KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA. HZ. MUHAMMEDisamveri.org/pdfdrg/D230265/2011/2011_ASIROVT.pdf · 1 00 1...
Transcript of KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA. HZ. MUHAMMEDisamveri.org/pdfdrg/D230265/2011/2011_ASIROVT.pdf · 1 00 1...
KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA .
HZ. MUHAMMED ULUSLARARASI SEMPOZYUM
(ORTA ASYA, KAFKASYA VE BALKANLAR)
-1-
(7-8 Mart 2009) ADAPAZARI-SAKARYA
DÜZENLEYEN
Di'(ANET iŞLERi BAŞKANLIGI &
SAKARYA ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT FAKÜLTESi
DiYANET iŞLERI BAŞKANLIGI YAYlNLARI
96/ KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED- 1
TÜRKMEN KÜLTÜR HAYATINDA HZ. MUHAMMED SEVGiSi
Dr. Tahir AŞiR0\1"
Türkmen kültürel hayatında Hz. Muhammed sevgisi, tarihten itibaren özel bir yer almaktad ı r. Çünkü d inin Orta Asıya gelmesi ile oluşan bu sevgi, sufı görünüm etkinliği sayesinde oluşmuş ve sürdürmüş olduğu kabul edilir. Bu olgunun, Türki halklar arasında devam edebilmesinde temel etkeni olarak bazı yazılı metin sayabiliriz. Ola rdan: Hoja Ahmet Yesevi'nin "Hikmetleri"1
, Şeyh Şeref Hoca'nın "Muinü'I-Murit" (Talibin Yardımcısı)2, Vefai'nin "Rovnanu' l-islam"3, Sufi Allayar'ın Sebatü'I-Acizln (Acizlerin Direnişi) 4•
* Magtımgulı Üniversitesi
Hoja Ahmet Yasavı, Hikmetler, (haz. Hojabay Ataberdiyev), "ikar~ Moskva 1992. Kitapta bir tarafta arapça diğer tarafta kirike olarak basılmıştır.
2 Muinü'I-Murit: (Talibin Yardımcısı): Eğitimini Köhne Ürgenç'te alan ve zengin biri olan Ersarı Bay 1313 yılında bu kitabı, Şeyh Şeref Hoca'ya kırk deve karşılığında yazdırmıştır. Eğitime gönül veren bu kişiye halk daha sonra Ersarı Baba lakabın vermiştir. islam'ın önemini anlatan bu eser, Türkmen mekteplerinde ana ders kitap olarak kabul edilmiştir. O tarihten itibaren çoğaltılarak mekteplerde tekrar tekrar okutulmuştur. 14. yy. da Türkmence yazılan ilk eser olarak kabul edildiğinden Türkmenler için bu eser, ayrı bir öneme sahiptir. 1998 yıl nda Türkmenistan'da tekrar ba.sılmıştır. (Necla Pekolcay, Islam Türk Edebiyatı, üçüncü baskı, lstanbul1996, s.128.)
3 Vefai'nin "RÖvnanu'l-lslam" adly eseri Türkmen cemiyetinde sufi görünümde ve düşüncede yazılan XV. yüzyılın türkmen şairi kitabidir. "Rovnanu'l-lslam" eseri, Türki-lslam medeniyetine kendi etkisini gösteren ve din konusunda orta asır metin i olup, eser arap harfleri ile türkiçe (osmanlıca) yazılan bir kitaptır. Bunun ile birlikte bu kitap, Türkmen medrese ve rnekdeplerinde özellikle okul kitabi olarak görülmektedir, daha doğrusu · hala molla ve din adamlarında okunması gerekli kitapların başında gelmektedir. Bu kitabin alimler tarafından istinsah edilen elyazma nüshaları olmak ile birlikte, ilki olarak 1850 yılında Kazanda neşir edilmiştir. Bu gün de bu en itibar edilen bir nüshadır.
Vefai"Rovnakul-lslam• eserinde Hz.Peygamber hakkında"OI MuhammedTanrı dostudur emin, hem yene Hayrun-Nebiyyii-Murselin" gibi mesnevili şiirinde övgü ile bahis etmektedir. Ancak eser, kiril harfleri ile neşri 1991 yılında geçirilmesi de ayrı bir durumdur. Bunun ile birlikte eser, dil bakımından bu günkü Türkmen okuyucusuna hitap etmediğinden dolayı etkisi toplum üzerinde görmek mümkün değildir. Fakat din adamlarının bu konuda aynı derecede olduğunu söylemek olanaklıdır. Çünkü bu eser din adamlarında çok rağbet gören bir kitaptır.
4 Sebatü'I-Acizin (Acizlerin Direnişi): Mekteplerde okutulan diğer bir kitap da bilgin ve şair olan Sufi Allayar'ın (1616-1706) kaleme aldığı, hemen herTürkmen'in evinde bulunan ve"Süfi Allayar"adıyla meşhur olan kitaptır. (es-Sufi Allahyar, Sebatü'I-Acizin, ei-Mektebe el-lslamiyye, Kunbet Kabus-Hacı
iKiNCi OTURUM 197
Yukarıdaki saydığımız temel eseri er, Türki haklar arasında Hz. Muhammed sevgisinin oluşmasını ve devam edebilmesini sağlayan yazılı unsurlar olarak görülebilir, bence de görülmesi gerekli diye düşünüyorum. Ancak buna rağmen peygamber sevgisi, tarihten itibaren aynı kaderi paylaşan Türki halklarda · son zamanlarda doğru değişik olgular üzerinde olduğu görülecektir. Nitekim Türkmen kültürel hayatında, diğerTürki halklardan ayrı bir süreç içinde devam edenliğini söylemek mümkündür5•
Bunun ile birlikte Türkmen kültür hayatında Hz. Muhammed sevgisinin yansıması ile ilgili bir konu değerlendirmek söz konusu olduğunda genel olarak arka planın iki etkeni n olduğunu açıklamak mümkündür. Nitekim bu günkü peygamber sevgisinin sosyo-kültürel yansımasını bu iki esas unsur oluşturmaktadır. ilki günden itibaren oluşan peygamber sevgisi, XVIII. asırda yaşan Türkmen sufi şairi Magtımgulı Firagi'nin şiirleri ile Türkmence ifade edilmeye başlaması ile doruk noktaya ulaşmıştı.
