YARIN BİZİMDİR GÜNLÜK MÜSTAKİ SİYASL GAZETI E...

4
1068 fRİNİ I i n u ît Mnde Hu. KMritk il,,. »mı» ij,, fS^çJ 'tedir. . Prtt J Re t.' iriiy k lyaettitte^i firt» îf-tijj j, w . bn» J'ftör fay4 wiâki/; itiiy,- siu tmektefl, BSADa I l'iirfe! m. afim - Ibiı-i M J İda bir Tin Yaralı tı İ huşta han» Jil-. <>lar»k sHn mal» n. [I rlam fckip ı di - ii n E en JİM - İ •.""IS". i I YARIN BİZİMDİR GÜNLÜK MÜSTAKİL SİYASI GAZETE Müdür ve İmtiyaz Sahibi: CEMAL TOĞAN Kuruluş : 1051 İL Pazar w 13 {IL T E M M U Z 1958 FİATI : 15 Mildir. SAYI: 787 YIL: 7 Kasıldığı Ver : " BOZKURT " Basımevi Asmaltı No. 15 - P. K. S24 - Tel. 2951 L e f k o ş a — K ı b r ı s EOKA CİNAYETLERİNİ KAHBECE DEVAM ETTİRİYOR Pusuya düşürülen otobüse| açılan ateşlerle beş Türk öldürüldü YARALILAR CANİLERİN KİM OLDUĞUNU AÇIKLIYORLAR L i s i Köyü Kordon Altına Alındı CANAVARCA KATLİAMI Dünyaya Protesto Ediyoruz Sindeli beş kardeşimizin dün EOKA canileri tarafından canavarca katledilmesi iuerine Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Avukat Rauf Raif Denktaş tarafından Anavatammudaki büyüklerimize, Birleşmiş Milletlere, NATO Genel Sekreterine ve İngiltere Başvekiline aşağıdaki telgraflar gönderilmiştir. Başvekil Sayın Adnan Menderes llarlrjye Vekili Sayın Fatln Rüştli Zorlu Doktor Faul Küçük. ANKARA Sinde hâdisesinde beş Türkü kaybettik, EOKA'cı- lar bütün kuvvetlerini Türklere tevcih etmişlerdir. Hıl- kümet Türkleri bu hücumlardan koruyamamaktadır. Türk köylüleri iğin normal hayat durmuştur. Hicret devam etmekte, vaziyet kötüleşmektedir. Kıbrıs Türklerinin maneviyatı çok yüksektir. Bizi davamızdan vazgeçirmek İçin girişilen bu kanlı mücadeleye çöğüs geren Kıbrıs Türklüğünün imanı sağlam. Güveni siz- dedir. DENKTAŞ Birleşmiş Milletler Oenel Sekreteri, NATO Oenel Sekreteri, - Paris. Nmv - York. Kıbnsta'da geniş ölçüde EX>KA tedhişçi hareketleri. Türkler aleyhine çevrilmiş bulunmaktadır. Otobüs do- lusu Türkler bugün pusuya düşürülerek makineli tüfek ateşine tutulmuş ve beş ölü birço't da yaralı vermi»- J'rdlr. Kıbrıs'ın her tarafında Türkler, Bombalarla ve kurşunlarla hücumlara maruz kalmışlardır. Türkler va- him tehlikeler karşısında bulunmakta ve hükümet can ve » ı:u kaybını önleyememektedir. İki cemaat, birbirin- den tamamen ayrılmış durumdadır Vakit geçirmeden taksimin tatbikine yardım ederek daha fazla kan dö- külmesine mani olunuz. R. R. DENKTAŞ Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Kankanı. lluHİııtkuıı Londra. Üç seneden, beri devam edegelen Rum terrorizmi şimdi tamamen Türklere tevcih edilmiştir. Hükümet, Rum köylerindeki geçitler gibi zayıf noktalarda daimi devriye kolları bulundurarak en bayağı emniyet tedbir- lerini almakta bile kusur etmiştir. Bunun neticesi 6e« Türkün can kaybına mal olmuş ve bu halin hiçbir, ceza görmeden birçok köylerde tekerrür etmesi mümküntKir. Bugünkü pusunun BOKA tarafından kurulmuş okluğu- nu hükümet resmen kabul etmiştir. Bu, bugün kan dö külmesine sebep olan tedhişçiliğin ortadan kaldırılmadı ğına büyük bir delildir. Kibrisin her tarafındaki Türk- ler kendilerini salim hissetmemekte ve ân! tecavüzlere karşı tehlikede hissetmektedir. Hücuma açık köylerin tahliyesine başlanmıştır. Normal hayat durmuştur.. Bu tahammül edilmez duruma bizi Türk askerlerinin himayesine teslim ederek bir son ve- riniz. Durum şimdi kontrol edilmez bir hal almıştır. Geç olmadan adayı şimdi TAKSİM ediniz. İki cemaat birbirinden tamamen ayrılmıştır ve bunların birleştiril- mesi için müşterek zemin yoktur. Türklerle Rumların siyasi İdealleri birbirine bu kadar zıd ve Rumlar siyasi emellerini zorla kabul ettirmek için bu kadar masum Türke ve diğerlerine kıydıktan sonra iki cemaatın tek- rar anlaşacakları ümidiyle meseleyi sürüncemede bı- rakmak bir felâket olacaktır. Adalet bizim sulh ve em- niyet isteğimizin reddedllmemeslnl İntaç etmektedir. DENKTAŞ Kıbrıs Türk Kurumlan Federasyonu Başkanı Dün Sindeden işlemek üze- re Mağusaya giden bir Türk otobüsündeki Türklere Eoka tarafından ateş açılmış ve beş Türk öldürülmüştür. Oto büsün şoförü Yusuf Hasan Sinek hemen orada ölmüş ve bunun ardından da Ali İbra- him Tosun, Ali Yorgancı oto biisün içerisinde yedikleri kur şunlarla hayata gözlerini ka- pamışlardır. Ağır surette yaralı olan di- ğer iki Türk de hastahanede ölmüştür. Şimdi Köşklü Çift- lik hastahanesinde iki ağır yaralı daha bulunmaktadır. Bir muhabirimiz gözünden yaralı olan Halil Hüseyin ile görüşmeğe muvaffak olmuş- tur. Halil Hüseyin hâdiseyi aynen şöyle anlatmıştır: Canileri Tanıyoruz "Biz Mağusada liman dok- larında çalışırız. Her sabah Sindeden hareket eder ve Ma ğusaya gideriz. Rumların muhtemel tecavüzlerine karşı daima ~iki otomobil halinde hareket etmekteyiz. Sinde köyünden iki kilo- metre kadar çıkmıştık ki, oto- mobilimiz viraj dönmek için sür'atı kıstı. Yirmi seneden- beri çok iyi tanıdığımız Vasili Kusapanın bahçesi önünde bulunuyorduk. Otobüste 13 kişiydik. Bu sırada Kusapanın Evvelki günü Rum kesimin- de kalan TUrk mallarını kam- yona yüklediği bir sırada EOKA canileri tarafından kah bece atılan bir bombadan al- mış olduğu yaralar neticesinde hayata gö/.lerinl kapayan Kardeşimiz Keınal Musa bahçesinden ve üç Servi ağa- cının hemen arkasından ateş yağmuru yağmağa başladı. Ateş açanlardan birini hemen tanımıştım, bu 15 senedenbe- ri iyi görüştüğümüz bir rumdu. Bir diğerini de tanımıştım ve bu da çok iyi bildiğim bir rumun oğluydu." Diğer Yaralı Ne Diyor Yaralılardan biri olan Ari» Salih Halil de hâdise hakkın- da şu tafsilâtı verdi: "Oııbeş senedenberi çok iyi tanıdığım bir Rumun da kır- ma tüfeğini doldurarak üze- rime çevirdiğini ve ateş etmek üzere olduğunu gördüm. Bun dan sonrasını hatırlıyamıyo- rum, kendime geldiğim za- man burada yatıyordum. Bi- zimle birlikte gitmekte olan Kemal Ali'nin idaresindeki otomobile de ateş açıldığını, arka lâstiğine isabet kaydedil- diğini, fakat içinde iki kişi bulunan otomobilin yoluna deva ederek Kukla köyüne gittiğini ve orada durumu an lattığını öğrendim." Yol Ortasındaki Ağaç Yayınlanan resmî tebliğde yol üzerinde devrilmiş bulu- nan bir ağaç göğdesini kal- dırmak için şoförün otobüsten (Devamı 4 üncü sayfada) Bir Türk Vurularak Öldürüldü Mağusa kazasına bağlı Ay- totro köyündeki Hükümet Çiftliğinde memur olan 36 yaşında Kemal Salih vurula- rak öldürülmüştür. Kemal Salih Aytotrolu olup çiftlikte çalışmaktaydı. Çiftlikte çalışan işçiler dün akşam üzeri işlerinden dön- dükleri bir sırada Kemal Sa- lih'in cesedini çiftlikte bul- muşlardır. Bu hal gösteriyor ki, kan dökülmesinin durdurulması için yapılan müracaat hiçbir tesir göstermemiş ( ve Rumla- rın Türklere karşı giriştikleri tecavüzle devam edilmiştir. LEFKOŞADA 2 KAYMAKLIDA 5 Rum Vurularak Yaralandı Dün Lefkoşada Atina so- kağından geçmekte olan bir otomobil iki Ruma ateş açmış ve hafif surette yara lama kaydetmiştir. Yarala - ııeıı Kumların yaralarının çok hafif oldıığıı bildirili - yor. Dün öğleden sonra saat 5.35 geçe bir otomobil Kü- çük Kaymaklının Yanitsi sokağında iki Rum kahve- sinde oturan Rumlara ateş açmış ve biri ağır olmak ü- zere beş Rum yaralanmıştır. (Devamı sayfa 4 de) BAĞDAT PAKTI Müslüman Devletleri Toplantısı İstanbulda Yapılı İstanbul, 12 — Bağdat Paktı Devletleri pazartesi günü İstanbul'da bir toplan tı yapacaklardır. Bu toplan- tıya Türkiye adına Cumhur başkanı Celâl Bayar, Pak is tan adına Cumhurbaşkanı Yunanistan Yavuz Hırsız Rolünde AVEROF ADADAKİ CİNAYETLERDEN BİZİ MESUL TUTUYOR Atina, 12 — Yunanistan Dışişleri Bakanı Averof Bri uınyanın Atina nezdindeki Maslahatgüzarını bugiiıı Dış işleri Bakanlığına dâvet ede rek, Kıbristakı son olaylar- la ilgili olmak üzere Bri - tanyaya bir nota tevdi et - ıtıisi ir. Yunaıı notasında Ada] Rumlarının devamlı bir şo kilde Türkler tarafından öl düriildiiğü, Rumlara ait mal lam yakıldığı ve buna kaı şt emniyet tedbirlerinin alın madiği kaydedilmekte ve A •ladaki asayişsizlik tenkid o- Ilınmaktadır. BOZKURT : Yunanistan Yavuz hırsız rolünde ıırz-ı ojıdaUt traektedir. Adadaki «•inayetlerin kimler tarafın- dan işlendiği, kimlerin can ve mallarına hasar yapıldı- ğı <»ok iyi bilinirken Yuna- naımtanı» sorumluluğu Türklere yüklemek sevda- sında oluşu, Yunan politika sının meşhur kıvraklıkların dan birini t .işkil etmekledir. Ilitfinıı kadar Yunanista- nın ağırbaşlı bir politika ile karşımıza çıktığını görmüş değiliz. Yunanistan devam- lı bir şekilde kancık bir po- litika ile dünya efkârı tımu miyesini kazanmak sevda - anıdadır, fakat onun hiçbir zaman başarıya ulaşacağı - na inanmıyoruz. Leymosunda Yangın Diin akşam Leymosunun Raf sokağında bir yangın çıkmış ve, yangın yerine 150 kadar kişi toplanmıştır. Bu sırada kalabalığa bir bomba atılmış fakat infilâk etme - miştir. Bomba patlayıcı madde - ler uzmanları tarafından ye rinde patlatılmıştır. Kısa bir zaman sonra ay- ni yolda iki yangın daha baş latılmıştır. Her iie yangında hasar az olmuştur. Mu hâdiselerle ilgili oldu ğıı tahmin edilen bir Kıbrıs lı Rum tevkif edilmiştir. Makarios'un tehdidi üzerine Karamanlis beyanatını geri aldı Karamanlis Üçlü Müzakerelere Taraftar Olduğunu Yalanladı MAKARİOS YENİ İNGİLİZ PLÂNINI KABUL ETMİYECEKMİŞ Londra, 12 — lsviçrede bulunan Yunanistan Başba- kanı Kostantin Karamanlis Kıbrıs mevzuunda Türkiye, Yunanistan ve Britanya li- rasında üçlii müzakereler yapılmasına dair Britanya Hükümeti tarafından yapı- lan teklifiu Yunaııistanca müsait karşılandığını dün dünyaca tanınmış üç ajan- sın Cenevredeki temsilcileri ne verdiği bir demeçle teyid etmişti. Kostantin Karamanlis, A- tinada bulunan Kıbrıs Baş- papazı Makarios'un tehdidi üzerine birdenbire fikir de- ğiştirmiş ve kendisi tarafın dan verilen ve Atina Rad - yosu tarafından da dellâllı- ğı yapılan bu demeci yalan İamıştır. Karamanlis'in Makarios'un tehdidi altında vermiş oldu- ğu beyanatı 48 saat sonra yalanlaması hür dünyada esef ve hayret uyandırmış ve Yunanistan tarafından takip edilen bu gibi oyunlu politikanın üzücü olduğu belirtilmiştir. Teni Plâna Dair Diğer taraftan Atinadaki Kıbrıslılara bir beyanatta bulunan Makarios, yeni İn - giliz plânının Taksime gitti ğiııi ileri sürmüş ve böyle bir plânın Kıbrıslılar tara- fından kabul edilmiyceeğini söylemiştir. Makarios lsviçrede bulu - naıı Karamanlis'in iiçlü mü zakereler mevzuunda yaptı ğı beyanata da temas etmiş ve Karamanlis'in beyanatı- nın yanlış aksettirildiğiııi, Kıbrıs meselesinin yalnız Kıbrıslılarla Britanyayı il- gilendiren bir mesele oldıı - ğıınıı belirtmiştir. Averof'un Açıklamas. Yunanistan Dışişleri Ba- kanı Averof da yaptığı bir demeçte Karamanlis'in üçlii müzakerelere taraftar oldu- ğuna dair yaptığı açıklama- yı yalanlamış ve Yunan Hfi kümetiııin Kıbrıs meselesin- de Türkiyeyi taraftar kabul etmediğini bir kere daha be yan etmiştir. yor İskender Mirza, İrak adına Kral Faysal ve iran adına da Şalı Riza Pehlevi iştirak edecektir. Pazartesi Istanbula gele- cek olan misafirler merasim le karşılanacak ve 16 Tem- muz tarihinde de merasimle uğurlanacaktır. Devlet Reisleri kademe- sindeki bu toplantıda baş- ta Kıbrıs meselesi olmak ii- zere Orta - Doğu meselele- ri ele alınacak ve Lübnan- daki dunım gözden geçiri - leeektir. Bilindiği gibi Bağdat Pak tı Bakanlar Konseyi bu a- yın sonlarına doğru Britan- ya Hükümetinin de iştiraki ile Londrada bir toplantı ya pacaktır. Halkın Sesi'nin Duruşması Salıya Tehir Edildi Tahrik edici ve nizamı bozar mahiyette neşriyatta bulunduğu ieiıı Mahkeme huzuruna çıkarılan Halkın Sesi gazetesi muharrirlerin den AJi Şakir aleyhine geti- rilen dâvanın duruşmasına dün de devam edilmiştir. Ali Şakir gazetenin başya- zarı olmadığını beyan etmiş ve aleyhinde getirilen dâva nın reddini istemiştir. Bilindiği gibi Hükümet al tı aya kadar kışkırtıcı neş- riyatta bulunmıyacağıııa da ir Ali Şakirden 250 liralık bir bono istemektedir. Ali Şakir ise gazetenin Basya - yarı olmadığı için bu bono yu imza etmeği reddetmiş tir. Savunma avukatının ta-, lebi üzerine duruşma Salı güne tehir edilmiştir. Akşam Maraşta Çanlar Çalındı Diin akşam saat 9 radde- lerinde Maraşta kilise çan ları çalınmaya başlamış ve Rumlar sokaklara dökülmüş lerdir. Çanların sesini işiten Ma ğusa Türkleri muhtemel bir tecavüze karşı kendileri ııi müdafaa etmek için top- lanmış ye şehirde elektrikli bir hava yaratılmıştır. Emniyet kuvvetleri mim - temel bir hâdiseyi önlemek için Mağusa ve Maraşda so kağa çıkma yasağı koymuş tur. Bu yasak ikinci bir em re kadar yürürlükte kain . çaktır. Tatlısı Türk Halkının Telgrafları İşlerine gitmekte oldukları bir sırada kahbece EOKA canilerinin tecavüzüne uğravs p Sindeli kardeşlerimizden beşinin ölüm hJîJf^Tathsuda bir yıldırım sürati ile yayılmış ve köyde bir ma- tem havası esmeye başlamıştır. Bu hab« v köye yayılır yayılmaz köyde bütün dükkanlar kapanmış, işçiler grev ilân ederek is- lerine gitmemişlerdir. Büyük bir matem havası içerisinde toplanan Tatlısu Türk halkı aşağıdaki telgrafları göndermişlerdir. Sa m Fatln RUştU Zorlu, Hariciye Vekili, ANKAK -\ İşlerine gitmekte olan bir otomobil dolu-u kardeşimiz Rumlar tarafından pusuya düşürülerek doft- ZTürln R r tedhİ - te!ik,,ât ' her * ünün saatında bir Türkün kanına girmekte, bir ocağı söndürmektedir. Z .^niyeti namına bir.şoy kalmamış- mil etimizin müşfik kucağına .sığınır, kurta- e !K r ' nl " b l r a n evvel Kibri sn uzatılmasını sabırsız lıkla bekleriz. Sayın Adnan Menderes, Başbakan, Tatlısu Türk Halkı ANKARA Kıbrı.sta kahbece öldürülüyoruz. Büyük miKetimi- zin yardımına sığınırız. Tatlısu TUrk Halkı Slr Hu K h Foot, Vl >"' LEFKOŞA Sindeli beş kardeşimizin kancıkça öldürülmesi Tat- lısu halkını kan ağlattı. Adada Türklere İcardı tflrisilpn zulüm ve kahpeliği telin ederiz. Tatlımı TUrk Halkı isi i i kemeye «"fak Igat etmek ye «mMtr ve bıı «tlerln ! İngiliz askerleri" ıVpoIIs I lâhlarla J " " cekv ',, c Mrliklormin iştirak ettiği acık ma' ' lt T .""fvT 1 ? .r?*'"' I nwte«ı gnınu BaşKonsoıosı---—- r. . . r „ z,_ _„_., •Adanda bahsetmiştir. Lozan., « ı, Qr . al . altı gemilerinin bu tıp menra hıı «Asam " andlaşması gereğince Türkiye "k Kançılaryasının kapalı ler{len taşıyabileceğini DU akşam Adayı tnrllter^ teslim .et-jbulunacağı ilân olunur. [söylemiştir. " Parise dön m m ; n halkımıza açık uluı/ıılacağı öğrenilmiş

