ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın...

12
98 ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA ROMA HAMAMI Hacı ÇOBAN 1 Özet Anadolu’da Neolitik dönem yerleşim yerleri dâhil olmak üzere Hitit, Urartu, Lidya, Frigya, Yunan, Roma ve Bizans çağlarına ait tıp alanında kullanılan kalıntılar bulunmuştur. Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamaktadır. Homeros döneminden beri süregelmekte olan tedavi yöntemlerinde baş aktör, dönemin ünlü hekimi Asklepios idi. Bu sayede hastanelere de Asklepion adı verilmiştir. Asklepionların temiz ve uygun kaynak suları bulunan sağlıklı yörelerde yapılması belirtilmiştir. Sağlıksız bir çevreden getirilen hastalıklı bedenler, sağlıklı bir yerin şifa veren kaynak sularıyla yıkandığında hastalıklarından daha çabuk arındıklarına inanılmaktaydı. Sonuçta yörenin özelliklerinden dolayı sağlık tanrısının saygınlığı artacak ve itibarlı bir konuma ulaşacaktır. Asklepionlar önceleri kentlerin dışında, akarsu kenarında ve su kaynağı bulunan, temiz havası olan yerlere kurulmuştur ve günümüzdeki sanatoryumların görünümündedir. Daha sonra şekil ve boyut bakımından değişmişlerdir. Buralarda değişik tedavi yöntemleri geliştirilmiş, zamanla da cilt ve romatizmal hastalıkların tedavisi için psikoterapinin yanı sıra hidroterapiye de ilgi gösterilmeye başlanmıştır. Asklepion’da kullanılan tedavi uygulamaları sırasında su ve çamur banyoları yapılıyor, bitkilerden elde edilen ilaçlar kullanılıyor, masaj yapılıyor, şifalı suların içilmesi sağlanıyor, açlık kürleri ve lavman yapılıyor, soğuk havada koşular düzenleniyor ve müzikle tedavi yöntemleri kullanılıyordu. Bununla birlikte Asklepion’da uygulanan tedaviler sırasında rüyaların yorumu ve telkinin ayrı bir yerinin olduğu da bilinmektedir. Roma Döneminde Anadolu’nun bilinen ilk hastanesi M.S. 375 yılı civarlarında Kapadokya’daki Caesarea’da (günümüzde Kayseri) Büyük Basileios tarafından kurulmuştur. Bu hastane aynı zamanda dünya tarihinin de bilinen ilk sivil hastanesidir. Basileios, M.S.329- 330’da Pontos’taki Neocaesarea’da (Bugünkü Niksar) doğduğu göz önüne alınırsa Niksar ile Kayseri arasında olan Sarıkaya ilçemizi Roma imparatorunun tanımış ve görmüş olması kuvvetle muhtemeldir. Bu bildirimizde amacımız Roma İmparatorluğunda uygulanan hastane yapım yerleri ve tedavi şekillerine uygun doğal yapısı bakımından Sarıkaya ilçesindeki Roma Hamamı kalıntılarının Asklepion olma ihtimalini ortaya koymaktır. Abstract Roman Period Hospitals “Asklepions” And Sarikaya Roman Bath Including Neolitic period, the remains used in the medical field belong to the Hittite, Urartu, Lydian- Phrygian, Greek, Roman and Byzantine Periods in Anatolia have been found. Medicine started to be accepted as a scientific field during the Ancient Greece and Roman World in BC 5 th century. Asklepios was to have been the famous doctor and leading figure of treatment since Homeros’ time. Therefore, the hospitals were named as Asklepion. 1 Yrd. Doç. Dr.; Bozok Üniversitesi Eğitim Fakültesi; [email protected]

Transcript of ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın...

Page 1: ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamaktadır.

98

ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA ROMA HAMAMI

Hacı ÇOBAN1

Özet

Anadolu’da Neolitik dönem yerleşim yerleri dâhil olmak üzere Hitit, Urartu, Lidya, Frigya, Yunan, Roma ve Bizans çağlarına ait tıp alanında kullanılan kalıntılar bulunmuştur.

Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamak tadır. Homeros döneminden beri süregelmekte olan tedavi yöntemlerinde baş aktör, dönemin ünlü hekimi Asklepios idi. Bu sayede hastanelere de Asklepion adı verilmiştir.

Asklepionların temiz ve uygun kaynak suları bulunan sağlıklı yörelerde yapılması belirtilmiştir. Sağlıksız bir çevreden getirilen hastalıklı bedenler, sağlıklı bir yerin şifa veren kaynak sularıyla yıkandığında hastalıklarından daha çabuk arındıklarına inanılmaktaydı. Sonuçta yörenin özelliklerinden dolayı sağlık tanrısının saygınlığı artacak ve itibarlı bir konuma ulaşacaktır.

Asklepionlar önceleri kentlerin dışında, akarsu kenarında ve su kaynağı bulunan, temiz havası olan yerlere kurulmuştur ve günümüzdeki sanatoryumların görünümündedir. Daha sonra şekil ve boyut bakımından değişmişlerdir. Buralarda değişik tedavi yöntemleri geliştirilmiş, zamanla da cilt ve romatizmal hastalıkların tedavisi için psikoterapinin yanı sıra hidroterapiye de ilgi gösterilmeye başlanmıştır.

Asklepion’da kullanılan tedavi uygulamaları sırasında su ve çamur banyoları yapılıyor, bitkilerden elde edilen ilaçlar kullanılıyor, masaj yapılıyor, şifalı suların içilmesi sağlanıyor, açlık kürleri ve lavman yapılıyor, soğuk havada koşular düzenleniyor ve müzikle tedavi yöntemleri kullanılıyordu. Bununla birlikte Asklepion’da uygulanan tedaviler sırasında rüyaların yorumu ve telkinin ayrı bir yerinin olduğu da bilinmektedir.

Roma Döneminde Anadolu’nun bilinen ilk hastanesi M.S. 375 yılı civarlarında Kapadokya’daki Caesarea’da (günümüzde Kayseri) Büyük Basileios tarafından kurulmuştur. Bu hastane aynı zamanda dünya tarihinin de bilinen ilk sivil hastanesidir. Basileios, M.S.329- 330’da Pontos’taki Neocaesarea’da (Bugünkü Niksar) doğduğu göz önüne alınırsa Niksar ile Kayseri arasında olan Sarıkaya ilçemizi Roma imparatorunun tanımış ve görmüş olması kuvvetle muhtemeldir. Bu bildirimizde amacımız Roma İmparatorluğunda uygulanan hastane yapım yerleri ve tedavi şekillerine uygun doğal yapısı bakımından Sarıkaya ilçesindeki Roma Hamamı kalıntılarının Asklepion olma ihtimalini ortaya koymaktır.

Abstract

Roman Period Hospitals “Asklepions” And Sarikaya Roman Bath

Including Neolitic period, the remains used in the medical field belong to the Hittite, Urartu, Lydian-Phrygian, Greek, Roman and Byzantine Periods in Anatolia have been found.

Medicine started to be accepted as a scientific field during the Ancient Greece and Roman World in BC 5th century. Asklepios was to have been the famous doctor and leading figure of treatment since Homeros’ time. Therefore, the hospitals were named as Asklepion.

1Yrd. Doç. Dr.; Bozok Üniversitesi Eğitim Fakültesi; [email protected]

Page 2: ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamaktadır.

99

The Asklepions had been established near the places which were clean and had suitable springs. It was bel Hittite, Urartu, Lydian-Phrygian, Greek, Roman and Byzantine ieved that the unhealthy bodies brought from unsanitary milieus had been able to get rid of their illnesses when they were washed in the healthy and curative springs. As a result of this the respectability and reputation of the God of Health were going to increase.

The Asklepions had been founded out of cities, near rivers’ edges and places that had water supplies and fresh air and they were taking after those of today’s sanatoriums. After a period their shapes and sizes changed. In these hospitals, different treatment methods had been developed and in the course of time as well as physiotherapy, hydrotherapy was taken into consideration so as to treat the skin and rheumatic diseases.

During the treatment implementations, water and mud baths were applied, medicine obtained from plants were used, they were massaged, the sanitary water was given, fasting cure and enema were applied, footraces were organized and treatment with music method were used at the Asklepion. Apart from these, it is known that the interpretations of and suggestions about the dreams were performed.

