Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/378.pdfYesevî Külliyesi'ni bu mezhebin...

3
A ESİN.E AUM Hnl 1 1989 A ılih LnûoJ A ESİN.E AUM Hnl 1 1989 RKİYE DİYANET VAKFI m i M m ANSİKLOPEDİSİ r AHMED YESEVİ KÜLLİYESİ Yesi'de Ahmed Yesevî'nin türbesi etrafında cami, tekke ve kütüphaneden teşekkül eden külliye. L J EMEL ESİN İstanbul - 1989 s Tek-Esin Vakfı Tek-Esin Vakfı

Transcript of Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/378.pdfYesevî Külliyesi'ni bu mezhebin...

A E S İ N . E A U M H n l 1

1 9 8 9

A ılih LnûoJ

A E S İ N . E A U M H n l 1

1 9 8 9 RKİYE DİYANET VAKFI

m i M m ANSİKLOPEDİSİ

r -ı AHMED YESEVİ KÜLLİYESİ

Yesi'de Ahmed Yesevî'nin türbesi etrafında cami, tekke ve

kütüphaneden teşekkül eden külliye. L J

E M E L ESİN

İstanbul - 1989

s

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

AHMED YESEVİ KÜLLİYESİ

AHMED YESEVİ KÜLLİYESİ

Yesi'de Ahmed Yesevî'nin türbesi etrafında cami, tekke ve

kütüphaneden teşekkül eden külliye. L J

Külliye Siriderya nehr in in doğusunda Türkistan şehrinin kurulduğu ovada b u ­lunmaktadır. Bu çevrenin. Göktürk Ha­kanlığı devr inde 1550-745). kalıntıları 8 k m . güneyde bu lunan Şâvegar ( / j ^ ) adlı şehre bağlı olduğu ve burada Yassı (Yası. daha sonraki söyleyişiyle Yesl) adlı bir kale bulunduğu b i l i nmekted i r . Gök­türk Hakanlığı zamanından ka lma sera­m ik örneklerine A h m e d Yesevî Külliyesi etrafında yapılan kazılarda da ras t lan ­mıştır. İslâm orduları 7 5 2 de Şâvegar'a vararak şehrin beyi ile sulh akdetmiş­ler, daha sonraları ise şehir halkı kend i ­liğinden müslüman olmuş ve Şâvegar, müslüman-Türk il leri ile gayr i müslim Türkler arasındaki kuzeybatı sınır şe­h i r ler inden bir i hal ine gelmiştir. Surlar­la çevrili olan, mescidi , iç kalesi ve çar­şısı bu lunan Şâvegar, A h m e d YesevTnin yaşadığı çağda, etrafındaki dış mahal le ­ler ve bağlar ile b i r l i k t e büyük bir mer ­kez görünümündeydi ve d in ulemâsı ye­tiştirmekle şöhret bulmuştu. Yâküt, XIII. yüzyıl başlarında Moğol istilâsı devr inde bu bölge için "Şâvegar, I lak ( J * ' ) i l in-

Ahmed vesevi Külliyesi nin çinilerle kaplı, kufi yazılı kuzey cephesi ve tackapısı

deki (Taşkent çevresi) Türk belde ler in ­den b i r id i r " d emek ted i r IMu'cemü'l-bül-dân. III. 315. 5 1 6 1

