SALURoymaðýnýn da Salur un bir obasý olduðu söylenir. Göklen denilen topluluðun ise...
Transcript of SALURoymaðýnýn da Salur un bir obasý olduðu söylenir. Göklen denilen topluluðun ise...
607
lar’ýn ilk fetih devrinden itibaren bölgedebir ribât geleneði baþlattýklarý bilinmekte-dir. Bugün “kale” ya da “köþk” diye adlan-dýrýlan bir grup eserin o dönemlerde inþaettirilmiþ ribâtlar olmasý ihtimali büyük-tür. Merv’de Büyük Kýzkale ve Küçük Kýz-kale köþkleriyle Merv yakýnlarýndaki Bü-yük Naimkale ve Küçük Naimkale yapýla-rý bunlara örnek verilebilir. Daha sonrala-rý kervansaray denilen farklý bir yapý tipi-ne dönüþecek olan bu mimari geleneðiniSâmânîler sürdürmüþtür. X. yüzyýla tarih-lenen Merv-Hârizm yolu üzerindeki Hür-müzferre Kervansarayý bu dönemin ese-ridir. Selçuklu devrinde yol güzergâhlarýn-da çok sayýda kervansaray inþa edilmiþtir.XI-XII. yüzyýllara mal edilen bu yapýlardanÂmül-Hârizm yolundaki Dâye Hatun Ker-vansarayý, Merv-Hârizm yolundaki Ode Mer-gen (Merguen) Kervansarayý, Merv-Âmülyolunda bulunan el-Asker Kervansarayý ileDihistan’ýn þehir surlarý dýþýnda yer alanDihistan Kervansarayý ahýr ve konaklamabirimlerinin tek avlu etrafýnda þekillendi-ði örneklerdir. XII. yüzyýlýn baþlarýnda yap-týrýldýðý tahmin edilen Eski Merv-Âmülyolundaki Akçakale Kervansarayý dört ey-vanlý iki avlu esasýna göre tasarlanmýþtýr.Merv bölgesinde “kutlu þehir” denilen yer-de bulunan Baþane Kervansarayý bu iki tip-ten farklý bir plan þemasýna sahiptir. Ýþlevibakýmýndan tartýþmalý olmakla beraberplan özellikleriyle yapý Anadolu’daki Sel-çuklu dönemi sultan hanlarýnýn öncüsü sa-yýlmaktadýr. Türkmenistan’daki eski sa-ray mimarisi konusunda yeterli bilgi yok-tur. Halen çok harap vaziyette bulunanMerv’deki Selçuklu Sarayý köþk, divanhâ-ne ve çeþitli hizmet birimlerinden mey-dana gelmektedir. Ürgenç’teki saraydanise eser kalmamýþtýr. Türkmenistan’ýn es-ki konut mimarisine iliþkin bilgiler de sý-nýrlýdýr. Yapýlan kazýlar sonucunda Mervve çevresinde IX-XIII. yüzyýllara ait bazý ko-
nut kalýntýlarý ortaya çýkarýlmýþtýr. Bunlarýnplanlarý genellikle merkezde bir ana me-kânla dört yönde ona baðlanan bölümler-den oluþmaktadýr.
BÝBLÝYOGRAFYA :
Ýbn Battûta, er-Ri¼le, Beyrut ts. (Dâru Sâdýr), s.360; A. Yu. Yakubovskiy, Razvalini Ürgença, Le-ningrad 1930; N. M. Baçinskiy v.dðr., Arhitekturniepamyatniki Türkmenii, Moskva-Aþkabad 1939;B. N. Zasýpkin, Arhitektura Sredney Azii, Moskva1948; G. A. Pugaçenkova, Puti Razvitiya Arhitek-turý Yujnogo Türkmenistana Porý Rabovladeni-ya i Feodalizma, Moskva 1958; a.mlf., ÝskusstvoTürkmenistana, Moskva 1967; E. Atagarriev v.dðr.,Türkmenistanýn arhutektura yadigarlukleru-Pamyakniki arhutekturý Türkmenistana, Le-ningrad 1974; Mustafa Cezar, Anadolu ÖncesiTürklerde Þehir ve Mimarlýk, Ýstanbul 1977; N.Halimov, Gadimi Ürgence Sýyahat, Aþkabad 1986;Ara Altun, Ortaçað Türk Mimarisinin AnahatlarýÝçin Bir Özet, Ýstanbul 1988; Azim Ahmedov, Ga-dimiyetin Yaný, Aþkabad 1993; Oktay Aslanapa,Türk Cumhuriyetleri Mimarlýk Abideleri, Anka-ra 1996; Hakký Önkal, Anadolu Selçuklu Türbe-leri, Ankara 1996; Yüksel Sayan, Türkmenistan’-daki Mimari Eserler (XI-XVI. Yüzyýl), Ankara1999; a.mlf., “Türkmenistan’ýn XI-XIX. YüzyýlMimarî Anýtlarý”, Türkler (nþr. Hasan Celal Güzelv.dðr.), Ankara 2002, VI, 63-75; a.mlf., “Merv”,DÝA, XXIX, 223-225; Orhan Tan, Merv, Ankara2000; M. E. Masson, “Novie dannie o nadiisyahodnogo Meþhedi-Misrianskogo minareta”, Epig-rafika Vostoka, VII, Moscow 1953, s. 7 vd.; S.B. Lunina, “Ýzuçenie Jilýh domov Merva X-naça-la XIII v.”, Kultura Türkmenii v Srednie veka(TYUTAKE), XVIII, Aþkabad 1980, s. 59-84; EmelEsin, “Merv”, TA, XXIV, 18-21; V. Minorsky, “Meþ-hed-i Mýsriyan”, ÝA, VIII, 159-160; Aydýn Taneri,“Gürgenç”, DÝA, XIV, 321-323; Abdülkerim Özay-dýn, “Hârizm”, a.e., XVI, 217-220.