Transcript of YARIN BİZİMDİR GÜNLÜK MÜSTAKİ SİYASL GAZETI E...

Page 1: YARIN BİZİMDİR GÜNLÜK MÜSTAKİ SİYASL GAZETI E …evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1958/Temmuz/13Temmuz... · şunlarla hayat gözlerina ka- i pamışlardır. Ağır

1068

fRİNİ I i n

u

î t M n d e

Hu. KMr i tk

il,,. »mı» ij,, fS^çJ

'tedir. . P r t t J

Re t.' iriiy k

lyaettitte^i firt» îf-tijj j, w

. bn» J'ftör fay4 w i â k i / ; itiiy,- siu tmektefl,

BSADa

I

l'iirfe! m. afim -Ibiı-i M J

İda bir Tin Yaralı tı

İ huşta han»

Jil-. <>lar»k

sHn mal»

n.

[I

r l a m

fckip ı di -

ii n E en

JİM

p ı - İ

•.""IS".

• i I

Y A R I N B İ Z İ M D İ R G Ü N L Ü K M Ü S T A K İ L S İ Y A S I G A Z E T E

Müdür ve İmtiyaz Sahibi: CEMAL TOĞAN Kuruluş : 1051

İ L Pazar w 13 { I L T E M M U Z 1 9 5 8

FİATI : 15 Mildir. S A Y I : 787 Y I L : 7

Kasıldığı Ver : " BOZKURT " Basımevi Asmaltı No. 15 - P. K. S24 - Tel. 2951

L e f k o ş a — K ı b r ı s

EOKA CİNAYETLERİNİ KAHBECE DEVAM ETTİRİYOR

Pusuya düşürülen otobüse| açılan ateşlerle beş Türk öldürüldü

YARALILAR CANİLERİN KİM OLDUĞUNU AÇIKLIYORLAR L i s i K ö y ü K o r d o n A l t ı n a A l ı n d ı

CANAVARCA KATLİAMI Dünyaya Protesto Ediyoruz

Sindeli beş kardeşimizin dün EOKA canileri tarafından canavarca katledilmesi iuerine Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Avukat Rauf Raif Denktaş tarafından Anavatammudaki büyüklerimize, Birleşmiş Milletlere, NATO Genel Sekreterine ve İngiltere Başvekiline aşağıdaki telgraflar gönderilmiştir.

Başvekil Sayın Adnan Menderes llarlrjye Vekili Sayın Fatln Rüştli Zorlu Doktor Faul Küçük.

ANKARA

Sinde hâdisesinde beş Türkü kaybettik, EOKA'cı-lar bütün kuvvetlerini Türklere tevcih etmişlerdir. Hıl-kümet Türkleri bu hücumlardan koruyamamaktadır.

Türk köylüleri iğin normal hayat durmuştur. Hicret devam etmekte, vaziyet kötüleşmektedir. Kıbrıs Türklerinin maneviyatı çok yüksektir. Bizi davamızdan vazgeçirmek İçin girişilen bu kanlı mücadeleye çöğüs geren Kıbrıs Türklüğünün imanı sağlam. Güveni siz-dedir.

DENKTAŞ

Birleşmiş Milletler Oenel Sekreteri, NATO Oenel Sekreteri, - Paris.

Nmv - York.

Kıbnsta 'da geniş ölçüde EX>KA tedhişçi hareketleri. Türkler aleyhine çevrilmiş bulunmaktadır. Otobüs do-lusu Türkler bugün pusuya düşürülerek makineli tüfek ateşine tutulmuş ve beş ölü birço't da yaralı vermi»-J'rdlr. Kıbrıs'ın her tarafında Türkler, Bombalarla ve kurşunlarla hücumlara maruz kalmışlardır. Türkler va-him tehlikeler karşısında bulunmakta ve hükümet can ve » ı:u kaybını önleyememektedir. İki cemaat, birbirin-den tamamen ayrılmış durumdadır Vakit geçirmeden taksimin tatbikine yardım ederek daha fazla kan dö-külmesine mani olunuz.

R. R. DENKTAŞ Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu

Kankanı.

lluHİııtkuıı Londra.

Üç seneden, beri devam edegelen Rum terrorizmi şimdi tamamen Türklere tevcih edilmiştir. Hükümet, Rum köylerindeki geçitler gibi zayıf noktalarda daimi devriye kolları bulundurarak en bayağı emniyet tedbir-lerini almakta bile kusur etmiştir. Bunun neticesi 6e« Türkün can kaybına mal olmuş ve bu halin hiçbir, ceza görmeden birçok köylerde tekerrür etmesi mümküntKir. Bugünkü pusunun BOKA tarafından kurulmuş okluğu-nu hükümet resmen kabul etmiştir. Bu, bugün kan dö külmesine sebep olan tedhişçiliğin ortadan kaldırılmadı ğına büyük bir delildir. Kibrisin her tarafındaki Türk-ler kendilerini salim hissetmemekte ve ân! tecavüzlere karşı tehlikede hissetmektedir. Hücuma açık köylerin tahliyesine başlanmıştır. Normal hayat durmuştur..

B u t a h a m m ü l edilmez duruma bizi Türk askerlerinin himayesine teslim ederek bir son ve-riniz. Durum şimdi kontrol edilmez bir hal almıştır. Geç olmadan adayı şimdi TAKSİM ediniz. İki cemaat birbirinden tamamen ayrılmıştır ve bunların birleştiril-mesi için müşterek zemin yoktur. Türklerle Rumların siyasi İdealleri birbirine bu kadar zıd ve Rumlar siyasi emellerini zorla kabul ettirmek için bu kadar masum Türke ve diğerlerine kıydıktan sonra iki cemaatın tek-rar anlaşacakları ümidiyle meseleyi sürüncemede bı-rakmak bir felâket olacaktır. Adalet bizim sulh ve em-niyet isteğimizin reddedllmemeslnl İntaç etmektedir.

DENKTAŞ Kıbrıs Türk Kurumlan Federasyonu

Başkanı

Dün Sindeden işlemek üze-re Mağusaya giden bir Türk otobüsündeki Türklere Eoka tarafından ateş açılmış ve beş Türk öldürülmüştür. Oto büsün şoförü Yusuf Hasan Sinek hemen orada ölmüş ve bunun ardından da Ali İbra-him Tosun, Ali Yorgancı oto biisün içerisinde yedikleri kur şunlarla hayata gözlerini ka-pamışlardır.

Ağır surette yaralı olan di-ğer iki Türk de hastahanede ölmüştür. Şimdi Köşklü Çift-lik hastahanesinde iki ağır yaralı daha bulunmaktadır. Bir muhabirimiz gözünden yaralı olan Halil Hüseyin ile görüşmeğe muvaffak olmuş-tur. Halil Hüseyin hâdiseyi aynen şöyle anlatmıştır:

Canileri Tanıyoruz "Biz Mağusada liman dok-

larında çalışırız. Her sabah Sindeden hareket eder ve Ma ğusaya gideriz. Rumların muhtemel tecavüzlerine karşı daima ~iki otomobil halinde hareket etmekteyiz.

Sinde köyünden iki kilo-metre kadar çıkmıştık ki, oto-

mobilimiz viraj dönmek için sür'atı kıstı. Yirmi seneden-beri çok iyi tanıdığımız Vasili Kusapanın bahçesi önünde bulunuyorduk. Otobüste 13 kişiydik. Bu sırada Kusapanın

Evvelki günü Rum kesimin-de kalan TUrk mallarını kam-yona yüklediği bir sırada EOKA canileri tarafından kah bece atılan bir bombadan al-mış olduğu yaralar neticesinde

hayata gö/.lerinl kapayan Kardeşimiz Keınal Musa

bahçesinden ve üç Servi ağa-cının hemen arkasından ateş yağmuru yağmağa başladı. Ateş açanlardan birini hemen tanımıştım, bu 15 senedenbe-ri iyi görüştüğümüz bir rumdu. Bir diğerini de tanımıştım ve bu da çok iyi bildiğim bir rumun oğluydu."

Diğer Yaralı Ne Diyor Yaralılardan biri olan Ari»

Salih Halil de hâdise hakkın-da şu tafsilâtı verdi:

"Oııbeş senedenberi çok iyi tanıdığım bir Rumun da kır-ma tüfeğini doldurarak üze-rime çevirdiğini ve ateş etmek üzere olduğunu gördüm. Bun dan sonrasını hatırlıyamıyo-rum, kendime geldiğim za-man burada yatıyordum. Bi-zimle birlikte gitmekte olan Kemal Ali'nin idaresindeki otomobile de ateş açıldığını, arka lâstiğine isabet kaydedil-diğini, fakat içinde iki kişi bulunan otomobilin yoluna deva ederek Kukla köyüne gittiğini ve orada durumu an lattığını öğrendim."

Yol Ortasındaki Ağaç Yayınlanan resmî tebliğde

yol üzerinde devrilmiş bulu-nan bir ağaç göğdesini kal-dırmak için şoförün otobüsten

(Devamı 4 üncü sayfada)

Bir Türk Vurularak Öldürüldü

Mağusa kazasına bağlı Ay-totro köyündeki Hükümet Çiftliğinde memur olan 36 yaşında Kemal Salih vurula-rak öldürülmüştür.

