklar olsun.) 

(Bana salevat okumayan, Cennetin yolunu bulamaz.) (Bana salevat okuyun. Çünkü salevat, günahlar için mafirettir.) (Bir kimse bana bir salevat okursa, Allahü teâlâ ona on rahmet verir, on hatasını afveder.) 

(Sizin en iyiniz, bana en çok salevat getireninizdir.) (Bir kimse yazdıı bir eyde, bana da salevat yazarsa, benim ismim o kitapta kaldıı

müddetçe, melekler onun için istifar ederler.) (Cum'a günleri bana çok salevat getirin.) (Bir kimse bana salat ve selâm getirdii zaman, Allahü teâlâ, ruhumu iade eder ve ben

Onun selâmını alırım.) (Yeryüzünde seyahat eden melekler, ümmetimin selâmını bana tebli ederler.) Süfyan-ı Sevri hazretleri anlatır:Kâbeyi tavaf ediyordum. Bir kimseyi gördüm, her adımda salevât okuyordu. Ona dedim ki: — Sen tesbihi ve tehlili bırakıp hep salevât okuyorsun. Her yerde okunacak dua var. Neden hep

salevât okuyorsun? — O kimse bana dedi ki: — Allah seni mafiret etsin, sen kimsin ki?  — Ben Süfyan-ı Sevriyim. .

 — O... mehur birisisin. Tanınmayan birisi olsaydın halimi sana anlatmazdım. Fakat sen âlim birkimse olduun için anlatmakta faide olabilir.

 — Anlat bakalım!  — Babamla Beytullaha hacı olmak üzere yola çıkmıtık. Yolda babam hastalandı. Onu tedavi

etmek için epey uratım. Megul olurken babam vefat etti. Baktım, ölünce yüzü karardı. Yüzünükapattım. Yanında uyuya kalmıım. Rü'yâmda öyle bir kimse gördüm ki, dünyada ondan daha güzelyüzlüsünü görmemitim. Çok güzel kokuyordu. Babamın yanına geldi. Yüzündeki örtüyü kaldırdı. Elinibabamın yüzüne sürdü. Babamın siyah yüzü nurlandı, bembeyaz oldu. Bu güzel yüzlü kimseye dedimki:

 — Ey mübarek insan sen kimsin? Bu garip yerde babamın imdadına yetitin?O kimse öyle dedi: —  Beni tanımadın mı? Ben Allahü teâlânın Resulüyüm. Kur' ân-ı Kerîm bana nazil oldu.

Baban, ömrünü boa harcadı. Fakat bana çok salevât okurdu, vefatından sonra benden yardımistedi. Ben ise çok salevât okuyanların yardımcısıyım. 

Uyanınca babamın yüzü rü'yâda gördüüm gibi bembeyaz olmutu. te bu yüzden her yerdePeygamberimize salevât okuyorum.

STFAR 

Hadis-i eriflerde buyuruldu ki:(Günah ileyen biri, piman olur, abdest alıp namaz kılar ve günâhı için istifar ederse,

Allahü teâlâ, o günahı elbette afv eder.) (Kıyamette, amel defterlerinde çok istifar bulunanlara müjdeler olsun.) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 209/361

Günah kulun yanında küçük ve kıymetsiz görülünce, Allahü teâlâ katında büyük olur. Kul küçükgünahı büyük gördüü zaman, o günah, Allahü teâlâ katında küçülür. Mü' min, imân ve ma'rifetsebebiyle, bütün küçük günahları büyük görür. Nitekim hadis-i erifte buyuruldu ki:

(Mü'min, günahını da gibi görüp, kendi üzerine düeceinden korkar. Münafık, günahınıburnunun üzerine konan ve hemen uçan sinek gibi görür.) 

Keke her ilediim günah bunun gibi olsa diyerek günahını küçük görenlerin günahlarıafvedilmeyebilir. Çünkü günahı küçük görmek imânın zayıflıından ve Allahü teâlânın azamet vecelâline ait ma'rifetin azlıındandır. Nitekim Allahü teâlâ, ba'zı Peygamberlere, hediyyenin azlıınadeil, hediyye eden zâtın ânının azametine bakılmasını vahy ve ilham etmitir.

 îr'at-ül slâm'da buyuruluyor ki:Her ite ve bütün hallerde istifara devam etmelidir. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki:stifar ederken (Seyyidil stifar) denilen istifarı tercih etmelidir. Zira bu istifarı inanarak

gündüz okuyan kimse gece olmadan ölürse yine Cennetlik olur.Allahü teâlâyı tanıyan kimse, küçük günahları büyük ve tehlikeli görür. Çünkü Allahü teâlânın

gazabı günahlar içinde gizlidir. Her günahtan kaçarak istifara devam etmelidir. Çünkü devamlı ve azolan amel, devamsız çok olan amelden makbuldür.

STFARIN EHEMMYET 

mâm-ı Rabbani hazretlerinin, faideli ilimler hazinesi MEKTÛBÂT kitabındaki hadis-i eriflerdebuyuruluyor ki:

(Günah ileyen biri, piman olur, abdest alıp namaz kılar ve günâhı için istifar ederseAllahü teâlâ, o günahı elbette afv eder.) 

(Kıyamette, amel defterinde çok istifar bulunanlara müjdeler olsun.) Birçok mu'teber kitaplardan derlenen Seâdet-i Ebediyye kitabında, Ehl-i sünnet itikadında olmak,

kul haklarını ve kazaya kalan farzlarını ödemek ve haramlardan vazgeçmek artı ile Cum'a günüsabah namazından önce, aaıdaki duayı okuyanın bütün günahlarının afvedilecei hadis-i eriflebildirilmektedir. Düâ udur:

(Estafirullahel'azîm ellezi la ilahe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyh). (Sıkıntısı olan kimse çok istifar okusun!) ir'atül slam'da buyuruluyor ki:Her ite ve bütün hallerde istifara devam etmelidir. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki:(Her hastalıın bir ilâcı vardır. Günahların ilâcı da istifardır.) (Sabah ve akam günde iki defa istifar etmeyen kimse, nefsine zulm etmi olur.) (Küçük günahlarda ısrar edilirse küçük kalmaz. Büyük günahlara istifar edilirse büyük

kalmaz.) (stifar eden kimse, günde yetmi kerre aynı günahı ilese de ısrar etmi sayılmaz.) (stifarı kendisine lâzım bilen kimseyi, Allahü teâlâ darlıktan kurtarır, üzüntüsünü giderir,

ummadıı yerden onu rızıklandırır.) (Hazret-i Huzeyfe (radıyallahü anh), çoluk çocuunu idarede çok üzülürdü. Halini Peygamber

aleyhisselâma arz edince. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki:(Ey Huzeyfe nerdesin? Neden istifar etmiyorsun. Ben günde yüz kerre istifar ederim.

Ümmetimin seçilmileri, iyi bir eyle karılatıklarında sevinirler, kötülükle karılatıklarındahemen istifar ederler.) 

Hasan-i Basrî hazretlerine birisi kıtlıktan ikâyet etti. Baka birisi fakirlikten, dier birisi deçocuunun olmadıından ikâyette bulundu. Hepsine de istifar etmesini tavsiye etti. Daha bakainsanlar da çeitli konularda suâl ettiler. Onlara da istifar etmelerini tavsiye etti. Sebebinisorduklarında, Nisa Sûresi onuncu âyet-i kerimesini okudu. Bu âyet-i kerimede istifar edenlerin çeitlini'metlere kavuacaı, rızklarının artacaı, evlât sahibi olacaı, Cenâb-ı Hakkın kendilerine yardım

edecei buyurulmaktadır.Eshâb-ı Kiramdan bir zat, çocuu olmayan birisine istifara devam etmesini söyledi. O kimsegünde yedi yüz kerre istifar ederdi. Nihayet bu ahsın on çocuu oldu.

DUANIN EHEMMYET VE EDEBLER 

mâm-ı Rabbani hazretleri, faideli ilimler hazinesi Mektûbât'ında buyuruyor ki:Düâ, kazayı, belâyı def eder. Hadis-i erifte (Kaza, ancak ve yalnız düâ ile durdurulur.)

buyuruldu.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 210/361

Yalvararak, alıyarak ve sıınarak, kırık kalb ile Allahü teâlâdan afv ve afiyet dilemelidir. Kalbdeüzüntü olunca gidermek için tevbe ve istifar etmelidir. Dert ve belâlar gelince, Allahü teâlâyasıınmalı, afiyet vermesi, kurtarması için düâ etmeli, Ona yalvarmalıdır. Allahü teâlâ, düâ edenleri,sıhhat ve selâmet istiyenleri sever. Mü'min sûresinde. (Düâ ediniz! Duanızı kabul ederim.) buyurdu.

Sayısız mu'teber eserlerden derlenen Seâdet-i Ebediyye kitabında buyuruluyor ki:Resûlullahı vesile kılarak düâ etmek güzel olur. Evliyayı ve sâlihleri de vesile ederek düâ

etmelidir. (Düâ etmiyen arzusuna kavuamaz.) buyurulmutur. Allahü teâlâ'nın rahmet kapısı,

(rahmetin çıkı

kapısı)her zaman açık ise de, giri kapısı olan kalbler, herkesde açık deildir. Bunun

açılması için düâ etmelidir. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki:(Allahü teâlâyı unutarak, gafletle edilen düâ kabul olmaz.) (Namazı özürsüz kılmayanların

duaları kabul olmaz.) (Gece seher vaktinde ve namazlardan sonra yapılan düâ kabul olunur.) Sa'd bin Ebi Vakkas hazretleri Peygamber aleyhisselâma dedi ki: — Ya Resûlallah, düâ buyurda, Allahü teâlâ, benim hep duamı kabul etsin.Cevâbında buyurdular ki: — Duanızın kabul olması için helâl lokma yiyiniz! Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri

haramdır. Sonra ellerini kaldırıp düâ ederler. Böyle düâ nasıl kabul olunur? yi amel edip duası kabul olan kimsenin Levh-i mahfuzdaki kazası deiir. Hadis-i erifte

buyuruldu ki:(Kader, tedbir ile, sakınmakla deimez. Fakat kabul olan düâ, o belâ gelirken korur.)  Duanın belâyı def etmesi de, kaza ve kaderdendir. Kalkan oka siper olduu gibi, düâ da, Allahü

teâlânın merhametinin gelmesine sebeptir. Hadis-i erifte buyuruldu ki:(Kaza-i muallâkı, duadan baka hiç bir ey deitirmez. Ömrü, yalnız ihsan, iyilik arttırır.) Haram iliyenin ve kalbi gafil olanın duası kabul olmaz.Dua, istemek demektir. Aç bir kimsenin itahlı olduu bir vakitte, yiyecek istemesi gibidir.

Peygamber aleyhisselâmı vesile kılarak dua etmek güzel olur. Bunun gibi dier enbiyayı ve salihlerivesile ederek dua etmenin caiz olduunu hadîs-i erifler göstermektedir. Peygamber aleyhisselâm "YaRabbi, senden isteyip de verdiin kimselerin hatırı için, senden istiyorum." diyerek dua eder veböyle dua edilmesini emrederdi.

Allahü teâlâ, kendisine dua edip, boyun bükenleri, yalvarıp, sızlayanları sever. Biz dua etmekleemrolunduk. Belâların, sıkıntıların gitmesi için dua edilmelidir. Afv ve afiyet için yalvarmalıdır. Dua ile,sadaka ile, salih amel ile ömür uzar. (Sadakayı isteyene deil, isteyemiyen fakirlere vermelidir.) 

Duanın, mü'minlerin silahı ve ibâdetin özü olduu hadîs-i erifte bildirilmitir. Duada unlara dikkatetmelidir.

l— Kıymetli vakitlerde dua etmee gayret etmelidir. Cuma günü ve gecesi, ezan vakti, ezan veikamet arası, her günün seher vakti, gecenin ikinci yarısı, Receb'in ilk gecesi, aban'ın onbeinci

gecesi, Bayram geceleri, Arefe günü, Ramazan gün ve geceleri, iftar zamanı, her günün zeval vakti,Cum'a günü öle ile ikindi arası kıymetli vakitlerdir. Bu vakitleri ganimet bilmelidir.

2— Kıymetli halleri gözetlemelidir. Hastalık hali, aile ve vatanından uzak kalındıı zaman, farznamazlardan sonra, hlâs sûresi okunduktan sonra, Yamur yaarken, dümanla karı karıyagelince, oruçlu olduu zaman, kalbinde incelik hissettii zamanlarda dua etmelidir. Çünkü kalbdekiincelik rahmet kapısının açık olduuna iarettir.

3— Yalvararak dua etmelidir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: "Gafil olan kalb ile yapılan duamakbul deildir." 

4— Kıbleye dönüp önce kendisi için, sonra bütün mü' minler için dua etmeli. Duada, ihtiyacıolmayan eyi istemek edebe aykırıdır.

5— Ehl-i sünnet itikadında olmalı, ihlâs ile tevbe etmeli, bütün günahlardan vazgeçmeli ve kalbinitamamen Allahü teâlâya vermelidir. Çünkü reddedilen duaların çou, kalbin gafletinden ve günahlarınzulmetindedir.

Hadis-i eriflerde buyruldu ki:

"Dualarınızın kabul olması için halâl lokma yiyiniz." "Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri haramdır, sonra ellerini kaldırıp dua ederler.

Böyle dua nasıl kabul edilir?" "On liralık elbisenin, bir lirası haram olsa, o elbise ile kılınan namazlar kabul edilmez." "bâdet on kısımdır, dokuz kısmı halâl kazanmaktır." 

CUM'ANIN FAZLET 

slâm âlimlerinin kıymetli eserlerinden süzülerek hazırlanan ve böylece faideli ilimler hazinesihâline gelen, günümüzün yegâne kıymetli eseri Seâdet-i Ebediyye'de, buyuruluyor ki:

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 211/361

Allahü teâlâ, Cum'a gününü müslümânlara mahsûs kılmıtır. Cum'a sûresi sonunda buyurdu ki,(Ey imân etmekle ereflenen kullarım! Cum'a günü, öle ezanı okunduu zeman, hutbedinlemek ve Cum'a nemâzı kılmak için cami'e kounuz. Alı-verii bırakınız! Cum'a nemâzı vehutbe size, baka ilerinizden daha fâidelidir. Cum'a nemâzını kıldıktan sonra, cami'den çıkar,dünyâ ilerinizi yapmak için daılabilirsiniz. Allahü teâlâdan rızk bekliyerek çalıırsınız. Allahüteâlâyı çok hatırlayınız ki, kurtulabilesiniz!) 

Nemâzdan sonra, istiyen iine gider çalıır. stiyen, câmi'de kalıp nemâz, Kur'ân-ı Kerîm, düâ ilemegul olur. Nemâz vakti alı-veri ahihdir. Fakat, günâhdır. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem"buyurdu ki:

(Bir müslüman, Cum'a günü gusl abdesti alıp, Cum'a namazına giderse, bir haftalıkgünâhları afv olur ve her adımı için sevâb verilir.) Bir hadîs-i erifde buyurdu ki, (Günlerin enkıymetlisi Cum'adır. Cum'a günü, bayram günlerinden ve aure gününden daha kıymetlidir.Cum'a, dünyâda ve Cennetde mü'minlerin bayramıdır.) Bir hadîs-i erifte (Cum'a nemâzıkılmıyanların kalblerini, Allahü teâlâ mühürler. Gafil olurlar) buyurdu. Bir hadîs-i erifte (Birkimse, mani yok iken, üç Cum'a nemâzı kılmazsa, Allahü teâlâ kalbini mühürler. Ya'nî, iyilikyapmaz olur) buyurdu.

Özrü yok iken, birbiri arkasında üç Cum'a nemâzına gitmiyen kimse münafık olur. Ebû Alî Dekkakölürken üç ey nasihat eyledi:

(Cum'a günü gusl abdesti alınız! Her akam abdestli olarak yatınız! Her hâlinizde, Allahüteâlâyı hatırlayınız!) 

Bir hadis-i erîfde (Cum'a günlerinde bir ân vardır ki, mü' minin o ânda ettii düâ red olmaz)buyuruldu. Ba'zıları, bu ân, ikindi ile akam zemanı arasındadır dedi. Bir hadîs-i erîfde buyuruldu ki,(Cum'a günü sabah nemâzından önce, Estagfirullahel'azîm ellezî la ilahe illâ hüvelhayyelkayyûme ve etûbü ileyh okursa, bütün günahları afv olur). (Kul haklarını ve kazaya kalanfarzları ödemek ve haramlardan vaz geçmek arttır). Bir hadîs-i erîfde (Cum'a nemâzından sonra,yedi defa Ihlâs ve Mu'avvezeteyn okuyanı, Allahü teâlâ, bir hafta, kazadan, belâdan ve kötüilerden korur). 

Cum'a günü yapılan ibâdetlere, baka günde yapılanların, en az, iki katı sevâb verilir. Cum'a günüilenen günâhlar da, iki kat yazılır. Bir hadîs-i erîfde buyuruldu ki: Cumartesi günleri yehûdîlere, pazargünleri nasârâya verildii gibi, Cum'a günü, müslümânlara verildi. Bu gün, müslümânlara hayr,bereket, iyilik vardır).

Yine aynı eserde bni Âbidinden alınarak buyuruluyor ki:Cum'a günü, ruhlar toplanır ve birbirleri ile tanıırlar. Kabrler ziyaret edilir. Bugün kabr azâbları

durdurulur. Mü' minin azabı artık balamaz. Kâfirin Cum'a ve Ramezânda yapılmamak üzere,kıyamete kadar sürer. Bu gün ve gecesinde ölen mü'minler kabr azabı hiç görmez. Cehennem, Cum'agünü çok sıcak olmaz, Âdem "aleyhisselâm" Cum'a günü yaratıldı. Cum'a günü, Cennetden çıkarıldı.

Cennetdekiler, Allahü teâlâyı Cum'a günleri göreceklerdir.Kimyâ-i Saadette buyuruluyor ki: Cum'a günü aaıdaki edeblere riayet edilmelidir:1— Cum'ayı kalb ve i ile Perembe'den karılamalıdır.2— Cum'a günü gusül abdesti almalıdır. Mühim bir sünnettir. Medine halkı, bir kimseye kızdıı

zaman (Cum'a günü gusl abdesti almayandan betersin) derlerdi.3— Süslü, temiz ve güzel elbiseler giyerek camiye gitmelidir.4— Mümkünse camiye erken gitmelidir.5— Geç gelmise, insanları rahatsız ederek ileri geçmemelidir.6— Namaz kılanın önünden geçmemelidir.7— lk safta olmaa gayret etmelidir. Ancak altın yüzük takan veya buna benzer günah ileyen

kimseler varsa, o saftan uzak durmak iyi olur. Çünkü, bile bile günah ilenen yerde durmak caizdeildir.

8— Hatip hutbeye çıkınca konumamalıdır.9— Sabahleyin ilim meclisinde bulunmalıdır. lim meclisi bulunmazsa kendisi ilmi kitaplar

okumalıdır. Meselâ Mektûbât veya Seadet'i Ebediyyeyi okumalıdır. Çünki, hadîs-i erîfde bu iin binrek'at namazdan daha üstün olduu bildirilmitir.

10— Bugün çok salevât okumalıdır. Çünki hadîs-i erifte buyuruldu ki: (Bugün benim üzerimeseksen salevât okuyanın seksen senelik günahı affedilir.) 

Eve huzur, daimi sa'adetsinnsanlıı mutlulua davetsinBu zamanda zor bulunur kıymetsinYolu güzel, izi güzel Türkiyem. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 212/361

Kıymetini kadrini bilen bilir .Okuyanlar senden çok eyler alırAlmayanlar yazık pek mahrum kalırOkunurken hazzı güzel Türkiyem. 

NCLDEK ELLBN HATA 

Memleketimizde de faaliyette bulunan, Hıristiyanlıı yaymaa çalıanlardan biri de kendilerine"Yahova ahidi" denilen misyonerlerdir. Pakistanlı ilim adamı Ahmed Deedat diyor ki:

Bir gün evde otururken kibar tavırlı, güler yüzlü, tatlı dilli bir genç kapıyı çaldı. Kartvizitini uzatınca,misyoner Yahova ahitler'inden biri olduunu anladım. Gayet nazik dedi ki:

  — Biz hereyden önce doru yoldan çıkmı, sizin gibi kültürlü insanları hak din olan Hıristiyanlıaçaırmak için görev aldık. Size Allah sözü olan ncilden bahisleri muhtevi güzel kitaplar getirdim.Okuyunuz, düününüz, kararınızı veriniz!

Eve çaırdım. Beraber kahve içtik. Sonra kendisine sordum: — Siz ncil'i Allah kelâmı olarak kabul ediyorsunuz, deil mi? — Muhakkak. — O halde ncil'de hiçbir hata yoktur deil mi? — Olamaz.Kendisine Amerika'da intiar eden AWAKE mecmuasını gösterdim. Bir makalesinde, meerse

ncil'de 50.000 hata varmı diye uzun uzun bahsediyordu.

  — Buna ne dersiniz? Bu mecmuayı müslümanlar çıkarmıyor. Sizin elinizden, sizden biritarafından çıkarılıyor.

Adamcaız birden aırdı: — u mecmuayı verin bir de ben okuyayım.Okudukça rengi deiiyordu. aırıp kalmıtı. Nihayet verebilecei cevabı buldu:  — Bakın! Bu mecmua 1957'de basılmı. Sene 1980. Aradan 23 sene geçti. Herhalde bu arada

hatalar bulunmu ve tashih edilmitir.Ben soukkanlılıkla:  — Peki ama acaba 50.000 hatadan kaç bini düzeltildi? Düzeltilen hatalar hangileridir? Nasıl

düzeltilmitir? Bunlar hakkında bana bilgi verebilir misiniz?Baını öne edi: — Maateessüf bunu yapamam. lâve ettim:  — Aziz dostum, içinde 50.000 hata bulunan, ikide birde deitirilen veya düzeltilen bir kitabın

Allah'ın kitabı olduuna nasıl inanırım? Bizim, Allahın kitabı olarak inandıımız Kur'ânın deil bir

kelimesi, bir harfi bile bugüne kadar deimemitir. çinde tek hata yoktur. Siz beni hidayete eritirmekistiyorsunuz ama rehberiniz olan ncil hatalı, seçtiiniz yol karanlıktır. Bunu bana nasıl izah edersiniz?

Adam donup kalmı, perian olmutu. Müsaade istedi ve: — Birkaç gün sonra urar, sorularınızı cevaplandırırım, diyerek çıktı.Gidi o gidi, bir daha uramadı...

BUGÜNKÜ NCLLER ALLAH KELÂMI DELDR 

slâm âlimleri, taassuba kapılmadan ncili ilmî olarak incelemiler. Hıristiyan âlemine nursaçabilecek deerde yüzlerce eserler sunmulardır. Bunların yanında ncil'in hatalı kısımlarını arayanbulan pek çok batılı bilgin de kitaplar yazmılardır. Bunlardan; Londra'da "ngilizceye çevrilmi modern ncil" adlı eseri (1970)senesinde nereden Philips, Matta ncili hakkında bakın ne diyor:"Havarilerden Matta'ya ait olduu kabul edilen ncil'in, hakikatte onun tarafından yazılmadıını ilerisürenler vardır. Bugün birçok teologlar (ilahiyatçılar) bu ncil'in bilinmeyen bir ahıs tarafındanyazıldıını ileri sürmektedirler. Bu esrarengiz ahıs Matta'nın ncil'ini eline almı, onu istedii gibideitirmi, içine baka sözler de eklemitir. Üslubu açık ve akıcıdır. Halbuki hakiki Matta ncilininüslubu daha aır, fakat sözleri daha muhakemelidir. Matta gördüklerini, duyduklarını uzun uzuninceledikten sonra, bunları kaleme alıyordu. Halbuki, imdi Matta ncili olarak elimizde bulunan metin,bu kadar dikkatle yazılmıa benzemiyor."

Allahın kelâmı deimiyeceine göre, yalnız yukarıdaki bir Hırıstiyanın kaleminden çıkan yazılar,bugünkü ncil'in insan el ile yazıldıının baka delilidir. Matta incili ortadan kaybolmu onun yerine yenibir ncil yazmıtır.

Yuhanna ncili'nin de bakası tarafından yazıldıı veya deitirildii bir gerçektir. Matta, Yuhanna,Luka, Markus tarafından yazıldıı bildirilen dört ncil hakkında birbirlerinden farklı birçok rivayetler

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 213/361

vardır. Yalnız bir hususta bütün dünya bilginleri birlemektedir. Bu dört ncil aynı hususları bakabaka anlatan ve insan eliyle yazılmı hikâyelerden ibarettir. Allah kelâmı deildir.

nciller arasındaki farkı belirtmek için bir iki misâl verelim: Markus'a göre, Hazreti sa haçdanindirildikten sonra, ölüler arasında kaldıı sırada havariler ile görümü ve hemen o gün semâyakaldırılmıtır. Halbuki Luka'ya göre, Hazreti sa ölüler arasında 40 gün kaldıktan sonra semayakaldırılmıtır.

Matta ncilinde (27: 44) "Hazreti sa ile birlikte asılan iki hırsız, ona karı kötü sözlersöylediklerinden Cehennemlik oldular" derken, Luka'da ise; (23:43) "Hırsızlardan biri Hazreti sa'yasövdü. Bunu duyan ikinci hırsız, arkadaını azarladı. O da bizim gibi ızdırap çekiyor, Ona dokunma,dedi. Bunun üzerine Hazret-i sa, ona "Sen benimle beraber Cennete gideceksin, buyurdu"demektedir.

Misalleri çoaltmaa lüzum yoktur. Birbirinden farklı dört ncil'in bulunması bile, hiç birinin Allahkelâmı olmadıını gösterir.

NCL VE HIRSTYAN DN ADAMLARI 

Kur'ân-ı Kerîmde, (Nisa Sûresi, 82) Cenâb-ı Hak: "Kur'ân Allah kelâmıdır. Eer böyleolmasaydı, içinde muhakkak ayrılıklar bulunurdu." buyurmaktadır. Hıristiyanların kitabı olan ncil'de türlü ayrılıklar, onun kat'i bir insan eseri olduunu ispat etmektedir. ncil birçok defalar hıristiyan dinadamları tarafından incelenmi, güya düzeltilmi, deitirilmi, kısaca ekilden sekile sokulmutur.Allah'ın sözü hiç deitirilir mi?

Kur'ân-ı Kerim'in vahy olduu günden bugüne kadar bir tek harfi deimemitir. Bunu temin içinher çareye bavurulmutur. Kur'ân-ı Kerim'in bugüne kadar deimeden geldiini en müteassıphıristiyan din adamları bile haset etmelerine ramen itiraf etmek mecburiyetinde kalmılardır. Allahsözü böyle olur. Hiç deimez. Bugünkü ncillerin Allah sözü mü, yoksa insan eseri mi olduunuhıristiyan ilim ve fen adamlarının sözlerine bırakalım: Mooddy ncil enstitüsünden Dr. GrahamScroggie, "ncil Allah sözü müdür?" adlı kitabının 17. sahifesinde diyor ki:

"ncil insan eseridir. Bazı kimseler, her nedense anlamadıım sebeplerden ötürü bunu inkâretmektedirler. ncil insanların dimalarında teekkül etmi, insanlar tarafından insan dili ve insan eli ileyazılmı ve tamamıyle insan karakteri taıyan bir eserdir."

Dier Hıristiyan bir din adamı Kenneth Cragg, öyle demektedir:"ncil'in Ahdi Cedid kısmı Allah sözü deildir. Burada dorudan doruya insanların anlattıkları

hikâyeler, herhangi bir iin nasıl yapıldıını gören insanların görgü ahitlii vardır. Sırf insan sözü olanbu kısımlar kilise tarafından insanlara Allah sözü gibi nakledilmektedir."

Hıristiyan Teolog Prof. Gayser: "ncil Allah kelâmı deildir. Fakat buna ilim adamları ile birlikte

vereceimiz karar sudur: ncil Allah sözü deildir. Allah sözü olması gereken eski ncil bugünkü ekliile tamamen baka bir kitap haline dönmütür. Bugünkü ncil'de Allah sözü olması düünülebilensözler yanında birçok yabancı kimseler tarafından eklenen sözler, tahminler, rivayetler ve hikâyelervardır. Hele üçlü tanrıdan bahseden kısımlar, esas doma olan 'Allah birdir" kaziyesine ve insanlarınsaduyusuna hiç uymayan iddialardır. Son günlerde üçlü tanrıya hiç kimsenin inanmaması hıristiyankiliselerini tek Allah fikri üzerinde durmaya mecbur etmitir. imdi onlar da tek Allah fikri üzerindedurmaktadırlar...."

NCL HAKKINDA HIRSTYANLAR NE DYOR! 

Plain Truth mecmuasının 1977 senesinde çıkan bir nüshasında deniyor ki;(Çocuklara ncil'i okuturken çok dikkat ediniz! Çünkü ncil'in içinde anormal seks hikâyeleri vardır.

Bilhassa, Ahdi Atik kısmında bulunan bu anormal hikâyeler ncil'den çıkarılmalı ve ancak ondan sonra

çocuklara verilmelidir. Çünkü bu hâli ile ahlâk telkin etmek öyle dursun, gençleri ahlâksızlıa teviketmektedir.)Mehur edebiyatçı Bernard Shaw diyor ki:(nsan ncili okuduu zaman, birbirini tutmaz türlü bahisler içinde kaybolup gidiyor. ncilin içinde

sahifeler dolusu acaip isimler vardır. Hele tekvin kısmında, yalnız ecereler dikkati nazara alınmı. Kimkimden dodu, nasıl dodu? Hep bundan bahsediliyor. Bunların ibâdet ve Allah sevgisi ile ne ilgisivar? Nasıl iyi bir insan olunabilir? Kıyamet günü nedir? Kime ve nasıl hesap verece iz? Doru birinsan olmak için neler yapmak lâzımdır? Bunlardan pek az bahsolunuyor. En çok, bol bol efsanelervar. Daha gündüz anlatılmadan geceye geçiliyor.)

Prof. F.C. Burkitt (Canon of the New Testament) adlı eserinde öyle diyor:

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 214/361

(Hazreti sa'nın dört ayrı biyografisi birbirinden farklıdır. Bunları yazanlar, bu dört kitabı bir arayagetirmek istememitir. Onun için birbirinden farklı bilgiler vermekte, bu bilgilerin arasında hiçbir rabıtabulunmamakta, yazılardan biri yarım kalmı bir hikâyeye, dieri ise büyük bir eserden alınmı bir eyebenzemektedir.)

Encyclopedia of religion and Ethics (Din ve Ahlâk Ansiklopedisinin) ikinci cildinin 582. sahifesindedeniyor ki:

(Hazret-i sa, hiç yazılı bir eser bırakmadıı gibi, akirdlerinden hiç birisine herhangi bir eyiyazması için emir vermemitir.)

Bu büyük ansiklopedi dört ncil'in hiçbir dini kıymeti olmadıını, havariler tarafından yazılanbirbirinden farklı hikâyelerden ibaret olduunu tasdik etmektedir.

HIRSTYANLIIN Ç YÜZÜ 

Bugün dünyada Allah'ın varlıına inanan üç din vardır: Yahudi dini, Hıristiyan dini ve slâm dini.Dünya nüfusunun yarısından fazlasının 20. asırda dinsiz ve puta tapanlardan meydana gelmesiacınacak bir haldir. Bunun yanında Allaha inanan ve üç büyük dine balı olanların bir kısmı dainançlarını tamamen kaybetmitir. Çünkü onların ellerinden tutan hakiki rehber kalmamıtır. Modernilim ve fen örenerek yetien gençleri, din ve fen bilgilerinden mahrum olan din adamları vasıtasıyledin bilgisine kavuturmak imkânı yoktur. Onları saadete kavuturabilmek için en modern bilgileresahip, açık fikirli, dinini iyi bilen rehberlere ihtiyaç vardır. Bunun yanında taassuba kapılmadan ncilinhakiki Allah kelâmı olup olmadıının aratırılmasında büyük fayda olduunu, bunun tereddüde düen

kimselere doru yolu göstereceine inanıyoruz.Kur'ân-ı Kerîm gibi, ncil bir tek kitap mıdır? Bütün Hıristiyanların da verecei cevap elbette hayırolacaktır. Birbirine uymayan, deiik yüzlerce kitap, bunların hangisi Allah kelâmı? Bütün bu kitaplardayazılı olan hususları kim biliyor? Mutaassıp hıristiyanlar, bütün bu kitaplarda yazılı olan sözlerinAllah'ın sözleri olduunu iddia ediyorlar. Halbuki onlar incelenecek olursa, kitaplarda olan sözlerin üçkaynaktan geldiini kabul etmek gerekir.

1— Bunların bir kısmı Allah sözü sayılabilir. "Ben rabbim! Benden baka kurtarıcı yoktur!"(aya, 45:22) "Ey dünya ehli, hepiniz bana yönelin de kurtulun! Çünkü Allah benim. Bendenbaka Rab yoktur." 

imdi gelelim ncilin ikinci kaynaına:2— kinci kısımda yazılı olan sözlerin Peygamber tarafından söylendii kabul edilebilir.sa O'na cevap verdi: dinle ey srail! Allahımız Rab, bir tek olan Rab'tır." (Markus, 12:29) imdi ncil'in üçüncü kısmına gelelim:3— Buradaki sözlerin bir kısmı havariler tarafından kaydedilmi, bir kısmı bazı kimselerin

sözlerinden, bir kısmı tarihçilerin rivayetlerinden, bir kısmı ise kimin tarafından niçin söylendiibelli olmayan söylentilerden ibarettir. Bir misal verelim:"Uzakta yapraklı bir incir aacı gördü. Belki onda birey bulurum diye geldi, yanına varınca

yapraklardan baka bir ey bulamadı." (Markus. 11:13) 

DÎNDE KOLAYLIK 

(Dinde kolaylık vardır. Güçletirmeyin, kolaylatırın! Nefret ettirmeyin, sevindirin!) gibiifadelerden yanlı mana çıkararak dini deitirmee kalkmak, büyük hatâdır. (Kolaylatırın) demek,kolayınıza geleni yapın demek deildir. (Kıın abdest almak zordur. Abdest alınmasa da olur.)denemez. (Baa mesh oluyor da yüze niçin olmasın! Güçletirmeyin yüze de mesh edin!)denemez. Nakli esas almadan yazarının kafasına göre olan kitablara itibar etmemelidir.

Dinimiz, emirlerde kolaylık olduunu bildirmektedir. Bütün emirlerde kolaylık gösterilmesi, Allahüteâlânın ni' metlerinin en kıymetlisidir. 24 saat içinde 5 vakit namaz kılmayı emir buyurmu tur ki, hepsibir saat bile sürmez. Dinimiz ayakta kılamıyanın, oturarak kılmasına izin vermitir. Oturarak kılamıyanyatarak kılabilir. Ayakta kılamıyan hiç kılamaz dememitir. Rüku ve secdeleri yapamıyan imâ ile, iaretile kılabilir demitir. Abdest için su bulamayana veya kullanamayana toprak ile teyemmüm etmesineizin vermitir. Zekât için, malın yalnız kırkta birini fakirlere ayırmıtır. Yol parası olan ve yol tehlikesizbulunduu zaman, ömründe bir kerre hac etmeyi farz kılmıtır.

Sayılamıyacak kadar çok eyleri helâl etmitir. Yiyecek, içecek ve giyeceklerden pek çounumubah etmi, pek azını haram kılmıtır. Haram etmesi de kulların menfaati içindir. Yalnız arabıharam ettii halde, bütün meyve sularını, tarçın, karanfil, çay, kahve, süt gibi faideli içecekleri mubahkılmıtır. nsaf ehli, bu kadar kolaylıı güç ve aır göremez. Bu kolaylıkları güç görenlerin kalblerininbozuk olduu anlaılır.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 215/361

Daha kolay olmalı, baıbo olmalıyım, demektir. u dünya nizamında da baı boluk ilerimizi altüst eder. Meselâ vâsıtalar, yolun saından gider. Kolaylık istiyorum diyerek soldan giderse, ya birkazaya sebep olur, yahut trafik birbirine girerek, yolculuk aksamı olur. Ba'zı sokaklara girme yasaıkonmutur. (stediim sokaa girebilmeliyim) demek uygun olur mu? Dinimiz de belli muayyenkaideler koymutur. Bunlarda da her insanın vaziyetine göre kolaylıklar bahetmitir. Meselâ herabdestte gusletmeyi art koysaydı, ne diyebilirdik? Zekât olarak kırkta biri deil de, dörtte biri fakirinhakkı denseydi ne diyebilirdik? Dinimiz en makûl ölçülerde kolaylıklar ihsan etmitir. (Dinde kolaylık

var.)diyerek nefsinin kolayına geleni yapmak dini deitirmek olur.

NÇN GER KALMIIZ 

Teknik bir dergide, bir kitabdan iktibas edilen yazıda, islâm âleminin geri kalı sebebi, mâm-ıGazali hazretleri gibi slâm âlimlerinin telkinlerine balanmaktadır.

Dergide, islâmiyyetin terakkiye mâni olmadıına dair, âyet-i kerime mealleri, hadîs-i erifler vebüyük insanların sözleri nakledilmektedir. ddiaya göre, slâmiyyet her konuda ilerlemeyi emrederken,mezkûr islâm âlimleri, felsefeyi, ilmi ve malı kötülemiler, âhıreti kazanmayı tavsiye etmiler, islâmâlemi de bu tavsiyelere uyarak bugünkü duruma gelmiler.

mâm-ı Gazali hazretlerinin, bilinen 70'den fazla eseri mevcuttur. Umumiyetle her eserinde bakakonulardan bahsetmektedir. Diyelim ki bir kitabında ziraatten bahsetmi, ticaretten ise bahsetmemitir.(Niye ticaretten bahsetmedi, bu ticaret dümanıdır) denebilir mi?

mâm-ı Gazali hazretleri bir konuyu detaylı olarak inceler. Meselâ zenginliin, fakirliin iyi ve kötü

taraflarını bildirir. Diyelim ki silâhın faide ve zararlarından bahsettii bir yazıda, (silah, yurtsavunmasında kullanılırsa faydalı olur, anaristin eline verilirse zararlı olur.) demise, (mâm-ıGazali silahı kötülüyor) diye hücum etmek insaf ile badaır mı? Elbette çok eylerin fayda vezararları olabilir. Meselâ el, ayak, dil böyledir. Hayırlı ilerde kullanılırsa faydası olur, kötü ilerdekullanılırsa zararlı olur.

mâm-ı Gazali hazretlerini veya dier islâm âlimlerini ilim dümanı olarak göstermee çalımak,günei balçıkla sıvamaa kalkımak kadar abes olur. mâm-ı Gazali hazretleri, dünyaca mehur "hyâ-ül-ulûm" isimli eserinde, LM bahsinde, ilmin ehemmiyeti, akli ve nakli ilimlerin lüzumu hakkında ikiyüz sayfadan fazla malûmat vermitir. Zaten dergide ilmi öven âyet ve hadisler de HYÂ'da mevcuttur.lmin fazileti hakkında birçok âyet-i kerime, hadis-i erif ve âlimlerin sözleri HYA'da nakledilmitir.Meselâ (Allah, kendilerine ilim verilenlerin derecelerini kat kat yükseltir.), (Hiç bilenle bilmeyenbir olur mu?), (Allahü teâlâdan en çok âlimler korkar.) âyet-i kerîmeleri ve (lim örenmek hermüslümana farzdır.), (lmi Çinde bile olsa talep ediniz), (Alimler, peygamberlerin vârisleridir.)gibi hadîs-i erifler hya'da bulunmaktadır.

Sayfalarca ilmi öven bir âlime, ilim dümanı diye hücum etmek çok abes olur. hya'da ilimler,çeitli bölümlere ayrılmıtır. Meselâ Tıp ilminin farz oluu hakkında diyor ki:(Tıp ilmini örenmenin farz-ı kifâye oluunun hakikati udur: Bir memleketin tabibi olmazsa

hastalık çoalır. nsanlar iinden gücünden kalır, takattan kesilir, nihayet ölüme mahkûm olur.Tabib ise bilgisiyle sevap kazanarak Allaha yaklaır.) 

Yine ilim bahsinde, felsefenin kendisi deil, felsefecilerin bozuk düünceleri tenkid edilmektedir.Hiç bir islâm âlimi, malı kötülememitir. Sadece mal sevgisi kötülenmitir. mâm-ı Gazali

hazretleri, Kimya-i Saadet kitabında malın faide ve zararlarını anlatmaktadır. Malı, Allahü teâlânınBakara ve Âli mran sûrelerinde övdüünü nakletmektedir. Ayrıca fakirliin küfre götürebileceinibildiren hadis-i erif ile malı öven dier hadis-i erifleri nakletmitir.

Malın kendisi deil, sevgisi kötülenmitir. Müslümanın gözünde mal, her eyin üstünde deildir.Meselâ bir müslüman, para ve mal karılıı vatanına ihanet edemez. Fakat mal ve parayı her eyinüstünde tutan menfaatperestler, para pul karılıı veya kadın kız uruna vatanına ihanet edebilir.Müslüman çok çalıır, çok kazanır ve malını hayırlı ilerde kullanır. Ama hiç bir zaman malını,

dininden, namusundan, vatanından üstün tutamaz. Mal karılıı vatanına ihanet etmeyen kimseye(Malı kötülüyor) denebilir mi?Derginin de itiraf ettii gibi, slâmiyyet terakkiye mâni olmadıına göre, slâm âleminin geri kalı 

sebebi nedir? Tek cümle ile, dahili ve harici dümanların tesirinde kalarak slâmiyyetin emrettii ilim vefenne uymadıı için geri kalmıtır. Kabahati, dine uymazlara deil de, islâm âlimlerine yüklemek büyükbir insafsızlık olmaz mı?

NÇN GER KALDIK 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 216/361

Bugün müslüman denilen memleketler de teknikde geri kalmıtır. Hıristiyanlar bunun sebebini,slâm dînine yüklemektedirler. Teknikde ancak Hıristiyan dini sayesinde yükselinebileceini ilerisürmektedirler. Bu meseleyi izah etmek hakikati bilmeyenler, dini tanımayanlar için faydalı olacak,gerçekleri görmek istemiyenler için bir faydası olmıyacaktır.

Hıristiyan olmayan Japonların teknikte ileri sayılan hıristiyan memleketlerini nasıl geçtii bugünherkes tarafından bilinmektedir. Yahudiler, içinde çöl piresinden baka canlı varlık bulunmıyan yerleri,zengin ormanlara, tarım topraklarına çevirmiler. Lut gölünden Brom çıkarmaya ve normal halde ikensıvı olan Bromu Alman bilginlerinin "olamaz" demelerine ramen, katı hale sokmayı ve kolaylıklayabancı memleketlere satmayı, Brom ticaretinde Almanları geçmeyi baarmılardır.

Demek oluyor ki; tekniin hıristiyan dini ile hiçbir ilgisi yoktur. Tam tersine asıl teknik vemedeniyeti emreden islâm dinidir. Koyu hıristiyanlıın insanları nasıl karanlıa götürdüü,müslümanlıın ise, onları nasıl nura kavuturduu ortaça'da meydana çıkmıtır. Yalnız biz bugünhâlâ bundan asırlarca sene evvelki medeniyetimizle iftihar ediyor, bugünkü halimizi hiç düünmüyoruz.Eski ile iftihar olunabilir. Biz bugün de, bir baarı göstermek, teknikte ileri devletlerle boy ölçümekmecburiyetindeyiz.

1839 Tanzimat fermanı ile yüzümüzü batıya çevirdiimizi ilân ettik. Fakat bu lafta kaldı. limde,fende ecdadımız gibi çalımadık. Dinimizin gösterdii yola ve Peygamberimizin üstün ahlâkına sahipçıkamadık. Bizden tam 29 sene sonra, 1868 de batıya dönen Japonlar bizden kat kat ilerlediler. Hemde hiç özel dinlerine dokunmadan.

Medeniyet yarıında Ortaça'da önde olan bizler yava yava geride kalmaya baladık. Bugünyeniden hamle yapmak, batı ile aramızdaki mesafeyi azaltmak, onlara yetimek hattâ geçmekzorundayız. Bu da bo lafla, nutuk çekerek olmaz. 1979 yılında Türkiye hakkında önemli bir makaleyazan ve hattâ bir kitap hazırlıyan Alman bilgin Türkolog Dr. Friedrich Wilhelm Fernaa der ki:

"Türkler kendilerini Avrupalı addediyorlar. Vakıa, onlar gibi Asya'dan gelmi olan ve onlarınakrabası sayılan Macarlar ve Bulgarlar, Avrupa'ya yerlemi, bu muhitte uzun zaman  batı terbiyesialarak Avrupalılamıtır. Türkler tam Avrupalı deildir. Türkler dier milletlere benzemeyenhususiyetleri olan bir millettir. imdiki halde Türkler batı medeniyetini taklit ediyorlar. Henüz tamamıyleiçerisine girmemilerdir."

Medenî bir insan hereyden önce dürüst ve çalıkandır. Tahsil yapmı, kültürlü, dünyayıörenmitir, bilmiyenlere öretmitir. Sözü, özü dorudur, ilerini son derece dikkatle baından sonunakadar takip eder. Gerekirse, normal i saatinden fazla çalımaktan hiç çekinmez. Böyle çalımaktan, i görmekten zevk alır. Yalansa bile kolay kolay iinden ayrılamaz. Memleketinin kanunlarına saygılıdır.Âmirlerine itaat eder. Kanun dıı hiçbir i yapmaz. Dininin emirlerine titizlikle uyar, çocuklarının imanlı,ahlâklı yetimelerine ehemmiyet verir. Onları kötü arkadalardan, zararlı yayınlardan korur. Verdiisözü tutar. Zamanın kıymetini bildii için, her iini zamanında yapar. Söz verdii yerde, zamanıgeçmeden hazır bulunur. Üzerine aldıı bir ii bitirmeden içi rahat etmez. Bir ii yarına bırakmak öyle

dursun, yarın yapılacak bir ii mümkün ise bugün yapar.Bunlar müslümanların vasıflarıdır. Niçin geri kaldıımız açıkça görülmüyor mu?

Hilaf yoktur hiç bir zaman sözünde Özü güzel, sözü güzel Türkiyem. Nur dolusun görebilen gözünde Görenlerin gözü güzel Türkiyem. 

Satır satır her yanın dolu ilimAnlatamaz güzelliini dilim.Baldan tatlı bir meyvedir dört mevsimYazı güzel, güzü güzel Türkiyem. 

Ahlâk, edep, insanlık konun senin 

Övücüsü güzel slâm Dininin. Hayrı için her insanın sonunun Söyledii, vâ'zı güzel Türkiyem. 

MUAZZAM SARAY 

Eref-i mahlûk olarak yaratılan insanolunun vücudu, sayısız odalardan meydana gelmi muazzam bir saray gibidir. Bu muazzam sarayda çeitli fabrikalar vardır. Sarayın bütün cihazlarınoksansızdır. Sarayın muazzam bir gıda deposu, alarm tertibatı, kalorifer tesisleri, iitme cihazları,hazır kuvvet, askerî üsler, radarlar, odalar arasında muazzam yollar, modern taıma vasıtaları,

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 217/361

yemekhaneler, kanalizasyon ebekeleri, rasathaneler, çöpçüler, kabristan gibi lüzumlu her tekilâtmevcuttur. Bu sarayı birkaç dakika gezersek, sayısız harikalarla karılaırız.

SARAY'IN KAN DEPOLARI: 

Vücuttaki kanın çeitli vazifeleri vardır. Meselâ hücrelerde lüzumlu gıda maddelerini salamak,gıdaların enerji haline gelmesine yarayan oksijeni hücrelere sevk etmek, vücuda dıarıdan girmee

çalıan dümanlara, hastalık mikroplarına karı vücudu korumak, hücrelerde biriken kirli artıkları çeitlikanallarla dıarı atmak, vücut ısısını ayarlamak gibi çeitli vazifeleri vardır. Kandaki bu ileri ayrıgörevleri bulunan hücreler vasıtasıyle yapmaktadır.

Meselâ alyuvarlar oksijen nakli ile görevlidirler. 3-4 ay vazife gördükten sonra ölürler. Vücutalyuvarlardan hâli kalmamak için saniyede binlerce alyuvar üretir. Akyuvar hücreleri ise, vücudagirmeyi baaran düman mikropları zararsız hale getirirler. Mikropa saldırıp yutarak sindirirler. Hastalıkmikroplarının zehirli ve öldürücü te'sirlerine karı hücreler bunları imha edici salgılarla vücudamukavemet kazandırırlar.

Kanda al ve ak yuvarlardan baka, kanın pıhtılamasını salayarak kanamaları önleyicitrombositler de vardır. Kanda çeitli hayatî faaliyetler cereyan etmekte, kimyevî hâdiseler vukubulmaktadır. Hiç bir akıl sahibinin, bu hadiselerin tesadüfi olduunu, kendi kendine ilediini iddiaetmesi mümkün deildir. Tekniin ileri olduu asrımızda bile, kandaki bir hücre yapılamamıtır.Hücreye hayat salayan ruh hakkında insanların bir bilgisi bile yoktur. Allahımıza bu ni'metlerindendolayı ne kadar hamd etsek azdır.

SARAYDAK HAREKETLER 

Beden uzuvlarının hareketi kaslarımız sayesinde olmaktadır. Sinirler kasları, kaslar da uzuvlarıharekete geçirmektedir. Kasılma anında harcanan enerji, kaslarda depo halinde bulunan glikozdanelde edilmektedir. Oksijen azaldıkça kasta laktik asit çoalır. Laktik asitin çoalması kasın yorulmasıdemektir. Dinlenirken aldıımız oksijen laktik asitle birleerek enerji husule gelerek kas hücrelerindedepolanır. Ölen kimse  kaskatı kesilir. Bu oksijensizlikten meydana gelir. Ya'ni ölüm halinde kaslardafazla miktarda laktik asit biriktii için kaslar sertleir.

Dıarıdan gelen darbelere reaksiyon gösteren iskelet kaslarından baka isteimiz dıında çalıandüz kaslar vardır. Meselâ mide ve baırsak kasları düz kaslardandır. Kalb kası çizgili kas olmasınaramen isteimiz dıında çalıır. Eklem kasları gibi isteimizle çalısaydı ufak bir ihmal neticesindekalbimiz duruverirdi. Uyurken çalıtıracak birisine, bir eye ihtiyâç olurdu. Kalb kasının çalımasıelektrikî bir harekettir. Elektrik akımının yok olması halinde kalb durur. Kalbimiz bilmediimiz bir

elektrikle isteimiz dıında çalıtıran Allahü teâlânın ânı çok yücedir.

SARAYIN MUHABERE TEKLÂTI 

Habersizce ayaımıza bir diken batsa vücudumuzu saran telefon ebekesi sayesinde haberdaroluruz. Bu telefon ebekesine (Sinir Sistemi) diyoruz. Bu sistem, beyin, omurilik ve sinirlerdenmeydana geliyor. Beyin, be duyu faaliyetinin merkezidir. Hafıza, zekâ, bilgi, düünme gibi hareketlerbeyin tarafından idare edilir. Beyin aynı zamanda uzuvlarımızın ve kaslarımızın muntazam çalımasınısalar. Beynin altındaki omurilik soanı, solunum, boaltım, dolaım gibi hayatî faaliyetleri idare eder.Omurilik, refleks hareketleri, iç uzuvlarımızın ve salgı bezlerinin faaliyetlerini idare eder. Bir ikâzınnöron denilen sinir hücreleri tarafından teekkülü elektrik akımına benzer. Felç halinde sinir sistemindebozukluk olduu için, uzuvlar isteimizle hareket edemez. Felçlinin de bir eli ayaı olduu haldetutmaz. Sinir sistemimize böyle bir kuvvet veren Allahü teâlâya sonsuz hamdolsun.

SARAY'IN SKELET Vücut sarayındaki kemikler, en hassas ölçüler içinde irili ufaklı yaratılmıtır. Kemikler, vücuda

dayanak salar. Çeitli uzuvları korur, kasların irtibatını salar, vücudun hareketi için lüzumludur. 33omurdan meydana gelen omurga, vücut sarayının ana direidir. Boyun omurları, baın kendi eksenietrafında 200 derece dönmesini salıyacak derecede yaratılmıtır. Omurga aynı zamanda omuriliinzedelenmesine mani olur. Omurilik zedelenirse, felç ve sakatlık meydana gelir. Bu bakımdan Allahüteâlâ, onu, üç tabaka salam zarlar içinde muhafaza etmi, en dıını da kolay kolay tahrip olmayanomurga ile kapatmıtır. nsan yürüdükçe biribirine sürten omurlar aınır. Bu aınmaya mani olmak içinparçalar arasına conta, disk gibi bir ey koymak lâzımdır. Her eyi en ince hesaplı ekilde yaratanRabbimiz omurlar arasındaki aınmayı önlemek için kıkırdaklar yaratmıtır. Vücudun taınması gibi

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 218/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 219/361

Daha önce bildirildii gibi, vücuda lüzumlu gıdalar, kan vasıtasıyla hücrelere geliyordu. Hücre bugıdaları nasıl kullanacaktır? te oksijen bunun için lâzımdır. Oksijen teneffüs edilen hava ile alınır. Bugıdalar, hücrelerde oksijen vasıtasıyla yakılarak enerji haline döner. Yanmada meydana çıkankarbondioksit teneffüsle dıarı çıkar. Teneffüsle aldıımız oksijenin temiz olması lâzımdır. Teneffüsettiimiz hava burundan girerken filtre vazifesini gören kıllar vardır. Ayrıca burunda bulunan sümük,havadaki tozları süzer. Kıllar ve sümük vâsıtasıyle süzülen hava, burun içindeki kıvrımlar vâsıtasıyleısınır. Böyle içeri giren hava, tozlardan temizlenmi, nemlenmi ve ısınmı olur. Kazaen giren havanıniçinde toz toprak bulunursa nefes borusunua iç kısmındaki titrek tüyler vâsıtasıyle dıarı atılır. Birhavanın girmesi için bile ne kadar tedbir yaratılmıtır.

Nefes borusu iki kola ayrılır. Bron denen bu kollar akcier içerisine dalarak daılır. Sayısı çokfazla olan dalcıklara bronçuk denir.

Akcierde kanın temizlenmesi için vazife gören hava, dıarı çıkarken de nefes borusundaki tellerititretirmek vâsıtasıyle sesin teekkülünü temin eder. çeri giren temiz hava ile, dıarı çıkan havakarılatıkları halde birbirini kirletmiyor ve birbirleri ile karımıyor.

Bedava aldıımız bu temiz havanın kıymetini astımlılara sormak lâzımdır. Hiç bir güçlükçekmemize mahal bırakmadan temiz havayı bize baheden Rabbimize ne ekilde hamd edeceiz?Verilen nimetleri yerinde kullanmakla.

BOALTMA SSTEM 

Gıdaların posa kısmı kalın baırsak vasıtasıyle dıarı atılırken, kan ve hücrelerdeki gıda artıkları

ve vücuda zararlı maddeler de böbrekler vasıtasıyle süzülerek dıarı atılır. Bu iki temizleme vasıtasıolmasaydı vücut pislik içinde kalır, uzuvlar zehirlenir, üstelik yeni gıda alma imkânı da olmazdı.Üre, ürik asit, tuz gibi maddeler kan ile böbree gelerek idrar havuzunda toplanırlar. Bu idrar

torbası olmasaydı devamlı idrar akıp duracaktı. drarı süzen filtreler intizamlı çalımazsa, kandaki üremiktarı çoalır ve (Üremi) denilen hastalık meydana gelir. Bu hastalık ilerledii takdirde çok tehlikeliolur. Bu bakımdan vücuda zararlı olan gıdaları yiyip içmemek lâzımdır. Allahü teâlâ, vücudumuzu bizeemanet etmitir. Yaratılı gayesinin dıında kullanmamak lâzımdır.

SARAYIN ERZAK DEPOSU 

Vücut sarayının en büyük bezi olan karacier, dört yüzden fazla vazifesi bulunan bir fabrika, birerzak deposudur. nce baırsakta emilerek kana karıan gıdalar ve vitaminler karacierde depo edilir.htiyâç halinde, vücuda yarayılı hale getirilerek lâzım olan yerlere gönderilir, eker ve asitler glikojenhalinde kullanılmaa hazır vaziyette karaciere depo edilir.

Karacier, yaların sindirimine yardımcı olan safra denen salgıyı çıkarır. Bu salgının, karacierhücreleri tarafından süzülen zehirli artıkları baırsak vasıtasıyle dıarı atılır. Safra kesemiz olmasayalı gıdaları sindirmemiz mümkün olmaz.

Karacierin vazifeleri arasında kan ekerini ayarlama ii de vardır. Karacierin glikoz üretmeiinde bir bozukluk husule gelirse, meselâ karacier fazla eker imal ederek eker hastalıı meydanagelir.

Karacierimizin bir kısmı alınsa, kalan kısımdaki hücreler, derhal çoalarak eksik kısmıtamamlarlar. Ya'nî karacier kendi kendini tamir eder. Böyle kudret sahibi Allahü teâlâya hamdolsun!

SARAYIN KAPICISI 

Sindirim sisteminin kapıcısı durumunda olan dil, aızdaki lokmaları çevirerek sindirime yardımcıolur, tad alır ve konuurken telâffuzda kullanılır.

Gıdaların tadları, acı, eki, tatlı, tuzlu olmak üzere dört gruba ayrılır. Çeitli gıdaların çeitli tadları

vardır. Cenâb-ı Hakkın dilde yarattıı hususiyetler ile bu gıdaların tadları bilinmekte, zararlı faydalıayrılmaktadır. Gıdaların kokuları dildeki tad alma hassasiyetin artırmakta ve itah meydanagetirmektedir. Böyle itah sayesinde gıda alma ii bir külfet deil, bir lezzet olmaktadır. Konumamızdada dilin ehemmiyeti büyüktür. Bu ni'metleri bize baheden Rabbimize hamdolsun!

SARAYIN BOYASI 

Vücudumuzu örten deri, ırk çeitlerine göre deiiktir. Bir Alman, bir Zenci, bir Türk rengindenbilinebilir. Derimizin birçok vazifesi vardır. Birkaçı öyledir: Dokunma, vücut sıcaklıını koruma, vücududı te'sirlerden koruma, souk ve sıcaktan muhafaza gibi vazifeleri vardır.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 220/361

Derimizin en dı tabakası ölü hücrelerden meydana gelmitir. Kıllar ve tırnaklar üst derihücrelerinden meydana gelmitir. Derideki kıllar, saç, ka, kirpik gibi isimler alır. Sakal, ka ve saçlaraynı keratin dokusundan meydana geldii halde, kalar belli bir boydan fazla uzamazlar. Kirpiklerimizdevamlı uzasaydı görme durumumuz zorlaır, her zaman bunları kısaltmak icap ederdi.

Her kıl için aynı sinir uçları ve aynı kılcal damarlar bulunur. Canlı hücrelerden cansız kıllarmeydana getiren Rabbimiz sonsuz hikmet sahibidir. Eer bu kıllar canlı olsaydı, tra olurken çok acıduyardık. Keza tırnaklarımız da öyledir. Canlı hücrelerin besleyip büyüttüü tırnaklarımız cansızdır. Acıduymadan fazlasını kesip atarız. Canlı vücuttan, saç, tırnak gibi ölü eyler yaratan Allahü teâlânınkudreti sonsuzdur.

SARAYIN PENCERELER 

Vücut sarayının her kısmı vazifesine göre mühimse de, ba'zı bakımlardan gözlerimizin vazifesidaha mühimdir. Her uzvumuz vücudun en uygun yerinde yaratıldıı gibi gözlerimiz de vücudumuzunen münasip yerinde yaratılmıtır. Gözlerimiz bacaklarımızda olsaydı imdiki vazifeleri yapamazdı.Kolay zedelenmemesi için çukur bir yere konmutur.

Gözü yorar, zararlı yerlerde kullanırsak, gö'z hastalıkları ve göz kusurları meydana gelir.Cisimlerin görüntüsü gözün odak noktasına ulamadan teekkül ederse miyop, ilerisinde teekkülederse hipermetrop denilen kusur meydana gelir.

Göze gelen ıık, kırılarak içeri girdii için cismin görüntüsü ters olarak teekkül eder. Görmesinirleri bu görüntüyü beyne götürürken yolda düzeltir, cisim düz olarak görülür. Aynadaki gibi cisimleri

ters görseydik çok acaip olurdu. Gözlerimiz çok hassas yaratılmıdır ve kalar terlerin göze gitmesinemani olur. Aynı zamanda fazla ııı emerek gözün rahatsız olmasını önler. Göz kapaklarımız isteimizdıında çalıır. Bunların üzerindeki kirpikler de dıarıdan gelecek toz ve dier zararlı maddelerin gözegirmesine mani olurlar.

Göz çukurlarındaki kaslar, gözün saa sola, yukarı aaı hareket etmesini salar. Bu kaslarbozulur, intizamlı çalıamazsa çeitli göz kusurları meydana gelir. Gözün bu hareketlerinikolaylatırmak için gözün devamlı nemli olması lâzımdır. Hususî bir yalama, yıkama sistemibulunması icap eder. Cenâb-ı Hak, göz kapaklarının iç kısmında ya bezleri yaratmıtır. Bu bezlersayesinde yalama ii gerçeklemektedir. Aynı zamanda gözyaı bezleri de gözyaı salgılayarak gözüdevamlı yıkarlar.

Gözü meydana getiren hücrelerde görme kabiliyetini yaratan Allahü teâlâ, dier hücrelere bu vasfıvermemitir. Görme hücreleri ölürse insan göremez. Hücreler vasıtasıyle görmemizi salıyanRabbimize sonsuz hamdolsun.

SARAYIN DNLEME CHAZLARI Vücut sarayının mühim uzuvlarından biri de kulaklardır. Kulaklar sayesinde çeitli sesleri

iitiyoruz.Seslerin toplanıp içeriye girebilmesi için kulak kepçesi kıvrımlı yaratılmıtır. çeri giren sesler kulak

zarını titretirir. ç kulakta iitme sinirleri vardır. Bu sinirler, özengi kemii vasıtasıyla titreimi beyneaktarırlar ve böylece iitme meydana gelir. itme sinirleri gözde, görme sinirleri kulakta olsaydı,fonksiyonunu icra edemezdi. Her hücreyi yerli yerinde en güzel ekilde yaratan Allahü teâlânın anıçok yücedir.

Kulak zarının gergin durması ve ses dalgalarından zarar görmemesi için orta kulaktan nefesborusuna bir kanal açılmıtır. Azımız açık iken bir top patlasa kulaımızın zarı patlamaz. Azımızkapalı bile olsa burun deliklerinden giren ses ile kulaktan giren ses birbirini dengelemektedir.

Kulaımız, frekansı yirmi ilâ yirmi bin arasındaki sesleri iitir. Daha küçük veya daha büyükfrekanstaki sesleri iitsek ne olurdu? Allahü teâlâ, kulaımızı küçük frekanslı sesleri iitebilecek birvasıfta yaratsaydı, maddelerin atomlarındaki sesler, mikropların hareketleri gibi sesler birbirine karıır,hem insanların konumasını duyamaz, hem de durmayan gürültü içinde kısa zamanda huzurumuzkaçar, yaama imkânımız kalmazdı. Büyük frekanstaki sesler de aynı durumu meydana getirirlerdi.Demek ki, her hücre bir hikmetle yaratılmıtır. Vücut sarayında ve kainatta tesadüfi hiç bir ey yoktur.Hikmet sahibi Rabbimiz her uzvumuzu en uygun ekilde yaratmıtır.

Vücut sarayını dengede tutma vazifesi de kulaımıza verilmitir. ç kulaktaki denge hücreleri,denge sinirlerini ikaz ederler. Beyin bu ikazlar sayesinde vücudu dengede tutar. Bir ara denge sinirleribozulursa dengemizi kaybederek düeriz. Çeitli uzuvlarımızı yaratıp çeitli ni'metler ihsan edenCenâb-ı Hakka sonsuz hamdolsun!

SARAY VE SU 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 221/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 222/361

1 - Tevbe etmek: Her günahtan sonra tevbe etmelidir. Allahü teâlâ, tevbe edenleri sever, tevbe edenin tevbesini

kabul eder. Hattâ son nefeste Cennet ve Cehennemi gördükten sonra tevbe edebilirse yine tevbesikabul edilir. Son nefeste tevbenin kabul olması, yalnız bu ümmete, ya'ni Muhammed aleyhisselâmınümmetine mahsustur. Fakat son nefeste iman kabul olmaz. Ba'zıları iman ile tevbeyi karıtırmakta,iman kabul olmaz demesi lâzımken, tevbe kabul olmaz demektedir. Son nefeste kâfirin imanı kabulolmazsa da, günahkâr mü'minin tevbesi kabul olur.

2 - Cömertlik:

 Zenginliinde ve fakirliinde cömert olanı Allahü teâlâ sever. Çünkü hadis-i eriflerde buyuruldu ki:(Cimrilikten kaçın! Çünkü sizden öncekileri cimrilik helak etmitir.) (Cimri çok ibâdet edici olsa da Cennet'e, cömert, günahkâr olsa da Cehennem'e girmez) (Allahü teâlâ, cimri ve kötü huylu bir evliya yaratmamıtır.) (Cömerdin kusurunu afvediniz. Çünkü onun bir sıkıntısı olursa, yardımcısı Allahü teâlâ

olur.) (Cömert, Allahü teâlâya, Cennet'e ve insanlara yakındır. Cimri, bunlardan uzak,

Cehennem'e yakındır.) (Allahü teâlâ, bilgisiz cömerdi, cimri âbidden daha çok sever. En fena hastalık cimriliktir.) (Allahü teâlâ, izzet ve azametine yemin ederek bildirdi ki, hiç bir cimri cennete girmez.) Gazanın birinde, birî hariç bütün esirlerin cezalandırılması emredilince, Hz. Âli, dedi ki: — Ya Resûlallah, bunların hepsinin sucu bir olduu halde, birisini niçin istisna ediyorsunuz.Peygamber aleyhisselâm buyurdu ki:(Bana Cebrail aleyhisselâm gelip dedi ki: "Bu adamı bırak! Zira cömertliinden dolayı

Allahü teâlânın houna gitti, onu beendi.") Bir kâfir, cömertlik gibi slâm ahlâkından birine sahip olursa, ölmeden önce, (Cenab-ı Hak ona

iman nasib edebilir.)3 - Kızmayıp öfkesini yenmek: Öfkesinde haklı bile olsa, Allah rızası için öfkesini yenmenin fazileti büyüktür. Hadis-i eriflerde

buyuruldu ki:(Gazap, kızgınlık, sirkenin balı bozduu gibi imanı bozar.) (Gazabını, kızgınlıını

yenenden Allahü teâlâ azabını kaldırır.) (Kızması icap eden yerde, kızgınlıını yenenin, Allahü teâlâ, kıyamet gününde kalbini kendi

rızasıyla doldurur.) (Pehlivan, gürete yenen deil, kızdıı zaman kızgınlıını yenendir.) Gazaba gelen kimse, dilediini yapmaa kadir olduu halde, yumuak davranırsa, Allahü teâlâ

onun kalbini emniyet ve iman ile doldurur.(Sizin en iyiniz, geç kızıp, çabuk barıandır. En fenanız da çabuk kızıp, geç barıandır.) 4 -

Özür dileyeni afvetmek: Kendisi haklı, arkadaı haksız bile olsa, eer arkadaı özür diliyorsa afvetmelidir. Çünkü özrü

kabul etmek mü'min sıfatıdır. Hadis-i erifte (Mü'min hep mazeret arar, münafık da hep ayıp arar.)buyuruldu. Baka bir hadis-i erifte ise (Müslüman kardeinin özrünü kabul etmemek günah olur.)buyuruldu. Özrü kabul etmek ve kusurları afvetmek Allahü teâlânın sıfatlarındandır. Özrü kabuletmeyen kimseye Allahü teâlâ gazap ve azap eder. Mü'min afvetmek için özür dilemesini bekler.Münafık ayıpların ortaya çıkmasını ister. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki:

(Din kardeinin özrünü kabul etmeyen, kevser havzından içmeyecektir.) (Güzel ahlâk, sana vermiyene vermen, senden ayrılana gitmen, ve sana zulmedeni

afvetmendir.) 

KIYMETN BLEN OKUR 

Sohbetlerin birer inci, Okur, yalı ile genci, Her insana tavsiyemiz, Sen de payla bu sevinci. 

Sensiz kalbler olur viran.Çoktur sana gönül veren,Kalbi titrer duygulanır,Bir defacık seni gören. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 223/361

Te'sir eder doru sözün, Neesidir evimizin, Yanıyoruz hasretinle, Sultanısın gönlümüzün. 

lim, büyük fazilettir.Câhil kalmak felâkettir,

Ancak ehli olan bilir.Bizim Sayfa, bir nimettir. 

Iık saçtın u cihâna, Edirne'den Ardahan'a, Karde, sen de okuyarak. Hazırlan son imtihana. 

YUSUF KANDEHLEV 

(Tebli-i cemaat) isimli vehhâbî tekilâtını kuran Hindli Mevlâna Muhammed lyas isimli mülhidin1944'ta ölümü üzerine, yerine olu Muhammed Yusuf Kandehlevî geçti. Bu vehhâbî, (Hayatü's-Sahabe) isimli kitabında hadis-i erifleri kendi anlayıına göre açıklamakta, birçok galiz hatâlaradümektedir. Maalesef, dalâletler kumkuması bu kitap, birkaç yayınevi tarafından Türkçeye de

tercüme edilmi, okuyan birçok insanın Eshâb-ı Kirama buzetmesine sebep olmutur.Eshâb-ı kirama dil uzatılınca, din yıkıldı demektir. Çünki dini onlar bize bildirmilerdir. Bu

bakımdan hadis-i erifte, Eshâbı kiramdan birisini incitenin Resûlullah Efendimizi incitecei,Resûlullahı "sallallahü aleyhi ve sellem" inciten kimsenin de Allahü teâlâyı incitmi olacaı, Allahüteâlâ'yı incitenin de sonsuz felâkete duçar olacaı bildirilmektedir.

Hadis-i erifleri, gerçek slâm âlimlerinin kitaplarından izahlı olarak örenmedikçe büyükfelâketlerden kurtulmak çok zordur.

Birkaç yayınevi bu kitabı Türkçeye tercüme etmek gafletinde bulunmutur. Elimizdeki nüshasıKonya'da nesr edilmitir. Üçüncü cild, 319. sayfasında Hazret-i Ömer ile Hazret-i Aliye "radıyallahüanhüma" hayâsızca hücum edilmektedir. [Kalem Yayınevinin çıkardıı dier baskıda (3. baskı)Hadislerle Müslümanlık kitabının1281. sahifesinde de geçiyor.] Güya Hazreti Ali, kızını Hazret-i Ömeregönderip (Beenirsen karındır) diyesiymi. Hazret-i Ömer de, hââ huzurdan kızın eteini kaldırıpbakasıymı.

Kitapta bu vak'a kasten tahrif edilerek iki büyük halifeye lâyık olmayan kelimeler kullanılmıtır.

Hâdisenin aslı ise öyledir:(Mir'atı Kâinat) kitabında (390. sahifede) diyor ki:(Hicretin 17. senesinde Hazret-i Ömer halife iken Ümmü Gülsümü Hazret-i Aliden istedi. (Kızım

henüz küçüktür) deyince, (Nefsimin arzusu ile istemiyorum, mübarek kızınızın nikâhı ile ereflenmekistedim.) buyurunca, Hazret-i Ali de bu sözü kabul edip nikâhını icra eyledi.

Hazret-i Ömer, (Resûlullahtan iittim, kıyamet günü, nikâhla ve neseple olan bütün balılıklarçözülür. Yalnız nikâhla ve neseble bana olan balılıklar kalır. Bunun için, Resûlullaha nikâhla balılıkerefine kavumak istiyorum.) buyurdu. Hazret-i Ali kabul edip Ümmü Gülsümü hemen hazreti Ömer'enikahladı, eklinde bildirilmektedir.)

Bu kitap vehhâbîlerce hazırlanmı olmasına ramen, hââ Hazret-i Ömer'in ahlâksız olduuiftirası,  î'î propagandası olarak her tarafa yayılması salanmaktadır.

te belli bir hak mezhebi olmayan kimselerin sayısız hezeyanlarından birisini sizlere duyurduk.Müslümanların aldıkları kitaplara dikkat etmelerini, tavsiye ettiimiz kitapları ve Ehlî Sünnet itikadındaolan büyüklerin ruhlara  îfâ olan kitaplarını okumalarını tavsiye ederiz.

Sahabenin hayatını anlatıyoruz, Sahabeyi övüyoruz diye o mübarek insanlara sinsice dil uzatanmezhepsizlerin errinden Cenâb-ı Hak muhafaza buyursun! Mezhepsizlere aldanan din kardelerimizide ıslâh eylesin!

Bir hazine deerinde,Hep fazilet seferinde,Memleketin her yerinde,Herkes bilir Türkiye'yi. 

Esnaf, içi, yolcu, hancı,Erkek, kadın, yalı, genci,

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 224/361

Öretmeniyle örenciAlır okur Türkiye'yi.

Seni gayet beenirim,Sana canım feda derim,Anam bacım biraderim,Sever okur Türkiye'yi. 

Diyecek yok ayarına,Ofset basar Türkiye'yi.Maneviyat diyarına,Gelen bulur Türkiye'yi. 

RET RIZA 

Mısır valisi Muhammed Alî paa, iyi, dindar bir zât idi. Ondan sonra gelenler, öyle olmadılar. Dinileri, ehliyyetsiz ellerde kaldı. Asırlardan beri islâm âlimi yetitiren (Cami'ul-ezher) medresesi idaremeclisine, Abduh adında bir mason getirildi. skoç masonları, Mısırdaki müslîmânları maddî vema'nevî imhaya baladı. Mason olan Mustafa Re  îd paanın yetitirmesi Âli paa Belgrad kalesininanahtarını Sırblılara teslim etdi. Mason arkadaı Cemâleddîn-i Efgânîyi de stanbula getirip, Ehl-isünneti içerden yıkmak için birlikde çalıdılar.

Kahire müftîsi Abduhun yetidirmelerinden Re îd Rızâ (muhâverât) ismindeki kitabında, bir dindereformcu ile, medrese tahsili görmü bir vaizin konumalarını bildirmekde, bunların azından, kendifikirlerini yazmakdadır. Dinde reformcuyu genç, kültürlü, ilerici, muhakemesi, mantıki kuvvetli olarak,vâiz efendiyi ise, gerici, taklidci, aklı ermez, ince düünmez biri olarak göstermekde, dinde reformcuazından vaiz efendiye nasihat vermekde, onu gafletden uyandırıcı pozu takınmakdadır. Nasihatolarak, Ehl-i sünnet âlimlerine saldırmakda, dalâlet ehli zındıkları ve mezhebsiz mülhidleri, geni kültürsahibi slâm âlimi olarak tanıtmakdadır. Tam bir mason azı ile, kurnazca yazılmı olan bu kitâb saf vetemiz gençleri kolay avlamak tehlikesini taımaktadır.

Pek sinsice hazırlanmı olan bu (Muhâverât) kitabındaki yalan ve iftiraları genç ve temiz dinkardelerimizin önlerine sererek, herbirine, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblanndan cevâb vermei,böylece, müslimânları ebedî felâkete sürüklenmekten korumaa düünerek,hlâs A.. Fâideli Bilgilerkitabını hazırlamıtır. Adı geçen (Fâîdeli Bilgiler) kitabının okunmasını ehemmiyyetle tavsiye ederiz.

Reid Rıza'nın resmi, geçer geçmez elime,

Neler geçti içimden, neler geldi dilime. 

Sakalını kısaltmı, sünnete hiç uymamı, Kulaktan tıkanmı, hak sözleri duymamı.

Doru yola girmedi, dolatı hep kenarda,Ne zehirler kusmutu, Mecelle-i Menarda. 

(Muhâverât) adıyla, düzdü sayısız yalan. Okuyan afyonlandı, sapıtlı nice insan.

Hocası Abduh gibi, ne naneler yemiti.slâmı kendisine uydurmak istemiti. 

Sayısız hurafeler soktu din-i slama. Durmadan hücum etti mübarek dört imama. 

(Büyük bir insan) diye Firavunu övmütü.Hazret-i Musa için (O bir kâhin) demiti. 

Fakat peygamber dedi, kıral Hammurabiye. Reformu örnek oldu bugünkü vehhabiye.

Ölçü aldı kendine, o  î'î evkâniyiBüyük bir üstad bildi, farmason Efganiyi. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 225/361

 Ne kadar sapık varsa, hepsine kucak açtı. Her mezhebin üstüne, telfik zehiri saçtı.

Dil uzattı selefe, büyük küçük bilmedi,Mezhebi bid'at saydı, taklide haram dedi. 

er'i delil dört iken, ikisini kaldırdı.

 Icma ile kıyasa pek sinsice saldırdı.

Mu'cizelerin hepsi görünmüken aikâr.Kimini te'vil etti, kimini ise inkâr. 

nanmadı hadîse, mütevatir habere. üphe gözüyle baktı, mehur (akk-ul kamere)

Sözde din adamıydı, dümanlık etti dine.Müctehidlik tasladı, hiç bakmadan haddine. 

Alimlere küfretti, gayet edepsiz idi. Ehl-i sünnet dümanı, koyu mezhepsiz idi. 

Sakın aklanmayalım, Mısırlı bu fellâha! Küfre varan sözünden sıınalım Allah'a!..

BR BLENE SORALIM 

3. CLD 

MAN VE KÜFÜR 

SUAL: Çalınmı bir hayvanın etini yerken besmele çekmek imânın gitmesine sebep midir?  CEVAP Zaruretsiz le ve domuz eti yemek her zaman haram olup, lei ve domuz etini yerken besmele

çekenin imânı gider. Birisinin kuzusunu çalan, bir haram ilemi olur. Kuzuyu derhal sahibine vermesi

lâzımdır. Vermeyip keserek yerse, kuzunun bedelini sahibine ödemesi lâzımdır. Ödemezse âhırettecezası büyüktür. Domuz eti ile lee (Haram li-aynihî) denir. Çalınmı ete (Haram li-gayrihî) denir.Yemesi aslında haram olmayıp, çalınmı olduu için haramdır. Böyle çalınmı bir yemee besmeleçekmek imânın gitmesine sebep olmaz. Çünkü yemein kendisi haram deildir. Hırsızlıının cezasınıdünyada çekmese bile âhırette çekecektir. Kul hakkının cezası büyüktür. (Mir'atül-usûl c.2,s.177) 

SUAL: Bir cum'a günü stanbul'un en büyük camilerinden birine gitmitim. Hatip efendi,(Günahınıza tevbe edin! Allah, Peygamberler ve melekler âhidimdir diyerek günah ilemiyeceinizetevbe edip söz verin) dedi. Allahdan gayriye söz vermekte mahzur var mıdır?  

CEVAP (Miftahül cenne) kitabında diyor ki: (Bir kimse, Allah ve peygamber ahidim dese, kâfir olur.

Zira peygamber gaybı bilir demek küfür olur.) Gaib demek, duygu organları ile veya hesap, tecrübe ile anlaılmayan ey demektir. nsan, cin,

melek ve peygamber gaybı bilmez. Falcı, u veya bu gaybı bilir diye itikad etmek küfürdür. Gaibi ancak

Allahü azîm-ü-ân ile O'nun bildirdikleri bilir. Hatip efendinin söyledii söz uygun deildir.

SUAL: Kötü insanlar için (Öküz aleyhisselâm) deniyor. Böyle söylemek küfrü mucip midir? CEVAP Evet. Böyle eyler kullanmamalıdır. 

SUAL: Son nefeste imân ve tevbenin kabul olup olmayacaını iyice anlıyamadık. Sonnefese kadar imân kabul olmaz mı? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 226/361

Ruh, gargaraya gelmeden imân etmek lâzımdır. Can boaza gelince âhıret ileri müahadeolunur. Cennet ve Cehennem görünür. Bu vakit inanmayan herkes inanır. Fakat makbul olmaz. Çünküimân gaybîdir. Gördükten sonra inanmaya imân denmez. Âhıret halleri görülmeden önce imân etmekmakbuldür. Fakat bütün ömrünü imansızlıkla geçirmi bir kimsenin son anlarda imân etmesi kolayolmaz. Can gargaraya geldikten sonra da, ya'nî âhıret halleri kefolunduktan sonra da, mü'minlerintevbe etmesi kabul olur. Bu husus yalnız Muhammed aleyhisselâmın ümmetine mahsustur. Görüldüügibi Cenâb-ı Hakkın mü'minlere olan lütfü, ihsanı ve rahmeti ne kadar boldur! Cenneti ve Cehennemigördükten sonra bile (Ben bütün günâhlarıma tevbe ettim, piman oldum, bir daha ilemiyeceim)diyorsunuz! Allahü teâlâ sizin bütün günâhlarınızı afvediyor. Büyük ihsan deil mi? (Riyâd-ün-nâsihînc.3,s.68) 

SUAL: Allahı inkâr eden, âhırete inanmayan, irk koan bir kii, piman olup tevbe etse,tevbesi kabul olur mu? Bu kii efaate kavuur mu? Kur'ân-ı kerimde, irkten baka günâhlarınafvedilebilecei bildirildiine göre irk koanların tevbesi kabul olur mu? 

CEVAP Allahü teâlâ buyuruyor ki: (Bütün ömrünü puta tapmakla, kullarımı bana düman etmee uramakla geçiren bir kâfir,

bir kelime-i tevhid okuyunca ben onu afvederim.) Allahü teâlâya irk koanlar, tevbe ederse, bütün günâhları afvolur. Cenâb-ı Hakkın (Yalnız irki

afvetmem) buyurması, (irk üzere ölen kimseler, âhırette afvolmaz) demektir. Dünyada iken, cangargaraya, boaza gelinceye kadar, bir mürik imân ederse, imânı makbuldür. Can boaza geldiktensonra, âhıret halleri görüldüü için imân etmek makbul olmaz. 

Can boaza geldikten ve âhıret halleri görüldükten sonra bir mü'min, bir daha günâhilemiyeceine tevbe ederse tevbesi makbul olur. irk koan kimse, can boaza gelinceye kadar imânederse, mü'min can boaza geldikten sonra bile tevbe ederse kabul olur. Bunlar, Cenâb-ı Hakkınbüyük ihsanıdır. 

nkâr ederek, irk üzere ölen bir kimse, âhırette afva uramaz, efaate kavuamaz. Sonsuz olarakCehennemde azap görür. Âhırette efaat, büyük günah ileyen mü'minler içindir. mânla ölen birkimsenin sevabı ne kadar az olursa olsun, günahı da ne kadar çok olursa olsun, afva veya efaatekavuursa, Cehennemde hiç azap görmeden doru Cennete gider. Afva uramaz, efaatekavumazsa, günâhlarının cezası kadar Cehennemde yandıktan sonra yine Cennete girer. Demek ki,imân gibi büyük ni'met yoktur! Böyle kıymetli olan imânı muhafaza edebilmek için, Allahü teâlânınemirlerini yapıp yasak ettiklerinden kaçmak lâzımdır. Günâhlardan çekinmeyen kimsenin imânıtehlikededir. Günâhlar çoalır, öyle bir an gelir ki, imânı söndürebilir. mânı söndürmemek için hergünâhı ate bilerek haramlardan kaçmalıdır. (Riyâd-ün-nâsihîn, ir'at-ül slâm) 

SUAL: Ba'zıları, bir kimse, slâmiyyetin güzel ahlâkına uygun olarak, insanlıın saadeti içinfâideli ve güzel iler yapsa, imânı olmasa da fâideli ilerinin mükâfatını görecektir. nsanlıınfâidesi için hiç bir ey yapmamı kimse, imanlı olsa da Cehenneme gidecektir, diyorlar. Budüüncelerdeki hakikat payı nedir? 

CEVAP Müslümanlıın temeli, Allahü teâlânın birliine ve O'nun peygamberi olan Muhammed

aleyhisselâmın bildirdii emir ve yasakların hepsini, Allah tarafından getirmi olduuna inanmaktır.Yâ'nî emirleri yapmak ve yasaklardan kaçmak imânın artı deil ise de, bunların yapılıpyapılmamasının lâzım olduuna inanmak imânın artıdır. mânı olmayan kimse, ne kadar iyi i veinsanlara fâideli iler ve bulular yapsa da, âhırette azaptan kurtulamaz. bâdetler ve bütün iyi iler,kıymetli ise de, imân gibi kıymetli deildir. mânın ve imân ile birlikte olan ilerin dünyada da, âhırettede fâideleri vardır. nsanı saadete ulatırırlar. mansızların yaptıı iyi iler, insanı dünyada saadetekavuturabilir. Fakat âhırette fâidesi olamaz. 

brahim sûresi 18. âyet-i kerîmesinde buyuruluyor ki: (Allaha imân etmiyenlerin yaptıkları

fâideli iler, fırtınalı bir günde rüzgârın savurduu küller gibidir. Ahırette o ilerin hiç birfâidesini bulamazlar.) 

mân etmeyenlerin, dünyada yaptıkları iyiliklerin yok olacaını bildiren âyet-i kerîmeler, buiyiliklerin onlara sevâb ve fâide veremiyeceini gösteriyor ise de, ba'zı âlimlerimize göre, Bekarasüresindeki, (Onların azabı hafifletilmiyecektir.) âyet-i kerimesi, zaman bakımındanhafıfletilmiyeceini, sonsuz azâb göreceklerini bildirdiini söylemilerdir. Bu âlimler, (Zerre miktarıiyilik yapan, onun karılıını bulur.) âyet-i kerîmesine dayanıyorlar. 

Bundan baka çok cömert olan Hatem-i Tâinin ve Peygamberimizin dünyaya geldiini müjdeleyencariyesi Süveybeyi sevincinden azat eden Ebû leheb'in azâblarının hafifliyeceini bildiren hadis-i

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 227/361

erifler vardır. Fahr-i âlem efendimizi çok seven Ebû Talib'in azabının hafifliyeceini bildiren hadis-ierif ise pek mehurdur. 

Bütün bunlar, imânın amelden bir parça olmadıını, imânı olmayanların muhakkak Cehennemegideceklerini, fakat iyi amel ileyenlerin ise azâblarının hafifliyeceini göstermektedir. 

Ba'zı hadis-i eriflerde, bir amelin ehemmiyetini bildirmek için (bu i imândandır.) buyurulması daimânın amelden olduunu göstermez. Bu çeit hadis-i eriflerden ba'zıları unlardır: (Haya imândanbir ubedir.), (Temizlik imânın yarısıdır.), (Mü' min insanların emin olduu kimsedir.) 

Bu hadis-i eriflerde hayanın, temizliin ve emin olmanın ehemmiyeti bildirilmektedir. Nisa sûresi 47. âyet-i kerîmesinde buyuruluyor ki: 

(Allahü teâlâ, irki elbette afvetmez. Diledii kimselerin, irkten ya'ni imansızlıktan bakagünâhlarını afveder.) 

Demekki Allahü teâlâ, imansızlıı afvetmiyor. Dilerse dier günâhları afvediyor. mânın ameldenparça olmadıı buradan da anlaılmaktadır. 

Günahlar nefse tatlı gelmektedir. Mü'min, nefsine aldanarak günâh ileyebilir. Fakat, günâhilerken, aklı ve imânı onu üzmektedir. nsan aklı ile imân eder. Nefse tatlı geldii için de günâhasürüklenir. Bundan dolayı imân ile günâhın baka baka olduu anlaılır. 

Ameldeki bozukluk insanı dinden çıkarmaz. Fakat slâmiyyetin emrettikleri eyler yapılmaz, yasakettikleri yapılırsa, kalb kararır, katılaır. Büyük günâhlar çok yapılırsa, kalbdeki imân nuru zamanlaparlaklıını kaybeder ve maazallah bir gün sönebilir. Günâhlardan kaçmak ve ibâdetleri yapmak,imânın kuvvetlenmesine sebeb olmaktadır. Bu bakımdan (Amel imândan parça deildir) diyerekibâdetleri bırakıp günâhlara devam etmek, her ne kadar imansızlık deilse de, imânın zayıf olduunugösterir. Böyle kimsenin imânı gittikçe zayıflayarak bir gün sönebilir. mânı söndürmemek içinharamlardan kaçıp ibâdetleri yapmaa çalımalıdır. (hya, ir'atül-slâm) 

SUAL: Bugüne kadar ilmin, bilmenin ehemmiyetinden bahsediyorsunuz. Ba'zıları diyor ki,"nsan müsbet ilmi örenince yaratıcıyı inkâr ediyor. Okumu insanlardaki inkâr nisbeti,okumamılara göre daha fazladır." gibi sözler ediyorlar. Durumun açıklıa kavuturulmasınıbekliyoruz. 

CEVAP Sadece yüksek tahsilli insanların deil, lisedeki dersleri okuyup anlayan bir kimsenin bile bir

yaratıcının bulunduuna inanması lâzımdır. Fizik dersini okuyan kimse, fizikteki bir çok kanunuörenmi olur. Bu kanunları bulanın adı verilmi olsa bile, mevcut olan bir eyin bulunduu herkesçema'lumdur. Yok olan bir ey deil, mevcut olan bir ey bulunmutur. Matematik, kimya, biyoloji gibiilimleri tetkik edip anlayan kimse, bir yaratıcının bulunduunu inkâr etmesi mümkün deildir. Tabiattatesadüfi bir eyin bulunmadıını incelemesi ile anlar. Dünyanın dönüünü, mevsimlerin meydanageliini, dünyanın tam yuvarlak olmayıının tesadüfi olmadıını, astronomi örenip kâinatta harikalarınnasıl ilediini bilen kimse, ister istemez tesadüfi diye bir eyin olmadıını akıl almayacak ekildehesaplı olduunu anlar. 