ÿYüksel Sayan
– —TÜRKMENLER
XI. yüzyýldan itibarenOðuzlar’a verilen ad.
˜ ™
Seyhun (Siriderya) boylarýnda oturanOðuzlar arasýnda X. yüzyýldan itibaren Ýs-lâmiyet’in yayýlmasý sonucu ortaya çýkanTürkmen tanýmlamasý, Mâverâünnehirliyerli müslümanlar tarafýndan Ýslâmiyet’egiren Oðuzlar için gayri müslim Oðuzlar’-dan ayýrt edilmek üzere kullanýlmýþtýr. Türk-men adýnýn yerlilerce “müslüman Türk” an-lamýnda yaygýnlaþmasý bu addaki toplulu-ðun Ýslâmiyet’i kabul eden ilk Türk kavmiolmasýyla ilgilidir. Türkmen kelimesinin ne-reden geldiði konusunda baþlýca iki görüþvardýr. Bunlardan birine göre Türkmen,Türk adý ile Farsça “mân”dan (mânend)gelmiþ olup “Türk’e benzer” demektir. Bî-rûnî bu fikirde olduðu gibi Kâþgarlý Mah-mud da Türkmen adýnýn bu þekilde açýk-lanmasýyla ilgili bir hikâye anlatýr. Ýkinci
dar çini süslemeleriyle de bütün Orta As-ya yapýlarý arasýnda seçkin bir yeri vardýr.Moðollar’ýn 618’de (1221) Hârizm’i iþgalisýrasýnda þehid düþen, Kübreviyye tarika-týnýn kurucusu Necmeddîn-i Kübrâ’nýn tür-besi de Ürgenç’tedir. Harap þehrin dýþýndaeski bir mezarlýk alanýnda yer alan tür-be taçkapýsýndaki kitâbesine göre KutluðTimur tarafýndan yaptýrýlmýþtýr. 732’de(1332) Ürgenç’i ziyaret eden Ýbn Battûtakesin tarihi belli olmayan türbeden ve ya-nýndaki bir zâviyeden bahsetmektedir. Tür-be mezarýn bulunduðu kare planlý, kub-beli bölümün önünde bir giriþle onun ikitarafýnda zâviye mekânlarý olduðu düþü-nülen kubbeli birer odadan meydana gel-mektedir. Necmeddîn-i Kübrâ Türbesi’ninhemen karþýsýnda yer alan ve Törebeg Ha-ným Türbesi’nin planýný daha küçük ölçü-lerde tekrarlayan Sultan Ali Türbesi XVI.yüzyýlda yaptýrýlmýþ, ancak tamamlana-mamýþtýr.
Kaleler. Çok harap durumdaki Türkme-nistan kalelerinden Dihistan’da þehri ku-þatan kerpiç sur duvarlarýnýn yýkýntýlarý ha-len görülebilmektedir. Merv’de çeþitli dö-nemlerde yaptýrýlan kalelerin kalýntýlarý için-de Sultankale, Selçuklu döneminden ka-lan en iyi durumdaki örnektir. Serahs’tasadece Ýçkale’nin tuðladan sur duvarlarýkýsmen korunmuþtur. Ürgenç’te harap va-ziyetteki Akkale de bir iç kale olarak inþaedilmiþtir. Þehri kuþatan Taþkale surlarýn-dan ise eser kalmamýþtýr.
Sivil Mimari. Eski yollarýn önemli bir ge-çit ve kavþak noktasýnda bulunan Türk-menistan’da bugün ekserisi çöl alanlarýn-da ve ýssýz yol güzergâhlarýnda harap du-rumda bazý kervansaray kalýntýlarý mev-cuttur. Çoðu kümelenmiþ durumda birerkerpiç yýðýný halinde görünen bu eserler,Türk-Ýslâm mimarisinde kervansaraylarýnerken örnekleri olmalarý bakýmýndan bü-yük önem taþýmaktadýr. Müslüman Arap-
TÜRKMENLER
Eski Merv ile
Âmül
arasýnda
yer alan
Akçakale
Kervansarayý’nýn
kalýntýlarý
608
TÜRKMENLER
yaþýyordu. Moðollar, Hârizm’in fethinde ya-rarlanmak üzere Türkmenler’den 10.000kiþilik bir kuvvet teþkil etmekle birlikte Hâ-rizm’e giderken Türkmenler yolda isyanettiklerinden Moðollar onlardan birçoðu-nu yok etti. Geri kalanlar, Seyhun boyla-rýndaki Türkmenler’le birlikte göç ederekMerv ve Amûye (Âmül) yörelerine geldi.Moðol istilâsý yüzünden Türkmenler’in ço-ðu yurtlarýndan ayrýlýp Horasan’da toplan-dý. 1246’da Seyhun boylarýndaki Oðuzlar’ýnyurtlarýndan geçen papanýn elçisi PlanoCarpini, Oðuz yurtlarýný þehir, kasaba, köyve kaleleri yýkýlmýþ harap bir ülke olarakgörmüþtü. 1273’te Seyhun boylarýný ziya-ret eden Orta Asyalý müelliflerden Cemâl-iKarþî buralarý Türkmenler’in ülkesi diye ni-telendirmektedir. Karþî, Oðuz þehirlerin-den Barçýnlýðkent’i Barçkent þeklinde kay-detmiþ, burada fýkýh ve tefsir ilimlerindeuzman olan Hüsâmeddin Hâmid b. Âsýmadlý bir âlimle tanýþmýþtý. Cend þehrini deziyaret eden Cemâl-i Karþî evvelce büyükbir þehir olan Cend’in þimdi harap durum-da bulunduðunu, bununla beraber bir ti-caret merkezi özelliði taþýdýðýný ve çarþý-sýnda her türlü malýn görüldüðünü söy-ler. Müellif buradaki þeyhlerden SiðnâklýÞeyh Kemâleddin’in Türkmenler arasýnda“Þeyh Baba” diye tanýndýðýný ve büyük birsaygýnlýðý olduðunu bildirir. Cemâl-i Kar-þî’nin verdiði bilgiden istilâ esnasýnda ya-pýlan tahribata ve büyük göçlere raðmenXIII. yüzyýlýn ikinci yarýsýnýn ortalarýnda Aþa-ðý Seyhun bölgesinin hâlâ Oðuz ülkesi nite-liðini koruduðu anlaþýlýr. Bu da þüphesizAþaðý Seyhun bölgesinin Hârizm gibi Ýdil’inaðzýnda oturan Cuci hânedanýnýn toprak-larýna dahil edilmesiyle yakýndan ilgilidir.Fakat XIV. yüzyýlda Aþaðý Seyhun kýyýlarýbir Türkmen ülkesi olma vasfýný kaybet-miþtir.
