m Dr. Küçük Dün Makarios ile 2evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/devrim/1963/... · Bakam...
Transcript of m Dr. Küçük Dün Makarios ile 2evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/devrim/1963/... · Bakam...
-
Y IL : 1 SA Y I: 5 SAHİBİ: HİKMET AFİF MAPOLAR F İA T I: 15 Mİ1
İDAREMECİDİYE
SOKAK 11-13 T E L : 2824
MATBAA
GİRNE YOLU T E L : 73838 LEFKOŞE
27Nisan1963
Cumartesi
n aslen Türk S ım ış t ı r .
m
Anayasa Mahkemesi kararından soma Lefkoşa' da Târk-Rum Liderleri arasında Müzakereler Başladı
Dr. Küçük Dün Makarios ile 2 Saat Konuştu
.Savunma Bakanı Osman ürek ve Müsteşar Cemal Miiftiizadenin de bulunduğu iki saatlik tnplantıda heniiz müsbet bir netice alınamadı
BAŞYAZI îÇIKAR YOL
[usyayı Yenivçüncülük.;ınci: Rusya
2 birincilik, 3 ikin
îçüncü: İsveç 2 birincilik, 1 ikinci üçüncülük. Dördüncü: Romanyı 1 beraberlik
Heşinci: Yugoslavya
M, Kıbrıs İhtilâfında çeşitli çıkmazların mevcut olduğu ^aşikâr. Fakat bu çıkmazlara bir hal çâresi bulmak ta
elimizde olan bir iş. Her nedense meselelere gerektiği bir şekilde eğilmiyor, kiiçük hesaplar üzerinde duruyoruz.
Bugün bütün milletler birer Anayasa tahtında idare edilmektedir. Amerika için de, İngiltere İçinde durum aynıdır. Bu günkü Amerika ile İngiltere Anayasasında değiştirilmesi gereken hususlar mevcut değil mi? Bir Amerikalı kalkıp da Anayasayı değiştirmek yönüne gitmiş midir? Anayasa dünyanın hiçbir memleketinde, hiç bir şahıs veya şahıslar tarafından değiştirilmez gerçeği kabul edilirken, bizim memleketimizde Anayasayı tek taraflı değiştirmeye kalkışmak bir suç olmaktan ziyade bir cinayettir.
Kıbrıs için tek çıkar yol, mevcut Anyasa üzerinde gerekli hassasiyeti göstermek ve sonucu beklemektir. Henüz Anayasa gerektiği bir şekilde tatbik edilmediği için sonucun nereye varabileceğini kestiremeyiz. Buna rağmen Rum liderliği atıp tutmakta, Anayasaya gereken önemi vermemekte ve tatbikinden kaçınarak, güya tatbik edilmiş bir Anayasa varmış, bu Anayasa bir sonuç vermemiş gibi hareket etmektedir.
Memleketimiz için tek çıkar yolun; güzellik, realist bir politika takibiyle bulunabileceğine inanıyoruz. Bu nun tahakkuku için iradeyi elden bırakmamız gerek-
l ikincilik
D.oftU f e s i y l e hareket etmemFzin bir zaruret olarak kabul edilır’Stan gureşçıie /EUesi lüzumuna işaret etmek İsteriz. Her kim ne der- : a la m a m ış la rd ır . » desill( Anayasa lâyıkı veçhile savunulmadığı takdir
de ne çıkar yol bulunacak, ne de memleket beklenen, arzu edilen huzura kavuşacaktır.
Anayasamn tatbiki konusuna ise, tek taraflı fedakârlık istemek, menfaatlerin çarpışmasına yol açabilir. Bundan da kaçınmak zaruretindeyiz. İnsan hak ve hürriyetlerine saygı gösterilmesi yoluna gidilmek suretiyle gayeye daha kolayca ulaşılacağımıza inanıyoruz. Bütün pürüzlü meselelerin de ancak bu şekilde sona erebileceği kanaatındayız. DE ’ RİM
G İR N E D E SATILIK E V LE R
•• B lue House ” şevk im d ek i H abart tan ^ m is olduğum uz nal» ik inc i bölümünün ş * şına önümüzden başlanacaktır. m ede kolaylık lar »
M İIf Müracaat adresiSabri Tah» _ _
. ^ « r ^ G i d i l m i y e c e k+ + + + * * * 4 * * * + * * * * Temsilciler Meclisinin
dünkü oturumunda soru ve cevaplar okunmuş
Dün Cumhurbaşkanlığı sarayında, Cumhurbaşkanı ile Cumhurbaşkan Muavini arasında iki saat süren bir görüşme yapılmıştır- Bu görüşmelerde Cumhurbaşkan Muavinine Savunma Bakam Osman Örek ve Cumhurbaşkan Muavini Müsteşarı Cemal Müftüzade refakat etmişlerdir.
Görüşmelerden sonra yayınlanan bir bildiride, Makarios ile Dr. Fazıl Küçük’ün Anayasa Mahkemesinin karanndan son ra meydana gelen durum hakkında fikir teatisinde bulundukları bildirilmiştir.
Diğer yandan Temsilciler Meclisi Türk üyeleri de yaptıkları bir toplantıda, ayni konu hakkında görüşmeler ve fikir teatisinde bulunmuşlardır. Türk Cemaati ileri gelenleri de toplanarak meseleyi müzakere etmişlerdir.
Siyasî çevrelerin kanaatine göre Yüksek Anayasa Mahkemesinin kararın
dan sonra Belediyeler günün en önemli Olayı olmuştur. Ayni çevreler, Makarios - Küçük görüşmelerine de büyük önem vermektedirler- Türk ve Rum siyasî çevreleri bu konuda herhangi bir yorum yapmaktan kaçınmakta ve olayların seyrine göre hareket etmektedirler.
Yüksek Anayasa Mahkemesinin kararından son ra Rum basını Türk Cemaatine karşı bir kampanya açmış ve şiddetli tenkidlere girişmiştir. Rum basını, Anayasa Mah kemesinin verdiği kararı tatminkâr bulmamakta
(Sayfa l ’den kalan)
Kız Lisesi Dün Başarılı Yıllık Gösterisini Yaptı
Beden Hareketleri, Halk Türküleri ve Oyun£Havalarının Tertiplendiği Dünkü Eğlenceler Snn Derece Başarılı Geçti
Lefkoşa Türk K ız Lise-1 sinde yapılan Beden Eği- si’nin dün öğleden sonra timi gösterileri ve Resim- saat 3.30’da Okul bahçe-[ İş, Ev İdaresi - Dikiş ser-
Türkiyeye Pasaport Muamelesiz
R A Y I ve cevapıar onunmuş.rÜ R K KİTAPLIĞI gün(jemde bulunan bazı
_ Kanun Tasarıları Mecli-ık I l - i o &in başka bir oturumunai- tehir edilmiştir,kültürüne hızrtıf ̂ Bu arada, Lefkoşa Ba-befeeneceğiniz telü ğımsız Meb’usu Kemal negentı. h R e n i z in bir sorusunu ce-
•. Onbinlerce plandıran f çişjeri Ba_;itapları seçebil"" kam poükarpos Yorgacisnanda T ü rk iy e ’nın nanistan arasındaki pasa-nü gününe ithal evnanista narasındaki pasa-, cı,iifltlanndan b'port muamelesinin kaldı- teşkılâtların rKllmasının düşünülmediği-
j,
11 *Ç1 K İ T A P S ^ '1 *♦ ♦♦♦■»♦ ♦ ♦ « ♦ « ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦
^ g g s m m mKitap
Tei
ni söylemiştir.
►STUNL1Z
' " ' " ‘ « ' n i k o t i n isetiünyaca tanınid eder, sıhhatinizi
(K IB R IS )
koru)"1'
L T D . IK
PF.VR1M Bas" ” Lefk°*a-
İTALYA SEÇİMLERE HAZIRLANIYORROMA, 26 — İtalya
hummalı bir şekilde önümüzdeki Pazar günü yapılacak olan seçimle.-e ha- zırlanmaktadır. Seçim propagandaları bu defa televizyonla yapılmış ve muhtelif partilerin yayınladıkları propaganda broşürleri Roma sokaklarını doldurmuştur.
Seçime 8 parti iştirak etmektedir. Hristiyan Demokrat Partisi Başkanı şimdiki Başbakan Signor Fanfani’dir- Hristiyan Demokratların Genel Sekreteri Signor Aldo Moro, bir konuşmasında küçük partilere verilen reylerin, Togliatti’nin Başkanı bulunduğu Komünist Partisini kuvvetleştireceğini id dia etmektedir.
Büyük harptan bu yana iktidarda bulunan Hristiyan Demokratların alacağı rey sayısının azalması muhtemel görülmekle be raber seçimin bir hükümet değişikliğiyle neticelenmesi ihtimal dışı sa- yılmaktadır.
< BELGİN DORUK 29 ile Yapılan
Enteresan Bir Röportaj
Yakında DEVRiM’de
Prof. Forsthoff Almanya'ya gitti
Siyasi çevreler, 3 ay izinli bulunan Alman hukuk Profesörü Forstholf’un istenildiği zaman Kıbrısa Geleceğini söylüyor.
Yüksek Anayasa Mahkemesi Başkanı Profösör Forsthoff dün adadan ayrılmıştır. Profösörü uçak alanında Mahkemenin Türk ve Rum hakimleri ile her iki cemaat ileri gelenleri uğurlamışlardır.
Profösör 5 aylık iznini geçirmek üzere Almanya’
- ya gitmekte ise de, geri, derhal Kıbrıs'a geleceğini
tekrar Kıbrıs’a gelip gel- miyeceği belli değildir. Fa kat buradaki siyasî çevreler Başkanın Eylül sonunda veya Ekim başlarında vazifesi başına döneceğini söylemektedirler. Ayni çevreler, istenildiği zaman Başkanın
de ilâve etmişlerdir.Diğer taraftan Anayasa
Mahkemesine yakın çevreler, Başkanın şimdilik Kıbrıs’a gelmesinin imkân sız olduğunu, buna sebep olarak da Rum ileri gelenleri tarafından kendisine zaman zaman yapılan bas kılar gösterilmektedir-
gisi başarılı geçmiş hazır bulunanaların takdiri ile karşılanmıştır.
Cumhurbaşkan Muavini Dr. Fazıl Küçük, Cemaat Meclisi Başkanı Rauf Denktaş, Büyükelçi Dr Mazhar özkol, Vekiller, Meb’uslar, Kıbrıs Türk Kuvvetleri ve Kıbrıs Ordusu mensupları ve yabancı devlet temsilcileri, birçok mümtaz şahsiyetler ve kalabalık bir davetli topluluğu gösteriler ile sergiye büyük bir ilgi ı göstermişlerdir.
İstiklâl Marşından sonra Bayrağımız ve Okul Sancağını taşıyan kızlarımız iki sıra halinde halkın önüne gelmişler ve Bayrak tesliminde bulunmuşlardır. Daha sonra müziğin ahenk ve temposuna uyan öğrenciler günün ilk hareketlerini yapmışlar, Ankara Marşı ile Yürük Ali, La Seine, Manas
tır ve Üsküdar Melodilerini ince zarif dansları ile damla damla bizlere sunmuşlardır.
