YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON -...

36
ERDAL TANAS KARAGÖL • HATICE KARAHAN ŞUBAT 2014 SAYI: 82 ANALİZ YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON

Transcript of YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON -...

Page 1: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

ERDAL TANAS KARAGÖL • HATICE KARAHAN

ŞUBAT 2014 SAYI: 82ANALİZ

YENİ EKONOMİ

AR-GE VE İNOVASYON

Page 2: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler
Page 3: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

ŞUBAT 2014 SAYI: 82

YENİ EKONOMİ

AR-GE VE İNOVASYON

ANALİZ

ERDAL TANAS KARAGÖL • HATICE KARAHAN

Page 4: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

COPYRIGHT © 2014Bu yayının tüm hakları SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’na aittir. SETA’nın izni olmaksızın yayının tümünün veya bir kısmının elektronik veya mekanik (fotokopi, kayıt ve bilgi depolama, vd.) yollarla basımı, yayını, çoğaltılması veya dağıtımı yapılamaz. Kaynak göstermek suretiyle alıntı yapılabilir.

Tasarım ve Kapak: : M. Fuat ErUygulama : Ümare YazarBaskı : Semih Ofset, Ankara

SETA | SİYASET, EKONOMİ VE TOPLUM ARAŞTIRMALARI VAKFINenehatun Caddesi No: 66 GOP Çankaya 06700 Ankara TÜRKİYETel:+90 312.551 21 00 | Faks :+90 312.551 21 90www.setav.org | [email protected] | @setavakfi

SETA | Washington D.C. Office1025 Connecticut Avenue, N.W., Suite 1106 Washington, D.C., 20036 USATel: 202-223-9885 | Faks: 202-223-6099www.setadc.org | [email protected] | @setadc

SETA | Kahire21 Fahmi Street Bab al Luq Abdeen Flat No 19 Cairo MISIRTel: 00202 279 56866 | 00202 279 56985 | @setakahire

SETA | İstanbulDefterdar Mh. Savaklar Cd. Ayvansaray Kavşağı No: 41-43Eyüp İstanbul TÜRKİYETel: +90 212 315 11 00 | Faks: +90 212 315 11 11

Page 5: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

5s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

İÇİNDEKİLER

ÖZET 7

GİRİŞ 9

AR-GE’NİN GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER VE TÜRKİYE AÇISINDAN ÖNEMİ 10

DÜNYADA AR-GE 12

İNSAN KAYNAKLARI 12

FİNANSAL KAYNAKLAR 14

DÜNYADA AR-GE ÇIKTILARINA İLİŞKİN GÖSTERGELER 17

ÖNDE GELEN AR-GE BAŞARI ÖRNEKLERİ: GÜNEY KORE VE FİNLANDİYA 19

TÜRKİYE’DE AR-GE 21

TÜRKİYE’NİN AR-GE PERFORMANSINDAKİ GELİŞİMİ 21

İNSAN KAYNAKLARI 22

FİNANSAL KAYNAKLAR 23

TÜRKİYE’DE AR-GE ÇIKTILARINA İLİŞKİN GÖSTERGELER 26

AR-GE, İNOVASYON VE 2023 HEDEFLERİ 26

SONUÇ VE ÖNERİLER 29

Page 6: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

6

ANALİZ

s e t a v . o r g

YAZARLAR HAKKINDA

Erdal Tanas KARAGÖL1992’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinden mezun oldu. Yüksek lisansını ABD’de Connecticut Üniversitesinde, doktorasını İngiltere’de York Üniversitesi’nde tamamladı. Karagöl’ün çeşitli gazete ve dergilerde dış borçlar, cari açık, ekonomik büyüme, savunma harcamaları, enerji, işsizlik, kamu harcamaları, yoksulluk ve sosyal yardım alanlarında makaleleri ve araştırma raporları yayımlanmıştır. TÜBA asosiye üyesi olan Karagöl, halen Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmakta ve SETA’da ekonomi bölümünde çalışmalar yapmaktadır.

Hatice KARAHAN1999 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. 2001 yılında Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü’nden yüksek lisans derecesi alarak doktora çalışmalarını yapmak üzere ABD’ye gitti. 2006 yılında Ekonomi doktorasını tamamladığı Syracuse University’de çeşitli ekonomi dersleri vermenin yanı sıra, Center for Policy Research bünyesinde araştırmacı olarak çalıştı. 2010-2012 yılları arasında MÜSİAD’da Genel Sekreter Yardımcısı ve Ekono-mi Danışmanı olarak görev yaptı. Türkiye Ekonomisi, kalkınma, enerji, Ar-Ge ve istihdam alanlarında birçok ulusal ve uluslararası yayın yapan Karahan, 2012’den bu yana çalışmalarını TÜBİTAK’ta sürdürmektedir. Halen İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde ders ver-mekte olan Karahan, ayrıca Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Ekonomi Danışmanı olarak da görev yapmaktadır.

Page 7: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

7s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

Sürdürülebilir ekonomik büyüme rakamlarına ulaşmak isteyen ülkelerin, özel-likle 1990’lı yıllardan itibaren Ar-Ge’ye, stratejik planlarının merkezinde bir rol yükledikleri ve bu yaklaşımın meyvelerini orta ve uzun vadede topladıkları bilin-mektedir. Nitekim Ar-Ge’ye ciddi yatırımlar yaparak bilim, teknoloji ve sanayide önemli yol kat etmiş ülkeler, ilgili dönemde küresel rekabet güçlerini gözle görü-lür ölçüde artırmışlardır. Bu çerçevede, söz konusu ülkelerin ağırlıklı bir kısmı-nın, yüksek gelirli ekonomiler arasında yer alması da tesadüf değildir.

Türkiye ise, yıllarca ihmal ettiği Ar-Ge ve inovasyona yönelik çalışmaları-nı 2000’li yıllarda içinden geçtiği ekonomik dönüşüm sürecinde ciddi biçimde artırmış, bunun bir yansıması olarak da, çalışmalara yönlendirilen kaynaklarda gerek finansal gerekse beşeri sermaye anlamda ilerlemeler kaydetmiştir. Bugün ge-linen noktada bu kaynakların istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ettiği ancak Türkiye’nin 2023 ve sonrasında ulaşmayı hedeflediği seviyeler için henüz yeterli olmadığı gözlenmektedir.

Bu bağlamda, 2023 vizyonundaki GSYH ve ihracat rakamlarına ulaşarak ekonomide yeni bir hikâye yazmanın yanı sıra, orta gelir tuzağına yakalanma-dan yoluna devam edebilmek amacıyla, Ar-Ge ve inovasyon alanında daha büyük hamleler yapmak Türkiye için stratejik boyutu olan kaçınılmaz bir ihtiyaç halini almıştır. Bu hamlelerin başında ise, kaynakların etkin bir şekilde tahsis edilme-si ve buna bağlı olarak da stratejik alanlara odaklanma gerekliliği gelmektedir. Ar-Ge planlamaları ve destekleri, Türkiye’nin ihtiyacı olan sektörler ve ürünler üzerinde yoğunlaştırılmalı, somut ve ticari hedefler içermelidir. Zira bu yaklaşım, verimliliği tetikleyerek büyümeyi hızlandıracak ve aynı zamanda başta cari açık olma üzere birçok makroekonomik göstergeyi olumlu etkileyecektir.

ÖZET

Page 8: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

8

ANALİZ

s e t a v . o r g

Öte yandan, “sosyal bilimlerde Ar-Ge” konusunun da, Türkiye’de geri plan-da kaldığı gözlenmektedir. Halbuki, inovasyon ve rekabetçilikte Finlandiya gibi başarılı örneklerin, Ar-Ge çalışmalarını eğitimden sağlığa, ekonomiden kültüre uzanan geniş bir yelpazede toplumun ihtiyaçlarıyla uyumlu bir şekilde yürüttüğü ve sosyal inovasyon konseptini benimsediği bilinmektedir. Dolayısıyla, Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarının ve desteklerinin, sadece mühendislik ve doğa bilimleri-ne değil, bunların arka planda bağlantılı olduğu sosyal bilimlere yönelik olarak da artırılması önem taşımaktadır. Bu kapsamda, üniversitelere verilen desteklerin yanı sıra, bu konularda yetkinliğini kanıtlamış etkin düşünce kuruluşlarına da destek sağlanması, çalışmaların daha etkili yürütülmesini sağlayacaktır.

Sonuç olarak, Türkiye’nin gerek beşeri gerekse finansal kaynaklar anlamında son 10 yıllık dönemde belirgin bir ilerleme kaydettiği Ar-Ge ve inovasyon yatı-rımlarını ve bunlardan elde ettiği çıktıları daha da ileri boyutlara taşımaya ihtiyacı vardır. Bu amaç doğrultusunda gerçekleştirilmesi gereken stratejik dönüşümün ise, bir yandan eğitim ve ekonomi başta olmak üzere ilgili sosyal bilimler destekli politikalarla, diğer yandan da hayata geçirilebilir sonuçlar elde etmeye yönelik mekanizmalarla şekillendirilmesi kritik önem arz etmektedir. Dolayısıyla, hedef-lenen ekonomik dönüşüm için Ar-Ge’ye dönük kaynakların artırılması bir yana, ilgili projelerin sonuç odaklı olmasına ve mükerrerlik taşımamasına, bu bağlamda da çalışmaların etkinliği için ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon sağlanmasına önem verilmelidir. Bir diğer deyişle, “bütünleşik Ar-Ge çalışma-ları” yürütülmesi hususu, stratejinin temelini oluşturmalıdır. Zira Türkiye’nin, orta ve uzun vadede ulaşmayı hedeflediği yeni ekonominin temelindeki bilimsel ve teknolojik gelişime kavuşması, ancak bu eksendeki bir paradigma değişimiyle mümkün olabilecektir.

Page 9: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

9s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

GİRİŞAraştırma-geliştirme (Ar-Ge), yeni ürün, hizmet ve süreçler geliştirme ve bunları pazara sunarak ekonominin ihtiyaçlarını giderme amacıyla, beşe-ri sermaye ve mevcut bilgi stokundan faydalanıla-rak yürütülen, çıktıları özgün, bilimsel ve teknik içerik taşıyan faaliyetler olarak tanımlanabilir. Hızla devam etmekte olan dinamik küresel gelişi-me ayak uydurmak isteyen ülkelerin, geçen birkaç on yıllık dönemde Ar-Ge konseptine özel bir yo-ğunluk verdikleri bilinmektedir. Bu eğilimin ar-kasındaki temel neden ise, günümüzde Ar-Ge’nin rekabetçilik ve sürdürülebilir ekonomik büyüme için en önemli motor güç olduğu gerçeğidir.

Ar-Ge ve ekonomik büyüme arasındaki pozitif ilişki, bugüne kadar birçok akademik ça-lışmada gözler önüne serilmiştir. İçsel büyüme (endogenous growth) modellerinden ilham alan bu çalışmalar, ekonomik gelişimin uzun vadede esas olarak verimlilikle sağlanabileceği görüşünü temel almaktadır.1 Verimlilik artışı ise, ancak tek-nolojik gelişimle mümkün olmaktadır. Söz ko-nusu çalışmalar, yüksek verimlilik sağlayan tek-

1. R.M. Solow, “Technical Progress and the Aggregate Production Function”, Review of Economics and Statistics, c. 39, no.3 (1957), 312–320; G. M. Grossman ve E. Helpman, Innovation and Growth in the Global Economy, (MIT Press, Cambridge Massachusetts: 1991).

nolojik rekabet gücünün ve inovasyonun, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerin büyü-me hızlarını artırdığını tespit etmiştir.2 Buna pa-ralel olarak, ülkelerin refah düzeyleri arasındaki farklılıkların da, büyük ölçüde sahip oldukları bilgi ve ortaya koydukları inovasyonlarla belir-lendiği görülmüştür. Nitekim inovasyon kabili-yeti, kişi başına milli gelir seviyesini olumlu yön-de etkilemektedir.3 Kısaca ifade etmek gerekirse, bilim ve teknoloji, ülkelere ekonomik dönüşüm ve sürdürülebilir büyüme yolundaki araçları en etkili bir şekilde temin etmektedir.

