Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

140

description

Sanalkurs Dergisi'nin 8. sayısıdır.

Transcript of Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Page 1: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8
Page 2: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Merhabalar,Sanalkurs’un yeni ve dopdolu bir sayısı

ile yine sizlerle birlikteyiz. Bu sayıda ağırlıklı olarak söyleşilere yer

verdik. Tabi ki dersler ve makaleler yine ciddi anlamda bir yer tutuyor. Ayrıca çalış-maları ile pek çok arkadaşımız da bu sayfa-larda yerlerini aldılar.

Sizler de sonraki sayılarımızda çalışma ve derslerinizle aramızda yer alabilirsiniz.

Umarız geç olsa bile sizlere faydalı bir dergi hazırlayabilmişizdir.

Sevgilerle...

editörden...

Editörler / EditorsAbdullah Tekin, Ali Uçar

Fatih Nebioğlu, Gökhan Halimoğlu-Gülşen Yıldırım, Siraceddin El

Zeynep Seymen

Kapak / CoverElisabetta Sinopoli

‘Where Fireflies Dance’

Tasarım / DesignSiraceddin El

Yazarlar / AuthorsAbdullah Tekin, Bilal Özdemir, Eray Karayel, Fatih Nebioğlu, Gökhan Ha-limoğlu, Hakan Ayaz Damar, Han-dan Altuner, M. Çağdaş Saygılı, Meh-met Akça, Melek Arzu Siyah, Samet Kılıçtaş, Yalçın Yaman, Zeynep Sey-

men, Zümrüt Şen

Çalışmalar / WorksAbdullah Tekin, Bilal Özdemir, Bur-

han Geçer, Cem Karakız, Gamze Güney, Hüseyin Çolak, Okan Ok-

tay Yurdakadim, Onur Kaçmaz, Roy Hoes, Salih Budak, Salih Yaman, So-ner Demirsoy, Tayfun Öztürk, Yunus

Koç, Ziya Kahraman

Sanalkurs Dergisi, Sanalkurs.net si-

tesinin yayın organıdır. Hiçbir yazı ve

çalışma Sanalkurs.net ve ilgili yazarın-

dan izin alınmaksızın kullanılamaz. Ya-

zılar yazarlarına aittir ve içeriklerinden

yazarları sorumludur.

Yıl: 2 • Sayı: 8 • Şubat 2009 • Ücretsiz

editörden...

Page 3: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Merhabalar,Sanalkurs’un yeni ve dopdolu bir sayısı

ile yine sizlerle birlikteyiz. Bu sayıda ağırlıklı olarak söyleşilere yer

verdik. Tabi ki dersler ve makaleler yine ciddi anlamda bir yer tutuyor. Ayrıca çalış-maları ile pek çok arkadaşımız da bu sayfa-larda yerlerini aldılar.

Sizler de sonraki sayılarımızda çalışma ve derslerinizle aramızda yer alabilirsiniz.

Umarız geç olsa bile sizlere faydalı bir dergi hazırlayabilmişizdir.

Sevgilerle...

editörden...

Editörler / EditorsAbdullah Tekin, Ali Uçar

Fatih Nebioğlu, Gökhan Halimoğlu-Gülşen Yıldırım, Siraceddin El

Zeynep Seymen

Kapak / CoverElisabetta Sinopoli

‘Where Fireflies Dance’

Tasarım / DesignSiraceddin El

Yazarlar / AuthorsAbdullah Tekin, Bilal Özdemir, Eray Karayel, Fatih Nebioğlu, Gökhan Ha-limoğlu, Hakan Ayaz Damar, Han-dan Altuner, M. Çağdaş Saygılı, Meh-met Akça, Melek Arzu Siyah, Samet Kılıçtaş, Yalçın Yaman, Zeynep Sey-

men, Zümrüt Şen

Çalışmalar / WorksAbdullah Tekin, Bilal Özdemir, Bur-

han Geçer, Cem Karakız, Gamze Güney, Hüseyin Çolak, Okan Ok-

tay Yurdakadim, Onur Kaçmaz, Roy Hoes, Salih Budak, Salih Yaman, So-ner Demirsoy, Tayfun Öztürk, Yunus

Koç, Ziya Kahraman

Sanalkurs Dergisi, Sanalkurs.net si-

tesinin yayın organıdır. Hiçbir yazı ve

çalışma Sanalkurs.net ve ilgili yazarın-

dan izin alınmaksızın kullanılamaz. Ya-

zılar yazarlarına aittir ve içeriklerinden

yazarları sorumludur.

Yıl: 2 • Sayı: 8 • Şubat 2009 • Ücretsiz

editörden...

Page 4: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8
Page 5: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8
Page 6: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

6 Bizden Haberler8 Teknoloji & Haber10 Bir Resmi Karakaleme Dönüştürmek14 ActionScript 3.0’a Giriş28 İllüstrasyon Yapıyoruz42 Amblem ve Logo Yapalım48 Bir Tasarımı Dreamweaver’a Aktarma60 Röportaj: Cemal Akyel 68 Röportaj: M. Korkut Börteçene

76 Röportaj: Abdurrahim Sönmez88 Kağıt Ölçüleri94 Gerçek Görünümlü Bulut Yapımı98 jQuery ile “Merhaba Dünya”104 XAML ve WPF Diline Giriş112 Subversion (SVN) Server Nasıl Kurulur?116 Small Basic122 Uzaktan Masaüstüne Erişmek132 Sanat ve Teknoloji

BU SAYIDA...

60 68 76 13212228

Page 7: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

6 Bizden Haberler8 Teknoloji & Haber10 Bir Resmi Karakaleme Dönüştürmek14 ActionScript 3.0’a Giriş28 İllüstrasyon Yapıyoruz42 Amblem ve Logo Yapalım48 Bir Tasarımı Dreamweaver’a Aktarma60 Röportaj: Cemal Akyel 68 Röportaj: M. Korkut Börteçene

76 Röportaj: Abdurrahim Sönmez88 Kağıt Ölçüleri94 Gerçek Görünümlü Bulut Yapımı98 jQuery ile “Merhaba Dünya”104 XAML ve WPF Diline Giriş112 Subversion (SVN) Server Nasıl Kurulur?116 Small Basic122 Uzaktan Masaüstüne Erişmek132 Sanat ve Teknoloji

BU SAYIDA...

60 68 76 13212228

Page 8: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

bizden haberler

Sanalkurs, hızlı temposun-dan hiçbir şey kaybetmeden yeni üyeler, yeni dersler ve der-gisinin yeni sayısıyla birlikte yoluna devam ediyor. Gittikçe büyüyen Sanalkurs’la birlikte site içi etkinlikler de artıyor.

- İzmirli Sanalkurs üyeleri 12 Ekim 2008 tarihinde yaptıkları ilk Sanalkurs toplantısından son-ra ikinci bir toplantı gerçekleştir-diler.

- 1 Şubat 2009’da da 3.İzmir Sanalkurs toplantısını gerçekleş-tirdiler. Toplantıya katılan İzmir-li üyelerimize teşekkür çok edi-

yoruz. İzmirliler bu gidişle toplan-tı noktasında rekor kıracaklar gibi görünüyor.

- Sanalkurs yöneticileri ve üye-lerinin de yer aldığı toplam 14 ki-şiyle Skype vasıtası ile sesli bir toplantı gerçekleştirildi. Katılan arkadaşlar Sanalkurs hakkında-ki görüş ve önerilerini dile getir-diler. Tümüyle Sanalkurs üzeri-ne olan toplantıda, Sanalkurs’un yeni sistemi, yeni kategorileri, dersler, derslerin kategorilendiril-mesi, seviyelendirilmesi ve anla-tımları, forumdaki bölümler, üye-lerin paylaşımları, üyelerin sor-duğun soruların nasıl cevaplan-

dırılacağı ve nasıl yol gösterilme-si gerektiği gibi konular üzerin-de tartışıldı. Ayrıca site için dü-şünülen maskot fikirleri ve bilgi-sayarından dolayı sık sık sohbet-ten ayrılmak zorunda kalan Ber-rock adlı üyemizin Ragıp adlı fare-si de, fare denmesine kızıyor ama o sonuçta bir fare :), sohbetimiz-de yer aldı.

- Sanalkurs toplantısında gün-deme gelen diğer bir konu da Sa-nalkurs İstanbul toplantısı oldu. İlk olmasına rağmen seviyeli, ra-hat, eğlenceli ve sıcak bir or-tam vardı. Hatta süre bile yetme-di bu güzel toplantıya... Yaklaşık 2,5 saat sürdü. Katılan üyelerimiz: Berrock, Beter, Çağdaş, Howarda, Mehmet Onaç, Murat Korkmaz, Eray, Bilal Özdemir, Sezgi-şirin, Siracel, Turkalone, Yalçın Yaman, Zeynep, Abdullah Tekin. Hepsine katılımları için çok teşekkür edi-yoruz.

- Bilal Özdemir adlı üyemizin Ceyda isimli bir kızı oldu. Kızıyla birlikte huzurlu, sağlıklı ve güzel yıllar geçirmesini diliyoruz.

- Basılı yayında da gittikçe adından söz ettiren Sanalkurs’un, illüstrasyonları Zeynep Seymen tarafından hazırlanan reklamı Di-gital Arts dergisinin 19. sayısında

tam sayfa olarak yerini aldı. - Daha hızlı olması ve kesin-

ti olmaması için sunucu değişik-liği oldu.Sunucu değişikliğiyle birlikte,birkaç gün üyelerimiz gi-rişlerinde sorun olsa da artık so-runsuz bir şekilde yoluna devam etmekte …

- Sanalkurs.net olarak birçok büyük ve ciddi eğitim mecrala-rı, teknolojik yayınlarda artık vaz-geçilmez bir platform haline gel-diğimizi görüyoruz. Bu da emek-lerimizin, gayretlerimizin istedi-ğimiz istikamette ilerlediğinin bir kanıtı. İnsanlara faydalı olabildiği-mizi ve takdirlerle karşılaştığımızı görüyoruz, bu da bize güç veri-yor, sizlere en iyisini sunmak için daha fazla çalışmak zorunda his-sediyoruz kendimizi. Üniversite-lerde, meslek yüksek okulllarında, eğitim kurumlarında Sanalkurs.net isminin kaynak olarak verildi-ğini duyuyor, bilgisayar program-ları ile ilgli eğitimleri anlatan yazı-larda Sanalkurs isminin de mutla-ka yer aldığını görüyoruz. Ayrıca PC Net dergisinin bu ayki sayısın-da online eğitim siteleri arasında ilk sırada Sanalkurs yer alıyordu.

- Bu sayılık bu kadar. Yeni et-kinlikler ve daha büyük yenilik-lerle birlikte bir sonraki sayıda gö-rüşmek dileğiyle…

6 7

Page 9: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

bizden haberler

Sanalkurs, hızlı temposun-dan hiçbir şey kaybetmeden yeni üyeler, yeni dersler ve der-gisinin yeni sayısıyla birlikte yoluna devam ediyor. Gittikçe büyüyen Sanalkurs’la birlikte site içi etkinlikler de artıyor.

- İzmirli Sanalkurs üyeleri 12 Ekim 2008 tarihinde yaptıkları ilk Sanalkurs toplantısından son-ra ikinci bir toplantı gerçekleştir-diler.

- 1 Şubat 2009’da da 3.İzmir Sanalkurs toplantısını gerçekleş-tirdiler. Toplantıya katılan İzmir-li üyelerimize teşekkür çok edi-

yoruz. İzmirliler bu gidişle toplan-tı noktasında rekor kıracaklar gibi görünüyor.

- Sanalkurs yöneticileri ve üye-lerinin de yer aldığı toplam 14 ki-şiyle Skype vasıtası ile sesli bir toplantı gerçekleştirildi. Katılan arkadaşlar Sanalkurs hakkında-ki görüş ve önerilerini dile getir-diler. Tümüyle Sanalkurs üzeri-ne olan toplantıda, Sanalkurs’un yeni sistemi, yeni kategorileri, dersler, derslerin kategorilendiril-mesi, seviyelendirilmesi ve anla-tımları, forumdaki bölümler, üye-lerin paylaşımları, üyelerin sor-duğun soruların nasıl cevaplan-

dırılacağı ve nasıl yol gösterilme-si gerektiği gibi konular üzerin-de tartışıldı. Ayrıca site için dü-şünülen maskot fikirleri ve bilgi-sayarından dolayı sık sık sohbet-ten ayrılmak zorunda kalan Ber-rock adlı üyemizin Ragıp adlı fare-si de, fare denmesine kızıyor ama o sonuçta bir fare :), sohbetimiz-de yer aldı.

- Sanalkurs toplantısında gün-deme gelen diğer bir konu da Sa-nalkurs İstanbul toplantısı oldu. İlk olmasına rağmen seviyeli, ra-hat, eğlenceli ve sıcak bir or-tam vardı. Hatta süre bile yetme-di bu güzel toplantıya... Yaklaşık 2,5 saat sürdü. Katılan üyelerimiz: Berrock, Beter, Çağdaş, Howarda, Mehmet Onaç, Murat Korkmaz, Eray, Bilal Özdemir, Sezgi-şirin, Siracel, Turkalone, Yalçın Yaman, Zeynep, Abdullah Tekin. Hepsine katılımları için çok teşekkür edi-yoruz.

- Bilal Özdemir adlı üyemizin Ceyda isimli bir kızı oldu. Kızıyla birlikte huzurlu, sağlıklı ve güzel yıllar geçirmesini diliyoruz.

- Basılı yayında da gittikçe adından söz ettiren Sanalkurs’un, illüstrasyonları Zeynep Seymen tarafından hazırlanan reklamı Di-gital Arts dergisinin 19. sayısında

tam sayfa olarak yerini aldı. - Daha hızlı olması ve kesin-

ti olmaması için sunucu değişik-liği oldu.Sunucu değişikliğiyle birlikte,birkaç gün üyelerimiz gi-rişlerinde sorun olsa da artık so-runsuz bir şekilde yoluna devam etmekte …

- Sanalkurs.net olarak birçok büyük ve ciddi eğitim mecrala-rı, teknolojik yayınlarda artık vaz-geçilmez bir platform haline gel-diğimizi görüyoruz. Bu da emek-lerimizin, gayretlerimizin istedi-ğimiz istikamette ilerlediğinin bir kanıtı. İnsanlara faydalı olabildiği-mizi ve takdirlerle karşılaştığımızı görüyoruz, bu da bize güç veri-yor, sizlere en iyisini sunmak için daha fazla çalışmak zorunda his-sediyoruz kendimizi. Üniversite-lerde, meslek yüksek okulllarında, eğitim kurumlarında Sanalkurs.net isminin kaynak olarak verildi-ğini duyuyor, bilgisayar program-ları ile ilgli eğitimleri anlatan yazı-larda Sanalkurs isminin de mutla-ka yer aldığını görüyoruz. Ayrıca PC Net dergisinin bu ayki sayısın-da online eğitim siteleri arasında ilk sırada Sanalkurs yer alıyordu.

- Bu sayılık bu kadar. Yeni et-kinlikler ve daha büyük yenilik-lerle birlikte bir sonraki sayıda gö-rüşmek dileğiyle…

6 7

Page 10: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

İnternet bağlantısı veya USB flash bellek ile bulaşan virüsün şimdiye dek 12 milyon bilgisayarı etkilediği sanılıyor. (Milliyet)

Bilim Müzesi bir robotu işe aldı

Londra’daki Bilim Müzesi, ziya-retçileri eğlendiren, onlarla ileti-şim kurabilen yeni personeli robot “Berti”yi saflarına kattı.

Robotu üreten Elumotion şirketin-den Graham Whiteley, insanlarla ile-tişim kurabilen ve doğal biçimde ha-reket edebilen insan benzeri robot konsepti üzerinde çalıştıklarını belir-terek, “Berti gibi robotlardan, trafik kazalarında organlarını kaybeden-ler için protez veya mayın temizleme gibi çok tehlikeli görevleri yerine ge-tirmekte faydalanılabilir” diye konuş-tu. Müzedeki ziyaretçilerin elini pen-se gibi eliyle sıkabilen, ziyaretçiler-le “doğal” hareketler ve kısa konuş-

malar yapabilen Berti’yi geliştiren mühendisler, daha gelişmiş robotlar üzerinde çalıştıklarını belirtiyorlar.

225 bin avro değerindeki robotun elini sıkarken yine de özel bir eldiven giyilmesi tavsiye ediliyor. (İnternet-haber)

Youtube’tan üzücü haber

Paralı video indirme devrini baş-latan YouTube, kullanıcılarını üze-cek bir karar aldı.

Daha önce YouTube’un ücretli vi-deo indirme hizmetini başlattığı du-yurulduğunda pek çok kişi, internet-te kolayca bulunabilen ücretsiz araç-lar nedeniyle bu uygulamanın işe ya-ramayacağını iddia etmişti.

Bu gerçeğin YouTube da farkın-daydı ve artık paralı hale getirilen vi-deo indirmeyi beleşçilere kapatmak için kolları sıvadı bile. Görünüşe göre artık YouTube, videolarının sadece paralı olarak indirilebilmesini istediği için kendi korsan videocuları ile sava-şa başladı.

Kişisel bilgileri satacak

Facebook, kullanıcılarının bilgi-lerini satarak para kazanacak!

Sunday Telegraph yayınladığı bir haberde; Facebook’un kurucuların-dan Mark Zuckerberg ve kız karde-şi Randi’nin, kullanıcı bilgilerini sat-ma projesini büyük şirketlere açtı-ğı ve onlardan olumlu tepkiler aldığı ifade edildi. Pazarlanan projenin işle-yişi ise şöyle olacak: Büyük şirketler Facebook’tan kendi ürünlerini tanıt-mak için kitle grupları seçecek ve Fa-cebook onlar için araştırmalar yapa-cak. Pazarlamanın daha hangi boyut-larda olacağı ve bilgilerin daha nasıl pazarlanacağı konusunda ise net bir bilgi verilmedi. Bu tür haberlerin du-yulması ise Facebook kullanıcısı İs-veçli bazı gençlerin tepkisine yol açtı.

Sürekli olarak yeni insanların si-

teye üye olması ve hafıza konusun-da maliyet artarken, son günlerde Facebook’un büyük bir mali kriz için-de olduğu yazılan haberde, sadece 2008 yılında 30 milyon dolar hafıza alanı satın alındığı bilgisine yer veril-di. Bu alanın bile hızla tükendiği ve buna sebebin ise kullanıcılarca yük-lenen fotoğraf ve videoların hacmi olduğu belirtildi. Ayrıca Facebook’un aylık 1 milyon dolarlık elektrik fa-turasının olduğu yazılan haberde, Facebook’un bu maliyetleri kullanı-cılar üzerinden karşılamayı düşündü-ğü belirtildi. (Vatan)

Microsoft, hacker için ödül koydu

Microsoft şirketi, “Downadup/Conficker” virüsünün arkasındaki “hacker”ı bulana 250 bin dolar na-kit ödül vereceğini açıkladı.

Yayılmaya başladığı Ekim 2008’den bu yana tüm dünyada milyonlarca bilgisayara bulaşan virüsü bir krimi-nal saldırı olarak gören Microsoft şir-keti, bu zararlı yazılımı yazan kişinin yakalanması gerektiğini belirtti.

teknoloji & haber

8 9

Page 11: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

İnternet bağlantısı veya USB flash bellek ile bulaşan virüsün şimdiye dek 12 milyon bilgisayarı etkilediği sanılıyor. (Milliyet)

Bilim Müzesi bir robotu işe aldı

Londra’daki Bilim Müzesi, ziya-retçileri eğlendiren, onlarla ileti-şim kurabilen yeni personeli robot “Berti”yi saflarına kattı.

Robotu üreten Elumotion şirketin-den Graham Whiteley, insanlarla ile-tişim kurabilen ve doğal biçimde ha-reket edebilen insan benzeri robot konsepti üzerinde çalıştıklarını belir-terek, “Berti gibi robotlardan, trafik kazalarında organlarını kaybeden-ler için protez veya mayın temizleme gibi çok tehlikeli görevleri yerine ge-tirmekte faydalanılabilir” diye konuş-tu. Müzedeki ziyaretçilerin elini pen-se gibi eliyle sıkabilen, ziyaretçiler-le “doğal” hareketler ve kısa konuş-

malar yapabilen Berti’yi geliştiren mühendisler, daha gelişmiş robotlar üzerinde çalıştıklarını belirtiyorlar.

225 bin avro değerindeki robotun elini sıkarken yine de özel bir eldiven giyilmesi tavsiye ediliyor. (İnternet-haber)

Youtube’tan üzücü haber

Paralı video indirme devrini baş-latan YouTube, kullanıcılarını üze-cek bir karar aldı.

Daha önce YouTube’un ücretli vi-deo indirme hizmetini başlattığı du-yurulduğunda pek çok kişi, internet-te kolayca bulunabilen ücretsiz araç-lar nedeniyle bu uygulamanın işe ya-ramayacağını iddia etmişti.

Bu gerçeğin YouTube da farkın-daydı ve artık paralı hale getirilen vi-deo indirmeyi beleşçilere kapatmak için kolları sıvadı bile. Görünüşe göre artık YouTube, videolarının sadece paralı olarak indirilebilmesini istediği için kendi korsan videocuları ile sava-şa başladı.

Kişisel bilgileri satacak

Facebook, kullanıcılarının bilgi-lerini satarak para kazanacak!

Sunday Telegraph yayınladığı bir haberde; Facebook’un kurucuların-dan Mark Zuckerberg ve kız karde-şi Randi’nin, kullanıcı bilgilerini sat-ma projesini büyük şirketlere açtı-ğı ve onlardan olumlu tepkiler aldığı ifade edildi. Pazarlanan projenin işle-yişi ise şöyle olacak: Büyük şirketler Facebook’tan kendi ürünlerini tanıt-mak için kitle grupları seçecek ve Fa-cebook onlar için araştırmalar yapa-cak. Pazarlamanın daha hangi boyut-larda olacağı ve bilgilerin daha nasıl pazarlanacağı konusunda ise net bir bilgi verilmedi. Bu tür haberlerin du-yulması ise Facebook kullanıcısı İs-veçli bazı gençlerin tepkisine yol açtı.

Sürekli olarak yeni insanların si-

teye üye olması ve hafıza konusun-da maliyet artarken, son günlerde Facebook’un büyük bir mali kriz için-de olduğu yazılan haberde, sadece 2008 yılında 30 milyon dolar hafıza alanı satın alındığı bilgisine yer veril-di. Bu alanın bile hızla tükendiği ve buna sebebin ise kullanıcılarca yük-lenen fotoğraf ve videoların hacmi olduğu belirtildi. Ayrıca Facebook’un aylık 1 milyon dolarlık elektrik fa-turasının olduğu yazılan haberde, Facebook’un bu maliyetleri kullanı-cılar üzerinden karşılamayı düşündü-ğü belirtildi. (Vatan)

Microsoft, hacker için ödül koydu

Microsoft şirketi, “Downadup/Conficker” virüsünün arkasındaki “hacker”ı bulana 250 bin dolar na-kit ödül vereceğini açıkladı.

Yayılmaya başladığı Ekim 2008’den bu yana tüm dünyada milyonlarca bilgisayara bulaşan virüsü bir krimi-nal saldırı olarak gören Microsoft şir-keti, bu zararlı yazılımı yazan kişinin yakalanması gerektiğini belirtti.

teknoloji & haber

8 9

Page 12: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

PHOTOSHOP

Bir Resmi KarakalemeDönüştürmek

Handan Altuner

Bir resmi karakalem ile çizil-miş gibi yapabilmek için ilk ola-rak Dosya > Aç (File > Open) ile resmimizi çağıracağız.

Eğer resmimiz renkli ise görüntü ayarlarından doygunluğu kaldırıyo-ruz. (Image > Adjustments > Desatu-rate (Shift+Ctrl+U)

Katman (layer) bölümünden arka planın bir kopyasını Ctrl+J tuşları ile alıyoruz.

Sonra görüntü menüsündeki ayar-larlardan ters çevir komutunu kullanı-yoruz.

Bu dersimizde en basit yoldan bir resmi alıp karakalem ile çizil-miş gibi görünmesini sağlamaya çalışacağız.

10 11

Page 13: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

PHOTOSHOP

Bir Resmi KarakalemeDönüştürmek

Handan Altuner

Bir resmi karakalem ile çizil-miş gibi yapabilmek için ilk ola-rak Dosya > Aç (File > Open) ile resmimizi çağıracağız.

Eğer resmimiz renkli ise görüntü ayarlarından doygunluğu kaldırıyo-ruz. (Image > Adjustments > Desatu-rate (Shift+Ctrl+U)

Katman (layer) bölümünden arka planın bir kopyasını Ctrl+J tuşları ile alıyoruz.

Sonra görüntü menüsündeki ayar-larlardan ters çevir komutunu kullanı-yoruz.

Bu dersimizde en basit yoldan bir resmi alıp karakalem ile çizil-miş gibi görünmesini sağlamaya çalışacağız.

10 11

Page 14: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Image > Adjustments > Invert di-yoruz ve katman bölümünde, normal olarak görülen layerin türünü doğru-sal soldurma (Color Dodge) olarak de-ğiştiriyoruz.

Son işlem olarak da filtre bölümün-deki bulanıklaştır satırından gaussi-an bulanıklığını seçiyoruz (Filter/Blur/Gaussian Blur) ve yarıçapı şekilde gör-düğümüz üzere 2,4 piksel olarak ayar-lıyoruz (Bu ayarı isteğimize göre de-ğiştirebiliriz).

İşimiz bu kadar. Kolay gelsin.

12 13

Page 15: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Image > Adjustments > Invert di-yoruz ve katman bölümünde, normal olarak görülen layerin türünü doğru-sal soldurma (Color Dodge) olarak de-ğiştiriyoruz.

Son işlem olarak da filtre bölümün-deki bulanıklaştır satırından gaussi-an bulanıklığını seçiyoruz (Filter/Blur/Gaussian Blur) ve yarıçapı şekilde gör-düğümüz üzere 2,4 piksel olarak ayar-lıyoruz (Bu ayarı isteğimize göre de-ğiştirebiliriz).

İşimiz bu kadar. Kolay gelsin.

12 13

Page 16: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

FLASH

ActionScript 3.0’a GirişYalçın Yaman

Bu makalede “ActionScript3.0”ın kısa tarihçesinden bahsedip Flash CS3’teki AcionScript dokümanlarını ve Action panelini ta-nıdıktan sonra, ActionScript 3.0’daki veri tiplerini tanıyarak Ac-tionScrip 3.0 programlamaya ilk adımımızı atacağız.

ActionScript 3.0’ın Kısa Tarihçesi

ActionScript 3.0, Flash Cs3’ten önce, Adobe Flex 2 versiyonu ile bir-likte gelişimini tamamladıktan son-ra kullanılmaya başlanılmıştır. Flash Cs3’ten önceki versiyonlarda sadece ActioScript 1.0 ve 2.0 kullanmı müm-kündü. Flash Cs3’ün piyasaya çıkması

ile Flash içinde ActionScript 3.0 kulla-nımı mümkün oldu.

Bu anlatım içinde bazı noktalarda temel düzeyde flash bilgisi gerekebi-lir, bunuda belirttikten sonra devam edelim.

Flash Cs3 ile birlikte ActionScript 3.0 programlama yapabilmek için re-simde gördüğünüz gibi “Flash File (ActionScript 3.0)” dokümanı; açma-nız gerekiyor. ActionScript 2.0 prog-ramlama yapabilmek için ise “Flash

File (ActionScript 2.0)” dokümanı aç-manız gerekiyor. “Flash File (ActionS-cript 2.0)” dokümanı ActionScript 1.0’a destek veriyor. Aynı şekilde “Flash File (ActionScript 3.0)” dokümanı da Ac-tionScript 1.0 ve 2.0’a destek veriyor. Fakat ActionScript 3.0 programlama yapabilmek için kesinlikle “Flash File (ActionScript 3.0)”; dokümanı açma-

nız gerekir.Ayrıca değinmek gerekirse, kay-

dettiğiniz “Flash Cs3” dokümanlarınızı (ActionScript 3.0 veya 2.0 da olabilir)

daha önceki versiyonlarda açmanız mümkün değil. Eğer Flash Cs3’te yap-tığınız “Flash File (ActionScript 2.0)” dokümanınızı Flash 8 versiyonunda açmak isterseniz, dosya kayıt işlemi yaparken kayıt türünü resimde görül-düğü gibi “Flash 8 Document” seçip

kaydetmeniz gerekir.ActionScript programlayabilmek

için farklı text editörlerinde çalışmayı tercih edebilirsiniz, hazırladığınız dos-yayının uzantısını “.as”; şeklinde yazıp kaydetmeniz yeterli olacaktır. Biz bu anlatımda editör olarak Flash Cs3’ ün kendi ActionSctip panelini kullanaca-ğız. Temel düzeyde olabilmesi için ilk önce paneli tanıyarak işe başlayalım. Sizde bu arada yeni bir “Flash File (Ac-tionScript 3.0)” dokümanı açabilirsi-niz.; ActionScript paneline “Window” menüsünden “Action”u seçerek veya klavyeden “F9”u tuşlayarak ulaşabilir-

14 15

Page 17: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

FLASH

ActionScript 3.0’a GirişYalçın Yaman

Bu makalede “ActionScript3.0”ın kısa tarihçesinden bahsedip Flash CS3’teki AcionScript dokümanlarını ve Action panelini ta-nıdıktan sonra, ActionScript 3.0’daki veri tiplerini tanıyarak Ac-tionScrip 3.0 programlamaya ilk adımımızı atacağız.

ActionScript 3.0’ın Kısa Tarihçesi

ActionScript 3.0, Flash Cs3’ten önce, Adobe Flex 2 versiyonu ile bir-likte gelişimini tamamladıktan son-ra kullanılmaya başlanılmıştır. Flash Cs3’ten önceki versiyonlarda sadece ActioScript 1.0 ve 2.0 kullanmı müm-kündü. Flash Cs3’ün piyasaya çıkması

ile Flash içinde ActionScript 3.0 kulla-nımı mümkün oldu.

Bu anlatım içinde bazı noktalarda temel düzeyde flash bilgisi gerekebi-lir, bunuda belirttikten sonra devam edelim.

Flash Cs3 ile birlikte ActionScript 3.0 programlama yapabilmek için re-simde gördüğünüz gibi “Flash File (ActionScript 3.0)” dokümanı; açma-nız gerekiyor. ActionScript 2.0 prog-ramlama yapabilmek için ise “Flash

File (ActionScript 2.0)” dokümanı aç-manız gerekiyor. “Flash File (ActionS-cript 2.0)” dokümanı ActionScript 1.0’a destek veriyor. Aynı şekilde “Flash File (ActionScript 3.0)” dokümanı da Ac-tionScript 1.0 ve 2.0’a destek veriyor. Fakat ActionScript 3.0 programlama yapabilmek için kesinlikle “Flash File (ActionScript 3.0)”; dokümanı açma-

nız gerekir.Ayrıca değinmek gerekirse, kay-

dettiğiniz “Flash Cs3” dokümanlarınızı (ActionScript 3.0 veya 2.0 da olabilir)

daha önceki versiyonlarda açmanız mümkün değil. Eğer Flash Cs3’te yap-tığınız “Flash File (ActionScript 2.0)” dokümanınızı Flash 8 versiyonunda açmak isterseniz, dosya kayıt işlemi yaparken kayıt türünü resimde görül-düğü gibi “Flash 8 Document” seçip

kaydetmeniz gerekir.ActionScript programlayabilmek

için farklı text editörlerinde çalışmayı tercih edebilirsiniz, hazırladığınız dos-yayının uzantısını “.as”; şeklinde yazıp kaydetmeniz yeterli olacaktır. Biz bu anlatımda editör olarak Flash Cs3’ ün kendi ActionSctip panelini kullanaca-ğız. Temel düzeyde olabilmesi için ilk önce paneli tanıyarak işe başlayalım. Sizde bu arada yeni bir “Flash File (Ac-tionScript 3.0)” dokümanı açabilirsi-niz.; ActionScript paneline “Window” menüsünden “Action”u seçerek veya klavyeden “F9”u tuşlayarak ulaşabilir-

14 15

Page 18: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

siniz.Yukarıdaki resimde ActionScript

panelini bölümlerin üzerine verdiği-miz numaralar ile tanımaya başlaya-lım.

1- Bu alan’dan yapacağınız çalışma için ActionScript türünü seçebilirsi-niz. ActionScript 3.0 dokümanı, daha önceki ActionScript Versiyonlarına da destek verdiği için bir ActionScript 3.0 dokümanı içinde ActionScript 2.0, 1.0 veya mobil uygulamalar için özel olan “Flash Lite ActionScript” versiyonla-rı ile de programlama yapabilirsiniz. Fakat ActionScript türü seçimi yapıl-dıktan sonra veya sonradan değişti-rerek aynı doküman içinde farklı Ac-tionScript versiyonlarını kullanmanız mümkün değil. Yani bir ActionScrip 3.0 dokümanı içinde ya tamamıyla 3.0 ya 2.0 yada “Flash Lite ActionScript” versiyonlarından sadece birini kullan-manız gerekir. Aksi taktirde flash bu-nunla ilgili hatayı size bildirecektir.

2- Bu alanda ActionScript 3.0’ın tüm sınıflarına ait metot ve özellikle-re kolaylıkla ulaşabilirsiniz. İlgili me-tot veya özelliği çift tıkladığınız da ActionScript paneline yazılacaktır. Si-zin yapmanız gereken ise ilgili alanları doldurmaktır. Bu alanı gereksinimine pek ihtiyacınız olacağını sanmıyorum. Fakat daha ileri çalışmalar yaptığınız-da veya ihtiyaç duyduğunuzda hangi metotun hangi sınıf altında olduğunu öğrenmek isteyebilirsiniz.

3- Bu bölüm flash içinde yazdığı-

nız tüm kodların listelendiği bölüm-dür.Hangi frame de hangi movie clip içinde hangi kodun yazılı olduğunu bu bölüm den; ayrıntıları ile görebi-lirsiniz. Yazdığınız kodları ilgili movie clip’i ve frame’ yi seçip açmadan bu alanda seçim yaparak ilgili kodları ac-tion paneline getirip görmeniz deği-şiklik yapmanız mümkün. Yoğun çalış-malarınızda size çok faydası olacaktır. 50,60,100 farklı frameye kodlar yazdı-ğınızda hangi kodun nerede; olduğu-nu öğrenmek istediğinizde birçok fra-me birçok movie clip dolaşmanız ge-rekebilir. O yüzden bu kısım ActionS-cript için iyi yardımcılardan biri diye-biliriz.

4- Bu bölüm 2 numaralı panel ile aynı görevi görüyor. Sadece kullanım farkı olarak açılır listeler şeklinde me-tot ve özelliklere ulaşabiliyorsunuz.

5- Bu bölüm Flash içinde yazdığınız kodlar arasında size, aramak istediği-niz kodları bulup gösterir veya buldu-ğu kodu istediğiniz bir kod ile değişti-rebilir. Satırlarca kod yazdığınızda işi-nize yarayacak bir bölüm.

6- Bu bölüm Flash’ta “instance name” verilmiş “movie clip” ve “but-ton” symbollerinin yolunu ActionS-cript paneline yazmaktadır. İç içe movie clip ve button; symbolleri’nin flash’taki hiyerarşi düzenini kodlara dönüştürerek ilgili symbollere ulaş-manızı sağlar. Symbol’lerin yolunu manüel olarak yazmak yerine; bu bö-lümü kullanarak yazdırmanız müm-

kün.

7- “Check Syntax” bölümü yazdı-ğınız kodlarda yazım hatası olup ol-madığını kontrol eder. Eğer hata var ise bunu açık olarak size gösterecek-tir. Hata yok ise; “This script contains no errors” şeklinde bu script’in hiçbir hata içermediğini size yine uyarı ola-rak gösterir.

8- ”Auto Format” bölümü ActionS-cript paneline yazdığınız kodların ya-pısını bozmayacak şekilde görsel bir düzene sokar ve aynı zamanda da 7 numaralı; bölümdeki gibi yazım hatası olup olmadığını belirtir. Bu bölüm için isterseniz kendi görsel kodlama dü-zeninizi oluşturabilirsiniz. Bunun için “Edit” menüsünden; “Preferences”i se-çip (yada “Ctrl+U”) “Auto Format”ı seç-tikten sonra gerekli düzenlemeleri yapmanız yeterlidir. Örneğin;

function sanalkurs (){trace (“selam”) ;}sanalkurs ();

şeklinde bir kod’a “Auto format” iş-lemi yaptıktan sonra aşağıdaki düze-ni alacaktır.

function sanalkurs (){trace (“selam”);}sanalkurs ();

9- Bu bölüm otomatik kod tamam-laması için kullanılır. İşlem yaptığınız

kod satırında otomatik kod tamamla-yıcı kapalı ise ve çalıştığınız satırda ta-mamlayıcılık isteyen bir kodunuz var ise bu butona tıklayarak kod tamam-layıcı penceresinin açılmasını sağlaya-bilirsiniz. Örneğin;

var sanalkurs:

şeklinde bir veri tipi tanımlamak is-tediğinizde bu pencere otomatik ola-rak açılacaktır. Kapalı ise “:” dan sonra-ki alanı seçip bu butona tıkladığınızda pencere açılacak ve veri tipinin özelli-ğini belirtirken, tamamlaması için size yardımcı olacaktır.

10- Bu panel hata ayıklama işlemi yapılırken kodlar içinde satır satır iler-leyebilmek için kod satırlarının baş-larına kırmızı nokta şeklinde kesme noktaları atar veya bunları kaldırır.

11- Kod kümelerinde küme paran-tezleri “{}” arasındaki kod bloğunu da-raltarak daha rahat bir çalışma alanı ve kod gruplaması yapmamızı sağlar.

12- 11. Bölümdeki gibi kod daralt-ma işlemi yapar fakat küme parantez-leri “{}” içindeki kod bloğunu değil bi-zim seçtiğimiz alanı daraltır.

13- 11 ve 12. bölümlerde yapılan daraltılmış kod bloğunu genişleterek tamamını görmemizi sağlar.

14- ”Block comment” ActionScript kodlarınızın arasına bloklar halinde, yani çok satırlı açıklamalar yazmanı-

16 17

Page 19: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

siniz.Yukarıdaki resimde ActionScript

panelini bölümlerin üzerine verdiği-miz numaralar ile tanımaya başlaya-lım.

1- Bu alan’dan yapacağınız çalışma için ActionScript türünü seçebilirsi-niz. ActionScript 3.0 dokümanı, daha önceki ActionScript Versiyonlarına da destek verdiği için bir ActionScript 3.0 dokümanı içinde ActionScript 2.0, 1.0 veya mobil uygulamalar için özel olan “Flash Lite ActionScript” versiyonla-rı ile de programlama yapabilirsiniz. Fakat ActionScript türü seçimi yapıl-dıktan sonra veya sonradan değişti-rerek aynı doküman içinde farklı Ac-tionScript versiyonlarını kullanmanız mümkün değil. Yani bir ActionScrip 3.0 dokümanı içinde ya tamamıyla 3.0 ya 2.0 yada “Flash Lite ActionScript” versiyonlarından sadece birini kullan-manız gerekir. Aksi taktirde flash bu-nunla ilgili hatayı size bildirecektir.

2- Bu alanda ActionScript 3.0’ın tüm sınıflarına ait metot ve özellikle-re kolaylıkla ulaşabilirsiniz. İlgili me-tot veya özelliği çift tıkladığınız da ActionScript paneline yazılacaktır. Si-zin yapmanız gereken ise ilgili alanları doldurmaktır. Bu alanı gereksinimine pek ihtiyacınız olacağını sanmıyorum. Fakat daha ileri çalışmalar yaptığınız-da veya ihtiyaç duyduğunuzda hangi metotun hangi sınıf altında olduğunu öğrenmek isteyebilirsiniz.

3- Bu bölüm flash içinde yazdığı-

nız tüm kodların listelendiği bölüm-dür.Hangi frame de hangi movie clip içinde hangi kodun yazılı olduğunu bu bölüm den; ayrıntıları ile görebi-lirsiniz. Yazdığınız kodları ilgili movie clip’i ve frame’ yi seçip açmadan bu alanda seçim yaparak ilgili kodları ac-tion paneline getirip görmeniz deği-şiklik yapmanız mümkün. Yoğun çalış-malarınızda size çok faydası olacaktır. 50,60,100 farklı frameye kodlar yazdı-ğınızda hangi kodun nerede; olduğu-nu öğrenmek istediğinizde birçok fra-me birçok movie clip dolaşmanız ge-rekebilir. O yüzden bu kısım ActionS-cript için iyi yardımcılardan biri diye-biliriz.

4- Bu bölüm 2 numaralı panel ile aynı görevi görüyor. Sadece kullanım farkı olarak açılır listeler şeklinde me-tot ve özelliklere ulaşabiliyorsunuz.

5- Bu bölüm Flash içinde yazdığınız kodlar arasında size, aramak istediği-niz kodları bulup gösterir veya buldu-ğu kodu istediğiniz bir kod ile değişti-rebilir. Satırlarca kod yazdığınızda işi-nize yarayacak bir bölüm.

6- Bu bölüm Flash’ta “instance name” verilmiş “movie clip” ve “but-ton” symbollerinin yolunu ActionS-cript paneline yazmaktadır. İç içe movie clip ve button; symbolleri’nin flash’taki hiyerarşi düzenini kodlara dönüştürerek ilgili symbollere ulaş-manızı sağlar. Symbol’lerin yolunu manüel olarak yazmak yerine; bu bö-lümü kullanarak yazdırmanız müm-

kün.

7- “Check Syntax” bölümü yazdı-ğınız kodlarda yazım hatası olup ol-madığını kontrol eder. Eğer hata var ise bunu açık olarak size gösterecek-tir. Hata yok ise; “This script contains no errors” şeklinde bu script’in hiçbir hata içermediğini size yine uyarı ola-rak gösterir.