Lisede okunan bilgileri anlayan bir kimse, dünya ile günein münasebetini incelese, meselâgüne, dünyaya imdikinden çok yakın olsa, sıcaklıı her eyi yakıp kavurur ve dünyada hayatkalmaz. Aksine imdikinden çok uzak olsa bu sefer de günein sıcaklıı az geleceinden yine hayatolmaz hakikatini anlar ve bu dengeye hayran kalır. 

Bir insan, okuduu biyolojiyi anlasa, kendi vücudunu incelese, tesadüfi hiç bir eyin bulunmadıınıidrak eder. Bir hücreli hayvanlar, mikroplar, madde, atom bilgisi, elektron bilgileri, bunlarda ne incesan'atın bulunduu hakikâti görülür. Kendi kendine cereyan etmesinin mümkün olmadıı görülür. Hiçinanmayan bile, üphe eder. te bu üpheden dolayı da, harika hâdiselere (Tabiat kanunu) diyorlar.(Sevk-i tabiî) diyorlar. Dilleriyle inkâr etseler bile, kalbleriyle bir yaratıcının bulunduunu ister istemeztasdik ediyorlar. Fakat sadece bu tasdik mü'min olmak için kâfi olmuyor. Muhammed aleyhisselâmınbildirdiklerinin hepsine inanması da lâzımdır. 

Avrupa ve Amerika'daki okumu bir çok insan, bir yaratıcının bulunduunu tasdik ediyorlar. Onlar,hak din hangisi diye üphe ediyorlar. Cenâb-ı Hak da, insanların bu üphelerini izale etmek için,peygamberler göndermitir. Peygamberlerine mu' cizeler vermitir. Bunlardan Kur'ân-ı kerîm, bütündünyaya meydan okuyor. (Siz de bir benzerini getirin) buyuruluyor. Dünyada Arapça bilenler var,Arapça Üniversiteler var. Fakat, Kur' an âyetlerinin bir tanesine karsı koyamıyorlar. 

Kur'ân-ı kerîmde (Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?) buyuruluyor. Okuyup anlayanlar, bilenler,bildiiyle amel edenler,elbette çok kıymetlidir. Bir örümcein hayatını inceleyen, bilen bir kimsenin biryaratıcının varlıını inkâr etmesi mümkün deildir. Fakat bir yaratıcının bulunduunu tasdik etmekimân deildir. Ba'zıları, bütün ömürlerini, bir yaratıcının varlıını tasdik ettirmek için harcıyorlar.Halbuki, sadece (Bir yaratıcı vardır) demek imân deildir. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 228/361

limsiz bir ey olmaz, ilm her eye batır. Karanlık yollarda o, en aziz arkadatır. Ondan sâdık dostolmaz, ondan vefalı yâr yok. Her eyde zarar olsa, onda asla zarar yok. 

SUAL: Allahın rahmetinin bol, sonsuz olduu bildiriliyor. Bir annenin çocuuna olanefkatından kat kat fazla olduu söyleniyor. Bir anne çocuunu azarlayıp dövse bile hiç ateeatar mı? Cenâb-ı Hak, gayr-i müslimleri, hattâ günahkâr müslümanları niçin iddetli cezayaçarptırıyor, kızgın ateli Cehenneme atıyor? Bizim hanımı sabah namazına uyandıramayınca

hemen beikteki çocuu çimdik atarak uyandırıyorum. Çocuun aladıını duyunca hemenkalkıyor. Böylece namazı da kılıyor. Anne, efkatinden dolayı çocuunun alamasınadayanamayıp tatlı uykusundan uyanıyor. Allahın efkati bir annenin efkatinden fazla olduunagöre, günahkâr kullarını Cehenneme nasıl atıyor? 

CEVAP Evet, annelerin efkati çoktur. Hattâ anne efkati hayvanlarda bile vardır. Bir yabanî domuz

avında avcıları seyretmitim. Avcılar ate edince, anne domuzlar yavrularını burunları ile itiyordu.nsanların ve hayvanların yavrularına olan bu merhametleri, Allahü teâlânın rahmetinden ilerigelmektedir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Allahü teâlâ, rahmetinin yüzde doksan dokuzunu âhırete ayırmı, dünyaya yüzde birinivermitir. Gönüller bu rahmetle merhamet ederler. Annenin çocuuna, hayvanların yavrularınaacımaları hep bu rahmettendir. Kıyamet günü bu bir rahmet, o doksandokuz rahmetlebirleerek insanlara saçılır.) 

Allahü teâlâ, günah ileyene, hatta, büyük günâh ileyene ne kadar merhamet ediyor, afv ediyor.

Muhammed aleyhisselâma ve daha bakalarına müslümanlardan büyük günâh ileyenler için efaathakkı tanıyor. Afvetmek için küçük bir sebeb arıyor. mân sahiplerine, günâhlardan bahsederken (Bugünâhın cezası udur, fakat tevbe ederseniz afvederim) buyuruyor. Sık sık azâbları bildiriyor,azâbların iddetini bildiriyor... Azâbların iddetini bildirmesi, merhametinin çokluunu gösteriyor.(Azabım iddetlidir, dayanamazsınız, günâh ilemeyin! ayet günâh ilemiseniz, tevbe edin,tevbenizi kabul ederim) buyuruyor. Sübhanallah. Bu ne büyük merhamet.. Allahü teâlâ,peygamberlerini, merhametini tebli etmek, göstermek için göndermitir. Peygamberler, Allahüteâlânın rızasının hangi ilerde, gazabının hangi amellerde olduunu bildirmitir. Ne büyük ihsan! Nebüyük merhamet! 

Bir kadın, ate yakıp çamaır yıkamak için su kaynatırken, (Eer benim çocuuma olan efkatimkadar Allahü teâlânın kullarına merhameti varsa, insanları Cehennem ateinde yakmaz. Ben uradaemekliyerek oynayan çocuumu u atee atar mıyım?) dedii zaman, ona öyle dendi: 

(Allahü teâlâ, insanları atee atmaz, sen de çocuunu atee atmazsın. Çocuunemekliyerek atee düüp yanabilir, insanlardan imân etmiyenler de, inkârları sebebiyleCehenneme düerler.) 

Allahü teâlâ, Nisa sûresinde kendisine irk koanlardan baka, her çeit günâh sahibiniafvedebileceini buyurmaktadır. Çünkü irk ehli, Allahü teâlânın irade sıfatına karı gelerek imansızoluyorlar. Bir devletin kanunlarına aykırı olarak hareket eden suç iler. Kanunu beenmiyerek rejimiyıkmak isteyenlerin suçu sabit görülürse cezası idamdır. te namaz kılmayan kimse, mü'min olarakölebilirse, cezasını çekip Cennete gider. Fakat namaza ehemmiyyet vermiyen, beenmiyen Allahüteâlâyı beenmemi, inkâr etmi olacaından cezası müebbed mahkûmiyettir. 

Cenâb-ı Hakkın âdet-i ilâhisi öyledir: Her eyi bir sebeple yaratır. Dünyaya ait olan sebeblerinçounu insanlara bırakıyor. (Tecrübe ile, benim âdetim olan sebepleri size verdiim akıl ile bulun)buyuruyor. Bütün keifler, Allahü teâlânın ihsan ettii akıl ile Cenâb-ı Hakkın âdeti olan sebeblerdir.(Elektriin kefi gibi). 

Akıl, âhıret ilerine ermiyecei için ve Rabbimiz çok merhametli olduu için, Cennet veCehenneme götürecek sebebleri akla bırakmıyor, hepsini bildiriyor. (Emirleri yapan Cennete,yapmıyan Cehenneme gider) buyuruyor. Dünya ilerinde olduu gibi, âhıret ilerini de aklımızlabulmamızı emretseydi, nasıl bulabilirdik? Merhametlilerin en merhametlisi olan Allahü teâlâya sonsuzhamdolsun! 

SUAL: Babam, "Falanca zat bizi her zaman görüyor, ne yaptıımızı biliyor" diyor. Böylesöylemekte mahzur var mıdır? 

CEVAP Gaibi Allahü teâlâ'dan baka kimse bilmez. Peygamberler ve melekler de bilmez. Allahü teâlâ

dilerse, sâlih bir kuluna da gaibleri bildirir. Fakat (Her zaman bilir, görür) diye itikat etmek dinimizeaykırıdır. Mi'rac hâdisesinde Peygamber aleyhisselâma Kudüs'deki caminin pencereleri ve direklerisorulduu zaman bilemedi. Fakat Allahü teâlâ, bir televizyon gibi O'nun gözü önüne getirdi. O da bakıpteker teker söyledi. Onun için Peygamberler'den ve Evliya'dan bahsederken (Allahü teâlâ bildirirse

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 229/361

bilir) demelidir. (Her zaman bilir, görür) demek doru deildir. (Bezzâziyye, Birgivî Vasiyyetnâmesi.) 

NAMAZ SUAL: Bir erkek evde namaz kılarken, hanımı yanına gelip otursa erkein namazı bozulur

mu? CEVAP 

Bir erkek, namaz kılarken yanına hanımı gelip otursa erkein namazı bozulmaz, mekruh bileolmaz. Hattâ hanımı kıbleye doru otururken veya ayakta dururken arkasına doru namaz kılmakmekruh bile deildir. Namaz kılarken yabancı bir kadın bile gelip namaz kılanın yanına otursa halvetbile olmaz. (bni Âbidîn)'de bu husus, açıkça yazılıdır. 

SUAL: Saati kurduum halde sabah namazına uyanamadım. Namazım kazaya kaldı. Güne doduktan bir saat sonra kaza ettim. Günâha girmi oldum mu? 

CEVAP Saati kurarak veya baka tedbir aldıı halde uyuyup kalmak özürdür. Namazın bu ekilde kazaya

kalması günâh olmaz. 

SUAL: Bir akrabam, yurtdıından bana ipek bir takke getirdi. Bununla namaz kılmamdamahzur var mıdır? 

CEVAP 

Baa ipek takke giymek mekruhtur. Bu bakımdan ipek olmayan takke kullanmak lâzımdır. (bniÂbidîn c.5,s.481) 

SUAL: Komu kadınların ısrarı üzerine her cum'a günü, cum'a namazı kılmak içinSultanahmet camiine gidiyoruz. Üç cum'ayı özürsüz terk etmenin günâhı büyüktür. Kadınlaracum'a namazı farz deildir diyenler var. Camiye gelen kadınlar bana (T.A.) isimli bir kitapgösterdiler. Bu kitaptan kadınların cum'a namazına gelmeleri için, kocalarının hizmetlerinigörmelerinden baka mani bulunmadıı bildirilmektedir. Dul kadınlar ve kızlar için hiçbir manikalmamaktadır. Evlilere de kocaları namaz için müsaade ederler. Bütün kadınlar niye cum'anamazına gelmiyorlar? 

CEVAP (Fetâva-i Hindiyye) de buyuruluyor ki: (Kadın, misafir ve hastanın cum'a namazı kılmaları farz deildir.) Cum'a namazının kadınlara farz olmadıını bildiren hadis-i erifler (Tefsir-i Mazharî) ve (Mikât-

ül mesâbîh) de yazılıdır. Kadınların camiye gitmeleri hiç uygun deildir. Bilhassa genç kadın vekızların camiye gitmeleri hiç uygun deildir. 

SUAL: afiî mezhebini taklid etmezken kazaya kalmı vitir namazlarımı, imdi kaza ederkenaynen Hanefî mezhebine uygun olarak mı kılmak lâzımdır? 

CEVAP Evet, Hanefideki gibi kılmak lâzımdır.

SUAL: afiî mezhebini taklid ediyorum. Sabahın sünneti yerine de kaza mı kılmamlâzımdır? 

CEVAP Sabah namazının sünneti, bütün mezheplerde kuvvetlidir. afiî mehebini taklid eden kimsenin

kaza namazı varsa, sabahın sünneti yerine de kaza kılsa günâha girmez. Fakat sabahın sünnetimühim olduu için terk etmemelidir. 

SUAL: afiî mezhebini taklid ediyorum. Cemaatle namaz kılarken Fâtiha-i erîfeyiunuttuum zaman oluyor. Ne yapmam lâzımdır? 

CEVAP mam arkasında Fâtiha-i erife okumak farzdır. Unutmak özr deildir O re'kâtı temamlamak

lâzımdır. (El-fıkh-u ale'l-mezâhib-il-erbeâ, Kifâyet-ül-ahyâr) 

SUAL: afiî mezhebini taklid ediyorum. Sabah namazında kunut okumam lâzım mıdır? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 230/361

Kunut okumak farz deildir. afiî mezhebini taklid edenler okumaz. Taklid edenler, yalın ayaklakılmamalıdır. Ayakları görülecek kadar ince çorap giymelerinde mahzur yoktur. (El-fıkh-u ale'lmezâhibi'l-erbea, Hulâsat-ut-tahkik s.23) 

SUAL: Namazlardan sonra tebih çekiliyor. 33 tebih, 33 tahmid ve 33 tekbir söyleniyor.Mazeretsiz bunları daha az veya daha fazla söylemek, bu az veya çok söylemeyi âdet haline migetirmek daha kötü, yoksa bu sünneti tamamen terk etmek mi daha kötüdür? Dier sünnetler

de böyle midir? Meselâ sakal da böyle midir? CEVAP Bir emri hiç yapmamak, kasıtlı olarak deiik yapmaktan daha hafif suçtur. Bir hizmetçiye,

(Falanca eczaneden u isimli müshil ilâcını getir!) dense, hizmetçi de, baka bir eczaneden müshililâcı yerine kabızlık ilâcı getirse veya bir antibiyotik alsa, baka bir hizmetçi de ilâç getirmeyi ihmâletse, birincinin iledii suç, ikinciden daha aırdır. 

Akam namazının farzı üç iken, her zaman dört kılmayı âdet haline getirmek dini deitirmek olur.Dinde böyle deiiklik yapanlar, bid'at çıkaranlar için büyük tehditler yardır. 

Dindeki deiiklikler, bid'atler, mekruh, haram, küfre kadar gider. Sünneti beenmiyerek, dahaiyisini yaptıını zannetmek çok tehlikelidir. Sünneti beendii halde, böylesi sünnete daha uygundurdenerek sünnetlerde deiiklik yapılırsa mekruh olur. Böyle küfre varmayan bid'atler, dindekideiiklikler, camide ilenirse, cemaat sevabı, sünnet sevabı yok olur. Mazeretsiz olarak sünnette kılkadar bir deiiklik yapılmamalıdır. 

Sakalı da özürsüz, sünnet olandan daha kısa veya daha uzun bırakmak doru deildir. Sünneti,

farzı veya dinin herhangi bir hükmünü deitirmek çok tehlikelidir. (Mektûbât-ı Rabbani, Berika,1229) 

SUAL: Namaz kılarken yanan kandil veya lâmbanın önde bulunması namazı mekruh edermi? 

CEVAP Yanan ate hariç, lamba, kandil, elektrik ampulü gibi ııkların önde bulunması namazı mekruh

etmez. (bni Âbidîn, namazın mekruhları) 

SUAL: elbisesi ile namaz kılmakta mahzur var mıdır? CEVAP  elbisesi ile ve büyüklerin yanına çıkamıyacak elbise ile ve fena kokulu elbise ve çorap ile

namaz kılmak mekruhtur. Baka elbisesi yoksa, mekruh olmaz. Parası olanın alması lâzımdır. Pijamaile kılmak mekruh olmaz. (bni Âbidîn, c.1,s.230 Halebi-yi kebir, s.349) 

SUAL: Camimiz yeni yapıldı. Henüz hoparlör alınmadıı için okunan ezanı evdenduyamıyoruz. Evde namaz kılarken ezan ve ikâmeti kendi iiteceimiz kadar hafif okumak lâzımmıdır? 

CEVAP Evinde yalnız veya cemaatle namaz kılan kimse, ezan ve ikâmet okumaz. Çünkü camide okunan

ezan ve ikâmet evlerde okunmu sayılır. Okunursa da mahzuru yoktur. Çünkü tekrar okunması dahaefdaldir. 

Müezzinin sesini evden duymak lâzım deildir. Bu bakımdan hoparlör yok diye tekrar ezanokumak lâzım deildir. (Feth-ul-kadir c.1,s.222 Hindiyye) 

SUAL: Ayakkabılarımın her yeri necs oluyor. Bununla cenaze namazı kılmakta mahzur varmıdır? 

CEVAP Necs ayakkabı ile cenaze namazı kılınmaz. Ayakkabı temiz olursa kılınır. Ayakkabının üstü temiz

olursa, ayakkabıları çıkarıp üstüne basmalıdır. Üstü de temiz deilse, ayakkabısının üstüne karton,mendil gibi temiz bir ey koyarak basmalıdır. Necâsetli ayakkabı ile kılmamalıdır. (Feth-ul-kadirc.2,s.80) 

SUAL: Ezan ve ikâmet okunurken konuulursa, bu ezan ve ikâmeti tekrar okumak lâzımmıdır? 

CEVAP Ezan ve ikâmeti okuyan kimse bitirmeden arada konuursa, ezan ve ikâmeti tekrar okur. (bni

Âbidîn c.l,s.214) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 231/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 232/361

SUAL: Oruçlu iken namaza durmutum. Diimin kanadıını hissettim. Namazda iken kanıyuttum. Namazdan sonra tükürünce diimin kanadıını anladım. Namazım ve orucum bozuldumu? 

CEVAP Dileri arasında akan kanı veya dileri arasında kalan yemek parçalarını yutmak, aız dolusu

olmadıkça, namazı ve orucu bozmaz. Aızdan dıarı çıkmadıkça abdesti de bozmaz. (Halebî-yi sagîr,s.63 Hindiyye, c.1,s,10, Bahr-ur-râık) 

SUAL: Secde-i sehv nerelerde yapılır? CEVAP Secde-i sehv, unutarak bir farzın tehirinde ve bir vacibin terk ve tehirinde yapılır. Bu bakımdan

namazın farz ve vâciblerini iyi bilen kimse, secde-i sehvin nerelerde yapılacaını örenmi olur.Secde-i sehvi icab ettiren hususlar unlardır: 

1-  Oturması vâcib olan yerde kalkmak. 2-  Kalkması icab eden yerde oturmak. 3-  Sesli okuması vâcib olan yerde yava okumak. 4-  Yava okuması vâcib olan yerde sesli okumak. 5-  Dua okunacak yerde Kur'ân-ı kerîm okumak. 6-  Kur'ân-ı kerîm okunacak yerde dua okumak. 7-  Farzların ilk iki rek'atinde, sünnetlerin her rekâtinde zamm-ı sureyi okumamak.  8-  Vitir namazında kunut duasını terk etmek. 

9-  Ta'dil-i erkânı terk etmek. 10-  Dört rek'atlık farzlarda, ikinci rek'atte teehhüdden fazla oturmak. 11-  Selâmı geciktirmek. 12- Namazı tamamladıı halde unutarak ayaa kalkıp sonra oturmak. Bunlardan birini bilerek yapmamak, namazı bozmaz ise de günâh olur. Unutularak yapılınca

secde-i sehv icab eder. Unutmadan yapılınca secde-i sehv icab etmez, günâh olur. Secde-i sehvi bile bile yapmayan veya namazın vâciblerinden birini bilerek terk eden kimsenin o

namazı tekrar kılması vâcib olur. (bni Abidîn) 

SUAL: Camide namaz kılarken ba'zan abdestim bozuluyor. Cemaatın arasından çıkıpgidemiyorum. Ba'zan da tam namaza balarken abdestim bozuluyor. Namaza niyyet etmedenyatıp kalkıyorum. Abdest almak için gitmee de utanıyorum. Böyle yapmam da mahzur varmıdır? 

CEVAP 

Bir özr sebebi ile abdestsiz iken namaz kılar gibi görünmek günâh deildir. Abdestsiz namazkılmak, namazla alay olacaı için küfrdür. Fakat siz, abdestsiz namaz kılmıyor, namaz kılıyor gibiyaptıınız için küfr olmaz. Özrlü halde iken namaz nasıl kılınır, örenmeniz lâzımdır. 

SUAL: Secde-i tilâvet nedir? Ne zaman yapılır? Nasıl yapılır? Bir oturumda bir secde âyetinibirkaç defa okuyan kimse kaç defa tilâvet secdesi yapar? Tilâvet secdesine ait bütünhususların açıklanmasını bekliyoruz. 

CEVAP Kur'ân-ı kerîmde bulunan 14 secde âyetinden birini okuyanın veya iitenin, ma'nâsını anlamasa

da, bir secde yapması vâcibdir. Tercümesini okuyan veya iiten bunun secde âyeti olduunu anlarsa,secde yapar. 

Yaptıını anlayacak yada olan çocuun okuduu secde âyetini iitenlerin secde etmeleri lâzımolur. 

Tilâvet secdesi yapmak için, abdestli olarak, kıbleye karı ayakta durup, elleri kulaklara

kaldırmadan (Allahü ekber) diyerek secdeye yatılır. Üç kerre (Sübhane rabbiyel a'lâ) denir. Sonra(Allahü ekber) diyerek ayaa kalkılır. Böylece tilâvet secdesi yapılmı olur. Tilâvet secdesi yapmadan önce niyyet lâzımdır. Niyyetsiz kabul olmaz. Niyyet demek, kalbden

secde âyeti için secde yapacaını geçirmekdir. Namazda secde âyetî okuduktan iki üç âyet sonra namazın rükûuna eilirse ve tilavet secdesine

niyyet ederse namazın rükû veya secdeleri tilâvet secdesi yerine geçer. Namaz dıında, sonraya dabırakılabilir. 

Bir oturumda bir secde ayetini bir kaç def'a okuyan ve iiten, hepsi için bir secde eder. Biroturumda "iki secde âyeti okumua, iki secde lâzım olur. 

Kur'ân-ı kerim okurken her secde ayeti için bir secde yapmak lâzımdır.  

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 233/361

Namaz kılınması mekruh olan vakitlerde Kur'an-ı kerîm okumak ve tilâvet secdesi yapmak mekruholmaz. (bni Abidîn c.1,s.514; Mültekâ s.22, Merâkıl-felâh, s.260) 

SUAL: Daha önce bir yazınızda, ka'delerde ve secdeler arasındaki celselerde, parmaklarınkapanmıyacaını, tabiî açıklıkta uyluklar üzerine kıbleye karı koymak lâzım olduunubildirmitiniz. Fakat buradaki bir arkada, parmaklar kapanmazsa kıbleye karı gelmez, dedi.Durumun açıklanmasını bekliyorum. 

CEVAP Göz sinirlerinin çapraz  istikâmeti arasındaki açıklık, Kâ'be' ye rastlarsa kıbleye dönülmü demektir. Ka'de ve celselerde elleri tabiî açıklıkta bulundurmak, kıbleden baka istikâmete koymakdemek deildir. Biz, mu'teber kaynaklardan nakil yapıyoruz. Ka'de ve celselerde el parmaklarınınkapanması lâzım geldii hiç bir mu'teber kitapta yoktur. ahısların indî görüleri dinimizde hüccetolamaz. (Mektûbât-ı Rabbani, 266 m., htiyar) 

SUAL: Cemaatle namaz kılarken ba'zan acaba imama uydum mu diye üpheye düüyorum.Böyle hallerde ne yapmam lâzımdır?

CEVAP Buradaki üphe vesvesedir. Ehemmiyet vermemek lâzımdır. Namaza devam etmelidir. (bni

Abidîn c.l,s.503) 

SUAL: Kadınlar, rükûda erkekler gibi ayaklarını bititirmesi lâzım mıdır? 

CEVAP Lâzım deildir. 

SUAL: Namaz için bir kimseyi uykudan uyandırmak lâzım mıdır? CEVAP Darılmayacak birisiyse uyandırmak lâzımdır. Uyandırmayı va'dettiyse, uyandırmaması haram olur.

Va'detmediyse uyandırmaması mekruh olur. 

SUAL: Bir özrü olan, kendi özrüne benzemiyen bir veya iki özrü olana imam olabilir mi?  CEVAP Kendi özrü gibi olmadıı için imam olamaz. (Feth-ul-kadir c.1,s.318) 

SUAL: Gazetenizin hediye ettii kitapta, sünnet ile farz arasında konumanın veya bir eyokumanın namazın sevabını azaltacaını okuduk. Bizim ev ile caminin arası biraz uzakçadır.

Sabahleyin sünneti evde kılıyorum. Yolda camiye gidenlere selâm veriyor veya alıyorum. Evdençıkarken dua okuyorum. Mahzuru oluyorsa sünneti evde kılmayayım mı? 

CEVAP Sabahın sünnetini evde kılmak iyidir. Yolda selâm alıp vermekte, dua okumakta mahzur yoktur.

Çünkü dinimiz buna müsaade etmitir. Sünnet ile farz arasında cami içinde konumamalı veya bakaeyler okumamalıdır. (Fetâvâ-yı Hindiyye c.1, s.113; Merâkıl-felâh s. 170). 

SUAL: Birkaç kiiye sorarak kıble istikametini örendim. Fakat namaza dururken yanılarakbaka istikamete durmuum. Namazı kıldıktan sonra yanıldıımı anladım. Namazı iade etmemlâzım mıydı? 

CEVAP Namazı iade etmeniz lâzımdı. Kendiniz kıbleyi aratırarak yanlı bir istikamete dursaydınız,

namazınız sahih olurdu. (htiyar c.l,s.47) 

SUAL: Ba'zan namaz kılarken birinci rek'atta okuduum sûreyi, ikinci rek'atta tekrarokumaa balayınca hatırlıyorum. Bırakıp sonraki sûreyi mi okumam iyi olur, yoksa birincisûreye devam etmem mi iyidir? 

CEVAP Balanılan birinci sûreye devam etmelidir. (bni Abidîn c.l,s.364)

SUAL: Özürlü kimse, vaktin sonunda ikindi namazına balasa, namazını bitirmeden güne batsa, vakit çıktıı için özürlünün abdesti bozulur mu? Ya'ni namazı sahih midir?

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 234/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 235/361

CEVAP Namazı bee tamamlar. Sonunda secde-i sehv yapar. Son iki rek'atı nafile olur. Fakat bu akam

namazı ise sünneti yerine geçmez. (bni Âbidîn c.l,s.501) 

SUAL: Üç rek'atlık bir namazda, üçüncü rek'ata oturmadan dördüncü rek'ata kalkıp secdeyitamamladıktan sonra hatırlayan kimse ne yapar? 

CEVAP 

Dörde tamamlayıp selâm verir. Üçüncü rek'atta oturmadıı için kıldıı namaz nafile olur. Farzıtekrar kılar. (bni Âbidîn c.l,s.501) 

SUAL: Ne kadar seferde namazımın kazaya kaldıını bilmiyorum. "Seferde iken ilk kazayakalan öle namazımın farzını kılmaya" diye niyyet edip iki rek'at olarak kılmamızda mahzur varmıdır? 

CEVAP Mahzur yoktur. 

SUAL: Namazda Kur'ân-ı kerîm okurken (Kendi iitecek kadar sessiz okumak lâzımdır)deniyor. Sessiz okumanın ölçüsü nedir? 

CEVAP Sessiz okuyanı bir iki kiinin iitmesi mekruh olmaz. Sesli okumak, çok kiinin iitmesi demektir.

(Bezzâziyye) 

Sessiz okurken kendisi duymalıdır. Kendisiyle birlikte bir iki kii daha duyarsa sessiz okunmu sayılır. Daha fazla insanlar duyarsa sesli okuduu anlaılır. Kendi iitmeyecek kadar okumak, kıraatsayılmaz. Ya'ni Kur'ân-ı kerîm okumu sayılmaz. Yüksek sesle okumak da mekruhtur. Gürültü varkende sesli okunmaz. Sanki gürültü yokmu gibi okuması lâzımdır. 

SUAL: afiî mezhebini taklid ediyorum. Seferde muhayyer olduum için namazlarımıkısaltmadan kılıyorum. Seferde iken imam olduum zaman bana uyan mukimlerin namazı sahiholur mu? Benim son iki kıldıım nafile oluyor. Nafile kılana farz kılan uyamıyacaı için banauyan mukimlerin namazı sahih olur mu? 

CEVAP Seferde muhayyer olduu için namazı kısaltmadan kılan afiî mezhebini taklid eden kimseye

uyan mukimlerin namazı sahihtir. 

SUAL: yerinde takunya yoktur. Ayak parmaklarımın arasında mantar vardır. Kurulamadan

giyersem yara fazlalamaktadır. Sa ayaımı kuruladıktan sonra sol ayaımı yıkamakta, ya'nimuvâlat sünnetini terk etmemde mahzur var mıdır? 

CEVAP Herhangi bir özürle muvâlat sünnetini terk etmek caiz olur. Ba'zı ayak mantarları için (Undepate)

merheminin iyi geldii söylenmektedir. 

SUAL: Guslederken, bir yerinden kan çıkmak gibi abdesti bozan bir hal zuhur etse, guslüyeni batan mı almak lâzımdır? 

CEVAP Kan gibi yalnız abdesti bozan eyler, guslü bozmaz, ya'nî guslü icâb ettirmez. Bu bakımdan kuru

kalan yer yıkanınca gusledilmi olur. Yalnız böyle alınan gusül abdestiyle namaz kılınamaz. Namaziçin tekrar abdest almak lâzım olur. (Feth-ul-kadir c.1,s.33,53; Bedâyi c.1s.36) 

SUAL: Guslederken, gusül abdesti aldıım kazanın içine sabun köpüü veya bir uzvumdansu sıçrasa, böyle su ile alınan gusül abdesti sahih olur mu? 

CEVAP Kazana damlayan su ve sabun köpüü, kazandaki suyu necis etmez. Böyle su ile alman gusül

sahih olur. Gusülde bir uzva dökülen suyu, baka uzuvlara akıtmak caiz olup, orası da temizlenir.Çünkü gusülde bütün beden, bir uzuv sayılır, Guslettikten sonra, bir yerinde kuru kaldıını görenkimse, yalık olan yerinden oraya su sürse guslü tamam olur. Abdest alırken bir uzvâ dökülen su ile,baka uzuv ıslanırsa, yıkanmı sayılmaz. (Hadika sonu, bni Âbidîn c.1,s.104-105) 

SEFERLK SUAL: Seferi ne demektir? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 236/361

CEVAP Bir kimse, yaya üç günde gidilecek yere gitmeyi niyyet ederek bulunduu yerin kenar evlerinin

dıına çıkınca (Seferi) olur. Seferi kimseye (Misafir) denir. (bni Âbidîn c.1,s.526; Feth-ul-kadirc.2,s.310) 

SUAL: Üç günlük yol kaç kilometredir? CEVAP 

Üç günlük yol, 15, 18 ve 21 fersah olarak bildirilmitir. Üç günlük yolun 18 fersah olduunubildiren söz seçilmitir. Bir fersah altı kilometredir. u halde 18 fersah, 108 kilometre eder. (Halebi,bni Âbidîn) 

SUAL: Misafir, seferde, namazları nasıl kılar? CEVAP Dört rek'atlık farzları, 2 rek'at olarak kılar. Üç rek'atları aynen kılar. Müekked sünnetler, gayri

müekked sünnet haline gelir. Müsait vakti varsa sünnetleri de kılar. Vakti müsait deilse, sünnetlerikılmayabilir. (bni Âbidîn c.1,s.527) 

SUAL: Misafir, dört rek'atlık farzları, kısaltmadan aynen kılsa mahzuru olur mu? CEVAP Misafirin bunları dört kılması günâh olur. Dürr-ül-muhtar c.1,s.527) 

SUAL: Kaç çeit vatan vardır? CEVAP Üç çeit vatan vardır: 1-Vatan-i asli, 2-Vatan-i ikâmet, 3-Vatan-i sükna. nsanın mukim olduu, yerletii yere (Vatan) denir. Vatan-i aslî, insanın doduu veya evlendii

veya baka yere yerlememek, orada hep kalmak niyyetiyle yerletii yerdir. Vatan-i ikamet, geçici vatandır. 15 gün veya daha çok kalıp sonra çıkmaa niyyet edilen yere

denir. Vatan-ı sükna, 15 günden az kalmak için niyyet edilen yerdir. (bra Âbidîn c. 1, s.532; Dâmâd

c.11, s.166; Halebî-yi kebîr s.544; Dürer c.1,s.135; Feth-ül-kadir c.2,s.16) 

SUAL: Ankara'da dodum. Memuriyet sebebiyle Samsun'da ikamet ediyorum. Bir i sebebiyle stanbul'a gittim. 20 gün stanbul'da kalmaa niyyet ettim. Sonra Giresun'a gitmekniyyetiyle stanbul' dan çıkıp Ankara'da üç gün kaldım. Sonra Samsun'a uradım. Üç gündeSamsun'da kaldıktan sonra Giresun'a gittim. Giresun'da da dört gün kaldıktan sonra Samsun'a

döndüm. Yolda ve uradıım yerlerde namazlarımı nasıl kılmam lâzımdı? CEVAP Ankara'da doduunuz için vatan-i asliniz Ankara'dır. Samsun vatan-i ikametiniz olur. stanbul'a

giderken ve dönerken yol boyu dört rek'atlık farzları iki rek'at olarak kılmak icâb eder.  stanbul'da 20 gün kalmaa niyyet edilince, Samsun, vatan-i ikamet olmaktan çıkar. stanbul

vatan-ı ikamet olur. Sefer niyyetiyle vatan-ı ikametten çıkılınca vatan-ı ikamet bozulur. stanbul'da 15günden fazla kalınmaa niyyet edilince namazlarını kısaltamaz, dört rek'at olarak kılar. stanbul'danAnkara'ya urayınca Ankara'da ister bir saat, ister üç gün kalsın, Ankara vatan-ı aslî olduu içinAnkara'da namazları asla kısaltamaz. Ankara'dan Giresun'a giderken yol boyu yine namazlarınıkısaltır. Samsun'a urayınca üç gün kendi evinde kalsa, yine namazlarını kısaltarak kılar. Giresun'agidince 15 günden az kaldıı için orada da namazlarını kısaltır. Samsun'a geri gelip 15 günden öncebaka bir yere gitmee niyyet etmedikçe Samsun'da namazlarını kısaltamaz. (Feth-ul-kadir c.1,s.15,Halebi-yi kebir s.544, Bedâyi c.1,s.104; bni Âbidîn c.1,s.532) 

Aynı ahıs, Samsun'da evlense ve aynı yollan gitse namazlarını nasıl kılar?  CEVAP Ankara vatan-ı aslî olmaktan çıkmı, Samsun vatan-ı aslî olmutur Ankara'da namazlarını

kısaltması lâzımdır. Samsun vatan-ı aslî olduu için kaç günlüüne gelirse gelsin Samsun'danamazlarını kısaltamaz. Dier yerler aynıdır. (Dâmâd c.1,s.166, Dürer c.1,s,135, Bedâyi c.1,s.104) 

SUAL: Aynı memur, Çorum'a tâyin olsa ve orada temelli kalmaa niyyet etse, Çorum vatan-i aslî olur mu? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 237/361

Memurun tâyin olma ihtimali bulunduu müddetçe bir yere, temelli yerlemee karar veremez.Verdii karar hükümsüzdür. Fakat baka yere tâyin olsa, istifa edip gitmemee kesin karan varsa,ancak o zaman temelli ikameti geçerli olur. (Bedâyi c.1,s.104; Hâlebi-yi kebîr s.544) 

SUAL: Aynı memur, emekli olup stanbul'a yerlese, yukarıda yazılı yerlere gitsenamazlarını nasıl kılar? 

CEVAP 

stanbul'da temelli yerleince, Samsun vatan-ı aslî olmaktan çıkmıtır. Ankara'da daha öncevatan-ı aslî olmaktan çıktıı için stanbul haricinde 15 günden az kaldıı yerlerde namazlarınıkısaltarak kılar. (bni Âbidîn c.l,s.332) 

SUAL: Aynı ahıs, Edirne'ye gitmek üzere yola çıksa, Çatalca'da birkaç gün kaldıktan sonrastanbul'da unuttuu bir eyi almak üzere stanbul'a gelip tekrar Edirne'ye hareket etse,namazlarını nasıl kılar? 

CEVAP Edirne'ye gitmek niyyetiyle Çatalca'da bulunduu müddetçe namazlarını kısaltarak kılar. Hattâ

bugün yarın giderim diye Çatalca'da 15 günden fazla kalsa, hattâ senelerce bile kalsa yinenamazlarını kısaltarak kılar. Eer Çatalca'da 15 günden fazla kalmaa niyyet ederse, Çatalca vatan-ıikameti olduu için namazlarını kısaltamaz. Unuttuu eyi almak üzere stanbul'a dönmee kararverince Çatalca stanbul arası 108 Km.'den az olduu için namazlarını dört kılar. stanbul'da ise, orasıvatan-ı aslî olduu için hep dört kılar. Tekrar Edirne'ye hareket etmek üzere yola çıksa,

Küçükçekmece'den sonra namazlarını kısaltarak kılar. (Ni'met-i islâm, bni Âbidîn c.1,s.526) SUAL: Aynı ahıs 50 km. olan Çatalca'ya gitmek üzere stanbul'dan çıksa, otobüste

uyuduu için Edirne'ye gelse, namazlarını nasıl kılar? CEVAP Edirne'ye Kendi ihtiyarı ile gitmedii için, niyyetsiz gittii için Edirne'de namazlarını mukim olarak

ya'ni dört rekat olarak kılar. Edirne'den tekrar stanbul'a gitmee niyyet ederek yola çıksa, Edirne'dençıkar çıkmaz, namazlarını kısaltarak kılar. (bni Âbidîn s.526; Ni'met-i islâm) 

SUAL: 15 günden fazla kalmak niyyetiyle Ankarâ'dân stanbul'a gittîm. stanbul'a gelinceiimin birkaç gün içinde biteceini anladım. Ya'ni 15 günden fazla kalmayacaıma karar verdim.stanbul'da seferi miyim, mukim miyim? 

CEVAP 5 günden az kalmaa karar verdiiniz andan itibaren seferîsinîz. (bni Âbidîn c.1,s.526, Bedâyi

c.1,s.104, Ni'met-i slâm) SUAL:  Vâtan-i aslim Konya'dır. Vazife icâbı stanbul'da oturuyorum. Fâkât  iyerim

stanbul'dan 120 km. uzaklıktadır. Cumartesi pâzar hariç, her gün iime gidip akama evedönüyorum. stanbul'dâ ve iyerimin bulunduu yerde seferi sayılır mıyım? 

CEVAP Evet, hem iyerinde, hem de stanbul'da seferisiniz. Vaziyet hiç deimezse ömür boyu hep seferi

olursunuz. stanbul vatan-ı asliniz olursa, stanbul'da bulunduunuz müddetçe seferi olmazsınız.stanbul'dan çıkıp iyerinden tekrar stanbul'a dönünceye kadar seferî olursunuz. (bni Âbidînc.1,s.532; Halebi s.544) 

SUAL: Bursa'da dodum. Vatan-i aslim Bursa'dır. Adana'da evlenip bir gün kaldıktan sonraAnkara'ya geldim. Temelli yerleme niyyetim yoktur. Vatan-i aslim neresidir? 

CEVAP Evlenilen yer vatan-i aslî olur. Doduu yer vatan-i aslî olmaktan çıkar. Sizin vatan-i aslîniz

Adana'dır. Ankara'ya temelli yerlemee niyyet ederseniz, Adana vatan-i aslî olmaktan çıkar, Ankaravatan-i aslî olur. (bni Âbidîn c.1,s.532; Halebi-yi kebir s.544) 

SUAL: Ankara'dan Bursa'ya iki günde bir gidip geliyorum. oförlük yapıyorum. HemAnkara'da hem Bursa'da evim var. Ankara ve Bursa'da seferi olur muyum? 

CEVAP Evet,hem Ankara'da hem de, Bursa'da seferi olursunuz. 15 günden fazla kalmaa niyyet

etmedikçe hep seferi olursunuz. Eer Adana'ya giderseniz, orası vatan-i asliniz olduu için seferî

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 238/361

olmazsınız. Vatan-i aslide bir saat de kalınsa seferîlik sona erer, (bni Âbidîn c.1,s.527,532; Halebi-yikebir 544 v.d.) 

SUAL: Eskiehir'de ikamet ediyorum. Vatan-i aslim Adana'dır. Eskiehir'den çıkıp gezerkenniyyetsiz 45 kilometre uzaklıktaki Bozüyük'e urayınca, Ankara'ya gitmee karar versem,Eskiehir üzerinden veya Eskiehir'e uramadan Ankara'ya gitsem, namazlarımı nasıl kılarım? 

CEVAP 

Eskiehir'e uramazsa, Bozüyük'ten çıkıtan itibaren seferî olur. Eskiehir'e urarsa, Eskiehir'demukim olur. Fakat Ankara'dan dönerken Bozüyük'e gitmee niyyet etse, Eskiehir üzerinden dönse,Eskiehir'de seferî olur. (bni Âbidîn c.l,s.532, Halebi-yi kebir 544) 

SUAL: Seferî iken evde yalnız namaz kılarken ezan ve ikâmet okumamız lâzım mıdır?  CEVAP Seferî olan kimse, bir yerde yalnız kılarken de, ezan ve ikâmet okur. Çünkü camide okunan, onun

namazı için sayılmaz. Seferi olanlardan ba'zısı, evde ezan okursa, sonra kılanlar okumaz. (bniÂbidîn c.1,s.371) 

SUAL: Seferi olan yolculuklarda, vapurda, trende ve otobüste namaz kılanları görüyoruz.Fakat bunlar kıbleye dönmüyorlar. Kıbleye dönmek farz olduuna göre, bunların namazlarısahih oluyor mu? 

CEVAP 

Hastalıkta, düman ve hırsız korkusu veya yanlı bulmak ile, kıbleden ayrılmak, farz namazlardada caiz ise de, vapurda, trende kıbleye dönmek arttır. Seferi olan kimse, vapurda ve trende, farz namazı kıbleye karı durup secde yerinin yanına

pusula koymalı, vapur ve tren döndükçe, kendisi kıbleye karsı dönmelidir. Yahut baka birisi, saasola dön demelidir. Namazda gösü kıbleden ayrılırsa, namazı bozulur. Çünkü, vapur ve tren evgibidir. Hayvan gibi deildir. Otobüste, trende, dalgalı denizde kıbleye dönemiyenlerin, farz namazlarıcaiz olmayacaından, bunlar seferi yolda oldukları müddetçe afiî mezhebini taklid ederek, öle ileikindiyi,akam ile yatsıyı cem ederek kılabilirler. (Halebi-yi kebir, Hidâye, Merâkılfelâh, Fetâvâ-yıfıkhıyye) 

SUAL: afiî mezhebini taklid ediyorum. Yolculukta kabızlıktan mütevellit olduunuzannediyorum. Küçük su döktükten sonra guslü icâb ettirecek hal vuku buluyor. Yoldagusletme imkânı yoktur. Ne yapmam lâzımdır? 

CEVAP 

Bahsettiiniz hal, Hanefi'de guslü icâb ettirmez. afiî mezhebinde ve afiî mezhebim taklid edenkimsede guslü icâb ettirir. Bahsettiiniz gibi gusül imkânı olmayan hallerde teyemmüm ederek namazkılınır. Guslettikten sonra teyemmümle kıldıı namazları iade eder. Gusletme imkânı varkenteyemmüm edilmez. (Dürer c.1,s.29; Feth-ul-kadîr c.1,s.53) 

SUAL: Seferi olan yolculukta, afiî mezhebini taklid edip, öle ile ikindiyi cem ederekkılmak için öleyi geciktirdim, ikindi vakti olunca da memleketime gelerek mukim oldum. Öleyikazaya bıraktıım için günâha girdim mi? 

CEVAP bni Hacer-i Mekkî hazretleri, (Fetâvâ-i Fıkhıyye) de buyuruyor ki: (Seferde olan kimse, ikindi ile cem ederek kılmak için, öleyi geciktirirse, öle vakti çıktıktan

sonra, öleyi kılmadan önce mukim olsa, önce öle namazını kaza eder. Öleyi kazaya bıraktıı içingünâha girmez. Çünkü namazı özürsüz kazaya bırakmak günâhtır. Burada seferde olmak özrü ilekazaya bırakıldıı için günâh olmaz.) 

SUAL: Vatan-ı aslî mes'elesini iyi anlıyamadım. Bir insanın üç vatanı oluyor. Buvatanlarında bulunduu zaman namazlarını kısaltamıyacaını anladık. Anladıımız dorumudur? 

CEVAP nsanın doup büyüdüü yer vatan-i aslîsidir. Bu kimse, evlenip veya temelli kalmak üzere bir

yere yerlemedikde burası vatan-i aslî olmaktan çıkmaz. Evlenirse, eski vatan-i aslîsi bozulur.Evlendii yer vatan-ı aslî olur. Baka bir yerde temelli kalmak üzere yerleirse bu sefer evlendii yervatan-i aslî olmaktan çıkar. Temelli yerletii yerden ayrılıp baka bir yere temelli yerleirse, öncekiyerletii yer vatan-ı aslî olmaktan çıkar. Ya'ni bir kimse Haymana'da dosa, vatan-i aslîsi Haymana

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 239/361

olur. Samsun'da evlense, vatan-i aslîsi Samsun olur. Haymana vatan-i aslî olmaktan çıkar. stanbul'datemelli yerlemee karar verirse, o zaman vatan-i aslîsi stanbul olur. Samsun vatan-i aslî olmaktançıkar. Vatan-i aslîde namazlar kısaltılmaz. (bni Âbidîn c.l, s. 532, Halebi-yi kebîr s.544)

SUAL: Günümüzde çok yolculuk yapıyoruz. Yolculukta namazları kılmak ba'zan zor oluyor.Kazaya bırakıp sonra kılmamızda mahzur var mıdır? 

CEVAP Namazı dinî bir özür olmadan kazaya bırakmak, büyük günâhtır. Namazı vaktinden sonraya

bırakabilmek için, be özür vardır: 1- Savata, düman karısında oturarak ve kıbleden baka tarafa dönerek bile namaz kılmaa

imkân yok ise, hayvan üstünde giderek de kılamazsa, 2- Misafir, yolda hırsız, ekıya ve yırtıcı hayvana yakalanacaksa, 3-  Annenin veya çocuunun telef olacaı zaman ebenin, âcil

ameliyatlarda doktorun namazı geciktirmesi, 4-  Unutmusa, 5-Uyuyup kalmısa, namazı geciktirmek özür olur.

Bunlara benzer bir özür olmadan namazı kazaya bırakmak uygun olmaz. Otobüsler mola verdiizaman namaz vakti girmemise, yolda namaz vakti çıkmadan vâsıtayı durdurup kılmalıdır. Durdurmakmümkün olmazsa, uygun bir yerde inerek namazı kılmalıdır. Eer vâsıta beklemez ise, arkadan gelenbaka bir vâsıta ile gitmelidir. Mümkünse birinci vâsıtaya binerken pazarlık yapmalıdır.  

Buna da imkân olmazsa, namazda oturur gibi yere oturarak ve imkân olduu kadar kıbleyedönerek kılması caiz olur. afiî mezhebini taklid ederek namazlarım cem' ederek de kılabilir. 

Yolculukta sabah namazının sünnetinden baka sünnetler terk edilebilir. Yolculukta müekkedsünnetler gayri müekked sünnet haline gelir. Dört rek'atlı farzlar iki rek'at olarak kılınır. (bni Âbidînc.1,s.486, Feth-ul-kadîr c.1,s.424 v.d.) 

SUAL: Gemide çalııyorum. Tamir sebebiyle ba'zı yerlerde onbe günden fazla kalıyoruz.Yine seferi olur muyuz? 

CEVAP Gemi kaptanı, (Burada 15 günden fazla kalacaız) derse, karada mukim, denizde seferi olunur.

Gemi vatan olmaz. (Ne kadar kalacaımız belli deil, 5-10 gün kalırız) deyip de 15 günden fazlakalınsa yine seferi olunur. (Feth-ul-kadîr c.2,s.7) 

SUAL: stanbul'da talebeyim. Her cumartesi günü bir i için seferi uzaklıa gidiyorum.Seferden dönüte de, bu hafta da falan yere gideceim diye niyyet ediyorum. stanbul'da seferi

olur muyum? CEVAP Devamlı seferi olursunuz. Sefere gitmekten vazgeçtiiniz andan itibaren de mukim olursunuz.

(Feth-ul-kadîr c.2,s.4) 

SUAL: Mestli bir kimse, abdestli olarak sefere çıksa, üç günlük mesh müddeti ne zamanbalar? 

CEVAP Seferde abdest bozulduu anda balar. Üç gün devam eder. (Feth-ul-kadîr c.1,s.131) 

SUAL: Yalnız sefere gitmenin mekruh olduunu bildirdiniz. Bugün ehirlerarası otobüslegidiliyor. Yalnız mı gidilmi sayılıyor? 

CEVAP Yalnız gidilmi sayılmaz. Çünkü otobüste birçok kimse vardır. 

SUAL: Seferîlik yatsı namazını kerahat vaktine bırakmak için özür olur mu? CEVAP Evet, özür olur. (bni Âbidîn c.1,s.527) 

SUAL: Seferi idim. Bir camiye girdim. Birkaç kii cemaatle namaz kılıyordu. Onlara dahiloldum. mam iki rek'at kılıp selâm verdi. Ben onları mukim zannederek namazımı dördetamamladım. Dört kıldıım için günâha girdim mi? 

CEVAP Kasten dört kılmadıınız için namaz sahihtir. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 240/361

 SUAL: Seferîlie ait kâfi bilgiye sahip olmadıım için, bir yere gidince acaba seferi miyim,

deil miyim diye karar veremiyorum. Namazları bu halde nasıl kılmam lâzımdır? CEVAP Seferi olduundan üphe eden kimse, mukimdir. Namazlarını dört rek'at olarak kılması lâzımdır.

Tahmininde yanılsa bile kasden dört kılmadıı için ma'zur sayılır. Fakat seferi deilken iki kılarsa,kıldıı namazları kaza etmesi lâzım olur. htiyatlı hareket etmelidir. (bni Âbidîn c.1,s.527) 

ZEKAT 

SUAL: Terzilik yapıyorum. malâtçılara toptan gömlek dikiyorum. Tüccar, sattıı maldanbaka bir mal ile zekât veremiyeceine göre, zekâtımı gömlek olarak verebilir miyim? 

CEVAP Gömlek olarak verilir. Altın para vermek daha iyidir. 

SUAL: Birkaç senedir inaatı devam eden binalarım var. Binaları sattıktan sonra mı zekâtınıvermek icâb eder, yoksa her sene mi vermek lâzımdır? 

CEVAP Satın alınan bütün malzemelerin parası, ticaret malı gibi nisaba katılır. Yahut binalar yapılıp

satıldıktan sonra geçmi senelerin zekâtı da beraber verilir. (Cami'ur-rûmûz s.86) 

SUAL: Kayın validem ile üvey annem yanımdadır. Kimseleri olmadıı için ben bakıyorum.Onlara zekât ve fıtramı verebilir miyim? 

CEVAP Verebilirsiniz. (Feth-ul-kadîr c.2,s.209,217) 

SUAL: Halı imalinde halıları yıkamak üzere çok miktarda mayi sabun alıyoruz. Bu mayisabunları zekât nisâbına dahil edecek miyiz? 

CEVAP Tüccar ve san'atkâr, mevcut malının nisabını mal olu fıatından hesaplar. Sabun buna dahildir.

Halı için alınan ip, iplikler de buna dahildir. Daha halı olmasa da hepsi nisaba dahil edilir. (Feth-ul-kadîr c.2,s.169, bni Âbidîn c.2, ticâret mallarının zekâtı bahsi) 

SUAL: Halı ticareti yapıyorum. Zekâtımı fakirin ihtiyâcı olan ayakkabı, ceket veya ticaretini

yapmadıım baka mallardan verebilir miyim? CEVAP Ticareti yapılmayan mallardan zekât verilmez. Halı vermek istemiyorsanız, altın verirsiniz, fakir

istediini alır. (Merâkıl-felâh, bni Âbidîn, koyun zekâtı bahsi) 

SUAL: Hanımımın yüz gram bilezii var. Bana (Zekâtımı vermek üzere seni vekil ettim) dedi.Fakat parası olmadıı için para vermedi. Ben kendi paramdan versem olur mu? 

CEVAP Hanımın bizzat para vererek vekil etmesi lâzımdır. Yahut (Sen öde ben sana sonra veririm)

derse vekâleti sahih olur. Zekât verilmi olur. (bni Âbidîn c.2,s.12) 

SUAL: Ev yaptırmak için yapı kooperatifine yarım milyon lira verdim. Üzerinden bir senegeçti. Zekâtını vermem icâb eder mi? 

CEVAP 

Para mülkünden çıkınca zekâtı verilmez. (Bedâyi) 

SUAL: Sadaka istemesi haram olan kimsenin zekât istemesi veya vekili bulunduu bakabiri adına zekât istemesi caiz midir? 

CEVAP Sadaka istemesi haram olan kimsenin, zekât istemesi de haram olur. Sadece zekât olmaa

müsait olduunu bildirmesi caizdir. (bni Âbidîn c.2,s.68) 

SUAL: car, ya'ni kira ile bir arkadaın tarlasını kiraladım. Tarlanın urunu benim mivermem lâzımdır, yoksa mal sahibinin mi? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 241/361

CEVAP Kira ücreti yüksek .olan yerlerde mâm-ı a'zam hazretlerinin kavli tercih edilerek mal sahibi

vermelidir. Kira az olan yerlerde ise mameynin kavli tercih edilerek kiracı vermelidir. Ya'ni hangitarafın eline çok para geçiyorsa o taraf vermelidir. Karı taraf vermiyorsa sizin seve seve vermeniz iyiolur. Üür veren kazanır. (bni Âbidîn c.2, s.49, 50, 51, Feth-ul-kadir c.2, s.193). 

SUAL: Köyün merasından akan umumi su ile tarlamızı suluyoruz. Köye yardım için su

parası olarak bir miktar para veriyoruz. Mahsûlün urunu verirken suya para verdiimiz içinyirmide bir mi vermemiz lâzımdır?CEVAP Verilen para su için olmayıp köye yardım için olduundan yirmide bir deil, onda bir olarak urunu

vermek lâzımdır. 

SUAL: Ramazan-ı erifte dükkânında yemek yediren kimse ile Ramazan içinde ve Ramazandıında alı verite mahzur var mıdır? 

CEVAP Ramazan-ı erifte, dükkânında yemek yedirip habis mal kazanan kimsenin kazandıı haram

olmadıı için böyle kimse ile alı veri yapmakta mahzur yoktur. (Hadika sonu). 

SUAL: Bir kimse Ankara'da sahura kalksa, sonra stanbul'a veya Erzurum'a gitse, akamstanbul'da Ankara'ya göre daha geç, Erzurum'da ise daha erken olur. Nasıl hareket etmesi

lâzımdır? CEVAP stanbul'a giderse stanbul'un vaktine, Erzurum'a giderse Erzurum'un vaktine uyması lâzımdır.

Ankara'nın vaktine uymaz. Nerede bulunursa bulunsun, güne batınca orucunu açar (Usûl-i Serahsic.1, s.102, bni Âbidin). 

SUAL: Gazetenizde Arefe günü oruç tutmanın fazileti bildirildii için, yine tavsiyelerinizeuyarak kaza orucu tuttum. Fakat bu sene Arefe Cum'a gününe tesadüf etti. Ba'zıları Cum'a günüoruç tutmak mekruhtur diyorlar. Tuttuum orucun mahzuru oldu mu? 

CEVAP Kurban Bayramı'nın arefesinde oruç tutmak müstehabtır. Yalnız Cum'a günü oruç tutmanın da

müstehab olduunu söyleyen âlimler olduu gibi, mekruh olur diyen âlimler de vardır. Sünnet veyamekruh denilen bir ii yapmamak lâzımdır. Cum'a günü oruç tutmak isteyenin, Perembe veyaCumartesi günü de tutması iyi olur. (ir'at-ul-slâm 202). 

SUAL: Ramazanda ihtiyâcım kadar köfte dükkânını açtım. Ara sıra açtıım için mahzuruoldu mu? 

CEVAP Ramazanda bir çok kimse mazeretleri sebebiyle oruç tutmazlar veya tutamazlar. Meselâ seferi

olanlar, hastalar ve çocuklar tutmayabilir. Özürlü kadınlar ve gayr-i müslimler tutmazlar. fakat açıktanyemeleri oruçlulara hürmet bakımından uygun olmaz. Böyle kimseler, yiyecek ve içecek ihtiyâçlarınıherhangi br yerden temin edip evlerinde yiyip içebilirler. Yahut oruçlu cimse de, gece ihtiyacınıgündüzden temin edebilir. Müteri bildii eyleri evine götürdüyse, ya'ni dükkândan baka yeregötürdüyse, yiyecek ve içecek satmakta mahzur yoktur. Dükkânın içinde yedirmek uygun olmaz.  

KUR'ÂN-I KERÎM 

SUAL: Kur'ân-ı kerîm okurken (Mim) ve (Lâmelif) harflerinde durup durmamanın hükmünedir? CEVAP Bütün mim harflerinde durmak lâzımdır. Ahmed ibni Kemal Paa, mim harflerinde durmamanın

küfrden korkulacaını bildirmektedir. Lâmeliflerde durmamak vâcibdir. Durmak mekruh olur. Mekruh tilâvet uygun deil demektir. Âyet

sonundaki duraklarda lâmelif bulunursa, durmak mecburiyeti olmadıını gösterir. Durması da caizdir,geçmesi de caizdir. Geçmek daha evlâdır. 

SUAL: Kur'ân-ı kerim okumayı bilmiyorum. Evimin bir yerinde asılı duruyor. Mahzuru varmıdır? Ba'zıları okunmazsa faidesi olmaz diyorlar. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 242/361

CEVAP Mushafı hiç okumayıp, hayır ve bereket için evinde saklamak caizdir ve sevâbdır. (Hindiyye) Bu devirde bir kimsenin Kur'ân-ı kerîmi okuyamamasına hayret ediyorum. Bir ayda örenmeniz

mümkündür. 

SUAL: Kur'ân-ı kerîm'deki ifa âyetlerinin fotokopisini çektirdim.Suya koyup, bu suyuiçmem faideli olur mu? 

CEVAP Psikolog doktorlar, ba'zı hastalıklar için telkinle tedaviyi tavsiye ediyorlar. Tecrübe edilip te'sirlerikafi olduu anlaılan serumları, asıları, mikrop öldürenleri ve benzeri ilâçları kullanmak farzdır.  

Dinimiz, tedavinin ilâç ile, sadaka vermekle ve dua ile de yapılabileceini bildirmektedir. Âyet-ikerîmenin ve duanın te'sir etmesi için okuyanın dosdoru bir itikada sahip olması, haramlardan, kulhakkından sakınması, haram ve habis ey yiyip içmemesi ve karılık olarak ücret istememesi arttır.ifâ âyetlerinin suyunu içmek faideli olur. (Mevâhib-i ledûnniye c.2,s,186) 

SUAL: Erkeklerin Kur'ân-ı kerimi baı açık yüzünden okumasında mahzur var mıdır? CEVAP Erkeklerin, zaruretsiz baı açık Kur'ân-ı kerîm okuması tenzihen mekruhtur. Kendi avret yeri açık

iken ve avret yeri açık olanlar yanında Kur'ân-ı kerîm okumak mekruhtur. (ir'at-ül-islâm 60,61) 

SUAL: Ayet okunurken yalnız E'ûzü okunacaını duydum. Âyet-el kürsî de âyet olduuna

göre, bunu okurken de besmele çekmeyecek miyiz? CEVAP Her yerde, sûre okurken E'ûzü-Besmele okunur. Âyet-i kerîme okunurken âlimlerin çouna göre,

yalnız E'ûzü okunur, besmele okunmaz. Bazı âlimlere göre, E'ûzü denince besmele de anlaılır. Bubakımdan Âyet-el kürsî okurken E'ûzü ile birlikte, besmele de okumalıdır. (bni Âbidîn c.1,s.544) 

SUAL: Gazetenizin hediye ettii mu'teber kitaplarda, Kur'ân-ı kerîmi üç günden öncehatmetmenin caiz olmadıı yazılıdır. Yine aynı kıymetli kitaplarda, mâm-ı a'zâm hazretleri ileEshâb-ı kiramdan ba'zı zatların bir namazda Kur'ân-ı kerîmi hatmettikleri bildirilmektedir. Bunasıl oluyor? 

CEVAP Üç günden önce hatmetmemek avam için, ya'ni bizim gibiler içindir. (Hayrât-ül-hısan) 

SUAL: Evimizin duvarına âyet-i kerîme yazan levha var. Abdestsiz bunu alıp baka duvara

çakabilir miyiz? CEVAP Âyet-i kerîmenin üstüne dokunmamak artı ile levhayı tutmakta mahzur yoktur. Perde, levha,

duvar, para gibi bir ey üzerinde yazılı âyet-i kerimeye dokunmak için abdestli olmak farzdır. Kur'ân-ıkerîmin tefsirine ve tercümesine dokunmak da böyledir. Abdestsiz olarak dokunulmaz. Levhanın,perdenin, âyet-i kerîme yazmayan kısmından abdestsiz tutmakta mahzur yoktur. Fakat Kur'ân-ı kerîmikapaından da tutmak caiz deildir. Havlu ile veya baka temiz bir bezle tutulabilir. (Berîka s.1227, ir'at-ül slâm s.78) 

SUAL: Kur'ân-ı kerîmi ve hadis-i erifleri herkes tefsir edebilir mi? Dini bu iki kaynaktanörenmek mi lâzımdır? 

CEVAP (slâmiyyeti dinimizin iki kaynaı olan Kur'ân ve Hadis-i eriflerden örenmek lâzımdır.)

sözü ilk bakıta ho gibi görünüyorsa da, bizim gibi Kur'ân-ı kerim ve Hadis-i eriflerden anlamayankimselerin, bunların tercümelerinden ma'na çıkarması asla doru deildir. Kur'ân-ı kerîmden verdiinizmisâlde (Allahü teâlâ, dilediini hidâyete kavuturur, dilediini dalâlette bırakır.) buyurulmaktadır.Bu ifade ehli tarafından tefsir edilmezse, hââ bize günâhları iletenin Allahü teâlâ olduu anlaılabilir.Âyet-i kerîmeler, kısa veya uzun tercüme edilemez. Ba'zı kelimelerin tefsir ilminde, fıkh ve tasavvufilmindeki ma'naları ayrıdır. Daha kolay anlaılabilmesi için Türkçede kullanılan (Harç) kelimesinibildirelim. Harç, ziraatte gübreli toprak demektir. naatta, ıslatılmı kumlu çimento demektir. ktisat veticaret ilminde ve vergi ilerinde harç baka ma'nalara gelmektedir. Maliyeden bize, (Harcını yatır, harçpulu getir) denirse, çimento veya gübreli toprak götürmemiz olur mu? Ayrıca ba'zı kelimelerin ıstılah(Deyim, terim) ma'naları vardır. Bütün bunları bilmek bile, Kur'ân-ı kerîmi tefsir etmek için kâfi deildir. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 243/361

Din ilmi, nakle istinat eder. Bununla beraber selîm akla zıt deildir. Kur'ân-ı kerîme herkes birma'na vermee kalktıı için çeitli sapık fırkalar zuhur etmitir. 

Kur'ân-ı kerîmden verdiimiz misâlde anne ve baba için (Onlara öf demeyiniz) buyurulmaktadır.Buradan, hiç öf demeden sopa ile döebiliriz ma'nası çıkmaz. (Anne ve babanızı kat'iyyen incitmeyin,onlara öf bile demeyin) ma'nasında olduu bildirilmitir. 

Hadis-i erifte (Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim) buyuruldu. Din, yalnız güzel ahlâkmıdır? mân, namaz, oruç gibi eyler yok mudur? Bir eyin en mühimi ve bütünü söylenince içindekilerde anlaılır.

(Türkiye bizimdir)demek kâfidir. ehir ve köylerini de saymaa lüzum yoktur. Dinimizde

güzel ahlâkın yeri çok mühim olduu için (Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim)buyurulmutur. 

Amel, imândan parça olmadıı halde, ba'zı hadis-i erifleri okuyunca, dini iyi bilmeyen kimse,(unu yapan Cennete giremez) eklindeki bir hadis-i erifi görünce, (u günâhı ileyen kâfir olur)diyerek doru itikaddan sapar. Onun için, Kur'ân-ı kerîm mealleri ve hadis-i erif kitapları yerine akaidve fıkıh kitapları okumak lâzımdır. Zaten bu kitaplardaki bilgiler, mütehassıs slâm âlimleri tarafındanKur'ân-ı kerîmden, hadis-i eriflerden ve cma'dan alınmıtır. Onların izahıdır. 

SUAL: Kur'ân-ı kerîm hakkında bilgi verir misiniz? CEVAP Kur'ân-ı kerîm harfleri ve kelimeleri mahlûktur. Ma'nâları ise kadimdir, ya'ni mahlûk deildir. Kur'ân-ı kerîm, bütün mahlûklardan daha üstündür. Meleklerden, peygamberlerden de üstündür. Kur'ân-ı kerîm okumak ibâdetlerin en kıymetlisidir. Allahü teâlânın kelâmı ile konumak oluyor.

Mevlüt okumanın çok sevâb olması, Kur'ân-ı kerîm okunduu içindir. Mevlütleri bid'at karıtırmadanokumak lâzımdır. Namazda okunan Kur'ân-ı kerîm, namaz dıından okunan Kur'ân-ı kerîmden daha efdal ve daha

sevâbtır. Kur'ân-ı kerîmi Allah rızası için okuyup, Allah rızası için ezberleyen, okurken teganni etmeyen ve

bid'at karıtırmayan kimseler Allahü teâlâ'nın dostlarıdır. Onlara dümanlık eden Allahü teâlâ'yadümanlık etmi olur. 

Kur'ân-ı kerîmi anlamak, hüküm çıkarmak, ya'ni Allahü teâlâ'nın muradını anlamak üç ekilde olur: 1-  Kur'ân-ı kerimin ibareleri ile, kelimeleri ile, bu kelimelerin iaretleri ile, iktizası ile anlaılır. Arabî

bilen herkes bu kadarını anlayabilir. 2-  ctihad yolu ile anlamaktır ki, böyle anlamak ancak müctehid olan yüksek âlimlere mahsustur. 3-  nsanın anlamakta âciz olduu ma'nalar vardır. Bunların ma'nasını ancak Allahü teâlâ bilir.

Peygamber bile olsa, insan gücü bile bu ma'naları anlıyamaz. Allahü teâlâ, Peygamberlere bildirir.Bizim Peygamberimiz de bildirilenleri hadis-i eriflerle açıklamıtır. 

Görüldüü gibi Kur'ân-ı kerîmi okuyup anlamak ve açıklamak kolay deildir. Arabî bilen ba'zıları,Kur'ân-ı kerîme el uzattıı için Peygamber aleyhisselâmdan bugüne kadar çeitli sapık fırkalarmeydana gelmitir. Kur'ân-ı kerîmi slâm âlimlerinin ve Peygamber aleyhisselâmın bildirdii ekildeaçıklamayan kimse, dalâletten dalâlete, sapıklıktan sapıklıa düer. Kendisi sapıttıı gibi dinleyenleride sapıtır. Gün geçtikçe, bid'at ve sapıklık zulmetinin yayılması arttıından Kur'ân-ı kerîmi anlamakiçin slâm âlimlerinin kitaplarını elden bırakmamalıdır. 

Geçmi dinlerde, Allahü teâlâ'nın emir ve yasaklarından her ne var ise, hepsi Kur'ân-ı kerîm'devardır. Kur'ân-ı kerîm geçmi Peygamberlere gelen kitapların hepsini kendinde topladıı için dahaereflidir. 

SUAL: Kur'ân-ı kerîmi bugün herkes anlıyabilir mi? CEVAP Kur'ân-ı kerîm, o zamanki insanların arabî gramerlerine uygun olarak gelmitir. Nazım halinde,

ya'ni ölçülü iirler gibi düzgündür. Arabî lisanın incelikleri ile dolu olduu için anlaması güçtür. Arabîlisanın inceliklerini bilenler bile, anlıyamamı çok yerini Peygamber aleyhisselâma sormular, O da buyerleri açıklamıtır. Bu açıklamalara hadis-i erif denir. 

Eshâb-ı kiram, Peygamber Efendimizden iitip, örendiklerini gençlere bildirmilerdir. Zaman geçtikçe kalbler kararmaa balamıtır. Yeni müslüman olan ba'zı kimseler, dini, asıl

kaynaından öreneyim diye Kur'ân-ı kejîmden, kendi noksan akılları ve kısa görüleri ile ma'nâçıkarmaa kalkımılar, Peygamber Efendimizin bildirdiklerine uymayan eyler anlamılardır.Yabancılar da bu bölünmeyi körüklemi, böylece 72 türlü bozuk inanı meydana çıkmıtır. Böylelerine(Bid'at ehli) denir. 72 bid'at fırkasında olanların hepsi muhakkak Cehenneme girecektir. Fakatbunlardan inanıları Kur'ânı kerîmde ve hadis-i eriflerde bildirilmi bir bilgiye aykırı olmayanlar, ebediCehennemde kalmıyacaktır. Aykırı olanlar sonsuz kalacaktır. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 244/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 245/361

Parasının helâl olduunda üphesi olan, helâl kazançlı birisinden ödünç alıp bununla haccagitmelidir. Vücub artlarından baka eda artlan da bulunan kimsenin hacca gitmesi farz olur. Olunuevlendirme artı yoktur. (Feth-ul-kadir c.2, s.322). 

SUAL: Babam zengin idi. Hacca gidemedi. Ölürken hac parası bırakmadıı gibi vasiyet deetmedi. Onun yerine hacca gidebilir miyim? 

CEVAP stanbul'da bulunan bir kimsenin babası Erzurum'da sakin iken vefat etse,babası vasi vasiyet

etmedi ise, babası için birini vekil göndermek isterse Erzurum'dan göndermesi farzdır. Baka yerdengöndermesi caiz deildir. afiî mezhebinde mîkât dıındaki her yerden göndermesi caizdir. Hattâhacca giden birine para vererek, Mekke-i mükerremede bir vekil bulup, babası için, buna mîkâttan hacyaptırması âfıîde caizdir. Parası az olan Hanefiler, afiî mezhebini taklid ederek, vasiyyet etmemi,ana, baba ve yakınları için Mekkede vekil tutabilirler. Fakat parayı verirken, afiî mezhebini taklidediyorum diye niyyet etmesi lâzımdır. (bni Âbidîn c.2, s.258, 59, Fethulkadir c.3, s.65 vd.) 

SUAL: Daha önce, Hanefî olanların, paralan az ise, afiî mezhebini taklid ederek vasiyyetetmemi ana, baba ve yakınları için Mekke' de vekil tutabileceini yazmıtınız. Vekil kendimezhebine göre mi hareket eder, yoksa afiî mezhebine göre mi tavafını yapar? 

CEVAP Vekil, haccı afiî mezhebine göre yapar (Feth-ul-kadir c.3, s.77, Mizan c.1, s.52). 

KURBAN SUAL: Fakîr, adak olacaını bilmeden, kurban bayramı günü bir sıır satın alsa, kurbana

birkaç zengini de ortak etse, ortakların kurbanı sahih olur mu? Etinden ortaklar ve zenginleryiyebilir mi? 

CEVAP Fakirin kurbanı adak olduu için, kesenlerin hiç biri yiyemez. Zenginlere ve zekât vermesi caiz

olmayan kimselere, ya'ni ana-baba, oul gibi kimselere yediremez. Etinden yemilerse bedelinitasadduk etmeleri lâzımdır. Kurban da sahih olmamıtır. 

SUAL: Geçen kurban bayramında bir kurban kestim, hayvanın üç ayaını baladım. Hayvançabalarken dördüncü ayaını da balanmı ayakların arasına soktu. Hayvan yüzen kasap (Benbir hocadan iittim. Bu durumda size ayrıca bir adak kurbanı kesmek icap ediyor) dedi. Böylebir eyin aslı var mıdır? 

CEVAP Kasabın söyledii eyin aslı yoktur. Kurbanı kesilecek yere çekerek sürüklemek, bıçakları hayvanıyatırdıktan sonra bilemek ve birini ötekinin gözü önünde kesmek mekruhtur. Hayvan soumaabalamadan, ya'nî çırpınması durmadan ensesini de kesmek mekruhtur. Yalnız ensesinden kesmekise haramdır. Hayvan tamam ölüp çırpınması durmadan, kafasını koparmak ve derisini yüzmeebalamak mekruhtur. Hayvan böyle mekruh olarak kesilse bile, yine adak lâzım olmaz. 

SUAL: Nisaba mâlik deilim. Ödünç olarak kurban kesmemde mahzur var mıdır? CEVAP Nisaba mâlik olmayan kimsenin, kurban kesmek için ödünç istemesi caiz deildir. Eer nisaba

mâlik ise, ödünç alıp kesebilir. (Bedâyı c.5, s.61) 

SUAL: Zengin kimse, seferde iken kurban kesse mahzuru olur mu? CEVAP 

Zengin kimsenin mukim iken kurban kesmesi vâcibdir. Seferde ise vâcib olmaz. Eer keserse,kestii nafile olur. Üzerine vâcib olmadıı için vâcib sevabı alamaz. (Bedâyi c.5, s.63, Hin-diyye c.5,s.295 vd.) 

SUAL: Bayram münasebetiyle Manisa'ya annemin yanına gelmitim. 150 gram kadarbileziim var. (Zengin olduun için kurban kesmen lâzımdır) dediler. Ben de bir kurban kestim.Sonra seferi olan kimsenin kurban kesemiyeceini söylediler. Benim kestiim kurban ne oldu? 

CEVAP Seferi olan kimsenin kurban kesmesi vâcib deildir. Eer keser ise kestii nafile olarak caizdir.

Ya'ni vacip deil, nafile sevabı alır (Bedâyi c.5, s.63). 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 246/361

SUAL: Birkaç kurban borcum vardır? Kazasını nasıl yapmak icap eder? CEVAP Kurban borcunun kazası, kurbanın deeri kadar altın veya gümüü fakire vermekle olur.

Kesemedii zamanların ortalama piyasa deerine göre hesap edilir (Bedâyî c.5, s. 72 bni Âbidin). 

SUAL: Nisâba mâlik durumdayım. stanbul'daki bir arkadaa telefonla vekâletimi verdim.Arkadaım benim adıma stanbul'da bir kurban kesmi. Kesilen kurbandan vâcib sevabı alınır

mı? CEVAP Evet vâcib sevabı alınır. Ya'ni vâcib yerini bulmutur. (Bedâyi c.5, s.63). 

SUAL: Bayramın birinci günü, kendi adıma birini kurban kesmee vekil tâyin edipstanbul'a sefere çıktım. Ben stanbul'da iken vekilim kurbanı kesmi. Vâcib sevabı aldım mı? 

CEVAP Mukim bir zengin, bayramdan önce veya bayram günü, kendi adına kurban kesmee birini vekil

tâyin edip sefere çıksa, seferde iken adına kesilen kurban vâcib olmaz, nafile olur (Bedâyi c.5, s.63). 

SUAL: Gazetenizde gümü nisâbına mâlik olan kimse zekât verirse farz sevabını alacaınıokumutum. Gümü nisâbına göre kurban kesse, vâcib sevabına kavuur mu? 

CEVAP Gümü nisâbına göre zengin sayılan kimsenin kestii kurban vâcib olur. 

SUAL: Resûlullah efendimize kurban kesmenin çok sevap olduunu duydum. Nasıl niyyetederek kesmelidir? 

CEVAP Allah rızası için kurban kesmee ve sevabını Resûlullah efendimize hediye etmee, diye niyyet

edilir. 

SUAL: Amerika'nın bir eyaletinde bulunuyorum. Yakınımda kurban kesmeyi bilen kimseyoktur. Seferi uzaklıktaki bir eyalette tanıdık müslümanlar var. Oraya gidince de seferioluyorum. Gitmesem ma'zur sayılır mıyım? 

CEVAP Bayramdan önce seferi uzaklıkta olan arkadaınızı vekil edip ona kestirmeniz lâzımdır.

Bayramdan önce telefon ederek de vekâletinizi verebilirsiniz. Bayramdan önce de gidip gelebilirsiniz.Bayram günü seferi olmamalısınız. Seferi iken kurban kesen nafile sevab alır (Bedâyi c.5, s.63). 

SUAL: Kurban nisabı için san'at ve ticaret âletlerinin hesaba katılacaını bildirdiniz.Daktilo, teyp, hesap makinası, diki makinası gibi san'at âletleri de nisaba katılır mı? 

CEVAP Bir san'atkârın, san'at âletlerinin birer tanesi ihtiyâcıdır. htiyâcı olanlar nisaba dahil edilmez. (bni

Âbidin, Hac bahsi, Feth-ul-kadir c.2, s.118.) 

SUAL: Üç olum ile bir kızım var. Akika olarak hepsi için bir inek kesebilir miyim? CEVAP Çocukların hepsi için bir inek kesmek kâfi gelir. (ir'at-ul-islâm, s. 455). 

SUAL: Ölmü olan anne ve babam için kurban kessem, bir kurbanın sevabı ikisine deaynen gider mi? Yoksa yarım kurban sevabı mı hâsıl olur? Etinden biz yiyebilir miyiz?  

CEVAP Vasiyyet etmemi meyyit için, vârisi veya bakaları, her zaman kendi malından hayvan kesip

sevabını ölmülerine hediye edebilir. Sevabı kesenin olur. Ölülere de hediyye edilir. Hâsıl olan sevapkadar her meyyite sevap verilir. Ya'ni her biri kurban kesmek sevabına kavuur. Onun için kesilenkurbanın sevabını sadece anaya babaya deil, bütün müslümanlara baılamak iyi olur. Hepsine debir kurban sevabı verilir. Kesenin sevabından hiç bir ey eksilmez. Mevtalar için Fatiha okumak daböyledir. Fatiha okumak sevabı, kurban kesmek sevabından daha çoktur. Meyyit için kesilen kurbanınetinden kesen yiyebilir. (bnî Âbidîn c.2, s.255, Feth-ul-kadîr c.3, s.65). 

SUAL: Zekât verecek kadar zengin deilim. Fakat kurban kesme sevabına kavuabilmekiçin ne yapmam lâzımdır? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 247/361

Zekât vermek de büyük sevabtır. Fakat zengin olmayan kimse zekât vermez. Verirse farz sevabıalamaz, nafile olur. Nafile, farzın yanında denizde damla gibidir. Kendisine kurban vâcib olmayankimsenin kestii kurban nafile olur. Kurban nisâbına mâlik olmayan fakîr, kendi malı olan hayvanınıkurban etmeyi niyyet ederse veya kurban niyyeti olmayarak hayvan satın alıp, sonra kurban etmeyiniyyet ederse, bunları kesmesi vâcib olmaz. Keserse nafile olur ve etinden yiyebilir ve fakirlere verdi iet sadaka olur. Fakat fakîr, hayvanı kurban etmek niyyetiyle ve belli üç gün içinde satın alırsa veyaherhangi bir zamanda herhangi bir hayvanı veya u hayvanı Allah için kurban edeyim derse, adak olurve bayramın ilk üç günü içinde kesmesi vâcib olur. Etinden kendi yiyemez ve zekât vermesi caizolmayan kimselere veremez, zenginlere de yediremez. Bugünlerde kesmezse, bayramdan sonra canlıolarak kendini veya deerini sadaka olarak verir. Kesip etini sadaka vermesi caiz olur ise de, diri ikendeerinden az olmamalıdır. 

Güç geçinen kimse, ihtiyâcından fazla malı olup da parası bulunmayan kimse, nisaba malik ise,mâm-ı A'zam hazretleri ile mâm-ı Ebû Yusuf hazretlerine göre zengin sayıldıı için kurban kesmesivâcib olur. Fakat, mâm-ı Muhammed hazretlerine göre fakîr sayıldıı için kurban kesmezse günahagirmez. Dier iki imama göre, kurban keserse vâcib sevabı alır. Kestii hayvan da adak olmaz. 

mâm-ı A'zâm ve mâm-ı Ebû Yusüfe göre, bir kimsenin, demirba mallarının deeri, ihtiyâcınıkarılar ve nisâb kadar da artarsa o ahıs zengin sayılır. 

Kurban nisabı hesabına katılacak malın, zekâttaki gibi, ticâret malı olması art olmadıı gibi,elinde bir yıl kalmı olması da lâzım deildir. Nisaba mâlik olduktan, ya'ni kurban vâcib olduktan sonramal elinden çıkarsa afvolmaz, yine kurban kesilmesi vâcib olur. 

htiyâç eyası demek, kıymeti ne kadar çok olursa olsun bir ev, bir aylık yiyecek, her yıl üç katelbise, çamaır, evde kullanılan eya ve âletler, binecek vâsıtası, meslek kitapları ve ödeyeceiborçlardır. Bunların olması art deildir. Eer mevcut iseler kurban nisâb hesabına katılmazlar. 

Ticaret için olmayan, ihtiyacından artan eya, kiradaki evler, evindeki süs eyası, yere seriliolmayan halılar, kullanılmayan fazla ev eyası, san'at ve ticaret âletleri burada ihtiyâç eyası sayılmaz.Bunlar kurban için nisâb hesabına katılır. Nisâb miktarı 96 gram altın kıymetidir. (bni Âbidin, fıtrazekâtı ve kurban bahsi, Bedâyi c.5, s.63. Hindiyye kurban bahsi) 

Sever okur her kii,Bulunmaz baka ei,Asrımızın güneiTürkiye Gazetesi. 

Bilgi dolu bir umman,Saçıyor, lim-irfanÖretir doru îmân,

Türkiye Gazetesi. 

ÇETL MES'ELELER 

SUAL: Yenmesi haram olan kokmu et, necis midir? Böyle bir et, yaramızda sarih olduuhalde namaz kılabilir miyiz? 

CEVAP Kokmu eti yemek haram ise de, necis olmadıı için namaza mani olmaz. 

SUAL: Sünnet üzere misvak nasıl kullanılır? CEVAP Üç kerre sa, üç kerre sol yandaki diler üzerine, yukarıdan aaı ve aaıdan yukarı hafifçe

sürülür (bni Âbidin c.l, s.78). 

SUAL: Birisine su ikram edilince (Geçmilerin canına desin!) diyorlar. Mahzuru var mıdır? CEVAP Mahzuru yoktur. 

SUAL: Deniz kenarında canlı balık satıyorlar. Balıklar leendeki su içinde ölüyorlar. Suiçinde kendiliinden ölen, karnı üst tarafta bulunan balık yenmediine göre, leenlerdeki sudaölen balıklar yenir mi? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 248/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 249/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 250/361

nefislerimizdir. Ramazanda eytanlar balı olduu için vesvese veremezler. Ramazandaki esnemelerde eytandan deildir. Asabi esnemeler, her zaman vuku bulabilir (Mektûbât-ı Rabbani). 

SUAL: Kefir haram mıdır? CEVAP Kefir, inek sütünün mantar ile mayalanıp, tadının keskin hale getirilerek, içinde ALKOL teekkül

eden bir içkidir. çilmesi bira gibi haram olur. Üzüm suyu, taze iken, yani gaz kabarcıkları çıkmadan,

köpürmeden önce ısıtılıp üçte ikisi uçar. Üçte biri kalırsa MÜSELLES denir. mam-ı Muhammede göre,müselles olan içki, gaz çıkarmı ve tadı keskin olmu ise, sarho etmeyecek kadar az içilmesi deharam olur. Kısrak, inek, deve sütleri mayalanıp tadı keskin olunca, müselles gibi olurlar. Bira gibiharamdırlar. (bni Âbidin c.5, ûrb bahsi). 

SUAL: Kadınların yabancı erkeklere göstermemek artı ile saçını, ellerini, tırnaklarınıboyamaları caiz minidir? 

CEVAP Kadınların yabancı erkeklere göstermemek artı ile, abdeste ve gusle mani olmayan her çeit ve

her renk boya ile saçını, ellerini, tırnaklarını boyaması caizdir (Mektûbât-ı Rabbani c.3, m.41). 

SUAL: Cum'a günü bir camiye gitmitim. Âhırette günahkârlar, Âdem aleyhisselâmdan balıyarak bütün peygamberlere efaat istemek için gidiyorlar. Fakat hepsi bir özür ileri sürerekefaat edemiyeceklerini, âhır zaman Peygamberi Muhammed aleyhisselâma gitmelerini

söylüyorlar. Hoca efendi, (Buradan da anlaıldıı gibi, yalnız, Hazret-i Muhammed efaatedecektir) dedi. Bir kitapta çocukların da efaat edeceklerini duymutum. CEVAP efaatin hak olduunu bile inkâr edenlerin bulunduu günümüzde, böyle konumaları fazla

yadırgamamak lâzımdır. mâm-ı Müslimin bildirdii Hadis-i erifte buyuruluyor ki: (Kıyamet günü en önce ben efaat edeceim.) (Kurtubî tezkiresi) ve (Birgivî 

vasiyyetnamesi) kitâblarında nakledilen Hadis-i eriflerde, her peygamberin efaat edecei,sonraehitlerin, sonra sâlihlerin, sonra Kur'an-ı kerimi tecvid ile, teganni etmeden Allah rızası için okuyanhafızların ve küçük çocukların efaat edecei bildirilmektedir. Kâbe-i muazzama'nın da efaat edeceibildirilmitir. 

Bütün mes'ele âhırete imanla gidebilmektir. manla gidebilenlerden günahkâr çok kimse, efaatleCennete gidecektir. efaatin büyük günahlar için olduu, hadis-i erifle bildirilmitir. Allahü teâlâ'nınrahmeti o kadar bol ki çeitli sınıflara efaat izni vermektedir. (Câmi'us-sagir) deki hadis-i eriftebuyuruldu ki: 

(Elbette ben, kıyamette, talar, tulalar ve aaçlar sayısından çok kula efaat ederim.) mâm-ı Nevevî hazretleri bildiriyor ki: efaat be grupta toplanır: 1-  Maherin iddet ve izdihamından kurtulmak için, 2-  Ba'zılarını hesapsız Cennete sokmak için, 3- Hesaptan sonra günahı fazla gelenlerin bir müddet Cehenneme girmemeleri için, 4-  Cehenneme girmi olanları, oradan çıkarmak için, 5-  Cennette derecelerin yükselmesi için efaat edilir. Hattâ ba'zı âlimlere göre, güzel ahlâkı

bulunan ve insanlara faidesi dokunmu kâfirlerin azaplarının hafifletilmesi için bile efaat edilecektir.Ne büyük lütuf, ne büyük ihsan...

Küçük çocukların, hattâ düüklerin bile efaat edecei bildirilmitir. (Buhâri) deki hadis-i eriftebuyuruluyor ki: 

  — Ey hanımlar, sizden biriniz, kendinden önce âhırete üç çocuk gönderirse, o çocuklarCehennemden ona perde olur. 

Orada bulunan hanımlardan birisi, dedi ki:  —  Ya Resûlallah, iki çocuu ölürse de Cehenneme perde olur mu?

  —  ki tanede olsa, Cehenneme perde olur. Baka bir hadis-i erifte (Bir çocukları ölse, yine Cehenneme perde olur mu?) diye sual

edildiinde, buyuruldu ki: (Ruhum yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemin ederim ki, eer annesi sabredip,

sevabını Allahü teâlâ'dan beklerse, annesini göbeiyle çekip Cennete sokmaa sebep olur.)(Nuhbet-ul-leâli, hya). 

SUAL: Kumarbaz ve hırsız olduu bilinen bir bakkal ile alı veri yapmakta mahzur varmıdır? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 251/361

Zaruret olmadıkça alı veri yapılmaz. Haram ileyenlere yardım etmek doru deildir (Hadikasonu). 

SUAL: Hadis-i erifte, "Her çocuk, slâm fıtratı üzere doar" buyurulduuna göre, gayrimüslimlerin çocukları da mı müslüman olarak doar ve ölür? 

CEVAP (slâm fitratı üzere doar) demek, (Her  çocuk müslüman olarak doar) demek deildir.

(Müslümanlıa elverili doar) demektir. Ana baba ve çevrenin menfi te'siri olmazsa müslümanolarak yetiir demektir. Gayri müslimlerin çocukları, âkil bali olmadan ölürse, Cennete mi, yoksa Cehenneme mi

gidecei hakkında slâm âlimleri, altı ekilde bildirdiler. Ba'zıları da susmayı tercih etmilerdir. Âlimlerin kimisi, gayri müslimlerin çocukları, âkil bali olmadan ölünce, Cennete girer. Fakat orada

mü'minlere hizmetçi olur, dediler. Kimisi de anne ve babasına tâbi olur, dediler. Kimisi de, eer âkilbali olsaydı, ya mü'min veya kâfir olurdu. Bu ise ilm-i ilâhide bilindii için ona göre muamele edilir,dediler. Bir kısmı da, Cennete ve Cehenneme gitmez, yok edilirler, dedi. Gayri müslim çocuklarınınâhırette ne olacaını bilmek lâzım deildir. Ya'ni i'tikat mes'elesi deildir (Nuhbet-ul-leali, Mektûbât-ıRabbani c.1, m.259, Nebrâs Haiyesi). 

SUAL: Hastalananlar, bir belâya, musibete duçar olanlar, kim olursa olsun sevap kazanırmı? 

CEVAP 

Hastalanınca, bir belâ veya musibete urayana sevâb verilmez. Hastalanan veya belâya urayankimse sabrederse sevâb alır. Sabretmeyen sevap alamaz. Hattâ belâ ve hastalık gelince önünegelene söyler ve bir isyan havası taırsa, günâha bile girer. Sabredene ise büyük sevâblar verilir.Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Musibetler, Allahü teâlâ tarafından, sabreden kullara birer ni'met ve bahitir.) Demek ki, hastalıa ve belâya maruz kalan deil, bunların Allahü teâlâ tarafından kendisine

gönderilen bir ni'met olduunu bilip sabredene çok sevap vardır. Zümer sûresi onuncu âyet-ikerimesinde buyuruluyor ki: 

(Sabredenlere hesapsız sevâb verilir.) Ne mutlu sabredenlere! (Mektûbât-ı Rabbani, Kimya-yıse'âdet). 