XVIII. asırTürkmen şairi Magtımgulı'nın şiirlerin in çoğu tasavvufun konularıyla ilgilidir6• Şairin şiirlerinde özellikle ilahı aşk konusu merkezi bir konuma sahiptir. Magtımgulı bir peygamber aşığıdır ve okuyucu onun şiirlerinde Hz. Muhammed'e tahsis edilen yeri ve verilen değeri hemen fark edecektir. Onun divanında peygamberimize ait pek çok isim ve sıfat şairin duygularına eşlik
Talayı, h. 1408), Sufı Allayar, Sebatü'I-Acizin, "Muhammet Pygamberiii Nagtynyii Beyany" başlıklı "Hudanyii dosty·Muhtaryi-Kurayşy" diye açıklayan setirieri ihtiva eder. Ancak bu Kiril harflerine ge· çirme işi 1998 yılında gerçekleşti. (Sopy Allayar, Sebatıi·Ajızın, TMGi, Aşgabat 199S).
S Hakikatten Türkmen topraklarında, diğer Türki cumhuriyetlerinde olduğu gibi, Sevetler Birliği zamanında Islami gelenek devam ettiğini söylemek zor görünüyor. Çünkü daha öncede bu topraklarda kuwetli bir medrese geleneğinin olduğunu söylemekte aynı zamanda zor olduğu kabul edilebilir. Hocalar Hiwa/Buhara medresesinden, kitaplar Kazan matbaasından karşılandığından, bu durumda öğrenci olmak kalmıştır. ("Türkmen mollaları güçlü medreselerde ilim okumak için birkaç yıllık ol (Hiva/Buhara) şehirlere gidip okuyorlar': Genri de Gulibef de Blokvil, Türkmenlerin· k ide Esirlikde, (ter. Mıratdurdı Haşayev), "Altın guşak" Aşgabat 1992, s.S9) (Kitap konusunda da, Ka· zan merkez olmuştur. Çünkü bu günde Kazan basması kitaplar rağbet görmektedir. Kuran Kerim öğrenmek isteyen birisi Kazan baskısını aramasının altında yatan gerçek meşhur olması ve kolay okunabilmesidir.) Bundan dolayı da, Türkmen cemiyetinde din alimi anlamına gelen "Ah un" veya "Molla" unvaniarı ile ifade edilen, ulemalar ile bu eksiklik giderilmiştir. Ancak bu genelde bireysel düzeyde devam ettiği görülecektir. Bireysel olması da, Sovyet ler Birliği zamanından gizli olsa da devam edebilmesine olanak sağlamıştır. Bu olanak aynı zamanda Türkmen cemiyetinde dini veeibeleri gerçekleşmesinde gereken imam elemanlarını yetişmesi sağlamıştır. Çünkü XX yüzyılda, Orta Asya lı, Kafkaslardaki Türki halklar güçlü tarih ve kültür birliğine sahip olduğunu söylemek nerdeyse mümkün görülmemektedir.
6 Sufı şairi Magtımgulı'nın ilk eğitimini babası hoca Dövletmammet Azadı olmuştur. Hoca Azadı 1700-1760 yıllar arasında ya şan sufı olup, "Vagzı-Azat" isimli m es nevi şeklinde sufı görünümlü şiir· leri ihtiva eder. Bir şey var ki, o ise Hz. Peygamberimiz hakkında çokça sıfat olarak kullanmaktadır. Nitakim "Has guly Hak Resul Allasyna, Hak bilip, iber salawat Şasyna:: "Onsuz boş yatandır asmanu-zemin, Vasfıdir çü n "Rahmeten Iii-Alemin. Yüz şükür kim, immat olduk ol Ere, Yüzügara olsa k da biz biçare:: Azadı'nın diğer bir eseri söz edilir. O ise, "Behiştnama" adında olup, mesnevi şeklin· de yazılan ve onun 482 beyt veya 966 satırdan oluşmaktadır. Türkmen Edebiyatının taryhy, (red. S.A.Garrıyev), "l lım" neşiriyatı, HI tom, Aşgabat 1975,1/75.
98 1 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED- 1
ederek karşımıza çıkar. Bu isim ve sıfatiarın bazıları şunlardır: Muhammed7,
Ahmed, Resul, Resulullah, Mustafa, Peygamber, Hakkın Resulü, Server, Ahmet ibn Abdullah, Muhammed Mustafa, Şefaat peygamberi, Mustafa hayrul-beşer, Habıbullah, Ebulkasım, Padışah'ı Enbiya, Seyid'i Hayrulbeşer, Mişkatü'l-islam, Ahmed'i Muhtar. Magtımgulı'nın şiirleri defalarca tekrarlanan bu isim ve sıfatlarla örülmüştür. "Güzel" sıfatı Türkmen dilinde hem isim olarak hem de sıfat olarak çok sık kullanılmaktad ı r. Aşağıdaki dörtlükte bu sıfat Peygamberimize tahsis edilmiştir
Mekkeden çı kd ı bir gözel, Medinege rowan boldı. Gören taç etti seri ne, Görmenin bagrı kan oldı.