Hârizm. Moðol hâkimiyetinin baþlama-sý üzerine Mangýþlak ve Balhan (Balkan)Türkmenleri, Ýdil’in aðzýnda oturan Cen-giz Han’ýn torunu Batu Han’a baðlandý.Bu Türkmenler’e Sayýn Hanlu Türkmenle-ri denilmesi buradan gelir. Timur’un hiz-metindeki Türkmen asýllý emîrler içinde enünlüsü Argun Þah’týr. Argun Þah, Buharayöresinde yaþayan Türkmenler’e mensup-tu. Timur Çin seferine çýkarken Semer-kant’ýn muhafazasýna onu býrakmýþtý. Ar-gun Þah’ýn oðullarý da Timur’un oðlu Þâh-ruh’un en itibarlý emîrleri arasýndaydý. Yi-ne Timur devrinde Emîr Sadr ile bozkýrhayatýný yakýndan bilen Þeyh Dâvud’un daTürkmen asýllý olduklarý bildirilir. XVI. yüz-yýlýn baþlarýnda Mangýþlak yarýmadasýnda-ki Türkmenler’in pek çoðu Salur boyuna
mensuptu. Bu Salurlar Ýçki (iç) Salur veTaþký (dýþ) Salur adlarýyla iki kola ayrýlmýþ-tý. Ýçki Salurlar adý geçen yarýmadanýn kýyýkesiminde, Taþký Salurlar doðuda Hârizm’-den gelen ana yol üzerindeydi. Bunun dý-þýnda Horasan’da Durun yöresinde Saluradýný taþýyan oldukça kalabalýk bir top-luluk yaþýyor ve Mangýþlak Salurlarý’ndanayýrt etmek için bunlara Horasan Saluruadý veriliyordu. Taþký Salur ise Teke, Sarýkve Yomut oymaklarý tarafýndan temsil edi-liyordu (bk. SALUR). Yine Mangýþlak’ta EsenEli adlý baþka bir topluluk vardý. Bu top-luluk baþlýca Çavuldur (Çavundur/Çavdur),Ýgdir, Soynacýlar ile diðer bazý küçük oy-maklardan meydana geliyordu. Hazar de-nizinin doðu kýyýsýnda ve Mangýþlak’ýn gü-neyindeki Balhan daðlarý yöresinde Ersarýoymaðý bulunuyordu. Oymaða adýný ver-miþ olan Ersarý Bay XIV. yüzyýlda yaþamýþve Ürgençli Þeyh Þeref’e 713 (1314) yýlýn-da dinî meselelere dair Türkçe Muînü’l-mürîd adlý bir eser yazdýrmýþtýr. Ersarýoymaðýnýn da Salur’un bir obasý olduðusöylenir. Göklen denilen topluluðun ise Et-rek-Gürgen çaylarýnýn kýyýlarýnda oturdu-ðu tahmin edilmektedir. Göklenler Kayý,Beydili (Begtili), Bayýndýr gibi Oðuz boylarý-nýn kollarýndan meydana gelmiþti. Vergi-lere ait rakamlar, birçok boya mensup kol-lardan teþekkül etmesine raðmen Göklen-ler’in nüfusunun Horasan Saluru ile Man-gýþlak’taki Ýçki Salur ve Taþký Salur’dan azolduðunu gösterir. Yine ayný yüzyýlda Es-terâbâd sýnýrýnda yaþayan ve Safevîler’i sý-kýntýya sokan Oklu (Ohlu) Türkmenleri müs-takil bir topluluk halindeydi.
XVI. yüzyýlýn ilk yarýsýnda Ceyhun (Amu-derya) ýrmaðý boyunca baþlýca üç toplulukoturuyordu: Adaklý Hýzýr Eli, Ali Eli ve Te-veciler. Þecere-i Terâkime’ye göre bun-lar kökleri bakýmýndan öz Türkmen sayýl-mýyordu. 1575-1578 yýllarý arasýnda Cey-hun yeniden yatak deðiþtirerek Hazar ye-rine Aral gölüne dökülmeye baþlayýnca adýgeçen üç topluluk bundan etkilendi, aynýzamanda bütün Türkmenler’in ekonomikhayatý darbe yedi. Ayný yüzyýlýn sonlarýnadoðru Etrek ve Gürgen çaylarý boylarýndaEymür ve Salurlar da yaþýyordu. Bu oy-maklara Safevî ve Yaka Türkmen’i adý ve-rilir. Safevî Hükümdarý Þah Abbas, hemTürkmen akýnlarýný durdurmak hem deEsterâbâd’ýn Özbekler’in eline geçmesiniönlemek için Eymürler’in beyi Ali Yâr’ý hanunvaný ile Esterâbâd valiliðine tayin etti.Eymürler sayýca bölgedeki Oklu ve Gök-lenler’den daha azdý. Bunlarýn Mangýþ-lak’tan yakýn bir zamanda Etrek-Gürgenbölgesine geldikleri anlaþýlýr. XVI. yüzyýlýn
görüþe göre Türkmen, “Türkü’l-îmân”dan�א�����)) gelmektedir. Tarihçi Ýbn Kesîr’inileri sürdüðü bu görüþ XV. yüzyýl Osmanlýtarihçisi Mehmed Neþrî tarafýndan da be-nimsenmiþtir. Ýbn Kesîr, Tuðrul ve Çaðrýbeylerin büyük bir güç ve itibar kazandý-ðýný, müslüman olan Türkler’in bunlarýnetrafýnda toplandýðýný ve bunlara Türkü’l-îmân denildiðini, halkýn Türkmen adýnýverdiði bu topluluðun aslýný da Selçuklu-lar’ýn (Selâcika, Benî Selcûk) teþkil ettiði-ni kaydeder (el-Bidâye, XII, 48). Bugün iseTürkmen adýnýn sonundaki “-men”in mü-balaða eki olduðu (kocaman, azman) söyle-nerek “öz Türk” mânasýný taþýdýðý üzerin-de durulmaktadýr.
Türkmen adý Oðuzlar hakkýnda umu-miyetle XI. yüzyýlýn ikinci yarýsýndan itiba-ren kullanýlmaya baþlanmýþtýr. Fakat Oðuz-lar bu adý çok uzun bir zaman benimse-memiþtir. Müelliflerden bazýlarý Oðuzlar’ýtanýtmak için, “Oðuzlar Türkmenler’denbir topluluktur” þeklinde ifadeler kullan-mýþtýr. Ancak XIII. yüzyýldan itibaren Oðuzadýný taþýyan bir topluluk görülmez. Buyüzyýlda Seyhun boylarýndan Sakarya ký-yýlarýna kadar uzanan çok geniþ sahadayaþayan Oðuz asýllý topluluklar Türkmenadýyla anýlmýþtýr. Bununla beraber Arapçave Farsça kaynaklarda Türkmen tabiriy-le Oðuzlar’ýn kastedildiði anlaþýlmaktadýr.Kaynaklar Oðuzlar’ýn Kýnýk boyuna men-sup olan Selçuklular’dan Türkmen adýylabahseder. Büyük Selçuklu Devleti’nin ku-ruluþundan sonra Selçuklu ailesi Türkmen-ler yanýnda çeþitli kavimlere mensup kiþi-leri devlet hizmetine almýþtýr. Özellikle or-duda gulâm asýllý kumandanlara görev ve-rilmesi gibi sebeplerle dýþlandýklarýna ina-nan Türkmenler bu yüzden Selçuklu aile-sinden ayrýlýp çeþitli olaylara karýþmýþtýr.Nizâmülmülk, Türkmenler’in devlete za-man zaman zorluk çýkarmalarýna raðmenSelçuklular’ýn kuruluþunda güçlüklere gö-ðüs gererek büyük hizmetlerde bulunduk-larýný, hânedanýn akrabasý sayýldýklarýný, busebeple onlarýn her vesileyle devlet hizme-tine alýnýp memnun edilmeleri gerektiðinikaydeder (Siyâsetnâme, s. 132).