Türk Çocukları Marşının nağmeleri işitildiği zaman mavi, pembe guruplar halinde küçük kızlarımızın ortaya yürüdükleri görülmüştür.
Renklerin ve hareketlerin karışmasından doğan anlayış içinde oynanan rond o kadar canlı ve göz alıcı idi ki-.. Küçüklerin yüzlerinde karşılıklı mem nuniyetin izleri vardı.
Hareketler birbirini takip ediyordu. İşte Kwai Köprüsünün temposu ile başlayan iple hareketler Valslerin, A Media Luz tangolarının coştuğu vezinli kaynayışlar... İçinde bulunduğumuz bahar havası bu canlı ritmlerle daha renkli bir görünüş kazanıyor sağlam vücutların çizdiği muhtelif şekil ve hatlara bahar sesleri karışıyordu. Bir ara N isan yağmurunun kendini haber vermesi fakat sonradan vaz geçmesi günün her haliyle tam bir bahar kokusu verebilmesi için her şeyin birlikte seferber olduklarını göstermiş ve güne ayrı bir güzellik, ayrı bir mânâ katmıştır.
Kasa, minder hareketleri ve piramitten sonra yapılan Lobutla hareketler büyük bir zevkle seyredil miştir. Kırmızı elbiseler içindeki genç kızlarımız yine Valslere uyarak başladıkları gösterilerini en uygun, en güzel bir şekilde vermeye çalışmışlar ve bunda başarı göstermişlerdir. Lobutların kol ve bacak hareketlerine çok sesli bir müzik parçasında olduğu gibi uygulanması, kabiliyetin yeni bir örneğini bir kere daha vermiştir.
Programın ikinci kısmın da oyun ve türkülere geçilmiştir. Bunlar arasında Bolu’nun neş’eli Kaşık Oyun Havası, Sarı Çiçek, Karadeniz Oyun Havası, Çümüdüm, ve Kıbrıs Zeybeği gibi oyunlar bütün vatandaşların ve yabancıların takdiri ile karşılanmıştır Yine bu kısımda okunan Fındık Dalları ve Karadeniz Türküleri de güne ayrı bir çeşni katmıştır. Bu türkülerde okunan solo parçaları ise kızlarımızın en az koroda olduğu kadar soloda da başarı kazanabileceklerini göstermiştir-
Gösterilerden sonra üç (Devamı sayfa 6’da)
Rusk, Yuynslavyayı ziyaret edecek
BELGRAD 26 — Yugoslavya Cumhurbaşkanı T ito ’nun daveti üzerine Amerika Dışişleri Bakanı Dean Rusk 4 ve 5 Mayısta Yugoslavya’yı ziyaret edecektir-
Bu Yugoslav Dışişleri Bakam Koca Popoviç’in 1962 Mayısında Amerika-
ya yaptığı ziyaretin iadesidir.
Yine Yugoslav Hükümetinin davetlisi olarak Birleşmiş M illetler Genel Sekreteri U. Thant 8-10 Mayıs arası Yugoslavya’yı ziyaret edecektir. Ya pılacak konuşmalar Uluslararası durum ve Birleşmiş Milletlerin faaliyetleriyle ilgili olacaktır.
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
-
S A Y F A :DEVRİM 27 NİSAN,
Orta-Doğuda Kuvvetler DengesiSon günlerde meydana gelen bazı gelişmeler, Orta
Doğuda sulhu yeniden tehdit etmeğe başlamıştır. Şu bir hakikattir ki bu bölgede sulhun korunması bugüne kadar ancak kuvvetler dengesinin idamesiyle mümkün olabilmiştir. Kuvvetler dengesi ise nerede olursa olsun sulh için en zayıf temellerdendir, çünkü “sulh tabiatı icabı, kendisine zıt bir faktörün-'kuvvet’ fak- türünün-destegiyle uzun müddet ayakta tutulamaz. ‘Kuvvetler dengesi’ tâbiri bizatihi sulhun hakiki temelleri olabilecek olan karşılıklı anlayış ve iyi • niyet faktörlerine yabancıdır ve onlaruı yokluğunu gösterir. Kuvvetler dengesi, kısa veya uzun, peçici bir devre için sulhu kurtarabilir ve bu müddet zarfında anlayış ve i. yi - niyet faktörlerinin yaratılması için gerekli zamanı kazandırabilir, fakat hiçbir zaman devamlı ve tabii bir destek vazifesi göremez.
Orta -Doğuda bugünkü tehlikeli durumu yaratan gelişmelerin başında, Mısır, Suriye ve Irak arasında bir federal devlet kurulmasına dair anlaşmaya varılması, diğer bazı Arap devletlerinin bu birliğe katılmağa hazır olduklarını bildirmesi ve buna tekaddünı eden devrede, Alman ilim adamlarıyla teknisyenlerinin yardımı sayesinde Mısırda, menzil çevresi İsrail'i içine alr.bilc- cek kuvvette roketlerin imalinde haşan kazanılmış olduğunun anlaşılmasıdır. Maamafih, ancak diğer mühim bir gelişmeye eklenincedir ki bu Arap birleşme teşebbüsleri bölgedeki kuvvetler dengesini tehlikeye sokmuş ve İsrail devletinin tepkiler göstermesine yol açmıştır. Bu mühim gelişme, Ürdün’ün başkenti Amman’da Nasır taraftan talebelerin nümayişlere kalkışması ve Ürdünde Kraliyet rejiminin tehlikeye girer gibi görünmesidir.
Aslına bakılacak olursa Mısır'ın yapmağa muvaffak olduğu roketler, seri halinde imâl edilebilse bile, herhangi bir harp vukuunda kat’l netice almağı sağlayıcı bir faktör olacağa benzememektedir, çünkü nükleer başlıkları olmadan - ve geniş tahrip kabiliyetini haiz bu başlıkların herhangi bir Arap devleti tarafından i- nıâl edilmesi veya başka devletlerden temin edilmesi
B e n im
. İ d i z a f i l i .KOÇ BURCU: (21 Mart * 20 Nisan) Üzülmenize hiç
bir sebep yok artık. Bütün aızu ve isteklerin:/, hallolmak üzeredir. Sizi sevene btraı daha merhametli olun.
KOVA BURCU: (21 Nisan - 20 Mayıs) Madde’en zayıf siniz ama yakında beklediğiniz yerden parayı alacak ve fcraiıhyacaksınız. Gönül işleriniz de hallolmak ü/ercdir.
İK İZLER BURCU: (21 Mayıs - 20 Haziran) Bu hallerden yaz geçin artık. Sizi önünüzde bir takım çetin işler beklemektedir. Bir an önce işlerinizle uğraşmaya uakınız.
YENGEÇ BURCU: (21 Haziran - 20 Temmuz) Sevdiğiniz kimseden bugün ya bir haber veya bir mektup alacaksınız. Bu habere hem sevinecek hem de üzüleceksiniz. Fakat üzüntünüz çok süımcyecek.
ASLAN BURCU: (21 Temmuz - 20 Ağusto) Sıhhatinize biraz daha ihtimam gösterirseniz iyi olacak, somurt- gan duracağınıza biraz daha gülümseniz olmaz ını?
BAŞAK BURCU (21 Afcustos - 20 Eylül) Buçü.ı hayli «rinirli görünüyorsunuz. Sıhhatinize dikkat etmezseniz
I vazijet kötü olabilir. Hemen biı dokto*ı müra.aat edin.TE R AZ İ BURCU: (21 Eylül - 20 Ekim) Balları sizi
son derece kıskanıyor. Fakat sizin samimiyetiniz ve ar- • kadaşhğınız size onların fenalık yapmasına engel olur.I AKREP BURCU: (21 Ekim - 20 Kasım) Çok safsınız
bundan dolayı da birçokları bu saflığınızdan istifade ede- | re!; size kötülük yapmadı tasarlıyorlar. Ama muvaffak , olamıyacaklar.
Y A Y BURCU: (21 Kasım - 2C Aralık) Bugünlerde hay I li yorgun bulunuyorsunuz. Sebebi malûm. Ama sihha-
linize de dikkat etmeyi ihmal etmeyiniz.O CLAK BURCU: (21 Aralık - 20 Ocak) Niye bu ka-
I dar hırçın ve inatçısınız. Bu sizin gibi kişilere yakışmaz, ı Hem sizi sevenleri hayal sukutuna uğratıyorsunuz, hem
de size olan sevgilerini azaltıyorsunuz.KOVA BURCU: (21 Ocak - 20 Şubat) Alacağınız bir
habere çok sevineceksiniz. Elinize mühim miktarda para da geçecek bugünlerde. İdareli olun.
BALIK BURCU: (21 Şubat - 20 Mart) Gümük hayatınızı biraz olsun deriştiriniz. Herkes gibi siz üc ak^am- lun biraz dolaşın. Sihhatiniz bugün çok iyi.
ti
ii#
RAD YO01.59 Açılış vc program U7.00 Sabah Melodikli (»7.30 Haber Bülteni0 7.45 Beraber ve solo şarkılar (•3.10 Org vc a korü /ov. mü
ziği0^.45 Oyun Havalan67.00 Kapanış
Yayını:11.5V Açılış ve Program12.00 Küçük Koro ’dan şarkı
köçekeeler11.30 ö#le Melodileri13.00 Müzehher Gilyer’den
Şarkılar13,25 Ara Müziği13.30 Haber Bülteni13.45 Kapanış.Akvam Yayını:16.59 Açılış vc Program17.00 Türk Müziğinde.» Seç
meler1.7.3i Dans ve Caz Müziği13.00 Ali Demir ve Arkadaş
larından şataraban faslırKJO İspanyadan Müzik18.45 Koka Kola programı17.00 Kâmuran Aziz ve Arka
daşlarının programı W.30 Haber Bülteni Iu.45 Lânitis Programı20.00 Spor Dünyasından Ha.
berler??>.15 Akordiyon Toolululuk-
ları2-.I.30 Müzikli Bulmaca 2I.0( Birleşmiş Milletler Ha
berleri 21.10 Çeşitli Şarkılar 21.25 Ara Müziği2 1.30 Londra Mecmuası 21 n çam ağacın n g ö v desinde p ırıltılı bir
-
DEVRİM 27 N İS A N , 193 S A Y F A : 3
■■■
KARA'® Â!Tjr> rZAR un,
l« U r r w o Ws',EV
p t ' â I® demeciyle Vı ^“r - - « 5 r «p konusunda doğru ̂ P | ö rm ü ştü r. £ >e" sürdUgune
dayanarak, Beledjy/'* r ' arasında eski ! s
" “ b" " 6e »> * « S îîaresı bulunabilir 1 anda müşterek 'dilmesi ve lid e rle ri^
ve TUrkler ara? k içinde işbirliginı V,”J elerin b ir le ş t ir ip m
ük ö re b ilm e le r i ic 1“ 'b ™ Rumlannm k" esaslı surette destek], nm dır. Bu anda an daha ız .