Magtımgulı şu şiirinde de Peygamberimizin değerini cevherle kar~ ı laştı-
rarak ortaya koyuyor:
Ne göwher sen, yok gımmatın, Cahanı tutmuş himmetin, Durmaz, yad eder ummatın Dağda, d üzde, çölde seni!
Magtımgulı'nın şiirlerinde Hazreti Peygamberimizin değişik adlarının devamlı tekrarlanıp kullanılması şa irin ona olan derin sevgisinin bir işaretidir. Şunu da söylemek mümkündür ki, Türkmenlerin milli şairi ve en çok itibar edilip okunan tarihi şahsiyeti olan Magtımgu lı, toplumda peygamber sevgisinin oluşup nesilden nesle aktarılmasında da en büyük etkiye sahip olmuştur. Bu olumlu hava XIX. asır rus işkalına kadar devam ettiğini söylemek mümkündür. Çünkü Magtımgulı'nın yukarıdaki setirieri içiren dörtlüklerini, ondan sonra Türkmen topraklarında rastlamak mümkün değildir. Bundan dolayı da, sufı şair Magrımgulı'nın değerlendirilmeğinde değişik yaklaşımları oluşma
sında nedenlerden bi r neden olarak görülebilir8• Ancak asıl kaynaktan, yani Magrımgulı'nın elyazmasından değerlendirme yapanların durumu kaydetmek, haklarını vermek olaôıktır9•
Ancak XX. yüzyılın başında arap harfleri ile basılanları bir kenara bıraks_ak,
ta Türkmenlerin Bağımsızlığımıza (27.1 0.1991) kadar, sufı şair Magtımgulı'nın
dini içerikli şiirlerin i görmek mümkün değildir. Tarihten itibaren her bir Türk-
7 Magtımguh, Şiirler!, cilt ı-nı., "Türkmenistan~ Aşgabat 1994, 11/132.
8 Garrıyev, S., Magtımguh ve edebiyatda reaıistik tendensiya, "ll ı m" neşiryatı, Aşgabat 1976.; Taganov, T., Magtımguh (Tarıhı Roman), "Türkmenistan~ Aşgabat 1992.
9 Şihnepes, Aman, Magtımguhnın Alemi, •o.R.Rejeb-Han• neşiryat firması, Sayat 1994.
iKiNCi OTURUM 1 99
men tarafından beklenen günden sonra, Magtımgulı dini içerikli şiirleri neşir edilmediğinden dolayı özür mahiyetinde "bagışla b izni" ismi ile ayrı bir kitap10
we"Magtımgulı'nın önceki ciltlerinde n eş ir edilmedik şiiri eri" ismi olarak kitaplarında eklenmiştir11 .
Nitekim XIX. yüzyılın üçüncü çeyreğinin sonuna doğru Türkmenlerin en son kalkanı olarak bilinen Gökdepe kalası düşmes i ile Türkmen cemiyetinde rus işkalı altına girmişti. Nitekim ondan sonra türkmen cemiyetinde rus etkisi, 1924 yılında Türkmenistan devletinin kurulmasına kadar etkisi olduğu görülmektedir. Ancak bu süreç içinde baskı ile etkisi olduğunu söylemek doğru yaklaşım olarak görülmesi olanaklı değil~ir. Ancak zemin hazırlama dönemi olarak nitelendirmek doğru olacaktır. Çünkü bu devirde savaşta veya başka bir sebepten dolayı yetim kalan çocukları alarak rus ailelerde yetiştirmeye başlıyorlar12. Bu imkanı o kadar iyi kullanmışlardır ki, sonra oları devlet oluşturulduğunda esas merkezlerde yer vermeleri ile elit tabaka dinilen kesimde, islam ile özleşen kimlik kendiliğinden içi boş bir kavram olarak kalmıştır. Bunun bariz ileri somut örneği ise, Türkmenlerin "Yomut" kabilesinden olan Han Yomut göstermek mümkündür. Çünkü Han V omut bir Türkmen milliyetçisi olmasına rağmen bir Hristiyand ı r13• Bu durum, o devirin Hz. Peygamber sevgisini azda olsa değerlendirme fırsatı vermektedir.
Nitekim 1928 yılında, ideolojinin tezahür ve çetin uygulama zamanında denetim altında, arap harfleri ile türkmençe14 olarak yazı lan eserleri görmek mümkündür. Gerçekten 1914 yılında A. Aliyev tarafından yazılan "Muhtasarı tarihi Enbiya" eserini göstermek olur15• Bunun ile birlikte "Milli medeniyet haki nde" kitapta yazar "Muhammed" kelimesinin değiş yazılmasına duyduğu tepki görmeye değer bir gerçektir16
•
10 Magtımgulı, Bagışla B izni (Çap edilmesik goşgılar), "Turan-ı • neşiriyatı, Aşgabat 1992.
ll Magtımgulı, Şiirler!, cilt 1-111., "Türkmenistan~ Aşgabat 1994, II/13Q-261.
12 DurdyYev, Tagan, Yz Galdyran Ömürler (Türkmenistanyıi köne partiya-dövlet işgarleri), "Türkmenistan• neşiryaty, Aşgabat 1970.