Türkmenler yaþadýklarý coðrafyaya gö-re þöylece tasnif edilebilir: Seyhun Boyla-rý. 548 (1153) yýlýnda Horasan’da SultanSencer’i yenen Oðuzlar kuvvetli durumdabulunduklarý sýrada, Mâverâünnehir’de Bu-hara yakýnlarýndaki Karagöl’den Seyhunboylarýndaki Cend þehrine kadar uzanangeniþ çöl bölgesinde Türkmenler (Terâki-me) yurt tutmuþtu. 1220’de Seyhun boy-larýnda kümeler halindeki pek çok göçeraðmen yine de kalabalýk sayýda Türkmen
609
Salur boyuna mensuptur; ayný zaman-da nüfuslarý fazla olanlardýr. 1819’da dü-zenlenen Muravyev’in listesinde Esen Eli8000, Göklenler 40.000 çadýr gösterilirler-ken Salur’a mensup oymaklardan Teke’nin50.000, Salur’un 4000, Ersarý’nýn 100.000,Yomut’un 40.000, Sarýk’ýn 20.000, Sakar’ýn20.000 çadýr olduðu bildirilmiþtir. Ebülga-zi Bahadýr Han’ýn Þecere-i Terâkime’si-ne göre yukarýda adlarý geçen Salur asýl-lýlardan baþka Yaya, Cabý, Kaltak, BurkasEli, Azlar ve Olam Ürgençli oymaklarý daSalur boyundan çýkmýþtýr. 1819 listesinde-ki rakamlara göre 285.000 çadýr olan bü-tün Türkmenler’in nüfusundan 237.000çadýrý ( % 83’ü) Salur’a mensuptu. 1863tarihli Vambery’nin listesine göre 196.500çadýr olan Türkmen nüfusundan 172.500çadýrýný (% 87’sini) Salur boyundan çýkanoymaklar teþkil ediyordu. Ayrýca Salurlar,Anadolu’daki Türk yerleþmesinde önemlirol oynamýþ boylardan biridir. Ýran’da Sel-çuklular devrinde iki beylik kurdular. Sa-lur’dan sonra Türkmenistan Türkmenle-ri’nin teþekkülünde Çavuldur boyu gelir.Onlarý Eymir ve Ýgdir boylarý izler, bunla-rýn nüfuslarý 1000-2000 çadýrdan fazla de-ðildir. Göklen topluluðuna baðlý Kayý, Ba-yýndýr ve Beydili, Oðuz boylarýnýn adlarýnýtaþýyan obalardan her birinin nüfusu 500çadýrdýr.
Ýran. Moðollar’ýn gelmesi üzerine Hora-san, Azerbaycan, Irâk-ý Acem ve Arrân’-da yaþayan Türkmenler’in hepsi veya çoðuAnadolu’ya göç etti. Kaynaklarda Ýlhan-lýlar devrinde Ýran’da Türkmenler’in yaþa-dýðýndan söz edilmez. Bu dönemde Sâveyöresinde Kalaçlar’ýn (Halaç) varlýðý bilin-mektedir. Celâyirliler devrinde XIV. yüzyý-lýn sonlarýna doðru Arrân’da Çobanlý Türk-menleri mevcuttu. Çobanlý Türkmenleri’-nin Anadolu’dan Ýran’a Çobanlýlar tara-fýndan getirilmiþ olmasý muhtemeldir. Ti-mur’un oðlu ve halefi Þâhruh Mirza, Ýran’ýnen geniþ kýsmýný devletinin sýnýrlarý içinealmakla beraber Azerbaycan, Arrân veIrak’ý Karakoyunlular’a býrakmak zorundakalmýþtý. Karakoyunlular, Þâhruh’un ölü-münden (1447) sonra yeni baþarýlar ka-zanarak Horasan dýþýnda bütün Ýran’a hâ-kim oldular. Karakoyunlu elini teþkil edenSa‘dlý, Alpagut, Duharlý, Baharlý ve Aða-çeri oymaklarý Arrân, Azerbaycan ve Irâk-ýAcem’i de yurt tuttular. Ünlü Kaçar oyma-ðý da Akkoyunlular devrinde Bozok (Yozgat)bölgesinden Gence’ye göç etmiþti. 1469’-da Karakoyunlular’ýn yerini Akkoyunlularaldý. Akkoyunlular, Erzincan’ýn batýsýndanHorasan’a, Þirvan’dan Basra’ya kadar uza-nýyordu. Akkoyunlular devrinde Anadolu’-dan Ýran’a yeni oymaklar gitti. Bunlar Pür-
nek, Musullu, Koca Hacýlu, Avþar (Afþar),Bayat gibi oymaklardý. 1501’de Akkoyun-lular’ýn yerine Safevîler geçti. Anadolu’danÝran’a en çok bu dönemde göçler oldu.Ýran’da Safevîler’den sonra iktidara gelenAvþarlýlar ve Kaçarlar, Safevîler’in hizme-tindeki Türkmen oymaklarý tarafýndan ku-rulmuþtur.
Anadolu. 1071 Malazgirt Savaþý’nýn ar-dýndan on yýl içinde Türkler, Adalar deni-zine ve Marmara’ya kadar uzanan bütünAnadolu’yu fethettiler. Fakat ayný yüzyýlýnsonlarýnda baþlayan Haçlý seferleri yü-zünden büyük kayýplar verdiler. Ýran’da-ki iç mücadele yüzünden desteklenmeyenTürkler, Orta Anadolu’ya çekilmek zorun-da kaldý. Türkmenler, Ankara-Konya ara-sýnda toplu halde yaþayýp hem Haçlý hü-cumlarýna hem Bizans’ýn saldýrýlarýna kar-þý geçilmez bir set teþkil ettiler. Bu Türk-menler’e Uç Türkmenleri adý veriliyordu.Horasan’da “diyâr-ý Rûm” denilince akla buUç Türkmenleri geliyordu, yani XII. yüzyýl-da Anadolu Uç Türkmenleri ile tanýnýyor-du. 1146’da Bizans’a karþý kazanýlan Düz-bel zaferinden sonra Türkmenler köylerkurarak ve metrûk köyleri iskâna açarakyerleþmeye baþladýlar. Türkistan ile Ana-dolu arasýnda kurulan göç kanalýyla güç-lendiler. Þehirlerde yaþayan kozmopolit halkköylerde yerleþmiþ Türkmenler’e Türk di-yordu. Türk adýnýn uzun süre “köylü” an-lamýnda kullanýlmasý Türkmenler’in köy-ler kurarak yerleþmelerinden ileri gelmiþ-tir. Moðol istilâsý yüzünden Türkistan, Ýranve Arrân’dan Anadolu’ya pek çok Türk gel-di. Gelenler arasýnda göçebe toplulukla-rýn yanýnda çok sayýda yerleþik halk davardý. XIII. yüzyýlýn ikinci yarýsýnýn ortala-rýnda yerleþik hayat hemen her yerde ge-liþti ve Türkler þehirlerde de çoðunluðuteþkil etti. Bununla birlikte hâlâ kalabalýksayýda göçebe Türkmen topluluklarý bulu-nuyordu. Bunlardan Antalya-Denizli Türk-menleri, Kuzey Afrikalý Coðrafyacý Ýbn Sa-îd el-Maðribî’ye göre 200.000 çadýra ya-kýndý. Kütahya-Eskiþehir Türkmenleri ise30.000 çadýrdý. Bu kümenin Marmara böl-gesiyle Batý Anadolu’nun iskânýnda rol oy-nadýðý þüphesizdir. Ýbn Saîd, KastamonuTürkmenleri’nin sayýsýný 100.000 çadýr ola-rak verir. Yirmi dört Oðuz boyundan biriolan Çepniler’den kalabalýk bir küme iseSinop bölgesinde yaþýyordu. Bunlar, 1277’-de Sinop’u almak isteyen Trabzon Rumimparatorunu denizde karþýlayýp maðlûpettik. Çepniler doðuya doðru ilerleyerekOrdu bölgesinde Bayramlý Beyliði’ni kur-dular. Karaman Türkmenleri ise Ermenek,Mut, Silifke, Gülnar ve Anamur þehirleriniiçine alan bölgede hayat sürüyordu. Ma-