8- ”Auto Format” bölümü ActionS-cript paneline yazdığınız kodların ya-pısını bozmayacak şekilde görsel bir düzene sokar ve aynı zamanda da 7 numaralı; bölümdeki gibi yazım hatası olup olmadığını belirtir. Bu bölüm için isterseniz kendi görsel kodlama dü-zeninizi oluşturabilirsiniz. Bunun için “Edit” menüsünden; “Preferences”i se-çip (yada “Ctrl+U”) “Auto Format”ı seç-tikten sonra gerekli düzenlemeleri yapmanız yeterlidir. Örneğin;

function sanalkurs (){trace (“selam”) ;}sanalkurs ();

şeklinde bir kod’a “Auto format” iş-lemi yaptıktan sonra aşağıdaki düze-ni alacaktır.

function sanalkurs (){trace (“selam”);}sanalkurs ();

9- Bu bölüm otomatik kod tamam-laması için kullanılır. İşlem yaptığınız

kod satırında otomatik kod tamamla-yıcı kapalı ise ve çalıştığınız satırda ta-mamlayıcılık isteyen bir kodunuz var ise bu butona tıklayarak kod tamam-layıcı penceresinin açılmasını sağlaya-bilirsiniz. Örneğin;

var sanalkurs:

şeklinde bir veri tipi tanımlamak is-tediğinizde bu pencere otomatik ola-rak açılacaktır. Kapalı ise “:” dan sonra-ki alanı seçip bu butona tıkladığınızda pencere açılacak ve veri tipinin özelli-ğini belirtirken, tamamlaması için size yardımcı olacaktır.

10- Bu panel hata ayıklama işlemi yapılırken kodlar içinde satır satır iler-leyebilmek için kod satırlarının baş-larına kırmızı nokta şeklinde kesme noktaları atar veya bunları kaldırır.

11- Kod kümelerinde küme paran-tezleri “{}” arasındaki kod bloğunu da-raltarak daha rahat bir çalışma alanı ve kod gruplaması yapmamızı sağlar.

12- 11. Bölümdeki gibi kod daralt-ma işlemi yapar fakat küme parantez-leri “{}” içindeki kod bloğunu değil bi-zim seçtiğimiz alanı daraltır.

13- 11 ve 12. bölümlerde yapılan daraltılmış kod bloğunu genişleterek tamamını görmemizi sağlar.

14- ”Block comment” ActionScript kodlarınızın arasına bloklar halinde, yani çok satırlı açıklamalar yazmanı-

16 17

Page 20: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

zı sağlar. Bu işlemi resim 1’deki; acti-on panelinde 4 ve 5. satırlarda görebi-lirsiniz. Satırlarca kod yazdığınızda bir süre sonra hangi kod bloğunun han-gi işlemi yaptığını anlamanız zaman alacaktır. Bu yüzden açıklama satırla-rının kodlar içindeki kullanımı önem-lidir. Açıklama bloklarını yazdığınızda ActionScript kodlarından farklı olarak gri renkte yazılacaktır. Bu açıklamalar flash player tarafından herhangi bir kod olarak değerlendirilmezler. Blok açıklama satırı “/*” ile başlayıp “*/” ile bitmelidir. Bu işlemi ilgili açıklama sa-tırlarını seçip “Block comment” buto-nuna tıklayarak da yapabilirsiniz.Aynı zamanda yazdığınız bir kod grubunu devre dışı bırakmak içinde kullanabi-lirsiniz.

15- ”Line comment” tek satırlık açıklamalarda kullanacağımız yazım şeklidir. Açıklama satırı başında “//” karakterleri olmalıdır. Bir alt satır ge-çip açıklamanın devamını yazdığınız-da flash bunu açıklama görmeyecek-tir o yüzden her satırın başında “//” ka-rakterleri olmalıdır. yada 14. işlemi ter-cih edebilirsiniz.

16- Bu bölüm 14 ve 15. bölümlerde yaptığımız açıklama bloklarının işa-retlerini siler.

17- Bu buton ActionScript panelin-deki 1.2. ve 3. bölümleri kapatıp aç-mamızı sağlar.

18- ”Scrip Assist” bölümü temel dü-zeyde ActionScript yazımını kolaylaş-

tıran bir bölümdür.19- Bu bölüm ActionScript pane-

linde yazılı olan bir kod hakkında ge-nel bilgiler gösterir. Yazılı bir kodu se-çip “Help” butonuna tıklarsanız; o kod hakkında genel kullanım bilgilerine ulaşabilirsiniz.

20- Çalışma yaptığınız layer ve frame’yi gösterir.

21- Bu bölüm ActionScript yazar-ken sürekli olarak iki frame arasında dolaşma ihtiyacı duyduğunuzda işini-zi kolaylaştıracak bir bölümdür. İki ayrı frame arasında sürekli dolaşmaktansa çalışma yaptığınız frame’yi seçip bu butona tıkladığınızda action paneli altına işaretlediğiniz frame’yi, tag ola-rak geçirip bu taglar arasında dolaş-mak çok daha kolay olacaktır.

22- Bu bölüm action panelinde sı-rası ile, çalışma yaptığımız satır nu-marasını, toplam satır sayısını ve bu-lunduğunuz satırda kaçıncı karakterin yazılabileceğini gösterir.

“Flash File (ActionScript 3.0)” Dokümanında ActionScript

Yazabileceğimiz Alanlar

Flash CS3’ten önceki versiyonlarda ActionScript 2.0 ile çalışırken bir “mo-vie clip” veya “button” symbol’ünü se-çip action paneline kod yazabilme-miz mümkündü. Bu olay Flash Cs3’te “Flash File (ActionScript 2.0)” doküma-nında hala mümkün. Fakat bir “Flash File (ActionScript 3.0)” dokümanı oluş-

turduğunuzda kod yazabileceğiniz alan sadece ve sadece frame action paneli ve oluşturduğunuz “Flash Acti-onScript File” dokümanıdır. Bir “movie clip”i veya “button” symbol’ünü seçip action panelini açtığınızda “Current selection cannot have actions applied to it” şeklinde seçtiğiniz bölüme acti-on yazamayacağınızı belirten bir uya-rı belirecektir.

ActionScript İsimlendirme Standartları

ActionScript programlama yapar-ken kodlar arasında kendinize özel bir çok değişken ismi ve farklı veri türü isimleri yazmanız gerekecek. Bu isim-lerin yazım şekli için belirlediğiniz standartlar ActionScript yazımı ve ge-lişimi açısından size kolaylık sağlaya-caktır. Örneğin; bir değişken ismi ta-nımladığınızda kodlar arasında daha önceden yazımının nasıl yapıldığını hatırlamanız ve nasıl bir isim kullandı-ğınızı aramanız gerekebilir. Çalışma-larınızı belirli bir yazım standardıma göre yazdığınızda, çalışmalarınız hem daha derli hem daha anlaşılır hem de gelişiminiz açısından daha faydalı ola-caktır.

Pascal CasingKelimenin ilk harfi büyük olarak

başlar ve küçük harf ile devam eder.

Bu isimlendirmeye bir örnek vere-lim. Örneğin bir “Number” veri tipi de-ğişkeni oluşturalım.

18 19

Page 21: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

zı sağlar. Bu işlemi resim 1’deki; acti-on panelinde 4 ve 5. satırlarda görebi-lirsiniz. Satırlarca kod yazdığınızda bir süre sonra hangi kod bloğunun han-gi işlemi yaptığını anlamanız zaman alacaktır. Bu yüzden açıklama satırla-rının kodlar içindeki kullanımı önem-lidir. Açıklama bloklarını yazdığınızda ActionScript kodlarından farklı olarak gri renkte yazılacaktır. Bu açıklamalar flash player tarafından herhangi bir kod olarak değerlendirilmezler. Blok açıklama satırı “/*” ile başlayıp “*/” ile bitmelidir. Bu işlemi ilgili açıklama sa-tırlarını seçip “Block comment” buto-nuna tıklayarak da yapabilirsiniz.Aynı zamanda yazdığınız bir kod grubunu devre dışı bırakmak içinde kullanabi-lirsiniz.

15- ”Line comment” tek satırlık açıklamalarda kullanacağımız yazım şeklidir. Açıklama satırı başında “//” karakterleri olmalıdır. Bir alt satır ge-çip açıklamanın devamını yazdığınız-da flash bunu açıklama görmeyecek-tir o yüzden her satırın başında “//” ka-rakterleri olmalıdır. yada 14. işlemi ter-cih edebilirsiniz.

16- Bu bölüm 14 ve 15. bölümlerde yaptığımız açıklama bloklarının işa-retlerini siler.

17- Bu buton ActionScript panelin-deki 1.2. ve 3. bölümleri kapatıp aç-mamızı sağlar.

18- ”Scrip Assist” bölümü temel dü-zeyde ActionScript yazımını kolaylaş-

tıran bir bölümdür.19- Bu bölüm ActionScript pane-

linde yazılı olan bir kod hakkında ge-nel bilgiler gösterir. Yazılı bir kodu se-çip “Help” butonuna tıklarsanız; o kod hakkında genel kullanım bilgilerine ulaşabilirsiniz.

20- Çalışma yaptığınız layer ve frame’yi gösterir.

21- Bu bölüm ActionScript yazar-ken sürekli olarak iki frame arasında dolaşma ihtiyacı duyduğunuzda işini-zi kolaylaştıracak bir bölümdür. İki ayrı frame arasında sürekli dolaşmaktansa çalışma yaptığınız frame’yi seçip bu butona tıkladığınızda action paneli altına işaretlediğiniz frame’yi, tag ola-rak geçirip bu taglar arasında dolaş-mak çok daha kolay olacaktır.

22- Bu bölüm action panelinde sı-rası ile, çalışma yaptığımız satır nu-marasını, toplam satır sayısını ve bu-lunduğunuz satırda kaçıncı karakterin yazılabileceğini gösterir.

“Flash File (ActionScript 3.0)” Dokümanında ActionScript

Yazabileceğimiz Alanlar

Flash CS3’ten önceki versiyonlarda ActionScript 2.0 ile çalışırken bir “mo-vie clip” veya “button” symbol’ünü se-çip action paneline kod yazabilme-miz mümkündü. Bu olay Flash Cs3’te “Flash File (ActionScript 2.0)” doküma-nında hala mümkün. Fakat bir “Flash File (ActionScript 3.0)” dokümanı oluş-

turduğunuzda kod yazabileceğiniz alan sadece ve sadece frame action paneli ve oluşturduğunuz “Flash Acti-onScript File” dokümanıdır. Bir “movie clip”i veya “button” symbol’ünü seçip action panelini açtığınızda “Current selection cannot have actions applied to it” şeklinde seçtiğiniz bölüme acti-on yazamayacağınızı belirten bir uya-rı belirecektir.

ActionScript İsimlendirme Standartları

ActionScript programlama yapar-ken kodlar arasında kendinize özel bir çok değişken ismi ve farklı veri türü isimleri yazmanız gerekecek. Bu isim-lerin yazım şekli için belirlediğiniz standartlar ActionScript yazımı ve ge-lişimi açısından size kolaylık sağlaya-caktır. Örneğin; bir değişken ismi ta-nımladığınızda kodlar arasında daha önceden yazımının nasıl yapıldığını hatırlamanız ve nasıl bir isim kullandı-ğınızı aramanız gerekebilir. Çalışma-larınızı belirli bir yazım standardıma göre yazdığınızda, çalışmalarınız hem daha derli hem daha anlaşılır hem de gelişiminiz açısından daha faydalı ola-caktır.

Pascal CasingKelimenin ilk harfi büyük olarak

başlar ve küçük harf ile devam eder.

Bu isimlendirmeye bir örnek vere-lim. Örneğin bir “Number” veri tipi de-ğişkeni oluşturalım.

18 19

Page 22: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

var BirinciSayi:Number=250;Örnekte görüldüğü gibi değişken

ismindeki kelimelerin ilk harfi büyük diğerleri küçük, ikinci kelimenin ilk harfi büyük diğerleri küçük harf ile devam etmektedir. Bu isimlendirme “Pascal isimlendirme standardı” ola-rak ifade edilir.

Camel CasingKelime küçük harf ile başlayıp kü-

çük harf ile devam eder. Eğer birden fazla kelime var ise birinci kelimeden sonraki kelimelerin ilk harfleri büyük sonraki harfleri ise küçük olarak de-vam eder. Örnek verelim;

var birinciSayi:Number=250;

UnderScoreKelimeler arasında “_” karakteri kul-

lanılır. Örnek;

var birinci_sayi:Number=250;

Bu standartlar arasında Acti-onScript içerisinde yaygın olan ve ActionScript’in de yazım standardına da benzerlik gösteren “Camel” stan-dardı dır.

Yukarıda verdiğimiz değişken ta-nımlamalarının bu anlatımımız ile şu anda bir ilgisi yoktur. İleriki satırlarda bu konulara değineceğiz.

Bu tanımlamalarımızdan sonra ar-tık yavaş yavaş action paneline “Acti-onScript 3.0” yazmaya geçebiliriz.

ActionScript 3.0 Programlamaya Giriş

İlk olarak ActionScript’in büyük ve küçük harf farklılıklarına duyarlı bir dil olduğunu söylemek istiyorum. iki aynı kelimenin karakterleri arasında büyük ve küçük harf kullanımı ActionScript tarafından iki farklı isim gibi algılan-maktadır. Yani “SanalKurs” ile “sanal-Kurs” isimleri ActionScript tarafından farklı isimler olarak değerlendirilir. Bu yüzden bu kurala dikkat etmeniz ge-rekmektedir.

ActionScript programlama yapar-ken belki de en çok ihtiyaç duyacağı-nız ve ActionScript’in en basit diyebi-leceğimiz fonksiyonu ile başlayalım.

trace ();

trace fonksiyonu Flash’taki “Out-put” penceresinden fonksiyon içinde yazdığımız değerlerin sonucunu bize verir. Fonksiyon içindeki değerler me-tinsel, sayısal veya daha önceden ta-nımladığımız bir işlem yada daha ön-ceden tanımladığımız bir değerdir. Bunu bir örnek ile test edelim.

trace(“Merhaba”);

Action paneline yukarıdaki kodu yazıp test ettiğinizde “Output” pane-linden “Merhaba” (tırnaklar yok) çıktı-sını alacaksınız. Şimdide sayısal bir ve-rinin çıktısını alalım.

trace (250);

Action paneline yazıp test yaptığı-nızda “Output” panelinden “250” (tır-naklar yok) çıktısını alacaksınız.

Örneklerde gördüğünüz gibi me-tinsel bilgileri (“”) tırnaklar arasında yazdık. Sayısal bilgileri ise (“”) tırnaklar olmadan yazdık. Yani çıktısını alacağı-mız bir bilginin metinsel mi yoksa sa-yısal bir bilgimi olduğunu (“”) tırnak-lar ile belirliyoruz. Bunu biraz daha geliştirelim, aradaki farkı daha rahat anlayacağız.

trace (“250”+”250”);

yukarıdaki kodu yazıp test ettiği-nizde “Output” penceresinden alaca-ğınız çıktı “250250” şeklinde olacaktır. Aşağıdaki kodu yazıp tekrar test ede-lim.

trace (250+250);

Output penceresinden alacağı-mız çıktı “500” olacaktır. Gördüğünüz gibi (“”) tırnakları kullanmadığımızda, flash “trace()” fonksiyonu içindeki bil-ginin sayısal bir bilgi; olduğunu algı-ladı ve sayısal işlemin sonucunu bize “output” penceresinden verdi.

Veri tiplerini incelediğimizde bu fonksiyonun bize döndüreceği sonuç-ları daha iyi göreceğiz.

Veri Tipleri

İlk önce veri tipi nedir sorusunun cevabını vererek başlayalım.

ActionScript 3.0’da ihtiyaç duyulan her veri için bir veri tipi belirtilmelidir. Veri tipleri bulunduğu yapının han-gi türde veri taşıyabileceğini belirler. Bu yüzden yazacağımız bir program-da amaca uygun veri tipleri belirleme-miz gerekir. Yani elimizde bulunan bir veri hangi amaca hizmet edecek ise o amaca uygun bir veri tipi belirlenme-lidir. Bunu somut bir örnek ile daha anlaşılır hale getirelim isterseniz. Ör-neğin;

Bir elinizde bir Dvd film var ve bunu izlemek istiyorsunuz. Bu Dvd filmi iz-lemek için hiç birimiz gidip bir satıcı-dan Vcd oynatıcı almayız. İhtiyacımı-za göre bir oynatıcı seçmemiz gerek-tiği için alacağımız ürün bir Dvd oyna-tıcı olacaktır.

Veri tiplerinin amaca uygun olma-sı gerektiğini söylemiştik. Diğer bir konu da ihtiyacımızın büyüklüğüne göre veri tipi kullanmamız gerektiği-dir. Bunu da bir örnekle daha anlaşılır hale getirelim. Örneğin;

Bir kol saatine ihtiyacımız var. Bu-nun için satın alacağımız ürün bir kol saatidir. Kolumuza takmak için hiç bir zaman bir duvar saati satın almayız. Aynı mantıkla duvara asacağımız saat de bir kol saati olmayacaktır. Diyelim ki duvar saatini kolunuza takmayı ba-şardınız fakat bir süre sonra bu sizi ra-hatsız etmeye kolunuzu yormaya baş-layacaktır. Yani verimiz için belirlediği-miz veri tipinin büyüklüğü ve küçük-lüğü de önemlidir. Bu hem bilgisaya-

20 21

Page 23: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

var BirinciSayi:Number=250;Örnekte görüldüğü gibi değişken

ismindeki kelimelerin ilk harfi büyük diğerleri küçük, ikinci kelimenin ilk harfi büyük diğerleri küçük harf ile devam etmektedir. Bu isimlendirme “Pascal isimlendirme standardı” ola-rak ifade edilir.

Camel CasingKelime küçük harf ile başlayıp kü-

çük harf ile devam eder. Eğer birden fazla kelime var ise birinci kelimeden sonraki kelimelerin ilk harfleri büyük sonraki harfleri ise küçük olarak de-vam eder. Örnek verelim;

var birinciSayi:Number=250;

UnderScoreKelimeler arasında “_” karakteri kul-

lanılır. Örnek;

var birinci_sayi:Number=250;

Bu standartlar arasında Acti-onScript içerisinde yaygın olan ve ActionScript’in de yazım standardına da benzerlik gösteren “Camel” stan-dardı dır.

Yukarıda verdiğimiz değişken ta-nımlamalarının bu anlatımımız ile şu anda bir ilgisi yoktur. İleriki satırlarda bu konulara değineceğiz.

Bu tanımlamalarımızdan sonra ar-tık yavaş yavaş action paneline “Acti-onScript 3.0” yazmaya geçebiliriz.

ActionScript 3.0 Programlamaya Giriş

İlk olarak ActionScript’in büyük ve küçük harf farklılıklarına duyarlı bir dil olduğunu söylemek istiyorum. iki aynı kelimenin karakterleri arasında büyük ve küçük harf kullanımı ActionScript tarafından iki farklı isim gibi algılan-maktadır. Yani “SanalKurs” ile “sanal-Kurs” isimleri ActionScript tarafından farklı isimler olarak değerlendirilir. Bu yüzden bu kurala dikkat etmeniz ge-rekmektedir.

ActionScript programlama yapar-ken belki de en çok ihtiyaç duyacağı-nız ve ActionScript’in en basit diyebi-leceğimiz fonksiyonu ile başlayalım.

trace ();

trace fonksiyonu Flash’taki “Out-put” penceresinden fonksiyon içinde yazdığımız değerlerin sonucunu bize verir. Fonksiyon içindeki değerler me-tinsel, sayısal veya daha önceden ta-nımladığımız bir işlem yada daha ön-ceden tanımladığımız bir değerdir. Bunu bir örnek ile test edelim.

trace(“Merhaba”);

Action paneline yukarıdaki kodu yazıp test ettiğinizde “Output” pane-linden “Merhaba” (tırnaklar yok) çıktı-sını alacaksınız. Şimdide sayısal bir ve-rinin çıktısını alalım.

trace (250);

Action paneline yazıp test yaptığı-nızda “Output” panelinden “250” (tır-naklar yok) çıktısını alacaksınız.

Örneklerde gördüğünüz gibi me-tinsel bilgileri (“”) tırnaklar arasında yazdık. Sayısal bilgileri ise (“”) tırnaklar olmadan yazdık. Yani çıktısını alacağı-mız bir bilginin metinsel mi yoksa sa-yısal bir bilgimi olduğunu (“”) tırnak-lar ile belirliyoruz. Bunu biraz daha geliştirelim, aradaki farkı daha rahat anlayacağız.

trace (“250”+”250”);

yukarıdaki kodu yazıp test ettiği-nizde “Output” penceresinden alaca-ğınız çıktı “250250” şeklinde olacaktır. Aşağıdaki kodu yazıp tekrar test ede-lim.

trace (250+250);

Output penceresinden alacağı-mız çıktı “500” olacaktır. Gördüğünüz gibi (“”) tırnakları kullanmadığımızda, flash “trace()” fonksiyonu içindeki bil-ginin sayısal bir bilgi; olduğunu algı-ladı ve sayısal işlemin sonucunu bize “output” penceresinden verdi.

Veri tiplerini incelediğimizde bu fonksiyonun bize döndüreceği sonuç-ları daha iyi göreceğiz.

Veri Tipleri

İlk önce veri tipi nedir sorusunun cevabını vererek başlayalım.

ActionScript 3.0’da ihtiyaç duyulan her veri için bir veri tipi belirtilmelidir. Veri tipleri bulunduğu yapının han-gi türde veri taşıyabileceğini belirler. Bu yüzden yazacağımız bir program-da amaca uygun veri tipleri belirleme-miz gerekir. Yani elimizde bulunan bir veri hangi amaca hizmet edecek ise o amaca uygun bir veri tipi belirlenme-lidir. Bunu somut bir örnek ile daha anlaşılır hale getirelim isterseniz. Ör-neğin;

Bir elinizde bir Dvd film var ve bunu izlemek istiyorsunuz. Bu Dvd filmi iz-lemek için hiç birimiz gidip bir satıcı-dan Vcd oynatıcı almayız. İhtiyacımı-za göre bir oynatıcı seçmemiz gerek-tiği için alacağımız ürün bir Dvd oyna-tıcı olacaktır.

Veri tiplerinin amaca uygun olma-sı gerektiğini söylemiştik. Diğer bir konu da ihtiyacımızın büyüklüğüne göre veri tipi kullanmamız gerektiği-dir. Bunu da bir örnekle daha anlaşılır hale getirelim. Örneğin;

Bir kol saatine ihtiyacımız var. Bu-nun için satın alacağımız ürün bir kol saatidir. Kolumuza takmak için hiç bir zaman bir duvar saati satın almayız. Aynı mantıkla duvara asacağımız saat de bir kol saati olmayacaktır. Diyelim ki duvar saatini kolunuza takmayı ba-şardınız fakat bir süre sonra bu sizi ra-hatsız etmeye kolunuzu yormaya baş-layacaktır. Yani verimiz için belirlediği-miz veri tipinin büyüklüğü ve küçük-lüğü de önemlidir. Bu hem bilgisaya-

20 21

Page 24: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

rın sistem kaynaklarını daha az tüke-tecek, hem de yazdığınız programla-rın performansını daha da arttıracak-tır.

ActionScript 2.0 ve daha öncesin-de, veriler için bir veri tipi belirleme zorunluluğu yoktu. ActionScript 3.0 ile birlikte artık her veri için bir veri tipi belirleme; zorunluluğu gelmiştir. Veri tiplerini açıklamalarını yaparak tanı-maya başlayalım.

String Veri Tipi (Metinsel)

Bu veri tipi, metinsel verilerimize veri tipi olarak atayacağımız veri tipi türüdür. Metinsel verilerimiz, alfabe-tik, nümeratik, noktalama işaretleri ve özel karakterler dahil bütün karakter-leri içerebilir. Metinsel bütün verilere, bu bir “string veri tipi” dir diyebiliriz. Şimdi bu veri tipine bir örnek verelim;

var metinselVeriTipi:String = “Bu bir String veri tipidir”;

diğer örnek;var budaMetinselVeri:String =

“19232009”;

Örnekte gördüğünüz gibi ilk önce “metinselVeriTipi” adında bir değiş-ken tamınladık. Bu arada “Operatör-ler” ve “Değişkenler” konusuna Sanal-kurs.net deki ActionScript derslerinde kısa zamanda değineceğiz. Buradaki amaç sadece mantıksal bir örnek ile olayı açıklamak.

Değişkenimizi tanımladıktan sonra ikinokta (:) operatörü ile değişkenini-ze veri tipi ataması yapıyoruz. ikinok-ta (:) operatöründen sonra değişkeni-mize atayacağımız veri tipini; belirli-yoruz. Metinsel bir veri kullandığımız için de yukarıda açıklamasını yaptığı-mız gibi veri tipini “String” olarak be-lirliyoruz. Yani ihtiyacımıza göre veri tipi belirledik. Daha sonra atama “=” operatörü ile String veri tipindeki de-ğişkenimize metinsel verimizi atıyo-ruz. Dikkat etmemiz gereken konu “String” veri tipindeki değişkenlere veri atama işlemi yapar iken verinin başlangıcında ve sonunda “tırnak” (“”) operatörlerinin bulunması. Diğer bir konu ise String veri tipi değişkeninde “tırnak” (“”) operatörleri arasına yaz-dığımız veriyi herhangi bir matema-tiksel işlemde kullanamayacağımız-dır. Yani String veri tipinde “tırnak” (“”) operatörleri arasına yazacağımız her şey metinsel olarak değerlendirilir bu; bir sayı, rakam, noktalama, özel karak-ter vs. bütün karakterler olabilir. Za-ten bu veri tipini matematiksel bir iş-lemde kullanmak istediğimizde bu iş-lemin hatası karşımıza çıkacaktır. Ma-tematiksel işlemlerde kullanacağımız veri tiplerinden bahsedeceğiz.

Number, int ve uint Veri Tipleri (Sayısal)

ActionScript 3.0 içinde 3 farklı sa-yısal veri tipi kullanılmaktadır. Adla-rından da anlaşılacağı üzere sayısal ve rakamsal değerle ile işlem yapabil-mek için kullandığımız veri tipleridir. 3

farklı sayısal veri tipi olmasının sebebi performans ve veri büyüklüğü açısın-dan farklı seçenekleri bize sunması-dır. Bu farklılıklara değinecek olursak, önceki satırlarımızda amaca göre veri tipi kullanmamız gerektiğinden bah-setmiştik. Ayrıca amacımızın büyük-lüğüne göre veri tipi belirlememiz ge-rektiğinden de bahsetmiştik. İşte bu nokta da sayısal veriler için farklı bü-yüklükte veriler taşıyabilen veri tiple-rine ihtiyacımız olacaktır. Bu veri tip-lerinin farklılıklarını grafiğimizde ince-leyelim.

Grafikte sayısal veri tiplerinin mi-nimum ve maksimum alabileceği de-ğerler görüldüğü gibidir. Bu veri tip-lerinin kullanımı açısından herhangi bir farklılıkları yoktur. Sadece taşıya-

bileceği değerler açısından farklılıklar vardır. Bu farklılıkları kol saati benzet-mesinden yola çıkarak mantığını kav-rayabilirsiniz. Şimdi veri tiplerine ayrı ayrı değinelim.

Number Veri Tipi

Bu sayısal veri tipinin atandığı de-ğişkenin taşıyabileceği sayısal değer-ler, artı değerler, eksi değerler onda-lık değerler ve tam sayı değerler ola-bilir. Grafikten de; anlayacağımız üze-re sitem kaynağındaki kapladığı alan

diğer sayısal veri tiplerine göre daha fazladır. Altta bununla ilgili bir kaç ör-nek verelim.

var numberVeriTipi:Number = 10;

22 23

Page 25: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

rın sistem kaynaklarını daha az tüke-tecek, hem de yazdığınız programla-rın performansını daha da arttıracak-tır.

ActionScript 2.0 ve daha öncesin-de, veriler için bir veri tipi belirleme zorunluluğu yoktu. ActionScript 3.0 ile birlikte artık her veri için bir veri tipi belirleme; zorunluluğu gelmiştir. Veri tiplerini açıklamalarını yaparak tanı-maya başlayalım.

String Veri Tipi (Metinsel)

Bu veri tipi, metinsel verilerimize veri tipi olarak atayacağımız veri tipi türüdür. Metinsel verilerimiz, alfabe-tik, nümeratik, noktalama işaretleri ve özel karakterler dahil bütün karakter-leri içerebilir. Metinsel bütün verilere, bu bir “string veri tipi” dir diyebiliriz. Şimdi bu veri tipine bir örnek verelim;

var metinselVeriTipi:String = “Bu bir String veri tipidir”;

diğer örnek;var budaMetinselVeri:String =

“19232009”;

Örnekte gördüğünüz gibi ilk önce “metinselVeriTipi” adında bir değiş-ken tamınladık. Bu arada “Operatör-ler” ve “Değişkenler” konusuna Sanal-kurs.net deki ActionScript derslerinde kısa zamanda değineceğiz. Buradaki amaç sadece mantıksal bir örnek ile olayı açıklamak.

Değişkenimizi tanımladıktan sonra ikinokta (:) operatörü ile değişkenini-ze veri tipi ataması yapıyoruz. ikinok-ta (:) operatöründen sonra değişkeni-mize atayacağımız veri tipini; belirli-yoruz. Metinsel bir veri kullandığımız için de yukarıda açıklamasını yaptığı-mız gibi veri tipini “String” olarak be-lirliyoruz. Yani ihtiyacımıza göre veri tipi belirledik. Daha sonra atama “=” operatörü ile String veri tipindeki de-ğişkenimize metinsel verimizi atıyo-ruz. Dikkat etmemiz gereken konu “String” veri tipindeki değişkenlere veri atama işlemi yapar iken verinin başlangıcında ve sonunda “tırnak” (“”) operatörlerinin bulunması. Diğer bir konu ise String veri tipi değişkeninde “tırnak” (“”) operatörleri arasına yaz-dığımız veriyi herhangi bir matema-tiksel işlemde kullanamayacağımız-dır. Yani String veri tipinde “tırnak” (“”) operatörleri arasına yazacağımız her şey metinsel olarak değerlendirilir bu; bir sayı, rakam, noktalama, özel karak-ter vs. bütün karakterler olabilir. Za-ten bu veri tipini matematiksel bir iş-lemde kullanmak istediğimizde bu iş-lemin hatası karşımıza çıkacaktır. Ma-tematiksel işlemlerde kullanacağımız veri tiplerinden bahsedeceğiz.

Number, int ve uint Veri Tipleri (Sayısal)

ActionScript 3.0 içinde 3 farklı sa-yısal veri tipi kullanılmaktadır. Adla-rından da anlaşılacağı üzere sayısal ve rakamsal değerle ile işlem yapabil-mek için kullandığımız veri tipleridir. 3

farklı sayısal veri tipi olmasının sebebi performans ve veri büyüklüğü açısın-dan farklı seçenekleri bize sunması-dır. Bu farklılıklara değinecek olursak, önceki satırlarımızda amaca göre veri tipi kullanmamız gerektiğinden bah-setmiştik. Ayrıca amacımızın büyük-lüğüne göre veri tipi belirlememiz ge-rektiğinden de bahsetmiştik. İşte bu nokta da sayısal veriler için farklı bü-yüklükte veriler taşıyabilen veri tiple-rine ihtiyacımız olacaktır. Bu veri tip-lerinin farklılıklarını grafiğimizde ince-leyelim.

Grafikte sayısal veri tiplerinin mi-nimum ve maksimum alabileceği de-ğerler görüldüğü gibidir. Bu veri tip-lerinin kullanımı açısından herhangi bir farklılıkları yoktur. Sadece taşıya-

bileceği değerler açısından farklılıklar vardır. Bu farklılıkları kol saati benzet-mesinden yola çıkarak mantığını kav-rayabilirsiniz. Şimdi veri tiplerine ayrı ayrı değinelim.

Number Veri Tipi

Bu sayısal veri tipinin atandığı de-ğişkenin taşıyabileceği sayısal değer-ler, artı değerler, eksi değerler onda-lık değerler ve tam sayı değerler ola-bilir. Grafikten de; anlayacağımız üze-re sitem kaynağındaki kapladığı alan

diğer sayısal veri tiplerine göre daha fazladır. Altta bununla ilgili bir kaç ör-nek verelim.

var numberVeriTipi:Number = 10;

22 23

Page 26: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Diğer örnek;

var numberVeriTipi2:Number = 10.2;

Diğer örnek;

var numberVeriTipi3:Number = -10;

Diğer örnek;

var numberVeriTipi4:Number = -10.2;

Örneklerde gördüğünüz gibi “Number” veri tipi artı, eksi ve onda-lık değerler ile değişkene atanabiliyor. Sayısal veri tipi değişkenlerine veri atama işlemi yaparken “String” veri ti-pinde olduğu gibi tırnak (“”) opera-törlerini kullanmıyoruz. Bunu da bir not olarak geçelim. “Number” veri ti-pini matematiksel işlemlerde kullana-bileceğimiz tam bir veri tipi diyebili-riz. Bunun haricinde, eğer ondalık bir işlem gerektirmeyen sayısal bir veri

kullanımı söz konusu ise bu “Number” veri tipini kullan-mak yerine; bir sonraki veri ti-pimiz olan “int” veri tipini kul-lanmak daha mantıklı olacak-tır. Yüzlerce satır ActionScript yazdığınızda ondalık işlem gerektirmeyen onlarca sayısal veri tipi değişkeni tanımlama-nız gerekebilir. Bu durumda kod yapılarınızın performansı açısından sistem kaynağında daha az yer kaplayan bir veri tipine ihtiyacınız olacaktır.

int Veri Tipi: Bu sayısal veri tipinin minumum ve

maksimum alabileceği değerler yine tabloda belirtilmiştir. “int” veri tipinin atandığı değişkenin taşıyabileceği sa-yısal değerler sadece artı ve eksi de-ğerler olabilir. Ondalık sayısal değer-leri bu veri tipinde saklayamıyoruz. Bunun için “Number” veri tipini kulla-nıyorduk. Şimdi “int” veri tipi için bir-kaç örnek verelim.

var intVeriTipi:int = 10;

Diğer örnek;

var intVeriTipi2:int = -10;

Örnekte görüldüğü gibi “int” veri tipi değişkenimizde sadece artı ve eksi değerlerde tam sayıları saklayabi-liyoruz. Örneğin bu veri tipine aşağı-daki gibi ondalıklı bir sayı atayıp “tra-ce ()” fonksiyonu ile bu değişkenin so-

nucunu istediğinizde ;

var intVeriTipi3:int = 10.7;trace (intVeriTipi);

Bize döndüreceği sonuç sadece “10” yani sayının tam kısmı olacaktır. Ondalıklı kısmı bu veri tipi saklayama-dığı için bu durumda ihtiyacımız ol-duğunda “Number” veri; tipini kullan-mamız gerekecektir. Eğer benim on-dalıklı ve eksi değerler ile bir işim yok diyorsanız “uint” veri tipini kullanma-nız gerekir.; Yani amacımıza göre veri tipi kullanmak bize her zaman daha mantıklı daha performanslı çalışmalar sağlayacaktır.

uint Veri TipiYine grafikte bu sayısal veri tipi-

nin atandığı değişkenin ninumum ve maksimum saklayabileceği değerler gösterilmiştir. “uint” veri tipinin atan-dığı değişken sadece artı ve ondalık-sız değerler olabilir. Yani 0’dan başla-yıp birer birer arttırma işlemi yapma ihtiyacı duyduğunuzda veya ondalık-sız artı bir değer saklama ihtiyacı duy-duğunuzda “uint” veri tipini kullanma-nız en mantıklısıdır. Bu veri tipine ör-neğimizi verelim;

var uintVeriTipi:uint = 1;

Diğer örnek;

var uintVeriTipi:uint = 1350;

Örneklerde görüldüğü üzere “uint” veri tipi değişkenine atayabileceğimiz

değerler sadece artı değerlerdir. Ör-neğin aşağıdaki gibi eksi değer ata-nan bir değişkenin sonucunu istediği-mizde;

var uintVeriTipi2:uint = -245;trace (uintVeriTipi2);

ActionScript kod yorumlayıcısı bu-nun ilgili hatayı bize verecektir.

Bu arada kullandığımız değişken isimleri tamamıyla keyfiyetinize kal-mıştır. Daha açıklayıcı olabilmesi ben bunları kullandım. Kısaca tekrar hatır-latmak gerekir ise;

Number veri tipi: negatif (-), pozi-tif (+), ve ondalık bütün sayıları kap-sar.

int Veri Tipi: negatif (-) ve pozitif (+) bütün sayıları kapsar.

uint Veri Tipi: pozitif (+) bütün sa-yıları kapsar.

Bu dersimizin sonuna geldik arka-daşlar. Aslında veri tipleri için anla-tacağımız 4-5 başlık daha var. Bu ko-nuları da Sanalkurs’taki ActionScript 3.0 ders ve makalelerinde kısa aralık-lar ile ekleyeceğiz. ActionScript 3.0 için şimdiye kadar yeterli bir tam giriş pek yapmış olamasak ta bundan son-raki makalelerimizde ActionScript 3.0 Programlamayı ayrıntılı olarak anlat-maya devam edeceğiz.

Herkese keyifli çalışmalar.

24 25

Page 27: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Diğer örnek;

var numberVeriTipi2:Number = 10.2;

Diğer örnek;

var numberVeriTipi3:Number = -10;

Diğer örnek;

var numberVeriTipi4:Number = -10.2;

Örneklerde gördüğünüz gibi “Number” veri tipi artı, eksi ve onda-lık değerler ile değişkene atanabiliyor. Sayısal veri tipi değişkenlerine veri atama işlemi yaparken “String” veri ti-pinde olduğu gibi tırnak (“”) opera-törlerini kullanmıyoruz. Bunu da bir not olarak geçelim. “Number” veri ti-pini matematiksel işlemlerde kullana-bileceğimiz tam bir veri tipi diyebili-riz. Bunun haricinde, eğer ondalık bir işlem gerektirmeyen sayısal bir veri

kullanımı söz konusu ise bu “Number” veri tipini kullan-mak yerine; bir sonraki veri ti-pimiz olan “int” veri tipini kul-lanmak daha mantıklı olacak-tır. Yüzlerce satır ActionScript yazdığınızda ondalık işlem gerektirmeyen onlarca sayısal veri tipi değişkeni tanımlama-nız gerekebilir. Bu durumda kod yapılarınızın performansı açısından sistem kaynağında daha az yer kaplayan bir veri tipine ihtiyacınız olacaktır.

int Veri Tipi: Bu sayısal veri tipinin minumum ve

maksimum alabileceği değerler yine tabloda belirtilmiştir. “int” veri tipinin atandığı değişkenin taşıyabileceği sa-yısal değerler sadece artı ve eksi de-ğerler olabilir. Ondalık sayısal değer-leri bu veri tipinde saklayamıyoruz. Bunun için “Number” veri tipini kulla-nıyorduk. Şimdi “int” veri tipi için bir-kaç örnek verelim.

var intVeriTipi:int = 10;

Diğer örnek;

var intVeriTipi2:int = -10;

Örnekte görüldüğü gibi “int” veri tipi değişkenimizde sadece artı ve eksi değerlerde tam sayıları saklayabi-liyoruz. Örneğin bu veri tipine aşağı-daki gibi ondalıklı bir sayı atayıp “tra-ce ()” fonksiyonu ile bu değişkenin so-

nucunu istediğinizde ;

var intVeriTipi3:int = 10.7;trace (intVeriTipi);

Bize döndüreceği sonuç sadece “10” yani sayının tam kısmı olacaktır. Ondalıklı kısmı bu veri tipi saklayama-dığı için bu durumda ihtiyacımız ol-duğunda “Number” veri; tipini kullan-mamız gerekecektir. Eğer benim on-dalıklı ve eksi değerler ile bir işim yok diyorsanız “uint” veri tipini kullanma-nız gerekir.; Yani amacımıza göre veri tipi kullanmak bize her zaman daha mantıklı daha performanslı çalışmalar sağlayacaktır.

uint Veri TipiYine grafikte bu sayısal veri tipi-

nin atandığı değişkenin ninumum ve maksimum saklayabileceği değerler gösterilmiştir. “uint” veri tipinin atan-dığı değişken sadece artı ve ondalık-sız değerler olabilir. Yani 0’dan başla-yıp birer birer arttırma işlemi yapma ihtiyacı duyduğunuzda veya ondalık-sız artı bir değer saklama ihtiyacı duy-duğunuzda “uint” veri tipini kullanma-nız en mantıklısıdır. Bu veri tipine ör-neğimizi verelim;

var uintVeriTipi:uint = 1;

Diğer örnek;

var uintVeriTipi:uint = 1350;

Örneklerde görüldüğü üzere “uint” veri tipi değişkenine atayabileceğimiz

değerler sadece artı değerlerdir. Ör-neğin aşağıdaki gibi eksi değer ata-nan bir değişkenin sonucunu istediği-mizde;

var uintVeriTipi2:uint = -245;trace (uintVeriTipi2);

ActionScript kod yorumlayıcısı bu-nun ilgili hatayı bize verecektir.

Bu arada kullandığımız değişken isimleri tamamıyla keyfiyetinize kal-mıştır. Daha açıklayıcı olabilmesi ben bunları kullandım. Kısaca tekrar hatır-latmak gerekir ise;

Number veri tipi: negatif (-), pozi-tif (+), ve ondalık bütün sayıları kap-sar.

int Veri Tipi: negatif (-) ve pozitif (+) bütün sayıları kapsar.

uint Veri Tipi: pozitif (+) bütün sa-yıları kapsar.

