Pterjium patogenez

27
PTERJİUM PATOGENEZ

Transcript of Pterjium patogenez

Page 1: Pterjium patogenez

PTERJİUMPATOGENEZ

Page 2: Pterjium patogenez

Patogenez

Patogenezle ilgili yapılan

çalışmalar, hiçbir etkenin tek

başına etkili olmadığını, tüm

etkenlerin kombine olarak bu

durumu ortaya çıkardığını

göstermiştir. Ayrıca bu etkenlere

karşı oluşan bireysel yanıt

farklılıklarının pterjium

oluşumunu etkilediği sonucu

ortaya çıkmaktadır.

Page 3: Pterjium patogenez

Patogenezde etkili faktörler

• Ultraviyole ışınlarının etkisi

• Genetik etkiler ve tümöral etyoloji

• Gözyaşının etkisi

• Mikrotravmaların etkisi ve kronik inflamasyon

• Mast hücreleri ve immün mekanizmalar

• Limbal kök hücre değişiklikleri

Page 4: Pterjium patogenez

Ultraviyole ışınlarının etkisi

Güneş ışınına maruz kalınan süre ve pterjium arasında kuvvetli ilişki vardır. (17) İnterpalpebral bölgedeki yapılarda, UV’ye çok daha fazla maruz kalmaya bağlı olarak yeni damar oluşumu ve hücresel proliferasyon başlatan proinflamatuar sitokinler sentezlenmektedir. (18)

Page 5: Pterjium patogenez

Ultraviyole ışınlarının etkisi

UV’ye maruziyet

sonucunda denatüre

olan korneal proteinlerin

antijenik yapıya

büründüğü, reaksiyon

olarak antikor oluştuğu

ve tekrarlayan inflamatuar süreçle

beraber fibrovasküler proliferasyonun stimüle olduğu öne sürülmüştür. (19)

Page 6: Pterjium patogenez

Ultraviyole ışınlarının etkisi

Aşırı fibröz doku proliferasyonu bulunduğu için pterjiumun alkali yanıklarda görülen subepitelyal skatris ve keloidle ilişkili olabileceği düşünülmüş, güneş ışığındaki kızıl ötesi ve ultraviyole ışınların yıllar boyunca emilmesi sonucu oluşan yanığın pterjiuma neden olabileceği öne sürülmüştür. (5)

Page 7: Pterjium patogenez

Ultraviyole ışınlarının etkisi

Normalde kızıl ötesi ışınlar, UV’ye göre 20 kat daha fazla absorbe edilse de UV ışınları biyolojik olarak çok daha aktiftir. Bazı araştırmacılar 290-320 nm dalga boyundaki ultraviyole ışınlarının, bazıları ise kızıl ötesi ışınların termal etkisinin pterjium oluşumda daha etkili olduğunu iddia etmişlerdir. (5)

Page 8: Pterjium patogenez

Ultraviyole ışınlarının etkisi

Pinguekula ve pterjium patogenezinde elastodisplazi ve elastodistrofi de önemlidir. (7,20)

Wang ve ark. (21) çalışmasında pterjium ve normal konjonktiva karşılaştırıldığında pterjium örneklerinde subepitelyal konnektif dokuda lastin daha fazla miktarda bulunmuştur.

Page 9: Pterjium patogenez

Ultraviyole ışınlarının etkisi

Ama Hindistan’da Ansari ve ark. taratafından yapılan bir çalışmada elastotik dejenerasyon iddia edildiği kadar sık görülmemiştir. (22)

Page 10: Pterjium patogenez

Genetik etkiler ve tümöral etyoloji

Otozomal dominant inkomplet olarak kalıtılan vakalar tanımlanmış olsa da, çevresel faktörler, meslek, ön segment özellikleri ve çevresel uyarılara verilen yanıtlar lezyonun kendisinin kalıtımsal özellik göstermesinden daha önemlidir. (7,13,19,20)