ikinci yarýsýnýn ortalarýnda Emba suyu ký-yýlarýnda oturan ve kendilerine Nogay dadenilen Mangýtlar’ýn yaptýðý akýnlara da-yanamayan Teke ve Yomutlar, Küçük Bal-han ile Kýzýlarvat ortasýndaki Küren daðýçevresine göç etti. 1639’da, Ýdil’in aðzýndaoturan Kalmuklar’ýn akýnlarý sonucu Man-gýþlak’taki diðer Türkmenler de Balhantaraflarýna geldi. Böylece Mangýþlak yediasýr sonra bir Türkmen yurdu olma nite-liðini kaybetti. XVIII. yüzyýlda Esterâbâdbölgesinde Oklular’ýn yerini Salur boyun-dan gelen Yomutlar aldý. Bunlar Afþarlarve Zendler ile mücadelelerinde Kaçarlar’ayardým etmekteydi. Ýranlý tarihçilerden bi-rine göre Kaçar Devleti’nin kurucusu AðaMuhammed Þah’ýn annesi Yomutlar’ýn baþ-buðu Begenç’in kýzýydý. Esen Eli toplulu-ðu Kalmuklar’a tâbi olarak Mangýþlak’takalmýþtý. Kalmuklar bunlardan bir züm-reyi XVIII. yüzyýlda Kuzey Kafkasya’ya gö-çürdü. Yaþadýklarý yörenin adýyla Stavra-pol Türkmenleri denilen bu Türkmenler,Orta Asya’daki Türkmenler’le münasebet-lerini kesmedi ve Mahtumkulu’yu onlarda büyük þairleri saydý. Stavrapol Türk-menleri varlýklarýný günümüze kadar sür-dürmüþtür.
XIX. yüzyýlýn baþlarýnda Hîve Hanlýðý’nýnKungratlar’ýn eline geçmesi, Buhara Han-lýðý ile Ýran þahlýðýnýn zayýf duruma düþ-mesi Türkmenler’i daha fazla bir hareketserbestliðine kavuþturdu. 1824’te Teke veSalurlar, Hîve hanlarýna ait yeni Merv’i zap-tederek ellerine geçirdikleri esirleri Buha-ra hanýna gönderdi. Tekeler tek baþlarýnagittikçe kuvvetlendiler. Teke baþbuðu Ku-þid Han, Hîve Hükümdarý MuhammedEmin Han’ý 1855’te Serahs yakýnýnda aðýrbir yenilgiye uðrattý ve Hîve haný savaþmeydanýnda kaldý. Kuþid Han, yeni Hîvehükümdarý Abdullah Haný ayný âkýbete uð-rattýðý gibi 1860’ta toplarla mücehhez Ka-çar ordusuna karþý parlak bir zafer kazan-dý. Fakat 1873’te Ruslar’ýn Hîve Hanlýðý’nýegemenlikleri altýna almalarý durumu de-ðiþtirdi. 1879’da Ruslar, Türkmenler’in ça-rýn hâkimiyetini kabul etmeleri teklifini þid-detle reddetmeleri üzerine harekete geç-tilerse de Göktepe’de aðýr bir yenilgiye uð-radýlar (Eylül 1879). Fakat bu baþarý uzunsürmedi, Ruslar 1881’de Türkmen elini im-paratorluklarýna kattýlar.
Hârizm Türkmenleri’nin büyük oymak-larý Esen Eli (en önemli oymaklarý Çavdur< Çavuldur ve Ýgdir), Yomut (Salur’dan),Teke (Salur’dan), Salur, Sakar (Salur’dan),Emreli (>Yemreli, Salur’dan), Sarýk (Sa-lur’dan), Göklen (bazý obalarý Kayý, Ba-yýndýr, Beydili) olup bunlardan altýsý Oðuz
TÜRKMENLER
41. CÝLT 6. FASÝKÜL (257) 9. Forma / 2. Kontrol12.01.2012
610
TÜRKMENLER
leri ile Bozulus’tur. Halep Türkmenleri, Mo-ðol baskýsý üzerine XIII. yüzyýlda Antep veSuriye’ye göçen 40.000 çadýrlýk Türkmen-ler’den büyük çoðunlukla Bozok kolununkalýntýsýdýr. Bu koldan önemli topluluklardaha önce Maraþ, Elbistan, Malatya, Yoz-gat bölgelerine göç etmiþler ve kalabalýkgruplar halinde Ýran’a da gitmiþlerdi. Bun-lardan baþka yine XVI. yüzyýlda Halep Türk-menleri’nin Bozulus’ta ve Yeni Ýl’de de (Si-vas-Kangal bölgesi) önemli kollarý vardý.Halep Türkmenleri’ni teþkil eden büyükoymaklar Beydili, Bayat, Avþar, Ýnallý veHarbendeli’dir. Harbendeliler bilhassa Ma-latya bölgesinde iskân faaliyetinde bulun-dular. Günümüzde Malatya bölgesindekiTürkmenler’in önemli bir kýsmý Harbende-liler’in torunlarýdýr. Harbendeliler’den ka-labalýk bir kol Ýran’a gitti ve bu ülkede Hü-dâbendeli adýyla anýldý. Onlardan bazý oy-maklar Batý Anadolu’ya göçtüler ve ora-da Harmandalý ismini aldýlar. Bu oymak-lardan baþka Karkýn, Kýzýk, Acürlü, Peçe-nek, Dayer, Kýnýk, Eymür, Bahadýrlý ve di-ðer bazý obalar da Halep Türkmenleri’nedahildi. Halep Türkmenleri’nden baþka Ha-ma, Humus, Þam ve Trablus’ta Türkmenoymaklarý bulunuyordu. 40.000 çadýrlýkTürkmen kümesinin Üçok kolu ise Çuku-rova bölgesinde yurt tuttu ve topraða bað-landý. Bozulus Türkmenleri, Doðu Anado-lu’da tam göçebe yaþayýþý geçiren bir top-luluktur. Bunlar Mardin’in güneyindeki top-raklarda kýþlamakta, Erzincan-Erzurumarasýndaki yerlerde yaylamakta olup üçkoldan meydana gelmiþlerdi: DiyarbekirTürkmenleri, Dulkadýrlý ve Halep Türkme-ni oymaklarý. Eski Akkoyunlu elinin kalýn-týsý olan Diyarbekir Türkmenleri’nin baþlý-ca oymaklarý Tabanlý, Oðulbeyli, Musullu,Hamza Hacýlý, Çavuldur (Çavundur), Dodur-ga, Karkýn, Alpagut idi. Dulkadýr oymak-larý da Cevid Sultan Hacýlý, Köçekli, Avcý,Dodurga, Ceceli, Gündeþli, Çaðýrganlý, Ký-zýlkocalý, Þam Bayatý, Karkýn idi. Halep Türk-meni oymaklarý kolu ise Köpekli Avþarý,Gündüzli Avþarý, Harbendeli, Beydili, Acür-lü, Ýnallý Bayat ve Karakoyunlu obalarýn-dan oluþuyordu. Sivas’ýn güneyinde Man-cýlýk, Gürün ve Hekim Haný arasýndaki yö-rede yaþayan oymaklar genelde Osmanlýtahrirlerinde Yeni Ýl Türkmenleri adýyla ge-çer. Bunlarýn vergileri III. Murad’ýn anne-si Nurbânu’nun Üsküdar’da yaptýrdýðý ca-minin evkafýna baðlanmýþtý. Bundan do-layý topluluða Üsküdar Türkmeni adý daveriliyordu. Yeni Ýl biri Dulkadýrlý’ya, diðe-ri Halep Türkmenleri’ne mensup olmaküzere iki koldan meydana gelmiþti. HalepTürkmenleri’ne mensup kola Yaban Eri
deniliyordu. Dulkadýrlý kolu ise umumiyet-le çiftçilik yapýyordu. Yaban Eriler’den ço-ðunun Beydili boyuna mensup obalardanmeydana geldiði söylenebilir.