Bu dersimizin sonuna geldik arka-daşlar. Aslında veri tipleri için anla-tacağımız 4-5 başlık daha var. Bu ko-nuları da Sanalkurs’taki ActionScript 3.0 ders ve makalelerinde kısa aralık-lar ile ekleyeceğiz. ActionScript 3.0 için şimdiye kadar yeterli bir tam giriş pek yapmış olamasak ta bundan son-raki makalelerimizde ActionScript 3.0 Programlamayı ayrıntılı olarak anlat-maya devam edeceğiz.

Herkese keyifli çalışmalar.

24 25

Page 28: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

26 27

Hüseyin Çolak

Page 29: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

26 27

Hüseyin Çolak

Page 30: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

PHOTOSHOP

Zeynep Seymen

Birlikte Photoshop’ta çizim yapıp sonra bunu güzel bir illüstras-yon haline getirmeye ne dersiniz?

İllüstrasyon Yapıyoruz

Bu dersimizde sizinle birlikte Pho-toshopta illüstrasyon yapacağız. Tü-müyle çizimimizi Photoshop’ta oluş-turacağız. Önceki sayılarımızda diji-tal boyama konusunda Corel Painter X programından bahsetmiştim, hat-ta çizimler yapmıştık. Bu sayıda illüst-rasyon çizimi için sadece Photoshop kullanacağız. Özellikle Photoshop’ta çizim yapmak, digital painting ile il-gilenmek isteyen arkadaşlara faydalı olacağını umuyorum.

Photoshop’ta çizimi rahat yapabil-mek için grafik tablete ihtiyaçımız ola-caktır, fareyle çizmek zor gelebilir. Fa-reye ne kadar hakimiyetiniz olursa ol-sun, grafik tabletle yapabileceğiniz kadar iyi bir etki ve gerçekçi bir çizim hazzını alamayabilirsiniz.

Ben bu dersteki illüstrasyon çizi-minde UC Logic marka A5 Grafik tablet kullanacağım. Yeni başlayanlar ve tab-let almayı düşünen arkadaşlar için A5 boyut ve A6 boyut yeterlidir diye dü-şünüyorum.

Bu çalışmada kullanacağımız en önemli aracımız fırçamız tabi ki... Ay-rıca standart fırçamızın yanında başka fırçalara da ihtiyaçımız olacaktır.

1340x2190 pixels bir çalışma say-fası açıyorum ve resolution değe-rini 200 veriyorum. Çizimimi direk Photoshop’ta yapacağım, ama direk çizemem diye düşünen arkadaşlar varsa, kağıt üzerine çizimlerini yapıp bilgisayara aktararak onun üzerinden de boyayabilirsiniz.

Bir basketbolcu çizeceğim ve bu çi-zim bazıları için zor olabilir, ama za-manla siz de çizimlerinizi geliştirdik-

çe rahatlıkla istediğiniz çizimleri ya-pabileceksinizdir. Tabi ki unutulma-ması gereken noktalar; figür çizimle-rinde anatomi, oran orantı, ışık gölge ve renk değerleri.

Basketbolcu çizimi için, öncelikle doğru haraketleri yakalamak ve sağ-lam bir figür çizimi için basketbolla il-gili dergileri ve basketbolcuları incele-dim. Siz de çizimden önce hareketler ve anatomi konusunda araştırma ya-pabilirsiniz.

Çizimimize başlamadan önce fırça ayarlarını yapıyoruz.

Yukarıdaki resimde olduğu gibi Brush Presets kısmından, Other Dyna-mics ve Smoothing’i seçiyoruz ve 6 px yapıyoruz.

Duruma göre fırçamızın boyutunu arttırabilir ya da düşürebiliriz.

Siyah renkle tıpkı karakalem çizim-lerdeki gibi, Photoshop’ta çizime baş-lıyoruz.

28 29

Page 31: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

PHOTOSHOP

Zeynep Seymen

Birlikte Photoshop’ta çizim yapıp sonra bunu güzel bir illüstras-yon haline getirmeye ne dersiniz?

İllüstrasyon Yapıyoruz

Bu dersimizde sizinle birlikte Pho-toshopta illüstrasyon yapacağız. Tü-müyle çizimimizi Photoshop’ta oluş-turacağız. Önceki sayılarımızda diji-tal boyama konusunda Corel Painter X programından bahsetmiştim, hat-ta çizimler yapmıştık. Bu sayıda illüst-rasyon çizimi için sadece Photoshop kullanacağız. Özellikle Photoshop’ta çizim yapmak, digital painting ile il-gilenmek isteyen arkadaşlara faydalı olacağını umuyorum.

Photoshop’ta çizimi rahat yapabil-mek için grafik tablete ihtiyaçımız ola-caktır, fareyle çizmek zor gelebilir. Fa-reye ne kadar hakimiyetiniz olursa ol-sun, grafik tabletle yapabileceğiniz kadar iyi bir etki ve gerçekçi bir çizim hazzını alamayabilirsiniz.

Ben bu dersteki illüstrasyon çizi-minde UC Logic marka A5 Grafik tablet kullanacağım. Yeni başlayanlar ve tab-let almayı düşünen arkadaşlar için A5 boyut ve A6 boyut yeterlidir diye dü-şünüyorum.

Bu çalışmada kullanacağımız en önemli aracımız fırçamız tabi ki... Ay-rıca standart fırçamızın yanında başka fırçalara da ihtiyaçımız olacaktır.

1340x2190 pixels bir çalışma say-fası açıyorum ve resolution değe-rini 200 veriyorum. Çizimimi direk Photoshop’ta yapacağım, ama direk çizemem diye düşünen arkadaşlar varsa, kağıt üzerine çizimlerini yapıp bilgisayara aktararak onun üzerinden de boyayabilirsiniz.

Bir basketbolcu çizeceğim ve bu çi-zim bazıları için zor olabilir, ama za-manla siz de çizimlerinizi geliştirdik-

çe rahatlıkla istediğiniz çizimleri ya-pabileceksinizdir. Tabi ki unutulma-ması gereken noktalar; figür çizimle-rinde anatomi, oran orantı, ışık gölge ve renk değerleri.

Basketbolcu çizimi için, öncelikle doğru haraketleri yakalamak ve sağ-lam bir figür çizimi için basketbolla il-gili dergileri ve basketbolcuları incele-dim. Siz de çizimden önce hareketler ve anatomi konusunda araştırma ya-pabilirsiniz.

Çizimimize başlamadan önce fırça ayarlarını yapıyoruz.

Yukarıdaki resimde olduğu gibi Brush Presets kısmından, Other Dyna-mics ve Smoothing’i seçiyoruz ve 6 px yapıyoruz.

Duruma göre fırçamızın boyutunu arttırabilir ya da düşürebiliriz.

Siyah renkle tıpkı karakalem çizim-lerdeki gibi, Photoshop’ta çizime baş-lıyoruz.

28 29

Page 32: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Yeni başlayan ve anatomi çizimle-rinde sorun yaşayan arkadaşlar bir basketbolcu çiziminde zorluk çekebi-lir. Gerçekte sağlam bir çizime sahip-seniz dijital ortamda da zorlanmadan çizebilirsiniz, tabi ki program ve tablet kullanımına da hakim olmanız gerek-mektedir. Zorlanan arkadaşlar resim-lerden yararlanabilirsiniz.

Ne kadar çizerseniz kendinizi o kadar geliştirirsiniz. Figür çizimlerin-de dikkat etmemiz gerekenler anato-mi, oran orantı, hareketi yakalamak ve ışık gölge. Işığın vuruş açısına dikkat etmek gerekir, ışık önemli.

Öncelikle yukarıdaki resimdeki gibi

çiziyoruz, dikkat ederseniz kas yapısı-nı ortaya çıkarmak için bazı kısımlar-da taramalar yaptım ve koyu kısımlar-la birlikte hareketi ve basketbolcuyu belli etmeye çalıştım.

Son hali yukardaki gibi. Bu aşama-dan sonra renklendirmeye geçeceğiz.Renklendirdikten sonra mekanı yap-mayı düşünüyorum, o yüzden arka kısmı şimdilik boş bırakıyorum.

Shift + Ctrl +N tıklayıp yeni bir la-yer açıyoruz. Çizimlerimde genelde bu şekilde renklendirmeye başlarım, farklı bir layer açıp önce hangi renkler kullanacaksam biraz kabaca boyarım.

Layerlar’ı isimlendirebilirsiniz. Bu, layerlar arasında dolaşırken size ko-laylık sağlayacaktır. Ben renkli ve çizim

diye iki layerım var ve renkli diye isim-lendirdiğim layer’ı çizim layer’ımın al-tında tutuyorum.

Kullandığım renk değerlerini, tam anlamıyla boyama aşamasına geç-tiğimde sizlere RGB değerlerini ve-receğim. Renklerimizi kabaca sürer-ken fırçamızın boyutunu ve hassasi-yet değerlerini de boyamaya uygun ayarlıyoruz.

Çizim layerımıza geri dönüyo-ruz ve artık tam anlamıyla boyama-ya başlıyoruz. Boyama yaparken ışık gölgeye dikkat ediyoruz, uygun renk tonlarını kullanmaya dikkat ediyoruz. Belki de şu görüntüsüyle bazı arka-daşlar için bile yeterlidir. Ama ayrıntı-lara inerek daha iyi bir sonuç elde et-meye çalışacağız. Kabaca yaptığım

30 31

Page 33: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Yeni başlayan ve anatomi çizimle-rinde sorun yaşayan arkadaşlar bir basketbolcu çiziminde zorluk çekebi-lir. Gerçekte sağlam bir çizime sahip-seniz dijital ortamda da zorlanmadan çizebilirsiniz, tabi ki program ve tablet kullanımına da hakim olmanız gerek-mektedir. Zorlanan arkadaşlar resim-lerden yararlanabilirsiniz.

Ne kadar çizerseniz kendinizi o kadar geliştirirsiniz. Figür çizimlerin-de dikkat etmemiz gerekenler anato-mi, oran orantı, hareketi yakalamak ve ışık gölge. Işığın vuruş açısına dikkat etmek gerekir, ışık önemli.

Öncelikle yukarıdaki resimdeki gibi

çiziyoruz, dikkat ederseniz kas yapısı-nı ortaya çıkarmak için bazı kısımlar-da taramalar yaptım ve koyu kısımlar-la birlikte hareketi ve basketbolcuyu belli etmeye çalıştım.

Son hali yukardaki gibi. Bu aşama-dan sonra renklendirmeye geçeceğiz.Renklendirdikten sonra mekanı yap-mayı düşünüyorum, o yüzden arka kısmı şimdilik boş bırakıyorum.

Shift + Ctrl +N tıklayıp yeni bir la-yer açıyoruz. Çizimlerimde genelde bu şekilde renklendirmeye başlarım, farklı bir layer açıp önce hangi renkler kullanacaksam biraz kabaca boyarım.

Layerlar’ı isimlendirebilirsiniz. Bu, layerlar arasında dolaşırken size ko-laylık sağlayacaktır. Ben renkli ve çizim

diye iki layerım var ve renkli diye isim-lendirdiğim layer’ı çizim layer’ımın al-tında tutuyorum.

Kullandığım renk değerlerini, tam anlamıyla boyama aşamasına geç-tiğimde sizlere RGB değerlerini ve-receğim. Renklerimizi kabaca sürer-ken fırçamızın boyutunu ve hassasi-yet değerlerini de boyamaya uygun ayarlıyoruz.

Çizim layerımıza geri dönüyo-ruz ve artık tam anlamıyla boyama-ya başlıyoruz. Boyama yaparken ışık gölgeye dikkat ediyoruz, uygun renk tonlarını kullanmaya dikkat ediyoruz. Belki de şu görüntüsüyle bazı arka-daşlar için bile yeterlidir. Ama ayrıntı-lara inerek daha iyi bir sonuç elde et-meye çalışacağız. Kabaca yaptığım

30 31

Page 34: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

boyama ve çizime dikkat etmişseniz ışık sağ üstten gelmedktedir. Aşağıda-ki resimde gördüğünüz gibi, ışığın ge-liş açısı ve basketbolcunun üzerinde-ki etkisini boyarken dikkat edeceğiz.Bu da çalışmamıza çok şey katacaktır.

Çok realist bir çalışma olmayacak, daha rahat çizgiler ve lekeler kullan-mayı düşünüyorum.

Baş kısmından başlıyorum boya-maya. Baş ışığı en fazla alan yerden biri, bu yüzden açık değerler ve orta değerler kullanıyorum, boyun altına daha koyu değerleri giriyorum ve bo-

yayacağım yere göre fırçamı büyül-tüp küçültüyorum ve hardness değe-riyle de oynuyorum. Genel figür boya-mamda baştaki gibi diğer kısımlarda da aynı şeyleri yapacağım, öncelikle biraz özensizce renkleri boyayacağım, daha sonra açık, koyu ve orta değerle-ri gireceğim ve fırçamı yumuşatıp cil-di ve çizgilerini yumuşatıp pürüzsüz-leştirmeye çalışacağım. Sonra da koyu tonla, siyah ve koyu kahve tonlarıyla ayrıntıları gireceğim ve figürü ön pla-na çıkarmaya çalışacağım. Basketbol-cuyu yaparken renk kullanımlarını aşama aşama resimledim ve yazıdan daha çok resimle görmenizde fayda olacağını düşünüyorum.

Baş kısmı;

Kullanılan renk değerleri;R:219 G:200 B:170 , R:178 G:144

B:98 , R:34 G:19 B:12Yüzde kullandığımız değerlere

yakın renkleri, kollarda ve bacaklar-da da kullanacağız, aynı ya da biraz daha farklı tonları.

Basket Topu;Baş kısmını bitirip kolları boya-

madan önce basket topunu boyu-yorum ve ellerin tuttuğu yerdeki gölgeye dikkat edip bu kısımlara koyu tonlar giriyorum. Kullanılan renk de-ğerleri açıktan koyuya doğru;

R:242 G:211 B:154 , R:223 G:177 B:91 , R:99 G:53 B: 38 , R:26 G:15 B:13

Kollar;Kollarda kas kısımlarına dikkat edi-

yoruz ve koyu değer ve taramalarla bu kısımları belli etmeye çalışıyoruz.

Bacaklar;Bacaklarda, kollardaki gibi

kaslara dikkat ediyoruz, ona göre boyuyoruz. Çizgilerimi-zi yavaş yavaş yumuşatıyoruz ve ışığımıza göre renk tonla-rımızı giriyoruz.

Kollarda ve bacaklarda kullanılan renk değerleri;

32 33

Page 35: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

boyama ve çizime dikkat etmişseniz ışık sağ üstten gelmedktedir. Aşağıda-ki resimde gördüğünüz gibi, ışığın ge-liş açısı ve basketbolcunun üzerinde-ki etkisini boyarken dikkat edeceğiz.Bu da çalışmamıza çok şey katacaktır.

Çok realist bir çalışma olmayacak, daha rahat çizgiler ve lekeler kullan-mayı düşünüyorum.

Baş kısmından başlıyorum boya-maya. Baş ışığı en fazla alan yerden biri, bu yüzden açık değerler ve orta değerler kullanıyorum, boyun altına daha koyu değerleri giriyorum ve bo-

yayacağım yere göre fırçamı büyül-tüp küçültüyorum ve hardness değe-riyle de oynuyorum. Genel figür boya-mamda baştaki gibi diğer kısımlarda da aynı şeyleri yapacağım, öncelikle biraz özensizce renkleri boyayacağım, daha sonra açık, koyu ve orta değerle-ri gireceğim ve fırçamı yumuşatıp cil-di ve çizgilerini yumuşatıp pürüzsüz-leştirmeye çalışacağım. Sonra da koyu tonla, siyah ve koyu kahve tonlarıyla ayrıntıları gireceğim ve figürü ön pla-na çıkarmaya çalışacağım. Basketbol-cuyu yaparken renk kullanımlarını aşama aşama resimledim ve yazıdan daha çok resimle görmenizde fayda olacağını düşünüyorum.

Baş kısmı;

Kullanılan renk değerleri;R:219 G:200 B:170 , R:178 G:144

B:98 , R:34 G:19 B:12Yüzde kullandığımız değerlere

yakın renkleri, kollarda ve bacaklar-da da kullanacağız, aynı ya da biraz daha farklı tonları.

Basket Topu;Baş kısmını bitirip kolları boya-

madan önce basket topunu boyu-yorum ve ellerin tuttuğu yerdeki gölgeye dikkat edip bu kısımlara koyu tonlar giriyorum. Kullanılan renk de-ğerleri açıktan koyuya doğru;

R:242 G:211 B:154 , R:223 G:177 B:91 , R:99 G:53 B: 38 , R:26 G:15 B:13

Kollar;Kollarda kas kısımlarına dikkat edi-

yoruz ve koyu değer ve taramalarla bu kısımları belli etmeye çalışıyoruz.

Bacaklar;Bacaklarda, kollardaki gibi

kaslara dikkat ediyoruz, ona göre boyuyoruz. Çizgilerimi-zi yavaş yavaş yumuşatıyoruz ve ışığımıza göre renk tonla-rımızı giriyoruz.

Kollarda ve bacaklarda kullanılan renk değerleri;

32 33

Page 36: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

R:235 G:220 B:191 , R:206 G:168 B:121 , R:157 G:117 B:58 , R:96 G:60 B:46 , R:22 G:18 B: 17

Kıyafet;Basketçinin kıyafetinde önce gri

değerleri giriyoruz.Grileri girdikten sonra diğer renklerimiziboyuyoruz ve siyah ince çizgilerle kıyafetteki kıv-rımları ortaya çıkartıyoruz.Fırçamı-zın hardnes değerini düşürüp,beyazla kıvrımlar üzerindeki açık kısımları bo-

yuyoruz.Kıyafette kullanılan renkler(Gri de-

ğerler hariçi); Mor-Açık tonu; R:101 G:86 B:119

-Koyu tonu; R:51 G:37 B:70)Sarı; R:230 G:201 B:109 ve turun-

cumsu rengin değeri ise; R:205 G:110 B:92

Basketbolcunun çoraplarını yine kıyafetteki boyama tarzına göre bo-yuyoruz ve ayakkabılarını siyah yapı-yoruz.

34 35

Gamze Güney

Page 37: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

R:235 G:220 B:191 , R:206 G:168 B:121 , R:157 G:117 B:58 , R:96 G:60 B:46 , R:22 G:18 B: 17

Kıyafet;Basketçinin kıyafetinde önce gri

değerleri giriyoruz.Grileri girdikten sonra diğer renklerimiziboyuyoruz ve siyah ince çizgilerle kıyafetteki kıv-rımları ortaya çıkartıyoruz.Fırçamı-zın hardnes değerini düşürüp,beyazla kıvrımlar üzerindeki açık kısımları bo-

yuyoruz.Kıyafette kullanılan renkler(Gri de-

ğerler hariçi); Mor-Açık tonu; R:101 G:86 B:119

-Koyu tonu; R:51 G:37 B:70)Sarı; R:230 G:201 B:109 ve turun-

cumsu rengin değeri ise; R:205 G:110 B:92

Basketbolcunun çoraplarını yine kıyafetteki boyama tarzına göre bo-yuyoruz ve ayakkabılarını siyah yapı-yoruz.

34 35

Gamze Güney

Page 38: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Bu işlemlerden sonraki hali:

Şimdi de arka planı boyuyalım Aşa-ğıdaki resimde gördüğünüz gibi mavi tonlarıyla (koyu olan rengin değeri; R:1 G:4 B:11, diğer rengin değeri ise; R:4 G:23 B:67) Kabaca arka zemini bo-

yuyorum. Daha sonra Filter > Blur > Radial

Blur tıklayıp açılan pencerede Amo-unt değerini 69, Blur Method kısmın-da zoom’u işaretliyorum ve blur cen-ter kısmını da resimdeki gibi yapıyo-

ruz. Sonuç şu şekilde gibi oluyor:

Bu şekilde arka zemini bırakmıyo-ruz, bu kompozisyona hareketlilik katmak için farklı bir fırça kullanaca-ğım. Kullanacağım fırçanın adı; Reso-und brushes.

Bu fırçayı internetten fırça sitelerin-den bulabilirsiniz, bulamama ihtimal-leri olanlar http://www.brusheezy.com/brush/1109-Resound-Brushes linkinden fırçayı indirebilirler.

Fırçamızı indirip Photoshop’a yük-lüyoruz (İndirdiğimiz fırçayı; C:\Prog-ram Files\Adobe\Adobe Photoshop CS3\Presets\Brushes klasörüne kop-yalıyoruz.)

Çalışma sayfamıza sağ tuş açılan fır-ça menüsünden Resound Brush’ı seçi-yoruz ve ilk olarak 827 numaralı fırça-mızı kullanıyoruz.

Önce mavinin en açık tonunda, daha sonra zemindeki renklerle aşa-ğıdaki gibi yapacağız.

Yeni bir layer açıp açık tonla ma-vin en açık tonu olan ama beyaz gibi olan vuruşları yapıyoruz, daha sonra zemindeki renklerle zemin layerında daha fazla fırça vuruşları yapıyoruz.

Daha sonra, çizdiğimiz basketçiye gölge veriyoruz.

Bunun için de Layer > Layer Style > Blending Options tıklayıp açılan Layer Style penceresinden Drop Shadow seçiyoruz ve Drop Shadow kısmından size kısmına 35 px değerini veriyoruz.

Tekrar Resound Brush’ın 614 nu-maralı fırçayı seçip topu tutan ellerin üzerine tıklıyorsunuz ve fırça rengini sarının açık bir tonu seçiyorsunuz. So-

36 37

Page 39: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Bu işlemlerden sonraki hali:

Şimdi de arka planı boyuyalım Aşa-ğıdaki resimde gördüğünüz gibi mavi tonlarıyla (koyu olan rengin değeri; R:1 G:4 B:11, diğer rengin değeri ise; R:4 G:23 B:67) Kabaca arka zemini bo-

yuyorum. Daha sonra Filter > Blur > Radial

Blur tıklayıp açılan pencerede Amo-unt değerini 69, Blur Method kısmın-da zoom’u işaretliyorum ve blur cen-ter kısmını da resimdeki gibi yapıyo-

ruz. Sonuç şu şekilde gibi oluyor:

Bu şekilde arka zemini bırakmıyo-ruz, bu kompozisyona hareketlilik katmak için farklı bir fırça kullanaca-ğım. Kullanacağım fırçanın adı; Reso-und brushes.

Bu fırçayı internetten fırça sitelerin-den bulabilirsiniz, bulamama ihtimal-leri olanlar http://www.brusheezy.com/brush/1109-Resound-Brushes linkinden fırçayı indirebilirler.

Fırçamızı indirip Photoshop’a yük-lüyoruz (İndirdiğimiz fırçayı; C:\Prog-ram Files\Adobe\Adobe Photoshop CS3\Presets\Brushes klasörüne kop-yalıyoruz.)

Çalışma sayfamıza sağ tuş açılan fır-ça menüsünden Resound Brush’ı seçi-yoruz ve ilk olarak 827 numaralı fırça-mızı kullanıyoruz.

Önce mavinin en açık tonunda, daha sonra zemindeki renklerle aşa-ğıdaki gibi yapacağız.

Yeni bir layer açıp açık tonla ma-vin en açık tonu olan ama beyaz gibi olan vuruşları yapıyoruz, daha sonra zemindeki renklerle zemin layerında daha fazla fırça vuruşları yapıyoruz.

Daha sonra, çizdiğimiz basketçiye gölge veriyoruz.

Bunun için de Layer > Layer Style > Blending Options tıklayıp açılan Layer Style penceresinden Drop Shadow seçiyoruz ve Drop Shadow kısmından size kısmına 35 px değerini veriyoruz.

Tekrar Resound Brush’ın 614 nu-maralı fırçayı seçip topu tutan ellerin üzerine tıklıyorsunuz ve fırça rengini sarının açık bir tonu seçiyorsunuz. So-

36 37

Page 40: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

nuç aşağıdaki gibi oluyor:

Yavaş yavaş çalışmamızı sonlandı-racağız, son kullanacağımız fırçamız resound fırçasından 675 numaralı fır-

ça ile yeni bir layer açıp aşağıdaki gibi basketbolcunun sağ ayağının altına tek vuruş yapıyoruz.

Çalışmamı sonlandırmadan önce, İmage > Adjustment > Brightness/Contrast değerleriyle oynuyorum. Bi-raz daha rengini açıp çalışmamı son-landırıyorum. Umarım bu dersle size faydalı olabilmiş, farklı bir bakış açısı sağlayabilmişimdir. Başarılar dilerim.

38 39

Page 41: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

nuç aşağıdaki gibi oluyor:

Yavaş yavaş çalışmamızı sonlandı-racağız, son kullanacağımız fırçamız resound fırçasından 675 numaralı fır-

ça ile yeni bir layer açıp aşağıdaki gibi basketbolcunun sağ ayağının altına tek vuruş yapıyoruz.

Çalışmamı sonlandırmadan önce, İmage > Adjustment > Brightness/Contrast değerleriyle oynuyorum. Bi-raz daha rengini açıp çalışmamı son-landırıyorum. Umarım bu dersle size faydalı olabilmiş, farklı bir bakış açısı sağlayabilmişimdir. Başarılar dilerim.

38 39

Page 42: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

40 41

Page 43: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

40 41

Page 44: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Kurumsal kimliğin temeli olan, olmazsa olmazı amblem ve logo yapımını Corel Draw progra-mında sizlere anlatmaya çalışacağım.

Amblem ve LogoYapalım

Zümrüt Şen

COREL DRAW X4

Bir fotoğraf stüdyosu için hazırlan-mış olduğum amblem ve logoyu siz-lerle birlikte tekrar çizip onun üzerin-de logo ve amblem konusunda size yardımcı olmaya çalışacağım. Siz de bu yöntemle farklı, kendinize uygun amblem ve logonuzu oluşturabilirsi-niz.

Söz konusu olan fotoğraf stüdyo-su olunca kullanılacak olan amblem-de de fotoğraf makinesi olması gerek-tiğini düşünerek işe başlayalım. Her-hangi bir fotoğraf makinesine baka-rak onu stilize edip, soyutlayarak bir-kaç fotoğraf makinesi çiziyorum,sizde kendinize özgü,dileğiniz şekilde bir amblem ve logonuza uygun çizebilir-

siniz. Çizdiğimiz resimleri tarayıp bil-gisayara aktaralım.

Bu soyutlamalardan, en alttaki çi-zim benim tercihim olacak. Seçtiği-miz çizimi Corel’de çizmeye başlaya-

lım. Bunun için Corel Draw X4 progra-mının sol taraftaki araç menüsünde 5. sıradaki çizim araçlarından Pen Tool‘u seçerek çizme başlıyorum.

Daire kısımları çizmek için araç me-nüsünden Ellipse Tool aracını seçelim ve daireleri oluşturalım.

Yandaki yarım ay şeklindeki daire-yi oluşturmak için yapmamız gereken iç içe iki daire çizmek ve menüden AR-RANCE > SHAPING > TRIM demek ye-terli olacaktır. Böylece içte kalan dai-re seçilip silinince yarım ay hazır de-mektir.

Bütün gereklileri çizdikten sonra başlayalım renkler, efektler ve yazı-lara. Anlaşılması için siyah yaptığım yerleri sonra beyaz yapacağım. Ama

42 43

Page 45: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Kurumsal kimliğin temeli olan, olmazsa olmazı amblem ve logo yapımını Corel Draw progra-mında sizlere anlatmaya çalışacağım.

Amblem ve LogoYapalım

Zümrüt Şen

COREL DRAW X4

Bir fotoğraf stüdyosu için hazırlan-mış olduğum amblem ve logoyu siz-lerle birlikte tekrar çizip onun üzerin-de logo ve amblem konusunda size yardımcı olmaya çalışacağım. Siz de bu yöntemle farklı, kendinize uygun amblem ve logonuzu oluşturabilirsi-niz.

Söz konusu olan fotoğraf stüdyo-su olunca kullanılacak olan amblem-de de fotoğraf makinesi olması gerek-tiğini düşünerek işe başlayalım. Her-hangi bir fotoğraf makinesine baka-rak onu stilize edip, soyutlayarak bir-kaç fotoğraf makinesi çiziyorum,sizde kendinize özgü,dileğiniz şekilde bir amblem ve logonuza uygun çizebilir-

siniz. Çizdiğimiz resimleri tarayıp bil-gisayara aktaralım.

Bu soyutlamalardan, en alttaki çi-zim benim tercihim olacak. Seçtiği-miz çizimi Corel’de çizmeye başlaya-

lım. Bunun için Corel Draw X4 progra-mının sol taraftaki araç menüsünde 5. sıradaki çizim araçlarından Pen Tool‘u seçerek çizme başlıyorum.

Daire kısımları çizmek için araç me-nüsünden Ellipse Tool aracını seçelim ve daireleri oluşturalım.

Yandaki yarım ay şeklindeki daire-yi oluşturmak için yapmamız gereken iç içe iki daire çizmek ve menüden AR-RANCE > SHAPING > TRIM demek ye-terli olacaktır. Böylece içte kalan dai-re seçilip silinince yarım ay hazır de-mektir.

Bütün gereklileri çizdikten sonra başlayalım renkler, efektler ve yazı-lara. Anlaşılması için siyah yaptığım yerleri sonra beyaz yapacağım. Ama

42 43

Page 46: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

şimdilik siyah olarak görelim. Büyük daire ve yarım daire için araç menü-sünden FILL > FOUNTAIN FILL seçerek gelen tablodan da FROM bölümünü siyah, TO bölümünü ise beyaz seçe-rek, MID–POINT kısmını ise 62 yapa-rak OK diyelim ve bir renk geçişi elde etmiş olalım.

Efekt verdikten sonra tam ve yarım dairenin dış çizgilerini beyaz yapalım. Siyah bir fon önüne koyacağımız için daha iyi görünmesini sağlayacaktır. İçte kalan daireyi ise seçerek aynı işle-mi tekrarlayalım ama bu kez siyah ye-rine seçeceğimiz renk sarı olacak ve efekti alttan yukarı vereceğiz. Seçti-ğimiz sarı DEEP YELLOW (CMYK: C:O, M:20, Y:100, K:0) olacak. İçteki daire

için araç menüsünden FILL > FOUN-TAIN FILL seçerek gelen tablodan da FROM :sarı , TO bölümünü ise beyaz seçerek MID –POINT kısmını ise 50 ve sağ üst köşede bulunan OPTIONS kıs-mından ANGLE: -90, 0 yaparak OK di-yelim ve bir renk geçişi elde etmiş ola-lım. Seçili olan dairenin dış çizgisini yok etmek için OUTLINE aracının HA-IRLINE ifadesini seçelim ve yok olsun.

Orta daireyi kopyalayıp ters çevi-relim ve dairenin ortasına yerleştire-rek onun üzerine de daha küçük be-yaz bir kare yerleştirerek objektif et-kisi vermeye çalışalım. Fazla abartma-dan amblem etkisini kaybetmeme-miz gerekiyor.

Amblemimiz hazır ,ama çalışmamı-za devam ediyoruz. Araç menüsün-den RECTANGLE TOOL’u seçerek fo-toğraf şeridi için bir dikdörtgen çize-lim ve rengini siyah yapalım. Küçük bir kare yaparak dikdörtgenin sol üst köşesine yerleştirelim ve küçük kare

seçili iken EDIT > DUPLICATE ya da CTRL+D ile çoğaltarak sırayı tamam-layalım.

Bütün kareleri seçip CTRL+G ile bir-leştirelim ve CTRL+D ile çoğaltıp alt sıraya kopyalayalım. Sağ üstteki fo-toğraftaki hale getirelim ve amblemi bu karenin içine yerleştirelim. Amb-lemi görmek için siyah yaptığımız kı-sımları beyaz hale getirelim ve siyahın üstünde görünmesini sağlayalım.

Şimdi ise amblemimize yazı kısmı-nı ekleyerek amblem logoyu bir ara-ya getirip tamamlayalım. Araç çubu-

44 45

Page 47: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

şimdilik siyah olarak görelim. Büyük daire ve yarım daire için araç menü-sünden FILL > FOUNTAIN FILL seçerek gelen tablodan da FROM bölümünü siyah, TO bölümünü ise beyaz seçe-rek, MID–POINT kısmını ise 62 yapa-rak OK diyelim ve bir renk geçişi elde etmiş olalım.

Efekt verdikten sonra tam ve yarım dairenin dış çizgilerini beyaz yapalım. Siyah bir fon önüne koyacağımız için daha iyi görünmesini sağlayacaktır. İçte kalan daireyi ise seçerek aynı işle-mi tekrarlayalım ama bu kez siyah ye-rine seçeceğimiz renk sarı olacak ve efekti alttan yukarı vereceğiz. Seçti-ğimiz sarı DEEP YELLOW (CMYK: C:O, M:20, Y:100, K:0) olacak. İçteki daire

için araç menüsünden FILL > FOUN-TAIN FILL seçerek gelen tablodan da FROM :sarı , TO bölümünü ise beyaz seçerek MID –POINT kısmını ise 50 ve sağ üst köşede bulunan OPTIONS kıs-mından ANGLE: -90, 0 yaparak OK di-yelim ve bir renk geçişi elde etmiş ola-lım. Seçili olan dairenin dış çizgisini yok etmek için OUTLINE aracının HA-IRLINE ifadesini seçelim ve yok olsun.

Orta daireyi kopyalayıp ters çevi-relim ve dairenin ortasına yerleştire-rek onun üzerine de daha küçük be-yaz bir kare yerleştirerek objektif et-kisi vermeye çalışalım. Fazla abartma-dan amblem etkisini kaybetmeme-miz gerekiyor.

Amblemimiz hazır ,ama çalışmamı-za devam ediyoruz. Araç menüsün-den RECTANGLE TOOL’u seçerek fo-toğraf şeridi için bir dikdörtgen çize-lim ve rengini siyah yapalım. Küçük bir kare yaparak dikdörtgenin sol üst köşesine yerleştirelim ve küçük kare

seçili iken EDIT > DUPLICATE ya da CTRL+D ile çoğaltarak sırayı tamam-layalım.

Bütün kareleri seçip CTRL+G ile bir-leştirelim ve CTRL+D ile çoğaltıp alt sıraya kopyalayalım. Sağ üstteki fo-toğraftaki hale getirelim ve amblemi bu karenin içine yerleştirelim. Amb-lemi görmek için siyah yaptığımız kı-sımları beyaz hale getirelim ve siyahın üstünde görünmesini sağlayalım.

Şimdi ise amblemimize yazı kısmı-nı ekleyerek amblem logoyu bir ara-ya getirip tamamlayalım. Araç çubu-

44 45

Page 48: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

ğundan TEXT TOOL ‘u seçerek yazımı-zı yazalım FOTO ROMAN. Yazı sitilini arial boyutunu ise 45 pt seçip yazının rengi ile oynayalım. Yazıyı seçelim ve araç menüsünden FILL > FOUNTAİN FILL seçerek gelen tablodan da FROM :sarı, TO bölümünü ise beyaz seçerek MİD –POİNT kısmını ise 50 ve sağ üst köşede bulunan OPTİONS kısmından ANGLE:-264,0 yaparak OK diyelim ve bir renk geçişi elde etmiş olalım.

CTRL+D diyelim ve yazıyı bir kez çoğaltalım yukarıya doğru çekerek

tersini çevirelim.Alttaki yazı üsttekinin etkisini boz-

masın diye rengini koyulaştıralım ve yansıma haline getirelim. Yazıyı seçe-lim ve araç menüsünden FILL > FO-UNTAİN FILL seçerek gelen tablodan da FROM :sarı , TO bölümünü ise siyah seçerek MİD –POİNT kısmını ise 46 ve sağ üst köşede bulunan OPTİONS kıs-mından ANGLE:-90,0 yaparak OK di-yelim ve bir renk geçişi elde etmiş ola-lım.

Son işlemi de yapıp yansımayı oluş-turduktan sonra eksiklikler olduğunu düşünüyorsanız düzeltin.

Amblem ve logonun son haline ba-kalım:

46 47

Page 49: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

ğundan TEXT TOOL ‘u seçerek yazımı-zı yazalım FOTO ROMAN. Yazı sitilini arial boyutunu ise 45 pt seçip yazının rengi ile oynayalım. Yazıyı seçelim ve araç menüsünden FILL > FOUNTAİN FILL seçerek gelen tablodan da FROM :sarı, TO bölümünü ise beyaz seçerek MİD –POİNT kısmını ise 50 ve sağ üst köşede bulunan OPTİONS kısmından ANGLE:-264,0 yaparak OK diyelim ve bir renk geçişi elde etmiş olalım.

CTRL+D diyelim ve yazıyı bir kez çoğaltalım yukarıya doğru çekerek

tersini çevirelim.Alttaki yazı üsttekinin etkisini boz-

masın diye rengini koyulaştıralım ve yansıma haline getirelim. Yazıyı seçe-lim ve araç menüsünden FILL > FO-UNTAİN FILL seçerek gelen tablodan da FROM :sarı , TO bölümünü ise siyah seçerek MİD –POİNT kısmını ise 46 ve sağ üst köşede bulunan OPTİONS kıs-mından ANGLE:-90,0 yaparak OK di-yelim ve bir renk geçişi elde etmiş ola-lım.

Son işlemi de yapıp yansımayı oluş-turduktan sonra eksiklikler olduğunu düşünüyorsanız düzeltin.

Amblem ve logonun son haline ba-kalım:

46 47

Page 50: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Çok sorulan sorulardan biri olan Photoshop’ta tasarımını yap-tığınız bir siteyi Dreamweaver’a aktarma konusunu yaptığımız basit tasarım üzerinde anlatmaya çalışacağız.

Eray Karayel

PHOTOSHOP & DREAMWEAVER

Bir Tasarımı Dreamweaver’a Aktarma

Öncelikle Photoshop’la başlıyo-ruz. Ctrl+N ile yeni bir çalışma sayfası açıyoruz. Sitemizin boyu-tunu belirliyoruz. Genel-de siteler 800 x 600 bo-yutlarıyla yapılır. Uzun-luğu bazen 600’den faz-la olur ama genişliği ge-nelde 800 pikseldir. Arka

planımız beyaz ya da belirlediğiniz herhangi bir renk olabilir. Ama şef-

faf (transparent) olmasını öneririm. Nedeni ise sitemizde arka plan ren-gimizi değiştirdiğimiz zaman şeffaf bölgelerin o rengi alabilmesi olarak açıklayabilirim. Transparan özelliği size yeri geldiğinde çok yarar sağla-yabilir. Yine de sizin tercihinize kal-mış bir şeydir elbette.

Eğer Photoshopta cetveli-miz açık değil ise Ctrl+R ile cet-velimizi açık konuma getiriyoruz. Photoshop’un özellikle site tasarım konularında işimize yarayan bir özel-liği de budur. İlerideki aşamalarda bu cetvel sayesinde referans noktalarını belirleyeceğiz.

Rectangular marquee tool ile işe başlıyoruz. Bildiğiniz gibi üst menü-den gerekli ayarlamaları yapıyoruz. İstediğimiz ilk önce sitemizde üst ta-raftan bir alan yaparak başlayalım. Unutmayın ki tasarıma daima arka planları yaparak başlamanız yararı-nıza olur. 800’e 90 piksellik bir alanı-mız olsun ve bu alan renk geçişli ol-

sun. Üst menüden gerekli ayarlama-ları yapıyoruz.

Çalışmamıza tıkladığımız zaman belirlediğimiz ölçüde alanı çalışma-mızda seçili hâle getirecektir. Bu ala-nı istediğimiz yere taşıyabiliriz.

Gradient Tool ile istediğimiz renk geçişini gerçekleştiriyoruz. Gri renk-ten siyah renge geçiş yapalım.

Alanımız seçili hâlde iken üstteki cetvele tıklayıp sürüklemek suretiy-le kılavuz çizgisi atıyoruz. Bu aşama Dreamweaver’a aktaracağımız za-man resimleri bölmemizde çok ko-laylık sağlayacak. Atadığımız çizgi mavi bir şekilde çalışmamızın dışına taşacak ama merak etmeyin bu çizgi sadece kılavuz çizgisi ve çalışmamız-da bu çizgi gözükmeyecek.

Şimdi de sitemizin logosunu koya-

48 49

Page 51: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Çok sorulan sorulardan biri olan Photoshop’ta tasarımını yap-tığınız bir siteyi Dreamweaver’a aktarma konusunu yaptığımız basit tasarım üzerinde anlatmaya çalışacağız.

Eray Karayel

PHOTOSHOP & DREAMWEAVER

Bir Tasarımı Dreamweaver’a Aktarma

Öncelikle Photoshop’la başlıyo-ruz. Ctrl+N ile yeni bir çalışma sayfası açıyoruz. Sitemizin boyu-tunu belirliyoruz. Genel-de siteler 800 x 600 bo-yutlarıyla yapılır. Uzun-luğu bazen 600’den faz-la olur ama genişliği ge-nelde 800 pikseldir. Arka

planımız beyaz ya da belirlediğiniz herhangi bir renk olabilir. Ama şef-

faf (transparent) olmasını öneririm. Nedeni ise sitemizde arka plan ren-gimizi değiştirdiğimiz zaman şeffaf bölgelerin o rengi alabilmesi olarak açıklayabilirim. Transparan özelliği size yeri geldiğinde çok yarar sağla-yabilir. Yine de sizin tercihinize kal-mış bir şeydir elbette.

Eğer Photoshopta cetveli-miz açık değil ise Ctrl+R ile cet-velimizi açık konuma getiriyoruz. Photoshop’un özellikle site tasarım konularında işimize yarayan bir özel-liği de budur. İlerideki aşamalarda bu cetvel sayesinde referans noktalarını belirleyeceğiz.