Page 11: Pterjium patogenez

Genetik etkiler ve tümöral etyoloji

Pterjiumun nüks özelliği, tedavisinde destekleyici olarak radyoterapi, antimitotik ilaç kullanımı ile daha düşük nüks sağlanması gibi nedenlerle neoplazilere benzer. Tümör hücreleri ve premalign hücrelerin bir özelliği olan heterosite kaybı ve mikrosatellit instabilitesi de bazı pterjium örneklerinde gösterilmiştir. (23,24)

Page 12: Pterjium patogenez

Genetik etkiler ve tümöral etyoloji

Pterjiumun tümörlere benzeyen özellikleri olması onkojenik özelliği olan virüslerin de etyolojide araştırılmasına yol açmıştır. Normal konjonktivalar ve pterjium örnekleri HSV pozitifliği yönünden karşılaştırılmış ve sırasıyla %0 ve %22, başka bir çalışmada da %10 ve %26.1 oranında HSV pozitifliği bildirilmiş ve bu anlamlı kabul edilmiştir. Ayrıca HPV’de etyolojide düşünülmektedir. (12,25,26)

Page 13: Pterjium patogenez

Genetik etkiler ve tümöral etyoloji

Tayvan’da yapılan bir çalışmada HSV pozitifliği %5 bildirilmiş ve HSV ile pterjium arasında bir ilişki olmadığını belirtilmiştir. (27)

HSV ile ilgili teorilerde çevresel irritanların etkisiyle ganglionlardaki virüslerin de aktive olmasının mümkün olduğu bildirilmiştir. (28)

Page 14: Pterjium patogenez

Genetik etkiler ve tümöral etyoloji

Ayrıca apopitozisi düzenleyen gen olarak bilinen p53 geninin limbal epiteldeki bazal kök hücrelerde ekspresyonunda artış vardır. Expresyondaki artış bu hücrelerin erken gelişim evrelerinde bir mutasyona uğradığını göstermektedir. Bu mutasyon p53 geniyle oluşan programlı hücre ölümünü bozmakta ve pterjium oluşumuna zemin hazırlamaktadır. (29)

Page 15: Pterjium patogenez

Genetik etkiler ve tümöral etyoloji

Yapılan bir çalışmada p53’ün pterjium dokusunda % 60 oranında bulunduğu, ancak aynı gözden alınan normal konjonktivada ise olmadığını bildirilmiştir. (30)

Ayrıca apoptozisi inhibe eden bcl-2 proteinini de sadece pterjium dokusunda saptamışlardır.

Page 16: Pterjium patogenez

Genetik etkiler ve tümöral etyolojiBununla birlikte, Onur ve ark. (31) çalışması p53 oranını %7.9 bulmuş ve aradaki ilişkiyi desteklememiştir. Tümör dokularında sık görülen ve kollesterol metabolizmasındaki değişiklikleri gösteren düşük dansiteli lipoprotein (LDL) reseptörleri ve Hidroksi Metil Glutaril-Koenzim A Redüktaz pterjium dokusunda artmış olarak tespit edilmiştir. (32)

Burada LDL reseptör sayısındaki artış dikkat çekmiş ve ilerde bahsedilecek olan fotodinamik tedavinin denenmesine neden olmuştur.

Page 17: Pterjium patogenez

Gözyaşının etkisi

Pinguekulaya bağlı gelişen limbus elevasyonunun, gözyaşı film tabakasının devamlılığını bozduğu, buna bağlı gelişen kuruluk, dellen ve epitel ülserasyonu nedeniyle oluşan anoksiye karşı fibrovasküler cevabın başladığı öne sürülmüştür. (5)

Page 18: Pterjium patogenez

Gözyaşının etkisi

Bununla birlikte pterjiumda gözyaşı fonksiyonlarında artma ve azalma gösteren parametrelere sahip çalışmalar olduğu gibi, bu parametrelerin normal olduğunu bildiren çalışmalar da vardır. Ishioka ve ark. GKZ’da anlamlı bir kısalma, Schirmer ve Fern testinde anlamı olmayan azalma bildirmiş, Ergin ve ark. Schirmer, GKZ ve Fern testlerinin normal olduğunu bildirmiş, Goldberg ve ark. ise gözyaşı fonksiyonları ile ilişki görmediklerini belirtmişlerdir. (33,34,35)