Kemal Salih Aytotrolu olup çiftlikte çalışmaktaydı. Çiftlikte çalışan işçiler dün akşam üzeri işlerinden dön-dükleri bir sırada Kemal Sa-lih'in cesedini çiftlikte bul-muşlardır.

Bu hal gösteriyor ki, kan dökülmesinin durdurulması için yapılan müracaat hiçbir tesir göstermemiş ( ve Rumla-rın Türklere karşı giriştikleri tecavüzle devam edilmiştir.

LEFKOŞADA 2 KAYMAKLIDA 5 Rum Vurularak Yaralandı Dün Lefkoşada Atina so-

kağından geçmekte olan bir otomobil iki Ruma ateş açmış ve hafif surette yara lama kaydetmiştir. Yarala -ııeıı Kumların yaralarının çok hafif oldıığıı bildirili -yor.

Dün öğleden sonra saat 5.35 geçe bir otomobil Kü-çük Kaymaklının Yanitsi sokağında iki Rum kahve-sinde oturan Rumlara ateş açmış ve biri ağır olmak ü-zere beş Rum yaralanmıştır.

(Devamı sayfa 4 de)

BAĞDAT PAKTI Müs lüman Devletleri Toplantısı İstanbulda

Y a p ı l ı İstanbul, 12 — Bağdat

Paktı Devletleri pazartesi günü İstanbul'da bir toplan tı yapacaklardır. Bu toplan-tıya Türkiye adına Cumhur başkanı Celâl Bayar, Pak is tan adına Cumhurbaşkanı

Yunanistan Yavuz Hırsız Rolünde AVEROF ADADAKİ CİNAYETLERDEN

B İ Z İ M E S U L T U T U Y O R Atina, 12 — Yunanistan

Dışişleri Bakanı Averof Bri uınyanın Atina nezdindeki Maslahatgüzarını bugiiıı Dış işleri Bakanlığına dâvet ede rek, Kıbristakı son olaylar-la ilgili olmak üzere Bri -tanyaya bir nota tevdi et -ıtıisi ir.

Yunaıı notasında Ada] Rumlarının devamlı bir şo kilde Türkler tarafından öl düriildiiğü, Rumlara ait mal l a m yakıldığı ve buna kaı şt emniyet tedbirlerinin alın madiği kaydedilmekte ve A •ladaki asayişsizlik tenkid o-Ilınmaktadır.

BOZKURT : Yunanistan Yavuz hırsız rolünde ıırz-ı ojıdaUt • traektedir. Adadaki «•inayetlerin kimler tarafın-dan işlendiği, kimlerin can ve mallarına hasar yapıldı-ğı <»ok iyi bilinirken Yuna-naımtanı» sorumluluğu Türklere yüklemek sevda-sında oluşu, Yunan politika sının meşhur kıvraklıkların dan birini t .işkil etmekledir.

Ilitfinıı kadar Yunanista-nın ağırbaşlı bir politika ile

karşımıza çıktığını görmüş değiliz. Yunanistan devam-lı bir şekilde kancık bir po-litika ile dünya efkârı tımu miyesini kazanmak sevda -anıdadır, fakat onun hiçbir zaman başarıya ulaşacağı -na inanmıyoruz.

Leymosunda Y a n g ı n

Diin akşam Leymosunun Raf sokağında bir yangın çıkmış ve, yangın yerine 150 kadar kişi toplanmıştır. Bu sırada kalabalığa bir bomba atılmış fakat infilâk etme -miştir.

Bomba patlayıcı madde -ler uzmanları tarafından ye rinde patlatılmıştır.

Kısa bir zaman sonra ay-ni yolda iki yangın daha baş latılmıştır. Her iie yangında hasar az olmuştur.

Mu hâdiselerle ilgili oldu ğıı tahmin edilen bir Kıbrıs lı Rum tevkif edilmiştir.

Makarios'un tehdidi üzerine Karamanlis beyanatını geri aldı

Karamanlis Üçlü Müzakerelere Taraftar Olduğunu Yalanladı MAKARİOS YENİ İNGİLİZ PLÂNINI KABUL ETMİYECEKMİŞ

Londra, 12 — lsviçrede bulunan Yunanistan Başba-kanı Kostantin Karamanlis Kıbrıs mevzuunda Türkiye, Yunanistan ve Britanya li-rasında üçlii müzakereler yapılmasına dair Britanya Hükümeti tarafından yapı-lan teklifiu Yunaııistanca müsait karşılandığını dün dünyaca tanınmış üç ajan-sın Cenevredeki temsilcileri ne verdiği bir demeçle teyid etmişti.

Kostantin Karamanlis, A-tinada bulunan Kıbrıs Baş-papazı Makarios'un tehdidi üzerine birdenbire fikir de-ğiştirmiş ve kendisi tarafın dan verilen ve Atina Rad -yosu tarafından da dellâllı-ğı yapılan bu demeci yalan İamıştır. Karamanlis'in Makarios'un tehdidi altında vermiş oldu-ğu beyanatı 48 saat sonra yalanlaması hür dünyada esef ve hayret uyandırmış ve Yunanistan tarafından takip edilen bu gibi oyunlu politikanın üzücü olduğu belirtilmiştir.

Teni Plâna Dair Diğer taraftan Atinadaki

Kıbrıslılara bir beyanatta bulunan Makarios, yeni İn -giliz plânının Taksime gitti ğiııi ileri sürmüş ve böyle bir plânın Kıbrıslılar tara-fından kabul edilmiyceeğini söylemiştir.

Makarios lsviçrede bulu -naıı Karamanlis'in iiçlü mü zakereler mevzuunda yaptı ğı beyanata da temas etmiş ve Karamanlis'in beyanatı-nın yanlış aksettirildiğiııi, Kıbrıs meselesinin yalnız Kıbrıslılarla Britanyayı il-gilendiren bir mesele oldıı -ğıınıı belirtmiştir.

Averof 'un Açıklamas. Yunanistan Dışişleri Ba-

kanı Averof da yaptığı bir demeçte Karamanlis'in üçlii müzakerelere taraftar oldu-ğuna dair yaptığı açıklama-yı yalanlamış ve Yunan Hfi kümetiııin Kıbrıs meselesin-de Türkiyeyi taraftar kabul etmediğini bir kere daha be yan etmiştir.

y o r İskender Mirza, İrak adına Kral Faysal ve iran adına da Şalı Riza Pehlevi iştirak edecektir.

Pazartesi Istanbula gele-cek olan misafirler merasim le karşılanacak ve 16 Tem-muz tarihinde de merasimle uğurlanacaktır.

Devlet Reisleri kademe-sindeki bu toplantıda baş-ta Kıbrıs meselesi olmak ii-zere Orta - Doğu meselele-ri ele alınacak ve Lübnan-daki dunım gözden geçiri -leeektir.

Bilindiği gibi Bağdat Pak tı Bakanlar Konseyi bu a-yın sonlarına doğru Britan-ya Hükümetinin de iştiraki ile Londrada bir toplantı ya pacaktır.

Halkın Sesi'nin Duruşması Salıya Tehir Edildi

Tahrik edici ve nizamı bozar mahiyette neşriyatta bulunduğu ieiıı Mahkeme huzuruna çıkarılan Halkın Sesi gazetesi muharrirlerin den AJi Şakir aleyhine geti-rilen dâvanın duruşmasına dün de devam edilmiştir. Ali Şakir gazetenin başya-zarı olmadığını beyan etmiş ve aleyhinde getirilen dâva nın reddini istemiştir.

Bilindiği gibi Hükümet al tı aya kadar kışkırtıcı neş-riyatta bulunmıyacağıııa da ir Ali Şakirden 250 liralık bir bono istemektedir. Ali Şakir ise gazetenin Basya -yarı olmadığı için bu bono yu imza etmeği reddetmiş tir. Savunma avukatının ta-, lebi üzerine duruşma Salı güne tehir edilmiştir.

Akşam Maraşta Çanlar Çalındı

Diin akşam saat 9 radde-lerinde Maraşta kilise çan ları çalınmaya başlamış ve Rumlar sokaklara dökülmüş lerdir.

Çanların sesini işiten Ma ğusa Türkleri muhtemel bir tecavüze karşı kendileri ııi müdafaa etmek için top-lanmış ye şehirde elektrikli bir hava yaratılmıştır.

Emniyet kuvvetleri mim -temel bir hâdiseyi önlemek için Mağusa ve Maraşda so kağa çıkma yasağı koymuş tur. Bu yasak ikinci bir em re kadar yürürlükte kain . çaktır.

Tatlısı Türk Halkının T e l g r a f l a r ı

İşlerine gitmekte oldukları bir sırada kahbece EOKA canilerinin tecavüzüne uğravs p Sindeli kardeşlerimizden beşinin ölüm h J î J f ^ T a t h s u d a bir yıldırım sürati ile yayılmış ve köyde bir ma-tem havası esmeye başlamıştır.

Bu hab« v köye yayılır yayılmaz köyde bütün dükkanlar kapanmış, işçiler grev ilân ederek is-lerine gitmemişlerdir. Büyük bir matem havası içerisinde toplanan Tatlısu Türk halkı aşağıdaki telgrafları göndermişlerdir.

Sa m Fatln RUştU Zorlu, Hariciye Vekili,

ANKAK -\ İşlerine gitmekte olan bir otomobil dolu-u

kardeşimiz Rumlar tarafından pusuya düşürülerek doft-Z T ü r l n R r t e d h İ - t e ! i k , , â t ' h e r * ü n ü n saatında bir Türkün kanına girmekte, bir ocağı söndürmektedir.

Z .^niyet i namına bir.şoy kalmamış-mil etimizin müşfik kucağına .sığınır, kurta-

™ e !K r ' n l " b l r a n evvel Kibri sn uzatılmasını sabırsız lıkla bekleriz.

Sayın Adnan Menderes, Başbakan,

Tatlısu Türk Halkı

ANKARA

Kıbrı.sta kahbece öldürülüyoruz. Büyük miKetimi-zin yardımına sığınırız.

Tatlısu TUrk Halkı

Slr HuKh Foot, Vl>"' LEFKOŞA

Sindeli beş kardeşimizin kancıkça öldürülmesi Tat-lısu halkını kan ağlattı. Adada Türklere İcardı tflrisilpn zulüm ve kahpeliği telin ederiz.

Tatlımı TUrk Halkı

isi i i

kemeye «"fak Igat etmek y e

«mMtr ve bıı «tlerln ! İngiliz askerleri" ıVpoIIs I lâhlarla J " " c e k v ' , , c

Mrliklormin iştirak ettiği acık ma' ' lt

T ™ . " " f v T 1 ? . r ? * ' " ' I n w t e « ı gnınu BaşKonso ı o s ı - - -—- r. . . r „ z,_ _ „ _ . , •Adanda bahsetmiştir. L o z a n . , « ı ,Q r .a l . altı gemilerinin bu tıp menra hıı «Asam " andlaşması gereğince T ü r k i y e " k Kançılaryasının kapalı l e r { l e n taşıyabileceğini DU akşam

Adayı t n r l l t e r ^ teslim .et-jbulunacağı ilân olunur. [söylemiştir. " Parise dön m

m;n halkımıza açık uluı/ıılacağı öğrenilmiş

Page 2: YARIN BİZİMDİR GÜNLÜK MÜSTAKİ SİYASL GAZETI E …evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1958/Temmuz/13Temmuz... · şunlarla hayat gözlerina ka- i pamışlardır. Ağır

PAZAR, 13 TEMMUZ, 1958

SAYFA 2 ( B O Z K U E T )

İ p i i l ı Y u n a n i s t a n yo la ge l i yor f lyUIlUCI isüSlfH I ıııı "lı ır hmh • * ^ • •»

Cenevrede bulunan Yunanistan Başbakanı Karamanlia yaptığı bir de-meçte, Britanya hükümeti tarafından Kıbrısla ilgili üçlü müzakereler yapıl-masını Yunanistanın müsait karşıladı-ğını beyan etmiş, fakat üçlü müzake relerden evvel diplomatik müzakerele-rin müsbet bir netice vermesi temenni-sinde bulunmuştur.

Bilindiği gibi Yunanistan bu güne kadar Kıbrıs meselesinde Tiirkiyeyi il-gili taraf olarak kabul etmiyor, ya Yunanistanla veyahut da Kıbrıslılarla ilgili müzakereler yapılmasını ileri sü-rüyordu. Bundan da gaye Türkiyenin Kıbrıs meselesindeki alâkasını ortadan kaldırmak ve ikili müzakereler yolu ile Enosis'i en erken bir zamanda tahak-kuk ettirmekti.

Başbakan Kostantin Karamanlis'in Oenevre demeciyle, Yunanistan ilk de-fa olarak Türîdyenin Kıbrısla olan ilgi sini resmen tanımıştır. Halbuki düne kadar Yunanistan Türkiyeye değer ver miyor, Kıbrıs meselesinde Tiirkiyeyi taraf kabul etmiyor ve hatta Birleşmiş Milletler kararını hiçe sayarak üçlü müzakerelere yaklaşmıyordu.

Karamanlis'in beyanatı karşısında, ilk defa olarak aklıselimin galebe çal-' eliğim görüyoruz. Yunanistan gerçekle re dayanan bir politika takip etmiş ol saydı, bu günkü durum hiç de meydana gelmiyecek ve yüzlerce masum insa-nın kanı dökülmiyecekti. Yunan hükü-meti her ne derse desin, Kıbrısta işle-nen cinayetler karşısında sorumlu bir durumdadır ve hiç bir zaman kendini affettiremiyecektir.

Başbakan Kostantin Karamanlis'in Oenevre beyanatı ile biz ümide kapıl-mış dehliz. Çünkü Yunan Politikasının yelde^irmeni olduğunu çok iyi biliyo-ruz. Bu gün böyle konuşan Yunanistan

yarın başka bir politika yoluna sapabi-lir ve bu gün söylediklerini bir başka gün de tekzip edebilir. Fakat bu gün değilse yarın, Yunanistanda aklıselimin galebe çalacağından katiyetle eminiz.

Adadaki Rum vandalizmine mani olmak Yunanistanın elindedir. Kostan-tin Karamanlis her şeyden evvel Ada-daki tethiş faaliyetlerini durdurmalı ve Türkiye ile ondan sonra karşı karşı-ya gelmelidir. Bu Britanya için hiç de aynı değildir. Çünkü bu günkü Yuna-nistan Britanya,nın bir çocuğu olarak yetiştirilmektedir. Besleme mertebesi ne ulaşan Yunanistan, avutucusu için bir teselli kaynağı ve kuvvet olmakta devam etmiştir.

