bahcelievler dergisi mayı

68
Yılın Annesi Anadolu’nun çiçeği Lale Müzeler Haftası Ata Sporu Aba Güreşi Dergisi AYLIK SİYASİ AKTÜEL HABER DERGİSİ MAYIS 2012 SAYI: 5 www.bahcelievlerdergisi.com NE GÜZEL KOMUTAN “Kostantiniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdar ne güzel hükümdar ve onun askerleri ne güzel askerdir.” ’hadis-i şerif’

description

bahcelievler dergisi mayıs sayısı

Transcript of bahcelievler dergisi mayı

Page 1: bahcelievler dergisi mayı

Yılın Annesi Anadolu’nun çiçeği Lale Müzeler Haftası Ata Sporu Aba Güreşi

DergisiAYLIK SİYASİ AKTÜEL HABER DERGİSİ MAYIS 2012 SAYI: 5ww

w.b

ahce

lievl

erde

rgis

i.com

NE GÜZELKOMUTAN

“Kostantiniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdar ne güzel hükümdar ve onun askerleri ne güzel askerdir.” ’hadis-i şerif’

ww

w.b

ahce

lievl

erde

rgis

i.com

M

AYIS

201

2

YIL

: 1

SAY

I: 5

Page 2: bahcelievler dergisi mayı
Page 3: bahcelievler dergisi mayı

1Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

Sinan BOZAYSorumlu Yazı İşleri Müdürü

Herhalde bir başka ay yoktur ki mayıs ayı ka-dar önemli ve doludiz-

gin geçsin. Bu ay 5. sayımız-la sizlerle olmanın gururunu yaşıyoruz değerli okuyucular. Sizlerden aldığımız olumlu gö-rüşler ve düşünceler her ge-çen gün daha da büyümemize katkı sağlıyor ve bizleri daha da güçlü kılıyor. Bu sayımızda yine kültür sanattan tarihe bir-çok alanda sizlerle olacağız. İlk olarak bir kutsallıktan bahset-mek istiyorum sizlere, anneler. Şüphesiz ki hepimizin hayatta olmasının yegane nedeni olan değerli annelerimizin Anneler Günü’nü bu ay kutlayacağız. Bizi büyüten bu günlere gelme-mizde büyük emeği olan bütün annelerimizin ellerinden öper Anneler Günü’nü yürekten kut-larım.

Mayıs ayının tarihimiz için öne-mi oldukça büyük. Ülkemizin kurucusu yüce Atatürk’ün 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıkışı şüphesiz ki ülke tarihi-miz açısından büyük bir dönüm noktasıdır. Kurtuluş mücade-lemizin başlangıç kıvılcımını ateşleyen bu önemli olay ba-ğımsızlık yolunda attığımız ilk adım olarak görülmektedir. Kur-tuluş Savaşı’nda düşmana kar-şı verdiğimiz büyük mücadele sonrasında kurulan bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni aziz şe-hitlerimize ve bu günleri baş-latanlara borçluyuz. Bir diğer önemli olay ise Dünya tarihinin başkenti konumunda görüle-bilecek İstanbul’un ecdadımız tarafından fethidir. 1453 yılı-nın 29 Mayıs’ında Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilen İstanbul’un bu yıl 559. Fetih yı-

lını kutlayacağız. Fetih yolunda büyük gayretler sarf eden ve bir gece dahi gözünü kırpmayan Osmanlı ordularının bu büyük zaferi sonrası Avrupa’da baş-layan korku şüphesiz ki yüz-yıllarca etkisini göstermiştir. Günümüzde halen büyük bir öneme sahip olan fetih kavra-mının coşkusunu yüreğimizde doludizgin yaşamaya devam ediyoruz.

Ülkemizin bu günlere gelmesin-de kanı akan emeği geçen her-kese canı gönülden teşekkür ederken bu topraklar uğruna şehit olan tüm büyüklerimize Al-lahtan rahmet onların hayattaki temsilcileri olan gazilerimize sa-bır diliyor ve bu satırları yazma-mıza büyük emekleri olan tüm annelerimizin ellerinden öpüyo-rum. Görüşmek dileğiyle…

Merhaba

Page 4: bahcelievler dergisi mayı

2 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

İÇİNDENYılın Annesi4

Ne güzel Komutan8

Son Osmanlı Neslişah Sultan22

Anadolu’nun has çiçeği Lale 6

Caner Başgezer 18

Page 5: bahcelievler dergisi mayı

3Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

Dergisi

Bozbir Reklam Org. Danş. Tem. Hiz. Tar. ve Hayv. San.Tic.Ltd. Şti adına

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:

Sinan Bozay

Genel Yayın Koordinatörü:

Hasan Birinci

Görsel Yönetmen:

Fahrettin Özyurt

Haber Koordinatörü

Asya Taşçı

Editör:

Tahsin Eren Sayar

Reklam Koordinatörü:

Mustafa Biçer

Hukuk Danışmanı:

Av. Niyazi Serttaş

İdari İşler:

Ayla Yeter Ekinci

Grafik:

Bozbir Ajans

Yönetim Merkezi:Şirinevler Mah. Mareşal Fevzi Çakmak Cad. Saadet İş Hanı No: 20 Kat: 5 Daire 22-23

Bahçelievler / İSTANBULTel: 0212 644 05 35Cep: 0532 730 67 78e-mail: haber@bahcelievlerdergisi.comwww.bahcelievlerdergisi.comwww.facebook.com/bahcelievlerdergisiwww.twitter.com/bevlerdergi

Basıldığı Yer:Cemre DijitalLitros Yolu Davutpaşa Cad. 2. Matbacılar Sitesi 1BB 24

Topkapı / İSTANBULTel: 0212 613 41 12Bahçelievler Dergisi basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.Dergimiz ücretsiz olarak dağıtılmaktadır.

Türk’ün Ata SporuAba Güreşi36

MüzelerHaftası56

MedeniyetinBeşiği Diyarbakır30

Bir NefesDurusu44

EsekapıMescidi52

Türküler hepimizinsahip çıkalım24

Page 6: bahcelievler dergisi mayı

Haber

4 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

Sağlık, tüm insanların kay-bettiğinde değerini anla-dığı en önemli unsurdur.

Hayatımız boyunca büyük veya küçük yaşadığımız her sorun-da sağlığımızın değerini bir kez daha anlamış oluruz. İki yıl önce kızının böbrek hastası olduğunu öğrendiğinde kendi canından bir parça kopmuşçasına üzülen Meryem Mıdık’ta kızının yaşa-dığı zorlu süreci öncesinde ve sonrasında ne gibi çabalar sarf ettiklerini Bahçelievler Dergisi’ne anlattı.

Belki de yılın annesi desek ona yanılmamış oluruz. İki yıldır ya-şadıkları her zorluğa rağmen dimdik ayakta durmaya çalışan kızını bir an olsun yalnız bırak-mayan ve ona manevi anlamda en büyük destekçi olan Meryem Mıdık kızının yaşadığı böbrek hastalığının kendilerini büyük bir üzüntüye boğduğunu söyleyerek başlıyor cümlelerine. Yaklaşık olarak iki yıl önce kızının bulan-tı, halsizlik, kusma gibi sorunlar yaşayarak hastalığının başladı-ğını belirten Meryem Mıdık” İlk

KEŞKE BEN HASTA OLSAYDIM KIZIMI BÖYLE GÖRMESEYDİM

“Bir gün tam iki saat boyunca dışarılarda ağladım. İnsan evladı için neler vermez ki? Şu an keşke milyarlarca

borcum olsa, ben ömür boyu çalışsam da kızım bu durumda olmasa. Keşke ona geleceğine bana gelseydi tüm bunlar.

Page 7: bahcelievler dergisi mayı

Haber

5Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

etapta hastaneye gittiğimizde bize kansız olduğunu söyledi-ler. Ayrıca halsizlik, bulantı gibi şeyler görüldü. Zaman zaman okula gitmiyordu. Bunun se-bebi hastalıkmış meğersem. Hastaneye gittiğimizde doktor bize bir şey olmadığını söyledi. Fakat 3 ay sonra kusma artın-ca başka hastaneye götürdük. Orada bize böbreklerinin iflas ettiğini söylediklerinde yıkıldık. İlk hastanenin eksik tahlil yap-ması bizi yanılttı. İkinci gittiğimiz hastane daha erken gidilse di-yalize mecbur kalmayacağımızı söyledi.”diyen anne yaşadıkları şoktan uzun süre kurtulmaya çalıştıklarını söyledi.

Bu olayı öğrendikten sonra uzun süre inanmak istemediğini ve uykularının kaçtığını söyleyen acılı anne ”Bir süre bitkisel ilaç-lar bile denedik elimizden gelen her şeyi yapmaya çalıştık. Daha sonralardan benim böbreğimin uyduğunu anladık. Ben böb-reğimi kızıma vereceğim. Bu dönem de kendine çok dikkat etmesi gerekiyor tabi ki. Yorul-maması, üzülmemesi gerekiyor. Her ne kadar ben böbreğimi ver-sem de tutmama ihtimalide yük-sek olduğunu söylediler. Ben kı-zıma elimden geldiğince destek olmaya çalışıyorum.”dedi.

Keşke Ona Geleceğine Bana Gelseydi!“Bir gün tam iki saat boyunca dışarılarda ağladım. İnsan evla-dı için neler vermez ki? Şu an keşke milyarlarca borcum olsa, ben ömür boyu çalışsam da kı-zım bu durumda olmasa. Keşke ona geleceğine bana gelseydi tüm bunlar. Böbrek nakli olaca-ğında biraz sevindim tabi. Ama yine de hayatta hiçbir şeyin ga-rantisi yok ki. En ufak bir mikrop kapmasında kızım yine zor du-ruma düşecek.”

Başta herkesin kendileriyle ola-cağını söylediğini ama zamanla hiç kimsenin kalmadığını belir-ten Mıdık” O kadar çok arkadaşı vardı ki kızımın. Fakat şimdiler-de hiç kimse kalmadı arkadaşı olarak. Hiç kimse arayıp sormu-

yor. Bense kızımı her gün teselli etmek için elimden geleni yapı-yorum. Halen hayatta olduğunu yaşadığını ve şansının olduğu-nu ona hatırlatıyorum. İlerleyen yıllarda belki de gelişen teknolo-jiyle daha çok şansımız olabilir. En azından bir ümitle yaşıyorum ve bekliyorum.”dedi.

Çocuklarınızla İlgilenin“Bütün hastalıkların bir belir-tisi vardır. Herkes çocuğuyla mümkün olduğunca çok ilgi-lensin. Bu hastalık gerçekten çok sinsi bir hastalık. Bir anne çocuğunun her şeyiyle ilgilen-meli. Hastalığın gençlikle yaş-lılıkla hiçbir alakası yok. Bizim ailemizde bir tane bile böyle bir

hasta yok. Ama oldumu oluyor işte. Yediğimiz yiyeceklere bile dikkat etmeliyiz. Fast Food tar-zı yiyeceklerden uzak durmalı-yız. Çünkü bunların hiçbir yararı yok ve hastalıkların en büyük nedenlerinden biri. Ben tüm ai-lelere buradan sesleniyorum. Abur cuburlardan uzak tutun çocuklarınızı. Onlarla ilgilenin. Bir gün geç kaldığınızda ger-çekten çok üzülürsünüz. Hayat-taki en önemli şeydir sağlık. Bir gün sağlığınızı kaybederseniz o zaman dediklerimi daha da iyi anlarsınız.” diyen Meryem Mıdık hayatı boyunca kızı için elinden geleni yapacağını ve ömrünü bu yolda harcamaktan hiç çekin-meyeceğini söyledi.

YılınAnn

esi

Page 8: bahcelievler dergisi mayı

Bahçelievler Dergisi Mayıs 20126

HaberBahçelievler Dergisi

Lâlenin bir de efsanesi var-dır. Ferhat, âşık olduğu Şirin’in öldüğü haberini alır.

Kendisini öldürür. Akan kan top-rağa düşünce, bir çiçek hâlini alır. Kırmızı yapraklar Ferhat’ın ateşini, dibindeki siyah kısım ise yanarak kömür hâline geldiğini ifade eder...

Çiçek seven bir millet idik. Bah-çedekilerle iktifa etmez; evlere, cam önlerine dikerdik. Çocuğu-na bakar gibi bakardı anneleri-miz, ninelerimiz. Hatta kerli ferli adamların hobisiydi çiçek yetiş-

tirmek. Elbiseler çiçek desenliy-di. Sultan Fatih gibi ciddi bir şah-siyeti bile ressam elinde çiçek ile resmetmişti. Kızlara çiçek ismi verilirdi. Beyler, sarıklarına çiçek iliştirirdi. Hanımların mezar taş-ları çiçek motifliydi. Hâsılı çiçek hem etrafı süsler, hem de kalble-ri yumuşatırdı. Osmanlı, bir çiçek medeniyetidir.

Lâle bizim sembolümüzdür Hele iki çiçek vardır ki, eskiler buna ruhaniyet atfetmiştir. Biri gül, diğeri lâledir. Gül, Hazret-i Peygamber’i, lâle ise Cenab-ı

Allah’ı sembolize eder. Rivayete göre gül, Hazret-i Peygamber’in nurundan yaratılmıştır. O’nun gibi kokar. Lâle ise, Allah lafzının yazılışına benzer. Üstelik Os-manlıcada ikisi de aynı harflerle yazılır. Lâle, câmiyi andırır. Orta-sı kubbe, iki tarafındaki yapraklar ise minarelerdir. Ayrıca lâle, bir tek tohumdan yalnızca bir dal ve çiçek verdiği için Allah’ın birliğini temsil eder.

Mazhar-ı ism-i celâl olmasa idi lâle, Bulamazdı bu kadar rütbe-i vâlâ lâle.

Nasıl zambak Fransa’nın, deve dikeni İngiltere’nin, sedir ağacı Lübnan’ın sembolü ise, lâle de Osmanlı’nın sembolüdür. Şark dünyası bir semboller dün-yasıdır. Kullanılan her sözün, her bakışın, her hareketin arkasında başka mânâ vardır. Şarkın his-leri inkişaf etmiştir. Şark kalbi ile düşünür. Meramını açıkça değil, dolaylı anlatmayı sever. Bunun için insanî münasebetler daha ileridir. Aşk ve edebiyat hayatı canlıdır. Tezyinat daha ihtişamlı-dır. Sanat ile insan iç içedir. Bir vezir, aynı zamanda şairdir. Bir asker, aynı zamanda nakkaştır.

Gül, Hazret-i Peygamber’i, lâle ise Cenab-ı Allah’ı sembolize eder. Rivayete göre gül, Hazret-i Peygamber’in nurundan yaratılmış-tır. O’nun gibi kokar. Lâle ise, Allah lafzının yazılışına benzer. Üstelik Osmanlıcada ikisi de aynı harflerle yazılır.

Page 9: bahcelievler dergisi mayı

7Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiHaber

Okuma yazma bilmeyen kadın-lar, şiirle, meselle konuşur. Ta-birlere, atasözlerine, mecaz ve teşbihe, hiçbir yerde bu kadar yer verilmemiştir. Vakti geldi lâlezarın Lâlenin anavatanı Anadolu‘dur. Kırlık yerlerde gelincik çiçeği-ne lâle derler. Lâleler adlı Azeri türküsünde de anlatılan gelincik çiçeğidir. Selçuklulardan beri lâle çok sevildi. Çinilerde, kumaşlar-da, halı ve kilimlerde, mücevher-lerde, câmi, saray, çeşme be-

zemelerinde kullanıldı. Padişah kaftanlarını, pabuçlarını lale de-senleri süsledi. Tarihimizde Yah-ya Kemal‘in tabiriyle “Lâle Devri” diye anılan bir devir bile vardır. Bir lâle soğanı 1000 altın Lâleye düşkünlük, daha Kanu-ni Sultan Süleyman zamanında başladı. Bu küçük, yaprakları gayrı muntazam çiçekten, seç-me ve melezleme yoluyla çiçeği badem, yaprakları hançer, uç-ları tığ şeklinde zarif bir çiçek yetiştirildi. Yüzlerce çeşidi üretildi. Bunlara Şuâ-ı Yakut (Yakut Işığı), Nûr-i Sefîd (Be-yaz Nur), Rûy-i Mahbûb (Sevgilinin Yüzü-ala), Subh-i Bahar (Bahar Sa-bahı-beyaz), Gonca-perver, Nâvek-i Gülşen (Gülbahçesinin oku) gibi tantanalı isimler verildi. Lâle müsabakaları tertiplendi. Şeyhülislâm Ebus-suud Efendi‘nin yetiştirdiği Nûr-i Adn (Adn cennetinin nuru) adlı

lâle bir defasında mükâfat ka-zandı. Lâlezarlar (lâle bahçeleri) popüler oldu. Lâleyi tasvir eden şiirler, lâlenâmelerde toplan-dı. Lâle ile uğraşmak üzere bir Encümen-i Dâniş (akademi) bile ku-ruldu. İran’dan gelme Duhterî (Kızlık) adlı lâle soğanının tanesi 1000 altına satıldı. Lâle fiyatları gide-rek arttı. Öyle ki Sultan III. Ahmed narh koymak zo-runda kaldı. 1725 tarihli narh defterine göre 306 çeşidinden en pahalısı, 200 kuruş ile Nîze-i Rummânî (nar mızrağı) adlı lâledir.

Lâlenin Avrupa seyahati İlk lâle soğanı-nı, 1562‘de Al-man diplomat Bus-becq İstanbul’dan Viyana’ya götürdü. Avrupalılar bu çi-çeğe hüsnü kabul gösterdiler. Adına da tulip dediler ki tül-bentten gelir. Lâlenin seyahati Hollanda’ya uzandı. Çok renkli lâleler tutuldu. Amsterdam’da bir ev alabilecek para- ya satıl-dı. İnsanların ce-miyetteki yeri, bah-çesindeki lâlelere göre tayin edilir oldu. Lâle borsa-sı çöktüğünde, bir gecede

zenginler fakir düştü. 1634-1637 yılları arasında tam bir tulipma-nia (lale çılgınlığı) yaşandı. Ale-xandre Dumas’nın Siyah Lâle romanı bu devri anlatır.

Şimdi bile Hol-landa lâleden,

Türkiye’nin dış ticaret geliri kadar gelir elde ediyor. Kraliçe II. Eli-zabeth tarafından II. Cihan Harbi’ndeki yardımlarına bir şükran nişânesi olarak gönderi-len lâle, şimdi Ka-

nada şehirlerinde sokakları, bahçeleri

süslemekte; festivaller tertiplenmektedir. Av-rupa, hatta Amerika ve Japonya sahip çıkarken, anava-tanı lâleyi unuttu. Hollanda’dan lâle ithaline kalkıştı.

Bunlar kısırlaştırıl-mış soğanlar oldu-ğu için, lâle sevdası

pahalıya gelmeye başladı. Büsbütün

vazgeçildi. Lâle kız ismi olarak kaldı. Son zamanlarda İstanbul belediyesinin lâleyi yeniden sa-hiplendiğini görmek memnuniyet vericidir.

Page 10: bahcelievler dergisi mayı

Haber

8 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

Ahmet Burak ÖZYURT

İstanbul'un Fethi, 29 Mayıs 1453'te, şehri günlerdir ku-şatan Osmanlı ordusunun, o

zamanki adıyla Konstantinopolis (Constantinople) şehrini Sultan II. Mehmed Han'ın komutanlığın-da fethetmesidir.

Bu fetihten sonra Osmanlı Dev-leti İmparatorluk olmuş, henüz 21 yaşında olan Sultan II. Meh-med, fatih unvanını da alarak Fa-tih Sultan Mehmed olarak anıl-maya başlanmıştır. Tarihteki en önemli devletlerden olan Doğu Roma İmparatorluğu böylelikle sona ermiştir.

İstanbul Fetih edildikten son-ra Orta Çağ kapanmış ve 1789 Fransız ihtilali'ne kadar sürecek olan Yeni Çağ başlamıştır. Karadeniz ve Akdeniz’i birbirine bağlayan deniz yolu üzerinde kurulu olan İstanbul, günümüzde olduğu gibi o zamanlar da olduk-ça önemli bir şehirdi. 1453 yılına kadar farklı zamanlarda, Avarlar, Araplar, Avrupalılar ve Osmanlılar tarafından defalarca kuşatılmış, fakat gerek Bizans’ın sahip oldu-ğu Rum ateşi (grejuva), gerekse şehrin o zamanlar için aşılamaz olarak görülen surları, bu fetih ha-reketlerini başarısız kılmıştı.

29 kuşatma sırayla şunlar:-M.Ö 340 Makedonya Kralı Phil-lippe-M.Ö 194 Roma İmparatoru Sep-tim Severus (Başarılı olmuştur.Şehir artık Romalılara bağlan-mıştır.)-M.S 616 İran Hükümdarı Key-hüsrev-M.S 626 İranlılar ve Avar Türk-leri ortak-M.S 665 Emevi Halifesi Muaviye-M.S 667 Emevi Halifesi Muaviye (Ebu Eyyub el-Ensarî hazretle-rinin katıldığı sefer)-M.S 672 Emevi Halifesi Muaviye-M.S 712 Emevi Halifesi I.Velid

“Kostantiniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdar ne güzel hükümdar ve onun askerleri ne güzel askerdir.” ’hadis-i şerif’

Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden.... Senin de destanını okuyalım ezberden... Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın... Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!..