Ekonomik büyüme ve teknolojik gelişim arasındaki, verilerle etkisi onaylanmış bu model-den yola çıkarak, Ar-Ge’nin ekonomik büyüme için stratejik bir öneme sahip olduğu sonucuna varılmaktadır. Nitekim teknolojik gelişim, ancak ve ancak araştırma ve geliştirme çalışmalarıyla ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla bu zincir, Ar-Ge’yi verimliliğin ve nihayetinde ekonomik büyümenin altın anahtarı haline getirmektedir.4

Bu bağlamda, sürdürülebilir ekonomik büyüme rakamlarına ulaşmak isteyen ülkele-rin, özellikle 1990’lı yıllardan itibaren Ar-Ge ve inovasyona, stratejik planlarının tam merkezin-de bir rol yükleyerek büyük miktarlarda kaynak aktardıkları ve bu yaklaşımın meyvelerini de orta ve uzun vadede topladıkları açıkça görülmekte-dir. Zira Ar-Ge sonucunda elde edilen ürün veya hizmetlerin yeni olmaları, farklılık yaratarak tü-ketim ve ihracatı, aynı zamanda şirketlerin kar-lılığını ve istihdamı artırmalarını sağlamaktadır.

2. Jan Fagerberg, Mark Knell ve Martin Srholec, “The Competiti-veness of Nations: Economic Growth in the ECE Region”, UNE-CE Yaz Semineri’nde sunulan makale (Cenevre, 2004); Michael E. Porter ve Scott Stern Porter, “Measuring the Ideas Production Function: Evidence from International Patent Output”. NBER Working Papers, no. 7891 (Eylül 2000).

3. Hülya Ulku, “R&D, Innovation and Economic Growth: An Empirical Analysis”, IMF Working Papers, no.04/185 (Eylül 2004).

4. D. Frantzen (2000). “Innovation, international technological dif-fusion and changing influence of R&D on productivity”, Camb-ridge Journal of Economics, c. 24, no. 2 (2000), s.193-210; Tamim Bayoumi, David T. Coea ve Elhanan Helpman, “R&D Spillovers And Global Growth”, Journal of International Economics c.47, no.2 (1999), s. 399–428.

Page 10: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

10

ANALİZ

s e t a v . o r g

Dünyadaki bu eğilim, söz konusu yıllardan itiba-ren mikro düzeyde firmaların rekabet güçlerinin ve global pazar paylarının artmasında önemli bir rol oynayarak makroekonomik büyümeye katkı sağlamıştır. Bu gelişmeler ise doğal olarak, ilgili ülkeler için sürdürülebilir kalkınmayı ve daha iyi yaşam koşullarını beraberinde getirmiştir.

Bu nedenle, Ar-Ge harcamaları diğer ül-kelere kıyasla fazla olan ülkelerin en gelişmiş ve ülkeler arasında yer almaları tesadüfi değildir. Nitekim Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı yüksek olan ülkeler günümüzde bilim ve teknolojide büyük fark yaratan ve rekabette önde olan ülkelerdir.

Ekonomik büyüme açısından önemi bu şe-kilde özetlenen Ar-Ge ve inovasyonu ele alan bu çalışmanın ikinci bölümünde, Ar-Ge’nin geliş-mekte olan ülkeler ve Türkiye açısından önemine değinilecek, üçüncü bölümde ise dünya ülkele-rinin Ar-Ge performanslarına yer verilecektir. Dördüncü bölümde söz konusu ülkelerin Ar-Ge çıktılarına ilişkin göstergeler tartışılırken, beşinci bölümde ise önde gelen Ar-Ge başarı örneklerin-den Güney Kore ve Finlandiya örnekleri incelene-cektir. Altıncı bölüm, Türkiye’nin Ar-Ge perfor-mans gelişimi ile bu yöndeki insan kaynakları ve finansal kaynaklar konusunu ele alacaktır. Yedinci bölümde Türkiye’nin çıktılarına ilişkin gösterge-lere yer verilirken, son bölümde de ulusal Ar-Ge, inovasyon ve 2023 hedefleri ile bunlara ulaşmak için atılması gereken adımlar tartışılacaktır.

AR-GE’NİN GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER VE TÜRKİYE AÇISINDAN ÖNEMİGünümüzde bilim ve teknolojide rekabet avan-tajı yakalamış ülkeler gelişmiş ülke statüsünde konumlanırken, gelişmekte olan ekonomilerin ise daha çok emek yoğun mal ve hizmet üreti-minde göreceli üstünlüklere sahip olduğu bilin-

mektedir.5 Bununla birlikte, düşük gelirin hâkim olduğu ekonomilerin emek faktöründe avantajlı olma ve bundan yararlanarak büyüme durumu sonsuza dek sürmemekte ve belli bir aşamaya ge-lindiğinde dezavantaja dönüşmektedir.

Şöyle ki, düşük gelirli ekonomiler, kalkın-malarının ilk dönemlerinde bol ve ucuz iş gücü çalıştırılarak, hızlı adımlarla yukarı tırmanabil-mektedir. Ancak bu avantaj, daha yüksek ücret anlamına gelen orta gelir kategorisine girildiğin-de ortadan kalkmakta ve böylelikle rekabetçi gü-cünü yitiren söz konusu ekonomiler ivme kay-betmektedir. Benzeri bir durum, stoku arttıkça ek getirisi azalan sermaye için de geçerlidir. Do-layısıyla, teknolojinin geliştirilmemesi ve verim-liliğin artırılmaması halinde, mütevazı oranlarda sürüp giden büyüme oranları ile bir üst seviye-deki gelir kategorisine çok uzun yıllar ulaşmak mümkün olamamaktadır.6 İşte ülkelerin, bu aşa-mada yakalandıkları kısır döngüye ‘Orta Gelir Tuzağı’ adı verilmektedir. Özetle orta gelir tuza-ğı, hızlı bir büyümeyle düşük gelir kategorisin-den çıkmış; ancak orta gelir düzeyine ulaştıkla-rında yavaşlamaya başlamış ekonomilerin içinde bulunduğu, verimlilik yetersizliğine bağlı çıkmaz olarak tarif edilebilir.

Orta gelir tuzağı, son dönemlerde dünya çapında birçok gelişmekte olan ülke tarafından dikkate alınan bir kavram olmuştur. Nitekim son birkaç on yıllık dönem içerisinde yüksek gelir-li ekonomi statüsüne terfi edememiş çok sayıda ülke bugün bu fasit dairenin içinde mücadele vermektedir. Afrika, Güneydoğu Asya ve Latin Amerika bölgelerinde yoğunlaşan ilgili ekonomi-lerin sayısının 35 civarında olduğu belirtilmekte-

5. “Global Trade Liberalization and the Developing Countries”, IMF Issues Briefs, no. 01/08 (Kasım 2011).

6. Hatice Karahan (ed.), “Kalkınma Yolunda Yeni Eşik: Orta Gelir Tuzağı”, MÜSİAD Araştırma Raporları, no. 79 (2012); Barry Eic-hengreen, Donghyun Park ve Kwanho Shin, “Growth Slowdowns Redux: New Evidence on the Middle-Income Trap”, NBER Wor-king Paper, no. 18673 (2013).

Page 11: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

11s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

dir.7 Bu ise, son veriler dâhilinde dünyadaki orta gelirli ülkelerin üçte ikisinin tuzağa yakalanmış olduğu anlamına gelmektedir.

Satın Alma Gücü Paritesi’ne (SGP) göre kişi başı gelir hesaplamalarını baz alan orta gelir tuzağı kavramını, Dünya Bankası tarafından be-lirlenen ülke gelir kategorileri çerçevesinde ince-lemek faydalı olacaktır. Tablo 1’de de görüldüğü üzere, kişi başına milli geliri 1.025 doları geçen ülkeler “orta gelirli ülke” sınıfına girmekte, ancak alt ve üst orta gelirli olmak üzere ikiye ayrılmak-tadır. Buna göre, 1.026-4.035 dolar arası gelire sahip olanlar alt, 4.036-12.475 dolar arası gelire sahip olanlar ise, üst orta gelirli ekonomi olarak adlandırılmaktadır.8 Orta gelir tuzağı riskine ma-ruz kalan ülkeler, literatürde “üst” orta gelirli ka-tegoride yer alan ve 15-20 yıl gibi uzunca bir süre yüksek gelirli ülke sınıfına atlayamayan ülkeler olarak ele alınmaktadır.

Bugün birçok ülke söz konusu kısır döngü-yü yaşamakta ya da yaşama riski taşımaktayken, tuzağa takılmadan yoluna devam eden ülke ör-nekleri de mevcuttur. Bu bağlamda verilebilecek en anlamlı örneklerden birisi Güney Kore’dir. Güney Kore’de 1990’lı yılların başında 8.000 dolar civarında olan kişi başına milli gelir, 1995 yılında 10.000 doları aşarak ekonomiyi üst orta gelirli düzeyine taşımıştır. Sonrasında ise Güney Kore, yaptığı ciddi hamlelerle 1996’daki Güney-doğu Asya Krizi’ne rağmen istikrarlı bir şekilde büyümeye devam etmiş ve 2008 yılında yüksek gelirli ülke kategorisine terfi ederek tuzağa yaka-lanmadığını ispatlamıştır. Güney Kore’nin söz konusu dönemde atağa kalktığı alanların ba-şında bilim ve teknoloji olması ve bu çerçevede stratejik Ar-Ge planlaması yapmış olması, aynı kategorideki diğer ülkelerden hızla ayrışmasını sağlamıştır. Güney Kore örneğine paralel olarak,

7. Jesus Felipe, Arnelyn Abdon ve Utsav Kumar, “Tracking the Middle-Income Trap: What Is It, Who Is in It, and Why?”, Levy Economics Institute of Bard College Working Paper, no. 715 (2012).

8. Bu sınıflandırma için Dünya Bankası’nın “Dünya Gelişme Raporu”na müracaat edilebilir; bkz., http://wdronline.worldbank.org/worldbank/a/incomelevel.

orta gelir tuzağına yakalanmayan ülkelerin başa-rılarının, Ar-Ge’ye yaptıkları yatırım artışlarıyla doğru orantılı olduğu da tespit edilmiştir.9 Bir başka ifadeyle, Ar-Ge bütçesine ayrılan payın artması, ülkelerin orta gelir sınıfından yüksek ge-lir kategorisine atlaması sürecini hızlandırmakta-dır. 2000’li yıllarda bu nedenselliği ortaya koyan ülkeler arasında, özellikle Doğu Avrupa ülkeleri dikkat çekmektedir.

Orta gelir tuzağı kavramı, adından son dö-nemlerde Türkiye’de de sıkça bahsettirmektedir. Üst orta gelirli bir ekonomiye sahip olan Türki-ye’nin, söz konusu tuzağa düşme riski geniş çapta tartışılmakta olduğundan, konuyu bu çerçevede de ele almak anlamlı olacaktır. Bilindiği gibi Tür-kiye ekonomisi, 2001 krizi sonrasında 3.000 do-lar bandında bir kişi başına milli gelirle başladığı ekonomik reform sürecini başarıyla yürüterek hızla büyümüş ve 2005 yılında yüksek orta gelirli ülke kategorisine ulaşmıştır. Büyüme ve makro-ekonomik göstergelerdeki iyileşmeler bu yıldan sonra da, global kriz dönemi dışında, istikrarla yoluna devam etmiştir. Ancak gelir sınıfı atlayan diğer ekonomilerde görüldüğü gibi, büyümenin ilk dönemlerinde sahip olunan düşük maliyet-ler ve emek yoğun sektörler avantajı da giderek kaybolmaya başlamıştır. Bu gerçekten ve 2011 sonrasında görülen nispeten düşük ekonomik büyüme hızından yola çıkarak, Türkiye’nin bir

9. H. Karahan, “Does R&D Help Bypass The Middle Income Trap?: Evidence From Nouveau Riche Countries”, Empirical Eco-nomics Letters, c. 12, no.8 (2013), s. 907-913

TABLO 1. GELİR DÜZEYLERİNE GÖRE ÜLKE SINIFLANDIRMALARI

Kişi Başına Yıllık Ortalama Gelir

Düşük Gelirli Ekonomiler 1.025 Dolar ve Altı

Orta Gelirli Ekonomiler 1.026 – 12.475 Dolar Arası

o Alt Orta Gelirli Ekonomiler 1.026 – 4.035 Dolar Arası

o Üst Orta Gelirli Ekonomiler 4.036 – 12.475 Dolar Arası

Yüksek Gelirli Ekonomiler 12.476 Dolar ve Üzeri

Kaynak: Dünya Bankası

Page 12: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

12

ANALİZ

s e t a v . o r g

“orta gelir tuzağı” testinden geçebileceği hususu son zamanlarda dile getirilmektedir.