SUAL: Dinî kitap okurken elde sigara bulunmasında mahzur var mıdır? CEVAP Dinî kitapları hürmetle okumak iyidir. Hürmetle okunursa kitabı yazan ulemânın, evliyanın, ruhları

hazır olur. Bu bakımdan edebe muhalif harekette bulunmamalıdır. Edeb ehli edebden hâli kalmaz. Edebsiz ilim ehli âlim olmaz. Elde sigara dinî kitap okumak caizdir. Ruhsat ve takva baka eydir (Mektûbât-ı Rabbani). 

SUAL: Sokaktan geçen satıcılardan öte beri alıyoruz. Yabancıların gördüü elbiseylenamaz kılmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Yabancıların gördüü elbiseyle namaz kılmakta mahzur yoktur. Zaruret olmadıkça sokaktan

geçen herkesle alı-veri yapmak uygun olmaz (Fethul kadir c.8, s.474, Mârifetname). 

SUAL: Hadis-i erifte bütün bid'atlerin sapıklık olduu bildirildii halde, ba'zı âlimlerimiz,(Bid'at-ı basene) den bahsetmektedir. Âlimlerin bildirdiinin aksine, bir gazete (Bid'at-ı basene)diye bir eyin olamıyacaını yazdı. Durumun açıklıa kavuturulmasını istiyoruz. 

CEVAP mâm-ı Rabbani hazretleri, (Mektûbât) kitabının 1. cildinin 54., 165., 186., 260. ve 313

mektûblarında bid'atin ne olduunu açıklamaktadır. Bid'at, Muhammed aleyhisselâmın bildirdii din bilgilerine muhalif olan, ters düen i'tikâd, amel ve

sözler demektir. Bid'atler, ya âdette veya itikadda ve ibâdetde olur. Yeni bir ibâdet meydana çıkarmak veya mevcut

bir ibâdette fazlalık veya eksiklik yapmakdır. Bunlar yapılırken Muhammed aleyhisselâmın, sözle veyai ile açık veya iaret ederek izni olmadan ortaya çıkarılanlarına (Bid'at-ı seyyie) denir. Böyle bir bid'atçok çirkindir, dini deitirmek olur. mâm-ı Rabbani hazretleri bu bid' atleri kasdederek buyuruyor ki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 252/361

(Âlimlerimizin hasene dedikleri bid'atlerden bir kısmına dikkat edilirse, sünneti yok etmekteoldukları görülmektedir. Meselâ meyyiti kefenlerken ölünün baına sarık sarmaa (Bid'at-ıhasene) demilerdir. yi düünülürse bu bid'at sünneti bozmaktadır. Çünkü kefende sünnet, üçparça olmasıdır. Bu bid'atlerin hiç birinde güzellik ve parlaklık görmüyorum. Yalnız karanlık vebulanıklık duyuyorum.) 

Görüldüü gibi mâm-ı Rabbani hazretleri sünnetleri yok eden bid'atlerin çirkinliini bildirmektedir.Yapılan bid'at, sünneti, yok ediyorsa buna âlimlerimiz (Bid'at-ı seyyie), ya'ni kötü bid'at demiler;yapılan ey sünneti ortadan kaldırmıyor, dinimizin emrine aykırı deilse, buna da

(Bid'at-ı basene)demilerdir. Yetmi iki dalâlet fırkasının itikadları bid'at-ı seyyiedir. mâm-ı A'zam Ebû Hanife ve mâm-ı afiî hazretleri gibi büyük din imamlarının ibâdetlerdeki hükümleri bid'at deildir. Bunlar kendi akıllarıile çıkarılmı olmayıp (Edille-i er'iyye)den çıkarılmılardır. Bunlar (Nass) larda fazlalık olmayıp,Nassların açıklamalarıdır. çtihadın bid'at olmadıını bütün âlimlerimiz söz birlii ile bildirmilerdir. 

Âdetde olan bid'atlerin hiç birisine (Bid'at-ı Seyyie) denemez. Çünkü bunlar ibâdet için deil,dünya menfaati için yapılır. Bunun için masada ayrı tabaklarda yemek yimek, otomobile, tayyareyebinmek, her çeit mutfak eyası kullanmak ve bütün fen bilgileri ve fen âletleri, fen ileri, dinde bid'atdeildir. Bunları yapmak ve fâideli yerlerde kullanmakta mahzur yoktur. Hattâ farz-ı kifâye olan kısmıvardır. 

Hadis-i erifte buyuruldu ki: [Bir kimse slâmda (SÜNNET- HASENE), ya'ni güzel yol meydana çıkarırsa, bunun

sevabına ve bunu yapanların sevabına kavuur. Bir kimse slâmda (SÜNNET- SEYYE), ya'niçirkin yol, kötü çıır açarsa, bunun günahı ve bunu yapanların günahı kendisine verilir.] 

Bid'at-ı hasenelerin hepsi bu hadîs-i erifteki (Sünnet-i hasene) ye dahildir. Minare, mektep, kitap gibi sonradan yapılmı eyler, dinde deiiklik, dinde reform deildir. Bunlar

dine yardımcı eylerdir. slâmiyyet bunlara izin vermi, hattâ emretmitir. Böyle eylere (Sünnet-ihasene) denir. Buradaki sünnet kelimesi (), (Yol), (Âdet) demektir. slâmiyyetin yasak ettii eyleriçıkarmaa (Sünnet-i Seyyie) denir. Ya'ni kötü yol demektir. Dinde yapılan bütün deiiklikler(Sünnet-i seyyie) dir. Kıyamete kadar (Sünnet-i hasene) çıkarmak caiz ve sevabtır. Kur'ân-ı kerîmiofset usûlü ile veya ileride bulunacak daha modern usûllerle basılması (Sünnet-i hasenedir.) 

Kelime ma'nası olarak bid'at, sonra çıkan ey, yenilik demektir. Yeniliin kötüsü olduu gibi iyiside olur. Ba'zıları (bid'at) kelimesini kötü olarak gördükleri için (Bid'at-ı hasene) tâbirine karıçıkıyorlar. 

Ba'zıları da, bid'at seyyielere, bid'at-ı hasene dedikler için, dinde bid'at-ı hasene olmazsanmılardır. Fakat sayısız âlim, dinde (Bid'at-ı hasene) olduunu bildirmilerdir. Meselâ, Riyâdün-Nasîhin, Mârifetnâme, Ahmed ibn-i Kemâl Paazade' nin (Risâle-i münîre)si. 

SUAL: Sünnet nedir? CEVAP Sünnet kelimesinin dinimizde üç ma'nası vardır. (Kitap ve sünnet) birlikte söylenince, kitap,

Kur'ân-ı kerîm, sünnet de hadîs-i erifler demektir. (Farz ve sünnet) denilince, farz, Allahü teâlânın emirleri, sünnet ise, peygamberimizin emirleri

demektir. (Sünnet) kelimesi yalnız olarak söylenince, bütün ahkâm-ı islâmiyye demektir. Meselâ (Kudurî 

muhtasarı)'nda, (Sünneti en iyi bilen imam olur) buyuruluyor. (Cevhere) kitabında burası açıklanırken(Sünnet demek, burada slâmiyyet demektir.) diyor. 

eyhülislâm bni Kemal Paazade (Sünnetimi terk edene efaatim haram oldu) hadîs-i erifini(erh-ı hadîs-i erbain) kitabında öyle açıklamaktadır: 

(Bu hadîs-i erifte sünnet demek, slâmiyyet yolu demektir. Çünkü mü'min kimse, büyük günahilese de, efaatten mahrum olmaz. Hadîs-i erifte, (Büyük günah ileyenlere efaat edeceim)buyuruldu.) 

(ir'atül-islâm) kitabında ise öyle açıklanmaktadır: (Bu hadîs-i erifin ma'nası, inanılacak

eylerde ve yapılacak ve sakınılacak ilerde Ehl-i sünnetten ayrılanlar, efaate kavuamıyacaklardır,demektir.) 

Umumiyetle (Sünnet) kelimesinin birinci ve ikinci ma'nâları anlaıldıından, üçüncü ma'nâsınıbilmeyen hatâya dümektedir. (Sünnet), yol, i, âdet ma'nâlarma da gelir. Meselâ (Sünnetul-lah),Allahın koyduu nizam, Allanın âdeti, Allanın yolu, Allahın ii gibi ma'nâlara gelir. Kur'ân-ı kerîmde,Ahzâb sûresi 63. âyet-i kerîmesinde iki defa (Sünnetullah) tâbiri geçmektedir. Bütün bu ifadelerdenanlaılacaı gibi, (Sünnet-i hasene) güzel yol, güzel âdet, güzel i ma'nâsına gelmekte, (Sünnet-iseyyie) ya'ni kötü çıır açanlar ise zemmedilmektedir. (Faideli Bilgiler s. 173-179). 

SUAL: zin ve vekâlet almadan, evlât, babanın mallarını kullanabilir mi? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 253/361

CEVAP Kullanamaz. (Mecelle md. 96). 

SUAL: Pein 900 lira olan bir malı, bir sene taksitle 1800 liraya almakta mahzur var mıdır?  CEVAP Taksitle pahalı almakta mahzur yoktur. Yalnız pazarlık yapılırken pein kaça verirsin, demeden

"taksit adedi söylenerek pazarlık yapılır. 

SUAL: Satıcı, tanesi 5 lira olan malı, 100 tane alırsan dört liradan veririm, diyor. Böyle alı veriin mahzuru olur mu? 

CEVAP Mahzuru olmaz, iyi olur. (Hamza Efendi, Bey ve irâ risalesi, bni Âbidin, Bedâyi, c.5,

s.128,129). 

SUAL: Çocuklar sünnet edilirken, koyun kurban ediliyormu gibi tekbir getiriliyor. Mahzuruvar mıdır? 

CEVAP Mahzuru yoktur. 

SUAL: Ba'zıları "Allaha yaklamak, kavumak" tabirini kullanıyorlar. Böyle söylemektemahzur yok mudur? 

CEVAP Allahü teâlâya yaklamak, kavumak demek, O'nun rıza sına yaklamak, kavumak demektir. Bu

bakımdan mahzuru yoktur. Allahü teâlânın rızasına kavumak, Cennet ni'metlerinden daha kıymetlidir.O'nun sevgisinden, rızasından uzak kalmak Cehennem azabından daha fenadır. 

SUAL: Altın saat, altın kaplanmı saat ve gümü kaplatılmı altın yüzük kullanmaktamahzur var mıdır? 

CEVAP Altın saat kullanmak tahrimen mekruhtur. Yaldız eklinde çok ince ve yerinden ayıramıyacak

ekilde altın kaplı eyayı ve saati kullanmak caizdir. Gümü kaplatılmı altın yüzüü de kullanmakcaizdir. (bni Âbidin, c.5, s.219 vd.) 

SUAL: Daha önceki yazılarınızda, bir sevaba niyyet edip de, o ii yapamıyan halis niyyetinegöre sevap alacaı bildirilmiti. Günah için de durum aynı mıdır? Ya'ni tam gıybet etmeeniyyet edip de vazgeçen kimseye yine günah yazılır mı? 

CEVAP (Buharı) ve (Müslim) deki hadis-i erifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, sevab ve günahları takdir

eyledi. Bir sevaba niyyet edip, o ii yapmayan kimseye, tam bir sevab yazılmasını emreder.Niyyet eder, o ii yaparsa, Allahü teâlâ, o sevaba yediyüz misline kadar sevab verir. Günah olanbir eyi yapmak isteyip vazgeçse, Allahü teâlâ, ona bir sevab yazar. O günahı ilerse, Allahüteâlâ, ona bir günah verir.) Allahü teâlâ'nın rahmetinin büyüklüüne bak ki, bir sevap ilemeyidüündüü halde yapamıyan kimseye tam bir sevab veriyor. Eer o ii ilerse, on misli, yediyüz misliveya hesapsız sevap ihsan ediyor. Bir günah ilemeyi düünüp de vazgeçene, günah deil sevabveriyor. Günahı ilerse sadece bir günah veriyor. Böyle lütfü ve ihsanı bol olan Allahü teâlâya ne kadarhamdetsek azdır. 

SUAL: Bir kimse yaptıı herhangi bir ibâdetin sevabım ölü veya diri bir kimseye hediyeedebilir mi? Onun namına ibâdet yapabilir mi?

 CEVAP bâdetler üç kısımdır: l- Yalnız beden ile yapılan ibâdetler, namaz, oruç, Kur'ân-ı kerim okumak gibi. Hiç kimse, bakası

yerine, beden ibâdeti yapamaz. Herkesin kendi yapması lâzımdır. Kendi yerine bakasını vekiledemez. 

2-  Yalnız mal ile yapılan ibâdetler, zekât ve sadaka-i fıtır gibi. Bir kimsenin mal ile yapılacakibâdetlerini bakası bunun izni ve malı ile yapabilir. 

3-  Hem beden, hem mal ile yapılan ibâdetler, farz olan hac böyledir. Bir kimse hayatta iken,ancak devamlı özrü olduu zaman, bakası bunun emri ve malı ile yerine hac yapabilir. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 254/361

Bir kimse, herhangi bir ibâdeti yaparken veya yaptıktan sonra, meselâ namaz, oruç, sadaka,Kur'ân-ı kerîm, hac, ömre, evliyanın kabrini ziyaret ve meyyite kefen vermek gibi ibâdetleri yaparkensevabını diri veya ölü bakasına hediye etmee niyyet edebilir. Ücret ile ibâdet yapılmaz ve ibâdetinsevabı bakasına satılmaz (Feth-ul-kadîr c.3, s.65). 

SUAL: Bakasının on yaındaki çocuundan ödünç alabilir miyim? CEVAP 

Müslümanlıkta kanmak ve kandırılmak yoktur. Bakasının çocuundan velisinin izni ile ödünçalmalıdır (Ebah, bni Abidîn). 

SUAL: Bakkala be yüz lira borcum var idi. Bin lira verdim. Bakkal bozuum yok dedi. Bende sende kalsın. Alı veri yapınca hesaptan düersin, dedim. Mahzuru oldu mu? 

CEVAP (bni Abidîn) ve (Dürer)'de buyuruluyor ki: (Bakkala borç para verip, o para bitinceye kadar ondan mal satın almak haramdır. Çünkü istifade

etmek artı ile ödünç vermek faiz olur. Parayı bakkala emanet olarak vermelidir. Emanet verilen parahelak olursa [Çalınır veya kaybolursa] bakkal ödemez.) 

Emanet, emin kimseye verilir. Emin kimse de emaneti kendi malı gibi muhafaza eder. Eeremanet, emanetçinin malıyla birlikte çalınıp veya helak olmusa yahut lüzumlu tedbir alındıı haldeçalınıp veya kaybolmusa, emanetçinin bunda suçu yoktur. Emanetçi birisinden emanet aldıı birbisikleti, evinin içine koymayıp da sokak kapısına bırakmısa, tedbir almadıı için kaybolunca ödemesi

lâzım olur. Ücretli olan emanet kaybolursa emanetçi öder. Bakkala ödünç verince, bakkal bende parası var diye, daha kaliteli veya daha fazla mal verebilir.Ödünç, ihtiyâcı olan kimseye verilir. Ödünç verdim diye ondan istifadeye kalkımak doru deildir.(Mecelle m.768). 

SUAL: Bir eve rahmet melekleri girmeyince, evdekiler rahmetten mahrum mu kalırlar? CEVAP Rahmetten deil, meleklerin faidelerinden mahrum kalır. Melekler'den istifade edebilmek ve onlar

vâsıtasıyle gelen rahmetten faydalanabilmek için, meleklerin girmesine mani olacak eyleri ortadankaldırmak lâzımdır. Avret yeri açık oturmamak icap eder. Yalnızken de insan varmı gibi edeblioturmak iyidir. 

SUAL: Sen hayvan olsaydın, vallahi ya seni keser veya satardım, diyen kimseye yeminkeffareti icap eder mi? 

CEVAP Yemin deildir. Keffaret icap etmez (bni Abidin c.13, s.83). 

SUAL: Kadınların kırmızı ve sarı renkte elbise giymesinde mahzur var mıdır? CEVAP Kadınların kırmızı ve sarı veya baka renkte elbise giymesi caizdir. Mekruh bile deildir. Fakat

kırmızı ve sarı fazla dikkati çektii için giymemek iyi olur. Keza, erkeklerin de kırmızı ve sarı elbisegiymemeleri uygundur. (bni Âbidîn c.5,s.481 ve Senâullah-ı Dehlevî Tefhimat'ın son 7. vasiyyetierhi). 

SUAL: Bende ekzama var. Kirpi eti yemenin iyi olduu söyleniyor. Kirpi eti yemek harammıdır? 

CEVAP Kirpi eti yemenin ekzamaya ve gelincik, ya'nî fil hastalıına iyi geldii (Hayâtül-hayvan) kitabında

yazılıdır. Kirpi suya konur. Baını sudan çıkarınca boynu kesilir. Kirpi eti yemek, Hanefî ve Hanbelî mezhebine göre haram ise de, Mâliki ve afiî mezhebine göre,haram deildir. Hasta bu iki hak mezhebden birini taklid ederek yiyebilir. Allahü teâlâya ne kadarhamdetsek azdır. O'nun sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâm, doru yolda olan hakikî slâmâlimlerinin farklı ictihadlarının, ya'nî hak mezheblerin rahmet olduunu bildirmitir. Bu rahmettenistifade etmek isteyen hasta, dört hak mezhebden birinin cevaz verdii hükme uyarak, o mezhebitaklid ederek, ihtiyâç halinde baka mezhebde haram olan bir eyi yemesinde, kullanmasında mahzuryoktur. Bu geni rahmeti bizlere ihsan eden Allahü teâlâya hamdolsun!  

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 255/361

Ekzama hastaları, yalı veya yada kızarmı eyler yememelidir. Baharat, salça, turu, çikolatayememelidir. Alkollü içkiler ekzamayı iddetlendirir. (Antihistaminique) haplar, tedaviye yardımcı olur.Bir çok hastalıklarda perhiz iyi bir tedavi eklidir. (bni Âbidîn) 

SUAL: Ba'zı simsarlar, alnı terlemeden komisyon alıyorlar. Sadece aracılık yapıyorlar.Bunların aldıkları para haram olmuyor mu? 

CEVAP 

Komisyoncu, mal sahibinin izni ile malı kendi sattıı zaman, komisyon ücretini satıcıdan alır.Müteriden bir ey isteyemez. Çünkü hakikatte malı satan kendisidir. Eer komisyoncu, satıcı ile alıcıarasında aracılık yapıp, malı, mal sahibi satarsa komisyon ücretini âdete göre, satıcıdan veyamüteriden yahut her ikisinden de alabilir. Komisyonculuk kötü bir meslek deildir. Beden içileriterleyebilir. Fikir içilerinin alnı terlemiyor diye kazandıkları haram olmaz. Ba'zıları çalımadan daterler. Ter akıtmak ölçü deildir. (bni Âbidîn c.4,s.13) 

SUAL: Ankara'nın iyi bir yerinde kira ile oturduum dükkânda ticaret yapıyorum. Çıkmakistediimi duyanlar, bana hava parası vermek istiyorlar. Ben de hakkım olmayan bu parayıalmak istemiyorum. "Biz gönlümüzle sana veriyoruz, niçin haram olsun" diyorlar. Onlardanhava parası almamda mahzur var mıdır? 

CEVAP Hava parası alarak kiracının binayı bakasına devretmesi caiz deildir. Rızaları ile de olsa hava

parası almanız doru olmaz. Hususî bir ie giren oför, hava parası alarak vazifesini bakasına

devredebilir. oförün orada çalıması hakkı idi. Bu hakkından fera etmesinde mahzur yoktur. (bniÂbidîn c.4,s.l7) 

SUAL: Kalbin kararmasından bahsediliyor. Kalb nasıl kararır ve karardıı nasıl bilinir? CEVAP Haram yemek kalbi karartır, hasta eder. Zünnûn-i Mısrî hazretleri, buyurdu ki: (Kalbin kararmasının dört alâmeti vardır: 1) bâdetin tadını duymaz. 2) Allah korkusu hatırına

gelmez. 3) Gördüklerinden ibret almaz. 4) Okuduklarını, örendiklerini anlayıp kavrayamaz.) Muhammed bin Fadl Belhî hazretleri ise öyle buyurmaktadır: (Kalbin kararmasına dört ey sebeb olur: 1) Bildikleri ile amel etmemek, 2) Bilmeyerek yapmak, 3)

Bilmediklerini örenmemek, 4) Bakalarının örenmelerine ma'ni olmak.) [Risâle-i Kueyri veHadika] 

SUAL: rmik, zeytin, kiraz gibi eylerde kurt bulunursa yemekte mahzur var mıdır? 

CEVAP Kurtlu meyveleri veya dier kurtlu gıda maddelerini yemek haramdır. Yemesi içmesi haram olaneyler altı türlüdür: 

1-  nsanı sarho eden alkollü içkiler. 2-  Uyuturucu katı maddelerin aklı giderecek kadar fazla miktarlarını yemek haramdır. Az

miktarda ilâç için kullanmak günâh deildir. 3-  Necaset ve le yemek. 4-  Cam, toprak gibi zararlı maddeler yemek. 5-  Temiz fakat irenç olan sümük, kurbaa gibi eyler yemek.. 6-  Zehirli maddeler yemek. Meselâ bakır çalıı ile zehirlenmi yemekleri, zehirli otları yemek caiz

deildir. Kokmu kurtlu eti, kurtlu meyva ve peyniri yemek haramdır. (Berika, bni Âbidîn) 

SUAL: Gayri müslimler için istemiyerek bay va sayın ma'nasında (Hazretleri) demek küfrolur mu? 

CEVAP Küfr olmaz. Gayri müslimleri ta'zim caiz deildir. 

SUAL: Arkadaım bir suç iledi. Gelip benden özür diledi. Kasten yapmadıını söyledi.Fakat ben kasten yaptıını zannediyorum. Özrünü kabul edip etmemem de bir mahzur varmıdır? 

CEVAP Bir müslüman özür dilerse, özrünü kabul etmelidir. Kabul etmemek uygun olmaz. Hadis-i erifte

buyuruldu ki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 256/361

(Müslüman kardeinin özrünü kabul etmemek günâh olur.) Özrü kabul etmek ve kusurları afvetmek, Allahü teâlânın sıfatlarındandır. Özür kabul etmiyen,

kusurları afvetmiyen kimseye Allahü teâlâ gazâb ve azâb eder. Mü'min afvedebilmek için özürdilenmesini bekler. Münafık ise ayıbların ortaya çıkmasını ister. Özrü kabul etmemek müslümana su-izan olur. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Din kardeinin özrünü kabul etmiyen, kevser havuzundan içmeyecektir.) Görüldüü gibi, arkadaınız, suçu kasten yapmadıını bildirerek sizden özür dilediine göre,

özrünü kabul etmeniz lâzımdır. Özrünü reddetmeniz kasten yaptıını zannetmeniz, su-i zan olur. Su-izan ise, caiz deildir. 

Eer arkadaınız, (Bir daha yapmam) diyerek özür dilerse, yine özrünü kabul etmeli, onuafvetmelidir. Hattâ arkadaınızın yalan söylediini kafi olarak bilseniz bile, özrünü kabul etmenizmüstehâbtır. Müstehâb ise çok kıymetlidir. 

SUAL: Kadınların alın, yanak ve çene üzerindeki kıllar ile iki kaın arasındaki kıllarıalmasında mahzur var mıdır? 

CEVAP Mahzur yoktur. (Berîka c.2,s,1336) 

SUAL: Beyazıt kelimesinin doru yazılıı nasıldır? CEVAP Kelimenin aslı (BÂYEZÎD)'dir. Halk, (Beyazıt) diyor. Belediye arabalarında (Bayazıt) yazmaktadır.

Sözlüklerde de (Beyazıt) olarak bildirmektedir. Dilbirliini salamak için birisinde karar kılmak lâzımdır.Bâyezid semtine, 20 sene (Hürriyet Meydanı) dendi. Fakat halk, (Beyazıt) kelimesinden vazgeçmediiiçin yine eski adı verildi. Mehur olan isimleri deitirmemek iyi olur. 

SUAL: Altını veresiye alıp satmakta mahzur var mıdır? CEVAP Mahzuru yoktur. 

SUAL: Kadınların bacakları üzerindeki kılları izale etmesinde mahzur var mıdır? CEVAP Mahzurludur. Her alıta daha kuvvetli çıkar. zalesi baa dert olur. Hiç dokunmamak lâzımdır. 

SUAL: Köyümüzde alvar giyen erkek ve kadın var. alvarın uçkurunun uçlarınısarkıtmakta mahzur var mıdır? 

CEVAP Mahzur yoktur. 

SUAL: Kadınların giydii kadife manto zînete girer mi? CEVAP Zînete girer. Dier zînet eyası gibidir. 

SUAL: 10 liralık çay içip 20 lira versek mahzuru olur mu?  CEVAP Mahzuru olmaz. Müteri fazla verebilir. 

SUAL: Bugün için evlilik faydalı mıdır, zararlı mıdır? Evlenirken nelere dikkat etmelidir? CEVAP 

Evlenmenin fayda ve mahzurları, ahıstan ahsa göre deiir. Kimisi için evlenmek dünya veâhıret saadetine sebebtir. Kimisi için ise mahzurlu olabilir. Birisiyle nikahlanmak isteyen, birkaç defaistihare etmeli, Hak teâlâya sıınmalı. Nefsin ve kötü kimselerin araya katılmasından korunması için,yalvarmalıdır. 

Evlenmenin faydalarından birkaçı unlardır: 1- Evlenen kimsenin çocuu olabilir. Çocuu sebebiyle bir çok ni'metlere kavuur. Salih evlât

yetitirirse, kendisi için dua eder. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Öldükten sonra sevabı kesilmeyen iyi ilerden biri de, sâlih evlât yetitirmektir. Babası ve

annesi öldükten sonra böyle evlâdın ettii bütün dualar, babasına ve annesine ulaır.) Çocuk anne ve babasından önce ölür, ebeveyni de bu acıya katlanırsa, çocuk onlara efaatçi olur.

Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 257/361

(Çocua Cennete gir denir. Üzülerek, kızarak kendini yere atar. Babam ve annem olmazsagirmem, der.) 

(Çocuklar Cennet kapısının önünde toplanırlar. Hep birden baırıp, anne ve babalarınıisterler. Baırmaları, anneleri ve babaları oraya gelinceye ve her biri babasının ve annesininelini tutup Cennete girinceye kadar devam eder.) 

2- Evlenmiyen kimse, gözünü haramlardan koruyamıyabil ir. Evlilik, eytanın kötülükyapmasından uzaklatırabilir ve dinini korumaya yardım edebilir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Evlenen dininin yarısını korumutur.) Hazret-i Ömer, dünyadan ne alınacaını sual ettii zaman, Peygamber aleyhisselâm buyurdu ki: 

(Zikreden dil, ükreden kalb, temiz bir hanım.) Hanımı, zikir ve ükürle beraber buyurması, sâliha hanımların bir ni'met olduunu göstermektedir.

Dinini korumakta yardımcıdır. Hazret-i Ömer buyurdu ki: (mândan sonra, iyi bir kadından daha büyük ni'met yoktur.) 3- Kadınların huysuzluklarına ve onların ihtiyaçlarını temin için sabretmek, en üstün

ibâdetlerdendir. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Çoluk çocuuna verilen nafaka, sadakadan üstündür.) (Günâhlardan bir günâh vardır ki,

ailesinden çektii sıkıntıdan baka bir ey ona keffaret olmaz.) slâm âlimlerinden biri buyurdu ki: (Çocukları ve hanımı için helâl kazanmak, evliyanın, Allah

adamlarının iidir.) Abdullah bin Mübarek buyurdu ki: (Bir kimsenin çoluk çocuu olsa, onlara iyi baksa, gece

uyanınca, açılmı üstlerini örtse, bu ii cihad etmekten daha üstündür.) Kötü kadınlar arasına düerek, nefsine aldanıp haram ilemekten korkan gencin, afif, temiz

müslüman bir kız bulup evlenmesi farz olur. Böyle sıkıık durumda olmayan gençlerin, ilim ve ahlâkedinmek için çalıması ve kadınlara ait hususî bilgileri örendikten sonra evlenmesi uygun olur. 

Müslüman bir gencin, benim evlenme vaktim geldi demesi için, önce dinini iyice örenmi olması,lâzımdır. Ondan sonra sünneti yerine getirmek niyyetiyle evlenilir. Edebi, hayası, ahlâkı olan, dinini,imânını, islâmın artların örenmi, slâmiyete uyan, sokakta dinin emrettii ekilde giyinen bir kızlanikâhlanmalıdır. ffet sahibi, dinini kayıran bir kız aramalıdır. llâ da (Malı çok, güzel bir kız olsun)dememelidir. Mal için, güzellik için iffeti ve salâhı elden kaçırmamalıdır. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Kadın, ya malı için veya güzellii için, yahutta dini için alınır. Siz dini olanını alınız! Malıiçin alan malına kavuamaz. Yalnız güzellii için alan, güzelliinden mahrum kalır.) 

Din ile güzelliin birlikte bulunması çok iyidir. Yine hadis-i erifte buyuruldu ki: (Güzellii ve malı için bir kadınla evlenen, ikisinden de mahrum kalır. Dini için evlenene,

mal ve güzellik kendiliinden verilir.) Nikâhtan önce kızı görmek sünnettir ve iyi geçinmeyi salar. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Görmeden olan evliliin sonu, üzüntü ve pimanlıktır.) Ba'zıları, kızı göstermek

istemiyorlarmı. (Her sünneti yapıyor da, sünnet olarak bu mu kaldı?) diyorlarmı. Bu çok yanlı birdüüncedir. Hadis-i erife uyarak olan, kızı bir kere görmelidir. Erkek, soyda, malda,dinde ve ereftekadına uygun olmalıdır. Daha üstün olması iyidir. Fakat daha aaı olmamalıdır. 

Çoluk çocuuna helâldan nafaka kazanmaktan âciz olan kimsenin evlenmesi doru olmaz.(Seâdet-i ebediyye) 

SUAL: Ruh ve nefs hakkında bilgi verir misiniz? CEVAP Allahü teâlâ, mekansız ve cihetsiz olan ruhu, cihetli ve maddeden yapılmı bedene yaklatırdı.

Zulmetli olan bedeni ve nefsi, nurlu olan ruha sevdirdi. Ruh nefse âık oldu. te ruh, nefse karı olan bu sevgisi sebebiyle, nefse tâbi ve esir oldu, câhil ve gafil oldu. Allahü

teâlâ, çok merhametli olduu için Peygamberler vâsıtası ile ruhu kendine çaırdı. Ruh da nefsten yüzçevirip, nefs yerine Allahü teâlâyı severse, nefsin gatleti, cehaleti ruha sirayet etmez. 

Allahü teâlâ, nefse uymayı frenlemek ve zararlarını önlemek için aklı yarattı. Akıl, iyiyi, kötüyüinceliyerek ikisini birbirinden ayıran bir kuvvettir. nsanın his ve hareket organları kalbine tâbidir. Kalb,aklı dinleyip, Peygamberlere uyunca,nefs, insanların sonsuz ni'metlere kavumasına mâni olamaz. 

En büyük dümanımız nefsimizdir. Nefsin her istei kendi zarannadır. Varlıklar içinde en câhil veen ahmaı nefsimizdir. eytan ve kötü arkada gibi dı dümanlar, iç dümanımız olan nefsimizinyardımı ile bize saldırır. 

nsanların nefsi, mevki almak, baa geçmek sevdasındadır. Onun bütün arzusu, ef olmak,herkesin kendine boyun bükmesidir. Kendinin kimseye muhtaç olmasını, bakasının emri altınagirmesini istemez. Nefsin bu arzuları, ilâh olmak, herkesin kendine tapınmasını istemek demektir.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 258/361

Allahü teâlâya ortak olmayı istemek demektir. Hattâ nefs, o kadar alçaktır ki, ortaklıa razı olmayıp, tekâmir ve hâkimin yalnız kendinin olmasını ister. Hadis-i kudsîde Allahü teâlâ buyuruyor ki: 

(Nefsine dümanlık et, çünkü nefsin, benim dümanımdır.) Mal, mevki, rütbe, eflik gibi dünya zînetlerini, nefse uyarak deil, Allahü teâlânın emirlerini

yapmak ve yaptırmak için ve millete hizmet etmek niyyetiyle istemek ve bunları yapmak büyük ibâdet olur. Fakat bu üstünlükleri, nefse uyarak, herkesi aaı görmek için istemek, Allahü

tealânın bu dümanına yardım etmek ve onu kuvvetlendirmek olur ki, bunun ne kadar feci ve korkunçsuç olduunu düünmek lâzımdır.

 Ruhun hastalıklarından biri, elemini lezzet sanması, lezzetini elem bilmesidir. Onun bu hâli,safrası bozuk kimsenin, tatlıyı acı sanmasına benzer. Ruhun, cismin acılarından lezzet duyması içintedavi edilmesi lâzımdır. 

Kavumak istersen ulvî sevince,Nefse muhalefet et, gündüz ve gece! Haramlar, fâsıkların nefsine tatlı gelir. Salih insanların ruhu, nefslerine esir olmadıı için

haramlardan nefret ederler. Ruha lezzet veren ey, nefse sıkıntı verir. Nefse tatlı gelen, ruha, temizkalblere sıkıntı verir. Fâsıklar, nefsin duyduu lezzeti, ruhun lezzeti sanarlar. Onun için (Müzik, ruhungıdasıdır) derler. Hakikatte ise, (Müzik nefsin gıdasıdır.) Müzikten, nameden hayvanlar da lezzetalır. Avrupa'nan ba'zı yerlerinde inekleri saarken müzik çaldıkları, hayvanların rahat süt verdikleribildirilmektedir. 

Yukarıdakileri hulâsa edersek, Allahü teâlâ, bütün mahlûklar içinde kendisine düman olaraksadece nefsi yaratmıtır. Bu bakımdan nefs, mahlûkların en kötüsüdür. Allahü teâlâ, nefse mukabilvarlıkların en üstünü olarak ruhu yaratmıtır. Bir hikmetle her ikisini bir arada bulundurmutur. Nefsede, ruha da yardımcılar vermitir, Nefsin yardımcıları, dünyanın kötü ileri, haramları ve eytandır.Ruhun nefse tâbi olmaması için de Peygamberleri ve Kur'ân-ı kerîmi göndermitir. Ayrıca Allahü teâlâ,aklı yaratmı, irade-i cüziyyeyi muhayyer bırakmıtır. Ya'ni nefse tâbi olmayı da, onu muhalefet etmeyide serbest bırakmıtır. Artık dileyen, Allahü teâlâya, dileyen nefsine tâbi olur. Allahü teâlâ, çokmerhametli olduu için, nefsin hilelerini ve ebedî saadete kavumak için ne yapılacaını bildirmitir. Nemutlu Hakka tâbi olanlara... (Mektûbât-ı Rabbani) 

SUAL: Grossası  belli bir fiattan  birkaç grossa  kalem alıyoruz. Grossa 144 adettir. Hergrossanın 144 adet olduunu saymak lâzım mıdır? 

CEVAP Her grossa bir tane sayılır. Sadece kaç grossa olduuna saymak kâfidir. 

SUAL: Düzinesi u kadar liradan bir miktar defter, kalem alıyoruz. Her düzinede 12 tane varmıdır diye teker teker saymak lâzım mıdır? 

CEVAP Sadece kaç düzine olduunu saymak kâfidir. Her düzine bir tane sayılır. 

SUAL: Kadınlarn mantonun altında kalın çorap yerine çizme giymelerinde mahzur varmıdır? 

CEVAP Mahzuru yoktur. Zînet niyyetiyle giymemelidir. 

SUAL: Bir arkadaa seninle konumayacaım diye yemin ettim. Bize telefon açınca, (Kimiarıyorsun?) dedim. Yeminim bozuldu mu? 

CEVAP Konutuunuz için yemininiz bozulmutur. Yemin keffareti vermeniz lâzımdır. 

SUAL: Elli liraya alınan bir malı, zararına 30 liraya satmakta mahzur var mıdır? Çeitli sebeblerle ucuz satmak icâb edebilir. Bu bakımdan mahzuru yoktur. 

SUAL: Ödünç alınan bulgura karılık, aynı deerde pirinç vermekte mahzur var mıdır? CEVAP Anlaınca mahzuru olmaz.

SUAL: Kadınların kuma ve deriden ince kemer kullanmalarında mahzur var mıdır? Mahzuru yoktur. Uçlarını sarkıtmamalıdır. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 259/361

SUAL: Ba'zı arkadalarla ismen birbirimize dua etmek üzere söz verdik. Onlar verdiklerisözü unutmular. Hatırlattıım halde hatırlayamadılar. Ben de onlara ismen dua etmesemmahzuru var mıdır? 

CEVAP Mahzuru yoktur. 

SUAL: Ba'zıları damadın siyah elbise giymesi, hıristiyan âdetidir, diyorlar. Siyah elbise

giymekle gayri müslimlere benzenmi mi oluyor? CEVAP Damadın siyah elbise giymesinde mahzur yoktur. Adete ait hususlarda gayri müslimlere

benzemek günâh olmaz. 

SUAL: Kızım evlendirmek isteyenin, damadın sâlih olup olmadıım aratırmasında mahzurvar mıdır? 

CEVAP Aratırmak lâzımdır. Sâlih olduu tesbit edildikten sonra, istihare etmek, sâlih kimselere danımak

iyidir. Aratırma yapmadan, sâlih kimselere danımadan kendi aklına göre hareket etmek dorudeildir. Atalarımız, (Danıan daı asmı, danımayan düz yolda aırmı) demilerdir. 

SUAL: Gazetenizin hediye olarak daıttıı kitapta diyor ki: (Itrî Efendi, bir din âlimi deildi. Mehur Beethoven gibi, bir musikî üstadı idi. slâm

tekbirini, segah makamında bestelemekle, slâmiyete bir hizmet yapmamı, dine bir bid'atkarıtırmıtır. Müzik perdelerine uydurmak için, kelimeler deitirilmekte, ma'nâlarbozulmaktadır.) 

Ben bu yazıya tamamen karı çıkıyorum. Çünkü Itrî efendi, gelmi geçmiin büyük dinî eserveren üstadlardan bir tanesidir. Onun besteledii tekbir söylene gelmektedir. Camilerimizde,mevlidhanlar tarafından büyük zevkle okunmaktadır. Sünnetlerde, kurban keserkensöylenmektedir. 

Eer Itri efendi bir din âlimi olmasaydı, Diyanet sleri Bakanlıı bunu engellemez miydi?Beethoven, Itrî efendi gibi Türk müziini deil, batı müziini bestelemitir. Bu bakımdan birbenzerlik söz konusu deildir. Ben de batı müziine karsıyım. Türk müziiyle amatör olarakuraıyorum. Ney üflüyor, dini eser icra ediyorum. Bu konu hey'et tarafından incelenerekdorusunu bildirmenizi bekliyorum. 

CEVAP slâm âlimi olabilmek için, birçok ilimleri bilmek lâzımdır. slâm âliminin kime dendii bahsettiiniz

kitapta teferruatlı olarak anlatılmıtır. slâm âlimi olmayan kimselerin din hakkındaki sözleri mu'teberolmaz. Itrî efendi mesleinin üstadı idi. Beethoven gibi büyük bir bestekârdı. Beethoven, Türk müziinibesteleseydi veya tekbiri besteleseydi yine slâm âlimi olamazdı. Bir sözü bestelemek baka ey,ma'nâsının bozulup bozulmadıını bilmek baka eydir. Çekilmeyecek yerde çekmek, çekilecek yerdeçekmemek ma'nayı bozabilir. Meselâ (Allahü ekber yerine, A'yı uzatarak birkaç A varmı gibi çıkarmakma'nayı bozar. Allah büyüktür, yerine (Acaba Allah büyük mü?) demek olur. Bugün bestelenmi tekbirdeki ma'nanın deitiini bilmeyen ba'zı kimseler, sizin de bildirdiiniz gibi camilerde bileokumaktadır.Diyanet sleri Bakanlıının bunun gibi hususlarda salâhiyeti olmadıı içinkarıamamaktadır. Türkiye'deki mevlidhanlardan ba'zıları ise, ma'nanın bozulup bozulmadıınıbilmeden okuyorlar. Bizim gibi bir bilene, bir ehline sorsalar, böyle hatâlara dümekten kurtulurlar. 

SUAL: Ramazanın balaması, hesabla anlaılan günde veya bir gün sonra olabilir. Fakathesabla bulunan günden önce olamıyacaını bildirdiiniz. Hesabtan maksat nedir? Meselârasathanenin hesabı cumartesi günü olsa, Ulu bey usulüyle de pazar günü bulunsa hangisine

itibar etmelidir? CEVAP Bahsettiiniz duruma göre, Ramazan cumartesinden önce balayamaz. Fakat hilâl, cumartesi

veya pazar günü görünebilir. SUAL: Bir kadın, yanında mahremi bulunmadan seferden, mahremlerinin bulunduu yere

gelebilir mi? CEVAP Evet, bir kadın, seferden, kocasının veya mahremlerinin bulunduu yere, yanında mahremi

bulunmadan gelebilir. Tabiî yolun emin olması ve otobüste baka insanların da bulunması lâzımdır. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 260/361

SUAL: Medineli Hacı Osman Efendinin kitaplarını tavsiye ediyorlar. Eserleri mu'tebermidir? 

CEVAP Medineli Hacı Osman Efendi, 1923'te stanbul'da basılmı  (Basiret-üs-sâlikin) kitabında,

dünyanın döndüünü reddetmekte, sahih hadislere mevzu demekte, böylece okuyanlarıyanıltmaktadır. Dier kitaplarını tedkik etmedik. Fakat bu zihniyette olan kimsenin dier eserlerininmu'teber olacaı üphelidir. Hakikî slâm âlimlerinin kitaplarını okuyan kimse böyle kitaplardaki hatâlarıkolayca bulur.

 SUAL: Nefse neler söylemeliyiz? CEVAP Nefse unlar söylenebilir:  —  Ey nefsim, yaptıın bütün iler kendi zararınadır. Niçin nasihat dinlemiyorsun?  —  Benim kâr ve zararım nedir?  —  Sen bir tüccarsın, kârın ebedî saadet, zararın ise ebedî felaket... Sermayen ise ömründür.

Ebedî saadet ömür sermayesi ile kazanılır. Ömür tükenince ticaret kesilir. u anda ölmü olsaydın,sâlih amel ileyebilmek için dünyaya geri gelmek istemez miydin? 

 —  Elbette isterdim.  —  Farzet ki öldün, bir günlüüne dünyaya geldin. Uzun vadeli ie girmen akıl kârı mıdır? Bir

günde ne yapabilirsen yap!  —  Her günü nasıl karılamalıyım? 

 —  Allah bana bugün de mühlet verdi, diye hareket etmelisin!   —  Allah rahimdir, afvedebilir. Fazla çalımak houma gitmiyor.  —  Ey nefsim, afvolurum ümid ve temennisiyle kendini avutma! Afva uramazsan hâlin nice olur?

Sonra afva uramakherkese nasîb olur mu? Afva müstehak olmanın da artı vardır.  —  O halde ne yapmalıyım?  —  Ölümle seni terkeden her eyi terk et! Dünyada ne kadar sıkıntı çekilirse, âhırette o kadar

rahatlık var demektir.  —  Ben sıkıntıya gelemem.  —  Ey nefsim farzet ki hasta oldun, meselâ eker hastası.. Kendisine itimat ettiimiz Gazetemizin

mütehassıs doktoru, senin çok sevdiin tatlıları, balı, baklavayı, sana yasak etse, faydalı olur diye acıilâçlar verse, hastalıın iyi oluncaya kadar, uzun müddet sevdiin tatlıları bırakıp acı ilâçları içmeedevam eder misin? 

 —  Kim etmez?  —  Farzet ki, dostlarının yanına gitmek, sevdiklerine kavumak için uzun bir yolculua çıktın.

Varacaın yerde, istirahat edeceini, gayet rahat olacaını umduun için yol meakkatlerine, güçsıkıntılara ister istemez katlanmaz mısın? 

 —  Elbette katlanırım.  —  te sen bir yolcusun. Varacaın yer âhırettir. Yolcu, yol meakkatlerine katlanmak

mecburiyetindedir. ayet yoldaki sıkıntılara katlanmayıp, rahat edeyim diye yola devam etmezse neolur? 

 —  Yolda kalır, sevdiklerine kavuamaz, helak olur.  —  O halde ba'zı sıkıntılara katlanmak lâzımdır. Bu sıkıntılar görünüte çok acı ise de, bunların

birer nimet olduunu unutmamalıdır. Nasıl eker, eker hastası için bir zehir ise, dünya tamahı daekerle kaplanmı bir zehirdir. 

 —  Ya'ni mal toplamayalım mı? irketin Müdürü olacaktım vaz mı geçeyim?  —  Hayır, malın kendisi deil, mala muhabbet kötülenmitir. Mal, Allahü teâlânın verdii bir

ni'mettir. Ahıreti kazanmak mal ile olur. Bir çok dini vazife mal ile olur. Sıhhat ve namus mal ilekorunur. Mal, helâl yolda kullanılırsa, dünyalık deil, âhıretlik olur. Dine hizmet niyyetiyle dünyayaçalıanlar, âhıreti kazanmı olurlar. 

 —  Sapıklarla mücadele etsem çok sevâb alır mıyım?  —  Hayır, onların hatası sana zarar vermez. Bunca kendi kusurun varken, elin hatâlarını,

aratırma! —  Ben çok merhametliyim, bu sapıkların Cehenneme gitmesini istemiyorum. Ne pahasına

olursa olusn onlarla mücadele etmek istiyorum.   — Üstünde akrep olan bir kimse, o akrebi üstünden atmaa, onu öldürmee çalımayıp da,

bakasının yüzüne konan sinekleri kovalamaa çalıması ahmaklık deil mi?  —  Evet  —  O halde her biri zehirli akrepten daha fena olan bir çok kötü huyun mevcutken bakaları ile

mücadele etmen uygun olur mu? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 261/361

 —  Olmaz, ama sapıkların sapıklıını kim bildirecek? —  Bu ii ancak âlimler yapar. Bu âlimlerin sayısız kitapları mevcut, bunların yayılmasına hizmet

etmekle emr-i ma'ruf vazifesi yapılmı olur. Yoksa herkes önüne geleni tenkid etmekle hizmet etmi olamaz. 

SUAL: Siyonizm hakkında bilgi verir misiniz? CEVAP 

Siyonizm diye Yahudi idealine deniyor. Siyon protokollerinin 15. maddesinde, dünya Yahudikrallıı kuruluncaya kadar, bütün memleketlerde temayüz etmi kiiler elde edilecek, masonyapılacaktır. 

Yahudiler, bukalemun gibi, bulundukları yerin rengini alırlar. Rusya'da bolevik bir ihtilâlcidir.Amerika'da zengin bir bankerdir. Dier memleketlerde kapitalistin'den komünistine kadar her rengegirer. 

Siyonistler, dünyayı, iktisadî, ticarî ablukaya almak, ihracat ve ithalâtı elinde tutmak için çalıırlar.Siyonistler ideallerini gerçekletirebilmek için protokoller hazırlamılardır. Bunlardan ba'zıları unlardır: 

1-  Gençleri ahlâksızlıa tevik etmek. 2-  Aile kudsiyetini yıkmak, 3-  San'at anlayıını düürmek, müstehcen kalıba dökmek, 4-  Mukaddesata olan hürmeti tanrıp etmek, 5-  Lüks ve zararlı modayı tevik etmek, 6-  nsanları, fâidesiz elence ve oyunları ile oyalamak, 

7-  Sapık nazariyeler ileri sürerek gerçek fikri yok etmee çalımak, 8-Cemiyeti sınıflara ayırmak ve aralarına husûmet sokmak, 9- Grev ve lokavtları körüklemek, 10- Malî istikrarı bozmak. Müstehcen neriyat yapan yayınlar bilerek veya bilmeyerek Siyonizme âlet oluyorlar. Böyle

yayınlar için âirin biri diyor ki: 

in itir, dönüp durmakta çarkın,Yüzkarası oldun güzelim arkın.Kazancın müstehcen resimden gelir,Muhabbet tellâlından nedir farkın?

SUAL: Sa ve sol hakkında bilgi verir misiniz? CEVAP Sa kelimesinin kullanıldıı yerler unlardır: 1-  Yaayan, ölmemi olana (Sa) denir, sol denmez. 2-  Minnettarlıı ifade etmek üzere, sıhhat, afiyet ve selâmet dilemek için (Sa ol) denir, sol ol

denmez. 3-  Bir yere kazasız belâsız gidene (Sa salim gitti) denir, sol salim gitti, denmez. 4- leri görülü, basiretli, firasetli insanlara (Saduyu sahibi) denir, sol duyu sahibi denmez. 5-  Bir kimsenin ii rast gittii zaman (Sa  tarafından kalkmı) denir. i tersine giderse (Sol

tarafından kalkmı) denir. 6-  Bir kimsenin sâdık yardımcısına (Sa kolu) denir, sol kolu denmez. 7-  Kuvvetli eylere (Salam) denir, sollam denmez. 8-  Bir kimseye sıhhat ve afiyette kalması için dua olarak (Salıcakla kalın) denir, sollucakla

denmez. 9-  Sıhhatle alâkalı tekilâta (Salık tekilâtı) denir, solluk tekilatı denmez. 10-  Gelin veya güveyin saında gidip kılavuzluk eden kimseye (Sadıç) denir, soldıç denmez. 11-  Kısır olmayan, süt veren hayvanlara, mallara (Samal) denir, solmal denmez. 12-  Müsafeha (Sa) el ile yapılır, sol el ile yapılmaz. 13-  Çocukların kahir ekseriyeti sa eli kuvvetli olarak doar. Cemiyette tek tuk sol el ile i yapan,

yazı yazan kimselere (Solak) denir, saak denmez. 14-  Rahmetin, yamurun bol ekilde yaıına (Saanak) denir, solanak denmez. 15-  stisnalar hariç, bütün vidalar, sıkıtırıp salamlatırılmaları için saa döndürülür. Gevetmek,

bozmak için sola bükülür. 16-  ngiltere hariç, trafik kaidesi, gidi istikameti sadandır. 17-  Kuvvet vermek, temin etmek gibi kelimeler yerine (Salamak) tabiri kullanılır. Geçimini

salamak, iini salamak gibi. 18-  Helada sol el ile taharet yapılır. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 262/361

19-  slâmiyyette her iyi i sa ile yapılır. Sadan yatılır, sadan kalkılır. nsanın sa omuzundasevabı, sol omuzunda günâhı yazan melekler bulunur. yilerin amel defteri sadan, kötülerin ameldefteri soldan verilir. 

20-  Kur'ân-ı kerîm'de, saın faziletinden solun felâketinden bahsedilir. Sa, ruhtur, sol maddedir. simleri ayrı olsa da komünizm, faizm ve kapitalizm gibi sistemler,

dinimize göre sol bir sistemdir. Sol, yokluk ve hiçliktir. Onlar için ölüm son huduttur. Sa ise ebedîdir. Ölüm son deildir. Gerçek

hayatın balangıcıdır. Politika pazarında herkes saı solu kendine göre tarif etmektedir. lmî sa isebizim anlattıımız gibidir. 

SUAL: Mü'min nasıl olmalıdır? CEVAP Mü'min, sırf rıza-i ilâhi için, azim ve sebatla çalıarak, bata nefsi olmak üzere bütün kötülüklerle

mücalede eden kimsedir. Mü'min, zaman ve mekân aramadan hizmete hazır kimsedir. Mü'min, ulvî gayesini midesine vâsıta yapmayan ve hak yoldan sapmayan ihlâslı kiidir. Mü'min, bildiinin öretmeni, bilmediinin talebesi, kötülenmekten korkmayan, her zaman hak

sesi duyan ve ona uyan kimsedir. Mü'min, kibir ve riya gömleini soyan, küçüünü sevip büyüünü sayan, hak ve hakikati yayan

kimsedir. Mü'min, güne  gibi sönmeyen, hak yoldan dönmeyen, ilme, irfana doymayan, gayesinden

caymayan, Hakdan yardım dileyen, nefsine di bileyen, daima din gayreti güden, hedefine isabetlegiden kahramandır. Mü'min, hep tebessüm edip gülen, hizmeti ni'met bilen, tarihinden kopmayan, bâtıla sapmayan

kimsedir. Mü'min, istiare eden, bilmediini soran, yarasını kendi eliyle saran cefakâr kimsedir. Mü'min, ahdine riayet eden, isabetle hedefe giden, ileriyi gören, hakdan haber veren, yerinde

alayıp, yerinde gülen, dost ve dümanını bilen vefakâr kimsedir. Mü'min, her tarafa ıık saçan bir mum, yeermee hazır bir tohum, kin gütmeyen, münakaa

etmiyen, pasif durmayan, kalb kırmayan mütevazı insandır. Mü'min, hizmete koan, engeli aan, kalbinde imân, ne büyük insan.. Lüzumsuzdur fazla kelâm,

bütün mü'minlere selâm... 

SUAL: "Peygamber gönderilmeseydi bile, insan, aklı ile iyiyi, kötüyü, Allanın varlıım vesıfatlarım, Cennete ve Cehenneme gidecek yolu bilirdi. Çünkü Allanın bildirdii eyler ve slâm

dini akla zıt deildir." eklinde konuanlar oluyor. O zaman peygamberlerin gönderilmesindekihikmet ne oluyor? CEVAP mâm-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlânın peygamberler göndermesi, bütün mahlûklara rahmet ve ihsanıdır. Allahü teâlâ,

kendi varlıını ve sıfatlarını, bizim gibi zaif akıllı ve kısa görülü kullarına, bu büyük peygamberleri ilehaber verdi. Beendii eyleri beenmediklerinden bunlar vâsıtası ile ayırdı. nsanlara dünyada veâhırette fâideli olan eyleri, zararlılarından bunların aracılıı ile haber verdi. Eer bu ereflipeygamberler gönderilmeseydi, insan aklı, Allahü teâlânın var olduunu anlıyamaz, büyüklüünükavrıyamazdı. Nitekim kendilerini çok akıllı sanan eski Yunan filozofları, Allahü teâlânın varlıınıanlıyamadılar. Kısa akılları her eyi zaman yapıyor sandı. Nemrud'un brahim aleyhisselâm ileçekimesini herkes bilir. Firavun da (Benden baka tanrınız yoktur.) demiti. Demek ki, insanlarınkısa akıllan, bu en büyük ni'meti anlıyamamaktadır. Yüce peygamberler olmadıkça bu sonsuz saadetekavuamamaktadır. 

Öldükten sonra dirilmek olduu, Cennette sonsuz ni'metler, iyilikler ve Cehennemde azâblarbulunduu ve slâmiyyetin bildirdii daha nice eyler, akıl ile anlaılmaz. Peygamberlerdeniitilmedikçe, insanların kısa akılları ile bulunamaz. 

Felsefeciler, akıl hiç amaz, her eyin dorusunu anlar diyorlar. Aklın eremedii eyleri de akıl ileçözmee kalkııyorlar. Halbuki akıl, dünya bilgilerinde bile yanılıyor. Ahıret bilgilerini ise hiçanlıyamıyor. Akıl, his organlarının üstünde olduu gibi, peygamberlik de, akıl kuvvetlerinin üstündedir.Akıl kuvvetlerinin varamadıı eyler, peygamberlerin bildirmeleri ile örenilir. 

nsanları var eden ve varlıkta kalabilmeleri için lâzım olan her ni'meti gönderen Allahü teâlâdır.yilik edene ükretmek lâzım olduunu herkes bilir. Allahü teâlâ'nın ni'metlerine nasıl ükredileceimbilmek için de, yine peygamberler lâzımdır. Onların bildirmedii ükür ve saygı O'na lâyık olmaz. Onanasıl ükrolunacaını insan bilemez. Ona karı saygısızlık olan bir eyi, ükretmek ve saygı sanabilir.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 263/361

ükredeyim derken saygısızlık yapabilir. Allahü teâlâya nasıl ükredilecei, ancak peygamberlerinbildirmeleri ile anlaılır. 

SUAL: Kendimizin veya bir bakasının imânının kuvvetli olduu nasıl anlaılır? mânın enkuvvetli alâmeti nedir? 

CEVAP mânın en kuvvetli alâmet-i (Hubb-ı fillah) ve (Bud-ı fillah)'tır. Ya'ni Allahü teâlânın dostlarım

dost, dümanlarını düman bilmek ve bu hal üzere devam etmektir. Bu iki haslet, insanı Allahü teâlâyayaklatıran eylerin birincisi ve imânın tamamlayıcısıdır. Cenâb-ı Hakkın rızasının kazanılmasınasebebtir. stisnalar hariç, Cennetlik olanlar, dünyada iken Cennetlik, Cehennemlik olanlar daCehennemlik amellerle megul olurlar. Kısacası Cennete gidecekler, Allahü teâlânın emirlerini yapıpyasakladıklarından kaçarlar. Cehenneme gidecekler ise, Allahü teâlânın emirlerini yapmaz veyasakladıklarından kaçmazlar. 

Dünya, âhıreti tarlasıdır. Dünyada ne ekilmise âhırette o biçilecektir. er ekenin hayır biçmesidüünülebilir mi? mândan sonra en kıymetli amel, namazdır. mânın alâmeti namazdır. Namazkılmadan (Hubb-ı fillah) üzereyim, demek doru olur mu? Allahü teâlâyı seven, O'nun emirleriniseverek yapar. Emirlerini yapmayıp, yasaklarından da kaçmayan kimsenin Cennete gitmesi çokzordur. 

bni Nüceym hazretleri buyurdu ki: (Yasaklardan kaçmak, iyi, fâideli eyleri yapmaktan daha önce gelir.) Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Yasak edilmi eyin zerresini yapmamak, bütün insanların ve cinnin ibâdetlerinden dahaçok sevâbtır.) Yasak edilmi eylerin en hafifi ise, mâlâya'nî ile vakit geçirmektir. Mâlâya'nî, fâidesiz i demektir.

Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Bir insanın mâlâya'nî ile vakit geçirmesi, Allahü teâlânın onu sevmediinin alâmetidir.) Demek ki, her eyin bir alâmeti vardır. mânın alâmeti namazdır. mânın en kuvvetli alâmeti de,

haramlardan kaçarak farzları yapmak ve (Hubb-ı fillah) ve (Bud-ı fillah) üzere olmaktır. Fâidesiz ilerle megul olanı Allahü teâlâ sevmezse, haram ileyenleri sevmesi mümkün olur mu?

Günâhımız ne kadar çok olursa olsun tevbe edersek, Rabbirniz kabul eder. Allahü teâlânınrahmetinden ümidimizi kesmeyelim! O merhametlilerin en merhametlisidir. 

SUAL: Doruyu nasıl söylemelidir? CEVAP Her insanın yaradılı gayesi Allahü teâlâya kulluktur. nsan kulluk vazifesini yaptıı gibi, gücü

nisbetinde, imkânları dahilinde, iyiyi, doruyu emir ve kötüyü yasaklaması lâzımdır. Hadis-i eriftebuyuruldu ki: (Yemin ederim, ya siz iyilii emreder, kötülükten sakındırırsınız. Yahut bunları yapmazsanız

Cenab-ı Hak, sizin erlilerinizi size musallat eder.) Hakkı tavsiye ederken en güzel yolu takip etmek lâzımdır. Allahü teâlâ, Nahl sûresinde buyuruyor

ki: (nsanları Allahın yoluna hikmetle, güzel öütle davet et.) Her hastaya aynı ilâç verilmez. Tedavi tehise göre yapılır. Bu bakımdan insanların karekterini

bilmek, nabza göre erbet vermek lâzımdır. Herkes az veya çok iltifattan holanır. Asık suratlıyı kimsesevmez. Câhil insan, kendisini bakasından üstün görür. Hiç kimsenin hatâsını, cahilliini yüzüne karısöylemek doru olmaz. (Senin hastalıın udur) dememelidir. Münakaa ve tartıma kapısını aslaaçmamalıdır. Mücerret olarak doru ve yanlı anlatılırsa, nasibi olan kimse yanlı yolda olduunuörenebilir. Münakaa ile fikir deitirmek, deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Münakaa hiçbirzaman kazanılmaz. Kazanıldıı kabul edilse bile, muhatap malubiyeti kolay hazmedemiyecei içinmünakaa yine kaybedilmi demektir. Hadis-i erifte buyuruldu ki:

 (Münakaadan haklı bile olsa vazgeçmedikçe, kiinin imânı tam olmaz.) Muhataba te'sir edebilmek için onun en çok holandıı konularla ilgilenmeli, dertleriyle megul

olmalı, kendisinin mühim bir ahsiyet olduu hissini vermeli, isabetli fikirlerini takdir etmelidir. tirazetmesi muhtemel konulara hiç girmemeli veya girilmise onun itirazına mahal bırakmadan izahaçalıılmalıdır. Meselâ öyle denebilir: 

(Sizin gibi kültürlü bir insanın u muazzam kâinatın tesadüfen olduunu iddia etmesidüünülemez. Kant'ın dedii gibi, altı veya daha fazla duyumuz olsaydı, karanlıktakini, daınarkasındakileri, yerin içindekilerini bilebilirdik. At gibi ba'zı hayvanların zelzeleyi daha önceden bildiima'lûm... Bugün ancak mikroskopla görebildiimiz eyleri çıplak gözle göremediimiz zaman (Baktımgöremedim, mikrop diye bir ey yoktur) gibi basit hükümler vermek, medenî insanın yapacaı i 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 264/361

deildir. Bugün gözümüzün bu yapısıyla melek ve eytan gibi varlıkları göremiyorsak, yok demeehakkımız yoktur. Bir karıncayı bile yaratmaktan âciz olan insanın kâinatı yaratan Halikını bilmemesi veona itaat etmemesi, sizin gibi ileri görülü kimselerden beklenemez.) 

Bu ve bunun gibi sözlerle gönülleri fethetmee çalımalıdır. Yunus Emre diyor ki: 

Ben gelmedim dâvi için.Benim iim sevi için.

Dostun evi gönüllerdir.Gönüller yapmaya geldim. 

Yunus Emre'nin söyledii gibi, insanlarla kavga etmemeli, güzel geçinmeli, kimsenin kalbinikırmamalı, dostun evi olan gönülleri kazanmaa çalımalıdır. 

SUAL: Kalb hakkında bilgi verir misiniz? CEVAP Kalb, his organlarına tâbidir. Bir kimse evliya olursa, kalb, his organlarına tâbi olmaz.

Kalbin selâmete kavuması, haramlarda kaçıp dinin emrettiklerini yapmak ve Allahü teâlâ'yıdevamlı hatırlamakla olur. 

Kalb, his organlanna balı olduu gibi, akla ve nefse de balıdır. Bundan kurtulunca selâmetekavuur. 

Bo zannettiimiz su bardaında hava doludur. çine su koyarsak hava çıkar. Su varken hava

girmez. Kalbin de bos ve sakin olması mümkün deildir. Ya Allahü teâlâ'nın sevgisi ile veya Ondangayri sevgilerle megul olur. Megûliyetsiz durması mümkün deildir. Ne mutlu kalbi Allahü teâlâ ilemegul olana... Onun kalbi nurludur. Allahü teâlâ'dan baka eylerle megul olan kalb ise kararır. 

nsan kendini, ya'ni nefsini sevdii için, mal, evlât, makam gibi eyleri sever. Kendine olan sevgisikalmazsa, onlara olan sevgisi de kalmaz. Kalbin, Allahü teâlâ'dan baka eylere olan sevgisi nekadar çok azalırsa o kadar iyidir, o kadar büyük ni'mettir. 

Kalbde iki eyden biri muhakkak bulunur. Ya imân veya inkâr. mânın alâmeti, imân edilecekeylerden razı olması, ferahlık duymasıdır. nkârın alâmeti, onlardan sıkılması, onları beenmemesidir. 

Kalb, his organlarına tâbi olduu için, his organlarını haramlardan uzak tutmak lâzımdır. Meselâgözü haramlardan korumazsak, kalbimiz temiz kalamaz, kulaklarımızla haram dinlersek, kalbimizselâmette kalamaz. Bütün organlarımızın durumu böyledir. His organları günâh ileyen kimsenin (Sen kalbime bak) demesi, kendini aldatmaktan baka bir ey deildir. 

Kalbde tasdik ve imân hâsıl olduktan sonra zuhur eden üpheler ve vesveseler, nefs-iemmareden ileri gelir. Çünkü nefs kâfirdir. Mü'minlerin kalbine böyle vesvese, üphe ve hattâ inkâr bile

gelmesi müjdedir. Bunlar kâfir olan nefsten geldii için, imâna zarar vermez. Bu üpheler o kiideimânın olduunu gösterir. Kalb, his organlarına tâbi olduu gibi, his organları, beden de kalbe tâbidir. Kalb, temiz ise beden

de temizdir, sâlihtir. Kalb kötü ise, beden de kötüdür, bozuktur. nsanın kalbi, nazârgâh-ı ilâhidir. Ya'ni Allahü teâlâ'nın nazar ettii, baktıı yerdir. Bunun için kalbi

temizlemek muhakkak çok lâzımdır. Mahlûklar içinde Allahü teâlâya en yakın olan insanın kalbidir. Bubakımdan insanların kalbini kırmaktan çok sakınmak lâzımdır. ster sâlih, ister günahkâr olsun, istersekâfir olsun, kalbini kırmaktan çok sakınmalıdır. 

Allahü teâlâyı inciten eylerin birincisi imansızlık, ikincisi ise kalb kırmaktır. Çünkü insanların hepsiAllahü teâlâ'nın kuludur. Herhangi bir kimsenin hizmetçisini, bir âmirin memurunu incitmek, efendiyi,âmiri incitmek demektir. nsanları incitmek. kalblerini kırmak ise, insanların sahibi olan Allahü teâlâyıüzer. Allahü teâlâyı üzmek, incitmek ise büyük felâkettir. 

Gerek kalb kırmakla ve gerekse baka sebeblerle kul hakkına yol açacak hareketlerden kaçmaklâzımdır. Kul hakkı, ne kadar az olursa olsun, helâllamadıkça Cennete girmee mânidir. Ya'niüzerinde kul hakkı bulunan kimse, o hakkı ödemedikçe Cennete giremez. Üzerinde kul hakkı bulunanmevtanın (Ölünün) ruhu göklere yükselemez. Onun için herkesle helâllamaa çalımalıdır. Kulhakkının basında kalb kırmak gelir. Kalb kırmamak için daima güleryüzlü olmalı, çatık ka lı ve asıksuratlı durmaktan kaçınmalıdır. 

SUAL: hlâs hakkında bilgi verir misiniz? CEVAP lediimiz amelleri, yaptıımız ibâdetleri, yok olup gitmesinden korumamız lâzımdır. Eer

ibâdetlerimize riya, ucub gibi bir âfet karıırsa amellerimiz heba olur. Hadis-i kudsîde Allahü teâlâbuyuruyor ki: 

(Ben ancak, ihlâs ile, benim için yapılan amelleri kabul ederim.) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 265/361

hlâs, yalnız Allah rızası için yapmak demektir. Çok âmel yapıp da kabul olmazsa hiç kıymetiyoktur. Az da olsa ihlâslı ve devamlı ameller makbuldür. O halde, her ite niyyetimizi düzeltmemizlâzımdır. 

Ne kadar çok ibâdet yapılsa ve bunlar da kabul olsa, yine kul, ibadetiyle Cennete giremez. Hadis-ierifte buyuruldu ki: (Hiç kimse kendi ameline karılık Cennete girmee hak kazanamaz.) 

Yine Hadis-i erifte bildirildiine göre, kulun parlak bir amelini götüren melekler birinci göegelince, oradaki vazifeli melek, (Götürün bu ameli sahibinin yüzüne çarpın, o gıybet ederdi.

Gıybet edenlerin ameli buradan geçmez.)der. kinci gökteki melek, Allah rızası için yapılmayan

amelleri geçirmez. Üçüncü kattaki melek, kibirlilerin amellerini geçirmez. Dördüncü kattaki ucubedenlerinkini geçirmez. Altıncı kattaki merhametsizlerinkini geçirmez. Yedinci kattaki melek,mürailerin amelini geçirmez. Yedi kat göü geçen amel bile, huzur-i ilâhî'ye varınca rıza-ı ilâhîkastedilmedii için geri çevrilir. O halde her ite ihlâsa çok önem vermeliyiz!  

SUAL: Gazâb hakkında bilgi verir misiniz? CEVAP Gazâb kibirden doar. Câhiller, ahmaklar daha çok gazaba gelir. Hasta, salam olandan, kadın,

erkekten, ihtiyar da gençten daha çabuk kızmaktadır. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Pehlivan gürete galip gelen deil, kızdıı zaman kızgınlıını yenendir.) (Sizin en iyiniz, geç kızıp çabuk barıandır. En kötünüz de çabuk kızıp, geç barıandır.) (Bir kimse Allah için yenerse gazabını, Cenâb-ı Hak da ondan def eder azabını.) 

Yine hadis-i erifte buyuruldu ki: (Bir müslümanda üç ey bulunursa, Allahü teâlâ, onu muhafaza ve himaye eder, önü sever,merhamet eder. 1- Ni'mete ükür etmek, 2- Zalimi afvetmek, 3- Gazaba gelince, gazâbınıyenmek.) 

Ni'mete ükür etmek, o ni'meti dinin emirlerine uygun olarak kullanmak demektir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Gazaba gelen kimse, dilediini yapmaa kadir olduu halde, yumuak davranırsa, Allahü

teâlâ, onun kalbini emniyet ve imân ile doldurur.) (Gazâb, eytanın vesvesesinden hâsıl olur. eytan, ateten yaratılmıtır. Ate su ile

söndürülür. Gazaba gelince, abdest alınız!) 

SUAL: Kabir hayatı hakkında bilgi verir misiniz? CEVAP Kabirle ni'met ve azâb vardır. Bu ni'met ve azâbların nasıl olacaını bilmemiz emrolunmadı. Kabir

hayatı âhıret hayatındandır. Kabir azabı, âhıret azabı cinsindendir. Cum'a günü ve gecesi veRamazan'ın baından sonuna kadar kâfirlerden de azâb kaldırılır. Kabir azabı mü'minlerin hepsineyoktur. Salih mü'minler için Cennet bahçelerinden bir bahçedir. Onun için sâlih mü'min ölümdenkorkmaz. 

Dünyada iken haramlara ehemmiyet vermiyenlerin, kötülükleri önlemee kudreti yettii halde maniolmayanların, kabirden çeitli hayvan eklinde kalkacaı hadis-i erifte bildirilmitir. 

Kabirde ruhun, bedene taallûku vardır. Fakat bedenle olan irtibatı vücudu hareket ettirecek kadarkuvvetli deildir. Bununla beraber, ölü hisseder. Ölünün bir yeri kesilse veya kemii kırılsa acı duyar.Onun için ölüye de eziyyet etmek haramdır. 

Kabir azabı bilhassa üzerine idrar sıçratanlara ve müslümanlar arasında söz taıyanlara olacaktır.Bu bakımdan bütün günâhlardan kaçmak lâzımdır. Bilhassa kul hakkından çok korkmak lâzımdır. Kulhakkı bulunduu için kalb kırmaktan, söz taımaktan gıybetten daha çok sakınmak lâzımdır. 

Kabir hayatı, kaç bin sene olursa olsun, ölü için çok kısa bir an gibi gelecektir. nsanın uykudakihali gibi olacaktır. Uyanınca birkaç saat uyudum zannedecektir. yi kimseler, Cennet ni'metleri içindeolduu için kabir hayatı çok kısa gelecektir.

 SUAL: lmin kıymeti ve amelsiz ilmin zararı nedir? CEVAP Fâtır sûresi 28. âyet-i kerîmesinde (Allah'dan ancak âlimler korkar) buyurulmaktadır. Ya'ni

hakkıyla korkan âlimlerdir. Âlimin ilmi arttıkça korkusu da artar. Bir çocuun eline akrep versek, çocukakrebin zararını bilmedii için korkmaz. Yılan versek onunla oynamak ister. Yılanın zararını bilenkimse, zehirsiz bir yılanı bile alıp koynuna koyamaz. Demek ki bilen korkar. Alim, (hlâs) Sûresini,Allahü teâlânın Samed olduunu bilir. Ya'ni hiç bir eye muhtaç olmadıını, her eyin O'na muhtaçolduunu, bilir. Yine âlim olan bilir ki Allahü teâlâ, dilediini yapmakta kimseden çekinmez. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 266/361

Allahü teâlâ, (Va'dimden dönmem) buyuruyor. (Azabım çok iddetlidir.) buyuruyor. (unuileyeni asla afvetmem) buyuruyor. Bunları bilen kimsenin çok korkması lâzımdır. Hadis-i eriftebuyuruldu ki: 

(Kıyamette, en iddetli azaba duçar olacak kii, ilmiyle âmil olmayan âlimdir.) Âlimin ilmi arttıkça korkmasının sebeplerinden birisi de ilmiyle âmil olamayıp, en büyük ni'metten

mahrum kalma korkusudur. Çünkü fâidesiz ilmin vebal olduu bildirilmitir. Bildiiyle amel etmeyen kimseye, âlim demek bile uygun deildir. Çünkü Hadis-i erifte buyuruldu

ki:  (Bildiiyle amel etmeyen, âlim olamaz.) 

Bakara sûresi 44. âyet-i kerimesinde âlimler için öyle buyurulmaktadır: (nsanlara iyilii emreder de, kendiniz unutur musunuz?) (Saf) sûresinde ise, kendi yapmadıı ve yapmıyacaı eyleri söylemenin, günâhlardan

sakındırmanın vebalinin büyüklüü bildirilmektedir. Allahü teâlâ, sa aleyhisselâma buyurdu ki: (Önce nefsine nasihatte bulun. Eer nefsin kabul ederse, ondan sonra bakalarına söyle.

Nefsinin kabul etmedii nasihati bakalarına söyleme, benden utan!). Fudayl bin yad hazretleri buyurdu ki: (Âlimlerin fâsıkları,  kıyamette puta tapanlardan daha

önce azaba muhatap olacaklardır.) Ebüdderdâ hazretleri buyurdu ki: (Örenmeyene bir kerre, örenip de yapmayana yedi kerre yazıklar olsun.) a'bî hazretleri buyuruyor ki: (Cennetteki bir grup insanlar, Cehennemdeki bir grup insana derler ki: - Sizlerin bize örettii ilimler sayesinde, Allahü teâlânın rahmetine kavuup, Cennetlik

olduk. Sizi Cehenneme sokan ey nedir? Cehennemdekiler derler ki: - Biz hayrı tavsiye eder, kendimiz yapmazdık. Kötülüklerden men eder, fakat kendimiz

sakınmazdık. te bu sebebten Cehennemlik olduk.) Hatim-i Es'am hazretleri buyurdu ki:(Âhırette, ilmiyle âmil olmayan âlimin duyduu pimanlıktan büyük pimanlık yoktur.) Malik bin Dinar hazretleri buyurdu ki:(lmiyle âmil olmayan âlimin nasihati bakalarına fazla te'sir etmez.) bni Mes'ud hazretleri buyurdu ki: (lim Allah korkusudur, çok ey bilmek deildir.) Hasan-iBasrî hazretleri buyurdu ki:(Âlim, ilmi rivayet eden deil, ona riâyet edendir.) slâm âlimlerinden biri buyurdu ki: ("Dünyada huzura kavumak için üç ey lâzımdır. lim, amel ve âkıl Cennete gitmek için de

üç ey lâzımdır, lim amel ihlâs.) limden maksat, yapılacak eyleri, lâzım olanları örenmek, amelden maksat, örendiklerini tatbik

etmek, ya'ni ilmiyle âmil olmak. hlâsdan gaye, yaptıı her eyi Allah rızası için yapmaktır. lim veamelini de akıl ile tartmak lâzımdır. 

SUAL: Genç kalmanın sırrı nedir? CEVAP Bugün bütün dünya genç kalmanın sırrını aratırmaktadır. Bugünün insanı, daha gençken

çökmü, yalı gibi görünmektedir. Bunun sebebi bilinirse genç kalmak için ne yapmak lâzım olduuanlaılır. Bu sebebi aratırmadan önce bir hikâye anlatmak istiyorum. 

Gencin birisi, yalanmamak, hep genç kalmak için ne yapmak lâzım olduunu örenmek ister.Kendisine, (Falanca yerde 60'lık bir ihtiyar var. Çok genç görünmektedir. Ona gidersen genç kalmanınsırrını örenirsin.) derler. O da 60'lık genci bulur. Bu zat gelen gence der ki: 

  — Evlâdım sen yanlı gelmisin. Benim 80 yaında bir aabeyim var. Ona gitmen lâzımdır. Genç, 80 lik ihtiyarın yanına varınca, o da öyle der:   — Benim 100 yaında bir aabeyim var. Ona gidersen genç kalmanın sırrını örenirsin. Genç, 100 lük ihtiyarın yanına gidince çok genç olduunu hayretle görür. Geli maksadını anlatır.

Yüz yaındaki bu zat der ki:   — Yemeimizi yedikten sonra size genç kalmanın sırrını açıklarız. Dinç ihtiyar, kendisi gibi genç kalmı olan hanımına seslenir. Misafire ikram etmek üzere çatıdaki

kavunlardan bir tane getirilmesini ister. Genç ve dinç nine, bir kavun getirir. htiyar efendisi, gelenkavunu beenmez. Birkaç sefer daha gönderip baka bir kavun getirmesini söyler. Nine, kaç defakavun getirmise hiç birisini beenmez. Sonunda ihtiyar misafir gence der ki: 

 —Beraber gidelim de kendimiz iyisini seçelim. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 267/361

Misafir gençle çatıya, tavana çıkınca ne görsünler, sadece tavanda bir kavun bulunmaktadır.Efendisini utandırmak istemi yen nine, her sefer aynı kavunu alıp geliyormu. 

Yemek yendikten sonra misafir genç, genç kalmanın sırrını örenip gitmek için ihtiyara ricadabulunur. htiyar der ki: 

 —  Evlâdım genç kalmanın sırrını örenemedin mi?Genç cevap verir: 

 —  Bir ey anlatmadınız ki efendim, der.htiyar anlatmaa balayarak der ki:

   — Gördüünden ibret alman lâzımdı. Bir evde geçim iyi olur, karı koca birbirini üzmez ise,insan ihtiyarlamaz. Bizim gibi dinç kalır. Gördün, bir kavun olduu halde, baka kavun yokdemeden gidip geliyor. te ben de öyleyim. Hanımı asla üzmem. Evimizde hiç münakaaolmaz. Herkesle de iyi geçindiim için genç ve dinç kaldım. Midemi tıka basa doldurupvücudumu tahrip etmedim. Fazla et yemedim. Hiç alkollü içki içmedim. Vücudumu, eyamı veyiyeceklerimi daima temiz tuttum. Hemen hemen hiç bir eye üzülmedim. Yedi yaından beride namazımı kılarım. Hemen hemen hiç hastalanmamısam da, bana da çeitli sıkıntı ve belâlargeldi. Fakat hepsini birer ni'met gibi karıladıım için çok rahat ettim. te genç kalmanın sırrıbunlardır evlâdım. 

Genç misafir, teekkür ederek ayrılır. te kardeim, yüzlük amcanın nasihatlerini yerine getirebilirseniz, istifadeniz çok olur. Her ne

kadar öüt vermek kolay, tutmak, örnek olmak zor ise de, bu altın prensiblere uymaa çalımamızlâzımdır. Bunlara uyan dünya ve âhırette rahat ve huzur içinde olur.  

SUAL: Yunus Emre hümanist mi idi? CEVAP Hümanizm, müslüman-kâfir, dost-düman, iyi-kötü tefriki yapmadan herkesi aynı ekilde sevme

faraziyesidir. Faraziye diyoruz. Çünkü gerçekte böyle bir ey duyulmamıtır. Tarihte hiçbir komünistin,bir faisti kendi yoldaları gibi sevdii görülmü deildir. Bir komünist, bir milliyetçiyi ancak, tırnaklarınısökerek, cierini pompalıyarak, yedinci kattan aaı atmak suretiyle sevebilir (!) 

Dinimize göre her çocuk slâm fıtratı üzere doar. Bütün insanlar insan olarak bir taraın dilerigibi eittir. nsanolu, bütün mahlûkların en ereflisidir. Zenci-beyaz, zengin-fakir, köylü-ehirli, doulu-batılı ayırımı yoktur. Fakat iyi-kötü, ahlâklı-ahlâksız gibi ayırım vardır. Zaten iyi ile kötüyü ayırmayanhiçbir millet yoktur. 

Yunus Emre'nin iirlerinin ba'zıları tasavvufî olduu için yanlı ma'nâlara çekilmitir. Yunus Emre,böyle iirleri için diyor ki: 

Yunus bir söz söyledi,Hiç bir söze benzemez.Câhillerin içinde,Örter ma'nâ yüzünü. Yunus Emre'nin, bir slâm âlimine uyulmasını tavsiye eden sözü de öyle: Bu yol gayet uzaktır.Dünya ona tuzaktır.Bu tuzaa urayan,Komaya kılavuzun! limden, okumaktan maksadın, Hakkı bilmek olduunu da öyle anlatıyor: Okumaktan maksat,Hakkı bilmektir.Okuyup bilmezsenNasıl okumaktır? 

lim ilim bilmektir.lim kendin bilmektir.Sen kendini bilmezsen,Bu nice okumaktır. Verenin alanın yalnız Allahü teâlâ olduunu, takdire rıza göstermenin lüzumunu da öyle

anlatıyor: Ne varlıa sevinirim.Ne yoklua yerinirim.Akın ile avunurum.Bana seni gerek seni. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 268/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 269/361

 SUAL: Sporcuların bacakları açık resimlerine bakmak günâh mı? CEVAP Kadınların bakılması haram olan yerlerinin aynadaki veya sudaki görüntülerine ehvetsiz bakmak

haram deildir. Çünkü kendileri deil, akisleri, benzerleri görülmektedir. Resimlerine, sinemadaki vetelevizyondaki görüntülerine bakmak, aynadaki hayallerine bakmak gibidir. Hepsine ehvetsiz bakmakcaizdir. Erkeklerin ve sporcuların resimleri de bu hükme dahildir. Fakat her insan nefsinden emin

olamaz. Ancak nefsini terbiye etmi olanlar, bu tehlikeden kendini koruyabilir. Bu bakımdan nefsindenemin olmayan kimse, caizle itigâl etmemelidir. 

SUAL: slâm âlimleri ile sohbetin fazileti nedir? CEVAP Peygamber aleyhisselâmı görüp sohbet etmek büyük ni' mettir. Çünkü bedenlerin yakınlıı

kalblerin yakınlıına sebeb olur. Çok te'sirlidir. Kalblerin birleip balanmasına yardımcı olur. Eshâb-ıkiram, bu ni'metin kıymetini bildikleri için bedenen de Peygamber aleyhisselâma yakın olmaaçalımılardır. Ya'ni devamlı sohbetle ereflenmek istemilerdir. slâm âlimlerinin de yanında,sohbetinde bulunmak çok kıymetlidir. slâm âlimi bulunmadıı zaman onların kitaplarını okumaaçalımalıdır. Meselâ mâm-ı Rabbani hazretlerinin kitaplarını okunup amel eden ve onu seven kimsefeyzlerinden istifade eder. 

SUAL: Ahzâb sûresinin 59. âyet-i kerîmesinde cilbâbdan bahsediliyor. Cilbâb nedir?  

CEVAP (Rûhulbeyan) ve (Ebüssüûd) tefsirlerinde (Tülbentten geni ve ridâdan kısa, göse kadarinen baörtüsü) olarak bildirilmektedir. 

(Celâleyn) tefsirinde (Kadınların bedenlerine sardıkları tek parça örtü) olarak bildirilmektedir. Elmalılı Hamdi Efendi ise, bugün için (Geni manto) olarak bildirmektedir. (Zevacir) ve (El fıkhı alel mezâhibil-erbea) kitaplarında u hadis-i erif bildirilmektedir. (Üzerinde cilbâbı haramdan gelmi olan adamın namazları kabul olmaz.) Aynı kitablar, bu hadis-i erifi bildirdikten sonra cilbâbın erkeklerin de giydii (Uzun gömlek)

olarak bildirmilerdir. Bu vesikalar, cilbâba çaraf diyenlerin yanıldıklarını göstermektedir. 

SUAL: Tevekkül ve sabır hakkında bilgi verir misiniz? CEVAP Tevekkül, dinin bildirdii bütün tedbirleri aldıktan sonra neticeyi Allahtan beklemektir. 

Çeitli kuruntular, insanın gönül huzuru ile ibâdet etmesini önler. Huzursuz eden kuruntulardankurtulmanın çaresi, gerekli tedbirleri aldıktan sonra isin neticesini Allaha bırakmaktır. Çünkü biz bireyin neticesinin iyi mi, kötü mü olacaını bilemeyiz. Hayır zannettiimiz çok ey erle neticelenebilir,er zannettiimiz çok ey hayırla neticelenebilir Muhakkak u iim olsun diye srar etmemelidir.Hayırlıysa olsun demelidir. 

Mâruz kalınan felâketler,insanın ibâdet etmesini engelleyebilir. Bir hastalık, bir belâ gelincebaırıp çaırmak fayda vermez. Aksine zararlı olur. 

Mukadder olan ey baa gelir. Eer sabredilirse ecri görülür. Sabredilmez baırılır, çaırılırsa,günâha girilir ve huzursuz olunur. Allahü teâlâ kudsî hadiste buyurdu ki: 

(Kim benim takdirime razı olmaz, belâlara sabretmez, ni' metlerime ükretmezse, kendinebaka bir ilâh arasın!) 

Allahü teâlâ, sevdiklerini sıkıntılara maruz bırakır. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Dünyada en çok musibete mâruz kalanlar Peygamberler, âlimler, veliler, ehidlerdir.) Allahü teâlânın gönderdii belâ ve sıkıntılara sabrederek göüs germek büyük ni'mettir.

Sabredemiyen felâkete duçar olur. 

SUAL: Gazetenizin hediye ettii kitapları nasıl okumalıdır? CEVAP Gazetemizin hediye olarak daıttıı mu'teber kitapları, gazete okur gibi bir göz gezdirip elinden

bırakmamalıdır. Her kelimesini iyi düünmelidir. Her cümlesinin ma'nasını iyi anlamaa çalımalı, hermaddeyi bitirince tekrarlamalı, bir hülâsa halinde hafızaya yerletirmelidir. Çolua, çocua vearkadalara öretmelidir. Her gün ilerlemiyen, bir ey örenmiyen zarardadır. Hadis-i erifte buyurulduki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 270/361

(ki gün aynı halde bulunan aldandı, ziyan etti.) Ziyan etmemek için, her gün bir ey örenmek,ilerlemek lâzımdır. Anlaılamayan veya tenâkuzlu gibi görünen yer olursa sual etmelidir. Bütünsualler, ehline sorularak cevablandırılmaktadır. 

SUAL: Tefekkür nedir, nasıl olur? CEVAP nsanın, günâhlarını düünmesi ve bunlara tevbe etmesi, ibâdetlerini düünüp, bunlara da

ükretmesi lâzımdır. Mahlûkları ve kendi bedenindeki ince san'atları, düzenleri, birbirlerine olanbalılıklarını düünerek de, Allahü teâlânın büyüklüünü anlaması lâzımdır. nsan, kendini düünürse, gözünün görmesinde, kulaının iitmesinde ve dier his organlarında

bulunan san'at inceliklerine hayran kalır, aırır. Tıp ve Fen Fakültelerinde okuyup da, mahlûklardaki san'at inceliklerini, aralarındaki hesaplı

balantıları gören ve anlayabilen aklı baında bir kimsenin, Allahü teâlânın varlıına, birliine,büyüklüüne, ilmine, kudretine inanmaması mümkün deildir. Eer Tıp ve Fen bilgilerinde mütehassısbir kimse, ayet bu incelikleri bildii halde, Allahü teâlâya inanmıyorsa, onun anormal, inatçı, ahmakveya nefsine esir biri olduu anlaılır. 

Hadis-i erifte buyruldu ki: (Varlıklardaki nizamı düünerek Allahü teâlâya imân ediniz.) Astronomi ilmini bilen, yer küresinin, ayın, günein ve bütün yıldızların bolukta dönmelerinde ve

birbirlerinden uzaklıklarında bulunan düzeni, hesapları anlayan kimsenin, imânı kuvvetlenir. Daların,madenlerin, nehirlerin, hayvanların, nebatların, hattâ mikropların yaratılmasında, çeitli fâideler vardır.

Hiç biri bo yere, lüzumsuz yaratılmamıtır. Bulutlar, yamurlar, imekler ve yıldırımlar, yer altındakisular, enerji maddeleri ve hava, kısaca her varlık belirli hizmetler, belli vazifeler yapmaktadır. nsanlar,bu sayısız mahlûkların, sayılamıyacak hizmetlerinden bugüne kadar pek azını anlıyabilmitir.Mahlûkları kavrıyamıyan insan aklı, bunların yaratanını nasıl kavrıyabilir? Onun büyüklüünü,sıfatlarını biraz anlıyabilen slâm âlimleri akına dönmüler. (Onu anlamak, anlaılamıyacaınıanlamaktır.) demilerdir. 