Page 11: bahcelievler dergisi mayı

Haber

9Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

-M.S 722 Emevi Halifesi I.Velid (Yalnızca Galata Limanı alınmış, Arap Camii inşa edilmiştir.)-M.S 782 Abbasiler (Kent haraca bağlanmıştır.)-M.S 854 Abbasi Halifesi Müte-vekkil-M.S 864 Ruslar-M.S 869 Abbasi Halifesi Müte-vekkil-M.S 936 Ruslar-M.S 959 Macarlar-M.S 970 Abbasiler (Kent haraca bağlanmıştır.)-M.S 1203 Latinler (Latinler İstanbul’u 1261’e kadar ellerinde tuttular.)-M.S 1302 Venedikliler-M.S 1348 Cenovalılar-M.S 1391-1396 Osmanlı Padi-şahı I.Bayazid (Şehir İstanbul’da bir Türk Mahallesi kurulması is-teğine karşı çıkılması üzerine ablukaya alınmıştır.)-M.S 1412 Osmanlı Şehzadesi Musa Çelebi-M.S 1422 Osmanlı Padişahı II.Murat-M.S 1437 Cenovalılar-M.S 1453 Osmanlı Padişahı II.Mehmed (Başarılı olmuştur.Sonrasında şehir Türklerin haki-miyeti haline girmiştir.)

Bunun yanında Atilla’nın, Viking-lerin, Bulgarın ve Gotların da ku-şatma yaptığı bazı kaynaklarda geçer ama tarihleri bilinmemek-tedir.

Yanında herhangi bir açıklama yapılmayan kuşatmalar başarı-sız kuşatmalardır.

İstanbul’un fethi, tarih yolu

üstüne kabus gibi çökmüş bir cesedin (Bizans engelinin) kaldırılması, Bi-

zans çöküntüleriyle tıkanmış medeniyet

yollarının, yalnız Müslümanlar’a ve

Türkler’e değil, bütün insanlığa ye-niden açılmasıdır. İstanbul’un fethi büyük bir tarihî

devrimdir.

Fetih’ten son-ra, başkent, Edirne’den

İstanbul’a taşını-yordu. Daha önce

Trakya bölgesi fethedildiği için, İs-tanbul ortada kal-mış, fetihle birlikte Trakya ile Anadolu arasındaki köprü de kurulmuş olu-

yordu.

Sultan II. Mehmed, İstanbul’un fethine karar verdiğinde o za-manki başkent Edirne’de, İstanbul’un aşılamaz olarak bili-nen surlarını yerle bir edebilmek için o güne kadar görülmemiş büyüklükteki, şahi olarak bilinen topları döktürmüştü. II: Mehmed ayrıca, hazırlanmakta olan bu topların yanısıra, Bizans’a de-nizden gelebilecek yardımları engellemek için Yıldırım Bayezid tarafından inşa edilmiş olan Ana-dolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı (Boğazkesen Hisarı) yaptırdı.

Yapılan hazırlıkların kendisine yönelik olduğunu anlayan Bizans İmparatoru Konstantin, Sultan II. Mehmed’i hediyelerle vazgeçir-meye çalışırken, bir yandan da

Avrupa devletlerine elçiler yolla-yarak onları durumdan haberdar ediyor ve yardım istiyordu. Ancak 1054 yılında Hıristiyanlığın Kato-lik Kilisesi ve Ortodoks Kilisesi olarak ikiye ayrılması sebebiyle, Papa V. Nikola Bizans’ı destek-lemeyi pek düşünmüyordu. Bazı İtalyan şehir devletleri askeri birliklerini Bizans’a yardımcı ol-mak amacıyla İstanbul’a yollasa da, Avrupa’nın büyük devletleri Bizans’ı desteklememe kararı almışlardı. Yardımlarla birlikte Bizans ordusu, 2.000’i para-lı olmak üzere 9.000 askerden oluşuyordu. Şehri savunan du-varlar, 22,5 km.yi bulan uzunluk-larıyla dönemin en güçlü surları olarak biliniyordu.

Page 12: bahcelievler dergisi mayı

Haber

10 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

Sultan II. Mehmed, 20.000 yeni-çerinin de dahil olduğu 100.000 kişilik bir kuvveti yönetiyordu. Rumeli Hisarı’nı inşa ettirmenin yanısıra bir de donanma kurdur-muştu. Ordusunu İstanbul civa-rında toplamış; bu arada, yardım göndermelerini önlemek ama-cıyla bazı Balkan devletlerine ordular göndererek, gelebilecek yardımları önleme, yardım yol-lamayı düşünenlere ise gözdağı verme yoluna gitmiştir. Durumun giderek ümitsizleştiğini gören Bi-zans İmparatoru, surların önüne geniş hendekler açtırmış, Haliç’in güvenliğini sağlamak amacıyla da girişine zincir çektirmişti.

Ordusu ile İstanbul’un önünde bulunan Sultan II. Mehmed, Bi-zans İmparatoru’na elçi gönde-rerek teslim olması çağrısında bulunmuş, ancak reddedilmişti. Bunun üzerine tarihteki en son İstanbul kuşatması başladı.

Kuşatma, Türk topçusunun, sur-ları top ateşine tutmasıyla başladı. Bizans or-dusu ise, surlarda açılan gedikleri kapatmaya ça-lışıyordu. Os-manlı, donan-

ması ile de Haliç’i zorluyor fakat zinciri aşamadıkları için gemiler Haliç’e giremiyordu. Günlerdir süren kuşatmanın henüz başarı getirememiş olması ve Ceneviz donanmasından gelen yardımın Boğaz’ı geçerek Haliç’e girmesi Sultan II. Mehmed’i sinirlendir-miş ve atını boğazın sularına sürerek donanmasına emirler yağdırmış, komutanlarına da, saldırı için orduyu hazırlamaları-nı emretmişti.

Sultan II. Mehmed, Theodosius Surları’na ve şehrin su ile çevri-li olmayan tek bölgesini batıdan gelebilecek saldırılardan koru-

yan hendeklere saldırmayı tasarladı. Ordu 2 Nisan

1453’te şehrin do-ğusuna yerleşti.

Toplar haftalarca surları dövdü fa-kat yeterli gedik

Fatih İstanbul’a girerken, halk ön-

deki “Akşemsettin”i padişah zannedi-yor, Akşemsettin

“hükümdar arkada” işaretini yapınca,

Fatih’teki edep, ter-biye ve inceliğe ba-kın ki, şöyle karşı-

lık veriyordu: “Evet, hükümdar benim, lakin o da benim

Hocam’dır!”

Page 13: bahcelievler dergisi mayı

Haber

11Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

açamadı. Topların yeniden dol-durulmaları zaman aldığı için, her atıştan sonra Bizanslılar hasarın çoğunu tamir edebiliyorlardı.

Daha sonra, yeraltı tünelleri ya-pıp surların altını kazarak yar-ma yolunu denediler. Kazıcıların çoğu, Sırp Despot’u tarafından Nvo Brdo’dan gönderilen Sırp-lardı ve Zağnos Paşa’nın emri altındaydılar. Lakin Bizanslılar, Johannes Grant adında, Alman olduğu söylense de muhtemelen İskoç olan bir mühendisi görev-lendirdiler. Johannes karşı tünel-ler kazdırdı ve Bizans birlikleri tünellere girip Osmanlı işçileri öl-dürdüler. Diğer tüneller de suyla dolduruldu. Son olarak Bizans-lılar önemli bir mühendisi esir alıp işkence yaparak, sonradan yıkılan tünellerin hepsinin yerini öğrendiler.

Sultan II. Mehmed, şehrin öde-meyeceğini bildiği çok büyük vergi karşılığında ablukayı kal-dırmayı önerdi. Bu da geri çev-rilince, Bizanslı askerlerin kendi birlikleri tükenmeden önce bitkin düşeceğini bilerek saf güçle du-varları alt etmeyi tasarladı.

Fatih, düşman-ların hayallerinin

bile ulaşamayacağı şeyleri “gerçek” ha-line getirmişti. Do-nanmayı bir gecede

Dolmabahçe’den Haliç’e indirmeyi başardı. Gemileri gemiden yürüttü.Hocası Akşemset-tin Hazretlerinin izni ve duası ile

kuşatmayı başlattı. 53 gün durmadan surlar doğuldu.

Geçit vermez surlar delik-deşik oluyor-du. Bütün tedbirle-re rağmen İstanbul düşmüyordu. Son gece Fatih hocası-nın yanına geliyor: “Hocam, ne olur,

artık himmet buyu-run da İstanbul’u fethedelim.” diye

ağlıyordu.

29 Mayıs sabahı saldırı başladı. Hücumun ilk dalgasını, müm-kün olabildiği kadar çok Bizans askerini öldürmeye niyetli ace-mi askerler olan azaplar oluş-turuyordu. Ayrıca Haliç’ten de baskı uygulayabilmek için gece yağlı kütükler üzerinde karadan Haliç’e taşınan gemiler, o sabah Bizans askerlerine kötü bir sürp-riz olmuştu. Anadolululardan olu-şan ikinci dalga, şehrin kuzeydo-ğusundaki, topla kısmen hasar

almış Blachernae Surları’nın (okunuşu: blakernai ) bir bölümü-ne odaklanmıştı. Uzun süren bu çarpışmalar sonucunda Ulubatlı Hasan adındaki bir yeniçeri, aldı-ğı kırk ok darbesine1 rağmen ha-yatta kalarak Osmanlı sancağını dikmiş, bununla ateşlenen Os-manlı ordusu 29 Mayıs 1453’te İstanbul’un surlarını aşmıştı.

Page 14: bahcelievler dergisi mayı

Haber

12 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

Mükemmel bir eğitimle, Matema-tik, Geometri, Tef-sir, Hadis, Fıkıh, Kelam, ve Tarih

bilimleri tahsil etti. Tebasına kendi dili ile hitap etmek için

Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve Sırpça öğrendi. Kudretli bir asker

olduğu kadar geniş görüşlü bir fikir

adamı olarak yetiş-ti. Edebiyatla da il-gilenen Fatih, şiirde devrinin üstatları

arasında yer aldı ve “Avni” mahlasıyla

edebi değeri yüksek şiirler yazdı. Saray-da yazılan ilk divan

Fatih’e aittir.

Ancak savaş henüz bitmemişti. Hayatta kalan Bizans askerle-ri, Osmanlı askerleriyle sokak aralarında çarpışıyorlardı. Kısa süren bu çatışmalardan sonra Bizans ordusu yenilmiş ve Sul-tan II. Mehmed önderliğindeki Osmanlı ordusu İstanbul’a tama-men hâkim olmuştu.

O zamana kadar sadece bir dev-let olan Osmanlı, artık bir İmpa-ratorluk haline gelmişti.

Anadolu ve Balkanlar arasındaki geçişlerde bir engel olan Bizans yıkılmış, arada engel kalmamış-tı.

Birçok kere Osmanlı şehzadele-rini ve Avrupa ülkelerini kışkırtan Bizans artık bunu yapamayacak-tı.

Müslüman dünyasında Osmanlı Devleti daha saygın bir hale gel-mişti.

Avrupa ve Balkan devletlerinin Osmanlı’yı Balkanlar’dan atma çabaları sonuçsuz kalmıştı.

İstanbul’dan İtalya’ya kaçan sanatkârlar ve bilim adamları, rönesans ve reform hareketlerini hızlandırmışlardı.

Dünyanın en büyük imparator-luklarından olan Doğu Roma İmparatorluğu tamamen yok ol-muştu.

Orta Çağ kapanıp Yeni Çağ baş-lamıştı.

Ticaret yollarının birer birer Türk-lerin eline geçmesi Avrupalıları yeni ticaret yolları bulmaya zorla-dı ve coğrafi keşifler ortaya çıktı.

Bu fetih bir nevî Avrupa’nın (İngiltere’nin) Amerika kıtasını keşfinin yolunu açmıştır. Zirâ bu keşifle ticaret yolları kapanan Avrupalılar başka yollar bulmak zorundaydılar. Bu keşif buna bir vesile olmuştur.

Müslümanların peygamberi Hz. Muhammed’in hadis-i şerifindeki o kumandan, Fatih Sultan Meh-med olmuş ve peygamberinin övgüsünü almıştı.

Page 15: bahcelievler dergisi mayı

13Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiHaber

Fetih Marşı

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!..

Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden.... Senin de destanını okuyalım ezberden... Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın... Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!..

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini... Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini? Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın; Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!..

Bu kitaplar Fatih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır. Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinan'dır. Haydi artık uyuyan destanını uyandır!..

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın!..

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan! Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın; Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!..

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın! Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın? Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!..

Arif Nihat Asya

Page 16: bahcelievler dergisi mayı

Haber

14 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

Bahçelievler Belediyesi, 11 mahallenin tüm cadde ve sokaklarında, mimari engelleri kaldırıyor.

Önceki ay başlattıkları yoğun çalışmayı ilçenin tüm mahallelerinde, giriş ve çıkış noktalarında sür-dürdüklerini belirten Bah-çelievler Belediye Baş-kanı Osman Develioğlu “Bahçelievler’de görme

engelli yayaların güvenli geçişlerini sağlamak için, hissedilebilir kılavuz izleri, bedensel engelliler için de engelli rampaları kaldırım başlangıç noktalarına ve yaya geçitlerine uygula-dıklarını belirtti.” Başkan Develioğlu, mimari en-gellerin ortadan kaldırıl-masıyla, çağdaş yaşamın daha da güçlendiğini söz-lerine ekledi.

Mimari Engeller Kaldırılıyor

Metin Şentürk kendisini terk eden ve tiroit kanseri tedavisi gören eşi Fulya Şentürk'ü hasta-nede görmek istedi ama..

Ancak eşini görmesine izin veril-meyince, hastaneyi birbirine kat-tı. Koridorlarda bağırıp çağıran Şentürk, tüm çabasına rağmen amacına ulaşamadı.

İddiaya göre Metin Şentürk'ü görmek istemediğini ve onunla yeniden bir araya gelmeyi asla düşünmediğini söyleyen Fulya Şentürk, eşinin barışmak için yanına gönderdiği aracıları da geri çeviriyor, ailesi ise boşanma davasının basında yer almaması için çabalıyor.

Şentürk, eşini göremedihastaneyi birbirine kattı

Page 17: bahcelievler dergisi mayı

CHP Bahçelievler Parti Okulu Gurubu’nun desteklediği En-gelsiz Hayat projesi kapsa-mında, İstanbul Bizde Varız Engelliler Derneği ile birlikte Bahçelievler Yayla’da bulunan Piramit Restoran’da düzenlenen moral yemeğine katılım olduk-ça fazlaydı. Geceye Bahçeliev-ler Belediye Başkan Yardımcısı Yakup Dalkılıç, Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Kahraman Eroğlu, CHP Bahçelievler İlçe Başkanı Rıza Akpolat, CHP’li yöneticiler ve Siyavuşpaşa Ma-halle Muhtarı Selami Aykut katıl-dı. Birer konuşma yapan katılım-cılar engelli vatandaşlarımızın önündeki engellerin kaldırılması için gerekli tüm çalışmaların ya-pılacağı sözünü verdiler.

15Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Page 18: bahcelievler dergisi mayı

HaberBahçelievler Dergisi

16 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Ş işli Belediyesi Sıcak Eller Kadın çalışma gru-bu, ‘Toplumun kalkınması, kadının maddi ve manevi kalkınması ile gerçekleşecektir’

anlayışıyla, Şişli Belediye Başkanı Sayın Mustafa Sarıgül’ün büyük desteği ile başkan danışmanı Sa-yın Beyhan Aydın’ın Başkanlığında hayata geçiril-miş, gönüllü çalışan bir sivil toplum kuruluşu.Sıcak Eller 2011 yılının ilk aylarında oluşturulmuş genç bir proje olmasına rağmen çığ gibi büyüyerek; dostluğun, dayanışmanın, emeğin, fedakârlığın, en güzel örneklerini, büyük bir özveri ile çalışan, 15000 gönüllü hanımıyla vermeye başlamıştır.

Kimsem yok demebiz varız...

İlk oluşumda büyük bir hevesle 8 kadınla bu yola koyulan gönüllüler, 1 yıl gibi kısa bir süre zarfında çığ gibi büyüyerek bu gün 4000 gönüllüye ulaştı. Şişli’de faaliyet gösteren sıcak eller, sadece Şişli ile sınırlı değil. Sıcak Eller gönüllüleri ellerindeki

imkanlar doğrultusunda diğer ilçelere de çeşitli yardımlarda bulunuyor.

Page 19: bahcelievler dergisi mayı

Haber

17Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

Sıcak Eller Kadın çalışmaları-nın yanı sıra, korunmaya muh-taç çocuklarımız, yaşlılarımız, engelli vatandaşlarımız, sos-yal, psikolojik ve ekonomik so-runlardan dolayı zor şartlarda yaşam savaşı veren insanları-mız için ülke sınırları içinde her ilde, her ilçede, köyde, bucakta çalışmalarına devam etmekte-dir. Bu özverili çalışmalar her gün ihtiyaç sahibi onlarca aile-yi yaşama yeniden bağlamak-tadır.

Kadınların emeğini değerlen-dirme yolları bulmak, anne ve çocuğun maddi ve manevi yön-den kalkındırılmasını sağlamak, dolayı-sıyla topluma yararlı çocuklar yetiştirmek, kadınlar arasında dostluk, kültür, sanat ve sosyal alanlarda işbirliği gerçekleştir-mek, kırsal alanlarda yaşayan kadınların sorunlarına çözüm bulmak, yetişkin ka-dınların eğitimine ve rehabi l i tasyon ’una katkı sağlamak, gö-nüllü kuruluşlar ara-sında koordinasyonu sağlamak, tanıtım konferansları düzen-

lemek başlıca hedef ve görev-lerimiz arasındadır.Bahçelievler dergisi olarak sı-cak ellere yapmış olduğumuz ziyarette, sıcak eller hareke-ti başkanı Beyhan Aydın, ilk oluşumda büyük bir hevesle 8 kadınla bu yola koyuldukları-nı,1 yıl gibi kısa bir süre zar-fında çığ gibi büyüyerek 4000 gönüllü kadınla bugün yola de-vam ettiklerini söyledi. Şişli de faaliyet gösteren sıcak ellerin sadece şişli ile sınırlı kalmadı-ğını dile getirerek, ellerindeki imkanlar doğrultusunda diğer

ilçeler’ ede çeşitli yardımlarda da bulunduklarını söyledi. Şiş-li Belediyesine ve Osmanbey esnafına yardımlarından do-layı teşekkürlerini sunan Bey-han Aydın, bu yolda beraber çalışmak isteyen bütün gönül-lü kadınlara sıcak eller hare-ketine katılmaları çağrısında bulundu. Bahçelievler dergisi çalışanlarından Sema Sayın bu çağrınıza ilk cevap benden, böyle bir harekette bulunmak-tan onur duyacağım diyerek Beyhan Aydın’ın taktığı rozetle sıcak ellere katılım sağladı.

Page 20: bahcelievler dergisi mayı

18 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

HaberBahçelievler Dergisi

2009 yılı Yerel Seçimlerin-de Ak Par-

ti Bakırköy Belediye Başkanı Aday Adayı olan Caner Başge-zer yeni dönem projeleri ve ça-lışmaları hakkında Bahçelievler Dergisi’ne açıklamalarda bulun-du. Uzun yıllardır siyasetle uğra-şan Başgezer siyasetin içinden gelen bir kişi olduğunu belirte-rek” Biz ailecek siyasetin için-de olan kişileriz. Dedem Ada-let Partisi’nde annem ise Doğru Yol Partisi’nde yer almıştır. Bi-zim siyasetten kopmamız hiç-bir zaman söz konusu değil-dir. Yaklaşık olarak 9 yıldır Ak Parti’de siyasetle uğraşmakta-yım. Bakırköy’ü çok iyi bilen biri olarak 2009’de aday adayı ol-duk. Sağ olsunlar halkın oldukça

fazla teveccühünü gördük.”diyen Başgezer AKP iktidarının bir an önce Bakırköy’de de kendisi-ni göstermesi gerektiğini vurgu-ladı. “Aday olduğum zaman ka-zanacağıma inancım tam.” diyen Başgezer “Burada seçimin alına-bileceğini herkese göstereceğiz. Sonradan da vatandaşlarımızın karşısına çıkacağız elbette. Biz Bakırköy için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız.”dedi.

Bakırköy AKP iktidarı ile kaza-nacaktırGelecek seçim döneminde tek-rardan aday olacağını da dile getiren Başgezer “ Biz her za-man hizmet tarafında olduk. Fa-kat görüyoruz ki Bakırköy’de so-run çok. Bakırköy her geçen gün değer kaybediyor. 10 sene önce

metrekare fiyatı Bahçelievler’de 3 Bakırköy’de 6 bin lira iken gü-nümüzde Bakırköy’de 3 bin lira-ya kadar gerilemiştir. Bakırköy birçok imkana sahip ama Bakır-köylüler ne yazık ki bundan ye-terince faydalanamamaktadır. 600 lira kira veren bir vatandaş 400 lira otopark ücreti vermek-tedir. Halbuki belediye AVM’lerin otoparklarını gece ondan sabah ona kadar ücretsiz olarak hizme-te sunsa bu Bakırköylü vatan-daşın cebine ekstradan 400 lira olarak geri döner.”dedi.

Bakırköy’ün sorunlarına rağmen çözümlerinin de olduğunu belir-ten Başgezer” İlçemizde emekli insan sayısı çoktur. Fakat ne ya-zık ki sosyal tesis anlamında il-çemizde eksikler çoktur.

