ro,rı;HIDHIIK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00005/2012_4/2012_4_CAMBAZOVI.pdfçökmes~...

11
BHCIU HCJUIMCKH HHCTHTYT- CO.PlUI HA BHCIU:IDI HC.JlJIMCKH HHCTHTYT YÜKSEK YILLIGII ANNUAL OF THE HIGHER ISLAM/C INSTITUTE 4/2012 CO.PIDI

Transcript of ro,rı;HIDHIIK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00005/2012_4/2012_4_CAMBAZOVI.pdfçökmes~...

  • BHCIU HCJUIMCKH HHCTHTYT- CO.PlUI

    ro,rı;HIDHIIK

    HA BHCIU:IDI HC.JlJIMCKH HHCTHTYT

    YÜKSEK İSLAM ENSTİTÜSÜ YILLIGII ANNUAL OF THE HIGHER ISLAM/C INSTITUTE

    4/2012

    CO.PIDI

  • BUGÜNKÜ BALKANLAR'DA TÜRK AZlNLIKLARI VE HUKUKi STATÜLERİ İsmail CAMBAZov•

    Abstract

    This paper stuclie·s the contemporary situation of the muslim minorities on the Balkans in

    general and that of the Turks in particular, with •some reference to the past for comparison. Studying the problems of the Turkish minorities the author pays special attention to the issue of the preservation of the identity, w hi cb is · permanently subjected to attempts for

    assirnilation. In this respect be studies the unjust attitude of same Balkan countries towards the language and the religion of the Turkish minority pursuing secretly its gradual assimilation despite the existing laws and constitutions. Alsa the author gives a general picture of the situation of the Turkish minority in each country pointing to its political, educational and legal statute.

    Key words: minority, Balkans, turks, muslims.

    Tarihte Avrupa'nın hiçbir yöresi, Balkanlar kadar akıniara ve savaşlara sahne olmamıştır, denilebilir. Avrup·a ile Asya arasında yol üstünde olması, eski kültür merkezine çok yakın bulunması, verimli ovaları, ılıman iklimi, dağlarındaki maden yataklanyla bu topraklar, her zaman komşularının ve daha uzak ulusların ilgisini çekmiştir. Eski çağlardan günümüze dek Balkanlar'da tam 27 ulusun yaşayıp izler ve etkiler bıraktığı saptanmıştır.

    Bunların içinde Balkanlar'da en uzun süre kalan, izleri hala bugün de görülen maddi

    mimarı anıtları bırakan fatihler Osmanlılar olmuştur. XIV. yüzyılın ikinci yarısında, yani 1352'de I. Sulta? Murad~ın ağbeysi Süleyman

    Paşa'nın idaresi altında Bizans'a yardım etmek amacıyla Çanakkale Bağazı'nı geçip Rumeli'ye ayak basan Türkler, Gelibolu Yarımadasını işgal etmişlerdir. Böylece Türkler bir kez daha Avrupa topraklarına İslam dininin yayıcıları olarak yerleşmişlerdir.1361 yılında Gazi Evrenos Bey'in Batı Trakya'yı fethetmesiyle 1385 yılında Meriç Savaşı ve 1398 yılında K.osova'da yürütülen savaşlardan sonra özellikle 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet'in

    . İstanbul'u fethetmesiyle Sırp, Macar, Boşnak ve Arnavutların direnmesisona erer ve Türkler Macar ovalarına ve hatta Viyana surlarına kadar gelerek Balkan Yarımadası'nın büyük bir bölümünü ele geçirip yerleşirler. Balkan Savaşiarına kadar (1912-1913), dünyanın bu kesiminde egemen olurlar.

    Balkan ülkelerinde yuvarlak 500 yıl kalan Osmanlı buralarda zorla hiç bir kimsenin dinine, diline, etnik kimliğine · dokunmadan bir adalet ve huzur sistemi kurmuş, Müslümanlarla Hıristiyanların iyi komşuluk, işbirliği ve yardımlaşma havası içinde yaşamasını garanti altına almıştır. Osmanlı Balkan Yarımadası'nda yerli halklarm da yardımıyla binlerce kilometrelik yol, yüzlerce köprü, çeşme, kervansaray, han, hamam, cami, mescit, medrese yapmış, kalıntıları hala silinmeyen bir maddi ve manevi uygarlık yaratmıştır.

    Fakat Rusya'nın ve bazı Avrupa memleketlerinin Balkanlar'a inme niyeti,

    • Dr., Sofya Yüksek islam Enstitüsü Eski Rektörü.

    28

  • -,. · Bclgaristan'da, Sırbistan'da, Bosna- Hersek'te ve Makedonya'da üs kurma amaçları bölgede

    huzursuzluk yaratmaya başlamıştır. Panslavistler, bölgede yaşayan Ortodaksal Hınstiyanları Müslümanlara karşı kışkırtmayı, Osmanlılar ile yerli halk arasına düşmanlık tohumları saçmayı başarmışlardır. 1699 yılında imzalanan K.arlofça Antıaşması'ndan sonra Balkanlar'da Rusya 'nın teşviki ve desteği ile aktif yaygın bir ulusal kurtuluş hareketi başlamıştır. Bir dizi isyanlardan, kanlı direnişlerden sonra en nihayet Yunanistan, Sırhistan K.nillığı (1829), Roİnanya 1856 tarilılerinde özerlik elde etmişlerdir. Osmanlı - Rus savaşından önce tam bağımsızlığına kavuşan ülke Yunanistan (1830)dır. Başka tüm Balkan ülkeleri ulusal bağımsızlıklarına Büyük Savaş'tan sonra kavuşmuşlardır. Bulgaristan'ın ulusal egemenlik tarihi 1908, Arnavutluk'un ise 1912 y:ılıdır.