Şâvegar'ın az güneyinde, ilk islâmî Türk- merkez le r inden Ispîcâb'da (Say-ram) doğan A h m e d Yesevî. " h i k m e f l e -r inde, çocukken Siriderya boyunca daha kuzeydeki Şâvegar çevresine geldiğini şu mısra ile anlatmaktadır: "Yeti yaşda Arslan Bâbga kıldım selâm". Ars lan Bâb veya Ars lan Babaya a t fed i len külliye, Şâvegar ve FârâbTnin doğum yer i olan Kengü-Tarban (Otrâr/Turâr) İle Kara-cuk arasındadır. Buhara 'da iken "karın-daşlık vilâyeti Türkistan'ı ve "Uluğ Ba­ba ravzaları Ak Türbet' i özleyen A h m e d YesevTnin. nisbesinin de gösterdiği g i ­bi , vatanına dönünce o "Ak Türbe"nin biraz güneyinde. Yassı Kalesi 'nde ma ­k a m tuttuğu anlaşılmaktadır. Külliye­n in bir bölümünün A h m e d Yesevî ha ­ya t t a iken mevcut olduğu, yapılan kazı­lardan belii olmuştur. İlk külliye, şimdi­ki binanın kuzey kısmında mescid ve türbenin bulunduğu yerdedi r . Burada. Hakanî Türk mimar is i , üslûbunda, kele­bek biçiminde kesilmiş tuğla süsleme­leri bu lunan bir duvar ortaya çıkarılmış, ayrıca i lk külliyenin içinin süslenmesin­de kaymak tasından oymalı kap lamala r kullanıldığı da tesb i t edilmiştir. 'Bu ka ­zılarda, türbenin yer in in değişmediği ve çevrede bulunan kemik l e rden A h m e d YesevTnin ölümünden sonra külliyenin etrafında büyük bir mezarlığın teşekkül ettiği anlaşılmıştır. Arkeoloj i çalışmaları ile velî şairin. "Altmış üçte k i r d i m y i rge sünnet diyü / Mus ta faga mâtem t u t u p k i r d i m m u n a " beyt in in mânası da ay­

dınlanabilmişim Külliyenin yakınında yer altında bu lunan dehl iz, kubbel i mescid ve yine kubbel i daha küçük çilehane. A h m e d YesevTnin. Hz. Peygamber in öl­düğü yaşta onun için m a t e m t u t m a k gayesiyle nasıl yer altına girdiği sorusu­nu cevaplandırmıştır. Yer altındaki bu mescid ve çilehanenin yapısı da A h m e d YesevTnin yaşadığı devre uyan özellikler göstermektedir.

A h m e d YesevTnin ölümünden sonra. Yassfnın (Yası) ziyaretgâh ve dinî mer ­kez olarak gelişmeye devam ettiği vak­f iye lerden anlaşılmaktadır. Bağlar, bah ­çeler içinde başka türbeler ve bu arada A h m e d YesevTnin kızı Gevher Hatun un mezarı da bulunmaktadır. Türk velîleri silsilesinin "ser-halkası" sayılan A h m e d YesevTye "hazret-i Türkistan" denmesi sebebiyle, mezarının bulunduğu Yassı ve onun bulunduğu vilâyet de aynı adı almıştır. Yassfnın merkez olduğu Tür­k is tan şehri ve vilâyeti XIV. yüzyılda, b i r ­bir i İle r ekabe t hal inde bu lunan Cengiz ahfadından doğuda Çağatay, batıda Cu-cioğulları ile T i m u r arasında el değiş­t i r m e k t e id i . Rakipler ini yenip Cengiz soyundan bir h a t u n ile evlenerek küre-gen (hakan damadı) unvanını alan T i ­mur , h a m d nişânesi o larak A h m e d Ye­sevî Külliyşsi'nl yen iden İnşa ettirmiştir. T i m u r ' u n emriy le , eski külliyenin yıkıla­rak âbidevî şekilde yeniden inşa ed i lme­si için tay in edi len Mevlânâ Ubeydullah (bazı kaynaklarda ise Abdullah) Sadr t a ra ­fından 1396 yılında çalışmalara başlan­mış ve inşaat birkaç yıl içinde t a m a m ­lanmıştır. Dört yöne göre mihver l i olan âbide 4 6 . 5 x 6 5 m. ebadında bir yer kap-