13 Zeki Velid! Togan, Hatıralar (Türkistan ve Diğer Müslüman Doğu Türklerinin Milli Varlık ve Kültür Mücadeleleri), Ankara 1999, s. 463. ~--Türkmen subayı Han Yomudskiy'nin oğlu Ni kolay Nikalayeviç Xan lomudskiy Isminde bir subayla geç vakitlere kadar görüştü k. Hayret, bu dalıirKader imiş. Mamafih Han Yomudskiy Hristiyan olmakla beraberTürkmen milliyetçisiydi. Zaten bu Han Yomudskiy, çok küçükken Rus generallerinden birisi tarafından, fakir bir çocuk olarak alınmıştı (doğrusu zorla kaçırılmıştı) onu Hristiyan olarak terbiye etmişler. Ancak o Türkmenfiğini hiç unutamamış, her aynaya bakışının ona Türkmenfiğini hatıriattığını kendisi bana söylemişti~
14 Arap harfleri ile türkmençe olarak, osmanlıca farkı görüfmelidir. Çünkü osmanlıca da arap ve fars harfleri olduğu gibi almıştır. Ancak türkmen devletinin kurulmasından sonra yazı konusunda hiç görülmeyen bir yol izlenmiş olup, bu günkü türkmençeni diğer türki lehçelerden farklılaşmasının da temelini attığını söylenebilir.
15 Aliyev, A. "Muhtasarı tarihi enbiya~ Aşgabat 1914/1332. 58 s. T/3-2167-2163.
16 K. Sehatov, "Milli medeniyet haki nda~ Türkmen devlet neşiriyatı, Aşgabat 1928. t-2 104 ara b
1 00 1 KÜLTÜR COGRAFYAMJZDA HZ. MUHAMMED- 1
·Kitabı ideolojinin savunucusu olarak kaleme alan K.Sehatov'un "Milli medeniyet hakinde" kitabı aslında Türk medeniyetini, daha doğrusu dilinin kullanımı ile ilgili olduğunu söylemek mümkündür. Yazar eserinde bir kaç yerde "Muhammed" kelimesini değişik yazılması üzerinde durmaktadır17. Nitekim yazar bu konuda "Türk milletinden olan Tatarlar tamamen kendilerini maskara ettiler. Çünkü onlar "ingiltere" yerine "Angilya" ve "isviçre" yerine "Şivesariya" ve başkaları diyip yazıyorlar. "Türk oğlu'1 Ors (Rus) sözü ile nası lı "Angilya" diyip biler? Hali bular azdır. Tatarlar''Muhammed"e "Magemet" diyerler. Artik dehşet! vah! dünyada neler oluyor, mukaddes "Türk oğlu'"'Muhammed"i "Magemet" ile çalışıyor? Vah, nasılı felaketler olacak, yazık ve "bid'at"Türk halkı .. :'18 diye asimilasyondan oldukça yakınmaktadı r.
Fakat bu k ısmı olumlu havanın Türkmenistan'ın Sovyet hakimiyetinin tam yerleşmesine kadar olduğunu söylemek mümkündür. Ancak bu durum 1938 yılına kadar devam edebiimiş olduğunu söylemek gerçekçidir. Çünkü o yılda türkmen aydınlarından hakimiyet önünde b~ş eğmeyenlerin tümünün devlete ihanetten suçlanması ile son noktaya ulaşılmıştır.
Bu devirden sonra Sovyet ideolojisine göre yazılmıştır. Tarihten intikal eden peygamber sevgisi, Sovyetler Birliği zamanında sekteye uğradığını söylenebilir19, daha doğrusu o dönemde yazılanlarda olumlu yaklaşımların olduğunu ifade etmek metini zorlamak olacaktır.
Türkmenlerin yazı konusunda anayasa konumunda olan Türkmen Sovyet Ansiklopedisinin altıncı cildinde "Muhammet" maddesinde arap siyasetçi ve islam dinin esaslandırıcısı şeklinde sıfatiandırmak i le birlikte Hz. Peygamberin hayatı hakkında itibar edilip bilinecek bir kaynak eksikliğinden söz edilmek ile sadece dini rivayetlerden ibaret olduğundan dolayı Onun hakkında tam ve kesin şey söylerneğin doğru olmadığını ifade etmektedir20. Hz. Peygamberimizin hayatı hakkında bilginin gerçeğe dayanmayan rivayetlerden ibaret olduğunu dile getirmektedir21 . Onun ile birlikte karinede de olumsuzluk ile ifade edilmektedir.
17 K. Sehatov, "Milli medeniyet hakinda~ Türkmen devlet neşiriyatı, Aşgabat 1928. s. 81. 86.
18 K. Sehatov, "Milli medeniyet haki nda~ Türkmen devlet neşiriyatı, Aşgabat 1928. s. 86.
19 Su devirde din ile bilim ayrımı kaynaklanmaktadır. Nitekim M. D. Annagurdov tarafından "Sovet Türkmenıstanda Bilimsizliğin yok ediliş tarihinden denemeler" adı altında 1918 yılından itibaren irdelemektedir. Bu deneme de, dine ve dini konuların okullarda yerinin olmadığını girişinde ifade etmiştir. "RSFSR Halk Komissarlar Savetinin 1918 yılın 23 Ocakta "Din devletten ve okul dinden ayırmak hakında" çıkaran bildirisi ondan sonra okulu hakiki ilim we kommunistik terbiye veren eve dönüştürmeye çalışması işaret etmektedir~ M.D.Annagurdov, SovetTürkmenistanda Sovatsızlığın yok ediliş tarıhından oçerkler~ Aşgabat 1960, s. 7.
20 Türkmen Sovet Ansiklopedisi, I·X. Aşgabat 1984, Vl/93.
21 "ilki Kaynaklar ve Tarihi Malzeme~ bkn. Muhammed Hamldu Ilah, Islam Peygamberi, (ter. Salı h Tuğ) 1·11, Ankara 2003.1fi- 1 O.
iKINCI OTURUM 1 101
Ansiklopedideki bu bilgiler zamanındaki Türkmen okuryazar üstünde etkisinin olduğunu, o günkü yazılardan ve bu güne yansımalarının olduğunu söylemek mümkündür. Aslında bir şeyi ifade etmek gerekli o ise Türkmen. Sovyet Ansiklopedisinin yazma konusunda belirleyici bir sıfatının olmasıdır. Nitekim yazılacak şeylerin tümüne kaynaklık etmek ile birlikte çerçevesini de belirleyici olmuştur.
Hz. Peygamberimizin hayatını anlatmaya başlarken, rivayetlere gör~ diye başlamaktadır. Ancak bu ansiklopedideki rivayet sözü gerçek dayanmayan bir bilgi şeklinde algılanması daha gerçekçi olacaktır. O kadar gerçeğe dayanmayan rivayetleri var ki, Hz. Peygamberimizin Mekke'de vefat edenliğini kaydedilmesi bunu açık göstermektedir. Bu da bir şeyi açık şekilde göstermektedir ki, o ise ansiklopedinin o kadar gerçekten uzak kaynaklara başvurmasıdır. Ancak bu ansiklopedisinin dayandığı eser, zamanının ideolojisinin ürünüdür22• Bu en azından ideolojik bakımdan değerlendirmede, kendi bakış açılarını sergilemeleri doğal kabul edilebilir, ancak tarihi gerçekler bakımından da doğru yaklaşımlar olduğunu söylemek ilmi ahlaki zorlamak olacaktır.
Sovyetler Birliği zamanında Hz. Peygamberimiz hakkında edinilecek veya yer alan eserlerden biri de ateist eserlerdir. Bu eserler başında gelen Türkmen dilindeki ateist sözlükler bazı uygun görülmeyen ifadeler dışında, Türkmen Sovyet Ansiklopedisinden daha gerçekçi olduğunu söylemek mümkündür23
•
Nitekim bunu ideolojik bakımdan değerlendirmeyi bir tarafa bıraksak, tarihi bakımdan doğru bir bilgi içermektedir. Ancak bu onların söylemlerinin doğruluğunu yansıtmadığı gibi, onu onaylandığı düşünülmemesi, aksine ilmi bakımdan tutulacak bir dalın olmadığının göstergesi olarak değerlendirilmesi olanaklıdır.
Sovyetler zamanında ateizm iki ana bölümde kendini göstermektedir. Hakikaten bazı ilmi olmayan iddialar karşısında kendiler!nin söylemlerinin ilmi olduğunu gösteren bir simge olarak ilmi ifadesi ~ullanılmaktadır. Bu da, genelde ateizm ve ilmi ateizm olarak ayrımın olduğu görülmektedir24• Nitekim sosyal, örf, adet v.b. olgulardan oluşan olumsuzlukları tümünü Rahmet Pey-
22 Mavlyutov R.R., Islam, Aşgabat 1972.
23 Gysgaça Ateistik Sözlük, (ed. M.Molleyev, R.Garayev, N.Bayramsahedov ... ) Türkmenistan neşiriyat, Aşgabat 198S. s. 84.; N.Şükürov, S.Öveznepesov, Yaş Ateistin Spravoçniği, Magarif, Aşgabat 1991. s. 75-76.; DiğerTürki cumhuriyetlerden kıyas etme imkanı: Özbekçe, M.A. Usmonov, Islam spravoçnil<, Toşkent 1986. s. "Muhammed ibn Abdulloh (570-632)~ s.132-135.; Tatarça, Islam Di ne Turında Belişma-Süzlek, (red. Abilov Ş.Ş .• Kalaganov A.N., Şafigullin Z.A., Ahmetujin T.A.), ikinci baskı, Tatarstan kitap naşriyatı, Kazan 1981. "Möhammet Möhemmat bine Gubdulla bine Gabdelmotallab ai-Haşimi, (570-632}~ s. 13Q- 132.
24 Şükürov, N., ll mı Ateizmin Esasları (yokarı okuw jaylarının studentleri üçin okuw gollanmasy}, "Maranf" neşiriyatı, Aşgabat 1988.
1021 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED -1
gambe.rinin getirdiğini söylerken, diğeri bu konuda islami bazı metin ve söylemiere dayandırmaktadır. Ancak ikisi de bir kaynaktan geldiğinden dolayı ideolojik bakımdan bir farkın olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak birisi halkın dili ile, diğeri ise ilim adına bu işi yapmaktadır. Buna rağmen bir şey gerçek, o ise ilmi ateizmin entellektüel kitlede etkisinin nesiller boyu devam edecek gibi görünmesidir.
Sovyetler Birliği zamanında islam hakkında yazılan kitaplarda da ideolojiye etkisini görmek mümkündür. Nitekim N. Bayramsahedov'un "islam hakinde hakikat" kitabını Hz. Peygamberimiz hakkındaki yazılanları değerlendirme sonuç olarak görülebilir25• Bunun ile birlikte N. Şükürov tarafından lisa_ns ve yukarı okulların öğrencileri için kaleme alınan "ilmi Ateizmin Esasları" adlı eserinde, evrensel ahlak ilkelerine bir hayata uygulayan Seyid'i Hayrulbeşerin 'ahlak ilkelerinden uzak olduğunu' iddiasında bulunur26. Bu devri n ahlak isimli kitaplarında gerçekten, olumsuz ifadeler oldukça çok yer verilmiştir27• Yine kadın konusundaki bütün sorunların islam'dan kaynaklandığını, her kadınla ilgili eserde vurgulanmaktadır28. Ancak iddianın gerçekliğini irdelemeye bile gerek görülmemekte, fakat bu tür iddiaların Türkmen cemiyetinde etkili olduğunu gerçek ise kendi başına bir konu olabilir.
Bu konuda insanı endişeye sevk edecek husus, belki de, ateizmin devrindeki etkisi yeni nesillerde ~ozuk düşüncelerin gerçek olarak nakil edilmesidir. Nitekim bütün bunlara ilave olarak, o günün, ateist kitaplarda genellikle kadın meselesinde olumsuz yaklaşımlar fazlaca yer almıştır. Bu konuda oldukça olumsuzlukları içeren kitaplar kadın meselelerinde yazılan eserlerde işlenmiştir29. Bununla birlikte daha da ileri giderek, ne kadar kadınlar hakkında olumsuz şey varsa, Hz. Peygamberin zemin hazırladığını veya tasdik ettiğini iddia· etmek ile, zamanın Rahmet Peygamberine gösterilen veya gösterilmesi gereken hürmeti kendince belirlemektedir30• Ancak bir gerçek var ki, o ise Kuran-ı
Kerim hakkındaki güreşleridir. Kur'an-ı Kerim hakkında yazılan bir kitapta başlık olarak seçilen 'lll Kutsal yazı" ve gerçeklik" ismini verirken "Kutsal yazı" ifadesini tırnak içerisine alması da31
, olumsuz yansıtmaların bir yüzüdür. Fakat özel olarak daha yakından incelenince başka unsurlar göze çarpar.
25 N. Bayramsahedov, "Islam hakında hakıkat'; türkmenistan neşiryat, Aşgabat 1988. s. 34-51.
26 Şükürov, N., ll mı Ateizmin Esasları (yokarı okuw jaylarının studentleri üçin okuw gollanmasy), "Ma-garıf" Aşgabat 1988, s. 107-108.
27 N. Bayramsahedov, Ahlak, Yslam, Durmuş, "Türkmenistan"neşiryat, Aşgabat 1990. s. 76-77.
28 Palvanova, B., Kommunizmi i~ennir Gurujylar, "Türkmenistan" Neşiriyatı, Aşgabat 1960. s. 9-19.
29 Bayramgül, Saparmhamedova, Din, Ateizm ve Ayai-Gızlar, "Türkmenistan" Neşiriyatı, Aşgabat 1976.
30 N. Bayramsahedov, Islam hakında hakıkat, Türkmenistan" neşiryat, Aşgabat 1988. s. 222-265.
31 N. Bayramsahedov, P.Mavlyutov, "Svyaşennoye Pisaniye" i Deystivitelnost, "Türkmenistan" neşiryat, Aşgabat 1978. ·
iKiNCi OTURUM 1 103
Sovyetler Birliği zamanında Hz. Peygamberimiz ile ilgili söz açmamak · anlaşılabilir bir eylem olarak görülmelidir. Bu da Türkmen cemiyetinde görül
mektedir. Nitekim Türkmen edebiyatından söz edilir. Ancak Hz. Peygamber. hakkındaki yazılanları en iyi yaklaşım olarak görmezden gelinmek veya anlaşılmayacak kadar ifade etmektedir32• Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, sadece kendi mesleği olan ateistler zamana uygun değerlendirme yaparken, edebiyatçılar gerçeği zamanın şartlarını zorlamamak adına görmezden geldiklerini ifade etmek, tarihe olumlu bir yaklaşım olarak görülmelidir. Ancak edebiyat sözlüğünde de, Hz. Peygamberimizin gerçekleştirdiği olumlu uygulamalarından söz edilmezken, orada evlenme ve kadınları konusu yer alması durumu özetlemektedir33•
Türkmen tarihinde "Mişkatü'l-islam" olarak nitelendirilen Hz. Peygamber hakkında hürmet ve sevginin düzeyinin göstergesi olarak, kendini edebiyat eleştirmeni olarak tanıtan düşünür, Hoja Ahmed Yesevi'nin "Hikmetler" adlı kitabı kiril alfabeye geçirip neşir ederken, eseri "Medinede Muhammet Türkistanda Hoja Ahmet" ismini vermesi, yakın geçmişinden kaçıp yeni bir yaklaşım izleyenierin de durumunun panorasıdır. Yine hakikaten görülmekte olan gerçek, Hz. Peygamberimizin isimlerinin ne önüne ne-de sonuna saygı simgeleyen bir ifadeye yer verilmemesi de, günümüz bir gerçeği olarak değerlendirildiğinde, bizim Rahmet Peygamberimize gösterilen saygıda eksikliğimizin bir görünümü olduğu düşünülebilir.
Bunun ile birlikte, bugün bilerek veya bilmeyerek inançlarını yeniden değerlendirmeye yöneldiklerf görülecektir. Özetle zamanımızda, B'atıda Hristiyan toplumunda dine, özellikle de her şeye rağmen İslam dinine ilgi artarken34
,
aksine Doğuda özellikle de islam dünyasında dinden uzaklaşma görülmektedir. Bunun bir kaç nedeninin olduğu söylenebilir. Ancak en etken sebep olarak moderinite sekülerleşmeden geçtiği söyleminin etken olmasıdır. Fakat bu, Batı toplumunda tecrübe edilmekte olan bir olgu ve bunun da ne kadar geçerli olduğu günümüzde görülmektedir35• Tüm bunlara rağmen Doğuda devam etmekte olduğu müşahede edilmekte olup, bunun nedeni en iyi yaklaşım olarak kendi değerlerinden uzak olduğu söylenebilir. Kendi mirasından soyutlan-
32 Sevetler devrinde meşhur şair ve universitede dil ve .edebiyat öğretmeni Kerim Gurbannepesov "Oyla nma Bayrı" adlı şiir kitabında, geleneğe bağlı babası i h:! ah un (din alimi) ile geçen konuşmalarını şii re dökende "Gürlendi kiyamat, kanaat hakda, Lukman, Osman hakda, Muhammet hakda:' olarak dile getirir. Ancak Muhammet adı kim olduğunu kesdirrnek gerçekten zor. Gurbannepesov, Kerim, Oylanma Bayrı (Goşgular), "Türkmenistan" Aşgabat 1995, s. 134-135.
33 Meredow, A., Ahally S., "Türkmen Klassıkı Edebiyatının Sözlügi'; "Türkmenistan': Aşgabat 1988, s. 246.
34 Köse, Ali, Neden islam'ı Seçiyorlar (Müslüman Olan ingilizler Üzerine Psiko-Sossyolojik Bir Inceleme), i sam yayınları, istanbul1997.
35 Sekülerizm Sorgulanıyor, (haz. Ali Köse), Ufuk kitapları, istanbul2002.
1041 KÜLTÜR COGRAFYAMIZOA HZ. MUHAMMED -1
mış/soyutlayan toplumda, Hz. Peygambere karşı saygı ve hürmet eksikliklere zemin hazırlamış olduğu ifade edilebilir.
Ancak XX. asrın bazı olumsuz ifadelerini ve söylemlerini bir kenara bırakırsak ya-da olumsuzlaştırma ideolojisinin soyutlayamadığı peygamber sevgisi, her şeye rağmen halk arasında güçlü bir şekilde devam ettiğini söylemek mümkündür. Hz. Peygamber sevgisi, Türkmen insan hayatının her devresinde görmek mümkündür. Yakın zamandaki olumsuzlaştırmaya rağmen, tarihte olduğu gibi bu gün de halk arasında 'sevginin en bariz şekilde görünümü ise, Hz. Peygambere hürmeten "Nur-Muhammed': "!vaz-Muhammed': "MuhammedMurad" isimleri Türkmen cemiyetinde rağbet gören isimlerdendir. Türkmenler arasında sade veya tek başına "Muhammed" adını kullanmak hoş karşı lanmaz, aksine önüne veya sonuna bi r ekleme yapı lı r. Çünkü"Muhammed"isminin sade şekli Hz. Peygamberimizi akla getirdiğinden ve ona mahsusluğuna hürmeten tek başına kullanmak uygun görülmemektedir. Bundan dolayı"Muhammed" isminin önüne veya sonuna ekleme koşulmaktadır. Bu da, Kur'an-ı Kerim'deki "Ey mü'minler! Peygamber'i içinizden birini çağırır gibi çağırmayın .. :'36 ayetini akla getirmektedir. Bu uygulama ise, Hz. Peygamber'in Türkmen halkında ne kadar sevgisinin göstergesi kabul edilmelidir.
Nitekim Hz. Peygamberimizin ahlaki ilkelerini yaşamına esas edinmeğinden dolayı "Muhammed-geldi'; Peygamber yüzlü olması dileği ile "NurMuhammed" veya "Muhammed-Nur" isimleri verilmektedir. Bunlar ile birlikte, "Muhammed-Mustefa': "Muhammed-Mammet': "Muhammed-Resul': "Muahmmed-Salyh': "Muhammed-Saddyh" g ibi Hz. Peygamberimizin adlarının birlikte ulanılması. Ancak islam ahlakine yanlış aniaş ılmasına yol açacak bazı isimler bardır. Nitekijm "Muhammed-kulı': "Muhammed-berdi" isimleri saymak mümkündür37•
Türkmen cemiyetinde Hz.Peygamberimizin "Muhammed" gibi, diğer isimleri de ün kazanmıştır. Nitekim kutsal metinde geçen "Ahmet" ismi de meşhurdur. "Ahmedi-Muhtar'~ "Ahmed-Emin': "Nur-Ahmed" veya "Ahmed-Nur': "Ahmed-Jan': "Ahmedullah" gibi isimlerizikir etmek mümkündür38
•
Bunun ile birlikte "Peygamber toyny'; "Peygamber yaşı': "altmış üç yaş': "ak koyun" isimler altında kutlaması ve sadakası39, Hz. Peygamber yaşının anısına
36 Nur, 24/63.
37 Atanıyazov, Soltanşa, Türkmen Adam Atlarının Düşündirişii Sözlügi, "Türkmenistan'; Aşgabat 1992, s. 158-159.
38 Meredow, A., Ahally S., "Türkmen Klassıkı Edebiyatının Sözlügi~ "Türkmenistan~ Aşgabat 1988, s. 246.; Atanıyazov, Soltanşa, Türkmen Adam Atlarının Düşündirişii Sözlügi, "Türkmenistan•; Aşgabat 1992, s. 158-56.
39 Devrin ateistik kitapda bu konuda yerle yer verilmiştir. "Dine inanan Türkmenler "Peygamber
iKiNCi OTURUM 1 1 OS
sadaka ve kutlama, bu gün Türkmen sosyo-kültürel bir gerçeğidir. Bu genel olarak her birTürkmen için ayrılmaz bir olgudur. Altmış üç yaşına gelen her bir Türkmen erkek ve kadın için kutlaması ve sadakası sosyo-kültürel bir etkidir .. Nitekim altmış üç yaş (ak koyun) kutlaması erkeklerde ise gelenekten gelen kalpağın yerine bir günlüğüne olsa bile selle sarılmaktadır. Sonra ise, sellenin devam etmeyen kimselerde ise Türkmen le re özgü olan bir takke yerini almaktadır. Kadınlar da ise, başlarını ak bir örtü ile örtmeleri onun altmış üç yaş (ak koyun) sadakasını verdiğinin ve Peygamber yaşına geldiğinin işareti olarak görülmektedir.
ilki önce görüldüğünde Türkmen sosyo-kültürel hayatında görülen bu iki olgu basit bir olgu olarak görülebilir. Ancak bu dıştan öyle görünse de, gerçek hayatta hiç de öyle olmadığı görülecektir. Çünkü bu gün Türkmen cemiyetinde din adına, daha doğrusu islam adına bir şey varsa, kısmanda olsa görünümde olan bu iki olguya borçludur. Ancak bu demek, Türkmen milletinin tarihten itibaren islam ile özleşenliğini ve her şeye rağmen dini veeibeleri ifa eden aksaka! mollaları (imamları) inkar etmek olarak algılanmamalıdır. Eğer bu iki olgu bu gün varsa, gerçekten aksakal mollaları büyük ölçüde borçludur:
Ancak peygamber sevgisini, küresel dünyamızda olumlu şeki lde devam edebilmesini sağlayacak olan 'Hz. Peygamber hayatını" içeren kapsamlı bir kitabın Türkmen tarafından kaleme alınmaması40, hepimizin peygamber sevgisini değerlendirmekte gerçeği gösterecek olgu olarak görülmelidir.
Bu açıdan, sistematik olarak dine karşı geliştirilen bütün negatif propagandaya rağmen, Türkmen toplumunda var olmaya devam edip gelen din ve peygamber sevgisinde Şairimize ve onun şiirlerinin çok büyük payı bulunmaktadır. Ben hem sözlerimi Bağımsızlıktan sonra Uluslararası Konferans ile anılan Sufı şair Magtımgulı'nın41 "Saçtı Muhammed" diyen şiiri ile bitirmeği uygun gördüm.
toyuny" ediyorlar. Ona "Peygamber yaşı'; "Ak Koyun bermek" hem deneler. Oların hepsinin mazmunı bir. Ancak olar islam'ın öne süren şeyş değil. Fakat 63 yaşı dolan insan Muhammet peygamberin yaşına ulaşandığı için bu tayu/düğünü tutuyar. Yerli müslüman ruhanileri "Peygamber toyuny" hep desdeklemişlerdir ve yaygınlaştirmişlerdir. Böyle olduğundan, bu bayram ı sade müslümanlığa inanan türkmenlerin (diğer müslümanlarda "Peygamber toyu" etmiyor) edendiğine rağmen, onu Islam'dan ayırmak olmaz': N.Bayramsahedov, "Islam hakında hakıkat~ türkmenistan neşiryat, Aşga-bat 1988. s. 143. ·
40 Panowa, V.F., Vahtin, Yu. B. Muhammed pygamberin ömür beyanı, (ter. Kömek Kulıyev, Ahmet Halmyradov, Gowşutgeldi Danatarov), 1-11, Turan neşiryat, Aşhabat 1992.; Alladdin Bilkiz, Muhammed pygamber hakynda hekayalar, povest, ruh neşiriyat, Aşgabat 1992.; Osman Keskioglı Siyer-i Nebi (Hezreti Pygamberiri Ömri), (ter. Berdi Sarıyev), Ankara 1997. Ali Himmet Berki, Osman Keskioglı Hatemü'I-Enbiya Muhammet Pygamber ve Onun ömür beyanı, (ter. Berd i Sarıyev), Ankara 1999.
41 Türkmen'in sufi şairini layık olarak "Magrymgulı ve Dünyanin Ruhı-Medeni Dımmatlıkları" isim altında Uluslararası Konferans gerçekleşti. TLirkmençe, inglisçe ve Rusça olarak özetleri basıldı. bkn.
1061 KÜLTÜR COGRAFYAMIZDA HZ. MUHAMMED -1
· Evvel deslap barıp Haybar dağında, Kafirler kanyny saçtı Muhammed, Leklaherde, Sekvan, Kabil şehrinde Cefa çekip dini açdı Muhammed.
Aşklar baş olup, yşka münenıde, Tura nazar düşüp, dağlar yanan da, Bırag gökden gelip, yere inende, Refref münüp, arşa u çtı Muhammed.
Mikail, israfıl, Ezrail bile, Geldiler, durdular Cebrail bile, Seyr etdi Selsebil, Zencebil bile, Kövser arağından içti Muhammed.
Miracın gicesi seyre baranda, Ya Cebrail emin bile yörende, Behişt kapısında gelip duranda, "Bismillah!" diyip, ışık açtı Muhammed.
Magtımgulı, özge dini bozdular, Iklim ıklim, şehir şehir gezdiler, Cefa çekip, islam dinin düzdüler, Altmış üç yaşında geçti Muhammed.
Magrymgulı ve Dünyanin Ruhı-Meden i Gımmatlıkları, Mayis 12-14, Aşgabat 2008.