    Balkanlar'da Müslüman Azınlıklar

    Osmanlı-Rus savaşından (1877-1878), hele de Balkan harplerinden sonra (1912-1913) Halife-Sultan devletinin Rumeli'yi terketmek zorunda kalması, arkasında bir sürü problem bırakmıştır. Azınlıklar meselesi bu problemierin başında gelir. Zira Osmanlı - Rus savaşından

    · sonra Balkanlar'da kurulan sözümona ulusal devletler, Arnavutluk hariç, hiç te tek uluslu değildiler. Herbirinde ya komşu ulustan veya uluslardan hatırı sayılır bir azınlık ya da toprak kalmıştır. 1918 yılında kurulan Yugoslavya krallığının ulusal ve toprak terkibi buna ~ıttır. Bu kraUığın sınırları içine alınan memleketler- Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Bosna-Hersek, Kosova, Makedonya ve saire devletler, hem toprak bakımından, hem nüfus bakımından birbirine düşman kardeş kesildiler. Çünkü Hırvatistan'ın bir kısmı nüfusıyle birlikte, Sırhistan toprakları içinde bırakılmıştı. Bosna-Hersek'te Müslümanlar (din olarak

    ·değil, etnos alarak) kadar Sırp ve Hırvat kalmıştı. Makedonya, Bulgaristan, Sırhistan ve Yunanistan arasında üçe parçalanrnıştı. Romanya'da iki milyon dolayında Macar, Doburca'da bu kadar Bulgar, Türk, Tatar kalmıştı. Kurtuluşta Bulgaristan nüfusunun yarısından fazlasını Türkler, Pomaklar, Çingeneler, Tatarlar oluşturuyordu.

    O gün bugün Balkanlar'da etnik, dinsel, dilsel azınlıklar meselesi hala çözümlenmem.iştir. Ve artık 130 yıldır bu mesele hem Balkan memleketlerinin bir iç meselesi olarak, hem de komşular arasındaki ilişkilerde bir sorun olarak güncelliğini korumaktadır. Bunun en yeni örnegi, Bosna-Hersek ve ~osova'dır. Arnavutluk Cumhuriyeti'nin komşuları, , Makedonya, Kosova, Bosna-Hersek, Hırvatistan ve Sırhistan ile ilişkileridir. Romanya'da Macar azınlığının statüsü meselesi, Bükreş ile Budapeşte arasını hep problemli ilişkiler balinde ayakta tutmuş, Gagauzlar meselesi, Basarabya, Moldova toprakları ve insanları Romanya'yı, Rusya ve Ukrayna ile hep çekiştirmiştir. Bulgaristan'da Türklerin, Müslümanların durumu, Türk-Bulgar ilişkilerinde daima büyük rol oynamıştır. Balkanlar'da azınlık meselesi 2dOO'li yılların sonunda Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti'nin dağılmasından, eski Yugoslavya topraklarında 5 bağımsız, ulusal devlet kurulmasından sonra yeniden alevlenmiş, büyük bir iç ve dış siyaset meselesi olmaya devam etmiştir.

    5-10 sayfalık kısa· bir araştırma yazısında Balkanlar'da tabir caiz ise, Arap saçı gibi karışık olan azınlık meselesini j.ncelemek, günümüzdeki durumunu gözler önüne serrnek olanak dışıdır. Hem de bir kişinin üstünden gelebileceği bir iş değildir. Bu iş ancaK bütün Balkan devletleri arasında kurulacak olan bir Azınlıklar Bilimsel Araştırma Enstitüsü'nün uzun yıllar çalışınakla başarabiieceği bir meseledir.

  • Ben burada okuyucuyu, Balkanlar'da içinden çıkılmaz karmaşık ve karışık olan aZınlıklar

    meselesinden sadece Müslüman azınlıkların bugünkü durumu, sorunlarıyla tanıştırmak istiyorum. Niyetim bu bağlamda Bulgaristan Müslümanlannın büyük bir kitlesini oluşturan, üç Balkan memleketini çok yakından ilgilendiren Pomaklan. anlatmaktı.ı

    "Balkan Devletlerinin Politikasinda Mülüman Ahali"

    .Yukarki başlık seçkin Bulgar Balkanoloji uzmanlarından Prof Dr. Hristo Mançev'in, bundan 10 yıl önce Sofya'da yayınlandığı "Balkanlar'da Ulusal Mesele" incelemesinin paragraf başlıklarından birisi. Sayın Profesör Balkanlar'da Müslüman azınlıklar konusuna şöyle bir giriş yapıyor:

