ANKARA ÜNİVERSİTESİ
BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ
SONUÇ RAPORU
TÜRKİYE’DE SOSYOLOJİ EĞİTİMİNİN SORUNLARI
Proje Yürütücüsünün İsmi:AYTÜL KASAPOĞLU
Yardımcı Araştırmacıların İsmi: BERİVAN KAVAS, ESMA KILIÇ, SEFA ÇINAR,
SİBEL MANDIR, MEHMET KILIKBİÇEN
Proje Numarası:12Ö5358001
Başlama Tarihi:30.05.2012
Bitiş Tarihi:30.05.2014
Rapor Tarihi:30.07.2014
Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri
Ankara - " 2014"
Önsöz
Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Fonu tarafından desteklen bu araştırma DTCF Sosyoloji Bölümünün
gerçekleştirdiği ikinci “öğrenci odaklı” projedir. İlk hazırlıklarına 2012 -2013 öğretim yılında başlayan proje,
Üniversitenin bürokratik nedenlere bütçe kullanımını bir araştırma şirketine vermesi yüzünden 2013-2014
öğretim döneminde tamamlanmıştır. Ayrıca bir yıl gecikmeyle toplanan nicel verilerin de hedeflenen
örneklemin çok altında kalması nedeniyle projede bütçesinde bulunmayan nitel araştırmaya ağırlık verilmiştir.
“Sosyolojinin sosyolojisi” bağlamında sosyologların kendi problemlerinin ortaya konulmasını hedefleyen
araştırma “bilginin kaynağına dönüşü” ilkesini yerine getirmesi kadar, Türkiye ölçeğinde nicel verilerinin
yanı sıra Ankara ‘da bulunan üniversitelerin sosyoloji bölümlerinden toplanan öğrenci, öğretim üyesi, öğrenci
aileleri ve meslekte çalışanları kapsayan nitel veriler içermesiyle bir ilk olma özelliği taşıyarak önem
kazanmaktadır.
Projenin çeşitli aşamalarında çok sayıda öğrenci görev almıştır. Projenin ilk başlangıcında Sefa Çınar ve Savaş
Dede önerinin hazırlanmasında özverili çalışmalar yapmıştır. Daha sonra projenin tamamlanması Berivan
Kavas, Esma Kılıç, Sefa Çınar ve Sibel Mandır tarafından gerçekleştirilmiştir. Nitel verilerin toplanmasında
ise Emine Özge Atabey, Ezgi Eren, Esra Bertan, Buse Tan, Gizem Kurtuluş, Kardelen Polat, Mehmet
Kılıkbiçen, Meltem Geçimli, Musa Özgül, Naşide Günay, Seren Şahin, Ümit Gürz, Zelal Karataş kısa
zamanda büyük katkılar sağlamıştır. Raporun teslimdeki son çalışmalar Mehmet Kılıkbiçen’ in; gözden
geçirilip yayına hazırlanması ise Savaş Dede’nin desteğiyle gerçekleşmiştir.
Öğrenci odaklı projelere destek veren Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne, Projenin nicel verilerini toplayan
Optimar Şirketine, anket ve mülakat sorularını yanıtlayan tüm öğrenci, öğretim üyesi, öğrenci aileleri ve
mesleği uygulayan sosyologlar ile projenin değişik aşamalarında büyük bir özveri ile çalışan ve yukarıda
adları anılan DTCF Sosyoloji Bölümü öğrencilerine; son olarak da projenin akademik sorumluluğunu
üstlenen Prof.Dr. Aytül Kasapoğlu’na teşekkür ederiz.
Proje Ekibi
Nisan 2014
Ankara
I. Projenin Türkçe ve İngilizce Adı ve Özetleri
TÜRKİYE’DE SOSYOLOJİ EĞİTİMİNİN SORUNLARI
Bu projenin öncelikli amacı sosyolojinin ve sosyoloji eğitiminin ne olduğunu ve problemlerini tartışmaktır.
Projenin Ankara Üniversitesi tarafından desteklenip sosyoloji öğrencileri tarafından yapılmaktadır. Nitel ve
nicel araştırma teknikleri bir arada kullanılmıştır. Derinlemesine mülakat tekniği ile öğrencilerle,
akademisyenlerle, öğrenci aileleriyle, kamuda çalışan sosyologlarla sözlü tarih çalışması yapılmıştır. Proje
için çatışma teorisi uygun görülmüştür. Bu çalışmada sosyolojinin sosyolojisi yapılarak bilginin kaynağına
dönülmüştür. Bu araştırmada yapılan bulgular ile Aytül Kasapoğlu’nun 1991 yılında aynı konuda yaptığı
çalışma arasındaki bulgular karşılaştırıldığında benzerlikler görülmektedir. Öğrenciler ile akademisyenlerin
mülakat ve anket cevapları arasında da benzerlikler vardır. Bütçe ve bürokrasi sebebiyle öğrenci odaklı proje
olmasına rağmen anket ve veri girişleri araştırma şirketi elemanları tarafından yapılmıştır. Nitel görüşmeler
bütçelendirilmemiştir. Sosyolojinin gelişimi için çeşitli öneriler sunulmuştur.
PROBLEMS OF SOCIOLOGY EDUCATION IN TURKEY
Primary aim of this project is to identify and discuss problems of sociology and it’s education in Turkey. In
order to achieve this purpose students of Ankara University at Department of sociology prepared a project
proposal to get support from Ankara University Research Fund in 2012. This was the second student Project
of Sociology Department since its foundation. Qualitative and Quantitative research techniques both are
applied by conducting interviews and depth interviews in terms of oral history with students, academic staff,
students’ families and sociologist who are employed in different part of the society. Conflict Theory and its
principles are assumed suitable for this Project. This study carried out to make “sociology of sociology” by
following the principle of “returning knowledge to its origin”. Findings revealed that most of the problems
are not changed much since years. Views of students and academics are in accordance and this is not much
differentiate according to universities where students get training. Although it was a student’s project because
of bureaucracy budget of project allocated a research company. Therefore questionnaires are conducted by
company staff rather than student’s themselves. In order to increase validity and reliability of this study
students carried out dept. interviews themselves that are not covered by the Project budget. Several
suggestions are also made in order to improve sociology in Turkey.
II. Amaç ve Kapsam
Türkiye’de Sosyolojinin Sorunları” başlığı altında yürütülen bu projede, sosyoloji bölümlerinde okuyan
öğrenciler ve mezunların gerek lisans öğrenimi boyunca gerekse mezuniyet sonrası dönemlerinde
karşılaştıkları sorunlar konuyla ilgili tüm paydaşlardan yararlanılarak (öğrenci, mezun, öğretim üyesi,
istihdam eden kuruluş ve ailelerden) aşağıdaki sorular çerçevesinde ele alınmıştır.
a.Türkiye’de sosyolojinin statüsü nedir? Bunu etkileyen faktörler nelerdir?
b.Lisans eğitimi boyunca sosyoloji öğrencilerinin karşılaştığı sorunlar ve bunlara yol açan faktörler
nelerdir?
c.Akademideki sosyologların toplumla ve öğrencilerle ilişkisindeki sorunlu alanlar ve bunlara yol
açan faktörler nelerdir?
d.Sosyoloji mezunlarının sosyolog kimliğiyle kamusal alanda ve özel sektörde yeterli temsilindeki
engeller ve istihdam sorunları nelerdir?
e.Sorunların çözümüne yönelik olarak nasıl bir sosyoloji eğitimi verilmesi gerektiği konusunda
paydaşların önerileri nelerdir?
III. Materyal ve Yöntem
Araştırma temel olarak pozitivist epistemolojiye uygun olarak toplanan ampirik verilere dayanmaktadır. Proje
bütçesine temel oluşturan veriler anket ve derinlemesine mülakat teknikleriyle toplanmıştır. Bu çerçevede
araştırmanın evrenini oluşturan gruplar anketler için aşağıdaki örneklemde bulunan üniversitelerdeki
akademisyenler ve öğrencilerdir. Derinlemesine mülakat için ise sosyoloji bölümünde lisans düzeyinde eğitim
gören öğrenciler ve öğrenci aileleri, sosyoloji bölümü öğretim elemanları ve sosyolog olarak çalışan kamu
personelidir.
Araştırmada nitel görüşmeler bütçelendirilmemiştir. Bu verileri proje elemanları araştırmanın bütünlüğü ve
derinliği açısından zorunlu gördüklerinden kendi olanaklarıyla nitel araştırma tekniklerini kullanarak
gerçekleştirmişlerdir. Nitel araştırma yaklaşımlarından fenomenoloji kullanılmış, mülakatlardaki olumlu ve
olumsuz ifadeler tablolaştırılarak katılımcıların cevaplarından öze ulaşılmaya çalışılmıştır.
Temel bilgi toplama tekniklerinden formel fakat yapılaşmış (structured) anket tekniği ve nitel araştırma
tekniklerinden olan derinlemesine mülakat tekniği kullanılmıştır. Tüm sorular daha önceki araştırmalar
dikkatle gözden geçirilerek ekip çalışması ile hazırlanmış; karşılaştırmalar yapabilmek için benzer sorular
sorulmasının yanı sıra, yeni ihtiyaç ve gelişmeleri dikkate alarak ek sorular hazırlanmıştır. Mülakatlardan
katılımcıların aynı soruya verdikleri cevaplar alt alta sıralanarak, cevapların bir arada bulunması ve daha kolay
değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Sorunlar hakkında deneyim sahibi olmanın etkili olacağı düşünüldüğü için sosyoloji lisans bölümü üçüncü
veya dördüncü sınıf öğrencileri ile yapılan görüşmeler çoğunluktadır. Örneklem sırasında bu öğrencilere
ulaşabilmek için, bazı üniversitelerde zorunlu hazırlık sınıfı olduğundan 2008 yılı verileri dikkate alınmıştır.
Evren ve örneklem dağılımı aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Tablo: 1. Evren ve örneklem planı
Öğrenci Toplamı Evren Örneklem Evren % Örneklem %
TR1 2244 150 21% 19,01%
TR2 340 20 3% 3,04%
TR3 1800 100 16% 20,31%
TR4 1200 70 11% 10,44%
TR5 1300 120 12% 11,32%
TR6 960 50 9% 8,27%
TR7 960 50 9% 8,27%
TR 8 400 20 4% 3,91%
TRA 320 20 3% 2,75%
TRB 1000 60 9% 8,70%
TRC 400 29 4% 3,91%
10924 689 100% 100,00%
Örneklem alınırken TÜİK(2008) ‘in Bölgesel Sosyo-ekonomik Derecelendirme Ölçütleri esas alınmıştır.
Tablo:2. Yapılması planlanan ve yapılan anket sayıları
Yapılması Planlanan Anket
Sayısı
Yapılan Anket Sayısı
TR1 BÖLGESİ 150 144
Bahçeşehir Üniversitesi 15 31
Boğaiçi Üniversitesi 25 15
Fatih Üniversitesi 25 23
İstanbul Üniversitesi 30 30
İstanbul Bilgi Üniversitesi 25 14
Mimar Sinan Üniversitesi 30 26
TR2 BÖLGESİ 20 25
Çanakkale Üniversitesi 20 25
TR3 BÖLGESİ 100 98
Afyon Kocatepe Üniversitesi 40 44
Ege Üniversitesi 30 29
Muğla Üniversitesi 30 25
TR4 BÖLGESİ 70 81
Anadolu Üniversitesi 35 37
Sakarya Üniversitesi ve Uludağ Üniversitesi 35 44(Sakarya Üni 2 Uludağ Üni.
42)
TR5 BÖLGESİ 120 112
Ankara Üniversitesi 30 26
Hacettepe Üniversitesi 30 31
ODTÜ 30 25
Selçuk Üniversitesi 30 30
TR6 BÖLGESİ 50 47
Akdeniz Üniversitesi 25 22
Isparta Üniversitesi 25 25
TR7 BÖLGESİ 50 54
Cumhuriyet Üniversitesi 25 28
Kırıkkale Üniversitesi 25 26
TR8 BÖLGESİ 20 17
Çankırı Karatekin Üniversitesi 20 17
TRA BÖLGESİ 20 20
Atatürk Üniversitesi 20 20
TRB BÖLGESİ
30 61
Fırat Üniversitesi 30 30
Yüzüncü Yıl Üniversitesi 30 31
TRC BÖLGESİ 29 30
Dicle Üniversitesi 29 30
Toplam 689 681
Yukarıdaki üniversitelerin genel anlamda seçilme sebepleri:
Öğrencilerle yapılan ön görüşmeler.
Üniversitelerin Türkiye’ deki rolü ve önemi
Üniversitelerin tarihsel süreç içerisindeki rolü ve önemidir.
IV. Analiz ve Bulgular
Sosyoloji çok geniş alanlarda çalışmalar yapan bir disiplindir. Bunun bir sonucu da paradigmatik bir genişliğin
bulunmasıdır. Günümüzde genel anlamda iki bilgi teorisi çalışmalara kaynaklık etmektedir. Bu bilgi
teorilerinin çevresinde farklı yaklaşımlar şekillenmektedir. Bu bilgi sistemlerinden birisi pozitivist açıklama
sistemiyken diğer ise, “anlama” kavramını temel almaktadır.
Geniş alanlara yayılmış olması, sosyolojide aynı zamanda bir parçalanmışlığa da sebep olmaktadır. Bu durum
geniş teoriler üretmede sıkıntılar yaratmakta, Sosyologlar arasındaki bağlantıyı zayıflatmaktadır. Bu durum
bazı sosyologların kendi yaklaşımlarına uymayan sosyologlara “onlar bilim yapmıyor” tarzı eleştirilerde
bulunmasına yol açmaktadır. Bu sebeple farklı tarzlarda çalışma yapan sosyologlar birbirlerinin çalışmalarını
yok sayabilmektedir. Metodolojik olarak 1950’li yıllara kadar etkinliğini sürdüren fonksiyonalizm son
zamanlarda eski etkinliğini kaybetmeye başlamıştır. Etnometodoloji, Fenomenolojik Sosyoloji ve
Dramaturjikal Sosyoloji, "Yorumlayıcı Sosyoloji" gibi bir genel etiket altında, alanın parçalanmışlığını
gözlerden saklaması beklenmektedir. Bu farklılıkların bir zenginlik olarak ele alınabilmesi için farklılıklardan
oluşan bir bütünlüğün sağlanması gerekir. Bu bütünlük metodolojik anlamda sağlanamasa da kavramsal
anlamda sağlanabilir. Sosyolojide bütünlük sağlamamın bir yolu kavramsal bütünlük sağlamaktır. Tam olarak
kavramsal bütünlük sağlandığı anda sosyoloji adına metodolojik çeşitlilik bir zenginlik haline gelebilir.
Pozitivizm sosyolojinin birikimine önemli katkılarda bulunmuştur. Bilimsel olma sürecinde etkisi büyüktür.
Fakat pozitivizm diğer yaklaşımları dışlayıcı bir konuma gelmektedir. Bu sosyoloji açısında büyük bir sıkıntı
oluşturmaktadır. Türkiye’de sosyolojinin temel metodolojik sorunlarından birisi de pozitivist geleneğin çok
baskın olmasıdır. Pozitivizmin çok baskın hale gelmesi bir sorun daha oluşturmuştur. Bu da pozitivizmi
benimsemeyenlerin, pozitivizmi yok sayması şeklinde olmaktadır. Dikeçligil’in 2012 Sosyoloji Çalıştay’ın da
yaptığı konuşmada açıkladığı gibi, pozitivizm bir molekül bulmuştur, onu açıklamıştır. Fakat şimdiki
çalışmalarda bu molekül de parçalanmış olup ve daha küçük parçalar üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Fakat
bu durum sosyolojinin, bütün molekül üzerinde çalışma yapmaması gerektiği anlamına da gelmemektedir.
Sadece metodolojik yaklaşımların tümüne saygı gösterilmesi gerekmektedir.
Metodolojik olarak iki bilgi sisteminin çatışmasının yanı sıra daha az önemsenen bir başka sistem de
bulunmaktadır. Bu da feminist eleştirilerdir. Feminist eleştiriler, sosyolojik çalışmaların büyük bir çoğunluğu
tarafından önemsenmemekte ya da genel anlamda yararlanılamamaktadır.
Kuramsal sorunların başında ise, Avrupa evrenselciliği gelmektedir. Batı’da gelişen bir bilim olan sosyoloji,
Türkiye’de tamamen bir aktarmacılık üzerine kurulmuştur. İlk yıllarda çok fazla sorun olarak görülmeyen bu
durum sonra ki zamanlarda kültürün öneminin artması sebebiyle eleştirilir duruma gelmiştir. Batı ile yakın
tarihlerde bilim olan sosyolojinin gelişiminin Türkiye’de farklı olmasının en önemli sebeplerinden birisi
gelenek yokluğu ve bununla beraber Batı aktarmacılığıdır. Kendine özgü bir geleneğinin olmaması ve batı
aktarmacılığı yapmasının bir sonucu olarak da, tek sebebinin bu olmadığı açık olsa bile, bir statü kaybı
bulunmaktadır (Kasapoğlu,1991). Batıdan aktarılan kuramlar bölgesel, kültürel ve sosyo -ekonomik koşullar
açısından uygunluk taşımamaktadır. Bu sebeple çalışmalar yeterli seviyeye ulaşamamaktadır
Küreselleşmenin bu kadar hızlı geliştiği günümüzde sosyoloji üzerinde Avrupa “evrenselciğinin” etkisi bir
bakıma daha fazla hissedilebilir. Fakat aynı şekilde küreselleşmenin kendi içinde doğurduğu bir yerelleşme
de mevcuttur. Bu durum sosyolojik çalışmaları da bire bir etkilemektedir. Bazı üniversiteler tamamen
uluslararası çalışmalar yaparken bazıları ise daha yerel çalışmalar yapmaktadır. Akşit ve Kasapoğlu’nun dörde
ayırdığı bu durumda ülkemiz için A tipi üniversitelerde uluslararası çalışmalara öncelik verilmektedir. B tipi
üniversitelerde ulusal ve uluslararası çalışmalar bir arada yapılmaktadır. C tipi üniversitelerde sadece ulusal
çalışmalar son olarak D tipi üniversitelerde ise bölgesel ve ulusal çalışmalar yapılmaktadır.
Tüm dünyayı bir şekilde etkileyen küreselleşme olgusu daha önce de açıklanmaya çalışıldığı üzere Türkiye’de
sosyolojiyi de etkilemiştir. Giddens’ın (2000) da ele aldığı şekliyle; küreselleşme, tek bir dünyada yaşıyoruz
anlayışıyla ilintilidir. Tam olarak kesin bir anlam taşımadığı için bazı entelektüellerin buna karşı bir tavır
alması normaldir. Son zamanlarda dünya üzerinde yaşanan gelişmeler basit, sadece teknolojinin gelişmesi ile
açıklanabilecek tartışmalar değildir. Yaşanan büyük dönüşümler bulunmaktadır. Bu dönüşümler ister iyi
anlamda ele alınsın isterse kötü anlamda, tam olarak anlaşılamayan bir yönde her şeyin üzerinde etkisini
devam ettirmektedir (Giddens,2000) . Türkiye’de sosyoloji anlayışı da “tek dünyada yaşıyoruz” anlayışıyla
ilintili bir şekilde gelişim göstermiştir. Fakat bu anlayışta yukarda bahsedilen farklılar göz ardı edilmektedir.
Aslında küreselleşen Dünyanın bir merkezi bulunmakta ve diğer bölgeler çevrelenmektedir. Wallerstein’ın
(2004) merkez ülkeler olarak kavramlaştırdığı bu ülkeler aynı zamanda bilimsel çalışmalarda da merkezi bir
yer teşkil etmektedir. Türkiye gibi yarı-çevre sayılabilecek ülkelerin bilimsel çalışmaları daha çok
aktarmacılık şeklinde gerçekleştirmektedir. Batı ile hemen hemen aynı yıllarda bilim olarak kabul edilmesine
rağmen, ülkemizde sosyoloji aynı gelişmeyi gösterememiştir. Batı’da doğan “sosyolojinin evrenselliği” genel
bir kabul olarak sunulmaktadır. Bu durumun tam olarak oluşmadığı bölgelerde ise yani sosyal bilimlerin
kurumsal ve yapılanmasını tamamlayamadığı yerlerde Amerikan bilim adamları ve kurumları, Sosyal
bilimlerdeki nomotetik eğilimleri vurgulayan yerleşik modelleri desteklemek üzere doğrudan ya da dolaylı
olarak yardımlar yapmışlardır.
Bu gelişmeler karşısında son zamanlarda Batıdan ve birazda Batı dışından olmak üzere bazı başkaldırılar
olduğu görülmektedir. Bu başkaldırılar Wallerstein’a (2007) göre iki yoldan yapılmaktadır. Bunlardan birisi
moderniteyi savunarak, bunun Batı dışında da gelişebileceğini ama tamamen ‘kader’ sebebiyle gelişmediğini
öne sürerek, diğeri ise dünyanın uzun tarihsel sürecinin büyük bir bölümünde şu anki “Batı’nın konumunda”
Batı dışı devletlerin bulunduğu söylemi ile gerçekleşmektedir.
Kuramsal sorunların en temelini oluşturan sorunlardan birisi -ayrıca tam olarak aktarmacılığın sebep olduğu
problemlerden birisi- de sosyologlar arasında yapılmayan kuramsal tartışmalardır. Ülke içerisinde yapılmayan
kuramsal tartışmalar, hem kendi kuramsal eksikliğimizle, hem de aktarımcılık yaparken aktardığımız
kuramları dahi eleştirel bir süzgeçten geçirmemek ile sonuçlanmaktadır.
Devlet ile Sosyolojinin İlişkisi
Devletin pek çok tanımı olmasına rağmen klasik Marxist yaklaşıma göre devlet bir baskı aygıtıdır fakat kendi
içerisinde de ideolojik ve baskı aygıtları çerçevesinde yeniden şekillenmektedir.( Althusser, 1994:27-31).
Bireyin ideolojik duruşunun belirlenmesinde en etkili dönemin üniversite olduğu söylenebilir. Devlet de bunu
göz önünde bulundurarak gerekli önemleri alıp, aktarmak istediği ideolojiyi yaymak için uygun bir ortam
yaratarak bireylerin özgür düşünmesini ve ifade özgürlüğünü kısıtlar.
Devletin ideolojik aygıtları çok sayıda ve birbirinden ayrı, görece özerktirler. Devletin ideolojik aygıtlarından
biri de öğretimsel aygıttır.(Althusser,1994: 39) İdeoloji, eğitim sistemini belirlemede de etkilidir. Öğretimsel
ideolojik aygıt toplumda var olan tüm sınıfların çocuklarına en küçük yaşlardan itibaren – ki günümüzde bu
sayı oldukça düşmüştür- aktarmak istediği ideolojiyi tekrar yoluyla aktarır(Althusser, 1994: 44) . Böylece
aktardığı ideoloji yalnızca eğitimde değil toplumun hemen her kesiminde kendini gösterir. Birey eğitim
gördüğü yerde öğrendiği bilgilerin mutlak olduğuna inanır ve aslında devletin ideolojisinin taşıyıcısı olur. Bu
durum bireyin ufkunun daralmasına, pek çok alandaki amaç ve eğilimlerinin aslında devlet tarafından
belirlenmesine sebep olur. Devletin belirleyici olduğu bu alanlar öğrencilerin seçeceği okullar, seçmek
istedikleri meslekler, okudukları kitaplar, sosyal aktivite seçimleri gibi geniş bir yelpazeyi kapsar. Özellikle
son yıllarda okula başlama yaşının daha da aşağı çekilmesiyle devletin öğrencilere ideolojisini benimsetmesi
çok daha kolay hale gelmiştir. Müfredatlar ve öğretmenlerin de sahip olduğu ideoloji aracılığıyla ilköğretim
sıralarında başlayan ideoloji aşılama serüveni, kişilerin aldıkları eğitim süresince devam etmektedir.
Sosyolojinin, bireylerin düşüncelerini özgürce ifade edebileceği bir ortamda gerçekleşmesi gerekir. Ancak
içinde bulunulan kurumsal ilişkiler belli kesimlerin –öğretim elemanı, kurumun kendi yapısı veya bazı öğrenci
gruplarının etrafında bütünleştiği düşünsel yaklaşım- baskın gelmesine yol açar ve belli bir düşünce ekseninde
şekillenen eğitim-öğretim anlayışı bilinçsiz bir şekilde kısmen de olsa benimsemeye başlanır. Bu noktada
hegemonya kavramı kendini gösterir. Yalnızca üniversitelerde değil bir sosyoloğun görev aldığı her alanda bu
sorun kendisini gösterir çünkü sosyolog var olan düzeni sorgulamaktadır ve yeri geldiğinde eleştirmektedir,
çoğu zaman sosyoloğun bu eylemi baskı altına alınmak istenmekte ve itaat altına alınmaya çalışılmaktadır.
Sosyoloji Eğitimi
Eğitim anlayışının geçmişe nazaran günümüzde oldukça farklılık gösterdiği söylenebilir. Her geçen gün
farklılaşan eğitim anlayışı 20. Yüzyılda ekonomi ile ilişkili olarak gelişim göstermeye başlamıştır. Bu gelişim
ekonominin gereksinim duyduğu iş gücünü karşılamaya yöneliktir. Eğitimin bir başka amacı ise kişilerin
davranışlarında istenilen yönde değişiklik yapmaktır (Kılınçalp,2007:16). Eğitim sadece psikolojik değil aynı
zamanda sosyal bir olaydır, amacı ulusal kültürü aşılamaktır.
Toplumun ideallerini değerlerini eğitim vasıtasıyla aktarma amacı Halsey’ e göre uzak amaçtır. Bu amaç uzun
vadelidir ve nesilden nesile aktarılır. Eğitimin amaçlarına ulaşması eğitim ve öteki sosyal kurumlar arasındaki
etkileşime bağlıdır. Eğitimin temel fonksiyonlarından biri siyasal sisteme itaati sağlamaktır. İktidar, eğitimle
sadakatini sağladığı fert ile birlikte gücüne güç katmış olur (Celkan,1989). Eğitim bireyi toplumsallaştırma
amaçlarından biridir. Bu işlevi ile ideolojik söylemi meşrulaştırır. Kurumsal anlamda eğitimin ortaya çıkışı
modernleşme sürecinin bir sonucudur. Eğitim kurumları muhalefetin sesinin güçlü çıktığı dönemlerde ya da
rejim değişikliği yaşandığında kendisini daha etkin bir şekilde gösterir(Parlak, 2005:1).
Sosyoloji eğitiminin sorunlarından biri de derste öğretilen şeylerin ‘’tek doğruymuş’’ gibi anlatılmasıdır.
Hazır bilgi verilmesi ve bu bilginin doğru olduğuna diretilmesi öğrencinin körelmesine yol açabilir. Sınavlarda
ezber bilgi sorulması öğrenci açısından kendi yorumu ve değerlendirmesinin önemsiz olduğu, düşüncesine
sebep olabileceği için motivasyonu düşürür. Not kaygısıyla ezberlenen bilgi kalıcı olmamaktadır (Gedikoğlu,
2005:75). Derslerin gündelik hayat pratikleriyle bağlantılı olarak ele alınmaması da derslerin unutulmasına
yol açar. Türkiye’de sosyoloji eğitiminde en sık kullanılan yöntem düz anlatım yöntemidir (Balcı, Yıldırım,
1997). Öğrencinin bilgiyi eleştiri süzgecinden geçirmeden doğrudan ezberlemesi yerine yaratıcılığını kullanıp,
yorum becerisini de kullanabileceği bir öğretim anlayışı hem öğrenci hem de öğretim sisteminin gelişimi
açısından çok daha faydalı olabilir. Bir diğer ise belirli kuram ve eserlerin kaynağından okunmayıp ikinci
ağızdan aktarıldığı kadar öğrenilmesidir. Bu durum öğrencinin kısmi ve göreceli bir bilgi almasına sebep
olabilir. Sowell’a (1993)’ göre (akt. Kasapoğlu, 2011) iyi eğitim almamış öğrenciler toplumda bazı sorunlara
yol açabilmektedirler. Türkiye‘de şu an uygulanan eğitim sisteminin çoğu öğrenciyi gerekli bilgi ve becerileri
vermeden mezun ettiği bilinmektedir. Bu durum hem meslek hayatlarında sıradan, yetersiz düzeyde
kalmalarına sebep olacak hem de birey olarak içinde yaşadıkları toplumu da olumsuz etkilemelerine yol
açacaktır. Türkiye’nin diğer öğrencilere göre iyi eğitim almış sosyoloji öğrencilerinin bile niteliksiz olduğu
bir durumda gerek sosyoloji eğitiminde gerekse doğrudan ilişkili olan sosyoloji disiplininde başarıdan söz
edilemez.
Türkiye’de üniversite sayılarına paralel olarak sosyoloji bölümlerinin sayısındaki artış da sosyoloji eğitimini
etkileyen olumsuz etkenlerden biridir. Öztoprak’a göre (2013) üniversite sayılarındaki artış üniversite ideali
etrafında ve hedefe dönük değil, yerel ekonomik ve siyasal beklentilere cevap niteliğinde bir anlayışa sahiptir.
Dünyada ve Türkiye’de hızlı toplumsal değişme ve dönüşümler yaşanmaktadır. Bu değişimler makro veya
mikro düzeyde, nicel veya nitel teknikler aracılığıyla, yapı, kültür ve bireyi kapsayan yeni kuramsal ve
metodolojik yaklaşımları ele alan çalışmaları gerektirmektedir (Gökçe, 2006) ancak pek çok öğretim görevlisi
değişimleri kapsamayan yıllar öncesine ait kaynaklardan ders işlemektedir.
Çatışmacı yaklaşıma göre eğitim her ne kadar herkes için eşit bir şekilde faydalanılmak üzere sunulmuş bir
fırsat gibi gösterilse de eğitim, parası ve dolayısıyla boş zaman lüksü olanlar içindir. Eğitim eşitsizlikleri
yeniden yaratır. Sosyoloji bölümünde başarılı olmak için oldukça fazla okuma yapmak, yazı yazmak
kabiliyetine sahip olmak ve sosyal sorunlar karşısında sağduyulu olmak gerekir. Bunları yapabilmek için
bireyin birincil ihtiyaçlarını yeterli düzeyde karşılayabilmesi gereklidir. Marx’ın deyimiyle üst yapının
oluşması için alt yapı zorunludur. Eğitim geçirmiş olduğu gelişim sürecinde sosyal kurum haline gelmiştir,
yalnızca günümüzde değil her zaman imtiyazlı bir zümrenin tekelinde olup, o zümreye hizmet etmiştir ve
baskı aracı olmuştur.
Bourdieu’a (1988) göre toplumda ekonomik sermaye gibi bir de kültürel sermaye vardır (akt. Arlı,
Çeğin,2007:479) Nasıl ki sermaye üretim için olmazsa olmazdır ve yeniden üretimin bir ön koşuludur, kültürel
sermaye de kişinin entelektüel bir birey olması için kaçınılmazdır ve kültürel sermaye bir miras gibi nesilden
nesile aktarılır. Eğitim kültürel sermayenin devamlılığını sağlayan bir düzen olarak adlandırılır ve okul
öğrencilere bir eşitlik sağlayıp, imkânlar sunuyor gibi gözükse de kültürel sermaye aracılığıyla eşitsizlik
kendini göstermektedir.
1981 tarihinde Türkiye üniversitelerine sürekli ve Açıköğretim eğitimi verme hakkı tanınmıştır. 28. Yılını
tamamlayan Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinin 1 milyon 700bin öğrencisi bulunmaktadır, 24
Lisans, 46 Önlisans programa sahiptir. Geçtiğimiz yıllarda Atatürk Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesinin
de Açıköğretim Fakültesi kurulmuştur. Her üç üniversitede de Açıköğretim Fakültesi Sosyoloji bölümleri
bulunmaktadır. Atatürk Üniversitesinin ve İstanbul Üniversitesi’nin Açıköğretim Sosyoloji Bölümü
kontenjanları 5125 iken Anadolu Üniversitesi’nin kontenjanı 15.375tir. Uygulamaya dayanmayan, yalnızca
çoktan seçmeli sınavla değerlendirilen öğrenciler dördüncü sene sonunda sosyoloji diplomasına sahip
olmaktadır. (http://www.anadolu.edu.tr/tr/uzaktan-egitim-sistemi)
Açıköğretim Fakültesinin resmi sitesine göre açık ve uzaktan öğretim örgün eğitime bir alternatif olarak ve
eğitimde eşitlik yaratmak amacıyla kurulmuştur ancak Açıköğretimde bir bölümü kazanmak ya da ilgili
bölümü bitirmek için, örgün eğitimde harcanan enerjiden çok daha azı yeterlidir. Pek çok öğrenci Örgün
Eğitim Sisteminde eğitim görebilecek imkânlara sahip olsa da daha az çabayla bitirme amacıyla Açıköğretimi
tercih etmektedir. Açıköğretimde öğrencilerin kendini doğrudan ifade edebileceği bir iletişim kanalı olmayıp
anlayamadıkları noktalarda yardım isteyebilecekleri eğitimcilere ulaşmaları çok da mümkün değildir.
Pek çok kurumda olduğu gibi Yüksek Öğretim Kurumunda da akreditasyon uygulamaları mevcuttur.
Yükseköğretimde akreditasyon, akademik kalitenin iyileştirilmesi, saydamlık ve hesap verme
sorumluluğunun amacıdır (Aktan, Gencel, 2007:1).Tüm dünyada kalite güvencesi alanında küresel
hareketlilik yaşanırken, Türkiye’de kalite güvenlik konusu tartışılmakta ve yapılan uygulamalarda sorunlar
görüldüğünde sürekli politika değişikliğine gidilmektedir. Bu durum, yapılan değişimlerin Avrupa’dan olduğu
gibi aktarılması sebebiyle olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Bu değişimlerin bizim eğitim sistemimize ne
derece uyduğu çoğu zaman göz ardı edilmektedir. Dünyada ve dolayısıyla Türkiye’de akreditasyon sisteminin
oldukça yeni olması, sistemin henüz oturmamış olmasında büyük bir etkendir(Gür, Özer,2012:32). Sistemin
her ne kadar yarar amaçlı olması planlansa da değişim süreci yükseköğretimdeki öğrencileri kimi zaman denek
yerine koymaktadır.
Yabancılaşan Sosyologlar
Üniversite yaşamında yaşanılan yabancılaşma kişinin hayatını pek çok açıdan olumsuz yönde etkilemektedir.
Bireyin arkadaş edinememe ya da rahat iletişim kuramaması yalnızca sosyal hayatını değil derslerini de
olumsuz yönde etkileme potansiyeli taşır. Kişinin kendini bölüme ait hissetmemesi halinde konulara ilgisi
azalabilir, kendini ifade etmekte güçlükler yaşayabilir. Yabancılaşma da öğrencilerin başka bir şehre
taşınması, daha önce içinde bulundukları ortamın üniversite ortamından çok daha farklı olması, kültürel
sermayenin yetersizliği gibi konular etkilidir. Eğitim aldıkları bölüme karşı ilgisi olmayan, istemediği
mesleklere sahip kişiler ve istihdam edilemeyen bireyler de güçsüzlük hissine kapılıp yabancılaşma
hissederler.
Yabancılaşmanın görüldüğü bir diğer alan da sosyolojinin toplumla yabancılaşmasıdır. Sosyoloji günümüzde
neredeyse toplumdan soyutlanma noktasına gelmiştir. Bunu çözmek adına sivil toplumlarla iç içe olmalıdır
(Ertong, 2010:18). Halkla iç içe olmak sosyolojinin görevlerinden biri olduğu için sosyolog çevresine duyarsız
kalmamalı, kendini toplumdan soyutlamamalıdır. Birsen Gökçe’ye göre sosyolog, “Bilim mensuplarıyla iş
birliği içinde toplumsal gelişmeyi zaman ve mekân boyutunda irdeleyen, gelişmenin farklı dinamiklerini,
kaynaklarını ve sınırlılıklarını bilimsel yöntem ve tekniklerle tanımlayan, bu alanda ulaştığı sonuçları yaymak
suretiyle toplumsal bilinçlenmeye katkıda bulunan, karar organları ve siyasal iradeyi etkileyen hem bir düşün
hem de bir eylem insanıdır.”
Yabancılaşma kişisel ve sosyo-psikolojik bir durumdur. Seeman’a ( 1959) göre bireyin içinde bulunduğu
sosyal bağlamla yabancılaşmasının beş boyutu vardır.
a. Güçsüzlük: Yabancılaşmanın yol açtığı duygulardan biri güçsüzlüktür. Birey karar verdiği her
konuda etki altında olduğunu hisseder ve umutsuzluğa kapılır. Üniversitelerde otorite ilişkileri ve alacağı
notun öğretim görevlilerin elinde olması sosyoloji bölümü öğrencileriyle ilişkilendirilebilir. Her bölümde bu
durum geçerli olsa da sosyoloji bölümü daha yoruma dayalı olduğu için öğretim elemanlarının bu bölümde
daha belirleyici olduğu söylenebilir. Genelini gençlerin oluşturduğu üniversite öğrencileri bozuk düzene dair
bir takım unsurları değiştirmek isteseler de sistemin bir parçası olmaya devam ettiklerini görmekte ve daha
güçlü bir sistem karşısında kendilerini güçsüz hissetmektedirler.
b.Anlamsızlık: Bireyin kendi eylemlerine anlam verememe duygusudur, neye inanacağına karar
verememe durumunda gerçekleşir. Öğrencilere çoğunlukla bir seçim hakkı tanınmaz istemediği bir dersi
seçmek zorunda ya da görüşlerine katılmadığı ancak karşı çıkamayıp katlanmak zorunda kaldığı bir öğretim
görevlisinin dersini almak zorunda kalabilir. Zorunda kalarak yaptığı işe kendisi dahi anlam veremeyebilir.
c. Kuralsızlık: Durkheim’ın anomi kavramında olduğu gibi kuralsızlığın hakim olduğu durumlarda
gerçekleşir. Amaca ulaşmak için toplumun benimsemediği davranışlara eğilimin gerekli olduğuna dair
düşüncedir. Bu düşüncenin temeli diğer bireylerin kurallara uymaması sonucu, bireyin de kurallara uymadığı
takdirde çıkarları için daha iyi olacağı düşüncesidir.
d.Soyutlanma: Bireyin üyesi olduğu toplumun belirdiği normlara ve amaçlara yeterli olmayan bir
şekilde katılma ya da bunlara yabancılaşmadır. Marjinal ya da gruplar, asosyal bireyler içinde bulundukları
fakültenin bir üyesi gibi gözükseler de çoğunluğun sahip olduğu değer ve kurallara sahip olmayabilirler.
e. Öz yabancılaşma: Bireyin kendine de yabancılaşmasıdır. Bireyin kendisini mutlu edebilecek
davranışları bulmakta zorlanır. Büyük bir çoğunluğu üniversiteye başlamadan başka bölümler isteyen
sosyoloji öğrencilerinin de her derse girişte bu duyguyu yaşama olasılıkları oldukça yüksektir.
Seeman’ın bu yaklaşımı çerçevesinde -sosyolojinin tüm paydaşları düşünülerek- sosyolojinin sorunları tekrar
ele alındığında özellikle “öz yabancılaşma” başta olmak üzere yabancılaşmanın diğer tüm boyutlarının
günümüz sosyolojisi açısından belirgin sorunlar olduğu kolayca anlaşılabilir. İstihdam ve sosyal alandan
soyutlanma gibi etkilerle birlikte ele alındığında ise “anlamsızlığın” Türkiye sosyolojisinde yabancılaşmanın
doruğu olduğu söylenebilir.
Meslek Olarak Sosyoloji
Sosyoloji eğitimi, istihdamı, niteliği gibi sorunlu konuları III. Ulusal Sosyoloji Çalıştayında söz alan Prof. Dr.
Sami Şener’ de ele almıştır. Bu konular çerçevesinde incelediğinde öncelikle sosyoloji eğitiminde
akademisyenlerin büyük gruplara ders vermek zorunda kaldığı görülür. Bir diğer sıkıntılı mevzu açık
öğretimde sosyoloji bölümünün açık olması sorun teşkil etmektedir. Şenel’ in belirttiği gibi daha çok niteliksel
araştırmalar yapan sosyoloji, alan araştırmalarından, kurumsal programlardan uzak, problem çözme
özelliklerinden ayrı şekilde verilen sosyoloji eğitiminde gerçekleştirilmeye çalışılan sosyolojik analiz
imkânlarını azaltmaktadır. Öğrenci sayısının fazla olması da kaliteyi düşüren önemli etkenlerdendir.
Yeterli eğitimi de alamayan sosyoloji öğrencileri mezun olduklarında büyük bir belirsizliğe düşmektedirler.
Şener bunu mezunların neyi bildiklerini, ne yapabileceklerini bilmedikleri bir durum olarak açıklamıştır. Bu
aldıkları eğitime ek olarak eğitim almak zorunda kalmaları anlamına gelmektedir. Bu durum sosyolojinin
etkinliğini, itibarını zedelemektedir. Bahsi geçen sorunla ilişkili mezunların mücadele ettiği diğer bir mesleki
sorun da meslek tanımlarının nitelikli şekilde yapılmamış olmasıdır. Mezunlar göreve başladıklarında üsleri
onlara ne gibi işler yükleyebileceğini bilmemektedir.
Sosyoloji mezunlarının kimlik ve tanımlama sorunları tarihte yaşanmıştır ve yaşanmaktadır. 1980 askeri
darbesinden sonra personel yasasında yapılan değişikliklerle sosyoloji adı yasadan çıkarılmıştır. Sosyoloji
iktidarın zihniyetinde negatif bir etki yarattığı için iktidara gelenler sosyolojiyle ilgili olumlu bir icraat
gerçekleştirmemişlerdir. Türkiye’de ‘’sosyolog’’ unvanı ile kamuya atama pek çok bölümdeki atamalara göre
çok yeni bir olgudur ve ilk kez 2005 yılında gerçekleşmiştir (Bayhan, 2013).
Bu araştırma projesinin temel problemi ise, daha önce açıklanmaya çalışılan faktörlerle ilişkili olarak
Türkiye’de sosyoloji eğitiminin teorik ve pratik düzeyin birlikteliği içinde yapılmaması; daha çok akademik
düzeyde kalması ve dolayısıyla yetersizliğidir.
2.1.Nicel Araştırma Bulguları
Öğrencilere ve Akademisyenlere Uygulanan Anket Verileri
Tablo: 1.a. Öğrencilerin cinsiyete göre dağılımı (Burada kullanılan “bayan”, “kadın” ve “kız” ifadeleri
katılımcıların kendi ifade biçimleridir)
Frekans Yüzde
Bayan 38 5,6
Kadın 355 51,9
Kız 64 9,4
Erkek 227 33,2
Toplam 684 100,0
Örneklemin küçük bir kısmını kendisini bayan ve kız olarak nitelendirenler oluştururken, büyük çoğunluğu
kadın ve geri kalanını da erkekler oluşturmaktadır. Toplumsal cinsiyet çalışmalarına önem verilen sosyolojinin
büyük çoğunluğunun kendisini kadın olarak nitelemesi beklenen bir sonuçtur. Ayrıca örneklemde kadınların
çoğunlukta olması da, sosyoloji bölümüne toplumsal bakışın bir yansıması olarak yorumlanabilir.
Tablo: 1.b Akademisyenlerin cinsiyete göre dağılımı
Frekans Yüzde
Bayan 3 2,0
Kadın 51 34,7
Kız 1 0,7
Erkek 92 62,6
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük çoğunluğunu erkekler oluşturmaktadır. Geri kalanını ise kendilerine kadın, kız ve bayan
olarak nitelendirenlerin oluşturduğu görülmektedir. Ankette soru özellikle açık uçlu olarak sorulmuş cinsiyet
tercihini sınırlandırmamak amaçlanmıştır. Sonuçlara bakıldığında bu amacın dışında olan bir başka sonuç
göze çarpmaktadır. Aynı biyolojik cinsiyet kız, kadın ve bayan olarak örneklemin verdiği cevaplar
doğrultusunda şekillenmiştir. Akademisyenlerin az bir kısmının bayan ve kız cevapları verdikleri göz önüne
alındığında toplumsal cinsiyeti söylem ile yeniden ürettikleri görülmektedir. Öte yandan sosyoloji bölümü
akademisyenleri arasında dahi sosyal alanın sadece erkek ve kadın cinsiyetleri temelinde ele alındığı
görülmektedir.
Tablo: 2.a. Öğrencilerin öğrenim gördükleri üniversiteye göre dağılımı
Frekans Yüzde
Afyon Kocatepe Üniversitesi 44 6,4
Akdeniz Üniversitesi 22 3,2
Anadolu Üniversitesi 37 5,4
Ankara Üniversitesi 26 3,8
Atatürk Üniversitesi 20 2,9
Bahçeşehir Üniversitesi 31 4,5
Boğaziçi Üniversitesi 15 2,2
Cumhuriyet Üniversitesi 28 4,1
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 25 3,7
Çankırı Karatekin Üniversitesi 17 2,5
Dicle Üniversitesi 30 4,4
Ege Üniversitesi 29 4,2
Fatih Üniversitesi 23 3,4
Fırat Üniversitesi 30 4,4
Hacettepe Üniversitesi 31 4,5
İstanbul Bilgi Üniversitesi 14 2,0
İstanbul Üniversitesi 30 4,4
Kırıkkale Üniversitesi 26 3,8
Mimar Sinan Üniversitesi 26 3,8
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi 25 3,7
Orta Doğu Teknik Üniversitesi 25 3,7
Sakarya Üniversitesi 2 ,3
Selçuk Üniversitesi 30 4,4
Süleyman Demirel Üniversitesi 25 3,7
Uludağ Üniversitesi 42 6,1
Yüzüncü Yıl Üniversitesi 31 4,5
Toplam 684 100,0
Örneklem seçiminde TÜİK’ in sosyo-ekonomik duruma göre yaptığı bölgelendirme dikkate alınarak dengeli
bir dağılım sağlanmaya çalışılmıştır ancak bazı üniversitelerde hedeflenen sayıda anket yapılamamıştır.
Tablo: 5.b. Akademisyenlerin mezun olduğu üniversite ve bölüme göre dağılımı
Frekans Yüzde
Adnan Menderes Üniversitesi / Sosyoloji 4 2,7
Afyon Kocatepe Üniversitesi / Sosyoloji 2 1,4
Akdeniz Üniversitesi / Sosyoloji 2 1,4
American University 1 0,7 Amsterdam Özgür Üniversitesi / Sosyoloji ve Kültürel Antropoloji 1 0,7
Anadolu Üniversitesi / Sosyoloji 7 4,8
Ankara Üniversitesi DTCF Halkbilim 1 0,7 Ankara Üniversitesi / İlahiyat Fakültesi 1 0,7
Ankara Üniversitesi / Kütüphanecilik 1 0,7
Ankara Üniversitesi / Sosyoloji 3 2,0 Ankara Üniversitesi / Tarih 1 0,7
Ankara Üniversitesi/DTCF 6 4,1
Ankara Üniversitesi/ İktisat Fakültesi 1 0,7 Atatürk Üniversitesi / Felsefe Grubu Öğretmenliği 2 1,4
Atatürk Üniversitesi / Sosyoloji 3 2,0
Bilkent Üniversitesi / Siyaset Bilimi Ve Kamu Yönetimi 1 ,7 Boğaziçi Üniversitesi / Sosyoloji 1 ,7
Cumhuriyet Üniversitesi / Sosyoloji 3 2,0
Cevap yok 2 1,4 Çukurova Üniversitesi / Felsefe Grubu Öğretmenliği 1 ,7
Dicle Üniversitesi / Sosyoloji 1 ,7
Dumlupınar Üniversitesi / Sosyoloji 4 2,7 Ege Üniversitesi / Sosyoloji 6 4,1
Erciyes Üniversitesi / İlahiyat Fakültesi 1 ,7
Fatih Üniversitesi / Sosyoloji 1 ,7 Fırat Üniversitesi / Sosyoloji 6 4,1
Galatasaray Üniversitesi / Sosyoloji 1 ,7
Gazi Üniversitesi / Kamu Yönetimi 1 ,7 Gaziantep Üniversitesi / Sosyoloji 1 ,7
Hacettepe Üniversitesi / Sosyoloji 2 1,4
Hacettepe Üniversitesi / Tarih 1 ,7
Hacettepe Üniversitesi / Felsefe 1 ,7 Hacettepe Üniversitesi / Sosyal Hizmetler 1 ,7
Hacettepe Üniversitesi / Sosyoloji 10 6,8
İnönü Üniversitesi / Sosyoloji 5 3,4 İstanbul Üniversitesi / Halkla İlişkiler Ve Tanıtım 1 ,7
İstanbul Üniversitesi / Psikoloji 1 ,7
İstanbul Üniversitesi / Sosyoloji 10 6,8 İzmir / Sosyoloji 1 ,7
Marmara Üniversitesi / Siyaset Bilimi Ve Kamu Yönetimi 1 ,7
Marmara Üniversitesi / Radyo Ve Televizyon 1 ,7 Marmara Üniversitesi / Sosyoloji 2 1,4
Marmara Üniversitesi / Sosyoloji Bilimleri Enstitüsü Din Bilimleri Felsefe 1 ,7
Mimar Sinan Üniversitesi / Sosyoloji 3 2,0 North Eastern University Boston USA / Sosyoloji 1 ,7
ODTÜ / Ekonomi 1 ,7
ODTÜ / Psikoloji 1 ,7 ODTÜ / Sosyoloji 13 8,8
Pamukkale Üniversitesi / Sosyoloji 1 ,7
Queen's Unıversity / İzmoloji (Doktora) 1 ,7 Sakarya Üniversitesi / Sosyoloji 1 ,7
Selçuk Üniversitesi / Sosyoloji 10 6,8
Süleyman Demirel Üniversitesi / Sosyoloji 4 2,7 Uludağ Üniversitesi / Çalışma Ekonomisi 1 ,7
Uludağ Üniversitesi / Sosyoloji 3 2,0
University of London / Sinema (Doktora) 1 ,7 Yüzüncü Yıl Üniversitesi 1 ,7
Yüzüncü Yıl Üniversitesi / Sosyoloji 1 ,7
Toplam 147 100,0
Örneklemin %8,8 lik bir kısmını ODTÜ sosyoloji oluştururken,%6,8 lik oranları ise Hacettepe ve Selçuk
sosyolojinin oluşturduğu görülmektedir. ODTÜ ve Hacettepe gibi bölümlerden mezun olanların
akademisyenlik için gerekli şartlardan en önemlisi olan dil eğitimi açısından daha şanslı olduğu ve bölüm
mezunlarının akademisyenlikte daha fazla yer aldıkları sonucuna varılabilir. Üniversitelerde mezun
akademisyen sayısı ile bu üniversitelerin kuruluş yılları arasında da korelasyon olduğu söylenebilir. Bunun
dışında bu üniversitelerin sahip olduğu olumlu imajın ve öğrencilerin eğitim seviyelerinin de başka bir uğraşı
değil de akademisyenliği tercih etmeleri için neden olarak belirtilebilir. Bunun sosyoloji dışındaki mezun
olunan bölümlerin dağılımında göze çarpan bir oran olmadığı söylenebilir. Sosyoloji dışındaki bölümler
oldukça çeşitlidir.
Tablo 6. Öğrencilerin devam etmekte olduğu sınıfın dağılımı
Frekans Yüzde
3 Sınıf 325 47,5
4 Sınıf 358 52,3
Yüksek Lisans 1 0,1
Toplam 684 100,0
Örneklemde üçüncü ve dördüncü sınıf oranları birbirine yakındır. Örneklem oluşturulurken hem sosyoloji
bölümü alt kimliğini daha çok içselleştirmiş, hem de mezuniyet sonrası kaygıları yaşamaya en yakın oldukları
düşüncesiyle üçüncü ve dördüncü sınıflar tercih edilmiştir.
Tablo:7.a Öğrencilerin yaş grubuna göre dağılımı
Frekans Yüzde
18-25 641 93,7
26-32 37 5,4
33-40 4 ,6
Kayıp veri 2 ,3
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük çoğunluğunu 18-25 yaş arası oluştururken ikinci sırada 26-32 yaş arası gelmektedir. 33-
40 yaş arası ve yaş belirtmeyenlerin az sayıda olduğu görülmektedir.
Tablo:7.b. Akademisyenlerin yaş aralığına göre dağılımı
Frekans Yüzde
20-30 Yaş 37 25,2
31-40 Yaş 50 34,0
41- 50 Yaş 39 26,5
51-60 Yaş 17 11,6
60 Yaş ve Üzeri 2 1,4
Belirtilmemiş 2 1,4
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük çoğunluğunu 30- 40 yaş arası akademisyenlerin oluşturduğunu, ikinci sırayı ise 40-50 yaş
aralığının oluşturduğu görülmektedir. Akademisyenlerin %59,2’lik oranının 20-40 yaş aralığında olduğu göz
önüne alındığında sosyoloji bölümlerinin “genç ve dinamik” bir akademisyen kitlesine sahip olduğu
söylenebilir.
Tablo:8. Öğrencilerin mezun olduğu liseye göre dağılımı
Frekans Yüzde
Normal düz Lise 410 59,9
Anadolu Lisesi 189 27,6
Fen Lisesi 6 0,9
Meslek Lisesi 19 2,8
İmam Hatip Lisesi 3 0,4
Yabancı Dil Ağırlıklı Lise 11 1,6
Kolej / Özel Lise 13 1,9
Süper Lise 25 3,7
Açıköğretim Lisesi 1 0,1
Vakıf Lisesi 1 0,1
Akşam Lisesi 1 0,1
Kayıp veri 5 0,7
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir çoğunluğu normal lise mezunu iken, bunu Anadolu lisesi takip etmektedir. Diğer
liselerin dağılımı birbirine yakındır. Bu dağılıma görüldüğü gibi –öğrenci lise dışında dil eğitimi almamışsa-
örneklemin büyük çoğunluğu günümüz üniversitelerinde hayati öneme sahip yabancı dil eğitiminden yoksun
olarak sosyoloji bölümlerine kayıt yapmaktadırlar.
Tablo:9. Akademisyenlerin unvanlarına göre dağılımı
Frekans Yüzde
Prof. 17 11,6
Doçent 30 20,4
Yrd. Doçent 31 21,1
Öğretim Gör. 4 2,7
Arş. Gör 65 44,2
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük çoğunluğunu araştırma görevlileri oluşturmaktadır. Bu durum -sosyoloji bölümlerinin
çokluğu ve anabilim dalları göz önüne alındığında- gelecekte öğretim üyesi sorununun pek de aşılamayacağı
anlamına gelmektedir. Öğretim görevlilerinin ise çok az sayıda olduğu görülmektedir.
Tablo:10. Akademisyenlerin hizmet süresine göre dağılımı
Frekans Yüzde
3 Ay - 1 Yıldan Az 7 4,8
1 Yıl - 5 Yıldan Az 45 30,6
5 Yıl - 10 Yıldan Az 28 19,0
10 Yıl - 15 Yıldan Az 17 11,6
15 Yıl - 20 Yıldan Az 19 12,9
20 Yıldan Fazla 31 21,1
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük çoğunluğunu bir yıl ile beş yıl arası akademisyen olarak görev yapmış bireyler
oluşturmaktadır, 20 yıldan fazla görev yapmış olanların ise ikinci sırada oldukları görülmektedir. 5 yıldan
fazla ve 20 yıldan fazla görev yapanların oranları birbirine yakındır. Üç ay bir yıl arası oranının ise en az
olduğu görülmektedir.
Tablo:11. Akademisyenlerin en iyi bildiği yabancı dile göre dağılımı
Frekans Yüzde
Almanca 2 1,4
Fransızca 5 3,4
İngilizce 140 95,2
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmını bildiği yabancı dillerden birincisinin İngilizce olduğunu söyleyenler
oluşturulmaktadır. Dünyada en yaygın konuşulan dil ve literatürde en çok kaynağın İngilizce olduğu
düşünülürse bu oran çok da şaşırtıcı değildir. İngilizceyi Fransızca ve üçündü olarak Almanca izlemektedir.
Sosyoloji literatüründe çok sayıda Fransızca ve Almanca kaynağın olması orijinal kaynaktan okuma yapmak
isteyenler için oldukça avantajlıdır.
Tablo:12. Akademisyenlerin ikinci en iyi bildiği yabancı dile göre dağılımı
Frekans Yüzde
Almanca 9 6,1
Arapça 10 6,8
Çince 1 ,7
Danca 1 ,7
Fransızca 8 5,4
Hollandaca 1 ,7
İngilizce 2 1,4
İspanyolca 2 1,4
İtalyanca 1 ,7
Kayıp veri 112 76,2
Toplam 147 100,0
İkinci yabancı dilin büyük bir kısmını Arapça bilenler oluşturmaktadır. Arapçanın ardından çok az bir oran
farkıyla Almanca gelmektedir.
Tablo:13. Akademisyenlerin en iyi bildiği üçüncü yabancı dile göre dağılımı
Frekans Yüzde
Almanca 2 1,4
Arapça 1 ,7
Fransızca 1 ,7
İngilizce 1 ,7
İtalyanca 1 ,7
Kayıp veri 141 95,9
Toplam 147 100,0
Oransal olarak üçüncü dilin büyük bir kısmını Almanca bilenler oluşturmaktadır. Fakat Tabl:12 ve Tablo:13’e
genel olarak bakıldığında akademisyenlerin genellikle bir yabancı dil bildiği görülmektedir. Bu durum da
farklı kültürlere açılma, orijinal dilde yayın okuma gibi bir dizi eksikliği beraberinde getirmektedir. Ayrıca
en çok bilinen yabancı dil olan İngilizce dilini “çok iyi” bilenlerin oranı -Tablo:14- bakıldığında bu dilde de
önemli eksiklikler olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Tablo:14. Akademisyenlerin bildiği yabancı dillerden birincisinin derecesine göre dağılımı
Frekans Yüzde
Çok İyi 35 23,8
İyi 78 53,1
Orta 34 23,1
Toplam 147 100,0
Yabancı dil çok gerekli bir unsur olduğu halde öğrencilerin akademisyenlerin büyük bir kesimi tarafından
öğrenilememektedir. Yabancı dil bildiğini belirtse de bildiği bu dili çoğu “orta” olarak derecelendirmiştir.
Ancak akademisyenlerin yarısından fazlası bildikleri yabancı dillerden birincisinin iyi derecede olduğunu
belirtmiştir. Çok iyi ve orta olarak derecelendirenlerin oranı ise birbirine oldukça yakındır.
Tablo:15. Akademisyenlerin bildiği yabancı dillerden ikincisinin derecesine göre dağılımı
Frekans Yüzde
Kayıp Veri 112 76,2
Çok İyi 6 4,1
İyi 6 4,1
Kötü 1 0,7
Orta 22 15,0
Toplam 147 100,0
İkinci yabancı dildeki en yüksek oranı orta diyenlerin oluşturduğu ve iyi oranının birinci yabancı diliniz
sorusuna göre çok düşük olduğu görülmektedir. Cevaplayanların oranındaki düşüş de dikkat çekmektedir.
İkinci dili bilenlerin azlığı bir yana “çok iyi” derecede bilenlerin sayısının da oldukça az olduğu
görülmektedir.
Tablo:16. Akademisyenlerin bildiği yabancı dillerden üçüncüsünün derecesine göre dağılımı
Frekans Yüzde
Kayıp Veri 141 95,9
Çok İyi 1 ,7
İyi 1 ,7
Orta 4 2,7
Toplam 147 100,0
Üçüncü yabancı dilinizin derecesi nedir sorusunu cevaplayanların sayısının oldukça az olduğu göze
çarpmaktadır.
Tablo:17. Yurt dışında eğitim alan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Evet 41 27,9
Hayır 106 72,1
Toplam 147 100,0
Akademisyenlerin büyük bir kısmı yurt dışında eğitim almamıştır. Bu durumun farklı eğitim sistemlerinden
yararlanma, kültürel etkileşim gibi birçok eksikliği de beraberinde getirebileceği açıktır.
Tablo:18. Akademisyenlerin yurt dışında aldıkları eğitimin süresine göre dağılımı
Frekans Yüzde
3 Ay - 1 Yıldan Az 7 4,8
1 Yıl - 5 Yıldan Az 18 12,2
5 Yıl - 10 Yıldan Az 13 8,8
10 Yıl - 15 Yıldan Az 3 2,0
Kayıp veri 106 72,1
Toplam 147 100,0
Yurt dışında eğitim alanların büyük bir kısmı 1-5 yıl aralığında eğitim aldıklarını belirtmişlerdir. İkinci
sıralamayı ise 5-10 yıl arası eğitim alanların oluşturduğu görülmektedir.
Tablo: 19.Öğrencilerin “Annenizin mesleği nedir?” sorusuna verdiği cevaplara göre dağılımı
Frekans Yüzde
Unvanlı memur 11 1,6
Memur 51 7,5
İşçi 37 5,4
Çiftçi 3 0,4
Ev Hanımı 444 64,9
Emekli 20 2,9
Çalışmıyor 7 1,0
Özel Sektör 51 7,5
İşsiz 1 0,1
Ressam 1 0,1
Aile Hekimi 1 0,1
Eczacı 1 0,1
Ev İşçisi 1 0,1
Avukat 1 0,1
Hiçbiri 1 0,1
Kayıp veri 53 7,7
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir çoğunluğunun annesi “ev hanımı” iken, % 7,5’i memur, % 5,4’ü ise işçidir. Örneklemin
büyük çoğunluğunun annesinin “ev hanımı” olması, yalnızca sosyoloji bölümünü değil toplumun genelini
yansıtmaktadır.
Tablo:20. Öğrencilerin “Babanızın mesleği nedir?” sorusuna verdiği cevaplara göre dağılımı
Frekans Yüzde
Unvanlı memur 34 5,0
Memur 134 19,6
İşçi 145 21,2
Çiftçi 45 6,6
Emekli 77 11,3
Özel Sektör 208 30,4
İşsiz 4 0,6
Mühendis 1 0,1
Gazeteci 2 0,3
Marangoz 1 0,1
Tutuklu 1 0,1
Müdür 1 0,1
Hayvancılık 1 0,1
Vefat Etmiş 5 0,7
Kayıp veri 25 3,7
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir çoğunluğunun babası özel sektörde çalışmaktadır. İkinci sırada işçi, üçüncü sırada ise
emekli olarak çalışanlar vardır. Çalışan erkeklerin çalışan kadınların oranından daha yüksek olduğu burada da
göze çarpmaktadır.
Tablo:21. Öğrencilerin, ailelerinin sosyo-ekonomik düzeyine dair soruya verdiği cevaplara göre
dağılımı
Frekans Yüzde
Çok iyi 9 1,3
İyi 240 35,1
Orta 407 59,5
Kötü 22 3,2
Çok kötü 6 ,9
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük çoğunluğu sosyo-ekonomik düzeyini orta ve üstü olarak algılamaktadır. Sosyoekonomik
düzey bölüm tercihiyle doğrudan ilgilidir. Sosyolojinin bir meslek kazandıracağının kesin olmamasının sosyo-
ekonomik düzeyi “kötü” ya da “çok kötü” olanlar için itici bir neden olduğu söylenebilir.
Tablo:22.Öğrencilerin “Annenizin eğitim durumu nedir?” sorusuna verdiği cevaplara göre dağılımı
Frekans Yüzde
Lisansüstü 3 ,4
Üniversite mezunu 61 8,9
Lise mezunu 154 22,5
Ortaöğretim mezunu 93 13,6
İlkokul mezunu 273 39,9
Okuryazar değil 100 14,6
Toplam 684 100,0
Büyük bir kesimin ilkokul mezunu olduğu görülmektedir. İkinci sırayı lise mezunu takip ederken okuryazar
olmayanların oranının da az olmadığına dikkat edilmelidir.
Tablo:23. Öğrencilerin “Babanızın eğitim durumu nedir?” sorusuna verdiği cevaplara göre dağılımı
Frekans Yüzde
Lisansüstü 8 1,2
Üniversite mezunu 132 19,3
Lise mezunu 209 30,6
Ortaöğretim mezunu 107 15,6
İlkokul mezunu 207 30,3
Okuryazar değil 18 2,6
Okuryazar 1 ,1
Belirtilmemiş 2 ,3
Toplam 684 100,0
Lise mezunu ve ilkokul mezunlarının oranının birbirine yakın olduğu görülmektedir. Üçüncü sırayı üniversite
mezunları oluşturmaktadır. Yukarıdaki tabloyla birlikte ele alındığında anne ve babanın eğitim durumunun
çocukları üzerinde büyük oranda etkili olduğundan, tablodaki oranların çeşitliğinden, kültürel sermayenin
eşitsiz aktarılmasından bahsetmek gerekir.
Tablo: 24.Öğrencilerin ailenizin son on yılda çoğunlukla yaşadığı yere göre dağılımı
Frekans Yüzde
Kayıp Veri 15 2,2
Adana 10 1,5
Adıyaman 4 0,6
Afyonkarahisar 3 0,4
Ağrı 1 0,1
Aksaray 2 0,3
Amasya 1 0,1
Amasya+Bursa+Kayseri 1 0,1
Ankara 47 6,9
Antakya 1 0,1
Antalya 11 1,6
Aydın 14 2,0
Azerbaycan 1 0,1
Bakü 2 0,3
Balıkesir 8 1,2
Bartın 1 0,1
Batman 3 0,4
Bayburt 1 0,1
Bilecik 3 0,4
Bingöl 1 0,1
Bitlis 1 0,1
Burdur 3 0,4
Bursa 32 4,7
Çanakkale 4 0,6
Çankırı 1 0,1
Çorum 4 0,6
Denizli 4 0,6
Diyarbakır 43 6,3
Düzce 1 0,1
Edirne 2 0,3
Elazığ 14 2,0
Erzurum 6 0,9
Eskişehir 8 1,2
Gaziantep 7 1,0
Giresun 4 ,6
Gümüşhane 1 ,1
Hakkâri 5 ,7
Hatay 7 1,0
Isparta 8 1,2
İstanbul 154 22,5
İzmir 38 5,6
Kahramanmaraş 2 ,3
Karabük 4 ,6
Kars 5 ,7
Kayseri 2 ,3
Kırıkkale 3 ,4
Kırklareli 1 ,1
Kırşehir 1 ,1
Kocaeli 9 1,3
Konya 20 2,9
Kütahya 5 ,7
Malatya 8 1,2
Manisa 4 ,6
Mardin 5 ,7
Mersin 14 2,0
Muğla 8 1,2
Muş 4 ,6
Nevşehir 1 ,1
Niğde 1 ,1
Ordu 2 ,3
Osmaniye 4 ,6
Radovich 1 ,1
Rize 2 ,3
Sakarya 4 ,6
Sakarya+Kocaeli 1 ,1
Samsun 16 2,3
Siirt 9 1,3
Sinop 2 ,3
Sivas 5 ,7
Şanlıurfa 8 1,2
Şırnak 3 ,4
Tahran 1 ,1
Tekirdağ 4 ,6
Tokat 4 ,6
Trabzon 6 ,9
Tunceli 3 ,4
Uşak 2 ,3
Van 19 2,8
Yalova 3 ,4
Yozgat 3 ,4
Yurtdışı 2 ,3
Zonguldak 6 ,9
Total 684 100,0
Örneklemin ailesinin son 10 yılda yaşadığı yerde göze çarpan oranlara bakıldığında İstanbul’un en yüksek
orana sahip olduğu, İstanbul’u Diyarbakır ve Ankara’nın takip ettiği anlaşılmaktadır. Oranların bu şehirlerde
yüksek olması metropol ve büyükşehir olmalarına ve nüfusa bağlanabilir. Ancak Diyarbakır’ın nüfusunun
Ankara’dan daha düşük olmasına rağmen dağılımda yüzdesinin daha yüksek olduğu görülmektedir.
Tablo:25. “Ailenizin son on yılda çoğunlukla yaşadığı yerin sosyoekonomik ve kültürel gelişmişliğini
ölçeğe göre nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna verilen cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Gelişmiş 69 10,1
2,00 49 7,2
3,00 88 12,9
4,00 85 12,4
5,00 142 20,8
6,00 85 12,4
7,00 65 9,5
8,00 52 7,6
9,00 22 3,2
Gelişmemiş 27 3,9
Toplam 684 100,0
Örneklemin yaklaşık %70’i ailesinin son 10 yılda yaşadığı yeri gelişmiş olarak algılamaktadır. Gelişmemiş
diyenlerin oranının az olduğu görülmekledir.
Tablo:26.Öğrencilerin “Kampüsünüzün bulunduğu ilçenin sosyoekonomik ve kültürel gelişmişliğini
aşağıdaki ölçeğe göre nasıl değerlendiriyorsunuz?” soruna verdikleri cevaplara göre dağılımı
Frekans Yüzde
Gelişmiş 53 7,7
2,00 68 9,9
3,00 87 12,7
4,00 71 10,4
5,00 118 17,3
6,00 86 12,6
7,00 69 10,1
8,00 62 9,1
9,00 34 5,0
Gelişmemiş 36 5,3
Toplam 684 100,0
Örneklemin çoğunluğu kampüsünün bulunduğu alanın sosyo-ekonomik ve kültürel gelişmişliğini
“ortalamanın üstünde” olarak algılamaktadır.
Tablo:27.Öğrencilerin eğitim süresince kaldıkları yere ilişkin soruya verdikleri cevaplara göre dağılımı
Frekans Yüzde
Devlet yurdu 101 14,8
Özel yurt 87 12,7
Öğrenci evi 269 39,3
Aile evi 218 31,9
Yarı Özel Yurt 3 ,4
Akraba evi 1 ,1
Belirtilmemiş 5 ,7
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir çoğunluğu öğrenci evinde kalmakta, aile evinde kalanların oranının da yakın olduğu
görülmektedir. Örneklemin büyük çoğunluğunun öğrenci evinde kalıyor olmasında, örneklemin üçüncü ve
dördüncü sınıflar arasından seçilmesinin de etkisi olabileceği ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca
ailelerin yaşadığı yerler ülke geneline yayılmasına rağmen üniversitelerin belli merkezlerde daha çok birikmiş
olması eğitim-öğretim sürecince barınma sorununu da beraberinde getirmektedir.
Tablo:28.Örneklemin “Sosyoloji bölümüne kendi isteğinizle yerleşme durumunuzu aşağıdaki ölçekten
işaretleyiniz” ifadesine verilen cevaplara göre dağılımı
Frekans Yüzde
Çok istekli 93 13,6
İstekli 264 38,6
Orta 254 37,1
İsteksiz 59 8,6
Çok İsteksiz 14 2,0
Toplam 684 100,0
Bölüme istekli gelenlerin oranının yüksek olduğu görülmektedir. İsteksiz ve çok isteksiz oranlarının çok fazla
olmaması, çoğunlukla öğrencilerin motivasyonunun yüksek olma ihtimalini göstermektedir.
Tablo:29. Öğrencilerin “Staj yaptınız mı?” sorusuna verdikleri cevaplara göre dağılımı
Frekans Yüzde
Evet 96 14,0
Hayır 588 86,0
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir çoğunluğu staj yapmamıştır. Stajın zorunlu olmaması ve sosyolojinin salt bir meslek
olarak görülmemesi bu sonucun altında yatan nedenler olabilir. Oysa uygulamaya yönelik eğitimin bir diğer
sorun olduğu sosyoloji bölümlerinde pratik çalışma imkânı sağlanmamasının eğitim kalitesini önemli ölçüde
etkilemesi kaçınılmazdır.
Tablo: 30. Öğrencilerin staj yaptığı süreye göre dağılımı
Frekans Yüzde
1 Hafta- 1 Ay Arası 33 4,8
1 Aydan Fazla - 3 Aydan Az 20 2,9
3 Aydan Fazla - 1 Yıldan Az 36 5,3
1 Yıldan Fazla 7 1,0
Kayıp Veri 588 86,0
Toplam 684 100,0
Örneklemin staj yapma süresine göre oranlarının birbirine yakın olduğu görülmektedir. Üç ay bir yıl arası staj
yapanların diğer oranlara göre nispeten fazla olduğu dikkat çekmektedir.
Tablo:31.Öğrencilerin yaptığı stajın sosyoloji ile ne kadar ilgili olduğuna göre dağılımı
Frekans Yüzde
Çok İlgili 13 1,9
İlgili 72 10,5
İlgisiz 11 1,6
Kayıp Veri 588 86,0
Toplam 684 100,0
Yaptığı stajın sosyoloji bölümü ile ilgili olduğunu söyleyenlerin oranının yüksek olduğu görülmektedir. Çok
ilgili ve ilgisiz gibi iki ayrı uçtaki cevaplar fazla değildir.
Tablo: 32.a. Öğrencilerin bölümünüzce sağlanan eğitim-öğretimin yeterlilik düzeyi sorusuna verdiği
cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli / Çok iyi 54 7,9
Yeterli / İyi 248 36,3
Orta 285 41,7
Yetersiz / Kötü 84 12,3
Çok yetersiz / Çok kötü 13 1,9
Toplam 684 100,0
Burada örneklemin büyük çoğunluğunun eğitimin ortalama ve üstü olduğunu düşündüğü görülmektedir.
Bulgular Kasapoğlu’nun 1991’de yaptığı araştırmayla paralellik göstermektedir.
Tablo:32.b. Akademisyenlerin bölümlerinde sağlanan eğitim-öğretimin yeterlilik düzeyi sorusuna
verdiği cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli 16 10,9
Yeterli 74 50,3
Orta 41 27,9
Yetersiz 13 8,8
Çok yetersiz 3 2,0
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir çoğunluğu yeterli gördüğünü belirtmiştir. İkinci sırayı orta, üçüncü sırayı da çok yeterli
diyenler oluşturmaktadır. Kasapoğlu’nun (1991) araştırmasıyla karşılaştırıldığında akademisyenlerin yeterli
görme oranının arttığı görülmektedir. Öğrenciler ise bölümlerince sağlanan eğitimi bahsedilen araştırmada
yeterli görürken günümüzde orta düzeyde görmektedir.
Tablo:33.a. Öğrencilerin bölümünüzdeki öğretim elemanı sayısal durumunun yeterliliği sorusuna
verdiği cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli / Çok iyi 40 5,8
Yeterli / İyi 236 34,5
Orta 277 40,5
Yetersiz / Kötü 109 15,9
Çok yetersiz / Çok kötü 22 3,2
Toplam 684 100,0
Burada örneklemin büyük çoğunluğunun öğrenci-öğretim elemanı dengesini yeterli gördüğü görülmektedir.
Kasapoğlu(1991)’deki araştırmasında öğrencilerin yaklaşık %60’ı yetersiz görürken günümüzde bu oran
%20’nin altında kalmıştır.
Tablo:33.b. Akademisyenlerin bölümünüzdeki öğretim elemanı sayısal durumunun yeterliliği sorusuna
verdiği cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli 10 6,8
Yeterli 65 44,2
Orta 36 24,5
Yetersiz 29 19,7
Çok yetersiz 7 4,8
Toplam 147 100,0
Öğretim elemanının sayısal durumu büyük bir kesim tarafından yeterli bulunmuştur. Çok yetersiz ifadesi ise
küçük bir oran tarafından dile getirilmiştir. Öğretim elemanları öğrencilere göre daha yüksek oranda yeterli
görmektedir. Aynı şekilde 1991 yılından günümüze öğretim elemanı sayısal durumunu yeterli görme oranı
%20 oranında artmıştır.
Tablo:34.a. Öğrencilerin bölümdeki öğrenci- öğretim elemanı arasındaki diyaloğa dair
değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli / Çok iyi 58 8,5
Yeterli / İyi 158 23,1
Orta 246 36,0
Yetersiz / Kötü 162 23,7
Çok yetersiz / Çok kötü 60 8,8
Toplam 684 100,0
Örneklemin çoğunluğu öğrenci-öğretim elemanı arasındaki diyaloğu orta derecede bulmaktadır. Yeterli ve
yetersiz bulanların oranının da birbirine yakın olduğu görülmektedir. Kasapoğlu(1991)’nun araştırmasında ise
öğrencilerin yarısından fazlası öğrenci-öğretim elemanı arasındaki diyaloğu yeterli görmektedir.
Tablo:34.b. Akademisyenlerin bölümlerindeki öğretim elemanı – öğrenci diyalogundaki kopukluklar
sorununa dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 15 10,2
Çoğunlukla sorun değildir 27 18,4
Fikrim yok 15 10,2
Önemli bir sorundur 52 35,4
Çok önemli bir sorundur 38 25,9
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı öğretim elemanları ile öğrenciler arasındaki diyalog kopukluklarının önemli bir
sorun olduğunu belirtmiştir. İkinci sırada ise bunun çok önemli bir sorun olduğunu belirtenler bulunmaktadır.
Öğretim elemanları tarafından öğrenci-öğretim elemanı arasındaki diyalog kopukluğunu sorun olarak görme,
1991 yılından günümüze %10 oranında artmıştır (Kasapoğlu 1991:68).
Tablo:35. Akademisyenlerin bölümünüzdeki öğrenci – öğretim elemanı dengesi sorusuna verdiği
cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli 18 12,2
Yeterli 41 27,9
Orta 39 26,5
Yetersiz 38 25,9
Çok yetersiz 11 7,5
Toplam 147 100,0
Kaliteli bir lisans eğitimi için bölümdeki öğrenci ve öğretim elemanı dengesinin sağlanması önemlidir.
Örneklemden gelen cevaplara göre yeterli (dengeli), orta ve yetersiz diyenlerin oranları birbirine oldukça
yakındır. Bulgular Kasapoğlu’nun (1991) araştırmasıyla paralellik göstermektedir.
Tablo:36.a. Öğrencilerin bölüm toplantılarına katılımı ve bölüm yönetimine
etkilerine ilişkin soruya, öğrencilerin verdiği cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli / Çok iyi 21 3,1
Yeterli / İyi 90 13,2
Orta 238 34,8
Yetersiz / Kötü 246 36,0
Çok yetersiz / Çok kötü 89 13,0
Toplam 684 100,0
Öğrencilerin bölüm toplantılarına katılımı ve bölümde etkili olma durumunda en çok yetersiz diyenlerin
bulunduğu görülmektedir. Orta derecede diyenlerin de bu orana yakın olduğu görülmektedir.
Tablo:36.b. Akademisyenlerin, sosyoloji öğrencilerinin bölüm toplantılarına katılımı ve bölüm
yönetimine etkileri sorusuna verdiği cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli 5 3,4
Yeterli 29 19,7
Orta 45 30,6
Yetersiz 37 25,2
Çok yetersiz 31 21,1
Toplam 147 100,0
Örneklemin üçte birlik kısmı öğrencilerin bölüm toplantılarına katılımı ve bölüme yönetimine etkilerini orta
derecede görmektedir. Yarısına yakın bir kısmı ise öğrencilerin katılımını yetersiz görmektedir. Bu oran
akademisyenlerin de öğrencilerin eğitim-öğretim planlamasına yetersiz oranda katılmasından şikâyetçi
olduklarını göstermektedir.
Tablo:37. Akademisyenlerin araştırmalar sırasında insanlarla olan iletişiminizi öncelikli olarak
olumsuz etkileyen faktörlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Unvanınız 13 8,8
Hizmet süreniz 2 1,4
Yaşınız 8 5,4
Cinsiyetiniz 11 7,5
Hiçbiri 111 75,5
Alandan Alana Değişir 2 1,4
Toplam 147 100,0
Alan araştırmaları sırasında insanlarla iletişimde olumsuz bir etki yaratan bir unsur olmadığını belirtenlerin
oranı çok büyüktür. Geriye kalan örneklemin bir kısmı unvanın bir kısmı cinsiyetin olumsuz etki
yaratabileceğini belirtmiştir.
Tablo:38.a. Öğrencilerin kütüphane olanakları sorusuna verdiği cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli / Çok iyi 114 16,7
Yeterli / İyi 248 36,3
Orta 176 25,7
Yetersiz / Kötü 100 14,6
Çok yetersiz / Çok kötü 46 6,7
Toplam 684 100,0
Sosyoloji bölümünün önemli bir ayağı olan teori kısmında büyük faydaları olan kütüphane olanaklarının
büyük çoğunluğunun ortalama ve üstü olarak algılanması dikkat çekmektedir.
Tablo:38. b. Akademisyenlerin kütüphane olanakları sorusuna verdiği cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli 15 10,2
Yeterli 41 27,9
Orta 45 30,6
Yetersiz 33 22,4
Çok yetersiz 13 8,8
Toplam 147 100,0
Sosyolojik kaynaklara rahat ulaşım için kütüphaneler oldukça önemlidir. Üniversitelerin kütüphane olanakları
büyük bir kesim tarafından orta olarak değerlendirilmiştir. İkinci sırayı yeterli diyenler oluşturmaktadır. Çok
yetersiz ve yetersiz olarak gelen cevaplar ise azımsanmayacak düzeydedir. Kasapoğlu’nun (1991)
araştırmasıyla karşılaştırıldığında akademisyenlerin günümüzde kütüphane olanaklarını daha yeterli gördüğü
görülmektedir.
Tablo:39.a. Öğrencilerin yabancı dil eğitiminin yeterliliği sorusuna verdiği cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli / Çok iyi 33 4,8
Yeterli / İyi 85 12,4
Orta 160 23,4
Yetersiz / Kötü 229 33,5
Çok yetersiz / Çok kötü 177 25,9
Toplam 684 100,0
Yabancı dilin yetersiz ve çok yetersiz olduğunu belirtenlerin yüksek olduğu görülmektedir. Türkçe kaynak
yetersizliği dikkate alındığında yabancı dil eğitiminin önemi ortaya çıkmaktadır. Yabancı dille ilgili yukarıda
değinilen konularla birlikte düşünüldüğünde bu verilerin eğitim kalitesi açısından önemli bir eksikliği
gösterdiği söylenebilir.
Tablo:39.b. Akademisyenlerin yabancı dil eğitiminin yeterliliği sorusuna verdiği cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yetersiz 40 27,2
Yeterli 18 12,2
Orta 42 28,6
Yetersiz 46 31,3
Çok yetersiz 40 27,2
Toplam 147 100,0
Dil eğitiminin yeterliliği sorusuna oldukça büyük bir oranın yetersiz dediği görülmektedir. Yabancı dil
eğitimini yeterli düzeyde veren okulların diğerlerine göre oldukça az olduğu görülmektedir. Yabancı dil
eğitiminin yeterliliği 1991 yılında da aynı şekilde hem akademisyenler hem öğrenciler tarafından yetersiz
olarak görülmüştür (Kasapoğlu 1991:67).
Tablo:40.a. Öğrencilerin Türkiye’deki diğer üniversitelerin Sosyoloji Bölümleriyle karşılaştırıldığında
bölümünüzün düzeyi sorusuna verdiği cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli / Çok iyi 82 12,0
Yeterli / İyi 204 29,8
Orta 256 37,4
Yetersiz / Kötü 112 16,4
Çok yetersiz / Çok kötü 30 4,4
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı diğer üniversitelerin sosyoloji bölümüyle karşılaştırıldığında kendi
üniversitesinin düzeyini orta derecede olarak değerlendirmektedir. Çok yetersiz diyenlerin çok küçük bir
oranda olduğu görülmektedir. Kasapoğlu’nun (1991) araştırmasında ise öğrencilerin yarısına yakını
bölümlerince sağlanan eğitimi orta derecede değerlendirmiştir. Üçte birlik bir kısmı ise yetersiz olarak
görmüştür.
Tablo:40.b. Akademisyenlerin Türkiye’deki diğer üniversitelerin Sosyoloji Bölümleriyle
karşılaştırıldığında bölümlerinin düzeyi sorusuna verdiği cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli 24 16,3
Yeterli 67 45,6
Orta 41 27,9
Yetersiz 11 7,5
Çok yetersiz 4 2,7
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı başka üniversitelerle kendi üniversitesini kıyaslandığında bölümünün düzeyini
yeterli olarak vurgulamıştır. Çok yetersiz değerlendirmesinde bulunanların az olduğu görülmektedir. Bu
soruya gelen cevaplar değerlendirilirken üniversitesini sahiplenen, üniversiteye karşı aidiyet duygusuyla
cevap veren akademisyenlerin değerlendirme yaparken çok yetersiz seçeneğinden uzak durabilecekleri
ihtimalini de düşünmekte yarar olabilir. Akademisyenlerin bölümlerince sağlanan eğitim düzeyine bakışında
1991 yılından günümüze çok bir değişiklik olmadığı gözlemlenmiştir (Kasapoğlu 1991:52).
Tablo: 41. Öğrencilerin bölüm derslerini veren hocaların yeterliliği sorusuna verdiği cevapların
dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli / Çok iyi 106 15,5
Yeterli / İyi 285 41,7
Orta 219 32,0
Yetersiz / Kötü 55 8,0
Çok yetersiz / Çok kötü 19 2,8
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı bölüm derslerini veren hocaları yeterli olarak görürken ikinci sırada orta olarak
değerlendirenlerin bulunduğu görülmektedir.
Tablo:42. Öğrencilerin bölümde teori ve uygulama bütünlüğünün sağlanması sorusuna verdiği
cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli / Çok iyi 33 4,8
Yeterli / İyi 150 21,9
Orta 232 33,9
Yetersiz / Kötü 204 29,8
Çok yetersiz / Çok kötü 65 9,5
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı bölümde teori ve uygulama bütünlüğünün sağlanmasını orta derecede olarak
algılamaktadır. Bunu takip eden oranı ise yetersiz diyenlerin oluşturduğu görülmektedir.
Tablo:43. Öğrencilere göre bölümlerinin öğrencilerin ampirik saha çalışması yapmasını desteklemesi
sorusuna verdiği cevapların dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli / Çok iyi 32 4,7
Yeterli / İyi 133 19,4
Orta 202 29,5
Yetersiz / Kötü 212 31,0
Çok yetersiz / Çok kötü 105 15,4
Toplam 684 100,0
Öğrencilerin ampirik saha çalışması yapmasını desteklemenin yetersiz olduğunu düşünenlerin büyük bir
oranda olduğu görülmektedir. Orta dereceli olduğunu belirtenlerin de ikinci sırada olduğu görülmektedir. Bu
tablo Tablo:42 ile birlikte okunduğunda öğrencilerin eğitimin soyut düzeyde verilmesinden ciddi şekilde
rahatsız olduğu görülmektedir.
Tablo: 44. Öğrencilerin bölümlerinin staj imkânı sağlamaktaki yeterliliği soruna verdiği cevaplara
göre dağılımı
Frekans Yüzde
Çok yeterli / Çok iyi 16 2,3
Yeterli / İyi 67 9,8
Orta 130 19,0
Yetersiz / Kötü 233 34,1
Çok yetersiz / Çok kötü 238 34,8
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük çoğunluğu sağlanan staj imkânlarını yetersiz görmektedir. Yeterli olarak gören sadece %
12,1’lik bir kesimdir
Tablo:45. Öğrencilerin gelecekte birinci olarak hangi statüde çalışmayı düşündüklerine göre dağılımı
Frekans Yüzde
Bir devlet kurumunda herhangi bir statüde 101 14,8
Bir devlet kurumda sosyolog olarak 247 36,1
Özel sektörde herhangi bir statüde 83 12,1
Özel sektörde sosyolog olarak 57 8,3
Bir sivil toplum kuruluşunsa çalışırken 17 2,5
Bağımsız olarak çalışırken 46 6,7
Siyaset ile ilişkili 34 5,0
Akademik kariyer yaparken 87 12,7
Önce öğretmen olarak çalışıp daha sonra sosyolog aile danışmanlığı yapmak 1 0,1
Babam ne arzu ederse 1 0,1
Devlet kurumunda öğretmenlik 1 0,1
Diplomalı işsiz olarak 1 0,1
Kararsız 2 0,3
Hiçbiri 1 0,1
Kayıp veri 5 0,7
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı bir devlet kurumunda sosyolog olarak çalışacağını düşünürken, ikinci sırada bir
devlet kurumunda herhangi bir statüde çalışmak isteyenlerin olduğu görülmektedir. İşsiz olarak kalacağını
düşünen % 1’lik bir kesim olması örneklemin her şeye rağmen umudunu koruduğunu göstermektedir.
Sosyolojinin meslek olarak tanımlanma sorununun tablodaki çeşitlenmenin en önemli nedeni olduğu
söylenebilir.
Tablo:46. Öğrencilere göre sosyologların istihdamının önünde engel olabilecek birinci faktörün
dağılımı
Frekans Yüzde
Sosyoloji lisans kontenjanlarının fazla olması 85 12,4
Sosyolog kadrosunun az açılması 215 31,4
Sosyologların pratiğe yönelik bilgisinin yeterli olmaması 78 11,4
Sosyolojiye ve sosyologlara gereken önemin verilmemesi 210 30,7
Sosyologların yapacağı işlerin yeterince tanımlanmaması ve belirsiz kalması 91 13,3
Sosyolojinin ve sosyoloji öğreniminin kurumsallaştırma çabaları 1 0,1
İş imkanları yetersiz 1 0,1
Kayıp veri 3 0,4
Toplam 684 100,0
Sosyolog istihdamının önündeki engelin sosyolog kadrosunun az açılması olarak görenlerin büyük bir oranda
olması göze çarpmaktadır. İkinci sırada sosyolojiye ve sosyologlara verilen değerin az olması olarak
görmektedir. Sosyologların pratiğe yönelik bilgisinin yetersiz olmasına % 11,4’ü olarak görülmektedir. Bu
sonuç, istihdam azlığının sebebinin dış etkenler olduğunun düşünüldüğünü göstermektedir.
Tablo:47. Öğrencilere göre sosyologların istihdamının önünde engel olabilecek ikinci faktörün dağılımı
Frekans Yüzde
Sosyoloji lisans kontenjanlarının fazla olması 60 8,8
Sosyolog kadrosunun az açılması 174 25,4
Sosyologların pratiğe yönelik bilgisinin yeterli olmaması 90 13,2
Sosyolojiye ve sosyologlara gereken önemin verilmemesi 218 31,9
Sosyologların yapacağı işlerin yeterince tanımlanmaması ve belirsiz kalması 118 17,3
Sosyolojinin ve sosyoloji öğreniminin kurumsallaştırma çabaları 1 0,1
İş imkanları yetersiz 1 0,1
Dil eğitiminin yetersiz olması 1 0,1
Belirtilmemiş 2 0,3
Kayıp veri 19 2,8
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı sosyologların istihdamının önündeki ikinci engelin sosyolojiye ve sosyologlara
az önem verilmesi olduğunu düşünmektedir. İkinci sırayı sosyolog kadrosunun az açılmasını engel olarak
görenler oluşturmaktadır.
Tablo:48. Öğrencilere göre sosyologların istihdamının önünde engel olabilecek üçüncü faktörün
dağılımı
Frekans Yüzde
Sosyoloji lisans kontenjanlarının fazla olması 76 11,1
Sosyolog kadrosunun az açılması 126 18,4
Sosyologların pratiğe yönelik bilgisinin yeterli olmaması 104 15,2
Sosyolojiye ve sosyologlara gereken önemin verilmemesi 118 17,3
Sosyologların yapacağı işlerin yeterince tanımlanmaması ve belirsiz kalması 233 34,1
İş imkanları yetersiz 1 0,1
Lisans kontenjanlarının az olması 1 0,1
Yüksek lisans imkânın az olması 1 0,1
Önlerinin açılmaması 1 0,1
Belirtilmemiş 1 0,1
Kayıp veri 22 3,2
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir oranı sosyologların önündeki üçüncü engelin sosyologların yapacağı işlerin yeterince
tanımlanmaması ve belirsiz kalması olduğunu belirtmiştir.
Tablo:49. “Sosyoloji öğrencilerinin istihdam sorunlarının olması onların toplumsal sorunlara
odaklanmalarına engel olmaktadır.” ifadesine katılan öğrencilerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 125 18,3
Katılıyorum 325 47,5
Kararsızım 92 13,5
Katılmıyorum 98 14,3
Kesinlikle Katılmıyorum 44 6,4
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı “sosyologların istihdam sorunlarının olması onların toplumsam sorunlara
odaklanmalarına engel olmaktadır” yargısına katılmaktadır. “Katılmıyorum”, “kararsızım” ve “kesinlikle”
katılıyorum diyenlerin oranının birbirine yakın olduğu görülmektedir.
Tablo:50. “Türkiye’ de sosyoloji bölümlerinde staj zorunlu olmalıdır.” ifadesine katılan öğrencilerin
dağılımı
Frekans Yüzde
F
Kesinlikle Katılıyorum 237 34,6
Katılıyorum 237 34,6
Kararsızım 111 16,2
Katılmıyorum 51 7,5
Kesinlikle Katılmıyorum 48 7,0
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük çoğunluğunu oluşturan kesim stajın zorunlu olması gerektiğini düşünmektedir. Bu sonuç,
sosyologların pratik eğitime daha fazla önem verilmesi gerektiğini düşündüğünü göstermektedir.
Tablo:51. “Sosyolojide genellikle aynı konu çalışılmaktadır.” ifadesine katılan öğrencilerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 63 9,2
Katılıyorum 256 37,4
Kararsızım 173 25,3
Katılmıyorum 148 21,6
Kesinlikle Katılmıyorum 44 6,4
Toplam 684 100,0
Sosyolojide genellikle aynı konuların çalışıldığını düşünenlerin oranının yüksek olduğu görülmektedir.
Kararsız olanlar da bu orana yakındır. Sosyoloji çalışmalarına etkin bir şekilde katılamadıkları için yapılan
çalışmalar hakkında fikir sahibi olmamaları muhtemeldir.
Tablo:52. “Türkiye’deki sosyoloji bölümlerinde ezbere dayalı bir eğitim verilmektedir.” ifadesine
katılan öğrencilerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 167 24,4
Katılıyorum 251 36,7
Kararsızım 131 19,2
Katılmıyorum 99 14,5
Kesinlikle Katılmıyorum 36 5,3
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı ezbere dayalı bir eğitim verilmektedir yargısına kesinlikle katılıyorum cevabı
verirken ikinci sırada kesinlikle katılmıyorum diyenlerin olduğu görülmektedir.
Tablo:53. “Bölüm derslerine giren akademisyenler öğrencilerin düşüncelerini ifade etmesini bilerek
veya bilmeyerek engellemektedir.” ifadesine katılan öğrencilerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 57 8,3
Katılıyorum 164 24,0
Kararsızım 161 23,5
Katılmıyorum 228 33,3
Kesinlikle Katılmıyorum 74 10,8
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı bölüm derslerine giren akademisyenlerin öğrencilerin düşüncelerini ifade
etmesini bilerek veya bilmeyerek engellediği yargısına katılmamaktadır. İkinci sırada ifadeye katılanlar
bulunmaktadır.
Tablo:54. “Sosyolojik terimlerin çoğunun yabancı olması öğrencilerin bu kavramları algılamasında
sıkıntı yaratmaktadır.” ifadesine katılan öğrencilerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 53 7,7
Katılıyorum 195 28,5
Kararsızım 153 22,4
Katılmıyorum 223 32,6
Kesinlikle Katılmıyorum 60 8,8
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmının sosyolojik terimlerin çoğunlukla yabancı olmasının öğrencilerin bu
kavramları algılamasında sorun olmadığını belirttiği görülmektedir. Terimlerin yabancı olmasını algılamada
sorun olarak görenlerin de oranı çok düşük değildir.
Tablo:55. “Sosyologların aldıkları eğitime uygun şekilde çalıştığını düşünüyorum.” ifadesine katılan
öğrencilerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 45 6,6
Katılıyorum 136 19,9
Kararsızım 159 23,2
Katılmıyorum 199 29,1
Kesinlikle Katılmıyorum 145 21,2
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir çoğunluğunun kesinlikle katılmıyorum ve katılmıyorum dediği görülmektedir. Bu
sonuç sosyologların büyük çoğunluğunun aldıkları eğitime uygun olarak çalışmadığını düşündüğünü
göstermektedir.
Tablo:56.a. Öğrencilerin bölümlerindeki proje ve ödevlerin niteliksizliğine dair değerlendirmelerinin
dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 17 2,5
Çoğunlukla sorun değildir 108 15,8
Fikrim yok 111 16,2
Önemli bir sorundur 361 52,8
Çok önemli bir sorundur 87 12,7
Toplam 684 100,0
Örneklemin yarısından fazlası proje ve ödevlerin niteliksizliğinin önemli bir sorun olduğunu belirtmiştir. “Hiç
bir zaman sorun değildir” diyenlerin sayıca çok az olduğu görülmektedir. Örneklemi oluşturan öğrenciler,
kendi yaptıkları proje ve ödevlerin nitelik açısından yeterli olmadığını düşünmektedir.
Tablo:56.b. Akademisyenlerin bölümlerindeki proje ve ödevlerin niteliksizliğine dair
değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 1 0,7
Çoğunlukla sorun değildir 22 15,0
Fikrim yok 11 7,5
Önemli bir sorundur 75 51,0
Çok önemli bir sorundur 38 25,9
Toplam 147 100,0
Örneklemin oldukça büyük bir kısmı bölümlerinde proje ve ödevlerin niteliksizliğin önemli veya çok önemli
bir sorun olduğunu belirtmiştir. Bunun hiçbir zaman sorun olmadığını veya çoğunlukla sorun olmadığını
belirtenlerin oranı ise oldukça düşüktür.
Tablo:57. Öğrencilerin bölümlerindeki derslerin sıklıkla öğrencilere anlattırılmasına dair
değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 84 12,3
Çoğunlukla sorun değildir 236 34,5
Fikrim yok 136 19,9
Önemli bir sorundur 171 25,0
Çok önemli bir sorundur 57 8,3
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı derslerin sıklıkla öğrencilere anlattırılmasına çoğunlukla sorun değildir cevabını
vermişlerdir. Fikrim yok kısmının %19,9 gibi yüksek bir oranda olması da dikkat çekmektedir. Derslerin
öğrencilere anlattırılması sorununun, dersi anlatan öğrenciye göre değişmesi fikrim yok oranının yüksek
çıkmasında etkili olduğu söylenebilir.
Tablo: 58. Akademisyenlerin bölümlerindeki derslerin sıklıkla öğrencilere anlattırılmasına dair
değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 10 6,8
Çoğunlukla sorun değildir 34 23,1
Fikrim yok 27 18,4
Önemli bir sorundur 56 38,1
Çok önemli bir sorundur 20 13,6
Toplam 147 100,0
Örneklemin çoğu derslerin sıklıkla öğrencilere anlattırılmasının önemli bir sorun olduğunu belirtirken ikinci
sırada da bunun çoğunlukla sorun olmadığını belirtenlerin olduğunu görülmektedir.
Tablo:59.a. Öğrencilerin bölümlerindeki grup çalışmalarının niteliksizliğine dair değerlendirmelerinin
dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 13 1,9
Çoğunlukla sorun değildir 107 15,6
Fikrim yok 122 17,8
Önemli bir sorundur 333 48,7
Çok önemli bir sorundur 109 15,9
Toplam 684 100,0
Grup çalışmalarının niteliksizliğini örneklemin büyük bir çoğunluğunun önemli bir sorun olarak gördüğü,
“hiçbir zaman sorun değil” diyenlerin ise az sayıda olduğu görülmektedir. Grup çalışmalarının niteliği grup
üyelerinin birbirleriyle olan ilişkileriyle, grubun motivasyonu ile doğrudan ilgilidir.
Tablo:59.b. Akademisyenlerin bölümlerindeki grup çalışmalarının niteliksizliğine dair
değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Çoğunlukla sorun değildir 21 14,3
Fikrim yok 24 16,3
Önemli bir sorundur 73 49,7
Çok önemli bir sorundur 29 19,7
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı grup çalışmalarının niteliksizliğinin önemli olduğunu belirtmektedir. “Çok
önemli sorundur”, “fikrim yok” ve “çoğunlukla sorun değildir” diyenlerin oranının da yüksek olduğu
görülmektedir.
Tablo:60.a. Öğrencilerin bölümlerindeki bazı dersler için tek dönemin yetersizliğine dair
değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 27 3,9
Çoğunlukla sorun değildir 100 14,6
Fikrim yok 118 17,3
Önemli bir sorundur 306 44,7
Çok önemli bir sorundur 133 19,4
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı bazı dersler için tek dönemin yetersizliğini önemli bir sorun olarak algılarken,
hiçbir zaman sorun değildir diyenlerin çok küçük bir oranda olduğu görülmektedir. Bazı derslerin tek döneme
sığdırılmaya çalışılması o dersin yüzeysel işlenmesine sebep olabilmektedir.
Tablo: 60.b. Akademisyenlerin bölümlerindeki bazı dersler için tek dönemin yetersizliğine dair
değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 2 1,4
Çoğunlukla sorun değildir 41 27,9
Fikrim yok 30 20,4
Önemli bir sorundur 55 37,4
Çok önemli bir sorundur 19 12,9
Toplam 147 100,0
Bazı dersler için tek dönemin yetersiz olmasının bölümlerinde önemli bir sorun olduğunu belirten
akademisyenlerin de oranı oldukça fazladır. Çoğunlukla sorun olmadığını belirtenler ise ikinci sıradadır.
Tablo: 61.a. Öğrencilerin bölüm dışı seçmeli derslerin az olmasına dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 80 11,7
Çoğunlukla sorun değildir 212 31,0
Fikrim yok 110 16,1
Önemli bir sorundur 188 27,5
Çok önemli bir sorundur 94 13,7
Toplam 684 100,0
Bölüm dışı seçmeli derslerin az oluşuna bir sorun olarak yaklaşanların sayısı ile bu durumu bir sorun olarak
görmeyenlerin sayısı birbirine yakındır.
Tablo:61.b. Akademisyenlerin bölüm dışı seçmeli derslerin az olmasına dair değerlendirmelerinin
dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 5 3,4
Çoğunlukla sorun değildir 54 36,7
Fikrim yok 28 19,0
Önemli bir sorundur 34 23,1
Çok önemli bir sorundur 26 17,7
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı bölüm dışı seçmeli derslerin az olmasının çoğunlukla sorun olmadığını
belirtmiştir. Bunun önemli bir sorun olduğunu ve çok önemli bir sorun olduğunu belirtenlerin oranı ise
azımsanmayacak düzeydedir.
Tablo:62.a. Öğrencilerin bölümlerinde yeterli sayıda sosyoloji dersi açılmamasına dair
değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 31 4,5
Çoğunlukla sorun değildir 117 17,1
Fikrim yok 136 19,9
Önemli bir sorundur 270 39,5
Çok önemli bir sorundur 130 19,0
Toplam 684 100,0
Yeterli sayıda sosyoloji dersi açılmaması örneklemin büyük bir çoğunluğu tarafından önemli bir sorun olarak
görülmektedir. “Çok önemli bir sorundur” ve “fikrim yok” diyenlerin oranı birbirine çok yakındır.
Tablo:62. b. Akademisyenlerin bölümlerinde yeterli sayıda sosyoloji dersi açılmamasına dair
değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 17 11,6
Çoğunlukla sorun değildir 35 23,8
Fikrim yok 33 22,4
Önemli bir sorundur 45 30,6
Çok önemli bir sorundur 17 11,6
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı bölümlerinde yeterli sayıda sosyoloji dersinin açılmamasının önemli bir sorun
olduğunu, buna yakın bir oran ise çoğunlukla sorun olduğunu belirtmiştir.
Tablo:63.a. Öğrencilerin e-kütüphane imkânlarının yetersizliğine dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 45 6,6
Çoğunlukla sorun değildir 136 19,9
Fikrim yok 123 18,0
Önemli bir sorundur 248 36,3
Çok önemli bir sorundur 132 19,3
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir çoğunluğu e-kütüphane imkânlarının yetersizliğini önemli bir sorun olarak
görmektedir. “Çoğunlukla sorun değildir” ve “çok önemli bir sorundur” ifadelerinin oranlarının yakın olduğu
görülmektedir. “Fikrim yok” cevabının yüksek olmasının ise bu alanın bilinirliğiyle ilgili bir durum olduğu
söylenebilir.
Tablo:63.b. Akademisyenlerin e-kütüphane olanaklarının yetersizliğine dair değerlendirmelerinin
dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 6 4,1
Çoğunlukla sorun değildir 24 16,3
Fikrim yok 19 12,9
Önemli bir sorundur 63 42,9
Çok önemli bir sorundur 35 23,8
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı e-kütüphane olanaklarının yetersizliğinin önemli bir sorun olduğunu belirtmiştir.
İkinci sırada ise kütüphane imkânlarının bölümlerinde önemli bir sorun olduğunu belirtenler bulunmaktadır.
Tablo:64.a. Öğrencilerin, akademisyenlerin derslerde görsel-işitsel eğitim araçlarını (tepegöz, video,
slayt, vb.) kullanmamasına dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 56 8,2
Çoğunlukla sorun değildir 162 23,7
Fikrim yok 85 12,4
Önemli bir sorundur 255 37,3
Çok önemli bir sorundur 126 18,4
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı derslerde görsel- işitsel eğitim araçların kullanılmamasının önemli bir sorun
olduğunu belirtmiştir. “Çoğunlukla sorun değildir” diyenlerin de düşük oranda olmadığı görülmektedir.
Görsel işitsel araçların kullanımı, örneklemin öğrenim gördüğü üniversitenin imkânları ve öğretim üyelerinin
tercih ettiği ders anlatma yöntemiyle ilgili olduğu söylenebilir.
Tablo:64.b. Akademisyenlerin derslerde görsel-işitsel eğitim araçlarının (tepegöz, video, slayt, vb.)
kullanılmamasına dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 12 8,2
Çoğunlukla sorun değildir 47 32,0
Fikrim yok 31 21,1
Önemli bir sorundur 39 26,5
Çok önemli bir sorundur 18 12,2
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı derslerde görsel işitsel eğitim araçlarının kullanılmamasının çoğunlukla sorun
olmadığını belirtirken, önemli bir sorun olduğunu belirtenlerin oranının da yüksek olduğu görülmektedir.
Tablo: 65.a. Öğrencilerin sosyoloji bölümünün yeterince tanınmamasına dair değerlendirmelerinin
dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 19 2,8
Çoğunlukla sorun değildir 49 7,2
Fikrim yok 71 10,4
Önemli bir sorundur 277 40,5
Çok önemli bir sorundur 268 39,2
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı sosyolojinin tanınmamasını “çok önemli” veya “önemli” bir sorun olarak ifade
etmiştir. Sorun olmadığını ifade edenlerin oranı ise oldukça düşüktür.
Tablo:65.b. “Sosyoloji bölümü yeterince tanınmamaktadır.” ifadesine katılan akademisyenlerin
dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 30 20,4
Katılıyorum 63 42,9
Kararsızım 23 15,6
Katılmıyorum 26 17,7
Kesinlikle Katılmıyorum 5 3,4
Toplam 147 100,0
Sosyoloji bölümünün tanınmaması sorusuna verilen yanıtların çoğunluğu “katılıyorum” şeklinde iken önemli
bir kısım kesinlikle katıldığını belirtmiştir. Katılmıyorum ve katılıyorum diyenlerin cevaplarının
cevaplayanların çevrelerinde sosyoloji bölümünün tanınıyor olmasından kaynaklı olma ihtimali vardır.
Tablo:66.a. Öğrencilerin sosyolojideki temel kuramcılara derslerde yeterince yer
verilmemesine dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 39 5,7
Çoğunlukla sorun değildir 138 20,2
Fikrim yok 104 15,2
Önemli bir sorundur 273 39,9
Çok önemli bir sorundur 130 19,0
Toplam 684 100,0
Sosyolojideki temel kuramcılara derslerde yeterince yer verilmemesi örneklemin büyük bir çoğunluğu
tarafından önemli bir sorun olarak algılanmaktadır. “Çoğunlukla sorun değildir” diyenlerin oranı yüksektir.
“Hiçbir zaman sorun değildir” diyenlerin az sayıda olduğu da görülmektedir.
Tablo:66.b. Akademisyenlerin sosyolojideki temel kuramcılara derslerde yeterince yer verilmemesine
dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 15 10,2
Çoğunlukla sorun değildir 31 21,1
Fikrim yok 23 15,6
Önemli bir sorundur 58 39,5
Çok önemli bir sorundur 20 13,6
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı bölümlerinde sosyolojideki temel kuramcılara yeterince yer verilmemesinin
önemli bir sorun olduğunu belirtmiştir. Bunun çoğunlukla sorun olmadığını ifade edenler ise ikinci sıradadır.
Tablo:67.a. Öğrencilerin sosyoloji lisans bölümünü seçtikleri dönemdeki beklentileriyle, kendilerine
verilen eğitim arasındaki farkın olmasına dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 18 2,6
Çoğunlukla sorun değildir 90 13,2
Fikrim yok 115 16,8
Önemli bir sorundur 291 42,5
Çok önemli bir sorundur 170 24,9
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir çoğunluğu sosyoloji lisans eğitimi seçen öğrencilerin beklentileriyle kendilerine verilen
eğitim arasındaki farkın önemli bir sorun olduğunu belirtmiştir. Bu sonuç öğrencilerin büyük çoğunluğunun
beklentilerinin karşılanmadığı şeklinde yorumlanabilir. Sosyoloji lisans bölümünü seçtikleri dönemdeki
beklentileriyle, kendilerine verilen eğitim arasındaki farkın sorun olarak görülmesi 1991 yılından günümüze
%15 oranında bir artış göstermiştir (Kasapoğlu 1991:88).
Tablo:67.b. Akademisyenlerin sosyoloji lisans eğitimini seçen öğrencilerin beklentileriyle, kendilerine
verilen eğitim arasındaki farkın olmasına dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 1 0,7
Çoğunlukla sorun değildir 32 21,8
Fikrim yok 33 22,4
Önemli bir sorundur 52 35,4
Çok önemli bir sorundur 29 19,7
Toplam 147 100,0
Sosyolojiyi seçen öğrencilerin beklentileri ile kendilerine verilen eğitim arasındaki farkın önemli bir sorun
olduğunu belirten akademisyenlerin oranı yüksektir. İkinci sırada ise çoğunlukla sorun olmadığını belirtenler
bulunmaktadır. Ancak sorun olduğunu belirtenlerin oranları daha yüksektir. Akademisyenlerin bu konudaki
görüşü 1991 yılından günümüze pek bir değişiklik göstermemiştir (Kasapoğlu 1991:88).
Tablo:68.a. Öğrencilerin bölümlerinde sosyolog olmanın salt bir meslek olmaktan öte bir yaşam tarzı
olduğunun bilincinde bir eğitim yapılmasına dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 82 12,0
Çoğunlukla sorun değildir 128 18,7
Fikrim yok 111 16,2
Önemli bir sorundur 220 32,2
Çok önemli bir sorundur 143 20,9
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı sosyolog olmanın salt bir meslek olmaktan öte bir yaşam tarzı olduğunun
bilincinde eğitim yapılmasını önemli bir sorun şeklinde algılamaktadır. Oranların birbirine yakın olduğu
görülmektedir. “Hiçbir zaman sorun değildir” ve “çoğunlukla sorun değildir” diyenlerin toplamının da az
sayıda olmadığı görülmektedir. Bölüme meslek kaygısıyla gelenler kadar yalnızca sosyolojiyi öğrenmek ve
benimsemek için gelenlerin de olduğu da yine tablodan çıkarabilecek bir başka sonuçtur.
Tablo:68.b. Akademisyenlerin bölümlerinde sosyolog olmanın salt bir meslek olmaktan öte bir yaşam
tarzı olduğunun bilincinde bir eğitim yapılmamasına dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 7 4,8
Çoğunlukla sorun değildir 27 18,4
Fikrim yok 22 15,0
Önemli bir sorundur 50 34,0
Çok önemli bir sorundur 41 27,9
Toplam 147 100,0
Akademisyenlerin %60’tan fazlası sosyolog olmanın salt bir meslek olmaktan öte bir yaşam tarzı olduğunun
bilincinde bir eğitim yapılmadığını belirtmiştir. Akademisyenler bu sorunun, öğrencilerden daha fazla
bilincindedir. Fakat 1991 yılındaki verilerle karşılaştırdığımızda öğrenciler ve akademisyenler açısından,
günümüzle neredeyse aynı oranlarda sorunsallaştırıldığı görülmektedir. Bu durum, sosyolog olmanın
meslekten öte yaşam tarzı olduğunun farkında olan akademisyenler tarafından bu soruna bir çözüm
getirilmediğini göstermektedir.
Tablo:69.a. Öğrencilerin batı aktarmacılık yönü ağır basan öğretim sonucu, ülke gerçeklerine yönelik
eğitim yapılmamasına dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 19 2,8
Çoğunlukla sorun değildir 79 11,5
Fikrim yok 94 13,7
Önemli bir sorundur 266 38,9
Çok önemli bir sorundur 226 33,0
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir çoğunluğu ülke gerçeklerine yönelik eğitim yapılmamasının önemli bir sorun olduğunu
belirtmiştir. Çok önemli bir sorundur diyenlerin oranı da ikinci sıradadır. Bu durum ülke gerçeklerine yönelme
konusunda batı merkezli eğitimin yetersizliği olarak ele alınabilir. Ülke şartlarının farklı olması, batı
kaynaklarının ülkemizin gerçekleriyle yeterince uyuşmadığı olarak yorumlanabilir. Kasapoğlu’nun (1991)
araştırmasıyla karşılaştırma yaptığımızda paralellik gösterdiği fakat günümüzde daha az oranda sorun olarak
ifade edildiği görülmektedir.
Tablo: 69.b. “Batı aktarmacılık yönü ağır basan öğretim nedeniyle, ülke gerçeklerine yönelik eğitim
yapılmamaktadır.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 25 17,0
Katılıyorum 59 40,1
Kararsızım 27 18,4
Katılmıyorum 31 21,1
Kesinlikle Katılmıyorum 5 3,4
Toplam 147 100,0
Batıdan aktarmacılığının ağır basması nedeniyle ülke gerçeklerinden uzak eğitim yapıldığına katılanların oranı
yüksekken, kesinlikle katılanların oranının çok yüksek olmadığı görülmektedir. “Kesinlikle katılmıyorum”
diyenlerin oranına bakıldığında ise bu oranın oldukça düşük olduğu görülecektir. 1991’deki araştırmayla
kıyasladığımızda, akademisyenlerin günümüzde Batı aktarmacılığını daha az oranda sorunsallaştırdığı
söylenebilir. Son dönemlerde kültürü ön plana çıkaran sosyolojik çalışmaların bu durumu desteklediği
söylenebilir.
Tablo: 70. Öğrencilerin sosyoloji lisans eğitiminin, mezuniyet sonrası mesleki uygulamalara yönelik
olmamasına dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 12 1,8
Çoğunlukla sorun değildir 56 8,2
Fikrim yok 80 11,7
Önemli bir sorundur 289 42,3
Çok önemli bir sorundur 247 36,1
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı sosyoloji lisans eğitiminin, mezuniyet sonrası mesleki uygulamalara yönelik
olmamasını çok önemli bir sorun şeklinde nitelendirmektedir. % 11,7’si ise “fikrim yok” şeklinde cevap
vermiştir. İstihdam sorunları arasında ele alınabilecek bu konuda örneklemin büyük bir çoğunluğu aldığı
eğitimi mesleki uygulamalara yönelik görmemekte, bunu sosyoloji için bir sorun olarak ele almaktadır. Bu
durum Kasapoğlu’nun (1991) araştırmasıyla paralellik göstermektedir.
Tablo:71. Öğrencilerin bölüm ile mezunlarını istihdam eden kuruluşlar arasında diyalog kopukluğuna
dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 12 1,8
Çoğunlukla sorun değildir 35 5,1
Fikrim yok 104 15,2
Önemli bir sorundur 275 40,2
Çok önemli bir sorundur 258 37,7
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük çoğunluğunun bölüm ile mezunları istihdam eden kuruluşlar arasında diyalog
kopukluğunu çok önemli sorun olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Bu durum sosyoloji bölümünün yeterince
tanınmadığı ve bu kuruluşlarla diyaloga geçilerek sosyoloji bölümünün tanıtılmasının gerekliliği şeklinde
yorumlanabilir.
Tablo:72.a. Öğrencilerin derslerin kuramsal olarak işlenmesi uygulama ve
stajlara yeterince yer verilmemesine dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 11 1,6
Çoğunlukla sorun değildir 39 5,7
Fikrim yok 90 13,2
Önemli bir sorundur 257 37,6
Çok önemli bir sorundur 287 42,0
Toplam 684 100,0
Örneklemin önemli bir kısmı derslerin çoğunlukla kuramsal olarak işlenmesini uygulama ve stajlara yeterince
yer verilmemesini önemli bir sorun olarak algılamaktadır. Burada dikkat çeken daha önceki sorularda
sosyologların istihdamının önündeki engeller arasında genelde dış etkenler öne çıkarken, sosyolojinin
bölümünün eğitimine bakıldığında da bu tarz eksikliklerin görüldüğüdür.
Tablo:72.b. Akademisyenlerin bölümlerinde derslerin kuramsal olarak işlenmesi uygulama ve stajlara
yeterince yer verilmemesine dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 5 3,4
Çoğunlukla sorun değildir 21 14,3
Fikrim yok 22 15,0
Önemli bir sorundur 65 44,2
Çok önemli bir sorundur 34 23,1
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı derslerin kuramsal olarak işlenmesi uygulama ve stajlara yeterince yer
verilmemesinin önemli bir sorun olduğu belirtmiştir. İkinci sırada ise bunun çok önemli bir sorun olduğunu
belirtenler bulunmaktadır. “Hiçbir zaman” veya “çoğunlukla” sorun olmadığını belirtenlerin oranı oldukça
düşüktür.
Tablo:73. Öğrencilerin bilimsel toplantı, konferans vb. düzenleme olanaklarının sınırlılığına dair
değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 16 2,3
Çoğunlukla sorun değildir 92 13,5
Fikrim yok 95 13,9
Önemli bir sorundur 297 43,4
Çok önemli bir sorundur 184 26,9
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı bilimsel toplantı, konferans vb. düzenleme olanaklarının sınırlılığını önemli bir
sorun olarak algılarken, yine önemli bir kısmı çok önemli bir sorun olarak algılamaktadır. Sosyoloji
öğrencilerinin yaptığı proje ve ödevler not verildikten sonra değersizleşmektedir, bu tarz konferans ve bilimsel
toplantıların yapılması hem bu ödevlerin paylaşılamaması, hem de tecrübeli sosyologlar veya diğer bilim
insanları ile deneyim aktarımının sağlanamaması anlamına gelmektedir. İletişimin bu kadar önemli bir yer
kapladığı bir bilim olan sosyolojide bilimsel toplantı ve konferans daha önemli bir hale gelmektedir. Bu da
eksikliğinin önemli bir sorun hale gelmesine sebep olmaktadır.
Tablo:74.a. Öğrencilere göre bölümün öncelikle tercih edilmemesi nedeniyle, derslere ve alanlarına
ilgisiz kalınmasına dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 13 1,9
Çoğunlukla sorun değildir 64 9,4
Fikrim yok 105 15,4
Önemli bir sorundur 286 41,8
Çok önemli bir sorundur 216 31,6
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı öğrencilerin bölümü öncelikle tercih ederek gelmemesini önemli bir sorun olarak
görmektedir. Sosyoloji okumak, istihdam sıkıntıları ile birlikte bir motivasyon eksikliğiyle ilerlemektedir,
aynı zamanda öncelikli tercih olmaması bu motivasyonun daha da azalmasına yol açmaktadır. Kasapoğlu’nun
(1991) verileriyle karşılaştırdığımızda bu durumu önemli bir sorun olarak görenlerin oranının %10 oranında
düştüğü görülmektedir.
Tablo:74.b. Akademisyenlerin, bölümlerindeki öğrencilerin sosyolojiyi öncelikle tercih ederek
gelmemesi nedeniyle derslere ve alanlarına ilgisiz kalmalarına dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 1 0,7
Çoğunlukla sorun değildir 12 8,2
Fikrim yok 17 11,6
Önemli bir sorundur 59 40,1
Çok önemli bir sorundur 58 39,5
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı öğrencilerin bölümü öncelikle tercih ederek gelmemesi nedeniyle derslere,
alanlarına ilgisiz kalmasını önemli bir sorun olarak görürken, “çok önemli bir sorun” olarak görenlerin
oranının da yakın olduğu görülmektedir. Günümüzde olduğu gibi 1991 yılında da akademisyenlerin çoğu için
öğrencilerin sosyolojiyi öncelikli tercih ederek gelmemeleri nedeniyle derslere ve alana ilgisiz olmaları önemli
bir sorun olduğu tespit edilmişti (Kasapoğlu 1991:89).
Tablo:75. Öğrencilerin sosyologların kamudaki istihdamının (kadro sayısı, kadro sınıfı, teknik hizmet,
vb) yetersizliğine dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 10 1,5
Çoğunlukla sorun değildir 22 3,2
Fikrim yok 68 9,9
Önemli bir sorundur 234 34,2
Çok önemli bir sorundur 350 51,2
Toplam 684 100,0
Örneklemin çoğunluğu sosyologların kamudaki istihdamının yetersizliğini önemli bir sorun olarak görmüştür.
Önemli bir sorun diyenlerin oranı da yüksektir. Hiçbir zaman sorun değil ve çoğunlukla sorun değil diyenlerin
oranının da yüksek olmadığı görülmektedir. Buradan hareketle katılımcıların çoğunluğunun kamuda çalışmak
istediği sonucu çıkarılabilir.
Tablo: 76. Öğrencilerin sosyoloji alanında elde edilmiş bilgilerin çok hızlı değişmesine dair
değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 49 7,2
Çoğunlukla sorun değildir 154 22,5
Fikrim yok 195 28,5
Önemli bir sorundur 215 31,4
Çok önemli bir sorundur 71 10,4
Toplam 684 100,0
Örneklemin üçte birlik kısmı sosyoloji alanında elde edilmiş bilgilerin çok hızlı değişmesini önemli bir sorun
olarak görmektedir. Çoğunlukla sorun değildir, fikrim yok ve önemli bir sorundur diyenlerin oranları birbirine
yakın şekilde dağılmıştır. Kasapoğlu’nun (1991) araştırmasında öğrencilerin yarısından fazlası sorun
olmadığını belirtmiştir. Günümüzde iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle bilgiler çok hızlı yayılıp bir o kadar
da hızlı tüketilmektedir. Bu nedenle yirmi yıl önce sorun olarak algılanmayan bilginin hızla değişmesi
günümüzde sorun olarak algılanmaya başlanmıştır.
Tablo:77.a. Öğrencilerin sosyolojinin toplumda uyandırdığı çağrışım ve yarattığı imaja dair
değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 36 5,3
Çoğunlukla sorun değildir 107 15,6
Fikrim yok 123 18,0
Önemli bir sorundur 257 37,6
Çok önemli bir sorundur 161 23,5
Toplam 684 100,0
Büyük çoğunluğun sosyolojinin toplumda uyandırdığı çağrışım ve uyandırdığı imajdan rahatsız olduğu
görülmektedir. Bu imaj hem kendi toplumsal kimlikleri üzerinde etkili olmakta hem de istihdam konusunda
etkili olabilmektedir. Öğrencilerin, sosyolojinin toplumda uyandırdığı çağrışım ve yarattığı imaj konusunda
1991 yılında da aynı şekilde kötümser olduğu algılanmıştır(Kasapoğlu 1991:85).
Tablo:77.b. “Sosyolojinin toplumda uyandırdığı çağrışım ve yarattığı imaj olumsuz yöndedir.”
ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 19 12,9
Katılıyorum 30 20,4
Kararsızım 29 19,7
Katılmıyorum 55 37,4
Kesinlikle Katılmıyorum 14 9,5
Toplam 147 100,0
Sosyolojinin toplumda uyandırdı çağrışım ve yarattığı imajın olumsuz olduğuna katılmayanların oranı
fazladır. İkinci sırada katılanlar, üçüncü sırada kesinlikle katılanlar gelmektedir. Öğrenciler açısından
sosyolojinin uyandırdığı çağrışım ve yarattığı imaj yirmi yıl içerisinde değişmemiş olsa da; akademisyenler
için durum biraz tersidir. Akademisyenler 1991 yılında bu durumu sorun olarak görürken 2014 yılında yarısına
yakını için sorun teşkil etmemektedir.
Tablo.78.a. Öğrencilerin üniversite / fakülte yönetimlerinin sosyoloji bölümleri hakkındaki algısına
dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 25 3,7
Çoğunlukla sorun değildir 109 15,9
Fikrim yok 145 21,2
Önemli bir sorundur 257 37,6
Çok önemli bir sorundur 148 21,6
Toplam 684 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı üniversite ve fakülte yönetimlerinin sosyoloji bölümleri hakkında algısının çok
önemli bir sorun olduğunu belirtmektedir. Bölüm hakkındaki olumsuz algı üniversite kaynaklarının
dağılımında ve herhangi bir durumda bölüm öğrencisine uygulanan cezaların daha katı olmasında etkili
olabilmektedir. % 21,2’lik bir kısmın “fikrim yok” cevabı vermesi ise diğer sorularla karşılaştırıldığında
dikkat çekmektedir.
Tablo:78.b. Akademisyenlerin üniversite/fakülte yönetimlerinin sosyoloji bölümü hakkındaki algısına
dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 5 3,4
Çoğunlukla sorun değildir 36 24,5
Fikrim yok 27 18,4
Önemli bir sorundur 50 34,0
Çok önemli bir sorundur 29 19,7
Toplam 147 100,0
Örneklemin çoğunluğu üniversite/fakülte yönetiminin sosyoloji bölümü hakkındaki algısının önemli bir sorun
olduğunu belirtmiştir İkinci sırayı ise bu algının çoğunlukla sorun olmadığını ifade edenler oluşturmaktadır.
Tablo:79. Akademisyenlere göre sosyologların temel olarak sahip olması gereken birinci sıradaki
önemli özelliğin dağılımı
Frekans Yüzde
Devletin/resmi kuruluşların ihtiyaçlarıyla uyumlu çalışan 8 5,4
Araştırma şirketlerinin ihtiyaçlarıyla uyumlu çalışan 2 1,4
Ötekilerden (dezavantajlı/etnik/cinsiyet vb. Ayrımına uğrayanlardan) yana tavır sergileyebilen 17 11,6
Eleştirel bakış açısıyla çalışmalar yapan 104 70,7
Sivil toplum kuruluşlarında aktif görev alan 1 0,7
Uluslararası yayın yapan 8 5,4
Kavramsal ve teknik bilgiyle birlikte kullanma kapasitesi 1 0,7
Öğrencileri eğiten 1 0,7
Öz güvenli, analitik 1 0,7
Bilimsel değerlere göre çalışma yapan 1 0,7
Kendi toplumunun özgün yanlarını çalışan 1 0,7
Hepsi 1 0,7
Hiçbiri 1 0,7
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir çoğunluğu bir sosyoloğun öncelikle eleştirel bakış açılarıyla çalışmalar yapması
gerektiğini belirtmiştir. Bu durum aynı zamanda akademinin en genel amacıdır. İkinci sırayı ötekilerden yana
tavır sergileyebilen cevabı almıştır. Resmi kuruluşların ihtiyaçlarına yönelik çalışma oranının ve uluslararası
yayın yapma özelliklerine sahip olması gerektiğini düşünenlerin oranının da yakın olduğu görülmektedir
Tablo:80. Akademisyenlere göre sosyologların temel olarak sahip olması gereken ikinci sıradaki önemli
özelliğin dağılımı
Frekans Yüzde
Devletin/resmi kuruluşların ihtiyaçlarıyla uyumlu çalışan 8 5,4
Araştırma şirketlerinin ihtiyaçlarıyla uyumlu çalışan 12 8,2
Ötekilerden (dezavantajlı/etnik/cinsiyet vb. Ayrımına uğrayanlardan) yana tavır sergileyebilen 42 28,6
Eleştirel bakış açısıyla çalışmalar yapan 22 15,0
Sivil toplum kuruluşlarında aktif görev alan 27 18,4
Uluslararası yayın yapan 26 17,7
Bilimsel çalışmalarını nitelikli yapan 1 0,7
Sosyal bilimlerde mümkün olabildiği kadarıyla objektif olabilmek 1 0,7
Toplumsal adaletin gelişmesine yardımcı olan 1 0,7
Kayıp veri 7 4,8
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı sosyologlarda bulunması gereken ikinci temel özellik olarak ötekileştirilenlerden
yana tavır sergilemesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu durum sosyolojinin “eleştirel” yönüyle de uyum
göstermektedir.
Tablo:81. Akademisyenlere göre sosyologların temel olarak sahip olması gereken üçüncü sıradaki
önemli özelliğin dağılımı
Frekans Yüzde
Devletin/resmi kuruluşların ihtiyaçlarıyla uyumlu çalışan 18 12,2
Araştırma şirketlerinin ihtiyaçlarıyla uyumlu çalışan 4 2,7
Ötekilerden (dezavantajlı/etnik/cinsiyet vb. Ayrımına uğrayanlardan) yana tavır sergileyebilen 22 15,0
Eleştirel bakış açısıyla çalışmalar yapan 6 4,1
Sivil toplum kuruluşlarında aktif görev alan 40 27,2
Uluslararası yayın yapan 37 25,2
İletişimi kuvvetli olma 1 0,7
Güncel tartışmaları takip eden 1 0,7
Kendisi ve Yaptığı İşle Barışık Kişisel ve Umumi Beklentileri Dikkate Alan 1 0,7
Sosyal politika üretebilen 1 0,7
Toplum yararına çalışan 1 0,7
Kendi toplumunun gerçeklerini bilen 1 0,7
Toplumsal cinsiyete kör olmayan 1 0,7
Akademik özgürlüğünden ödün vermeyen 1 0,7
Toplumsal reforma katkı yapabilmesi 1 0,7
Politik 1 0,7
Kendi alanında teorik olarak yeterli olması 1 0,7
Ulusal ve uluslararası yayın yapan 1 0,7
Kayıp veri 8 5,4
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı sosyologlarda bulunması gereken üçüncü temel özellik olarak sivil toplum
kuruluşlarında aktif görev alan, sonrasında da uluslararası çalışma yapan cevabını vermiştir.
Tablo:82. Akademisyenlerin alanlarındaki güncel sorunlara dair bilgi edinmek için birinci olarak
kullandığı araçların dağılımı
Frekans Yüzde
Kongre, seminer ve paneller 10 6,8
İlgili internet siteleri 31 21,1
İlgili kitaplar 56 38,1
Bilimsel dergiler, süreli yayınlar 42 28,6
Gazete (basılı veya internet) ve popüler dergiler 7 4,8
Soru Anlaşılamadı 1 0,7
Toplam 147 100,0
Büyük bir çoğunluk güncel sorunlara dair bilgiyi için kitaplardan, çoğunluk ise bilimsel dergiler, süreli
yayınlar tarafından ve ilgili internet sitelerinden yararlandığını ifade etmiştir.
Tablo: 83. Akademisyenlerin alanlarındaki güncel sorunlara dair bilgi edinmek için ikinci olarak
kullandığı araçların dağılımı
Frekans Yüzde
Kongre, seminer ve paneller 10 6,8
İlgili internet siteleri 15 10,2
İlgili kitaplar 51 34,7
Bilimsel dergiler, süreli yayınlar 60 40,8
Gazete (basılı veya internet) ve popüler dergiler 10 6,8
Kayıp veri 1 0,7
Toplam 147 100,0
Güncel sorunlara dair bilgi edinmek için en önemli ikinci araç olarak bilimsel dergiler sürekli yayınlardan
yararlanılmaktadır. Yine büyük bir oran ilgili kitaplar yararlandığını belirtmiştir.
Tablo:84. Akademisyenlerin alanlarındaki güncel sorunlara dair bilgi edinmek için üçüncü olarak
kullandığı araçların dağılımı
Frekans Yüzde
Kongre, seminer ve paneller 43 29,3
İlgili internet siteleri 36 24,5
İlgili kitaplar 18 12,2
Bilimsel dergiler, süreli yayınlar 28 19,0
Gazete (basılı veya internet) ve popüler dergiler 19 12,9
Elektronik Kitaplar 1 0,7
Kendi Çalışması Lazım 1 0,7
Kayıp veri 1 0,7
Toplam 147 100,0
Güncel sorunlara dair bilgi edinmek için en önemli ikinci araç olarak görülenlerden en çoğunun kongre
seminer, paneller bunu takip eden çoğunluğun ilgili internet siteleri bilgi edinmek için araç olarak kullandıkları
görülmektedir.
Tablo:85. “Sosyoloji bölümü için açılan lisans kontenjanlarının gereğinden fazla olduğunu
düşünüyorum.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 83 56,5
Katılıyorum 36 24,5
Kararsızım 12 8,2
Katılmıyorum 7 4,8
Kesinlikle Katılmıyorum 9 6,1
Toplam 147 100,0
Sosyoloji bölümü lisans kontenjanların gereğinden fazla olduğunu ifadesine kesinlikle katılanlar örneklemin
yarısından fazla ve sadece katılanların oranı da geriye kalan diğer ifadelere göre belirgin oranda fazladır.
İfadeye “kesinlikle katılmayanlar” ile “katılmayanların” oranı oldukça düşüktür.
Tablo:86. “Birçok üniversitede yeterli alt yapı (akademik kadro, kütüphane gibi) sağlanmadan
sosyoloji bölümü açılmıştır/açılmaktadır.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 84 57,1
Katılıyorum 41 27,9
Kararsızım 11 7,5
Katılmıyorum 7 4,8
Kesinlikle Katılmıyorum 4 2,7
Toplam 147 100,0
Birçok üniversitede yeterli altyapı oluşturulmadan sosyoloji bölümlerinin açıldığı veya açılmakta olduğu
ifadesine kesinlikle katılanlar örneklemin yarısından fazladır. Sadece katılanların oranı da geriye kalan diğer
ifadelere göre belirgin oranda fazladır. İfadeye kesinlikle katılmayanlar ile katılmayanların oranı oldukça
düşüktür.
Tablo: 87. “Sosyologların genelde aldıkları eğitimle uyumlu yerlerde çalıştığını düşünüyorum.”
ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 7 4,8
Katılıyorum 27 18,4
Kararsızım 28 19,0
Katılmıyorum 54 36,7
Kesinlikle Katılmıyorum 31 21,1
Toplam 147 100,0
Sosyologların genellikle aldıkları eğitimle uyumlu olarak çalıştığı ifadesine katıldığını ifade edenlerin oranı
yüksek görünmektedir. Ancak örneklemin büyük çoğunluğu ifadeye “kesinlikle katılmadığını” veya
“katılmadığını” belirtmiştir.
Tablo:88.a. Öğrencilerin açıköğretimde sosyoloji bölümlerinin açılmasına dair değerlendirmelerinin
dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 32 4,7
Çoğunlukla sorun değildir 59 8,6
Fikrim yok 87 12,7
Önemli bir sorundur 166 24,3
Çok önemli bir sorundur 340 49,7
Toplam 684 100,0
Açıköğretim sosyoloji bölümlerinin açılmasını örneklemin büyük bir oranının çok önemli bir sorun olarak
nitelendirdiği görülmektedir. Açıköğretimin eğitim sisteminin sosyoloji bölümüne uygun olmaması ve
istihdam açısından rakip olarak algılanması çok önemli bir sorun olarak görenlerin oranının yüksek olmasına
neden olarak görülebilir.
Tablo: 88. b. “Açıköğretim, sosyoloji lisans eğitimi için uygundur.” ifadesine katılan akademisyenlerin
dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 5 3,4
Katılıyorum 18 12,2
Kararsızım 20 13,6
Katılmıyorum 32 21,8
Kesinlikle Katılmıyorum 72 49,0
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük çoğunluğu açık öğretimin sosyoloji lisans eğitimi için uygun olduğuna kesinlikle
katılmadığını belirtmiştir. Sadece “katılmadığını” belirtenler ikinci sırada yer almaktadır
Tablo:89. “Uzaktan eğitim sosyoloji lisans eğitimi için uygundur.” ifadesine katılan akademisyenlerin
dağılım
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 4 2,7
Katılıyorum 17 11,6
Kararsızım 20 13,6
Katılmıyorum 36 24,5
Kesinlikle Katılmıyorum 70 47,6
Toplam 147 100,0
Örneklemin çoğunluğu uzaktan eğitimin sosyoloji lisans eğitimi için uygun olduğuna kesinlikle katılmadığını
belirtirken, ikinci sırayı katılmayanlar oluşturmaktadır. Bu ifadedeki katılım oranları “Açıköğretimin,
sosyoloji lisans eğitimi için uygundur.” ifadesinin katılım oranları ile oldukça benzerdir. Açık öğretimdeki
niteliksiz sosyoloji eğitimi, dersleri başarılı geçme koşullarının örgün eğitimden çok daha kolay olması, çoktan
seçmeli sınavların öğrencilerin kendilerini ifade etme yeteneğini geliştirmemesi gibi unsurlar cevapların
tablodaki oranları değerlendirirken göz önünde bulundurulmalıdır.
Tablo:90.a. Öğrencilerin “Türkiye’de nerede sosyologlara ihtiyaç olduğunun bilinmemesine” dair
değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 6 0,9
Çoğunlukla sorun değildir 29 4,2
Fikrim yok 63 9,2
Önemli bir sorundur 179 26,2
Çok önemli bir sorundur 407 59,5
Toplam 684 100,0
Türkiye’de nerede sosyologlara ihtiyaç olduğunun bilinmemesini örneklemin yarısından fazlası çok önemli
bir sorun olarak görmektedir. İkinci sırayı önemli bir sorun olarak görenler oluşturmaktadır. Nerede
sosyologlara ihtiyaç olduğunun bilinmemesi lisans sonrasında “diplomalı işsiz” olma korkusunu beraberinde
getirmektedir.
Tablo:90.b. “Türkiye’de nerede sosyologlara ihtiyaç olduğu bilinmemektedir.” ifadesine katılan
akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 36 24,5
Katılıyorum 77 52,4
Kararsızım 16 10,9
Katılmıyorum 14 9,5
Kesinlikle Katılmıyorum 4 2,7
Toplam 147 100,0
Sosyologların toplum yararına, aldıkları eğitim doğrultusunda yaptığı veya yapabileceği çalışmaların farkında
olunmaması, çalışma alanlarındaki belirsizlik, Türkiye’deki meslek tanımının gelişmemesi açısından büyük
bir sorundur. Örneklemin büyük çoğunluğu Türkiye’de nerede sosyologlara ihtiyaç olduğunun bilinmediği
ifadesine katıldığını belirtirken, kesinlikle katıldığını belirtenlerin oranının da düşük olmadığı görülmektedir
Tablo:91. “Sosyoloji eğitimi YÖK tarafından belirlenen standart programlarda esneklik yapılmadan
verilmelidir.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 5 3,4
Katılıyorum 16 10,9
Kararsızım 23 15,6
Katılmıyorum 44 29,9
Kesinlikle Katılmıyorum 59 40,1
Toplam 147 100,0
“Sosyoloji eğitimi YÖK tarafından belirlenen standart programlarda esneklik yapılmadan verilmeli” ifadesine
“kesinlikle katılmayanlar” ile “katılmayanların” oranı oldukça yüksektir. Bu sonucun YÖK’e duyulan politik
tepkiyle de alakalı olabileceği ihtimal dahilindedir.
Tablo: 92. “Yükseköğretimin merkezden planlanmasını sağlayan kurumlara (YÖK gibi) ihtiyaç
vardır.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 5 3,4
Katılıyorum 31 21,1
Kararsızım 27 18,4
Katılmıyorum 35 23,8
Kesinlikle Katılmıyorum 49 33,3
Toplam 147 100,0
Örneklemin çoğunluğu bu ifadeye kesinlikle katılmadığını, önemli bir kısmı sadece katılmadığını belirtmiştir.
Sadece katılmayanlar ise üçüncü sırada yer almaktadır. Bir üst tablodaki sonuçta olduğu gibi burada da politik
etkenler göz önünde bulundurulmalıdır.
Tablo:93. “Yeni YÖK yasa taslağı yükseköğretimde işletmeci mantığının hâkim olmasını
sağlayacaktır.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 44 29,9
Katılıyorum 42 28,6
Kararsızım 49 33,3
Katılmıyorum 6 4,1
Kesinlikle Katılmıyorum 6 4,1
Toplam 147 100,0
Yeni YÖK yasa taslağı ile ilgili olan bu ifade için kararsız olduğunu belirtenler büyük bir oranla dikkat
çekmektedir. Kararsızlar dışında, sadece katılanlar ve kesinlikle katılmayanların oranının ise fazla olduğu
görülmektedir. Bu taslağın sosyoloji paydaşlarınca pek bilinmemesi “kararsızım” cevabı verenlerin
çoğunlukta olmasının en önemli sebebi olarak görülebilir.
Tablo:94. “Üniversitelerin maddi olarak özerk kılınması sosyoloji eğitimini daha nitelikli kılacaktır.”
ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 32 21,8
Katılıyorum 36 24,5
Kararsızım 49 33,3
Katılmıyorum 24 16,3
Kesinlikle Katılmıyorum 6 4,1
Toplam 147 100,0
Üniversitelerin maddi olarak özerk kılınmasının sosyoloji eğitimini daha nitelikli kılabileceğine dair ifade için
kararsız olduğunu belirtenlerin oranının fazla olduğu görülmektedir. Katılanların oranı ve kesinlikle
katılanların oranını birbirine yakındır. Kararsızların oranının yüksek oluşunda örneklemin büyük bir kısmının
sosyoloji eğitiminde üniversitelerin maddi koşullarının bir etkisi olmadığı fikri çıkarılabilir.
Tablo:95. “ÖYP kapsamında ALES’ de Türkçe-Matematik soruları çözerek sosyolojiye akademisyen
olarak atamalar yapılmasını bir sorun olarak görüyorum.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 54 36,7
Katılıyorum 45 30,6
Kararsızım 14 9,5
Katılmıyorum 17 11,6
Kesinlikle Katılmıyorum 17 11,6
Toplam 147 100,0
ÖYP ile ALES’ de Türkçe-Matematik soruları çözülerek sosyoloji bölümlerine akademisyen olarak atama
yapılmasının sorun olduğuna “kesinlikle katılanlar” ve “katılanların” oranının oldukça fazla olduğu
görülmektedir. “Kesinlikle katılmayanlar” ile “katılmayanların” oranı ise aynıdır.
Tablo:96. “İstihdam sorununda sosyologların mesleki örgütlenmedeki yetersizlikleri etkili
olmaktadır.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 30 20,4
Katılıyorum 68 46,3
Kararsızım 24 16,3
Katılmıyorum 14 9,5
Kesinlikle Katılmıyorum 11 7,5
Toplam 147 100,0
Sosyologların istihdamında yaşanan sorunlarsa mesleki örgütlenmenin yetersizliğinin etkili olduğuna
katılanların çoğunlukta olduğu görülmektedir. “Kesinlikle katılmayanlar” da önemli bir orandadır. Mesleki
örgütlenmenin iş hayatında sosyologların çıkarları için de gerekli olduğu sonucu tablodan çıkarılabilir.
Tablo:97. “Türkiye’deki sosyologların uluslararası kongrelere katılımı yeterli düzeydedir.” ifadesine
katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 2 1,4
Katılıyorum 11 7,5
Kararsızım 42 28,6
Katılmıyorum 64 43,5
Kesinlikle Katılmıyorum 28 19,0
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı Türkiye’deki sosyologların uluslararası kongrelere katılımının yeterli olduğuna
katılmazken, katılanların oranının Tablo:70’te görülen ulusal kongrelere katılım oranlarına göre daha az
olduğu görülmektedir. İfadeye kesinlikle katılmayanların oranı ise ulusal kongrelere katılımın
değerlendirildiği Tablo:70’e göre önemli bir artış göstermiştir.
Tablo:98. “Türkiye’nin Avrupa ile bütünleşme derecesini hızlandıran Bolognizasyon (Avrupa Birliği
Yüksek Öğretim Alanı/Hareketlilik) olumlu bir süreçtir.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 9 6,1
Katılıyorum 36 24,5
Kararsızım 55 37,4
Katılmıyorum 24 16,3
Kesinlikle Katılmıyorum 23 15,6
Toplam 147 100,0
Bolognizasyonun olumlu bir süreç olduğu konusunda kararsız olanların oranının diğerlerinden fazla olduğu
görülmektedir. Bu durum Bologna sürecinin fazla bilinmediğinden kaynaklanabilir. İfadeye katılanlar ise
ikinci sıradadır.
Tablo:99. Akademisyenlerin bölüm ile mezunları istihdam eden kuruluşlar arasında diyalog
kopukluğuna dair değerlendirmelerinin dağılımı
Frekans Yüzde
Hiçbir zaman sorun değildir 2 1,4
Çoğunlukla sorun değildir 12 8,2
Fikrim yok 22 15,0
Önemli bir sorundur 57 38,8
Çok önemli bir sorundur 54 36,7
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı bölüm ile mezunları istihdam eden kuruluşlar arasında diyalog kopukluğu
olmasını önemli bir sorun olarak belirtmiştir. Bunun çok önemli bir sorun olduğunu belirtenlerin de büyük bir
oranı oluşturduğu görülmektedir. Bu oranlar Kasapoğlu’nun (1991) araştırmasıyla paralellik göstermektedir.
Tablo:100. “Mikro çalışmaların yaygın olması, makro boyutun gözden kaçırılmasına neden
olmaktadır.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 11 7,5
Katılıyorum 54 36,7
Kararsızım 32 21,8
Katılmıyorum 38 25,9
Kesinlikle Katılmıyorum 12 8,2
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı sosyolojide mikro çalışmaların yaygın olması nedeniyle, makro boyutun gözden
kaçırıldığına katılmakta, önemli bir oranı ise katılmamaktadır, kararsızların oranının da düşük olmadığı
görülmektedir. Dolayısıyla akademisyenlerin bu konuda hemfikir olmadığını söyleyebiliriz.
Tablo:101. “Sosyolojideki iş bölümü ve uzmanlaşma, bilginin parçalanmasına sebep olmaktadır.”
ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 20 13,6
Katılıyorum 40 27,2
Kararsızım 30 20,4
Katılmıyorum 46 31,3
Kesinlikle Katılmıyorum 11 7,5
Toplam 147 100,0
Akademisyenler, sosyolojideki iş bölümü ve uzmanlaşmanın, bilginin parçalanmasına neden olduğu
ifadesinde dengeli bir dağılım göstermiştir.
Tablo:102. “Hızlı bilgi üretimi, birçok kaynağı kısa zamanda değersizleştirmektedir.” ifadesine katılan
akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 22 15,0
Katılıyorum 70 47,6
Kararsızım 30 20,4
Katılmıyorum 22 15,0
Kesinlikle Katılmıyorum 3 2,0
Toplam 147 100,0
Teknolojinin gelişimi, internet kullanımın yaygınlaşması, internet yoluyla bilgi kirliğinin artması, bilinçsiz
internet kullanımı bu soruya verilen cevaplar üzerinde etkili olabilir. Hızlı bilgi üretiminin, birçok kaynağı
kısa zamanda değersizleştirdiğini belirten ifadeye örneklemin büyük bir kısmı katıldığını, bir kısmı ise
kesinlikle katıldığını belirtmiştir. “Katılmayanlar” ve “kesinlikle katılmayanlar”ın oranı ise azdır.
Tablo:103. “Teori-yoğun çalışan akademisyenler topluma yabancılaşmaktadır.” ifadesine katılan
akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 12 8,2
Katılmıyorum 39 26,5
Kararsızım 34 23,1
Katılıyorum 48 32,7
Kesinlikle Katılıyorum 14 9,5
Toplam 147 100,0
Yoğun olarak teorik çalışmalar yapan akademisyenlerin topluma yabancılaştığı fikrine katılanların büyük bir
oranda olduğu görülmektedir. İkinci sırada “katılmayanlar” ve üçüncü sırada ise” kararsızlar” bulunmaktadır.
Tablo:104. “Uygulamacı akademisyenler kısır bir bakış açısına sahiptir.” ifadesine katılan
akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 7 4,8
Katılıyorum 20 13,6
Kararsızım 28 19,0
Katılmıyorum 71 48,3
Kesinlikle Katılmıyorum 21 14,3
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmının uygulamacı akademisyenlerin kısır bir bakış açısına sahip olduğuna
katılmadığı görülürken “kesinlikle katılıyorum” diyenlerin oranının da çok düşük olduğu görülmektedir.
Tablo:105. “Batıda geliştirilen sosyoloji evrensel olduğu için Türkiye’de aynen kullanılmalıdır.”
ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 4 2,7
Katılıyorum 11 7,5
Kararsızım 16 10,9
Katılmıyorum 65 44,2
Kesinlikle Katılmıyorum 51 34,7
Toplam 147 100,0
Batıda geliştirilen sosyoloji evrensel olduğu için Türkiye’ de aynen kullanılmasına “katılmayanlar” ile
“kesinlikle katılmayanların” oranı çok yüksektir. “Katılanlar” ve “kesinlikle katılanların” oranı ise çok
düşüktür.
Tablo:106. “Kuramsal ve metodolojik yaklaşımlar arasında bir ayrım yapılmasına gerek yoktur.”
ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 12 8,2
Katılıyorum 40 27,2
Kararsızım 35 23,8
Katılmıyorum 46 31,3
Kesinlikle Katılmıyorum 14 9,5
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı kuramsal ve metodoloji yaklaşımlar arasında bir ayrım yapılmasının gerekli
olmadığına dair ifadeye katılmadığını belirtirken katılmayanlara yakın bir oran da katıldığını belirtmiştir.
“Kararsızım” diyenlerin oranının da düşük olmadığı görülmektedir.
Tablo:107. “Kuramlar uygulanırken tarafsız davranılmaktadır.” ifadesine katılan akademisyenlerin
dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 4 2,7
Katılıyorum 16 10,9
Kararsızım 50 34,0
Katılmıyorum 60 40,8
Kesinlikle Katılmıyorum 17 11,6
Toplam 147 100,0
Kuramlar uygulanırken tarafsız olunduğu düşüncesine katılmayanların oranının yüksek olduğu görülmektedir.
Katılanların ve kesinlikle katılanların oranı ise oldukça düşüktür.
Tablo:108. “Sosyologlar arasında kuramsal tartışmalar yeterince yapılmaktadır.” ifadesine katılan
akademisyenlerin dağılımı
Sosyologlar arasında kuramsal tartışmaların yeterli olduğuna katılmayanların oranı yüksektir. “Katılıyorum”
ve “kesinlikle katılıyorum” diyenlerin oranına bakıldığında katılmayanların oranının daha baskın olduğu
dikkati çekmektedir.
Tablo:109. “Türkiye’deki sosyologlar, genellikle birbirinin çalışmalarını okumakta, bu çalışmalara
gereken değeri vermekte ve referans göstermektedir.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 4 2,7
Katılıyorum 25 17,0
Kararsızım 32 21,8
Katılmıyorum 66 44,9
Kesinlikle Katılmıyorum 20 13,6
Toplam 147 100,0
Türkiye’de sosyologların birbirinin çalışmalarını genellikle okuduğuna, gereken değeri verdiğine ve referans
gösterdiğine katılmayanların oranı yüksektir. Sosyologlar arasındaki dayanışmanın güçlenmesi için
sosyologların birbirinin çalışmasına değer vermesi, okuması, yorumlaması, referans göstermesi oldukça
önemlidir.
Tablo: 110.“Sosyoloji, sosyal problemlerin çözümü sırasında diğer disiplinlerden gereğince
yararlanmaktadır.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 3 2,0
Katılıyorum 27 18,4
Kararsızım 37 25,2
Katılmıyorum 65 44,2
Kesinlikle Katılmıyorum 15 10,2
Toplam 147 100,0
Sosyolojinin psikoloji, felsefe, antropoloji, uluslararası ilişkiler, ekonomi gibi diğer disiplinlerden de
yararlanarak ilerlemesi, gelişimi, sosyal problemlerin çözümü açısından fayda sağlayacaktır. Verilere göre ise
sosyolojinin sosyal problemlerin çözümde diğer disiplinlerden yararlandığına ilişkin ifadeye katılmayanların
çoğunlukta olduğu görülmektedir.
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 9 6,1
Katılıyorum 32 21,8
Kararsızım 24 16,3
Katılmıyorum 60 40,8
Kesinlikle Katılmıyorum 22 15,0
Toplam 147 100,0
Tablo:111. “Sosyoloji öğretim üyeleri, kamusal sorunlarla ilgilenmekte ve görüş bildirmektedir.”
ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 4 2,7
Katılıyorum 43 29,3
Kararsızım 39 26,5
Katılmıyorum 49 33,3
Kesinlikle Katılmıyorum 12 8,2
Toplam 147 100,0
Bölümdeki öğretim üyelerinin, kamusal sorunlarla ilgilenip, görüş bildirdiğine katılmayanların çoğunlukta
olduğu görülmektedir. İkinci sırada “ifadeye katılanlar”, üçüncü sırada ise “kararsızlar” bulunmaktadır.
Tablo: 112. “Sosyoloji öğretim üyeleri siyasal ve hukuki baskılara karşı tavır koymalıdır.” ifadesine
katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 47 32,0
Katılıyorum 62 42,2
Kararsızım 24 16,3
Katılmıyorum 8 5,4
Kesinlikle Katılmıyorum 6 4,1
Toplam 147 100,0
Bölümdeki öğretim üyelerinin siyasal ve hukuki baskılara karşı tavır koyması gerektiğine dair verilen ifadeye
katılanların oranı çoğunlukta, “kesinlikle katılanların” oranı ise ifadeye katılanların oranına yakındır. Siyasal
hukuki baskılara karşı tavır koyulması gerektiği fikri tablodan da anlaşılacağı gibi hâkimdir.
Tablo:113. “Pozitivist gelenek hegemonyası söz konusudur.” ifadesine katılan akademisyenlerin
dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 29 19,7
Katılıyorum 59 40,1
Kararsızım 30 20,4
Katılmıyorum 25 17,0
Kesinlikle Katılmıyorum 4 2,7
Toplam 147 100,0
Sosyolojide pozitivist gelenek hegemonyası olduğuna katılanların oranı yüksektir. Kesinlikle katılmayanların
oranının ise çok düşük olduğu görülmektedir. bu durum katılımcıların pozitivist geleneğe temkinli
yaklaştıklarını göstermektedir.
Tablo: 114. “Yorumlayıcı sosyoloji yeterince kullanılmaktadır” ifadesine katılan akademisyenlerin
dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 7 4,8
Katılıyorum 24 16,3
Kararsızım 42 28,6
Katılmıyorum 63 42,9
Kesinlikle Katılmıyorum 11 7,5
Toplam 147 100,0
Yorumlayıcı sosyolojinin yeterince kullanıldığına katılmayanların oranı yüksekken “kesinlikle
katılmayanların” oranı düşüktür. Pozitivist gelenek hegemonyasının olduğunu belirtenlerin oranları ile
yorumlayıcı geleneğin yeterince kullanılmadığını belirtenlerin oranları arasında tutarlılık olduğu
görülmektedir.
Tablo: 115.“Yapılan araştırmalarda nitel araştırma tekniklerine çok az yer verilmektedir.” ifadesine
katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 12 8,2
Katılıyorum 67 45,6
Kararsızım 36 24,5
Katılmıyorum 28 19,0
Kesinlikle Katılmıyorum 4 2,7
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük çoğunluğu araştırmalarda nitel araştırma tekniklerine çok az yer verildiğine katıldığını
belirtmiştir.
Tablo:116.“Bilimsel çalışma ve yayınların değerlendirilmesinde ulusal ölçütlerden ziyade uluslararası
ölçütler kullanılması uygundur.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 18 12,2
Katılıyorum 56 38,1
Kararsızım 41 27,9
Katılmıyorum 28 19,0
Kesinlikle Katılmıyorum 4 2,7
Toplam 147 100,0
Bilimsel çalışma ve yayınların değerlendirmesinde uluslararası ölçütlerin kullanılmasını uygundur ifadesine
katılanların oranı çoğunluktadır. İkinci sırada ise kararsız olduğunu belirtenler bulunmaktadır.
Tablo:117. “Toplumsal sorunları açıklarken Türkiye’ye özgü kavramlar üretmek yeterince
önemsenmemektedir.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 39 26,5
Katılıyorum 74 50,3
Kararsızım 23 15,6
Katılmıyorum 10 6,8
Kesinlikle Katılmıyorum 1 0,7
Toplam 147 100,0
Toplumsal sorunları açıklarken Türkiye’ye özgü kavramların üretilmesine yeterince önem verildiği fikrine
katılanların oranı örneklemin yarısını oluşturmaktadır. “Kesinlikle katılanların” oranı da yüksektir. İfadeye
katılmayanların oranının oldukça düşük olduğu görülmektedir.
Tablo: 118. “Bir akademisyen-sosyolog için yabancı dilde yayın yapmak, Türkçe yayın yapmaktan daha
önemlidir.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 12 8,2
Katılıyorum 39 26,5
Kararsızım 27 18,4
Katılmıyorum 45 30,6
Kesinlikle Katılmıyorum 24 16,3
Toplam 147 100,0
Yabancı dilde yayın yapmanın, Türkçe yayın yapmaktan daha önemli olduğuna katılmayanların ve katılanların
oranı birbirine yakındır.
Tablo:119. “Türkiye’deki araştırma/yayınlarda kuram ve uygulama bütünlüğü sağlanmaktadır.”
ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 5 3,4
Katılıyorum 24 16,3
Kararsızım 37 25,2
Katılmıyorum 63 42,9
Kesinlikle Katılmıyorum 18 12,2
Toplam 147 100,0
Türkiye’ deki araştırma, yayınlarda kuram ve uygulama bütünlüğü sağlandığına dair verilen ifadeye
katılmayanların oranı çoğunluktadır. Kararsızların oranının ise yine fazla olduğu görülmektedir.
Tablo:120.“Sosyoloji öğrencileri, kendilerine sosyolog olmanın en temel önceliklerini kazandırılarak
mezun edilmektedir.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 9 6,1
Katılıyorum 29 19,7
Kararsızım 39 26,5
Katılmıyorum 51 34,7
Kesinlikle Katılmıyorum 19 12,9
Toplam 147 100,0
Sosyoloji öğrencilerinin sosyolog olmanın temel nitelikleri kazandırılarak mezun edildiği önermesine
katılmayanların oranını yüksektir. Kararsızların sosyolog olmanın temel özelliklerinde net bir fikri olmadığı
için mi yoksa öğrencilerde bu özelliklerin geliştirip geliştirilmediğinden habersiz oldukları için mi kararsız
olduğu üzerine düşünülebilir.
Tablo:121. “Akademisyenlere bilimsel araştırmalarını yapabilmeleri için yeterli imkânlar
üniversiteleri tarafında sağlanmaktadır.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 10 6,8
Katılıyorum 23 15,6
Kararsızım 25 17,0
Katılmıyorum 58 39,5
Kesinlikle Katılmıyorum 31 21,1
Toplam 147 100,0
Üniversiteler tarafından akademisyenlere bilimsel araştırmalar yapabilmeleri için yeterli imkânların
sağlandığına “kesinlikle katılanların” ve “katılmayanların” oranı oldukça yüksektir. İfadeye katılanlar ile
kesinlikle katılanların oranı ise düşüktür.
Tablo:122. “Sosyal araştırmalar için verilen proje desteklerinin alınması ve kullanılmasındaki
bürokratik süreçler araştırmayı ve araştırmacıyı olumsuz yönde etkilemektedir.” ifadesine katılan
akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 60 40,8
Katılıyorum 58 39,5
Kararsızım 11 7,5
Katılmıyorum 12 8,2
Kesinlikle Katılmıyorum 6 4,1
Toplam 147 100,0
Sosyal araştırmalar için verilen proje desteklerinin alınması ve kullanılmasındaki bürokratik süreçler
araştırmayı ve araştırmacıyı olumsuz yönde etkilediğine “kesinlikle katılanların” ve “katılanların” oranları
yüksek olup birbirine yakındır. Kararsızların oranı ise çok yüksek görünmemektedir. Bürokrasi düzenli bir
hiyerarşi sağlayıp işlerin daha hızlı ve daha düzenli işlemesine yardımcı olma amacında gibi görülürken
bürokratik engeller kimi zaman araştırmacının vakit kaybetmesine ve enerjisini araştırmanın içeriğinden çok
bürokratik süreçlere harcamasına neden olmaktadır. Örneklemin büyük çoğunluğunun bu süreçlerden rahatsız
olduğu anlaşılmakta iken örneklemin küçük bir kısmı da ifadeye katılmadığını veya kesinlikle katılmadığını
belirtmiştir.
Tablo:123. “Fen bilimleri ile sosyal bilimler arasında hiyerarşik bir ilişki bulunmaktadır.” ifadesine
katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılmıyorum 17 11,6
Katılmıyorum 24 16,3
Kararsızım 20 13,6
Katılıyorum 48 32,7
Kesinlikle Katılıyorum 38 25,9
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı fen bilimleri ile sosyal bilimler arasında hiyerarşik bir ilişki olduğuna
“katıldığını”, önemli bir kısmı “kesinlikle katıldığını” belirtirken; “katılmadığını” ve “kesinlikle
katılmadığını” belirtenlerin oranlarının yakın olduğu gözükmektedir.
Tablo:124. “Türkiye’de sosyolojinin gelişiminden memnunum.” ifadesine katılan akademisyenlerin
dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 5 3,4
Katılıyorum 38 25,9
Kararsızım 36 24,5
Katılmıyorum 39 26,5
Kesinlikle Katılmıyorum 29 19,7
Toplam 147 100,0
Türkiye’de sosyolojinin gelişiminden memnun olduğuna dair ifadeye kesinlikle katıldığını belirtenlerin
diğerlerine oranla çok daha az olduğu görülmektedir. “Kesinlikle katılanlar”, “katılmayanlar” ve
“kararsızların” oranı ise birbirine yakındır.
Tablo:125. “’Batı literatürü’nden yapılan tercümeler derslerde eleştirilmeden okutulmaktadır.”
ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 15 10,2
Katılıyorum 59 40,1
Kararsızım 36 24,5
Katılmıyorum 29 19,7
Kesinlikle Katılmıyorum 8 5,4
Toplam 147 100,0
“Batı literatürü”nden yapılan tercümelerin derslerde eleştirilmeden okutulduğu düşüncesine katılanlar
örneklemin büyük bir kesimi oluşturmaktadır. Batı aktarmacılığının fazla olması nedeniyle ülke
gerçeklerinden uzak eğitim verildiğine dair ortaya çıkan katılım oranları ile bu tablodan çıkan veriler benzerlik
göstermektedir.
Tablo:126. “Sosyologların yararlanabileceği, uluslararası gündemin de izlendiği, yerel ve özgün
gündemli toplantılar yeterince yapılmaktadır.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 2 1,4
Katılıyorum 21 14,3
Kararsızım 33 22,4
Katılmıyorum 70 47,6
Kesinlikle Katılmıyorum 21 14,3
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir çoğunluğu sosyologların yararlanabileceği uluslararası gündemin de izlendiği, yerel ve
özgün gündemli toplantıların yapıldığı fikrine katılmaktadır. İfadeye “kesinlikle katılmayanlar” ile
“katılanların” oranı ise düşüktür.
Tablo: 127. “Resmi politikaları eleştiren veya yeniden düzenlenmesini öneren araştırmalara devlet
desteği olmamaktadır.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 24 16,3
Katılıyorum 58 39,5
Kararsızım 48 32,7
Katılmıyorum 13 8,8
Kesinlikle Katılmıyorum 4 2,7
Toplam 147 100,0
Resmi politikaları eleştiren veya bu politikaların yeniden düzenlenmesini öneren araştırmalara devlet
desteğinin olmadığı düşüncesine katılanların oranının yüksek, “katılmayanların” ve “kesinlikle
katılmayanların” oranının oldukça düşük olduğu görülmektedir.
Tablo:128. “Türkiye’deki sosyologların ulusal kongrelere katılımı yeterli düzeydedir.” ifadesine katılan
akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 5 3,4
Katılıyorum 30 20,4
Kararsızım 43 29,3
Katılmıyorum 55 37,4
Kesinlikle Katılmıyorum 14 9,5
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir çoğunluğu Türkiye’deki sosyologların ulusal kongrelere katılımının yeterli olduğuna
katılmazken, yeterli olduğunu düşünenlerin oranının da düşük olmadığı görülmektedir.
Tablo:129. “Türkiye’ deki sosyologların uluslararası kongrelere katılımı yeterli düzeydedir.” İfadesine
katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 2 1,4
Katılıyorum 11 7,5
Kararsızım 42 28,6
Katılmıyorum 64 43,5
Kesinlikle Katılmıyorum 28 19,0
Toplam 147 100,0
Örneklemin büyük bir kısmı Türkiye’deki sosyologların uluslararası kongrelere katılımının yeterli olduğuna
katılmazken, katılanların oranı Tablo:70’te görülen ulusal kongrelere katılım oranlarına göre daha az olduğu
görülmektedir. İfadeye “kesinlikle katılmayanların” oranı ise ulusal kongrelere katılımın değerlendirildiği
Tablo:70’e göre önemli bir artış göstermiştir.
Tablo: 130.“Türkiye’nin Avrupa ile bütünleşme derecesini hızlandıran Bolognizasyon (Avrupa Birliği
Yüksek Öğretim Alanı/Hareketlilik) olumlu bir süreçtir.” ifadesine katılan akademisyenlerin dağılımı
Frekans Yüzde
Kesinlikle Katılıyorum 9 6,1
Katılıyorum 36 24,5
Kararsızım 55 37,4
Katılmıyorum 24 16,3
Kesinlikle Katılmıyorum 23 15,6
Toplam 147 100,0
Bolognizasyonun olumlu bir süreç olduğu konusunda kararsız olanların oranının diğerlerinden fazla olduğu
görülmektedir. Bu durum Bologna sürecinin fazla bilinmediğinden kaynaklanabilir. İfadeye katılanlar ise
ikinci sıradadır.
AKADEMİSYENLERİN VE ÖĞRENCİLERİN ÜNİVERSİTE DEĞERLENDİRMESİ
Öğrenci ve Ders Odaklı Değerlendirmeler
Tablo:1. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile proje ve ödevlerin niteliksizliği arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B5_1. Proje ve ödevlerin niteliksizliği Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim
yok
Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 1 0 2 2 5
% 0,0% 20,0% 0,0% 40,0% 40,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 2 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 20,0% 40,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 1 1 6 0 8
% 0,0% 12,5% 12,5% 75,0% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 0 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 0 0 5 2 7
% 0,0% 0,0% 0,0% 71,4% 28,6% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 0 3 0 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 0 2
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 1 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 33,3% 33,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 0 0 4 0 4
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 1 1 6 0 8
% 0,0% 12,5% 12,5% 75,0% 0,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 3 2 4 1 10
% 0,0% 30,0% 20,0% 40,0% 10,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 1 0 3 2 6
% 0,0% 16,7% 0,0% 50,0% 33,3% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 2 1 2 0 5
% 0,0% 40,0% 20,0% 40,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 0 1 0 4 4 9
% 0,0% 11,1% 0,0% 44,4% 44,4% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 2 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 0 0 3 0 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 1 0 3 0 4
% 0,0% 25,0% 0,0% 75,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 5 7
% 0,0% 0,0% 0,0% 28,6% 71,4% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 0 0 4 1 5
% 0,0% 0,0% 0,0% 80,0% 20,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 1 1 4 1 7
% 0,0% 14,3% 14,3% 57,1% 14,3% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 0 1 2 5
% 0,0% 40,0% 0,0% 20,0% 40,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 3 3 7 2 15
% 0,0% 20,0% 20,0% 46,7% 13,3% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 4 6
% 0,0% 16,7% 0,0% 16,7% 66,7% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 1 1 0 1 4 7
% 14,3% 14,3% 0,0% 14,3% 57,1% 100,0%
Toplam Sayı 1 22 11 75 38 147
% 0,7% 15,0% 7,5% 51,0% 25,9% 100,0%
X²=97,711(a) Sd=104 p=0,655 p>0,05 olduğundan değişkenler arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
Üniversitelerin çoğu bölümlerinde proje ve ödevlerin niteliksiz olmasının önemli bir sorun olduğunu
belirtmiştir. Bu üniversiteler arasında Ankara, Çanakkale, Mersin, Ege, ODTÜ, Mimar Sinan Üniversiteleri
önde gelmektedir. Proje ve ödevlerde niteliksizlik gibi sorun yaşanmadığını belirten ise oldukça azdır.
Tablo:2. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile derslerin sıklıkla öğrencilere anlattırılması
sorunu arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B5_2. Derslerin sıklıkla öğrencileri anlattırılması Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 1 0 4 0 5
% 0,0% 20,0% 0,0% 80,0% 0,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 0 1 1 3 0 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 60,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 3 1 3 1 8
% 0,0% 37,5% 12,5% 37,5% 12,5% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 0 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 1 0 1 4 1 7
% 14,3% 0,0% 14,3% 57,1% 14,3% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 0 3 0 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 0 2
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 1 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 33,3% 33,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 1 1 0 1 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 0,0% 33,3% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 0 0 3 1 4
% 0,0% 0,0% 0,0% 75,0% 25,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 0 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 2 2 3 1 8
% 0,0% 25,0% 25,0% 37,5% 12,5% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 3 3 3 1 10
% 0,0% 30,0% 30,0% 30,0% 10,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 2 0 4 0 6
% 0,0% 33,3% 0,0% 66,7% 0,0% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 1 3 1 0 5
% 0,0% 20,0% 60,0% 20,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 3 1 2 2 1 9
% 33,3% 11,1% 22,2% 22,2% 11,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 1 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 33,3% 33,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 0 2 0 1 3
% 0,0% 0,0% 66,7% 0,0% 33,3% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 1 0 0 2 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 0,0% 66,7% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 1 0 1 2 0 4
% 25,0% 0,0% 25,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 0 3 0 4 0 7
% 0,0% 42,9% 0,0% 57,1% 0,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 1 1 2 0 1 5
% 20,0% 20,0% 40,0% 0,0% 20,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 2 1 2 2 7
% 0,0% 28,6% 14,3% 28,6% 28,6% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 1 1 3 0 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 60,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 4 2 4 3 2 15
% 26,7% 13,3% 26,7% 20,0% 13,3% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 0 1 0 2 3 6
% 0,0% 16,7% 0,0% 33,3% 50,0% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 4 1 2 0 7
% 0,0% 57,1% 14,3% 28,6% 0,0% 100,0%
Toplam Sayı 10 34 27 56 20 147
% 6,8% 23,1% 18,4% 38,1% 13,6% 100,0%
X²=107,934(a) Sd=104 p= 0,376 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Derslerin sıklıkla öğrencilere anlattırılmasının bölümlerinde önemli bir sorun olduğunu belirtenlerin oranı
diğer değerlendirmelere göre daha yüksektir. Bunlar arasında göze çarpanlar ise Ankara, Abant İzzet Baysal,
Çanakkale ve Gaziantep Üniversiteleridir.
Tablo:3. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile grup çalışmalarının niteliksizliği arasındaki
ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B5_3. Grup çalışmalarının niteliksizliği. Toplam
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 1 1 1 2 5
% 20,0% 20,0% 20,0% 40,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 1 1 3 0 5
% 20,0% 20,0% 60,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 2 1 5 0 8
% 25,0% 12,5% 62,5% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 1 2 3 1 7
% 14,3% 28,6% 42,9% 14,3% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 3 0 3
% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 0 2 0 2
% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 1 0 2 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 66,7% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 0 3 1 4
% 0,0% 0,0% 75,0% 25,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 3 1 4 0 8
% 37,5% 12,5% 50,0% 0,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 3 2 4 1 10
% 30,0% 20,0% 40,0% 10,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 1 1 3 1 6
% 16,7% 16,7% 50,0% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 1 2 2 0 5
% 20,0% 40,0% 40,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 1 0 6 2 9
% 11,1% 0,0% 66,7% 22,2% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 1 2 0 3
% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 0 3 0 3
% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 2 1 1 0 4
% 50,0% 25,0% 25,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 1 1 3 2 7
% 14,3% 14,3% 42,9% 28,6% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 1 3 1 5
% 0,0% 20,0% 60,0% 20,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 2 3 2 7
% 0,0% 28,6% 42,9% 28,6% 100,0%
Sakarya Üniversitesi / Sosyoloji Sayı 1 0 3 1 5
% 20,0% 0,0% 60,0% 20,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi / Sosyoloji Sayı 3 5 5 2 15
% 20,0% 33,3% 33,3% 13,3% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi/ Sosyoloji Sayı 0 0 2 4 6
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi / Sosyoloji Sayı 0 1 4 2 7
% 0,0% 14,3% 57,1% 28,6% 100,0%
Toplam Sayı 21 24 73 29 147
% 14,3% 16,3% 49,7% 19,7% 100,0%
X²=71,216 (a) Sd=78 p=0,694 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Grup çalışmalarının bölümlerinde önemli bir sorun olduğunu belirtenlerin oranının fazla olduğu
görülmektedir. Daha detaylı incelendiğinde Ankara, Bahçeşehir, Mersin, Çanakkale, Balıkesir, Sakarya
Üniversiteleri ve ODTÜ bölümlerindeki grup çalışmaların niteliksizliğinin önemli bir sorun olduğunu
belirtmiştir. Çoğunlukla böyle bir sorun olmadığını belirten üniversitelerin başında ise Mimar Sinan
Üniversitesi gelmektedir
Tablo: 4.Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile bazı dersler için tek dönemin yetersizliği sorunu
arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B5_4. Bazı dersler için tek dönemin yetersizliği Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla
sorun değildir
Fikrim
yok
Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 2 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 20,0% 40,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 2 1 0 2 0 5
% 40,0% 20,0% 0,0% 40,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 2 5 1 0 8
% 0,0% 25,0% 62,5% 12,5% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 0 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 1 1 4 1 7
% 0,0% 14,3% 14,3% 57,1% 14,3% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 0 2
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 1 2 0 0 3
% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 1 0 0 2 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 0,0% 66,7% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 2 4
% 0,0% 0,0% 25,0% 25,0% 50,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 4 0 4 0 8
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 4 2 3 1 10
% 0,0% 40,0% 20,0% 30,0% 10,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 3 1 1 1 6
% 0,0% 50,0% 16,7% 16,7% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 1 2 2 0 5
% 0,0% 20,0% 40,0% 40,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 0 1 0 7 1 9
% 0,0% 11,1% 0,0% 77,8% 11,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 0 2 1 0 3
% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 0 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 2 0 2 0 4
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 0 2 2 1 2 7
% 0,0% 28,6% 28,6% 14,3% 28,6% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 1 1 3 0 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 60,0% 0,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 0 2 3 2 7
% 0,0% 0,0% 28,6% 42,9% 28,6% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 3 1 1 0 5
% 0,0% 60,0% 20,0% 20,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 9 4 1 1 15
% 0,0% 60,0% 26,7% 6,7% 6,7% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 0 1 0 4 1 6
% 0,0% 16,7% 0,0% 66,7% 16,7% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 1 0 4 2 7
% 0,0% 14,3% 0,0% 57,1% 28,6% 100,0%
Toplam Sayı 2 41 30 55 19 147
% 1,4% 27,9% 20,4% 37,4% 12,9% 100,0%
X²=151,581 (a) Sd=104 p=0,002 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Bazı dersler için tek dönemin yetersiz olması sorununun bölümlerinde önemli bir sorun olduğunu belirtenler
çoğunluktadır. Bakıldığında İnönü, Ankara, Dicle, İstanbul Üniversiteleri ve ODTÜ bu durumun bölümlerinde
sorun olduğunu belirtmiştir. Sakarya ve Selçuk Üniversiteleri ise bölümlerinde çoğunlukla böyle bir sorun
olmadığını belirtmiştir.
Tablo:5. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile bölüm dışı seçmeli derslerin az olması sorunu
arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız
üniversite
B5_5. Bölüm dışı seçmeli derslerin az olması. Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun değildir Fikrim yok Önemli bir sorundur Çok önemli bir sorundur
Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Sayı 0 0 3 0 2 5
% 0,0% 0,0% 60,0% 0,0% 40,0% 100,0%
Adnan Menderes
Üniversitesi
Sayı 1 2 0 1 1 5
% 20,0% 40,0% 0,0% 20,0% 20,0% 100,0%
Afyon Kocatepe
Üniversitesi
Sayı 0 3 5 0 0 8
% 0,0% 37,5% 62,5% 0,0% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 0 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 1 3 1 2 0 7
% 14,3% 42,9% 14,3% 28,6% 0,0% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 0 2
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 1 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 33,3% 33,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 2 0 0 1 3
% 0,0% 66,7% 0,0% 0,0% 33,3% 100,0%
Çanakkale Üniversitesi Sayı 0 3 0 0 1 4
% 0,0% 75,0% 0,0% 0,0% 25,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 3 0 0 0 3
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 3 0 4 1 8
% 0,0% 37,5% 0,0% 50,0% 12,5% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 4 2 3 1 10
% 0,0% 40,0% 20,0% 30,0% 10,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 3 2 1 0 6
% 0,0% 50,0% 33,3% 16,7% 0,0% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 1 2 2 0 0 5
% 20,0% 40,0% 40,0% 0,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 0 4 0 4 1 9
% 0,0% 44,4% 0,0% 44,4% 11,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 0 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 1 2 1 0 0 4
% 25,0% 50,0% 25,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 0 2 0 2 3 7
% 0,0% 28,6% 0,0% 28,6% 42,9% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 2 0 2 1 5
% 0,0% 40,0% 0,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 4 2 0 1 7
% 0,0% 57,1% 28,6% 0,0% 14,3% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 3 1 1 0 5
% 0,0% 60,0% 20,0% 20,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 1 6 5 1 2 15
% 6,7% 40,0% 33,3% 6,7% 13,3% 100,0%
Süleyman Demirel
Üniversitesi
Sayı 0 0 0 3 3 6
% 0,0% 0,0% 0,0% 50,0% 50,0% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 5 7
% 0,0% 0,0% 14,3% 14,3% 71,4% 100,0%
Toplam Sayı 5 54 28 34 26 147
% 3,4% 36,7% 19,0% 23,1% 17,7% 100,0%
X²=123,955(a) Sd=104 p=0,089 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Tablodan anlaşıldığı kadarıyla üniversiteler genelinde bölüm dışı seçmeli derslerin az olması çoğunlukla sorun
olarak görülmemektedir. Ancak Yüzüncü Yıl Üniversitesi bunun çok önemli bir sorun olduğunu, Ankara ve
İstanbul Üniversiteleri ise önemli bir sorun olduğunu vurgulamıştır.
Disiplinler arası iletişim için lisansta verilen bölüm dışı dersler önem teşkil etmektedir. Üniversitelerin
çoğunda bölüm dışı derslerde yetersizlik sorunun sorun olmaması olumlu olarak değerlendirilebilir. Ancak
çok önemli, önemli bir sorun ve fikrim yok şeklinde cevap verenlerin toplam oranı da düşük değildir. Bu
durum da bölüm dışı seçmeli derslere verilen önemle ilgili olabilir.
Tablo:6. Öğrencilere göre kampüsün bulunduğu ilçenin sosyoekonomik ve kültürel gelişmişliği ile
derslerde görsel-işitsel eğitim araçlarının( tepegöz, video, slayt, vb.) kullanılmaması sorunu arasındaki
ilişki
B5_8. Derslerde
görsel-işitsel eğitim araçlarının
kullanılmaması.
10. Kampüsünüzün bulunduğu ilçenin sosyoekonomik ve kültürel gelişmişliğini aşağıdaki ölçeğe göre nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Top-
Lam
Gelişm
iş
2,00 3,00 4,00 5,00 6,00 7,00 8,00 9,00 Gelişme
miş
Hiçbir zaman
sorun değildir
Sayı 6 6 8 9 8 3 6 4 1 5 56
% 11,3% 8,8% 9,2% 12,7% 6,8% 3,5% 8,7% 6,5% 2,9% 13,9% 8,2%
Çoğunlukla
sorun değildir
Sayı 10 16 19 12 31 20 17 16 11 10 162
% 18,9% 23,5% 21,8% 16,9% 26,3% 23,3% 24,6% 25,8% 32,4% 27,8% 23,7%
Fikrim yok Sayı 7 7 10 13 13 17 4 8 4 2 85
% 13,2% 10,3% 11,5% 18,3% 11,0% 19,8% 5,8% 12,9% 11,8% 5,6% 12,4%
Önemli bir
sorundur
Sayı 18 28 38 29 41 33 30 16 13 9 255
% 34,0% 41,2% 43,7% 40,8% 34,7% 38,4% 43,5% 25,8% 38,2% 25,0% 37,3%
Çok önemli
bir sorundur
Sayı 12 11 12 8 25 13 12 18 5 10 126
% 22,6% 16,2% 13,8% 11,3% 21,2% 15,1% 17,4% 29,0% 14,7% 27,8% 18,4%
Toplam
Sayı 53 68 87 71 118 86 69 62 34 36 684
% 100,0
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
100,0
%
X²=38,560(a) Sd=36 p=0,355 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Kütüphane olanaklarında olduğu gibi, derslerde görsel işitsel araçların kullanılmaması sorununun, kampüsün
bulunduğu ilçe ile alakalı olmadığı görülmektedir. Durumun daha genel bir sorun olarak ele alınması
gerekmektedir. Bu durum üniversitenin teknik kaynaklarının, üniversitenin bulunduğu çevre ile birebir
bağlantılı olmadığı şeklinde yorumlanabilir.
Tablo:7.a.Öğrencilerin öğrenim gördüğünüz üniversite ile derslerde görsel-işitsel eğitim araçlarının
(tepegöz, video, slayt, vb.) kullanılmaması sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_8. Derslerde görsel-işitsel eğitim araçlarının kullanılmaması.( tepegöz, video, slayt, vb.). Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Sayı 2 10 7 15 10 44
% 4,5% 22,7% 15,9% 34,1% 22,7% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 2 4 3 7 6 22
% 9,1% 18,2% 13,6% 31,8% 27,3% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 2 16 1 15 3 37
% 5,4% 43,2% 2,7% 40,5% 8,1% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 3 7 1 10 5 26
% 11,5% 26,9% 3,8% 38,5% 19,2% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 3 3 4 7 3 20
% 15,0% 15,0% 20,0% 35,0% 15,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 5 4 2 11 9 31
% 16,1% 12,9% 6,5% 35,5% 29,0% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 2 4 6 3 15
% 0,0% 13,3% 26,7% 40,0% 20,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 3 6 4 8 7 28
% 10,7% 21,4% 14,3% 28,6% 25,0% 100,0%
Çanakkale 18 Mart
Üniversitesi
Sayı 3 8 6 7 1 25
% 12,0% 32,0% 24,0% 28,0% 4,0% 100,0%
Çankırı Karatekin Üniversitesi
Sayı 1 2 2 8 4 17
% 5,9% 11,8% 11,8% 47,1% 23,5% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 2 8 1 11 8 30
% 6,7% 26,7% 3,3% 36,7% 26,7% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 1 9 3 11 5 29
% 3,4% 31,0% 10,3% 37,9% 17,2% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 3 6 6 8 0 23
% 13,0% 26,1% 26,1% 34,8% 0,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 3 8 2 12 5 30
% 10,0% 26,7% 6,7% 40,0% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 2 9 3 12 5 31
% 6,5% 29,0% 9,7% 38,7% 16,1% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 1 2 8 3 14
% 0,0% 7,1% 14,3% 57,1% 21,4% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 4 4 15 7 30
% 0,0% 13,3% 13,3% 50,0% 23,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 3 9 2 11 1 26
% 11,5% 34,6% 7,7% 42,3% 3,8% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 1 3 6 11 5 26
% 3,8% 11,5% 23,1% 42,3% 19,2% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 1 6 6 9 3 25
% 4,0% 24,0% 24,0% 36,0% 12,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 7 10 2 6 0 25
% 28,0% 40,0% 8,0% 24,0% 0,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 1 1 0 0 2
% 0,0% 50,0% 50,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 4 9 2 10 5 30
% 13,3% 30,0% 6,7% 33,3% 16,7% 100,0%
Süleyman Demirel
Üniversitesi
Sayı 3 8 6 5 3 25
% 12,0% 32,0% 24,0% 20,0% 12,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 2 8 4 19 9 42
% 4,8% 19,0% 9,5% 45,2% 21,4% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 1 1 13 16 31
% 0,0% 3,2% 3,2% 41,9% 51,6% 100,0%
Toplam Sayı 56 162 85 255 126 684
% 8,2% 23,7% 12,4% 37,3% 18,4% 100,0%
X²=145,281(a) Sd=100 p=0,002 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Araştırmaya katılan öğrencilerin büyük çoğunluğu derslerde kullanılamayan görsel-işitsel araçları önemli bir
sorun olarak görmektedir. Fatih ve Ortadoğu Teknik Üniversitesinde çok önemli bir sorun olarak gören
çıkmaması bu üniversitelerde görsel ve işitsel öğelerin daha fazla kullanıldığı şeklinde yorumlanabilir. Bunun
dışında Yüzüncü Yıl Üniversitesinde çok büyük bir çoğunluğun, bir sorun olarak görmesi, Yüzüncü Yıl
Üniversitesinin bu konuda eksiklikleri olduğu gibi, örnekleminde bu konuya önem verdiği şeklinde
yorumlanabilir.
Tablo:7.b. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile derslerde görsel-işitsel eğitim araçlarının
(tepegöz, video, slayt, vb.) kullanılmaması sorunu arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B5_6. Derslerde görsel-işitsel eğitim araçlarının kullanılmaması.( tepegöz,
video, slayt, vb.).
Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla
sorun değildir
Fikrim
yok
Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 2 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 20,0% 40,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 1 1 0 2 1 5
% 20,0% 20,0% 0,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 3 3 2 0 8
% 0,0% 37,5% 37,5% 25,0% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 1 0 0 0 1
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 1 2 1 3 0 7
% 14,3% 28,6% 14,3% 42,9% 0,0% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 0 2
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 0 2 1 0 3
% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 1 0 1 1 0 3
% 33,3% 0,0% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 2 0 1 1 4
% 0,0% 50,0% 0,0% 25,0% 25,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 2 0 1 0 3
% 0,0% 66,7% 0,0% 33,3% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 3 1 3 1 8
% 0,0% 37,5% 12,5% 37,5% 12,5% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 1 3 2 4 0 10
% 10,0% 30,0% 20,0% 40,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 3 1 0 2 6
% 0,0% 50,0% 16,7% 0,0% 33,3% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 2 1 1 1 0 5
% 40,0% 20,0% 20,0% 20,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 0 5 1 3 0 9
% 0,0% 55,6% 11,1% 33,3% 0,0% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 2 1 0 0 3
% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 1 3 0 0 0 4
% 25,0% 75,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 2 2 1 1 1 7
% 28,6% 28,6% 14,3% 14,3% 14,3% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 0 3 0 2 5
% 0,0% 0,0% 60,0% 0,0% 40,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 1 3 2 1 7
% 0,0% 14,3% 42,9% 28,6% 14,3% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 1 2 0 5
% 0,0% 40,0% 20,0% 40,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 2 5 5 3 0 15
% 13,3% 33,3% 33,3% 20,0% 0,0% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 1 2 1 0 2 6
% 16,7% 33,3% 16,7% 0,0% 33,3% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 2 0 1 4 7
% 0,0% 28,6% 0,0% 14,3% 57,1% 100,0%
Toplam Sayı 12 47 31 39 18 147
% 8,2% 32,0% 21,1% 26,5% 12,2% 100,0%
X²=108,754(a) Sd=104 p=0,355 p>0,05 olduğundan aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki
yoktur.
Üniversitelerin çoğunda akademisyenler çoğunlukla derslerde görsel işitsel eğitim araçlarının kullanılmaması
gibi bir sorun olmadığını dile getirmişlerdir. Bu üniversitelerin başında Mimar Sinan Üniversitesi göze
çarpmaktadır. Önemli bir sorun olduğunu ifade edenler ise Ankara, İstanbul ve Kırıkkale Üniversiteleridir.
Öğrencilerin büyük bir bölümü için derslerde görsel ve işitsel araçların kullanılmamasını sorun olarak
algılanırken, akademisyenler sorun olmadığını belirtmişlerdir. Akademisyenlerin teknolojik araçları
kullanmak istememeleri ya da kullanımı yeterli görmeleri bu sonucu doğurmuş olabilir.
Tablo: 8. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile yeterli sayıda sosyoloji dersi açılmaması sorunu
arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B5_7. Yeterli sayıda sosyoloji dersi açılmaması. Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla
sorun değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli
bir sorundur
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 1 0 1 1 2 5
% 20,0% 0,0% 20,0% 20,0% 40,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 3 1 0 1 0 5
% 60,0% 20,0% 0,0% 20,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 1 1 4 2 0 8
% 12,5% 12,5% 50,0% 25,0% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 1 0 0 1
% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 3 0 1 2 1 7
% 42,9% 0,0% 14,3% 28,6% 14,3% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 0 2
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 2 1 0 0 3
% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 1 1 0 1 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 0,0% 33,3% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 1 4
% 0,0% 25,0% 25,0% 25,0% 25,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 1 0 2 0 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 66,7% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 1 3 1 2 1 8
% 12,5% 37,5% 12,5% 25,0% 12,5% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 1 2 4 3 0 10
% 10,0% 20,0% 40,0% 30,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 2 1 2 1 6
% 0,0% 33,3% 16,7% 33,3% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 2 1 1 1 0 5
% 40,0% 20,0% 20,0% 20,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 1 5 1 1 1 9
% 11,1% 55,6% 11,1% 11,1% 11,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 0 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 1 1 1 1 0 4
% 25,0% 25,0% 25,0% 25,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 0 2 0 4 1 7
% 0,0% 28,6% 0,0% 57,1% 14,3% 100,0%
ODTÜ Sayı 1 1 0 2 1 5
% 20,0% 20,0% 0,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 2 2 3 0 7
% 0,0% 28,6% 28,6% 42,9% 0,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 2 1 0 5
% 0,0% 40,0% 40,0% 20,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 1 4 5 5 0 15
% 6,7% 26,7% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 1 0 1 2 2 6
% 16,7% 0,0% 16,7% 33,3% 33,3% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 1 1 2 3 7
% 0,0% 14,3% 14,3% 28,6% 42,9% 100,0%
Toplam Sayı 17 35 33 45 17 147
% 11,6% 23,8% 22,4% 30,6% 11,6% 100,0%
X²=96,448(a) Sd=104 p=0,688 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Üniversitelere genel anlamda bakıldığında yeterli sayıda sosyoloji dersi açılmaması önemli bir sorun olarak
görülmektedir. Önemli bir sorun olduğunu ifade eden üniversitelerin başında Ankara, Dicle ve İstanbul
Üniversiteleri gelmektedir. Türkiye’deki sosyoloji geleneğinde önemli yere sahip iki üniversite olan Ankara
ve İstanbul Üniversitelerinin Tablo:5’te bölüm dışına açılan derslerin yetersizliğinin bölümde önemli bir sorun
olarak belirttiği görülmüştür. Dolayısıyla elde edilen verilerden, açılan dersler konusunda sıkıntılar
yaşandığına dair yorum yapılabilir.
Tablo:9. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile öğretim elemanı–öğrenci iletişimi sorunu
arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B5_8. Öğretim elemanı – öğrenci diyalogundaki kopukluklar. Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim
yok
Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 1 0 1 1 2 5
% 20,0% 0,0% 20,0% 20,0% 40,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 1 1 0 2 1 5
% 20,0% 20,0% 0,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 2 1 5 0 8
% 0,0% 25,0% 12,5% 62,5% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 0 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 2 1 0 2 2 7
% 28,6% 14,3% 0,0% 28,6% 28,6% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 1 0 2 0 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 66,7% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 0 2
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 1 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 33,3% 33,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 1 1 0 0 1 3
% 33,3% 33,3% 0,0% 0,0% 33,3% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 0 0 3 1 4
% 0,0% 0,0% 0,0% 75,0% 25,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 1 2 0 3 2 8
% 12,5% 25,0% 0,0% 37,5% 25,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 3 2 4 1 10
% 0,0% 30,0% 20,0% 40,0% 10,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 3 6
% 0,0% 0,0% 16,7% 33,3% 50,0% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 1 1 2 1 0 5
% 20,0% 20,0% 40,0% 20,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 1 3 1 2 2 9
% 11,1% 33,3% 11,1% 22,2% 22,2% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 0 0 3 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 1 1 0 2 0 4
% 25,0% 25,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 0 3 0 2 2 7
% 0,0% 42,9% 0,0% 28,6% 28,6% 100,0%
ODTÜ Sayı 1 0 0 2 2 5
% 20,0% 0,0% 0,0% 40,0% 40,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 0 2 4 1 7
% 0,0% 0,0% 28,6% 57,1% 14,3% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 0 2 1 5
% 0,0% 40,0% 0,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 4 3 1 4 3 15
% 26,7% 20,0% 6,7% 26,7% 20,0% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 1 1 1 1 2 6
% 16,7% 16,7% 16,7% 16,7% 33,3% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 0 1 0 6 7
% 0,0% 0,0% 14,3% 0,0% 85,7% 100,0%
Toplam Sayı 15 27 15 52 38 147
% 10,2% 18,4% 10,2% 35,4% 25,9% 100,0%
X²=96,328(a) Sd=104 p=0,691 p>0,05 olduğundan değişkenler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
ilişki yoktur.
Üniversitelere genel olarak bakıldığında öğretim elemanları ile öğrenciler arasındaki diyalog kopukluğu
akademisyenler tarafından bölümlerde önemli bir sorun olarak görülmektedir. Bu kopukluğun çok önemli bir
sorun olduğunu belirtenler Yüzüncü Yıl ve İstanbul Üniversiteleridir.
Tablo10.a. Öğrencilerin, öğrenim gördükleri üniversite ile sosyolojideki temel kuramcılara derslerde
yeterince yer verilmeme sorunu arasında kurduğu ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_10. Sosyolojideki temel kuramcılara derslerde yeterince yer verilmemesi. Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 2 3 10 24 5 44
% 4,5% 6,8% 22,7% 54,5% 11,4% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 1 5 4 6 6 22
% 4,5% 22,7% 18,2% 27,3% 27,3% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 1 14 2 12 8 37
% 2,7% 37,8% 5,4% 32,4% 21,6% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 2 5 3 12 4 26
% 7,7% 19,2% 11,5% 46,2% 15,4% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 0 3 4 10 3 20
% 0,0% 15,0% 20,0% 50,0% 15,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 4 3 16 8 31
% 0,0% 12,9% 9,7% 51,6% 25,8% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 4 4 5 2 15
% 0,0% 26,7% 26,7% 33,3% 13,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 5 4 3 8 8 28
% 17,9% 14,3% 10,7% 28,6% 28,6% 100,0%
Çanakkale 18 Mart
Üniversitesi
Sayı 4 4 8 4 5 25
% 16,0% 16,0% 32,0% 16,0% 20,0% 100,0%
Çankırı Karatekin Üniversitesi Sayı 1 2 0 7 7 17
% 5,9% 11,8% 0,0% 41,2% 41,2% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 6 4 16 4 30
% 0,0% 20,0% 13,3% 53,3% 13,3% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 1 10 4 8 6 29
% 3,4% 34,5% 13,8% 27,6% 20,7% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 0 4 6 11 2 23
% 0,0% 17,4% 26,1% 47,8% 8,7% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 2 6 6 11 5 30
% 6,7% 20,0% 20,0% 36,7% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 3 6 1 14 7 31
% 9,7% 19,4% 3,2% 45,2% 22,6% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 1 3 10 0 14
% 0,0% 7,1% 21,4% 71,4% 0,0% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 11 4 7 8 30
% 0,0% 36,7% 13,3% 23,3% 26,7% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 4 4 4 11 3 26
% 15,4% 15,4% 15,4% 42,3% 11,5% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 4 5 13 4 26
% 0,0% 15,4% 19,2% 50,0% 15,4% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 3 4 4 10 4 25
% 12,0% 16,0% 16,0% 40,0% 16,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 6 8 2 7 2 25
% 24,0% 32,0% 8,0% 28,0% 8,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 0 0 0 2
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 2 6 5 12 5 30
% 6,7% 20,0% 16,7% 40,0% 16,7% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 1 10 4 6 4 25
% 4,0% 40,0% 16,0% 24,0% 16,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 1 4 6 19 12 42
% 2,4% 9,5% 14,3% 45,2% 28,6% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 4 5 14 8 31
% 0,0% 12,9% 16,1% 45,2% 25,8% 100,0%
Toplam Sayı 39 138 104 273 130 684
% 5,7% 20,2% 15,2% 39,9% 19,0% 100,0%
X²=151,785(a) Sd=100 p=0,001 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Sosyoloji, pratiğin yanı sıra teorik bir alt yapı gerektiren bir bilimdir. Sosyolojinin temel kuramcıları da bu
altyapıyı oluşturanlar olarak önemlidir. Örneklemin, Sosyolojinin temel kuramcılarının yeteri kadar
öğretilmemesini bir sorun olarak görmesi de bunun bir kanıtıdır. Süleyman Demirel Üniversitesi ve Ortadoğu
Teknik Üniversitesinin bunu sorun olarak görmemesi, derslerinde yeterince ağırlık verildiği şeklinde
yorumlanabilirken aynı şekilde İstanbul Bilgi Üniversitesinin, Çankırı Karatekin Üniversitesinin ve Afyon
Kocatepe Üniversitesinin bunun diğer üniversitelere göre daha çok sorun olarak görmesi de bu üniversitelerde
bu eksikliğin daha fazla olduğu şeklinde yorumlanabilir.
Tablo:10.b. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile sosyolojideki temel kuramcılara derslerde
yeterince yer verilmeme sorunu arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B5_10. Sosyolojideki temel kuramcılara derslerde yeterince yer verilmemesi. Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 1 1 3 0 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 60,0% 0,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 2 0 1 2 0 5
% 40,0% 0,0% 20,0% 40,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 3 1 4 0 8
% 0,0% 37,5% 12,5% 50,0% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 0 0 1 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 2 1 0 3 1 7
% 28,6% 14,3% 0,0% 42,9% 14,3% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 0 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 0 2
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 1 0 2 0 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 66,7% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 0 2 0 1 3
% 0,0% 0,0% 66,7% 0,0% 33,3% 100,0%
Çanakkale Üniversitesi Sayı 0 0 0 3 1 4
% 0,0% 0,0% 0,0% 75,0% 25,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 0 0 3 0 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 1 2 2 1 2 8
% 12,5% 25,0% 25,0% 12,5% 25,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 1 5 3 1 0 10
% 10,0% 50,0% 30,0% 10,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 0 1 5 0 6
% 0,0% 0,0% 16,7% 83,3% 0,0% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 2 1 2 0 5
% 0,0% 40,0% 20,0% 40,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 1 2 1 2 3 9
% 11,1% 22,2% 11,1% 22,2% 33,3% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 1 0 2 0 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 66,7% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 1 1 0 1 1 4
% 25,0% 25,0% 0,0% 25,0% 25,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 0 0 1 3 3 7
% 0,0% 0,0% 14,3% 42,9% 42,9% 100,0%
ODTÜ Sayı 1 2 0 0 2 5
% 20,0% 40,0% 0,0% 0,0% 40,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 1 3 3 0 7
% 0,0% 14,3% 42,9% 42,9% 0,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 3 0 1 1 5
% 0,0% 60,0% 0,0% 20,0% 20,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 4 2 3 5 1 15
% 26,7% 13,3% 20,0% 33,3% 6,7% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 2 0 0 3 1 6
% 33,3% 0,0% 0,0% 50,0% 16,7% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 2 0 3 2 7
% 0,0% 28,6% 0,0% 42,9% 28,6% 100,0%
Toplam Sayı 15 31 23 58 20 147
% 10,2% 21,1% 15,6% 39,5% 13,6% 100,0%
X²=112,077(a) Sd=104 p=0,277 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Sosyologların, dünü ve bugünü daha sağlıklı yorumlayabilmesi, sorunlara uzun vadeli çözümler üretebilmesi
için sosyolojideki temel kuramlara hâkim olması oldukça önemlidir. Örnekleme genel olarak bakıldığında
derslerde sosyolojideki temel kuramcılara yeterince yer verilmemesinin önemli bir sorun olduğunu ifade
edenler çoğunluktadır. Üniversiteler özelinde bakıldığında ise Dicle, Gaziantep, Çanakkale, Balıkesir,
İstanbul, Kırıkkale ve Mersin Üniversitelerinde bunun önemli bir sorun olduğunu belirtenler çoğunlukta.
Sosyolojideki temel kuramcılara yeterince yer verilmemesi bir iki üniversite dışında öğrencilerin çoğunluğu
için bir sorun oluşturmaktadır. Akademisyenlere bakıldığında birkaç üniversitede bu durumun önemli bir
sorun olduğunu belirtenlerin olduğu görülmektedir. Bu durumdan öğrencilerden de akademisyenlerden de
rahatsız olan bir kesimin olduğunu söylemek mümkündür.
Tablo11.a. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile öğrencilerin bölümü öncelikli tercih ederek
gelmemesi nedeniyle derslere, alanlarına ilgisiz kalması arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız
üniversite
B5_14. Öğrencilerin bölümü öncelikle tercih ederek gelmemesi nedeniyle, derslere ve alanlarına ilgisiz
kalmaları.
Toplam
Hiçbir zaman sorun
değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim
yok
Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 2 5
% 0,0% 0,0% 20,0% 40,0% 40,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 0 2 0 0 3 5
% 0,0% 40,0% 0,0% 0,0% 60,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 0 1 4 3 8
% 0,0% 0,0% 12,5% 50,0% 37,5% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 0 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 0 0 5 2 7
% 0,0% 0,0% 0,0% 71,4% 28,6% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 0 2
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 2 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 2 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 100,0%
Çanakkale 18 Mart
Üniversitesi
Sayı 0 0 0 1 3 4
% 0,0% 0,0% 0,0% 25,0% 75,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 2 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 0 1 3 4 8
% 0,0% 0,0% 12,5% 37,5% 50,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 3 2 3 2 10
% 0,0% 30,0% 20,0% 30,0% 20,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 2 1 1 2 6
% 0,0% 33,3% 16,7% 16,7% 33,3% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 0 1 4 0 5
% 0,0% 0,0% 20,0% 80,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 0 0 1 4 4 9
% 0,0% 0,0% 11,1% 44,4% 44,4% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 0 0 3 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 1 0 2 0 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 66,7% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 2 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 1 0 3 0 4
% 0,0% 25,0% 0,0% 75,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 1 0 0 3 3 7
% 14,3% 0,0% 0,0% 42,9% 42,9% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 0 1 4 0 5
% 0,0% 0,0% 20,0% 80,0% 0,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 4 7
% 0,0% 14,3% 14,3% 14,3% 57,1% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 1 0 3 1 5
% 0,0% 20,0% 0,0% 60,0% 20,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 1 6 4 4 15
% 0,0% 6,7% 40,0% 26,7% 26,7% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 3 6
% 0,0% 0,0% 16,7% 33,3% 50,0% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 6 7
% 0,0% 0,0% 0,0% 14,3% 85,7% 100,0%
Toplam Sayı 1 12 17 59 58 147
% 0,7% 8,2% 11,6% 40,1% 39,5% 100,0%
X²=109,827(a) Sd=10 p=0,329 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Araştırmaya katılanların çok büyük bir çoğunluğu, bölüme gelenlerin bölümü ilkin tercih etmeden gelmelerini
sorun olarak görmektedir. Bütün üniversitelerin çok büyük yüzdesi bu şekilde cevap verirken birçok
üniversitede de sorun olarak görmeyenlerin olmaması dikkat çekmektedir
Tablo11.b.Öğrencilerin öğrenim gördüğü üniversite ile öğrencilerin bölümü öncelikli tercih ederek
gelmemesi nedeniyle derslere, alanlarına ilgisiz kalması sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_18. Öğrencilerin öncelikle tercih ederek gelmemesi nedeniyle, derslere ve alanlarına
ilgisiz kalmaları.
Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 1 3 20 20 44
% 0,0% 2,3% 6,8% 45,5% 45,5% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 1 2 4 7 8 22
% 4,5% 9,1% 18,2% 31,8% 36,4% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 0 4 21 12 37
% 0,0% 0,0% 10,8% 56,8% 32,4% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 4 3 12 7 26
% 0,0% 15,4% 11,5% 46,2% 26,9% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 3 0 2 10 5 20
% 15,0% 0,0% 10,0% 50,0% 25,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 2 4 17 8 31
% 0,0% 6,5% 12,9% 54,8% 25,8% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 2 9 3 1 15
% 0,0% 13,3% 60,0% 20,0% 6,7% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 4 2 13 9 28
% 0,0% 14,3% 7,1% 46,4% 32,1% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi
Sayı 0 5 5 8 7 25
% 0,0% 20,0% 20,0% 32,0% 28,0% 100,0%
Çankırı Karatekin
Üniversitesi
Sayı 0 0 4 10 3 17
% 0,0% 0,0% 23,5% 58,8% 17,6% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 3 3 13 11 30
% 0,0% 10,0% 10,0% 43,3% 36,7% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 4 5 12 8 29
% 0,0% 13,8% 17,2% 41,4% 27,6% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 0 3 6 7 7 23
% 0,0% 13,0% 26,1% 30,4% 30,4% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 2 6 5 10 7 30
% 6,7% 20,0% 16,7% 33,3% 23,3% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 1 3 6 12 9 31
% 3,2% 9,7% 19,4% 38,7% 29,0% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 0 3 10 1 14
% 0,0% 0,0% 21,4% 71,4% 7,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 3 2 15 10 30
% 0,0% 10,0% 6,7% 50,0% 33,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 1 4 3 11 7 26
% 3,8% 15,4% 11,5% 42,3% 26,9% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 1 1 7 12 5 26
% 3,8% 3,8% 26,9% 46,2% 19,2% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 1 4 2 9 9 25
% 4,0% 16,0% 8,0% 36,0% 36,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 1 3 8 9 4 25
% 4,0% 12,0% 32,0% 36,0% 16,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 0 2
% 0,0% 0,0% 50,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 1 2 5 12 10 30
% 3,3% 6,7% 16,7% 40,0% 33,3% 100,0%
Süleyman Demirel
Üniversitesi
Sayı 1 4 5 7 8 25
% 4,0% 16,0% 20,0% 28,0% 32,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 0 2 4 13 23 42
% 0,0% 4,8% 9,5% 31,0% 54,8% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 2 0 12 17 31
% 0,0% 6,5% 0,0% 38,7% 54,8% 100,0%
Toplam Sayı 13 64 105 286 216 684
% 1,9% 9,4% 15,4% 41,8% 31,6% 100,0%
X²=149,544(a) Sd=100 p=0,001 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu, sosyoloji bölümüne ilk tercihle gelmeyenlerin, dersler başta olmak
üzere diğer etkinliklere ilgisiz kalmalarını önemli bir sorun olarak görmektedir. Öğrencinin ilk tercihle
gelmemesi sonucundan bölümlerde motivasyon eksikliği yaşamaktadır. Sadece bölüm derslerini geçme veya
bir iş sahibi olabilme amacı, sosyoloji için yeterli değildir. Bu durum sosyolojinin ilerlemesi önünde de
engeldir.
Dersleri işleyenler ve öğrenciler ile en fazla ilişki de bulunan akademisyenlerin bu konuda verdiği cevaplar
önem arz etmektedir. Öğrencilerin de akademisyenlerin de bu durumu önemli bir sorun olarak gördükleri
anlaşılmaktadır.
Tablo12.a. Öğrencilerin öğrenim gördüğü üniversite ile; sosyoloji lisans eğitimini seçen öğrencilerin
beklentileri ve kendilerine verilen eğitim arasındaki farkın karşılaştırılması
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_11. Sosyoloji lisans eğitimini seçen öğrencilerin beklentileriyle, kendilerine verilen
eğitim arasındaki fark.
Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Afyon Kocatepe
Üniversitesi
Sayı 2 3 8 16 15 44
% 4,5% 6,8% 18,2% 36,4% 34,1% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 1 2 4 5 10 22
% 4,5% 9,1% 18,2% 22,7% 45,5% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 2 3 5 16 11 37
% 5,4% 8,1% 13,5% 43,2% 29,7% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 3 1 15 7 26
% 0,0% 11,5% 3,8% 57,7% 26,9% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 1 1 3 12 3 20
% 5,0% 5,0% 15,0% 60,0% 15,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 2 5 17 7 31
% 0,0% 6,5% 16,1% 54,8% 22,6% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 4 3 6 2 15
% 0,0% 26,7% 20,0% 40,0% 13,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 0 8 16 4 28
% 0,0% 0,0% 28,6% 57,1% 14,3% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi
Sayı 2 4 6 8 5 25
% 8,0% 16,0% 24,0% 32,0% 20,0% 100,0%
Çankırı Karatekin
Üniversitesi
Sayı 1 0 1 9 6 17
% 5,9% 0,0% 5,9% 52,9% 35,3% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 2 3 16 9 30
% 0,0% 6,7% 10,0% 53,3% 30,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 3 4 13 9 29
% 0,0% 10,3% 13,8% 44,8% 31,0% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 1 2 4 11 5 23
% 4,3% 8,7% 17,4% 47,8% 21,7% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 2 5 9 7 7 30
% 6,7% 16,7% 30,0% 23,3% 23,3% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 2 1 4 16 8 31
% 6,5% 3,2% 12,9% 51,6% 25,8% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 1 1 12 0 14
% 0,0% 7,1% 7,1% 85,7% 0,0% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 5 0 9 16 30
% 0,0% 16,7% 0,0% 30,0% 53,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 1 8 4 9 4 26
% 3,8% 30,8% 15,4% 34,6% 15,4% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 5 7 12 2 26
% 0,0% 19,2% 26,9% 46,2% 7,7% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 1 5 2 12 5 25
% 4,0% 20,0% 8,0% 48,0% 20,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 6 5 11 3 25
% 0,0% 24,0% 20,0% 44,0% 12,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 0 0 0 2
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 1 4 8 9 8 30
% 3,3% 13,3% 26,7% 30,0% 26,7% 100,0%
Süleyman Demirel
Üniversitesi
Sayı 1 5 9 6 4 25
% 4,0% 20,0% 36,0% 24,0% 16,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 0 11 7 10 14 42
% 0,0% 26,2% 16,7% 23,8% 33,3% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 3 4 18 6 31
% 0,0% 9,7% 12,9% 58,1% 19,4% 100,0%
Toplam Sayı 18 90 115 291 170 684
% 2,6% 13,2% 16,8% 42,5% 24,9% 100,0%
X²=155,311(a) Sd=100 p=0,000 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu sosyoloji eğitimine başlarken sahip oldukları beklentilerin eğitim
sırasında karşılanmadığını düşünmektedir. Bu durumun üniversiteler arasında oransal olarak fazla değişiklik
göstermemesinden de yola çıkılarak şu yorum yapılabilir: Öğrenciler daha farklı beklentilerle bölüme
gelmekte fakat umdukları düzeyde bir eğitim alamadıklarını düşünmektedirler. Bu beklenti eğitim sürecinde
de iş umuduna dönüşmekte fakat mezuniyete yakın dönemlerde bu da yerini umutsuzluğa bırakmaktadır.
Tablo:13.b. Sosyoloji lisans eğitimini seçen öğrencilerin beklentileriyle onlara verilen eğitim arasında
yaşanan farkın karşılaştırılması
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B5_11. Sosyoloji lisans eğitimini seçen öğrencilerin beklentileriyle, kendilerine
verilen eğitim arasındaki fark.
Toplam
Hiçbir zaman sorun değildir
Çoğunlukla sorun değildir
Fikrim yok Önemli bir sorundur
Çok önemli bir sorundur
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 2 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 20,0% 40,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 0 2 1 2 0 5
% 0,0% 40,0% 20,0% 40,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 3 1 3 1 8
% 0,0% 37,5% 12,5% 37,5% 12,5% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 1 0 0 1
% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 1 1 2 3 0 7
% 14,3% 14,3% 28,6% 42,9% 0,0% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 0 3 0 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 0 2
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 1 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 33,3% 33,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 1 0 3 0 4
% 0,0% 25,0% 0,0% 75,0% 0,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 2 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 4 1 1 2 8
% 0,0% 50,0% 12,5% 12,5% 25,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 5 2 3 0 10
% 0,0% 50,0% 20,0% 30,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 1 2 2 1 6
% 0,0% 16,7% 33,3% 33,3% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 0 1 4 0 5
% 0,0% 0,0% 20,0% 80,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 0 3 3 2 1 9
% 0,0% 33,3% 33,3% 22,2% 11,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 2 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 0 0 3 0 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 2 0 2 0 4
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 0 0 2 2 3 7
% 0,0% 0,0% 28,6% 28,6% 42,9% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 1 1 0 3 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 0,0% 60,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 0 3 4 0 7
% 0,0% 0,0% 42,9% 57,1% 0,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 2 0 1 5
% 0,0% 40,0% 40,0% 0,0% 20,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 4 6 3 2 15
% 0,0% 26,7% 40,0% 20,0% 13,3% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 0 0 2 1 3 6
% 0,0% 0,0% 33,3% 16,7% 50,0% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 0 0 4 3 7
% 0,0% 0,0% 0,0% 57,1% 42,9% 100,0%
Toplam Sayı 1 32 33 52 29 147
% 0,7% 21,8% 22,4% 35,4% 19,7% 100,0%
X²=111,915(a) Sd=104 p=0,28 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Sosyoloji lisans eğitimini seçen öğrencilerin beklentileriyle onlara verilen eğitim arasında yaşanan fark
örneklemin çoğu tarafından önemli bir sorun olarak görülmektedir. Dicle ve İstanbul Üniversiteleri bu farkı
çok önemli bir sorun; Ankara, Kırıkkale, Hacettepe ve Çanakkale Üniversiteleri ve ODTÜ ise önemli bir sorun
olarak belirtmiştir.
Sosyoloji öğrencilerinin lisans öncesi beklentileri ile lisans süresince aldıkları eğitim arasında bir farkın
olduğunu hem öğrenciler hem de akademisyenler belirtmiştir. Öğrencilerin yaşadığı hayal kırıklığının
akademisyenler tarafından da fark edildiği söylenebilir.
Tablo:14.a.Öğrencilerin öğrenim gördüğü üniversite ile sosyolog olmanın salt bir meslek olmaktan öte
bir yaşam tarzı olduğunun bilincinde bir eğitim yapılmaması sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_12. Sosyolog olmanın salt bir meslek olmaktan öte bir yaşam tarzı olduğunun bilincinde
bir eğitim yapılması.
Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Afyon Kocatepe
Üniversitesi
Sayı 6 7 7 13 11 44
% 13,6% 15,9% 15,9% 29,5% 25,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 4 1 5 4 8 22
% 18,2% 4,5% 22,7% 18,2% 36,4% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 5 7 3 15 7 37
% 13,5% 18,9% 8,1% 40,5% 18,9% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 3 4 2 9 8 26
% 11,5% 15,4% 7,7% 34,6% 30,8% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 2 6 1 4 7 20
% 10,0% 30,0% 5,0% 20,0% 35,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 5 6 4 10 6 31
% 16,1% 19,4% 12,9% 32,3% 19,4% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 2 6 5 2 15
% 0,0% 13,3% 40,0% 33,3% 13,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 5 5 6 10 2 28
% 17,9% 17,9% 21,4% 35,7% 7,1% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi
Sayı 4 3 7 6 5 25
% 16,0% 12,0% 28,0% 24,0% 20,0% 100,0%
Çankırı Karatekin
Üniversitesi
Sayı 1 3 4 6 3 17
% 5,9% 17,6% 23,5% 35,3% 17,6% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 2 2 6 11 9 30
% 6,7% 6,7% 20,0% 36,7% 30,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 1 7 5 7 9 29
% 3,4% 24,1% 17,2% 24,1% 31,0% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 1 5 7 7 3 23
% 4,3% 21,7% 30,4% 30,4% 13,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 6 5 3 12 4 30
% 20,0% 16,7% 10,0% 40,0% 13,3% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 4 2 4 12 9 31
% 12,9% 6,5% 12,9% 38,7% 29,0% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 1 3 10 0 14
% 0,0% 7,1% 21,4% 71,4% 0,0% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 9 3 1 12 5 30
% 30,0% 10,0% 3,3% 40,0% 16,7% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 6 7 3 6 4 26
% 23,1% 26,9% 11,5% 23,1% 15,4% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 1 4 6 13 2 26
% 3,8% 15,4% 23,1% 50,0% 7,7% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 1 9 1 6 8 25
% 4,0% 36,0% 4,0% 24,0% 32,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 5 6 3 5 6 25
% 20,0% 24,0% 12,0% 20,0% 24,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 0 2 0 0 2
% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 4 5 7 8 6 30
% 13,3% 16,7% 23,3% 26,7% 20,0% 100,0%
Süleyman Demirel
Üniversitesi
Sayı 1 6 5 7 6 25
% 4,0% 24,0% 20,0% 28,0% 24,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 5 16 4 12 5 42
% 11,9% 38,1% 9,5% 28,6% 11,9% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 1 6 6 10 8 31
% 3,2% 19,4% 19,4% 32,3% 25,8% 100,0%
Toplam Sayı 82 128 111 220 143 684
% 12,0% 18,7% 16,2% 32,2% 20,9% 100,0%
X²=136,316(a) Sd=100 p=0,009 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu, sosyoloji eğitiminin salt bir meslek olarak ele alınmamasını önemli
bir sorun olarak görmektedir. Bu sonucun elde edilmesinde, örneklemin üçüncü ve dördüncü sınıf
öğrencilerinden oluşmasının etkisi büyük olabilir. Meslek kaygısının en fazla hissedildiği dönemlerden birisi
olan bu dönemde, araştırmaya katılanların ellerinde bir meslek olması beklentisi bu sonucun açıklaması
olabilir. Kırıkkale ve Ortadoğu Teknik Üniversitesinde ise oranların birbirine daha yakın çıkması da dikkat
çekmektedir.
Tablo:14.b. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile sosyolog olmanın salt bir meslek olmaktan
öte bir yaşam tarzı olduğunun bilincinde bir eğitim yapılmaması sorunu arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B5_12. Sosyolog olmanın salt bir meslek olmaktan öte bir yaşam tarzı olduğunun
bilincinde bir eğitim yapılmaması.
Toplam
Hiçbir zaman sorun değildir
Çoğunlukla sorun değildir
Fikrim yok Önemli bir sorundur
Çok önemli bir sorundur
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 0 3 0 2 5
% 0,0% 0,0% 60,0% 0,0% 40,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 0 2 0 0 3 5
% 0,0% 40,0% 0,0% 0,0% 60,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 2 2 3 1 8
% 0,0% 25,0% 25,0% 37,5% 12,5% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 0 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 1 3 0 3 0 7
% 14,3% 42,9% 0,0% 42,9% 0,0% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 0 2
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 0 0 3 0 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 2 4
% 0,0% 0,0% 0,0% 50,0% 50,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 4 0 1 3 8
% 0,0% 50,0% 0,0% 12,5% 37,5% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 1 3 2 4 0 10
% 10,0% 30,0% 20,0% 40,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 1 1 2 2 6
% 0,0% 16,7% 16,7% 33,3% 33,3% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 1 1 2 1 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 40,0% 20,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 0 2 1 5 1 9
% 0,0% 22,2% 11,1% 55,6% 11,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 0 0 3 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 1 1 0 2 0 4
% 25,0% 25,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 0 1 0 4 2 7
% 0,0% 14,3% 0,0% 57,1% 28,6% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 0 1 2 2 5
% 0,0% 0,0% 20,0% 40,0% 40,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 0 2 3 2 7
% 0,0% 0,0% 28,6% 42,9% 28,6% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 1 1 1 5
% 0,0% 40,0% 20,0% 20,0% 20,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 2 5 4 2 2 15
% 13,3% 33,3% 26,7% 13,3% 13,3% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 2 0 0 1 3 6
% 33,3% 0,0% 0,0% 16,7% 50,0% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 6 7
% 0,0% 0,0% 0,0% 14,3% 85,7% 100,0%
Toplam Sayı 7 27 22 50 41 147
% 4,8% 18,4% 15,0% 34,0% 27,9% 100,0%
X²=117,776(a) Sd=104 p=0,168 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Örneklemin çoğunluğu bölümlerinde öğrencilere sosyolog olmanın mesleğin ötesinde bir yaşam tarzı olduğu
bilincinde eğitim verilmemesini önemli bir sorun olarak görmektedir. Oranları, “sosyolog olma” ile ilgili olan
bu tabloda “önemli bir sorun” ve “çok önemli bir sorun” ifadeleri üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bu durumun
bölümlerinde çok önemli bir sorun olduğunu belirten üniversiteler ise Yüzüncü Yıl ve Adnan Menderes
Üniversiteleridir.
Sosyoloji eğitiminin bir meslek eğitiminden öte yaşam tarzı olarak aktarılmaması öğrenciler tarafından da
akademisyenler tarafından da sorun olarak algılanmıştır. Öğrencilerin hem meslek kaygılarının olması hem
de salt bir mesleğe yönelik bir eğitim istememeleri tezat bir durum oluştururken, akademisyenlerin de bu
durumu sorun olarak görmeleri bir öz eleştiri olarak okunabilir.
Tablo:15. Sosyoloji öğrencilerinin bölüm toplantılarına katılımı ve bölüm yönetimine etkileri nedir
sorusu ile akademik unvan arasındaki ilişki B2_7. Sosyoloji öğrencilerinin bölüm toplantılarına katılımı ve bölüm yönetimine etkileri B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Çok yetersiz Sayı 1 7 5 0 18 31
% 5,9% 23,3% 16,1% 0,0% 27,7% 21,1%
Yetersiz Sayı 5 8 9 1 14 37
% 29,4% 26,7% 29,0% 25,0% 21,5% 25,2%
Orta Sayı 6 8 8 2 21 45
% 35,3% 26,7% 25,8% 50,0% 32,3% 30,6%
Yeterli Sayı 4 6 9 1 9 29
% 23,5% 20,0% 29,0% 25,0% 13,8% 19,7%
Çok yeterli Sayı 1 1 0 0 3 5
% 5,9% 3,3% 0,0% 0,0% 4,6% 3,4%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=10,680(a) Sd=16 p=0,829 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Araştırmaya katılan akademisyenlerin unvanları ile sosyoloji öğrencilerinin bölüm toplantılarına katılımı ve
bölüm yönetimine etkilerine bakış açısının karşılaştırılmasında, toplamda büyük bir oranla sosyoloji
öğrencilerinin bölüm toplantılarına katılımı ve bölüm yönetimine etkilerinin orta derecede olduğu sonucuna
varılmıştır. Araştırma görevlilerinin çoğunluğu katılımı ve etkileri çok yetersiz olarak bulurken, profesörlerde
bu oran çok düşük olarak karşımıza çıkmaktadır. Buradan hareketle sosyoloji bölümünde daha uzun süre
çalışmış olanlarla, bu alanda yeni yer alanların sosyoloji öğrencilerini ve etkilerini farklı yorumladıkları
sonucuna varılabilir.
Üniversite veya Bölüme Dair Değerlendirmeler
Tablo: 16.Öğrencilere göre kampüsün bulunduğu ilçenin sosyoekonomik ve kültürel gelişmişliği ile
üniversitenin kütüphane olanakları arasındaki ilişki
B2_5.Kütüphane
olanakları.
10. Kampüsünüzün bulunduğu ilçenin sosyoekonomik ve kültürel gelişmişliğini aşağıdaki ölçeğe göre nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Top-
Lam
Gelişm
iş
2,00 3,00 4,00 5,00 6,00 7,00 8,00 9,00 Gelişme
miş
Çok yeterli /
Çok iyi
Sayı 11 12 14 15 14 13 15 10 7 3 114
% 20,8% 17,6% 16,1% 21,1% 11,9% 15,1% 21,7% 16,1% 20,6% 8,3% 16,7%
Yeterli / İyi Sayı 17 31 34 22 43 23 28 26 11 13 248
% 32,1% 45,6% 39,1% 31,0% 36,4% 26,7% 40,6% 41,9% 32,4% 36,1% 36,3%
Orta Sayı 13 19 21 19 34 26 18 11 8 7 176
% 24,5% 27,9% 24,1% 26,8% 28,8% 30,2% 26,1% 17,7% 23,5% 19,4% 25,7%
Yetersiz /
Kötü
Sayı 8 5 14 12 18 17 6 9 5 6 100
% 15,1% 7,4% 16,1% 16,9% 15,3% 19,8% 8,7% 14,5% 14,7% 16,7% 14,6%
Çok yetersiz /
Çok kötü
Sayı 4 1 4 3 9 7 2 6 3 7 46
% 7,5% 1,5% 4,6% 4,2% 7,6% 8,1% 2,9% 9,7% 8,8% 19,4% 6,7%
Toplam
Sayı 53 68 87 71 118 86 69 62 34 36 684
% 100,0
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
100,0
%
X²=37,324(a) Sd=36 p=0,408 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Kampüsün bulunduğu ilçenin, kütüphane olanakları ile anlamlı bir ilişkisi olmaması, kampüsün ilçeden daha
bağımsız bir alan olduğu şeklinde yorumlanabilir.
Tablo: 17. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile kütüphane olanaklarının yeterliliği arasındaki
ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B2_4. Kütüphane olanakları Toplam
Çok yetersiz Yetersiz Orta Yeterli Çok yeterli
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 1 1 3 0 0 5
% 20,0% 20,0% 60,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 2 1 1 1 0 5
% 40,0% 20,0% 20,0% 20,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 1 0 5 2 0 8
% 12,5% 0,0% 62,5% 25,0% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 1 0 0 0 1
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 5 7
% 0,0% 0,0% 14,3% 14,3% 71,4% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 2 1 0 0 3
% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 0 2
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 3 0 0 0 3
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 0 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 3 4
% 0,0% 0,0% 0,0% 25,0% 75,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 2 1 0 0 3
% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 1 3 2 2 0 8
% 12,5% 37,5% 25,0% 25,0% 0,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 1 1 5 3 0 10
% 10,0% 10,0% 50,0% 30,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 2 0 2 2 6
% 0,0% 33,3% 0,0% 33,3% 33,3% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 2 0 3 0 5
% 0,0% 40,0% 0,0% 60,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 0 1 3 4 1 9
% 0,0% 11,1% 33,3% 44,4% 11,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 1 0 1 1 0 3
% 33,3% 0,0% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 1 2 0 0 3
% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 2 0 2 0 4
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 0 5 1 1 0 7
% 0,0% 71,4% 14,3% 14,3% 0,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 0 1 3 1 5
% 0,0% 0,0% 20,0% 60,0% 20,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 1 3 2 1 0 7
% 14,3% 42,9% 28,6% 14,3% 0,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 0 4 1 0 5
% 0,0% 0,0% 80,0% 20,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 0 8 6 1 15
% 0,0% 0,0% 53,3% 40,0% 6,7% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 1 0 1 2 2 6
% 16,7% 0,0% 16,7% 33,3% 33,3% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 4 2 1 0 0 7
% 57,1% 28,6% 14,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Toplam Sayı 13 33 45 41 15 147
% 8,8% 22,4% 30,6% 27,9% 10,2% 100,0%
X²=180,506 (a) Sd=104 p=0 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Sosyal bilimler eğitim-öğretimindeki önemli noktalardan biri, kaynaklara kolay ulaşımdır. Bu ise
öncelikle kütüphane imkânlarının iyi olmasıyla mümkündür. Laboratuvar, özel teknik donanım vs.
gerektirmeyen sosyal bilimler ve özelinde sosyoloji için üniversitelerin öğrencilere sunması gereken en temel
hizmet nitelikli eserlere ulaşımı sağlayan kütüphanelerdir.
Tabloya genel olarak bakıldığında kütüphane imkânları üniversitelerde çoğunlukla orta yeterlilikte
olarak derecelendirilmiştir. Çanakkale ve Anadolu Üniversiteleri kütüphane olanaklarını belirgin bir oranla
çok yeterli olarak değerlendiren üniversitelerdir. ODTÜ, Hacettepe, İstanbul Üniversiteleri ise kütüphane
olanaklarını önemli bir oranda yeterli olarak değerlendirmiştir. Yüzüncü Yıl Üniversitesi ise kütüphane
olanaklarının çok yetersiz olduğunu göze çarpan bir oranla ifade etmiştir.
Tablo: 18. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile yabancı dil eğitiminin yeterliliği arasındaki
ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B2_5. Yabancı dil eğitiminin yeterliliği Toplam
Çok yetersiz Yetersiz Orta Yeterli Çok yeterli
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 1 4 0 0 5
% 0,0% 20,0% 80,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 3 1 1 0 0 5
% 60,0% 20,0% 20,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 2 1 4 1 0 8
% 25,0% 12,5% 50,0% 12,5% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 1 0 0 0 0 1
% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 3 2 1 1 7
% 0,0% 42,9% 28,6% 14,3% 14,3% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 2 0 1 0 3
% 0,0% 66,7% 0,0% 33,3% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 0 2
% 0,0% 0,0% 50,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 1 2 0 0 0 3
% 33,3% 66,7% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 2 1 0 0 3
% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Çanakkale Üniversitesi Sayı 0 2 2 0 0 4
% 0,0% 50,0% 50,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 1 2 0 0 0 3
% 33,3% 66,7% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 4 1 2 1 0 8
% 50,0% 12,5% 25,0% 12,5% 0,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 2 5 3 0 0 10
% 20,0% 50,0% 30,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 1 1 1 3 0 6
% 16,7% 16,7% 16,7% 50,0% 0,0% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 1 0 2 2 0 5
% 20,0% 0,0% 40,0% 40,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 4 3 1 1 0 9
% 44,4% 33,3% 11,1% 11,1% 0,0% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 1 1 1 0 0 3
% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 1 1 1 0 0 3
% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 2 1 0 0 3
% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 1 1 2 0 4
% 0,0% 25,0% 25,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 5 2 0 0 0 7
% 71,4% 28,6% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 0 2 3 0 5
% 0,0% 0,0% 40,0% 60,0% 0,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 2 3 2 0 0 7
% 28,6% 42,9% 28,6% 0,0% 0,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 1 1 2 1 0 5
% 20,0% 20,0% 40,0% 20,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 2 7 5 1 0 15
% 13,3% 46,7% 33,3% 6,7% 0,0% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 2 2 2 0 0 6
% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 6 0 1 0 0 7
% 85,7% 0,0% 14,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Toplam Sayı 40 46 42 18 1 147
% 27,2% 31,3% 28,6% 12,2% 0,7% 100,0%
X²= 121,874(a) Sd=104 p=0,111 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Yabancı dil eğitimi, örneklemin çoğunluğu tarafından yetersiz olarak değerlendirilmiştir. Yeterli olarak
değerlendirme yapan üniversiteler arasında ODTÜ, Mimar Sinan, Bahçeşehir ve Hacettepe Üniversiteleri
görülmektedir. Yüzüncü Yıl, Muğla Sıtkı Koçman, Afyon Kocatepe, Ege Üniversitelerinde ise yabancı dil
eğitimi çok yetersiz olarak değerlendirilmiştir.
Yabancı dil hem akademi de hem akademi dışında bireylere en büyük avantajı sağlayan etmenlerden biridir.
Uluslararası iletişimin en yoğun olduğu çağda bir yabancı dil bile yeterli olmazken çoğunlukla bir yabancı dil
eğitimi verilen Türkiye’de örneklem olarak seçilen üniversitelerde yeterlilik derecelendirmesi “çok yetersiz”
ve “yetersizde” yoğunlaşarak sorunu bir daha ortaya koymuştur.
Tablo:19.a Türkiye’deki diğer üniversitelerin sosyoloji bölümleriyle karşılaştırıldığında bölümünüzün
düzeyi nedir sorusu ile akademik unvan arasındaki ilişki
B2_6. Türkiye’deki diğer üniversitelerin
Sosyoloji Bölümleriyle karşılaştırıldığında bölümünüzün düzeyi
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd.
Doçent
Öğretim Gör. Araş. Gör
Çok yetersiz Sayı 0 1 2 0 1 4
% 0,0% 3,3% 6,5% 0,0% 1,5% 2,7%
Yetersiz Sayı 0 2 2 0 7 11
% 0,0% 6,7% 6,5% 0,0% 10,8% 7,5%
Orta Sayı 4 7 7 0 23 41
% 23,5% 23,3% 22,6% 0,0% 35,4% 27,9%
Yeterli Sayı 8 16 16 4 23 67
% 47,1% 53,3% 51,6% 100,0% 35,4% 45,6%
Çok yeterli Sayı 5 4 4 0 11 24
% 29,4% 13,3% 12,9% 0,0% 16,9% 16,3%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=15,760(a) Sd=16 p=0,470 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Akademisyenlerin, Türkiye’deki diğer üniversitelerin sosyoloji bölümleriyle karşılaştırınca kendi
bölümlerinin düzeyi hakkındaki görüşleri ile unvanları arasındaki ilişkiye bakıldığında, toplamda büyük bir
oranın kendi bölümlerini yeterli olarak gördükleri anlaşılmaktadır. Diğer üniversitelere göre kendi bölümünü
çok yeterli görenlerin daha çok profesör olduğu görülürken, çok yetersiz görenlerde çoğunluğu yardımcı
doçentlerin oluşturduğu görülmektedir. Ayrıca kendi bölümlerinin düzeyini yeterli olarak gören profesörlerin
oranında oldukça yüksek olduğu göze çarpmaktadır. Buradan hareketle profesörlerin diğerlerine oranla kendi
bölümlerinin yeterliliğine daha çok güvendikleri anlaşılmaktadır.
Tablo:19.b. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite/bölüm ile Türkiye’deki diğer üniversitelerin
sosyoloji bölümlerinin karşılaştırılması
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B2_6. Türkiye’deki diğer üniversitelerin Sosyoloji Bölümleriyle karşılaştırıldığında bölümünüzün düzeyi Toplam
Çok yetersiz Yetersiz Orta Yeterli Çok yeterli
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 0 0 5 0 5
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 0 1 1 3 0 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 60,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 1 2 5 0 8
% 0,0% 12,5% 25,0% 62,5% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 1 0 0 1
% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 0 0 4 3 7
% 0,0% 0,0% 0,0% 57,1% 42,9% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 2 1 0 3
% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 0 2
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 2 0 1 0 3
% 0,0% 66,7% 0,0% 33,3% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 0 2 2 0 4
% 0,0% 0,0% 50,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 1 2 0 0 3
% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 0 2 6 0 8
% 0,0% 0,0% 25,0% 75,0% 0,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 1 4 5 0 10
% 0,0% 10,0% 40,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 1 2 2 1 6
% 0,0% 16,7% 33,3% 33,3% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 3 5
% 0,0% 0,0% 0,0% 40,0% 60,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 0 0 1 5 3 9
% 0,0% 0,0% 11,1% 55,6% 33,3% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 1 2 0 0 3
% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 0 2 1 0 3
% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 2 4
% 0,0% 0,0% 0,0% 50,0% 50,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 0 2 3 2 0 7
% 0,0% 28,6% 42,9% 28,6% 0,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 0 0 3 2 5
% 0,0% 0,0% 0,0% 60,0% 40,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 1 0 4 2 0 7
% 14,3% 0,0% 57,1% 28,6% 0,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 1 1 2 1 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 0 1 6 8 15
% 0,0% 0,0% 6,7% 40,0% 53,3% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 0 0 3 3 0 6
% 0,0% 0,0% 50,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 3 0 4 0 0 7
% 42,9% 0,0% 57,1% 0,0% 0,0% 100,0%
Toplam Sayı 4 11 41 67 24 147
% 2,7% 7,5% 27,9% 45,6% 16,3% 100,0%
X²=168,616 (a) Sd=104 p=0 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Üniversitelerin çoğu yaptıkları karşılaştırmada kendi bölümlerini yeterli düzeyde gördüğünü belirtmiştir.
Tablo daha detaylı incelendiğinde “çok yetersiz”, “yetersiz” ve “çok yeterli” değerlendirmesinde bulunanların
oldukça az olduğu görülür.
Tablo: 20. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile sosyoloji öğrencilerinin bölüm toplantılarına
katılımı ve bölüm yönetimine etkileri arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B2_7. Sosyoloji öğrencilerinin bölüm toplantılarına katılımı ve bölüm yönetimine etkileri Toplam
Çok yetersiz Yetersiz Orta Yeterli Çok yeterli
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 1 2 2 0 5
% 0,0% 20,0% 40,0% 40,0% 0,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 3 1 1 0 0 5
% 60,0% 20,0% 20,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 4 2 2 0 8
% 0,0% 50,0% 25,0% 25,0% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 1 0 0 0 1
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 1 3 2 1 0 7
% 14,3% 42,9% 28,6% 14,3% 0,0% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 2 1 0 3
% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 1 1 0 0 2
% 0,0% 50,0% 50,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 2 1 0 0 0 3
% 66,7% 33,3% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 1 1 1 0 0 3
% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Çanakkale Üniversitesi Sayı 0 1 3 0 0 4
% 0,0% 25,0% 75,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 1 0 2 0 0 3
% 33,3% 0,0% 66,7% 0,0% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 2 3 2 1 0 8
% 25,0% 37,5% 25,0% 12,5% 0,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 2 2 5 1 0 10
% 20,0% 20,0% 50,0% 10,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 0 2 3 1 6
% 0,0% 0,0% 33,3% 50,0% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 1 1 2 1 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 40,0% 20,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 3 3 1 2 0 9
% 33,3% 33,3% 11,1% 22,2% 0,0% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 1 0 1 0 1 3
% 33,3% 0,0% 33,3% 0,0% 33,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 1 0 1 1 0 3
% 33,3% 0,0% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 2 1 0 0 3
% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 0 1 3 0 4
% 0,0% 0,0% 25,0% 75,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 4 3 0 0 0 7
% 57,1% 42,9% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 3 1 1 0 0 5
% 60,0% 20,0% 20,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 3 3 1 0 7
% 0,0% 42,9% 42,9% 14,3% 0,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 0 2 2 1 5
% 0,0% 0,0% 40,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 1 6 7 1 15
% 0,0% 6,7% 40,0% 46,7% 6,7% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 2 3 1 0 0 6
% 33,3% 50,0% 16,7% 0,0% 0,0% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 5 1 1 0 0 7
% 71,4% 14,3% 14,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Toplam Sayı 31 37 45 29 5 147
% 21,1% 25,2% 30,6% 19,7% 3,4% 100,0%
X²= 127,363(a) Sd=104 p=0,06 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Örneklemin çoğu, öğrencilerin bölüm toplantılarına katılımını ve yönetimde etkilerini orta; özelde ise
Yüzüncü Yıl, ODTÜ, Muğla Sıtkı Koçman, Balıkesir, Adnan Menderes Üniversiteleri çok yetersiz olarak
değerlendirmiştir.
Tablo:21. Öğrencilerin öğrenim gördüğü üniversite ile üniversite / fakülte yönetimlerinin sosyoloji
bölümleri hakkındaki algısının değerlendirilmesi arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_22. Üniversite / Fakülte yönetimlerinin sosyoloji bölümleri hakkındaki algısı. Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla
sorun değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 1 10 12 12 9 44
% 2,3% 22,7% 27,3% 27,3% 20,5% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 1 1 8 6 6 22
% 4,5% 4,5% 36,4% 27,3% 27,3% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 2 5 7 16 7 37
% 5,4% 13,5% 18,9% 43,2% 18,9% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 1 4 7 8 6 26
% 3,8% 15,4% 26,9% 30,8% 23,1% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 1 1 5 5 8 20
% 5,0% 5,0% 25,0% 25,0% 40,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 4 1 18 8 31
% 0,0% 12,9% 3,2% 58,1% 25,8% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 2 6 5 2 15
% 0,0% 13,3% 40,0% 33,3% 13,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 3 6 3 8 8 28
% 10,7% 21,4% 10,7% 28,6% 28,6% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 7 5 8 5 25
% 0,0% 28,0% 20,0% 32,0% 20,0% 100,0%
Çankırı Karatekin Üniversitesi Sayı 0 6 2 5 4 17
% 0,0% 35,3% 11,8% 29,4% 23,5% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 3 5 16 6 30
% 0,0% 10,0% 16,7% 53,3% 20,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 3 7 10 9 29
% 0,0% 10,3% 24,1% 34,5% 31,0% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 0 3 6 10 4 23
% 0,0% 13,0% 26,1% 43,5% 17,4% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 5 5 8 8 4 30
% 16,7% 16,7% 26,7% 26,7% 13,3% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 1 4 1 15 10 31
% 3,2% 12,9% 3,2% 48,4% 32,3% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 2 3 9 0 14
% 0,0% 14,3% 21,4% 64,3% 0,0% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 4 9 10 7 30
% 0,0% 13,3% 30,0% 33,3% 23,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 2 6 7 8 3 26
% 7,7% 23,1% 26,9% 30,8% 11,5% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 1 2 7 12 4 26
% 3,8% 7,7% 26,9% 46,2% 15,4% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 0 3 5 8 9 25
% 0,0% 12,0% 20,0% 32,0% 36,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 1 5 2 9 8 25
% 4,0% 20,0% 8,0% 36,0% 32,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 0 0 0 2
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 6 6 15 3 30
% 0,0% 20,0% 20,0% 50,0% 10,0% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 1 7 6 5 6 25
% 4,0% 28,0% 24,0% 20,0% 24,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 4 7 7 16 8 42
% 9,5% 16,7% 16,7% 38,1% 19,0% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 1 1 10 15 4 31
% 3,2% 3,2% 32,3% 48,4% 12,9% 100,0%
Toplam Sayı 25 109 145 257 148 684
% 3,7% 15,9% 21,2% 37,6% 21,6% 100,0%
X²=131,737(a) Sd=100 p=0,018 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Üniversite yönetiminin sosyoloji bölümü ile ilgili algısı, bir önceki tablo ile bağlantılı şekilde yorumlanabilir.
Sosyolojinin üniversite yöneticileri gözündeki algısı da toplumsal algıya yakın bir konumdadır. Bu durum,
teknik aksaklıklara sebep olabilir ve ya uygulanana disiplin cezalarında farklılıklar gözlenebilir. Bu durum
sebebiyle üniversite/fakülte yöneticilerinin bakışlarının bir sorun teşkil ettiği söylenebilir.
Tablo:22. Öğrencilere göre kampüsün bulunduğu ilçenin sosyoekonomik ve kültürel gelişmişliği ile
bilimsel toplantı, konferans vb. düzenleme olanaklarının sınırlılığını sorunu arasındaki ilişki
B5_17.
Bilimsel
toplantı,
konferans vb.
düzenleme
olanaklarının
sınırlılığı.
10. Kampüsünüzün bulunduğu ilçenin sosyoekonomik ve kültürel
gelişmişliğini aşağıdaki ölçeğe göre nasıl değerlendiriyorsunuz?
Topl
am
Geliş
miş
2,00 3,00 4,00 5,00 6,00 7,00 8,00 9,00 Geliş
memi
ş
Hiçbir
zaman
sorun
değildir
Sa
yı 1 2 2 3 1 2 1 3 0 1 16
% 1,9% 2,9% 2,3% 4,2% 0,8% 2,3% 1,4% 4,8% 0,0% 2,8% 2,3
%
Çoğunlu
kla sorun
değildir
Sa
yı 9 6 11 12 11 11 12 8 3 9 92
% 17,0% 8,8% 12,6% 16,9% 9,3% 12,8% 17,4% 12,9% 8,8% 25,0% 13,5
%
Fikrim
yok
Sa
yı 10 4 14 12 21 17 7 4 4 2 95
% 18,9% 5,9% 16,1% 16,9% 17,8% 19,8% 10,1% 6,5% 11,8% 5,6% 13,9
%
Önemli
bir
sorundur
Sa
yı 17 43 43 26 51 36 34 23 15 9 297
% 32,1% 63,2
% 49,4% 36,6% 43,2% 41,9% 49,3% 37,1% 44,1% 25,0%
43,4
%
Çok
önemli
bir
sorundur
Sa
yı 16 13 17 18 34 20 15 24 12 15 184
% 30,2% 19,1
% 19,5% 25,4% 28,8% 23,3% 21,7% 38,7% 35,3% 41,7%
26,9
%
Toplam
Sa
yı 53 68 87 71 118 86 69 62 34 36 684
% 100,0
%
100,0
%
100,0
%
100,0
%
100,0
%
100,0
%
100,0
%
100,0
%
100,0
%
100,0
%
100,
0%
X²=52,155(a) Sd=36 p=0,040 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Gelişmiş olarak algılanan bölgelerde de diğer bölgelerde de bilimsel toplantıların ve konferansların eksik
olması çoğunlukla sorun olarak görülmektedir. Gelişmişlik seviyesinin etkisinin ise az olduğu görülmektedir.
Tablo:23. Öğrencilerin öğrenim gördüğü üniversite ile bilimsel toplantı, konferans vb. düzenleme
olanaklarının sınırlılığı sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_17. Bilimsel toplantı, konferans vb. düzenleme olanaklarının sınırlılığı. Toplam
Hiçbir zaman sorun
değildir
Çoğunlukla
sorun değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 3 7 15 19 44
% 0,0% 6,8% 15,9% 34,1% 43,2% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 1 4 1 9 7 22
% 4,5% 18,2% 4,5% 40,9% 31,8% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 1 5 5 15 11 37
% 2,7% 13,5% 13,5% 40,5% 29,7% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 1 0 8 8 9 26
% 3,8% 0,0% 30,8% 30,8% 34,6% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 1 4 3 5 7 20
% 5,0% 20,0% 15,0% 25,0% 35,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 3 2 21 5 31
% 0,0% 9,7% 6,5% 67,7% 16,1% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 4 6 5 0 15
% 0,0% 26,7% 40,0% 33,3% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 4 1 4 12 7 28
% 14,3% 3,6% 14,3% 42,9% 25,0% 100,0%
Çanakkale 18 Mart
Üniversitesi
Sayı 1 1 6 10 7 25
% 4,0% 4,0% 24,0% 40,0% 28,0% 100,0%
Çankırı Karatekin Üniversitesi Sayı 0 2 3 9 3 17
% 0,0% 11,8% 17,6% 52,9% 17,6% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 2 2 14 12 30
% 0,0% 6,7% 6,7% 46,7% 40,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 5 2 15 7 29
% 0,0% 17,2% 6,9% 51,7% 24,1% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 0 4 4 11 4 23
% 0,0% 17,4% 17,4% 47,8% 17,4% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 5 5 12 8 30
% 0,0% 16,7% 16,7% 40,0% 26,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 2 2 20 7 31
% 0,0% 6,5% 6,5% 64,5% 22,6% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 0 5 8 1 14
% 0,0% 0,0% 35,7% 57,1% 7,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 1 6 3 7 13 30
% 3,3% 20,0% 10,0% 23,3% 43,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 6 0 12 8 26
% 0,0% 23,1% 0,0% 46,2% 30,8% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 3 6 12 5 26
% 0,0% 11,5% 23,1% 46,2% 19,2% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Sayı 0 7 0 6 12 25
% 0,0% 28,0% 0,0% 24,0% 48,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 4 6 0 13 2 25
% 16,0% 24,0% 0,0% 52,0% 8,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 0 2
% 0,0% 0,0% 50,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 3 4 15 8 30
% 0,0% 10,0% 13,3% 50,0% 26,7% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 2 3 8 8 4 25
% 8,0% 12,0% 32,0% 32,0% 16,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 0 10 7 21 4 42
% 0,0% 23,8% 16,7% 50,0% 9,5% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 3 1 13 14 31
% 0,0% 9,7% 3,2% 41,9% 45,2% 100,0%
Toplam Sayı 16 92 95 297 184 684
% 2,3% 13,5% 13,9% 43,4% 26,9% 100,0%
X²=189,615(a) Sd=100 p=0,000 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Bilimsel toplantı ve konferanslar tüm bilim dalları gibi sosyoloji açısından büyük önem taşımaktadır.
Kazanımların başında da ise bilgi aktarımına ek olarak deneyim aktarımı geldiği söylenebilir. Daha tecrübeli
sosyologların veya sosyoloji ile alakalı diğer bölümlerden insanların deneyimlerini aktarması birikerek
ilerleyen ve modern bilimler için büyük önem taşıyan dinamik bir süreçtir. Bir diğer önemi ise öğrenci
sunumlarıdır. Öğrencileri, araştırma yapmaya sevk edecek olması açısından da bilimsel toplantı ve
konferanslar önem taşımaktadır. Yaptıkları araştırmaların boşa gittiğini düşünen öğrenciler daha araştırma
yapmaya karar verme döneminde bir motivasyon kaybına uğramaktadır. Bilimsel toplantı ve konferanslar bu
açığı azaltabilecektir. Diğer bir önemi ise, teorik altyapısı önemli olan sosyolojinin, teorik olarak
tartışılabileceği ortamların bu toplantı ve konferanslar ile karşılanabilir.
Sosyolojinin Tanınmaması Konusunda Değerlendirmeler
Tablo:24. Öğrencilerin öğrenim gördüğünüz üniversite ile sosyoloji bölümünün yeterince tanınmaması
sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_9. Sosyoloji bölümünün yeterince tanınmaması. Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 1 1 2 23 17 44
% 2,3% 2,3% 4,5% 52,3% 38,6% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 4 7 11 22
% 0,0% 0,0% 18,2% 31,8% 50,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 1 4 2 12 18 37
% 2,7% 10,8% 5,4% 32,4% 48,6% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 1 1 4 9 11 26
% 3,8% 3,8% 15,4% 34,6% 42,3% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 0 1 1 9 9 20
% 0,0% 5,0% 5,0% 45,0% 45,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 1 3 2 15 10 31
% 3,2% 9,7% 6,5% 48,4% 32,3% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 4 5 4 2 15
% 0,0% 26,7% 33,3% 26,7% 13,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 2 0 14 12 28
% 0,0% 7,1% 0,0% 50,0% 42,9% 100,0%
Çanakkale 18 Mart
Üniversitesi
Sayı 1 3 5 8 8 25
% 4,0% 12,0% 20,0% 32,0% 32,0% 100,0%
Çankırı Karatekin Üniversitesi Sayı 0 1 2 8 6 17
% 0,0% 5,9% 11,8% 47,1% 35,3% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 1 4 16 9 30
% 0,0% 3,3% 13,3% 53,3% 30,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 2 2 4 10 11 29
% 6,9% 6,9% 13,8% 34,5% 37,9% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 2 1 5 14 1 23
% 8,7% 4,3% 21,7% 60,9% 4,3% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 2 3 1 10 14 30
% 6,7% 10,0% 3,3% 33,3% 46,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 1 0 3 10 17 31
% 3,2% 0,0% 9,7% 32,3% 54,8% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 0 6 7 1 14
% 0,0% 0,0% 42,9% 50,0% 7,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 4 13 13 30
% 0,0% 0,0% 13,3% 43,3% 43,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 1 0 13 12 26
% 0,0% 3,8% 0,0% 50,0% 46,2% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 4 5 9 8 26
% 0,0% 15,4% 19,2% 34,6% 30,8% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 0 1 1 16 7 25
% 0,0% 4,0% 4,0% 64,0% 28,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 1 5 1 12 6 25
% 4,0% 20,0% 4,0% 48,0% 24,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 0 0 0 2
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 3 3 9 15 30
% 0,0% 10,0% 10,0% 30,0% 50,0% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 2 5 4 5 9 25
% 8,0% 20,0% 16,0% 20,0% 36,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 4 1 2 9 26 42
% 9,5% 2,4% 4,8% 21,4% 61,9% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 0 1 15 15 31
% 0,0% 0,0% 3,2% 48,4% 48,4% 100,0%
Toplam Sayı 19 49 71 277 268 684
% 2,8% 7,2% 10,4% 40,5% 39,2% 100,0%
X²=188,818(a) Sd=100 p=0,000 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu sosyoloji bölümünün yeterince bilinmemesini bir sorun olarak
algılamaktadır. Tanınmama, sosyolog kimliğinin toplumsal bir saygınlık kazanmasının önüne geçmesinin yanı
sıra, iş bulabilme ile ilgili problem yaratması açısından da sorun olarak görülebilmektedir. Boğaziçi
Üniversitesinin diğer üniversitelere göre daha az sorun olarak görmesi, Boğaziçi Üniversitesi kimliğinin bu
açığı kapattığı şeklinde yorumlanabilir.
Tablo:25. Öğrencilerin öğrenim gördüğü üniversite ile Türkiye’ de nerede sosyologlara ihtiyaç
olduğunun bilinmemesi sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_24. Türkiye’ de nerede sosyologlara ihtiyaç olduğunun bilinmemesi. Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 0 3 10 31 44
% 0,0% 0,0% 6,8% 22,7% 70,5% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 1 1 4 16 22
% 0,0% 4,5% 4,5% 18,2% 72,7% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 0 2 7 28 37
% 0,0% 0,0% 5,4% 18,9% 75,7% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 2 4 20 26
% 0,0% 0,0% 7,7% 15,4% 76,9% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 1 0 1 6 12 20
% 5,0% 0,0% 5,0% 30,0% 60,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 0 3 10 18 31
% 0,0% 0,0% 9,7% 32,3% 58,1% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 2 6 7 0 15
% 0,0% 13,3% 40,0% 46,7% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 1 1 4 22 28
% 0,0% 3,6% 3,6% 14,3% 78,6% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 2 3 7 13 25
% 0,0% 8,0% 12,0% 28,0% 52,0% 100,0%
Çankırı Karatekin Üniversitesi Sayı 0 1 0 4 12 17
% 0,0% 5,9% 0,0% 23,5% 70,6% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 1 0 6 11 12 30
% 3,3% 0,0% 20,0% 36,7% 40,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 4 1 8 16 29
% 0,0% 13,8% 3,4% 27,6% 55,2% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 0 1 4 9 9 23
% 0,0% 4,3% 17,4% 39,1% 39,1% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 1 4 10 15 30
% 0,0% 3,3% 13,3% 33,3% 50,0% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 0 2 8 21 31
% 0,0% 0,0% 6,5% 25,8% 67,7% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 1 4 8 1 14
% 0,0% 7,1% 28,6% 57,1% 7,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 3 4 23 30
% 0,0% 0,0% 10,0% 13,3% 76,7% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 0 0 7 19 26
% 0,0% 0,0% 0,0% 26,9% 73,1% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 1 3 14 8 26
% 0,0% 3,8% 11,5% 53,8% 30,8% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 1 0 2 6 16 25
% 4,0% 0,0% 8,0% 24,0% 64,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 2 2 11 10 25
% 0,0% 8,0% 8,0% 44,0% 40,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 0 0 0 2
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 0 3 6 21 30
% 0,0% 0,0% 10,0% 20,0% 70,0% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 1 5 5 3 11 25
% 4,0% 20,0% 20,0% 12,0% 44,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 0 3 1 5 33 42
% 0,0% 7,1% 2,4% 11,9% 78,6% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 2 2 1 6 20 31
% 6,5% 6,5% 3,2% 19,4% 64,5% 100,0%
Toplam Sayı 6 29 63 179 407 684
% 0,9% 4,2% 9,2% 26,2% 59,5% 100,0%
X²=228,691(a) Sd=100 p=0,000 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Sosyolojinin istihdam sorunlarının sebeplerinden birisi de nerede ihtiyaç duyulduğunun tam olarak
bilinmemesi olarak gösterilebilir. Bu durumun sebeplerinden biri sosyoloji alanında uzmanlaşmanın az
olmasıdır. Sosyolog her şey hakkında yorumda bulunabilen, fakat hiçbir şey hakkında tam olarak uzman
olmayan insanlar olarak düşünülmektedir. Bu sebeple istihdamı az olmaktadır.
Araştırmalar Konusundaki Sorunlar
Tablo:26 Akademisyenlerin unvanı ile araştırmalarda insanlarla olan iletişimini öncelikli olarak
olumsuz etkileyen faktör arasındaki ilişki
B3_1. Aşağıdakilerden hangisi alan araştırmalar sırasında insanlarla olan iletişiminizi öncelikli
olarak olumsuz etkilemektedir?
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd.
Doçent
Öğretim
Gör.
Araş.
Gör
Inız Sayı 1 1 3 0 8 13
% 5,9% 3,3% 9,7% 0,0% 12,3% 8,8%
Hizmet süreniz Sayı 0 0 1 0 1 2
% 0,0% 0,0% 3,2% 0,0% 1,5% 1,4%
Yaşınız Sayı 0 1 1 0 6 8
% 0,0% 3,3% 3,2% 0,0% 9,2% 5,4%
Cinsiyetiniz Sayı 2 2 2 0 5 11
% 11,8% 6,7% 6,5% 0,0% 7,7% 7,5%
Hiçbiri Sayı 14 25 24 4 44 111
% 82,4% 83,3% 77,4% 100,0% 67,7% 75,5%
Alandan Alana Değişir Sayı 0 1 0 0 1 2
% 0,0% 3,3% 0,0% 0,0% 1,5% 1,4%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=10,921(a) Sd=20 p=0,948 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Araştırmaya katılanların alan araştırması sırasında “İnsanlarla olan iletişiminizi öncelikli olarak ne etkiler?”
Sorusuna verdiği cevap ile akademik unvanının karşılaştırılmasında, çoğunluğun, hizmet süresi, cinsiyet, yaş
gibi unsurlardan hiçbirinin olumsuz etki yaratmadığını ifade ettikleri görülmüştür. Tablodan hareketle diğer
oranlara bakıldığında ve unvanlara göre değerlendirildiğinde, araştırma görevlileri ve yardımcı doçentler, alan
çalışmaları sırasında öncelikle kendilerini olumsuz etkilediğini düşündükleri unsuru unvan, doçentler ve
profesörler ise cinsiyet olarak belirtmiştir.
Tablo:27. Akademisyenlerin cinsiyeti ile araştırmalarda insanlarla olan iletişimini öncelikli olarak
olumsuz etkileyen faktör arasındaki ilişki
B3_1. Aşağıdakilerden hangisi alan araştırmalar sırasında insanlarla olan iletişiminizi öncelikli olarak olumsuz etkilemektedir? B1_3. Cinsiyetiniz Toplam
Kadın Erkek
Unvan Sayı 3 10 13
% 5,5% 10,9% 8,8%
Hizmet süreniz Sayı 2 0 2
% 3,6% 0,0% 1,4%
Yaşınız Sayı 3 5 8
% 5,5% 5,4% 5,4%
Cinsiyetiniz Sayı 7 4 11
% 12,7% 4,3% 7,5%
Hiçbiri Sayı 38 73 111
% 69,1% 79,3% 75,5%
Alandan Alana Değişir Sayı 2 0 2
% 3,6% 0,0% 1,4%
Toplam Sayı 55 92 147
% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=11,542(a) Sd=5 p=0,042 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Araştırmaya katılanların büyük bir kısmı unvan, hizmet süresi, yaş, cinsiyet gibi unsurlardan hiçbirinin alan
çalışmaları sırasında insanlarla olan ilişkilerini öncelikli olarak olumsuz etkilemediğini belirtirken, “hiçbiri”
ifadesinden sonra sıralamada cinsiyet unsuru diğerlerine göre daha fazla çıkmıştır. Cinsiyet yönünden
olumsuzluk yaşadığını belirten kadınların neredeyse üç kat bir oranla erkeklerden daha çok olduğu göze
çarpmaktadır. Bu kadınların cinsiyet yönünden yaşadıkları ayrımcılığın alan çalışmalarında da yeniden ortaya
çıkması olarak yorumlanabilir. Erkekler ise olumsuz etki yaratan unsurun unvanları olduklarını belirtmişlerdir.
Buradan hareketle birçok alanda olduğu gibi sosyolojide de aynı mesleği yapan farklı cinsiyetteki insanların,
mesleki anlamda yaşadıkları zorlukların, algılayışlarının ve algılanışlarının farklı olduğu söylenebilir.
Tablo: 28 Akademisyenlerin unvanı ile üniversitelerin bilimsel araştırmalarını yapabilmeleri için
yeterli imkânları sağladığına dair ifade arasındaki ilişkisi
B4_15. Akademisyenlere bilimsel araştırmalarını yapabilmelere için yeterli
imkânlar üniversiteleri tarafında sağlanmaktadır
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
.
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 2 4 7 0 18 31
% 11,8% 13,3% 22,6% 0,0% 27,7% 21,1%
Katılmıyorum Sayı 7 17 11 1 22 58
% 41,2% 56,7% 35,5% 25,0% 33,8% 39,5%
Kararsızım Sayı 4 5 4 1 11 25
% 23,5% 16,7% 12,9% 25,0% 16,9% 17,0%
Katılıyorum Sayı 1 3 8 2 9 23
% 5,9% 10,0% 25,8% 50,0% 13,8% 15,6%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 3 1 1 0 5 10
% 17,6% 3,3% 3,2% 0,0% 7,7% 6,8%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X² =19,025a Sd=16 p=0,267 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Akademisyenlerin “Akademisyenlere bilimsel araştırmalarını yapabilmeleri için yeterli imkânlar
üniversiteleri tarafından sağlanmaktadır” ifadesine olumsuz yönde katılımlarının yüksek olduğu
görülmektedir. Buradan hareketle bilimsel araştırmaların önünde bir diğer engel olarak karşımıza,
üniversitelerin yeterli imkânlar sunmaması çıkmaktadır. Tablo.15’teki veriler de göz önüne alındığında
akademisyenlerin bilimsel çalışma yapma konusunda kaderlerine terk edildikleri, yalnız bırakıldıkları ya da
işlerinin kolaylaştırılması gerekirken zorlaştırıldığı göze çarpmaktadır. Üniversitelerin yeterli imkân
sunmadığını belirtenlerde toplamda çoğunluğu doçentlerin oluşturduğu görülürken, yeterli imkânların
sunulduğunu söyleyenlerin çoğunun öğretim görevlileri olduğu görülmüştür.
Tablo:29 Akademisyenlerin unvanı ile sosyal projelerde maddi desteklerin teminindeki bürokrasinin
olumsuz etki oluşturduğuna dair ifade arasındaki ilişki
B4_16. Sosyal araştırmalar için verilen proje desteklerinin alınması ve kullanılmasındaki bürokratik
süreçler araştırmayı ve araştırmacıyı olumsuz yönde etkilemektedir
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent
Öğretim Gör.
Araş. Gör
.
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 0 1 2 0 3 6
% 0,0% 3,3% 6,5% 0,0% 4,6% 4,1%
Katılmıyorum Sayı 0 2 5 0 5 12
% 0,0% 6,7% 16,1% 0,0% 7,7% 8,2%
Kararsızım Sayı 1 3 3 1 3 11
% 5,9% 10,0% 9,7% 25,0% 4,6% 7,5%
Katılıyorum Sayı 11 11 10 3 23 58
% 64,7% 36,7% 32,3% 75,0% 35,4% 39,5%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 5 13 11 0 31 60
% 29,4% 43,3% 35,5% 0,0% 47,7% 40,8%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=16,431(a) Sd=16 p=0,424 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Verilere bakıldığında sosyal araştırmalar için verilen proje desteklerinin alınması ve kullanılmasındaki
bürokratik süreçler araştırmayı ve araştırmacıyı olumsuz yönde etkilediğine “kesinlikle katılıyorum” ve
“katılıyorum” diyenlerin toplamının büyük bir oran oluşturduğu görülmektedir. Bu oran, sosyal araştırmalar
için verilen proje desteklerinin alınması ve kullanılmasının önünde bürokratik süreçlerin ne kadar önemli bir
engel oluşturduğu yönünde bir kanıt niteliğindedir. Buradan hareketle, sosyal araştırmaların az olmasının ve
kaliteli çalışmaların oluşmamasının önemli nedenleri arasında, bürokratik süreçlerin araştırmayı ve
araştırmacıyı olumsuz yönde etkilemesi gösterilebilir.
Bilgi ve Bilgiye Ulaşma
Tablo 30. Akademisyenlerin unvanı ile alanındaki güncel sorunlara dair birincil bilgi edinme kaynağı
arasındaki ilişki
B3_3. Alanınızda güncel sorunlara dair bilgi edinmek için en fazla kullandığınız araçlardan üçünü
önem sırasına göre sıralayınız.- 1. Önem
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd.
Doçent
Öğretim
Gör.
Araş.
Gör
Kongre, seminer ve paneller Sayı 1 2 2 0 5 10
% 5,9% 6,7% 6,5% 0,0% 7,7% 6,8%
İlgili internet siteleri Sayı 4 5 6 1 15 31
% 23,5% 16,7% 19,4% 25,0% 23,1% 21,1%
İlgili kitaplar Sayı 5 10 10 2 29 56
% 29,4% 33,3% 32,3% 50,0% 44,6% 38,1%
Bilimsel dergiler, süreli yayınlar Sayı 6 12 11 1 12 42
% 35,3% 40,0% 35,5% 25,0% 18,5% 28,6%
Gazete (basılı veya internet) ve popüler dergiler Sayı 0 1 2 0 4 7
% 0,0% 3,3% 6,5% 0,0% 6,2% 4,8%
Bu Soru Anlaşılmamıştır. Sayı 1 0 0 0 0 1
% 5,9% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 0,7%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=16,291(a) Sd=20 p=0,648 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Tablodaki verilere göre, alandaki güncel sorunlara dair bilgi edinmek için en çok kullanılan kaynaklar ilgili
kitaplar olarak karşımıza çıkmaktadır. Profesörlerin, doçentlerin ve yardımcı doçentlerin bu konuda en çok
bilimsel dergiler ve süreli yayınları, öğretim ve araştırma görevlilerin ise ilgili kitapları tercih ettiği göze
çarpmaktadır. En az tercih edilen kaynakların ise gazeteler ve popüler dergiler olduğu anlaşılmaktadır.
İnternetin bilgi edinme kaynakları arasında toplamda üçüncü sırada yer alması ise teknoloji kullanımının
yaygınlaşmasıyla açıklanabilir.
Tablo: 31. Akademisyenlerin yurt dışında eğitim alması ile “Türkiye’ deki sosyologların ulusal
kongrelere katılımı yeterli düzeydedir.” ifadesi arasındaki ilişki
B4_44. Türkiye’ deki sosyologların ulusal kongrelere katılımı yeterli düzeydedir B1_8A. Yurt dışında eğitim aldınız mı? Toplam
Evet Hayır
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 4 10 14
% 9,8% 9,4% 9,5%
Katılmıyorum Sayı 14 41 55
% 34,1% 38,7% 37,4%
Kararsızım Sayı 12 31 43
% 29,3% 29,2% 29,3%
Katılıyorum Sayı 9 21 30
% 22,0% 19,8% 20,4%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 2 3 5
% 4,9% 2,8% 3,4%
Toplam Sayı 41 106 147
% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=0,596 (a) Sd=4 p=0,963 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
“Yurt dışında eğitim alanlar” ve “almayanlar” yakın oranlarda Türkiye’deki sosyologların ulusal kongrelere
katılımın yeterli düzeyde olmadığını belirtmiştir. Var olan kongrelere katılımın da az oluşu sosyologlar
arasında etkileşim sorununun bir göstergesi olarak yorumlanabilir.
Tablo:32.Öğrencilerin öğrenim gördüğünüz üniversite ile sosyoloji alanında elde edilmiş bilgilerin çok
hızlı değişmesi sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_20. Sosyoloji alanında elde edilmiş bilgilerin çok hızlı değişmesi. Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 3 10 12 15 4 44
% 6,8% 22,7% 27,3% 34,1% 9,1% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 3 10 6 3 22
% 0,0% 13,6% 45,5% 27,3% 13,6% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 3 9 10 11 4 37
% 8,1% 24,3% 27,0% 29,7% 10,8% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 2 7 7 4 6 26
% 7,7% 26,9% 26,9% 15,4% 23,1% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 2 4 5 5 4 20
% 10,0% 20,0% 25,0% 25,0% 20,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 3 9 4 12 3 31
% 9,7% 29,0% 12,9% 38,7% 9,7% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 2 6 7 0 15
% 0,0% 13,3% 40,0% 46,7% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 2 5 8 11 2 28
% 7,1% 17,9% 28,6% 39,3% 7,1% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 1 6 10 5 3 25
% 4,0% 24,0% 40,0% 20,0% 12,0% 100,0%
Çankırı Karatekin Üniversitesi Sayı 1 4 2 9 1 17
% 5,9% 23,5% 11,8% 52,9% 5,9% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 3 10 15 2 0 30
% 10,0% 33,3% 50,0% 6,7% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 5 9 6 6 3 29
% 17,2% 31,0% 20,7% 20,7% 10,3% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 2 5 6 10 0 23
% 8,7% 21,7% 26,1% 43,5% 0,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 3 7 11 6 3 30
% 10,0% 23,3% 36,7% 20,0% 10,0% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 2 8 8 9 4 31
% 6,5% 25,8% 25,8% 29,0% 12,9% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 1 1 12 0 14
% 0,0% 7,1% 7,1% 85,7% 0,0% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 2 8 9 5 6 30
% 6,7% 26,7% 30,0% 16,7% 20,0% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 3 4 7 12 0 26
% 11,5% 15,4% 26,9% 46,2% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 3 3 6 13 1 26
% 11,5% 11,5% 23,1% 50,0% 3,8% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 1 4 8 9 3 25
% 4,0% 16,0% 32,0% 36,0% 12,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 2 13 2 7 1 25
% 8,0% 52,0% 8,0% 28,0% 4,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 0 0 0 2
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 1 3 15 5 6 30
% 3,3% 10,0% 50,0% 16,7% 20,0% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 0 4 6 11 4 25
% 0,0% 16,0% 24,0% 44,0% 16,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 5 8 11 11 7 42
% 11,9% 19,0% 26,2% 26,2% 16,7% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 6 10 12 3 31
% 0,0% 19,4% 32,3% 38,7% 9,7% 100,0%
Toplam Sayı 49 154 195 215 71 684
% 7,2% 22,5% 28,5% 31,4% 10,4% 100,0%
X²=142,548(a) Sd=100 p=0,003 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Teknolojinin gelişmesi ile beraber, sosyolojik bilginin kolay ulaşılabilirliğinin yanında hızlı olarak değiştiği
de gözlemlenebilir. Takip edilebilirliğin zorlaşması ve bilgi edinme yollarında değişim bu sorunun temelini
oluşturur. Kitap üzerinden takip edilen bilgiler, artık bu hızlı değişime ayak uyduramamaktadır. Daha kısa ve
hızlı takip edilebilir makaleler bu hızlı değişimi takip etmek için daha uygun olabilir.
Sosyoloji Bölümlerinin Genel Sorunları
Tablo:33 Akademisyenlerin unvanı ile “Sosyoloji bölümü için açılan lisans kontenjanlarının gereğinden
fazla olduğunu düşünüyorum.” ifadesi arasındaki ilişki
B4_1. Sosyoloji bölümü için açılan lisans
kontenjanlarının gereğinden fazla olduğunu
düşünüyorum
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd.
Doçent
Öğretim
Gör.
Araş.
Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 0 2 1 0 6 9
% 0,0% 6,7% 3,2% 0,0% 9,2% 6,1%
Katılmıyorum Sayı 0 0 1 2 4 7
% 0,0% 0,0% 3,2% 50,0% 6,2% 4,8%
Kararsızım Sayı 1 2 2 0 7 12
% 5,9% 6,7% 6,5% 0,0% 10,8% 8,2%
Katılıyorum Sayı 3 8 7 1 17 36
% 17,6% 26,7% 22,6% 25,0% 26,2% 24,5%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 13 18 20 1 31 83
% 76,5% 60,0% 64,5% 25,0% 47,7% 56,5%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=27,484(a) Sd=16 p=0,036 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Araştırmaya katılanların “sosyoloji bölümü için açılan kontenjanların gereğinden fazla olduğunu
düşünüyorum” ifadesine olumlu katılımı, “kesinlikle katılıyorum” ve “katılıyorum” ibarelerini kullananların
toplamı ile yüksek bir orana ulaşmıştır. Sosyoloji bölümü için açılan kontenjanların çokluğu düşüncesine
katılımın nedenleri arasında kalabalık sınıflarda derslerin verimsiz geçmesi, kontenjan fazlalığı sonucunda
alan çalışmaları yapılmasının zorlaşması, sosyoloji okuyan herkesin bu alanda çalışma imkânı bulamaması
gibi görüşlerin yer aldığı söylenebilir. Kontenjanların çok olduğu yönünde fikir belirtenlerin çoğunlukla
profesörler olduğu görülmüştür. Bu ifadeye katılmayanlarda ise yüksek oranın araştırma görevlileri olması
dikkat çekicidir. Profesörlerin bu konuda fikir belirtmelerindeki neden az sayıda öğrenciyle de, çok sayıda
öğrenciyle de ders işleme tecrübesine sahip olmalarından kaynaklanabilir. Buradan hareketle profesörlerin az
sayıda kontenjan ile eğitimin daha kaliteli olacağını düşündükleri çıkarımı yapılabilir.
Tablo:34. Akademik unvan ile “Birçok üniversitede yeterli alt yapı sağlanmadan sosyoloji bölümü
açılmıştır/açılmaktadır.” ifadesi arasındaki ilişki
B4_2. Birçok üniversitede yeterli alt yapı (akademik kadro, kütüphane gibi) sağlanmadan sosyoloji bölümü açılmıştır/açılmaktadır
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd.
Doçent
Öğretim
Gör.
Araş.
Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 0 0 0 0 4 4
% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 6,2% 2,7%
Katılmıyorum Sayı 0 0 2 0 5 7
% 0,0% 0,0% 6,5% 0,0% 7,7% 4,8%
Kararsızım Sayı 2 3 2 0 4 11
% 11,8% 10,0% 6,5% 0,0% 6,2% 7,5%
Katılıyorum Sayı 3 7 10 3 18 41
% 17,6% 23,3% 32,3% 75,0% 27,7% 27,9%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 12 20 17 1 34 84
% 70,6% 66,7% 54,8% 25,0% 52,3% 57,1%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=16,291(a) Sd=16 p=0,433 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Tablodaki verilere göre birçok üniversitede yeterli alt yapı (akademik kadro, kütüphane gibi) sağlanmadan
sosyoloji bölümü açılmıştır/açılmaktadır ifadesine katılanların oranının çoğunlukta olduğu görülmektedir. Bu
ifadeye çoğunlukla profesörlerin katıldığı görülürken, katılmayanların çoğunluğunun araştırma görevlileri
olduğu anlaşılmaktadır. Profesörlerin, iyi bir sosyoloji eğitimi için yeterli akademik kadro ve kütüphane gibi
olanakların olması gerektiğini düşündükleri ve şuan eğitim veren bazı sosyoloji bölümlerini yeterli
bulmadıkları anlaşılmaktadır.
Tablo:35.a. Öğrencilerin öğrenim gördüğü üniversite ile açıköğretimde sosyoloji bölümünün açılması
sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_23. Açıköğretimde Sosyoloji bölümünün açılması. Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla
sorun değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 1 2 4 7 30 44
% 2,3% 4,5% 9,1% 15,9% 68,2% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 2 3 4 13 22
% 0,0% 9,1% 13,6% 18,2% 59,1% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 1 1 2 7 26 37
% 2,7% 2,7% 5,4% 18,9% 70,3% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 1 2 3 1 19 26
% 3,8% 7,7% 11,5% 3,8% 73,1% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 2 0 3 4 11 20
% 10,0% 0,0% 15,0% 20,0% 55,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 2 2 5 11 11 31
% 6,5% 6,5% 16,1% 35,5% 35,5% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 4 4 7 0 15
% 0,0% 26,7% 26,7% 46,7% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 1 2 0 7 18 28
% 3,6% 7,1% 0,0% 25,0% 64,3% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 1 4 5 6 9 25
% 4,0% 16,0% 20,0% 24,0% 36,0% 100,0%
Çankırı Karatekin Üniversitesi Sayı 0 2 1 4 10 17
% 0,0% 11,8% 5,9% 23,5% 58,8% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 2 0 4 7 17 30
% 6,7% 0,0% 13,3% 23,3% 56,7% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 1 3 2 8 15 29
% 3,4% 10,3% 6,9% 27,6% 51,7% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 1 2 6 7 7 23
% 4,3% 8,7% 26,1% 30,4% 30,4% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 2 4 3 9 12 30
% 6,7% 13,3% 10,0% 30,0% 40,0% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 3 2 7 19 31
% 0,0% 9,7% 6,5% 22,6% 61,3% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 2 5 7 0 14
% 0,0% 14,3% 35,7% 50,0% 0,0% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 1 0 4 7 18 30
% 3,3% 0,0% 13,3% 23,3% 60,0% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 2 4 5 15 26
% 0,0% 7,7% 15,4% 19,2% 57,7% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 2 5 13 6 26
% 0,0% 7,7% 19,2% 50,0% 23,1% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 1 1 3 8 12 25
% 4,0% 4,0% 12,0% 32,0% 48,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 2 3 6 7 7 25
% 8,0% 12,0% 24,0% 28,0% 28,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 1 1 0 0 2
% 0,0% 50,0% 50,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 2 2 4 3 19 30
% 6,7% 6,7% 13,3% 10,0% 63,3% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 4 8 1 3 9 25
% 16,0% 32,0% 4,0% 12,0% 36,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 6 3 3 13 17 42
% 14,3% 7,1% 7,1% 31,0% 40,5% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 1 2 4 4 20 31
% 3,2% 6,5% 12,9% 12,9% 64,5% 100,0%
Toplam Sayı 32 59 87 166 340 684
% 4,7% 8,6% 12,7% 24,3% 49,7% 100,0%
X²=169,729(a) Sd=100 p=0,000 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu, açık öğretim sosyoloji bölümünün bulunmasını bir sorun olarak
görmektedir. Bu duruma şu düşüncelerin sebep olduğu söylenebilir: Öncelikle bu bölüme örgün eğitime göre
çok fazla öğrenci kayıt yapmakta ve durum da istihdam sorununu derinleştirmektedir. Öte yandan teorik olarak
verilen eğitimin sosyoloji için yetersiz olması, uygulama alanı bulunmayan açık öğretimde sosyoloji eğitimi
yetersiz kaldığı düşüncesi de bu bakışı etkilemektedir. Süleyman Demirel üniversitesinin çoğunluğunun bu
durumu sorun olarak görmemesi ise dikkat çekmektedir
Tablo:35.b. Akademisyenlerin unvanı ile “Açık öğretim, sosyoloji lisans eğitimi için uygundur.” ifadesi
arasındaki ilişki
B4_4. Açık öğretim, sosyoloji lisans eğitimi için uygundur. B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 9 18 9 2 34 72
% 52,9% 60,0% 29,0% 50,0% 52,3% 49,0%
Katılmıyorum Sayı 4 5 10 1 12 32
% 23,5% 16,7% 32,3% 25,0% 18,5% 21,8%
Kararsızım Sayı 2 1 8 0 9 20
% 11,8% 3,3% 25,8% 0,0% 13,8% 13,6%
Katılıyorum Sayı 1 5 3 1 8 18
% 5,9% 16,7% 9,7% 25,0% 12,3% 12,2%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 1 1 1 0 2 5
% 5,9% 3,3% 3,2% 0,0% 3,1% 3,4%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=14,275(a) Sd=16 p=0,598 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Tablodaki verilere göre, “açık öğretim sosyoloji lisans eğitimi için uygundur” ifadesine “kesinlikle
katılmayan” ve “katılmayanların” toplam oranının yüksek bir orana ulaştığı göze çarpmaktadır. Kesinlikle
katılmadığını belirten kişilerin daha çok profesörler olduğu görülürken, kesinlikle katılanların çoğunluğunu
da profesörlerin oluşturması dikkat çekicidir. Aynı statüdeki akademisyenler arasında bile konuda bir fikir
birliği olmadığı anlaşılmaktadır. Fikir birliği olmayan bu konuda çoğunluk karşı bile olsa, açık öğretimde
sosyoloji eğitimi devam etmekte ve her yıl binlerce mezun vermektedir.
Öğrencilerin büyük çoğunluğu açık öğretimde sosyoloji bölümünün bulunmasını sorun olarak algılarken,
akademisyenlerde bu konu hakkında fikir birliği sağlanmadığı görülmektedir.
Tablo:36. Akademisyenlerin unvanı ile “Uzaktan eğitim, sosyoloji lisans eğitimi için uygundur.” ifadesi
arasındaki ilişki
B4_5. Uzaktan eğitim sosyoloji lisans eğitimi için uygundur B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 10 18 8 2 32 70
% 58,8% 60,0% 25,8% 50,0% 49,2% 47,6%
Katılmıyorum Sayı 2 5 14 1 14 36
% 11,8% 16,7% 45,2% 25,0% 21,5% 24,5%
Kararsızım Sayı 2 2 6 0 10 20
% 11,8% 6,7% 19,4% 0,0% 15,4% 13,6%
Katılıyorum Sayı 3 4 2 1 7 17
% 17,6% 13,3% 6,5% 25,0% 10,8% 11,6%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 0 1 1 0 2 4
% 0,0% 3,3% 3,2% 0,0% 3,1% 2,7%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=17,276(a) Sd=16 p=0,368 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Tablodaki değerlerden araştırmaya katılan örneklemin uzaktan eğitimin sosyoloji için uygun olmadığını
düşündüğü anlaşılmaktadır. Uygun olmadığını düşünenler arasında çoğunluğu doçentler oluştururken, ikinci
sırayı profesörler almaktadır. Uzaktan eğitimin sosyoloji için uygun olduğunu düşünenler arasında ise büyük
çoğunluğu öğretim görevlileri oluşturmaktadır. Sosyolojinin fikir birliğine varamadığı konulardan biri
olmasına rağmen uzaktan eğitim, birçok üniversitede faaliyete geçmiş bir programdır.
Tablo:37.Akademisyenlerin unvanı ile “Sosyoloji eğitimi YÖK tarafından belirlenen standart
programlarda esneklik yapılmadan verilmelidir” ifadesi arasındaki ilişki
B4_6. Sosyoloji eğitimi YÖK tarafından belirlenen standart programlarda esneklik yapılmadan verilmelidir
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd.
Doçent
Öğretim
Gör.
Araş.
Gör
.
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 11 13 8 1 26 59
% 64,7% 43,3% 25,8% 25,0% 40,0% 40,1%
Katılmıyorum Sayı 4 8 12 2 18 44
% 23,5% 26,7% 38,7% 50,0% 27,7% 29,9%
Kararsızım Sayı 1 5 1 0 16 23
% 5,9% 16,7% 3,2% 0,0% 24,6% 15,6%
Katılıyorum Sayı 1 4 7 1 3 16
% 5,9% 13,3% 22,6% 25,0% 4,6% 10,9%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 0 0 3 0 2 5
% 0,0% 0,0% 9,7% 0,0% 3,1% 3,4%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=27,189(a) Sd=16 p=0,039 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğunun bu fikre karşı çıktığı görülmektedir. Sosyoloji eğitimi içeriği
konusunda çoğunluğunun standart bir programdan yana olmaması, bu eğitim konusunda üniversite, bölüm
belirlemelerinin önemli olduğunu düşündüklerini göstermektedir. Eleştirel çalışma yapmanın önemli olduğu
sosyolojide bu tutum, özgür düşüncenin önünde engel oluşmaması açısından benimseniyor ve her türlü baskı
ve manipülasyondan uzakta çalışmalar yapılmasının önemli olduğu düşünülüyor olabilir. Ayrıca sosyolojide
üniversiteden üniversiteye göre bile değişiklik gösteren ekoller temelinde eğitim yapıldığı bilinmektedir. Bu
fikre karşı çıkanların çoğunlukla profesörler olduğu, onları doçent ve araştırma görevlilerin izlediği
görülmektedir.
Tablo:38. “Sosyoloji öğrencilerine sosyolog olmanın en temel özellikleri kazandırılarak mezun
edilmektedir.” ifadesi ile akademik unvan arasındaki ilişki
B4_14. Sosyoloji öğrencileri, kendilerine sosyolog olmanın en temel özellikleri kazandırılarak
mezun edilmektedir.
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd.
Doçent
Öğretim
Gör.
Araş.
Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 0 2 4 0 13 19
% 0,0% 6,7% 12,9% 0,0% 20,0% 12,9%
Katılmıyorum Sayı 10 13 6 0 22 51
% 58,8% 43,3% 19,4% 0,0% 33,8% 34,7%
Kararsızım Sayı 3 10 7 3 16 39
% 17,6% 33,3% 22,6% 75,0% 24,6% 26,5%
Katılıyorum Sayı 3 5 11 1 9 29
% 17,6% 16,7% 35,5% 25,0% 13,8% 19,7%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 1 0 3 0 5 9
% 5,9% 0,0% 9,7% 0,0% 7,7% 6,1%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=26,247(a) Sd=16 p=0,051 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur
Profesörler, Doçentler ve araştırma görevliler tarafından yoğun olarak “katılmıyorum” cevabı verilirken, Yrd.
Doçentler tarafından daha yakın oranlarda da olsa “katılıyorum” cevabı verilmiştir. Araştırma görevlileri
tarafından “katılmıyorum” ve “”kesinlikle katılmıyorum” cevabının, hiç verilmemiş olması dikkat
çekmektedir.
Tablo:38. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile “Sosyoloji öğrencilerine sosyolog olmanın en
temel özellikleri kazandırılarak mezun edilmektedir.” ifadesi arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B4_14. Sosyoloji öğrencileri, kendilerine sosyolog olmanın en temel özellikleri
kazandırılarak mezun edilmektedir.
Toplam
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle
Katılıyorum
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 0 1 3 1 5
% 0,0% 0,0% 20,0% 60,0% 20,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 1 2 2 0 0 5
% 20,0% 40,0% 40,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 1 4 3 0 0 8
% 12,5% 50,0% 37,5% 0,0% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 1 0 0 1
% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 2 2 2 1 7
% 0,0% 28,6% 28,6% 28,6% 14,3% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 2 1 0 0 3
% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 0 2
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 2 0 1 0 3
% 0,0% 66,7% 0,0% 33,3% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 2 1 0 0 3
% 0,0% 66,7% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 1 2 1 0 4
% 0,0% 25,0% 50,0% 25,0% 0,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 3 0 0 0 3
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 2 2 0 4 0 8
% 25,0% 25,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 2 1 3 4 0 10
% 20,0% 10,0% 30,0% 40,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 1 3 1 1 6
% 0,0% 16,7% 50,0% 16,7% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 1 2 0 2 5
% 0,0% 20,0% 40,0% 0,0% 40,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 2 3 1 3 0 9
% 22,2% 33,3% 11,1% 33,3% 0,0% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 1 1 0 0 1 3
% 33,3% 33,3% 0,0% 0,0% 33,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 0 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 1 2 0 0 3
% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 2 1 1 0 4
% 0,0% 50,0% 25,0% 25,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 2 2 2 0 1 7
% 28,6% 28,6% 28,6% 0,0% 14,3% 100,0%
ODTÜ Sayı 1 2 1 1 0 5
% 20,0% 40,0% 20,0% 20,0% 0,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 1 4 2 0 0 7
% 14,3% 57,1% 28,6% 0,0% 0,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 1 3 1 0 0 5
% 20,0% 60,0% 20,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 3 6 5 1 15
% 0,0% 20,0% 40,0% 33,3% 6,7% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 1 4 1 0 0 6
% 16,7% 66,7% 16,7% 0,0% 0,0% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 4 2 0 0 1 7
% 57,1% 28,6% 0,0% 0,0% 14,3% 100,0%
Toplam Sayı 19 51 39 29 9 147
% 12,9% 34,7% 26,5% 19,7% 6,1% 100,0%
X²= 114,625(a) Sd=104 p=0,224 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Örneklemin çoğu “Öğrencilere, sosyolog olmanın en temel gereklilikleri öğretilerek mezun edildiği” fikrine
katıldığını ifade etmiştir. Belirgin bir oranla ifadeye kesinlikle katılmadığı ifade eden üniversite Yüzüncü Yıl
Üniversitesi’dir. İfadeye daha yüksek oranlarla katılım gösterenler ise Dicle, Ankara, Cumhuriyet, Balıkesir,
Sakarya ve Pamukkale Üniversiteleri’dir.
Türkiye’de Sosyoloji ve “Batı Aktarmacılığı”
Tablo:39.a. Öğrencilerin öğrenim gördüğü üniversite ile batı aktarmacılık yönü ağır basan öğretim
sonucu, ülke gerçeklerine yönelik eğitim yapılmaması sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz
üniversite
B5_13. Batı aktarmacılık yönü ağır basan öğretim sonucu, ülke gerçeklerine yönelik eğitim
yapılmaması.
Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim yok Önemli bir sorundur Çok önemli
bir sorundur
Afyon Kocatepe
Üniversitesi
Sayı 0 5 8 14 17 44
% 0,0% 11,4% 18,2% 31,8% 38,6% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 1 1 4 8 8 22
% 4,5% 4,5% 18,2% 36,4% 36,4% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 2 3 2 18 12 37
% 5,4% 8,1% 5,4% 48,6% 32,4% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 4 2 8 12 26
% 0,0% 15,4% 7,7% 30,8% 46,2% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 0 2 1 7 10 20
% 0,0% 10,0% 5,0% 35,0% 50,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi
Sayı 2 4 2 10 13 31
% 6,5% 12,9% 6,5% 32,3% 41,9% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 0 5 9 1 15
% 0,0% 0,0% 33,3% 60,0% 6,7% 100,0%
Cumhuriyet
Üniversitesi
Sayı 0 2 1 14 11 28
% 0,0% 7,1% 3,6% 50,0% 39,3% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi
Sayı 1 4 4 10 6 25
% 4,0% 16,0% 16,0% 40,0% 24,0% 100,0%
Çankırı Karatekin
Üniversitesi
Sayı 0 1 0 6 10 17
% 0,0% 5,9% 0,0% 35,3% 58,8% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 2 1 14 13 30
% 0,0% 6,7% 3,3% 46,7% 43,3% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 1 1 3 13 11 29
% 3,4% 3,4% 10,3% 44,8% 37,9% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 1 1 6 9 6 23
% 4,3% 4,3% 26,1% 39,1% 26,1% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 1 5 8 10 6 30
% 3,3% 16,7% 26,7% 33,3% 20,0% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi
Sayı 1 2 2 15 11 31
% 3,2% 6,5% 6,5% 48,4% 35,5% 100,0%
İstanbul Bilgi
Üniversitesi
Sayı 0 0 5 6 3 14
% 0,0% 0,0% 35,7% 42,9% 21,4% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 2 3 10 15 30
% 0,0% 6,7% 10,0% 33,3% 50,0% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 1 8 4 7 6 26
% 3,8% 30,8% 15,4% 26,9% 23,1% 100,0%
Mimar Sinan
Üniversitesi
Sayı 1 1 6 14 4 26
% 3,8% 3,8% 23,1% 53,8% 15,4% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Sayı 0 3 4 9 9 25
% 0,0% 12,0% 16,0% 36,0% 36,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 3 6 0 13 3 25
% 12,0% 24,0% 0,0% 52,0% 12,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 0 2 0 0 2
% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 7 2 9 12 30
% 0,0% 23,3% 6,7% 30,0% 40,0% 100,0%
Süleyman Demirel
Üniversitesi
Sayı 3 1 7 10 4 25
% 12,0% 4,0% 28,0% 40,0% 16,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 1 9 7 12 13 42
% 2,4% 21,4% 16,7% 28,6% 31,0% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Sayı 0 5 5 11 10 31
% 0,0% 16,1% 16,1% 35,5% 32,3% 100,0%
Toplam Sayı 19 79 94 266 226 684
% 2,8% 11,5% 13,7% 38,9% 33,0% 100,0%
X²=153,729(a) Sd=100 p=0,000 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Batı aktarmacılığı yapılması, bir anlamda farklı kültürleri olan toplumlara aynı yöntemlerle yaklaşılması
anlamına gelmektedir. Türkiye gerçeklerine uygun olmayabilecek birçok çalışma temel alınarak, Türkiye’de
yapılan çalışmalar yanıltıcı sonuçlar çıkarabilir. Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğunun bunu önemli
bir sorun olarak görmesi de bu durumun bir tezahürüdür. Üniversitelerin tamamının büyük çoğunluğunun bu
durumu sorun olarak görmesi de elimizde önemli bir veridir.
Tablo:39.b. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile “Batı aktarmacılık yönü ağır basan öğretim
nedeniyle, ülke gerçeklerine yönelik eğitim yapılmamaktadır.” ifadesi arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız
üniversite
B4_26. Batı aktarmacılık yönü ağır basan öğretim nedeniyle, ülke gerçeklerine yönelik
eğitim yapılmamaktadır.
Toplam
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle
Katılıyorum
Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Sayı 0 1 0 3 1 5
% 0,0% 20,0% 0,0% 60,0% 20,0% 100,0%
Adnan Menderes
Üniversitesi
Sayı 0 2 0 3 0 5
% 0,0% 40,0% 0,0% 60,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe
Üniversitesi
Sayı 0 2 2 4 0 8
% 0,0% 25,0% 25,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 0 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 1 0 2 2 2 7
% 14,3% 0,0% 28,6% 28,6% 28,6% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 0 3 0 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 2 0 0 0 2
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 2 0 1 0 3
% 0,0% 66,7% 0,0% 33,3% 0,0% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi
Sayı 0 2 0 2 0 4
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 0 0 3 0 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 2 2 2 2 8
% 0,0% 25,0% 25,0% 25,0% 25,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 3 3 4 0 10
% 0,0% 30,0% 30,0% 40,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 2 2 0 2 6
% 0,0% 33,3% 33,3% 0,0% 33,3% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 1 0 3 1 5
% 0,0% 20,0% 0,0% 60,0% 20,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 1 1 0 5 2 9
% 11,1% 11,1% 0,0% 55,6% 22,2% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 2 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 0 0 3 0 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 2 0 2 0 4
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Sayı 2 0 1 3 1 7
% 28,6% 0,0% 14,3% 42,9% 14,3% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 2 1 2 0 5
% 0,0% 40,0% 20,0% 40,0% 0,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 0 3 2 2 7
% 0,0% 0,0% 42,9% 28,6% 28,6% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 0 2 2 1 5
% 0,0% 0,0% 40,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 1 4 5 5 0 15
% 6,7% 26,7% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Süleyman Demirel
Üniversitesi
Sayı 0 2 1 0 3 6
% 0,0% 33,3% 16,7% 0,0% 50,0% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 1 1 0 5 7
% 0,0% 14,3% 14,3% 0,0% 71,4% 100,0%
Toplam Sayı 5 31 27 59 25 147
% 3,4% 21,1% 18,4% 40,1% 17,0% 100,0%
X²=120,965(a) Sd=104 p=0,122 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Örneklemin çoğu batı aktarmacılık yönü ağır basan öğretim nedeniyle, ülke gerçeklerine yönelik eğitim
yapılmadığına dair ifadeye katıldığını belirtmiştir. İfadeye katılan üniversiteler arasında Ankara, Dicle, Mersin
Üniversiteleri vardır. İfadeye katılmayanların oranının az olduğu görülmektedir. Batı aktarmacılık yönü ağır
basan öğretim sonucu ülke gerçeklerine yönelik eğitim yapılamaması öğrenciler ve akademisyenlerin büyük
bir kısmı tarafından önemli bir sorun olarak görülmektedir.
Tablo:40.a Akademik unvan ile “Batı literatüründen yapılan tercümeler derslerde eleştirilmeden
okutulmaktadır.” ifadesi arasındaki ilişki
B4_41. Batı literatüründen yapılan tercümeler derslerde eleştirilmeden okutulmaktadır. B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 1 1 0 0 6 8
% 5,9% 3,3% 0,0% 0,0% 9,2% 5,4%
Katılmıyorum Sayı 1 4 10 1 13 29
% 5,9% 13,3% 32,3% 25,0% 20,0% 19,7%
Kararsızım Sayı 4 11 6 1 14 36
% 23,5% 36,7% 19,4% 25,0% 21,5% 24,5%
Katılıyorum Sayı 10 10 11 2 26 59
% 58,8% 33,3% 35,5% 50,0% 40,0% 40,1%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 1 4 4 0 6 15
% 5,9% 13,3% 12,9% 0,0% 9,2% 10,2%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=14,437(a) Sd=16 p=0,566 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
“Batı literatüründen yapılan tercümeler derslerde eleştirilmeden okutulmaktadır“ ifadesine örneklemin
çoğunluğunun katıldığı görülmektedir. Buradan hareketle Türkiye’nin kendine özgü bir literatürden
yoksunluğu tartışması da ele alınabilir. Batı literatüründen yapılan çevirilerin hem toplumdan topluma değişen
özelliklerinin hepsini açıklamada yetersiz kaldığı, hem de hep benzer, özgün olmayan çalışmalara neden
olduğu sosyolojide tartışılan başlıklar arasındadır. Bu fikre katılanların çoğunlukla profesörler olduğu
görülmekle birlikte, fikre katılmayan çoğunluğunun yardımcı doçentler olduğu görülmüştür.
Tablo:40.b.Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile “Batı literatüründen yapılan tercümeler
derslerde eleştirilmeden okutulmaktadır.” ifadesi arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B4_41. Batı literatüründen yapılan tercümeler derslerde eleştirilmeden okutulmaktadır. Toplam
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 0 2 2 1 5
% 0,0% 0,0% 40,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 0 0 3 2 0 5
% 0,0% 0,0% 60,0% 40,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 2 4 2 0 8
% 0,0% 25,0% 50,0% 25,0% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 0 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 1 1 4 1 7
% 0,0% 14,3% 14,3% 57,1% 14,3% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 0 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 2 0 0 0 2
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 2 0 1 0 3
% 0,0% 66,7% 0,0% 33,3% 0,0% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversiresi Sayı 0 0 1 3 0 4
% 0,0% 0,0% 25,0% 75,0% 0,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 1 0 2 0 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 66,7% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 2 3 2 1 8
% 0,0% 25,0% 37,5% 25,0% 12,5% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 2 2 6 0 10
% 0,0% 20,0% 20,0% 60,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 0 2 3 1 6
% 0,0% 0,0% 33,3% 50,0% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 2 0 1 2 5
% 0,0% 40,0% 0,0% 20,0% 40,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 0 2 1 5 1 9
% 0,0% 22,2% 11,1% 55,6% 11,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 1 0 2 0 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 66,7% 0,0% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 1 1 0 1 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 0,0% 33,3% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 2 0 2 0 4
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 1 2 2 2 0 7
% 14,3% 28,6% 28,6% 28,6% 0,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 2 1 2 0 0 5
% 40,0% 20,0% 40,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 1 1 1 2 2 7
% 14,3% 14,3% 14,3% 28,6% 28,6% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 0 2 3 0 5
% 0,0% 0,0% 40,0% 60,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 2 2 6 5 0 15
% 13,3% 13,3% 40,0% 33,3% 0,0% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 1 1 0 3 1 6
% 16,7% 16,7% 0,0% 50,0% 16,7% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 1 1 0 2 3 7
% 14,3% 14,3% 0,0% 28,6% 42,9% 100,0%
Toplam Sayı 8 29 36 59 15 147
% 5,4% 19,7% 24,5% 40,1% 10,2% 100,0%
X²=101,936(a) Sd=104 p=0,539 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
“Batı literatüründen tercümelerin derslerde eleştirilmeden okutulduğu” düşüncesine katılanların oranının
yüksek olduğu görülmektedir. İfadeye katılanlar arasında Çanakkale, Dicle, İstanbul, Mersin, Sakarya ve Fırat
Üniversiteleri bulunmaktadır. “Katılmadığını” ve “kesinlikle katılmadığını” vurgulayanların oranı ise oldukça
düşüktür. Bu iki ifadeyi vurgulayan üniversiteler ise şöyledir: ODTÜ, Hacettepe, Bahçeşehir Üniversiteleri.
Türkiye’de sosyolojinin “batı taklitçiliğinden” uzak, eleştirel, özgün olarak devam edebilmesi için batı
literatüründen eserlerin dikkatle incelenip, eleştirilmesi gerekir. Var olan kaynakları aynen alıp, kullanmak
Türkiye’de sosyolojiye getirisi olmayacaktır. Bölümlerde verilecek kaliteli dil eğitimi, kaynakları
orijinalinden okuyup yorumlamaya yardımcı olabilir.
Öğrencilerin çoğunluğu batı literatüründen yapılan tercümelerin eleştirilmeden okutulmasını önemli bir sorun
olarak görmektedir . Akademisyenlerde de durum çok farklı değildir ancak yabancı dille eğitim yapan birkaç
üniversite bu durumu önemli bir sorun olarak görmemektedirler.
Tablo 41. Akademik unvan ile “Bilimsel çalışma ve yayınların değerlendirilmesinde ulusal ölçütlerden
ziyade uluslararası ölçütler kullanılması uygundur.” ifadesi arasındaki ilişki
B4_37. Bilimsel çalışma ve yayınların değerlendirilmesinde ulusal ölçütlerden ziyade uluslararası
ölçütler kullanılması uygundur.
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent
Öğretim Gör.
Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 1 1 1 0 1 4
% 5,9% 3,3% 3,2% 0,0% 1,5% 2,7%
Katılmıyorum Sayı 4 8 4 1 11 28
% 23,5% 26,7% 12,9% 25,0% 16,9% 19,0%
Kararsızım Sayı 2 6 12 1 20 41
% 11,8% 20,0% 38,7% 25,0% 30,8% 27,9%
Katılıyorum Sayı 8 12 10 2 24 56
% 47,1% 40,0% 32,3% 50,0% 36,9% 38,1%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 2 3 4 0 9 18
% 11,8% 10,0% 12,9% 0,0% 13,8% 12,2%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=8,435(a) Sd=16 p=0,935 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Tablodaki verilere göre, “bilimsel çalışma ve yayınların değerlendirilmesinde ulusal ölçütlerden ziyade
uluslararası ölçütler kullanılması uygundur” ifadesine toplam çoğunluğun katıldığı görülmektedir. Kimilerine
göre post modern dönem yaşayan sosyolojide, küresel ölçütlerinin gerekliliği fikrinin ağır bastığı görülse de
bu fikre katılmayanların oranının da az sayılamayacak derecede olduğunu belirtmekte fayda vardır. Yerellik
ve küresellik fikri bu tabloda bir karşıtlık ile karşımıza çıkmıştır.
Nasıl Bir Sosyolog?
Tablo:42 Öğrencilerin sosyolojiyi isteyerek seçmeleri ile sosyolojinin toplumda uyandırdığı çağrışım ve
yarattığı imajın değerlendirmesi arasındaki ilişki
B5_21. ‘’Sosyoloji’’nin toplumda uyandırdığı çağrışım ve
yarattığı imaj.
12. Sosyoloji bölümüne kendi isteğinizle yerleşme durumunuzu aşağıdaki ölçekten
işaretleyiniz.
Toplam
Çok istekli İstekli Orta İsteksiz Çok İsteksiz
Hiçbir zaman sorun değildir Sayı 8 8 12 7 1 36
% 8,6% 3,0% 4,7% 11,9% 7,1% 5,3%
Çoğunlukla sorun değildir Sayı 17 39 35 14 2 107
% 18,3% 14,8% 13,8% 23,7% 14,3% 15,6%
Fikrim yok Sayı 11 44 59 8 1 123
% 11,8% 16,7% 23,2% 13,6% 7,1% 18,0%
Önemli bir sorundur Sayı 26 115 99 13 4 257
% 28,0% 43,6% 39,0% 22,0% 28,6% 37,6%
Çok önemli bir sorundur Sayı 31 58 49 17 6 161
% 33,3% 22,0% 19,3% 28,8% 42,9% 23,5%
Toplam Sayı 93 264 254 59 14 684
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=38,799(a) Sd=16 p=0,001 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Sosyoloji bölümünün toplumda uyandırdığı çağrışım, istekli olarak yerleşen veya isteksiz olarak
yerleşenlerin büyük çoğunluğu tarafından sorun olarak görülmektedir. İsteksiz olanlar için daha fazla
sorun teşkil etmesi düşünülürken sonuç bu yönde çıkmamıştır.
Tablo:42.b Öğrencilerin öğrenim gördüğü üniversite ile sosyolojinin toplumda uyandırdığı çağrışım ve
yarattığı imaj sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_21. ‘’Sosyoloji’’nin toplumda uyandırdığı çağrışım ve yarattığı imaj. Toplam
Hiçbir zaman sorun değildir
Çoğunlukla sorun değildir
Fikrim yok Önemli bir sorundur
Çok önemli bir sorundur
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 1 9 7 13 14 44
% 2,3% 20,5% 15,9% 29,5% 31,8% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 1 6 6 9 22
% 0,0% 4,5% 27,3% 27,3% 40,9% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 2 5 3 18 9 37
% 5,4% 13,5% 8,1% 48,6% 24,3% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 2 3 7 8 6 26
% 7,7% 11,5% 26,9% 30,8% 23,1% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 1 2 3 10 4 20
% 5,0% 10,0% 15,0% 50,0% 20,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 1 2 4 19 5 31
% 3,2% 6,5% 12,9% 61,3% 16,1% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 2 9 3 1 15
% 0,0% 13,3% 60,0% 20,0% 6,7% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 4 3 2 10 9 28
% 14,3% 10,7% 7,1% 35,7% 32,1% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 1 4 4 9 7 25
% 4,0% 16,0% 16,0% 36,0% 28,0% 100,0%
Çankırı Karatekin Üniversitesi Sayı 1 4 3 6 3 17
% 5,9% 23,5% 17,6% 35,3% 17,6% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 1 9 4 11 5 30
% 3,3% 30,0% 13,3% 36,7% 16,7% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 4 5 11 9 29
% 0,0% 13,8% 17,2% 37,9% 31,0% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 2 5 9 5 2 23
% 8,7% 21,7% 39,1% 21,7% 8,7% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 4 6 9 6 5 30
% 13,3% 20,0% 30,0% 20,0% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 1 2 19 9 31
% 0,0% 3,2% 6,5% 61,3% 29,0% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 3 2 9 0 14
% 0,0% 21,4% 14,3% 64,3% 0,0% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 2 6 15 7 30
% 0,0% 6,7% 20,0% 50,0% 23,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 2 3 4 11 6 26
% 7,7% 11,5% 15,4% 42,3% 23,1% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 1 6 5 11 3 26
% 3,8% 23,1% 19,2% 42,3% 11,5% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Sayı 4 3 0 6 12 25
% 16,0% 12,0% 0,0% 24,0% 48,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 3 6 11 5 25
% 0,0% 12,0% 24,0% 44,0% 20,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 0 2 0 0 2
% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 5 4 14 7 30
% 0,0% 16,7% 13,3% 46,7% 23,3% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 0 5 7 8 5 25
% 0,0% 20,0% 28,0% 32,0% 20,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 5 10 5 10 12 42
% 11,9% 23,8% 11,9% 23,8% 28,6% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 4 7 5 8 7 31
% 12,9% 22,6% 16,1% 25,8% 22,6% 100,0%
Toplam Sayı 36 107 123 257 161 684
% 5,3% 15,6% 18,0% 37,6% 23,5% 100,0%
X²=157, 164(a) Sd=100 p=0,000 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Sosyoloji ve sosyologların çalışmaları toplum tarafından tanınmamaktadır. Sosyal çalışmalarda sosyologların
etkisi görünmemekte veya önemsenmemektedir. Örneklemin geneline bakıldığında bunun önemli ve çok
önemli bir sorun olduğunu belirtenler çoğunluktadır. Önemli bir sorun olarak belirten üniversiteler arasında
İstanbul Bilgi, Balıkesir, Atatürk ve İstanbul Üniversiteleri göze çarpmaktadır.
Öğrenciler ve akademisyenler arasında sosyolojinin toplum tarafından tanınmasının sorun olması hakkında
çok farklı sonuçlar çıkmamıştır.
Tablo 43. Akademik unvan ile bir sosyoloğun birincil olarak sahip olması gereken özellik arasındaki
ilişki
B3_2. Size göre bir sosyolog temel olarak hangi özelliklere sahip olmalıdır? Aşağıdaki
seçeneklerin üçünü önem sırasına göre sıralayınız.- 1. Önem
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd.
Doçent
Öğretim
Gör.
Araş. Gör
Devletin/resmi kuruluşların ihtiyaçlarıyla uyumlu çalışan Sayı 1 1 3 0 3 8
% 5,9% 3,3% 9,7% 0,0% 4,6% 5,4%
Araştırma şirketlerinin ihtiyaçlarıyla uyumlu çalışan Sayı 0 0 0 1 1 2
% 0,0% 0,0% 0,0% 25,0% 1,5% 1,4%
Ötekilerden (dezavantajlı/etnik/cinsiyet vb. Ayrımına uğrayanlardan) yana tavır sergileyebilen
Sayı 0 5 3 1 8 17
% 0,0% 16,7% 9,7% 25,0% 12,3% 11,6%
Eleştirel bakış açısıyla çalışmalar yapan Sayı 13 18 22 2 49 104
% 76,5% 60,0% 71,0% 50,0% 75,4% 70,7%
Sivil toplum kuruluşlarında aktif görev alan Sayı 1 0 0 0 0 1
% 5,9% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 0,7%
Uluslararası yayın yapan Sayı 0 4 2 0 2 8
% 0,0% 13,3% 6,5% 0,0% 3,1% 5,4%
Kavramsal ve teknik bilgiyle birlikte kullanma kapasitesi Sayı 0 1 0 0 0 1
% 0,0% 3,3% 0,0% 0,0% 0,0% 0,7%
Öğrencileri eğiten Sayı 0 0 0 0 1 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 1,5% 0,7%
Öz güvenli, analitik Sayı 0 0 1 0 0 1
% 0,0% 0,0% 3,2% 0,0% 0,0% 0,7%
Bilimsel değerlere göre çalışma yapan Sayı 0 0 0 0 1 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 1,5% 0,7%
Kendi toplumunun özgün yanlarını çalışan Sayı 0 1 0 0 0 1
% 0,0% 3,3% 0,0% 0,0% 0,0% 0,7%
Hepsi Sayı 1 0 0 0 0 1
% 5,9% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 0,7%
Hiçbiri Sayı 1 0 0 0 0 1
% 5,9% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 0,7%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=65,788(a) Sd=48 p=0,045 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Araştırmaya katılanların verdikleri cevaplar doğrultusunda baktığımızda eleştirel çalışmalar yapmanın, bir
sosyologun sahip olması gereken en önemli özellik olarak karşımıza çıktığı görülmektedir. Bu seçenek
toplamda büyük bir oranla seçilmiştir. Bu sıralamayı ise ötekilerden yana tavır sergileyebilme seçeneği
izlemiştir. Araştırmadaki seçenekler arasında görülen büyük oran farkı, sosyologun her şeyden önce eleştirel
olması gerekliliğinin önemini gözler önüne serer niteliktedir. Akademik unvanlara göre bakıldığında ise
eleştirel çalışmalar yapabilme zorunluluğunu en çok dile getirenlerin profesörler olduğu ve onları ikinci sırada
araştırma görevlilerin takip ettiği görülmektedir. Sosyolojinin dününü, bugünü ve geleceğini oluşturan kişiler
eleştirel çalışmaların önemi konusunda fikir birliğinde görülmektedir. Ayrıca profesörlerin bir kısmının, bir
sosyologun ankette yer alan bütün özelliklere sahip olması gerektiğini düşündükleri de önemli bir bilgi olarak
karşımıza çıkmaktadır. Buradan hareketle alanda deneyimli hocaların, sosyolojinin geleceği ve sosyologların
başarısı için sosyolog veya sosyolog adaylarından beklentilerinin yüksek olduğu sonucuna varılabilir.
Tablo 44. Akademik unvan ile “Sosyoloji öğretim üyeleri siyasal ve hukuki baskılara karşı tavır
koymalıdır.” ifadesi arasındaki ilişki
B4_33. Sosyoloji öğretim üyeleri siyasal ve hukuki baskılara karşı tavır koymalıdır. B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 1 1 2 0 2 6
% 5,9% 3,3% 6,5% 0,0% 3,1% 4,1%
Katılmıyorum Sayı 2 1 1 1 3 8
% 11,8% 3,3% 3,2% 25,0% 4,6% 5,4%
Kararsızım Sayı 5 6 6 1 6 24
% 29,4% 20,0% 19,4% 25,0% 9,2% 16,3%
Katılıyorum Sayı 7 14 14 2 25 62
% 41,2% 46,7% 45,2% 50,0% 38,5% 42,2%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 2 8 8 0 29 47
% 11,8% 26,7% 25,8% 0,0% 44,6% 32,0%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=17,804(a) Sd=16 p=0,336 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Tablodaki verilere bakıldığında “Sosyoloji öğretim üyeleri siyasal ve hukuki baskılara karşı tavır koymalıdır”
ifadesine büyük bir oranla katılım olduğu görülmektedir. Bu fikre katılanların oranına bakıldığında araştırma
görevlileri, öğretim görevlileri, doçent ve yardımcı doçentlerin çok benzer ve yüksek oranlara sahip olduğu
görülürken, profesörlerin bu fikre katılım oranlarının daha düşük olduğu görülmüştür. Buradan hareketle
“ötekilerden” yana tavır sergileyen sosyologların çoğaldığı ya da çoğalmasının istendiği ve çalışmaların da
ilerde ağırlıkla bu yönde olabileceği söylenebilir.
İş Hayatına Hazırlık ve İstihdam
Tablo:45. Öğrencilerin sosyolojiyi isteyerek seçmeleri ile gelecekte çalışma olanağına sahip olacaklarını
düşündükleri statü arasındaki ilişki
B3_1. Gelecekte aşağıdaki statülerden hangisinde çalışma
olanağına sahip olacağınızı düşünüyorsunuz?_1.si
12. Sosyoloji bölümüne kendi isteğinizle yerleşme
durumunuzu aşağıdaki ölçekten işaretleyiniz.
Toplam
Çok
istekli
İstekli Orta İsteksiz Çok
İsteksiz
Bir devlet kurumunda herhangi bir statüde Sayı 10 26 48 12 5 101
% . 10,8% 9,8% 18,9% 20,3% 35,7% 14,8%
Bir devlet kurumda sosyolog olarak Sayı 28 103 83 29 4 247
% . 30,1% 39,0% 32,7% 49,2% 28,6% 36,1%
Özel sektörde herhangi bir statüde Sayı 10 30 34 7 2 83
% . 10,8% 11,4% 13,4% 11,9% 14,3% 12,1%
Özel sektörde sosyolog olarak Sayı 6 24 26 1 0 57
% . 6,5% 9,1% 10,2% 1,7% 0,0% 8,3%
Bir sivil toplum kuruluşunsa çalışırken Sayı 4 8 4 1 0 17
% . 4,3% 3,0% 1,6% 1,7% 0,0% 2,5%
Bağımsız olarak çalışırken Sayı 9 19 15 2 1 46
% . 9,7% 7,2% 5,9% 3,4% 7,1% 6,7%
Siyaset ile ilişkili Sayı 3 8 20 3 0 34
% . 3,2% 3,0% 7,9% 5,1% 0,0% 5,0%
Akademik kariyer yaparken Sayı 23 42 17 4 1 87
% . 24,7% 15,9% 6,7% 6,8% 7,1% 12,7%
Önce öğretmen olarak çalışıp daha sonra sosyolog aile danışmanlığı yapmak
Sayı 0 0 1 0 0 1
% . 0,0% 0,0% 0,4% 0,0% 0,0% 0,1%
Babam ne arzu ederse Sayı 0 0 0 0 1 1
% . 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 7,1% 0,1%
Devlet kurumunda öğretmenlik Sayı 0 1 0 0 0 1
% . 0,0% 0,4% 0,0% 0,0% 0,0% 0,1%
Diplomalı işsiz olarak Sayı 0 0 1 0 0 1
% . 0,0% 0,0% 0,4% 0,0% 0,0% 0,1%
Kararsız Sayı 0 0 2 0 0 2
% . 0,0% 0,0% 0,8% 0,0% 0,0% 0,3%
Hiçbiri Sayı 0 1 0 0 0 1
% . 0,0% 0,4% 0,0% 0,0% 0,0% 0,1%
Belirtilmemiş Sayı 0 2 3 0 0 5
% . 0,0% 0,8% 1,2% 0,0% 0,0% 0,7%
Toplam Sayı 93 264 254 59 14 684
% . 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²= 120,293(a) Sd=56 p=0,000 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Sosyoloji bölümüne istekli bir şekilde gelmek, ilk seneden belli bir motivasyona sahip olmayı sağlamaktadır.
Çok isteksiz gelenler dışında tüm gruplar çoğunluk olarak devlet kurumlarında sosyolog olarak çalışmak
istemektedir. Bakıldığında en fazla sosyoloji ile iç içe olunabilecek alan olan akademik kariyer yapmak
isteyenlerin ise çoğunluğunu, bölüme istekli şekilde yerleşenler oluşturmaktadır. Bir devlet kademesinde
herhangi bir kadroda cevabını verenlerin büyük çoğunluğunu da isteksiz olarak yerleşenlerin oluşturması, bu
isteksiz durumun devam ettiğine işaret olabilir.
Tablo: 46.Akademik unvan ile “Sosyologların genelde aldıkları eğitimle uyumlu yerlerde çalıştığını
düşünüyorum.” ifadesi arasındaki ilişki
B4_3. Sosyologların genelde aldıkları eğitimle uyumlu yerlerde çalıştığını düşünüyorum. B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 2 7 6 0 16 31
% 11,8% 23,3% 19,4% 0,0% 24,6% 21,1%
Katılmıyorum Sayı 6 12 10 1 25 54
% 35,3% 40,0% 32,3% 25,0% 38,5% 36,7%
Kararsızım Sayı 5 3 8 1 11 28
% 29,4% 10,0% 25,8% 25,0% 16,9% 19,0%
Katılıyorum Sayı 3 6 7 2 9 27
% 17,6% 20,0% 22,6% 50,0% 13,8% 18,4%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 1 2 0 0 4 7
% 5,9% 6,7% 0,0% 0,0% 6,2% 4,8%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=11,187(a) Sd=16 p=0,798 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Araştırmada karşılaştırılan bu değişkenler, “Sosyologların genelde aldıkları eğitimle uyumlu yerlerde
çalıştığını düşünüyorum” ifadesine çoğunluğun katılmadığı görülmektedir. Bu görüşe karşı çıkanların yüksek
oranda doçentler olduğu görülürken, katılanların çoğunlukla öğretim görevlileri olduğu anlaşılmaktadır.
Günümüzde de sosyoloji mezunların en büyük sorunlarından biri olan sosyolojide istihdam imkânlarının
kısıtlı olması, bu tablodaki verilerde bir kez daha görülmüştür.
Tablo:47. Öğrencilerin öğrenim gördüğünüz üniversite ile sosyoloji lisans eğitiminin, mezuniyet sonrası
mesleki uygulamalara yönelik olmaması sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_14. Sosyoloji lisans eğitiminin, mezuniyet sonrası mesleki uygulamalara yönelik olmaması.
Toplam
Hiçbir zaman sorun değildir
Çoğunlukla sorun değildir
Fikrim yok Önemli bir sorundur
Çok önemli bir sorundur
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 0 2 23 19 44
% 0,0% 0,0% 4,5% 52,3% 43,2% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 1 1 2 6 12 22
% 4,5% 4,5% 9,1% 27,3% 54,5% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 2 2 15 18 37
% 0,0% 5,4% 5,4% 40,5% 48,6% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 2 1 13 10 26
% 0,0% 7,7% 3,8% 50,0% 38,5% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 1 0 4 5 10 20
% 5,0% 0,0% 20,0% 25,0% 50,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 1 5 2 17 6 31
% 3,2% 16,1% 6,5% 54,8% 19,4% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 2 5 4 4 15
% 0,0% 13,3% 33,3% 26,7% 26,7% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 3 4 11 10 28
% 0,0% 10,7% 14,3% 39,3% 35,7% 100,0%
Çanakkale 18 Mart
Üniversitesi
Sayı 1 2 5 9 8 25
% 4,0% 8,0% 20,0% 36,0% 32,0% 100,0%
Çankırı Karatekin Üniversitesi
Sayı 0 2 1 6 8 17
% 0,0% 11,8% 5,9% 35,3% 47,1% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 1 3 19 7 30
% 0,0% 3,3% 10,0% 63,3% 23,3% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 2 1 13 13 29
% 0,0% 6,9% 3,4% 44,8% 44,8% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 0 2 2 16 3 23
% 0,0% 8,7% 8,7% 69,6% 13,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 1 2 10 9 8 30
% 3,3% 6,7% 33,3% 30,0% 26,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 1 2 2 10 16 31
% 3,2% 6,5% 6,5% 32,3% 51,6% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 0 3 10 1 14
% 0,0% 0,0% 21,4% 71,4% 7,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 1 2 0 7 20 30
% 3,3% 6,7% 0,0% 23,3% 66,7% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 2 3 12 9 26
% 0,0% 7,7% 11,5% 46,2% 34,6% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 2 7 11 6 26
% 0,0% 7,7% 26,9% 42,3% 23,1% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 1 3 1 9 11 25
% 4,0% 12,0% 4,0% 36,0% 44,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 3 5 4 11 2 25
% 12,0% 20,0% 16,0% 44,0% 8,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 0 2 0 0 2
% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 3 1 11 15 30
% 0,0% 10,0% 3,3% 36,7% 50,0% 100,0%
Süleyman Demirel
Üniversitesi
Sayı 1 3 4 9 8 25
% 4,0% 12,0% 16,0% 36,0% 32,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 0 6 5 21 10 42
% 0,0% 14,3% 11,9% 50,0% 23,8% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 2 4 12 13 31
% 0,0% 6,5% 12,9% 38,7% 41,9% 100,0%
Toplam Sayı 12 56 80 289 247 684
% 1,8% 8,2% 11,7% 42,3% 36,1% 100,0%
X²=166,775(a) Sd=100 p=0,000 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğunun meslek ile ilgili sorulara verdiği cevaplar, sosyolojinin mesleki
eğitiminin eksik olduğunu gözler önüne sermektedir. Mesleki açıdan yaşanan sorunlar birden fazla açıdan ele
alınabilir, sosyoloji eğitimiyle ilgili elimizdeki önemli verilerden birisini de bu tablo oluşturmaktadır. Çok
büyük bir çoğunluk lisans eğitimi sonrası, yani meslek yaşantısına uygun bir şekilde eğitim yapılmadığı
düşünmektedir. Bu durum bir döngü şekilde istihdam eksikliğini de tetiklemektedir. Bu duruma etken
olabilecek bir diğer durum ise, sosyolojinin sahip olduğu geniş yelpaze ile modern mesleklerin uzmanlaşma
yönelimi gösterilebilir.
Tablo:48.a. Öğrencilerin öğrenim gördüğü üniversite ile derslerin kuramsal olarak işlenmesi, uygulama
ve stajlara yeterince yer verilmemesi sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite: B5_16. Derslerin kuramsal olarak işlenmesi uygulama ve stajlara yeterince yer verilmemesi. Toplam
Hiçbir zaman sorun değildir
Çoğunlukla sorun değildir
Fikrim yok Önemli bir sorundur
Çok önemli bir sorundur
Afyon Kocatepe
Üniversitesi
Sayı 0 1 2 15 26 44
% 0,0% 2,3% 4,5% 34,1% 59,1% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 1 1 9 11 22
% 0,0% 4,5% 4,5% 40,9% 50,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 3 2 14 18 37
% 0,0% 8,1% 5,4% 37,8% 48,6% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 2 10 14 26
% 0,0% 0,0% 7,7% 38,5% 53,8% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 1 0 2 8 9 20
% 5,0% 0,0% 10,0% 40,0% 45,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 1 3 2 20 5 31
% 3,2% 9,7% 6,5% 64,5% 16,1% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 2 9 2 2 15
% 0,0% 13,3% 60,0% 13,3% 13,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 1 1 1 15 10 28
% 3,6% 3,6% 3,6% 53,6% 35,7% 100,0%
Çanakkale 18 Mart
Üniversitesi
Sayı 0 2 7 8 8 25
% 0,0% 8,0% 28,0% 32,0% 32,0% 100,0%
Çankırı Karatekin
Üniversitesi
Sayı 0 1 2 3 11 17
% 0,0% 5,9% 11,8% 17,6% 64,7% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 3 1 11 15 30
% 0,0% 10,0% 3,3% 36,7% 50,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 2 6 5 16 29
% 0,0% 6,9% 20,7% 17,2% 55,2% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 2 0 6 8 7 23
% 8,7% 0,0% 26,1% 34,8% 30,4% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 1 2 5 14 8 30
% 3,3% 6,7% 16,7% 46,7% 26,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 1 1 4 10 15 31
% 3,2% 3,2% 12,9% 32,3% 48,4% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 2 8 4 0 14
% 0,0% 14,3% 57,1% 28,6% 0,0% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 2 8 20 30
% 0,0% 0,0% 6,7% 26,7% 66,7% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 1 2 7 16 26
% 0,0% 3,8% 7,7% 26,9% 61,5% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 2 7 12 5 26
% 0,0% 7,7% 26,9% 46,2% 19,2% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Sayı 1 4 2 5 13 25
% 4,0% 16,0% 8,0% 20,0% 52,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 1 3 3 15 3 25
% 4,0% 12,0% 12,0% 60,0% 12,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 0 2
% 0,0% 0,0% 50,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 1 3 13 13 30
% 0,0% 3,3% 10,0% 43,3% 43,3% 100,0%
Süleyman Demirel
Üniversitesi
Sayı 0 3 4 9 9 25
% 0,0% 12,0% 16,0% 36,0% 36,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 2 0 5 19 16 42
% 4,8% 0,0% 11,9% 45,2% 38,1% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 1 1 12 17 31
% 0,0% 3,2% 3,2% 38,7% 54,8% 100,0%
Toplam Sayı 11 39 90 257 287 684
% 1,6% 5,7% 13,2% 37,6% 42,0% 100,0%
X²=192,789(a) Sd=100 p=0,000 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Teori, sosyoloji için önemli ayaklardan birisidir, ama sosyolojinin bilim olarak ve mesleki açıdan faydası
için, teorinin pratiğe dönüştürülmesi gerekmektedir. Uygulama alanı oluşmayan birçok teorik çalışma yok
olmaktadır. Staj eksikliği, meslek hayatına başlama ve başladıktan sonra ki süreçte deneyim eksikliği
oluşturmaktadır. Çok faydalı bir staj evresi olmasa bile, diğer bölümlerin birçoğunda stajın var olması,
bunun bir eksiklik olarak görülmesine sebep olabilir. Üniversitelerin tamamında bu durumun çok büyük
bir oranla sorun olarak görülmesi de sosyoloji eğitiminin genel bir sorunu olduğunu göstermektedir.
Tablo:48.b. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile derslerin kuramsal olarak işlenmesi
uygulama ve stajlara yeterince yer vermemesi soruna dair değerlendirmeler arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız
üniversite
B5_13. Derslerin kuramsal olarak işlenmesi uygulama ve stajlara yeterince yer verilmemesi. Toplam
Hiçbir zaman sorun değildir
Çoğunlukla sorun değildir
Fikrim yok
Önemli bir sorundur
Çok önemli bir sorundur
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 1 0 1 1 2 5
% 20,0% 0,0% 20,0% 20,0% 40,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 0 2 0 2 1 5
% 0,0% 40,0% 0,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 2 1 3 2 8
% 0,0% 25,0% 12,5% 37,5% 25,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 0 0 1 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 0 0 6 1 7
% 0,0% 0,0% 0,0% 85,7% 14,3% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 0 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 0 2
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 2 4
% 0,0% 0,0% 0,0% 50,0% 50,0% 100,0%
Dicle Üniveristesi Sayı 0 0 0 3 0 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 1 1 2 2 2 8
% 12,5% 12,5% 25,0% 25,0% 25,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 3 2 5 0 10
% 0,0% 30,0% 20,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 1 1 3 1 6
% 0,0% 16,7% 16,7% 50,0% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 1 2 2 0 5
% 0,0% 20,0% 40,0% 40,0% 0,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 1 3 1 2 2 9
% 11,1% 33,3% 11,1% 22,2% 22,2% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 2 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 0 1 1 1 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 2 1 1 0 4
% 0,0% 50,0% 25,0% 25,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 1 0 0 6 0 7
% 14,3% 0,0% 0,0% 85,7% 0,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 1 1 3 0 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 60,0% 0,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 1 1 3 2 7
% 0,0% 14,3% 14,3% 42,9% 28,6% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 2 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 20,0% 40,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 1 1 5 7 1 15
% 6,7% 6,7% 33,3% 46,7% 6,7% 100,0%
Süleyman Demirel Sayı 0 0 0 1 5 6
% 0,0% 0,0% 0,0% 16,7% 83,3% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 5 7
% 0,0% 0,0% 0,0% 28,6% 71,4% 100,0%
Toplam Sayı 5 21 22 65 34 147
% 3,4% 14,3% 15,0% 44,2% 23,1% 100,0%
X²= 103,338(a) Sd=104 p=0,500 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu derslerin kuramsal olarak işlenmesi ve stajlara yeterince önem
verilmemesini önemli bir sorun olarak görmektedir. İnönü Üniversitesi dışında bütün Üniversitelerin
akademisyenlerinin çoğunluğunun bu yönde cevap verdiği görülmektedir. Derslerin kuramsal olarak
işlenmesinin dersleri verenler tarafından da önemli bir sorun olarak görülmesi de dikkat edilmesi gereken bir
konudur.
Öğrencilerin de akademisyenlerin de derslerin kuramsal ağırlık olduğu, uygulama ve stajlara yer verilmediği
hakkında hemfikir olduğu görülmektedir.
Tablo:49 Öğrencilerin bulunduğu sınıf ile bölümlerinin sağladığı staj imkânının yeterliliği arasındaki
ilişki
B2_12.Öğrencilere staj imkânı sağlamak 3. Sınıfınız: Toplam
3 Sınıf 4 Sınıf Yükseklisans
Çok yeterli / Çok iyi Sayı 8 8 0 16
% 2,5% 2,2% 0,0% 2,3%
Yeterli / İyi Sayı 34 32 1 67
% 10,5% 8,9% 100,0% 9,8%
Orta Sayı 62 68 0 130
% 19,1% 19,0% 0,0% 19,0%
Yetersiz / Kötü Sayı 111 122 0 233
% 34,2% 34,1% 0,0% 34,1%
Çok yetersiz / Çok kötü Sayı 110 128 0 238
% 33,8% 35,8% 0,0% 34,8%
Toplam Sayı 325 358 1 684
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=9,842(a) Sd=8 p=0,276 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Örnekleme genel olarak bakıldığında bölümlerinin sağladığı staj imkânını “çok yetersiz” ve “yetersiz”
bulanların oranı birbirine oldukça yakın ve çoğunluktadır. Üçüncü sınıf ile dördüncü sınıfta olanların
değerlendirmesi arasında farklılık gözükmemektedir.
Tablo:50 Öğrencilerin öğrenim gördüğü üniversite ile mezunları istihdam eden kuruluşlar arasında
diyalog kopukluğu sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz
üniversite
B5_15. Bölüm ile mezunlarımızı istihdam eden kuruluşlar arasında diyalog kopukluğu. Toplam
Hiçbir zaman sorun değildir
Çoğunlukla sorun değildir
Fikrim yok Önemli bir sorundur
Çok önemli bir sorundur
Afyon Kocatepe
Üniversitesi
Sayı 0 3 4 15 22 44
% 0,0% 6,8% 9,1% 34,1% 50,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 2 2 8 10 22
% 0,0% 9,1% 9,1% 36,4% 45,5% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 2 6 11 18 37
% 0,0% 5,4% 16,2% 29,7% 48,6% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 2 13 11 26
% 0,0% 0,0% 7,7% 50,0% 42,3% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 1 0 3 7 9 20
% 5,0% 0,0% 15,0% 35,0% 45,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 3 5 18 5 31
% 0,0% 9,7% 16,1% 58,1% 16,1% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 0 6 8 1 15
% 0,0% 0,0% 40,0% 53,3% 6,7% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 1 1 3 13 10 28
% 3,6% 3,6% 10,7% 46,4% 35,7% 100,0%
Çanakkale 18 Mart
Üniversitesi
Sayı 0 3 6 9 7 25
% 0,0% 12,0% 24,0% 36,0% 28,0% 100,0%
Çankırı Karatekin
Üniversitesi
Sayı 0 1 2 6 8 17
% 0,0% 5,9% 11,8% 35,3% 47,1% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 2 4 10 14 30
% 0,0% 6,7% 13,3% 33,3% 46,7% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 2 4 7 16 29
% 0,0% 6,9% 13,8% 24,1% 55,2% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 0 1 4 14 4 23
% 0,0% 4,3% 17,4% 60,9% 17,4% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 2 3 10 8 7 30
% 6,7% 10,0% 33,3% 26,7% 23,3% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 1 0 2 13 15 31
% 3,2% 0,0% 6,5% 41,9% 48,4% 100,0%
İstanbul Bilgi
Üniversitesi
Sayı 0 0 6 7 1 14
% 0,0% 0,0% 42,9% 50,0% 7,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 1 1 5 23 30
% 0,0% 3,3% 3,3% 16,7% 76,7% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 1 3 5 8 9 26
% 3,8% 11,5% 19,2% 30,8% 34,6% 100,0%
Mimar Sinan
Üniversitesi
Sayı 0 0 9 14 3 26
% 0,0% 0,0% 34,6% 53,8% 11,5% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Sayı 1 1 2 9 12 25
% 4,0% 4,0% 8,0% 36,0% 48,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 2 4 17 2 25
% 0,0% 8,0% 16,0% 68,0% 8,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 0 2 0 0 2
% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 0 1 2 14 13 30
% 0,0% 3,3% 6,7% 46,7% 43,3% 100,0%
Süleyman Demirel
Üniversitesi
Sayı 1 3 3 7 11 25
% 4,0% 12,0% 12,0% 28,0% 44,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 3 1 3 20 15 42
% 7,1% 2,4% 7,1% 47,6% 35,7% 100,0%
Yüzüncü Yıl
Üniversitesi
Sayı 1 0 4 14 12 31
% 3,2% 0,0% 12,9% 45,2% 38,7% 100,0%
Toplam Sayı 12 35 104 275 258 684
% 1,8% 5,1% 15,2% 40,2% 37,7% 100,0%
X²=166, 466(a) Sd=100 p=0,000 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Araştırmaya katılanların çok büyük bir çoğunluğu, istihdam eden kuruluşlar ile bölümlerin arasındaki
kopukluğu bir sorun olarak görmektedir. İstihdam edilebilmek için tanınmak gerekmektedir. Modern iş
bölümü dikkate alındığında, her kişi kendi üzerine düşen vazifeyi yerine getirebilmeliki sistem çalışmaya
devam edebilsin. Araştırmaya katılanların büyük bir çoğunluğu, Sosyoloji bölümlerine bu tanıtımda rol
biçmektedir.
Tablo:51. Öğrencilerin bulunduğu sınıf ile Türkiye’ de nerede sosyologlara ihtiyaç olduğunun
bilinmemesi sorunu arasındaki ilişki
B5_24. Türkiye’ de nerede sosyologlara ihtiyaç olduğunun bilinmemesi. 3. Sınıfınız: Toplam
3 Sınıf 4 Sınıf
Hiçbir zaman sorun değildir Sayı 3 3 6
% 0,9% 0,8% 0,9%
Çoğunlukla sorun değildir Sayı 15 14 29
% 4,6% 3,9% 4,2%
Fikrim yok Sayı 26 37 63
% 8,0% 10,3% 9,2%
Önemli bir sorundur Sayı 73 106 179
% 22,5% 29,5% 26,2%
Çok önemli bir sorundur Sayı 208 199 407
% 64,0% 55,4% 59,5%
Toplam
Sayı 325 359 684
% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=6,564(a) Sd=4 p=0,161 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Üniversitelerin 3. ve 4.sınıf öğrencileri mezun olmaya daha yakın olmaları sebebiyle istihdama dair sıkıntıların
daha fazla bilincindedir ön kabulü ile yola çıkılmıştır. Her iki sınıftaki öğrenciler de Türkiye’de sosyologlara
nerede ihtiyaç olduğunun bilinmemesini önemli bir sorun olarak ifade etmiştir.
Tablo:52. Öğrencilerin öğrenim gördüğü üniversite ile sosyologların kamuda ki istihdamının (kadro
sayısı, kadro sınıfı, teknik hizmet, vb) yetersizliği sorunu arasındaki ilişki
2. Öğrenim gördüğünüz üniversite B5_19. Sosyologların kamuda ki istihdamının (kadro sayısı, kadro sınıfı, teknik hizmet,
vb) yetersizliği.
Toplam
Hiçbir zaman
sorun değildir
Çoğunlukla sorun
değildir
Fikrim yok Önemli bir
sorundur
Çok önemli bir
sorundur
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 0 3 11 30 44
% 0,0% 0,0% 6,8% 25,0% 68,2% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 2 2 3 15 22
% 0,0% 9,1% 9,1% 13,6% 68,2% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 1 0 3 13 20 37
% 2,7% 0,0% 8,1% 35,1% 54,1% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 4 9 13 26
% 0,0% 0,0% 15,4% 34,6% 50,0% 100,0%
Atatürk Üniversitesi Sayı 1 1 1 6 11 20
% 5,0% 5,0% 5,0% 30,0% 55,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 2 1 17 11 31
% 0,0% 6,5% 3,2% 54,8% 35,5% 100,0%
Boğaziçi Üniversitesi Sayı 0 2 3 8 2 15
% 0,0% 13,3% 20,0% 53,3% 13,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 1 1 0 10 16 28
% 3,6% 3,6% 0,0% 35,7% 57,1% 100,0%
Çanakkale 18 Mart
Üniversitesi
Sayı 0 0 9 7 9 25
% 0,0% 0,0% 36,0% 28,0% 36,0% 100,0%
Çankırı Karatekin Üniversitesi Sayı 0 0 3 2 12 17
% 0,0% 0,0% 17,6% 11,8% 70,6% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 1 1 1 11 16 30
% 3,3% 3,3% 3,3% 36,7% 53,3% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 3 2 6 18 29
% 0,0% 10,3% 6,9% 20,7% 62,1% 100,0%
Fatih Üniversitesi Sayı 0 1 5 10 7 23
% 0,0% 4,3% 21,7% 43,5% 30,4% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 2 4 11 13 30
% 0,0% 6,7% 13,3% 36,7% 43,3% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 1 0 2 9 19 31
% 3,2% 0,0% 6,5% 29,0% 61,3% 100,0%
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sayı 0 0 2 11 1 14
% 0,0% 0,0% 14,3% 78,6% 7,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 1 0 7 22 30
% 0,0% 3,3% 0,0% 23,3% 73,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 1 2 6 17 26
% 0,0% 3,8% 7,7% 23,1% 65,4% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 1 1 3 12 9 26
% 3,8% 3,8% 11,5% 46,2% 34,6% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 1 0 2 7 15 25
% 4,0% 0,0% 8,0% 28,0% 60,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 0 2 1 14 8 25
% 0,0% 8,0% 4,0% 56,0% 32,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 0 2 0 0 2
% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 2 0 3 7 18 30
% 6,7% 0,0% 10,0% 23,3% 60,0% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi
Sayı 1 1 6 6 11 25
% 4,0% 4,0% 24,0% 24,0% 44,0% 100,0%
Uludağ Üniversitesi Sayı 0 1 3 20 18 42
% 0,0% 2,4% 7,1% 47,6% 42,9% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 0 1 11 19 31
% 0,0% 0,0% 3,2% 35,5% 61,3% 100,0%
Toplam Sayı 10 22 68 234 350 684
% 1,5% 3,2% 9,9% 34,2% 51,2% 100,0%
X²=168,915(a) Sd=100 p=0,001 p<0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki vardır.
Sosyolojinin istihdam sorunun önemli bir kısmını kamudaki alımların yetersiz olması oluşturmaktadır.
Uzmanlaşamaması sebebiyle özel sektörde iş bulması çok zor olan sosyologların, umut bağladığı kamuda da
alımların az olması önemli bir sorun oluşturmaktadır. “Gelecekte kendinizi nerede görüyorsunuz?” sorusuna
büyük çoğunlukla “Kamuda devlet memuru” cevabı veren örneklemin, kamu istihdamını ne kadar önemsediği
görülmektedir.
Sosyolojinin Akademik Boyutu
Tablo:53. Akademik unvan ile “Mikro çalışmaların yaygın olması, makro boyutun gözden
kaçırılmasına neden olmaktadır.” ifadesi arasındaki ilişki
B.4_20. Mikro çalışmaların yaygın olması, makro boyutun gözden kaçırılmasına neden
olmaktadır
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent
Öğretim Gör.
Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 1 3 1 0 7 12
% 5,9% 10,0% 3,2% 0,0% 10,8% 8,2%
Katılmıyorum Sayı 2 6 13 2 15 38
% 11,8% 20,0% 41,9% 50,0% 23,1% 25,9%
Kararsızım Sayı 4 5 3 1 19 32
% 23,5% 16,7% 9,7% 25,0% 29,2% 21,8%
Katılıyorum Sayı 9 15 13 1 16 54
% 52,9% 50,0% 41,9% 25,0% 24,6% 36,7%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 1 1 1 0 8 11
% 5,9% 3,3% 3,2% 0,0% 12,3% 7,5%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=21,523(a) Sd=16 p=0,159 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
“Mikro çalışmaların yaygın olması makro boyutun gözden kaçırılmasına neden olmakta” ifadesine verilen
cevapların oranlarının birbirine çok yakın olduğu göze çarpmaktadır. Tabloya bakıldığında bu görüşe
katılanların, katılmayanların ve bu konuda kararsız kalanların oranları arasında büyük farklar olmadığı
görülmektedir. Oranlar birbirine bu kadar yakınken yorum yapmak zor görünmektedir, ama sosyolojide yer
alan bu konudaki tartışmalarının uzunca bir süre daha devam edeceği öngörülebilir.
Tablo:54.Akademik unvan ile “Teori yoğun çalışan akademisyenler topluma yabancılaşmaktadır.”
ifadesi arasındaki ilişki
B4_23. Teori yoğun çalışan akademisyenler topluma yabancılaşmaktadır.
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim
Gör.
Araş. Gör
% 0,0% 3,3% 6,5% 0,0% 13,8% 8,2%
Katılmıyorum Sayı 8 10 7 1 13 39
% 47,1% 33,3% 22,6% 25,0% 20,0% 26,5%
Kararsızım Sayı 4 9 8 0 13 34
% 23,5% 30,0% 25,8% 0,0% 20,0% 23,1%
Katılıyorum Sayı 4 7 10 3 24 48
% 23,5% 23,3% 32,3% 75,0% 36,9% 32,7%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 1 3 4 0 6 14
% 5,9% 10,0% 12,9% 0,0% 9,2% 9,5%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=16,413(a) Sd=16 p=0,424 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Verilere göre “Teori-yoğun çalışan akademisyenler topluma yabancılaşmaktadır” ifadesine çoğunluğun
katıldığı görülmektedir. Ama katılmayanlarla katılanlar arasındaki oran farkının da çok az olduğunu belirtmek
gereklidir. Katılmayanlar arasında çoğunluğu profesörlerin oluşturduğu görülürken, katılanlarda çoğunluğu
öğretim görevlilerinin sağlaması dikkat çekicidir. Buradan hareketle meslekte yeni sosyologların sayesinde
sosyolojinin geleceğinde teori yoğun çalışmaların azalacağı sonucuna varılabilir. Bu da bize sosyolojinin
geleceğindeki çalışmaların daha toplumla iç içe çalışmalar şeklinde olacağını düşündürmektedir. Gelecek
yıllarda sosyolojide bu düşünce doğrultusunda çalışmalar olursa, sosyolojinin sorunlarından biri sayılan
topluma yabancılaşmanın da, ortadan kalkacağı varsayılabilir.
Tablo: 55.Akademik unvan ile “Uygulamacı akademisyenler kısır bir bakış açısına sahiptir.” ifadesi
arasındaki ilişki
B4_24. Uygulamacı akademisyenler kısır bir bakış açısına sahiptir B1_1. Akademik Unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
.
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 1 5 4 1 10 21
% 5,9% 16,7% 12,9% 25,0% 15,4% 14,3%
Katılmıyorum Sayı 11 11 14 3 32 71
% 64,7% 36,7% 45,2% 75,0% 49,2% 48,3%
Kararsızım Sayı 1 10 6 0 11 28
% 5,9% 33,3% 19,4% 0,0% 16,9% 19,0%
Katılıyorum Sayı 3 3 5 0 9 20
% 17,6% 10,0% 16,1% 0,0% 13,8% 13,6%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 1 1 2 0 3 7
% 5,9% 3,3% 6,5% 0,0% 4,6% 4,8%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=11,245(a) Sd=16 p=0,794 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Tablodaki verilere göre, “Uygulamacı akademisyenler kısır bir bakış açısına sahiptir” ifadesine çoğunluğun
karşı çıktığı görülmektedir. Bu görüşe karşı çıkan çoğunluğu profesörler oluştururken, ifadeye olumlu
yaklaşan çoğunluğun da profesörler olması dikkat çekicidir.
Tablo:56.Akademik unvan ile “Kuramsal ve metodolojik yaklaşımlar arasında bir ayrım yapılmasına
gerek yoktur.” ifadesi arasındaki ilişki
B4_27. Kuramsal ve metodolojik yaklaşımlar arasında bir ayrım yapılmasına gerek yoktur. B1_1. Akademik ınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 2 4 5 0 3 14
% 11,8% 13,3% 16,1% 0,0% 4,6% 9,5%
Katılmıyorum Sayı 7 7 12 1 19 46
% 41,2% 23,3% 38,7% 25,0% 29,2% 31,3%
Kararsızım Sayı 4 7 3 1 20 35
% 23,5% 23,3% 9,7% 25,0% 30,8% 23,8%
Katılıyorum Sayı 3 8 9 2 18 40
% 17,6% 26,7% 29,0% 50,0% 27,7% 27,2%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 1 4 2 0 5 12
% 5,9% 13,3% 6,5% 0,0% 7,7% 8,2%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=12,670(a) Sd=16 p=0,697 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Tabloya bakıldığında, “Kuramsal ve metodolojik yaklaşımlar arasında bir ayrım yapılmasına gerek yoktur”
ifadesine katılanların, katılmayanların ve bu konuda kararsız olanların oranının birbirine çok yakın olduğu
görülmektedir.
Tablo: 57.Akademik unvan ile “Kuramlar uygulanırken tarafsız davranılmaktadır.” ifadesi arasındaki
ilişki
B4_28. Kuramlar uygulanırken tarafsız davranılmaktadır. B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 1 3 4 0 9 17
% 5,9% 10,0% 12,9% 0,0% 13,8% 11,6%
Katılmıyorum Sayı 9 12 12 2 25 60
% 52,9% 40,0% 38,7% 50,0% 38,5% 40,8%
Kararsızım Sayı 6 11 9 2 22 50
% 35,3% 36,7% 29,0% 50,0% 33,8% 34,0%
Katılıyorum Sayı 1 4 4 0 7 16
% 5,9% 13,3% 12,9% 0,0% 10,8% 10,9%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 0 0 2 0 2 4
% 0,0% 0,0% 6,5% 0,0% 3,1% 2,7%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=6,873(a) Sd=16 p=0,976 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Veriler incelendiğinde “Kuramlar uygulanırken tarafsız davranılmaktadır” ifadesine toplam çoğunluğun
katılmadığı görülmüştür. Bu yüksek oran akademisyenlerin her kurama aynı mesafede duramadıklarını
göstermekte, kişisel görüşlerin araştırmaya karıştığını düşündürmektedir. Bu ise tarafsız olarak çalışmalar
yapması gerektiği düşünülen araştırmacının araştırmasına gölge düşürebilecek bir nedendir. Sosyoloji içinde
böyle bir sorun varsa biran önce çözümlenmemesi durumunda araştırmaların nitelikleri tartışmalı hale
gelebilir. Kuramlar konusunda tarafsız davranılmadığını düşünen katılımcılarda çoğunluğu profesörlerin
oluşturduğu görülmekle birlikte, diğer akademisyenlerin oranlarının da profesörlerinin oranına çok yakın
oldukları görülmüştür.
Tablo:58. “Sosyologlar arasında kuramsal tartışmalar yeterince yapılmaktadır.” ifadesi ile akademik
ünvan arasındaki ilişki
B4_29. Sosyologlar arasında kuramsal tartışmalar yeterince yapılmaktadır. B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 1 4 6 0 11 22
% 5,9% 13,3% 19,4% 0,0% 16,9% 15,0%
Katılmıyorum Sayı 7 9 11 3 30 60
% 41,2% 30,0% 35,5% 75,0% 46,2% 40,8%
Kararsızım Sayı 3 9 2 0 10 24
% 17,6% 30,0% 6,5% 0,0% 15,4% 16,3%
Katılıyorum Sayı 5 5 11 1 10 32
% 29,4% 16,7% 35,5% 25,0% 15,4% 21,8%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 1 3 1 0 4 9
% 5,9% 10,0% 3,2% 0,0% 6,2% 6,1%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=16,961(a) Sd=16 p=0,388 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Sosyologlar arasında yeterince kuramsal tartışma yapılmaktadır sorusuna büyük çoğunluk katılmıyorum
cevabı vermiştir. Öğretim görevlilerinin % 75’lik bir oranla katılmıyorum demesi dikkat çekmektedir.
Katılıyorum cevabı verenlerin en yoğun olduğu ise yardımcı docentlerdir. Sosyologlar arasında kuramsal
tartışmanın eksikliği bir anlamda sosyolojinin kuramsal ilerlemesinin eksikliği olarak da ele alınabilir.
Tablo:59.Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile “Türkiye’deki sosyologlar, genellikle
birbirinin çalışmalarının okumakta, bu çalışmalara gereken değeri vermekte ve referans
göstermektedir” ifadesine arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız üniversite B4_30. Türkiye’ deki sosyologlar, genellikle birbirinin çalışmalarını okumakta, bu çalışmalara gereken değeri vermekte ve referans göstermektedir.
Toplam
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sayı 0 2 2 1 0 5
% 0,0% 40,0% 40,0% 20,0% 0,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi Sayı 0 4 1 0 0 5
% 0,0% 80,0% 20,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 4 3 1 0 8
% 0,0% 50,0% 37,5% 12,5% 0,0% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 1 0 0 0 1
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 2 3 1 1 0 7
% 28,6% 42,9% 14,3% 14,3% 0,0% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 3 0 0 0 3
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 1 1 0 0 2
% 0,0% 50,0% 50,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 1 2 0 0 0 3
% 33,3% 66,7% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sayı 0 2 1 1 0 4
% 0,0% 50,0% 25,0% 25,0% 0,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 3 0 0 0 3
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 3 5 0 0 0 8
% 37,5% 62,5% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 3 3 4 0 10
% 0,0% 30,0% 30,0% 40,0% 0,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 1 0 1 3 1 6
% 16,7% 0,0% 16,7% 50,0% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 1 1 0 2 1 5
% 20,0% 20,0% 0,0% 40,0% 20,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 2 4 3 0 0 9
% 22,2% 44,4% 33,3% 0,0% 0,0% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 1 0 1 0 1 3
% 33,3% 0,0% 33,3% 0,0% 33,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 1 2 0 0 0 3
% 33,3% 66,7% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 3 0 0 0 3
% 0,0% 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 2 0 2 0 4
% 0,0% 50,0% 0,0% 50,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sayı 1 4 2 0 0 7
% 14,3% 57,1% 28,6% 0,0% 0,0% 100,0%
ODTÜ Sayı 1 3 0 1 0 5
% 20,0% 60,0% 0,0% 20,0% 0,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 3 3 1 0 7
% 0,0% 42,9% 42,9% 14,3% 0,0% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 2 1 0 5
% 0,0% 40,0% 40,0% 20,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 1 5 5 4 0 15
% 6,7% 33,3% 33,3% 26,7% 0,0% 100,0%
Süleyman Demirel Üniversitesi Sayı 1 2 2 0 1 6
% 16,7% 33,3% 33,3% 0,0% 16,7% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 4 2 0 1 0 7
% 57,1% 28,6% 0,0% 14,3% 0,0% 100,0%
Toplam Sayı 20 66 32 25 4 147
% 13,6% 44,9% 21,8% 17,0% 2,7% 100,0%
X²=115,779(a) Sd=104 p=0,202 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Araştırmaya katılanların çok büyük bir çoğunluğu sosyologların birbirinin kitaplarını okuduğu yargısına
katılmamaktadır. Birikerek ilerleme gösteren bilimlerde diğer bilim insanlarının yaptıkları çalışmalar da
önemlidir. Bu sebeple sosyologların birbirlerinin çalışmalarını takip etmeleri, bunun üstüne tartışma yapmaları
önemli bir noktadır. Bu araştırmaya katılan akademisyenlerin bu eksikliğe katılmaları, aslında eksikliğin
farkında olunduğu fakat değiştirilmediği şeklinde yorumlanabilir.
Tablo:61. Akademisyenlerin görev yaptığı üniversite ile “Pozitivist gelenek hegemonyası
söz konusudur.” ifadesi arasındaki ilişki
B1_6. Halen görev yaptığınız
üniversite
B4_34. Pozitivist gelenek hegemonyası söz konusudur. Toplam
Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum
Abant İzzet Baysal
Üniversitesi
Sayı 0 1 1 2 1 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Adnan Menderes Üniversitesi
Sayı 0 0 2 2 1 5
% 0,0% 0,0% 40,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sayı 0 3 2 2 1 8
% 0,0% 37,5% 25,0% 25,0% 12,5% 100,0%
Akdeniz Üniversitesi Sayı 0 0 0 1 0 1
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Anadolu Üniversitesi Sayı 0 1 0 4 2 7
% 0,0% 14,3% 0,0% 57,1% 28,6% 100,0%
Ankara Üniversitesi Sayı 0 0 1 2 0 3
% 0,0% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 100,0%
Bahçeşehir Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 0 2
% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% 0,0% 100,0%
Balıkesir Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 1 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 33,3% 33,3% 100,0%
Cumhuriyet Üniversitesi Sayı 0 1 2 0 0 3
% 0,0% 33,3% 66,7% 0,0% 0,0% 100,0%
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi
Sayı 1 1 1 1 0 4
% 25,0% 25,0% 25,0% 25,0% 0,0% 100,0%
Dicle Üniversitesi Sayı 0 1 0 1 1 3
% 0,0% 33,3% 0,0% 33,3% 33,3% 100,0%
Ege Üniversitesi Sayı 0 2 1 2 3 8
% 0,0% 25,0% 12,5% 25,0% 37,5% 100,0%
Fırat Üniversitesi Sayı 0 2 2 4 2 10
% 0,0% 20,0% 20,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Gaziantep Üniversitesi Sayı 0 1 3 1 1 6
% 0,0% 16,7% 50,0% 16,7% 16,7% 100,0%
Hacettepe Üniversitesi Sayı 0 0 0 4 1 5
% 0,0% 0,0% 0,0% 80,0% 20,0% 100,0%
İnönü Üniversitesi Sayı 0 1 1 6 1 9
% 0,0% 11,1% 11,1% 66,7% 11,1% 100,0%
İstanbul Üniversitesi Sayı 0 0 0 2 1 3
% 0,0% 0,0% 0,0% 66,7% 33,3% 100,0%
Kırıkkale Üniversitesi Sayı 0 1 1 0 1 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 0,0% 33,3% 100,0%
Mersin Üniversitesi Sayı 0 1 1 1 0 3
% 0,0% 33,3% 33,3% 33,3% 0,0% 100,0%
Mimar Sinan Üniversitesi Sayı 0 1 2 1 0 4
% 0,0% 25,0% 50,0% 25,0% 0,0% 100,0%
Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi
Sayı 1 1 0 2 3 7
% 14,3% 14,3% 0,0% 28,6% 42,9% 100,0%
Odtü Sayı 0 1 1 2 1 5
% 0,0% 20,0% 20,0% 40,0% 20,0% 100,0%
Pamukkale Üniversitesi Sayı 0 1 2 1 3 7
% 0,0% 14,3% 28,6% 14,3% 42,9% 100,0%
Sakarya Üniversitesi Sayı 0 2 2 1 0 5
% 0,0% 40,0% 40,0% 20,0% 0,0% 100,0%
Selçuk Üniversitesi Sayı 1 0 4 9 1 15
% 6,7% 0,0% 26,7% 60,0% 6,7% 100,0%
Süleyman Demirel
Üniversitesi
Sayı 1 0 1 2 2 6
% 16,7% 0,0% 16,7% 33,3% 33,3% 100,0%
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sayı 0 2 0 3 2 7
% 0,0% 28,6% 0,0% 42,9% 28,6% 100,0%
Toplam Sayı 4 25 30 59 29 147
% 2,7% 17,0% 20,4% 40,1% 19,7% 100,0%
X²=82,437(a) Sd=104 p=0,941 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Sosyolojinin kuruluşunda ve gelişiminde pozitivizmin önemli bir etkisi bulunmaktadır. Hatta uzun bir süre,
sosyoloji çalışmalarının bilim olarak varlığını devam ettirmesi yapılan çalışmanın pozitivist olup olmamasına
başlanmıştır. Farklı çalışmaların yapılmasının önünde bir engel olarak ele alınırsa eğer pozitivist hegemonya
bir sorun olarak gösterilebilir. Bu çalışmaları yapan akademisyenler bu konuyu sorun olarak göstermesi
önemli bir veridir.
Tablo:62. Akademik unvan ile “Nitel araştırma tekniklerine yapılan araştırmalarda çok az yer
verilmektedir.” ifadesine arasındaki ilişki
B4_36. Nitel araştırma tekniklerine yapılan araştırmalarda çok az yer verilmektedir.
B1_1. Akademik ünvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 0 3 1 0 0 4
% 0,0% 10,0% 3,2% 0,0% 0,0% 2,7%
Katılmıyorum Sayı 4 5 7 0 12 28
% 23,5% 16,7% 22,6% 0,0% 18,5% 19,0%
Kararsızım Sayı 3 8 6 1 18 36
% 17,6% 26,7% 19,4% 25,0% 27,7% 24,5%
Katılıyorum Sayı 8 14 15 3 27 67
% 47,1% 46,7% 48,4% 75,0% 41,5% 45,6%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 2 0 2 0 8 12
% 11,8% 0,0% 6,5% 0,0% 12,3% 8,2%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=16,032(a) Sd=16 p=0,451 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Verilere göre “Nitel araştırma tekniklerine yapılan araştırmalarda çok az yer verilmektedir” fikrine toplam
çoğunluğun katıldığı görülmektedir. Bu fikre katılanların çoğunluğunu ise öğretim görevlilerin oluşturduğu
anlaşılmaktadır. Özellikle nicel araştırmalardan anket tekniğinin kullanımının yaygın olduğu çalışmalar çok
olduğundan bu şaşırtıcı bir sonuç olarak karşımıza çıkmamaktadır. Hatta bu çalışmaların çokluğu sosyolojinin
sorunları yüzeysel ele aldığı ve çalışmaların bir işe yaramadığı yönünde çokça eleştirilmesine neden
olmaktadır. Tablodaki verilere bakıldığında ise nitel araştırmalara az yer verildiği fikrine katılmayanlarında
az bir oranda olmadığı sonucu ilginç bir veri olarak göze çarpmaktadır. Buradan hareketle ilerde nitel
araştırmanında nicel araştırma kadar çok kullanabileceği, hatta ikisinin birlikte kullanıldığı çalışmalar
yapılabileceği düşünülebilir.
Tablo:63. Akademik unvan ile “Toplumsal sorunları açıklarken Türkiye’ye özgün kavramlar üretmek
yeterince önemsenmemektedir.” ifadesi arasındaki ilişki
B4_38. Toplumsal sorunları açıklarken Türkiye’ye özgün kavramlar üretmek
yeterince önemsenmemektedir.
B1_1. Akademik ınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd.
Doçent
Öğretim
Gör.
Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 1 0 0 0 0 1
% 5,9% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 0,7%
Katılmıyorum Sayı 2 0 2 1 5 10
% 11,8% 0,0% 6,5% 25,0% 7,7% 6,8%
Kararsızım Sayı 1 6 6 1 9 23
% 5,9% 20,0% 19,4% 25,0% 13,8% 15,6%
Katılıyorum Sayı 9 14 17 2 32 74
% 52,9% 46,7% 54,8% 50,0% 49,2% 50,3%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 4 10 6 0 19 39
% 23,5% 33,3% 19,4% 0,0% 29,2% 26,5%
Toplam
Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=17,028 Sd=16 p=0,384 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Türkiye’de farkı bir toplumsal yapı bulunmaktadır. Belli açılardan diğer toplumlar ile benzerlikleri görülse
bile belli konularda da farklılıkları bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Diğer toplumların araştırılmasında
kullanılan kavramların birebir olarak Türkiye’de uygulanması bazı eksikliklerin olmasına sebep olabilir.
Araştırmaya katılan akademisyenlerin çok büyük bir çoğunluğunun verdiği cevaplarda bunu destekleyici
niteliktedir.
Tablo:64. Akademik unvan ile “Yorumlayıcı sosyoloji yeterince kullanılmaktadır.” İfadesi arasındaki
ilişki
B4_35. Yorumlayıcı sosyoloji yeterince
kullanılmaktadır.
B1_1. Akademik ünvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 1 1 3 0 6 11
% 5,9% 3,3% 9,7% 0,0% 9,2% 7,5%
Katılmıyorum Sayı 9 15 8 2 29 63
% 52,9% 50,0% 25,8% 50,0% 44,6% 42,9%
Kararsızım Sayı 5 10 11 2 14 42
% 29,4% 33,3% 35,5% 50,0% 21,5% 28,6%
Katılıyorum Sayı 2 2 8 0 12 24
% 11,8% 6,7% 25,8% 0,0% 18,5% 16,3%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 0 2 1 0 4 7
% 0,0% 6,7% 3,2% 0,0% 6,2% 4,8%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=13,118(a) Sd=16 p=0,664 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Tablodaki verilere göre “Yorumlayıcı sosyoloji yeterince kullanılmaktadır” ifadesine çoğunluğun katılmadığı
görülmektedir. Bu sonuç yorumlayıcı sosyolojiye gereken önemin verilmediğini göstermektedir. Yorumlayıcı
sosyolojinin yeterince kullanılmadığını belirten çoğunluğu profesörler oluştururken, kullanıldığı belirtenlerde
ise çoğunluğu yardımcı doçentlerin oluşturduğu görülmüştür.
Tablo:65. Akademisyenlerin yurt dışında eğitim alması ile “Sosyologların yararlanabileceği
uluslararası gündemin de izlendiği, yerel ve özgün gündemli toplantılar yeterince yapılmaktadır.”
ifadesi arasındaki ilişki
B4_42. Sosyologların yararlanabileceği uluslararası gündemin de izlendiği, yerel ve özgün gündemli toplantılar yeterince yapılmaktadır.
B1_8A. Yurt dışında eğitim aldınız mı? Toplam
Evet Hayır
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 4 17 21
% 9,8% 16,0% 14,3%
Katılmıyorum Sayı 21 49 70
% 51,2% 46,2% 47,6%
Kararsızım Sayı 11 22 33
% 26,8% 20,8% 22,4%
Katılıyorum Sayı 4 17 21
% 9,8% 16,0% 14,3%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 1 1 2
% 2,4% 0,9% 1,4%
Toplam Sayı 41 106 147
% 100,0% 100,0% 100,0%
X²= 2,760(a) Sd=4 p=0,599 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Sosyologlar arası iletişim, etkileşim, bilgilerin paylaşımı için ulusal kongreler önemlidir. Ancak yerel ve
özgün gündemli toplantıların yeterince yapılmadığını bu tabloda en yüksek oranda ifade edenler, yurt dışında
eğitim alan akademisyenlerdir. Yurt dışında eğitim almayan akademisyenler arasında ise bu toplantıların
yeterince gerçekleşmediğini kesinlik yargısı ile belirtenler daha yüksek orandadır.
YÖK ve Bologna Süreci
Tablo: 66. Akademik unvan ile “Yükseköğretimin merkezden planlanmasını sağlayan kurumlara
(YÖK gibi) ihtiyaç vardır.” ifadesi arasındaki ilişki
B4_7. Yükseköğretimin merkezden planlanmasını
sağlayan kurumlara (YÖK gibi) ihtiyaç vardır.
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 7 6 8 1 27 49
% 41,2% 20,0% 25,8% 25,0% 41,5% 33,3%
Katılmıyorum Sayı 3 11 9 1 11 35
% 17,6% 36,7% 29,0% 25,0% 16,9% 23,8%
Kararsızım Sayı 2 6 3 1 15 27
% 11,8% 20,0% 9,7% 25,0% 23,1% 18,4%
Katılıyorum Sayı 5 5 9 1 11 31
% 29,4% 16,7% 29,0% 25,0% 16,9% 21,1%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 0 2 2 0 1 5
% 0,0% 6,7% 6,5% 0,0% 1,5% 3,4%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=15,939(a) Sd=16 p=0,457 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Başta profesörler olmak üzere ankete katılanların toplamda büyük bir kısmı öğretimin merkezden
planlanmasını sağlayan kurumlara (YÖK gibi) ihtiyaç olmadığını belirtmiştir. İhtiyaç olduğunu düşünenlerin
oranının ise çokta düşük olmadığı görülmektedir, bu fikri belirtenlerin ise çoğunlukla yardımcı doçentler
olduğu görülmüştür. Ayrıca profesörler arasında da bu konuda zıt düşünceler olduğu göze çarpmaktadır.
Tablo:67. Akademik unvan ile “Yeni YÖK yasa taslağı yükseköğretimde işletmeci mantığının hâkim
olmasını sağlayacaktır.” ifadesi arasındaki ilişki
B4_8. Yeni YÖK yasa taslağı yükseköğretimde işletmeci mantığının hakim
olmasını sağlayacaktır.
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör.
Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 0 2 1 0 3 6
% 0,0% 6,7% 3,2% 0,0% 4,6% 4,1%
Katılmıyorum Sayı 1 1 1 0 3 6
% 5,9% 3,3% 3,2% 0,0% 4,6% 4,1%
Kararsızım Sayı 7 14 11 3 14 49
% 41,2% 46,7% 35,5% 75,0% 21,5% 33,3%
Katılıyorum Sayı 6 9 10 0 17 42
% 35,3% 30,0% 32,3% 0,0% 26,2% 28,6%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 3 4 8 1 28 44
% 17,6% 13,3% 25,8% 25,0% 43,1% 29,9%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=17,936(a) Sd=16 p=0,328 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
“Yeni YÖK yasa taslağı yükseköğretimde ‘işletmeci’ mantığının hâkim olmasına sebep olacaktır” ifadesine
kesinlikle katılıyorum ve katılıyorum diyenlerin toplam oranının fazla olduğu görülmektedir. Yine de bu
konuda büyük bir orana sahip kararsızlar göze çarpmaktadır. Kararsızların çoğunluğunu yüksek bir oranla
öğretim görevlileri oluştururken, ifadeye katılanların çoğunluğunu araştırma görevlileri, katılmayanların
çoğunluğunu ise doçentlerin oluşturduğu görülmektedir.
Tablo:68. Akademik unvan ile “Türkiye’nin Avrupa ile bütünleşme derecesini hızlandıran
Bolognizasyon (Avrupa Birliği Yüksek Öğretim Alanı/ hareketlilik) olumlu bir süreçtir.” ifadesi
arasındaki ilişki
B4_46. Türkiye’nin Avrupa ile bütünleşme derecesini
hızlandıran Bolognizasyon (Avrupa Birliği Yüksek Öğretim Alanı/ hareketlilik) olumlu bir süreçtir
B1_1. Akademik unvanınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 1 2 3 1 16 23
% 5,9% 6,7% 9,7% 25,0% 24,6% 15,6%
Katılmıyorum Sayı 2 4 8 0 10 24
% 11,8% 13,3% 25,8% 0,0% 15,4% 16,3%
Kararsızım Sayı 9 17 6 1 22 55
% 52,9% 56,7% 19,4% 25,0% 33,8% 37,4%
Katılıyorum Sayı 4 5 11 2 14 36
% 23,5% 16,7% 35,5% 50,0% 21,5% 24,5%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 1 2 3 0 3 9
% 5,9% 6,7% 9,7% 0,0% 4,6% 6,1%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=21,507(a) Sd=16 p=0,160 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Verilere bakıldığında, “Türkiye’nin Avrupa ile bütünleşme sürecini hızlandıran Bolognizasyon (Avrupa
Birliği Yüksek Öğretim Alanı/ hareketlilik) olumlu bir süreçtir” ifadesi konusunda çoğunluğun kararsız
olduğu görülmektedir. Olumlu bir süreç olduğunu düşünenlerle, olumsuz olduğunu düşünenlerin oranının ise
neredeyse birbirinin aynı olduğu görülmektedir. Yeni bir süreç olan Bologna süreciyle ilgili bir fikir birliğin
olmaması doğal görünmektedir. Önceden tahmini olarak ortaya atılan birçok tez olmakla birlikte getirileri ve
götürülerinin zamanla görülebileceği düşünülmektedir. Kararsızlarda büyük çoğunluğu profesörler
oluştururken, bu fikre katılanlarda toplamda öğretim görevlilerinin, katılmayanlarda ise araştırma
görevlilerinin ön plana çıktığı görülmektedir.
Tablo:69. Akademisyenlerin yurt dışında eğitim alması ile Bolognizasyon (Avrupa Birliği Yüksek
Öğretim Alanı/ Hareketlilik) olumlu bir süreçtir ifadesine katılım arasındaki ilişki
B4_46. Türkiye’nin Avrupa ile bütünleşme derecesini hızlandıran Bolognizasyon
(Avrupa Birliği Yüksek Öğretim Alanı/ hareketlilik) olumlu bir süreçtir
B1_8A. Yurt dışında eğitim aldınız mı? Toplam
Evet Hayır
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 6 17 23
% 14,6% 16,0% 15,6%
Katılmıyorum Sayı 3 21 24
% 7,3% 19,8% 16,3%
Kararsızım Sayı 20 35 55
% 48,8% 33,0% 37,4%
Katılıyorum Sayı 8 28 36
% 19,5% 26,4% 24,5%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 4 5 9
% 9,8% 4,7% 6,1%
Toplam Sayı 41 106 147
% 100,0% 100,0% 100,0%
X²= 6,629(a) Sd=4 p=0,157 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Bolognizasyon ile ilgili soruya gelen yanıtlara bakıldığında yurt dışında eğitim alanlarda da almayanlar da
kararsızlık olduğu görülmektedir. Bunun sebebi ise Bologna sürecinin tam olarak bilinmemesi olabilir.
Tablo:70. Akademik unvan ile “Sosyoloji öğretim üyeleri, kamusal sorunlarla ilgilenmekte ve
görüş bildirmektedir.” ifadesi arasındaki ilişki
B4_32. Sosyoloji öğretim üyeleri, kamusal sorunlarla
ilgilenmekte ve görüş bildirmektedir.
B1_1. Akademik ınız: Toplam
Prof. Doçent Yrd. Doçent Öğretim Gör. Araş. Gör
Kesinlikle Katılmıyorum Sayı 0 2 3 0 7 12
% 0,0% 6,7% 9,7% 0,0% 10,8% 8,2%
Katılmıyorum Sayı 3 7 11 0 28 49
% 17,6% 23,3% 35,5% 0,0% 43,1% 33,3%
Kararsızım Sayı 8 13 5 2 11 39
% 47,1% 43,3% 16,1% 50,0% 16,9% 26,5%
Katılıyorum Sayı 6 7 12 2 16 43
% 35,3% 23,3% 38,7% 50,0% 24,6% 29,3%
Kesinlikle Katılıyorum Sayı 0 1 0 0 3 4
% 0,0% 3,3% 0,0% 0,0% 4,6% 2,7%
Toplam Sayı 17 30 31 4 65 147
% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
X²=22,955(a) Sd=16 p=0,115 p>0,05 olduğundan aralarında anlamlı bir ilişki yoktur.
Tablodaki verilere göre “Sosyoloji öğretim üyeleri, kamusal sorunlarla ilgilenmekte ve görüş bildirmektedir”
ifadesine toplam çoğunluğun katılmadığı görülmektedir. Ama katılanların ve kararsızların oranı göz önüne
alındığında katılmayanların oranı ile aralarında çok az bir fark olduğu görülmektedir. Sosyoloji öğretim
üyelerinin kamusal sorunlarla ilgilendiği ifadesine katılan çoğunluğu öğretim görevlilerin oluşturduğu
görülmektedir. Aynı zamanda bu ifadeye katılmadığını söyleyenler arasında ise araştırma görevlileri göze
çarpmaktadır. Bu yüzden günümüzde akademisyenlerin kamusal sorunlarla ilgilenip, ilgilenmediği ile ilgili
net bir çıkarım yapılamamıştır.
2.2. NİTEL ARAŞTIRMA BULGULARI
Bu bölümde önce öğrencilere ait fenomenolojik araştırma verileri akademik kariyer yapmak istemeyenler ve
isteyenlere göre ayrı ayrı sunulmuştur.
AKADEMİSYEN OLMAYI PLANLAMAYAN ÖĞRENCİLERLE GÖRÜŞMELER
Görüşme No 1: Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümü, 3.sınıfta eğitim gören, 22 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No 2: Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümü, 3.sınıfta eğitim gören, 26 yaşında erkek öğrenci
Görüşme No 3: Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümü, 4.sınıf, 25 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No 4: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi sosyoloji bölümü, 2.sınıf, 20 yaşında erkek öğrenci
Görüşme No 5: Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümü, 4.sınıf, 23 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No 6: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi sosyoloji bölümü, 2.sınıf, 20 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No 7:Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümü 3. sınıfta eğitim gören 23 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No 8: Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümü 3. sınıfta eğitim gören 23 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No 9: Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümü 2. sınıfta eğitim gören 22 yaşında erkek öğrenci
Görüşme No 10: Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümü 4. sınıfta eğitim gören 23 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No 11: Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümü 3. sınıfta eğitim gören 22 yaşında kadın öğrenci
Görüşme no 12: Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümü 4. Sınıfta eğitim gören 24 yaşında kadın öğrenci
Görüşme no 13: Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümü 3. Sınıfta eğitim gören 22 yaşında erkek öğrenci
Görüşme no 13: Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümü 3. Sınıfta eğitim gören 23 yaşında erkek öğrenci
Görüşme no 15: Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümü 3. Sınıfta eğitim gören 22 yaşında erkek öğrenci
Görüşme no 16: Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümü 3. Sınıfta eğitim gören 26 yaşında erkek öğrenci
Görüşme no 17: Gazi Üniversitesi sosyoloji bölümü 2. Sınıfta eğitim gören 21 yaşında kadın öğrenci
Aşağıda akamisyenlik planlamayan öğrencilerle yapılan mülakatlarda belirtilen olumlu ve olumsuz ifadelerin
tabloları verilmiştir.
Tablo 1.1 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme no 1)
1 Gelecekte sosyolog olarak çalışabileceğimi düşünüyorum.
2 Ailemle bazı konularda tartışabiliyoruz.
3 Sosyoloji eğitimi çevreme bakış açımı değiştirdi.
4 Kendimi bölüme ait hissediyorum.
5 Tekrar tercih yapsam yine sosyolojiyi seçerim.
6 Sosyolojiyi kendi kişiliğime oturttum.
7 Derslerin işleniş şeklinden ve içeriğinden memnunum.
Katılımcı sosyolojinin bakış açısını geliştirdiğini belirtmekle birlikte sosyolojiyle kişiliği arasında bir bağ
kurmaktadır. Verilen eğitimden memnun olduğunu ve sosyolojiyi sevdiğini belirtmektedir.
Tablo 1.2 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme no 1)
1 Başka bir bölüme puanım yetmedi.
2 Sosyolojiye atfedilen değer çok düşük.
3 Bir meslek olarak sosyoloji Türkiye açısından değerlendirdiğimde çok düşük seviyede.
4 Türkiye sınırları içinde iş sıkıntısı çekebileceğimi biliyorum.
Katılımcı bölümü sevdiğini belirtmekle birlikte aslında bu bölüme isteyerek gelmediğini söylemektedir.
Ayrıca Türkiye’de sosyolojiye gerekli önem verilmediği için gelecekte iş sıkıntısı çekeceğini düşünmektedir.
Tablo 2.1 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme no 2)
1 Gelecekte sosyolog olarak çalışabileceğimi düşünüyorum.
2 Ailem iyi yönde değiştiğimi düşünüyor.
3 Toplumsal olayların arkasında farklı şeyler olduğunu fark ettim.
4 Tekrar bir tercih hakkı sunulsa yine sosyolojiyi tercih ederim.
5 Sosyolojiyi kendi kişiliğime yakın buluyorum.
6 Derslerin işleniş şeklinden ve içeriğinden memnunum.
7 Mezun olduğumda iş bulabileceğimi düşünüyorum
Katılımcı sosyoloji eğitiminin ailesiyle olan ilişkisini geliştirdiğini belirtmekle birlikte, artık ailesinin onun
görüşlerine değer verdiğini belirtmektedir. Birçok toplumsal olayın görünmeyen yüzünü sosyoloji sayesinde
görebildiğini söylemektedir. Sosyolojiye olan sevgisi de sosyolojinin kişiliğine uygun olduğunu fark
etmesiyle birlikte daha da artmaktadır.
Tablo 2.2 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme no 2)
1 Her şey çok teorik kalıyor.
2 Meslek olarak sosyoloji hakkında sistemden kaynaklı tereddütlerim var.
3 Sosyolojiye ait olmayı bırak, benim birçok şeye aidiyetim yok.
4 Her türlü örgütlenmeye karşıyım.
5 Akademisyenlerin ALES’le belirlenmesini saçma buluyorum.
Katılımcı her türlü örgütlenmeye, bir yere ait olmaya karşı olduğunu söylemektedir. Bu yüzden sosyolog
olmanın var olan sistemlerle belirlenmesine de karşıdır.
Tablo 3.1 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme no 3)
1 Gelecekte sosyolog olarak çalışabileceğimi düşünüyorum.
2 Ailem bana güveniyor.
3 Başka fikirlere daha açık bir hale geldim.
4 Kendimi bölüme ait hissediyorum.
5 Tekrar tercih yapsam yine sosyolojiyi seçerdim.
6 İş bulma konusunda kendime güveniyorum.
Katılımcı gelecek kaygısı yaşamamakta ve iş bulma konusunda kendine güvenmektedir. Ayrıca sosyoloji
eğitiminin kendisine önemli katkılar sağladığını, eğitim sürecinin onu bölümle bütünleştirdiğini
söylemektedir.
Tablo 3.2 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme no 3)
1 Kontenjan sayısının fazla olması eğitim seviyesini düşürüyor.
2 Meslek olarak sosyoloji hakkında sistemden kaynaklı tereddütlerim var.
3 Çevremdekiler, mezun olunca ne olacaksın diye soruyorlar.
4 Sosyoloji objektif olmayı gerektiriyor ama ben objektif olamam.
5 Sosyolojinin zengin bir bilim olmasından kaynaklı örgütlenme yok.
6 Derslerin içeriği bana boş geliyor.
7 Türkiye’de sosyolojinin en büyük sorunu ekolleşememe.
Katılımcı eğitim seviyesinin düşük olmasını kontenjan sayısının fazla olmasına bağlamakla birlikte, derslerin
işleniş şeklinden de memnun olmadığını belirtmektedir. Ayrıca sosyolojinin nesnelliğini kişiliğine uygun
bulmamaktadır. Sosyolojinin ne olduğuna ilişkin bir fikir olmadığını ve kendisinin inatla ne olduğunu
çevresindekilere açıklamaya çalıştığını belirtmektedir.
Tablo 4.1 Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme no 4)
1 Memur olmak bana göre değil.
2 Sosyoloji bakış açımı değiştirdi.
3 Kendimi bölüme ait hissediyorum.
Katılımcı “masa-başı iş yapmak” yerine alana inmek, araştırma yapmak istediğini belirtmektedir. Ayrıca
sosyolojinin bakış açısını değiştirdiğini söylemektedir.
Tablo 4.2 Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme no
4)
1 Lisede sosyoloji dersi almadım.
2 Mezun olunca ne olacaksın diye soruyorlar.
3 Tekrar tercih hakkı verilse sosyoloji seçerim ama aynı okulu seçmem.
4 Örgütlenmeye katılmıyorum, medyadan takip ediyorum.
5 Türkiye’de istihdam yetersiz.
Katılımcı lisede sosyoloji dersi almamış olmasını bir eksiklik olarak görüyor. Sosyolojiyi sevdiğini
belirtmekle birlikte eğitim gördüğü okuldan memnun değildir. Meslek içi örgütlenmeyi gerekli bulmakta
ancak kendisi hiçbir örgütlenmeye dâhil olmamaktadır.
Tablo 5.1 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme no 5)
1 Ailem bana destek oldu.
2 İnsanlara karşı artık önyargılı değilim.
3 Sosyoloji beni ehlileştirdi.
Katılımcı sosyolojinin kendisini uysallaştırdığını, daha sakin biri yaptığını söylemektedir. İnsanlara karşı olan
önyargısının sosyolojiyle birlikte kırıldığını belirtmektedir.
Tablo 5.2 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler(Görüşme no 5)
1 Sistemden kaynaklı tereddütlerim var.
2 Günümüz koşullarında iş bulabileceğimi düşünmüyorum.
3 Kendimi sosyolojiye değil de okula ait hissetmiyorum.
4 Okuldaki dersler beni tatmin etmiyor.
5 Sosyoloji adına bir birliktelik kurulduğunu düşünmüyorum.
6 Seçmeli dersler hocalar tarafından çok önemsenmiyor.
7 Türkiye’de yeterli sosyoloji araştırması yok.
Katılımcı Türkiye’de sosyoloji adına yeterli araştırmanın olmadığını düşünmektedir. Sistemden kaynaklı
tereddütleri olduğu için bu koşullar altında iş bulabileceğini düşünmemektedir. Kendini sosyolojiye ait
hissetmekle birlikte okulda işlenen dersleri çok tatmin edici bulmamaktadır.
Tablo 6.1 Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme no 6)
1 Ailemle bazı konularda tartışabiliyoruz.
2 Kendimi bölüme ait hissediyorum.
3 Tekrar tercih hakkı sunulsa yine sosyolojiyi seçerim.
4 Sosyolojiyi kendi kişiliğime oturttum.
Katılımcı sosyolojinin ailesiyle ilişkisini geliştirdiğini belirtmektedir. Kişiliğiyle sosyolojiyi
bağdaştırmaktadır. Sosyolojiyi bilinçli olarak tercih etmesi de bölümü hakkındaki olumlu görüşleri
pekiştirmiştir.
Tablo 6.2 Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme no
6)
1 Başka bölüme puanım yetmedi.
2 Meslek olarak sosyoloji hakkında sistemden kaynaklı tereddütlerim var.
3 Meslek içi örgütlenmede çok geriyiz.
4 Okulun genel ideolojisinin derslere yansıtıldığını düşünüyorum.
5 Türkiye’de sosyolojiye gerekli önem verilmiyor.
Katılımcı sosyolojiyi sevmesine rağmen bu bölüme başta isteyerek gelmediğini söylemektedir.
Örgütlenmenin yetersiz olduğunu belirtmektedir. Ayrıca sistemden kaynaklı sosyolojiye gereken önemin
verilmediğini belirtmektedir. Sosyoloji bölümüne istemeden gelmesi de onun bölüme olumsuz bakışını
güçlendirmiştir.
Tablo 7.1 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler(Görüşme no 7)
1 Psikoloji istiyordum ama okumamam gerektiğini anladım sosyolojiye gelince.
2 Sosyolog olarak çalışmak isterim.
3 Çok kapsamlı ve iyi bir bölüm.
4 Bölümü anlamaya başladıkça çok sevdim.
5 Sosyoloji ile kişiliğim arasında uyum var.
6 Günlük hayatta gözlem yapmamı sağladı.
7 Tekrar tercih hakkı sunulsa başka bölüm istemem.
Katılımcı, görüşmede psikoloji hedeflediğini ancak sosyoloji okumaya başladıktan sonra psikoloji
okumamasını gerektiğini anladığını söylüyor. İlerde sosyolog olarak çalışmak istediğini belirterek
sosyolojinin kapsamlı bir bölüm olduğunu ekliyor. Tekrar bir tercih hakkı sunulsa yine seçeceğini belirten
öğrencinin tercihinden memnuniyet duyduğunu görüyoruz. Sosyoloji okumaktan pişmanlık duymayan
öğrenci, bölüme isteyerek gelmeyen öğrencilerin bazılarının da zamanla sosyolojiyle bütünleştiğini
göstermektedir.
Tablo 7.2 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeleri (Görüşme no 7)
1 Hocalar kendi görüşlerini dayatıyor.
2 Sürekli klasikleri ya da çağdaşları işliyoruz, sınıftan çıkmıyoruz, gözlem yapmıyoruz.
3 Sosyolojiye gereken değer verilmiyor.
Katılımcı, hocaların kendi görüşlerine ağırlık verdiğini düşünmekte ve ağırlık olarak teorinin ön planda
tutulmasını eleştirmektedir. Ayrıca sosyolojinin toplumdaki olumsuz algısından da şikâyet etmektedir.
Tablo 8.1 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeleri (Görüşme no 8)
1 İş alanı çok geniş.
2 Bakış açımı değiştirdi.
3 Kendimi tam olarak bölüme ait hissediyorum.
4 Yine tercih hakkım olsa yine seçerim.
5 Başka yönlerden bakmayı öğrendim sosyoloji sayesinde.
6 Son sınıfı dolu dolu geçirirsem iş bulabilirim.
Kendisini bölüme ait hisseden katılımcı tekrar hakkı olsa yine seçeceğini söylüyor. Sosyoloji okumakla
birlikte bakış açısını değiştirdiğini ve farklı yaklaşımlarla da bakmayı öğrendiğini söylüyor.
Tablo 8.2 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeleri (Görüşme no 8)
1 Çok fazla ideolojik yaklaşılıyor.
2 Pek çok dersin içerik ve işlenişi boş geliyor bana.
3 Sosyolojiye yeterli önem verilmiyor.
Çok fazla ideolojik yaklaşıldığını söyleyen katılımcı derslerin içeriği ve işlenişinden memnuniyetsizlik
duyuyor.
Tablo 9.1 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeleri (Görüşme no 9)
1 Sosyolojiye kendimi yakın hissediyorum.
2 Alan araştırması yapmaktan keyif alıyorum.
3 Bazı hocalar ve dersler hayata güzel bakmamı sağlıyor.
Alan araştırmasına, bazı hocalara ve derslere yakınlık duyulduğu görülüyor. Bölümün alan araştırmalarına
yönlendirmesi öğrencilerin bölüme olumlu bakmasındaki etkenlerden biridir.
Tablo 9.2 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeleri (Görüşme no9)
1 Sosyolojiye gereken önem verilmiyor.
2 Uygulamaya yönelik dersler az.
3 Ders işleniş içeriğinden memnun değilim.
4 Hocalar kendi kişisel görüşlerini fazla öne çıkarıyor.
Uygulama derslerinin yetersiz olduğunu söyleyen öğrenci hocaların kişisel görüşlerini daha çok ön plana
çıkarmasını eleştirmektedir.
Tablo10.1 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeleri (Görüşme no10)
1 Meslekten çok bir yaşam tarzı.
2 Çevremdeki insanları anlamamı sağladı.
3 İyi ki sosyoloji bölümüne geldim.
4 Yine şansım olsa yine seçerim.
Sosyolojiyi bir iş alanından çok yaşam tarzı olarak görmektedir katılımcı. Sosyoloji bölümünde okumaktan
mutluluk duymakta olduğunu ve ona çevresindeki insanları anlama fırsatı verdiğini söylüyor.
Tablo10.2 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeleri (Görüşme no 10)
1 Teori ve uygulamaları birlikte götürme konusunda sıkıntı var.
2 Örgütlenme konusunda eksiğiz.
3 Gereken önem verilmiyor.
Teori ve pratik çalışmaların birlikte yürütülmesinde bir sıkıntı gören katılımcı örgütlenme konusunda eksiklik
olduğunu düşünmektedir.
Tablo 11.1 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeleri (Görüşme no 11)
1 Sosyoloji ile ilgili bir şeyler yapmak istiyorum.
2 Sosyoloji önyargılarımı değiştirdi.
3 Bölümden oldukça memnunum.
4 Eğitim olarak çok iyi bir noktaya evirileceğini düşünüyorum.
Sosyoloji bölümünün ön yargısını kırdığını ve bölümden oldukça memnun olduğunu söylemektedir katılımcı.
Eğitim olarak da çok daha iyi bir noktaya geleceğine inanmaktadır.
Tablo11.2 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeleri (Görüşme no 11)
1 Aslında sosyoloji istemiyordum.
2 Birikimli hocalarımız var ama herhangi bir çalışmaya adlarını yazdıramamışlar.
3 Çok iyi bir eğitim almıyoruz.
4 Türkiye’de sosyoloji çok iyi bir noktada değil.
5 Ezberden arınmamış bir eğitim var.
6 Hocalar pratikte çok iyi değil.
7 Gereken önem verilmiyor.
8 Sosyolojik çalışmaların önü açılmıyor.
Katılımcı sosyoloji bölümünü isteyerek tercih etmemiştir. Aldığı eğitimi yetersiz bulmakta ve hocaların
birikimli olmasına rağmen isimlerini bir çalışmada göremediğini belirtiyor. Alınan eğitimin ezbere dayalı
olduğunu ve sosyolojik çalışmaların önünün açılmadığını belirtmektedir. Bunu da sosyolojiye gereken önemin
verilmediği düşüncesinin desteklediği söylenebilir.
Tablo12.1: Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme No 12 )
1 Staj sayesinde akademisyenliğe daha çok yöneldim.
2 Gelecekte sosyolog olarak çalışmak istiyorum.
3 Sosyoloji eğitimi çevreme bakış açımı değiştirdi.
4 Kendimi bölüme ait hissediyorum.
5 Tekrar tercih yapsam, yine sosyolojiyi seçerim.
6 Sosyoloji kendi kişiliğimle oturdu.
Katılımcı sosyoloji eğitimiyle birlikte bakış açısında değişmeler olduğunu ve bu eğitimden memnun kaldığını
belirtmektedir.
Tablo 12.2 Hacettepe Üniversitesi öğrencisinin görüşmesindeki olumsuz ifadeler (Görüşme No 12)
1 Başka bölüme puanım yetmediği için sosyoloji bölümünü tercih ettim.
2 Sosyoloji eğitiminde her şey çok teorik kalıyor.
3 Meslek içi örgütlenmede çok geriyiz.
4 Sosyoloji adı altında iş bulabileceğimi sanmıyorum.
5 Türkiye’de sosyoloji bilinmiyor.
Katılımcı ilk tercihlerinin sosyoloji olmadığını ve sistemden dolayı sosyolojiyi seçtiğini belirtmiştir. Ayrıca
Türkiye’de sosyolojinin bilinmemesinin iş imkânlarını yok ettiğini söylemiştir.
Tablo 13.1 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler ( Görüşme No 13)
1 Gelecekte sosyolog olarak çalışabileceğimi düşünüyorum.
2 Sosyoloji eğitimi sayesinde ailemle daha iyi anlaşabiliyorum.
3 Bakış açımı değiştirdi.
4 Kişiliğim ve sosyoloji çok uyumlu.
Katılımcı sosyoloji eğitiminin kendisine ve ailesiyle olan ilişkiyi olumlu şekilde etkilediğini söylemektedir.
Sosyoloji katılımcının çevreye olan bakış açılarını da değiştirmiştir.
Tablo13.2 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme No 13)
1 Lisede sosyoloji eğitimi almadım.
2 Sosyoloji eğitimi teorik ağırlıklı.
3 Kendimi sosyolojiye değil de okula ait hissetmiyorum.
4 Meslek içi örgütlenme yok.
5 Dersler Türkiye’nin gündeminden uzak işleniyor.
6 Türkiye şartlarında iş sıkıntısı çekeceğimi düşünüyorum.
7 Türkiye’de sosyolojiye önem verilmiyor.
Katılımcı sosyoloji eğitimiyle ilgili olumlu ifadelere başvursa da bu konudaki olumsuz düşünceleri sayıca
daha fazladır. Türkiye’de ne kadar sosyolog olarak çalışmak istese de, bunu yapamayacağını düşünüyor.
Tablo 14.1 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme No 14)
1 Sosyoloji bütün bilimleri kapsıyor.
2 Gelecekte ne iş yaparsam yapayım, yine sosyolojiye çıkacaktır.
3 Bir kişilik değişmesi yaşadım.
4 Akademide kalmak istiyorum.
Katılımcı sosyolojinin kapsama alanının çok geniş olduğunu ve bu nedenle ne iş yaparsa yapsın yine sosyoloji
yapacağını vurguluyor.
Tablo 14.2 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme No 14)
1 Kurama hapsolmuş bir sosyoloji eğitimi var.
2 Örnekler yurtdışından veriliyor.
3 Memlekette sosyolojinin ne olduğunu bilen çok az kişi var.
4 Sosyolojiye pek ısınamadım.
5 Devlet kademesinde iş bulmam zor.
6 Türkiye’de yabancı bir sosyoloji var.
Sosyolojinin az bilinmesinden ve eğitimlerin teorik düzeyde olmasından rahatsız olduğunu belirtmiştir. Ayrıca
anket sonuçlarında ortaya çıkan “aktarmacı eğitim” eleştirisi burada da tekrar edilmiştir.
Tablo 15.1 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme No 15)
1 Sosyolojiye dair bir bilgiye sahiptim.
2 Ailem sosyolojiyi bildiği için beni desteklediler.
3 Düşüncelerimde farklılık yarattı.
4 Tekrar tercih yapsam yine sosyolojiyi seçerim.
5 Sosyoloji eşittir ben.
6 Akademide devam etmek istiyorum.
Katılımcı sosyoloji bölümünü bilerek tercih etmiştir. Bu bilgisi sayesinde sosyolojiyle uyumlu hale gelmiştir.
Düşüncelerinde farklılık yaratmıştır.
Tablo 15.2 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme No 15)
1 Batı merkezli bir sosyoloji eğitimi var.
2 Türkiye’de sosyolojinin pek önemi yok.
3 Çevremden “Sizinki de bölüm mü?” gibi tepkiler alıyorum.
4 Okulda sosyoloji bölümüne kendimi ait hissetmiyorum.
5 Bence örgütlenme yok.
6 Kendi kuramımız ve yöntemimiz yok.
Katılımcı sosyoloji eğitimindeki yöntem anlayışından rahatsız olduğunu belirtmiştir. Asıl sorunu kendi
yöntemimizin olmaması olarak görmektedir.
Tablo 16.1 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme No 16)
1 Toplumun mühendisleri biz olmalıyız.
2 Çevreden olumlu tepkiler alıyorum.
3 İnsanlara karşı artık önyargılı değilim.
Katılımcı sosyoloji eğitiminin kendisinde olumlu tepkiler yarattığını söylemektedir. Diğer katılımcıların
aksine çevreden olumlu tepkiler almaktadır.
Tablo 16. 2 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme No 16)
1 Derslerde tartışma ortamı yok.
2 İş sıkıntısı çekeceğimi biliyorum.
3 Gelecek kaygısı yaşıyorum.
4 Eğitimler çok teorik.
5 Sosyoloji yaptırılmamak için çaba harcanıyor.
Katılımcı iş bulamama sıkıntısıyla birlikte gelecek kaygısı yaşamaktadır. Türkiye’de sosyolojinin
yaptırılmaması için çaba gösterildiğini belirtmektedir. Tartışma ortamı, teorik düzeyde eğitim gibi sorunlar
burada da dile getirilmiştir.
Tablo17.1 Gazi Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme No 17)
1 Çevrede olumlu tepkiler alıyorum
2 Ailemi daha iyi anlayabiliyorum artık.
3 Bölüme ait hissediyorum
4 Artık bencil biri değilim.
5 Derslerin işlenişinden memnunum.
Katılımcı sosyoloji eğitiminin kendi karakterinde değişiklikler yarattığını söylemiştir. Kendini bölüme ait
hissetmektedir.
Tablo 17.2 Gazi Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme No 17)
1 Türkiye’de sosyoloji bilinmiyor.
2 Sosyolojide ötekileştirme var.
Katılımcı sosyolojinin bilinmemesinden rahatsız olduğunu belirtmiştir.
Tablo 18. 1 Öğrencilerin olumlu ortak ifadeleri
1 Eğitime Dair
Kendimi bölüme ait hissediyorum. (4.-5.-7.-17. görüşmeler)
Tekrar tercih yapsam yine sosyolojiyi tercih ederdim. (4.-7.-16.-17. görüşmeler) Derslerin işleniş şeklinden ve içeriğinden memnunum. (4.-16. Görüşmeler)
2 Mesleğe Dair
a. Gelecekte sosyolog olarak çalışabileceğimi düşünüyorum. (4.-16.-17. görüşmeler)
3 Yaşam tarzı olarak sosyolojiye dair
Sosyoloji bakış açımı değiştirdi. (4.-5. görüşmeler) İnsanlara karşı artık önyargılı değilim. (6.-7. görüşmeler)
Sosyoloji ile kişiliğim arasında uyum var. (4.-7.-16. görüşmeler)
4. Sonuçlar
Sosyoloji, öğrencilerin bakış açısını büyük ölçüde genişletmiştir. Mezun olunca sosyolog olarak çalışabileceğini düşünen öğrenciler bulunmaktadır. Eğitim konusunda ise tekrar seçme şansı sunulsa başka bir bölüm değil de yine sosyoloji bölümünü
seçmek isteyenler oldukça fazladır. Bölümü isteyerek veya istemeyerek seçenler bölüme ısındıkça, genellikle bölüme aidiyet
duymaktadır.
Tablo 18.2 Öğrencilerin olumsuz ifadelerinin ortak kümeleri
1 Eğitime Dair
Bölüme puanım yettiği için geldim. (4.-7. görüşmeler)
2 Mesleğe Dair
Sistemden kaynaklı olarak meslek olarak sosyolojinin önünün açık olduğunu düşünmemektedirler. (6.-7.-16.-17. görüşmeler)
3 Yaşam tarzı olarak sosyolojiye dair
Çevremdekiler mezun olunca ne iş yapacaksın diye soruyorlar. (5.-17. görüşmeler )
4 Sonuçlar
Bölüme puanı yettiği için gelen öğrenciler bulunmaktadır. İstedikleri bölümlere gidemediklerini belirtmektedirler. Sosyolog olarak
çalışmak, öğrenciler tarafından sistemden kaynaklı olarak çok mümkün görülmemektedir. Ayrıca çevreden alınan tepkiler de
sosyolojinin ne kadar az bilinir olduğunun bir kanıtıdır.
AKADEMİSYEN OLMAYI PLANLAYAN ÖĞRENCİLERLE GÖRÜŞMELER
Görüşme No 1:Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümü 4. Sınıfta eğitim gören 23 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No 2: Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümü 4. Sınıfta eğitim gören 24 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No 3: Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümü 3. Sınıfta eğitim gören 22 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No 4: Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümü 4. Sınıfta eğitim gören 25 yaşında erkek öğrenci
Görüşme No 5: Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümü 2. Sınıfta eğitim gören 23 yaşında erkek öğrenci
Görüşme No 6: Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümü 3. Sınıfta eğitim gören 23 yaşında erkek öğrenci
Görüşme No 7: Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümü 3. Sınıfta eğitim gören 22 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No 8: Gazi Üniversitesi sosyoloji bölümü 2. Sınıfta eğitim gören 22 yaşında erkek öğrenci
Görüşme No9 : Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümü 2. Sınıfta eğitim gören 20 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No10 : Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümü 4. Sınıfta eğitim gören 24 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No11 :Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümü 4. Sınıfta eğitim gören 24 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No12 :Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümü 3. Sınıfta eğitim gören 23 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No13 :Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümü 4. Sınıfta eğitim gören 24 yaşında kadın öğrenci
Görüşme No 14 :ODTÜ sosyoloji bölümü 2. Sınıfta eğitim gören 22 yaşında erkek
Görüşme No 15 :ODTÜ sosyoloji bölümü 2. Sınıfta eğitim gören 22 yaşında kadın
Görüşme No 16 :ODTÜ sosyoloji bölümü 3. Sınıfta eğitim gören 24 yaşında erkek
Aşağıda akamisyen olmayı planlayan öğrencilerle yapılan mülalarda belirtilen olumlu ve olumsuz
ifadelerin tabloları verilmiştir.
Tablo 1.1 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler(Görüşme no 1)
1 Lisede sosyoloji dersini sevmiştim.
2 Sosyoloji alanında çalışmak isterim.
3 Sosyoloji hakkında iyi tepki verenler oluyor.
4 Bölümün yaptığı staj güzeldi.
Katılımcı lisedeki sosyoloji dersini öğretmeni sayesinde sevdiğini belirtmektedir. Lisede sosyoloji dersinin
olması bölüme gelmeden önce katılımcının sosyoloji hakkında bir bilgisinin olmasını sağlamıştır. Bu durum
lisans öncesi eğitimin lisans eğitimine etkisini de göstermektedir.
Tablo 1.2 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme No1)
1 Bölüme puanım yettiği için geldim.
2 Atandığımız yerler çok sınırlı.
3 Sosyoloji bakış açımda bir değişikliğe yol açmadı.
4 Kendimi bölüme ait hissetmiyorum.
5 Hocalar kendi görüşlerini empoze etmeye çalışıyorlar.
6 Bölümde mutlu değilim.
7 Eğitim sisteminde çarpıklıklar var.
9 Türkiye’ye özgü bir sosyoloji yok.
Katılımcı sosyoloji alanında çalışmak istese de çalışma alanın çok dar olduğunu, kamuda birkaç bakanlık
dışında çalışma alanı olmadığını özel sektörde ise durumun daha kötü olduğunu belirtmiştir.
Bölüme gelişini kendi tercihinden çok kötünün iyisi şeklinde bir tercih olarak görmektedir. Bu durum diğer
olumsuz ifadelerin de nedeni olarak görülebilir. Olumsuz tercihlerin çoğunlukta olması da bu durumun bir
sonucudur.
Katılımcı görüşme sırasında sosyoloji bölümüne gelişini ‘‘istemeden oldu ‘’ deyip gülerek tecavüz
benzetmesiyle ifade etmiştir.
Tablo 2.1 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler(Görüşme No2)
1 İyi ki felsefe değil de sosyoloji olmuş.
2 Başka bir bakış açısıyla bakmaya başladım.
3 İyi tepki aldığım zaman iyi ki sosyoloji okuyorum diyorum.
Katılımcı üniversite tercihi yaptığı sırada felsefe bölümünü de yazdığını ama sonrasında felsefe bölümünün
yerine sosyoloji bölümünü kazanmasının daha iyi olduğunu belirtmiştir.
Başka bir bakış açısıyla baktığını ‘’Bir sosyolog içtiği çay bardağının nasıl yapıldığına hangi işçinin nasıl
sömürüldüğüne bakması gerekir bir sosyoloğun demişti hoca. Gerçekten her şeye bambaşka bir bakış açısıyla
bakmaya başladım.’’ sözleriyle belirtmiştir.
Sosyoloji okuduğuna memnun kalması ya da pişman olmasında çevresinden aldığı tepkilerin etkili olduğunu
belirtmiştir.
Tablo 2.2 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler(Görüşme No2)
1 Puanım yettiği için sosyolojiyi tercih ettim.
2 Sosyolojiyi isteyerek tercih etmedim.
3 Psikolojiye çok yakın bir bölüm diye tercih ettim ama öyle değilmiş.
4 Diplomalı işsiz olacağım.
5 Çevremdekilerden hiç olumlu tepki almadım.
6 Hiç kendimi sosyolog olarak hissetmedim.
7 Kişiliğim ve sosyoloji bölümü uyumlu değil.
8 Örgütlenemiyoruz.
9 Alana inemiyoruz.
10 Hocalar kuramcıları kendi görüşlerine göre anlatıyorlar.
Sosyoloji bölümü hakkında yanlış bilgilere sahip olmadan tercih yapmak katılımcıda bir hayal kırıklığı
yaratmıştır. Sosyoloji hakkında bir bilgiye sahip miydiniz sorusuna katılımcının‘’Değildim bana ilk önce
psikolojiyle çok yakın bir bölüm dediler, hatta psikolojiyle çift anadal yapabilirsin vaatleriyle girdim ama öyle
değilmiş.’’ cümlesinden tercih sırasında yapılan yönlendirmenin gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır.
Katılımcının kişiliği ile sosyoloji arasında uyum olmadığını da düşünmesi sosyolojiye olan mesafesini iyice
artırmaktadır.
Örgütleneme görüşmelerini katılımcı şu şekilde belirtmektedir. ‘’Beş kişi örgütlenemiyoruz, ancak beş kişi
gelebiliyor. Örgütlenme olsaydı belki sosyologlar daha ön plana çıkardı galiba ama istihdam alanımıza
bakarsak bir örgütlenme yok. Olsaydı daha iyi bir istihdam alanı olurdu.’’
Tablo 3.1 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler(Görüşme No3)
1 Lisedeki hocam sosyolojiyi tanımamı sağladı.
2 Alana yönelik bir sosyoloji görüyoruz.
3 Sosyoloji ile birlikte bakış açım değişti.
4 İyi ki sosyoloji bölümünü tercih etmişim.
5 Sosyoloji ile aramda uyum olduğunu düşünüyorum.
6 İçeriği çok iyi olan dersler var.
7 Bölüme aidiyet derecem yüksek.
8 Bölüme isteyerek geldim.
‘‘Sosyolojiyi tercih etmemin en büyük sebebi aslında lisede felsefe grubu hocamın sosyoloji mezunu olması
ve hali hazırda atanmış öğretmen olmasına rağmen doktora yapıyor olmasıydı.’’ İfadesinden de anlaşılacağı
üzere rol model olan lisedeki sosyoloji mezunu felsefe grubu öğretmeninin kendini geliştirme yönünde
harcadığı çaba tercih döneminde olan katılımcıyı olumlu yönde etkileyip sosyolojiyi olumlu algılamasına
sebep olmuştur.
Tablo 3.2 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler(Görüşme No3)
1 Lisede aldığım sosyoloji dersleri düz, sıkıcı , ezbere yönelikti.
2 Sosyologları çok komik fiyatlara çalıştırıyorlar.
3 Ne iş yapacaksın diye soruyorlar.
4 Bazı hocaların kendini yenilemediğini düşünüyorum.
5 Ders içerikleri eksik.
6 Dersler daha geniş kapsamlı olmalı.
7 Disiplinler arasılık sağlanamıyor.
Bölüme ait olumlu ifadeleri geniş yer tutmasına rağmen konu iş bulmaya gelince katılımcının karamsarlığa
büründüğü şu ifadelerden görülebilir. ‘‘Ben sosyolog olarak çalışmak istiyorum. Bu ne kadar mümkün
bilmiyorum ama. Türkiye koşullarında ne işte çalışacağından emin olmak çok da mümkün değil. Stajımı kadın
danışma merkezinde yaptım. Kadın çalışma merkezinde çalışan sosyologların hiç birinin kadrolu olmadığını
biliyorum. 10 tane çalışandan bir tanesi sosyolog ve sözleşmeli çalışıyorlar çok komik fiyatlara.’’ Kendi işini
yapmama durumu ise yalnız sosyolojiye özgü bir durum değil ülke gerçeği olarak algılanmaktadır.
Hocaların dersleri kendi ideolojileri doğrultusunda anlatmaları ise şu şekilde ifade edilmiştir.‘’Bazı noktalarda
benim görüşüme uygun dersler veriliyor ama başka bakış açılarına göre düşündüğümde daha genel olmalı.
Ben burada Ziya Gökalp, Mukaddime okumuyorum. Biraz daha genelin gösterilmesi gerekiyor. Her şeyiyle
geniş kapsamlı olması gerektiğini düşünüyorum. İster istemez hocalar da kendi görüş alanından
anlatıyor.Bunu rahatsız edici buluyorum.’’
Tablo 4.1 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler(Görüşme No4)
1 İyi ki sosyoloji tercihim tutmuş.
2 Daha geniş bakmayı öğrendim.
3 Bölüme ait hissediyorum kendimi.
4 Bölümün düzenlediği pek çok etkinliğe katılıyorum.
5 Sosyoloji ile aramda uyum olduğunu düşünüyorum.
Katılımcının sosyolojiyle daha kapsamlı düşünmeye başlamadığını dile getirmiştir. Arkadaşlarının sayesinde
bölüme kendisini ait hissettiğini belirtmiştir. Bölüme ait hissetmesi ve bölümün düzenlediği etkinlikleri
düzenlemesi arasında birbirini doğrudan etkileyen bir etkileşim olduğu söylenebilir. Bölüme ait hissettiği için
daha çok etkinliğe gitmekte ve bölümle ilgili etkinliklere gittikçe de kendini daha da bölüme ait
hissetmektedir.
Tablo 4.2 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler(Görüşme No4)
1 Bölüme gelmeden sosyolojiyle ilgili hiçbir fikrim yoktu.
2 Sosyolog olarak çalışacağımı düşünmüyorum.
3 Meslek içi örgütlenme yetersiz.
4 Sosyologluğa meslek olarak bakmıyorum.
5 Bazı üniversiteler piyasaya yönelik dersler koyuyor.
Bölüme gelmeden önce sosyolojiye dair hiçbir fikri olmadığını söyleyen katılımcı ‘’ne çıkarsa bahtıma ‘’
dercesine bölümle ilgili bir bilgisi olmadan gelmiştir ancak sonrasında bölümü sevdiğini belirtmiştir.
Sosyolog olarak çalışacağımı düşünmüyorum ve sosyologluğa meslek olarak bakmıyorum ifadeleri salt olarak
ele alındığında olumsuz ifade olarak ele alınabilse de katılımcı sosyolojiyi bir yaşam tarzı olarak görmektedir.
Bu yüzden sosyolojinin yanına bir şeyler daha konduğunda ondan ‘‘ ekmek yenilebileceğini ’’düşünmektedir.
Piyasaya yönelik dersler konmasını da olumsuz bir durum olarak algılamaktadır.
Tablo 5.1 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler(Görüşme No5)
1 Sosyoloji okumaktan memnunum.
2 Sosyoloji eğitimim bana yarar sağlıyor.
3 Bölümle ilgili bir sorunum yok.
4 Tercih hakkı olsa yeniden sosyoloji seçerim.
Katılımcı burada sosyoloji eğitimi bana yarar sağlıyor derken annesi ve çevresi tarafından böyle görüldüğünü
söylüyor.
Tablo 5.2 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler(Görüşme No5)
1 Sosyoloji hakkında detaylı bir bilgim yoktu.
2 Sahada çalışmak konusunda yetersiz kalıyoruz.
3 Meslek olarak sosyoloji kendine yer edinememiş durumda.
4 Sosyoloji eğitimi bende bir şey değiştirmedi.
5 Dersin işleniş tarzı sıkıcı.
6 Genel durum iş bulma konusunda olumsuz
Katılımcı derslerin teorik olmasından dolayı sıkıldığını ve saha konusunda yetersiz olduğunu söylerken bu
tarz sosyoloji eğitiminin kendisine bir şey katmadığını belirtmektedir. İş bulma konusunda kaygısını
sosyolojinin tanınmamasına ve yer edinememesine bağlamaktadır.
Tablo 6.1 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme No6)
1 Sosyoloji sayesinde insanlarla olan ilişkilerim değişti.
2 Sosyoloji okumasam başka bölüm okuyamazmışım.
3 Sosyal yaşantım için büyük katkıları olacağını düşünüyorum.
Katılımcı sosyoloji eğitimiyle çevreye farklı baktığını, çevreyi ve sosyal yaşantısını anlayıp
yorumlayabildiğini ilişkilerini düzeltebildiğini belirtmektedir.
Tablo 6.2 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme No6)
1 Sosyoloji bilinmediği için önemsiz görünüyor.
2 Sosyoloji ilişki olarak hayatımda bir şey değiştirmedi.
3 Kendimi sınıfıma ait hissetmiyorum.
4 Aynı ders farklı isimlerle iki üç kere veriliyor bu da sıkıcı oluyor.
Katılımcı farklı derslerin olmaması, kredilerin aynı içerikli derslerin farklı adlarla verilmesini eleştirmektedir.
Tablo 7.1 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme No7)
1 Sosyoloji hayatımda olumlu yönde bir değişim sağladı.
2 Ciddi anlamda farkındalık kazandım.
3 Sosyolojinin içinde olmaktan çok memnum.
4 Aldığım derslerin içerikleri çok yararlı.
Katılımcı farkındalık kazanmasını sosyolojinin kendine kattığı yarar olarak görmekte ve bundan çok memnun
olduğunu belirtmektedir.
Tablo 7.2 Ankara Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme No7)
1 Sosyoloji sorunları kısa vadede çözülmez.
2 Meslek olarak yapamayacağımı düşünüyorum.
3 Sosyolojinin üzerinde ideolojik baskılar var.
Katılımcı sosyolojinin sorunlarının kısa vadede çözüleceğini düşünmediği için meslek olarak yer
edinemeyeceğinden dolayı meslek olarak yapamayacağını belirtirken sosyolojinin gelişmesini engelleyen
üzerindeki ideolojik baskılarada değinmektedir.
Tablo 8.1Gazi Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme No8)
1 Sosyoloji hayatımı olumlu yönde etkiledi.
2 Olayların alt yapısında ki nedenleri düşünebiliyorum.
3 Dersler içerik olarak olması gerektiği gibi.
Katılımcı sosyolojinin kendi hayatına dair yararını olaylara geniş açıdan bakıp irdeleyebilmesine
bağlamaktadır.
Tablo 8.2 Gazi Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler(Görüşme No8)
1 Puanım sosyolojiye yetti.
2 Sosyoloji bir bilim olarak diğer sosyal bilimlerle etkileşemiyor.
3 Sosyolojinin iş sahası dar.
4 Sosyoloji psikoloji ile karıştırılıyor.
5 Başka bir bölüm de kendim daha çok gösterebilirdim.
6 Tercih ederek gelmedim ben hukuk istiyordum.
Katılımcı sosyolojinin sosyal bilimlerle etkileşim içinde olamamasını sosyolojinin sorunu olarak görmektedir.
Puanı yettiği için sosyolojide olduğu için kendini çok gösteremediğini sosyolojinin içine giremediğini
belirtmektedir.
Tablo 9.1 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler(Görüşme No9)
1 İlk tercihimdi sosyoloji.
2 Güzel bölüm.
3 Sosyoloji ile aramda uyum var.
Sosyolojinin ilk tercih olması sosyolojiye ilişkin algıların iyi olmasında etkilidir.
Tablo 9.2 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler(Görüşme No9)
1 Lisedeki sosyoloji dersinde pek bir şey anlatmamışlardı.
2 Hiç alan araştırması yapmıyoruz.
3 Sosyolojiyi pek bilmiyorlar.
4 Sosyoloji bakış açımı değiştirmedi.
5 Derslerimiz çok teorik.
6 Sosyolojinin önemi bilinmiyor.
7 Bölüme aidiyetim çok düşük.
8 İş imkanı iyi değil.
Alan araştırmalarının eksikliği bir sorun olarak görülmektedir. Katılımcı alan araştırması yapmak istediğini
belirtmiştir. Genellikle bölüme değil okuduğu üniversiteye yönelik tepkiler aldığını belirtmiş sosyoloji
bölümünün ise bilinmediğinden bahsetmiştir.
“Tekrar bir tercih hakkı sunulsa sosyolojiyi tercih eder misiniz?” sorusuna katılımcı ‘’Memnunum yani. İş
imkânı falan çok derdim olmasa da zengin bir çocuk olsam kesin sosyoloji okurdum zaten.’’ cevabını
vermiştir.
Tablo 10.1 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler(Görüşme No10)
1 Puanım buna yetti ama isteyerek geldim.
2 Bir hocam sayesinde sosyolojiyi sevdim.
3 Sosyolog olmanın kesinlikle bir meslek olduğunu düşünüyorum.
4 Çevremdeki sosyologlar hep başarılı.
5 Eleştirel bakıp sorguluyorum artık.
6 Bakış açım değişti.
7 Bölüme aidiyet derecem çok yüksek.
8 İyi ki sosyoloji bölümünü kazanmışım.
9 Sosyoloji ile aramda uyum olduğunu düşünüyorum.
Katılımcı sosyoloji hakkındaki fikirlerinin değişmesinin bir hoca sayesinde olduğunu şu cümlelerle
belirtmiştir. ‘‘Sınıfta aldığım klasik sosyoloji kuramları dersini veren hocam ile hayatım değişti. Başta
anlayamadım ama anlattıkları çok önemliydi. Boş konuşmuyordu. Kişilerin düşünüş tarzlarını dolu dolu
anlattığı için konu ilgimi çekmeye başladı. Bölüm mantıklı bir hale gelmeye başladı. Anlattığı insanların
düşündüğü şeyler hem etkileyici hem de faydalıydı benim için. Gerçekle bağdaşan şeylerdi.’’
Katılımcı lisans sonrasında eskiye oranla çok daha eleştirel bakıp her şeyi sorguladığını daha felsefi bir insan
olduğunu belirtmiştir.
Çevresindeki sosyologların başarılı olması sosyoloji bölümünü seçmesinde etkili olmuştur. Sosyolojinin
prestijli bir meslek olduğunu, çevresindeki sosyologların kazançlarının iyi olduğunu belirtmiştir.
Tablo 10.2 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler(Görüşme No10)
1 Lisede sosyoloji dersi aldım hiç sevmedim.
2 İş şartları beni düşündürüyor.
3 Derslerin içeriği çoğunlukla boştu.
4 Sosyoloji bölümü donanımlı mezun etmiyor.
Bölüm ne kadar sevilse de iş şartlarının yeterli olmaması katılımcıda kaygıya yol açmaktadır. ‘‘Çok
memnunum ama iş şartları beni düşündürüyor. İş şartlarını düşündüğümde başka bir bölüm de olabilirdi
diyorum.’’ İfadesinde katılımcının belirttiği gibi iş şartları seçilen bölümden pişman olup olmama durumunu
etkilemektedir.
Tablo 11.1 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler(Görüşme No11)
1 Bölüme gelmeden önce sosyoloji ile ilgili bilgi sahibiydim.
2 Gelecekte sosyolojinin daha iyi olacağını düşünüyorum.
3 Sosyolojiyi isteyerek tercih ettim.
4 Sosyolojiyle birlikte bakış açım değişti.
5 Empati yapabiliyorum.
Katılımcı sosyolojiye puanı yettiği için değil başka bir sebeple gelmiştir. ‘‘Puanım aslında sosyolojiye göre
çok yüksekti ama rahat geçerim, diye düşündüm. Çok çeşitli bir alan gibi geldi. Öğretmen olup bir yere
tıkılmaktansa istediğin yerde çalabilirsin gibi.’’ İfadesinde bölümü kolay olduğu için tercih ettiğini belirtmiştir
ancak görüşmenin devamında bölümü umduğu gibi bulamadığını da aktarmıştır.’’
Tablo11.2 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler(Görüşme No11)
1 Bölümü bitirdiğimde sosyolog olacağımı düşünmüyorum.
2 Sosyolojiye ilişkin olumsuz tepkiler alıyorum.
3 Sosyoloji tanınmıyor.
4 Örgütlenemiyoruz.
Katılımcı ‘‘Bölümü bitirdiğimde sosyolog olacağımı düşünmüyorum açıkçası. Bir sosyolog olabilmek için
bölümde verilen derslerin yeterli olduğunu düşünmüyorum. Kitaplar alıp kendini geliştirmek araştırmaları
adam gibi yapmak tezleri yürütmek gerekir o şekilde sosyolog olabileceğimi düşünüyorum. Mezun
olduğumda kendimi sosyolog olarak görmeyeceğim en azından. Birçok kongreye katılmadım, her şey teoride,
okudum, derslere girdim çıktım. Sosyolog toplumun içinde olmalı ben hiçbir şey yapmadığımı
düşünüyorum.’’ ifadesiyle sosyoloji bölümünü bitirme ile sosyolog olunmayacağını, sosyolog olmak için özel
çaba sarf etmek gerektiğini belirterek özeleştiri yapmıştır.
Sosyolojiye ilişkin aldığı tepkileri ise katılımcı şöyle belirtmiştir. ‘‘İki yıllık mı, ne olacaksın sen, sosyoloji
ne, sosyolog ne yapar gibi sorular… Kendimiz bile daha tam bilmiyoruz çünkü bakanlıklarda bile görev tanımı
yok. Zorluk yaşıyorum ne olduğunu pek anlamıyorlar.’’
Tablo 12.1 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler(Görüşme No12)
1 Öğrendiğim bilgilerle gündelik hayattaki olayları temellendirebiliyorum.
2 Olayları ele alışım farklılaştı, ilişkilerime mutlaka yansıtıyorum.
3 Dersler doğru sıra ve düzen içerisinde verilmekte.
Katılımcı sosyolojinin kazandırdığı bakış açılarıyla gündelik hayatına sokabildiğini belirtmektedir.
Tablo 12.2 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler(Görüşme No12)
1 Sosyolojinin ne anlama geldiğini bilmiyordum.
2 Ben kendimi başka mesleklere daha yakın görüyorum.
3 Sosyolojiyle aramda doğal bir uyum yok.
4 Bölüm öğretmenleri paylaşıma açık değil.
5 Sosyoloji yenilik kazanamıyor.
6 Sahaya yönelik değil teori içinde boğuluyoruz.
Katılımcı yaygın olan teorik eğitimden dolayı sahaya yönelinmemesinden dolayı boğulduğunu belirtmektedir.
Sosyolojinin yenilik kazanamamasını Batı'dan aldıklarımızla yetiniyor olmamıza bağlamakta ve hocaların
etkisizliğine değinmektedir.
Tablo 13.1 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme No13)
1 Sosyolojiye iyi ki gelmişim dedim.
2 Bölümün bana çok şey kattığını düşünüyorum.
3 Bölüm hocaları çok donanımlı ve ilgililer.
4 Sosyologlar çok geniş bir bakış açısına sahip.
Katılımcı bölümünü sevmesini ve bölümüne bağlanmasını hocaların ilgi ve donanımlarına bağlamaktadır.
Sosyolojinin kazandırdığı geniş bakış açısının kendisine ‘’iyi ki gelmişim’’ dedirttiğini belirtmektedir.
Tablo 13.2 Hacettepe Üniversitesi Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler(Görüşme No13)
1 Sosyoloji okuduğum için birinci sınıfta pişmandım.
2 Kendimi bölüme çok fazla ait hissedemiyorum.
3 Aslında psikoloji istiyordum.
Katılımcı psikoloji istediğini fakat puanı sosyolojiye yettiği için sosyolojiye geldiğini bundan dolayı da
bölüme dair aidiyet duyamadığını belirtmekte ve bunun 1.sınıfta pişmanlık yarattığını vurgulamaktadır.
Tablo 14.1 ODTÜ Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme No14)
1 Mezun olduğumda iş bulabileceğimi düşünüyorum.
2 Derslerden memnunum.
3 Sosyoloji ile uyumlu olduğumu düşünüyorum.
4 Daha geniş bakabiliyorum.
Katılımcı mezun olduğunda iş bulabileceğini ancak bunun bölüm sayesinde değil okulundan dolayı
olabileceğini belirtmiştir.
Tablo 14.2 ODTÜ Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme No14)
1 Psikolojiye puanım yetmediği için sosyolojiyi seçtim.
2 Bölüme gelmeden sosyolojiye dair bir fikrim yoktu.
3 Sosyoloji bilinmiyor.
4 Dersler daha çok teorik işleniyor.
5 Meslek içi örgütlenme yok.
6 Sosyoloji nedir gibi sorularla karşılaşıyorum.
7 Sosyolog ne yapar hala bilmiyorum.
8 Eğitim olarak hala beklediğimi bulamıyorum.
Katılımcı derslerin çoğunlukla teorik olduğunu bunun yanında profesyonel insanlarla birlikte sahaya inmek
istediğini de belirtmiştir. Meslek içi örgütlenmenin olmadığını belirterek ‘’ Şu an yok bence. Olsaydı zaten
sosyoloji daha çok duyulurdu.’’ şeklinde ifade etmiştir.
Tablo 15.1 ODTÜ Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler(Görüşme No15)
1 Meslek olarak sosyolojinin önünü açık görüyorum.
2 Bölümüm bana güven veriyor.
3 Önemsenen ve değer gören bir bölüm.
Katılımcı çevresinin sosyolojiyi önemsediğini ve sosyolojiye değer verdiğini belirtmektedir. Bu durum
kendisini gururlandırmaktadır. Sosyolojinin önünü meslek olarak açık gördüğü için iş bulma konusunda
kaygısı yoktur bu da kendisine güven vermektedir.
Tablo 15.2 ODTÜ Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler (Görüşme No16)
1 Hiç planlamıyordum, pat diye seçtim.
2 Bölüm liseden farklı olmuyor.
3 Sorgusuz sualsiz yeniden sosyolojiyi seçerdim diyemem.
4 Sosyolojinin örgüt sorunu var.
5 Ailemle iletişimde olumsuz bir etkisi olmuş olabilir.
6 Sosyoloji hakkında bir bilgiye sahip değildim.
Katılımcı sosyolojinin sorunlarından dolayı tekrar gözüm kapalı sosyolojiye seçerdim diyememektedir.
Tablo 16.1 ODTÜ Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumlu İfadeler (Görüşme No16)
1 Sosyoloji hakkında araştırma yapmıştım.
2 Bölümden fazlasıyla memnunum.
3 Sosyolojinin bana katkısının fazla olacağını düşünüyorum.
Katılımcı sosyolojiye araştırma yapıp geldiğini ve yaptığı araştırmalar sonucunda sosyolojinin kendisine
katkısının olacağını düşünmektedir. Şimdiye kadar da memnuniyetinin devam ettiğini vurgulamaktadır.
Tablo 16.2 ODTÜ Öğrencisinin Görüşmesindeki Olumsuz İfadeler(Görüşme No16)
1 Bölüm içi bir birlikten bahsetmek pek mümkün değil sanırım.
2 Bu işin içinde olanlar bile sosyolojiye ilgisiz.
3 Derslerin bizden alım ve beklentisinin daha farklı olması gerektiği kanaatindeyim.
Katılımcı sosyolojinin içinde olanların bile sosyolojiye ilgisiz olmasından dolayı bölüm içi birlikteliğin
olamadığını belirtmektedir.
Tablo 18.1Öğrencilerin Olumlu Ortak İfadeleri
1 Eğitime Dair
Çok yararlı dersler var. (3.-12. Görüşmeler)
İyi ki sosyoloji bölümünü kazanmışım, bölümden memnunum. (3.-4.-5.-9.-10.-11.-16. Görüşmeler)
Bölüme aidiyet derecem yüksek. (3.-4.-10. Görüşmeler
2 Mesleğe Dair
Olumlu ortak ifade bulunmamaktadır.
3 Yaşam tarzı olarak sosyolojiye dair
Sosyoloji bakış açımı değiştirdi. (görüşme no: 2 – 3 – 4 – 10 – 11) Sosyolojinin bana hayatımda katkıları olacağını düşünüyorum. (görüşme no: 6 – 8)
Sosyoloji ile kişiliğim arasında uyum var. (görüşme no: 8 – 9 – 10 – 14 )
4. Sonuçlar
Sosyolojinin öğrencilerin bakış açısının genişlemesinde büyük bir etkisi vardır . Bu katkılar açısından düşünüldüğünde öğrenciler genellikle bölümleri hakkında olumlu cümleler söylemişlerdir. Ancak meslek söz konusu olduğunda öğrencilerin genelinin
karamsar olduğu söylenebilir. Eğitim konusunda ise başka bir bölüm değil de sosyoloji bölümünü kazanmışım diyenlerin de az
sayıda olmadığı görüşmelerden anlaşılmaktadır. Bölümü isteyerek seçenler de genellikle bölüme aidiyet duymaktadır.
Tablo 18.2Öğrencilerin Olumsuz Ortak İfadeleri
1 Eğitime Dair
a. Lisedeki sosyoloji eğitimi düz,sıkıcı,ezbere yönelik.(3.-9.-10.Görüşmeler)
b. Bölüme puanım yettiği için geldim.(1.-2.-8.-14. Görüşmeler)
c. Hocalar kendi görüşlerini empoze etmeye çalışıyorlar. (1.-2. Görüşmeler)
d. Alana inemiyoruz. (1.-2.-5.-9.-11. Görüşmeler) e. Ders içerikleri eksik(3.-6. Görüşmeler)
2
Mesleğe Dair
a. Öğrenciler örgütlenmenin olmadığını ya da çok yetersiz olduğunu belirtmişlerdir. (1.-4.-11.-14.-15.-16. Görüşmeler)
b. Sosyolog olarak çalışabileceklerini düşünmemektedirler. (4.-7.-10.-11. Görüşmeler)
c. Iş bulma sorun olarak görülmektedir.(1.-2.-4.-8. Görüşmeler)
3 Yaşam tarzı olarak sosyolojiye dair
a. Sosyoloji bakış açımda bir değişiklik yaratmadı. (1. – 15. Görüşmeler )
b. Kişiliğim ve sosyoloji uyumlu değil. (2. – 7. – 12. Görüşmeler )
4 Sonuçlar
Lisedeki sosyoloji dersinin olması sosyoloji bölümünü seçmeden önce öğrencilerin sosyoloji hakkında fikir sahibi olmalarını
sağlamaktadır. Öğrencilerin ifadelerinden genellikle lisedeki sosyoloji öğretmeninin, öğrencilerin sosyoloji algıları üzerinde etkili olduğu görülürken kimi öğrenciler lisedeki sosyoloji dersini hiç sevmediklerini lisansta gördükleri ile alakasının olmadığını
belirtmişlerdir. Bölüme puanım yettiği için geldim sözcüğü ağız birliği yapılmışçasına pek çok mülakatta görülmektedir.
Örgütlenmenin yetersiz olduğu ya da hiç olmadığı belirtilmiştir ve bu durum öğrenciler tarafından olumsuz olarak algılanmaktadır.
KAMUDA ÇALIŞAN SOSYOLOGLARLA GÖRÜŞMELER
Görüşme No 1: Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda çalışan erkek sosyolog
Görüşme No 2: Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda çalışan erkek sosyolog
Görüşme No 3: Çankaya Belediyesi’nde çalışan kadın sosyolog
Görüşme No 4: Çankaya Belediyesi’nde çalışan kadın sosyolog
Görüşme No 5: Altındağ Belediyesi’nde çalışan kadın sosyolog
Görüşme No 6: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda çalışan erkek sosyolog
Görüşme No 7: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda çalışan erkek sosyolog
Görüşme No 8: Çankaya Belediyesi’nde çalışan kadın sosyolog
Görüşme No 9: Çankaya Belediyesi’nde çalışan kadın sosyolog
Görüşme No 10(a): Çankaya Belediyesi’nde çalışan kadın sosyolog
Görüşme No 10(b): Çankaya Belediyesi’nde çalışan kadın sosyolog
Görüşme No 11: Altındağ Belediyesi’nde çalışan kadın sosyolog
Aşağıda kamuda çalışan sosyologlarla yapılan mülalarda belirtilen olumlu ve olumsuz ifadelerin tabloları
verilmiştir.
Tablo 1.1 Kamu Çalışanı Erkek Sosyoloğun Olumsuz İfadeleri ( Görüşme no:1)
1 Küflenmiş adamlar.
2 Tekrar lisede ders almaya mecbur kişiler.
3 Nitelikli personelin olması lazım.
4 Başbakanın yanında kaç tane sosyoloji bilen var?
5 İşe yaramaz personel.
6 İdeolojisine bakılmadan eleman alınmalı.
7 Sosyoloji anlaşılmıyor.
Tablo1.2 Kamu Çalışanı Erkek Sosyoloğun Olumlu İfadeleri (Görüşme no:1)
1 Aldığım eğitimin mutlaka faydası var.
2 Faydası olduğunu düşünüyorum.
Katılımcı aldığı sosyoloji eğitiminin faydasını gördüğünü söylüyor. Ancak sosyoloji eğitimi veren kişilerin
yetersiz ve ‘’küflenmiş’’ olduğunu söylüyor ve sosyoloji eğitimindeki sorunların giderilmesi için bu
kadroların değiştirilmesi gerektiğini düşünüyor.
Tablo2.1 Kamu Çalışanı Erkek Sosyoloğun Olumsuz İfadeleri ( Görüşme no: 2)
1 Somutlukta nasıl ölçülebileceğini bilmiyoruz.
2 Hep teori.
3 Türkiye’de kurumların nasıl işlediğini bilmiyoruz.
4 Yaşadığımız hayata yabancıyız.
5 Sistem öğretmiyor.
6 Yanlış öğreniyoruz, eksik öğreniyoruz.
7 Meslek olarak sosyoloji bilinmiyor.
8 Artık idare bilmemiz lazım.
Tablo 2.2 Kamuda Çalışan Erkek Sosyoloğun Olumlu İfadeleri(Görüşme no:2)
1 Aldığım eğitimin faydası var.
2 Çok güzel.
Katılımcı, verilen eğitimin güzel şeyler içerdiğini ancak eksik olduğunu vurguluyor. Özellikle kurumların
işleyişi konusunda eksik bilgi alındığını , hayata geçtiğinde kolay uygulanamadığı , kurumların işleyişini
bilmediği için sosyologların bir kurumda işe başladığında sıfırdan öğrenmek zorunda kaldığına vurgu yapıyor.
Tablo 3.1 Kamuda Çalışan kadın Sosyoloğun Olumsuz İfadeleri (Görüşme no:3)
1 Akademide devam edecek gibi eğitim alıyorsun ama aslında öyle bir şey yok.
2 Daha gerçekçi olmalı.
3 Kendimizi eğlendiriyoruz.
4 Çok eksik eğitim almışım , hiç araştırma çalışması yapmadım.
Tablo 3.2 Kamuda Çalışan Kadın Sosyoloğun Olumlu İfadeleri (Görüşme no:3)
1 Bir zararını görmedim.
2 Bakış açısı katıyor.
3 Fayda sağlayan şeyler.
Katılımcı, aldığı eğitimin faydalarını görse de genel olarak eksik ve fazla şekilde akademiye yönelik olduğunu
bu sebeple de gerçekçi olmadığını, ayrıca saha çalışmasını ilk yaptığında aldığı eğitimin eksikliklerinden
dolayı zorlandığını dile getirmiştir.
Tablo 4.1 Kamuda Çalışan Kadın Sosyoloğun Olumsuz İfadeleri (Görüşme no:4)
1 Fazlalaştıkça eğitimin kalitesi düşüyor.
2 Yüksek lise gibi.
3 Daha fazla sahada çalışılabilir.
4 Stajlar çoğaltılabilir , zorunlu staj olabilir.
Tablo 4.2 Kamuda Çalışan Kadın Sosyoloğun Olumlu İfadeleri (Görüşme no:4)
1 Olumlu etkileri var.
2 Katkısını görüyorum.
3 Hocalarımız bizi iyi yönlendirdi.
Katılımcı, aldığı sosyoloji eğitiminin faydalarını iş yaşantısında gördüğünü dile getiriyor. Ancak Türkiye’de
açılan sosyoloji bölümünün fazlalaşmasının verilen sosyoloji eğitimin kalitesini düşürdüğü ve üniversiteyi bir
nevi ‘’yüksek lise’’ye dönüştürdüğünü düşünüyor. Aynı zamanda uygulamalı ders sayısının artması
gerektiğine ve staj gibi olanaklarla bunun sağlanabileceğine vurgu yapıyor.
Tablo 5.1 Kamuda Çalışan Kadın Sosyoloğun Olumsuz İfadeleri (Görüşme no:5)
1 Daha fazla saha çalışması olmalı.
2 Kontenjanların azaltılması lazım.
3 Çok fazla mezun var.
4 Açık öğretim çok çok kötü oldu.
Tablo 5.2 Kamuda Çalışan Kadın Sosyoloğun Olumlu İfadeleri (Görüşme no:5)
1 Teorik olarak yeterli olduğunu düşünüyorum.
2 Üniversitenin hocalarının çok iyi yerlerde olduğunu düşünüyorum.
3 Teorik açıdan hepsi gayet tamam.
4 Okuduğun şeyleri şu an pratiğe döküyorum.
Katılımcı , aldığı sosyoloji eğitiminden oldukça memnun olduğunu dile getiriyor. Teorik açıdan aldığı
eğitimin oldukça tatmin edici olduğunu söylerken , saha çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğini
düşünüyor.
Tablo 6.1 Kamu çalışanı erkek sosyologun olumlu ifadeleri (Görüşme No 6)
1 Kendi bölümümle alakalı yaptığım işten tat aldım.
2 Bir şeyden zevk aldığınız zaman onun saati önemli değil.
3 Aldığım eğitimin faydası var.
Tablo 6.2 Kamu çalışanı erkek sosyologun olumsuz ifadeleri (Görüşme No 6)
1 Sosyoloji ile hiçbir ilgisi yok uzaktan yakından.
2 Yaptığım işle aldığım eğitim arasında çok fark var.
3 Kamunun sosyolojiden anladığı yok.
4 Bizle alakalı bir şey bilmiyorlar.
5 Kravatla adam olduk ama hala alışmadım.
6 Maaş açısından aynı şartlara sahip değiliz.
7 Bilgi sosyolojisine ilgim vardı okumalarım o yöndeydi ama belgelenebilir bir şey yapmadım.
8 İşe yarayacak kimse yok ki piyasada.
9 Beyinler ölmüş.
10 Ben sosyoloji bitirdim sosyoloji mezunu oldum sosyolog olamadım.
11 Sosyolojiyle ilgili nitelikli bir iş yapabileceğime inanmıyorum açıkçası.
12 Kim neye hakkı olduğunu bilecek durumda değil.
13 Bugün Türkiye’de sosyoloji anlayacak pek eleman yok yani.
14 İnsan evraklaşıyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda çalışan 33 yaşındaki sosyolog, kendi bölümü ile ilgili yaptığı işlerden
zevk aldığını ve böyle olması halinde, çalışma saatinin önemli olmadığını belirtiyor. Özel sektörde çalışırken
böyle olduğunu, şimdi ise kamuda durumun farklı olduğunu, yaptığı işin sosyoloji ile uzaktan yakından alakası
olmadığını, şu an yaptığı iş ile aldığı eğitim arasında çok fark olduğunu belirtiyor.
Kendi cümlelerinden aktarmak gerekirse: “Yaptığım işle aldığım eğitim arasında çok fark var. Şu an sosyal
hizmet merkezi diye bir şey kuruyoruz. Yaptığım iş adamın sosyal hizmet merkezi olarak bize önerdiği yerin
iç dizaynına bakıyoruz, kapı isimliğinin rengi, kapı kenarına çekilen şerit, koltuğun rengi. Tamamen
sosyolojiyle alakalı. Dizayn sosyolojisi diye bir şey zorlamışlar böyle olmuş.”
Sosyolog kamunun sosyolojiden anlamadığını, sosyoloji ile ilgili bir şey bilinmediğini, beyinlerin öldüğünü,
sosyoloji bölümü mezunu olmasına rağmen ‘sosyolog’ olamadığını belirtiyor. Sosyoloji ile ilgili nitelikli bir
iş yapabileceğine dair bir inancının kalmadığını aynı şekilde dile getiriyor.
Tablo 7.1 Kamu çalışanı erkek sosyologun olumlu ifadeleri (Görüşme No 7)
1 Yaptığım işten ben çok keyif alıyorum, bundan bu beni tatmin ediyor
2 Eğitimimin mesleğime olumlu etkileri var.
Tablo 7.2 Kamu çalışanı erkek sosyologun olumsuz ifadeleri (Görüşme No 7)
1 Bence yeterince istihdam yok.
2 Meslek olarak sosyoloji bilinmiyor, bir uzmanlık alanı olarak, bir eksper olarak meslek bilinmiyor.
3 Özel dayanılacak gibi değildi o yüzden kamuya geçtim.
4 Özel sektör korkunç bir dönemdi.
5 Ne alınan ücretlerde ne özlük haklarında diğer mesleklerle şartlar eşit değil.
6 Psikologlar, öğretmenler, sosyal çalışmacılar falan bunlardan mesela sosyologlar hepsinden düşük maaş alıyor.
7 Onlar meslek elemanlarını bulundukları ideolojiye göre ya da sahip oldukları değerlere göre seçiyorlar.
8 Sosyolog şu işi yapar diye tanımlanış bir görev yok.
9 Kadrolar tahsis ediliyor ama doldurulmuyor.
10 1980’e kadar devletin kalkınma planında sosyolog istihdamına yönelik kararlar varken 80 darbesiyle birlikte
bırakın işe almayı tamamen kaldırdılar.
11 Besin gibi bakıyorsunuz insanlara.
12 Türkiye’de kurumların nasıl işlediğini bilmiyoruz.
13 Sosyolog mezun oluyor bir toplumu analiz etmesini bekliyorsunuz ama o toplumda ki kurumların nasıl işlediğini
bilmiyor.
14 Biz ülkenin yönetimi hakkında bir şey bilmiyoruz ki neyini araştıralım.
Aile ve sosyal Politikalar Bakanlığı’nda çalışan 36 yaşındaki sosyolog, eğitiminin mesleğime olumlu katkısı
olduğunu, yaptığı işten çok keyif aldığını, tatmin olduğunu belirtiyor. Meslek olarak sosyolojinin
bilinmemesinden, bir görev tanımının olmamasından şikâyet ediyor. Aynı şekilde istihdamın yetersiz
olmasından, özel sektörün ise korkunç olmasından bahsediyor. 1980 öncesi kalkınma planlarında sosyologun
istihdam edilmesine yönelik kararların olduğunu, fakat 80 sonrası bunun kaldırıldığını belirtiyor.
Sosyoloji eğitimine ilişkin ise “ (...) biz toplumsal yapıyı biliyoruz, nelerden etkilendi, nasıl değişti her şeyi
biliyoruz ama bunların somutlukta nasıl ölçülebileceğini, görüntülerin nasıl olduğunu bilmiyoruz” diyerek
uygulama alanına işaret ediyor.
Tablo 8.1 Kamu çalışanı kadın sosyologun olumlu ifadeleri (Görüşme No 8)
1 Sosyoloji insana bir bakış açısı kazandırıyor.
2 Bilinçsiz bir tercih yapmışım zamanında.
3 Ben sosyal hizmet uzmanı olmalıymışım, atıyorum sosyal hizmetlerde okumalıymışım.
4 Tatillerin belli, sosyal imkânlar iyi, kaçta girip çıkacağın, mesai saatlerin belli kamuda o yüzden daha avantajlı, daha iyi yani.
Tablo 8.2 Kamu çalışanı kadın sosyologun olumsuz ifadeleri (Görüşme No 8)
1 Kendimi bir sosyolog olarak tanımlamadım.
2 Okulda çok soğuttular bizi sosyolojiden.
3 Akademisyenlerle ilgili olumsuz fikirlerim oluştu.
4 Bana sosyolog demek çok ayıp olur.
5 Eğitim kâğıt üzerinde kaldı, teorikti, hiçbir şey yoktu.
6 Sosyolog gibi değil de çok angarya iş var sen değil de başka biride olsa, sosyolog olmayan da o işi yapabilir.
7 Kamuda pek bir istihdam yok sosyologların.
8 Sosyal hizmet uzmanının iş tanımı belli sosyologun da öyle olması lazım ama öyle bir belirlenme olmadı.
9 Özel sektör bir tehdit gibi her an her şey olabilir gibi. Dolayısıyla hep bir gelecek kaygısıyla yaşıyorsunuz zaten. Ne yaptığın belli değil.
10 Sosyolog diyince ne yapıyorsunuz ki siz oluyor.
11 Lisans sonrası bir çalışma yapılmadığı sürece sosyologların çok ilerleyemediği belli.
12 Akademik eğitimden de çok uzak kaldığım için eğitim sistemine yönelik bir eleştiri yapamıyorum.
13 Akademik ortamda akademik alanda devam edecek missin gibi eğitim alıyorsun ama aslında öyle bir şey yok.
14 Eğitim de biraz daha gerçekçi olmalı.
15 Hiç bir fikrim olmadan mezun oldum ben ne yapabilirime dair mesleki anlamda.
Çankaya Belediyesi’nde çalışan 33 yaşındaki kadın sosyolog, kendisini bir sosyolog olarak görmediğini
belirtiyor. Sebep olarak ise eğitimin teorik olduğu için kâğıt üzerinde kaldığını, akademisyenler ile ilgili
olumsuz fikirlerinin oluştuğunu belirtiyor.
Kurumda ne iş olsa yapar vaziyette olduklarını, belli bir görev tanımlarının olmadığını belirtiyor. Lisans
sonrası çalışma yapılmadığı sürece sosyologların çok ilerleyemeyeceğini belirtiyor.
Tablo 9.1 Kamu çalışanı kadın sosyologun olumlu ifadeleri (Görüşme No 9)
1 Bizim belediyenin koşulları iyi aslında
2 Çalışma koşulları bakımından daha esnek koşullarda çalışıyoruz.
3 Diğer özel şirketlere göre maaşımız daha iyi
4 Eğitimimin mesleğime olumlu etkileri var. Her anlamda olumlu katkısı oluyor
5 Hocalarımızın da bizi iyi yönlendirdiğini düşünüyorum
Tablo 9.2 Kamu çalışanı kadın sosyologun olumsuz ifadeleri (Görüşme No 9)
1 Burada sosyal hizmet uzmanı gibi çalıştığımı düşünüyorum
2 İş imkânı olmadığı için sosyal hizmet uzamanı gibi çalışmaya devam ediyorum.
3 Sosyologların kamudaki istihdamını çok yetersiz görüyorum.
4 Başka şekilde iş bulamadığım için maalesef burada (belediyede) çalışmaya devam ediyorum.
5 Özel sektörde, kıyıda köşede kalmışlar, sosyolog muamelesi yapmıyor.
6 Özel sektörde sosyologları pek fazla işin içine katmıyorlar.
7 Özel sektörde daha az maaş alıyorlar ve kendi işini yapamıyorsun.
8 Görülen muameleden tutun da alınan maaşa kadar diğer mesleklerle aramızda çok fazla fark var.
9 Sosyolojiyi isteyerek yazmamıştım
10 Kendimi geliştirmedim
11 Çalışırken kendime ait bir şey yapmak istemiyorum
12 Yeni ekip arkadaşlarıyla şu an aramız pekiyi değil. Çok fazla çatışıyoruz
13 Sosyolojinin en büyük sorunu istihdam
14 Sosyoloji bölümü fazla olmasın.
15 Yaptığım işin sosyoloji ile ilgili olduğunu düşünmüyorum.
Çankaya Belediyesi’nde çalışan 31 yaşındaki kadın sosyolog, çalıştığı kurumun koşullarının iyi olduğunu
belirtiyor. Eğitiminin mesleğine olumlu katkısı olduğunu, hocalarının da kendisini iyi yönlendirdiğini
belirtiyor.
Diğer çoğu sosyologun şikâyetçi olduğu benzer şeylerden şikâyetçi. Yaptığı işin sosyoloji ile ilgili olmadığını,
sosyal hizmet uzmanı gibi çalıştığını, sosyologların kamudaki istihdamının yetersiz olduğunu, özel sektörün
şartlarının kötü olduğunu belirtiyor. Ayrıca sosyoloji bölümünün çok fazla açılmasının, kaliteyi düşürdüğünü
ve üniversiteyi yüksek liseye çevirdiğini belirtiyor.
Yaptığı işin sosyoloji ile ilgili olmadığını “ben burada sosyal hizmet uzmanı gibi çalıştığımı düşünüyorum.
Ve her fırsatta da söylüyorum. Maalesef iş imkanı olmadığı için bu şekilde çalışmaya devam ediyorum. Sosyal
hizmet uzmanı gibi çalışıyorum. 2 yıllıkta bu açık öğretim sosyal hizmeti okudum. Sonrasında Atatürk
Üniversitesi’nde 4 yıllığa tamamlayacağım” şeklinde dile getiriyor.
Tablo 10.1 Kamu çalışanı kadın sosyologun olumlu ifadeleri (Görüşme No 10)
1 Geçmişte özel sektörde çalışmayı tercih ediyordum.
2 Burası şu an da bana uygun olan bir yer.
3 Kimse bize proje yapmayın demiyor
4 Aldığım eğitimin bana farklı bir katkısı var.
5 Birlikte çalıştığımız kişilerle eşit koşullara sahibiz.
Tablo 10.2 Kamu çalışanı kadın sosyologun olumsuz ifadeleri (Görüşme No 10)
1 Sosyal hizmet olarak görülen işleri yapıyorum
2 Bizi birçok iş alanında da kullanıyorlar.
3 Kamuya geçme olanağı sağlanmadı.
4 Kamuya mülakatta alınmama gibi bir durumum var.
5 Beni beğenmiyorlar genelde!
6 Ailesel sorumluluklarım artınca mesleğimde bir gerileme oldu.
7 Şu an burada yaptığımız iş artık sosyoloji olarak görünmüyor.
8 Ben bir araştırma yapmıyorum.
9 Sahaya çıkıp araştırma yapmıyoruz.
10 Biz artık üretmiyoruz burada.
11 Önümüz açık değil.
12 Aldığım sosyoloji eğitimi ile burada yaptıklarım tam olarak örtüşmüyor.
13 Aldığım eğitim yeterli değildi, eksiklikleri vardı.
14 Sosyoloji bölümü çevrem tarafından hiç bilinmiyordu.
15 Burada sosyolojinin çok ne anlama geldiğini bilen yok.
Daha önce üniversitede doktorasını tamamlayıp, akademisyenlik de yaptığını belirten 33 yaşındaki sosyolog,
geçmişte özel sektörde çalışmayı tercih ettiğini “ben o zaman evli değildim, çocuğum yoktu ve özel sektörde
çalışmayı tercih ediyordum. Şu anda idealistliğim azaldı, evliyim ve bir çocuğum var dört yaşında ve burası
şu an da bana uygun olan bir yer” şeklinde açıklıyor.
Kamuda çalışmak için başvurduğunda, mülakatlarda elendiğini belirtiyor. Bunun nedeninin ise, siyasi
olduğunu “yani mesela ben bunu çok basite indirgiyorum, işte İzmirliyim, ODTÜ sosyoloji mezunuyum,
Çankaya belediyesinde çalışıyorum, DİSK (Genel-iş) üyesiyim başka sebep lazım mı bilemiyorum da… Yani
ben aktif olarak siyasi hiçbir şeyin içinde olmasam da böyle bir kimliğim var” sözleri ile dile getiriyor.
Ayrıca mesleğinin, bölümünün çevresi tarafından bilinmediğinden şikâyet ediyor
Tablo 11.1 Kamu çalışanı kadın sosyologun olumlu ifadeleri (Görüşme No 11)
1 Yaptığım iş sosyoloji ile kesinlikle bağlantılı.
2 Şu an işimden memnunum ama…
3 Yüksek lisans yapmak istiyorum kendi alanımda.
4 Belediyenin bana yoksulluk projesinde çok fazla katkısı oldu.
5 Eğitimimin mesleğime katkısı olumlu.
6 Kurumda bizim fikirlerimizi de önemsiyorlar.
1 Okuduğum okulda kendi isteğimle saha çalışmalarına katıldım.
2 Teorik anlamda verilen eğitim yeterliydi.
3 Sosyoloji bölümü kontenjanlarının azaltılması lazım.
Tablo 11.2 Kamu çalışanı kadın sosyologun olumsuz ifadeleri (Görüşme No 11)
1 Yaptığım işin akademik olarak sosyoloji ile çok fazla ilgisi yok.
2 Sosyologların kamuda ki istihdamı berbat.
3 İstihdam çok yetersiz.
4 Yeteri kadar mesleği icra ettiğimi düşünmüyorum.
5 Taşeron olarak çalışıyorum.
6 Dershane kendi alanımda bir katkı sağlamadı.
7 Sosyoloji dışındaki bölümlerle ortak çalışmamız yok.
8 Sosyoloji eğitiminde daha fazla saha çalışması olması gerekir.
9 Daha fazla saha eğitimi almak isterdim.
10 Ben pek çok bilgiyi unuttum.
Altındağ Belediyesi’nde çalışan kadın sosyolog, yaptığı işin sosyoloji ile kesinlikle bağlantılı olduğunu, fakat
akademik bir bağlantının olmadığını belirtiyor. Teorik olarak verilen eğitimin yeterli olduğunu düşünüyor ve
yüksek lisans yapmak istediğini belirtiyor.
Sosyoloji eğitimine ilişkin “kontenjanların azaltılması lazım. Bu da Türkiye de mümkün değil. Yâ da
kapatılması lazım, bir kaç sene sosyoloji öğrencisi alınmaması lazım. Çünkü çok fazla mezun var, sosyal
hizmet uzmanı var, açıktan sosyoloji var ve bu yüzden istihdam çok çok yetersiz, zayıf yani” diyerek, bölümün
çok fazla mezun vermesinden yakınıyor. Ayrıca açık öğretim ve sosyal hizmetler bölümünün açılması ile çok
fazla mezuniyetin, doğallığında istihdamı olumsuz etkilediğini belirtiyor. Şirket üzerinden belediyeye taşeron
olarak çalıştığını belirtiyor.
Tablo 12.1 Kamuda Çalışan Sosyologların Olumlu İfadelerinin Ortak Kümelenmeleri
1. Sisteme dair
Aldığım eğitimin faydası var (1.-2. görüşmeler)
Eğitimin mesleklerine olumlu bir katkısının olduğunu belirtiyorlar. (4.-5-6. görüşmeler)
Sosyolojinin hayatlarına değer, mutluluk vb. olumlu şeyler kattığını belirtiyorlar. (3.-4.-5 görüşmeler)
2. Kişisel görüş
a. Yaptığım işten keyif, tat alıyorum (1.-2. görüşmeler)
3. Sonuçlar
Alınan eğitimin ne kadar sıkıntıları olursa olsun, her halükarda faydasının görüldüğü belirtilebilir. Bölümü bitirip
sosyologluk yapanlar, işini severek icra etmektedirler. Bu anlamda kendi işini yaptıkları sürece, mesleğini sevdiklerini belirtmek gerekir.
Sosyoloji bölümü okumalarından dolayı, aldıkları eğitimin hem mesleklerine hem de genel olarak yaşamlarına
olumlu anlamda katkı sunduğunu belirtiyorlar. Bundan dolayı şanslı olduklarını belirtiyorlar.
Kamuda çalışan sosyologlar , sosyolojinin sorunları olarak dile getirdikleri şeylerde meslek olarak
sosyolojinin bilinmemesi ve tanınmamasını ortak problem olarak görmüşlerdir. Bu probleme ve diğer
şikayetlerine rağmen aldıkları sosyoloji eğitiminin faydasını görmekte ve bu bilgileri iş hayatında da
uygulayabilmektedirler.
Tablo 12.2 Kamuda Çalışan Sosyologların Olumsuz İfadelerinin Ortak Kümelenmeleri
1. Sisteme dair
a. Sosyal hizmet uzmanı ile aynı kategoriye koyulup, bu şekilde çalıştırıldıklarını belirtiyorlar. (4.-5(a).
görüşmeler) b. Kamuda istihdamın yeterli olmadığını söylüyorlar. (3.-4.-5(a).-6. görüşmeler)
c. Sosyoloji eğitiminin daha çok sahaya yönelik, pratiğe yönelik olması gerektiğini belirtiyorlar. Sadece teori ile
boğulmaması gerektiğini düşünüyorlar. (3.-5(a).-5(b).-6. görüşmeler) d. Sosyoloji mesleğinin ne olduğuna dair, toplumda ve kamuda bir fikrin olmadığını, tanınmadığını belirtiyorlar.
. (3.-5(a).-5(b). görüşmeler)
e. Özel sektörde belirsiz bir çalışma durumu var, ne yaptığın belli değil, her işi de yapma ihtimalin var, sosyolog gözü ile bakılmıyor. (3.-4. görüşmeler)
f. Sosyoloji bölümü dışındaki bölümlerle ortak çalışmalarının olmadığını, çok fazla çatıştıklarını belirtiyorlar.
(6.-4. görüşmeler) e.Meslek olarak sosyolojinin pek bilinmiyor, kamu sosyolojiden anlamıyor (1.-2. görüşmeler).
2. Kişisel görüş
a. Yaptıkları işin sosyoloji ile ilgili olduğunu pek düşünmüyorlar (1.-2.-5(a).-5(b).-6. görüşmeler) b. Yeteri kadar kendilerini geliştirmediklerini, gelişimine bir şeyler katamadıklarını ve üretemediklerini
belirtiyorlar (3.-4.-5(a).-6. görüşmeler)
3. Sonuçlar
Hemen hemen bütün sosyologlar, kamudaki istihdamın yetersiz olduğunu dile getiriyorlar. Sözleşmeli veya
kadrolu istihdam edilenler ise kendi işleri dışında iş yapmaktan yakınıyorlar. Bu ise sosyoloji istihdamının gerekli
olduğu için değil de, sadece istihdam etmek için yapıldığının göstergesidir denilebilir. Sosyoloji eğitiminin teorik
kaldığını, daha çok sahaya yönelik olması gerektiğini belirtiyorlar. Yine mesleğin belli bir tanımının olmaması,
bir kimlik bunalımı yaratmaktadır denilebilir.
AKADEMİSYENLERLE GÖRÜŞMELER
Görüşme No 1: DTCF’de görev yapan erkek Doçent
Görüşme No 2: DTCF’de görev yapan erkek Araştırma görevlisi
Görüşme No 3: DTCF’de görev yapan erkek Doçent
Görüşme No 4: DTCF’de görev yapan erkek Yardımcı Doçent
Görüşme No 5 DTCF’de görev yapan kadın Araştırma Görevlisi
Görüşme No 6: DTCF’de görev yapan erkek Araştırma Görevlisi
Görüşme No 7: DTCF’ de görev yapan kadın Profesör
Görüşme No 8: Gazi Üniversitesi’nde görev yapan erkek Doçent
Görüşme No 9: Gazi Üniversitesi’nde görev yapan kadın Doçent
Görüşme No 10: Gazi Üniversitesi’nde görev yapan kadın Araştırma Görevlisi
Görüşme No 11: Hacettepe Üniversitesi’nde görev yapan erkek Doçent
Görüşme No 12: Hacettepe Üniversitesi’nde görev yapan kadın Profesör
Görüşme No 13: Hacettepe Üniversitesi’nde görev yapan kadın Araştırma Görevlisi
Aşağıda akademisyenlerle yapılan mülakatlarda belirtilen olumlu ve olumsuz ifadelerin tabloları
verilmiştir.
Tablo 1.1 DTCF 1 (Doç.Dr./Erkek/12yıl) Olumlu İfadeleri
1 İş bulma durumu yavaş yavaş açılıyor.
2 Sosyal bilimlerin en temel bilim dalı olduğunu düşünüyorum.
3 Teori batıdaysa oradan alınıp kullanılır bir sorun yoktur.
4 Yabancı dilde yayın yapılmalıdır.
5 Çalıştığım okulda bir konu baskısı hissetmedim.
6 Disiplinlerarasılık gelişiyor.
Katılımcı, iş bulmanın sosyoloji mezunları açısından her zaman sorun olduğunu belirtse de zamanla
düzeldiğini belirtmiştir.
Tablo 1.2 DTCF 1 (Doç. Dr./Erkek/12 yıl) Olumsuz İfadeleri
1 Kurumlar politik şekilleniyor.
2 Sosyologlar teori ile pratik bağını kuramıyor.
3 Yabancı dilde yayını zorunlu kılmak yanlıştır.
4 Açıköğretimde sosyoloji olmaması gerekir.
5 İnsanlar sosyoloji ne bilmiyor.
6 Türkiye’de sosyolojik gelenek oluşmuyor.
7 Sosyologların toplumla bağı yok.
Teori ve pratik arasındaki bağın kurulaması sorunu bir kez daha dile getirilmiştir.
Tablo 2.1 DTCF 2 (Araş.Gör./Erkek/6ay) Olumlu İfadeleri
1 Akademik baskı hissetmedim.
2 Belli alanlarda tablo iyiye gitmeye başlıyor.
Tablo 2.2 DTCF 2 (Araş.Gör./Erkek/6ay) Olumsuz İfadeleri
1 Sosyologların istihdam alanı yok.
2 Sosyolojiye negatif bir algı var.
3 Türkiye’de güçlü bir gelenek yok.
4 Ekol anlamında zayıf durumdayız.
5 Hiyerarşik yapılanma zaman zaman çok kısıtlayıcı oluyor.
6 Tanımlı bir iş üslubu yok.
7 İstihdam düzenlemesi yok.
Katılımcı, sosyolojideki negatif algının diğer alanları da etkilediğini belirtmiştir
Tablo 3.1 DTCF 3 (Doç.Dr./Erkek/4yıl) Olumlu İfadeleri
1 Hiç akademik baskı görmedim.
Tablo3.2 DTCF 3 (Doç.Dr./Erkek/4yıl) Olumsuz İfadeleri
1 İşbirliği kolektif çalışma yok.
2 Açıköğretimde sosyoloji yanlıştır.
3 Fecaat.
Tablo 4.1 DTCF 4 (Yrd.Doç.Dr/Erkek/7yıl) Olumlu İfadeleri
1 Tekrar seçme şansım olsaydı tercihim sosyoloji olurdu.
2 Akademide hiçbir baskı hissetmedim.
Tablo 4.2 DTCF 4 (Yrd.Doç.Dr/Erkek/7yıl) Olumsuz İfadeleri
1 Dil bilmiyorsanız haliniz harap.
2 Çok fazla sosyoloji bölümüm var, altyapı yok.
3 Sosyoloji açıköğretimde yapılmaz.
4 Atanmak imkansız neredeyse mucize.
5 Düşük kaliteli yayınlar yapılıyor.
6 Anabilim dalı sorunu var.
7 Sosyolojiden para zor kazanılır.
8 Siyasi yapıya göre şekillenen bir bilim yelpazesi oluşuyor.
Tablo 5.1 DTCF 5 (Araş.Gör./Kadın/3.5yıl) Olumlu İfadeleri
1 Akademik bir baskı hissetmiyorum.
2 Yeniden seçme şansım olsaydı sosyoloji tercihim olurdu.
3 Araştırmalar çok gelişti.
Tablo 5.2 DTCF 5 (Araş.Gör./Kadın/3.5yıl) Olumsuz İfadeleri
1 Akademiye yönelmeyenler iş bulma konusunda zorluk çekiyor.
2 Araştırmalar konusunda bütçe problemi var.
3 Sosyolojinin ne olduğu bilinmiyor.
4 Devlete kadro bulunmuyor.
5 Yandaş sosyologlar yaratılıyor.
6 Pratikte sosyolojinin karşılığı yok.
7 Devlet sosyolojiyi kendine silah yapıyor.
8 Açıköğretim sosyolojiyi tasvip etmiyorum.
9 Teorik kanat çok güçsüz.
10 Meslek olarak olması gereken yerde değil.
Tablo 6.1 DTCF 6 (Araş.Gör./Erkek/7yıl) Olumlu İfadeleri
1 Bulunduğum toplumun sorunları önemlidir.
2 Tekrar seçme şansım olsa yine sosyolojiyi seçerdim.
3 Toplumsal olaylara ilgi ve merakım var.
Tablo 6.2 DTCF 6 (Araş.Gör./Erkek/7yıl) Olumsuz İfadeleri
1 Akademi de yüzde yüz verimlilik alamıyorum.
2 Kolektif iş yapma kültürü yok.
3 Sosyolojinin özerklik sorunu var.
4 Disiplinlerarasılık yok.
5 Sosyoloji siyasetin etkisinde.
6 Batı merkezli sosyoloji anlayışı büyük sorun.
7 Sosyoloji açıköğretimde olmamalıdır.
8 Özgünlük yok.
Tablo 7.1 DTCF 7 (Prof.Dr./Kadın/41yıl) Olumlu İfadeleri
1 Tekrar seçme ansım olsa yine sosyoloji okurdum.
2 Öncesine göre akademide daha özgürüz.
3 Bölümün dinamik bir yapısı var.
4 Sosyoloji bir yaşam tarzıdır.
5 Yeni kuramlar için özgürlük ve güvenimiz artık var.
6 Ölü toprağı üzerimizden atılıyor.
Tablo 7.2 DTCF 7 (Prof.Dr./Kadın/41yıl) Olumsuz İfadeleri
1 Aynı alanda ortak çalışabilen insanlar az.
2 Batıda geliştirilen teoriler evrensel gibi sunuluyor.
3 Memur zihniyetiyle iş yapan insanlardan bilim bekliyoruz.
4 Sosyoloji bürokratikleşiyor.
5 Kapalı devre gruplar halindeyiz.
6 İngilizce bilmek önemli bu konuda fazlaca eksiklikler var.
7 Açıköğretimde sosyoloji örgün eğitimdekilere haksızlık.
8 Sosyoloji tanınmıyor.
9 Meslek olarak gereklerinin farkında değiliz.
10 Sosyolojinin özgürleşmesi gerekli özgür değil.
Tablo 8.1 Gazi 8 ( Doç. Dr./ Erkek/ 14 yıl ) Olumlu İfadeler
1 Müdahale, yönlendirme yok. İstediğim konuyu istediğim şekilde çalışabiliyorum.
2 Sosyoloji öğrencisi birbiriyle temas ilişki içinde olur.
Tablo 8.2 Gazi 8 ( Doç. Dr./ Erkek/ 14 yıl ) Olumsuz ifadeler
1 Kadro sıkıntısı var. Bölümü 5 kişiyle yürütüyoruz. Fiziki koşullarımız sıkıntılı.
2 İstihdam alanı yok
3 Yerel unsurların içine alınabileceği kongre ve toplantılar dünyada gerçekleştirilmiyor.
4 Fen bilimleri ölçüt olmamalıdır
5 Açıköğretim sosyoloji egitimine karşıyım.
Tablo 9.1 Gazi 9 ( Doç.Dr./ Kadın/ 28 yıl ) Olumlu İfadeler
1 Yandal gibi düşünürsek açıköğretim sosyoloji faydalıdır
Tablo 9.2 Gazi 9 ( Doç.Dr./ Kadın/ 28 yıl ) Olumsuz İfadeler
1 Çok fazla ders yükü var aynı zamanda kadro sıkıntımız ve bütçe sıkıntımız var
2 Ekol temsilcisi değiliz
3 Yükselme ölçütleri yanlış
4 Sosyoloji kitapla öğretilemez
Tablo 10.1 Gazi 10 (Araş.gör./ Kadın/ 1yıl ) Olumlu İfadeler
1 İstediğim konuyu çalışabiliyorum
2 Sosyoloji çok önemli bir dal
Tablo 10.2 Gazi 10 (Araş.gör./ Kadın/ 1yıl ) Olumsuz İfadeler
1 Fiziki koşullar sıkıntı, ders dışında vakit geçirmek için alan yok
2 Meslek tanımımız, statümüz, istihdam alanımız yok
3 Fen bilimleri otorite kabul ediliyor
4 Açık öğretimde eğitim niteliksiz, test ile sosyoloji olmaz
Tablo 11.1 Hacettepe 11 (Doç.Dr./ Erkek/ 18 yıl) Olumlu ifadeleri
1 Benim açımdan bir sorun yok istediğim konuyu çalışabiliyorum.
2 Sosyolojinin sorunlarının olmadığı ülkeler var
3 Sosyal bilimlerin kendine has bir kriteri olmalıdır
Tablo 11.2 Hacettepe 11 ( Doç.Dr./ Erkek/ 18 yıl) Olumsuz İfadeleri
1 Nitelikli sosyoloji mezunu öğrenci gelmiyor yükseklisans programına
2 İş imkanı yok
3 Yeterince çalışma yapılmamış
4 Açık öğretimi desteklemiyorum
5 Toplum bilimi uzaktan eğitim ile yapılamaz
Tablo 12.1 Hacettepe 12 (Prof.Dr./ Kadın/ 26 yıl ) Olumlu İfadeler
1 Bir sorun yok istediğim sorunu çalışabiliyorum
2 Her insanın üniversite mezunu olmasına gerek yok
Tablo 12.2 Hacettepe 12 ( Prof.Dr./ Kadın/ 26 yıl ) Olumsuz İfadeler
1 Ders yükü çok fazla
2 Türkiye’de ifade özgürlüğü yok
3 Fen bilimleri kriterlerine bağlı olduğu için bizim yükselmemiz gecikiyor
4 Sosyolojinin uzaktan eğitimle öğrenilmesi çok zor
5 Amaç üniversite mezunu etmek değil kaliteli eğitim vermek olmalı
6 Zaten çok fazla sosyoloji bölümü var ve bir de açık öğretim sosyolojiye gerek yok
7 İstihdam alanı yok sosyolojinin
Tablo 13.1 Hacettepe 13 ( Araş.Gör./ Kadın/ 8 yıl ) Olumlu ifadeler
1 İstediğim konuyu çalışabiliyorum
2 Sosyoloji bir bakış bir yorumlama meselesidir
3 Ortak bir bilgi birikimidir. Birbiri üzerine yığılarak giden bir süreçtir
Tablo 13.2 Hacettepe 13 ( Araş.Gör./ Kadın/ 8yıl ) Olumsuz İfadeler
1 İngilizce bilmiyor öğrenciler
2 Sosyolojik bilginin toplumsal değeri çok düşük
3 Kriterleri sosyal bilimlere dayandırmak sadece sonuç odaklı olmaya iter
4 Sosyoloji test yoluyla öğrenilmez
5 Yeterince sosyoloji bölümü var ve yeterince mezun veriyor açıköğretime gerek yok
6 İstihdam sorunu mevcut
Sosyolojinin test yoluyla öğrenilememesi açıköğretime yönelik bir eleştiridir.
Tablo 14.1 DTCF Akademisyenlerinin Olumlu İfadelerinin Ortak Kümeleri
1 Akademik baskı hissetmedim. (1,2,3,4,5)
2 Tekrar seçme sansım olsaydı yine sosyoloji olurdu. (4,5,6,7)
Hacettepe ve Gazi Üniversitesi akademisyenlerinin ortak özelliklerine baktığımızda herhangi bir yönlendirme
ile karşılaşmadıklarını, istedikleri konuyu rahatça çalışabildiklerini söylediklerini görebiliyoruz . Bunun
haricinde ise sosyolojinin çok önemli bir alan olduğunu belirtmektedirler.
Tablo 14.2 DTCF Akademisyenlerinin Olumsuz İfadelerinin Ortak Kümeleri
1 Sosyolojinin ne olduğu bilinmiyor. (1,5,7)
2 Açıköğretimde sosyoloji olmamalıdır. (1,2,3,4,5,6,7)
3 Türkiye’de sosyolojik gelenek oluşmuyor. (1,2,6)
4 Kolektif çalışma yok. (3,6,7)
5 Kurumlar politik şekilleniyor. (1,4,5)
Sosyolog ne yapar bu çok büyük bir soru işaretidir. Bilgi çağında sosyoloji kendi içinde bilgi fakiridir.
Sosyolojinin nasıl uygulanacağı ise en büyük muammadır.
SOSYOLOJİ ÖĞRENCİLERİ AİLELERİYLE GÖRÜŞMELER
Görüşme No 1: Ankara Üniversitesi, 2. sınıf, kadın ailesi
Görüşme No 2: Muğla Üniversitesi, 4. sınıf, kadın ailesi
Görüşme No 3: Hacettepe Üniversitesi, 4. sınıf, kadın ailesi
Görüşme No 4: Ankara Üniversitesi, 3. sınıf, kadın ailesi
Görüşme No 5: Ankara üniversitesi, 3. sınıf, kadın ailesi
Görüşme No 6:Hacettepe Üniversitesi, 3. sınıf, kadın ailesi
Görüşme No 7: Ankara Üniversitesi, 3. sınıf, erkek ailesi
Görüşme No 8: Ankara üniversitesi, 3. sınıf, kadın ailesi
Görüşme No 9: Hacettepe Üniversitesi, mezun, kadın ailesi
Görüşme No 10: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, 2. sınıf, kadın ailesi
Görüşme No 11: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, 2. sınıf, kadın ailesi
Görüşme No 12: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, 2. sınıf, kadın ailesi
Görüşme No 13: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, 2. sınıf, kadın ailesi
Görüşme No 14: Ankara Üniversitesi, 4. Sınıf, kadın ailesi
Görüşme No 15: Ankara Üniversitesi, 3. sınıf, erkek ailesi
Aşağıda çocukları sosyoloji bölümü tercih etmiş ailelerle yapılan mülakatlarda belirtilen olumlu ve
olumsuz ifadelerin tabloları verilmiştir.
Tablo 1.1: Ankara Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumlu ifadeleri (Görüşme no1)
1 Toplumu ve toplumsal değişimleri anlamamıza yardımcı olduğuna inandığımız Önemli bir bilim olduğuna inanıyoruz
2 Bölüm hakkında bilgi sahibiydik. Kızımızı biz yönlendirdik ve teşvik ettik
3 Toplumsal olaylara daha duyarlı olmaya başladı
4 Sosyolojinin alanının meslek olarak çok geniş olduğunu düşünüyoruz.
5 Başarılı olursa eğer geleceğinin parlak olacağına inanıyorum
Katılımcı sosyolojinin önemini belirtmekle birlikte çocuğunun sosyolojiyi tercih etmeden öncede bölüm
hakkında bilgi sahibi olduklarını belirtmektedir. Ayrıca çocuğunun sosyolojiyle birlikte daha duyarlı hale
geldiğini gözlemiş, mesleki olarak kaygılanmadığını ifade ederken de sosyoloji ile geleceğini olumlu olarak
değerlendirmektedirler.
Tablo 1.2: Ankara Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme no1)
1 Sosyolojinin Türkiye’de yeteri kadar tanındığım düşünmüyorum. Hak ettiği değeri görmüyor bence.
Katılımcı sosyolojinin olması gerekenden az değer gördüğünü belirtmektedir.
Tablo 2.1: Muğla Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumlu ifadeleri (Görüşme no2)
1 Bir şeyi daha farklı, iyi yönüyle anlatma...Kendine güveni, yani bunlarda farklılık var.
2 Hiçbir kaygım yok geleceğiyle ilgili. Yani bu işi becereceğini biliyoruz yani.
Katılımcı çocuğunun aldığı sosyoloji eğitimiyle olumlu yönde değiştiğini belirtirken çocuğunun başaracağına
ve geleceğine dair kaygılarının olmadığını belirtmektedir.
Tablo 2.2: Muğla Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme no2)
1 Başka bir şey bilmiyoruz, toplum bilim olduğunu biliyoruz.
2 Hiçbir bilgimiz yoktu. Sosyolojiyi kazandım dedi gitti
Katılımcı, sosyoloji ile kayda değer bir şey bilmediğini belirtmektedir.
Tablo 3.1: Hacettepe Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumlu ifadeleri (Görüşme no3)
1 Zaten kızımın merakıyla buraya kadar geldik.
2 Sosyoloji öncesi etkinlikte bulunmadı. Fakat sosyoloji okuduktan sonra kadın günlerinde hazırlık yaptığını Hacettepe’nin günlerinde görev
aldığım biliyorum
3 Herhalde bundan sonrası da kızım açısından daha kolay olur.
Katılımcı, kızının isteği ile hareket ettiklerini belirtirken çocuğunun aldığı sosyoloji eğitimiyle birlikte daha
aktif bir birey haline geldiğini belirtmektedir. Geleceğin ise kızı için bugüne kadar olandan daha olay olacağını
belirterek geleceğe olumlu anlam yüklemektedir.
Tablo 3.2: Hacettepe Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme no3)
1 İnsanların çoğu da bilmiyor sosyolojiyi hani mezun olduktan sonra neler olacağını veya yetersiz bir bilgiye sahibiz.
Katılımcı, insanların sosyoloji ve iş imkanları konusunda yetersiz bilgiye sahip olduğunu belirtmektedir.
Tablo 4.1: Ankara Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumlu ifadeleri (Görüşme no4)
1 Sosyolojiyi din, dil, ırk , cinsiyet gözetmeksizin hayata dair tüm renkleri bünyesinde barındıran kocaman bir şemsiye gibi düşünüyorum.
2 Sosyoloji okumak istemiştim.
3 Bu bölümde okumasından mutluyuz.
4 Hayata daha geniş bir çerçeveden ve daha detaylı bakmaya başladı.
5 Kızımın hem Üniversitesini hem de bölümünü çok önemseyen bir anneyim. Bu anlamda da kendisi iyi motive ettiğimi söyleyebilirim.
Katılımcı, sosyolojiyi ve sosyoloji bölümünü oldukça olumlu değerlendirmektedir. Kendisinin de geçmişte
sosyoloji okumayı istediğini belirtirken sosyoloji eğitimine başlamasından itibaren çocuğunun olumlu yönde
değiştiğini gözlemlemiştir. Ayrıca hem tercih edilen üniversiteden hem de bölümden duyulan memnuniyet
ifade edilmektedir.
Tablo 5.1: Ankara Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumlu ifadeleri (Görüşme no5)
1 Kendine güveninin arttığını, üzerindeki utangaçlığı attığım gözlemledim.
2 Bu bölümde mutlu olduğunu hissettiriyor. Çocuğum severek ve isteyerek okuduğu için bu durumdan ben de mutluyum
Katılımcı, sosyoloji eğitiminden sonra çocuğunun olumlu yönde değiştiğini belirtirken çocuğunun tercih ettiği
bölümden dolayı mutlu olmasının kendisini de mutlu ettiğini ifade etmiştir.
Tablo 5.2: Ankara Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme no5)
1 tek düşüncem acaba mezun olduktan sonra ne olacak ne yapacak diye gelecek kaygımın olması
2 Herhangi bir bilgiye sahip değildim
Katılımcı, sosyoloji bölümüne dair öncesinde bir bilgisinin olmadığını belirtirken mezun olduktan sonra ne
yapacağının bilinmemesinden kaynaklanan gelecek kaygısı yaşadığını ifade etmektedir.
Tablo 6.1: Hacettepe Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumlu ifadeleri (Görüşme no6)
1 Bölüme başlamadan önce siyasetle toplumsal olaylarla pek ilgilenmezdi şimdi daha duyarlı daha ilgili.
2 Kendi kişisel çabalarına bağlı eğer kendini iyi geliştirir ise ilerde bir meslek sahibi olabileceğine inanıyorum.
Katılımcı, çocuğunun aldığı sosyoloji eğitiminden sonra toplumsal olaylara karşı daha ilgili olduğunu
belirtirken eğer kendini geliştirirse mesleki anlamda sıkıntı yaşamayacağını ifade etmektedir.
Tablo 6.2: Hacettepe Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme no6)
1 Tanım olarak biliyorduk sadece bölüme başlamadan önce pek bir bilgi sahibi değildik.
2 ‘ne iş yapacak ne olacak’ tarzında sorularla karşılaştık.
3 İlgisini pek yeterli bulmuyorum. Mecbur olduğu durumlar dışında pek fazla bir şey yapmıyor.
4 Açıkçası psikoloji için sosyolojiye çap gibi imkanlar sağlanmalıdır.
Katılımcı, sosyoloji bölümü tercih edilmeden önce bölüme dair bilgi sahibi olmadıklarını belirtirken
çevrelerindeki insanlardan sosyoloji mezunlarının ne iş yapacağının bilinmemesinden kaynaklanan sorularla
karşılaştıklarını ifade etmektedir. Ayrıca muhtemelen sosyoloji yetersiz görüldüğü için çift anadal programları
(çap) ile öğrencilerin ikinci bir bölüm eğitimi alması için üniversitelerin imkan sunması beklenmektedir.
Tablo 7.1: Ankara Üniversitesi’ndeki erkek öğrenci ailesinin olumlu ifadeleri (Görüşme no7)
1 Ülkenin şartlarına baktıkça sosyolojiye daha fazla önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum
2 Sosyoloji ne kadar ilerlemiş olursa refah ve fikir olarak insanların daha fazla ilerleyebileceğine inanıyorum.
3 Öğrendiklerini anlatma ve fikirlerini paylaşma gibi bir durumun artması söz konusu oldu.
4 Geleceğin mesleği olduğuna ve ülkenin bu bölüme çok daha önem vereceğine inanıyorum.
5 Bu bölümün daha yaygın olması lazım. Daha ilerleyebilmemiz için Türkiye’de sosyologlara çok büyük görev düştüğüne inanıyorum.
Katılımcı, sosyolojinin daha çok değer görmesi gerektiğini belirtirken sosyolojin gelişmişliği ile refah
seviyesinin doğru orantılı olduğunu ifade etmiştir. Sosyolojiyi tercih etmesiyle çocuğunun olumlu yönde
değişim gösterdiği gözlemlenmiştir. Ayrıca katılımcı, gelecekte sosyolojinin daha çok değer gören bir alan
olacağına inancını, Türkiye’ nin gelişimi için sosyolojiye olan ihtiyacı ifade etmektedir.
Tablo 7.2: Ankara Üniversitesi’ndeki erkek öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme no7)
1 Sosyolojinin Türkiye’de yok denilecek kadar az olduğunu düşünüyorum.
2 Sosyolojiyi seçerken bu bölümü yüzeysel olarak biliyorduk.
3 Staj yapmasını istediğimizde bizim okulda zorunlu staj yok deyip işin içinden sıyrılabiliyor.
4 Umut var ama kaygılar daha fazla. Bitirdiğinde ne olacak kaygısı var.
Katılımcı, Türkiye’ de sosyolojinin gelişmediğini belirtirken tercih yaparken sosyolojinin fazla bilmediklerini
ifade etmiştir. Ayrıca katılımcı bugün staj imkanlarında yana sıkıntı yaşarlarken gelecekte de iş bulma
konusunda sıkıntı yaşamaktan kaygı duyduklarını belirtmektedir.
Tablo 8.1: Ankara Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumlu ifadeleri (Görüşme no8)
1 Kendine güveni arttı. Toplumdaki yerini benimsemeye başladı ve sosyal alanda kendini oldukça geliştirdi.
2 Şuanda da bölümünü severek okuyor.
3 Eğer kendisini geliştirirse benim çocuğumun da başarılı olacağına inanıyorum.
Katılımcı, sosyoloji eğitimiyle birlikte çocuğunun olumlu anlamda değiştiğini ve çocuğunun da bölümü
severek okuduğunu belirtmektedir. Öğrencinin kendini geliştirmesi durumunda gelecekte başarılı olacağı
belirtilmektedir.
Tablo 8.2: Ankara Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme no8)
1 Daha iyi bir bölüm okumasını istedim fakat puanı benim aklımdaki hukuk ve psikoloji gibi bölümlere yetmemesi sonucu alternatifleri inceledik.
2 bu bölümü seçmenin hata olduğunu söyleyen insanlar da çok karşımıza çıktı
Katılımcı, sadece aldıkları puan sosyolojiye yettiği için bölümü tercih ettiklerini, aslında toplumda daha çok
popüler bölümleri istediklerini belirtmektedir. Çevrelerinde ise sosyolojiyi tercih etmenin hata olduğunu
belirten insanların olduğunu ifade etmiştir.
Tablo 9.1: Hacettepe Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumlu ifadeleri (Görüşme no9)
1 O, işte, benim çok bireysel bakış açımı daha geniş bir bakış açısıyla, değerlendirmeleriyle bana katkı vermiş oluyor aslında.
2 Sosyoloji eğitiminin ona kattığı en önemli şey bence daha analitik bakmak, eleştirel düşünce.
3 Kızımın bakış açısı her zaman daha kapsamlı ve geniştir.
4 Eğitim süreciyle de çok onun dünyaya bakışı insana bakışı etkilendi ve gelişti.
5 Bir meslek olarak sosyolojiyi ben çok kıymetli buluyorum.
Katılımcı, çocuğunun aldığı sosyoloji eğitiminin hem kendisine hem çocuğuna olumlu anlamda oldukça katlı
sağladığını ifade ederken, mesleki anlamda da sosyolojinin önemli olduğunu belirtmektedir.
Tablo 9.2: Hacettepe Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme no9)
1 Türkiye’de bu mesleğin yapılmasıyla ilgili sıkıntılar var.
2 kafamda sorular var ama parantez açıyorum bu sorular sadece sosyologlar için mi ya da bu sorunlar sadece sosyologlar için mi geçerli? Hayır.
Katılımcı, Türkiye’ de sosyolojinin mesleki anlamda sıkıntıları olduğunu belirtirken yaşanan sorunların
yalnızca sosyoloji mezunlarına özel değil genel sorunlar olduğunu ifade etmektedir.
Tablo 10.1: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumlu ifadeleri (Görüşme
no10)
1 Önceleri yorum yapmazdı ancak üniversiteye başladıktan sonra duyarlılığı arttı. Siyasal ve toplumsal olaylara ilgisi arttı.
2 Bölüm olarak sosyolojinin iyi olduğunu düşünüyorum. Ancak öğrenci kendisini geliştirmeli ki insanlara bir şeyler versin.
Katılımcı, çocuğunun aldığı sosyoloji eğitiminin onu siyasal ve toplumsal olaylara daha duyarlı birey haline
getirdiğini belirtirken öğrencilerin kendisini geliştirmesi gerektiğini ifade etmektedir.
Tablo 10.2: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme
no10)
1 Kaygılarım sosyolojiyle alakalı bir kaygı olmaktan çok genel bir kaygı.
2 Sosyoloji dışında başka alternatifler düşünüyor kendisi
Katılımcı, kaygılarının sosyoloji bölümüne özel değil, genel kaygılar olduğunu ve çocuğunun sosyoloji ile
ilgisi olmayan alanlara yöneldiğini belirtmektedir.
Tablo 11.1: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumlu ifadeleri (Görüşme
no11)
1 Güzel bir meslek olduğunu düşünüyorum. İnsanlara yardım etmek ve ulaşabilmek önemli
2 Değişim oldu. Sosyalleştiğini ve çevre yaptığını düşünüyorum.
3 Performansından memnunuz
Katılımcı, sosyolojiye dair olumlu bir yaklaşım için olduğunu, bölümün sosyalleşme konusunda çocuğunu
olumlu anlamda etkilediğini ifade etmektedir.
Tablo 11.2: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme
no11)
1 Geleceği ne olacak diye düşünüyorum.
2 Nereye yerleşeceğiyle ilgili tam bir bilgim yok
Katılımcı, çocuğunun geleceğine dair kaygıları olduğunu ve iş alanı konusunda bilgisinin olmadığını
belirtmektedir.
Tablo 12.1: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumlu ifadeleri (Görüşme
no12)
1 Kızım sosyoloji bölümünü kendisi isteyerek yazdı. İnsanlarla ilgilidir ve toplumsal sorunlara karşı duyarlıdır.
2 Sorunlara daha kolektif bakış açısıyla yaklaşıyor diyebilirim.
3 Çocuğumuz bölümünü sevdiğini söylüyor.
Katılımcı, çocuğunun sosyoloji kendi isteğiyle tercih ettiğini belirtirken bölümün onu olumlu yönde
etkilediğini ifade etmektedir.
Tablo 12.2: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme
no12)
1 Açıkçası çok iyi bilinen bir bölüm değil.
Katılımcı, sosyolojinin iyi bilinen bir bölüm olmadığını belirtmektedir.
Tablo 13.1: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumlu ifadeleri (Görüşme
no13)
1 Sosyoloji bölümünde de başarılı olacağına inandım ve bu bölümü tercihlerinin arasına eklemişini tavsiye ettim.
2 Olayları daha iyi yorumlamasını ve daha eleştirel bakabilmesini sağladı.
3 Endişelerim var ama popülerliliği hızla artan bir alan olduğunu düşündüğümden dolayı çocuğuma meslek kazandırabileceğine inanıyorum.
4 Toplumsal olayların çok olduğu bir ülkede yaşıyoruz bu da sosyolojiye ve sosyologlara ihtiyacı oldukça artmaktadır.
5 Ülkemizin kalkınması ve iyi bir gelecek nesil için sosyoloji çok önemli bir bölüm.
Katılımcının,, çocuğunu bölüm tercih ederken sosyolojiye teşvik ettiğini ve sosyoloji eğitiminin, çocuğunun
olumlu yönde değişimine etkisi olduğunu belirtmektedir. Ayrıca katılımcı, sosyolojinin ileride daha etkin bir
bölüm olacağına inancını ifade etmektedir. Sosyolojiye ve sosyologlara Türkiye’ de ihtiyaç olduğu, ülkenin
kalkınmasında ve geleceğinde sosyolojinin önemli bir alan olduğu ifade edilmektedir.
Tablo 13.2: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme
no13)
1 Ancak ülkemizde sosyolojiye ne yazık ki gerektiği kadar değer verilmiyor.
Katılımcı sosyolojinin Türkiye’ de gerekli değeri görmediğini belirtmektedir.
Tablo 14.1: Ankara Üniversitesi’ndeki kadın öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme no14)
1 Sosyoloji çok bilinmeyen bir dal pek bir fikrim yok.
2 Bu soruyla sosyolojinin ne olduğunu öğrenmem gerektiğini fark ettim gerçekten internetten bakıyım bir ara.
3 Uluslararası ilişkiler okumak istiyordu puanı yetmeyince sosyolojiyi yazdı.
4 Sadece benim çocuğum değil bütün üniversite mezunları için kaygı duyuyorum.
Katılımcı, sosyolojini ne olduğuna dair fikir sahibi olmadığını ve sosyoloji hakkında fikir edinmesi
gerektiğinin farkına kendisiyle yapılan bu görüşmede sorulan sorularla farkettiğini belirtmektedir. Çocuğunun
sosyolojiyi isteyerek seçmediğini belirtmektedir.
Tablo 15.1: Ankara Üniversitesi’ndeki erkek öğrenci ailesinin olumsuz ifadeleri (Görüşme no15)
1 Meslek açısından ileride para kazanma açısından tabi ki başka meslekleri olmasını isterdim ama herhangi bir şeyde bulunmadık özel tepkide bulunmadık seçsin veya seçmesin diye
2 Para kazandıracak bir meslek olmadığını söylüyorlar
3 Tabi ki var kaygımız var . işle alakalı
4 Hani genelde bütün mesleklerde aynı sıkıntılar var ama sosyolojide biraz daha fazla diye düşünüyorum
Katılımcı, genel olarak iş konusunda sorunlar görmektedir. Çocuğunun para kazanamayacağını düşünerek
farklı bir bölüme tercih etmesini daha çok istediğini, geleceğe ilişkin de işsizlik kaygısının olduğunu
belirtmektedir. Ayrıca meslekle alakalı sıkıntıların yalnız sosyoloji bölümlerinde değil genel olarak bütün
bölümlerde sıkıntı olduğunu ifade etmektedir.
Tablo 16.1: Ailelerin olumlu ortak ifadeleri
1 Sosyolojinin neliğine dair
a) Sorunların anlaşılmasında ve çözümünde sosyoloji önemlidir. (1, 4, 7, 10, 11, 13. katılımcılar)
2 Değişime dair
a) Sosyolojiye başladıktan sonra çocuğumuz toplumsal olaylara daha ilgili oldu. (1, 3, 6, 9, 10, 12, 13. katılımcılar) b)Sosyolojiye başladıktan sonra kendini geliştirdi, özgüveni arttı. (2, 4, 5, 7, 8, 12. katılımcılar)
3 Geleceğe dair
a) Geleceği parlak bir meslek olarak görülüyor. (2, 3, 6, 7, 8, 13. katılımcılar)
Ailelerin ortak olumlu ifadelerine baktığımızda sosyolojiyi toplumda düzeni ve refahı sağlayacak bir araç
görme eğiliminde olduklarını söyleyebiliriz. Bunun yanında çocuklarının sosyolojiye başladıktan sonra
olumlu değişim geçirdiğini ifade etmekteler. Bazı aileler çocuklarının “sosyolojik imgelem”’i (Mills, 2007)
kazandığına yönelik yorumlar yaparken bir kısın aileler ise kendini kişisel yönden geliştirdiğini
vurgulamaktalar. Fakat burada gözden kaçırılmaması gereken nokta öğrencinin değişmesinde sosyolojiyi tek
etken olarak ele alınmaması gerektiğidir.
Tablo 16.2: Ailelerin olumsuz ortak ifadeleri
1 Sosyolojinin bilinirliğine dair
a) Sosyoloji ülkemizde yeterince bilinmemektedir. (1, 3, 12, 13, 14. katılımcılar) b) Sosyolojinin ne olduğunu bilmiyorduk (2, 5, 6, 7, 14. katılımcılar)
2 Gelecek kaygısına dair
a) Gelecekte ne iş yapacağına dair kaygılarımız var. (5, 6, 7, 9, 10, 11, 14, 15. katılımcılar)
Aileler için genel olarak iki olumsuz konu bulunmaktadır, sosyolojiyle ilgili. Bunlardan ilki sosyolojinin
yeterince tanınmasıdır. Aileler çoğunlukla sosyolojiyi daha öce bilmediklerini, sonradan öğrendiklerini ifade
etmiştir. Bununla birlikte çevrelerine sosyolojinin ne olduğunu anlatmakta zorluk çektiklerini ifade etmiştirler.
Ülkemizde yeterince bilinmeyen sosyoloji, yeterince değeri görmediğini de söylemekteler. İkinci olarak
geleceğe ilişkin kaygılar yer almaktadır, ailelerin olumsuz ifadelerinde. Çok bilinmeyen sosyoloji aynı
zamanda piyasada istihdam da bulamamaktadır.
V. Sonuç ve Öneriler
Sosyolojinin sorunları aşabilmesi için önce sosyolojinin sosyolojisi yapılmalıdır. Sosyoloji kendi iç
sorunlarını aştıktan sonra diğer konularda yaptığı çalışmalarda daha başarılı olabilecektir. Sosyolojinin
sorunlarının başında Batı aktarmacılığı, teorik bilginin zaten az olarak gerçekleştirilen pratik çalışmalarla
uyuşmaması, sosyologlar arasındaki diyalog kopukluğu, sosyolojinin tanınmaması gelmektedir. Sosyolojinin
bu sorunları doğrudan sosyoloji eğitimini etkilerken, sosyoloji eğitimi de sosyolojiyi olumsuz etkilemektedir,
karşılıklı bir etkileşim söz konusudur.
Sosyoloji eğitimine bakıldığında bölüme isteksiz gelen, bölüme isteyerek gelen ama işsiz kalma korkusuyla
motivasyon eksikliği yaşayan öğrencilerin varlığı görülmektedir. Sosyoloji öğrencilerinin büyük bir kısmı
mezun olduklarında ne iş yapacaklarını, nerede çalışacaklarını bilememektedirler. Özel sektördeki iş
imkânlarının yetersizliği ve devamlılığının garanti olmaması, sivil toplum kuruluşlarının yetersizliği ve
akademide de sınırlı sayıda insanın yer alabilmesi sosyoloji öğrencilerini kamuda çalışmaya itmektedir.
Kamudaki istihdamın yetersiz olması kamuda çalışmak isteyenleri umutsuzluğa sürüklemektedir. Üstelik
kamuda sosyoloğun kendi işini yapacağı gibi bir kesinlik yoktur. Sosyoloğun herhangi bir baskı olmaksızın
dilediği konuda çalışabilmesi ve çalıştığı konularda özgürce yazabilmesi gerekir ama çoğunlukla sosyologlar
çalıştığı kurumun etkisi altında kalıp, kendisinden beklenen çalışmaları yapmaktadırlar. Kamuda çalışan
sosyologların büyük bir kısmı kendi bölümleriyle ilgili çalışmalar yapmadıklarını belirtmişlerdir.
Sosyolojinin tanınmaması; sosyoloji eğitimi sırasında motivasyon eksikliği olarak sorun teşkil etmektedir.
Yapılan görüşmelerde öğrencilerin kendilerinin bile tam olarak tanımlayamadıklarını belirtmişlerdir.
Çevrelerindeki insanlara hangi bölümde okuduklarını ya da ne olacaklarını aktarırken çoğunlukla daha kolay
anlayabilecekleri şeyler söyleyerek “Ne olacaksın?” sorusunu geçiştirdiklerini belirtmişlerdir. Buradan
sosyoloji öğrencilerinin var olan durumu değiştirmek, sosyolojiyi tanıtmak yerine uyum sağladıkları
anlaşılmaktadır. Yabancı dil sorunun lisans düzeyinde de çözülemediği nicel araştırma sonuçlarından
anlaşılmaktadır. Yabancı dilin öğrenilemeyişi öğrenciyi çeviri kitaplara mecbur bırakmaktadır. Aynı zamanda
sosyoloji bölümünü vasatlık kavramı ile açıklamak mümkündür. Eğitimde yaşanan vasatlık, hem hocaların,
hem de çalışanların vasat yetişmesine sebep olup bu durum sürekli bir döngü halinde devam etmektedir. Batı
aktarmacılığı toplumsal sorunların algılanmasına engel olmaktadır. Sosyoloji ile ilgili bilgiler çok hızlı
değiştiği için sosyologların kendilerini sürekli hazır tutmaları görece daha zor olmaktadır.
Akademideki sorunların başında öğretim görevlilerinin birbirleriyle geçinememeleri gelmektedir. Öğretim
görevlileri yalnızca birbirlerine tavır almakla kalmayıp aynı zamanda birbirlerinin çalışmalarına da mesafeli
durmaktadırlar. Çoğu zaman birbirlerinin çalışmalarını okumayıp, okudukları zaman da bir açık bulmak
amaçlı okudukları söylenebilir. Akademideki sorunlardan biri de yükselme ölçütleridir. Yalnızca puan için
yapılan araştırmalar, herhangi bir sorun temelinde değil akademik yükselme temelinde oluşmaktadır. Bu
yapılan çalışmaların niteliğini etkilemektedir. Araştırmanın piyasa odaklı olması da ayrı bir sorundur.
Projelerin konuları genellikle iktidara ve elinde parayı bulunduranların talebiyle şekillenmektedir.
Akademisyenlerin belirttiği sorunlardan biri de teori ve pratiğin uyuşmamasıdır. Öğrencilerle yapılan
görüşmelerde de bu durumun önemli bir sonuç olduğu ortaya çıkmıştır.
Öğrenci aileleri ile yapılan görüşmelerde çocuklarının geleceğine ilişkin kaygı taşıdıkları, katılımcıların pek
çoğunun sosyolojiye dair bilgiye sahip olmadığı görülmektedir. Çevrelerinden aldıkları olumsuz tepkiler de
öğrencileri olduğu gibi öğrenci ailelerinin de moralini bozmaktadır.
Sosyologların kamuda yaşadıkları istihdam sorunları hem kendilerinden, hem devletin istihdam
politikalarından hem de üniversitelerin içinde bulunduğu kurumlar arası bir sıkıntı olduğu algısındadır.
Öğrencilerin bölüme bilinçli gelmemeleri ve toplum içinden gördüğü tepkilerde bu durumda etkilidir.
Sosyolojinin en önemli sorunlarından birisi istihdam sorunudur. Modern dünyada oluşan uzmanlaşma ve iş
bölümü endeksli meslekler ile uyuşmazlık sorunu istihdamın etkileyen etkenlerden birisidir. Bu sorunun
nedenleri ve sonuçları beraber ele alınmalıdır. Daha önce de ‘‘vasatlık’’ kavramında açıkladığımız gibi bu
durum döngüsel bir hal almaktadır. Yani istihdam sorunu eğitim performansının düşmesine sebep olmakta bu
performans düşüklüğü de istihdamın azalmasında bir etken olarak ele alınabilir. Tabii ki sosyolojinin istihdam
sorunun tek sebebini bu oluşturmamaktadır. Sistemsel etmenler de göz ardı edilmemelidir. Sistem, sisteme
sürekli olarak eleştirel olarak yaklaşan bir mesleğin entegre olmasına müsaade etmeyecektir. Bu durumda
sosyologlar tarafından bir arada kalmışlığa sebep olmaktadır. Yani sisteme uyum sağlamak için eleştirel bakışı
yok saymakla (ya da hedefini değiştirip bu özelliği sisteme uygun bir şekle getirmekle) sosyolojiyi sadece
entelektüel bir uğraş bir aktivistlik, bir bilim olarak yaklaşma arasında kalmaktadır. İkisinin de belli anlamda
artıları ve eksileri bulunmaktadır.
Sosyologlar arasında ki diyalog azlığı, sosyologların birbirlerinin kitaplarını takip etmemesi yerel sosyolojinin
gelişmesinin önünde engel olmaktadır. Yerel sosyoloji illa batı sosyolojisinden arındırılmış bir sosyoloji
anlamına gelmemektedir. Batı ile harmanlanmış, fakat bu bölgeyi bilen insanların çalışmalarıyla
temellendirilmiş bir sosyoloji gerekmektedir. Ülkemizde sadece batı kaynakları kullanıldığı için, Batının
kavramları ön planda tutulduğu için yapılan çalışmalar tam olarak ülkemize uyum sağlamamaktadır. Bunun
sebeplerinden birisi de yaklaşımsal veya kişisel faktörlerden dolayı, ülkemizde yapılan çalışmaların diğer
sosyologlar tarafından yok sayılmasıdır. Batı ulaşılması gereken, her şeyi ile doğru sayılan bir medeniyet
olarak görüldüğü için batıdan alınan kavramlar yeterli olarak görülmekte ülkemizde yapılan çalışmalar ise
küçümsenmektedir.
Öğrencilerle yapılan mülakatlarda olumlu olumsuz pek çok ortak ifade bulunmaktadır. Bu durum sorunların
bireysel kökenli değil toplumsal kökenli olduğunu gösterir. Bu sorunları doğuran pek çok etken
bulunmaktadır.
Öğrencilerin sosyoloji eğitimiyle ilgili sorunları bölüme gelmeden önce başlamıştır. Bitmek bilmeyen sınavlar
için okuldan eve, evden dershaneye koşturan öğrenciler istedikleri, bilgi sahibi oldukları bölümleri değil de
puanlarının yettiği bölümleri tercih etmişlerdir. Sosyolojinin hali hazırda olan sorunlarına bir de bölüme
isteksiz gelen öğrenciler eklenince sorunlar da artmaktadır. Öğrenciler bölüme gelmeden önce sosyoloji ile
ilgili bilgiyi ya rehberlik öğretmenlerinden ya da lisedeki sosyoloji dersinden edinmektedirler. Rehber
öğretmenler ise çoğunlukla dershanenin başarısını artırmak bir kişiyi daha üniversiteye yerleştirmek için
bölümün kişiye uygun olup olmadığından ziyade puanına göre bölüm önermektedirler. Bölüme gelmeden
önce eksik ya da yanlış bilgi edinen öğrenci bölümde bir hayal kırıklığı yaşamakta, bu hayal kırıklıkları anca
son sınıfa doğru yerini memnuniyete bırakmaktadır.
Bölümün bir diğer sorunu tanınmamaktır. “Sosyoloji nedir?”, “Bölümünü bitirince ne olacaksın?” gibi sorular
sosyoloji öğrencilerini oldukça rahatsız etmektedir. Çünkü bölümü kimi zaman kendileri de anlamamakta
kimi zaman da karşıdakinin anlamayacağını düşünerek anlatmaya çalışma gibi bir çabaya girmemektedirler.
Bölümü bitirdiklerinde ne olacaklarını da çoğunlukla kendileri de bilmemektedirler. Dolayısıyla sosyolojinin
ne olduğuna ilişkin bir paylaşım çoğunlukla söz konusu değildir.
Sosyoloji öğrencilerinin sorun olarak gördükleri konularda değişim yaratmak için bir çaba harcamaları en
azından duyarlılık yaratmaları gerekir. Ama kimi zaman içinde bulundukları ortamlar değişime izin
vermemekte ve öğrencileri de sindirmekte, sisteme itaat eden bireyler haline getirmektedir.
Bir diğer sorun ise belirsizlik/risktir. Öğrenciler kimi zaman reddedilme ya da gruptan dışlanma korkusuyla
görüşlerini rahatça dile getirememektedir. Bu durum sınavlarda da geçerlidir. Mülakatlarda pek çok öğrenci
ders veren hocaların kendi görüşlerini empoze etmeye çalıştığını belirtmiştir. Sınavlarda da derste anlatılanlar
istenmekte ve öğrencilerin görüşleri hiçe sayılmakta hocanın zaten bildikleri öğrenciler tarafından
tekrarlanmış bir şekilde sınav kâğıdı olarak yine hocaya dönmektedir. Bilgi yerinde saymakta öğrenci
yaratıcılığını kullanamamaktadır. Aksi bir görüş belirttiği halde düşük not alma korkusu kimi öğrencilerde
sınavlarda istemedikleri cevapları yazmalarına neden olmaktadır.
Bölümde belli bir görüşe hâkim öğrenci grubunun olması görüşmelerde belirtilmiştir. Ancak bu durum
görüşmeler ya da arkadaş sohbetleri dışında pek de gündeme gelmemektedir. Bu durum tavşan daha küsmüş
dağın haberi olmamış durumunu doğurmaktadır. Üniversiteden üniversiteye değişen hâkim görüş karşısında
belli gruplar sessiz kalmakta ve bölüme aidiyetleri azalmaktadır.
Eğitimin içeriği de mülakatlarda genellikle sorun olarak dile getirilmiştir. Aynı dersin ya da içeriğin farklı
ders adlarıyla sürekli tekrarlandığı gerekli bazı derslerin ise olmadığı belirtilmiştir. Derslerin nasıl işlendiği
sorusuna verilen cevapların neredeyse tümü hocadan hocaya değiştiği yönündedir. Burada hocanın bilgi
aktarımı konusundaki istekliliği ve yeterliliği, öğrencilerle kurduğu diyalog çok önemlidir. Eğitimle ilgili bir
diğer sorun da teori ve pratiğin uyuşmazlığıdır. Öğrenciler dersler ile gerçek hayat arasında bağlantı
kuramadıklarını belirtmektedirler. Alana araştırmalarının az olması ve derslerin teori ağırlıklı olması da
olumsuz bir durum olarak algılanmaktadır. Derslerin olması gerektiği gibi olduğu, derslerin hayata yönelik
katkısı olduğunu belirtenler derslerden memnun olmayanlara göre görece daha azdır. Bunun yanında sosyoloji
eğitiminin bakış açısını genişlettiği ve farkındalığı artırdığı pek çok mülakatta görülmektedir. Olumlu ifadeler
genellikle entelektüel bir faaliyet olarak sosyolojinin sağladığı katkılarla ilgilidir.
Eğitimin mesleğe yönelik olmaması da bir sorun olarak görülmektedir. Diplomalı işsiz olma korkusu
öğrencileri sarmakta ve muhtemelen bunla ilgili olarak öğrencilerin çoğu aldıkları eğitimden memnun
kalmadıklarını belirtmektedirler. Bölümün sağladığı eğitimin iyi olup olmaması, pragmatist bir bakış açısının
sonucu olarak iş bulma imkânlarıyla doğrudan ilişkilidir. ‘’Ekonomik durumum iyi olsa aslında güzel bölüm’’
az önceki yargıyı desteklemektedir.
Öğrenciler arasında herhangi bir dirsek teması söz konusu değildir. Bireyselcilik daha yaygındır. Mesleğe
yönelik örgütlenme konusunda da öğrencilerin pek bir fikri olmamakla birlikte, örgütlenmenin yetersiz
olduğunu vurgulamışlardır.
Sorun yalnızca sosyoloji bölümüne ait olmamakla birlikte bölüm tercihi yapacak öğrenciler bölümle ilgili
detaylı bir araştırma yapmalı gerekirse bölümde okumakta olan öğrencilerle görüşüp fikir edinebilmelidirler.
Bölüme istekli gelen öğrencilerin oluşturduğu sosyoloji bölümü ile psikoloji bölümünün ikame bölümü gibi
anlaşılan, puanı yetmeyenlerin geldiği sosyoloji bölümü çok farklı olacaktır. Bölüm öğrencileri ile
akademisyenler arasında var olan sorunlar konuşulmalıdır. Bu durum kimi zaman çatışmayı beraberinde
getirse de dönüşüm adına gereklidir. Coser’a göre çatışma her zaman yıkıcı ve patolojik bir sorun değildir.
(Poloma, 2011:114) Burada bahsedilen çatışma Coser’ın belirttiği kadar sert bir mücadele olmasa da
akademisyenlerin öğrenciler üzerinde kurduğu hegamonyayı azaltmak ve öğrencilerin isteklerini dile getirmek
adına yaşanan süreçte öngörülen bir çatışmadır. Var olan düzene alışmış olan akademisyenler değişimi
kabullenmekte zorluk çekip öğrenci taleplerini göz ardı edebilmektedirler. Ancak olası çatışmalar grup
üyelerinin kimliklerini yeniden benimsemelerini sağlayabilir. Bölümde daha etkin olan grup ile bölümdeki
etkin grubun ideolojik görüşü yüzünden bölümde pasif olan grup arasında Coser’ın belirttiği çatışma
düşünüldüğünde pasif olan grup yeni yapısal kimlikler geliştirebilir (Poloma,2011:115) Bölümün bir grubun
tekelinde olmasına engel olarak çok sesliliğe sebep olabilir.
Sonuç olarak bölümde anlatılanlar teoriyle sınırlı kalmamalı pratikle bağdaştırılmalıdır. Öğretilen teorik
bilgilerin nasıl pratiğe döküleceği de öğrencilere aktarılmalı, başta akademisyenler olmak üzere öğrenciler de
sosyolojiyi sınavda cevaplanması gereken soru ya da transkriptte bulunan bir harf olarak görmeyip
öğrendiklerini davranışlarına yansıtmalıdırlar. Akademisyenler “benim dediğimi yap yaptığımı yapma”
dercesine davranışlarda bulunmaktan vazgeçip bir sosyoloğun sahip olması gereken yalnızca bilgiye değil
davranışlara da sahip olmaları gerekir ki öğrenciler de onların izinde ilerleyebilsin. Tüm bunların dışında var
olan yarış içerisinde sosyologlar bölümdeki sorunlara rağmen değişime kendilerinden başlamalı bölümün
hakkını vermeli ve toplumu anlayıp yorumlama gibi zor bir görevin altından kalkmalıdırlar.
Sosyolojinin statüsü, sosyolojik çalışmalara ve bu çalışmaları gerçekleştiren sosyologlara karşı bakışı
etkilemektedir. Sosyologlara yüklenen ideolojik kimlikler bu bakışın temelini oluşturmaktadır. Sosyologların
çalışmalarının çoğu zaman bir eyleme dönüşmemesi ve sadece bir danışma kurulu olarak ele alınması, bir
entelektüel uğraş olarak görülmesi, sosyolojik çalışmaların amiyane bir tabirle “laf salatası” olarak
görülmesine sebep olmaktadır. Bilim olarak tarafsızlık gücünü kaybetmiş sosyoloji, irtibatı olduğu diğer
alanlar tarafından önyargılı bir şekilde ele alınmaktadır. Hâkim olan epistemolojik anlayış ve ideoloji diğer
anlayışlara ve ideolojilere yaşam alanı bırakmamakta, bu da sosyolojinin epistemolojik ve yaklaşımsal darlığa
düşmesine sebep olmaktadır. Konu olarak geniş bir yelpazeye sahip olan sosyoloji için epistemolojik darlık
ciddi sıkıntılar oluşturmaktadır.
Sosyoloji bir bilim olarak gerçekleri ortaya koymak zorundadır. Bunun içinde belli teknik desteklere ihtiyaç
vardır. Sosyolojinin laboratuvarı hayattır. Sosyal olan her şey sosyolojinin konusudur. Nasıl ki laboratuvarsız
kimyager tam olarak kimyayı öğrenemeyecekse hayatın içinde bilimsel yaklaşımı öğrenemeyen sosyolog da
tam olarak sosyolog olamayacaktır. Bu sebeple sosyolojinin gelişmesi ilerlemesi için sosyolojik çalışmalara
destek verilmelidir. Bunun yanı sıra teorik alt yapının sağlanması için kütüphane olanaklarının artması
lazımdır. Görsel ve işitsel unsurlar derslerde aktif olarak kullanılmalıdır. Bu tarz unsurların aktif olarak
kullanılması, sosyolojinin sadece kitapların arasında kalmasından biraz olsun çıkıp görsel ve işitsel unsurlarla
desteklenmesini sağlayacaktır.
Türkiye’de sosyoloji için yapılması gereken, öncelikle birlik halinde hareket etmek olmalıdır. Yapılan
mülakatlarda mesleki örgütlenme ile ilgili görüşler sorulduğunda katılımcıların bu duruma oldukça ilgisiz
olduğu, herhangi bir mesleki örgütlenme olup olmadığından haberdar olmadıklarını belirtmişlerdir.
Türkiye’de sosyolojinin içinde bulunduğu parçalanmışlık, bu durumda olmasının sebepleri arasındadır.
Sosyoloji yalnızca kitaptaki bilgileri ezberlemeyi değil, öğrenilen bilgileri içselleştirmeyi ve bireyin
kendinden başlayarak toplumu değiştirmek adına bir şeyler yapmasını gerektirir. Bir sorunu ortaya koyup bazı
platformlarda dile getirmek bile sorunun yeniden üretimine engel olup, var olan düzeni değiştirmek adına
faydalı bir harekettir.
VI. Geleceğe İlişkin Öngörülen Katkılar
Aşağıda belirtilen sorunların çözümüne ve SWOT (Güçlüi zayıf yönler, tehdit ve fırsatlar) analizlerinin
yapılmasına katkıları beklenmektedir.
A. Öğrenciler Açısından
a) Sosyolojinin “neliği”nin öğrenciler tarafından anlaşılması ve aktarılması
b) Bölümün tercih edilme sürecinde tanıtılmasına yönelik eksikliklerin giderilmesi
c) Başarılı öğrencilerin sosyolojiyi seçmelerinin sağlanması
B. Akademisyenler Açısından
a) Eğitimin amacının gözden geçirilmesi ve beklentiler dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi.
Örneğin bir meslek olarak kabul edilip gerekli becerilerin kazandırılmayışı gibi hayati önemdeki
konuların gündeme taşınması;
b) Akademisyenler arasında iletişim ve işbirliğinin arttırılması
c) Teori ve uygulama bütünlüğünün sağlanması
d) Halk sosyolojisi yapılması (profesyonel sosyolojiye sıkışılmaması)
e) Sosyolojinin bir yaşam tarzı olduğunun kavranması
f) Staj uygulamalarının yer verilmesi
g) Akademisyenlerin bilgilerini güncelleyerek ezbere dayalı bir eğitim tazından vazgeçmeler
C. Öğrenciler ve Akademisyen Açısından
a) Öğrenciler ve akademisyenler arasındaki diyalog kopukluğunun giderilmesi
b) Gelecek için ortak projeler planlanması ve gerçekleştirilmesi
VII. Kaynaklar
1. Kaynaklar
Arlı, A., Çeğin, G., Göker, E., Tatlıcan, A.(2007) “Ocak Ve Zanaat Bir Bourdieu Derlemesi” Ankara :
İletişim Yayınları
Althusser, L.(1994) “ İdeoloji Ve Devletin İdeolojik Aygıtları” Ankara: İletişim Yayınları
Balcı, A., Yıldırım, A. (1997). “Liselerde sosyoloji dersinin öğretimi üzerine bir
çalışma”. Ç. Ü. Eğitim Fakültesi Dergisi, 2(17), 80-94.
Bayhan, V. (2013) ‘’Birsen Gökçe’ye Armağan ‘’ Ankara Sosyoloji Derneği Yayınları
Dikleçligil, B. (2012) “Sosyoloji Çalıştayı”
https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=3&ved=0CDUQFjAC&url=http%3A%2F%2Fkutaksam.karabuk.edu.tr%2Findex.php%2Filk%2Farticle%2Fdownload%2F31%2F110&ei=0GSrUc6mLsbmOr7pgbgL&usg=AFQjCNH7G3tFA7hbUW88GDA8Mx54_JIUBA 05.03. 2013 tarihinde edilinilmiştir.
Celkan, H.Y. (1989). “Eğitim Sosyolojisi”, Erzurum:Atatürk Üniversitesi Yayınları,
Comte , A. (2001) “Pozitif Felsefenin Kuralları” İstanbul: Sosyal Yayınları Çeviri Erkan Ataçay
Game, A. , Metcalfe, A. (1999) “Tutkulu Sosyoloji” İstanbul: Ayrıntı Yayınları( Çeviri Osman Akınhan)
Giddens, A. (2000). “Elimizden Kaçıp Giden Dünya”, İstanbul: Alfa Yayınevi (Çeviri : Osman Akinhay)
Gedikoğlu, T. (2005) “Avrupa Birliği Sürecinde Türk Eğitim Sistemi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri”
http://efd.mersin.edu.tr/dergi/meuefd_2005_001_001/pdf/meuefd_2005_001_001_0066-0080_gedikoglu.pdf 05.04.2013 tarihinde edinilmiştir.
Ertong, G. (2010) “100. Doğum Gününde “Halk Sosyologu” Behice Boran” Yurt Ve Dünya Dergisi Sayı-1
http://www.yurtvedunya.net/yurtvedunya.pdf 03.05.2013 tarihinde edinilmiştir.
İlyasoğlu, A. (2000) ‘‘ Sosyolojik Bilginin Kaynağına Dönüşü: Semt Girişimleri ve Sözlü Tarih
Araştırmacılığı’’ Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildirileri
Kasapoğlu, A.(1991) “Yüksek Öğretimde Sosyoloji Eğitiminin Sorunları”, Ankara: Ankara Üniversitesi
Basımevi
Kaçmazoğlu, H.B.(2001) “ Türk Sosyoloji Tarihine Giriş Ön Koşullar”, İstanbul: Birey Yayıncılık
Kayalı, K.(1994) “ Türk Düşünce Dünyası-1” Ankara: Ayyıldız Yayınları
Keat R. , Urry J. (2001) “Bilim Olarak Sosyal Teori” Ankara: İmge Kitapevi Çev. Nilgün Çelebi
Kılınçalp, N. (2007). “Okul aile birliklerinin etkinlikleri ve sorunlarına ilişkin yöneticilerin görüşleri”,
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri ABD, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Ekonomisi
ve planlaması Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi.
Kuş,E. (2010). “Nicel-Nitel Araştırma Teknikleri”, Ankara: Anı Yayınları
Mills,C.W. (2007) “Toplumbilimsel Düşün” İstanbul: Der Yayınları.
Öztoprak,S. M. (2013) ‘‘Birsen Gökçeye Armağan’’ Ankara Sosyoloji Derneği Yayınları
http://www.anadolu.edu.tr/tr/uzaktan-egitim-sistemi 20.10.2013 tarihinde edinilmiştir.
Parlak,İ (2006) “Kemalist İdeolojide Eğitim” İstanbul: Turhan Yayınları
Poloma, M.(2011) ‘‘Çağdaş Sosyoloji Kuramları’’ Palme Yayıncılık(Çev. Hayriye Erbaş)
Seeman,M. ( 1959 ) “On The Meaning Alienation” Los Angeles, CA Amer. Sociol. Rev. 24:783-91
University of California ,
Wallerstein, I.(2004) “Dünya-Sistemleri Analizi Bir Giriş” Aram Yayınları İstanbul
Wallerstein, I.(2007) “Avrupa Evrenselciği İktidarın Retoriği” Aram Yayınları İstanbul
Top Related