The first known hospital during the Roman period had been founded by the Great Basileios in AC 375 in Caesarea (called as Kayseri today) in the Capedocia region. It is also known as the first civil hospital in history. Since it is accepted that Basileios was born in AC 329-330 in Neocaesarea (called Niksar today) at Pontos, our town Sarıkaya that is situated between Niksar and Kayseri probably must have been known by Roman Empire. In this presentation my aim is to present the places where hospitals had been founded, the treatment methods used during the Roman Empire and the possibility of the remains of Roman bath in Sarıkaya to be the Asklepion hospital.

1. Giriş

Tarih öncesi dönemlerde hekimlik ve tıp mitoloji, din ve büyü ile iç içe başlamıştır. Hekimler usta çırak yöntemiyle yetişmişlerdir. Mitolojilerde ilk usta hekim olarak Kheiron bilinmektedir. Doğada otlar ve şifalı sulardan yararlanma yollarını bilerek hastalıkları tedavi etmeyi bilen Kheiron tedavi yollarını ilk kez Yunanlıların Asklepios, Romalıların Aesculapius olarak bildiği ve sağlık tanrısı olarak kabul ettikleri kişiye öğretmiştir. Eski Yunan döneminde başlayıp Roma döneminde de kullanılan hastaneler adı geçen sağlık tanrısı Asklepios- Aesculapius adına tapınak olarak yapılan Asklepionlardır. Asklepionlar hem ilk hastaneler, hem ilk tıp okulları hem de tapınaklardır.

İlk önce sadece tapınak olan Asklepionlar daha sonra sağlık merkezi işlevi de görmeye başlamışlardır2.

Asklepionlar sağlık tanrısı Asklepios’un yurdu/evi olarak tanımlanan ve içerisinde birden çok işlevi olan, tapınak tıbbının uygulandığı hastane, rüya odaları, hamam ve açık alanlar gibi bölümlerden oluşmaktadır. Buralarda hastalar Asklepiades denilen rahip hekimler tarafından tedavi edilmişlerdir3.

İlk Asklepionların kuruluşu M.Ö. 6. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bu tapınakların kuruluşunun M.Ö. 770 yıllarına kadar gittiği de iddia edilmiştir. Asklepios kültü çıkışından sonra kısa bir sürede benimsenmiş ve çok geniş bir alana yayılmıştır. En az 320 tane Asklepios tapınağının olduğu sanılmaktadır4.

Bir bilim dalı olarak Tıp Eski Yunan ve Roma dünyasında M.Ö. 5. yüzyılda gelişmeye başlamıştır.

2Şefik Görkey, “Asklepios Kültü ve Anadolu’dan Bazı Örnekler”, III. Türk Tıp Tarihi Kongresi (20-23 Eylül 1993) Bildirileri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1999, s.3493Daniş Baykan, “Roma Dönemi Tedavi Mekânları”, İsmail Fazlıoğlu Anı Kitabı, Editör: Işık Şahin, Trakya Üniversitesi Sosoyal Bilimler Enstitüsü Yayınları, I. Baskı, Edirne 2012, s.444Erdal GİLGİL,” Asklepıeıon’dan Nosokomeıon’a Antikçağ’da Tedavi Kurumlarının gelişimi” T Klin Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi 2002, 10, s.280, 281 http://www.naimkaragoz.dr.tr/images/dokumanlar/asklepiondan_03032015145116.pdf (Erişim tarihi 29.02.2016)

Page 3: ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamaktadır.

100

Homeros döneminden beri uygulanmasına devam edilmekte olan tedavi yöntemlerinde baş aktör, dönemin ünlü hekimi Asklepios idi ve Asklepios’un uyguladığı tedaviler her yerde konuşularak yaygınlaşmıştır5.

Asklepios adına yaptırılan sağlık şehirlerinin en ünlüleri Peloponnes’teki Epidauros, Hippokrates’in görev yaptığı Gökova Körfezi’nin ağzındaki Kos Adası (İstanköy) ve Bergama’daki Asklepion’dur6.

Asklepionların en ünlüleri M.Ö. 5-6. yüzyıllarda Epidaurus, Kos, Knidos (Datça, Muğla) ve Bergama’da (İzmir) kurulmuştur. Kos adasında M.Ö. 460 tarihinde doğan Hipokrat, çalışmalarını temel olarak buradaki Asklepion’da gerçekleştirmiştir. Hipokrat’ın öğretileri ve tıp alanındaki uygulamaları kendi dönemi kadar sonraki yüzyıllar boyunca Avrupa’da gelişen tıbbın da temellerini oluşturmuştur7.

Roma tıbbının başlangıcında Asyalı bir kavim olan ve Romanın ilk dönemlerinde adı geçen Etrüskler etkili olmuştur. Mezopotamya kavimlerinin etkisinde kaldıkları onların dini ve geleneklerine benzeyen uygulamalarından anlaşılan Etrüskler hastalıkların teşhisi için kurban keserek hayvanların ciğerleriyle fal bakmışlardır. Roma’da Etrüsk tıp gelenekleri M.Ö. III. yüzyılda etkisini kaybetmiştir8.

Asklepios kültünün Roma’ya gelişi bir öyküde şu şekilde anlatılmaktadır. M.Ö. III. yüzyılın sonlarında Roma’da üç yıl süren bir salgın hastalık yaşanmıştır. Hastalığa çareler aranırken Epidauros Asklepion’undan gemi ile büyük bir yılan getirilmiş ve bu yılan Tiber nehrine bırakılmıştır. Nehri yüzerek orada bulunan adaya çıkan yılan gözden kaybolduktan hemen sonra salgın hastalık sona ermiştir. Romalılarda adada Asklepios adına bir tapınak yapmışlar ve böylece Asklepion tapınakları yapımı Roma’da başlamıştır9. Asklepios kültü M.Ö. 295 yılındaki bir veba salgını sonrasında Roma’ya da girmiş ve yaygınlık kazanmıştır10.

Roma’da çıkan bu salgın hastalık nedeniyle Roma tıbbı ile Yunan tıbbının da ilişkisi başlamış çünkü Romalılar salgın hastalığın önlenebilmesi için Yunan sağlık tanrısı Asklepios’tan yardım istenmiş ve kutsal yılanı getirmesi ve Asklepion kültünün de Tiber adasında canlandırılması için elçiler göndermişlerdir11.

Roma imparatorluğunda Aesculapius tapınakları aynı zamanda hastane olarak da işlev görmüştür. Kölelerin dahi buralarda tedavi edildikleri anlaşılmaktadır. Bunun en güzel açıklaması Cladius (M.S. 41-54)’un censorluğu sırasında çıkarılan bir kanunda köle sahipleri hastalanan kölelerini Tiber nehri üzerindeki bir adada bulunan Aesculapius tapınağında iyileşmesi için bırakması kararlaştırılmıştır. Burada yapılan tedavi sonunda köle iyileşirse hür olması da kabul edilmiştir. Köleyi masraftan kaçınmak için tedavi ettirmeyip onu öldüren köle sahibinin bir katil gibi cezalandırılması da kanunda yer almıştır12.

Roma’da tıp ve tıp eğitiminde önemli bir yere sahip olan Galen (M.S. 129-200) Romalıların yönetiminde bulunan Bergama’daki (İzmir) Asklepion’da çalışmalarını sürdürmüştür. Düşünceleri ile tıp eğitimini yönlendiren ve eserleriyle Orta Çağ sonuna kadar tıp eğitimini sürükleyen Galen, “gelecekteki hekimler sadece uygulamada değil teorik olarak da yeterli öğrendiklerini kanıtlamak zorunda olacaklardır”, ifadesiyle tıp eğitimini yeni bir anlayışa taşımıştır. Bu yeniliklerin yanı sıra Roma döneminde tıp eğitimi ve doktorluk alanında herkese eğitim imkânı ve çalışma fırsatı sunması bakımından da dikkat çekmektedir. Roma’da kölelerin ve kadınların hekim olabilmelerine imkân verilmiştir. Bu gelişme tıbbın gelişimi açısından

5Oğuz Tekin. Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İletişim Yayınları, 3. Baskı, İstanbul 2010, s.154 6Serra Menekay, Dirim Tıp Gazetesi 2009, s.1, 27Melih Elçin, “Tıp Eğitiminin Tarihçesi” Hacettepe Tıp Dergisi Cilt: 41, Sayı: 4, s: 195-202, 2010, Ankara, s.1968Ayşegül Demirhan, “Prehistorik ve İlk Çağlarda Tıp Tarihine Genel bir Bakış ve Bu Çağlardan Kaynağını Alan Milli Bir İlacımız: Mesir”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Yıl: 2, Cilt: 2, Sayı:11, Nisan 1981, Ankara, s.195, 196 9Şefik Görkey, “Asklepios Kültü ve Anadolu’dan Bazı Örnekler”, III. Türk Tıp Tarihi Kongresi (20-23 Eylül 1993) Bildirileri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1999, s.34810Erdal GİLGİL,” Asklepıeıon’dan Nosokomeıon’a Antikçağ’da Tedavi Kurumlarının Gelişimi” T Klin Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi 2002, 10, s.280,281 http://www.naimkaragoz.dr.tr/images/dokumanlar/asklepiondan_03032015145116.pdf (Erişim tarihi, 29.02.2016) 11Erdem Aydın, Dünya ve Türk Tıp Tarihi, Güneş Kitabevi, Ankara 2006, s.6412Oktay Akşit, Roma İmparatorluk Tarihi (M.Ö. 27- M.S. 192), İstanbul Üni. Edebiyat Fak. Yay. İstanbul 1976, s.98

Page 4: ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamaktadır.