Rectangular marquee tool ile işe başlıyoruz. Bildiğiniz gibi üst menü-den gerekli ayarlamaları yapıyoruz. İstediğimiz ilk önce sitemizde üst ta-raftan bir alan yaparak başlayalım. Unutmayın ki tasarıma daima arka planları yaparak başlamanız yararı-nıza olur. 800’e 90 piksellik bir alanı-mız olsun ve bu alan renk geçişli ol-

sun. Üst menüden gerekli ayarlama-ları yapıyoruz.

Çalışmamıza tıkladığımız zaman belirlediğimiz ölçüde alanı çalışma-mızda seçili hâle getirecektir. Bu ala-nı istediğimiz yere taşıyabiliriz.

Gradient Tool ile istediğimiz renk geçişini gerçekleştiriyoruz. Gri renk-ten siyah renge geçiş yapalım.

Alanımız seçili hâlde iken üstteki cetvele tıklayıp sürüklemek suretiy-le kılavuz çizgisi atıyoruz. Bu aşama Dreamweaver’a aktaracağımız za-man resimleri bölmemizde çok ko-laylık sağlayacak. Atadığımız çizgi mavi bir şekilde çalışmamızın dışına taşacak ama merak etmeyin bu çizgi sadece kılavuz çizgisi ve çalışmamız-da bu çizgi gözükmeyecek.

Şimdi de sitemizin logosunu koya-

48 49

Page 52: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

cağımız bir yer yapalım. 190’a 190’lık bir kare oluşturalım Marquee Tool ile.

Yeni bir katman oluşturup alanı-mızı belirleyip içerisini belirlediğimiz bir renk ile dolduruyoruz. Ben siyahı

tercih ettim.Şimdi de Marquee Tool ile çerçe-

vesi yapalım alanımızın. Rectangu-lar Marquee Tool’u seçtiğimiz zaman yukarıdaki seçeneklerden “Intersect with selection” seçeneğini seçerek seçeceğimiz alan ile seçeceğimiz ala-

nın ortak bölgesini seçili hâle getirelim.. Çerçeve-miz 5 piksellik olması için şimdi oluşturacağımız kare 180’e 180 olmalıdır. Biraz daha estetik katmak için Feather’ını da 5 pik-sel verelim. Bu sayede kö-şeleri keskin olmak yerine yuvarlak olacaktır.

Alanımızı seçtik. Gördüğünüz gibi kenarları göze daha hoş geliyor.

Beyaz renk ile seçtiğimiz alanı bo-yuyoruz. Daha sonra buraya logomu-

zu yerleştireceğiz.Şimdi 40 piksel uzunluğunda bu-

tonlarımızı yine Marquee tool ile yer-leştirip üzerine isimlerini yazalım. Blending Options ile de butonlara gölge verelim.

Şimdi de sol tarafta menülerimi-zin bulunacağı alanı yapalım. 200’e 100’lük marquee tool ile alan belirli-yoruz. Bu menünün uzunluğunu ye-terince uzun yapmalıyız. Şimdiki aşa-mada sadece görünümü belirliyoruz. Uzunluğunu dreamweaver ile ayarlayacağız. Bu ala-nı daha rahat kullanabil-memiz için kılavuz çizgiler-le de belirliyoruz. Ardından Rounded Rectangle Tool ile köşeleri yuvarlak bir dik-

dörtgeni seçtiğimiz alana oturtuyo-ruz. Aynı işlemi yazılarımızın gösteri-leceği yer için de yapıyoruz.

Aşağıda boş kalan kısımları Crop Tool ile kesiyoruz. Slice tool ile ge-rekli yerlerini ayırıyoruz. Burada dik-kat etmeniz gereken şey ise kullan-dığınız gölgelendirmeler ile kesmek ve gerekli olduğu kadar kesmektir. Unutmamanız gerekiyor ki siz bunu dreamweaver’da yerleştirirken zor-lanmamanız gereken her şeyi yap-

malısınız. Zamanla bu bilinci kendinizde oto-matik olarak oturdu-ğunu göreceksiniz. Ar-dından çalışmamız son hâlini alıyor.

Şimdi çalışmamızı

50 51

Page 53: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

cağımız bir yer yapalım. 190’a 190’lık bir kare oluşturalım Marquee Tool ile.

Yeni bir katman oluşturup alanı-mızı belirleyip içerisini belirlediğimiz bir renk ile dolduruyoruz. Ben siyahı

tercih ettim.Şimdi de Marquee Tool ile çerçe-

vesi yapalım alanımızın. Rectangu-lar Marquee Tool’u seçtiğimiz zaman yukarıdaki seçeneklerden “Intersect with selection” seçeneğini seçerek seçeceğimiz alan ile seçeceğimiz ala-

nın ortak bölgesini seçili hâle getirelim.. Çerçeve-miz 5 piksellik olması için şimdi oluşturacağımız kare 180’e 180 olmalıdır. Biraz daha estetik katmak için Feather’ını da 5 pik-sel verelim. Bu sayede kö-şeleri keskin olmak yerine yuvarlak olacaktır.

Alanımızı seçtik. Gördüğünüz gibi kenarları göze daha hoş geliyor.

Beyaz renk ile seçtiğimiz alanı bo-yuyoruz. Daha sonra buraya logomu-

zu yerleştireceğiz.Şimdi 40 piksel uzunluğunda bu-

tonlarımızı yine Marquee tool ile yer-leştirip üzerine isimlerini yazalım. Blending Options ile de butonlara gölge verelim.

Şimdi de sol tarafta menülerimi-zin bulunacağı alanı yapalım. 200’e 100’lük marquee tool ile alan belirli-yoruz. Bu menünün uzunluğunu ye-terince uzun yapmalıyız. Şimdiki aşa-mada sadece görünümü belirliyoruz. Uzunluğunu dreamweaver ile ayarlayacağız. Bu ala-nı daha rahat kullanabil-memiz için kılavuz çizgiler-le de belirliyoruz. Ardından Rounded Rectangle Tool ile köşeleri yuvarlak bir dik-

dörtgeni seçtiğimiz alana oturtuyo-ruz. Aynı işlemi yazılarımızın gösteri-leceği yer için de yapıyoruz.

Aşağıda boş kalan kısımları Crop Tool ile kesiyoruz. Slice tool ile ge-rekli yerlerini ayırıyoruz. Burada dik-kat etmeniz gereken şey ise kullan-dığınız gölgelendirmeler ile kesmek ve gerekli olduğu kadar kesmektir. Unutmamanız gerekiyor ki siz bunu dreamweaver’da yerleştirirken zor-lanmamanız gereken her şeyi yap-

malısınız. Zamanla bu bilinci kendinizde oto-matik olarak oturdu-ğunu göreceksiniz. Ar-dından çalışmamız son hâlini alıyor.

Şimdi çalışmamızı

50 51

Page 54: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

“Save for Web” ile kaydediyoruz.

Karşımıza “Save for web” pence-resi çıkıyor. Dikkat ederseniz renkle-rimiz büyük ölçüde kaybolmuş gibi duruyor. Bunun nedeni çalışmamı-zı bölmüş olmamız. Aslında renkle-ri normal ama öyle gösteriliyor. Bu

pencereden üzerine tıkladığınız yer-lerin normal hâle geldiğini görecek-siniz. Seçili olup olmama durumu di-yebiliriz. Ayrıca demin bahsetmedi-ğimiz bir şeyden bahsetmek istiyo-rum. Bölme yaptığımız zaman kıla-vuz çizgilerimizi gerektiği kadar kul-lanmamız gerekiyor. Tekrarlanan re-simleri daima 2-3 piksellik resimler hâline getirerek kullanmak sitenin hantallığını engellemek bakımından çok önemlidir.

Sağ taraftaki menüden gerekli ayarlamaları yapıyoruz. Transparan çalıştığımız için jpeg olarak kaydet-memiz yanlış olur. O yüzden png-24’ü seçiyoruz. Eğer transparan çalış-ma yapmasaydınız bile yine size jpeg olarak kaydetmenizi önermezdim. Çünkü jpeg olarak kaydettiğiniz za-man grafiklerde az da olsa değişiklik oluyor. Düz renklerde bile pikseller-

de bozulma görüyorsunuz. Bunun olmaması için de transparan olma-yan çalışmalarınızda da png ya da gif ile çalışmanızı öneririm şahsen. Yine sizin tercihinize kalmış bir şey.

Sitemiz.html olarak kaydettiği-mizde nereye kaydettiysek oraya html ve images klasörünü görebili-yoruz. Böldüğümüz resimler images klasörü içerisinde bulunuyor.

Şimdi Dreamweaver’ı açıyoruz, sı-fırdan başlıyoruz. Layout Table ile 800’e 600lük bir alan hazırlıyoruz. Arka plan rengimizi kırmızının tonla-rından bir tanesini seçtim. Şimdi re-simleri üzerine yerleştirme zamanı geldi.

Şimdi tek yapmamız gereken öl-çülerle Layout Table oluşturmak. En önde 190 piksellik bir kare vardı. Ora-ya logomuzu koyacaktık. Öncelikle onun için bir tablo oluşturalım.

Şimdi de arka plan için üst taraf-ta oluşturduğumuz bölümü yapalım. Onun da yüksekliği 90 pikseldi. Son-raki sayfada göründüğü gibi çizelim.

52 53

Page 55: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

“Save for Web” ile kaydediyoruz.

Karşımıza “Save for web” pence-resi çıkıyor. Dikkat ederseniz renkle-rimiz büyük ölçüde kaybolmuş gibi duruyor. Bunun nedeni çalışmamı-zı bölmüş olmamız. Aslında renkle-ri normal ama öyle gösteriliyor. Bu

pencereden üzerine tıkladığınız yer-lerin normal hâle geldiğini görecek-siniz. Seçili olup olmama durumu di-yebiliriz. Ayrıca demin bahsetmedi-ğimiz bir şeyden bahsetmek istiyo-rum. Bölme yaptığımız zaman kıla-vuz çizgilerimizi gerektiği kadar kul-lanmamız gerekiyor. Tekrarlanan re-simleri daima 2-3 piksellik resimler hâline getirerek kullanmak sitenin hantallığını engellemek bakımından çok önemlidir.

Sağ taraftaki menüden gerekli ayarlamaları yapıyoruz. Transparan çalıştığımız için jpeg olarak kaydet-memiz yanlış olur. O yüzden png-24’ü seçiyoruz. Eğer transparan çalış-ma yapmasaydınız bile yine size jpeg olarak kaydetmenizi önermezdim. Çünkü jpeg olarak kaydettiğiniz za-man grafiklerde az da olsa değişiklik oluyor. Düz renklerde bile pikseller-

de bozulma görüyorsunuz. Bunun olmaması için de transparan olma-yan çalışmalarınızda da png ya da gif ile çalışmanızı öneririm şahsen. Yine sizin tercihinize kalmış bir şey.

Sitemiz.html olarak kaydettiği-mizde nereye kaydettiysek oraya html ve images klasörünü görebili-yoruz. Böldüğümüz resimler images klasörü içerisinde bulunuyor.

Şimdi Dreamweaver’ı açıyoruz, sı-fırdan başlıyoruz. Layout Table ile 800’e 600lük bir alan hazırlıyoruz. Arka plan rengimizi kırmızının tonla-rından bir tanesini seçtim. Şimdi re-simleri üzerine yerleştirme zamanı geldi.

Şimdi tek yapmamız gereken öl-çülerle Layout Table oluşturmak. En önde 190 piksellik bir kare vardı. Ora-ya logomuzu koyacaktık. Öncelikle onun için bir tablo oluşturalım.

Şimdi de arka plan için üst taraf-ta oluşturduğumuz bölümü yapalım. Onun da yüksekliği 90 pikseldi. Son-raki sayfada göründüğü gibi çizelim.

52 53

Page 56: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Şimdi arka plan belirlemek için Standard görünüme geçiyoruz.

Properties bölümünde bulunan Bg bölümünden resmimizi buluyo-ruz.

Resmi bölerken üst bölümdeki ge-çişi 2 piksellik bir resim olarak kay-

detmiştim. Resim kendisini devam edeceği için bu resmi seçiyoruz.

Sitemiz şu hâli aldı:

Oluşan çizgiler de çizdiğimiz tab-loların kılavuz çizgileri. Siteyi kaydet-tiğimizde bu çizgiler gözükmeyecek.

Butonlarımız vardı. Draw layout cell ile butonların büyüklüğü kadar bölümler oluşturuyoruz. İstersek bu alanı tek bir bölme olarak hazırlayıp öyle de butonları yerleştirebiliriz.

Alanı seçip Common menüsün-de Image seçeneği ile ekliyoruz. Di-ğer seçenekleri de kullanabiliriz ama dersin içeriği bakımından yüzeysel olarak anlatıyorum.

Resmi ekledikten sonra butonla-rı seçip Properties bölümünden bağ-lantıyı sağlıyoruz.

Üstteki butonlara isim verdikten sonra kabaca sitemiz bitmiş oluyor. Şimdi metinlerin bulunacağı bölümü yapmaya başlıyoruz.

Şimdi şöyle bir detay verelim. La-yout bölümünde “Layout Table” ve “Draw Layout Cell”i inceleyelim. Si-temizin temelini buradan oluşturu-yoruz. Layout Table ile sitemizdeki tabloları oluşturuyoruz. Draw Layo-ut Cell ile de yazı alanımızı oluşturu-yoruz. Her ikisini de gerektiği yerde kullanabiliyoruz. Layout Table’ın içe-risine Layout Table tekrar çizebiliyo-ruz. Ama Draw Layout Cell içerisine

Layout Table veya Draw Layout Cell çizemiyoruz. Bu mantığı oturttuktan sonra alanımızı çizelim.

Şimdi Photoshop ile tasarladığı-mız klasörden gerekli parçaları bu-luyoruz. Soldaki menü için anlatmak gerekirse, 3 parçadan oluşmaktadır. Bir tane gelişigüzel bir Layout Table çiziyoruz. Genişliğimiz 200 pikseldi. Gölgelendirme verdiğimiz için 200 pikselden biraz daha büyük olmaya-

caktır. Resmimizin üzerine geldi-ğimizde bir bilgilendirme kutu-su çıkıp resmin boyutlarını gör-memize yardımcı olacaktır. Res-mimiz gördüğünüz gibi 205 pik-sel genişliğinde ve 9 piksel uzun-luğundaymış.

Üstte ve altta bulunan oval köşe-li bölüm için bir tane uygun boyut-larda Layout Table çizip arka plana gerekli resmi koyacağız. Ama önce dediğimiz gibi menü uzunluğunda

54 55

Page 57: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Şimdi arka plan belirlemek için Standard görünüme geçiyoruz.

Properties bölümünde bulunan Bg bölümünden resmimizi buluyo-ruz.

Resmi bölerken üst bölümdeki ge-çişi 2 piksellik bir resim olarak kay-

detmiştim. Resim kendisini devam edeceği için bu resmi seçiyoruz.

Sitemiz şu hâli aldı:

Oluşan çizgiler de çizdiğimiz tab-loların kılavuz çizgileri. Siteyi kaydet-tiğimizde bu çizgiler gözükmeyecek.

Butonlarımız vardı. Draw layout cell ile butonların büyüklüğü kadar bölümler oluşturuyoruz. İstersek bu alanı tek bir bölme olarak hazırlayıp öyle de butonları yerleştirebiliriz.

Alanı seçip Common menüsün-de Image seçeneği ile ekliyoruz. Di-ğer seçenekleri de kullanabiliriz ama dersin içeriği bakımından yüzeysel olarak anlatıyorum.

Resmi ekledikten sonra butonla-rı seçip Properties bölümünden bağ-lantıyı sağlıyoruz.

Üstteki butonlara isim verdikten sonra kabaca sitemiz bitmiş oluyor. Şimdi metinlerin bulunacağı bölümü yapmaya başlıyoruz.

Şimdi şöyle bir detay verelim. La-yout bölümünde “Layout Table” ve “Draw Layout Cell”i inceleyelim. Si-temizin temelini buradan oluşturu-yoruz. Layout Table ile sitemizdeki tabloları oluşturuyoruz. Draw Layo-ut Cell ile de yazı alanımızı oluşturu-yoruz. Her ikisini de gerektiği yerde kullanabiliyoruz. Layout Table’ın içe-risine Layout Table tekrar çizebiliyo-ruz. Ama Draw Layout Cell içerisine

Layout Table veya Draw Layout Cell çizemiyoruz. Bu mantığı oturttuktan sonra alanımızı çizelim.

Şimdi Photoshop ile tasarladığı-mız klasörden gerekli parçaları bu-luyoruz. Soldaki menü için anlatmak gerekirse, 3 parçadan oluşmaktadır. Bir tane gelişigüzel bir Layout Table çiziyoruz. Genişliğimiz 200 pikseldi. Gölgelendirme verdiğimiz için 200 pikselden biraz daha büyük olmaya-

caktır. Resmimizin üzerine geldi-ğimizde bir bilgilendirme kutu-su çıkıp resmin boyutlarını gör-memize yardımcı olacaktır. Res-mimiz gördüğünüz gibi 205 pik-sel genişliğinde ve 9 piksel uzun-luğundaymış.

Üstte ve altta bulunan oval köşe-li bölüm için bir tane uygun boyut-larda Layout Table çizip arka plana gerekli resmi koyacağız. Ama önce dediğimiz gibi menü uzunluğunda

54 55

Page 58: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

bir Layout Table çiziyoruz. Resmimiz 205 piksel genişliğindeydi. Bu Layo-ut Table da 205 piksel genişliğinde olmalı. Yüksekliği de şimdilik önem-li değil. Gelişi güzel bir uzunlukta bı-rakıyoruz.

Deminki resmimizi yerleştireceğiz. Bir tane daha Layout Table çizeceğiz. 9 piksel uzunluğunda, table’ın içerisi-ne ve en üstüne sabitlemeliyiz.

Tablomuzu oluşturduktan sonra Standart görünüme geçip arka pla-nımızı bu bölgeye atıyoruz. Aşağıda-

ki Properties bölümünden yapıyo-ruz. Ardından aynı işlemi aşağıdaki bölüm için de yapıyoruz. Bu resmimi-zin uzunluğu da 15 pikselmiş. Onun için tablomuzun alt tarafına 15 pik-sel uzunluğunda bir tablo çizip bu resmimizi yine arka plan olarak atı-yoruz. Bu işlemden sonra işimiz bit-ti gibi.

Ön izleme yaparak yerleştirdiği-miz şekilde bulunduğunu görebi-liriz. Şimdi Layout bölümüne gele-rek ortada bulunan alanı yapıyoruz. Bu bölgeye yazı yazacağımız için bu bölgeyi Draw Layout cell ile yapaca-ğız. Arada kalan bölgeyi tamamen Draw Layout cell ile oluşturup arka planı belirlediğimiz 2-3 piksel olarak kaydettiğimiz aradaki bölümü arka plan olarak atıyoruz buraya.

Gördüğümüz gibi 3 piksellik bir resim ile tüm bölümü oluşturmuş ol-duk. Bu sayede sitemiz hem hantal-lıktan kurtulmuş, hem de güzel bir görünüme kavuşmuş olacaktır. Or-tadaki bölümü Draw Layout cell ile yaptığımız için yazı yazdığımız za-man biraz fazla menü olursa bölüm

kendini otomatik olarak uzatacaktır. Arka plan resmimiz de kendini oto-matik olarak uzayan bölgeyle bera-ber uzamaya devam edecektir. Şim-di Aynı şekilde orta bölgedeki yazıla-rımızın olacağı bölümü de oluşturu-yoruz…

Sitemiz kullanılabilir bir durumda. Bize sadece içerisini doldurmak kalı-yor.

Mesela bir ayakkabı firmasının si-tesi olarak tasarlamış olalım… Site-mizin içeriğini yerleştirdikten sonra işimiz bitmiş oluyor.

Tasarım aşamasındayken transpa-ran çalışmıştık. Şimdi de bu transpa-ran çalışmamızın kolaylıkları sayesin-

de sitenin görünümünde değişiklik-ler yapalım…

Gerisi size kalmış. Başarılar…

56 57

Page 59: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

bir Layout Table çiziyoruz. Resmimiz 205 piksel genişliğindeydi. Bu Layo-ut Table da 205 piksel genişliğinde olmalı. Yüksekliği de şimdilik önem-li değil. Gelişi güzel bir uzunlukta bı-rakıyoruz.

Deminki resmimizi yerleştireceğiz. Bir tane daha Layout Table çizeceğiz. 9 piksel uzunluğunda, table’ın içerisi-ne ve en üstüne sabitlemeliyiz.

Tablomuzu oluşturduktan sonra Standart görünüme geçip arka pla-nımızı bu bölgeye atıyoruz. Aşağıda-

ki Properties bölümünden yapıyo-ruz. Ardından aynı işlemi aşağıdaki bölüm için de yapıyoruz. Bu resmimi-zin uzunluğu da 15 pikselmiş. Onun için tablomuzun alt tarafına 15 pik-sel uzunluğunda bir tablo çizip bu resmimizi yine arka plan olarak atı-yoruz. Bu işlemden sonra işimiz bit-ti gibi.

Ön izleme yaparak yerleştirdiği-miz şekilde bulunduğunu görebi-liriz. Şimdi Layout bölümüne gele-rek ortada bulunan alanı yapıyoruz. Bu bölgeye yazı yazacağımız için bu bölgeyi Draw Layout cell ile yapaca-ğız. Arada kalan bölgeyi tamamen Draw Layout cell ile oluşturup arka planı belirlediğimiz 2-3 piksel olarak kaydettiğimiz aradaki bölümü arka plan olarak atıyoruz buraya.

Gördüğümüz gibi 3 piksellik bir resim ile tüm bölümü oluşturmuş ol-duk. Bu sayede sitemiz hem hantal-lıktan kurtulmuş, hem de güzel bir görünüme kavuşmuş olacaktır. Or-tadaki bölümü Draw Layout cell ile yaptığımız için yazı yazdığımız za-man biraz fazla menü olursa bölüm

kendini otomatik olarak uzatacaktır. Arka plan resmimiz de kendini oto-matik olarak uzayan bölgeyle bera-ber uzamaya devam edecektir. Şim-di Aynı şekilde orta bölgedeki yazıla-rımızın olacağı bölümü de oluşturu-yoruz…

Sitemiz kullanılabilir bir durumda. Bize sadece içerisini doldurmak kalı-yor.

Mesela bir ayakkabı firmasının si-tesi olarak tasarlamış olalım… Site-mizin içeriğini yerleştirdikten sonra işimiz bitmiş oluyor.

Tasarım aşamasındayken transpa-ran çalışmıştık. Şimdi de bu transpa-ran çalışmamızın kolaylıkları sayesin-

de sitenin görünümünde değişiklik-ler yapalım…

Gerisi size kalmış. Başarılar…

56 57

Page 60: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

58 59

Bilal Özdemir

Page 61: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

58 59

Bilal Özdemir

Page 62: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

RÖPORTAJ

Bu sayımızda Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Ce-

mal Akyel ile Microsoft hakkında merakla okuyacağınız kısa

ve keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Röportaj: Gökhan Halimoğlu

Cemal Akyel

60 61

Page 63: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

RÖPORTAJ

Bu sayımızda Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Ce-

mal Akyel ile Microsoft hakkında merakla okuyacağınız kısa

ve keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Röportaj: Gökhan Halimoğlu

Cemal Akyel

60 61

Page 64: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Dünyanın her tarafında yazılım sektöründe liderliği aldığı ve elinde tuttuğu bir gerçek. Bunu neye borç-ludur Microsoft?

Kişisel bilgisayar kavramını üret-tiği yazılımlarla hayata geçiren ve dünya çapında yaygınlaştıran ilk şir-ketiz. Verimliliğe odaklanan yazılım-larımızı geliştirmek için her yıl 7 mil-yar dolarlık bir Ar-Ge bütçesi ayırıyo-ruz. Bu Ar-Ge bütçemizle dünyanın ilk 10 firması arasındayız. Bu olgular aslında sektördeki küresel liderliği-mize ilişkin her şeyi açıklıyor.

Microsoft’un yol açtığı değişim, PC’nin gündelik yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmesine yol açmış-tır. Bu yıl ise, internet merkezli strate-jilerle yeniden yapılanarak, vizyonu-muza, internet uyumlu yazılımlar ve araçlar ile internet’i destekleme ve geliştirme stratejisini de ekledik. PC

deneyiminin heyecanını, internet’in içerik zenginliği ile bütünleştirmek, bugün çalışmalarımızı yoğunlaştırdı-ğımız konuların başında geliyor.

Microsoft Türkiye’nin kuruluşu ve bugünlere nasıl geldiği hakkın-da bilgi verebilir misiniz? Şu anda Microsoft Türkiye’ye bağlı çalışan sayısı nedir? Yabancı uyruklu çalı-şan var mıdır, çalışanların tamamı Türkiye’den midir?

Microsoft Türkiye, 1993 yılında altı kişiyle başladığı uzun maraton-da, bugün 200’ün üzerinde çalışanıy-la birlikte ilerliyor. Ülkemiz, aynı za-manda 70’in üzerinde ülkenin yer al-dığı Microsoft MEA Bölgesi’nin de merkezidir. Projelerimizin kapsamı-na ve bölgesel projelerin durumuna bağlı olarak zaman zaman yabancı uyruklu çalışanlarımız da bilgi ve de-

neyimleri doğrultusunda çalışmala-ra eşlik ediyor. Microsoft Türkiye’nin çalışanlarının ötesinde 7 bin iş orta-ğından oluşan geniş bir ekosistemi ve bu ekosistemde 100 bine yakın is-tihdam yaratıldığını da belirtmek ge-rekiyor.

Microsoft’un bir firma olarak be-lirlediği ve ulaşmak istediği bir he-defi var mıdır?

Microsoft Türkiye’nin temel ama-cı, Türkiye’de bilgisayar kullanımı-nı artırmak ve bilgisayarlaşma süre-cini hızlandırmaktır. Ülkelerin geliş-mesinde, ilerlemesinde artık bilgi-sayarlaşmanın önemi yadsınamaz bir gerçektir. Microsoft Türkiye, bu amaç doğrultusunda hareket ede-rek, Türkiye’nin ekonomisine, halkı-nın yaşam ve eğitim düzeyine, ülke-nin uluslararası alanda rekabet gü-cüne olumlu etkilerde bulunma-yı hedefliyor. Microsoft teknolojileri verimliliğe odaklanan ve maliyetleri azaltan özellikleriyle kişi ve kurumla-rın üzerinden fazla yükleri alarak on-ların ufkunu açıyor ve fırsatlar karşı-sında daha atak davranabilmelerini sağlıyor.

Microsoft’un yazılımlarının kul-lanımlarını kolaylaştırmak için farklı eğitim projeleri düşünüyor mu? Daha fazla seminer v.s.

Microsoft çeşitli sosyal sorumlu-

luk projeleri ve üniversitelerle birlik-te uyguladığı bazı programlar kapsa-mında çeşitli eğitimler veriyor. Ayrıca çok sayıda eğitim iş ortağımız Mic-rosoft teknolojilerinin kullanımlarını ülke genelinde yaygınlaştırıyor.

Microsoft firmasının, Türkiye’ye özgü geliştirmeyi düşündüğü bir proje var mıdır?

Microsoft dünya üzerinde sayı-sı 60’ın üstünde ülkede yerel yazılım ekonomisinin geliştirilmesi için faali-yet gösteriyor. Türkiye’de de bu yön-de ciddi adımlar atıyoruz. Microsoft Türkiye olarak, iş ortaklarımızın oluş-turduğu ekosistem içinde üretilecek katma değeri yüksek yazılım ürün-lerinin Türkiye ekonomisinin önemli bir kaldıracı olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle yerel yazılım ekonomisi-nin gelişmesi için birçok çalışma ger-çekleştiriyoruz. Bilişim sektörüyle ol-duğu kadar yazılım ekonomisinin ol-gunlaşması için üniversitelerimizle de yoğun bir işbirliği içerisindeyiz.

Ankara’da özellikle e-devlet pro-jelerimizde yenilikçi çözümler geliş-tirmesini hedeflediğimiz Microsoft Inovasyon Merkezi’ni hizmete açtık. Ayrıca Microsoft İnovasyon Merkezi dünyada Microsoft’un Oyun Yazılımı Geliştirme Ön Kuluçka Merkezine sa-

62 63

Page 65: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Dünyanın her tarafında yazılım sektöründe liderliği aldığı ve elinde tuttuğu bir gerçek. Bunu neye borç-ludur Microsoft?

Kişisel bilgisayar kavramını üret-tiği yazılımlarla hayata geçiren ve dünya çapında yaygınlaştıran ilk şir-ketiz. Verimliliğe odaklanan yazılım-larımızı geliştirmek için her yıl 7 mil-yar dolarlık bir Ar-Ge bütçesi ayırıyo-ruz. Bu Ar-Ge bütçemizle dünyanın ilk 10 firması arasındayız. Bu olgular aslında sektördeki küresel liderliği-mize ilişkin her şeyi açıklıyor.

Microsoft’un yol açtığı değişim, PC’nin gündelik yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmesine yol açmış-tır. Bu yıl ise, internet merkezli strate-jilerle yeniden yapılanarak, vizyonu-muza, internet uyumlu yazılımlar ve araçlar ile internet’i destekleme ve geliştirme stratejisini de ekledik. PC

deneyiminin heyecanını, internet’in içerik zenginliği ile bütünleştirmek, bugün çalışmalarımızı yoğunlaştırdı-ğımız konuların başında geliyor.

Microsoft Türkiye’nin kuruluşu ve bugünlere nasıl geldiği hakkın-da bilgi verebilir misiniz? Şu anda Microsoft Türkiye’ye bağlı çalışan sayısı nedir? Yabancı uyruklu çalı-şan var mıdır, çalışanların tamamı Türkiye’den midir?

Microsoft Türkiye, 1993 yılında altı kişiyle başladığı uzun maraton-da, bugün 200’ün üzerinde çalışanıy-la birlikte ilerliyor. Ülkemiz, aynı za-manda 70’in üzerinde ülkenin yer al-dığı Microsoft MEA Bölgesi’nin de merkezidir. Projelerimizin kapsamı-na ve bölgesel projelerin durumuna bağlı olarak zaman zaman yabancı uyruklu çalışanlarımız da bilgi ve de-

neyimleri doğrultusunda çalışmala-ra eşlik ediyor. Microsoft Türkiye’nin çalışanlarının ötesinde 7 bin iş orta-ğından oluşan geniş bir ekosistemi ve bu ekosistemde 100 bine yakın is-tihdam yaratıldığını da belirtmek ge-rekiyor.

Microsoft’un bir firma olarak be-lirlediği ve ulaşmak istediği bir he-defi var mıdır?

Microsoft Türkiye’nin temel ama-cı, Türkiye’de bilgisayar kullanımı-nı artırmak ve bilgisayarlaşma süre-cini hızlandırmaktır. Ülkelerin geliş-mesinde, ilerlemesinde artık bilgi-sayarlaşmanın önemi yadsınamaz bir gerçektir. Microsoft Türkiye, bu amaç doğrultusunda hareket ede-rek, Türkiye’nin ekonomisine, halkı-nın yaşam ve eğitim düzeyine, ülke-nin uluslararası alanda rekabet gü-cüne olumlu etkilerde bulunma-yı hedefliyor. Microsoft teknolojileri verimliliğe odaklanan ve maliyetleri azaltan özellikleriyle kişi ve kurumla-rın üzerinden fazla yükleri alarak on-ların ufkunu açıyor ve fırsatlar karşı-sında daha atak davranabilmelerini sağlıyor.

Microsoft’un yazılımlarının kul-lanımlarını kolaylaştırmak için farklı eğitim projeleri düşünüyor mu? Daha fazla seminer v.s.

Microsoft çeşitli sosyal sorumlu-

luk projeleri ve üniversitelerle birlik-te uyguladığı bazı programlar kapsa-mında çeşitli eğitimler veriyor. Ayrıca çok sayıda eğitim iş ortağımız Mic-rosoft teknolojilerinin kullanımlarını ülke genelinde yaygınlaştırıyor.

Microsoft firmasının, Türkiye’ye özgü geliştirmeyi düşündüğü bir proje var mıdır?

Microsoft dünya üzerinde sayı-sı 60’ın üstünde ülkede yerel yazılım ekonomisinin geliştirilmesi için faali-yet gösteriyor. Türkiye’de de bu yön-de ciddi adımlar atıyoruz. Microsoft Türkiye olarak, iş ortaklarımızın oluş-turduğu ekosistem içinde üretilecek katma değeri yüksek yazılım ürün-lerinin Türkiye ekonomisinin önemli bir kaldıracı olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle yerel yazılım ekonomisi-nin gelişmesi için birçok çalışma ger-çekleştiriyoruz. Bilişim sektörüyle ol-duğu kadar yazılım ekonomisinin ol-gunlaşması için üniversitelerimizle de yoğun bir işbirliği içerisindeyiz.

Ankara’da özellikle e-devlet pro-jelerimizde yenilikçi çözümler geliş-tirmesini hedeflediğimiz Microsoft Inovasyon Merkezi’ni hizmete açtık. Ayrıca Microsoft İnovasyon Merkezi dünyada Microsoft’un Oyun Yazılımı Geliştirme Ön Kuluçka Merkezine sa-

62 63

Page 66: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

hip ilk İnovasyon Merkezi olarak faa-liyet gösterecek. Burada oyun geliş-tiren gençlerimiz Microsoft’un çeşitli imkanlarıyla desteklenecek.

Türkiye’deki yazılım sektörünün Microsoft için önemi nedir?

Ülkemizin girişimcileri ve tüm ku-rumlarıyla birlikte mevcut potansi-yelini ortaya çıkartabilmesini, daha fazla katma değer üretilmesini ve Türkiye’nin küresel rekabet gücünün

artmasını istiyoruz. Özellikle kriz dö-nemlerinde kişi ve kurumlar verim-liliklerini artıracak yazılımlara daha çok ihtiyaç duyarlar. Yüksek teknolo-jiyi kullanan genç girişimlerin orta-ya koyacağı yeni yazılım ve servisler-le insan yaşamının kalitesi artarken iş dünyasında da daha yüksek bir per-formans artışı sağlamak mümkün olacaktır.

Türkiye’nin genç, dinamik ve gi-rişimci ruhuna sahip gençlerine ve

onların yaratacağı yenilikçi ve küre-sel pazarda rekabet gücü yüksek çö-zümler geliştireceklerine güveniyo-ruz. Geleceğin ekonomisinde bu-günün startup’larının (yazılım sek-töründeki girişimcilerin) belirleyici bir rol oynayacağına inanıyoruz. Gi-rişimcilerimizin Türk yazılım sektö-ründe yenilikçi ve başarılı çalışmala-ra imza atacaklarına inanıyoruz.

Microsoft girişimcilere BizSpark ile verdiği destekle yenilikçi işlerin ge-lecekte ekonominin güçlü aktörle-ri arasında yer almasını hedefliyor. Startup’lar tüm özelliklerini kullana-bilecekleri Microsoft yazılım geliş-tirme araçlarına, platform teknoloji-lerine ve sunucu ürünlerinin lisans-lı sürümlerine hemen erişebiliyor ve bunları işlerinde hemen kullanmaya başlayabiliyorlar.

Microsoft Azure Projesi ile ilgili bilgi verebilir misiniz? Nedir bu pro-je? Projenin yakın ve uzak hedefle-rinden kısaca bahsedebilir misiniz?

Çok hızlı gelişen bilişim ve iletişim teknolojilerinin desteği ile yazılımla-rın günlük yaşamdaki rolleri ve ağır-lıkları giderek artıyor. Farklı iletişim platformları ve teknolojiler arasında yakınsama dediğimiz olguyu yaşıyo-ruz. Bu platformlar ortak çözümler sunuyorlar ve her yerden hızlı bir şe-kilde bilgiye ulaşılabilen, kullanıcıla-rın çok zengin bir deneyim yaşadık-

ları bir döneme girmiş bulunuyoruz. Microsoft bu dönemin özelliklerine uygun olarak Yazılım artı Hizmetler vizyonunu geliştirdi. Yazılım artı Hiz-metler vizyonu, yazılımın ve hizme-tin en avantajlı yönlerinin kullanıcıya birlikte sunulması anlamına geliyor.

Kurumlara çok büyük avantaj-lar sağlayan Azure bir işletim siste-minden ziyade bir ‘İnternet Hizmet-ler Platformu’ olarak nitelendiriliyor. Azure, geliştiricilere veri merkezleri üzerinden İnternet yazılımları prog-ramlama, barındırma ve yönetme olanağı veriyor.

Böylece geliştiriciler, çeşitli yazılım dillerini kullanarak İnternet’te az yer kaplayan, birden fazla platformda uyum içinde çalışan yazılımlar geliş-tirerek, varolan yazılımlara İnternet hizmeti bileşenlerini ekleyebilecek-ler. Azure sayesinde her yerden ve her cihazdan MS yazılım ve hizmet-lerini online olarak kullanmak müm-kün olacak.

Microsoft web sitesinin tamamı-nın Türkçeleştirilmesi yönünde bir projeniz var mıdır?

Gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda Microsoft Türkiye olarak web sitemi-ze yeni sayfalar ve alanlar ekleyerek genişletiyoruz.

Teşekkür Ederiz.

64 65

Page 67: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

hip ilk İnovasyon Merkezi olarak faa-liyet gösterecek. Burada oyun geliş-tiren gençlerimiz Microsoft’un çeşitli imkanlarıyla desteklenecek.

Türkiye’deki yazılım sektörünün Microsoft için önemi nedir?

Ülkemizin girişimcileri ve tüm ku-rumlarıyla birlikte mevcut potansi-yelini ortaya çıkartabilmesini, daha fazla katma değer üretilmesini ve Türkiye’nin küresel rekabet gücünün

artmasını istiyoruz. Özellikle kriz dö-nemlerinde kişi ve kurumlar verim-liliklerini artıracak yazılımlara daha çok ihtiyaç duyarlar. Yüksek teknolo-jiyi kullanan genç girişimlerin orta-ya koyacağı yeni yazılım ve servisler-le insan yaşamının kalitesi artarken iş dünyasında da daha yüksek bir per-formans artışı sağlamak mümkün olacaktır.

Türkiye’nin genç, dinamik ve gi-rişimci ruhuna sahip gençlerine ve

onların yaratacağı yenilikçi ve küre-sel pazarda rekabet gücü yüksek çö-zümler geliştireceklerine güveniyo-ruz. Geleceğin ekonomisinde bu-günün startup’larının (yazılım sek-töründeki girişimcilerin) belirleyici bir rol oynayacağına inanıyoruz. Gi-rişimcilerimizin Türk yazılım sektö-ründe yenilikçi ve başarılı çalışmala-ra imza atacaklarına inanıyoruz.

Microsoft girişimcilere BizSpark ile verdiği destekle yenilikçi işlerin ge-lecekte ekonominin güçlü aktörle-ri arasında yer almasını hedefliyor. Startup’lar tüm özelliklerini kullana-bilecekleri Microsoft yazılım geliş-tirme araçlarına, platform teknoloji-lerine ve sunucu ürünlerinin lisans-lı sürümlerine hemen erişebiliyor ve bunları işlerinde hemen kullanmaya başlayabiliyorlar.

Microsoft Azure Projesi ile ilgili bilgi verebilir misiniz? Nedir bu pro-je? Projenin yakın ve uzak hedefle-rinden kısaca bahsedebilir misiniz?

Çok hızlı gelişen bilişim ve iletişim teknolojilerinin desteği ile yazılımla-rın günlük yaşamdaki rolleri ve ağır-lıkları giderek artıyor. Farklı iletişim platformları ve teknolojiler arasında yakınsama dediğimiz olguyu yaşıyo-ruz. Bu platformlar ortak çözümler sunuyorlar ve her yerden hızlı bir şe-kilde bilgiye ulaşılabilen, kullanıcıla-rın çok zengin bir deneyim yaşadık-

ları bir döneme girmiş bulunuyoruz. Microsoft bu dönemin özelliklerine uygun olarak Yazılım artı Hizmetler vizyonunu geliştirdi. Yazılım artı Hiz-metler vizyonu, yazılımın ve hizme-tin en avantajlı yönlerinin kullanıcıya birlikte sunulması anlamına geliyor.

Kurumlara çok büyük avantaj-lar sağlayan Azure bir işletim siste-minden ziyade bir ‘İnternet Hizmet-ler Platformu’ olarak nitelendiriliyor. Azure, geliştiricilere veri merkezleri üzerinden İnternet yazılımları prog-ramlama, barındırma ve yönetme olanağı veriyor.

Böylece geliştiriciler, çeşitli yazılım dillerini kullanarak İnternet’te az yer kaplayan, birden fazla platformda uyum içinde çalışan yazılımlar geliş-tirerek, varolan yazılımlara İnternet hizmeti bileşenlerini ekleyebilecek-ler. Azure sayesinde her yerden ve her cihazdan MS yazılım ve hizmet-lerini online olarak kullanmak müm-kün olacak.

Microsoft web sitesinin tamamı-nın Türkçeleştirilmesi yönünde bir projeniz var mıdır?

Gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda Microsoft Türkiye olarak web sitemi-ze yeni sayfalar ve alanlar ekleyerek genişletiyoruz.

Teşekkür Ederiz.

64 65

Page 68: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

66 67

Abdullah Tekin

Page 69: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

66 67

Abdullah Tekin

Page 70: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Robotlar üzerine araştırma ve çalışmalar yapmış, yurtdışın-

da çeşitli projelerde görev almış bir uzmanla konuştuk.

Röportaj: Gökhan Halimoğlu

68 69

Page 71: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Robotlar üzerine araştırma ve çalışmalar yapmış, yurtdışın-

da çeşitli projelerde görev almış bir uzmanla konuştuk.