Bu bağlamda, Türkiye’nin, 2000’li yılların başında alt orta gelirli ekonomi sınıfında yer alır-ken sahip olduğu avantajların bugün için geçerli olmadığı hiç şüphesiz ortadadır. Bununla birlik-te, Türkiye ekonomisi, orta gelir tuzağı için söz konusu olan statüye geçeli 9 sene gibi bir süre olmuştur. Tuzağa yakalanma kavramı ise, yuka-rıda belirtildiği gibi 15-20 yıl gibi bir zaman di-limini baz almaktadır. Dolayısıyla, Türkiye’nin bir kısır döngü içine girme riski henüz çok yakın olmamakla birlikte, bundan sonraki dönemde ideal büyüme rakamlarına ulaşması gerektiği de net bir şekilde ortadadır. Bunu başarmanın yolu ise, düşük gelir avantajlarının terk ettiği boşluğu, yüksek verimlilikle doldurmaktan geçmektedir. Verimlilik ise, bir önceki bölümde değinildiği üzere, zincirleme bir şekilde Ar-Ge performan-sına bağlılık arz etmektedir. Sonuç olarak, Tür-kiye’nin, gerek 2023 hedeflerine erişmek gerekse bahsi geçen orta gelir tuzağı riskinden korunmak için Ar-Ge ve inovasyon konusunda hamleler yapmaktan başka seçeneği bulunmamaktadır. Bu noktada, içsel büyüme modellerinin de vurgula-dığı gibi, temeli araştırma ve geliştirmeye bağlı verimlilik artışlarının ve dolayısıyla ekonomik büyümenin gerçekleşmesi konusunda, kaynak-ları yönlendiren devlet politikaları çok büyük önem arz etmektedir.

DÜNYADA AR-GE Ar-Ge, verimlilik yoluyla ekonomilerin büyüme çarkını döndürmektedir. Ar-Ge çalışmalarını çe-viren güç ise, iki ana kaynak altında toplanabilir: İnsan kaynakları ve finansal kaynaklar. Özellikle bilim ve teknoloji ile akademi alanında yetişen beşeri sermaye Ar-Ge’nin en temel boyutu olma özelliği taşırken, aktarılan maddi kaynaklar da çalışmaların sürdürülebilirliği açısından vazgeçil-mezdir. Bu nedenle, araştırma ve geliştirme ko-nusunda ilerleme kaydetmek isteyen ülkeler, bu

iki boyutta da kaynak geliştirmeye devam etmek zorundadırlar.

Bununla birlikte, dünya çapında birçok ülke-nin çeşitli Ar-Ge politikaları uygulamakta olduk-ları bilinmektedir. Bu bölüm, Ar-Ge konusunda önde gelen ülkelerin Ar-Ge performanslarını, bir yandan bu alanda sağladıkları girdi olan kaynak-lar açısından değerlendirirken, diğer yandan da bu çalışmaların çıktısı olan patentler ve yayınlar gibi temel göstergeleri incelemektedir.

İnsan KaynaklarıBilim ve teknoloji alanında sahip olunan insan kaynağı, ülkelerdeki Ar-Ge ve inovasyonun geli-şiminde anahtar rol oynamaktadır. Bununla ilgili en temel göstergelerden birisi, bilim ve teknoloji alanındaki çalışan sayısının ülkedeki toplam is-tihdama oranıdır. Bu oran, AB-28 dâhil olmak üzere önde gelen ilk 20 ülke veya ülke grubu için profesyoneller ve teknisyenler bazında incelendi-ğinde, Lüksemburg’un toplam çalışan nüfusun yarısından fazlasını bilim ve teknoloji alanında istihdam ederek sıra dışı bir performans sergi-lediği görülmektedir (Grafik 1). Danimarka, İs-veç, İsviçre, ABD, Norveç ve Finlandiya da yüz-de 40 üzerinde sahip oldukları oranla, bilim ve teknoloji istihdamında iddialı ülkelerin başında gelmektedir. AB-28 bölgesinin ise, ortalamada yüzde 30’un üzerine çıkmayı başarmış olduğu görülmektedir. Grafikte yer alan ülkelerin hep-si toplamda yüzde 30 üzerinde bir orana sahip olurken, OECD genelinde ise bilim ve teknoloji alanında çalışanlar, toplam istihdamın çeyreğin-den fazlasını oluşturmaktadır. Bununla birlikte, profesyonellerle destek elemanlarının dağılımı ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir Tüm bu verilerden çıkarılan sonuç ise, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, gelişmiş ülkelerde bilim ve teknoloji alanındaki mevcut pozisyonların, işgü-cü piyasalarında oldukça önemli bir yere sahip olduğu şeklinde özetlenebilir.

Ülkelerin Ar-Ge ve inovasyon potansiyelini yansıtan bir diğer gösterge de, hiç şüphesiz dok-

Page 13: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

13s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

tora derecesine sahip çalışanlardır. Nitekim dok-toralı çalışanlar, araştırma yapmak amacıyla özel olarak eğitilmekte olup bilimsel bilgi yaratmak için en kalifiye elemanlar olarak nitelendirilmek-tedir. Giderek artan uzmanlaşmalar ve bilimsel üretimdeki büyüme, alanında doktora derecesine sahip profesyonelleri, günümüzde modern bili-min ve inovasyon sisteminin temel taşlarından biri haline getirmiştir.10

10. “OECD Science, Technology and Industry Scoreboard”, OECD Publishing, 2013.

Bu bağlamda, ülkelerin Ar-Ge’ye yönelik insan kaynaklarını değerlendirirken doktora-lı profesyonellerin oranına bakıldığında, 25-64 yaş arasındaki çalışabilir yaştaki nüfus içerisinde doktora sahibi kişilerin bindelik oranında ülke-ler arasında ciddi farklar bulunduğu görülmek-tedir (Grafik 2). Lüksemburg ve İsviçre, çalışma çağındaki nüfusta sırasıyla binde 28,2 ve binde 25’lik oranlarda doktora dereceli bireye sahip olarak dikkat çekici bir performans sergilemek-tedir. Almanya, ABD ve İngiltere de, binde

35.1 26.4 25.4 23.6 22.6 23.7 22.5 23.1 17.8 23.1 17.2

24 21.5 15.2 18.2 20.2 22.3 19.3 13.8 13.5

0

10

20

30

40

50

60

Lüks

embu

rg

Danim

arka

sveç

sviçr

e ABD

Norveç

Finlan

diya

Hollan

da

Alman

ya

zland

a

Fransa

ngilte

re

Belçika

Avustu

rya

AB-28

Sloven

ya

rland

a

Estony

a

Çek C

umh.

talya

Profesyonel Teknisyen ve yardımcı profesyonel

GRAFİK1. BİLİM VE TEKNOLOJİ ALANINDA ÇALIŞANLARIN TOPLAM İSTİHDAMDAKİ PAYI (%, 2012)

Kaynak: OECD

28.2 25

14 13.5 12.4 9.7 8.2 8.1 7.5 7.1 7 7 6.8 6.7 6.6 6.6 6.1 5.8 5.2 5.1

0

5

10

15

20

25

30

Lüks

embu

rg

sviçr

e

Alman

ya

ABD

ngilte

re sra

il

Kanad

a

zland

a

Finlan

diya

Fransa

Hollan

da

Avustr

alya

Norveç

G. Kore

span

ya

Belçika

rland

a

Sloven

ya

Danim

arka

Leton

ya

GRAFİK 2. ÇALIŞMA ÇAĞINDAKİ NÜFUS İÇİNDE DOKTORA DERECESİ OLANLARIN PAYI (‰, 2009)

Kaynak: OECD

Page 14: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

14

ANALİZ

s e t a v . o r g

10’un üzerindeki dilimlerle bu bağlamda önde gelen ülkeler arasındadır. Bu ülkelerin olumlu performanslarında, gerek sundukları araştırma kariyerleri gerekse kaliteli doktora eğitimleri ne-deniyle çektikleri yabancı çalışanlar da oldukça etkilidir. Doktoralılar, iş hayatlarında yükseköğ-retim sektörüne yoğunlaşmakla birlikte, özellikle Ar-Ge’nin yoğun olduğu ülkelerde iş sektöründe de giderek yaygınlaşmakta ve çeşitli pozisyonlar almaktadır. Nitekim ABD, Danimarka ve Belçi-ka’da, çalışan her 3 doktoralıdan biri reel sektör-de görev yapmaktadır. Veriler, gelişmiş ülkelerin Ar-Ge konusunda bu beşeri sermaye göstergesin-de de önde geldiğine işaret ederken, ilk 20 ülke arasında yerini alan ve kalkınmasını Ar-Ge’ye borçlu olan Güney Kore’deki oranın binde 6,7 olduğu gözlenmektedir.

Öte yandan, ekonomilerin araştırma-ge-liştirme potansiyellerinin ve başarılarının en te-melinde, çalıştırdıkları Ar-Ge personeli sayısı ve bunun toplam istihdama oranı yatmaktadır. Bu doğrultuda, tam zamanlı araştırma personelinin çalışan nüfusa binde oranına bakıldığında, önde gelen ilk 20 ülke için İzlanda, Finlandiya ve Da-nimarka binde 20’yi geçen oranlarla başı çek-mekte ve binde 11 civarındaki AB ortalamasını ikiye katlayarak fark yaratmaktadır. Bu ülkeleri,

sırasıyla İsveç, Slovenya, Güney Kore ve Fransa iz-lemektedir. Sıralamada ilk 20’de yer alan ülkelerin Ar-Ge personeli oranı binde 10 üzerinde olmakla birlikte, göstergede başarılı olan gelişmiş ülkelerin arasında, BRICS grubunun yükselen bir ekono-misi olan Rusya da yer almakta ve binde 11,9’luk oranıyla dikkat çekmektedir (Grafik 3).

Finansal KaynaklarKaliteli insan kaynaklarının yanı sıra, araştırma ve geliştirmeye ayırılan finansal kaynaklar da, Ar-Ge çalışmalarının etkinliği ve sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, bir ülkenin Ar-Ge ve inovasyondaki performan-sını ölçmek amaçlı kullanılan girdi kriterlerinin başında, Ar-Ge için yapılan harcamaların milli gelire oranı gelmektedir. Bu oranda en önde ge-len ilk 20 ülke incelendiğinde, Güney Kore ve İsrail’in, GSYH’den Ar-Ge’ye aktardıkları yüzde 4’ün üzerindeki paylarla başı çektiği görülmek-tedir (Grafik 4). Bu iki ülkeyi, Finlandiya, İsveç, Japonya ve Danimarka, yüzde 3 bandındaki Ar-Ge bütçe oranlarıyla izlemektedir. Söz konusu dönemde OECD genelinde bu oran yüzde 2,4 iken, AB-28’de ise yüzde 2 olarak gerçekleşmiştir.

Ar-Ge harcamalarının, sektörel olarak in-celendiğinde, genel itibariyle özel sektör ve yük-

22.4 21.7 20.4

17.0 16.4 14.9 14.7 14.6 14.0 13.6 13.5 13.5 13.5 13.2 12.8 12.6 11.9 11.9 11.6 11.6

0

5

10

15

20

25

zland

a

Finlan

diya

Danim

arka

sveç

Sloven

ya

G. Kore

Fransa

Avustu

rya

Norveç

sviçr

e

Japo

nya

Alman

ya

Lüks

embu

rg

Belçika

Kanad

a

Avustr

alya

rland

a

Rusya

Hollan

da

span

ya

GRAFİK 3. AR-GE PERSONELİNİN TOPLAM İSTİHDAM İÇİNDE PAYI (‰, 2011)

Kaynak: OECD

Page 15: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

15s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

seköğretim sektöründe ağırlık kazandığı bilinen bir gerçektir. Temel bilimsel araştırmalar özellikle üniversitelerde yürütüldüğünden, yükseköğretim sektörünün Ar-Ge çalışmalarına aktardığı maddi kaynaklar, bu bağlamda önemli bir gösterge ola-rak kabul edilmektedir. Danimarka, Estonya ve Portekiz başta olmak üzere, çok sayıda ülkenin 2000 yılından sonra yükseköğretimde Ar-Ge’ye ayırdığı payı önemli ölçüde arttırdığı görülmek-

tedir. Yükseköğretim sektöründeki Ar-Ge harca-malarının GSYH’ye oranı, bu alanda önde gelen ülkelere bakıldığında, gerek OECD gerekse AB-28’de 2011 yılı itibariyle yüzde 0,4 olarak gerçek-leşmiştir. Milli gelirden üniversite araştırmaları-na aktarılan payda, Danimarka ve İsveç, yüzde 1’e yaklaşan dilimlerle dikkat çekmekte, bu iki ülkeyi İzlanda, İsviçre, Finlandiya, Hollanda ve Avusturya izlemektedir (Grafik 5).