Bu durum bugün adaya da hakim-dir. Gözle görülen ve elle tutulan hadi-selere bile bigâne kalan Mahallî idare yıllar yılı çifte ölçü politikası ile hare-ket etmiş ve bu günkü vahşet ve meza-limin yaratılmasına başlıca amil olmuş tur. Adadaki durumun yaratılmasın-dan EOKA kadar İngiliz Hükümeti de sorumludur ve bu sorumluluk ingiltere nin omuzlarına yüklenmiştir.

Bütün bunlara rağmen biz her za-man için barışçı olduğumuzu ispata ha-zırız. Üçlü müzakerelere iştirak edeceği mizi açıklamış bulunuyoruz. Fakat gene de o kanaatteyiz ki, Türkiye, Yunanis-tan ve ingiltere arasında yapılacak üç-lü müzakerelerden de netice alınamıya-caktır. Bu ihtilâfta her üç devlet ara-sında muazzam görüş farkları mevcut-tur. Fakat yegâne hal çaresi olarak ele alınacak olan plân da Taksimdir. Tak-sim tarafları kaderlerine terkedecek, hürriyetini iade edecek en muvaf-fak formüllerden biridir ve eninde so-nunda, ister istemez tatbik edilecektir.

BOZKUBT f

< ENTERESAN i K Ö S E :

$

îmmmmmsmmmssm J e A J l hcJUÂt

Devrin Tanınmış Erkekleriyle Yaşadığı Aşklar, Birçok Dedikoduların Çıkmasına Sebep Olmuştu

"Romancı" GEORGE SAND B İ R C İ N S İ S A P I K M I Y D I

Mleşhur Fransız romanca sı George Sand, "Lelia" is-mini taşıyan biyografisin-de, Kocasıyla birleşmelerini anlatırken şöyle diyor:

"Kanım donmuş, hiç bir âza-mi kıpırda taruaz olmuştum. Kocam arzularım tatmin ettiği zaman, ben heyecandan taş kesilmişbir halde yatıyordum. Sanki büyük bir haksızlığa kur ban gitmiştim."

"Lelia" isimli roıman bir bu-çuk asırdanberi dünyanın her tarafında en çok satılan eserler arasındadır. Eserin yaratıcısı da insanlık tarihinin en garip ruhlu kadınlardan biriydi

George Sand, son yılların meşhur Clıristina Jorgensen'in tam tersiydi. Hatırlıyacağmız gibi Chirstina Jorgensen, ka-dın olmaya heveslenen ve öyle olduğuna inanan bir zavallıy-dı

Romancı George Sand ise erkekliğe o kadar hevesliydi ki..

Fakat sanatkârın bir iyi ta-rafı varsa o da bu hevesini için de saklaması, işi cinsî sapıklı-ğa dökme4«ıı»«f?rii. George Sand erkek kılığında dolaştığı halde devrinin bütün meşhur çapkın erkeklerini sıradan da geçirmişti. Eğer zengin kabili-yetli ve meşhur bir kadın olma saydı hiç kimse onunla buka-dar yakından alâkalanmazdı..

Medenî dünyaya "George Sand" müstear ismiyle kendini tanıtan bu esrarengiz kadının asıl adı Amadine LucileAuro-re Dupin'di. Ailesinin fertleri arasında kahraman askerler ve meşhur fahişeler doluydu. Ge-orge Sand'ın babası da Napol-yonun ordusunda subaydı.

George Sand, 011 üç yaşında öyle ele avuca sığmaz bir ço-cuk olmuştu ki babasının as-ker disiplini bile para etmedi-ğinden bir manasıtra gönder-mekten başka çare bulamadı-lar. 16 yaşında da erkekle kız ırası bir mahlûk halinde ma-nastırdan döndü.

18 yaşına bastığı sıralarda annesinin ölmesi üzerine, bir baronun yakışıklı oğluyla ev-lendi. Dokuz ay sonra da bir erkek çocukları dünyaya geldi Bu çocult, George Sand'ın hayatında tarif edilemıyecek

derecede mühim roller oyna-mıştır.

George Sand'ın kocası, son derecede garip huylu bir adamdı. İlk çocukları doğun-ca, karısına daha kötü muame le etmeye başladı. George Sand da kendine dışardan bir teselli bulmak lüzumunu hisset mişti.

İlk fırsatta da kocasından ayrılıp Pariste serbest bir ha-yat sürmeğe başladı. George Sand ismiyle şöhret yaptıktan kısa bir zaman sonra roman-cı Prosper Merimee, genç ka-dının aşkları arasına katıldı.. İki sanatkârın sevişmesi ancak bir hafta sürdü ama lâfı da yıl lar lılı ağızdan ağıza dolaştı.

Prosper Merime'en arkasın dan şair Alfred de Musset, aşıklar listesine girdi. George Sand, bu hassas sevgilisinden tam yedi yaş büyüktü, tki se-

ne birlikte fırtınalı bir hayat sürdükten sonra Musettin amansız bir hastalığa tutulma sı üzerine ayrıldılar.

Bu aşka susamış kadın, his-lerini ve arzularını eserlerinde herkese açıkça anlatmaktan hiç çekinmiyordu. Ghopin'le birlikte geçirdiği dokuz sene-nin hikâyesini de en ufak tefer ruatına kadar yazmaktan çe-kinmedi.

Bütün bunlara rağmen Ge-orge Sand'ın aslında erkek ol-duğuna dair dedikodu çıkmış-tı.Romancıyı yakından tanı-yanların bile katıldıkları bu de dikodu George Sand'ı çok üz-dü.

Meşhur kadın, kanserden öl düğü vakit devrin tanınmış si-malarının hepsi cenazesine gel diler.

ıMeşlıur Fransız romancısı Gustave Flaubert, meslektaşı-nın mezarı başında şunları söy lemekten kendini alamamış-tı:

— "Vah zavallı büyük ka-dın... Seni ancak benim kadar tanıyanlar, o büyük erkek ru-hun altında gizli kalan dişiliği farkedebilirler.

Eğlenmek İstiyorsanız... f Meşhur ses sanatkârı Zeki Müren ve diğer f

ses sanatkârlarının en seçme pilâklan mdesse- X semizp gelmiştir. Bıkmadan şarkı dinlemek is- ? tersejiz vakit kaybetmeden bir kaç tane de siz *

-Makûl fiatlarla alabileceğiniz yegâne ? PiLaKLAR müessesemizde satılmaktadır. Bit- ? meden almak için acele edüıi. S

v

FOTO SIK Lefkoşa v

|

YAPI MÜTEAHHİT ve USTALARINA MÜJDE Uzun bir zamandan beri cemaatımız arasında

giderilmesi lâzım olan bir eksikliği daha kapat -malda şeref duyarız. Her çeşit desende mermer ve mozaiklerimiz en makul fiyatlarla müessesem izden temin edilebilir. Cemaatımızdan alâka göreceğimi-ze inanıyoruz.

HALK MOZAİK ve MERMER ŞİRKETİ Niko Nikolaidi Sokağı

| (Yeni Şehir'in giindoğusunda) - Lefkoşa,

\

TÜRKİYE BASINI Türkiye Basını Kıbrısta-

ki olaylarla çok yakından ilgilenmekte ye Rum vahşe-ti karşısında dahilî bir har-bin başlıyabileceğirii kaydet tikten sonra bunun sorum-luluğunun doğrudan doğru-ya Britanyaya ait olacağını yazmaktadırlar.

"Cumhuriyet" "Hürriyet' ve "Vatan" gibi büyük ga-zeteler adadaki son durum karşısında endişelerini be-lirtmekte ve her geçen gü-nün biraz daha karıştığına işaret ettikten sonra şu mü-talâada bulun maktadırla r.

"Adada kırk bine yakın asker bulunduğunu ileı-i sürmek bir mana ifade et memektedir. Biz az askerle çok iş görülmesini istiyoruz Tethişçiliğin kökünden ka-zınması için en zecri tedbir leriıı alınmasını ve masum soydaşlarımızın kanlarının dökülmemesi için tedbirle-rin artırılmasını talep öde-riz."

Gazeteler Türklere karşı girişilen tecavüzlerin artma sı karşısında endişelerini iz-har etmekte ve Türk hükü-metinin yeniden Britanya hükümetini ikaz ettiğini, Adadaki tedbirlerin kifa-yetsiz olduğunu İngiliz hü-kümetine bildirdiğini yaz-maktadırlar.

YUGOSLAV BASINI Yunanistan Dışişleri Ba-

kanı Averof Yugoslavyayı ziyareti esnasında Belgratta yayınlanmakta olan "Poli-tika" gazetesine Kıbrısla il-gili bir beyanatta bulun-muştur. Yunanistan Dışişle-ri Bakanı bu beyanatında yeni İngiliz plânı üzerinde durmuş ve şöyle demiştir:

"Yeni İngiliz planı kabili tatbik değildir.Bu plân ihti-lâfı daha da kötüye süriik-liyeeek ve aşılması güç bir çok zorluklara sebeb olacak tır. Bu bakımdan yeni İngi-liz plânı çerevesinde bu ihti lâfın halledileceğine inan-mıyorum."

Averof demecine devamla Yunanistanın hiç bir zaman Self-Determiııation prensibi ni unutmayacağını ve siyasî faaliyetlerini bu prensip çer çevesinde düzenlediğini kay detmiş ve şöyle demiştir:

"Biz Kıbrıs halkına kendi kendhıi idare etmek hakkı-nın verilmesini istiyoruz. Talebimiz fazla bir şey de-

ğildir. Zaten Müstemlekeci-lik zihniyeti ortadan kalk-tıktım sonra, müstemlekele ,1,. vıışıyan her sınıf halkın en sarih hakkı kendi kendi-ni idare etmek salâhiyetine kavuşmasıdır." AMERİKAN BASINI

Amerikan gazeteleri de Kıb -nstaki son olayları endişe ile karşılamakta ve ihtilâfa bir hal çaresi bulmak üzere üç devletinde müşterek teşebbüs-lerde bulunmalarını ve uçlu müzakereler yolu ile ihtilâfı halletmelerini tavsiye etmekte-dirler.

•'Washington Evening Star" gazetesi Kıbrıstaki vahşete te-mas etmekte ve yirminci asır-da insanların bu derecede kor-kunç bir zihniyede hareket edişlerini tenkit etmektedir. Gazeteye göre, Türkiye, Yu-nanistan ve Britanya müşterek bir tebliğ yayınlayarak tetlıişi derhal durdurmalıdır.

"The New York Times" ga-zetesi ise Yunanistan Başbaka-nı Karamanlis'in üçİü müza-kereler yapılmasına dair yaptı-ğı beyanatın yerinde olduğuna işaret etmekte' ve ancak ihti-lâfın üçlü müzakereler yolu ile halledilebileceğini ve biran ev-vel iiçlii müzakerelerin yapıl-masının lâzım geldiğini kaydet inektedir. Gazeteye göre, ihti-lâfa bir hal çaresi bulunmadığı takdirde NATO'nun bir kana-dı felce uğrayacak ve bundan yalnız komünistler memnun ka lacaktır.

YUNAN BASINI Atina gazeteleri Yunan Hü-

kümetini zorlamakta ve Kıbrıs mevzuunda müzakereler yapıl-ması için insiyatifi elde tutma-sını tavsiye etmektedirler. Ga-zeteler Kıbrıstaki kanşık duru ma da temas etmekte ve Ada-da Türklerin Rumları öldür-mekte olduğunu işaretle, Rum ların nıal ve can kayıplarının büyük olduğunu iddia etmek-tedirler.

"Ta Nea" ve "Elefteria" ga-zetelerine göre, İngiltere Ada Rumlarının mal ve can kayıbı-nı korumaktan çok uzaktır ve İngiliz askerleri Rumların öl-dürülmesi için Türklerle işbir-liği yapmaktadır. Diğer taraf-tan "Ethnikös Kriks" gazetesi ise Yunanistanda komünist tehlikesine işaret etmekte ve Kıbrıs meselesinin biran evvel halledilmesini istemektedir.

İ @

Umumî Malûmatınız K u v v e t l i m i ?

1-

2-

3-4 - -

İ Ü 6— 7—

8—

9 10—

11 12-13-14 15— 16-

17-

18-

19— 2 0 —

Türkiyenin en küçük ve en büyük vilâyetleri

Fâtih'in tlanbul muhasarasında kullandığı top-lar bu gün nerededir?

.Dünyanın en büyük kanal, hangisidir? İlim tarihinde Aristo'dan sonra en bııyuk ogret-T n diye anılan Türk bilgim kimdir?

. Dünyanın en uzun nehri hangisidir: Bergama mihrabı nerededir: Dünyada ilk defa kağıt baskısını yapan millet

Dihıya'üzerinde beş kıt'anm birbirine benzeyen tarafı hangisidir?

Beyaz, b ir renk midir : ' Aka Gündüz, Server Bedi ve Mark Twaın m hakiki isimleri nelerdir? Bir "kantar" kaç kilodur? Türkivede en fazla hangi hayvan bulunur? Lodos" riigân hangi cihetten eser? Anbargo ne demektir? Güney var. kürenin en büyük şehri hangisidir? Türk edebiyatının en çok eser veren romancısı kimdir? . v , İnsan vücudundaki damarların uzunluğu ne ka dardır? .„„. Bir geminin Atlantikterı Pasıfıge geçmesi ıç.n Panama Kanalında kaç saat seyir etmesi lazım-dır? , , , Arnavutluğun tarihte kaç kralı olmuştur? Zeberced nedir?

(Cevaplar Dördüncü iSayfada)

cn. •M,E

MİLYARLAR ve RAKKAMLAR

S T A R B O Y ELEKTRİK SÜPÜRGE VE CtLÂ

M A K İ N E L E R İ

İlk Dünya Harbinden ön-ce hemen hemen adı dahi geçmiyen, iki büyük harp arasında nadiren bahis mev-zuu olan, ikinci dünya har-binden sonra ise bol bol ağ-za alınan bir para miktarı varsa o da milyardır. Hayat pahalılığı arttıkça, para kıy metini kaybettikçe erişmez bir rakkam gibi görünen Milyar da artık ağızdan düşmez olmuştur. Hele Yu-nanistan, İtalyan, Fransa, Romanya v. s, gibi memle-ketlerde paranın kıymeti eskisine nisbetle okadar düş -müştür ki sayısız milyarder-lere tesadüf etmek gayet ba sit bir şey haline gelmiştir. Türkiyenin bütçesi de bu zamanlar bir iki yüz milyon civarında dolaşırken İkinci Dünya Harbiyle birlikte ala bileceğine yükselmiş ve bir milyarı aşmıştır.