Röportaj: Gökhan Halimoğlu

68 69

Page 72: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Kimdir?İlk kez 1968 senesinde bir deniz su-

bayının yanında “Elektronikçi olacağım!” deyip kendisine hedef koyar. (Bu aklı-na nereden geldi, o da hala bilmiyor!) Almanya’da Elektrik ve Endüstri Elekt-roniği Meslek Okullarını bitirdikten son-ra Münih’te BMW fabrikasında kurulma-sı ön görülen robotların proglamlama ve analiz etme görevini alan 10 elekt-ronik uzmanından biri olur. Gündüzleri çalışmasının yanısıra elektronik okuyup 1985’te Siemens’te Elektronik ve Robot Uzmanı olarak görev alır. 7 sene Alman-ya ve Almanya dışında (Amerika, Fran-sa ve Asya ülkelerinde) görevler aldık-tan sonra, 1995 İşletme ek öğrenimi ya-parak yönetici ve son olarak da danış-man olur. Şu an kendi danışmanlık iş-letmesinde Teknolojik ve İşletme danış-manlığını sürdürüyor. 1996’dan beri di-ğer bir uzmanlık alanı ise, güneş ener-jisi panellerinin, bioenerji makinalarının üretimi ve kullanım tasarımıdır. 52 ya-şında olan Börteçene, İngilizce, Alman-ca, Fransızca, İspanyolca, Farsça biliyor.

Ayrıca şu an kendi kendine İbranice öğ-reniyor. Müzik dinlemeyi, yabancı diller-le ilgilenmeyi, tarih, teknoloji ve Orta-doğu konularında araştırmalar yapma-yı seviyor.

Günlük hayatımızda robot tek-nolojisinin önemi nedir?

Bugün robot denildiğinde ilk önce akla, filmlerde gördüğümüz, bir in-san gibi davranan, düşünme süreç-leri kısıtlı ama komut uygulamada acımasız ve sorgusuz sualsiz hareket eden makineler gelmektedir. Bu ma-kinelere “Humanoid”, yani insana ya-kın makineler denir. Ama bizim işimi-zi gören, istediğimiz görevleri yapar-ken bize mükemmel yardımları olan, ancak bizim için görünmeyen maki-neler de robotlardır. Biz bunlara ro-bot demeyiz de, daha çok “otomat” deriz. Robotların ve otomatların bir-kaç özellikleri aynıdırlar:

Her ikisinin de “beyni” processor yani işlemcidirler ve çeşitli dillerden yazılım uygulamasına açıklardır. Bu yazılımların tabanı daima Assembler’ dir. Her ikisinin de interface sistemle-ri vardır, yani arayüzey veya interfaz.

Günümüzde robotlar daha çok in-sanlar için tehlikeli, kirli veya çok can sıkıcı (hep aynı süreç) işlerde kullanı-lırlar. Mayın temizleyiciler, çöp arıt-ma sistemleri veya endüstri robotları (aynı süreçleri aynı şekilde aynı istik-rarla ve aynı derecede kalite uygula-

ması yapabilme kabiliyeti)...Birkaç çok az bilinen “Robot-

hakikatleri”:“Robot” kelimesinin geldiği dil

Çekçedir (robota) ve kelimenin ma-nası da “angarya, ağır iş mahpusiye-ti” demektir.

İlk humanoid (insancıl) roboter 1495 yılında Leonardo Da Vinci tara-fından dizayn edilmiştir.

Ama Jacques de Vaucanson’un 1738 yılında yarattığı “kaval çalan android” e kadar kimse bu tasarımı uygulayamamıştır.

İlk endüstriyel roboter 1961 sene-sinde kurulmuştur. Bu tek kollu (3 ek-senli) robot’un görevi bazı nesneleri

taşımaktı. Bugün Japon robotik uzmanla-

rının öncülüğünde ev işleri yapan robotlar çoğalmaya başlamışlar-dır: Temizlik yapan robot süpürge-ler, bulaşık robotları ve garsonlar... –Londra’da bulunan “Cynthias Cyber-bar” da garsonlar robotturlar).

Günümüzde robot teknolojisi çok fazla kulanılmasına rağmen, bunları tasarlayıp programlaya-bilen insan sayısı sanıyoruz azdır.Peki bu derece önemli işleri yapan az sayıda kişiler sizce gerektiği de-ğeri görüyorlar mı?

Bu konu üzerinde uzmanlık alanı olarak birkaç yön olsa bile, iki uzman

Bu robotun adının zor olmasına rağmen (HRP–3 Promet Mk-II) en geç 2010’da inşa-atlarda kullanılması tasarlanıyor.

70 71

Page 73: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Kimdir?İlk kez 1968 senesinde bir deniz su-

bayının yanında “Elektronikçi olacağım!” deyip kendisine hedef koyar. (Bu aklı-na nereden geldi, o da hala bilmiyor!) Almanya’da Elektrik ve Endüstri Elekt-roniği Meslek Okullarını bitirdikten son-ra Münih’te BMW fabrikasında kurulma-sı ön görülen robotların proglamlama ve analiz etme görevini alan 10 elekt-ronik uzmanından biri olur. Gündüzleri çalışmasının yanısıra elektronik okuyup 1985’te Siemens’te Elektronik ve Robot Uzmanı olarak görev alır. 7 sene Alman-ya ve Almanya dışında (Amerika, Fran-sa ve Asya ülkelerinde) görevler aldık-tan sonra, 1995 İşletme ek öğrenimi ya-parak yönetici ve son olarak da danış-man olur. Şu an kendi danışmanlık iş-letmesinde Teknolojik ve İşletme danış-manlığını sürdürüyor. 1996’dan beri di-ğer bir uzmanlık alanı ise, güneş ener-jisi panellerinin, bioenerji makinalarının üretimi ve kullanım tasarımıdır. 52 ya-şında olan Börteçene, İngilizce, Alman-ca, Fransızca, İspanyolca, Farsça biliyor.

Ayrıca şu an kendi kendine İbranice öğ-reniyor. Müzik dinlemeyi, yabancı diller-le ilgilenmeyi, tarih, teknoloji ve Orta-doğu konularında araştırmalar yapma-yı seviyor.

Günlük hayatımızda robot tek-nolojisinin önemi nedir?

Bugün robot denildiğinde ilk önce akla, filmlerde gördüğümüz, bir in-san gibi davranan, düşünme süreç-leri kısıtlı ama komut uygulamada acımasız ve sorgusuz sualsiz hareket eden makineler gelmektedir. Bu ma-kinelere “Humanoid”, yani insana ya-kın makineler denir. Ama bizim işimi-zi gören, istediğimiz görevleri yapar-ken bize mükemmel yardımları olan, ancak bizim için görünmeyen maki-neler de robotlardır. Biz bunlara ro-bot demeyiz de, daha çok “otomat” deriz. Robotların ve otomatların bir-kaç özellikleri aynıdırlar:

Her ikisinin de “beyni” processor yani işlemcidirler ve çeşitli dillerden yazılım uygulamasına açıklardır. Bu yazılımların tabanı daima Assembler’ dir. Her ikisinin de interface sistemle-ri vardır, yani arayüzey veya interfaz.

Günümüzde robotlar daha çok in-sanlar için tehlikeli, kirli veya çok can sıkıcı (hep aynı süreç) işlerde kullanı-lırlar. Mayın temizleyiciler, çöp arıt-ma sistemleri veya endüstri robotları (aynı süreçleri aynı şekilde aynı istik-rarla ve aynı derecede kalite uygula-

ması yapabilme kabiliyeti)...Birkaç çok az bilinen “Robot-

hakikatleri”:“Robot” kelimesinin geldiği dil

Çekçedir (robota) ve kelimenin ma-nası da “angarya, ağır iş mahpusiye-ti” demektir.

İlk humanoid (insancıl) roboter 1495 yılında Leonardo Da Vinci tara-fından dizayn edilmiştir.

Ama Jacques de Vaucanson’un 1738 yılında yarattığı “kaval çalan android” e kadar kimse bu tasarımı uygulayamamıştır.

İlk endüstriyel roboter 1961 sene-sinde kurulmuştur. Bu tek kollu (3 ek-senli) robot’un görevi bazı nesneleri

taşımaktı. Bugün Japon robotik uzmanla-

rının öncülüğünde ev işleri yapan robotlar çoğalmaya başlamışlar-dır: Temizlik yapan robot süpürge-ler, bulaşık robotları ve garsonlar... –Londra’da bulunan “Cynthias Cyber-bar” da garsonlar robotturlar).

Günümüzde robot teknolojisi çok fazla kulanılmasına rağmen, bunları tasarlayıp programlaya-bilen insan sayısı sanıyoruz azdır.Peki bu derece önemli işleri yapan az sayıda kişiler sizce gerektiği de-ğeri görüyorlar mı?

Bu konu üzerinde uzmanlık alanı olarak birkaç yön olsa bile, iki uzman

Bu robotun adının zor olmasına rağmen (HRP–3 Promet Mk-II) en geç 2010’da inşa-atlarda kullanılması tasarlanıyor.

70 71

Page 74: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

(bunlar da insan tabii!) türü çok deği-şik amaç ve hedef güden olarak öne çıkarlar:

Yazılımcılar: Bu uzmanlar bugün dünyanın her yerinde çalışma imkanı bulabilen uzmanlardır. Yaptıkları işle-rin değerini tam karşılıklı olmasa bile aldıkları daima diğer uzmanların üs-tündedir.

Pazarlamacılar: Bu uzmanlar ro-bot yazılımcılarının tam tersine ge-nel kapsamda bilgi sahipleridirler (satış ve pazarlama). Bu uzmanlar ça-lıştıkları branştaki başarılarının çer-çevesinde uzmandırlar ve her yerde iyi kazanırlar.

Şu anda içinde bulunduğumuz zamanı kıstas alırsak, geçmişle karşılaştırdığımızda robot tekno-lojisinde ne gibi gelişmeler, ne gibi adımlar atıldı diyebiliriz?

Robotik bilgi alanı halen üç mü-him zorluklarla boğuşmaktadır:

• Hafıza, bellek sistemleri (Memory Sistems, ne kadar çok olursa o kadar çok iş yapma yeteneği oluşur)

• His alma, çevreyi analiz edebil-me sensörleri (yaşayan hayvan veya insan hislerinin uygulanması, mese-la Kedi gözü, köpeklerin koku alma hisleri, kuşların uçabilme yetenekleri gibi. Bu ilim dalına BIONIC denir)

• Mikroskobik mekanik parçalar (çok sabit ve hızlı motorlar, sensör-ler, ısıya ve hızlılığa dayanıklı meka-nik materyaller)

Bu zorlukların teker teker yenil-mesinden sonra robotik mutlaka bir-den çok büyük bir adım atmış olacak. Çünkü endüstri bunu beklemektedir. (Petrol hizmeteri, askeriye, yeraltı en-düstrisi, bilgisayar teknolojisi, uzay ve uydu teknolojisi, vs.)

Hafızaların gittikçe küçülmesi ve ucuzlaması Bionic ilim alanının dün-ya çapında bir alan olarak uygulan-ması ve robotların aynı zamanda kendi parçalarını üretmeleri, bu zor-lukların en kısa bir zamanda yakala-nacağına dair simgelerdir.

Robot dediğimiz programlamış makinelerin parçaları nerelerde yapılmaktadır? Yani, sadece robot teknolojisi adına parça üretimi ya-pan fabrikalar mevcut mudur?

Bugün robotlar da branşlara ay-rıldıklarından her branştaki robotlar yaptıkları işe göre değişir ve gelişir. Bu durumda mekanik parça yapan şirketler artık bir mekanik laboratuar olmaktan çıkmışlar, birer araştırma ve geliştirme laboratuarı olmuşlar-dır ve olmalıdırlar da. Bu laboratuar-larda materyal cinsleri, eklem sistem-leri (tutma, döndürme gibi) ve buna benzer mekanik çalışmalar yaparlar. Yani robot üreticileri genelde kendi

yedek parçalarını kendileri üretirler. Bunun yanında robotlarda kulla-

nılan genel parçaları yapan işletme-ler de vardır (http://www.ati-ia.com/)

Robotik alanında edinilmesi ge-rekilen bilgi alanları hangileri dir?

Robot yapımında iki önemli unsur vardır:

1. Yapılacak işin süreç analizi (ya-pılması gereken hareketler, bu hare-ketlerin zamanlamaları, özellikleri)

2. Yapılacak hareketlerin analizi (mekanik hareketlerin sahnelere ay-rılması, küçük birimlere bölünmesi, vs.)

Bu unsurları gerek yazılımcı ola-rak, gerekse de mekanikçi olarak uy-gulayabilmek birer elektronik mes-leği dışı bilimlerdirler (Tıp, psikoloji, nötorik, hareket terapileri, fizyo tera-pisi gibi...)

Robotlar programlanırken ne gibi işlemlerden geçer, nasıl prog-ramlanır ve hangi programlama dilleri kullanılır?

Yazılım süreci genelde şöyledir:• Robotların yapacağı hareketler

analiz edilir • Matematiksel ölçümler yapılır ve

bu ölçümlerin formülleri yazılır• Modüller yazılır (küçük yazılımcı-

lar)• Modüller birbirlerine eklenirBazı Robot dillerinden örnekler

Bu robot’un adı “Klettermax” yani tırmanıcı ve bir bukalemun hareketiyle tırmana-biliyor her zorluğu. Bu robotu üreten Alman işletmesi kanal yapıcısı olduğundan ka-nalların teftişini, denetlenmesini bu robotlara bırakmak istiyor.

72 73

Page 75: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

(bunlar da insan tabii!) türü çok deği-şik amaç ve hedef güden olarak öne çıkarlar:

Yazılımcılar: Bu uzmanlar bugün dünyanın her yerinde çalışma imkanı bulabilen uzmanlardır. Yaptıkları işle-rin değerini tam karşılıklı olmasa bile aldıkları daima diğer uzmanların üs-tündedir.

Pazarlamacılar: Bu uzmanlar ro-bot yazılımcılarının tam tersine ge-nel kapsamda bilgi sahipleridirler (satış ve pazarlama). Bu uzmanlar ça-lıştıkları branştaki başarılarının çer-çevesinde uzmandırlar ve her yerde iyi kazanırlar.

Şu anda içinde bulunduğumuz zamanı kıstas alırsak, geçmişle karşılaştırdığımızda robot tekno-lojisinde ne gibi gelişmeler, ne gibi adımlar atıldı diyebiliriz?

Robotik bilgi alanı halen üç mü-him zorluklarla boğuşmaktadır:

• Hafıza, bellek sistemleri (Memory Sistems, ne kadar çok olursa o kadar çok iş yapma yeteneği oluşur)

• His alma, çevreyi analiz edebil-me sensörleri (yaşayan hayvan veya insan hislerinin uygulanması, mese-la Kedi gözü, köpeklerin koku alma hisleri, kuşların uçabilme yetenekleri gibi. Bu ilim dalına BIONIC denir)

• Mikroskobik mekanik parçalar (çok sabit ve hızlı motorlar, sensör-ler, ısıya ve hızlılığa dayanıklı meka-nik materyaller)

Bu zorlukların teker teker yenil-mesinden sonra robotik mutlaka bir-den çok büyük bir adım atmış olacak. Çünkü endüstri bunu beklemektedir. (Petrol hizmeteri, askeriye, yeraltı en-düstrisi, bilgisayar teknolojisi, uzay ve uydu teknolojisi, vs.)

Hafızaların gittikçe küçülmesi ve ucuzlaması Bionic ilim alanının dün-ya çapında bir alan olarak uygulan-ması ve robotların aynı zamanda kendi parçalarını üretmeleri, bu zor-lukların en kısa bir zamanda yakala-nacağına dair simgelerdir.

Robot dediğimiz programlamış makinelerin parçaları nerelerde yapılmaktadır? Yani, sadece robot teknolojisi adına parça üretimi ya-pan fabrikalar mevcut mudur?

Bugün robotlar da branşlara ay-rıldıklarından her branştaki robotlar yaptıkları işe göre değişir ve gelişir. Bu durumda mekanik parça yapan şirketler artık bir mekanik laboratuar olmaktan çıkmışlar, birer araştırma ve geliştirme laboratuarı olmuşlar-dır ve olmalıdırlar da. Bu laboratuar-larda materyal cinsleri, eklem sistem-leri (tutma, döndürme gibi) ve buna benzer mekanik çalışmalar yaparlar. Yani robot üreticileri genelde kendi

yedek parçalarını kendileri üretirler. Bunun yanında robotlarda kulla-

nılan genel parçaları yapan işletme-ler de vardır (http://www.ati-ia.com/)

Robotik alanında edinilmesi ge-rekilen bilgi alanları hangileri dir?

Robot yapımında iki önemli unsur vardır:

1. Yapılacak işin süreç analizi (ya-pılması gereken hareketler, bu hare-ketlerin zamanlamaları, özellikleri)

2. Yapılacak hareketlerin analizi (mekanik hareketlerin sahnelere ay-rılması, küçük birimlere bölünmesi, vs.)

Bu unsurları gerek yazılımcı ola-rak, gerekse de mekanikçi olarak uy-gulayabilmek birer elektronik mes-leği dışı bilimlerdirler (Tıp, psikoloji, nötorik, hareket terapileri, fizyo tera-pisi gibi...)

Robotlar programlanırken ne gibi işlemlerden geçer, nasıl prog-ramlanır ve hangi programlama dilleri kullanılır?

Yazılım süreci genelde şöyledir:• Robotların yapacağı hareketler

analiz edilir • Matematiksel ölçümler yapılır ve

bu ölçümlerin formülleri yazılır• Modüller yazılır (küçük yazılımcı-

lar)• Modüller birbirlerine eklenirBazı Robot dillerinden örnekler

Bu robot’un adı “Klettermax” yani tırmanıcı ve bir bukalemun hareketiyle tırmana-biliyor her zorluğu. Bu robotu üreten Alman işletmesi kanal yapıcısı olduğundan ka-nalların teftişini, denetlenmesini bu robotlara bırakmak istiyor.

72 73

Page 76: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

vermek gerekirse:• Basic++, • CCBasic, • Microsoft .NET (http://www.

microsoft.com/downloads/details.aspx?FamilyID=84c5b49f-0f9c-4182-a267-a951328d3fbd&displaylang=en#Overview)

• C++• Kontrol sistemlerinde genellikle

FORTH kullanılır.

Geleceğin teknolojilerine yön verecek olan yapay zeka hakkında neler düşünüyorsunuz? Robot tek-noljisinde önemi nedir?

Yapay zeka geleceğin konusu ol-masına rağmen gelecekte tabiatı de-ğiştireceğine inanıyorum. Bu değiş-kenlik “bakış açısı” olacak. Zira, şu ana kadar robotların, yaratıkların ha-reket ve hareket sistemlerine uydu-rulması düşünülüyordu. Robotların gittikçe “erginleşmesi”, değişik işleri değişik bir şekilde uygulamaları, ya-zılımcıların da artık bakış açısını de-ğiştirecektir. Yani yapay zekaya bir in-sanın gözüyle robot olarak değil de, bir robot’un hareket edebilme siste-mi olarak devam edecektir. Bu deği-şiklilik şu an üretilen robotlarda ya-vaş yavaş görükmektedir. Misaller:

Yaratık: Kediİsmi: NeCoRo İşletme: Omron, Memleket: Japonya

http://www.necoro.com/photo/index.html

Yaratık: Köpekİsmi: Aiboİşletme: Sony, Memleket: Japonyahttp://support.sony-europe.com/aibo/

index.asp?language=en

Yaratık: Insanİsmi: Asimoİşletme: Honda, Memleket: Japonyah t t p : / / w o r l d . h o n d a . c o m / A S I M O /

event/2008/081010/

Yaratık: Makinaİsmi: Asimoİşletme: Honda, Memleket: Japonyahttp://store.irobot.com/home/index.jsp

Yaratık: İnsanİsmi: Ifbotİşletme: Business Design Corp., Memleket: Japonyahttp://www.business-design.co.jp/en/

product/001/

Yaratık: İnsanİsmi: HelloKittyROBOİşletme: Business Design Corp., Memleket: Japonyahttp://www.business-design.co.jp/en/

product/002/index.html

Robotik hakkında bilgi için:http://www.botmag.com/http://en.wikipedia.org/wiki/Ro-

botics

Teşekkür ederiz.

74 75

Roy Hoes

Page 77: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

vermek gerekirse:• Basic++, • CCBasic, • Microsoft .NET (http://www.

microsoft.com/downloads/details.aspx?FamilyID=84c5b49f-0f9c-4182-a267-a951328d3fbd&displaylang=en#Overview)

• C++• Kontrol sistemlerinde genellikle

FORTH kullanılır.

Geleceğin teknolojilerine yön verecek olan yapay zeka hakkında neler düşünüyorsunuz? Robot tek-noljisinde önemi nedir?

Yapay zeka geleceğin konusu ol-masına rağmen gelecekte tabiatı de-ğiştireceğine inanıyorum. Bu değiş-kenlik “bakış açısı” olacak. Zira, şu ana kadar robotların, yaratıkların ha-reket ve hareket sistemlerine uydu-rulması düşünülüyordu. Robotların gittikçe “erginleşmesi”, değişik işleri değişik bir şekilde uygulamaları, ya-zılımcıların da artık bakış açısını de-ğiştirecektir. Yani yapay zekaya bir in-sanın gözüyle robot olarak değil de, bir robot’un hareket edebilme siste-mi olarak devam edecektir. Bu deği-şiklilik şu an üretilen robotlarda ya-vaş yavaş görükmektedir. Misaller:

Yaratık: Kediİsmi: NeCoRo İşletme: Omron, Memleket: Japonya

http://www.necoro.com/photo/index.html

Yaratık: Köpekİsmi: Aiboİşletme: Sony, Memleket: Japonyahttp://support.sony-europe.com/aibo/

index.asp?language=en

Yaratık: Insanİsmi: Asimoİşletme: Honda, Memleket: Japonyah t t p : / / w o r l d . h o n d a . c o m / A S I M O /

event/2008/081010/

Yaratık: Makinaİsmi: Asimoİşletme: Honda, Memleket: Japonyahttp://store.irobot.com/home/index.jsp

Yaratık: İnsanİsmi: Ifbotİşletme: Business Design Corp., Memleket: Japonyahttp://www.business-design.co.jp/en/

product/001/

Yaratık: İnsanİsmi: HelloKittyROBOİşletme: Business Design Corp., Memleket: Japonyahttp://www.business-design.co.jp/en/

product/002/index.html

Robotik hakkında bilgi için:http://www.botmag.com/http://en.wikipedia.org/wiki/Ro-

botics

Teşekkür ederiz.

74 75

Roy Hoes

Page 78: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Öncelikle hakkınızda bilgisi ol-mayanlar için kendinizden bahse-der misiniz?

1962 Mersin doğumluyum. Üni-versiteye kadar kendi dünyasına ka-panmış, hayal dünyası zengin bir ço-cuktum. Çok kitap okurdum, öyle ki o zamanlar Mersin İl Halk Kütüpha-nesindeki okunabilecek çoğu kitabı okumuştum. İlk gençlik dönemimde İtalyan bir oyuncu, Franco Gasparri hayranıydım. Saçlarımı onun gibi ta-rar, ona benzemeye çalışırdım. O za-manlar, ilerde bir film çekecem ve Franco Gasparri’yi oynatacam diye hayal kurardım. Sonra üniversite gel-di. Sinema okumayı istememe kar-şın, Marmara Üniversitesi Basın Ya-yın Yüksek Okulu, Radyo Televizyon bölümünü kazandım. Ailemden ay-rılıp İstanbul’a geldim. İlk yıllar yurt-

ta kaldım, çok güzel dostlar kazan-dım, hala bazılarıyla arkadaşlığım sü-rer. Birara tiyatroya bulaştım. Bu çe-kingenliğimi biraz olsun üzerimden atmama yaradı. Çoğu amatör tiyat-ro grubunda olduğu gibi benim gru-bumda da bir sürü entrika dönüyor-du. 1985’te çok üzülerek de olsa, bu tiyatro grubundan ayrıldım ve tiyat-ro defterini kapattım. Üniversitede sinema dersi de görüyorduk. Hoca-mız Alim Şerif Onaran benim sinema yapmak için duyduğum isteği bildiği için bana yardımcı olmaya çalışmıştı. Ama şu lafı hala kulağımdadır. “Mer-sinli, (bana böyle hitap etmeyi sever-di rahmetli) sen sinema yapmayı çok istiyorsun ama sen de hırs yok. Bi-raz hırslı olsana evladım. Bu piyasada başka türlü başarılı olamazsın.” As-lında çok haklıydı. Ben de yeterince

RÖPORTAJ

Marjinal Reklam’ın Art Director’ü Abdürrahim Sönmez’le rek-

lam ajansları ve reklamcılık üzerine beğeniyle okuyacağınız ve

sektöre dair ipuçları veren hoş bir söyleşi gerçekleştirdik.

Röportaj: Fatih Nebioğlu

Abdurrahim Sönmez

76 77

Page 79: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Öncelikle hakkınızda bilgisi ol-mayanlar için kendinizden bahse-der misiniz?

1962 Mersin doğumluyum. Üni-versiteye kadar kendi dünyasına ka-panmış, hayal dünyası zengin bir ço-cuktum. Çok kitap okurdum, öyle ki o zamanlar Mersin İl Halk Kütüpha-nesindeki okunabilecek çoğu kitabı okumuştum. İlk gençlik dönemimde İtalyan bir oyuncu, Franco Gasparri hayranıydım. Saçlarımı onun gibi ta-rar, ona benzemeye çalışırdım. O za-manlar, ilerde bir film çekecem ve Franco Gasparri’yi oynatacam diye hayal kurardım. Sonra üniversite gel-di. Sinema okumayı istememe kar-şın, Marmara Üniversitesi Basın Ya-yın Yüksek Okulu, Radyo Televizyon bölümünü kazandım. Ailemden ay-rılıp İstanbul’a geldim. İlk yıllar yurt-

ta kaldım, çok güzel dostlar kazan-dım, hala bazılarıyla arkadaşlığım sü-rer. Birara tiyatroya bulaştım. Bu çe-kingenliğimi biraz olsun üzerimden atmama yaradı. Çoğu amatör tiyat-ro grubunda olduğu gibi benim gru-bumda da bir sürü entrika dönüyor-du. 1985’te çok üzülerek de olsa, bu tiyatro grubundan ayrıldım ve tiyat-ro defterini kapattım. Üniversitede sinema dersi de görüyorduk. Hoca-mız Alim Şerif Onaran benim sinema yapmak için duyduğum isteği bildiği için bana yardımcı olmaya çalışmıştı. Ama şu lafı hala kulağımdadır. “Mer-sinli, (bana böyle hitap etmeyi sever-di rahmetli) sen sinema yapmayı çok istiyorsun ama sen de hırs yok. Bi-raz hırslı olsana evladım. Bu piyasada başka türlü başarılı olamazsın.” As-lında çok haklıydı. Ben de yeterince

RÖPORTAJ

Marjinal Reklam’ın Art Director’ü Abdürrahim Sönmez’le rek-

lam ajansları ve reklamcılık üzerine beğeniyle okuyacağınız ve

sektöre dair ipuçları veren hoş bir söyleşi gerçekleştirdik.

Röportaj: Fatih Nebioğlu

Abdurrahim Sönmez

76 77

Page 80: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

hırs yoktu. Gerçi o zamanlar genç bir yönetmen adayının film çekebilmesi çok zordu. Piyasada genç yönetmen diye 40 yaşlarındaki insanların adı geçerdi. Ama sonuçta Yeşilçam’ın to-zunu da bir şekilde koklamış oldum. İlk başta set fotoğrafçısı olarak adım attığım film piyasasında asistanlık, prodüksiyon ve yönetmenlik (tanı-tım filmi ve klip) gibi deneyimlerim oldu. Ama günlerce kahve köşelerin-de iş kovalamak hiçbir zaman hoşu-ma gitmeyen bir tarz oldu. Ne yazık ki o zamanlar bu işler böyle yapılıyor-du.

Radyo - TV mezunu olmanıza rağmen reklamcılık yapıyorsunuz.

Bu tercihin nedeni nedir? Sizi rek-lamcılığa iten ne oldu?

Başta da söylediğim gibi be-nim idealim film yapmaktı. Bu yüz-den başlangıçta hep film piyasası-na girmeye çalıştım. Bir ara Mahinur Ergun’un çektiği ilk filmde hem pro-düksiyon asistanlığı, hem fotoğrafçı-lık, hem de kamera arkası için video çekimi yapıyordum. Boynumda fo-toğraf makinesi, omzumda kamera ile çalışanların yemeklerini organize ettiğim bir zamanda Sinan Çetin seti-mizi ziyaret etti. Beni o halde görün-ce, herhalde hoşuna gitti. “Sen be-nimle çalışacaksın, bana uğra” dedi. Bu aslında hayatımda dönüm nokta-sı oldu. Çünkü o dönemde Sinan Çe-

tin reklam filmleri çekmeye başlamış-tı. Böylece ben de reklam sektörüne bulaşmış oldum. Sinan Çetin’in şirke-ti Plato Film iyi bir okuldu. Onun ilk ekibine dahil oldum ve herşeyle ilgi-lenmek durumunda kaldım. Bu bana çok şey öğretti. 1987-92 yılları arasın-da Plato Film’de çalıştım. Daha sonra evlendim ve kendi reklam şirketimi-zi kurmaya karar verdik. Yani biraz te-sadüfi olarak reklamcılığa başladım. Gerçi bugünki aklım olsaydı, buna cesaret eder miydim, bilmiyorum. Bi-raz cahil cesaretiydi galiba, ama di-siplinli çalışmamız sayesinde bugün-lere kadar geldik.

Reklamcılıkta eğitim almadan bu işi yapmak isteyen genç arka-daşlara neler tavsiye edersiniz? Bir insanın kendi başına çabalaya-rak öğrenebileceği bir meslek midir reklamcılık? Bu sektörde diploma-sız başarılı olmanın sırrı nedir?

Bizim zamanımızda bu işe ilgi-li okul diploması olmaksızın başla-mak daha kolaydı. Biz buna alaylı ol-mak derdik. Ama şu anda eğitim ku-rumlarının sayısı ve kalitesi çok arttı. Her yıl yüzlerce reklam okulu mezu-nu piyasaya girmeye çalışıyor. Bunla-rın arasından sıyrılıp, bir ajansta yer edinebilmek artık çok zor. Müthiş bir isteğiniz ve bilginiz olması gerekiyor. Bu noktada farklı okullardan mezun olmuş, fakat reklam sektöründe ça-

lışmak isteyen arkadaşlara tavsiyem, bunun okulunu okumamış olsalar da kendilerini bu konuda iyi yetiştirme-leri gerektiğidir. İlgili kaynaklara ula-şıp (bu artık çok zor değil, bu konuy-la ilgili yüzlerce kitap, binlerce inter-net sitesi var) bilgilerini artırmaları. Tabii sadece reklamcılık konusunda değil, sanat, toplumsal olaylar, sos-yoloji, psikoloji gibi aklınıza gelebi-lecek her konu reklamcılığın ilgi ala-nında olabilir.

Ülkemizdeki insanlar her konu-da bilgili olduğunu zannedip ah-kam kesiyorlar. Dolayısıyla hiç rek-lamcılıkla ilgisi olmayan bir kişi de TV programlarında yorumlar ya-pabiliyor. Reklamcılığın bu kadar popüler olmasının sebebi nedir?

Sonuçta ülkemizde televizyon iz-leme oranı oldukça yüksek. Ve tele-vizyon izliyorsanız sürekli reklam ku-şaklarına maruz kalmanız da kaçınıl-maz. Bu demektir ki ülkemiz TV izle-yicisinin büyük çoğunluğu aynı za-manda iyi bir reklam izleyeni. Dizi-ler veya maçlar arasındaki reklam ku-şaklarına ne kadar kızsak da bu bizle-rin reklam izlemesini engellememek-te. Zap yaparak kaçma çabaları diğer kanaldaki reklam kuşaklarına takıla-rak sizi pes ettirmekte. Durum böy-le olunca ister istemez reklam insan-ların ilgi alanına girmekte. Bazı gaze-telerde reklam pastasından daha bü-

78 79

Page 81: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

hırs yoktu. Gerçi o zamanlar genç bir yönetmen adayının film çekebilmesi çok zordu. Piyasada genç yönetmen diye 40 yaşlarındaki insanların adı geçerdi. Ama sonuçta Yeşilçam’ın to-zunu da bir şekilde koklamış oldum. İlk başta set fotoğrafçısı olarak adım attığım film piyasasında asistanlık, prodüksiyon ve yönetmenlik (tanı-tım filmi ve klip) gibi deneyimlerim oldu. Ama günlerce kahve köşelerin-de iş kovalamak hiçbir zaman hoşu-ma gitmeyen bir tarz oldu. Ne yazık ki o zamanlar bu işler böyle yapılıyor-du.

Radyo - TV mezunu olmanıza rağmen reklamcılık yapıyorsunuz.

Bu tercihin nedeni nedir? Sizi rek-lamcılığa iten ne oldu?

Başta da söylediğim gibi be-nim idealim film yapmaktı. Bu yüz-den başlangıçta hep film piyasası-na girmeye çalıştım. Bir ara Mahinur Ergun’un çektiği ilk filmde hem pro-düksiyon asistanlığı, hem fotoğrafçı-lık, hem de kamera arkası için video çekimi yapıyordum. Boynumda fo-toğraf makinesi, omzumda kamera ile çalışanların yemeklerini organize ettiğim bir zamanda Sinan Çetin seti-mizi ziyaret etti. Beni o halde görün-ce, herhalde hoşuna gitti. “Sen be-nimle çalışacaksın, bana uğra” dedi. Bu aslında hayatımda dönüm nokta-sı oldu. Çünkü o dönemde Sinan Çe-

tin reklam filmleri çekmeye başlamış-tı. Böylece ben de reklam sektörüne bulaşmış oldum. Sinan Çetin’in şirke-ti Plato Film iyi bir okuldu. Onun ilk ekibine dahil oldum ve herşeyle ilgi-lenmek durumunda kaldım. Bu bana çok şey öğretti. 1987-92 yılları arasın-da Plato Film’de çalıştım. Daha sonra evlendim ve kendi reklam şirketimi-zi kurmaya karar verdik. Yani biraz te-sadüfi olarak reklamcılığa başladım. Gerçi bugünki aklım olsaydı, buna cesaret eder miydim, bilmiyorum. Bi-raz cahil cesaretiydi galiba, ama di-siplinli çalışmamız sayesinde bugün-lere kadar geldik.

Reklamcılıkta eğitim almadan bu işi yapmak isteyen genç arka-daşlara neler tavsiye edersiniz? Bir insanın kendi başına çabalaya-rak öğrenebileceği bir meslek midir reklamcılık? Bu sektörde diploma-sız başarılı olmanın sırrı nedir?

Bizim zamanımızda bu işe ilgi-li okul diploması olmaksızın başla-mak daha kolaydı. Biz buna alaylı ol-mak derdik. Ama şu anda eğitim ku-rumlarının sayısı ve kalitesi çok arttı. Her yıl yüzlerce reklam okulu mezu-nu piyasaya girmeye çalışıyor. Bunla-rın arasından sıyrılıp, bir ajansta yer edinebilmek artık çok zor. Müthiş bir isteğiniz ve bilginiz olması gerekiyor. Bu noktada farklı okullardan mezun olmuş, fakat reklam sektöründe ça-

lışmak isteyen arkadaşlara tavsiyem, bunun okulunu okumamış olsalar da kendilerini bu konuda iyi yetiştirme-leri gerektiğidir. İlgili kaynaklara ula-şıp (bu artık çok zor değil, bu konuy-la ilgili yüzlerce kitap, binlerce inter-net sitesi var) bilgilerini artırmaları. Tabii sadece reklamcılık konusunda değil, sanat, toplumsal olaylar, sos-yoloji, psikoloji gibi aklınıza gelebi-lecek her konu reklamcılığın ilgi ala-nında olabilir.

Ülkemizdeki insanlar her konu-da bilgili olduğunu zannedip ah-kam kesiyorlar. Dolayısıyla hiç rek-lamcılıkla ilgisi olmayan bir kişi de TV programlarında yorumlar ya-pabiliyor. Reklamcılığın bu kadar popüler olmasının sebebi nedir?

Sonuçta ülkemizde televizyon iz-leme oranı oldukça yüksek. Ve tele-vizyon izliyorsanız sürekli reklam ku-şaklarına maruz kalmanız da kaçınıl-maz. Bu demektir ki ülkemiz TV izle-yicisinin büyük çoğunluğu aynı za-manda iyi bir reklam izleyeni. Dizi-ler veya maçlar arasındaki reklam ku-şaklarına ne kadar kızsak da bu bizle-rin reklam izlemesini engellememek-te. Zap yaparak kaçma çabaları diğer kanaldaki reklam kuşaklarına takıla-rak sizi pes ettirmekte. Durum böy-le olunca ister istemez reklam insan-ların ilgi alanına girmekte. Bazı gaze-telerde reklam pastasından daha bü-

78 79

Page 82: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

yük pay alabilmek için, bünyelerin-de bazı reklam üzerine yazan kişile-re yer vermeye başladılar. Bu oyunun bir parçasıydı. Yoksa sıradan vatan-daşların, reklamın mesajı nasıl veril-miş veya ürünü satmada başarısı ne olmuş gibi soruların cevabını merak ettiğini hiç sanmıyorum. Ama bir dö-nem böyle bir taktik uygulandı. Ben-ce bu tamamen reklam alma yönte-mi olarak geliştirilmiş bir taktikti. Ni-tekim Reklamcılık Derneği ödülle-ri varken, büyük bir yayın kuruluşu da reklam ödülleri vermeye başladı. Daha çok reklam almak, daha çok ka-zanmak gibi bir kaygıları olmasa niye

var olan bir organizasyona alter-natif bir organizasyon yapsınlar? Ama hiçbir reklam ajansı da çı-kıp “Kardeşim, bizim saygın bir ya-rışmamız zaten var, bu da neyin nesi” diye sormadı. Aksine “ Bravo, sektöre kan getirdiniz, sektörü-müz gelişiyor” gibisinden destek-leyici mesajlarla, yarışmadan bir-kaç ödül kapsak kârdır mantığıy-la hareket ettiler.

Reklam ajansı kurmak çok sermaye gerektirmeyen, hatta sermayesiz bir iş diyebiliriz. Mat-baalar leasing’le matbaa maki-naları aldı. Reklamcıların sayısı-nın artması ile birlikte, matbaa-cılar da makinaların parasını çı-karmak için çok ucuza işler yap-maya başladılar. Bu durumu na-sıl değerlendiriyorsunuz?Aslında reklam ajansı kurmak ser-

mayesiz bir iş değildir. Sermayeniz yaratıcılıktır ve yaratıcı insanları ça-lıştırmak için iyi ücretler ödemeniz gerekir. Burada insana yatırım yapar-sınız. Tabii bunun yanında şöyle de bir gerçek var; her yıl reklamcılık sek-törüne katılmak isteyen birçok me-zun çıkıyor. Bir de piyasada bir şekil-de bulunmuş ve bu işe devam etmek isteyen kişiler var. Piyasadaki kurum-sal reklam ajansı sayısı belli. Bunların sağladığı istihdam belli. Peki ne ola-cak? O zaman birileri zor şartlarda da olsa yeni ajanslar kurmaya başlaya-

cak ve rekabet edebilmek için de fi-yat kıracak. Çünkü başka çaresi yok. Büyük kurumsal ajanslar sonuçta pi-yasadaki yetenekli insanları bünyesi-ne katıyor, ajansın gücüyle birçok işi çok daha iyi halledebiliyor. Ama bu-nun maliyeti de yüksek olduğu için, yeni kurulmuş küçük bir ajansın fi-yatlarıyla rekabet edebilmesi de söz konusu değil. Reklamveren reklam ajansı seçme işini de muhasebeci mantığıyla yaparsa, sonuçta bu kü-çük ajanslar da iş almış oluyorlar. Bu söylediklerimden küçük ajansları kü-çümsemek gibi bir anlam çıkmasın. Ama kurumsal bir ajansın uzun vade-de sağladığı avantaj ve güveni, yeni

kurulmuş ve ne kadar hayatta kala-cağı belli olmayan bir ajansın verme-sinin zor olduğu da ortadadır. Reka-bet tabii ki serbest piyasanın gere-ği, ama haksız rekabet değil. Kurum-sallaşmış ajanslara göre daha küçük çapta olan işletmeler, müşterisine vaadde bulunurken gerçekçi olma-lıdır. Fiyat kırıp işi nerdeyse bedava-ya kotarmaya çalışarak aslında hem kendisine, hem de piyasaya zarar ve-rir. Her çalışmanın bir bedeli vardır ve müşteri bunu ödemek zorunda-dır. Bu yüzden tüm reklam ajansları, en azından piyasada kabul edilen ta-ban fiyatları uygulamak zorundadır. Günümüz Türkiye’sinde temizlik mal-

80 81

Page 83: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

yük pay alabilmek için, bünyelerin-de bazı reklam üzerine yazan kişile-re yer vermeye başladılar. Bu oyunun bir parçasıydı. Yoksa sıradan vatan-daşların, reklamın mesajı nasıl veril-miş veya ürünü satmada başarısı ne olmuş gibi soruların cevabını merak ettiğini hiç sanmıyorum. Ama bir dö-nem böyle bir taktik uygulandı. Ben-ce bu tamamen reklam alma yönte-mi olarak geliştirilmiş bir taktikti. Ni-tekim Reklamcılık Derneği ödülle-ri varken, büyük bir yayın kuruluşu da reklam ödülleri vermeye başladı. Daha çok reklam almak, daha çok ka-zanmak gibi bir kaygıları olmasa niye

var olan bir organizasyona alter-natif bir organizasyon yapsınlar? Ama hiçbir reklam ajansı da çı-kıp “Kardeşim, bizim saygın bir ya-rışmamız zaten var, bu da neyin nesi” diye sormadı. Aksine “ Bravo, sektöre kan getirdiniz, sektörü-müz gelişiyor” gibisinden destek-leyici mesajlarla, yarışmadan bir-kaç ödül kapsak kârdır mantığıy-la hareket ettiler.