BAKIRKÖY’DE HİZMETAK PARTİ’DEN GEÇER

Page 21: bahcelievler dergisi mayı

Haber

19Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

Ayrıca deprem konusunda Kent-sel Dönüşüm adlı bir projemiz var. Vatandaşlarımızı hiçbir şe-kilde mağdur bırakmadan el-lerindeki eski binaları alarak yeni ve depreme dayanıklı ko-nutlar temin etmeyi planlıyo-ruz. Bizim için birinci amaç can güvenliğidir. Bizim yaptırdığı-mız araştırma sonucu gördük ki Bakırköy’de yüzde altmış ora-nında dayanıksız konut var. Ba-kırköy 25 bin yeni konuta ihtiyaç duyuyor. Biz bunları yapabilecek güçteyiz. İktidarımız bu konuda gereken hassasiyeti zaten gös-termektedir. Bahçelievler ilçe-sinde bu konuya gereken önem verilmekte. Yeni ve dayanıklı bir-çok bina hizmete sunulmuştur. Umuyoruz ki AK Parti iktidarı ile Bakırköy’ümüz de hak ettiği de-ğeri görecektir.”dedi. Bakırköy Yalnızca Hizmetin KalesidirBakırköy’ün solun kalesi ola-rak görüldüğünü ve bunun ta-mamiyle yanlış bir düşünce ol-duğunu dile getiren Başgezer” Bakırköy’de ANAP dönemin-de yüzde altmış altı oranlarında oy alınmıştı. Burası hiç kimse-nin kalesi değildir. Burası sade-ce hizmetin kalesidir. Görüyo-ruz ki Bakırköy her geçen gün

mutsuz insanların yaşadığı yer konumuna dönmektedir. Bir an önce AKP iktidarının hizmetle-ri Bakırköy’e ulaşmalıdır. Bizler kapı kapı dolaşarak hizmetleri-mizi, düşüncelerimizi halkımı-za aktaracağız. Ben Bakırköy’ün doğruları göreceğine inanıyo-rum. Bakırköy hak ettiği değere kavuşturulmalı. Ben bunun ba-şarılacağını düşünüyorum.”dedi.

Siyasi yaşantısının yanı sıra bir-çok sosyal sorumluluk projesin-de de yer alan Başgezer Silah-sız Atmosfer Platformu’nun da kurucuları arasında yer alıyor. Emniyetten öğrendikleri veriler sonucu silahlanmanın her geçen gün daha da önüne geçilmez bir hal aldığını belirten Caner Baş-gezer “Rakamları öğrendiğimiz-de gördük ki Türkiye’de 12 mil-yon ruhsatlı silah var. Bir bu kadar da hatta iki katı da ruhsat-sız silah var. Biz de düşündük ki bu konuda bazı adımlar atmalı-yız ve ruhsatlı silahımızı emni-yete bağışlayarak ilk adımı at-mış olduk. Bu örnek davranışla her kesimi harekete geçirmek is-tedik. Basının gösterdiği ilgi so-nucu bu çalışma bir platform haline geldi. Dünya liderliğine oynayan bir ülkede ‘Dumansız Hava Sahası’nı başardıysak Si-

lahsız Atmosfer Platformu’nu da gerçekleştirebiliriz.”dedi.

Her Türk vatandaşının eğitime gereken katkıyı vermesi gerek-tiğini söyleyen Başgezer” Eğitim ülkemiz için temel taşlardan bi-ridir. Her çocuk bir melektir. Do-layısıyla biz de eğitime gereken desteği vermek için elimizden geleni yapıyoruz.”dedi.

Bir Samsunlu olarak 19 Mayıs’ı Gönülden Kutluyorum19 Mayıs Atatürk’ü Anma Genç-lik ve Spor Bayramı’nı bir Sam-sunlu olarak yürekten benim-sediğini ve kutladığını belirten Başgezer” Ben Samsunlu biri olarak vatanın bölünmezliğini, birliğini birinci sırada görürüm. Kurtuluş ateşi Samsun’da baş-lamıştır. Dolayısıyla bu konuya verdiğimiz önem bir Samsunlu olarak iki kat artmaktadır. Daha fazla duygulanır daha fazla idrak ederiz. Kurtuluş Savaşı’yla baş-layan mücadele muasır medeni-yetler seviyesine ulaşılması ile sürecektir. Ülkemizin bugün ki konumuna baktığımızda gerek Ortadoğu’da gerekse Avrupa’da Türkiye hak ettiği konumda yer almaktadır. Dolayısıyla biz bu konuda ayrıca mutlu oluyoruz.” şeklinde konuştu.

Page 22: bahcelievler dergisi mayı

20 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi Konuk Yazar

Ailemden bile sakladığım bir sırrımı, açıklamaya karar verdim. Son altı

yıldır, uzaylı dostlarımla birlik-te, yıldızlar arası seyahatler yapıyorum.

Şimdiye kadar tam on bir tane yıldızı ziyaret ettim. Dünyada yokluğum anlaşılmasın diye genellikle geceleri gizlice gidip dönüyorum.

Son götürüldüğüm yıldız AND-ROMEDA Galaksisi içinde, Zıpırt yıldızı. Gördüklerim için-de en muhteşemi. Olağanüstü ileri bir teknoloji. Fakat beni asıl şaşırtan, Dünyamızdan Zıpırt’a giderken ara istas-yon olarak uğradığımız kendi Galaksimiz Samanyolu’ndaki KALTAC Yıldızı. Orada yaşam dünyamıza çok benziyor.

Fakat bizi aşmışlar. Teknolo-ji olarak değil. Yaşam biçim-leri sanki bizim geleceğimiz. Zıpırt’lı dostum GORK, beni hem gezdirdi hem anlattı.

Kaltac’lıların ellerinde ev-rimleriyle ilgili hiçbir belge yokmuş. Nesilden nesile an-latıla, anlatıla geçmişleri ma-sallaşmış. Vaktiyle çok uygar fakat çok olaylı, kavgalı bir yaşamları varmış. Yıldızlarını kuş bakışı gözleyen, her haltı-nı takip eden ve acı sonlarını en iyi tahmin edebilen Ozon tabakası, bu insanların hali-ne üzülmekten erimiş, erimiş bir deri kalmış. (Kemiği zaten yokmuş ) Sanki kurdeşen döküyor. Amele çorabı gibi delik deşik olmuş. Kaltak Yıl-dızını koruyamaz hale gelmiş. Komşu yıldızlar, hatta komşu olmayanlar bile istila planları yapmaya başlamışlar.

Kaltac Yıldızının insanları işkence çekiyor..Yöneten-ler çaresizmiş. Zıpırt’lılar, bu kara tabloya daha fazla daya-namamış, çok yüce bir uzay-lı görevi anlayışıyla, birkaç UMF (UZAYDA MUHTEMEL FELAKETLER ) yetkilisini kur-tarıcı olarak Kaltac Yıldızına

göndermiş. UMF’nin önerileri çok büyük ilgi ve beğeni gör-müş.- İnsan olarak yıldızınızın değerini bilemediniz.. Sizle-ri büyük bir felaket bekliyor. hiç birinizin huzuru yok. Ama dikkat edin yıldızınızdaki hay-vanlar son derece mutlu ya-şıyorlar. Kaltac’ı bir felakete sürüklemiyorlar. Doğaya da bir zararları yok… - Çok haklısınız sayın iyilik el-çileri. Biz nasıl göremedik bu gerçeği? - Öyleyse dediklerimizi aynen uygulayın. Biz buraya sizi hu-zura kavuşturacak bir çıkar yol bulmaya geldik.- Emredin sayın uzman dost-lar !...- Derhal hayvanlaşın !.. - Nasıl olacak bu ?- İnsan olarak kahredici bir yaşamı sürdürmek mi güzel, yoksa mutlu şekilde hayvan-ca yaşamak mı? Çabuk karar verin !- Galiba haklısınız.. Ama yol

KALTAC YILDIZI

Page 23: bahcelievler dergisi mayı

21Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiKonuk Yazar

gösterin bize. Nasıl başaraca-ğız hayvanca yaşamayı?..- İnsanı tarif ederken “Düşü-nebilen ve gülen hayvandır” denmez mi? - Evet..- Kademeli olarak, düşünce özgürlüğünü kısıtlayın. Göre-ceksiniz beyin küçüle, küçüle kafatasi içinde bir sivilce ka-dar kalacak. Çünkü kullanıl-mayan organlar giderek kay-bolur..

- Sonra ?..- Sonra, gülmeyi unutturun in-sanlara..- Bir de onun reçetesini verin sayın UMF uzmanları!.. - Yüklenin zamlara.. Maaşları sabit tutun, vergileri arttırın. Aspirin’e bile LÜKS TÜKE-TİM VERGİSİ koyun. Eğiti-mi paralı yapın ki, ulaşılması zor olsun. Yoksa, okumuşlar reçetemize ukalalık edebilir-ler.. Emeklilik yaşını yükseltin. Emekliliği tadamadan giden-lerin sayısı arttıkça, bir süre sonra emeklilik kavramı tama-

men ortadan kalkacaktır. Yeni yollar yapmayın. Ama her gün trafiğe yüzlerce yeni araç çık-ması için, fabrikatörleri teşvik edin.. Sık sık güzergah değiş-tirin. Sabah işine gelenler, iş bitimi evine gidebileceği yolu bulamasın.- Kuyrukları uzatın. Hastane-lerde, eczanelerde, pastane-lerde, postanelerde, banka-larda, vergi dairelerinde, tüm resmi ve özel kurum ve kuru-luşlarda, kitapçıda, ucuzcu-da, belediye ekmeğinde, sıra numarası alabilmek için, ön eleme, aday adayı veya ba-raj sistemi oluşturun. Sık sık kesinti yapın.. Olur olmaz za-manlarda elektriği kesin, suyu kesin, doğalgazı kesin. Kesin telefonu. Kesin kablolu yayı-nı..Onu kesin, bunu kesin.. kesin… kesin… kesin !..… Bu dediklerimizi yapın, bakın nasıl gülmeyi unutacaklardır. Eee gülmeyi unutmuş, bey-ni küçülmüş bir insan temel özelliklerini kaybettiğine göre, artık hayvanlaşmıştır. Sonunu

düşünemeyeceği için işken-ce çekmeyecek, uzun vadeli çıkar hesapları ile çevresin-dekilere, ülkesine, insanlığa, doğaya zarar veremeyecek. Sadece kısa süre için, açlık içgüdüsüyle vahşileşecektir.

- Bütün bu önerilere aynen uyulmuş, UMF’nin verdiği sü-reden daha kısa bir zaman içinde huzura kavuşulmuş, insanca yaşanırken çekilen üzüntü, telaş, stres gibi sıkın-tılardan tamamen arınmış ve medeniyet canavarı yok edil-miş, müreffeh bir ülkenin mutlu ve huzurlu yaratıkları olarak yaşamlarını sürdürür olmuşlardır.

Kaltac’lılar nadiren kızıyorlar. Sadece birbirlerinin yiyecek-lerine el uzattıkları zaman.. En büyük küfürleri ne biliyor musunuz? - Çek elini be, in-san oğlu insan.!.

Arayın beni, bir gece sizi de götüreyim Kaltac yıldızına..

Page 24: bahcelievler dergisi mayı

Bahçelievler Dergisi Mayıs 201222

HaberBahçelievler Dergisi

Osmanlı Hanedan defterine kaydı yapılan son kişi ola-rak bilinen hanedan men-

subu Neslişah Osmanoğlu 91 yaşında hayata veda etti. Ömrü-nün neredeyse yarısını sürgün-de geçiren Neslişah Sultan’ın ölümüyle bir dönem sona erdi.

Geçirdiği rahatsızlık sonucu 91 yaşında vefat eden Neslişah Sultan için tören öncesi camide mevlit okutuldu. Son Sultan'ın tabutu üzerine, Osmanlı gelene-ği olarak Kâbe örtüsü konuldu. Neslişah Sultan'ın naaşı, Aşiyan Mezarlığı'nda annesi ve kız kar-deşlerinin yanına defnedildi.

Neslişah Sultan, aynı zamanda son

Mısır Kralı’nın da geliniydi. 1924’te

İstanbul’dan sürgüne gönderildiğinde,

henüz 3 yaşındaydı ve ülkesine dönme-

si için 40 yıl beklemesi gerekti.

Sürgün yıllarında, maddi ve manevi

sıkıntıların ötesinde, çektiği en büyük

acı vatansızlıktı.

Son Osmanlı Hanedan üyesi 91 yaşında hayata veda etti

Fahrettin Özyrurt

Page 25: bahcelievler dergisi mayı

Haber Bahçelievler Dergisi

Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012 23

Nişantaşı’nda doğdu Aşiyan’da yatacak. Nes-lişah Sultan, 4 Şubat 1921’de annesi Sabiha Sultan’ın Nişantaşı’nda-ki konağında dünyaya geldi. Babası, son halife Abdülmecit’in oğlu Şeh-zade Ömer Faruk Efendi; annesi ise son Osmanlı pa-dişahı Sultan Vahdettin’in kızı Sabiha Sultan’dır.

Osmanlı Hanedan defterine kaydı yapılan son kişi olarak bilinen ve son Osmanlı padişa-hı Sultan Vahdeddin'in torunu olan Neslişah Osmanoğlu'nun cenazesine, hükümeti temsilen cenazeye katılan Başbakan Yar-dımcısı Bülent Arınç, aile üye-lerine taziyede bulundu. Arınç, "Sayın Başbakan'ımız adına, arkadaşlarımla birlikte taziyede bulunmak üzere geldim. Nesli-şah Sultan Hanımefendi'nin ce-nazesinde bulunmayı bir görev biliyoruz. Sayın Başbakan'ımızın selamlarını ve baş sağlığı dilek-lerini yakınlarına ileteceğim, bü-tün milletimizin başı sağ olsun." ifadelerini kullandı. Öte yandan Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı İlber Ortaylı, Neslişah Sultan'ın vefatıyla hanedan üyeliğinin resmî olarak sona erdiğini söy-ledi. Ortaylı, "O statü bitti artık. Mısır'ın son nahidesiydi. Uzun bir ömür sürdü, kendisini çok öz-leyeceğiz. Son dakikaya kadar aydınlattı bizi." diye konuştu. Tö-rene katılan Abdülhamid

Kayıhan Osmanoğlu’da, Sul-tan 2. Abdülhamit'in 4. kuşak torunu olduğunu belirterek şun-ları söyledi: "Sürgünden sonra Türkiye'de doğan ilk şehzade be-nim. 1979 İstanbul Fatih doğum-luyum. Halamızın son yolculuğu için buradayız. Babamız 1974'te af kanunu çıkınca gelmişti. Çok

üzgünüz bir büyüğümüzü daha kaybettik. Sarayda doğan son haneden üye-siydi. Herkesin başı sağ olsun."

Neslişah Sultan'ın cena-ze törenine Mısır'da ya-şayan oğlu Abbas Hilmi, kızı İkbal Saviç, torunu Davut Hilmi, yeğeni Fazi-le Bernar, kuzeni Osman Selahaddin Osmanoğlu ile Harun Osmanoğlu, Orhan Osmanoğlu, Ab-dülhamid Kayıhan Os-manoğlu, Kenize Murad, Emel Hodo, Arzu Enver, AK Parti Genel Başkan

Yardımcısı Abdülkadir Aksu, İs-tanbul Valisi Hüseyin Avni Mut-lu, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu ile Fenerbahçe Kulübü Asbaşkanı işadamı Ali Koç ile Nevzat Yalçıntaş ve çok sayıda vatandaş katıldı. Cenaze törenine, Cumhurbaşkanı Ab-dullah Gül, TBMM Başkanı Ce-mil Çiçek, Dışişleri Bakanı Ah-met Davutoğlu çelenk gönderdi. Neslişah Sultan'ın naaşı, Aşiyan Mezarlığı'nda defnedildi.

Page 26: bahcelievler dergisi mayı

24 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi Röportaj

Ordulu ünlü türkücü Aydın Beyoğlu ile Bahçelievler Dergisi için gerçekleştir-

diğimiz söyleşide birçok konu-dan konuştuk. 39 yaşındaki ünlü türkücü çocukluğundan beri mü-zikle iç içe olduğunu ve bunu bir meslekten çok bir sevgi işi olarak gördüğünü belirterek ”Müziğe başladığımda ilkokula gidiyor-dum. Büyüklerim bayramlarda, kutlamalarda hep bana türküler söyletirlerdi. Yıllar geçtikçe ken-dimi geliştirdim ve 1987 yılında İstanbul’a gelerek müzik piya-sasına atıldım. Ailemde müzik-le uğraşan tek kişi ben olmama rağmen ağabeylerim, büyükle-rim hep müzikle iç içelerdir.”dedi.

Yaşadığı çevrenin, kültür ve

inançlarının yaşayışında ve mü-ziğinde çok önemli bir dönüm noktası olduğunu belirten ünlü türkücü Beyoğlu ”Benim döne-mimde arabesk fantezi müzik oldukça yaygındı. Fakat ben köyde büyümüş biri olarak her anımda Anadolu kültürüyle bü-yüdüm. Zaman zaman arabesk müzik dinlediğim olmasına rağ-men türkülerden hiçbir zaman kopmadım. Türkülerden kopma-yı kendime hiçbir zaman yakış-tıramadım. Dolayısıyla kendimi hep bu yolda ilerletmek için çaba sarf ettim. Büyüklerimden gelen olumlu görüş ve desteklerinde bu yönde olduğunu gördüğüm için türkülere her zaman büyük önem verdim.”diyen Beyoğlu tür-külere verdiği önemi vurguladı.

Türküler Hepimizin Sahip Çıkalım

Ben Anadolu Kültürü’yle büyüdüm. Zaman zaman ara-besk müzik dinlediğim olmasına rağmen tür-külerden hiçbir zaman kopmadım. Türküler-den kopmayı kendime hiçbir zaman yakıştı-ramadım.

Aydın Beyoğlu

Page 27: bahcelievler dergisi mayı

25Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiRöportaj

Yöresel Türkülerimiz Her Za-man ÖnemlidirKaradenizli bir sanatçı olarak yö-resel türkülere son derece önem verdiğini vurgulayan sanatçı “Ordu ilinin anonim türküleri bir-çok yöreden etkilenmiş bir tür-dür. Ben fırsat buldukça yöresel türkülerimize de gereken önemi veriyorum. En son Papatyam dizisinde Ordu Türküleri seslen-dirdim. Ordu Spor için marş yap-tım ve katıldığım her programda coğrafi, kültürel güzelliklerden bahsettim.”diyen Beyoğlu ayrıca türkülerin gelecek nesillere akta-rılmasına da vurgu yaptı. “Halkın sanatçıdan birçok beklentisi var ve bizler bunun için her zaman gerekli hassasiyeti göstermeli-yiz.” diyen sanatçı samimi olun-duğu takdirde başarının gelece-ğini söyledi.

Türkücülüğün yanı sıra radyo-culukla da ilgilendiğini ve ça-lışmalar gerçekleştirdiğini söy-leyen Beyoğlu” 2001 de Radyo Çağ’da başladığım radyoculuk serüvenime 2003 yılından beri Moral Fm’de sürdürüyorum. Türkü Harmanı adlı programım ile her Çarşamba 22.30’da din-leyicilerimleyim.” dedi.“Kültür ve sanat ne kadar korunur, sa-hip çıkılırsa ulusal bakışta ülke-miz, yerel bakışta yedi bölgemi-zin üstün kültürel zenginlikleri birbiriyle harman olur, buda top-lumsal barışa ve huzura yer açar. Günümüzde bu gücün çokta iyi kullanılmadığını, eşit hakların ihlal edildiğini özellikle belirtmek isterim.”diyen Beyoğ-lu” Kültür ve sanat hepimizin. Onlara ne kadar çok sahip çı-karsak o kadar çok gelişir ve

güzelleşir.” diyerek bu konu-nun önemini vurguladı. Yıllardır radyo programlarına bu yüzden önem verdiğini ve değerli gör-düğünü belirten ünlü türkücü kendisine destek veren herke-se çok teşekkür ettiğini belirtti.

Bahçelievler Dergisi Yeni Bir Vizyon KazandırdıBahçelievler Dergisi’nin yeni bir vizyon oluşturduğunu ve başa-rısının her geçen gün daha da artacağına inandığını dile geti-ren sanatçı “Bahçelievler dergi-sini çok anlamlı buldum. Bu gü-zel dergi sayesinde çok değerli insanlarla buluşacağız, her bi-rine sevgiler saygılar sunuyo-rum. Çalışan tüm arkadaşları-mıza başarılar diliyor daha nice sayılara demek istiyorum.”dedi.

Page 28: bahcelievler dergisi mayı

26 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi Köşe

Şu anda 3 yerde bulunan Osmanlı Arşivinin çoğu normal olmayan ortam-

dadır. Osmanlı Arşivinin bir yerde toplanma projesinin Ma-yıs 2012’de bitmesi bekleniyor. Bu arşivde 130 milyon belge ve 497 bin defter tasnif ve tercü-me bekliyor. Turgut Özal’dan bu yana Osmanlı Arşivinden 30 milyon belge tasnif edilerek araştırmaya açıldı. 6 milyon belge ise dijitalleştirildi. Osmanlı Arşivi 700 yıllık bir ta-rihi ve kültürel birikime ışık tut-maktadır. Türkiye’de 180 üni-versite var. Bu üniversitelerde çok azı hariç yıllarca üniversi-teli kızların başörtüleriyle uğ-raşıldı. Oysa üniversitelerimiz Osmanlı Arşivi ile ilgili en az bi-rer uzman bilim adamı yetiştir-miş olsalardı ne büyük hizmet olurdu.

Aynı şey sözde Ermeni me-selesinde de vardır. Ermeni

soykırımı ile ilgili Ermenilerin yazdığı kitap sayısı 260’dır. Makale ise on binlercedir. Türk üniversiteleri Ermenice bilen, Ermeni tarihi ve onlarla ilgi-li bilgilerle uzmanlaşmış birer bilim adamı yetiştirmiş olsaydı bu konuda da yüzlerce bilim adamımız olurdu. Ermenilerin iftiralarına belgelerle cevap ve-rirlerdi. Sözde Ermeni soykırı-mı yalanı dünya siyasi sahne-sinde 40 yıldır vardır. Bugüne kadar ilmi çalışmamız yok de-necek kadar azdır. İNŞALLAH bundan sonra farkı kapatırız. 260 Ermeni eserine karşı bizim eserimiz sadece 20’dir.

Osmanlı Arşivi belgelerinde Osmanlı Devletinin katliam veya imha kararı aldığı yönün-de en ufak bir kayıt ya da ipucu yoktur. Aksine arşiv belgelerine göre işgal yıllarında İngilizle-rin kurdukları mahkemelerde Ermenilerin sevk ve iskân ka-

rarındaki kurallara (sözde) uy-mayan 1673 devlet görevlisi yargılanmış 12 kişi (haksız ola-rak) idam edilmiştir. Osmanlı Arşivindeki belgelere göre yeri, zamanı belirterek Ermeni çe-telerinin öldürdüğü Müslüman-ların sayısı 518 bin 105 kişidir. Rus ve Ermeni saldırılarında 1 milyon 604 bin Müslüman iç bölgelere göç etti. Bu göç es-nasında 701 bin kişi öldü.

Türkiye Karadeniz ve Akdeniz’de sahili olan tek ül-kedir. Osmanlı o tarihte bilinen üç kıtada hâkim idi. Ve büyük devlet vasfını 1918’de İran ise 1828’de kaybetmiştir. Her iki ülke büyük devlet olma yarı-şındadır. Ama strateji uzmanla-rına göre Orta Doğu’nun lideri ne Mısır ne de İran’dır. Türkiye bölgesel güç durumundan kü-resel güç haline dönüşmekte-dir. 195 ülkeden 160’ı ile diplo-matik münasebetlerimiz vardır.

Mustafa Necati ÖZFATURA

Page 29: bahcelievler dergisi mayı

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından ülkemizin bağımsızlığı ve bütünlüğü yolunda atılan en önemli adım olan ve ülkemizin ge-leceği olan gençleri-mize armağan edi-len 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlarım.

İbrahim ÇelebiAnavatan Partisi Genel Başkanı

Halka Hizmet Hakka Hizmettir Turgut Özal

Page 30: bahcelievler dergisi mayı

28 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi Röportaj

Bahçelievler Dergisi olarak bu ay ünlü türkücü Yağız ile röportaj gerçekleştir-

dik. Çocukluğundan beri türküler içinde büyümüş ve ailesinin her bireyi sanat ile uğraşmış olan Sivaslı sanatçı Yağız 4 tane de

Türkülerimizi yaşatacağız

Sivaslı Türk Halk Müziği Sanatçısı Yağız, gelecek nesle ulaşması için:

albüme sahip. Bugünlere gelene kadar birçok zorluk yaşadığını belirten ünlü türkücü “Özellikle müzik piyasası son yıllarda bü-yük zorluklar geçirmekte. İnter-netin yaygınlaşmasından sonra müzik piyasasında korsan al-

büm indirimi daha da art-tı. Bizler sanatçılar olarak türkülerimizi yaşatmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.”dedi.

Sanatçılık Gönül İşidirSanatın bir gönül işi olduğu-nu belirten ve bu günlerde neredeyse her gün bir sanat-çının doğmasından şikayetçi olduğunu da belirten Yağız“ Sanatçı vizyon sahibi olma-

lıdır. Son yıllarda her gün sanatçı doğuyor. Bu iyi bir durum değil-dir.” dedi. Uzun yıllardır yer aldığı müzik piyasasında bir çok yerde konserler veren ünlü türkücü yurt içinde ve yurt dışında da birçok yerde tanınıyor ve konserler veri-yor. Hollanda, Almanya, Belçika gibi birçok ülkede defalarca kon-ser veren sanatçı “Aslında yolun daha yarısındayız. Sanatımızı geliştirmemiz için önümüzde çok fazla yıllar var.”dedi.

Unkapanı Zor Günler GeçiriyorYıllar önce sanatçıların adeta doğuş noktası olan Unkapanı’nın bugünlerde zorluklar içerisinde ayakta kalmaya çalıştığına da vurgu yapan Yağız “Unkapanı

Günümüzde medyanın eskisi kadar kaliteye önem vermemesinden ya-kınan ünlü türkücü “Nedense birçok genç arkadaşımız yetenekli olma-larına rağmen televizyonlar tarafından ya fark edilmiyor ya da har-

canıp heba ediliyor. Ben buna gerçekten yürekten üzülüyorum. Çünkü televizyonlara baktığımızda birçok niteliksiz insan görebiliyoruz.”

Page 31: bahcelievler dergisi mayı

29Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiRöportaj

piyasası gerçekten zor durumda. 2000’lerden sonra paranın ve sermayenin bitmesi Unkapanı’nı zor durumda bıraktı. Bizler sa-natçılar olarak bu konuda elimiz-den geleni yapmaya çalışsak da durum her geçen gün daha da kötüye gitmektedir.”diyerek her-kesi bu konuda daha fazla sağ-duyulu olmaya davet etti.

Bir çok yetenek fark edilemi-yorGünümüzde medyanın eskisi kadar kaliteye önem vermeme-sinden yakınan ünlü türkücü “Nedense birçok genç arkada-şımız yetenekli olmalarına rağ-men televizyonlar tarafından ya fark edilmiyor ya da harcanıp heba ediliyor. Ben buna gerçek-ten yürekten üzülüyorum. Çünkü televizyonlara baktığımızda bir-çok niteliksiz insan görebiliyo-

ruz. Eskiden bu konulara daha çok önem verilmekteydi. Günü-müzde ise ne yazık ki bunu gö-remiyoruz. Müzik Yorumcuları Derneği olarak biz bu konuda gereken önlemi almaya çalışı-yoruz. Korsanın engellenmesi için de haklarımızın korunması için de büyük çaba sarf ediyoruz. Bu konuda da herkesten destek bekliyoruz.”dedi.

Bahçelievler Dergisi’ni Olduk-ça Başarılı buluyorum!“Bahçelievler Dergisi’ni ilk sa-yısından beri takip ediyorum. Gerçekten kaliteli bir ekip ile güzel işler çıkarıyorsunuz. Baş-ta Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Sinan Bozay olmak üzere tüm çalışma ekibini canı gönülden kutluyorum ve başarılarının de-vamını diliyorum.”diyen Yağız hayranlarına da “Tüm dinleyen-lerimizin sağlıklı, mutlu, huzurlu bir şekilde yaşamalarını temenni ederek hepsinin önünde saygıy-la eğiliyorum.”dedi.

Page 32: bahcelievler dergisi mayı

Bahçelievler Dergisi

30 Bahçelievler Dergisi Nisan 2012

Diyarbakır, Anadolu ile İran-Irak-Suriye hatta Orta Asya arasında geçiş mer-

kezi olmuştur. Bu durumunu sü-rekli koruyan İlimiz Doğu Roma İmparatorluğu’nun doğudaki en büyük kentlerinden biri olmuştur. Bizans imparatorluğu dönemin-de de önemini yitirmemiş aksine birçok dönemde kurulan devlet-ler burada birbirine karışmıştır. Diyarbakır hem eski hem de yeni dönemlerde sürekli olarak me-deniyetlerin; kültürün ve sanatın merkezi olma özelliğini sürdür-müştür.

Tarihi kalıntılardan elde edilen bulgulara göre yontma taş ve mezolit devirlerde insanlar ili-miz etrafındaki mağaralarda ya-şamışlardır. Bunlar Eğil Silvan ilçelerindeki mağaralarda özel-liklede Ergani ilçesindeki Hilar Mağaralarında yaşamışlardır. Hi-lar Mağaralarında halen kazılar sürmektedir. İlimiz M.Ö. 331-325 yıllarında Makedonyalı İskender, M.Ö. 323-140 yıllarından itibaren Saburi-Hurri, Mittaniler, M.Ö. 85-69 yıllarında büyük Tiran, M.Ö. 69-M.S. 53 yıllarında Abbasiler, 869-899 yıllarında Şeyhoğlulları, 899-930 yıllarında Hamadaniler

978 Büveyhoğulları idaresinde kalmıştır. Kent ayrıca Oğuzlar, Selçuklular, İnaloğulları, Nisa-noğulları, Anadolu Selçukluları, Osmanlılar idaresinde kalmış ve her devirde önemli eyaletlerden biri olmuştur.

Diyarbakır’ın ilk adı Asur Hüküm-darı Adat Mimari (M.Ö. 1310-1281) nin kılıç kabzasında Amidi veya Amedi olarak yazılmıştır. Aynı adların M.Ö. 800-762-726 ve 705 yıllarından kalma Asur vadilerinin isimlerini belirten bel-gelerden de görülmektedir.

Bu adların şehrin ve bölgenin egemen halkı olan Subaru ( Hur-ri)lardan kalma olduğu da kabul edilmektedir.305 yılında Hristi-yanlığın Arsaklı 2. Tridat döne-minde kabulünü belirten Agat-hangelosun eserinde de şehrin adının Amid diye yazıldığı belir-tilmiştir. Süryani eserlerinde ise Amide şeklinde yazıldığı tespit edilmiştir. Arapça eserlerde ise çoğunlukla Amed olarak geçer. Romalılar zamanında 349 yılın-da yapılan ilk onarımdan sonra şehre AUGUSTO adı verilmiş ise de söz konusu isim tutunmamış ve sonra unutulmuştur.

13. Yüzyıldan bu yana yazılmış eserlerde ise şehre büyük harf-lerle KARA-AMID veya KARA-HAMİT olarak isimlendirildiği görülmüştür. Kara sıfatı ise şehri baştanbaşa kuşatan surların ve yapıların esmer bazalt taştan ya-pılmış olmasından takıldığı kabul edilmiştir. KARA-AMID adı ise bazı arap eserlerinde bu adın ter-cümesi olan Amid-i Sevda şek-linde yazılmıştır. Bazı eserlerde AMİD-E-AMOD olarak isimlendi-rildiği de görülmektedir. Timur’un Savaşlarını anlatan ZAFERNA-ME’lerde ise şehre KARAÇA-KALE veya KARAKALE isimle-rinin verildiği de tespit edilmiştir. Arap kabilelerinin isimlerine göre DİYAR-I MUDAR, DİYAR-I BEKR ve DİYAR-I REBİA adları ile üç

Diyarbakır ve çevresi tarih öncesi dönemlerden itibaren her devirde nemini korumuş Anadolu ile Mezopotamya Avrupa ile Asya arasında doğal bir geçiş yolu bir köprü görevi yapmış bu nedenle de çeşitli uygarlıkların tarihi ve kültürel mirasını günümüze kadar taşımıştır. Yontma taş ve Mezolitik devirlerde Diyarbakır ve çevre-sindeki mağaralarda yaşanmış olduğu yapılan arkeolo-jik araştırmalar ile anlaşılmıştır.

Burak Kaya T.H.O. Öğretmeni

Page 33: bahcelievler dergisi mayı

31Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

amilik (komutanlık) haline getiril-di. RAKKA DİYAR-I MUDAR’ın , AMID DİYAR-I BEKR’in, MUSUL DIYAR-I REBIA’nın merkezi oldu. İlkin yukarı Dicle bölgesi-ne verilen DİYARI-I BEKR adı daha sonra ilimizin adı olmuş şehre yine AMİD veya KARAA-MİD denilmekte devam edilmiş-tir. Daha sonraları şehrin bu adı unutulmuş yerine 20. Yüzyıl baş-larından itibaren Diyar Bekir ismi verilmiştir. En son olarak ilimizin ismi 10 Aralık 1973 gün ve 7789 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Diyarbakır olarak kesinleşmiştir.

DİYARBAKIR’IN TARİHİ VE Mİ-MARİ ESERLERİ CAMİLER:ULU CAMİİ: Eski eserlerden biri olan yapı 639 yılında islam ordu-

ları rtarafından Diyarbakır feth edildiği zaman şehrin ortasın-da bulunan Martoma Kilisesinin önce üçte biri sonra tamamının camiye çevrilmesi ile bugünkü şeklini almıştır. En son 1873 yı-lında onarılan caminin önünde dikdörtgen bir avlusu bulunmak-tadır. Avludaki Şadırvan 1849 ta-rihli bir yapıdır.

NEBİ CAMİİ (PEYGAMBER CA-Mİİ: Dağkapı Dörtyoldadır. Akko-yunlular devrinde 15. Yüzyılda yapılmıştır. 1530 yılında yenile-nen camii taş örtülü tek kubbe-lidir. İki pembe mermer direkli üç kemerli kubbeli ve son cemaat yeri olan caminin mimarisi ile ön cephesi bir sıra kara bir sıra sıva Aktaş’ tan yapılmıştır.

SEFA CAMİİ: Uzun Hasan ta-rafından 15. Yüzyılda yaptırılan Akkoyunluların eseridir. Camii çinilerinden ve zengin taş süsle-melerinden dolayı ilgi çekicidir.

KURŞUNLU CAMİİ: Diyarbakır Fatihi Vali Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından 1516-1520 yılları ara-sında yaptırılan ilk Osmanlı ese-ridir.

BEHRAMPAŞA CAMİİ: Önem-li bir Osmanlı eseridir. 1522’de inşa edilen camii kapısı ve mih-rabı ile sanat şaheseridir.

ŞEYH MUTTAHAR CAMİİ: Cami minaresi benzeri olmayan biçim-de yekpare dört sütun üzerinde inşa edilmiştir.

Page 34: bahcelievler dergisi mayı

32 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi Gezi-Yorum

MELEK AHMET PAŞA CAMİİ: Melek Ahmet Paşa tarafından bu cami 17. Yüzyılın güzel bir eseridir. Kaldesi çini mozaikler-le süslü minaresinin güzelliği ilgi çekicidir.

DİYARBAKIR’IN ESKİ EVLERİDiyarbakır iklimi yazları sıcak, kışları soğuk olduğundan dolayı bu sıcak ve soğuktan muhafaza edilmek için Karacadağ’ın sön-müş volkanik taşlarından yarar-lanılarak bir yapı mimarisi oluş-turulmuştur. Dört tarafı kapalı avlulu evler genellikle iki katlı olmaktadır. Kuzeye bakan cep-helerde birinci ve ikinci katlarda eyvan denilen balkon görevin-deki çıkıntılar vardır. Buraya biti-şik olan odalar ise oturma odası görevini yapmaktadır. Güneye

bakan kısmında mutfak ve kiler-ler bulunmaktadır. Diğer kalan kısımda sokaktan avluya giren kapı bulunmaktadır. Bu avlular genellikle hemen hemen hep-sinde havuzludur. Avlunun zemi-ni delikli sönmüş bazal taşlarla döşenmektedir. İki katın tavanı direkle döşenmiş ve üzeri siyah toprak ile örtülmüştür. Pence-re kenarları zamanın ustaları Diyarbakır’a özgü motifler ve yontma taşlarla süsleyip sana-tın en zarif özellikleri ile işlemiş-lerdir. Bu evlerden bazıları kul-lanılmakta bazıları ise sit alanı içerisine girdiği için müze olarak kullanılmaktadır.

DİYARBAKIR EL SANATLARIDiyarbakır’da çeşitli medeniyet-lerin yaşadığı süreç içerisinde el sanatlarının apayrı bir yeri olmuştur. Kendi dönemi için-de merkezi bir yer teşkil eden Diyarbakır Ortadoğu ile Yukarı Mezopotamya’ya el sanatları da-lında önder olmuş ve gelişmele-rine daima yardımcı olmuştur.

El sanatına baktığımızda genel manada kullanıldığı gibi nakış ve iş anlamında kullanılır. Beyaz veya renkli her cins kumaş veya ipek, iğne iplik vasıtasıyla gergef üstüne kasnakta veya elde yapı-lan süs, işleme ismini alır. İşle-mecilik ise el emeği göz nuru ve işlemleri önceki faklara dayanan bil el sanatıdır. Yaşamaya baş-ladığı günden itibaren süsleme-yi ihmal etmeyen insanoğlu bu alanda da birçok yenilikler yarat-mıştır. Örnek: balık kılçığından,

dikenden, maden veya kemikten iğne icat edilmesi ve kullanılma-sı. Eski Babil Asur mühürlerinde ve kabartma eserlerde yanla-rında muhafızlar bulunan hayat ağaçları çok vardır. Bunlar insan figürlerinden, kanatlı kuş, iki baş-lı kartal, şahin gibi hayvan ne-hirlerdir. El işlemelerinde çiçek motifleri, cinsleri sayılamayacak kadar çeşitlidir. Bunlar renk ve güzellikleriyle daima insanın zevkini okşayan motifleri ile işle-meler için elverişli olmuştur. En fazla kullanılan çiçek motifleri ise lale karanfil, sümbül gibi stilize edilmiş olmasındandır.

Page 35: bahcelievler dergisi mayı

33Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiGezi-Yorum

DİYARBAKIR HALK OYUNLARIDiyarbakır folkloru çok çeşitle-melerle doludur. Diyarbakır folk-loru ve halkoyunlarının etkisi diğer illerde de görülmektedir. Diyarbakır’da oynanan Delilo, Halay ve diğer oyunlarının ba-zılarının az farklı olanları Elazığ, Bingöl, Mardin gibi illerde oynan-maktadır. Bu illerin birbirleriyle olan coğrafi ve sosyal ilişkilerinin halk oyunlarında da görülmesi olasıdır. Bölgede göçebeliğin ol-ması bu durumu daha da pekiş-tirmektedir. Bu vesileyle oluşan ilişkilerde bu tür benzerliklerin ve geçişlerin, etkileşimin olması son derece doğaldır. Göçebe-liğin olması neticesinde Diyar-bakır- Urfa, Diyarbakır-Mardin, Diyarbakır-Elazığ, Bingöl ve Bit-lis illeriyle olan ilişkilerin folklor ve kültür etkileşimleri de kaçı-nılmazdır. Diyarbakır ve Bingöl illerinin halkoyunlarının benzer-

likleri birer somut örnektir. Birbir-leriyle komşu olan il ve bölgelerin folklor, halkoyunları ve yaşama-da da benzerlikler arz eder. Buna benzerlik temelde aynı olup kü-çük farklılıkları yansıtır. Örneğin; Urfa’da oynanan Düz oyunu as-lında ilimiz Karacadağ köylerinde ve Çermik ilçesinde değişik çe-şitlemelerle oynanmaktadır. Yine Delilo, Halay oyunları Elazığ, Bingöl, Mardin illerinde temelde aynı fakat değişik nüanslar ve isimlerle illerimizde oynanmak-tadır. Çeşitlenme ve benzerlik-lerin sadece halkoyunlarında değil giysi ve yaşam tarzında da etkisini görmek mümkündür. Halkoyunlarının, insanların ve toplumların yaşamlarını yansıtan folklorun bir kesitini oluşturduğu kuşkusuzdur. Doğal olayların, se-

vinç, h ü -z ü n , mutluluk, doğa kar-şısında alı-nan galibiyet ve mağlubiyet kavga, barış, insan, hayvan, üretim, tarım vs. olayla-rının halkoyunları üzerinde etkilerini yaşamını komple yansıtma diye özetlemek daha gerçekçi olur. Günümüze kadar çeşitli isim olarak gelmesi ise bir düzenlemeden doğan ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. Birçok medeniyete beşiklik etmiş Diyarbakır’ın çok zengin ve çe-şitli oyunları vardır.1- Keşeo (Gıraniye Işk)2- Delilo ( Şirvani- Grani) 3- Halay ( Gowendi)4- Esmerim (Harrani)5- Tekayak (Şuşani)6- Çifayak (Dünig)7- Çaçan8- Çepik9- Düz (Düzo)10- Donduran11- Meyrome12- Papure13- Kadın Halayı (Gowendiya Jina) 14- Kadın Delilosu (Şirwaniye Jına) 15- Keçtandi16- Teşi17- Beri18- Şur-u Mertal (Kılıç Kalkan) 19- Kartal20- Gür-ü Pez (Kurt- Kuzu)21- Çömçe Gelin (Buqa-Barand)22- Kamçı23- Heftano24- İz-u Pez (Hırsız-Ko-yun)25- Ke-lek

Page 36: bahcelievler dergisi mayı

Haber

34 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

26- Çotu- Mandal27- Sinor (Sınır)28- Başak (Tırpan)29- Kose (Oda Oyunu)30- Ape Mus (Oda Oyunu)31- Cirit32- Ape Faris (Oda Oyunu)33- Gür-u Rowi (Kurt ve Tilki)34- Keçe Oyunu (Oda Oyunu)35- Pepuk (Oda Oyunu)36- Gelin Uğurlaması37- Suvari

HALKOYUNLARINDA KULLANILAN MÜZİK ALETLERİDiyarbakır Halkoyunlarında genel an-lamda Kaval, Dilsiz Kaval, Zurna, Davul, Erbana, Kabak Kemane kullanılır. Şehir merkezinde ise Cümbüş, Darbuka, Zilli Tef, Tef ve Bağlama kullanılır.