Bazı memleketlerde mu-azzam bir kıymet olmaktan çıkan, bazılarında ise elân hatırı sayılır bir para mik-tarı olan bir milyarı hiç de kiiçümsememek lâzımdır. Bir milyar liranın uzunlu-ğu. yüksekliği, kapladığı yerler hesaplanırsa bu mik-tarın hiç de küçümsenecek bir şey olmadığı daha kolay bir şekilde anlaşılır.

Meselâ biner liralık bank-notlardan müteşekkil bir milyon liralık bir destenin yüksekliği sadece on santim dir. Fakat, bir milyar bin tane bir milyondan'müteşek ,kil olduğuna göre, biner li-ralık banknotlardan müte-şekkil bir milyar liralık des-tenin yüksekliği bin kere daha fazladır; yani, yüz metredir. Yani bizim Beya-zıt kulesinden daha fazla-dır.

Bu hesabı bizim şu made-ni liralıklarla yapsak akıl-lara hayret verecek bir ra-kamla knı-şılaşınz. Bir tok madenî liranın yüksekliği bir buçuk milimetre olduğu-na göre, üst üste konacak tor milyar liranın yüksekli-gUamjna beş yüz kiloniet-

HER y e r d e DAİMA

redir. Çapı yirmi beş buçuk milimetre olan madeni bir liralıkları yaııyaııa koydu-ğumnz zaman ise, bir milyar liranın uzunluğu tam yirmi beş bin beş viiz kilometre | eder.

Artık bir milyar liranın I uzunluğu boyunca yayan | yürüyen bir insanın bir ucundan diğer ucuna kac senede gideceğini siz hes layınız. Yalınız ^u ^adarını I düşünün ki, saatti iie yiiz kilometre hızla uçan bir uçak bile bilâ fasıla uçtuğu! takdirde bu mesafeyi aııcak I seksen beş saatte yani tam | üç buçuk günde kat edebile-cek.

Biner liralık banknotlar-1 dan müteşekkil bir milyar lirayı kitap gibi bir kütüp-1 haneye yerleştirmeğe kal-karsak beşer rafı olan birer J metre genişliğinde tam yir-mi kütüphaneye ihtiyaç ola-caktır. Madenî birer liralık-larımızdan müteşekkil biri milyar liranın mesahaî sat-i hiyesi ise dünyanın en ufak j dağınık ve en yaygın yerle-rinden biri olan İstanbul şehrinin mesahaî sathivesin-den çok fazladır.

Ağırlığına gelince, bineri liralık lıaknotlardan müte-şekkil bir milyar liranın j ağırlığı takribeiı iki bin ki-lo, yani iki ton eder.

Haeiııı bahsine gelince, biner liralık banknotların I istif ile meydana gelecek bir milyar liralık bir yığının} yüksekliği bir metre* uzun-luğu yüz elli beş, genişliği de yetmiş beş santimdir.

KİRALIK EV

Lefkoşa'da Necmi Avkıran Sokağında (Çağlayan yanı) No. II deki hane 3 büyük oda, *ofa, aşevi, yüz numara, banyo | su ve avlusu ile kiralıktır. %

İstekliler ayni adrese müra-caat edebilirler.

BUZLU

haiBt der neue Favori» unter den HaıngerOtaft. Nur DM216.- kojtet die Starboy Kombinati,». (Staubsauger + rotlerendsr Saugbohacı),

A VorfOhrung und Verltauf durch STARBOY ALMAN malı ve garantili

olup hem elektrik süpürgesi ve hem de cilâ ;; makinesi olarak kullanılır, i; Kıbrıs Genel Acenteleri • J ATAt KARDEŞLER

Lefkoşa - Mağusa - Lâı »aka S

CİNİ2L

MAAD TAMAFİİ I MM SAYİSAL ORÎAAfA AKTA .. m - i i.... - - Z : 1 • •

Page 3: YARIN BİZİMDİR GÜNLÜK MÜSTAKİ SİYASL GAZETI E …evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1958/Temmuz/13Temmuz... · şunlarla hayat gözlerina ka- i pamışlardır. Ağır

PAZAR, 13 TEMMUZ, 1058 \ ( B O Z K U E T ) S A Y F A 8

K

î TÜRKİYELİ TÜRKÜN I I GÖZÜ İLE KIBRIS

w!.: . r!

iiıdi'M top-

h öğret- i

X . M .Ş.

ÜÇ

an nıillet i i

Kert beıv/ı

vTvvain'in j

|ın m

jİgİMdir? romancısı j

Biıı n.

^ K «Çin ; •ttzu. ı -

îur r

I t i |

*

I 'i / rn ?

i /

if'

*

i >

* ir, *

>

>

>

>

i

pIl.ARj mi beş buçuk

nıaieııî bit ptnal koydu-(6, bir milyar

I^ K n ı yirmi'-J| : kilometrıl

ay»; liranul B u vayaııi •insafın hirg p ı f u n a kaı:

|six heşj.| tettdarraıi

fc'ljie yiiıi m; an hirf ila uçtuğuj

ıtlieyi ancak -; K yani tam. R a ledehilpl

i/banknotlar-I lvir milyar

bir kütiip-kil

»fı tolaıı birer tam yir

İh t.iya<; fcer liralık npclci l hır fesahat sat-

• f a on ufak" • r g l l ı B K İstanbul

Bîithiyosin-• E

filinec, Wwİ dan raütfj

rai- liram™ iki bin M

(leı-ine gelincfl

tk o t l a n j I lecek bir,! iljir yığiDi»!

t re. uzuî;J [ g c n i # f

d ir. i

I.ı İkonanın (Batıdapuliya) Belediye Pazarı inşa-atı henüz bitmek üzereydi. Bu sebehle hepsi Türk olan kasap esnafı Ayasofya Camii karşısındaki yolda sırala-narak alış veriş yapmakta idiler. Kasap diyince aklım-da k ılan bir hatıradan şuradan şurada bir fantan olarak bahsetmek fena olmıyacak.

I .< fkoşada ilk haftamızdı. Evden köfte yapmak üzere bir miktar (kıyma) almaklığımı tenhih etmişler-di. Yukarıda bahsettiğim kasaplardan birisine sokula-rak yarım okka (kıyma) istedim. Adamcağız (Peki) diyerek kemiksiz tarafından parça halindeki eti tarta-rak sarmağa başladı. Ben:

— Sizden kıyma istemiştim, dedim. İşte kıyma verdim ya.. Yani kıyılmış et istiyorum.

Kasap güldü ve öğretti: Şimdi siz bu eti eve götiirürsrünüz. Hanım eline

iki biçak alır. Bir tahtanın üstünde şöyle şöyle kıyıve-rir. Ondan sonra ne isterseniz yaparsınız.

İki elle hıtulan karşılıklı piçaklarm etin üstünde nasıl gezdirileceğim tarif etti

Eve geldim. Etin parça oluşuna itiraza hazırlanan bizim hanımın sözünü acele keserek kasabın öğrettik-lerini ona tarif ettim.

Sonradan öğrendiğime göre benim (Kıyma) ta-birim yanlış imiş. Zira Kıbrısta (Kıyma) denilince lop manasına çıkarmış. O devirde Lefkoşa kasapları eti makineden geçirme zahmetine katlanmıyorlardı. Ne çare ki, biz o yarım okka eti iki piçakla kıyabilmek için karı koca yarım gün uğraşarak bir daha köfte yememek için yemin ettik.

Lefkoşa pazarında yiyecek mübayaası pek hoşuma gidiyordu. Ne bolluk devri idi o., tki kuruşla bir okka Deftera kayısısı, istediğiniz meyve okkada yarım şilini bulmuyor. Baftan gelme yaprak yaprak ayrılan mis gibi hellimle aram çok iyi idi. Bulles'in tavasını balığa benzetiyor, Konyağın yanında iç baklayı yakıştırıyor-dum. Kıbrıs âdetlerine Öylesine intibak edivermiştim ki bu gün bile Kıbrlsa her gidişimde aradan yirmi sene geçmiş olmasına rağmen yadırgadığım bir şey görmü-yorum.

(Devamı var)

KllfclS Tt KK KURUMLARI FEDERASYONU BAftIŞ

LİSTESİ

Bankaya yatırılan £11,885.421 Ooijl Türklerinden (Bay Hasan şemmedi eliyle) Bihter Vccihl vgrotur Hava Kuvvet leri yardımcı Türk Polisleri (Bay Recep

Halil eliyle) İkinci hag'U) Kvkaf dairesi memur-

larından

23.000 2.000

18.500

12.000

£11,910.023

"Ak akça Kara Oün İçindir." "Hepimiz Birimiz. Birimiz

Birliniz Hepli.il/ İçin."

MÜJDE Sağlam ve ucuz mobilya-

lar Altaylı Kardeşlerde bu-lunur. Ödemede kolaylık yapılır.

Mecidiye sokak No, 39 A. Lefkoşa

E\

;ıi Av**1" j Hayan yaı ;

r a . bar-' j lıktır. i

V ^ MECCANİ T A L E B E K A B U L EDİLİR

Limasolda Delux Beyrut Dikimevi sahibi Zekiye Ca-vid müracaat edecek Türk öğrencilerine parasız ola-rak dikim sanatım öğrete-ceğini bildirir.

Müracaat yeri Camii Kebir No. 19

Limasol

AÇIKLAMA

Bozkurt Gazetesine Zfendim,

Cemaatler arası kargaşalık-ların başladığı ilk günden Ay. lakovu Kilisesi yakınında bu-lunan evlerimde oturmakta olan Türk kiracılarım, bana ihbar etmeksizin evleri boşalt-mış bulunuyorlar. Evlerin do-ğu kısmında bulunan birkaç pencere Rum semtine açıldı-ğından tehlike arzettiği için kiracılar bu sebepten evleri terketmişlerdir.

Hakikat bu merkezde iken benim evleri tekrar kiralamak için £5-£7.- kira getiren evle-re £ 15.- gibi yüksek kira talep etmekte olduğum şeklinde ba-zı asılsız şayialar dolaşmakta-dır.. Bu şayiaları şiddetle red-deder ve aynı zamanda evlerin boşaldığı gündenberi hiçbir kimsenin evleri kiralamak için bana şahsen müracaat etmedi-ğini de açıklarım.

Hali hazırda 2, 3, 4 odalı ve boş olan üç ev ile bir dükkânı-mı kiralamak isteyen varsa, kargaşalıklar çıkmazdan evvel almakta olduğum kiralardan dalıa aşağı ve iki odalı olanı da Federasyon tarafından muhtaç olduğu tesbit edilen fakir bir aileye meccanen ver-meği memnuniyetle kabul et-tiğimi de bildiririm. Türk Belediye Baş Kâtibi

H. Niyazi Uludağ.

" Ç İ N L İ " KADININ AŞKI

Quick marka çamaşır makineleri heı ev hanımının on ideal arkadaşıdır.

Dünyaca tanınmış Alman fabrikaları tara -undan imal edilen Quıck Çamaşır Makinelerini görmeden karar vermeyiniz.

Kıbrıs Genel Acenti A. S E D A T

Y . . Gime Yolu - Lefkoşa

UM9 senesinin sonlarında tn jlltereden Hong - Kong'a <rel -dim. İndiğini otelde ismini ö£-renemedlğim nereli bir mlsvo iterle tanıktım. Bana:

- Burada ne yapacaksınız? diye sordu.

Çine gidip doktorluk ede ce&lm. Komünist oldugumdnıı deftll. Çinliyim de ondnn.

Dikkat edin, Aşık olup ev lenmeytn!

Tehlike yok, yakında hn« tahaneye kapanacağım. Zaten sekiz sene evli kaldım. Bu bo-na yeter, tn^an aç gözlü olm;ı malı.

Fakat çok gençsiniz daha önünüzde ne günler var!

Artık benden geçmiş, gön lümü ölmüş hissediyorum.

Vallahi bilmem, bana ka-lırsa mesleğinizin bir icabı o-lan hapishane hayatına güven meyiniz. Hong - Kong tuhaf bir yerdir insan ne kadar sâ-kin kalmak istese muhit onun başını döndürür. Hong - Kong da ne olacağınız da belli olmn? Size iyi şanslar dilerim.

Kendisini ne yazık ki, bir daha göremedim. Ruhumu san ki okumuştu. Hong - Kong haV kında söyledikleri de pek doğ-ruydu, İngiliz kollejinin eski bir telabesi olduğum İçin, bir kaç gün sonra İngiliz Elçlsinir hanımı beni bir akşam yemefji ne davet etti.

Salona girdiğim zaman ka-labalık bir davetli kitlesiyle karşılaştım. Elçinin hanımı ta-rafından misafirlere teker, te ker takdim edildim. Bu arada kulağıma şöyle bir şey alındı: "Muharrir.." ismini İşitmedi -gim ve hangi gazetenin muhar riri olduğunu bilmediğim bir gencin elini sıktım. Sonradan adının Hare Eliott olduğunu öğrendim. Aynı gece Eliott, bir ara yanımdaki koltuğa gelip oturdu. Müşterek bir arkada -şımızdan söz açarak benimle konuşmak imkânını buldu.

Ertesi gün Marc'tan bir m ek tup aldım. Bu mektupta şöyle deniliyordu "Sevgili Han Sü-yln, sizi çok şirin buldum, si-zi tekrar ne zaman görebill -rim ?"

Bu dâvete icabet etmek İste medim. Çünlıfi ben Çinli, o da bir İnglUzdi. Çlnde yerli bir kadının ecnebilerle teması, gez mesi hoş görülmezdi.

Mektubu alır almaz ileride samimiyetimizin daha da arta cağını kuvvetle umduğum el-çinin hanımına gittim. Konuş-tuk. Neden ,'?onra bu meseleyi ona açtım. Kuruntularıma şıı cevabı verdi.