Reklam ajansı kurmak çok sermaye gerektirmeyen, hatta sermayesiz bir iş diyebiliriz. Mat-baalar leasing’le matbaa maki-naları aldı. Reklamcıların sayısı-nın artması ile birlikte, matbaa-cılar da makinaların parasını çı-karmak için çok ucuza işler yap-maya başladılar. Bu durumu na-sıl değerlendiriyorsunuz?Aslında reklam ajansı kurmak ser-

mayesiz bir iş değildir. Sermayeniz yaratıcılıktır ve yaratıcı insanları ça-lıştırmak için iyi ücretler ödemeniz gerekir. Burada insana yatırım yapar-sınız. Tabii bunun yanında şöyle de bir gerçek var; her yıl reklamcılık sek-törüne katılmak isteyen birçok me-zun çıkıyor. Bir de piyasada bir şekil-de bulunmuş ve bu işe devam etmek isteyen kişiler var. Piyasadaki kurum-sal reklam ajansı sayısı belli. Bunların sağladığı istihdam belli. Peki ne ola-cak? O zaman birileri zor şartlarda da olsa yeni ajanslar kurmaya başlaya-

cak ve rekabet edebilmek için de fi-yat kıracak. Çünkü başka çaresi yok. Büyük kurumsal ajanslar sonuçta pi-yasadaki yetenekli insanları bünyesi-ne katıyor, ajansın gücüyle birçok işi çok daha iyi halledebiliyor. Ama bu-nun maliyeti de yüksek olduğu için, yeni kurulmuş küçük bir ajansın fi-yatlarıyla rekabet edebilmesi de söz konusu değil. Reklamveren reklam ajansı seçme işini de muhasebeci mantığıyla yaparsa, sonuçta bu kü-çük ajanslar da iş almış oluyorlar. Bu söylediklerimden küçük ajansları kü-çümsemek gibi bir anlam çıkmasın. Ama kurumsal bir ajansın uzun vade-de sağladığı avantaj ve güveni, yeni

kurulmuş ve ne kadar hayatta kala-cağı belli olmayan bir ajansın verme-sinin zor olduğu da ortadadır. Reka-bet tabii ki serbest piyasanın gere-ği, ama haksız rekabet değil. Kurum-sallaşmış ajanslara göre daha küçük çapta olan işletmeler, müşterisine vaadde bulunurken gerçekçi olma-lıdır. Fiyat kırıp işi nerdeyse bedava-ya kotarmaya çalışarak aslında hem kendisine, hem de piyasaya zarar ve-rir. Her çalışmanın bir bedeli vardır ve müşteri bunu ödemek zorunda-dır. Bu yüzden tüm reklam ajansları, en azından piyasada kabul edilen ta-ban fiyatları uygulamak zorundadır. Günümüz Türkiye’sinde temizlik mal-

80 81

Page 84: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

zemelerine bile %100 zam gelirken, reklam tasarım fiyatları olduğu yer-de saymaktadır. Bu da sektör çalışan-ları olarak bizi mağdur duruma dü-şürmektedir. Ama bunun nedeni de bir noktaya kadar yine bizim sektörü-müzdür. Birlikten güç doğar. Sektör belli prensiplerde uzlaşmalı ve bunu uygulamalıdır. Matbaa matbaacılığı-nı bilmeli, ajans da ajanslığını. Bunu ihlal edenler dışlanmalıdır. Reklamcı-lığa soyunan matbaaya diğer ajans-lar kesinlikle hiçbir baskı işini verme-melidir. Gerçi yakın zamana kadar bu işler böyle yürüyordu ama son dö-nemde ortalık toz duman oldu. Ki-min ne iş yaptığı belli değil. Sınırlar eskisi gibi keskin değil artık.

Hemen hemen her matbaanın kendine ait bir reklam ajansı var di-

yebiliriz. Bu şekilde baskı sektörün-de olan reklam ajanslarının akıbeti hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu tamamen bindiğiniz dalı kes-mektir. Matbaacılık ayrı bir uğraş, reklamcılık ayrı bir uğraştır. Bir müş-teri, direkt olarak matbaa ile neden çalışır? Tabii ki maliyeti minumumda tutmak için. Minumum rakamlara iş yaptığınız zaman da iyi bir grafiker, iyi bir sanat yönetmeni, iyi bir metin yazarı, iyi bir müşteri temsilcisi besle-yecek geliri elde edemezsiniz. Çünkü bir broşür bastırdığınızda bunun ma-liyeti sadece boya ve kağıt masrafı değildir. Yaratıcı çalışmanın da bede-lini ödemek durumundasınız. Ama ne yazık ki günümüzde dahi, yaratı-cılığa bir bedel ödemek insanlara zor geliyor.

Reklamcılığın bir anlamda şek-li değişiyor diyebiliriz. Çok büyük firmaların web site tasarımlarına bakıyoruz tasarım ya çok kötü, ya da bir yerlerden kopyalanmış. Ay-rıca broşür ve katalog olayı hala çok önemli. İnsanlar hala bir şey-lere dokunmak, almak istiyor. Ama şu an çok güzel tasarımlı broşürler yavaş yavaş yerini kötü tasarımla-ra bırakıyor. Fotoğrafın filmden çı-kıp dijital olması müşterilerin fo-toğrafa para vermek istememesi-ne sebep oluyor. Reklamda ilerle-mek şöyle dursun, azımsamayacak sayıda firma geriye gidiyor. Bu gi-dişat daha ne kadar devam eder? Bu konudaki düşüncelerinizi pay-laşır mısınız?

Değişim kaçınılmaz. Şartlara ayak

uyduran ayakta kalacak, diğerle-ri elenecek. Şu anda bizlere ters ge-len davranış biçimlerini, belki üç-beş yıl sonra normal olarak algılayaca-ğız. Dijital çağın hızlı bir değişime yol açması bizi ürkütebilir ama sonuçta uyum sağlayacağız. İlk Mac’ler çıktı-ğında da benzer çelişkiler yaşanmış-tı. Pistole kullanımında uzmanlaşmış insanlar vardı ve bunlarla çalışmak için sıraya girerdiniz. Şimdi Photos-hop programında pistole atmak çok basit bir hale geldi. Bu kötü mü siz-ce? Tabii ki hayır. Ama teknolojinin bu kadar yaygınlaşması herkesin bil-gisayar başında bu işleri yapabilece-ği duygusunu veriyor. Bence yanlışlık burada. İş, sadece teknolojiyi kullan-

82 83

Page 85: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

zemelerine bile %100 zam gelirken, reklam tasarım fiyatları olduğu yer-de saymaktadır. Bu da sektör çalışan-ları olarak bizi mağdur duruma dü-şürmektedir. Ama bunun nedeni de bir noktaya kadar yine bizim sektörü-müzdür. Birlikten güç doğar. Sektör belli prensiplerde uzlaşmalı ve bunu uygulamalıdır. Matbaa matbaacılığı-nı bilmeli, ajans da ajanslığını. Bunu ihlal edenler dışlanmalıdır. Reklamcı-lığa soyunan matbaaya diğer ajans-lar kesinlikle hiçbir baskı işini verme-melidir. Gerçi yakın zamana kadar bu işler böyle yürüyordu ama son dö-nemde ortalık toz duman oldu. Ki-min ne iş yaptığı belli değil. Sınırlar eskisi gibi keskin değil artık.

Hemen hemen her matbaanın kendine ait bir reklam ajansı var di-

yebiliriz. Bu şekilde baskı sektörün-de olan reklam ajanslarının akıbeti hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu tamamen bindiğiniz dalı kes-mektir. Matbaacılık ayrı bir uğraş, reklamcılık ayrı bir uğraştır. Bir müş-teri, direkt olarak matbaa ile neden çalışır? Tabii ki maliyeti minumumda tutmak için. Minumum rakamlara iş yaptığınız zaman da iyi bir grafiker, iyi bir sanat yönetmeni, iyi bir metin yazarı, iyi bir müşteri temsilcisi besle-yecek geliri elde edemezsiniz. Çünkü bir broşür bastırdığınızda bunun ma-liyeti sadece boya ve kağıt masrafı değildir. Yaratıcı çalışmanın da bede-lini ödemek durumundasınız. Ama ne yazık ki günümüzde dahi, yaratı-cılığa bir bedel ödemek insanlara zor geliyor.

Reklamcılığın bir anlamda şek-li değişiyor diyebiliriz. Çok büyük firmaların web site tasarımlarına bakıyoruz tasarım ya çok kötü, ya da bir yerlerden kopyalanmış. Ay-rıca broşür ve katalog olayı hala çok önemli. İnsanlar hala bir şey-lere dokunmak, almak istiyor. Ama şu an çok güzel tasarımlı broşürler yavaş yavaş yerini kötü tasarımla-ra bırakıyor. Fotoğrafın filmden çı-kıp dijital olması müşterilerin fo-toğrafa para vermek istememesi-ne sebep oluyor. Reklamda ilerle-mek şöyle dursun, azımsamayacak sayıda firma geriye gidiyor. Bu gi-dişat daha ne kadar devam eder? Bu konudaki düşüncelerinizi pay-laşır mısınız?

Değişim kaçınılmaz. Şartlara ayak

uyduran ayakta kalacak, diğerle-ri elenecek. Şu anda bizlere ters ge-len davranış biçimlerini, belki üç-beş yıl sonra normal olarak algılayaca-ğız. Dijital çağın hızlı bir değişime yol açması bizi ürkütebilir ama sonuçta uyum sağlayacağız. İlk Mac’ler çıktı-ğında da benzer çelişkiler yaşanmış-tı. Pistole kullanımında uzmanlaşmış insanlar vardı ve bunlarla çalışmak için sıraya girerdiniz. Şimdi Photos-hop programında pistole atmak çok basit bir hale geldi. Bu kötü mü siz-ce? Tabii ki hayır. Ama teknolojinin bu kadar yaygınlaşması herkesin bil-gisayar başında bu işleri yapabilece-ği duygusunu veriyor. Bence yanlışlık burada. İş, sadece teknolojiyi kullan-

82 83

Page 86: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

mak değildir, bir de yaratıcı ve estetik yanı vardır. Hedef kitlenin hoşlanaca-ğı estetiği yakalamak da reklamcının uzmanlık alanıdır.

İleride Türkiye’de reklamcılık nasıl olacak? Ya da şöyle diyelim; Türkiye’de reklamcılık nereye gidi-yor diyebiliriz?

Tüm dünyada olduğu gibi Türki-ye de de reklamcılığın kuralları yeni-den yazılıyor. Büyük reklam ajansla-rı teknolojiye ayak uydurmaya çalışı-yor. Türkiye gibi genç bir nüfusun ol-duğu bir ülkede ise gündelik trendle-ri takip edebilmek ve buna göre ha-reket planları çıkartmak daha önem-

li bir hal alıyor.

Grafikerlik, reklam, fotoğrafçılık gibi meslek dallarının okulunu biti-ren kişiler, sektörün içine girdikleri zaman, birçogu bu bilgi birikimle-rini iş hayatında uygulamaya dö-kemiyorlar. Bu durum hakkındaki düşünceleriniz neler?

Reklamcılık yaratıcı bir iştir ama bu size sınırsız bir özgürlük sağla-maz. Size müşterinizin beklentileri doğrultusunda bir sınır çizilir. Siz bu alan içinde hareket edebilirsiniz. Bir ressamın sınırını tuvali ve fırçası be-lirler, yani sınırsız özgürlüğü vardır. Bir müzisyenin notaları, bir tiyatro-

cunun sahnesi. Buradaki kaçırılma-ması gereken nokta reklamcının sa-natçı olmamasıdır. Sanat dallarından beslenmeli ama kendini sanatçı ola-rak görmemelidir, aksi halde mutsuz-luğa ve memnuniyetsizliğe mahkum olur.

Yaptığınız işlerde sizi en çok he-yecanlandıran ve sizin hoşunuza giden iş hangisidir?

Ben şu sıralar yönetici pozisyo-nunda olduğum için tasarımlara sa-dece bir takım öneriler getirebiliyo-rum. Çıkan çalışmalar ekibimdeki di-ğer arkadaşlara ait. Yani çektiğim fo-toğraflar dışında artık benim elim-den çıkan bir iş yok.

Sanalkurs.net olarak bir araya geldiğimiz İzmir toplantılarında ol-sun, bir kaç grafiker veya reklamcı arkadaş toplanınca olsun, sizin is-mininizin geçmemesi mümkün de-ğil. Merak ettiğimiz bir şey var: Ab-durrahim Sönmez daha ne zama-na kadar bizleri yazılarından mah-rum edecek?

Benim yaklaşık 5 senedir yeni tut-kum fotoğraf oldu. Model fotoğra-fı çalışmak ve bunların rotüş işlemi-ni yapmak bana büyük zevk veriyor. Tabii oldukça da vaktimi alıyor. Bu yüzden işim dışında başka hobileri-me vakit ayırmam çok zor. Bunun ya-nında alanında çok yetkin ve günde-mi takip eden yeni yazar arkadaşlar

var piyasada. Onların enerjisi, emi-nim okurlara daha faydalı çalışmalar sunacaktır.

İleriki yıllarda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz projeler var mı?

Yakın gelecekte Muammer Yan-maz ile birlikte bir dijital fotoğraf eğitim DVD’si çıkartmayı planlıyoruz. Çalışmalarımız sürüyor.

Sanalkurs.net sitesi bildiğiniz gibi ücretsiz dersler yayınlamak-ta. Bu bağlamda sitenin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Artık internette bilgiye rahatlıkla ulaşılabiliyor. Ama işimize yarayacak nitelikli bilgiye ulaşmak, eğer yönte-mini bilmezseniz gerçekten zor. Bu yüzden ciddi içerik sağlayan bu tür sitelerin varlığı çok önemli. Yakın za-mana kadar Türkçe kaynak bulmakta zorlanırken, şimdilerde gereksiz bilgi karmaşasıyla uğraşıyorsunuz. Sanal-kurs.net de içeriğini zengin ve gün-cel tutarsa eminim tasarım dünya-sında en çok başvurulan Türkçe site-lerin başında gelecektir. Tabii bunun yanında internet teknolojisi o kadar hızlı gelişiyor ki, gelecekte neler ola-cağını tahmin etmek gittikçe zorlaşı-yor.

Teşekkür ederiz.

84 85

Page 87: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

mak değildir, bir de yaratıcı ve estetik yanı vardır. Hedef kitlenin hoşlanaca-ğı estetiği yakalamak da reklamcının uzmanlık alanıdır.

İleride Türkiye’de reklamcılık nasıl olacak? Ya da şöyle diyelim; Türkiye’de reklamcılık nereye gidi-yor diyebiliriz?

Tüm dünyada olduğu gibi Türki-ye de de reklamcılığın kuralları yeni-den yazılıyor. Büyük reklam ajansla-rı teknolojiye ayak uydurmaya çalışı-yor. Türkiye gibi genç bir nüfusun ol-duğu bir ülkede ise gündelik trendle-ri takip edebilmek ve buna göre ha-reket planları çıkartmak daha önem-

li bir hal alıyor.

Grafikerlik, reklam, fotoğrafçılık gibi meslek dallarının okulunu biti-ren kişiler, sektörün içine girdikleri zaman, birçogu bu bilgi birikimle-rini iş hayatında uygulamaya dö-kemiyorlar. Bu durum hakkındaki düşünceleriniz neler?

Reklamcılık yaratıcı bir iştir ama bu size sınırsız bir özgürlük sağla-maz. Size müşterinizin beklentileri doğrultusunda bir sınır çizilir. Siz bu alan içinde hareket edebilirsiniz. Bir ressamın sınırını tuvali ve fırçası be-lirler, yani sınırsız özgürlüğü vardır. Bir müzisyenin notaları, bir tiyatro-

cunun sahnesi. Buradaki kaçırılma-ması gereken nokta reklamcının sa-natçı olmamasıdır. Sanat dallarından beslenmeli ama kendini sanatçı ola-rak görmemelidir, aksi halde mutsuz-luğa ve memnuniyetsizliğe mahkum olur.

Yaptığınız işlerde sizi en çok he-yecanlandıran ve sizin hoşunuza giden iş hangisidir?

Ben şu sıralar yönetici pozisyo-nunda olduğum için tasarımlara sa-dece bir takım öneriler getirebiliyo-rum. Çıkan çalışmalar ekibimdeki di-ğer arkadaşlara ait. Yani çektiğim fo-toğraflar dışında artık benim elim-den çıkan bir iş yok.

Sanalkurs.net olarak bir araya geldiğimiz İzmir toplantılarında ol-sun, bir kaç grafiker veya reklamcı arkadaş toplanınca olsun, sizin is-mininizin geçmemesi mümkün de-ğil. Merak ettiğimiz bir şey var: Ab-durrahim Sönmez daha ne zama-na kadar bizleri yazılarından mah-rum edecek?

Benim yaklaşık 5 senedir yeni tut-kum fotoğraf oldu. Model fotoğra-fı çalışmak ve bunların rotüş işlemi-ni yapmak bana büyük zevk veriyor. Tabii oldukça da vaktimi alıyor. Bu yüzden işim dışında başka hobileri-me vakit ayırmam çok zor. Bunun ya-nında alanında çok yetkin ve günde-mi takip eden yeni yazar arkadaşlar

var piyasada. Onların enerjisi, emi-nim okurlara daha faydalı çalışmalar sunacaktır.

İleriki yıllarda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz projeler var mı?

Yakın gelecekte Muammer Yan-maz ile birlikte bir dijital fotoğraf eğitim DVD’si çıkartmayı planlıyoruz. Çalışmalarımız sürüyor.

Sanalkurs.net sitesi bildiğiniz gibi ücretsiz dersler yayınlamak-ta. Bu bağlamda sitenin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Artık internette bilgiye rahatlıkla ulaşılabiliyor. Ama işimize yarayacak nitelikli bilgiye ulaşmak, eğer yönte-mini bilmezseniz gerçekten zor. Bu yüzden ciddi içerik sağlayan bu tür sitelerin varlığı çok önemli. Yakın za-mana kadar Türkçe kaynak bulmakta zorlanırken, şimdilerde gereksiz bilgi karmaşasıyla uğraşıyorsunuz. Sanal-kurs.net de içeriğini zengin ve gün-cel tutarsa eminim tasarım dünya-sında en çok başvurulan Türkçe site-lerin başında gelecektir. Tabii bunun yanında internet teknolojisi o kadar hızlı gelişiyor ki, gelecekte neler ola-cağını tahmin etmek gittikçe zorlaşı-yor.

Teşekkür ederiz.

84 85

Page 88: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

86 87

Okan Oktay Yurdakadim

Page 89: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

86 87

Okan Oktay Yurdakadim

Page 90: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Fatih Nebioğlu

Bu yazımızda baskıda kullanılan kâğıt ölçülerine bir göz atalım.

BASKI & MATBAA

Kâğıt Ölçüleri

Kağıt, bobin ya da tabaka halin-de piyasaya sürülür. Bobinler, gazete ve dergilerin basıldığı rotatif presle-re uygun standartlarda üretilir. Taba-

kalar ise top ve ambalaj olmak üze-re iki türde paketlenir. Bir top 500 ta-bakalık ambalajdan oluşur. Bir paket 250,125,100’lük paketlenir.

Kağıt ölçüleri olarak Alman DIN normu uygulanmaktadır. Buna göre başlıca kağıt ölçülerini inceleyelim.

A0: 841 x 118,9 cm B0: 100 x 141,4 cm C0: 117 x 129,7 cmBu ölçüler kağıdın katlanmamış

ölçüleridir. Kağıt bir defa katlanın-ca oluşan ölçü A1, B1, C1 ölçüsüdür.

Örneğin A4 ölçüsündeki bir kağıdın boyutu: A0 ebadındaki bir kağıdın 4 kere katlanmış kağıt ölçüsünü ifade eder. Bu kağıt çeşitleri dosya, fotoko-pi, tebrik, zarf, davetiye gibi gündelik kullanıma yönelik olarak üretilen ka-ğıt boyutlarıdır. Aşağıdaki şekilde A, B, C, Kağıtların boyutları bulunmak-tadır.

88 89

Page 91: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Fatih Nebioğlu

Bu yazımızda baskıda kullanılan kâğıt ölçülerine bir göz atalım.

BASKI & MATBAA

Kâğıt Ölçüleri

Kağıt, bobin ya da tabaka halin-de piyasaya sürülür. Bobinler, gazete ve dergilerin basıldığı rotatif presle-re uygun standartlarda üretilir. Taba-

kalar ise top ve ambalaj olmak üze-re iki türde paketlenir. Bir top 500 ta-bakalık ambalajdan oluşur. Bir paket 250,125,100’lük paketlenir.

Kağıt ölçüleri olarak Alman DIN normu uygulanmaktadır. Buna göre başlıca kağıt ölçülerini inceleyelim.

A0: 841 x 118,9 cm B0: 100 x 141,4 cm C0: 117 x 129,7 cmBu ölçüler kağıdın katlanmamış

ölçüleridir. Kağıt bir defa katlanın-ca oluşan ölçü A1, B1, C1 ölçüsüdür.

Örneğin A4 ölçüsündeki bir kağıdın boyutu: A0 ebadındaki bir kağıdın 4 kere katlanmış kağıt ölçüsünü ifade eder. Bu kağıt çeşitleri dosya, fotoko-pi, tebrik, zarf, davetiye gibi gündelik kullanıma yönelik olarak üretilen ka-ğıt boyutlarıdır. Aşağıdaki şekilde A, B, C, Kağıtların boyutları bulunmak-tadır.

88 89

Page 92: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Bir tasarıma başlarken, baskısını yapacağımız işi, standart tabaka ka-ğıtlarla ilişkilendirmemiz gereklidir. Çünkü baskı materyalimiz kağıt oldu-ğu için kullanılacak ebatlar belli stan-darttadır. Firenin en aza indirgenme-si, maliyet açısından en önemli kural-lardan biridir.

Bobin boyutları ise genellikle standarttır. Ama tabaka kağıt boyut-ları değişir. Ülkemizde tercih edilen baskı kağıt boyutları şekilde göste-rilmiştir.

Bir çok tasarımcı ka-talog tasarlamaya başla-dığında kataloğu firesiz, hesaplı bir şekilde nasıl çıkaracağını hep düşün-mek zorundadır.

Yan sayfadaki tabloda tabaka of-sette basılıp, kırma makinelerine uy-gun, en çok kullanılan formalı işlerin net ölçüleri ve tabakadan çıkan sayfa adetleri görülmektedir.

İyi çalışmalar...

90 91

Page 93: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Bir tasarıma başlarken, baskısını yapacağımız işi, standart tabaka ka-ğıtlarla ilişkilendirmemiz gereklidir. Çünkü baskı materyalimiz kağıt oldu-ğu için kullanılacak ebatlar belli stan-darttadır. Firenin en aza indirgenme-si, maliyet açısından en önemli kural-lardan biridir.

Bobin boyutları ise genellikle standarttır. Ama tabaka kağıt boyut-ları değişir. Ülkemizde tercih edilen baskı kağıt boyutları şekilde göste-rilmiştir.

Bir çok tasarımcı ka-talog tasarlamaya başla-dığında kataloğu firesiz, hesaplı bir şekilde nasıl çıkaracağını hep düşün-mek zorundadır.

Yan sayfadaki tabloda tabaka of-sette basılıp, kırma makinelerine uy-gun, en çok kullanılan formalı işlerin net ölçüleri ve tabakadan çıkan sayfa adetleri görülmektedir.

İyi çalışmalar...

90 91

Page 94: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

92 93

Soner Demirsoy

Page 95: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

92 93

Soner Demirsoy

Page 96: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Bu dersimizde herkesin çok işine yarayan gerçek hayattaki gibi bulut yapmayı öğreneceğiz.

Mehmet AKÇA

3D STUDIO MAX

Gerçek Görünümlü Bulut Yapımı

İlk olarak modify menüsüne ge-liyoruz sonra işlem sırasına göre “Helpers-Atmospheric Apparatus-SphereGizmo” komutuna tıklayarak sahnede bulut olacak olan bir gizme oluşturuyoruz.

Daha sonra oluşturmuş olduğu-muz gizmoyu aşağıdaki şekilde gö-rülen değerleri giriyoruz.

New seed butonuna basıyoruz ve farklı ölçülerde yeni gizmolar oluş-turuyoruz. Buradan “Uniform Scale” komutuyla gizmoların şekillerini fa-

reyle çekiştirerek değitiriyoruz.

Bunlardan sonra gizmolara bir efekt uygulamamız gerekiyor yukarı-daki ana menüden aşağıdaki şekilde görülen rendering-environment se-çeneklerine giriyoruz.

Buradan açılan menüden “effects” bölümüne girerek “add” butonuna basıyoruz ve gelen pencereden “Fire Effect”i seçiyoruz ve ok diyoruz al-tında bulunan pencereden “pick giz-mo” butonuna basarak efekti uygula-

94 95

Page 97: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Bu dersimizde herkesin çok işine yarayan gerçek hayattaki gibi bulut yapmayı öğreneceğiz.

Mehmet AKÇA

3D STUDIO MAX

Gerçek Görünümlü Bulut Yapımı

İlk olarak modify menüsüne ge-liyoruz sonra işlem sırasına göre “Helpers-Atmospheric Apparatus-SphereGizmo” komutuna tıklayarak sahnede bulut olacak olan bir gizme oluşturuyoruz.

Daha sonra oluşturmuş olduğu-muz gizmoyu aşağıdaki şekilde gö-rülen değerleri giriyoruz.

New seed butonuna basıyoruz ve farklı ölçülerde yeni gizmolar oluş-turuyoruz. Buradan “Uniform Scale” komutuyla gizmoların şekillerini fa-

reyle çekiştirerek değitiriyoruz.

Bunlardan sonra gizmolara bir efekt uygulamamız gerekiyor yukarı-daki ana menüden aşağıdaki şekilde görülen rendering-environment se-çeneklerine giriyoruz.

Buradan açılan menüden “effects” bölümüne girerek “add” butonuna basıyoruz ve gelen pencereden “Fire Effect”i seçiyoruz ve ok diyoruz al-tında bulunan pencereden “pick giz-mo” butonuna basarak efekti uygula-

94 95

Page 98: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

yacağımız şekli seçiyoruz colors bö-lümünde bulunan renk pigmentleri-nin değerlerini ise şekilde görüldüğü gibi giriyoruz.

Bu işlemlerin ardından son olarak çalışmaya bir uygun arka fon seçe-rek render alıyoruz ve bulutların res-min neresinde görünmesini istiyor-sak ona göre gerekli ayarlamaları ya-parak dersimizi burada sonlandırı-yoruz.

Yeni derslerde görüşünceye kadar hoşçakalın…

96 97

Burhan Geçer

Page 99: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

yacağımız şekli seçiyoruz colors bö-lümünde bulunan renk pigmentleri-nin değerlerini ise şekilde görüldüğü gibi giriyoruz.

Bu işlemlerin ardından son olarak çalışmaya bir uygun arka fon seçe-rek render alıyoruz ve bulutların res-min neresinde görünmesini istiyor-sak ona göre gerekli ayarlamaları ya-parak dersimizi burada sonlandırı-yoruz.

Yeni derslerde görüşünceye kadar hoşçakalın…

96 97

Burhan Geçer

Page 100: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

WEB PROGRAMLAMA

Bir programcı olarak günümüzün en popülerleri ve vazgeçilmezleri arasında yer alan jQuery’i me-rak mı ediyor musunuz? Buyrun o zaman birlikte inceleyelim.

Abdullah Tekin

jQuery ile “Merhaba Dünya” Diyoruz

jQuery Nedir ?Bu sorunun cevabı için önce

sırasıyla Javascript ve AJAX te-rimlerini kısa ve öz biçimde ta-nımlamak gerekmektedir.

Javascript:Bir web tasarımcı ya da web

programcı kullanmasa bile Ja-vascript programlama dilini mutlaka duymuştur. Javasc-ript; Netscape firması tarafın-dan geliştirilmiş ve temel ola-rak C# programlama dilinden oluşmuş olup web sayfaların-da etkileşimli ve dinamik say-falar hazırlanmasına olanak sağlayan bir dildir. Javascript ile HTML kodlarına müdahale edebilir, form alanlarınızı eş za-manlı kontrol ettirebilir ve hat-ta matematik işlemleri yaptıra-bilirsiniz.

AJAX:AJAX ise geçmişi çok uzakla-

ra dayanmayan yeni bir tekno-lojidir. Açılımı “Asynchronous JavaScript and XML” dir. En yay-gın kullanım alanı, sayfayı yeni-den yüklemeye gerek kalmak-

sızın, sayfada görünür değişik-likler yapmaktır. İnteraktif web uygulamaları yaratmak için ideal bir dil olup, BT uzmanları AJAX’ ın HTML ve XML’ den son-ra en yenilikçi internet yazılımı olduğunu, Web 2.0 sonlandırıp Web 3.0’ ın kapısını araladığını öne sürmüşlerdir. Kullanımı ol-dukça zor olan XMLHttpRequ-est kullanılarak birden fazla ba-ğımsız işlem yapılabilir. Telaffu-zu konusunda bir çok kişi ay-rıcalığa düşmüştür. Bir kesim “Ayaks” deyip Hollanda’da da ki efsane takımı anımsatırken bir diğer kesim ise “Ey-ceks” olarak okumuştur. Bu okumada genel bir uzlaşma sağlanamasa da ortak kanaat “Ajaks” olarak te-laffuz edilmesidir. AJAX’ ın kısa-ca artı ve eksilerine göz atmak gerekirse;

• Web sayfaları daha hızlı yüklenir, sayfa yüklenme süre-cinde ziyaretçiye “yükleniyor” ibaresi ile aydınlatılması sağla-nabilir.

• Sayfaları yeniden yükle-meye gerek kalmaz. Bu sayede band genişliğini israf etmeden

98 99

Page 101: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

WEB PROGRAMLAMA

Bir programcı olarak günümüzün en popülerleri ve vazgeçilmezleri arasında yer alan jQuery’i me-rak mı ediyor musunuz? Buyrun o zaman birlikte inceleyelim.

Abdullah Tekin

jQuery ile “Merhaba Dünya” Diyoruz

jQuery Nedir ?Bu sorunun cevabı için önce

sırasıyla Javascript ve AJAX te-rimlerini kısa ve öz biçimde ta-nımlamak gerekmektedir.

Javascript:Bir web tasarımcı ya da web

programcı kullanmasa bile Ja-vascript programlama dilini mutlaka duymuştur. Javasc-ript; Netscape firması tarafın-dan geliştirilmiş ve temel ola-rak C# programlama dilinden oluşmuş olup web sayfaların-da etkileşimli ve dinamik say-falar hazırlanmasına olanak sağlayan bir dildir. Javascript ile HTML kodlarına müdahale edebilir, form alanlarınızı eş za-manlı kontrol ettirebilir ve hat-ta matematik işlemleri yaptıra-bilirsiniz.

AJAX:AJAX ise geçmişi çok uzakla-

ra dayanmayan yeni bir tekno-lojidir. Açılımı “Asynchronous JavaScript and XML” dir. En yay-gın kullanım alanı, sayfayı yeni-den yüklemeye gerek kalmak-

sızın, sayfada görünür değişik-likler yapmaktır. İnteraktif web uygulamaları yaratmak için ideal bir dil olup, BT uzmanları AJAX’ ın HTML ve XML’ den son-ra en yenilikçi internet yazılımı olduğunu, Web 2.0 sonlandırıp Web 3.0’ ın kapısını araladığını öne sürmüşlerdir. Kullanımı ol-dukça zor olan XMLHttpRequ-est kullanılarak birden fazla ba-ğımsız işlem yapılabilir. Telaffu-zu konusunda bir çok kişi ay-rıcalığa düşmüştür. Bir kesim “Ayaks” deyip Hollanda’da da ki efsane takımı anımsatırken bir diğer kesim ise “Ey-ceks” olarak okumuştur. Bu okumada genel bir uzlaşma sağlanamasa da ortak kanaat “Ajaks” olarak te-laffuz edilmesidir. AJAX’ ın kısa-ca artı ve eksilerine göz atmak gerekirse;

• Web sayfaları daha hızlı yüklenir, sayfa yüklenme süre-cinde ziyaretçiye “yükleniyor” ibaresi ile aydınlatılması sağla-nabilir.

• Sayfaları yeniden yükle-meye gerek kalmaz. Bu sayede band genişliğini israf etmeden

98 99

Page 102: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

kullanır.• Web 2.0 ve yeni yaygınla-

şan Web 3.0 için vazgeçilmez olmuştur.

• Google gibi arama motor-larının indeksleme yapması açısından kullanışlı değildir.

Bir web sayfasında tama-men AJAX kullanmak arama motorlarında reytinginizi mut-laka düşürecektir. Bu sebepten dolayı kısmen bu dili kullanma-nızda fayda görüyorum.

Bu iki tanımlamayı yaptıktan sonra jQuery hakkında ufakta olsa kafanızda ipucu belirdiği-ni hisseder gibiyim.

İnternette belli programla-ma dillerine yönelik bir çok kü-tüphane (framework ya da lib-rary) bulunmaktadır. Bu prog-ramcıklar o dilleri hem öğre-nim hem de kullanım bakımın-dan oldukça zaman kazandıran paketlerdir. PHP için PEAR ve CodeIgniter biçilmiş bir kaftan-dır. AJAX içinse bildiğim bel-li başlı tutulan framework’ler jQuery, Prototype, Dojo, Xajax ve Mootools’ dur. Ancak bunla-rın arasında en göze çarpıcı ve

kullanımı bir o kadar basit olan bu derste ele almış olduğumuz jQuery’dir.

Sonuç itibarıyla jQuery için; programcılar tarafından en çok tercih edilen, kısa sürede öğre-nilebilen, sitesinde barındırdığı yüzlerce eklentiyle zenginleş-tirilebilen, aynı zamanda efekt kütüphanesi olarakta kullanı-labilen bir Javascript ve AJAX framework’üdür diyebiliriz.

jQuery kime hitap ediyor

ve kimler kullanıyor ?jQuery web programcıları-

nın daha hızlı uygulamalar ge-liştirmelerinde çok büyük etki-si bulunmaktadır. Bizatihi kul-lanmış olduğum bu framework ile tecrübeler yaklaşık bir yıl-dır tecrübeler edindim. Önce-ki projelerimin bitiş süresiyle kıyasladığımda çok yüksek bir yüzde oranıyla aradaki zaman farkını hissettim. http://docs.jquery.com/Sites_

Using_jQuery

bağlantısından jQuery’ nin ne kadar geniş bir kullanıcı kitlesi olduğunu görebilirsiniz.

jQuery nasıl kullanırım?Kullanımı gayet basittir. Ön-

celikle yapmanız gereken şey bu framework’ü sitesine gi-rip indirmek olacaktır. Sıkıştı-rılmış ve sıkıştırılmamış olarak iki farklı seçenekle indirmeniz mümkündür. “Benim jQuery’ nin çekirdek dosyasının kaynak kodları ile hiçbir işim olmaz” di-yorsanız sıkıştırılmış versiyonu öneriyorum. Bu sayede web si-tenizdeki band genişliğinden 50kb boyutunda tasarruf etmiş olursunuz.http://docs.jquery.com/Downlo-ading_jQuery

adresinden Minified yani sı-kıştırılmış js dosyasını indirip web sayfanıza tanıtma işlemini aşağıdaki kodla yapıyorsunuz.

<script type=”text/javasc-ript” src=” jquery-1.3.min.js “></script>

Not: Dosya ismi değişmiş ise src kısmından ayarlama yapmalısınız!

jQuery artık kullanıma hazır. Bu kütüphane sayesinde CSS kodlarına müdahale edip say-falarınıza efektler uygulayabi-

lir, formlarınızı kontrol ettire-bilir, formlarınızı AJAX özelli-ği ile gönderebilir ve gelen so-nucu sayfaya anında yansıtabi-lir, görsel yönden çekici XHTML siteler yapabilir ve aklınıza gel-meyen inanamayacağınız şey-ler yapabilirsiniz.

Gelecek sayılarda daha deri-ne inerek detaylandırmayı dü-şündüğüm jQuery’nin çalışma mantığı hakkında da birkaç şey söylemeden edemeyeceğim.

<div id=”sanalkurs”></div>Örnek vermek olursak, ismi-

ni daha önceden “sanalkurs” olarak belirlediğim bir div eti-ketini jQuery ile yakalamak is-tiyoruz varsayalım. Gayet kolay bir kullanım ile sayfa içinde ge-çen bu div etiketini seçici özel-liğini kullanarak anında yakalı-yoruz.

$(‘#sanalkurs’)Aynı şekilde class özniteliği-

ni kullanarak ta işlem yapabili-riz.

<div class=”sanalkurs”></div>

$(‘.sanalkurs’) ya da $(‘div.sa-nalkurs’)

100 101

Page 103: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

kullanır.• Web 2.0 ve yeni yaygınla-

şan Web 3.0 için vazgeçilmez olmuştur.

• Google gibi arama motor-larının indeksleme yapması açısından kullanışlı değildir.

Bir web sayfasında tama-men AJAX kullanmak arama motorlarında reytinginizi mut-laka düşürecektir. Bu sebepten dolayı kısmen bu dili kullanma-nızda fayda görüyorum.

Bu iki tanımlamayı yaptıktan sonra jQuery hakkında ufakta olsa kafanızda ipucu belirdiği-ni hisseder gibiyim.

İnternette belli programla-ma dillerine yönelik bir çok kü-tüphane (framework ya da lib-rary) bulunmaktadır. Bu prog-ramcıklar o dilleri hem öğre-nim hem de kullanım bakımın-dan oldukça zaman kazandıran paketlerdir. PHP için PEAR ve CodeIgniter biçilmiş bir kaftan-dır. AJAX içinse bildiğim bel-li başlı tutulan framework’ler jQuery, Prototype, Dojo, Xajax ve Mootools’ dur. Ancak bunla-rın arasında en göze çarpıcı ve

kullanımı bir o kadar basit olan bu derste ele almış olduğumuz jQuery’dir.

Sonuç itibarıyla jQuery için; programcılar tarafından en çok tercih edilen, kısa sürede öğre-nilebilen, sitesinde barındırdığı yüzlerce eklentiyle zenginleş-tirilebilen, aynı zamanda efekt kütüphanesi olarakta kullanı-labilen bir Javascript ve AJAX framework’üdür diyebiliriz.

jQuery kime hitap ediyor

ve kimler kullanıyor ?jQuery web programcıları-

nın daha hızlı uygulamalar ge-liştirmelerinde çok büyük etki-si bulunmaktadır. Bizatihi kul-lanmış olduğum bu framework ile tecrübeler yaklaşık bir yıl-dır tecrübeler edindim. Önce-ki projelerimin bitiş süresiyle kıyasladığımda çok yüksek bir yüzde oranıyla aradaki zaman farkını hissettim. http://docs.jquery.com/Sites_

Using_jQuery

bağlantısından jQuery’ nin ne kadar geniş bir kullanıcı kitlesi olduğunu görebilirsiniz.

jQuery nasıl kullanırım?Kullanımı gayet basittir. Ön-

celikle yapmanız gereken şey bu framework’ü sitesine gi-rip indirmek olacaktır. Sıkıştı-rılmış ve sıkıştırılmamış olarak iki farklı seçenekle indirmeniz mümkündür. “Benim jQuery’ nin çekirdek dosyasının kaynak kodları ile hiçbir işim olmaz” di-yorsanız sıkıştırılmış versiyonu öneriyorum. Bu sayede web si-tenizdeki band genişliğinden 50kb boyutunda tasarruf etmiş olursunuz.http://docs.jquery.com/Downlo-ading_jQuery

adresinden Minified yani sı-kıştırılmış js dosyasını indirip web sayfanıza tanıtma işlemini aşağıdaki kodla yapıyorsunuz.

<script type=”text/javasc-ript” src=” jquery-1.3.min.js “></script>

Not: Dosya ismi değişmiş ise src kısmından ayarlama yapmalısınız!

jQuery artık kullanıma hazır. Bu kütüphane sayesinde CSS kodlarına müdahale edip say-falarınıza efektler uygulayabi-

lir, formlarınızı kontrol ettire-bilir, formlarınızı AJAX özelli-ği ile gönderebilir ve gelen so-nucu sayfaya anında yansıtabi-lir, görsel yönden çekici XHTML siteler yapabilir ve aklınıza gel-meyen inanamayacağınız şey-ler yapabilirsiniz.

Gelecek sayılarda daha deri-ne inerek detaylandırmayı dü-şündüğüm jQuery’nin çalışma mantığı hakkında da birkaç şey söylemeden edemeyeceğim.

<div id=”sanalkurs”></div>Örnek vermek olursak, ismi-

ni daha önceden “sanalkurs” olarak belirlediğim bir div eti-ketini jQuery ile yakalamak is-tiyoruz varsayalım. Gayet kolay bir kullanım ile sayfa içinde ge-çen bu div etiketini seçici özel-liğini kullanarak anında yakalı-yoruz.

$(‘#sanalkurs’)Aynı şekilde class özniteliği-

ni kullanarak ta işlem yapabili-riz.

<div class=”sanalkurs”></div>

$(‘.sanalkurs’) ya da $(‘div.sa-nalkurs’)

100 101

Page 104: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Sayfamızdaki tüm div etike-tini yakalamak istiyorsak;

$(‘div’) olarak kullanabiliriz.Bunun yanı sıra sanalkurs

olarak belirlenmiş div etiketi-nin yavaşça ortadan kaybolma-sını istiyorsak ;

$(‘div#sanalkurs’).fadeOut(‘slow’);

Yukarıdaki işlemleri yapar-ken tek dikkat edeceğiniz nok-ta Javascript’e komutların jQuery’ye ait olduğunu göster-mektir.. Bu sorunu da şu şekil-de aşıyoruz.