Genç Kızlaıın Rüyasına Giren AYHAN IŞIK...AYŞECİK Ayhan Işıkla iyi anlatıyorm uş. . .
5 Mayıs 1929 da Izmir- de doğdu. Güzel sanatlar akademisi yüksek bölümünü bitirip sinemaya atıldığı yıllarda Amerika- ya gidip Hollywood stüdyolarında tetkiklerde bulunup dönen ve bu gün
olan Ayhan Işık’m eşi dört lisan bilen kültürlü, olgun, mükemmel bir ev hanımıdır. Üzerine titredikleri çocukları ise saadetlerinin perçini olmuştur.
Ayhan Işık’ı yakındanı! T f
% :
fa tertiplenen bir artist müsabakasında birincilik alarak sinemaya geçmiştir.filimde de başka başka artist ve rejisörlerle çalışmaktadır. tş filimlerin iyi yapımcılarından olan
'enu belki 4
zaruri tireM üşterek gayret göl
ıeli, liderlerin kararlar® etm elid ir. Liderlerin Ji halkın menfaatleri,, et etm ek tir.S A M İM İ İŞBİRLİĞİ
E F T E R İA gazetesi, jtfe ak i başlık altında
lig i başyazıda “ bir v„,
n K ıb r ıs halkının ekom, kalk ınm ası için gayre
rfed ilirk en , diğer yar*!*
hil halk tabakaları arasa,
h is le ri galeyana geiıt.’
ş o v en i s t içgüdüleri1
ırlk etm ek, memleketli rilltü koparm ak ve bir iı v en lik yaratmak, hua
uda T ü rk sakinlerin ban- in in hararetli şekilde &
tığını görm ek , hakikatti üçüdür” demekte ve şut- ı ek lem ekted ir:
ıb rıs Türk lerin in fanatik
Um resi, bu karanlık pro» inde d izg in i kopmuş Tü| -
ıı tara fından desteklet :edir. Tü rk basını Ela her şey i tahkir ve tekdi
k te v e gü ya K ibns Tüıi iğ in in hakların ın ayaklı ı a lın d ığ ı iddiasında I* ak tad ır . T ü rk dostlara*
ııni gü rü ltü v c protes tkan lık ların ın ın hnv*
e ik i yü zlü lü k le harçta rek, ken d ilerin e kork® raram ız tarafından v b m tiyaz la rm zevkini ç-kı
a o ldu k ların ı unutuy® An ayasam ı? devlet si
rinde yü zd e 70:30 ve 6t bi h aya li kontenjanlar*
ıktedir. Y in e unutuyor!»
a li v e ekonom i kanun ti
ir in in oylanm ası su»®' >u im tiyaz la rın ı istıs®
k su re tiy le bizzat Kıl.-1
»tin in varlığ ın . teh!&-e?
rm ek te v e az da!ıa Wıa Bankasının kurulma: ahi mani olmakta i •«■ Bİediyelerin taksimi P t ihtilaflı konuya gelıj kier, baz. sebeplerden u konuya büyük ön e** erdir), Taksim görüş i tabii tatbik olduğu
tte ispat e d i l m i ^ ı liderlerine, Turi ı çiğnendiği ve T a * tinin imhası .Çin riandığı yolunda S * ık yapm ak hakkını
lektedir. ^♦ ♦GİRNEDF, SATILIK [
E V LLRmev-
GÖRÜŞLER AHFMRP8LARKarardan Sonra
Zeynep Değirmen cioğlu (Ayşecik ) ile Sadri Alışık
şöhretinden hâlâ hiç bir şey kaybetmiyen Ayhan IŞIK Apollon kadar yakışıklıdır. İnce muntazam bıyıkları ile tam bir Türk tipine sahip olan uzun boylu,esmer jönprömiye hareketli polisiye korde- lâlardan sonra denediği hafif salon komedilerinde de muvaffak olmuştur.
Her iki Janrda da başar ı gösteren yakışıklı aktör * Küçük Hanımefendi ”
filimlerine nâzire olarak “ Küçük Beyin Kısmeti ” ni çevirdi. Şöhretli çocuk yıldızlarımızdan Zeynep Değirmencioğlu ile de “ Ayşecik Canımın içi ” n- de oynadı.
ÜEYAZ PERDEMİZİN İK İ ÜNLÜ YILD IZ I AYŞECİK VE A YH A N
IŞIKGünümüzün büyük1
şöhreti Ayhan Işık’ı da binlerce genç kız kendi i hayallerinde çeşitli kalıp-; lara uydurmuşlardır. Binlerce genç kız ve kadının yıllarca rüyalanna giren bir çoklarının sevgililerin
d e n ayrılmalarına sebep teşkil edecek kadar vakı- lıklı olan Ayhan Işık evlendikten sonra bütün bütün bunlara perde çekmiştir. İstanbul’un tanınmış ailelerinden birinin kızı
tanımayan ve şöhretini kıskanan bazı kimseler o- nu kendini beğenmişlikle itham ederler. On iki y ıllık sanat hayatında tevazu örneklerinin en iyisini veren Ayhan Işık haddizatında çok samimi, iyi kalbli, candan bir arkadaş bir dosttur. Bu esmer, yakışıklı jönprömiye 5 Mayıs 1929 da İzm ir’de doğmuş ve dört aylıkken ailesiyle İstanbul’a yerleşmişler. Güzel Sanatlar Akademisinin yüksek kısmını bitirmiştir. 1951 yılında Türkiye’de ilk de-
rejisör Hulki Saner bu sa- hifede resimlerini gördüğünüz “ Ayşecik Canımın İç; ” filmini Erman film adına çevrilmiştir. Bu seneki “ Ayşecik ” filmi nin oyuncuları ise Ayhan Işık ve Türkân Şoray. Gelmiş geçmiş çocuk yıl dızlanmızın en başarılı ve şöhretlisi olan Zeynep Değirmencioğlu bu filim de çok çok beğendiği A y han Işık’la oynamaktan büyük zevk duyduğunu belirtmiştir.
Zeynep Değirmencioğ- lu’nun oynadığı “ Ayşe
cik ” filimlerinin senaryo- • sunu babası Hamdi Değir-
mencioğlu yazmaktadır. “ Ayşecik ” filimlerinin en iyisi olan ilk “ Ayşecik ” filminin rejisörlüğünü Memduh Ün yapmıştır. Rejisör olarak en çok Memduh Ün’ü beğenen Zeynep Değirmencioğlu evvelki sene prodüktörlük de yapmıştır. Reji- O Nuri Ergü, Ahmet, Me- kin, Evrim Fer ile ortaklaşa “ Altın Kalbler ” i- simli bir filim yaparak
Hareketli polisiye kor- delâlarla sinemaseverleri büyüleyip kendisine haklı bir şöhret sağlayan A y han Işık geçen sinema sezonundan beri yepyeni bir karekter ve hüvviyetle karşımıza çıkmıştır. “ Küçük Hanımefendi ” isimli salon komedileri ile ani
den janrım değiştiren kıymetli jön, güçlü bir sanatkâr olduğunu isbat etmiştir-
Aynı zamanda sahnede- de oynamak isteyen yakışıklı aktör 1953 de “ Cali- tornic A rt Conter School” isimli bir çok branşları olan yüksek sanat mektebine otomobil desnatörü olmak için müracaatta bulunmuş. Bütün formalitelerin tamamlandığı o sıralarda ani bir kararla istikbalini sinema oyunculuğu ile temin etmeyi uygun bulmuş.
Zeki Müren’den sonra Türk sinemasında en yüksek ücreti alan Zeynep Değirmencioğlu da " A y şecik film leriyle şöhrete ulaşmıştır. Beyaz perdenin hârika çocuğu Zeynep ise her yıl bir “ Ayşecik ”
LOZAN OTOBÜS N A K L İY A T VE TAKSİ ŞTİ.
Bütün Seferlerimizde Büyük Dikkat, Büyük İtina
YO LCULARIM IZIN HER TÜRLÜ KONFORU İÇİN HER TÜRLÜ FEDAKARLIK
al-inU*P
" Blue House ü n d e k i H a b n rt tan
L i olf f i & ^ jına önüm üzden ' h 1laslanacaktır. |nede kolaylıklar - -
, l i r ' M ü ra c a a t adrtŞ1 Sabrı r«u '
Girn-'
n s Türk « k ^
eme ile H . 11 - ^m etik kitapları
ıenin teferruatlıairesinde mevcut . verilecektir- jsundaki teki* ^15 Haziran, l y j
. • tek lif03'kokullar
LOZAN OTOBÜS VE TAKS İ SERVİSLERİNİN Y A Z P R O G R A M I
LE FK O ŞA D A N LE Y M O S U N — B \ F ’A LE Y M O S U N ’D A N LEFKOSÖ.E.
Ö.S.Ö.S.
9 711
Ö.S.9
2 115 Ö.S. 27 Ö.E. 5
Y A L N IZ LE Y M O S U N5 O.S.
NO TPazarları
8 Ö.E. 11 Ö.E.
2 Ö.S 5 Ö.S
laarif MüdürlükSEFERLERİ 1 M AYIS ÇARŞAM BA’DAN İTİBAREN BAŞLIYOR
♦♦♦♦♦♦**+ «J* «J» «J* «JmJ» *j» »j»
K İTA P SA R A YIAD AN IN EN BÜYÜK TÜ RK K İTAPLIĞ I
Mecidiye Sokak 11-13 Lefkoşa.
Uzun yıllardan beri Türk kültürüne hizmet etmekte olan K lTA P SAR AYI beğeneceğiniz telif ve lercüme romanlar deposudur. Onbinlerce cilt arasından siz de beğeneceğiniz kitapları seçebilirsiniz.
K İTAP SA R A YI aynı zamanda Türkiye’nin belli başlı gazete ve dergilerini günü gününe ithal eden, tevzi eden en büyük bayiilik teşkilâtlarından birine sahiptir.
K lT A P SA R A Y I her zaman için emrinizdedir. Her istediğinizi, her aradığınız yalnız K lTA P S A R A Y I’n- da bulabilirsiniz.O KU YACAĞ IN IZ K İTAPLAR I KALİTE Lİ SEXEBİL
MEK İÇİN K lTA P SA R A Y IN A BAŞVURUNUZ.
Kitap Sarayı . Tel. 2824.
*İ» *J» *1* *1* •** ♦♦♦
GiiNEŞ Sigorta Ltd. $ti.M AL VE C AN IN IZ IN KORUYUCUSUDUR
GiiNEŞ SigortaEM NİYETTİR . G ARANTİD İR SÜ RATTİR
filmi çevirmekte ve her Dünya sinema tarihinin ilk en küçük prodüktörü unvanını almıştır.
Daha küçük yaşta iken prodüktörlük de yapan Zeynep Değirmencioğlu kendisi küçük, aldığı ücret büyük ve şöhretli bir yıldızdır. Bir taraftan tahsiline de devam eden küçük yıldız Zeynep Değirmencioğlu yaz tatilinde sadece film çevirmeyi dü şünürmüş. Geri kalan zamanı da istirahat ile geçirecekmiş-
Türk sinemasının emektar jönlerinden Ayhan Işık komediler serisine bir film daha ilâve ederek ‘ Ayşecik Canımın İçi” ni de tamamlamıştır. Beyazperdemizin biri küçük diğeri büyük olan bu en şöhretli iki yıldızı A y han Işık ve Zeynep Değir mencioğlu yılın en güzel komedisini meydana getirmiş oldular böylece.
MÜJDE MÜJDE
Bir müddetten beri kapalı bulunan dükkânımızı tekrar açmış bulunuyoruz.
. VEYSİ CANATEŞ Kundura Evi
Veysi Canateş Kundura Evini ziyaret etmeniz menfaatiniz icabıdır. Canateş Kundura evinde her türlü zevke uygun Ayakkabılar bulunmaktadır.
Lefkoşa-A d res : İstanbul Sokak
No. 30-31
Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası imzalandıktan hemen sonra başlıyan Belediyeler ihtilâfı, nihayet Anayasa Mahkemesinin verdiği bir kararla sonuca bağlanmış, bu kararla Türk toplumunun dâvasında haklı olduğu bir kere daha ortaya çıkmıştır.
Tâ başlangıçtan beri, Anayasa’ya sadık kalarak, Anayasanın gerektiği bir şekilde uygulanması için, toplumca her türlü gayreti gösteriyor, zaman zaman fedkârlıklarda bulunarak, memlekette huzurun yerleşmesini, kökleşmesini sağlamağa çalışıyorduk.
Her hareketimizde samimiyet, her hareketimizde dürüstlük, iyi niyet, daima kendini gösteriyor, daima içte ve dışta takdirle karşılanıyordu. Bu, bizim anlaşmalara karşı olan iyi niyetimizden başka birşey değildi. Fakat bizim iyi niyetimizi kötüye kullananlar, memlekette bir takım huzursuzluklar çıkarmak için çeşitli yönlerden yürüyerek menfi davranışlarda bulunuyorlardı.
Bu yolda hareket edenlerin, memleket menfaatlerini ayaklar altına almaktan başka gayeleri olmadığını söylüyor, bunun önüne geçmek için de devamlı bir şekilde, nezaket kaidelerini aşmadan tenkidlerde bulunuyor, memleketin menfaatlerini, barışın idamesini sağlamak amacıyle de büyük gayretler sarfe- diyorduk.
Önemli ihtilâf konularından birini teşkil eden, Türk toplumu lehindeki haklı bir dâvanın, Anayasa Mahkemesi kararıyle müsbet bir sonuca bağlanması, bir bakıma mevcut huzursuzluğu giderecekse de, bunun devamlı olacağını hiç sanmıyoruz.
Belediyeler ihtilâfında normal bir durumun yaratılması için, bundan sonraki görev Temsilciler Meclisine düşmektedir. Biran önce Belediyeler kanunun Anayasa hükümleri gereğince hazırlanmasını Meclisten geçerek yürürlüğe girmesini bekliyoruz. Ancak ihtilâfların bu şekilde giderileceğine, iki toplum arasında normal münasebetler tesis edileceğine inanıyoruz-
Anayasa Mahkemesi kararından sonra, Rum iktidarı aynı görüşte ısrar edecek olursa, sonucu hiç de memleket lehine görmiyo- ruz. Barış idealini gerçekten benimsemiş insanlar olarak, biran önce ihtilâfların müspet bir sonuca bağlanmasını beklemekteyiz. Aksi halde, huzursuzluk devam edecek, bundan sonra hasıl olacak durum, yalnız memleketimizi değil, aynı zamanda antlaşmalarla ilgili devletleri de müşkil bir duruma düşürecektir.
Her şeyden önce, iyi niyet ve samimiyet gerekiyor.
* * * * •
LEFK O ŞA TÜR K K IZ LİSESİ M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü N D E N
D A V E TOkulumuz Müdür, öğretm en ve öğrencileri y ıl
lık Resim-lş, Ev İdaresi-Dikiş çalışmalarından derlenen ve aşağıdaki saatlerde açık bulundurulacak olan sergiye SA Y IN H A LK IM IZN teşriflerini rica ederler.
Cumartesi günü ö.s. 3.00 - 6.30
Pazar günü sabah 9.00-13 00
Pazar günü ö.s. 2.30 - 6.00
Giriş: Arap Ahmet Kapısı.
BUGÜNE KAD AR MEMDUH ERDAL TİCARETEVİ’N İ Z İYA R E T EDEN H A N IM LAR IM IZ IN HEPSİ DE F İYA TLA R IN U CU ZLUĞU NDAN ÖTÜRÜ MEMNUN OLMUŞLARDIR.
Kıbrıs Mümessili:
CAN KARDEŞLER LTD. ŞTİ.50, Atatürk Meydanı, Lefkoşa
5668 P.K. 885T e l : 6351 -
Şübeler:
MAĞUSA4481
L Â R N A K A : 3101, 3170.
BAF: 2310.
■■ Otello Seyahat Bürosu. Tel.
JET Seyahat Bürosu. Tel 2381
Bazı çeşitlerimizi veriyoruz :* Kadın şapka ve iç çamaşırlar,* Plise kadın elbiseleri,
* Fisto blûzlar,* Rafya çantalar,
* Pli etek kostümler,* Tuvalet eşyaları
* vs. vs. vs.
BÜTÜN H A N IM LA R MÜESSESEMİZDEN A LD IK LA R I ÇEŞİTLERİN REKLÂM IN I YAPM A K TA D IR LA R . BUNLARA SİZLER DE K A T ILA B İLİRSİNİZ.
M»
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
-
—
S A Y F A : 4 DEVRİM 27 NİSAN, |g
D Ü ŞÜ N Ü R Ü N DÜŞÜNCESİ
Istanbulun Taşı Toprağı altından derlerAma artık Başıboş Şehir oldu İstanbul
Hikâyei&
Takma GözEsperanza'nın Başına
GelenlerSöze nereden başlama
lıyım düşünüyorum.Önce tutsam, D evrim ’e
“ hoş geldin basın alanımıza " mı deseem; “ Tanrı uzun etsin ömrünü. Bari sen bizi öksüz koym a” mı desem; bana da haftada bir. bu sü
tunda yazı yazmak olanağını hazırladığı için, Mapo- lar Bey’e, içten b ir “ Sağo- lun!” mu desem; yoksa sözü doğrudan doğruya Es- peranza’ya mı getirsem? Olanca dert bu şimd>.
İyisi mi, doğrudan doğ-.
rüya konuya girelim. Çün- kün öncesi, sonrası demeden, söyliyeceğim i söyledim
galiba.N e diyordum? Evet. Es-
peranza’nın sözünü edecektim.
Sanatla ilg ili olanlar b ilirler sanırım. Esperanza, benim üçüncü şiir betiğim. 1962 de çıkardığımı, bir takım saldırılar yanında, öv-
ZSA ASA GABOR İLE KIZ KARDEŞİ BİRBRİLERİNE HoIlywood yıldızlarından Zsa Zsa Gabor’u kızkardeşi için ikisini de fevkalâde iyi tanımanız lâzımdır. Her den biri: “Bir Gabordan da ha güzel ve daha şahane şey
Resimde Zsa Zsa ile Eva bir arada görülmek tedir.
ÇOK BENZERLER:Eva’dan ayırdadebilmekikisini de çok beğenenler-
iki Gabordur,” demiştir.
FİKRET DEMİRAG
güye uğradığını da bilirler. A ttillâ İlhan kokusu varmış; edep dışıymış; yabancı havası varmış ve daha bilmem, neler - neler...
Üzülmeyin. Betiğim in savunmasını yapıp ta başınızı ağrıtacak değilim . Dilin ke m iği yok ya, herkes birşey söyler. Aldırsak, yaşamak güçleşir. Amacım bambaşkadır şimdi.
Biliyorum, şimdi çoğunuzun ne diyeceğini.
“ Bencilik bu! ” d iyeceksiniz. “ Kendi borsunu ö ttürmek için bahane! ” d iyeceksiniz.
Gene üzülmeyin. Yakından tanıyanlar beni, övünmenin yaratılışım la bağdaş- daşmadığımı da bilirler. D edim ya, amacım başka, d i
ye.Çok uzattım sözü. Canı
nız sıkılmasın diye başlıyorum işte.
Efendim, 1962 yılında topu topu bir Esperanza vardı. Benim şiir betiğim. Bir gün radyoda, ünlü Fransız şarkıcı Charles Aznavur’un “ Esperanza.. Esperanza.. ” d iye bir şarkıya başladığını duym ıyayım mı? Daha önceleri de, Esperanza’nın ç ıkışından birkaç ay sonra, arkadaşlar haber verm işlerdi:
“ Senin Esperanza’ya, bir yenisi daha eklendi. Ulan sen ondan duymuş olmıya- sın? ”
N e desem, inandırmıya- caktım onları. Benimki çıktıktan kaç ay sonra çıktı onunki? demedim. Zira, b ilirsiniz hepiniz, hafif ve popüler bir şarkının, sesini uzak ülkelere ne çabuk ulaştırdığını. Gene de, sesimi çıkarmadım.
“ Hani ulan ” d iyeceklerdi, belki de. “ Charles A z navur şeninkini duydu da mı yaptı bu işi? ”
Kuşkusuz ki hayır. N e reden duysun adam, benim ayni atla bir şiir betiği ç |
(Devam ı şayia 5’te).
HRagıp Şevki YEŞİM
ANİ bir küçükçük hikâye vardı: “ Oğlumun adını Eyüp koymam demiş Nasrettin Hoca, kullanıla kullanıla ip
olur! ”Türkiyedeki demokrasi de Nasrettin Ho
canın korktuğuna uğradı. Demokrasidir diye, hürriyettir diye edilmedik şeyler kalmadı. Meselâ şu koca tstanbulu ele alalalım : Halkın yiyeceği, içeceği ile kimsenin alâkası kalmadı. Hürriyet var ya, esnaf alabildiğine geniş bir fiat serbestiği içinde, ateş bahasını ortaya koydular. Al alabilirsen, ye yeyebilirsen! Belediye diye bir şey aramayın, Koca bir saray içinde elini şakağına komuş. borçlan nasıl ödeyeceğim, diye pis pis düşünen bir zavallı mahlûktan başka bir şey bulamazsınız. Devletin kanunlarını tatbik edecek bir kimseye rast gelmek boş ümid... Hani yangından kurtulan evler vardır, komşudaki ateşten kurtulmak için aile efradı tarafından dışarı taşınmış eşyalarla sokakta kalmış bir aile efradı ile dolu bir şehre benziyor İstanbul... Bu arada mücevherlerimi alıyorum diye kirli bir çorap içinde iki yumurta sokup kaçmış insanların şaşkınlığı bu şehirde pek çok ..
Hangi devirde olursa olsun vurguncu soyguncu, dalavereci, kapkaççı durmaz, faaliyet gösterir. Şimdi de ayni şey : Üç kuruşa üçyüz kuruş ilâve edip yapılan şeyin adı ticaret... Ticarette ahlâk aramayın. Vicdan aramayın, Allah korkusu aramayın. Değil mi ki hürriyet var, istediklerini yapacaklar. Çoban- sız kpye kurt ne çabuk ta iniyor! Yine ciğeri beş para etmez insanlar birkaç vurgunda zengin olmak sevdasında.- Siyasi düşünceler buna göre ayarlanıyor. Devlet arasıra kendini gösterip de bu zümrenin aleyhinde bir karar verse kıyametler kopuyor. Bakıyorsunuz düne kadar müslüman olan hemen din değiştiriyor.
tstanbulu kim idare eder, bu koca şehri kim ayakta tutar, bilinmez. Kendi kendine bırakılmıştır İstanbul.-. Bir tarafında sefih bir hayat sürenler vardır, bir tarafında tek odada 20 kişi yaşanır. “ İstanbul’un taşı toprağı altındır! ” “ diye buraya koşan koşana.... Ev bulunmaz, yiyecek ateş bahasıdır, işsizlik gırtla-
(Devamı sayfa 5’te)
hemen elbiselerinizi değiştirin, şimdi ben de geliyorum.
— Sevgilim , odamıza çıkalım.
— Ah Leon o uzun adamdan, korktum, öyle fena boyu var ki,
— Boy insanı korkutur mu? Heyecanlısında ondan korktun. Yoksa İm paratorun bu en sadık askeri.. Ni- kodus derler ona..
Haydi, yürü çıkalım.— Fakat sen de heyecanlı
sın?— Elbette, imparatorun
em rettiği vazifey i yapmağa gidiyorum.
Hamza bey bir elini tren‘- in yumuk, güzel, kıvrak beline atrak içinden :
“ — Elbette, az sonra padişahımı göreceğim . ” d iye düşündü.
— Korkuyorum Leon, sana birşey olursa d iye korkuyorum.
— Korkma mukaddes Pa- natyabu şehri koruduğu gibi, beni de koruyacaktır, korkma!
Küçük sofayı ayaklarının uçlarına basarak geçtiler, yandaki odalardan birine girdiler. Hamza bey içeri g irer girm ez, önünde bir sedir üstüne konmuş olan Türk elbiselerini görür görmez birdenbire heyecanlandı. İçi, bir çocuğun yüreğine dolan sevinçle kabardı. İren'in elindeki kandil ışığında elbiseleri adeta kaptı. Sonra yine yerine koydu :
— Ace le etmeliyim . Aşağıdakiler b ek liy o r ! d iye f ı sıldadı.
Süratle üzerindeki Bizans elbisesini çıkardı. Sonra yi-nesüratle Türk elbisesini
giydi. Kemerini beline bağ İndi ve kılıcını beline astı. Bütün bunları yaparken sır tı İrene dönüktü. İşini bi- tiripte döndüğü zaman lren- nin hayretle irkildiğini gö rdü.
— Ne var, niçin şaşırdın?— Başka bir sarık o lsay
dı.. Ah Leon, ne kadar da türke benze.lın!
Hamza bev ayaklarını açıp baş parmaklarını keıneriee soktu ve gülerek sallandı :
— Çok mu benzedim?— Birden bire dönünce
yüreğim oynadı. Sultan or-
BiZANS'LI BEYAZ GÜVERCİN
han da İmparatorumuza sığındığı zaman Hipotromdan geçmişti. Ben de o gün vardım. Sarığı ile, kırmızı kadife elbiseleriyle, sırmalarıyla çok hoşuma gitmişti.
İren ağır ?ğ ır Hamza beye doğru yaklaştı, kandili tutan eli titriyordu. O kadar yaklaştı ki, Hamza bey onun taze vücudünden yükselen kokuyu içine doluver- miş buldu.
— İren, sevgilim , bu şehri kurtaramazsak...
İren burnunu Hamza beyin burnuna ve dudaklarına sürerek :
— Biliyorum, biliyorum. Bütün şehir halkı b iliyor, dedi. Hepim iz biliyoruz. Türkün eline esir düşeceğiz.
— Keşke şenle ben Türk olsaydık..
Hamza bey onu kuvvetli kollarıyla sararak öptü :
— Türk mü olsaydık ni çin?
— Bilmem, ne bileyim , belki birbirim izi kaybetm ezdik, aşkımız bugünki gibi tehlikeye girmezdi.
— Sus, öy le şey söyleme, bakıştan duyarsa seni parça lar.
— Biliyorum parçalar ö y lesine nefret ediyorum ki, ama sen bu elbiseyi üzerine ğiyd iğin zaman bu nefret yüreğime gelm iyor.
Hamza bey bu bahse daha fazla devam etmekten çek in d i:
— Ben gidiyorum sevg ilim, seni Tanrıya emanet ederim. Bekle geleceğim . Sarıldı ve onu «ğzından uzun uzun öptü. İren nefes alınca :
— Oh Leon, A llah seni korusun. Seni bekliyorum ,'
Rağıpgit, yine gel.. D iye fısıldadı. Kandili tutan eli titriyordu. Hamza bey oda kapısına yürüyünce o da arkasından seğirtti. İkisi de za if kandil ışığında gölgeleri büyümüş b ir halde sessizce m erdivenleri indiler. Hamza b e y :
— Kandili getirme, orada bırak, A llaha ısm arlad ık ! d iye fısıldadı.
İren kandili merdiven basamaklarından birine bırakarak koştu, bahçe kapısında durdu ortalık karanlıktı. Hamza bey ve arkadaşları koyu bir gö lge halinde gö rünüyordu.
Hamza bey bahçenin n ihayetinde, duvar dibine yakın b iryerde duran büyük mermer taşı ağır ağır sola doğru çekti, b ir insan g ire cek kadar bir delik açtı. A r kasından M uğlalı Haşanla Uzun Osman Rumca :
— Haydi, dedi, girin, k ılıçlarınız yanınızda mı ?
— Belli..Onlar delikten içeriye gi
rerlerken Hamza bey hızla beyaz elbisesi ile, kapıda bekliyen İrenin kollarını tu ttu. Yüzünü seçmeğe çalı şarak :
— Gidiyorum İren, benim için dua et., d iye m ırıldandı.
Genç kadın kollarını Ham za beyin boynuna sararken:
— Dua edeceğim Leon, şehir için, imparator için dua etmeden önce senin için dua edeceğim dedi.
Hamza bey Bizans güzelinin boynunu koklayarak öptü :
— Şayet esir düşersem, öldürülürsem, benim vaz ife mi imparator bir başkasına verebilir. Benim yüzüğümü
Şevki YEŞİMtaşıyan kim sana gelirse, o- na da, bana güvendiğin ğibi güven.
Hamza bey b ir dönüşte mermer taşa doğru koştu ve az sonra da gölgesi m ermer beyazlığında kayboldu. Burası, beş basamak sonra, havuz gibi, dört köşeli b ir mermer zemin halindeydi İlk bakışta b ir su deposuna benziyordu. Ancak bir ta- rafındanbir mermer kapak vardıki, Ham za bey inip te bunu kaldırınca b ir dehliz meydana çıktı. Üç insan vücudu genişliğinde bir dehliz...
Uzun Osman burasını g ö rünce rahat b ir nefes aldı. K ısık bir sesle:
— Şeytanın piçleri, dedi Şeytanın piçleri, dedi.
Böylesi de aklıma gelm ezdi!
Hamza bey dönüp üstlerindeki mermeri kaparken:
— Şşşşt, konuşmak yok dedi. Surların altından geçeceğiz. D izlerin izi iyi kullanın, ayaklarınız bir yere çarparsa, yukarıda sur ların mahzenlerine konulan davullar üstündeki buğdayları sıçratırsınız.
— Davullar üzerindeki buğdaylarmı? d iye sordu, nerelerde kazıldığını böyle anlıyorlar.
Hamza bey öne geçti. “ Bismillah,, d iyerek iğildi, dar dehlize girdi. Arkasından da Osman ve Haşan Hamza bey:
— Konuşmak yok, d iye tekrar etti. Dikkatli, ağır yarım saaten önce Otağı hümayunda kendimizi buluruz.
— Orada, nerde meydana
çıkacağız?— Çeneni kıs sen Haşan,
A llahın izn iyle varırsak, gö rürsün.
Dar dehliz evvelâ toprak kokuyordu. Fakat yokuş aşağıya indikçe küf kokma- ğabaşladı. Bazı yerlerde hava pek kıtlaşıyor, üçü de boğulacak gibi oluyorlar, fakat bazan birdenbire ci- yerlerine tem iz b ir hava uzatılmış kurşun borularından geldiğin i tahmin ettiler. Gözleri tamam iyle karanlık içinde kırpışıyor, arasıra y ıld ızlar saçıyordu.
D iz üstü gidiyorlardı. D ikkatli dvranıyorlar, ya ln ız dizlerinin bazan ıslak toprakta, bazan çamurda çıkardığı sesleri d in liyorlardı. A ra sıra ileriden bir takım sesler ge lir gib i oluyordu.
Bir aralık öyle bir su ve çamur birikintisi içine g irdiler, öy le havasız b ir yere geld iler ki, Hamza bey içinden: “ Şu müthiş yağmurlaacaba yol tıkandı m ı?„ diye düşündü. Teneffüs ettikleri hava değildi, sanki bir dumandı. İlerledikçe de ağ ırlaşıyordu. Muğlalı Haşan bir aralık öksürecek gibi oldu. Hamza bey bir an durup onun omuzuna vurdu:
— Sabret, geliyoruz! d iye fısıldadı.
Halbuki bilerek söylem emişti. Z ifir i karanlık içinde nereye geldiklerini, daha ne kadar gideceklerini b ilm iyordu. Am a buna rağmen tahmin ediyordu. Surları geçmişlerdi. İhtimal şimdi dış sura yaklaşıyorlardı. N itekim birdenbire hafif bir hava ceryanı yüzüne çarpınca, Hamza bey rahat b ir ne
fes aldı. Sonra bir anda aşağıya doğru keskin bir iniş yapan yolu farketti. Surların ikinci çevresine, su kemerine ve su dolu hendeğe geldiklerini anladı. U fak bir hata bu inişten aşağıya yuvarlanmaya ye terdi. Bu yüzden ağırlaştı ve daha temkinli sürünmeğe- başladı.
Karanlık, havasızlık, heyecan, dizüstü gitm ek üçümüzü de yormuştu.
Üçünün de belleri tutulmuştu. Fakat uzun Osman daha da muz- daripti. tnce, uzun beline bıçak gibi b ir ağrı yapışm ıştı. Vücudunu su gibi bir ağrı basmış, boğazı kurumuştu.
Böylece üçü de dişlerini sıkarak bir müddet süründükten sonra, yo l birdenbire dikleşti. D ikleşince de Hamza bey:
— Ohîdiye bağırdı.Muğlalı Haşan sesini k ı
sarak :— Bre Hamza bey, bağır
ma! d iye seslendi.— Bağır artık Haşan, yo l
daşım. Geldik. Ordunun altındayız.
Uzun Osman inledi:— Aman, bittim ben...
Belim bitti.— A z kaldı, dayan. Şimdi
Derviş A l i ’nin çadırmdayız.— Yoldaşım beyim. Keşke
beni Bizansta bırakaydm.— Yoruldun be Osman?— Ben gayrı iki ayak üze
re kalkamam.Muğlalı Haşan:— Arabaya koşarız seni,Hamza bey bir kahkaha
atlı:
(D evm ı var'.
Şimdi söyleyeceğim şeye normal bir insan olarak, siz inanmıyacaksınız. Fakat, Jülia’yı düşünün. Ümitsizlik içinde geçen otuzyedi yıl, sararmış solmuş kağıtlarının döküldüğü dört duvar arasında geçen uzun, boş saatler, isimlerinden başka izleri kalmamış eski yelkenli resimlerinin süslediği kasvetli oda. Ve yine düşünün. Fakir odasında Jülia’mn senelerce tek başına yediği mütevazi akşam yemeklerini, inkisarı hayalle biten nişanlanmasını. Dilenci ile filozofun takma göz hikâyesini hatırlayın. Bir de Jülianın raf üzerindeki kadife içinde sakladığı takma gözü düşünün. Çünkü, Max Collodisin- den Jüliaya yalnız bu kalmış, mazisinden de sancaklarımdan başka hiç bir şey intikal etmemişti.
Tiyatro temsillerinin devam ettiği her gece Ju- lia Max Collodiyi görmek için, iktisad ederek artırdığı birkaç kuruşu tiyatroya bilet almak için sar- fetti. Her gece aynı iskemlede, aynı heyecan ve ümitle, aynı hayal dünyası içinde oturup, tek I araf- lı sevgisinin saadeti içinde yaşamaya çalıştı.
Bir akşam, yine eve dönerken bir kitapçı dükkânında tiyatro mecmuaları gördü, bunlardan bir kaç tane aldı, bazılarında ümit ettiği gibi, Max Collodi- nin resimlerini buldu, bunları dikkatle kesip duvarlara yapıştırdı. Birkaç gün sonra, yine bu mecmuaların birinde, onun iki gün sonra iki saatlik mesafede bir şehire gideceğini öğrendi. Günler geçince, tereddüt etmeden her gece trenle o şehire taşındı, temsilleri aynı şekilde takip etti. Daha sonra mesafeler uzamaya başladı. Julia yılmıyor, senelerce fakir hayatına rağmen artırabildiği birkaç kuruşu bu seyahatlere sarfetmekten çekinmiyordu. Görüyorsunuz ki, zavallı Julia, filozofun hikâyesindeki dilenciden başka bir şey değildi.COK SONRA YAZILAN
MEKTUPLARHaftalar aylar geçti,
Jülia bir gün karar verdi. Max Collodiye bir mektup yazdı. Mektupta Jülia’ mn ne yazdığını bilmiyorum. Yalnız Collodiden bir görüşme rica ettiğini ve menfi cevap ildiğini biliyorum. Jülianın bundan yılmadığını, yazmağa devam ettiğini ve uzun zaman sonra ikisi arasında hafif bir ahbaplık başladığını biliyorum. Collo- di Jülianın bir resmini istemişti. Jülia böyle bir istek beklemiyordu Evvelâ şaşırdı, sonra eski bir resmini bulup gönderdi. — SON —
Raymoııd Clyde’dan * Çeviren : Naci Serez
Onbeş sene evvel çekilmiş bu resimle hakiki Jülia arasında en ufak bir benzerlik olamayacağını tahmin ettiniz tabii.
Resmi göndermesinden takriben bir ay sonraki mektuplarına aldığı cevaplarda Collodi Jülia ile çok meşgul bir kimse olması dolayısıyle bu görüş- menin on dakikadan fazla süremeyeceğini bildiriyor ou. Müteakip mektuplar- da Collodi Jüliaya bir çarşamba gecesi, kendisini temsilden sonra tiyatrodaki odasında kabule- debileceğini bildirdi.
JULİA ’YLA COLLODİ GÖRÜŞÜYOR
Çarşamba akşamı Jülia nın ayna karşısında geçirdiği bir buçuk saatin tafsilâtına girmemi herhalde pek istemezsiniz. Elinden gelen bütün gayretini sarfetmesine rağmen yüzünde Collodiye gönderdiği resme en ufak bir benzerlik dahi temin edemedi. Görüşme saati gece onda idi. Ona on kala Jülia tiyatronun ününe geldi. Bir aşağı bir yukarı gezinmeğe başladı. Tam ona iki dakika kala tiyatronun artistlere mahsus kapısından içeri girdi. Koridorda yürümeğe başladı. Kalbi, adeta göğsünden dışarı fırlıyacak- mış gibi çarpıyordu. Max Collodi ismi yazılı kapının önüne geldi. İçinden “ Yarabbim, bana vardım et ” deyip hafifçe kapıya ' vurdu. İçeriden “ Buyurun sesi üzerine kapıyı açtı, ürkek adımlarla girdi Max Collodi, yan kapıya dönük vaziyette masa başında oturuyordu. Masanın üzerinde de mankeni vardı. “ Buyurun efendim, Oturun ” deyip Collodi Jüliaya bir iskemle gösterdi. Bir an gözgöze geldiler. Jülia bir şeyler söyledi, fakat ne söylediğini kendisi de pek iyi anlayamadı. Ses kendi sesi değildi, ince, kesik, aca- ip bir ses çıkmıştı boğazından. Bunun arkasından bir kahkaha yükseldi. Bu ne Jüliadan ne de Col- lodidendi. Masanın üzerindeki Pocaman mankenden yükseliyordu. Jülia- nın başı dönmeğe başladı. Bu manken onun aşkı ile alay ediyordu. Hem gü lüyor, hem gözlerini sağa sola oynatıyordu. Gayri şuuri bir hareketi*» Jülia yerinden fırladı, mankenin boynundan tutup sars mağa başladı. İşte bu aralık, mankenin gözlerinden biri yerinden çıkıp yere düştü. Manası hiç bir zaman izah edilemiyecek bir düşünce ile veya düşüncesizlikle, Jülia yerden bu takma gözü aldı, süratle odadan dışarı fırladı- Sokaklarda koşarak ıssız odasına döndü.
A r
B l toıteı I U . fe ta jijtıttı■m : var..
tfınrîy pimi (v •
Şff&ŞHl S22t r,[
«ft fesih1! ve Bar> edecekti
Mnıvt Yitti:
(JMi ALIKTI İM Kankan <
İLıKm
VELİ KARDEŞLERMüessesemizde Gislaved lâstikleri ada
üzerindeki lâstiklerin en ucuzu olup, ömrü boyunca garantilidir.
Her otomobile ve traktöre uygun batarı- yalarımız mevcuttur.
Gislaved Lâstikleri Kıbrıs Genel Acenti
VELÎ KARDEŞLER Asmaaltı No. 98 T e l: 72?03
Lefkoşa.Mağusa Şubemiz :
Mustafa GençLimanyoiu No. 21 T e l: 3905Lârnaka Şubemiz:Kâmil FerhatKleanti Kaloğera St. No. 31 Tel. 2728
NOT : Diğer kazalarada acentelik verilecek. Alâkadarlar müracaat edebilirler.
ARa,)iCim*
İta
Meo d jy e
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTIRIL
-
Ns,
a Göz' çS*0l,d Clyde,,^besI n:Na'il"h" r ^ >
DEVRİM 27 NİSAN, 10«3SAYfa: 5
Esperanza’ıiifl Başına Gelenlerkardığımı? Duyamazdı. Ya ben mi ondan aidim Lspe- ranza adını? O da hayır. Delki sizi de inandıramam. Am a inanın, tamamen bir
rasiantı bu.Biliyorsunuz, yahut bel-
Ben^ H .‘nda 1 — *j— --
e r l ,K Olama, blrk ki de bilm iyorsunuz
m R ettiniz tabij^N söyliyeyim‘
VaPlardaC° ' l o * Z »
menin on d a S bû BUar U1Ke1'?ür̂ eyeSSÎafrfîl,k!lê
Mtiieakip mekfri?1 di Jüliav“Pl#
ouda
Esperanza, M eksika y e r lilerinin kızlarına verdik leri adlardan biri. Çingene. İs panyol kızları da alırlard ı bu adı. Aralarında kan b irliğ i
var çünkü. A yn i, ateşli, gitar ülkelerinin, “ O le! ”
V iva M atador" ülkelerinin, arena ü lkelerinin insanları bunlar.
Esperanza, ortak b ir gü-
n, ,1 ,a gecesi f o j zellrk, b ir ses gü ze lliğ i ya-
m s ıld en sonra , ni- Nereden gelm işti usu-ak ı odasında ıJ ;' ma> UHUttunı- Ankara 'da,
• '| ) ı le c e ğ inj bildirdi 1 öğrenimimi yaptığım gün-
■ 1 L i A ’YLA COLi n lerdeydi- iki $iir bet*6'-r ^ Ü Ş Ü Y o r mi yayınladığım yıllardı.Ç a rşam b a aksarr Üçüncü şiir b e t ilim e de Es-
n ın a y n a karşısmd , Peran2a a( ı̂n ı ya tajtırm ıg-d'ği bir buçuk saatî tim işte. Ekzotik b ir hava-
N 'ilâ t ın a girm em i h * y ı süzdürüyordum daha o
İ P e k istem ezsiniz f günlerde'
d * n g e le n bütün » iv » z,s,: c a r fe tm e s in e “ Nereden buldun bu gâ-
Arkadaşların ba-
demişler-'ü n d e C o l l o d i t e vur adını' yahu?^iği resme en ufak' dİ' ^benzerlik dahi temSi GülnîU9tüm ben de'
I medi. Görüşme™ “ S° nra> olan oldu ,,te' Es'ce onda idi n peranza, ortak bir güzellik i i . i : . * na °n ki olduğuna gttre, Charles A z-uulHi n ronun ünic navur’a kırıtmamam gerekir,
ir aşağı birvafa değil mi? Olmadı işte, boy- gezinmeğe % num büküldü. Hüzünlen-
la m ona iki dakikab; dim nedense, t iya tron u n artistlere»* " Yahu, Charles Azna- s u s k ap ısın d an içeri jîıj vur, bulmadın mı şarkına K o r id o rd a yürümeğe® koyacak b ir başka at? Şim- Ic-dı. K alb i, adeta a di kim i iandırırm ben, bu sünden dışarı fırlıya adı senden duymadığıma?” m ış g ib i çarpıyordu! \ Dedim.Collodi ism i yazılıkı Sonra, üzülmenin de yer- nın önüne geldi, tçi” sizliğ in i anladım. Hattâ, “ Yarabbim, bana var Esperanza şarkısını sevdim et ” deyip hafifçe ks?4c. Dilim den düşürbedim vurdu. İçeriden “BşW süre. Kuşkusuz ki, A z- rt ın se si üzerine kapre navur’un Espcranza’sı aaha t ı, ü rke k adımlarla'Max Collodi, yarı dönük vaziyette masa: s ın da oturuyordu. M; n ın üzerinde de mari vard ı. “ Buyurun e dim, O turun ” deyipi lodi Jüliaya b ir gösterdi. Birangöi} ge ld ile r. Jülia bir §e söyled i, fakat ne söyt pin i ke n d isi de pekivi kıyam adı. Ses kendi1 değild i. İnce, kesik.ı ip b ir ses çıkmıştı te zindan. Bunun arle darı b ir kahkahayüks Bu ne Jıiliadan ne*.İndidendi. Masanın ̂rind e k i i ocamanmas
|den yükseliyordu. * u n başı dönmeğe bas h ıı manken onun as alay ediyordu
(S ay fa 4’ ten kalan) ı
çok üne erişti. En uzak ül-| kelerde şimdi.
G elgele lim , daha da ga r ibi oldu geçen gün.
Kulüpteydim . Leym csun- da b ir kulüpte. Arkadaşlarla konuşuyordum. Bir a rkadaş ge ld i yanım ıza:
“ Bak., dedi.
E lindeki Y e lp a ze d erg is ini uzatıyordu. Ben okumam Y e lp a ze ’yi, nereden b ileyim , ö y le şey olacağını.
“ Baktım , “ genç şa ir le r,,
sayfasında b ir şiir. A d ı da Esperanza. T ü rk iye ’ li genç b ir ozan yazm ış. Adın ı unuttum şimdi. Neyse. G ülümsedim. N e yapabilird im başka?
“ N e rastlantı ama...” d iyordu arkadaş.
“ Evet. N e yaparsın?” d e dim.
“ Esperanza’ la üçleşti,, d edi.
Gerçekten de üçleşmişti Esperanza’ lar,
“ Hep Charles Aznavur'un başının altından çıktı bun lar.„ dedi arkadaş.
“ Neden?,, dedim.“ Hadi sen, d iyelim ki on
dan almadın. Gerçekten de almadın. Rastlantı oldu. Y a bu çocuk?,,
“ E, artık orasına karış
mam ben.,, dedim.İşin tuhafı, benim o ş ii
rimde, hep uzak limanlar, yağm urlar, İspanya, Bordo vardı. Şarkılar vardı. Char
les Aznavur'da da öyle. T ü rk iye ’ li gc-nç ozanda da.
;Şimdi de, o Esperanza şarkısı dudağımda işte. Üç ayrı ülkeden, üç ayrıkişinin şarkısı: Esperanza. İşin daha da tuhafı, onların bundan heberi de yok belki. B ir dördüncüsü çıkar mı? d iye düşünüyor, gülümsüyor ve bekliyorum .
Am a ne tuhafraslantı, değil mi?
Başı Boş Şehir(Sayfa 4’ten kalan)
ğa kadar.. Ama yine de akın akın bir sürü insan lstanbula gelir.
Sonra da ahlâk zabıtası şehirde iş görmeye kalkar? Nasıl yapsın, ne etsin? Yüzbinlerce insanın doğru dürst bir evlenme bağı bile yoktur. Gecekondular, şehri dört bir yanından muhasara etmiştir. Sabahlan bu şehir bu muhasara kalabalığı ile hücuma uğrar, akşamları ise bu ordu geriye çekilir.
Böyle karma karışık bir şehirde hürriyeti ortaya atın, bakın ne olur. Hani kurt sürülerinin hücumuna uğrayanlar silâhlarını kullanıp ta bu hayvanlardan birini vurdukları za- ma sürünün diğer mahlûkleri nasıl saldırıp onu parçalayorlarsa, İstanbul’da da düşenler, sürünenler aynı kayıtsızlık içinde yok olup gidiyorlar. Geçenlerde bir kamyon kazası neticesinde ölen Kadriyecik adında bir kız çocuğunun ölüsü sokakta kaldı, kimse başım çevirip te bakmadı bile..
Başıboş bir şehir oldu bu İstanbul... Güzelliklerini bile öldüren, yok eden bir şehir...
Denizcilik Bankası T M Kıbrıs Acenteliğinden
“ A D AN A ” vapuru 27 Nisan, 1963 tarihinde Cumartesi günü saat 1 l.OÜ de Limasol’a gelip ayni gün saat 17.00’de Hayfa, Napoli, Ce- nova, Marsilya ve Barselona’ya müteveccihen hareket edecekti.
Yolcu ve Yük kabul edilir.
Vos•ir
He»ilüyor, hem gözler»!sola oynatıy °rdu ,| suuri bir hareketi yerinden fırla*- » nin boynundan t " ,
m ^ a b f ±lık, manken® g kn, biri y
T e l:Lefkoşa
Mağusa
Lâmaka
Limasol
B a f: :
GENEL ACENTE Lefkoşa Türk Bankası Ltd.,
Lefkoşa— Kıbrıs.
: 74474
: 2389
: 2435
3834
2382
Eğitimde Sorumluluk
BİKİNİ M A Y O S U N U EN M Ü K E M M E L BİR ŞEKİLDE D O L D U R A N K A D IN IN PA R A Ş Ü T Ç Ü O L D U Ğ U N U BİLÎYOR M U SU N U Z? Jani ce Coyle, bikinili güzel olmaktan ziyade mükemmel bir paraşütçü olmakla iin salmıştır. Bu 22 yaşındaki güzel kız, Sydney yakınlarındaki Camden Paraşüt Kulübünün en faal üyelerindendir. Resimde bikinili paraşütçü plajda güneşle
nirken görülmektedir.
Eğitimin önemli ilkelerinden birisi de sorum-; luluk duygusunun geliştirilmesidir. Sınıfta,'ge-j zide, tiyatroda, törende,] izcilikte ve diğer birçok faaliyetlerde iş-bölümü, grup-çalışmaları, işlerin birlikte plânlanması ve değerlendirilmesi yolları ile sorumluluğun öğretilmesi eğitimin en önemli vazifelerinden- dir.
Düzenli hayatın esası, kooperasyondur Iş-bir- liği ruhu içinde insanların kendilerine düşen va zifeleri hakkıyle başarmaları koperasyonun yüksek derecesi, başkalarının kabiliyetine güve nerek iş tahsisi, sorumluluğun faktörleriııden- dir.
Sorumluluğu en güzel öğreten şekil gurup çalışmalandır. Ayni alâkaya sahip olanlar arasında guruplar meydana getirerek mcvcut nizam
ların ve imkânların çerçevesi dahilinde iş yapacak gönüllüleri çoğaltmak; iştirak etmiyenle- rin arkasını bırakmıya- rak kabüiyetlerini keşfetmek; işliyenlerin de- yerlerini göstermek; kendilerinin de bilmukabele — el kafa güçlerinin iştiraklerini temin etmek; hepsini pasiflikten kurtanp mutlaka sorumluluk yüklenmelerini sağlamak; âti için pek faydalıdır.
Coğrafyada burun, kör fez, şehir isimlerini belletmek; sayfa sayfa ders anlatarak bunları aynen veya kısmen geri istemek gibi monoton hareketler sorumluluk öğretiminin tam zıttıdır. Ve ileriki sosyal gelişmeler için pek tehlikelidir. Çünkü monoton, cansız ve faaliyetsiz öğretimde
hazır ders ezberliyenler her şeyi hazır beklerler.
Halbuki muhtelif grup
çalışmalarıyle meselâ, köy nüfus sayımını işle
mek; alâkaları aynı olan öğrenci gönüllülerine iş
leri payetmek; onları araştırma - buldurma yollarına sevketmek: geçim ve iş-birliği ruhuna alıştırmak; yüklendikleri işleri âzim ve sebatla sonuçlandırmak; iş esnasında ve sonunda gıup ve sınıf münakaşalarıyle işleri değerlendirmek; or taya konan eserden hep sinin gurur duymasını aşılama; ilerideki toplum hayatının ahenginde zemin hazırlayan husuflar dır.
Karşılıklı sevgi - saygı, fikirlere hürmet; iyi dinleme ve yerinde konuşma alışkanlıkları kazandırma düşmanca saldırışlardan kaçınma; sin si sinsi hareketlerden
vaz geçerek millî menfaatleri en üstte tutmayı öğretmek; geçici his ve heyecanların baskısı ile
H. ÖZDEMİR Müfettiş
erinden ç«W ■hiç1düştü. Manas»
man izah e diif- düşünce ile Y ^sizlikle. Jütajk ^
3 S .> S #
YAZLIK KUMAŞLARDA YENİLİKS. Selka
S. SelkaPure Merino
veLantax Mamulleri
için mutlaka GÜNER ÖZDİL
Erkek Kumaşlan Mağazasına uğrayınız.
FERRUH DERVİŞ Tuhafiye Mağazası
ATATÜ RK M EYDANI56 - 58, Girne Caddesi
Tel: 5785LEFKOŞA — KIBRIS
Bayram Çeşitlerimiz Gelmiştir-* H er zevke uygun g iy im eşyası
* Kadın elb iseleri
* Etek, caket, blûz, ve tw ir. setler * Zengin ko lye ve parfüm çeşitleri
* Erkek spor caket v e pantolonlar:* H er kalitede göm lek ve k ıravat
* T rençkot ve kabardinler
* Çocuk elb iseleri ve jıpon lar * Kadın, erkek ve çocuk m avo ve
iç çam aşırları* El çantaları ve seyaha: v a
liz le r i
* Battan iyeler, yatak çarşafları
* vs. vs. vs. vs.
F İY A T L A R R E K A B E T K A B U L E TM E Z
B tfÜ K S E L İC A T L A R SERG İS İN D E İN G İL İZ Y A P IS I M Ü Z İK D A K T İL O S U TE Ş H İR E D İLD İ
Londranın Canıbervvell sem ti sakinlerinden M iss L ilv Pa- v ey tarafından icat edilen bi> m üzik daktilosunun ilk m odeli olan “ M usikriter” geçen aj Brükral’de tertip lenen M illet-
i let arası icatlar sergisinde teş ı hır edilm iştir. M akinenin sağ | tarafından yine M iss P avey ta
rafından icat edilm iş çok no- talı b ir tekerlek yerleş tir ilm iştir. Bu yazılan notaların seslerini verm ektedir. Önde duran kart ise m üziğin anahtarını gösterm ekted ir.
“ M usikriter” , m ücehhez bulunduğu otom atik m ekanizm a
t sayesinde müzikten gayri ko- ı nular, m eselâ G eom etrik ve ! d ıyagram atik şekiller, gra flar,
k rok iler ve id eögra fik lisan- ! la, için de ku llan ılabilm ekte
dir.M üzik daktilosu ile ilg ili f i
kir M iss P a vey ’ye 195Ü’de gel ir iş tir. Gülbenkiyan Müesse- stsi tarafından iki y ıl ö n c e ve riien b ir bağış, İn g ilte re ’nin
j D ork ing şehrinde Sondes Pla- ' C“ Araştırm a Enstitüsünür
sim di Brüksel Sergisinde teşhir edilen ilk m odeli meydana
i getirm esine imkân verm iştir.
P L A KMERAKLILARINA
En son çıkan her çeşit 45 devreli Türkçe Ingiliz-
J ce plâklar müessesemiz- de satılmaktadır.
FOTO ŞIK Lefkoşa
Tel: 72232
yanlış hareketlerden sakınmak; ancak çeşitli fa aliyetler yoluyle ve sorumluluğun öğretilmesiy le mümkün olur
Sorumluluk dağıtımı, iyi niyete, semereli işe ve devamlı ilerleyişe delâlet eder. Bütün işleri yalnız kendilerinin yapabileceklerini zannedenler, kendi kendilerini iyi anlamıyanlar, başkalarının kabiliyetlerini küçümseyenler, salâhiyetleri daralacak diye sorumluluk yükletmekten korkanlar iyi eğitimci o lmaktan çok uzaktırlar. Otopratik olan bu eğitim şekli ileride fayda yerine zarar verir.
Diğer taraftan rehberlik yollarıyle kabiliyetlerine inanarak, şuurlu vic danlı, sebatkâr ve hedefe varmağa kararlı elemanlar yetiştirmek; başarı ve başarısızlığı payetine yollarını öğretmek; el - kafa hün.îri >ri ni kazandırmak, okun a- yazı - ifade - düşünme - müracaat - problem çöz me yollarını öğretmek; bütün bu usullerle yaratıcılığı teşvik etmeK iyj eğitim usullerindendir Ancak bu şekil eği^m ile sorumluluk yüklenme duygusu gelişir ve de vamlı ilerleyiş olur.
Sorumluluk duygusu söz ve nasihat ile öğreti lemez. Ancak bütün okullarda, iş - yerlerinde komite ve grup çalışma tekniğinin pratik olarak geliştirilmesi ile mümkündür. Bu yapılmadıkça eğitim gerçek eğitim sayılamaz
Dizgi, Baskı, Klişe :DEVRİM Basımevi
Lefkoşa.
S I K ÎZ B U Ç U K T O N L U K K A M E R A P E Y K L E R İN S E Y R İN İ İZ L İY E C E KSun’î dünya peyk lerin in sey
rini izlem ek üzere B ritanya ’da yapılan 8 { ton ağ ırlığ ındaki bir kamera, şimdi In g ilte re ’ nin M alveln şehrindeki K ırali- ye t Radar M üessesesinde kullanılmağa başlam ıştır.
Dünyadaki bu tip kamerala-
lâstik’erV
11 olup
aktöre uygun
ARADIĞINIZ HER CİNS TÜRKÇE KİTABI
ÖZKER YAŞIN Kitabevi’nde
bulabilirsiniz.
Mecidiye Sokak 15/A — Lefkoşa T e l : 73151
İve tra
G|slaVG i * * * * ,K,b,'S, h ^ D t f
V ^ ‘ N0. T‘®a Lefk°’ a'
T
,1 : J »05
>. vei<
rad» türaca^1
ii/ l
İYİ SİGARA DOSTUNUZ Kötüsü Düşmanmızdır
Türk sigaralarının nefaseti ve nikotin nis- betinin düşüklüğü bütün dünyaca tanınmıştır. Bu hakikati tahliller de teyid eder.
Türk sigarası içerek sıhhatinizi koruyunuz.
TÜRK TÜTÜNLERİ (KIBRIS) LTD. Şti.
11.000 STERLINGBu hayat Sigorta poliçesi ailenizin en
büyük istikbal ve menfaatlerir.i temin eder. Bir gece ölmüşseniz aileniz 199H senesine kadar senede £300 alacak, yani 30 X £300— ‘J000 — lira. Keza ölümünüzden sonra aileniz £2000 tutarında yekûn para alacaktın Demek ki Şahsınız için sigortanız £11.000— liradır. Keza emekliye ayrıldığınızd.ı yaşadığınız müddetçe faydalar ve nakdi paralar.
VERGİDEN DE M UAF TÜTÜLÜRSÜNÜZ.Haftada ödeyeceğiniz taksid 13/— asgariHaftada ödeyeceğiniz taksid 15/— azami
Müracaat: ENDER ACENTELİĞİ Evkaf IS HANI LEFKOŞA Tel : 5932
rın en büyüğü olduğu tahmin edilen bu cihaz, g ö z le d iiıbün- süz görü leb ilen en sönük bir y ıld ız ın beşte b ir parlak lığ ın daki cisim leri tesb it edebilm ek tedir. Bu kam era ile henüz tes-bit ed ileb ilen cisim ler ile
. .m ukayese ed ild iğ inde K u tu p ..
Y ıld ız ı 650 defa daha ışıklıd ır.M ihrak uzunluğu 24 inç ve
acese çapı 26 inç olan bu k a m era 40 m ilde b ir ayağa eşit olan b ir ö lçüde peyk ierin y e r lerin i tesbit edebiliyor.
LEFKOŞA TÜRK BANKASI LTD.Merkez:
LEFKOŞA — KIBRISTelegraf A d res i: “ TU RB AN K ”
P. K u tu su : 242
M A C U S A T e l : 2389
Şübeler: L Â R N A K A T e l : 2435
T e le fo n la r : 3117 & 74474
L İM A S O L T e l : 3834
BAF 3 T e l : 2382İ
LEFKOŞA TÜRK BANKASI LTD. bütün Şübeleri ve dünyanın her tarafın daki muhabirleri ile bütün B AN K AC IL IK işleri için sayın
Halkımızın emrindedir.
Faizli Mevduat Hesapları * Avans ve Kredi Hesaplan
* Posta ve Tel Havaleleri * Iskonto
* Kredi Mektubu ve Tüccari Akreditif muamelelerini görür.
D Ü N YA N IN HER TA R A F IN D A ÖDENEN SEYYAH ÇEKLERİSATAR.
LEFKOŞA TÜRK BANKASI LTD. birikmiş paranıza en yüksek FAİZ verir ?!
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
-
S A Y F A : 6
Wsswa«
Şampiyon Takım oyucuları ile I «o « Konuşmalaıj
Futbol FederasyonunaSulhitGaran Maçı Yarm Oynanacak
Haşan ORBAY I OsmanBalıkçıoğlu
Osman Balıkçıoğlu da Kaymaklı’nın en genç oyuncularından biri sayıl maktadır. 1944 yılında doğduğu bunu kolayca doğrular.
Birkaç maçta iç olarak oynatıldığı halde daha faz la mlidafaa oyuncusu sayılır.
Esas mevkisi sağ beklik olan Osman, TUrkiyede Beşiktaş’ı tutar.
Kaymaklı A takımında geçen yıl yer almıya baş- l.yan Osman, bu yıl 11 maçta oynamıştır.
Kaymaklı’nın şampiyon oluş sebeplerini şöyle sı-' ralar:
1. Şevki ve ö zer ’in gelmesiyle Kaymaklının kuv vetlenmesi ve moralin dll- selmesi.
2. Takım arkadaşlarının azimle çalışması
Eleme maçları kupasını hangi takımın alacağını sorduğumuzda:
Yenicami - Kaymaklı maçı galibi dedi.
Sağ bek olduğuna göre en tehlikeli sol açığı sorduk kendisine:
— Zihni dediEn heyecanlandığı ma
çın geçen yıl Doğan Türk Birliğini Limasol’da 1-0 yendikleri maç olduğunu söyler.
— K ı b r ı s seyircisini nasıl buuyorsunuz?
— Seyirci hürdür. Spor cular karışamaz seyirci
Futbol Federasyonununl iki gün önce aldığı bir karara göre Sulhi Garan Şii di maçı Pazar günü Tak-.
istemiştir Bu teklifi kabul etmi-
ven Futbol Federasyonu idaresi dün akşam bir ba-
Bugünkii sayımızda, şampiyon takımın pek genç 3 oyuncusuyla yaptığımız konuşmaları su- nuyoruz.
Bu futbolcular o kadar genç ki ikisi 1944 ve biri 1945 doğumlu.
önce son maçlarda çok güzel oyunlar çıkaran Haşan Orbay’dan bahsedelim.
1944 yılında Lefkoşa'daj y e . Esasen, bir futbolcu doğdu. Halen Ingiliz I sadece sahanın içi ile il- Okuluna devam ede.-. Or- oiienmeli bay. futbola küçük yaŞ-| 8 ,tan başlamış ve 2 yıl önce şimdiki takımına girmiştir
Türkiye'de Galatasarayı tutan Orbay, Kaymaklı A takımımla bu yıl ikinci '.«evrede yer almaya başla mıştır.
Ve denilebilir ki Kaymaklı - Türk Ocağının ikinci Devrede yaptığı maçın kahramanı Haşan Orbay’dı.
O maçta takımın her iki golünü de atmasını I bilmiş ve Kaymaklıyı şampiyonluğa yaklaştır- j ır asını bilmiştir
Nitekim kendisine attığı j gollerin içinden en beğendiğini sorduğumuzda,
— Türk Ocağına attığım ikinci gol, dedi.
— Peki genel olarak en beğendiğiniz gol?
— özer Komando'nun Birinci Devrede Gençlik Gücüne attığı gol.
y o r yî p T . * b i p I « 3 ) :
: :
tnsan bakank insmbgınd»»» aUnıy»ta« ld r le t e « bu hareketler d u r » * »gidiyor; başka yerlerden taşarak « Basit ruMu, bash kafalı iman U d de a çirkin şekillenle bellriy®*'.İlin, baklanınızı çiğnemek »cin akla ı pimin kalkışıyorlar., Başka U r ı ummadıklarını alenen söylemekten talaşma ümidi bulunduğu zamanlarda I deki sokak lekecileri taralından w ' l« planlıyor. Kah mabedlerimiiı okullarımıza...Şimdi de bayağılığının başka bir t
Saftaki anıtın dumanı henüz tüterken I tttfaı başka bir barbarlık eraefct, bu a t » ispata kafidir. Haber tu : * lir Miptinde bulunan altı sokak ismi tevb hışlar tarafından sokulmuştur" ,Ataba bu meçhul şahıslar k i’' ,1u. ba>
jaranıblular? Öyle bir demeti işliye* I İsine değil, izlerine bile rastlanmıyoı bir meçhuliyeU. Sır perdesi altında y ı nz. Yoksa bu soysuzluklar »foslar tarafından mı ifa ediliyor* h *wk,ıltı levhanın altısının dl Türk m
garip bir tesadüf olarak kabul
SSSKSît* MSI* * °"“Çınsak a n u U ^ "
Her üç paket TEMİZ Çamaşır Tozuna süslü bir su bardağıHEDİYE verilir.
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKT,
v L .' V
LM İŞTİRd I h