Musa aleyhisselâmın zamanında biri, otuz sene ibâdet etmi. Bir gün bulut gelmemi. Günedekalmıtı. Annesine sebebini sormu. Annesi de (Herhalde bir günâh ilemisin) demiti. Olu ise(Hayır günâh ilemedim) deyince, Annesi, (Göklere, çiçeklere bakmadın mı? Onlan görünceyaratanın azametini düünmedin mi?) demi. Olu da, (Evet baktım, fakat tefekkürde kusurettim) deyince, Annesi, (Bundan büyük günâh olur mu? Hemen tevbe et!) demiti. 

Aklı baında olan kimsenin, tefekkür vazifesini hiç ihmal etmemesi lâzımdır. Yarınölmeyeceinden emin olan kimse var mıdır? Allahü teâlâ, hiç bir eyi, fâidesiz yaratmamıtır.nsanların anlıyamadıkları, göremedikleri fâideler, anlıyabildiklerinden kat kat daha çoktur. 

Tefekkür, dört türlüdür: 1-  Allahü teâlânın mahlûklarındaki güzel san'atları, fâideleri düünmek,O'na inanmaa ve

sevmee sebep olur. 2-  Allahü teâlânın va'd ettii sevapları düünmek, ibâdet yapmaa sebep olur. 3-  Allahü teâlânın haber verdii azapları düünmek, O'ndan korkmaa, kimseye kötülük

yapmamaa sebep olur. Allahü teâlânın ni'metlerine, ihsanlarına karılık, nefsine uyarak günah ilediini, gaflet içinde

yaadıını düünmek, Allahü teâlâdan haya etmee, utanmaa sebep olur. 4- Allahü teâlâ, yerlerde ve göklerde bulunan mahlukları düünerek ibret alanları sever. Hadis-i

eriflerde buyuruldu ki: (Tefekkür gibi kıymetli ibadet yoktur.) (Bir an tefekkür, altmı sene ibâdetten daha hayırlıdır.) (Gözlerinize ibâdetten nasiplerini verin). SUAL: Kadere inanıyoruz. Cennetlik veya Cehennemlik olanlar ezelde yazılmıtır. Ba'zıları,

(Cehennemlik olanlar Cehenneme, Cennetlik olanlar Cennete gideceine göre, bizim iyi veyakötü i yapmamızın ne te'siri olur?) diyorlar. Kötü i yapanlar Cennete gidebilir mi? 

CEVAP Kaza ve kader konusu, ince mes'eledir. Fazla megul olmak doru deildir. Ba'zı âlimler bile,

buradaki incelii anlıyamadıkları için sapılmılardır. Hakîki slâm âlimleri neyi bildirmise onainanmalıdır. Allahü teâlâ, insanların ne i yapacaını ve nereye gideceini bildii için (u kul, u ileriyapacak ve Cennete gidecektir. u kul da u fena ileri yapacak ve Cehenneme gidecektir.) diyeyazılıyor. Bildirilen gün ve saatte güne tutulması vuku buluyor. Güne, biz önceden bildirdik diyetutulmuyor. Günein tutulacaını hesapla bildiimiz için o gün tutulma hâdisesi meydana çıkıyor. teAllahü teâlâ da, ezelî ilmi ile insanların Cennetlik veya Cehennemlik olduklarını bildii için (u kul,Cennete, u da Cehenneme gidecektir) diye yazmıtır. O'nun yazması bizim günah veya sevap

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 271/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 272/361

SUAL: afiî mezhebini taklid eden ve kazası olan Hanefîlerin vitri kılıp kılamıyacaınıaçıklarmısınız? 

CEVAP Di kaplatan veya doldurtan hanefîlerin, âfıî mezhebini taklid etmeleri, hanefi mezhebinden

çıkmak demek ya'nî mezhep deitirmek demek deildir. Baka ibâdetlerini kendi mezhebine göreyapar. Yalnız guslde, abdestte ve namazda âfıî mezhebine uymaktadır. Derisinden kan akıncaabdest almakta, vitr namazını vâcib olarak kılmaktadır. 

afiî mezhebini taklid eden Hanefîler, afiî mezhebindeki farzlara riayet edecek ve müfsitlerindende kaçacaktır. 

SUAL: Hanefi olan imamın âfıî mezhebine göre abdesti olmasa, âfıî olan bir kimse, kendimezhebine göre abdesti olmayan, Hanefiye göre abdesti olan bir imama uyup namaz kılabilirmi? 

CEVAP Namazı kendi mezhebine göre sahih olan imama, baka mezhebdeki bir kimse uyabilir. (bni

Âbidin), (mdâd) haiyesi, (Ebâh) haiyesi, (Nihâye). Bu hükme göre, derisinden kan akan bir afiî imama Hanefî olan kimse uyabilir. Yabancı kadına

dokunmu hanefi imama da âfıî mezhebindeki bir kimse uyabilir. Fakat evlâ olanı, imamın dörtmezhebe göre abdesti ve guslü sahih olmasıdır. Ya'ni imam olan kimse, mümkün mertebe diermezheplere de riayet etmelidir. 

SUAL: mam arkasında Fatihayı unutan âfiînin namazı sahih olur mu? CEVAP Sahih olmaz. SUAL: Basa mesh ederken su, baın dibine deecek midir? CEVAP Baa mesh ederken, suyun saç diplerine kadar ulaması lâzım deildir. 

SUAL: Ba'zıları (Sigara içenlerin aız ve burunlarını zifir kapladıı için gusülleri sahiholmaz) diyorlar. Doru mudur? 

CEVAP Sigaranın katranının altına su geçer. Bu bakımdan sigara katranı güsle mani deildir. 

SUAL: Babam, amcam ve baka birisi (üç ortak) bir çeme yaptırıyorlar. Çemenin yanında20 dönümlük tarlayı da, çemenin tamiri için vakf ediyorlar. Çemenin tamirine az para gidiyor.

Tarlanın artan gelirini ortaklar ahsî ihtiyaçları için harcayabilirler mi? (Babam vefat etmedenönce, vakf edilen tarlanın gelirinin yalnız çeme için art edilmesini vasiyyet etti.) CEVAP Vakf ederken (Tamirden arta kalanı vakfedenler ve soylarından olanlar kullanabilir.) maddesi

varsa, ahsî ihtiyaçları için harcayabilirler. (Bedayı' c.6,s.220; Ukûd-üd-dürriyye sonu; bni Âbidinc.5,s.271) 

SUAL: Bize misafirler geldi. Ayakkabılarını kapımızın önüne çıkardılar. Birisinin ayakkabısıçalındı. Bu ayakkabıyı ev sahibi olarak bizim ödememiz mi gerekir? 

CEVAP Sokak kapısının dıında bıraktılarsa ödemeniz lâzım gelmez. (Mecelle 912. madde; Dürer-ül-

hükkâm c.2,s.879) 

SUAL: Arkadalara ucuz, pahalı hediyeler veriyorum. Hediye vermenin artı ve usûlü

nedir? CEVAP Hediye, karılık beklemeden, ayn olan malı, zengine vermektir. Çünki, fakire verilen hediye

sadaka olur. Zengine verilen sadaka da hediye olur. Bir gömlei iki kiiye hediye etmek caiz deildir.Çünki taksimi mümkün deildir. On lirayı iki kiiye hediye etmek için ikiye ayırıp beer lira vermeklâzımdır. 

Haram olmayan hediyeyi kabul etmek lâzımdır. Çünki, Peygamber aleyhisselâm herkesinhediyyesini kabul ederdi. Hediye getirene karılık olarak, katkat fazlasını verirdi. Bu bakımdanhediyelemek sünnettir. Hediye verene malla karılık veremiyen kimse, ona düâ ve teekkür etmelidir.Çünki hadis-i eriflerde buyuruldu ki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 273/361

(nsanlara teekkür etmeyen, Allahü teâlâya ükretmez.) (Hediye verene karılık siz de hediye verin. Ona karılık verecek bir ey bulamazsanız,

onun için dua edin ki, hediyye karılıksız kalmasın?) (Davete icabet edin, hediyeyi reddetmeyin!) (Hediye gönül alır, dümanlıı giderir.) Mümkün mertebe pahalı hediye vermemelidir. Çünki külfet olabilir. Külfet ise dostluu bozar.

Birisine pahalı bir hediye verince (bana pahalı hediye veriyor, ben ona veremiyorum, onun yanınagitmiyeyim.) diyebilir diye düünmek lâzımdır. Nasıl hiç hediye yermemek uygun deilse, hediyeyebomak da uygun deildir.

(htiyar, Hibe bahsi; Mecelle, Madde 834; Diirer-ül-hükkâm, c.2,s.608;

 bni Âbidîn, Hibe bahsi; Câmi'us-sagîr c.2,s.l81) 

SUAL: Arkadalar davet ediyor, gitmemekte bir mahzur var mıdır? CEVAP Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Müslümanın müslüman üzerinde be hakkı vardır: Selâmına cevab vermek, hastasını

yoklamak, cenazesinde bulunmak, davetine gitmek ve aksırıp elhamdülillah diyene,Yerhamükellah diyerek cevab vermek) 

u halde meru bir mazereti yoksa davete gitmelidir. (Mektûbât-ı Rabbani c.l,M,265) 

SUAL: Bir büyüe mektup yazarken selâm yazılıp, dua istenir mi? CEVAP Bir büyüe mektup yazarken selâm yazılabilir. Ondan dua da istenir. Fakat ikincisini zaten

yaptıından, belli eyler için dua istemek daha uygun olur. Meselâ hastalıı, bir hastası veya birsıkıntısı için. (bni Âbidin c.5,s.265) 

SUAL: Büyüklerin yanında sigara içmek uygun mudur? CEVAP Evliyaların hürmetle anıldıı yere rahmet yaar. Bu bakımdan dinî eser okurken edebli oturmak

lâzımdır. Dinî sohbetlerde de edebli bulunmalı. Bu bakımdan kendini büyük gösterenlerin deil, gerçekbüyüklerin yanında sigara bile içmek uygun deildir. (Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.201) 

SUAL: Birisi, ümmetin 73  fırkaya ayrılacaına dair bir hadis yoktur. Bu konudaki hadisleruydurmadır diyor. Bu hadis hangi kitabta vardır? 

CEVAP (Ümmetim yetmiüç fırkaya ayrılacakdır. Bunların yalnız biri Cennete girecek, ötekilerin

hepsi Cehenneme girecekdir) hadîsinin sahih olduunu, (erh-i mevâkıf) sonunda yazıyor. (Milel-

nihal) kitabı tercemesinde, (Sünen) ismindeki hadîs kitâblarını yazmı olan hadîs mamlarındandördünün, bu hadîsi, Ebû Hüreyreden "radıyallahü anh" rivayet etdiini bildiriyor. Büyük islâm âlimi,eyhul-islâm Ahmed Nâmıkî Cami, (Miftâh-un-necât) kitabında, bu hadîsi yazmaktadır. mâm-ıRabbani ve mâm-ı Gazâlî gibi müctehidler de, bu hadîs-i erifi yazıyorlar. Bu hadîs-i erîfe herhangibir kimsenin uydurma demesi, günei balçıkla sıvamak gibidir. (erh-ı Mevâkıf s.619; El-münkızüAniddalâl s.3) 

SUAL: Hamd ile ükür arasında ne fark vardır? CEVAP Hamd ile ükür arasında fark, mâm-ı Rabbani hazretlerinin (Mektûbât) kitabının ikinci cild, 33.

mektubunda geni olarak anlatılmaktadır. Bu mektubda buyuruluyor ki: (Sevilen ey, sevenen gözünde her zaman sevgilidir. ncitirse de sevilir, iyilik ederse de sevilir.

Sevmek ni'meti ile ereflenenlerin, sevmenin tadını alanların çou, Allahü teâlânın iyiliklerinekavuunca sevgileri artır. Yahut, incitmesinde de, iyiliinde de, sevgileri deimez. Halbuki sevenler

içinde pek azı vardır ki, sevgilinin (Allahü teâlânın) incitmesi, sevgilerini artırır. Bu en kıymetli ni'metekavumak için sevgiliye hüsn-i zan etmek lâzımdır. Hattâ sevgili, bıçaını, sevenin boazına dayasave her uzvunu parça parça etse, seven bunun kendi için hayırlı olduunu bilmeli, bunun büyük iyilik vesaadet görmelidir. te böyle hüzn-i zan ele geçerse onun hiç bir hareketi çirkin gelmez. 

Sıkıntılı ve ne'eli zamanlarında hep hamdeder. Hamdetmenin ükretmekten daha kıymetliolmasının sebebi belki de budur. Çünkü, ükretmekte, sevgilinin ni'metleri göz önündedir ki,sıfatlarından, hattâ ilerinden meydana gelmektedir. Hamdederken ni'metleri de, elem vermesi desevilmektedir. Çünkü Allahü teâlânın verdii elemler, ni'metleri gibi güzeldir. Görülüyor ki, hamd,övmenin en üstün eklidir. Sevinç halinde de, sıkıntı halinde de, hamd edilmektedir. ükür ise, ni'metzamanlarında olup devamlı deildir. Nimet kalmayınca, ihsan bitince, ükür de kalmaz.) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 274/361

SUAL: Ben kendimi edebiyata adamı bir gencim. Bo zamanlarımda elimden geldikçekitap okurum. Allaha ükürler olsun ki kitap almaa gücüm yetiyor. Beni asıl düündüren ey,kitap okumayı sevip de kitap almaa imkânı olmayan gençlerdir. Sizden ricam böyle gençlerinçok kitap okumalarını temin için bir kitap fonu kurmanız mümkün olmaz mı? 

CEVAP Muhterem kardeim, alâkanıza çok memnun olduk. Dier gençlerin meseleleriyle ilgilenmeniz çok

isabetlidir. Çünkü mü' minler bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri arıyınca ondan bütün vücut rahatsızolur. Her kardeimizin derdi bizim derdimizdir. Elbette onların bu mes'elesine eilmek vazifemizdir.unu hemen arz edelim ki, bu âciz kardeiniz, mübalaasız onbinin üstünde kitap okudum.Umumiyetle çok kitap okumak çok zararlıdır. Fakat doru bir kitabı çok okumak çok faidelidir. Binlercekitap arasından hakikati bulup çıkarmak çok zordur. Merhum Nasreddin Hoca'ya keçiboynuzugetirmiler. Çok tatlı olduunu, içinde bal bulunduunu, çok yemesini söylemiler. Merhum, birkaç taneyedikten sonra buyurmu ki, (Bir damla bal için bir çeki odun yiyemem.) 

Bir damla bilgi için binlerce kitap okumaı ahsen tavsiye etmeyiz. Gençlerimize, ihtiyarlarımızabir kitabı çok okumalarını hararetle tavsiye ederiz. Sayısız kitap okumama ramen okuduum o birkitaptaki bilgileri baka kitaplarda göremedim. Bu öyle bir kitap ki, sayısız slâm âlimlerinn kıymetlieserlerinden süzülerek hâlis bal hâline getirilmitir. Merhumun buyurduu gibi bir damla bal için birçeki odun yemek akıl kârı deildir. Yükte hafif pahada aır eyleri tercih etmelidir. 

Bir kitap bilgi edinmek için okunur. Eer kitaptaki bilgileri biliyorsak o kitabı okumaa ne lüzumvardır. Bilmiyorsak okuruz. Bilmediimiz kitabın bir kaç yerinde itikadımızı sarsacak, dinimizi yıkacakbir ifade bulunursa mahvolduk demekdir. Gazetemizin yayınlarından çok okuduum Seâdet-i Ebediyyekitabı, tamamen nakle dayanan, içinde Ehl-i sünnet itikadına aykırı bir yeri bulunmayan günümüzünyegâne kıymetli eserlerinden biridir. Bu kıymetli eseri, batan sonuna kadar bir kere okuyan, insafsahibi herkesin aynı kanaati paylamamasına imkân yoktur. 

Dine hizmet için edebiyatla uramak iyidir. Hangi sahada kendinizi yetitirirseniz yetitirin. Öncedinimizi doru dürüst örenmemiz arttır. Dünya ve âhıret saadetine kavumak için Seadet-iEbediyye'den ayrılmamak lâzımdır. 

SUAL: Kız babasının, kızı vermee razı olması için, damattan para istemesi, balık almasıdinimizce mahzurlu mudur? 

CEVAP Dinen almak mahzurludur. Rüvet istemek gibidir. (Hadîka c.2,s.456) 

SUAL: (Hadis-i erife, her  asırda müceddid olan büyük slâm âlimlerinin geleceibildirilmektedir. Bu büyük âlimler kimlerdir? 

CEVAP Mü'minlerin imanının bozulmaması için her asırda bir müceddid âlim zuhur etmitir. Bu âlimler

sırası ile unlardır: 1-  Ebu Bekri Sıddık (Vefatı 634). 2-  mâm-ı A'zâm Ebû Hanîfe (767) 3-  Cüneyd-i Badadî (Vefatı 910) 4-  Ebu Bekr Bakıllânî (Vefatı 1013). 5-  S.Abdulkadir-i Geylânî (Vefatı 1166). 6-  S.Ahmed Rufai (Vefatı 1183). 7-  Kadî Beydâvî (Vefatı 1285). 8-  M.Behaeddin Buharî (Vefatı 1389). 9-  Molla Fenarî (Vefatı 1431). 10-  bni Kemal Paa (Vefatı 1533). 11-  mâm-ı Rabbani (Vefatı 1624). 12-  M.Masûmî Fârûkî (Vefatı 1667). 13-  Mevlânâ Halid-i Badadî (Vefatı 1826). 14-  Abdülhamid Han (Vefatı 1918). (Eyyûb Sabri Paa (Mir'atül haremeyn) ceziretül arab kısmı) 3/126 vd. 

SUAL: Uzak seferden  gece  habersiz eve dönmek uygun deil midir? Peygamberaleyhisselâm, seferden eshabı ile dönünce, (Bu gece eve hiç kimse gitmesin) buyurmu, iki kiigidince münker ile karılamı. Münker i ne demektir? 

CEVAP Günlerce, aylarca ve senelerce dıarıda, seferde kalıp gece aniden eve girmek uygun deildir.

Birçok hikâyelerde anlatılır. Bir kimse 10-15 sene sonra gece evine gelip pencereden baktıı zaman

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 275/361

zevcesinin genç bir erkekle konutuunu görür. Genci de hanımını da öldürmek ister. Tabancaylavurup kaçmayı düünür. Fakat içeri girip hanımına birkaç söz söyledikten sonra öldürmeyi düünür.Kapıdan içeri girince, hanımı, (Olum bak baban geldi) diye söyleyince, adam, hanımının yanındabıyıını büken gencin olu olduunu anlıyarak pencereden ate etmediine sevinir. 

Gece geç vakit evine gelip, kimseyi uyandırmıyayım diyerek bir köeye yatan bir kimse, hırsızsanılarak dövülüp baının yarıklıı anlatılan hikâyeler arasındadır. Münker, mubah olmayan i demektir. 

Uzun bir yolculuktan sonra gece geç vakit eve gelince, ev daınık olabilir. Gece yatanlar rahatsızolabilir. Bu bakımdan uzun bir seferden sonra gece vakti eve gelmek uygun deildir. Kerihgörülmütür. 

Peygamber aleyhisselâmın mübarek sözünü dinlemeyen kimsenin kerih ilerle karılamasınormaldir. Dünyada O'nun mübarek sözlerini dinlemeyenler âhırette ne kadar kötü ilerlekarılaacaklardır. (ir'a-tül-islâm s.381) 

SUAL: Yabancı bir radyo, bilgi müsabakasında çeitli konularda sualler soruyor.Bilemediim bir tanesi öyle: Ne zaman gündüz olur, ne zaman gece olur? 

CEVAP Sual açık deildir. Boyla suale öyle bir cevab verilebilir. Gece bitince gündüz olur, gündüz bitince

gece olur. Gece, günein batmasıyla balar, güne dounca biter. Gündüz de, günein domasıylabalar, günein batmasıyla sona erer. Yabancı radyonun maksadını bilmeden suale cevap vermekisabetli olmaz. 

Gecenin tarifi, duruma göre deiir. Meselâ vitir gece namazıdır. msak vaktine kadar kılınır. Oruçgece yenir, gündüz tutulur. Oruca göre de gece, akam vaktinin girmesiyle balar, Sabah namazınıngiriine kadar devam eder. 

Bahsettiiniz yabancı radyonun verecei hediyelerden kitabları almak uygun deildir. Yabancılarınyazdıı kitablar dinimize pek uygun olmaz. 

SUAL: Günümüzde gerçek tasavvuf ehli var mı? Tasavvuf kitabı okumam fâideli midir? CEVAP Eskiden olduu evsafda günümüzde gerçek tasavvuf ehlinin olmadıını zannediyoruz. Bizim gibi

din câhilleri tasavvuf kitabı okumaktan çok uzaız. Bu kitabları okur, yanlı ma'na çıkarırsak dinimizde, dünyamız da harap olabilir. 

SUAL: Ana ve babamı istemiyerek üzüyorum. Her iime karııyorlar, ne yapmalıyım? CEVAP 

Îmândan sonra birinci vazifemiz ana ve babanın kalbini kırmamaktır. Onlar ne kadar kötü olsalar,yine her eyin üstünde hakları vardır. Onların kalbini kıranın ibâdeti kabul olmaz. Hıristiyan olsalar dahisırtımızda taımamız lâzımdır. Müslüman domamıza ve müslüman yetimemize sebeb olan ana vebabamızın kalbini kırarsak Cennete girmemiz düünülebilir mi? Onlar bize hakaret etsede yalvararakgönüllerini almamız lâzımdır. Ana ve babamız bizden razı olmadıkça, Allahü teâlâ'nın sevdii kuluolmamız mümkün deildir. (Rıyâd-un-nâsıhîn s.286) 

SUAL: Yazılarınızda falancanın sözü dinde senet deildir. Onun sözü hüccet olamaz.Dinimizde dört delil vardır, gibi ifadeler görüyoruz. Dört delil nedir?  

CEVAP Dinimizdeki dört delil, Kitab, Sünnet, cma-i Ümmet, Kıyas-ı Fukaha'dır. Kitab, Kur'ân-ı kerimdir. Allahü teâlâ tarafından, Cebrail aleyhisselâm vasıtasıyla Muhammed

aleyhisselâma indirilen ve Peygamber aleyhisselâmdan da bize tevatüren nakledilen muciz kelâmdır,nazm-ı ilâhîdir. (Molla Husrev, Mir'at-ül usûl...) 

Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerimi, harf ve kelime olarak gönderdi. Bu harfler mahlûktur. Bu harf vekelimenin ma'nası, kelâm-ı ilâhîyi taımaktadır. Bu harflere, kelimelere Kuran denir. Kelâm-ı ilâhîyigösteren ma'nalar da Kur'ândır. Bu kelâm-ı ilâhî olan Kur'ân mahlûk deildir. Allahü teâlânın bakasıfatları gibi ezelî ve ebedîdir. (Reddül-muhtar, C.3 yemin bahsi ve Fethul-kadîr) 

(Kitab ve sünnet) birlikte söylenince, kitab, Kur'ân-ı kerîm, sünnet de hadis-i erifler demektir. (bni Âbidîn) hazretleri abdestin sünnetlerini anlatırken buyuruyor ki: (bâdetler, ya'ni müslümanlara yapılması emrolunan eyler, dört kısımdır. Farz, vâcib, sünnet,

nafile. Allahü teâlânın açık olarak bildirdii emirlerine (Farz) denir. Açık olarak zan ile anlaılanemirlere (Vacib) denir. Farz veya vâcib olmayıp, Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem"kendiliinden emrettii veya yaptıı ibâdetlere (Sünnet) denir.) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 276/361

Selef-i sâlihinin söz birliine (cmâ-i ümmet) denir. Eshâb-ı kirama ve bunlardan sonraki asırdagelen müctehidlere (Selef-i sâlihin) elenir. Kur'ân-ı kerîmden veya hadis-i eriflerden veya icma-iümmetten çıkarılan hükümlere (Kıyas-ı fukaha) denir. (Mecmua-i Zühdiyye) 

SUAL: mâm-ı Âzam hazretlerinin vasiyyeti nasıldır? CEVAP mâm-ı Â'zam hazretlerinin son hastalıında eshâbına bildirdii vasiyyetin özeti öyledir: 

"Ey eshabım, biliniz ki, Ehl-i sünnet vel cemaat mezhebi haktır. On iki haslet üzeredir.Bunlara uyan bid'atten uzak olur. 1-   Îmân, dil ile ikrar, kalb ile tasdiktir. mânın azalması ve çoalması olmaz, îmânda übhe

caiz deildir. Müslüman günah ilemekle kâfir olmaz, îmân amelden cüz deil, ayrıdır. Amelba'zı vakitlerde emrolunmutur. Fakire zekât ve hac farz deildir. Fakat îmândan muaf tutulanan, yoktur. Fakire îmân lâzım deildir, denilemez. Hayz ve nifas sahibleri, oruçlarını kazaederler. Fakat îmânı kaza ederler denemez. Hayrın ve errin takdiri Allahü teâlâdandır. 

2-  Ameller üç kısımdır: Farz, fazilet ve günah. Allahü teâlâ Ar'ı sonradan yaratmıtır.Allahü teâlânın Ar'a ihtiyâcı yoktur. 

4-  Kur'ân-ı kerîm Allah ü teâlânın kelâmıdır. Mahlûk, ya'ni sonradan olma deildir. Zâtı ilekâimdir. Kur'ân-ı kerîme mahlûk diyen kâfir olur. 

5-  Bu ümmetin Peygamber Efendimizden sonra en üstünü, Ebu Bekr, sonra Ömer, sonraOsman, sonra Ali'dir. Üstünlükleri hilafetteki sıralarına göredir. Bunları seven muttaki, dümanolanlar ise münafık ve akidir. 

6-  Kul, bütün fiilleri, yaptıkları ile mahlûktur. 7-  Yaratıcı ve rızk verici Allahü teâlâdır. 8-  Allahü teâlânın ihtiyâcı yoktur. 9-  Mest üzerine mesh caizdir. 10-  Allahü teâlâ, kaleme emrederek kıyamete kadar olanları yazdırmıtır. 11-  Azap vardır. Münker ve Nekrin kabirde sual sormaları haktır. Mizan haktır. Cennet

ve Cehennem geçici deil, devamlıdır. 12-Allahü teâlâ mahlûkatı, öldükten sonra, kıyamette diriltir. Cennetliklerin Allahü teâlâyı nasıl olduu bilinmeyen, bir eye benzetilmeden ve cihetsiz

görmeleri haktır. Peygamberimizin efaati haktır. Hazret-i Aie, Hazret-i Hadice-i kübradan sonra bütün

kadınların üstünü ve mü'minlerin annesidir." (Rıyâd-ün-nâsıhîn s.60) 

SUAL: Peygamber aleyhisselâmın ismini anınca salevat getirmenin ehemmiyetinden

bahsettiniz. Salevat getirmek nasıl olur? Salevat nedir? CEVAP Salevat, (Allahümme salli âlâ Muhammedin ve âlâ ali Muhammed) demektir. Namazlarda son

rek'atte Tahiyyattan sonra okunan salli ve barik'ler de salevat-ı erifedir. 

SUAL: Ba'zı kimseler karılaınca birbirlerinin elini öpüyorlar. Mahzuru var mıdır? Bir dedaha önce eli göse koyarak selâm vermenin uygun olmadıını yazmıtınız. Mehazını dayazarsanız makbule geçer. 

CEVAP Ahmed ibni Kemal Efendi, (Kitâbül feraid) kitabında, (Kitab-üs sünnet-i vel cemaa) kitabından

alarak diyor ki: (Birini görünce kendi elini veya onun elini öpmek ve eli göse koymak ve eilmek de mecusî

âdetidir.) stisna olarak hocanın, âlimin, anne ve babanın eli öpülür. Arkadala karılaınca elini öpmek

haramdır, (bni Abidîn c.5,s.245) SUAL: Gizli günahların tevbesi gizli mi yapılır? CEVAP Gizli günahların tevbesi gizli yapılmalıdır. Günahını açıa vurmak da günahtır. Fakat açık ilenen

günahların tevbesini açık olarak yapmalıdır. Çünkü bakaları bizim hâlâ bu günahı ilediimizizannedebilir. Bakalarının su-i zannnına sebeb olmamalıdır. (Mektûbât-ı Rabbani) 

SUAL: (Hâlık ismi Allahü teâlâya aittir. Halûk da bu ma'naya gelir mi? Ba'zıları çocuklaraHalûk ismi koymaktadır. Ma'nası nedir, mahzuru var mıdır?) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 277/361

CEVAP Halik, halkedici, yaratıcı demektir. Halûk ise, iyi ahlâk sahibi, iyi huylu ve herkesle iyi geçinen

demektir. Bu bakımdan Halûk ismini koymakta mahzur yoktur. (Kamus) 

SUAL: Alay ederek, bir kimseye (Allahlık) demekte mahzur var mıdır? CEVAP Faydasız ve zararsız kimselere yanlı olarak (Allahlık) deniyor. Böyle kullanmak doru deildir.

(bni Abidîn c.5,s.568) SUAL: Bir okuyucumuzun sualinin cevabı öyledir: CEVAP Ba'zıları bütün insanların bir hücreden geldiini söylerken, bahsettiiniz ahsın, insanların dört

kiiden meydana geldiini söylemesi ne kadar tuhaftır. O kimsenin çok câhil olduu, tıp ilmindenhabersiz bulunduu anlaılmaktadır. 

(Yer yüzünde ne kadar lisan var ise, o kadar insandan meydana da gelebilir) demesi de aynıekilde cahilliini ortaya koymaktadır. 

Dört türlü kan grubu vardır. Fakat lohusalık, narkoz, radioterapi ve arsenikli ilâçların kan grubunuba'zan deitirdii görülmektedir. Buradan anlaılıyor ki, Âdem aleyhisselâmın kan grubu A ise,Hazret-i Havva validemizin de kan gurubu B ise, bugüne kadar gelen, çocuklarının kan grupları daimaA olur, B olur AB olur diye bir kaide yoktur. Fakat umumiyetle bir çocu un kan grubu, anasının veyababasının kan gurubuna benzer. Çeitli hastalık ve alınan ilâçlar sebebiyle bu kan grubu deiebilir.

Allahü teâlâ kan gruplarını bir deil de daha fazla yaratmasının çeitli hikmetleri vardır. Meselâ kangrupları adlî ilerde faideli olmaktadır. üpheli birinin elbisesinde görülen kan lekesinin grubu, bukimsenin kan gurubuna uygun bulunmazsa, ya'ni adamın elbisesindeki kan lekesinin grubu B ise,adamın kendi kan grubu da A ise, (Elim kesilmiti de, üstüme kan damlamıtı) gibi sözünün yalanolduu anlaılır. imdi kan grupları kendi aralarında da bölünmektedir Meselâ A grubunda A l, A 2 gibigruplar bulunmaktadır. Bunlara A l, A 2 yerine K, L gibi harfler verilirse kan gruplarının adedi çoalır. 

Yer yüzünde lisanların, ivelerin çok olması, o kadar insandan meydana gelindiini göstermez.Cenâb-ı Hak, Kur'ân-ı kerîmde (nsanları kavim kavim yarattık.) buyuruyor. Dünyada ayrı ırktan, ayrılisandan kavimler bulunmaktadır. Bu kavimleri ayrı ayrı ekilde, ayrı ayrı boylarda, birinin parmak izinindierine benzemiyecek ekilde milyarlarca parmak izi yaratan Allahü teâlânın kudretinin büyüklüüdüünülerek emrine uymaa çalımalıdır. (Hucurat, âyet 14) 

SUAL: Âkil bali olmayan çocukların verdii hediyeyi almakta mahzur var mıdır? CEVAP 

bni Âbidîn'de çocuun hediye vermesinin sahih olmadıı bildirilmektedir Bu bakımdançocuklardan hediye almak doru deildir. (C.5,s.90,91) 

SUAL: Birkaç defa kadınların erkekler üzerindeki haklarını bildirdiniz. Erkeklerin kadınlarüzerindeki haklarını da bildirirseniz memnun oluruz. 

CEVAP (Riyâd-ün-nasîhîn) kitabında diyor ki: Kadınlar kocalarına hizmet etmelidir. Erkein hanımı üzerinde hakkı çoktur. Bu sebebten hadis-î

erifte buyuruldu ki: (Eer Allahtan bakasına secde etmek caiz olsaydı, kadınların kocalarına secde etmesini

emrederdim. Çünkü kocanın hanımı üzerinde hakkı çok büyüktür.) Hazret-i Fâtıma, Hazret-i Aliyi üzdüünden dolayı alarken Resûlullah efendimiz buyurdu ki: (Yavrum, bilmez misin ki, kocanın rızası, Allahü teâlânın rızasına sebebtir. Kadınlar için

amellerin en üstünü, kocasının emrine itaattir. Kadın kocasının hakkını gözetince, Cennetteki

makamını, dünyada iken görmedikçe vefat etmez. Kadının kocası ile bir müddet oturmasıKâbeyi tavaf etmesinden daha iyidir. Ey Fâtıma, erkek hanımından razı olunca, o kadınCennete, Cennetin hangi kapısından isterse girsin!) 

O halde kadın, kocasının emrine itaat etmeli, Hakkın rızasına bu yolla kavu maa çalımalıdır.Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Kocasına yedi gün hizmet eden kadına, Allahü teâlâ, Cehennemin yedi kapısını kapar veCennetin sekiz kapısını açar, diledii kapıdan Cennete girer.) 

(ir'at-ül-slâm) erhinde diyor ki: Kadın kocası ile iyi geçinmelidir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Kadının cihâdı, kocası ile iyi geçinmektir.) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 278/361

Peygamber aleyhisselâm zamanında bir kadın, kocasını güzel karılar, paltosunu çıkarır, güzelsözler söyleyerek honutluunu kazanmaa çalıırdı. Peygamber aleyhisselâm bu kadının kocasınabuyurdu ki: 

(Hanımına selâm söyle, yarı ehid sevabına kavutuunu haber ver!) Kadının çok mühim vazifeleri vardır. Be vakit namazını vaktinde kılmalı, Ramazan-ı erîf orucunu

tutmalı, kendini yabancı erkeklerden korumalı, kocasının dine uygun sözlerini tutmalı, hattâ dadan ta taımasını emretse bile yapmalıdır. Hadis-i erîfde buyuruldu ki: 

(Kocanın hanımı üzerindeki hakkı, benim sizin üzerinizdeki hakkım gibidir. O haldekocasının hakkını gözetmiyen, Allahü teâlânın hakkını gözetmemi olur.) 

SUAL: Birkaç komu oturup konuurken gencin biri, bu toplulua selâm verdi. Babamselâmını alıp gencin kulaına (nsan babasının bulunduu cemaate selâm vermez) dedi.Selâmda sünnet ekli nasıldır? Babaya selâm vermekte mahzur var mıdır? 

CEVAP Selâmda sünnet öyledir ki, önce büyük küçüe, binekteki yaya yürüyene, ayakta olan oturana, az

olan çok olana, efendi hizmetçisine, baba oluna, ana kızına selâm verir. Rütbe ve ni'meti çok olanönce verir. Nitekim, mi'râc gecesi, önce Allahü teâlâ selâm verdi. (Bostan-ül Arifin ve bni Abidîn). 

O gencin içinde babası bulunan toplulua selâm vermesinde mahzur yoktur. (bni Abidînc.5,s.265) 

SUAL: Peygamberimiz ne zamandan beri peygamber idi? Peygamber olduu zaman

demekte mahzuru var mıdır? CEVAP Peygamberimizin mübarek ruhu peygamber olarak yaratıldı. Kırk yaına gelince peygamber

olduu kendisine bildirildi. (Mektûbât-ı Rabbani c.l,M.44) 

SUAL: Önce u namazı kılalım da, ondan sonra dier ilerimize bakalım, demenin caizolmadıını söylüyorlar. Böyle söylemenin bir mahzuru var mıdır? 

CEVAP Mubah sözler niyete balıdır. Namazın ehemmiyetine binaen bir an önce geciktirmeden kılınması

için böyle söylemekte mahzur yoktur. Bir müslüman batan savmak niyyetiyle (u namazı kılalım)demez. stemiyerek, namazı yüksünerek (unu bir kılalım) demek elbette caiz olmaz . (bni abidînc.1,s.72) 

SUAL: Mu'teber bir kitabta okuduuma göre, Kur'ân-ı kerîm ve Hadis-i erifler, îmânda

parçalanmanın kötü olduunu bildiriyor. Halbuki dört hak mezhebin ayrılmasını da yine Kur'ân-ıKerîm'in bildirdiini biliyoruz. Bu iki ifadeden birisi dierine ters dümüyor mu? CEVAP Hayır, hiç bir tenakuz ve terslik yoktur, îmânda parçalanma olmaz. Hadis-i erifte bildirilen,

ümmetin 73 fırkaya, ya'ni îmânda 73 parçaya ayrılacaı, bunlardan yalnız birisinin kurtulacaı,dierlerinin dalâlete düüp cehenneme gidecei bildirilmektedir. Bütün mu'teber kitabların bildirdiinegöre, tek kurtulu fırkası Ehl-i sünnet vel cemaat yoludur. Ehl-i sünnet fırkası, îmânda ayrılmamak artıile amelde fıkhı mezheblere ayrılmıtır. Bu ayrılmanın rahmet olduu hadis-i erifle bildirilmitir. Âyet-ikerimelerde de, bilmiyenlerin bilen âlimlere sual etmesi bildirilmektedir. Teferruatta farklılık olsa da hakmezhebler kardetir. Birbirlerini çok sevmek dinimizin emridir. (erh-ı Mevâkıf s.616; Fadl-uz-zâkirîns. 19) 

SUAL: Mü'minlerin birbirlerine gıyabında dua etmeleri ve her mü'minden   dua istemeleriuygun mudur? 

CEVAP Bir mü'minin dierinin gıyabında edecei dua makbuldür. Günahkâr mü'min, mü'min kardei içingünah ilemedii için onun hakkında yapacaı dua makbuldür. Baka günahkâr bir mü'minin dekendisi için yapacaı dua makbul olur. Bu bakımdan mü'minler birbirlerine daima dua etmeli, hermü'minden dua istemelidir. Birçok insan bakalarının duası sebebiyle büvük ni'metlere kavumutur.(Mektûbât-ı Rabbânî c.1,M.104; Makâmât-i Mazhariyye) 

SUAL: Kıymetli bir kitâbda zamanın deimesiyle ba'zı hükümlerin deiebileceiniokudum. Bu hükümler nelerdir? 

CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 279/361

(Dürer-ül-hükkâm) erhinde diyor ki: Zamanın deimesiyle örf ve âdete dayanan ahkâmdeiebilir. Nassa, delile dayanan ahkâm zamanla deimez. Hükmî küllî deimeyip, bu hükmünhâdiselere tatbikî zamanla deiebilir. 

Allahü teâlâ slâm Dinini, her memlekette, her yenilii ve buluu karılayacak ekilde kurmutur.slâm dini yalnız sosyal hayatta deil, ibâdetlerde bile tolerans, müsemaha göstermi, insanlaraserbestlik vermi, müctehid denilen derin âlimlere, ictihad hakkı tanımıtır. Hazret-i Ömer ve Emevîlerzamanında ve Osmanlı Devletinde kıt'alara yayılan müslümanların baarıları tarihlere ün salınıtır. 

Eer müslümanlar, dinimizin emrettii ekilde, Allaha ve devlete ve kullara karı olan vazifelerini,borçlarını yerine getirirse, îmân ve ibâdet bilgilerini örenip, slâmın güzel ahlâkı ile bezenirse,kimseye zarar vermezse, kanunlara karı gelmezse, dünya ve âhıret saadetine kavuurlar. 

(Mecelle)'nin 39. maddesinde (Zamanın deimesi ile âdete dayanan hükümler deiebilir.Fakat (Nass) ile bildirilmi hükümler hiçbir zaman deimez) diyor. Meselâ haram ileyenlerçoalır ve haramlar âdet haline gelirse yine halâl olmazlar. Mubah olan âdetlerde ve fen bilgilerindezamana uyulur. Teknikte ilerleyenlere ayak uydurulur. Kur'ân-ı Kerîm'de ve Hadis-i eriflerde açıkçabildirilmi olan din bilgilerinde, ibâdetlerde zamana uyulmaz, îmân bilgileri de zamanla deimez.Bunları kendi kafalarına göre deitirmek istiyenler doru yoldan ayrılır. 

(bni Âbidîn), Ramazan hilâlini anlatırken buyuruyor ki: (Örf ve âdetlerden alınmı olan hükümlerin çou, zamanın deimesi ile deiir. Haraç,

yani güçlük olunca, zâif rivayet ile âmel olunur.) Hükümlerin zaman ile deimesi demek, zor vaziyette, slâm âlimlerinin mehur olmayan

ictihadlarına uyulabilir demektir. Herkes kolayına geleni yapsın demek deildir. Müctehid âlimler zamanında, ya'nî hicri dörtyüz senesinin sonuna kadar, yaama artlarında

deimeler olunca, yeni hâdiseler ortaya çıkınca, müctehid olan âlimler, gece gündüz çalıarak, bu iinnasıl yapılması lâzım geldiini (Edille-i er'ıyye) ismindeki dört kaynaktan bulup çıkarmılar, bütünmüslümanlar da bu ii, kendi müctehid imamlarının bulup anladıına uyarak yapmılardır. Dörtyüzsenesinden sonra da, bu müctehidlerin bulduklarına uyuldu. Bu uzun zamanlarda, hiçbir müslüman,hiçbir isinde çaresiz kalmadı, sıkıntıya dümedi. Allahü teâlâ, herseyin hükmünü Kur'ân-ı kerimdebildirdi. Onun yüce peygamberi olan Muhammed aleyhisselâm da, bunların hepsini açıkladı. slâmâlimleri de, Eshâb-ı kirâm'dan örendikleri bu bilgileri açıklayarak kitablarına yazdılar. Dünyanınher yerinde, kıyamete kadar ortaya çıkacak olan her yeni eyin nasıl kullanılacaı, bu kitablardabulunur, yahut bulunanlara benzetilir. Bu benzetmei de ana ve yardımcı din bilgilerini iyi kavramı olan ve dört mezhebden birinin usûl ve kaidelerine vâkıf olan yüksek âlimler yapar. Bunun mümkünolması, Kur'ân-ı kerimin mu'cizesi ve slâm âlimlerinin bir kerametidir. 

SUAL: Ba'zılarının savunduu gibi, her ite eitlik, her yerde tarafsızlık fikri uygun mudur? CEVAP Ba'zıları ısrarla tarafsızlık fikrini ileri sürerler. Bunları savunanlar aslında tarafsızlıı sevmeyen

kimselerdir. Sadece kendilerine zıt fikirli olanların tarafsız olmasını isterler. Kendileriyle aynı fikirdeolanlar için böyle bir ey düünmezler. yinin tarafında olmamak ma'nasında bir tarafsızlık makbul olurmu? yileri övmemek, kötüyü tenkid etmemek eklinde bir tarafsızlık çok abes olur. Memleketin,devletin menfaati nerede ise o tarafta olmak lâzım gelir. Baka bir tâbirle kii, hakkın, dorunun, iyininyanında olmalıdır. Yapıcıya göre, doru ve iyi olan bir ey, yıkıcıya göre, yanlı ve kötüdür. Yapıcıdorunun yanında, yıkıcı doru sandıının yanında olacaktır. 

Aynı kimseler, tarafsız olmak gibi her fırsatta eitlikten bahsederler. yi ile kötü, eski ile yeni,salam ile sakat, âlim ile câhil ve dier zıt eylerin eit olmasını savunmak çok abestir. Eyanıntabiatına aykırıdır. Ekvatorla kutupların eit iklime sahip olması düünülemez. Eitlik ile adalet ayrıeydir. Meselâ bir baba, uzun ve kısa olan iki çocuuna elbiselik kuma almaları için üçer bin liraverse, eit muamele etmi olur. Fakat uzun çocuk metresi daha ucuz olan kumatan alabilir. Kısaçocuk ise, metresi daha pahalı olan kumatan alabilir. Eer babaları, aynı kumatan her iki çocuunakendilerine yetecek kadar kuma alırsa, yaptıı is eitsizliktir. Fakat adaletle hareket etmi olur. 

Aynı ie aynı zamanda giren iki içi tanıyorum. Birisi ayda 15 bin, dieri ise 20 bin lira alıyor. Azalan içi dedi ki: 

(Bana haksızlık yapılıyor. Arkadaımla, maaımızda eitsizlik var.) Patrondan bunun sebebini sordum. Patron da dedi ki: (20 bin lira alan içi günde 500 parça imal ediyor, dieri ise 300 parça imal ediyor. Eer 20

bin verdiimize doru ücret verilmise, 15 bin alan, yaptıı ie göre 12 bin lira alması lâzımdır.ayet 15 bin alana hakkını veriyorsak, 20 bin alan 25 bin lira alması lâzımdır.) 

Misalde görüldüü gibi, çok i yapanla az i yapanı bir tutmak doru deildir. Aynı çevreler,tarafsızlık ve eitlik kelimelerini istismar ettikleri gibi, hürriyet kelimesini de istismar ediyorlar.Baıboluk hürriyet deildir. Bakasının hakkına saygılı davranıp, kanun ve nizamlar dahilinde hareket

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 280/361

etmek hürriyete zıt deildir. Sadece bakasına deil, kendine bile zararlı olmak hürriyet deildir. Birkimsenin, kendi malını yakmaa ve kendine zarar vermee bile hakkı yoktur. (Mal benimdir, benyakarım kime ne?) diyemez. Çünkü onun malı millî servettir. slâmiyet, sadece bakalarının malınıdeil, bir kimsenin kendi malını israf etmesini, zararlı yerlere harcamasını da men etmektedir.Komumuz, çocuu pencereden dümesin diye, pencereyi iyice çakmı. (Niye çocukların hürriyetinemani oluyorsun?) dedim. (Onların menfaati için o kadar hürriyetsizlikte mahzur yoktur.) dedi.Bunun gibi, trafiin düzgün olması için kaideler koymak ve soldan gitmeyi yasaklamak hürriyetsizlikdeildir.

 SUAL: Dünyadan baka gezegenlerde insan bulunduuna inanmak itikada zarar verir mi? CEVAP Gezegenlerde yeryüzündeki gibi insan yoktur. Ruhlar semada insan eklinde görünür. Âlem-i

misalde görünen insanlar semada da görünür, îsâ aleyhisselâm ile dris aleyhisselâm semadadır.(Tefsîr-i Mazharî, Rahman sûresi tefsiri). 

SUAL: Kalbin çalımasına Allahü teâlânın mu'cizesi demekte mahzur var mıdır? CEVAP Allahü teâlânın hikmeti veya kudreti denir. Mu'cizesi demekte mahzur yok ise de, mu'cize

Peygamberlerden âdet-i ilâhiyye dıında ve kudret-i ilâhiyye içinde meydana gelen eylere denir.(sbât-ün Nübüvve s.9) 

SUAL: Beyim, akadan bana, Baımın belâsı diyerek beni üzüyor. Dinimizin emirleriniyerine getirmee çalıan bir kimseyim. Böyle konuması uygun olur mu? CEVAP Her ne suretle olursa olsun mü'mini üzmek haramdır. Hele bu kimse, karı kocadan biri ise daha

mühimdir. aka, yarı yarıya ciddi sayılır. Üzücü, souk sakalar doru deildir. Belki sizinüzüldüünüzü bilmiyordur. Kendisine üzüldüünüzü güzellikle söylemeniz iyi olur. Münakaaya zeminaçmamalıdır. Sabır çok eyi halleder. Kadınlar, kocalarının kötü huylarına sabrederse, Âsiyevalidemizin kavuduu gibi büyük ecre kavuurlar. (Ma'rifetnâme) 

SUAL: Birinin evine selâmsız ve habersiz girmekte mahzur var mıdır? Her yalının eliniöpmekte mahzur var mıdır? 

CEVAP Birinin evine, odasına, bahçesine girilecei zaman izin istemek vâcibdir. Kapıya vurarak, zili

çalarak veya seslenerek meselâ selâm vererek izin istemeden içeri girmemelidir. Ana-baba

çocuunun, çocuk, bunların odasına girecei zaman da izin istemelidir. Kapı aralanırsa, aradııkimseyi sormadan önce kendini tanıtmalıdır. (Hadika c.2,s.316) Telefon edince de önce kendini tanıtmalıdır. Âlimin, ana-babanın eli öpülür. Bakasının eli öpülmez. Arkada ile karılaınca elini öpmek

haramdır. (bni Abidîn) Ba'zı yalı kimselerin ilmine hürmeten elini öpmekte mahzur yoktur. (bni Abidîn c.5,s.245) 

SUAL: Ba'zı arkadalarım var. Her hâdiseyi ekonomi ile izaha çalııyorlar. Salıklı birekonomi ile, ya'nî zenginlik ile insanların mutlaka mutlu olacaklarını söylüyorlar. Dünyadaekonomisi oldukça düzgün milletler var. Zenginlikle mutlu olmanın bir ilgisi var mı? 

CEVAP ktisaden kalkınmak elbette çok iyidir. Fakat mes'ut olmak, maddiyattan çok, ma'neviyata

dayanmaktadır. Her fert ruhî yapı itibariyle farklı ihtiyâç ve deiik hazlara sahiptir. Bu bakımdan birinitatmin eden, mutlu kılan bir ey, dier bir kimseye aksi te'sir edebilir. Buna ya, cinsiyet, iklim, din,

kültür, soy gibi hususiyetlerin te'sir edecei inkâr edilemez. Meselâ müslüman bir kimse, iyiliketmekten holanırken, Neron gibi birisi de zulmetmekten zevk alır. Kimi namaz kılınca huzura kavuur,kimi haramlardan zevk alır. Bütün insanları aynı ihtiyâçları olan bir robot gibi düünmek mümkündeildir. 

ktisat kitabları, (htiyâçlar sonsuzdur.) diye bir kaideden bahsederler. Gerçekten de, para veimkânlarımız çoaldıkça ihtiyâçlarımız artar. Sonsuz olan bu ihtiyâçları temin etmek mümkünolmadıına göre, sadece ekonomi ile, saadeti hâkim kılma nazariyesi bir hayâlden ibaret kalır.Bununla beraber ihtiyaçlarını sınırlayabilen ve bu kadarı ile iktifa edebilen, übhesiz bütün ihtiyaçlarıelde etme peinde koanlardan daha mutlu olur. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 281/361

Ba'zı çevreler, bir avuç madde uruna büyük ma'naları kaybetmek, medeniyetleri yıkmak, manevîdeerler üzerine kurun bulutlar gibi çökmek istiyerek insanı (Homo Economicus) derecesineindirmee çalııyorlar. 

Bugün dünyada madde zihniyeti hâkim olduu için milletler büyük bir buhran içinde yuvarlanıpgidiyorlar. Böyle bir cemiyet içinde bile, müslüman fertler, öldükten sonra insanları dirilten Allahüteâlâya inandıkları için maddecilere göre daha mutlu oldukları, inkâr edilmesi mümkün olmayan birhakikattir. Müslüman, ölümden sonra balayan ebedî hayata inandıı için insanlar yaptıı maddî vemanevî yardımın heba olmayacaını bilerek mutlu olur. Maddecinin maddesi azalmakla üzülür, huzurubozulur ve bedbaht olur. 

Ne mutlu ölümden sonra balayan hakikî ve ebedî hayata inanıp, elindeki ekmein fazlasını verip,insanların yardımına koanlara. 

SUAL: Hanımın ev ilerini yapmaa mecbur olmadıını yazdınız. Fakat (Bezzaziyye)kitabında mecbur edilebilecei yazılı imi. Açıklıa kavuturulmasını rica ediyorum. 

CEVAP (Bezzaziyye)'deki mecburiyet, dinî mecburiyet deildir. Kadın bu hizmetleri yapmazsa günaha

girmez. Ailedeki ülfeti ve saadeti temin etmek için mecburmu gibi lüzumlu hizmetleri yapar. Erkeinde dinen mecbur olmadıı ba'zı eyleri yapması lâzım olur. Ailenin saadeti için ba'zı eyler mecbur gibiyapılır. 

SUAL: Bugün için ictihad etmee lüzum var mıdır? Kur'ân-ı kerîmi asra göre tefsir etmekte

mahzur var mıdır? CEVAP Bu hususlarda veya baka hususlarda bizim söz söylemeye yetkimiz yoktur. slâm âlimleri her

eyi açıklamılardır. Meselâ, Hanefî mezhebinin derin âlimlerinden Yusuf Nebhâni hazretleri(evâhid-ül-hak) kitabında Ehl-i sünnet âlimlerinden alarak buyuruyor ki: 

slâm âlimleri, sözbirlii ile bildiriyorlar ki, hicretin dördüncü asrında sonra, dünyada, ictihadedebilecek derin âlim hiç kalmadı. imdi bütün müslümanların bilinen dört mezhebden birine uymalarılâzımdır. Çünkü imdi Kur'ân-ı kerîmi ve hadis-i erîfı anlayıp, bunlardan ahkâm çıkarmak için lâzımolan artlara, hâiz bulunan ilim sahibi hiç yoktur. Mezheb imamına uyan bir kimse, Kur'ân-ı kerîme veResulullahın sünnetine uymu olur. 

imdi ba'zı câhiller, kendilerini âlim sanıyorlar. Bid'at sahibi olan sapık din adamlarını taklîdederek, Kur'ân-ı kerîmden ve hadis-i eriflerden hüküm çıkarmaa çalııyorlar. Mezheb imamlarındanbirini taklîd etmeye ihtiyâcımız yok diyorlar. Hattâ mezheb imamlarının ictihad buyurdukları,anlatdıkları bilgileri beenmiyor, bunlar zamanımıza uymaz diyor. Bunlar kendilerini beenmi câhillerdir. Kur'ân-ı kerîme uyduklarını sanıyorlar. Halbuki Kur'ândan ve (Buhârî)'den ma'na çıkarmaakıkırtıyorlar. Bu ahmaklara aldanmamalıdır. Her müslüman, (Ehl-i sünnet) i'tikadında olmalı ve dörtmezhebden birine uymalıdır. Dört mezhebin kolay taraflarını aratırıp, birbirine karıtırmamalıdır.Böyle yapmak yasaktır. Din adamı geçinen câhil kimse ile müctehid olan âlimler arasındaki fark, yer ilegök arasındaki fark gibidir. Hattâ eytan ile melek arasındaki fark gibidir. Anlıyamıyorlar ki, Nass ileaçıkça bildirilmi  eylerde ictihad yapılmaz. Bu söz, hiçbir eyde ictihad yapılmaz demek deildir,  îctihadda en ileri giden Ebû Hanife hazretleri, zaif hadis ile bildirilen ey üzerinde ictihad yapmazdı.Mezheb imamlarının hepsi, bir soru ile karılatıkları zaman, bunun cevabını, önce Kur'ân-ı kerîmdenararlardı. Kur'ân-ı kerîmde açıkça bulamazlarsa, hadis-i eriflerde ararlardı. Hadis-i eriflerdebulamazlarsa Eshâb-ı kiramın icma'ında ararlardı. cmâ' da da bulamayınca, bu soruya benzeyenbaka sorunun kitab; sünnet ve icmâ'da bulunan cevabına kıyas ederek, ictihad edip, cevabınıbulurlardı. Bin seneden beri bütün müslümanlar, âlimler, sâlihler, veliler hep bu dört mezhebden birineuydular. Hiç biri kendinin müctehid olduunu iddia etmedi. Dört mezhebin hiç biri, Kur'ân-ı kerîmden vehadis-i eriflerden kıl kadar ayrılmamıtır. slâm âlimleri, müslümanların dört mezhebden birini taklidetmesini emrediyor. 

(Tuhfet-üs-sâlikin) kitabında mâm-ı Gazâli'den alarak buyuruyor ki: (Üç kimse Kur'ân-ı kerîmin ma'nasını anlıyamaz. Birincisi, arabîyi iyi bilmeyen ve tefsir okumamı 

olan câhil. kincisi, büyük bir günaha devam eden fâsık. Üçüncüsü, i'tikad bilgilerinden birini yanlı anlayıp kendi anladıına uymadıı için, bakalarının hak sözünü kabul etmeyen bid'at sahibi deKur'ân-ı kerîmi anlıyamaz. Ehl-i sünnet i'tikadından ayrılmak büyük günahdır. Bunun için bid'at sahibiolan Kur'ân-ı kerîmin ma'nasını anlıyamaz. Çünkü bid'atin zulmeti kalbi karartır.) Görülüyor ki, Ehl-isünnet mezhebinde olmayan, arabîyi çok iyi bilse de, Kur'ân-ı kerîmi doru anlıyamaz. Yanlı anladıklarını yazarak herkesi felâkete sürükler. 

Zamanımıza, asrımıza uygun tefsir lâzımdır sözü doru deildir. Tefsir âlimleri, Resûlullahdan veEshâbından gelen haberleri yazarak tefsir yaptılar. Bunların tefsirleri her asra uygundur ve kâfidir.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 282/361

Kur'ân-ı kerîmin emirleri, her asırdaki her insan gibi aynıdır. Önceki asırlar için baka, sonraki asırlariçin baka ma'nası yoktur. Kur'ân-ı kerîme inanan ve uymak isteyen bir müsliman her aradıınımevcud tefsirlerde bulur. Dine uymayan kimse bozuk isteklerini bu tefsirlerde elbet bulamaz. Aklımızave asrın isteklerine uygun tefsir yapmak caiz deildir. Tefsir yapabilmek için çok art vardır. 

SUAL: Henüz bali olmamı bir olum var. Simit satıp para kazanıyor. Kazandıı paradanbize veriyor. Onun parasını harcayabilir miyiz? 

CEVAP Muhtaç iseniz harcayabilirsiniz. (bni Âbidîn; Uyûn-ül-besâir; Mecelle 96. madde) 

SUAL: Ben köy imamıyım. Cemaatimden birisi, babasından beddua almı. Babası (ki yakanbir araya gelmesin) demi. Bu ahsın ileri hep ters gitmi. (Babam öldüüne göre, ne yapıp dabedduasından kurtulmam lâzımdır? diye bana sual etti. Ben de Türkiye Gazetesine sorarız.Onlar da ehline, bir bilene sorup cevaplandırırlar, dedim. 

CEVAP Ana ve babaya karı gelmek en büyük günahlardandır. (Buhârî)'deki hadis-i erifte buyuruldu ki: (Ekber-i kebair, bir eyi Allahü teâlâya ortak etmek, adam öldürmek, anaya, babaya karı

gelmek, yalancı ahitlik yapmaktır.) (bni Âbidîn c.5,s.340) Babasına karı gelen kimse, bu büyük günahtan kurtulması için mevtalara yapılan hayırlı ileri

yapması, tevbe ve istifara devam etmesi lâzımdır. (Etfâlül müslimîn) kitabındaki hadis-i eriftebuyuruldu ki: 

(Ana-babasının veya ikisinden birinin kabrini her Cum'a günü ziyaret edenin günahlarıafvolur, haklarını ödemi olur.) (Makamat-ı Mazhariyye) kitabındaki hadis-i erifte buyuruyor ki: (Bir kimse kendisi için veya bakası için yetmi bin adet, kelime-i tevhid okursa, günahları

afvolur.) mâm-ı Rabbani hazretleri, (Mektûbât) kitabının I. Cild, 104. mektubunda buyuruyor ki: (Ölülere, dua ile, istifar etmekle, onun için sadaka vermekle yardım etmek, imdatlarına yetimek

lâzımdır. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Ölünün mezardaki hâli, imdat diye baıran, denize dümü kimseye benzer. Boulmak

üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birisini bekledii gibi, meyyit de babasından, anasından,kardeinden, arkadaından gelecek bir duayı gözler. Kendisine bir dua gelince, dünyanın hepsikendine verilmi gibi sevinmekten daha çok sevinir. Allahü teâlâ, yaıyanlann dualarısebebiyle, ölülere dalar gibi çok rahmet verir. Dirilerin de ölülere hediyesi, onlar için dua veistifardır.) 

Bir kimsenin, namaz, oruç, sadaka gibi nafile ibâdetlerinin sevabını bakasına hediye etmesicaizdir. (Hidâye) Nafile sadaka veren kimsenin, sevabından bütün mü' minlere verilmesi için niyet etmesi çok iyi

olur. Kendi sevabından hiç azalmadan, bütün mü'minlere de sevabı eriir. (Tatarhâniyye) Namaz ve Kur'ân-ı kerim okumak gibi, yalnız beden ile yapılan ibâdetlerin sevabı bütün

mü'minlere hediye edilir. (Fethulkadir) Bu nakillerden anlaıldıına göre, babasını üzüp bedduasını alan kimse, tevbe ve istifara devam

etmeli, yaptıı bütün hayırların sevabını Peygamber aleyhisselâma, babasına ve bütün mü'minlerebaılamalı, günah ilememee gayret etmelidir. 

SUAL: Hadis-i erifte, Peygamber aleyhisselâma, güzel koku, kadın ve namazın sevdirildiibildirilmektedir. Kadından maksat nedir? 

CEVAP Hadis-i erifte hanımına karı iyi muamele edenlerin iyi insan oldukları buyurulmutur. Peygamber

aleyhisselâmın da mübarek zevcelerine karı çok iyi muamele ettii, hadis-i eriflerle bildirilmektedir.Kerîmelerine (Kızlarına) karı da çok merhametli olduu bildirilmitir. Kadınlar zayıf yaratıldıkları içinhimayeye muhtaçtır. Yalılara, zayıflara, çocuklara, kadınlara daha çok merhamet etmek lâzımdır.Peygamber aleyhisselâm da, bilhassa mübarek zevceleri ile mübarek kerîmelerine karı müfik idi.Her iyilik de Allahü teâlâdan olduu için (Sevdirildi) buyurdu. Kadınlara karı olan iyilii Allahü teâlâtarafından ihsan edilmitir. 

SUAL: Müsaadenizle namaz kılmaa gidiyorum, demekte mahzur var mıdır? CEVAP Sen müsaade edersen namaz kılarım ma'nasına gelmedii için mahzuru yoktur. Eer sen

müsaade edersen gibi bir ma'na ile söylenirse çok tehlikelidir. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 283/361

 SUAL: Bir ovada güne battıı halde, aynı ovanın üstündeki bir uçaktan veya yüksek daın

üzerinden günein batmadıı görülmektedir. Yukarıdakiler aaıdakilerin vaktine uyarakoruçlarını açabilir mi? 

CEVAP Güne batmadıkça yukarıdakiler ve aaıdakiler oruçlarını açamazlar. Aaıdakilerin ve

yukarıdakilerin oruçlarını açabilmeleri için en yüksek yerden ııın kesilmesi, günein batmı olması

lâzımdır. (bni Âbidîn c.2,s.114) SUAL: Cam bir kadeh içine boyalı su konarak satılmaktadır. Süs olarak büfelere

konmaktadır. Alınıp satılmasında ve büfelere konmasında mahzur var mıdır? CEVAP Dier zînet eyası gibidir. Ya'ni niyyete göre mahzur yoktur. (Uyûn-ül-besâir c.l,s.119; Bahr-ür-

râ'ik) 

SUAL: Hayvanlar merada ve zarar vermeden bakalarının tarlalarında otluyorlar. Mahzuruvar mı? 

CEVAP Zarar vermediine göre mahzuru yoktur. (Mecelle 1265. madde) 

SUAL: Bir kimsenin yanına gelirken ve ayrılırken selâm vermekte mahzur var mıdır? CEVAP Aynı kimseyle de olsa, her karılaıta ve her ayrılıta selâm vermek iyidir. (bni Âbidîn

c.5,s.264) 

SUAL: Mahrem, namahrem ve zi-rahmi mahrem ne demektir? nsanın hanımı mahremmidir, yoksa namahrem midir? 

CEVAP Bu kelimeler ba'zıları tarafından yanlı kullanılmaktadır. Mahrem, kendisiyle evlenilmesi haram

olan akraba demektir. 25 kadınla evlenmek haramdır. Bunların yedisi zi-rahm-i mahremdir. Ya'ni kanile olan, nesebten, soydan akrabadır. 

Bunlar unlardır: l- Anası, 2- Anasının ve babasının anaları, 3- Kızı, 4- Olunun ve kızının kızları,5- Kızkardei, 6- Kız kardeinin ve biraderinin kızları, 7- Hala ve teyzesi. Bunlar ile evlenmekebediyyen haramdır. Bu yedi kii süt ile de olsa yine ebedî haramdır. (Yalnız olunun süt kardei olankız ile, erkek kardeinin süt annesiyle evlenilebilir.) 

Nikâh sebebiyle sonradan akraba olan dört kadınla da evlenmek ebedî haramdır. Mahrem olan bukadınlar unlardır: l- Hanımının annesi, (Kayın validesi), 2- Hanımının baka erkekten olan kızı, 3-Babasının hanımı (Ya'ni üvey annesi), 4-Olunun hanımı (Ya'ni gelini) 

Geçici mahrem olan, ya'ni evlenmesi o sebep kalkıncaya kadar haram olan yedi kadın dahavardır. Hanımın bacısı, halası, teyzesi bunlardandır. Bunların sütten olanları da geçici mahremdir.  

Namahrem, kendisiyle evlenilmesi haram olmayan yabancı veya akraba demektir. Amca, dayı,hala ve teyze kızları da namahremdir. Bunlarla evlenilebilir. Yukarıda bildirilen 25 kadından ba kasınamahremdir. Bir kimsenin hanımı kendisine mahrem olmadıı gibi, namahrem de deildir. Helâlidir.(Ni' met-i slâm; bni Âbidîn c.2,s.276; Feth-ul-kadîr c.3,s.s.117) 

SUAL: Çocuklarıma Sümer, Suna ve Selçuk ismi koymak istiyorum. Mahzuru var mıdır?CEVAP Mahzur yoktur. (ir'a-tül-islâm s.457) 

SUAL: Hangi ileri yaparken sadan balamalıdır? Evden hangi ayakla çıkmak uygundur? CEVAP (Hadika) da, el âfetlerinde buyuruluyor ki; Temiz ileri yaparken sadan balamak müstahabdır.

Ayakkabı ve elbise giyerken, mescide, eve ve odaya girerken, heladan çıkarken, yemek yerken ve suiçerken sadan balanır. Bunun gibi eylerin zıddı yapılırken soldan balamak müstehabdır. 

Mü'minin evi, bir ilim örenme ve ibâdet yeri olduu için, evden sokaa çıkarken, bu niyyetle solayakla çıkmak müstehabdır. (Hadîka c.2,s.450) 

SUAL: Bir kafir ile müslümân olduktan sonra da konumamak caiz midir? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 284/361

En büyük kâfir bile müslümân olsa, artık o tertemizdir. Ebu Süfyan Hazretleri, dü manların ilerigelenlerinden iken slâmiyetle müerref olunca müslümanların baına vali tâyin edilmitir. Birmüslümanla üç günden fazla dargın durmak caiz deildir. 

SUAL: Kendisinden büyük olan kardeinin ve akrabasının elini öpmekte mahzur var mıdır? CEVAP htiyâç olunca mahzur yoktur. (Mevkûfat c.2,s.206) 

SUAL: Kötü kimselere acımak mı, yoksa buzetmek mi lâzımdır? CEVAP Kötülere acımak, kötü hareketlerini de beenmemek lâzımdır. 

SUAL: Fotorafta resim ayrı mıdır? Çeitli ihtiyaçlar için resim çektirmekte mahzur varmıdır? 

CEVAP Resim Arabçadır. Fotoraf Yunancadır. Halk arasında fotoraf, resim çekme makinası ile çekilen

resme deniliyor. El ile çizilen canlı veya cansız ekillere resim deniyor. Bu tariflere göre, insan aynayabakınca ekli, sureti görünür. Bu ekli aynada sabit hale getirecek bir muamele yapılırsa fotoraf olur.Suya baktıımız zaman da insanın ekli görünür. 

Bugün fotoflara çok ihtiyâç hasıl olmaktadır. Nüfus kâıdı, diploma, oför ehliyeti, basın kartı,mavi kart, evlenme cüzdanı, emekli cüzdanı, senet ve çeitli vesikalar için fotoraf çektirmek günah

deildir. (Hadîka) da, el âfetleri bahsinde (Üzeri örtülü resim bulundurmak caizdir.) buyuruluyor.  bni Âbidîn) beinci cild, 238. sayfadaki (Tenbih) den de anlaıldıına göre, yukarıdaki ihtiyaçlar içinfotoraf çektirmek veya resim yaptırmak caizdir. Lüzumsuz ve maksatsız resimlerin günah olmasıputperestlii önlemek içindir. Putperestlie yol açmayan, bir ihtiyâç için fotoraf çektirmekte mahzuryoktur. slâm dîni, insanlarla alay edilmesine ve canlılara tapılmasına, gençlerin fuha sürüklenmesine,evlilerin batan çıkarılmasına sebeb olan canlı resimlerinin yapılmasını uygun görmemitir. Fakatcanlıların anatomik parçalarının, bitkilerin ve her çeit fizik, kimya, astronomi, inaat resimlerinin,ilimde, teknikte lâzım olan resimlerin yapılmasını ve bunlardan istifade etmeyi slâmiyet emretmektedir.Kısacası slâmiyet, her eyde olduu gibi, resimleri de, faideli ve zararlı olmak üzere ikiye ayırmı,faideli olanlarını emretmi, zararlı olanlarını yasaklamıtır. 

SUAL: Bir gazetede takkenin bidat oduunu okumutum. Her zaman takkeyle "namaz kılanbir arkadaın, bu sefer takkesiz kıldıını görünce hayretle sebebini sordum. Benim deokuduum bir gazetedeki yazıdan bahsetti. Baı açık kılmak mekruh, takke ise bid'atmı. Bid'at

ilemektense mekruh ilemek daha hafif dedi. Daha önce gazetenizde takkenin sünnetolduunu yazmıtınız. Yine deliliyle yazarsanız, ba'zılarını mekruh ilemekten kurtarmı olursunuz. Sarıksız namaz kılınmaz diyorlar. 

CEVAP Sarık, kalensüve denilen takke ile üstüne sarılmı tülbentten meydana gelir. Namaz kılarken takke

kısmını giymek sünnet, tülbentini de sarmak müstehabdır. Peygamber aleyhisselamın kalensüve dedenilen takke giydii mu'teber kitablarda bildirilmitir. (Fetâvâ-i hindiyye C.5, S.330) 

Bâı açık namaz kılmak mekruhtur. Takkkesi düsen, az bir hareketle onu yerden alması efdaldir,(Dürrül-muhtar ( c.1, S.431). 

Kalensüve, sarıın altına giyilen balıktır. (Reddül-muhtar. C.1 S. 431) Alimler, sadece, ibriim ve ipek takkeleri giymeyi mahzurlu görmülerdir, (Reddül-muhtar C.5,

S.225 ve 481) Takkesiz, açık baına sarık sarıp, tepesi açık olarak kılmanın tahrimen mekruh olduu, namaz

kılarken baa sarık sarmanın müstehab ve Peygamber aleyhisselâmın sarıının siyah olduu,

sarıının ucunu iki kürei arasına iki karı uzattıı, yine aynı kaynaklarda bildirilmektedir. Hatla sarıksız takkenin sarıklı takke yerini tutacaını ba'zı âlimler bildirmitir. Meselâ, (Buyetül-Müsteridin) kitabında takkenin sarıın yerini tutacaı bildirilmektedir. Fakat dier kitaplara göresarıklı takke, sarıksız takkeden efdaldir. 

SUAL: Sizden nasihat isteyen kimseye yedi maddelik uzun bir öüt yazdınız. Bunları akıldatutmak zordur. öyle çok kısa akılda kalabilecek kadar bir tavsiyede bulunmak mümkün deilmidir? 

CEVAP Peygamber aleyhisselâm insanların durumlarına göre nasihat ederdi. Kimine (Kızma) diye

buyururdu. Kimine (Dilini tut) diye buyururdu. Bir insan kendisinin neye ihtiyaç duyduunu veya

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 285/361

zaaflarının ne olduunu tehis ve tesbit ederek ona göre çaresini aramalıdır. Çok konuuyorsasusmalıdır. Geçimsizse iyi geçinmee çalımalıdır. Aslında her müslüman kendisini daima camidebulunduunu düünmelidir. Camide haram ilenmez, camide lüzum olmadıkça (itikâfa niyyetetmedikçe) konuulmaz. Yüksek sesle baırılmaz. bâdetten baka eyle megul olunmaz. Birmüslüman da insanlıa hizmetin ibâdet olduunu bildii için devamlı ibâdet ettiini düünereklüzumsuz söz ve meguliyetten uzak durmalıdır. Çok kısa bir tavsiye istiyordunuz. Bundan kısasıolmaz. Kendi kendinize (Ben camideyim) diye düünmeniz ve ona göre hareket etmeniz çok isabetliolur.

(Buhâri-yi

erif; Tirmüzi; Ahmed bin Hanbel Müsnedi c.2,s. 175,362,' c.3,s.484,c.5,s.34,370,372; Berîka dil âfetleri; bni Âbidîn, namazın mekruhları) 

SUAL: Kıyametin ne zaman kopacaı hakkında hadis-i erif var mı? CEVAP Kıyametin belli bir zamanda kopacaı hakkında bir hadisi erif yoktur. Fakat alâmetleri hakkında

çok hadis-i erîf vardır. 

SUAL: Gayri müslimlere dayı, amca demekte mahzur var mıdır? CEVAP Âdet olarak söylenmekte mahzur yoktur. 

SUAL: Kötü bir arkı söyleyen bir kimsenin arkısı için deil de, sesi için güzel densegünah olur mu? 

CEVAP Kötüye iyi, iyiye kötü denmez. Sesi güzelse ve o maksatla güzel söylüyor deniyorsa mahzuruyoktur. (Mektûbât-ı Rabbani c.1, M.266) 

SUAL: Gazetenizi okuyor, çok istifade ediyorum. Bir yazınızda "Câhil müslüman bileolamaz." diyorsunuz. Peygamberimiz ümmi deil miydi? Dünyada 700 milyon müslüman vardiyoruz. Bunların kaçta kaçı âlimdir? Hatâ ettimse cahilliime baılayın! Cevabınızıbekliyorum. 

CEVAP Ümmî demek câhil demek deildir. Okur-yazar olmayana ümmî denir. Ümmî olan bir çok âlim ve

devlet adamı vardır. Bildiiniz gibi Kâinatın Efendisi Muhammed aleyhisselâm ümmî idi. Fakat bütünilimlere vâkıf idi. O kadar âlim idi ki, O'nu görmekle ereflenip sahabî olan bir kimse oradan ayrılıncahikmet konuurdu. Ya'nî doktorla tıp ilminden, ziraatçıyla ziraat ilminden, subay ile harp tekniindenkonuabilirdi. Elbette bu, peygamber aleyhisselâmın bir mû'cizesi idi. 

Her okuma yazma bilene alim denmiyecei gibi, her ümmi olana da cahil denmez. Allahü teâlânınvarlıına inanan ve zaruri bilinmesi lâzım olan din bilgilerini bilen müslümana câhil denmez. 

SUAL: Güzel, yeni elbise giymek uygun deil diyorlar. Bazı müslümanlar  da, son modagiyiniyorlar. Caiz midir? 

CEVAP Elbiseyi gösteri için giyinmek günahtır. Yoksa güzel giyinmek mübahdır. slâm âlimleri, yeni ve

temiz elbise giyilmesini ve giyinirken ibâdet için süslenmee niyyet edilmesini bildiriyorlar. Giyinmekböyle olduu gibi, yemekleri de keyf için, lezzet için yememeli, Allahü teâlânın emirlerini yerinegetirmee kuvvet bulmak için yemelidir. Böyle niyyet unutulursa, her yemekte, zor ile böyle niyyetetmee çalımalıdır Her ite Allahü teâlâdan yardım dilemelidir. (bni Âbidîn ve Bahr-ür-râ'ik sonu) 

SUAL: Almanya'da bir arkadaım Hıristiyan bir kızla evlendi. Hanımının baını kapatmasılâzım mıdır? 

CEVAP Hıristiyan kadınla evlenmek mekruhtur. Hıristiyan kadının baını kapatması lâzım deildir. (bni

Âbidîn c.2,s.289)

SUAL: Genç yerine delikanlı demekte mahzur var mıdır? CEVAP Delikanlı, yiit, cesur gibi ma'nalara gelmektedir. Delikanlı deyince de kimse alınmadıı için

söylemekte mahzur yoktur. 

SUAL: Evimizde eskiden kalma uygunsuz kitaplar var. Bunları satıp parasını hayravermekte mahzur var mıdır? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 286/361

CEVAP Küfrü ve haramı anlatan kitapları satmak caiz deildir. Harama sebep olan eyi yapmak haramdır.

Onun için bakalarına da zararı dokunan eyleri kimseye vermemelidir. (Fetâvâ-i Bezzâziyye, Menâhibahsi) 

SUAL: Annem yatalak hastadır. Annemin altını temizlememde mahzur var mıdır? CEVAP 

Bu hizmetleri bir kadına yaptırmalıdır. mkân olmazsa olu yapar. (Fetâvâ-i Bezzâziyye,menâhibahsi) 

SUAL: Beyaz ayakkabı giymekte mahzur var mıdır? CEVAP Mahzur yoktur, (bni Âbidîn c.5,s.481) 

SUAL: nsan, hiç beklemedii bir anda ölebiliyor. Vasiyetini yazmaa fırsat kalmıyor.Vasiyette neler yazmalıdır? 

CEVAP Herkes vasiyetini yazmalıdır. Vasiyetinde evlâdına, ahbabına son nasihatini yapmalıdır. Kendinde

hakkı bulunanlardan, helâllamalarını, alacaklarını, vereceklerini, borçlarının ödenmesini, iskat, hacyapılmasını istemeli, cenaze hizmetindeki ve definden sonraki isteklerini bildirmelidir. Hanımına olanmehr-i müeccel borcunun ödenmesi için vasiyet etmei unutmamalıdır. (bni Âbidîn c.5, s.441). 

SUAL: (Ba'zı insanların hidayetlerine vesile olmak için nasihat ediyorum. Ba'zıları kabulediyor, ba'zılan da tepki gösteriyor. Ben onlardan hiç bir menfaat beklemeden, sadece iyi birinsan olmaları için slâm âlimlerinden nakiller yaptıım halde onların bana kızmaları beni çoküzüyor. Ne yapmalıyım? 

CEVAP Nasihat, nasihat isteyene yapılır. Her önüne gelene nasihat edilmez. Biri çıkar,(Benim cehenneme

gideceimden sana ne?) diyebilir. lmi, ehli olmayana anlatmak caiz deildir. Fakat ehli olandan da ilmigizlemek büyük vebaldir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(lmini gizliyenin baına, yârın kıyamette Cehennem ateinden kamçı ile vurulur.) Yine buyuruldu ki: (Allahü teâlâya yemin ederim ki, senin ünün ile bir kimsenin doru yolu bulması, dünyadaki

kırmızı tüylü bütün develerin senin olmasından daha hayırlıdır.) u hâlde ilmi isteyene vermek, büyük sevab iken, ilmi ehli olmayana anlatmak caiz deildir. Hatta

fitneye sebeb olursa haram bile olur. (Ahmed bin Hanbel Müsnedi,c.2, s.499,508). SUAL: Babam günah iliyor. Her zaman yapma demek uygun olmuyor. Ne yapmam

lâzımdır? CEVAP Anası, babası günah ileyen çocuk, bunlara bir kerre nasihat eder. Kabul etmezlerse susar.

Onların ıslâhı için dua eder. (Rıyâd-un-nâsihîn s.287) 

SUAL: Uzak bir seferden evine gece habersizce dönmek mekruh olduuna göre, evin ziliniçalmak haber vermek yerine geçer mi? 

CEVAP Evin zilini çalmak haber vermek yerine geçmez. Telefon etmek veya biri ile haber göndermek

lâzımdır. 

SUAL: Bize ders veren, ilim öreten, hocalık yapan kimselere nasıl davranmalıyız? CEVAP Alimler buyuruyor ki: (lim talebesi, ilme ve ilim öreten üstadına hürmet etmedikçe, örendii ilmin faidesini

göremez.) (Hazret-i Ali'nin (Bana ilimden bir harf öretenin kölesiyim) buyurması hocaya hürmetin ehemmiyetini göstermektedir. Bir harften maksat, ilimden bir

mes'eledir. mâm-ı afiî hazretleri, çobanı görünce ayaa kalkmı. Yanındakiler, (Bu çobanahürmetinizin sebebi nedir?) diye sual etmiler. O da (Bu zat bana kitablarda bulamadıım ilimdenbir mes'eleyi örettii için, ya'ni benim hocam olduu için hürmet ediyorum.) buyurmutur.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 287/361

Doru yolu bulmamıza sebeb olanlara, bize çok lüzumlu ilimleri öretenlere gösterilecek hürmetinehemmiyetini idrak etmee çalımalıyız! (Rıyâd-un-nâsihîn s.339) 

SUAL: artlı olarak verilen hediyeyi alanın arta uyması gerekir mi? CEVAP (u ite kullanırsan) diye artlı hediye verilince bu arta uymak gerekmez. Hediye edilince mal

sahibi bakası oluyor. O da istedii gibi kullanılır.(htiyâr c.3,s.48) 

SUAL: Bir mazeretle sözünde durmamak günah mıdır? CEVAP Bir mazeretle sözünde durmamak günah deildir. Özürsüz sözünde durmamak münafıklık

alâmetidir. Tevbe ve istifar etmelidir. 

SUAL: Bir içi, i alabilmek için iverene bedava i yapmasında mahzur var mıdır? CEVAP çinin teklif etmesinde ve razı olmasında mahzur yoktur. veren teklif eder, içi mecburî çalıırsa

zulüm olur, caiz olmaz. 

SUAL: Kirayla ve tutulurken bir miktar depozit veriliyor. Mahzuru olur mu?  CEVAP Mahzuru yoktur. 

SUAL: Bir okuyucunun uzun sualinin cevabı öyledir: CEVAP Peygamber aleyhisselâmın gayri müslîmlere ait bir eyayı kullandıını (Buharı) ve (Müslim) gibi

iki kıymetli hadis kitabından bildirdik. (Hadika) nın 143. sahifesinde (stanbul baskısında) buyuruluyorki: 

(Âdette bid'ate haram denilemiyeceini cumhûr-i ulema bildirmitir.) Haram veya küfür olan bir eyi Peygamber aleyhisselâm bir defa olsun giyer mi? Hattâ

Peygamber aleyhisselâm bir defa giymemi bile olsa, âdet olan bir ey haram olmaz. MeselâPeygamber aleyhisselâm taksiye hiç binmemitir. Peygamber aleyhisselâm taksiye binmedi diyetaksiye binmek günah olur mu? Bütün mu'teber kitablar âdette bid'atın günah olmadıınıbildirmektedir. Âdette bid'at olup da mubah olan eyler günah deildir. Meselâ Peygamberaleyhisselâm kokakola içmedi diye kokakola içmek günah olmaz. Eer içince sarho edici bir eykonursa o zaman haram olur. 

(Hadika), C.2, S.582) de buyuruluyor ki: (Mubahlarda ehrin âdetine uymamak öhret olur. Bu ise tahrimen mekruhtur. Saç

boyamak böyledir.) Süslenmek, zinet eyasını kullanmak da böyledir. Kadınların kocalarına karı Süslenmelerinde,

boyanmalarında mahzur yoktur. 

SUAL: Tevbe ve tesbih hakkında bilgi verir misiniz? CEVAP Din büyükleri, her gece yatacakları zaman o gün yapmı oldukları ilerinin ve düüncelerinin

muhasebesini yapar, kusurlarını ve günahlarını temizlemek için tevbe ve istifar ederlerdi. stifar etmek, günahların örtülmesini istemektir. Sübhanallah kelimesini okumak ise, günahların

yok olmasını istemektir. O nerede, bu nerede? Sübhanallah aılacak bir kelimedir. Söylemesi çokkısadır. Ma'naları ve faideleri ise pek çoktur. 

Hadis-i erifte buyuruldu ki: (ki kelime vardır. Söylemesi çok kolaydır. Terazide çok aır gelirler. Allahü teâlâ, bu iki

kelimeyi çok sever. Sübhanallahi ve bihamdihi sübhanallahil-azîm). Sübhanallah demek, tevbenin anahtarı, hattâ özüdür. Bunun için tebih etmek günahların yok

olmasına ve kötülüklerin afvedilmesine sebep olur. Bundan dolayı da terazide çok aır gelir.(Mektûbat c.l, m.308). 

Günahlara pimanlık duyup istifar etmek ve Allahü teâlâ için tesbihte bulunmak çok kıymetlidir.stifar eden kimsenin günahları örtülür. Aaıda bildirilen tebihi söyleyenin günahları silinir. (ir'at-ülislâm) erhindeki hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Her hastalıın bir ilâcı vardır. Günahların ilâcı da istifardır.) Kimya-i Seâdetteki hadis-i erifte buyuruldu ki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 288/361

(Çok istifar eden, her üzüntüden kurtulur, her darlıktan halâs bulur. Rızkı düünmediiyerden gelir.) 

(hya) ve (Tenbih-ül gafilin) deki hadis-i erifte buyuruldu ki: (Dilde hafif, terazide aır ve Allahü teâlâ katında pek sevgili iki kelime vardır. Bunlar:

"Siibhanallahi ve bihamdihî, sübhanallahil azîm"dir.) (Tefsîr-i Mazharî) de buyuruluyor ki: mâm-ı Rabbani, Müceddid-i elfi sanî, din ve dünya zararlarından kurtulmak ve iyiliklere kavumak

için her gün be yüz kerre(La havla velâ kuvvete illâ billah)

okurdu. Okumaa balarken veokuduktan sonra da yüzer kerre (Salevât) okurdu. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: 

(Allahü teâlânın bir ni'met vermesini ve bunun devamlı olmasını isteyen, "La havle velâkuvvete illâ billah" çok okusun! Bu Cennet hazinelerinden bir hazinedir.) 

(La havle velâ kuvvete okumak, doksan dokuz derde devadır. Bunları en hafifi, hemm'dir.) Hemm, gam, hüzün ve sıkıntı demektir. 

SUAL: Mucizeyi inkâr edenlere ne demeliyiz? CEVAP Hiç bir müslimanın "Peygamberimizin hiç mu'cizesi yoktu" demesi, mümkün deildir. Böyle inanan

kimseler sapık yoldadır. Hattâ yabancılar, müsterikler bile, Kur'ân-ı Kerîmde bildirilen mu'cizelerikabul ediyorlar. Meselâ, Mi'rac Mucizesini, ayın ikiye bölünme mucizesini, en büyük mu'cize olarak daKur'ân-ı Kerîmi gösteriyorlar. Meselâ srâ sûresinde, Peygamberimizin Mi'raca gitmesini, Kudüs'ekadar olan kısmını inkâr edenlerin kâfir olacaını bütün slâm âlimleri bildirmektedir. Göklerde

bilinmeyen yerlere götürülmesini inkâr edenler de bid'at ehli olur. Peygamber aleyhisselâmın hadîs-ieriflerde sabit yüzlerce mu'cizesi vardır. Hele Kur'ân-ı Kerîm'in mucize olduunu inkâr edenzavallılara ne diyelim. Böyle kimselerin kıldıkları namaz bounadır. Çünkü imansız amel mu'teberdeildir. nanmıyana zorla inandıramayız ki. 

SUAL: Yalan ne zaman caiz olur? CEVAP ki müslümanın, kadın ile erkein aralarının açılmasını önlemek için, malını korumak için,

müslümanın sırrının, aybının meydana çıkmaması için ve bunlar gibi haramları önlemek için yalan caizolur. Ölmemek için le yemee benzer. Bunların dıında yalan söylemek haramdır. 

SUAL: Kadınların hakları nelerdir? CEVAP Dinimiz kadına çok kıymet vermi, erkee de çok mes'uliyet yüklemitir. 

Kadın ev ilerini yapmaa mecbur deildir. Yapmazsa günaha girmez. Kocası, bunları zorlayaptıramaz. Hizmetçi tutup yaptırması lâzımdır. Müslüman kadınları, ev ilerini kocalarına teberru veihsan olarak yapıyorlar ve çok sevab kazanıyorlar. Erkek de hanımının mecbur olmayarak, bir ihsanolarak yaptıı bu hizmetlere karı, ona nafakasından fazla ihsanda bulunur. 

Kadın, ev içinde ve ev dıında çalımaa, para kazanmaa mecbur deildir. Evli ise kocası, evlideilse babası, kadına lâzım olan eyi getirmee mecburdur. Babası da yoksa yakın akrabalarıbakmaa mecburdur. Kimsesi olmayan kadına devletin yardım sandıı bakar. 

Dinimizde para kazanmada hayat müterek deildir. Erkek kadını tarlada, fabrikada, urada,burada çalıtırmaa zorlayamaz. Eer kadın isterse, kocası da razı olursa, yapabilecei münasipilerde çalıır. Fakat kazandıı kadının olur. Erkek ondan, rızasız olarak bir ey alamaz. Kadının kendiihtiyaçlarını kendisinin alması için zorlayamaz. Ya'ni para kazanıyorsun, kendi ihtiyacını kendin aldiyemez. 

Bir erkek, nafaka bırakmamısa, hanımından izinsiz hacca gitmesi haram olur. Nafakasını bıraksada izinsiz nafile hacca gidemez ve izinsiz sefere çıkamaz. Altını süs olarak kullanmak erkee haram,kadına caizdir.