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

AHMED ZEKİ PASA

lamaktadır. Güneyde 18 metreye yükse­len giriş takının ik i yanında çifte m i n a ­reler bulunmaktadır. Buradan, kazanlık denen t e k k e meydanına g i r i l i r . Kazanlı­ğın kubbes i 37.5 m. yüksekliktedir. Or­tada duran , sanat eseri kazan ve e jder ağızlı kandi l le r Leningrad 'da Ermi ta j Müzesi'ne götürülmüştür. Adak sahi ­bi asker i ricâlin bıraktıkları tuğlar da artık kazanlıkta bulunmamaktadır. Kül­l iyenin kuzeybatı köşesinde mescid. ba­tısında kütüphane, kuzeydoğu köşesin­de ve doğuda aksaray denifen hüküm­dar ve şeyh maksûre ' l e r i yer a l m a k t a ­dır. Türbe mihver üstünde, kuzeyde b u ­lunmaktadır. A h m e d YesevTnin sandu ­kası yeşim taşındandır. Külliye cephe­ler in in büyük kısmı çini ile kaplıdır ve çini tuğlalar üzerinde büyük boy kûfî har f le r le yazılmış "Al lah" . " M u h a m m e d " gibi yazılar ve binanın üst kısmını çev­releyen Bakara sûresinin elli sekizinci âyeti okunmaktadır. Çok ince oymacılık sanatı gösteren ahşap kapılar ve altın yaldızlı tunç t o k m a k l a r da nâdir güzel­l ik tedi r .

XVI-XVIII. yüzyıllarda. Cengiz'in oğlu Cuci ahfadından Özbek ve Kazan han­ları deni len sülâlelerin idaresine geçen Yassı, Abdul lah Kazan Han zamanında (1557-1583) yeniden imar gördü. İran Hükümdarı Şah İsmâil 1510'da Batı Tür­kistan'ın güney i l ler ini istilâ edip Alevî mezhebini kabu l e t t i r m e k isteyince, ço­ğu Hanefî olan Türkistanlılar. A h m e d Yesevî Külliyesi'ni bu mezhebin t i m s a ­li o larak gördüler ve onun mânevî h i ­mayesine sığındılar. Devlet merkez i b i r müddet orada bu lundu . Daha sonrak i devir lerde ise Yassı'da s ikke basıldığı

Ahmed Yesevi Külliyesı'nın kuzey kısmındaki türbenin ç i ­nilerle süslü cok dilimli kubbesi

Ahmed Yesevi Külliyesi nin planı

ve İşim (Esim) Han (ö 1628) zamanın­da da bu şehrin ortalık (başşehir) o ldu ­ğu görülmektedir. Külliye içinde bu lu ­nan han ve h a t u n mezarları bu döne­me a i t t i r .

Türkistan'ın 1864 ' te Rusya'ya i lhak ed i lmes inden sonra da önemini kaybet ­meyen A h m e d Yesevî Külliyesi, bugüne kadar İç Asya'da müslüman Türklüğün en büyük ziyaretgâhı olmaya devam e t ­miştir. Bugün de bayram namazları için A h m e d Yesevî Camii 'n in dışında top l a ­nan cemaat in bütün ovayı doldurduğu görülmektedir.

BIBLIYOGRAFYA : Taberî. TSrTh İde Goeje). II, 83; Makdisî. Ah-

senü'ttekâsTm, s. 274; Sem'ânî. el-Ensâb, VIII I nş r Muhammed Avvâmel. Dımaşk 1976 — Beyrut 1396/1976. s . ,43; Yâküt. Mu'cemûT-büldân. II, 315. 316; Handmîr. Habibussiyer, Tahran 1333 hş., III, 468; M. E. Masson. Mau-zoley Hoci Ahmeda Yasevi. Taşkent 1930; W. Barthold. Histoire des Turca dAsie Centrale, Paris 1945, s. 186; G. Le Strange. The Lands of the Eastern Caliphalc, Cambridge 1966, s. 485. 486; Kazak SSR Tarihi, Alma-Ata 1979. II, 72, 110; H. Nurmuhammedov. Mauzoley Hoci Ahmeda Yase, Alma-Ata 1980, s. 29, 32, 226; A. Mankovskaya. "Nekotorie arhitekturo-arheologiçeskie nabludenniye po restavratsii kompleksa Hoca Ahmeda Yasavi v g. Tur-kestana", izuestiya An Kazak SSR, XXVII, Al­ma-Ata 1958, s. 66-67; T. N. Senigova. "Uni-kal'noe kul'tovo sorujenie v rayone g. Tur-kestana", Prosloe Kazaxstana po arheolo-giçeskimi istoçnikou, Alma-Ata 1976, s. 112-113; Kazak Souiet Entsiklopediyası, Alma-Ata 1977, XI. 215-216. [—ı