    "Balkanlar' da ulusal mesele, sadece yabancı esaret altında kalmış olan "kendikilerininki" meselesi değildir. Yalnız onları 'kurtaiıp "Anavatan" sınırları içinde birleştirme meselesi değildir. Hiç kuşkusuz bu terim kendi topraklarında bulunan "yabancı" etnik ve dinsel toplulukların yazgısı meselesini de kapsar. Bu mesele çoğuniÜkla unutulur. Örneğin Bulgar tarih bilimi, Makedonya, Trakya, Dobruca meseleleriyle hiç aralıksız meşgul olur. Bulgaristan'daki Müslüman ahaliye hemen hemen hiç dikkat ayırmaz. Ayırdığı seyrek hallerde de Bulgaristan ve Balkanlar'da XIV-XVTI yüzyıllarda vuku bulan islamiaşma

    süreçlerini anlatır. Halbuki daha yeni zamanların süreçlerini incelemek, ayrı ayrı Balkan devletleri kurulmasından sonra meydana gelen değişiklikleri saptamak, bu devletlerin Osı:nai:ı..l.ı İmperatorluğunun Balkanlar'dan çekilmesinden sonra arkada kalan. Müslüman ahaliye karşı politikalarını anlatmak . çok önemlidir. Belirli tarihi gerçeklere. dayanarak soyleyebiliriz ki, Balkanlar;da kurulan ulusal devletlerin Müslüman ahaliye ı

  • Müslüman azınlığını yazgısı meselesini çözümlemiştir. Lozan Konferansı Sözleşmesi gereğİD;ce Türkiye ile Yunanistan arasında zorunlu ahali değiş-tokuşu yapılmıştır. Yunanistan topraklanndan 420 bin Türk, Türkiye topraklarından 1 milyon 200 bin Rum mecburi vatan değiştirme zorunda bırakılmıştır. 1913 -1923 yıllannda gerçekleştirilen bu zorunlu değiştokuş dışmda Yunanistan'da 103,989 Müslüman -Türk, Pomak, Çingene- bırakılmıştır. Bunların tümü Batı Trakya'da yaşamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nde bırakılan Rumlarm sayıs_ı ise 111,200 kişidir.2

    Bulgaristan prensliği, lcırallığı, cumhuriyetinin ülkedeki Müslümanlara karşı siyaseti de Yugoslavya'daki gibi tahcir ve eritme olmuştur. Bulgariıı,tan Berlin sözleşmesinde azınlık haklan için kabul edilen kararları Tırnova Anayasası'na geçirmesine, öteki kanuniarına ~ansıtrnasına rağmen, ,1878 yılından beri ko_njuktörün icabettirdiği çeşitli siyasetler uygulamasına karşın; özde bu halktan kurtulma politikası izlemiştir. Osmanlı-Rus savaşından sonra ülkede kalan kalabalık Türk Mü~lüman sayısı tahcir, tenkil, göç vasıtasıyla daima milyonun altında turulmaya çalışılmıştır. Ancak Türklerden, ö~eki Müslümanlardan sadece göç vasıtasıyla kurtulamayacaklam anlayan ırkçı Bulgar kornurüstleri 1970 yılından itibaren memleketteki Müslümanlan zorla Bulgarlaş_tırmaya başlan:uşlardır. Müslüman Pomaklarm, Türk Çingenelerininin adlarını değiştirdikten sonra 1984/85 yıllarmda dünya kamuoyunun tepkisine beş para vermeden Türklerin isimlerini.de değiştirmişlerdir.

    Bosna-Hersek'teki Müslümanların durumu . aynı olmakla bazı ozellikler arzetmektedir. Avsturya-Macaristan İmperatorluğundan Yugoslavya kırallığına geçen Bosna-Hersek'in Müslüman ahatisi hiç bir zaman etnik veya dinsel azınlık olarak kabul edilmemiştir. Krallık hükümetleri 1929 yılına kadar bu halkı "Üç adlı Halk" olarak nitelendirmişlerdir. Bosna-Hersek'te yaşayan Sırplar, Hırvatlar ve Boşnaldar yıllarca, "Üç adlı Halk" olarak çağırılınış lardır. Her üç grupta da kalabalık olan müslüman topluluklar 1929-1941 yılina kadar "Yugoslavyan" ilan edilmiş ve belgelere böyle geçmiştir. II. Dünya Savaşından sonra Bosna-Hersek'liler "Neolduklan Bilinmeyen Yugoslavyanlar" olarak adlandırılmıştır. Daha sonra bunlara "Müslümanlar" adı takılmıştır. Ancak burada "Müslümanlar'' deyimi bir dini mensupiyet değil de, etnik, hatta ulusal bir nitelik taşımaktadır. Zira Müslümanlık bir din olarak Ortodokslar ve Katoliklere eşit bir inanç sistemi gibi kabul ve ilan edilmiştir.

    Makedonya, Kosova'daki Türklerin durumu da hem taribi geçmişte, hem de şimdi özellik arz etmektedir. Bu memleketlerdeki Müslümanların etnik. terkibi çok çeşitlidir. Içlerinde Makedon vardır, Arnavut vardır, Boşnak vardır, Türk vardır. Bunların tümü h~m Yugoslavya Kırallığı'nda, hem de sosyalist Yugoslavya'da şu veya bu şekilde kovulup eritilmeye, Sırplaştırılmaya tabi tutulmuşlardır. Müslüman veya Türk kimliği ile geniş soluk aldıkları dönemler çok az olmuştur.

    Yeni Durumda Balkanlar'da Ne Kadar Türk Vardır?

    Balkanlar'da halk yığınları üzerinde zor kullanarak kurulan sözde sosyalizm sisteminin çökmes~ Yugoslavya Sosyalist Federatü Cumhuriye'nin dağılması ile Avrupa'nın bu kısmında yaşayan insanlar, etnik menşei, dini görüşleri ne oluisa olsun, geniş bir soluk

    1 - Maıııı:ea, a.g.e., s.237

    2 A.aocro.ı,ıe XpHC'IllKHH.It - Mıocıo11MaBCKOIO MaJIIlHHCIBO B rt.pllHJI, 8 c6opmnca Hlın:HoHaJDmTe npo6neMB na Eaıı.KaBHTe: !'Jcropmı: H cı.apeMemı:ocr, CoqıWJ 1992, Cip 245 - 263

    31 .

  • almışlar, Pazar ekonomisine dayanan çoğulcu bir demolaasi kurmaya başlamış~ardır. Bu

    durum bütün Balkan haklarının, bu cümleden Türklerin sosyal-politik, ekonomik hayatında bütün değişikler vucuda getirmiştir.

    Bugün sayıları artık 12-yi bulan Balkan devletlerinde nekadar Türk var? Tam cevabı hiç bir kimse vermiyor. Neden bu mesele hakkında şimdiye kadar ·güvenilir, inanılır bir statistik

    tutulınamış olmasında. . .

    Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra artık bağım,~;ız ulusal Balkan ülkelerinde yapılan oldukça sağlıklı nüfus sayımına göre 1882-1893 yılları arasındaki nüfus tablosu aşağıdaki manzarayı göstermektedir:

    Tablo 1: 1882-1893 yıllarında Rumeli Sancağı nüfusu

    Vilayet veya Sancak Türk Rum Ka to lik Bulgar . Ermeni Musevi

    İş kocira 78.468 B13 2.797 - - -Selanik 143.860 70.459 - 123.437 - - 37;306 Dramalsancak 447.904 277.237 2.31 ı 222.684 201 -Kosova 141.178 7.248 - 155.234 - 724 Priştine 126.676 - - 67.457 - -Yenipazar/Sancak 70.864 - - 35.172 - -Taşlıca/Sancak 20.555 "17.155 - 16.930 - -Prizren/Sancak 71.715 4.990 - -ManastırNilayet 87.292 72.600 162.796 -- 26 Görice/Sancak 76.489 50.742 37.722 -Sertice/Sancak 61.753 104.424 - 5.374 -Yanya/Vilayet :44.280 166.353 - -Ergiri/Sancak 47.879 44.038 - -Serat/Sancak 116.093 40.780 83. -Preveze/Sancak 17.163 35.133

    Sayın Ark~olog Ercan Çokbarikir beyin "Balkan Türkleri'nin Kökleri" başlıklı kitabından aldığım bu listeye1 o zaman da bu~n de en kalabalık Türk nüfusunun yaşadığı Bulgaristan dahil edilmemiştir. Halbuki o yıllarda Bulgaristan'da Türk nüfus yaklaşık yüzde 50 civarında idi.2 .

    Y~ıkarki liste milliyetçi· Balkan tarihçilerinin Osmanlılarm Balkan Yarımadasını kırıp geçirdikleİi, yerli halklan-zorla İslamlaştırıp T~kleştirdikleri iddialarını yalanlamaktadır. Zira listede bundan 150 yıl önceki Balkanlar'da !ürk nüfusunun çoğunluğu tutmasına rağmen (ki bunların çoğu Anadolu'dan buralıın(getirilip yerleştirilmiş kolonizatörlerdirY çeşitli etnoslara diniere mensup Hırıstiyan abali de bulunmaktadır.

    Ancak Balkanlar'daki bu Türkler 130 yıl içinde etnik soykırıtDJ, zorunlu göç, açıkça

    eritme politikalannın yardımıyla yokedilm~ durumuna düşürülmüştür.

    1 Arkeolog Ercan Çokbankir, Balkan Türklerin_ in Kökleri, 2010, İzmir, s. 191 2 M. Türker Acaroğlu, Bulgaristan Türkleri Tarihi, c. 1, s. 108 .

    32

  • Bugünkü Balkanlar'da Türk Nüfüsu

    Tablo 2: Bugünkü Balkanlar'da Türk Nüfüsu Devletin adı Genel nüfusu Müslümanlar Türkler

    Arnavutluk 3 milyon 240 bin 2 milyon 240 bin 3-4 bin Bosna Hersek 4 milyon 443 bin 2 milyon 4-S bin Bulgaristan 7 milyon 3S1 bin 1.5 milyon S83 bin HırVatistan S milyon I30bin ' 4bin Karadağ 684 bin 170bin ı soo Kosova 3 milyon 2 milyon 600 bin 18 000 Makedonya 2 milyon 046,209 700 bin 78 bin Romanya 21 milyon 680 bin 974 100 bin 100 bin Slo'llenya 2 milyon 7 bin 771 1S-20bin -Sırhistan 7 milyon 498 bin 220 bin -Türkiye (İstanbul'un beri ya.kasmı içeren Doğu Trakya kısmı) 10milyon 10 milyon Yunanistan 10 milyon 722 bin 816 200,bin ıso bin

    Çeşitli kaynaklardan derleyip toparladığun en son verilere göre, bugün yarımadamtzda 11.2 milyon Türk (İstanbul'un beri yakasını da içeren Doğu Trakya dahil), 10.1 milyon Rum, 6 milyon Bulgar, 8 milyon Sırp, 3 milyon Arnavut, 2.4 milyon Boşnak, 1.9 milyon Makedon, 4.5 milyon Hırvat, 1.9 milyon Sloven, 350 bin Karadağlı, 3 milyon Kosovalı, 4 milyon Bosna-Hersekli, 21.5 milyon Romanyalı yaşamaktadır. Bu 65 milyonun üstündeki nüfus içinde Türkler devede kulak misali. Türkiye'nin Avrupa kısmında yaşayanları hesaba katm.az ise k.

    Balkanlardaki Türk Yerleşini Bölgeleri Coğrafyacılar, Balkan memleketlerindeki Türklerin yaşadıkları bölgeleçin haritasını şöyle

    çizmektedirler: Arnavutluk: Başkent Tiran, Durres, İşkodra,'El-Basan, Vlora .

    . Bosna-Hersek: Başkent Saraybosna, Banja Luka, Zenica, Tuzla, Mostar, B ihaç. Bulgaristan: Kırcaali, Haskovo, Blagoevgrad, Burgas, Varna, Veliko Tırnovo, Gabrovo,

    Dobriç, Loveç, Pazarcık, Pleven, Plovdiv, Razgrad, Ruse, Silistra, Sliven, Smolyan, Tırgovişte, Stara Zagora, Şumen, Yambo~ deyiverki, Bulgaristan'da Türk bulunmayan bölge yoktur.

    Hırvatistan: Türkiye'den gelen işadamları ve küçük esnaf başlıca Zagrep'te iş kurmaktadırlar. ·

    Karadağ: Türk işadamları tezgahlarını başlıca başkent Titograd ve liman· şehri olan

    Kotor'da kurmuşlardır. Kosova: Prizren, Mamuşa, Priştine, Gilan, Doburjan, Mitroviça, Vıçıtrın, İpek. Makedonya: Ülkenin batısında Gostivar, Kalkandere (Tetovo), Ohri, Struga, Manastir

    (Bitola), Kırçova, Debre bölgelerinde, Üsküp'te, doğuda Köprüİü ve İştip merkezinde yaşamaktadırlar.

    Romanya: Bülcreş, Köstence, Doburca, Yaş, Uuç, Temeşvar, Graiova. Slovenya: Türkiye'den gelen işadamlarından başka yerli Türk yoktur. Sırbistan : Demokrasiye geçişten sonra memleketin çeşitli yerlerinde oteller, fabr_ikalar

    kuran, bankalar, sigorta şirketleri açan Türk işadamlarına Sırbistan'ın her bölgesinde rastlamak mümkündür.

    33

  • Türkiye: Bu listeye giren Türkler İstanbul'un beri yakası da dahil Doğu Trakya köylerinde ve kasabalarında yaşamaktadırlar.

    Yunanistan: Gümülcine, İskeçe, DereağaÇ.

    Balkanlar' daki Türkl:erin Bugünkü Hukuki Statüsü

    Yukarda verdiğim çizelgelerden anlaşıldığına göre bugün her Balkan memleketinde az da olsa bir Türk topluluğu vardır. Hatta Arnavutluk, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Karadağ, Slovenya, Sırhistan gibi hiç Evlad-ı Fatihan bulunmayan ülkelerde dahi açık pazar ekonomisi, çoğulcu demokrasi gereği olarak artlle birer Türk topluluğu oluşmaktadır. Türkiye'den bir çok işadamı, dinsel ve ulusalcı vakıflar buralarda iş yerleri, okullar, hayır kurumları açarak hem yerli ahaliye iş ve aş sağlamakta, hem de bu ülkelerde birer Türk topluluğu oluşturmaktadırlar.

    Hak-hukuk açısından bu toplulukların bugünkü durumları nasıldrr? Bu açıdan her memleketin bir özelliği vardır. Genelde tüm Balkan memleketlerinde aralarında Türkler de bulunan etnik azınlıklara 'uluslararas~ yasaların verdikleri haklar tamaıniyle kabul edilmiş ve ulusal anayasalara geçirilıniştir. Fakat tam eşitlik ve tam demokrasi sadece ak kağıt üıerinde kara yazı olarak kalmaktadır. Uygulamada hele de Türklere verilen haklar çeşitli bahanelerle kısıtlanma.k:ta, yasalar karşısında eşitlik ilkesi çiğnenmektedir. Örneğin Kosova'da, Makedonya'da anaokulundan üniversiteye kadar Türkçe okullar vardır. Vardır ama, bunları açmak ve çalıştırmak için belli sayıda öğrenciye ihtiyaç vardır. Bu sayı tutturulamayınca okul açılmamaktadır. Örneğin Kosova'nın beş yerleşim yerindeki 21 eğitim kurumunda Türk dilinde eğitim-öğretim gerçekleştirilmektedir. Ancak Mitroviç ve Vıçıtırın'da Türkçe eğitim kapanmıştır. 2010 yılında Gilan'da Türkçe eğitime kaydmı yaptıran öğrenci sayısı ise 5'e düşmüştür. Yani öğrenci sayısı yetersizliğ=ınden Kosova'daki Türk okulları birer birer kapanma.k:tadır. ı

    Birleşmiş Milletler Teşkilatının yönetmenliği altında bulunan Kosova Türkleri "Ulusal Azınlık" olarak tanıruruşlardır. Ama Türkçenin yerel düıeyde resmi dil olarak kullanılması için yüıde 5 barajı getirilmiştir. Bir belediyede Türkler yüıde 5-in altında iseler, belediyelere, polis müdürlüklerine, mahkemelere Türkçe başvuruda bulıınamazlar. Türkler dağDık yaşadıkları için Prizren, Mamuşa, Priştine dışında barajı aşamıyorlar. J?evlet dairelerinde te~ilcilik hakları tam ama, barajı atlayabitirlerse.

    Makedonya' daki Türklerin hukuki durumu hem çok iyi. hem de çok kötü. Şöyle: Anayasa gereğince Makedonya'daki Türkler, sosyalizm zamanında olduğu gibi

    cumhuriyetin kurucu unsuru olmaktan çıkarılmış ve "Ulusal Azınlık" durumuna düşürülmüştür. Bu ''Ulusal Azınlık"ın anadilinde eğitim hakkı vardır ama, çeşitli bahaneler ile her yerde uygulanmama.k:tadır. Mesela Doğu Makedonya'da Jupa, Koliçani, Debre köylerinde Türkçe eğitimde yaşanan sorunlar bunun en somut ömeklerindendir. 1990'lı yıllara gelindiğinde Türkçe eğitim-öğretimin verilmesi yönünde bazı olumsuz gelişmelerin devam ettiği dikkat çekmektedir. Radoviş, Debre (Jupa), Kırçova'da Türkçe öğretim veren okulların kapatılması gibi gelişmeler yaşa.nmıştır. 1993 'te yönetim halkın Türk olmadıklarını gerekçe göstererek Türkçe eğitime izin vermemiştir. Eğitim sorunun Doğu Makedonya'da daha fazla

    1 BAL-TAM dergisi, Pri.zren, Mart~Oll, sayı 14, s.222-226

    34

  • . olduğu bilinmektedir. Genelde Türkçe öğretim birinci sınıftan dördüncü sın ıfa kadar verilmektedir. Bu yörenin 78 yerleşim yerinde yaşayan Türk öğrencil~rin beşinci sınıftan sekizinci sırufa kadar Makedonca okumak zorunda oldukları bilinmektedir. Memlekette ilkelkul çağında 12 bin Türk çocuğu vardır. Bunlardan Anayasanın garanti ettiği ilkokul haklam yanlız 5-6 bin çocuk kullanabilınektedir. Geri kalan 5-6 bin Türk çocuğu ise anadilinde eğitim alamadığı için başka dillerde eğitim görmek dwumunda bırakılmıştır. 1

    2001 krizinden sonra imzalanan "Ohri Çerçeve Anlaşması"nda hakça ternsilin esas alınmasıyla Makedonya'daki azınlıklar kişisel ve kolektif haklara sahip olmalarına uygun zemin oluştu. Bu bağlamda siyasi, kültürel, eğitim, vb. haklar ve kamu kuruluşlarmda istihdam gıbi konular, nüfus oranına göre belirlenmesi karara bağlandı. Türkleri hakça temsil veya nüfus oranına göre istihdam oram yüzde 4-tür. Bu oram, milli sembollerin kullanımında, baytak yasasında (yüzde 50), anadilin resmi kullanımı ile ilgili yasada yüzde 20 oranın alt111da olduğu için ve Türklerin dağmk olarak yaşadıkları için söz konusu baklardan mahrum kalmaktadır lar?

    1

    Ağustos 2004'te kabul edilen yeni ''Yerel Yönetim" yasasıyla 123 olan belediye sayısı 84'e indirilmiştir. 4 yıl sonra bu sayı 78'e düşürülmüştür. Söz konusu yasa ile 40 adet belediyelik bölge, başka belediyelere bağlanrruştır. Böylece belediye sınırları içindeki Türk nüfusun demografik yapısının değişmesine neden olmuştur. Türk belediyeleri olarak bilinen Vrapçişte Belediyesi Negotino'ya, Labunişte Belediyesi Strugaı'ya, Merkez Jupa Belediyesi Debre'ye, Aşaği Banitsa Belediyesi, Gostivar Belediyesine dahil edilerek Türklerin oraru azaltı.lıruştır. 3

    Romanya'da (Dobruca) Türk az olmasına rağmen Anayasa kendilerine dil, din, kültür ve etnik özelliklerini ifade etme ve koruma hakkı tanımaktadır. Kanunlar çerçevesinde kendi . d:ffierini ve dinlerini öğrenebilmeleri, anadiliyle eğitim yapabilmeleri serbest bıra.k:ılmıştır. Türkler, Tatarlar ve öteki azınlıklar bu baklardan istifade ederek ulusal benliklerini, kültürlerini ayakta tutmaya çalışmaktadırlar. 13 Temmuz 1995 yılında açılan Mecidiye Kemal Atatürk tnusal Koleji gittikçe gelişerek semereli çalışmalarına devam etmektedir. Bu okulda ilk öğretim (1-8 sınıflar) ve orta öğretim (9-12 sınıflar) verilmektedir. Lise kısmı (9-12 sınıflar) Teoloji, Bilgisayar-Matematik ve Filoloji bölümlerinden oluşmaktadır. Okulda 2009-2010 öğretim yılından itibaren Anasınıfı ve ilkokul öğretmenliği bölümleri de açılmıştır. Okul, Romanya'da yaşayan Müslüman Türk azınlığın eğitim ihtiyacına cevap verebilecek düzeyde planlandığı için diğer Romen okullarından farklı olarak programda Dizi ve Türkçe dersleri bulıınmaktadır. Bu dersler Türkiye'den gönderilen branş öğretmenleri . tarafından okutulmaktadır.

    Mecidiye Kemal Atatürk Ulusal Kolejinden başka bir de 2010-2011 ders yılmda Bükreş'te açılan Lumina Üniversitesi çalışmaktadır. Romanya'da ve Balkanlar'da ilk ve tek olan Lumina Üniversitesi aslında bir grup Tiirkiyeli müteşebbisin 1994 yılından beri açıp çalıştırdığı Lumina Eğitim Kurumlarının zirvesidir. 16 yıldan beri Luı:nllıa (Işık) markası ile çalışan ve ilk okul ve lise öğretim kurumlarından elde edilen başarı bu eğitim sistemini geliştirmeye, onun üst kısmını da açarak zirveye tırmanmaya teşvik etmiştir. ·

    Bugün Romanya Türkleri ve Tatarları "Romanya Türk-Tatar Federasyonu" bayrağı

    1 Ülker. Çiğdem, Makedonya Tilrk Öyküsünde Kllnli.k sonmu, Ankara, 1 998,s.l3. 2 Dnevn.ik, Malacinstvata se topyat, Üsküp, 2008, s.l2 3 Balkan Mektubu Dergisi, Ankara, Ekim 2011, sayı 28, s.73

    35

  • altında birleşmişlerdir. Memleket yasalan geregınce. azınlık birlikleri bir siyasi parti·

    statüsünde kabul edilmektedir. Ve her azınJ.ığtn meclise bir milletvekili seçip gönderme hakkı

    vardır. Bu haktan yararlanan Türkler ve Tatarlar her dönemde Romanya parlamentosuna birer

    temsilci göndermektedirler. Bugünkü Yunanistan Türklerinin hukuki statüsü 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalarian -

    Lozan Antiaşması ile belirlenmiş kişisel ve kolektifhaklan garanti altına alınmıştır. Mübadele

    dışı bırakılan azınlık nüfusu İskeçe ve Gümülcine illeriyle Dedeağaç ilinin batı bölgesinde yaşamaktadır.

    Ancak Yunanistan devleti ne Lozan Antiaşması'nın hükümlerini uygulamıştır, ne de dış

    baskılarla kendi kabul ettiği yasaları. Bir kere Türkleri azınlık olarak tanımaz. Uluslararası

    sözleşmelerin azınlıklara tanıdığı hakların hiç birisini uygulamaz. Bir de üstüne azınlıklara,

    hele de Türklere, Müslümanlara akla bayale gelmedik haksızlıklar, fiziksel ve manevi

    işkenceler yapar. Bugün dahi· NATO ve Avrupa Birlği üyesi olmasına rağmen Yunanistan

    Türkler. arasında eğitim ve kültür meselelerine hiç bir yardımda bulunmaz. Türklerin kendi

    çabalanyla açtıkları özel okulların verdikleri diplomaları, Türkiye' de çeşitli okullar,

    üniversiteler bitiren gençlerin diplomalarını resmileştirmez. Buna rağmen Batı Trakya

    Türkleri, son zamanlarda ayakta kalabilmek, eriyip yok olmaktan kurtulmak için eğitime,

    azınlık eğitim ve kültür kurumlarının yaşatılmasına büyük önem vermektedirler. Bugün Batı

    Trakya'da çift dilli eğitim yapan 223 Türk okulu vardır. Biri Gümülcine, diğeri İskeçe'de olmak üzere iki orta okul ve lise ile yine birisi Gümülcine, diğeri ise İskeçe'nin Şahin bölgesinde orta öğretim düzeyinde iki medrese vardır. Türk aydınlan kendi gayretleriyle 8 gazete, 4 dergi çıkarmakta, 4 radyo, 2 televizyon merkezi çalıştırmaktadırlar. Bunlardan başka

    Türkler arasında onlarca demek, cemiyet, klüp çalışmaktadır. Bunların hiç birinin resmiyeti

    yoktur, ancak Yunan polisi, mahkemesi bunların önüne geçemediği için, Türkiye'den de

    sakındığı için göz yummak zorunda kalmaktadır. Batı Trakya Türkleri Rum siyasi partilerine girerek onlar vasıtasıyle parlamentoya temsilci göndermeyi de başarmaktadır lar.

    Kendi memleketim B~lgaristan'ı, burada yaşayan Türklerin hukuki durumunu en geri

    bıraktım. Çünkü Bulgaristan'ın azınlık siyaseti, Türklere karşı politikası hiç bir Balkan

    ülkesindekisine benzemez.

    Çok acayiptir, hem NATO'ya, bem Avrupa Birliği'ne üye olan Bulgaristan bütün

    ~emokratikliğine rağmen memlekette Türk varlığını tanımaz. İktidardaki GERB partisinin lideri, Başbakan Boyko Borisov ~ık üç senedir Türk kelimesini ağzına almamıştrr.

    "Bulgaristan Müslümanlan bu memleketin eşit haklı vatandaşlandrr" sloganını alışkanlık haline getirmiştir.

    Bu ''Eşit haklı Bulgaristan Müslüman ları" arasında Merkez Statistik Enstitüsü'nün kasten

    yarıya indirdiği Türklerin resmi sayısını alsak dahi (583 bin) onların kamuya açık yerlerde

    anadilini _kullanmaları yasaktır. Anadilini yalnız evinde hanımla çocukların ile konuşabilirsin. Çarşıda pazarda, toplantılarda insanlar arasında sadece resmi dil (Bulgar

  • sayı toplanmaz. 1990-lı yıllarda 100 bin dolayında_öğrenci o~lda Türkçe okuyordu. Bugün

    sayıları 7 binlere indi 40-50 okulda okutulan din derslerinde İslam dinini çocuklara Bulgarca anıatmak durumundayız. Ders kitaplarını da Bulgarca yazıyoruz.

    Doğaldır ki, oy pusulasının çözümleyici rol oynadığı seçimlerde, Türk bölgelerinde yerel icıar'eler hep Türklerin elindedir. Hak ve Özgürlükler Hareketi'nin parlamentoda aralarında Bulgar, Pomak, Çing~ne de bulunan 34-35 kişilik bir grupu vardır. Partinin hükümet kurduğu veya hükümet ortağı olduğu dönemlerde Türklerden Bakanlık, Bakan Yardımcılığı, Valilik, Vali Yardımcılığı yapanlar olmuştur. Mehmed Dikme, Nihat Kabil, Emel Ete:m, Cevdet Çakır son ortak hükümette başarılı bakanlık yapmışlardır. "Bulgaristan'da Türk yok, Müslüman

    • var" diyen Başbakan Boyko Borisav'un hükümetinde dahi bir Türk Bakan vard~. Heykettıraş

    Veeeti Raşidov bugünkü Bulgaristan'ın Kültür Bakanı'dır. 'Bütün anlattıklanınızı 'özetleyecek olıırsak, azınlıkların bireysel ve kolektif hakları

    hakkında kabul edilen bunca uluslararası, regional, iki taraflı kararların, sözleşmelerin hiç birisi herhangi bir Balkan ülkesinde tamamıyle uygulanmamaktadır. Hele de Türkler

    • 1

    hakkında kısıtlamalar, açık ayrımcılık balleri gittikçe artmaktadır: Neredeyse Balkanlar'da Türk olmak bir kabahat, suç unsuru. Balkanlar'daki 500 yıllık Osmanlı tarihini ters tarafından okuyan ecdadıınızın sınırsız hoşgörüsünü, tahammülünü gaddar bir zulüm, acımasız bir sömürü, soykırımı olarak göster~n yanlış tarihçiler halka bizi ınşarı tahtası olarak gösteriyorlar. Türk azınlıklarını bulundukalrı devletlerin milli güvenliği için en büyük tehlike olarak gösteriyorlar ve ver yansın ediyorlar abalıya.

    KAYNAKLAR:

    ÇELEBİ, Evliya, Seyahatname, m ve IV cilt. ~ara 1936. POPOVİÇ, Aleksandre, Balkanlar'da İslam, İstanbul1995. ÖNGÖREN, Reşat, Balkanların İslamiaşmasında Safllerin Rolü, Balkanlar'daki İslam

    Medeniyeri Milletler Arası Sempozyum Tebliğleri, İstanbul, 2008. NA.SRATTİNOGLU, Irfan Ünver, Nasrattinoğlu Seyahatnamesi, Balkan Kitabı, Ankara,

    2011. İNALCIK, Halil, Türkler ve Balkanlar, İstanbul 1993. ACAROGLU, M. Türker, Bulgaristan Türkleri Üzerine Araştırmalar, Ankara 1999. EOElffiB, CTeaıı, 3a J(eJiuopMaHCKUme Typtfu u 3a Ko3'bll6awume, Co ıl> IDI, f929. CT0.5IHOB, BanepH, TypcKomo HaceJieHue 8 EMzapwı Me:ıtcoy Ilomocume ua

    EmHu'leCKama JionumuKa, CoHJI 1997 . . 5I.JT1MOB, M6paXHM, Hcmopwı na TypcKama 06UfHOcm 8 EMzapwı, Corur 2q02 . . FADIL HOCA, Makedonya'da Türkçe Eğitimin Sorunları, ''Hikmet Dergisi", Gostivar,

    2003, sayı 3. .

    SUAT, Ergüllü, Balkan Savaşlarından Günümüze Kadar Makedonya'Cia Yaşayan Türklerin Toplumsal, Ekonomik, Kültürel Eğitim Durumu ve Göçler, İznrir 1996.

    HAMZAOGLU, Y~ Balkan Türklüğü, Kültür Bakanlığı Yayınları, A.nlaira 2000. Balkanlar El Kitabı, ci,lt 1, Ankara 1998. Şi:M:ŞİR, Bilal, Bulgaristan 'da Türkler, Ankara 2009, İkinci baskı. MAHlffiB, XpHcro, Hat~uoHQ!lHUJI. B-&npoc Ha SQ/lKaHume, Cowı 1999. ÇOKBANKİR, Ercan, Balkan-Türklerinin Kökleri, İzmir, 2010, İkinci Basım.

    37