4.4 4.2 3.5 3.4 3.3

3 2.9 2.8 2.8 2.8 2.4 2.3 2.2 2.2 2.2

1.9 1.7 1.7 1.7 1.7 1.5

0

1

2

3

4

5

Güney

Kore

sra

il

Finlan

diya

sveç

Japo

nya

Danim

arka

Alman

ya

Avustu

rya

Sloven

ya

ABD

zland

a

Fransa

Belçika

Estony

a

Hollan

da

Çek C

umhu

riyeti

Kanad

a

rland

a

ngilte

re

Norveç

Portek

iz

GRAFİK 4. TOPLAM AR-GE HARCAMALARININ GSYH’YE ORANI (%, 2011)

Kaynak: OECD

0.9 0.9

0.7 0.7 0.7 0.7 0.7 0.6 0.6

0.5 0.5 0.5 0.5 0.5 0.4 0.4 0.4 0.4 0.4 0.4

0 0.1 0.2 0.3 0.4 0.5 0.6 0.7 0.8 0.9

1

Danim

arka

sveç

zland

a

sviçr

e

Finlan

diya

Hollan

da

Avustu

rya

Estony

a

Kanad

a

Avustr

alya

Portek

iz sra

il

Norveç

Alman

ya

ngilte

re

Fransa

Belçika

AB-28

Japo

nya

OECD

GRAFİK 5. YÜKSEKÖĞRETİM SEKTÖRÜNDEKİ AR-GE HARCAMALARININ GSYH ORANI (%, 2011)

Kaynak: OECD

Page 16: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

16

ANALİZ

s e t a v . o r g

Bununla birlikte, özel sektör eliyle yapılan araştırma-geliştirme çalışmaları da, teknoloji geli-şimi, inovasyon ve dolayısıyla ekonomik büyüme için motor gücü niteliğindedir. 2001-2011 döne-minde özel sektörün Ar-Ge üzerine yaptığı har-camaların GSYH’ye oranı dünya çapında birçok ülkede hızla artmıştır. Özel sektör Ar-Ge yoğun-luğunun söz konusu dönemde artış gösterdiği ül-kelerin başında, Güney Kore, Slovenya, Estonya ve Çin gelmektedir.11 Yoğunlukta 2011 yılı iti-bariyle önde gelen ülkeler ise, sırasıyla yüzde 3,5 ve yüzde 3,1 oranlarıyla İsrail ve Güney Kore’dir. Finlandiya ve Japonya ise yüzde 2,6’lık paylarla 3. ve 4. sırada yer almaktadır. Öte yandan, OECD genelinde bu oran yüzde 1,5 iken, AB-28’de yüz-de 1,2 olarak gerçekleşmiştir (Grafik 6).

Ar-Ge ağırlıklı olarak reel sektör tarafından yapılmakla birlikte, bu girişimlere devletin ver-diği doğrudan veya dolaylı katkılar da çalışma-ları desteklemek anlamında önem taşımaktadır. Bu bağlamda özel sektörde yapılan Ar-Ge ça-lışmaları içindeki devlet desteği payı da 2000’li yıllarda birçok ülkede değişim göstermiştir. 2011 yılı verileri, Rusya’nın, özel sektör çalış-

11. “OECD Science, Technology and Industry Scoreboard”.

malarının yüzde 58,6’sını maddi olarak direkt destekleyerek bu kriterdeki sıralamada açık ara birinci sırayı aldığını göstermektedir (Grafik 7). Bununla birlikte, şirketleri Ar-Ge anlamında en çok destekleyen diğer devletler arasında İspan-ya, Slovenya, Macaristan ve ABD yer almak-tadır. Türkiye’nin de, 10 yıllık dönemde ciddi anlamda arttırdığı devlet desteğiyle 13. sırada olduğu göze çarpmaktadır.

Özetlemek gerekirse, Ar-Ge çalışmalarına yönelik tüm beşeri sermaye ve finansal kaynak verilerinde, İskandinav ülkelerinin yanı sıra, Gü-ney Kore ve İsrail’in ağırlıklı olarak en göze çar-pan ülkeler olduğu söylenebilir. Bunun yanı sıra, ABD, Japonya ve bazı Avrupa ülkeleri de Ar-Ge kaynakları açısından başarılı bir performans gös-termektedir (Grafik 8). Ar-Ge’de öne çıkan bu ülkelerin, çoğunlukla 2000’li yılların öncesinden bu yana yüksek gelirli ekonomi sınıfına dâhil olan ekonomiler olduğu gözlenmektedir. Bununla birlikte, Güney Kore ile Slovenya, Estonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya ve Polonya gibi Doğu Avrupa ülkelerinin 2000’li yıllarda orta gelir tuzağını aşarak yüksek gelir kategori-sine girdiğinin altını çizmek, Ar-Ge’ye verdikleri önemle bağlantı kurmak açısından önemlidir.

3.5 3.1

2.6 2.6 2.3 2.1 2.1 1.9 1.8 1.8 1.8 1.7 1.6 1.5 1.5 1.4 1.4 1.3 1.2 1.2

0 0.5

1 1.5

2 2.5

3 3.5

4

srail

G. Kore

Finlan

diya

Japo

nya

sveç

Çek C

umh.

Danim

arka

Alman

ya ABD

Avustu

rya

Sloven

ya

rland

a

zland

a

OECD

Estony

a

Fransa

Çin

Belçika

Avustr

alya

AB-28

GRAFİK 6. ÖZEL SEKTÖRDEKİ AR-GE HARCAMALARININ GSYH ORANI (%, 2011)

Kaynak: OECD

Page 17: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

17s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

DÜNYADA AR-GE ÇIKTILARINA İLİŞKİN GÖSTERGELERMaddi ve beşeri sermaye, Ar-Ge ve inovasyon ça-lışmalarının inşası için girdileri oluşturarak ülkele-

rin sahip oldukları teknolojik gelişim potansiyeli-ni göstermekle birlikte, bu kaynakların kullanımı sonrasında elde edilen sonuçlar da ayrı bir önem taşımaktadır. Bu bağlamda, Ar-Ge çalışmalarının çıktılarını yorumlamak için kullanılan en yaygın iki gösterge akademik yayınlar ve patentlerdir.

58.6

16.6 15.1 14.5 13.8 12.8 12.7 12.6 12.2 10.9 10.3 9.7 8.9 8.6 8.6 8.5 7.8 7.3 7.1

0 10 20 30 40 50 60 70

Rusya

span

ya

Sloven

ya

Macari

stan

ABD

G.Afrik

a

Çek C

umh.

Polony

a

Y. Zela

nda

Avustu

rya

Slovak

ya

Norveç

Türkiye

ngilte

re

OECD

Fransa

Meksik

a

Hollan

da

AB-28

2001 2011

GRAFİK 7. ÖZEL SEKTÖRDEKİ AR-GE’DE DOĞRUDAN DEVLET DESTEĞİ PAYI (%, 2001&2011)

Kaynak: OECD

zlanda

G.Kore

srail

Finlandiya

sveç

Japonya

Danimarka

Almanya

Slovenya

ABD Fransa

Belçika

Estonya

Hollanda Çek Cum.

Kanada & rlanda

ngiltere

Norveç Portekiz

spanya

Macaristan

talya Polonya

Slovakya

Yunanistan

0

2

4

6

8

10

12

14

16

18

0.5 1.0 1.5 2.0 2.5 3.0 3.5 4.0 4.5

Topl

am s

tihda

mda

Ara

tırm

acı P

ayı (

bind

e)

Ar-Ge Harcamalarının GSYH Payı (yüzde)

GRAFİK 8. FİNANSAL VE BEŞERİ KAYNAKLAR BAZINDA ÜLKELERDE AR-GE POTANSİYELİ, 2011*

Kaynak: OECD*Üçüncü boyut büyüklükleri, ülkelerin Ar-Ge’ye yaptıkları harcamaların 2000 yılı ABD doları sabit fiyatlarını baz almaktadır.

Page 18: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

18

ANALİZ

s e t a v . o r g

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (World Intel-lectual Property; WIPO) 12 tarafından açıklanan son verilere bakıldığında 2012 yılında en yük-sek sayıda patent başvurusuna 652,8 bin ile Çin sahip olmuş ve böylelikle küresel pastada yüzde 27,8’lik paya sahip olduğunu ortaya koymuştur. Çin’i, 542,8 bin ve 342,8 bin ile sırasıyla ABD ve Japonya takip etmektedir. Veriler, küresel pa-tent başvurularının yaklaşık üçte ikilik kısmının, ABD ve Japonya başta olmak üzere yüksek gelir-li ülkelerden geldiğini göstermektedir. Bununla birlikte, önde gelen yükselen ekonomilerde de, son dönemdeki gelişimin kuvvetli olduğu göz-lenmektedir. Nitekim patent alanındaki hızlı trend incelendiğinde, Çin’in bu konuda küresel itici güç olduğu ortada olmakla birlikte, BRICS grubunda yer alan Brezilya, Hindistan ve Rusya da patent sıralamasında giderek ön sıralarda yer-lerini almaktadır (Grafik 9). Sıralama, yukarıdaki bölümde incelenen Ar-Ge girdileriyle ilişkili ola-rak düşünüldüğünde, ABD, Japonya, Almanya

12. “World Intellectual Property Report Brands – Reputation and Image in the Global Marketplace”, WIPO Economics & Statistics Series (2013).

ve Güney Kore’nin, başarılı bir performans or-taya koydukları, bunun ise yapılan toplam mut-lak Ar-Ge harcamalarıyla doğru orantılı olduğu gözlenmektedir.

Öte yandan, bir diğer Ar-Ge çıktısı olan bi-limsel yayınlarda ise, ABD dünya çapında açık arayla birinci sırada yer almaktadır. 2003-2011 yılları arasındaki dönemde 4,26 milyon akade-mik yayın yapan ABD’yi, 2,01 milyon ile Çin iz-lemektedir. Bilimsel yayın çıktısında önde gelen diğer ülkeler ise, sırasıyla İngiltere, Almanya, Ja-ponya ve Fransa’dır (Grafik 10). Görüldüğü gibi, bu kriterde de patent sayısında en yüksek rakam-lara ulaşan ülkeler ön sıralarda yer almaktadır. Bu doğrultuda göze çarpan tek istisna olan Güney Kore’nin, ürüne yönelik olan patentlerde daha çok yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. Paralel bir so-nuç, Ar-Ge çalışmalarına ciddi kaynaklar ayıran İskandinavya ülkeleri için de geçerlidir. Verilerin ortaya koyduğu bir diğer sonuç da, bilimsel ya-yın verilerinin de patent verilerine benzer şekilde, Ar-Ge’ye mutlak rakamlarla daha büyük kaynak-lar ayıran ülkelerde daha yoğun olarak gerçekleş-miş olduğudur.

6.8 6.9 9.3 9.7 13.0 15.3 16.6 23.2 26.4 30.1 35.2 44.0 44.2

61.3 188.9

342.8 542.8

652.8

0 100 200 300 400 500 600 700

srail Malezya

talya Sinpapur

Hong Kong Meksika Fransa ngiltere

Avustralya Brezilya Kanada

Hindistan Rusya

Almanya G.Kore

Japonya ABD Çin

GRAFİK 9. ÜLKELERİN PATENT BAŞVURU SAYISI (BİN, 2012)

Kaynak: WIPO

Page 19: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

19s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

ÖNDE GELEN AR-GE BAŞARI ÖRNEKLERİ: GÜNEY KORE VE FİNLANDİYAGüney Kore, Ar-Ge’de yakaladığı ivmeyle orta gelir tuzağından korunarak yüksek gelirli ülke seviyesine terfi etmiş bir ülke olarak özel bir öne-me sahiptir. Öte yandan, Ar-Ge’ye ayırdıkları beşeri ve finansal kaynaklar açısından başı çeken gruplardan olan İskandinav ülkeleri arasında ise, Finlandiya rekabetçilik ve inovasyon anlamında bugün edindiği dünya liderlikleriyle göze çarp-maktadır. Dolayısıyla bu iki ülkenin, Ar-Ge ve inovasyon yoluyla elde ettikleri başarıların perde arkasını incelemekte fayda vardır.

Güney Kore, 1980’lerde 5.000 ABD doları civarında olan kişi başına milli gelirini her yıl giderek artırmış ve 2000’li yılların başına ge-lindiğinde 20.000 dolar seviyesine çıkarmıştır.

İstikrarlı büyümesine sonraki dönemlerde de devam eden Güney Kore, 2010 yılı itibariyle de 25.000 dolar seviyesini aşmayı başarmıştır. Güney Kore’nin büyüme hikâyesinin arkasında yatan en büyük faktörün, Ar-Ge ve inovasyona yaptığı büyük ve sürekli yatırımlar olduğu bilin-mektedir. Ülkenin inşa ettiği inovasyon sistemi, sürdürülebilir ulusal kalkınmayı bugüne dek beraberinde getirmiştir.

Güney Kore’nin söz konusu serüvenine kı-saca bakılacak olursa, 1960’lı yıllarda başladığı sanayileşme sürecinde teknoloji anlamında ol-dukça yetersiz olması nedeniyle, ilk etapta tek-noloji transferi modelini benimsediği dikkat çek-mektedir. Kore’nin, bu dönemde sağladığı çok büyük miktarlarda yabancı kaynaklı uzun vadeli borçlarla, endüstriyel teknoloji transferi yatırım-larını desteklemiş olduğu göze çarpmaktadır. Belirlenmiş teknoloji alanlarında yapılan bu ya-tırımlar, ağırlıklı olarak sermaye malları üzerine

194 220 222 228 247

320 323 339 402 439 483 498

600 632

769 1036 1069

1164 2013

4260

0 500 1 000 1 500 2 000 2 500 3 000 3 500 4 000 4 500

Belçika Türkiye

sveç Polonya

sviçre Rusya

Brezilya Hollanda G. Kore

Avusturya Hindistan

spanya talya

Kanada Fransa

Japonya Almanya

ngiltere Çin

ABD

GRAFİK 10. ÜLKELERİN BİLİMSEL YAYIN SAYISI (BİN, 2003-2011)

Kaynak: OECD

Page 20: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

20

ANALİZ

s e t a v . o r g

olup, “tersine mühendislik” metoduyla Kore’ye hızlı bir şekilde teknoloji öğrenme yolunu aç-mıştır. Bununla birlikte, devletin sadece hedef alanları seçmekle kalmadığını, bu teknolojileri öğrenecek girişimcileri de seçme yoluna gittiği-ni vurgulamakta yarar vardır.13 1970’li yıllarda kimya ve makine endüstrilerine önem veren G. Kore, kimya sektörünün gelişimi için teknik eğitim programları içeren anahtar teslim tesis-ler, makine için ise yabancı lisans alma yolunu benimsemiştir. Aynı yıllarda ilgili teknolojilerin geliştirilmesi için de birçok Ar-Ge enstitüsü ku-rulmuştur. Bu yatırımlar yapılırken G. Kore’nin hızla ilerlemesini sağlayan ve onu diğer gelişmek-te olan ülkelerden ayrıştıran temel özelliğin ise, ülkenin hâlihazırda sahip olduğu kalifiye insan gücü olduğunun da altı çizilmelidir.

1980’li yıllarda ise, gelişen teknolojinin gi-derek karmaşık ihtiyaçları da beraberinde getir-mesiyle birlikte, Kore “teknoloji öğrenme”den “teknoloji geliştirme”ye doğru bir politika kay-ması gerçekleştirmiştir. Bu bağlamda, kendi teknolojisini geliştirmeye özendirmek amacıyla, devletin şirketlere gerek Ar-Ge yatırımları ge-rekse insan kaynaklarının gelişimi konusunda vergiler başta olmak üzere birçok maddi avantaj sunduğu göze çarpmaktadır. Teknoloji gelişimi

13. Sungchul Chung, “Innovation, Competitiveness and Growth: Korean Experiences”, Annual World Bank Conference on Develop-ment Economics 2010.

ve ticarileşmesi konusunda Kore’nin gerçekleş-tirdiği bir diğer hamle de, bu konuda finans-man desteği veren “Kore Teknoloji Geliştirme Kurumu”nu (Korea Technology Development Corporation) kurmak olmuştur.

Öte yandan, KOBİ’ler tarafından gelişti-rilen teknoloji ürünlerine olan talebi artırmak amacıyla satın alma programları devreye so-kulmuştur. Bunun yanı sıra, devletin Ar-Ge’ye yaptığı yatırımlar da, bu dönemden sonra ciddi şekilde artış göstermiştir. Böylelikle, 1960’lı ve 1970’li yıllarda transfer yoluyla teknoloji öğre-nen Güney Kore, 1980 ve 1990’larda ise kendi Ar-Ge kapasitesini geliştirmiştir. Uluslararası piyasalarda rekabetçi olmanın ancak ileri tekno-loji ve inovasyonla mümkün olduğunu gören G. Kore, küresel rekabette ayakta kalabilmek ama-cıyla çalışmalarını hızlandırmaya devam etmiş ve sonraki dönemde doğrudan yabancı yatırım-lar yoluyla da teknoloji gelişimini sürdürmüş-tür. Tüm bu süreçler, Güney Kore sanayisinde ve ihracatında düşük teknolojili ve emek yoğun ürünlerin payını oldukça aşağı çekerek, yüksek teknolojili ürünleri ön plana çıkarmıştır. Ürün kompozisyonunu bu şekilde değiştirmeyi başa-ran G. Kore, 2003 yılında yüksek gelirli ülkeler kategorisine girmeye hak kazanmıştır. Güney Kore’nin elde ettiği somut başarılarda, özellikle ilk dönemlerde araştırmadan çok geliştirmeye ve ticarileşmeye önem vermesi de rol oyna-mıştır. Bu gerçeği, önceki bölümde sergilenen veriler de, G. Kore’nin yayınlardan çok ürüne dönük olan patentlerde gösterdiği performansla bir nevi yansıtmaktadır.

Ar-Ge ve inovasyonda önde gelen bir diğer ülke olan Finlandiya ise, Güney Kore’nin aksine 1980’lerde de yüksek gelirli bir ekonomi olmakla beraber, benzer bir şekilde kişi başına milli geli-rini teknolojik gelişimle birlikte hızla yükseltmiş, 1990’ların ortalarında 21.000 dolar olan seviye-yi, sonraki 10 yıl içinde 30.000 dolar üzerine çı-karmıştır. Öte yandan Finlandiya, ilgili dönemde asıl başarısını inovasyon ve rekabetçilikte en üst

G. Kore, Ar-Ge’de yakaladığı ivmeyle orta gelir tuzağından korunarak yüksek

gelirli ülke seviyesine terfi etmiş bir ülke olarak özel bir öne me sahipken,

Finlandiya ise inovasyonda dünya lideri oluşuyla göze çarpmaktadır.

Page 21: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

21s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

sıralara tırmanarak göstermiştir. Nitekim Fin-landiya, World Economic Forum tarafından her yıl yayınlanan Küresel Rekabetçilik Endeksi’nde 2013 yılında 148 ülke arasından genel sıralama-da 3., inovasyon sıralamasında ise 1. olma başarı-sını elde etmiştir.14

Finlandiya’nın teknoloji ve inovasyon yo-luyla kalkınma hikâyesine göz atıldığında, 1960-1980 arası dönemde gerek öğrenci gerekse aka-demisyen anlamında üniversitelerde nitelik ve niceliği artırma çalışmalarının yoğunlaştığı fark edilmektedir. Bunun yanı sıra, sosyal ihtiyaçlar-dan kaynaklanan sağlık ve çevre gibi alanlarda-ki sorunlar Ar-Ge ile giderilmeye çalışılmış, bu bağlamda bilim bir çeşit “problem çözücü” ola-rak konumlandırılmıştır. Bu çerçevede, Finlandi-ya’nın da teknolojik gelişim serüveninde söz ko-nusu dönemde uygulamalı araştırmalara ağırlık verdiği söylenebilir. Ancak Güney Kore’den fark-lı olarak, Finlandiya’nın 1960’lı yıllar öncesinde temel bilim araştırmalarında önemli bir yol kat etmiş olduğu da kaydedilmelidir.

1970’lerde yapılan araştırmalar toplumsal ihtiyaçlara cevap verip ekonomik büyümeyi de beraberinde getirince, ülke 1980’li yıllarda bilim politikasını “çözüm kaynağı” olmaktan “stratejik fırsat” olmaya doğru çevirmiştir. Bu kapsamda, ilgili dönemde Ar-Ge politikaları teknoloji geli-şimine vurgu yapmış ve biyoteknoloji, bilişim ve malzeme teknolojileri gibi stratejik ve multi-di-sipliner hedefler benimsemiştir. Teknoloji çalış-maları için 1983’te “Finlandiya Finans Ajansı”nı (Finnish Funding Agency) kuran Finlandiya, araştırmaları maddi anlamda da ciddi şekilde desteklemiş, bir yandan da doktora eğitimine özel bir önem vermiştir.

1990’lı ve 2000’li yıllarda ise Finlandiya yeni bir eksen genişlemesi yaşayarak, “bilim ve teknoloji politikaları”nın yerini ve adını “ino-vasyon politikaları”na vermiştir. Bu bağlamda,

14. Klaus Schwab (ed.), The Global Competitiveness Report 2013–2014, (World Economic Forum, Cenevre: 2013), s. 15

bilimsel keşiflerin, toplumun yararlanacağı şekil-de ticarileştirilmesi ve hayata geçirilmesi konu-su daha da önem kazanmıştır. Buna paralel bir şekilde, inovasyon politikası ekonomik, çevresel ve bölgesel kamu politikalarıyla ilişkilendirilmiş, sağlıktan eğitime, demokrasiden kültüre birçok alanda uygulanmak üzere “sosyal inovasyon” kavramına ağırlık verilmiştir. Finlandiya’yı son dönemlerde inovasyonda dünya çapında öne çıkaran faktörlerden biri de, teknolojik gelişimi toplumsal uyuma dönüştürüp kalkınmayı sürdü-rülebilir kılan, bu sosyal bakış açısına sahip dö-nüşümü olmuştur.

TÜRKİYE’DE AR-GE Türkiye’nin Ar-Ge Performansındaki GelişimiTürkiye’de bilim ve teknolojiye yönelik ilk öne çıkan politikaların planlı ekonomiye geçiş dö-nemiyle birlikte başladığı söylenebilir. Bu bağ-lamda, Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963-1967) kapsamında alınan, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) kurulmasıyla ilgili karar bir dönüm noktası nite-liğinde olmuştur. Bir diğer önemli adım ise 1983 yılında, uzun vadeli bilim ve teknoloji politikala-rının saptanması, yürütülmesi ve koordinasyonu konularında destek sağlaması amacıyla, bilim ve teknoloji politikası ile ilgili ilk resmi yapılan-ma olan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun (BTYK) kurulmuş olmasıdır. Bu dönemden sonra devam eden bilim ve teknoloji politikaları oluşturma çalışmaları, özellikle “Türk Bilim Po-litikası 1983-2003” ve “Türk Bilim ve Teknoloji Politikası 1993-2003” dokümanlarıyla da önem-li bir boyut kazanmıştır. Ancak ortaya koyulan belgelerin, hedefleri bakımından tam olarak uy-gulamaya geçirildikleri söylenemez. Bunun ne-denleri olarak, bilim ve teknoloji alanında payla-şılan bir ulusal vizyonun ortaya konulamamış ve önerilen politikaların ilgili bütün kesimler (siyasi erk, kamu, özel kesim ve üniversiteler) tarafından

Page 22: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

22

ANALİZ

s e t a v . o r g

ortaklaşa sahiplenmelerinin sağlanamamış olma-sı gösterilebilir.15

Söz konusu dönemde politika süreçlerinde hedeflenen noktalara gelinememesi sonucun-da, BTYK 13 Aralık 2000 tarihli toplantısın-da 2003-2023 yılları için Türkiye’nin Bilim ve Teknoloji Stratejileri Belgesi’nin hazırlanması kararını almış ve 2001 yılı sonunda ilgili proje “Vizyon 2023: Bilim ve Teknoloji Stratejileri” olarak belirlenmiştir. Bu dönemden sonra, ulusal ekonomide atılan kalkınma adımları ve hayata geçirilen reformlarla da paralel olarak, Türkiye bilim ve teknoloji çalışmaları konusunda net bir şekilde hız kazanmıştır. Yıllar boyunca atıl kalan ilgili çalışmaların ne denli aktif bir hale getiril-diği, sadece BTYK toplantılarının gelişimine ba-kıldığında dahi kolayca fark edilmektedir. 1983-2003 yılları arasındaki 20 yıllık sürede sadece 9 kez toplanan BTYK, sonraki 10 yıllık süreçte ise istikrarlı bir şekilde düzenlediği stratejik toplan-tılarla 17 kez düzenlenmiştir (Şekil 1).16

Bu gelişmelerle birlikte, 2000’li yıllardaki kalkınma döneminde Ar-Ge çalışmalarına bü-yük bir önem verilmiş, stratejik politikalar be-lirlemenin yanı sıra, özel sektör ve üniversiteleri bu konuda özendirmek amacıyla çeşitli farkın-dalık ve teşvik mekanizmaları devreye sokulmuş-

15. TÜBİTAK Vizyon 23 için bkz., http://www.tubitak.gov.tr/tr/kurumsal/politikalar/icerik-vizyon-2023

16. TÜBİTAK BTYK için bkz., http://www.tubitak.gov.tr/tr/ku-rumsal/icerik-bilim-ve-teknoloji-yuksek-kurulu.

tur. Bugün özellikle TÜBİTAK kaynaklı olmak üzere çok çeşitli finansal destek programlarıyla Ar-Ge ve inovasyonda ivme kazanan Türkiye’de, aynı zamanda nitelikli insan gücü ihtiyacının gi-derilmesine katkı sağlamak amacıyla da, TÜBİ-TAK Bilim İnsanı Destekleme Dairesi Başkan-lığı (BİDEB) tarafından etkili çalışmalara imza atılmaktadır.

Bu çalışmaların bir yansıması olarak, tekno-lojik çalışmalara yönelen gerek finansal gerekse beşeri kaynaklarda son 10 yılı aşkın dönemde ciddi artışlar gözlenmiştir. Bugün gelinen nokta-da bu kaynakların, Türkiye’nin 2023 ve sonrasın-da ulaşmayı hedeflediği seviyeler için henüz tam yeterli olmasa da, istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ettiği görülmektedir.

İnsan KaynaklarıBilim ve teknolojide gelişimin temel taşı olan, alanında eğitim almış nitelikli personelin top-lam istihdamdaki payı, o ülkenin Ar-Ge ve ino-vasyon potansiyelini yansıtan en önemli göster-geler arasında sayılmaktadır. Türkiye’de bilim ve teknoloji alanında çalışanların payına bakıl-dığında, 2006 yılında yüzde 18,9 olan payın 6 yıl içerisinde yüzde 23,4 seviyesine yükseldiği görülmektedir (Grafik 11). Toplam istihdamın da ilgili yıllar arasında artmaya devam ettiği göz önüne alındığında, bu gelişme oldukça olum-lu olarak değerlendirilmelidir. Nitekim veriler, 2006 yılında 3,2 milyon kişi olan bilim-teknolo-

1989

1

990

199

1 1

992

199

3 1

994

199

5 1

996

199

7 1

998

199

9 2

000

200

1 2

002

200

3 2

004

200

5 2

006

200

7 2

008

200

9 2

010

201

1 2

012

2013

20

14

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 15 20 23 24 26

ŞEKİL 1. BTYK’NIN 1989-2013 YILLARI ARASINDA YAPTIĞI TOPLANTILAR

Page 23: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

23s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

ji istihdamının 2012 itibariyle 4,8 milyona çıktı-ğına, bir başka deyişle yüzde 50 artış kaydettiği-ne işaret etmektedir. Ayrıca, OECD ülkelerinde aynı oranın yüzde 25 civarlarında seyrettiği dü-şünüldüğünde, Türkiye’nin oldukça iyi bir yol kat ettiği anlaşılmaktadır.

Ar-Ge çalışmalarında kritik bir rol üstle-nen doktora dereceli profesyonellerin işgücü içerisindeki ağırlığını, dünya ülkelerinin perfor-manslarının değerlendirildiği bir önceki bölüm-de Grafik 2 yardımıyla ele alınmıştı. Buna göre, çalışma çağındaki nüfusun içindeki doktoralı birey oranının ülkeden ülkeye ciddi farklılıklar gösterdiği, Lüksemburg’da 1000 kişiden 28 kişi doktoralıyken, Letonya’da bu sayının 5’e düştüğü tespit edilmiştir. Türkiye’de ise bu oran, söz ko-nusu verilerin son açıklandığı 2009 yılı itibariyle binde 2,4’tür. Dolayısıyla, Türkiye’nin bilim ve teknolojide uzmanlaşmanın bir göstergesi olan doktoralı çalışan sayısını ve oranını gerek ulusal programlar dâhilinde gerekse tersine beyin göçü kanalıyla artırmak için özel bir önem vermesi ge-rektiği ortadadır. Öte yandan, Türkiye’deki dok-toralı nüfusla ilgili dikkat çekici bir gerçek, erkek ve kadınlardaki dağılımının eşit olmasıdır. Veri-ler dâhilindeki tüm diğer ülkelerde, erkek dok-tora derecesi olanların ağırlıklı payının, net bir şekilde kadınlardan yüksek olduğu, Türkiye’de ise bunun dengelendiği gözlenmektedir.

Araştırma ve geliştirmeye yönelik ulusal in-san kaynakları potansiyelinin analiz edilmesinde en önemli göstergelerden olan, Ar-Ge personeli-nin toplam istihdam içindeki payının ise, Türki-ye’de ekonomik dönüşümün başladığı 2002 yılı sonrasında hızla arttığı dikkat çekmektedir (Gra-fik 12). Bu bağlamda, 2002 yılında binde 1,51 olan pay, on yıl içerisinde binde 3,85 düzeyine erişmiştir. Bir başka deyişle, son verilere göre, ül-kede çalışan her 1000 kişi içerisinde yaklaşık 4 kişi Ar-Ge alanında hizmet etmektedir. Bu geliş-me umut verici olmakla birlikte, AB ortalaması-nın binde 11 olduğu ve Ar-Ge konusunda hızlı adımlar atan birçok ülkede 10 kişinin üzerine çıktığı düşünüldüğünde, Türkiye’nin personel konusunda da daha yüksek seviyeleri zorlaması gerektiği ortadadır.

Finansal KaynaklarTürkiye’de araştırma ve geliştirmeye ayrılan maddi kaynaklar da, son 10 yıllık dönemde gerçekleşen kalkınma sürecinde önemli ölçüde artırılmış ve teknoloji çalışmalarına ivme kazandırmıştır. Bu gelişmede hiç şüphesiz, yüksek borçların bertaraf edildiği ve disiplin altına alınan bir kamu maliye-si döneminin başlamış olması da etkili rol oyna-mıştır. Bu bağlamda, Türkiye’de Ar-Ge’ye yönelik olarak yapılan harcamaların yıllar içerisindeki genel durumu ile yükseköğretim ve özel sektörler

18.9

21.7 23.4

10

15

20

25

2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012

GRAFİK 11. TÜRKİYE’DE BİLİM VE TEKNOLOJİ ALANINDA ÇALIŞANLARIN TOPLAM İSTİHDAMDAKİ PAYININ GELİŞİMİ (%, 2006-2012)

Kaynak: Eurostat

Page 24: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

24

ANALİZ

s e t a v . o r g

çerçevesindeki gelişimlerini, ayrıca şirketlere veri-len devlet desteğindeki son durumu incelemekte, gelişmeleri analiz etmek açısından fayda vardır.

Türkiye’de Ar-Ge çalışmalarına yapılan har-camalar, 2000’li yılların başında mutlak değer bazında artmakla birlikte, GSYH’deki artış hı-zına yetişememiş ve milli gelir içerisindeki payı bu dönemde yüzde 0,5 dolaylarında durağan bir seyir izlemiştir. Ar-Ge harcamalarının GSYH’ye oranı, ilk gözle görülür artışını 2005 yılında ger-çekleştirerek yüzde 0,59’a ulaşmış, sonrasında da genel itibariyle kademeli olarak artarak 2012 yı-lında yüzde 0,92 olmuştur. Bu minvalde, 2001 yılında 1,3 milyar TL seviyesinde olan Ar-Ge harcamaları, söz konusu dönemde kriz yılları da dâhil olmak üzere cari rakamlar bazında istikrarlı bir şekilde yükselmiş ve 2012 itibariyle 13,1 mil-yar TL’ye ulaşmıştır (Grafik 13).

Aynı dönemdeki ulusal Ar-Ge harcamaları sektörel olarak ele alındığında ise, özel sektöre doğru bir eksen genişlemesi göze çarpmaktadır. Nitekim dönemin başında Ar-Ge harcamaların-da ağırlıklı olarak yükseköğretim sektörünün rol oynadığı, özel sektörün ise oldukça geride kaldığı görülmektedir. 2001 yılında yükseköğretim sek-törünün GSYH içinde harcama payı yüzde 0,32

iken, bu oran özel sektör için yüzde 0,18 olmuş-tur (Grafik 14). Şirketlerin Ar-Ge’ye ayırdıkları bütçelerdeki artış ile birlikte 2005 sonrasındaki yıllarda özel sektör bu alanda harekete geçmiş ve payını yükseltmeye başlamıştır. İstikrarlı bir şe-kilde yükselen özel sektör Ar-Ge oranı 2012 yı-lıyla yüzde 0,41 seviyesine ulaşırken, üniversite araştırmalarındaki bütçelerin oranı daha yavaş ve inişli çıkışlı bir gelişme izleyerek aynı dönemde yüzde 0,4’e yükselmiştir. Bir diğer ifadeyle, eko-nomik büyümeyle birlikte özel sektör Ar-Ge’de ciddi bir ivme yakalayarak milli gelir içerisindeki payını 2 katın üzerine çıkarmış, yükseköğretim ise aynı performansı sergileyemeyerek küçük bir artış kaydedebilmiştir. Dolayısıyla, Türkiye’nin son kalkınma dönemindeki araştırma geliştirme-lerine yöneltilen finansal kaynaklardaki artışın, büyük ölçüde özel sektör tarafından gerçekleşti-rildiği ortaya çıkmaktadır.

Öte yandan, devletin özel sektör Ar-Ge harcamalarına verdiği dolaysız destek oranları da söz konusu dönemde artış göstererek, 2001 yılındaki yüzde 3,3 seviyesinden 2011 yılındaki yüzde 8,9 düzeyine erişmiştir. Bir diğer ifadeyle, özel sektörün her 100 TL’lik Ar-Ge harcamasın-da devletin katkısı dönem başında 3,3 TL iken,

1.39 1.43 1.51 2.01 2.04

2.45 2.67

3.06 3.17 3.46 3.62

3.85

0

1

2

3

4

5

2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011

GRAFİK 12. TÜRKİYE’DE AR-GE PERSONELİNİN TOPLAM İSTİHDAM İÇİNDE PAYININ GELİŞİMİ (‰, 2000-2011)

Kaynak: OECD

Page 25: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

25s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

bu, 10 yıl içerisinde 8,9 TL’ye yükselmiştir. Bu oranın OECD grubunda yüzde 8,6, AB-28’de ise yüzde 7,1 olduğu düşünüldüğünde, Türki-ye’nin oldukça iyi bir seviyede devlet desteği yaptığı söylenebilir.

Kriz ve sonrasındaki 2008-2011 arasındaki dönem özel olarak incelendiğinde ise, devletin dolaysız olarak yaptığı finansal desteklerin yıl-

lık bazda yüzde 6,9 oranında büyüme kaydettiği görülmektedir. Bununla birlikte, devlet Ar-Ge alanında vergiler kanalıyla sunduğu dolaylı avan-tajları da ciddi şekilde artırmıştır. Yine 2008-2011 dönemi çerçevesinde ele alındığında, vergi kolaylıklarında yıllık artışın yüzde 49,3 olduğu ve bu hızla dünya genelinde birçok ülkeyi geride bıraktığı tespit edilmektedir.

0.54 0.53 0.48 0.52

0.59 0.58

0.72 0.73

0.85 0.84 0.86 0.92

1.3 1.8 2.2 2.9 3.8

4.4 6.1

6.9 8.1

9.3

11.2

13.1

0

2

4

6

8

10

12

14

0 0.1 0.2 0.3 0.4 0.5 0.6 0.7 0.8 0.9

1

2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012

Harcamaların GSYH'ye Oranı (%) Harcamalar (milyar TL, sa eksen)

GRAFİK 13. TÜRKİYE’DE TOPLAM AR-GE HARCAMALARININ GELİŞİMİ (2001-2012)

Kaynak: TÜİK

0.32 0.34

0.32 0.35

0.32 0.30

0.35 0.32

0.40 0.39 0.39

0.40

0.18 0.15

0.11 0.13

0.20 0.21

0.30 0.32 0.34 0.36 0.37

0.41

0.00

0.05

0.10

0.15

0.20

0.25

0.30

0.35

0.40

0.45

2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012

Yüksekö renim Sektörü Özel Sektör

GRAFİK 14. TÜRKİYE’DE SEKTÖREL AR-GE HARCAMALARININ GSYH ORANI (%, 2001-2012)

Kaynak: TÜİK

Page 26: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

26

ANALİZ

s e t a v . o r g

TÜRKİYE’DE AR-GE ÇIKTILARINA İLİŞKİN GÖSTERGELERAr-Ge çalışmalarının ürüne dönüşmesinde önem-li bir gösterge olan patent başvurularının, Türki-ye’nin son 10 yıllık döneminde önemli atılımlar yaptığını söylemek mümkündür. Nitekim 2001 yılında sayısı sadece 358 olan ulusal patent başvu-ruları ekonomik büyüme sürecinde hızlı bir şekilde artmış ve 2012 yılında 4.833 seviyesine gelmiştir (Grafik 15). Bunun yanı sıra, Dünya Fikri Mülki-yet Örgütü (WIPO) 2013 Raporu’na göre, Türki-ye 2012 yılında patent, marka ve tasarım katego-rilerinin üçünde de, çift haneli büyüme rakamları kaydetmiştir. Bu sevindirici gelişmelerle beraber, bir teknolojik gelişmişlik göstergesi olan ve Ar-Ge çalışmalarının ticarileştirilip hayata geçirilmesinde önemli bir rol oynayan patent konusunda dün-yayla yarışabilir bir hale gelmek için daha büyük hamleler yapmak gerektiği de ortadadır.

WIPO verilerine göre patent başvurularının yapıldığı teknoloji alanları incelendiğinde ise, or-taya Grafik 16’da sergilenen tablo çıkmaktadır. Diğer yandan kategorize edilen alan hariç tutuldu-ğunda, Türkiye 1998-2012 yılları arasında yaptığı patent başvurularının en büyük bölümünü yüzde 12,2 ile tüketim ürünleri grubunda yapmıştır. Dünya genelinde aynı dönemde öne çıkan tek-

nolojiler anlamında bakıldığında ise, daha küçük oranlarda olmakla birlikte, ecza ürünleri, medikal teknoloji, ulaştırma, elektrikli makineler gibi fark-lı sektörlere de yönelme olduğu görülmektedir.

Öte yandan, bir diğer Ar-Ge çıktısı olan aka-demik yayın sayısı da, Türkiye’de 2003-2011 ara-sındaki dönemde 220.000 olmuş17, Türkiye bu ra-kamla dünya sıralamasında 19. sırada yer almıştır.

AR-GE, İNOVASYON VE 2023 HEDEFLERİTürkiye, yukarıdaki veriler dâhilinde detay-lı olarak ele alındığı üzere, Ar-Ge ve inovasyon konusunda geçen 10 yıl süresince oldukça ciddi ilerlemeler kaydetmiştir. Bununla birlikte, üyesi bulunduğu OECD ülkeleri arasındaki sıralama-larda henüz gerilerde yer almaktadır. Öte yandan, orta gelir tuzağına yakalanmadan yoluna devam etmesi ve 2023 hedefleri doğrultusundaki GSYH ve ihracat rakamlarına ulaşması için, Türkiye’nin Ar-Ge ve inovasyon alanında daha büyük hamle-ler yapması, stratejik boyutu olan kaçınılmaz bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Ar-Ge yatırımları uzun yıllardır büyük mik-tarda olan ülkeler günümüzde bilim ve teknoloji alanında büyük adımlar atmış, sanayi ve üretimle-

17. “OECD Science, Technology and Industry Scoreboard”.

358 444 535 748 996 1216 1953

2414 2746

3464

4258 4833

0

1000

2000

3000

4000

5000

6000

2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012

GRAFİK 15. TÜRKİYE’DE PATENT BAŞVURU SAYISINDAKİ GELİŞİM (2001- 2012)

Kaynak: WIPO

Page 27: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

27s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

ri ile küresel piyasada rekabet edebilirliklerini sağ-lamlaştırmıştır.18 Ar-Ge harcamalarının GSYH’ye oranı 2011 yılında Güney Kore’de yüzde 4,4 se-viyesinde gerçekleşmiştir. Aynı zamanda ABD’de yüzde 2,8 ve Finlandiya’da yüzde 3,5 olarak ger-

18. Dilşad Erkek “Ar-Ge, İnovasyon ve Türkiye: Neredeyiz?”.

çekleştirilmiştir Türkiye’de ise Ar-Ge’ye aktarılan kaynak gelişmiş ülkelere nispeten düşük kalmış ve son yıllarda artmasına rağmen bu oran halen yüz-de 1’in altında seyretmiştir (Grafik 17).19

19. “Main Science and Technology Indicators”, OECD.StatExtracts 2012, http://stats.oecd.org/Index.aspx?DataSetCode=MSTI_PUB

Tüketim ürünleri 12.2%

Mobilya 7.9%

Eczacılık 6.4%

n aat mühendisli i 6.1%

Isıtma süreç ve araçları 5.8%

Ula tırma 5.2%

Medikal teknoloji 4.7% Di er özel makineler 4.5%

Elektrikli makineler 4.4%

Motorlar, pompalar, türbinler 3.8%

Di er 39%

GRAFİK 16. TÜRKİYE’DE PATENT BAŞVURULARININ YAPILDIĞI TEKNOLOJİ ALANLARI (1998- 2012)

Kaynak: WIPO

4.4 4.2

3.5 3.4 3.3

3 2.8

1.7 1.7 1.7

0.8

0

1

2

3

4

5

Güney Kore srail Finlandiya sveç Japonya Almanya ABD Kanada rlanda ngiltere Türkiye

GRAFİK 17. SEÇİLİ ÜLKELERİN AR-GE HARCAMALARININ GSYH’YE ORANI (%, 2011)

Kaynak: OECD ve TÜİK

Page 28: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

28

ANALİZ

s e t a v . o r g

Bu nedenle, Türkiye’de Ar-Ge ve yenilik fa-aliyetlerine sağlanacak teşvik ve destekler, sürdü-rülebilir büyümenin istikrarlı bir biçimde sağla-nabilmesi açısından hayati önem arz etmektedir. Türkiye’nin gerek ekonomik büyümede istikrar sağlaması gerekse 2023 hedeflerini yakalaması için Ar-Ge’ye ağırlık vermesi ve bu alana akta-rılan kaynağı arttırması gerekmektedir. Özellikle Türkiye’nin 2023’te ilk 10 ekonomi içerisinde yer alması hedefine yönelik politika belirlerken, gelişmiş ülkelerin ekonomik sıçramalarını göz önünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla, Tür-kiye’nin başarılı ülke örneklerini dikkate alarak Ar-Ge alanına daha fazla ağırlık vermesi gerek-mektedir. Türkiye’de son yıllarda büyümeye kat-kıda bulanan ihracata, Ar-Ge sonucu ortaya çı-kacak yüksek katma değerli üretimin eklenmesi ile uzun dönemde hedeflenen büyüme oranlarına ulaşılması daha kolay olacaktır. 20

Bu minvalde gerekli kaynakları niceliksel olarak artırmanın yanı sıra, politikaların nitelik-leri ve boyutları anlamında da neler yapılabilece-ğini irdelemek gerekmektedir. Bu noktada, yu-karıda bilim ve teknoloji alanında örnek ülkeler olarak incelenen Güney Kore ve Finlandiya’nın başarısının temelinde yatan bazı temel strateji-leri göz önünde bulundurmak, faydalı olacaktır. Bilim ve teknolojide söz sahibi olan birçok ülke

20. Erdal Tanas Karagöl (2013), “AK Parti Dönemi Türkiye Ekono-misi”, SETA Rapor (Şubat 2013).

gibi, G. Kore ve Finlandiya’nın Ar-Ge çalışma-larının başlangıç safhalarında güçlü bir nitelikli işgücü olduğunun altı çizilmelidir. Bu ülkelerin teknolojik gelişim süreçlerine alanlarında yetiş-miş hatırı sayılır büyüklüklerde profesyonel ekip-lerle başlamış olmaları, stratejik alanlarda hızla ilerlemelerini sağlamıştır. Nitekim araştırma-ge-liştirme çalışmalarının anahtar unsuru, hiç şüp-hesiz insan kaynaklarıdır. Bununla birlikte, gerek G. Kore gerekse Finlandiya, hâlihazırda sahip oldukları bu kadrolarla da yetinmeyerek sürekli olarak teknolojik insan gücü yetiştirmeye ve bu minvalde doktora programlarına önem vermeye devam etmektedir. Dolayısıyla, her iki ülke için de, üstün Ar-Ge performansının arkasında ya-tan ana faktörün eğitim olduğunu vurgulamakta fayda vardır. Bu nedenle de, bilim ve teknoloji politikalarının şekillenmesinde eğitim ile ilgili stratejiler büyük rol oynamaktadır.

Bu bağlamda Türkiye’deki duruma bakıldı-ğında ise, son 10 yıllık dönemde beşeri sermaye-nin Ar-Ge’deki yoğunluğunun artması anlamın-da gözle görülür bir gelişme gözlense de, bunun hedeflenen seviyelere gelmek için hızla geliştiril-meye devam edilmesi gerektiği de ortadadır. Bu-radan hareketle, Türkiye’nin bu noktadan sonra ivme kazandırması gereken bilim ve teknoloji politikalarında, eğitime özel bir yer ayrılması ih-tiyacı ortaya çıkmaktadır.

Öte yandan, Finlandiya’nın inovasyon sıra-lamasında dünya lideri olmasında, ilgili politi-kaların sağlıktan eğitime, demokrasiden kültüre birçok alandaki gereklilik ve ihtiyaçlarla ilişki-lendirilmiş olması büyük rol oynamıştır. Bilim ve teknoloji çalışmalarının toplumla harmonize edilmiş bir şekilde sürdürülmesiyle ortaya çıkan bu “sosyal inovasyon” uygulaması, Finlandiya’nın teknolojiyle sosyal bilimleri bir araya getirdiği ör-nek alınacak bir bakış açısı olmuştur.

Eğitim ve sosyal inovasyon temelinde deği-nilen bu iki ana husus, esas itibariyle Türkiye için bilimsel ve teknolojik gelişim sürecinde bir nevi arka planda kalmış “sosyal bilimlerde Ar-Ge” ger-çeğine parmak basmaktadır. Örneklerin de işaret

“Sosyal inovasyon” konseptinin benimsenerek ilgili bilim alanlarının da

strateji be lirlemede rol oynayacağı bir uygulamayı hayata ge çirmek ve

bu çerçevede etkin düşünce kuruluşla rını da sistemin içine dâhil etmek büyük

faydala rı beraberinde getirecektir.

Page 29: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

29s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

ettiği gibi, teknolojik Ar-Ge, kendisini tamamla-yıcı nitelikte olan sosyal boyutuyla el ele gitmek durumundadır. Eğitim örneğinden yola çıkılacak olursa, teknolojik gelişimin temelindeki insan gücünün eğitimi konusundaki ana politikaların belirlenmesinde bu konuda uzmanlaşmış sosyal bilimcilerin bilimsel çalışmalar yapmasından daha doğal ve etkili bir çözüm düşünülemez. İşte bu nedenle, Ar-Ge çalışmaları bağlamında, yal-nızca mühendislik ve doğa bilimleri anlamında değil, sosyal bilimler kapsamında da uyumlu ça-lışmalar yapılması hususu, uzun vadeli politikala-rın şekillenmesinde önemle dikkate alınmalıdır. Bu çerçevede yapılacak çalışmalar, Türkiye’nin teknolojik gelişiminde bir diğer engel olan ve özellikle özel sektörde eksikliği görülen Ar-Ge ve inovasyon kültürünün geliştirilmesinde de etkin rol oynayacaktır.

Sosyal bilimler çerçevesinde yapılması ge-reken söz konusu Ar-Ge çalışmalarının şekil-lenmesi bir yana, aynı zamanda finansal olarak da desteklenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, üniversitelere verilen desteklerin yanı sıra, bu konularda yetkinliğini kanıtlamış etkin düşünce kuruluşlarının da teşvik edilmesi, çalışmaların daha etkili yürütülmesini sağlayacaktır. Ancak bugün özellikle TÜBİTAK bünyesindeki Ar-Ge ve inovasyon programlarına bakıldığında, bunla-rın ağırlıklı olarak sanayi ve üniversitelere yöne-lik olduğu ve yeni bir ürün üretilmesi, mevcut bir ürünün geliştirilmesi veya iyileştirilmesi, ürün kalitesi ya da standardının yükseltilmesi, maliyet düşürücü ve standart yükseltici yeni tekniklerin geliştirilmesi, yeni üretim teknolojilerinin geliş-tirilmesi konularında yürütülen projeleri destek-lediği görülmektedir.21 Dolayısıyla, belirlenecek politikalarda sosyal inovasyon konseptinin be-nimsenerek ilgili bilim alanlarının da strateji be-lirlemede rol oynayacağı ve aynı zamanda maddi olarak destekleneceği bir uygulamayı hayata ge-çirmek ve bu çerçevede etkin düşünce kuruluşla-

21. “Özel Sektör Ar-Ge ve Yenilik Destekleri”, TUBİTAK TEY-DEB (TUBİTAK Yayınları, Ankara: 2013); http://www.tubitak.gov.tr/sites/default/files/teydeb_kitapcik_190413.pdf.

rını da sistemin içine dâhil etmek büyük faydala-rı beraberinde getirecektir.

SONUÇ VE ÖNERİLERTürkiye 2002 yılından sonra kavuştuğu istikrar ve uyguladığı başarılı reformlar sayesinde sıra dışı bir ekonomik performans göstererek birçok makroekonomik göstergede ciddi iyileşmeler ser-gilemiş ve örnek gösterilen bir kalkınma serüveni yaşamıştır. Bununla birlikte, gerek dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek ve 500 milyar dolar ihracat yapmak gibi dev 2023 hedeflerine eriş-mek gerekse orta gelir tuzağı riskinden korun-mak için, Türkiye’nin bundan sonraki dönemde yeni hamlelere ihtiyacı vardır. Bu yeni hamlelerin ise, Türkiye’nin rekabet gücünü artırmak ama-cıyla tasarlanması ve dolayısıyla verimlilik artışı temelinde geliştirilmesi gerekmektedir.

Bu bağlamda, verimliliğin motor gücü olan Ar-Ge konusunda atağa geçmek, Türkiye için önümüzdeki dönemin en stratejik hareket nok-tası olacaktır. Nitekim Ar-Ge, inovasyon ve bü-yüme arasındaki güçlü nedensellik ilişkisi, eko-nomi teorisinde vurgulandığı gibi, bugün yüksek gelirli ekonomi statüsü edinmiş ülkeler bazında da açıkça gözlenmektedir. Bu nedenle, küresel rekabetin arttığı mevcut ortamda, rekabet gücü kazanmak için Ar-Ge ve ileri teknolojiye daya-lı üretime geçilmesi sürdürülebilir büyüme için zorunlu hale gelmiştir.Bu noktada, içsel büyüme modellerinin de altını çizdiği üzere, temeli araş-tırma ve geliştirmeye bağlı verimlilik artışlarının ve dolayısıyla ekonomik büyümenin gerçekleş-mesi konusunda, kaynakları yönlendiren devlet politikaları kritik önem arz etmektedir.

Diğer yandan, üretimin sürdürülmesi için en önemli girdi olan enerjide Türkiye büyük ölçüde dışa bağımlıdır. Bu durum da cari açık üzerinde artırıcı etki yapmaktadır.22 Cari açığın artması aslında tasarruf edilecek kaynağın yurtdı-şına transferine neden olmaktadır. 2012 yılında

22. Rüstem Yanar ve Güldem Kerimoğlu, “Türkiye’de Enerji, Tü-ketimi, Ekonomik Büyüme ve Cari Açık İlişkisi”, Ekonomi Bilimler Dergisi, c. 3, no.2 ( 2011).

Page 30: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

30

ANALİZ

s e t a v . o r g

cari açık 46 milyar dolar ve cari açığın GSYH içindeki payı yaklaşık yüzde 6,7 olarak gerçekleş-miştir. Cari açığın GSYH içindeki payının büyü-mesinin nedeni ara malı ithalatına bağımlılık ne-deniyle artan ithalattır. 2012 yılında 236 milyar dolar olarak gerçekleştirilen ithalatın 60 milyar dolarını enerji ithalatı oluşturmuştur.23 2012 yı-lında 236 milyar dolar olarak gerçekleşen ithalat kalemleri incelendiğinde ithalatın;24 • Yüzde 41,5’lik kısmını oluşturan 98 milyar

doları, Türkiye’de “üretilen ancak üretimi ve kalitesi yetersiz olan mallardan”,

• Yaklaşık yüzde 44’ünü teşkil eden 104 mil-yar doları, Türkiye’de “üretimi olmayan ya da az olan mallardan”,

• Yüzde 14,5’lik kısmını oluşturan 34 milyar doları ise, Türkiye’de “yeteri kadar üretildiği halde dışarıdan alınan mallardan” oluştuğu görülmektedir.

Tüm bu noktalardan hareketle, • Türkiye’de ithalatı ve dolayısıyla cari açığı

azaltıcı etki yapacak “üretimi olmayan ya da az olan malların üretilmesi”, temel odak noktalarından birisi olmalıdır. Bu ise, ancak Ar-Ge harcamalarına aktarılan kaynakların nitelik ve nicelik yönünden artırılmasıyla mümkün olabilecektir. Buna bağlı olarak Türkiye, 2023 yılı ve sonrasına iddialı bir gi-riş yapabilmek amacıyla, Ar-Ge ve inovasyon politikalarını acil bir şekilde yeniden gözden geçirerek üretim ve ihracat kompozisyonun-da teknolojinin ağırlığını artıracak daha et-kin sonuçlar elde etmeye odaklanmalıdır.

• Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranı Tür-kiye’nin son kalkınma döneminde, ekono-mik büyüme, mali disiplin ve artan teşvikler gibi nedenlerle hızla artmış olsa da, henüz yeterli seviyelerde değildir. Buna bağlı olarak

23. “Dünya’da ve Türkiye’de Enerji Görünümü Raporu”, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, 2012; http://www.enerji.gov.tr/yayin-lar_raporlar/Dunyada_ve_Turkiyede_Enerji_Gorunumu.pdf.

24. Ekonomi Bakanlığı’nın 2013 yılı rakamlarından derlenmiştir.

milli gelirden Ar-Ge’ye ayrılan payın arttırıl-ması gerekli olmakla birlikte, aynı zamanda bu harcamalardan en etkili sonuçları alabil-mek için de stratejiler tasarlanmalıdır. Aksi takdirde, ayrılan mali desteklerin önemli bir bölümü, etkin bir şekilde değerlendirileme-mekte ve sonuçsuz kalabilmektedir. Bu nok-tada, desteklerde sonuç odaklı bir yaklaşım benimsemek ve etkinlik ölçme ve değerlen-dirme mekanizmaları geliştirmek, üzerinde acilen durulması gereken hususların başında gelmektedir.

• Cari açığın azaltılması ve sanayinin tekno-lojik dönüşümünün sağlanması, yapılacak olan yatırımın sektör bazlı olması önem arz etmektedir. Bu doğrultuda Ar-Ge’ye önem vererek başarıya ulaşmış ülke örneklerinden de görüldüğü gibi, Ar-Ge politikalarının en temel unsuru nitelikli insan kaynaklarıdır. Bu bağlamda, Türkiye’nin, ihtiyaç duyduğu teknolojik gelişim için kaçınılmaz olan işgü-cünü yetiştirebilmesi, hiç şüphesiz uygulaya-cağı eğitim politikaları ile birebir ilişkilidir. Bu nedenle, ulusal eğitim politikalarının bu çerçevede gözden geçirilmesi ve birçok dün-ya ülkesinde önemli bir gündem maddesi olan STEM (Science, Technology, Math) eğitimindeki ciddi sorunların çözüme ka-vuşturulması elzemdir.

• Öte yandan, eğitim politikalarını da içine alan “sosyal bilimlerde Ar-Ge” konusunun, Türkiye’de geri planda kaldığı gözlenmek-tedir. Halbuki, inovasyon ve rekabeçilikte Finlandiya gibi başarılı örneklerin, Ar-Ge çalışmalarını eğitimden sağlığa, ekonomiden kültüre uzanan geniş bir yelpazede toplumun ihtiyaçlarıyla uyumlu bir şekilde yürüttüğü ve sosyal inovasyon konseptini benimsediği bilinmektedir. Dolayısıyla, Ar-Ge ve inovas-yon çalışmalarının ve desteklerinin, sadece mühendislik ve doğa bilimlerine değil, bun-ların arka planda bağlantılı olduğu sosyal bilimlere yönelik olarak da artırılması önem

Page 31: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

31s e t a v . o r g

YENİ EKONOMİ: AR-GE VE İNOVASYON

taşımaktadır. Bu kapsamda, üniversitelere verilen desteklerin yanı sıra, bu konularda yetkinliğini kanıtlamış etkin düşünce kuru-luşlarına da destek sağlanması, çalışmaların daha etkili yürütülmesini sağlayacaktır.

• Harcamaların etkin bir şekilde tahsis edilme konusunun bir diğer önemli ayağı ise, stra-tejik alanlara odaklanmaktır. Ar-Ge plan-lamaları ve destekleri, Türkiye’nin ihtiyacı olan sektörler ve ürünler üzerinde yoğun-laştırılmalı, somut ve ticari hedefler içer-melidir. Bu konuya gösterilecek hassasiyet, aynı zamanda mevcut durumda entegrasyon sağlayamamış olan üniversite ve sanayinin de ortak alanlarda çalışmasının ve işbirliği yapmasının önünü büyük ölçüde açacaktır. Bu noktada da, başta ekonomi olmak üzere sosyal bilimler tabanlı araştırmaların planla-maların hareket noktasında yer alması, çalış-maların etkinliğini artıracaktır. Bu kapsam-da, üniversitelere verilen desteklerin yanı sıra, bu konularda yetkinliğini kanıtlamış etkin düşünce kuruluşlarına (think-tank) da destek sağlanması, çalışmaların daha etkili yürütülmesini sağlayacaktır.

• Ülkede gerçekleştirilen Ar-Ge harcamaları-nın tümünü görebilmek, farklı kurumların aynı mükerrer araştırma yapmasını engelle-mek ve gelecek ile ilgili strateji oluşturmak için Ar-Ge harcamaları tek elden koordine edilmelidir. “Bütünleşik Ar-Ge” stratejisi ile kısa vade ve uzun vadede yapılması gereken-ler mutlaka belirtilmelidir.

Sonuç olarak Türkiye’nin, gerek beşeri ge-rekse finansal kaynaklar anlamında son 10 yıllık dönemde belirgin bir ilerleme kaydettiği Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarını ve bunlardan elde ettiği çıktıları daha da ileri boyutlara taşıması-nın zamanı gelmiştir. Bu amaç doğrultusunda gerçekleştirilmesi gereken stratejik dönüşümün ise, bir yandan eğitim ve ekonomi başta olmak üzere ilgili sosyal bilimler destekli politikalarla, diğer yandan da hayata geçirilebilir sonuçlar elde etmeye yönelik mekanizmalarla şekillendirilme-si kritik önem arz etmektedir. Zira Türkiye’nin, orta ve uzun vadede ulaşmayı hedeflediği yeni ekonominin temelindeki bilimsel ve teknolojik gelişime kavuşması, ancak bu eksendeki bir para-digma değişimiyle mümkün olabilecektir.

Page 32: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler
Page 33: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler
Page 34: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler
Page 35: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler
Page 36: YENİ EKONOMİ AR-GE VE İNOVASYON - file.setav.orgfile.setav.org/Files/Pdf/20140226105515_yeni-ekonomi-ar-ge-ve-i... · setav.org 5 yenİ ekonomİ: arıge ve İnovasyon İÇİndekİler

ANKARA • ISTANBUL • WASHINGTON D.C. • KAHIRE

www.setav.org

Sürdürülebilir ekonomik büyüme rakamlarına ulaşmak isteyen ülkelerin, özel likle 1990’lı yıllardan itibaren Ar-Ge’ye, stratejik planlarının merkezinde bir rol yükledikleri ve bu yaklaşımın meyvelerini orta ve uzun vadede top-

ladıkları bilin mektedir. Nitekim Ar-Ge’ye ciddi yatırımlar yaparak bilim, teknoloji ve sanayide önemli yol kat etmiş ülkeler, ilgili dönemde küresel rekabet güçlerini gözle görü lür ölçüde artırmışlardır. Bu çerçevede, söz konusu ülkelerin ağırlıklı bir kısmı nın, yüksek gelirli ekonomiler arasında yer alması da tesadüf değildir.

Türkiye ise, yıllarca ihmal ettiği Ar-Ge ve inovasyona yönelik çalışmaları nı 2000’li yıllarda içinden geçtiği ekonomik dönüşüm sürecinde ciddi biçimde artır-mış, bunun bir yansıması olarak da, çalışmalara yönlendirilen kaynaklarda gerek finansal gerekse beşeri sermaye anlamda ilerlemeler kaydetmiştir. Bugün ge linen noktada bu göstergelerin istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ettiği ancak Türki-ye’nin 2023 ve sonrasında ulaşmayı hedeflediği seviyeler için henüz yeterli olma-dığı gözlenmektedir. Bu nedenle, Türkiye’nin Ar-Ge ve inovasyon yatı rımlarını ve bunlardan elde ettiği çıktıları daha da ileri boyutlara taşımaya ihtiyacı vardır. Bu amaç doğrultusunda gerçekleştirilmesi gereken stratejik dönüşümün ise, bir yan-dan eğitim ve ekonomi başta olmak üzere ilgili sosyal bilimler destekli politikalarla, diğer yandan da hayata geçirilebilir sonuçlar elde etmeye yönelik mekanizmalarla şekillendirilmesi kritik önem arz etmektedir. Hedefl enen ekonomik dönüşüm için Ar-Ge’ye dönük kaynakların artırılması bir yana, ilgili projelerin sonuç odaklı olma-sına ve mükerrerlik taşımamasına, bu bağlamda da çalışmaların etkinliği için ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon sağlanmasına önem verilmelidir. Bir diğer deyişle, “bütünleşik Ar-Ge çalışma ları” yürütülmesi hususu, stratejinin teme-lini oluşturmalıdır. Zira Türkiye’nin, orta ve uzun vadede ulaşmayı hedeflediği yeni ekonominin temelindeki bilimsel ve teknolojik gelişime kavuşması, ancak bu ek-sendeki bir paradigma değişimiyle mümkün olabilecektir.