DİYARBAKIR’DA ERKEK GİYSİLERİBAŞLIK: Fes giyilir ve etrafına da sarık bağlanırdı. Kırsalda ise devetüyü, tiftik külah giyilirdi. Külahın etrafına ipek pu-şular sarılır, puşular’ın uçlarına çeşitli süslemeler yapılırdı.

DERPİ-KIRAS: Erkeklerin alttan ve üst-ten giydikleri giysidir. Kendi dokudukları beyaz adlı bezden yapılır. Derpi şalvarın aynısıdır. Biçim olarak kıras ise dizler-den üç-dört-parmak kadar sarkan aynı bezden yapılan erkek entarisidir. Üstte ise kol uçlarında purçikleri (Püskülleri)olan gömlek vardır. Sıfır yaka ve tek düğmelidir. Üzerine siyah işlemeli yelek giyilir. Kışın ise Haşo denilen pamuktan yapılmış dikişler baklava dilimi olan bir tür ceket giyilir.

ÇORAP: Koyun yününden üretilen yün çorap kullanılmaktadır.

AYAKKABI: Deriden üretilen çarık veya kalın totun, poçikli kundura (yemeni) kullanılır.

AKSESUARLAR: Köstek, zincir, pazu-bent, hamaylı, mendil kullanılır.

DİYARBAKIR’DA KADIN GİYSİLERİKOFİ: 18. Yüzyıldan günümüze kadar kadın başlığı olarak kullanılmıştır. En altta Tar denilen tas biçiminde

Page 37: bahcelievler dergisi mayı

Haber

35Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

kofinin düz durmasını sağlayan te-neke veya tahtadan yapılmış mal-zeme kullanılır. Tar’ın üzerine fes geçirilir. Feslerin üzerinden Saçba-ğı şeklinde, siyah, çok sık sayıda iplerin aşağıya sarkması ve saçba-ğı biçimini alması şeklindedir. Açık başa uzun tülbent (Çit) sarılır onun üzerinde ise kofi geçirilir. Bu kofiler değişir, yaşlılara kısa, gençlere ise uzun ibrişim (saçaklı) kullanılır. Bazı yörelerde ise çar sarılır. Çara yörede heftrenk (7 renk) de denir. 2 metre boyunda 1 metre enindedir.

ENTARİ: Kırsal alanda çiçekli de-senlerden oluşan basma (Fistan) veya pazenden entari giyilir. Üzeri-ne de Üçetek giyilir. Üçeteklere Dari veya Taki bazı yerlerde ise Geftan denilir. Üçetekler önden yada yan-dan yırtmaçlıdır. Üzerine ise Haso, Kotik dedikleri cekete benzer üzeri işlemeli ve başka figürler bulunan mantin giyilir. Belede Agabani sarı-lır. Şehir merkezinde ise Diba, Atlas,

Canfes, Mantin denile ağır kumaş-tan yapılan giysiler giyilir. Kışın ise kadife, ağır yünlü kumaştan, atlas-tan, entari üzerine işlemeli hırkalar giyilir. Gezmelerde ise gümüş işle-meli veya sadece Mantin çarşaf gi-yilir yüzlerine peçe çekilir.

ÇARIK, PAÇİKLİ KUNDURA: Ka-dınlar ilk zamanlar Çarık, sonraları paçikli kundura giyerlerdi. Çorap olarak ta yün yün çorap giyilir.

AKSESUAR: Sırık, Hızma, gümüş Kemer, Gerdanlık, Halhal, Küpe, Zülüf Gümüş Tepelik kullanılır göze sürme çekilir.

Diyarbakır’a yolunuz düşerse; Di-yarbakır Surlarını gezmeden, Ma-labadi Köprüsünü, Eski Diyarbakır Evlerini, Cahit Sıtkı Tarancı ve Ar-keoloji Müzelerini görmeden, Selim Amca’da kaburga yemeden, meyan-kökü içmeden, Diyarbakır hasırı al-madan dönmeyin.

Page 38: bahcelievler dergisi mayı

36 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi Geleneklerimiz

Tokmaklar davula vurdukça, zurnalar tarihin ötesinden güreş harmanına; perdah-

lar, kündeler, sırtı yere gelmeyen pehlivanlar getirir. Güreşçiler da-vulun ritmine bırakırlar kendilerini.

Gaziantep’te böyle bir güreş har-manı her yıl kurulur. Bu güreş harmanı ne yağlı güreş ne min-

der güreşine benzer. Bu güreş orta Asya’dan Anadolu’ya taşın-mış Aşırtmalı Aba güreşidir.

Güreşin tarihine bakıldığında en eski güreş türü olarak Aba Güre-si görülmektedir. Aba güreş türü İskit, Saka, Uygur, Karahan, Mo-ğol, Özbek, Kazak, Çağatay, ül-kemizde ise Gaziantep, Antakya

Güreş, Türklerin en eski sporlarından biridir. Güreş sözcüğünün kökeni, Özbek ve Başkurt Türklerinin "kures" sözcüğünden gelmektedir.

Türk’ün Ata Sporu

Aba GüreşiEski Türklerde büyük bir tutku olan ve günlük yaşamdan ayrılmayan güreşin, başlangıç yılları tam olarak belirlene-memiştir. Ancak Koryakların tahtadan yaptıkları süs eşyalarının üzerinde güreşçi figürlerinin bulunmasına ba-kılırsa, güreşin ne kadar eski bir spor olduğu anlaşılabilir. M.Ö. 13. yy.da yaşamış Hiyung-Nu Türkleri'nde güreş, en yaygın mücadele sporuydu. Sümer-

lerde de güreşin yaygın olduğu ve hatta yılın belli dönemlerinde güreş bayram-ları yapıldığı tarihi buluntularla kanıt-lanmıştır. Oğuz Türkleri'nde güreşin her türüne yer verildiği de Dede Kor-kut Destanları'ndan anlaşılmaktadır. Gılgamış ve Dede Korkut Destanları, Sümer, Akat tarihleri ve tüm buluntu-lar, güreşin ilk kez Türkler tarafından yapıldığının kesin kanıtlarıdır.

yörelerinde Kızık Türkleri arasın-da yaygındır.

Aba güreşi ilk zamanlarda spor-dan ziyade askeri eğitim amaç-lı olarak yapılmıştır. Askerlerin formda kalmaları için başlayan bu güreş tarih içerisinde bir spor faaliyeti olarak yerini almıştır. Aba güreşlerini Türkler gittikleri yerlere götürmüşlerdir. Bugün Uzakdoğu sporlarından kabul edilen Judo Aba güreşinin farklı bir versiyonudur.

Bugün İsveç’te yapılmakta olan “pantolon” güresinin de, Orta Asya’da yapılan göçler sırasında Baltık bölgesine yerleşen Hun Türkleri tarafından yapıldığı tah-min edilmektedir.

Ülkemizde Hatay Kahramanma-raş yörelerinde aba güreşleri ya-pılır. Ancak Aşırtmalı aba güreşi sadece Gaziantep’e özgü bir gü-reştir.

“ABA” Güreşçileri üstlerine “Aba” adı verilen koyun yününden ve keçi kılından el tezgahlarında

Page 39: bahcelievler dergisi mayı

37Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiGeleneklerimiz

Zorlu doğa koşulları ile mücadele eden ilk in-sanların çoğunda olduğu gibi Türklerde de güreş, adeta günlük hayatın bir parça olmuştur.Türkler ayrıca totem inanış ve göçebe yaşam biçiminin de etkileri ile, doğaya ve kuvvete düşkün kişi-ler olduklarından yakın mücadeleyi her zaman ön planda tutmuşlar, güçlerini topluma kanıt-lamak amacıyla güreşe çok sık başvurmuşlardır. Düğünlerde, ünlü kişile-rin cenaze törenlerinde, ölüm yıldönümlerinde ve diğer özel günlerde at yarışları ve koşuların ya-nında güreş, çok önemli bir yer tutmuştur.

dokunan, kolsuz, omuz ve sırtla-rı dayanıklı olması için deri ilave edilen boyu güreşçinin dizlerine kadar gelen bir giysi giydikle-ri için bu güreşe ABA GÜREŞİ denilmektedir. Çok sayıda aba çeşidi vardır. Bunların başlıcala-rı “ Yerli Aba ( Kırmızı Aba, Boz Aba) Maraş Abası, Hamis Aba-sı, Çuha Abası, Siyah Aba, Urfa Abası, Torun Abası” dır

Aşırtmalı Aba güreşi ise abalı güreşçilerin bir birini aşırarak gü-reşi kazanmalarından dolayı bu adı almıştır.Bu güreş daha çok köylerde rağ-bet görmektedir. Güreşe şehir-lilerin ilgisi yok denecek kadar azdır. Gaziantep- Nizip yolunun sol tarafında kalan köylere Dere köylüleri denilmiş, Sağ tarafta kalanlara ise Pekmezci köylüleri denilmiştir. Aşırtmalı Aba Güreşleri bu ikiye bölünmüş köyler arasındaki kı-yasıya geçen mücadeleden do-layı günümüze kadar taşınmıştır.

Eskiden Gaziantep’in köylerinde düğünler Aşırtmalı Aba Güreşle-ri ile yapılırmış. Çok azda olsa eski güreşçiler oğullarının dü-ğünlerini aşırtmalı aba güreşleri ile yapmaktadırlar. Geleneklere göre aba köy halkının ortak malı olarak kabul edilir. Güreşin icra edildiği köylerde en az her kö-yün 2-3 abası vardır. Bu abalar güreş meydanında köylü güreş-çiler tarafından sıra ile giyilir. Bir köyde aşırtmalı aba güreşi ile düğün yapılırsa diğer köylerdeki güreşçilere davetiyeler özel ola-rak gönderilir. Güreşte başarılı olan pehlivanlara bir top kumaş verilirdi.

Son otuz yıldır Gaziantep Büyük-şehir Belediyesi Aşırtmalı Aba Güreşi’ne sahip çıkarak her yıl

düzenliyor. Bu amaçla belediye tarafından şehre 12 km uzaklıkta bir tesis yapılmış. Güreşler bura-da her yıl yapılmaktadır.

Genç güreşçilerin dilerinde dola-şan köy odalarında sohbet konu-su edilen Meşhur aba Güreşçileri de vardır. Emir Tatlı, Çeto, Re-cep Bakır, Muzaffer Kıllı, Musa-

nınoğlu, Palamut, Bozo bunların başlıcalarındandır. Pehlivanlar daha çok lakapları ile anılmışlar-dır. Genelde her pehlivanın onun yiğitliğini, memleketini anlatan bir lakabı verilmiştir.

Aşırtmalı Aba güreşi diğer gü-reşlerden teknik ve görsel ola-rak farklıdır. Güreşçiler yaşlarına göre güreşirler. Güreşecek peh-livanlar abaları sırtına giyerler. Bellerine kuşak bağlanır. Ayakla-rı çıplak olarak güreşirler. Güreş-çiler bir birlerinin kuşaklarından tutarak rakibi üzerinden aşırma-ya çalışır. Rakibini üzerinden iki defa aşıran güreşçi maçı kazan-mış sayılır.

Maçları masa hakemi ve harman hakemleri tarafından yönetil-mektedir. Hakemler eski güreşçi-lerden oluşur. Aşırtmalı Aba gü-reşi yapmamış insanlar hakem olamaz . Yaşlı güreşçiler kuşak bağlayamadıkları için masa ha-kemi olurken, orta yaşlılar güreşi yönetir.

Page 40: bahcelievler dergisi mayı

38 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi Geleneklerimiz

Aşırtmalı Aba Güreşlerinde her yıl bir yıllığına “ağa” seçilir. Ağa-lık ihaleye çıkartılır. En fazla pa-rayı verenler ağa olur.

Güreş minderlerinde Türklerin yenilmemesinin en büyük sebe-bi Anadolu’da yapılan bu güreş-lerin Türk Güreşinin alt yapısını oluşturmalarından kaynaklan-maktadır. Yöresel olarak yerel yönetimler tarafından yaşatılma-ya çalışılan, Aba Güreşi, Aşırt-malı Aba güreşi, Kısa şalvar gü-reşi, Kara kucak, Yağlı güreşlerin ulusal bazda desteklenmesi Türk güreşinin dünya çapında başarılı olmasını sağlayacaktır. Güreşin alt yapısı Anadolu kırsalında da-vulu zurnalı meydanladır. Gele-neğin bir kültürün yaşaması için daha çok desteklenmeli aynı za-manda medya tarafından bu tür kültürel etkinlikler tanıtılmalıdır.

Aşırtmalı Aba Güreşi Kuralları

1- SüreHava sartlari ve zemine göre be-lirlenir ve güreslerden önce ilan edilir. Ayaktaki süre en az 10, en fazla 20 dakikadir. Yerdeki süre ise en az 30 sn. En fazla 1 da-kikadir.

2-EslesmeIllerde yapilan güreslerde, ayni köyden olma, kardes olma vs. önemli degildir. Ancak bu ayrin-tilar köylerdeki güreslerde önem-lidir.

3- KiloSikletler kilo ve yasa göre belir-lenir.

A-) Yildizlar ( 15-16 yas )

35-40 kg.- ayak40-45 kg.- tozkoparan45-50 kg.- deste50-55 kg.- küçükorta55-60 kg.- büyükorta

B) Gençler ( 17-18 yas)

45-50 kg.- ayak50-55 kg.- tozkoparan55-60 kg,- deste60-65 kg.- küçükorta65-70 kg.- orta70-80 kg.- büyükorta80-90 kg.- basaltiAgir siklet- bas

C) Büyükler ( 19 ve üstü )

50-55 kg.- ayak55-60 kg.- tozkoparan60-65 kg.- deste65-70 kg.- küçükorta70-75 kg.- orta75-80 kg.- büyükorta80-90 kg.- basaltiAgir siklet – bas

4- HakemBir meydan hakemi, iki masa hakemi ve bir kusak hakemi var-dir. Her güresçi için bir orta hakem vardir.

5- PuanlamaPuanlama yoktur. Sonucu ha-kemlerin insifiyati belirler.

6- TezahüratGüreste herhangi bir tezahürat yapilmaz.

7- IhtarAba güresinde ihtar yoktur. Yan-lış hareket diskalifiye sebebidir.

Aba Güreşinde Yasak HareketlerEl asiran güresçi rakibinin kusa-gina birakamaz.Elle rakibin topuklarina tirpan vu-ramaz.Asirilan güresçi kafayi koltuk al-tindan gögse dogru çikaramaz.El asiran güresçi rakibin kusagini birakarak çift veya tek dalamaz.Dizden asagi tutmak yasaktir.Rakibini boyunduruga alan gü-resçi onun boynunu sikamaz.Güresçi kollarini 90 dereceden fazla açtiginda, iki eliyle rakibine

Page 41: bahcelievler dergisi mayı

39Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiGeleneklerimiz

kirma gibi tehlikeli oyunlar yapa-maz.Yenen veya yenilen güresçi, ke-sinlikle seyirci tarafindan alkisla-namaz.El asirirken güresçiler devamli sag elleri ile asirmak zorundadir

Aşirtmali Aba Güreşinde Yen-me- Yenilme

El asirtip, kusaktan tutan güres-çi, elini biraktigi an yenik sayilir.Tus olan, açik düsen ( yüzünko-yu düsmek ) güresçi yenik sayilir.Kalçasi ve omuz yani tam yere

degen güresçi yenik sayilir.Geriye atma veya buna benzer bir oyunu yapan güresçinin sirti veya yan tarafi yere gelirse, bu da gözle izlenir biçimde olursa, oyunu yapan bu güresçi yenik sayilir.Asirilan güresçi, el asiranin ayak-larini yerden kestiginde, yere düserse, el asiran güresçi yenik sayilir.

Aba Güreşinde Oyunlar

1- El Asirma : El asiran güresçi

rakibinin, omuzunun üzerinden elini asirarak, arkadan rakibinin kusagini tutar.

2- Iç Çangal : Iç çangali genel-likle el asiran pozisyonondaki güresçi yapar. El asiran güresçi rakibine kalçasini döner, sag ile rakibinin sol ayagini içten sarar ve atmaya çalisir.

3- Dis Çangal : El asiran güres-çi, rakibine kalçasini döner. Sag ayagi ile rakibinin ayagini distan sarar.

Beni de bir ana doğurmadı mı? Türk anaları daha nice Mustafa Kemal’ler doğurur. Mustafa Kemal ATATÜRK

Rıza AKPOLAT CHP Bahçelievler İlçe Başkanı

Anneler Gününüz Kutlu Olsun

Page 42: bahcelievler dergisi mayı

40 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi Köşe

Kahraman Eroğlu Sosyal Hizmet UzmanıSosyal Hizmet Uzmanları Derneği İst Şb BaşkanıŞişli Belediye Başkan Yardımcısı

Bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal özellikleri belli oranda

fonksiyon kaybına sebep olan organ yokluğu veya bozukluğu sonucu normal yaşama uyma-yacak şekilde özürleşen kişiye “özürlü” denmektedir.Akade-misyenler tarafından “sakat”, “özürlü”, “engelli” tanımlarının hangisinin kullanılması konu-sunda tartışmalar sürerken çe-şitli engeli olan kişiler kelimeler üzerindeki soyut tartışmalardan çok engellilerin sorunlarına so-mut çözümler üreten çalışma-lara dikkat çekmektedirler. Kör-ler-bedensel engelliler kompleks yapmadan eksikliklerinin çekinil-meden konuşulmasından yana-lar.

Hatta birbirlerine espriler yaparak sakatlıklarının çekinil-meden konuşulmasını isterler.Engelli sözcüğü “sakat” söz-cüğünden farklı olarak fiziksel yada işlevsel bir durumun yanı sıra belki de ondan daha çok toplumsal bir durumu ifade et-tiğinden daha kullanışlıdır. Zira sakatlar sakatlıktan daha çok kamusal hizmetlerin duyarsız-lığından, eksikliğinden, halkın yanlış değer yargılarından, tek-nolojinin geriliğinden ve karşı-laştıkları toplumsal engellerden dolayı sıkıntı çekmektedirler. Aileye yeni bir bireyin katılması birçok yeniliği ve birçok değişik-liğe neden olur. Çocuk aile için yeni umutlar, yeni beklentiler ge-liştirir.

Evliliğin tamamlayıcısı ve ai-

lenin temel öğesi olarak kabul edilen çocuğun engelli doğma-sı ailenin tüm beklentilerini ve umutlarını kırar. Engelli bir çocu-ğun doğumunun aileye etkileri ailenin içinde bulunduğu kültürel yapıya, sosyo-ekonomik duru-ma göre aileden aileye değişir.

Anne-babaların kişilik özellik-leri birbirlerine yakınlık ve des-teklerinin derecesi yakın çevre-nin ve toplumun tepkileri açık ve kapalı destek kaynakları, ailenin sorunla başedebilmesin de etki-lidir.Çocuklarının gelişimsel bir engeli gerçeği ile yüzyüze gel-mek anne-babaları farlı şekilde etkilese de genellikle yaşanan ilk tepkiler ve öfke, şaşkınlık ve engellenmişliktir. Engelli çocuk ailenin tüm fertlerine ve çevre-toplum ilişkilerine derinden etki-lemektedir.

Engelli çocuğun varlığı ge-nellikle aileye yeni bir aile düze-ni oluşturma zorunluluğu ve yeni roller yüklemesi bakımından aile için stresli dönem başlar. Korku ve suçluluk duygularının teme-linde bu düşünce yatmaktadır. Engelli bir çocuğa sahip anne-babalarının yaşadığı duygular:

• Şok-şaşkınlık • Reddetme-kabullenmeme • Acı çekme-depresyon • Suçluluk duygusu • Kararsızlık • Kızgınlık-öfke, • “neden ben?” • Utanma • Aile fertleri arasında ayırım • Çevre tarafından dışlanma • Etiketlenme korkusu

Anne-babalar içerisinde bulundukları durum nedeniy-le kendilerini-birbirlerini-engelli çocuğu, içerisinde bulundukları sistemi suçlayabilmektedirler. Bu durumda aile ile kurulacak ilişki neticesinde tedavi ve eğitim ekibi ailenin doğru bilgilendirme ve sağlıklı ilişki neticesinde ha-zır olmadıkları bu “kriz” duru-muna uyum sağlama yolunda olumlu bir başlangıç yapabilirler. Anne- babalar engelli çocuğu-nu ya aşırı derecede koruyarak gizlemekte, ya da tam tersi bir durum sergileyerek çocuğunu ihmal etmektedir. Bu nedenle özel eğitime gerek duyan engelli çocukların tedavisinde ve eği-timinde anne-babalarla işbirliği kurmak temel amaçlardan biri olmaktadır.

Engelli çocuğu/çocukları olan ailelerin sosyal-psikolojik yönden olduğu kadar ekonomik yönden de desteklenmesi sos-yal devletin temel görevidir. Şişli Belediyesi engelliler alanında birbirlerine bağlı açtığı kurum-larla tüm engellileri ve ailelerinin sevgi ve desteğini kazanmış-tır. Toplumun en hassas kesimi olan engellilerin üretkenliğini geliştirmek amacıyla görme, zi-hinsel, bedensel, otistik dernek merkezlerinde açılan kurslarla engellilerin iş ve meslek sahibi olmalarına destek verilmektedir.

“Sevgi kazanacak” sloganına bağlı olarak engellilerin sorunla-rına eğildiği içinde “engelli dos-tu” olmaya hak kazanacaktır.

Page 43: bahcelievler dergisi mayı

41Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiÖrnek İlçe

Şişli Belediyesi tarafından yaptı-rılan 5 ayrı ilköğretim okulu, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tara-fından hizmete açıldı.

Okulların açılışı nedeniyle, Gül-bağ Selahattin Eyyubi İlköğretim Okulu'nda bir tören düzenlendi. Törene Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, Şişli Kaymaka-mı Mehmet Öklü, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, öğret-men, öğrenci ve veliler katıldı.

Törende konuşan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, bugü-ne kadar kapasitesi yetersiz ve depreme dayanıklı olmayan 27 okulu yıkarak yerine 50 derslik-li modern okulların yapıldığını söyledi. Sarıgül, "Çocuklarımı-zın daha modern ve dayanıklı okullarda eğitim görmeleri için tüm okulları yeniliyoruz. Haziran ayında 5 okulu daha yıkarak, ye-rine yenilerini yaptıracağız. Şiş-li'deki tüm okullar depreme da-yanıklı ve teknolojiyle donanmış durumda. Artık tüm okullarımız-

da spor salonu, bilgisayar sınıfla-rı, kütüphane ve fen laboratuarı var. Çocuklarımız ikili eğitimden tekli eğitime geçtiler" dedi.

Milli eğitim Bakanı Ömer Dinçer de, törende yaptığı konuşma-da, eğitim kurumlarına yaptığı hizmetlerden dolayı Şişli Bele-diye Başkanı Mustafa Sarıgül'e teşekkür etti. Bakan Dinçer, "İstanbul'un eğitim konusunda-ki sorunları maalesef çok fazla. Türkiye ortalamasında derslik mevcutları 30 civarında; ancak İstanbul'daki birçok okulda sınıf-lar 42 kişinin üzerinde. Yeni ya-pılan okullarımızla, İstanbul'da da bu oran Türkiye ortalamasına ulaşacak. Bunu Şişli'de başarıy-la gerçekleştiren Şişli Belediye Başkanı Sarıgül'e teşekkür edi-yorum" şeklinde konuştu.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Din-çer daha sonra, belediye tara-fından yaptırılan Selahattin Ey-yubi İlköğretim Okulu, Harbiye İlköğretim Okulu, Maçka İlköğ-retim Okulu, Ayazağa İlköğretim Okulu ve Uğur Erkey İlköğretim Okulu'nun toplu açılışını yaptı.

Şişli Belediyesiokulları onarıyor

Sarıgül, Şişli Belediyesi tarafından yaptırılan 5 ayrı oku-lun açlışını Bakan Dinçerler, Vali Hüseyin Avni Mutlu ve İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız’la birlikte yaptı

Page 44: bahcelievler dergisi mayı

Haber

42 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

AKP hükümetinin yeni dö-nemde yasalaştırmayı dü-şündüğü 4+4+4 eğitim sis-

temine birçok kesimden tepkiler gelmeye devam ediyor. CHP Bah-çelievler İlçe Başkan Yardımcısı ve Bahçelievler İlçe Eğitim Sekre-teri Alper Nevzat Kızıltan “İktidara geldikleri 2002 yılından bu yana milli eğitim sisteminde yaptıkları değişikliklerle ilk önce öğrencilerin daha sonrada ailelerinin kafasını karıştırmaktan öteye geçemediler. Ben ÖSS sistemiyle üniversiteye girmiş biri olarak şu anda uygula-nan aşamalı üniversite giriş sınav-larının ÖSS sistemine göre bırakın bir artısı olmasını çok büyük ek-silerinin olduğunu savunanlarda-nım. Yapılan bir değişiklik şayet uygulamada olan sistemi en az bir adım ileriye götürmüyorsa kabul görmesi ya da uygulamaya geçiril-mesi teklif dahi edilmemelidir.

Katılımcı demokrasinin ilkelerini uygulamak yerine çoğunluk de-mokrasisinin sağladığı bütün im-tiyazları kullanmak, demokrasinin evrensel ilkelerini kabul etmeyen ya da içselleştirmeyen mevcut iktidar için aslına bakarsanız şa-şılacak bir durum değildir. Ama ne acı ki yurttaşlarımıza bu olay-ları, bu çirkin ve çıkarcı siyaseti Türkiye’nin önünü açmak diye lan-se etmek ise bu zihniyetin siyaset sahnesinde vücut bulmasından başka bir şey değildir.”dedi. Bu ül-kede milli eğitim anlayışına geçişin birçok zorluk içerisinde gerçekleş-tiğini ve Ulu Önder Atatürk’ün bu konuda çok fazla uğraşlar verdiğini belirten Kızıltan” Unutmayalım ki; bu ülke, bu vatan kolay kurulmadı. Milli eğitime kolay geçilmedi. Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşla-rı kara tahtaya ilk kez Latin harf-lerini yazdıklarında ülkenin %1’lik bir kesimi dahi bu harfleri okuma-yı bilmiyordu. Ancak yılmadılar, muhasır medeniyetler seviyesine ulaşabilmek için önceliklerini or-taya koydular. Belki de en önemli öncelikleri dünyanın kullandığı ve kabul ettiği harflerle eğitim-öğretim sistemine devam etmekti. Ulusal

bir özveriyle harfler tek tek öğretil-meye başlandı. Artık dünyanın ko-nuştuğu kabul ettiği harfleri biz de biliyorduk ve tüm dünyayla çok ra-hat şekilde anlaşabiliyorduk.”dedi.

İktidarın 4+4+4 sistemini büyük bir çarpıklık ve mantıksız-lık ile uygulamaya sokmaya ça-lıştığını belirten Kızıltan” Eğitim sistemindeki bu kadar çarpıklık ve yağma yetmiyormuş gibi şim-dide 4+4+4 denilen ve dünyanın hiçbir ülkesinde bizim ülkemizde uygulanmaya çalışılan mantıkla uygulanmayan bir sistemi bizlere dayatmaya çalışıyorlar. Evet mec-liste de kabul edilen, milletvekil-lerinin elleri titremeden oy verdiği bu sistem anlatmaya çalıştığım Milli eğitim sisteminin, milli kısmı-nı yok etmeye yönelik bir hare-ketten başka bir girişim değildir. Hem demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğumuzu iddia edeceğiz, hatta iddiadan da öte anayasamızın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinden biri olarak söyleye-ceğiz, hem de elimize geçen ilk fır-satta eğitimin içerisine dini bir şe-kilde empoze etmeye çalışacağız. Yani diyeceğiz ki Hazreti Peygam-berimiz’ in hayatını seçmeli ders olarak okutalım. Biz medreseleri kapatalı neredeyse bir asır olacak. O zaman Milli Eğitim Bakanlığı’nı da kapatalım. Şu andaki bakan da cübbeyi giysin ve eğitim ver-meye devam etsin. Şayet eğitim sistemimizin içerisine dini bir şe-kilde sokarsak işte yazımın en başından beri üzerinde durduğum ‘milli’ kısmı yok olacak. Bu bizim dinsiz olduğumuzu ya da Hazreti Peygamberimizin hayatının bizim için önemli olmadığını göstermez. Ama bunun yeri milli eğitim okul-ları değil, diyanet işlerine bağlı olarak faaliyet gösteren ve milli eğitim bakanlığından onay almış kuran kurslarıdır. Ayrıca, ergenli-ğe yeni girmiş kızlarımıza türban serbestliği getirebilmek için adım atıyorlar ve bunu bütün umarsız-lıklarıyla yapıyorlar. Yani gece ya-tıyorlar, sabah kalkıp kızlarımızın

kafasını kapatabilmek için yeni projeler formüller üretiyorlar. Bu da yetmezmiş gibi Kuran’ı Kerim’i bütün yaptıklarına alet ediyorlar. O kutsal kitabı, o sosyalist kitabı kendilerine göre yorumlamaya ça-lışıyorlar. Din bir ülkede bu kadar siyasi çıkarlar için kullanılmaya başlandığında, işte o ülkede artık dinden başka bir belirleyicinin ol-maması noktasına kadar geliriz ki, bu durum Cumhuriyet ilkelerinin ve kazanımlarının yok sayılmasından başka bir şey değildir.”dedi. 1+8+4 sisteminin mantıklı ve kabul edile-bilir bir sistem olduğunu belirten Kızıltan” Peki sormak lazım neden 1+8+4 sistemini beğenmediler. Okul öncesi eğitim, zorunlu ve her yurttaşın alması gerektiği 8 yıllık bir eğitim ve arkasından 4 yıllık bir eğitim daha. Bunun ne zararı var bize. Herkesin “milli” kavramlarda ve kurallarda bütünlük içerisinde bir eğitim alması bize millet bilinci ve birbirimize sarılma bilincinden başka ne getirebilir ki. Neden kor-kuyorlar bundan lütfen biraz düşü-nün. Ulu Önder’in Bursa nutkunda söylediği gibi taşla, sopayla ya da elimizde ne varsa, bu baskıcı, tek adamcı zihniyetle mücadele ede-ceğiz. Unutmayın %26’yız. Yapı-lan son ankete göre ise %28.5 e yükseldik. Yükseliyoruz, bir çığ gibi kar tanelerini tek tek toplaya-rak büyüyoruz ve çok yakında kar-şımızda duran ne varsa kim varsa yıkıp geçeceğiz, unutmayın Kur-tuluş Savaşı’nı kazanacağımıza sadece bir kişi inanmıştı ve kazan-dık. Yılgınlık yok, gerekirse kan, ter ve gözyaşı var. Bu ülke kolay kurulmadı ve herkes emin olsun ki cumhuriyet değerlerini koruya-cak ve o değerler için mücadele etmekten, hapse girmekten çekin-meyen milyonlarca onurlu yurttaş var.

Bize neyi dayatmaya çalışırlarsa çalışsınlar biz bildiğimiz yoldan şaşmayacağız. ‘Gel, her ne olur-san ol gel.’ diyerek tüm vatandaş-ları teşkilatlarına beklediklerini dile getirdi.

CHP BAHÇELİEVLER TEŞKİLATI’NDAN

4+4+4 SİSTEMİNE TEPKİ

Alper KızıltanCHP Bahçelievler İlçe Başkan Yardımcısı

Page 45: bahcelievler dergisi mayı

Haber

43Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

Bahçelievler ve çevre ilçe-lerde yayın yapan yerel basın mensupları tek çatı

altında buluşmak için kolları sı-vadı. Dergimizin başlatmış oldu-ğu kahvaltılı toplantının ikincisini Yeni Doğuş Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ahmet Poyraz organize etti. Yerel basın mensuplarının bir araya geldiği kahvaltı progra-mı, Bağcılar Güneşli ’deki Yaka-moz Kafe’de gerçekleşti.

Basın mensuplarının bir araya geldiği kahvaltılı toplantıya Bah-çelievler Dergisi İmtiyaz Sahi-bi Sinan Bozay, Gazete365’in İmtiyaz Sahibi Bayram Kırtaş, 34Gündem İmtiyaz Sahibi Bekir Hallaç, Yöremizin Sesi Gaze-tesi İmtiyaz Sahibi Adem Kaya,

Karadeniz Gözde Gazetesi İm-tiyaz Sahibi Muzaffer Sürmeli, Ogün Gazetesi ve Güzel Vatan Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ferhat Yıldırım, Akbaba Ajans (AHA) İmtiyaz Sahibi Mustafa Akbaba, Pusula İstanbul İmtiyaz Sahibi Emin Doğan, Sivil Haber İmtiyaz Sahibi Mithat Özdemir, İstanbul Times İmtiyaz Sahibi Hüseyin Çetiner, Bahçelievler Gazetesi Haber Müdürü Engin Öder, ka-tıldı.

Çeşitli zorluklara rağmen ayak-ta durmayı başaran basın men-supları daha güçlü olabilmek için toplantılar düzenleyerek fikir alışverişinde bulunuyor, halka daha iyi hizmet verebilmenin yollarını arıyor. Toplantının ilki

Bahçelievler Dergisi’nde ger-çekleşmişti. Ev sahipliği yaptığı-mız kahvaltıya katılım sağlayan tüm yerel medya sahipleri ve çalışanlarına katılımından dola-yı teşekkür eden Sinan Bozay temenni olarak bu toplantıların devam etmesini ve ortak karar-lar alınması olduğunu belirtti, İkinci bir toplantı ise Yenidoğuş Gazetesi’nin ev sahipliğinde yapıldı. Ortaklaşa alınan karar doğrultusunda toplantılar ayda bir yapılacak. Platform veya der-nekleşme çalışmalarına dikkat çekilen toplantıda görüş alış ve-rişinin önemine değinildi. Bu top-lantıların düzenli olarak yapılma-sı ve somut adımların atılarak daha güçlü hale gelinmesi, ka-tılımcılar tarafından benimsendi.

Bir ilki gerçekleştirdik devamının olması çok güzel

Page 46: bahcelievler dergisi mayı

44 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi Gezi

Bahara girdiğimiz şu gün-lerde kışın getirdiği ağırlı-ğı üstümüzden atabilmek

için kendimizi dışarılara atma zamanı geldi bile...

Size yakınınızda bulunan ama bir o kadarda şehirden uzak ai-lece günü birlik gidebileceğimiz çok hoş doğal güzellikleri olan bir cennetten yani Durusu (Ter-kos) dan bahsetmek istiyorum;

Durusu (Terkos) , Avrupa yaka-sında bulunan bir göl İstanbul’un kuzey-batısında, kente yaklaşık 40–50 km. uzaklıkta, az tuzlu bir göldür. Fındık Dere, Deli Yu-nus deresi ve çok sayıda kaynak suyu ile beslenen Durusu’nun, 39 kilometrekare su alanı vardır ve en derin yeri 11 metredir.

İstanbul çevresindeki tatlı su rezervlerinin %22’sine sahip-

tir. İstanbul kullanım suyunun önemli bir bölümünü buradan karşılamaktadır. Durusu yerka-buğunun şekillendiği dönem-lerde Karadeniz’de bir koy iken günümüzde alçak bir kumsalla denizden ayrılmış, içinde yüz-lerce canlının barındığı bir göle dönüşmüştür.

Göl İstanbul’un içinde bulunan 3 doğal gölden biri. Çok da temiz

Durusu’da Bir NefesYazın günübirlik gidip rahat bir nefes alacağınız İstanbul’un ender

yerlerinden biridir Durusu. Bölgede piknik alanları, yürüyüş parkurları ve kamp alanı bulunuyor. Kamp alanından günü birlikçi ziyaretçiler de

yararlanabildiği gibi çadır kurma imkanı da mevcut.

Ayça KURGAN

Page 47: bahcelievler dergisi mayı

45Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiGezi

olan göl doğal bir yapıya sahip. Küçükçekmece ve büyük Çek-mece göllerine göre burası daha el değmemiş bir bakir alan ko-numunda. Eski adı Terkos’ken bugünkü adı Durusu olarak geç-mektedir.

Bölgede piknik alanları, yürüyüş parkurları ve kamp alanı bulun-maktadır.

Kamp alanından günü birlikçiler yararlanabildiği gibi çadır kur-ma imkanıda mevcut. Durusu Park’ın içinde bulunan Kamp alanında, misafirler için kurulmuş hamaklar, ahşap masalar bulu-nuyor. Hoşça vakit geçirebilece-ğiniz keyifli bir mekan. Akşam tahta masalarda göl manzarası eşliğinde güneşin batışını izleye-bilirsiniz. Kamp alanı tepede bir yerde o nedenle manzarası bir harika...

Ayrıca bölgede çok güzel bir Doğal Yaşam Müzesi de bulun-maktadır. Alanda insanlara doğal yaşamı sevdirmek için getirilmiş

ve artık evcilleşmiş bazı yaba-ni hayvanları görebilirsiniz. Her hayvanın bir ismi var. Ördek Me-tin, Tavus kuşu, Türkmen Koyu-nu burada yaşayan hayvanları elinizle besleyebilir bolca resim çekebilirsiniz.

Aynı zamanda gölde kano keyfi de yapabiliyorsunuz. Özellikle, kano ile nilüfer tarlaları ve saz-lıklar arasında gerçekleştirilen “Kano Safari” etkinliği haftason-ları pek çok ziyaretçiye ev sahip-liği yapmakta.

Eğer bu etkinliğe katılacaksanız yanınızda olmazsa olmazlar ise; Yedek iç ve dış giysi, çorap, yağ-murluk, spor ayakkabı, havlu, gü-neş kremi, küçük bir sırt çantası, güneşten koruyacak bir şapka ve en az 1 litrelik içme suyu.

Bölgede yer alan Balaban köyü Durusu’nun içine sokulmuş bir yarımadanın ucunda yer alıyor. Köyün hemen girişinde büyükçe bir piknik alanı var; ailece man-gal yakıp bütçemize göre kendi-miz eğlenip yiyip içeceğiz derse-niz harika bir mekan....

Hepinize eğlence, kahkaha ve huzur dolu günler dilerim...

Page 48: bahcelievler dergisi mayı

46 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi Genç Kalem

Ah biz gençler yok mu? Gençlik demek; hareke-tin, heyecanın, aksiyo-

nun, başarının, başarısızlığın zirvede olduğu, doğru veya yan-lış kararların alındığı dönemdir. Genç kızların, genç erkeklerin kanları kaynar, özgürce eğlen-mek ve hayatın tadını çıkarmak isterler. Bir insan ömrünün en önemli dönemidir gençlik. Ha-yatımızın en güzel evresini dolu dolu yaşamak varken boş işlerle meşgul olmak niye? Bu gençlik yıllarımız elimize sadece ve sa-dece bir kere geçiyor. Yaşlandı-ğımız zaman, geri dönemeyece-ğiz gençlik yıllarımıza.

Gençlerin beyinlerini yıkamak kolaydır. Kanları kaynar çünkü, her şey pembe bir toz bulutu gibi görünür. Gazetelerde, tele-vizyonlarda görüyoruz uyuşturu-cunun, alkolün gençleri ne hale getirdiğini. Genç yaşta bu yola düşmüş binlerce genç… Ama onları tekrar hayata kazandır-mak yine biz gençlerin elinde, onları en iyi tanıyan bizleriz çün-kü. Peki bu gençlerin bataklığa itilmesinin sorumluları kimler ? Bunun cevabı için biraz oturup düşünmek lazım.

Son 5 – 6 yılda ülkemizde sos-yal, kültürel alanlarda dernek, gençlik meclisleri, gençlik birlik-leri, genç sivil toplum örgütleri ve birçok kuruluşla birlikte gençlerle teşkilatlanma açısından önemli mesafe kat edilmiştir. Peki ne-den 5 – 6 yıl önce, daha eskiden değil? Daha eski yıllarda bu ku-

ruluşlar desteklenseydi ülkemiz gençleri açısından olumlu yönleri daha fazla olacaktı.

Gençlerin zamanlarını daha iyi değerlendirmesi için katkıda bu-lunan gençlik kuruluşları önemli mesafeler almıştır. Gençlerin, yani bizim kendimizi daha iyi ta-nımamız geleceğimiz hususun-da bizlere büyük imkanlar sağla-mıştır.

İlçemiz Bahçelievler’de bulunan Bahçelievler Gençlik Meclisi’nin, gençler için sunduğu pek çok im-kan var. Bunların sadece bir ka-çına değinmek gerekirse geçen Nisan ayında düzenlenen iki gün süren Genç Gelişim Sempozyu-mu ve 3 yıldır devam eden ve bu yıl 3. senesine giren, büyük bir ni-met olan Genç Gelişim Akademi-si. Bunlar bizler ve ilçemiz genç-leri acısından büyük nimettir. Bu saydığım iki dev organizasyona çevre ilçeden gelen yüzlerce öğ-renci bulunmakta ve en önemlisi böyle bir program herhangi bir ücrete tabi olmamakta.

Günümüzde en çok değişime uğrayan kesim gençlerdir. Çok hızlı gelişen sosyal ve kül-türel olayların, yeni değer biçim-lerinin ve davranışların ortaya çıkmasına, bu durumları ve so-runları peşinde getirmekte. Bun-lar nedir, ne gibi sorunlar olacak derseniz, kuşak çatışması ve değer çatışması gibi sorunlardır. Hele ki gençler üzerindeki aile baskısına değinmeden geçmek istemiyorum. Biz gençlerin çoğu-nun aile baskısı altında kaldığı-nı biliyorum. Bunun doğurduğu önemli sorunların bir tanesi ise gencin kendini özgürce ifade et-mesini kısıtlamaktır.

Gençlere kulak verelim duygusu yavaş yavaş başladı gibi daha yeni yeni bunun farkına varıldı. Şu an gençlere tamamen gere-

ken değerin verilmediğine inan-maktayım. Bazılarının işlerine geldikleri zaman genç, gelme-dikleri zaman çocuk muamelesi yapması bunun bir göstergesi. “Ben çocuk değilim” cümlesini özgürce söyleyebilmeli genç, içi-ne atmak yerine özgürce düşün-celerini fikirlerini paylaşabilmeli. Gençleri çocuk yerine koyma-malı gelecek biz gençlerin ola-caktır çünkü. Gençler üzerindeki sorunları el ele verip hep birlikte çözebiliriz.

12 Eylül 1980 dönemiyle birlikte Türkiye’de en çok suçlanan ve işkencelere maruz kalan kesim gençler olmuştur. En çok baskı uygulanan kesim ve görüşlerin sahibi yine gençler. Türkiye’nin 12 Eylül ve öncesi içine düştüğü toplumsal ve ekonomik sorun-larının, çalkantılarının ve sağ-sol çatışmasının sorumluluğu çoğu kez aydın kesimle birlikte gençlere yüklenmek istenmiş ve öyle de olmuştur. 12 Eylül askeri darbe sürecinde en ağır tokadı gençler yemiştir. 12 Eylül askeri darbe sırasında genç kesimi çok ağır ve ciddi biçimde denetim al-tına almaya ve sözde Kemalist rejiminin doğrultusunda yönlen-dirilmeye çalışılmıştır.

Yahu ne istiyorlar bizden bu kadar, hep tokat yiyen bizleriz, baskı gören bizleriz. Ne zaman bizim önümüz özgürce açıla-cak? Ama fazla kalmadı sanı-rım Türkiye’nin yarısı 30 yaş altı genç nüfus. Ülke nüfusunun ya-rısı genç, gelecek bizlerin ülke bizlerin olacaktır.

Bana bu imkanı sağlayan Bah-çelievler Dergisine ayrıca te-şekkür etmek isterim. Ama şuna inanıyorum ki; okuyan, kendini geliştiren bir genç nesil yetişiyor Türkiye’de. Ülkemizin önü daima açık olacaktır. Selametle…

Günümüz Gençleri

Mehmet Bayar.

Page 49: bahcelievler dergisi mayı

47Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiEmlak

Yayla Şubesi: Deli Hüseyin Paşa Cad. No: 83/B Yayla / Bahçelievler - İSTANBULTel: 0212-554 74 54 - 55 - Faks: 0212-554 74 50Yenibosna Şubesi: Güneşli Yolu Cad. No: 2-1A4H (Yasemin Konakları altı) Yenibosna / Bahçelievler İSTANBULTel: 0212-550 44 55 - Faks: 0212 550 46 66 - Cep: 0535 746 36 84

www.vizyongayrimenkul.com

Yenibosna Şubesi:

Yayla Şubesi:

Kredi İşlemleriVeraset İntikalExpertiseTapu İşlemleri

Alım-Satım Kiralama Daire Yazlık İş Yeri Arsa

Geçen sayı-mızda hangi yabancı uy-ruklara satış yapılacağının listesini be-lirtmiştik. Bu sayımızda da hangi yaban-cı uyruklara

satış yapılamayan ülkelerin aşağı-da belirteceğim. Fakat Gelir İdaresi Başkanlığının yeni çıkan kira gelir-leri elde edenler için beyanname düzenleme yasası ilgili birkaç şey-den bahsedeceğim. Hükümetimiz vergi adaletsizliğini ortadan kaldırıp adaleti sağlamak amacıyla birçok çalışması vardır. Bu yasa da bun-lardan bir tanesidir. Konut ve işyeri kira gelirlerinin han-

gi hallerde beyan edilmesi gerekir?Konut ve kira geliri elde edenkişi-lerin yıllık olarak tespit edilen istis-na tutarının (2011 yılı için istisna tutarı 2.800TL) altında kira geliri elde etmesi halinde vergi dairesin-de mükellefiyet kaydı arttırmasına ve beyanname vermesine gerek bulunmamaktadır. İstisna tutarının üzerinde konut kira geliri elde edil-mesi halinde ise yıllık beyanname ile beyan edilen kira gelirinde istis-na tutarının düşülmesi gerekmek-tedir.Konut ve işyeri kira gelirlerinin birlik-te elde edilip beyan edilmesi halin-de istisna sadece konut gelirlerine uygulanır. İş yeri gelirine istisna uy-gulanamaz. Bu konuya gelecek sa-yılarda da çeşitli yazılarım olacaktır.Taşınmaz edinimi konusunda Tür-

kiye ile arasında karşılıklılık bulun-mayan ülkeler; Afganistan, Azer-baycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bangladeş, Belarus(Beyaz Rusya), Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Do-minika, Eritre, Etiyopya, Filipinler, Gana, Haiti, Irak, İran, Kamboçya, Katar, Kongo Demokratik Cum-huriyeti, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti(Kuzey Kore), Kuveyt, Küba, Laos, Libya, Maldivler, Mo-ğolistan, Myanmar, Nepal, Nijerya, Romanya, Sierra Leone, Somali, St. Lucia, Suriye Suudi Arabistan, Tacikistan, Tanzanya, Tongo, Tuva-lu, Türkmenistan, Umman (Oman Sultanlığı) Vietnam, Yemen’dir.

Tüm meslektaşlarıma hayırlı işler bol kazançlar dilerim.

Asım Aygün

Yabancı uyruklulara satış yapılamayan ülkeler

Page 50: bahcelievler dergisi mayı

48 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi Teknoloji

HP'nin bu yeni yazıcı serisi ile uygun maliyetlerle daha fazla çıktı almak mümkün!HP Officejet Pro 8600 Serisi, lazer yazıcılara kıyasla sayfa başı yüzde 50'ye varan düşük maliyet olanağı sağlıyor.

HP Officejet Pro 8600 Serisi, yazıcı, tarayıcı, faks ve foto-kopi makinelerinin tüm özellik-lerini tek bir yazıcıda topluyor. Aynı zamanda ePrint özelliği ile internetin olduğu her yerden baskı alabilme imkânı sunuyor.

Kartvizit Tarama ve Makbuz Tarama gibi yeni HP İş Uygu-lamaları, KOBİ'lere ve mikro işletmelere uygulamalarda ko-laylık da sağlıyor.

Lazer yazıcılara oranla yüzde 50'ye varan daha düşük mali-yetlerle profesyonel kalitede renkli belgeler yazdıran HP Officejet Pro 8600 Serisi, ge-lişmiş mürekkepleriyle solma-

ya, suya ve baskı kaymasına dayanıklı belgeler yazdırıyor. Düşük maliyetli, bağımsız mü-rekkep kartuşları kullanılan HP Officejet Pro 8600 Plus, daki-kada 20 sayfa siyah/16 sayfa renkli baskı imkanı sunuyor..

İş uygulamalarına erişme, form yazdırma ve tuş görevlerini de-netleme gibi işlemleri, hareket algılama özelliğine sahip ge-niş dokunmatik ekran üzerin-den gerçekleştirerek verimliliği artıran HP Officejet Pro 8600 Serisi'ne kablosuz olarak veya yerleşik Ethernet ile ya da doğ-rudan Yüksek Hızlı USB yoluy-la bağlanmak mümkün.

AirPrint sayesinde iPad, iPho-ne veya iPod touch cihazla-riyla da e-postaları, belgeleri, web sayfalarını ve daha fazla-sını doğrudan yazdırabilen HP Officejet Pro 8600 Serisi ile doğrudan masaüstünden dijital faks da gönderilebiliyor.

Katlanabilir ekranlar uzun yıllardır kullanıcıların ger-çekleşmesini dört gözle bek-lediği en büyük hayallerden biri hiç şüphesiz. Ancak bu-güne kadar bu tür ekranları sadece CES, MWC veCTIA gibi teknoloji devlerini buluş-turan fuarlarda gördük.

LG ise rakiplerinden bir adım öne çıkarak katlanabilir ek-ranlı e-kağıdın seri üretimine başladı. 6 inç'lik ebatlarda olan ve dolayısıyla 1024x768 piksel ekran çözünürlüğüne ulaşan ekran, 40 derece sı-caklığa kadar da ısıya daya-nıklı bir yapıda bulunuyor.

LG, her ne kadar konuyla ilgili resmi bir açıklama yap-mış olmasa da, Kore mer-kezli birçok gazete konuyu sıcağı sıcağına sayfalarında yer verdi.

Üretime giren bu ekranların bir diğer özelliği de 1.5 met-re yükseklikten yere düşse dahi herhangi bir zarar gör-memesi.

HP'den düşük maliyetli, çok işlevli yazıcı!

Katlanan ekranlar geliyor!

Page 51: bahcelievler dergisi mayı

49Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiTeknoloji

Galaxy S III'ün Super AMOLED HD Plus ekrana sahip olacağı-nı iddia ediliyor. Bunun anlamı, yeni Galaxy canavarının ekranı ile iPhone 4S'e kafa tutmaya ha-zırlandığı...Samsung'un tedarik zincirindeki kaynaklarla görüşen Digitimes, Galaxy S III'ün 4,6 inç ekrana ve 319 ppi piksel yoğunluğuna sahip olacağı haberini yaptı. Bu rakam, iPhone 4S'in retina ekra-nıyla yarışabilecek kapasitede...AMOLED ekranlar, LCD ekran-lara kıyasla daha yüksek tepki süresine sahip ve daha az pil tüketiyorlar. Üstelik daha ince ve hafifler. Tüm bu özellikleri sa-yesinde, 2012 yılında piyasaya sürülecek telefonların büyük ço-ğunluğunda AMOLED ekranlar göreceğimizi tahmin ediyoruz.

Microsoft, geliştirilmesine devam edilen Windows 8'e çok güveni-yor. Öyle ki, bu işletim sistemi ile hem tablet bilgisayarlarda, hem masaüstü ve dizüstü bilgisayar-larda hem de sunucularda boy gösterecek. Bu devrimde cesur davranan firma, Windows 95'ten Windows 7'ye kadar alıştığımız masaüstü deneyimini silip atmı-yor, sadece ihtiyaç olduğunda kullanııclara sunuyor.

Hızlanan ve daha az enerji har-cayan işlemciler, tabletler, akıllı telefonlar derken tüketicilerin daha fazla internette olması, her yerden bağlantısağlaması, sosyal paylaşım sitelerine olan artan ilgisi...

Tüm bunlar,Microsoft'un en önemli silahı olan Windows'u da güncellemesi gerektiği gerçeğini ortaya koydu. Windows 8, hem kullanıcıların hem de kurumla-rın değişen ihtiyaçlarına yanıt vermekle kalmayıp, onları daha farklı bir serüvene taşımayı gö-rev edinmiş durumda.

Windows 8: Çok Büyük Yatı-rımWindows 8'in geliştirilmesi, yak-laşık 5.000 Microsoft yazılım geliştiricisi tarafından ortaya ko-nulmuş bir ürün. Firmanın, bir önceki Windows 7'den hem de-neyim hem de büyük gelir elde ettiğini hatırlamakta fayda var. Microsoft, etkinlik gününe ka-dar satılan Windows 7 sayısının 450 milyonolduğunu söyledi.

Firma için en az işletim siste-mi kadar tarayıcı pazarı da çok önemli bir yere sahip. Donanım gücünü de arkasına alan Inter-net Explorer 9, Microsoftiçin bir dönüm noktası.

Windows 8 ile beraber anıla-cak olan tarayıcı ise Internet Explorer 10olacak. Windows 7 kullanıcıları arasında en hızlı yüksele tarayıcı olma unvanını koruyan Internet Explorer 9'daki hız - kolaylık - güvenlik ve giz-lilik kombinasyonu, daha da geliştirilerek Internet Explorer 10'da vücut bulmuş diyebiliriz.

IBM’in patentini aldığı çoklu do-kunmatik destekli akıllı zemin, üzerinde bulunan eşyaların sa-yılarını, ağırlıklarını ve şekillerini aklında tutabilecek. Kullanıcı-larının istediği zaman kapatıp açabilecekleri akıllı zemin, evde olan bitenden haberlerinin olma-sının dışında ekranlara bağlana-biliyor olması ile farklı amaçlara da hizmet edecek. Eve bir hırsız girmesi durumunda ev sahibini uyarabilecek olan zemin, evdeki birinin yere yığılması durumunda da otomatik olarak polisi arayarak hayat kurtarabilecek. IBM’in bu yeni teknolojisinin şimdilik geliştir-me aşamasında olduğu biliniyor.

Galaxy S III'e müthiş ekran!

IBM’den ilginç buluş

8’de devrim var

Page 52: bahcelievler dergisi mayı

Haber

50 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

1845 yılında İrlanda’da yaklaşık 10 yıl süreyle yaşanan kıtlığın hikâyesi, Sultan Abdülmecid’in İrlanda’ya yardım için gönderdi-ği heyetle İrlandalılar arasında kıtlık sebebiyle yaşanan dram beyaz perdeye aktarılıyor. Türk yapımcı Ömer Sarıkaya’nın pro-jesinin Türkiye ve İrlanda’da çe-kilmesi planlanıyor.

“Famine” adlı filmin senaristi ve proje müdürü Ömer Sarıkaya; İr-landalı yönetmen Mark Mahon’ın hikayeye büyük ilgi gösterdiğini belirterek, “Mahon, projeyi ‘Ti-tanic’ filminin öyküsünden daha ilginç bulduğunu söylüyor.

Leonardo DiCaprio ve Colin Far-rell ile bağlantıya geçtik. Filmdeki Fatih karakteri için DiCaprio’yu, Patrik karakteri için ise İrlanda

asıllı oyuncu Colin Farrell’ı düşü-nüyoruz. Kendileri projeye olum-lu bakıyor. Ancak henüz sözleş-me imzalanmadı” dedi.

Filmdeki oyuncuların yarısının Türk, yarısının yabancı olması-nı planladıklarını söyleyen Sa-rıkaya, şöyle devam etti: “Sul-tan Abdülmecid rolünü Kenan İmirzalıoğlu’nun oynamasını arzu ediyoruz. Ayrıca bu film, Türk-İrlanda ortak yapımı ola-caktır.

Denizci Fatih’in büyük aşkı Mary rolünü ise “Hanna” filmiyle ün-lenen İrlandalı oyuncu Saoirse Ronan’ın oynaması düşünülü-yor. Projenin detaylandırılması, kadrosunun tamamlanmasının ardından ağustosta çekimlere başlamayı hedefliyoruz” dedi.

Oscar ödüllü Avustralya asıl-lı ünlü oyuncu Nicole Kid-man, Monaco Prensesi Gra-ce Kelly’nin hayat hikayesini anlatan bir filmde oynamaya hazırlanıyor.

Bir süredir beyaz perdeden uzak olan oyuncunun filmin senaryosunu okuduğu ve kendisine yapılan teklifi de çok beğendiği söyleniyor. Kidman’n sinemadan uzak-laştığı dönemden beri aldığı kilolarını verebilmek için özel bir diyetisyenle birlikte sportif çalışmalarına hız verdiği be-lirtiliyor.

Televizyon ve sinemada başlayan Osmanlı akımı devam ediyor. Bu defa ‘Famine’ filmiy-le Sultan Abdülmecid dönemi ve İrlanda kıtlığı sinemaya aktarlyor

OsmanlıAvrupa’da

Colin Farrell

Leonardo DiCaprio

Kenan İmirza

lıoğlu

Kidman, Grace Kelly’ninHayat hikayesini oynayacak

Nicole Kidman

Grace Kelly

Page 53: bahcelievler dergisi mayı

Haber

51Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

Ege'nin iki yanında bak-lavadan sonra şimdi de simit-kulurisi savaşı çıka-bilir. Yunan gazeteleri, sa-vaşa geniş yer ayırdı.

İstanbul Simitçiler Odası Baş-kanı Zeki Sami Özdemir'in simit için uluslararası patent

alma girişimi Atina'da tepkiye yol açtı. Elefteros Tipos gazetesi haberinde “Türk Yunan çekişme-sinde yeni raund: Kardak kaya-lıkları ve baklavadan sonra sıra simite geldi” dendi. Gazete, simi-tin Hazreti İsa'dan önce bilinen bir gıda maddesi olduğunu, Bi-zans İmparatorluğu döneminde özellikle İstanbul ve Selanik'te sevildiğini yazdı. Simitçilerin, Yu-nanistan-Arnavutluk sınırındaki Epir bölgesinde de çok yaygın olduğunu kaydedilen haberde, öyle ki, ağır simit tepsilerini taşı-manın kafa biçimindeki karakte-ristiği bile etkilediği öne sürüldü. Elefteros Tipos, geçen yüzyıllar-da Epir'de annelerin oğullarına “İnşallah İstanbul'da simitçi olur-sun” duası verdiklerini belirtti.

Şimdi de Türk-Yunan simit savaşı

Bosna’daki savaşn başlama-sının 20. yıl dönümünde baş-kent Saraybosna’da hayatını kaybeden 11 bin 541 savaş kurbanı anısına kentin en mer-kezi caddesi olan Titova’ya 11 bin 541kırmızı sandalye dizil-di. Savaşta hayatını kaybe-denlerin “kanını” temsil eden kırmızı sandalyeler, cadde

boyunca insanları hüzne bo-ğan acı bir görüntü oluşturdu. Kırmızı sandalyelerin dizildi-ği cadde boyunca geçtiğimiz günlerde Cuma namazının ardından, anma programı dü-zenlendi. Tören kapsamında, çoğunluğu çocuk ve öğrenci-lerden oluşan 750 kişilik koro parçalar seslendirdi.

KATLEDİLEN 11 BİN 541 K‹Ş‹ ANISINA KIRMIZI SANDALYE

Konya’da evlerinin penceresinden atla-mak için aşağıya sarkan kızı, annesi el-lerinden tutarak düşmekten son anda kur-tardı.Lise örencisi M.Ç. (15), merkez Selçuk-lu ilçesi Bosna Hersek Mahallesi’nde bir apartmanın 8. katındaki evlerinin pence-resinden kendisini aşağıya sarkıttı. Duru-mu fark eden genç kızın yakınları, itfaiye ve polis ekiplerini çağırdı.Evde bulunan M.Ç’nin annesi, genç kızın ellerinden, alt katta bulunanlar ise ayakla-rından tuttu. Aşağıya düşmesi engellenen genç kız, hastaneye kaldırıldı.

Anne, kızınıölümden kurtardı

Onlar, İstanbul Boğazı'nda yolculuk yapanların neşeli dostları. Serin Boğaz su-larında yolculuk yaparken onlar size eşlik eder. Bu-nun mükafatı olarak da bir parça simit beklerler sizden. İşte ılık bir Nisan gününde Boğaz'dan martı manzarası.

Page 54: bahcelievler dergisi mayı

52 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi Tarih

Esekapı ya da İsa Kapısı Mescidi ve Hadım İb-rahim Paşa ya da Damat

İbrahim Paşa (Pargalı) Medre-sesi adıyla tanınan yapı grubu, Kocamustafapaşa semtinde, Kocamustafapaşa Caddesi ile Etyemez Caddesi’nin kesiştiği köşede; Güneyinde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kapalı Spor Salo-nu; doğusunda ise Eski Adli Tıp Enstitüsü binaları bulunmakta-dır. Yapı bugünkü konumunda Adli Tıp Enstitüsü’nün otopark alanı içinde kalmış, 1980’li yıllar-da kuzeyden ve batıdan yapıyı çevreleyen eski Etyemez Tekke-si Sokağı da, üstündeki ahşap konutlar ve bahçeleri de tama-men yok olmuştur.

Bugün Kasap İlyas adını almış olan mahallenin bilinen tarihi 15. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Fa-tih dönemi vakfiyelerinde Bab-ı İsa Mahallesi olarak kayıtlıdır. Mahalleye bu ismin çevrede bu-

lunan eski bir kapıdan ya da ka-pıya benzer bir kemerden dolayı verildiği anlaşılmaktadır.16. ve 17. yüzyıl el yazmalarında uzun süredir ayakta duran bu kapının 1509 depreminde bütünüyle yı-kıldığı kayıtlıdır.

İsa Kapısı adıyla anılan Bizans yapısının da, ne zaman ve ne amaçla yapıldığı bilinmemekte;

16. yüzyıl kaynaklarında mes-cidin gerçekte bir Bizans yapısı olduğu belirtilmemektedir. İlk kez 1877’de A. G. Paspates tarafın-dan kilise olarak tanımlanan ve aslında şapel (kilisenin küçüğü olan) yapı, bir manastırın parçası da olabilir aslında.

Yapıyla ilgili en eski kesin kay-naklar mescide çevrilmesine iliş-

Uzun yıllardan sonra bir ecdad yadigarı daha hizmet vermeye başlayacak. Ese Kapı mescidi ve Hadım İbrahim

Paşa Medresesi yenilenen yüzüyle İstanbullularla buluşacak.

Barbaros Korkmaz

Page 55: bahcelievler dergisi mayı

53Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiTarih

kin olanlardır. Bu kaynaklara göre yapı, Kanuni Sultan Süleyman’ın (1520-1566) vezirlerinden Ha-dım İbrahim Paşa tarafından mescide çevrilmiş, ayrıca yanına bir de medrese eklenmiştir. İnşa tarihiyle ilgili bir kayıt bulunmadı-ğı gibi, mevcut bir yazıt da yok-tur. 1560-1562 yılları dolayında yapılmış olduğu genellikle kabul edilen medrese tezkirelere göre Mimar Sinan’ın eseridir. Kilisenin de onun tarafından mescide çev-rildiği aynı yerde kayıtlıdır. Yapı grubunun avlu kapısı yanına 1741 yılında Kapı Ağa’sı Ahmet Ağa tarafından bir çeşme yaptı-rılmıştır. Hadikat-ül Cevâmi’de Ma-nastır Mescidi adı altında geçmektedir. Ancak yapının, Bizans’ın çeşitli dönemlerinde İstanbul’da büyük önem taşıyan manastırlardan birinin parçası olup olmadığı araştırılmışsa da, kesin sonuca ulaşılamamıştır. Yinede yapı, Tarihi Yarımada’da tarihsel topografya açısından günümüze hiç izi kalmamış olan Konstantin surlarının konumunu tartışmak açısından dikkate de-ğer bir önem taşımaktadır.Mescit ve medresenin 1648 dep-reminden etkilendiği Cezar ta-rafından tanımlanmakla birlikte,

yeni araştırmalar söz konusu ha-sarın İstanbul’da büyük yıkıma neden olan 1766 depreminde ortaya çıktığını kanıtlamaktadır. 1766 depreminde mescidin du-varları ve minaresi hasar gör-müş; medresenin 8 ocağı yı-kılmıştır. Deprem sonrasında yapılan onarımlarda, revak yö-nünde ocak duvarlarının tuğlayla ve kemerlerinin özensiz bir işçi-likle yenilendiği yapıda açıkça gözlenebilmektedir.