 Hanımı zengin olsa bile, bunun nafakasını vermek kocasına farzdır. slâm dini kadını en yüksek dereceye çıkarmıtır. slâmiyyetin kadına verdii kıymeti, hiç bir din,

hiç bir düünce vermemitir. Ruslar, erkein kadınla bedenen eit olduunu ve erkein bütünhaklarına mâlik olduunu söylüyorlar. Bunun için de, zayıf yaratılıtaki kadına aır iler yaptırıyorlar.Demir fabrikalarında, yer altındaki maden kuyularında, ta ocaklarında, Sibirya'nın soukormanlarında, beton dökmekte, toprak kazmakta, insafsızca, boaz tokluuna, zorla çalıtırıyorlar.Hayatları zehir içinde sürünüp gidiyorlar. Fakat slâm dininde kadına kocası veya yakın akrabalarıbakmaa mecbur olduu için slâm kadını geçim derdinden, düüncesinden muaftır. Her ey onunayaına gelir. Fakat kadının, dininin esaslarını iyice örenmesi farzdır. Babasının veya kocasının ona

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 289/361

bu ilimleri öretmesi lâzımdır. Öretmezlerse büyük günaha girerler. O zaman kadının gidip dıarıdanörenmesi lâzım olur. (Riyâdun nasihin, Hidâye) 

SUAL: Bazı, daıtılan Hıristiyanlık broürlerinde deniliyorki: 1-  Bütün insanlar doutan günahkârdır. Allah günahkâr olan insanları kurtarmak için olu

sa'yı göndermi, o da günahlara fidye olmak üzere çarmıhta ölmütür. 2-  Ey sevgili dost, bütün insanlar gibi sen de günahkâr dodun. Günahtan tertemiz olmak

için hıristiyan itikadına sahip olacaksın. 3-  Üç tanrıya inanacaksın. Bunlar Baba Allah, oul Allah ve ruhul kudüstür. Üç birdir, birüçtür. Güne, ıık ve ısı nasıl üçten bir ise, baba, oul ve ruhül kudüs de hem bir hem üçtür.1x1x1=1 deil midir.? 

CEVAP l— nsanların doutan günahkâr olmaları mantıksız bir ey. Yeni doan bebek ne iledi de

günahı olsun? Müslümanlıkta her çocuun günahsız doduu bildirilmektedir. nsanları doutan günahkâr yapan kimdir? Elbette Allah diyecekler. nsanların günahını Allah'ın

afvetmesi için ne diye Hazret-i sa'yı gönderecek ve onların itikadına göre sa aleyhisselâm çarmıhtaölecek? Günahkâr insan, sa aleyhisselâmı öldürünce bir kat daha günaha girecei yerde, nasıloluyorsa insanların günahı afvoluyor? Madem sa aleyhisselâm çarmıha gerilince insanların günahıafvoluyor. Allah da merhametli olduuna göre, Hazret-i sa'yı bir daha gönderir, çarmıhta bir dahaölünce yeryüzündeki dinli dinsiz hepsinin günahı afvolur? O zaman hıristiyan misyonerler niye boaçalııyorlar ki? Papaslar niye günah çıkarıyorlar ki? Allahü teâlâ insanları afvetmesi için birisinin

öldürülmesi gibi insanlık dıı bir ey istemesi nasil mümkün olur? Sonra Allah günahları karılıksızafvetse kim ne diyebilir? Allah mülkünde istedii gibi tasarruf hakkına sahip deil midir? nsanları niçingünahkâr yaratsın. Sonra da onların günahı için Hazret-i Îsa'yı çarmıha gerdirsin? 

2-  Hıristiyan misyonerleri, günahtan kurtulmak için hıristiyan ya'ni gayrimüslim ol diyorlar. 3-  Üç tanrı inancı da çok tuhaftır. Bir Allah kâfi gelmiyor mu da, üç tanrıya ihtiyaç duyuyorlar ki?

Güne misali de mantıksızdır. Iık, ısı ile güne bir oluyormu. Günein daha baka vasıfları da vardır.Bir eyin, bir insanın ve Allah'ın sıfatları olur. Sıfatlar zat mı demektir? Sıfatı kadar Allah vardır denilirmi? Üç tane biri yanyana çarpıp yine bir elde ediyorlar. Ne diye yediyüztane biri yanyana çarpıp da birelde etmiyorlar ki? 

ncil adı verilen 600 kitaptan dört incil çıkardılar. Fakat bunu bire indiremediler. Dört tane biriyanyana koyun çarpılınca bir çıkar. te hıristiyanlıkta da bir kitap vardır diyebilecekler mi acaba?Birbirini tutmayan dört kitap... 

(zahul Meram...) Kitabının bildirdiine göre, Saul isimli filozof bir yahudi, dost görünerekhıristiyanların itikatlarını bozmu, aralarına fitne ve fesat sokmutur. Adını Pavlos olarak deitiriphıristiyan olduunu bildirmitir. (Hazret-i sa gökten tecelli etti. Size dininizi öretmek üzere benivazifeli kıldı) demitir. Herkese ayrı ayrı eyler söylediinden hıristiyanlıkta çeitli fırkalar meydanagelmitir. Kimine (sa Allahın olu) dedi. Bütün yiyecek ve içecekleri mubah kıldı. Daha önce sünnetolmak var iken, bunu da kaldırdı. Böylece hıristiyanlardan intikam aldı. 

Hıristiyanlık broürleri mantıktan ve ilmî olmaktan uzak olduu için pek tehlikeli sayılmazlar.Ancak (Sinek küçük ise de mide bulandırır) sözü gereince, câhil insanların kalbine bir üphe getirmeihtimali bulunabilir. Bu bakımdan bu konuya temas ettik. nsan vücudunu ve kâinatın yaratılıınıinceleyen Batılı fen adamları, Allah'ın varlıına ve birliine inanmılar. Çok kimse de müslümanolmakla ereflenmitir. Mehur bir söz vardır; (Hıristiyanlar âlim olunca hıristiyanlıktan, Müslüman larcâhil kalınca Müslümanlıktan çıkar). Bu söz çok dorudur. Hiçbir slâm âlimi Hıristiyan olmamıtır.Buna karılık Hıristiyan papasları bile müslüman olmutur. Bir misal verelim: Anselmo Turmeda isimlispanyol papası anlatıyor: slâmiyeti iyice tetkik ettikden sonra hak dinin Müslümanlık olduunainanarak Müslüman olmak için Tunus Beyi Ebul Abbas Ahmed'e geldim. (Peki Müslüman olun,Allah mübarek eylesin) dedi. Ben de (Efendim bir kimse, hele bir papas bir dini terkedinceonun hakkında çok dedikodu ederler. Bunun için Hıristiyanların ileri gelenleri benim hakkımdane söyleyecekler. Ondan sonra müslüman olayım) dedim. (Sen Abdullah ibni Selâmın teklifiniyaptın) dedi. Neymi diye sual edince öyle anlattı: 

Abdullah ibni Selâm yahudi âlimi idi. Müslüman olunca Abdullah ismini aldı. Abdullah ibni Selâm,(Ya Resûlallah) dedi, (Yahudi milleti iftiracıdır. Benim Müslüman olduumu duyunca akla gelmedikiftira ederler. Sen onların büyüklerini çaır. Ben bir yerde gizleneyim. Benim hakkımda ne derler, birsorutururmusunuz?) deyince, Peygamberimiz, yahudilerin ileri gelenlerini çaırdı. bni Selâmhakkında sordu: Hepsi bir aızdan (Hepimizin en âlimi ve en faziletlisidir. Babası da öyle idi) dediler.  

Peygamberimiz, (Bu faziletli âliminiz müslüman olsa, siz de olur musunuz? diye sordu. (Hââ oasla müslüman olmaz) dediler. O sırada bni Selâm içeri girip kelime-i ehâdet getirerek müslüman

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 290/361

olduunu ilân etti. Sonra dedi ki: (Ey yahudiler, gelin siz de îmân edin?) Yahudiler ona (Yalancısın.çimizde en câhil olu câhil sensin) dediler. bni Selâm yahudilerin iftiracı olduunu böylece isbat etti. 

Ebul Abbas, hıristiyan ileri gelenlerine beni göstererek sordu:  — Papas Anselmo hakkında ne dersiniz? Dediler ki:   — Dinimizin pek büyük bir âlimidir. Büyüklerimiz ilimde ondan daha yüksek derecede kimse

görmediklerini teslim ve tasdik etmilerdir.  —  Peki bu papas Müslüman olsa ne dersiniz?

 Mümkün mü bu asla müslüman olmaz. Ebul Abbas'ın iaretiyle yanlarına gelip ehâdet getirdim. O zaman hepsi birden dediler ki:  — Bu papasın Müslüman olması evlenme arzusudur. Bizde papas evlenmez. 

SUAL: Türbeyi tamir etmekte ve gelip gidenlerin namaz kılmaları için yanına ufak bir mescityapmakta mahzur var mı? 

CEVAP Türbeyi tamir etmekte ve gelip gidenlerin namaz kılmaları için yanına ufak bir mescit yapmakta

mahzur yoktur. (Kef-un Nur s.7) 

SUAL: eytan cennetten nasıl tard edildi? CEVAP eytanın Cennetten tard edilmesiyle ilgili çeitli rivayetler bulunmaktadır. blisin tard edildikten

sonra Cennete hile ile girdii, veya Cennetteki hayvanlardan birisinin ekline girdii yahut bir hayvanınazına saklanarak girdii, veyahut hiç girmeyip kapıdan konutuu, veya açıkça söylemeyip kalblerinevesvese verdii gibi çeitli rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetler îmân edilmesi lâzım olan bilgilerdendeildir. Biz müslümanlar, îmân edilmesi lâzım olan ve kıyamet günü azabdan kurtulmaa sebepolacak bilgileri örenmeliyiz ve îmânımızın bunlara uygun olmasına dikkat etmeliyiz. Bundan sonrayapılması emr olunan farzları ve sakınmamız lâzım olan haramları örenmemiz, ibâdetlerimizin veyaayıımızın bunlara uygun olmasına dikkat etmemiz lâzımdır. (eyhzâde haiyesi c.1/265) 

SUAL: iîliin beinci hak mezhep olduu, Sahabeye dil uzatmanın ve sünnetiküçümsemenin küfrü gerektirmedii söyleniyor. Bu hususta bize mu'teber kaynak gösterirmisiniz? 

CEVAP iîlik, bir mezhep deil, 72 dalâlet (sapık) fıkradan birisidir. Beinci mezheb diye bir ey yok.

Mevcut dört hak mezheb birbirlerini severler. Milleti parçalara bölmek isteyenlere aldanmamalıdır.

Sünneti yerine getirmemek küfrü gerektirmezse de, küçümsemek, alaya almak küfrü gerektirir.(Muhtasarı Tuhfe; Tahtâvi Dürr-ül-Muhtâr Haiyesi c.4,s.156) 

SUAL: Gazetenizde tavsiye edilen bütün kitaptan aldım. Hazineye kavutum. Hepsinin Ehl-isünnet âlimlerinden nakledildiini gördüm. Mısırlı, Suriyeli, Hindli ve dier memleketlerde sondevirde yetien yazarların kitapları da vardı bende. Onların, âyet-i kerime ve hadis-i eriflerekendi ahsî düüncelerine göre mâ'na verdiklerini gördüm. Hiç birisi, nazar boncuu kabilindenolsun, Ehl-i sünnet âlimlerini hüccet kabul etmemektedir ve onlardan delil getirmemektedir.Üstelik onları, o mübarek insanları tenkid bile etmektedirler. Ba'zan da birkaç slâm âlimininfarklı ictihadlannı bildirip (dorusu ununki) diyerek yine kendi fikirlerini ortaya sürmektedirler.Fakat sizin tavsiye ettiiniz Seâdet-i Ebediyye ve dier kitaplar, tamamen nakle dayanmaktadır.Bu kitapları hazırlayandan, daıtan ve tavsiye edenlerden Cenâb-ı Hak razı olsun. 

Bu kitaplarda okuduum her bilginin muhakkak doru olduuna kanaatim vardır. Ancakba'zılarını anlıyamıyorum. Meselâ (Dünyâ, müminlere cehennem, kâfirlere ise cennettir.) sözünü

anlıyamadım. Bakıyorum, buradaki kâfirler, çok huzursuzlar. Kimi huzur için içki içiyor, kimisikumar oynuyor, gittikçe huzurları bozuluyor. Dinine balı müslümanlar ise, hiç bir kötüalıkanlıkları bulunmadıı için gayet huzur içindedirler. Bu sözün açıklanmasını rica ediyorum. 

CEVAP Önce nakli esas alan Ehl-i sünnet kitabları ile mezhebsizlerin kitablarını bariz ekilde ayırmanızı,

ya'ni iin ehemmiyetine vukufiyetinizi, idrak kabiliyetinizi tebrik ederiz. Eer bütün müslümanlar sizinsahip olduunuz uura malik olsalar, Mısırlı veya baka yerli yabancı mezhebsizlere rabet kalmaz,hepsi silinmee mahkûm olur. 

Efendim, (dünyanın mü'minlere cehennem, kâfirlere ise cennet) sözü doru olduu gibi,mü'minlerin dünyada kâfirlerden daha huzurlu yaadıı da dorudur. Mü'mine dünyanın cehennemolması Cennete nisbetledir. Cennette müminler, gözlerin görmedii, kulakların duymadıı akla ve

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 291/361

hayale gelmeyen büyük ni'metlere kavuacaklardır. Hiç bir sıkıntı görmiyeceklerdir. Cennetin sonsuzni'metleri karısında, dünya hayatı, mü' minler için bir zindan, bir cehennem azabı gibi gelecektir.Kâfirler için Cehennem azabı o kadar iddetli olacaktır ki, dünyadaki en iddetli ikence bile onlar içinçok hafif gelecektir. Bunun için dünya, mü'min için cehennem, kâfirler için cennet denmitir. 

SUAL: Dinimizde âhıret kardelii diye bir ey var mıdır? CEVAP 

Dinimizde âhıret kardelii diye bir ey yoktur. Asr-ı Saadet'te, bir iki sene olmu ise de, sonrakalmadı. Âhırette birbirlerine efaat etmek için âhıret kardei olmanın dünya ilerine te'siri yoktur.Zaten mü'minler kardetir. Âhıret kardei olalım demekle bir ey deimez. 

SUAL: Tarihin tekerrür etmedii söyleniyordu. Fakat 6 Mayıs 1983 tarihli gazetenizdetarihin tekerrür ettiim yazdınız. zahı nasıldır? 

CEVAP Tarihin tekerrür ettii de olur, etmedii de olur. Yunanlılar, tekrar boylarının ölçüsünü almak üzere

harekete geçseler, bir tekerrür olmaz mı? Tarihin tekerrür etmemesi için kötü eylerden ibret almaklâzımdır. 

SUAL: Hayvanlarda nefs var mıdır? CEVAP Hayvanlarda, insanlardaki gibi nefs yokdur. Onlar ihtiyaçlarını sevki tabiileri [iç güdüleri] ile elde

ederler. SUAL: slâmiyyete aykırı, bozuk kitabları ne yapmalıdır? CEVAP slâmiyyete aykırı bozuk kitapları imha etmek en uygun yoldur. ahsen benim evinde de ba'zı

mezhepsizlerin kitapları bulunmakta idi. Ben de bunların hepsini imha ederek kurtuldum.  

SUAL: leri geciktirmek mahzurlu mu? CEVAP Bugünün iini yârına bırakmak en azından tembelliktir. Tembelliin ilâcı ise namazdır ve ilim

örenmekdir. Namazı doru kılan kimse, bütün kötülüklerden elini çeker. Eer hem namaz kılıyor, hemde kötülüklerden el çekemiyorsa, namazı doru kılamıyor demektir. Cemaatı kaçırmamalı. Bilhassayatsı ve sabah namazında camiye gitmelidir.

SUAL: Timur Han ile Sultan Bâyezid'i kötülemekte mahzur var mıdır? CEVAP Ba'zı tarihlerin Yıldırım Bâyezid ve Timur Han ile alâkalı yazılarında hatâ vardır. Yıldırım Bâyezid,

olu Süleyman Efendinin askerleri Timur Han tarafına geçince, malup ve esir oldu. Timur, kendisineçok ikramda bulundu. Sekiz ay sonra nefes darlıından vefat etti. Timur, Yıldırım'ın ölümünü iitince(Yazık oldu. Büyük bir mücahid kaybettik) dedi. Adil padiah idi. Zehir ile öldüünün aslı yoktur. 

Bursa'da (Câmi-i kebir)i yaptırmıtır. eyhülislâmın (Caminin yanında meyhane yok) dediininaslı yoktur. Vesikasız olarak ayia halinde yayılmıtır. Timur Han da, âlimleri seven bir hükümdardı.Çok medrese ve kütüphane yaptırmıtır. slâmiyete büyük hizmetleri olmutur. Yıldırım ile harb ettiiiçin ne Timur Hanı, ne de Sultan Bâyezid'i kötülemek doru deildir.

SUAL: Gazetenizi devamlı okuyorum, sizlerden en büyük istifadem tavsiyelerinize uyarakTam ilmihâl Seâdet-i Ebediyyeye kavumamdır. Bu mübarek eseri tanımadan önce bine yakınkitap okudum. Karanlık çıkmaz yollarda dolandım. hsân-ı ilâhi imdadıma yetiti. Hakikati

buldum elhamdülillah. Gazetenizi ve bu kıymetli eseri okumakla, Eshâb-ı kiramın tamamını sevmek icâb ettiiniörendim. Edille-i er'iyyenin dört olduunu, 72  sapık fırkanın bulunduunu, tek kurtulu fırkasının Ehl-i sünnet olduunu örendim. Hak olan dört mezhebi, farklı hükümlerinin rahmetolduunu örendim. Dine hizmet eden islâm âlimleriyle, dini sinsice yıkmaa çalıan âlimtaslaı mezhebsizleri örendim. 

Kendimi Eshâb-ı Kehfin kelbine benzetiyorum. Bilirsiniz, bir çoban, müslüman olanarkadaları ile zulümden kaçarken çobanın köpei de pelerine takılıyor. Arkadaları çobanadiyorlar ki: 

 —Köpek bizi yakalatabilir, eleverebilir. Bir ta at da gelmesin! Çoban özür dileyerek der ki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 292/361

 —Bu köpek bana yıllarca hizmet etti. Ben ona ta atamam, siz atın! Ben de slâm âlimlerinin yazıları bulunan gazetenizi yaymaa çalııyorum. nallah o

büyükler merhamet ederek kafamıza ta atmazlar. Belki bakalarına da ta attırmazlar. Mekr-iilâhiden korkarak sıkıntılarım artıyor, rahmet-i ilâhiyi umarak teselli buluyorum. Çocuklarımsınıfta kaldı. Hastam var. Sıkıntılarım için dua ve tavsiyelerinizi bekliyorum. Selâmlar.)  

CEVAP Mektûbât-ı Rabbani ile Seâdet-i Ebediyye, seâdeti dareyne vesiledir. Hazret-i Ömer "radiyallahü anh" buyuruyor ki: (Bana bir belâ gelince üç türlü sevinirim:

 l— Hayır ve errin Allahdan geldiine inanırım. Ben Allahı seviyorum. Onun gönderdii her eysevgilidir. (Üzülmek sevgideki samimiyeti, ihlâsı bozar.) 

2— Daha büyük bir belâ ile imtihan edilmediim için sevinirim. (Beterin beteri vardır. Hazret-iMuaviye "radiyallahü anh" ayaı kayıp düünce bacaı incinir. Hemen öyle dua eder. — Ayaımıkırmayan Rabbime hamd olsun. Yine bir velî, bir evin önünden geçerken; kadının birisi, farkınavarmadan velinin üstüne kül döker. Kadın özür dileyecekken u cevâbını verir: 

Özür dilemene lüzum yok. Kafama ate yasa, baıma ta düse yeridir. Sadece kül serptii içinAllahü teâlâya hamd ediyorum.) 

3— Allahü teâlâ, fâidesiz bo  ey göndermez. Sabr-ı cemîl gösterenlere, sıkıntılarına karılıkbüyük mükâfatlar ihsan eder. Her musibet, bir ni'met ve ganimettir. Dünya sıkıntıları ne kadar çok olsada geçicidir. Ahiret ni'metleri ise sonsuzdur. 

Allahü teâlânın gönderdii belâlar bir hediyedir. Büyüklere daha çok hediye gönderirler.Rabbimizin hediyesini sabr ve ükür ile kabul edenlere ne mutlu... 

SUAL: Bulua ermemi çocuklara annesi ve babası i gördürebilir mi? CEVAP Bulua ermi olsun veya olmasın, baba her zaman çocuklarına i gördürebilir. (Bey' ve irâ

Risalesi s. 34) 

SUAL: Gelmi ve gelecek bütün hâdiselerin levh-i mahfuz denilen bir levhada yazılıolduunu okuyoruz. Bunun izahı nasıl yapılabilir ki? Ya'ni levh-i mahfuza bu kadar bilgi nasılsımaktadır? 

CEVAP Levh-i mahfuzun mahiyeti hakkında açıkça bilgi mevcut deildir. Geçmi ve gelecek hadislerin

levh-i mahfuzda bulunması akla zıt deildir. Meselâ bir insanın beyninde, gezip gördüü her ey,okuduu ilimlerin bir kısmı veya hepsi mevcuttur. Hafızası kuvvetli olan, örendii, gördüü eyleridaha çok hatırlar. Hafızası zayıf olan ise daha az eyleri hatırlar. Ya'ni her insanın beyninde çeitli

bilgiler, ehirler, eyalar vardır. Bütün bunlar ufacık beyne nasıl sımıtır? Meselâ sübhanekeyi okudeseler okuruz. Sultan Ahmet Camisinin kaç minaresi vardır deseler söyleriz. Bütün bunları, teyp gibimuhafaza eden beyne nasıl sımaktadır? Bütün dünyayı gezsek, beyin, gördüklerinin resminihafızasını kuvvetli veya zayıf olduuna göre, resimlerini net ve silik çeker. Beyin, bu ileri görürken,levh-i mahfuzda geçmi ve gelecek eylerin yazılı olması aılacak bir ey deildir. Ya'ni beyne buvasıfları veren Allahü teâlâ, levh-i mahfuz için neler yapmaz ki? Allahü teâlâ için güç bir ey yoktur.Ancak bunu her insan idrak edemez. Elektrik kefedilmeden önce, tellerin içinden öyle bir kuvvetgeçiyor dense kim inanırdı ki? Peygamber aleyhisselâm, Mescid-i aksanın durumunu göz önünegelerek anlattıında kâfirler inanmamıtı. Televizyon kefedilmeden önce falanca ehirdeki insanlarınyaptıkları falanca ehirden görülür dense kim inanırdı ki? te böyle imkânsız gibi görünen çok eyvardır. Allahü teâlâ için hiç bir ey imkânsız deildir. 

Levh-i mahfuz, herkesin alın yazısının bulunduu yerdir. Herkesin alınyazısının ne olduu yaptııilerden anlaılır. Cennetlik olanlar, daima iyi ilerle megul olurlar, îmân, ibâdet ve hizmetleereflenmilerdir. Cehennemlik olanlar ise, cehaletlerinden dine dümanlık yaparlar, kötü ilerlemegul olurlar. Memleket ve millete faydaları olmaz. Demek ki insanların alın-yazıları yaptıklarıilerden anlaılmaktadır. Ömür boyu iyilik edenlerin cennete, Ömür boyu kötülük edenlerin deCehenneme gitmesi kuvvetle tahmin edilebilir. Tabiî istisnalar hariçtir. Nice yıllar iyilik edip de sonzamanlarında maazallah sapıtanlar olduu gibi, senelerce kötülük yapıp da sonunda hidayetekavuup, insanlıın iyilii için çalıanlar da bulunabilir. O halde yapılacak i, iyiler, iyiliklerini ölünceyekadar devam ettirmee çalımalı, kötüler de bir an önce kötülüklerinden vazgeçmee gayret etmelidir. 

SUAL: Allah isterse olur, istemezse olmaz demekte mahzur var mı?  CEVAP (Allah dilerse yaratır, dilerse yaratmaz) demek lâzımdır. Fakat (Allah isterse olur, istemezse

olmaz) sözünde mahzur yoktur, (Birgivî Vasıyyetnâmesi s.16) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 293/361

 SUAL: Satıcı, çocuun satın almak için izinli olup olmadıını bilmezse ne yapar? CEVAP Çocuun satın almak için izinli olup olmadıı, satanın çok zan ile anlamasına balıdır. (Bey' ve

irâ Risalesi s. 34) 

SUAL: Peygamberlerin ruhunu da mı Azrail aleyhisselâm almaktadır? 

CEVAP Evet. (Birgivî Vasiyyetnâmesi s.36). 

SUAL: Ruh nedir? Ölür mü? CEVAP Ruh, bedene hayatiyet veren ve mahiyeti bilinmeyen bir kuvvettir. nsanın ölmesi ruhun bedenden

ayrılması demektir. Ruh ölmez. Kıyamette hereyle beraber ruhlar da yok edilip tekrar yaratılacaktır. (Tefsîr-i

Beydâvi c.l,s.709,710; Mektûbât-ı Rabbani; Ahlâk-ı Alâî s.44) 

SUAL: Bir arkada (Falancaya selâm götür.) dedii zaman, (Ve aleyküm selâm) denince,(Selâm alındıı için götürmek lâzım deildir.) diyorlar. Selâmı götürmek lâzım mıdır? 

CEVAP Selâmı götürme ii kabul edilmi olduu için götürmek lâzımdır. (bni Âbidîn c.5, s.266) 

SUAL: Hasan El Benna itimada ayan birisi midir? CEVAP Hasan El Benna itimada ayan deildir. Mısırda birçok müslümanın öldürülmesine sebep olanların

baında gelmektedir. 

SUAL: Evlât, ana ve babasının mülkünü kullanabilir mi? CEVAP Bir kimsenin, babasının rızası olmadan, onun mülkünden bir ey alması caiz olmaz. Ancak umumî

izin vermise caiz olur. Ana ve babasının yanında kalan çocuk, memleketin âdetine göre, izin almı sayılacaından, ana ve babanın mülkünü kendisi kullanabildii gibi eve gelen misafirlere de ikramedebilir. Baba tra makinası, kalem gibi eyalarını (kullanma) demedikçe evlâdın bunları kullanmasıcaiz olur. (Mecelle 96. madde ve erhleri) 

SUAL: Tavsiye ettiiniz bütün kitapları aldım. Ancak Seâdet-i Ebediyye'nin Selamlamabahsinde (Dilencinin selâmına cevap vermek lâzım deildir.) ifadesi vardır. Selâmı almak farzolduuna göre, dilencinin selâmını almak neden caiz deildir? 

CEVAP Ezan okuyana ve vaaz edene de selâm verilmez. Bu demek, müezzine ve vaize selâm verilmez

demek deildir. Ezan okurken ve vaaz ederken verilmez demektir. Dilencinin, dilenirken elini açıpverdii selâmı almak lâzım deildir. (bni Âbidîn c.5,s.267) 

SUAL: Doup, sonra ölen çocuk mirasçı olur diyorlar. Nasıl mirasçı olur? CEVAP Çocuk dounca mirasçı olur. Ölünce, akrabaları, çocuun mirasını alır. (bni Âbidîn c.5) 

SUAL: Akıllı çocuk ne demektir? 

CEVAP Yedi yaındaki çocua akıllı çocuk denir. Yedi yaında demek, altı yaını bitirmi ve yedisindengün veya ay almı demektir. (bni Âbidîn c.5,s.236) 

SUAL: Tenkid ederek emr-i mâruf yapılır mı? CEVAP (Niçin namaz kılmıyorsun, niçin oruç tutmuyorsun?) diyerek münakaaya girmek doru deildir.

Sözünü dinleyeceklere îmânın ehemmiyeti anlatılır, îmânın alâmeti olan ibâdetlerden bahsedilir.Muhatabınıza bu sözler te'sir etmise mes'ele kalmaz. Te'sir etmezse unu yap, bunu yapma demekters te'sir edebilir. En uygunu da hiç kızmayan bir arkadala konuturmaktır. O da faideli kitabtır.

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 294/361

HLÂS A..nin yayınlarından herhangi bir kitabı okuması için vermek en isabetlisidir. (Tefsiri Beydâvî,Nahl Sûresi 125. âyet tefsiri). 

SUAL: Yaratılı gayemiz nedir? Bir insan yaratılı gayesi için zamanının ne kadarınıayırmalıdır? Ne kadar uyumak ne kadar geçiminin temini için çalımalıdır? 

CEVAP Bütün insanlar, Allahü teâlâya kulluk etmek için yaratılmıtır. Kulluk etmek ne demektir? Kul, kendi

vazifelerini bilemez. yiyi kötüden, hayrı serden, hakkı bâtıldan ayıramaz. Kul, Allahü teâlânın emirleriniyapıp, nehyettiklerinden kaçarsa, kulluk etmi olur. Allahü teâlâ, 24 saatimizin tamamını kulluketmemiz için ayırmamızı emrediyor. Rızık temini için çalımak, uyumak da kulluk vazifelerimizarasındadır. 

Bir insan, sabah namazına vaktinde kalkmak niyyetiyle yatıp uyursa, uykusu ibâdet olur, ya'nîkulluk vazifesini yapmı olur. Hadisi erifte, âlimin uykusunun ibâdet olduu bildirilmitir. 

Helâl rızık kazanmak ve kazandıını Allahü teâlânın emirlerine uygun olarak harcamak niyyetiylebir ite çalıan kimsenin çalıması ibâdet olur. Böylece günün ve gecenin tamamını yaratılı gayesiiçin, ya'ni kulluk için, ya'ni ibâdet için ayırmı olur. Demek ki insanın yaratılı gayesi, efendisine sâdıkbir köle gibi, Sahibini, Yaratanını hiç unutmayan, ona minnetle, sevgiyle balı, Onu gücendirmektenher an korkan kul olmaktır. Halikımıza teslim olarak kulluk vazifesini yapmaktır. (Kimyâ-i Se'âdets.811) 

SUAL: Rü'yâmda Peygamber aleyhisselâmı gördüm. Neye  alâmettir? Rü'yâyı herkese

anlatmak doru mu? Rü'yâ hakkında kâfi ma'hımat bekliyoruz. CEVAP ir'at'ül-slâm kitabında rü'yâ hakkındaki bilgileri yazıyorum. Rü'yâ cahillere anlatılmamalıdır. Görülen her rü'yâyı bakalarına söylemek doru deildir. Hadis-i

erifte buyuruldu ki: (Salih rü'yâ Allahü teâlâdandır. Kötü, bozuk rü'yâ eytandandır. Güzel rü'yâ gören, sevdii

kimseden bakasına anlatmasın. Beenmedii bir eyi rü'yâda görürse, üç kere (sol tarafınatükürerek eytanın errinden Allahü teâlâya sıınsın! Hiç kimseye söylemesin. O zaman rü'yâona asla zarar vermez.) 

Rü'yâyı sevdii sâlih kimseye, hiç yalan katmadan olduu gibi anlatmalıdır. Çünki, hadis-i eriftebuyuruldu ki: 

(Rüyada görmediini gördüm diye anlatmak en büyük iftiralardandır.) Kur'ân-ı kerîmde bildiriliyor. Bir kimse Yusuf aleyhisselâma bir rüya anlattı. Tâbirini sordu. Yusuf

aleyhisselâm, (Üç gün sonra hapisten çıkıp idam edilirsin) buyurdu ve buyurduu gibi oldu. Hazret-i Ömer "radıyallahü anh" buyurdu ki: (Bir arkadaınız rüyasını size anlatırsa, hayırdır inallah demelisiniz) Rüyayı iyiye, güzele tâbir etmelidir. Çünki hadis-i erifte (Rü'yâ tâbir edildii gibi çıkar.)

buyuruldu. Ba'zı âlimler, (bu hadis-i erif, enbiyânın ve evliyanın tâbir ettii rü'yâya aittir) demilerdir. Bir kimse Resûlullahı "sallallahü aleyhi ve sellem" rüyada iken bilinen vâsıfları ile görürse,

Peygamberimizi görmü demektir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (eytan benim eklime giremez.) Peygamberimizi mübarek ekli ile görmek büyük saadettir. Onu sakalsız veya kısa boylu olarak

deiik bir ekilde görmek, görenin dindeki eksik ve kusurlu olmasına iarettir. Bir kimse Resûlullahısıfatlarından baka ekilde meselâ beyaz sakallı görürse, eytani olmak ihtimali vardır. (ir'a-tül-islâm s.356) 

SUAL: Tavuktan kurban olur mu? Temel atılırken ve hasta iyi olunca büyük bir ahısgelince hayvan kesip etini fakirlere vermekte mahzur var mıdır? 

CEVAP Tavuktan kurban olmaz. Temel atılırken, hasta iyi olunca, hayvan kesip etini fakirlere vermek

günah deildir. Büyük bir ahıs gelince de hayvan kesip etini fakirlere yedirmekte mahzur yoktur.Bütün kurbanları Allah rızası için kesmelidir. (bni Âbidîn c.3,s.70, c.5,s,198) 

SUAL: Kahbe felek demek mahzurlu mudur? CEVAP Kahbe, kelimesini herhangi bir ey için kullanmak mahzurludur. Müslüman, argo kelimeleri,

uygunsuz sözleri söylememelidir. Her zaman, her yerde edebli olmalı, edeble konumalıdır. 

SUAL: Allahaısmarladık yerine eyvallah demekte mahzur var mıdır? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 295/361

CEVAP Eyvallah demek uygun deildir. 

SUAL: Rumî sene nedir? CEVAP Rumî sene adı verilen takvim, Roma mparatoru Jul Sezar adına düzenlenen takvim esasına

dayanır. Rumî sene 365 gündür. Hicrî sene ise 354 gündür. Bu yüzden Hicri sene 33 yılda Rumî

seneyi bir yıl geçer. Milâdî seneye göre, Rumî sene 584 yılında balamıtır. Hicrî sene ise 622 yılında balamıtır.Hicrî sene, Rumî seneden 38 sene kadar sonra baladıı halde, bir senedeki 11 gün kadarnoksanlıktan dolayı, bu gün Rumî sene 1397 iken Hicrî sene 1402 dir. Ya'ni Hicrî sene, Rumî seneden4-5 sene kadar ileri durumda olmutur. 

SUAL: Kameri takvime göre aylar niçin her sene aynı güne tesadüf etmemektedir? CEVAP Milâdî ve Rumî seneler, güne esasına göre kurulduundan, aylar her zaman belli mevsimlerde

gelmektedir. Hicri takvim ise, Ayın yörüngesi üzerinde dönüüne göre düzenlendiinden, aylar, hersene 10-11 gün önce gelerek bütün mevsimleri dolamaktadır. Aylar böyle dolaınca uzun-kısa vesıcak-souk günlere de rastlamaktadır. 

SUAL: Allah razı olsun ne demektir? 

CEVAP Allah razı olsun demek, bu halinden Allah razı olsun demek deildir. Allahü teâlâ, seni razı olacaıhale getirsin demektir. (Mektûbât-ı Rabbani) 

SUAL: Evlâtlık çocuk almakta mahzur var mıdır? CEVAP Çocuu emzirmekte annesi tercih edilir. Zaruret olmadıkça da annesi büyütür. Annesi ölmü,

küçük bebekleri bakıp büyütmek iyi olur. Bakasının çocuunu öz evlât olarak ilân etmek asla dorudeildir. (Tefsîr-i Kurtubî c.l4,s.H6) 

SUAL: Fen ilmi din ilminden ayrı mıdır? CEVAP Bütün aklî ilimler, ya'ni fen ilimleri ve tecrübeye dayanan ilimler ile naklî ilimler, din ilimleri

içindedir. Ya'ni fen, slâmî ilimlerin bir koludur. Fen dinden ayrılmaz. Namaz kılmak nasıl dinin emri ise,

modern harb vâsıtaları yapmak, tıb gibi ilimleri örenmek de dinin emridir. limleri tasnif ederkenancak, o zaman, slâmi ilimleri, aklî ve naklî ilimler diye ayrılır, îmân ve ibâdetle ilgili ilimler, nakledayanır. Fen ilimleri ile aykırılıı bahis konusu olamaz. Fen ilimleri ile cin veya melein varlııanlaılmıyorsa, (Cin ve melek yoktur, nakli ilimler yanlıtır.) denemez. Tersine, (Fen, cin ve meleinvarlıını anlamakta âciz kalmıtır.) demek lâzımdır. Bir zamanlar (Atom bölünemez) deniyordu.Tecrübede hatâya düülürse neticede elbet yanlı olur. Fen bilgileri tecrübe alanı içine girmez. Bubakımdan îmân bilgileri ile fen bilgileri mukayese kabul etmez. (Ma'rifetnâme s. 118; El-münkızüAniddalâl s.6) 

SUAL: Baba çocuklarına malını istedii gibi daıtabilir mi? CEVAP Bir baba, malını diledii gibi tasarruf etmee yetkilidir. stediine diledii gibi hediye edebilir. Salih

çocukları arasında ayırım yapması uygun olmaz. (Câmi'us-Sagîr; Hidâye; Rıyâd-un-nâsıhîn) 

SUAL: Bazı kamyonlarda "Hızlı yaa, genç öl" ifadesi yazılı. Bu ifade doru mudur? CEVAP Kamyonların arkalarında gördüünüz "Hızlı yaa genç öl" ifadesi, asla doru deildir. Sür'at

felâkettir. Acele eytandandır. 

SUAL: efaatle kurtulan günahkâr müslümanlar da efaat edebilirler mi? CEVAP Allahü teâlâ, onlara da efaat yetkisini verirse, onlar da efaat edebilirler. (Nuhbet-ül-le'âlî s. 126)

SUAL: Hazret-i Ömer'in kabri nerededir? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 296/361

CEVAP Hazret-i Ömer'in kabri, Medine'de Peygamber aleyhisselâmın kabr-i erîfı yanındadır. (Kısas-ı

Enbiyâ) 

SUAL: Âdem aleyhisselâm ne kadar yaamıtır? CEVAP Âdem aleyhisselâmın bin veya iki bin yıl yaadıına dair birkaç rivayet vardır. Kesinlikle yaı

bilinmiyor. (Altıparmak c.l,s.46; Kâmûs-ul â'lâm c.1,s.59) SUAL: Eshâb-ı kiramı çok sevmenin alâmeti nedir? CEVAP Eshâb-ı kiramı çok sevmenin alâmeti onlar gibi olmaktır. Onlar dine nasıl hizmet etmilerse öyle

hizmet etmektir. (Mektûbât-ı Rabbani c.l,M.80) 

SUAL: (Kabul olan dua, belâyı gelirken önler) sözü hadis-i erîf midir? CEVAP (Kabul olan dua, belâyı gelirken önler) sözü hadis-i eriftir. (Mektûbât-ı Rabbani c.3,M.47;

Tirmizî'den naklen) 

SUAL: Ba'zıları çene de sakal bırakıyor. Özellikle Su'udi Arabistanda. Niçin? CEVAP Vehhabiler, sakalı çenede bırakır. Sünnete uygun sakal bırakmazlar. 

SUAL: Kadınların cum'a günleri öle namazını evlerinde kılmaları için cemaatin camidençıkmalarını beklemeleri art mıdır? 

CEVAP Kadınların Cum'a günü, öleyi evlerinde kılabilmeleri için cemaatin camiden çıkmalarını

beklemeleri art deildir. Dier günlerde de böyledir. (bni Âbidîn c.1,s.542; Hidâye c.1, s.58). 

SUAL: Benim adım Muhlistir. Muhlis'in ihlâslı demek olduunu biliyorduk. Fakat arkadaınbirisi Mektûbât'tan (Muhlisler büyük tehlikededir) ifadesini gösterdi. hlâslı olan tehlikede olurmu? Benim ismim iyi deil midir? 

CEVAP Bildirdiiniz husus Mektûbât-ı Rabbanide öyledir:(Dine tam uyabilmek, ilim, amel ve ihlâsla olur. Her sözde, her ite, her harekette, kendiliinden

hâsıl olan ihlâs, muhlas olan kimseye nasip olur. Muhlisler, bu muammayı anlıyamaz. (Muhlisler,büyük tehlikededir.) buyuruldu.) 

Buradan anlaıldıına göre kendiliinden hâsıl olan ihlâs makbuldür. Zorlayarak ihlâs elde etmeeçalıanlar ihlâsa kavuamazsa elbette tehlikededir. ster zorlayarak, isterse kendiliinden hâsıl olanihlâs makbuldür. hlâsa kavuabilmek için bocalayan muhlisler, ihlâsa kendiliinden kavuan muhlislergibi olmaz. Muhlis ismi güzeldir. Bu isme lâyık olmaa çalımalıyız. (Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.38,59) 

SUAL: Ne kadar zamanda bir tırnak kesmeli ve fazla kılları tıra etmelidir? CEVAP Her hafta, saç, sakal ve bıyık tıra etmek, tırnak kesmek koltuk ve kasık temizlemek sünnetdir.

(bni Âbidîn c.5,s.274-275) 

SUAL: Ba'zıları benim ilediim günahlara bakma, benim kalbim temizdir, diyor. Kimisi de

bunlara sizin kalbiniz kararmı diyor. Kalbin kara ve temiz olmasının alâmetleri nedir? CEVAP Kalbi kararan kimse, Allah korkusu hatırına gelmedii için çekinmeden günah iler. bâdet

ediyorsa tadını duyamaz. Gördüklerinden ibret almaz. Okuyup örendiklerini anlıyamaz, kavrıyamaz.Kimde bunların tersi var ise kalbi temizdir. (Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.266) 

SUAL: nsanlar yaratılmadan önce Cennet ve Cehennem var mıydı? CEVAP Cennet ve Cehennem insanlardan önce yaratıldı. (erh-ı Mekâsid c.2,s.218) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 297/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 298/361

 SUAL: Allah mı, yoksa ellah mı diye telâffuz etmek lazımdır?  CEVAP Allah diye yazılır, ellah ile Allah arasında telâffuz edilir.  

SUAL: Organ nakli yaparken ölü acı duyar mı? CEVAP 

Ölü de acı duyar. Fakat dirinin acıya katlandıı gibi, ölü de iyi bir insana iyilik yapmaktan zevk alır. 

SUAL: Daha önceleri gazetenizde, bir insanın doru mudur, eri midir aratırmayakalkmanın doru olmadıı yazılmıtı. Kızımı evlendireceim kimsenin veya ortaklık yapacaımkimsenin iyi bir insan mıdır, kötü birisi midir diye aratırma yapmam uygun olur mu? 

CEVAP Sebebsiz bir kimseyi iyi midir, kötü müdür diye aratırmak doru olmaz. Fakat kızınızı

evlendirmek için veya bir kimseyle ortak i yapmak için bu kimselerin iyi birer insan olup olmadıınıaratırmak lâzımdır. (Berika s.1001; Hadîka, Gıybet bahsi; bni Âbidîn c.5,s.262,263) 

SUAL: Yabancı bir mecmuada okuduuma göre bilim adamları ipek ve altın üzerindearatırma yapmıtır. Erkeklerin altın eya kullanmasının ve ipek giymesinin mahzurunuaçıklamılardır. öyle ki, ipek, günete erkeklik için lüzumlu olan ıınları geçirmiyormu. Bubakımdan erkeklerin ipek elbise giymeleri uygun deilmi. Altın yüzük, altın bilezik gibi süs

eyaları  da erkeklie zararlı oluyormu. Eer, kadınlar gibi erkekler de 8-10 tane altın bileziktaksa, erkeklikleri dumura urayabilirmi. Dikkatimi çekti. Acaba bunların aslı olabilir mi diyesize sormaa karar verdim. 

CEVAP lim adamlarının aratırmalarının nasıl olduunu bilmiyoruz. Ancak, slâmiyette, bilindii gibi

erkeklere ipek ve altın yasaktır. Bunun birçok hikmeti olabilir. Bildirdiiniz husus, bu hikmetlerden birisiolabilir. Bugünkü tıp, domuz etinin bir çok mahzurlarını açıklamıtır. Açıklanan sebepler, ancak bir çokhikmetlerden birkaçıdır. Dinimizin yasak ettii eylerde muhakkak çeitli hikmetler vardır. Fenilerledikçe bu hikmetler birer birer meydana çıkabilir. Dinde yasak olan bir eyi, bilinen bir zararı  içindeil, haram olduu için yapmamak lâzımdır. 

SUAL: En iyi kazanç yolu hangisidir? Dinime zarar vermiyecek bir i tavsiye etmenizi vemesleklerin ehemmiyetini belirtmenizi rica ediyorum. 

CEVAP 

Kendinin ve çoluk çocuunun ihtiyaçlarını helâldan kazanmak, kimseye muhtaç kalmamak içinçalımak, Allah için harb etmek gibi sevabtır. Birçok ibâdetlerden daha üstündür. Bütün san'atlarınfarz-ı kifâye olduunu bildirerek bir san'ata yapıan ibâdet etmi olur. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: 

(Bir müslüman helâl kazanıp, kimseye muhtaç olmaz ve komularına, akrabasına yardımederse, kıyamet günü, ayın ondördü gibi parlak, nurlu olur.) 

(Helâl kazanmak için sıkıntı çekenlere Cennet vâcib olur.) (Doru tüccar, kıyamette, Peygamberlerle, sıddıklarla ve ehidlerle beraber olacaktır.) (Allahü teâlâ, san'at sahibi mü'mini sever.) (Helâl kazanç aramak, kadın erkek her müslümana farzdır.) (En helâl ey, san'at sahibinin kazandııdır.) (Ticâret yapınız! Rızkın onda dokuzu ticârettedir.) (Rızkınızı yerin derinliklerinde arayınız!) (nsanların yediklerinin en hayırlısı, iyisi, bilei ile kazanıp yediidir.) Lokman hakîm oluna nasihat verirken buyurdu ki: (Çalı, kazan! Çalımayıp herkese muhtaç

kalanların, dini ve aklı noksan olur, iyilik etmekten mahrum kalır ve herkesten hakaret görür.) Görüldüü gibi, müslümanlıkta, iyi niyyetle çalımak ibâdettir. Çalımayıp dilenmek haramdır.Günümüzde memurluk hizmeti, maaı her ne kadar az olsa da, maaı çok olan ba'zı ilerden dahaüstündür. (Kimyâ-i Se'âdet; hyâ-ul-ulûm, Helâl Kazanma bahsi) 

SUAL: Kaç yaına geldikden sonra kız ve erkek çocuun yatak odalarını birbirindenayırmak gerekir? 

CEVAP On yaına gelen kız ve erkek çocukların yatak odalarını birbirinden ve ana babalarından ayırmak

lâzımdır. (bni Âbidîn c.5,s.245) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 299/361

 SUAL: Yaı onsekiz olduu hâlde hâlâ akıl bali olmamı bir kimse, büyük insan

hükmünde midir? CEVAP Ya deil, âkil ve bali olmak mühimdir. (bni Âbidîn c.5,s.97) 

SUAL: Akıl bali olan bir çocuk, babasının verdii eylere mâlik midir? Ya'ni babasının

verdiklerini, hediyye edebilir mi, satabilir mi, sadaka verebilir mi? CEVAP Babasının verdii eylere mâlik olur. Babası bunları geri dahi alamaz. Çocuun bunları diledii

gibi harcamaa selâhiyeti vardır. (bni Âbidîn c.5,s.96; Mecelle, Madde: 846,861) 

SUAL: Helada cinnin tasallutundan nasıl korunmak icâp eder? CEVAP E'ûzü besmele ile girince halâs olur. Unutursa hela içinde sessizce okur. (Me'ârif-üs-sünen

c.1,s.76,77) 

SUAL: Cinnin varlıına inanmıyan sapık olur deniyor, doru mudur? CEVAP Cinnin varlıına inanmıyan kâfir olur. (erh-ı Mekâsid c.2,s.S4; bni Âbidîn c.3,s.292; Hadîka

c.1,s.321) 

SUAL: Çoluk çocuk bir tanıdıın evine gidiyoruz. Evin masrafına itirak edebilir miyiz? CEVAP Hediyye götürülür. Hediyyelemek suretiyle sevimek iyidir. Masraflarına itirak edebilir. 

SUAL: Çocuk, babasına hizmet etmee mecbur mudur? CEVAP Çocuun babasına hizmet etmesi vâcibdir. (Rıyâd-ün-nâsıhîn s.285) 

SUAL: Peygamber aleyhisselâma tâbi olmak ne demektir? CEVAP Ona tâbi olmak, ya'nî ona uymak, onun gittii yolda yürümekdir. Onun yolu, Kur'ân-ı kerîmin

gösterdii yoldur. Bu yola (Dîni islâm) denir. (Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.163,165,266) 

SUAL: Peygamberler günah iler mi, zelle nedir? CEVAP Peygamberler, doudan ma'sûmdurlar. Büyük veya küçük günâh ilemezler. Peygamberlerden

"aleyhisselâm" zelle sâdır olabilir. Zelle, küçük günah demek deildir. Birkaç doru içinde en doruyubulamamak demekdir. (Nuh-bet-ül-le'âlî s.62,62,64) 

SUAL: Peygamber kime denir? CEVAP Allaha teâlâ, kullarına merhamet ederek, doru yolunu bildirmek için gönderdii habercilere

Peygamber denir. (erh-ı Mekâsid c.2,s.173; El-kavl-ül-fasl s.28) 

SUAL: Muhammed aleyhisselâma tâbi olmanın derecesi nedir? CEVAP Cenâb-ı Hak, Muhammed aleyhisselâma tâbi' olmaı, ona uymaı çok sever. Ona uymanın ufak

bir zerresi, bütün dünyâ lezzetlerinden ve bütün âhıret ni'metlerinden daha üstündür. Hakîkî üstünlükonun sünnet-i seniyyesine tâbi' olmakdır ve insanlık erefi ve meziyeti, onun yoluna uymakdır.(Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.25,70,74,78,163,165) 

SUAL: Peygamber aleyhisselâma nasıl uyulur? CEVAP Ona uymak için, önce Ehl-i sünnet vel-cemâ'at mezhebine göre îmân etmek, sonra dört hak

mezhebden birisinin bildirdii ekilde müslimanlıı iyice örenmek, sonra farzları eda edipharamlardan kaçınmak,dahâ sonra, sünnetleri yapıp mekruhlardan kaçınmak lâzımdır. Bunlardan

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 300/361

sonra mubahlarda da Muhammed aleyhisselâma uymaa çalımalıdır. (Mektûbât-ı Rabbânî c.1,M.163,165)

SUAL: Birisine selâm götürmei kabul edenin o selâmı götürmesi gerekir mi? Selâmgötürmei kabul etmemise götürmesinde mahzur var mıdır? 

CEVAP Birisine selâm götürmei kabul edenin bu selâmı götürmesi farzdır. Çünki, üzerine emânetdir.

Götürmei kabul etmemise,(Vedi'a)

olur. Vedi'ayı götürmek ise farz deildir. Götürmesinde mahzuryokdur. Vedî'a, güvenilen kimseye saklamak için verilen maldır. (bni Âbidîn c.5,s.266)

SUAL: (Benden u kimseye selâm söyle), denildiinde, (nallah söylerim) diye cevâbverilirse, götürmek gerekir mi?

CEVAP Selâm götürmek kabul edilmi olacaı için götürülmesi gerekir. (bni Âbidîn c.5,s.266)

SUAL: Selâm verirken eilmek caiz midir?CEVAP Günâhdır. Yalnız el ile selâm vermek de günâhdır. Zaruret olursa caizdir (El-ibdâ' s.362) 

SUAL: (Ameller niyyetlere göre iyi veya kötü olur) Hadîs-i erifinden maksat nedir? CEVAP 

Âlimlerimizin bildirdiine göre, bu hadîs-i erif, tâ'atlara ve mubahlara niyyete göre sevâbverileceini göstermekdedir. Günâhlar, niyyetsiz veya iyi niyyetle de ilense günâh olmakdan çıkmaz.(bni Âbidîn c.1,s.72; Uyûn-ül-besâir 1. kaide) 

SUAL: Mubahlar, niyyete göre sevâb veya günâh olur mu?CEVAP Mubahlar, iyi niyyet ile güzel düünceler ile yapılınca insan sevâb kazanır. Kötü niyyetlerle

yapılırsa veya bunlar yapmak, bir farzı vaktinde eda etmee mâni olursa günâh olur. (Uyûn-ül-besâir1. kaide; Mektûbât-ı Rabbani; Usûl-ü Serahsi c.1,s.l5) 

SUAL: Dine hizmet için hayır ve hasenatta bulunuyorum. Allah için yapmaa niyetediyorum. Niyet etmesem de bu yaptıım hizmetlerden sevâb alır mıyım? 

CEVAP Bir kimse, taat yaparken Allah için yaptıını bilse de, bilmese de kabul olur. Ya'ni taatlar niyetsiz

veya Allah için niyetle yapılınca sevâb hâsıl olur. Yaptıınız hizmetler için niyet etmek daha iyidir.(Uyûn-ül-besâir c.1,s.23; bni Âbidîn c.1,s.72) 

SUAL: Çocuklarımız, bulû çaına girince önce neleri öretmelidir?CEVAP Henüz çocuk bulûa ermeden Allahü teâlânın sıfatlarını bildirmelidir. Ondan sonra dier lüzumlu

din bilgilerini öretmelidir. Çocuk bulûa erince, hâlâ îmân edilecekleri bilmiyorsa, inanmıyorsa,kelime-i tevhidi söylese de müslüman sayılmaz. (Amentü)'de bulunan altı eye inanan, Allahü teâlâmnemir ve yasaklarını kabul ettim diyen kimse müslümandır. 

Her müslüman, çocuklarına (Amentü)'yü ezberletmeli, ma'nâsını öretmelidir. Çocuk, bu altı eyiörenmez ve inandıını söyiemezse bali olduu zaman müslüman deildir. Çocuklara lüzumlu dinîbilgileri öretmeyi ihmal etmemelidir. Çoluk çocuuna îmânı islâmı öretmiyen ana-babalar, onlarındinden uzaklamasına sebep olmu olurlar ve âhırette bunun azabını çekerler. (bni Âbidîn c.2,s.397) 

SUAL: Emrim altındakileri terbiye etmek veya i yaptırmak için azarlayıp dövmemdemahzur var mıdır? 

CEVAP Baba olunu, hoca talabesini terbiye etmek için el ile hafifçe vurabilir. Yumruk ile ve sopa ile

vuramaz. Evlâd ve talebeyi dövmeyip izinsizlik veya sıra harici hizmet cezası vermelidir. (bni Âbidînc.5,s.276) 

SUAL: Hoca talebesini, usta çıraını, kendi hususî ilerinde çalıtırması caiz midir? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 301/361

Bali iseler, gönül rızâsı ile çalıtırmaları caizdir. Bali deil iseler, velîsinin izni ile çalıtırabilirler.(Hadîka dil âfetlerinin 20.cisi) 

SUAL: Öretmenlik yapıyorum. Çocuklar okulun camını kırınca evlerinden para getiripödüyorlar. Bu paraları anne ve babalarından cam parası olarak aldıklarını kabul etmemiz lâzımmıdır? 

CEVAP 

Mümeyyiz çocuun sözüne inanılır. Bu bakımdan mahzuru yoktur. (bni Âbidîn c.5,s.91) SUAL: Çocuuma sünnet düününde çeitli hediyeler getirildi. Ba' zıları yenecek maddeleri

idi. Bunları yememizde mahzur var mıdır? CEVAP Çocua gelen hediyeyi, çocua zaruri lâzım deilse, anası, babası yiyebilir ve birine yedirebilir.

(Ebâh ve ha îyesî)

SUAL: Büyük çocuumun kazaı, ona olmayınca küçük çocuuma giydirmek istiyorum.Fakat büyük çocuum razı olmuyor. Rızasız onun elbiselerini küçük çocuuma vermemdemahzur var mıdır?

CEVAP Baba veya anne, kendi mülkü olan kazak veya elbiseyi, diledii çocuuna verebilir. Büyük çocuu

da üzmemek için (Sana daha iyisini alacaız) diyerek gönlünü almalıdır. 

SUAL: Bülua ermemi bir çocuk, mubah olan yerden su alıp getirse, anası ve babasızengin iseler bu suyu içmemelerinin sebebi nedir? 

CEVAP Çocuk, mubah ulan yerden suyu kendiliinden doldurursa kendi mülkü oIur. Mülkünü hediye

edebilmesi veya satabilmesi için âkil bali olması lâzımdır.Eer çocuu anası, babası veya hocasıgönderip mübah olan yerden su alıp getirmesini emrederlerse çocuk bunların vekili olarak alıp getirdiisu kendisinin deil, ana, baba veya hocasının mülkü olur. Bu suyu içmelerinde mahzur olmaz. Ana-baba muhtaç iseler çocuun mülkü olan eyi kullanabilirler, yiyip içebilirler. izni olmadan bir iegöndermemelidir. Çocuk severek de yapsa kul hakkı tahakkuk eder. Âkil bali olan çocuga veya bütüninsanlara ücretsiz i yaptırmak da harâmdır. Kendisi yardım etmek için gelirse, ben de yardım edebilirmiyim derse ona i vermekte mahzur yoktur. (Hadîka, el âfetlerinin 20.si) 

SUAL: Komumuzun çocuuna babasının veya velisinin haberi olmadan bir eyler

aldırıyor, i yaptırıyoruz. Hakkı geçer mı? CEVAP Velisinden habersiz çocua i yaptırınca ücretini ödemek lazımdır. Meselâ, iki ekmek aldırmak

için gönderilmise eline bir rniktar para vermelidir. Verîlmezse hakkı geçer. gocuun hakkımı helâlettim demesiyle de haktan kurtulunmaz. (Hadîka, el âfetlerinin 20.si) 

SUAL: Rü'yâda Resûlullah Efendimizi gören kimsenin Cennetlik olduu söyleniyor, dorumudur? 

CEVAP Peygamberimizi hayatta iken bilinen vâsıfları ile görmek büyük saadettir. Deiik ekilde görmek

ise, görenin dinde kusurlu olmasına iarettir. Peygamberimizin mübarek ekli ile gören kimse, o hâlinison nefesine kadar muhafaza ederse, Cennetlik demektir. Peygamber Efendimizi hayatta iken görennîüslümanlara sahabî denir. Her ahabı de Cennetliktir. Sahabî iken bu erefi kaybedenler Cennetegitmekten mahrum olurlar. Îmânı muhafaza etmee gayret etmelidir. Bunun için de Allahü teâlânın

yasak ettii eylerden kaçıp, emirlerini yapmaa çalımalıdır. 

SUAL: Rü'yâda Peygamberimizi gören, hakikaten onu görmü oluyor mu? CEVAP Hayattaki bilinen vasıfları ile görmü ise hakikaten görmü demektir. Çünkü Hadis-i erifte,

(eytan benim eklime giremez.) buyurulmutur. (Mektûbât-ı Rabbânî c.1,M.273) 

SUAL: Peygamberimizi rü'yâda görmek için ne yapmak lâzımdır? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 302/361

Bir kimse, Peygamber aleyhisselâmı rü'yâda görmek için ne yapması gerektiini bir âlime sorar.Âlim de, yataa girerken bir avuç tuza besmele okuyarak yiyip öylece yatmasını söyler. O ahıs dabildirileni yapar. Sabah olunca âlime giderek Peygamber aleyhisselâmı rü'yâda görmediini söyler.Âlim rü'yâda ne gördüünü sorar. O ahıs sabaha kadar su aradıını, ne kadar su içse dekanmadıını söyler. Âlim buyurur ki: (te Peygamber aleyhisselâmı görmek için susamak ve onunsevgisiyle yanıp tutumak lâzımdır. Peygamberimizi seven muhakkak görür.) 

Peygamber aleyhisselâmı rü'yâda görmek için düzgün bir itikada sahip olmak, haramlardan kaçıpfarzları ve sünnetleri yapmak ve Peygamber aleyhisselâma çok salevat getirmek lâzımdır.

 Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Cum'a gecesi iki rek'at namaz kılıp, her rek'atinde bir Fatihadan sonra bir Âyetel-kürsî,

onbe ihlâs okuyup selâm verdikten sonra bana bin salevat okuyan öbür Cum'aya varmadanbeni rü'yâda görür.) 

Cum'a gecesi Kurey sûresini bin defa okuyup, abdestli yatan kimsenin Resûlullahı rü'yâdagörecei ve arzularına kavuacaı bildirilmitir. (Mektûbât-ı Rabbânî c.1,M.273; ir'a-tül-islâms.355) 

SUAL: Eskiden büyükleri rü'yâda görüyor, seviniyordum. imdi göremiyorum. Acabasebebi ne olabilir?

CEVAP Mübtedi olanları, büyüklerin yoluna ilk girenleri, tatlı rü'yalarla balarlar. Balar salanınca, böyle

rü'yâlara lüzum kalmaz. Rüya ve hülyadan kurtulup, uyanık iken onları sevenlere, onların kitâblarını

çok okuyup balananlara müjdeler olsun. (Mektûbât-ı Rabbânî c.2,M.58) SUAL: Babana selâm söyle diyorlar. Ben de inallah diyorum. Bu selâmı götürmem lâzım

mıdır? nallah ne demektir? CEVAP naallah deyince de selâmı götürmek lâzımdır. Çünkü inaallah demek, (Allahü teâlâ müsaade

ederse) demektir. Allahü teâlâ müsaade ettii halde selâm götürülmezse günah olur. Bir mani çıkıpgötürülemezse, mani kalkınca götürmee çalımalıdır (bni Âbidîn c.5,s.266) 

SUAL: Bir arkada (Falancaya selâm götür.) dedii zaman, (Ve aleyküm selâm) denince,(Selâm alındıı için götürmek lâzım deildir.) diyorlar. Selâmı götürmek lâzım mıdır? 

CEVAP Selâmı götürme ii kabul edilmi olduu için götürmek lâzımdır. (bni Âbidîn c.5,s.266) 

SUAL: Örendiimize göre selâmda sıra, büyük küçüe, baba oluna, hoca talebesineselâm verir. Hocamızın evine girsek selâm vermiyecek miyiz? 

CEVAP Talebe, hocasına selâm verebilir. (bni Âbidîn c.5,s.265) 

SUAL: Param olsaydı u hayrı yapardım diye niyyet eden kimseye sevab verilir mi? CEVAP Niyyetin hâlislii nisbetinde sevab hâsıl olur. Fakat bizzat o hayrı yaptırmanın sevabı daha çoktur.

Samimi olarak niyyet ederse sevab kazanır. Sevab kazanmak için niyyet ederse sevab kazanmaz.(Ebâh ve erhi; bni Âbidîn c.l,s.72) 

SUAL: (Altın saatimi kaybedince, bulursam bir fakire iki bin lira vereceim, dedim. Saatimibuldum. Üniversitede okuyan bir aa beyim, bir de ablam var. Onlar fakir olabilir mi? Parayıonlara versem olur mu?) 

CEVAP htiyâcından fazla nisab miktarı malı olan zengin demektir. Ya'ni ihtiyâcından ve borçlarından

baka 96 gram altını veya bu deerde malı bulunan kimse zengin demektir. htiyâcından baka bukadar malı yoksa fakir sayılır. Aabeyiniz bu durumda ise iki bin lirayı ona verebilirsiniz. (Hidâyec.l,s.80) 

SUAL: Tanıdıımız her kimseye, kim olursa olsun, selâm verip selâmını almakta, tebessümve iltifat etmekte mahzur var mıdır? 

CEVAP Bu devirde selâm verip almakta mahzur yoktur. (htiyar c.4,s.214; Riyâd-un-nâsihîn s.235) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 303/361

 SUAL: Ba'zan selâm verdiim ahıs duymuyor. Ne yapmam lâzımdır? CEVAP Selâmı kendiniz alırsınız. (htiyar c.4,s.214) 

SUAL: Aynı anda ikimiz de selâm verirsek ne yapmamız lâzımdır? CEVAP 

ki taraf da selâmları almalıdır. (htiyar c.4,s.214) 

SUAL: "unu yapanın ibâdetleri kabul olmaz". "öyle yapmak sahihtir" gibi ifadelerkullanılıyor. Buralarda geçen "Sahih" ne demektir, kabul olmazdan maksat nedir? 

CEVAP Din ilimleri unutulmaa baladıı için bu ifadeleri çok kimseler bilmemektedir. Bu mühim mes'eleyi

mu'teber kitablardan alarak açıklayalım: Bir ibâdetin sahih olması baka, kabul olması bakadır. bâdetlerin sahih olması için kendilerine

mahsus artları vardır. Bunlardan birisi noksan olursa o ibâdet sahih olmaz. Ya'ni o ibâdet yapılmamı demektir. bâdeti sahih olmayan kimse, o ibâdetin cezasından, azabından kurtulamaz. Sahih olup dakabul olmayan ibâdet için azap yapılmaz ise de, o ibâdetin sevabına kavuamaz. 

Bir ibâdetin kaibul olması için önce sahih olması, sonra da, ilim ile, niyyet ile, ihlâs ile yapılması vekul hakkından kurtularak eda olunması lâzımdır. Bir kimsenin çok güzel ve sahih bir ameli olsa, eerüzerinde azıcık bir kul borcu varsa, o borcunu ödemedikçe Cennete giremez. 

tikadda ve amelde bid'at sahibi olan kimsenin hiç bir ibâdeti kabul olmaz. Ya'ni artlarına uygunyaptıı için, ya'ni sahih olduu için, borçtan ve azabtan kurtulsa da hiç sevap kazanamaz, îmânıolmayan kimsenin yaptıı ibâdetler sahih de olmaz, kabul de olmaz. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Üzerindeki cilbabı, ya'ni elbisesi haramdan gelmi olan adamın namazları kabul olmaz.) Bir ibâdetin sahih olması için bütün artlarına riayet etmek lâzımdır. Sahih olan bir ibâdetin kabul

olması için de artları vardır. hlâsla ya'ni yalnız Allah rızası için yapılması ve kul hakkınınbulunmaması gibi. Farz kazası olan kimse, artlarına uyarak, ya'ni ihlâsla, niyyetle, ilim ile bir nafilenamaz kılsa, çok güzel kılınan bu namaz sahih olduu halde kabul olmaz. Çünkü farz kazası olannafile kılamaz. 

Abdest alan kimse, ayaını yıkamasa veya baına mesh etmese veya kolunu yıkamasa veyayüzünü yıkamasa, abdesti sahih olmaz. Namaz kılan kimse de namaz içindeki farzlardan birini terkederse namazı sahih olmaz. Her ibâdet de böyledir. artlarına uyulmazsa o ibâdet sahih olmaz.(Hadîka c.1.,s.139; Mektûbât-ı Rabbani c.2,M.66,87; Fütûh-ül-gayb Haiyesi s.48; Fetâvâ-iHindiyye c.3,s.3; bni Âbidîn c.4,s.4) 

SUAL: Nasihat Nedir? CEVAP Hasedin zıddı (Nasihat) etmektir. Allahü teâlânın bir kimseye verdii ni'metin onda kalarak dinine

ve dünyasına faideli olmasını istemek demektir. Nasihat etmek bütün müslümanlara vâcibdir.  Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Dinin temeli nasihattir.) (Hayra sebeb olana, bunu yapanın ecri kadar sevab verilir.) (Müslümanlara yardım etmiyen, onların iyilikleri ve rahat ları için çalımayan ve

Müslümanlara nasîhat etmiyen onlardan deildir.) Nasihatin zıddı olan hased, çok kötü bir huydur. slâm âlimleri buyuruyor ki: (Üç kimsenin duası kabul olmaz: Haram yiyenin, gıybet ve hased edenin.) (Hased etmiyenin zihni açık olur. Hased sinirleri bozar, ömrün azalmasına sebeb olur.) (Hased eden iflah olmaz.) 

Görüldüü gibi, nasîhat ne kadar iyi ise, onun zıddı olan hased de o kadar kötüdür. (Rıyâd-un-nâsıhîn s.239; Berîka Hased bahsi) 

SUAL: ("Kii sevdiiyle beraberdir." Hadis-i erifinin açıklaması nasıldır?) CEVAP Hadis-i erifleri, hadis kitaplarından deil, slâm âlimlerinin kitaplarından örenmek lâzımdır.

Hadis kitaplarındaki hadis-i erifleri anlamamız zordur. Bu hadis-i erifi slâm âlimleri öyleaçıklamaktadır: 

Bir kimse, dünyada kimi seviyor, kiminle aynı itikadda ise, âhırette de o kimselerle beraberolacaktır. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 304/361

Bir kimse, bir münafıı iyi bir insan zannederek severse, âhırette bu münafıkla beraberolmayacaktır. Aksine, bir kâfir, bir müslümanı sevse, âhırette onunla beraber olmayacaktır.  

Bir kimse, iyi insanlarla gezdii ve onları sevdii halde, sonunda onlardan ayrılarak îmânsızgöçerse, o iyi kimselerle beraber olamaz. Aksine, bir kimse, kötü insanlarda düüp kalktıı haldesonunda piman olup tevbe ederek iyi bir insan olarak âhırete intikal ederse, o eski sevdikleriyleberaber olmayacaktır. Demek ki, bir kimse, hayatının son anına kadar iyileri sevmi, onların itikadlarıgibi itikad etmise, âhırette bu kimselerle birlikte olacaktır. Bir kimse de, dünyada kötüleri sevmi,kötülerle düüp kalkmı, onlarla birlikte kötülük ilemise, âhırette de onlarla beraber olacaktır.

 (Kiinin dini, arkadaının dini gibidir. O halde kiminle dostluk yaptıınıza dikkat ediniz!)Hadis-i erifi mucibince, iyi insan ları sevmeli, onlara imrenmeli, onlar gibi yaamalı, onlarınsevdiklerini sevmeli, onların sevmediklerini sevmemeli, kısacası onlarla bu dünyada beraber olmalı ki,âhırette de beraber olunabilsin! 

nsanları felâkete sürükleyen kötü arkadalardır. Bu kötü arkadalar vasıtasiyle Allah saklasınbütün faziletlerden sıyrılabiliriz. O halde kimlerle arkadalık ettiimize dikkat etmeliyiz! (Mektûbât-ıRabbani c.1,M. 156,174,203,281,287)

SUAL: Kur'an-ı Kerimde bir çok azab âyeti vardır. Cehennemden bahseden âyetlerisayamadım. Allahü teâlâ, (Rahmetim gazabımı geçti) buyurduu halde azab âyetlerinin çokolmasının hikmeti nedir? (Emrimi tutmayanlara azabım iddetlidir) eklinde bir kerre yazılmayıpda defalarca tekrar edilmesinin hikmeti nedir ki?

CEVAP 

Biz âyetlerin hikmetini bilemeyiz. Bu hikmetleri çok az âlim bilebilir. Bildirildiine göre, azabâyetlerinin çok oluu, sık sık tekrar edilii, Allahü teâlânın rahmetinin bol, efkatinin çok olduunugöstermektedir. Bir anne, bir baba çocuklarına tehlike gelmemesi için (Aman olum uraya gitme,aman kızım u kimseyle konuma, aman u iyi yapma) gibi sık sık tenbih etmesi, çocuklarını çoksevdiklerindendir. Onların bir tehlikeye maruz kalmamaları içindir. te bunun gibi, Allahü teâlâkullarına karı bir annenin evlâdına olan efkatinden çok daha efkatli olduundan, onların azabaduçar olmamaları için sık sık ikâz etmektedir. Hââ, gazabı rahmetinden çok olsaydı, bir defa bildirir,tekrar etmezdi. Allahü teâlâ, (Kulumun beni zannettii gibiyim) buyurmaktadır. O halde genç ikenAllahü teâlânın gazabından korkarak haramlardan sakınmaa ve ibâdetleri yapmaa çalımalı, sonanlarda ise, rahmetinin bol olduuna inanmalıdır. 

SUAL: Bal tefsiri mu'teber midir?CEVAP Bal tefsiri mu'teberdir. Türkçe, tercümelerinde ba'zı hatalar ile asılsız ilâveler vardır.

SUAL: Salevat getirirken eli göse koymakda mahzur var mıdır? CEVAP Mahzur yokdur. 

SUAL: Bir gazete, yabancı bir yazar tarafından yazılan ve tercüme edilen bir romandaimamların, vaizlerin, müftülerin peygamberin varisleri olduu, onlara hakaretin dine hakaretsayılacaı bildirilmektedir. Ayrıca  papaslara verilen salâhiyet gibi müslümanlıkta dingörevlilerine salâhiyet verildii anlatılmaktadır. Dinimizde din adamının yeri nedir? 

CEVAP Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Biliniz ki, din adamlarının kötüsü, kötülerin en kötüsüdür. Din adamlarının en iyisi de,

iyilerin en iyisidir.) (Alimler, peygamberlerin vârisleridir.) Bu hadis-i eriflerden anlaılıyor ki, hakikî islâm âlimi, fen ve din bilgilerinin zirvesinde olup ictihad

etme kudretine haiz, uzun seneler içinde yetien pek kıymetli zattır. Böyle bir din adamı peygamberinvârisidir. Bunlara dil uzatmak dine, peygambere dil uzatmak demektir. Bununla beraber islâmiyette dinadamı ne kadar büyük olursa olsun, papaslar gibi günah çıkarması söz konusu olamaz. slâmiyetteböyle bir müessese yoktur. Günümüzde ictihad kudretine haiz imâm, vaiz ve müftü yoktur. Kötü bir dinadamının kötülüünü söylemek, dine hakaret deil, bilâkis dine hizmettir. Yabancı yazar, yukarıdakihadis-i eriften her din adamının peygambere vâris olduunu zannetmitir. Dini yıkmaa çalıan,bölücülük yapan din adamı,yukarıda bildirilen hadis-i erife göre, kötülerin en kötüsüdür. Bu bakımdanher romanı okumak doru deildir. (Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.52; Dârimî; Müsned c.1,s,196) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 305/361

SUAL: Eskiden bugünkü gibi imkânlar yok idi. Asyadan Amerikaya insanlar nasıl geçmi olabilir? 

CEVAP Nuh "Aleyhisselâm" zamanında, tufandan kurtulan insanlar zamanla çoalarak, Amerikaya kadar

yeryüzüne yayıldılar. Bu yayılma hem karadan, hem de büyük gemilerle denizden olmudu. Bir çok fenbilginleri eskiden Asyadan Amerikaya kadar kara parçalarının olduunu söylemekdedir. 

SUAL: Mektûbât-ı Rabbâni'yi Kur'ân-ı kerim ve hadis-i eriflerden sonra en kıymetli kitabolarak biliyorduk. Fakat HLAS A..yayınlarından olan bir kitabta ei olmayan üç kitabtanbahsediliyor. Bunlar Kur'ân, Hadis ve Mesnevi deniyor. Dorusu nasıldır? 

CEVAP Mektûbât-i Rabbani, hadis kitablarına dahildir. Mektûbât'ın efdaliyeti mehur olduu için, Mesnevi

Mektûbat' tan sonra en kıymetli kitab demektir. Evliyalık yolunun kemâlâtını bildiren kitâbların enüstünü (Mesnevi)dir. Evliyalık ve nübüvvet yollarının kemâlâtını ve inceliklerini bildirmekte ise, mâm-ıRabbânî'nin (Mektûbât)ının ei yokdur. 

SUAL: Mürid-i  kâmiller, müridlerinin hepsinin bütün düüncelerini, hâllerini, iyilik vekötülüklerini nasıl anlarlar? 

CEVAP Üç ekilde anlarlar: 1-Hazret-i Ömer'in "radıyallahü anh" gördüü gibi, ya'nî televizyon ekranındaki gibi net görür. 

2-Ba'zıları te'villi olarak, ya'nî alâmetlerini görüp anlarlar. 3-Ba'zıları da hiç görmeden kalblerine ilham olunur. (Hucce-tüllahi alel'âlemîn s.851; Mektûbât-ı Münirî 76. mektûb; Mektûbât-ı Rabbani) 

SUAL: Davud  aleyhisselâmın, kumandanı Urya'yı harbe gönderdikten sonra hanımı  ilenikâh ettiini söylüyorlar. Hâdisenin aslı nasıldır? 

CEVAP Peygamberler günah ilemezler. in aslı öyledir: Urya muharebede öldürülünce, Davud

aleyhisselâm bunun hanımı ile evlendi. Bundan Süleyman aleyhisselâm dünyaya geldi. Bu kıssaMevâhîb tefsirinde daha geni yazılıdır. (Kısas-ı Enbiyâ) 

SUAL: Tevekkülün esası nedir? CEVAP Tevekkülün esası, insanlardan bir ey beklememek, sebeblere güvenmemek, her eyi yalnız

Allahü teâlâdan beklemekdir. Çalımamak, tedbir almamak tevekkül deildir. (Ta'rîfat s.48; Kimyâ-iSe'âdet s.814) 

SUAL: lâç kullanmak farz mıdır? lâçlara te'sir kuvvetini veren Allah deil midir? Allah ifate'sirini yaratmazsa hangi ilâç te'sir edebilir? 

CEVAP Bir kısım ilâçların te'siri, faidesi tecrübelerle kat'iyet kazanmıtır. Bu kabil ilâçların kullanılması

ekmein açlıı, suyun susuzluu gidermesi gibi neticeler verir. Kininin sıtmaya, aı ve serumların,antibiyotiklerin ve sülfamitlerin bakterilere karı te'sirleri, ekmein açlıı gidermesi gibidir. Bu ilâçlarıkullanmak yangını su ile söndürmeye benzer. Te'siri muhakkak olan bu gibi ilâçları kullanmamakahmaklıktır ve haramdır. 

Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Hastalıınızı tedavi ediniz! Çünkü, Allahü teâlâ ölümden baka her hastalık için, deva, ilâç

yaratmıtır.) 

(Veba olan yere girmeyiniz! Veba olan bir yerden, baka yerlere gitmeyiniz, oradankaçmayınız!) Musa aleyhisselâm hastalanmıtı. Tabibler te'siri kat'i olan ilâçları bildirdiler. Musa aleyhisselâm'ın

hastalıı iddetlendi. Yine ilâç kullanmayınca öyle vahy geldi: (lâç kullanmazsan ifa ihsan etmem!) Musa aleyhisselâm ilâcı içip ifaya kavuunca tekrar öyle bir vahy geldi? (Sen ilâç kullanmamakla, benim âdetimi, hikmetimi deitirmek mi istiyorsun? lâçlara

faideli te'siri veren kimdir? Elbette ben yaratıyorum.) Musa aleyhîsselâm dedi ki: -Ya Rabbi, hastalıı yapan ve hastalıı iyi eden sen olduuna göre tabibe ne lüzum var? Cenâb-ı Hak buyurdu ki:

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 306/361

-Doktorlar, ifa için yarattıım sebebleri bilir ve kullarıma verir. Ben de onlara, bu yoldanrızık ve sevab veririm. 

Görüldüü gibi; doktora gitmek, ilâç kullanmak dinimizin emridir. Ekmei doyurmaa sebeb kıldııgibi, ilâçları da hastalıklardan kurtulmaa sebeb yaratmıtır. kisi de Allahü teâlânın yaratması ileolmaktadır. Bu bakımdan lüzumlu gıda maddeleri gibi te'siri kat'i ilâçlar da ihtikâra dahil edilmitir.Yemein farzlarından birisi de doymayı Allahtan bilmektir. lâçların te' sir kuvvetini Allahtan bilmelidir.(Kimyâ-i Se'âdet s.823,824) 

SUAL: Kuyumuzun içinden ölü fare ile ölü tavuk çıkardık. Kuyuyu temizlemek için neyapmak lâzımdır? 

CEVAP Bir kuyunun içine fare düüp ölse, imeden çıkarılırsa, yirmi kova su çekmek gerekir. Otuz kova

çıkarılması daha iyidir, müstehâbdır. Eer fare ölmekle beraber imi, daılmı veya tüyleri dökülmüse kuyunun bütün suyunu

çıkarmak lâzımdır. Eer kuyunun suyu çok olup mütemadiyyen kaynamakta ise, iki yüz kova çıkarmakgerekir. Üç yüz kova çıkarılması daha iyidir, müstehâbdır. Hattâ kuyunun bütün suyu takribi olaraktakdir edilip o kadarı çkarılmalıdır. Meselâ içinde dört yüz kova su bulunduu takdir edilmise okadarının çıkarılması daha münasibdir. 

Bir kuyunun içine tavuk düüp ölse, daha imeden çıkarılsa, o kuyudan kırk kova çıkarılmasıgerekir. 50-60 kova çıkarılması daha iyidir, müstehâbdır. Eer tavuk imi ise fare için yapılanmuamele aynen tatbik edilir. (bni Âbidîn c.1,s.141; Hidâye c.1,s.ll) 

SUAL: stanbul'un alınması ile alâkalı Hadis-i erifin sahih olmadıını duymutuk. Birarkada, mâm-ı Ahmed'in Müsnedinde mevcut olduunu söyledi. 

CEVAP Ba'zı insanlar, slâm âlimlerinin kitablarında bulunan hadis-i eriflere (uydurma, aslı yok) diye dil

uzatırlar. Gerek (Kütüb-i sitte) denilen mehur Altı Hadis kitabında, gerekse dier hadis kitablarındave hakiki islâm âlimlerinin her kitabında bildirdii bütün hadisler sahihtir. Meselâ (hya'da öyle birhadis var, sahih midir?) diye sorulmaz. mâm-ı Gazali hazretlerinin sözü hüccettir. Onun bildirdiineinanmıyacaız da kime inanacaız. Mezkûr hadis-i erif mâm-ı Ahmed'in Müsnedinde vardır.(Câmi'us-sagîr c.2,s,123)

SUAL: Çocua Yasîn, Rauf gibi isimler koymakta mahzur var mıdır? CEVAP Çocua Rauf ve Yasîn gibi isimler koymakta mahzur yoktur. (bni Abidîn c.5,s.268) 

SUAL: Kezban ismini çocua koymak uygun mudur? CEVAP Kezban ismini çocua koymakta mahzur yoktur. Fakat daha iyi isimleri koymak evlâdır. (bni

Abidîn c.5,s.268) 

SUAL: Mihrimah ne demektir? Kız çocuuna böyle bir isim uygun mudur? CEVAP Mihr, güne, mah ise ay demektir. Mihrimah, ayla güne demektir. Kız çocuuna böyle bir isim

koymakta mahzur yoktur. (bni Abidîn c.5,s.268) 

SUAL: Benim adım Kâzımdır. Mânası nedir? Sözlüklere, ansiklopedilere baktım,bulamadım. 

CEVAP Kâzım, gazabını yenen demektir. Hadis-i erifte (gazap îmânı bozar) buyuruldu. Kâzım olana,

ya'ni gazabını yenene Cennet müjdelenmitir. Allah rızası için gazabını yenen, ya'ni kâzım olan kimse,karısındakini afvedip karılıkta bulunmaz ise Allahü teâlâ onu çok sever. Gazabını yenmenin, ya'nikâzım olmanın ehemmiyeti hakkındaki hadis-i eriflerden birkaçı öyledir: 

(Kim Allah rızası için defederse gazabını, Allah da ondan defeder azabını.) (Bir müslüman u üç eyi yaparsa, Allahü teâlâ onu muhafaza ve himaye eder, onu sever

ve merhamet eder: a- Ni'mete ükredeni, b- Dilediini yapmaa kadir olduu, gücü yettii halde yumuak davrananı, c- Zulmedeni afvedip gazaba gelince gazabını yeneni, ya'ni kâzım olanı.) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 307/361

(Bir kimse gazabını örterse, Allahü teâlâ da onun ayıplarını ve kabahatlarını örter.) Demek ki kâzım olmak büyük meziyettir. Cenâb-ı Hak hepimize kâzım olmayı nasîp eylesin!

(Berîka s.751) 

SUAL: Bir yazınızda, çocukların müslüman olarak deil, müslüman fıtratı üzerine,müslümanlıa elverili ekilde doduklarını yazmıtınız. Halbuki mürik çocuklarının damüslüman çocukları gibi Cennete gideceine dair hadis-i erîf vardır. 

CEVAP Çocukların müslümanlıa elverili ekilde doduklarını mu'teber kaynaklardan alarak yazıyoruz.Emâli kasidesinin erhi olan Nuhbe'de, 54. beyitte diyor ki: 

(Mürik çocuklarının Cennete girip girmiyecekleri hakkında çeitli haberler vardır. mâm-ıA'zam Ebu Hanîfe ve birçok âlimler, buna cevab vermedi. Bir çok âlimler de çeitli cevablarverdiler.) 

Kadızâde, (Amentü erhi)nde, mürik çocuklarının Cennete gireceini bildiren hadis-i erifiyazmakla beraber, kâfir çocukları hakkında slâm âlimlerinin altı türlü haber verdiklerini bildiriyor.Çünkü Ebu Hureyre "radıyallahü anh"ın bildirdii baka bir hadis-i erifte, bu çocukların Kıyamet günüimtihan edilecekleri, kazananların Cennete, kazanamıyanların Cehenneme sokulacakları bildirildi.Esved "radıyallahü anh"ın haber verdii hadis-i erifte de buna benzer bildirildi. Bu hadis-i erifler,(erh-i akâîd)in (Nebrâs) haiyesinde yazılıdır. Bu hadis-i erifler karısında, mâm-ı A'zam hazretleribir karar vermemi, baka âlimler de muhtelif cevaplar vermilerdir. mâm-ı Rabbani hazretleri dehesaptan sonra tekrar yok edileceklerini 259. mektupda bildirmektedir. 

SUAL: (Bu da gerici, bu da onlardan) diyerek beni gösteriyorlar. Çok rahatsız oluyorum, neyapmam uygun olur. 

CEVAP Hiç ehemmiyet vermemeli, onlar söyleye dursun, siz kervanla yol almaa bakın! Atalarımız, "it

ürür, kervan yürür" demilerdır. Siz yine güzel davranılarınız ile onlara islâmın vakarını gösteriniz. Münakaa etmeyiniz. 

SUAL: Ahıretteki varlıklar ile dünyadaki varlıklar arasındaki benzerlik nelerdir?  CEVAP Yalnız isim benzerlii vardır. Dünyadakiler yok olur. Ahırettekiler ise sonsuz kalacak eylerdir.

Dünyadakilere hiç benzemezler. (Mektûbât-ı Rabbani c.3,s.31; Kekül)

SUAL: Allahü teâlânın sevdikleri ile sevmedikleri dünyâda bilinebilir mi?  

CEVAP Allahü teâlâ, sevdiklerini hayırlı ilere vâsıta kılar, kendisine inanmıyanları dümanlık edenleri de,fena yerlerde çalıtırmaktadır. (Mektûbât-ı Rabbani c.1, çeitli mektûblar)

SUAL: nsanın kaç hâli vardır? CEVAP Üç hali vardır: Dünya, mezar ve âhıret hâlleri. nsan Allahü teâlâya ibâdet ederse, dünyâda ilerini

kolaylatırır, mezarda ona acır ve âhıretde günahlarını âfv eder. 

SUAL: Kibirlenene kibirlenmek sadakadır, düsturundan hareket ederek sapık kimselerlemücadele edip onları yenmek faideli deil midir? 

CEVAP Her ne suretle olursa olsun, dinimiz mücadeleyi yasaklamıtır. Hadis-i erîflerde buyuruldu ki:Kim haklı olduu halde mücadeleyi terkederse, Cennette yüce makama kavuur.) (Mücadeleyi terkediniz! Zira mücadelenin fitnesinden emin olunmaz.) (Hidâyete kavuan bir millet, ancak mücadele ile doru yoldan saparlar.) (Kul mücadelesinde haklı olsa bile, mücadeleyi bırakmadıkça kâmil îmâna kavuamaz.) (Îmânın hakikatine kavuturan altı hasletten biri, haklı olduu halde mücadeleyi

bırakmaktır.) Mâlik bin Enes hazretleri buyurdu ki: (Dinde mücadelenin yeri yoktur. Mücadele kalbleri katılatırır, kin ve nefret dourur.) Süfyân-ı Sevrî hazretleri buyurdu ki: (Samimi bir dostunla bir defa münakaaya girerek onu kızdır! Kırk yıllık dostun sana nasıl

dümanlık edecektir gör!) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 308/361

sa aleyhisselâm buyurdu ki: (Halkla mücadele eden mürüvvetten düer. Üzüntüsü çoalanda hastalık peyda olur.) Bir insanın konumasındaki bir eksiklii söylemek, ivesini tenkid etmek, telaffuzunu noksan

görmek münakaaya yol açan âfetlerdendir. Bid'atçı kimsenin gittii sapık yoldan dönmesi çok zor olacaı için, ona hakkı kabul ettirmek,

deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Mücadeleyi san'at haline getiren kimsede, öfke, kibir gibikötü sıfatlar zuhur eder. Bu kötü sıfatlarla da mücadele etmesi daha zorlaır. (Berîka; Hadîka;

Mektûbât-ı Rabbani) SUAL: Üç yaında bir olum daha var. Aabeyinin ölümünden sonra hareketleri ve

davranıları çok deiti. Pek sözümüzü dinlemiyor, yapılmaması lâzım ileri yapıyor. Bu yüzdendövüyorum. Tatlı eyler de söylüyorum. Hiç faydasını görmedim. Ne yapmam lâzımdır? 

CEVAP Çocuk terbiyesi kolay deildir. Hepimizin baındadır. ımartmak da, dömek de uygun deildir.

Çocuk döüldükçe anormalleir. Söz dinlememeye, inat etmee balar. Çocukla yüz göz olmamalıdır.Ya'ni ikide bir bunu niye yaptın diye azarlanırsa, artık bu azarlamaları normal kabul eder. Çocuun iyihareketleri olunca, her zaman deil, ara sıra takdir edip mükâfatlandırmalıdır. Cezalandırmak icapettii zaman da dömemelidir. Ceza olarak seni gezmeye götürmüyorum gibi bir ceza verilebilir. Zatenalmanız icap eden ayakkabı gibi ihtiyaçlarını, (Bunu, u iylii yaptıın için aldım) demelidir. Çocuunüzerine fazla da dümemeli, fazla da alâkasız olmamalıdır.

SUAL: (Her çocuk slâm fıtratı üzerine doar) hadis-i erifini, bir çok kimse, müslümanolarak doar diye açıklamaktadır. Benim okuduum kitablara göre, çocuk ne müslümandır, nede kâfirdir. Hadis-i erifin açıklaması nasıldır?