<script type= ”text/javasc-ript”>

$(function() { // yukarıdaki tüm işlem-

ler bu alana yapılacaktır.$(‘div#sanalkurs’).

fadeIn(‘slow’);$(‘.sanalkurs’).

html(‘Merhaba Dünya’);});</script>Burada #sanalkurs div etike-

tinin efektli şekilde (fadeIn) ya-vaşça görünür hale gelmesini sağlayıp içine “Merhaba Dün-ya” mesajını vermiş olduk.

Not: #sanalkurs div etiketi CSS’ te varsayılan olarak disp-lay: none olarak tanımlanmış olmalı ki fadeIn ile görünür hale gelmesini sağlayalım…

Sonuç:jQuery kendi başarısı bir

yana bir çok programcının bey-ninde şimşekler çakmasına se-bep olan, görüldüğünde me-rak uyandırıcı bir dil olup ve hevesle başına oturulup “Aca-ba neler yapabilirim?” sorusu-nun ardından azim sonucunda bir şeyler yapmaya başlayın-ca “Hay Allah razı olsun şunu programlayan ecnebiden !” de-dirten bir framework’tür.

Adobe Flash yazılımından alışkın olduğumuz fadeIn ve fadeOut komutlarını burada da görüyoruz. Bu iki efekt gibi sli-de, animate, show ve daha bir çok komutlar bulunmaktadır.

Web tasarımını bu derece eğlenceli yapan jQuery’ yi oluş-turanlara ancak şapka çıkartılır.

Gelecek sayılarda görüşmek dileğiyle. Başarılar dilerim…

102 103

Hüseyin Çolak

Page 105: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Sayfamızdaki tüm div etike-tini yakalamak istiyorsak;

$(‘div’) olarak kullanabiliriz.Bunun yanı sıra sanalkurs

olarak belirlenmiş div etiketi-nin yavaşça ortadan kaybolma-sını istiyorsak ;

$(‘div#sanalkurs’).fadeOut(‘slow’);

Yukarıdaki işlemleri yapar-ken tek dikkat edeceğiniz nok-ta Javascript’e komutların jQuery’ye ait olduğunu göster-mektir.. Bu sorunu da şu şekil-de aşıyoruz.

<script type= ”text/javasc-ript”>

$(function() { // yukarıdaki tüm işlem-

ler bu alana yapılacaktır.$(‘div#sanalkurs’).

fadeIn(‘slow’);$(‘.sanalkurs’).

html(‘Merhaba Dünya’);});</script>Burada #sanalkurs div etike-

tinin efektli şekilde (fadeIn) ya-vaşça görünür hale gelmesini sağlayıp içine “Merhaba Dün-ya” mesajını vermiş olduk.

Not: #sanalkurs div etiketi CSS’ te varsayılan olarak disp-lay: none olarak tanımlanmış olmalı ki fadeIn ile görünür hale gelmesini sağlayalım…

Sonuç:jQuery kendi başarısı bir

yana bir çok programcının bey-ninde şimşekler çakmasına se-bep olan, görüldüğünde me-rak uyandırıcı bir dil olup ve hevesle başına oturulup “Aca-ba neler yapabilirim?” sorusu-nun ardından azim sonucunda bir şeyler yapmaya başlayın-ca “Hay Allah razı olsun şunu programlayan ecnebiden !” de-dirten bir framework’tür.

Adobe Flash yazılımından alışkın olduğumuz fadeIn ve fadeOut komutlarını burada da görüyoruz. Bu iki efekt gibi sli-de, animate, show ve daha bir çok komutlar bulunmaktadır.

Web tasarımını bu derece eğlenceli yapan jQuery’ yi oluş-turanlara ancak şapka çıkartılır.

Gelecek sayılarda görüşmek dileğiyle. Başarılar dilerim…

102 103

Hüseyin Çolak

Page 106: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Visual Studio ile XAML ve WPF diline giriş yapalım.

M. Çağdaş Saygılı

PROGRAMLAMA

XAML ve WPF Diline Giriş

XAML Nedir ?XAML Extensible Application Mar-

kup Language, kelimelerinin baş harfleri alınarak oluşturulmuş, XML tabanlı ve XML ile iç içe çalışan .Net uygulamalarında kullanılan ve Mic-rosoft tarafından çıkarılmış kodla-ma dilidir.XAML ile XML farklılıkla-rının en önünde gelen, yazılım kıs-mının, görsel ve arayüzden ayrılarak yapılandırılmış olmasıdır.Yapısal ola-

rak değerlendirdiğimiz zaman MVC (Model View Controller ) modelleme temellerinin uygulandığını görüyo-ruz.Nesnelerimizi ve nesnelerimizin özelliklerini tanımlama sırasında ya-pıyı daha rahat anlayacağız. Buna ek olarak , XAML dili WPF (Windows Pre-sentation Foundation) ile birlikte kul-lanıcı arabirimi (User Interface) oluş-turmada kullanarak hızlı ve kararlı çözümler üretebiliriz.

Kısaca MVC mantığından bah-setmemiz gerekirse, genel anlamda programcılar için özelleştirilmiş öge-lerinin kullanımını güçlendirmek, kodlama sırasında dikkati dağıtabi-lecek ögeleri farklı gruplar arasında işleyerek daha hızlı ve pratik bir kod dizisi oluşturmaktır. Bu şekilde yaza-cağımız uygulamaların yapısal olarak kararlılığının yanı sıra, işlemlerimizi rahatlıkla yaptırabileceğimiz alan ka-zanmış oluruz.

Model: Yazmış olduğumuz ya da yazacağımız kod satırlarının hangi kı-sımda aktif olacağını ,

Controller: Kullanıcı arabirimi ve etkileşimli kısımdır. Dataların yollan-ması veya site bağlantılarının uygu-lanacağı kısım,

View: Programımızda ya da Inter-net sayfamızdaki kullanıcı etkileşim-li kısımdır.

XAML kodlaması sırasında far-kedebileceğiniz gibi XML dilindeki syntax (yazım) kurallarına sahip ol-duğunu göreceğiz. Büyük küçük harf duyarlılığı verebileceğimiz en dikkat çekici örnektir.

XAML hakkında bilinmesi gereken bilgilerin başında, XAML’in 3 boyutlu uygulamalara ve grafik arayüzü oluş-turulmasında önemli bir yer teşkil et-mesi, arayüz ve kodların bulunduğu kısmın farklı olmasıdır.

WPF Nedir ?Microsoft tarafından yapılan, WPF

.Net 3.0 ile gelmiş bir yeniliktir. Win-form 2.0’da örne k olarak basit bir buton kontrolünün içine combobox koymak isteseydik sanırım yarın gün-lük bir zaman gerekirdi. WPF’in getir-diği XAML yapısı ile iç içe bir çok kont-rolü adeta nesne create eder gibi ek-leyebiliyoruz, zamanımızı daha etkili bir biçimde kullanabiliyoruz.

WPF, temel olarak Vista için tasar-lanmış olsada XP İşletim Sistemine sahip bilgisayarlarda da çalıştırılabi-liyor ve derlenebiliyor.XP kurulu bil-gisayarlarda çalıştırmak için client makinalarda .NET 3.5 olması gerek-mekte ve XBOB için tarayıcının vere-ceği ActiveX uyarısının çalıştırılması gerekmektedir. Silverlight ile WPF’in compact halide denilebilir.

XBOB uygulamaları (WPF Web Browser Application)’nın çalışma-sı için .NET 3.5 gerekiyordu. Silver-light için çıkarılan ufak (2mb -3mb) bir plugin ile rahatlıkla çalıştırmak mümkün. Sonuç olarak bir genelle-me yapmak istersek, Compact WPF , Silverlight diyebiliriz.

Ufak bir hatırlatma yapmak gere-kirse WPF hakkında, WPF’e CS kod ta-rafından erişmek için grid’e bir name vermek gerekmektedir. Yoksa kod tarafından erişilemez. Bu WPF’in bir problemi niteliği taşımaktadır. Çün-

104 105

Page 107: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Visual Studio ile XAML ve WPF diline giriş yapalım.

M. Çağdaş Saygılı

PROGRAMLAMA

XAML ve WPF Diline Giriş

XAML Nedir ?XAML Extensible Application Mar-

kup Language, kelimelerinin baş harfleri alınarak oluşturulmuş, XML tabanlı ve XML ile iç içe çalışan .Net uygulamalarında kullanılan ve Mic-rosoft tarafından çıkarılmış kodla-ma dilidir.XAML ile XML farklılıkla-rının en önünde gelen, yazılım kıs-mının, görsel ve arayüzden ayrılarak yapılandırılmış olmasıdır.Yapısal ola-

rak değerlendirdiğimiz zaman MVC (Model View Controller ) modelleme temellerinin uygulandığını görüyo-ruz.Nesnelerimizi ve nesnelerimizin özelliklerini tanımlama sırasında ya-pıyı daha rahat anlayacağız. Buna ek olarak , XAML dili WPF (Windows Pre-sentation Foundation) ile birlikte kul-lanıcı arabirimi (User Interface) oluş-turmada kullanarak hızlı ve kararlı çözümler üretebiliriz.

Kısaca MVC mantığından bah-setmemiz gerekirse, genel anlamda programcılar için özelleştirilmiş öge-lerinin kullanımını güçlendirmek, kodlama sırasında dikkati dağıtabi-lecek ögeleri farklı gruplar arasında işleyerek daha hızlı ve pratik bir kod dizisi oluşturmaktır. Bu şekilde yaza-cağımız uygulamaların yapısal olarak kararlılığının yanı sıra, işlemlerimizi rahatlıkla yaptırabileceğimiz alan ka-zanmış oluruz.

Model: Yazmış olduğumuz ya da yazacağımız kod satırlarının hangi kı-sımda aktif olacağını ,

Controller: Kullanıcı arabirimi ve etkileşimli kısımdır. Dataların yollan-ması veya site bağlantılarının uygu-lanacağı kısım,

View: Programımızda ya da Inter-net sayfamızdaki kullanıcı etkileşim-li kısımdır.

XAML kodlaması sırasında far-kedebileceğiniz gibi XML dilindeki syntax (yazım) kurallarına sahip ol-duğunu göreceğiz. Büyük küçük harf duyarlılığı verebileceğimiz en dikkat çekici örnektir.

XAML hakkında bilinmesi gereken bilgilerin başında, XAML’in 3 boyutlu uygulamalara ve grafik arayüzü oluş-turulmasında önemli bir yer teşkil et-mesi, arayüz ve kodların bulunduğu kısmın farklı olmasıdır.

WPF Nedir ?Microsoft tarafından yapılan, WPF

.Net 3.0 ile gelmiş bir yeniliktir. Win-form 2.0’da örne k olarak basit bir buton kontrolünün içine combobox koymak isteseydik sanırım yarın gün-lük bir zaman gerekirdi. WPF’in getir-diği XAML yapısı ile iç içe bir çok kont-rolü adeta nesne create eder gibi ek-leyebiliyoruz, zamanımızı daha etkili bir biçimde kullanabiliyoruz.

WPF, temel olarak Vista için tasar-lanmış olsada XP İşletim Sistemine sahip bilgisayarlarda da çalıştırılabi-liyor ve derlenebiliyor.XP kurulu bil-gisayarlarda çalıştırmak için client makinalarda .NET 3.5 olması gerek-mekte ve XBOB için tarayıcının vere-ceği ActiveX uyarısının çalıştırılması gerekmektedir. Silverlight ile WPF’in compact halide denilebilir.

XBOB uygulamaları (WPF Web Browser Application)’nın çalışma-sı için .NET 3.5 gerekiyordu. Silver-light için çıkarılan ufak (2mb -3mb) bir plugin ile rahatlıkla çalıştırmak mümkün. Sonuç olarak bir genelle-me yapmak istersek, Compact WPF , Silverlight diyebiliriz.

Ufak bir hatırlatma yapmak gere-kirse WPF hakkında, WPF’e CS kod ta-rafından erişmek için grid’e bir name vermek gerekmektedir. Yoksa kod tarafından erişilemez. Bu WPF’in bir problemi niteliği taşımaktadır. Çün-

104 105

Page 108: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

kü default olarak name verisi gelmi-yor.

XAML’e dair küçük bir örnek,Bu örneğimizde XAML ile yazaca-

ğımız kullanıcı arayüzü için butona tıkladığımızda buttonun adını text-box input ekranında yazmasını sağ-layacağımız ufak bir uygulama yapa-cağız.

Öncelikle kullanacağımız prog-ramı seçerek başlayalım. Ben Visu-al Studio 2008 kullanacağım ve ma-kaleme ona göre devam edeceğim. Programı açıktan sonra .NET Frame-work 3.0 ile C# uygulaması olarak WPF Application seçelim. Name kıs-

mında projemizin adını yazarak de-vam edelim.

Kullanıcı arayüzümüzü (User In-terface) oluşturacağımız ekranı ta-nımlayarak başlayalım. Yazımızın ba-şında kod arabirimiyle, görsel kısmın farklı yapısal olarak göründüğünden bahsetmiştik.

Kod yazmamız gerektiğinde, kul-lanacağımız arabirim kısmı. XAML kodlaması sırasında WPF ve C# ya-pısı sırasında karşımıza gelecek olan

tüm modelleri göreceğiz. Kodlama sırasında ve görsel öge sırasında kul-lanacağımız dosyalarımızı, Solution Explorer ekranında rahatlıkla görebi-liriz.

Windows1 görsel kısmımız ve App.xaml ile XAML bölümümüzdür.

Görsel ögelerimizi yerleştirmek için kullanacağımız araçlar ( ToolBox). Projemizde kullanacağımız ögele-re gelince, TextBox (Butona bastığı-mızda yazdırılacak yazının alanı) Bu-ton (Tıklayacağımız kısım) Label (Ek-rana standart olarak yazı yazdırmak için bölüm)

Görsel olarak ögelerimizi tutup sürükleyerek, çalışma ekramıza ala-

106 107

Page 109: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

kü default olarak name verisi gelmi-yor.

XAML’e dair küçük bir örnek,Bu örneğimizde XAML ile yazaca-

ğımız kullanıcı arayüzü için butona tıkladığımızda buttonun adını text-box input ekranında yazmasını sağ-layacağımız ufak bir uygulama yapa-cağız.

Öncelikle kullanacağımız prog-ramı seçerek başlayalım. Ben Visu-al Studio 2008 kullanacağım ve ma-kaleme ona göre devam edeceğim. Programı açıktan sonra .NET Frame-work 3.0 ile C# uygulaması olarak WPF Application seçelim. Name kıs-

mında projemizin adını yazarak de-vam edelim.

Kullanıcı arayüzümüzü (User In-terface) oluşturacağımız ekranı ta-nımlayarak başlayalım. Yazımızın ba-şında kod arabirimiyle, görsel kısmın farklı yapısal olarak göründüğünden bahsetmiştik.

Kod yazmamız gerektiğinde, kul-lanacağımız arabirim kısmı. XAML kodlaması sırasında WPF ve C# ya-pısı sırasında karşımıza gelecek olan

tüm modelleri göreceğiz. Kodlama sırasında ve görsel öge sırasında kul-lanacağımız dosyalarımızı, Solution Explorer ekranında rahatlıkla görebi-liriz.

Windows1 görsel kısmımız ve App.xaml ile XAML bölümümüzdür.

Görsel ögelerimizi yerleştirmek için kullanacağımız araçlar ( ToolBox). Projemizde kullanacağımız ögele-re gelince, TextBox (Butona bastığı-mızda yazdırılacak yazının alanı) Bu-ton (Tıklayacağımız kısım) Label (Ek-rana standart olarak yazı yazdırmak için bölüm)

Görsel olarak ögelerimizi tutup sürükleyerek, çalışma ekramıza ala-

106 107

Page 110: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

lım ve görselleri isteklerimiz doğrul-tusunda düzenleyelim.

Sağdan ve sondan verilecek boş-lukları ayarlayarak görselliğimizi ge-liştirebiliriz. Her 4 yönden de verile-cek olan boşlukların yanı sıra, kullan-

dığımız görsel ögelerinde birbiriyle etkileşimini görebiliriz.

Label, TextBox ve Button ayarları-mızı ve özelliklerimizi belirtmek için sağ tıklayarak gerekli değerleri ve ayarları yapabiliriz.

Label’imize sadece yazı yazacağı-

mızdan dolayı content kısmını değiş-tirerek ekrana yazdırmak istediğimiz yazımızı yazabiliriz. Ayrıca buradan font türünü, yazı boyutunu ve diğer özellikleri rahatlıkla değiştirebiliriz.

Butonumuzu ekledıkten sonra bu-tonumuza 2 kere tıklayalım ve buto-na basıldıgında çalıştırılacak kod di-zisini yazalım.

Buttona bastıgımızda textbox1 deki text değerini sanalkurs.net ola-rak atayıp , textbox içerisinde ekrana yazdıracaktır.

Bu şekilde ilk örneğimizi yazmış olduk. Biraz geliştirerek WPF ekranı-mızda diğer araçları kullanarak sorgu çalıştırabiliriz, 3 boyutlu uygulamalar

için taban oluşturabilir ve görsel ola-rak formumuzu şekillendirebiliriz.

İyi çalışmalar...

108 109

Page 111: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

lım ve görselleri isteklerimiz doğrul-tusunda düzenleyelim.

Sağdan ve sondan verilecek boş-lukları ayarlayarak görselliğimizi ge-liştirebiliriz. Her 4 yönden de verile-cek olan boşlukların yanı sıra, kullan-

dığımız görsel ögelerinde birbiriyle etkileşimini görebiliriz.

Label, TextBox ve Button ayarları-mızı ve özelliklerimizi belirtmek için sağ tıklayarak gerekli değerleri ve ayarları yapabiliriz.

Label’imize sadece yazı yazacağı-

mızdan dolayı content kısmını değiş-tirerek ekrana yazdırmak istediğimiz yazımızı yazabiliriz. Ayrıca buradan font türünü, yazı boyutunu ve diğer özellikleri rahatlıkla değiştirebiliriz.

Butonumuzu ekledıkten sonra bu-tonumuza 2 kere tıklayalım ve buto-na basıldıgında çalıştırılacak kod di-zisini yazalım.

Buttona bastıgımızda textbox1 deki text değerini sanalkurs.net ola-rak atayıp , textbox içerisinde ekrana yazdıracaktır.

Bu şekilde ilk örneğimizi yazmış olduk. Biraz geliştirerek WPF ekranı-mızda diğer araçları kullanarak sorgu çalıştırabiliriz, 3 boyutlu uygulamalar

için taban oluşturabilir ve görsel ola-rak formumuzu şekillendirebiliriz.

İyi çalışmalar...

108 109

Page 112: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

110 111

Salih Yaman

Page 113: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

110 111

Salih Yaman

Page 114: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Sanalkurs’ taki bu ilk yazımda subversion kurulu-mundan bahsedeceğim.

Samet Kılıçtaş

PROGRAMLAMA

Subversion (SVN) Server Nasıl Kurulur?

Programlama alanına ilgiliz var ise ve bu işte artık herşeye yetişemedi-ğinizi düşünüyorsanız artık takım ha-linde çalışmanın vakti gelmiş demek-tir. Melesef genel olarak Türkiye’ deki yazılımcıların çoğunluğu takım ça-lışmasına uygun değil. Kişisel başarı daha ön planda gibi.

Hemen konuya dönelim. Ortak ça-lışma ortamı çok şekilde yaratılabil-mektedir;

• Subversion• CVS

• SourceSafe• Team Foundation Server• Birkaç duyulmamış sistem daha...Bu sistemler arasında en man-

tıklı, uygulanabilirliği açısından ra-hat olan ve en çok tercih edilen sis-tem subversiondur. Linux altında ça-lışmışlığınız var ise bir Subversion (SVN) server kurmak yanlızca 30 sa-niyenizi alacaktır. Subversion siste-mini windows işletim sistemlerinde de kurabiliyoruz.

Şimdi sisteminize yeni bir ubun-

tu kurulumu var ve üzerinde apac-he2 sunucusu sorunsuz olarak çalışı-yor kabul edelim. Bu aşamadan son-ra yapmamız gereken sadece apac-he2 server a gerekli eklentileri yapıp subversion serveri kullanılabilir hale getirmek.

Subversion server için subversion ve libapache2-svn paketlerini kur-mamız gerekli, bunun için:

sudo apt-get install subversion libapache2-svn

komutunu kullanarak bu paketle-ri serverımıza kuruyoruz. Artık SVN modüllerini apache2 serverımızda port 80 ile kullanılabilir hale getirdik. Paketleri yüklediğimizde modüller otomatik olarak aktif hale gelmiş ol-ması ancak biz yinede bi kontrol ede-lim. Bunun için

sudo a2enmod dav_svn komutunu kullanıyoruz ve kulla-

nım sonrasında bize “already enab-led” gibi bir uyarı gelecektir. Şimdi de apache2 de bir kaç ayarlama yapma-mız gerekiyor.

sudo nano /etc/apache2/mods-enabled/dav_svn.conf

Açılan dosyarı konsolda şu şekilde değiştirmeliyiz. (Genelde satır önle-rindeki # işaretini kaldırarak kolaylık-la yapabilirsiniz)

<Location /svn>DAV svnSVNPath /home/svnAuthType Basic

AuthName “Subversion Reposi-tory - veya repository adı”

AuthUserFile /etc/apache2/dav_svn.passwd

Require valid-user</ Location> Buradaki /home/svn dizinini kendi

repository dizininize göre değiştire-bilirsiniz. Aslında aynı kalmasında bir sakınca yok. Dizinimizin /home/svn olduğunu varsayarak devam edelim.

sudo mkdir /home/svnsudo svnadmin create /home/svn

Şimdi de Apache’yi bu repository için owner yapmamız gerekiyor.

sudo chown -R www-data /home/svn

Repository’ e erişimimizi biraz gü-venli hale getirebilmek için bir şifre belirleyelim.

sudo htpasswd -cm /etc/apache2/dav_svn.passwd kullanı_adınız

Daha sonra sistem sizden şifreni-zi belirlemenizi isteyecektir. Bu aşa-madan sonra yapmamız gereken tek şey apache serverimizi yeniden baş-latmak.

sudo /etc/init.d/apache2 restart Bu aşamaya kadar kazasız bela-

sız geldiyseniz artık sizin http://sun.ucu.nuz/svn altında bir subversion serverınız var. Tebrikler...

İyi Çalışmalar...

112 113

Page 115: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Sanalkurs’ taki bu ilk yazımda subversion kurulu-mundan bahsedeceğim.

Samet Kılıçtaş

PROGRAMLAMA

Subversion (SVN) Server Nasıl Kurulur?

Programlama alanına ilgiliz var ise ve bu işte artık herşeye yetişemedi-ğinizi düşünüyorsanız artık takım ha-linde çalışmanın vakti gelmiş demek-tir. Melesef genel olarak Türkiye’ deki yazılımcıların çoğunluğu takım ça-lışmasına uygun değil. Kişisel başarı daha ön planda gibi.

Hemen konuya dönelim. Ortak ça-lışma ortamı çok şekilde yaratılabil-mektedir;

• Subversion• CVS

• SourceSafe• Team Foundation Server• Birkaç duyulmamış sistem daha...Bu sistemler arasında en man-

tıklı, uygulanabilirliği açısından ra-hat olan ve en çok tercih edilen sis-tem subversiondur. Linux altında ça-lışmışlığınız var ise bir Subversion (SVN) server kurmak yanlızca 30 sa-niyenizi alacaktır. Subversion siste-mini windows işletim sistemlerinde de kurabiliyoruz.

Şimdi sisteminize yeni bir ubun-

tu kurulumu var ve üzerinde apac-he2 sunucusu sorunsuz olarak çalışı-yor kabul edelim. Bu aşamadan son-ra yapmamız gereken sadece apac-he2 server a gerekli eklentileri yapıp subversion serveri kullanılabilir hale getirmek.

Subversion server için subversion ve libapache2-svn paketlerini kur-mamız gerekli, bunun için:

sudo apt-get install subversion libapache2-svn

komutunu kullanarak bu paketle-ri serverımıza kuruyoruz. Artık SVN modüllerini apache2 serverımızda port 80 ile kullanılabilir hale getirdik. Paketleri yüklediğimizde modüller otomatik olarak aktif hale gelmiş ol-ması ancak biz yinede bi kontrol ede-lim. Bunun için

sudo a2enmod dav_svn komutunu kullanıyoruz ve kulla-

nım sonrasında bize “already enab-led” gibi bir uyarı gelecektir. Şimdi de apache2 de bir kaç ayarlama yapma-mız gerekiyor.

sudo nano /etc/apache2/mods-enabled/dav_svn.conf

Açılan dosyarı konsolda şu şekilde değiştirmeliyiz. (Genelde satır önle-rindeki # işaretini kaldırarak kolaylık-la yapabilirsiniz)

<Location /svn>DAV svnSVNPath /home/svnAuthType Basic

AuthName “Subversion Reposi-tory - veya repository adı”

AuthUserFile /etc/apache2/dav_svn.passwd

Require valid-user</ Location> Buradaki /home/svn dizinini kendi

repository dizininize göre değiştire-bilirsiniz. Aslında aynı kalmasında bir sakınca yok. Dizinimizin /home/svn olduğunu varsayarak devam edelim.

sudo mkdir /home/svnsudo svnadmin create /home/svn

Şimdi de Apache’yi bu repository için owner yapmamız gerekiyor.

sudo chown -R www-data /home/svn

Repository’ e erişimimizi biraz gü-venli hale getirebilmek için bir şifre belirleyelim.

sudo htpasswd -cm /etc/apache2/dav_svn.passwd kullanı_adınız

Daha sonra sistem sizden şifreni-zi belirlemenizi isteyecektir. Bu aşa-madan sonra yapmamız gereken tek şey apache serverimizi yeniden baş-latmak.

sudo /etc/init.d/apache2 restart Bu aşamaya kadar kazasız bela-

sız geldiyseniz artık sizin http://sun.ucu.nuz/svn altında bir subversion serverınız var. Tebrikler...

İyi Çalışmalar...

112 113

Page 116: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

114 115

Salih Budak

Page 117: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

114 115

Salih Budak

Page 118: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

PROGRAMLAMA

Small BasicHakan Ayaz Damar

Microsoft’un Open Source olarak DevLabs bünyesinde geliştirdi-ği bu kolay programlama dili ile genç arkadaşlarımız ve prog-ramlamaya yeni giriş yapacak kişiler kolayca program geliştire-bilir. Bir takım algoritmik mantıklara burada ihtiyaç duyacağın-dan algoritma bilgilerinide geliştirebilirler.

Başlangıç olarak şunu söylemek istiyorum ilk olarak bana söyledikle-rinde small basic’i gerçekten çok ba-sit bir dil olarak algıladım. Ama net-work işlemlerinin bile yapılabilece-ğini gördüğümde aslında bir takım alt seviye programlarımıza kadar ya-zabileceğimizi gördüm. Tabi bu de-diğim kurumsal olmayan uygulama-lar için bu geçerlidir. Yani Small Basic

programcısı aranıyor ilanını göreme-yeceğiz Gerçi burası Türkiye büyük konuşmamak gerek. Umarım görme-yiz diyelim.

Small Basic editörünü buradan in-direbilirsiniz.

http://download.microsoft.com/download/C/A/F/CAF9E062-94D3-4003-80D9-44CDF7EC7BD9/Small-Basic.msi

Yukarıdaki resmi incelediğiniz-de de göreceğiniz gibi C++ ile yazıl-mış güzel bir editörümüz var. Şuan-da kullandığımız 0.2 versiyonu ama ben kaliteli buldum. Zaman bulur-sam ileride bu editörü bende geliş-tireceğim, yeni versiyonlarını sizlerle paylaşırım.

Şimdi ilk olarak standart Hello World programımızı yazalım. Ama siz biliyorsunuz ki ben hello world yaz-dırmıyorum.

Hemen açıklamamızı yapalım.

TextWindow class‘ı okuma ve yaz-ma yapabileceğimiz bize özellikle-ri sunmaktadır. Biz bu sefer WriteLi-ne() metodunu kullandık. Bu metod string parametre almaktadır. Geri dö-nüşü void‘dir.

Bu kod çalıştığında WriteLine() ‘a elle verdiğimiz Small Basic Öğreniyo-rum string değerini alıp ekrana yazar ve bir alt satıra geçer. Burada takıla-bileceğiniz noktalar şunlar olabilir.

• Class Nedir? Ne işe yarar?• Metod Nedir?

117116

Page 119: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

PROGRAMLAMA

Small BasicHakan Ayaz Damar

Microsoft’un Open Source olarak DevLabs bünyesinde geliştirdi-ği bu kolay programlama dili ile genç arkadaşlarımız ve prog-ramlamaya yeni giriş yapacak kişiler kolayca program geliştire-bilir. Bir takım algoritmik mantıklara burada ihtiyaç duyacağın-dan algoritma bilgilerinide geliştirebilirler.

Başlangıç olarak şunu söylemek istiyorum ilk olarak bana söyledikle-rinde small basic’i gerçekten çok ba-sit bir dil olarak algıladım. Ama net-work işlemlerinin bile yapılabilece-ğini gördüğümde aslında bir takım alt seviye programlarımıza kadar ya-zabileceğimizi gördüm. Tabi bu de-diğim kurumsal olmayan uygulama-lar için bu geçerlidir. Yani Small Basic

programcısı aranıyor ilanını göreme-yeceğiz Gerçi burası Türkiye büyük konuşmamak gerek. Umarım görme-yiz diyelim.

Small Basic editörünü buradan in-direbilirsiniz.

http://download.microsoft.com/download/C/A/F/CAF9E062-94D3-4003-80D9-44CDF7EC7BD9/Small-Basic.msi

Yukarıdaki resmi incelediğiniz-de de göreceğiniz gibi C++ ile yazıl-mış güzel bir editörümüz var. Şuan-da kullandığımız 0.2 versiyonu ama ben kaliteli buldum. Zaman bulur-sam ileride bu editörü bende geliş-tireceğim, yeni versiyonlarını sizlerle paylaşırım.

Şimdi ilk olarak standart Hello World programımızı yazalım. Ama siz biliyorsunuz ki ben hello world yaz-dırmıyorum.

Hemen açıklamamızı yapalım.

TextWindow class‘ı okuma ve yaz-ma yapabileceğimiz bize özellikle-ri sunmaktadır. Biz bu sefer WriteLi-ne() metodunu kullandık. Bu metod string parametre almaktadır. Geri dö-nüşü void‘dir.

Bu kod çalıştığında WriteLine() ‘a elle verdiğimiz Small Basic Öğreniyo-rum string değerini alıp ekrana yazar ve bir alt satıra geçer. Burada takıla-bileceğiniz noktalar şunlar olabilir.

• Class Nedir? Ne işe yarar?• Metod Nedir?

117116

Page 120: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

• String veri türü nedir? Diğer veri türleri nelerdir?

Kısa, kısa açıklayayım. Ama size tavsiyem internetten ayrıntılı olarak araştırmanızdır. Class(Sınıf )’lar dedi-ğimiz şey programımızdır aslında. Bu terimleri hemen 2 satırlık bir parag-rafta ya da bir kitabın bir sayfasında okuyarak öğrenebileceğinizi düşün-meyin. Tanımını ezberlersiniz ama mantığını kavrayarak, algoritma yü-rütme işlemi ise ne zaman sindirirse-niz o zaman yapabilirsiniz. Programı-mızda oluşturduğumuz nesnelerimi-zin kalıbıdır sınıflar.

İnsan’nın bir class olduğunu dü-şünün. Property(Özellik)’leri okuma, konuşma, yazma olarak nitelendire-biliriz. Function(fonksiyon) dediği-miz şey ise bir işlevi programın fark-lı yerlerinde sürekli olarak yapacak-sak bunu bir fonksiyon haline getirip otomotize etme işlemidir. Bu terim-leri ileride kullandıkça hep açıklaya-cağımdan şimdi burada uzun, uzun yazsamda hepsi havada kalacak ve konular ilerledikçe de unutulacaktır. Yeri geldiğinde anlatmam ve açıkla-mam daha doğru olacağını düşünü-yorum.

Veri türlerini ise şimdiden öğren-meniz iyi olacaktır. İleride farklı veri türlerinide açıklayacağım.

• Int - Integer (Tamsayı) = 36841 (örnek)

• Double (Çift sayı) = 3,598 (ör-

nek)• String (Alfanümerik) = “Hakan

DAMAR” (örnek)• Boolean - Bool (Mantıksal) =

True(1)/False(0) - Doğru / Yanlış (Ör-nek)

• Object (Nesne) = Nesnenin sabit bir veri türü olmayabilir. Herşey olabilir. (Sayı, ağaç, su, dizi gibi)

• Array (Dizi) = {0,1,2,3,4,5,6} (örnek)

Bildiğiniz üzere bu ilk ders oldu-ğundan bu kadar uzuyor. Birçok te-rimi açıklamak zorunda kalıyorum. Biraz temeli olan kişilere geyik ola-rak gelebilir ama bunları bilmeyen çok fazla kişi var ve biz onları da geek yapmamız gerekiyor.

Son olarak ekran çıktısına bir ba-kalım;

Bazı kişilerde Türkçe karakter problemi olabilir. Bu işletim sistemi-nizden kaynaklanmaktadır. Her şeyi uyararaktan sizi sıkmak istemiyorum ama C# ile uğraştığım ilk zamanlar-dan kalan takıntılar bunlar. Elimden geldiğince kısaltmaya çalışacağım.

Bu işlemin arka planına da çok

girmek istemiyorum çünkü bu aşa-mada sizi çok ilgilendirmiyor ama bilmeniz gereken kadarını anlata-yım. Siz F5(Run-Çalıştır) dediğinizde compiler(derleyici) gidip editör’ün ilk satırındaki class’a bakıyor daha sonra çağırdığınız fonksiyonuna gi-diyor. Burada fonksiyonun aldığı de-ğere göre bir değer gelip gelmediği-ni kontrol ediyor. Eğer değeri vermiş-seniz alarak içeride işlemleri yapıp bir değer geri döndürüyor. Demek ki buradan anladığımız şey WriteLine() fonksiyonun geri dönüş değeri oldu-ğunun ve string bir değer aldığını çö-züyoruz.

Sizde örnek programı indirip çalış-tırdığınızda, yazmadığınız ama oto-

matik karşınıza çıkacak olan bir yazı ile karışılacaksınız. Aşağıdaki gibi bir görüntü siz her programınızı çalış-tırdığınızda gözükecektir ve progra-mınızda sizin yazmadığınız şöyle bir yazı yazacaktır. “Press any key to con-tinue” => Devam etmek için bir tuşa basınız.

Bunun sebebi yazdığımız progra-mı sonlandırmağımızdan kaynakla-nıyor. Siz “End Program” butonuna tıkladığınızda IDE yani program ge-liştirirken kullandığımız bize yardım-cı olan program arka planda gide-rek Program.End() komutunu set‘ler.Böylece programınız sonlandırılmış olur. Peki, biz programımızı her sefe-rinde buradan mı sonlandırıcağız?

118 119

Page 121: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

• String veri türü nedir? Diğer veri türleri nelerdir?

Kısa, kısa açıklayayım. Ama size tavsiyem internetten ayrıntılı olarak araştırmanızdır. Class(Sınıf )’lar dedi-ğimiz şey programımızdır aslında. Bu terimleri hemen 2 satırlık bir parag-rafta ya da bir kitabın bir sayfasında okuyarak öğrenebileceğinizi düşün-meyin. Tanımını ezberlersiniz ama mantığını kavrayarak, algoritma yü-rütme işlemi ise ne zaman sindirirse-niz o zaman yapabilirsiniz. Programı-mızda oluşturduğumuz nesnelerimi-zin kalıbıdır sınıflar.

İnsan’nın bir class olduğunu dü-şünün. Property(Özellik)’leri okuma, konuşma, yazma olarak nitelendire-biliriz. Function(fonksiyon) dediği-miz şey ise bir işlevi programın fark-lı yerlerinde sürekli olarak yapacak-sak bunu bir fonksiyon haline getirip otomotize etme işlemidir. Bu terim-leri ileride kullandıkça hep açıklaya-cağımdan şimdi burada uzun, uzun yazsamda hepsi havada kalacak ve konular ilerledikçe de unutulacaktır. Yeri geldiğinde anlatmam ve açıkla-mam daha doğru olacağını düşünü-yorum.

Veri türlerini ise şimdiden öğren-meniz iyi olacaktır. İleride farklı veri türlerinide açıklayacağım.

• Int - Integer (Tamsayı) = 36841 (örnek)

• Double (Çift sayı) = 3,598 (ör-

nek)• String (Alfanümerik) = “Hakan

DAMAR” (örnek)• Boolean - Bool (Mantıksal) =

True(1)/False(0) - Doğru / Yanlış (Ör-nek)

• Object (Nesne) = Nesnenin sabit bir veri türü olmayabilir. Herşey olabilir. (Sayı, ağaç, su, dizi gibi)

• Array (Dizi) = {0,1,2,3,4,5,6} (örnek)

Bildiğiniz üzere bu ilk ders oldu-ğundan bu kadar uzuyor. Birçok te-rimi açıklamak zorunda kalıyorum. Biraz temeli olan kişilere geyik ola-rak gelebilir ama bunları bilmeyen çok fazla kişi var ve biz onları da geek yapmamız gerekiyor.

Son olarak ekran çıktısına bir ba-kalım;

Bazı kişilerde Türkçe karakter problemi olabilir. Bu işletim sistemi-nizden kaynaklanmaktadır. Her şeyi uyararaktan sizi sıkmak istemiyorum ama C# ile uğraştığım ilk zamanlar-dan kalan takıntılar bunlar. Elimden geldiğince kısaltmaya çalışacağım.

Bu işlemin arka planına da çok

girmek istemiyorum çünkü bu aşa-mada sizi çok ilgilendirmiyor ama bilmeniz gereken kadarını anlata-yım. Siz F5(Run-Çalıştır) dediğinizde compiler(derleyici) gidip editör’ün ilk satırındaki class’a bakıyor daha sonra çağırdığınız fonksiyonuna gi-diyor. Burada fonksiyonun aldığı de-ğere göre bir değer gelip gelmediği-ni kontrol ediyor. Eğer değeri vermiş-seniz alarak içeride işlemleri yapıp bir değer geri döndürüyor. Demek ki buradan anladığımız şey WriteLine() fonksiyonun geri dönüş değeri oldu-ğunun ve string bir değer aldığını çö-züyoruz.

Sizde örnek programı indirip çalış-tırdığınızda, yazmadığınız ama oto-

matik karşınıza çıkacak olan bir yazı ile karışılacaksınız. Aşağıdaki gibi bir görüntü siz her programınızı çalış-tırdığınızda gözükecektir ve progra-mınızda sizin yazmadığınız şöyle bir yazı yazacaktır. “Press any key to con-tinue” => Devam etmek için bir tuşa basınız.

Bunun sebebi yazdığımız progra-mı sonlandırmağımızdan kaynakla-nıyor. Siz “End Program” butonuna tıkladığınızda IDE yani program ge-liştirirken kullandığımız bize yardım-cı olan program arka planda gide-rek Program.End() komutunu set‘ler.Böylece programınız sonlandırılmış olur. Peki, biz programımızı her sefe-rinde buradan mı sonlandırıcağız?

118 119

Page 122: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Hayır, bunu bizde aynı kodları yazarak sağlayabiliriz. Fakat o kod okunduğunda hemen program sonlandıracaktır.

Yani siz daha ekrandaki çıktıyı görmede program sonlandırılmış olacak. Ama yinede bunun kulla-nımını size göstermek adına Prog-ram.Delay() metodundan yararla-narak programı 2,5 saniye bekle-meye alacağız. Bu süreçte prog-ram o satırda durarak verilen süre-nin bitmesini bekleyecek. Aslında durmuyor da daha sonra açıklaya-cağım arka planını, şimdilik duru-yor diyelim. Ardından hemen altın-daki kod satırından başlayarak uy-gulamaya devam edecektir.

Bu sefer Program class’nın Delay() ve End() metotlarından yararlan-dık. Kullanan herkese büyük kolaylık sağlayacak kod tamamlama özelliği hakkında bir bilgi vermek istiyorum. Eğer kod tamamlama bölümü açılmı-yorsa veya kod yazmadan açmak isti-yorsanız CTRL+Space(Boşluk) tuşları-na beraber basmalısınız. Böylece kod tamamlama desteğindeki class’ları ve nokta ile de onun property,event v.s.’ne erişebilirsiniz. İleride değine-

ceğim bu şimdilik aklınızda olsun.Bu dersimizde hep siyah ekran ile

uğraştık. Son olarak sadece örnek ol-ması açısından bir grafik arayüzü ile-de uygulama yazarak tüm kodların içerisinde olduğu kaynak kodları ve-riyorum. Uygulama çalıştığında ek-rana bir kaplumbağa çıkıyor ve bize bir kare çizmeye çalışıyor. Siz koor-dinatları değiştirerek farklı görüntü-lerde elde edebilirsiniz. İleride Grap-hicsWindow class’ından yararlanarak çok daha gelişmiş grafikler çizeceğiz.

Bu Dersin Kaynak Kodları Buradan İndirebilirsiniz:

http://e-uzman.org/DownLoad/Microsoft_Small_Basic/Ders1.rar

120 121

Ziya Kahraman

Page 123: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Hayır, bunu bizde aynı kodları yazarak sağlayabiliriz. Fakat o kod okunduğunda hemen program sonlandıracaktır.