— Ne saçma düşünceler Hong - Kong'da bulunuyoruz. Buranın nasıl bir şehir olduğu nu aen gayet İyi bilirsin. Hem örf ve âdetler değişti. Bir er-kekle çıkıp gezmek senin İçin bir değişiklik olur.

Çarşamba günü Marc, beni hastahanenin önünde bekliyor du. tik sözü:

— Ümld ederim ki, mektu -bum sizi kızdırmadı, oldu.

Hayır, bunu bir sürpriz olarak kabul ettim. Yemeğe dâ vet etmek İçin daha başka bir İfade şekil de olamazdı.

— Beni pek küstah bulaca-ğınızı sanmıştım.

— Bilâkis sizi o gece çok cid dl buldum.

Yemekte uzun uzun konuk-tuk. Birbirimize hayatımızı an lattık.

• Daha sonra iki defa da has

tahenede buluştuk. Sık sık yas-, dığı mektuplarım sevinçle oku yordum. Sabahları uyandığım zaman Marc'ın hayali aklımı bütün benliğimi sarıyor, çalı-şırken kendisini adetâ yanını da hissediyordum.

Sabahın iklsiydi, altıncı defa buluşuyorduk. Marc, gece için bir deniz banyosu teklif etmiş ti. Hastalıaneden 20 dakika sü ren Deep Water Bay sahiline gitmiştik. Vaktin geç olmasına rağmen hava ılıklığını muhafa za ediyordu, ayın ışığı koyu aydınlatıyor, hafif bir sis dal gası denizin üzerine iniyordu Su sıcak ve tuzluydu. Denize bir dalıp çıktıktan sonra oto-mobile döndük, saçlarım ıslak tı, Her zamanki gibi birbiri -mlzden uzak oturuyorduk.

— Bana bir sigara verir mi-siniz? dedim.

— Marc verdiği sigarayı yak tı, bir ân kibritin alevi ile ışı-yart c|tomobll yine karanlığa büründü. Elimi yavaşça avucu nun İçine aldı. İtiraz etmemiş-tim. daha sonra lğllerek yana ğıma küçük bir buse kondur-du ve parmağı l!e yüzümü çe vlrerek dudaklarımdan öptü.

Eski bir ata sözü vardır "Uyuyan kaplanı uyandırma" derler dedim.

— Elinizi çekseydiniz sizi öp mezdlm.

Ben, İse: — Ama ayıp olurdu! diye

cevap verdim. Bu sefer İkimiz de gülüştük

ve birbirimizin kolları arasına düştük. Beni emin bir tavırla öptü, dudakları tatlıydı.

-Dudaklarımızda tuz tadı. var dedi.

Hastahanenin önüne geldiği m İz zaman Marc:

— Galiba size Aşığını diye fısıldadı.

-Zannetmem, sizin daha zi-yade bir aşk macerasına ihti-yacınız var.

Teşhisiniz doğru değil, ben macera aramıyorum.

Hayır diye İsrar ettim. Beni müşkül mevkide bıraktı-nız, artık hiç bir erkeğe Asık olmak İstemiyorum. Hem ne olacak, nihayet herkes tarafın

dan ayıplanan, aşağı görülen bir Çinli gibi bir tarafa atılacu ğım. Siz galiba böyle bir hale düşmemi istiyorsunuz.

Kat'lyen diye, itiraz etti, sözlerinizi geri alınız.

Otomobilden dışarıya çıka -mıyor donuyordum. Hırstan kör gibi olmuş, midem bulanı-yordu.

Biliyorum birbirimizi gör mlye devam edersek yakında metresiniz olacağım.

Hem kendimden İğreneceğim hem de ; İzden nefret edece -ğim, dedim.

Fakat mukadderat denilen sır, ağlarını germiş bizi İçine almıştı bile.

• Bir gün kır gezisine çıkmış-

tık, yanımda uzanmış olan Marc'ın İçtiği pipo kokusu gen ziml doldurdııruyordu, bana:

— Suyin, Çine gidersen se -nlnle beraber geleceğim, dedi.

öyle kritik bir andayız ki, istediğimizi yapmak elimizde değil, bakalım hayat ne göste-recek sevgilim.

Bir an İçin yeise kapıldık sonra güneşin sıcaklığı ve ta-biatın güzelliği karşısında karo düşüncelerimizi unutup güldük.

Biliyor musun, bazan kor-kuyorum, içime izahı mümkün olmıyan sıkıntılar beliriyor, sonra seni yanımda hissedince emniyet geliyor. Hie kimse sim diye kadar bana böyle tatlı bir sevgi göstermemişti, dedim.

Neden korkuyorsun ? - Müthiş şeylerden, gölge -

lerden, bilmiyorum... Gök birden ka»arır gibi oldu

İkimiz de bu yaklaşan tehlike yl hissederek tltrlye, tltrlye yüzlerimizi kapattık.

Mayıs ayının ortalarına doğ ru ecnebi gazeteci'er Asyanın can noktası olan Hong - Konga gelmiye başladılar.

O gün Marc'la otelin tara-çasında yemek yiyecektik <:ev gilim çok geç geldi, ellerimi tutarak karşıma oturdu "Su -yin, Korede harp patladı, ya-rın sabah gidiyorum" dedi. Ser sem olmuştum ne diyeceğimi bilemiyordum.

Gece valizlerini hazırlamak üzere odasına girdiğimiz za-man masanın üstünde bir kaç kitap ve gömlek duruyor, ya-tağın üzerinde İlk akşamın ha tıralarını glzliyen battaniye ya yılıydı. Marc birdenblde:

— Suyin, beni bekler mirin ? diye inledi. Yakında dönece-ğim...

— Bekliyeceğlm, senin için daha da İyi olmıya çalışaca-ğım, seni kalbimde saklıyaca-ğım.

Bu son gecemiz oldu. Tem-muz ve Ağustos ayları nasıl geçti bilmiyorum, hayatın mâ nası kalmamıştı.

Marc gitti gldeli bir tek telg raf almıştım, bunda sağ sa-lim Koreye vardığını bildiri -yordu.

Ağustosun sonunda, elçinin karısı Evelyn VValsingham haf ta tatilimi geçirmek üzere be-ni evine dâvet etmişti. Günler den Pazardı. Sabahleyin ke-yifsiz kalkmış bahçede kahval tı ediyorduk. Evelyn biraz ev-vel gelen Herald gazetesine bir göz gezdirdi, Birdenbire :

Suyin diye haykırdı... - - Ne oldu, ne var? Arkadaşımın yüzü takallüs

etmiş, ağzı açık kalmıştı. — öldü mü? diye atıldım. — Ah, zavallı Suyin, dedi

ve sesi kesildi. — Hayır olamaz, ver şu ga-

zeteyi bana lütfen, ilk sayfa-da tam ortada büyilk harfler-le haber yayınlanmıştı, doğruy du.

O zaman benliğim yavaş ya-vaş çöktü.

Ertesi gün Marc'ın mektup lan gelmiye başladı. Koreden yazılmış on sekiz mektup.

Sevgillmdan elimde kalan, onun hasret dolu mektupları.v di, evet hepsi bukadardı.

Çeviren HayrUnnlsa TÜIİKL

1 İŞ ve İŞÇİ i ! S Ü T U N IJ

« t* » .-.-5 ŞOFÖR A R A N I Y Ü I l Otomobilleri ile beraber

çalışabilecek 5 ehliyetli şö-fere ihtiyaç vardır. İstekli* lerin N A T O Taksi Yazıha-nesine müracaatlar1 ric* olunur.

F A K Ü L T E T A L E B E M A R I Y O R

Ben aşağıda imza tabi-bi İnal Zihni 4 ay müddeı tatilim için muvakkat biı iş aramaktayım. Böyle bir işçiye ihtiyacı olanların asa ğıdaki adrese roliracaat.lw özleniı-

inal ttihıu 18, Ay . Kasyanu

Lefkoş;

BAYAN MEMUK ARANIYOR

Alımet Sedad Miies!.«:»e8u, de daktilo ve muhabere y»> pahilecck İngilizce bilen b) Türk bayana ihtiyaç vai'dn

İsteklilerin şahsen in tir» cuatları bildirilir.

A. Sedad Ticaretevi

Girııc Yolu, I ^ k o »

İŞ ARIYOR Lise öğrencisi bir gejrç ıat»

esnasında çalışmak üzere b' Türk müessesinde iş kanı ıl f mek arzusundadır.

Alâkadarların gazetnu.z v-sıtasıyle müracaatları özleni-

ÇAĞRI 16 Temmuz 1958 Çarşam-

ba gün ö.e, saat 10 da Lefko-şada Haydarpaşa İlkokulunda yapılacak öğretmenler toplan-tısına bütün meslektaşların iş-tirakleri özlen ir.

GÜNNDEM: I. öğretmenler Koop. İkti-

sat Bankası 2. İlkokul müfredat prog-

ramı. 3. Tatil günleri 4. Meslekî konular.

Kıbrıs Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Ai. NECATI

B u l m a c a Hazırlayan : M. Ş

1 2 3 4 5 6 7 8 9 ı aaopoESJom 2 • • • • • • • • • 3 • • • • • • • • • 4 5•••••••ua 6 • • • • • • • • • 7 • • • • • • • • •

; s • • • • • • • • • 9 • • • • • • • • • S O L D A N S A Ğ A :

1. Beyazla siyah (iki ke' 2. Harf okunuşu. Nota. Ben zer olan çift. 3. Buyurmak. 4 Nota. Su. 5. Büyükçe. Tersi emir. 6. Bir memleketteki yt bancı misafir topluluğu 7. Ka-ba yün kumaş. Burun boşluğr nun arka kısmı. 8. Tersi erkeV ismi. Tersi yemin. 9. Aydınlı! olan. Söyle böyle mânaftin» dır. YUKARIDAN AŞAf.IVA :

1. Yeni dünya halkı 2. Ko lan. İçinde bir şey olmama. 3 Bal böceği 4. Kâinat. Yama. 5. Be'li bir düzene göre yapı' jnışf eşya listesi. 6. Tersi Rurr ca davet. 7. Bir bankanın va desl gelmemiş senetleri diğer bankaya ıskonto ettirmesi. 8 Sevda. Büvük anne, 9. Te—' devlet maliyesi.

DUnkü Bulmacanın Çöziimil • SOI.DAN SAĞA :

1. Kanat - Mil 2. Üç - Ace mi 3. Asker. 4. Yaslama 5. Kar - ilmik 6. Kırma - La. 7 Lu - Taat 8. Esası 9. Yan - S» lon.. YUKARIDAN AŞAftIYA :

1. Küçük - Bey 2. Aç - Ak Sa 3. Ayrılan 4. Sa - Rus 5. Taksim - Is 6. Cellat 7. Meran 8. İm (mi) - Milano 9. Liyakat

n ö b e t ç i ECZANELER

Lefke Kooperatif Sekreterliğinden: BİR K Â T İ B E A R A N I Y O R

1. 8. 58 tarihinden itiba-ren vazifelendirilecek olan müstediyenin Lise veya Or taokul mezunu olması şart -tır. 15. 7. 58 tarihine deyin Lef ke Kooperati f sekreterliği-

ne istida kabul olunur.

T Ü R K *» CASUSU

İNGİLİZ KEMAI (188) Yazan : RECAt S A N A Y

-Çabuk giyin Herri, ba-bam seni makamında besliyor.

Hemen kalktım. Giyindir». Suzi'niıı otomobili kapının önünde bekliyordu.

Generalin odasına girdim. Birkaç subay vardı. General meşguldü, biraz bekledim. Hu susı dairesine geçtik. General: »al:

— M ister Herri, dedi. Ku-mandanın resmi tezkeresi gel di. Size her türlü kolaylığı gös-tereceğiz. Ne istiyorsunuz?

—Bir fikir edinmek, ona gö re filim almak üzere evvelâ, /abancı olduğum cepheleri ve Köyleri gezmek isterim. Ancak, ondan,, sonra alınacak filine g< /e bir proje tesbit ederim.

—İstediğiniz bü kadr.c mı ' —Evet, şimdilik bu kadar.

3ir de, diğer gazetelerden malı .em tutulmasını reca ederim. Zamanı gelince ben oalaea malûmat veririm.

—Doğru.. . Talebim is'af edilmişti. İşler

yolunda gidiyordu. General, kiralın ziyareti için hazırlan-mış olan programın fraııstzça yazılmış bir nüshasını verdi. ¥unan ordusunun misafiri idim. Şimendifer pasosu ve sa-ire de temin edildi.

General İngilizce bilen bir teğmeni bana takdim etti

—Mihmandarınız., dedi. Genç bir subay.. Asil bir

Yunan ailesine mensup olduğu anlaşılıyordu.

—Teşekkür ederim genera-lim, artık müsade ederseniz, ben mihmandarımla ne zaman hareket edeceğimi kararlaştırı-rım.. dedim.

Generalin elini sıktım. Su-bayla bereber dışarı çıktık, (iğ-le yemeğini birlikte yemek iize re ayrıldık. Kordondaki Kulu-naridis lokantasında buluşa-caktık.

Bir taraftan seviniyordum, bir taraftan da, komşu mat-mazelin verdiği haberden en-dişe ediyordum Sadık dostum telli cep bombam cebimdeydi Kendi kendime:

—Ne olacak canım.. Bu kü-çük bomba icabında beni de, etrafımdakileri de havaya uçıuırabilir. Teli çekmeğe ba kar.. Alt tarafı ölüm değil mi? Haritaya bunu koymıya-mn bu işlerde işi ne?..

Diye mırıldanarak böylece cesaretimi tazeliyordum. Genç kızia hararetli bir ayrılma

Kulunaridis lokantasında mihmandarım ile yemek yer-ken, şöyle bir haline baktım, konuşurken tetkik ettim: Çok toy bir delikanlı olduğunu an-ladım. Henüz bir salon zabiti...

—Bu gece hareket etsek, na sil olur? dedim.

Emrime âmade olduğunu ifade eder bir tavırla cevap verdi:

—Nasıl isterseniz... —Ben seyahatlerimi daima

gece yapmağı tercih ederim. Saat kaça tren var?

—Gece saat 11 de... —Alâ. Hazırlanmağa vakitJ

var. Şu halde, saat onda bura-da tekrar buluşalım.

Ayrıldık. Birkaç şişe viski ve sair yol nevalesi tedarik ettim. Suzi'ye- uğradım. Birkaç gün görıişemiyeceğimizi -.öyledim. Oradan pansiyona geldim. Pansiyon sahibi madama da birkaç gün için pansiyona gele miyeceğimi, fakat gaybubeti-mi kimseye söylememesini tem bili ettim.

Pansiyon komşum Matma-zel (X....) ile görüşmem biraz hararetli oldu.

—Birkaç gün için seyahate çıkıyorum. Eğer o adam gelir-se, pek kısa bir müddet kal-

F I R S T L 0 R D En Seçkin "VtRGINîA" Tütününden Mamûl FİLTERLÎ

FIRST LORD Sigaralarını içmekle hem sıhhatınıza hem de Millî servete faydalı oluruz.

Genel ithalâtçı ve Toptan Satış Yeri

TACEDDÎN ATA1 Ticarethanesi Ermu Sok. No. 215

TEL: 5 8 1 9 - Lefkoşa W _ __ _ «ı ^ ı ^^ ^^ ^^ ^^ ^^ ^^ ^^ mMm İlli ift İl -||M-|. --y ,nMlt

rnak üzen» lstaııbula gittiğimi söylersiniz., dedim.

Genç kız heyecanlandı: —Hakikaten Istanbula mı

gidiyorsunuz, Mister Herri? Hiç bozmadan. Gayet tabiî

bir şekilde: Evet, dedim, bu akşamki

trenle... Birkaç gün sonra ge-leceğim. Bir emriniz mi var?

—Hayır, teşekkür ederim. Aramızda bu konuşma esna-

sında pek hararetli bir vaziyet hâsıl olmuştu. Genç kızı kolla-rımın arasına alarak, dudakla-rımı dudaklarına götürdüm... Kapıdan çıktım, giderken ar-kamdan:

—Istanbula selâm!.. Diye bağırıyordu.

Yunan ordusunun misafiri oluyorum

Genç mihmandarını subay-la buluştuk. Lokantada hem yemek yedik, hem de kafaları tütsüledik. Bu subayın her hal ve hareketi çok toyca idi. İç-kiye dayanamıyor, Atinaya hasret çektiğini söylüyordu. İkide birde:

—Anlıyorum,diyordu. Bu-ralarda ne işimiz var? Ah bu Venizelistler yok mu... Bütün bu belâları başımıza onlar çıkardı!

Birbirini takip eden kadeh-ler ııeşe vermişti. Uluorta ko-nuşuyordu.

Lokantadan çıktık. Istasya-na geldik. Bilet almak istedim. Mâııi oldu:

—Hayır, hayır... Paso-muz var. Bundan sonra bütün masraflar benden... Aldığım emir böyle... Siz, ordunun mi-safirisiniz.

Ufak çantamda her ikimize de yetecek nevale vardı.

Birinci mevkide, hususi biı kompartımana kurulduk.

Tren hareket ettikten biraz sonra, viski şişesini çıkarıp aç-tım:

—'Dostum, bu seyahat - b a l ı su s gece —boş kafa ile çekilmez...

Deyip kadehleri doldurdum. Başladık yine içmeğe...

Yolculuğumuz çok samimî, neşeli bir hava içende geçti.

Cephelerdeki alay karargâh larında çok iyi karşılanıyor-dum. Temas ettiğim subaylar, her ne kadar memnun, kuvvci mâııaviyeleri sağlam görün-mek istiyorlarsa da hakikatin bunun tam aksi olduğu anla-şılıyordu. Matbuata atmış ol-duğum propaganda havadisle-ri yuvarlana yuvarlana bura-lara kadar gelmiş. Hem de na-sıl?.. Bire yüz ilâvesiyle... Ge-rek küçük, gerek büyük rütbe-li subayların ağızlarında hep şu lâflar:

—Müttefikler bizi buralaın kadar saldırttılar, şimdi de çok ileri gidiyorsunuz, diye aley-himize dönüyorlar...

Kabahati Kıralcılar Veni-zelistlere, Venizelistler Kıralcı-lara atıyorlar.

Filme alınacak yerierı tesbit eder gibi göıünüyordum.

Bazı elıemiyetli malûmat al-dım...

Cephenin her tarafında dur gunluk vardı. Anlaşılıyordu ki kiralın cepheleri ziyaretiyle umumî bir taam/ başhyacak. Askerlerin yüzleri daima endi-şeli görünüyordu, t Mustafa Kemal Paşa)nın, (İsmet Paşa) nın isimleri küçük köy meyha-nelerinde toplanan askerlerin ağzında idi. Kuvvet mâneviye-lerinin bozulmakta olduğu ar-tık hiç bir gözden kaçmazdı. Hele akıncılarımızın yaptıkla-rı baskınlar . düşman ordusu-nun arkasında, gerilerinde, bu-gün (sabotaj) denilen tahrip baskınları gözlerini çok yıldır-mıştı.

(Devamı var) (**"tMlı*iMUflM*>ttıtımııtıiM*HiMtmiMiıtıiı

EN ÜSTÜN KALİTELİ

LÂSTİKLER

Kıbrıs Genel Acenti

MUHARREM SITKI

kcm>v« -TT^hemeıllr ve hu

O * 8 " 4SİH^'«r-l,7ft,y.'"

'"I ingiliz askerleri ile polisflâhlarla Iİmliklerinin «t /»-.l. ~...ıni s'^6 C*"1*^ iftirnk ettiği açık mıt

**~ül1lı ' l ' t I'diı

rinde hiçbir nakkı olmadığın-dan da bahsetmiştir. Lozan andlaşması gereğince Türkiye Adayı Itıglltereye teslim K-

martesi g-üntl Başkonsolos hık Kançılaryasının kapalı bulunacağı Mn olunur. lerden 'hayn*1 ^aflivıthllrceRlnl | « M " "

IsUrfefllfctff. • • ' " m Pavîsp dttom

Page 4: YARIN BİZİMDİR GÜNLÜK MÜSTAKİ SİYASL GAZETI E …evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1958/Temmuz/13Temmuz... · şunlarla hayat gözlerina ka- i pamışlardır. Ağır

/ .

SAYFA 4

2. DÜNYA GÜREŞ KUPASINDAN NOTLAR:

DEMİRPERDENİN İ D A R E EETİĞİ MEŞHUR F.İ.L.A.

Yazan: ERDOĞAN ARIPINAR

İkinci Dünya güreş ku-pası içiıı bizi Sofya'ya gö-türecek tren Sirkeci garın-dan hareket ederken; meç-huller içinde idik.

Takımımızın form ve mü-sabaka durumu pek belli de ğlidi. Bir Demirperde mem-leketine gidiyorduk; acaba meşhur Prağdaıı bu tarafa peyk hakemlerinin ve efen-dilerinin tutumlarında bir değişiktik olmuş mu idi ? Ni hayet. rakiplerimizin vaziyet leri nasıldı?

Bugün şampiyona geride kalmış bulunuyor. Sirkeci garından hareket ederken içinde bulunduğumuz bütün meçhuller aydınlanmış vazi-yetteler.

Formda Değişiklik

Sofyada yapılan şampiyo-nada milli sporumuz serbest güreşte takımımız yeteri ka-dar formda gözükmedi. İs-mail Oğan ve Hasan Güngör hariç; diğer derecelerin hep sini teknik üstünlüğümüz sayesinde aldık. Rus takımı daimi, Bulgar takımı üç ay, turnuvanın en zayıf takımı-nın bir ay kamp yaparak hazırladığı bir müsabakaya biz tahsisatın azlığından 20 günlük bir kampla gitmiş-tik, Takım olarak ancak % 35 formda idik. Yoksa yalnız Mehmet Alkışın ilk defa milli olduğu takımımız Istanbula gelen ekipten çok daha zayıf bir Rus takımı, formda olmıyan bir İran eki pi, denenmek için getiril-miş intibaı bırakan bir Ja-ponya ve nihayet kendi ça-pında iyi çalışmış bir Bul-garistan ve Doğu Almanya karşısında en aşağı 5 puan farkla birinci olabilirdi.

Demir Perdenin İdare Ettiği F.l.L.A.

Sofyada korktuğumuz ba-şımıza geldi. Pragdan bu ta rafa peyk devletlerin ve e-fendilerinin spor anlayışı zerre kadar değişmemişti. Buna bir de F.l.L.A. teknik komitesinin iki âzası Kato-lin (Rus), Matura (Macar) ilâve edilince peyk hakem-leri iki minderde Jüri o la-rak bulunan bu iki Demir-perdeliden rahatça direktif aldılar ve formda olmamı -za rağmen kazanacağımız bir şampiyonluğu önlemeğe muvaffak oldular.

Maalesef F.l.L.A. Başkanı R. Coulon (Halen Bulgar lıü kümetinin davetlisi olarak Varnada maiyeti ile birlikte sayfiyededir) Daimi surette aleyhimizdeki kararları tas-vib etti.

Haklı dâvalarımızda bizi desteklemesini beklediğimiz Vehbi Emre de maalesef ya pılan bütün haksızlıklar hak kında bir yabancı gibi pasif kaldı ve hiç bir miisbet ha-reket yapmadı.

SOFYADA OLAN ÇİRKİN HADİSE

2. Dünya Güreş Kupasın-da organizasyonu vasattı Ba sın bürosu ise çok fena idi. öyleki; bize ilk defa güreş bültenlerini çok yabancı ol-duğumuz Slavca lisanla ya zıh olarak verdiler.

Güreş minderinin kenarı -na antrenör ve idarecileri -mizi sokmadıkları halde Rus antrenörü ve idarecileri el-lerine birer fotoğraf maki-nesi alarak gazeteci gibi minderin kenarında yer alı yor, güreşçilerine yakından tâlimat verebiliyorlardı.

Güreşleri takip için 500 sene hükümran olduğumuz Bulgaristanm her yerinden büyük fedakârlıklar yapa-rak yüzlerce Irkdaşımız Sof yaya aktı. Bizleri görmek bir kaç dakika konuşmak için saatlerce beklediler.

Fakat güreşlerin yapıldı-

ğı Vasilevski stadını doldu raıı 15.000 kişinin üçte biri ni teşkil ettikleri hâlde; lıe yecaııdan titreye titreye, gözleri yaşara yaşara sey-rettikleri takımımızı - için-de bulundukları çok ııâmü -said şartlardan dolayı - al -kışlayamadılar. Bulgar se-yircisi ise iddialı olduğu her müsabakada karşısına çıkan her iiç ekibi: Türkiye, Rus ya ve İran'ı ıslıkladı, aleyh -e tezahürat yaptı. Bu hare-ketlere karşılık efendiliğimi zi muhafaza etmemiz gere • kirken; İbrahim Karabaca-ğın mağlûp ettirildiği iddi-alı bir güreş sonunda aleyh te tezahürat yapan seyirci-lere karşı çirkin hareketler yapması Sofyadan getirdiği miz yegâne yüz karasıdır. Evet, takım; büyük haksız-lığa uğramıştı. Evet hiç yok tan yere halk aleyhte teza hürat yapıyordu. Fakat Ka rabaeak göğsünde ayyıldızlı formayı taşıyordu...

Federasyonun derhâl bu güreşçiyi cezalandırmasını bekliyoruz. Haberler Nasıl Aksediliyor?

Bulgaristaııa indiğim gün deıı itibaren gazetelere yazı lan haberlerin hangilerinin nasıl Bulgaristaııa ulaştığı-nı gördüm. Bana sorulan su allerdeıı ikisi şöyle idi:

— "Dağıstanlı İsmet At-lıyı vurmuş, yarası ağır mı?

— "SizinAııkaradaki spor sarayı yıkılmış, binaları hep böyle çürük mü vapıvorsu nuz?"

Ben bunları elimden geldi ği kadar cevaplandırmaya çalıştım. Fakat sıkılarak, ıı-tanarak, cevap berebildi -ğim kadar.

Hariciyemizin İlgisizliği Sofya milli takımımızın

bulunduğu bir hafta zarfın da Sofya Elçiliğimiz ne bir davet ve nede ziyarette bu-lundu. Federasyon Başkanı ile birlikte yapılan ziyaret-lerde elçiliği kapalı bulduk eli boş döndük. Gönül ister di ki: Her ekibe kendi elçi-liği yakınlık gösterirken, Türk elçiliğinde en popular spor da memleketimizi tem sil edeıı takıma bir "Hoşgcl diniz" desin,

Maalesef bunu bile duy-madan Sofyadan döndük..

TEŞEKKÜR Mevkufların ailelerinin

iaşesi için £71 değerinde buğday, £3 para ve muhtelif yiyecek maddeleri gönderen Şillûralı Türk kardeşlerimi ze teşekkürlerimizi bildiri -riz.

Gönyeli Türk Halkı

( B O Z K U B T )

NÖBETÇİ ECZANELER Üçüncü sayfamızdaki

"Nöbetçi Eczaneler" sütunu muz bugün boş olarak çık mıştır. Bunu, şimdiki şekil-de tatbik edilen Nöbetçi Ec zaneler sisteminin Kıymetli okuyucularımıza ve bütün Türk cemaatına faydasız ol duğu kanaatma vardığımız için, nöbetçi eczaneleri ııeş retmekte bir fayda görmedi ğimizden yapmış bulunuyo-ruz.

Şimdiki halde hiç bir Türk Rum semtine gidip ilâç almamaktadır. Vaziyet bu merkezde iken hüküme-

tin eski sistem üzerinde ıs-rar ederek Türk kesimi için nöbetçi eczaneler tayiıı et-memesini anlıyamıyoruz. Ge çeıı defa yazdık, yine tekrar ediyoruz. Halen nöbetçi ec-zaneler Türk cemaatına hiç hizmet etmemektedir. Bıı olayın acilen gözden geçiril mesi ve derhal bir çıkar yol bulunması icabedeıı mühim bir meseledir.

Alâkalı makamın dikkat nazarını lıu ıioktaya bir de-fa daha çeker, acilen faali-yet bekleriz.

Eoka Cinayetlerini Kahbece Devam Ettiriyor

(Birinci sayfadan kalan) indiği sırada kendisine ateş açılarak öldürüldüğü ve oto-mobilin ön camlarına beş el ve yanlarına da 20 el ateş açıldığı bildirilmektedir.

Bu tecavüzde makineli tü-fek, av tüfeği kullanıldığı ve 12 ilâ 15 kişinin iştirak ettiği tahmin edilmektedir.

Lisi Kordon Altında Hâdiseyi müteakip Lisi kö-

yünün kordon altına alındığı ve ev ev araştırmalar yapıldı-ğı bildirilmektedir. Araştır-malara devam olunmaktadır.

Hu arada şimdiye kadar 11 kişinin derdest edildiği bildi-rilmektedir.

Türkler Matem İçinde Eoka Tethişçilerinin alçak-

ça öldürdükleri beş Türk hâ-disesi bir yıldırım sür'atiyle Adanın her tarafına yayılmış ve Türklere ait bütün dük-kânlar hemen kapatılmıştır.

Mağusadaki liman işleri de durmuş, limanda çalışan Türk lerle Rumlar işlerini derhal

AÇIKLAMA 172/57 numaralı Türk A-

ilc mahkemesi kararile ni -şanlım bulunan P, C. 1470 Fikret Yavaş Ahmetten ay-rılmış bulunduğumu görülen lüzum üzerine açıklarım.

Aysel Derviş

SATILIK PİLİÇ Gerek 'beslemek ve gerekse

boğazlamak için çok miktarda Atalasa cinsi Piliç satılıktır.

Daha fazla malûmat veya satın almak için Morada Şem-settin Sanıi'ye müracaat edile-bilir. > W W W W W W » I H N H

BİLDİRİR

Lârnakada Taksim Açıldı

Fırını

Biz aşağıda imza sahipleri Lârnakada Büyük Cami yakı-nında bulunan bir Ruma ait olan FIRINI bütün levazıma-tı ile satın aldığımızı ve 10 Temmuz Perşembe gününden itibaren Halkın hizmetine aç-tığımızı bildiririz. Fırınımızda gerek "EKMEK" ve gerekse hernevi KEBABLAR Tuzla ve İskele Halkına geceli gün-düzlü tam bir intizam içerisn-de servis yapılmaktadır. Hal-kımızın yakın alâkasını bekle-riz.

Taksim Fırını Sahipleri M. Türkan ve Osman Süleyman

a.. 'lü

C e v a p l a r 1— En küçüğü Rize, en büyüğü Konya. 2— İngilterede British Museum'da 3 Süveyş Kanalı. 4— Fârâbî. 5— Amerikadaki Missisipi, 6536 km. 6— Evvelce Ainıanlarda iken harpten sonra Ruslar

tarafından Rusyaya götürfilmüştür. Son verilen haberlerde Rusların bunu tekrar Almanlara ia-de edecekleri söylenmektedir.

7— Çinliler. 8— İsimlerini meydana getiren ilk ve son harflerin

"A" oluşu. 9— Hayır, diğer bütün Renklerin karışmasından

doğmuştur. 10— Enis, Avni, Peyami Safa, Samuel Clemens. 11— 56 kilo408 gram. 12—Koyun (25 milyon baş) ' 3— Güney Batıdan eser. 14— Bir geminin limanda tevkifi. 15— Boenos Aires. 16— Ahmet Mithat Efendi. 17— 168.000.000 kilometre. 18— Sekiz saat. 19— Bir tek kralı olmuştur. 20— Zümrüt cinsinden kıymetli bir tastır

terketmişlerdir. Memleket de-rin bir yeis ve keder içinde-dir.

Yerine Gctirilmiyen Müracaat

Diğer taraftan Kıbrıs Türk Kurumlan Federasyonu tara-fından bir müddet evvel hü-kümete bir müracaat yapıldı-ğı, ve Rum köylerinden ge-çen Türk otobüslerinin selâ-meti için tedbirler alınmasını istediği öğrenilmiştir.

Hükümet maalesef bu mü-racaatı rnüsbet karşılayıp ted-bir almamış ve dünkü mües-sif hadise çıkmış ve beş kar-deşimiz şehid edilmiştir.

EOKA'nın Türklere karsı giriştiği tecavüz devam et-mektedir. Hükümetin sıkı ted birler alarak adanın dört kö-şesindeki Türklerin can ve mal emniyetini sağlaması lâ-zımdır. Bunlar yapılmadığı takdirde daha vahim hadise-ler birbirini takibedecek ve durum hergün biraz daha kö-tüleşecektir.

Eylencede Bir Rum Vuruldu

kö-olan

Diiri akşam Eylencr yüııde ikâmet etmekte Dimitrios Aleksanduru Gra-varis isimli Yunaıı tabalı bir Rum vurularak öldürül müştür.

Oravaris evinde bulundu-ğu bir sırada maskeli iki ve ya ii<: şahıs evine yaklaş -mış ve odasına otomatik si-lâhla ateş açarak öldürmüş lerdir.

KRAL HÜSEYIN FORMOSAYA G İ D E C E K

Taipeh, 12 ( E ) : Milliyet-çi Çin Hariciye Vekâletin -den bugün açıklandığına gö re, Ürdün Kralı Hüseyin bir haftalık resmi bir ziyarette bulunmak üzere 10 Kasım-da Formosaya gelecektir.

Kral Hüseyin Milliyetçi Çin Cumhurbaşkanı Ça l1

Kai Şek'in davetlisi olarak Formosayı ziyaret edecek -tir.

B A F KAPISINDA BOMBA

I)ün Baf Kapısında su bo-rusundan imal edilmiş bir bomba infilâk etmiş, fakat insanca kayba sebeb olma-mıştır. Yalnız orada bulunan iki otomobile hasar olduğu haber verilmektedir. Bu hu-susta yayınlanan resmî teb-liğde hasarın hafif olduğu kaydedilmektedir. Polis tah-kikatı devam ediyormuş.

llmitltmimiltllIlllIMtllMIMMII

Lefkoşada 2 Kaymaklıda 5 Rum V u r u l d u

(Birinci sayfadan kalan") Emniyet kuvvetlerinin o-

tomobile ateş açtığı fakat isabet kaydedemediği yayın lanan tebliğde belirtilmek-tedir. Aynı tebliğde hâdise ile ilgili oldukları tahmin edilen iki Türkün tevkif edildiği de açıklanmakta -dır.

Sokağa Çıkma Yasağı Küçiik Kaymaklı hâdise-

sinden hemen sonra saat 6.30 raddelerinde Lefkoşa ve varoşlarında sokağa çık-ma yasağı ilân edilmiştir. Dünden itibaren tehlike bo rusıı ile ilân edilecek olan

sokağa çıkma yasağının bu suretle de ilk tecrübesi y a -pılmıştır.

Lefkoşada Yangınlar Diiıı Lefkoşada dört yaıı-

gm çıkarılmıştır. Bunlar -dan İıiri bir çöplükte, diğe-ri de Karababa sokağında çıkarılmıştır. Karababa so-kağındaki bir evde çıkarı-lan yangın tavana ve mef-ruşata hasar yapmıştır. Av-ın sokakta iki evde de kü-çük yangınlar çıkarılmıştır. Baki Efendi sokağındaki bir içki fabrikasında da yangın çıkarılmıştır. Hasarın az ol-duğu bildiriliyor.

EVKAF DAİRESİ İLE BAŞKANLIĞINDAN Son fevkalâde ahval do-

layısiyle ekonomik bünye -mizde sıhhi bir muvazene te mini yolundaki sair teşeb -büslere ilâveten, hükümetin cemaatımızı mahrum bırak-tığı iş bulma ve işsizlere yar dım gibi hizmetlerin imkân larımız dahilinde görülme-si içiıı Lefkoşada hususi müşterek bir teşkilât kur-duğumuzu sayın halkımıza bildiririz.

Bu teşebbüsümüzde mu-vaffak olmak için halkımı-zın maddi ve manevi yardı-mına ve iş verenlerle işçile-rimizin sıkı iş birliğine ihti-yaç olduğunu bilhassa belirt mok istiyoruz.

İş bulma ve işsizlere yar-dım hizmetlerinin görülmesi için Lefkoşada Evkaf Daire sinin yanında Londra soka ğı No. lfi da hususi bir hüre açmış bulunuyoruz.

FEDERASYON Herhangi bir sahada işçi

istiyenlerin, bunları doğru -dan kendilerinin temin et -meyip bu büroya müracaat etmelerini bilhassa rica ede-riz. Hangi iş için nasıl bir işçi istediklerini bu büroya bildirmeleri üzerine kendile-rine istedikleri işçiler temin edilecektir.

İşsizler de bu büroya mü racaat edip istenilen tafsilâ tı hususi formalara kaydet-tirmelidirler. Sosyal sigorta kartlarını da beraber götür melidirler. Sosyal sigorta kartı olmayanların, ilgili hü kıimet makamlarından böy-le bir kart temin etmeleri elzemdir.

Halkımızdan bu maksat için maddi yardımda bulun mak istiyenlerin bu yardım lanın ya Evkaf idaresine ve ya Federasyonu yapmalarını rica ederiz.

tlHlMIIMIIIIHIHII « • I I H I I H I I I « U M . M I I I M I M I H I I I I I I I . I , H . , l , , , | , , , l „ , l l l l „ „ | I M m | „ M | 1 , H | M | | 1 | | ( ıtiMiııtr, ;

AKARSU GİYİMEVİ'nden Sayın halkımızdan gördüğümüz büyük teşvik ve

destek sayesinde şimdi de G1Y1MEVİM1Z eskiden-beri piyasada rekor yapmış ucuz fiatlarımızı bir kat daha düşürerek yepyeni DAHA UCUZ Hatlarla ve her hafta yeni yeni mallarla hizmetinize koymuştur.

Keza sayın halkımız bilirler ki AKARSU Giyim-evi'ndeıı satn aldıkları herhangi bir eşya da FEDE RASYONUMUZUN da bir komisyonu vardır ve dolayısıyle müşterilerimiz de FEDERASYONUMUZA devamlı olarak yardımda bulunmuş olmaktadırlar.

AKARSU (JiYİMEVi Girne Caddesi 40—47

Tel : 2955 - Lefkoşa (SIIIIIIICIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHmi^l^^^^^^^^^^^^^^^^^^

PAZAR, 13 TEMMUZ, 1958

Lübnan Bağdat Paktına G i r e c e k m i ?

Bağdat Paktı Müslüman Devletleri Liibnana Yardım Teklifinde Bulundu

m i 9

l

Beyrut, 12 ( R ) : b a b u m kabinesi bugün bir toplantı yapmıştır. Burada dolaşan söylentilere göre kabine bu toplantısında, Bağdat Paktı Müslüman devletleri tarafın dan yapılan askeri yardım teklifini incelemiştir.

Lübnan hükümet çevrele-ri askeri yardım teklifinin bilhassa Türkiyedeıı gelmiş olduğunu söylemiştir.

Bazı çevrelere göre yapı-lan yardım teklifini kabul edip etmemek hususunda ka bine azaları arasında fikir

ayrılıkları ba^göstermiştif ' Tahmin edildiğine gör,

hükümet, Birleşmiş Mil||.| ler müşahitler gurubıınnJ ikinci raporu hazırlananı, [

kadar yardım kabul edipti meme hususunda bir kar»ı| almayacaktır.

Bağdat Paktı memleketi, ri tarafından yapılan yar i dım teklifini Lübııanuı ka I btıl edebilmesi için iki d*v| Jet arasında bir karşıhkll yardımlaşma anlaşması imi zalanması icabettiğine in», f nılmaktadır.

Krutçef Yine Dile Geldi Yalnız Beraber Yaşama Prensibinin Üçüncü

Dünya Harbini önliyeceğini söyledi Londra, 12 ( R ) : Mosko-

va radyosunun bugün bil -diriliğine göre Sovyet Rus-ya Başbakanı Nikita Krut-çef, aııcak beraber yaşama siyaseti kabul edildiği tak-dirde dünyanın üeüncii dün ya harbinden kaçına bilece-ğini söylemiştir.

Çekoslavakya - Rusya dostluğu kurmak için topla nan bir toplantıda konuşan Krutçef, bazı Batılı liderle rin beraber yaşama siyaseti ni reddettiklerini söylemiş ve böyle bir siyasetin ancak harbe yol açacağım bildir-miştir.

lvrutçef, yüksek kademe -

de bir toplantının gündemi I ne Batılıların diğer tarafın! bazı dahili meselelerini <!<•[ sokmaya çalıştıklarını soy I lemis ve bu şartlar tahtın I da yüksek kademe toplan [ tısının muvaffak olmıyncıı-[ ğıııı söylemiştir.

Macar ihtilâli liderh ı-ininl idam edilmelerini Batılıla nn yüksek kademe toplan I tısını sabote etmek için fıı I sat saydıklarını söyliyeıı| Krutçef. Rus liderlerinin sosyalizmi ortadan kaldır | inak iein yapılacak miizakı relere iştirak etmiyeeeklc- [ rin i beyan etmişt ir

CRUCİANELLİ Akordiyonları

HENÜZ VASIL OLMUŞTUR

L ÇkUiuattö.

mukayese ediniz. Aşağıdaki vasıfları inceleyip

CRUCİANELLİ akordiyonlarını ilk çaldığınız zaman büyük bir heyecan h i s s e -deceksiniz. Güzel ses... orkestra d e r i n l i ğ i . , mükemmel. Hususî imâl edilmiş g e n i ş k ö -rük, kuvvetli ses, hafif tunç ve k o l a v c a çalışma...

? n ^ İ y r , a i ; p a i a m n s a t m alabileceği en iyi akordıyonlar olduğunu hatırlayınız.

en v ü w T l f l a r d , a n â ° ! a y ı ' e n a r t i s t l e r , e n y ü k s e k maaşlı Televizyon v e R a d v o

jgSSSKfflgeSjAÎ

Parasız ! italyan mamulâtı kılıf fc R M e t o d Kitabı Parasız ! Muzık öğretmeni tarafından

oır ay öğretim

İrtfa2a İÇİ" hUSUSİ "^O" Parasız ! a | t o r t i y _ n

P a r a ™ l v ? ^ > , £ i z l | m»s,

' Y v f ' h <*nc Garanti, bedr

îayhk™ V e 8 d e m e d < ' " ödemede kolaylık yapıl,,-

X t t ' l e r i İ l e e S k i l t ' i i r m e k l e

S S S S S » ^ Paranızı a t m ^ m ™ ! Aklanmayınız!

Celbedici akordiyonUr'.m, a İ 2 İ ( > e k l i v 0 ,

' 2 0 U d ? S T R ' x S 'RKERI ? Sokağı, Tel. 4167

Lefkoşa.

MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA