Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 ·...

24

Transcript of Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 ·...

Page 1: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç
Page 2: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

Editörden

Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

Hocamızla Spor Üzerine KonuĢtuk.

ġeniz Parlakkılıç, Tango Bir AĢktır

Konuk Yazar ArĢ. Gör. Osman AteĢ’in Karete Sporu Üzerine Yazısı

BaĢak Kaya’nın Doping Üzere Yrd. Doç.Dr. Ġlker Yücesir’le Röpörtajı

Tanju Alili, YozlaĢan Ahlaki Değerler Üzerine

Ben Sporcunun Zeki, Çevik Ve Aynı Zamanda Ahlaklısını

Severim

M.Kemal ATATÜRK

Page 3: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

SPORLA ĠÇĠÇE OLMAK

Öncelikle ikinci sayımızla aranızda olmaktan büyük

gurur duyuyoruz. Bundan böyle İstanbul Üniversitesi Beden

Eğitimi ve Spor Yüksekokulu bülteni üç ayda bir beğeninize

sunulacaktır.

Henüz ikinci sayımız olmasına karşın birinci sayımızda

olduğu gibi yine ilginizi çekecek konulardan oluşan bir bülten

hazırlamaya çalıştık. Spordan, sanata, eğitim öğretimden,

değerli hocalarımızla yapılan röportajlar ve daha birçok konu

ile farklı ve güzel, yüksek okulumuza yakışır bir bülten olduğu inancındayız.

Tabi ki bu konuda en büyük emek yine değerli öğrencilerimizindir. Beden eğitimi spor

yüksekokulu öğrencisi her zaman farklı ve ayrıcalıklı olmuştur. Bunun en güzel kanıtı

öğrencilerimizin kendilerine verilen her işi başarıyla yerine getirmeleridir.

Bende huzurlarınızda bültene emek veren sevgili öğrencilerimize teşekkür ediyorum.

Son olarak yüksekokulumuzla ilgili önemli bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu 2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren

antrenörlük ve spor yöneticiliği bölümlerinin kontenjanlarını birleştirmiş ve bölüm tercihi

yapılmaksızın öğrenci alması ve bu öğrencilere iki yıllık temel eğitimden sonra bölüm tercihi

imkânı verilmesi üniversitemizin 35. Senato toplantısında oy birliğiyle kabul edilmiştir. Bu

sevindirici haber yüksekokul müdürümüz Prof. Dr. Bülent Bayraktar tarafından bizlere tebliğ

edilmiştir.

Başta rektör hocamız Prof. Dr. Yunus Söylet olmak üzere, üniversitemizin değerli

senato üyelerine çabalarımızın ve emeklerimizin karşılığını bulması açısından bizlerden

desteklerini esirgemedikleri için saygıyla şükranlarımızı gönderiyoruz.

Üç ay sonra üçüncü sayımızda yine dopdolu konularla aranızda olmak ümidiyle.

Saygılarımızla

Dr. Bora ÇavuĢoğlu

Page 4: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

DEĞERLĠ BĠR YAġAMIN ĠKLĠMLERĠNE

KONUKLUK...

( COĞRAFYA'DAN SPORA DEĞĠNEN BĠR

HAYAT VE PROF. DR. SELAMĠ

GÖZENÇ'ĠN ĠPEKYOLU )

Röportaj: Zeynep Kotan

Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu

bünyesinde hazırlanan bültenimizin ikinci

sayısında, okulumuzun çok değerli

müdürlerinden biri olan sevgili hocamız Prof.

Dr. Selami GÖZENÇ ile samimi bir sohbet

gerçekleştirdik. Coğrafyacı kimliğini,

iklimler ve coğrafyalar arası dolaşırken nasıl

Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokuluna

müdür olarak atandığını, dününü bugününü

kısacası hayatını öğrencilere ve eğitime

adayan bir değerin yaşamında ne gibi

süreçlerden geçtiğini konuşarak, örnek

kimliğini sizlerle de paylaşmak istedik.

Z. Kotan: Coğrafyacı olduğunuzu biliyoruz. Neden Ġstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi ve

Spor Yüksekokulu müdürlüğüne getirildiniz? Bu süreci paylaĢır mısınız?

S. Gözenç: Edebiyat fakültesinin coğrafya bölümündeyken spor birliğine üyeydim. Spora

ilgim hep vardı. Okulun yapım aşamasındayken de Turgay Hoca( Turgay Atasü) ve Kemal

Hoca‟yla( Kemal Alemdaroğlu) görüşüyorduk. Hepimiz spor birliğinin yönetim

bünyesindeydik. Okul binası yapılırken de birçok insan katkıda bulunup elinden geleni yaptı.

Kaya Çilingiroğlu da destekliyordu. Okul açıldıktan sonra kurucusu olan Turgay Hoca bir

süre müdürlük yapabildi. Turgay hoca başka bir bölümde de derslere giriyordu. Bunun

üzerine o müdürlükten ayrıldı. Kemal Hoca‟nın ve Turgay Hoca‟nın isteğiyle müdürlüğe ben

getirildim. Spor birliği yönetiminde bulunan ve okulun kurulma sürecini bilen biri olarak bu

görev bana verildi. Ben bundan önce de İ.Ü. Deniz Bilimleri Enstitüsü‟ne atanmıştım. Süreç

böyle gelişti.

Page 5: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

Z. Kotan: Spora ilginiz olduğundan bahsettiniz. Sporculuk geçmiĢiniz var mı?

S. Gözenç: Evet. İzmir'de yaşarken Göztepe Genç Takım‟ın kalecisiydim. Daha sonra

İstanbul'a geldim üniversite için. Üniversite birinci sınıftayken de Kasımpaşa'da oynadım.

Ama okulla futbolu aynı anda yürütemeyeceğimi anlayınca bırakmak durumunda kaldım.

Z. Kotan: Ġ. Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'na müdür olduktan sonra katkılarınız

ne oldu okula hocam?

S. Gözenç: Sadece benim katkım diyemem, okula Turgay Hoca ile birlikte her konuda

katkıda bulunduk. Yapılan binanın yetersiz olduğunu düşünüp, diğer çalışma arkadaşlarımızla

bir proje hazırladık ve Rektörlüğe gönderdik. Bunun dışında Üniversite takımımıza da çok

değer veriyorduk. Vefa'da çalışmaları yapıyorlardı ve amacımız Türkiye'nin sınırlarını aşıp

Avrupa şampiyonalarına gidebilmelerini sağlamaktı ki o kadar da başarılıydık. Çok iyi

sporcular yetiştirdik ve hepsini ismen büyük olan takımlara yolladık.

Page 6: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

Z. Kotan: Okulda Tesis Yetersizliği Türkiye'deki spor algısına da atıfta bulunmuyor mu

sizce?

S. Gözenç: Tabii, kesinlikle öyle genel bir ilgisizlik söz konusu. Aslında alan müsait ve her

türlü imkân mevcut. Değerli müdürler geldi bugüne dek ve hepsi ortak heyecanı paylaştı

bizim gibi ama tekrarlıyorum müdür tek başına bir şey yapamıyor. Spora yatırım ve katkı yok.

Türkiye'nin başta gelen takımlarındaki yöneticiler paraları ile orada var. Akademik bilgi yok.

Sadece sonuç ile ilgileniyorlar. Böyle

olunca da spor konuşulmuyor sadece

sonuç konuşuluyor. Taraftara gelince

onlarda karşılaşmalara sadece tuttukları

takımın sonuç olarak ne yaptığı ile

ilgileniyor. Spordan keyif almak diye

bir şey yok. Hırvatistan maçı için hangi

sahada oynatsak diye problem

yaşanıyor daha yeni. Düşünülüp

yapılmıyor hiçbir stat. Örneğin boşa

giden bir Olimpiyat Stadı var. Ve yeni

yapılan Türk Telekom Arena. O da

problemli. Gereken hassasiyet yok.

Sporcu da yetiştiremiyoruz ki biz.

Varsa da başarılı kimse o da farklı ülkelerden aldıklarımız oluyor. Seksen milyona

yaklaştığımız şu ülkeden sporcu çıkaramıyoruz. Millet üç milyonla tarih yazıyor. Şöyle bir

durumda var; antrenörler sporcu keşfi yapamıyor, uğraşmıyorlar. Özellikle İstanbul'da bu

durum çok fazla. Doğudan Kars'tan bir antrenör, sporcu keşfedebiliyorken İstanbul'da hepten

bir boş vermişlik söz konusu. Liseyi bitirmiş gençten sporcu yaratmak zordur. Önceden

keşfetmeli ve o bilinçle henüz uygunluğu çok daha fazlayken bir takım donanımlar

yüklenmelidir. Okullarda boş ders gibi beden eğitimi.

Z. Kotan: Bizim politikamız günü kurtarma Ģeklinde mi sizce? Ġlerleme kaydedemeyiĢimizin

neden bu olabilir mi?

S. Gözenç: Kesinlikle öyle. Sonrayı düşünmüyorlar. Başarılı olamıyoruz. Yatırım yok,

tesisleşme yok. Ama gene de umutluyum ben gençlerden. Tabii antrenörlere daha çok görev

düşüyor. Günü kurtarmak yerine uzun vadede düşünmek gerek.

Page 7: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

Z. Kotan: Yakın zamanda ortaya çıkarılan Ģike olayı hakkında ne düĢünüyorsunuz?

S. Gözenç: Çok olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Aslında bu ne kadar sonuç

odaklığı olunduğunu da kanıtlıyor. Spora ticari bakılma durumu yani. Spordan keyif alma

kültürü yok. Bunun ortaya çıkarılması çok iyi oldu eğer yapıldıysa tabii. En azından

yapıldıysa da artık çekinecekleri bir durum olacak ki kendi yöneticileri bile o takımların

açıklama yaptı.” Şike yapıldıysa cezalarını çeksinler.” diye. Ortak payda da birleşmek. Bu da

çok önemli bir durum.

Z. Kotan: ġikeden konuĢmuĢken, seyirci cezası verilen maçlara kadın ve çocukların

gitmesini nasıl karĢıladınız?

S. Gözenç: Erkeklerin gittiği maça kadınlar gitti ve diledikleri gibi bağırdılar. Böyle

etkinlikler olmalı. Kadınların gitmesini son derece olumlu karşılıyorum. Hatta bugünlerde

aynı şeyi basketbol maçları için de yapmayı planlıyorlar. Önceden kadınların eşleri, babaları,

abileri giderdi şimdi onlar da rahatça gidebilecek. Sporun içinde olacaklar hoş görüntüler

oluşmuştu.

Z. Kotan: Peki hocam, özel okullarda beden eğitimi bölümlerinin açılması hakkında ne

düĢünüyorsunuz? Yatırımlar sayesinde sporcu çıkarmamız mümkün olabilir mi böylece?

S. Gözenç: Kendi bünyelerinde barındıracakları büyük tesisler açıyorlar. Bunlar olumlu

gelişmeler. Benim şu anda bulunduğum okulda da böyle bir çalışma yürütülüyor. Maddi

imkânlar spor için çok önemlidir. Bu yüzden donanımlı spor insanları yetişeceğini

düşünüyorum. Ama sporcu yetiştirmek zor olabilir. Çünkü üniversiteye başlayan genç,

yetişkin olmuş oluyor. 20 yaşından sonra sporcu yetiştirmek oldukça zor. Genel olarak karşı

çıktığım herhangi biri durum yok açılması gerektiğini düşünüyorum.

Z. Kotan: Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarına öğrenci olarak ne tür özelliklere

aranmalıdır? Sadece sporcular mı tercih edilmelidir sizce?

S. Gözenç: Ben yüzde elli sporcu, yüzde elli spora ilgi duyan ve tabii yetenekleri de olan

gençlerden seçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece sporcular girmeli, spor kökenli olmalı

diye bir şey söz konusu olmamalı. Zaten spor bölümü çıkışlılarda sadece ismen spor çıkışlı

oluyor. O okullarda hiçbir aktivite yok. Bir de muhakkak mülakat yapılması gerektiğini

Page 8: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

düşünüyorum ki benim müdürlüğüm sırasında sizin okulunuzda da mülakat vardı. Mülakat

önemlidir. İletişime geçilmeli ve beklentiler konuşulmalı. Okula girecek öğrenciyi tanıyarak

amacını sorarak okulla ilgili yönlendirme yapılmalı.

Z. Kotan: Ġ. Ü. Beden Eğitimi ve Yüksekokulu öğrencilerine önerileriniz var mı? Aynı

zamanda okulumuzu hep bir adım öteye götürebilmek adına üniversitemizin tüm

mensuplarına ulaĢmasını istediğiniz öneri ya da beklentiniz.

S. Gözenç: İlk söyleyeceğim binanızın yenilenmesi ile ilgili olacak. Alan mevcut. Umarım

duyarlı olabilirler, bu yeniliği onaylama yetkisine sahip kişiler. Çünkü müdürler istiyorlar ve

çaba gösteriyor. Ama bir yerden sonra onlardan da çıkıyor mesele. Öğrencilere gelince çok

çalışsınlar. İyi antrenörler olsunlar. İyi yöneticiler olup sporda dürüstlüğü sağlasınlar. Derslere

özen gösterip, disiplinli olmak şart. Onlar bu ülkeye sporcu kazandıracaklar. Görevleri çok

büyük. Kimse koltuğunda oturmasın. Faaliyetler düzenlenmeli, çeşitli geziler yapılmalı,

çocukların ufkunu açmalılar. Bizler fakülteler arası birçok faaliyet yapardık. Biz

koltuğumuzda oturmuyorduk bu önemli.

Z. Kotan: Çok kıymetli zamanınızı ve hayatınızı paylaĢtığınız için sonsuz teĢekkürler

ediyorum hocam tüm Ġ. Ü Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu adına.

( Hocamızın odasının baĢköĢesinde, hala Ġstanbul Üniversitesi Spor Birliği bayrağı

duruyor.) Bu vefaların en büyüğü olmakla birlikte bize ne kadar çok sahip çıkıldığının da

kanıtıdır. Başka bir üniversitede çalışıyor olmasına rağmen bizim üniversitenin bayrağı

odasını süslüyor. Bizler de verilen bu değere sahip çıkmalı ve gereken özeni göstermeliyiz.

Vefaysa vefa... Öğrencilerini o kadar çok düşünüyor ve önemsiyor ki okulunun bulunduğu

yere öğrenciler daha rahat ulaşsın diye metrobüs durağı yapılmasını sağlamış ve durumu

gazeteden gördüğüm kadarıyla basında tepkisiz kalmamış bu fedakârlığa.)

S. Gözenç: Ben teşekkür ederim. Selamlarımı ve sevgilerimi iletin. Başarılar.

Page 9: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

Sık sık gündeme gelen ve sporda etik kavramını ortadan kaldırmakla

birlikte pek çok zararı olan bir konudur doping. Günümüzün en

büyük sorunlarından biri olan doping konusunu merak ettik ve Yrd.

Doç. Dr. Ġlker Yücesir’e sorduk;

Röportaj: BaĢak Kaya

DOPĠNG ÖLDÜRÜR MÜ?

Doping nedir?

Doping spor dünyasında önemli bir sorundur. Bugünkü

anlamıyla bundan 3.000 yıl öncede bugün doping dediğimiz

maddelerinin kullanıldığını görüyoruz. Bugün Doping Dünya

Dopingle Mücadele Kurumu olan WADA (World Anti-

Doping Agency) tarafından belirlenen 8 kural ihlalinin

gerçekleşmesidir. Bunlardan herhangi biri gerçekleşirse

doping yapılmış sayılır.

Bu 8 kuraldan biraz bahseder misiniz?

Bu 8 kuralın içinde yasaklanmış bir maddenin kullanılması,

bunun vücutta bulunması, kullanılmasa bile kullanılmaya

teşebbüs edilmesi, sporcuların yıl içinde arandıklarında bulunacakları ve müsabaka dışı

kontrol için nerede oldukları ve ulaşılacakları adresleri bildirmeleri de bir kural olarak vardır.

Mesela bu kuralı ihlal etmek de bu 8 maddeden biridir.

Page 10: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

Teşvik etmek, desteklemek, yol göstermek doping suçu içinde yer alır. Yani yapmak değil

ama sporcuya yapmasını söylemek, zorlamak hatta kararsız birini cesaretlendirmek de doping

suçu kapsamında yer alır.

Bu yasaklı maddeler nelerdir?

Yasaklı maddeler saymakla bitmez. Daha

doğru bir ifade ile yasaklı maddeler belli

başlıları hariç akılda tutulmaz, tutmak da

gerekmez. Bir yasaklı maddeler listesi var.

WADA her yıl 1 yıl geçerli olmak üzere bir

liste yayınlar. Mesela 2012‟nin listesi ilan

edilmiş durumda ama 1 Ocak‟tan itibaren

geçerli olacak. Temel madde grupları

sınıflanmıştır ve onları söylemek genel

olarak yeterli olur diye düşünüyorum.

„Anabolik androjenik‟ yani kas yapımını

geliştiren steroid maddeler. Yine bir başka

steroid madde, glukokortikoidler de yasaktır.

Etkileri ve kullanım amaçları çok farklıdır, dolayısı ile yasaklanma şekilleri de farklıdır.

Mesela glukokortikoid steroidler müsabaka içinde yasakken anabolik androjenik steroidler

tüm zamanlarda yasaktır. Yani, böyle bir mantıkla gidersek önce şunu söylemek lazım. Hem

müsabaka anında hem de hayatın normal akışı içinde herhangi bir anda yapılan kontrolde

yasak olan maddeler var. Başta anabolik andrejonik steroidler. Bir de normal hayat içinde

vücutta bulunmasında sakınca olmayan ama yarışma sırasında bulunduğunda yasak sayılan ve

ceza gerektiren maddeler var. Örnek vermek gerekirse sık da karşılaşılabilir bir durum olduğu

için söylüyorum, bazı soğuk algınlığı ilaçları bu gruptadır. Yani bir atletizm müsabakasına

hazırlanan bir sporcu yarışmadan ayrı bir zamanda, hazırlık aşamasında soğuk algınlığı için

bu ilaçları kullanabilirken müsabaka döneminde kullanması ceza almasına neden olabilir.

Uyarıcılar da önemli bir gruptur. Nefes açıcı maddeler diyeceğimiz grup, astım ilaçları bir

başka gruptur. Gittikçe bu konudaki düzenlemeler gelişiyor, değişiyor bugün itibarı ile

bunların sistematik kullanımı yani nefes yoluyla değil de hap olarak kullanımı yasaktır.

Bir diğer grup hormonlar. Sadece anabolik androjenik steroid hormonlar değil, bunların

yapılmasını sağlayan veya benzer etki gösteren maddeler diye özetleyebiliriz bunları. Bunun

gibi büyüme hormonu var veya büyüme hormonunu etkileyen maddeler var. İnsülin gibi

hormonlarda yine yasaklar listesindedir. Bir de başka bir grup/sınıf var. Bu da genel olarak

bazı branşlarda yasak olan maddeler gibi. Örneğin alkol futbolda yasak değil ama araba

sporlarında, dalgıçlıkta yasak.

Page 11: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

O halde Ģeker hastası biri spor yapamaz mı?

Yapar. Bu listedeki maddelerin herhangi birinin eğer tedavi amaçlı kullanılması gerekiyorsa

bunun doktor raporu ile tam gelişmiş bir uzman raporuyla belgelenmesi gerekir. O belgelerle

başvuru yapılması sonucunda izin alınır ve kullanılır. Ceza almaması için bu başvurunun tam

ve zamanında, kontrolden önce sonuçlanacak biçimde yapılmış olması gerekir. Acil durumlar

olabilir. Mesela acil bir tedavi gerekiyordu. Yasaklı madde kullanıldı. Bunun belgesi ve

gerekçesiyle yine yetkili kuruma, kim o branşta doping kontrollerini yürütüyorsa kuruma

başvurarak izin almak söz konusudur. Şeker hastaları ve astım hastaları da böyledir.

Ama astım eskiden büyük sorundu. Şimdi gittikçe astım hastası sporcular lehine işlerini,

hayatlarını kolaylaştıracak

değişiklikler yapıldı. Onun

dışında da listedeki ilaçların

yanlışlıkla, farkına varmadan

alınmaları söz konusu oluyor.

Ama kurallar bunu da kabul

etmiyor. Çünkü kural

koyucular doping kontrolü

yapılan bir ligde ve o

seviyedeki sporcunun bu

kurallardan haberdar olması ve

gerektirdiği tedbirleri alması

gerektiğini düşünüyorlar.

„Bunun yasak olduğunu

bilmiyordum‟ cümlesi bir mazeret değildir. Bu tarz alınma ihtimali olan maddelerin önemli

kısmının yasak olduğu bilinir. Soğuk algınlığı ilaçları gibi. Hepsi değil gerçi bir kısmı ama

grup olarak böyledir. Piyasada sık karşılaşılıp, yani bir anlamda yanlışlıkla alınma olasılığı

yüksek olup, performans artırdığı için yasaklanmış ama performans arttırma niyetiyle

kullanılmamış maddelerden iki yıldan daha düşük cezalar alma ihtimali var. Ancak disiplin

işlemleri yürürken bu savunmanın geçerli olabilmesi, yani kanıtlanması için ciddi kurallar var.

Ama bunlar da dâhil olmak üzere keyif verici maddeler dışında gerçekten bir hastalık durumu

olmazsa kullanılmayı gerektirecek herhangi bir madde yasaklılar listesinde yok. Bir başka

ifade ile Yasaklılar Listesindeki bir maddeyi doktor tavsiyesi, reçetesi olmadan kullanmak

mümkün değildir. Pratikten bahsetmiyorum tabii ama teorik olarak bu böyledir. Ancak iş izin

alarak bir tedaviyi uygulamaya geldiğinde doktor reçetesi tek başına yeterli değildir. O

hastalık için bu maddenin kullanılmasının elzem olduğu, başka alternatif tedavilerin hastalığın

iyileşmesinde yeterli olmadığı gibi durumların belgelenmesi gerekiyor. Bu yapıldığında da

hangi yasaklı madde olursa olsun kullanımı için izin almak mümkün.

Page 12: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

Doping kontrolü kimlere yapılır? Bir takımdaki her sporcuya yapılır mı?

Takım sporlarında genelde bu sayı ikidir. Sayı artabilir, azabilir. Bunun kaç kişi olacağı

kurallarda açık olarak yazılıdır. Turnuvaysa turnuva statüsünde yazılıdır. Ligse lig statüsünde

yazılıdır. Kim olacakları yine bütün dünyada geçerli kurallar ve standartlar gereği kura ile

belirlenir. Ama kontrol yapma yetkilisi ismen sporcu belirleme yetkisine de sahiptir. Bireysel

sporlarda yani atletizm, yüzme, bisiklet gibi madalyayla sonuçlanan turnuvalarda yine o

turnuvanın kuralları gereği derece alanlara kontrol yapılabilir. Bunun amacı kötü niyetlilerin

kendilerini o derecelerden sakınarak bir yandan da doping yapmalarını önlemektir. Örneğin

bir ön turnuvada dopingli olduğu için yeterli dereceyi koşmayıp kendini saklayıp 5. Olan

birinin yakalanabilmesini sağlamak içinde sıklıkla sadece derece alanlardan değil dereceye

girmeyenler arasından da rastgele veya ismen seçilip kontrol yapılabilir. Bu kontrollerin esas

amacı caydırmaktır. Madalya gibi ödülle biten bireysel sporlarda dereceye girenlerin kontrolü

şarttır, kuraldır. Çünkü madalyanın bir başka sporcuya devri söz konusudur. Rekorların

tanınması için yine kontrol şarttır. Yeterli zaman içinde kontrol edilemediği için tescil

edilemeyen rekorlar da var.

Peki, yasaklı bir maddenin vücuttan atılması ne kadar sürer?

Her maddenin vücutta yarattığı etki farklı olduğu gibi vücuttan atılma süreleri de farklıdır.

Hatta aynı etkiyi yapan iki farklı maddenin veya aynı amaçla doping için kullanılan

maddelerin de atılma süreleri birbirinden farklıdır. Dolayısıyla böyle bir genelleme yapmak

çok mümkün değildir. Saatler içinde atılanlar olduğu gibi aylar sonra bulunanlar da vardır.

Yasaklı maddelerin bazılarının yakalanması bazen çok zordur ancak kurallar ona göre

düzenlenmiş durumda. Bazılarında dediğim gibi kullanıldıktan çok sonra yakalanması

mümkün. Kötü niyetli sporcular hangi maddeyi nasıl kullanacağını bu bilgiye sahip

uzmanlardan yardım alarak yapıyorlar, ama onlara tavsiyemiz pek de emin olmamaları...

Kan dopinginden de biraz bahseder misiniz?

Kan dopingi bir kişinin kendi kanının alınıp saklanıp veya bir başkasının kanının yarışmaya

yakın bir zamanda verilmesidir. Bugün hala yapılması mümkün bir dopingtir. Bir de kanın

kullanma amacı olan oksijen transferi, oksijenin kanda taşınması, dokulara iletilmesi, kanda

daha fazla oksijen taşınmasının sağlanmasına hizmet edecek bir takım maddeler var.

Suni ilaçlar diyeceğimiz maddelerdir bunlar. Bunlarda yine kan dopingi içinde sayılıyor. Bir

de vücutta kan yapımını arttıracak yani zaman içinde kan yapımını arttırıp dolayısıyla oksijen

taşımayı arttıran maddeler var. Bunlar dayanıklılık sporlarında özellikle etkili olan

maddelerdir. Bunların hepsi kan dopingi kapsamında. Kendi kanının anlaşılmasında bazı

yöntemler var ama en zoru kendi kanının verilmesi halinde bunun yakalanmasıdır. Hatta kanı

Page 13: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

da olduğu gibi değil sadece oksijen taşıyan hücreleri veriliyor. Anlık olarak oksijen kullanım

kapasitesini arttırıp dolayısıyla da vücut oksijeni ATP üretiminde kullandığı için performansın

arttırması söz konusu. Ancak; doping kontrolünde yeni başlayan uygulamalar, özellikle kan

analizleri burada bahsettiğimiz zorlukları azaltan ve doping yapanların yakalanmasını

sağlayan son birkaç yılda giderek yaygınlaşan uygulamalar.

Ergojenik maddeler nelerdir ve bunlar hangi hallerde doping sayılır?

Burada aslında bir ayrıma gitmek lazım ama bu kolay bir ayrım değil. Besin destekleri var.

Vitaminler, mineraller, protein tozları, karbonhidrat tozları, bir kısım yağlar vb. Bunlar besin

desteğidir. Bunlar normalde yediğimiz içtiğimiz besinlerde var olan maddeler. Bir de

yenmeyen ya da doğal beslenme içinde özel alışkanlığı olan kişiler dışında kullanılmayan

veya bir şekilde suni olarak üretilmiş

olanları vardır. Bir yörede sık kullanılan

bir yaprağın tozu, ağacın kökü gibi veya

bunların özütleri gibi. Normal beslenme

yolunda hiç bulunmayan az önce sözünü

ettiğimiz proteinler gibi değil, vücutta bir

takım etkiler yaratan veya yarattığı sanılan

maddelerin kullanılmasıdır. Bu konu çok

derin bir konu aslında. Burada uyarmak

lazım. Bunların doğal bir ağaçtan,

bitkiden elde edilmesi serbest olmaları

anlamına gelmez.

Böyle bitkilerden elde edilen çok ciddi

ilaçlar var. Kalp ilacı dijital böyle bir

ilaçtır. Çok sık verilen bir örnek olduğu

için bende onu veriyorum. Örneğin

efedrin böyledir, Efedra diğer adı ile Ma

huang bitkisi özütü bu madde doping maddesidir. Bu bitkinin ürünleri piyasada yasak olduğu

söylenmeden satılıyor ve bunları kullanan pek çok kişi var. Şimdi böyle baktığımızda suni

olsun doğal olsun bir kısım doping kapsamındaki maddelerin ergojenik destek maddesi ürünü

olarak satılması söz konusu. Bunlar tabii ki performansı arttırıyorlar. Ama işe yarayan

maddeler zaten doping sayılıyor. Bir maddenin doping sayılmasının temel kurallarından bir

tanesi performansı arttırmasıdır. Performansı önemli ölçüde arttırıp arttırmadığından sonraki

kriter de tehlikeli olup olmadığıdır. Eğer yasaklı maddeler listesinde var olan bir maddeyse

kullanacağımız ergojenik yardım o anlamda performansı arttırır ve fayda sağlar. Ama bunun

dışında o listede değilse performansı arttırmıyor demektir. Öyleyse niçin kullandığımıza

bakmak lazım. Performansı arttırsın diye kullanıyorsak hiçbir anlamı yok. Çünkü bilimsel

olarak performansı arttırdığı kanıtlanmamış bir maddeyi kullanıyoruz demektir. Para israfıdır.

Page 14: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

Daha önemlisi hekimlik açısından bakıldığında vücutta bir işe yaramayan herhangi bir faydası

olmayan bir maddenin vücuda alınıp lüzumsuz ek bir metabolizma yükü yaratması demektir.

Karaciğerimizi, böbreğimizi başta bu organlar olmak üzere bütün vücudumuzu lüzumsuz yere

işgal etmesi ve yorması demektir, gereksizdir. Vitaminler var, onlar lazım değil mi? Lazım.

Doğru beslenen sağlıklı, akıllı, dengeli ve bilinçli beslenen bir sporcunun dışarıdan

vitaminlerde dâhil olmak üzere herhangi bir destek almasına gerek yoktur. Eğer vitamin,

mineral ve suyun dışarıdan alınmasını gerektiren şekilde eksiklikleri varsa alınmalıdır ve

bunda bir sakınca yoktur. Sporcuyu normal performans düzeyinde tutmaya yarayacak bu

anlamda faydalı olabilecek maddelerdir bunlar. Ama bunların dışındakilerin performans

arttırıcı faydası varsa dediğim gibi doping sayılır. Doping değilse faydası yoktur. Öyleyse her

şekilde yarışmacı sporcuların ergojenik destek ürünü kullanmasına karşı bir duruşumuz var.

Doping kullanımının maddi ve manevi zararları nelerdir?

Yakalanmaktan bahsediyorsak zaten ciddi ağır cezaları var. Maddenin özelliğine bağlıdır.

Hukuken disiplin kurulları çok sıkıdır bu konuda. Kolay bir şey değil bu. Hukuken indirmeye

imkan varsa, daha önceki bir sorunuzda böyle maddelerden bahsetmiştik, bu indirimin

alınması da çok zordur, belli maddeler de tartışmasızdır. Örneğin anabolik steroidler bu

gruptadır. 2 yıl ilk ceza ondan sonrası 8 yıl ondan sonrası da hayat boyu spordan mendir.

Şimdi böyle olunca spor yapamamak, yarışamamak, toplumda kötü bir nam salmak vs. gibi

manevi kısmıyla birlikte maddi olarak da sonuçlar doğurur. Bugün spor büyük bir sektör.

Profesyonel sporcular için çok önemli kayıplar söz konusu. Hiçbir şey değilse sezon kaybı

olur ve beraberinde gelir kaybı söz konusu olur. Belki o dönemde kaybedilen bir olimpiyat

madalyası olabilir. 4 sene sonra o kariyerde kalabilmek çok az sayıda sporcunun yapabileceği

bir şeydir çünkü; 2-3 olimpiyatta madalya almak... Dünyada aynı seviyede kalıp hatta hep

gelişerek yeni yetişenleri de geçecek gibi kalmak her sporcunun başarabileceği bir şey

değildir. Dolayısıyla böyle birtakım maddi kayıplar söz konusudur. Öbür taraftan sağlık

açısından bakarsak ki bu daha geniş bir kitleyi ilgilendiren bir sorun. Yaptığını bilmeden

yapan veya dopingin bu anlamda etkilerini bilmeden yapan çok geniş bir grup olduğunu

biliyoruz biz. Bu açıdan da dopingle mücadelenin 1. kuralı eğitimdir. Kontrollerden daha ön

planda ve önemli görülür. Uluslararası alanda da Türkiye‟de de böyledir. Ölümcül zararları

olabilir. Dopingi bir sorun olarak görüp bunu spor dünyasının fark edip, önlem almak,

bununla baş etmek ve bunun engellemesi gerek diye düşünülmeye başlanmasının 2 sebebi var.

Birincisi bahisler. Bu kulağa biraz fazla maddi geliyor ama adaletsizliğin maddi sonuçları

gözüyle bakmak gerek. Bu konu bundan 150 yıl kadar önce ciddi ciddi sıkıntı olmaya

başlamıştır. Ve ikincisi; bu bahis ve paranın dışında çok daha önemli ve insani sonuçların

ortaya çıkmasıdır; Ölümler… Ölümleri ikinci sıraya koymuyoruz, yanlış anlaşılmasın, zararın

zirvesi olduğu için en son söyledim…

Page 15: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

Doping öldürür mü?

Doping öldürür.

Dopinge bağlı ölümler var. Bir takım felsefi ve etik tartışmalar var bu konuda, “her koyun

kendi bacağından asılır”, “bugün ilaçların yan etkileri çok azaldı” vb; ama bugün o çok

gelişmiş ve olumsuz etkileri azaltılmış ilaçların bile öldürücü olanları var, öldürücü olma

potansiyelleri var. Bunu kullanıp da „ölmedik işte zarar vermiyor‟ diye düşünmek de çok

yanlış. Yıllar geçip yıllar önce kullandığı doping maddesinin etkisinden zarar gördüğünü de

insanlar fark etmeyebilir. Bence bir de böyle bir sürece giriyoruz. Çünkü en çok 20‟li 30‟lu

yaşlarda spor yapılıyor. Ondan sonra 50 yaşında karşılaştığınız bir prostat kanserinin, akciğer

kanserinin bunlarla bağlantılı olduğunu ilişkilendirmek güç. O noktada yapacak fazla bir şey

de yok zaten. Bu ve buna benzer uzun dönem etkilerini, böbrek, karaciğer başta olmak üzere

organ hasarlarının, 60-70‟li yaşlarda ortaya çıkan karaciğer yetmezliklerinin, bundan 40-50

sene önce kullanılmış ilaçlarla ilişkisini bulmak zordur.

Kronik etkiler dediğimiz bu etkileri ispatlamak da zordur. Ama bizim elimizde bilgilerimiz

dahilinde bunların olabilirliğini bize gösteren ve geçmiş yıllardan bugün yaşlanmış bazıları

çok şöhretli sporculardan gördüğümüz ve doping maddeleriyle ilişkilendirebileceğimiz,

kanıtlanmasa bile bunu ciddi biçimde düşündüren, şüphe ettiren önemli sayıda vaka var.

Bir de net bildiklerimiz var. Bu ilaç yapar denmiş ve onu yapmış. Doping sporda bir kısım

“ani ölüm”lerin sebebi olabiliyor. Dediğimiz gibi yani dopingle mücadele başladığında

bundan yıllar önce ölüm vakaları bunu tetiklemiş. Bugün o anlamda ölüm biraz daha az

gözüküyor ama yine sporcularda görülen ani ölümlerin içinde dopingin yeri mutlaka var ve

ilişkilendirilenler var. Bazı ergojenik destek maddeleriyle ilişkilendirilenler de var; ve yine

tekrarlamakta fayda var bu maddelerin önemli bir kısmının uzun dönemde ortaya çıkacak

zararlı etkileri de mutlaka var.

TeĢekkürler…

Page 16: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

Konumuz ‘KARATE’yse…

Davranış bozukluğu gösteren çocuk ve ergenlere, gerek

saldırgan davranışlarını uygun bir şekilde kontrol

edebilmeleri, gerekse disiplin kazanabilmeleri açısından

karate gibi mücadele sporlarına katılmaları önerilmektedir.

Karate motor özellikler diye adlandırdığımız kuvvet, sürat,

esneklik, dayanıklılık ve koordinasyon gibi özellikleri

simetrik olarak geliştirme özelliğine sahip nadir spor

dallarından biridir. Temel olarak reaksiyon sürati, patlayıcı

güç, esneklik, sürat, kuvvet, dayanıklılık gibi motor özellikler

karate sporcusunun başarısını etkilemektedir. Uygulanacak

antrenman modelleri bu kriterler göz önüne alınarak

planlanmalıdır. Ülkemizde performans

sporcusu yetiştiren antrenörler bu

konularda çeşitli sorunlarla karşı karşıya

kalmaktadırlar. Sporcuların genel olarak

Beden Eğitimi Spor Yüksekokullarının

eğitimleri vasıtasıyla bu bilgilerden

haberdar olmasına karşılık antrenörlerin

aynı yardımları alamaması sorunun

temelini oluşturmaktadır.

Beden Eğitimi ve Spor

Yüksekokullarında spor pedagojisi,

branşa özgü özel antrenman modelleri ve

fonksiyonel antrenman eğitimi alarak

mezun olan antrenörler sayesinde

çocukların temel motorik özellikleri

geliştirilip, sportif performans açısından

daha başarılı, spor ahlakının ne olduğunu

bilen bireyler yetiştirilmektedir.

Ülkemizi uluslararası arenada gerek

sportif başarı anlamında gerekse fair-

play çerçevesinde daha iyi temsil

edebilen sporcuları yetiştirebilmek için

Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarından mezun antrenörlerin iş başında olması

gerekmektedir.

Karate branşında yarışma/müsabaka ana hedef olmasa da ülkemiz son 20 yıldır Avrupa ve

Dünya Şampiyonlarında dereceler elde eden çok değerli sporcular yetiştirmiştir. Bireysel

sporlar arasında Avrupa-Dünya Şampiyonalarında en çok madalya kazandıran branşlar

arasında yer alan Karate Milli Takımımız Büyük Erkekler olarak 2004 yılı Avrupa 3.lüğü,

2006, 2009, 2010 yılları Avrupa Şampiyonluğu, 2008 yılı Dünya Şampiyonluğu başarısına

imza atmıştır.

Öğretim Görevlisi eski milli sporcu Dr. Aytekin Soykan‟ın girişimleri sayesinde karate,

Türkiye‟de ilk olarak 1994 yılında seçmeli, 1997 yılında ise uzmanlık dersi olarak Marmara

Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu‟nda verilmeye başlanmıştır. İstanbul

Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu‟muzda farklı branşlarda seçmeli ve

uzmanlık dersleri verildiği gibi 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren karate

derslerimizin de müfredatımızda yer alacağı düşünülmektedir

ArĢ. Gör. Osman AteĢ

Page 17: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

YOZLAġAN AHLAKĠ DEĞERLER

Belli bir mesaj yüklenen taraftarlar, beklenen sonuç

alınamadığında kendi takımlarından bile hınç çıkarmaya başlıyor.

Günümüz insanı artık hem kendine hem emeğe hem de içinde

bulunduğu kültüre yabancılaşmaya başlıyor. Yabancılaşmanın var

olduğu yerde saldırganlığı beklemek her zaman mümkün…

Spora şiddet yakışmıyor

Son yıllarda spor müsabakalarında, özellikle de futbol karşılaşmalarında yaşanan

şiddet olayları, sporun, sevgi, barış ve kardeşlik gibi evrensel değerlerini, birleştirici ve

bütünleştirici özellikleri üzerinde olumsuz etki oluşturuyor. Spordaki şiddet unsurunun en

önemli etkilerinden biri spor kültürünün yeterince özümsenmiyor olmasıdır. Taraftarların

heyecanla gerginliği karıştırması, performans hedefi yerine sonuç hedefini tercih etmesi şiddet

unsurunu öne çıkarıyor.

İnsanların sadece galibiyete şartlandığı, centilmenlik ve ahlaki değerlerin ne yazık ki

yozlaştığı spor kamuoyunda, ifade biçimi saldırganlık ve şiddet olarak kendini gösteriyor.

Sportif müsabakaların üstlendiği misyonlardan birisi de, müsabakalar kullanılarak kişi veya

toplumların kendilerini ifade etmeleri, seslerini duyurabilmeleri, kızgınlıklarını veya

sevinçlerini yaşamalarıdır.

Ülkemizde ise son yıllarda spor kaynaklı şiddet olaylarında bir artış görülüyor. Süper ligden

amatör liglere, sade bir futbol taraftarından kulüp yöneticisine kadar spor holiganizmi saha içi

ve dışındaki olumsuz etkisini giderek daha da çok hissettiriyor. Ülkemizde spor sahalarında

görülen şiddetin başlıca sebepleri spor kamuoyunca şöyle görülüyor;

EKONOMĠK VE SOSYAL HAYATTAKĠ SORUNLAR

Gelir dağılımındaki adaletsizlikler ve farklı kesimler arasında derinleşen uçurum bireysel

anlamda sorunlara yol açmakta özellikle toplumun alt kesimlerini oluşturan kitlelerde kin,

öfke birikimi yaratıyor. Sportif alanlar ise bu kitleler için deşarj olabilme imkânı sağlıyor. Her

ne kadar yanlışta olsa toplumun büyük bir kesimi stadyumları rahatça bağırılan, küfür

edinilebilen, istenildiği gibi davranarak stres atılabilen dokunulmaz yerler olarak algılıyor ve

hatta sade futbol sevgisi için maç izlemeye gelen kişiler tribünlerin tiyatro, sinema olmadığı

eleştirisine maruz kalıyorlar.

Page 18: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

YERLEġMĠġ SPOR KÜLTÜRÜNÜN EKSĠKLĠĞĠ

Ülkemizde maalesef ki spor sevgisinden bahsetmek mümkün değildir. Toplumun büyük bir

kısmı sadece futbolla özelliklede üç büyük futbol takımıyla ilgilenmekte buna rağmen futbol

maçlarına olan katılım derbi maçlar dışında düşük seviyelerde kalıyor. Gerçektende futbolu

sadece bir oyun olarak sevdiğimiz söylenemez eğer öyle olsaydı futbolun üç neticeli bir oyun

olduğu unutulup başarı sadece galibiyete endekslenmez ve dolayısı ile de kazanma şansları

yüksek olan üç büyük kulübün dışında diğer kulüplerde yeterli taraftar desteği alabilirdi

STADYUMLARIN YETERSĠZLĠĞĠ

Maalesef ki memleketimizde ki stadyumların birçoğu UEFA standartlarının altında olup,

mimari açıdan zayıf olduğu gibi, giriş çıkış kapı sayılarının azlığı, stat içerisindeki

donanımların (kafeterya, tuvalet vs.) yetersizliği ve temizlik konusundaki yetersizliklerle 21.

yüzyılın çağdaş toplumuna yakışmıyor. Özellikle tel örgüler ve demir parmaklıklar insanlara

kafese atılmış duygusu verdiği gibi tribünlerdeki gerilimi artırıcı rol oynamakta, taraftarlar tel

örgünün arkasında dokunulmaz olduklarını varsayıp istedikleri gibi davranmaktadır.

ETKĠSĠZ GÜVENLĠK ÖNLEMLERĠ

Sportif olayları yönetmedeki otorite boşluğu ve alınan etkisiz önlemlerde şiddet olaylarının

artmasına sebep olmaktadır. Polis her maç öncesi stadyumlardaki yerini alıyor hatta bazen bu

rakam abartılarak 3–4 bin kişiyi bile buluyor ise de meydana gelen olayları önlemede yetersiz

kalınıyor. Bazen de polis sert ve katı tutumu ile şiddetin baş sorumlusu oluyorlar. Abartılmış

polis sayısı, polis köpeklerin kullanılması taraftar üzerinde provakatif etkiye sebep olduğu

gibi kimi zamanda sorumlu kişiler görevlerinden ziyade maç izlemekle meşgul oluyor. Aynı

zamanda özellikle Anadolu da siyasi baskınında etkisiyle polis misafir takım seyircilerine

karşı daha sert bir tutum izlemektedir.

HAKEMLER

Türkiye de yapılması en zor mesleklerin başında hakemlik gelmektedir. Futbolcu, teknik ekip

ve yöneticiler tarafından alınan mağlubiyetlerin ilk sorumlusu olarak hakemler

gösterilmektedir. Tarafgirlikleri hep tartışma konusu olmakla birlikte verdikleri kararlar ile

televizyonlarda saatlerce yargılanıyorlar, yanlı veya yansız yönetimleriyle futbol sahalarında

görülen şiddete büyük etki ediyorlar. Burada toplumsal tarafgirliğimiz dolayısıyla yapılan

kimi haksız eleştirilerin yanında hakemlerinde kendilerinde olan güven eksikliği, sporcu

Page 19: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

üzerindeki otorite yetersizliği, iyi yetiştirilmemelerinden dolayı Dünya klasmanında olan

hakem sayımızın oldukça az olması da yatmaktadır.

KULÜP YÖNETĠCĠLERĠ

Ülkemiz de kulüp yöneticisi olmak ekonomik ve sosyal açıdan birçok olanağı beraberinde

getiriyor. Diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak kulüp yöneticileri genelde toplum

tarafından tanınır, bu kişiler yer yer futbolculardan daha fazla televizyonlarda yer alırlar.

Kulüp yöneticilerinin taraflı, kışkırtıcı açıklamaları olumsuz etkilere yol açtığı gibi,

yöneticilerin taraftar guruplarıyla karşılıklı menfaate dayanan ilişkileri, taraftar guruplarına

bedava bilet dağıtımı, deplasman maçları için otobüs ayarlanması, yabancı maddelerin sahaya

sokulmasının kolaylaştırılması gibi maddi ve manevi anlamda yardımları futbol sahalarında

görülen şiddetin temel sebeplerinden birini oluşturmaktadır.

MEDYA

Medya kulüpler arası rekabeti körükleyerek, kulüp yöneticilerinin, futbolcuların demeçlerini

tahrik kar bir havaya sokup hakemleri, futbol federasyonunu ya da rakip kulübü suçlayan bu

açıklamaları ustalıkla büyütüyor, şiddeti kışkırtıcı ve saldırganlığı tahrik edici yayınlar

yapılıyor. Genellikle büyük kulüplerin söz sahibi olduğu diğerlerinin ise teferruat olarak

görüldüğü futbol medyasında tiraj ve reyting uğruna yer yer milliyetçiliği kışkırtan, rakip

takım futbolcu ve yöneticilerini rencide eden yayınlar yapılmaktadır. Maç görüntülerinin dahi

yayınlanmadığı birçok televizyon kanalında ise futbolcular ve hakem kararları üzerine

saatlerce konuşulmakta genellikle dört büyük kulübün temsil edildiği bu programlarda reyting

uğruna basit kavgalar çıkartılmaktadır.

Belli bir mesaj yüklenen taraftarlar, beklenen sonuç alınamadığında kendi takımlarından bile

hınç çıkarmaya başlıyorlar. Günümüz insanı artık hem kendine hem emeğe hem de içinde

bulunduğu kültüre yabancılaşmaya başlıyor. Yabancılaşmanın var olduğu yerde saldırganlığı

beklemek her zaman mümkün… Fakat unutmamak gerekir ki sosyal ve ekonomik koşullarda

yaşanan problemler yoğun şekilde devam ettiği müddetçe ülkemizde spor alanlarında görülen

şiddetin önüne geçmekte zorlaşacaktır. Şiddetle mücadeleyi sadece spor sahalarında değil

toplumun tüm kesimlerinde yapmak gerekir ki bununda yolu vatandaşlara sosyal, ekonomik

ve kültürel açıdan refah seviyesi daha yüksek bir hayat sunabilmekten geçiyor.

Tanju Alili

Page 20: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

TANGO...

İki bedenin nirvanası...

Tinsel keyif...

Ruh ve bedenin kusursuz uyumu...

Böyle birçok harf yanyana getirilerek kelimeleri

oluşturabilir belki ama tangoyu anlatmak için yetersiz kalacaktır, tüm bu kelimeler... Çünkü

bana kalırsa tam bir tanımı yok tangonun. Hissi var yalnızca. Bunu da anlatmaya kelimeler

kifayetsiz, kalemim yetersiz kalıyor. Kaldı ki biz tangoyu ne olarak tanımlarsak tanımlayalım

tango hep kendisi gibi kalacak...

Böyle başlamak istedim yazıma. Çünkü devamında bu muhteşem hisler dünyasında

belki de aradığınız şeyi bulmanıza yardımcı olmaya çalışacağım. Aranılan şey… Ne derseniz?

Tıpkı bir denizcinin mavisi, şairin şiiri ve benim içinde tango diye örnekleyebilirim. Ama

öncelikle tangonun tarihinden haberdar olalım.

Arjantin‟in milli dansı… 19. yüzyıl‟ın sonlarına doğru Buenos Aires ve Montevideo

(Uruguay‟ın başkenti) dolaylarında başladı. Tango kelimesi dans ile ilintili olarak ilk kez

1890‟larda kullanılmaya başladı. İlk başlarda bu bölgede yapılan danslardan sadece bir

tanesiyken, kısa zamanda popüler olarak sokaklarda, sahnelerde yerini aldı ve kentin kenar

mahallelerinde binlerce Avrupalı göçmenin bulunduğu varoşlara kadar yayıldı. İlk yılların

tangosu "tango criollo" veya "basit tango" olarak bilinmekle beraber, günümüzde Amerikan

ve uluslararası tango stilleri, Fin tangosu, Çin tangosu gibi çeşitli türler gelişmiştir. Ancak

orijinal tango, doğduğu toprakların adıyla, "Arjantin tangosu" olarak anılmaktadır

Türkiye‟nin tango ile tanışması Cumhuriyet‟in kabulünden hemen sonraya rastlar.

Medeni hayatta batıya yönelik yenilemelerin arasında dans da gelmektedir. Fakat Arjantin

tango uzun yıllar Türk insanı tarafından benimsenmemiştir. Günümüzde ise Türkiye'de

tangonun hatrı sayılır bir camiası var aslında pek bilinmese de ve bu camianın klişeleşmiş

cümleleri var elbette ki. Bunlar arasında benim ilk dikkatimi çeken cümle şu olmuştu

''yürüyebilen herkes tango yapabilir...'' Dikkatimi çekmiş ancak içine girememişim elbette ki o

zaman cümlenin. Şuan içimde tango tutkusuyla aynı cümleyi yorumladığımda anlıyorum ki ''

sadece yürüyerek zevk alabileceğin bir danstır tango. Ruhun ve bedenin müzikle birleştiği o

ince noktadır.''

'' Tango, yetenekli bir süvari ile soylu bir kısrağın dansıdır. Ne hızlı koşmak için bir

kırbaca ne de bir engeli aşmak için dizginleri sertçe germeye ihtiyaç duyulur''. İşte tam da bu

yönüyle hayata benzetiyorum ben onu (tangoyu). Hayat attığımız adımlardan ibarettir ya;

ilerleriz, geri döneriz, yerimizde sayarız. Bu şekilde adımlardaki anlamı hissederek

gerektiğinde küçük, gerektiğinde kocaman bir adım atarız bu dansı yaparken; ilerleriz, geri

döneriz, yerimizde sayarız. Tam da yaşamın içinde olduğu gibi kadın ile erkek baş başa ve

karşı karşıyadır. İletişimin doruklarındadırlar. Aralarındaki o sessiz kavgayı görünenin aksine,

bedenlerine değil yalnızca kalplerine dokunarak sürdürmeye çalışırlar.

Page 21: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

İşte böyle bir şeydir TANGO. Tarifi zor, duygusu tutkuludur. Ne kadar yazsam ne

kadar anlatsam manasızdır. Görmek, duymak ve hissetmek lazım bu tinsel keyfi...

Belki bedenlerin nirvanasına ulaşmanızda ilk adımı atmanıza yardımcı olabilirim. En

azından anlatmaya çalıştıklarımı yaşayan insanları görmek isterseniz diye size birkaç mekan

önereceğim.

Söylemiştim hatrı sayılır bir camiası var diye. O yüzden her gece tango yapabileceğiniz

mekanlar var İstanbul‟da;

Pazartesi----Otra (Anadolu Yakası)

Salı-------------Taksim Sanatevi My House Tangoist Milongası (Avrupa Yakası)

Çarşamba---Mekan 333 (Avrupa Yakası)

Perşembe---Point Hotel (Avrupa Yakası)

Cuma---------Levent Tenis Kulübü (Avrupa Yakası)

Cumartesi---Danset Erenköy (Anadolu Yakası)

Pazar---------Ponte (Avrupa Yakası)

ġeniz Parlakkılıç

Page 22: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

SPORDAN HABERLER

2011 Büyükler Dünya GüreĢ ġampiyonası’na Ev Sahipliği Yaptık…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Türkiye Güreş Federasyonu ve Uluslararası Güreş

Federasyonları Birliği FILA‟nın işbirliği ile düzenlenen 2011 Büyükler Dünya Güreş

Şampiyonası sona erdi. Şampiyonaya katılan sporcularımızdan beşi, elde ettikleri başarı ile

olimpiyatlara katılma hakkı kazandı.

12 – 18 Eylül tarihleri arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Daire

Başkanlığı Gençlik ve Spor Müdürlüğü koordinasyonunda, Türkiye Güreş Federasyonu ile

Uluslararası Güreş Federasyonları Birliği (FILA)‟nin işbirliğinde ve Spor A.Ş.‟nin ev

sahipliğinde organize edilen 2011 Büyükler Dünya Güreş Şampiyonası‟na 104 ülkeden 900‟e

yakın sporcu katıldı.

Yedi gün süren müsabakalar boyunca, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sinan Erdem Spor

Salonu‟nda; erkeklerde Grekoromen ve Serbest stilde 55 kg., 60 kg., 66 kg., 74 kg., 84 kg., 96

kg. ve 120 kg. kategorilerinde; bayanlarda Serbest stilde 48 kg., 51 kg., 55 kg., 59 kg., 63 kg.,

67 kg., 72 kg. kategorilerinde çekişmeli mücadelelere sahne oldu.

Kategorilerinde ilk altıya giren sporcuların 2012 Londra Olimpiyatları‟na katılım için vize

aldığı 7 gün süren müsabakalara, Türkiye‟den 14‟ü erkek, 7‟si bayan 21 sporcu katıldı.

BeĢ Türk GüreĢçi Olimpiyat vizesini aldı

Müsabakalarda katılan sporcularımızdan; 120 kiloda Rıza Kayaalp altın, 74 kiloda Selçuk

Çebi gümüş, 84 kiloda Nazmi Avluca ve 96 kiloda Cenk İldem bronz madalya kazanırken,

serbest stilde 96 kiloda Serhat Balcı da kazandığı gümüş madalya ile 2012 Londra Olimpiyat

Oyunları‟na vize aldı.

Tribünleri dolduran binlerce yerli ve yabancı sporseverin takip ettiği 2011 Büyükler Dünya

Güreş Şampiyonası‟nda Grekoromen stilde Türkiye, 35 puanla takım sıralamasında 2. oldu.

Page 23: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

''Bu sene Türk voleybolu açısından güzel geçti''

Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık, Kadın Millilerin 3. olduğu

Avrupa Voleybol Şampiyonası'nın ardından basın toplantısı düzenledi.

Burhan Felek'teki Volley Hotel'de düzenlenen basın toplantısında Voleybol Federasyonu

yönetim kurulu üyeleri ve sporcular da yer aldı.

Başkan Karabıyık, "Milli Takımımız, bizi ve Türkiye'yi gururlandırdı. Verdikleri

mücadeleden dolayı teknik ekibe ve oyuncularımıza çok teşekkür ediyorum" dedi.

Antrenör Marco Motta ise, "Hırvatistan mağlubiyetinden sonra motivasyonumuz daha iyi

oldu. Her maç üzerine biraz daha koyarak oynadık. Zorlu maçlar oynadık ve son karşılaşmada

da bronz madalya için mücadele ettik. Bu sene Türk voleybolu açısından çok başarılı geçti"

diye konuştu.

Milli Takımın başarılı oyuncusu Neslihan Darnel de, "Bizim kaybettiğimiz birşey yoktu.

Sırbistan kendi sahasında oynuyordu ve çok fazla mücadele etmesi normal. Son

pozisyonlardaki top bizim lehimize olsaydı şu an şampiyon olabilirdik" şeklinde konuştu.

Page 24: Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizdencdn.istanbul.edu.tr/statics/ · 2017-08-11 · Editörden Zeynep Kotan, Eski Yüksekokul Müdürlerimizden Prof.Dr. Selami Gözenç

GEYİK

MUHABBETİ