Dulkadýrlý eli baþlýca Maraþ, Elbistan veYozgat yörelerinde yurt tutmuþtur. Dul-kadýrlý elinin Bozulus ve Yeni Ýl arasýndakollarý olduðu gibi kalabalýk bir grubu daÝran’a gitti. Bu kol orada Zülkadr adýylatanýndý. En büyük Dulkadýr oymaklarý Ka-racali (bazý obalarý: Yazýr, Sevinçli, Oruç Beyli,Ulaþlý, Urcanlý, Kazancýlý, Söylemezli), DokuzBiþanlý (bazý obalarý: Karkýn, Hacýlar, DokuzKoyunlu, Karamanlý), Cerid (bazý obalarý: Ma-malý, Oruç Gazili, Kara Hasanlý), Kavurgalý,Döngeleli, Akça Koyunlu (bazý obalarý: MûsâHacýlý-Mûsâcalý-Çalýþlý), Eymür, Çimeli, Ýman-lý Afþarý, Çaðýrganlý, Gündeþli, Tecirli idi.Dulkadýrlý elinin Yozgat ve komþu yöreler-deki en önemli oymaklarý da þunlardý: Ak-çalý, Kýzýl Kocalý, Akça Koyunlu, Þam Ba-yatý, Sevgülen, Çiçekli. Dulkadýrlý elinin Ka-dirli ve Kozan sancaklarýnda da kollarý var-dý. Sivas-Kýrþehir arasýndaki geniþ bölge-de yaþayan Uluyörükler Þarkpâre, Ortapâ-re ve Yüzdepâre adlý üç kola ayrýlmýþtý. Bukollarý teþkil eden oymaklara bölük deni-liyordu. Uluyörük’ün Ýlhanlýlar veya onla-rýn Anadolu’daki halefleri Eretnalýlar za-manýnda oluþturulduðu anlaþýlýr. Bu top-luluðun en önemli oymaklarý Ýlbeyli, Çep-ni, Ak Salur, Gerampa, Tostlu, Çungar, Us-tahacýlý (Ustacalu-Ustaçlu), Dodurga, Tur-gutlu, Karakeçili, Akkoyunlu, Ýnallý, Çavur-çu idi. Konya, Akþehir, Aksaray ve Kara-man yörelerinde Türk oymaklarý Selçuk-lular devrinden beri soylu atlar yetiþtiri-yordu. Bunlara Atçeken oymaklarý denili-yordu. Ayný bölgede yaþayan oymaklarýnbir kýsmý Atçeken sayýlmýyordu. Bunlar-dan bazýlarý þunlardýr: Hocantýlý (Orta As-ya’daki Hucend þehrinden), Yapa, Çepni,Kayý, Peçenek, Tatar (Moðol), Bektaþlý, Boz-kýrlý, Urunguþ, Hintli, Bozdoðan, Cemallý(Ürgüp), Bereketli, Yahyalý (Yavaþ Karahisa-rý). Ýç Ýl’deki büyük oymaklar Oðuz Hanlý(Selinti ve Anamur), Bozkýrlý (Taþlýk Silifke),Hoca Yunuslu (Gülnar), Beydili (Gülnar), Boz-doðan (Silifke), Þamlý idi (Taþlýk Silifke).Çukurova bölgesinde henüz oymak teþki-lâtýný muhafaza edenler Kara Îsâlý, Kusun,Kuþtemir, Ulaþ, Gökçeli ve Elvan boylarý-dýr.
XVI. yüzyýl sonlarýnda baþlayan ve XVII.yüzyýlýn ilk on yýlýnda devam eden Anado-lu’daki Celâlî hareketleri Orta Anadoluköylerine felâket getirdiði gibi Uluyörük,Ankara yörükleri ve Atçekenler’in daðýl-malarýna da sebep oldu. Diðer topluluk-larýn da düzeni bozuldu. Doðu Anadolu’-
latya-Maraþ bölgesinde Aðaçeriler vardý;bunlar bilhassa ormanlýk kesimlerde bu-lunuyordu. Güneydoðu Anadolu ve SuriyeTürkmenleri, Moðol baskýsý yüzünden bu-ralara gelmiþlerdi. Memlük kaynaklarýndabu Türkmenler’in 40.000 çadýr (200.000kiþi) olduðu bildirilir. Bunlar Bozok ve Üçokadlý Oðuz ikili teþkilâtýný muhafaza edenson topluluktur. XV. yüzyýl Memlük müel-liflerinden Halîl b. Þâhin ez-Zâhirî 180.000asker çýkardýklarýný söyler. Bu rakam abar-týlý görünmekle birlikte nüfus yoðunluðu-na iþaret eder. Doðu Anadolu Türkmenle-ri de baþlýca Karakoyunlular’la Akkoyun-lular’dan meydana geliyordu ve XIV. yüz-yýlda tarih sahnesine çýkmýþlardý. AyrýcaTürkiye’nin diðer bölgelerinde daha az nü-fuslu Türkmen topluluklarýnýn yaþadýðý söy-lenebilir. Meselâ Sinop bölgesinde olduðugibi Kelkit vadisinde de pek kalabalýk birÇepni grubu bulunuyordu. Bunlardan kuv-vetli bir kol XIV. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda ku-zeyde Kürtün, Giresun ve Görele arasýnda-ki geniþ yörenin fetih ve iskânýnda önem-li rol oynadý.
