Pendik Gündemi Gazetesi - Gençlik Eki - Sayı:16
-
Upload
pendik-belediyesi -
Category
Documents
-
view
221 -
download
0
description
Transcript of Pendik Gündemi Gazetesi - Gençlik Eki - Sayı:16
Yıl: 6 Sayı: 134 15 EYLÜL 2013
Pendik Belediyesi, yeni eğitim öğretim yılıyla birlikte çocuklara ve gençlere
yönelik eğitim programlarına start verdi. Ekim ayında başlayacak programlar kapsa-mında, 44 Okur Yazar Buluşması, 30 kariyer planlama semineri, 8 iletişim semineri, 102
sınav stratejileri semineri ve 64 şehir içi gezi programı düzenlenecek. Alanında uzman eğitimciler tarafından düzenlenecek prog-ramlar kentteki ilkokullar hariç tüm okullarda gerçekleştirilecek. Programlar önümüzdeki haziran ayına kadar devam edecek.
Farklılık arayanlar için…Bu sayımızda yine her yerde
bulamayacağınız, sıra dışı ve
hoşunuza gideceğinizi düşündüğü-
müz kreatif tasarımları sunuyoruz.
İlk tasarım, bahçesi olanlar için. Bu
ağaç kütüklerinden yapılmış ışık sis-
temleri bahçenizin ambiyansını bir
anda değiştirecek. Elektriğe ihtiyaç
duymayan bu kütükler aynı zamanda
renk değiştirme özelliğine sahip. Bir
diğer tasarım Avrupa’da moda olma-
ya başlayan köşeli raflar. Farklı ebat
ve boyutta olan bu raflara kitapların
yanı sıra biblolar da konulabiliyor.
Son tasarım ise özellikle salonunu
kişiselleştirmek isteyenlere. Ahşap
domino taşlarından yapılmış bu
masa, görenleri şaşırtacak cinsten.
Masanın farklı renk kombinasyonları
da bulunuyor.
Gençlere yönelik eğitim programları başlıyor
10 15 EYLÜL 2013 1115 EYLÜL 2013
İnternet nedir?İnternet, dünya üzerindeki bilgisayar ağlarının birbirleri ile bağlanması sonucu ortaya çıkmıştır. Herhangi bir sınırlaması ve yöneticisi olmayan internasyonel bir bilgisayar ve bilgi iletişim ağıdır.
İnternet’in bilinen kaynağı askeri haberleşme aracılığı olarak ortaya çıktığıdır. Türkiye ilk kez 12 Nisan 1983 Yılında İnternet’e bağlanabilmiştir.Tabi ki Türkiye’ye gelmesiyle bir anda milyonlara ulaşabilmiş değildir. Türkiye’de İnternet 2004’den bu yana hızla yayılmış, verilere bakılacak olursa 2004’den bu yana neredeyse 3 kat artmıştır.İlk çalışmalar 1960’larda ortaya çıktı. İlk teorileri MIT (Massachusetts Institute of Technology) ortaya attı. 1967′de planlarını Arpanet adı altında yayınlayan Roberts, kendi üniversitesindeki bir bilgisayarda araştırma yapan bir kullanıcının diğer üniversitelerdeki bilgisayarlara da erişip onlardaki bilgileri kullanabilmelerini sağlama amacı ile kurdu. ARPANET çevresindeki ilk bağlantı 1969 yılında dört merkezle yapıldı ve İnternet’in ilk şekli ortaya çıktı. Kısa süre içerisinde birçok merkezdeki bilgisayarlar ARPANET ağına bağlandı. 1971’lerde Arpanet’te 23 bilgisayar bağlıydı. 1974 yılında ise bugün Internet’in temel protokolü olan TCP/IP (Transmission Control Protocol / Internet Protocol – Gönderme Denetleme Protokolü / Ağlararası Protokol) sistemi oluşturuldu ve ARPANET akademisyenlerinin birçoğu meslektaşlarıyla bu protokoller üzerinden iletişim kurar oldular. ABD Savunma Bakanlığı’nın iletişim gereksinimlerini daha iyi karşılamak amacıyla, Savunma İletişimi Ajansı Arpanet’in yönetimini ele aldı. Bir taraftan da bilgisayar ağı üzerindeki trafik artışı sürüyordu. Bütün bunların sonucunda ARPANET 1980‘de ikiye ayrıldı. Arpanet’in araştırma yönünde çalışan kısmı Arpanet olarak kalırken, askeri kısmı MILNET adını aldı. 1980’nin sonlarında ve 1981 yılında bu ağların dışında BITNET (Because It’s Time Network) ve
CSNET (Computer Science Network) oluşturuldu. Türkiye’deki ilk geniş alan ağı 1986 yılında tesis edilen EARN (European Academic and Research Network)/BITNET bağlantılı TÜVEKA (Türkiye Üniversiteler ve Araştırma Kurumları Ağı)’dır. İlerleyen yıllarda bu ağın hat kapasitesi yetersiz kalmıştır ve bu ağ teknolojisi yönü ile ihtiyaçlara cevap verememeye başlamıştır. Bunun üzerine, 1991 yılı sonlarında ODTÜ
ve TÜBİTAK, Internet teknolojilerini kullanan yeni bir ağın tesis edilmesi yönünde bir proje başlatmışlardır. Bu proje sayesinde ilk deneysel bağlantı Hollanda’ya 1992 yılında X.25 üzerinden yapılmıştır. Türkiye’deki ilk İnternet bağlantısı ise 12 Nisan 1993’de 64 Kbps kapasiteli kiralık hat ile kurulmuştur. Bu bağlantıda ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı sistem salonundaki yönlendiriciler
kullanılarak, ABD’de NSFNet (National Science Foundation Network)’e TCP/IP protokolu üzerinden bağlanılmıştır. Bu bağlantı uzun bir süre tüm ülkenin tek çıkışı olmuştur. Bu bağlantıdan sonra ülkemizdeki birçok üniversite ve kamu kuruluşu ODTÜ’ye bağlanmışlardır ve ODTÜ üzerinden İnternet erişimine sahip olmuşlardır. İnternet’in Türkiye’de ticari kuruluşlara ve hane halkları gibi geniş kitlelere ulaşması ise 1996 yılında mümkün olmuştur.
1115 EYLÜL 2013
Kolay Ama Şık!İki adet mavi ip alınız. Uzunluklarınızı bileğinizin yarısına göre ayarlayarak ikiye katlayınız uçlarını birleştirerek kapama aparatlarıyla kapatınız. Elinizde bulunan mavi ip artık kapama aparat kısmı ve orta kısımdan oluşuyor. Aynı şekilde siyah iki ip alınız. Mavi ipin içinden ikili olarak geçiriniz. Siyah ipleri mavi ipin kapama kısmına yaklaştırınız ve mavi ipin orta kısmını bir kez çeviriniz. Çevirdiğinizde küçük bir yuvarlak oluşacak. Siyah ipi ortalayarak mavi ipin yuvarlarının üzerinden diğer tarafa çekiniz. Yuvarlağın altında kalan siyah ipi yuvarlağın içinden geçirin, üstünde kalan siyah ipi araya alıp tekrar yuvarlağın içinden diğer tarafa geçirin. Böylece şekildeki görünümü elde edeceksiniz.
Kalp DüğümüBu sefer elimizde farklı renkte iki ip var. İlk resimdeki gibi, düğüm modelini oluşturunuz. Daha sonra uçlardan üsttekini kulakçık oluşacak şekilde tekrar içeriye geçiriniz. İkinci resimdeki gibi bir kulakçık elde ettikten sonra üçüncü resimde göründüğü gibi iple bu seferde diğer tarafa doğru kulakçık yapınız. Dördüncü resim iplerin arkadan görünüşüdür. Daha sonra yukarı doğru olan kulakçığın içinden ipinizi geçirin ve çekin. İpler sıkılaştıkça kalp şekli ortaya çıkacaktır.
Saç Örgüsü Bilekliklere Renk KatıyorSaç örmeyi biliyor musunuz? Peki, saç örer gibi bileklik yapmayı ister misiniz? O halde istediğin renkte iplerle uyumlu boncuklarını yanına alınız. Saç örüyor gibi ipini örmeye başladıktan sonra bileğinin üst kısmına gelecek yerine, ipi her içe çevirişte -kenardaki ipe- boncuk geçiriniz. Son olarak bilekliğin üst kısmına gelen yeri tamamlandığında, alt kısmını normal örgüyle tamamlayınız.
İç İçe Geçmiş Halkalar10 adet demir veya plastik halkayı ve yarım metre kadar kurdeleyi yanınıza alınız. Kurdeleyi ilk halkanın içerisinden geçirdikten sonra, ikinci halkanın da içinden geçirin ve ilk halkanın içinden kurdeleyi çıkartın. Çıkarttığınız kurdeleyi tekrar ikincinin içinden geçirin ve bu işlemi diğer 8 halka içinde yaptığınızda güzel bir bilekliğiniz olacaktır.
Bozulan Kulaklıktan Yeni BileklikKulaklığınız bozulduğunda ne yapıyorsunuz.Bileklik için kulaklığın içi ucundaki kısımları keserek, ortadaki kablo bölümünü alınız. Kabloları bir kaleme şekildeki gibi bağlayınız. Kablolarınızı şekilleri takip ederek ördüğünüzde eski kulaklığınızdan yeni bir bileklik elde etmiş olacaksınız.
KolyeAynı yöntemle kolyede yapabilirsiniz. Yapımı için uzun iplerden yukarıdaki işlemi uygulayarak şık bir kolye elde edebilirsiniz.
Bileklik
12 15 EYLÜL 2013 1315 EYLÜL 2013
Mobil cihazların hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldiği günümüzde, şarj aletle-
rini de sürekli yanımızda bulundurmaya çalışıyoruz. Slovakyalı bir şirket, iPhone ve Android kullanıcılarını adaptör veya USB kablo taşıma zorunluluğundan kurtaracak bir icat sundu. CulCharge şirketi, mobil kullanıcıları adaptör veya USB kablo arama derdinden kurtaracak bir şarj aleti geliştirdi. 6 cm uzunluğuyla
her cebe sığacak kadar ufak olan CulCharge, mic-ro-USB ve mini-USB versiyonlarına sahip. 180 derece-ye kadar bükülebilen silikondan yapılmış bu aletin bir ucunda USB girişi diğer ucunda ise telefon adap-törü bulunuyor. İPhone başta olmak üzere Android cihazlar için de modelleri bulunan CulCharge, telefon şarj etmenin yanı sıra bilgisayar ve telefon arası veri transferi sağlama özelliğiyle de dikkat çekiyor.
Kuğunun Son ŞarkısıBeşir AyvazoğluKapı
Kitap:Yazar:Yayınevi:
Keşfedilmeyi beklenen güzel bir Türkçe var. Tıpkı arkeologların toprağı kazması gibi bizimde fikrimizi eşelememiz, dilimiz-deki ifadeleri incelememiz ve kendimize zengin bir dil hazinesi çıkartmamız gerekiyor. Kuğunun Son Şarkısı kitabını okurken fark ettim ki Şeyh Galip amenna ama ben Beşir Bey’in bile dilini anlamakta zorlanıyorum. Kuğunun son şarkısında güçlü bir Türkçe kullanarak Şeyh Galip gibi bir kuğunun hikayesini anlatıyor. “Kaknus güzel fakat acayip bir kuştur. Yeri yurdu da Hindis-tan’dadır. Uzun, kuvvetli bir gaga-sı vardır. O gagada ney gibi birçok delikler bulunur. Yüze yakın delik vardır. Sonra da kuşun eşi de yok-tur; tektir bu kuş! Gagasındaki her delikten başka türlü ses çıkar; her sesten de baş-ka bir nağme duyulur. Bütün kuşlar susarlar. Onun sesinin güzelliğinden hepsinin de aklı başından gider. Bir filo-zof vardı; bir müddet onu inceledi ve müzik bilgisini onun sesini taklit ederek meydana getirdi. Bu kuşun ömrü bin yıla yakın-dır. Öleceği vakti bilir. Öleceğini anlayıp da kendisinden ümidi kesti mi çalı çırpı toplar, onları çepe-çevre yığar. Tam ortasına da kendisi geçer, yüzlerce türden başka çeşit bir derli nağme çıkar. Hem feryad eder hem de ölüm derdinden gazel yaprağı gibi titrer. Onun feryadını duyup işiten bütün kuşlar, onun coşkunluğunu gören bütün yırtıcı hayvanlar, karşısında düşüp ölürler. Hepsi onun ağlamasına ağlar; bir kısmı da dermansız, takatsiz bir hale düşüp ölür gider. Onun bu ölüm günü acayip bir gündür. Gönüller yakan feryadından âdeta gönül-lerden kanlar damlar. Nihayet bir soluk ömrü kalınca şiddetle kanatlarını çarpar. Kanadından bir kıvılcım sıçrar; alev alır, ateşlenir.
O ateş çevresindeki çalı çırpıyı tutuşturur; bu suretle tamamıyla yanar gider. Külde bir zerre bile ateş kalmayınca o külden başka bir kaknus kuşu meydana gelir. Hiç kimseye böyle bir şey nasip olur mu? Öldükten sonra doğsun yahut doğursun!” Feridüddin Attar’ın Mantıku’l - Tayr adlı eserinden alınan bu hikaye güçlü bir imge oluşturur. Kaknus edebiyatın oluşturduğu hayali bir kuştur. Ancak edebiyat güçlü bir imge olarak bize hayran olunası bir güzellik sunar. Tıpkı yukarıdaki hikaye gibi Galip’de hayatının sonuna doğru bıraktığı eserlerle tüm diğer edebiyatçıların hayran bakışlarını toplar. Beşir Ayvazoğlu, Feridüddin Attar’ın oluşturduğu kaknus kuşunun hayat döngüsünü Şeyh
Galip’in hayatına uyarlar. Ve arka kapaktaki yazı; “Hüsn-ü Aşk, kuğu-nun, yani medeni-yetimizin son güzel şarkısıydı. Gâlip bu şarkıyı Sultan III. Selim, Hattat
Mustafa Râkım ve Dede Efendi’yle birlikte söyledi ve sustu. Söz artık “Nasıl bu taze maârifle eskiler âlayim” (yeninin bilgisiyle eskiden daha marifetli nasıl olayım) di-yenlerdeydi. Ancak, beş yüz yıllık birikimiyle karılarında ber heyula gibi duran ve inanılmaz zenginlik-lere sahip olan divan şiiri, Gâlib’in getirip bıraktığı parıltılı noktada hâlâ gözleri kamaştırıyordu. Bu şiirin asla ölmeyen bir tarafı vardı; şiirimizin damalarında bir usare gibi, Tanzimat şairlerinin pek farkına varamadıkları bir alışkanlıkla, fırsat bulur bulmaz yepyeni bir hayatiyetle gün ışığına çıkmak üzere dolaşıyordu. Bu saf şiir usaresi Şeyh Galip şiirinin imbiğinde damıtılmıştı.” Sadece Şeyh Galib’in hayatını de-ğil Türkçe’ye dair eksikliklerimizi de anlamamıza yardımcı olacağını düşünüyorum. Keyifli Okumalar.
Geleneksel şifreleri
yakında tarihe gömecek
olan teknolojiler, yüzde
100 güvenlik sağlayan yeni
nesil yöntemler sunuyor. Bilim
insanları, dijital dünyadaki
hesaplarınızı korumak için
bugüne kadar düşünülen beyin
dalgaları ve dijital parmak
izi gibi girişimlerin ardından
“kalp atışı” yöntemini geliştirdi.
NYMİ adı verilen bileklik, elekt-
rokardiyogram (ECG) alıcıları
kullanarak kalp atışlarını takip
ediyor ve iPad’lerden otomobil
bilgisayarlarına kadar birçok
cihaza yansıtabiliyor. Bu tek-
noloji, parmak izi veya yüz
tanıyan teknolojilere kıyasla
daha zor bir biyometrik
sisteme dayanıyor. Kişinin
kimliğini belirleyebilmek için
kullanıcılar NYMİ üzerinde
bulunan bir alıcıya yaklaşık
iki dakika boyunca basıyor.
Bu esnada bileklik ECG
sinyali kaydediyor. Sinyal
kaydedildikten sonra sadece
kaydedilen sinyali, yani
imzayı tanıyor.
Akıllı telefon üreticileri ürünlerinin kamera özelli-
ğini sürekli geliştirirken aksesuar geliştiricileri de
yaratıcı fikirlerle ortaya çıkıyor. İOS ve Android telefonlara
uyumlu yeni bir aksesuar, karanlık ortamlarda en iyi flaş
desteğini sağlamayı amaçlıyor. “İblazr” adını taşıyan
mobil flaş aksesuarı, dört adet güçlü LED’den oluşuyor.
Kendine özel yazılımla çalışan aksesuar, İOS ve Android
telefonlarda video ve fotoğraf çekerken aydınlatma yap-
mak için kullanılabiliyor. Sadece 10 mm kalınlığında olan
İblazr, standart 3,5 mm’lik kulaklık girişinden telefonlara
bağlanıyor. İblazr, ön paneldeki kameranın çekeceği
görüntüleri aydınlatmak için çevrilebiliyor.
Kalp atışınızdan şifre
Akıllı telefonlara aksesuar flaş
Cep telefonları için mini şarj aleti