Vakfiyeye göre, İbrahim Paşa Esekapı’da bir de mektep yap-tırmıştır. Mahallenin ana caddesi üzerindeki bu mektebin altında, yine paşanın vakfına ait bir ek-mek fırını bulunmaktaymış. Bu-gün bu mektepten de iz kalma-mıştır.

Osmanlı Mimarisi’nde Fatih Dev-ri (1451-1481) adlı kitapta vakfi-yelere dayanarak yapının Fatih döneminde mescide çevrilmiş olması gerektiğini yazmaktadır. Ancak bu dönemin vakfiyele-rinde, İsa kapısı mahallesi ka-yıtlarında mescit sözü geçme-diği gibi, tezkireler de kuşkuya yer bırakmamaktadır. Ayrıca, 1981’de yapılan rölöve çalışma-ları Bizans yapısının, medrese-nin yapımı sırasında mescide çevrilmiş olması gerektiğini ke-sinlikle ortaya çıkarmıştır. Şöyle ki; mescit güney duvarının med-rese hücresiyle birleştiği yüzey, içte ve dışta, özgün kalmışken, duvarın cephe veren bölümünde pencereler açılmış, var olanlar da genişletilmiştir.

Page 56: bahcelievler dergisi mayı

54 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi Tarih

"Gençler, Cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile, insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz. Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." Mustafa Kemal ATATÜRK

Rıza AKPOLAT CHP Bahçelievler İlçe Başkanı

19 Mayıs Gençlik ve spor bayramınız Kutlu Olsun

Medrese ve Mescidin Günü-müzdeki Durumu

Günümüzde Yeşilay Genel Baş-kanı Muharrem Balcı tarafından Fatih Yeşilay Şube Başkanı Fa-ruk Çetin’in Halka Hizmet mer-kezli Program ve Projelerinin hayata geçirilmesi için tahsis edilmiştir.Faruk Çetin’in denetiminde yapı-lan birkaç aşaması bulunan bu projelerin hayata geçirilmesinin ülkemizin tamamına Yeşilay adına büyük faydası olacağına projeyi gören biri olarak inan-maktayım.İnanılmaz bir proje ve bağımlılık-la mücadelede devrim sayılacak uygulamalardaki destek bekle-nen kurumların da bu projeye il-gisiz kalmamaları ülke insanının gelişmesinde çok önemli bir rol oynayacaktır.Medrese ve Mescid için Vakıf-

lar 1.Bölge müdürlüğü nezdinde yapılan restütüsyon ve restoras-yon çalışmalarını tamamlamış ancak yüklenici firma istenilen şekilde sonuçlandıramamıştır. Bugün medresede yapılan onca çalışmaya rağmen birçok aksak durum söz konusudur. Bunun yanı sıra yürütmenin aksaması için ve bu yadigarın tekrar ka-zanılması adına Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden bu mescit ve medrese için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan uzun yıllar özveriy-le çalışan Sayın Murat Sav’a da şükranlarımızı sunuyoruz..

Fatih Yeşilay Şube Başkanı Faruk Çetin’in projeyle ilgili yaptığı açıklama;“Mescit ile ilgili detaylı proje hazırlanmış ve İTO (İstanbul Ticaret Odası) ve Yeşilay pro-tokolüne göre İTO sponsorluğu ile yaptırılacaktır, 2012 mayıs

itibariyle vakıflar Kurulu’nun onayına girecek ve muhtemelen onaylanacağını düşünmekte ol-duğumuz bu mescit için ecdad yadigarına sahip çıkmak ve ko-rumak anlamına geldiği mescit yapılırken bir diğer taraftan eği-tim başlıklı faaliyetlerde hizmete girmesini arzulamaktayız, eğitim konularının planlamasında son aşamadayız.”dedi.

Evet bunca özveriyle çalışan in-sanlar varken ecdad yadigarları sahipsiz kalmayacaktır.Bu anlamda Öncelikle Baş-bakanımıza, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne,Yeşilay Genel Başkanına ve Yeşilay Fatih Şubesi Başkanı Sayın Faruk Çetin’e bir kez daha teşekkürleri-mizi şükranlarımızı Bahçelievler Dergisi adına sunuyoruz.Bir başka konuda buluşmak üze-re.

Page 57: bahcelievler dergisi mayı

01 MAYIS 1889Alman ilaç firması Bayer, Aspirin denilen ilacı üretti.01 MAYIS 1890 Amerika Birleşik Devletleri’nde günde 8 saatlik çalışma sistemi kabul edildi.01-07 MAYISTrafik Haftası03 MAYIS 1481Fatih Sultan Mehmet Han Haz-retleri, gebze yakınlarında vefat etti.03 MAYISTürkçüler Günü04 MAYIS 672Eshab-ı Kiram’ dan Eyüp Sultan Hazretleri, İstanbul Kuşatmasın-da vefat etti.08 MAYIS Yunus Emre’ yi anma Günü09-15 MAYISAile Haftası10 MAYISDünya engelliler günü13 MAYIS Anneler Günü13 MAYISTürk Dil Bayramı18-24 MAYISMüzeler Haftası19 MAYIS 1919 Mustafa Kemal Atatürk Samsun’a çıktı.19 Mayıs 1919 ‘da sembolik olarak başlayan kurtuluş savaşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hü-kümeti’ nin aldığı kararla fiilen başlatıldı. Savaş 30 Ağustos 1922’de Başkomutanlık mey-dan Savaşı ile askeri alanda, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile de siyasi anlamda sona erdi. Aynı yılın 29 Ekim’inde de yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruldu-ğu dünyaya ilan edildi.19 MAYIS Atatürk’ü anma Gençlik ve Spor Bayramı29 MAYIS 1453 Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri Tarafından İstanbul Fethedildi.31 MAYIS Dünya Sigarasız Günü

GEÇMİŞTE MAYIS AYI

31 MAYIS Dünya

Sigarasız Günü

55Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiHaber

Page 58: bahcelievler dergisi mayı

Haber

56 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

UNESCO tarafından kültürel mi-rası koruma ve müzeciliği yaygın-laştırma amacıyla gerçekleştiri-len Müzeler Günü tüm Dünya’da

18 Mayıs olarak ilan edilmiştir. Ülkemizde ise 18-24 Mayıs tarih-leri arası Müzeler Haftası olarak kutlanmaktadır.

Müzeler Haftası’nın kutlanması-nın tüm Dünya kültür ve varlıkları-na faydaları büyüktür. Milli kültür, tarih bilgisi ve onlara sahip çıkıl-ması amacıyla gerçekleştirilen bu önemli günde önemli çalışmalar da gerçekleştirilir. Hafta boyunca birçok yerde konferanslar, açık oturumlar ve sunumlar düzenle-nerek insanların kültür varlıklarına sahip çıkmaları ve bilinçlenmeleri sağlanır. Tüm dünyadan insanla-rı turist olarak ülkemize çekecek başlıca unsurlardan birinin mü-zeler ve tarihi eserler olacağı da

Page 59: bahcelievler dergisi mayı

Haber

57Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

unutulmamalıdır.Ülkemizde müze ça-lışmalarının geçmişi Osmanlı Devleti’ne ka-dar dayanır. 1846 yılın-da Ahmet Fethi Paşa İstanbul’da ki ilk müze olan Aya İrini’yi kurmuştur.1924 yılında Topkapı Sarayı, 1934 yı-lında ise Ayasofya müze haline getirilmiştir.

Daha sonraki yıllarda ise hızla Konya, Bursa, Edirne, Ada-na gibi illerde birçok müze hizmete girmiştir. 2008 ve-rilerine göre ülkemizde 295 müze bulunmakta-dır. Günümüzde ise bu sayının 300’ü geçtiği düşünülmektedir. Yine Devlet İstatistikleri Enstitüsü’nün ve-

rilerine göre tüm bu müzelerde 2.553.637 eser sergilenmektedir.Ayrıca Müzeler Hafta-sı boyunca T.C.Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne

bağlı tüm müzeler de ücretsiz olarak hizmet verecektir.

Osman Hamdi Bey:Günümüzde kendisinden geriye bir çok eser kalmıştır.Usta bir res-sam, arkeolog, müzeci ve yazar olan Osman Hamdi Bey müzeciliğin kurucusu olarak kabul edilir.Müze-i Humayun(İstanbul Arke-oloji Müzesi) ve Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Akademisi) gibi temel kurumlar kendisinin eseridir.

Page 60: bahcelievler dergisi mayı

Bahçelievler Dergisi Mayıs 201258

BelediyedenBahçelievler Dergisi

Bahçelievler’e Dev Kültür Merkezi

Bahçelievler Belediye Baş-

kanı Osman Develioğlu

“Dünya Tiyatrolar Günü

kutlanırken, Bahçelievler’de Kültür

Merkezi sayısını 2’den 5’e çıkar-

dık. Yakında dev Kültür Merkezi-

mizi de Büyükşehir Belediyemizin

katkılarıyla hizmete açacağız”

dedi.Başkan Osman Develioğlu, “Halkı-

mızın kültürel etkinliklerimize ilgisi

çok yoğun. Her yıl 200 bin’i aşkın

insanımızı kültür merkezlerimizde

ağırlıyoruz. Sanat’a ve Sanatçıya

saygılı Bahçelievler’imizde yeni

kültür merkezimizi de önümüzdeki

aylarda hizmete sunacağız” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi

tarafından çok amaçlı ve modern

dokuda projelendirilen Bahçeli-

evler Kültür Merkezi Yenibosna

29 Ekim Caddesi üzerinde inşa

ediliyor. 2012 yılı itibariyle bitirilmesi he-

deflenen Kültür Merkezi’nde, 10

metre çapında döner sahnesi

de olan tiyatro ve konser salo-

nu, çok amaçlı sahne, cep sine-

maları, okul öncesi eğitim sınıfı,

çocuk ve yetişkin kütüphaneleri,

etüd salonları, fuaye, sergi sa-

lonları, kulis ve sanatçı odaları-

nın yanı sıra restaurant ve kafe-

terya terası bulunacağı öğrenildi.

Page 61: bahcelievler dergisi mayı

59Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiGurme

MALZEMELER• 6 Adet kemiksiz but• 1 Kg. ıspanak• Adet kuru soğan• 1 Adet havuç• 300 Gr. Taze kaşar• 1 Çay bardağı Ayçiçek yağı• 2 Diş sarımsak• Tuz, karabiber, pul biber, kekik, kırmızı toz biber.

HAZIRLANIŞIBir tavanın içine ayçiçek yağının yarım bardağını koyun. Üzerine ince kıyılmış sarımsakları ekle-yin ve pembeleşinceye kadar ka-vurun. Ardında soğanları ekleye-rek sarımsağın kıvamına gelene kadar kavurun. İyi kavurduktan sonra ıspanakları ilave ederek suyunu çekene kadar bekleyin. Ispanaklar suyunu çektiğinde

havuçları ilave edin. Ardından tuz, karabiber ve pul biberi ilave ettikten sonra ocaktan alın ve so-ğumaya bırakın.

Tavukları dövecek yardımıyla ince kıvama getirin. Soğuyan ıspanaklı karışımı eşit şekilde ta-vuklara dağıtın ve üzerine rende-lenmiş kaşar ekleyin. Kenarlarını hafifçe katlayıp uzunlamasına sarın. Geriye kalan ayçiçek ya-ğının içine, kırmızı toz biber, tuz, pul biber ve kekik koyup karıştı-rın. Yaptığınız bu karışımı üzer-lerine sürün. Önceden ısıtılmış fırında 45 dakika kadar pişirin. Pişme işleminden sonra bir bı-çak yardımıyla iki eşit parçaya bölerek, patates ve pilav ile ser-vis yapın. Afiyet olsun

İhsan Balcı

Page 62: bahcelievler dergisi mayı

Bahçelievler Dergisi Mayıs 201260

Bahçelievler Dergisi Evcil Dostlar

İnsanların kö-pek alırken yapmış olduk-

ları en sık hata ve hatalar zinciri köpek almadan

önce ya-p ı l -mak -t a . u n u -t u l -

m a -malı ki

bu konu-da yapılan

bir çok hata hep köpek al-

madan önce yapılır. Bu olum-

suzlukları yok etmek için iyice düşünüp öyle karar verilmelidir. Çünkü alınan şey

bir canlıdır ve ilgi ister. Bu ilgiyi nasıl tesis etmeliyiz? Köpekler en çok ilgi ve sevgiye muhtaçtır. Bu olamazsa olmaz bir durumdur. Bu nedenle kendimize bazı sorular sorup öyle köpek almalıyız.Aksi

taktirde mutsuz ve huysuz bir şe-kilde büyüyecek bir canlı sahibi olup üzülürüz. Köpek almadan önce ken-dimize şu soruları sorup gayet sami-

mi cevaplar vermeliyiz. Bütün soruların

cevapları olum-lu ise gidip doğru yerden doğru köpeği almalıyız.

1-Kendinize uy-gun olan köpek ırkını tespit edin

2-Köpek hakkında (özellikleri) bilgi sahibi olun

3-Eviniz müsait olmalı :Alacağınız köpeğin özelliklerine göre yerinizin müsait olması gerekir,Köpeklerin yaşam alanı bir köpek için çok önemlidir.

4-Amaç :Köpeğinizi almadan önce ne amaçla köpek almak istediğinizi tespit etmelisiniz. Mutlaka bir ama-cınız olmalı Korunma, Arkadaş veya Spor amaçlı köpek alabilirsiniz

5-Zaman : Köpek beslemek için mutlaka zaman yönünden müsait ol-malısınız. Yoğun iş temponuz varsa bu köpeğinizi yalnız ve mutsuz ya-pacaktır.

6-Sevgi : Mutlaka köpek sevginiz ol-malı ,

7-Sosyal Yapı : Sosyal bir yapıda olmalısınız köpeğinize ayıracağınız zamanlar haricinde de (Pikniğe ba-lık tutmaya veya sahilde gezmeye gittiğinizde) mutlaka köpeğinizi de yanınızda götürmelisiniz.

8-Bütçe : Ne tür canlı beslerseniz besleyin mutlaka maddi bir harcama sizi bekler .Köpek yetiştirmenin de mutlaka size yükleyeceği bir maddi yük olacaktır.Bunu asla göz ardı et-meyin.

Köpek almadan önce bir araştırma yapın ve ortalama bir aylık gider tespit edin. Bu miktarın bütçenize uygun olup olmadığını kendinize so-run. köpeklerin en fazla masrafı ilk alındığında olur. ilk yaşına girene kadar da en önemli gideri beslenme-dir. çünkü köpeğiniz ilk bir sene çok iyi beslenmelidir. Köpek yetiştirmek sanıldığı kadar basit bir hobi değil-dir. ancak şunu unutmayın doğru ve profesyonelce yetiştirmeye gayret

KÖPEK ALMADANÖNCE İYİ DÜŞÜN

Page 63: bahcelievler dergisi mayı

Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012 61

Bahçelievler DergisiEvcil Dostlar

ederseniz karşılığını mutlaka alırsınız. hep doğru olan kural-ları uygularsanız bu geçerlidir.Ülkemizde köpek yetiştirmek (profesyonelce) yeni başlanıyor. bu nedenle hata yapılması gayet normaldir.

YERİNİZ MÜSAİT Mİ? Köpek almadan önce köpeğini-ze ayıracağınız yer çok önem-lidir. Çünkü köpekler oksijeni bol, geniş mekanları severler ve onlar için havanın bol oksijen-li olması sağlık bakımından da şarttır. Çünkü her canlıda oldu-ğu gibi oksijen hayattır. Şayet bahçeniz varsa iyi, yoksa işiniz çok zor. Çünkü köpekler olduk-ça hareketli hayvanlardır. Köpek beslemenin temel kurallarından olan bahçe unsuru bu nedenle çok önemlidir. Bahçede her gün bir saat köpeğinizi serbestçe bı-rakmanız, onun toprakla teması sinir sistemine de iyi gelecektir. Bahçede köpeğinizi fazla kısıtla-mayın, bırakın özgürce dolaşsın, koşsun, yuvarlansın. Köpeğiniz stresini atıp durgunlaşınca ak-şam da gezintiye çıkarabilirsiniz. Gezintiye çıkamayacağınız zaman köpeğinizle bahçe-de de egzersiz yapabilir-siniz.NE AMAÇLA KÖPEK ALIYORSUNUZ ? Bir köpek almadan önce çok iyi düşün-meniz gerekir. Ne

amaçla köpek alıyorsunuz ? Bu konuyu iyi düşünmeniz gereki-yor. Ne amaç taşıyorsanız bunu iyi saptayıp ona göre formül bul-manız ve bu sisteme göre köpeği yetiştirmeniz ve eğitmeniz gere-kir ki sonunda amacınıza ulaşın. Aksi takdirde amacınıza ulaş-mak bir yana, köpeği de karma-şık bir yaşama sürüklersiniz ve buda köpekte kalıcı bir problem yaratır. Köpek almadan önce kö-peğin size neler vermesini iste-diğinizi saptamalısınız. Bu da iki ana başlıkta toplanabilir.

YAVRU KÖPEK ALIRKENİlk kontrol sağlık açısından ya-pılmalıdır. Seçeceğiniz yavru si-zinle birlikte 14-15 yıl ve günün çoğunluğunda birlikte olacaktır. Köpeğinizde ortaya çıkacak bir hastalığın sizi çok üzeceği kesin-dir.Uzun zaman sonraki hastalık-ları tahmin edemesek de, sağlıklı bir yavruyu seçmek zorundayız. Daha sonra onu veteriner kont-rolünden geçirerek ilerideki has-talıklara karşı aşılarını yaptırma-lıyız. Bu aşılardan bazıları üretici tarafından yapılmış olabilir, bu-

nun için yavruların aşı karnesini

isteyin ve kontrol ederek parazit kontrolünün yapılıp yapılmadı-ğını ve hangi aşıların yavrunun üzerinde olduğunu değerlendi-rin. Yavrular canlı görülmelidirler, dokunulmasına izin vermeli, aşı-rı ürkeklik veya saldırganlık göz-lemlenmemelidir. İlk bakışta size sağlıklı gibi görünen yavru siz aldıktan kısa bir süre sonra has-talanabilir hatta ölebilir. Bu yüz-den güvenilir bir firmayı tercih edin ve mutlaka yazılı bir şekilde sağlığını garantilesin.. İki buçuk aylıktan küçük olmayan ve en az üç aşısı yapılmış yavruları tercih edin. Aldığınız yavruların iç ve dış parazit tedavilerinin yapıl-mış olup olmadığını kontrol edin. Üç dört yavru arasından seçim yapmaya çalışın. Genellikle ilk yavrunun orijin ve sağlık olarak diğerlerinden daha üstün olaca-ğı düşünülür. İlk yavrular daha iri oldukları için diğerlerinden daha fazla süt emerler. Üreticiler genellikle ilk yavruları satmayıp kendilerine damızlığa ayırırlar.

Page 64: bahcelievler dergisi mayı

ANNECİĞİM

Ne sevimli bir annesin! Ne tatlıdır senin sesin! Benim canım mısın nesin Sen olmazsan yapamam ben!..

Senden yakın kim var bana? Kalbim, canım bağlı sana!..Üzüntüm yok ondan yanaSeviyorsun beni de sen.

Gülsem güler yüzün Ağlamamdan alır hüzün... Senin gecen ve gündüzün Işık alır sanki benden!

Küçük Beril Baydeniz’den Annesi Derya’ya…

Bahçelievler Dergisi Mayıs 201262

ŞiirBahçelievler Dergisi

Page 65: bahcelievler dergisi mayı

63Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler DergisiŞiir

Dilek Ezel ...

Ve tabi ki intihar,Bilerek gitmektir ölüme.Bu sevdaya adadım kendimi,Sonunu bile bile.

Bitmez elbet sen yoksun diye.Şiirler tutar, sen tutmasan elimi.Şarkılar fısıldar kulağıma, sevda sözlerini.Gölgem yürür yanımda,Sen olmasan da.Anılar avutur beni.

Bil ki, sen değilsin istediğim şimdi.Sen sadece aşkın,Ete kemiğe bürünmüş hali.Artık sevmiyorum seni.Aşkın senden büyükmüş yazık ki.

Page 66: bahcelievler dergisi mayı

64 Bahçelievler Dergisi Mayıs 2012

Bahçelievler Dergisi

Page 67: bahcelievler dergisi mayı
Page 68: bahcelievler dergisi mayı

Yılın Annesi Anadolu’nun çiçeği Lale Müzeler Haftası Ata Sporu Aba Güreşi

DergisiAYLIK SİYASİ AKTÜEL HABER DERGİSİ MAYIS 2012 SAYI: 5ww

w.b

ahce

lievl

erde

rgis

i.com

NE GÜZELKOMUTAN

“Kostantiniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdar ne güzel hükümdar ve onun askerleri ne güzel askerdir.” ’hadis-i şerif’

ww

w.b

ahce

lievl

erde

rgis

i.com

M

AYIS

201

2

YIL

: 1

SAY

I: 5