Türkmenler, Batý Anadolu ve Marmarabölgeleriyle Karadeniz kýyýsýnda Ordu veGiresun yörelerini fethettiler. Beyliklerinbirçoðu fethedilen yerlerde kuruldu. Böy-lece Türkmenler, Türkiye tarihinin ikincidevri olan Beylikler devrinin âdeta kuru-cusu olmuþtur. XIV. yüzyýlýn ilk yarýsýndabaþlayýp XV. yüzyýlýn ikinci yarýsýnýn orta-larýnda sona eren bu dönemde Türk ede-biyatý büyük geliþme gösterdiði gibi Türk-çe de resmî dil haline geldi. Türkmen bey-likleri içlerinden biri olan Osmanlýlar tara-fýndan ilhak edildi. Mýsýr, Suriye ve Ýran’-da yazýlmýþ eserlerde Osmanlý hânedanýTürkmen asýllý olarak anýlýr. Osmanlý kay-naklarýnda ise ailenin Oðuz elinden geldi-ði yaygýn biçimde ifade edilir. XVI. yüzyýl-da Trabzon’dan Ýskenderun’a çekilecek birhattýn batýsýnda kalan kýsýmda yerleþik ha-yat çok hâkim bir durumdaydý. Türkiye’-nin bu kesiminde oymaklar topraða bað-lanmýþtý. Onlardan pek çoðunun kýþlakla-rýnda kerpiçten ve taþtan yapýlmýþ evle-ri vardý. Sivas-Kýrþehir arasýndaki bölgedeyaþayan Uluyörük adlý topluluk kýþlaklarýn-da çiftçilik yapmakta ve kethüdâlar tara-fýndan idare edilmekteydi. Konya bölge-sinde Atçeken ismi verilen oymaklar isesoylu atlar yetiþtirmekle mükellef tutulduk-larý için çiftçilik yapmalarýna izin verilmiyor-du. Batý yörüklerinde umumiyetle “cema-at” adý verilen oymaklar varsa da bunlarýnçoðunda yerleþik hayat egemendi.
XVI. yüzyýlda tam anlamýyla göçebe ha-yatý sürdüren topluluklar Halep Türkmen-
611
yüzyýla kadar Rakka’da kaldýlar, bu yüzyýl-da onlar da Rakka’yý terkettiler. Rakka is-kânýnda büyük ýstýrap çeken Beydililer ileBaraklar bir asýrdan fazla bir zamandanberi Gaziantep yöresiyle ona komþu yöre-lerdeki köylerinde yaþamaktadýr. XIX. yüz-yýlda Çukurova’da âyanlarýn hâkim oldu-ðu dönemde Avþar, Bozdoðan, Cerid ve Te-cirli oymaklarý öne çýkmýþtý. Fýrka-i Islâhiy-ye’nin çalýþmalarý sonucu fýrsat buldukçayaðmalama hareketlerine giriþiyordu. Te-cirliler Osmaniye, Ceridler Ceyhan kazasýdahilinde yerleþti. Bozdoðanlar da Kadir-li ve Ceyhan kazalarýnda iskân edildi. Av-þarlar ise Pýnarbaþý, Tomarza, Sarýz kaza-larýndaki yetmiþten fazla köyde oturmak-tadýr.
BÝBLÝYOGRAFYA :
Dîvânü lugåti’t-Türk, I, 56; III, 304-307; Dîvâ-nü lugåti’t-Türk Tercümesi, I, 55; III, 412-416;Makdisî, A¼senü’t-tešåsîm, s. 274, 275; Muham-med b. Abdülcebbâr el-Utbî, et-TârîÅu’l-Yemînî(Ahmed el-Menînî, el-Fet¼u’l-Vehbî £alâ TârîÅiEbî Na½r el-£Utbî içinde), Kahire 1286, I, 336,341; II, 79, 84; Gerdîzî, Zeynü’l-aÅbâr (nþr. Ab-dülhay Habîbî), Tahran 1347 hþ., s. 176, 192, 198,199, 200, 202-203, 272; Bîrûnî, el-Cemâhir, Hay-darâbâd 1355, I, 205; a.mlf., el-Æånûnü’l-Mes£û-dî (nþr. Seyyid Hasan Bârânî), Haydarâbâd 1374,II, 575; Nizâmülmülk, Siyâsetnâme (Köymen), s.132, 136-137; Ýbnü’l-Cevzî, el-Munta²am, VIII,114, 117, 134, 147, 157, 163; Ahbârü’d-devle-ti’s-Selcûkýyye (Lugal), bk. Ýndeks; Ýbnü’l-Esîr,el-Kâmil, IX, 100, 158, 188-191, 377-391, 434,441; Sýbt Ýbnü’l-Cevzî, Mirßâtü’z-zamân (nþr. AliSevim), Ankara 1968, bk. Ýndeks; Ýbnü’l-Adîm,Zübdetü’l-¼aleb, II, 21, 63, 64; Ýbn Saîd el-Maðri-bî, Kitâbü Ba½ti’l-ar² (nþr. J. V. Gines), Týtvân 1958,s. 117, 118; Reþîdüddin Fazlullah-ý Hemedânî,Câmi£u’t-tevârîÅ (nþr. Behmen Kerîmî), Tahran1338, I, 35-36; Ýbn Kesîr, el-Bidâye, XII, 48; Halîlb. Þâhin, Zübdetü Keþfi’l-memâlîk (nþr. P. Ravais-se), Paris 1894, s. 105; Neþrî, Cihannümâ (Unat),s. 16, 17; Ebülgazi Bahadýr Han, Þecere-i Türk (nþr.L. Baron Desmaisons), Amsterdam 1970, tür.yer.;Á. Vámbéry, Travels in Central Asia, London 1864,tür.yer.; N. N. Muravyev, Journey to Khiva: Thro-ugh the Turkoman Country, London 1977,tür.yer.; V. V. Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Hak-kýnda Dersler, Ýstanbul 1927, dizin 4, 6; a.mlf.,Four Studies on the History of Central Asia (trc.V. Minorsky – T. Minorsky), Leiden 1962, III, 77-170; Ahmed Refik, Anadolu’da Türk Aþiretleri,Ýstanbul 1930, tür.yer.; Kâmil Su, Balýkesir Civa-rýnda Yörük ve Türkmenler, Ýstanbul 1938; Ýb-rahim Kafesoðlu, “Türkmen Adý, Manasý ve Ma-hiyeti”, Jean Deny Armaðaný, Ankara 1958, s.121-133; Cengiz Orhonlu, Osmanlý Ýmparatorlu-ðunda Aþiretleri Ýskân Teþebbüsü (1691-1696),Ýstanbul 1963, tür.yer.; Ali Rýza [Yalman], CenuptaTürkmen Oymaklarý (haz. Sabahat Emir), An-kara 1977, I-II; Yusuf Halaçoðlu, XVIII. YüzyýldaOsmanlý Ýmparatorluðu’nun Ýskân Siyaseti veAþiretlerin Yerleþtirilmesi, Ankara 1988, tür.yer.;Faruk Sümer, Oðuzlar (Türkmenler) Tarihleri,Boy Teþkilâtý, Destanlarý, Ýstanbul 1992; S. G.Agacanov, Oðuzlar (trc. Ekber N. Necef – AhmetAnnaberdiyev), Ýstanbul 2002; Melîha Sitârzâde,“Rîþe-i Kelime-i Türkmen”, Mecelle-i Mü¹âla£ât-ý
Âsyâ-yý Merkezî ve Æåfšåz, sy. 5, Tahran 1373/1994, s. 77-82; Mehmet Saray, “Türkmenler”, ÝA,XII/2, s. 661-673; Barbara Kellner-Heinkele, “Türk-men”, EI 2 (Ýng.), X, 682-685; Ali Pûr Sefer KasâbîNejâd, “Türkmen”, Dâniþnâme-i Cihân-ý Ýslâm,Tahran 1382/2003, III, 155-161; Ali Bölükbaþý,“Türkemen”, DMBÝ, XV, 163-174.
ÿFaruk Sümer
– —TÜRKÜ
Ezgi ile söylenenanonim halk edebiyatý
nazým biçimi.˜ ™
Köken bakýmýndan Türk kelimesinin nis-bet eki alarak “Türkî” þeklinde oluþtuðu,daha sonra Türkçe söyleyiþe uydurulduðukanaati yaygýndýr. Türküye “þarký, deyiþ,deme, hava, ninni, aðýt” da denilmekte,Anadolu’da türkü karþýlýðýnda yer yer “yýr”adý da kullanýlmakta, Tatar Türkleri’nin tür-küye “beyit” dedikleri bilinmektedir. Türkü-ye Azerbaycan Türkçesi’nde “mahný”, Baþ-kýrtça’da “halk yýrý”, Kazakça’da “türki, tü-rük, halýk ani”, Kýrgýzca’da “eldikýr, türkü”,Özbekçe’de “türki, halk kaþiði”, Tatarca’-da “halk cýrý”, Türkmence’de “halk aydý-mý”, Uygurca’da “nahþa, koça nahþisi” de-nilmektedir. Türkü, âþýk þiirleri gibi dü-zenleyicisi bilinenler yanýnda çoðunlukladüzenleyicileri bilinmeyen, sözlü gelenek-te oluþup geliþen, çaðdan çaða ve yöredenyöreye deðiþip zenginleþen, bazan bozul-malara uðrayan ve her zaman ezgi eþliðin-de söylenen þiirlerdir. Türk halk þiirinin deen eski nazým biçimlerinden biridir. Bu adýtaþýyan ilk manzumeye XV. yüzyýl baþla-rýnda Horasan’da rastlandýðý kaydedilmek-te, Anadolu’da ise ilk örnekleri XVI. yüz-yýlda görülmektedir. Ýnsanlarýn yaþadýðýher çeþit olayý, bu olaylarýn toplum içinde-ki yankýlarýný, kahramanlýklarý ve tarihî olay-larý konu edinen türküler bir kültür hazine-sidir. Herkesin anlayabileceði sade, tabiibir dille ve hece ölçüsüyle söylenenler ya-nýnda aruzla söylenmiþ az sayýda örneði-ne de rastlanan türkülerin klasik edebiyatnazým biçiminde olanlarýna “divan, selis,semâi, kalenderî, satranç” gibi adlar veril-mektedir.
Türküler iki kaynaktan beslenir. Asýl tür-küler söyleyenleri bilinmeyen, halkýn or-tak malý olan ve halký derinden etkileyenbir olay üzerine yakýlanlardýr. Bu olay bü-tün milleti ilgilendirecek kadar önemli ola-bileceði gibi dar bir çevreyle de sýnýrlý kýla-bilir. Aþk, gurbet, ölüm, kahramanlýk, fe-tih, seferberlik, doðal âfetler, oymak kav-galarý, eþkýya baskýnlarý, bir kalenin düþ-
da yaþayan Bozulus 1022’de (1613) OrtaAnadolu’ya geldi. Bozulus’un bir kýsmý es-ki yurdunda kalmýþtý. Hükümet Bozulus’ungeldiði yere gönderilmesini emrettiyse debu emir hiçbir zaman uygulanmadý ve Bo-zulus Orta Anadolu’da yerleþti. Daha son-ra bazý oymaklarý Batý Anadolu’ya ve Egeadalarýna gittiler. Orta ve Batý Anadolu’-da Türkmen adlý oymaklarýn görülmesi Bo-zulus’un geliþiyle ilgilidir. Osmanlý Devleti,1102’de (1691) Türkmen oymaklarýnýn ha-rap durumdaki yerlere yerleþtirilmesinegiriþti. Dört kola ayrýlan Bozulus obalarýevler yaptýlar ve oturak hayata geçmeyebaþladýlar. Dâniþmendli adlý büyük Türk-men oymaðýnýn Aydýn ve diðer bazý yerler-de iskân edilmesi baþarý ile neticelendi.Dulkadýrlý eline mensup yirmi kadar oy-mak Çukurova’da Ayas, Berendi ve Kýnýkyörelerinde yerleþtirildiyse de bu iskân ba-þarýlý sonuç vermedi. Çukurova’nýn bilhas-sa doðu kýsmý XIX. yüzyýlýn ikinci yarýsýnakadar oymaklara kýþlak vazifesini görmek-te devam etti. Üçüncü iskân yeri olan Ha-lep’in kuzeyindeki Menbic yöresine Ýlbey-li oymaðý yerleþtirildi. Ýlbeyliler günümüz-de de bu yörede oturmaktadýr. Fakat Ha-lep Türkmenleri’ne mensup olarak Hama,Humus ve Trablus çevrelerinde daðýnýk þe-kilde yaþayan oymaklarýn Hama-Humusarasýndaki harap topraklarda iskânýndabaþarý saðlanamadý.
Osmanlý Devleti, Aneze Araplarý tarafýn-dan bir kýsým köyleri yýkýlan, geri kalanlarýda haraca baðlanan Rakka bölgesini þen-lendirmek için bir teþkilât kurarak Beydi-li’nin Halep Türkmenleri ile Yeni Ýl’e men-sup bütün obalarýný, Bozulus’un göç et-memiþ kalýntýsýný, Halep Türkmenleri ileYeni Ýl’e baðlý diðer oymaklarý Belih ýrma-ðýnýn Akçakale’den Rakka’ya kadar uza-nan kýyýsýnda yerleþtirdi. Bütün bu oymak-lar bir yýl sonra Anadolu’ya kaçtýlarsa daçoðu tekrar iskân yerlerine gönderildi vekaçmamalarý için bazý tedbirler alýndý. Dev-let bu iskânda ýsrarcý olmuþ, Aneze urbâ-nýnýn hücumlarýný Rakka beylerbeyiliði veyerleþtirilen oymaklarla önleyebileceðineinanmýþtý. Fakat bu yöre Türkmen oymak-larýnýn yaþamasýna uygun deðildi. Aneze-ler de Rakka yörelerinden uzaklaþtýrýlama-mýþtý. Bundan dolayý Türkmenler’le urbânarasýnda çatýþmalar çýktý. Rakka en so-nunda problem çýkaran iskân dýþý Türk oy-maklarý için bir sürgün yeri haline geldi.Devletin aldýðý tedbirlere raðmen Rakkave Urfa bölgesine yerleþtirilen oymaklar-dan çoðu ayrý ayrý zamanlarda Anadolu’yakaçmayý baþardý. Beydili obalarýnýn ekse-risi, Baraklar ve diðer bazý oymaklar XIX.
TÜRKÜ