Yani siz daha ekrandaki çıktıyı görmede program sonlandırılmış olacak. Ama yinede bunun kulla-nımını size göstermek adına Prog-ram.Delay() metodundan yararla-narak programı 2,5 saniye bekle-meye alacağız. Bu süreçte prog-ram o satırda durarak verilen süre-nin bitmesini bekleyecek. Aslında durmuyor da daha sonra açıklaya-cağım arka planını, şimdilik duru-yor diyelim. Ardından hemen altın-daki kod satırından başlayarak uy-gulamaya devam edecektir.

Bu sefer Program class’nın Delay() ve End() metotlarından yararlan-dık. Kullanan herkese büyük kolaylık sağlayacak kod tamamlama özelliği hakkında bir bilgi vermek istiyorum. Eğer kod tamamlama bölümü açılmı-yorsa veya kod yazmadan açmak isti-yorsanız CTRL+Space(Boşluk) tuşları-na beraber basmalısınız. Böylece kod tamamlama desteğindeki class’ları ve nokta ile de onun property,event v.s.’ne erişebilirsiniz. İleride değine-

ceğim bu şimdilik aklınızda olsun.Bu dersimizde hep siyah ekran ile

uğraştık. Son olarak sadece örnek ol-ması açısından bir grafik arayüzü ile-de uygulama yazarak tüm kodların içerisinde olduğu kaynak kodları ve-riyorum. Uygulama çalıştığında ek-rana bir kaplumbağa çıkıyor ve bize bir kare çizmeye çalışıyor. Siz koor-dinatları değiştirerek farklı görüntü-lerde elde edebilirsiniz. İleride Grap-hicsWindow class’ından yararlanarak çok daha gelişmiş grafikler çizeceğiz.

Bu Dersin Kaynak Kodları Buradan İndirebilirsiniz:

http://e-uzman.org/DownLoad/Microsoft_Small_Basic/Ders1.rar

120 121

Ziya Kahraman

Page 124: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Windows XP Professional yüklü bir bilgisayarın masaüstüne ağ üzerinden, internet’ten veya direkt modem bağlantısı ile erişe-bilir ve sanki o bilgisayarın başında oturuyormuşçasına kontrol edebilirsiniz. Bunun XP’de nasıl yapıldığına geçmeden önce is-terseniz sistemin nasıl çalıştığına ve böyle bir şeye neden ihtiyaç olabileceğine bir göz atalım.

Uzaktan Masaüstüne Erişmek

WINDOWS XP

Bilal Özdemir

Uzak mesafeli bağlantılardaki hız problemi ve çözüm yöntemleri

A bilgisayarı üzerinde bir program var, B bilgisayarındaki kullanıcı bu programı kullanmak istiyor. Eğer bu iki bilgisayar aynı yerel ağ üzerinde ise problem yok, bildiğimiz yöntem-lerle B, A’ya bağlanıp bu programı ça-lıştırabilir. Peki bu iki bilgisayar aynı yerel ağ üzerinde değil, aynı bina-da, aynı şehirde hatta aynı ülke veya kıta üzerinde değilse(kaç yıl sonra bu cümleye gezegen kelimesini de ekle-yeceğiz sizce?) bu iş nasıl olur?

Hemen direkt modemle bağla-nırlar veya internet üzerinden bağ-lanırlar dediğinizi duyar gibi oluyo-rum. Ancak uzak mesafeli bağlantıla-rın yerel ağlara göre en büyük farkı ve dezavantajı, bağlantı hızlarındaki büyük faklılıktır. Yerel ağ’da saniyede 10.000.000 bit (10MBs) veri aktarımı mümkünken, modemle yapılan bağ-lantıda bu hız 56.000 bit’e düşüyor.

Eğer kullanılacak program, yüksek miktarda veri aktarımı gerektiren bir programsa, yerel ağ üzerinden kulla-nırken 1-2 saniyede açılan program penceresi, uzak bağlantıda belkide 10-20 dakika sürecektir.

Şöyle bir örnek verelim, elimizde adres defteri ya da ona benzer bir ve-ritabanı programı olsun. Bu program kabaca iki modülden oluşuyor. Birin-cisi program kısmı, yani çalıştırdığı-

mız adresdefteri.exe dosyası, bu dos-yanın 3 Mega Byte olduğunu varsa-yalım. İkinci modül ise verilerin tutul-duğu, veri.mdb isimli bir dosya, bu dosya da 10 Mega Byte olsun.

Program A bilgisayarı üzerinde yüklü, B bilgisayarı yerel ağdan, A’ya erişiyor, B bilgisayarı üzerinde çalı-şan kullanıcı, adresdefteri.exe üze-rine tıkladığı anda, önce bu 3 MB’lık exe dosya ağ üzerinde B’nin belleği-ne aktarılıyor ve sonra program çalı-şıyor. Yerel ağ’dan bahsettiğimiz için 3 MB’lık dosya 3-5 saniyede aktarı-lıyor ve kullanıcı kısa bir bekleme-den sonra program ekranını görüyor. Daha sonra program, yine ağ üzerin-den veri.mdb dosyasını açıyor(burda tüm dosyanın A’dan B’ye aktarılması gerekmiyor) ve kullanıcı kayıtlar ara-sında dolaştıkça veri.mdb içideki veri gerektikçe B’ye gidiyor.

Örneğin bu adres defterinde 50 bin kişi kayıtlı ise, B üzerindeki kul-lanıcı “bana Hulusi Arman’ın kaydını bul” komutunu verdiğinde, program tüm kayıtları inceleyip bu kaydı bul-maya çalışıyor.

Her ne kadar veri.mdb’nin tama-mının B’ye aktarımı gerekmese de, ilk başta exe’nin aktarımı, sonrasın-da veri dosyasının açılma işlemi bü-yük bir veri aktarımını gerektiriyor. Hele ki çeşitli sorgulamalar yapıldı-ğında, tüm veri dosyasının aktarımı veya server üzerindeki koca dosya-

122 123

Page 125: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Windows XP Professional yüklü bir bilgisayarın masaüstüne ağ üzerinden, internet’ten veya direkt modem bağlantısı ile erişe-bilir ve sanki o bilgisayarın başında oturuyormuşçasına kontrol edebilirsiniz. Bunun XP’de nasıl yapıldığına geçmeden önce is-terseniz sistemin nasıl çalıştığına ve böyle bir şeye neden ihtiyaç olabileceğine bir göz atalım.

Uzaktan Masaüstüne Erişmek

WINDOWS XP

Bilal Özdemir

Uzak mesafeli bağlantılardaki hız problemi ve çözüm yöntemleri

A bilgisayarı üzerinde bir program var, B bilgisayarındaki kullanıcı bu programı kullanmak istiyor. Eğer bu iki bilgisayar aynı yerel ağ üzerinde ise problem yok, bildiğimiz yöntem-lerle B, A’ya bağlanıp bu programı ça-lıştırabilir. Peki bu iki bilgisayar aynı yerel ağ üzerinde değil, aynı bina-da, aynı şehirde hatta aynı ülke veya kıta üzerinde değilse(kaç yıl sonra bu cümleye gezegen kelimesini de ekle-yeceğiz sizce?) bu iş nasıl olur?

Hemen direkt modemle bağla-nırlar veya internet üzerinden bağ-lanırlar dediğinizi duyar gibi oluyo-rum. Ancak uzak mesafeli bağlantıla-rın yerel ağlara göre en büyük farkı ve dezavantajı, bağlantı hızlarındaki büyük faklılıktır. Yerel ağ’da saniyede 10.000.000 bit (10MBs) veri aktarımı mümkünken, modemle yapılan bağ-lantıda bu hız 56.000 bit’e düşüyor.

Eğer kullanılacak program, yüksek miktarda veri aktarımı gerektiren bir programsa, yerel ağ üzerinden kulla-nırken 1-2 saniyede açılan program penceresi, uzak bağlantıda belkide 10-20 dakika sürecektir.

Şöyle bir örnek verelim, elimizde adres defteri ya da ona benzer bir ve-ritabanı programı olsun. Bu program kabaca iki modülden oluşuyor. Birin-cisi program kısmı, yani çalıştırdığı-

mız adresdefteri.exe dosyası, bu dos-yanın 3 Mega Byte olduğunu varsa-yalım. İkinci modül ise verilerin tutul-duğu, veri.mdb isimli bir dosya, bu dosya da 10 Mega Byte olsun.

Program A bilgisayarı üzerinde yüklü, B bilgisayarı yerel ağdan, A’ya erişiyor, B bilgisayarı üzerinde çalı-şan kullanıcı, adresdefteri.exe üze-rine tıkladığı anda, önce bu 3 MB’lık exe dosya ağ üzerinde B’nin belleği-ne aktarılıyor ve sonra program çalı-şıyor. Yerel ağ’dan bahsettiğimiz için 3 MB’lık dosya 3-5 saniyede aktarı-lıyor ve kullanıcı kısa bir bekleme-den sonra program ekranını görüyor. Daha sonra program, yine ağ üzerin-den veri.mdb dosyasını açıyor(burda tüm dosyanın A’dan B’ye aktarılması gerekmiyor) ve kullanıcı kayıtlar ara-sında dolaştıkça veri.mdb içideki veri gerektikçe B’ye gidiyor.

Örneğin bu adres defterinde 50 bin kişi kayıtlı ise, B üzerindeki kul-lanıcı “bana Hulusi Arman’ın kaydını bul” komutunu verdiğinde, program tüm kayıtları inceleyip bu kaydı bul-maya çalışıyor.

Her ne kadar veri.mdb’nin tama-mının B’ye aktarımı gerekmese de, ilk başta exe’nin aktarımı, sonrasın-da veri dosyasının açılma işlemi bü-yük bir veri aktarımını gerektiriyor. Hele ki çeşitli sorgulamalar yapıldı-ğında, tüm veri dosyasının aktarımı veya server üzerindeki koca dosya-

122 123

Page 126: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

nın taranması gerekebiliyor. Ve unut-mayın bir çok program bu örnekte-kinden daha karmaşık yapıya sahip-tir, birden fazla veri dosyası kullanır. Yerel ağ’da sıkıntı yaratmayan bu iş-leyiş, uzak mesafeli bağlantılarda im-kansız hale geliyor.

Bu probleme karşı geliştirilen bir kaç çözüm var. Bunlardan birincisi, şu anki konumuzla alakalı değil, ama kısaca değinelim. Client-Server prog-ramlar diye adlandırılan yapıdan bahsediyorum.

Buradaki Client-Server kelimele-rini hiç kafanıza takmayın, sistem şöyle işliyor: Yukarıdaki örnekte, exe dosyamız sabit bir dosya. Yani bu dosya hep aynı kalıyor, hiç değişmi-yor. Eğer bu program uzak mesafeli

bağlantıyla kullanılacaksa, bir defalık bu exe dosyasını uzaktaki kullanıcıya ulaştırırız. Veri dosyasına gelince, işin inceliği de o noktada. Server tarafın-da, yani verinin tutulduğu yerde, ar-tık tek bir veri dosyası söz konusu de-ğil. Onun yerine bir veri tabanı yöne-tim sistemi -DBMS(data base mana-gement system)- çalışıyor. Bu piyasa-da isim yapmış bir kaç programa ör-nek olarak ORACLE, MS SQL Server verilebilir.

Kullanıcı bir kayda ulaşmak veya birden fazla kaydı içeren bir sorgu-lama yapmak istediğinde server’daki tek bir dosyanın içinde bunu kendi bulmaya çalışmaktansa, server’a ya-pılacak işlemi belirten kısa bir kod yolluyor. Az önceki örnek için (select

* where ad=”hulusi” soyad=”arman”) gibi çok kısa bir kodu server’a yolla-ması yeterli oluyor. Server kendi üze-rindeki data’dan bu kritere uyan ka-yıtları bulup, sadece bu bulunan ka-yıtları client’a, yani uzaktaki kullanı-cıya yolluyor. Böylece mümkün olan en az veri aktarımı ile işlem gerçek-leşmiş oluyor.

Peki elimizdeki program client-server yapıda bir program değilse ne olacak? İşte o zaman karşımıza termi-nal emülasyonu programlar çıkıyor.

Yukarıdaki resimde yer alan solda-ki bilgisayar uzaktan erişen bilgisaya-rı, sağdaki ise programı üzerinde ba-rındıran bilgisayarı temsil ediyor.

Uzaktan bağlanan bilgisayar, kar-şı tarafın ekran görüntüsünü alıyor, kendi klavye ve mouse hareketleri-ni karşı tarafa yolluyor. Böylece çalış-tırılan program hiçbir yere gitmiyor, kendi üzerinde bulunduğu bilgisa-yarda çalışıyor, ama ekran görüntüsü uzaktaki kullanıcıya gidiyor. Böylece kullanılan program ne kadar büyük veri aktarımı gerektirirse gerektirsin, farketmiyor.

XP’nin uzaktan bağlantı özelliği ile yapılabilecek bir kaç örnek uy-gulama

Örnek 1: Gün boyunca şirketin muhasebe programında çalıştınız. Akşam oldu evinize gitmeniz gere-

kiyor. XP yüklü bilgisayarınızı açık bırakın. Eve gidince, evdeki XP yük-lü bilgisayarınızla, iş yerindeki bilgi-sayara modem ile bağlanın. XP uzak-tan bağlantı (Remote Desktop Ac-cess) özelliği sayesinde, artık eviniz-deki bilgisayarda, iş yerindeki bilgi-sayarın ekran görüntüsü var. Klavye ve mouse ile verdiğiniz komutlar ise, iş yerindeki bilgisayarda yerine geti-riliyor. İstediğiniz gibi çalışabilirsiniz. Dikkat ederseniz, iş yerinde kurulu sistem, programın özelliği vs. hiçbir-şey bizi ilgilendirmiyor. Eğer iş yerin-deki bilgisayarda bir program çalışı-yorsa, siz evden de onu kullanabili-yorsunuz.

Örnek 2: Bilgisayarınızda bir prob-lem var, şirketinizdeki veya sistem destek aldığınız yerdeki teknisyen-den rica ediyorsunuz, aynı yöntem-le bilgisayarınıza bağlanıyor ve sanki gelip sizin koltuğunuza oturmuş gibi bilgisayarınızı kullanıyor ve problemi çözüyor.

124 125

Page 127: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

nın taranması gerekebiliyor. Ve unut-mayın bir çok program bu örnekte-kinden daha karmaşık yapıya sahip-tir, birden fazla veri dosyası kullanır. Yerel ağ’da sıkıntı yaratmayan bu iş-leyiş, uzak mesafeli bağlantılarda im-kansız hale geliyor.

Bu probleme karşı geliştirilen bir kaç çözüm var. Bunlardan birincisi, şu anki konumuzla alakalı değil, ama kısaca değinelim. Client-Server prog-ramlar diye adlandırılan yapıdan bahsediyorum.

Buradaki Client-Server kelimele-rini hiç kafanıza takmayın, sistem şöyle işliyor: Yukarıdaki örnekte, exe dosyamız sabit bir dosya. Yani bu dosya hep aynı kalıyor, hiç değişmi-yor. Eğer bu program uzak mesafeli

bağlantıyla kullanılacaksa, bir defalık bu exe dosyasını uzaktaki kullanıcıya ulaştırırız. Veri dosyasına gelince, işin inceliği de o noktada. Server tarafın-da, yani verinin tutulduğu yerde, ar-tık tek bir veri dosyası söz konusu de-ğil. Onun yerine bir veri tabanı yöne-tim sistemi -DBMS(data base mana-gement system)- çalışıyor. Bu piyasa-da isim yapmış bir kaç programa ör-nek olarak ORACLE, MS SQL Server verilebilir.

Kullanıcı bir kayda ulaşmak veya birden fazla kaydı içeren bir sorgu-lama yapmak istediğinde server’daki tek bir dosyanın içinde bunu kendi bulmaya çalışmaktansa, server’a ya-pılacak işlemi belirten kısa bir kod yolluyor. Az önceki örnek için (select

* where ad=”hulusi” soyad=”arman”) gibi çok kısa bir kodu server’a yolla-ması yeterli oluyor. Server kendi üze-rindeki data’dan bu kritere uyan ka-yıtları bulup, sadece bu bulunan ka-yıtları client’a, yani uzaktaki kullanı-cıya yolluyor. Böylece mümkün olan en az veri aktarımı ile işlem gerçek-leşmiş oluyor.

Peki elimizdeki program client-server yapıda bir program değilse ne olacak? İşte o zaman karşımıza termi-nal emülasyonu programlar çıkıyor.

Yukarıdaki resimde yer alan solda-ki bilgisayar uzaktan erişen bilgisaya-rı, sağdaki ise programı üzerinde ba-rındıran bilgisayarı temsil ediyor.

Uzaktan bağlanan bilgisayar, kar-şı tarafın ekran görüntüsünü alıyor, kendi klavye ve mouse hareketleri-ni karşı tarafa yolluyor. Böylece çalış-tırılan program hiçbir yere gitmiyor, kendi üzerinde bulunduğu bilgisa-yarda çalışıyor, ama ekran görüntüsü uzaktaki kullanıcıya gidiyor. Böylece kullanılan program ne kadar büyük veri aktarımı gerektirirse gerektirsin, farketmiyor.

XP’nin uzaktan bağlantı özelliği ile yapılabilecek bir kaç örnek uy-gulama

Örnek 1: Gün boyunca şirketin muhasebe programında çalıştınız. Akşam oldu evinize gitmeniz gere-

kiyor. XP yüklü bilgisayarınızı açık bırakın. Eve gidince, evdeki XP yük-lü bilgisayarınızla, iş yerindeki bilgi-sayara modem ile bağlanın. XP uzak-tan bağlantı (Remote Desktop Ac-cess) özelliği sayesinde, artık eviniz-deki bilgisayarda, iş yerindeki bilgi-sayarın ekran görüntüsü var. Klavye ve mouse ile verdiğiniz komutlar ise, iş yerindeki bilgisayarda yerine geti-riliyor. İstediğiniz gibi çalışabilirsiniz. Dikkat ederseniz, iş yerinde kurulu sistem, programın özelliği vs. hiçbir-şey bizi ilgilendirmiyor. Eğer iş yerin-deki bilgisayarda bir program çalışı-yorsa, siz evden de onu kullanabili-yorsunuz.

Örnek 2: Bilgisayarınızda bir prob-lem var, şirketinizdeki veya sistem destek aldığınız yerdeki teknisyen-den rica ediyorsunuz, aynı yöntem-le bilgisayarınıza bağlanıyor ve sanki gelip sizin koltuğunuza oturmuş gibi bilgisayarınızı kullanıyor ve problemi çözüyor.

124 125

Page 128: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Unutmayın, Remote Desktop bağ-lantıları hem yerel ağ üzerinden hem de internet üzerinden yapılabiliyor.

Remote Desktop Access’in Win-dows XP Pro üzerinde kurulumu

Control-Panel>System veya My Computer üzerine sağ tık>Properties

tab : Remote Üstte Remote Assistance seçene-

ğini görüyoruz. Bu hem Home, hem de Pro versiyonunda mevcut.

Bizim ilgilendiğimiz Remote Desk-top ise sadece Pro versiyonunda bu-lunuyor.

İlk başta bu özellik kapalı durum-da, Administrator yetkisinde bir kul-lanıcı ile login olmuşsak Allow users to connect remotely to this compu-ter seçeneğinin yanına bir tik koya-lım..

Bu uyarı penceresinde iki önemli bilgi var: Remote desktop bağlantısı yaparken elbette bu bilgisayar üze-rinde tanımlı bir kullanıcı adı kullanı-lacak, bu kullanıcının muhakkak şif-resi olmalı. Eğer internet veya WAN üzerinden bağlanılacaksa, ve ağ’da firewall varsa (dial-up bağlantının firewall’ı mesela) Remote desktop’un kullandığı port’lar açık olmalı.

Şimdi de bu bilgisayara uzaktan bağlanacak kullanıcıları seçmemiz gerekiyor.

Select Remote Users

Administrator yetkisindeki tüm kullanıcılar bu listede olmasalar bile bağlanabiliyorlar. Administrator ol-madığı halde bağlanacak bir kullanı-cı varsa Add ile ekleyin

Bağlanacak sistemin kurulumu

Bir XP Pro bilgisayarına Remo-te Desktop ile bağlanmak için illa-ki XP Pro kullanmanız gerekmiyor. Windows95, 98, ME, NT4, 2000 ile de bağlanabilirsiniz. Ancak bu versiyon-larda Remote desktop client progra-mını yüklemeniz gerekiyor. Windows XP Home ve Windows XP Pro varsa, Remote desktop client zaten yüklü durumdadır.

Şimdi Windows95, 98, ME, NT4,

2000 için bu Remote desktop client’i nerden ve nasıl yükleyeceğimize ba-kalım.

Remote desktop client’ı yükle-mek istediğiniz bilgisayara (W9x, me, 2000) XP kurulum CD’sini takın.

CD otomatik çalışacaktır. Açılan menüden Perform additional tasks üzerine tıklayın.

Set up Remote Desktop Connecti-on

Kurulumu devam ettirin ve ta-mamlayın

Şimdi Start>Accessories>Communications altında Remote Desktop Connection çıkacaktır. Tıklayalım.

126 127

Page 129: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Unutmayın, Remote Desktop bağ-lantıları hem yerel ağ üzerinden hem de internet üzerinden yapılabiliyor.

Remote Desktop Access’in Win-dows XP Pro üzerinde kurulumu

Control-Panel>System veya My Computer üzerine sağ tık>Properties

tab : Remote Üstte Remote Assistance seçene-

ğini görüyoruz. Bu hem Home, hem de Pro versiyonunda mevcut.

Bizim ilgilendiğimiz Remote Desk-top ise sadece Pro versiyonunda bu-lunuyor.

İlk başta bu özellik kapalı durum-da, Administrator yetkisinde bir kul-lanıcı ile login olmuşsak Allow users to connect remotely to this compu-ter seçeneğinin yanına bir tik koya-lım..

Bu uyarı penceresinde iki önemli bilgi var: Remote desktop bağlantısı yaparken elbette bu bilgisayar üze-rinde tanımlı bir kullanıcı adı kullanı-lacak, bu kullanıcının muhakkak şif-resi olmalı. Eğer internet veya WAN üzerinden bağlanılacaksa, ve ağ’da firewall varsa (dial-up bağlantının firewall’ı mesela) Remote desktop’un kullandığı port’lar açık olmalı.

Şimdi de bu bilgisayara uzaktan bağlanacak kullanıcıları seçmemiz gerekiyor.

Select Remote Users

Administrator yetkisindeki tüm kullanıcılar bu listede olmasalar bile bağlanabiliyorlar. Administrator ol-madığı halde bağlanacak bir kullanı-cı varsa Add ile ekleyin

Bağlanacak sistemin kurulumu

Bir XP Pro bilgisayarına Remo-te Desktop ile bağlanmak için illa-ki XP Pro kullanmanız gerekmiyor. Windows95, 98, ME, NT4, 2000 ile de bağlanabilirsiniz. Ancak bu versiyon-larda Remote desktop client progra-mını yüklemeniz gerekiyor. Windows XP Home ve Windows XP Pro varsa, Remote desktop client zaten yüklü durumdadır.

Şimdi Windows95, 98, ME, NT4,

2000 için bu Remote desktop client’i nerden ve nasıl yükleyeceğimize ba-kalım.

Remote desktop client’ı yükle-mek istediğiniz bilgisayara (W9x, me, 2000) XP kurulum CD’sini takın.

CD otomatik çalışacaktır. Açılan menüden Perform additional tasks üzerine tıklayın.

Set up Remote Desktop Connecti-on

Kurulumu devam ettirin ve ta-mamlayın

Şimdi Start>Accessories>Communications altında Remote Desktop Connection çıkacaktır. Tıklayalım.

126 127

Page 130: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Bağlanmak istediğiniz Windows XP Pro’nun IP adresini girin.

Options >> ile de bazı ayarlar ya-pacağız.

Tab : General

Bu ekranda bağlanacağınız XP Pro için kullanıcı adı ve şifreyi girebilirsi-niz. Girmezseniz, bağlanırken sora-caktır.

Bu bağlantı ayarlarını Save As.. ile kaydedip sonra tekrar kullanmanız da mümkün.

Tab : Display

Eğe yerel ağ üzerinden bağlanı-yorsanız bu ayarlar aynı kalabilir, ama modem bağlantısında, çözünürlüğü ve renk derinliğini düşürmek perfor-mansı arttırır.

Tab : Local Resources

Remote computer sound Bura-da da bağlanılan bilgisayardaki sesli uyarıların aktarımını ayarlıyoruz.

Local devices Bağlantığınız bilgi-sayarın disk, yazıcı ve seri portuna da bağlanılıp bağlanılmayacağı.

Tab : Experience

Bağlantı şeklinizi seçin. Ayrıca Wallpaper, animation gibi öğeler se-çilmemiş olmalı.Daha Sonra Connect Bağlan Diyoruz..

Bu uyarı ekranında bağlandığı-

nız bilgisayarın disk ve seri portları-na erişim sağlanabileceğini söylüyor.

Eğer kullanıcı adı ve şifre önceki ekranda girilmediyse şimdi girelim.

Uyarı: Bağlantı kurulduğu anda, bağlanılan bilgisayar kullanıma ka-panır. Bağlantı kurulunca, bir pence-re içinde bağlandığımız sistemin ma-saüstünü görmeye ve kullanmaya başlıyoruz. My Computer’a girersek, önce o bilgisayarın(bağlanılan) disk, cd-rom’unu görüyoruz. Bunların al-tında da bağlanan -yeni bizim şu anda kullanmakta olduğumuz- bilgi-sayarın disk sürücüleri görünüyor (A, B, C, D, E on Helmig).

Not: Evet, hem bağlanan, hemde bağlanılan bilgisayarın diskleri bu-rada görünüyor. Ama unutmayın bu diskler arasında yapılacak bir dosya kopyalama işlemi, aradaki bağlantı-nın hızıyla sınırlı olacaktır.

İşiniz bitince, Start>Disconnect ile bağlantıyı kesebilirsiniz.

128 129

Page 131: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Bağlanmak istediğiniz Windows XP Pro’nun IP adresini girin.

Options >> ile de bazı ayarlar ya-pacağız.

Tab : General

Bu ekranda bağlanacağınız XP Pro için kullanıcı adı ve şifreyi girebilirsi-niz. Girmezseniz, bağlanırken sora-caktır.

Bu bağlantı ayarlarını Save As.. ile kaydedip sonra tekrar kullanmanız da mümkün.

Tab : Display

Eğe yerel ağ üzerinden bağlanı-yorsanız bu ayarlar aynı kalabilir, ama modem bağlantısında, çözünürlüğü ve renk derinliğini düşürmek perfor-mansı arttırır.

Tab : Local Resources

Remote computer sound Bura-da da bağlanılan bilgisayardaki sesli uyarıların aktarımını ayarlıyoruz.

Local devices Bağlantığınız bilgi-sayarın disk, yazıcı ve seri portuna da bağlanılıp bağlanılmayacağı.

Tab : Experience

Bağlantı şeklinizi seçin. Ayrıca Wallpaper, animation gibi öğeler se-çilmemiş olmalı.Daha Sonra Connect Bağlan Diyoruz..

Bu uyarı ekranında bağlandığı-

nız bilgisayarın disk ve seri portları-na erişim sağlanabileceğini söylüyor.

Eğer kullanıcı adı ve şifre önceki ekranda girilmediyse şimdi girelim.

Uyarı: Bağlantı kurulduğu anda, bağlanılan bilgisayar kullanıma ka-panır. Bağlantı kurulunca, bir pence-re içinde bağlandığımız sistemin ma-saüstünü görmeye ve kullanmaya başlıyoruz. My Computer’a girersek, önce o bilgisayarın(bağlanılan) disk, cd-rom’unu görüyoruz. Bunların al-tında da bağlanan -yeni bizim şu anda kullanmakta olduğumuz- bilgi-sayarın disk sürücüleri görünüyor (A, B, C, D, E on Helmig).

Not: Evet, hem bağlanan, hemde bağlanılan bilgisayarın diskleri bu-rada görünüyor. Ama unutmayın bu diskler arasında yapılacak bir dosya kopyalama işlemi, aradaki bağlantı-nın hızıyla sınırlı olacaktır.

İşiniz bitince, Start>Disconnect ile bağlantıyı kesebilirsiniz.

128 129

Page 132: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

130 131

Page 133: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

130 131

Page 134: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Hande Altuner

MAKALE

Sanat ve Teknoloji

İnsanoğlu varolduğu zamandan bu yana sahip olduğu bilgi ve yete-neklerini merak duygusu ile birleş-tirerek işini kolaylaştırabilmek için bir takım alet ve araçlar üretmiş ve halen üretmektedir.

Teknoloji, Yunanca τέχνη (sa-nat) ve λογία (bilmek) sözcükleri-nin birleşiminden oluşmuştur. Bir insan etkinliği olan teknoloji, bi-lim ve mühendistlikten önce ortaya çıkmıştır. Günümüzde teknolojinin üst safhalarında yaşıyor ve başımızı her çevirdiğimiz yerde teknolojinin izlerini görüyor gibi olsak da, insa-noğlu olduğu sürece devam ede-cek bir durumdur bu. Kısaca insan varsa, teknoloji de vardır.

Aslında teknoloji deyince ço-ğunuzun aklına otomobiller, fo-toğraf makineleri, bilgisayarlar vb. gibi elektronik eşyalar gelebilir. An-cak insanoğlu ilk olarak ok ve mız-rağı geliştirmiştir. İlkten yaşamak için avlanma aracı olarak kullanı-lan bu aletler, daha sonraları insan-ların birbirleri ile savaşmak için kul-landıkları araçlara dönüşmüştür. Zaman ilerledikce ok ve mızrak in-sanları tatmin etmeyerek gelişme-ye başlamış ve yerini ateşli silahla-ra bırakmıştır. Bu belki de teknolo-jinin olumsuz yönü olarak görülür;

ki öyle. Teknoloji bugünün şartla-rında bir güç göstergesidir. Devlet-ler arası olduğu kadar kişiler statü-sü arası da bir ayırımdır aslında. Bir devlet taknolojiye ne kadar sahipse o kadar zengin ve güçlüdür. Bunu demekle beni teknoloji karşıtı biri olarak görmeyin, elbetteki tekno-lojinin gelişmesi güzel birşey, an-cak teknolojinin insan hayatına ko-laylık sağlaması ve refaha kavuştur-ması elbette ki onu kullananın zih-niyetiyle birdir.

Sanayi devrimiyle hızlanan tek-nolojik gelişimler, çeşitli icat-lar, elektronik aletler hayatımızda önemsenmeyecek kadar büyük bir yer kaplamıştır. Giydiğimiz şeyler-den yediğimiz her şeye kadar tek-nolojinin izine rastlarız. Kaç kişinin evinde işini kolaylaştıracak alet yok-tur ki? Önceleri annelerimiz artık il-kel bir alet olmaya aday rendeleri kullanırken, şimdi meyve ve sebze-leri çeşitli şekillerde kesen robotlar kullanmıyorlar mı? Çalı süpürgele-rini bir kenara atarak elektirikli sü-pürgeler, hatta halı yıkama makine-leri kullanmıyolar mı? 10-15 yıl on-cesine kadar evimizde telsiz telefo-nun bir lüks olduğu dönemleri at-lamışız, artık herkesin sahip olduğu çeşitli özelliklere sahip GSM tele-

Melek Arzu Siyah

132 133

Page 135: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

Hande Altuner

MAKALE

Sanat ve Teknoloji

İnsanoğlu varolduğu zamandan bu yana sahip olduğu bilgi ve yete-neklerini merak duygusu ile birleş-tirerek işini kolaylaştırabilmek için bir takım alet ve araçlar üretmiş ve halen üretmektedir.

Teknoloji, Yunanca τέχνη (sa-nat) ve λογία (bilmek) sözcükleri-nin birleşiminden oluşmuştur. Bir insan etkinliği olan teknoloji, bi-lim ve mühendistlikten önce ortaya çıkmıştır. Günümüzde teknolojinin üst safhalarında yaşıyor ve başımızı her çevirdiğimiz yerde teknolojinin izlerini görüyor gibi olsak da, insa-noğlu olduğu sürece devam ede-cek bir durumdur bu. Kısaca insan varsa, teknoloji de vardır.

Aslında teknoloji deyince ço-ğunuzun aklına otomobiller, fo-toğraf makineleri, bilgisayarlar vb. gibi elektronik eşyalar gelebilir. An-cak insanoğlu ilk olarak ok ve mız-rağı geliştirmiştir. İlkten yaşamak için avlanma aracı olarak kullanı-lan bu aletler, daha sonraları insan-ların birbirleri ile savaşmak için kul-landıkları araçlara dönüşmüştür. Zaman ilerledikce ok ve mızrak in-sanları tatmin etmeyerek gelişme-ye başlamış ve yerini ateşli silahla-ra bırakmıştır. Bu belki de teknolo-jinin olumsuz yönü olarak görülür;

ki öyle. Teknoloji bugünün şartla-rında bir güç göstergesidir. Devlet-ler arası olduğu kadar kişiler statü-sü arası da bir ayırımdır aslında. Bir devlet taknolojiye ne kadar sahipse o kadar zengin ve güçlüdür. Bunu demekle beni teknoloji karşıtı biri olarak görmeyin, elbetteki tekno-lojinin gelişmesi güzel birşey, an-cak teknolojinin insan hayatına ko-laylık sağlaması ve refaha kavuştur-ması elbette ki onu kullananın zih-niyetiyle birdir.

Sanayi devrimiyle hızlanan tek-nolojik gelişimler, çeşitli icat-lar, elektronik aletler hayatımızda önemsenmeyecek kadar büyük bir yer kaplamıştır. Giydiğimiz şeyler-den yediğimiz her şeye kadar tek-nolojinin izine rastlarız. Kaç kişinin evinde işini kolaylaştıracak alet yok-tur ki? Önceleri annelerimiz artık il-kel bir alet olmaya aday rendeleri kullanırken, şimdi meyve ve sebze-leri çeşitli şekillerde kesen robotlar kullanmıyorlar mı? Çalı süpürgele-rini bir kenara atarak elektirikli sü-pürgeler, hatta halı yıkama makine-leri kullanmıyolar mı? 10-15 yıl on-cesine kadar evimizde telsiz telefo-nun bir lüks olduğu dönemleri at-lamışız, artık herkesin sahip olduğu çeşitli özelliklere sahip GSM tele-

Melek Arzu Siyah

132 133

Page 136: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

nız mı? Anneniz ya da babanız elle-rinde telefonla “Yavrum, şunun me-sajlarını nasıl okuyorduk?“ diyerek yanınıza gelmediler mi ve defalarca anlatmanıza rağmen bir süre son-ra tekrar aynı sorularla karşılaşma-dınız mı?

Teknolojiyi kullanma yaşının git-gide düşmesi, onun hayatımızda vazgeçilmez bir unsur olması, do-laylı ya da dolaysız kullanmamız el-bette ki hayatımızı değiştirir ve bu değişim estetik duygularımızı da muhakkak etkiler.

Nitekim sanat, içerisinde çok so-rular barındıran bir olgudur ve bu soruların da cevapları halen ke-sin olarak yoktur. Aslında sanatta önemli olan HAZ’dır. Eser karşısın-da kişinin aldığı haz önemlidir. Bu değişmez bir kuraldır ki, sanat ese-rini uzun soluklu yapan onu her de-fasında yenileyen kişinin duygula-rıdır. Ancak bir şey ilave etmeliyim; her ne kadar sanatın içine teknolo-jiyi almayan kesim bunda ısrar etse de, değişmez olan gerçek, teknolo-jinin yardımıyla ya da internet or-tamından yararlanarak sanatçıla-rın çalışmalarını ve hatta kendileri-ni daha çok tanıtmaları değil midir? Bu da dolaylı yoldan sanat + tekno-loji olmuyor mu?

Sanat aslında bir tartışma ortamı değilmidir? Tartışalım; sanat ve tek-noloji birlikteliğini tartışalım. Gü-nümüz çizim programlarıyla yapı-lan çalışmalar ne kadar sanatsal de-ğer taşımaktadırlar? Plastik sanat-lara eş değer olabilir mi? Elektronik aletlerle çıkan sesler ile klasik mü-zik aletleri ne kadar karşılaştırıla-bilir? Ya da bir fotoğraf karesi gör-sel programlarla oynanarak doğal-lığından çıkartılıp ona ne kadar sa-natsal değer katılabilir? Sinemada var olmayan hayali canlıları izleye-rek ne kadar sanatın içine girebili-riz? Yani, sanatta teknolojiyi ne ka-dar kullanabiliriz, ya da kullanabi-lir miyiz?

fonlarımız yok mu? İnsanın nerden nereye diyesi geliyor değil mi? Kısa-ca teknoloji her yerde, her zaman elimizin altında ve değişen dünya-nın en büyük simgesi olmaktadır .

Sanatta Teknoloji

Peki ya sanatta teknoloji? Tekno-lojinin sanat üzerindeki etkileri ne-ler? Dijital ortamlarda üretilen bir çalışma sanat olarak değerlendiri-lebilir mi? İşte bu sorular sanatla il-gilenleri ikiye bölmüş, teknolojiyi

sanatın içine alarak benimseyen ve onu bir nimet olarak gören kesim ile teknolojiyi sanattan uzak tutma-ya çalışan, eski yöntemlerde ısrar eden bir kesim yaratmıştır.

Teknolojiyle içli dişli olmayanlar elbette ki sanatın içine teknolojiyi almazlar. Bu durum, çağın gerisin-de kalmak mı, kalmamak mı? İşte bu kişiyle alakalıdır. Ancak hala “Sa-nat Nedir?” sorusuna cevap aranan

bir yerde teknoloji konusu elbet-te ki tartışmaya açık bir konu-dur. Ama bilindik bir şeydir ki; teknoloji yeni çağın avantajı ve yeni yetişen kişilerin kullandığı ve hakim olduğu bir özelliktir.

Basit bir örnekle belirtmek gerekirse, bilgisayarları genç-

ler yetişkinlere oranla daha ko-lay kullanabilirler. Hiç yaşamadı-

134 135

Page 137: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

nız mı? Anneniz ya da babanız elle-rinde telefonla “Yavrum, şunun me-sajlarını nasıl okuyorduk?“ diyerek yanınıza gelmediler mi ve defalarca anlatmanıza rağmen bir süre son-ra tekrar aynı sorularla karşılaşma-dınız mı?

Teknolojiyi kullanma yaşının git-gide düşmesi, onun hayatımızda vazgeçilmez bir unsur olması, do-laylı ya da dolaysız kullanmamız el-bette ki hayatımızı değiştirir ve bu değişim estetik duygularımızı da muhakkak etkiler.

Nitekim sanat, içerisinde çok so-rular barındıran bir olgudur ve bu soruların da cevapları halen ke-sin olarak yoktur. Aslında sanatta önemli olan HAZ’dır. Eser karşısın-da kişinin aldığı haz önemlidir. Bu değişmez bir kuraldır ki, sanat ese-rini uzun soluklu yapan onu her de-fasında yenileyen kişinin duygula-rıdır. Ancak bir şey ilave etmeliyim; her ne kadar sanatın içine teknolo-jiyi almayan kesim bunda ısrar etse de, değişmez olan gerçek, teknolo-jinin yardımıyla ya da internet or-tamından yararlanarak sanatçıla-rın çalışmalarını ve hatta kendileri-ni daha çok tanıtmaları değil midir? Bu da dolaylı yoldan sanat + tekno-loji olmuyor mu?

Sanat aslında bir tartışma ortamı değilmidir? Tartışalım; sanat ve tek-noloji birlikteliğini tartışalım. Gü-nümüz çizim programlarıyla yapı-lan çalışmalar ne kadar sanatsal de-ğer taşımaktadırlar? Plastik sanat-lara eş değer olabilir mi? Elektronik aletlerle çıkan sesler ile klasik mü-zik aletleri ne kadar karşılaştırıla-bilir? Ya da bir fotoğraf karesi gör-sel programlarla oynanarak doğal-lığından çıkartılıp ona ne kadar sa-natsal değer katılabilir? Sinemada var olmayan hayali canlıları izleye-rek ne kadar sanatın içine girebili-riz? Yani, sanatta teknolojiyi ne ka-dar kullanabiliriz, ya da kullanabi-lir miyiz?

fonlarımız yok mu? İnsanın nerden nereye diyesi geliyor değil mi? Kısa-ca teknoloji her yerde, her zaman elimizin altında ve değişen dünya-nın en büyük simgesi olmaktadır .

Sanatta Teknoloji

Peki ya sanatta teknoloji? Tekno-lojinin sanat üzerindeki etkileri ne-ler? Dijital ortamlarda üretilen bir çalışma sanat olarak değerlendiri-lebilir mi? İşte bu sorular sanatla il-gilenleri ikiye bölmüş, teknolojiyi

sanatın içine alarak benimseyen ve onu bir nimet olarak gören kesim ile teknolojiyi sanattan uzak tutma-ya çalışan, eski yöntemlerde ısrar eden bir kesim yaratmıştır.

Teknolojiyle içli dişli olmayanlar elbette ki sanatın içine teknolojiyi almazlar. Bu durum, çağın gerisin-de kalmak mı, kalmamak mı? İşte bu kişiyle alakalıdır. Ancak hala “Sa-nat Nedir?” sorusuna cevap aranan

bir yerde teknoloji konusu elbet-te ki tartışmaya açık bir konu-dur. Ama bilindik bir şeydir ki; teknoloji yeni çağın avantajı ve yeni yetişen kişilerin kullandığı ve hakim olduğu bir özelliktir.

Basit bir örnekle belirtmek gerekirse, bilgisayarları genç-

ler yetişkinlere oranla daha ko-lay kullanabilirler. Hiç yaşamadı-

134 135

Page 138: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

136 137

Yunus Koç & Onur Kaçmaz

Page 139: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8

136 137

Yunus Koç & Onur Kaçmaz

Page 140: Sanalkurs E-Dergi Sayı 8