CEVAP Bütün slâm âlimlerinin kitaplarında bu hadis-i erif, (Her çocuk slama elverili olarak doar) diye

açıklanmaktadır. Çocua müsbet veya menfi bir telkin yapılmasa, çocuk daima müslüman sıfatlarınasahip olur. Herkese iyilik etmek ister. Zayıflara  merhamet eder. Misafirperver olur. Haksızlıklarısevmez. Adaletin hakim olmasını ister. Zulmü, kötülüü ho görmez. Çocuk böyle iyi sıfatlarlabüyürken, ailesinin ve muhitinin te'siri altında kalarak bu güzel vasıflarını korur, yahut tamamenkaybeder, veyahut iyi ve kötü vasıfları bir arada bulunur. Eer her çocuk müslüman olarak dosa idi,hıristiyan çocukları da müslüman çocukları gibi Cennete girerdi. Hıristiyan çocukları günahkârolmadıkları için Cehenneme girmeyecekler, sevabları da bulunmadıı için Cennet'e degiremeyeceklerdir. Hayvanlar gibi muamele göreceklerdir. (Mektûbât-ı Rabbani c.1,M.259; Nuhbet-ül-le'âlî 54. beyt erhi; Nebrâs) 

SUAL: Çok ükür hâli vaktimiz oldukça yerindedir. Herkesin yanında itibarımız vardır.Gücümüzün yettii nisbetinde dinin emirlerini yerine getirmee çalııyoruz. Fakat ikâyet gibiolmasın hastalık, dert, sıkıntı bizi bırakmıyor. Bunun sebebi ne olabilir? Kimseye birkötülüümüz de dokunmuyor. Herkese iyilik etmee çalııyoruz. Cevap bekliyoruz.

CEVAP Sıhhatin her zaman  yerinde olması Allahü teâlâyı unutmaa ve haram ilemee sebep olur.

Cenâb-ı Hak, acıdıı kullarını dert ve hastalık ile de gafletten uyandırır. Nitekim hadîs-i eriftebuyuruldu ki: 

"Mü'minlerde üç eyden biri bulunur: Kıllet (Fakirlik), illet (Hastalık) ve zillet (itibarsızlık)" Görüldüü gibi itibarlı bir zenginde, hastalık ve sıkıntı gibi bir dert olmasa onda mü'minlik vasfı

kalır mı? tibarlı bir zengin ömründe hiç dert ve sıkıntı görmese Firavna benzer. Derler ki, Firavnunömründe bir kere baı arısaydı, tanrılık dâvasında bulunmazdı. Mü'min hastalıı kendisine bir ni'metolarak kabul etmelidir. Zira hadîs-i erifte buyuruldu ki: 

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Hastalık benim kemendim, tuzaımdır ve fakirlik zindanımdır.Buralara sevdiklerimi sokarım.) 

Rabbimiz hastalıı verdii gibi ilâcını da yaratmıtır. Tedavi olmak dinimizin emridir. Hastalııinsan kendisine dert edinmemelidir. Bir çok hastalıklarda kendini hep dertli görmek sıkıntısını onabuna ikâyet etmek, hastalıı arttırır. Sinirlerin bozulmasında psikolojik durumun te'siri büyüktür. 

nsan daima kendisinden aaı olanlara bakmalı. Onlara göre durumunun iyi olduunaükretmelidir. Böylece insan kendisinde bir ferahlık hisseder. Karamsar olmak, her eyi kendisine dertedinmek sinirlerin bozulmasına ve hasta olmaa sebep olur. Daima güleryüzlü olmaa çalımalıyız.(Kimyâ-i Se'âdet s.826,827) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 309/361

SUAL: Bir kimse, evlatlık edindii çocua bütün malını bırakmayı vasiyyet edebilir mi?Dier çocuklarını mirastan mahrum edebilir mi? 

CEVAP Bir kimse malını salıında diledii kimselere satmaa, hediye etmee yetkilidir. Eer salih

evlatları varsa bunları mirastan mahrum bırakması mekruh olur. Salıında miraslarını verecek olursahepsine eit vermelidir, (bni Abidîn c.5 sonu) 

SUAL: Tehlikeli bir yerde korkudan emîn olabilmek için ne yapmak lâzımdır? CEVAP mâm-ı Rabbani "Kuddise Sirruh" hazretleri buyuruyor ki: (Korkulu yerlerde ve düman karısında, emîn ve rahat olmak için (Li lâfi) sûresini okumalıdır.

Tecribe edilmidir. Her gün ve her gece, hiç olmazsa, onbir defa okumalıdır. Hadîs-i erîfde buyurulduki: 

(Bir yere gelen kimse, E'ûzii bikelimâtillâhi-ttâmmâti min erri mâ haleka, okursa, o yerdenkalkıncaya kadar, ona hiç bir ey zarar ve kötülük yapmaz.) (Mektûbât-ı Rabbânî c.2,M.69) 

SUAL: Hastalıa yakalanmamak için ne gibi tedbirler almak lâzımdır? CEVAP Hasta olmamak veya hastalıkdan kurtulmak için unları yapmak lâzımdır: - Fazla yememeli, mi'deyi doldurmamalı, - Alkollü içkileri hiç içmemeli, 

- Üzülmemeli, sinirlenmemeli, - Vücudu, eyaları, yiyecekleri temiz tutmalıdır. 

SUAL: Sıhhat ve huzur içinde yaadıımız için Allaha ükür diyoruz. Yaptıımız ükürni'metlerin karılıı oluyor mu? 

CEVAP ükür, Allahü teâlânın verdii ni'metleri, O'na isyan yolunda kullanmamak demektir. Meselâ gözün

ükrü, harama bakmamak ve baktıı eylerden ibret almaktır. Midenin ükrü haram yememektir. Heruzvu yaratılı gayesine uygun kullanmak ükür olur. 

Kul, Allahü teâlânın ni'metlerini düünür, ükrünü kendine vâcib görerek, "Elhamdülillah" derse,ni'mete ükretmi olur. ükrün kısaca tarifi, slâmiyetin emirlerine uymaktır. (Tefsîr-i eyhzâdec.1,s.467; Risâle-i Kueyrîyye c.1,s.385; Ta' rîfat s.86) 

SUAL: Cenâb-ı Hakkın bütün insanlara verdii sayısız ni'met ve iyiliklerin en büyüü ve en

kıymetlisi nedir?CEVAP Bunların en büyüü ve en kıymetlisi, Resuller ve Nebiler "aleyhimüssalevatü vetteslimat"

göndermek suretiyle se'âdet-i ebediyye yolunu göstermesidir. (Rîsâle-i Kueyrîyye c.1,s.385) 

SUAL: Emanet ödetilir mi? CEVAP Sualinizin cevabı bni Âbidîn cilt be ve Dürerde vardır. Emanet, emin kimseye verilir. Bu emin kimse de, emaneti kendi malı gibi korur. Meselâ

arkadaından emanet olarak aldıı parayı kendi parasını sakladıı yerde saklayıp da paltosununcebine koyup paltosunu da hırsızın çalabilecei bir yere koysa, para paltoyla birlikte veya yalnız paraçalınsa, emanet alan bu parayı öder. Çünkü emanete hıyanet etmi demektir. Fakat kendi parasınınyanına koyup da, parayı evde gizli bir yere koysa, hırsız da kapıyı kırıp veya kilide anahtar uydurupeve girerek parayı çalsa, emanet sahibinin burada ihmâli olmadıı için emaneti ödemez. Eer

kaneviçeyi alan gelin, kanaviçeyi kendi malı gibi korumusa, çocukların eline falan vermemise,bunlara ramen elinde olmayarak kaneviçeye bir zarar gelmise ödemesi lâzım deildir. Fakatkomuyla iyi geçinmek için ödemek uygun olur. Komularla iyi geçinebilmek için, emaneti bizkaybetmisek, ihmâlimiz dahi olmasa ödememiz iyi olur. Emanetimiz kaybolmusa, ödetmememizdaha uygundur. (Mecelle Madde 762,768) 

SUAL: Allahın ipi ne demektir? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 310/361

Allahın ipi, Kur'ân-ı Kerîm ise de, slâm âlimleri Allahın ipinden maksat, fukahanın yolu olduunubildirmilerdir. Allahın ipine sarılmak demnek, hak mezheblerden birisine tâbi olmak demektir. (Tahtâvî Dürr-ül-muhtâr haiyesi c.4,s.156) 

SUAL: Dört daireli bir apartmanın üç dairesi birine, dieri de birine aittir. Bahçeyi nenisbette kullanmaları lâzımdır? 

CEVAP 

Bahçe anlamaya göre kullanılır. Mal deil ki, taksimi olsun. Menfaatin taksimi olmaz. (Mecelle1192. madde ve erhleri) 

SUAL: Hazret-i Lokman Peygamber midir? CEVAP (Dürrül-muhtâr) ın Tahtâvî ve bni Âbidîn haiyelerinde, son cildin sonunda özetle deniyor ki: nsanın bilmesi lâzım olmıyan eyleri münakaa etmek mekrûhdur. Örenmesi emr edilmemi 

olan eyleri sormak caiz deildir. Meselâ, Lokman ve Zülkarneyn Peygamber midir, deilmidir? Melekve cin insanlara ne ekilde görünürler? Cennet ve Cehennem nerdedirler? Kıyamet ne zamankopacak? sa aleyhisselâm gökden ne zaman inecek? Fâtıma ve Âieden hangisi daha efdaldir?Bunlar gibi eyleri sormamalıdır. Bunları örenmekle emr olunmadık.) 

SUAL: Bir kimse üzerine, farz olmıyan bir ibâdeti, farz niyyetiyle yaparsa farz sevabı alabilirmi? 

CEVAP Farz olmıyan bir ibâdeti farz niyyetiyle yapmak farz sevabı kazandırmaz. Meselâ zekât farzolmadıı halde zekât veren kimse, farz sevabı alamaz. Verdii sadaka olur. mâm-ı Rabbani hazretleribuyurdu ki: 

(Nafile ibâdetlerin farzlar yanındaki kıymeti, okyanus yanında bir damla su gibi bile deildir. Hattâ,nafile ibâdetlerin sünnetler yanında deerleri de, yine böyledir. Böyle olmakla beraber, sünnetlerininfarzlar yanındaki kıymeti de, deniz yanında bir damla su gibi bile deildir.) (Mektûbât-ı Rabbanic.1,M.96,260,266; C.2,M.87) 

SUAL: Ben kolonyaya tuz koydum, sirkelemedi. Kimyagerlere de gösterdim içindeki alkoldeimemi dediler. Kolonyaya tuz koymakla alkol vasfı deiir mi? Tesbih namazı cemaatlekılınır mı? 

CEVAP arap sirke halini alırsa temiz olur. arap ve Kolonyaya tuz koymakla sirke olmaz. Sirke olmadıı

için de alkollük vasfını kaybetmez. Eer tuz konunca sirke oluyorsa ne diye kolonyayı sirke yapıyorlar.Sirke alıp kullansınlar. Kolonya içinde de bazı mikroplar yaadıı için yaraların kolonya iletemizlenmesinin uygun olmadıı doktorlarca beyan edilmektedir. Zaruret halinde kolonya kullanmaktamahzur yoktur. Teravih hariç hiç bir nafile namaz cemaatle kılınmaz. Bildirdiiniz gibi, tebih namazıcemaatle balayıp sonra kasten bozup kılınmasını vacip hale getirmek gibi bir yola sapmak çirkin birusûldür. Haramlardan kaçmak farzlardan evlâ olduu gibi mekruhlardan kaçmak sünnet ve diernafilelerden evlâdır. Bir namazı özürsüz bozmak asla doru deildir. (Mektûbât-ı Rabbanic.1,M.131,168,260,288; bni Âbidîn istinca faslı sonu) 

SUAL: Hızır alehisselâm sa mıdır? Hakkında bilgi verilmesini istiyoruz. CEVAP brahim aleyhisselâmdan sonra yaamıtır. Peygamber veya velî olduu bildirilmitir. Zülkarneyn

denilen Hazret-i skender'in teyzesinin olu idi. Yafes soyundan idi. Nuh aleyhisselâmın olu Yafesmü'min idi. Yafes'ten sonra Türk ismindeki kücük olu yerini tuttu. Türkler bunun soyundan

gelmektedir. Hızır aleyhisselâm, skender aleyhisselâmın kumandanlarından idi. Musa aleyhisselâm ileyolculuk etti. Vefatından sonra ruhu insan ekline bürünüp gariplere yardım etmektedir. Sıkıntıdaolanların imdadına Hızır aleyhisselâmın ruhu yetitii gibi, meleklerin, enbiyanın, evliyanın ve sâlihmü'minlerin ruhlarının, imdat isteyenlere yardım ettiklerini kitablar yazmaktadır. Hızır aleyhisselâmzaman zaman birçok insanlara göründüü için ba'zıları Hızır aleyhisselâmın yaadıınızannetmilerdir. (El-isâbe c.l,s.429) 

SUAL: Unutulmu birkaç sünneti sütununuzda yazmanızı istiyorum. CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 311/361

Bugün unutulmu sünnetler olduu gibi, unutulmu farzlar da vardır. Bilhassa itikada ait farzlarunutulmutur. Allahü teâlâya ait sıfatlar iyi bilinmemektedir. Unutulmu sünnetlerden birkaç öyledir:Abdest alırken kaplama mesh, namaz kılarken rüku ve secdede topukları birletirmek, sünnet ile farzarasında bir ey okumamak, sünnet üzere dua etmek, sünnet üzere müsefaha etmek bugünunutulmutur. Bata itikadı düzeltip haramlardan kaçarak unutulmu sünnetleri meydana çıkaranlarane mutlu. (Feth-ul-kadîr, c.1. s.29; Halebî-yi Kebîr s.315; bni Âbidîn c.1, s.457;  Merâkıl-felâhs.174; Hısn-ül-hasîn dua âdabı.) 

SUAL: Felek nedir?CEVAP Felek, gök, sema demektir. Talih, kader mâ'nasında da kullanılmaktadır. ansım iyi çıkmadı

yerine felek bana yâr olmadı, derler. Hereyi görüp geçirmi kimseye felein çenberinden geçmi,derler. (Kamus tercemesi c.3, s.1111) 

SUAL: yi insan kimdir? CEVAP En güzel tarifi Peygamber aleyhisselâm yapmıtır. Buyuruyor ki: (nsanların iyisi, insanlara fâidesi olanlardır.) Demek ki, insanların iyisi, insanlara iyilik edendir.

nsanlardan kötüsü de, insanlara kötülük edendir. Peygamberlerden sonra en iyi insanlar Eshâb-ıkirâmdı. Onların hayatı müslümanlara örnek olmalıdır. (Câmi'us-sagîr c.2, s.8) 

SUAL: Seyyidlik evlâda nasıl intikal eder? Anneleri seyyid olup, babaları seyyid olmasaçocukları seyyid olur mu?CEVAP Anneleri seyyid, fakat babaları seyyid deilse, çocuklar seyyid olmaz. Babaları seyyid ise, anneleri

seyyid olmasa da çocukları seyyid olur. 

SUAL: Mübarek geceler gelip geçiyor. Ba'zı arkadalarla mübarek gecelerin hangi günolduunda fikir birliine varamadık. Meselâ cum'a gecesi, perembeyi cum'aya balanan gecemidir, yoksa, cum'ayı cumartesine balayan gece midir? 

CEVAP Kıymetli geceye kendinden sonra gelen günün ismi verilir. Önceki günü öle namazı vaktinden, o

gecenin fecrine kadar olan zamandır. Cum'a gecesi, perembe günü öle namazı vaktinden, ogecenin sabah namazının vakti girinceye kadar olan zamandır. Yalnız Arefe ve üç kurban günleriningeceleri böyle deildir. Bu dört gece, bu günlerini takip eden gecelerdir. (Rıyâ-un-nâsihîn s.172; bnî 

Âbidîn c.1, s.461, c.3, s.289). SUAL: Onsekizbin âlem ne demektir? CEVAP Mahlûkların her nev'ine de âlem denir. Onsekiz bin kadar mahlûk nev'i var demektir

(Nebrâs,Ta'rîfât s.96). 

SUAL: Çok terliyordum. Arkadaım çıkarıp bir mendil verdi. imdi arkada baka ehregitti. Mendilin parasını göndermem lâzım mı?

CEVAP Al, kullan diye verilen ey, hediye denilmemi olsa bile, yine hediye olur. Geri vermek icab etmez.

(bni Âbidîn c.4, .171). 

SUAL: Said-i irâzinin Bostan ve Gülistanını okumak faideli midir? CEVAP Ehl-i sünnet i'tikâdını ve fıkh bilgilerini örenmeden önce Gülistan ve benzeri hikâye kitâblarını

dahi okumak lüzumsuzdur. (Mektûbât-ı Rabbânî c.1, m.278). 

SUAL: Örümcek öldürmekte mahzur var mıdır? CEVAP Evlere a yaparak evleri kirlettii için öldürmekte mahzur yoktur. (Berîka s.1218). 

SUAL: Bir ey kırılınca iyi oldu deniyor. Hattâ kırılmadıysa kırıyorlar. Böyle bir ey varmıdır?

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 312/361

CEVAP Mü'minin canına, malına bir kaza bir musibet gelmesi kötü karılanmamalıdır. Güzelce

sabretmelidir. Meselâ kaza ile bir bardak kırılınca kırılmasına sebeb olanlara kızmamalıdır. fakatdüüp de kırılmayan bardaı kırmak doru deildir, israf olur. (Kimyâ-i Se'âdet s.826-827). 

SUAL: Akrabamdan bir çocuk var. Amca ve dayısından baka kimsesi yok. Amcasımerhametsiz birisidir. Dayısı ise çok müfiktir. Dayısı bu çocua vâsi olmak istiyor. Dayısı daha

uygun deil mi?CEVAPSalih olanın vâsi olması lâzımdır. 

SUAL: Kirayla tuttuum evin banyosu yok. Helada yıkanmakta mahzur var mıdır? CEVAP Mahzur yoktur. 

SUAL: Yeni domu çocuu beikte veya salıncakta sırtüstü yatırmak sıhhî yönden veyabaka yönlerden mahzurlu olur mü? 

CEVAP Hiçbir yönden mahzuru yoktur (ir'a-tül-islâm)

SUAL: Kadınların hayvan boazlamasında bir mahzur var mıdır?

CEVAP Boazlamasını bilen ve boazlamaa gücü yeten kadının hayvan kesmesinde mahzur yoktur.

Beceremezse ve uygun kesmezse mekruh olabilir (bni Abidîn c.5, s.189) 

SUAL: Be yaında küçük bir kızım var. Yabancı tanıdıklara uzun yola göndermemdemahzur var mıdır?

CEVAP Küçük kızın mahrem olmayan emin kimse ile, sâlih insanlarla sefere çıkmasında mahzur yokdur.

SUAL: Üzüm sirkesi bozulup arap olursa, arap olduu nasıl anlaılır? CEVAP Üzüm suyundan arap olur. Sirke bozulup arap olmaz.

SUAL: Ölmek üzere olan bir Hristiyana su vermek caiz midir?CEVAP Kim olursa olsun, yardım etmek iyidir. Susamı bir köpee bile su vermek çok evabtır. 

SUAL: bâdetlerden zevk alamıyorum, ne yapmam lâzımdır?CEVAP Nefsi mütmainne olmıyan insan, nefsinin esiridir. Nefis, bozuk yoldan, faydasız olan ibâdetlerden

zevk alır. slâmîyyete, ya'ni Ehl-i sünnete uygun ibâdetlerden sıkılır. Onun için ibâdet yapmaa veharamlardan sakınmaa, CHÂD-I EKBER denildi. (Mektûbât-ı Rabbani c.1, s.41, c.2, m.50.) 

SUAL: lim mi efdaldir, yoksa akıl mı? CEVAP lim, akıldan efdaldir. Akıl mahlûktur, sonradan yaratılmıtır. Allahü teâlânın ismi ise kadimdir,

sonradan yaratılmamıtır. nsanların örendii ilimler de Allahü teâlânın bildirdii ilimlerdir. (Kitâb-üt-

tevhîd s.137). 

SUAL: Sayın ne demektir? Erkek ve kadın için de kullanılır mı?  CEVAP Sayın; muhterem, güzide, seçilmi, saygı deer, mümtaz gibi ma'nalara gelir. Erkek ve kadın için

kullanılır. 

SUAL: Ezelî ve ebedî ne demektir? Ezelî düman demekte mahzur var mı? CEVAP 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 313/361

Ezelî balangıcı olmayan demektir. Yalnız Allahü teâlâ için kullanılır. Ezelî düman demek uygundeildir. Ebedî de sonsuz demektir. Bu da Allahü teâlâ için kullanılır. Bütün mahlûkat fânidir, ya'ni yokolucudur. Bakî olan yalnız Allahü teâlâdır. Fâni olan insanları Cenâb-ı Hak, itikadlarına göre cennetteveya cehennemde ebedî bırakacaktır.(Ta'rîfât s.2,3,10). 

SUAL: Ruhî buhran geçiren kimse, iledii günahlardan mes'ul müdür? Ruhî buhrangeçiren kimsenin ömrü kısalır mı?

CEVAP Yaptıının farkında olan kimse, ilediklerinden mes'uldür. Bayılıp ne yaptıının farkında olmazsa,uykuda olduu gibi iledii günahlardan mes'ul olmaz. 

Huzur içinde geçirilen kırk senelik bir hayat, sıkıntı ve buhran içinde geçirilen hayattan daha iyideil midir? Yukarıda açıklandıı gibi hastalık, buhran ömrü uzatıp kısaltmaz. (Mir'ât-ül-usûl s.355). 

SUAL: Evimizde bizim olup olmadıını bilmediimiz bir mal vardır. Bakasının olmaihtimalini düünerek ne yapmamız uygun olur? 

CEVAP Sahibi bilinmediine göre, o eyayı satıp parasını Beyt-ül mala vermek gerekir. Beyt-ül mal yoksa,

lâyık olan fakirlere sadaka olarak vermelidir. Veya, cihâd yapıyorum diyenlere deil, Ehl-i sünneteuygun ekilde cihâd yapanlara vermek iyi olur. (Dürer c.2, s. 132; Hadîka El âfetleri bahsî). 

SUAL: Kimisi çeitli günahları iliyor, sen kalbime bak diyor. Kalbin temiz veya kirli

olmasının alâmeti nedir?CEVAP slâm âiimlerinden Zünnûni Mısrî buyuruyor ki, kalbin kararmasının dört alâmeti vardır: Yaptıı

ibâdetlerin tadını duyamaz. Allah korkusu hatırına gelmez. Gördüklerinden ibret almaz. Okuduklarınıanlıyamaz, kavrıyamaz. 

Kalbin böyle kararmasına haram yemek ve günah ilemek sebeb olur. Kalbin temiz olması için debunların aksini yapmak lâzımdır. Ya'ni helâl yemeli ve günah ilememeli. Kalbi temiz olan kimse,ibâdetlerin tadını duyar. Allah korkusunu hiç hatırından çıkarmaz. Allahü teâlânın her an kendisinigördüünü bildii için günah ileyemez. yilerin iyiliinden, kötülerin kötülüünden ibret alır. Anlayı vekavrayıı kuvvetli olur. Basireti açıktır ve hikmetli konuur. Bu âlemetler kimde varsa onun kalbi temizdemektir. (Risâle-i Kueyrîyye c.1, s.293; Rıyâd-un-nâsıhîn s.317). 

SUAL: Haram yiyenin kalbinin kararacaını okuduk. Kalbin kara olmasının alâmeti nedir?CEVAP 

Kalbin kararmasının dört alâmeti vardır: - bâdetin tadını duymaz. - Allah korkusu aklına gelmez. - Gördüklerinden ibret almaz. - Okuduklarını örendiklerini anlamaz, kavrıyamaz. (Rıyâd-un-nâsıhîn s. 317). 

SUAL: Arap ne demektir? Arap saçına dönmek tabiri kullanılıyor. Siyah hayvanlara Arapdeniyor. Niçin böyle deniyor? 

CEVAP Arap, lügatta güzel demektir. Corafyada ise Arabistanlı demektir. Araplar beyaz buday benizli

olur. Peygamberimiz Arap idi. Peygamberimizin sülâlesinin beyaz ve çok güzel olduklarını bütünkitaplar bildirmektedir. Peygamberimizin evlatları kıyamete kadar hep beyaz ve güzel kalacaktır. 

Suriye, Mısır ve dier Afrika memleketlerin yerlileri Arap deildir. Araplar slâmiyeti yaymak içinArabistan yarımadasından çıkıp dünyanın çeitli yerlerine yayılmılardır. Bu bakımdan Arap memleketi

denilen yerlerdeki insanlara Arap demek doru olmaz. Mısırlılar esmerdir. Habeler ve zenciler siyahtır. Peygamberimizin akrabası olan Araplarısevmek, ibâdet olduu için Anadolu'ya misafir gelen siyah fellahlar, habeler, zenciler, hürmet veikram olunmak için kendilerini Arap diye tanıttırmı, Anadolu'nun temiz, saf müslümanları, sözlerineinanıp bunları sevmilerdir. Çünkü bu sevgide siyah beyaz ayrımı yoktur. Meselâ siyah olan Bilâl-iHabe î hazretleri, beyaz olan Ebu Cehil kâfiriyle mukayese edilemiyecek kadar kat kat daha üstün vedaha kıymetlidir. Fakat siyahların kendilerini arap olarak tanıtmaları yahudilerin iine yaramıtır. Siyahinsanları aaı kimseler olarak tanıtmılardır. Bunları köle olarak kullandılar. Kediyi, köpei arap diyeçaırarak, yaptıkları siyah karikatürlere arap diyerek, gençlie arabı siyah olarak tanıtmaa, böylece

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 314/361

müslüman yavrularını sevgili Peygamberimizden soutmaa uratılar. Mes'ele bundan ibarettir.(Kamus Tercemesi c.l, s.375; Mir'at-ül-lıaremeyn). 

SUAL: Mevlid kitabının sonuna eklenen KESKBA hikâyesinin aslı var mıdır? CEVAP Kesikba hikâyesinin aslı yoktur. 

SUAL: Hastane ve tımarhanenin kabul etmedii 15 yaındaki bir çocuk, evde helanınyolunu dahi bilmemekte, çok zarar yapmaktadır. Evdekiler âciz kalmılardır. Bu çocuu neyapmak lâzımdır? 

CEVAP Böyle bir kimseye hizmet etmek, hayvana bakmak gibi sevâbdır. (Mektûbât-ı Rabbani). 

SUAL: Beyaz altın, altın hükmünde midir? CEVAP Beyaz altın içinde baka maden olan altın demektir. Eer karıım miktarı çok ise, ya'ni altının

ayarını 12'den aaı düürürse altın hükmünden çıkar. 

SUAL: Yanan mumları yakından üfleyerek söndürünce, yanmamı gazların zararı olur mu? CEVAP Eer mum adedi fazla ise, sönmü çıkan gazlar, teneffüs yolu ile vücuda girerek insanları

zehirleyebilir. Mumları oda içerisinde deil de dıarıda söndürüp gazları uçtuktan sonra odaya almakdaha uygun olur. Kirli hava bazı insanlar için daha tehlikelidir. Meselâ astımlılar için kirli havanın,sigara dumanının tesiri büyüktür. 

SUAL: Bende vesvese çok oluyor. Bir hayır yapacaım zaman nefis mi, eytan mı, sen onuu kötü niyyetle veriyorsun, riya olur, verme gibi düünceler geçiyor. Ne yapayım? 

CEVAP Hayır yaparken vesveseye ehemmiyet vermemelidir. (hyâ-ul-ulûm c.2, s.87) 

SUAL: Yerde bulunup sahibi belli olmayan mal ne yapılır? CEVAP Yerde bulunup sahibi belli olmayan mala (Lukata) denir. Sahibine vereceinden emin olanın

korumak için alması sünnettir. Yerde helak olacak ise, alması farz olur. (Arayan olursa bana gönderin)diyerek iki kimseyi ahit yapar ve kalabalık bir yerde tarif ederek sahibini arar. Sahibi çıkmayacaını

veya bozulacaını anlarsa, artık aramaz. Sadaka olarak verir. Bulan fakir ise, kendi kullanabilir. Sahibisonra çıkarsa, ya kabul eder veya bulana, yahut fakire tazmin ettirir. (Dürer, c.2, s.132; Hadîka elâfetleri). 

SUAL: Cemiyette bir âdet vardır. Tokalaırken eldivenleri çıkarıyoruz. u kı günündeelimizi çıkarmasak ne olur? 

CEVAP Souk hava mazeret sayılır. Bu zaman eldivenle müsefaha etmekte mahzur olmaz. 

SUAL: Ahmed'in hanımı Aye,  Mehmed'in olu Mustafa'yı emzirmi. Mustafa'nın kardeiHasan, Aye'nin kızları ile süt karde olmu mudur? 

CEVAP Süt karde olmazlar. (Cevhere c.2, s.45; Lübâb-üt-te'vîl c.2, s.45). 

SUAL: Bir kimse, evlendii kadın ölünce, baka bir kadınla evlense, ilk hanımından birçocuu olsa, bu çocuk, ikinci hanımının mahremi olur mu? 

CEVAP Evet, mahremi olur. Ya'ni onunla asla evlenemez. (Ni'met-i slâm; bni Âbidîn c.2,s.277) 

SUAL: Hazreti ne demektir? Herkese kullanılır mı? CEVAP Hazret, huzur'dan geldii halde saygı tâbiri olarak kullanılmaktadır. Hazret-i Allah, Hazret-i

Muaviye, mâm-ı A'zam hazretleri gibi. Sâlih insanlara da söylenir. (Kamus c.2, s.261). 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 315/361

SUAL: Sakalın sünnet miktarı bir tutam deniliyor. Bu bir tutam, çeneden itibaren midir?  CEVAP CEVAP Çeneden deil, alt dudaktan itibarendir. (Tahtâvî Dürr-ül-muhtâr Haiyesi c.1, s.460). 

SUAL: "Sünnetimi terk edene efaatim haram oldu" hadis-i erifinin açıklaması nasıldır?Meselâ, biz sakal sünnetini ifa edemiyoruz, sünneti terk ettiimiz için efaat bize haram mıdır? 

CEVAP eyhülislâm bni Kemal Paa, bu hadis-i erifi öyle açıklamaktadır: Bu hadis-i erifte sünnet demek, slâmiyyet yolu demektir, inanılacak eylerde, yapılacak ve

sakınılacak ilerde slâmiyyetten ayrılanlar efaate kavuamıyacak demektir. Bir özre mebni Sakalbırakmamak günah deildir. (Merâkıl-felâh s.213; bni c.1, s.71,319,413,453). 

SUAL: Kitaplarda (Anam babam sana feda olsun ya Resûlallah) ifadesi geçiyor. Nedemektir? 

CEVAP Resûlullah'ın emri anne ve babanın hizmetine tercih edilir demektir. 

SUAL: Gazetenizde kaynak vererek Peygamberimizin sarıının siyah olduunu yazmıtınız.Siyah olan takke kısmı mı, yoksa tülbent kısmı mı? 

CEVAP 

Peygamber aleyhisselâmın takkesi siyah idi. Sarıı (Tülbent kısmı) hutbe okurken siyah idi. Sarıkve takkenin siyah ve beyaz olması aynı ekilde caizdir. (bni Âbidîn c.5,s.481;Fetâvâ-i Hindiyyec.5,s.330). 

SUAL: Bir gazete, Mevlid kandili münasebetiyle, Peygamberimizi (Savaçı Peygamber) diyebildirdi. Mahzuru Var mıdır?

CEVAP Herkes bariz vasfı ile söylenir. Peygamber aleyhisselâmı da Allahü teâlânın bildirdii vasıfla

bildirmek ve örenmek lâzımdır. Allahü teâlâ Peygamberimizi (Âlemlere RAHMET) olarak göndermi ve bildirmitir. (Sen savaçı peygambersin) diye övmemitir. Hiç bir slâm âlimi de böyle övmemitir.slâm âlimlerini ölçü almayanlar çok ey uydurabilirler. nsanların en merhametlisi olanPeygamberimizi kan dökücü olarak göstermek asla caiz deildir. Ameliyat yapan bir operatöre (Karınyırtan doktor) demek nasıl uygun deil ise, lüzum olduu için harblere itirak eden Peygamberimizede (Kan dökücü), (Savaçı) demek asla caiz olmaz. 

SUAL: Kitaplarda (Anam babam sana feda olsun ya Resûlallah) ifadesi geçiyor. Nedemektir:

CEVAP Resûlullah'ın emri anne ve babanın hizmetine tercih edilir demektir. 

SUAL: Gazetenizde kaynak vererek Peygamberimizin sarıının siyah olduunu yazmıtınız.Siyah olan takke kısmı mı, yoksa tülbent kısmı mı? 

CEVAP Peygamber aleyhissâlamın takkesi siyah idi. Sarıı (Tülbent kısmı) hutbe okurken siyah idi. Sarık

ve takkenin siyah ve beyaz olması aynı ekilde caizdir. (bni Âbidîn c.5,s.481;Fetâvâ-i Hindiyyec.5,s.330). 

SUAL: Bir gazete, Mevlid kandili münasebetiyle, Peygamberimizi (Savaçı Peygamber) diyebildirdi. Mahzuru Var mıdır?

CEVAP Herkes bariz vasfı ile söylenir. Peygamber aleyhisselâmı da Allahü teâlânın bildirdii vasıfla

bildirmek ve örenmek lâzımdır. Allahü teâlâ Peygamberimizi (Âlemlere RAHMET) olarak göndermi ve bildirmitir. (Sen savaçı peygambersin) diye övmemitir. Hiç bir slâm âlimi de böyle övmemitir.slâm âlimlerini ölçü almayanlar çok ey uydurabilirler. nsanların en merhametlisi olanPeygamberimizi kan dökücü olarak göstermek asla caiz deildir. Ameliyat yapan bir operatöre (Karınyırtan doktor) demek nasıl uygun deil ise, lüzum olduu için harblere itirak eden Peygamberimizede (Kan dökücü), (Savaçı) demek asla caiz olmaz. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 316/361

SUAL: (Ben arabım, fakat arab benden deildir.) Hadis-i erifi sahihse açıklaması nasıldır?CEVAP Bu hadis-i erif sahihtir. Size bir ölçü verelim. Hakikî islâm âlimlerinin herhangi bir kitabında bir

hadis-i erife rastlarsanız, (Acaba sahih midir, uydurma mıdır?) diye düünmeniz doru deildir. Ozaman slâm âlimlerine itimat kalmaz, din yıkılmaa, yerini hurafeler almaa balar. Dinimizi yıkmakisteyenler de bu usûlü kullanıyorlar. slâm âlimlerinin kitablarındaki hadis-i eriflere (Zayıftır,uydurmadır) diye saldırıyorlar. Bunlara aldanmamak lâzımdır. 

Arab, lügatte güzel demektir. Fahr-i kâinat "sallallahü aleyhi ve sellem" Efendimiz, arab idi, arabkavminden idi. Fakat yalnız arab kavmine deil, bütün âlemlere peygamber olarak gönderildi.slâmiyyet, yalnız arablara mahsus deil, müslüman olan her kavmin dinidir. Birçok hadis-i eriflerde(unları yapanlar, u günahları ileyenler benden deildir) diye buyurulmutur. Arab kavmindenolduu halde, müslüman olmayan kimse, (Ben arabım, peygamberdenim, onun ümmetin-denim)diye bir iddiada bulunamaz. Aksine Türk, Arab, Fransız, Alman v.s. olup da müslümanlıı kabul edenherkes Resûlullahın ümmetindendir. Ya'nî hadis-i erifin ma'nâsı öyle olmaktadır: 

(Ey arablar, ben arabım, fakat sizler iman etmedikçe benden olamazsınız, fakat arab olmasada iman eden her kavim, bendendir.) 

Zaten, slâmiyette üstünlüün ölçüsü, kavim, kabile veya makam, mevki deil, takvadır. Ya'nî ilimve ihlâsla dine sarılmaktır. Herkes dine hizmeti nisbetinde üstünlük kazanır. 

Yukarıdaki hadis-i erifin ma'nâsı böyle olunca, hadis-i erifleri, yalnız hadis kitaplarından deil,hakiki islâm âlimlerinin kitaplarından izahları ile birlikte örenirsek, yanlı anlamaktan, sapıtmaktankurtulmu oluruz. [Harputlu Yusuf Efendi (Usûl-i hadîs) erhi, s.91; Kamus]. 

SUAL: Bir günahı terkedip tevbe eden kimse, aynı günahı hiç ilemedii halde, yine ogünahı için tevbe etmesi lâzım mıdır? 

CEVAP Her zaman lâzımdır. (Mektûbât-ı Rabbani c.2, m.66). 

SUAL: Esnerken azını dudakları ile kapatabilen kimse ayrıca eli ile de kapatması lâzımmıdır?

CEVAP Azı dudaklar ile kapatmak lâzım deildir. El ile azı kapatmalıdır. (bni Âbidîn c.1, s.433). 

SUAL: Arkadalıa uygun insanların vâsıfları nelerdir? Kiminle arkadalık edilir, kiminlearkadalık edilmez? 

CEVAP 

Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Kiinin dini, arkadaının dini gibidir. O halde kiminle dostluk yaptıınıza dikkat edin!) Ahırette her sâlih arkadaın dier mü'min arkadaına efaat edecei bildirilmitir. Bu bakımdan,

sâlih arkadaları çoaltmak lâzımdır. Arkada seçerken, akıllı, güzel ahlâklı olmasına, fâsık, sapık vedünyanın faidesiz eylerine dükün olmamasına dikkat etmelidir. 

Câhil bir kimse, âlim bir kimseyi bile felâkete sürükleyebilir. Bunun için câhille arkadalıketmemelidir. Ahmak kimseden de kaçmalıdır. Ahmak iyilik yaptıını zannederek kötülük eder. Onuniçin (ahmak dost, akıllı dümandan kötüdür) demilerdir. 

Bir kimse akıllı olduu halde güzel ahlâklı deilse, kızdıı zaman nefsi hevâsına tâbi oluyor, onubunu gücendiriyorsa, böyle kimse ile de arkadalık uygun deildir. 

Açıkta günah ileyen kimse ile de arkadalık uygun deildir. Çünkü Allahtan korkmadan günahileyen kimsenin dostluuna güvenilmez. Tehlikesinden emin olunmaz. 

Sapık ve bid'atçı kimselerle arkadalık da uygun deildir. Bid'ata dalan, sapıtan kimse dalâlettendalalete yuvarlanır. manını muhafaza etmesi güçleir. 

Arkada, genilikte sohbet ehli, belâ zamanında yardımcı, bir menfaatte seni nefsine tercih eden,kusurlarını görmeyen, ayıplarını örten, daima gülümseyen biri olmalıdır. (Rıyâd-un-nâsıhîn s.341). 

SUAL: Baba evlâdından ne zamana kadar mes'uldür? CEVAP Baba, olundan âkil ve bali oluncaya kadar mes'uldür. Ya'ni sadece bulua ermesi kâfi deil,

akıllı da olması lâzımdır. Kız çocuundan ise, evleninceye kadar mes'uldür. Kız çocuu evlendiktensonra kocası mes'ul olur. (Mizân-ül-kübrâ). 

SUAL: Baba evlâdını reddedebilir mi? 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 317/361

CEVAP Baba, âkil ve bali olan olundan mes'ul olmayı reddedebilir. Fakat varis olmasını reddemez.

Ayrıca hediyesini, ziyarete gelmesini ve tevbesini reddedemez. Eer evlâdı insanlıın saadeti için,slama hizmet için çalııyorsa mâni olamaz. Evlâdına lüzumlu bilgileri öretmekten kaçınamaz (Mizân-ül-kübrâ ve Hadîka). 

SUAL: ielerde pastörize edilmi sütler satılmaktadır. Pastörize nedir? Bu sütler içmekte

sıhhî yönden bir mahzur var mıdır? Süttozu nedir? CEVAP Pastörize süt içindeki mikropların yok edilmesi, demektir. Ba'zı mikroplar, muayyen bir derecede,

muayyen bir miktar ısıtınca ölür. Sütler pastörize edilirken, 65 derecede yarım saat veya 80 derecede30 saniye kadar ısıtıldıktan sonra birden bire soutulur. El dedirilmeden, otomatik makinalarlaielere doldurulur. Böyle pastörize edilen sütlerin içindeki mikropların yüzde yüze yakın kısmı ölmü olur. Mikropların tamamı yok edebilmek için sütü kaynatmak gerekir. Buna sterilize denir. Sterilizedenilen sütlerde hiç bir bakteri bulunmaz. Fakat kaynatılan süt, içindeki besleyici cevherlerdenba'zısını kaybeder. Pastörize sütün içindeki tabiî cevherler yok olmaz. Bu bakımdan pastörize sütiçmek uygun olur. 

Sütün, içinde ya, protein, eker ve madensel tuzların yanı sıra, bol miktarda, A, E ve Kvitaminleri bulunmaktadır. Çocuk, genç ve ihtiyarlar için vazgeçilmez tabiî bir besindir.  

Süt, uzun müddet bozulmadan, toz haline getirilip saklanır. Buna süttozu denir. Süttozu eldeetmek için, süt, 50 derecenin altındaki sıcak bir odaya püskürtülür. Sütün içindeki su buharla arak

uçar. Geriye sütün % 13 civarındaki besleyici cevherleri, ya ve vitaminleri kalır. Süttozuna tekrar sukatılarak süt elde edilir. 

SUAL: stihareye yatarken yedi gün üst üste gusletmek lâzım mıdır? CEVAP Her gün gusletmek lâzım deildir.(bni Âbidîn c.1, s.461). 

SUAL: stihare nedir, nasıl yapılır? stihare neticesi görülen rüyaya inanılır mı? CEVAP Evlenmek gibi, bir meslee girmek gibi bir i için istihare yapmak sünnettir. stihare için günahlara

tevbe edilir. Guslettikten sonra, o gece, istihareye niyyet edilerek iki rek'at namaz kılınıp yatılır.Namazın birinci rek'atinde (Kâfirun), ikinci rek' atinde ( hlâs) sûresi okunur. Namazdan sonra daistihare duası okunur. Yedi gece böyle istihare yapılır. stihareden sonra abdestli olarak, kıbleye dönüpyatılır. Rü'yâda beyaz veya yeil görmek hayra alâmettir. stihareyi bakasına yaptırmamalı, herkes

kendi yapmalıdır. Bedenle yapılan ibâdetleri bakasına yaptırmak caiz deildir. stihare yaparkenbirinci gece guslettikten sonra, dier geceler gusletmee lüzum yoktur.(Kırk  Hadîs; bni Âbîdîn c.1s.461; ir'a-tül-slâm yatma âdabı.) 

SUAL: Tesadüf kelimesini kullanmak doru mudur? CEVAP Tesadüf etti, tesadüfen karılatım gibi sözlerde mahzur yoktur. 

SUAL: Ayin ne demektir? Dinimizde âyin var mıdır?  CEVAP Âyini, dinî merasim ma'nasında kullanıyorlar. Fakat slâmiyette âyin diye bir ey yoktur.

Hıristiyanlıkta ve baka dinlerde âyin olduu söylenmektedir. Müslümanlıkta namaz, oruç, zekât gibiibâdetler vardır, âyin diye bir ey yoktur. Fakat kendilerine (Mevlevi) diyen ba'zı kimseler, ney çalarakdönüyorlar. Dinimizde bulunmayan bu harekete (Mevlevi âyini) diyorlar. Müslümanlıkta âyin denilen bir

ibâdet ekli yoktur. 

SUAL: Kadınlar arasında öyle bir inanç var. Bir kadının üçüz erkek çocuu olursa,kocasıyle karde olurmu. Böyle bir ey var mıdır? 

CEVAP Böyle eylerin aslı yoktur. Kadın kocasıyla hiçbir zaman karde olmaz. Yabancılar dinimizi yıkmak

için böyle asılsız hurafeler sokmaa çalımılardır. Bunun için saf, temiz ihtiyar kadınları kandırmaaçalımılardır. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 318/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 319/361

 SUAL:Yetim çocukların velisi durumundayım. Onların yemeinden yememde mahzur var

mıdır?CEVAP Velisi, yetimin malından yiyebilir (Ebâh).

SUAL: Bir ölüden bahsederken (Topraı bol olsun) deniyor. Mahzuru var mıdır?

CEVAP 

Mahzurludur. Müslüman ölüden bahsederken (Merhum, rahmetli) gibi güzel bir kelime kullanmaklâzımdır (Seâdet-i Ebediyye). 

GEL TÜRKYE OKUYALIM 

Acizane tavsiyem var,Gel Türkiye okuyalım!Kıymetini bilmez ayar!Gel Türkiye okuyalım! 

Zaman akıp gider iken,Koyun kuzu güder iken,Evde sohbet eder iken,

Gel Türkiye okuyalım! Hakikati görmek için,lme deer vermek için,Mes'ud ömür sürmek için,Gel Türkiye okuyalım! 

Bilmiyenler eder hayret,Gösterelim biraz gayret,Ulvî hizmet, gerçek hayrat,Gel Türkiye okuyalım! 

Rabbimizi zikrederek,Mahlûkatı fikrederek,

Bugünlere ükrederek,Gel Türkiye okuyalım! 

Bizim Sayfa bir aheser,Soylu fikir, doru haber,Çoluk çocuk hep beraber,Gel Türkiye okuyalım! 

Köyden köye, ilden ile,Duyuralım dilden dile,Dolatırıp elden ele,Gel Türkiye okuyalım! 

Nurlanmalı bütün yüzler

Yayılmalı güzel sözler,Kapanmadan bakan gözler,Gel Türkiye okuyalım! 

Büyük ni'met bu devirde,ifa olur bir çok derde,nmemiken göze perde, Gel Türkiye okuyalım! 

bret ile bakmak için,Bâtılları yıkmak için,

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 320/361

Nurlu ıık yakmak için,Gel Türkiye okuyalım! 

DOSTLUK 

Herkesle arkadalık uygun deildir. Hadis-i erifte (Kiinin dini arkadaının dini gibidir)buyurulmutur. O halde kiminle arkadalık edeceimize çok dikkat etmeliyiz. eytan, insana, kötü

arkadaı vasıtası ile günah iletir. Akıllı, ilim sahibi, iyi ahlâklı, doru sözlü, cömert olan, fâsık olmayankimselerle arkada olmalıdır. Herkesle iyi geçinmeli, çok kimselerle dost olmaa çalımalıdır. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Çok dostunuz olsun! Çünkü Rabbiniz haya sahibidir, kerimdir. Kıyamette dostları

arasında, din kardelerinin içinde bulunan kuluna azap etmekten haya eder.) (Çok tanıdıınız olsun! Çünkü kıyamette her biri için efaat vardır.) (Allah yolunda bir din kardei edinene, Allahü teâlâ Cennette bir derece verir.) Kii, dünyada da, âhırette de sevdikleri ile beraber olur. Onun için iyilerle arkadalık etmee

çalımalıdır. Allahü teâlâ çou zaman, bir sevgili kulunun kalbinde, bir kimseye muhabbet görür de,onun hürmetine bu kimseye merhamet ederek sevdii kullar arasına ilhak eder. 

yi arkadalar bulunca, kıymetlerini bilmeli, edeblerine dikkat etmelidir. Ona saygılı davranmalı,canını ve malını kendi can ve malından üstün tutmalıdır. Aybını görmemeli ve hiç kimseyesöylememeli, hattâ unutmalıdır. Tekliflerini reddetmemeli, tartımaa girimemeli, asla kalbinikırmamalı, arkadaının aleyhinde konuan olursa susturmalı, alınacaı sözleri yüzüne karı veya

arkasından söylememelidir. Emr-i ma'rufu gerektirecek hususlar varsa yalnızken söylemelidir. Senbunu bilmiyorsun der gibi deil de, umumî ekilde söylemelidir. Su-i zan etmemeli, yaptıı uygunsuzeyleri dalgınlıına, unutkanlıına havale ederek ma'zur görmelidir. Sevdiklerini sevmeli,sevmediklerinden, dümanlarından uzak durmalıdr. Ona karı alçak gönüllü ve tevazu sahibi olmalıdır.Babasının, sülalesinin, çocuklarının, memleketinin isimlerini örenip unutmamaa çalımalıdır. Böyleeyler sevgiyi kuvvetlendirir. Alâkasız gibi durmak, sen nereliydin, adın neydi gibi sözler uygundeildir. Sevgide ve nefretde aırı gitmemelidir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Sevdiini aırı sevme, olur ki bir gün sevmediin kimse olur. Buzettiin kimseye de çoknefret etme, belki bir gün sevdiin kimse olur.) 

Ona karı daima güleryüzlü, tatlı dilli, açık gönüllü, açık elli, sabırlı ve kibirsiz olmalıdır. Herözrünü kabul etmeli, uzak yerden gelirse boynuna sarılmalıdır. Hediye sevgiyi attırdıı için az da olsahediye vermelidir. Külfet olacak kadar ve utandıracak kadar kıymetli hediye vermemelidir.  

Hazret-i Ali buyurdu ki: (Arkadaların en kötüsü, sana tekellüf eden, kendisinin idareedilmesine seni mecbur kılan, seni özür dilemeye zorlayıcı ilere iten kimsedir.) Hadis-i erifte

buyuruldu ki: (Ben ve ümmetimin sâlihleri tekellüften uzaız.) Tekellüf yapılanca, ya'ni hazırda olanı vermeyip çarıdan masraf ederek pahalı ve kıymetli eyler

alınınca, arkada bir daha masraf ettirmemek için gelmekten kesilebilir. Gelmeyince de souklukbalar. Onun için hazırda ne varsa vermeli, külfete girmemelidir. 

Arkadaın evine oturmaa gidildii zaman bir mazeret göstererek içeri almazsa, mazeretini kabuledip hiç üzülmeden geri dönülmelidir. Çünkü mazereti kabul etmek güzel ahlâktan ileri gelir. Hadis-ierifte buyuruldu ki: 

(Kii güzel ahlâkı sebebiyle, gündüzleri oruç tutanın, geceleri namaz kılanın sevabınakavuur.) 

Arkadaın borç isterse, (Ne kadar istiyorsun, parayla ne yapacaksın?) gibi sözler söylememeli,elinde ne kadar varsa çıkarıp (Bu kadar param var, ihtiyacın ne kadar ise al) demelidir. 

Kusursuz insan olmaz. Kusuru var diye arkadaı terk etmek doru deildir. yiliklerikötülüklerinden çok olan insan iyi insan sayılır. 

ki arkada vardı. Biri bir suç iledi ve hâlini arkadaına anlattı. (Ben u suçu iledim. Sen sâlihbir kimsesin, arkadalıımız burada bitsin!) dedi. Dieri ise (Ben arkadalıı bir hatâ sebebiylebozmak için yapmadım) dedi. Arkadaının tutulduu o belâdan kurtuluncaya kadar oruç tuttu. Aladı.Sonunda arkadaı gelip (Elhamdülillah o belâdan kurtuldum) dedi. 

Kötü günlerde arkadaın arkadalıa ihtiyacı daha fazla olur. Arkadaa karı daima vefakârolmalıdır. 

KÖTÜLERLE ARKADALIK 

mâm-ı Rabbani Hazretleri MEKTÛBÂT kitabında buyuruyor ki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 321/361

(Va'azların özü ve nasihatlerin kıymetlisi, Allah adamları ile bulumak, onlarla birlikte bulunmaktır.Allah adamı olmak ve dine yapımak da, müslümanların çeitli fırkaları arasında kurtulu fırkasıolduu müjdelenmi olan Ehl-i sünnet vel cema' atın doru yoluna sarılmaa balıdır. Bu büyüklerinyolunda gitmedikçe, kurtulu olamaz. Bunların anladıklarına tâbi olmadıkça, saadete kavuulamaz.Akıl sahipleri, ilim adamları ve evliyanın keifleri, bu sözümüzün doru olduunu bildirmektedirler.Yanlılık olamaz. Bu büyüklerin doru yolundan hardal danesi kadar, pek az ayrılmı olan bir kimse ilearkadalık etmeyi, öldürücü zehir bilmelidir. Onunla konumaı, yılan sokması gibi korkunç görmelidir.Allahdan korkmayan ilim adamları, hangi fırkadan olursa olsun din hırsızlarıdır. Bunlarla konumaktan,arkadalık etmekten de sakınmalıdır. Dinde hâsıl olan bütün fitneler, bu azılı din dü manlıı, hep böylekimselerin bıraktıkları kötülüktür.) 

Dünyalık ele geçirmek için, dinin yıkılmasına yardım ettiler. (Hidâyeti vererek, dalâleti satınaldılar. Bu alı-verilerinde birey kazanamadılar. Doru yolu bulamadılar) âyet-i kerîmesi,bunları bildirmektedir. 

blisin rahat, sevinçli oturduunu, kimseyi aldatmakla uramadıını gören bir zat (Niçin insanlarıaldatmıyorsun bo oturuyorsun?) dedikte, (Bu zamanın kötü din adamları benim iimi çok güzelyapıyorlar, insanları aldatmak için, bana i bırakmıyorlar.) demitir. 

ARKADAA KARI VAZFEMZ 

Arkada üç çeittir. Birincisi gıda gibidir, devamlı ihtiyacımız olur. kincisi ilâç gibidir, ba'zan ihtiyaçhissedilir. Üçüncüsü hastalık gibidir, istemediimiz halde o bizi bulur. Geçinmek icap eder, errinden

kurtulmak için idare edilir. Gıda gibi ihtiyacımız olan arkadaa karı vazifemiz ne olmalıdır? Arkadaın hakkına riayet etmeliyiz. ki arkada iki ele benzer. Biri dierini nasıl yıkayıp temizler.

Bunun için (Bir elin nesi var, iki elin sesi var) demilerdir. Nasıl ki el, ayak ve bütün uzuvlarımız bizeyük olmayıp, bir hususta yardımcı ise, biz de arkadaımıza yük deil, yardımcı olmaa çalımalıyız!Karılık beklemeden yardımına komalıyız! Daima onu kendimize tercih etmeliyiz! Nitekim Peygamberaleyhisselâm, iki misvaktan düzgün olanını arkadaına verip eri olanını aldıı zaman, arkadaı,(Doru misvaa benden çok siz lâyıksınız) demesi üzerine, öyle buyurmutur: 

(Bir kimse birisiyle bir an sohbette bulunsa, kıyamette ona arkadalık hakkına riayet edipetmedii sorulacaktır.) 

Arkadaın hakkına riayet edebilmek için onun sırrını saklamalıyız! Aybını örtmeliyiz! Konutuuzaman sözünü kesmeden dinlemeliyiz! yilie dair bir söz duyarsak kendisine söyleyip sevindirmeliyiz!Hakkında üzücü bir ey konuurlarsa saklamalıyız! Sevdii isimle çaırmalıyız! Gizledii bir ey olursaörenmee çalımamalıyız! yi huylan ile onu övmeliyiz! Onun erefini her yerde müdafaa etmeliyiz!

Nasihata ihtiyâcı olursa, ya çok yumuak anlatmalıyız veya umûmî bir misâl vererek iraddabulunmalıyız! Ufak tefek hatalarına göz yummalıyız! Hatasını yüzüne vurup kat'iyen azarlamamalıyız!iyiliini görünce teekkür etmeliyiz! Bir vazife vermek gerektiinde en hafifini vermeliyiz! Zor bir i teklifetmemeliyiz! Sıkıntılı anlarında ferahlık vermeye çalımalıyız! Baına gelen kötülükten dolayı kendibaımıza gelmi gibi üzülmeliyiz! Sevgide samimi olabilmek için dıımız nasılsa içimiz de öyle olmalı! 

(Arkadaın köyünün köpekleri, dier köyün köpeklerinden daha sevgili olmadıkça, sevgidesamimiyet yok demektir.) 

Geldii zaman ayaa kalkıp karılamalıyız! Giderken de kalkıp uurlamalıyız! Daima ona duaetmeliyiz! Vefat ettii zamanda yakınlarına vefaya devam etmeliyiz! Hâsılı kelâm kendimiz için neyiistiyorsak, arkadaımız için de aynı eyi istemeliyiz! Çünkü kendisi için sevdiini, arkadaı içinsevmeyen kimsenin sevgisinde sadakat yoktur, nifak vardır. Böyle bir arkadalık da dünyada veâhırette vebal olur. 

Bu arkadalıklar, yalnız kalbinde hikmet bulunan sâlih müslümanlar arasında vuku bulur. Kâfirinve bid'at ehlinin kalbinde hikmet bulunmadıından böyle arkadalık erefine kavuamazlar. Bid'at ehliile sâlih bir kimsenin bahsedilen ekilde arkadalık kurmaları mümkün deildir. Zira hadîs-i erifte,kiinin dininin arkadaının dini gibi olduu bildirilmitir. Bu bakımdan kâfirle mü'min, fâsıkla alihin öylearkada olmaları düünülemez. 

ALLAH SEVGS 

Allahü teâlâyı sevmek makamların en yükseidir. Allahı sevmek bütün müslümanlara farzdır.Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: 

(Allah mü'minleri sever, mü'minler de Allahı sever.) (Allahü teâlâyı ve Resulünü her eyden çok sevmeyenin imânı salam deildir.) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 322/361

(Kul, Allahü teâlâyı ve Resulünü çoluk çocuundan, malından ve bütün mahlûkattan çoksevmedikçe, mü'min olamaz.) 

(Azrail Aleyhisselâm, brahim aleyhisselâmın ruhunu almak için gelince, brahimaleyhisselâm dedi ki:

 — Dost, dostun canını alır mı?Vahiy geldi:  — Dost, dosta hiç kavumak istemez mi?

 — brahim aleyhisselâm: (imdi razıyım, canımı vermee hazırım, dedi.) (Ya Rabbi, bana kendi sevgini, sevdiklerininsevgisini ihsan eyle ve kendi sevgini bana hararetten, susuzluktan yananların, souk suyakavumasını istemelerinden sevgili kıl!) 

Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk buyurdu ki: (Allahü teâlâyı tanıyan, O'nu sever. Dünyayı tanıyan ona düman olur. Mü'min dünyanın

faidesiz ilerini unutmayınca ne' eli olamaz.) sa aleyhisselâm, zayıf kimselerin yanından geçiyordu. Sordu:  — Size ne oldu?  — Biz Allah korkusundan böyle zayıfladık.  — Elbette Allahü teâlâ sizi Cehennem azabından emin eder. Baka bir kavme uradı. Bunlar daha zayıf idi. Onlara sordu:  — Size böyle ne oldu?  — Cennet'e kavumak arzusu bizi bu hale getirdi. 

Allahü teâlâ, elbette size arzunuza kavuturur. sa, aleyhisselâm baka bir kavme rastladı. Onlardaha zayıf ve kuru idi. Yüzleri ise nur gibi parlıyordu. Onlara da sordu:  — Size ne oldu?  — Allah sevgisi bizi böyle eritti.  — Siz Allahü teâlânın sevgili kullarısınız! Sırrî Sekati hazretleri buyurdu ki: (Kıyamette herkesi peygamberi ile çaırırlar. Meselâ, ey Musa'nın ümmeti, ey sa'nın ümmeti gibi,

Fakat Allahü teâlâyı sevenler için "Ey Allah'ın sevgili kulları" diye hitap edilir.) Allahü teâlâ buyurur ki: (Ey kullarım, Beni sevdiiniz için Ben de sizleri seviyorum.) Sevgi, iyi olan bir eye karı kendiliinden olan bir meyildir. Bu meyil kuvvetli olursa ak denir.

Dümanlık da iyi olmayan bir eye karı kendiliinden hasıl olan nefrettir, iyilik ve kötülüün olmadııyerde, sevgi ve dümanlık da bulunmaz. 

Allahü teâlâdan bakasının sevilmesi ancak O'nunla olan münasebeti sebebiyle muvafık olabilir. Hadis-i erifte buyuruldu: sa aleyhisselâma vahiy geldi: (Kulumun kalbine bakarım, onda

Dünya ve Ahıreti görmezsem kendi sevgimi ona yerletiririm ve onu korurum.) sa aleyhisselâma hangi iin daha faziletli olduu soruldu. (Allahü teâlâyı sevmek ve yaptıına

razı olmak) buyurdu. Bir kimseyi veya bir ii Allah için sevmenin derecesi çok yüksektir. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Allahii teâlâ bir kimsenin hayrını isterse ona iyi bir arkada ihsan eder. O kimse Allahı

unuttuu zaman ona hatırlatır ve hatırladıkça Allah da ona yardım eder.) (Sırf Allah rızası için bir kimseyle arkada olan Cennette hiç bir amele verilmeyen yüksek

bir dereceye kavuur.) (Allah için birbirini seven iki kimseden Allah indinde en sevgili olanı, dierini daha fazla

sevendir.) (bâdetlerin efdali, müslümanları müslüman oldukları için sevmek, kâfirleri kâfir oldukları

için sevmemektir.) (Allahii teâlâ buyuruyor ki: Benim için birbirini ziyaret edenleri, benim için birbirlerini

sevenleri, benim için birbirine kolaylık gösterenleri ve benim için yardımlaanları elbette ben de

severim.) (Kıyamet günü Arın gölgesinde bulunacak yedi sınıf kimseden birisi de Allah için birbirini

seven, Allah için toplanıp, Allah için daılan kimselerdir.) Cenâb-ı Hak, sa aleyhisselâma buyurdu ki: (Eer yerlerde ve göklerde bulunan bütün

mahlûkların ibâdetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve dümanlarıma dümanlık etmedikçe,hiç fâidesi olmaz.) 

Allahü teâlâ, Musa aleyhisselâma sordu:  —  Benim için ne iledin?  —  Yâ Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, ismini çok zikrettim.  

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 323/361

 —  Yâ Musa, namazların sana burhandır. Oruçların Cehennemden siperdir. Zekât, kıyametgününün sıcaklıından koruyan gölgedir. smimi söylemen de, kabir ve kıyamet karanlıındaseni aydınlatan nurdur. Ya'ni bunların faideleri hep sanadır. Benim için ne yaptın? 

 —  Yâ Rabbi, senin için olan ameli bana bildir!  —  Yâ Musa, dostlarımı benim için sevdin mi Ve dümanlarıma benim için dümanlık ettin

mi? Musa aleyhisselâm da Allah için olan amelin, Hubb-î fillah ve bud-ı fillah, yani Allah için

buzetmek olduunu anladı. 

SALH MÜSLÜMAN 

Dünyada rahata ve âhiretde sonsuz iyiliklere kavumak için, (Salih) müslüman olmak lâzımdır.Salih müslüman olmak için, din bilgilerini âlimlerin kitâblarından örenmek lâzımdır. Bilgisiz olankimse, sâlih deil, müslüman bile olamaz. Salih müslüman olmak için: 

1-  Hakiki slâm âlimlerinin bildirdii gibi inanmalıdır. Doru bir ilmihal kitabını okuyarak, dinbilgilerini örenip, buna uygun ibâdet yapmalı ve haramlardan sakınmalıdır. 

2-  Çalııp para kazanmalıdır. Dine uygun kazanmalıdır. Fakir kimse, bu zamanda, dinini,namusunu, hakkını koruyamaz. Bunları korumak ve islâmiyyete hizmet edebilmek için, fennin bulduuyeniliklerden, kolaylıklardan faidelenmek de lâzımdır. Halâl kazanmak ve slama hizmet etmek, büyükibâdetdir. Namaza mani olmıyan ve haram ilemee sebep olmıyan her kazanç yolu hayırlıdır,mubarekdir. 

bâdetlerin ve dünya ilerinin faideli, mübarek olması, yalnız Allah için yapmakla, yalnız Allah içinkazanmakla ve yalnız Allah için vermekle, kısacası, (hlâs) sahibi olmakla olur. (hlâs), yalnız Allahüteâlâyı sevmek ve yalnız Allah için sevmekdir. nsan sevdiini çok hatırlar. Kalb hep onu anar. 

Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde, Âl-i mrân sûresinin otuzbirinci âyetinde buyuruyor ki: (Onlara de ki, eer Allahı seviyorsanız, bana uyunuz! Allahü teâlâ, bana tâbi' olanları sever

ve günahlarınızı afv eder. Allahü teâlâ, afv edici, çok merhametlidir.) Nisa sûresinin yetmidokuzuncu ayetinde (Peygambere itaat eden, Allaha itâ'at etmi olur)

buyurdu. Peygamberimiz de sallallahü aleyhi ve sellem", (Benim yolumda ve benden sonra dörthalifemin yolunda olunuz!) buyurdu. Görülüyor ki, Allahü teâlânın sevgisine kavumak için, slâmâlimlerinin kitâblarında yazılı olduu gibi imân etmek ve bütün sözleri, ileri, onların bildirdiklerineuygun olmak icâb ediyor. Allahü telânın sevgisine kavumak istiyenin, böyle yaaması lâzım olduuanlaılıyor. Bir insanda bu ikisi olmazsa, o sâlih müslüman olamaz. Dünyâda ve âhiretde rahata vehuzura kavuamaz. 

ALLAH ÇN SEVMEK Allah sevgisi hakkında slâm âlimlerinden bazıları buyuruyorlar ki: Gerçek sevgi iyilikle artmaz, kötülükle eksilmez. nsan sevdii kimsenin köpeini de sever. Hakiki

sevgi, sevdii eyleri, sevdii için vermektir. Bilâl-i Habe  î Hazretleri, Resûlullahın vefatından sonra, mü'minlerin annesi Aie-i Sıddîka

radiyallahü anha'nın evinin önüne gidip kapısını çalar. Âie-i Sıddîka validemizin içeriden alayaraköyle dediini iitir: 

  — Ayrılık ateiyle yanan kalbin kapısını çalan kim? - Resûlullahın hizmetçisi Bilâl... Resûlullahın ayrılıı ile nasılsınız?  — Ey Bilâl, sudan uzak kalan balıın hâli nasıl olur? Ey Bilâl, dün gece rü'yâda gördüm ki,

Resûlullah gök yüzünde meleklerle dolaıyordu. Nereye gittiini sordum. Babam Ebu Bekr-iSıddıkın ruhunu karılamaya gittiini buyurdu. 

Hazret-i Bilâl, Ebu Bekr-i Sıddıkın yanına giderek, Âie validemizin rü'yâsını anlatır. Hazret-i Ebu

Bekir, buyurur ki:  — Allahü teâlâya yemin ederim ki, dün gece ben de aynı rüyayı gördüm. Git kızım Âie'yi banaçaır, son bir defa daha beni görsün!  

Bu konuma devam ederken Âie validemiz içeri girerek der ki:   — Babacıım ite yıkanmı temiz bir kefen getirdim. Babası öyle cevap verir:   — Yavrum yıkanmı kefeni bırak, müslüman olduum ilk gün üzerimde bulunan kaba elbisemi

bana kefen yapın? Çünkü çok zamanlar, Allah sevgisinin verdii korku ile alar, gözyalarımı oelbiseye sürerdim. Allahü teâlâ, o gözyalarımın hürmetine belki bana rahmet eder. 

Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 324/361

(stediin gibi yaa, muhakkak öleceksin. steini yap, muhakkak yaptıının karılıınıbulacaksın! Dilediini elde et, muhakkak ondan ayrılacaksın! Mü'minin erefi ibâdetinde, izzetiise insanlara muhtaç olmamasındadır.) 

Vatana, millete zararı dokunan kimselerle arkadalık etmemeli, zâlimlerden kaçınmalıdır. Fakatyalnız kendisine zulmedenleri afvetmek ve onların zulmlerine sabretmek iyidir. 

mâm-ı Mücâhid buyuruyor ki: (Allah için birbirini sevenler, birbirlerinin yüzüne gülünce, ikisinin de günahları aaçtan

yaprak dökülür gibi dökülür.) Bir kimseyi seven, onun san'atını ve bütün ilerini sever. Bunun için Resûlullaha taze meyvetakdim edildii zaman yüzüne gözüne sürüp (Rabbimin bir ihsanıdır) buyururdu. 

Bir kimseyi veya bir ii Allah için sevmenin derecesi çok yüksektir. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlâ bir kimsenin hayrını isterse ona iyi bir arkada ihsan eder. O kimse Allah'ı

unuttuu zaman ona hatırlatır ve hatırladıkça Allah da ona yardım eder.)  (Sırf Allah rızası için bir kimseyle arkada olan Cennette hiç bir amele verilmeyen yüksek

bir dereceye kavuur.) (Allah için birbirini seven iki kimseden Allah indinde en sevgili olanı, dierini daha fazla

sevendir.) (bâdetlerin efdali, müslümanları müslüman oldukları için sevmek, kâfirleri kâfir oldukları

cin sevmemektir.) (Allahü teâlâ buyuruyor ki: Benim için birbirini ziyaret edenleri benim için birbirlerini

sevenleri, benim için birbirine kolaylık gösterenleri ve benim için yardımlaanları elbette ben deseverim.) 

(Kıyamet günü Arın gölgesinde bulunacak yedi sınıf kimseden birisi de Allah için birbiriniseven, Allah için toplanıp Allah için daılan kimselerdir.) 

Madem ki öleceiz, ölüme uygun bir hayat sürmeliyiz. Madem ki her yaptıımızın karılıınıgöreceiz, iyilik yaparak iyilik bulmalıyız. Darı eken nohut biçemez. Zulüm eken rahmet biçemez.Günah eken sevap biçemez. Sevmeyen sevilemez. 

GENÇLN KIYMETN BLMEK 

Dine sokulan bid'atleri kazıyan }sünnet-i seniyyeyi ihya eden, ariflerin ııı, velilerin önderi mâm-ıRabbani hazretleri "Kuddise Sirruh" faideli ilimler hazinesi Mektûbât kitabında buyuruyor ki:  

Gençlik çaı, nefsin kaynadıı, ehvetlerin oynadıı, insan ve cin eytanlarının saldırdıı birzamandır. Böyle bir çada yapılan az bir amele, pek çok sevap verilir. htiyarlıkta dünya evkleri azalıpgüç kuvvet gidip, arzulara kavumak imkânı ve ümidleri kalmadıı zamanda, pimanlıkdan, ah

etmekten baka bir ey olmaz. Çok kimselere bu pimanlık zamanı da, nasip olmaz. Bu pimanlık datevbe demektir ve yine büyük ni'mettir. Gençlik çaı, kazanç zamanıdır. Merd olan bu vaktin kıymetini bilip, elden kaçırmaz. htiyarlık

herkese nasip olmaz. Nasip olsa da rahat, elverili vakit ele geçmez. Vakit de bulunsa, kuvvetsizlik,halsizlik zamanında, yarar i yapılamaz. Bugün güç kuvvet yerinde iken, hangi özürle, hangi sebeple,bugünün ii yarına bırakılabilir? 

Peygamberimiz, "sallallahü aleyhi ve sellem" (Yarın yaparım diyen, helak oldu, ziyan etti.)buyurdu. Eer dünya ilerini yarına bırakırsan ve bugün ahiret ilerini yaparsan, güzel olur. Fakatbunun aksini yaparsan, çok çirkin olur. Gençlik zamanında, insanı üç din dümanı olan, nefs, eytanve kötü insanlar aldatmaa uramaktadır. Bunlar karısında, az bir ibâdet pek kıymetli olur.htiyarlıkta yapılan, bundan katkat fazla ibâdetlerin bu kadar kıymeti olmaz. 

çinde Ehl-i sünnet i'tikadına aykırı hiç bir söz bulunmayan ve tamamen kıymetli kitaplardan nakledayanan "Seâdet-i Ebediyye" kitabında, mektubât-ı Rabbaniden alınarak buyuruluyor ki: 

(Yavrum! Gençlikde, nefsin arzuları, insanı kapladıı gibi, ilim örenilecek, ibâdet yapılacak enkârlı zaman da gençlikdir. Gençlikde, ehvetin, asabiyyetin kapladıı onlar da, dinin bir emrini yerinegetirmek, ihtiyârlıkda yapılan aynı ibâdetden çok üstün ve kıymetli olur. (Hele baka mâniler de arayakatılırsa, bunları dinlemeyip yapılan ibâdetin sevabı o kadar çoktur ki, ancak Allahü teâlâ bilir). Çünki,maniler karısında ibâdet yapmak güçlüü, sıkıntısı, o ibâdetlerin, anını, erefini göklere çıkarır. Mâni'olmayarak, kolay yapılan ibâdetler, aaıda kalır. Bunun içindir ki, insanların yüksekleri, meleklerinyükseklerinden daha üstün olmudur. Çünkü insan, mâni'ler arasında ibâdet ediyor. Melekler ise,mâni' olmadan emre itâ'at ediyor. Harb zamanında askerin kıymeti artar ve muharebede ufak birhizmetleri, sulh zamanındaki büyük gayretlerinden daha kıymetli olur. Gençlik arzuları, Allahü teâlânındümanı olan nefsin ve eytanın sevdii eylerdir. Dine uygun eyler ise, Allahü teâlânın sevdiieylerdir. Allahü teâlânın dümanlarını sevindirip, bütün ni'metleri veren, hakiki sahibi gazabagetirmek, akıllı ve zeki insanların yapacaı ey deildir. Allahü teâlâ, hepimize akla uygun hareketler

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 325/361

nasip edip, nefse, eytâna ve din dümanlarının sözlerine ve yazılarına aldanmaktan muhafazabuyursun!) 

Dörtyüzkırkdört kitabdan derlenen (Riyad-ün nasibin) de diyor ki: Büyüklerden birine, bir terzi u suali sordu:  —  Can gargaraya gelmeden tevbenin kabul edileceini bildiren hadis-i erif hakkında ne

buyurursunuz?  —  Evet öyledir, ama senin meslein nedir?  —  Terziyim efendim. Elbise dikerim.

  —  Terzilikte en kolay i nedir?  —  Kuması makasla kesmektir.  —  Kaç seneden beri terzisin?  —  Otuz seneden beri.  —  Canın gargaraya geldii zaman kuma kesebilir misin.  —  Hayır kesemem.  —  Bir müddet zahmet çekip örendiin ve otuz sene kolaylıkla yaptıın ii, o zaman

yapamazsan, ömründe hiç yapmadıın tevbeyi can gargarada iken nasıl yapabilirsin. Bugün gücünverinde iken tevbe eyle! O zaman yapman çok güç olur. 

Bunun üzerine genç terzi tevbe edip sâlihlerden oldu. Ölüm pusudadır, çok uyanık olmalıyız,ansızın gelebilir. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: 

(Her asırda, her zamanda, Allahü teâlâ katında en sevgili olanlar, tevbe eden gençlerdir.)(Tevbe eden bir gencin cenazesi kabristana getirildiinde, Allahü teâlâdan bir nida gelir: "Ey melekler, bu kabristandan azabı kaldırın! Çünki buraya tevbe eden bir genç getirildi.

Onun olduu kabristandakilere azâb etmee haya ederim." Bütün kabristandakilerden kırk gün,azabı kaldırdılar.) 

Benî srail zamanında bir genç Cenab-ı Hakkın emrine uymaz, yaramaz iler yapardı. Tevbe edertevbesinde durmazdı. Çok günah ilese de çok tevbe ettii için tevfik-i ilâhî imdadına yetiti. Büyük birgünah iledikten sonra piman oldu. Sahra'ya çıkıp yüzünü, gözünü topraklara sürerek dedi ki: 

(Yâ lâhi, ne kadar çok tevbe ettiysem de tevbemi bozdum. Eer beni günahtan korumazsanyine tevbemi bozar ebedi felâkete duçar olurum. O zaman benim hâlim nice olur?) 

öyle bir ses duydu: (Ey kulum, sen günahından vazgeçtiin için, sana rahmetle muamele ediyorum. Tevbeni

kabul edip, kötü amellerini lûtf ve keremimle afv ettim.) Yâ Rabbi, tevbe eden gençler hürmetine, bizim gibi ömrünü boa geçirenlere, ölmeden önce

nasuh tevbesi ihsan eyle, hasta kalblerimizi gaflet uykusundan uyandır! 

ZAMANIN KIYMETN BLMEL mâm-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Mu'âviye radıyallahü anh, Hazreti Aie'ye "radıyallahü teâlâ anhâ" mektûb yazarak nasihat

yazmasını istedikde, cevâb yazarak: Alahü teâlânın selâmı senin üzerine olsun. Resûlullah'dan(sallallahü aleyhi vesellem) iitdim. Buyurdu ki: (Bir kimse insanların kızacakları eyde Allahınrızâsını ararsa, Allahü teâlâ onu insanlardan geleceklerden korur. Bir kimse, Allahü teâlânınkızacaı eyde, insanların nzâsını ararsa, Allahü teâlâ onun iini insanlara bırakır.) 

Dünyâ hayâtı çok kısadır. Âhıretin azâbları pek acı ve sonsuzdur. leriyi gören akl sahiplerinin,hazırlıklı olması lâzımdır. Dünyânın güzelliine ve tadına aldanmamalıdır. nsanın erefi ve kıymetidünyalıkla ölçülse idi, dünyalıı çok olan kâfirlerin herkesden daha kıymetli ve daha üstün olmasılâzım gelirdi. Dünyanın görünüüne aldanmak akılsızlıkdır, ahmaklıkdır. Bir kaç günlük zamanı büyükni'met bilerek, Allahü teâlânın beendii eyleri yapmaa çalımalıdır. Allahü teâlânın kullarına ihsan,iyilik etmelidir. Kıyâmetde azâblardan kurtulmak için, iki büyük temel vardır: Birisi Allahü teâlânınemirlerine kıymet vermek, saygı göstermekdir. kincisi, Allahü teâlânın kullarına, yarattıklarına efkat,iyilik etmekdir. Hep doru söyleyici (Aleyhissalâtü vesselam) her ne söyledi ise, hepsi dorudur. aka,elence, sayıklama sözler deildir. Tavan gibi gözü açık uyku ne kadar sürecek? Bu uykunun sonurezil, rüsvâ olmak ve eli bo, mahrum kalmakdır. Mü'minûn sûresinin yüzaltıncı âyetinde (Sizi abesolarak, oyuncak olarak mı yaratdım sanıyorsunuz? Bize dönmiyecek misiniz diyorsunuz?)buyuruldu. 

nsan, bu dünyâda kalmak için yaratılmadı. Dünyada i yapmak, çalımak için yaratıldık.Çalımalıyız. Çalııp da, kazanıp da ölen bir kimse için, korkacak bir ey yokdur. Hattâ, böyle ölmek,bir devlet ele geçirmekdir. Ölüm bir köprü gibidir. Sevgiliyi sevgiliye kavudurur. Ölmek, felâketdeildir. Öldükten sonra, baına gelecekleri bilmemek felâketdir. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 326/361

KOMU HAKKI 

Riyâd-ün Nasihin kitabında buyuruluyor ki: Komu hakkı, ana-baba hakkı ile beraberdir. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Komunun komuya hürmeti, annesine hürmeti gibidir.) (Cebrail aleyhisselâm, komu hakkını gözetmem için o kadar 'sıyyette bulundu ki, komu

ölünce, dier komusunun mirasından pay hakkı alacaını zannettim.) 

(Kâfir olan komunun bir hakkı, müslüman olan komunun iki hakkı, akraba olanmüslüman komunun üç hakkı vardır.) (Komunun komu üzerinde on hakkı vardır: 1—  Borç istedii zaman borç vermek, 2—  Misafirlie çaırınca, davetine icabet etmek,3—  Hastalanınca ziyaretine gidip hal ve hatırını sual etmek,4- Yardım isterse yardım etmek, 5- Baına bir belâ gelirse teselli etmek, üzüntüsünü paylamak, 6—  Sevinçli görürse sevincine ortak olmak, 7—  Ölünce, cenazesine gitmek, defn ileriyle megul olmak, 8—  Yolculua çıktıı zaman evini beklemek, 9—  Ondan gelecek bütün sıkıntılara katlanmak,10— Onunla kavga ve münakaa etmemek.) Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu: 

(Vallahi iman etmemitir, vallahi iman etmemitir, vallahi iman etmemitir.)   — Ya Resûlallah kim diye sual ettiklerinde: (Kötülüünden komusunun emin olmadııinsan) buyurdu. Kimya-i Seadetde buyuruluyor ki: 

Komusuyla iyi geçinmeli, ona eziyyet etmemelidir. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Allaha ve kıyamet gününe inanan, komusuna iyilikte bulunsun.) (Komusunun köpeine ta atan, komusunu incitmi olur.) Peygamber aleyhisselâma dediler ki:  — Filan kadın, gündüzleri oruç tutar, geceleri namaz kılar, fakat komularına eziyyet eder. Buyurdu ki:  — Onun yeri Cehennemdir. Tenbihül-Gâfilinde buyuruluyor ki: Komuya eziyyet etmemeli, fakat komusunun eziyyetine katlanmalıdır. Komusunun malına göz

dikmemeli, fakat kendi malı varsa komusuna ondan ikram etmelidir. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: 

(Allaha ve âhiret gününe inanan, komusuna ikramda bulunsun.) (Komuluk hakkını gözeten tam müslüman olur.) Tezkiret-ül evliyâ'da diyor ki: Mâlik bin Dinarın slâmiyyete oldukça düman olan yahudi bir komusu vardı. Evinin kanalizasyon

çukurunu dümanlık olsun diye Mâlikin odasının arkasına yaptı. Odadan içeri sızıntı oluyor, pis kokuçok rahatsız ediyordu. Her gün sızıntıları temizler, pis kokuyu izale edici güzel kokulu eyler yakardı. 

Yahudi, Mâlikin rahatsız olduunu anlıyordu. Fakat ikâyete gelmemesine hayret ediyordu.Mâlikin yerine, Yahudinin sabrı tatı. Mâlikin evine geldi. Pis kokuyu duyunca dedi ki: 

- Ya Mâlik, bu koku ne?  —  Burada kokulu eyler yakıyorum.  —  Hayır bu koku, kanalizasyon kokusudur. Bak duvardan sızıyor. Ne diye bana söylemiyorsun?  —  Eer söyleseydim, sen üzülebilirdin. Bizim dinimizde, komuyu üzmemek ve ondan gelen

eziyyetlere katlanmak vardır. Komuyla kavga ve niza etmek yoktur. Yahudi, bu sözler karısında sarsıldı. Dedi ki: -  Bu güne kadar slâm dinine düman idim. imdi slâmiyyete hayran kaldım. Böyle güzel ve tatlı

hükümler ancak hak olan bir dinde bulunur. Ey Mâlik, müslüman olmak için ne lazımsa derhalyapmaa hazırım. 

-  Müslüman olmak için hiç bir formaliteye lüzum yoktur. Dil ile kelime-i ehâdet getirip kalb iletasdik edersen Müslüman olursun.

Yahudi, kelime-i ehâdeti getirdi, günahsız bir Müslüman oldu. Görüldüü gibi, Mâlik, komu hakkına riayet ettii için bir yahudinin müslüman olmasına, ebedi

saadete kavumasına sebep oldu. 

ANA-BABAYA TAAT 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 327/361

Anaya, babaya iyilik ve ihsan, evlât üzerine farzdır. Allahü teâlâ srâ sûresinde buyuruyor ki: (Ana ve babadan biri veya ikisi ihtiyarladıında usanıp da öf deme! Aır söz söyleme!

Onlarla yumuak ve tatlı konu!) Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Anaya, babaya karı gelmek büyük günahtır.) (Ananın ayaını öpmek, Cennet kapısının eiini öpmek gibidir.) (Cenâb-ı Hakkın rızâsı, ana-babanın rızasında, kızması da ana-babanın kızmasındadır.) 

(Anaya, babaya iyilik etmek, namazdan, oruçtan, hacdan, cihaddan daha üstündür.) (Cennetin kokusu, be yüz yıllık uzaktan duyulur. Anasını, babasını üzenler ve sıla-i rahmiterk edenler bunu duyamaz.) 

(mandan sonra Allahü teâlânın rızasına kavuturucu amellerin en üstünü, ana-babaya iyilikve ihsandır.) 

(Ana ve babasından biri veya ikisi, yanında ihtiyarladıında gerekli iyilik ve ihsanıyapmadıı için Cennete giremiyenin burnu yere sürtmütür, burnu yere sürtmütür.) 

(Allahın laneti, hanımını anasından üstün tutanlara olsun! Allahü teâlâ bu kimsenin farz venafile ibâdetlerini kabul etmez.) 

(Bir kimse, anasına, babasına dua etmeyi bırakırsa rızkı kesilir.) (Allah katında en faziletli amel, vaktinde kılınan namaz, anaya-babaya ihsan ve Allah

yolunda cihâddır.) (Üç sınıf insana Cehennem atei dokunmaz: Bunlar, kocasına itaat eden kadın, ana-

babasına iyilik eden evlât ve insanlara merhamet eden kimsedir.)  (Ana-babasının kabrini ziyaret edenin kabrini melekler ziyaret eder.) (ki günah vardır ki, kii bunların cezasını dünyada iken görmeden ölmez. Birisi insanlara

zulmeden, dieri de ana-babasına eziyet eden.) (Evlât, babasının hakkını hiç bir surette ödeyemez. Ancak onu köle olarak bulur ve sonra

da satın alarak azat ederse, hakkını ödemi olabilir.) (Kim ana-babasının rızalarını alarak sabahlarsa, Cennette ona iki kapı açılır. Aynı ekilde

akamlarsa, yine kendisine Cennette iki kapı açılır. Ana-babasından birisi hayatta olur da onungönlünü ho ederse, kendisine Cennete giden bir kapı açılır.) 

Hasan-i Basri hazretleri buyurdu ki: (Âlim bir evlâdın anası babası kâfir olsa, kuyudan su çekmeleri için ona muhtaç olsalar, o

da birkaç kova çektikten sonra öf dese, öf demesi sebebiyle bütün amelleri yok olur.) Ana-babadan izin almadan farz olan hacca bile gidilmez. Ana-babayı ziyaret etmemek büyük

günahtır. Hiç olmazsa, selâm göndererek, tatlı mektup yazarak bu günahlardan kurtulmalıdır. Ana-baba günah ilemeyi emretseler, bu emirleri yapılmaz ama, yine onları üzmek asla caiz olmaz.Onlardan izinsiz cihâda bile gitmek caiz olmadıı halde, izinleri olmadan ilim örenmek ve ilim

öretmek için gitmek caizdir. Hadis-i erifte Veysel Karani hazretlerinin Cennet padiahlarından olduu, annesine iyilik etmesi

sebebiyle büyük ni'met ve ihsanlara kavutuu bildirilmektedir. Yine islâm âlimlerinin bildirdiine göre,annesinin sözünü tutarak Peygamberimizi görmeden geri gelmesi ve sahabîlik erefinden mahrumkalması bizim için bir ibret olmalıdır. Hiçbir amel o, sahabîlik derecesinin üstünlüünü kazandıramaz.Ana ve babayı asla üzmemeli, fakat büyük ni'metlere kavumamıza mâni olacak istekleri olursauymamalı, ancak bunu da onları incitmeden, kırmadan yapmalıdır. 

AKRABAYI ZYARET 

Seâdet-i Ebediyye kitabında buyuruluyor ki: Anayı, babayı ve kendileriyle evlenmek haram olan akrabaları ziyaret etmek vâcibdir. Terk etmek

büyük günahtır. Hiç olmazsa, selâm göndererek, tatlı mektup yazarak bu günahlardan kurtulmalıdır.Selâmın, mektubun ve sözle, para ile yardımın mikdarı ve zamanı yoktur. Lüzum ve imkânı kadaryapılır. 

Riyâdün-Nasihin kitabında buyuruluyor ki: Allahü teâlâdan korkup, sıla-i rahm yapanın, ya'niakrabasını ziyaret edenin, ömrü uzar, malı çoalır, geçimi kolaylaır. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: 

(Allahü teâlâdan korkun, akrabanızı ziyaret edin, onlara yardım edin. Çünkü sıla-i rahmyapan, ya'ni akrabayı ziyaret ve onlara yardım, sizin için dünyada bereket, âhırette isegünahlara mafirettir.) 

(Allahü teâlâya ve kıyamet gününe inanan, sıla-i rahm etsin, akrabasını ziyaret edipyoklasın!) 

(Sıla-i rahmi kesen Cennete girmez.) (Ömrünün uzun olmasını ve rahat yaamayı seven sıla-i yapsın.) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 328/361

Kıyamette Arın altında yer verilecek üç sınıf kimseden birincisi sıla-i rahm yapan kimsedir. ir'atül-slâm kitabında buyuruluyor ki: Sıla, vasi, kavumak demektir. Rahm ise, yakınlık, akraba olmak demektir. Sıla-ı rahm ise,

akrabaya yaklamak, kavumak, onları ziyaret etmek, onlara elinden geldii kadar iyilik etmekdemektir. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: 

(Sıla-i rahm ömrü uzatır.) (Sıla-i rahm, ailede muhabbetin, malda servetin artmasına ve ömrün uzamasına sebeptir.)  

(Ömründen üç gün kalan bir kul, sıla-i rahm yaparsa, Allahü teâlâ, bu sebeple ömrünü otuzsene uzatır. Sıla-i rahmi kesen birinin de otuz senelik ömrünü üç güne indirir.)  (çlerinde sıla-i rahmi terk edenlerin bulunduu toplulua rahmet melekleri inmez.) (Sıla-i rahm yapan demek, ahbap ve akrabasından gördüü iyilie karı ona iyilik yapan

deil, kendisinden kesilen akrabasını arayıp, ziyaret ve iyilik edendir.)  Amcayı, dayıyı ve aabeyi baba yerine koymalıdır. Teyze ve halâyı da anne yerine koyarak,

gerekli hürmeti göstermeli, hizmet etmeli, itaatte bulunmalıdır. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Büyükkardelerin küçükleri üzerindeki hakkı, babanın olu üzerindeki hakkı gibidir.) 

Tenbihül-gâfilin kitabında buyuruluyor ki: Allahdan korkup akrabasını ziyaret edenin, ömrü uzar, malı çoalır ve aile efradı kendisini sever. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Akraba ziyaretini kesen kimse benimle oturmasın.) (Akraba ziyareti kadar sevabı tez gelen bir iyilik yoktur.) (Akraba ziyaretini terk edenin

cezası da çabuk gelir.) (sterse bir selâmla bile olsa akrabalarınızı ziyaret edin!) (Allah katında, namaz ve akraba ziyareti için atılan adımdan daha sevimli adım yoktur.) Akrabayı ziyarete gitmemek, onlara gerekli yardımları yapmamak, onlardan kesilmek demektir.

Malıyla akrabasına yardım edemiyen, diliyle gönlünü almaa çalımalıdır. Kâfir bile olsa, akrabayıziyaret etmelidir. Küfre sebep olan eyleri yaptıracaklarından korkulursa ziyaretlerine gidilmez. 

Akraba ziyaretine giden, unlara kavuur: Allahü teâlâ razı olur, melekler sevinir, eytanlar üzülür,ömrü ve rızkı artar. Ölmüleri sevinir. Vefatından sonra da ziyaret ettii kimseler, buna hayır duaederler. 

SILA-I RAHM 

Akrabayı ziyaret vâcibdir. Ömrün bereketine sebebdir. Büyük sevabı vardır. Sıla demek,unutmayıp, yakınlık göstermek demektir. Bu ise ziyaret etmekle, hediye göndermekle, eliyle veyadiliyle yardım etmekle olur. En aaı derecesi selâm göndermekle olur. Sıla için muayyen bir zaman

yoktur. O beldenin âdetine göre yapılır. Nikâhla evlenmesi haram olan akrabayı sıla etmek vâcib dir. Dier akrabaları sıla etmek vâcibdeildir. Haftada veya ayda bir kere ziyaret edilebilir. 

Sıla-i rahmi terketmemelidir. Yani dostluu, ziyareti ve yardımı kesmemelidir. Çünki haramdır,büyük günahdır. Sıla-i rahmi kesen kimseden Allahü teâlâ rahmetini keser ve onu helak eder.  

Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: "Bir kavmin içinde sıla-ı rahmi terkeden bir kimse bulunsa üzerlerine rahmet inmez, duaları

kabul olmaz." "Allahü teâlâ buyuruyor ki, ben Rahmanım. Benim yakınım, rahimdir. Onunismini, kendi ismimden çıkardım. Yakınları ile beraberim. Yakınlarından ilgiyi kesenlerden, bende alâkayı keserim." 

"Ömrünün uzun, rızkının iyi olmasını isteyen, akrabasına iyi davransın. Sılâ-i rahimdendaha çok sevabı olan bir taat yoktur. Hattâ bir evdekiler fısk ve fücur ile megul olsalar, sıla-irahim edince bunun bereketinden malları artar." 

"Sana dargın olan akrabana verdiin zekât ve sadakadan faziletli hiç bir sadaka yoktur." Onlardan ilgiyi kesmemelidir. Onlar senden ilgiyi keserse, senin onları arayıp, onlarla beraber

olman lâzımdır. Sana bir ey vermeyene, sen ihsanda bulun, sana haksızlık edene, afv ile muameleeyle. 

Yine Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: "Allahü teâlâ dilediini siler, dilediini yazar." Mealindeki ayet-i kerimenin tefsirinde

buyuruluyor ki: "Kii sıla-i râhîm edince ömründen üç günden fazla kalmamı olsa da, Allahü Teâlâ ömrünü

otuz sene uzatır. Sıla-i rahim yapmayan kimsenin ömründen otuz sene kaldıysa üç güneindirilir." 

Yine buyuruldu ki; "Allahü teâlâdan korkup sıla-i rahim yapanın ömrü uzun olur, malı çoalır,ehli sevgili olur." 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 329/361

O halde dünya nimetlerinden sana bir nasip verildiyse, fakirlere yardım et, ihsanda bulun.Yakınlarına yardım ederek hallerini sor, muhtaç iseler ellerinden tut. Akrabalarını akrabalık derecesinegöre ara ve onlara yardımcı ol. Allahü teâlâ da senin yardımcın olsun. Rahat ya ar ve uzun ömürsürersin. Her ikram ve ihsana kavuursun. 

Sıla-i rahimde sıra öyledir: Ana, baba, evlâd, birader ve bacılar, amca, hala, dayı ve teyzelerdir.Sonra dier mahrem olmayan akraba gelir. Daha sonra da nikâh sebebiyle akraba olanlar ve komulargelir. Bunlara yardım ve ihsan etmek çok sevaptır. 

Müslüman olup dine uygun yaayan akrabayı ziyaret çok mühimdir. Haftada veya ayda bir ziyaretetmeli, kırk günü geçirmemelidir. Uzak memlekette ise mektupla gönlünü almalıdır. Dargın isevazgeçmelidir. Allahü teâlâ müslüman olan sâlih akrabayı ziyaret etmeyi emretmektedir. Hermüslüman bu emri gücü nisbetinde yerine getirmee çalımalıdır. 

ÇOCUKLARI TERBYE ETMEK 

Çocuk, kıymetli bir cevher gibi temiz olup, mum gibi her ekli alabilir. Temiz ve mümbit bir toprakgibi olup, hangi tohum atılırsa onu yetitirmeye müsaittir. Fesat tohumu atılmasına mani olup, iyiliktohumu ekilmelidir ki dünya ve âhıret saadetine kavusun. 

Bütün kötülüklerin baı kötü arkadatır. Kötü arkadaları, onun, küstah, yalancı, hırsız, saygısızve korkusuz olmasına sebep olabilir. Senelerce de bu kötü huylardan kurtulamaz. 

Çocuk iyi bir i yapınca, o iinden dolayı, onu övmeli, aferin demeli, sevindirecek birey vermeli,insanların yanında onu takdir etmelidir. Bir kabahat iler veya kötü bir söz söylerse birkaç defa

görmemezlikten gelmeli, onu yapma dememeli, azarlamamalıdır. Sık sık azarlanan çocuk,cesaretlenir, gizli yaptıklarını açıktan yapmaa balar. Yaptıı kötü ilerin zararı kendisine tatlı dil ileanlatılmalı, ikaz edilmelidir. Yapılan i, dîne aykırı ise iin zararı, fenalıı anlatılarak, o kötü ie mâniolmalıdır. 

Baba, baba olduunu, büyük olduunu hissettirmelidir. Anne çocuu babası ile korkutmalıdır. Gevek olmaması için gündüz uyutmamalı, bedeninin kuvvetli olması için de çok yumu ak

yataklarda yatırılmamalıdır. Her gün bir saat kadar oynamasına izin vermelidir ki, çocuk sıkılmasın. Sıkılmak ve üzülmekten

kötü huy hâsıl olur ve kalbi körleir. Hiç kimseden para almasına müsaade etmemelidir. Fazla konumamasını, yemin etmemesini,

sorulmadan birey söylememesini, büyüe saygı göstermesini, öretmelidir. Yedi yaına girincetatlılıkla namaz kılmaya alıtırmalıdır. 

yi insanların güzel hallerini anlatıp, onlar gibi olmaya, kötü insanların kötülüklerini anlatıp, onlargibi olmamaya dikkat etmesi öretilmelidir. 

Her ii âdet olarak yapmaması, niyetle uurla yapması gerektiini anlatmalıdır. Meselâ yemektenmaksat, kulun Rabbine ibâdet etmesi, insanlara vatanına, milletine faydalı hizmetlerde bulunması,insanların seâdeti için çalıması olduu öretilmelidir. 

Küçük yaında böyle terbiye edilirse ta üzerin yazılan yazı gibi olur ve kolay kolay silinmez. Hadis-i erifte: "Ahlâkınızı güzelletirin" buyrulmutur. En vahi hayvan bile terbiye ile

ehlilestiriliyor. Hiçbir zaman elma çekirdeinden portakal olmaz. Fakat onu büyüterek gerekli aı vekültürel tedbirler alarak kaliteli elma veren bir aaç olarak yetitirmek mümkündür. Bunun gibi insantabiatında bulunan bazı arzular yok edilmez, fakat terbiye edilebilir. 

Her eyi, zıddı, tersi kırar. Kötü huyların iyi huylar yok eder. Bu bakımdan kendini zorla da olsa iyiiler yapmaya alıtırmalı, onları âdet haline getirmelidir. leri ve ahlâkı iyi olan insanlarla arkadalıkettirilirse, bu güzel huylar kendiliinden onun tabiatı olur. Bu esaslar dahilinde çocuklar yetitirilirsedünya ve âhıret saadeti elde edilir. 

ÇOCUK TERBYES 

Çocuk, ana babaya emanettir. Onun temiz kalbi bo bir plâk gibidir. Her türlü nakısa müsaittir.Neye meylettirilirse oraya yönelir. Eer hayrı âdet eder, örenirse hayır üzerine büyür. Dünya ve âhıretsaadetine kavuur. Eer ihmal edilir, kötüye alıtırılırsa, kötü olur. Günahı da, terbiyesi ile mükellefolanın boynunadır. Çocuun velisi kimse, o mes'uldür. Kur'ân-ı kerîmde, nefislerimizi, aile efradımızı,yakıtı insan ve ta olan Cehennem ateinden korumamız emredilmektedir. 

Elli-yüz senelik kısa bir hayat için çocuu dünya felâketlerinden korumaa çalıtıımız gibi, ebedîfelâkete duçar olmaması için ahiretini de korumamız lâzımdır. Bunun için de güzel ahlâklı yeti tirmeeve kötü arkadalardan korumaa çalımalıyız. Çocua her istediini almak ve lüks içinde yaatmakuygun deildir. Büyüyünce de her istediini ele geçirmee çalıır, fakat bunda muvaffak olamayıncasükutu hayâle urar, isyankâr olur. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 330/361

Kendimiz helâl yediimiz gibi çocuklarımıza da helâl yedirmeliyiz. Haramla beslenen çocuunçamuru, necasetle yorulmu gibi olur. Böyle çocuklar da pislie, kötülüe meyleder. Sadece çalınaneylerden baka haram yok zannetmemelidir. Halâl kazancı olan, alı veri ilmini bilmezse haram yer.Ödünç alıp vermede bile harama düer. 

Çocua, israf etmemesini, kanaatkar olmasını öretmelidir. Ba'zan da yavan ekmek yemeealıtırmalıdır. Çocuk, katıı art bilmemelidir. Çocuun kötü yerlere gitmesine mâni olmalıdır. Çocukkötülerin yanında ahlâksız, yalancı, hırsız ve hayâsız olur. Çocua iyi insanların hayat hikâyelerianlatılmalıdır. Böylece sâlih kimselere karı kalbinde sevgi hâsıl olur. Kötü insanların kahramanlıklarınıve zararlı neriyatı takip etmesine mâni olunmazsa âsi mizaçlı olur. 

Ne zaman çocukta iyi bir hareket görülürse, onu takdir etmeli, mükâfatlandırmalıdır. nsanlarınyanında onu övmelidir. (Amcası benim çocuum böyle yaptı.) diyerek iyiye tevik etmelidir. Ara sırayaramazlıkları görülürse, bazan görmemeli, göz yummalıdır. 

Çocuk bir ayıp, bir kusur iledii zaman perdesini yırtmamalı, yüz göz olmamalıdır.Görmemezlikten gelmelidir. Eer farkeder de ses çıkarılmadıını anlarsa, cesaretlenir, benzeri suçlarırahatça iler. 

Her kabahatinde çocuk azarlanırsa, artık azarlamanın, nasihatin bir deeri kalmaz. Çocukder ki, (Demek suç ilenir, azarlanır ve böyle devam eder.) 

Baba ne devamlı âık suratlı durmalı, ne de çocukla fazla yüz göz olmalıdır. Baba konumasınınheybetini korumalıdır. Anne, çocuu babası ile korkutmalıdır. (Baban duymasın demelidir.) 

Çocua babasının malı ile ve giydii elbiselerle övünmemesi tenbih edilmelidir. Tevazu sahibi vekibar olması öretilmelidir. 

Bakalarından bir ey almanın zillet olduu, veren elin alan elden üstünlüü bildirilmelidir.Hasisliin çirkinlii öretilmelidir. 

Bakalarının yanında edebli oturması, ayak ayak üstüne atmaması, laubali hareketlerden uzakdurması telkin edilmelidir. 

Fazla konumaktan çocuu men etmelidir. Fazla konumanın hayasızlıa yol açtıı, çenesidüüklüün kötülüü belirtilmelidir. Çocuk nasıl olsa konumasını örenecektir. Maksat, ona icâbedince susmasını ve büyüklerin sözünü dinlemesini öretmektir. 

Doru da olsa çokça yemin etmesine müsaade etmemelidir. Vara yoa yemin kötü biralıkanlıktır. Büyüklere hürmet etmeyi, yerini onlara vermeyi ve herkesle iyi geçinmenin ehemmiyetiçocua anlatılmalıdır. 

Çocuk mektepten dönünce, mektep yorgunluunu oyun ile telâfi etmelidir. Çokça da oynayıp oyunile de yorulmamalıdır. Çocuu oyundan men etmek ve daima okumasını mecbur tutmak, çocuunzekâsını köreltir. Çocuk bu sıkılıktan kurtulmak için hilelere bavurur. 

Yedi yaına gelince namaza alıtırmalıdır. Büyüyünce namaz kılması zor gelebilir. Kıyamet günü, ana-baba, çocuuna öretmesi gereken ilimlerden mes'ul olacak, vazifesini

yapmamı ise, yahut kusur etmi ise cezaya çarptırılacaktır. Çocuklarını slâm terbiyesi üzerineyetitirmeyenler dünya ve âhiret felâketine hazırlansınlar. 

Ne mutlu çocuunu slâm ahlâkı ile yetitirenlere... 

KUL HAKKI 

Mektûbât-ı Rabbanide buyruluyor ki: Kul hakkını hemen ödemek, onunla halâllamak, ona iyilik ve düâ etmek de lâzımdır. Mal sahibi,

hakkı olan ölmü ise, ona düâ, istifar edip, çocuklarına, vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilikyapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, mal ve cinayet mikdârı parayı, fakirlere, miskinlere sadakaverip, sevabını hak sahibine ve eziyyet yapılana niyyet etmelidir. Alî "radıyallahü anh" buyuruyor ki: 

(Ebû Bekr "radıyallahü anh" doru sözlüdür. Ondan isitdim ki, Resûlullah "sallallahü aleyhive sellem" (Günâh iliyen biri, piman olur. Abdest alıp nemâz kılar ve günâhı için istifarederse, Allahü teâlâ, o günâhı elbette afv eder. Çünki, Allahü teâlâ, Nisa sûresi yüzdokuzuncuâyetinde: Biri günâh iler veya kendine zulm eder, sonra piman olup, Allahü teâlâya istifarederse, Allahü teâlâyı çok merhametli ve afv ve mafiret edici bulur buyurmaktadır) dedi. 

Bir hadîs-i erîfde (Bir kimse, bir günâh isler, sonra piman olursa, bu pimanlıı, günâhınakeffâret olur. Ya'ni, afvına sebep olur) buyurdu. Bir hadîs-i erîfde (Günâhı olan kimse, istifareder ve tevbe eder, sonra bu günâhı tekrar yapar, sonra yine istifar söyler, tevbe eder.Üçüncüye yine yapar ve yine tevbe ederse, dördüncü olarak yapınca, büyük günâh yazılır)buyurdu. Bir hadîs-i erîfde (Müsevvifler helak oldu) buyurdu. Ya'ni, ileride tevbe ederimdiyenler, tevbeyi gecikdirenler ziyan etdi. 

Lokman hakîm, velî veya Peygamber idi. Oluna nasihat ederek (Olum, tevbeyi yarına bırakma!Çünki, ölüm ansızın gelip yakalar) dedi. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 331/361

mâm-ı Mücâhid buyuruyor ki, (Her sabah ve akam tevbe etmiyen kimse, kendine zulmeder.) Abdullah ibni Mübarek buyurdu ki, (Haram olarak ele geçen bir kuruu, sahibine gerivermek, yüz kuru sadaka vermekden daha sevâbdır).Âlimlerimiz buyuruyor ki, (Haksız alınanbir kuruu sahibine geri vermek, kabul olan altıyüz nafile hacdan daha sevâbdır.) 

Bir kimseden sebebsiz, zor ile, haksız olarak alınan bir kuruu, sahibine geri vermek, yüzlerce lirasadaka vermekden, katkat daha sevâbdır. Bir kimse, Peygamberlerin "âlâ nebiyyinâ vealeyhimüssalevâtü vesselam" yapdıı ibâdetleri yapsa, fakat üzerinde bakasının bir kuru hakkıbulunsa, bu bir kuruu ödemedikçe, Cennete giremiyecei bildirilmektedir.

 ir'at-ül slâmdaki hadis-i erifte buyuruluyor ki: (Müslümana, bir müslümanı korkutması halâl olmadıı gibi, üzücü bir bakıla bakması da

halâl deildir.) Tenbihul Gafilinde buyuruluyor ki: Kıyamet günü, haklar, muhakkak sahiplerine verilir. Hattâ boynuzlu koç, boynuzsuz koçtan vurma

hakkını alır. Dünyada hak sahibinin nzası alınmayınca, âhırette iyilikleri alınıp haklı tarafa verilir. Gıybetin içinde Allahü teâlânın hakkı olduu gibi kul hakkı da vardır. Bu bakımdan gıybetten son

derece kaçmak lâzımdır. Riyâd-ün nasîhinde bildiriliyor ki: Bir kii Hasan Basriye (rahmetullahi aleyh) gelerek dedi ki:  —  Filanca senin hakkında kötü söylüyor.  —  Sen onu nerede gördün?  —  Evinde gördüm. Misafir idim.  —  Misafirlikte ne yedin?  —  unları, unları yedim.  —  Ey namert, bu kadar yemei karnında sakladın da, bir sözü saklayamadın. Doru söylüyorsan,

benim onunla dört iim vardır. Dilimle ondan ikâyet etmem. Kalbimden ona kintutmam. Dünyada ve âhırette ona hasım olmam. Hak talep etmem. Onunla Cennete girmek isterim.Kalk ey, fâsık, getirdiini geri götür! Söz getiren, söz götürücü olur. Ben hakkımıhalâl ettim, sen de git o adamla halâlla! 

Âie validemiz buyurdu ki, (Günah üçtür, 1- Allahü teâlânın afvettii günahlar, kul ile Allahü teâlâarasında olan günahlar. 2- Allahü teâlânın afvetmedii günah, Allaha irk komak, 3- Allahü teâlânınafvetmedii ve hiç eksiltmedii günahlar, kul haklarıdır.) 

mâm-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: (Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruu, sahibine geri vermek,yüzlerce lira sadaka

vermekten, kat kat daha sevaptır. Bir kimse peygamberlerin yaptıı ibadetleri yapsa, fakat üzerindebakasının bir kuru hakkı bulunsa, bu bir kuruu ödemedikçe Cennete giremiyecei bildirilmektedir.) 

Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Kıyamet gününde ümmetimin müflisi u kimsedir ki, namaz, oruç ve dier ibâdetleriyle

gelmitir. Fakat birisine sövmüstür, birisine iftira etmitir, birinin malını yemitir, birinin kanımdökmütür, birini dövmütür. Yaptıı bu zulümlere karılık, hak sahiplerine sevapları verilir.Sevapları bitince, hak sahiplerinin günahlarını yüklenir ve Cehenneme atılır.) 

Bakasının malını yemek, arap içmekten daha büyük günahtır. Kul hakkı, Allahü teâlânınhakkından önce ödenir. Allah urunda savaıp da ölen kimsenin, kul haklarından baka bütün haklarıafvolur. Kul hakkı tevbe ile de afvolmaz. efaatle de afvolmaz. efaat, içinde kul hakkı olmayan büyükgünahlar içindir. Peygamberimiz, borçlu olan birinin cenaze namazını kılmak istemedi. Baka birsahabı havale usûlü ile borcu kendi üzerine alıp, meyyit borçtan kurtulunca namazını kıldı. 

bâdet eden bir adamın kuyuya dümek üzere olan bir âmâyı görünce ibâdetini bırakıp, âmâyıkurtarması lâzımdır. Âmâyı kurtarmakla iki hak yerine getirilmi olmaktadır. Biri kul hakkı, dieri deYaratanın hakkı. 

Kul hakları nelerdir? Ödenecek borçlar, emanet, gasb, hırsızlık, ücret ve alı-veri sebebiyleverecekler, dömek, sömek, yaralamak. Ücretsiz olarak birinin çocuuna i gördürmek, alay, gıybet,iftira, su-i zan, kalb kırmak, el ve dil ile eza vermek kul haklarıdır. Bu haklardan kurtulmak için, hak

sahiplerinin haklarını ödemek lâzımdır. Halâllamalı, ona iyilik ve dua etmelidir. Hak sahibi ölmü ise,ona dua ve istifar etmeli, çocuklarına, vârislerine verip ödemelidir. Onlara iyilik yapmalıdır. Vârisleribilinmiyorsa, o miktar parayı fakirlere verip, sevabını hak sahibine niyyet etmelidir. Komu hakkı, anababa hakkı, evlât hakkı, zevc hakkı, kul haklarına dahildir. 

Peygamber Efendimiz Veda hutbelerinde buyurdu ki: (Bilin ki Allahü teâlâ dünyada yaptıınız her eyin hesabını soracaktır.) Müslüman demek, âhıret gününe, hesap gününe hazırlanan insan demektir. Her mü'min hesaba

çekilmeden önce kendini hesaba çekmelidir. Kul hakkı, efaatle deil, hesapla kapanır. Hepimiz içinen korkulacak hesap bu haktır. Ne mutlu ölmeden önce kendini hesaba çekenlere ve hesabını ödeyipâhırete bırakmayanlara... 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 332/361

"Ona söyle, yeryüzüne kendi ismi ve öhretini yaydı ise de, Benim indimde hiç kıymeyiyoktur. 

Âlim bunu duyunca çok korkup, uzlet edip bir maaraya çekildi. bâdet etmeye baladı. (imdiAllah benden razı oldu.) dedi. Tekrar gelen vahyde buyuruldu ki: "Ondan razı deilim." 

Alim maaradan çıkıp insanlara karıtı. Onlarla düüp kalktı. Bildiklerini öretti. Onlardan gelensıkıntılara katlandı. Kendisini büyük görmedi, tevazu sahibi oldu. Vahy geldi ki: "te simdi ondan razıoldum." buyuruldu. 

O halde, insanlara faideli olabilecek bir kimsenin bir kenara çekilmesi doru deildir. 

HAKKI TAVSYE 

Hakkı tavsiye etmek, iyiyi, güzeli emr etmek, kötülüklerden sakındırmak, gücü nisbetindehepimizin vazifesidir. Hadis-i erîfde buyuruldu ki: 

(Eer emr-i ma'rufu bırakır iseniz, Allahü teâlâ, en kötünüzü size musallat eder, o zaman eniyinizin duâsı kabul olmaz.) 

Kötülüe mâni olmak üç çeittir: 1- El ile mâni olmak, devletin vazifesidir. 2- Dil ile mâni olmak,âlimlerin vazifesidir. 3- Kalbden rıza göstermemek, buz etmek, her müslümanın vazifesidir. Kötülüümen ederken, fitneye sebep olmamalı, meru usuller dahilinde hareket etmelidir. 

Emr-i ma'ruf yapan kimse, kendisi iyilik yapıcı ve kötülüklerden kaçıcı olmalı ki sözleri te'sirli olsunve yaptıı emr-i ma'rûfun mükâfaatını görsün. Hadis-i erîfde buyuruldu ki: 

(Mi'râc'da dudaklarını ateten makas ile kestikleri çok kimse gördüm. Sorduumda, bu

kimselerin, iyilii örettikleri halde kendileri uymayan, kötülüü men ettikleri halde kendileriileyen insanlar olduunu örendim.) slâm diyarı ile, müslüman olmıyan bir memlekette, emr-i ma'rûf aynı deildir. Birisinde caiz olan

dierinde caiz olmayabilir. Can,mal ve dine zarar gelecek hareketlerden kaçınmak lâzımdır.  Birisinin yüzüne karı nasihat edip (öyle yap, böyle yap) demek uygun olmaz. Zira ona böyle

demekle (Sen câhilsin, bilgisizsin) denmi olabilir. Böylece bir müslüman üzülmü olur. Halbukizaruretsiz bir müslümanı üzmek haramdır. Böyle bir hareket, elbisedeki pislii idrar ile temizlemeebenzer. Bunun için nasihat umumî ve yumuak olmalıdır. Hadis-i erîfde buyuruldu ki: 

(Emr ve nehyettii eyi bilmeyen, emri ve nehyi hilm ile, yumuaklıkla, rıfk ile söylemiyenkimse, nehy-i münker yapamaz.) 

(Bütün iyi ameller cihâdın yanında denizde bir damla gibidir. Cihâd da, emr-i maruf venehy-i münker yanında okyanusta bir damla gibidir.) 

NASHATN EHEMMYET 

Nasihatten uzak kalan kalb kararır. (Din nasihattir) buyurulmutur. Müslümanların birbirlerine olan haklarından biri de nasihat ve iyilik etmektir. Herkes, selâhiyeti

varmı gibi din adına konumakta, insanları doru yoldan saptırmaktadır. Bunun sebebi de gerçekâlimlerin az bulunuundandır. Hadis-i erifde buyuruldu ki: 

(Allahü teâlâ, ilmi, âlimlerin sinelerinden çekip çıkarmakla almaz. Âlimlerin ölmesi ile alır.Âlimler kalmayınca, insanlar, cahilleri kendilerine rehber edinirler. O cahiller de ilmsiz,bilmeden fetva verirler. Kendileri doru yoldan çıktıkları gibi bakalarını da çıkarırlar.) 

te bu cins nasihat eden kimselerden olmamak için, dini hükümlere ahsi düünce karıtırmaktanson derece kaçıp, bütün bilgilerde muhakkak mu'teber kaynaklardan istifade edilmelidir. 

Nasihat, nasihati isteyene verilir. Nasihat birinin yüzüne karsı deil, umumî olmalıdır. Rıfk ilesöylemeli, sert olmamalıdır Çünki, hadis-i erifde buyurulmutur ki: 

(yilii tavsiye eden, kötülüü yasaklıyan, bunları mülayemetle ve efkatle yapmalıdır.) lmiyle âmil olmayan kimsenin sözleri her ne kadar te'sirsiz olsa da, sözü te'sirli olan slâm

âlimlerinin hikmetli sözlerini naklederek, iyilii emredip kötülükten sakındırmak lâzımdır. 

NASHAT NASIL OLMALIDIR? 

Emri ma'ruf, dinimizin emir ve yasaklarını nasihat ederek insanlara anlatmak demektir. Emrima'ruf iki ekilde olur. 

1-Lisan-ı kal ile yapılan emri ma'ruf, 2-Lisan-ı hâl ile yapılan emri ma'ruf. Söz, yazı ve her çeit neir vasıtasıyle yapılan emri ma'ruf lisanı kal ile yapılan emri ma'rufu ifade

eder. Lisanı hâl ile emri ma'rufu her müslüman yapabilir ise de, lisanı kal ile yapılan emri ma'rufun bazı

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 333/361

artları vardır. Böyle emri ma'rufu yapan kimsenin kültürlü olması, ahısların seviyelerine göre hitapedebilmesi, halkın örf ve âdetleri göz önünde tutulması, kanunlara riâyet dikkate alınması, fitneyesebep olacak söz ve davranılardan kaçınılması icab eder. 

Lisan-ı hâl ile emri ma'rufu her müslüman yapabilir. sminden de anlaılacaı gibi, lisanı hâl ileemri ma'rufu müslüman bir kimsenin hâl ve hareketleri, güzel davranıları ile çevresinde meydanagetirdii te'sîrden, kendiliinden doan bir nasihat eklidir. Kısaca lisanı hâl ile nasihat yolunun esası,hâl ile, islâmın güzel ahlâkına uyarak numune olmaktır. Herkese tatlı dil, güler yüz göstermek, kimseyiincitmemek, kimsenin malına, ırzına göz dikmemek, kanunlara uymak, vergilerini, borçlarım ödemek,en te'sirli, en faideli nasihat etmek olur. Bunun içindir ki, atalarımız söyle buyurmu lardır: 

(Lisân-ı hâl, lisân-ı ka'lden daha üstündür.) Görüldüü gibi, slâmın güzel ahlâkına uygunyaamak, emr-i ma'ruf ve nehy-i münker yapmaktır. Mühim bir farzı ifa etmektir. Ya'nî ibâdet etmektir.  

Müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları zarara sokmak, fakirlii, zenginlii, isizlii,istismar ederek halkın huzursuzluunu artırmak, devamlı karamsar tablo çizmek, iyilikleri deil, hepkötülükleri görmek, anariye sebep olmak, fitne çıkarmak demektir ki, büyük günahtır. 

Fitneye sebep olacak nasihati yapmamalıdır. Gücü, kuvveti, salâhiyyeti olan nasihat etmez ise,(Müdahane) olur ki, bu da haramdır. Gücü yettii halde, fitne çıkarmamak için nasihat etmezse,(Müdârâ) olur ki, bu da caizdir. Hattâ müstehap olur. Güç kullanarak, hakkını aramak, kötülükleriönlemee çalımak devletin vazifesidir. Herkes kendi hakkını kendi almaa çalıırsa anari doar.Alay edenlere, zarar yapacaklara nasihat verilmez. Nasihat birinin yüzüne karı olmamalıdır. Kimse ilemünakaa etmemelidir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(nsanlara müdârâ için gönderildim.) Dinî ve dünyayı korumak için dünyalık vermee (Müdârâ) denir. Dünyalık ele geçirmek, koltuk

kapmak için dinî vermee, dinî istismar etmee (Müdahane) denir ki haramdır. Tatlı dilli olmak, iyilikyapmak, hattâ caiz olan yerlerde yalan söyleyerek gönül almak, dünyalık vermek olur. Müslümanlarınbüyük günahlarını görünce örtmek lâzımdır. Su-i zan ederek söylemek daha büyük günahtır. 

YED ALTIN ÖÜT 

Nasihat istiyorsanız, aaıdaki hikâyeyi kulaınıza küpe etmeniz gerekir. Salih bir kimse, birmüddet önce vefat eden âlim bir zatı rüyada görür. Ona der ki: 

- Dünyadaki vaziyetin iyi idi. Ölünce sana ne yaptılar, imdi ne haldesin? - imdi Cennet ni'metleri içindeyim. - Ne amel iledin de bu nimetlere kavutun? - Üstadım bana yedi öüt vermiti. Bunu hep yanımda taırdım. Her iimi buna göre yapardım. - O yedi öüt nedir ki? 

Bunlar, 1- Doru itikâd, 2- Az konumak, 3- Az yiyip az uyumak, 4-ükretmek, 5- Herkesle iyigeçinmek, 6- Danımak, 7- Kadere rızadır.  — Bunların izahı nedir? 1- tikadımı hakikî slâm âlimlerinin bildirdii iman esaslarına göre düzelttim. Sünnete yapıarak

bid'atten uzaklatım. Hâlis niyetle hareket ettim. Faydalı ilim örendim. hlâsla âmel ettim. 2- Çok konumaktan kaçındım. Hadis-i erifte çok konuanın çok hatâ edecei ve susanın

kurtulacaı bildirildii için, yalan, gıybet ve bo sözden çok sakındım. 3- Hadis-i erifte (Sizin en üstününüz, az yiyen ve az uyuyandır. Çok yiyen, çok su içer ve

çok uyur. Çok uyuyan da kıyamet günü çok hasret çeker.) buyurulduu için tıka basa yemedim.Halâlinden az yedim. Fakat iimi aksatmayacak kuvvetli gıda lar yedim. 

4- Allahü teâlânın kitabında, (Ni'metlerime sebep olanlara da teekkür etmek gerektii bildirildiiiçin hidayetime vesile olanlara, bana iyilik yapanlara teekkür etmeyi unutmadım. Ben de onlaraelimden gelen iyilii yaptım. Allahü teâlâya da dil, kalb ve beden ile ükrettim. Beden ile ükretmekiçin, bütün uzuvlarımın Allahü teâlânın bir ni'meti olduunu bildim. Her uzvu, ne için yaratılmısa o itekullandım. Ya'ni ni'metleri Allahü teâlânın beendii ilerde kullanarak ükretmee çalıtım. Dininyayılması için gece gündüz hizmet ettim. 

5- nsanlarla iyi geçinmiyenin akıllı sayılamıyacaı bildirildii için herkesle iyi geçindim. Salih anave babanın rızası, Allahü teâlânın rızası olduunu bildiim için onlarla iyi geçinip, rızalarını aldım.Hadis-i erifte (Sizin iyiniz hanımına iyi davranıp iyilik edeninizdir.) buyurulduu için, hanımımla dagayet iyi geçindim. Daima güleryüzlü oldum. Kimsenin iine karımadım. Hakkı ben bildireceim diyeönüme gelene nasihat etmee kalkmadım. Umumî nasihatlerde bulunduum için fitneye sebepolmadım. Sevdiimi Allah için sevdiim gibi, sevmediimi de Allah için sevmedim. Kimseye itirazetmedim. Hayır öyle deildir demedim. Yanlıını gördüüm halde hiç kimseyi tenkit etmedim. Hadis-ierifte (Haklı bile olsa, münakaadan vazgeçmedikçe, kiinin imânı tamam olmaz) buyurulduuiçin hiç kimseyle münakaa etmedim. Yine hadis-i erifde (nsanların gizli eylerini aratırmayınız!

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 334/361

Kusurlarım görmeyiniz! Münakaa etmeyiniz!) buyurulduu için bakalarının kusurlarını görmedim.Kendi kabahatlerimi düzeltmee çalıtım, piman oldum. Kötü arkadaları terk ettim. 

Hadis-i erifte (Gazap imânı bozar, bir kimse Allah için gazabını yenerse, Cenâb-ı Hak daondan azabını defeder.) buyurulduu için kimseye kızmadım. Kızdıım olduysa da Allah içingazabımı yendim. Hadis-i erifte (Allah indinde kötü ahlâktan büyük günah yoktur.) buyurulduuiçin iyi ahlâklı olmaa gayret ettim. Haramlardan kaçtım. Üzerimde kul hakkının bulunmamasına çokdikkat ettim. Kur'ân-ı kerîmde, sabr edenlerin ecirlerinin sayısız verilecei, Allahü teâlânınsabredenlerle beraber olacaı bildirildii için, hastalıklara, belâ ve sıkıntılara, hattâ bana zulmedenlerebile sabrettim. Hadis-i erifte (Her hastalıın bir ilâcı vardır. Günahların ilâcı da istifardır.)buyurulduu için günde en az yüz defa istifar ettim. Günahlarıma piman oldum. 

6- stiarenin ve danıarak i yapmanın ehemmiyeti Kur'ân-ı kerîmde bildirildii için, yapacaımmühim ileri, ehil olan iyi, temiz ve salih insanlara danıarak yaptım, söz dinleyenlerden oldum.Mafiretimin sebebi bu olsa gerektir. 

7- Bütün hayır ve errin Allahü teâlâdan geldiini bildiim için baıma bir belâ gelse ni'met bilipkimseye ikâyet etmedim. En güzel ekilde sabrettim. Havf ve reca arasında bulundum. Ya'ni Allahüteâlânın azabından korktum. Rahmetinden ümit kesmedim. Böylece dünya ve âhiret saadetinekavutum. 

GÜZEL AHLAK 

Cenâb-ı Hak, Peygamber aleyhisselâmı öerken (Gerçekte sen büyük bir ahlâk üzeresin) diye

buyurmaktadır. yi insan, iyi ahlâklı insan demektir. Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Güzel ahlâk, senden kesilen akrabanı ziyaret etmek, sana vermeyene vermek, sanazulmedeni afvetmektir.) 

(Kıyamet günü mizanda en aır gelen ey, Allah korkusu ile güzel ahlâktır.) (Din, güzel ahlâktır.) (Allah'ın en sevdii ey, güzel ahlâktır.) (Mü'minlerin iman yönünden en faziletlisi ahlâkça en iyi olanıdır.) (nsanları memnun etmek için malınız kifayet etmez. Ancak güler yüz ve güzel ahlâkla

onları memnun edebilirsiniz.) (Kötü ahlâk, sirkenin balı bozduu gibi ameli bozar.) (üphesizgüzel ahlâk, günein buzu erittii gibi günahları eritir.) 

(Bir müslüman güzel ahlâkı sayesinde, gündüzleri oruç tutan, geceleri ibâdet edenkimselerin derecesine kavuur.) 

(Bir insan az ibâdet etse de, güzel ahlâkı sayesinde en yüksek dereceye kavuur.) (Kötü ahlâk, afvedilmez bir günahtır. Su-i zan ise, erlere sebep olan bir hatâdır.) 

(üphesiz kul, kötü ahlâkından dolayı, Cehennemin en altına düer.) slâm âlimleri de buyuruyor ki: Kötü ahlâklı kimse, parçalanmı testiye benzer. Ne yamanır, ne de eskisi gibi çamur olur. Her binanın bir temeli vardır. slâmın temeli de güzel ahlâktır. Kötü ahlâk, öyle bir fenalıktır ki, onunla yapılan bir çok iyilikler fayda vermez. Güzel ahlâk, öyle bir

iyiliktir ki, onunla yapılan günahlar afva urar. Yükselen bütün insanlar ancak güzel ahlâkları sayesinde yükselmilerdir. Güzel ahlâk, güleryüzlülük, cömertlik ve kimseyi üzmemek demektir. Güzel ahlâk, kimseyle çekimemek ve kimseyi çekitirmemektir. Güzel ahlâk, eziyet vermemek ve meakkatlere katlanmaktır. Güzel ahlâk, genilikte ve darlıkta insanları razı etmee çalımak demektir. Güzel ahlâk, Allahtan razı olmak demektir. Ya'ni hayrı ve erri Allahtan bilmek, ni'metlere ükür,

belâlara sabır etmektir. Güzel ahlâkın en azı, meakkatlara göüs germek, yaptıı iyiliklerden karılık beklememek, bütün

insanlara karı efkatli olmaktır. Güzel ahlâk, haramlardan kaçıp halâlı aramak, dier insanlarla olduu gibi aile efradıyla da iyi

geçinip onların maietlerini temin etmektir. Güzel ahlâk, Yaratanı düünerek, yaratılanları ho görmek, onların eziyetlerine sabretmektir. Bir müslümana çatık kala bakmak haramdır. Güleryüzlü olmayan kimse mü'min sıfatlı deildir.

Müslim-gayri müslim herkese karı güleryüzlü olmalıdır. Hadis-i erifte, Allaha ve âhıret gününe iman eden kimsenin, misafirine ve komusuna ikram

etmesi, ya hayır söylemesi veya susması emredilmitir. Bakasının kötü ahlâkından ikâyet eden kimsenin kendisi kötü ahlâklıdır. Bakalarının

kötülüklerinden bahsediyorsak, bu kendimizin kötü olduunun alâmetidir. Güzel ahlâk, eziyetleri sineyeçekmektir. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 335/361

Güzel ahlâklı olmanın alâmeti unlardır: nsaflı olmak, arkadalarının hatâsını görmemek, hüsn-izan etmek, su-i zandan (kötü zandan) kaçınmak, arkadalarının eziyetlerine göüs germek, onlardanikâyetçi olmamak, hep kendi ayıp ve kusurlarıyle megul olmak, kendi nefsini kınamak, güleryüzlüolup, herkesle yumuak konumaktır. 

Güzel ahlâklı kimse, edeplidir, az konuur, hatâsı azdır, gıybet etmez, Allah için sever, Allah içinbuzeder, emanete riayet eder, komu ve arkadaını korur. Bütün hasletlerin baı ise hayadır. 

Güzel ahlâklı bir kimsenin kötü huylu bir hanımı vardı. Gayet iyi geçiniyorlardı. Kötü huylu hanımlanasıl iyi geçindii sorulunca, iyi ahlâklı kimse öyle cevap verdi: yilerle herkes geçinir. Marifet kötü ilegeçinebilmektir. Onun kötü huyuna sabredemezsem benim iyi huylu olduum nereden belli olacaktır? 

Büyüklerden Ebu Osman El-Hayrî'i ziyafete davet ettiler. Davet yerine vardıı zaman kendisine(Kusura bakma, çok insan geldi seni kabul edemiyeceiz) dediler. Az gidince tekrar çaırdılar. Gelincetekrar, kabul edemiyeceklerini bildirdiler. Böyle birkaç defa çaırıp geri döndürdükten sonra kendisinedediler ki, (Biz seni denemek için bunu yaptık. Gerçekten güzel ahlâklıymısın). Cevabında buyurdu ki:(Bu ahlâk o kadar güzel midir? Bir köpei de çaırsanız gelir, kosanız gider.) 

mâm-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlâ refiktir. Yumuaklıı sever. Sertlik edenlere vermedii eyleri ve baka hiç bir

eye vermediini, yumuak davranana ihsan eder. Yumuak davran! Sertlikten ve çirkin eyden sakın! Yumuaklık insanı süsler. Çirkinlii

giderir. Yumuak davranmayan, hayır yapmamı olur. çinizde en sevdiim kimse, huyu en güzel

olanınızdır. Kendisine yumuaklık verilen kimseye, dünya ve âhıret iyilikleri verilmitir. Haya imândandır. mânı olan Cennettedir. Fuh, kötülüktür. Kötüler Cehennemdedir. Cehenneme girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyi

bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse insanlara kolaylık, yumuaklık gösterendir. Yumuak olanlar ve kolaylık gösterenler, hayvanın yularını tutan kimse gibidir. Durdurmak

isterse hayvan ona uyar. Taın üzerine sürmek isterse hayvan oraya koar. Kızdıı zaman istediini yapabilecek bir kimse, kızmazsa, Allahü teâlâ, kıyamet günü onu

herkesin arasından çaınr. Cennette istediin hurinin yanına git der. Bir kimse Resûlullahtan nasihat istedikçe (Kızma, sinirlenme.) buyurdu. Birkaç kerre

sordukta, hepsine de (Kızma, sinirlenme.) buyurdu. Cennete gidecek olanları haber veriyorum, dinleyiniz, Za'iftirler, güçleri yetmez. Bir ey yapmak

için yemin ederlerse, Allahü teâlâ, bunların yeminlerini, muhakkak yerine getirir.  Cehenneme gidecek olanları bildiriyorum, dinleyiniz! Sertlik gösterirler. Acele ederler. Kendilerini

üstün görürler. Bir kimse ayakta iken kızarsa otursun. Oturmakla geçmezse yatsın! Sarı sabır maddesi balı bozduu gibi, kızgınlık da imanı bozar. Allah için aaı gönüllü olanı, Allahü teâlâ yükseltir. Bu, kendini küçük görür. Fakat insanların

gözünde büyüktür. Bir kimse kendini bakalarından üstün tutarsa, Allahü teâlâ onu alçaltır. Herkesingözünde küçük olur. Kendini yalnız kendisi büyük görür. Hattâ, köpekten, domuzdan daha aaıgörünür. 

Bir kimse, dilini tutarsa Allahü teâlâ, onun utanacak eylerini örter. Gazabını tutarsa, kıyametgünü Allahü teâlâ azabını ondan çeker. Bir kimse Allahü teâlâya yalvarırsa kabul eder. 

Bir kimse, din kardeinin ırzına veya malına saldırırsa, malın, paranın geçmez olduu güngelmeden önce onunla halâllasın! iyi amelleri varsa, hakkı ödeninceye kadar bu amellerinden alınır.yi amelleri yoksa, hak sahibinin günahları buna yükletilir. 

Ümmetimden müflis u kimsedir ki, kıyamet günü namazları ile, oruçları ile ve zekâtları ile gelir.Fakat, kimisine sövmütür. Kiminin malını almıtır. Kiminin kanını akıtmıtır. Kimini dövmütür.Hepsine bunun sevaplarından verilir. Haklarını ödemeden önce sevapları biterse, hak sahipleriningünahları alınarak buna yüklenir. Sonra Cehenneme atılır. 

Bir kimse insanların kızacakları eyde Allanın rızasını ararsa, Allahü teâlâ onu insanlardangeleceklerden korur. Bir kimse, Allahü teâlânın kızacaı eyde insanların rızasını ararsa, Allahü teâlâonun iini insanlara bırakır. 

PEYGAMBERMZN GÜZEL AHLÂKI 

Resûlullahın ilmi, irfanı, fehmi, aklı, zekâsı, cömertlii emaneti, ecaati, belâgati, fesahati, vera'ı,iffeti, keremi, insafı, hayası, zühdü, takvası, bütün peygamberlerden daha çokdu. Dostundan,dümanından gördüü zararları, eziyetleri afv ederdi. Hiçbirine karılık vermezdi. Uhud gazasındakâfirler, mübarek dilerini ehit ettikleri zaman, bunu yapanlar için öyle dua etmitir: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 336/361

Yâ Rabbi, bunları afvet! Cahilliklerine baıla! efkati pek çoktu. Hayvanlara su verip, su kabını eliyle tutup kanmalarını beklerdi. Bindikleri atın

yüzünü, gözünü silerdi. Her çaırana (efendim) diyerek cevap verirdi. Ayaklarını hiçbir zaman uzatmazdı. Çok zaman diz çökerek otururdu. Yemekde, giyinmekte ve hereyde hizmetçilerini kendinden

ayırmazdı. Onların ilerine yardım ederdi. Kimseyi dövdüü, sövdüü hiç görülmedi. Her zamanhizmetinde bulunan Enes bin Mâlik diyor ki: 

(Resûlullaha on sene hizmet ettim. O'nun bana yaptı

ı hizmet, benim O'na yaptı

ımdandaha çok idi. Bana incindiini, sert söylediini hiç görmedim.) Ba'zen, söküklerini diker, yırtıklarını yamar, koyunlarını saar, hayvanlarına yem verirdi. Çarıdan

satın aldıı eyleri eve kendisi götürürdü. Hastalan ziyaret eder, cenazelerde bulunurdu. Hattâ kâfirlerin ve münafıkların hastalarını da

ziyaret ederdi. Peygamber Efendimizin üstünlüklerinden bazıları unlardır: Mahlûkların içinde ilk olarak Muhammed aleyhisselâmın ruhu yaratılmıtır. Allahü teâlâ O'nun ismini Ar'a, Cennete ve yedi kat göklere yazmıtır. Hindistan'da yetien bir gülün yapraklarında (La ilahe illallah Muhammedün resûlullah) yazılıdır. Tevrat'ta, ncil'de ve Zebur'da Muhammed aleyhisselâmın ve dört halifesinin ve esbabından ve

ümmetinden ba'zılarının isimleri bildirilmi ve medh olunmulardır. Dünyaya geldii zaman yeryüzündeki bütün putlar, yüzüstü devrildiler. Çocukluundan beri baı hizasında bir bulut gölge yapardı. Gözleri uyurken kalbi uyanık olurdu. Bütün peygamberler de böyledir. nsanlar ve melekler içinde en çok ilim ona verildi. Ümmî olduu halde, ya'ni kimseden

birey örenmemi iken, Allahü teâlâ O'na herseyi bildirmidir. Adem aleyhisselâma herseyinismi bildirildii gibi, O'na hereyin ismi ve ilmi indirilmitir. 

Peygamber aleyhisselâmın yüzü ve bütün âza-i erifesi ve mübarek sesi, bütün insanlarınyüzlerinden ve âzasından ve seslerinden güzel idi. Ne'eli olduu zamanda, mübarek yüzü ay gibinurlanırdı. Allahü teâlânın kulları arasında ondan daha fasih ve tatlı sözlü kimse görülmedi. Mübareksözleri gayet kolay anlaılır, gönüller alırdı. Ruhları cezbederdi. Güleryüzlü idi. Tebessüm ederekgülerdi. Kahkaha ile gülmez ve yüksek sesle alamazdı. 

Güzel huyların hepsi Resûlullah'ta toplanmıtı. Mübarek eli ile kimseyi dömemistir. Kendi içinhiçbir eyden intikam almamıtır. 

nsanların en cömerdi idi. Herkesin hediyesini kabul ederdi. Hediye getirene kat kat fazlasınıverirdi. Çok zaman az yer, az konuurdu. Ba'zan da çok yerdi. Çeitli elbise giymek âdeti idi. Yabancıdevlet sefirleri gelince, kıymetli ve nefis elbise giyerek, güzel yüzünü gösterirdi. 

Çok edebli ve güzel huylu idi. Çok kimselerin slâm dinine girmesine peygamberimizin güzel

ahlâkı sebeb oldu. Hayvana ot verir, deveyi balardı. Evini süpürürdü. Koyunun sütünü saardı.Ayakkabısının söküünü dikerdi. Çamaırını yamardı. Hizmetçisine yardım eder, onunla birlikte yemekyerdi. Pazardan öte beri alıp torba içinde eve getirirdi. Fakirle, zenginle,büyükle,küçükle karılaınca,önce selâm verirdi. Bunlarla müsafeha etmek için mübarek elini önce uzatırdı. nsanlar arasındaayırım yapmaz, köleyi, efendiyi, siyahı ve beyazı bir tutardı. Her kim olursa olsun çarılan yere giderdi,iyilik etmesini sever, herkesle iyi geçinirdi. Güleryüzlü ve tatlı sözlü idi. Nâzik idi, cömert idi. Fakat israfetmezdi. Enes bin Mâlik buyuruyor ki: (Resûlullah'a on sene hizmetçilik ettim. Bana bir kerre üfdemedi. unu niçin böyle yaptın, bunu niçin yapmadın buyurmadı. nsanların en güzel huylusuidi.) 

Bir harbde Peygamber aleyhisselâmdan kâfirlerin yok olması için dua etmesi istenildiindebuyurdu ki: 

(Ben lâ'net etmek için, insanların azap çekmesi için gönderilmedim. Ben herkese iyiliketmek için, insanların huzura kavuması için gönderildim.) 

Ahde vefaya çok dikkat eder, verdii sözü tutmadıı hiç görülmemiti. Doruluunu dost düman

herkes kabul ederdi. Bu yüzden kendisine daha peygamberlii bildirilmeden önce "Muhammed-ülEmin" adını vermilerdi. Büyük küçük günah islemedii gibi, mekruhlardan ve üphelilerden de çoksakınırdı. [Peygamberler ma'sûmdur]. Kimseye kötü söylemez, kimsenin aybını aratırmazdı. Haset,kibir, gazap gibi kötü huyların hiç birisi Peygamberimizde bulunmazdı. 

Eshâb-ı kiramın kalblerini almak, kendilerine ikram etmek için, herbirine güzel isimler, lâkaplar,künyeler takardı. 

Bedevinin birisi, Resûlullah'ın hazır bulunduu bir zaman mescide geldi. Küçük abdestinibozmaa baladı. Eshâb-ı kiram mâni olmak isteyince Peygamberimiz (htiyâcını yarıdakesmeyiniz!) buyurdu. Bedevi iini bitirdikten sonra, münasip bir lisanla mescide abdest bozmanınuygun olmadıını anlattı. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 337/361

O halde ey müslüman, biz de Resûlullahın güzel huyları gibi ahlâklanmalıyız! Âie validemizPeygamberimizin ahlâkının "Kur'ân ahlâkı" olduunu bildirmitir. Bizim de Allahü teâlânın ahlâkı ileahlâklanmamız lâzımdır. Hadis-i erifte de (Allahü teâlânın ahlâkı ile huylanınız!) buyuruldu. Allahüteâlâ settârdır, ya'ni günahları örtücüdür. Müslümanın da din kardeinin aybını, kusurunu örtmesilâzımdır. Allahü teâlâ kullarının günahlarını afvedicidir. Müslümanlar da birbirlerinin kusurlarını,kabahatlerini, afvetmelidir. Allahü teâlâ kerimdir, rahimdir, ya'ni lütfü ihsanı boldur ve merhametiçoktur. Müslümanın da cömert ve merhametli olması lâzımdır. 

Bugün Peygamber aleyhisselâma iman edip az bir ibâdet yapmak, sanki düman saldırıp hertarafı kapladıı zamanda askerin az bir hareketinin çok kıymetli olmasına benzer. Sulh zamanındaaskerin bundan kat kat fazla çalıması böyle kıymetli olmaz. Muhammed aleyhisselâmın Allahüteâlânın mahbubu olduu için, onun ahlâkı ile ahlâklanıp onun bildirdii gibi hareket eden mahbuplukderecesine yükselir. Bir kimse, Peygamber aleyhisselâmı canından çok sevmedikçe imânı tamamolmaz. Seviyorum demek sözle olmamalıdır. Bir müslümanda Peygamberimizin ahlâkı görülmelidir.Böylece dünyada ve âhırette felâketlerden, sıkıntılardan kurtulmak ve iki cihan efendisinin efaatinekavumak nasîp olur. 

Rahmet olarak geldi deiti hep insanlarmânla ereflendi, cansız puta tapanlar,

Âdem Nebi'den beri ataları hep mü'mindi.Sıddıklıı mehurdu, herkes O'ndan emindi.

Kusursuz kul olarak yaratmı O'nu Allah.Hep güzellikler ile donatmı O'nu Allah.

O'nun için söylendi naatler vecizeler,Rabbi vermiti O'na sayısız mucizeler.

Bir gecede bir anda Ar'a ve Kürs'e vardı.Hem beden hem ruh ile, gözle, Allahı gördü.

Daima Mevlasından diledi ümmetini,Bizim için harcadı mübarek himmetini,

Masumdu, ilemedi büyük küçük bir günahZenbe olan perdeyi kaldırdı yüce

Allah Onu seven her köle, oldu ebedî sultanÂıa mauk idi ve canlara da canan. 

AHLAKLI OLMAK 

yi bir müslüman olmak için (Ahlâk-ı hamide) yani güzel ahlâka sahip olmak, (ahlâk-ı zemime)ya'ni kötü ahlâkdan uzak durmak lâzımdır. Ancak bununla dünya ve âhıret saadeti elde edilir. 

Güzel ahlâk, ilim ve edeb örenmekle, iyi insanlarla arkadalık etmekle elde edilir. Kötü ahlâk dabunun tersidir. Ya'ni cahil kalmak, edebsiz olmak, kötü insanlarla arkadalık etmekten hâsıl olur. 

Dinimiz iyi huylar edinmemizi, kötü huylardan kaçınmamızı emretmektedir. Mu'teber kitablardakiahlâk hakkındaki hadîs-i eriflerde buyuruluyor ki: 

(Ahlâkınızı güzelletiriniz), (Sizin imânca en güzeliniz, ahlâkça en güzel olanımzdır). (Allahüteâlâ indinde kulların en sevgilisi, ahlâkça en güzel olanıdır). (Ya Rabbi senden, sıhhat, afiyet vegüzel ahlâk dilerim), (Ben ancak mekarimi ahlâkı tamamlamak için gönderildim), (Güzel ahlâk,büyük günâhları, suyun elbiseyi temizlemesi gibi temizler. Kötü ahlâk ise, sâlih amelleri,sirkenin balı bozduu gibi bozar.), (Allahü teâlâ indinde, kötü ahlâkdan büyük günâh yokdur.Çünki, kötü ahlâklı, bir günâhdan tevbe edip, kurtulursa, bir baka günâha düer. Hiç bir vakitgünâhdan kurtulamaz.), (Bir kimse tevbe ederse, tevbesini Allahü teâlâ kabul eder. Kötü ahlâklıkimsenin tevbesi ise makbul olmaz. Zira bir günâhdan tevbe ederse kötü ahlâkı sebebiyle, dahabüyük bir günâh iler.) 

Ba'zıları insanın kötü huyundan vazgeçemiyeceini zannederler. (Huy canın altındadır, cançıkmadıkça huy çıkmaz) derler. Hadîs-i erifde ise, daların yer deimesi mümkün görüldüü halde,

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 338/361

huyun deimesi mümkün görülmemektedir. Ahlâkın güzellemesi de emr edildiine göre bunun izahınasıldır? 

Daların deiip huyun deimiyecei hakkındaki hadîs-i erifi mâm-ı Gazali hazretleri söyleaçıklamaktadır. 

Erikten elma, armuttan eftali olmaz. Fakat yabani bir meyva, iyi bakım, terbiye ve aı ile gayet iyibir meyva olur. te insanda bulunan gazab, ehvet kökünden yok edilemez. Zaten din de yokedilmesini deil, terbiye edilmesini istemektedir. Deierek yok olmıyan huy, gadab ve ehvetdir.Gadablı kimse vara yoa kızar. Fakat terbiye edilirse, kızılması caiz olan yerlerde kızar, kızılması caizolmayan yerlerde ise Allah için gazabını yener. ehvetini de halâl yolda kullanır, haram yoldakullanmaz. 

Gazabın istenilen sekline, ya'nî i'tidâl derecesine (ecaat) denir. nsan bununla bakalarına güçgelen eylere kolayca atılır. Gadabın ifratına (tehevvür) denir. nsan bununla yapamıyacaı ilereatılır. Gadabın tefritine de (ceben) denir. Bununla da yapabilecei kolay ilere atılmaktan çekinir.Cesaretsizdir. Atalarımız böyleleri için (Korkak bezirgan ne kâr eder, ne zarar) demilerdir. 'tidaliamamak artı ile cesur olmak lâzımdır. 

Aklı olan kimse, kötü huyları örenip bunlardan sakınmaa, iyi huyları örenip bunlara da sahipolmaa çalıır. slâm Ahlâkı kitabında buyuruluyor ki: 

Resûlullaha bir misafir geldi. (çeri alınız, O kötü bir insandır.) buyurdu. çeri girince onunla tatlıve ne'eli konutu. Gidince yumuak konumasının sebebini sorduklarında buyurdu ki: 

(Kıyamette en kötü yerde bulunacak kimse, dünyada zararından korunmak için ikramolunandır.) 

Müdâra caizdir. Ba'zan müstehap olur. Evinde, zevceye müdâra etmiyen kimsenin rahatı, huzurukalmaz. 

Müdâra, dini ve dünyayı zarardan kurtarmak için, dünya menfaatinden vermektir. Müdahene,dünya ele geçirmek için dinden vermektir. Caiz deildir. Zâlime müdâra ederken onunla tatlı, yumuakkonuulur. 

Peygamber aleyhisselâm u duayı okurdu: (Allahümme inni es'elü-kes-sıhhate vel' afiyete vel-emanete ve hüsnel hulkı verrıdâe bil-

kaderi birahmetike yâ er hamerrâhimîn.) Mânası udur: (Ya Rabbî! Senden, sıhhat ve afiyet istiyorum. Beni korkulu eylerden körü! Bana güzel huy

ihsan eyle! Kaza ve kaderinden râzı eyle! Merhametlilerin en merhametlisi olan Rabbim. Sonsuzrahmetin hurmetine, bu düâmı kabul et) 

Y GEÇNMEK 

nsanlarla iyi geçinmek için müdâra kötü bir ey deildir. Müdâra, insanlara iyi davranarakdostluklarını kazanmak ve dümanlıklarını önlemektir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Farzları eda ile emrolunduum gibi, insanlara müdâra ile de emrolundum. nsanlaramüdâra sadakadır.) 

nsanların sevgisini kazanmak için ellerindekine asla göz dikmemelidir. Bizi sevmiyenlerin bizeyaptıkları kötü hareketlere aynısı ile karılık vermemelidir. Kötülüe karı iyilik etmek dinimizinesaslarındandır. Allahü teâlâ, mü'minleri (Kötülüü iyilikle savarlar) diye övmektedir. Hikmet ehlidemiler ki: 

Kavumak için huzura,nsanlara et müdâra. nsanlarla yumuak konumalı, daima saygılı davranmalıdır. Peygamber aleyhisselâm, kötü bir

kimseye karı gayet iyi davranmı ve onunla yumuak konumutur. Aie validemiz böyledavranmasının hikmetini sual edince, peygamberimiz öyle buyurmutur: 

(Ey Aie, kıyamet günü Allahü teâlâ katında insanların en kötüsü, kötülüü yüzündeninsanların terk ettii kimsedir.) 

Akıllı olmanın artı, insanlarla iyi geçinebilmektir. sa aleyhisselâm buyurdu ki: (Akılsızın, ahmaın sitemlerine katlanabilen kimsenin kazancı büyük olur.) Kendisine eziyet edenlere bile beddua etmemelidir. Birisi Ebu Hureyre hazretlerini hırsızlıkla itham

edince öyle Buyurdu: (Ya Rabbi! Bu kimse doru söylüyorsa beni mafiret eyle, yalansöylüyorsa onu mafiret eyle!) 

Lokman aleyhisselâm öyle buyurdu: (Üç ey ancak üç eyle bilinir: Mülayim insan kızgınlık zamanında, yiit savata, dost

ihtiyâç anında.) Halim selim bir kimseyi dövdüler, hiç kızmadı. Hayret edenler, niçin kızmadıını sordular. Dedi ki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 339/361

(Onu çarptıım bir ta kabul ettim. Taa çarpan kendine mi kızar, taa mı?) Hadis-i erifte kızgınlıını yenip, insanlann hatalarını afvederek onlarla iyi geçinen kimseler için

Cennette yüksek kökler verilecei bildirilmitir. 

AHLAK NASIL DER? 

Hadis-i erifte, (Ahlâkınızı güzelletirin!) buyurulmutur. Cömertlik, yardım, sabırlı olmak,

eziyetlere göüs germek, öfkesini yenebilmek, doruluk, haya, tevazu gibi meziyetler güzel huydur. Kibir, gurur, kızgınlıını yenememek, ucb, yalan, hile, haset, gıybet, laf taımak,emânete hıyanet gibi huylar kötüdür. 

Cimrilik kötü olduu gibi, israf da kötüdür. slâmiyet, aırılıklardan uzakdır, orta yoluemretmektedir. Orta yol, ne souk, ne de çok sıcaktır. te cömertlik de israf ile cimrilik arasındadır.Dier ahlâklar da böyledir. frat ve tefrit kötüdür. Meselâ israf ifrattır, cimrilik ise tefrittir. 

Demek ki, güzel ahlâk, selim akla uygun gelen mantıkî hareketlerdir. Kibirli kimse, kibrini kırabilmek için, tevazu sahibi kimselerin güzel halleriyle hallenmee gayret

etmelidir. Meselâ güzel konumasını beeniyor. Çektii nutuklar houna gidiyorsa nutuk çekmeyibırakması ve çok konumaktan sakınması lâzımdır. nsan iyi huyları itiyat haline getirip, kötü huylarıterkedince, güzel ahlâk yerlemi olur. Güzel ahlâkın yerlemesi, o hareketleri severek yapmaklaanlaılır. Kahvenin pis havasını sevmeyen kimseye tavla oynamayı öretseler, zamanla tavla hastasıolsa, daha önce beenmedii kahvenin havası ona kötü gelmez. Güzel huylara alımak da böyledir.Bütün bunlar, daimi bir ekilde itiyat haline getirdii hareketlerin neticesidir. Nefis, itiyat haline getirdii

kötü eylerden zevk aldıı gibi, iyi eyleri yapmak itiyat haline getirilirse ondan da zevk alır. Hat usulü güzel yazı yazmak isteyen kimse, günlerce, aylarca bir harfi, bir yazıyı defalarcayazarak, zahmetlere katlanarak baarıya ulaabilir. Tevazu sahibi olmak isteyen kimse de, mütevâzıkimselerin hallerini, fiillerini zorlaya zorlaya yaparsa bir gün tevazu sahibi olması mümkündür.  

Çocuk, fıtraten bütün kötülüklerden uzak, temiz olarak dünyaya geldii halde, anasının, babasınınveya kötü insanların te'siriyle kötülükler kazanıyorsa, yine anasının, babasının ve iyi insanlarınte'siriyle fazilet sahibi olur. 

Peygamber aleyhisselâmın bu afv ve merhameti karısında Mekkeliler sanki kabirdendirilmiçesine çıkıp slâmiyeti kabul ettiler. 

Aabey, baba hükmündedir. Kin ve dümanlık kötüdür. Afvedicilerin yeri Cennettir. Bir kimse, hükümdarın ahsına karı büyük bir suç iler. dama mahkûm olur. Bu kimse, nasıl olsa

öldürüleceim diye, hükümdar öyledir, hükümdar böyledir diye azına gelen kötü sözleri haykırmaabalar, söüp sayar. Biraz sonra hükümdar gelir. Oradaki iki vezirden birine sorar:  

- Bu adam deminden beri ne baırıp çaırıyordu?

Birinci vezir der ki: - Hükümdarım bu adam, (Afvedenlerin yeri Cennettir.) diyerek sizden afv talebinde bulunuyor. Bunun üzerine hükümdar suçluyu afveder. Fakat ikinci vezir, ortaya atılıp der ki: - Hükümdarım bu vezir yalan söylüyor. Bu adam size söüp sayıyordu. Hükümdar, doru söyleyen vezire der ki: - Ey vezir, öteki vezir yalan söylemekle bu mahkûmu kurtarmıtı. Sen ise yersiz doru

söylemekle hem mahkûmun, hem de vezirin ölümüne sebep olmak istiyorsun.  Hükümdar, yersiz doru söyleyen veziri azleder, yalan söyleyerek bir suçluyu kurtaran veziri de

kendisine sadrazam yapar. te bundan dolayı atalarımız, (ki kiinin arasını bulan yalan, fitneye sebep olan dorudan

iyidir) demilerdir. 

AZ YEMEK VE AZ UYUMAK 

lim ve ameli, az yemekte, kalb temizliini az uyumakta, hikmeti az konumakla aramalıdır.Böylece bir ie yaramalıdır. Az yiyebilmek ustalıktır, çok yemek hastalıktır. Evliya az uyur, az yer, az içer, sıratı ku gibi geçer.

Çok yiyen çok uyur, herkesten tembel olur. Tokluk, hastalık dolu çanaktır, açlık ilâçlara kaynaktır. Çokyemek hederdir, çok uyumak kederdir. Çok yemek zihni çalıtırmaz, çok uyumak menzile ulatırmaz.Az yiyenin kalb gözü körlemez, açlıkla hastalık birlemez. Çok yiyenin midesi arır, çeitli hastalıklarıçaırır. Az yemek faziletlere musallat olan kötü huyların devasıdır, akılların cilâsıdır. Az yemek,meyvalı bir aaçtır, hasta kalblere ilâçtır. Az yemek, nefsanî arzuları öldürür, kalbe ferahlık verir,âhırette güldürür. Az yemek tembellikten uzaklatırır, bilgi kazanmayı kolaylatırır. Az yiyenin kalbindehikmet kapıları açılır, azından inci mercan saçılır. Çok yemek akıl için kıtlıktır, zekâ için sakatlıktır.Oburluk insana düman olur, çok yiyenler piman olur. Az yemek, insan için nezafettir, zihni açan

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 340/361

firâsettir. Çok yemek, çok uyumak, çok konumak kalbe sıkıntı verir, mide ier, kalb ölür, acıkıncatekrar dirilir. Çok yiyen çok uyur, çok uyuyan çok konuur, çok konuan ni'metten mahrum olur. Çokyemek mideyi bozar, midesi bozulanın dertleri azar. Bilen bilir, deli bile acıkınca aklı ba ına gelir. Azyemek nefse zindandır, kalbe gülüstandır. Çok yiyen unutkan olur, yüzü gülmez somurtkan olur. 

Çok yenirse gıdalar, kalbe karanlık dolar. Kim ki hep yemek fikrini güder, aklını nefse esir eder.Mideye olmak esir, aklı ve uuru giderir. Kim az yemekle yarıır, evliyaya karıır. Çok yiyen obur olur,kalb evi kabir olur. Seni taıyacak kadar yemek ye, sen onu taıyacak miktar yeme! unu iyi bilesin,yemei sen yiyesin, yemek seni yemesin! Eer sen onu yersen, hepsi derman olur, yemek seni yersehepsi dert ve duman olur. Ben insanım demeli, yemek için yaamamalı, yaamak için yemeli. Oruçturvücudun zekâtı, çok yiyenin bozulur sıhhati, azalır efkati, tükenir takati. Az yemek bedenin istirahatı,az uyumak ruhun rahatı. Halâlinden az yemeli, bu hâlime hamdolsun demeli. Çok yemek nefsiöündürür, kalb nurunu söndürür. Çok yiyerek kalbini öldürme, eytanı kendine güldürme! Çok yemek,organları çok çalıtırıp yıpratır, tedavi için doktor aratır. Çok yiyen hakikati göremez, haramlardançekinemez. Haram yiyenin ileri harama yönelir, her belâ haramdan gelir. Halâlden bile fazla yiyeninyersiz olur sözleri, hem de ibretsiz bakar gözleri. Deme çok yemek çok yakıt olur, çok yiyenin anlayııkıt olur. Çok yiyeni basar derin bir uyku, çok uyuyanı da bekler korku. Çok yiyenin az olur ibâdeti,kaçırır ebedî saadeti. Çok yiyenin gözü doymaz. bâdetten zevk duyamaz. Çok yemek tohumudur herderdin, az yemek ilâcıdır her ferdin. Çok yemek insanı fazilete az balar, az balanan insan da mahergünü çok alar. Az yemek fazilettir, hafızaya kuvvettir. Az ye, az uyu, az söyle, ni'mete kavuulurböyle. Çok yiyenin diridir nefsi, gönlü uyur çıkamaz sesi. Gönlü uyandırmak için bu sözü tutmalı, azyiyerek nefsi uyutmalı. Çok yiyen kötü fikirler güder, her an günaha meyleder. Gaflet istersen durmamideyi doyur, çünkü tok yatan çok uyur. Çok yiyenin göbei ier, ölü gibi yataa düer. Az yiyen rahatolur, oruç tutan sıhhat bulur. Oburluktan kaç, çünkü dünyada çok yiyen âhırette olur aç. Az yemekkalbi saf eder, çok yiyen çok gaf eder. Çok yemeyi unutmalı, sık sık oruç tutmalı.  

Fakat bir insan, yaaması ve çalıtıı için aırlıına göre, iinden iyi randıman alabilmesi içinkuvvetli gıda yemek mecburiyetindedir. Hayvanlarda da durum aynıdır. Bir inee yaama payınınyanısıra verdii süt miktarına göre bir de verim payı verilir. Günde bir kilogram süt veren inee, günde20 Kg. süt veren inee verilen yem verilmez. Bunun gibi söz veya kalemle çalıan bir kimsenininaatta çalıan insan kadar fazla yemesi doru olmaz. 

AZ UYUMAK 

Az ye kalbini pakla, fazla uykuyu mezara sakla! Az uyumak ni'mettir, çok uyumak gaflettir. Gafletise zarardır, kalbimizi karartır. Fazla uykuyu at, seherde daıtılır murat. Seher ne kadar kutludur, ovakit uyanık olan mutludur. Seherde rahmet kapıları açılır, uyanıklara ni'met saçılır. Çok uyku eziyettir,

az uyku meziyettir. Az ye, az uyu, çok konuma, evliya olursan ama! Çünkü evliyalıa bu üçmeziyetle girilir, sonra sayısız ni'met verilir. Çok uyumak çok fazilet götürür, gaflet ve tembellik getirir.Az ört yorganları, çünkü uyku tembelletirir organları. Uyku ölüme etir, gafletle uyuyanın sonu atetir.Arifler sehere hasrettir, onlara çok uyumak musibettir. Cenâb-ı Hak her gece, buyurur öylece: (Duaeden yok mu, duasını kabul edeyim, benden isteyen yok mu istediini vereyim). Geceleri negüneler doar, fakat gafletle yatanı zulmet boar. Uyanıklık huzurda edeptir, çok uyku pimanlıasebeptir. Arif, huzurda durmaktan lezzet alır, gafiller bundan mahrum kalır. Az uyku kalbe ciladır, çokuyku ise belâdır. Sanma çok yemek kan olur, Çok uyuyan unutkan olur. Çok uyumak ayıptır, kıymetlivakitten kayıptır. Midesi bo olana uyku gelmez, ay uyuyana korku gelmez. 

Bir talebe, bir âlimi çok seviyormu. Sohbetinde bulunmaa can atarmı. Âlime durumubildirmilerdir. Âlim de (Falanca odada beklesin, muhakkak geleceim) demi. Talebe saatin zilinikurarak biraz uyumak üzere yatmı. Âlim gelince talebeyi uyur halde bulmu. Saatin zilini balamı.Cebine biraz ceviz ve üzüm koyarak gitmi. Talebe sabah olup uyanınca yaptıı hatâya piman olmu,uyuyarak beklenilmeyeceini, sevenin gözüne uyku girmeyeceini anlamı, ondan sonra ömrüboyunca uyanık kalmaa gayret etmi. Âlim bir gece gelmi, talebe de sohbete kavuarak muradınaermi. 

AZ YEMENN FAZLET 

Mide, bütün istek ve arzuların kaynaıdır. Mideyi doldurmak bütün günahların aslı, açlıı âdetedinmek de bütün hayırların baıdır. 

Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: "Açlık ve susuzlukla kendinizle cihad ediniz! Zira bunun sevabı kâfirlerle cihad sevabıdır.

Allahü teâlâ indinde açlık ve susuzluktan daha sevgili amel yoktur." 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 341/361

"Tefekkür ibâdetin yarısı, az yemek ise hepsidir." "Sizin en üstününüz, az yiyen ve azuyuyanınızdır." "Allahü teâlâ az yiyen kulları ile övünüp, bakın ona yemek hırsı verdim, o isebenîm için yemiyor. Ey meleklerim ahid olunuz ki, yemedii her lokma için Cennette ona birderece veririm, buyurur." 

"Çok yiyip ve içmekle kalbinizi öldürmeyiniz. Zira kalb kuru meyve gibi olup çok su çekersedaılır."

Az yemenin faydaları: 1- Kalb saf ve nurlu olur, tokluk ise kalbi körletirir ve düünceyi azaltır. Ondan beyine ulaan

buhar insanı cahil edip düüncelerini karıtırır. Hadis-i erifde buyuruldu ki: "Az yemekle kalblerinizi ihya ediniz, açlıkla temizleyiniz, saf ve hafif olsun." 2- Aç olanın kalbi ince olur, zikir ve münacaatın lezzetini duyar. Tokluktan kasvet ve sert kalblilik

meydana gelir. Yaptıı zikir dilinde kalıp kalbe inmez. 3-  Fazla istek ve gaflet verir. Kırıklık, çaresizlik ve acizlik ise Cennetin kapısıdır. Açlık da acizlik

ve kırıklık getirir. Aç kalınca dünya karanlık ve dar görünüp, acizlik içinde olmayınca Allahü teâlânınkudreti görülmez. 

4-  Tok olan, açları ve âhıret azabını unutur. Aç olan da Cehennemde olanların açlıını hatırlar,susayınca da maher yerindekilerin susuzluunu hatırlar. Âhıret azabından korkmak, aç olupinsanların açlıını düünüp onlara efkat ve merhamet etmek Cennet makamlarındandır. 

5- Bütün saadetlerin baı nefsini emri altına almaktır. Bütün kötülüklerin baı da kendini nefsineesir etmektir. 

Tok olan nefsine esir olur, açlıa tahammül gösteren ise nefsine hâkim olur. Doyuncaya kadar yiyen lüzumsuz konuur, onun bunun ayıplarını aratırır. Aç olanın bu

tehlikelerden kurtulması kolay olur. Bunun için buyurulmutur ki: "Açlık Allahü teâlânın hazinesinde bulunan bir cevherdir, bunu sevdiine verir, herkese

vermez." Çok yiyen kimse, kendisini Allahü teâlânın sevmediinden korkmalıdır. 6- Aç olan az uyur. Bütün ibâdetlerin aslı az uyumaktır. Tok yatan çok uyur, ölü gibi yata a düer,

ömrü ziyan olur. Din büyüklerinden biri öyle buyurur: 'Çok yiyen çok su içer ve çok uyur, çok uyuyan da kıyamet günü çok hasret çeker."  7- Az yiyen rahat olur, ilim ile, amel ile uraır. Çok yiyenin zamanı yemek ileriyle geçer. Satın

almak, piirmek, beklemek hepsi zaman alır. Halbuki her nefes insanlık cevherinin sermayesi olup,zaruret olmadan bunu ziyan etmek akılsızlık olur. 

Açlıa alıanın oruç tutması ve abdestli durması kolay olur.Ebu Süleyrnan Darâni hazretleribuyurur:

"Doyuncaya kadaryiyen kimse;a-bâdetten zevk almaz. b- Kur'ân-ı Kerimi ezberlemesi ve aklında tutması zor olur. c- Herkesi kendîsi gibi tok zannettii için insanlara efkatli davranmaktân mahrum kalır.d- Ârzuları artar." 8- Az yemekle vücut sıhhatli olur. Hadis-i erifte buyuruldu ki: "Oruç tutun, sıhhat bulun." 9- Az yiyenin masrafı da az olur. Çok mala ve paraya ihtiyacı olmaz. Bütün belâlar, günahlar ve

gönül sıkıntıları mal ve paraya olan ihtiyaçtan doar. 10- Açlıa tahammül eden, midesine gücü yeten kimse, parasını iyi yerlerde harcamaya da gücü

yeter. Mideye girenler helaya gider. Allah yolunda verilenler ise bakidir. Peygamber aleyhisselâm göbekli birisine öyle buyurdu: "Midene koyduunu baka yere koysaydın, Allah yolunda verseydin, daha iyi olurdu." 

ÇRKN SÖZ 

Çirkin olan ileri bakalarına açık kelimelerle anlatmak fuhu söz söylemek demektir. Cinsîmünasebet için ve abdest bozmak için kullanılan kelimeleri söylemek böyledir. Harama yakınmekruhtur. Çünkü bunları söylemek müslüman olanın mürüvvetine uygun deildir. Utanmayı giderir vebakalarını gücendirir. Mürüvvet insaniyet demektir. Çirkin kelimeleri söylemek icap ettii zaman açıkolarak söylememeli, kinaye olarak söylemelidir. Kinaye, bir eyi, açık ma'naları baka olan kelimelerleanlatmaktır. Terbiyeli ve edebli kimse, fuhu söylemee mecbur olunca kinayeli olarak konuur. Çünkühadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Fuhu söyleyenlerin Cennete girmeleri haramdır.) Ya'ni fuhu söyleyenler bunun cezasını çekmedikçe Cennete giremezler. Haya, ya'ni utanmak

güzel bir haslettir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 342/361

(Allahü teâlâdan haya ediniz!) Allahü teâlâdan haya etmek, nefsin isteklerini terk etmekle olur. Nefsin istedii her ey insanın

zararınadır. nsanın nefsi kadar ahmak bir mahluk yoktur. Nefsin istediklerini bırakıp haya eden, Allahüteâlâdan korkar. O'nun razı olmadıı ilerden ve sözlerden kaçınır. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Haya imândandır. Fuhu söz söylemek cefadandır. mân Cennete, cefa Cehennemegötürür.) 

Haya ile imân birlikte bulunur. Biri yok olursa dieri de yok olur. Yine hadis-i erifte buyruldu ki: 

(Fuhu

insanın lekesi, haya zînetidir.) Hayanın en kıymetlisi, Allahü teâlâdan utanmaktır. Allahü teâlâdan utanan kimse, bütün çirkinilerden uzak durur. Kendine ve insanlıa daima iyilik yapar. 

Kötü kimseler, imân ile hayanın birlikte bulunduunu bildikleri için, müslümanların imanlarını yoketmek için hayalarını yok etmee çalııyorlar. Fuhu sözlere, seks bilgisi diyorlar. Müslümanlar bubakımdan hayalarının gitmemesi için çok dikkat etmelidirler. slâmiyyet, hem fen bilgilerinde çalımaı,hem de güzel ahlâklı olmaı, herkese iyilik yapmaı emretmektedir. Müslümanlar, câhillerinyalanlarına aldanmamalı, onların çıplak gezmelerini, seks bilgisi adı altında fuhu söylemelerini fâidelibir ey zannetmemelidir. Bütün güzellikler, iyilikler islâm ahlâkındadır. Bütün çirkinlikler, kötülükler ise,ahlâksız ve hayâsız olmaktadır. 

AZ KONUMAK 

Söz gümüse sükût altındır. Hayırlı söz keramettir, sükût ise selâmettir. Konuma insanın

terazisidir. Fazlası ziyandır. Azı vekârdır. Az konuan kınanmaz, üstelik itibarı çok olur. Dilini tutanbütün kötülüklerden kurtulur. aka, alay ve bo konumak belâya yol açar. Çok konumak dostluubozar, lüzumsuz konumak ayıpları açar, acı söyleyenden dostlar kaçar. 

Eer kalbde darlık ve üzüntü, vücutta bitkinlik ve halsizlik, rızıkta eksiklik ve bereketsizlikbulunursa, bunun bo ve yersiz konumalardan meydana geldii bilinmelidir. Hikmeti çok konumakdadeil, susmakda aramalıdır. Dil doru konumaya alımadıkça, kalbde doruluk olmaz. Hadis-i eriftebuyuruldu ki: 

(nsanın selâmeti dilini tutmasındadır. Ya hayır konu veya sus!) Dil küçükse de cürmü büyüktür. Dudaklar yumulur, sükût eden kurtulur. Yalan zayıflatır imânı,

hem de rezil eder insanı. Dedikodu gıybettir, iddetli haram olan bir âfettir. Alay belki güldürür, fakatkalbi öldürür. Güzel söz sadakadır, mahere nafakadır. Çok konuanın kalbi katılaır, böyleceAllah'dan uzaklaır. Çok gülmek ayıptır, âhıret için kayıptır. Fazla aka cahillik alâmeti, sükut et,istiyorsan selâmeti. Susmak aklın süsü ve cehaletin örtüsü. Güzel yüzlü, güleç sözlü, tatlı dilli vecömert elli olmalıdır. Kii lisanıyla olur insan, döktü dili kendisine düman, çok konuan olur piman.

Sırrını kendin sakla, kimseye etme emanet, bakasına emanet eden bulamaz selâmet. Sırrıaçıklamanın sonu nedamet. bretle susan veli sayılır, çok aka eden deli sayılır. Çok konumanın çok olur vebali, sükût ise

âmellerin efdali. Az konumak hikmettir. Rabbimizden ni'mettir. Dil söyleyince gönül susar, gönülsusunca, dil ne zehirler kusar. Söz dinleyen âlim olur, sükut eden salim olur. Kimin az ise sözü, açılıronun kalb gözü. Dilin ederse istirahat, kalbin olur gayet rahat. Çok konuan eder çok gaf, hem de vaktiolur israf, dili tutmak amelin korunmasını salar, dilini tutmayan yârın Âhırette çok alar. 

Dil, irfan hazinesinin anahtarıdır, ya'ni çok konuan, gönüldeki hizmet cevherini boaltır. Az sözedeptir, güzel amelleri korumaa sebeptir. Kii dilinin altında gizlidir. Sır saklayan muradına erer.Bülbül ahine der ki: 

- kimiz de ku olduumuz halde, sen padiahın sarayındasın, ben ise bahçenin dikenliindeyim.Sen kuları avlayıp yersin, padiahın yanında deer kazanır muradına erersin. Kuların sultanıolursun. Ben ise her gece sabahlara kadar baırır, gülün açılmasını beklerim. Ben uyumadan oaçmaz, uyanınca açılmı görürüm. Açıldıını göremem, bu muradıma eremem. Dikenler arasındamuratsız alarım, yüreimi dalarım.

 ahin öyle cevap verir: - Ben bin murat alırım ama birini söylemem. Sen bir murat almadan bin söylüyorsun. Ni'mete

kavuanlara afiyet olsun, senin gibiler de bir dikenle doysun. Susan murat alır, senin gibi öten muratsızkalır. 

Dil yarası ok yarasından acıdır. Akıllı kimse, her bildiini söylemez. Bilmiyorum demek ilminyarısıdır. Kime sır söylersen onun kulu olursun. Açıklanan sır saklanmaz muhakkak, sırsaklıyamayana denir ahmak. 

Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (nsanolunun hatâlarının çou dilindendir.) (bâdetlerin en kolayını size bildiriyorum. Susmak ve iyi huylu olmaktır.) (Susan ve vekarllı duran bir mii'min görürseniz ona yakın durunuz, o hikmetsiz deildir.) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 343/361

(Çok konuan, çok hatâ eder, çok günah iler. Çok günah ileyene ate daha lâyıktır.) (Susan kurtuldu.) Hazret-i Ebu Bekir, konumamak için azına ta koyardı. bni Mes'ud hazretleri (Hapse lâyık

dilden daha uygun bir ey yoktur) buyurdu. Ya Rabbi! Kalbimizi ve dilimizi birbirine uygun ve doruluk üzere bulundur ve dilimize sahip olmayı

nasîp eyle! 

DLN FADE VE ZARARLARI Dil, iyi kullanıldıı zaman saadete, kötü kullanıldıı zaman felâkete götürür. Lokman Hakîm

misafirlerine en iyi et olarak dil ile kalbi getirdi. Baka bir zaman da en kötü yemek olarak yine dil ilekalbi getirdi. Dil kılıç gibidir, iyi kullanılmazsa kendimizin ölümüne sebep oluruz. Lokmanaleyhisselâma sordular: 

Sen bu makama nasıl yükseldin? Doru konuup, emânete riâyet etmekle ve faydasız sözü terk etmekle... Yabancı hükümdarlar demi ki: Bütün pimanlıklarım söylediim sözlerden oldu. Söylemediklerimden hiç piman olmadım. Söylemediim sözlerin sahibiyim. Fakat söylediim sözler bana sahip oldu. O sözlerin kölesi

oldum. Ba'zı sözleri söylemee gücüm yetiyor, fakat söylediim sözleri geri almaa gücüm yetmedi. Din büyükleri buyuruyor ki: 

Bir kimsenin câhil olduu altı vasfı ile tanınır: - Her eye kızar. Taa çarpsa taa kızar. Hayvana kızar. nsana kızar. Tez kızar ve kızgınlıınıkolay kolay yenemez. 

- Faydasız söz söyler. - Sır saklayamaz. - Malı yerli yerince harcayamaz. - Herkese güvenir. - Dostunu dümanını bilemez. Kötü insanlarla arkadalık eder. *** Susmakta yedi faide vardır; Çünkü sükût; - Yorulmadan yapılan ibâdettir. - Masrafsız takılan bir zinettir. - Hükümdarlıa muhtaç olmadan ele geçen bir devlettir. - Duvara ihtiyaç duyulmadan yapılan kaledir. 

- Çalımadan kazanılan zenginliktir. - Günah yazan melekleri dinlendirmektir. - Ayıpların kapatılmasıdır. *** Sükût, âlimin zineti, cahilin ayıplarının perdesidir. Sözü çok olanın, sürçmesi çok olur. Çok söz edenin kalbi kararır. Kalbi kararan ise çok hata iler. 

Diline sahip olmayan piman olur. Kötü arkadalarla gezen saadet bulamaz. Kötü yerlerde gezentöhmet altında bulunur. 

*** unları yapan kimse münafık deildir: üpheli sözlerden sakınan, güleryüzlü olan, insanlara merhamet eden, lüzumlu din bilgilerini

örenen ve doru konuan kimse münafık olamaz. Hatalarını görüp diline sahip olana, mübarek olsun.

 Dilini koruyamıyan, dinini koruyamaz. Dil yırtıcı bir hayvandır, serbest bırakırsan seni parçalar. Sükût etmekle eytan malup olur. bâdet on kısımdır, dokuzu susmak, birisi de kötü arkadalardan uzak olmaktır. Sana senden olur, her ne olursa, Baın selâmet bulur, dilin durursa. Göz iki, kulak iki, aız tek,

çok görüp, çok dinleyip az söylemek gerek. *** Din büyüklerinin sözlerinden sonra, Nasreddin Hocanın fıkrası ile sözü keselim!  Merhum Hocaya birisi demi ki: - Hoca bak bir tepsi baklava gidiyor. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 344/361

Hoca hayret içinde cevap vermi:-Bundan bana ne evlât? Adam ısrar etmi: - Ama hocam, bu baklava size gidiyor. Hoca, aynı hayretini izhar etmi: - Peki ama bundan sana ne evlât? Elin üç koyunu ile be keçisiyle uramamalıdır. Kendisiyle alâkası olmayan ilere

karımamalıdır. Allahü teâlâ, bizleri diline sahip olan sâlih mü'minlerden eylesin! 

DLN AFETLER 

Bir hadis-i erifte: "nsanolu, sabahlayınca, bütün uzuvları dilinden yeterlik isterler, ona ba vurup, yalvarır ve tevazu ederler ve derler ki, bizim haklarımızı gözetmede ve hallerimizikorumada Allahü teâlâdan kork, kötü söz söyleme, bizi atete yakma. Bizim slâmiyet'euymamız veya slâmiyet dıına çıkmamız ancak senin sebebinledir. Sen doru olursan biz dedoru oluruz, sen eri olursan biz de eri oluruz." buyurulmutur. 

Baka bir hadis-i erifte "Bir mü'minin kalbi doru olmayınca imânı doru olmaz. Dili doruolmayınca da kalbi doru olmaz" diye buyurulmutur. 

Yine bir hadis-i erifte "Allahü teâlâya ve âhırete inanan hayırlı söz söylesin, yahut sussun"diye buyurulmutur. Her aklına geleni, her diline geleni söyleyenlerin ahmak ve cahil olduu

söylenmitir. Yalan söylemek haramdır. Ancak üç yerde söylemekte izin vardır. ki mü'min arasında dümanlık, dargınlık olsa, aralarını bulmak, dümanlıklarını gidermek içinyalan söylemek caizdir. 

Bir hadis-i erifte "Harp hiledir" buyuruldu: Bundan anlaılıyor ki kâfirlerle savaırken, onlarınzararlarından mü'minleri korumak için, onları yenmek için onlara yalan söylemek caizdir.  

Hanımı karı gelince ve lüzumsuz eyler teklif ederse, onu razı etmek, susturmak ve iyi geçinmekiçin yalan söylemek caizdir. 

Hayasızca, edebsizce aikâre herkesin gözü önünde fısk, zulüm, azgınlık ve sarkıntılık yapanlarınbelli kabahatlerini söylemek gıybet olmaz. 

Gıybet kim için yapıldıysa ve onun kulaına giderse bu bir zulümdür, halâllık dilemeli, yalnız tevbekâfi deildir. Zinadan bile aırdır. 

Bir kimsenin yanında bir kimseye gıybet ve iftira olunsa, o kimseye, gıybet ve iftira edenlerimen'etmesi ve o gıybet olunan kimseye yardım etmesi lâzım olup, ho görmemeli ve susmamalıdır.Mümkünse böyle yapmalı, deilse orayı terk edip bir daha gelmemelidir. 

ALAY ETMEK 

Bir kimse ile dalga geçmekten ve alay etmekten çok kaçınmalıdır. Böyle yapmak ona kıymetvermemek, onu aaılamak ve kendini iyi görmek demektir. Haramdır. Gıybete, bühtana, kibre veucba sebeb olur. Allahü teâlâ bundan kaçmayı emretmitir. 

Bir hadis-i erifte: "nsanlarla alay edenlerden birisi için Cennetten bir kapı açılır. Ona geldenir. Bunun kendisini rüsvay etmek için olduunu anlar. Üzüntü ve gamlı olarak gelir.Cennetin kapısına gelince kapı yüzüne kapanır, dıarda kalır. Alay ettii gibi kendisiyle alayedilir." 

Böyle kapıya davet olunup geldii zaman, kapının kapanıp, kendisinin üzüntülü olması ve dıarıdakalması devam eder. "Hattâ o kimseye Cennet kapısı açılır, gel gel diye çarılır. Ve artık gelemezolur. Çünkü her defasında yüzüne kapandıından artık girme ümidi kalmaz." buyuruldu. 

Müslümana kötü lâkap takmak, önü sevmedii bir lâkapla çaırmak caiz deildir. Nitekim Cenâb-ı

Allah Hücûrat suresinde "Birbirinizi kötü lâkaplarla çaırmayın." diye emretmitir. Alay, bir kimsenin sözlerini veya ilerini gülünç ekilde anlatmaktır. Alay edilen kimse bundanincinirse haram olur. 

MÜNAZARA 

Hakkı açıklamak niyyetiyle de olsa, bakalarını malup etmek için yapılan münazaralar çokzararlıdır. Bir kimsede münazarada galip gelme sevgisi, hakkı karısındakinin azından duymaktandaha sevimli gelirse, bütün kötülüklerin içine girmi demektir. çki içmekle dier günahları ilemek

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 345/361

arasında muhayyer bırakılan kii, içkiyi hafif görüp içerek dier günahları da iledii gibi, münazarayıkazanma arzusu dier kötülüklere sebebiyet verir. Böyle bir münazaranın on zararı vardır. 

l- Münazara hasede yol açar. Halbuki atein odunları yiyip bitirdii gibi, hased de sevapları yiyipbitirir. Münazarada insan ya galip gelir, ya malup olur. Her iki halde de zararlıdır. Eer galip gelinirse,malup olan ahsa, (Falanca adam senden daha ileri görülüdür.) denince, o adam galip adamahaset etmee balar. Kendisine teveccüh edebilmesi için her eyi yapmaa çalıır. Münazarada,malup olunursa, galip gelene haset edilir. 

2- Münazarada ara sıra galip gelen kimse, kendini üstün görmee, kibirlenmee balar.Münazarada galip gelen (Falan zat kendi hizbine girmek için beni davet etmiti. Fakat kendisihakkı görünce bizim yolumuza girmee mecbur kaldı.) diyerek kendini üstün görmee çalıır.Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Kibredeni Allah alçaltır, tevazu edeni ise yükseltir.) Münazaracıkendini üstün görme hastalıından kurtulamaz. Her toplantıda kendisinin hâkim olmasını ister. (Niyehep kendin konuuyorsun?) diye sual edildiinde (Biz böyle davranmakla ilmin izzetinikoruyoruz, çünkü âlimin kendi nefsini zelil etmesi yasaklanmıtır.) der. 

3- Münazaracı kendisini kinden kurtaramaz. Halbuki hadis-i erifte (Mü'min kinci olmaz.)buyurulmutur. Kendi fikrinin kabul edilmediini gören münazaracı, karısındakine kin besler, ba' zenömür boyu onu afvetmez. Bu ise büyük felâkettir. 

4- Münazaracı hasmının sözlerini naklederek, (O söyle dedi, ben öyle cevap verdim.) diyerekkendini gıybetten kurtaramaz. Her ne kadar hasmının söyledii sözleri doru olarak nakletse bile,maksadı onun acizliini göstermek olduu için, hasmı da bu konumalardan razı olmayacaı için,sözleri gıybet olur. Halbuki Allahü teâlâ gıybet etmeyi, ölü eti yemee benzetmitir. 

5- Münazaracı galip gelirse, kendini övmekten kurtaramaz. (u delilleri getirerek onususturdum.) diyerek kendini övmü olur. Halbuki (Çirkin olan doru, kiinin nefsini övmesidir.)demilerdir. Allahü teâlâ da nefslerimizi övmekten, temize çıkarmaktan bizi men etmitir. 

6- Münazaracı hasmını yenmek için onun gizli kusurlarını aratırmaktan kendini alamaz. Neredene demi, diye aratırır. Halbuki Allahü teâlâ, tecessüs etmeyi, yani bakalarının kusurlarınıaratırmayı men etmitir. Münazaracı hasmının bedeni kusurlarını bile yeri gelince ima ile de olsasöyler. Meselâ; hasmı gözlüklü ise (Bu hakikatler gözlükle görülmez. Hakikati görmek için gözlükkâfi deildir.) diyerek hasmının bedenî kusurlarını ilmî noksanlıı için bir özür sayar. 

7- Münazaracı, hasmının yenilerek kötü duruma dümesine sevinir. Halbuki (Kendisi içinistemediini mü'min kardei için istemek.) slâm ahlâkına aykırıdır. Arkadaını malup etmekleövünen bir cemiyette kardeliin te'sisi mümkün olur mu? 

8- Münazaracı zahiren hasmına sevgi gösterir. Hasmı ise bu sevgisinin yalan olduunu bilir. Buise nifaktır. Halbuki lisan ile sevgi gösterip kalben bir mü'mine buzeden, Allahü teâlânın lanetinemüstehak olur. 

9-  Münazaracmın en nefret ettii ey, hakkın hasmının azından çıkmasıdır. Halbuki hakkı

kabul etmemek gibi büyük felâket olur mu? 10-  Münazaracı halkın gözüne, gönlüne girebilmek için ba'zan demagojiye sapar. Halka

yaranmak ise riyadır. Riya ise büyük âfettir. Münazaracı bu on hastalıktan baka musibetlere de duçar olabilir. Bu bakımdan münazaradan,

münakaadan kaçınmalıdır. 

MÜNAKAANIN ZARARI 

Kim ne derse kabul etmemek, "Hayır öyle deildir" demek, muhalefet etmeyi âdet haline getirmekçok çirkindir. Çünkü böyle söylemek (Sen bir ey bilmiyorsun, bu iten sen anlamazsın, sen ahmaksın,ben ise akıllı ve bilgiliyim) demektir. Bu ise, kendini büyük görüp, bakalarına hücum etmektir. Hadîs-ierifte buyuruldu ki: 

(Konuurken muhalefet etmeyen ve bâtıl söz söylemiyen kimse için, Cennette bir saray

yaparlar. Haklı iken susanlara da yine bir saray yaparlar.) Baka bir hadîs-i erifte ise öyle buyuruldu: (Haklı olsa bile, münakaadan vazgeçmedikçe,kiinin imânı tamam olmaz.) 

Demek ki, bir kimse haklı olarak, (Eyyüp Ensarî hazretlerinin kabri stanbul'dadır) dese, dieri de(Hayır Bursa'dadır) dese, öteki doru söyledii halde, münakaayı uzatması doru deildir, kötüdür.Lüzum yokken, karımızdaki ahsın hata ve kusurlarını bulup kendisine göstermek haramdır. Çünküonun hatasını söylemekle üzmü ve kalbini kırmı oluruz. Zaruretsiz incitmek doru deildir. Bunungibi hususlarda bakasının hatasını söylemek farz deildir. Susmak ise imânın kemalini gösterir. Eerkarımızdakinin kabul edeceini biliyorsak, nasihat yollu söyleyebiliriz. Kabul etme ümidi yoksasusmalıyız. 

Hadîs-i erifte buyuruldu ki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 346/361

(Dalâlete düen kavimlerin hepsi, dinde birbirleriyle mücadele ettiklerinden sapılmılardır.) Münakaa, dostların dostluunu azaltır, dümanların dümanlıını arttırır. Niza, münakaa ve mücadele etmek dinimizde yasaklanmıtır. Hadîs-i eriflerde buyuruldu ki: (Fitnesinden emin olunmayan mücadeleyi terk ediniz.) (Putperestlik ve içki içmekten sonra Rabbimin yasakladıı ey, insanlarla mücadele

etmektir.) (Allahii teâlânın hidayet verdii kavim, birbirleriyle mücadele ederlerse, ancak o zaman

dalalete düerler.) Hadîs-i erifte bildirildiine göre, îmânın hakikatine kavuturan altı hasletten birisi de doru olduu

halde mücadeleyi bırakmaktır. Gerçekten tatlı olan bir elma için, bu tatlıdır diye mücadele ve münakaada bulunmamalıdır. Mâlik

bin Enes hazretleri buyurdu: (Mücadelenin dinde yeri yoktur. Mücadele kalbleri katılatırır. Kin ve nefret dourur.) Buyuruldu ki: Çok sevdiin sadık bir dostunu, mücadele ve münakaa ederek bir defacık

kızdır, ondan sonra baına gelecek felâketi gör. "Kızdır imâmı da gör papazı" diye bounadememiler. 

Bir insanın hiç günâhı olmasa, insanları doru yola davet ediyorum diye mücadele etse, buhareketi günâh olarak ona yeter. nsanlarla mücadele eden kimse mürüvvetsiz olur. mâm-ı Gazâlîhazretleri buyurdu: (Ancak öhret yapmak istiyen kimse, cedel ilmiyle megul olur. öhret iseâfettir.) 

Selef-i Salihîn buyurdu ki: (Ahir zamanda bir kavim gelecek, o kavme imân ve amel etmek için bütün kapılar

kapanacak, mücadele için her kapı açılacaktır.) Böyle kavimler dünyanın çeitli yerlerinde görülmektedir. Doru olan Ehl-i sünnet i'tikâdını örenip

onunla amel etmeyerek, kendilerine açılan çeitli kapılarla, gazetelerle, dergilerle, kitaplarla,radyolarla, bid'at zihniyetlerinin mücadelesini yapıyorlar. Allahü teâlâ böyle kavimlerin erlerindenbizleri muhafaza buyursun! 

Hadîs-i eriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlânın en çok buz ettii kul mücadelede iddet gösterendir.) (Hangi kavme hitabet kuvveti ve mücadele verilmise, o kavim amel etmekten men

edilmitir.) çki içmekle dier büyük günâhlar arasında muhayyer bırakılan kimsenin, içki dierlerine göre hafif

diyerek, çokça içip sarho olduktan sonra, iradesine hakim olamıyarak, dier büyük günâhları dailemesi gibi, mücadele etmeyi, san'at haline getirenler, fitneye sebep olurlar, öfke ve kibir gibi kötüsıfatlara bulaırlar. Kötü sıfatlarla teker teker mücadele etmek güç olduu halde, hepsiyle mücadeleetmek acaba mümkün olur mu? 

Yâ Rabbi bizleri haklı, haksız mücadeleye girmekten muhafaza buyur, rızâna uygun amel ilemeyinasip eyle! 

GIYBET ÂFETΠ 

Gıybet, bir müslümanın veya bir zimmînin gizli bir kusurunu arkasından söylemek olup, harbilerinve açıkça günah ileyen müslümanların bu günahlarını bildirmek, müslümanlara zulmedenlerin vealıverite onları aldatanların yaptıkları bu fenalıkları duyurmak, müslümanları bunların errindensakındırmak, müslümanlıı yanlı anlatanların ve yazanların bu iftiralarını söylemek lâzım olduundangıybet olmaz. 

Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: "Mi'rac gecesi Cehennemi bana gösterdiler, etleri parça parça edilip, aızlarına konduu

birtakım insanlar gördüm. Kendilerine bu kokmu etleri yiyin diyorlardı. Bunların kimlerolduunu sual ettim. Cehennem meleklerinin reisi Mâlik, bunlar gıybet edenlerdir. Gıybetedenler eytanın dostlarıdır dedi." 

"Cehennemden en son çıkarılan kimse, gıybetten tevbe edendir. Cehenneme girenlerin ilkiise, gıybetten tevbe etmeden ölen kimsedir." 

"Bir gıybet edeni, Allahü teâlâ on eyle cezalandırır. 1-  Rahmetinden uzak eder, 2-  Meleklerden uzak eder, 3-  Taatini, iyiliklerini yok eder. 4-  Resûlullahın ruhunu ondan çevirir, 5-  Allahü teâlâ ona gazap eder, 6-  Ruhu teslim olurken, onu ba aaı eder, 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 347/361

7-  Kabir azabını iddetli eder, 8-  Ölüm zamanında amellerini sevapsız bırakır, 9-  Cehenneme yakın eder, 10- Cennetten uzak eder." "Bir kimseyi tiksindirecek bir sözü dinlemek, doru olsa da gıybettir." "Gıybet, insanın sevabını, iyi amellerini, atein kuru odunu yaktıı gibi yakar." Gıybet, ibâdetlerin sevabını yok eder. Zahmet çekerek, sıkıntılara katlanarak ibâdet yapıp da

bunun sevabını yok etmek, akılsızlık, cahillik ve ahmaklık deil midir? bâdetler Allahü teâlâyaarzolunurken gıybet ve faydasız sözlerle sahibimizin karısına çıkarılmak kadar edepsizlik olur mu? 

Gıybet çeitleri: 1-Dil ile gıybet: Bir kimsenin kusurunu, noksanını söylemek gıybettir. Yalan söylerse zaten iftira

olur. (Soyundan bahsederken, kötülemek maksadıyla falanca ırktandır, çöpçü çocuudur demek,

bedeni için, uzundur, kısadır demek, ahlâk bakımından kötü huyludur, gururludur, gevezedir demek,iinde beceriksizdir, düzensizdir demek). 

2-Göz, el ve iaretle gıybet: Bir kimse için el ile kısadır diye iaret etmek, halini belli etmek içintopal yürümek, gözünü aı yapmak, kendi kötü hallerini sayarak bakalarının kötü olduunuanlatmak, (meselâ: "Ali çok iyidir. Fakat o da benim gibi unutkandır, benim gibi cahildir." demek) hattâkendi kusurlarını sayıp bakasının böyle kötü olduunu iaret etmek de gıybettir. 

Bir kimsenin gıybet edilmesine fırsat verilmemelidir. Gıybetine rıza gösterilmedii belirtilmelidir.Gıybet edilen müdafaa edilmelidir. Nitekim Hadis-i erifte öyle buyurulmutur: 

"Bir müslüman kardeini gıybet edene karı o müslümanı himaye etmeyip bırakanı, Allahüteâlâ da en lüzumlu zamanda yalnız bırakır." 

3- Kalb ile gıybet: Gözü ile görmedii, kulaı ile duymaı ve açıkça bilmedii bir kimseye su-i zanetmek kalb ile gıybettir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

"Hak teâlâ müslümanlara üç eyi haram etmitir: Müslümanların kanını ve malını ve onlarasu-i zan etmeyi," 

Gıybet bir hastalık olup, ilâcını bilip, kullanmak vacibdir. Yapılan her gıybetin, amel defterindekisevapların bir kısmını gıybet ettii kimsenin defterine geçirdii bilinmelidir. Hattâ günahtan baka birsevabı olmayan kimsenin yaptıı bu gıybet ile günâh kefesi aır gelir ve bu yüzden Cehenneme gider. 

nsan hep kendi kusurlarını aramalıdır. ayet kendinde hiç ayıp bulamazsa, cahilliini,bilgisizliini, bütün ayıplardan fazla bilmelidir. Gıybet ederken doru söylese bile ölü eti yemektenbüyük ayıp yoktur. Ayıplı deilse, neden gıybet etmekle kendini ayıplı hale getirmektedir? Kendikusuru olan kimse, bakasının kusur ilemesine niye aar ki? 

Gıybetin keffâreti: Tevbe etmek ve piman olmakla olur. Böylece Allahü teâlânın indinde zulümilemekten kurtulur. Hadis-i erifte buyruldu: 

"Bir kimse, dier bir kimseyi gıybet ederse, Allahü teâlâdan ona afv ve mafiret dilesin!" Allahü teâlâdan mafiret dilemeli ve gıybet edilen kimseyle helâllamalıdır. Yalnız mafiret dileme,

gıybet edilen kimse hayatta olmadıı zaman olur. Halâllamak ise, tevazu göstererek, piman olarak okimsenin huzuruna çıkıp "yanıldım, yalan söyledim, beni afvet" demekle olur. Afvetmezse, onu övmeli,sevdiini bildirmeli, yalvarmalı, gönlünü almalı. Yine halâl etmezse hak onundur. Fakat bu hareketlerisevap olarak yazılır ve belki de, kıyamet günü onun karılıı olur. Afvetmek iyidir. Afvetme sevabıgıybet edilme sevabından daha üstündür. 

Gıybeti dinleyen de, gıybet günahında, gıybet edene ortaktır. Bu bakımdan gıybet eden usûlüneuygun ekilde susturulmalıdır. ayet gıybet edeni dil ile men etmekte bazı mahzurlar olursa o zamankalbi ile günahı çirkin görmelidir. Hemen oradan kalkması veya sözü baka bir sözle kesmesi mümkünolduu halde bunları yapmazsa yine gıybet günahına ortak olur. 

Ya Rabbi. Bizleri gıybet âfetinden muhafaza buyur. 

GADAP Gadâp kibirden doar. Câhiller, ahmaklar daha çok gazaba gelir. Hasta, salam olandan, kadın,

erkekten, ihtiyar da gençten, daha çabuk kızmaktadır. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Pehlivan gürete galip gelen deil, kızdıı zaman kızgınlıını yenendir.) nsan kızdıı zaman eytanın elinde top gibi esir olur. Onu kolayca günaha, hattâ küfre atabilir.  Bir kimse, Resûlullaha "sallallahü aleyhi ve sellem" dedi ki: - Ya Resûlallah, bana bir nasîhat et de, onu tutup, kurtulua ereyim. Buyurdu ki: - Kızma! 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 348/361

O kimse birkaç defa daha nasihat istediyse de her seferinde (Kızma) buyurdu. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Sizin en iyiniz, geç kızıp çabuk barıandır. En kötünüz de çabuk kızıp, geç barıandır.) Gazap insanı Cehenneme götürecei için tedavisi arttır. Gazaba gelmenin be sebebi vardır: 1- Kibirdir: Kibirli kimse, kendisine hürmette az kusur edilse hemen kızar. Kibri tevazu ile

kırmalıdır. 2- Ucbdur: Ucblu kimse yaptıklarını güzel görür. Tedavisi, kendini tanımalıdır.  

3- 

akadır:aka ile de olsa insanlarla alay etmemelidir. Alay etmek kızgınlıktan ileri gelir. yi

ahlâklı olmaa çalımalı, ibâdetle megul olmalıdır. 4-  Kötülemektir: Kendi kusur ve ayıbı çok olan bakalarını kötüler. Kendi ayıpları ile megul

olmalıdır. 5-  Mal ve makam hırsıdır: Mal ve makamını elinden alsalar kızar. Mal ve makam sevgisini

bırakmalıdır. (Muhabbet beslemeden mal ve makam sahibi olmak güzeldir.) Allahü teâlâ, gazabını yenen kullarından eyleye!  Aın ekilde gazaplanmak insanı küfre kadar götürebilir. Çünki hadis-i erifte (Gazap manı

bozar.) buyurulmutur. Gazabını yenene Cennet müjdelenmitir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Bir kimse Allah için yenerse gazabını, Cenâb-ı Hak da ondan def eder azabını.) Yine hadis-i erifte buyuruldu ki: (Bir müslümanda üç ey bulunursa, Allahü teâlâ, onu muhafaza ve himaye eder, onu sever,

merhamet eder. 1- Ni'mete ükür etmek, 2- Zalimi afvetmek, 3- Gazaba gelince, gazabını yenmek.) Ni'mete ükür etmek, o ni'meti dinin emirlerine uygun olarak kullanmak demektir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Gazaba gelen kimse, dilediini yapmaa kadir olduu halde, yumuak davranırsa, Allahü

teâlâ, onun kalbini emniyet ve iman ile doldurur.) Yine buyuruldu ki: (Bir kimse gazabını örterse, Allahü teâlâ da onun ayıplarını, kabahatlarını örter.) sa aleyhisselâm, yahudilerin yanından geçerken, kendisine çok kötü eyler söylediler. Onlara iyi

ve tatlı cevaplar verdi. Yanındakiler dediler ki: - Yahudiler sana kötülük yapıyor, sen onlara iyi söylüyorsun. - Herkes yanında bulunandan verir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Gazap, eytanın vesvesesinden hâsıl olur. eytan, ateten yaratılmıtır. Ate, su ile

söndürülür. Gazaba gelince abdest alınız!) Bunun için, gazaba gelince, eûzü besmele çekmeli ve iki kul'eûzüyü okumalıdır. nsan gazaba

gelince, aklı örtülür. slâmiyetin dıına çıkar. Gazaba gelen kimse ayakta ise oturmalıdır. Hadis-i eriftebuyuruldu ki: 

(Gazaba gelen kimse, ayakta ise otursun. Gazabı devam ederse yan yatsın!) 

HASED 

(Bir yakınımız var. Hani derler ya, komuya bir inek vermek artıyla, sana da bir inekvereceiz, dense, komunun inei iki olmasın diye kendisi de bir inekten vazgeçer. Nedense buyakınımız, bakalarının mal mülk sahibi olmasını çekemiyor. Bize, bu huyumun günahı var mı,diye sual ediyor. Hasedin zararı ve çaresi anlatılırsa faideden hâli olmaz.) 

CEVAP Yeryüzünde ilk vuku bulan büyük hatâ, blis'in Âdem aleyhisselâmın sahip olduu yüksek

dereceye haset etmesidir. lk cinayet de, haset yüzünden vuku bulmutur. Âdem aleyhisselâmın oluKabil, haset yüzünden dier olu Hazret-i Hâbil'i öldürmütür.

 Eskiden âlim bir zatın, hükümdarın yanında çok deeri vardı. Bu zât, hükümdara gider öylederdi: 

(yilik yapana iyilik yap! Kötülük yapana ceza lüzumsuzdur. Ceza olarak o kötülüü ona yeter.) Bu âlimi, adamın birisi çekemedi. Hükümdarla olan yakınlıına haset ederek bir iftira düündü.

Hükümdara giderek dedi ki:  — Hükümdarım, bu âlim, sizin aleyhinizde konuuyor. Azı kokuyor, diyor. Hükümdar sordu:  — Sözlerinin doru olduuna nasıl inanayım?Hasetçi dedi ki: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 349/361

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 350/361

Defni müteakip Hasan Efendinin arkadaı, mektubu çıkarıp oluna verir. Olu açıp okumaabalar: 

"Olum, gördün, dünyada ne kadar çok malım, mülküm varken, bir çift çorabı bile ayaımagiydiremedin. Malımın hepsi dünyada kaldı. Kabire amelimle girdim. Benden ibret al! Nasıl yaarsanyaa sonunda öleceksin. O halde hemen tevbe et! Âhıreti kazanmak niyyetiyle yaptıın bütün ilerdünya deil âhıret olur. mâm-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: 

(Bu dünya çalımak yeridir. Ücret alınacak yer âhırettir. Dünya kazançlarının Allahü

teâlânın yanında az bir kıymeti olsaydı, dü

manı olan kâfirlere ondan kıl ucu kadar vermezdi.Allahü teâlâ, cümlemizi, kendisinden baka her eyden yüz çevirmekle ni'metlendirsin!) 

Dünyaya geldiin zamanı düün,en alardın, fakat gülerdi âlem,Öyle bir hayat sür ki, senin gidiinSana sevinç olsun âleme matem. 

CÖMERTLK 

Malı olmayan kanaatkar, malı olan da cömert olmalıdır. Hadîs-i eriflerde buyuruldu ki: (Cömertlik Cennette bir aaçtır. Cömert kimse, onun dalına tutunur ve onu Cennete kadar

götürür. Cimrilik Cehennemde bir aaçtır, cimriyi Cehenneme kadar götürür.) (Allahü teâlâ, cömertlikle güzel huyu sever, cimrilikle kötü huyu sevmez.) 

(Cömerdin günahını, kusurunu afvediniz. Onun bir sıkıntısı olursa, yardımcısı Allahü teâlâolur.) (Cömerdin yemei ifa, cimrininki hastalık sebebidir.) (Allahü teâlâ, bilgisiz cömerdi, cimri âbidten daha çok sever. En fena hastalık cimriliktir.) Cömertlii ile mehur bir adam vefat etmiti. Çok acıkan yolcular, bu adamın kabrinin yanına gidip

aç olarak uyudular. Yolculardan birisinin bir devesi vardı. Yolcu mevtayı rü'yâsında gördü. Kendi iyidevesine karılık yolcunun devesini satmasını teklif etti. Rü'yada iken bu deveyi kesti. Uykudanuyanınca deveyi kesilmi buldular. Piirip yediler. Dönerken bir kervana rastladılar. Kervandan birisiismi ile devesi kesilen adama hitap etti: 

Sen filân. Ölüden bir deve satın almadın mı?  —  Evet, aldım ama, o rü'yâda idi.  —  Satın aldıın iyi deve budur. Ben de rü'yâda gördüm. Bana "Eer benim olumsan benim bu

devemi filân kimseye ver." dedi. Buyur deveni al!  Ba'zı insanlar kendisini cömert zannettikleri halde, bakaları bunu cimri bilir. O halde cimrilik

nedir? Cimrilik, verilmesi icap edeni vermemektir. Malı korumak ne kadar mühim ise, saçıp savurmak dao kadar kötüdür. Misafire ikram etmek, malı korumaktan mühimdir. Komusu aç iken, kendisinin çokyemei varsa, vermemesi, cimrilik olur. Mürüvvetin icapları ile iktifa eden kimse, cimrilikten kurtulur.Cömertliin derecesi bundan ileridir. Bir kimseye verdii ey zor gelmiyorsa, cömert kabul edilir. Zorlaveriyorsa cömert olmaz. Övülmek, tanınmak, bir karılık beklemek niyyetiyle isteyerek de versecömertlik olmaz. Esas cömertlik, hiç bir ey beklememektir. Allahü teâlânın sevgisi için canını fedaetmekten çekinmeyen kimse, dinde cömerttir. Bunda da bir karılık bekliyorsa, cömert olmaz. 

Cimriliin sebebi, uzun yaama ümidi ile parasız kavuamıyacaı arzularıdır. Cimri kimseömründen birkaç gün kaldıını bilse, mal vermesi zor olmaz. Fakat çocukları olur, onların yaamasınıkendi yaaması gibi kabul ederse cimrilii yine artar. Bu bakımdan çocuklar, cimrilik, korkaklık vecahillik sebebi olabilir. 

Çok yaama arzusunun ilâcı, ölümü çok düünmekle olur. Bir çok cimrilerin gafletle öldüünü,hasret çektiini, bıraktıı malları mirasçıların harcadıını göz önüne getirmelidir. Çocuklarının fakirkalacaı korkusunun ilâcı ise, cimrilik yapmakla zengin olunamıyacaını, bıraktıı malları boaharcayabileceklerini, zengin olacaklarsa bir baka yerden buna kavuacaklarını düünmelidir. Zenginolan kimselerin, miras sebebiyle zengin olmadıklarını, mirasa konan kimselerin ise boa harcadıklarınıda bilmek lâzımdır. Çocukları iyi olursa, Allahü teâlânın onlara kâfi geleceini, kötü olurlarsa, bıraktıımalları günah olan ilerde harcayacaklarını bilmelidir. Cimriliin her bakımdan kötü olduunudüünmelidir. 

Mala aırı sevginin ilâcı, o maldan ayrılıp uzaklamaktır. Faydalı ite kullanmadıı malı, denizeatıp aırı sevgisinden kurtulmak, cimrilikle saklamaktan daha az zararlıdır. Bir malı cimrilikle saklamak,riya ile vermekten daha kötüdür. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 351/361

Mal, yılan gibi, içide hem zehir ve hem ilâç vardır. Malın kullanılmasını bilmek lâzımdır. Mal bizikullanmamalıdır. Mal, yemek, giymek gibi iler için zarurî bir ihtiyâçtır. Dünya ve âhıreti kazanmak içinmala ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç kadar mala malik olmayı istemelidir. 

Ya Rabbi. Bizleri cömert kullarından eyle! 

MAKAM SEVGS 

Makam, mal gibidir. Mal iyi kullanıldıında faidesi çok olduu gibi, makamını iyi kullanan kimseleriçin büyük müjdeler vardır. Ehli olan kimsenin bir makama talip olmaması doru deildir. Bir nevihizmetten kaçmak demektir. Bir müslüman, vatanı ve milleti için elinden gelen hizmeti yapmalıdır.Hizmet edeceim diye lâyık olmadıı makama göz dikmemelidir. Lâyık olmadıı makama geçme hırsı,öülme arzusu, insanı felâkete götürür. Hadis-i erifte makam sevgisinin, suyun tere otunu büyüttüügibi, kalbdeki nifakı büyüttüü bildirilmitir. Peygamber aleyhisselâm buyurdu ki: 

(nsanları iki ey helak etti: Heva ve isteklerine uymak ve övülmeyi sevmek.) slâm âlimlerinden bazıları buyuruyor ki: Makam sevgisi, riyanın baı, nefsin sevgilisi, eytan için gözaydınlııdır. Makam sevgisini bırakmak sabırdan acıdır. Makam sevgisiyle dolu küpten bir bardak içen kimse, artık ibâdet ve ihlâstan sıyrıldı demektir. Bakanlık, peinden koandan kaçar, kendisinden kaçanı da kovalar. Makam hırsıyla yanıp tutuan, hiç bir zaman manen yükselemez. Medhü sena edilmeyi sevmek, insanların helakine sebep olur. 

Mehur olma arzusu insanın ihlâsını yakıp kül eder. Arkasından insanların gelmesini seven kimsenin kalbi yerinde durmaz. Parmakla gösterilmeyi seven, Allah indinde sâdık deildir. Övülmeyi seven, ayıplanmayı kötü bilen kimse, muhlislerden olamaz. Peygamber aleyhisselâm, Amr ibni As hazretlerini, emîr (bakan) tayin ederek üç yüz asker ile

beraber, müslümanlann mal ve mülklerini yama eden Benî Kuda'a taifesinin üzerine gönderdi.Müslümanların geldiini haber alan düman askerleri, baka kabilelerle de birleerek kuvvetli bir ordumeydana getirdiler. Hazret-i Amr durumu Resûlullaha bildirdi. Peygamber aleyhisselâm da, Amr'ayardım etmek üzere içlerinde Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer'in de bulunduu bir grup insangönderdi. Bu yardım sayesiyle müslümanlar galip geldi. Hazret-i Ebu Bekir ile Ömer'in Hazret-i Amribni As'ın emrinde savamaları üzerine, Hazret-i Aie validemiz, Peygamberimizin Amr ibni As'ı diersahabeden daha çok sevdiini zannetmiti. Amr ibni As hazretleri Peygamberimize sual etti:  

 —  Ya Resûlallah, en ziyade kimi seviyorsun?  —  Aieyi... 

 —  Erkeklerden kimi seviyorsun?  —  Aie'nin babasını...  —  Ondan sonra kimi seviyorsun?  —  Ömer'i... Amr hazretleri sual ettikçe Peygamber aleyhisselâm, Eshâb-ı kiramın isimlerini birer birer bildirdi.

Bu cevaplardan sonra Amr ibni As hazretleri, beyliin, emirliin (bakanlıın) fazileti gerektirmedi înî,sevgi için delil oImadıını anladı. 

ÖVMEK VE ÖÜNMEK 

Bir kimseyi yüzüne karı övmek, medhetmek, o kimsenin felâketine sebep olabilir. Çünkü övmek,çou zaman ifrata varır, yalan karıabilir. nsan sevmedii kimseyi överse, riyakârlık yapmı olur. Birkimseyi övmekle onun kibirlenip böbürlenmesine sebep olabilir. Kibir ve ucb ise, insanı helak edenkötü sıfatlardandır. Ba'zan bir kimseyi övmekle, övülen kimse sevinir, kendini beenir, insanlar beni

örnek alsın diye gösterie kapılabilir. Kendini dier insanlardan üstün görebilir. Halbuki kendini âciz,eksik, günahkâr gören kimse kibirlenemez, salih amel ilemee ve haramlardan daha çok sakınmaagayret eder. Kendisini bakalarından üstün gören kimse ise, bütün faziletlerden mahrum kalır.Medhedilen kimse, kendisinin olgunlatıını zanneder. Bunun için Peygamber aleyhisselâm birinimedheden kimseye buyurdu ki: 

(Arkadaının boynunu kestin, duyarsa iflah olmaz.) Görüldüü gibi, hadis-i erifte, bir kimseyi medhetmek, bir kimseyi boazlamak gibi gösterilmitir.

Övülen nice insanlar, kendilerini kibir bataklıına yuvarlamılardır. Yine hadis-i erifte buyuruldu ki: (Medhedicileri gördüünüzde, yüzlerine toprak saçın!) O halde insanları ömeyi âdet haline getirmemelidir. Göze girmek için onu bunu öeni, argo

tabirle "yacılık edeni", sevmemeli, onlara deer vermemelidir. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 352/361

yi bir i yapan kimse, iyilie tevik ve devam etmesi, bakalarına da örnek olması için övülürse,zararlı olmaz. Çünkü Peygamber aleyhisselâm Eshâbının çounu medhetti. Meselâ Hazret-i Ömer içinbuyurdu ki: 

(Ya Ömer, eer ben peygamber olarak gönderilmeseydim, sen gönderilirdin.) Hazret-i Ömer ve dier Eshâb-ı kiram yüksek dereceler içinde bulunduklarından böyle medhlere

muhatap olunca kibre ve ucba kapılmadılar. Bizim gibi câhiller, övülünce, kendimizi birey zanneder,felâkete yuvarlanırız. 

Fâsıkları, ya'ni açıktan günah ileyenleri övmemelidir. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Fâsık övüldüü zaman Rab gazap eder ve Ar titrer.) 

O halde dilimizi lüzumsuz ekilde onu bunu övmee alıtırmamalıyız!  Peygamber aleyhisselâm, insanların kendilerini methetmelerini yasaklamıtır. Kendisi de,

insanların öündüü gibi öünmezdi. (Öünmek için söylemiyorum) diyerek Allahü teâlânın ihsanınıbildirirdi. Ve buyururdu ki: 

(Ben Allahın kuluyum, Hıristiyanların sa aleyhisselâmı övdükleri gibi aırı medhetmeyin?) Hazret-i Ömer kendisini medh eden birine buyurdu ki: (Beni de, kendini de helak mı

edeceksin?) Sebepsiz bakalarını ömemiz uygun olmadıı gibi, bizi öen olursa te'sir altında kalmamız da

uygun deildir. nsanların ömesiyle, yermesini bir kabul edenler makbul insanlardır. Birisini tenkid ettiiniz zaman üzülmüyor, haktan ayrılmıyorsa, övdüünüz zaman sevinmiyorsa, o

kimsenin sâlih birisi olduu anlaılır. Alimlerden birini yüzüne karı övdüler. Övenlere dedi ki: Öfkelendiim zaman beni halim olarak

gördünüz de, onun için mi beni övüyorsunuz? Övenler "Hayır" deyince, (Yolculuk etmediiniz, denemediiniz bir kimseyi nasıl översiniz?)

diye cevap verdi. Bir insan için ölüm ânı mühimdir. Ya'ni imanla gitmek mühimdir. Ölürken imanla gitmeyen kimseyi

hayatında övmek neye yarar? Kendimizi övmemiz, övenlere ses çıkarmamız, bilmediimiz insanlarıövmemiz uygun olmaz. 

Allahü teâlâ, bize iman gibi büyük bir ni'met ihsan etmitir. Öünebiliriz. Ancak son nefese kadarbu imanı muhafaza  edip etmiyeceimiz belli deildir. Bunun için daima korku içinde yaamamız,haramlardan kaçmamız, dinimizin bütün emirlerini yapmamız ve Allahü teâlânın rahmetindenümidimizi kesmememiz lâzımdır. 

HLAS NEDR? 

hlâs: Halis, temiz etmek, niyyeti temizlemek, yalnız Allahü teâlâ için yapmak demektir. 

Müminlerin hepsi bazı ibâdetlerinde, az olsa da güçlükle ihlâs elde edebilir. Hakiki ihlâs ise hersözde, her ite, her harekette ve hareketsizlikte her zaman kendiliinden kolayca hasıl olan ihlâstır.Böyle hlasın hâsıl olması için Allahü teâlâdan baka hiçbir eye tapınmamak, bireye dükünolmamak lâzımdır. Güçlükle ele geçen ihlâs devam etmez biter. Zahmet çekmeden ele giren ihlâsdevamlıdır. Devamlı ihlâs ise Hakk-ul yakın mertebesinde hâsıl olur. te bu mertebeye varanlar neyaparsa yalnız Allahü teâlâ için yapar. Nefsleri için birey yapmaz. Çünkü nefsleri, Allah için fedaolmutur. 

Bir kimse nefsine uyduu günlerde,hereyi nefsi için yaptıı, bunun için niyyet etmesine lüzumolmadıı gibi, nefsine uymaktan kurtulup, Allahü teâlâya tutulunca, hereyi Allahü teâlâ için yapar.Niyyet etmesine yine lüzum kalmaz. üpheli olan eylerde niyyet edilir. Belli olan eyleri, niyyetederek, belli etmee lüzum yoktur. Bu, öyle bir ni'mettir ki, Allahü teâlâ diledii kullarına verir. 

Zümer sûresinin (3) âyetinde (Biliniz ki, Allahü teâlâ hâlis din ister) buyuruldu. Böylece,herkese ihlâs kazanması emr olundu. Cenâb-ı Hak sevilmedikçe hlasın varlıı düünülemez. hlâsakavumak herkese lüzumludur. Kavuabilmek için de sünnet-i seniyyeye yapımak, bid'atlerdensakınmak lâzımdır.

 Muhabbet sevgiliye itaat etmei ister. Allahü teâlâya itaat ise, emirlerini yerine getirmekle olur.Muhabbetin çok olmasına alâmet ise emirlere çok uymaktır. Emirlere tam uyabilmek için, ilm, âmel veihlâs lâzımdır. Bunlardan biri olmaz veya noksan olursa, tam uyma, tam muhabbet sa lanamaz. 

lim örenmek, ibâdet yapmak içindir. Kıyamet günü iden sorulacak, çok ilim örendin mi diyesorulmayacaktır. ve ibâdet, ihlâs elde etmek içindir. hlâs da hakiki mabud ve kayıtsız artsız varolan Allahü teâlâyı sevmek içindir. 

mâm-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: "Sonsuz kurtulua kavuabilmek için üç ey muhakkak lâzımdır: lim, amel, ihlâs." 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 353/361

"ki ey sizde varsa hiç üzülmeyiniz! Biri, bu parlak dinin sahibine uymak, ikincisi, dini örendiinizzatın büyüklüüne inanmak ve onu sevmek. Allahü teâlâya sıınınız ve Ona yalvarınız ki, bu ikini'mette geveklik olmasın. Bu ikisi olunca, baka eylerin düzelmesi kolaydır." 

Dine hizmet etmek için ilim art deildir. lim amele vasıta olduu için kıymetlidir. lim yalnızbaına kıymetli deildir. Amelsiz veya ihlâssız ilim sahiplerini Cenâb-ı Hak, Kur'ân-ı kerîmindemerkebe benzetmektedir. Bunun için "Amelsiz ilim vebaldir" buyurmulardır. lim yalnız baına faîdeliolsaydı yetmi iki dalâlet fırkası meydana gelmezdi. Buyuruldu ki: 

"Cehenneme girecekleri bildirilen yetmi iki fırkanın reisleri, derin âlim idi. limleri dalâletlerinesebep oldu." 

lim, ancak amel ve ihlâsla birlikte olduu zaman ie yarar ve insanı tehlikelerden koruyup,kurtuluunu salar. 

u halde yapılacak i ilim sahibi olmak, ilmiyle âmil olmak ve her amelini ihlâsla yapmak, ya'ni heryaptıı ii rızâ-i ilâhi için yapmak... 

HLASIN FAZLET 

limle yapılan amelin deeri ihlâsla ölçüldüü için, hlasın ehemmiyeti çok büyüktür. Hadîs-ieriflerde buyuruldu ki: 

(Cenâb-ı Hak buyurdu: îhlâs sırlarımdan bir sırdır. Onu sevdiim kulların kalbine emanetederim.) 

(hlâsla yapılan amel az olsa da sana kâfi gelir.)  

(Kırk gün Allah için hâlis amel yapanın kalbi hikmetle dolar.) Niyyeti ve ameli ihlâsla yapmak çok güçtür. yilik ettii, sadaka verirken bakalarının görmesihouna gittii için, yaptıı iyiliin, verdii sadakanın heba olduu rivayet edilmitir. 

lim tohumu, amel ile meyvalı aaç olabilmesi için ihlâs suyuna muhtaçtır. hlâs olmadıkça ilimtohumu yeeremez. Cenâb-ı Hakkın istedii az da olsa ihlâslı ameldir. HLÂS, niyetini temizlemek,yalnız Allah için yapmak demektir. 

Her ite, ihlâsa büyük ehemmiyet vermek lâzımdır. Meselâ, ben hasta olursam onlar da bana gelirdiye hasta ziyaretine gitmek, o da bana ikram eder ümidiyle misafirine gerekli hürmeti göstererek, iyitanınmak için hayırlı iler yapmak, insanların sevgisini kazanmak için ilmini göstermee çalımak veona buna nasihat etmee kalkmak, aynı gaye ile makale ve kitap yazmak... Bunların hepsi, güzelamelleri mahveder. Halis bir iinde ihlâsını görmek bile ihlâsı zedeler. Bir kimse yaptıı amelin ihlâslıolduunu kabul ederse, o iini beenmi demektir. Bu ise ucubdur. Ucub da bir âfettir. 

hlâsı zedeleyen, bozan sebeplerden birkaçını beyan edelim! Namaz kılan bir kimsenin ihlâsını bozmak için eytan çeitli vesveseler verir. Bu kimsenin namaz

kılarken yanında bir veya birkaç kii varsa, bunlar "Ne güzel namaz kılıyor" derler. O da, namazındaitina gösterirse bu apaçık bir riyadır. Çokları bu riyadan kurtulamaz. Eer eytan bu ite muvaffakolamazsa, bu sefer, (Namazını doru kılmaa çalı, seni görenler doru namaz kılmayı biliniyorlarsa,örenmi olurlar. Sen onlara iyi örnek olmu olursun. yi namaz kılarsan seni örnek alanlarınsevabından sana da yazılır. Kusurlu kılarsan sana bakıp kusurlu ibadet edenlerin günahı sana dayazılır. Aman güzel ibadet etmee bak!) diyerek ihlâsını bozmaa çalıır. Bu riyadan da çok kimsekurtulamaz. 

Altının içine yabancı madde karıırsa, bunu sarraftan baka kimse anlıyamaz. bâdetlere karıanriyayı da çok kimse anlıyamaz. Bunun için ihlâslı âlimin iki rek'at namazı, câhilin bir yıllık ibâdetindenhayırlı olduu bildirilmitir. 

Benî srail zamanında âbidin biri uzun zaman ibâdet eder. Ba'zı insanlar gelerek, yakın bir yerdeaaca tapan insanların bulunduunu haber verir. Buna kızan âbit, baltayı alarak aacı kesmek üzereyola çıkar. Yolda ihtiyar bir insan eklinde eytana rastlar. eytan aacı kesmemesi için âbide çeitlieyler söylerse de, razı edemez. Münakaa edip eytanla dövüürler. Sonunda eytan malup olur.(Beni bırakırsan sana cazip bir teklifim var) der. Abid eytanın teklifinin ne olduunu sorar, eytan derki: 

(Sen insanlara yük olan fakir bir kimsesin. Zengin olup yoksullara yardım edebilmen için hersabah yastıının altına iki altın koyarım. Bu i senin aacı kesmenden daha hayırlıdır.) 

Âbit, (htiyar doru söylüyor, aacı sonra da keserim) diyerek teklifi kabul eder. Evine gelir. ki günüst üste yastıının altında iki altın bulur. Üçüncü gün altınlar kesilince âbid hiddetlenerek aaç kesmeküzere tekrar yola çıkar. Aynı ihtiyarla (eytanla) karılaır. eytan aacı kesmesine müsaade etmez.Münakaa sonunda döüürler. Bu sefer eytan ihtiyarı altına alır. (Aacı kesme fikrindenvazgeçmezsen seni boazlarım) der. Âbit çaresiz fikrinden vazgeçtiini söyler. Sonra der ki: 

  — Daha önce sana galip gelmiken imdi malup olmamın sebebi nedir? eytan öyle cevap verir: 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 354/361

 — lk çıkıın Allah rızası içinde, niyyetin hâlis idi. hlâslı olduun için Allah seni galip getirdi.imdiki hiddetin dünyalık içindir. Altınlar konmadı diye kızdıın için malup oldun.

Görüldüü gibi, insan eytandan ancak ihlâs sayesinde kurtulabilir. Her ite ihlâslı olmaa gayretetmelidir. 

BÜYÜKLENMEK 

Kibr, ya'ni kendini büyük görmek çok kötüdür. Allahü teâlâ ile beraber olmaa kalkımak demektir.Çünkü büyüklük Allahü teâlâya mahsustur. Bunun için Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîminde öylebuyurmaktadır: 

(Allah, büyüklenenlerin kalbini mühürledi.) Hadis-i eriflerde ise öyle buyuruldu: (Kalbindezerre kadar kibir bulunan Cennete giremez.) (Kibirli olanları, kıyamet günü, insanların ayaklarıaltında kalmı karıncalar gibi yaparlar.) 

(Hiçbir iyiliin faide vermedii günah, kibirdir.) (Kendini büyük görüp, böbürlenerekyürüyen, kıyamet günü Allahü teâlâyı kızgın olarak görür.) 

Bâyezid-i Bistami hazretleri, buyurur ki: (Kendini insanlar içinde herkesten aaı görmeyenkimse kibirlidir.) Hadis-i erifte ise kibir öyle tarif edilmektedir: 

(Doruyu kabul etmemek ve insanlara hakaret ile bakmaktır.) mâm-ı Gazali de buyuruyor ki: (Kendi yaptıklarını insanların gözünde iyi göstermee çalıan

kimse kibirlidir.) Yine buyuruldu ki: (Cennet kokusunu almak istersen, kendini bütün insanlardanaaı tut!) 

Kibirli insan, bir mecliste hep kendi konumak ister, yanında edeb ile oturulmasını ister, hattâyanında sigara içilmesine bile tahammül edemez. Böyle kimse padiahın tacını baına geçirip tahtınaoturan köleye benzer. Bunun için Allahü teâlâ öyle buyurmaktadır: 

(Azamet ve kibriya bana mahsustur. Bunlarda bana ortak olmak isteyeni helak ederim.) Kibrin sebepleri birkaç tanedir: 1- lmi sebebiyle kendini büyük görür. Çok kitap ezberlemitir. Hele konuma ve ikna kabiliyeti de

varsa kibrinden yanına varılmaz. mâm-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: (Alim, kendini ilimle süslügörünce bakalarını kendine göre hayvan gibi görür. Çevresindeki insanlardan hizmet, tazim bekler.Yanında alçak sesle konuulmasını ister. nsanların kendi dua ve iradına ihtiyâcı olduunuzanneder.) 

Hakiki ihlâslı âlim ise, ilminin kendisine perde olduunu bilir ve kendini daima kusurlu görür.Ebudderda hazretleri buyuruyor ki: (lmi artanın, derdi de artar.) 

Allahü teâlâ, peygamber aleyhisselâma (mütevazı) olmakla emr etti. Bu bakımdan Eshâb-ı kiramkibirden çok korkarlardı. Hattâ Huzeyfe radıyallahü anh, bir kerre imamlık yaptı. Sonra buyurdu ki:

(Kendinize baka imam arayın. Çünkü kalbime, benim sizden üstün olduum düüncesi geldi.)Eshâb-ı kiram kibirden böyle korkunca, bizler nasıl korkmayız. Falancaya fikrî münakaada üstüngeldim demek de kibirdendir.. 

2- bâdeti sebebiyle kendini büyük görür. Bütün sünnetlere ve müstehaplara uyduunusöyleyerek kibirlenir. Bunun için büyükler, (Abid, zâhîd ve sofu kibirden kurtulamaz) buyurmulardır.Böyle bir âbidi inciten bir kimseye belâ gelse, âbid bunu kendi kerameti sayar. Hadis-i eriftebuyuruldu ki: (nsanlar helak olmutur diyenin kendisi helak olmutur ve (Bir din kardeini hakirgörenin günahı, son haddini bulmutur.) Benî srailden iki kiiden birisi kötülüüyle, dieri deibadetiyle öhret bulmutu. Kötü kimse, bu âbidin yanından geçerken, (Gideyim u âbidin yanınaoturayım, belki Allahü teâlâ onun hürmetine beni afveder) diye düündü. Gidip âbidin yanınaoturdu. Âbid ise, üzerinde bulutun gölgelendirdii bir kimse olduu için, kerâmetiyle böbürlenerek (Buadam benimle niye oturuyor) diyerek oradan kalktı. Fâsık da çekip gitti. Fakat âbidin üzerindekibulut, fâsıın üzerine gitti. Zamanın peygamberine Allahü teâlâdan vahiy geldi: (Fâsıkın yaptıklarınıitikadı hürmetine afvettim. Kerameti görülen âbidin yaptıklarını da kibri sebebiyle yok ettim.)  

3- Soyu ile, güzel ve temiz elbise giymesiyle ve zenginlii sebebiyle kibreder. Bu sıfatlarsebebiyle kibretmek de ahmaklıktır. 

TEVAZU 

Ucb, kendini beenmektir. Kibir ise kendisini bakasından üstün görmek ve kendini büyükgöstermektir. 

Çocuk ve câhilden de gelse hakkı kabul etmek tevazudur. Bâyezid-i Bistâmi hazretleri buyuruyorki: 

(Kendini herkesten aaı görmeyen kibirlidir.) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 355/361

Kibirli kimseye karı büyüklenmek, sadaka vermek gibi sevaptır. Kibirli kimseye karı tevazuedilmez. Ancak slâm âlimlerine aırı tevazu edilir. 

Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ buyuruyor ki, kibriya, üstünlük ve azamet bana mahsustur. Bu ikisinde bana

ortak olanı Cehenneme atarım, hiç acımam) (Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete girmeyecektir.) Kibir balıca yedi sebepten ileri gelir: 1- lim 2- badet, 3-Soy 4- Güzellik 5- Kuvvet 6- Mal 7-

Mevki. Bu sıfatlar câhillerde bulununca kibre sebep olur. Bunları açıklıyalım: 

1-  Halbuki hakiki ilim, insana aczini, kusurunu ve Rabbinin büyüklüünü bildirir. nsanlara karıtevazuu arttırır. 

Hadis-i erifte buyuruldu ki:(Âlimlerin âfeti, kendilerini büyük görmeleridir.) (Âlim olduunu söyleyen kimse, câhildir.) Her sorulana cevap vermee kalkan, her yerde bilgi satmaa çalıan kimse, cahilliini ortaya

koyar. (Bilmiyorum, örenip de söylerim) diyen kimsenin âlim olduu anlaılır. 2- Çok ibadet etmek de insanın üstün olduunu göstermez. Çünkü âlimin âbide olan üstünlüü,

peygamberimizin ümmetine olan üstünlüü gibidir. Bir genç bni Mensurun ibâdetininçokluuna hayran kaldı. bni Mensur ona dedi ki: 

(Ey delikanlı, bu halime ama! eytan da uzun yıllar ibâdet etti. Sonunun ne olduunu bilirsin.) smi â'zam duasını bilen ve her duası kabul olan Bel'âm-ı Baura, bir günaha meylettii için

imansız gitti. Bu bakımdan ilmine ve ameline güvenerek kibirlenmek cahilliktir, böyle kimseleri de âlimsaymak pelerinden gitmek ahmaklıktır. 

3- Soyu ile övünmek, yüce ve ulu bir soydan geldiini söylemek uygun deildir. Kabilin babasıÂdem aleyhisselâm idi. Fakat kâfir olarak öldü. 

4- ık giyinmek, yakııklı olmak da üstünlük alâmeti deildir. 5-  Kuvvet sahibi olmak, pehlivan olmak da üstün olmayı göstermez. 6-  Mal sahibi olmak, çok zengin olmak da üstün olmayı gerektirmez. Karunun ne kadar çok malı

vardı. Malı ile birlikte kahr olup gitti. 7- Mevki sahibi olmak da üstün olmayı icâb ettirmez. Birçok krallar, derebeyler, firavunlar mevki

sahibiydi. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, tevazu üzere olmayı bana emreyledi. Hiç bir kimse dierine karı

büyüklenmesin.) mâm-ı Rabbani hazretleri (Peygamberlik nedir) isimli eserinde, âlemlere rahmet olarak

gönderilen Muhammed aleyhisselâmın kendisini hiç bir kimseden üstün görmediini bildirmektedir. Görüldüü gibi, Peygamber aleyhisselâma bile tevazu emredildiine göre, yani Peygamber

aleyhisselâm kendisini kimseden üstün görmediine göre, artık herkesin tevazu sahibi olması arttır.

Bakalarının yanında fısıltı halinde alçak sesle konumasına müsaade etmek, kibirli olmanınalâmetidir. Her müslüman dier müslümanı kendinden aaı bilmemelidir. Meselâ ihtiyar birmüslümanı görse, bu dine benden çok hizmet etmitir diye onu kendinden üstün bilmelidir. Genç birmüslüman görünce, bu daha küçüktür. Benim kadar günah ilememitir diyerek onu da kendindenüstün görmelidir. Böylece herkesi, yalı ve genç kendinden üstün bilip onlara yerine göre hocam,efendim, kardeim gibi sözler söylemek, müslüman olmanın alâmetlerindendir. 

GÜNAHLARA PMANLIK 

Yaptıı günahlara piman olmak, tevbe etmek herkese farzdır. Hadis-i erifte (Pimanlıktevbedir) diye buyurulmutur. Tevbe, bütün kötülükleri terk edip, güzele, iyiye ve doruya yönelmekdemektir. Kötü yollarda akın akın dolaan kimsenin hak yola girmesi tevbedir. Tevbe, yapılangünaha kalben pimanlık duymak, dil ile istifar etmek ve bir daha aynı günaha dönmekten korkmaktır. 

Yapılan günah Allahü teâlâ ile kendi arasında ise, Cenâb-ı Haktan utanıp afv dilemelidir.Farzlardan birisini terk ettiyse tevbe ile birlikte o farzı da yapmak lâzımdır. Günahda kul hakkı davarsa, tevbe için kul hakkını hemen ödemek, onunla helâllamak, ona iyilik ve dua etmek de lâzımdır.Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: 

(Bir kimse, bir günah iler, sonra piman olursa, bu pimanlıı, günahına keffaret olur.Ya'ni afvına sebep olur.) 

(Günahı olan kimse, tevbe ve istifar eder, sonra bu günahı tekrar yapar, sonra yine tevbeve istifar eder, üçüncüyü yine yapar ve tevbe ederse, dördüncü olarak yapınca büyük günahyazılır.) 

(Bir zerrecik (ya'ni çok az) bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibâdetleritoplamından daha iyidir.) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 356/361

Yine Hadis-i erifte, ileride tevbe ederim diyerek tevbeyi geciktirenlerin ziyan ettii, bildirilmitir. Hiç bir günahı küçük görmemelidir. Günahların hepsi Allahü teâlânın emrini yapmamak

olduundan büyük. Fakat ba'zısına göre küçük görünür. Bir küçük günahı yapmamak, bütün cihanınnafile ibâdetinden daha sevaptır. Çünkü nafile ibâdet yapmak farz deildir. Günahlardan kaçınmak iseherkese farzdır. 

artlarına uygun yapılan tevbe muhakkak kabul edilir. Tevbenin kabul edileceinde üpheedilmemelidir. Tevbenin artlarına uygun olup olmadıından üphe edilmelidir. Tevbesi kabul edilenkimse, hiç günah ilememi gibi olur.

 Bir kimsenin tevbesinin kabul edildiinin alâmeti öyledir.1-  Dilini fuzulî sözlerden alıkor. Su-i zandan, gıybetten ve bütün günahlardan kaçar. 2-  Kötü arkadaları terk eder, iyilerle, sâlihlerle beraber olmak için can atar.  3-  Daima güleryüzlü olur, herkesle iyi geçinir. nsanlardan gelen sıkıntılara göüs gerer. 4- Kimsenin ayıbını göremez. Hep kendi ayıplarını düünür. 5- Her an ölüme hazır vaziyettedir. Peygamber Aleyhisselâm (Öyle kimseler bulunur ki, günahı sebebiyle Cennete girer.)

buyurunca, nasıl olur diye sual ettiklerinde öyle buyurdu: (Bir günah iler ve tevbe eder. Cennete girinceye kadar o günahını unutmaz. eytan keke

onu günaha sokmasaydım der.) Göe ulaacak kadar günah olsa da, tevbe ile afvolacaı hadis-ierifle bildirilmitir. Bu bakımdan Allahü teâlânın rahmetinden asla ümit kesmemelidir. Buna karılıkAllahü teâlânın azabından ve gazabından da emin olmamalıdır. Ehemmiyet verilmeden ilenen birgünah sebebiyle iddetli azaba duçar olunabilir. Bilerek veya bilmeyerek yapılan bütün günahlaramuhakkak tevbe etmelidir. Tevbe edilmeyen herhangi bir günahtan Allahü teâlâ intikam alabilir. Çünki,Allahü teâlânın gazabı günahlar içinde saklıdır. Yüz bin sene ibâdet eden, makbul bir kulunu, birgünah için sonsuz olarak reddedebilir ve hiç bir eyden çekinmez. 

Kur'ân-ı kerîm, iki yüzbin sene itaat eden blisin kibredip secde etmedii için ebedî mel'unolduunu haber veriyor. Adem aleyhisselâmın olunu bir adam öldürdüü için ebedî tard eyledi. Musaaleyhisselâm zamanında, (sm-i a'zamı)'ı bilen, her duası kabul olan, ilmi ve ibâdeti pek çok olanBel'âm-ı Bâûrâ isimli bir zat, bir harama az bir meylettii için imansız gitti. Sa'lebe Eshâb-ı kiramdançok kıymetli bir kimse idi. Bir kerre sözünde durmadıı için sahabilik erefinden mahrum kaldı, imansızgitti. Allahü teâlâ, bunlar gibi daha daha nice kimselerden, bir günah sebebiyle intikam almıtır. 

O halde, her müminin günah ilemekten çok korkması lâzımdır. Ufak bir günah iledikte, hementevbe ve istifar edip yalvarması lâzımdır. 

Ey kardeim, görüldüü gibi, nice âlimler, âbitler, hattâ sahabeden olan nice kıymetli zatlar, birgünah sebebiyle imansız gitmitir. O halde biz neyimize güveneceiz? mansız gitmekten korkmamak,imansız gitmee sebeptir. 

Hayatın hakikati bilinmedikçe, ölümün hakikati bilinmez. Nefsini bilmeyen Rabbini bilemez.

Hayvanlarla müterek olan ruh aynıdır. nsana has olan ruh ölüp yok olmaz. Sadece hâl ve mekânıdeiir. Bu ruh için kabir, ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukurolur. 

Bir kimseye dense ki, yeni kefedilen falanca kıt'aya gidene ev, vasıta, ba, bahçe v.s.verilmektedir. Yalnız oraya gitmek için tren ücreti u kadar milyondur. Oraya gidip rahata kavumakistiyen kimse, burada neyi varsa ineden iplie hepsini satıp bir tren bileti alsa, fakat, günündesaatinde gelemedii için treni kaçırsa ne kadar çok üzülür. Hattâ imanı zayıfsa, be param kalmadınasıl yaarım, diyerek intihar bile edebilir. Tren kaçtıı için artık bileti de bir ie yaramaz. 

te misâlde görüldüü gibi, ruh yeni kıt'aya gidecek insandır. Beden ise tren biletidir. Bir insanınbir eli felç olsa, o eli mevcut olduu halde, artık o el kontrolden çıkar, cansız bir cisim gibi sallanır.Ölüm ise bedenin tamamen felç olması demektir. nsan felç olacak bedeni için çeitli meakketlerekatlanıp, onun sadece dünyada rahat yaaması için çalııp da âhireti düünmezse azap üç çeittir: 

1- Nefsin holandıı eylerin yok olmasının dourduu acı. Bir insan padiah iken,efendi iken köleolsa üzüntüsü az olur mu? Bir genel müdürü vazifesinden alıp yerine bir memuru getirseler bunun

emrinde çalıması kendisine az mı tesir eder? ite insan dünyada ne kadar çok sevdii, balandııey varsa, bunların acısı, bedene deil ruha te'sir ederek azaplar içinde kıvrandırır. 

2- Dünyada ilenen kötü amellerin meydana çıkmasının verdii utanma, rezil, rüsvâ olma hâli.Düünün gizli gizli ilediimiz bütün suçların, birisi filmini çekse, bütün insanların huzurunda bu filmigösterse insan ne kadar utanır, mahcup olur. Yer yarılsa da dibine geçsem demez mi? Gerçekteilediimiz bütün günahlar,bütün sevaplar kiramen katiplerince yazılmakta, filme alınmaktadır. Bütünuzuvlarımız birer birer ahitlik yapacaktır. ayet afva mazhar olmazsak, kirli ilerimizin meydanaçıkması karısında hâlimizin nasıl olacaını tahmin etmek bile korkunçtur. 

3- Arzu edilen ni'metlerin kaçmasının verdii hasret atei: Eskiden stanbul'un,Ankara'nın, bugünmerkezi sayılan yerleri çok ucuza satılıyordu. O zaman ehre uzak diye arsa almayanlar bugün

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 357/361

piman oluyorlar. Yabancı bir memlekete gidiyorsunuz, arkadalarınız lâzım olur diye ba'zı eyalaralıyorlar. Siz lüzum görmüyorsunuz. Arkadalarınız bu yüzden köeyi dönüyorlar. Fakatpimanlıınızın faydası olmuyor. 

te nefsinize esir olarak dünyada hayır ilere komadıysanız, yarın âhırette piman olacaksınızama, artık son pimanlıınızın bir faidesi kalmıyacaktır. Az hizmet etmiseniz keke ben de çok hizmetetseydim diye dövüneceksiniz ama bir eye yaramıyacaktır. 

O halde fırsat elde iken, bütün gücümüzle faideli iler yapmaa çalımalıyız! Ya Rabbi, uyuyan kalblerimizi gaflet uykusundan uyandır, bizi tevbe eden ve sâlih amel i leyen

kullarından eyle! 

SABIR 

Bir farzı yapmak veya bir günahtan kaçınmak sabırsız ele geçmez. Çünkü, Peygamberaleyhisselâma (iman nedir?) diye sorulduunda (Sabırdır.) buyurdu. 

Sabrın büyüklüü ve fazileti sebebiyle Kur'ân-ı Kerîm'de yetmiten fazla yerde sabır,sabredenlerin sevaplarının hesapsız verilecei bildiriliyor. Allahü teâlâ buyuruyor ki: (Sabredenlerinâhıretteki ecirleri sayısızdır.) (Elbette sabr edenlerle beraberim.) 

Sabrın fazileti o kadar büyüktür ki, Allahü teâlâ, sabrı çok aziz eyledi. Herkese sabır ni'metinivermedi. Sayıları çok az olan dostlarına verdi. Nitekim hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Size verilen enaz ey, yakîn ve sabırdır. Bu ikisinin kendisine verildii kimse, çok nafile namaz kılmasa da,oruç tutmasa da korkmasın! Bugünkü halinize sabredin, deimeyin! Bu sabırlı halinizi, bir

kimsenin, bütün insanların iyi amellerini yapmasından daha çok severim. Sabreden tam sevapalır.) (Sabır, Cennet hazinelerinden bir hazinedir.) (Eer sabır insan olsaydı, çok kerim ve cömert olurdu.) (Allahü teâlâ, sabr edenleri sever.)(Sabır üçtür: Musibete, taate ve günah ilememee sabır. Musibete sabredene, Allahü teâlâ

üç yüz derece ikram eder. Her derece arası yerden göe kadar mesafedir. Taate sabredenealtıyüz derece ihsan eder. Her derece arası, yerin dibinden Ara kadardır. Günah ilememeesabredene dokuz yüz derece verir. Her derece arası yerin dibinden Arın üstüne kadardır.) 

(Mü'mine gelen her dert, üzüntü, hastalık, eziyyet, sıkıntı, günahlarına keffarettir.) Hazret-i Ali "radıyallahü anh" buyurdu: (Sabrın imandaki yeri, baın bedendeki yeri gibidir. Basız beden olmayacaı gibi, sabırsız

da îmân olmaz.) akik-i Belhî hazretleri buyurdu: 

(Musibete sabretmeyip feryat eden, Allahü teâlâya kafa tutmu olur. Alamak, sızlamakbelâ ve musibeti geri çevirmez.) Yine Hadis-i eriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlâ buyurdu ki: Belâ gönderdiim kimseler sabredip insanlara ikâyet etmezse,

onlara îmânla ölmeyi nasip ederim.) (Allahü teâlâ buyurdu ki: Ben kullarımdan herhangi birine, bedeninde, malında veya

evlâdında bir musibet verdiim vakit onu güzel bir sabırla karılarsa, kıyamet günü onun içinmizan ve hesap kurmaktan haya ederim.) 

Rumeysa hazretleri öyle anlatıyor:  —  Çocuum hasta idi. Babası Ebu Talha bir yere gitmiti. Olum öldü. Üzerini örttüm. Babası

döndüü zaman (hasta nasıl oldu?) diye sordu. (Bu geceden daha iyi gece geçirmedi.) dedim. Sonrayemek getirdim, yedi. Her zamankinden daha çok süslendim. Sevinçli görünüyordum. Dedim ki:  

 —  Komumuza ariyet olarak bir ey verdim. Bir zaman sonra geri isteyince, sanki o malı temellivermiim gibi, istemeyerek iade etti. Üstelik aladı da... 

Ebu Talha hayretle dedi ki:  — aılacak ey, ne akılsız insanlar bunlar. Emanete verilen eyi geri isteyince hiç iade etmek

zor gelir mi? Hemen taı gediine koydum:   — Senin olun bize, Allahü teâlânın bir hediye, bir emaneti idi. Yanımızda ariyet olarak

duruyordu. Bugün geri isteyip aldı.Ebu Talha, güzel sabır göstererek dedi ki:  — Hepimiz de Allah'a döneceiz. Sabah olunca Ebu Talha bunu Resulullaha anlattı. O da buyurdu ki:  (Dünkü geceniz mübarek olsun. Büyük bir gece geçirdiniz. Cennete girdiimde Ebu

Talha'nın hanımı Rumeysa'yı orada gördüm.) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 358/361

Ya Rabbi, bizleri sabr-ı cemil gösterenlerden eyle! 

N'METLERN KADRN BLMELDR 

Gerçek ni'met âhıret saadetine ulatıran eylerdir. Dierlerine ni'met demek mecazîdir. mân, ilim,sâlih amel, güzel ahlâk, sıhhat, afiyet, evlat ve dier bütün ni'metlerin hepsini Allahü teâlâdan bilmeli,söz, i ve mal ile Allaha kulluk ederek ükrünü edaya çalımalı, verdii sayısız ni'metleri, kötülük ve

günahta kullanmamalıdır. ükretmekle ni'metlerini artıracaını, ükrü terk edenlerin ellerinden ni'metlerini alacaını veiddetli azap edeceini bildirmektedir. Hadis-i erifte ise ni'met, yabanî bir kua benzetilmi, uçupgitmemesi için ükürle ayaının balanması emr edilmitir, insanı Allahü teâlânın ni'metlerineükürden alıkoyan cehalet ve gaflettir. Bunlardan kurtulmak için de mu'teber kitapları okuyarak ihlâslaâmel etmelidir. Ni'metleri kullanırken, ni'met sahibini hatırlamamak, ni'metleri mahallinde kullanmamak,verdii ni'metleriyle Allahü teâlâya âsi olmak, ni'metin elden çıkmasına ve iddetli azaba sebep olur. 

Velîni'met olanların, bize iyilik edenlerin, hakkını gözetmek ve onları hayır dua ile anmak lâzımdır.Çünkü, insanların iyiliini bilmeyen, onlara teekkür etmeyen,Allahü teâlâya ükretmemi olur.Bilhassa bize ilim öretenlerin hakkına çok ehemmiyet vermelidir. Zira onlar ebedî saadete, âhıretni'metlerine ve Allahü teâlânın rızasına kavumaya sebep olmulardır. 

ükür, bütün ibâdetleri ve bütün güzel huyları içine almaktadır. Hamdü senada bulunmak, kelime-itevhid söylemek, Kur'ân-ı kerim okumak gibi hususlar dilin ükrüdür. Doru itikâd, marifet, ilim, düzgünniyyet, yaratılanları tefekkür etmek gibi hususlar da kalbin ükrüdür. Harama bakmamak ve baktıı her

eyden ibret almak gibi hususlar ise gözün ükrüdür. Haram ve tıka basa yememek, halâlinden yemekgibi eyler de midenin ükrüdür. Dier uzuvlar da bunlara benzetilebilir. Asıl ükür, ükürden âcizolduunu itiraf etmektir. Çünkü Allahın ni'metleri sayılamıyacak kadar çoktur. Bu bakımdan ni'meteükretmek kolay deildir. O halde ükretmek büyük bir ni'met olmaktadır. ükretme ni'metine deükretmek lâzımdır. ükretmek çok yüksek bir derecedir. ükür ni'metine kavuanlar pek azdır.Nitekim Allahü teâlâ, (Kullarımdan ükredenler azdır.) buyuruyor. Yiyip içip ükreden kimse, nafileoruç tutarak yiyip içmeyen kimseden daha efdaldir. 

Vakti ile bir âbit (çok ibâdet eden bir kimse) var idi. Bir gün dii çok arıdı. Acılar içinde kıvrandı,huzuru kaçtı, dünya gözüne görünmez oldu. Bir doktora gitti. Gittii doktor, sâlih bir zat idi. Herkeseiyilik eder, hidâyete kavumalarına vesile olurdu. Âbide dedi ki: 

 — Allahın izniyle seni di arısından kurtarmak kolaydır. Fakat karılıında bana ne vereceksin?Âbit düünmeden dedi ki: 

 —  Ne istersen veririm.  —  Bütün ibâdetlerinin sevabını istiyorum. 

Âbid bir müddet düündü, taındı. Bütün iyi âmellerini verip iflâs etmi kimseye dönmekistemiyordu. Fakat arısı iddetlendi, dayanamaz hâle geldi. Kendi kendine "yi olunca yine ibâdeteder, tekrar sevap kazanırım" diyerek ibâdetlerinin sevabını vermee razı oldu, Di tabibi, bir ilâçverdi, diin arısı tamamen kesildi. Âbit Allahü teâlâya çok ükür etti. Âbidin ükrünü duyan sâlihdoktor unları söyledi: 

"Ey âbid, senin bütün iyi âmellerin, dünyada bir gün sıhhatle yaamanın bile karılıı deildir. Birdiin arımaması için bütün ibâdetlerini verdin. Dier dilerin arımaması için ne vereceksin?Gözlerinin arımaması için, baında ve vücudun dier uzuvlarında arı sızı bulunmaması için nevereceksin? Tutan elin, yürüyen ayaın, duyan kulaın ükrüne karılık ne vereceksin? Görüyorsuninsanolu çok âcizdir. Ücreti pein verilen bir içiye benzer. Hem de öyle ücret ki, hizmete karılık katkat fazladır. Bütün ömrümüzü ibâdetle geçirsek ve yapılan her ibâdet de kabul olsa, acaba rahat birnefes alıp vermemizin ükrünü ödeyebilir mi? O halde ibâdetlerimize karılık Allahü teâlâdan bir eybeklemek hiç uygun olur mu? Biz kuluz. Kulun vazifesi Allahü teâlânın emrine uymak, ni'metlerineükürden âciz olduunu itiraf etmektir. Rabbimizin rahmeti ve ihsanı boldur. Küçücük bir hizmetimizekarılık büyük ni'metler ihsan eder."

 nsanı eref-i mahlûkat kılan, mükerrem bir varlık olarak yaratan Allahü teâlâ, ilk insanı, aynızamanda ilk Peygamber kılmıtır. Böylece insan nesline, sâadet yollarını göstermi, onların yaratılı gayesini bildirmi, hem dünyada, hem de âhırette nasıl mes'ûd olabileceklerini öretmitir. 

nsanlık tarihi boyunca, Allahü teâlâ, her kavme, hidayet rehberi olarak bir peygamber göndermi,her birini, kendi zamanında, kendi mekânında, kendi kavimlerindeki insanların, hepsinden herbakımdan üstün kılmıtır. Böylece insanlar, medeniyeti, ahlâk ve fazileti peygamberlerdenörenmilerdir. Kendilerinde, sıdk, emânet, fetânet, ismet ve tebli sıfatlarının bulunması vâcib olanpeygamberler silsilesinin sonuncusu Muhammed aleyhisselâm, bütün insanların, meleklerin vepeygamberlerin hepsinden daha üstün kılınmıtır. 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 359/361

Muhammed aleyhisselâm, yalnız insanlıa deil, bütün âlemlere rahmet olarak gönderilmitir.Onun geleceini bütün peygamberler, ümmetlerine müjdelemitir. Meselâ, sa aleyhisselâm, Safsûresinde beyan buyurulduu veçhile, Ahmed ismini zikrederek O'nun geleceini müjdelemitir. 

Cenâb-ı Hak, O hidâyet güneinin Mekke-i mükerremede domasını takdir buyurmutur. O'nunkıymetini bilenler, büyük bahtiyarlıa kavumulardır. O'nun peygamberliine delil olarak zahir olanmu'cizeler (Delâilün-Nübüvve) ve (evahidün-Nübüvve) gibi eserlerde tafsilatıyla anlatılmaktadır. Bunaramen, içinde yüzdükleri halde deryadan haberi olmayan balıklar gibi, güne ııına bakamıyanyarasalar gibi O'nun kadrini bilemiyen bedbahtlar da çıkmıtır. Halbuki kâinat, O' nun hürmetineyaratılmıtır. 

O'nun Allahü teâlâdan vasıtalı veya vasıtasız olarak aldıı, bunlardan insanların ihtiyaç duyduueyler, evvelâ Eshâb-ı kirama, onlar vâsıtasıyle tâbi'in-i kirama, onlardan da tebe-i tabi'in hazretlerineintikâl etmi, önce sûdûrdan sudûra (ya'ni kalblerden kalblere, hafızalardan hafızalara) geçen bilgilersatırlara, yazıya geçirilmi, kitap halinde kaydedilmitir. 

Hadis-i erifler, hiç tahrif ve tayire uramadan, dinleyenlere de intikal için, o kadar gayretgösterilmitir ki, bir hadis-i erifi dinleyen iki muhterem sahabiden biri, Medine-i Münevverede kalmı,dieri Mısır'a gitmi, Medinedeki zat, o hadis-i erifi yanlı nakletmemek için dierinden tahkikmaksadıyle Mısır'a gitmitir. 

Allahü teâlâ, din bilgilerini nakilde ve kitaplara geçirmede bu derece hassas davranan insanlarıher asırda yaratmı, dine karıan bid'atleri temizlemitir. Resûlullah'ın yolunu bütün saflıı veberraklıı ile ortaya bu âlimler koymulardır. Peygamber Efendimizden sonra baka peygambergelmeyecektir. Fakat Allahü teâlâ, din-i mübin-i islâmı, aslî hüviyetiyle ortaya koyacak her asırda birmüceddid, her bin senede bir de büyük müceddid göndermitir. Cenâb-ı Hakka ne kadar ükretsekazdır. Zira bu, Allahü teâlâ hazretlerinin büyük bir lütfü olmaktadır. Lütfedilen bu ni'metin kıymetinibilip, ni'metin devamı için ükrünü eda etmee çalımak lâzımdır. Aksi takdirde Allahü teâlâ, buni'meti, kıymetini bilmeyenlerden alıp bilecek olanlara verir. 

Muhlislerin'emei Boa gitmez dilei Gözümüzün bebeiTürkiye Gazetesi.

Cehaletin ilâcı Okuyanlar duacı Bilgimizin aacı Türkiye Gazetesi. 

Seveni arar bulur, Alır zevk ile okur,Huzur kaynaı olurTürkiye Gazetesi. 

HASTALIK 

Temizlie dikkat eden, az yemek yiyen insanlar da hasta olabilir. Ba'zı hastalıklar irsidir. Ana-babadan tevarüs edilir. Mikroskobik canlıların yaptıı ateli hastalıklar vardır. Bakalarından bulaır.Bazı hastalıklar hava kirliliinden meydana gelir. Ev veya i yerindeki huzursuzluk, insanın sinirlerinibozar. lâçların bir çok yan tesirleri vardır. Bilgisiz ekilde ilâç kullanmak da yeni hastalıkların zuhurunasebep olabilir. Kısacası, bu cemiyette yaadıımız müddetçe hastalıktan kurtulmak kolay olmaz. Bubakımdan salih doktorlarla devamlı irtibat halinde bulunmalıdır. 

Hastalık için üzülmek yersizdir. Üzüntünün çeitli zararları olur. Hastalanmamak için bütüntedbirleri almalıdır. Yine hastalık gelirse sevabından mahrum kalmamak için sabretmesini bilmelidir.Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(üphe edilen altını, atele muayene ettikleri gibi, Allahü teâlâ  insanları dert ile, belâ ileimtihan eder. Ba'zısı, belâ ateinden hâlis olarak çıkar. Ba'zısı da, bozuk olarak çıkar.) 

Hastalıa sabrederek, oturarak kılınan namaz, salam olarak ayakta kılınan namazdan dahakıymetli olduu bildirilmitir. 

Günahlarımız çoktur. Hastalıkların günahlarımızın afvına sebep olması mümkündür. Hadis-ierifte buyuruldu ki: 

(Sıtma hastalıı, insanın günahlarının hepsini temizler. Dolu tanesinde toz olmadıı gibi,sıtmalının günahı kalmaz.) 

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 360/361

sa aleyhisselâm buyurdu ki: (Hasta olup, musibete, felâkete urayıp da, günahları afvolacaı için sevinmeyen kimse,

âlim deildir.) Sıhhatin hep yerinde olması, Allahü teâlâyı unutmaa ve haram ilemee sebep olabilir. Allahü

teâlâ merhamet ettii kullarını, dert ile, hastalık ile, gafletten uyandırır. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Mü'minlerde, üç eyden biri bulunur: Kıllet, illet ve zillet.) Ya'nî fakirlik, hastalık ve itibarsızlıktan birisi mü'minde bulunur. Firavun'un kendisine tapınılmasmı istemesine sebep, dört yüz sene yaamı olması ve bir kerre

baının arımamasıdır. Bir kerre hastalansa veya baı arısaydı o saygısızlık hatırına gelebilir miydi? slâm âlimleri buyuruyor ki: (Kırk gün içinde, mü'mine muhakkak bir üzüntü veya bir hastalık veya korku veyahut

malına ziyan gelir.) Hastalıını herkese bildirmek uygun deildir, mekruhtur. Yalnız faidesi olacaklara, meselâ doktora

anlatmak ve aczini bildirmek için söylemek mekruh olmaz. Fakat önüne gelene söyleyip hâlindenikâyetçi olmamalıdır. 

ALLAH'TAN KORKMAK 

Havf, ya'ni Allah'tan korkmak, büyük makamlardandır.Çünkü Allahü teâlâ buyuruyor ki: (Allah'tan ancak âlim olanlar korkar.)

Hadis-i eriflerde ise öyle buyuruldu:(Hikmet ve ilmin baı Allah korkusudur.) (Sizin en akıllınız, Allah'tan en çok korkanınızdır.) (Allah korkusundan ürperip tüyleri kalkanın aaçtan yaprak dökülür gibi günahları

dökülür.) (Allah korkusundan alayan Cehenneme girmez.)(Günahını düünüp alayanlar, hesapsız Cennete girecektir.)(Cenâb-ı Hak katında, Allah korkusundan akan gözyaından ve Allah yolunda akan kandan

sevgili damla yoktur.) (Arın gölgesinde gölgelenecek yedi sınıf kimseden birisi de, yalnız iken Allahü teâlâyı

hatırlayıp gözyaı dökenlerdir.) (Allahü teâlâ'dan korkandan her ey korkar. Allah'tan korkmayanı her eyle korkuturlar.) (Allahü teâlâ buyuruyor ki, "zzetim hakkı için, bir kulda iki korku, iki emniyet

bulundurmam. Dünyada benden korkarsa, Ahirette onu emin ederim. Ahıret hususunda eminise, korkuturum.) 

nsan sevdii eylerin elden çıkmasından korkar. Sevdii kimselerin sevgisini kaybetmektenkorkar. Bunun için Allah'ı en çok sevenler, Allah'tan en çok korkanlardır. Keza Allahü teâlâ'yı en iyitanıyanlar da O'ndan en çok korkanlardır. Çünkü hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(En arifiniz benim, en çok korkanınız da benim.) Allah'tan korkup günahtan sakınan kimselere "müttaki' denir. Müttakîler hakkında çok müjdeler

vardır. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Müttakîlerin hepsi hesapsız Cennete girerler.) Alimlerimiz buyuruyorlar ki: (nsan Allah'tan korkarsa, kalbi hikmetle dolar.) (nsanlar, fakirlikten korktukları gibi Cehennem'den korksalardı Cennet'e girerlerdi.) (Dünya'da korkan, âhırette emin olur.) (Kalbinde Allah korkusu bulunmayan kalbler harap olmutur.) (Allah'tan korkan kul, kendini hasta görüp ölüm korkusuyle bütün isteklerinden kaçınan

kimsedir.) Allah korkusunun sebebi, ilim ve marifettir. lim ve marifet sahipleri, kendi ayıplarını, günahlarını

ve ibâdetteki kusurlarını görerek, bunun yanında Allahü teâlâ'nın kendisine verdii sayısız ni'metleridüününce, yaptıklarından utanıp, kalbinde korku balar. Bu kimsenin hâli una benzer: Bir padiahbir kimseye iltifat ederek sayısız yardım ve ihsanlarda bulunsa, üstelik sadrazamlık rütbesi verse, bukimsede, padiahın bu iyiliklerine karılık nankörlük ve hıyanet etse, bunu da padiahın gördüünüanlasa, o kimsenin kalbine bir korku atei düer. 

Korkunun dereceleri vardır. nsanın kendisini arzulardan men etmesine FFET, haramlardan menetmesine VERA,  üphelilerden men etmesine TAKVA denir. Allah'a yaklamaa mâni olan hereyden men etmesine ise SlDK denir. Böyle kimselere de SIDDÎK denir. 

Bir kimse Cehennemden korkar, tevbesiz öleceinden korkar, gaflete düüp kalbininkararacaından korkar, nimetlerin çokluu sebebiyle zevke dalıp âhıreti unutacaından korkar, bütün

8/14/2019 Bir Bilene Soralim

http://slidepdf.com/reader/full/bir-bilene-soralim 361/361

kusur ve kabahatlerinin ortaya dökülüp rezil ve rüsvâ olacaından korkar. En büyük korku da ezele aitolup imansız gitme korkusudur. Basiret sahipleri akıbetlerinin ne olacaından korkarlar. En büyükkorku budur. Çünkü Allahü teâlâ'dan celâl sıfatı sebebiyle korkmak, günahı sebebiyle korkmakdandaha üstündür. Çünkü bu korku hiç gitmez. Günâhı sebebi ile korkan kimse, günah ilemeyi bırakınca(Niçin Allah'tan korkayım) diye düünür. 

Bu bakımdan Allahü teâlâ'dan Celâl sıfatı sebebiyle korkmak daha üstündür. Cenâb-ı Hak, Dâvûdaleyhisselâma (Benden kükremi arslan gibi kork!) buyurdu. Çünkü arslan, senden korkmaz, öldürmekisteyince de seni bir kabahatinden dolayı öldürmez. Allahü teâlâ'yı da böyle dü ünenin korkmamasımümkün deildir. 

Korkanların çou, akıbetinin kötü olmasından korkmulardır. Ebu Derda hazretleri buyurdu ki (Hiçkimse, ölüm zamanında imanının geri alınmıyacaından emin olmaz.) Sıddıklar kötü akıbetten çokkorkarlar. Süfyan-ı Sevrî'yi alarken gördüler. (Allah'ın afvı, senin günahından büyük olduunu bilmezmisin?) dediler. (manla öleceimi bilsem, dalar kadar günahım olsa yine korkmam.) buyurdu. Mürid,günah ilemekten, arif ise küfre dümekten korkar. 

te bu ilimlerden ve marifetten korku hâsıl olur. Korkudan ise zühd, sabır, tevbe, sıdk, ihlâs venihayet bunlardan da muhabbet hâsıl olur. Muhabbet makamı ise bütün makamların sonuncusudur.Marifet, kendini ve Rabbini bilmek demektir. Marifetten âciz olanlar ise, Allah'tan korkan marifetsahipleri ile sohbet etmeli, gafillerden uzak olmalıdır. 

Hazreti Ebu Bekir, o büyüklüüyle, (Keke bir ku olsaydım) diye alardı. Hazret-i Aie validemiz(Adım ve sanım olmasaydı) diye döünürdü. Ata Sülemi Hazretleri, kırk sene Allah korkusundangülmedi. Bütün Enbiya'lar ve Evliya'lar korktukları halde biz neden eminiz? Ya onların çok günahı vardıda bizim yok, yahuttâ onların marifeti çoktu da bizim marifetten haberimiz yok... Gerçekte isegünahların gafletinden dolayı eminmiiz gibi hareket ediyoruz. Büyükler ise marifetleri sebebiyle çokibâdet ettikleri gibi, çok da korkarlardı. Allahü teâlâ'nın mekrinden emin olmak, öldürücü zehir olduugibi, O'nun rahmetinden ümitsiz olmak da öldürücü zehirdir. Mü'min, daima ümit ile korku arasındabulunmalı dır. Nitekim Hazret-i Ömer buyurdu ki: (Eer dense ki, Cennete yalnız bir kii girecek, okiinin kendim olduunu ümit ederim. Yine dense ki, Cehenneme yalnız bir kii girecek, okimsenin kendim olacaından korkarım.) 

Allahü teâlâ'nın rahmetini ümit etmek, kulu Cennet'e çeken yular gibidir. Havf, ya'ni Allah'tankorkmak ise, Cehennem'e dümemek ve Cennete gitmesi için vurulan kamçı gibidir. Ümittenmuhabbet doar. Muhabbet makamından yüksek makam yoktur. Hadîs-i eriflerde buyuruldu ki: 

(Ölürken herkes, Allahü teâlâyı hüsn-i zan etmelidir.) (Allahü teâlâ buyuruyor ki: Kulumbeni zannettii gibi bulur.) 

(Allahü teâlânın rahmetinden ümit eden ve kendi günahlarından korkan kimseyi Cenâb-ıHak, korktuundan emin eder ve ümit ettiine kavuturur.) 

Günahlarının çokluu sebebiyle ümitsiz olan birisine Hazreti Ali buyurdu ki: (Ümitsiz olma, Allahü

teâlânın rahmeti senin günahlarından büyüktür. Rahmeti gazabını amıtır.) Büyüklerden birisi vefat edince rü'yâda gördüler. (Allahü teâlâ sana nasıl muamele etti) diye

sordular. öyle cevap verdi: (Yaptıım ilerden sorguya çekildim. Bunu niçin yaptın, unu niye böyle yaptın gibi sualler

sordular. Korktum. Dedim ki, Ya Rabbi, seni bana böyle tanıtmadılar.) (Nasıl tanıttılar) buyurdu.(Kulum Beni zannettii gibi bulur.) Hadis-i kudsîyi söyledim. Sonra dedim ki, Ya Rabbi, ben rahmetbekliyordum. Bunun üzerine (Sana rahmet ettim) buyurdu. Cennete götürdüler. Ei benzeribulunmayan ni'metlere kavutum.) 

Bir kimse, en iyi tohumu bulup, mümbit topraa eker, yabani otlardan temizler, gübreler ve gerekliilaçlamalarım da yapar. Allahü teâlâ da bu mahsûlü çeitli âfetlerden korursa, bu beklemee ümitdenir. yi tohum atmaz, kültürel ve ilâçlı mücadelesini yapmazsa, üstelik toprak da mümbit deilse, butarla dan iyi mahsûl almak için beklerse, bu bekleyie ümit denmez. Çünkü sebeplerin hepsineyapımamıtır. Ama yine imkânsız olmadıı için buna temenni denir. Bunun gibi, doru imantohumunu kalbine yerletirip, burasını fena ahlâk dikenlerinden temizlerse, ibâdet suyu ile iman

aacını sularsa, ölünceye kadar her türlü âfetlerden koruması için Allahü teâlâya sıınırsa, ya'nigerekenleri geciktirmeden vazifesini zamanında yaparsa, buna ümit denir. 

man tohumu doru olduu halde, kötü ahlâktan temizlenmez ve ibâdet suyu ile sulanmazsa,rahmet beklemek ahmaklık olur. Buna ümit denmez. Hadis-i erifte buyuruldu ki: 

(Ahmak o kimseye denir ki, her istediini yapar ve rahmete kavumasını ümit eder.) Demek ki bütün sebeplere yapıtıktan sonra neticeyi beklemek ümit olur. Sebepleri ne atar, ne

araya koyarsa temenni olur. Sebeplere yapımazsa ahmaklık olur. Hadis-i erifte buyuruldu ki: (Dinileri temenni ile doru olmaz.) O hâlde ihlâsla tevbe eden, kabul edildiini ümit etmelidir. Tevbe

dii hâld ü h ü ülü ü ül i b b l Çü kü C h h ki