101

da bir dönüm noktası olmuştur13.

Roma döneminde sağlık alanında yaklaşımda değişim yaşanmış, rasyonel değerlendirmeler ve rasyonel tıp önem kazanmıştır. Özellikle Hippokrates ve ardıllarının görüşlerinin, Soranus, Celsus ve Galen gibi dönemin önemli hekimleri tarafından da benimsenmesi sonucu rasyonel tıp kabul edilmiştir14.

Roma Dönemi’nde sağlıkla ilişkili olarak akla gelen ilk yerler, Asklepieionlar ile hamam ve kaplıca gibi su tedavisi uygulanan bölgelerdir. Asklepieionlar ve su tedavisi merkezleri olan kaplıca ve hamamlarda genellikle psikoterapi, hidroterapi ve fizik tedavi yöntemleri uygulanmıştır. Doktorlar tarafından yapılan cerrahiyi de içeren asıl tıbbi müdahaleler hekim evleri ya da muayenehanelerinde ve valetudinarium denilen askeri hastanelerde gerçekleştirilmiştir15.

Asklepieion’larda tedaviler dinsel ve mistik öğelere dayanıyordu. Tedavinin temelini diyet, egzersiz ve sıcak veya soğuk banyo oluşturuyordu. Asklepieion’a gelen hastalar önce bir arınma töreninden geçerlerdi, arınma töreninde kurban keserler ve yıkanırlardı, daha sonra tapınağın iç bölgesinde yer alan kutsal yatakhaneye (abaton) alınırlardı. Buralarda oruç tutmaktan yorgun düşmüş olarak koyun postları üzerinde tapınak uykusuna yatarlardı. Hastalar uykudayken tapınak rahipleri hastaların arasında zararsız yılanlarla beraber dolaşırlardı. Hastalar uyandıklarında uykularında gördükleri rüyaları anlatırlardı. Rüyada ya Asklepios hastaya görünerek doğrudan bir tedavi önerirdi ya da rüya öylesine karmaşık olurdu ki hasta rüyayı tapınak rahiplerine anlatır ve onların yorumlarına göre bir tedavi önerisi alarak tapınaktan ayrılırdı. Bu tedavi yöntemi “telkin”i çağrıştırmaktadır. Hasta iyileşmezse rahipler, hastanın ya tedaviye tam inanmadığını ya da söylenenleri tam olarak yerine getirmediğini söylerlerdi. Hasta tapınaktan çıkarken paranın yanı sıra kendi adının, hastalığının ve önerilen tedavinin yazılı olduğu bir tableti adak olarak tapınağın duvarına asardı. Tapınağa yeni gelenler bu tabletler aracılığıyla uygulanan tedavilerin başarıları hakkında bilgilenir ve iyileşeceklerine dair güvenleri artardı16.

Roma döneminde Sıcak su hamamları ve kaplıcalardan tedavi amacıyla yararlanıldığı anlaşılmaktadır. Roma döneminde Etrüsklerden kalma sıcak su hamamları kullanılmıştır17.

Etrüsklerin kaplıca tedavisi uygulamaları Yunanlılar tarafından ilk bilimsel adımın atılmasına vesile olarak doğal kaynaklarla tedavinin esasları hakkında ekolojik yaklaşımla açıklamalar yapılmıştır. Romalılar savaş sonrası hastalıklarından askerlerini tedavi edebilmek için kaplıcalardan yararlanmışlardır. Aynı zamanda sıcak yer altı sularını spor amacıyla da değerlendirmişlerdir. Anadolu’daki önemli kaplıcalarda Roma-Bizans yapıt kalıntılarının varlığı hala görülmektedir18.

Eski çağlardan beri kullanılan kaplıca tedavi merkezleri Anadolu’nun birçok bölgesinde yer almaktadır. Eskiçağdan beri kaplıca tedavisi uygulanan hem hastane hem de ilk tıp okulu aynı zamanda da ilk psikiyatri hastanesi olarak ünlenen İzmir-Bergama Asklepion’u Antik çağın en önemli sağlık merkezlerindendir. Radyoaktif özellikleri günümüzde keşfedilmiş şifalı suları yüzyıllardır insanlar tarafından sağlık amaçlı kullanılmıştır. Bu sular şimdi de önemini korumaya devam etmektedir. Dünyanın ilk sağlık merkezlerinden biri olan Asklepion asırlar önce ünlü hekimleri ile müzik, çamur banyoları, su ve spa terapileri, meditasyon,

13Melih Elçin, “Tıp Eğitiminin Tarihçesi” Hacettepe Tıp Dergisi Cilt: 41, Sayı: 4, s: 195-202, 2010, Ankara, s.19614Şükran Sevimli, Anadolu Uygarlıklarında Temizlik Kavramı ve Uygulamalarının Evrimi” Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimler Enstitüsü Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Danışman: İlter Uzel, Adana 2005, s.4815Daniş Baykan, “Roma Dönemi Tedavi Mekânları”, İsmail Fazlıoğlu Anı Kitabı, Editör: Işık Şahin, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınları, I. Baskı, Edirne 2012, s.4416Erdal GİLGİL,” Asklepıeıon’dan Nosokomeıon’a Antikçağ’da Tedavi Kurumlarının Gelişimi” T Klin Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi 2002, 10, s. 280, 281, http://www.naimkaragoz.dr.tr/images/dokumanlar/asklepiondan_ 03032015145116 .pdf (Erişim tarihi, 29.02.2016)17Ayşegül Demirhan Erdemir, Tıp Tarihi ve Deontoloji Dersleri, Uludağ Üniversitesi Basımevi, Bursa 1994, s.46 18Nurten Özer, “Türkiye Kaplıcalarının Tarihçesine Kısa Bir Bakış”, I. Türk Tıp tarihi Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler, İstanbul, 17-19 Şubat 1988, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1992, s.271,272

Page 5: ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamaktadır.

102

telkin, doğal bitkisel karışımlar, masaj, aromaterapi, özel diyetler gibi günümüzde tekrar popülarite kazanan yöntemlerle hastalara şifa dağıtmıştır. Asklepion adını Apollon’un oğlu olan ve Sağlık Tanrısı olarak bilinen Asklepios’tan almaktadır19.

Bergama’nın çevresinde birden çok kaplıca ve sıcak su ile tedavilerin yapıldığı merkezler yer almaktadır. Allianoi Bergama’nın kuzeydoğusunda yer almakta ve kükürtlü sıcak su ile tedavi uygulanan bir hidroterapi merkezi olduğu sanılmaktadır. Tarihi M.Ö. 2. yüzyıla uzanan Allianoi, çeşitli açık ve kapalı havuzları, buhar ve terleme odaları, kür ve dinlenme yerleri, konaklama alanlarını barındırmaktadır. Ne yazık ki bu gün Yortanlı Barajı’nın suları altında kalmıştır.

İzmir Balçova’da geçmişinin M.Ö. 1200’lere dayandığı sanılan Agamemnon Kaplıcaları, antik dönemin bir diğer şifa merkezidir. Bugün bulunduğu semte ismini veren ve mitolojik hikâyeler çerçevesinde, buraya ‘Diana Hamamları’ da denilen kent merkezinde ki Halkapınar Kaynakları ve oluşturduğu gölcük, çevresinde Roma dönemine tarihlenen hamam ve su deposu ile tanrıça Artemis’e ait olduğu sanılan tapınak kalıntıları bulunmaktadır.

Kentin batı yakasına doğru gidildiğinde ise, Seferihisar yakınında yer alan Karakoç Kaplıcaları’nda, Bizans döneminden kalan görkemli bir ılıca yapısı bulunmaktadır. Bunun dışında Erythrai (Ildırı)’daki şifalı sular ve gut hastalığına karşı etkili suları olan Çeşme Şifne Kaplıcaları mevcuttur. Ayrıca kentin çevresinde, Menemen Ilıcaları, Ilıcagöl, Dikili Kaynarca Ilıcası, Bademli Ilıcası, Tavşan Adası Ilıcası, Cumalı Ilıcaları, Kelalan Ilıcası, Urla Malkoç Ilıcaları, Gülbahçe Ilıcaları, Bayındır Ilıcaları, Bergama’da Mahmudiye Ilıcaları, Paşa Ilıcası, Geyiklidağ Ilıcası, Güzellik Ilıcası gibi pek çok şifalı su kaynağı antik dönemlerden beri bilinmektedir20.

Romalılar döneminden beri bilinen ve kullanılan önemli kaplıca merkezlerimizden biri de Bursa kaplıcalarıdır. Zengin Radyoaktif, bikarbonatlı, demirli, kükürtlü kaplıca özellikleriyle Roma-Bizans ve devamında Osmanlı döneminde Bizans kalıntıları üzerine yaptırılan Eski kaplıca yapıları bugün hala su sağlık merkezleri olarak kullanılmaktadır21.

Türkiye önemli bir jeotermal kuşak üzerinde yer alarak, kaynak zenginliği ve potansiyeli açısından dünyada ilk yedi ülke arasına girmektedir. Sıcaklıkları 20ºC - 110ºC arasında debileri ise 2-500 l./ sn arasında değişebilen 1000’in üzerinde kaynak bulunmaktadır. ADANA Haruniye Kaplıcası, ADAPAZARI: Kuzuluk kaplıcaları, AFYON: Gazlı Göl, Sandıklı, Hüdai, Ömer, Heybeli, ANKARA: Kızılcahamam, Haymana ve Beypazarı kaplıcaları, AMASYA: Terziköy Kaplıcası, Gözlek Kaplıcası, AYDIN: Ortakçı, Alangülü, Kızıldere kaplıcaları, BALIKESİR: Gönen ve Kepekler kaplıcaları, BOLU: Termal kaplıcaları, BURSA: Armutlu, Oylat, Vakıfbahçe kaplıcaları ve Çekirge’deki kaplıcalar, ÇORUM: (Mecitözü) Beke, DENİZLİ: Pamukkale’deki kaplıcalar, DİYARBAKIR: Çermik’teki kaplıcalar, ERZURUM: Hasankale Pasinler’deki kaplıcalar, İSTANBUL: Tuzla’daki kaplıcalar İZMİR: Balçova ve Çeşme’deki kaplıcalar, KAYSERİ: Bayramhacı kaplıcaları, KIRŞEHİR: Terme kaplıcaları, KONYA: Ilgın kaplıcaları, KÜTAHYA: Simav, Gediz ve Yoncalı kaplıcaları, MANİSA: Salihli, Kurşunlu kaplıcaları, MARDİN: Germiob kaplıcaları NEVŞEHİR: Kozaklı kaplıcaları, NİĞDE: Çiftehan ve Ziga Çelikli kaynak kaplıcaları,ORDU: Ilıcalar,

19Serra Menekay, “Ölümün Girmesinin Yasak Olduğu, Vasiyetnamelerin Hiç Açılmadığı Şehir Asklepion- Bergama”, Dirim Tıp Gazetesi, 2009, s.9 http://crm.recordati.com.tr/TUR/dirim/pdf/2009/nmh/tarih.pdf (Erişim tarihi 07.02. 2016)20Didem Akyol Altun “Cumhuriyet Öncesi Dönemde İzmir Hastanelerinin Mekânsal Gelişimi” Tarih İncelemeleri Dergisi XXIX / 2, 2014, 405-443, s.406, 40721Nurten Özer, “Türkiye Kaplıcalarının Tarihçesine Kısa Bir Bakış”, I. Türk Tıp Tarihi Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler, İstanbul, 17-19 Şubat 1988, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1992, s 273

Page 6: ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamaktadır.

103

OSMANİYE: Erzin, Haruniye, RİZE: Çamlıhemşin kaplıcaları,SAMSUN: Havza’daki kaplıcalar, SİVAS: Kangal, Balıklı, Çermik kaplıcaları, SİİRT: Garnave ve Hesta kaplıcaları, YALOVA: Termal kaplıcaları, YOZGAT: Boğazlıyan, Sarıkaya kaplıcaları v.b.22

Anadolu’da insanlar M.Ö. 4 ve 3. binlerde yeraltından yarıklardan çıkan sıcak su ve buharı kutsal sayıp tapınmaktaydılar. Roma döneminde de yer altı sularının kutsallığı ve şifası kabul edilmiştir. Romalılar sıcak su kaynaklarını kutsal ve şifa verdiğine inanmaları hem de ekonomik ve temiz olması nedeni ile kullanmışlar ve sıcak su kaynaklarının bulunduğu yerlere termal hamamlar (thermeler) yapmışlardır. Roma İmparatorluğu zamanında Anadolu’da ilk hamamları yöneticilerden Maecenas inşa ettirmiş diğerleri de onu takip etmişlerdir. Agrippa (M.S. 10)’da, Nero (M.S. 64), Vespasian (M.S. 68), Titus (M.S. 75), Trajan (M.S. 110), Hadrian (M.S. 120), İmparator Marcus Aurelius’un karısı Faustina (M.Ö. 161 – 180), Commodus (M.S. 188), Caracalla (M.S. 217), Alexander Severus (M.S. 230), Aurelian (M.S. 272), Diocletian (M.S. 295), Constantin (M.S. 324), Domitianus (M.S. 337) kendi isimlerinin verildiği hamamlar yaptırmışlardır.

Batı Anadolu, İç Anadolu ve Güney Anadolu termal hamamları; Bursa, Yalova başta olmak üzere, Aleksandreia Troas, Ephesos, Miletos, Hierapolis, Laodikeia, Aphrodisias, Perge, Side, Syedra, İotape, Kragos Dağı eteklerindeki Antiokhia, Arsinoe, Kelenderis, Pompeiopolis yerleşim kalıntılarında tespit edilmiştir. Roma İmparatorlarından Claudius zamanında (M.S. 14 -54) Miletos Therme’leri inşa edilmiştir. M.S. II. yüzyılda ise imparator Antoninus Pius (M.S.138-161) zamanında Faustina Thermesi, Aleksandreia Troas Thermeleri, Hierapolis ve Salavatlı’da Büyük Thermeler yapılmıştır.

Hadrianus (M.S.117-138) zamanında

Laodikeia ve Aphrodisias thermeleri, Side Müzesi’ni içinde olan Büyük Therme ve İmparator Caracalla’nın zamanında (M.S. 211 -217) Ankara Thermesi yapılmıştır. Romalılar zamanında yapılan Thermelerin bir kısmı kutsal ibadet ve hastane olarak işlev görürken bir kısmı da gimnazyum/therme ve termal hamam kompleksleri biçiminde yapılmıştır. Ephesos’ta beş tane gymnasion/therme vardır. Bunlardan en iyi durumda olanı Kuşadası’na giden yolun üstündeki Vedius Gymnasion’udur. Constantinus II (M.S. 337 - 340) zamanın da Arkadiana Caddesi’nin kuzeyindeki Liman Thermeleri yapılmıştır. Skolastikia tarafından Ephesos kentine armağan Kürekler Caddesindeki Skolastikia Therme’leri, yine Efes’te devlet Agorasi’nın bitişiğindeki Varius Thermeleri gimnazyum/therme ve termal hamam türüne ait örneklerdir. Örneğin Uşak, Aksaz thermesi içerisinde kükürt bulunan ve doğal olarak kaynayan sıcak suların, dermatolojik ve romatizmal hastalıklarına iyi geldiği için yıkanmanın yanında sağlık merkezi olarak kullanılmıştır23.

Ülkemizde örneklerini verdiğimiz kaplıcaların sayısını artırmak ve yenilerini eklemek mümkündür. Ancak biz konumuz açısından Yozgat Sarıkaya Kaplıcaları hakkında bilgiler vereceğimizden ayrıntıya girmeden isim olarak almakla yetineceğiz.

Kaplıca ve hamam yapıları, giriş/soyunma (apodyterium), soğukluk (frigidarium), ılıklık (tepidarium), sıcaklık (caldarium), terleme (laconicum), yüzme havuzu (natatio) gibi ana bölümler ve yakın çevresindeki kütüphane ile galeri, park, eğitim, spor, toplantı ve tören alanlarından oluşmuştur. Roma kaplıcaları, tabanın altındaki kısa tuğla dikmeler (supensura) arasında sıcak hava dolaşım esasıyla (hypocaust) ısıtılırdı. Doğal sıcak su kaynakları, zamanla kutsal sayılmaya başlanan tedavi mekânları haline gelmiştir. Antik Çağ’da sıklıkla sağlık amaçlı olarak doğal sıcak su kaynaklarından yararlanılmıştır. Özellikle Roma Dönemi’nde sıcak su kaynakları daha çok değer kazanmıştır ve askeri kamp yerleri için tercih nedeni olmuştur. Ordu, ele

22http://gercekdusunceler.blogcu.com/kaplicalarimiz-hangi-hastaliga-hangi-kaplica/6517726 (Erişim tarihi 07.02.202016)23Şükran Sevimli, Anadolu Uygarlıklarında Temizlik Kavramı ve Uygulamalarının Evrimi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimler Enstitüsü Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı, Danışman: İlter Uzel, Adana 2005, s.55, 56, 57

Page 7: ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamaktadır.

104

geçirdiği yerlerdeki sıcak su kaynaklarına yeni kaplıcalar inşa etmiştir. Doğal sıcak su kaynakları ve yapıları, tedavinin yanı sıra, yorgun ve yaralı askerlerin dinlence, moral ve eğlence merkezi haline de gelmiştir. Roma Dönemi’nde halk sağlığına verilen önem nedeniyle suyolu, kaplıca, lağım ve kanalların periyodik denetimleri kurallara bağlanmıştır. Hamam ve kaplıcalarda her zaman olmasa da muayene ve müdahale amaçlı özel sağlık mekânları da yapılmıştır24.

Anadolu Roma hamamları genellikle yamaç üzerinde, vadiye bakan ve manzaraya hâkim yerlere kurulmuştur. Hamamlar, görkemli ve eğlenceli görünümüyle, temiz kokulu havası, polikrome mermerlerinin ışıltısıyla göz kamaştıran avlular resimlerle canlanan kemerler, kanallar, çeşmeler ve şelalelerle süslenmiş bahçeleriyle yıkanmak isteyenleri çekmiş; aylakları, amatör sporcuları, çapkınları, yiyecek ve içecek tüccarlarını bir araya gelmelerine neden olmuştur. Hamamlarda yıkanma yanında çeşitli yarışmalar eğlenceler düzenlenmiş, şairler hamamlarda şiirlerini okumuş, gençler geliştirdikleri vücutlarını sergilemiş, yaşlılar bahçelerin gölgelerinde dolaşıp, sohbet etmiş ve oynanan oyunları seyretmişlerdir25.

Türkler Anadolu’ya Orta Asya’dan akarsu boylarında yıkanma ve temizlik alışkanlıklarını da beraber getirmişlerdir. Anadolu’da yerleşik hayatla birlikte köy, kasaba, kentler kurulmaya başlanınca hamamlar ortaya çıkarmışlardır. Anadolu’da Roma ve Bizanslılardan kalma kaplıca yapıları İslam dininin temizliğe verdiği önemle birlikte yeni bir ruh ve anlam kazandırılarak kullanılmaya başlanmıştır. Temizlik amaçlı kurnalı yıkanma yerleri olan Türk hamamı ve tedavi amaçlı havuzlu kaplıca teknikleri Anadolu’da kullanıldığı gibi Avrupa’ya da yayılmıştır26.

Romalılar zamanında Anadolu’nun bilinen ilk hastanesi ise M.S. 375 yılı civarlarında Kayseri (Caesarea)’de Büyük Basileios tarafından kurulmuştur. Bu hastane aynı zamanda dünya tarihinin de bilinen ilk sivil hastanesidir. Burası hastaların yanı sıra dullara, yetimlere, yoksullara, seyyahlara ve yabancılara da hizmete açık olan aynı zamanda hayır kurumu olma özelliği de taşımaktadır. Ptokhotrofeion olarak adlandırılan bu yapı, Kayseri (Caesarea) kent merkezinin dışında kurulmuş kısa sürede ünlenmiş, çevresinde evler ve atölyeler kurulmuştur. Nazianzoslu Gregorius burayı kaine polis(yeni kent) olarak tanımlamış ve dünyanın yedi harikasından biri olduğunu belirtmiştir.

Basileios tarafından kurulan Kayseri’deki hastane doğu hastanelerinin bir prototipi olmuştur. Basileios’un hemen ardından İoannes Khrysostomos, Konstantinopolis’te patriarklık yaptığı yıllarda (M.S. 398-404) hastaneler kurmuştur. İmparator Julianos (M.S. 361-3) da bir mektubunda Galatia Eyalet Rahibi Arsacius’un bölgesindeki tüm kentlerde hastaneler kurmasını emrettiği gibi bu kurumların yaşamasını sağlamak için 30000 modii buğday ve 60000 sextarii şarap bağışladığını belirtmiştir. Kapadokya’da başlayan hastane ve hayır kurumları gibi yapılaşmalar M.S. 5. yüzyıldan sonra Urfa, Re’sulayn (Ceylanpınar) ve Nusaybin gibi kentlere de yapılmıştır. M.S. 4-6. yüzyıllar boyunca hastaneler ve sığınma evleri gibi hayır kurumları nosokomeion, ksenodokheon, ptokhotrofeion, ptokheion, gerontokomeion, brefotrofeion ve orfanotrofeion gibi adlar altında Anadolu’daki çeşitli kentlerde giderek çoğalmıştır27.

Vitruvius, (İ.Ö. 90-20 yıllarında yaşamış) “Mimarlık Üzerine On Kitap” adlı ünlü eserinde

24Daniş Baykan, “Roma Dönemi Tedavi Mekânları”, İsmail Fazlıoğlu Anı Kitabı, Editör: Işık Şahin, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınları, I. Baskı, Edirne 2012, s. 4525Şükran Sevimli, Anadolu Uygarlıklarında Temizlik Kavramı ve Uygulamalarının Evrimi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimler Enstitüsü Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı, Danışman: İlter Uzel, Adana 2005, s. 5726Nurten Özer, “Türkiye Kaplıcalarının Tarihçesine Kısa Bir Bakış”, I. Türk Tıp Tarihi Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler, İstanbul, 17-19 Şubat 1988, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1992, s. 27227Erdal Gilgil, “Asklepion’dan Nosokomeion’a Antikçağ’da Tedavi Kurumlarının Gelişimi” T Klin Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi 2002, 10: s. 282, 283, www.turkiyeklinikleri.com/download_pdf.php?id=34924 (Erişim tarihi 07.02.202016)

Page 8: ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamaktadır.

105

Asklepionların temiz yörelerde ve kaynak sularının yakınlarında yapılması gerektiğini yazarak gerekçelerini şöyle açıklamıştır: “Özellikle çok sayıda hastayı şifalı güçleriyle iyileştirdiği varsayılan Asklepios ve sağlık tanrılarına küçük tapınaklar yapılabilir ve bu tapınaklar uygun kaynak suları bulunan sağlıklı yöreler arasından seçilirse, uygunluk doğal nedenlere dayanacaktır. Çünkü sağlıksız bir çevreden gelen hastalıklı bedenler, sağlıklı bir yerin şifa veren memba sularıyla yıkandığında hastalıklarından daha çabuk arınacaktır. Sonuçta tümüyle yörenin özellikleri nedeniyle tanrının saygınlığı artacak ve daha itibarlı bir konuma ulaşacaktır28.

Asklepionlar önceleri kentlerin dışında, akarsu kenarında ve su kaynağı bulunan, temiz havası olan yerlere kurulmuş olup günümüzdeki sanatoryumların görünümündedir. Daha sonra şekil ve boyut bakımından değişmişlerdir. Önceleri yalnızca çeşme, kaynak, tapınak ve sunak bulunan asklepionların içine daha sonra kütüphane ve anıtsal sağlık yapıları eklenmeye başlanmıştır. Bununla birlikte değişik tedavi yöntemleri de geliştirilmiş, zamanla da cilt ve romatizmal hastalıkların tedavisi için psikoterapinin yanı sıra hidroterapiye de ilgi gösterilmeye başlanmıştır29.

Romalılar Anadolu’da yaşayan insanların sağlıklı görünümleri ve uzun yaşamalarından etkilenmişler ve bu durumun kişisel temizlik anlayışından kaynaklandığını kabul etmişlerdir. Bu nedenle Anadolu’da temizlikle ilgili olarak kullanılan yunaklara, gimnazyumlara ve asklepieonlara özel ilgi göstererek bunları daha da geliştirmişlerdir. Romalılar temizlik uygulamasını bireyin özeli anlayışından çıkarıp toplu olarak temizliğin gerçekleşeceği mimari yapıları yapmışlardır. Bu anlayışla inşa ettikleri kurumları egemen oldukları diğer kıtalara da taşımışlardır. Roma çağında hamamlar başlangıçta kişisel temizlik amacı ile kurulmuş zamanla farklı kültürel etkinliklere mekân olmuştur.

Roma hamamlarının 1- Temizlenerek sağlığı korumak, 2- Bedenleri temiz ve dayanıklı kılmak, 3- Gençleri disipline alıştırmak ve bedenlerini kuvvetlendirmek, 4- Hastalıkları tedavi etmek, 5- Gençlerin kültürünü artırmak ve sosyalleşmelerini sağlamak olmak üzere beş farklı işlevinden söz edilmektedir30.

Yozgat ili Sarıkaya ilçesindeki Roma hamamının da yukarıda saydığımız Hamam, Asklepion ve Gimnasium yapı özelliklerine sahip olduğu dışarıdan gözlemlerle ancak tahmin edilebilmektedir. Gerçekte ise sonuçlar yapılan kazıların tamamlanmasıyla anlaşılacaktır.

Sarıkaya Kaplıca kaynakları, Yozgat iline bağlı Sarıkaya ilçe merkezinde-bulunmaktadır. Yozgat-Kayseri asfaltı (D-805 Devlet Karayolu) ile il merkezine bağlı olan ilçe aynı zamanda Samsun-Mersin karayolunun da önemli kavşak noktalarından biridir. Bulunduğu elverişli konumu nedeniyle Kayseri, Yozgat, Çorum, Sivas, Ankara gibi önemli yerleşme ve nüfus yoğunluk merkezlerine kolaylıkla ulaşılan bir yerleşmedir. İlçe içerisinde kaplıcaların bulunduğu asıl yer; Boğazlıyan özü denilen bir dere yatağı olup, Ortalama yükseltisi 1170 m. ile Sarıkaya şehir yerleşim alanının en alçak kesimini oluşturur. Kaynak yerleri, güneyinden ve kuzeyinden bağıl yükseltisi 200-300 metreyi geçmeyen tepelik yükseltilerle çevrilmiştir31.

Sarıkaya, Yozgat İli’nin 77 km. güneydoğusunda, Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan yol güzergâhı üzerinde yer almaktadır. İlçe merkezi deniz seviyesinden 1170 m. yükseklikte olup genellikle dalgalı düzlüklerin geniş yer tuttuğu bir plato üzerinde kurulmuştur. İlçenin tarihi ile ilgili çeşitli kaynaklarda yüzeysel bilgiler olmakla birlikte, ayrıntılı yapılmış bilimsel bir çalışma bulunmamaktadır. Bölgede birçok höyük, tümülüs ve mimari kalıntıların bulunduğu göz önüne alındığında, ilçenin tarih boyunca sürekli yerleşim

28Vitruvius, “Mimarlık Üzerine On Kitap”, Bölüm II Mimarlığın Temel İlkeleri, s. 10, 11 (http://anibal.gyte.edu.tr/hebe/AblDrive /73746022/ w/Storage/326_2011_1_281_73746022/Downloads/ara-sinav-okumasi-mimarlik-uzerine-on-kitap-vitruvius.pdf (Erişim tarihi 21.03.2016)29İsmail Akkaya (Yazıyı derleyen)” Antik Dönemlerden Yakın Tarihe Anadolu’da Tıp”, populer tarih on Kas 17th, 200830Şükran Sevimli, Anadolu Uygarlıklarında Temizlik Kavramı ve Uygulamalarının Evrimi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimler Enstitüsü Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı, Danışman: İlter Uzel, Adana 2005, s. 49, 5131İhsan Bulut, “Turistik Potansiyeli Yönünden Yozgat İli Kaplıcaları”, Doğu Coğrafya Dergisi, cilt: 3, Sayı: 2, Erzurum 1997, s.73, http://e-dergi.atauni.edu.tr/ataunidcd/article/view/1021006756/1021006203

Page 9: ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamaktadır.

106

alanı olduğu anlaşılmaktadır. Kaynaklarda Aziz Petrus’un Sebasteia’dan Mazaka’ya (Caesarea-Kayseri) ve Mazaka’dan da Tavium’a (Yozgat Büyüknefes Köyü) yaptığı yolculuklarda Therma Basilica’dan geçtiği ifade edilmektedir. Ayrıca, orijinali 3.-4. yüzyıla ait “Tabula Peutingeriana” isimli dünya haritasında, Tavium ile Caeserea arasında Aqua Sarvenae olarak gösterilen yerleşimin de burası olduğu ifade edilmektedir. Bu bilgiler ışığında Sarıkaya İlçe merkezindeki ilk yerleşimlerin tarihini M.S. 1. yüzyıla kadar indirmek olasıdır. Roma Hamamı ile ilgili ilk bilgiler Von Der Osten tarafından (geniş bilgi için bknz.Von Der Osten, H.H., The Alishar Hüyük Season of 1927, Chicago, 1930, s. 31) verilmiştir32.

1926 yıllarında Alişar höyük kazıları sırasında aynı ekibin Sarıkaya Roma Hamamı bölgesinde 1931-1932 yıllarında kazı ve incelemeler yaptıkları ve bir konstrüksiyonunu çizdikleri ve bu çizimde geniş kapalı bir bina olduğu anlaşılmaktadır. Havuzlardan biri dış havuz diğeri iç havuz olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Şuanda hala ayakta duran kemerli yapının binanın dış yüzeylerinden birini oluşturduğu ve buradan iç havuza girildiği anlaşılmaktadır. Burasının Kurt Bittel tarafından Terzili Hamam-Terma Basilica isimlerini taşıdığı belirtilmiştir33.

Sarıkaya kaplıcalarından Roma devrinden beri (M.Ö. I.yüzyıl) yararlanıldığı tahmin edilmektedir. Bu devirden kalma hamama ait su kemerleri ve banyo yapma yerlerinin sıcak su akıntısı bugün de muhafaza edilmiş, faal durumdadır. Ancak yörenin yazılı tarih öncesi dönemde son kalkolitik dönem M.Ö. 3200-2600 ve ilk Tunç çağından itibaren kesintisiz bir yerleşme alanı olduğu belirtilebilir. Nitekim; Alişar Höyüğü kültür kalıntıları sayesinde yörenin yerleşme tarihinin oldukça eski ve prehistorik devirlere dayandığı söylenebilir. Bölge yazılı tarihe, Hititler döneminde girmiş olup sırasıyla, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Galat, Roma ve Bizans dönemlerini takip eden Türk egemenliği yaşamaktadır34.

Anadolu’da yapılmış Roma Dönemine ait sayılı termal hamamlardan birisi olan Sarıkaya Roma Hamamı’nda yeraltından çıkan sıcak su kaynağı doğrudan kullanılmıştır. Kazılar sonucu elde edilen verilere göre binanın bazı bölümlerinde sıcak su kullanılarak mekânların zeminden ısıtılması sağlanmıştır. Yozgat Valiliği tarafından yürütülen kazı çalışmaları sonucunda bulunan bulgular, buranın antik dönemde bir termal tedavi merkezi olduğunu göstermektedir. 2014 yılında yapılan kazı çalışmaları sırasında M.S. 145-146 yıllarına tarihlendirilen Roma Kralı Antoninus Pius’a ait bir Kayseri şehir sikkesi bulunmuştur. Bu bilgiler ışığında Sarıkaya Antik Roma Hamamı’nın yapılış tarihini M.S. II. yüzyılın ortaları olarak belirlemek mümkündür. (Bkz. Açıklama)35 Yapının en üst kısmındaki friz süslemelerinde boğa başı figürü ve yılan figürleri birlikte işlenmiştir. Yılan figürü mitolojide tıp ve sağlık tanrısı olan Asklepios’un simgesidir. Ayrıca Yozgat Müze Müdürlüğüne Sarıkaya İlçesinden getirilen bir kadın heykeli Torsosu Asklepios’un kızı sağlık ve temizlik tanrıçası Hygeia’ya heykellerini andırmakta, en çok da Antalya’da bulunan Tlos Antik Kenti 2011 yılı tiyatro kazılarında ortaya çıkan Faustina Minor heykeline benzemektedir. Yürütülen kazılarda her geçen gün yeni bulgulara ulaşılmakta; Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde termal tedavi merkezi olarak kullanıldığına dair izler ortaya çıkmaktadır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de Sarıkaya Kaplıcaları insanlığa şifa dağıtmaya devam etmektedir36.

Roma hamamı, Sarıkaya İlçesi Kaplıcalar Mahallesi’nde, şehir merkezinde halen işletilen modern kaplıcaların olduğu alandadır. 1970’li yıllara kadar Roma hamamı kalıntıları, üzerine yapılan eklentilerle

32Hasan K. ŞENYURT, Ömer YILMAZ, “Yozgat İli Sarıkaya İlçesi Roma Hamamı 2010 Yılı Temizlik ve Kazı Çalışması”, 20. Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları Sempozyumu, (25-29 Nisan 2011 Bodrum) T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayını, İsmail Aygül Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Ankara-2012, s. 133Richard C. Haines, “Die Badeanlage von Terzili Hamam, Mit einer Einführung von Kurt Bittel, İstanbuler Mitteilungen 35, 1985 von Richard C. Haines” s.227-235, İstitut für klassische Archaologie Üniversitat Graz1985, s. 228, 229, Beilagen 534İhsan Bulut, “Turistik Potansiyeli Yönünden Yozgat İli Kaplıcaları”, Doğu Coğrafya Dergisi, cilt: 3, Sayı: 2, Erzurum 1997, s.76, http://e-dergi.atauni.edu.tr/ataunidcd/article/view/1021006756/102100620335Bizim görüşümüze göre burada adı geçen para buluntusu Hamam kalıntılarının yapılış tarihini kesin olarak belirtmemize imkân vermese de Antoninus Pius döneminde buranın kullanıldığını göstermektedir.36http://www.sarikaya.gov.tr/detay.php?tip=duyuru&id=20 (Erişim Tarihi 23.03.202016)

Page 10: ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamaktadır.

107

hamam olarak kullanılmıştır. Yeni kaplıca tesislerinin yapılması Roma Hamamının terk edilmesine ve bakımsız hale gelmesine vesile olmuştur. Yozgat Müze müdürlüğü tarafından yapılan kazılarla yeniden gün yüzüne çıkarılmış olan Roma hamamı kuzey-güney doğrultusunda uzanan, ana cephesi batıya dönük, yaklaşık 25 m. uzunlukta, 4,5 m. yükseklikte onar gözlü, iki katlı, 11 ayaklı bir kemer ve bunun güney ucunda, yarım daire görünümünde bir apsisten ibarettir. Apsisin çapı ise 6 m. olarak ölçülmüştür. Kemerlerin etrafı yer yer iki metreye ulaşan yükseklikte betonarme bir duvarla çevrilmiştir. Ayrıca kemerlerin önü, alt kat kemerlerin orta seviyesine kadar betonarmeden düzensiz su akarlarına dönüştürülmüştür.

Roma hamamında malzeme olarak yöresel damarlı beyaz mermer kullanılmıştır. Kemerleri oluşturan işlemeli mermer blokların tamamında, insanlar tarafından yapılan tahribat ile iklim ve çevre şartlarına bağlı oluşan tahribat dikkat çekmektedir. Kemer ayaklarını oluşturan blokların ön yüzü Attik-İon kaideli, Korinth başlıklı yarım sütun kesitli payelerle bezenmiştir. Kemerlerin en üst kısmında iki fascialı ve üzerinde dönüşümlü olarak bukranion ve girlant kabartmaları ile süslenmiş yekpare arşitrav blokları bulunmaktadır. Güneydeki iki kemerin üzerindeki paye başlıkları ile arşitrav blokları yerinde bulunmamaktadır. Apsisin sadece alt kat kemerlerin üst kısmına kadar olan bölümü mevcuttur. İki kat olan kemerlerden alt kemer açıkları her iki uçta beşik kemer şeklinde başlayıp, bir beşik kemer bir düz kemer şeklinde devam ederek ortada iki beşik kemerle bitmektedir. Üst kat kemerleri bunun zıttı şeklinde düzenlenmiştir. Ana cephenin 4,5 m. doğusunda yine kuzey güney doğrultuda beşik kemerli tek katlı ve üç gözü ayakta kalmış bir sıra daha kemer ayağı ve devamında diğer kemer ayaklarının üst kısımları görünmektedir37.

2013 yılında yapılan kazılar ve temizlik çalışmaları sırasında mermer kaplı havuz zeminine ulaşılmıştır. Batıda apsis oluşturan havuz doğuda basamakla sonlanmakta ise de basamakların sadece batıya dönük cephesindeki şafak mermerlerinin büyük kısmı hariç, basamağın üzerindeki diğer mermerler sökülerek kırılmış olduğu görülmektedir. Apsisin doğu kısmında ise zeminde yaklaşık 30 cm. x 20 cm. ebatlarında düzensiz su deliği tespit edilmiştir. Bu delikten ve mermerlerin çatlak olan kısımlarından havuz içerisine su dolmaktadır. Havuz suyu kemerlerin önündeki su ile yaklaşık 1,30 m. civarında seviyelenmektedir. Mermerlerde çatlaklar, çökmeler ve iki mermerde sivri cisimle yapıldığı tahmin edilen tahribatlar meydana gelmiştir. Apsisin içten içe ölçüsü doğu batı 2,10 m. iken basamağın olduğu doğu kısımda kuzey güney uzantılı 4,40m. ebatlarındadır. Apsisin görünen mevcut yüksekliği 3 ila 1,30 m. arasında değişiklikler göstermektedir. Havuz yüksekliğinin farklı ölçülerde olmasının nedeni geçmiş dönemlerde apsisten sökülmüş olan blokların eksikliğidir. Apsisin tabanındaki mermer bloklar göründüğü kadarı ile çok da özenli değildir. Bu durum yüzeyde daha ince bir mermer tabaka olmasını veya mozaik olabileceğini düşündürmektedir. Ancak muhtemel her dönemdeki tahribatlardan dolayı bunun varlığını ispatlamak zordur38.

Termal kaynakların kullanımı ve ondan çeşitli şekillerden yararlanmanın tarihi oldukça eskidir. İlkçağlarda sağlık ve dini amaçlarla kullanıldığı düşünülen bu kaynaklardan sistemli bir şekilde faydalanılması ve gelişimi Roma dönemine rastlamaktadır. Romalıların, ağrılı, sızılı hastaların ve savaşta yaralanan, yorgun düşen askerlerin kaplıca suyuna girmekle yaralarının çabuk kapandığı ve az zamanda zindelik kazandıklarını görerek, her gittikleri yerde şifalı sular üzerine önemli tesisler kurdukları bilinmektedir39.

37Hasan K. Şenyurt, Ömer Yılmaz, “Yozgat İli Sarıkaya İlçesi Roma Hamamı 2010 Yılı Temizlik ve Kazı Çalışması”, 20. Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları Sempozyumu, (25-29 Nisan 2011 Bodrum) T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayını, İsmail Aygül Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Ankara–2012, s.1.2.338Ömer Yılmaz, Necip Becene, Bahar Yılmaz, “Yozgat İli Sarıkaya İlçesi Roma Hamamı 2013 Yılı Temizlik ve Kazı Çalışması”, 23. Müze Çalışmaları ve Kurtarma kazıları Sempozyumu, (4-7Mayıs 2014 Mardin) T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayını, Merkez Repro Basım Yayın Ltd. Şti. Ankara 2015, s.19239NuranTaşlıgil, “Manisa’nın Termal Turizm Potansiyeli”, Türk Coğrafya Dergisi, Sayı: 30, İstanbul 1995, s. 300, Gülpınar Akbulut, “Türkiye’de Kaplıca Turizmi Ve Sorunları”, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Gaziantep 2010, s. 36, (http://sbe.gantep.edu.tr) 2010 9(1):35-54ISSN: 1303-0094

Page 11: ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamaktadır.

108

2. Sonuç

Roma İmparatorluğu kuruluşundan itibaren çeşitli kavimlerle ilişki içinde bulunduğu ve bu kavimler Roma İmparatorluğunu siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik yönlerden etkilediği gibi sağlık yönünden de etkilemiştir. Sağlık kurumları ve tedavi konusunda ilk gelişmeler Etrüskler zamanında olmuş sonrasında ise Hellen-Yunan uygarlığından etkilenmişlerdir. Yunan sağlık tanrısı olarak kabul edilen Asklepius adına yapılan tedavi kurumları Asklepionlar Roma İmparatorluğunda da yapılmaya başlanmış ilk hekimler Yunanlı hekimler olmuştur. Dinî, mistik ve majik tedavi uygulamaları yapılmakla birlikte tıp alanında bugün bile kullanılan bazı yöntemler kullanılmıştır. Roma İmparatorluğu hâkimiyet altına aldığı bölgelerin doğal kaynaklarını özellikle sıcak su kaynaklarını temizlik için hamam olarak, eğlence ve spor amacıyla ve en önemlisi de hastaların tedavisinde kullanmıştır. Roma İmparatorlarının sıcak su kaplıcalarını hem yaralı askerlerin yaralarının daha çabuk iyileşmesi hem de yorgun olan askerlerin dinlenmesine iyi gelmesi dolayısıyla özellikle savaş sonrası askerlerin tedavisinde kullandıkları anlaşılmıştır. Romalıların tedavi için kullanılan bölgelerde yaptığı hastane binaları Asklepionların kalıntılarına Anadolu’nun birçok yerinde rastlanmaktadır. Bir kısmı kazılarla tamamen ortaya çıkarılmış olmakla birlikte konumuzu da ilgilendiren Sarıkaya Roma Hamamı örneğinde olduğu gibi hala kazıların devam ettiği bölgeler de mevcuttur. Sarıkaya Roma hamamı ile ilgili bölgede anlatılan efsaneler ve yapılan kazıların sonuçları bölgenin Roma döneminde önemli bir yapıya sahip olduğu ve bu yapının hamam ve Asklepion olabilecek özellikleri barındırdığı anlaşılmaktadır. Bugün yıkılmış olan ve üzerine yeni yapıların kurulduğu kalıntı alanının temizlik çalışmaları sırasında Roma İmparatoru Antoninus Pius dönemine ait para buluntusu, kemerli Roma sütunları ve havuzlar, Roma İmparatorluğu’nun bu yapıları çok amaçlı kullanılacak şekilde yaptığını göstermektedir. 1926 yıllarında Alişar höyük kazıları sırasında aynı ekibin Sarıkaya Roma hamamı bölgesinde incelemeler yaptıkları ve 1931-1932 yıllarında bir konstrüksiyonunu çizdikleri ve bu çizimde geniş kapalı bir bina olduğu anlaşılmaktadır. Havuzlardan biri dış havuz diğeri iç havuz olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.

3. Kaynakça

Akkaya İsmail (Yazıyı derleyen) “Antik Dönemlerden Yakın Tarihe Anadolu’da Tıp”, populer tarih on Kas 17th, 2008.

Akşit Oktay, Roma İmparatorluk Tarihi(M.Ö.27-M.S.192), İstanbul Üni. Edebiyat Fak. Yay. İstanbul 1976.

Akyol Altun Didem “Cumhuriyet Öncesi Dönemde İzmir Hastanelerinin Mekânsal Gelişimi” Tarih İncelemeleri Dergisi XXIX / 2, Aralık, 405-443, İzmir 2014.

Aydın Erdem, Dünya ve Türk Tıp Tarihi, Güneş Kitabevi, Ankara 2006.

Bulut İhsan, “Turistik Potansiyeli Yönünden Yozgat İli Kaplıcaları”, Doğu Coğrafya Dergisi, cilt:3, Sayı:2, Erzurum 1997 http://edergi.atauni.edu.tr/ ataunidcd/article/view/ 1021006756/ 1021006203.

Baykan Daniş, “Roma Dönemi Tedavi Mekânları”, İsmail Fazlıoğlu Anı Kitabı, Editör: Işık Şahin, Trakya Üniversitesi Sosoyal Bilimler Enstitüsü Yayınları, I. Baskı, Edirne 2012.

Demirhan Ayşegül, “Prehistorik ve İlk Çağlarda Tıp Tarihine Genel bir Bakış ve Bu Çağlardan Kaynağını Alan Milli Bir İlacımız: Mesir”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Yıl:2, Cilt:2, Sayı:11, Nisan, Ankara1981.

Demirhan Erdemir Ayşegül, Tıp Tarihi ve Deontoloji Dersleri, Uludağ Üniversitesi Basımevi, Bursa 1994. Elçin Melih, “Tıp Eğitiminin Tarihçesi”, Hacettepe Tıp Dergisi Cilt:4, Sayı:4, s:195-202, Ankara 2010.

Gilgil Erdal, “Asklepion’dan Nosokomeion’a Antikçağ’da Tedavi Kurumlarının Gelişimi” T Klin Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi 2002, 10, www.turkiyeklinikleri.com/ download_pdf.

Page 12: ROMA DÖNEMİ HASTANELERİ, ASKLEPİONLAR VE SARIKAYA …Eski Yunan ve Roma dünyasında tıbbın bir bilim dalı olarak gelişmeye başlaması M.Ö. 5. yüzyıla rastlamaktadır.

109

php?id =34924(Erişim tarihi(07.02.202016), http://www.naimkaragoz.dr.tr/images/dokumanlar/ asklepiondan_0303201514 (Erişim tarihi, 29.02.2016)

Görkey Şefik, “Asklepios Kültü ve Anadolu’dan bazı Örnekler”, III. Türk Tıp Tarihi Kongresi (20-23 Eylül 1993) Bildirileri, Türk Tarih kurumu Basımevi, Ankara1999.

Haines Richard C., “Die Badeanlage von Terzili Hamam,Mit einer Einführung von Kurt Bittel, İstanbuler Mitteilungen 35, 1985 von Richard C.Haines” s.227-235, İstitut für klassische Archaologie Üniversitat Graz1985, s.228, 229.

Menekay Serra, “Ölümün girmesinin yasak olduğu, vasiyetnamelerin hiç açılmadığı şehir Asklepion- Bergama”, Dirim Tıp Gazetesi2009, http://crm.recordati.com.tr/TUR/dirim/pdf/2009/nmh/tarih. pdf (Erişim tarihi, 07.02.202016).

Özer Nurten, “Türkiye Kaplıcalarının Tarihçesine Kısa Bir Bakış”, I. Türk Tıp Tarihi Kongresi Kongreye sunulan Bildiriler, İstanbul, 17-19 Şubat 1988, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1992.

Sevimli Şükran, Anadolu Uygarlıklarında Temizlik kavramı ve uygulamalarının evrimi” Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimler Enstitüsü Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Danışman, İlter Uzel, Adana 2005.

Şenyurt Hasan K., Ömer Yılmaz, “Yozgat İli Sarıkaya İlçesi Roma Hamamı 2010 Yılı Temizlik ve Kazı Çalışması”, 20. Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları Sempozyumu,(25-29 Nisan 2011 Bodrum) T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayını, İsmail Aygül Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Ankara 2012.

Taşlıgil Nuran, “Manisa’nın Termal Turizm Potansiyeli”, Türk Coğrafya Dergisi, Sayı:30, İstanbul 1995, s.300, Gülpınar Akbulut, “Türkiye’de Kaplıca Turizmi Ve Sorunları”, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Gaziantep 2010, (http://sbe.gantep.edu.tr)2010 9(1):35-54ISSN: 1303-0094

Tekin Oğuz, Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İletişim Yayınları, 3.baskı, İstanbul 2010.

Yılmaz Ömer, Necip Becene, Bahar Yılmaz,“Yozgat İli Sarıkaya İlçesi Roma Hamamı 2013 Yılı Temizlik ve Kazı Çalışması”, 23. Müze Çalışmaları ve Kurtarma kazıları Sempozyumu, (4-7Mayıs 2014 Mardin) T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayını, Merkez Repro Basım Yayın Ltd. Şti., Ankara 2015.

Vitruvius, “Mimarlık Üzerine On Kitap”, Bölüm II Mimarlığın Temel İlkeleri, (http://anibal. gyte.edu.tr/ hebe/AblDrive/73746022/w/Storage/326_2011_1_281_73746022/Downloads/ara-sinav-okumasi- mimarlik-uzerine-on-kitap-vitruvius.pdf, (Erişim tarihi,, 21.03.202016).

http://www.tip.hacettepe.edu.tr/actamedica/2010/sayi_4/baslik1.pdf (Erişim tarihi, 29.02.2016).

http://gercekdusunceler.blogcu.com/kaplicalarimiz-hangi-hastaliga-hangi-kaplica/6517726, (Erişim tarihi, 07.02.202016).

http://www.sarikaya.gov.tr/detay.php?tip=duyuru&id=20(Erişim tarihi 23.03.202016).