Page 19: Pterjium patogenez

Mikrotravmaların etkisi ve kronik inflamasyon

En önemli etkenlerden olan UV dışında allerjenler, zehirli kimyasallar, toz, rüzgar, hava kirliliği gibi çevresel faktörlerin de fibrovasküler proliferasyona yol açtığı düşünülmektedir. (4)

Mikrotravmanın etkisinin araştırıldığı bir çalışmada, kapalı ortamda olup kereste fabrikasında çalışan işçilerde görülen pterjium sıklığı, kontrol grubuna göre 3 kat daha fazla tespit edilmiştir. (36)

Page 20: Pterjium patogenez

Mikrotravmaların etkisi ve kronik inflamasyon

Hill ve ark. (20) kronik irritasyona bağlı kronik inflamasyonun patogenezde önemli rol oynadığını belirtmiş ve yaptıkları histolojik incelemede pterjium dokusunda lenfosit infiltrasyonu saptamışlardır. Bazı araştırmacılar da konjonktivit ve episklerit gibi kronik inflamasyonların pterjiumu başlatan etken olduğunu ileri sürmüşlerdir. (5)

Page 21: Pterjium patogenez

Mast hücreleri ve immün mekanizmalar

Mast hücreleri allerjik olaylar, skleroderma, keloid oluşumu, yara iyileşmesi ve okuler skatrisyel pemfigoiddeki gibi fibrotik durumlarda rol alan hücreler olup tümör, kornea ve diğer dokuların anjiogenezisi ile de ilişkileri olduğu düşünülmüştür.

Page 22: Pterjium patogenez

Mast hücreleri ve immün mekanizmalar

Mast hücreleri özellikle perivasküler alan ve elastotik dejenerasyon alanları çevresindeki stromada yoğunlaşmıştır. Mast hücreleri endotelyal hücrelerin çoğalmasını uyarır ve anjiojenezis bölgelerinde artış gösterir. Granüllerinde histamin ve heparin gibi vazoaktif mediatörler mevcut olup kollajenin degradasyonu ve yeniden düzenlenmesinde rolleri vardır. (37,38)

Page 23: Pterjium patogenez

Mast hücreleri ve immün mekanizmalar

Pterjium dokusunda plazma hücreleri, lenfositler ve mast hücrelerinin sayı ve aktivasyonu ile salınan mediatörlerin (IgE, IgG, histamin ve heparin gibi) normal konjonktivadan çok daha fazla olduğu tespit edilmesi sonucu hipersensitivitenin pterjium oluşumunda etkili olabileceği öne sürülmüştür. (2,38,39)

Page 24: Pterjium patogenez

Mast hücreleri ve immün mekanizmalar

Di Girolamo ve ark. (40) kültüre edilmiş pterjium dokusunun sitokeratinlere (AE1, AE3, AE5) karşı % 98 pozitiflik gösterdiğini saptamışlar ve immünitenin patogenezde önemli rol oynayabileceğini belirtmişlerdir.

Page 25: Pterjium patogenez

Limbal kök hücre bozukluğu

Tavşanlarda deneysel pterjium oluşumu üzerinde çalışan Kwok ve Coroneo, kronik ultraviyole ışınlarının limbus kök hücrelerinde değişikliğe yol açtığını, dolayısı ile bu kök hücrelerinin bariyer görevini yapamaması nedeniyle konjonktivanın korneaya ilerlediğini öne sürmüşlerdir. (41)

Page 26: Pterjium patogenez

Limbal kök hücre bozukluğu

Pterjium hücrelerinin kaynağını bulmak için yapılan immünohistokimyasal bir çalışmada ise limbustaki epitel hücrelerinin değişerek pterjium hücrelerine dönüştüğü ve dönüşen hücrelerin de korneal alana doğru geçerek bowman membranının çözünmesine yol açtığını öne sürmüşlerdir.)

Sonrasında pterjiumun gerisinde bulunan konjonktiva da korneaya doğru yürümektedir. (42)

Page 27: Pterjium patogenez

SONRAKİ KONU…

ANATOMİ, HİSTOPATOLOJİ VE KLİNİK…