Iflftl EMRL ES İN

A H M E D ez-ZAHİD

(bk. ENDERABI).

AHMED ZEKİ PAŞA Ahmed Zekî b. İbrâhîm b. Abdillâh

(1867-1934)

Mısırlı âlim ve edip.

23 Muharrem 1284'te (27 Mayıs 1867) İskenderiye'de doğdu. Aslen Mağribli-d i r : dedesi veya babası bir t i ca re t kafi-lesiyle Yafa'ya gelmiş ve daha sonra Re-şîd'e yerleşmiştir. İlk ve or ta tahsi l in i is ­kenderiye. Benî Süveyf ve Kahire'de yap­tı. Kahire Hukuk Mektebi 'nden (Medrese-tü'l-idâre ve'l-hukük) mezun oldu (1888) İsmâiliye'de mütercim olarak göreve baş­ladıktan bir süre sonra İçişleri Bakanlı­ğı M a t b u a t Kalemi'ne (Kalemü matbûâti vezâreti'd-dâhiliyye) geçti. el-Vekö'i'u'l-Mışriyye adlı resmî gazetede müter­c im ve redaktör olarak çalıştı. Daha son­ra Bakanlar Kurulu'na (Meclisü'n-nüzzâr) mütercim ve ikinci sekreter , ardından da genel sekreter tayin edi ldi . Bu sırada "paşa" unvanını aldı (1916). Mısır'ı t em-silen pek çok ilmî kongreye iştirak e t ­t i . Mısır Üniversitesi'nin (bugünkü Kahi­re Üniversitesi) kuruluş çalışmalarına da katılan Ahmed Zeki Paşa el-Medisü'l-ilmî el-Mısrî. el-Cem"ıyyetu l-coğrâfiyye-tü'l-Hidîviyye. el-Mecmau'l-ilmî (Şam), Royal Asiat ique Society (Londra). Real Academia de Historia (Madrid) gibi k u ­ruluşlarda da üye idi . Mısır halkına vak­fettiği büyük bir kısmı t a r i h ve edebiya­t a da i r olan Latince. Almanca. İngilizce. Fransızca. İtalyanca, İspanyolca ve Arap ­ça 18.700 ci l t l ik yazma ve m a t b u eser­den meydana gelen kütüphanesine (el-Hizânetü'z-Zekiyye) önce Dârü'l-kütübi'l-Mısriyye'de özel bir yer ayrıldı I I9 I0-1921). daha sonra Kubbetü'l-Gürî'ye t a ­şındı. Kütüphane ölümünden sonra t e k ­rar Dârü'l - kütübi'l - Mısriyye'ye nakle­di ldi (1935).

İslâm dünyasının kültürel ve t ekn i k yönden gelişmesi için i lme, dolayısıyla k i t ap ve kütüphanelere büyük önem ve­r i lmesini zarur i gören A h m e d Zeki Pa­şa, İstanbul kütüphanelerini birer birer dolaştıktan sonra gördüğü düzensizliği, k i tap lardan faydalanma hususunda kar ­şılaşılan güçlükleri, bu konuda gerekl i düzenlemelerin yapılması ve kitapların korunması için alınması icap eden ted-

163

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı