Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created...

210
ISSN 13-0217 BANKACILAR T ÜRKİYE B ANKALAR B İRLİĞİ Özel Sayı: Basel II Çalışma Raporları Basel II’nin KOBİ’lere Etkileri Basel II Yapısal Faiz Oranı Risk Modelleri Operasyonel Risk Operasyonel Risk İleri Ölçüm Yaklaşımları Kullanılarak Ekonomik Sermaye Hesaplanması, İleri Ölçüm Yaklaşımları-Ekonomik Sermaye İlişkisi Basel II Üçüncü Yapısal Blok-Piyasa Disiplini Raporlama Kapsamı Operasyonel Risk İleri Ölçüm Modelleri Operasyonel Risk İleri Ölçüm Yöntemleri Operasyonel Risk Kapsamında Bankalararası Veri Gereksinimi ve Paylaşım Esasları: Operasyonel Risk Dış Veri Tabanı Eylül 2006 SAYI 58

Transcript of Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created...

Page 1: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

ISSN 13-0217

BANKACILAR

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ

Özel Sayı: Basel II Çalışma Raporları

Basel II’nin KOBİ’lere Etkileri

Basel II Yapısal Faiz Oranı Risk Modelleri

Operasyonel Risk

Operasyonel Risk İleri Ölçüm Yaklaşımları Kullanılarak Ekonomik Sermaye Hesaplanması, İleri Ölçüm Yaklaşımları-Ekonomik Sermaye İlişkisi Basel II Üçüncü Yapısal Blok-Piyasa Disiplini Raporlama Kapsamı Operasyonel Risk İleri Ölçüm Modelleri Operasyonel Risk İleri Ölçüm Yöntemleri Operasyonel Risk Kapsamında Bankalararası Veri Gereksinimi ve Paylaşım Esasları: Operasyonel Risk Dış Veri Tabanı

Eylül 2006

SAYI

58

Page 2: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

BANKACILAR Yayın türü : Yerel süreli Basım yeri : İstanbul Yılı : 17 Sayısı : 58 -Eylül 2006 Türkiye Bankalar Birliği adına İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Doç. Dr. Ekrem KESKİN Genel Yayın Yönetmeni: Melike MUMCU Yayın Danışmanları: Tülin ERSEL Ali GÜNGÖR Prof. Dr. Ahmet KIRMAN Prof. Dr. Seza REİSOĞLU B. Cahit SABIR Abdullah TAŞÇIOĞLU Özcan ULUDAĞ İdare Merkezi: Nispetiye Caddesi Akmerkez B3 Blok Kat:13 34340 Etiler-İSTANBUL Tel : 212-282 09 73 Faks : 212-282 09 46 Web sitesi: www.tbb.org.tr Baskı-Yapım Graphis Matbaa San. ve Tic. Ltd Şirketi Yüzyıl Mahallesi Matbaacılar Sitesi 1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz. ISSN 1300-0217

Bankacılar Dergisi

- Bankacılar dergisi, finans ve bankacılık konularında yapılan çalışmaları ilgili çevre-lerin bilgisine sunmak amacıyla yayımlan-maktadır. - Dergide yayımlanacak yazılara karar ve-rilmesinde, Yayın Danışmanları ve Birlik uzmanlarının değerlendirmelerine ve/veya konunun uzmanı hakemlerin görüşlerine başvurulabilir. - Dergiye gönderilecek yazının daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış olması gerek-mektedir. - Basılması istenilen yazılar derginin arka iç kapağında belirtilen biçim kurallarına uygun olarak hazırlanmalı ve değerlendirmeye gir-mek üzere, Bankacılar Dergisi Türkiye Bankalar Birliği Bankacılık ve Araştırma Grubu Başkanlığı Nispetiye Cad. Akmerkez B3 Blok Kat.13 Etiler- İSTANBUL adresine gönderilmelidir. - Dergide yayımlanan yazılar Türkiye Ban-kalar Birliği’nin resmi görüşlerini yansıtmaz, yazar ve görüş sahiplerini bağlar. - Dergide yer alan çalışmalar kaynak göste-rilmek suretiyle izinsiz yayımlanabilir. - Yayımlanacak yazılarda yazım kurallarına ve biçime ilişkin değişiklikler yapılabilir ve-ya bunların yapılması yazardan istenebilir. - Dergide yayımlanmayan yazılar geri gön-derilmez. - Yazılar yayımlanmak üzere kabul edildiği takdirde Bankacılar dergisi yazılı ve elektro-nik ortamda olmak üzere tüm yayın hakları-na sahiptir.

Page 3: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi, Sayı 58, 2006

1

İÇİNDEKİLER

Basel II Çalışma Raporları*

Basel II’nin KOBİ’lere Etkileri 3 Basel II Yapısal Faiz Oranı Risk Modelleri 63

Operasyonel Risk 95

Operasyonel Risk İleri Ölçüm Yaklaşımları Kullanılarak Ekonomik Sermaye Hesaplanması, İleri Ölçüm Yaklaşımları-Ekonomik Sermaye İlişkisi 96 Basel II Üçüncü Yapısal Blok-Piyasa Disiplini Raporlama Kapsamı 113 Operasyonel Risk İleri Ölçüm Modelleri 122 Operasyonel Risk İleri Ölçüm Yöntemleri 153 Operasyonel Risk Kapsamında Bankalararası Veri Gereksinimi ve Paylaşım Esasları: Operasyonel Risk Dış Veri Tabanı 189

* Basel Komite'nin sermaye yeterliliğine ilişkin yeni düzenlemesinde (Basel-II) öngörülen hususların uygulanmasına yönelik Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından 30 Mayıs 2005 tarihinde “Basel II’ye Geçişe İlişkin Yol Haritası” kamuoyuna açıklanmıştır. Basel II uygulamasına geçişe ilişkin BDDK ve bankacılık sektörü hazırlıklarına katkı sağlamak amacıyla “Yol Haritası”nda öngörülen konularda görüş ve öneriler oluşturmak üzere Türkiye Bankalar Birliği (TBB) bünyesinde çalışma grupları oluşturulmuştur. Basel II Yönlendirme Komitesi Üyeleri koordinasyonunda faaliyette bulunan çalışma grupları tarafından hazırlanan raporların bir bölümü bu sayımızda sunulmaktadır.

Page 4: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM
Page 5: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi, Sayı 58, 2006

3

Basel II’nin KOBİ’lere Etkileri

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu Çalışma Grubu Koordinatörü: Hasan Sezer-T. Halk Bankası AŞ, Üyeler: Mustafa Savaş-T. Halk

Bankası AŞ, Ömür Kılıç-T. Halk Bankası AŞ, Akın Murat-T. Halk Bankası AŞ, Nazmiye Akça-Alternatifbank AŞ, Ayşegül Şimşek-Citibank AŞ, Oğuzhan Özark-Denzibank AŞ, Hasbi Uzuner- Koçbank AŞ, Cem Okat- TC Ziraat Bankası AŞ, Zeynep Tura-T. Garanti Bankası AŞ, M. Niyazi Kabadayı-T. Vakıflar Bankası TAO.

Ülkemizde bankacılık sektörünü yakından ilgilendiren Basel II Sermaye Uzlaşısının

uygulanmaya başlaması ile birlikte, söz konusu Uzlaşı metninin gerek bankacılık sektörüne, gerekse de reel sektöre önemli etkilerinin bulunacağı açıktır. Grubun çalışmaları sonucunda nihai halini alan ve bilgilendirme amacıyla kamuoyuna sunulan bu dokümanın ana teması, reel sektörü ve tüm piyasa katılımcılarını Basel II ve risk yönetimi hakkında bilgilendirmek ve bu sürecin reel sektöre ne gibi etkilerinin olacağını ortaya koymaktır. Çalışma, yedi ana bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde, Basel II kriterlerinin ortaya çıkma süreci ve üç temel prensibi, çalış-

manın ana temasına hizmet edecek bir biçimde anlatılmıştır. Basel II’nin en önemli prensiple-rinden biri olan “Asgari Sermaye Yükümlülüğü” çerçevesinde, kredi riskinin ölçümü amacıyla öngörülen yöntemlere KOBİ’ler üzerinde odaklanmak kaydıyla değinilmiştir.

Dokümanın ikinci bölümünde, Basel II’nin uluslararası ekonomiler ve uluslararası

bankacılık ile Türk ekonomisi ve Türk bankacılık sisteminde yarattığı/yaratacağı etkiler maddeler halinde açıklanmıştır. Bu bölümde anlatılan bir diğer konu ise, ülkemizde Basel II kriterlerine uyum sağlanabilmesi amacıyla yapılmış yasal düzenlemelerdir.

Üçüncü bölümde ise farklı KOBİ tanımlarına yer verilerek, bu işletmelerin genel yapı-

larından ve faaliyetlerinde karşılaştıkları önemli sorunlardan bahsedilmiştir. Yine bu bölümde çalışma konumuzla ilgili olarak KOBİ’lerin finansman sorunları ve bu çerçevede banka kredilerinin önemine değinilmiş, ülkemizdeki kayıt dışılık olgusundan ve Basel II süreci ile kayıt dışı ekonominin etkileşimlerinden bahsedilmiştir.

Dördüncü bölümde, Basel II’de yer alan standart ve içsel derecelendirme yaklaşımla-

rının KOBİ’lere olan etkileri anlatılmıştır. Öncelikle her iki ölçümleme yönteminde, firma derecelendirme ve teminatlandırma işlemlerinin KOBİ’lere olan etkilerinden bahsedilerek, ülkemizde gerçekleştirilen Sayısal Etki Çalışması’nın (QIS-TR) sonuçlarına değinilmiş, konu ile ilgili endikatif örneklere yer verilmiş ve son olarak kredi fiyatlamasının farklı KOBİ’ler üzerindeki etkileri vurgulanmıştır. Burada izlenen yöntem, her bir örnek kredi için verilen donelerin kullanılarak sermaye gereksiniminin hesaplanmasıdır. Mevcut uygulamada - Basel I yöntemine göre - aynı kredi için ayrılması gereken sermaye tutarı ile Basel II’deki ölçüm yöntemlerinin kullanılması sonucu ayrılması gereken sermaye tutarı karşılaştırılmakta ve böylece firmaların ne şekilde etkileneceği yorumlanmaktadır.

Gelişmiş içsel derecelendirme yaklaşımı ile yapılan örneklerde kullanılan parametrele-

rin anlamlı bir biçimde tahmin edilebilmesi amacıyla, grup üyesi bankalardan isim belirtmek-sizin takip ve canlı kredi verileri talep edilmiştir. Gelen veriler incelendiğinde, takip bilgileri-nin temerrüt halinde kayıp parametresini tahmin etmede yetersiz kaldığı, her bankanın rating

Page 6: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

4

sınıflamalarının farklı olması nedeniyle eşleştirme yapılmasının gerektiği, her bir rating bazında temerrüde düşme olasılığını tahmin etmenin mümkün olamayacağı gibi sonuçlara varılmıştır. İçsel derecelendirme yaklaşımında kullanılan parametrelerin gerçek veriler aracılığıyla tahmin edilemeyeceği anlaşıldığından, çalışma endikatif veriler kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmiştir.

Dokümanın beşinci bölümünde, Basel Komite tarafından belirlenen ulusal inisiyatif

alanlarının firmalar üzerindeki etkilerine değinilmiştir. Çalışmanın KOBİ’lere yönelik olması nedeniyle, sadece ilgili maddeler üzerinden hareket edilmiştir.

Altıncı bölümde, Basel II’nin KOBİ’lerin finansman tercihleri üzerindeki etkilerine

değinilmiştir. Basel II sürecinde firmalara kullandırılacak kredilerin tahsisi ve fiyatlaması, risk ağırlıklarına bağlı olarak ayrılacak sermayeye paralel bir biçimde değişiklik göstermekte-dir. Dolayısıyla böyle bir süreç, kredi kullananlar açısından ilave bir maliyete katlanma ve yapısal değişim zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. Ülkemizde kredibilitesi olmayan, istediği miktarda kredi alamayan, teminat gösteremeyen veya ticari faaliyetine yeni başlamış küçük ölçekli işletmelerin, zaman zaman kayıt dışı finansman kaynaklarına başvurdukları göz önüne alınarak, bu kaynakların Basel II sürecinde kullanılıp kullanılmaya-cağı hususuna da bu bölümde yer verilmiştir.

Son bölümde ise, Basel II’ye geçişin ülkemiz ekonomisi ve KOBİ’ler için etkin bir şe-

kilde gerçekleşmesini teminen yapılması gerekenler üzerinde durulmuştur. Ayrıca KOBİ’ler için çok faydalı olacağına inanılan swot analizine de bu bölümde yer verilmiştir.

I. Basel II : Yeni Sermaye Uzlaşısı Tüm ülkelerde bankacılık sektörü, diğer sektörlerde faaliyet gösteren şirketlere kıyas-

la, kamu otoritesi tarafından daha ayrıntılı hukuki düzenlemelere tabi tutulmakta ve denet-lenmektedir. Kamu otoritelerince yapılan bu düzenlemelerin önemli bir kısmını, bankaların sermaye ve öz kaynakları ile ilgili tanımlamalar ve sınırlamalar oluşturmaktadır. Mali otoriteler, bankaların bünyelerinde asgari bir sermaye bulundurmalarını istemekte, bankaların faaliyetleri öz kaynaklarının büyüklüğüne bağlı olarak sınırlandırılmaktadır. Bunların en önemlisi, bankaların aktifleri ile öz kaynakları arasında orantı kuran genel risk sınırıdır. Bu yaklaşımın arkasında, bankaların mali sağlamlık oranlarının güçlü olması ve böylece banka iflaslarının önüne geçilerek mali piyasalarda istikrarsızlık yaşanmaması fikri yatmaktadır. İşte bu fikir, Basel Sermaye Yeterliliği düzenlemelerinin temel dayanağını oluşturmaktadır.

Aşağıda Basel normlarının kronolojisi ve Basel II’nin genel sistematiği açıklanmaya

çalışılmıştır. 1. Basel II Kriterlerinin Ortaya Çıkma Süreci

Geçtiğimiz yüzyılın ortalarından itibaren dünya finans sisteminde yaşanan önemli e-

konomik istikrarsızlıklar ve bankacılık krizleri, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki finansal sektörlerin sağlıklı yapılanması gerektiği görüşünü ön plana çıkarmıştır. Bu çerçeve-de, uluslararası işbirliğini öngören çalışmalar hızlandırılmıştır. Bu görüşün temel öğeleri, istikrarlı ve şeffaf bir faaliyet ortamının yaratılması, ulusal ve uluslararası finansal piyasaların güçlendirilmesi, rekabetçi yapının geliştirilmesi, piyasa mekanizmasının etkin olarak çalışmasının sağlanması için ekonomik faaliyetleri düzenleyen kuralların birbirleri ile uyumlu

Page 7: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

5

hale getirilmesi ve kuralların etkinlikle uygulanması, finansal sistemde denetim yapısının güçlendirilmesi ve denetim etkinliğinin artırılması olmuştur.

Bu yaklaşımı belirleyen etkenler arasında, yaşanan bankacılık krizleri kadar uluslara-

rası piyasaların giderek daha da değişken olması, karmaşık yapılı yeni yatırım alternatiflerinin ortaya çıkması, korunma amaçlı türev enstrümanlarındaki gelişmeler, bilgi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen olağanüstü hızlı yenilikler ve sermayenin serbest dolaşımı nedeniyle bir ülkede başlayan finansal şokun tüm global piyasaları kısa sürede olumsuz bir biçimde etkileyebilmesi önemli ölçüde etkili olmuştur. Böyle bir süreçte, tüm piyasa katılımcılarının risklerini daha detaylı ölçmesi ve yönetmesi zorunlu hale gelmiştir.

Tüm bu gelişmeler karşısında, İsviçre’de kurulu bulunan Uluslararası Ödemeler Ban-

kası - BIS1 (Bank for International Settlements) tarafından uluslararası bankacılık alanında ortak düzenlemelere gidilmesi fikri ilk kez ortaya atılmıştır. Bu amaçla BIS bünyesinde, ulusal bankacılık sektörü gözetim sistemleri arasında uyum sağlanması ve tüm ülkelerin bu ortak sisteme bağlı kalması konusunda çalışmalar yapmak üzere 1974 yılında bir komite kurulmuştur. “Basel Komite” adı verilen teknik çalışma grubu tarafından başlatılan çalışma-lar, 1988 yılında tamamlanarak “Capital Accord” (Sermaye Uyumu) düzenlemesi olarak yürürlüğe konulmuştur. Buna göre uluslararası bankaların mali gücü, sermaye yeterliliği ile ölçülmeye başlanmıştır.

1988 tarihli Basel I Sermaye Uzlaşısı, ilan edildiği tarihten itibaren başta G-10 ülkeleri

olmak üzere hemen hemen tüm ülkeler ve tüm bankalar için genel bir sermaye standardı haline gelmiştir. İlk Uzlaşı ile, bankaların varlıkları, bu varlıkların teminatını oluşturan unsurlar bazında risk ağırlığına tabi tutulmakta ve buna karşılık gelen minimum sermaye gereksinimi hesaplanmaktadır. Basel I düzenlemesinde, 4 farklı risk ağırlığı (yüzde 0, yüzde 20, yüzde 50, yüzde 100) belirlenmiş ve bankanın tüm aktifleri bu sınıflandırmaya tabi tutularak, öz kaynak ile ilişkilendirilmiştir.

Ancak teknolojide ve finansal piyasalarda sürekli gelişmeler yaşanması, uygulanan

sermaye standardının yeterince hassas bir risk ölçümü yapamaması, bankaların gerçekte operasyonel riskleri de üstlenmelerine rağmen mevcut düzenlemenin banka sermayesini sadece piyasa ve kredi riskleri ile ilişkilendirmiş olması, kredi riskini hesaplamada kullanıla-bilecek tek bir yöntemin bulunması ve farklı faaliyetlerde bulunan tüm bankaların aynı yönteme tabi tutulması, temel kredi risk kriteri olarak OECD üyeliğini esas alması nedeniyle Basel I’in yetersiz kalmaya başladığı ve bankacılık sektöründe rekabet eşitliğini engellediği anlaşılmıştır. Anılan olumsuzlukların giderilmesi, sektördeki risk algısının artırılması ve piyasalarda meydana gelen değişimlerin de dikkate alınabilmesi amacıyla, Basel Komite tarafından Basel II’ye yönelik olarak Haziran 1999’da birinci taslak metin, Ocak 2001’de ikinci taslak metin, Nisan 2003’te ise üçüncü taslak metin yayımlanmıştır.

Basel II’ye ilişkin nihai metin ise “Convergence of Capital Measurement and Capital

Standards” (Sermaye Ölçümü ve Sermaye Standartlarının Uluslararası Düzeyde Birbiriyle Uyumlaştırılması), Haziran 2004’te yayımlanmıştır. Bu kapsamda, G-10 ülkeleri tarafından 2007 yılında uygulamaya geçirilmesi planlanan çalışma ile ilgili olarak Bankacılık Düzenle-me ve Denetleme (BDDK), ülkemizde Ocak 2008 tarihinde uygulamayı standart yaklaşım (kredi riski) ile yasal olarak başlatacağını ilan etmiştir.

Page 8: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

6

2. Basel II’nin Genel Çerçevesi Basel II, risklerin daha duyarlı ölçülmesi, her bankanın risk profilinin ayrı ayrı belir-

lenmesi, banka üst yönetimine düşen sorumlulukların artırılması ve finansal tabloların bankanın gerçek durumunu en iyi biçimde yansıtacak şekilde açıklanması suretiyle finans sektörünün oyuncuları arasındaki asimetrik bilginin minimize edilmesini ve bu sayede daha rekabetçi, sağlam ve istikrarlı bir finans sektörüne erişilmesini hedeflemektedir. Günümüzde hızla değişen mali piyasalar, kapsamlı ve esnek bir sermaye yeterlilik çerçevesi gerektirmek-tedir. Basel Komite, bu amacın üç temel yapı ile gerçekleştirileceğine inanmaktadır; minimum sermaye gerekliliği, sermaye yeterliliğinin denetimi ve piyasa disiplini.

Şekil 1. Basel II’nin Temel Prensipleri Basel II’nin ilk prensibi olan Minimum Sermaye Yeterliliği ile kurumların maruz kal-

dıkları piyasa, kredi ve operasyonel riskleri için minimum sermaye gerekliliğinin hesaplanma-sı amaçlanmaktadır. Sermaye yeterliliği standart rasyosu, asgari yüzde 8 seviyesinde olmalıdır. Basel II hükümleri gereği, sermaye yeterlilik sandart rasyosu şu şekilde hesaplan-maktadır:

Şekil 2. Sermaye Yeterlilik Standart Rasyosu

Risk ağırlıklı aktifleri belirleyen; Kredi riski, bankanın kullandırdığı kredinin, satın aldığı menkul kıymetin veya her-

hangi bir şekilde verdiği paranın geri dönüşünün kısmen ya da tamamen olmamasını, Piyasa riski, finansal piyasalarda oluşan volatiliteye bağlı olarak, faiz oranları, döviz

kurları ve hisse senedi fiyatlarında meydana gelen değişimler sonucunda, bir bankanın zarar etme veya sermaye kaybetme riskini,

Operasyonel risk ise, bir bankanın işlemeyen ya da uygun olmayan iç süreçler, insan-

lar, sistemler ya da dış etkenler nedeniyle ortaya çıkabilecek zarara uğrama riskini, ifade etmektedir.

Basel II’de öngörülen kredi riski ölçüm modelleriyle, bankaların kredi riskini üstlen-

mesi, yönetmesi ve nihayetinde bu risk için asgari sermaye gereksinimini belirlemesi hedeflenmektedir. Piyasa riskinin hesaplanmasında standart yaklaşım ve içsel hesaplama

1. Yapısal Blok Minimum Sermaye Yeterliliği

2. Yapısal Blok Sermaye Yeterliliğinin Denetimi

3. Yapısal Blok Piyasa Disiplini

SYSR = Sermaye Tabanı* / Risk Ağırlıklı Varlıklar, Gayrinakdi Krediler ve Yükümlülükler >= %8

(*) Sermaye Tabanı = (Ana Sermaye+Katkı Sermaye+Üçüncü Kuşak Sermaye) -

Sermayeden İndirilen Değerler

Page 9: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

7

teknikleri kullanılırken, Basel II ile birlikte ilk defa “operasyonel risk” bölümü sayısal riskin hesabına değişken faktör olarak eklenmiştir.

Tablo 1. Risk Ağırlıklı Varlıklar, Gayrinakdi Krediler ve Yükümlülükler İçin

Hesaplama Yöntemleri

İçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşım KREDİ RİSKİ

Standart Yaklaşım

Basitleştirilmiş Standart Yaklaşım

Temel Düzey Gelişmiş Düzey

PİYASA RİSKİ

Standart Yaklaşım İçsel Model Yaklaşımı (RMD)

OPERASYONEL RİSK

Temel Gösterge Yaklaşımı

Standart Yaklaşım

Alternatif Standart Yaklaşım

İleri Ölçüm Yaklaşımları

Sermaye Yeterliliğinin Denetimi prensibi, bankaların sermaye durumunun genel risk

profilleri ve stratejileri ile uyumlu olmasını sağlayacak biçimde denetlenmesini ve gerekli tedbirlerin alınabilmesini amaçlamaktadır. Böylece denetim otoritesi, bir bankanın sermayesi-nin riskini karşılamakta yetersiz kalması durumunda erken müdahale edebilecek, gerekli gördüğünde bankalardan asgari sermaye yeterliliği oranından daha fazla bir sermaye bulundurmalarını talep edebilecektir. Denetim otoriteleri, bankaların riskleri oranında sermaye tutmalarından sorumlu olacaklardır.

Yeni düzenlemenin son prensibi olan Piyasa Disiplini ile anlatılmak istenen, bir ban-

kanın diğer piyasa katılımcıları tarafından durumunun değerlendirilmesinin sağlanmasıdır. Bankalar, gerekli tüm bilgileri zamanında ve şeffaf bir biçimde açıklamakla yükümlü olacak, böylece piyasa katılımcılarının değerlendirmeleri anlam kazanacaktır. Bu tür bilgiler, en azından bankanın finansal durumu ve performansı, iş faaliyetleri, risk profili ve risk yönetimi faaliyetleri konusunda niceliksel ve niteliksel detayları içermelidir. Piyasa disiplini sürecinin sağlanması, diğer prensiplerde olduğu gibi gözetim ve denetim otoritelerinin sorumluluğunda olacaktır. Basel Komite, özellikle sermaye oranları, risk üstlenimi ve sermaye yeterliliği hususunda bankaların saydamlığının sağlanmasının piyasa disiplini açısından çok önemli olduğunu belirtmektedir.

3. Basel II Kredi Riski Ölçüm Yaklaşımları 2 Basel II’de öngörülen kredi riski ölçüm yöntemlerinin kullanılmasında iki farklı etken

göz önünde bulundurulmaktadır. Öncelikle borçlunun kredi değerliliği (mali tablo analizleri, mali performans öngörüleri, kalitatif değerler), sonra kredi işlem riskini belirleyen teminat, garanti, kredi türevleri ve/veya netleşme anlaşmaları gibi unsurlar dikkate alınarak sermaye yükümlülüğü hesaplanmaktadır. Kredi riskinin hesaplanması için, Standart Yaklaşım (Standardised Approach), Basitleştirilmiş Standart Yaklaşım (Simplifed Standardised Approach), Temel İçsel Derecelendirme Yaklaşımı (Foundation Internal Ratings Based - IRB), Gelişmiş İçsel Derecelendirme Yaklaşımı (Advanced IRB) olmak üzere dört farklı metot belirlenmiştir. Aşağıda, bu farklı metotlar hakkında genel değerlendirmelere yer verilmiştir. Ülkemizde, standart yaklaşımın Ocak 2008 tarihinde, içsel derecelendirme yaklaşımının ise Ocak 2009 tarihinde uygulanmaya başlaması planlamaktadır.

Page 10: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

8

3.1. Standart ve Basitleştirilmiş Standart Yaklaşım Basel II - standart yaklaşımın Basel I’e göre getirdiği en önemli yenilik, ilgili risk a-

ğırlıklarının belirlenmesinde bağımsız derecelendirme kuruluşları (External Credit Assesment Institutions - ECAI) tarafından ülkeler, bankalar ve şirketlere verilen derecelendirme notlarının kullanılmasıdır. Standart yaklaşımdan farklı olarak, basitleştirilmiş standart yaklaşımda ülke risk ağırlıklarının belirlenmesinde ihracat kredi kuruluşları (Export Credit Agencies - ECA) tarafından verilen notlar kullanılmaktadır.

Standart yaklaşımda bankalar, bilanço içi ve bilanço dışı kalemlerde izledikleri pozis-

yonlarına belli bir risk ağırlığı vererek, risk ağırlıklı varlıklarının toplamına ulaşmaktadırlar. Risk ağırlığının yüzde 100 olması, o pozisyonun risk ağırlıklı aktiflerinin hesaplanmasında tüm değerinin dikkate alınması, yani yüzde 8’lik bir sermaye ihtiyacının ortaya çıkması demektir. Benzer şekilde yüzde 20’lik bir risk ağırlığı ise o varlığın yüzde 1,6’sı kadar sermaye ayrılması gerektiğini göstermektedir. Standart metotta mevcut risklerin tümü özel karşılıklar hariç tutularak, net alacak tutarı üzerinden ağırlıklandırılmaktadır.

Basel II Sermaye Uzlaşısında kredi riski ölçümünde kullanılması öngörülen standart

yöntem, Şekil 3’teki gibi özetlenmektedir. Şekil 3. Standart Yöntem ile Kredi Riskinin Ölçümü

Kaynak: Ayhan Yüksel, BDDK 2004 Alacakların sınıflandırması ve kredi riskini azaltıcı tekniklerin özet değerlendirmesi

aşağıda yapılmaktadır. 3.1.1. Devletlerden ve Bankalardan Olan Alacaklar Devletler ve merkez bankalarından olan alacaklar için kullanılacak risk ağırlıkları, uy-

gun dış kredi derecelendirme kuruluşları tarafından verilen derecelere bağlı olarak belirlen-mektedir.

Bankaların, kendi devletlerine veya merkez bankalarına ilişkin ulusal para birimi te-

melli ve bu para birimi ile finanse edilen riskleri için, daha düşük bir risk ağırlığı kullanması-na, bu tür bankaların yerel denetim otoriteleri karar verecektir. Böyle bir karar yetkisinin kullanıldığı durumlarda, diğer yetkili denetleme kurumları da kendi bankalarının, yerel bankalarınkine benzer bir risk ağırlıklandırması yapmasına izin verebilecektir.

Kredi Riski = Kredi Riski - Kredi Riski Azaltma Teknikleri

* Krediler ve Diğer Alacaklar * Teminatlar* Diğer Varlıklar * Bilanço İçi Netleme Anlaşmaları* Bilanço Dışı İşlemler * Garantiler ve Kredi Türevleri

Page 11: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

9

Bankalardan olan alacaklar için iki opsiyon söz konusudur. Birinci opsiyonda, bir ül-kede kurulu bulunan tüm bankalardan olan alacaklara, o ülkenin hazinesine (ve Merkez Bankasına) kullandırılan kredilere uygulanan risk ağırlığından bir kategori daha yüksek risk ağırlığı uygulanmaktadır. İkinci opsiyon ise, risk ağırlığının ilgili bankanın bağımsız derecelendirme notu doğrultusunda belirlenmesine dayanmaktadır. Bu opsiyonda orijinal vadesi üç ay veya daha kısa olan krediler için asgari yüzde 20 olmak kaydıyla bir kategori daha düşük risk ağırlığı uygulanabilecektir. Basitleştirilmiş standart yaklaşımda, bankalardan olan alacaklar için ikinci opsiyonun kullanımı söz konusu değildir.

Tablo 2. Devletlerden ve Bankalardan Olan Alacaklara İlişkin Risk Ağırlıkları

DERECELENDİRME3 ( % ) KREDİLENDİRME AAA’dan

AA-‘ye A+’danA-‘ye

BBB+’danBBB-‘ye

BB+’dan B-‘ye

B- Altı Derecesiz

ÜLKELER 0 20 50 100 150 100 Opsiyon 1 20 50 100 100 150 100 Opsiyon 2 20 50 50 100 150 50 BANKALAR Opsiyon 2* 20 20 20 50 150 20

(*) Kısa vadeli alacaklar için geçerlidir. 3.1.2. Şirketlerden Olan Alacaklar

Tablo 3. Şirketlerden Olan Alacaklara İlişkin Risk Ağırlıkları DERECELENDİRME ( % )

KREDİLENDİRME AAA’danAA-‘ye

A+’danA-‘ye

BBB+’dan BB-‘ye

BB-’nin altı Derecesiz

ŞİRKETLER 20 50 100 150 100

Yukarıdaki tablo, sigorta şirketleri dahil derecelendirilmiş kurumsal kredilere ilişkin

risk ağırlıklarını göstermektedir. Derecelendirilmemiş kurumsal krediler için standart risk ağırlığı yüzde 100 olacaktır. Bir alacağın kurumsal nitelikte olabilmesi için şirketin yıllık cirosunun 50 milyon eurodan fazla olması gerekmektedir.

Bunula birlikte, Basel II Sermaye Uzlaşısında, yıllık toplam satış tutarı 50 milyon

euronun altında, riski ise 1 milyon euronun üstünde olan firmalar, kurumsal KOBİ portföyün-de değerlendirilmektedir. Yukarıdaki tabloda derecelere göre belirlenmiş olan risk ağırlıkları, kurumsal KOBİ niteliğini haiz firmalar için de geçerli olacaktır.

Basitleştirilmiş standart yaklaşımda ise, şirketlerden olan alacakların tamamı yüzde

100 risk ağırlığına tabidir. Anılan yaklaşımda, firmaların derecelendirme notları dikkate alınmamaktadır.

3.1.3. Perakende Portföy İçerisinde Yer Alan Alacaklar Toplam yıllık satış hasılatı 50 milyon euronun altında, bir bankacılık grubundaki top-

lam riski de 1 milyon euronun altında KOBİ’lerden olan alacaklar, sermaye yeterliliği rasyosunun hesaplanmasında perakende portföy kapsamında değerlendirilebilecek ve standart yüzde 75 risk ağırlığına tabi olacaklardır. Gerek gerçek kişi, gerekse de küçük ve orta ölçekli

Page 12: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

10

şirketlerin anılan kriterlere uygun olması halinde, perakende portföy kapsamında değerlendi-rilmeleri mümkün olmaktadır. Gerçek kişilerden olan alacakların perakende portföy içerisinde değerlendirilmesinde risk sınırı bulunmamaktadır. Örneğin kredilere ilişkin standart yaklaşı-mının kullanılması durumunda, derecelendirme notu bulunmayan ve herhangi bir teminat vermeyen bir şirkete açılan kurumsal bir kredi için yüzde 8 oranında sermaye ayrılması gerekirken, perakende bir kredi için ayrılması gereken sermaye yüzde 6 olacaktır.

3.1.4. Ticari Gayrimenkul İpoteği Karşılığı Krediler Ticari gayrimenkul ipoteği karşılığı açılan kredilerin, pek çok ülkede sorunlu aktiflere

neden olduğundan hareketle, Basel Komite bu tip teminat alınan kredilerin yüzde 100 risk ağırlığına tabi tutulması gerektiğini öngörmektedir. Ancak Basel Komite, çok iyi gelişmiş ve uzun süredir varlığını sürdüren organize emlak piyasalarının olduğu ülkelerde, kredinin ipotekli kısmının (ipotek konusu kıymetin piyasa değerinin yüzde 50’sinin veya kredinin açıldığı tarihteki değerinin yüzde 60’ının altına düşmemesi şartıyla) yüzde 50 risk ağırlığına tabi tutulmasının mümkün olabileceğini belirtmektedir. Ancak basitleştirilmiş standart yaklaşımda, anılan avantajlı uygulama bulunmamaktadır.

3.1.5. Standart ve Basitleştirilmiş Standart Yaklaşımda Kredi Riski Azaltım

Teknikleri Standart yaklaşımda kredi riskini azaltmak amacıyla kullanılması öngörülen iki farklı

yöntem bulunmaktadır: Basit ve kapsamlı yöntemler. Basit yöntemde, maruz kalınan riskler teminatlı ve teminatsız olarak iki kısma ayrıl-

makta, riskin teminatsız kısmı için borçlunun risk ağırlığı dikkate alınmakta iken, teminatlı kısmı için teminatın risk ağırlığı göz önünde bulundurulmaktadır. Buradaki en önemli ilke, teminatın risk ağırlığının hesaplamada kullanılabilmesi için borçlunun risk ağırlığından daha düşük olması gerektiğidir. ,

Kredi riskinin azaltılması amacıyla basit yöntem kullanan bankalar, ancak aşağıda be-

lirtilen finansal araçları teminat olarak dikkate alabileceklerdir. • Nakit, • Kredi değerlendirme şirketleri tarafından kabul edilen borçlanma senetleri,

o Devlet ya da kamu nitelikli alacaklar için belirlenen risk ağırlığına tabi kamu kuruluşları tarafından çıkarılmış “BB-” ve üstü dereceye sahip menkul kıymet-ler,

o Bankalar, menkul kıymet şirketleri ya da şirketler tarafından çıkarılmış “BBB” ve üstü dereceye sahip menkul kıymetler,

o Kısa vadeli borçlanma enstrümanları içinde en azından “A-3/P-3”4 dereceye sahip olanlar.

• Bilinen bir derecelendirme kuruluşu tarafından derecelendirilmemiş borçlanma se-netleri, o Banka tarafından ihraç edilen, o Tanınmış bir borsaya kote olan, o Birincil borç niteliğinde olan, o İhraçcı banka tarafından ihraç edilen kıymetlerin hepsinin öncelik sırası aynı

ve en azından “BBB-” veya “A-3/P-3” risk derecesine sahip olanlar,

Page 13: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

11

o Kıymeti elinde bulunduran bankada söz konusu kıymetin “BBB-” veya “A-3/P-3”den daha düşük risk derecesine sahip olmasına yönelik bir tavsiye bilgisi olmayanlar,

o Kıymetin piyasa likiditesine yönelik düzenleyici otorite tarafından yeterince güven verilmiş olanlar.

• Belirli bir ana endekse kote hisse senetleri, • Altın, • Transfer edilebilir menkul kıymetlere yapılan kollektif yatırımlara verilen garantiler5 ile yatırım fonları,

o Birim fiyatı günlük olarak açıkça kote edilenler. Kapsamlı yöntemde, borçlu riskleri ve karşılığında alınan teminatların değerinde za-

man içinde değişmeler olacağı varsayımıyla, karşı tarafın riski belli kesintiler aracılığıyla artırılmakta, teminat tutarları ise azaltılmaktadır. Artırılan risk ile azaltılmış teminat tutarı arasındaki fark, karşı tarafın risk ağırlığı ile çarpılmaktadır. Bu yöntemde, risk ile teminatın farklı para cinslerinden olması halinde, döviz cinslerindeki volatiliteyi de yansıtabilmek amacıyla farklı bir kesinti oranı uygulanmaktadır. Kapsamlı yaklaşımda, basit yaklaşımda kabul edilen teminat türlerine ek olarak aşağıdaki teminat türleri de geçerli olmaktadır. • Belirli bir ana endekse kote olmayan, ancak tanınmış bir piyasada işlem gören hisse

senetleri, • Bir önceki maddede bahsedilen hisse senetlerine yatırım yapan kollektif yatırımlar ile

yatırım fonları. Basitleştirilmiş standart yaklaşım ile kredi risklerini ölçen bankaların, teminatlar için

sadece basit yöntem kullanmalarına izin verilmektedir. Kredi riskini azaltmak amacıyla kullanılan teminatların yanı sıra, garantiler de, belli

koşullar altında dikkate alınabilmektedir. Garantilerin hesaplamalarda dikkate alınabilmesi için, garantiler olmaksızın hesaplanan sermaye yükümlülüğünün, garantiler dikkate alındıktan sonra hesaplanan sermaye yükümlülüğünden mutlaka yüksek olması gerekmektedir. Ayrıca kredi türev enstrümanları da garantiler ile benzer şekilde hesaplamaya dahil edilebilmektedir. Son olarak, bilanço içi netleşme anlaşmaları da kredi riski azaltım teknikleri arasında dikkate alınabilmektedir. Farklı olarak basitleştirilmiş standart yaklaşımda, kredi türevleri ve netleşme anlaşmaları kredi riski azaltım teknikleri içerisinde yer almamaktadır.

3.2. Temel ve Gelişmiş İçsel Derecelendirme Yaklaşımı (Foundation - Advanced

Internal Rating Based (IRB) Approach) İçsel derecelendirme (IRB) yaklaşımında her banka kendi içsel modelini ve veri setle-

rini kullanabilmek için daha fazla serbestliği haizdir. Standart yaklaşımdan farklı olarak, içsel derecelendirme yaklaşımını kullanacak bankalar, risk hassasiyeti yüksek içsel değerlendirme-lerine göre varlıklarına risk ağırlığı saptayabilecekleri için sermaye karşılıkları optimum seviyede ayrılacaktır. IRB yaklaşımında sermaye yükümlülüğü, temel olarak bankalar tarafından müşterilerine verilen derecelendirme notları ile ilişkilendirilmiştir. Bankaların, içsel derecelendirme yaklaşımını kullanarak kredi risklerini ölçebilmeleri için en az 3 yıldır Basel II’de belirtilen minimum gereklilikleri sağlayan bir rating sistemini kullanıyor olmaları gerekmektedir.

Page 14: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

12

İçsel derecelendirme yönteminin temel uygulama süreci sırasıyla, risk kategorilerinin sınıflandırılması ve gerekli veri setlerinin belirlenmesi, teminatların değerlendirilmesi, risk ağırlıklarının kalibrasyonu ve portföy hassas değerlendirme düzeltmelerinin yapılması safhalarından oluşmaktadır. İçsel derecelendirme yaklaşımı, “Temel İçsel Derecelendirme Yaklaşımı” (Foundation Internal Ratings Based Approach - FIRB) ve “Gelişmiş İçsel Derecelendirme Yaklaşımı” (Advanced Internal Ratings Based Approach - AIRB) olarak ikiye ayrılmaktadır.

Temel içsel derecelendirme yaklaşımında, bankalar portföylerinde bulundurdukları

kredi müşterileri için temerrüde düşme olasılığını (Probability of Default-PD) kendileri tahmin etmek durumundadırlar. Diğer risk bileşenleri, ulusal denetim otoritesi tarafından veri olarak sunulmaktadır. Gelişmiş içsel derecelendirme yaklaşımında ise, PD’nin yanı sıra, temerrüt halinde kayıp (Loss Given Default-LGD) ve temerrüt anındaki risk tutarı da (Exposure at Default-EAD) bankalar tarafından kendilerine ait içsel veriler kullanılarak tahmin edilmektedir. Söz konusu parametrelerin Basel II Uzlaşısı’nda belirtilen formüllerde kullanılması suretiyle sermaye yeterliliği hesaplanmaktadır. Perakende portföyde yer alan alacaklar için bankalar kendi PD, LGD ve EAD parametrelerini tahmin etmek durumundadır-lar.

Gelişmiş içsel derecelendirme yaklaşımında bankalar, müşterilerini derecelendirmeye

tabi tutmalı, müşterinin ratingine bağlı olarak temerrüde düşme olasılığını, temerrüde intikal eden firmalarla ilgili olarak yapılan tahsilatlardan hareketle temerrüt halinde kayıp oranını ve yine kendi içsel verilerinden hareketle temerrüt anındaki risk bakiyesini hesaplamalı, anılan temel parametreler ve IRB’de geçen diğer parametreleri de kullanarak bu kredi için beklenen ve beklenmeyen kayıp tutarlarını hesaplamalı ve optimum düzeyde sermaye ayrımına gitmelidirler.

Ulusal denetim otoriteleri, sermaye yeterliliğinin hesaplanabilmesi için gereken bazı

parametreleri sağlamaktan sorumludurlar. Gelişmiş içsel derecelendirme yaklaşımını kullanan bankalar ise parametreleri kendi veri setlerinden hareketle tahmin etmek zorundadırlar. Bankaların temerrüde düşme olasılığını (PD) hesaplamak için kullanacakları tarihsel veri serisi en az 5 yıllık olmalıdır. Temerrüt halinde kayıp (LGD) ve temerrüt anında risk tutarı parametresinin (EAD) hesaplanması için gerekli olan veri seti, kurumsal ve Kurumsal KOBİ nitelikli alacaklar için en az 7 yıllık, perakende alacaklar için ise en az 5 yıllık olmalıdır.

Bu dokümanın ana teması, “Basel II’nin KOBİ’lere Etkileri” olduğundan esasen KO-

Bİ’lere yönelik risk ağırlıklı varlık hesaplama formüllerine6 yer verilecektir. Ancak kurumsal firmalar için öngörülen hesaplama yöntemlerine de mukayese amacıyla bu bölümde değinil-mektedir.

3.2.1. Kurumsal Firmalar İçin Hesaplama Yöntemi

Korelasyon (R)=0.12 x(1-EXP(-50 x PD)) /(1-EXP (-50)) + 0.24 x [1-(1-EXP (-50 x PD)) / (1-EXP (-50))] Vade ayarlaması (b) = (0.11852 – 0.05478 x In (PD))^2 Sermaye yükümlülüğü (K)= [LGD x N [(1-R)^-0.5 x G(PD) + (R /(1-R)^0.5 x G(0.999)] – PD x LGD] x (1-1.5 x b)^-1 x (1 + (M-2.5) x b) Risk Ağırlıklı Aktifler (RWA) = K x 12,5 x EAD

Page 15: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

13

3.2.2. Kurumsal KOBİ Firmaları İçin Hesaplama Yöntemi

Korelasyon (R)= 0.12 x (1-EXP(-50 x PD)) / (1-EXP (-50)) + 0.24 x [1-(1-EXP (-50 x PD)) / (1-EXP (-50))] – 0.04 x (1 - (S – 5) / 45) Vade ayarlaması (b) = (0.11852 – 0.05478 x In (PD))^2 Sermaye yükümlülüğü (K)= [LGD x N [(1-R)^-0.5 x G(PD)+(R/(1-R)^0.5 X G(0.999)] – PD x LGD] x (1-1.5 x b)^-1x (1 + (M-2.5) x b) Risk Ağırlıklı Aktifler (RWA) = K x 12,5 x EAD

3.2.3. Perakende KOBİ Firmaları İçin Hesaplama Yöntemi

Korelasyon (R) = 0.03 x (1-EXP(-35 x PD)) / (1-EXP (-35)) + 0.16 x [1-(1-EXP (-35 x PD)) / (1-EXP (-35))] Sermaye yükümlülüğü (K)= [LGD x N [(1-R)^-0.5 x G(PD) + (R / (1-R)^0.5 x G(0.999)] – PD x LGD] Risk Ağırlıklı Aktifler (RWA) = K x 12,5 x EAD

3.2.4. Konut Amaçlı Gayrimenkul İpoteği İle Teminatlandırılan Krediler İçin Hesaplama Yöntemi Korelasyon (R)= 0,15 Sermaye yükümlülüğü (K)= [LGD x N [(1-R)^-0.5 x G(PD) + (R / (1-R)^0.5 x G(0.999)] – PD x LGD] Risk Ağırlıklı Aktifler (RWA) = K x 12,5 x EAD PD : Temerrüde düşme olasılığı LGD : Temerrüt halinde kayıp oranı EAD : Temerrüt halinde risk bakiyesi M : Vade

Yukarıda yer alan formüllerden de görüldüğü üzere, sermaye yeterliliğinin hesaplan-

masında farklı portföyler için farklı formüller kullanılmaktadır. Basel II hesaplamalarının KOBİ’lere olan etkisini göstermek amacıyla yapılan ve çalışmanın dördüncü bölümünde yer alan endikatif çalışmada kullanılan örnekler, yukarıdaki formüllerin kullanılması ile elde edilmiştir.

3.2.5. İçsel Derecelendirme Yaklaşımında Kredi Riski Azaltım Teknikleri Basel II IRB yöntemi ile birlikte, standart metotta var olan teminat sınırlaması ortadan

kalkmaktadır. Bankalar, temerrüde düşen kredileri için kayıp oranlarını (LGD), geçmiş veri setlerini de dikkate alarak tahmin edecek ve söz konusu kayıp oranlarını sermaye yükümlü-lüklerini hesaplarken kullanacakları formulasyonlara dahil ederek kredi risklerini azaltabile-ceklerdir. Teminatın risk azaltıcı etkisinin ulusal denetim otoritesine ispat edilmesi halinde, her türlü teminat kredi riskinin hesabında dikkate alınabilecektir. Örneğin, standart metotta gerçek müşteri çek senedi risk azaltıcı unsur olarak kabul edilmezken, IRB yönteminde bu teminat türü sermaye gereksiniminde ve kredi fiyatlamasında olumlu bir etkiye sahip olabilecektir. Sonuç olarak, Basel II’de öngörülen risk ölçümleme yöntemlerinin gelişmişlik düzeyi arttıkça risk azaltım tekniklerinin uygulama alanı genişlemektedir. İçsel derecelendir-me yaklaşımı, bankaların kendi içsel veri setlerinden hareketle tahmin yapmalarına imkan tanısa da, kontrol ve onay mekanizmasının daha sıkı bir biçimde işleyeceği düşünülmektedir.

Page 16: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

14

II. Basel II’nin Uluslararası Ekonomilere ve Türkiye Ekonomisine Etkileri Ülkemizde fiilen 2008 yılında yürürlüğe gireceği deklare edilen Basel II Sermaye

Uzlaşısı, kapsamı ve içeriği dikkate alındığında, bankacılık faaliyetleri ile bu faaliyetlerin düzenlenmesi ve denetlenmesi konusunda şimdiye kadar yürütülen en kapsamlı uluslararası proje niteliğindedir.

Bu bölümde, Haziran 2004 tarihinde son şekli verilen Basel II Sermaye Uzlaşısı kural-

larının uluslararası ekonomiler ile Türk ekonomisine muhtemel etkilerine değinilecektir. 1. Basel II’nin Uluslararası Ekonomilere ve Uluslararası Bankacılık Sistemine

Etkileri Basel II’nin, uluslararası ekonomilere ve uluslararası bankacılık sistemine muhtemel

etkileri aşağıda maddeler halinde belirtilmektedir.

Basel II’ye yönelik hazırlıkların yapılması ve 2007 yılından itibaren uygulamanın başlatılması7, uluslararası mali piyasaların denetimi ve gözetiminde şeffaflığı artırarak fon akımının sağlam temeller üzerinde gerçekleşmesine yol açacaktır. Bu durum, orta ve uzun vadede ulusal ekonomilerde istikrarın sağlanması, güçlü bir mali sistemin ya-ratılması ve uluslararası piyasalarda yaşanabilecek sistemik finansal risklerin yayılma-sının önlenmesi/etkilerinin azaltılması açısından önemli katkılar sağlayacaktır.

Uluslararası bankacılık sistemi için Basel II, sermaye ihtiyacının azaltılması, daha iyi

risk yönetimi, denetim otoritesi ile olan ilişkilerin artması, kredi değerlendirme ku-rumları tarafından daha iyi algılanma gibi fırsatlar ile birlikte yeni sistemlerin kurul-ması, veri toplama ve sistem geliştirme ile nitelikli eleman yetiştirme gibi maliyet un-surlarını da beraberinde getirmektedir.

Bankaların sermaye yeterliliklerini aktifin niteliğine göre belirleyecek olmaları, top-

lam aktiflerin genişletilmesi konusunda bankaları daha özenli karar vermeye yönelte-cek olup, banka aktiflerindeki büyümenin yavaşlaması ve sınırlanması ile aktifler içe-risinde önemli bir bölümü oluşturan kredi arzının daralması sonucunu ortaya çıkarabi-lecektir. Özellikle, ekonomik büyümelerini büyük ölçüde dış kaynaklı finansmana bağlayan gelişmekte olan ülkelerin uluslararası para ve sermaye piyasalarından yapa-cakları borçlanmalarda, fon maliyetlerinin artması beklenmektedir. (Metzger 2004)

Ülkeler arasında regülasyon çalışmalarından doğan avantajlar (regulatory arbitrage)

söz konusu olabilecek, bu da rekabet şartlarını etkileyebilecektir.

Standart yaklaşımda alacağın risk ağırlığı, dışsal derecelendirme kuruluşları tarafından borçlulara verilecek derecelendirme notlarına bağlı olarak belirlenecektir. Bu nedenle, derecelendirme şirketlerine olan talep artacak ve konu ile ilgili yeni düzenlemelerin yapılması gerekecektir. Derecelendirme kuruluşlarının etkin ve sağlıklı işlerliği, ban-kacılık enformasyonunun merkezileştirilip gereken veri akışının sağlanabilmesi ile mümkün olacaktır.

Basel I çerçevesinde, ülkelerce temin edilecek kredilerin risk ağırlıklarının hesaplan-

ması ile ilgili olarak, geçerli olan OECD üyeliği ayrıcalığı kalkacak ve Basel II - stan-

Page 17: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

15

dart yaklaşımın uygulanması halinde dış derecelendirme şirketlerinin vereceği derece-lendirme notları kullanılacaktır.

Basel II, birçok ülkenin yasal süreçlerinde değişiklikler yapılmasını gerektirecektir.

Denetim otoriteleri, söz konusu değişikliklerin kapsamını, izlenecek usulleri ve bu de-ğişikliklerin yürürlüğe konulmasında uyulacak süreyi göz önünde bulundurma ihtiyacı duyacaktır.

Sektördeki en güçlü ve güvenilir bankalar, aktif büyüklüğünün yanı sıra sermaye

yeterliliği oranı ile ölçülmektedir. Bu durum, sermaye yeterliliği konusunda karşılaş-tırmalı üstünlüğe sahip olacak gelişmiş ülke bankalarının gelişmekte olan ülkelerdeki bankalarla birleşmeleri, onları satın almaları şeklinde yaşanacak bir konsolidasyon sü-recini teşvik edebilecektir.

İştirakleri vasıtasıyla gelişmekte olan ülkelerde faaliyet gösteren uluslararası bankala-

rın içsel derecelendirme yaklaşımına geçişi nispeten kolay olacağından, mali kalitesi yüksek olan müşterilere yoğunlaşabileceklerdir. Ulusal bankaların ise, standart yakla-şımlarla daha düşük dereceli ve daha yüksek riskli müşterilere hizmet etmek duru-munda kalarak, daha yüksek risk ve daha düşük kar marjı ile çalışmaları beklenmekte-dir.

Sermaye yeterliliğinde aktiflerin farklı risk ağırlıkları ile değerlendirilmesi, bankaları

aktif yönetimlerinde yeniden strateji belirlemeye yöneltecektir. Bankaların, riskli ak-tiflerinin getireceği sermaye yükünü azaltmak amacıyla aktif yatırımlarını ve bankacı-lık hizmetlerini artırmaya ve çeşitlendirmeye yönelmeleri beklenmektedir. 2. Basel II’nin Türk Ekonomisi ve Türk Bankacılık Sistemine Etkileri Son yıllarda Türk bankacılık sektöründe bir çok sorun yaşanmış, önemli gelişmeler

meydana gelmiş ve bu gelişmelerin bir sonucu olarak bankacılık sistemi büyük oranda değişmiştir. Bankacılık sektöründe uluslararası gelişmelere paralel olarak, başta sektörün gözetimi ve denetimi gibi çeşitli alanlarda düzenleme yapılması zorunlu hale gelmiştir.

Ülkemizde risk yönetimi sürecinin kronolojik gelişimi ve Basel II kriterlerine uyum

sağlanabilmesi için yapılan düzenlemeler aşağıda belirtilmektedir.

08.02.2001 tarih ve 24312 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmelik”, bankaların karşılaştıkları risklerin izlenmesini ve kontrolünü sağlamak üzere kuracakları iç denetim sistemleri ile risk yönetim sistemlerine ilişkin esas ve usulleri belirlemeyi amaçlamaktadır.

31.01.2002 tarih ve 24657 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Bankaların Sermaye

Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik”in amacı, banka-ların mevcut ve potansiyel riskler nedeniyle oluşabilecek zararlara karşı konsolide ve konsolide olmayan bazda yeterli düzeyde öz kaynak bulundurmalarının sağlanmasıdır.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından 30 Mayıs 2005 tarihinde

“Türk Bankacılık Sektörünün Basel II’ye Geçişine İlişkin Yol Haritası” açıklanmıştır. Buna göre,

Page 18: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

16

o Bankaların maruz kaldıkları risklerin daha sağlıklı olarak ölçülebilmesi ama-cıyla iş kollarının Basel II’ye göre tanımlanması ve tesisi çalışmaları kapsa-mında bankaların hesap ve kayıt düzenlerinde (muhasebe alt yapısı) değişiklik-lerin yapılması,

o Basel II kapsamında kredi riski ölçümünde dış derecelendirme kuruluşlarının tayin edeceği derecelendirme notları esas alınacağından (standart yaklaşım), ülkemizde kredi derecelendirme kuruluşlarının (yurt dışı ana ortağın iştiraki ya da yerel) kurulması,

o Kredi, piyasa ve operasyonel risklerin istatistiki olarak ölçülmesinin kolaylaştı-rılması amacıyla merkezi bir veri tabanının oluşturulması,

o Basel II’ye geçiş çalışmaları hakkında reel sektör, kamu sektörü ve ilgili diğer tarafların bilgilendirilmesine yönelik çalışmaların yapılması,

o planlanmaktadır. Basel II’nin Türk ekonomisi ve Türk bankacılık sistemine etkileri aşağıda maddeler

halinde belirtilmiştir.

Basel II ile birlikte ülkelerin OECD üyesi olup olmamaları herhangi bir önem arz etmeyecek, standart yaklaşımın kullanılması ile birlikte ülkelerin uluslararası derece-lendirme kuruluşlarından alacakları derecelendirme notları, hazine ya da merkez ban-kalarından olan alacakların risk ağırlığını belirleyecektir. (Mevcut durumda OECD üyesi ülke olmamız nedeniyle hazine tahvillerinin risk ağırlığı yüzde 0’dır.) Ülkemiz hazinesinden ya da merkez bankasından olan Türk Lirası cinsinden alacaklar, anılan alacakların aynı para cinsinden fonlanması ve ulusal denetim otoritesinin uygun gör-mesi kaydıyla, BDDK’nın tercihleri çerçevesinde yüzde 0 risk ağırlığı ile, yabancı pa-ra cinsinde olan alacaklar ise ülkemizin derecesine karşılık gelen yüzde 100 risk ağır-lığı ile değerlendirilecektir. Basel II uygulamasına geçiş ile birlikte, Türkiye’nin dere-celendirme notunun yatırım yapılabilir seviyenin altında olması (“BB-“)8 nedeniyle Eurobond’lar ve yabancı para cinsinden iç borçlanma senetleri için yüzde 8 oranında yasal sermaye yükümlülüğü söz konusu olacaktır. Dolayısıyla Hazine, bugünkü fiyat-lardan daha yüksek bir maliyetle yabancı para cinsinden tahvil ve bono ihracı yapmak durumunda kalabilecek ve bunları satın alanlar sermaye yeterliliğinde bugünkünden daha fazla bir yükle karşılaşabileceklerdir. Ancak Basel II’nin uygulanacağı tarihte, Türk Hazinesi’nin kredi derecelendirme notunun yatırım yapılabilir olarak ifade edilen “BBB-” kademesini aşması halinde yabancı para cinsinden kamu kağıtlarının tabi ola-cağı sermaye yükümlülüğü yarı yarıya azalarak yüzde 100’den yüzde 50’ye düşebile-cektir.

Basel II’nin uygulanması ile birlikte bankaların, risk ağırlığı nispeten düşük olan

müşterilere yöneleceği, buna bağlı olarak kredi portföy dağılımında farklılaşma yaşa-nacağı beklenmektedir. Örneğin,

o Konut amaçlı gayrimenkul ipoteği karşılığı verilen konut edindirme kredileri-

nin, Basel II standart yaklaşımda yüzde 35 risk ağırlığına tabi olması ve ileriki dönemlerde ipotek belgelerinin likiditesinin sağlanabilecek olması,

o Perakende kredilerde yüzde 75 risk ağırlığının kullanılmasının mümkün kılın-ması,

o nedeniyle anılan portföyler lehine, bankacılık sektörü kredi tercihlerinde farklı-laşma olması beklenmektedir.

Page 19: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

17

Yeni piyasa dengesinde, Basel II’ye uyum sağlayan bankaların piyasa değeri daha da artacak, fon sağlayıcıları tarafından bu durum dikkate alınacaktır. Diğer bir deyişle, Basel II sürecinde denetim faaliyetlerinin etkinlik kazanması ve piyasa disiplini saye-sinde yatırımcıların ülkemiz mali sistemine güvenleri daha da artacak, bu sayede sek-töre daha fazla fon ve kaynak girişi sağlanabilecektir.

Basel II’ye geçiş, Türk bankacılık sektöründe konsolidasyon eğilimini artırarak, ulus-

lararası mali sektörlerle entegrasyonu ön plana çıkaracaktır.

Basel II’ye göre kredi riskinin ölçümü standart yaklaşım ile başlamakta, standart yak-laşım ise tamamen rating kuruluşları tarafından verilen derecelendirme notlarına da-yanmaktadır. Bu durum, ülkemiz açısından yeni bir sektörün ortaya çıkacağı sinyalini vermektedir. Bunun temel nedeni, Basel II’ye geçiş ve hazırlık dönemi boyunca stan-dart yaklaşımın kullanılmak durumunda olunması ve standart yaklaşımın derecelen-dirme notları olmaksızın etkin bir biçimde uygulanamaması olarak özetlenebilir. Ül-kemizde halihazırda rating kuruluşlarının yapılanmasına yönelik sadece SPK tarafın-dan 4 Aralık 2003 tarih ve 25036 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Sermaye Piya-sasında Derecelendirme Faaliyeti ve Derecelendirme Kuruluşlarına İlişkin Esaslar Tebliği” mevcuttur.

27 Avrupa Birliği üyesi ülkenin 25’inde tüm Avrupa bankaları ve yatırım firmaları

(10.234 banka ve 1.723 yatırım firması), sermaye yeterliliklerinin ölçümünde 2007 ta-rihinden itibaren Avrupa Birliği Sermaye Direktifleri (Capital Adequacy Directives, CRD) hükümlerini uygulamaya başlayacaklardır. Anılan düzenleme, bankaların aracı kurumların sermaye yeterliliğinin hesaplanmasına ilişkin hükümleri içermekte olup, Basel II hükümleri ile büyük ölçüde paralellik göstermektedir. Bu nedenle, ülkemizde 3 Ekim 2005 tarihi itibarıyla Avrupa Birliği tam üyelik müzakere sürecinin başlamış olması ve AB Komisyonu tarafından çıkarılan düzenlemelerin AB adayı olan ülkemiz için yasal düzenleme kapsamında olacağı dikkate alındığında, Basel II hükümleri ile çok benzerlik gösteren CRD düzenlemelerinin de, AB Bankacılık Sektörü uyumunun gerçekleşmesi açısından çok önemli olacağı düşünülmektedir.

BDDK tarafından, 30 Haziran 2003 tarihli veriler baz alınarak yapılan Sayısal Etki Çalışması, QIS TR (Quantitative Impact Study) sonucunda, ülke ekonomisi ve mali sektör oyuncuları için aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkmıştır.

o Standart yaklaşımın Basel I’e kıyasla riske daha duyarlı yapısı nedeniyle, bankalar

için ek sermaye gereksinimi ortaya çıkabilecektir. o Bankalar, kredi verirken daha seçici olacaklarından kısa vadede kredi hacimlerinde

bir daralma söz konusu olabilecektir. o Bankacılık sistemi için sağlıklı ve detaylı veri elde etmek daha önemli hale gele-

cektir. o Bankalar, risk yaratıcı işlemleri yaparken, riski azaltacak teminatlara ilişkin politi-

kalarını yeniden düzenleme yoluna gidebileceklerdir. III. KOBİ Tanımlamaları ve Türkiye’de KOBİ’lerin Genel Yapısı

Günümüzde ölçek ekonomisine dayalı üretim yapan büyük sanayi işletmeleri ile bir-

likte bu tür fimalara girdi sağlayan esnek yapılı ve daha hızlı hareket etme kabiliyetine sahip KOBİ odaklı işletmecilik modelleri giderek önem kazanmaya başlamıştır. Gerek üretimde,

Page 20: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

18

gerekse de yeni istihdam yaratarak toplumsal bütünleşmenin ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında önemli bir yere sahip olan KOBİ’lerin yarattıkları değerin farkına varan ülkeler, toplam işletmeler içerisindeki payı yüzde 95’leri bulan KOBİ’leri desteklemeye yönelik önemli düzenlemeleri hayata geçirmişlerdir.

Ülkemizde de 80’li yılların sonundan itibaren KOBİ’lere yönelik bir destek sisteminin

oluşturulması yönünde çalışmalar başlatılmıştır. Üyesi bulunduğumuz OECD ve üyeliğe adaylık süreci yaşadığımız Avrupa Birliği, küçük ve orta ölçekli işletmelerin gelişmesi ve desteklenmesi için yoğun bir çaba sarf etmekte, sürekli olarak yeni politika ve stratejiler üretmektedir. Ülkemiz, OECD’nin KOBİ’leri desteklemeye yönelik temel kriterleri içeren dokümanı ve AB KOBİ Sözleşmesini kabul ederek gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle aynı politika ve prensipleri benimsediğini vurgulamıştır. Ayrıca TBMM’de 1990 yılında kabul edilen 3624 sayılı kanun ve bu kanunla kurulan KOSGEB Başkanlığı, ülkemizin KOBİ’lere verdiği değerin somut bir ifadesidir.

Buna karşın, serbest pazar ekonomisini benimseyerek uluslararası piyasalara entegras-

yon yolunda önemli adımlar atan ülkemiz, bankacılık sektörünün ve reel sektörün güçlendi-rilmesine yönelik reformların gerçekleştirilmesi konusunda ise yeterince hızlı davranamamış-tır. 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan ekonomik krizler, bankacılık sektörü ve reel sektörü olumsuz şekilde etkilemiş, bu durum Türkiye ekonomisi için ağır sonuçların ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Grafik1. KOBİ Kesimine Kullandırılan Kredilerin Yıllar İtibarıyla

Artış Yüzdesi (yüzde)

21,06

90,85

29,65

97 ,87

121,22

52,46

21,15 18,57

65,37

30,38

2,59

25,72

2002/2003 2003/2004 2004/2005

İşletme Kredilerindeki Artış İhtisas Kredilerindeki ArtışFon Kaynaklı Kredilerdeki Artış KOBİ Kredileri Toplamındaki Artış

Kaynak : BDDK Şubat 2005 ve Ocak 2006 Aylık Bültenlerinden derlenmiştir. (2002 ve 2003 yılı

verileri Aralık ayı itibarıyla, 2004 ve 2005 yılı verileri Kasım ayı itibarıyla çalışmada yer almıştır.) Ancak kriz sonrası dönemde uygulamaya konan yeni ekonomik programın makro e-

konomik göstergelerde sağlamış olduğu iyileşme belirli ölçüde bankacılık sektörü - reel sektör ilişkilerine de yansımış, bankalarca KOBİ kesimine kullandırılan kredilerin hacminde ve bu kredilerin bankaların toplam aktifleri içerisindeki payında da önemli artışlar olmuştur. Aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere, “Özel Kesime Kullandırılan Krediler” içerisinde “KOBİ Kesimine Kullandırılan Krediler”9 bir önceki yıla kıyasla toplam olarak 2003 yılında yüzde 25,72, 2004 yılında yüzde 65,37, 2005 yılında yüzde 30,38 oranında artış göstermiştir.

Page 21: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

19

Basel II uygulamalarına geçiş süreci, bu iki sektör arasındaki ilişkilerde köklü değişik-liklere yol açacak niteliktedir. Basel II, aslında bankacılık kesimiyle ilgili düzenlemeler bütünü olmakla birlikte, reel kesimdeki firmaları da çok yakından ilgilendirmektedir. Basel II normlarının, bankaların önemli kredi müşterileri arasında bulunan KOBİ’leri önemli düzeyde etkileyeceği bilinmektedir. Bu etkilerin Türkiye’deki yansımalarından önce KOBİ’lerin ne şekilde tanımlandığının, Türkiye’de faaliyette bulunan KOBİ’lerin içinde bulundukları ekonomik şartların, temel yapılanma şekillerinin ve yaşadıkları problemlerin bilinmesi gerekmektedir. Basel II’nin etkilerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi, bu veriler ışığında daha anlamlı bir hale gelecektir.

I. Uluslararası Ekonomilerde KOBİ Tanımlamaları ve Basel II’nin KOBİ Perspektifi Ülkelerin kalkınma seviyesi ve sektörler arasındaki farklılıklar nedeniyle KOBİ tanım-

lamaları, ülkeden ülkeye, sektörden sektöre, hatta bölgeden bölgeye bile değişmektedir. Aşağıda, çeşitli ülke ve kuruluşların KOBİ tanımlamaları ile ilgili yaklaşımları belirtilmiştir.

1.1. Bazı Ülkelerin ve Kuruluşların KOBİ Tanımlamaları

ABD’de, KOBİ’ler için geçerli resmi bir tanımlama bulunmamaktadır. 1953 tarihli

Küçük İşletme Kanunu, küçük işletmeyi, sahipliği ve yönetimi bağımsız, faaliyet gösterdiği alanda hakimiyet gücü bulunmayan işletme olarak tanımlamaktadır. ABD Küçük İşletme Teşkilatı (SBA, Small Business Administration), sektörel olarak işletmelerin satış tutarı ve istihdam edilen işçi sayısına göre KOBİ tanımları yapmaktadır. Örneğin SBA, imalat sektöründe faaliyet alanına göre 500 veya 1.000 işçiden az, toptan ticarette en fazla 100 işçi çalıştıran işletmeleri küçük işletme olarak tanımlamaktadır.

Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) KOBİ tanımına göre

20’den az işçi çalıştıran işletmeler “çok küçük”, 20-99 arasında işçi çalıştıran işletmeler “küçük”, 100-199 arasında işçi çalıştıran işletmeler “orta ölçekli işletme” olarak kabul edilmektedir.

1 Ocak 2005 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Birliği KOBİ tanımı, işçi sayısı, bilan-

ço büyüklüğü ve bağımsızlık derecesinden oluşan kriterleri kapsamaktadır. Buna göre KOBİ’ler,

- 250’den az işçi çalıştıran, - Yıllık satış cirosu 50 milyon euroyu geçmeyen veya arsa ve bina hariç mevcut sabit sermaye tutarı, bilanço net aktif değeri itibarıyla 43 milyon euroyu geçmeyen, - Bağımsızlık kriterlerine uygun olan,10

işletmeler olarak tanımlanmıştır.

1.2. Basel II Standartlarına Göre KOBİ Olma Şartları Basel II sermaye yeterlilik düzenlemesi gereğince KOBİ tanımı, 7 Şubat 1996 tarihli

Avrupa Birliği Konseyi Kararı ile düzenlenmiş KOBİ tanımlamasına uyumlu olarak yıllık satış hasılatı esasına göre belirlenmiştir.

Page 22: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

20

Basel II’de sermaye yeterliliğini belirlemek için kullanılan standart yöntemde KO-Bİ’ler (Small and Medium Sized Enterprise), toplam yıllık satış hasılatı toplamı 50 milyon euroyu geçmeyen firmalar olarak tanımlanmakta,

- Bir bankacılık grubundaki toplam kredisi<1 milyon euro ise, Perakende KOBİ - Bir bankacılık grubundaki toplam kredisi>1 milyon euro ise, Kurumsal KOBİ

şeklinde iki ayrı sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır.

Toplam yıllık satış tutarı 50 milyon euronun üzerinde olan firmalar ise, “Kurumsal”

olarak nitelendirilecektir. Kurumsal KOBİ ve kurumsal nitelikli tüm firmalar, standart yaklaşımla kredi riskinin ölçümünde, dış derecelendirme kuruluşlarının vermiş oldukları derecelendirme notlarına bağlı olarak risk ağırlığına tabi olacaklar, perakende KOBİ portfö-yüne dahil edilecek firmalar ise standart yüzde 75 risk ağırlığına tabi tutulacaklardır. İçsel derecelendirme yaklaşımında ise kurumsal, kurumsal KOBİ ve perakende KOBİ nitelikli firmalar için farklı formüller kullanılacaktır.

Perakende portföy, Basel II çalışmasında ayrıntılı olarak şu kriterlerle tanımlanmaya

çalışılmıştır: Borçlunun Kimliği Kriteri: Borçlu gerçek kişi/kişiler veya küçük ve orta ölçekli bir

işletme (KOBİ) olmalıdır. Ürün Kriteri: Perakende portföye dahil edilecek alacak türleri, rotatif krediler, kredi

kartları ve borçlu cari hesap, kredili mevduat hesapları dahil kredi kullandırma taahhütleri, bireysel krediler/tüketici kredileri (taksitli krediler, taşıt kredileri, öğrenci kredileri, ihtiyaç kredileri), finansal kiralamalar, küçük işletmelere açılan krediler ve bunlar lehine verilen taahhütler olmalıdır.

Portföy Çeşitlendirmesi Kriteri: Birbirleriyle bağlı olduğu düşünülen küçük işletmeler veya şahıslar tek bir işletme olarak kabul edilir ve portföyde bu tarz firmalara verilen nakdi ve gayrinakdi kredi miktarının, bankanın toplam perakende kredi portföyünün yüzde 0,2’sini geçmemesi şartı aranır.

Kredi Büyüklüğü Kriteri: Bir bankacılık grubundan, ilgili firmanın (KOBİ) dahil ol-duğu konsolide şirketler grubuna kullandırılan toplam nakdi ve/veya gayrinakdi kredi tutarının 1 milyon eurodan az olması gerekmektedir.

Perakende krediler ile ilgili değinilmesi gereken bir diğer nokta ise, perakende port-

föyde sınıflandırılan kredilerin bankalar tarafından homojen kriterler göz önüne alınarak oluşturulmuş havuzlar bazında yönetilmesi gerektiğidir. Havuz oluşturma sürecinde bankalar, anlamlı bir risk farklılaştırması yarattıklarını ve mümkün olduğunca homojen risklerin gruplandırılmasını sağladıklarını göstermek zorundadırlar.

İçsel derecelendirme yöntemi kullanılırken, oluşturulan her bir havuz bazında PD,

LGD ve EAD hesaplaması yapılmalıdır. Ancak birden fazla havuzun aynı PD, LGD ve EAD rakamlarını paylaşabilmesi de mümkün olabilecektir. Bankalar havuz oluştururken, Basel II Sermaye Uzlaşısı’nda öngörülen aşağıdaki risk belirleyici faktörleri dikkate almalıdırlar:

- Borçlu risk özellikleri: Borçlu tipi, mesleği ve yaşı gibi demografik özellikler,

Page 23: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

21

- Ürün ve/veya teminat türleri de dahil işlem risk özellikleri, - Kredi geri ödemelerinde gecikme olması: Canlı krediler ile tahsili gecikmiş krediler

aynı havuzda yer almamalıdır.

Çalışma grubu perakende portföy havuzlarının oluşturulmasında uygulanması gereken ortak standartların;

Portföy büyüklüğü, Ürünün standart özellikleri (Rotatif/Spot/Taksitli, Komisyon/Faiz Oranı, Kullandırım,

Geri Ödeme, Faiz Tahakkuku vb.), Her bir müşteri için min/max kredi tutarı, Vade, Portföy performansını ölçmek için benchmark kullanımı, örneğin;

o 30+ gün gecikmiş toplam risk/toplam portföy riski o 90+ gün gecikmiş toplam risk/toplam portföy riski o Zarara atılmış toplam risk/toplam portföy riski

Kredi tahsis kararı süreci ve yetkileri, Kredi değerlendirme kural ve araçları (Score Card), Kredi büro datası vb. santralize edilmiş risk bilgilerinin kullanımı ile ilgili kural ve

politikalar, İstisna uygulama tanım ve yetkileri, Geri ödeme, kısmı geri ödeme, erken kapama durumları için belirlenecek kural ve

prosedürler, Performans takibi ve alınacak aksiyonlar ile ilgili kural ve prosedürler: Limit artışları,

limitin dondurulması, limitin düşürülmesi, ilave kullandırım yasağı getirilmesi, limitin risk seviyesine çekilmesi vb.,

Teminat alma ve teminat çözme kuralları, teminat marj oranları, Erken uyarı sinyalleri, Sözleşme ve taahhütname vb. dokümanlar için standartlar, İdari takip ve yasal takip süreci tanımları ve yetkileri, Sorunlu hale gelmiş müşterinin, gecikme tutarı tahsil edildikten sonra canlı kredi

portföyüne iadesi veya kredi ilişkisinin sonlandırılması vb. sorunlu kredi tahsilat süre-ci sonrası için belirlenmesi gereken kural ve prosedürler,

Karşılık ayırma ve zarar yazma kural ve politikaları, şeklinde belirlenmesi gerektiğini öngörmektedir.11.

Basel II ile de öngörülen kurumsal ve perakende KOBİ tanımı dikkate alındığında,

Türkiye’de bulunan büyük sanayi firmaları haricindeki firmaların büyük çoğunluğunun perakende KOBİ sınıfında değerlendirileceği ortaya çıkmaktadır. Çünkü, ülkemizde faaliyette bulunan işletmelerin çok büyük bir kısmı belirtilen tutarlarda faaliyet ve kredi hacmine sahip değildir. Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin mali durumlarına ilişkin en kapsamlı veriler, TCMB tarafından yayımlanan sektör bilançolarında yer almaktadır. Tablo 4’de sektör bilançoları çalışması kapsamında incelenen toplam 6.667 adet firmaya ait temel büyüklükler ve bu büyüklüklere ilişkin firma ortalamalarına yer verilmiştir. Bu tabloda yer alan veriler, her bir tüzel kişiliğin ayrı ayrı bilanço ve gelir tablosu rakamlarından oluşmaktadır. Belli bir grup bünyesinde yer alan firmaların konsolide verilerini içermemektedir. 6.667 firmanın katıldığı çalışmada net satış hasılatı rakamına göre firmalar, küçük, orta ve büyük ölçekli olmak üzere üçe ayrılmıştır. 2004 yılı net satış hasılatı 40 milyon euronun üzerinde olan firmalar “büyük ölçekli” olarak tanımlanmış ve bu ölçekte yer alan firma sayısı 619 olarak verilmiştir. Cirosu

Page 24: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

22

50 milyon euronun üzerinde olan firma sayısının 619’dan az olacağı aşikardır. Benzer şekilde İstanbul Sanayi Odası tarafından her yıl açıklanan Türkiye’nin en büyük bin firmasının belirlendiği araştırmaya göre, bu firmalardan sadece 394’ünün cirosu 50 milyon euronun üzerindedir.

Tablo 4. Sektör Bilançoları Kapsamında Firma Ölçekleri (Aralık 2004)

Çalışan Sayısı Net Satışlar Aktif Toplamı Öz kaynak Ölçek Dağılımı Firma

Sayısı Bin Kişi %

Mil-yar

YTL %

Mil-yar

YTL %

Mil-yar

YTL %

KÜÇÜK (Çalışan Sayısı<50)

3,469 77 6,6 39 13,5 40 13,2 18 11,8

ORTA (50<=Çalışan Sayısı<=500)

2,756 447 38,4 106 36,8 108 35,4 53 34,4

İST

İHD

AM

A G

ÖR

E

BÜYÜK (Çalışan Sayısı>500)

442 638 54,9 143 49,7 157 51,5 84 53,8

KÜÇÜK (NS<=12,373.8) 4,132 207 17,8 16 5,7 43 14.2 18 11.9

ORTA (12,373.8<NS< 70,707.4)

1,916 382 32,8 56 19,3 66 21.6 31 19.9

NE

T S

AT

IŞL

AR

A

RE

BÜYÜK (NS>=70,707.4) 619 573 49,3 216 74,9 196 64.2 106 68.2

TOPLAM 6,667 1,162 100.0 288 100.0 305 100.0 155 100.0

Kaynak: “Merkez Bankası 2004 Reel Sektör Bilançoları”ndan derlenmiştir. (TCMB 2005)

2. Türkiye’de KOBİ Tanımlamaları ve Türk KOBİ’lerinin Genel Yapısı 2.1. KOBİ Tanımları Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılan ve 18.11.2005 tarih 2005/9617 sayılı

Resmi Gazete ile yayımlanan “Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik”te belirtilen KOBİ tanımı, küçük ve orta büyüklükteki işletmeleri ilgilendiren mevzuatın uygulanmasında dikkate alınacaktır. Ancak KOBİ’lere yönelik destek sağlayan kuruluşlar12, bu Yönetmelik’te belirtilen sınırları aşmamak kaydıyla, kendi sektör ve büyüklük önceliklerini belirleyebileceklerdir. Bu Yönetmelik’in yürürlüğe girmesi ile birlikte, ülkemizde kısmen de olsa KOBİ tanımı konusunda yeknesaklık sağlanabi-lecektir. İlgili Yönetmelik Madde 4.b ile, “Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ); 250 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu 25 milyon YTL’yi aşmayan ve bu Yönetmelikte mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ve kısaca “KOBİ” olarak adlandırılan ekonomik birimleri ifade eder” şeklinde tanımlanmaktadır.

Ayrıca bu Yönetmelik ile, KOBİ’ler atablo 5’deki şekilde sınıflandırılmaktadır.

Page 25: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

23

Tablo 5. Yeni KOBİ Sınıflandırmaları İŞLETME TİPİ ÇALIŞAN SAYISI NET SATIŞ HASILATI VE/VEYA

MALİ BİLANÇOSU Mikro İşletme < 10 < 1 Milyon YTL Küçük İşletme < 50 < 5 Milyon YTL Orta Büyüklükteki İşletme < 250 < 25 Milyon YTL

2.2. Genel Yapısı ve Sorunları Ülkemizde KOBİ’lerin sayısı hizmet sektörü de dahil olmak üzere, tüm işletmelerin

sayısının yüzde 98,8’ini ve bu işletmelerdeki toplam istihdamın yüzde 45,6’sını oluşturmak-tadır. KOBİ yatırımlarının, toplam yatırımlar içindeki payı yüzde 38’e ulaşmakta ve toplam katma değerin yüzde 26,5’i yine bu işletmelerce yaratılmaktadır. KOBİ’lerin toplam ihracat içerisindeki payları, yıllar itibarıyla değişiklik göstermekle beraber ortalama yüzde 10 oranında gerçekleşmekte ve bu kesimin toplam banka kredileri içindeki payı yüzde 5 civarında seyretmektedir. (SARIASLAN Halil, "Türkiye Ekonomisinde KOBİ'ler", TOBB, 1996)

Türkiye'de KOBİ'lerin büyük çoğunluğu aile şirketleri şeklinde faaliyet göstermekte,

kurumsal yönetim mekanizmalarının yaratılamaması nedeniyle de KOBİ’lerimizin ortalama ticari faaliyet süreleri çok kısa seyretmektedir. (Sağlam 2001)

Grafik 2. Firmaların Ortalama Faaliyet Süreleri

21%

18%

21%

24%

10%

6%

0%

5%

10%

15%

20%

25%

30%

1-2 yıl 3-5 yıl 6-10 yıl 11-20 yıl 21-30 yıl >30 yıl

Kaynak: Selçuk Karaata, “Türkiye’de KOBİ’lere Bakışta Geniş Açı”, Haziran 2005 Türk KOBİ’lerinin maruz kaldıkları muhtelif problemler arasında aşağıda ele alınan-

lar, KOBİ’lerin gelişebilmeleri ve gerek dünya, gerekse de AB iç pazarında rekabet gücü kazanabilmeleri önündeki temel darboğazları oluşturmaktadır. Aynı zamanda ülkemiz ekonomisinin yapısal sorunlarına da denk gelen bu problemler, halen uygulanmakta olan politika ve programların başarısının önünde de ciddi engeller oluşturmaktadır.

Page 26: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

24

Genel Sorunlar - Girişimcilik, yöneticilik ve mülkiyetin işletme sahibinde bütünleşmesi, - Fizibilite çalışmalarının yetersizliği, - Ortak girişimlerde çekingenlik, - İşletmeler arası işbirliği eksikliği, - Kuruluş yeri seçimi ile ilgili sorunlar,

İdari Sorunlar - Yönetim ve yönetici sorunları, - Nitelikli personel bulunamaması, - İşletme sahiplerinin teknik kökenli olması, - Örgüt ve örgütlenme sorunları, - Uzmanlaşma ve formasyon eksikliği, - İdari, teknik, danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinde eksiklik,

Üretim ve teknoloji sorunları - Teknolojik yetersizlik, - Üretim kapasitesi eksikliği, - Pazar araştırması yapılmaması, - Ar-Ge faaliyetlerinin eksikliği, - Kapasite belirlenmesinde yanlışlıklar, - Hammadde, işletme malzemesi vb. sağlanmasında yaşanan sorunlar, - Uluslararası kalite normlarında ürün üretememe, - Fason üretim planında karşılaşılan sorunlar, - Stoklama (depolama) sorunları,

Pazarlama Sorunları - Pazar, çevre analizi ve erken uyarı sistemlerinden yoksunluk, - Yeni pazar kanallarının hazırlanamaması, - Dağıtım sorunları, - Potansiyel iç pazarların bulunması, araştırılması ve değerlendirilmesindeki

güçlükler, - Pazar bilgisi eksikliği, - İhracat pazarlama sorunları, - Dış pazarlardaki yoğun rekabet, - Dış pazarda potansiyel belirleme güçlükleri, - Dış pazarlama giderlerinin yüksekliği, - İstenilen standartlara uyamama,

Finansman Sorunları - İşletme sermayesi ve öz kaynak yetersizliği, - Yabancı kaynak sağlamada güçlükler ve maliyetlerin yüksekliği, kredibilitenin

düşüklüğü, - Yatırım zamanlamasında yapılan hatalar, - İşletme sahiplerinin finansal yönetim açısından bilgi noksanlığı ve profesyonel

yönetici çalıştırılmaması, - Teşviklerden yeterince yararlanılamaması,

Diğer Sorunlar - Yasal sınırlamalar, - Destekleyici ve yönlendirici politikaların eksikliği, - Mevzuatın ve yeni gelişmelerin yeterince izlenememesi (bilgi eksikliği) - Yasal hakların savunulamaması, - Bürokratik işlemler, engeller ve gecikmeler, - Üniversite-küçük sanayi işbirliğinin geliştirilememesi.

Page 27: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

25

Söz konusu bu sorunlardan farklı olarak, Türk KOBİ’lerinin finansman sorunları, ban-ka kredilerinin önemi ve sorunlar ile kayıt dışılığın KOBİ’ler üzerindeki etkileri aşağıda alt başlıklar halinde incelenecektir.

2.2.1. Türk KOBİ’lerinin Finansman Sorunları Türkiye’de yapılan çalışmaların büyük çoğunda, küçük ve orta büyüklükteki işletme-

lerin sorunları arasında finansal sorunlar birinci sırayı almaktadır. Finansal sorunlar, işletme-lerin kuruluş aşamasında öz kaynak yetersizliği olarak başlamakta ve uygun dış kaynak bulmada karşılaşılan sorunlar, teminat ve güvence eksikliği, yüksek finansman maliyeti, sınırlı fon kaynakları, finansal yönetimde ve finansman hizmetlerinin sunumundaki yetersiz-likler gibi faktörlerle devam ederek KOBİ’leri olumsuz şekilde etkilemektedir. Bu durum, işletmelerin verimlilik ve rekabetini güçleştirmektedir.

Birer ticari işletme olarak KOBİ’lerin finansman olanakları kapsamında değerlendiri-

lebilecek olan temel kaynaklar, mali sistemden sağlanan fonlar (banka ve katılım bankaları kredileri, finansal kiralama, faktoring, tüketici finansman şirketlerinden sağlanan fonlar, sermaye piyasalarından sağlanan fonlar vb.), ticari borçlar (senetli ve senetsiz), ortak ve iştiraklere olan borçlar, kamu destekleri ve öz kaynaklardır.

Tablo 6. Ölçekler İtibarıyla Firmaların Bilanço Yapısı

Kaynak: Merkez Bankası 2004 Reel Sektör Bilançoları baz alınmıştır. Tablo 6’da firmaların genel kaynak kullanımlarının bilanço içerisindeki dağılımı ince-

lenmiştir. Buna göre, öz kaynaklar, ticari borçlar ve banka kredilerinin finansman içindeki payları küçük, orta ve büyük ölçekli işletmeler için önemli farklılıklar göstermemektedir.

Buna karşın, ölçek küçüldükçe likidite oranlarının azalma trendi içinde olduğu, alacak

tahsil sürelerinin arttığı gözlenmektedir. Bu durum, küçük ölçekli firmaların daha büyük

(%) Küçük Orta Büyük

Öz Kaynak/Toplam Pasifler 51,3 51,5 53,4

Banka Kredileri/Toplam Pasifler 18,9 20,0 17,1

Ticari Borçlar/Toplam Pasifler 13,4 15,1 15,1

Cari Oran 128,9 141,9 162,3

Alacak Devir Süresi (gün) 76 67 52

Net Kar/Net Satışlar -1,3 2,8 5,6

Net Kar/Toplam Aktifler -0,5 2,4 6,3

Page 28: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

26

ölçekli firmalara kıyasla likidite sıkışıklığı içinde olduğunu göstermektedir. Karlılık oranları dikkate alındığında da, ölçeklerin küçüldükçe karlılığın azaldığı ve hatta küçük ölçekli işletmelerde zararın söz konusu olduğu dikkati çeken diğer bir faktördür.

2.2.2. Banka Kredilerinin Önemi ve Sorunlar KOBİ’lerin gerek kuruluş aşamasında öz kaynak, gerekse faaliyet döngüsü içerisinde

işletme sermayesi ihtiyaçları söz konusu olabilmektedir. Ayrıca uzun süreli ve önemli büyüklükteki sabit yatırım harcamalarının yapılmasında da KOBİ’ler yabancı kaynak ihtiyacı duymaktadırlar. Fon ihtiyaçlarının dış finansman ile giderilmesinde, KOBİ’lerin başvurdukla-rı en önemli kaynaklar arasında banka kredileri önemli bir paya sahiptir. Ancak ülkemizde faaliyet gösteren KOBİ’ler, yönetimsel eksiklikler, düşük mali performans, yüksek reel faiz13, ağır teminat/garanti koşulları ve kredilerin vadelerinin kısalığı gibi nedenlerle finans kurumlarından yeterli krediyi sağlayamamaktadırlar. Türkiye’de KOBİ’lerin ülke ekonomi-sinde önemli bir ağırlığı olmasına karşın toplam kredilerin sadece yüzde 4-5’inin (DİE 2002) bu işletmelere tahsis edilmiş olması, bunun somut bir göstergesi niteliğindedir.

Bankaların kredi kullandırırken kredinin koşullarına uygun teminat/garanti talep etme-

si, KOBİ’leri zora sokan bir diğer unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde yaygın olarak gayrimenkul ipoteği, kefalet, müşteri çek senedi gibi teminatlar kullanılmaktadır. Yine KOBİ’lerin ihtiyacına göre, orta-uzun vadeli ve uygun koşullu banka kredisi alabilmeleri amacıyla kredi garantisi sağlayan “Kredi Garanti Fonu A.Ş.” de ülkemizde faaliyet göster-mektedir. Anılan şirket sayesinde, KOBİ’lerin banka kredisi kullanırken yaşayacakları teminat problemi, KGF garanti/kefaleti ile giderilmekte, bu sayede KOBİ’lerin de banka kredisi kullanma imkanı artmaktadır.

2.2.3. Kayıt Dışı Ekonomi ve Basel II Süreci ile Etkileşimi En genel anlamıyla kayıt dışı ekonomi, “Ya hiç bir belgeye bağlanmayarak ya da içe-

riği gerçeği yansıtmayan belgelerle gerçekleştirilen ekonomik olayın (alım-satım), devletten ve işletme ile ilgili öteki kişilerden (ortaklardan, alacaklılardan, kazanca katılan işçilerden vb.) tamamen ya da kısmen gizlenerek, kayıtlı (resmi) ekonominin dışına taşmasıdır” (Altuğ 1999). Hesap Uzmanları Kurulu tarafından, çeşitli tahmin yöntemleri kullanılarak14 bulunan kayıtdışılık oranları aşağıdaki gibidir.

DÜNYADA Sanayileşmiş Ülkeler (G-7) Gelişmiş Ülkeler Gelişmekte Olan Ülkeler Az Gelişmiş Ülkeler TÜRKİYE’DEGSMH Yaklaşımına göre Ekonometrik Yaklaşıma göreVergisel Yaklaşıma göre Duyarlılık Analizine göre Kayıt Dışı Ücret Yaklaşımına göre yüzde 35 – 40

(Kaynak:T.C. Malye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu, “Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonominin Boyutu”, Ankara Mayıs 2005 tarihli sunumdan derlenmiştir.)

Page 29: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

27

Türkiye’de kayıt dışı ekonominin nedenlerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür. (DPT Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlıkları sırasında oluşturulan Kayıt Dışı Ekonomi Özel İhtisas Komisyonunun DPT: 2603-ÖİK: 614 sayılı Raporu’ndan derlenmiştir.)

- Türkiye’de 70’li yıllardan itibaren yaşanan yüksek oranlı enflasyonun işletmelerin

gelir ve kaynak yapısı üzerindeki olumsuz etkileri, - Mükellefin vergiye karşı direnç göstermesi, - Vergi yükü dağılımında adalet ilkesinin zedelenmesi, - Devletin pek çok alanda düzenlemeler getirmesi ve bu düzenlemelerin firmalara

getirdiği mali yükler, - Türkiye’nin idari yapısındaki sorunlar, denetimin yetersizliği ve birimler arası eş-

güdümün eksikliği nedeniyle kayıt dışı çalışmaların tespitinin ve kayıt altına alın-masının zorlaşması,

- Genel olarak vergi oranlarının yüksekliği ve vergi kanunlarının zor anlaşılır ve yo-ruma açık olmaları.

Şekil 4. Kayıt Dışılığın Önlenmesinde KOBİ Bilançolarında Dikkate Alınacak Kalemler

Kayıt dışı ekonominin varlığında, milli gelir ve istihdam gibi makro ekonomik değiş-

kenler tam ve doğru olarak ölçülemeyeceğinden bu değişkenlere dayalı olarak oluşturulan politikalar sapmalı sonuçlar verecektir. Bu ortamda kaynakların etkin dağılımı bozulacak, aynı sektördeki iş kolunda ve benzer koşullarda faaliyet gösteren iki işletmeden birisi kayıt

Page 30: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

28

dışılık sayesinde hak etmediği halde rekabet üstünlüğü elde edebilecek, dolayısıyla yasalara uygun olarak faaliyet gösteren firmalar piyasa dışına itilebilecektir. Ayrıca vergilendirilmeyen ya da eksik olarak vergilendirilen faaliyetler nedeniyle vergi gelirleri daha az olacak, vergi kaybı nedeniyle bütçe açığı ortaya çıkacak veya artacaktır. Bu açığın finansman yöntemi de ekonomik ve sosyal açılardan toplum üzerine ek maliyet olarak yansıyarak, halihazırda vergilerini ödeyen mükelleflerin vergi yükleri de haksız yere artmış olacaktır.

Bilindiği üzere, bankaların firmaları kredilendirirken dikkate aldıkları en önemli un-

sur, firma mali tablolarındaki kantitatif verilerdir. Ancak bu hedefin gerçekleşmesi firmaya ait kantitatif verilerin doğruluğu ve analize elverişli olması ile doğrudan ilişkilidir. Aşağıda önümüzdeki dönemde kayıt dışılığın önlenmesinde KOBİ bilançolarında dikkate alınabilecek kalemler belirtilmektedir.

Basel II ile birlikte, KOBİ’ler banka kredisi alabilmek ve fiyatlama avantajlarından

yararlanabilmek amacıyla kayıt düzenlerini geliştirerek ticari faaliyetlerini kayıt altına almak zorundadırlar. Bu bağlamda Basel II’nin, kredi maliyetleri üzerindeki yansımaları aracılığıyla işletmelerin ticari faaliyetlerinin kayıt altına alınmasında zorlayıcı bir unsur olacağı beklen-mektedir. Bu etkileşimin derecesi, KOBİ’lerin bankacılık sisteminden sağladığı kaynakların büyüklüğü ile doğru orantılı olacaktır.

IV. Basel II Sürecinde Derecelendirme ve Teminatlandırma İşlemlerinin KOBİ Kredilerine Etkileri

Bu bölümde Basel II’nin KOBİ niteliğini haiz firmaların bankacılık kesiminden kul-

landığı kredilere olan etkileri açıklanacaktır. Bu çerçevede, standart yaklaşımda ve içsel derecelendirme yaklaşımında firma derecelendirmesinin ve teminatlandırmanın KOBİ kredilerine etkilerine ve bu konu ile ilgili senaryo ve örneklendirme çalışmalarına yer verilecektir.

1. Standart Yaklaşım ve İçsel Derecelendirme Yaklaşımında Firma

Derecelendirme ve Teminatlandırma İşlemlerinin KOBİ’lere Etkileri Ciro ve toplam risk açısından değerlendirildiğinde, Türkiye’de KOBİ nitelikli firmala-

rın büyük bir kısmının, perakende portföy kapsamında değerlendirileceği düşünülmektedir. Bu durum, standart yaklaşımda yüzde 75 risk ağırlığının uygulanacak olması nedeniyle perakende nitelikli KOBİ’lere göreceli avantaj sağlayabilecektir. Bir bankanın portföyünde perakende KOBİ nitelikli firmalara verilen kredi ne kadar fazla ise sermaye bulundurma maliyeti de o oranda düşecektir15. Sermaye maliyetinin azalması, firmaların kredi fiyatlarına da olumlu bir biçimde yansıyacaktır.

İçsel derecelendirme yaklaşımında ise, bankalar tarafından KOBİ’lere verilecek dere-

celendirme notları ve onlardan teminat olarak alınan enstrümanlar dikkate alınarak ölçümleme yapılacak, söz konusu firmaların risklilikleri, derecelendirme notlarından bulunan temerrüde düşme olasılıklarından ve teminatlardan ve firmadan yapılan tahsilatlardan bulunan temerrüt halinde kayıp oranlarından hareketle belirlenebilecektir. BDDK tarafından Aralık 2005 tarihinde yayımlanan “Türk Bankacılık Sistemi Basel II 2. Anket Çalışması Sonuçları”na göre, ülkemizde belirli bir süre tüm bankacılık sektörünün ileri içsel derecelendirme yöntem-lerini uygulaması mümkün görünmemektedir16. Buradan hareketle, ülkemizde faaliyet gösteren bankaların büyük kısmının kredi riskini belirli bir süre standart yöntem ile ölçeceği sonucunu çıkarmak mümkün olabilmektedir.

Page 31: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

29

BDDK tarafından Temmuz 2003’de bankacılık sistemi aktif büyüklüğünün yüzde 95’ini oluşturan 23 bankanın katılımı ile özellikle standart yöntemin sonuçlarını ortaya koyacak şekilde Sayısal Etki Çalışması, QIS-TR yapılmıştır. Çalışma, kredi riski, piyasa riski ve operasyonel risk kategorileri için belli varsayımlar altında17 yapılmıştır. Kredi riski için, Basel II düzenlemelerinde öngörülen alternatif yaklaşımlardan “Basitleştirilmiş Standart Yaklaşım” ve “Standart Yaklaşım” kullanılmıştır. “İçsel Derecelendirme Yaklaşımı”na ise çalışmada yer verilmemiştir.

Çalışma sonuçları genel olarak incelendiğinde, Basel II’nin muhtemel etkilerinin statik

bir portföy üzerinden ölçüldüğü, bankaların portföylerinde çeşitli nedenlerle (makroekonomik koşullar, portföy tercihleri vb.) oluşabilecek değişkenliklerin etkilerini dikkate alacak bir yapıya sahip olmadığı görülmüştür. Söz konusu eksikliği gidermek için mevcut portföyler çeşitli senaryolar üzerinden tekrar değerlendirilerek, olası durumların sermaye yeterliliğine etkileri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmada kullanılan verilerin portföylere göre dağılımı grafik 3’deki gibidir :

Basel II hükümlerine göre KOBİ olarak tanımlanan firmalara ait krediler, portföy i-

çinde toplam yüzde 18,6’lık bir paya sahiptir. Grafik 3. QIS-TR Çalışması Bankacılık Sektörü Portföy Dağılımı Kaynak: BDDK Aralık 2004, Sayısal Etki Çalışması Değerlendirme Raporu’ndan derlenmiştir. Şirketler Portföyü; “Kurumsal KOBİ” ve “KOBİ Dışı Şirketler” olarak iki alt port-

föye ayrılmakta olup, sermaye yeterliliğinin hesaplanması ile ilgili mevcut uygulama (Basel I) kapsamında, portföyde yer alan alacaklardan, kabul edilen teminatla koruma altına alınmamış olanlar yüzde 100 risk ağırlığına tabi tutulmaktadır. Ancak bu kapsamda kabul edilen teminatların alınmış olması durumunda bu alacakların korumalı kısımları daha düşük risk ağırlıklarına tabi tutulabilmektedir. Bu çerçevede, KOBİ dışı şirketlere ait alt portföyün yaklaşık yüzde 60’ının, kurumsal KOBİ portföyünün ise yaklaşık yüzde 40’ının, yüzde 100’den daha düşük risk ağırlıklarına tabi tutulmakta olduğu tespit edilmiştir.

Portföyün kredi kalitesi dağılımı standart yaklaşım kapsamında incelendiğinde; iki ö-

nemli etkenin, portföyü mevcut uygulamadan daha farklı bir şekilde değerlendirmeye ittiği gözlenmiştir:

- Standart yaklaşım kapsamında derecelendirilmemiş alacaklar, yüzde 100 risk ağır-

lığına tabi tutulmaktadır. Çalışmada, portföyün gerek KOBİ dışı şirketler, gerekse

Diğer Kurumsal 16,2%

Perakende KOBİ6,0%

Ticari Portföy 21,4%

Hükümet Portföyü 24,9%

Diğer Perakende11,8%

İkamet Amaçlı G.menkul 0,5%

Bankalar 6,6%

Kurumsal KOBİ 12,6%

Page 32: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

30

de kurumsal KOBİ alt portföylerindeki alacakların büyük kısmının derecelendi-rilmemiş alacaklar arasında sınıflandırıldığı tespit edilmiştir.

- Mevcut uygulama ile standart yaklaşım uygulaması arasında kabul edilebilir temi-nat ve garantiler ile bunların dikkate alınma usül ve esasları arasında önemli fark-lar bulunmaktadır.

Bu doğrultuda, standart yaklaşım kapsamında; KOBİ dışı şirketler alt portföyünün

yüzde 10’dan, kurumsal KOBİ alt portföyünün ise yüzde 15’inden daha azının yüzde 100’den daha düşük risk ağırlıklarına tabi tutulacağı tespit edilmiştir.

Basitleştirilmiş standart yaklaşım kapsamında ise, portföyde yer alan alacakların ko-

rumasız kısımları yüzde 100 sabit risk ağırlığına, kabul edilen teminat veya garantilerle korunmuş kısımları ise ilgili teminat veya garantinin tabi olduğu olduğu risk ağırlıklarına dahil edilmektedir. Çalışmada, KOBİ dışı şirketler ve kurumsal KOBİ alt portföylerinin büyük kısımlarının yüzde 100 risk ağırlığına tabi tutulduğu tespit edilmiştir.

Sonuçta yüzde 100’den daha düşük risk ağırlıklarına tabi tutulacak tutar, mevcut uy-

gulamaya göre gerek standart yaklaşımda, gerekse de basitleştirilmiş standart yaklaşımda azalacaktır. Örneğin, kurumsal KOBİ alt portföyünün yaklaşık yüzde 40’ı mevcut uygulama-da yüzde 100 risk ağırlığının altında iken, standart yaklaşımda ise yaklaşık yüzde 15’i yüzde 100 risk ağırlığının altında kalmaktadır. Buna göre risk ağırlıklı varlıklar tutarları Basel II uygulamalarında, mevcut uygulamaya göre daha yüksek olacaktır.

Perakende Portföy ise, “İkamet Amaçlı Gayrimenkul İpoteği”, “Diğer Perakende”

ve “Perakende KOBİ” olarak üç alt portföye ayrılmaktadır. Çalışmada perakende KOBİ alt portföyüne dahil kredilerin, mevcut uygulama, standart yaklaşım ve basitleştirilmiş standart yaklaşım kapsamında risk ağırlıklarına göre dağılımının aşağıdaki gibi olduğu tespit edilmiş-tir:

Mevcut uygulama kapsamında büyük ölçüde yüzde 100 risk ağırlığına tabi olan kredi-ler, standart ve basitleştirilmiş standart yaklaşımın uygulanması halinde, yüzde 75 risk ağırlığına tabi olan krediler olarak gözlenmektedir. Teminatlar dikkate alındığında da bu durum değişmemektedir.

Grafik 4’deki dağılımlara göre 100 YTL’lik bir portföyün risk ağırlıklı varlıklar top-

lamı, her bir yaklaşım için ayrı ayrı hesaplandığında, mevcut uygulamada hesaplanan risk ağırlıklı varlıkların standart ve basitleştirilmiş standart yaklaşıma göre teminatlar dikkate alınmaksızın yaklaşık yüzde 12 daha fazla, teminatlar dikkate alındığında ise yaklaşık yüzde 5 daha az çıktığı görülmektedir.

Tüm bu tespitler dahilinde, standart ve basitleştirilmiş standart yaklaşımda, mevcut

uygulamaya göre risk ağırlıklı varlıklarda önemli artışların görülmeyeceği, dolayısıyla Basel II’de perakende KOBİ portföyünden dolayı sermaye yükümlülüğünde önemli bir artışın olmayacağı kanısına varılmıştır.

Şirketler portföyünün kurumsal KOBİ alt portföyü için mevcut uygulamaya göre risk

ağırlıklı varlıklar artışı standart yaklaşımda yüzde 34,5, basitleştirilmiş standart yaklaşımda ise yüzde 34,6 olarak gerçekleşmiştir. Perakende portföyünün perakende KOBİ alt portföyü için mevcut uygulamaya göre risk ağırlıklı varlıklar tutarı gerek standart yaklaşımda, gerekse de basitleştirilmiş standart yaklaşımda yaklaşık olarak aynı kalmıştır.

Page 33: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

31

Grafik 4. QIS–TR Çalışması Bankacılık Sektörü Perakende Portföy Dağılımı Kaynak: BDDK Aralık 2004, Sayısal Etki Çalışması Değerlendirme Raporu’ndan derlenmiştir. Portföylerin toplam risk ağırlıklı varlıklar artışına katkıları incelendiğinde ise, şirketler

portföyünün kurumsal KOBİ alt portföyünün risk ağırlıklı varlıklar artışına katkısı gerek standart yaklaşım, gerekse de basitleştirilmiş standart yaklaşım için yüzde 2,7 olarak bulunmuştur. Perakende portföyünün perakende KOBİ alt portföyünün risk ağırlıklı varlıklar artışına katkısı; standart yaklaşımda yüzde -0,1 olarak bulunmuş, basitleştirilmiş standart yaklaşımda ise risk ağırlıklı varlıklar artışına bir katkısı bulunmadığı (yüzde 0) tespit edilmiştir. Tüm portföyler için toplam katkılar incelendiğinde, standart yaklaşım kapsamında yüzde 56,7 ve basitleştirilmiş standart yaklaşım kapsamında yüzde 55,1 seviyesinde katkı gerçekleştiği, bir başka deyişle toplam risk ağırlıklı varlıklar tutarlarında ve dolayısıyla sermaye yükümlülüklerinde yarıdan fazla bir artışın gerçekleştiği tespit edilmiştir. Buna göre gerek perakende KOBİ, gerekse de kurumsal KOBİ alt portföylerinin, portföylerin risk ağırlıklı varlıklar artışlarına katkılarının oldukça az olduğu düşünülmektedir.

Basel I

% 50 r.a.23,27 %

% 75 r.a0,00%

% 100 r.a.. 7 6,7 2%

% 0, 10, 20 r.a. 0,01%

Takip 0,00%

Basel I Teminatlar Dahil

% 50 r.a.28,01%

Takip 0,00%

% 0, 10, 20 r.a.17 ,47%

% 100 r.a.54,52%

% 75 r.a. 0,00%

Standart Yaklaşım

Takip 1,00% % 0, 10, 20 r.a.

0,00%% 100 r.a. 10,83%

% 75 r.a.88,17 %

% 50 r.a. 0,00%

Standart Yaklaşım Teminatlar Dahil

Takip 1,02%

% 0, 10, 20 r.a. 3,00% % 100 r.a.

7 ,62%

% 75 r.a.85,35%

% 50 r.a.3,01%

Basitleştirilmiş Standart Yaklaşım

% 50 r.a. 0,00%

% 75 r.a.

88,20%

% 100 r.a. 10,80% % 0, 10, 20 r.a.

0,00%

Takip 1,00%

Basitleştirilmiş Std. Yak. Teminatlar Dahil

Takip 1,00%

% 0, 10, 20 r.a.3,45%

% 100 r.a.8,58%

% 75 r.a.84,69%

% 50 r.a.2,28%

Page 34: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

32

Standart yaklaşım ile kredi riskinin ölçümünde, riske uygun bir biçimde daha düşük sermaye tahsisi ve daha düşük kredi maliyeti sağlanabilmektedir. Ancak bu durum, yalnızca karşı tarafın dışsal bir derecelendirmeye sahip olması halinde söz konusudur. Ülkemizde firmalar için dışsal derecelendirmenin yaygın olmaması ve ulusal derecelendirme kuruluşları-nın mevcut olmaması, Basel II standart yaklaşımın (özellikle kurumsal krediler açısından) uygulanabilirliğini engellemektedir. Piyasalarımızın sığ olması, gerekli veri tabanının bulunmayışı ve uluslararası muhasebe standartları ile farklılık arz eden uygulamalar da derecelendirme faaliyetlerinin önünde önemli bir engel olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle kısa dönem içerisinde, ülkemizde derecelendirme faaliyetlerinin şeklini belirleyecek düzen-lemelerin yapılması ve dışsal derecelendirme yapan kuruluşların faaliyete geçmesi beklen-mektedir. Bu nedenle, Basel II sürecinde mali sistem veri tabanının da dahil olacağı genel bir ulusal bilgi havuzu18 oluşturulması, tüm kesimlerin büyük faydalar sağlayacağı kaliteli, hızlı ve doğru bir bilgi akışını sağlayarak önemli bir ihtiyacın giderilmesine yardımcı olacaktır. Böyle bir sistem, kredilendirilecek firma ve ortaklarının kredibilitesinin sağlıklı bir biçimde belirlenmesini ve kaynakların etkin kullanımını sağlayarak milli ekonomiye de önemli bir katkı sağlayacaktır.

2. Ülkemizde Kullanılmakta Olan Teminat Türlerinin Basel II Sürecindeki Yeri

ve Önemi KOBİ’lerin banka kredisi kullanırken karşılaştıkları en önemli sorunlardan birisi de bu

krediler için yeterli düzeyde ve istenen türde teminat ve/veya garanti sağlayamamalarıdır. Basel II uygulamaları ile birlikte, bankaların teminat taleplerinde önemli değişikliklerin olması beklenmektedir. Ülkemizde yaygın bir biçimde kullanılan teminat türleri, Basel II standart yaklaşımda risk azaltıcı unsurlar arasında yer almamaktadır. Anılan teminat türleri ile ilgili, Basel II’de ülke denetim otoritelerine ulusal inisiyatif kullanma imkanının sağlanma-mış olması da, bu konuda herhangi bir esnekliğe yer verilmediğini göstermektedir. Ancak içsel derecelendirme yaklaşımının kullanılması halinde, denetim otoritesine ispat edilmek kaydıyla risk azaltıcı etkisi olan tüm teminat türleri hesaplamaya dahil edilebilecektir.

Grafik 5. Ülkemizde Yaygın Olarak Kullanılan Teminat Türleri

İpotek% 42,80

İmza Karşılığı% 22,27

Kefalet% 18,32

Belge Karşılığı% 16,11

KGF% 0,50

0

5

10

15

20

25

30

35

40

45

Kaynak: KOSGEB Saha Araştırma Çalışması Ön Değerlendirme Raporu, Aralık 2004

Page 35: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

33

Basel II dokümanında teminatlı işlem, bankaların maruz kaldıkları kredi riskinin borç-lu veya borçlu adına üçüncü şahsın sağladığı bir teminatla tamamen veya kısmen güvence altına alındığı işlem olarak tanımlanmış ve bankaların basit ya da kapsamlı yöntemden sadece birisini kullanarak kredi risklerini azaltabilecekleri belirtilmiştir.

Basel II ile birlikte, Basel I’den farklı olarak kredi riskini azaltmak amacıyla kullanı-

lan teminatların yanı sıra garanti ve türev ürünler de, belli koşullar altında dikkate alınabil-mektedir. Garantilerin hesaplamalarda dikkate alınabilmesi için, garantiler olmaksızın hesaplanan sermaye yükümlülüğünün, garantiler dikkate alındıktan sonra hesaplanan sermaye yükümlülüğünden mutlaka yüksek olması gerekmektedir. Ayrıca kredi türev enstrümanları da garantiler ile benzer şekilde hesaplamaya dahil edilebilmektedir. Son olarak, bilanço içi netleşme anlaşmaları da kredi riski azaltım teknikleri arasında dikkate alınabilmektedir.

Aşağıda Basel II’de değinilmeyen, fakat ülkemizde yaygın olarak kullanılan teminat

türlerinin değerlendirmesi yapılmaktadır. “Gayrimenkul İpoteği”, Basel II’de bir teminat unsuru olarak değil bir alacak türü o-

larak tanımlanmaktadır. Burada konut amaçlı gayrimenkul ipoteği karşılığı verilen krediler ve ticari amaçlı gayrimenkul ipoteği karşılığı verilen krediler şeklinde bir alacak ayırımına gidilmektedir. Konut finansmanı amacıyla tahsis edilen ve karşılığında konut amaçlı gayrimenkulun ipotek edildiği bir kredi için risk ağırlığı yüzde 35 olarak hesaplanırken, ticari amaçlı temin edilen ve karşılığında ticari amaçlı gayrimenkulun ipotek edildiği bir kredide risk ağırlığı yüzde 100 olarak dikkate alınacaktır. Standart yaklaşımda uygulama bu yönde iken, içsel derecelendirme yaklaşımında da her iki alacak türünün riskliliğinin hesaplanmasın-da farklı formülasyonlar kullanılmaktadır. Basel II’de bir alacak türü olarak değerlendirilen gayrimenkul ipoteği, ülkemizde tamamen farklı olarak hemen hemen her türden kredi çeşidi için (konut, ticari, yatırım, ihtisas, tüketici, Eximbank kredileri vb.) kabul gören bir teminat niteliği taşımaktadır.

Ülkemizde resmi olarak Ocak 2008 tarihinde başlayacak olan standart yaklaşımda,

KOBİ’lerin kullanacakları ticari amaçlı krediler için borçlunun ikamet ettiği gayrimenkulün rehnedilmesi halinde borçlunun tabi olduğu portföyün risk ağırlığı (Perakende KOBİ için yüzde 75 risk ağırlığı, kurumsal KOBİ için derecelendirme notuna karşılık gelen risk ağırlığı dikkate alınacaktır.) uygulanabilecektir. Aynı durum, borçlunun ticari faaliyetini yürüttüğü bina ve fabrikaların rehnedilmesi ve/veya borçlu lehine üçüncü kişilerin gayrimenkulleri üzerine tesis edilecek ipotekler için de geçerli olacaktır. Kredilerin teminatına alınacak ticari amaçlı gayrimenkul ipoteği için yüzde 50 risk ağırlığının kullanılabilmesi, gelişmiş organize emlak piyasalarının olması ve bu türden krediler için takyid edilmiş temerrüt oranlarının aşılmaması halinde teminatın kredi miktarını karşılayan bölümü için mümkün olabilecektir. Kalan kredi miktarı için borçlunun risk ağırlığı uygulanacaktır.

“Alacak Temliki” karşılığı kredi kullandırımı, ülkemizde yaygın olarak tercih edilen

bir uygulamadır. Özellikle firmaların kamu kurumları nezdinde doğmuş istihkak alacaklarının temliki veya rehni karşılığı kredi kullandırılması Karşılıklar Karanamesi kapsamında likit teminatlar arasında (II. Grup Teminatlar) kabul edilen bir teminat türü olmasına rağmen, Basel II standart yaklaşımda risk azaltıcı teminatlar arasında değerlendirilmemektedir. Bu durumun teminatlandırma açısından KOBİ’ler aleyhine olduğunu söylemek mümkündür.

“Gerçek Müşteri Çeki veya Senedi”, özellikle vadeli alım-satım yapan KOBİ’lerin

spot veya rotatif kredi ihtiyaçlarının karşılanmasında bankacılık kesimince teminat olarak

Page 36: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

34

kabul edilen önemli bir finansal araçtır. Basel II dokümanında, yalnızca ulusal tercihler kapsamında ve temerrüde uğramış alacakların teminatlandırılmasında 3 yıllık bir geçiş dönemi için bu tür kıymetli evrakın teminat olarak dikkate alınabilmesi istisnası yer almıştır. Bunun dışında, standart yaklaşımın uygulanması durumunda çek ve senetlerin herhangi bir risk azaltıcı etkisi olmayacaktır.

“Gerçek veya Tüzel Kişi Kefaleti” karşılığı kredi kullandırılması, Basel II’de kısmen

yer almaktadır. Basel II, “A-” veya üzeri derecelendirme notuna sahip firmalar ile tüm banka garantileri ve kredi türevlerini teminat olarak kabul etmektedir. Ancak ülkemizde hiçbir firma halihazırda “A-“ veya üzerinde derecelendirme notuna sahip olmadığından, anılan firmaların vermiş oldukları kefaletlerin kredi riskini azaltıcı unsur olarak kullanılması mümkün gözükmemektedir. Benzer şekilde ülkemizde faaliyet gösteren “KGF”nin de (Kredi Garanti Fonu) herhangi bir derecelendirme kuruluşundan almış olduğu derecelendirme notu bulunma-dığı için vereceği kefaletlerin risk azaltıcı etkisi bulunmamaktadır. Bu itibarla önümüzdeki dönemde, risk yönetimi ve Basel II anlayışıyla uyumlu, yüksek kaliteli bir kefalet hizmetinin varlığı KOBİ’ler için çok büyük bir önem arz edecektir.

Benzer şekilde, “Taşıt Rehni ve Ticari İşletme Rehni”ne Basel II’de yer verilmemesi

KOBİ’ler açısından teminat verilebilir unsurlarda önemli bir kısıtlamayı beraberinde getirmektedir.

Ancak burada dikkat çekilmesi gereken en önemli konu; Basel II ile birlikte, Türk

bankacılık sektörünce teminat olarak kabul edilen şahıs/firma kefaleti, müşteri çek senetleri, KGF, ticari işletme rehini, alacağın temliki, menkul rehini gibi unsurlar ulusal bankalarca teminat olma niteliğini devam ettirecek, fakat Basel II standart yaklaşım ile belirlenen firma kredi risk ağırlığını azaltıcı teminat unsuru olarak kabul edilmeyecektir. Yani mevcut teminat yapısının sürdürülmesinin, firmalar için ortaya çıkacak sermaye yükümlülüğünün ve kredi maliyetinin azaltılması kapsamında herhangi bir pozitif etkisi olmayacaktır.

Bu yeni yapıda bankalar KOBİ’lerden daha güçlü teminatlar talep edebilecekler, hali-

hazırda teminatlara ilişkin ağır olduğu ifade edilen uygulamanın KOBİ’ler açısından daha da ağırlaşması söz konusu olabilecektir. Bu nedenle Basel II’de öngörülen risk azaltım teknikle-rine uyum sağlanabilmesi amacıyla, ülkemizde bazı düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda BDDK tarafından 30.06.2001 tarih ve 24448 Sayılı Resmi Gazete’de yayımla-nan Karşılıklar Kararnamesi’nin değişmesi gerekebilecektir.

3. Senaryo Ve Örneklendirme Çalışmaları 3.1. Standart Yaklaşım İçin Endikatif Çalışma Örnek 1: XYZ bankasındaki toplam riski 5.000.000 YTL olan bir firmanın cirosu 35.000.000

YTL’dir. S&P tarafından BB ratingi verilmiş olan firmanın 100.000 YTL tutarında kredi talebi bulunmaktadır. Kredinin teminatına gerçek müşteri çeki alındığı varsayılmaktadır.

Cirosu 50 milyon euronun altında ve toplam riski 1 milyon euronun üstünde olan fir-

ma, Basel II KOBİ tanımına göre, “Kurumsal KOBİ” portföyünde değerlendirilebilecektir19. Kredinin teminatı, Basel II Standart Yaklaşım’a göre risk azaltıcı bir etki göstermemektedir. Firmanın ratingi BB, bu ratinge denk gelen risk ağırlığı ise yüzde 100’dür.

Page 37: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

35

Basel II – Standart Yöntem Basel I

Ayrılması gereken sermaye tutarı (YTL cinsinden) 100.000 x 1 x 0,08 = 8.000 8000

Örnek 2: XYZ bankasındaki toplam riski 500.000 YTL olan bir firmanın cirosu 35.000.000

YTL’dir. S&P tarafından BB ratingi verilmiş olan firmanın 100.000 YTL tutarında kredi talebi bulunmaktadır. Bu kredinin tamamı için, borçlunun ticari amaçla kullandığı gayrimenkulü ipotek edilmiştir.

Cirosu 50 milyon euronun altında ve toplam riski 1 milyon euronun altında olan firma,

Basel II KOBİ tanımına göre, “Perakende KOBİ” portföyünde değerlendirilebilecektir. Firmanın ratingi BB, bu ratinge denk gelen risk ağırlığı ise yüzde 100’dür. Anılan firmanın “Perakende KOBİ” niteliğini haiz olması nedeniyle yüzde 75 risk ağırlığına tabi tutulması mümkün olabilecektir. Ancak kredinin tamamı için ticari amaçlı gayrimenkul ipoteğinin teminat olarak dikkate alınmış olması nedeniyle risk ağırlığı yüzde 5020 olarak dikkate alınacaktır.

Basel II – Standart Yöntem Basel I

Ayrılması gereken sermaye tutarı (YTL cinsinden)

100.000 x 0,50 x 0,08 = 4.000 4.000*

(*) Basel I mevcut uygulamada, teminatına ipotek alınan krediler, yüzde 50 risk ağırlığına tabi tutulmaktadır. Bu nedenle, Basel I ve Basel II hesaplamalarında bir farklılık gözlenmemektedir. Örnek: XYZ bankasındaki toplam riski 250.000 YTL olan bir firmanın cirosu 10.000.000

YTL’dir. S&P tarafından C ratingi verilmiş olan firmanın 2.500 YTL tutarında kredi talebi bulunmaktadır. Kredinin teminatına şahıs kefaleti alındığı varsayılmaktadır.

Cirosu 50 milyon euronun ve toplam riski 1 milyon euronun altında olan firma, Basel

II KOBİ tanımına göre, “Perakende KOBİ” portföyünde değerlendirilebilecektir. Firmanın ratingi C, bu ratinge denk gelen risk ağırlığı ise yüzde 150’dir. Ancak bilindiği üzere perakende KOBİ nitelikli firmalar, standart yaklaşımla yapılan hesaplamalarda ratingine bakılmaksızın standart yüzde 75 risk ağırlığına tabi tutulmaktadır. Ayrıca kredinin teminatı, Basel II Standart Yaklaşım’a göre risk azaltıcı bir etki göstermemektedir.

Basel II – tandart Yöntem Basel I

Ayrılması gereken sermaye tutarı (YTL cinsinden) 2.500 x 0,75 x 0,08 = 150 200

Page 38: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

36

Örnek: XYZ bankasındaki toplam riski 2.000.000 YTL olan bir firmanın cirosu 75.000.000

YTL’dir. S&P tarafından C ratingi verilmiş olan firmanın 2.500 YTL tutarında kredi talebi bulunmaktadır. Kredinin teminatına şahıs kefaleti alındığı varsayılmaktadır.

Cirosu 50 milyon euronun altında ve toplam riski 1 milyon euronun üstünde olan fir-

ma, Basel II KOBİ tanımına göre, “Kurumsal KOBİ” portföyünde değerlendirilebilecektir. Firmanın ratingi C, bu ratinge denk gelen risk ağırlığı ise yüzde 150’dir. Ayrıca kredinin teminatı, Basel II Standart Yaklaşım’a göre risk azaltıcı bir etki göstermemektedir.

Basel II –

Standart Yöntem Basel I

Ayrılması gereken sermaye tutarı (YTL cinsinden) 2.500 x 1,5 x 0,08 = 300 200

Üçüncü ve dördüncü örnekler mukayese edildiğinde, perakende KOBİ portföyünde

değerlendirilen firmaların standart yaklaşımla yapılan hesaplamalar sonucunda avantajlı konuma geldiği görülmektedir. Aynı şartlar altında kredi kullanan iki firmadan kurumsal KOBİ portföyde izlenen firma, düşük rating nedeniyle daha fazla, perakende KOBİ firması ise daha az sermaye tutulmasına neden olmaktadır.

Ülkemizde perakende KOBİ portföyünde değerlendirilen firmaların bilançolarının ge-

nellikle çok güçlü olmadığı, dolayısıyla derecelendirildiğinde düşük derecelendirme notlarını haiz olduğu düşünüldüğünde perakende KOBİ portföyünde değerlendirilen firmalar standart yaklaşıma göre avantajlı bir konuma gelmektedir.

3.2. İçsel Derecelendirme Yaklaşımı (IRB) İçin Endikatif Çalışma21

Tablo 7. Rating Sınıflarına Göre Temerrüde Düşme Olasılıkları

RATING AAA AA A BBB BB B CCC CC C D PD 0,0003 0,01 0,03 0,04 0,05 0,06 0,07 0,09 0,13 1

Tablo 8. Rating Sınıflarına Göre Temerrüt Anında Risk Bakiyelerini Hesaplatan Oranlar

RATING AAA AA A

BBB BB B CCC CC C D

EAD 0,01 0,03 0,05 0,07 0,09 0,11 0,13 0,15 0,17 0,30

Tablo 9. Rating Sınıflarına Göre Temerrüt Halinde Kayıp Yüzdeleri

RATING AAA AA A BBB BB B CCC CC C LGD* 0,21 0,25 0,28 0,35 0,38 0,40 0,45 0,50 0,55

(*) Teminatsız krediler için varsayılan LGD oranlarıdır.

Page 39: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

37

Tablo 10. Teminat Türlerine Göre Temerrüt Halinde Kayıp Yüzdeleri

Teminat Türü Nakit Menkul

Kıymet Konut

G.Menkul Ticari

G.menkul GMÇS

LGD 0,05 0,29 0,38 0,42 0,40

Örnek 1: XYZ bankasındaki toplam riski 500.000 YTL olan bir firmanın cirosu 12.000.000

YTL’dir. Firmaya banka tarafından verilen derecelendirme notu AA, firmanın kullandığı kredi tutarı ise 80.000 YTL’dir. Bu kredinin tamamı için, borçlunun ikamet etttiği gayrimen-kul ipotek edilmiştir. Kredinin vadesi 1 yıl olarak belirlenmiştir.

AA ratingli firma için PD = 0,01 Bu kredi için LGD = 0,1022 AA ratingli firma için EAD = 80.000 x (1+0,03) = 82.400 YTL olduğu varsayılmakta-

dır. Firmanın cirosu 50 milyon euronun, toplam riski ise 1 milyon euronun altındadır.

Basel II Uzlaşısı gerekliliklerine göre bu firma, “Perakende KOBİ” olarak nitelendirilmekte-dir.

Basel II –

IRB Yöntemi Basel I

Ayrılması gereken sermaye tutarı (YTL cinsinden) 822 3.200

Birinci örnekte yer alan firmanın diğer tüm bilgilerinin aynı olduğu varsayılarak, tüm

rating sınıfları bazında ayrılması gereken sermaye tutarı, aşağıdaki tabloda hesaplanmıştır.

Rating AAA AA A BBB BB B CCC CC C

Ayrılması gereken sermaye- IRB 48 822 1.918 2.949 3.765 4.530 5.712 7.377 9.691

Örnek 2: XYZ bankasındaki toplam riski 3.000.000 YTL olan bir firmanın cirosu 25.000.000

YTL’dir. Firmaya banka tarafından verilen derecelendirme notu AA, firmanın kullandığı kredi tutarı ise 80.000 YTL’dir. Bu kredinin tamamı için, borçlunun ikamet ettiği gayrimen-kul ipotek edilmiştir. Kredinin vadesi 1 yıl olarak belirlenmiştir.

AA ratingli firma için PD = 0,01 Bu kredi için LGD = 0,10 AA ratingli firma için EAD = 80.000 x (1+0,03) = 82.400 YTL olduğu varsayılmakta-

dır.

Page 40: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

38

Firmanın cirosu 50 milyon euronun altında, toplam riski ise 1 milyon euronun üzerin-

dedir. Basel II Uzlaşısı gerekliliklerine göre bu firma “Kurumsal KOBİ” olarak nitelendiril-mektedir.

Basel II –

IRB Yöntemi Basel I

Ayrılması gereken sermaye tutarı (YTL cinsinden) 887 3.200

Örnek 3: XYZ bankasındaki toplam riski 3.000.000 YTL olan bir firmanın cirosu 85.000.000

YTL’dir. Firmaya banka tarafından verilen derecelendirme notu AA, firmanın kullandığı kredi tutarı ise 80.000 YTL’dir. Bu kredinin tamamı için, borçlunun ikamet ettiği gayrimen-kul ipotek edilmiştir. Kredinin vadesi 1 yıl olarak belirlenmiştir.

AA ratingli firma için PD = 0,01 Bu kredi için LGD = 0,10 AA ratingli firma için EAD = 80.000 x (1+0,03) = 82.400 YTL olduğu varsayılmakta-

dır. Firmanın cirosu 50 milyon euronun, toplam riski ise 1 milyon euronun üzerindedir.

Basel II Uzlaşısı gerekliliklerine göre bu firma, “Kurumsal Firma” olarak nitelendirilmekte-dir.

Basel II –

IRB Yöntemi Basel I

Ayrılması gereken sermaye tutarı (YTL cinsinden) 1.132 3.200

Yapılan endikatif çalışmanın ilk üç örneği karşılaştırıldığında, firmaların ratingi, kredi

risk tutarları ve alınan teminatlar açısından herhangi bir fark gözlenmemektedir. Ancak ilk örnekte yer alan firma, cirosu ve toplam risk tutarı açısından “Perakende KOBİ” sınıfında nitelendirilmekte iken, ikinci örnekte yer alan firma “Kurumsal KOBİ” olarak, üçüncü örnekte yer alan firma ise “Kurumsal” olarak nitelendirilmektedir. Firmaların ölçek ve toplam risk büyüklükleri, bankaların sermaye yeterliliklerinde farklılık yaratmakta, bu fark alacak türlerine göre farklı IRB formülasyonlarının uygulanmasından kaynaklanmaktadır. Basel Komite, KOBİ nitelikli firmalar için kurumsal firmalara oranla avantajlı bir durum ortaya koymaktadır. Anılan üç örnek incelendiğinde, eşit koşullarda en avantajlı firma perakende KOBİ olup, ardından Kurumsal KOBİ ve nihai olarak kurumsal firma gelmektedir. Basel I ile kıyaslandığında, her üç firmanın ratinginin yüksek olması (AA) ve teminatına alınan konut amaçlı gayrimenkul ipoteğinin risk azaltıcı etkisinin bulunması sonucunda, IRB gereklerine göre ayrılması gereken sermaye tutarı büyük oranda azalma göstermektedir.

Örnek 4: XYZ bankasındaki toplam riski 100.000 YTL olan bir firmanın cirosu 1.000.000

YTL’dir. Firmaya banka tarafından verilen derecelendirme notu C, firmanın kullandığı kredi

Page 41: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

39

tutarı ise 1.000 YTL’dir. Bu kredinin tamamı için, teminatına gerçek müşteri çek ve senedi alınmıştır. Kredinin vadesi 1 yıl olarak belirlenmiştir.

C ratingli firma için PD = 0,13 Bu kredi için LGD = 0,27 C ratingli firma için EAD = 1.000 x (1+0,17) = 1.170 YTL olduğu varsayılmaktadır. Firmanın cirosu 50 milyon euronun, toplam riski ise 1 milyon euronun altındadır.

Basel II Uzlaşısı gerekliliklerine göre bu firma “Perakende KOBİ” olarak nitelendirilmekte-dir.

Basel II –

IRB Yöntemi Basel I

Ayrılması gereken sermaye tutarı (YTL cinsinden) 46 80

Dördüncü örnekte yer alan firmanın diğer tüm bilgilerinin aynı olduğu varsayılarak,

tüm rating sınıfları bazında ayrılması gereken sermaye tutarı, aşağıdaki tabloda hesaplanmış-tır.

Rating AAA AA A BBB BB B CCC CC C

Ayrılması gereken sermaye- IRB 1 9 14 19 22 25 29 36 46

Örnek 5: XYZ bankasındaki toplam riski 100.000 YTL olan bir firmanın cirosu 1.000.000

YTL’dir. Firmaya banka tarafından verilen derecelendirme notu C, firmanın kullandığı kredi tutarı ise 1.000 YTL’dir. Bu kredi için alınmış herhangi bir teminat bulunmamaktadır. Kredinin vadesi 1 yıl olarak belirlenmiştir.

C ratingli firma için PD = 0,13 Bu kredi için LGD = 0,55 C ratingli firma için EAD = 1.000 x (1+0,17) = 1.170 YTL olduğu varsayılmaktadır. Firmanın cirosu 50 milyon euronun altında, bir bankacılık grubundan kullandığı kredi-

lerin toplam riski ise 1 milyon euronun altındadır. Basel II Uzlaşısı gerekliliklerine göre bu firma “Perakende KOBİ” olarak nitelendirilmektedir.

Basel II –

IRB Yöntemi Basel I

Ayrılması gereken sermaye tutarı (YTL cinsinden) 95 80

Dördüncü ve beşinci örnek çalışmalar birbirleri ile karşılaştırıldığında, dördüncü ör-

nekte teminatına gerçek müşteri çek senedi alınırken diğer kredi için herhangi bir teminat alınmadığı görülmektedir. Aynı niteliklere sahip iki firmadan, teminatı bulunmayan KOBİ

Page 42: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

40

firması için banka, IRB yöntemi ile yaptığı hesaplamalar sonucunda daha fazla sermaye ayırmak zorunda kalacaktır. Bunun sonucunda, dördüncü örnekte yer alan firma daha düşük faiz oranından kredilendirilebilirken, beşinci örnekte yer alan firma ancak daha yüksek faiz oranından kredi kullanma hakkına sahip olabilecektir. Diğer bir deyişle, beşinci örnekte yer alan firma teminatsız kredi talebinde bulunduğundan, banka için daha maliyetli bir konuma gelecektir.

Dördüncü örnekte yer alan firmanın teminatlı bir kredi alması (GMÇS) sonucunda,

IRB formülasyonlarından çıkan sermaye gereksinimi, Basel I sermaye gereksiniminden daha az olmaktadır. Ancak beşinci örnekten de görüldüğü üzere, teminatı bulunmayan ve ayrıca ratingi C olan firma, IRB hesaplamalarında bankalar için daha fazla sermaye gereksinimi doğurmakta olup, nispeten yüksek kredi maliyetlerine maruz kalmaktadır.

Örnek 6: XYZ bankasındaki toplam riski 500.000 YTL olan bir firmanın cirosu 5.000.000

YTL’dir. Firmaya banka tarafından verilen derecelendirme notu CC, firmanın kullandığı kredi tutarı ise 2.500 YTL’dir. Bu kredi için alınmış herhangi bir teminat bulunmamaktadır. Kredinin vadesi 1 yıl olarak belirlenmiştir.

CC ratingli firma için PD = 0,09 Bu kredi için LGD = 0,50 CC ratingli firma için EAD = 2.500 x (1+0,15) = 2.875 YTL olduğu varsayılmaktadır. Firmanın cirosu 50 milyon euronun, toplam riski ise 1 milyon euronun altındadır.

Basel II Uzlaşısı gerekliliklerine göre bu firma “Perakende KOBİ” olarak nitelendirilmekte-dir.

Basel II – IRB

Yöntemi Basel I

Ayrılması gereken sermaye tutarı (YTL cinsinden) 187 200

Altıncı örnekte yer alan firmanın diğer tüm bilgilerinin aynı olduğu varsayılarak, tüm

rating sınıfları bazında ayrılması gereken sermaye tutarı tabloda hesaplanmıştır.

Rating AAA AA A BBB BB B CCC CC C

Ayrılması gereken sermaye- IRB 4 52 82 108 122 134 157 187 238

Örnek 7: XYZ bankasındaki toplam riski 500.000 YTL olan bir firmanın cirosu 5.000.000

YTL’dir. Firmaya banka tarafından verilen derecelendirme notu AAA, firmanın kullandığı kredi tutarı ise 2.500 YTL’dir. Bu kredi için alınmış herhangi bir teminat bulunmamaktadır. Kredinin vadesi 1 yıl olarak belirlenmiştir.

AAA ratingli firma için PD = 0,0003

Page 43: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

41

Bu kredi için LGD = 0,21 AAA ratingli firma için EAD = 2.500 x (1+0,01) = 2.525 YTL olduğu varsayılmakta-

dır. Firmanın cirosu 50 milyon euronun, toplam riski ise 1 milyon euronun altındadır.

Basel II Uzlaşısı gerekliliklerine göre bu firma “Perakende KOBİ” olarak nitelendirilmekte-dir.

Basel II –

IRB Yöntemi Basel I

Ayrılması gereken sermaye tutarı (YTL cinsinden) 4 200

Altıncı ve yedinci örnek karşılaştırıldığında, aradaki tek farkın firmaların ratingleri ol-

duğu görülmektedir. Altıncı örnekte firma CC ratingini, yedinci örnekte ise AAA ratingini haizdir. IRB yöntemi kullanılarak yapılan hesaplamalar sonucunda ratingi AAA olan firmanın temerrüde düşme olasılığının çok zayıf olması, her ne kadar teminatsız kredi kullanma hakkına sahip olsa da yüksek ratinge sahip olmasının LGD parametresine olumlu yansıması, yine EAD paramatresinin de yüksek rating düzeyinden olumlu yönde etkilenmesi neticesinde, 2.500 YTL’lik bir kredi için ayrılması gereken sermaye 187 YTL’den 4 YTL’ye düşmektedir. Anılan durumda, banka yüksek ratingli KOBİ firmasına çok daha düşük faizle kredi kullan-dırma imkanına sahip olabilecektir.

Örnek 8: Ciro ve toplam risk açısından “Kurumsal KOBİ” portföyünde değerlendirilen bir fir-

maya banka tarafından verilen derecelendirme notu B, firmanın kullandığı kredi tutarı ise 15.000 YTL’dir. Bu kredinin teminatına ticari amaçlı gayrimenkul ipoteği alınmıştır. Kredinin vadesi 1 yıl olarak belirlenmiştir.

B ratingli firma için PD = 0,06 Bu kredi için LGD = 0,19 B ratingli firma için EAD = 15.000 x (1+0,11) = 16.650 YTL olduğu varsayılmakta-

dır. Basel II –

IRB Yöntemi Basel I

Ayrılması gereken sermaye tutarı (YTL cinsinden) 623 600

Sekizinci örnekte yer alan firmanın diğer tüm bilgilerinin aynı olduğu varsayılarak,

tüm rating sınıfları bazında ayrılması gereken sermaye tutarı, aşağıdaki tabloda hesaplanmış-tır.

Rating AAA AA A BBB BB B CCC CC C

Ayrılması gereken sermaye- IRB 15 178 303 433 530 623 777 1.002 1.344

Page 44: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

42

Örnek 9: Ciro ve toplam risk açısından “Kurumsal KOBİ” portföyünde değerlendirilen bir fir-

maya banka tarafından verilen derecelendirme notu B, firmanın kullandığı kredi tutarı ise 15.000 YTL’dir. Bu kredinin teminatına ticari amaçlı gayrimenkul ipoteği alınmıştır. Kredinin vadesi 2,5 yıl olarak belirlenmiştir.

B ratingli firma için PD = 0,06 Bu kredi için LGD = 0,19 B ratingli firma için EAD = 15.000 x (1+0,11) = 16.650 YTL olduğu varsayılmakta-

dır. Basel II – IRB

Yöntemi Basel I

Ayrılması gereken sermaye tutarı (YTL cinsinden) 701 600

Sekizinci ve dokuzuncu örnekte, kredi vadesinin IRB hesaplamalarını nasıl etkilediği-

nin gösterilmesi amaçlanmıştır. Sekizinci örnek çalışmada, vadesi 1 yıl olan kredi için ayrılan sermaye tutarı 623 YTL iken, dokuzuncu örnekte vadesi 2.5 yıl olan kredi için 701 YTL sermaye ayrılması gerekmektedir. IRB hesaplamalarında vade unsuru önem arz etmekte, vadenin uzaması, banka için ekstra maliyet unsuru haline gelmektedir. Bu durumun kredi faizlerine yansıtılacağı izahtan varestedir.

4. Kredi Fiyatlaması

Basel II ile birlikte, riskin ölçümü iki ana unsura dayanmaktadır, kredi kullananın

(firmanın) risk seviyesi ve kredi işleminin risk seviyesi. Kredi kullananın riski, firmanın finansal verileri (bilanço, gelir tablosu v.b) ile niteliksel faktörlerinin (yönetici ve ortakların geçmişi, yönetim ve organizasyon yapısı, ürün/hizmet gelişimi, pazar payı vb.) değerlendiril-mesi sonucu tespit edilen “firma derecelendirme notu” ile ifade edilmektedir. Kredi işleminin riski ise, işlemin türü, teminat, vade, para birimi gibi unsurlar ile değerlendirilmektedir. Böylece kredi, “çok riskli” veya “az riskli” olarak belirlenmekte ve buna göre fiyatlama yapılmaktadır.

Diğer bir deyişle, kredi verilen firmanın derecelendirme notu düştükçe banka hem da-

ha çok risk alacak, hem karşılık olarak daha çok sermaye tutacak dolayısıyla daha çok kaynağını (aktifte getirili değere dönüşememe veya pasifte maliyetli kaynağın azaltılamaması kadar) getiriden mahrum bırakacaktır. Dolayısıyla bankaların katlanacakları bu ilave maliyeti kredi faiz oranlarına yansıtmaları beklenmektedir.

Bankaların Basel II ile birlikte kredi faiz oranlarını belirleme metodolojileri Şekil 5’de

gösterildiği şekilde, katlanılan riskin ve ilave maliyetin yansıtılması şeklinde bir yol izleye-cektir.

Geleneksel Kredi Fiyatlaması : Fonlama Maliyeti + Müşteri Risk Primi + Kar Payı Basel II Kredi Fiyatlaması : Fonlama Maliyeti + Beklenen Kayıp Oranı + İlave Sermayenin Maliyeti + Kar Payı

Page 45: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

43

Şekil 5. Basel II Kredi Fiyatlamasının Aşamaları

Kaynak: PWC sunumundan derlenmiştir.

Tablo 11. Standart Yaklaşımda Kullanılan Örnekleri Gösterir Tablo

Kredi Fiyatının Unsurları :

- Referans Faiz Oranı: “t” zamanda, banka pasifine giren ortalama mevduat faizi (vadesiz mevduat dahil) + sabit maliyetler (faiz dışı giderler-faiz dışı gelirler/toplam kredi miktarı) olarak dikkate alınmıştır. Bu oranın belirlenmesinde her 100 birim mevduatın tamamının kredi olarak kullandırıldığı ve zorunlu karşılıkların yüzde 0 ola-rak dikkate alındığı varsayılmıştır.

Firma Adı

Portföy Türü Derece Risk

Ağırlığı Teminat

Türü

Teminatın Risk

Azaltıcı Etkisi

Basel II’de Uygulanan

Risk Ağırlığı

Kredi Tutarı

Ayrılması Gereken Sermaye

KOBİ 1

Kurumsal KOBİ

BB % 100 GMÇS Yok % 100 100.000 8.000

KOBİ 2

Perakende KOBİ

BB % 75 Tic. G. M.

İpoteği

Var % 50 100.000 4.000

KOBİ 3

Perakende KOBİ

C % 75 Şahıs Kefaleti

Yok % 75 2.500 150

ST

AN

DA

RT

YA

KLA

ŞIM

KOBİ 4

Kurumsal KOBİ

C % 150 Şahıs Kefaleti

Yok % 150 2.500 300

Page 46: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

44

- Beklenen Kayıp Oranı : Müşterinin Temerrüt Olasılığı (PD)*Temerrüt Halinde Kayıp Oranı (LGD)

- Sermaye Maliyeti: Bankanın “X” müşterisi için tutmak durumunda kaldığı ilave

sermaye miktarının aynı tarihteki DİBS ortalama bileşik faiz getirisi.

- Kar: Sermaye maliyetinin üzerinde olan ek getiri payı. Risk algılaması ile ilişkilendirilebilir. Tablo 11 ve 12’de standart yaklaşımın KOBİ’lere olan etkilerinin gösterilmesi ama-

cıyla hazırlanan örnekler için kredi faiz oranlarının belirlenme süreci anlatılmaktadır.

Tablo 12. Standart Yaklaşımda Kullanılan Örnekler için Kredi Fiyatının Belirlenmesi

* Sermayedarın kar beklentisinin her türden müşteri için yüzde 2 olduğu kabul edilmiştir. (Müşterinin ratingi, faaliyet gösterdiği sektörün riskliliği gibi unsurların dikkate alınmadığı varsayılmıştır.) ** Semaye maliyeti, riski en düşük getiri aracı olan yüzde 14 DİBS ortalama bileşik faizi olarak dikkate alınmıştır.

Tablo 13’de ise içsel derecelendirme yaklaşımında yapılan hesaplamaların hassasiyeti

dikkate alınarak bağımsız varsayımları olan bir örnek çalışmaya yer verilmiştir.

Firma Adı

Fon Transfer

Maliyeti + Sabit

Maliyetler

Kar Payı*

Baz Alına-cak

Kredi Faiz

Oranı

Basel I’de Krediye Uygulanacak Faiz Oranı** ( % )

Basel II’de Krediye Uygulanacak Faiz Oranı** ( % )

KOBİ 1 % 13 % 2 % 15 [( 8000 * 0.14 / 100000 ) * 100]+15 = 16,12

[( 8000 * 0.14 / 100000 ) * 100]+15 = 16,12

KOBİ 2 % 13 % 2 % 15 [( 4000 * 0.14 / 100000 ) * 100]+15 = 15,56 [( 4000 * 0.14 / 100000 ) * 100]+15 = 15,56

KOBİ 3 % 13 % 2 % 15 [( 200 * 0.14 / 2500 ) * 100]+15 = 16,12 [( 150 * 0.14 / 2500 ) * 100]+15 = 15,84

STA

ND

AR

T Y

AK

LAŞI

M

KOBİ 4 % 13 % 2 % 15 [( 200 * 0.14 / 2500 ) * 100]+15 = 16,12 [( 300 * 0.14 / 2500 ) * 100]+15 = 16,68

Page 47: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

45

Tablo 13. Içsel Derecelendirme Yaklaşımında Kredi Fiyatının Belirlenmesi Süreci

FTP 11,0% Sabit

Maliyet 2,0% Sabit Kar 2,0%

Sermaye Maliyeti 14,0%

* Sermaye maliyeti riski en düşük getiri aracı olan % 14 DİBS ortalama bileşik faizi olarak dikkate alınmıştır. * Fon transfer maliyetinin % 11 olduğu varsayılmıştır. * Her rating, sektör ve teminatlar için ayrı ayrı PD, LGD, EAD, EL ve UL hesaplamaları-nın daha önce yapıldığı varsayılmıştır. * Sermayedarın kar beklentisinin her türden müşteri için % 2 olduğu kabul edilmiştir. (müşterinin ratingi, faaliyet gösterdiği sektörün riskliliği gibi unsurların dikkate alınmadığı varsayılmıştır.)

EAD Rating LGD Sektör EL UL EL % UL % Referans Fiyat Kredi Fiyatı

2645 A 15% Tekstil 7 11,82 0,26% 0,45% 13,29% 15,29% 2645 BBB 15% Tekstil 8,06 10,71 0,30% 0,40% 13,32% 15,32% 500 BB 30% Tekstil 3,05 5,45 0,61% 1,09% 13,68% 15,68% 500 B 30% Tekstil 10,19 33,31 2,04% 6,66% 15,69% 17,69% 900 AAA 15% Metal 0,53 0,94 0,06% 0,10% 13,07% 15,07%

4000 AA 70% Metal 2,8 5,93 0,07% 0,15% 13,08% 15,08% 2500 AA 30% Metal 0,5 3,26 0,02% 0,13% 13,04% 15,04% 1350 BBB 45% Metal 6,75 8,65 0,50% 0,64% 13,52% 15,52% 2645 BBB 15% Metal 13,62 103,92 0,51% 3,93% 13,99% 15,99% 500 BB 30% Metal 3,19 5,23 0,64% 1,05% 13,70% 15,70%

1000 B 100% Metal 78,69 255,39 7,87% 25,54% 23,34% 25,34%

1000 AAA 100% Gıda 0,85 1,64 0,09% 0,16% 13,10% 15,10%

900 AA 15% Gıda 0,49 2,09 0,05% 0,23% 13,08% 15,08% 2645 A 15% Gıda 3,17 14,31 0,12% 0,54% 13,18% 15,18%

10000 BBB 100%

Gıda 103,5 383,09 1,04% 3,83% 14,43% 16,43%

4000 BB 70% Gıda 107,8 184,39 2,70% 4,61% 15,96% 17,96% 2166 B 10% Gıda 22,09 31,8 1,02% 1,47% 14,08% 16,08% 1350 C 45% Gıda 112,99 168,78 8,37% 12,50% 21,95% 23,95% 3166 AA 10% Perakende 0,79 4,01 0,02% 0,13% 13,04% 15,04%

1000 AA 100%

Perakende 30,19 30,43 3,02% 3,04% 16,02% 18,02%

2645 A 70% Perakende 12,43 125,73 0,47% 4,75% 14,07% 16,07%

1000 A 100%

Perakende 0,75 1,18 0,08% 0,12% 13,08% 15,08%

4000 BB 70% Perakende 84,8 92,3 2,12% 2,31% 15,15% 17,15%

10000 BB 100%

Perakende 202,5 3553,22 2,03% 35,53% 19,72% 21,72%

1350 B 45% Perakende 78,09 200,74 5,78% 14,87% 20,06% 22,06%

1000 B 100%

Perakende 88,94 129,63 8,89% 12,96% 22,46% 24,46%

1000 AAA 100% Kimya 0,9 1,59 0,09% 0,16% 13,10% 15,10%

500 A 30% Kimya 1,75 8,43 0,35% 1,69% 13,54% 15,54%

1000 A 100%

Kimya 10,35 35,9 1,04% 3,59% 14,39% 16,39%

1000 B 100%

Kimya 69,19 232,83 6,92% 23,28% 22,21% 24,21%

409 C 70% Kimya 39,59 42,89 9,68% 10,49% 22,79% 24,79%

Page 48: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

46

V. Basel Komite Tarafından Belirlenmiş Olan Ulusal İnisiyatif Alanlarının KOBİ’ler Üzerindeki Olası Etkileri ve Öneriler

Çalışmanın bu bölümünde, “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, ARD Ça-

lışma Raporları 2005/8, Basel II Ulusal İnisiyatif Alanlarının Anlaşılmasına Yönelik Açıklayıcı Rehber” isimli doküman dikkate alınarak, 61 Adet ulusal inisiyatif alanından çalışmamızla ilgili olanlar değerlendirilecektir.

Bu bölümün amacı, Basel II uygulamasında denetim otoritesinin inisiyatifine bırakıl-

mış olan ulusal tercihlerin KOBİ’lere olan etkisini göstermek ve öneri getirmek olacaktır. 1. Kredi Riski –Standart Yaklaşım 1.1. Eşleştirme Süreci (Md. 4) Bu madde ile denetim otoritelerine bağımsız kredi derecelendirme kuruluşları tarafın-

dan verilmiş olan derecelendirme notlarının standart risk ağırlıkları yaklaşımı içerisinde yer alan risk ağırlığı kategorilerinden hangilerine karşılık geldiğinin tespitine yönelik sorumluluk verilmiştir.

Bu maddeye istinaden, BDDK tarafından “Derecelendirme notları birden fazla risk

ağırlığına karşılık geliyorsa, yüksek olan risk ağırlığı kullanılır. İkiden fazla risk ağırlığı bulunuyorsa, en düşük ikinci risk ağırlığı kullanılır.” şeklinde bir değerlendirme yapılmıştır.

Ülkemizde Basel II kapsamında kurumsal KOBİ sınıfına giren firmaların büyük bir

kısmının dışsal derecelendirme kuruluşlarınca değerlendirilmesi durumunda yüzde 150 risk ağırlığına denk gelecek notları alabilecekleri beklenmektedir. Bu nedenle, firmaların herhangi bir derecelendirme şirketine başvurmaksızın standart yüzde 100 risk ağırlığına tabi olmayı tercih edecekleri düşünülmektedir.

Ancak gerek henüz derecelendirme kuruluşlarının varlığına ilişkin yapılacak düzenle-

melerin tartışılıyor olması, gerekse de birden fazla derecelendirmenin ülkemizdeki işletmeler tarafından ne ölçüde tercih edileceğine yönelik belirsizlikler dikkate alındığında, başlangıç aşamasında bu konuda belirlenecek ulusal tercihin KOBİ’ler açısından anlamlı herhangi bir etkileşime yol açmayacağı düşünülmektedir.

1.2. Kurumsal Krediler (Md. 13)

Anılan maddede, “Denetim otoriteleri, ülkelerindeki genel temerrüt tecrübesinin daha

yüksek oranlar gerektirdiğine hükmetmeleri durumunda, derecelendirme notu bulunmayan alacaklar için belirlenen standart risk ağırlığını (yüzde 100) gerekli seviyeye yükseltmelidir.” hükmü bulunmaktadır.

Basel Komite, bu madde ile derecelendirme notu bulunmayan firmaların borçlanma

maliyetini yükseltmek suretiyle ekonomi genelinde etkin kaynak dağılımının sağlanmasını ve bu firmaların bağımsız derecelendirme notu almaya teşvik edilmesini amaçlamaktadır.

Ancak ülkemizde BDDK tarafından bu inisiyatifin birinci yapısal blok çerçevesinde

tüm sektör ve ikinci yapısal blok çerçevesinde her bir banka bazında kullanabilmesi için birikmiş tarihsel temerrüt verisi gerekmektedir.

Page 49: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

47

BDDK tarafından bankacılık sektörünün tamamı için söz konusu firmalardan olan ala-cakların yüksek temerrüt oranlarına sahip olduğu varsayımıyla yüzde 100 risk ağırlığının üzerinde bir risk ağırlığının belirlenmesi, tek tek bankalar ve ticari sektörler bazında genel temerrüt tecrübesinin çerçevesinin belirlenmesine ve bu çerçevede geriye dönük verilerin toplanarak analiz edilmesine bağlıdır. Ülkemizde söz konusu kredilere ilişkin temerrüt deneyimlerinin anlamlı analiz ve karşılaştırmalar yapılabilmesi açısından sınırlı kaldığı dikkate alındığında, 2008 yılında Basel II standart yaklaşım ile birlikte ulusal denetim otoritesinin bu firmalar için sektör genelinde yüzde 100 risk ağırlığının üzerinde bir oran belirlemesinin, geçiş dönemi boyunca uygun olmayacağı öngörülmektedir. BDDK tarafından uygulamanın başlamasını takiben elde edilecek veriler ışığında, bu inisiyatifin kullanılmasına karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

1.3. Perakende Krediler (Md. 15-Md. 16) Ulusal inisiyatif alanlarının belirtildiği dokümanın 15. maddesinde, “Basel I hükümle-

ri uyarınca perakende alacaklar ve kurumsal alacaklar, aralarında herhangi bir fark gözetmeksizin yüzde 100 risk ağırlığına tabi tutulmaktadır. Basel II’de ise bu tercih ile birlikte, perakende alacakların yüzde 75 risk ağırlığına tabi tutulması imkanı getirilmekte-dir.” ibaresi yer almaktadır.

16. maddede ise, Basel II’ de perakende alacaklar için belirlenen yüzde 75 tercihli risk

ağırlığının, sadece ilgili ülkede uygulanması gereken risk ağırlığından önemli ölçüde düşük olması halinde (geçmiş temerrüt tecrübeleri ışığı altında), ulusal otoriteye daha yüksek bir risk ağırlığı belirleme inisiyatifi verilmektedir. BDDK tarafından yapılan açıklamalarda, peraken-de ve perakende KOBİ nitelikli kredilerin kurumsal kredilere kıyasla taşımış oldukları bazı avantajlar ve konjonktürel dalgalanmalara karşı duyarlılık dereceleri gibi hususlar göz önüne alındığında, yüzde 75 tercihli risk ağırlığı uygulanmasının yerinde olacağı ve daha yüksek risk ağırlığı belirlenmesinin gerekli olmayacağı, diğer taraftan perakende alacaklar portföyünün bütünü için uygulanacak risk ağırlığının yükseltilmesi yerine bu portföyün münferit alt-kategorilerinin gelişimi ve bunlara ilişkin temerrüt tecrübesi dikkate alınarak farklı risk ağırlıkları uygulanmasının düşünülebileceği belirtilmektedir. Ayrıca Türk bankacılık sektöründe genel olarak geçmiş temerrüt verilerinin eksik ve yetersiz olduğu göz önüne alındığında, ulusal denetim otoritesinin yüzde 75 risk ağırlığının üzerinde bir oran belirleme-sinin -kısa vadede- sağlıklı olmayacağı ifade edilmektedir.

Tablo 14. Bankacılık Sektörü Kredi Takip Oranları

3,94,9

10,3

5,6

0

5

10

15

20

2003/12 2004/12 2005/12 2006/8Tarih

Ora

n %

Page 50: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

48

Ülkemiz ekonomisinin geleceğine yönelik iyimser beklentiler ve son dönemlerde ticari bankacılık sisteminde, takipteki kredilerin nakit krediler içindeki payının düşüyor olması dikkate alındığında KOBİ’lerin lehine bir avantaj sağlayacak olan bu tercihler konusunda Çalışma Grubumuz da benzer görüşleri taşımaktadır.

1.4. Ticari Gayrimenkul İpoteği Karşılığı Krediler (Md. 18) Anılan maddede, “Ticari gayrimenkul ipoteği karşılığı kredilerin ele alınması ile ilgili

olarak, Basel Komite bu tür krediler için yüzde 50 risk ağırlığının sadece bazı katı kriterlere uyulmuş olması kaydıyla uygulanacağını belirtmektedir. Belirlenen limitleri aşan tüm krediler yüzde 100 oranında risk ağırlığına tabi tutulacaktır.” ibaresi yer almaktadır.

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, aşağıda belirtilen iki önemli kriterin

sağlanmış olmasıdır.

1. Gelişmiş emlak piyasalarının varlığı, ipotek alınan gayrimenkullerin menkul kıymetleştirilerek (sekuritizasyon) ikincil piyasalarda işleme alınması ile mümkün olabilecek-tir. Son dönemlerde ülkemizde organize bir emlak piyasasının sağlanmasına yönelik çok önemli adımlar atılmıştır.

Kamuoyunda “Mortgage Yasası” adıyla bilinen ve 28.11.2005 Tarihinde TBMM’ye onaylanmak üzere gönderilen “Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”nın yürürlüğe girmesi bu adımlardan en önemlilerindendir.

2. Herhangi bir yıl içerisinde,

- Teminata alınan gayrimenkulün ekspertiz değerinin yüzde 60’ı veya23 piyasa rayiç değerinin yüzde 50’si kadarlık kısmı dikkate alınarak ticari gayrimenkul ipoteği karşılığı kullandırılan kredilerden kaynaklanan toplam kaybın, bu teminat karşılığı kullandırımı yapılan toplam plasman miktarına oranının yüzde 0,3’den,

- Ekspertiz ve rayiç bedeli dikkate alınmaksızın, sadece ipotek tutarı dikkate alına-rak hesaplanan ticari gayrimenkul ipoteği karşılığı kullandırılan kredilerden kay-naklanan toplam kaybın, bu teminat karşılığı kullandırımı yapılan toplam plasman miktarına oranının yüzde 0,5’den,

düşük olmaması gerekmektedir.

Ülkemizde her ne kadar gelişmiş emlak piyasasına yönelik kriterin sağlanması konu-

sunda önemli adımlar atılmış olsa da, ikinci kriter olan oransal kriterlerin sağlanması konusunda güçlükler yaşanacağı öngörülmektedir. Çünkü bu kriter hem ticari gayrimenkul karşılığı kullandırılan tüm kredilerin ayrıştırılmasını, hem de ülkemizde yüksek olduğu bilinen24 bu temerrüt oranlarının ciddi şekilde azaltılmasını gerektirmektedir.

Ülkemizde ticari gayrimenkul ipoteğinin teminat unsuru olarak yaygın bir şekilde kul-

lanıldığı dikkate alındığında, Basel II’de belirlenen kriterlerin sağlanması kaydıyla, bu ulusal inisiyatif alanının,teminatına ticari gayrimenkul ipoteği alınan KOBİ kredileri için avantajlı bir uygulama yaratacağı düşünülmektedir.

Page 51: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

49

2. Kredi Riski - İçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşımlar 2.1. Çeşitli Varlık Sınıfları İtibarıyla İçsel Derecelendirmeye Dayalı

Yaklaşımların Kabulü (Md. 30) Anılan maddede, “Denetim otoriteleri, bankacılık grubu içinde IRB yaklaşımına ka-

demeli geçişe izin verebilirler” ibaresi bulunmaktadır. İçsel derecelendirme bazlı yaklaşımlar-la ilgili 30. maddede, denetim otoritelerine tanınan kademeli geçiş inisiyatifinin ülkemizde de kullanılması uygun görülmektedir. Bankaların ve müşterilerin detaylı tetkikler konusundaki bilgi deneyimleri dikkate alındığında, kademeli geçişin doğru olacağı düşünülmektedir.

2.2. KOBİ’ler İçin İşletme Büyüklüğü Ayarlamaları (Md. 34) Ulusal inisiyatife bağlı olarak denetim otoriteleri, bankalara KOBİ eşik değerleriyle il-

gili hesaplarında ve işletme büyüklüğüne göre yapacakları düzenlemelerde grubun konsolide bazda hesaplanmış aktif büyüklüğünü, konsolide bazlı toplam satışlara ikame bir kriter olarak kullanma imkanı sağlayabileceklerdir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, toplam varlıklar kriterinin sadece toplam satışların firmanın büyüklüğü açısından anlamlı bir gösterge olmaması durumunda kullanılabilecek olmasıdır.

İşletme büyüklüğü ayarlaması, risk ağırlıklı varlıklar ve asgari sermaye yükümlülüğü

hesaplamalarında kullanılan formülün bağımsız değişkenlerinden biri olan korelasyon katsayısında yapılan bir düzeltme işleminden ibaret olmakla birlikte, KOBİ alacaklarını kurumsal alacaklar içerisinde yer alan büyük şirketlere kullandırılan kredilere göre avantajlı hale getirebilecektir. Ancak ülkemizde, KOBİ nitelikli firmaların ratinglerinin kurumsal nitelikli firmalara göre düşük olabileceği düşünüldüğünde, temerrüde düşme olasılığının daha yüksek tezahür etmesi söz konusu olabilecek, bu durum KOBİ’lerin avantajlı uygulamadan yararlanabilme ihtimalini düşürebilecektir.

34. maddede bahsi geçen “KOBİ’ler için işletme büyüklüğü ayarlaması” sadece top-

lam satışları 50 milyon euronun altında olan bir işletmeye açılmış olmakla birlikte, tutarı 1 milyon eurodan fazla olan krediler (kurumsal KOBİ alacakları) için geçerli olacak ve ayarlama her bir münferit alacak için ayrıca uygulanacaktır. Ancak perakende portföyü içinde yer alan alacaklar münferit olarak değil “havuz” bazında ele alınmakta ve bu havuzun bir parçası olarak yönetilmektedir. Bu nedenle, perakende portföy içinde yönetilen bir alacak için ciro yerine aktif büyüklüğünü kriter olarak dikkate almak mümkün olmayacaktır.

Toplam satışların firmanın büyüklüğü açısından anlamlı bir gösterge olup olmadığı a-

raştırılması gereken bir durumdur. Bu kapsamda, çalışma grubumuzca bazı öngörülerin yapılabilmesi için TCMB Aralık 2004 Reel Sektör Bilançoları üzerinden her sektör bazında ciro ve aktif büyüklükleri gelişimlerine yönelik bir çalışma yapılmış olup, aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır. (Bkz. Ek 1)

- Ulaşım araçları sanayii, - Toptan ve perakende ticaret, - Motorlu araç satışı, bakımı, tamiri ile yakıt perakende satışı, - Toptan ticaret ve komisyonculuk, - Perakende ticaret ve kişisel eşyalar ile ev eşya onarımı, - sektörlerinde ciro toplamı, aktif büyüklüğünden önemli oranda daha yüksek iken; - Elektrik, gaz ve su kaynakları,

Page 52: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

50

- İnşaat ile ilgili tüm alt sektörler, - Otel ve restoranlar, - Holdingler, - Emlak komisyonculuğu, kiralama ve işletme hizmetleri,

sektörlerinde ise aktif büyüklüğü, cirodan önemli oranda daha yüksek bulunmuştur. Yalnız otel ve restoranlar sektöründe küçük ve orta ölçekli firmalar için bu durum geçerli olmakla birlikte, büyük ölçekli firmalarda ciro, aktif büyüklüğünden önemli oranda daha yüksek çıkmıştır.

Bunlar dışında kalan sektörlerde ise aktif büyüklük ve ciro rakamları arasında dikkat

çekici bir farklılık bulunmamaktadır. Basel II IRB yönteminde, kurumsal KOBİ nitelikli firmaların korelasyon katsayısının

hesaplanmasında aşağıdaki düzeltme faktörü kullanılmaktadır. R*= R – (0,04 x (1-(S-5) / 45) R, kurumsal krediler için hesaplanacak korelasyon katsayısı, R*, düzeltilmiş korelasyon katsayısı, S, yıllık satışlar toplamı (ciro) Basel II’de kurumsal KOBİ’ler için belirlenmiş olan formülde yer alan yıllık satış tuta-

rı rakamının (S) artması halinde, korelasyon katsayısı ve dolayısıyla söz konusu kredi için ayrılması gereken sermaye tutarı da artacaktır. “S” rakamı küçüldükçe, korelasyon katsayısı küçüleceğinden, sermaye gereksinimi de azalacaktır. Buradan hareketle, yıllık satış tutarının toplam aktif tutarından büyük olduğu durumlarda, toplam aktif tutarının; yıllık satış tutarının toplam aktif rakamından küçük olduğu durumlarda ise yıllık satış tutarının formülde kulla-nılması, bankalar için ayrılması gereken sermaye rakamını azaltacak, bu durum KOBİ’ler lehine sonuçlanabilecektir.

Basel II’de KOBİ sınırlarının firmaların yıllık toplam satışlarına göre belirlenmiş ol-

ması, ülkemiz açısından ayrı bir önem arz etmektedir. Çünkü ülkemizde kayıt dışılık oranlarının yüksekliği ve bazı sektörlerin faaliyet konuları nedeniyle cari dönem satışlarını gelecek yıllara yansıtmış olmaları (örneğin inşaat taahhüt sektörü – yıllara yaygın hakediş bedelleri nedeniyle) gibi etkenler dikkate alındığında, yıllık satış tutarı gerçeği yansıtamaya-cağından anlamını kaybedebilecek, toplam aktif büyüklüğünün kullanımı ikame bir kriter olarak değerlendirilebilecektir.

VI. Basel II’nin KOBİ’lerin Finansman Tercihleri Üzerine Etkileri

Basel II uygulaması ile ortaya çıkabilecek banka kredisi kullanımını engelleyici, kredi

maliyetlerini artırıcı ve diğer zorlayıcı faktörler, KOBİ’ler için alternatif finansman kaynakları yaratmayı ve bunlardan yararlanmayı çok daha önemli hale getirecektir.

Ülkemizde gerek KOBİ’lerin, gerekse de daha büyük ölçekteki işletmelerin hangi tür

finansman yöntemlerini kullandıkları Tablo 15’de gösterilmektedir.

Page 53: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

51

Tablo 15. Kredi Kanalı Ölçekleri

Kredi Kanalı Türü (Trilyon TL) 2001

2001Pay (%)

2002 2002Pay (%)

2003 2003 Pay (%)

% Pay(Dönem

Ort.)A. Resmi Kredi Kanalları 1. Mevduat Bankacılığı 2. Yatırım Bankacılığı 3. Faizsiz Bankacılık 4. Finansal Kiralama 5. Faktoring 6. Tüketici Finansmanı

36.231

30.321 3.358 1.072

973 152 355

40,40

33,80 3,75 1,20 1,09

0,17 0,39

53.284

44.744 4.365 2.101 1.360

386 328

40,60

34,09 3,33 1,60 1,04 0,29 0,25

72.526

61.282 5.106 3.138 2.044

373 583

42,28

35,72 2,98 1,83 1,19 0,22 0,34

41,30

34,803,301,601,100,200,30

B. Yarı-resmi Kredi Kanalı 7. Dış Kaynak 8. Vadeli Çek ve Senet

42.796

29.708 13.087

47,80

33,20 14,60

57.441

39.417 18.024

43,76

30,03 13,73

65.639

45.738 19.901

38,26

26,66 11,60

42,30

29,3013,00

C. Resmi Olmayan Kredi Kanalı 9. Satıcı Kredileri

10.533

10.533

11,80

11,80

20.532

20.532

15,64

15,64

33.377

33.377

19,46

19,46

16,40

16,40Makro Kredi Kanalı (A+B+C)

89.559 100,00 131.258 100,00 171.541 100,00 100,00

Kaynak: Ercan Türkan, “Türk Ekonomisinde Makro Kredi Kanalı”, 2004 baz alınmıştır. 1. Alternatif Finansman Yöntemleri Aşağıda firmaların banka kredisi almak yerine başvurabilecekleri alternatif finansman

yöntemlerine ve Basel II süreci ile etkileşimlerine değinilmektedir. 1.1. Finansal Kiralama Finansal kiralama (leasing), bir yatırım malının mülkiyeti leasing şirketinde kalarak,

belirli bir kira karşılığında, kullanım hakkının kiracıya verilmesi ve yapılan sözleşmede belirlenen değer üzerinden sözleşme süresi sonunda mülkiyetin kiracıya geçmesini sağlayan çağdaş bir finansman yöntemidir. Ülkemizde son dönemlerde finansal kiralama yoluyla finansman imkanı sağlanması faaliyetlerinde önemli ölçüde artış kaydedilmiştir.

Bu finansman tekniğinin önümüzdeki dönemde yaşanacak global ekonomiye enteg-

rasyon ile birlikte artması beklenmektedir. Ancak Basel II açısından düşünüldüğünde, banka kredilerinin kullanımının KOBİ’ler açısından daha maliyetli hale gelebileceği ve işlem prosedürlerinin daha uzun süreceği göz önünde bulundurulursa, örneğin üretim kapasitesinin artırılmasına yönelik ve mülkiyet hakkının firma için önemli büyüklükte vergi vb. maliyetleri beraberinde getirdiği duran varlıkların finansmanında, KOBİ’lerin bankalardan kredi almak yerine kiralama yoluna gitmek isteyeceği düşünülebilir.

1.2. Faktoring Faktoring, büyük miktarlarda kredili satışlar yapan işletmelerin, bu satışlardan doğan

alacak haklarının faktoring şirketi olarak adlandırılan finansal kuruluşlar tarafından satın alınması esasına dayanan bir finansal faaliyettir.

Basel II sürecinde banka kredilerinin fiyatlaması, söz konusu kredi için bulundurulma-

sı gereken sermaye tutarına bağlı olarak yapılacağından, yüksek sermaye bulundurma

Page 54: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

52

zorunluluğu getiren kredilerin kullanıcıya olan maliyeti de yükselecektir. Bu anlamda, KOBİ’lerin kendilerine yüksek maliyetler getirecek banka kredileri yerine faktoring yöntemi, kendilerine seçecekleri alternatif finansman kaynağı kalemlerinden biri olabilecektir. Bununla birlikte, Basel II standart yaklaşımda, gerçek müşteri çek senetlerinin risk azaltıcı etkisinin bulunmayışı, bankalarca bu tür kıymetli evraklar karşılığı kullandırılan iskonto ve diğer türden kredi plasmanlarının daralmasına, bununla birlikte faktoring şirketlerinin işlem hacimlerinde artışlar yaşanmasına neden olabilecektir. Özellikle bilançolarında alacak kalemleri önemli yer tutan firmalarda faktoring ile banka kredileri arasındaki maliyet farklılıklarının daha hassas bir şekilde hesaplanması gerekebilecektir.

1.3. Sermaye Piyasaları KOBİ’lerin sermaye piyasası gereklerini yerine getirmede karşılaştıkları güçlükler

(hesap-kayıt düzeni, mali yükümlülükler, vb.), kamuyu bilgilendirme ve düzenli rapor hazırlama konusunda yeterli ve sağlam bir kurumsal yapı ve donanıma sahip olmamaları ve ülke ya da bölge ölçeğinde imaj/tanınma sorunları sebebiyle, sermaye piyasalarında hisse senedi ihracı yoluyla kaynak sağlayabilmeleri büyük ölçekli şirketlere kıyasla daha zordur. Ayrıca bazı durumlarda KOBİ’lerin kamu düzenlemelerinden kaçınmak amacıyla küçük ölçekte kalmayı tercih etmeleri ve şirket yönetimini kaybetme, hesap verme ve kar paylaşma endişeleri de bu şirketlerin sermaye piyasalarından yeterince faydalanmaması sonucunu doğurmaktadır. Arz yönlü bu sebeplerin yanı sıra, talep yönünde de sermaye piyasalarının ülkemizde yeterli mali derinliğe sahip olmaması ve bu nedenle spekülasyona açık yapısı, KOBİ hisselerinin yüksek risk taşıması, bu şirketlerin genelde kar dağıtamayacak durumda olması, hisse senetlerinin likitidesinin düşük olması gibi sebepler dolayısıyla yatırımcıların bu hisselere olan talepleri düşük kalabilmektedir (Erkumay, 2004; Akgemci, 2001).

Ülkemizde sermaye piyasalarının gelişimi adına son dönemde yaşanan en önemli ge-

lişme, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin hisse senedi ve diğer menkul kıymetlerinin işlem göreceği “KOBİ Borsası” olarak da isimlendirilen “Gelişen İşletmeler Piyasası A.Ş”nin, Sermaye Piyasası Kurulu’nun onayıyla Aralık 2005 tarihi itibarıyla kurulması olmuştur.

KOBİ Borsası, başta KOBİ’ler olmak üzere, gelişme ve büyüme potansiyeline sahip

işletmelerin kaynak ihtiyaçlarına çözüm bulabilmek için, faiz ve ana para geri ödeme maliyeti olmayan, sermaye piyasası aracılığı ile hisse senedi ihracını yaygınlaştırma amacına yönelik olarak “Borsa Dışı Teşkilatlanmış Menkul Kıymetler Piyasalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde faaliyet gösterecektir.

Günümüzde, ulusal firmalar arası yaşanan yoğun rekabet karşısında bir çok küçük iş-

letme yerini global pazarda rekabet edebilme gücüne sahip çok büyük işletmelere bırakmak-tadır. Dolayısıyla, kendini mevcut şartlara adapte edemeyen, tedarikçi firma zincirinin bir halkası olmayı başaramamış KOBİ’ler yok olma riski taşımaktadır. Bu kapsamda, uluslararası rekabet imkanına sahip işletme olma yolundaki KOBİ’lerin sermaye piyasalarından sağlaya-cakları uygun maliyetli fonlar, varlıklarının devamı açısından çok büyük bir öneme sahiptir.

Bununla birlikte, sermaye piyasalarının şeffaf mali yapıyı zorunlu kılması, olum-

lu/olumsuz ekonomik koşulları anında yansıtıp risk yönetimini öncelikli hale getirmesi ve aracılık maliyetlerini ortadan kaldırarak artı fon yaratması nedeniyle bu finansman yöntemi-nin, Basel II normlarının yaratacağı etkiler de dikkate alındığında, orta ve uzun vadede ciddi bir hacme ulaşması beklenmektedir.

Page 55: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

53

1.4. Risk Sermayesi Risk sermayesi yatırımı, girişim şirketlerinin birinci el piyasalarda ihraç ettiği sermaye

piyasası araçlarına yapılan uzun vadeli yatırımlar olarak tanımlanmaktadır. Risk sermayesi dinamik, yaratıcı, ancak finansman gücü yeterli olmayan her aşamadaki girişimcilerin yatırım fikirlerini gerçekleştirmeye olanak tanıyan, gerektiğinde işletme ve yönetim desteği de veren, hisse karşılığı sermaye aktarımı sağlayan bir sistemdir. Amacı, ileride çok değerleneceği düşünülen bir oluşuma şimdiden ortak olmak, değerlendiğinde o günkü değerinden satmak ve bu şekilde böyle bir oluşuma katılmanın yüksek primini kazanmaktır. Risk sermayesi kurumu, yeniden yapılanmakta olan Türkiye ekonomisinin oluşumunda ve istikrarlı büyüme sürecinde çok önemli görevler üstlenebilecek bir model olma niteliğindedir.

Ancak tüm bu hususlara rağmen Basel II sürecinin devreye girmesiyle birlikte, banka

kredisine alternatif olabilecek bir yöntem olarak görülmemektedir. Çünkü firma ratinglerinin kredi maliyetleri üzerindeki baskısı nedeniyle, firmaların kısa zaman içerisinde re’sen bu yöntemi tercih ederek faydalanabilmeleri mümkün değildir. Ayrıca bu yöntemin, işletme sermayesinin fonlanması amacına hizmet eden bir finansman kaynağı olmamasının yanısıra, fon yaratma kapasitesi bulunan projelerin finanse edilmesi için ciddi fizibilite çalışmaları gerektirdiği de bilinmektedir.

1.5. Satıcı Kredileri Satıcı kredileri, günümüzün piyasa koşullarında piyasa dinamiklerinin yarattığı özgün

bir alternatif finansman yöntemi olup, bir malın bedelinin, -satıcısı tarafından alıcı lehine- malın tesliminden sonraki belli bir tarihte ödenebilmesi imkanı sağlamaktadır.

Türkiye’de uzun yıllardır KOBİ niteliğindeki işletmeler başta olmak üzere, hemen

hemen tüm firmalar, gerek banka kredilerindeki reel faizlerin yüksekliği25, gerekse de tüketim talebi düşük olan nihai tüketicinin bu talebini artırarak üretilen malların satılabilmesini sağlamak amacıyla, dikkat çekici bir boyutta “cari hesap, vadeli/taksitli satış” da denilen ve işletme sermayesi niteliğindeki bu finansman yöntemini kullanmaktadır.

Tablo 16. Türkiye'de ve Dünyada Firmaların Mali Kaynakları

Banka Kredileri Tahvil Öz Kaynak Satıcı Kredileri

G7 Ülkeleri 0,23 0,08 0,63 0,06

Yükselen Ekonomiler 0,27 0,21 0,40 0,12

Türkiye 0,30 0,00 0,43 0,27

Kaynak: TÜSİAD-Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu, “Türkiye İçin Sürdürülebilir Büyüme Stratejileri Konferansı Tartışma Tebliğleri”, Haziran 2005.

Tablodan da görüldüğü üzere, ülkemizde gelişmiş ülkelere kıyasla oldukça yüksek bir

orana sahip olan satıcı kredilerinin, kayıt dışı ekonomiyi teşvik etme ve piyasa kültürünün gelişmesini engelleme yönünde olumsuz etkileri olmaktadır. Basel II kredi riski ölçümünde kullanılacak olan dışsal ve içsel derecelendirme notlarının kredi fiyatları üzerinde oluşabile-cek olumsuz yansımaları nedeniyle kurumsal ve kurumsal KOBİ nitelikli firmaların kredi

Page 56: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

54

maliyetleri artabilecektir. Bu nedenle, KOBİ’lerin yoğun şekilde satıcı kredilerini kullanmaya devam edecekleri düşünülmektedir.

Ancak makroekonomik alandaki yapısal iyileşmelere (kayıt dışı faaliyetlerin önlenme-

si, ticaret kanunundaki düzenlemeler, sermaye piyasalarının derinleşmesi, KOBİ’lerin kurumsallaşması vb.) ve Basel II normlarının gerektirdiği dönüşümlere paralel olarak IRB yöntemine geçişle birlikte, banka kredilerine oranla bu finansman yönteminin KOBİ’lerin finansman kaynakları içerisindeki payının düşeceği öngörülmektedir. Ayrıca 2003, 2004 ve 2005 yıllarında KOBİ kesimine kullandırılan banka kredilerindeki artış hızının, aynı dönem-lerde ekonominin ortalama büyüme hızının çok üzerinde olması, KOBİ’lerin finansman tercihleri içerisindeki satıcı kredileri payının banka kredileri lehine düşmekte olduğunu göstermektedir.

1.6. Birleşmeler, Hisse Devirleri ve Ortaklıklar Gelişmiş ülke piyasalarında KOBİ’lerin gerek KOBİ ortaklık hisselerinin işlem gör-

düğü borsalar aracılığı ile gerekse de bire bir hisse devirleri yolu ile kolayca maliyetsiz kaynak sağlayabildikleri ve ortaklık kurmak yolu ile daha güçlü bir mali yapıyı oluşturabil-dikleri bilinmektedir. Örneğin ABD’de bulunan KOBİ’lerde banka kredilerinin finansman kaynakları içerisindeki payı yüzde 30’larda iken, bu oran Avrupa’da bulunan KOBİ’lerde yüzde 70 düzeyindedir. Bunda Amerikan ticari hayatındaki ortaklık ruhunun ve mekanizmala-rının gelişmiş olmasının büyük rol oynadığı söylenebilir.

Ortaklıklar oluşturmak hemen hemen her tür KOBİ için uygundur, tek önemli sorun,

bu işletmelerin işletme yönetimlerini ortaklarına açma zorunluluğunun olmasıdır. Buna karşın, dış yatırımcılar bu işletmelerin sermaye yapısını güçlendirecek ve yönetimine bölgesel olmanın da ötesinde ülkesel veya global bir bakış kazandırabilecektir. Tabi bu tarz ortaklıkla-rın yayılması, ülkedeki kurumsal kültürle ve şirketleşme düzeyi ile yakından ilişkilidir.

Türkiye’de KOBİ’ler için bu tarz bir yapının bulunduğunu söylemek mümkün değil-

dir. Bunun nedenleri arasında firmaların genelde aile şirketleri şeklinde faaliyet göstermeleri, işletme sahiplerinin ortaklık kültürünü benimsememiş ve bağımsızlık eğilimi yüksek bir yapıda olmaları, ortaklıkların artmasını sağlayacak etkin piyasa mekanizmalarının bulunma-ması gibi faktörler gösterilebilir. Ancak Basel II ile başlayan süreçte, KOBİ’lerin maliyetsiz kaynak imkanı yaratabilmek, ticari faaliyetlerini sürdürebilmek ve rekabet imkanı sağlamak amacıyla ortaklık eğilimlerini artıracağı beklenmektedir.

2. Kayıt Dışı Finansman Kaynakları

Ülkemizde kredi değerliliği düşük olan, istediği miktarda kredi alamayan, teminat gös-

teremeyen veya ticari faaliyetine yeni başlamış küçük ölçekli işletmelerin, kayıt dışı finans-man kaynaklarına başvurduğu bilinmektedir. Resmi olmayan yollardan yapılan kar payı ortaklıkları, kayıt dışı faktoring işlemleri ve tefecilik gibi kayıt dışı finansman tekniklerinin kullanımı ülkemizde azımsanmayacak bir ölçüye ulaşmıştır.

Ülkemizde Basel II kriterlerinin uygulanmaya başlaması ile kısa vadede kayıt dışı fi-

nansman sağlanması faaliyetlerinde artışlar yaşanabileceği, ancak sistemin kendisinin kayıt dışılığı önleyici mekanizmaların tesisini zorunlu kılması nedeni ile de orta ve uzun vadede bu olumsuzlukların ortadan kalkacağı beklenmektedir.

Page 57: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

55

VII. KOBİ’ler İçin Swot Analizi ve Basel II’ye Geçiş Sürecinde Yapılması Gerekenler

Basel II’nin etkilerinin tahlil edilmesi ve mevcut yapıdaki yetersizliklerin bu etkiler

doğrultusunda giderilmesine yönelik eylem planlarının oluşturulması, çalışmanın en önemli amaçları arasındadır. Bu nedenle, Basel II’ye geçiş sürecinde KOBİ kesiminin eksikliklerinin neler olduğu ve bu eksikliklerin giderilmesini teminen sorumlulukları bulunan kesimlerce neler yapılması gerektiği aşağıda belirtilmiştir.

1. Basel II’ye Geçiş Sürecinde KOBİ’ler İçin Swot Analizi Bilindiği üzere swot analizi, incelenen değişkenin güçlü ve zayıf yönlerini belirlemek-

te ve dışsal faktörlerin yarattığı fırsat ve tehditlerin değişken açısından yakınsamalarının ortaya konulmasına çalışıldığı bir durum tespitini ifade etmektedir.

KOBİ’ler için Basel II’ye geçiş bir süreç olarak değerlendirildiğinde, bu konuda bir

stratejik planın yapılması zorunluluktur. Bu stratejik planlamada swot analizi yapılması, durum tespiti açısından önemli bir niteliğe sahiptir. Aşağıda Basel II’ye geçiş sürecinde, ülkemizde faaliyet gösteren KOBİ’ler için swot analizi yapılarak, KOBİ’lerin güçlü ve zayıf yanları ile yakalayabilecekleri fırsatlar ve karşılaşabilecekleri tehdit unsurları maddeler halinde sıralanmaktadır.

1.1. Güçlü Yanlar - Ekonomik kalkınmanın sağlanmasında KOBİ’lerin büyük öneme sahip olması ve

bu nedenle KOBİ’lerin desteklenmesinin ulusal bir politika haline gelmesi, - KOBİ’lerin ölçek büyüklüklerinden dolayı değişime kolay uyum sağlama kabili-

yetleri, - Ülkemizde KOBİ’lerce kullanılan banka kredilerinin pasif içerisindeki payının di-

ğer borçlanma kalemlerine kıyasla düşük kalması nedeniyle, Basel II’den kaynak-lanan ilave kredi maliyetlerinin bu işletmelerin finansman giderleri üzerinde önem-li bir artış yaratmayacak olması.

1.5. Zayıf Yanlar - KOBİ’lerin mali ve yönetsel yapılarındaki yetersizlikler nedeniyle, Basel II’ye u-

yumda zorlanacak olmaları, - Ülkemizde yaygın bir biçimde kullanılan bazı teminat türlerinin, Basel II standart

yöntemin uygulanması ile birlikte risk azaltıcı etkisinin olmaması, - KOBİ’lerin Basel II hakkında yeterince bilgi sahibi olmamaları ve gereklerini ye-

rine getirmede geç kalmış olmaları.

1.6. Fırsatlar

- Alternatif finansman kaynaklarının ülkemizde gelişmeye başlaması, (örneğin KOBİ borsasının kurulması, risk sermayesi şirketlerinin artması vb.)

- Gelişmiş ülkelere kıyasla, ülkemizde Basel II uygulamalarına daha geç başlanacak olması nedeniyle, karşılaşılan problemler karşısında önlem alma avantajının ortaya çıkması,

Page 58: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

56

- Basel II normlarına kısa sürede uyum sağlayabilen KOBİ’lerin faaliyet gösterdik-leri alanda ciddi bir rekabet avantajına sahip olabilmeleri,

- Basel II hesaplamalarının KOBİ’ler lehine avantaj yaratması, - Türkiye’de faaliyet gösteren çok uluslu bankaların Basel II konusunda ileri dere-

cede kredi risk ölçüm metotlarını kullanır hale gelmeleri nedeniyle, ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerin ulusal bankalarına kıyasla yabancı bankaların KOBİ’ler lehine daha düşük fiyatlama yapabilmelerini sağlayacak olması,

- Basel II ile (risklerini iyi ölçen, sağlam sermaye yapısına sahip bankalar) bankala-rın kalifikasyonları artacağından dolayı müşteriye verilen hizmet kalitesinin artma-sı ve bu durumun banka müşterisi konumundaki KOBİ’ler lehine avantaj yaratma-sı,

- Ülkemizde gerek bankacılık sektörünün ortalama sermaye yeterlilik rasyosunun asgari sınır olan yüzde 8’in üzerinde olması26, gerekse son dönemde sektörde KO-Bİ’lere yönelik çok büyük bir kredi pazarlama rekabetinin başlamış olması firma-ların riskliliğinden kaynaklanan sermaye yükümlülüğünün tamamının kredi fiyatı-na yansıtılmaması gibi bir avantajı ortaya çıkarabilecektir.

1.4. Tehditler

- Ülkemizde kayıt dışılığın küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde yaygın olması, - Dış derecelendirme faaliyetlerinin KOBİ’ler için bir maliyet unsuru olması, - Ülkemizde KOBİ’lere yönelik yeterli ve güvenilir istatistiki bilginin bulunmaması

nedeniyle, KOBİ’ler için alınacak kararların sapmalı sonuçlar doğurabilecek ol-ması,

- KOBİ’lere hizmet ve destek veren kurumlar arasındaki eşgüdüm eksikliğinin ve belirlenen stratejilerin uygulanmasında proaktif davranılmamasının uyum sürecini daha yavaş ve zor hale getirmesi,

- Basel II sürecinde bilişim teknolojisi, veri tabanı, donanım ve bilgisayar yazılım-larına yönelik yatırımlar ile insan kaynağının eğitimine yönelik olarak yapılacak yatırımların KOBİ’ler için önemli bir maliyet unsuru olması.

2. Basel II’ye Geçiş Sürecinde Yapılması Gerekenler

Risk yönetiminin dönüm noktalarından birisi olan Basel II’ye geçiş ile birlikte, tüm

dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir çok kesim söz konusu uygulamalardan etkilenecektir. Uygulamaya yönelik olarak ülkemizde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından kapsamlı hazırlıklar başlatılmış olup, Türk bankacılık sektörü ve diğer kesimlerde konu detaylı olarak tartışılmaya başlanmıştır. Çalışma grubumuzca, başta KOBİ’ler olmak üzere tüm ilgili kesimlere etkilerinin belirlenmeye çalışıldığı Basel II normları hakkında yapılması gerekenler aşağıda başlıklar halinde irdelenmektedir.

2.1. Kamu Otoriteleri Tarafından Yapılması Gerekenler Türkiye’de KOBİ’lerin Basel II kriterlerine uyum sağlayabilmeleri amacıyla, ulusal

denetim otoritesi ve siyasi otoritelerin almaları gereken aksiyonlar ve düzenleme yapılması gereken alanlar aşağıda maddeler halinde belirtilmiştir.

1. KOBİ’lerin gelişimi ve yeni konjonktüre (Basel II) uyumlarının sağlanabilmesi ama-

cıyla ekonomik istikrarın sağlanması, enflasyonun aşağıya çekilmesi, reel faizlerin

Page 59: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

57

makul düzeylere inmesi, makro ekonomik göstergelerdeki iyileşmenin devam ettiril-mesini sağlayacak ekonomik programlar hayata geçirilmelidir.

2. KOBİ’ler için ülkemiz gerçeklerine uygun, ölçeksel, bölgesel ve sektörel bazda farklı-laştırılmış yeni finansman yöntemleri ve araçları geliştirilmelidir.

3. KOBİ’lerin bankalardan veya yatırımcılardan kaynak temin etmeleri sürecinde, bu şirketleri analiz edecek rating şirketlerinin kurulması sağlanmalıdır.

4. KOBİ’lerin kendi aralarında ve diğer yatırımcılar ile (yerli-yabancı) olan ilişkilerinin geliştirilmesini (ortaklık, network, stratejik yakınlaşmalar v.b) sağlayıcı mekanizmalar hayata geçirilmeli ve bu ilişkileri destekleyici düzenlemeler yapılmalıdır.

5. KOBİ’lerin varlıklarını korumaları amacıyla yapacakları yatırımlar desteklenmeli, yönetim kaliteleri artırılmalıdır. (Ar-Ge, modern teknoloji, finansal danışmanlık, kali-fiye eleman temini gibi)

6. KOBİ’lerin güçlü derecelendirme notları alabilmeleri ve konjonktürel kırılganlık dönemlerinde ayakta kalabilmeleri için sermaye yapılarını güçlendirmeleri gerekmek-tedir. Bu kapsamda, 19.1.2002 tarihli ve 24645 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2001/3500 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile, anonim şirketler için 5 Milyar Türk Lira-sı olarak öngörülen asgari esas sermaye miktarının 50 Milyar Türk Lirasına, limited şirketler için 500 Milyon Türk Lirası olarak öngörülen asgari esas sermaye miktarının 5 Milyar Türk Lirasına yükseltilmesi zorunlu kılınmıştır. Ancak ilgili düzenlemenin her yıl ertelemeye tabi tutulması yerine bir an önce yürürlüğe girmesi gerekmektedir.27

7. KOBİ’lerin, Basel II’nin etkileri, finansal planlama, finansal yönetim, yatırımlar ve borç yönetimi konusundaki eksiklikleri eğitim yolu ile giderilmelidir.

8. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin Basel II düzenlemeleri karşısında güçlendi-rilmesine ve zarar görmemesine yönelik en büyük katkı, teminat sorununa bir çözüm getirilmesi olacaktır. Kredi tahsisi, - gayrimenkul veya başkaca bir maddi teminatla değil - projelerin ekonomik ölçütlere göre değerlendirilmesi sonucunda yapılmalıdır.

9. Adil ve etkin bir vergi sistemi kurulmalı, kayıt dışılık önlenerek Basel II kapsamında firma şeffaflığı sağlanmalıdır. Ayrıca KOBİ’lerin kayıt altına alınması konusunda ver-gi idaresince kademeli geçişi sağlayacak bir modelin hayata geçirilmesi, firma şeffaf-lığının sağlanmasına önemli bir katkı sağlayacaktır.

10. Finansal raporlama sistemlerinin uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi konu-sunda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

11. Bağımsız ve objektif derecelendirme kuruluşlarının alt yapısı oluşturulmalı, ilgili kesimlerin mütekabiliyet esasları doğrultusunda büyük faydalar elde edeceği kaliteli, hızlı ve doğru bilgi akışını sağlamak amacıyla kamu otomasyon sistemleri ile bankacı-lık veri tabanı entegre hale getirilmelidir.

12. Basel II’ye geçiş sürecinde firmaların yüklenmek zorunda kalacağı ilave maliyetlerin karşılanabilmesi için KOBİ’lere fon desteği sağlanmalıdır.

13. Ulusal denetim otoritesi tarafından KOBİ’leri etkileyeceği düşünülen ulusal inisiyatif alanlarının belirlenmesine yönelik olarak, KOBİ ve diğer ilgili kesimlerin her bir ini-siyatif alanı bazında reflekslerini ölçecek araştırmaların yapılması, süreç içerisinde gerçekleşebilecek etkilerin incelenmesi, izlenmesi ve raporlanması işlevini yürütecek bir çalışma grubunun oluşturulmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.

14. KOBİ’lerin günümüz bilgi ve teknoloji çağında rekabet gücü yüksek, ileri teknolojileri kullanan ve kalite bilinciyle mal ve hizmet üreten kuruluşlar haline getirilmeleri ge-rekmektedir. KOBİ’ler için öngörülen bu yapısal değişimin bir plan ve strateji doğrul-tusunda adım adım gerçekleştirilmesi için bir Yol Haritasının varlığı gerekmektedir.

Bu kapsamda, ülkemiz tarafından imzalanan 2003 yılı Avrupa Birliği Katılım Ortaklı-

ğı Belgesi’nin KOBİ’lere yönelik bölümünde (Ülkemizin yapması gerekenlere ilişkin olarak);

Page 60: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

58

“Küçük İşletmeler için Avrupa Şartı ve Girişimcilik için Çok Yıllı Program”la uyumlu bir ulusal KOBİ stratejisinin geliştirilmesi ve uygulanması kararlaştırılmıştır.

Avrupa Birliği Katılım Ortaklığı Belgesinde taahhüt edildiği şekilde, “KOBİ Stratejisi

ve Eylem Planı”, Yüksek Planlama Kurulunun 10.11.2003 tarih ve 2003/57 sayılı kararı ile onaylanarak Devlet Planlama Teşkilatı tarafından uygulanmak üzere Ocak 2004 tarihinde yayımlanmıştır.

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamında yürürlüğe konulan “KOBİ Eylem

Planı” ve bu plan dahilinde önemli bir fonksiyona sahip olan “KOBİ Danışma Kurulu” mekanizmasının bir an önce uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.

2.2. Bankalarca Yapılması Gerekenler - Özellikle ileri risk ölçüm yöntemlerinin kullanılması durumlarında, bankaların

farklı derecelendirme yöntemlerinin yanı sıra farklı risk ölçüm yöntemleri kullan-maları halinde, bu hususun kredi fiyatını etkileyecek olması nedeniyle, bankaların risk ölçüm yöntemleri ve kredi fiyatlama politikaları hakkında KOBİ’leri bilgilen-dirmeleri ve bu konuda kamu ve düzenleyici otoriteye yardımcı olmaları gerekli-dir.

- 1.11.2005 Tarih 25983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankalar Kanunun 52.nci maddesi Kredilerin İzlenmesi başlığı altında;

“Bankalar, kredileri nedeniyle maruz kalınacak riskleri ölçmek, karşı tarafın mali gü-

cünü düzenli olarak analiz etmek ve izlemek, gerekli bilgi ve belgeleri temin etmek ve bunlara ilişkin esasları belirlemek zorundadır. Kredi müşterileri bu çerçevede konsolide ve konsolide olmayan bazda istenilen bilgi ve belgeleri bankalara vermekle yükümlüdür.”

53.ncü maddede ise; “Bankalar, krediler ve diğer alacaklarla ilgili olarak, doğmuş veya doğması muhtemel

zararların karşılanması ve bunlar dışında kalan varlıkların değer azalışları için yeterli düzeyde karşılık ayrılmasına, aktiflerin kalitesine ve sınıflandırılmasına, garantilerin ve teminatların alınmasına, bunların değerinin ve güvenilirliğinin ölçülmesine, takibe alınan kredilerin izlenmesine ve vadesi dolmuş kredilerin geri ödenmesine ilişkin politikaları oluşturmak ve uygulamak, bunları düzenli olarak gözden geçirmek, tüm bu hususları icra edebilecek gerekli yapıları tesis etmek ve işletmek zorundadır.” denilmek suretiyle, bankala-rın bu süreçteki yükümlülükleri ortaya konulmuştur. Basel II sürecinde Bankaların risk algılamasına dayalı kredi politikalarını benimsemeleri gerekmektedir.

- Kayıt dışılığın azaltılması anlamında, KOBİ’lerin uluslararası standartlarda kayıt

düzenine sahip olup olmadığı, kamuya açık bilgilerinin doğruluğu gibi konuların KOBİ’nin derecelendirme notuna, dolayısıyla da KOBİ için kredi maliyetine etki yapabileceği konusu KOBİ’ler ile yapılacak görüşmelerde önemli bir yer tutmalı-dır.

- Bankaların, hem risk yönetimi konusunun ülkemizde yaygınlaşması konusunda özel bir öneminin olması hem de bu konuda reel sektörü bilgilendirmesi açısından örnek teşkil edecek olması gibi nedenlerle Basel II gerekliliklerine öncelikle ken-dilerinin uyum göstermesi konusunda titizlikle hareket etmeleri gerekmektedir.

Page 61: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

59

- Basel II’ye geçişte reel sektörde oluşabilecek dengesizlikler bankalarca takip edil-meli ve bu geçiş döneminin KOBİ’lerde kalıcı olumsuzluklar yaratması ihtimaline karşı bu kesime yönelik gereken destekler sağlanmalıdır.

- Özellikle Basel II-ileri yöntemlere geçişle birlikte KOBİ’lerin farklı bir kredi port-föyü altında izlenmesi konusunda bankalar gerekli çalışmaları yapmalıdırlar.

2.3. KOBİ’lerce Yapılması Gerekenler Risk odaklı bir yaklaşımı hayata geçiren Basel II uygulamaları karşısında, KOBİ’lerin

alması gereken aksiyonları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür. KOBİ’ler,

- Bağımsız derecelendirme kuruluşlarından ve bankalardan alacakları derecelendirme tnotlarını düşük maliyetli kredi olanaklarına dönüştürecek şekilde sermayelerini güç-lendirmelidirler.

- Basel II’nin öngördüğü teminat yapısına uyum sağlamalıdırlar. - Bütçe, planlama, yönetim, iletişim sistemleri ve kurumsal yönetim gibi kavramları

benimseyip geliştirmelidirler. - Profesyonel finans yöntemlerini, bu konuda uzman kişileri istihdam ederek işletmele-

rinde uygulanabilir hale getirmelidirler. - Gerçekleri yansıtan mali tablolar üzerinden derecelendirmenin yapılabilmesi amacıyla,

tüm faaliyetlerini kayıt altına almalı ve uluslararası alanda kabul görmüş standartlarda güvenilir mali tablolar üretmelidirler.

- Faaliyetlerinden doğan risklerini kompanse (hedge) edebilecek finansal enstrümanları kullanabilmelidirler.

- Raporlama ve veri tabanı oluşturma konularında teknolojik, özellikle risk yönetimi konusunda uzmanlaşmayı sağlamak üzere nitelikli insan kaynağı üzerine yatırımlar yapmalıdırlar. VIII. Sonuç KOBİ’lerin ekonomik ve sosyal kalkınmanın sağlanması ve sürdürülmesine yaptıkları

olumlu katkıları, işsizliğin azaltılması ve yeni istihdam alanlarının yaratılmasında oynadıkları rolleri ve piyasa koşullarında meydana gelen değişmelere hızlı uyum sağlayabilen esnek bir üretim yapısına sahip olmaları, onları günümüz dünyasında önemli bir konuma getirmektedir. KOBİ’lerin desteklenmesi, sorunlarına somut çözümler getirilmesi Türkiye’nin kalkınması ve güçlenmesi bakımından çok büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle, Basel II normlarının tahlil edilerek mevcut yapıdaki yetersizliklerin giderilmesine yönelik proaktif bir eylem sürecinin, ilgili kesimlerce bir an önce başlatılması gerekmektedir.

Uluslararası finans sisteminde yoğun olarak tartışılmakta olan Basel II düzenlemesi,

halihazırda bankalar ve KOBİ’ler arasındaki kredi ilişkilerinde önemli değişiklikleri de beraberinde getirecektir. Çünkü Basel II uygulamaları ile birlikte, artık kredi maliyetleri geleneksel kredi sürecinden farklı olarak, bilimsel olarak hesap edilmiş risk düzeyleri ile doğru orantılı olarak değişecektir. Yani kullandırılan kredinin türünden vadesine, teminatın-dan firma kredi notuna kadar çeşitli kriterler firmaların kullanacakları kredilerin fiyatına yansıyacaktır. Bu kapsamda iyi yönetilen, güçlü sermaye yapısına sahip, kayıt dışı faaliyetleri bulunmayan, iyi finanse edilmiş ve gerekli tüm bilgileri (finansal ve niteliksel) zamanında ve yeterli bir şekilde sunarak şeffaflığı sağlayabilen KOBİ’ler potansiyel olarak en iyi dereceyi almak suretiyle, en iyi şartlarda finansman olanaklarına erişim imkanına sahip olacaklardır.

Page 62: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

60

Ülkemizde ulusal bankalarca kullanılacak sermaye gereksiniminin hesaplanması stan-dart yaklaşımla başlayacaktır. Bu metodun KOBİ’ler üzerindeki başlangıç etkileri, firmaların derecelendirme notu almalarını zorunlu hale getirmesi, firmaların mali tabloları, faaliyet döngüleri ve aldıkları derecelendirme notlarının firma kredibilitesinin belirlenmesinde öncelikli hale gelmesi şeklinde olacaktır. Ülkemizde firmalara derecelendirme notu atayacak derecelendirme kuruluşlarının yeterli olmaması, kurumsal nitelikli firmaların yüzde 100 risk ağırlığına (derecesiz) tabi tutulmasına yol açabilecektir. Ancak ülkemizde KOBİ olarak nitelendirilen firmaların büyük bir kısmının Basel II KOBİ tanımına göre perakende portföy kapsamında değerlendirilmesi bu risk düzeyini yüzde 75’e indirebilecek, kredi riskini azaltıcı teminatların tesis edilmesiyle birlikte bu oran çok daha aşağılara çekilebilecektir.

Reel sektöre kullandırılan kredilerin toplam hacminde, Basel II uygulamasının yanı sı-

ra makro değişkenler, portföylerin risk-getiri profilleri ve bankacılık sektörünün rekabet yapısı önemli değişimlere neden olacaktır. KOBİ’lere kullandırılacak kredilerin toplam hacmi bu açıdan değerlendirildiğinde, ülkemiz ekonomisinde ve bankacılık sektöründe yaşanan gelişmelerin KOBİ kredilerinin artmasına yol açacağı tahmin edilmektedir. Faiz oranlarındaki azalmaya paralel olarak kamu borçlanma gereksinimindeki düşüşler ve kamu borçlanma enstrümanlarının getirilerinin azalması, ekonomideki olumlu gelişmeler paralelinde KO-Bİ’lerin ortalama kredi kalitesinin artması ve bankacılık kesiminin yurt dışından sağladığı uygun koşullu fonlar, anılan beklentinin temel sebepleri arasında yer almaktadır. Bununla birlikte Basel II sonrası dönem, ülkemizde faaliyet gösteren bu tarz firmaların alternatif finansman yöntemlerine ağırlık verecekleri ve bunlar arasında ortaklıklar ve birleşmelerin ağırlık kazanacağı bir süreci işaret etmektedir. Çünkü önümüzdeki dönem, ülkemizin yabancı piyasalara çok daha fazla entegre olacağı, yabancı sermaye girişinin ortaklıklar ve satın almalar şeklinde hız kazanacağı ve küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin rekabet edebilme-si için birleşme eğiliminin artmasının beklendiği bir dönem olacaktır.

Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip olan KOBİ’ler, Avrupa Birliği’ne giriş ve

Basel II sürecinde uluslararası rekabete hazır olmak zorundadırlar. Bu rekabet ortamında, yapısal rehabilitasyonlarını ve reorganizasyonlarını gerçekleştirebilen işletmeler varlıklarını geliştirerek sürdüreceklerdir. Basel II ile gelecek olan değişime uyum sağlayamayan ve değişimi yönetemeyen KOBİ’lerin kredi maliyetlerinin artacağı ve ileriye yönelik gerçekçi planlar yapmalarının zorlaşacağını söylemek mümkündür. Bu noktada küçük ve orta ölçekli işletmelerin dikkat etmeleri gereken husus, mevcut durumu sürekli sorgulama, geleceğe yönelik tahminler ve öngörülerde bulunma, değişen trendleri yakalayarak şirketlerini şimdiden geleceğe yönelik bu sürece hazırlama ve tüm bu sayılanlar için gerekirse organizas-yon yapısından iş süreçlerine, pazarlama anlayışından ürün çeşidine kadar tüm işleyişini değiştirmeye yönelik adımları atmaya kararlı olmaları gerekmektedir. Ülkemizde Basel II kriterlerinin uygulanmaya başlamasının, şirketlerde kurumsal yönetişimin artması ve kayıt dışılığın azalması yönünde doğal bir teşvik mekanizması oluşturması beklenmektedir.

Dipnotlar 1 Uluslararası Ödemeler Bankası, 17 Mayıs 1930’da, Avrupa Merkez Bankalarının Bankası olarak faaliyette bulunmak ve uluslararası ödemeler sistemini düzenlemek amacıyla İsviçre’de kurulmuştur. Temel olarak BIS, uluslararası bankalar, yerel bankalar ve yerel otoritelerle beraber çalışarak, onların da görüş ve önerileri doğrultusunda bankacılık sektörü için ortak standartların belirlenmesi ve uygulanmasını amaçlamaktadır. Banka, bu amaçla bünyesinde aktifler tutmakta, üye ülkelere ve yeni gelişen ülkelere, sıkıntıya girdiklerinde kredi kolaylıkları sunarak farklı ülkelerin merkez bankalarından toplanan finansal bilgi için bir takas odası hizmeti görmektedir. (Kane, 2000)

Page 63: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

61

2 Dokümanın bundan sonraki kısmı, çalışma konusu olan “Basel II’nin KOBİ’lere Etkileri” çerçevesinde şekillendirilecektir. Basel II’de yer alan kredi riski ölçüm yöntemlerine kısaca değinilecek, ancak temel olarak KOBİ’lere yönelik Basel II hüküm ve kriterlerinin anlatılması ile sınırlı bir biçimde değerlendirmeye tabi tutulacaktır. 3 Basel Komite’nin yayımlamış olduğu dokümanda, Standard&Poor’s rating kuruluşunun notasyonlarına yer verilmiş olup, sadece örnekleme amacıyla kullanılmıştır. Komite, mevcut dış derecelendirme kuruluşları arasında bir sıralama yapmamaktadır. Basel II’de yer alan kriterleri sağlayan tüm firmaların sistemleri kullanılabilecektir. 4 “A-3”, Standard&Poors; “P-3”, Moodys tarafından verilen kısa dönem dereceleridir. 5 Undertakings for Collective Investments in Transferable Securities (UCITS) 6 Ln, doğal Ln, doğal logaritmayı simgeler. N(x), standart normal rassal değişken için kümülatif dağılım fonksiyonunu simgeler (yani, normal rassal değişkenin ortalaması sıfır ve varyansı x’e eşit veya daha düşük olması olasılığı). G(z), standart bir normal rasgele değişken için ters kümülatif dağılım fonksiyonunu simgeler. Normal kümülatif dağılım fonksiyonu ve normal kümülatif dağılım fonksiyonunun tersi, Excel yazılımında NORMSDIST ve NORMSINV fonksiyonları olarak yer almaktadır. 7 Basel II, AB ülkelerinde 2007 yılında uygulanmaya başlayacaktır. 8 Standard&Poors tarafından verilen yabancı para cinsinden uzun dönem notudur. 9 BDDK tarafından yayımlanan “Bankacılık Sektörü Kredi Dağılımı (Yüzde Değişim)” tabloları içerisindeki “Özel Kesime Kullandırılan Krediler” başlığı altındaki 6.İşletme, 7.İhtisas ve 8.Fon Kaynaklı Krediler kalemleri toplamının KOBİ kesimine kullandırılan kredileri temsil ettiği varsayılmıştır. 10 Bağımsız işletmeler, sermayesinin ya da hisse senetlerinin yüzde 25 veya daha fazlası bir işletme tarafından üstlenilmemiş olan veya sermayesi, “küçük ve orta büyüklükteki işletme” tanımı dışındaki işletmelerden meydana gelmemiş olan işletmelerdir. 11 Öngörülen bu asgari standartların, bankalar tarafından daha farklı şekilde geliştirilmesi mümkündür. 12 Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Eximbank, DİE, DPT, KOSGEB, KGF gibi kuruluşlar. 13 Avrupa Birliği Komisyonunca, aday ülkeler için belirlenen “Maastricht” kriterlerinin 4. maddesine göre Türkiye’de reel faiz oranlarının yüzde 3,16’yı geçmemesi gerekmektedir. Oysa Türkiye’de reel faizler yüzde 12 civarında bulunmakta, dolayısıyla ülkemizde reel faiz oranlarının halen çok yüksek olması nedeniyle, reel sektörün bankacılık kesimince yeterince kredilendirilememesi sonucu ortaya çıkarmaktadır. (2004 yılı tarihi itibarıyla) 14 “Türkiye’ye ilişkin sonuçların bu kadar geniş bir yelpaze oluşturması, ekonomik istikrarsızlık, istatistiki veri toplama ve değerlendirmedeki yetersizlikler, araştırma için gerekli mali kaynak ve yatırım gücü eksikliği gibi ülkenin özel koşullarıyla ilgili bulunabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır.” (A.F ÖZSOYLU, 1993) 15 Kurumsal KOBİ ya da kurumsal nitelikli firmaların derecelendirme notu yüzde 75’in altında bir risk ağırlığına denk gelecek ölçüde yüksekse, bu firmaları portföylerinde bulunduran bankaların sermaye yeterliliği de olumlu yönde etkilenecektir. 16 Yapılan çalışmada, “Kredi riski uygulamasında 37 bankanın alt yapısı standart yaklaşımı, 9 bankanın alt yapısı basitleştirilmiş standart yaklaşımı, 4 bankanın alt yapısı ise gelişmiş içsel derecelendirme yaklaşımını uygulamaya müsaittir” sonucu ortaya çıkmıştır. Kredi riski ölçümünde bankacılık sektörü toplam aktifinin yüzde 95,38’ini teşkil eden bankalar standart yöntemle, yüzde 2’sini teşkil eden bankalar basitleştirilmiş standart yöntemle, yüzde 22,06’sını teşkil eden bankalar ise gelişmiş içsel derecelendirme yaklaşımı ile uygulama yapabilecektir. Sektörde faaliyet gösteren 6 banka 1 yıllık, 1 banka 2 yıllık, 5 banka 3 yıllık, 2 banka 4 yıllık temerrüde düşme olasılığı verisi biriktirmişken, 32 bankada henüz bu veri biriktirilememiştir. 17 Çalışma için, Basel II düzenlemelerinde ülke denetim otoritelerine bırakılan toplam 20 adet husus hakkında BDDK’nın tercihleri belirlenmiştir. Ayrıca çalışmaya katılan bankaların veri temini gibi konularda karşılaşacak-ları sorunları gidermek için bazı varsayımların kullanılmasına da izin verilmiştir. 18 Ticaret ve Sanayi Odası Kayıtları, Milli Emlak ve Tapu Müdürlükleri, Vergi Daireleri, Gümrük İdareleri, İcra Müdürlükleri, Trafik Tescil Müdürlükleri gibi kuruluşları kapsayan ortak bir bilgi merkezi. 19 Bankalar, portföylerinde Kurumsal ve Perakende KOBİ nitelikli alacakları tanımlarken, ilgili firmaların, bir bankacılık grubundan olan toplam risk rakamına bakmakta ve toplam risk rakamı 1 milyon euronun üstünde ise “Kurumsal KOBİ”, 1 milyon euronun altında ise “Perakende KOBİ” sınıfında değerlendirmektedirler. Dördüncü bölümde yer alan tüm örneklerde, hem toplam risk, hem de münferit risk rakamları verilmekte, toplam risk rakamı dikkate alınarak portföy sınıfı, münferit kredi riski rakamı dikkate alınarak ise ayrılacak sermaye tutarı belirlenmektedir. 20 Ticari amaçlı gayrimenkul ipoteği için Basel II’de öngörülen risk ağırlığı yüzde 100’dür. Ancak organize emlak piyasalarının varlığı ve marj kriterlerine uyum sağlandığı varsayımıyla risk ağırlığı yüzde 50 olarak belirlenmiştir.

Page 64: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu

62

21 Yukarıda yer alan parametreler endikatif bir biçimde belirlenmiş olup, sadece Basel II Sermaye Uzlaşısında yer alan içsel derecelendirme yönteminin KOBİ nitelikli firmalara olan etkisini göstermek amacıyla belirli varsayımlar kullanılarak oluşturulmuştur. 22 Bütün IRB örneklerinde, kredi için kullanılan LGD parametreleri, firmanın derecelendirme notu ve teminat yapısı dikkate alınarak hesaplanmıştır. Teminatlardan yapılan tahsilatlar, teminat için tahmin edilen LGD aracılığıyla hesaplanırken, firmadan yapılan tahsilatlar, firmanın ratingine karşılık gelen LGD parametresi kullanılarak hesaplanmış ve kredi için tek bir LGD oranına ulaşılmıştır. 23 Anılan oranlardan düşük olanı, yani hangi oran kullandırılan kredinin daha az bir kısmını teminatlı hale getiriyorsa, o oran dikkate alınır. 24 BDDK 2004 yılı Sektör Değerlendirme Raporu’na göre “2004 yılı sonunda, takipteki alacakların yüzde 71,4’ü teminatlı alacaklardan oluşmaktadır. Donuk alacakların teminat yapısı incelendiğinde, gayrimenkul ipoteğinin de içinde bulunduğu II.Grup teminatlı donuk alacakların yüzde 55,2 gibi çok yüksek bir paya sahip olduğu görülmektedir. 25 Türkiye’de kredi maliyetlerinin vergi ve harç niteliğindeki yüklere bağlı olarak yüksek düzeylerde gerçekleşti-ğini göstermektedir. Yapılan hesaplamalara göre, 2000 yılında, mevduat sahibinin elde ettiği net nominal faiz yüzde 37,9 iken kredi kullanma aşamasında, banka komisyonu hariç bu oran yüzde 56,1 olarak gerçekleşmiştir. Kredi maliyetleri, özellikle mevduat, aracılık hizmetleri ve nihai kullanım aşamalarındaki vergilendirme sonucunda önemli ölçüde artmaktadır. (Ercan Türkan, 2003) 26 Yasal asgari sınırın oldukça üzerinde olan sermaye yeterliliği oranı 2004 yılı sonunda yüzde 28,8, 2005 yılı Haziran ayı itibarıyla ise yüzde 25,6 oranında gerçekleşmiştir. Basel I kapsamında hesap edilen bu oranların BDDK tarafından yapılan Sayısal Etki Çalışması sonuçlarına göre Basel II Standart Yaklaşımın uygulanması ile birlikte ise mevcut SYSR’de yüzde 0,4 artışa yol açacağı belirlenmiştir. Kaynak: BDDK, Aralık 2004, QIS-TR Değerlendirme Raporu ve BDDK, Haziran 2005, Bankacılık Sektörü Risk Değerlendirme Raporu. 27 İstanbul Ticaret Odası tarafından yapılan bir çalışmada, İstanbul’da 7 Aralık 2005 tarihi itibarıyla 48.971 limited şirket ile 5.329 anonim şirketin sermayelerini halen yasal sınıra yükseltmemiş oldukları görülmüştür.

Page 65: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi, Sayı 58, 2006

63

Basel II Yapısal Faiz Oranı Risk Modelleri

TBB Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

Çalışma Grubu Koordinatörü: Turgay Geçer-TC Ziraat Bankası AŞ. Üyeler: M. Aylin Ertem-TC Ziraat Bankası AŞ, N.Burak Akan-TC Ziraat Bankası AŞ, Gökhan Fırat-TC Ziraat Bankası AŞ, Gülçin İşcan-T. Garan-ti Bankası AŞ, Osman Serhan Çolaklı-Yapı Kredi Bankası AŞ, Mustafa Özer-T. Vakıflar Bankası TAO, Mehmet Önemci-Oyak Bank AŞ, Okan Korkmaz-Akbank TAŞ, Batuhan Yalnız-Alternatif Bank AŞ, Murat Barlas-Tekfenbank AŞ, Mustafa Mete Diken- Koçbank AŞ, Murat Konuklar-Tekstil Bankası AŞ.

Giriş

Bu çalışmada yapısal faiz oranı riskinin (YFOR) tanımlanması /yönetimi/ ölçülmesi/ denetimi için Basel II sermaye uzlaşısı ve AB sermaye yeterliliği direktifi perspektifi baz alınarak temel esasların, genel kuralların oluşturulması ile özellikle ölçüm aşamasında ülke-mize uygun uygulamaların değerlendirilmesidir.

Bankalarca Yapısal Faiz Oranı Riskinin tanımlanmasından, modellenmesine kadar

olan süreçte yapılması gereken faaliyetlerin;

Etkinliğin sağlanması amacıyla en iyi uygulamalar ve Basel prensipleri ile uyumlu, Bankalarca yapılan raporlamaların karşılaştırılabilir olması amacıyla yaklaşımları

mümkün olduğunca yeknesak, Basel II’ye geçişin sorunsuz ve başarılı olabilmesi için Türk Bankacılık Sisteminin ve-

ri ve teknik kapasitesi ile uyumlu, olacak şekilde belirlenmesi yaklaşımı altında çalışma yürütülmüştür. Grubu ana çalışma konuları olarak aşağıda belirtilen hususlar üzerinde mutabakata varmıştır.

Yapısal Faiz Oranı Riskinin yönetimde süreçlerin oluşturulması sırasında dikkat edil-

mesi gerekli hususları en iyi uygulamalar açısından değerlendirilerek ortaya koymak. Yapısal Faiz Oranı Riskinin yönetimde kullanılacak hesaplama yöntemlerine ilişkin

çalışmalar yapmak . Yapısal Faiz Oranı Riskinin yönetimde süreçlerin oluşturulması sırasında dikkat edil-

mesi gerekli hususların yabancı denetim otoritelerinin konuya yaklaşımlarını da değer-lendirerek ortaya koymak.

Yapılan çalışmalara ilişkin açıklamalar aşağıda yer almaktadır. Birinci Çalışma: Yapısal Faiz Oranı Riskinin Yönetiminde Süreçlerin Oluşturulması

Sırasında Dikkat Edilmesi Gerekli Hususların En İyi Uygulamalar Açısından Değerlendirile-rek Belirlenmesi: Bu başlık altında Basel komitesi tarafından yayınlanan “Faiz Oranı Riski Yönetim ve Denetim Prensipleri” Temmuz 2004 tarihli BIS dokümanını esas almıştır. İlgili dokümanın tercüme edilmesi sonrasında grubumuz bu dokümanda yer alan uygulamaları Türk

Page 66: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

64

Bankacılık Sistemi açısından değerlendirmiş ve sonuçta “Faiz Oranı Riski Düzenlemesi” ‘ne altyapı oluşturacak bir rapor oluşturmuştur. (Bölüm I)

İkinci Çalışma: Yapısal Faiz Oranı Riskinin Yönetiminde Kullanılacak Ölçüm Teknik-

leri: Bu çalışmada en iyi uygulamalar paralelinde literatürde yer alan yapısal faiz oranı ölçüm tekniklerinin araştırılması, Basel II ikinci dayanak kapsamında yapısal faiz oranı riskinin ölçümüne yönelik olarak önerilen “Standart Faiz Şoku” analizinin Türkiye’ye uygulanabilirli-ği konusunda çalışmalar yapılması ve yapısal faiz oranı riskinin ölçümünde gittikçe yaygın olarak kullanılmaya başlanılan modeller yardımıyla ölçüm konusunun araştırılması benim-senmiştir. Literatürde yer alan ölçüm tekniklerine ilişkin yapılan çalışma sonrasında temel olarak Basel Komitesi’nin Temmuz 2004 “Faiz Oranı Riski Yönetim ve Denetim Prensipleri” dokümanı ve tüm ölçüm tekniklerinin özetlendiği bölümün çevirisinin yapılması ve bu çeviri-ye özellikle modelleme konusunda eklemeler yapılmasına karar verilmiştir. (Bölüm II)

Yapısal faiz oranı ölçüm tekniklerine ilişkin yapılan literatür taraması sonrasında ha-

len otoriteler ve akademik çevrelerce en yaygın olarak önerilen ölçüm tekniğinin “Yeniden Fiyatlama Boşluk” (GAP) analizi olduğu görülmüştür. Hali hazırda Bankacılık Gözetim Sistemi kapsamında ülkemizde de uygulanan bu analiz grubumuzca incelenmiş, gerek anali-zin daha hassas olması gerekse de sektörde yeknesaklığın sağlanmasına yönelik bazı öneriler geliştirilmiştir.(Bölüm III)

Basel II ikinci dayanak kapsamında yapısal faiz oranı riskinin ölçümüne yönelik ola-

rak önerilen “Standart Faiz Şoku” analizinin Türkiye’ye uygulanabilirliği konusunda çalışma-lar yapılması konusuna yönelik olarak öncelikle Basel Komitesi’nin Temmuz 2004 tarihli “Faiz Oranı Riski Yönetim ve Denetim Prensipleri” dokümanının ekinde yer alan yeniden fiyatlama dönemlerinin gruplandırılması sonrasında durasyon bazlı hassasiyetler paralelinde bilanço değer değişimlerini gözlemleyen analiz üzerinde araştırmalar yapılmış ve bu analizin –özellikle yüksek oranlardaki faiz değişimlerinde- çok hassas ölçümler yapmaması nedeniyle, nakit akımı bazında bir uygulamanın önerilmesi konusunda mutabakata varılmıştır. “Faiz Oranı Riski Yönetim ve Denetim Prensipleri” dokümanının eklerinde yer alan metodolojiye bağlı kalınarak nakit akımı bazında yapılması önerilen analize ilişkin görüşlere yer verilmiştir. (Bölüm IV)

Standart Faiz Şoku analizinin Türkiye’ye uygulanabilirliği konusunda yapılan araştır-

maların bir diğer konu başlığı ise analizde kullanılacak “şok” büyüklüklerinin tespitini kap-samaktadır. Basel komitesinin G10 ülkelerinde kullanılmasını benimsenen- 200 baz puan şokuna alternatif olarak önerdiği yöntemin sonuçlarının araştırılmasını -yasal raporlama süre-cinde bankaları etkileyeceğinden hareketle- örnek bir veri seti üzerinden bir çalışma yapılmış ve çalışmanın sonuçlarına yer verilmiştir. (Bölüm V)

Üçüncü Çalışma: Yabancı Denetim Otoritelerinin Konuya Yaklaşımlarını da Değer-

lendirerek Denetim Otoritesi Tarafından İzlenmesi ve Yapısal Faiz Oranı Riskine İlişkin Kamuya Açıklamalara İlişkin Öneriler: Bu çalışma başlığında İngiliz ve Alman Denetim otoritelerinin konuyla ilgili metinlerini araştırılarak, Faiz Oranı Riski Yönetim ve Denetim Prensipleri dokümanı Annex 2’nin tercüme edilmesi uygun görülmüştür. (Bölüm VI)

Ayrıca, Alman Denetim Otoritesi (BaFin) tarafından düzenlemelerinde referans olarak

gösterilen Yapısal Faiz Oranı Riskini ilişkin kamuya açıklama nicel ve nitel kriterleri ile ilgili dokümanın tercüme edilmesi kararı alınmıştır. (Bölüm VII)

Page 67: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

65

I. Yapısal Faiz Oranı Riski Yönetim ve Denetim Prensipleri

1. Faiz Riski Yönetiminin Önemi

Faiz riski, bir bankanın faiz oranlarında oluşan ters yönlü hareketlerin, o bankanın finansal durumunda yarattığı etkidir. Bu risk bankacılığın doğal bir parçası olup, karlılığın ve hisse değerindeki artışın önemli bir nedeni olabilir. Ancak, aşırı faiz riski, banka gelirleri ve sermaye tabanı için büyük bir tehdit oluşturabilir.

Faiz oranlarındaki değişimler, banka gelirlerini, bankanın net faiz gelirlerinde ve diğer faize duyarlı gelirlerinde ve faaliyet giderlerinde değişimlere yol açarak etkilemektedir. Faiz oranlarındaki değişimler, banka varlıklarının, yükümlülüklerinin ve bilanço dışı araçlarının temel değerini de etkiler, çünkü gelecekteki nakit akımlarının bugünkü değeri (ve bazı durum-larda, nakit akımlarının kendisi) faiz oranları değiştikçe değişmektedir. Buna göre, faiz oranı riskini ihtiyatlı sınırlar dahilinde tutmaya çalışan etkili bir risk yönetimi bankaların güvenliği ve sağlamlığı açısından oldukça önemlidir.

1.1. Faiz Riskinin Kaynakları Bankaların maruz kaldığı faiz riskinin birincil şekilleri aşağıda belirtilmiştir; yeniden fiyatlandırma riski gelir eğrisi riski baz riski opsiyon riski

1.1.1. Yeniden Fiyatlandırma Riski Finansal aracılar gibi bankalar da faiz riskiyle birçok şekilde karşılaşmaktadır. Faiz

riskinin en temel şekli, vadelerdeki zamanlama farklılıklarından (sabit faiz için) ve bankanın varlıklarının, yükümlülüklerinin ve bilanço dışı (OBS) pozisyonlarının yeniden fiyatlandırıl-masından (değişken faiz için) kaynaklanan risk şeklidir. Yeniden fiyatlandırma uyumsuzluk-ları bankacılığın doğal işlevlerinden biri olsa da faiz oranı değişimleri bir bankanın gelirleri ve ekonomik değeri üzerinde beklenmedik dalgalanmalar yaratabilir. Örneğin, uzun dönemli sabit orandan bir krediyi kısa dönemli bir mevduatla fonlayan bankanın, faiz oranlarının yükselmesi halinde hem pozisyondan kaynaklanan gelecekteki gelirinde hem de pozisyonun kendi değerinde azalmalar olacaktır. Bu düşüşlerin nedeni, kredilerin vadesi boyunca, nakit girişlerinin sabit olmasına karşın fonlamada ödenen faizin mevduat vadelerinde değişken bir özellik kazanarak yükselmesidir.

1.1.2. Gelir Eğrisi Riski Aktif ve pasif pozisyonlarında yeniden fiyatlama farklılıkları bulunan bankalarda bu

risk, gelir eğrisindeki beklenmeyen değişimlerin bankanın gelirlerinde ya da temel ekonomik değerinde ters yönde etkiler oluşmasına neden olur.

1.1.3. Baz Riski Baz riski olarak tanımlanan diğer bir önemli faiz riski de, benzer yeniden fiyatlama

karakteristiklerine sahip farklı enstrümanlar üzerinden kazanılan ya da onlara ödenen tutarla-

Page 68: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

66

rın ayarlanmasında kurulan mükemmel olmayan korelasyondan kaynaklanan risktir. Faiz oranları değiştiğinde bu farklılıklar, benzer vadeleri ya da yeniden fiyatlama sıklıkları olan varlıklar, yükümlülükler ve bilanço dışı pozisyonlar arasındaki nakit akışlarında ve kazançlar-da beklenmedik değişimleri arttırabilir. Örneğin, aylık olarak Amerikan Hazine Bonosu oranları baz alınarak yeniden fiyatlanan 1 yıllık bir kredi ile aylık olarak LIBOR baz alınarak fiyatlanan 1 yıllık bir mevduata sahip bir kurum 2 endeks arasındaki marjın beklenmedik şekilde değişmesi sonucunda oluşabilecek riskle karşı karşıya bulunmaktadır.

1.1.4. Opsiyon Riski Diğer faiz oranı risk türleri içinde artan öneme sahip bir diğer faiz riski kaynağı da

bankaların varlık, yükümlülük ve bilanço dışı pozisyonları ile bütünleşmiş opsiyonlardır. Opsiyon, sahibine bir enstrüman ya da finansal kontratı alma, satma ve bazı durumlarda ens-trümanın nakit akışını değiştirme hakkı sağlar. Opsiyonlar organize (Borsa) ve tezgah üstü (OTC) piyasalarda işlem gören münferit enstrümanlar olabileceği gibi diğer standart enstrü-manlara iliştirilmiş de olabilir. Bankalar organize ve tezgah üstü piyasalarda işlem gören opsiyonları hem ticari hem de ticari olmayan hesaplarda kullanırken, opsiyon iliştirilmiş enstrümanlar genellikle ticari olmayan aktiviteler için önemlidir. İliştirilmiş opsiyonları olan enstrümanlara örnek olarak alım ya da satım koşulu taşıyan çok sayıda bono ve tahvil, borçlu-suna erken kapama imkanı veren krediler ve mudilere herhangi bir para cezası ödemeksizin parasını istediği zaman çekme imkanı tanıyan mevduat araçları sayılabilir. Yeterli ve etkin bir şekilde yönetilmediğinde opsiyon özelliği taşıyan enstrümanların asimetrik ödeme özellik-leri, opsiyonu alan taraf avantajlı taraf olduğundan genelde satan tarafa ciddi risk yaratabilir.

1.2. Faiz Riskinin Etkileri Faiz oranlarındaki değişimler bankaların gelirleri ve ekonomik değeri üzerinde ters

yönde etkiler yaratabilir. Bu da bankanın maruz kaldığı faiz riski etkisinin değerlendirilme-sinde iki ayrı fakat birbirini bütünleyici yaklaşımın oluşmasını gerekli kılar.

1.2.1. Gelirler Yaklaşımı Burada analizin odak noktası, faiz oranlarındaki değişimin büyüme ya da açıklanan

gelirler üzerindeki etkisidir. Bu geçmişte birçok banka tarafından faiz riskinin belirlenmesinde kullanılan geleneksel bir yaklaşımdır. Azalan gelirler ve buna bağlı olarak ortaya çıkan kayıp-lar sermaye yeterliliğini ve piyasadaki güveni azaltarak kurumun finansal istikrarını tehdit edebilir.

Net faiz geliri (toplam faiz gelirleri ve toplam faiz giderleri arasındaki fark), gelenek-

sel olarak bütün dikkatleri üzerine toplayan bir gelir bileşenidir. Bu nokta, hem net faiz geliri-nin toplam gelirler içindeki önemini ve hem de faiz oranlarındaki değişimiyle olan doğrudan ilişkisini yansıtmaktadır.

Ancak, bankaların komisyon bazlı ve diğer faiz dışı gelir sağlayan faaliyetlerini yo-

ğunlaştırması sonucu, toplam net gelir üzerinde –hem faiz gelir ve giderlerini ve hem de faiz dışı gelir ve giderlerini içine alan- geniş bir bakış açısı yaygınlaşmıştır. Kredi hizmetleri ve varlık seküritizasyon programları gibi faaliyetlerden kaynaklanan faiz dışı gelirler, piyasa faiz oranlarına oldukça duyarlı ve onlarla karmaşık ilişkiler içinde olabilirler. Örneğin, bazı banka-lar ipotekli kredi havuzu hizmetlerini sağlarlar. Faiz oranları düştüğünde, komisyon karşılığı hizmet veren banka, ipoteklerin ön ödemesi gibi ödemelerden sağlanan komisyon gelirlerinde

Page 69: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

67

bir düşüşle karşılaşabilirler. Dahası, süreçle ilgili işlemlerinden kaynaklanan ödemeler gibi geleneksel faiz dışı kaynaklar bile faize daha duyarlı hale gelmektedir. Bu artan duyarlılık, hem banka yönetiminin hem de denetim mekanizmasının, piyasa faiz oranlarındaki değişimle-rin mevcut banka gelirleri ve farklı farklı faiz ortamlarındaki beklenen gelirleri üzerindeki olası etkileriyle ilgili olarak daha geniş bir bakış açısına sahip olmalarına yol açmıştır.

1.2.2. Ekonomik Değer Yaklaşımı Piyasa faiz oranlarındaki değişim banka varlıklarının, yükümlülüklerinin ve bilanço

dışı pozisyonlarının ekonomik değerini de etkileyebilir. Bu nedenle, bankanın ekonomik değerinin faiz oranlarındaki dalgalanmalara karşı duyarlılığı hisse sahipleri, banka yönetimi ve denetçiler açısından özellikle önemli bir konu haline gelmektedir.

Bir finansal aracın ekonomik değeri, piyasa oranlarıyla iskonto edilen, beklenen nakit

akışlarının bugünkü değerini ifade eder. Tanım daha geniş olarak ele alınırsa; bir bankanın ekonomik değeri, bilanço içi ve dışı varlıkların yaratacağı beklenen nakit girişleri ile beklenen nakit çıkışlarının farkı olarak tanımlanan, o bankanın beklenen nakit akışlarının bugünkü değeridir. Bu anlamda ekonomik değer yaklaşımı, bankanın faiz oranlarındaki dalgalanmalara karşı net varlık değerindeki duyarlılığı yansıtan bir görüş ortaya koymaktadır.

Ekonomik değer yaklaşımı, faiz oranlarındaki değişimlerin gelecekteki bütün nakit

akışlarının bugünkü değeri üzerindeki olası etkilerini dikkate alırken, faiz oranlarındaki deği-şimin uzun dönemli olası etkileri hakkında gelir yaklaşımına kıyasla daha geniş bir bakış açısı sağlar. Kısa dönem gelirlerdeki değişiklikler, faiz oranı hareketlerinin bankanın tüm pozis-yonları üzerindeki etkisi hakkında tam ve doğru bir gösterge sağlayamayabileceği göz önüne alındığında bu kapsamlı bakış açısının önem ortaya çıkmaktadır.

Gizli Kayıplar: Buraya kadar tartışılan, gelirler ve ekonomik değer yaklaşımlarında

gelecek faiz oranı değişimlerinin bankanın finansal performansını nasıl etkileyebileceği üze-rinde durulmuştur.

Ancak; faiz riskinin düzeyi değerlendirilirken, banka, geçmişteki faiz oranlarının ban-

kanın gelecekteki performansı üzerindeki olası etkilerini de dikkate almalıdır. Özellikle, cari piyasa fiyatlarıyla değerlenmeyen araçlar hali hazırda, geçmişteki faiz oranı hareketlerinden kaynaklanan bazı gizli kayıp ya da kazançlar içerebilirler. Bu kazanç ve kayıplar, zaman içinde banka gelirlerinde yansıtılabilir. Örneğin, uzun dönemli sabit faizli faiz oranlarının düşük olduğu bir dönemde verilen bir kredinin yakın bir zamanda ve daha yüksek bir faiz oranı olan bir yükümlülükle karşılanmış olması durumunda, kredinin geri kalan vadesi bo-yunca banka kaynaklarında bir azalma olacaktır.

2. Güçlü Faiz Risk Yönetimi Uygulamaları Güçlü faiz risk yönetimi; varlıkların, yükümlülüklerin ve bilanço dışı hesapların yöne-

timinde dört esas uygulamayı içerir: Uygun yönetim kurulu ve üst düzey yönetimin gözetimi, Yeterli risk yönetim politika ve prosedürleri, Uygun risk ölçüm ve kontrol fonksiyonları Kapsamlı iç kontroller ve bağımsız denetim.

Page 70: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

68

Bu esasları uygulayan bir bankada faiz oranı riski, faiz riskine maruz tutar seviyesinin önemi kadar faaliyet ve varlıklarının doğası ve karmaşıklığına da bağlıdır. Bu yüzden banka-larda banka faaliyet yapısı ve işlem hacimleri dikkate alınarak etkin ve yeterli faiz oranı riski uygulamalarının içeriği önemli ölçüde değişebilir. Örneğin, daha az karmaşık yapıya sahip olan bankaların, günlük işlemlerinin ayrıntılarıyla ilgilenen üst düzey yöneticileri, faiz risk yönetimi süreçlerine nispeten güvenebilirler. Ancak, daha karmaşık ve yüksek işlem hacmine sahip diğer bankaların, bu geniş boyutlu finansal faaliyetlerini kapsayacak ve üst düzey yöne-time izleyecekleri bilgileri ve günlük işlemleri idare etmelerini sağlayacak daha ayrıntılı ve bankanın yapısına uygun bir faiz risk yönetimi oluşturmaları gerekir. Üstelik, daha karmaşık faiz oranı riski yönetim süreçleri bulunan bu bankalarda, üst düzey yetkililer tarafından, poli-tika ve limitlerle uyumlu, denetimde kullanılan bilgilerin doğruluğunu ve bütünlüğünü temin edecek denetim ve diğer gözetim mekanizmaları içeren yeterli iç kontrol fonksiyonlarının da bulunması gerekmektedir.

Risk yönetim, izleme ve kontrol fonksiyonlarında görevli bireylerin, menfaat çatışma-

larını önlemek için pozisyon alan ve karar veren birim/personelden yeterli düzeyde ayrı ve bağımsız olmaları gerekmektedir.

Diğer risk faktörü kategorilerinde olduğu gibi, faiz oranı riskinin iştiraklerdeki faiz

riskine maruz tutarı da içermek üzere kapsamlı olarak ve konsolide bazda izlenmesi en iyi uygulamalar arasında yer almaktadır. Ayrıca kurumlar bağlı şirketler arasında nakit akım hareketleriyle ilgili tüm yasal ayrım ve olası engellerin farkında olmalı ve risk yönetim süreç-lerini buna göre ayarlamalıdırlar. Diğer taraftan; Konsolidasyon, faiz oranı riski konusunda kapsamlı bir ölçüm sağlarken, bağlı şirketlerden birindeki pozisyon diğer bir bağlı şirketteki pozisyonu dengelemek için kullanıldığında riski düşük tahmin edebilir. Yönetim, konsolide ölçümlerin bu koşullarda riski olduğundan düşük gösterme potansiyeline sahip olduğunun farkında olmalıdır.

2.1. Yönetim Kurulu ve Üst Düzey Yönetimin Gözetimi Bankanın yönetim kurulu ve üst düzey yönetiminin etkili gözetimi güçlü bir faiz riski

yönetim sürecinde kritik önem taşır. Yönetim Kurulunun ve Üst Düzey Yönetimin faiz oranı riski yönetimi hususundaki sorumluluklarının farkında olmaları ve faiz riskinin gözetimi ve yönetiminde görev ve sorumluluklarını gereği ve yeterince yerine getirmeleri esastır.

2.1.1. Yönetim Kurulu 1. Prensip: Sorumluluklarını yerine getirebilmek için bir bankada Yönetim Kurulu,

faiz risk yönetimi konusunda politika ve stratejileri onaylamalı ve üst düzey yönetimin onay-lanmış politika ve stratejilerle tutarlı olarak bu riskleri kontrol etmek ve izlemek için gerekli adımları attığını garanti etmelidir. Yönetim kurulunun, banka için kabul edilebilir risk seviye-sinin takip ve kontrolünün yapıldığını değerlendirebilmesi için bankanın maruz kaldığı risk tutarı hakkında düzenli olarak bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Yönetim Kurulu, bankanın üstlendiği faiz riskinin doğasını ve düzeyini anlamada ni-

hai sorumludur. Yönetim Kurulu, bankanın faiz riskini idare eden ya da etkileyen stratejilerini ve politikalarını onaylamalıdır. Faiz oranı riski konusunda bankanın bütün amaçlarını gözden geçirmeli ve banka tarafından kabul edilebilir faiz risk düzeyi hakkında açık ve net bir yakla-şımın bulunduğunu garanti etmelidir. Kurul, aynı zamanda faiz riskine maruz tutarı yönetmek için görev ve sorumlulukları belirleyen politikaları onaylamalıdır. Yönetim Kurulu, bankanın

Page 71: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

69

faiz riskiyle ilgili bütün politikalarını onaylamalı ve yönetimin bu riskleri tanımlamak, ölç-mek, izlemek ve kontrol etmek için gerekli tedbirleri aldığını garanti etmelidir. Yönetim kurulu veya yönetim kuruluna bağlı çalışan başka bir kurul üst yönetimin riskleri yönetim kurulunca onaylanmış politikalarla uyumlu olarak takip ve kontrol ettiğine dair performansını değerlendirmelidir. Bu değerlendirmenin etkin bir şekilde yapılabilmesi için yönetim kurulu veya yönetim kuruluna bağlı çalışan kurulun yeterli detayda ve doğru zamanda hazırlanmış bilgileri periyodik olarak incelemesi gerekmektedir. Bu incelemeler periyodik olarak yürü-tülmeli, ancak, bankanın karmaşık enstrümanlardan oluşan belirli portföyleri olduğunda daha sık tekrar edilmelidir. Bankanın faiz riskine maruz tutarını etkileyen tüm işletme stratejileriyle birlikte faiz oranı riski yönetimi politikalarını da periyodik olarak yeniden değerlendirilmesi sağlanmalıdır.

Yönetim Kurulu, bankanın faiz riskine maruz tutarı ve bunun yönetilmesi süreci husu-

sunda bankadaki üst düzey yönetim ile diğer yöneticiler ve risk yönetimi yetkilileri/personeli arasında ve kendi üyeleri ile üst düzey yönetim arasındaki müzakereleri teşvik etmelidir.

Yönetim Kurulu Üyelerinin, karmaşık yapılı finansal araçlar, kanuni meseleler ya da

gelişmiş risk yönetim teknikleri hakkında detaylı teknik bilgiye sahip olmaları beklenmemek-tedir. Ancak Yönetim Kurulu bankanın maruz kaldığı riski tam olarak anlaması ve bankanın bu risklerin kontrolü ve değerlendirilmesi için teknik bilgilerle donatılmış personel bulundur-masını temin etmekle sorumludur.

2.1.2. Üst Düzey Yönetim

2. Prensip: Üst düzey yönetim, bankanın faiz oranı riskinin etkin biçimde yönetilme-

sini ve bu risklerin kontrolü ve sınırlandırılması için gerekli politika ve prosedürlerin oluştu-rulması ve faiz riskinin kontrolü ve değerlendirilmesi için kaynakların uygunluğunu sağlama-lıdır.

Üst düzey yönetim, hem uzun dönemde ve hem de günlük bazda faiz risk yönetimi

konusunda bankanın yeterli politika ve prosedürlere sahip olmasını ve bu risklerin yönetimi ve kontrolü için belirlenmiş görev ve sorumlulukların varlığını ve devamlılığını sağlamakla yükümlüdür. Üst düzey yönetim, aynı zamanda aşağıda belirtilen hususlar için kaynakların uygunluğunu sağlamakla da yükümlüdür:

Risk almada uygun limitler Riskin ölçülmesine yönelik yeterli sistem ve standartlar, Pozisyonların değerlendirilmesi ve performansın ölçülmesi için standartlar, Geniş bir faiz risk raporlama ve yönetim süreci, Etkili iç kontroller.

Üst düzey yönetime raporlanan faiz risk raporları kurumun, diğer önemli risk faktörle-

ri ve piyasa koşullarındaki değişimlere karşı duyarlılığını değerlendirebilmek için, yönetime, yeterli destekleyici detayların olduğu bütün bilgileri sağlamalıdır. Üst düzey yönetim, aynı zamanda, bankanın faiz risk yönetim politika ve prosedürlerinin uygunluğunu ve güvenilirli-ğini düzenli olarak gözden geçirmelidir. Üst yönetim yönetim kurulu üyeleriyle ve risk yöne-timi personeliyle risk ölçüm, raporlama ve yönetim prosedürleri konularında müzakereleri teşvik etmeli ve bu müzakerelere katılmalıdır. Yönetim, faiz riski yönetimiyle ilgili risk yöne-timi analiz ve aktivitelerinin, bankanın yapısı ve faaliyet alanıyla tutarlı, tecrübe ve teknik bilgiye sahip yetenekli personel tarafından yürütülmesini sağlamalıdır. Kilit noktalardaki

Page 72: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

70

personelin geçici eksikliğini giderebilecek ve bu faaliyetleri yönetebilecek yeterli insan kay-nağı olmalıdır.

2.1.3. Faiz Riski Yönetiminde Görev ve Sorumluluklar 3. Prensip: Bankalar faiz oranı riski yönetiminden sorumlu birimleri/komiteleri açık-

lıkla belirlemeli ve olası menfaat çatışmalarını önlemek için risk yönetimi sürecinde kilit noktaları oluşturan görevlerin yeterince ayrı olmasını sağlamalıdır. Bankaların açıkça belir-lenmiş görev tanımları olan ve bankanın icracı birimlerinden (pozisyon alan fonksiyonlar) yeterince bağımsız ve doğrudan üst yönetim ve yönetim kuruluna risk tutarlarını raporlayan bir risk yönetim, izleme ve kontrol birimi olmalıdır. Daha büyük ya da daha karmaşık yapıya sahip olan bankalar, bankanın faiz risk yönetim, izleme ve kontrol sistemlerinin plan ve yöne-timinden sorumlu birimler oluşturabilirler.

Bankalar, faiz riski yönetiminin tüm muhtelif unsurlarının idaresinden sorumlu birim-

leri/komiteleri açıklıkla belirlemelidirler. Üst yönetim, faiz oranı riski yönetim sürecinde, risk yönetimi ve raporlama fonksiyonlarının idaresi, taktiklerin uygulanması ve stratejilerin geliş-tirilmesi için görev ve sorumlulukları belirlemelidir. Üst yönetim aynı zamanda bankanın risk yönetimi sürecinde, faiz riskinin tüm yönleri ve faaliyet alanlarını kapsayacak şekilde izlendi-ği hususunda makul bir güvence sağlamalıdır.

Olası menfaat çatışmalarının engellenmesi için risk yönetimi sürecinin kilit unsurlarını

oluşturan görevlerde yeterli ayrımın sağlanmasına dikkat edilmelidir. Yönetim, politika ve prosedürlerin uygulanması ve geliştirilmesi gibi risk yönetimi sürecinin kilit kontrol fonksi-yonlarını uygunsuz olarak etkilemesi muhtemel olan risk alan pozisyonlarda görev alan birey-lere karşı yeterli düzeyde ihtiyati tedbirin alınmasını garanti etmelidir. Bankanın karşılaştığı bütün faiz risk çeşitlerinin ölçülmesi ve izlenmesi konusuyla ilgili olarak çalışan personelin bu konuda yeterince bilgi sahibi olması gerekmektedir.

Bu tedbirlerin doğası ve alanı bankanın yapısı ve büyüklüğüyle uyumlu olmalıdır. Ay-

nı zamanda bankanın maruz kaldığı faiz oranı riskinin düzeyi ile işlem ve yükümlülüklerinin karmaşıklığıyla da orantılı olmalıdır. Oluşturulan risk limitlerinin yönetilmesi gibi kontrol fonksiyonları bankanın iç kontrol sisteminin bir parçasıdır.

Faiz risklerinin ölçülmesi, izlenmesi ve kontrolüyle ilgili olarak çalışacak personelin

bankanın karşılaştığı tüm faiz riski çeşitleri konusunda uzman olması gerekmektedir. 2.2. Etkin Risk Yönetim Politika ve Prosedürleri

4. Prensip: Bankaların faiz riski politika ve prosedürlerinin açıkça tanımlanmış ve

banka faaliyetlerinin doğası ve karmaşıklığıyla uyumlu olması esastır. Bu politikalar konsoli-de bazda ve özellikle bağlı ortaklıklar arasındaki nakit hareketlerine yapılabilecek yasal sınır-lamalar ve olası engelleri tanımlarken mümkün olduğunca münferit bağlı ortaklıklar seviye-sinde uygulanmalıdır.

Bankalar, faiz riskinin kontrolünde ve sınırlarının belirlenmesinde açıkça tanımlanmış

politika ve prosedürler belirlemelidirler. Bu politikalar, mümkün olduğunca bankanın diğer birimleri ya da bağlı ortaklıklarıyla birlikte konsolide bir bazda uygulanmalıdır. Bu gibi poli-tika ve prosedürler, faiz risk yönetim kararlarıyla ilgili sorumlulukları belirler ve yetkili araç-ları, korunma (hedging) stratejilerini ve pozisyon alma fırsatlarını açıkça tanımlamalıdır.

Page 73: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

71

Faiz riski yönetim politikaları, bankaca kabul edilebilir faiz risk düzeyini tanımlayan nicel parametreleri de belirlemelidir. Uygun durumlarda faaliyetler, portföyler ve enstrüman-lar için limitler belirlenebilir. Bütün bu politikalar, düzenli olarak gözden geçirilmeli ve ihti-yaç duyulduğunda da yenilenmelidir.

Yönetim politika, prosedür ve yetkilere istisna oluşturabilecek durumları özel politika

ve onaylarla belirlemelidir. Bankanın alabileceği veya yönetebileceği araç ve faaliyet tiplerini tanımlayan yazılı

kuralları olmalıdır. Bu kurallar yönetimin konsolide bazda risk toleransını ortaya koymasının bir yoludur. Söz konusu yazılı kurallar izin verilebilen bütün enstrümanların spesifik olarak karakteristik özelliklerini tanımlamalı aynı zamanda kullanım hedef ve amaçlarını da belirle-melidir. Bu yazılı kurallarda aynı zamanda, spesifik enstrümanların edinilmesi, portföy yöne-timi ve bankanın toplam faiz riskine maruz tutarının kontrolü için gerekli olan kurumsal prosedürlerin altı açıkça çizilmelidir.

5. Prensip: Bankalar, yeni ürün ve faaliyetlerinin özünde bulunan faiz oranı riskini

belirlemeleri ve bu ürünler uygulanmadan önce yeterli prosedür ve kontrollere tabi tutulmaları gerekmektedir.

Bankalarda yeni olan ürün ve faaliyetlerin dikkatlice tetkik edilmesi ve bankanın bu

ürünlerin faiz oranı risk karakterini anlaması ve bunları kendi risk yönetim sürecine dahil etmesi gerekmektedir.

Bir ürün veya faaliyetin yeni bir faiz oranı riskine açık olup olmadığının analizinde

bankanın; enstrümanın vadesinde, fiyatlandırılmasında veya ödeme zamanlarında yapılacak değişikliklerin ürünün faiz oranı riski karakteristiğini etkileyeceğini bilmesi gerekir.

Basit bir örnek vermek gerekirse öncesinde yatırımlarının vadesini 3 yıldan kısa bir

süre ile sınırlamış olan bir banka 30 yıl vadeli bir hazine bonosu alma ve tutma kararı verdi-ğinde faiz oranı riski stratejisi tamamıyla farklı bir hal alır. Benzer şekilde, sabit oranlı kısa vadeli ticari krediler üzerinde yoğunlaşmış bir banka, sabit oranlı ipotek kredileriyle uğraş-maya başladığında, kredi alana kredisini istediği zaman küçük miktar bir ceza ödemesiyle erken kapama imkanı veren, birçok ipotekli ürüne ilişik durumda bulunan bu opsiyon riskini göz önünde bulundurmalıdır.

Yeni bir ürünün, korunma ya da pozisyon alma stratejilerinin uygulanmasından önce,

banka yeterli risk kontrol sistemini ve işlemsel prosedürleri hazırlamalıdır. Yönetim Kurulu ya da kurulun görevlendirdiği bir komite yeni bir ürünün, korunma ya da pozisyon alma stratejilerini uygulanmalarından önce onaylamalıdır. Yeni araçlar ve stratejiler önerilirken aşağıdaki özellikler dikkate alınmalıdır.

İlgili ürün ya da stratejinin tanımı, Faaliyet veya ürüne güçlü ve etkin bir faiz oranı riski yönetimi kurulması için ge-

rekli kaynakların belirlenmesi Önerilen faaliyetlerin bankanın bütün finansal koşullarına ve sermaye düzeyine i-

lişkin uygunluğunun analiz edilmesi Önerilen ürün ya da faaliyetin risklerinin ölçülmesi, izlenmesi ve kontrolü için uy-

gulanacak prosedürler.

Page 74: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

72

2.3. Risk Ölçme, İzleme ve Kontrol Fonksiyonları 2.3.1 Faiz Riskinin Ölçülmesi 6. Prensip: Bankaların faiz riskini ölçme sistemlerinin, faiz riskinin oluşmasında rol

oynayan bütün faktörleri belirlediği ve faiz oranındaki değişmelerin bankanın hedefiyle u-yumlu olarak yönlendirildiği bir gerçektir. Sistemin temelini oluşturan varsayımlar açıkça tanımlanmalı ve risk yönetimi birimi ve banka yönetimi tarafından açıkça anlaşılmalıdır.

Bankaların, hem gelirler ve hem de ekonomik değer üzerinde etkili olan faiz oranı de-

ğişmelerinden kaynaklanan etkilerin belirlenmesinde, bankanın faaliyetlerinin genişliği ve karmaşık yapısına bağlı olan faiz risk ölçüm sistemleri olmalıdır. Bu sistemler, bankanın maruz kaldığı faiz risk etkisinin bugünkü düzeyleriyle ilgili anlamlı ölçümler yapılmasını sağlar ve oluşabilecek aşırı etkilerin belirlenmesinde önemli bir rol oynarlar.

Ölçüm sistemleri,

Bankanın varlıkları, yükümlülükleri ve bilanço dışı pozisyonlarıyla ilişkili bütün

faiz risk materyallerini belirlemelidir, Genel kabul görmüş kavram ve risk ölçüm tekniklerini kullanmalıdır, Sağlam, güvenilir ve yazılı varsayım ve parametrelere dayanmalıdır.

Bankanın faiz risk yönetim sistemi, yeniden fiyatlandırma, verim eğrisi, baz ve

opsiyon risklerini içeren bütün kaynakları belirlemelidir. Birçok durumda, bankanın sahip olduğu en büyük değerlerdeki çeşitli faiz oranları toplam risk profiline üstünlük sağlayacaktır. Bankanın toplam pozisyonunu önemli ölçüde etkileyebilecek olan finansal araçların, faiz risk ölçüm sistemlerinde dikkatli kullanılması gerekmektedir. Aynı dikkat opsiyon risk karakteris-tiğine sahip araçların kullanımında da gösterilmelidir.

Hem gelirlerin hem de ekonomik değerlerin maruz kaldığı faiz risk etkisinin ölçülme-

sinde çeşitli teknikler kullanılmaktadır. Bu, zorluk seviyesi basit hesaplamalardan, cari varlık-ları kullanan statik simülasyonlara ve gelecek faaliyet kararlarını yansıtan oldukça karmaşık dinamik modelleme tekniklerine kadar uzanmaktadır.

Bankanın maruz kaldığı faiz risk etkisinin yönetimiyle ilgili en basit teknikler; faize

duyarlı varlıkları, yükümlülükleri ve bilanço dışı pozisyonlarını, bir dahaki fiyatlandırmaya kadar kalan zamanda (değişken oran söz konusu ise) ya da vadelerine göre (sabit oran söz konusu ise) farklı dilimlere ayıran vade merdiveni ile başlarlar. Bu tablolarda, değişen faiz oranlarına karşı hem gelirlerin ve hem de ekonomik değerin faize karşı duyarlılığını belirle-yen basit göstergeler kullanılabilir. Bu analizin cari gelirler üzerindeki faiz oranı riskinin etkisinin ölçümünde kullanılması “Gap Analizi” olarak adlandırılır. Herhangi bir zaman dilimindeki açığın büyüklüğü; -ki bu ilgili vade diliminde yeniden fiyatlandırılan ya da vadesi gelen varlıklar eksi yükümlülükler artı bilanço dışı işlem risklerinden oluşmaktadır- bankanın maruz kaldığı yeniden fiyatlama riskinin bir göstergesidir.

Vade merdiveni, her bir zaman serisine duyarlılık ağırlıkları uygulayarak bankanın

ekonomik değeri üzerindeki değişen faiz oranlarının etkilerini değerlendirmekte de kullanıla-bilir. Bu gibi ağırlıklar, her zaman serisine düşen varlık ve yükümlülüklerinin durasyonu baz

Page 75: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

73

alınarak belirlenebilir. Durasyon, faiz oranlarının düzeyinde küçük bir değişiklik olduğunda pozisyonun ekonomik değerindeki değişmenin yüzde olarak ifadesidir.

Birçok banka (özellikle karmaşık yapıda finansal araçlar ya da karmaşık risk profili

olanlar) vade merdiveni tabloları kullanmak yerine daha detaylı faiz risk ölçüm sistemlerini kullanmaktadırlar. Bu simülasyon teknikleri, faiz oranlarının gelecekteki durumunun simüle edilmesi sonucu nakit akımları, gelirler ve ekonomik değer üzerinde faiz oranlarının olası etkilerini ayrıntılı bir şekilde ortaya koyar.

Durağan (statik) simülasyonlarda, sadece bankanın cari bilanço ve bilanço dışı pozis-

yonlarından kaynaklanan nakit akımları söz konusudur. Dinamik yaklaşımda, o zaman bo-yunca bankacılık faaliyetlerinde beklenen değişmeler ve faiz oranlarının gelecekteki durumu hakkında daha ayrıntılı varsayımlar ele alınır. Bu daha karmaşık teknikler, ödemelerin gidişa-tının ve faiz oranlarının birbirleriyle etkileşimine olanak verir ve bu da gizli ya da açık opsiyon1 risklerinin yakalanabilmesini sağlar.

Ölçüm sisteminden bağımsız olarak, metodolojilerin kullanılabilirliği kullanılan var-

sayımların doğruluğu ve metodolojinin gerçekçiliğine bağlıdır. Faiz oranı riski ölçüm sistem-lerinin dizaynı aşamasında kurumdaki riske duyarlı pozisyonların detay seviyesi ve karmaşık-lığı metodoloji seçiminde önemli noktalardan biridir.

Bankalar, faiz oranlarının genel seviyesindeki değişmelerde olduğu kadar faiz oranla-

rındaki (gelir eğrisi riski ve baz riski) olası etkileşimleri de içeren çoklu senaryolar kullanma-ya dikkat etmelidirler. Örneğin, faiz oranlarında olası değişikliklere karar verilebilmesi için simülasyon teknikleri kullanılabilir. İstatistiksel analizler; baz risk ve verim eğrisi riski konu-sunda korelasyon varsayımlarını değerlendirmede önemli bir rol oynarlar.

Cari pozisyonlarla ilgili verilerin bütünlüğü ve zamanı risk yönetim sürecinin bir a-

nahtar bileşenidir. Banka, önemli bütün pozisyonları ve nakit akışlarını, bilanço ve bilanço dışı pozisyonlardan kaynaklansın ya da kaynaklanmasın, zamana dayalı ölçüm sistemiyle birleştirmelidir. Bu veriler, birleştirilmiş araçların ve sözleşmenin nakit akışları ya da kupon faiz oranlarıyla ilgili bilgilerini kapsamalıdır. Analize temel oluşturan verilerde yapılan dü-zeltmelerin gerekçesi açıkça anlaşılır, yazılı ve gerektiğinde gözden geçirmeye açık olmalıdır.

Faiz riski yönetim sistemlerinin sonuçlarının belirlenmesinde, sisteme temel teşkil e-

den varsayımların risk yöneticileri ve banka yönetimi tarafından açıkça anlaşılır olması ol-dukça önemlidir. Özellikle, gelişmiş simülasyon tekniklerinin dikkatlice kullanılması gerek-mektedir. Anahtar varsayımlar, üst düzey yönetim ve risk yöneticileri tarafından dikkate alınmalıdır ve en azından yıllık olarak yeniden değerlendirilmelidir. Bu işlemlerin tamamı belgelendirilmeli ve ne kadar önemli oldukları vurgulanmalıdır. Karmaşık yapıya sahip olan araçların ve vadeleri belirsiz araçların faiz oranı riskinin belirlenmesinde kullanılan varsayım-lar özenli bir biçimde gözden geçirilmeli ve belgelenmelidir.

Faiz riskinin etkisi ölçülürken, yoruma açık iki önemli nokta ortaya çıkmaktadır. Bun-

lar, vade davranışı sözleşme vadesinden farklı olan pozisyonlar ve farklı döviz cinsleriyle ifade edilen pozisyonlardır. Vadeli ve vadesiz mevduatların her ne kadar belirlenmiş vadeleri olsa da olmasa da mudilerin dilediğinde çekme opsiyonları vardır. Bankalar, piyasa oranların-daki değişmelerle paralel olarak mevduatlara ödenen faizlerin aynı olmamasını tercih etmek-tedir. Bu faktörler, faiz risk etkisinin ölçülmesini zorlaştırmaktadır, bu da sadece pozisyonla-rın değerinin değişmesinden değil, faiz oranları değiştikçe nakit akımlarının da değişmesinden

Page 76: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

74

kaynaklanmaktadır. İpotekli krediler ve diğer bireysel kredilerin erken ödeme ihtimalleri ve bu pozisyonların nakit akışlarının zamanlaması konusunda belirsizlikler sunmaktadır.

Farklı döviz cinslerinden pozisyonu olan bankalar, her dövizin faiz riskine maruz kal-

maktadır. Verim eğrilerinin dövizden dövize değişiklik göstermesi nedeniyle, bankalar, genel-likle her bir dövizin maruz kaldığı etkiyi ayrı ayrı hesaplamalıdır. Çok dövizli risk etkisine maruz kalan karmaşık yapılı bankalar, risk ölçüm süreçlerinde, farklı dövizlerin neden olduğu risk etkilerini bu dövizlerin faiz oranları arasındaki korelasyonunu kullanarak tek bir dövizde toplayabilirler. Toplam risk etkilerini bulmak için korelasyon varsayımlarını kullanan bir banka düzenli olarak bu varsayımların istikrarını ve doğruluğunu gözden geçirmelidir. Banka aynı zamanda, bu gibi korelasyonların işlememesi durumunda olası risk etkilerinin neler olabileceğini değerlendirmelidir.

2.3.2. Limitler 7. Prensip: Bankalar, iç politikalarıyla uyumlu ve risklerin yarattığı etkileri belirli se-

viyelerde tutan faiz oranı riski limitlerini belirlemeli ve uygulamaya koymalıdır. Faiz oranı riski yönetiminin amacı, faiz oranlarındaki olası değişmeler karşısında,

bankanın maruz kaldığı riskin önceden belirlenmiş limitler dahilinde kalmasının sağlanması-dır. Faiz oranı riski limit sistemi ve risk alma prensipleri, bu amaca ulaşılabilmesini sağlayan araçlardır. Bu sistem kapsamında, banka genelinde ve uygun olması durumunda portföy, faaliyet veya iş birimi bazında limitler belirlemelidir.

Limit sistemleri, pozisyonların belirlenen limitleri aşması durumunda yönetimin dik-

katini çekmelidir. Uygun bir limit belirleme sistemi, yönetimin faiz riskini kontrol edebilme-sine, fırsatlar ve riskler konusunda değerlendirmeler yapmasına ve önceden kararlaştırılmış risk toleranslarına karşı gerçekleşen riski izlemesine olanak sağlamalıdır. Bankanın limitleri, faiz riskini ölçme ile ilgili bütün yaklaşımlarıyla uyumlu olmalıdır. Bankaca kabul edilebile-cek düzeyde olan faiz risk sınırları, yönetim kurulu tarafından onaylanmalı ve düzenli olarak yeniden değerlendirilmelidir. Bu limitler, bankanın büyüklüğüne, yapısına, sermaye yeterlili-ğine ve risk ölçme ve yönetme kabiliyetine uygun olmalıdır. Limitler, bankanın varlıklarına ve karmaşık yapısına bağlı olarak, her bir iş birimi, portföyler, ürün grupları araç ya da tipik finansal araçlarla ilişkilendirilebilir. Risk limitlerinin düzeyi, bankanın varlıklarının karakte-ristiklerini ve bankanın maruz kaldığı çeşitli faiz oranı riski kaynaklarını yansıtmalıdır.

Limit ihlalleri ilgili üst düzey yönetime gecikmeden bildirilmelidir. Üst düzey yöneti-

min bilgilendirilmesi ve yönetimin neler yapacağı konusunda açıkça belirlenmiş bir politika olmalıdır. Burada politikalar, belirlenen limitlerin hiçbir koşul altında aşılamayacak mutlak limitler mi, yoksa açıkça tanımlanmış özel koşullar altında kısa süreli limit aşımlarına tolerans gösterilip gösterilmeyeceği konusunu içermelidir.

Toplam düzeyleri ne olursa olsun, limitler, bankanın faiz riskini ölçmek için kullandı-

ğı tüm yaklaşımlarla uyumlu olmalı ve değişen piyasa faiz oranlarının banka gelirleri ve net ekonomik değeri üzerindeki olası etkilerini dikkate almalıdır.

Gelirler yaklaşımında bankalar net faiz gelirleri üzerine limitler belirleyebilecekleri

gibi, faiz dışı gelirlerin bankanın faiz oranı riskine katkısının değerlendirilebilmesi amacıyla net gelirlerine de limitler belirleyebilirler. Bu limitler faiz oranı senaryoları karşısında kabul edilebilir gelir dalgalanmalarını ifade etmelidir.

Page 77: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

75

Faiz oranlarının banka sermayesinin ekonomik değeri üzerindeki etkisini belirleyen limitlerin yapısı, bankanın pozisyonlarının büyüklüğüne ve yapısına uygun olmalıdır. Gele-neksel bankacılık faaliyetleri ile uğraşan ve portföylerinde değerleri piyasadaki faiz oranı değişimlerinden dolayı önemli ölçüde değişebilen uzun vadeli araçlar, opsiyonlar veya opsiyon içeren araçlardan kayda değer tutarlarda bulunmayan bankalar için göreceli olarak daha basit limitler yeterli olabilir. Portföylerinde karmaşık finansal araçlar bulunduran banka-lar için sermayenin ekonomik değerinde oluşabilecek değişimler için daha detaylı limit sis-temleri gerekmektedir.

Faiz oranı riski limitleri piyasadaki faiz oranlarının belirli bir oranda artması veya a-

zalmasını öngören senaryolarla ilişkilendirilebilir. Bu limitleri belirlerken kullanılan faiz oranı hareketleri, geçmiş faiz oranı dalgalanmalarını ve yönetimin pozisyonlara müdahale etmesi için yeterli bir süreyi göz önünde bulundurmalıdır. Limitler, riske maruz gelirler ya da riske maruz ekonomik değer gibi faiz oranlarının istatistiki dağılımını kullanan ölçüm metodlarına dayanabilir. Ayrıca, bu senaryolar, vade uyumsuzluğu, verim eğrisi riski, baz riski ve opsiyon riskleri gibi tüm faiz oranı riski kaynaklarını dikkate almalıdır. Faiz oranlarında vadelere göre paralel artışlar öngören senaryolar bu risklerin tamamının hesaba katılmasında yetersiz olabi-lir.

2.3.4. Stres Testleri

8. Prensip: Bankalar, ekonomik kriz koşullarında – önemli varsayımları ayrı ayrı i-çermeli- zarardan etkilenme durumlarını ölçmeli ve bu sonuçları faiz oranı riski limitlerinin belirlenmesi ve gözden geçirilmesinde dikkate almalıdır.

Faiz oranı riski ölçüm sistemi ekonomik kriz koşullarının banka üzerindeki etkilerinin

anlamlı bir şekilde değerlendirilebilmesine olanak sağlamalıdır. Stres testleri, bankanın strate-jileri ve pozisyonları doğrultusunda en fazla zarara maruz kalacağı koşullara göre düzenlen-melidir. Olası stres senaryoları, faiz oranlarındaki beklenmedik değişiklikleri, endeks faiz oranları arasındaki ilişkilerdeki değişmeleri (baz riski), verim eğrisinin şekli ve eğimindeki değişiklikleri (verim eğrisi riski), finansal piyasaların likiditesindeki değişiklikleri veya piyasa oranlarının oynaklıklarındaki değişiklikleri dikkate almalıdır. Stres testleri aynı zamanda, faaliyetlerle ilgili varsayımların ve parametrelerin geçersiz hale geldiği durumları da dikkate almalıdır.

Stres testlerinde, likit olmayan finansal araçlar ve vadesiz ürünler ile ilgili varsayımlar,

bankanın risk profilinin anlaşılabilmesi için kritik öneme haizdir. Üst düzey yönetim ve yöne-tim kurulu, stres testlerinin içerik ve sonuçlarını düzenli olarak gözden geçirmeli ve uygula-nacak acil durum planlarının varlığından emin olmalıdır.

2.3.5. Faiz Riskinin İzlenmesi ve Raporlanması

9. Prensip: Bankalar, faiz riskinin ölçülmesi izlenmesi, kontrolü ve raporlanması için

yeterli bir bilgi sistemine sahip olmalıdır. Hazırlanan raporlamalar, güncel olarak yönetim kurulu, üst düzey yönetim ve gerektiğinde faaliyet kolları yöneticilerine gönderilmelidir.

Hassas, bilgilendirici ve güncel bir bilgi sistemi, yönetimin bilgilendirilmesi ve yöne-

tim kurulu politikalarına uyum amaçlı olarak faiz oranı riski yönetiminde önemli bir yer teşkil etmektedir.

Page 78: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

76

Risk ölçümlerinin sonuçları düzenli olarak raporlanmalı ve mevcut pozisyonları limit-lerle mukayese edilmelidir. Bankanın faiz oranı ölçüm sisteminin zafiyetlerinin tespiti için geçmiş tahminler gerçekleşen sonuçlarla karşılaştırılmalıdır.

Bankanın maruz kaldığı faiz riski etkisini içeren ayrıntılı raporlar, düzenli olarak yö-

netim kurulu tarafından gözden geçirilmelidir. Yönetim kurulu ve bankanın değişik yönetim kademeleri için hazırlanan raporlar bankanın risk profiline göre farklılık gösterse de bu rapor-lar asgari olarak aşağıda belirtilen kısımları içermelidir:

Bankanın maruz kaldığı toplam faiz risk etkisiyle ilgili özet bilgiler, Bankanın belirlenmiş politikalar ve limitlere uyumu, Vadesiz mevduat ve erken ödemeler gibi konulardaki varsayımlar Varsayım ve parametrelerin geçerliliğini yitirdiği durumları da içeren stres testle-

rinin sonuçları, Faiz riski politika, prosedür ve ölçüm sistemlerinin uygunluğuna yönelik olarak iç

denetçilerin, bağımsız denetçilerin ve varsa danışmanların bulgularını da içeren özet bilgiler.

2.4. İç Kontroller 10. Prensip: Bankaların, faiz oranı riski yönetim süreçleri için uygun iç kontrol sis-

temleri bulunmalıdır. İç kontrol sisteminin temel bileşenlerinden birisi, gerektiğinde ihtiyaç duyulan revizyonların ve iyileştirmelerin yapılıp yapılmadığının kontrolünü sağlayacak şekil-de sistemin düzenli olarak bağımsız denetime tabi tutulması ve etkinliğinin değerlendirilmesi-ni gerektirir. Bu gibi denetimlerin sonuçları, gözetim ve denetim otoritesinin talebi durumun-da hazır olmalıdır.

Bir bankanın faiz oranı riski yönetim sürecinin bütünlüğünü sağlayacak yeterli bir iç

kontrol sistemi olmalıdır. Yapılan iç kontroller; etkin ve verimli operasyon süreçlerini, güve-nilir finansal ve yasal raporlamayı ve ilgili iç ve dış mevzuata uyumu desteklemelidir. Etkin bir faiz riski yönetimi iç kontrol faaliyeti;

Güçlü bir iç kontrol ortamını, Yeterli bir risk tanımlama ve değerlendirme sürecini, Yeterli bilgi sistemlerini, Belirlenen politika ve prosedürlere uyumun sürekli olarak gözden geçirilmesini

içermelidir. Kontrol politika ve prosedürleri ile ilgili olarak, onay bankanın süreçlerine, pozisyon

limitlerine, konsolidasyon konusuna, incelemelere ve faiz oranı riski yönetimine yönelik amaçlarının gerçekleştirilmesi için gerekli mekanizmaların kurulması konularına dikkat edil-melidir. Risk ölçüm, izleme ve kontrol fonksiyonları etkili bir iç kontrol sisteminin temel yönleridir. Bankalar iç kontrol sisteminin, risk yönetimi sürecinin doğrudan parçası olmayan yönleri de içerecek şekilde her yönden etkili olmasını sağlamalıdır.

Bir bankanın faiz oranı riski yönetimi ile ilgili iç kontrol sisteminin önemli unsurların-

dan birisi de düzenli olarak gerçekleştirilen değerlendirme ve gözden geçirme faaliyetleridir. Bu faaliyetler personelin oluşturulan politika ve prosedürlere uymasını ve oluşturulan prose-dürlerin bankanın amaçlarına uygunluğunu sağlamalıdır.

Page 79: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

77

Gözden geçirme ve değerlendirme faaliyetleri kapsamında kontrollerin etkinliğini et-kileyebilecek piyasa koşulları, personel, teknoloji ve faiz oranı riski pozisyon limitlerine uyum gibi alanlardaki değişiklikler belirlenmelidir. Limit aşımları ile ilgili olarak yönetimin gerekli takipleri yapması sağlanmalıdır. İç kontrollerle ilgili revizyon yapılması ve geliştiril-mesi durumunda bu değişikliklerin zamanında uygulanmasını sağlayacak bir yapı olmalıdır.

Faiz oranı riski ölçüm sisteminin incelenmesi, varsayımların, değişkenlerin ve kullanı-

lan yöntemlerin değerlendirilmesini içermelidir. Bu incelemelerde mevcut sistemi anlamaya, test etmeye ve belgelendirmeye çalışılmalı, sistemin hassasiyeti değerlendirilmeli ve belirle-nen zafiyetler için çözümler önerilmelidir.

Ölçüm sistemi alt sistemlerden oluşuyorsa bu sistemlerin entegrasyonu ve tutarlılığı da

inceleme sürecinin konusudur. İnceleme sonuçları ve sistemin geliştirilmesine yönelik öneri-ler üst yönetime ve/veya yönetim kuruluna raporlanmalıdır.

Bir bankanın faiz oranı riski ölçüm yöntem ve modellerini yeniden gözden geçirme

sıklığı; yeni alınan pozisyonlara, yeni başlanılan faaliyetlere, piyasalardaki faiz oranlarının değişim hızı ve yapısına, ve faiz oranı riski ölçüm ve yönetimindeki gelişmelere bağlıdır.

Özellikle karmaşık riskleri olan bankaların, ölçüm sistemlerinin bağımsız iç veya dış

denetçiler tarafından düzenli olarak incelenmesi gerekir. Bu tür durumlarda, denetçiler tara-fından hazırlanan raporlar ilgili denetim otoritesinin talebi durumunda hazır bulundurulmalı-dır. Herhangi bir bağımsız denetçinin bankanın risk yönetim sisteminin tüm bilanço içi ve bilanço dışı faaliyetlerinden kaynaklanan faiz oranı riskinin tüm unsurlarını kapsayabilecek kadar yeterli olduğundan emin olması gerekir. Denetçiler, risk değerlendirmelerinde aşağıdaki faktörleri göz önünde bulundurmalıdırlar :

Faiz oranı riskinin büyüklüğü; Çeşitli ürünlerin hacmi ve fiyat duyarlılığı; Gelir ve özkaynakların verim eğrisi şekil değişimleri de dahil

olmak üzere faiz oranı değişimlerine karşı hassasiyeti, Gelir ve ekonomik değerin baz riski, opsiyon riski gibi diğer çeşitli

faiz oranı riski kaynakları karşısında etkilenme durumu Faiz oranı riski yönetiminin kalitesi, Bankanın içsel ölçüm sisteminin bankanın faaliyetlerini yapısına, ve kapsamına

uygun olup olmadığı, Bankanın, risk ölçüm, izleme ve kontrol fonksiyonlarının düzenlenmesinden ve

yönetiminden sorumlu bağımsız bir risk yönetimi biriminin bulunup bulunmadığı, Yönetim kurulu üyelerinin ve üst düzey yönetimin, risk kontrol sürecinde aktif ola-

rak yer alıp almadıkları, Faiz oranı riskiyle ilgili iç politikaların, kontrollerin ve prosedürlerin iyi belgelen-

dirilmiş olup olmadığı ve bunlara uyulup uyulmadığı, Risk yönetim sisteminde kullanılan varsayımlarım iyi belgelendirilmiş, bilgilerin

doğru işlenmiş ve bilgi toplanmasının uygun ve güvenilir olup olmadığı, Organizasyonun sağlıklı bir risk yönetim sürecini uygulayabilecek yeterli persone-

le sahip olup olmadığı.

Page 80: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

78

3. Sermaye Yeterliliği 11. Prensip: Bankalar faiz oranı risklerine uygun olarak sermaye bulundurmalıdırlar. Faiz oranlarındaki değişimler, bankaları zarar etme riski ile karşı karşıya bırakabilir.

Bu zararlar çok uç durumlarda bankanın sürekliliğini tehdit edebilir. Yeterli sistem ve kontrol-lerin yanı sıra, sermaye bu risklerin bertaraf edilebilmesi için oldukça önemlidir.

Genel kabul görmüş yöntemler bulunmamasına rağmen, bankalar duyarlı risk yöneti-

minin bir parçası olarak faiz oranı risklerini genel sermaye yeterliliği değerlendirmelerine dahil etmelidirler. Bankalar stratejileri gereği önemli tutarlarda faiz oranı riskine maruz kal-maları durumunda, bu riskleri için uygun tutarda sermaye bulundurmaları gerekir.

3.1. Faiz Oranı Riski Konusunda Kamunun Bilgilendirilmesi 12. Prensip: Bankalar faiz oranı riski seviyeleri ve bu riskleri yönetme politikalarını

halka duyurmalıdırlar. Kamuyu bilgilendirmenin temel amacı; piyasa katılımcılarının bankaların alım-satım

ve bankacılık portföylerindeki faiz oranı riski profillerini değerlendirmelerine olanak tanımak-tır.

3.2. Denetim Otoritesinin Rolü 3.2.1. Denetim Otoritesinin Bilgilendirilmesi 13. Prensip: Denetim otoritesi, bankalardan faiz riski seviyelerini değerlendirmek

amacıyla yeterli ve güncel bilgileri elde etmelidirler. Bu bilgiler, bilanço dışı kalemler ile aynı zamanda alım-satım ve alım-satıma konu olmayan işlemler arasındaki ayrımlar gibi diğer ilgili etkenleri de içeren uygun vade ve döviz cinsi ayrımını dikkate almalıdır.

Denetim otoritesi bankaların faiz oranı riskine maruz pozisyonlarını değerlendirmek

amacıyla yeterli bilgileri düzenli olarak temin edilmelidir. Bu bilgilerin elde edilmesinde raporlama yükünü azaltmak amacıyla içsel yönetim raporları tercih edilebilir. Bunun yanı sıra yerinde denetimler sırasında standart raporlar talep edilebilir. Elde edilen bu bilgiler denetim otoriteleri arasında farklılık gösterebilmekle birlikte, Prensip 14 uyarınca uygulanan standart faiz şoku sonuçlarını içermelidir. En azından, denetimciler çok önemli yeniden fiyatlandırma uyumsuzlukları olan bankaları tanımlayıp izleyebilmelidir. İçsel yönetim raporlarında bulunan vade/yeniden fiyatlama uyumsuzlukları, gelirler ve ekonomik değer simülasyonu tahminleri ve stres testi sonuçları gibi bilgiler özellikle bu anlamda yararlı olabilir.

Denetim otoritesi davranışsal vadenin kontrat vadesinden farklı olduğu pozisyonlara

yönelik olarak ilave bilgi toplamak isteyebilir. Bir bankanın içsel model sonuçlarını inceler-ken, birçok değişik varsayım altında senaryolar ve stres testleri çok bilgi verici olabilir.

Farklı döviz cinslerinde işlem yapan bankalar bu döviz cinslerinin her birinde faiz o-

ranı riskine maruz kalabilir. Bu nedenle denetim otoritelesi bankaların kayda değer pozisyon-ları bulunan döviz cinslerinde ayrı ayrı analizler yapmalarını isteyebilir.

Diğer bir soru da, faiz oranı riski kapsamının banka geneli mi olacağı yoksa cari piya-

sa verileri ile değerlenen alım-satım portföyü ve genellikle piyasa verileri ile değerlenmeyen

Page 81: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

79

bankacılık portföyünün ayrı ayrı mı ele alınacağı sorusudur. Genel bir kural olarak ölçüm sistemlerinin, bankanın alım-satım ve bankacılık portföylerinde yer alan tüm pozisyonların faiz oranı risklerini birleştirmeleri beklenmektedir. Değişik işlemler için uygulanan değişik ölçüm sistemleri ve risk yönetimi yaklaşımları bulunabilmekle birlikte yönetimin ürün ve iş kolları bazında bütünleşik bir faiz riski bakışı olmalıdır.

Denetim otoritesi alım-satım ve bankacılık faaliyetlerine ilişkin ölçümlerin nasıl ya-

pıldığı ve birleştirildiği konusunda detay bilgi talep edebilir. Ayrıca, alım-satım ve alım-satım ve bankacılık portföylerindeki faiz oranı riskinin doğru yönetildiğinden ve kontrol edildiğin-den emin olmalıdır.

Faiz riskinin anlamlı olarak analizi denetimcilerin ilgili bilgileri düzenli ve zamanında

elde edebilmeleri durumunda mümkün olabilir. 3.2.2. Faiz Riskinin Denetim Otoritesince Değerlendirilmesi 14. Prensip: Denetim otoritesi, bankaların içsel ölçüm sistemlerinin bankacılık port-

föylerindeki faiz oranı riskini doğru bir şekilde belirleyip belirlemediğini değerlendirmelidir. İçsel ölçüm sistemlerinin faiz oranı riskini doğru olarak belirleyememesi durumunda, banka sistemini gerekli standartlara getirmelidir. Denetim otoritesinin kurumların faiz oranı riski maruziyetlerini izlemesine olanak sağlamak amacıyla, bankalar standart faiz oranı şoku uygu-layarak elde ettikleri ekonomik değer kaybı neticelerini içeren içsel ölçüm sistemi raporlarını sağlamalıdırlar.

Denetim otoritesi bankacılık portföyünün faiz oranı riski ölçümüne yönelik içsel öl-

çüm sistemlerinin sermaye yeterliliği ile ilgili değerlendirmelere uygun olarak güvenli ve duyarlı bir şekilde ölçüp ölçmediğini değerlendirmelidir.

Bankanın faaliyetlerinin kapsamına bağlı olarak, içsel ölçüm sistemlerinde çeşitli yön-

temler uygulanabilir. Denetim otoritesinin değerlendirmeleri yerinde denetimlerle iç ve dış denetçilerin bulgularını içeren raporların gözden geçirilmesiyle gerçekleştirilebilir.

Bir bankanın içsel sistemleri 6.Prensip’te belirtilen aşağıdaki kriterleri karşılamak zo-

rundadır.

Bankanın bankacılık portföyünde yer alan varlık, yükümlülük ve bilanço dışı kalem-lerin tüm faiz oranı riskinin değerlendirilmesi zorunludur. Bunu yapmak için, bankala-rın bilanço içi ve dışı kalemlerin faiz duyarlılığını doğru bir şekilde birleştirmeleri ge-rekir.

Genel kabul görmüş finansal kavramlar ve risk ölçüm tekniklerinin kullanılması gere-kir. İçsel modeller, risk ölçümünde özellikle gelirler ve ekonomik değer yaklaşımları-nın her ikisini de kullanabilmelidir. Denetim amacıyla bankacılık portföyündeki faiz oranı riskinin izlenmesi, ekonomik değer yaklaşımına dayanmalıdır.

Veri ihtiyacı, gelirlerdeki ve ekonomik değerdeki değişimlerin yeterli hassasiyette ta-kip edilebilmesi için faiz oranları, vade, yeniden fiyatlama, opsiyon içerme ve diğer detaylara göre uygun bir şekilde belirlenmelidir.

Sistemin pozisyonları nakit akışına çevirmek için kullandığı varsayımlar makul, uygun bir şekilde belgelenmiş ve zaman içerisinde istikrarlı olmalıdır. Bu özellikle, sözleş-medeki vade ve yeniden fiyatlama tarihlerinden farklı davranış gösteren ürünlerle, ye-

Page 82: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

80

ni ürünler için önemlidir. Varsayımlardaki önemli değişiklikler yönetim tarafından belgelenmeli, doğrulanmalı ve onaylanmalıdır.

Faiz riski ölçüm sistemleri bankanın günlük risk yönetimi uygulamalarına entegre e-dilmelidir. Sistemin çıktıları faiz riski seviyesinin üst yönetim ve yönetim kuruluna raporlanmasında kullanılmalıdır.

Denetim otoritesinin bir bankanın içsel ölçüm sisteminin bankacılık portföyündeki fa-

iz oranı riskini belirlemede zafiyetleri olduğunu tespit etmesi durumunda ilk yapmaları gere-ken, bankanın sistemini gerekli standarda getirmesini talep etmek olacaktır. Bu süre zarfında, banka, bankacılık portföyündeki faiz oranı riski bilgilerini denetimcilere sağlamak zorundadır.

Standart faiz riski şoku prensip olarak bankalar tarafından aşağıdaki kriterler çerçeve-

sinde belirlenir: G10 ülkeleri döviz cinslerindeki pozisyonlar için;

Yukarı ve aşağı yönde 200 baz puan paralel faiz şoku veya, Bir yıllık elde tutma döneminde (240 iş günü) ve en az 5 yıllık gözlemle elde edilen

faiz oranı değişimlerinin 1.ci ve 99.cu yüzdelik değerleri.

G10 ülkeleri döviz cinsleri dışındaki pozisyonlar için;

G10 ülkeleri döviz cinsleri dışındaki döviz cinsi için bir yıllık elde tutma döneminde (240 iş günü) ve en az 5 yıllık gözlemle elde edilen faiz oranı değişimlerinin 1.ci ve 99.cu yüzdelik değerlerine uygun paralel faiz şoku veya,

Bir yıllık elde tutma döneminde (240 iş günü) ve en az 5 yıllık gözlemle elde edilen faiz oranı değişimlerinin 1.ci ve 99.cu yüzdelik değerleri 200 baz puanlık paralel faiz şokunun basitliğinin dezavantajı verim eğrisi şekil deği-

şimleri ve benzer senaryolar vasıtasıyla incelenmesi gereken riskleri göz ardı etmesidir. İfade edildiği gibi, bu tür alternatif senaryolar faiz riskinin eksiksiz yönetimi için gerekli bir öğedir. Denetim otoritesi kurumlardan faiz riskini değerlendirmek amacıyla faiz risklerine uygun farklı senaryolar uygulamalarını beklemektedir.

15. Prensip: Denetim otoritesi bir bankanın bankacılık portföyünün faiz oranı riski ile

uyumlu olmayan sermaye bulundurmadığını tespit etmesi durumunda; risklerin azaltılması veya yeterli olacak tutarda sermaye artırımı çözümlerinden birini veya her ikisini bankadan gerçekleştirmesini talep etmelidir.

Bankalar maruz kaldıkları faiz oranı riski seviyelerine uygun sermaye bulundurmak

zorundadırlar. Denetim otoriteleri, standart faiz oranı şoku uygulandığında, bankacılık portfö-yünün ekonomik değerinde 1. ve 2. kuşak sermayesinin yüzde 20’sinden fazla düşme görülen bankaları yakından izlemelidir.

Denetim otoritesinin yeterli sermaye bulundurulmadığını tespit etmeleri durumunda

bankadan durumun düzeltilmesi için talep edecekleri çözümler birçok faktöre bağlı olsa da çözüm bankanın sermayesini artırması veya risklerini azaltması (hedging veya bankacılık portföyünün yeniden yapılandırılması yoluyla) veya her ikisi ile neticelenecektir.

Page 83: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

81

II. Yapısal Faiz Oranı Riski Yönetiminde Kullanılan Ölçüm Teknikleri Bankalar faiz oranlarında meydana gelebilecek değişikliklerin, almış oldukları riskle-

rin getirileri ve ekonomik değerleri üzerindeki etkilerini analiz ederek faiz oranı risklerini ölçmektedirler. Bu ölçümlerde kullanılan teknikler, basit vade ve yeniden fiyatlama hesapla-malarını içeren tablolardan, çeşitli varsayımları dikkate alabilen ileri düzeyde dinamik modellemelere kadar çeşitlilik göstermektedir.

Daha basit olarak nitelendirilen teknikler, vade ve yeniden fiyatlama uyumsuzlukla-

rından kaynaklanacak riskleri ölçme amacıyla kullanılmaktadır. Daha kapsamlı teknikler ise riskleri daha geniş bir boyutta dikkate almaktadır.

Bir bankanın faiz oranı riski ölçüm sistemi için ideal olan, her bir faize duyarlı pozis-

yonun tabi olduğu özel karakteristikleri ve faiz oranlarındaki tüm potansiyel hareketleri dikka-te alabilmesidir. Fakat pratik hayatta bu her zaman kolaylıkla yapılamamaktadır.

Örneğin, pozisyonları ayrı ayrı değerlendirmek yerine, daha genel kategoriler altında

toplulaştırmak, faiz oranı duyarlılığında bir takım tahmin hatalarını önceden kabul etmek muhtemeldir. Benzer şekilde her bir yaklaşımda faiz oranı hareketlerinin doğası farklı olabilir. Bazı durumlarda verim eğrisinde paralel kayma olduğu kabul edilebilir, ya da faiz oranları arasındaki korelasyon mutlak değilse dikkate alınmayabilir.

Sonuç olarak, bir çok faiz oranı riski içeren pozisyon ve enstrüman için geliştirilen fa-

iz oranı riski ölçüm teknikleri, ölçüm yeteneği açısından farklılıklar göstermektedir. Söz konusu tekniklere ilişkin bilgiler aşağıda açıklanmıştır.

1. Yeniden Fiyatlama Tabloları Bir bankanın faiz oranı riski ölçümü için kullanılan en basit tekniktir. Bilanço içi ve

dışı faize duyarlı aktif ve pasifler belirli vade dilimlerine dağıtılırlar. Dağıtılırken sabit faizli olanlar vadeye kalan güne göre uygun vade dilimine, değişken faizli olanlar ise faiz değişikli-ğinin olacağı tarihe kalan süreye göre uygun vade dilimlerine yerleştirilirler.

Bazı aktif ve pasifler için tam bir vade ya da yeniden fiyatlama zaman aralığı belirle-

mek mümkün olmayabilir. Örneğin vadesiz tasarruf mevduatları veya gerçek vadesi sözleşme vadesinden farklı olabilen opsiyonlar içeren varlıklar bunlardandır. Bu tip pozisyonlar yeni-den fiyatlama zaman aralıklarına dağıtılırken yargısal veya bankanın geçmiş tecrübelerine göre karar verilir.

1.1. Yeniden Fiyatlama Boşluk Analizi (GAP Analizi) Boşluk analizi değişen faiz oranı ortamında pozisyonların getirisi ve ekonomik değe-

rini ölçmede kullanılan basit bir göstergedir. Her bir vade dilimindeki faize duyarlı aktiflerden faize duyarlı pasiflerin çıkartılması ile bulunur. Bulunan değer ait olduğu vade dilimi için (aktif ya da pasif) “Yeniden Fiyatlanacak Boşluk” olarak adlandırılır. Tahmin edilen faiz oranı değişim farkı ile çarpılarak net faiz getirisindeki, olası değişim bulunur. Burada uygula-nacak olan faiz oranı değişim miktarı tarihsel tecrübe, potansiyel faiz oranı hareketinin simülasyonu ya da banka yönetiminin yapısal kararı ile belirlenir. İlgili vade dilimindeki pasiflerin, aktiflerden (bilanço dışı dahil) fazla olduğu duruma “negatif boşluk” ya da “pasife duyarlı boşluk” adı verilir. Bu durumda, piyasa faiz oranlarındaki yükseliş net faiz gelirinde

Page 84: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

82

azalışa yol açar. Tersi durum olan “pozitif boşluk” ya da “aktife duyarlı boşluk” durumunda ise faiz oranındaki düşüş net faiz getirilerinde azalışa yol açar.

Boşluk analizinin, faiz riski ölçmede kullanılan bir yaklaşım olmasına rağmen bir ta-

kım yetersizlikleri vardır. İlk olarak boşluk analizi bir vade dilimi içindeki farklı pozisyonla-rın farklı karakteristik özelliklerini dikkate almaz. Özellikle de bir vade dilimindeki bütün pozisyonların aynı anda itfa olduğu yada yeniden fiyatlandığı kabul edilir. Bir zaman dilimi içindeki pozisyon yoğunluğu arttıkça, yapılan tahminlerin tutarlılığı üzerinde olumsuz etkisi olduğu söylenebilir.

Ayrıca boşluk analizi, piyasa faiz oranlarındaki değişimlerden kaynaklanan farklı va-

delerdeki farklı faiz değişiklilerini dikkate almaz. Bununla birlikte faiz oranındaki değişim sonunda ödemelerin zamanlamasında olabilecek değişiklikleri de dikkate almaz. Böylece opsiyon türü pozisyonlardan kaynaklanabilecek faiz gelirlerinin hassas bir şekilde değişimleri hesaba katılmamış olur.

Bu sebeplerden dolayı boşluk analizi, faiz oranlarının izlediği yolda meydana gelebi-

lecek değişimlerden kaynaklanan net faiz gelirindeki gerçek değişime yaklaşık bir tahmin sağlar. Sonuç olarak çoğu zaman boşluk analizi cari gelire potansiyel bir risk kaynağı oluştu-ran faiz dışı gelir ve giderlerdeki değişkenliği ölçemez.

1.2. Süre (Durasyon) Bazlı Yaklaşımlar Bir vade ya da yeniden fiyatlama tablosu, bir bankanın ekonomik değerindeki faiz o-

ranı değişimlerinden kaynaklanan etkiyi hesaplamada her bir vade dilimine ağırlık verilerek de kullanılabilir. Bu ağırlıklar her vade dilimindeki aktif ve pasiflerin süre tahminlerini baz alarak belirlenir. Süre, faiz oranları seviyesindeki oluşacak belli küçük bir değişikliğin bir pozisyonun ekonomik değerinin yüzdesel değişiminin bir ölçüsüdür ve enstrümanın kontrat vadelerinden önce olan nakit akımlarının miktarını ve zamanlamasını ifade eder.

Genellikle bir enstrümanın vadesi ya da bir sonraki yeniden fiyatlama tarihi uzadıkça

vadeden önceki oluşan ödemeler (örneğin kupon ödemeleri) azalır. Bu durum yüksek süreyi ifade eder. Bir enstrümanın yüksek süreli olması, faiz oranlarındaki bir değişikliğin enstrüma-nın ekonomik değerine büyük etkisi olduğunu ifade eder.

Süre bazlı ağırlıklar piyasa faiz oranları seviyesindeki belirli bir değişimin, bir banka-

nın ekonomik değerindeki değişime yaklaşık bir tahmin sağlayabilmesi için vade ya da yeni-den fiyatlama tabloları ile kullanılabilir. Burada ilgili vade dilimine düşen pozisyonların ortalama süresi hesaplanır ve faiz oranlarındaki tahmini değişim ile çarpılarak her bir vade dilimi için bir ağırlık tespit edilir. Bazı durumlarda bir vade dilimindeki pozisyonlarda kupon faizleri ve vadelerindeki önemli farkları yansıtan farklı ağılıklar kullanılabilir (Örneğin aktif-ler için bir ağırlık, pasifler için farklı bir ağırlık). Ayrıca farklı vade dilimleri için farklı faiz oranı değişimleri de uygulanabilir. Bu, verim eğrisi boyunca faiz oranlarındaki değişkenliği de hesaba katmak için faydalı olabilir. Böylece hesaplanan ağırlıklı boşluklar konsolide edile-rek faiz oranlarındaki tahmini değişim bankanın ekonomik değerindeki meydana getireceği etki hesaplanmış olur.

Bir vade dilimindeki tüm pozisyonların tahmini bir ortalama gün ağırlığı vermek yeri-

ne, bilanço içi ve dışı tüm aktif ve pasiflerin her biri için kesin bir süre değeri hesaplayıp net bir değere de ulaşılabilir. Bu şekilde pozisyonların ve nakit akışlarının konsolidesi yönünden

Page 85: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

83

kaynaklanan potansiyel hataları yok etmiş olur. Diğer bir şekilde risk ağırlıkları her bir vade dilimi için, değişen belli piyasa faiz oranı senaryosunun sonucunda varsayımsal olarak ens-trümanların piyasa değerlerindeki yüzdesel gerçek değişimler bazında modellenebilir. Bu yaklaşıma etkin sure yaklaşımı denilmekte ve piyasa faiz oranlarındaki değişimlerden kaynak-lanan doğrusal olmayan fiyat hareketlerini daha iyi ölçmektedir.

Standart süre yaklaşımları ile nispeten çok karmaşık yapıda olmayan bankaların po-

zisyonlarının ekonomik değerlerindeki değişimin hesaplanmasında kabul edilebilir bir tahmin yapılabilmektedir. Bu tahminler genelde faiz oranı ile ilgili yeniden fiyatlama riskine daha çok odaklanmaktadır. Örneğin, baz riski dediğimiz vade dilimleri arasındaki faiz oranı ilişki-lerindeki değişimlerden kaynaklanan riskleri yansıtmazlar. Ayrıca, her bir vade dilimi için ortalama sure kullanılmadığı için tahminler pozisyonların kupon oranı ve ödeme zamanları farklılıklarından kaynaklanan gerçek hassasiyetlerini yansıtmayacaktır. Opsiyonlardan kay-naklanan risklerde standart süre hesaplamasıyla yeteri kadar ölçülemeyecektir.

2. Simülasyona Dayalı Yaklaşımlar Başta karmaşık risk profiline sahip ya da karmaşık finansal enstrümanlar kullanan

bankalar olmak üzere birçok banka, faiz riskinin ölçümüne yönelik olarak basit “vade/yeniden fiyatlama tabloları” yerine daha gelişmiş ölçüm yöntemlerinden faydalanmaktadır. Bu tür gelişmiş yöntemlerde, faiz oranlarının gelecekteki hareketlerinin ve buna bağlı olarak değişe-cek nakit akımlarının simüle edilmesi, faiz seviyelerindeki değişikliklerin bankanın faiz gelirleri ve ekonomik değeri üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi söz konusudur.

Simülasyon teknikleri, bir anlamda vade/yeniden fiyatlama tablolarına dayanan basit

analizlerin doğal bir uzantısı ve daha detaylandırılmış bir aşaması olarak görülebilir. Bununla birlikte, simülasyona dayalı yaklaşımlar, faiz - anapara ödemeleri ve faiz dışı gelir ve giderle-rin hangi pozisyonlardan kaynaklandığı hakkında özel bazı varsayımların yapılmasını; dolayı-sıyla da çok çeşitli bilanço-içi ve dışı pozisyonların çok daha detaylı bir şekilde alt-gruplara ayrılmasını gerektirir. Bu tür teknikler, sadece bilanço hakkında değil; mevcut verim eğrisinin gösterebileceği eğim ve şekil değişikliklerini de kapsayabilir.

2.1. Statik Simülasyonlar Statik simülasyonlarda sadece bankanın bilanço içi ve dışı pozisyonlarının öngördüğü

nakit akımları değerlendirilir. Gelirlerde oluşabilecek olası değişiklikleri incelemek için ise, tasarlanan faiz senaryolarına bağlı olarak elde edilen nakit akımları ve sonuçta oluşan gelirler hesaplanır. Her zaman olmasa da, genelde bu tür simülasyonlar verim eğrisinde paralel kay-malar ya da eğim değişiklikleri ya da farklı faiz oranları arasındaki marjın değişmesi durumla-rını içerir. Bilançonun öngördüğü bütün nakit akımları, ilgili zaman dilimlerine dağıtılıp yeniden bugüne iskontolandığında bankanın ekonomik değerindeki değişim hesaplanabilir.

2.2. Dinamik Yaklaşımlar Dinamik yaklaşımlarında ise, mevcut faiz oranları uygun bir simülasyon metodu seçi-

lerek analiz yapılacak belirli bir dönem için ileriye dönük simüle edilir. Mevcut bilanço kalemleri de yine aynı dönem için modellenir. Bu modelleme bilanço

hacim gelişimi ve faiz modellemesini kapsar. Bilanço hacim gelişimi modellemesi, piyasa beklentilerine ve/veya banka stratejisine göre belirlenebildiği gibi geçmiş dönem verileri

Page 86: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

84

analiz edilerek de modellenebilir. Geçmiş dönem hacim verileri kullanılarak faize bağlı ve/veya faizden bağımsız olarak hacim gelişiminin modellenmesi mümkündür.

Faiz modellemesinde ise geçmiş dönem piyasa faizleri ile ürün faizlerinin hareketleri

incelenerek ya da mevcutta kullanılan fiyatlama kriterleri dikkate alınarak ürün faizleriyle piyasa fiyatları arasındaki ilişki tespit edilir. Analiz yapılacak dönem için hesaplanan yeni bilanço hacimleri ve ortalama simülasyon değerine göre hesaplanan faizler kullanılarak elde edilen net faiz gelir/gideri belirlenen bir önceki dönemin net faiz gelir/gideri ile kıyaslanarak değişim bulunur. Bu gelirler yaklaşımına göre yapısal faiz oranı riski ölçümü olarak değerlen-dirilebilir.

Diğer yandan, dinamik simülasyonlar, faizlerin gelecekteki hareketleri ve bu süre zar-

fında bankanın faaliyetlerinin ne şekilde değişebileceği hakkında daha detaylı varsayımlar barındırır. Bu tür bir simülasyon, bankanın değişen müşteri davranışlarına (örneğin vadeli-vadesiz mevduat çekilişleri) ve/veya yeni nakit akımlarına (yeni krediler vb.) bağlı olarak uyguladığı faiz politikasını nasıl değiştirebileceği hakkında varsayımları da içerebilir. Bu tür simülasyonlar yardımıyla, planlanan faaliyetler ve kaynakların yeniden nasıl değerlendirilece-ğine ilişkin banka stratejilerine ilişkin varsayımları kullanarak beklenen nakit akımları ve gelirler hakkında dinamik karakterli projeksiyonlar oluşturulabilir. Söz konusu gelişmiş yak-laşımlar nakit akımları ve faiz oranlarının karşılıklı etkileşiminin dikkate alınmasına olanak sağlar ve ürünlerin barındırdığı zımni ya da açık opsiyonların etkilerinin daha iyi yansıtılma-sına imkan verir.

2.3. Simülasyon Modellerinin Avantajları Simülasyon modelleri ‘gap’ analizinde kullanılan varsayımların geliştirilmesine ola-

nak sağlar. Örneğin ‘gap’ analizinde sadece bir sefere mahsus bir faiz şoku uygulanır, oysa simülasyon modeli verim eğrisi şekil değişikliklerini de içerecek şekilde değişik faiz oranı değişim senaryolarını kullanır.

‘Gap’ raporları genellikle mevcut aktif ve pasiflerin korunacağı ve gecelik olarak

nemalandırılacağı gibi normal koşullarda mümkün olmayacak varsayımları kullanır. Simülasyon modelleri çeşitli senaryolar kullanarak ve dinamik duyarlılık analizleri gerçekleş-tirerek daha gerçekçi sonuçlara ulaşılmasını sağlar. Örneğin, bankanın ürünlerinin fiyatlanmasında kullandığı endeks oranlar arasındaki oran farklılıkları (spread) değiştirilerek baz riski elde edilebilir.

Simülasyon modellerinin en önemli avantajı, riskleri üst yönetim ve yönetim kuruluna

anlamlı ve açık bir şekilde sunmaya olanak sağlamasıdır. Modeller alternatif faiz oranı senar-yoları altında net faiz geliri, net gelir ve sermayenin ekonomik değeri gibi banka yönetimince kullanılan temel finansal yaklaşımlarla risk ve getiri sonuçları elde edilmesini sağlar. Simülasyon modelleri özellikle mevduat, tüketici kredileri, konut kredileri gibi opsiyon içeren ürünlerin faiz oranı senaryoları kapsamında davranışlarını da analizlere katmasıyla opsiyon riskinin de ölçülmesine olanak sağlar.

2.4. Simülasyon Modellerinin Kısıtları Alternatiflerine kıyasla daha çok yönlü olmasına rağmen simülasyon her zaman amaç

olmamalıdır. Simülasyon bankanın mevcut risk pozisyonunu yanlış olarak sunabilir; çünkü simülasyon yönetimin bankanın gelecekteki faaliyetleri hakkındaki varsayımlarına dayanır.

Page 87: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

85

Simülasyon modellerine temel teşkil eden pek çok varsayım her bir değişkenin riske katkısının ölçülmesini zorlaştırır. Bu nedenle pek çok banka simülasyon neticelerini, ‘gap’ raporları veya sermayenin ekonomik değerine yönelik risk ölçümlerini kullanarak mevcut bilanço ile ilgili riskleri ayrıştırmak yoluyla desteklemektedirler.

Riske maruz gelir ölçümlerinde, bir çok banka pozisyonlarını iki yıllık bir zaman di-

liminde değerlendirir; çünkü iki yıldan daha uzun bir döneme yönelik varsayımların güvenilir olmadığı düşünülmektedir.

Sonuç olarak bir veya iki yıllık bir dönemi kapsayan simülasyon modelleri kullanan

bankalar uzun vadeli pozisyonları tam olarak kapsayamazlar. Kısa vadeli gelirleri için simülasyon modelleri kullanan bankaların modellerini, uzun vadeli pozisyonlarının risklerini ölçen ‘gap’ raporları ve sermayenin ekonomik değeri yaklaşımı ile desteklemeleri gerekir.

3. Diğer Önemli Hususlar Faiz riskinin ölçümünde karşılaşılan temel zorluklardan biri, çeşitli değişkenlere bağlı

olarak gerçek vadesi kontrat vadesinden farklılık gösterebilen (ya da vadesi hiç belirtilmemiş) pozisyonların hesaba katılmasıdır.

Aktif tarafında bu tür pozisyonlara örnek olarak gösterilebilecek ipoteğe dayalı

kredilendirme işlemleri ya da buna bağlı menkul kıymetlerde erken ödeme söz konusu olabi-lir. Bazı ülkelerde borçluların bu tür kredileri sıfır ya da çok az bir maliyetle erken ödeyebili-yor olması, nakit akımlarının zamanlaması hakkında belirsizlik yaratmaktadır. Her ne kadar, erken ödeme istatistikleri demografik (vefat, boşanma, nakil, vb.) nedenlerle ya da makro ekonomik koşullara bağlı olarak bir miktar oynaklık gösterse de; asıl belirsizlik temelde borçluların faiz seviyesindeki değişikliklere karşı verdikleri tepkiden doğar. Prensip olarak, düşen faizler, borçluları kredilerini yeniden yapılandırmaya teşvik ederek erken ödeme eğili-mini arttırır. Tersine, faizler ani şekilde yükseldiğinde, erken ödemeler yavaşlama eğilimi gösterir ki; bu da bankayı öngörüsünün ötesinde, üstelik de piyasa oranlarının altında kullan-dırılan bir kredi hacmiyle karşı karşıya bırakır.

Pasif tarafında bu tür pozisyonlar, mudiye herhangi bir maliyete katlanmadan parasını

her an çekebilme hakkı tanıyan her türlü vadesiz mevduat ürününü içerir. Bu tür mevduatlara ödenen faizin, piyasadaki genel faiz seviyesindeki değişikliklerden etkilenme eğilimi göster-memesi, söz konusu pozisyonların hesaba katılmasını daha da karmaşıklaştıran bir öğedir. Gerçekte, bankalar, bu tür ürünlere önerdikleri faiz oranlarını, hedefledikleri hacime bağlı olarak değiştirmektedirler.

Mevcut gelir ve ekonomik sermaye düzeyinin faiz oranlarındaki değişikliklere karşı

olan duyarlılığının saptanmasında, içinde gizli opsiyonlar içeren pozisyonların ele alınış şekli kritik öneme sahiptir. Bu durum, en basitinden en karmaşığına kadar bütün faiz riski ölçüm yöntemlerinde dikkate alınmalıdır.

Vade/yeniden fiyatlama tablolarında, bankalar genelde erken ödeme ya da çekme ka-

rakteristikleri hakkında bazı varsayımlar yaparlar ve bunlara bağlı olarak mevcut bakiyeyi belirlemiş oldukları vade dilimlerine yayarlar. Simülasyona dayalı yaklaşımlarda opsiyon-bazlı fiyatlama modelleri gibi daha gelişmiş davranışsal varsayımlardan faydalanılarak nakit akımlarının farklı faiz seviyelerindeki büyüklük ve zamanlaması tahmin edilebilir. Ek olarak,

Page 88: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

86

simülasyonlar, bankanın vadesiz mevduata ileride uygulayacağı faiz oranları hakkındaki varsayımlarını da içerebilir.

Bankanın maruz kaldığı faiz riski boyutuna ilişkin tahminin kalitesi, büyük ölçüde bu

tür vadesi belirsiz pozisyonların gelecekteki nakit akımları hakkında yapılan varsayımlara bağlıdır. Bankalar genelde bu tür pozisyonların geçmişte göstermiş oldukları davranışlara bakarak varsayımlarını oluştururlar. Örneğin, geçmişteki faiz hareketlerine bağlı olarak ban-kanın bilançosunun nasıl değiştiği, ekonometrik ya da istatistiksel analizler yardımıyla incele-nebilir. Böyle bir analiz, özellikle bankaya has faktörlerden etkilenme eğilimi gösteren vade-siz mevduat tarzı pozisyonlar için faydalı olabilir.

III. FR 200 Formu (GAP Analizi) Revizyonuna Yönelik Görüş ve Öneriler

Grubumuz tarafından yürütülen çalışmalarda halihazırda yapısal faiz oranı riskinin öl-

çümüne yönelik olarak bankalar tarafından kullanılan ve Bankacılık Gözetim Sistemi kapsa-mında hazırlanan ve BDDK’na EVAS sistemi aracılığıyla iletilen FR 200 formu bünyesinde yer alan GAP analizi incelenmiştir.

Yapılan çalışma sonucunda FR 200 formunda değiştirilmesinde fayda görülen ve ek-

lenmesinde fayda görülen hususlar başlıkları altında aşağıda belirtilmiştir.

1- FR200 Formunda Değiştirilmesinde Fayda Görülen Hususlar 1.1. Gerek analizin daha sağlıklı yapılabilmesi gerekse de 26/12/2002 tarihli Bankala-

rın İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmeliğe İlişkin 1 Sayılı Tebliğ taslağı düzenlemesi ile uyum sağlanması amacıyla analize konu vade gruplarının aşağıda yer alan şekilde değiştirilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.

1-3 Gün 4-7 Gün 8-15 Gün 16-30 Gün 31-60 Gün 61-90 Gün 91-180 Gün 181-365 Gün 1-2 Yıl 2-3 Yıl 3-5 Yıl 5-10 Yıl 10-20 Yıl 20 Yıl Üstü Faizsiz

1.2. Bilanço kalemlerinin piyasa değerlerinin daha kolay izlenebilmesini teminen, te-

melde tüm reeskont değerlerinin ilgili kalemlerin altında gösterilmesinin ve bilanço dışı iş-lemlerin ise daha detaylı takip edilmesinin sağlanması amacıyla form başlıklarının aşağıda yer alan şekliyle değiştirilmesinin faydalı olduğu düşünülmektedir;

Page 89: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

87

I. FAİZE DUYARLI VARLIKLAR: 1.a) Nakit Değerler (Kasa, Efektif Deposu, Yoldaki Paralar, Satın Alınan Çekler) ve TCMB 1.b) TCMB reeskontu 2.a) Bankalar ve Diğer Mali Kuruluşlardan Alacaklar 2.b) Bankalar ve Diğer Mali Kuruluşlardan Alacaklar Reeskontu 3.a) Menkul Değerler Cüzdanı (3.a.1+3.a.2+3.a.3+3.a.4)

3.a.1) Alım Satım Amaçlı Menkul Kıymetler 3.a.2) Satılmaya Hazır Menkul Kıymetler 3.a.3) Vadeye Kadar Elde Tutulacak Menkul Kıymetler 3.a.4) Repo Konusu Menkul Kıymetler

3.b) Menkul Değerler Cüzdanı Reeskontu 4.a) Verilen Krediler 4.b) Verilen Krediler Reeskontu 5.a) Zorunlu Karşılıklar 5.b) Zorunlu Karşılıklar Reeskontu 6.a) Menkul Kıymet Ödünç Piyasasından Alacaklar: 6.b) Menkul Kıymet Ödünç Piyasasından Alacaklar Reeskontu: 7.a) Ters Repo Alacakları: 7.b) Ters Repo Alacakları Reeskontu 8.a) Finansal Kiralama Alacakları (Net) 8.b) Finansal Kiralama Alacakları (Net) Reeskontu 9.a) Diğer Varlıklar 9.b) Diğer Varlıklar Reeskontu 9.c) Bilanço Dışı Varlıklar Reeskontu 10. FAİZE DUYARLI VARLIKLAR TOPLAMI II. FAİZE DUYARLI YÜKÜMLÜLÜKLER: 11.a) Bankalararası Mevduat 11.b) Bankalararası Mevduat Reeskontu 12.a) Diğer Mevduat (12.a.1+12.a.2)

12.a.1) Vadesiz Mevduat 12.a.2) Vadeli Mevduat

12.b) Diğer Mevduat Reeskontu 13.a) Repo İşlemlerinden Sağlanan Fonlar 13.b) Repo İşlemlerinden Sağlanan Fonlar Reeskontu 14.a) Diğer Mali Kuruluşlardan Sağlanan Fonlar 14.b) Diğer Mali Kuruluşlardan Sağlanan Fonlar Reeskontu 15.a) İhraç Edilen Menkul Kıymetler 15.b) İhraç Edilen Menkul Kıymetler Reeskontu 16.a) Menkul Kıymet Ödünç Piyasasına Borçlar: 16.b) Menkul Kıymet Ödünç Piyasasına Borçlar Reeskontu: 17.a) Finansal Kiralama Borçları (Net) 17.b) Finansal Kiralama Borçları (Net) Reeskontu 18. a) Sermaye Benzeri Krediler: 18. b) Sermaye Benzeri Krediler reeskontu 19.a) Diğer Yükümlülükler 19.b) Diğer Yükümlülükler Reeskontu 19.c) Bilanco Dışı Yükümlülükler Reeskontu 20. Faize Duyarlı Yükümlülükler Toplamı

Page 90: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

88

III. FAİZE DUYARLI BİLANÇO DIŞI VARLIKLAR: 21. Valörlü Menkul Alış İşlemleri 22. Diğer Bilanço Dışı Varlıklar 23. Faize Duyarlı Bilanço Dışı Varlıklar Toplamı IV. FAİZE DUYARLI BİLANÇO DIŞI YÜKÜMLÜLÜKLER: 24. Türev Finansal Araçlar 25. Valörlü Menkul Satış İşlemleri 26. Diğer Bilanço Dışı Yükümlülükler 27. Faize Duyarlı Bilanço Dışı Yükümlülükler Toplamı V. FAİZE DUYARLI AÇIK VI. FAİZE DUYARLI BİLANÇO DIŞI AÇIK VII. FAİZE DUYARLI TOPLAM AÇIK 2. FR 200 Formuna Eklenmesinde Fayda Görülen Hususlar 2.1. Vade boyunca bankaya faiz yenileme imkanı veren borçlu cari hesap şeklinde

çalışan kredilerin ilgili hesaplarda takip olunan anaparalarının kalan vadeleri boyunca bankaya faiz yenileme imkanı veren tarihe karşılık gelen vade sütununa yazılmaları, ancak bu kredilere ilişkin işlemiş reeskont tutarlarının ise devresel ödemeye kalan gün sayısına karşılık gelen vade dilimine yazılmasının bu tip ürünlere ilişkin faiz elestikiyetini daha hassas göstermesi nedeniyle yararlı olacağı düşünülmektedir.

2.2. Vadesiz mevduatlara ilişkin olarak akademik çevrelerde son zamanlarada yapılan

çalışmalar paralelinde bu tip ürünlerin davranışsal bir vadelerinin ve dolayısıyla da faiz elestikiyeti dönemlerinin bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu paralelde GAP analizine konu vadesiz mevduatın faiz oranlarına duyarlı ve duyarlı olmayan kısımlarının ayrıştırılarak analize konu edilmesinin faydalı olacağı düşünülmüştür. Bu durumda faiz oranlarına duyarlı olan tutarların ilk vade dilimine, duyarlı olmayan bölümün ise BDDK tarafından belirlenecek üst sınırı aşmamak üzere, bankalarca yapılacak ve kendi vadesiz mevduat davranışlarını yansıtan çalışmalar sonrasında bulunacak vade dilimlerine konulması konusunda mutabakata varılmıştır.

2.3. Sektörde yeknesaklığın sağlanması amacıyla aşağıda spesifik olarak belirtilen

bilanço kalemlerine yönelik grubumuz düşünceleri aşağıda belirtilmektedir.

Zorunlu karşılıkların ilk vade dilimine konulması. Özkaynağın faizsiz başlığı altına alınarak analiz dışında bırakılması. Valörlü menkul kıymet alış/satışlarında menkul kıymetin kendi vadesinde, nakit / giriş

çıkışının da sözleşme vadesinde izlenmesi. Türev ürünlerin değişken ya da sabit faizli olmasına göre ilgili vadelerde izlenmesi. Kredi kartları ile ilgili taksitlendirilmiş tutarların takip edidiği hesaplarda bulunan

miktarların bu tutarların sabit faizli olması nedeniyle ilgili vadelerine, taksitlendirilmemiş bakiyelerin ise 31-60 gün vade diliminde izlenmesi.

IV. Standart Faiz Şoku Analizinin Türk Bankacılık Sisteminde Uygulamasına

Yönelik Görüş ve Öneriler

Basel II ikinci dayanak kapsamında önerilen standart faiz şokunun ülkemizde uygu-lanmasına yönelik olarak yapılan araştırmalar sonrası analiz metodolojisine ilişkin çalışma grubumuzun oluşturduğu görüş ve öneriler aşağıda yer almaktadır.

Page 91: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

89

1. Genel Hususlar 1.1. Analizin bilanço içi ve dışı faiz hassasiyeti olan pozisyonlar için yapılması. (Ta-

nım olarak Faizli Aktif + Faizli Pasif + Vadesiz Mevduat tutarları üzerinde mutabakata varıl-mıştır.)

1.2. Ayrıca, standart faiz şoku analizi sonrası BDDK tarafından bir sermaye gereksi-

niminin talep edilmesi durumunda, Riske Maruz Değer hesaplamasına dahil edilen pozisyon-ların mükerrer sermaye gereksinimi yaratmaması için bu analiz kapsamından çıkarılmaları gerektiği,

1.3. Faiz şoku analizine konu pozisyonların yeniden fiyatlama vade merdivenine yer-

leştirilmesi hususunda sektörde yeknesaklığın sağlanması amacıyla, GAP analizinde kullanı-lan yaklaşımların benimsenmesi,

1.4. Her bir para birimine ilişkin analizde bankalar için 1 verim eğrisinin yada tek bir

faizin kullanabilme veya teknik imkanlar ölçüsünde faiz ve ürünlere ilişkin farklı verim eğri-leri kullanma serbestilerinin verilmesi,

1.5. Birden çok verim eğrisi kullanmak isteyen bankaların, hangi ürün grupları için

farklı verim eğrisi kullanacaklarını gerekçeleriyle birlikte BDDK’na bildirme zorunluluğunun getirilmesi,

1.6. Faiz şoku analizinde para birimlerinin bilanço içerisindeki ağırlıkları dikkate alı-

narak yüzde 20’nin kritik eşik olarak belirlenmesi, yüzde 20’nin altındaki para birimlerinin toplu halde incelenmesi, ancak bu limitin altında olsa da analizin hassasiyeti göz önüne alına-rak, bankalara para birimi bazında bir inceleme imkanının tanınması, (mevcut BIS düzenle-mesinde eşik değer yüzde 5 olarak ifade edilmiş olup, FR200 formu metodolojisi ile uyumlu olmak üzere eşik değer olarak yüzde 20 önerilmektedir.)

1.7. Toplulaştırılan, döviz cinslerinin yeniden fiyatlama vade merdivenine işaretlen-

mesi sırasında bankalara serbesti tanınması, ancak bankaların uyguladıkları yöntemi dokümante ederek BDDK’na bildirim zorunluluğunun getirilmesi,

1.8. Elde edilmesinde zorluk bulunan nakit akımları için bankalara istatistiki yöntem-

lerin kullanılması hususunda BDDK’na kullanılan metodoloji hakkında bilgi verilmesi kay-dıyla serbesti sağlanması,

2. Metodoloji 2.1. Bilanço içinde ve dışında yer alan ve faiz hassasiyeti bulunan tüm nakit akımları-

nın gelecekteki değerlerinin GAP analizi vade merdiveni ile uyumlu vadelere dağıtılması. 2.2. Üzerinde bir vade ve faiz taşıyan enstrümanların yeniden fiyatlama vade merdive-

nine yerleştirilmesi hususunda aşağıda yer alan genel kuralların geçerli olması;

Sabit faizli kupon veya taksit (kupon/taksit) ödemeli tüm enstrümanların k/t ödemele-rinin ilgili vadelere anapara ödemesinin var ise (Bonolar için geçerli olmak üzere) va-de sonuna konulması.

Page 92: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

90

Değişken faizli enstrumanların anapara ve kupon ödemelerinin ilk kupon vadesine ko-nulması

Tek bir nakit akımı içeren sabit faizli enstrümanların vade sonundaki değerlerinin enstruman vadesine eşleştirilmesi.

2.3. Üzerinde bir faiz oranı taşıyan ancak belirli bir vadesi bulunmayan Borçlu Cari

Hesap ve Kredili Mevduat Hesapları tipindeki aktif nitelikli enstrümanların, tutarlarının, ilgili enstrümanın faiz değişimini mümkün kılan ilk vadeye, raporlama tarihi itibariyle takip edilen reeskontların ise ilk dönem sonuna konulması. (Örneğin BCH ve KMH için ilk vade dilimi)

2.4. Vadesiz mevduatın -bankaların kendi belirleyecekleri veya BDDK tarafından be-

lirlenecek - bir oranla çekirdek ve oynak kısımlara ayrılması, oynak kısmın ilk vade dilimine çekirdek mevduatın ise BDDK tarafından bir tavan belirlenmekle birlikte (Basel 5 yıl ancak grup Türkiye ortamında max.vadenin 1 yılla sınırlanmasını basiretli bulmaktadır.) bankaların kendi yapıları ile uyumlu bir vade dilimine konulması serbestisi tanınması.

2.5. Forward, future, FRA ve swaplar gibi türev işlemlerin ve repo tipi enstrümanların

uzun ve kısa pozisyonların bir kombinasyonu olarak değerlendirilerek ilgili para birimleri ve yeniden fiyatlama vade dilimlerine yerleştirilmesi.

2.6. Opsiyonların delta eşdeğerleri baz alınarak işleme dahil edilmesi. 3. Hesaplama Süreci Hesaplama süreci tek verim eğrisi veya faiz kullanan bankalar için aşağıda açıklan-

maktadır. (Birden çok verim eğrisi kullanacak bankalar için süreç farklılaşacak olup, aşağıda tanımlanan sürecinin kullanılan eğri sayısı kadar tekrarlanması gerekecektir. Bankaların aşa-ğıda yer alan basamakları orjinal nakit akım vadesi veya gruplandırma ile yapabilme serbesti-leri bulunmaktadır. Gruplamayı benimseyen bankalar indirgeme gün sayısı olarak grup orta noktasını baz alacaklardır.

1. Aktiflerin ilgili vade dilimindeki orijinal faizler ile indirgenerek aktiflerin bugünkü

değerinin bulunması (Pva) 2. Pasiflerin ilgili vade dilimindeki orijinal faizler ile indirgenerek pasiflerin bugünkü

değerinin bulunması (Pvp) 3. Cari faiz düzeyi için Pva, Pvp farkının bulunması, (farkcari) 4. İlk 3 adımda gerçekleştirilen işlemlerin şok verilen faizler ile tekrarlanarak bu kez

Pvaş, Pvpş değerlerinin elde edilmesi, 5. Şok faiz düzeyi için Pvaş, Pvpş farkının bulunması, (farkşok) 6. Farkcari ve farkşok değerlerinin farkının sermaye tutarının BDDK tarafından belir-

lenecek oran ile karşılaştırılması. V. Standart Faiz Şoku Büyüklüğünün Türk Bankacılık Sektörü Açısından Değerlendirimesi

Bilindiği üzere Basel Komitesi yapısal faiz oranı riski maruziyetinin ölçümüne yönelik olarak benimsediği standart faiz şoku analizinde kullanılacak “şok” büyüklüklerine iki adet metodoloji önermiştir.

Page 93: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

91

Grubumuz, standart faiz şoku analizine yönelik önerilerin yanı sıra Basel komitesinin 200 baz puan paralel şokuna alternatif olarak önerdiği, 1 yıllık elde tutma dönemi içinde (240 işgünü) ve en az 5 yıllık gözlem ile elde edilen faiz oranları değişiminin 1. ve 99. yüzdelik değerlerine uygun-paralel faiz şoku veya 1 yıllık elde tutma dönemi içinde (240 işgünü) ve en az 5 yıllık gözlemle elde edilen 1. ve 99. yüzdelik değerleri uygulanmasının sonuçlarının araştırılmasının -yasal raporlama sürecinde bankaları etkileyeceğinden hareketle- bir zorunlu-luk olarak görmüş ve bu amaca yönelik olarak örnek bir veri seti üzerinden bir çalışma yapıl-ması kararı almıştır.

Grubumuzca faiz şoku düzeyinin belirlenmesine yönelik 10892 günlük yıllık gösterge

DİBS (Devlet İç Borçlanma Senetleri) günlük faizleri kullanılarak bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmanın sonuçlarının geçmiş gözlem uzunluğuna bağlı sonuçları aşağıda yer alan tabloda görülmektedir.

Sonuçların incelenmesi halinde, Basel Komitesi tarafından önerilen alternatif yönte-

min ülkemize uyarlandığında cari faiz düzeyinin yüzde 14 olarak varsayılması durumunda standart faiz şoku yönteminde kullanılacak büyüklüğün 924 Baz puan (yüzde 14 x yüzde 66 değişim) olduğu görülmektedir. Ülkemizin şu an içinde bulunduğu konjonktürü betimleme ihtimali daha fazla olan son 254 günlük bir analiz sonucunda bile uygulanacak şok büyüklüğü 600 baz puan olmaktadır.

Çalışma Grubu tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda, bu örnek veri seti ile

yapılan analizde geçmiş dönem uzunluğunun değiştirilmesi halinde bile bulunan sonuçların faizlerin şu anki düzeyi ile uyuşmadığı gözlemlenmiştir. Bu nedenle Basel Komitesinin “Faiz Riski Yönetim ve Denetim Prensipleri” dökümanında 200 baz puan faiz şoku uygulamasına alternatif olarak gösterilen 1 yıllık elde tutma dönemi içinde (240 işgünü) ve en az 5 yıllık gözlem ile elde edilen faiz oranları değişiminin 1 ve 99. yüzdelik değerlerine uygun-paralel faiz şoku veya 1 yıllık elde tutma dönemi içinde (240 işgünü) ve en az 5 yıllık gözlemle elde edilen 1 ve 99. yüzdelik değerleri uygulanmasının en azından ülkemizin yaşadığı konjonktür ile uyuşmadığı düşünüldüğünden, bu geçiş döneminde BDDK tarafından ileriye dönük yakla-şımlar yardımıyla uygun bir faiz şoku belirlenmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir.

VI. Faiz Oranı Riskinin Denetleyici Otoriteler Tarafından İzlenmesi Bu bölümün amacı; Basel Komitesi’nin Faiz Riski Yönetim ve Denetim Prensipleri dokümanı esas alınarak, denetleyici otoriteler tarafından, bankaların bireysel olarak faiz oranı riskine maruziyetini incelemek amacıyla, dikkate alınabilecek bilgilerin elde edilmesi ve analiz edilmesi sırasında göz önünde bulunduracakları faktörlerin bazılarına ait özet bilgi sunmaktadır. Denetleyici otoriteler bankanın faiz riskine maruziyetini değerlendirmeye yeterli bilgileri uygun bir biçimde elde etmelidir. Bu çeşit bilgiler yerinde incelemelerle, bankalar tarafından düzenli olarak teslim edilen belgelerle veya diğer yöntemlerle elde edilebilir.

Analizde Kullanılan Veri Sayısı Bulunan Şok Büyüklüğü (% Değişim Olarak) 836 Veri % 66,02 753 Veri % 66,32 504 Veri % 66,66 254 Veri % 43,66

Page 94: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

92

Elde edilecek hassas bilgiler denetleyici otoritelere göre değişiklik gösterebilirken, kabul görebilecek bir yaklaşım bankanın taşıdığı pozisyonlara ait bilgileri bir sonraki yeniden fiyatlamaya kadar kalan zaman içerisinde toplayan bir raporlama çerçevesidir. Böyle bir yaklaşıma göre, banka faize duyarlı varlık ve yükümlülüklerini ve bilanço dışı pozisyonlarını bir yeniden fiyatlama vade dilimi serisine göre veya vadelerine göre kategorize etmelidir. Takip eden iki bölümde denetleyicilerin rapor çerçevesindeki vade dilimlerinin ve pozisyon gruplarının sayılarını belirlerken dikkate almaları gereken unsurlar belirtilmektedir. Son bölümde ise denetleyici otoritelerin bu çeşit bir rapor çerçevesinden elde edilecek bilgile-ri değerlendirirken kullanabilecekleri genel yaklaşımlar açıklanmaktadır.

1. Vade Dilimleri

Bilgilerin bir sonraki yeniden fiyatlama zamanına göre toplandığı bir raporlama çerçevesi kullanılıyorsa seçilen vade dilimlerinin sayıları ve özel kategorileri denetleyicilerin olası yeniden fiyatlama yanlış eşleşmelerini belirleyebilmesi için yeterli olmalıdır. Ancak vade dilimleri ülkelere, bankaların kendi piyasalarındaki borçlanma-borç verme uygulamala-rına ve deneyimlerine göre hem sayısal hem de kapsam olarak değişiklik gösterebilirler. Analizinin etkinliği önemli ölçüde pozisyonların ve nakit akımlarının vadelerinin sisteme kaydedilişlerindeki hassaslığa bağlıdır. Faiz riskine duyarlılıkların analizinde bir enstrümanın vadesinin ne zaman dolduğunu bilmek yeterli değildir. Önemli olan enstrümanın ne zaman yeniden fiyatlanacağıdır. Bu nedenle bu bölümde vadeden çok yeniden fiyatlama üzerinde durulmaktadır. Yeniden fiyatlama şekli belli olan nakit akımları için en hassas yöntem yeniden fiyatlama tarihini aynen kullanmaktır. Pozisyon/nakit akımlarının vade dilimleri içerisinde toplulaştırılması bilgi ve hassaslık kaybına sebep olur. Bu nedenle yeniden fiyatlama merdi-venindeki zaman bantlarının sayısı her zaman gerekli hassaslığa ve bu hassaslığa ulaşmanın maliyetine ilişkin bir karar anlamı taşımaktadır.

2. Raporlama Başlıkları Vade dilimleriyle birlikte, varlık ve yükümlülüklerin alt kırılımları denetleyicilere göre değişiklik gösterebilir. Bir raporlama sistemi faize duyarlı varlıkların, yükümlülüklerin ve bilanço dışı pozisyonların tamamını kapsamalı ve değişik nakit akım özelliklerine sahip farklı enstrümanların özelliklerine göre düzenlenebilmelidir. Faiz oranı riskinin analizi ban-kanın alım satım faaliyetlerinde bulunması durumunda zorlaşır. Kural olarak her ölçüm siste-minin bankanın alım satım ve alım satım dışı faaliyetlerini faiz oranı riskine maruz kalabile-ceği durumlarla birlikte değerlendirebilecek yapıya sahip olması tercih edilmektedir. Bu durum değişik ölçüm sistemlerinin ve risk yönetimi yaklaşımlarının değişik faaliyetler için kullanılmasını önlemez, ancak Banka yönetiminin ürünler ve iş alanları arasında entegre edilmiş bir bakışa sahip olması gerekir. Denetleyiciler kendi faiz riski maruziyetlerini entegre olarak yöneten bankalara alım satım ve alım satım dışı pozisyonlarını genel bir raporlama çerçevesinde birleştirmelerine izin verebilirler.

Page 95: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

93

3. Denetsel Analiz Belirtilen çizgiler doğrultusunda tasarlanan bir raporlama çerçevesi ile denetleyicile-re faiz oranı riskinin analizi için gerekli araçlar sağlanabilir. Denetleyiciler bu temel bilgiyi bankanın risk maruziyetini ve risk profilini kendi değerlendirmeleri için kullanabilirler. Bu çeşit değerlendirmeler bir kuruluşun verim eğrisi şeklinde meydana gelen değişimler sonu-cunda maruz kalacağı riskin boyutu hakkında istatistiksel ya da en kötü durum senaryo analiz-leri bazında bir bilgi sunar. Önemli döviz riski maruziyetine sahip olan bankalar için değişik para birimlerinin faiz oranları arasındaki korelasyonların analizinin yapılması faydalı olabilir.

VII. Yapısal Faiz Riskine İlişkin Kamuya Açıklama Kriterleri

Niteliksel Açıklamalar: Kullanılan yöntemler ve kritik girdiler hakkında genel bilgi

Temel Açıklamalar: (i) Yapısal faiz riskinin yönetilmesine

yönelik olarak belirlenen yetki ve so-rumlulukları, kullanılan risk ölçüm sis-temlerini, limit yapısı ve ölçüm sıklı-ğını içerecek şekilde oluşturmuş oldu-ğunuz yapısal faiz riski yönetim yapı-sını açıklayınız.

(ii) Alım-satım dışı hesaplarınızdaki yapısal faiz riskinin özelliklerini ve bu riskin ölçümünde kullanmış olduğunuz kritik varsayımları tanımlayınız. Zımni opsiyonalite barındıran portföylerini-zin büyüklüğünü, erken ödeme riskinin ve vadesiz mevduatların davranış şe-killerinin modellenmesinde faydalanı-lan ampirik ya da yargısal bazlı varsa-yımları özel olarak belirtiniz. Ek ola-rak kullanılan hedging (korunma) yön-temlerinin özelliklerini, yapılış amaç-larını ve etkinlik derecelerini açıklayı-nız.

(iii) İçsel risk ölçüm sisteminin karakteris-tik özellikleri ile ilgili bilgiler veriniz.

Denetim otoritesine yönelik olarak yapılan faiz senaryosunun oluşturulmasında kul-lanılan yöntemin açıklanması.

İlave Açıklamalar: Kritik öneme sahip varsayımla-rın ve bunların sonuçlar üzerin-deki etkilerinin sınanmasına yönelik olarak yapılan her türlü duyarlılık analizini belirtiniz. Verim eğrisindeki şekil değişik-likleri veya büyük çaptaki faiz oranı hareketleri gibi senaryola-rı içeren stres testlerinin kulla-nımı.

2. Nicel Açıklamalar Risk değerlendirmesine iliş- kin nicel açıklamalar

(i) Döviz cinsi bazında, uygulanan faiz şokunun büyüklüğü

(ii) Faiz şokunun yukarı ya da aşağı yönlü olmasına bağlı olarak ekonomik değer-de kaydedilen artış/azalışın mutlak bü-yüklüğü

(iii) Faiz şokunun yukarı ya da aşağı yönlü olmasına bağlı olarak gelirlerde gözle-nen artış/azalışın mutlak büyüklüğü

(iv) Ekonomik değerdeki artış/azalışın hem ekonomik değere; hem de yasal serma-yeye oranı

(v) Gelirlerdeki artış/azalışın gelirlere oranı

(vi) Bankanın yapısal faiz riski pozisyonu-na hem ekonomik değer; hem de gelir-ler bazında koyduğu içsel limitler

Uygulanabilmesi halinde, söz konusu ölçüm yöntemlerinin faiz senaryoları ve davranışsal varsayımların stres testlerine tabi tutulmalarında da kullanıl-ması.

Page 96: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Yapısal Faiz Oranı Çalışma Grubu

94

(vii) Yapısal faiz riskinden korumak amacıyla yapılan türev işlemlerin no-minal değeri

3. Nicel Açıklamalar Ölçüm sonrası performansın kalite ve güvenilirlik açısın-dan değerlendirilmesi

(viii) Uygulanabilmesi halinde, modelin uygunluk derecesi ve/veya kullanılan varsayımların doğrulanması

Mümkünse farklı döviz cinsi ve/veya portföyler için de uygulanması

Dipnotlar 1 Bankanın sahip olduğu aktif yada pasif kalemlerinde, sözleşme üzerindeki vadeden önce geri çekme/ödeme yada faiz değiştirme durumu sözleşme üzerinde açık olarak yazılı olan enstrümanlar açık opsiyon yazılı olma-yanlar ise gizli opsiyon özelliğine sahip enstrümanlardır. 2 1089 günlük veri seti ile yapılan analizde yıllık değişimlerin kullanılması nedeniyle elde edilen toplam değişim veri adedi 836 olmuştur. Bu veri seti uzunluğunun Basel Komitesince talep edilenden kısa olduğu bilinmekte olup daha uzun bir veri setine ulaşılamadığı için bir zorunluluk olarak analiz 836 veri üzerinden gerçekleştiril-miştir. Kaynakça BIS, (2004), Basel II: International Convergence of Capital Measurement and Capital Standards: a Revised

Framework, Basel Committee Publications, June 2004, EC, (2004), Proposal for Directives of The European Parliament and of The Council, volume I-II, Annexes

techniques, Brussels, 14.7.2004. Principles for the Management and Supervision of Interest Rate Risk – Basel Committee Publications, July

2004. BaFİN, (2001), Alman Denetim Otoritesi web sitesinde referans olarak gösterilen “Pillar 3 Supporting

Document for New Capital Accord”. FSA, (2005), "Consultation Paper 05/03", http://www.fsa.gov.uk/pubs/cp/cp05_03.pdf FSA, (2005), "Feedback Statement 05/01", http://www.fsa.gov.uk/pubs/cp/fs05_01.pdf BDDK, 26.12.2002 tarihli Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmeliğe

İlişkin 1 Sayılı Tebliğ (Taslak). Interest Rate Risk, Comptroller’s Handbook, OCC( Comptroller of the Currency, Administrator of National

Banks), June 1997.

Page 97: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi, Sayı 58, 2006

95

Operasyonel Risk

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

Çalışma Grubu Koordinatörü: Uğur Akbaş-Yapı ve Kredi Bankası AŞ. Çalışma Grubu Üyeleri: Arzu Burnaz-Akbank TAŞ, Belma Özçoban-Tekstilbank AŞ, Aylin Esin-T. Vakıflar Bankası TAO, Gül Açıkel-T. İş Bankası AŞ, Özgür Barış- HSBC Bank AŞ, Semra Kuran-T. Garanti Bankası AŞ, Oğuzhan Öner-Yapı ve Kredi Bankası AŞ, Özge Sevil-Denizbank AŞ, Hakan Tankut-Oyakbank AŞ, Ertuğrul Umut Uysal-TC Ziraat Bankası AŞ, Natıka Uysal- Finansbank AŞ, Uğur Yılmazer-Koçbank AŞ.

Operasyonel Risk Çalışma Grubu tarafından operasyonel risk genel başlığı altında operasyonel risklerin ölçüm yöntemleri ve yönetimine ilişkin konularda hazırlanan ve dergimizin bu sayısında yer verilen raporlar aşağıda sunulmaktadır:

Operasyonel Risk İleri Ölçüm Yaklaşımları Kullanılarak Ekonomik Sermaye Hesap-lanması, İleri Ölçüm Yaklaşımları-Ekonomik Sermaye İlişkisi

Basel II Üçüncü Yapısal Blok-Piyasa Disiplini Raporlama Kapsamı

Operasyonel Risk İleri Ölçüm Modelleri

Operasyonel Risk İleri Ölçüm Yöntemleri

Operasyonel Risk Kapsamında Bankalararası Veri Gereksinimi ve Paylaşım Esasları:

Operasyonel Risk Dış Veri Tabanı

Page 98: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

96

Operasyonel Risk İleri Ölçüm Yaklaşımları

Kullanılarak Ekonomik Sermaye Hesaplanması, İleri Ölçüm Yaklaşımları-Ekonomik Sermaye İlişkisi

Giriş

Basel Komitesi, bankaların beklenen kayıplarını gelirlerinden ayırdıkları karşılıklar dahilinde izlemelerine izin vermiş, beklenmeyen kayıpları için de sermaye ayırmalarını öngörmüştür. Bankalar bu doğrultuda beklenen kayıpları için yasal sermaye; beklenmeyen kayıplar için de ekonomik sermaye bulundurmak durumundadır.

Basel II’de İleri Ölçüm Yaklaşımları (Advanced Measurement Approach) altında su-nulmuş öneri mahiyetinde modeller bulunmamakla beraber, uluslararası uygulamalar dikkate alındığında, Bankalar aşağıda yer verilen ileri ölçüm yaklaşımlarından birini kullanarak ekonomik sermayelerini hesaplayabileceklerdir:

İçsel Ölçüm Yaklaşımı Kayıp Dağılımı Yaklaşımı Kalitatif Yaklaşımlar

Ekonomik sermaye hesabında sıklıkla kullanılan yaklaşım “kayıp dağılımı yaklaşımı”

olup, diğer ileri ölçüm yaklaşımlarında da olduğu üzere, bu yaklaşım Bankaların yeterli, güvenilir bir iç veri kayıp veri tabanlarının olmasını, iç verinin yetersiz kaldığı durumlarda dış veri ile iç verinin desteklenmesini gerektirmektedir. Dış veri tabanlarının oluşturulması yönünde ise yerel otoritenin koordinasyonu gerekecektir.

1. Ekonomik Sermayenin Tanımı/Yasal Sermayeden Farkı

Yasal sermaye, yerel denetimin risk anlayışı ile, kurumu potansiyel operasyonel risk-lerden korumak için tahsis edilen minimum sermaye rakamıdır.

Ekonomik sermaye ise, pay sahiplerini, potansiyel ekonomik kayıplardan (firmanın ekonomik değerinde eksilmeye sebebiyet verecek beklenmeyen değişikliklerden dolayı oluşabilecek kayıplardan) korumak üzere, belirli bir güven ve zaman aralığında ölçülen tahmini sermaye rakamıdır.

Ekonomik sermaye yasal sermayeden birkaç hususta farklılaşır. Şöyle ki:

Ekonomik sermaye kurumun maruz kaldığı tüm risklerin ölçülmesi ve raporlanması yönündeki en iyi uygulamadır. Yasal sermaye ise yerel otoritelerin talebi ile sadece muhasebe aktifleri üzerinde hesaplanan bankanın maruz kaldığı tüm riskleri kapsama-yan asgari sermaye rakamını içerir.

Ekonomik sermaye, pay sahiplerini, bankanın iflasının yanısıra, aşırı volatil yatırım gelirlerinden korumak adına tutulan sermaye rakamıdır. Yasal sermaye, bankacılık sis-temini sistemik riskten korumak, bankaların iflasını engellemek için öngörülen mini-mum sermaye rakamıdır.

Page 99: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

97

Yasal sermaye düzenleyicilerin risk perspektifinden, ekonomik sermaye ise pay sahip-lerinin risk perspektifinden hesaplanan sermaye rakamıdır.

Ekonomik sermaye kavramı “gerçek değer, ekonomik değer” üzerine yoğunlaşırken, yasal sermaye ise “muhasebe değeri” üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere operasyonel riske karşılık olarak ekonomik ser-

maye rakamının hesaplanabilmesi için ileri ölçüm yaklaşımlarının kullanılması gerekmekte-dir. Zira, diğer yaklaşımlar yasal sermaye tanımına da uygun olarak muhasebe değerleri üzerinden (brüt gelir kriteri ile) ölçümleme gerçekleştirmektedirler.

2. İleri Ölçüm Yaklaşımları

Basel Komitesi operasyonel riski, yetersiz veya başarısız dahili süreçler, insanlar ve sistemlerden veya harici olaylardan kaynaklanan kayıp riski olarak tanımlamakta ve Bankala-rın operasyonel risklerini ölçmek için veri setleri oluşturarak, operasyonel riskler nedeni ile oluşabilecek muhtemel kayıplarını da sermaye karşılığı hesaplamalarına ilave etmelerini istemektedir. Basel Komitesi tarafından operasyonel riske karşılık asgari sermaye yükümlü-lüklerinin hesaplanması için 3 farklı yaklaşım önerilmiştir:

Temel Gösterge Yaklaşımı Standart Yaklaşım İleri Ölçüm Yaklaşımları

Temel gösterge yaklaşımı ve standart yaklaşım bankanın brüt gelirini dikkate alan,

riske duyarlılığı olmayan, risk ölçüm ve yönetim sistemlerinin geliştirilmesini teşvik etmeyen yaklaşımlardır.

İleri ölçüm yaklaşımları diğer yaklaşımlara göre daha karmaşık bir yapıya sahip olup, riske en duyarlı yaklaşımlardır. Basel Komitesi, bankaları, iç verilerini de kullanarak kendi ileri ölçüm sistemlerini geliştirmeleri ve bu doğrultuda gerekli sermaye tahsisini yapmaları yönünde teşvik etmektedir.

İleri ölçüm yaklaşımlarını kullanmak isteyen bankaların; gerekli niteliksel ve nicelik-sel kriterleri sağlamış ve geliştirdikleri ölçüm sistemlerini yerel otoriteye onaylatmış olmaları gerekmektedir.

Basel Komitesi tarafından tavsiye edilen belirli bir içsel ölçüm yaklaşımı bulunma-makla birlikte, operasyonel riskin içsel olarak ölçülmesinde bankalar tarafından sıklıkla kullanılan ileri ölçüm yaklaşımları şu şekildedir:

İçsel Ölçüm Yaklaşımı (Internal Measurement Approach) Kayıp Dağılımı Yaklaşımı (Loss Distrubition Approach) Kalitatif Yaklaşımlar (Skorkart Yaklaşımı - Scorecard Approach, Öz Değerlendirme)

Yaklaşımı – (Self Assessment Approach)

Bankalar ileri ölçüm yaklaşımlarından, kendi faaliyetlerine, yapılarına ve risk iştahla-rına uygun olanını belirlemeli ve ekonomik sermayelerini bu doğrultuda hesaplamalıdırlar. Bankalar operasyonel risklerini ölçerken ileri ölçüm yaklaşımlarını kullanabilmek için, öncelikle Basel II’de yer alan genel, nicel ve nitel standartları sağlamalı ve bu yaklaşımları kullanabilmek için yerel denetim otoritesinin onayını almış olmalıdırlar.

Page 100: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

98

3. İleri Ölçüm Yaklaşımlarının Uygulanabilmesi İçin Gerekli Olan Verinin Niteliği

3.1. İç Verinin Niteliği

Operasyonel risk ölçümünde kendi içsel ölçüm sistemlerini kullanacak bankalar bu

sistemler için gerekli olan iç kayıp verilerini banka genelinde toplamak ve bu doğrultuda bir kayıp veri tabanı oluşturmak durumundadırlar. Bankalarca toplanan veriler, öncelikle banka için öngörülen ve beklenen ihtiyaçları karşılayabilecek nitelikte olmalıdır. Bunun yanı sıra, söz konusu veriler bankaca Basel II kriterlerine uygun olarak belirlenen risk kategorileri ve faaliyet kollarıyla da uyumlu olmalıdır.

Banka iç veri tabanı oluşturulurken, bankanın operasyonel risk tanımı, politika ve stra-tejileri açıkça ortaya konmalı, elde edilebilecek mevcut veri kaynaklarının analizi doğru ve kapsamlı olarak yapılmalı, hangi amaçla veri tabanı oluşturulduğu ve buna bağlı olarak ihtiyaç duyulan veri detayı kapsamlı olarak ortaya konmalıdır.

Bu veriler öncelikle;

Kapsamlı ve tutarlı, Fonksiyonel ve amaca uygun, Doğru ve güvenilir, Erişilebilir ve elde edilebilir

olmalıdır. İleri ölçüm yaklaşımlarını kullanmak isteyen bankalar aşağıdaki özellikleri taşıyan iç veriyi bünyelerinde toplamış olmalıdırlar:

Basel II kriterleri ile uyumlu olmalı, Banka genelini kapsamalı, Banka içerisinde karşılaştırılabilir, yorumlanabilir ve denetlenebilir olmalı, Bankanın operasyonel risk politikaları ve ihtiyaçları ile uyumlu olmalı Objektif kriterlere göre toplanmalı, Raporlamalar açısından güvenilir olmalı, Banka içinden ve dışından yetkisiz girişlere izin vermeyecek nitelikte bir veri tabanı

üzerinde biriktiriliyor olmalı, Birden fazla iş kolu ve olay türünü kapsayan iç verilerin mükerrer kaydı olmamalı, Bankanın kendi yapısına uygun sınıflandırmayı belirleyerek, iç veriler doğru gruplama

ve doğru ayrıştırmaya tabi tutulmalı, Bankanın kendi faaliyet kolları ve risk kategorileri ile uyumlu olmalı.

Operasyonel kayıp verisi toplamak için oluşturulan operasyonel kayıp veri tabanı; ve-

rinin güvenli ve sistematik bir şekilde analizine uygun bir yapı içerisinde saklanmasına olanak tanımalı ve güncel veriyi toplarken örgütsel iş süreçlerini desteklemelidir. Bunun için, farklı kaynaklardan veri girişi sağlanmalı, asgari bilgi talebini içeren bir bilgi seti olmalı, kayıp olayının sorumluluğunu alacak kişi/kişiler belirlenmeli, kayıp olayları doğru gruplama ve ayrıştırmaya tabi tutulmalı, işe özgü bilginin kaydedilmesine olanak sağlayacak bir esnekliğe sahip olunmalı, arşivlenmiş ve depolanmış verinin fiziksel ve yazılıma ilişkin güvenliği sağlanmalı, program çok sayıda farklı kategoriden kullanıcıya açık olmalı, çok uluslu firmalar tarafından kullanılan programlar çoklu dil özelliğine sahip olmalı ve veri tabanı, risk

Page 101: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

99

değerlendirmesi ve ekonomik sermaye hesaplamasına olanak tanıyacak kapsamlı veriyi içermelidir.

Operasyonel risklerden kaynaklanan bütün kayıpların banka nezdinde temin edilmesi aynı zamanda bazı zorluklar taşımaktadır. Söz konusu zorluklara örnek olarak; stratejik kayıplar ve operasyonel risklerden kaynaklanan kayıpların tanımları arasında karşılaşılabile-cek yorum farklılıkları nedeniyle oluşabilecek veri eksikliği; operasyonel risk kayıp verisinin toplanması ve raporlanması için sistematik bir yöntemin kullanılmasında belirleyici bir rol oynayan banka risk kültürünün yeterince yerleşmemiş olması; kayıp verilerinin olayla ilgili birimlerce raporlanması yoluyla toplanması durumunda bu raporların ilave yük getirmesi; raporlayan aleyhine kullanılabileceği endişesi gibi faktörlerin raporların doğruluğunu ve tamlığını olumsuz yönde etkilemesi verilebilir.

Basel Komitesinin, denetim otoritelerinin operasyonel risk ölçüm modellerine izin ve-rilmesi sürecinde iç verilere ilişkin koyduğu genel standartlar şöyledir:

Banka, tarihi verilerinin ölçüme uygunluğunun devamlılığını sağlamaya yönelik de-

ğerlendirmelere, ölçekleme benzeri ayarlamalara, bunların hangi kapsamda yapılabile-ceğine ve bu konudaki yetki dağılımına ilişkin yazılı prosedürlere sahip olmalıdır.

Banka, yasal sermaye yükümlülüğünün hesaplanmasında en az beş yıllık iç veri kul-lanmalıdır. İçsel ölçüm yaklaşımlarına ilk geçişte ise üç yıllık bir veri ile ölçüm yap-maya başlayabileceklerdir.

Ayrıca banka iç kayıp verisi toplama süreçlerinin de asgari bazı standartlara uyması

gerekmektedir. Bu standartlar aşağıdaki gibidir :

Bankanın iç veri toplama süreci, Komitenin belirlediği standart faaliyet kolları ve kayıp türleri itibarıyla verileri raporlayabilir olmalıdır. Banka, kayıpları, belirlenmiş faaliyet kollarına ve olay türlerine göre tahsis etmek için yazılı hale getirilmiş objektif kriterler uygulamalıdır. Bununla birlikte, bu kategorileri içsel operasyonel risk ölçüm sisteminde hangi ölçülerde uygulayacağına ilişkin karar bankanın kendi ihtiyarındadır.

Süreç, bankanın tüm önemli faaliyetleri doğrultusunda maruz kalabileceği operasyonel riskleri içerebilecek şekilde kapsamlı olmalı, önemli faaliyetleri ve risk tutarlarını dı-şarıda bırakmamalı, toplanacak kayıp tutarlarına ilişkin olarak bankanın faaliyetleri ve ölçeği ile uyumlu bir alt eşiğe sahip olmalıdır.

Banka, brüt kayıp tutarlarına ilişkin bilgilerin yanı sıra kayıp olayının gerçekleşme zamanı, kaybın karşılanmasına yönelik olarak yapılan geri ödemeler (sigorta ödemesi, tazminat vb.), kayıp olayının nedeni ve olaya neden olan etkenler hakkında açıklayıcı bilgiler de toplamalıdır. Bu bilgilerin detay seviyesi, ilgili brüt kayıp tutarının büyük-lüğü ile uyumlu olmalıdır.

Banka bilgi sistemleri gibi merkezi fonksiyonlarda veya birden çok faaliyet kolunu ilgilendiren faaliyetlerde meydana gelen kayıp olayları hakkında kayıp verisi toplaya-bilmek için belirli kriterler geliştirilmelidir.

Bankalar tarihi veri olarak kredi riski veri tabanında tutulan kredi riski ile alakalı operasyonel risk kayıplarını yasal sermaye hesaplamasında kredi riskleri altında izle-meye devam edebilecekler, dolayısıyla bunlar için ayrıca operasyonel risk sermayesi hesaplamayacaklardır. Ancak bankalar, içsel operasyonel risk yönetimi için benimse-miş oldukları operasyonel risk tanımı ile tutarlı olarak kredi riski ile ilişkili olanlar da dahil olmak üzere tüm operasyonel risk kayıplarını belirlemek ve tanımlamak zorun-dadırlar.

Page 102: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

100

Piyasa riski ile alakalı operasyonel risk kayıpları, asgari yasal sermayenin hesaplan-ması amacıyla operasyonel risk olarak dikkate alınacak, dolayısıyla bu kayıplar için de operasyonel risk sermayesi hesaplanacaktır.

3.2. Dış Veri İhtiyacı Ve Dış Verinin Kullanım Alanı

Bankalar, operasyonel risklerin ölçüm sürecinde temelde iç veri kullanmaktadır. İç ve-

ri, operasyonel risklerin ölçümünde kullanılan en uygun ve bankanın kendi bünyesinden sağlanması nedeniyle en güvenilir kaynaktır. İç verilerin ölçümleme için yeterli olmadığı koşullarda, dış veriler istatistiki yöntemlerle uygun hale getirilerek operasyonel risk veri tabanına dahil edilebilir. Çok iyi bir veri toplama sürecinde bile, risk profilinin kapsamlı bir şekilde anlaşılmasına olanak sağlayacak yeterli iç verinin sağlanamayacağı bazı faaliyet alanları mevcuttur. Bu durumda, dış verilerden yararlanma ihtiyacı duyulabilir.

Basel Komitesi de, bankaların operasyonel risk ölçüm sistemlerinde, özellikle düşük sıklıkta gerçekleşen ve yüksek tutarda kayba neden olan operasyonel risklere ilişkin olarak uygun dış veriyi (halka açık veriler ve/veya bir veri tabanında toplanan ve diğer bankaların verilerini de içeren sektör verileri) kullanmalarını gerekli görmektedir. Dış veri tabanının kullanımı, sadece operasyonel riskin ölçülmesi değil, aynı zamanda operasyonel riskin yönetilmesi ve genel anlamda banka stratejisi için de oldukça önem taşımaktadır.

3.2.1. Dış Verinin Temin Edilmesi

Dış veri üç yolla sağlanabilir:

Dış verilerin kurumun kendisi tarafından toplanması: Haber hatları ve diğer kamuya açık kaynaklar taranarak toplanabilir. Bu yöntemin en temel avantajı ucuz olmasıdır. En önemli dezavantajları ise veri güvenilirliğinin tam olmaması, yeterli sayıda veriye ulaşmanın güç olması ve veri toplama sürecinin uzun zaman almasıdır.

Veri satın alınması: Medya, mahkeme kayıtları ve diğer bilgi kaynaklarından veri top-

layan firmalardan operasyonel risk verileri satın alınabilir. Bu yöntemin en büyük avantajı zaman kaybını önlemesi ve kullanıcıların, doğrudan kendi çabalarıyla topladıklarından daha fazla veri elde edebilmeleridir. Ancak, yine de verinin güvenilirliği ile ilgili sorunlar mevcut-tur.

Sektör veri havuzları: Bu veri havuzlarının amacı, oldukça düşük bir eşik dahilinde

katılımcıların sağladıkları verilerle kaybın geniş bir profilini sağlamaktır. Katılımcıların sağladıkları veriler kurum ismi belirtilmeksizin birleştirilir ve üyelere dağıtılır. Veri toplama havuzlarının kalitesi ve amaca uygunluğu, veri toplama sürecinin işleyişi ve verinin doğru, eksiksiz ve kapsamlı olmasının sağlanması konusundaki çabaların titizlik derecesine bağlıdır. Basel Komitesinin, bankaların iç kayıp verileri konusunda öngördüğü standartlar dikkate alındığında, veri havuzlarının gerektireceği yüksek standartlar, bankaların iç veri toplama süreçlerinde de iyileşmelere yol açabilecektir.

3.2.2. Dış Veri Tabanı Tipleri

Basel Komitesinin operasyonel risk için sermaye ayrılması gerekliliği ile ilgili önerile-ri doğrultusunda, operasyonel risk uygulamalarında dünyada genel olarak iki tip dış veri

Page 103: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

101

tabanı kullanılmaktadır. Bunlar konsorsiyum tabanlı dış veri tabanları ve kamuya açık dış veri tabanlarıdır.

Konsorsiyum Tabanlı Dış Veri Taban: Üye bankaların bir anlaşma çerçevesinde ilet-tikleri verilerle bir konsorsiyum bünyesinde oluşturulan veri tabanlarıdır. Finansal kuruluşla-rın oluşturduğu konsorsiyum tabanlı veri tabanlarında, bilgilerin kaynağını bankaların kendi verileri oluşturmaktadır. Konsorsiyum, kayıp verinin toplanması, kontrol edilerek filtrelenmesi, ölçeklendirilmesi, işlenmesi, değerlendirilmesi ve tekrar dağıtılarak üye bankalara iletilmesi sürecinin organize edilmesinden sorumludur. Bu tür veri havuzları bir çok ülkede ulusal ve uluslararası düzeyde oluşturulmaktadır.

Kamuya Açık Dış Veri Tabanı: Kamuya açık dış veri tabanları, sadece kamuya duyu-rulan çok yüksek şiddetteki kayıp olaylarını içerir. Bu tür veriler mahkeme kayıtlarından, haber raporlarından, borsa kayıtları gibi kamuya açık kaynaklardan elde edilir. Bu tipteki veri tabanları için kayıp eşiği konsorsiyum tabanlı veri tabanlarından çok daha yüksektir.

3.2.3. Dış Verilere İlişkin Standartlar

Bankaların kullanacakları dış veriler;

- gerçekleşen kayıp miktarları, - olayın meydana geldiği faaliyet kolundaki faaliyetlerin ölçeği , - kayıp olayının nedenleri ve ortaya çıktığı koşullar

hakkında bilgiler içermelidir. Dış verinin içerdiği kayıp olayları, bankanın faaliyet alanı, yapısı ve ölçeğine uygun olmalıdır.

4. İleri Ölçüm Yaklaşımları

4.1. İçsel Ölçüm Yaklaşımı

İçsel ölçüm yaklaşımı, sermaye yükümlülüğünün, beklenen operasyonel risk kayıpları üzerinden hesaplanmasını öngörmekte, bankanın maruz kaldığı operasyonel riskin miktarını ve dağılımın şeklini ortaya koyabilmektedir. İleri ölçüm yaklaşımları içinde en az kaynak gerektiren, uygulaması en kolay olan yaklaşımdır. Ancak, bu yaklaşımın başarıyla uygulana-bilmesi için bankanın güvenilir ve yeterli bir iç kayıp veri tabanı olmalıdır. Bu yaklaşımda bankacılık işlemleri standart ve alternatif standart yaklaşımlarda olduğu gibi “kurumsal finansman, ticaret ve satış, perakende bankacılık, ticari bankacılık, ödemeler ve tasfiye (takas), acentelik hizmetleri, varlık yönetimi ve perakende aracılık hizmetleri” olmak üzere 8 faaliyet koluna ayrılmaktadır. Komite tarafından, bu faaliyet kollarının maruz kalabileceği operasyonel risk türleri 7 ana başlık altında aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:

Dahili suiistimal eylemleri Harici suiistimal eylemleri Çalışma/ istihdam uygulamaları ve iş yeri emniyeti Müşteriler, ürünler ve iş uygulamaları Fiziksel malların hasarları İşin kesintiye uğraması ve sistem arızaları İşlemler, teslim ve süreç yönetimi

Page 104: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

102

Bu yaklaşımda belirtilen söz konusu 8 faaliyet kolu ve 7 risk türü esas alınarak 56 hücrelik bir operasyonel risk matrisi oluşturulur. Matriste yer alan her hücre için beklenen ve beklenmeyen kayıp rakamları hesaplanır. (Bkz. Şekil1)

4.2. Kayıp Dağılımı Yaklaşımı

Kayıp dağılımı yaklaşımında, belirli bir zaman aralığında toplanan verilere dayanarak operasyonel risk matrisindeki her faaliyet kolu ve risk türü bazında operasyonel riskler sonucu oluşacak zararın gerçekleşme sıklığı ve şiddetine ilişkin olasılık dağılımları tahmin edilmek-tedir. Çeşitli istatistikler kullanılarak her faaliyet kolu/risk türü için operasyonel riske maruz değer (OpVaR) hesaplanmakta, toplam sermaye karşılığı ise OpVaR toplamlarının alınmasıy-la belirlenmektedir. Bu yöntemin içsel ölçüm yaklaşımlarından en önemli farkı, beklenmeyen kayıpların beklenen kayıpların direkt bir fonksiyonu olarak hesaplanmaması ve farklı boyutlarda beklenmeyen kayıp ihtimalinin göz önünde bulundurulmasıdır.

Kayıp dağılımı yaklaşımı, beklenen ve beklenmeyen kayıplara ilişkin objektif tahmin-lere ulaşabilmek için, bankanın operasyonel risk kayıplarının sıklık ve şiddet öngörüleri aracılığıyla ve standart aktüeryal teknikler kullanılarak modellenmesidir. Bu yaklaşım; temel veri olarak kayıp tutarını esas almaktadır. Bunun nedeni; kayıp tutarının en objektif risk göstergesi olması ve her bir bankanın kendine özgü risk profilini yansıtmasıdır. Kayıp dağılımı yaklaşımının bazı önemli dezavantajları mevcuttur:

Kayıp dağılımı yaklaşımı teknik ve organizasyonel maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle sadece büyük bankalar tarafından kullanılabilmektedir.

Bu yaklaşımın uygulanabilmesi için bankaların güvenilir ve yeterli bir iç kayıp veri

tabanına sahip olmaları gerekmektedir. Ancak, iç verinin toplanması için gerekli sis-temlerin tesis edilmesi oldukça zor bir süreçtir.

İç kayıp verisi ileriye dönük bilgi veremez, risk ve kontrollerdeki değişiklikleri anında

yansıtamaz, özellikle beklenmeyen kayıplarla ilgili olarak kayıp verisi maruz kalınan risk konusunda değerlendirme yapmaya yetecek miktarda bulunmayabilir. Bu nedenle; diğer bankalardan temin edilen güvenilir kayıp verilerinin yanı sıra, yapılan senaryo analizlerinden elde edilen verilerin de oluşturulan kayıp veri seti içerisine dahil edil-mesi kabul görmektedir.

4.3. Kalitatif Yaklaşımlar - Skorkart(Puan Kartı) Yaklaşımı

Skorkart yaklaşımı, bankaların operasyonel risk sermaye hesaplamalarına, istatistiki

yöntemlerin aksine, ileriye dönük bir bakış açısı yansıtan bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımda bankalar, öncelikle bankanın tamamını veya faaliyet kolu düzeyini esas alarak operasyonel riskleri değerlendirir, risk bazlı sermayeyi hesaplar ve söz konusu risk bazlı operasyonel risk sermayesinin sorumluluğunu ilgili iş birimi yöneticisine verirler. Bu sayede gelecekteki operasyonel risk kayıplarının sıklığı ve şiddetini azaltacak risk yönetme stratejileri geliştirile-bilmektedir. Ancak, bu yöntemin en zayıf yönü faaliyet kolu yöneticileri tarafından dolduru-lacak olan skorkartların göreceli olarak öznel olması ve sorulacak soruların, ölçüm ve puanlama yönteminin sık sık gözden geçirilmesi gerekliliğidir. Yaklaşımın öznel olmasının getirdiği olumsuzluğu azaltmak için geçmiş kayıp tutarları ile öz değerlendirme sonuçları skorkart yaklaşımının sonuçlarının doğrulanmasında kullanılmalıdır.

Page 105: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

103

Skorkart yaklaşımının avantajları şu şekilde özetlenebilir:

Operasyonel riskin çalışanlar ve iş birimleri bazında sahiplenme düzeyini artırır. Risk göstergeleri ve risk göstergelerinin ayrılacak olan sermaye etkilerini gösterir.

Skorkartta belirlenen risk türlerinin kayıp veri tabanında belirtilen risklerle uyumlu olması iki önemli ölçüm aracının bir arada değerlendirilebilmesi açısından önem taşımaktadır. Ayrıca, risk türlerinin değişik riskleri içerdiği dikkate alınmalı ve ona göre ağırlıklandırılmalı ve ölçülmelidir. Skorkart yaklaşımı, diğer gelişmiş ölçüm yaklaşımları dikkate alındığında, bankaların maruz olduğu risklerin çalışanlarınca sahiplenilmesini sağlayan en etkili yaklaşım-dır. Kayıp dağılımı yaklaşımı ve senaryo analizleri ile desteklenmesi bu yaklaşımın kalitatif ve kantitatif yanlarını güçlendirerek, başarısını artıracaktır.

Skorkart İş Akış Şeması 5. İleri Ölçüm Yaklaşımları-Ekonomik Sermaye İlişkisi

Basel Komitesi, bankaların beklenen kayıplarını gelirlerinden ayırdıkları karşılıklar dahilinde izlemelerine izin vermiş, beklenmeyen kayıpları için de sermaye ayırmalarını öngörmüştür. Bankalar bu doğrultuda beklenen kayıpları için yasal sermaye; beklenmeyen kayıplar için de ekonomik sermaye bulundurmak durumundadır.

5.1. İçsel Ölçüm Yaklaşımı

İçsel ölçüm yaklaşımı, ileri ölçüm yaklaşımları içinde en zayıf olanıdır. Operasyonel riski ölçerken bankanın kendi iç kayıp verisini (iş kolları/risk türleri bazında) kullanır. Bankalar her bir faaliyet kolu/risk türü kombinasyonu için, kendi iç kayıp verilerine dayalı olarak kaybın gerçekleşme olasılığını temsil eden bir parametre ve olayın gerçekleşmesi durumunda maruz kalınabilecek zararı temsil eden bir parametre tahmin ederler. Daha sonra bu üç faktör çarpılarak, her bir faaliyet kolu/risk türü kombinasyonu için beklenen kayıp hesaplanır.

İçsel Risk + Risk Azaltıcı bölümleri için soruların tasarlanması

İlgili birimlerden gelen skorkartların kayıt altına alınması ve gereken risk ölçümü, sermaye ayrılması ve raporlama-larının yapılması

Skorkart şablonlarının tasarlanması

Her bir faaliyet kolu için skorkartların yayınlanması

Doldurulan skorkartların risk yöneticileri tarafından incelenerek, kabul veya red edilmesi

Skorkartların ilgili faaliyet kolları yöneticileri tarafından doldurulması

İlgili faaliyet kolları yöneticilerinin skorkartların cevaplanması için görevlendirilmesi

Page 106: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

104

EL =EI x PE x LGE Sermaye =EL (i,j) * γ (i,j) EL =Faaliyet kolu i, olay tipi j bazında beklenen kayıp tutarı EI =Faaliyet kollarında maruz kalınan operasyonel risk büyüklüğünü temsil eden gösterge PE =Kaybın gerçekleşme olasılığı (Kullanılan LGE hesaplaması ile paralel olarak sayı ve oran şeklinde ifade edilebilir.) LGE =Kaybın gerçekleşmesi durumunda maruz kalınacak zarar miktarı (Kullanılan PE hesaplaması ile paralel olarak sayı ve oran şeklinde ifade edilebilir.) γ =Belirli bir güven aralığında, elde tutulan süre başına maksimum zarar miktarı (her bankanın faaliyetlerine ve içsel verilerine göre birbirinden farklılıklar göstermektedir.)

Bankalar beklenen kayıplarından yola çıkarak beklenmeyen kayıplarını hesaplayabilir-ler. Bu yaklaşımda beklenen kayıp ile beklenmeyen kayıp arasındaki ilişkinin lineer olduğu, her iş kolu/risk faktörü bazında beklenmeyen kaybın, o iş kolu/risk faktörü bazında beklenen kaybın bir fonksiyonu olduğu varsayılır. Beklenen kayıplardan yola çıkarak beklenmeyen kayıpların hesaplanabilmesi için her bir faaliyet kolu/risk faktörü kombinasyonu için bir “Gama Faktörü - γ” belirlenir. Gama Faktörü - γ , beklenen kaybın sermaye yükümlülüğüne dönüşümünde kullanılan bir katsayıdır.

k = Binom dağılım tablosunda yüzde 99.9 güven aralığı değeri σ = Dağılımın standart sapması Np = Belirli bir dönem içinde ortaya çıkan ortalama operasyonel kayıp miktarı µ = Dağılımın ortalaması Aşağıdaki matriste görüldüğü üzere, toplam sermaye yükümlülüğü de her hücredeki sermaye yükümlülüklerinin toplamı şeklinde ifade edilir.

(Şekil 1)

Page 107: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

105

Bu matriste bazı hücrelerde yeterli veri olmaması ya da hiç veri olmaması gibi bir problem oluşabilir. Bu problemi aşmak için ya dış veri kullanılır, ki bu veriyi bankaya uygun hale getirmek oldukça zordur, ya da Basel Komitesinin de uygun gördüğü üzere, bu hücre için Temel Gösterge Yaklaşımı uygulanır. Daha ileri bir yaklaşım olan kayıp dağılımı yaklaşımından farklı olarak bu yaklaşımda kayıp sıklıklarının ve şiddetlerinin dağılımlarının hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır. Yeterli iç veriye sahip olmayan bankalar gamma için aşağıdaki formülü kullanabilirler:

k = Binom dağılım tablosunda yüzde 99.9 güven aralığı değeri Np = Belirli bir dönem içinde ortaya çıkan ortalama operasyonel kayıp miktarı Bu formüldeki k, beklenmeyen kaybın standart sapmaya oranıdır. Banka, k’yı hesaplarken iş kolu/risk türü matrisindeki her hücre için olasılık dağılımını hesaplamak durumunda olacaktır. Genellikle kullanılan dağılımlar şunlardır:

Sıklık Dağılımları Binom Dağılımı Banka, elindeki kayıp verilerinin binom dağılımına yaklaştığını tahmin ederse, bu dağılım türü altında öncelikle bankanın mevcut verilerinin standart sapmasını hesaplaması gerekmektedir Binom dağılımı genellikle ortaya çıkma sıklığı yüksek olayların analizi için kullanılmaktadır. Binom dağılımına göre operasyonel kayıp verilerinin standart sapması aşağıdaki formül ile hesaplanabilir: )1( pNp −=σ Np = Belirli bir dönem içinde ortaya çıkan ortalama operasyonel kayıp miktarı P = Operasyonel riskin belirli bir dönem içinde ortaya çıkma olasılığı

Operasyonel kayıp verilerinin standart sapmasının hesaplanmasının ardından, “k” fak-törü aşağıdaki formül yardımı ile hesaplanabilir:

k = σNpt −

t = Binom dağılım tablosunda yüzde 99.9 güven aralığı değeri σ = Dağılımın standart sapması Np = Belirli bir dönem içinde ortaya çıkan ortalama operasyonel kayıp miktarı Poisson Dağılımı

Poisson dağılımı, belirli bir zaman içinde yüksek deneme sayısına rağmen gerçekleş-

Page 108: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

106

me olasılığı çok düşük olayların analizi için kullanılan bir dağılım olarak kabul edilmektedir. Poisson dağılımında, standart sapma, λ olarak hesaplanmaktadır. (Poisson dağılımı parametresi olan λ Binomial dağılımdaki Np’ye eşittir. (λ=Np))

Banka, operasyonel kayıp verilerinin Poisson dağılımına yaklaştığını tahmin ederse, “k” faktörünü aşağıdaki formül ile hesaplayabilir:

k= σλ−t

t = Poisson dağılım tablosunda yüzde 99.9 güven aralığı değeri σ = Dağılımın standart sapması λ = Belirli bir dönem içinde ortaya çıkan ortalama operasyonel kayıp miktarı Şiddet Dağılımları o Lognormal o Normal

Banka, kayıp verilerinin standart normal dağılıma yaklaştığını tahmin etmişse, bu da-ğılımın uygulanabilmesi için güven aralığına göre tablo değerine bakılarak, “k” faktörü belirlenir. Operasyonel risk için öngörülen güven aralığı yüzde 99.9 olduğundan, bu dağılım için tablo değeri 3.10’dur. Bu dağılım kullanıldığında “k” faktörü tablo değerine eşit kabul edilmekte ve 3.10 olarak hesaplanmaktadır.

o Gamma o Diğer(Gumbel,Weibull,Frechet)

5.2.Kayıp Dağılımı Yaklaşımı Piyasa riskinde de olduğu gibi “riske maruz değer” (value at risk-var) modeli tarihsel

veriye istinaden bir istatistiksel dağılıma uyan ve belirli bir güven aralığında bu dağılımda sermaye rakamı hesaplayan modeldir. Toplam sermaye rakamı, her iş kolu için ayrı ayrı hesaplanacak olan operasyonel riske maruz değerin (Oprisk VaR) toplanması ile bulunur.

(Şekil 2)

Page 109: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

107

Bu yaklaşımın önemli avantajları şu şekildedir:

Ekonomik sermaye hesaplamasında sıklıkla bu yaklaşım kullanılır. İleri Ölçüm Yaklaşımları içinde en esnek ve sofistike olanıdır. EL ve UL arasında basite indirgeyen varsayımlar yapmaz.

Dezavantajlarını ise şu şekilde sıralayabiliriz:

İçsel ölçüm yaklaşımına nazaran daha fazla kaynak gerektirir. Çok fazla sayıda veri gerektirir (iç veri, dış veri). Olayın sıklığı ve şiddeti üzerine daha güçlü varsayımlar yapar. Anlaşılması diğer yaklaşımlara göre daha zor bir yaklaşımdır.

Kayıp dağılımının hesaplanması için genellikle aşağıda yer verilen iş adımlarının ger-

çekleştirilmesi gerekmektedir:

Modellemede kullanılacak iç ve dış verilerin toplanması, Sıklık dağılımının hesaplanması

Sıklık Dağılımları: Binomial Distribution Poisson Diğer (negative binomial, vb.)

Şiddet dağılımının hesaplanması Şiddet Dağılımları: Lognormal Normal Gamma Diğer(Gumbel,Weibull,Frechet)

(Şekil 3)

Monte Carlo Simülasyonu vb. diğer yöntemler uygulayarak zarar dağılımının tahmin

edilmesi, Sonuçlara dayanılarak sermayenin hesaplanması.

Page 110: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

108

Kayıp dağılımları genel olarak beklenen kayıp, beklenmeyen kayıp ve felaketsel (katastrofik) kayıp olmak üzere üç bölgeye ayrılmaktadır:

(Şekil 4) Beklenen Kayıp (EL): Beklenen kayıplar, bankacılık işlemlerinin bir parçası olarak kabul edilmekte ve ortaya çıkma olasılıkları yüksek olarak bilinmektedir.

∫=a

dyyfEL0

)(

Beklenmeyen Kayıp (UL): Beklenmeyen kayıp ortalama kayıp ile belirli bir bölgeye

kadar oluşabilecek kayıp aralığını ifade etmektedir.

∫∫ −=ab

dyyfdyyfUL00

)()(

Felaketsel (Katastrofik) Kayıp (CL): Felaketsel kayıp, kabul edilemez kayıp olarak tanımlanmaktadır. Genellikle ortaya çıkma olasılığı oldukça düşük olmasına karşın, kapsan-mamış ve sigortalanmamış bir zarar olduğundan, gerçekleşmesi durumunda çok büyük doğrudan kayba neden olmaktadır.

∫+∞

=b

dyyfCL )(

Riske maruz sermaye, kayıpların faaliyet kolları ve risk grupları bazında basit toplamını ifade etmektedir. Basel Komitesi, riske maruz sermayenin beklenmeyen kayıpları (UL) içermesini, karşılıkların ise beklenen kaybı (EL) içermesini öngörmektedir. Basel Komitesinin yayımladığı “Sermaye Ölçümü ve Sermaye Standartlarının Uluslararası Düzeyde Birbiriyle Uyumlaştırılması (Yeni Basel Sermaye Uzlaşısı)” dokümanının “AMA detaylı şartlar” bölümünde, bankanın iç süreçlerinin (iç kontrol sisteminin) EL’nin tespitinde yeterli olması durumunda, riske maruz sermayenin yanlız UL’yi içereceği, diğer durumda riske maruz sermaye’nin EL ve UL toplamından oluşacağı bildirilmiştir. Düzenleyici otoriteler

Page 111: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

109

bankaların EL’nin tespitindeki yeterliliğine göre riske maruz sermayenin hesaplamasında hangi yöntemin kullanılacağı konusunda yetkilidir.

Kayıp dağılımı yaklaşımının uygulanması için EL ve UL’nin hesaplanabileceği bir sis-tem zorunlu olduğundan, iş süreçlerinin takibi ve etkin bir iç kontrol sistemi de zorunlu olmaktadır. Bu noktada açıklık bulunmayan husus EL için karşılık ayrılıp ayrılmayacağıdır. Kayıp verilerin toplanması ve operasyonel risk matrisine göre ayrıştırılması sonrasında her bir faaliyet kolu/risk türü kombinasyonu için ayrı ayrı sıklık ve şiddet dağılımları model-lenmektedir. Bu dağılımlar Monte Carlo veya diğer istatistiksel teknikler aracılığıyla birleştirilerek her bir faaliyet kolu/risk türü kombinasyonu için belirli bir zaman ve güven aralığında toplam kayıp dağılımı oluşturulmaktadır. Böylelikle, her bir faaliyet kolu/ risk türü için gelecekteki belirli bir dönem içinde gerçekleşebilecek operasyonel risk kayıplarının muhtemel dağılımı tahmin edilmektedir. Basel Komitesi, dağılımlarda kullanılacak güven aralığını yüzde 99.9 olarak öngörmüştür. Operasyonel riskler için gerekli olan sermaye tutarı bu dağılımlardan elde edilecek ‘operasyonel riske maruz değer (OpVaR)” toplamlarının alınması ile belirlenmektedir. Bu yöntem bankanın bir yıl içinde her faaliyet kolu ve risk türü için muhtemel kayıp toplamına ilişkin aralığın olasılığını gösterecek fonksiyonun tahmin edilebilmesini sağlayacak standart istatistiksel tekniklerin kullanılmasını gerektirmektedir. Basel Komitesi, veri tabanı oluşturulması için en az 3 yıllık bir iç kayıp verisi ile başlanılarak 5 yıllık verinin oluşturul-masını uygun görmüştür.

Kayıp dağılımı yaklaşımında, içsel ölçüm yaklaşımından farklı olarak; beklenmeyen kayıplar, beklenen ve beklenmeyen kayıplar arasındaki varsayılan bir ilişkiden yola çıkılarak değil doğrudan hesaplanmaktadır. Bu nedenle bu yaklaşımda içsel ölçüm yaklaşımında kullanılan gamma faktörünün hesaplanmasına gerek yoktur.

Kayıp dağılımı yaklaşımının uygulanabilmesi için bankanın çok detaylı bir veri setinin bulunması gerekmektedir. Operasyonel kayıpların modellenmesinde sıklık ve şiddet dağılımı-na konu olacak güvenilir bir tarihsel kayıp veri seti üzerinden hareket edilmektedir. Gerekli istatistiksel çıkarımların yapılabilmesi için banka içerisinden toplanan kayıp verileri genellikle yeterli olmamaktadır. İç kayıp verisinin bazı kısıtları olduğu da gözardı edilmemelidir. İç kayıp verisi ileriye dönük bilgi veremez, risk ve kontrollerdeki değişiklikleri anında yansıt-maz. Dolayısıyla, iç verinin yanında dış veriler de modellemeye dahil edilmeli ve elde edilen verilerin güvenilirliğinin artırılması için Monte Carlo vb. simülasyon teknikleri ile bu veriler çoğaltılarak analize katılmalıdır. Bununla birlikte kayıp dağılımı yaklaşımında senaryo analizinin yapılması önerilmektedir. Çünkü, VaR metodu ile birlikte ölçülen, operasyonel risklerden dolayı maruz kalınan direkt kayıplardır. Indirekt kayıplar ve/veya potansiyel kayıpların hesaplanabilmesi için Senaryo Analizi metodunun kullanılması gerekmektedir. Amaç, yetersiz iç verimin desteklenmesi, sermayenin değerlendirilmesinde ileriye dönük bakışın sağlanması ve sermaye değerlendirmesine ilişkin stres testinin yapılmasıdır.

Senaryo analizinde, sermaye ihtiyacının hesaplanmasında tam bir sıklık ve şiddet dağı-lımı modellemesinin yapılabilmesi için yetersiz kayıp verilerinin senaryo kullanımı ile tamamlanması yöntemi uygulanır.

Senaryo yönteminden elde edilen veriler ile iç veriler üç şekilde birleştirilebilir:

Page 112: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

110

1. Kayıp dağılımı yaklaşımı hesaplamalarında senaryoya dayalı kayıpların, özellikle kuyruk tarafında eksik olan tarihsel veriyi tamamlamak amacıyla iç veri ile birleştirilmesi,

2. Sermaye tahmininde senaryoya dayalı kayıpların tek başına kullanılması, 3. Sermaye ihtiyacının belirlenmesinde senaryolardan belirlenen parametrelerin benzer

tarihsel veri parametreleri ile birleştirilmesi.

5.2.1. Kayıp Dağılımı Yaklaşımının (Var Metodunun) Geçerlik Denetimi (Validasyonu)

Operasyonel VaR metodunun geçerlik denetiminin yapılabilmesi için iki yol düşünü-lebilir: Back-testing: Operasyonel VaR metodunun geçerliliğinin onaylanmasında uygulan-ması zor bir yöntemdir. Zira, bu yöntemin etkin bir şekilde uygulanabilmesi için gerekli tarihsel veri bazı iş kollarında mevcut olmayabilir.

İstatistiksel test: Back-testing’e nazaran daha uygun bir yöntem olacaktır. Bu yöntemde olasılık dağılımı fonksiyonlarının güvenilirliğine dair istatistiki testler kullanılır. Olasılık dağılımlarına dair seçimin uygunluğunun doğrulanması için “goodness-of-fit test” kullanılabilir. Daha sonra da kullanılan parametrelerin yeterliliği, parametrik yaklaşımda kullanılan “aralık tahmini metodu (interval estimation method)” ile kontrol edilebilir.

5.3. Kalitatif Yaklaşımlar

5.3.1. Skorkart Yaklaşımı

Skorkart yaklaşımında da diğer iki yaklaşım gibi bankanın tarihsel verisinin de kulla-nılması ile toplam sermaye rakamının hesaplanması söz konusudur. Ancak bu yaklaşımda tarihsel veri skorkart yaklaşımı ile ulaşılan sonuçların doğrulanmasında kullanılır. Diğer yaklaşımlardan farklı olarak geleceğe yönelik analiz yapar. İç veriye diğer yaklaşımlardan daha az dayanan yaklaşımdır. İç veriyi sadece validasyon amaçlı kullanır. İleri ölçüm yaklaşımları içinde en fazla kaynak gerektiren, uygulaması en zor olan, iş kollarına en bağımlı yaklaşımdır. Skorkart yaklaşımı kapsamında, faaliyet kolu bazında, risklilik ve kontrollerin riskleri azaltıcı etkileri birlikte değerlendirilerek belirlenen notların düzeyi dikkate alınarak, faaliyet kolu bazında ayrılması gereken sermayeden indirimler gerçekleştirilebilmektedir.

5.3.2. Öz Değerlendirme Yaklaşımı

Yeterli kayıp verisinin bulunmadığı durumlarda, kayıp senaryolarının oluşturulması için Öz değerlendirme yaklaşımı kullanılabilir. Kendi kendini değerlendirme yöntemi, iş birimi yöneticilerinin kendi iş birimlerindeki risk profilini belirlemesi, bu risklere ilişkin kontrollerin güçlü ve zayıf yönlerini değerlendirmesi ve öznel tahminler oluşturması yoluyla Bankanın maruz olduğu risklerin ölçülmesi ve yönetilmesi için kullanılan bir risk yönetim sürecidir. İş birimleri, kendi birimlerinin maruz olduğu risklerin şiddeti, sıklığı ve en kötü durumda yol açacağı zarara ilişkin öznel tahminlerini risk yönetimi birimiyle paylaşır, bu risklere ilişkin nedenleri, kontrolleri ve bu riskleri azaltmaya yönelik aksiyonları analiz ederler. Öz değerlendirme sürecinin çıktıları olan öznel tahminler (ortalama sıklık, ortalama şiddet ve en yüksek kayıp), her kayıp olayı için sıklık ve şiddet dağılımlarını oluşturmakta

Page 113: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

111

kullanılır. Ortalama sıklık tahmini, seçilen sıklık dağılımının ortalaması olarak değerlendirilir. Ortalama şiddet tahmini, şiddet için seçilen dağılımının ortalaması, en yüksek kayıp ise bu dağılımda yüzde 99,9'luk güven aralığına denk gelen değer olarak değerlendirilir. Potansiyel operasyonel kayıpları ifade eden ve birimlerin öznel tahminlerinden yola çıkılarak belirlenen sıklık ve şiddet dağılımları, Monte Carlo simülasyonu, analitik birleştirme yöntemi vb. yöntemlerle birleştirilerek kayıp dağılımı oluşturulur. Beklenen kayıp ve beklenmeyen kayıp, ortaya çıkan kayıp dağılımına göre belirlenir. Kayıp dağılımın ortalaması beklenen kayıp, yüzde 99,9'luk güven aralığına denk gelen değer ile ortalama arasındaki fark ise beklenmeyen kayıp olarak hesaplanır. Öz değerlendirme sonuçları, ağırlıklı ortalama, Bayes entegrasyonu gibi yöntemler kullanılarak gerçek kayıp verilerinin istatistiksel sonuçları ile birleştirilebilir. Öz değerlendirme yaklaşımı, risk profilini belirleme ve analiz etme sürecine iş birimi yöneticilerini dahil ettiğinden, organizasyon genelinde operasyonel risk kavramının daha iyi anlaşılmasını, risk kültürünün yaygınlaşmasını ve risklerin Banka genelinde sürekli olarak takip edilmesini ve analiz edilmesini sağlar.

6. Stres Testi Uygulaması Stres testi, yüksek şiddet düşük sıklığa sahip olan kayıpların değerlendirilmesi için kullanılması en uygun senaryo analizi örneğidir. Stres testinin kapsamı, uç nitelikteki potansiyel olayların sonuçlarının değerlendirmeye alınmasını sağlamaya yöneliktir. Stres testinin uygulanabilmesi için iki temel yöntem kullanılabilir: 1. Stres senaryoları olarak anılan değerlendirmenin yapılmasını teminen direkt soruların sorulması: Sorulara verilen cevapların içerdiği bilgiler doğrultusunda modelin parametreleri ayarlanabildiği sürece, söz konusu bilgi modelin verisi olarak kullanılabilmek-tedir. 2. Duyarlılık analizi: Stres testiyle elde edilen sonuçların sıhhatini ölçme tekniği olarak kullanılır. Amacı, etmenlerin değişmesiyle birlikte modelin sonuçlarının nasıl değişeceğinin ölçülmesidir. Bu yaklaşım stres testi için daha teknik bir yaklaşımdır.

7. Brüt/Net Ekonomik Sermaye, Sigorta Uygulamasının Sermaye Üzerindeki Etkisi

Şekil 2’de (Sayfa 18) şematize edildiği üzere brüt ekonomik sermayenin hesaplanma-sından sonra azaltım tekniklerinden uygun ve mümkün olanı kullanılarak sermaye rakamın-dan indirim gerçekleştirilir ve net ekonomik sermaye rakamına ulaşılır.

Azaltım teknikleri olarak sıklıkla kullanılan tekniklerden biri de sigortadır.

7.1. Azaltım Tekniği Olarak Sigortanın Etkisi

İleri ölçüm yaklaşımlarında, bir bankanın asgari yasal sermaye yükümlülüğünün he-saplanmasında kullanılan operasyonel risk ölçütlerinde sigortanın risk azaltıcı etkisini dikkate almasına izin verilecektir. Sigortanın risk azaltıcı etkisi, ileri ölçüm yaklaşımları ile hesapla-nan toplam operasyonel risk sermaye bulundurma yükümlülüğünün yüzde 20’siyle sınırlı olacaktır.

Page 114: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

112

Bir bankanın sigortanın risk azaltıcı etkisinden faydalanabilmesi için Basel II Paragraf 678’de belirtilen aşağıdaki kriterlere uyması gerekmektedir:

1. Sigortacının asgari hasar tazminatı ödeme kabiliyeti derecesi A (veya muadili) olmalıdır. 2. Sigorta poliçesinin ilk geçerlilik süresi en az bir yıl olmalıdır. Kalan geçerlilik süresi bir

yıldan kısa olan poliçeler için, banka, kalan geçerlilik süresi 90 gün veya daha kısa olan poliçeler için yüzde 100 kesinti oranına kadar poliçenin azalan kalan geçerlilik süresini yansıtan uygun kesintileri yapmalıdır.

3. Sigorta poliçesinde asgari iptal ihbarı süresi 90 gün olmalıdır. 4. Sigorta poliçesinde, ilgili denetim otoritesinin karar ve fiilleriyle tetiklenen ya da

temerrüde düşen bir banka ile ilgili olarak, bankaya karşı tasfiye takibinin başlatılmasın-dan veya kayyım tayininden sonra olan olaylar hariç, bankanın, kayyımın veya tasfiye memurunun bankanın maruz kaldığı kayıplar veya yaptığı masrafların tazminini talep etmesini engelleyen herhangi bir istisna, tenzili muafiyet veya sınırlama bulunmamalıdır; ancak şu şartla ki, sigorta poliçesi, denetim otoritesinin karar ve eylemlerinden kaynakla-nan para cezaları, cezalar veya cezai tazminatları kapsam dışı tutabilir.

5. Risk azaltımına ilişkin hesaplamalar, bankanın sigorta kapsamını, bankanın genel operasyonel risk sermayesi tespitinde kullandığı fiili kayıp olasılığı ve kaybın etkileriyle ilişkisinde şeffaf ve bu olasılık ile etkilere uygun olan bir tarzda yansıtmalıdır.

6. Sigortanın bir üçüncü tarafa yaptırılması gereklidir. Grup içi sigorta şirketleri ve bağlı şirketlere sigorta yaptırılması halinde, üstlenilen risklerin, örneğin kabul edilebilirlik kriterlerine uyan reasürans yoluyla, bir bağımsız üçüncü tarafa devredilmesi gerekir.

7. Sigortanın dikkate alınması için kullanılan çerçeve, sağlam temellere dayanmalı ve iyi dokümante edilmelidir.

8. Banka, operasyonel riski azaltmak amacıyla kullandığı sigortanın bir tanımını vermelidir. Kaynakça BIS, (2004), Basel Bankacılık Denetim Komitesi tarafından hazırlanan ve Türkçeye çevirilen “Sermaye

Ölçümü ve Sermaye Standartlarının Uluslararası Düzeyde Birbirleriyle Uyumlaştırılması (Yeni Basel Sermaye Uzlaşısı)”-Haziran 2004.

Keskiner, Eser, Jose Aparicio (2004), “A Review of Operational Risk Quantitative Methodologies Within the Basel II Framework”.

Rosengren, Eric, (2001), “Capital Allocation for Operational Risk”- www.riskcenter.com. Mori, Toshihiko, Junji Hiwatashi, Koukichi Ide “Challenges and Possible Solutions in Enhancing

Operational Risk Measurement”. TBB, (2004), “Operasyonel Risk Veri Tabanı”, Risk Yönetim Sistemleri Uygulama Esasları Değerlendirme

Çalışma Grubu-Operasyonel Risk Alt Çalışma Grubu. TBB, (2004), “Operasyonel Risk Dış Veri Tabanı”- Risk Yönetim Sistemleri Uygulama Esasları

Değerlendirme Çalışma Grubu-Operasyonel Risk Alt Çalışma Grubu.

Page 115: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi, Sayı 58, 2006

113

Basel II Üçüncü Yapısal Blok-Piyasa Disiplini

Raporlama Kapsamı

Giriş

Bu çalışmada Basel II Sermaye Uzlaşısının üçüncü yapısal bloğu olan piyasa disiplini raporlamasının kapsamı değerlendirilmiştir. Bu çerçevede çalışmanın ilk bölümünde raporlamaya ilişkin genel ilkelerin tanımlandığı ilgili Basel hükümlerine yer verilmiştir. İkinci bölümde ise operasyonel risk bildirim yükümlülüğü kapsamında hazırlanacak tablolar belirtilmiş; bu raporlara örnek teşkil etmek üzere uluslararası faaliyet gösteren, gelişmiş ölçüm yöntemleri üzerinde çalışan büyük bankalardan bazılarının yılsonu raporları kapsamın-da risk yönetimlerine ilişkin açıklamaları incelenmiş ve açıklanan bilgiler ilgili başlıklar altında gruplanmıştır. Son bölümde, üçüncü yapısal blokta yer alan maddelerin bankalar tarafından aynı şekilde anlaşılması ve uygulanmasını teminen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından açıklama getirilmesinde fayda getireceği düşünülen hususlara yer verilmiştir. I. Genel İlkeler

1. Genel Değerlendirmeler A. Bilgilendirme Yükümlülükleri 808. Basel Komitesi, Uzlaşıyı uygulayan bankalar için kamuyu bilgilendirme yüküm-

lülüklerinin getirilmesi açısından üçüncü yapısal blok gerekçesinin yeterince güçlü olduğu inancındadır. Denetim otoritelerinin bankaları bu tür bilgilendirme yükümlülüklerine tabi tutmakta kullanabilecekleri bir dizi yöntem bulunmaktadır.

Bilgilendirme yükümlülüklerinden bir kısmı yasal sermaye yükümlülüğünün hesap-

lanmasında belirli yöntemlerin kullanılabilmesi veya belirli finansal araç ve işlemlerin tanınması açısından yeterlilik ölçütünü oluşturacaktır.

B. Rehber İlkeler 809. Üçüncü Yapısal Blok-Piyasa Disiplininin amacı asgari sermaye yükümlülüklerini

(Birinci Yapısal Blok) ve denetim otoritesinin incelemesi sürecini (İkinci Yapısal Blok) tamamlamaktır. Komite piyasa katılımcılarının uygulamanın kapsamı, sermaye, maruz kalınan riskler, risk değerlendirme süreci ve bu şekilde bankanın sermaye yeterliliği hakkında önemli bilgilere sahip olmalarına olanak sağlayacak bir dizi kamuyu bilgilendirme yükümlü-lüğü ihdas ederek piyasa disiplinini teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Komite, bu tür bilgi açıklamalarının özellikle Uzlaşının içsel yöntem ve değerlendirmelerle sermaye gereksinimi-nin belirlenmesinde bankalara daha fazla inisiyatif tanındığı durumlarda çok daha önemli olduğu inancındadır.

810. Prensip olarak bankaların açıklamaları, üst düzey yönetim ve yönetim kurulunun

bankanın risklerini değerlendirme ve yönetme tarzlarıyla tutarlı olmalıdır. Bankalar, birinci yapısal blok kapsamında karşı karşıya bulundukları çeşitli risklerin ölçümü ve bu riskler

Page 116: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

114

nedeniyle bulunduracakları asgari sermaye düzeyinin belirlenmesi için belirli yaklaşım ve yöntemler kullanmaktadırlar. Komite, bu genel çerçeveye dayanılarak yapılacak açıklamaların bir bankanın maruz bulunduğu riskler hakkında piyasayı bilgilendirmenin etkin bir aracı olduğu ve karşılaştırabilirliği sağlayan tutarlı ve anlaşılabilir bir bilgilendirme çerçevesi sunduğu inancındadır.

C. Uygun Bilgilendirmenin Sağlanması 811. Komite, denetim otoritelerinin bankaların bilgi açıklamalarının sağlanması konu-

sunda farklı yetkilere sahip olduklarının farkındadır. Piyasa disiplini güvenilir ve sağlam bir bankacılık ortamına katkıda bulunabilir ve denetim otoriteleri bankaların güvenilir ve sağlam bir şekilde faaliyette bulunmalarını isteyebilir. Güvenilir ve sağlam bankacılık temelinde, denetim otoriteleri bankalardan bilgi açıklamalarında bulunmalarını isteyebileceklerdir. Alternatif olarak, denetim otoriteleri bankaları kendisine yasal raporlamada bulunmalarını isteme yetkisine sahiptir. Bazı denetim otoriteleri, bu raporlardaki bilgileri kısmi olarak veya bilgilerin tamamını kamuya açık hale getirebilirler. Bunun da ötesinde, hali hazırda denetim otoritelerinin bu yükümlülüklerin uygulanmasını sağlamak için kullanabilecekleri birçok mekanizma mevcut bulunmaktadır. Bu mekanizmalar, ülkeden ülkeye farklılık göstermekte ve davranışlarını değiştirmelerinin temini için banka yönetimiyle diyalog kurulması suretiyle ahlaki iknadan bankanın uyarılmasına veya bankaya para cezası verilmesine kadar uzanabil-mektedir. Uygulanan tedbirin niteliği denetim otoritelerinin yasal yetkilerinin kapsamına ve açıklamaya ilişkin yetersizlik ve kusurlarının ciddiyet derecesine bağlı olacaktır. Ancak, aşağıda belirtilenin dışında, bilgi açıklamasında bulunulmamasına doğrudan ilave sermaye yükümlülüğü getirilmesi önerilmemektedir.

812. Yeni Uzlaşı, yukarıda ana hatları çizilen genel müdahale araçlarına ilave olarak

özel tedbirlere de yer verilmesini beklemektedir. Bilgi açıklamasında bulunmanın birinci yapısal blok kapsamında daha düşük risk ağırlıkları almak ve/veya belirli yöntemleri kullanabilmek için yeterlilik ölçütü olduğu durumlarda bunun doğrudan bir yaptırımı olmalıdır (düşük risk ağırlıkları veya özel yöntemlerin kullanımına izin verilmemesi gibi).

D. Muhasebe Açıklamaları İle Etkileşim 813. Komite, üçüncü yapısal blok kamuyu bilgilendirme çerçevesinin daha geniş kap-

samlı olan muhasebe standartları paralelinde yapılacak açıklama gereksinimleriyle çelişme-mesi gereğini benimsemiştir. Komite, amacı bankaların sermaye yeterlilikleri hususunda kamunun bilgilendirilmesi olan üçüncü yapısal blokun görece dar odaklı perspektifinin daha geniş kapsamlı olan muhasebe yükümlülükleri ile çelişmemesini sağlamak için önemli ölçüde çaba göstermiştir. Bunun da ötesinde, Komite muhasebe otoritelerinin devam etmekte olan çalışmalarının üçüncü yapısal blok kapsamındaki bildirim gereksinimleri üzerinde bir takım etkiler yaratacağını da göz önünde bulundurarak ilgili otoritelerle halen yürütmekte olduğu ilişkileri devam ettirme niyetindedir. Komite, bu alanda yapacağı gözlem ve değerlendirmeler ile sektörde meydana gelecek gelişmelerin ışığı altında üçüncü yapısal blokta gerekli değişikliklerin yapılması hususunu göz önünde bulunduracaktır.

814. Banka yönetimi, bilgilerin hangi araçlar vasıtasıyla ve hangi ortamda açıklanaca-

ğını belirlerken inisiyatiflerini kullanabilmelidir. Bankalar muhasebe raporları kapsamındaki yükümlülüklerini veya sermaye piyasası otoriteleri tarafından yürürlüğe konulan kayıt yükümlülüklerini karşılamak üzere bilgi açıklamasında bulunmuş olmaları durumunda, üçüncü bankalar uygulanabilir nitelikteki beklentilerini karşılamada bu bildirimlere dayanabi-

Page 117: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

115

leceklerdir. Bu gibi durumlarda bankalar muhasebe veya diğer bilgi açıklamaları ile bilgi açıklamanın denetimsel temelleri arasındaki önemli farklılıkları izah etmelidir. Bu izahat, tüm bilgilerin kalem kalem mutabakatına bakılması şeklinde olmak zorunda değildir.

815. Muhasebe ve diğer yükümlülükler kapsamında zorunlu kılınmamış bilgi açıkla-

maları için banka yönetimleri üçüncü yapısal blok çerçevesinde açıklanacak bilgileri, ulusal denetim otoritelerinin düzenlemeleriyle uyumlu olan diğer araçlar (kamunun erişimine açık internet web siteleri veya banka denetim otoriteleriyle birlikte doldurulacak kamusal denetim raporları gibi) yoluyla sunabileceklerdir. Ancak, bankalar ilgili tüm bilgileri mümkün olduğunca aynı nokta üzerinden sunma hususunda teşvik edilmektedir. Ayrıca, bankalar bilgi açıklamasının finansal raporlar vasıtasıyla yapılmamış olduğu durumlarda bu ek bilgilerin nereden temin edilebileceğini de göstermek durumundadır.

816. Finansal raporları veya diğer zorunlu bilgi açıklamalarını geçerli olarak tanıma-

nın, açıklanan bilgilerin doğruluğunun nasıl sağlanacağı hususuna da açıklık getirilmesine yardımcı olması beklenmektedir. Örneğin, yıllık finansal raporlarda yer alan bilgiler genellik-le denetimden geçmiş bilgiler olmaktadır ve bu tip açıklamalarla birlikte yayımlanan ek bilgilerin de denetlenen bu bilgilerle uyumlu olması gerekmektedir. Ayrıca, diğer bilgilendir-me yükümlülüklerini (sermaye piyasası otoriteleri tarafından zorunlu kılınmış kayda alma ve kayıtta kalma yükümlülükleri gibi) yerine getirmek amacıyla yayımlanan ek bilgiler de (“Yönetimin Görüş ve Değerlendirmeleri” gibi) geçerlilik şartlarını karşılayabilmeleri amacıyla genellikle oldukça sıkı incelemelere tabi tutulmaktadır (iç kontrol değerlendirmeleri gibi). Bir bilginin geçerlilik incelemesinden geçmeksizin açıklanmış olması durumunda, internet sitesinde yayımlanan münferit bir rapor veya bir bölüm gibi, banka yönetimi derhal bilginin aşağıda ortaya konan kamuyu bilgilendirme genel prensiplerine uygun biçimde tasdik edilmesini sağlamalıdır. Buna göre, muhasebe standartları kurulları, sermaye piyasası otoriteleri veya diğer otoriteler tarafından ihdas edilen yükümlülükler çerçevesinde aksi öngörülmediği sürece üçüncü yapısal blok çerçevesinde açıklanan bilgilerin dış denetimden geçmesi gerekmeyecektir.

E. Önemlilik 817. Bir banka hangi bilgilerin açıklanmasının uygun olduğuna önemlilik kavramını

temel alarak karar vermelidir. Unutulması veya yanlış biçimde ifade edilmesi durumunda ekonomik kararlarını oluşturmak için bu bilgiye güvenen bir kullanıcının değerlendirmelerini veya kararlarını değiştirecek veya önemli ölçüde etkileyecek olan bir bilgi önemli olarak kabul edilebilecektir. Bu tanım, Uluslararası Muhasebe Standartları (UMS) ve pek çok ulusal muhasebe düzenlemesiyle uyumludur. Komite, finansal bilgiyi kullanacak kişi tarafından, belirli koşullar altında bu bilginin önemli olarak değerlendirip değerlendirilmeyeceği hususunda bankanın vereceği kararın nitel bir yargıya dayanacağının bilincindedir (kullanıcı testi). Komite, eşik değerler saptamanın bir takım güçlükler taşıyacağı ve saptanan değerlerin yönlendirilmeye açık olabileceğinden hareketle spesifik eşik değerler tespit etmemiştir. Komite, kullanıcı testinin yeterli düzeyde bilginin açıklanmasının temini için yararlı bir ölçüt olduğu inancındadır.

F. Bildirim Sıklığı 818. Aşağıda yer verilen istisnalara tabi olmak kaydıyla üçüncü yapısal blokta ortaya

konan bilgi açıklamaları altı aylık dönemler itibariyle yapılacaktır. Bankanın risk yönetim amaç ve politikaları, raporlama sistemleri ve tanımlar hakkında genel bir özet sunan nitel

Page 118: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

116

bilgiler yıllık bazda yayımlanabilecektir. Uzlaşının riske duyarlılığının artırılmış olmasının ve sermaye piyasalarında daha sık raporlama yönündeki eğilimlerin bilinci içerisinde, uluslar arası düzeyde aktif büyük bankalar ve diğer önemli bankaların (ve bunların önemli bankacılık iştiraklerinin) ana sermayeleri (birinci kuşak sermaye) ile toplam sermaye yeterlilik rasyolarını ve bunların bileşenlerini113 üçer aylık dönemler itibariyle açıklamak zorundadırlar. Ayrıca risk tutarları veya diğer hususlarla ilgili bilgilerin hızlı değişim gösterme eğiliminde olduğu durumlarda banka bu bilgileri de üçer aylık dönemlerde açıklayacaktır. Her durumda, banka tüm önemli bilgileri elverişli olduğu anda ve ulusal mevzuatta öngörülmüş süreler içerisinde açıklamalıdır114.

G. Bankaya Ait Özel ve Gizli Bilgiler 819. Bankaya ait özel bilgiler (ürünler ve sistemler hakkındaki bilgiler gibi), rakiplerle

paylaşıldığı takdirde bankanın bu sistem ve ürünler için yapmış olduğu yatırımların değerinin düşmesine neden olabilecek ve bu yoldan bankanın rekabetçi gücünü zayıflatabilecek bilgilerdir. Yasal bir sözleşme veya iki taraflı bir ilişkiye dayanması bağlamında müşteriler ile ilgili bilgiler genellikle gizli bilgilerdir. Bu, bankanın müşteri bazındaki bilgilerin açıklanması yanında kullanılan yöntemler, katsayı tahminleri, veriler gibi içsel düzenlemelerinin detayla-rının açıklanması konusu üzerinde de etkiye sahiptir. Komite, aşağıda ortaya konulan öneriler, anlamlı bilgi açıklamalarına duyulan ihtiyaç ile bankaya özel bilgiler ve gizli bilgilerin korunması arasında uygun bir denge kurulabileceği inancındadır. Üçüncü yapısal blok çerçevesinde açıklanması gerekecek bilgilerin bazı bölümlerinin özel veya gizli bilgi niteliğinde olduğu istisnai durumlarda bu bilgilerin kamuya açıklanması bankanın pozisyonu-na önemli ölçüde zarar verebilecektir. Bu gibi hallerde, bankanın bilginin bu nitelikteki bileşenlerini açıklaması zorunlu değildir, ancak ilgili konuda daha genel bilgiler sunarak ve bazı hususların açıklanmadığını belirterek bunun gerekçesini açıklamak zorundadır. Bu sınırlı istisna, muhasebe standartlarında yer alan bilgilendirme yükümlülükleri ile ihtilafa neden olma amacı taşımamaktadır.

2. Bilgilendirme Yükümlülükleri115 820. İzleyen bölümlerde üçüncü yapısal blok çerçevesinde açıklanması gerekecek bil-

giler tablo şeklinde ve ek tanımlar ile açıklamalar bir dizi dipnot kullanılarak sunulmaktadır. A. Kamuyu Bilgilendirme Genel Prensibi 821. Bankalar, açıklanacak bilgileri belirlemek için kullandıkları yaklaşımı ve bilgi-

lendirme süreci üzerindeki iç kontrol mekanizmasını tanımlayan, yönetim kurullarınca onaylanmış resmi bir bilgilendirme politikasına sahip olmalıdır. Ayrıca, bankalar (açıklanan bilgilerin geçerliliğinin sağlanması ve açıklamaların sıklığını da kapsamak üzere) açıklamala-rın uygunluğunu değerlendiren bir sürece de sahip olmalıdır.

113 Bu bileşenler ana sermaye, toplam sermaye ve toplam sermaye gereksinimini içermektedir. 114 İstikrarlı risk profiline sahip bazı küçük bankalar için yıllık olarak raporlama kabul edilebilir olacaktır. Bir banka sadece yıllık bazda bildirimde bulunması halinde bu uygulamanın kendisi için neden uygun olduğunu açık bir biçimde ifade etmelidir. 115 Uzlaşının bu bölümünde yıldızla işaretlenmiş bilgilendirme yükümlülükleri, yasal sermaye gereksiniminin hesaplanmasında bazı yaklaşım ve yöntemlerin kullanılabilmesi için yerine getirilmesi gerekli koşullardır. (Dipnotlar orijinal metindeki numaralarıyla verilmiştir.)

Page 119: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

117

B. Uygulamanın Kapsamı

822. Üçüncü yapısal blok, Uzlaşının uygulandığı en üst seviyedeki konsolide bankacı-lık grubunca (Uzlaşı metninin “Uygulamanın Kapsamı”na ilişkin birinci bölümünde açıklan-dığı şekliyle) uygulanacaktır. Aşağıda yer alan kamuyu bilgilendirme yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde bankacılık grupları içerisindeki münferit bankalarla ilgili bilgilerin açıklanması istenmeyebilecektir. Buna bir istisna olarak, grup içerisindeki önemli bankacılık iştiraklerinin analizinin mümkün olması durumunda, söz konusu iştiraklerin Uzlaşıya ve grup içerisindeki sermaye veya fon transferi üzerindeki diğer uygulanabilir sınırlamalara uyum ihtiyacının sağlanması amacıyla, toplam sermaye yeterliliklerinin ve birinci kuşak sermaye yeterliliklerinin Uzlaşının uygulandığı ana kuruluş tarafından açıklanması uygun olacaktır.

C. Maruz Kalınan Riskler ve Değerlendirilmesi 823. Bankanın maruz kaldığı riskler ve bu riskleri tanımlama, ölçme, izleme ve kont-

rol etmede kullandığı teknikler piyasa katılımcılarının banka hakkında değerlendirme yaparken göz önünde bulundurdukları önemli bilgilerdir. Bu bölümde kredi riski, piyasa riski, bankacılık hesaplarındaki faiz oranı riski, hisse senedi riski ve operasyonel risk temel bankacılık riskleri olarak ele alınmaktadır. Ayrıca her ikisi de kuruluşun risk profilini etkileyen kredi riski azaltımına ve varlıkların menkul kıymetleştirilmesine ilişkin açıklamalara da yer verilmektedir. Uygulanabilir olması halinde, yasal sermayenin değerlendirilmesinde farklı yaklaşımlar kullanan bankalar için farklı bilgilendirme yükümlülükleri getirilmektedir.

D. Genel Nitel Bilgilendirme Yükümlülüğü 824. Bankalar her bir münferit risk alanı (kredi riski, piyasa riski, operasyonel risk,

bankacılık hesaplarındaki faiz oranı riski ve hisse senedi riski) için aşağıdaki hususları kapsayacak şekilde risk yönetim amaç ve politikalarını açıklamalıdır:

İzlenen stratejiler ve uygulanan süreçler; İlgili risk yönetim fonksiyonunun yapısı ve organizasyonu; Risk raporlama ve/veya risk ölçüm sistemlerinin kapsam ve niteliği; Finansal korunma ve/veya risk azaltım politikaları ile bu politikaların etkinliğini sü-

rekli olarak gözetim altında bulundurmaya yönelik olarak izlenen stratejiler ve uygu-lanan süreçler.

II. Operasyonel Risk Bildirim Yükümlülüğü 2.1. Tablo 111: Operasyonel Risk Nitel Bildirimler (a) Genel niteliksel açıklamalara (paragraf 824) ilave olarak operasyonel riskler için

gerekli sermayenin belirlemesinde bankanın kullanması uygun bulunan yaklaşım[lar].

Bankalar operasyonel risk için aşağıdaki hususları kapsayacak şekilde risk yönetim amaç ve politikalarını açıklamalıdır;

İzlenen stratejiler ve uygulanan süreçler; İlgili risk yönetim fonksiyonunun yapısı ve organizasyonu; Risk raporlama ve/veya risk ölçüm sistemlerinin kapsam ve niteliği;

Page 120: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

118

Finansal korunma ve/veya risk azaltım politikaları ile bu politikaların etkinliğini sürekli olarak gözetim altında bulundurmaya yönelik olarak izlenen stratejiler ve uygulanan sü-reçler.

Operasyonel riskler için gerekli sermayenin belirlemesinde bankanın kullanması uygun bulunan yaklaşım[lar]

(b) Operasyonel riskin ölçümünde Gelişmiş Ölçüm Yaklaşımlarının (GÖY) kullanıl-

ması durumunda, bankanın ölçüm yaklaşımında dikkate aldığı içsel ve dışsal etkenler ile ilgili açıklamaları da içermek üzere söz konusu yöntemin betimlemesi (Kısmi kullanım durumunda, kullanılan farklı yaklaşımların kullanım alanı ve kapsamı).

(c)*Operasyonel riskin ölçümünde gelişmiş ölçüm yaklaşımını kullanan bankalar için,

operasyonel risk azaltımı amacıyla kullanılan sigortalama uygulamalarının betimlemesi. Basel Bankacılık Denetim Komitesi tarafından hazırlanan “Sound Practices for the

Management and Supervision of Operational Risk-February 2003” 10. prensibi uyarınca bankaların kamuya açıklanacak bilgilerinin bankanın büyüklüğü, risk profili ve operasyonla-rının karmaşıklığı ile orantılı olması gerektiği belirtilmiştir. Yine bu prensip kapsamında vurgulanan diğer bir husus da bankaların operasyonel risk yönetim çerçeveleri hakkında kamuya yapacakları açıklama ile yatırımcı ve diğer ilgili taraflara bankaların operasyonel risklerini nasıl tanımladıkları, değerlendirdikleri, izledikleri ve kontrol/azaltıma gittiklerini izleme olanağı sunacaklarıdır.

2.2. Tablo 32: Sermaye Yeterliliği Tablo 3 kapsamında operasyonel risk için hesaplanan sermaye gereksinimi nicel bildi-

rimler başlığı altında raporlanacaktır. Nicel Bildirimler (e) Operasyonel risk için sermaye gereksinimi:

Temel gösterge yaklaşımı; Standart yaklaşım; Gelişmiş ölçüm yaklaşımları.

2.3. Operasyonel Risk Bildirimleri – Uluslararası uygulamalar

Uluslararası faaliyet gösteren bazı gelişmiş bankaların3 kamuya yaptıkları mevcut yıl-

lık raporlarındaki açıklamalarda operasyonel risklerle ilgili bölümlerin Basel II- üçüncü yapısal blok kapsamında yapılacak açıklamalar (tablo-114) ile eşleştirilmiş hali aşağıda sunulmaktadır.

Tablo 11 - Operasyonel Risk (a) Genel niteliksel açıklamalara (paragraf 824) ilave olarak operasyonel riskler için

gerekli sermayenin belirlemesinde bankanın kullanması uygun bulunan yaklaşım[lar].

Page 121: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

119

Uluslararası uygulamalar:

Operasyonel riskin tanımı Operasyonel risk yönetim organizasyonu (operasyonel risk yönetim yapısı ve ilgili

konuda çalışan komite yapıları ve üyeleri) Operasyonel risk yönetim grubunun sorumluluğu, fonksiyonu ve yönetim şekli Operasyonel risklere ilişkin yapılan raporlamalar ve bu raporlamaların kime ne

sıklıkta yapıldığı Operasyonel risklerlerden kaçınmak/azaltmak amacıyla yürütülen kontrol faaliyet-

lerinin ve aksiyon planlarının anlatımı, bu amaçla kullanılan araçlar Olağanüstü durum planları, yedekleme sistemleri, uyum (compliance) çalışmaları,

sigorta ürünü kullanılıp kullanılmadığı Sermaye hesaplaması yapılan yaklaşım İştiraklerinde risk yönetimi ve kullanılan yöntemler, raporlama ağı

(b) Operasyonel riskin ölçümünde gelişmiş ölçüm yaklaşımlarının (GÖY) kullanılması

durumunda, bankanın ölçüm yaklaşımında dikkate aldığı içsel ve dışsal etkenler ile ilgili açıklamaları da içermek üzere söz konusu yöntemin betimlemesi (Kısmi kullanım durumunda, kullanılan farklı yaklaşımların kullanım alanı ve kapsamı).

Uluslararası uygulamalar: Gelişmiş yöntem kullanan bankalar;

Bu yaklaşımı ne zamandan beri, hangi kapsamda uyguladıkları, kısmi kullanım

varsa hangi bölümler için kullanıldığı, Şu anda gelişmiş yöntemle yapılan hesaplamaların banka içinde ne şekilde kulla-

nıldığı, Hangi verilerin kullanıldığı,

İç veri (Verinin nasıl toplandığı, varsa treshold miktarı) Dış veri (Dış veri kullanılıp kullanılmadığı, kullanım amacı, kullanılıyorsa

dış verinin hangi kaynaktan temin edildiği) Öz değerlendirme (Yapılıyorsa kısaca nasıl yapıldığı, yenileme sıklığı,

organizasyonel sorumluluğun kimde olduğu) Anahtar gösterge (key risk ındicator) kullanımı İleriye dönük risk analizleri

Kullanılan program ve modeller, Bu konuda ileriki dönemlerde neler yapmayı planladıkları

gibi hususları kısaca belirtmektedirler.

(c) Operasyonel riskin ölçümünde gelişmiş ölçüm yaklaşımını kullanan bankalar için, operasyonel risk azaltımı amacıyla kullanılan sigortalama uygulamalarının betimlemesi.

Uluslararası uygulamalarda gelişmiş yöntem kullanan bankalar, risklerini azaltmak

amacıyla sigorta ürünü kullanıp kullanmadıklarını belirtmektedirler. Kullanım kararında fayda maliyet analizleri yapıldığına değinilmektedir.

Page 122: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

120

Genel olarak, yapılan raporlamalarda bankaların risk yönetim ve ölçüm çalışmalarının çerçevelerini anlattıkları, özellikle kullanılan ölçüm metodlarının detaylarına fazla değinme-dikleri görülmüştür. Bu noktada Basel II standartlarının uygulanmaya henüz başlamamış olmasının önemli bir etkisi olmakla birlikte bu bilgilerin açıklandığı piyasa oyuncularının çok fazla detay bilgi ile karmaşık risk ölçüm sistemleri içinde kaybolmaları da önlenmektedir. Raporlamalarda banka özel bilgilerinin de paylaşılmadığı gözlenmiştir.

Tablo 3: Sermaye Yeterliliği Uluslararası faaliyet gösteren bazı gelişmiş bankaların kamuya yaptıkları mevcut yıllık

raporlarındaki açıklamalarda sermaye yeterliliğine ilişkin bölümlerin Basel II üçüncü yapısal blok kapsamında yapılacak açıklamalar (tablo-35) ile eşleştirilmiş hali aşağıda sunulmaktadır.

Nicel Bildirimler ... (e) Operasyonel risk için sermaye gereksinimi:

Gelişmiş ölçüm yaklaşımları. Henüz Basel II yürürlükte olmadığından gelişmiş yöntem kullanılarak yapılan serma-

ye hesaplamaları, iç sermaye ya da ekonomik sermaye olarak adlandırılmaktadır. Gelişmiş yöntemlerle operasyonel riskler için hesaplanan iç/ekonomik sermaye tutarı ve bir önceki dönem karşılaştırması bankalarca açıklanmaktadır. Son dönem toplam iç/ekonomik sermaye hesaplamasında bir değişiklik varsa bu değişikliğin hangi risklerden(piyasa, kredi, operasyonel, diğer) kaynaklandığı bilgisi verilmektedir.

Bankaların yıllık raporlarına internet sayfaları üzerinden erişim mümkün olmaktadır. III. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Tarafından Açıklık

Getirilmesinin Uygun Olduğu Düşünülen Hususlar

Sektörde açıklanacak bilgilerin karşılaştırılabilir, belli standart ve nitelikte olmasını teminen aşağıdaki hususların denetim otoritesi tarafından belirlenmesinin önem arzettiği düşünülmektedir.

Üçüncü yapısal blok kapsamında bankaların hangi bilgileri asgari olarak açıklayacakları ve bilgi açıklama yükümlülüklerinde hata, eksiklik, gecikme olması ya da yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde BDDK’nın hangi koşulda ne çeşit yaptırımlara gideceği açıkça belirlenmeli ve önceden bankalarla paylaşılmalıdır.

Bildirim sıklığına ilişkin genel altı ayda bir raporlama kuralı dışında farklı periyotlarla

açıklama gerektiren durumlar(hangi tip bankalar ve hangi tür veriler) ile 818 nolu maddede belirtilen ve üç ayda bir raporlama yapması beklenen “diğer önemli bankalar” olarak tanımlanan bankaların ülke şartlarına uygun olarak BDDK tarafından tanımlanması bek-lenmektedir.

Dış denetime tabi olmayan üçüncü yapısal blok kapsamında açıklanacak bilgilerin

yatırımcılar, ilişkide bulunulan karşı taraflar ve denetçiler tarafından kolayca ulaşılabilir olmasını teminen bilgilerin açıklanma kanallarının neler olabileceğinin (internet, ilgili diğer raporlar) önceden belirlenmesinin uygun olduğu düşünülmektedir.

Page 123: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

121

Bilgilerin raporlanması, denetimi ve kontrolünde denetim otoriteleri (Hazine, TCMB, BDDK, SPK vb.) ile bağımsız denetçilerin rolü ve sorumlulukları tespit edilmelidir.

Operasyonel risklere özel mevcut yönetmelikler kapsamında kamuya açıklanması zorunlu

bilgiler bulunmadığından operasyonel risklere özgü hangi bilgilerin raporlanacağına ilişkin düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.

817. nolu madde uyarınca bir bankanın hangi bilgileri açıklanmasının uygun olduğuna

önemlilik kavramını temel alarak karar vermesi beklenmektedir. Burada kullanıcı testinin (user test) önem kazandığı ifade edilmektedir. Bu doğrultuda kullanıcı testi ifadesinde “kullanıcı” açıklanan bilgilerden faydalanacak üçüncü sahıslar olarak düşünülmektedir. Bankaların önemli buldukları verilerin birbirlerinden çok farklı olmasını engellemek üzere, eğer belirlenebiliyor ise bu kullanıcı testinin (user test) genel çerçevesinin tanımlanmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Dipnotlar 1 “Sermaye Ölçümü ve Sermaye Standartlarının Uluslararası Düzeyde Birbirleriyle Uyumlaştırılması (Yeni Basel Sermaye Uzlaşısı)”-Haziran 2004 4. Bölüm: Üçüncü Yapısal Blok – Piyasa Disiplini altında operasyonel risklerin bildirimine ilişkin tablo. 2 “Sermaye Ölçümü ve Sermaye Standartlarının Uluslararası Düzeyde Birbirleriyle Uyumlaştırılması (Yeni Basel Sermaye Uzlaşısı)”-Haziran 2004 4. Bölüm: Üçüncü Yapısal Blok – Piyasa Disiplini altında sermeye yeterliliği bildirimine ilişkin tablo. 3 ABN, Dresnerbank, Deutschebank, HSBC, BNP, JP Morgan, Citibank 4 “Sermaye Ölçümü ve Sermaye Standartlarının Uluslararası Düzeyde Birbirleriyle Uyumlaştırılması (Yeni Basel Sermaye Uzlaşısı)”-Haziran 2004 4. Bölüm: Üçüncü Yapısal Blok – Piyasa Disiplini altında operasyonel risklerin bildirimine ilişkin tablo. 5 “Sermaye Ölçümü ve Sermaye Standartlarının Uluslararası Düzeyde Birbirleriyle Uyumlaştırılması (Yeni Basel Sermaye Uzlaşısı)”-Haziran 2004 4. Bölüm: Üçüncü Yapısal Blok – Piyasa Disiplini altında sermeye yeterliliği bildirimine ilişkin tablo. Kaynakça Basel Bankacılık Denetim Komitesi tarafından hazırlanan ve Türkçeye çevirilen “Sermaye Ölçümü ve

Sermaye Standartlarının Uluslararası Düzeyde Birbirleriyle Uyumlaştırılması (Yeni Basel Sermaye Uzlaşısı)”-Haziran 2004.

Basel Bankacılık Denetim Komitesi tarafından hazırlanan “Sound Practices for the Management and Supervision of Operational Risk”-February 2003.

BDDK tarafından yayınlanan “ Üçüncü Yapısal Blok (Pillar 3): Piyasa Disiplini”- 9 Aralık 2004. ABN, Dresnerbank, Deutschebank, HSBC, BNP, JP Morgan, Citibank bankalarının konsolide yıllık

raporları (annual report 2004). Muhasebe Uygulama Yönetmeliğine İlişkin 17 Sayılı Tebliğ - Kamuya Açıklanacak Mali Tablolar ile

Bunlara İlişkin Açıklama ve Dipnotlar Standardı. Aracı Kuruluşların Kamuyu Aydınlatma Esaslarına İlişkin Tebliğ (Seri: V, No: 77).

Page 124: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi, Sayı 58, 2006

122

Operasyonel Risk İleri Ölçüm Modelleri

Giriş

Çalışma iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde operasyonel risklerin ölçülmesi kap-samında hangi ileri ölçüm modellerinin kullanılması gerektiği, söz konusu ölçüm modelleri-nin özellikleri, karşılaşılabilecek sorunlar, ölçüm modellerinin zayıf ve güçlü yönlerinin neler olduğu üzerinde durulmuştur. Bu bölümde tanıtılan ölçüm yaklaşımları şunlardır:

Kayıp Dağılımı Yaklaşımı Stres Testleri / Senaryo Analizi Skorkart Yaklaşımı Bayesgil Metodlar

İkinci bölümde banka ismi verilmeden Türk bankacılık sisteminde operasyonel risk

ölçümünde kullanılan ileri ölçüm modelleri incelenmiş olup söz konusu incelemede toplam 12 bankanın verileri kullanılmıştır. Çalışma, bankacılık sektöründe operasyonel risklerin ölçülmesi konusunda Türk bankacılık sisteminin bulunduğu noktanın belirlenmesi hedeflen-miştir.

I. Operasyonel Risklerin Ölçümünde Hangi İleri Ölçüm Modelleri Kullanılmalı, Özellikleri, Karşılaşılabilecek Sorunlar, Zayıf/Güçlü Yönleri A. Kayıp Dağılımı Yaklaşımı

1. Kayıp Verilerinin Toplanması, 56 Hücrelik (8 Faaliyet Kolu x 7 Kayıp Olayı Türü) Matrisin Hücrelerine Eşleştirilmesi, Kalitesinin Gözden Geçirilmesi ve Kullanıma Uygun Hale Getirilmesi

Basel II’de tanımlanmış olan 8 ana faaliyet kolu ve 7 kayıp olayı türünden oluşturulan matrisin her hücresi için ayrı ayrı OpVar hesaplanmalıdır. Bu nedenle kayıp verileri bu sınıflandırmaya uygun bir şekilde toplanmalıdır1.

Veri kalitesinin gözden geçirilmesi genel olarak aşağıdaki adımları kapsamalıdır:

Page 125: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

123

Bankanın veritabanı kullanılarak tespit edilen toplam kayıp tutarı ile dahili veri topla-

nan kaynaklardan gelen verilere ilişkin toplam kayıp tutarı karşılaştırılarak eksiklik olup olmadığı veya birden fazla kez raporlanan olay olup olmadığı kontrol edilir.

Verilerin sınıflandırılmasında herhangi bir yanlışlık olup olmadığı kontrol edilir. Sınıflandırmada hata yapılması sermaye hesaplamalarını etkileyeceğinden, bu tür hata-ların düzeltilmesi büyük önem taşır.

Eğer bankanın ileri ölçüm yaklaşımları (İÖY) kapsamına almış olduğu hücrelerden2 birinde veya birkaçında yetersiz veri gözlemlenmişse, söz konusu verilerin senaryo analizi veya dış veriler ile desteklenmesi seçeneği üzerinde durulmalıdır.

Son olarak, toplanan verilerin kalitesinin gözden geçirilmesi ve potansiyel sorunların tespit edilebilmesi için histogramlardan faydalanılabilir.

Şekil 1: Yasal zarar olaylarına ilişkin kayıp verilerinden faydalanılarak oluşturulmuş

histogram3 (Ek: 1)

Basel II ileri ölçüm yaklaşımını kullanmayı amaçlayan bir banka, son yıllarda dahili veri toplama konusunda daha fazla çaba göstermeye başlamış olabilir. Bu durumun raporla-nan kayıp olayı sıklığına nasıl yansıdığı bir histogram yardımıyla görülebilir. ( Şekil 2)

Şekil 1: Zarar tutarları kullanılarak oluşturulan yandaki histogramda, belli aralıktaki zarar tutarlarının kaç kez gözlemlendiği gösteril-mektedir. Buna göre, zarar tutarlarına ilişkin alt eşik değeri yaklaşık, 100.000 dolardır. Veri setinden oluşturulan histogram, beklentilere uygun bir şekle sahiptir. Daha düşük zarar tutarlarına ilişkin daha çok olay gözlemlenmiştir. Ayrıca kuyruk alanında yer alan büyük zarar olayları da mevcuttur.

Şekil 2: Bu histogramda, özellikle 2005 yılının 2. ve 3. çeyreklerinde veri toplama konusuna ağırlık verildiği gözlemlenmektedir. Bu durumda tüm yılları dikkate alarak, zarar olaylarının yıllık ortalama sıklığının (56) bulunması gerçekçi olmayacaktır. Bu ortalama, gerçek ortalamadan uzak olacaktır. Çünkü zarar olayı verisinin az olması, zarar olayının gerçekleşmemesin-den değil, raporlanmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Böyle bir histograma bakılarak, daha sağlıklı veri toplandığı gözlemlenen son 4 çeyreğin yıllık zarar olayı sıklığını (255) dikkate alma kararı verilebilir.

Tutar Bazında Gerçekleşen Olay Sayısı

05

101520253035404550

200.

000

400.

000

600.

000

800.

000

1.00

0.00

01.

200.

000

1.40

0.00

01.

600.

000

1.80

0.00

02.

000.

000

2.20

0.00

02.

400.

000

2.60

0.00

02.

800.

000

3.00

0.00

03.

200.

000

3.40

0.00

03.

600.

000

3.80

0.00

0

Zarar Tutarı (USD)

Ola

y sa

yısı

Yıllar İtibariyle Raporlanan Kayıp Olayı Sayısı

0

20

40

60

80

100

120

140

Haz

.00

Eyl

.00

Ara

.00

Mar

.01

Haz

.01

Eyl

.01

Ara

.01

Mar

.02

Haz

.02

Eyl

.02

Ara

.02

Mar

.03

Haz

.03

Eyl

.03

Ara

.03

Mar

.04

Haz

.04

Eyl

.04

Ara

.04

Mar

.05

Haz

.05

Eyl

.05

Çeyrek yıl

Ola

y Sa

yısı

Page 126: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

124

2. İstatistiksel Testler Uygulanarak En Uygun Sıklık ve Şiddet Dağılımlarının Tespit Edilmesi

Aktüeryal modele dayanan Kayıp Dağılımları Yaklaşımı kapsamında risklerin ölçümü, kayıpların sıklık ve şiddet olmak üzere iki bağımsız stokastik süreçte incelenmesi ve modellenmesi gerekliliğini doğurmaktadır. Toplanan kayıp verilerine hangi sıklık ve şiddet dağılımlarının uygun olacağının belirlenebilmesi için verilere ilişkin birtakım özelliklerin görsel ve sayısal olarak incelenmesi, veri setine belirli istatistiksel testlerin uygulanması gerekmektedir. Bu işlemler, Basel II’de tanımlanan 8 faaliyet kolu ve 7 kayıp olay türünden oluşan matrisin her hücresi için ayrı ayrı gerçekleştirilmelidir.

Varsayımlar:

Sıklık ve şiddet dağılımları birbirinden bağımsızdır. Bir hücredeki kayıp tutarları rassal değişkendir (random variable), birbirinden bağım-

sız ve benzer dağılıma sahiptir (independent identically distributed). Bir hücredeki kayıp olaylarının sayısı rassal bir değişkendir.

Kayıp şiddetinin modellemesinde, sürekli dağılımlar (continuous distributions), kayıp

sıklığının modellemesinde ise kesikli dağılımlar (discrete distributions) kullanılır. Kayıp şiddeti ile sıklığı negatif değerler alamayacağından, bu dağılımların 0’a eşit ve 0’dan büyük olan bölümleri dikkate alınır. Şiddet ve Sıklık Dağılımlarını Belirleme Adımları: 2.1. Normalite Testleri

Verilerin normal dağılım özelliği taşıyıp taşımadığı araştırılır.

H0: Veri seti, normal dağılımdan gelmektedir. Karşıt hipotez: H1: Veri seti, normal dağılımdan gelmemektedir. Verilerin normalite kontrolü için incelenecek istatistikler ve uygulanabilecek yöntemler şunlardır:

i) Momentlerin incelenmesi

Verilerin 3. ve 4. moment (central moments) incelenir. Standart normal dağılımın momentle-riyle karşılaştırılarak bir yorum yapılır. 1. moment = Ortalama

[ ] µ=)(XE 2. moment = Varyans

[ ]22 )( µσ −= XE 3. moment = Çarpıklık (skewness)

[ ]3

3)(σ

µ−=

XEs

Kayıp tutarı verilerine hangi istatistiksel dağılımların uygun olabileceği düşünülürken, göz önünde bulundurulması gereken bir nokta, çarpıklık katsayısıdır. Normal dağılımın

Page 127: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

125

çarpıklık katsayısı 0’dır ve dağılım simetriktir. Çarpıklık katsayısının 0’dan büyük olduğu durumlarda dağılım sola yatık, 0’dan küçük olduğu durumlarda ise sağa yatıktır. (Şekil 3) Örneğin, Şekil.1’deki örnekleme ilişkin çarpıklık katsayısı 4,42’dir. Verilerin çarpıklık katsayısı istatistiksel açıdan anlamlı ölçüde sıfırdan farklı ise söz konusu verilerin normal dağıldığını varsaymak doğru olmayacaktır.

Şekil 3: Normal olmayan dağılımların çarpıklık katsayısına göre örnek görünümleri

4. moment = Basıklık (kurtosis) Normal dağılımın basıklık katsayısı 3’dür.

[ ]4

4)(σ

µκ −=

XE

Normal dağılımın basıklık katsayısı 3’dür. Basıklık katsayısının 3’ten büyük olduğu

durumlarda dağılım kalın kuyruklu, küçük olduğu durumlarda ise ince kuyrukludur. (Şekil 4)

Şekil 4: Basıklık katsayısına göre dağılımların örnek görünümleri

Çok yüksek tutarlarda kayıpların gözlemlenmesi, şiddet dağılımının kuyruk alanının

genişlemesine yol açar. Kalın kuyruk alanlarına sahip olduklarından dolayı şiddet dağılımları için uygun olabilen dağılımların bazıları şunlardır: Weibull, Üssel, Pearson, Lognormal, Pareto, Gamma.

Page 128: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

126

ii) Grafik ve Histogramlar Normal Olasılık Grafiği (Normal Probability Plot): Bir eksen gözlenen değerler, diğer

eksen ise normal dağılım varsayımına göre beklenen değerler eksenidir. Veriler normal dağılım gösteriyorsa, noktaların bir doğru üzerinde yer alması ya da etrafında belirli bir desen göstermeden dağılması gerekir.

Örnek: Şekil 5, normal dağılıma sahip bir veri setinin grafiğine bir örnek iken, Şekil 6 ise

normal dağılımdan gelmeyen verilerin grafiğine bir örnektir.

Şekil 5: Normal dağılıma sahip örnek verilerin Normal Olasılık Grafiği

Şekil 6: Normal olmayan dağılıma sahip örnek verilerin Normal Olasılık Grafiği

Page 129: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

127

Histogram: Yatay eksen gözlenen değerleri, dikey eksen ise frekansı, yani gözlem-lenme sayısını gösterir. Normal dağılıma sahip bir veri setinin histogramı simetrik olur. Normal olmayan verilerin histogramı ise simetrik olmaz. (Şekil 7 ve 8)

Şekil 7: Yaklaşık olarak Normal dağılıma sahip örnek verilerin histogramı

Şekil 8: Normal dağılıma sahip olmayan örnek verilerin histogramı

iii) Lilliefors Normalite Testi Ortalama ve varyans önemli olmaksızın, veri setinin birikimli dağılım fonksiyonu ile

standart normal dağılımın birikimli dağılım fonksiyonu arasındaki en yüksek dikey farkı ölçer. Aradaki fark belirginse dağılımın normal olmadığı anlaşılır. Kolmogorov-Smirnov testinin normal dağılım için özelleşmiş bir biçimidir.

iv) Shapiro-Wilk Testi Shapiro-Wilk test, normal dağılımdan çeşitli yönlerden sapmaları tespit etmekte kulla-

nılan varyans analiz testidir. Örneklemin sıralı istatistikleri ile, standart normal dağılımın sıralı istatistiklerinin beklenen değer, varyans ve kovaryanslarından oluşan matris dikkate alınarak hesaplanan Shapiro-Wilk test istatistiğinin tablo değerlerinden küçük olduğu durumlarda, veri setinin normal dağılımdan geldiğine ilişkin hipotez reddedilir. Hipotezin reddedilmesi, dağılımın normal olmadığını göstermesine karşın, test istatistiğinin tablo değerinden büyük olması verilerin normal dağılımdan geldiğine ilişkin bir kanıt oluşturmaz. Shapiro-Wilk testi, örneklemde çok sayıda aynı değere sahip verinin yer aldığı durumlarda çok doğru sonuçlar vermez. Ancak küçük ve orta büyüklükte (veri sayısı<3000) örneklemler için en güvenilir sonuçları veren normalite testidir.

Page 130: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

128

2.2. Şiddet Dağılımlarının Parametrelerinin Belirlenmesi

Weibull, Gamma, Lognormal, Üssel, Pareto, Pearson gibi dağılımlar, kayıp şiddetini ifade etmeye uygun olabilecek dağılımlardır. Bu dağılımların parametreleri, veri setine uygun olacak şekilde belirlenir. Dağılım parametrelerini belirlemek için uygulanabilecek yöntemler şunlardır:

i) Momentler Yöntemi (Method of Moments-MM) Örneklemin momentleri dağılımın teorik momentlerine eşitlenerek bir denklem siste-

mi oluşturulur. Bu denklem sistemi çözülerek parametreler tahmin edilir.

Örnek: Gamma dağılımının olasılık yoğunluk fonksiyonu aşağıdaki gibidir:

βαα αβ

βαx

exxf−

Γ= .

)(1),;( 1

Gamma dağılımının ilk momenti, yani ortalaması:

αβ=)(xE Örneklemin ilk momenti, yani ortalaması:

nXXn

ii /

1∑=

=

İki moment birbirine eşitlenirse:

nXn

ii /

1∑=

=αβ (1)

Gamma dağılımının ikinci momenti:

)1()( 22 += ααβxE Örneklemin ikinci momenti:

nXn

ii /

1

2∑=

İki moment birbirine eşitlenirse:

nXn

ii /)1(

1

22 ∑=

=+ααβ (2)

(1) ve (2) denklemleri birlikte çözülürse:

2

11

2

2

1

//

/

=

∑∑

==

=

nXnX

nX

n

ii

n

ii

n

ii

α

=

∑∑

=

==

nX

nXnX

n

ii

n

ii

n

ii

/

//

1

2

11

2

β

Page 131: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

129

olarak bulunur. Örneklemdeki veriler formüllerde yerine koyularak parametreler tahmin edilmiş olur.

Momentler yöntemi, kolay hesaplanma avantajına karşın yaklaşık sonuçlar vermesi, doğruluk yüzdesinin tahmin edilememesi gibi dezavantajları nedeniyle tek başına kullanılması her zaman güvenilir sonuçlar vermeyen bir yaklaşımdır.

ii) En Çok Olabilirlik Yöntemi (Maximum Likelihood Estimation-MLE)

Bir sürekli rassal değişkene ait olasılık yoğunluk fonksiyonu biliniyorsa ve parametre-leri tahmin edilecekse bunun için en güvenilir yöntemlerden biri MLE’dir. Parametrelerin olabilirlik fonksiyonunun maksimize edilmesi yoluyla en muhtemel sonuçlar elde edilir.

x, olasılık dağılım fonksiyonu ),...,,;( 21 kxf θθθ olan bir sürekli rassal değişkendir. Tahmin edilmek istenen k adet parametre ),...,,( 21 kθθθ biçiminde gösterilirse, R adet birbirinden bağımsız veri için maksimize edilmesi gereken olabilirlik fonksiyonu şu şekilde gösterilir:

RixfLxxxLR

ikiRk ,...,2,1,),...,,;(),...,,|,...,,(

1212121 === ∏

=

θθθθθθ

Olabilirlik fonksiyonunun maksimize edilmesinin zorluğu nedeniyle logaritması alına-

rak işlemler kolaylaştırılır ve 0’a eşitlenerek maksimize edilir:

kjL

xfL

j

R

iki

,...,2,1,0ln

),...,,;(lnln1

21

==∂∂

= ∑=

θ

θθθ

Örnek:

Gamma dağılımının olasılık yoğunluk fonksiyonu:

βαα αβ

βαx

exxf−

Γ= .

)(1),;( 1

Gamma dağılımı için logaritması alınmış olabilirlik fonksiyonu (log-likelihood

function):

( )∑=

−−+

+Γ−=

R

i i

iii

iii

xxL1

)ln()1(1ln)(lnlnβ

αβ

αα

Bu fonksiyonun α ve β parametrelerine göre türevleri sıfıra eşitlenerek örneklem veri-

leri yerine koyulduğunda parametreler tahmin edilmiş olur.

0ln=

∂∂α

L ,

0ln=

∂∂β

L

Page 132: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

130

MLE yönteminde, veri seti büyüdükçe tahminler gerçek değere yakınsar, yani tahmi-nin doğruluğu artar. Buna karşılık, en yüksek olabilirlik tahmin edicisi her zaman var olmayabilir ya da birden fazla olabilir. Bundan dolayı Momentler Yönteminin (MM) yönteminin çıktıları En Çok Olabilirlik Yöntemi (MLE) yöntemi için başlangıç değeri oluşturma amacıyla kullanılarak tahmin güvenilirliği artırılabilir.

Örnek:

Üssel Dağılımın Parametresinin Hesaplanması:

Üssel dağılımın olasılık dağılım fonksiyonu .)(λ

λx

exf−

= Kayıp verilerinin şiddeti-

nin bu dağılımı izlediği varsayılıyorsa, örneklemdeki veriler ve MLE (maximum likelihood estimator) kullanılarak λ parametresi tahmin edilmelidir. λ’nın en çok olabilirlik yöntemi ile hesaplanan tahmin edicisi 1 / (Σ Xj / n)’dir; yani örneklemin ortalamasının çarpmaya göre tersine eşittir.

Şekil 1’e ilişkin kayıp tutarı verilerini içeren örneklemin ortalaması 439.726’dır. Do-layısıyla “bu verilere dayanılarak hesaplanan tahmin edici 1/439.726 = 0,00000227’dir ve bu örneklemdeki veriler olasılık dağılım fonksiyonu f(x) = e (-x/0,00000227)/0,00000227 olan bir popülasyondan geliyor olabilir,” diyebiliriz.

Bu yöntemle, şiddet dağılımı için uygun olabilecek diğer olasılık dağılımlarının para-metreleri de hesaplanır ve bir sonraki aşamada istatistiksel testler uygulanarak, en uygun şiddet dağılımı tespit edilir. 2.3. Sıklık Dağılımlarının Parametrelerinin Belirlenmesi

Basel II’ye göre bankalar 1 yıllık zaman zarfında karşı karşıya kalabilecekleri kayıp olaylarına ilişkin sermaye ayırmalıdırlar. Dolayısıyla, bir yıl içinde bankanın hangi sıklıkta kayıp olayı ile karşılaştığının takibi ileriki yıllar için tahmin yapılabilmesi için gereklidir. Bu nedenle, herbir hücre için, toplanan kayıp verilerine ilişkin sıklık dağılımının oluşturulması gerekmektedir. Poisson, Binom ve Negatif Binom gibi dağılımlar, kayıp sıklığını ifade etmeye uygun olabilecek dağılımlardır. Bu dağılımların parametreleri, veri setine uygun olacak şekilde yukarıda anlatılan Momentler Yöntemi (MM) veya En Çok Olabilirlik Yöntemi (MLE) yöntemleriyle belirlenir. MLE daha güvenilir sonuçlar vermesi nedeniyle tercih edilebilir. Bir yıl içinde gerçekleşmesi beklenen kayıp sıklığına λ denirse, λ, o yıl içinde gerçekleşmesi beklenen toplam olay (kayba yol açmayan olaylar dahil) sayısı (N) ile beklenen kayıp olasılığının (θ) çarpımına eşittir. λ = N* θ Binom Dağılım

NnnN

nh nNn ,,...2,1,0,)1()( =−

= −θθ

Page 133: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

131

Binom dağılımdaki n değeri, bir yılda meydana gelen kayıp olayı sayısını ifade eder. Binom dağılımın dezavantajı, kullanılabilmesi için N değerinin bilinmesi veya öngörülebil-mesi gerekmesidir. Çünkü θ parametresinin tahmin edicisi n/N’dir ve bu yüzden N bilinmedi-ği (ya da öngörülemediği) takdirde model kurulamaz. Poisson Dağılımı Eğer binom dağılımdaki N değeri büyük ise ve θ küçük ise, (özellikle N≥ 20 ve θ ≤ 0,05 ise) Poisson dağılımı binom dağılım için iyi bir yaklaşım (approximation)’dır. Eğer N≥100 ve N θ≤10 ise yaklaşım kusursuza yakındır. Poisson dağılımının olasılık dağılım fonksiyonu:

,...2,1,0,!

.)( ==−

nnenh

λλ

Kayıplara ilişkin verilerin sıklık dağılımının bir Poisson dağılımı olduğu varsayılıyorsa, λ’nın tahmin edilmesi gerekmektedir. λ ’nın tahmin edicisi (MLE) ise örneklemdeki n değerlerinin ortalamasıdır.

Ek.1’de yer alan yasal yaptırımlara ilişkin kayıp olaylarının 25 aylık veriye dayandı-ğını ve aylar itibariyle aşağıdaki sıklıkta gerçekleştiğini varsayalım. 25 ayda toplam 75 kayıp olayı gerçekleşmiştir, yani λ’nın tahmin edicisi 75/25=3’tür. Bu değer, bir aylık ortalama kayıp sıklığı beklentisidir. Ancak Basel II’ye göre, bankalar 1 yıllık zaman zarfında karşı karşıya kalabilecekleri kayıp olayları için sermaye ayırmalıdırlar. Dolayısıyla, yıllık sıklık dağılımı olarak, lambdası 3*12=36’ya eşit olan bir Poisson dağılımı kullanılabilir. Ay 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 Kayıp olaylarının sayısı

3 1 4 8 0 2 0 7 1 0 2 1 5 2 4 10 1 5 2 4 1 5 3 3 1

Negatif Binom Dağılım

Şekil 9: Yandaki grafik, yukarıdaki tablodaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur ve bir ayda belli bir sayıda kayıp olayı meydana gelmesine ilişkin olasılıkları göstermekte-dir. Bu grafiğe lambda’sı 3 olan bir poisson dağılımı oturtularak, (aylık) sıklık dağılımının elde edilmesi mümkündür.

0

0,05

0,1

0,15

0,2

0,25

0,3

0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

Aylık kayıp olayı sıklığı

Ola

sılık

Poisson - Gerçek Veri Karşılaştırması

00,050,1

0,150,2

0,250,3

0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

Aylık kayıp olayı sıklığı

Ola

sılık

Poisson (lambda=3)Örneklemden elde edilen veri

Şekil 10: Şekil 10’da gerçek veriye dayanılarak oluşturulan grafik ile, poisson (λ=3) dağılımının olasılık değerleri karşılaştırıl-maktadır.

Page 134: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

132

Negatif binom dağılımın olasılık dağılım fonksiyonu:

αθθα

)1(1

1)( −

−−+

= n

nn

nh

Şekil 10’te yer alan örneklemdeki gibi uç değerlerin gözlemlendiği, yani kuyruk alanı

kalın olan örneklemler için kimi zaman negatif binom dağılım tercih edilebilir. 2.4. Uyum İyiliği Testleri (Goodness of Fit Tests)

Önceki adımlarda veri setine uygun parametreleri belirlenen sıklık ve şiddet modelle-rinin uygunluğu grafiksel ve niceliksel çeşitli Uyum İyiliği (Goodness of Fit) testleri ile sınanır. H0=Veri seti, test edilen dağılıma uygun bir popülasyondan gelir. H1= Veri seti, test edilen dağılıma uygun bir popülasyondan gelmez.

Non-Parametrik testler (Kolmogorov-Smirnov testi, Ki-kare testi, Anderson-Darling testi)

i) Kolmogorov-Smirnov Testi Örneklem ile uygunluğu test edilen dağılımın birikimli dağılım fonksiyonları arasın-

daki en yüksek dikey farkı ölçer. Test istatistiği tablo değerinden büyükse, seçilen dağılımın örnekleme uygun olmadığı sonucuna varılır.

)()(max1 ieioni

yFyFD −=≤≤

Fo : Örneklemin birikimli yoğunluk fonksiyonu Fe : Uygunluğu test edilen dağılımın birikimli yoğunluk fonksiyonu n : Örneklemdeki gözlem sayısı K-S testi yalnızca sürekli dağılımlara uygulanır (sıklık dağılımının uyum iyiliği testi

için uygun değildir). Test istatistiğinin karşılaştırılacağı kritik tablo değerleri dağılımsal bir varsayıma dayanmaz, tüm dağılımlar için aynıdır. Ancak bu test, dağılımın kuyruklarında, merkezine oranla daha az hassastır. Ayrıca, dağılımın parametrelerinin örneklemden tahmin edilmesi, testin güven düzeyini azaltır.

ii) Ki-kare (Chi-square) Testi Gözlemlenen frekans değerleri ile uygunluğu test edilen dağılımın beklenen frekans

değerleri arasındaki farkın büyüklüğünü ölçer. Test istatistiğinin tablo değerinden büyük olduğu durumlarda, seçilen dağılımın örnekleme uygun olmadığı sonucuna varılır.

∑=

−=

k

i i

ii

eeo

1

22 )(

χ

oi : Gözlenen frekans değerleri ei : Uygunluğu test edilen dağılımın beklenen frekans değerleri k : n adet veride küme sayısı

Page 135: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

133

Ki-kare testi, Kolmogorov-Smirnov ve Anderson-Darling testlerinin aksine kesikli da-ğılımlar için de uygulanabilir.

iii) Anderson-Darling Testi

Kolmogorov-Smirnov testinin farklılaştırılmış biçimidir, kuyruklara daha çok ağırlık vererek bir örneklemin belirli bir dağılıma uygunluğunu test eder. Test istatistiğinin tablo değerinden büyük olduğu durumlarda, seçilen dağılımın örnekleme uygun olmadığı sonucuna varılır.

[ ]∑=

+−+−−−=

n

i

ini

nyFyFi

nA1

12 )(ln)(ln)12(

F (y): Dağılımın birikimli fonksiyonu n: Örneklemdeki gözlem sayısı

Testin kritik tablo değerleri dağılımdan dağılıma farklılık gösterir, bu nedenle farklı

dağılımlar için farklı tablolar kullanılmalıdır.

Grafiksel Uyum İyiliği Testi

Probability-Probability Plot

Verilerin belirli bir dağılımdan gelip gelmediğine ilişkin görsel fikir veren bir grafik-sel uyum iyiliği testidir. Bir eksen sıralı gözlenen değerler, diğer eksen ise dağılım varsayımı-na göre sıralı beklenen değerler eksenidir. Veriler test edilen dağılımdan geliyorsa, grafikte noktaların yaklaşık olarak bir doğru üzerinde yer alması gerekir. 2.5. En Uygun Sıklık ve Şiddet Modellerinin Seçilmesi

Grafiksel ve niceliksel uyum iyiliği (Goodness of fit) testleri en iyi sonuçları veren sıklık ve şiddet modelleri belirlenir.

Seçilen hiçbir dağılımın tek başına kuyruk bölümünün operasyonel risk kayıplarının

ekstrem değerlerini açıklamak için yeterli olmadığının öngörüldüğü durumlarda, dağılımın gövdesi ve kuyruğu için farklı dağılımların kullanılması tercih edilebilir.

3. Sigortanın Dikkate Alınması

Basel II’ye göre, ileri ölçüm yöntemleri kullanıldığı takdirde, sigortanın risk azaltıcı et-kisi operasyonel risk sermaye yükümlülüğü hesaplamalarında dikkate alınabilecektir. Ancak bankalar sigorta yaptırarak, sigortanın etkisini dikkate almadan hesaplamış oldukları ekonomik sermayenin en fazla yüzde 20’si oranında sermaye tasarrufu sağlayabileceklerdir. Buna ek olarak, Basel II’de sigortayı sağlayan kuruluşun ve sigorta poliçesinin sağlaması gereken bazı koşullar belirlenmiştir.

Kayıp dağılımı yaklaşımında sigortanın etkisi hesaplanırken, öncelikle sigorta poliçele-rinin hangi olay türü/faaliyet kolu kategorilerini kapsamına aldığı saptanacak ve eşleştirme yapılacaktır. Daha sonra, herbir olay türü/faaliyet kolu kategorisi için sigorta muhafiyeti, sigorta kapsamına girecek en yüksek tutar ve bir olayın sigorta kapsamına girme olasılığı belirlenmelidir. Bu unsurlardan ve daha önce oluşturulmuş olan sıklık ve şiddet dağılımların-

Page 136: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

134

dan faydalanılarak Monte Carlo simülasyonu yapılmalı ve böylece sigortanın ekonomik sermayeye etkisi bulunmalıdır.

4. Monte Carlo Simülasyonu ile Toplam Kayıp Dağılımının Oluşturulması ve

Belirlenmiş Güven Aralığında (Basel II’ye Göre Yüzde 99.9) Operasyonel Risk Sermaye Gereksiniminin Her Hücre İçin Hesaplanması

Birbirinden bağımsız iki stokastik süreci temsil eden şiddet ve sıklık modelleri, toplam

kayıp modelini oluşturulmak üzere birleştirilir.

=

>= ∑

=

0),0(

0,)().()( 1

*

xp

xxFipxG i

i

G(x): Toplam kayıp modeli Fn*(x): Sıklık dağılımının n kat konvolüsyonu p : Sıklık dağılımının olasılık fonksiyonu

Şiddet ve sıklık modellerinin birleştirilmesinde, Hızlı Fourier dönüşümü ve ardışık

metod yöntemleri ile Monte Carlo simülasyonu kullanılabilir. Monte Carlo simülasyonu, özellikle dağılımların normal ve olaylar arası ilişkilerin doğrusal olmasını gerektirmemesin-den ve mümkün olan birçok durumu kapsayacak şekilde rassal süreç simülasyonu sağlama-sından dolayı tercih edilmektedir.

Monte Carlo simülasyonu, birçok değişkeni dikkate alarak çok sayıda iterasyonla, bi-linen bir birikimli dağılım fonksiyonuna uygun veri örneklemesine olanak sağlayan bir metoddur. Monte Carlo simülasyonunda yapılan örneklemeler toplam kayıp modelini oluşturur. Böylece bir yılda meydana gelebilecek olayların toplam şiddetine ilişkin olasılık değerleri hesaplanmış olur.

Şekil 11: Sıklık ve Şiddet modellerinden Toplam kayıp modelinin oluşturulması Geliştirilmiş birçok yazılım aracılığıyla, yüzbinlerce iterasyon ile Monte Carlo hesap-

laması yapılabilmektedir. Kayıp verilerine uygun olan şiddet ve sıklık modelleri belirlendik-

Page 137: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

135

ten sonra, kullanılan sistemin elverdiği büyüklükte iterasyon sayısına karar verilir. İterasyon sayısı artıkça ölçümün hassaslığı artacaktır, çünkü rassal olarak yaratılacak örneklemin büyüklüğü iterasyon sayısı ile orantılıdır.

Monte Carlo simülasyonu kapsamında yapılan hesaplamanın adımları şu şekilde özet-lenebilir: − İterasyon sayısı kadar (n defa) aşağıdaki işlemler tekrarlanır:

Rassal sayı üreteci ile 0 ile 1 arasında sayı türetilir. Bu sayı, sıklık modelinin birikimli dağılım fonksiyonundaki güven düzeyi (quantile)

olarak alınır ve bu güven düzeyine denk gelen olay sayısı frekans (f) olarak bulunur. Frekans olarak elde edilen sayı kadar olay için şiddet dağılımından değer üretilmelidir.

Bunun için f defa aşağıdaki işlem tekrarlanır: o Rassal sayı üreteci ile 0 ile 1 arasında sayı türetilir. o Bu sayı, şiddet modelinin birikimli dağılım fonksiyonundaki güven düzeyi

(quantile) olarak alınır ve buna denk gelen olay şiddeti (s) bulunur.

si , i=1,...,f değerleri toplanarak toplam kayıp tutarı bulunur. ∑=

=f

iisS

1

− n defa iterasyon sonucu elde edilen n adet S değerinin oluşturduğu örneklemin biçimlen-dirmiş olduğu dağılım, toplam kayıp dağılım modelini oluşturur.

Şekil 12: Sıklık dağılımının şiddet dağılımı ile Monte Carlo simulasyonu metoduyla birleştirilmesi

Basel II’de tanımlanan 8 faaliyet kolu ve 7 kayıp olay türünden oluşturulan matrisin bir

hücresi için Monte Carlo simülasyonu ile oluşturulmuş olan bu toplam kayıp dağılımının ortalaması Beklenen kayıp (EL), yüzde 99.9’luk güven aralığına (quantile) denk gelen değer ile beklenen değer arasındaki fark Beklenmeyen kayıp(UL), bu iki değerin toplamı ise o faaliyet kolu ve kayıp olay türüne ilişkin operayonel risk sermaye gereksinimini (OpVaR) verir.

Bankanın faaliyet gösterdiği Basel faaliyet kollarından her birinde ortaya çıkabilecek

her kayıp olay türü için yapılması gereken bu hesaplama sonucunda matrisin bütün hücreleri için OpVaR değerleri elde edilmelidir.

Page 138: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

136

5. Herbir Hücre İçin Hesaplanmış Olan Operasyonel Risk Sermaye

Gereksiniminin, Hücreler Arasında Var Olabilecek Korelasyona İlişkin Varsayımlar Dikkate Alınarak Toplanması ve Toplam Operasyonel Risk Sermaye Gereksinimine Ulaşılması

Basel II’de tanımlanan 8 faaliyet kolu ve 7 kayıp olay türünden oluşturulan matrisin

her hücresi için ayrı ayrı hesaplanmış olan OpVaR tutarları, bankanın toplam operasyonel risk sermaye gereksiniminin bulunması amacıyla birleştirilmelidir.

Bu aşamada, tüm OpVaR değerlerini toplayarak sonuca ulaşmak alternatiflerden biri-dir. Bu yaklaşım, her hücreye ilişkin operasyonel risk verilerinin birbirlerine istatistiksel olarak tam bağımlı (perfectly correlated) olduklarını, yani aralarındaki korelasyonun 1 olduğunu (ρ=1) varsaymak anlamına gelir. Dolayısıyla, tüm olayların aynı anda olacağı anlamını taşır ve çok muhafazakar bir bakış açısı olacaktır. Bu nedenle, bu yaklaşım gerçekçi bir sonuç vermeyecek ve sermayenin yüksek belirlenmesine neden olacaktır.

Her faaliyet kolu-kayıp olayı türü hücresine ilişkin operasyonel risk verilerinin tam o-larak bağımlı (perfectly correlated) olduklarını varsaymak gibi, birbirinden bağımsız (statistically independent) olduklarını varsaymak da anlamlı olmayabilir. Bu yaklaşım, olaylar arasındaki korelasyonun 0 olduğunu (ρ=0) kabul eder ve olayların birbirini belirli ölçüde tetikleme ihtimalini hesaba katmayarak düşük bir sermaye toplamına ulaşmaya neden olur.

Örnek:

Korelasyonun 1 olduğu durum için toplam sermayenin durumu aşağıdaki gibi gösteri-lebilir:

781211

8

1

7

1...1 OpVaROpVaROpVaROpVaROpVaR

i jjitoplam +++==→= ∑∑

= =

ρ

Korelasyonun 0 olduğu durum için toplam sermayenin hesaplanmasına ilişkin örnek bir yöntem aşağıdaki gibi gösterilebilir:

278

228

1

7

1

2 ...01211

OpVaROpVaROpVaROpVaROpVaRi j

ijtoplam +++==→= ∑∑= =

ρ

Her iki varsayım da gerçek koşullara uyum göstermez. Bu nedenle, hücreler arasındaki

korelasyonun belirlenerek toplam operasyonel risk sermayesi hesabına yansıtılması gerek-mektedir. Korelasyonun etkisi hesaba katılarak oluşturulan yıllık toplam kayıp, korelasyonun 1’e eşit olduğu durumdan küçük, 0 olduğu durumdan büyük bir değere ulaşılmasını sağlaya-caktır.

Örnek:

Hücreler arası korelasyonun hesaba katılmasına ilişkin örnek bir yöntem:

Page 139: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

137

Hücrelerarası bağımlılığın ölçüsü olan korelasyonun hesaba katılması için kullanılabi-lecek yöntemlerden biri, Copula fonksiyonudur.

Copula fonksiyonunun uygulanışı kısaca şöyle özetlenebilir: − i Basel faaliyet kolunu, j kayıp olay türünü belirtmek üzere, Basel faaliyet kolları ve

kayıp olay türleri matrisindeki hücrelerden her biri için yıllık kayıp tutarı Xij rassal değiş-kenleriyle ifade edilsin. Xij rassal değişkeninin marjinal yoğunluk fonksiyonu f(Xij) olsun. Bu durumda matriste yıllık kayıp tutarlarını ifade eden X11, X12, ..., X17, X21,...,X87 olmak üzere 56 rassal değişken ile f1(X11), f2(X12), ..., f7(X17), f8(X21),...,f56(X87) olmak üzere 56 marjinal yoğunluk fonksiyonu olacaktır. Xij: yıllık kayıp rassal değişkeni f(Xij): yıllık kayıp değişkeninin marjinal yoğunluk fonksiyonu

i: 1,...,8 Basel faaliyet kolu j: 1,...,7 Kayıp olay türü

− Matrisin ilk iki hücresine ait marjinal yoğunluk fonksiyonlarının bileşik yoğunluğu h(X11,X12) olsun. Eğer X11 ve X12 değişkenleri birbirinden bağımsız olsaydı, h(X11,X12) = f1(X11).f2(X12) olurdu. Ancak aralarındaki bağımlılığı ifade etmek için bileşik yoğunluk formülü şu şekilde değiştirilir:

h(X11,X12) = f(X11).f(X12).c(X11,X12)

Burada c(X11,X12), X11 ve X12 değişkenleri arasındaki bağımlılığı belirlemek üzere kulla-nılacak olan Copula’dır. X11 ve X12 değişkenlerinin korelasyon hesaba katılmış olarak toplamını bulmak için h(X11,X12) içinden (X11+X12) dağılımı çekilir:

12111 XXY +=

121212111111111

1211

),(),()( dXXXYhdXXYXhYkXX∫∫ −=−=

(X11 + X12) + X13 + X14 +...+ X87

(Y1 + X13) + X14 +...+ X87 (Y2 + X14) +...+ X87 (Y3 +...) + X87

Yukarıda görüldüğü biçimde birer birer tüm matris hücreleri için aynı adımlar tekrarlanır: 1312 XYY +=

111213132132

113

),(),()( dYYYYhdXXYXhYkYX∫∫ −=−=

1423 XYY +=

Page 140: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

138

222314142143

214

),(),()( dYYYYhdXXYXhYkYX∫∫ −=−=

Böylece son hücre de toplama eklenmiş ve korelasyonun etkisi hesaba katılarak yıllık toplam kaybın bileşik dağılımı elde edilmiş olur. Ortaya çıkan sonuç, korelasyonun 1’e eşit olduğu durumdan küçük, 0 olduğu durumdan büyük bir değere ulaşılmasını sağlayacaktır. 6. Kayıp Dağılımı Yaklaşımının Avantaj ve Dezavantajları

6.1. Kayıp Dağılımı Yaklaşımının Avantajları

Kayıp dağılımı yaklaşımı kapsamında, sermaye gereksinimi iç verileri temel alarak hesaplanmaktadır. Bu nedenle, hesaplanan sermaye gereksinimi, ilgili bankanın ken-dine has özelliklerini yansıtır ve riske daha duyarlıdır.

İstatistiksel bir yöntemdir ve objektiftir.

Operasyonel riske maruz değer, 1 yıllık zaman zarfında ve belirli bir güven aralığında

maruz kalınabilecek toplam kayıp miktarını ifade eder. Bu ölçüt, kredi riski ve piyasa riskinin ölçümünde kullanılan yöntemlerle uyumludur. Kayıp dağılımı yaklaşımının kullanılması, operasyonel risk, piyasa riski ve kredi riski için hesaplanan sermaye ge-reksinimlerini istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde biraraya getirmeyi mümkün kı-lar.

Yapılan bir değişikliğin kayıp sıklığına ve şiddetine ne yönde ve ne derecede etki

edeceği tahmin edilerek, söz konusu değişikliğin beklenen ve beklenmeyen kayıp tu-tarlarına etkisi tahmin edilebilir. Böylece, risk azaltıcı kontrollerin artırılma-sı/azaltılması kararlarının alınması öncesinde, fayda-maliyet analizlerinin yapılması mümkün olur.

Sigortanın risk azaltıcı etkisi, sermaye gereksinimini hesaplamalarında dikkate alınabi-

lir.

6.2. Kayıp Dağılımı Yaklaşımının Dezavantajları

Sermaye gereksinimi, sadece geçmiş verilere dayanılarak hesaplandığı için geriye dönük bir bakış açısı söz konusudur. Kayıp dağılımı yaklaşımına ileriye dönük bir ya-pı kazandırabilmek için, senaryo analizleri, skorkart verilerinden faydalanılmalıdır.

Veri kıtlığı, kayıp dağılımı yaklaşımının önündeki en büyük engeldir. Bankaların

birçoğu, özellikle bazı faaliyet kolları/olay türleri için güvenilir bir iç veritabanına sa-hip olmayacaktır. Bu sorun, kayıp dağılımı yaklaşımı ile elde edilen sonuçların güve-nilirliğini olumsuz yönde etkileyecektir. Veri sorununu azaltmak için, iç veri tabanın-daki veriler, nitel yaklaşımlardan elde edilen veriler ile desteklenebilir.

Kayıp dağılımı yaklaşımının uygulanması, yetişmiş insan kaynağı ve yazılım yatırımı

ihtiyacını doğurmaktadır. Bu nedenle, söz konusu yaklaşımı yüksek bir maliyete sa-hiptir.

Page 141: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

139

B. Stres Testleri ve Senaryo Analizi

Stres altında tahmin edilen kayıp, bankanın en kötü durum senaryosu çerçevesinde ta-nımlanan ve sayısal hale getirilen riskinin ortaya çıkaracağı nihai maliyeti ifade eder.

Operasyonel riske maruz değer (OpVaR) hesaplaması, normal koşullar altında ne ka-dar riske maruz kalınabileceğine ilişkin istatistiksel ölçümler sağlamasına karşın, en uç noktalarda gerçekleşebilecek olaylara ve olağanüstü koşul değişikliklerine bankanın duyarlılı-ğı hakkında bilgi vermez. Bu nedenle, OpVaR yönteminin stres testleri ve senaryo analizi ile desteklenmesi gerekir.

Stres testleri, olağan dışı büyüklükteki kayıplara neden olabilecek koşulların belirlen-mesi, bunların gerçekleştiği durumların simüle edilmesi ve sonuçlarının tahmin ve tespit edilmesi sürecidir. Senaryo analizi ise stres testi yöntemlerinden biridir. 1. Kullanım Alanları

Bankanın risk profilini daha iyi anlamak ve üst yönetime aktarmakta bir araçtır. Bankanın risk sınırlarının ve limitlerinin tespiti için kullanılır. Anormal koşullar göz önünde bulundularak acil durum planlarının geliştirilmesine

yardımcı olur. Riske dayalı sermaye tahsisinde, riske maruz değer hesabına katkıda bulunmak ama-

cıyla kullanılır. Bir yılda yaşanacak kaybın OpVaR’ı aşması durumunda ne büyüklükte bir kayıpla

karşı karşıya kalınabileceğine ilişkin fikir verir.

Operasyonel riske maruz değer (OpVaR) tutarı yüzde 99,9’luk güven aralığı kullanıla-rak hesaplandığında ortaya çıkacak OpVaR tutarı, 1000 yıldan birinde (yüzde 0,1 olasılıkla) aşılacağı tahmin edilen toplam kayıp tutarını verir. Elde edilen bu kayıp tutarı, normal koşullar altında hesaplanan bir en kötü değer olacaktır. Stres testleri ise, toplam kayıp tutarı OpVaR'ı aştığı takdirde yaşanacak kaybın olası büyüklüğü hakkında fikir verir.

Stres testleri, kısa dönemli ve yukarı yönlü yaklaşımlardır. Yani, iç süreçlerin ince-lenmesi ve risklerin nedenlerinin belirlenmesinden yola çıkılarak bankanın maruz olduğu riskin boyutu belirlenir. Bu aşamada, hem niteliksel hem de niceliksel yöntemler kullanılır. Bankalar, düzenli ve ayrıntılı olarak stres testi ve senaryo analizi programları uygulamalıdır. En kötü durum senaryosu çerçevesinde tanımlanan ve sayısallaştırılan riskin ortaya çıkarabi-leceği kayıpları karşılayabilecek tutarda özkaynak ayrılmalıdır. 2. Senaryo Analizi

Senaryo analizi, koşullar normalin dışına çıktığı takdirde risk etkenlerinin değerlerinde-ki değişimlerin ne olacağını ve bunların bankaya ne gibi olumsuz etkilerde bulunabileceğini sınamak için kullanılan bir stres testi yöntemidir. Risk etkenlerinin normal olarak değerlendi-rilebilecek sınırlar içerisinde değişebilecekleri varsayımıyla yapılan hesaplamalarda gözden kaçırılabilecek olan olağanüstü durumların etkilerini inceleyebilme olanağı sağlar.

Senaryo analizi kapsamında, bir veya birkaç risk etkeninin değerinde belli oranlarda de-ğişmeleri içerecek şekilde tasarlanmış senaryoların yanısıra deprem, terörist saldırısı vb. olağandışı/nadir olayların olması durumunda bunun banka üzerindeki etkilerinin ne olacağı

Page 142: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

140

incelenir. Kullanılacak senaryolar belirlendikten sonra bunların olası etkileri sayısallaştırılma-lıdır. Sayısallaştırma kapsamında, değerlerinde varsayımsal değişmeler öngörülen risk etkenlerine duyarlılık belirlenir ve bu senaryoların bankaya toplam etkisi hesaplanır.

Varsayımsal değişiklik uygulanacak olan risk etkenlerini tespit etmek, risk yöneticileri-nin dikkatle üzerinde durması gereken, uzmanlık gerektiren, zorlu bir süreçtir. Kayıp verilerinin ayrıntılı ve eksiksiz olarak toplanabilmesi, değerlendirilebilmesi ve sistemin işleyişine aşinalık, bu süreçte avantaj sağlar. Çünkü, tarihi verilerin risk etkenleri ile ilişkisini aylar, hatta günler bazında değerlendirebilmek, senaryo analizinin ve stres testlerinin güvenilirliğini artıracaktır. Ancak, kayıplara ve risk etkenlerine ilişkin verilerin özellikle başlangıç aşamasında tam olmasının beklenemeyeceği, bu nedenle kullanılacak olan varsayımların ve belirsizliklerin sağlam temeller üzerine dayandırılması gerekliliği unutul-mamalıdır.4

Kayıp senaryolarının oluşturulması için öz değerlendirme yaklaşımı kullanılabilir. Öz değerlendirme yöntemi, iş birimi yöneticilerinin kendi iş birimlerindeki risk profilini belirlemesi, bu risklere ilişkin kontrollerin güçlü ve zayıf yönlerini değerlendirmesi ve öznel tahminler oluşturması yoluyla Banka’nın maruz olduğu risklerin ölçülmesi ve yönetilmesi için kullanılan bir risk yönetim sürecidir. Bu yaklaşım, bankanın risk profilini belirleme ve analiz etme sürecine iş birimi yöneticilerini dahil ettiğinden, senaryoların uzman görüşü ile detaylandırılmasını sağlar.

Örnek: Bir iş kolunda gerçekleşen operasyonel risk kayıplarının ve olası risk etkenlerine iliş-

kin verilerin gün bazında sayısal olarak izlenebildiğini varsayalım. Elde edilen verilere ve risk yöneticilerinin sistemin işleyişi hakkındaki birikimlerine dayanarak riskin temel etkenleri ve kaybın büyüklüğüne ilişkin fikir verecek göstergeler tespit edilir. Bu aşamada, öz değerlen-dirme yöntemiyle iş birimi yöneticilerinin görüşlerinden de yararlanılabilir. Bilgi toplanacak risk etkenleri, o gün gerçekleşen işlem sayısı, sistem aksaklıklarının sayısı veya personel sayısı gibi birçok faktör olabilir. Bu faktörlerin, iş kolundaki kayıplar üzerindeki etkisinin sayısallaştırılması gerekir.

Risk etkenlerinin kayıplar üzerindeki etkisini formüle etmek için kullanılabilecek yön-temlerden biri regresyon analizidir. Regresyon analiziyle kaybın risk etkenleri cinsinden bir denklemi elde edilir. Bu denklemin değişkenleri olan risk etkenlerine verilecek değişik değerler, hesaplanan toplam kayıp tutarını değiştirecektir. Yaratılacak türlü senaryolarla risk etkenlerinin alabileceği değerler normalin dışına çıkarılarak toplam kaybın bu değişimlere bağlı olarak aldığı değerler gözlemlenir ve sistemin risk etkenlerine karşı hassaslığı değerlen-dirilir. Böylece gerçek hayatta karşılaşılabilecek olağandışı olayların sistem üzerinde simülasyonu yoluyla olası sonuçların öngörülmesi sağlanmış olur. Risk etkenlerinin kayıplar üzerindeki etkisini formüle etmek için kullanılabilecek yöntemlerden bir diğeri de Bayes ağları yaklaşımıdır. Bayes ağları, bir riskin ortaya çıkmasına yol açan faktörler ile risk arasında ilişki kurmak için kullanılan istatistiksel bir modeldir. Uzman görüşlerinden yararlanılarak değişkenler ve aralarındaki neden-sonuç ilişkisi formüle edilerek risk analizi gerçekleştirilir. (Bkz. Bayesgil metodlar-Bayes ağları)

Page 143: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

141

3. Stres Testleri ve Senaryo Analizinde Karşılaşılabilecek Sorunlar

Stres testi uygulanırken izlenen standart bir süreç veya etkileri tespit edilebilecek stan-dart senaryolar yoktur. Ayrıca, risklerin gerçek nedenlerinin ve risklere etki eden temel faktörlerin belirlenmesi, uzun ve zorlu bir süreçtir. Bu faktörlerin yaratacağı toplam kaybın doğru bir şekilde formüle edilmesi ise yoğun istatistiksel çalışmalar gerektirir. İstatistiksel çalışmaların doğru sonuçlar vermesi ise kayıp verilerinin kalitesi ve detayların çeşitliliğiyle doğrudan bağlantılıdır. Kayıplara ve risk etkenlerine ilişkin verilerin özellikle başlangıç aşamasında tam olması beklenemeyeceğinden, kullanılacak olan varsayımların ve yöntemlerin sağlam olması gerekir. Dış veri kaynaklarından yararlanılması, yüksek şiddet-düşük sıklık gösteren olaylara ilşkin veri eksikliğinin giderilmesi ve başka kurumların başına gelen olayların yarattığı etkilerin gözlemlenmesi olanağı sağlaması nedeniyle gereklidir.

Tüm bu nedenlerle stres testi ve senaryo analizi süreci, risk yöneticilerinin bilgi ve tec-rübelerine dayanan, nesnel ve öznel verilerin hassas bir şekilde entegre edilmesini gerektiren, ancak, etkin kullanıldığında kurumun risk profili hakkında önemli fikir sağlayan bir yönetim aracıdır.

C. Skorkart Yaklaşımı

Skorkart yaklaşımı, riskleri tanımlamaya, yönetmeye ve azaltmaya yönelik kullanılan kalitatif yöntemlerden biridir. Pek çok finansal kurum, risk ve kontrol özdeğerlendirme çalışmaları doğrultusunda anahtar risk göstergelerini ve kontrol noktalarını belirlemektedir. 1. Skorkart Yaklaşımının Uygulama Kapsamı

i) Risk Tanımlama:

Riski yönetmek üzere operasyonel riski sayısallaştırmadan önce organizasyonun ma-ruz olduğu yüksek riskler tanımlanmalı ve bu riskleri izlemek ve kontrol etmek üzere bir yöntem geliştirilmelidir. Bir kurumun risk profili tarif edilebildiğinde ve izlenebildiğinde üst yönetim riski azaltmaya yönelik bir programı hayata geçirebilir. Bunun için çok çeşitli yöntemler izlenebilir. Yaygın olarak kullanılan yöntem, üst yönetimle görüşmeler aracılığıyla kurumun hedeflerinin belirlenmesi ve bu hedeflere ulaşmaya engel olabilecek durumların tespit edilmesidir. Buna alternatif olarak, süreçlerin ve süreçleri bilen yöneticiler aracılığıyla bu süreçlerdeki risklerin tanımlanması olabilir. Hedef veya süreç gibi bir bağlam olmazsa riskin hangi seviyede analiz edileceği belirsizleşecektir. Bir riskin analizi, riskin sahibinin belirlenmesi, kuruma etkisinin ve olabilirliğinin değerlendirilmesi ile sağlanır.

Riskin sahibinin belirlenmesi belirli bir kişinin sorumluluk alarak riski yönetmesini

ve risk azaltıcı faaliyetleri yürütmesini sağlar. Riskin etkisi genel olarak yüksek, orta, düşük olarak tarif edilir. Fakat çoğunlukla,

ileri safhalarda bu, sayısal bir değere dönüşür ve bu şekilde izlenir. Benzer şekilde frekans da yüksek, orta, düşük olarak tarif edilir. Fakat yüzde veya

zaman olarak ifade edilmeye yönelinir.

Risk özdeğerlendirme çalışmasının başarısı, üst yönetimin sürece destek verme dere-cesine, eylem planlarının anahtar operasyonel zayıflıkları işaret etmesine ve üst/orta kademe yöneticilerin riski sahiplenerek yönetme istekliliğine bağlıdır.

Page 144: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

142

ii) Kontrollerin Tanımlanması:

Benzer bir süreç kontroller için de uygulanır. Kontrolün düzgün yürütülmesi için kontrol sorumlusu tanımlanır. Kontrolün önemi ve verimliliği görüşmeler aracılığıyla değerlendirilir. Kontrolün verimliliği, kontrolün riski azaltmak için kendiliğinden ne kadar etkili olduğuna ve ne şekilde uygulandığına göre değerlendirilmelidir. Böyle bir değerlen-dirme süreci, eylem planlarının net olmasına olanak sağlar.

iii) Risk-Kontrol İlişkisinin Kurulması: Risk ve kontrol değerlendirmelerinin sonucunun kullanıldığı ve çeşitli senaryolar aracılığıyla simülasyonların yapıldığı bir modelleme yaklaşımı, organizasyona kontrollerden önce ve sonraki risk düzeyini belirleme olanağı sağlar.

Organizasyonda risk bilincini artırmak üzere çoğunlukla riskler ve kontrollerin tanım-lanmasının ardından anahtar risk göstergeleri belirlenir. Anahtar risk göstergeleri, mevcut risk yönetiminin ne şekilde yürütüldüğünün, riskin şiddetinin, sıklığının ve kontrolün verimliliğinin gözden geçirilmesini sağlar. Benzer şekilde operasyonel kayıp ile ilgili içveriler de riskin yeniden değerlendirilmesi ve kontrolün yeterliliğini ölçmek için kullanılabilir.

vi) Skorkart Yaklaşımı:

Skorkart yaklaşımı bir kurumun tanımladığı riskler ve kontrollere bağlı olarak esnek bir yaklaşımla sermayenin hesaplanabilmesini sağlar. İç/dış verinin toplanabilmesi için bir veritabanı oluşturmadan önce, süreç risk öz değerlendirme çalışmalarıyla başlatılabileceği için risk yönetimi hakkında kurum içi bilgi, becerinin artmasına ve risk kültünün gelişmesine olanak sağlar.

Skorkart, basit olarak bir kurumun risk ve kontrollerine ilişkin bir liste olarak tanım-

lanabilir. Risk, riskin sahibi, olabilirliği, etkisi, kontrolü, kontrolün sahibi, kontrolün tarifi ve kontrolün etkisi gibi detayları içerir. Yargısal bir yaklaşım olmasına rağmen, geçmiş istatistiki bilgiler yerine işkollarının gelecek hakkındaki beklentilerine göre şekillenir.

Bir skorkart en azından riskin tarifi, riskin frekansı ve riskin etkisi bilgilerini içerme-

lidir. Ancak bu durumda kontrolün risk azaltıcı etkisi değerlendirilemeyecek ve kaynak tahsisi buna göre planlanamayacaktır.

Bir skorkart kontrolleri geliştirmeyi hedefleyen eylem planlarını ve çeşitli tanımlayı-

cı bilgileri içerebilir. İleri versiyonlarında riskin mevcut durumunu izlemek üzere anahtar risk göstergeleri eklenebilir.

Kayıp verileri toplandıkça, riskler ile ilişkilendirilerek bu bilgiler skorkartlarda yer

alabilir. Kayıplar skorkartta yer alan etki ve olabilirlik değerlerini gözden geçirmek üzere kullanılabilir ve üst yönetime organizasyonun riskleri ve kontrolleri hakkında güncel bilgi sunarlar.

Toplanan veriler operasyonel risk için sermaye miktarını hesaplamak üzere kullanıla-

caksa risklerin gerçekleştiği ve kontrollerin başarısız olduğu durumlar simüle edilir ve

Page 145: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

143

simülasyon sonucunda elde edilen dağılım analiz edilir. Bu piyasa riski modellemesine benzer bir süreçtir.

Skorkart listesinde yer alan riskleri sermaye yeterliliği için kullanımı için skorkartta yer alan kalemlerin sayısal değerler olması gerekir. (örneğin olabilirlik için gerçekleşme yüzdesi ,etki için parasal bir değer, kontrol başarısı için yüzdesel bir ifade). Risk ve kontro-lün sahipleri için de bir korelasyon değeri verilebilir. (ilişkisiz ise 0 korelasyon, -1 ise zıt korelasyon, +1 ise tam korelasyon)

iv) Model Simülasyonları

Model Simülasyonları, kullanılan teknoloji, simülasyonun verimliliği, risk ve kontrol verilerinin tam olmasına bağlı olarak 3 şekilde yapılabilir.

1-Kontrol odaklı: Öncelikle kontrollerin simülasyonu, bir kontrolün başarısız olması

halinde risklerin simülasyonu 2-Risk odaklı: Öncelikle risklerin simülasyonu, bir riskin gerçekleşmesi halinde kont-

rollerin simülasyonu 3- Risk ve kontrol odaklı: Risklerin ve kontrollerin birlikte simülasyonu

İleri ölçüm yaklaşımlarında riskler için farklı dağılım modelleri kullanılarak analizler

yapılabilmektedir. Ancak risklerin etki ve olabilirliğinin saptanmasının öznel bir süreç olduğu düşünülürse, simülasyonda kullanılacak dağılım türünün istatistiksel yöntemlerle tahmin edilmesi gerekli olmayacak ve aslında sonuçların kalitesine de çok etki etmeyecektir. Bu nedenle “normal dağılım” varsayımı yapılabilir.

Riskler genelde başka risklerle ilişkilidir. Bu durum skorkartlara yansıtılmalıdır. Risklerin veya kontrollerin korelasyonu saptanarak bağımlılık ilişkisi simülasyonda yer alabilir ve gerçeğe daha yakın bir sonuç elde edilir.

Bazı simülasyon modellerinde tüm kontrollerin yapılmasına rağmen riskin gerçek-leşmesi durumu da simülasyonun içinde yer alabilir.

v) Brüt ve Net Riskin Sayısallaştırılması:

Kurumların brüt riski ve kontrolün değerini parasal değerler üzerinden sayısallaştıra-bilmeleri kontrol kaynaklarının daha verimli bir şekilde planlanmasına olanak sağlar. Brüt riskin bilinmesi durumunda kurumlar risklerini yüksek/orta/düşük gibi ifadelerle değerlen-dirmek yerine parasal etkisine göre sıralayabilir. Bir kontrol aracılığıyla riskin azaltılma derecesi yine parasal değerlerle veya yüzdesel olarak ifade edilebilir. Böyle bir değerlendir-menin sonucunda yüksek bir risk için aşırı kontrol söz konusu ise kontrol kaynaklarının bir kısmı daha küçük risklere kaydırılabilir. Kontrolden önceki kayıpların miktarı kontrol sonrası kayıpların miktarı ile karşılaştırılarak kontrolün net etkisi mutlak ve oransal olarak hesapla-nabilir.

vii) Risk İştahı:

Bir organizasyonun operasyonel risk iştahını parasal değerlerle ifade edilebilmek zor-dur. Bunun için genellikle “muhafazakar”, “agresif” gibi ifadeler kullanılır. Sayısal olarak

Page 146: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

144

risk iştahı ise organizasyonun kabul ettiği risk seviyesini muhtemel kayıp miktarı ve frekansın ölçümü ile belirlenebilir.

viii) Stres Testi ve Senaryo Analizi:

Risk ve kontrollerinin sayısallaştırılmasının bir avantajı da risk envanteri üzerinde analize imkan verebilmesidir. Böylelikle bir kontrolün kaldırılması ile riskin ne kadar artacağı veya kontrol kalitesinin artırılarak riskin ne kadar azalacağı senaryo analizleri ile belirlenebilir. 2. Skorkart Yaklaşımının Zayıf ve Güçlü Yönleri

Risk ve kontrol değerlendirilmesinin yapılması bir organizasyona önemli ölçüde de-ğer katar. Kayıp verilerinin kullanıldığı modellerle karşılaştırıldığında riskin daha erken sayısallaştırılması olanağını sunar. Bir organizasyonun maruz olduğu risklerin sayısallaştı-rılması ve bu riskleri azaltmaya yönelik kontrollerin belirlenmesi risk ve kontrol arasındaki karşılıklı etkileşimi ortaya koymayı sağlar. Bu yöntem, riski azaltmaya yönelik kontrollerin verimliliğinin hızlıca tespitini sağlar; zayıf kontrollerin belirlenmesi ve kontrollerin iyileşti-rilmesi için kaynakların en doğru şekilde tahsisini sağlar. Sayısallaştırılmış bir risk envante-rinin olması, risklerin ve kontrollerin “eğer (what-if) analizleri” aracılığı ile stres testlerinin yapılmasını sağlar.

Risk öz değerlendirme çalışmaları kayıp veritabanlarındaki bilgilere dayanan modellemeler kadar gelişkin olmasa da kurum içi “risk farkındalığı” yaratmak ve kontrolü sağlamak üzere ileri bir risk yönetim çerçevesi ve kültürü oluşturulmasını sağlar. Kayıp verilerine dayanan modellemelerden üstün yanı operasyonel risk sermayesinin hesaplanma-sında sadece geçmiş veriler üzerine odaklanmak yerine gelecekteki riskleri öngörmeye olanak sunmasıdır. Çoğunlukla tecrübe edilen riskler için yeterli kontrol sağlanmaktadır oysa gelecekteki risklerin belirlenmesi ve gerekli kontrollerin tarifi için riski azaltmaya yönelik bir yöntem daha işlevseldir. Bu yöntemin en zayıf yönü faaliyet kolu yöneticileri tarafından doldurulacak olan skorkartların göreceli olarak öznel olması ve sorulacak soruların, ölçüm ve puanlama yönteminin sık sık gözden geçirilmesi gerekliliğidir. Yaklaşımın öznel olmasının getirdiği olumsuzluğu azaltmak için geçmiş kayıp tutarları ile öz değerlendirme sonuçları skorkart yaklaşımının sonuçlarının doğrulanmasında kullanılmalıdır. D. Operasyonel Risk Ölçümünde Bayesgil Yöntemler Gelişmiş ölçüm yaklaşımlarının kullanılmaya başlanılmasının ilk aşamalarında, bankaların birçoğu, özellikle bazı faaliyet kolları/olay türleri için güvenilir bir iç veritabanına sahip olmayacaktır. Bu nedenle, iç veritabanındaki verilerin, nitel yaklaşımlardan elde edilen veriler ile desteklenmesi gerekecektir. Bayesgil yöntemler, bu soruna iyi bir çözüm sunmak-tadır. Çünkü Bayesgil yöntemler, nitel ve nicel bilgileri, istatistiksel temellere dayanarak, birleştirebilmektedir. Bu bölümde, Bayesgil yöntemlerin operasyonel risk ölçüm ve yönetimindeki iki kullanım alanına yer verilecektir. Bunlar;

• Bayesgil çıkarsama ve • Bayes ağlarıdır.

Page 147: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

145

Söz konusu kullanım alanlarının her ikisinin de istatistiksel dayanağı Bayes kuralı olduğun-dan, öncelikle Bayes kuralı kısaca açıklanacaktır. 1. Bayes Kuralı Bayesgil metotların dayanak noktası, X ve Y olaylarının koşullu olasılıklarına ilişkin teoremdir. Bu teoreme göre; P(X, Y) = P(X|Y)*P(Y) = P(Y|X)*P(X) Yukarıda yer verilen denklem aşağıdaki gibi yeniden düzenlendiğinde Bayes kuralına ulaşılır: P(X|Y) = P(Y|X)*P(X) / P(Y) Bu kurala göre X’in olasılık dağılımı, Y hakkında elde edilen bilgiler ışığında güncellenir. 2. Bayesgil Çıkarsama (Bayesian Inference) Klasik istatistikte, bir modelin parametrelerinin sabit olduğu fakat bilinmediği varsayılır. Ancak, Bayesgil yaklaşımda, modelin parametrelerinin de rassal değişken olduğu varsayılmaktadır. X’in gözlemlenmiş verileri (ör. operasyonel riskten kaynaklanan kayıpları), θ’nın ise modelin parametrelerini ifade ettiğini varsayalım. Bayes teoremi, X verilerinin gözlemlenmesinden sonra, θ’nın X’e bağlı koşullu olasılık dağılımının bulunmasında kullanılır. Bayes teoremi kullanılarak, söz konusu dağılıma şu şekilde ulaşılabilir:

)|p(X )p(

)|)p(Xp( p(X)

)|)p(Xp( X)|p(θθθ

θθθθθ∂∫

==

Yukarıdaki denklemde p(X) bir ölçeklendirme sabiti olarak görev yaptığından, Bayes teoremi yaygın olarak şu şekilde ifade edilmektedir: p(θ|X) α p(θ) * p(X|θ) yani;

Son dağılım α Ön dağılım * Olabilirlik fonksiyonu • Operasyonel risk yönetimi açısından bakıldığında Bayesgil tahmin, objektif veriler ile

sübjektif verileri bir araya getiren bir parametre tahmin yöntemidir. “Objektif” veriler bankanın iç verileridir. “Sübjektif” veriler ise, bir dış veritabanından elde edilen (dolayı-sıyla bankaya tam olarak uygun olmayan) veriler, uzman görüşleri ile oluşturulan risk skorları veya yapılan senaryo analizleri olabilir.

• Ön olasılık dağılımı, verinin gözlemlenmesinden önce parametre değerlerine (θ) ilişkin

var olan kanılar ile oluşturulan olasılık dağılımıdır. Diğer bir deyişle ön olasılık dağılımı, θ hakkındaki bilgi birikimini (ya da tahmini) yansıtır. Sübjektif veriler, ön olasılık dağılı-mının oluşturulmasında kullanılır.

• Olabilirlik fonksiyonu, parametreler veri iken örneklemin olabilirliğini ifade eder.

Objektif veriler kullanılarak olabilirlik fonksiyonu oluşturulur.

Page 148: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

146

• Son dağılım ise, ön olasılık dağılımı ve olabilirlik fonksiyonunun çarpımı ile ifade edilir.

Yani ön kanıları ve örneklemden elde edilen bilgiyi bir araya getiren bir dağılımdır. Bayes teoremi ön olasılıkların revizyonunu sağlar.

• Eğer gerek duyuluyorsa, son dağılım kullanılarak parametrenin değerinin tahmin edilmesi

mümkündür, buna Bayesgil tahmin denir. Örnek 1’de yukarıda yer verilen süreç açıklanmaktadır.5: C Bankasında, dolandırıcılık olaylarına ilişkin skorkart çalışması yapılmıştır. Bu çalışmada elde edilen verilere göre, bankadaki uzmanlar ortalama dolandırıcılık olasılığının yüzde 5 seviyesinde oluşmasını beklemektedirler. Uzmanlara göre, en kötü senaryo, (yüzde 99’luk yüzdelik dilimde) dolandırıcılık olasılığının yüzde 10 seviyesine çıkmasıdır. Ortalama olasılığa ek olarak, en kötü senaryonun belirlenmesi, uzman görüşünün ne derece kesin olduğunun (yani varyansının) ifade edilmesi açısından önemlidir. Bu bilgiler doğrultusunda bir ön dağılım oluşturulacaktır. Aşağıda yer verilen beta dağılımı, ortalaması ve varyansıyla uzman görüşünü yansıtmaktadır: f1(p) α p4(1-p)94

Bankada toplanan dolandırıcılık verisine göre, veri gözlem süresinde gerçekleştirilen 60 işlemden 6’sında dolandırıcılık olayı meydana gelmiştir. İç veritabanına dayanarak aşağıda yer alan beta dağılımına sahip olabilirlik fonksiyonu oluşturulacaktır: f2(p) α p6(1-p)54

İki fonksiyonun çarpımı, son dağılımı verecektir. f3(p) α p10(1-p)148

Parametrenin Bayesgil tahmini, son dağılımın ortalamasına6 yani 0,0688’e eşittir. Eğer Bayesgil yöntem kullanılmasa ve sadece iç veritabanından elde edilen bilgi ile bir tahmin yapılsa kayıp olasılığı 6/60=0,10 olarak tahmin edilecektir. Bayesgil yöntem kullanılarak, uzman görüşünden de faydalanılabilmektedir. Sübjektif veriler ne kadar kesinse, Bayesgil parametre tahmini uzman görüşüne o kadar yakın olacaktır. Bu, Bayesgil yöntemin diğer bir güçlü yönüdür. Eğer, uzmanların görüşü daha kesin olsaydı (varyans daha düşük olsaydı); örneğin uzmanların oluşturduğu en kötü senaryo, (yüzde 99’luk yüzdelik dilimde) dolandırıcılık olasılığının yüzde 8 seviyesine çıkması olsaydı, ön dağılım ve son dağılımı aşağıdaki gibi olacaktı: • f1(p) α p19(1-p)379

• f3(p) α p25(1-p)433

Parametrenin Bayesgil tahmini ise, 0,0565’e eşit olacaktı. Uzman tahminine göre ortalama dolandırıcılık olasılığı 0,05 iken iç veritabanında gözlemlenen ortalama dolandırıcılık olasılığı 0,1’dir. Görüldüğü üzere uzman görüşü kesinleştikçe, parametrenin Bayesgil tahmini 0,0688’den 0,0565’e gerilemiş ve uzman görüşüne yaklaşmıştır. (Bkz. Şekil 13

Şekil: 13

Ön Olasılık Dağılımı Ek (Yeni) Bilgi Bayes Teoremi Son Olasılık

Dağılımı

3

Page 149: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

147

Parametre tahmininin sadece objektif verilere dayanılarak yapılması gerektiğini savunan kişilerce, sübjektif değerlendirmeleri de dikkate alan Bayesgil yöntemlere karşı çıkılmaktadır. Ancak Bayesgil çıkarsamanın, klasik çıkarsamaya göre bazı önemli üstünlükle-ri bulunmaktadır: • Objektif ve sübjektif verileri -istatistiksel temellere dayandırarak- bir araya getirebilir. Bu

sayede, sadece iç kayıp verileriyle sınırlı kalınmayarak, ileriye dönük bir yapı oluşturula-bilir.

• Objektif ve sübjektif verilerden hangisi daha güvenilir/kesin ise, parametre tahmini sadece o veriler kullanılarak elde edilecek sonuca daha yakın olur.

• Gelişmiş bankaların pek çoğu, iç verilerini senaryo analizi, skorkart yöntemi gibi yöntemlerle desteklemektedir. Ancak bu verilerin tahmin sürecine nasıl dahil edildiği bankadan bankaya değişiklik göstermektedir. Bayesgil metotlarda, sübjektif veriler sürece sadece ön olasılık dağılımı aracılığı ile dahil edilebilmektedir ve bu sayede süreç kolayca denetlenebilir.

• Ön olasılık dağılımlarının oluşturulabilmesi için süreçler, faaliyetler bazında operasyonel risklerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi gerektiğinden, operasyonel risk yönetimini ve kültürünü geliştiren bir yöntemdir.

3. Bayes Ağları Bayes ağları, bir riskin ortaya çıkmasına yol açan faktörlerin olasılık dağılımı ile riskin çok değişkenli olasılık dağılımı arasındaki ilişkiyi kuran istatistiksel bir modeldir. Bayes ağları, rassal değişkenleri temsil eden düğümler (nodlar) ve bu değişkenler arasındaki neden-sonuç ilişkisini temsil eden bağlantılardan oluşur. Şekil 14’te basit bir Bayes ağının çatısı görülmektedir.

A ve B düğümleri, C düğümünü etkileyen faktörleri temsil etmektedir. Örneğin, C personel devir hızını temsil ediyorsa, A ve B, sağlık ve iş güvenliği seviyesini ve ücret yapısını temsil ediyor olabilir. Operasyonel risk yönetimi açısından bakıldığında, A ve B gibi riskin gerçekleşme ihtimalinde etkisi olan ve “başlangıç düğümü” adı verilen faktörler, risk yöneticilerince belirlenmiş olan anahtar risk faktörlerini (key risk drivers) temsil edebilir. “Hedef düğüm” adı verilen C ise anahtar risk göstergelerini (key risk indicators) temsil edebilir.

Ağdaki her bir değişken için sübjektif kanılara dayanılarak bir ön olasılık dağılımı be-lirlenir. Bayesgil analiz sürecinde, ağdaki değişkenlere ilişkin yeni bilgiler edinildikçe sübjektif tahminler iyileştirilir.

Aşağıda yer alan adımları izleyerek, Bayes ağlarını oluşturmak mümkündür:

Şekil 14

Page 150: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

148

• Öncelikle ağ topolojisi oluşturulmalıdır. Diğer bir deyişle, uzman görüşlerinden faydalanı-larak değişkenler ve bu değişkenler arasında neden-sonuç ilişkisi belirlenmeli ve bir operayonel kayıp modeli oluşturulmalıdır. Ağ topolojisi, uzmanların ilgili operasyonel riskin oluşum sürecini nasıl yorumladığını yansıtır, dolayısıyla ağ topolojisini oluşturma-nın tek bir yolu yoktur.

• Bayes ağında yer alan “başlangıç düğümleri”nin tümü için olasılık dağılımı saptanmalıdır. Ayrıca hedef düğümlerinin başlangıç düğümlerine bağlı koşullu olasılık dağılımları sap-tanmalıdır. Sözkonusu olasılık dağılımları, parametreler hakkında sahip olunan ön bilgiler ışığında oluşturulur. Bu olasılık dağılımlarının oluşturulmasının ardından, bu dağılımlar kullanılarak hedef düğümlerinin olasılık dağılımları hesaplanabilir.7

• Operasyonel risklerin daha etkin yönetilmesi için, oluşturulan bir Bayes ağı karar ve fayda düğümleri eklenerek geliştirilebilir. Bu sayede, hedef düğümünde yer alan bir operasyonel riskin azaltılması için uygulanacak kontrolün maliyetinin, sağladığı yarardan daha düşük olup olmadığı belirlenebilir.

Operasyonel risk yönetimi ve operasyonel riske esas sermaye tahsisinin bir bütün ola-

rak gözönünde bulundurulabilmesini sağlamak için, hedef düğümleri olay türü/faaliyet kolu bazında kayıp olaylarının sıklığını ve şiddetini temsil eden bir Bayes ağı oluşturulabilir. Diğer bir deyişle, oluşturulan Bayes ağı, sıklık ve şiddet dağılımlarını, anahtar risk faktörlerinin bir fonksiyonu olarak modelleyebilecektir. Böylece, operasyonel risk yönetimi ve risk azaltımı, doğrudan sermaye tahsisi ile ilişkilendirilebilecektir. Ayrıca, kapsamlı bir şekilde oluşturulan sözkonusu Bayes ağında olay türü/faaliyet kolları arasındaki korelasyonlar da dikkate alınmış olacaktır.8

Bayes ağları kullanılarak senaryo analizi ve nedensel analiz yapılabilir. Aslında, Bayes

ağlarının en güçlü yönlerinden biri bu analizlerin kolayca yapılabilmesine imkan tanımaları-dır: • Senaryo analizi: Bayes ağı kullanılarak, risk faktörlerinin olasılıklarının değiştirilmesinin

riskin gerçekleşme olasılığı ve dolayısıyla kayıp tahmini üzerindeki etkisi incelebilir. Örneğin, bir banka, çalışanları için sağlık sigortası sağlamayı bırakmasının personel devir hızına etkisini Bayes ağı aracılığıyla inceleyebilir.

• Nedensel analiz: Operasyonel kayıp olaylarına ilişkin yeni veriler ışığında, anahtar risk faktörlerinin (başlangıç düğümlerinin) olasılıklarının güncellenmesidir. Meydana gelen operasyonel kayıp olaylarının nedenlerinin analiz edilmesi açısından kullanışlı bir yön-temdir.

3.1. Bayes Ağlarının Avantajları ve Dezavantajları Avantajları: • Operasyonel riske yol açan sebeplerin analiz edilebilmesine olanak tanır. • Bayes ağları kullanılarak kolaylıkla senaryo analizi yapılabilir. Böylece sadece geçmiş

verilerle sınırlı kalınmayarak, ileriye dönük bir yapı oluşturulabilir. • Kontrol uygulanmasına ilişkin kararların alınmasında yol gösterici olarak kullanılabilir-

ler. • İç ve dış verilerin, senaryo analizinin ve iş ortamını ve iç kontrol sistemlerini yansıtan

başka faktörlerin aynı modelde kullanılmasına imkan verir.

Page 151: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

149

• Kapsamlı bir şekilde oluşturulan bir Bayes ağında olay türü/faaliyet kolları arasındaki korelasyonlar dikkate alınmış olacaktır.

Dezavantajları: • Bayes ağlarının topolojisi, uzman görüşleri doğrultusunda oluşturulur; bu nedenle

sübjektiftir. • Bankanın tüm faaliyet kollarını ve tüm olay türlerini yansıtacak bir Bayes ağının

oluşturulması çok güç bir süreçtir. • İş süreçleri dinamik bir yapıya sahip olduğundan, Bayes ağlarının düzenli olarak gözden

geçirilmesi ve halen geçerli olup olmadıklarının sorgulanması gerekmektedir.

II. Türk Bankacılık Sektöründe Kullanılan Operasyonel Risk İleri Ölçüm Modelleri

1. Operasyonel Risk Kayıp Verilerinin Toplanması Çalışmaya toplam 12 banka katılmış olup 1 banka hariç çalışmaya katılan bankaların

tamamı operasyonel risk kayıp verilerini toplamaktadır. 2. Operasyonel Kayıp Verisi Toplanıyorsa Ne Şekilde Toplandığı / İş Süreçlerinin

Nasıl Şekillendirildiği

i.. Merkezi veya şubelerin/birimlerin giriş yaptığı dağınık sistemler:

Merkezi Sistemler: 6 banka operasyonel kayıp verilerini merkezi olarak toplamaktadır. Merkezi sistemlerde şubeler ve birimler kayıp verilerini direkt operasyonel risk yönetimine raporlamamamaktadır. Merkezi olarak toplanan veriler ağırlıklı olarak İç Kontrol Merkezi, Teftiş Kurulu, Muhasebe, İnsan Kaynakları vb bölümlerde biriken operasyonel kayıp verilerinin toplanması şeklinde gerçekleşmektedir. Merkezi sistemlerde Operasyonel Risk Yönetimi söz konusu bölümlerin tespit ettiği veya kaydettiği verileri belirlemiş olduğu kriterlere uygun olarak kategorize etmektedir.

Dağıtık Sistemler: 5 banka operasyonel kayıp verilerini dağıtık sistemlerle toplamak-tadır. Dağınık sistemlerde şubeler ve birimler günlük bazda kayıp verilerini direkt olarak operasyonel risk yönetimine bildirmektedir. Söz konusu bildirimler genel olarak banka içinde kurulmuş olan intranet sistemleri vasıtasıyla veya hazırlanan şablonların sistemden doldurula-rak gönderilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Operasyonel risk kayıplarının uygun yönetim kademeleri onayından geçmesi sistem tarafından sağlanmakta ve söz konusu kayıp son onay mercii olarak operasyonel risk yönetimi bölümüne gelmektedir. Burada dikkat çekici hususların başında bazı uygulamalarda operasyonel kayıpları operasyonel risk yönetiminin onayından geçmeksizin giderleşememekte ve işlem yapılmak üzere muhasebe bölümüne iletilmesi için operasyonel risk yönetiminin onayından geçmesi gerekmektedir. Söz konusu uygulama Basel II’ye uygun olarak kayıpların muhasebeyle mutabakatı ve kayıpların toplanması açısından kendi içerisinde bir kontrol mekanizması yaratmaktadır.

ii. Kayıp verisi toplama amacıyla banka bünyesinde geliştirilen veya dış kaynaklardan satın alınan bir operasyonel risk aracının kullanılıp kullanılmadığı:

Page 152: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

150

Operasyonel risk kayıp verisi toplayan toplam 11 bankadan 7’si excel programını kul-lanırken 4 adedi web tabanlı programlar kullanmaktadırlar. Web tabanlı programların 3’ü bankaların kendi geliştirdiği programlar olup, kalan bir tanesi dış kaynaklardan satın alınması suretiyle ilgili bankaya uyarlanmıştır.

iii. Toplanan operasyonel risk kayıplarının alt sınırının (eşik-threshold) tutarının) ne

olduğu:

Operasyonel kayıp verisi toplayan 11 bankanın 8’i herhangi bir alt sınır uygulama-makta olup tüm operasyonel kayıpları toplamaktadırlar. 3 adet banka ise operasyonel kayıp verilerinde 2.250.-YTL, 1.000.-YTL ve 100.-YTL tutarında alt sınır (eşik-threshold) uygulamaktadır.

iv. Operasyonel kayıp verilerinin toplanmasında sigortalanmış kayıpların dikkate alı-

nıp alınmadığı, sigortadan tahsil edilen tutarların sürece dahil edilip edilmediği: Operasyonel kayıp verisi toplayan 11 bankanın 2’si sigortadan tahsil edilen kayıp tu-

tarlarını dikkate almamaktadır. Diğer tüm bankalar operasyonel kayıpların gerçekleşmesinin ardından sigortadan tahsil edilen tutarları kayıp veri tabanlarına kaydetmektedirler.

v. Personelden tahsil edilen kayıplara (kasa noksanı vb.) ve operasyonel hata sonucu

elde edilen gelir fazlalarına (kasa fazlası vb.) ilişkin verilerin toplanıp toplanmadığı: Operasyonel kayıp verisi toplayan 11 bankanın 5’i gelir fazlalarına ilişkin verileri top-

lamamaktadır. Diğer tüm bankalar ise hem tahsil edilen kayıpları hem de elde edilen gelir fazlalarını toplamaktadırlar.

vi. Diğer kanallardan tahsil edilen kayıplara yer verilip verilmediği : Operasyonel kayıp verisi toplayan 11 bankanın 2’si diğer kanallardan tahsil edilen ka-

yıplara kayıp veri tabanlarında yer vermemektedirler. 9 adet banka ise diğer kanallardan tahsil edilen operasyonel kayıplarını dikkate alarak kayıp veri tabanlarında yer vermektedirler.

vii. Herhangi bir operasyonel risk yönetim aracı kullanılıyorsa söz konusu aracın özel-

liklerinin neler olduğu:

- Operasyonel risk yönetim aracının kayıp veri tabanını içerip içermediği,

- Operasyonel risk yönetim aracının risk ölçümü yapıp yapmadığı,

- Operasyonel risk yönetim aracının Basel II’nin öngördüğü şekilde ileri ölçüm yöntemlerine uygun olarak yasal sermaye hesaplaması yapıp yapmadığı,

- Operasyonel risk yönetim aracının risk yönetimi fonksiyonunun olup olmadığı,

operasyonel risk yönetimi açısından riski gidermeye yönelik alınacak aksiyon belirlenmesi ve sürecin takibine imkan sağlayıp sağlamadığı.

Operasyonel risk kayıp verisi toplayan 11 banka içerisinde 1 banka Basel II’nin öngördüğü ileri ölçüm yaklaşımları paralelinde geliştirilmiş operasyonel risk yönetim aracı kullanmaktadır. Söz konusu bankanın operasyonel risk yönetim aracı operasyonel risk kayıp

Page 153: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

151

veri tabanını içermektedir. Kayıp veri tabanında bulunan kayıp verileri ve diğer kalitatif yöntemler (öz değerlendirme, senaryo analizi vb.) girdi olarak kullanılmakta olup Basel II’nin öngördüğü şekilde istatistiksel tabanlı risk ölçümleri (yüzde 99,9 güven aralığı kullanılmakta-dır.) dikkate alınarak risk ölçümü ve yasal sermaye hesaplaması yapmaktadır. Ayrıca söz konusu bankanın risk yönetim aracının risk yönetimi fonksiyonları bulunmakta olup operasyonel risk yönetimi açısından riski gidermeye yönelik alınacak aksiyon belirlenmesine ve risk yönetim sürecinin takibine imkan vermektedir. Operasyonel kayıp verisi toplayan diğer bankalar operasyonel risk yönetim aracı kullanmamaktadır.

2. Risk Ölçümü Kapsamında Hangi Yöntemlerden Faydalanıldığı Operasyonel kayıp verisi toplayan 11 banka içerisinde 1 banka Basel II’nin öngördüğü

ileri ölçüm yaklaşımları kapsamında risk ölçümü yapmakta olup ayrıntılara aşağıda değinil-miştir.

a. Kantitatif Yöntemler (Kayıp Veri Dağılımı, İçsel Ölçüm Yaklaşımı, Frekans ve Şid-

det Kapsamında Hangi Dağılım Modellerini Kullandıkları-Normal, Lognormal, Poisson, Weibull, vb)

İleri Ölçüm Yaklaşımları kapsamındaki Kayıp Dağılım Yaklaşımı yöntemi ile

operasyonel riske maruz değer (OPVAR) hesaplanmaktadır. Sıklık için Poisson dağılımı, şiddet için Weibull dağılımı kullanılmaktadır. Bu iki dağılım Monte Carlo simülasyonu ile birleştirilerek toplam kayıp dağılımı oluşturulmaktadır.

b. Kalitatif Yöntemler(Scorecard, Senaryo Analizi, Öz Değerlendirme) Kalitatif anlamda öz değerlendirme yaklaşımı kullanılmaktadır. Olayların ortalama

sıklığı, ortalama şiddeti ve en kötü değerlerine ilişkin bankanın birimleriyle gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda elde edilen subjektif tahminlerden yararlanılmaktadır. Sonuç olarak öz değerlendirmeyle elde edilen veriler sayısallaştırılarak öznel bir riske maruz değer rakamı hesaplanmaktadır.

c. Karma Yöntemler (Kalitatif ve Kantitatif Sonuçların Nasıl Birleştirildiği) Kayıp dağılımı yaklaşımı ile elde edilen sermaye gereksinimi tahmini ile öz değerlen-dirme kapsamında oluşturulan sermaye gereksinimi tahmini, ağırlıklı ortalama yöntemiyle birleştirilerek toplam sermaye gereksinimi rakamına ulaşılmaktadır.

Page 154: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

152

Ek 1:

*Tabloda yer alan yasal risk verileri dolar cinsindendir. Kaynak: Cruz, Marcelo G. 2002. Modeling, Measuring and Hedging Operational Risk.

Dipnotlar 1 Bankalar, içsel operasyonel risk ölçüm sistemlerinde nasıl bir sınıflandırma izleyeceklerini kendileri belirleyeceklerdir. Ancak yine de, denetim otoritesinin onay verme sürecini kolaylaştırmak için, bankanın tarihsel iç kayıp verilerini Basel II’de belirlenmiş olan 8 ana faaliyet koluna ve 7 kayıp olayı türüne eşleyebilme-si ve talep edilmesi halinde ilgili verileri denetim otoritesine sağlayabilmesi gerekmektedir. 2 Basel II’de bir bankanın bazı faaliyetleri ile ilgili olarak İleri Ölçüm Yaklaşımını, bazı faaliyetleri ile ilgili olarak da Temel Gösterge veya Standart Yaklaşımı kullanmaları belirli koşulların yerine getirilmesi şartıyla mümkün kılınmıştır. 3 Marcelo G. Cruz, Modeling, Measuring and Hedging Operational Risk, (John Wiley & Sons, Ltd., 2002), 57. 4 Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmeliğe göre, stres testleri kapsamında risklerin risk faktörlerine göre sayısallaştırılmasında, geçmiş deneyimlerden yararlanıldığı takdirde kullanılan varsayımlar, ölçümün tutarlılığı ve izlenen yöntem, bankanın yönetim kurulunca onaylanmalıdır. 5 Carol Alexander, Bayesian Methods for Measuring Operational Risk 6 Karesel kayıp fonksiyonu (quadratic loss function) varsayımı altında, parametrenin Bayesgil tahmini, son dağılımın ortalamasıdır. 7 Anahtar risk faktörünün (başlangıç düğümü) olasılık dağılımı P(Y), anahtar risk göstergesinin (hedef düğümü) koşullu olasılık dağılımı ise P(X|Y) ise, anahtar risk göstergesinin dağılımı P(X), ∫ p(Y) p(X|Y)dy’dir. 8 Örnek için bkz. Paola Giudici, Integration of Qualitative and Quantitative Operational Risk Data: A Bayesian Approach. Kaynakça

Cruz, Marcelo G. (2002), Modeling, Measuring and Hedging Operational Risk. UK: John Wiley-Sons. Yasuda, Yuji (2003), “Application of Bayesian Inference to Operational Risk Management.” University of

Tsukuba. Giudici, Paolo (2004), “Integration of Qualitative and Quantitative Operational Risk Data: A Bayesian

Approach” Operational Risk Modelling and Analysis: Theory and Practice (sf.131-138). Risk Books. Alexander, Carol, (2003), Operational Risk: Regulation, Analysis and Management. Londra: Financial

Times Prentice Hall. Ramamurthy, S., Arora, H. - Ghosh, A. (2005), Applying Op Risk and Probabilistic Networks to Corporate

Actions Processing. Operational Risk Magazine, s.36-38. Alexander, Carol, “Bayesian Methods for Operational Risk”, University of Reading.

3.821.987 ,00 630.200,00 360.000,00 250.000,00 200.000,00 160.000,002.567 .921,00 600.000,34 350.000,00 248.341,96 200.000,00 157 .083,001.415.988,00 556.000,00 350.000,00 239.102,93 193.500,00 153.592,541.299.345,00 550.000,00 332.000,00 232.500,00 192.806,7 4 151.000,00

917 .000,00 505.947 ,00 301.527 ,50 230.000,00 191.07 0,31 150.930,39907 .07 7 ,00 483.7 11,60 297 .035,48 229.368,50 186.330,00 150.411,29845.000,00 426.000,00 294.835,23 220.357 ,00 185.000,00 146.87 5,00800.000,00 423.319,62 27 4.509,80 220.07 0,00 182.435,7 2 145.500,507 50.000,00 416.562,38 27 0.341,11 220.000,00 180.000,00 143.000,007 42.651,56 410.060,7 2 260.000,00 214.634,95 17 6.000,00 142.7 7 4,197 34.900,00 406.001,47 255.414,00 210.536,56 17 6.000,00660.000,00 400.203,01 252.000,00 204.450,00 165.000,00650.000,00 394.67 2,11 251.489,59 202.07 7 ,38 165.000,00

Yasal Risk Verileri

Page 155: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi, Sayı 58, 2006

153

Operasyonel Risk Đleri Ölçüm Yöntemleri

Giriş

Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Đlk bölümde operasyonel risklerin ölçülme-si kapsamında ileri ölçüm yöntemlerinde (ĐÖY) kullanılacak modeller için asgari gerekli-liklerin neler olduğu üzerinde durulmuştur. Bu kapsamda ilgili genel nitel ve nicel stan-dartlar üzerinde durulmuş ve konuyla ilgili kaynaklar incelenmiştir. Diğer yandan ileri ölçüm yöntemlerinde kısmi kullanım kriterlerinin “Avrupa Bankacılık Denetim Otoriteleri Komitesi” (Committee of European Banking Supervisors -CEBS) ve Basel Komite tara-fından belirlenen unsurlarının neler olduğu açıklanmıştır.

Đkinci bölümde ise Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından ileri

ölçüm modellerinin onaylanması ve değerlendirilmesi için ileri ölçüm modelleri başvuru esasları ve uygulama kriterleri kapsamında bankalarin operasyonel risk yönetiminde ileri ölçüm yaklaşımlarını kullanabilmesi için örnek bir başvuru rehberi hazırlanmıştır.

Üçüncü bölümde ise ileri ölçüm yöntemini kullanan bir bankada operasyonel risk

ölçüm sisteminin bankaya kayda değer katkılar sağlaması ile ilgili sürecin test edilmesini tanımlayan “kullanım testi” (use test) kavramı incelenmiştir.

Çalışma ile bankacılık sektöründe operasyonel risk yönetiminde ileri ölçüm yakla-

şımlarının kullanılması kapsamında kullanılacak modellerde asgari kriterlerin belirlenme-si, bankaların başvuruda kullanabileceği örnek bir başvuru rehberinin oluşturulması ve kullanım testi konusunda bankaların yapması gerekenlerin açıklığa kavuşturulması hedef-lenmiştir.

1. Đleri Ölçüm Yöntemlerinde Kullanılacak Modeller Đçin Asgari Gereklilikler

(Nitel ve Nicel) Nelerdir? Kısmi Kullanım Nasıl Olmalıdır?

1.1. Đleri Ölçüm Yöntemleri (ĐÖY) için Asgari Gereklilikler 1.1.1. Genel standartlar

Bir bankanın ĐÖY’yi kullanabilmesi için genel anlamda sahip olması gereken asgari

kriterler şu şekilde sıralanabilir: • Risk strateji ve politikalarının tesis edilmesi, • Başarılı ve yeterli bir operasyonel risk yönetimi için; bu fonksiyonun çerçevesinin iyi

oluşturulması, operasyonel risk yönetim çerçevesinin gözetim ve denetiminde yönetim kurulunun ve üst düzey yönetimin aktif görev alması,

• Kavramsal olarak sağlam olan ve bütünlük içinde uygulanan bir operasyonel risk yönetim sisteminin bulunması; kurulan operasyonel risk yönetimi sisteminin ve yapısının etkinliği-nin periyodik olarak denetlenmesi, eksiklik ve yetersizliklerin zamanında tespit edilip giderilmesinin sağlanması,

Page 156: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

154

• Hem büyük faaliyet kollarında hem de iç kontrol ve teftiş alanlarında bu yaklaşımı uygulamak için yeterli kaynaklara sahip olması; operasyonel risk yönetiminde gerekli olan veri ihtiyacının ve veri kaynaklarının tespit edilmesi; verinin ne şekilde ve kim tarafından toplanacağına ve yapılacak analizlere ilişkin prosedürün tesis edilmesi,

• Kurumun yapısı, faaliyet alanı ve risk iştahına göre, maruz kaldığı ya da kalabileceği operasyonel risklerin en kapsamlı şekilde tanımlanması,

• Operasyonel riske ilişkin ölçüm ve raporlama sistemlerinin tesis edilmesi gerekmektedir.

Bir bankanın ĐÖY uygulaması, yasal sermaye hesaplaması amacıyla kullanılmadan

önce, denetim otoritesinin ilk izleme sürecine tâbi olacaktır. Bu süreç, denetim otoritesinin bu yaklaşımın güvenilir ve uygun olup olmadığını belirlemesine olanak sağlayacaktır. Bir bankanın içsel ölçüm sistemi; içsel ve ilgili dışsal kayıp verilerinin, senaryo analizinin ve bankaya özgü iş ortamı ve iç kontrol faktörlerinin birlikte kullanımına dayalı olarak, beklen-meyen kayıpları makul ölçülerde tahmin edebilmelidir. Bankanın ölçüm sistemi, ayrıca, operasyonel risk için ekonomik sermayenin faaliyet kollarına tahsisini, ilgili faaliyet kolların-da operasyonel risk yönetiminin geliştirilmesi için teşvikler yaratacak bir tarzda destekleye-bilmelidir. (Basel II, Md. 664-665)

1.2. ĐÖY’nin Kullanılabilmesi Đçin Gereken Nitel Kriterler 1.2.1. Temel Kriterler i) Operasyonel Risklerin Ayrı Bir Risk Türü Olarak Ele Alınması ve Bağımsız Bir Operasyonel Risk Yönetim Fonksiyonunun Oluşturulması (Basel II, md. 666, (a))

Yönetim Kurulu’nun rolü; Bir bankada ileri ölçüm yaklaşımının (ĐÖY) kullanılabilmesi için, bankada ana ortak-

lık ve iştiraklere yayılmış bütünleşik ve bağımsız bir operasyonel risk yönetimi sisteminin doğru bir şekilde tesis edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle; Yönetim Kurulu, yönetilmesi gereken ayrı bir risk kategorisi olarak bankanın operasyonel risklerinin önemli özelliklerini tanımalı, bankanın operasyonel risklerinin yönetimi çerçevesini onaylamalı, periyodik olarak izlemeli ve gözden geçirmelidir.

Operasyonel risk yönetimi çerçevesi;

• Bankada operasyonel riskleri nelerin oluşturduğunu açıkça gösteren, geçerli ve uygun bir

operasyonel risk tanımına dayanmalıdır. • Bankanın operasyonel risklerini yönetme isteği ve toleransını kapsamalıdır. Bu risk

yönetme isteği ve toleransı operasyonel risklerin banka dışına hangi ölçüler içinde ve nasıl transfer edileceğini gösteren politikalar da dahil, bankanın operasyonel riskleri yönetim faaliyetlerindeki öncelik sırasını ve bu risklerin nasıl yönetileceğini gösteren politikalarla belirlenmelidir.

• Operasyonel riskin değerlendirilmesi, izlenmesi ve kontrol edilmesi/azaltılması ile ilgili yaklaşımı belirleyen politikaları içermeli ve kapsamalıdır.

• Yaklaşımının formalite ve karmaşıklık düzeyi bankanın mevcut risk profiline uyumlu olmalıdır.

Page 157: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

155

Yönetim Kurulu, banka Üst Yönetimine, bu çerçevenin altında yatan prensipler hak-kında açıkça yol göstermeli, kılavuzluk yapmalı ve banka Üst Yönetiminin bu doğrultuda geliştirdiği politikalara onay vermelidir.

Yönetim Kurulu, bankanın operasyonel riskleri yönetim çerçevesi ve yaklaşımını uy-

gulayabilecek bir yönetim yapısı kurmaktan sorumludur. Yönetim Kurulunun; yönetim sorumlulukları, işlevleri ve raporlama hiyerarşisini açıkça göstermesi ve tanımlaması özel bir öneme sahiptir. Ayrıca, olası menfaat çatışmalarını önlemek amacıyla operasyonel riskleri kontrol fonksiyonları, banka bölümleri ve destek fonksiyonları arasında sorumluluk ve görevlerin açıkça ayrılması, dağıtılması ve hiyerarşik yapının açıkça belirlenmesi de gerekir. Bu çerçeve, bankanın operasyonel risklerini yönetmek için uygulaması gereken temel süreçleri de belirlemeli ve düzenlemelidir.

Yönetim Kurulu, bankanın hem yeni ürünler, faaliyetler veya sistemlerle bağlantılı

operasyonel risklerini hem de dış piyasa koşullarındaki değişikliklerden ve diğer çevresel faktörlerden kaynaklanan operasyonel risklerini iyi yönetmesini sağlamak amacıyla bu çerçeveyi düzenli olarak izlemeli ve gözden geçirmelidir. Bu gözden geçirme sürecinin bir amacı da, bankanın faaliyetleri, sistemleri ve süreçlerine uygun olan en iyi operasyonel riskleri yönetim uygulamalarını izlemek ve değerlendirmek olmalıdır. Gerekirse, Yönetim Kurulu, önemli operasyonel risklerin hepsinin bu çerçeve kapsamına alınmasını sağlayacak şekilde, operasyonel riskleri yönetim çerçevesinin bu analiz sonuçlarının ışığında gözden geçirilmesini ve revize edilmesini sağlamalıdır.

Operasyonel Riskin Yönetiminden Sorumlu Üst Düzey Yönetimin Rolü: Operasyonel riskin yönetiminden sorumlu Üst Düzey Yönetimin görevleri ise aşağı-

daki gibi belirlenebilir;

• Risk yönetim süreçlerinin sağlamlığını temin etmek, • Oluşturulmuş politikalardaki bankanın operasyonel risk profilini ve operasyonlarını

maddeten etkileyen önemli değişiklik ve politikalara aykırılıklar hakkında Yönetim Kurulu veya bankanın konuyla ilgili tayin edilmiş Komitesini bilgilendirmek,

• Operasyonel risk yönetim fonksiyonu tarafından sağlanan bilgiye dayanarak ana risk tetikleyicilerini teşhis etmek ve değerlendirmek,

• Risk yönetimi biriminin görevlerini tanımlamak ve o birimde çalışanların profesyonel becerilerinin yeterliliğini değerlendirmek,

• ĐÖY ile ilgili 4 anahtar faktör olan; o iç veri, o dış veri, o senaryo analizi, o faaliyetler ve kontrol ortamını yansıtan faktörlerin

tanımlanması, dokümante edilmesi ve toplanması ile ilgili süreçleri oluşturmak, • Ölçüm metodolojisini oluşturmak ve sonuçlarını takip etmek, • Đzleme ve raporlama sistemlerini oluşturmak, raporlamanın içeriğini tanımlamak, • ĐÖY ile ilgili kriterlerin yerine getirilmesini sağlamak, doğrulamak, • Çıkar çatışmalarındaki potansiyel anlaşmazlıkların tüm kaynaklarını izlemek ve yö-

netmek, • Tüm çalışanların ilgili politika ve prosedürlerin farkında olmasını temin etmek ama-

cıyla efektif iletişim kanallarını oluşturmak,

Page 158: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

156

• Operasyonel risk yönetimi ve ölçümü süreçleri ve sistemleri hakkındaki Đç Denetim raporlarını incelemek,

• Bütün önemli ürünler, faaliyetler, süreçler ve sistemlerdeki operasyonel risklerin tespit edilmesini sağlamak, tanımlamak ve değerlendirmek.

• Yeni bir ürün, faaliyet, süreç veya sistemi uygulamaya girmeden veya sunulmadan önce, bu yeni ürün, faaliyet, süreç veya sisteme bağlı operasyonel risklerin de uygun değerlendirme prosedürlerinden geçirilmesini sağlamak.

• Kesintilerin (EL, Bağlılık, Sigorta) hesaplanmasını içeren operasyonel riskin sayısal-laştırılması ve faaliyet kollarına dağıtılması süreçleri, test (backtesting) ve kıyaslama ve tahsis anahtarları için metodolojileri geliştirmek.

Operasyonel risk yönetiminden sorumlu Üst Yönetim, kurallar çerçevesinde bankanın

operasyonel risk ölçüm süreçleri, risk yönetim sistemleri ve bunların tüm parçalarının istenildiği gibi işlediğini temin etmelidir. Operasyonel Risk Yönetimi Fonksiyonunun yeterli kaynakları, operasyonel risk yönetimi ve ölçümü metotları ile ilgili becerileri ve bankanın süreçleri hakkında bilgisi olmalıdır.

ii) Operasyonel Risk Ölçüm Sisteminin Bankanın Günlük Risk Yönetimi Süreçlerine Entegre Edilmesi (Basel II, md. 666, (b))

Đleri ölçüm yaklaşımını kullanan bir bankada operasyonel risk ölçüm sisteminin çıktı-

sı, bankanın operasyonel risk profilini izleme ve kontrol etme sürecinin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Bu bilgiler, risk raporlaması, yönetim raporlaması, içsel sermaye tahsisi ve risk analizinde önemli ve belirleyici rol oynamalıdır. Banka, operasyonel risk yönetimini banka çapında geliştirmek amacına yönelik teşvikler yaratmak ve operasyonel risk için ayrılacak sermayeyi büyük faaliyet kollarına tahsis etmek için belirli tekniklere sahip olmalıdır. Beklenen kayıp ve beklenmeyen kayıp tutarları doğru bir şekilde ölçülmeli ve sermaye tahsisi ile ilgili verilerin ve kalibrasyonların doğruluğunun teyidi yapılmalı ve uygun bir sermayeleme sistemi oluşturulmalıdır.

Bankalar, operasyonel risk profillerini ve önemli risklerini düzenli olarak izlemek a-

macına yönelik bir süreç uygulamalıdırlar. Operasyonel risklerin pro-aktif yönetimine destek olmak amacıyla, ilgili bilgiler Üst Yönetime ve Yönetim Kuruluna düzenli olarak rapor edilmeli ve aktarılmalıdır.

Operasyonel riskin yönetimi için etkin bir izleme süreci şarttır. Düzenli izleme faali-

yetleri, operasyonel risklerin yönetimi amacıyla uygulanan politikalar, süreçler ve prosedür-lerdeki eksiklik ve hataların hızla tespit edilmesi ve düzeltilmesi avantajını sunabilir. Bu eksiklik ve hataların hızla ve çabuk tespit edilmesi ve düzeltilmesi, bir zarar olayının potansiyel sıklığını ve/ veya önem düzeyini önemli oranda azaltır.

Operasyonel zarar olaylarını izlemeye ek olarak, bankalar risklerinin arttığı konusunda

erken uyarı veren uygun göstergeleri de tanımlamalı ve kullanmalıdırlar. Bu göstergeler ileriye dönük olmalıdır ve hızlı büyüme, yeni ürünlerin sunulması, personel devir oranı, işlem sapmaları ve ihlalleri, sistem kesintileri ve benzeri potansiyel operasyonel risk sebep ve kaynaklarını yansıtabilir. Eşik değerler bu göstergelere doğrudan doğruya bağlandığında, etkin ve etkili bir risk izleme süreci, temel ve önemli risklerin saydam bir şekilde tespitine ve tanımlanmasına yardımcı olabilir ve bankanın bu risk tespitlerine göre uygun tedbirleri almasına olanak sağlar.

Page 159: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

157

Risk izleme sıklığı, hem ilgili riskleri hem de banka ortamındaki değişikliklerin sıklı-ğını ve niteliğini yansıtmalıdır. Đzleme, bankanın faaliyetlerinin tamamlayıcı bir parçası olmalıdır. Aynen iç denetim ve/veya risk yönetim fonksiyonlarının yaptığı uyum denetimleri gibi, bu izleme faaliyetlerinin sonuçları da düzenli olarak Üst Yönetim ve Yönetim Kurulu raporlarına dahil edilmelidir. Denetim otoriteleri tarafından (ve/veya adına) çıkartılan raporlar da bu izleme fonksiyonuna bilgi kaynağı olabilir ve aynı şekilde, hem Üst Yönetime hem de Yönetim Kuruluna rapor edilmelidir.

iii) Maruz bulunulan operasyonel riskler ile kayıp deneyimleri ilgili faaliyet kolu yönetimine, üst düzey yönetime ve yönetim kuruluna düzenli olarak raporlanmalıdır. bankanın, yönetim raporlarındaki bilgiler esas alınarak gerekli tedbirleri almak için prosedürleri bulunmalıdır. (Basel II, md. 666, (c))

Banka üst yönetimi; banka bölüm ve departmanları, grup fonksiyonları, operasyonel

risk yönetiminden düzenli raporlar almalıdır. Operasyonel risk raporları, hem iç bilgileri hem de karar alma için gerekli olabilecek olay ve koşullar hakkında dış piyasa bilgilerini içermeli ve kapsamalıdır. Raporlar, hem uygun yönetim kademelerine, hem de görev ve ilgi alanlarına göre bankanın ilgili birim ve bölümlerine dağıtılmalıdır. Raporlar, tespit edilen problem alanlarını tam olarak yansıtmalı ve mevcut sorunların çözümü için gereken düzeltici tedbirle-rin zamanında alınmasını motive etmelidir. Bu risk ve denetim raporlarının yararlı ve güvenilir olmasını sağlamak amacıyla, yönetim, genel olarak iç kontrollerin ve raporlama sistemlerinin ilişkilerini, doğru işleyip işlemediğini ve zamanında uygulanıp uygulanmadığını düzenli olarak kontrol etmelidir. Yönetim, iç raporların yararlı ve güvenilir olup olmadığını tespit etmek ve değerlendirmek amacıyla, dış kaynakların (denetçi ve murakıplar) hazırladığı raporları da kullanabilir. Raporlar, mevcut risk yönetim performansını artıracak ve yeni risk yönetim politikalarını, prosedürlerini ve uygulamalarını geliştirecek şekilde ve bu bakış açısıyla analiz edilmelidir.

Genel olarak, Yönetim Kurulu, bankanın genel operasyonel risk profilini anlayabilmek ve iş için stratejik ve maddi önemi haiz konular üzerinde odaklanabilmek için yeterli üst düzey bilgiler almalıdır.

iv) Bankanın operasyonel risk yönetim sistemi, iyi bir şekilde yazılı hale getirilmelidir. bankanın, operasyonel risk yönetim sistemine ilişkin dahili politika, kontrol ve pro-sedürlerden oluşan yazılı hale getirilmiş bir sete uyumu sağlama amacına yönelik bir programı bulunmalı ve bu program, uyumsuzluk halinde nelerin yapılacağını gösteren politikaları da içermelidir. (Basel II, md. 666, (d))

Bankaların önemli operasyonel risklerini kontrol etmeye ve/veya azaltmaya yönelik

politikaları, süreçleri ve prosedürleri bulunmalıdır. Bankalar, risk sınırlandırma ve kontrol stratejilerini periyodik olarak gözden geçirmeli ve operasyonel risk profillerini, genel risk alma isteği ve profilinin ışığında ve uygun stratejiler kullanarak ayarlamalıdırlar.

Tespit edilmiş ve tanımlanmış bütün önemli operasyonel riskleri için, bankanın bu

riskleri kontrol altına almak ve/veya azaltmak amacına yönelik uygun prosedürleri uygulama-ya ya da riskleri üstlenmeye karar vermesi gerekir. Kontrol altına alınamayan riskler için, bankanın bu riskleri kabul etmeye ya da ilgili bankacılık faaliyetinin düzeyini düşürmeye ya da bu faaliyetten tamamen çekilmeye karar vermesi gerekir. Kontrol süreç ve prosedürleri belirlenmeli ve bankalar risk yönetim sistemine ilişkin iç politikalardan oluşan bir doküman

Page 160: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

158

setine uyulmasını sağlamak amacını güden bir sistem uygulamalıdırlar. Bu sistemin asgari olarak aşağıdaki temel unsurları içermesi tercih edilir. • Bankanın belirlediği hedefleri gerçekleştirme düzeyi hakkında üst düzey incelemeler, • Yönetim kontrollerine uyulup uyulmadığının kontrolü, • Uyumsuzluk ve aykırılık sorunlarının incelenmesi, tespiti ve çözümlenmesine ilişkin

politika, süreç ve prosedürler, • Uygun bir yönetim seviyesine karşı sorumluluğu sağlamak amacına yönelik onay, izin ve

yetkileri düzenleyen bir doküman sistemi.

Resmi ve yazılı politika ve prosedürlerin oluşturduğu bir çerçeve kritik öneme sahip olmasına rağmen, sağlam risk yönetim uygulamalarını teşvik eden güçlü bir kontrol kültürüy-le desteklenmelidir. Hem Yönetim Kurulu hem de Üst Yönetim, kontrol faaliyetlerinin bankanın düzenli iş ve faaliyetlerinin tamamlayıcı bir parçası olduğu sağlam ve güçlü bir iç kontrol kültürü oluşturmaktan sorumludurlar. Bankanın düzenli iş ve faaliyetlerinin tamamla-yıcı bir parçası olan bu kontroller, değişen koşullara hızla adapte olmaya ve gereksiz kontrollerden kaçınmaya olanak sağlar.

v) Đç ve/veya dış denetçiler, operasyonel risk yönetim süreçleri ve ölçüm sisteminde düzenli denetimler yapmalıdırlar. Bu denetim, hem ilgili faaliyet kollarının hem de bağımsız operasyonel risk yönetimi fonksiyonunun faaliyetlerini içermelidir. (Basel II, md. 666, (e)) Yönetim Kurulu, bankanın operasyonel risklerin yönetim çerçevesinin, banka organi-

zasyonu içinde bağımsız olan, uygun ve yeterli eğitimden geçirilmiş, yetkili personel tarafından etkili ve kapsamlı bir iç denetime tabi tutulmasını sağlamalıdır. Bu iç denetim fonksiyonu, operasyonel risklerin yönetiminden doğrudan doğruya sorumlu tutulmamalıdır.

Yönetim Kurulu (doğrudan doğruya kendisi ya da dolaylı olarak denetim komitesi a-racılığıyla), denetim programının kapsamı ve uygulama sıklığının, karşılaşılan risklere uygun olmasını sağlamalıdır. Denetimlerde, bankanın operasyonel risklerinin yönetim çerçevesinin banka içinde etkin bir şekilde uygulanıp uygulanmadığı periyodik olarak tespit edilmeli ve izlenmelidir.

Denetim fonksiyonu, operasyonel risklerin yönetim çerçevesinin izlenmesi ve kontro-

lünü de kapsadığı takdirde ve ölçüde, Yönetim Kurulu, bu denetim fonksiyonunun bağımsız-lığının korunmasını sağlamalıdır. Denetim fonksiyonu, operasyonel risklerin yönetiminden sorumlu olanlara önemli girdi ve bilgiler sağlayabilir, fakat kendisi doğrudan doğruya operasyonel risklerin yönetimi sorumluluğunu üstlenmemelidir.

Denetçiler, büyüklüğü ne olursa olsun bütün bankaların etkin bir risk yönetim sistemi-

ne sahip olup olmadıklarını kontrol etmelidirler. Denetçiler, bankaların kendi büyüklük, karmaşıklık ve risk profillerine uyumlu ve bu

dokümanda verilen tavsiye ve önerilere uygun bir operasyonel risk yönetimi çerçevesini oluşturmalarını ve uygulamalarını temin etmelidirler.

Denetçiler, bir bankanın operasyonel risklerine ilişkin mevcut politikaları, prosedürleri

ve uygulamalarını doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak düzenli ve bağımsız bir inceleme ve

Page 161: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

159

değerlendirmeye tabi tutmalıdırlar. Denetçiler, bankalardaki gelişmelerden sürekli haberdar olmalarına olanak veren uygun mekanizmaların mevcut olmasını da sağlamalıdırlar.

Denetçilerin bağımsız bir operasyonel risk denetimi ve değerlendirmesinde ele almala-rı gereken konular daha ayrıntılı örneklerle aşağıdaki gibidir:

• Bankanın risk yönetimi süreci ve genel kontrol ortamının operasyonel risklerinin

düzeyine göre etkin ve etkili olup olmadığı, • Ölçüm sistemlerinin etkinliği ve ĐÖY kriterlerine uyumu, • Đşletme zararlarına ve başka potansiyel operasyonel risk göstergelerine ilişkin veriler

de dahil, bankanın operasyonel risk profilini izlemek ve raporlamak amacıyla uygula-dığı yöntemler,

• Bankanın operasyonel risk olaylarının ve zararlarının etkin bir şekilde ve zamanında bertaraf edilmesi ve çözülmesi için uyguladığı prosedürler,

• Taşeron faaliyetlerini izleme, • Bankanın genel operasyonel risk yönetim sürecinin bütünlük ve sağlamlığını sağlamak

amacına yönelik iç kontrol, denetim ve izleme çalışmaları, • Bankanın sigorta gibi operasyonel riskleri azaltma çabaları ve çalışmalarının etkinliği, • Bankanın felaket kurtarma ve iş devamlılığı planlarının kaliteli ve kapsamlı olup

olmadığı, • Banka sermayesinin operasyonel riskleri için yeterli olup olmadığının belirlenmesi ve

bankanın risk profiline uygunsa, bankanın iç sermaye hedeflerine göre değerlendiril-mesi,

• BT altyapısının, veri toplama ve muhafazasının yeterliliğinin değerlendirilmesi.

Denetçiler, bankanın bir finans grubunun bir parçası olduğu durumlarda, operasyonel risklerinin grup içinde uyumlu ve uygun bir tarzda yönetilmesini sağlamak amacına yönelik prosedürlerin bulunup bulunmadığına da bakmalıdırlar. Bu inceleme ve değerlendirme sırasında, önceden belirlenmiş usullere uygun olarak, başka denetçilerle işbirliği ve bilgi alışverişi yapmak gerekir. Bazı denetçiler, bu inceleme ve değerlendirme süreçlerinde dış denetçiler kullanmayı tercih ederler.

Denetleme süreci içinde tanımlanan ve tespit edilen kusur ve eksiklikler çeşitli eylem

ve tedbirlerle giderilir. Denetçiler, bankanın özel koşullarına ve işletme ortamına en uygun araçları kullanmalıdırlar. Denetçiler, operasyonel riskler hakkında güncel bilgi alabilmek için, doğrudan doğruya bankalarla ve dış denetçilerle somut raporlama mekanizmaları kurarlar (örneğin, operasyonel riskler hakkında iç banka yönetim raporları ilgili denetçilere rutin bir şekilde sunulabilir).

Pek çok bankada kapsamlı operasyonel risk yönetim süreci ve uygulamalarının hala

geliştirilmekte olması nedeniyle, denetçiler, bankadaki son gelişmeleri ve geleceğe yönelik geliştirme planlarını takip ederek ve değerlendirerek, banka içi devamlı geliştirme çabalarını teşvik etme konusunda aktif bir rol üstlenmelidirler. Bankaya kendi çalışmalarının durumu hakkında faydalı bir geri besleme sağlamak amacıyla, bu çabalar başka bankaların çabaları ve çalışmalarıyla karşılaştırılır. Ayrıca, belirli geliştirme çabalarının verimsiz ve etkisiz olması-nın sebepleri tespit edilmişse, bu bilgiler de planlama süreci ve çalışmasına destek olmak amacıyla genel ve ana hatlarıyla verilmelidir. Ayrıca, denetçiler, bankanın bölümleri ve departmanları arasında etkin ve etkili bir operasyonel risk yönetimi yapmak, haberleşme yolları ve sorumlulukları açıkça belirlemek ve mevcut uygulamalar hakkında aktif özeleştiri

Page 162: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

160

ve değerlendirme yapılmasını ve olası risk azaltma tedbir ve eylemlerinin değerlendirilmesini teşvik etmek amacıyla operasyonel risk yönetimi sürecini kendi organizasyonu içinde ne ölçüde entegre ettiğini de dikkate almalıdırlar.

Bankalarda iç denetim fonksiyonları, gerekli beceri ve tecrübelere sahip bireylerden yapılanmalıdır. Bu bireylerin banka stratejisi ve bu stratejinin operasyonel risk tespiti, değerlendirilmesi, izlenmesi, kontrol edilmesi ve azaltılması süreçlerine yakın olması önemlidir.

Đç denetim ve operasyonel risk yönetimi fonksiyonunun, özellikle iç denetimin tecrübe

ve becerilerinin gelişmiş olduğu operasyonel risk ilişkili bazı faaliyet ve süreçlerde (Örn; süreçlerin analizi, kayıp veri toplama, risk ve kontrol değerlendirmeleri), birlikte çalışmasına müsade edilebilir. Ancak bu ortak çalışma iç denetimin bağımsızlığını tehdit etmemelidir. Đç denetimden öneri veya bilgi sağlanabildiği düzeyde yeni tasarılar, uygulamalar ve operasyonel risk çerçevesinin güncellenmesi operasyonel risk yönetim fonksiyonunun münhasıran sorumluluğu olarak kalır. Đç Denetim günlük operasyonel risk faaliyetlerinin kesinlikle içinde olmamalıdır.

vi) Operasyonel Risk Ölçüm Sisteminin Dış Denetçiler ve/veya Denetim Otoriteleri Tarafindan Onaylanması Sürecinde Aşağıdaki Hususlar Önem Arz Etmektedir;

• Đç doğrulama ve onay süreçlerinin tatmin edici bir şekilde çalıştığının doğrulanması,

(Basel II, md. 666, (e)) • Risk ölçüm sistemiyle bağlantılı veri akışları ve süreçlerinin şeffaf ve ulaşılabilir

olmasının sağlanması. Özellikle, denetçilerin ve ilgili denetim otoritelerinin bu sistemin detaylı tanımlamalarına ve parametrelerine gerekli gördüklerinde ve uygun usullerle kolay erişebilecek bir konumda olmaları gerekir. (Basel II, md. 666, (e))

• Bankaların kendi modellerininin işlerliğini doğrulamak ve değerlendirmek üzere gerekli sorumluluğa sahip olmaları gerekir.

• Modelin işlerliğinin onaylanması ve değerleme süreci tekrarlanan bir faaliyet olmalıdır. • Tek bir onay ve değerleme metodunun olmadığı gözönüne alınmalıdır. • Onay süreci nitel ve nicel unsurları içermelidir. • Onay süreci ve çıktıları bağımsız denetime tabi olmalıdır.

1.2.2. Diğer Hususlar i. Kullanım Testi Kullanım testi; bankadaki operasyonel risk ölçüm ve yönetim sisteminin birbiriyle en-

tegrasyonunun değerlendirilmesi ile ilgilidir. ĐÖY başvurusunda bulunan bir bankanın içsel operasyonel risk ölçüm sisteminin gün-

lük operasyonel risk yönetimi süreçlerine entegre edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, ĐÖY’de operasyonel risk ölçümünde kullanılan girdilerin, tekniklerin, uygulamaların ve çıktıların banka içi operasyonel risk yönetimi süreci ve pratiğini geliştirmek için kullanılması gerekmektedir.

Bankalarda kullanım testi için belirlenen üst düzey prensipler şu şekilde belirtilebilir;

Page 163: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

161

• Risk ölçüm sisteminin amacı sadece yasal sermayenin hesaplanması değildir. • Bankada risk yönetimi teknik ve çözümlerinden elde edilen tecrübeler arttıkça risk ölçüm

sistemi de geliştirilmelidir. • Bir bankadaki operasyonel riskin ölçüm sonuçları ile operasyonel risk yönetiminin diğer

çıktılarının birlikte değerlendirilmesi gerekir • Bankadaki operasyonel risk ölçüm sisteminin bankaya fayda sağlaması gerekir.

ii. Banka Đçi Raporlama ile Đlgili Hususlar

Operasyonel risk raporlaması iç raporlamanın önemli bir parçasıdır ve operasyonel riskin proaktif yönetimini desteklemelidir. Raporlama Yönetim Kurulu ve Üst Düzey Yönetime, Đç Denetime, Risk Komitesine ve/veya Đç Kontrol Komitesine (eğer kurulmuşsa) ve hatta uygunsa operasyonel risklerin tespiti, değerlendirilmesi, izlenmesi, azaltılması ve kontrol edilmesinden sorumlu iç fonksiyonlara yapılmalıdır. Bu iç fonksiyonlar; iş fonksiyon-ları, merkezi fonksiyonlar (BT, Planlama ve Yönetim Kontrol, Muhasebe) ve risk fonksiyon-ları olabilir. Raporlamanın sıklığı, içeriği ve biçimi raporlamanın kime yapıldığı ve bilginin nasıl kullanılacağına bağlı olmalıdır. Olası kullanım alanları, stratejik ve finansal planlama, günlük yönetim, operasyonel risk yönetimi ve ölçümü, piyasa disiplini vs. olabilir.

Raporlamanın içerdiği bilgi genişliği, işin ve bankanın doğasına, ölçeğine ve karma-

şıklık düzeyine göre değişebilir. Genel kural olarak, iş ne kadar riskliyse, sağlanacak bilgi o kadar detaylı olur. Đç raporlamanın sıklığı ve biçimi risk düzeyi ile uyumlu olmalıdır. Raporlama çerçevesinin tasarımı bankanın sorumluluğundadir. Raporlama çerçevesi, örnek olarak aşağıdaki bilgileri içerebilir: • Yasal ve ekonomik sermaye tahmini, • Yönetim ve uygulama değişiklikleri (Örn; iş çevresinde, iş pratiklerinde ve iç kontrol

faktörlerinde değişiklikler), • Risk azaltma ve transfer stratejileri (Örn; Beklenen kayıp indirimlerinin etkisi, sigorta

poliçelerinin ve diğer risk azaltım uygulamalarının maliyet-fayda analizleri ve iş ko-lu/olay tipi bazında riske maruz tutar ve/veya zararlar)

• Operasyonel riske maruz tutar (Örn; anahtar operasyonel risk olayları ve tetikleyicilerin tanımlanması, dağılımı, eğilimi, iş kolları boyunca operasyonel riske maruz tutarın yer değiştirmesi),

• Gerçekleşen iç ve dış zarar olayları (Örn; olay tipi zarar analizi ve eğilim, coğrafi dağılım ve dönemselliğe göre kıyaslanması),

• Riske duyarlı alanlarının tanımlanması ve değerlendirilmesi (risk değerlendirmeleri, anahtar risk göstergeleri) ve

• Operasyonel risk yönetimi ve ölçümü süreçleri ve sistemlerinde kalite iyileştirmeleri. iii. Dokümantasyon

ĐÖY ile ilgili nitel kriterler, risk yönetimi sisteminin iyi bir şekilde dökümante edilmiş

olmasını gerektirmektedir. Güvenilir bir dökümantasyon bankanın faaliyetlerine katkı sağlar ve bankanın maruz kaldığı operasyonel risk düzeyini azaltır. Dökümantasyon, personelin bilinçlenmesini sağlar ve sorumluluklarını anlamasına yardımcı olur. Ayrıca, geniş bir çerçevede aşağıda belirlenen konularda anahtar role sahiptir;

Page 164: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

162

• Kurumsal Yönetişim - Güvenilir kurumsal yönetişiminin bir parçası olarak açık bir şekilde dökümante edilmiş raporlama kanallarına gereksinim duyulmaktadır.

• Đç Denetim – Denetim faaliyetlerinin sağlıklı yapılabilmesi için karar verme süreçleri; açık, şeffaf ve dokümante edilmiş olmalıdır.

• ĐÖY’ye Geçiş Kriterlerine Uyumun Gösterilmesi – Tüm ilgili kriterlere uyulduğunun açık bir şekilde dokümante edilmiş olması, denetçilerin bu kriterlere uyulduğuna emin olmalarına imkan sağlar.

• Özkaynak – Sermaye tahsisi ile ilgili stratejilerin ve politikaların dökümante edilmesi eksiksiz sağlanmalıdır.

Sonuç olarak bir banka, operasyonel risk yönetiminde dökümantasyon sisteminin ye-

terliliğini, dökümantasyon sürecinin gelişimi, dökümanların sağlanması ve dağılımını ortaya koyarak gösterebilmelidir. ĐÖY‘de modelin uygulanmasında dökümantasyon büyük öneme sahiptir. Denetim otoritesi ĐÖY başvurusu ve kullanım testinin bir parçası olarak dokümantas-yonun yüksek derecede önemli olduğunu görmek ister.

iv. Kullanılan Verinin Doğruluğu, Bütünlüğü, Eksiksiz Olması, Dokümantasyonu ĐÖY başvuru sürecinin bir parçası olarak, bir banka kullandığı verinin doğruluğunu,

güvenilirliğini ve değerleme tekniklerinin sağlamlığını gösterebilmelidir. Risk ölçüm sisteminde girdi olarak kullanılan verinin miktarı, kalitesi, ve güvenilirliği ĐÖY’de temeldir. Bir bankanın, risk ölçümü için kullandığı ve ĐÖY’nin denetleyici otorite tarafından değerlen-dirilmesinde kesin olarak belirlenmiş minimum veri standartları olması gerekmektedir. Kullanılan verinin standartı, risk ölçüm sistemininin güvenilirliğini etkileyen en önemli unsurdur.

Bankalarda belirli bir düzeyde veri standartı sağlanabilmesi için belirlenen üst düzey

prensipler şunlardır;

• Bankalar dört unsur kapsamında (iç kayıp verisi, dış veri, senaryo analizi, faaliyetler ve kontrol faktörleri) ilgili verilerin toplanmasında güvenilir, şeffaf, doğrulanabilir ve işleyen süreçler oluşturmalıdırlar.

• Bankalar, bu dört uygulamadan verinin toplanması ve modelde kullanılması ile ilgili olarak yeterli düzeyde tecrübe edindiklerini (verinin toplanmasında izlenen yolun be-lirlenmesi) gösterebilmelidirler.

• Bankalar, modelde kullanılacak olan verinin doğruluğunun, tutarlılığının, geçerliliği-nin ve eksiksiz olmasının sağlanması için uygun standartlar geliştirmelidirler.

• Bankalar, modelde kullanılacak olan verinin bankanın risk düzeyi ile ilgili ve yeterli düzeyde olmasına yönelik varsayımları destekleyecek şekilde makul bir gözlem süreci geçirerek veri toplamaya devam etmelidirler.

• Bankalar, yukarıda belirlenen dört uygulama çerçevesinde veri toplarken ortak bir yöntem ve Basel II ile uyumlu bir kategorizasyon ile veri toplamalıdırlar.

Yukarıda yer alan maddelerin incelenmesi sonucu veri ile ilgili dokümantasyonun

ĐÖY başvurusunda çok önemli olduğu sonucu çıkarılmalıdır. Önemli dokümanlar, örnek olarak şöyledir:

• Veri politikası ve sorumluluk beyanı: Bankalar veri politikası oluşturmalıdır.

Page 165: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

163

• Bankalar, veri toplaması ve biriktirmesi ile ilgili prosedür ve sistemlerini dokümante etmelidir.

• Veri sözlüğü: Bankaların düzenleyicinin incelemesine uygun veri tanımları olmalıdır. 1.3. ĐÖY’nin Kullanılabilmesi Đçin Gereken Nicel Kriterler 1.3.1. ĐÖY Sağlamlık Standardı

Md.1 Operasyonel riskin sermaye yeterliliği hesaplamalarına ilk kez Basel II ile birlikte dahil edilmiş olması, operasyonel risk verilerinin az oluşu ve finansal risk verilerinden farklı bir yapıya sahip olması gibi nedenlerle, risk yöneticileri henüz operasyonel riskin sayısallaştırılması konusunda bir uzlaşıya varamamışlardır. Bu yüzden Basel II’de herhangi bir operasyonel risk ölçümü yaklaşımı veya istatistiksel dağılım varsayımı belirlemekten kaçınılmıştır. CEBS CP10 (Guidelines on the implementation, validation and assessment of AMA and IRB Approaches) dokümanına göre, bankalar, modelin girdi/girilen bilgi, uygulama, çıktı/sonuç safhalarında tutarlı ve kaliteli olmasını sağlamak amacıyla uygun metod ve prosedürler oluşturmalıdır. CEBS CP10 dokümanına göre, yasal operasyonel risk sermayesinin bulunmasına yönelik model uygulaması, şeffaf ve tutarlı süreçlerle desteklenmelidir. Tercih edilen modele göre, kurumlar aşağıdaki uygulamaları gerçekleştirebilir; 1. Verilerin uygun olabileceği düşünülen olasılık dağılımlarının belirlenmesi. 2. Parametrelerin tahmin edilmesi amacıyla uygun tekniklerin kullanılması. 3. Kullanılan dağılımın verilerle ne kadar eşleştiğinin tespitine yönelik araçların kullanılması (goodness-of-fit testleri gibi) 4. 3. adımda ulaşılan sonucun belli bir dağılımı işaret etmemesi durumunda, en uygun dağılımı seçmek için güvenilir

metodların uygulanması. Md.3 Halihazırda kredi riski modelleme teknikleri çok yüksek gelişmişlik düzeyine erişmiştir, ayrıca kredi riskine ilişkin verilerin kıt olmayışı modelleme konusunda yaşanabilecek olan sıkıntıların önüne geçmektedir. Operasyonel risk ölçümü konusunda henüz bu aşamaya gelinmediği düşünülürse, Basel Komitesince ĐÖY için şart koşulmuş olan bu sağlamlık standardına ulaşmanın şimdilik kolay olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. CEBS CP10 (Guidelines on the implementation, validation and assessment of advanced measurement (AMA) and internal ratings based (IRB) approaches) dokümana göre “Đçsel elde tutma süresi”, ‘yasal elde tutma süresi’nden farklı olabilir. Operasyonel risk sınıflarının özelliklerine ve/veya veri toplama sürecine (ör. raporlama sıklığı, iç ve dış verinin sağlanması, vb.) göre ve denetim otoritesi ile mutabık kalınması halinde, bankalar, asgari yasal elde tutma süresi olan 1 yılla uyuşmayan uygun bir içsel elde tutma süresi tanımlayabilirler. Đçsel elde tutma süresinin kayıp dağılımının şeklinde ve dolayısıyla operasyonel risk ölçümünde önemli etkileri olduğu düşünülürse, kurumlar söz konusu süre seçimine büyük önem vermeli ve gerek operasyonel risk sınıflarının gerekse veri toplama sürecinin yapısına uygun olarak bu süreyi belirlemelidirler.

ĐÖY Sağlamlık Standardı

1. Basel II’de herhangi bir operasyonel risk ölçümü yaklaşımı veya istatistiksel dağılım varsayımı belirle-

mekten kaçınılmıştır. 2. Banka, hangi yaklaşımı benimsemiş olursa olsun, söz konusu yaklaşım, dağılımın kuyruk bölgesine

denk gelen ve büyük zarara yol açma potansiyeli olan olayları dikkate almalıdır. 3. Benimsenen yaklaşım, kredi riski hesaplamalarında kullanılan Đçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşım

(ĐDDY) ile kıyaslanabilecek düzeyde olan bir “sağlamlık standardına” (1 yıllık elde tutma süresi ve 99.9uncu yüzdelik güven aralığı) uymalıdır.

4. Basel II’ye göre bankalar, operasyonel risk modellerinin oluşturulması ve modellerin bağımsız bir taraf

tarafından onaylanmasına ilişkin ayrıntılı ve katı prosedürlere sahip olmalıdırlar. 5. Basel II’nin yürürlüğe girmesinden önce, gelişmekte olan ve sektörde benimsenen uygulamaların

yanısıra birikmiş veriler ve ĐÖY ile hesaplanan sermaye yükümlülükleri de gözden geçirilecektir. Bu incelemeler doğrultusunda, Komitece gerek görüldüğü takdirde, operasyonel risk ölçümüne ilişkin Basel II’de yer alan hususlarda değişiklik yapılabilecektir.

Page 166: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

164

Nicel Standartlar

1. Operasyonel risk ölçüm sistemi, Komitenin operasyonel risk tanımının kapsamı ve Basel II’de tanımlanan kayıp olayı türleri ile tutarlı olmalıdır.

2. Yasal sermaye gereksinimi, beklenen zarar ve beklenmeyen zararın toplamına eşit olacaktır. Ancak eğer bir banka, beklenen zararını ölçtüğünü ve faaliyetlerinde beklenen zararı hesaba kattığını dene-tim otoritesine kanıtlayabilirse, yasal sermaye gereksinimi sadece beklenmeyen zarara eşit olacaktır.

3. Bir bankanın risk ölçüm sistemi, operasyonel riske yol açan başlıca unsurlardan kayıp dağılımının kuyruk bölgesinin şeklini etkileyenleri de kapsayacak şekilde çeşitlendirilmiş olmalıdır.

4. Asgari yasal sermaye yükümlülüğünün hesaplanması için farklı operasyonel risk tahminlerine ilişkin risk ölçüm sonuçlarının toplanması gerekmektedir. Ancak bir banka, eğer söz konusu operasyonel risk tahminlerinin arasında korelasyon olduğunu tespit ettiyse, (korelasyonları belirlemek için kul-landığı sistemlerin sağlam olduğunu, doğru uygulandığını ve bu korelasyon tahminlerini etkileyen belirsizliği dikkate aldığını ulusal denetim otoritesine göstermek kaydıyla) risk ölçüm sonuçlarının toplanması sırasında korelasyonların etkisini dikkate alabilecektir.

5. Basel II’de operasyonel risk ölçüm sistemlerinde kullanılmak üzere 4 temel unsur belirlenmiştir. Bunlar içsel veriler, harici veriler, senaryo analizleri ve iş ortamı ve iç kontrol faktörleridir. Bankalar tarafından, bu temel unsurların operasyonel risk ölçüm sistemindeki ağırlığının ne olacağını tespit etmek üzere inandırıcı, şeffaf, iyi bir şekilde dokümante edilmiş ve onaylanabilen bir yaklaşım oluş-turulmalıdır. Örneğin, eğer bir faaliyet koluna ilişkin kayıp dağılımının kuyruk alanı geniş ise ve az veri gözlemlenebilmişse, dahili ve harici kayıp olayı verilerine dayanılarak 99.9uncu yüzdelik dilim güven aralığında yapılan tahminler güvenilir olmayabilir. Bu tür durumlarda, risk ölçüm sisteminde senaryo analizi ve iş ortamı ve iç kontrol faktörlerinin ağırlığı artırılabilir. Buna karşılık, esas olarak kayıp verilerine dayanılarak, 99.9’uncu yüzdelik dilim güven aralığında yapılan tahminlerin güveni-lir olduğu durumlarda, operasyonel kayıp olayı verilerinin risk ölçüm sistemindeki ağırlığı artırılabi-lir.

6. Bankanın söz konusu 4 temel unsuru ağırlıklandırmada istikrarlı olması ve diğer unsurlar kapsamın-da dikkate alınmış risk azaltıcı faktörlerin ve nitel değerlendirmelerin mükerrer sayımını engellemesi gerekmektedir.

Basel II’nin bu bölümünde, asgari yasal sermaye yükümlülüğü hesaplamalarında kullanılmak üzere dahili ola-

rak üretilen operasyonel risk ölçütlerinin uyması gereken bir dizi nicel standarda yer verilmiştir. Md.2 Bankanın beklenen zararı hesaba katmasından anlaşılması gereken, taşınan operasyonel risk nedeniyle

karşılık ayrılması, fiyatlamaya operasyonel risk primi eklenmesi vb. gibi uygulamalardır. Eğer sermaye veya karşılık ayırmak dışında bir yöntem kullanılıyorsa, ilgili faaliyet kolu ve kayıp türündeki zararların oldukça durağan olması ve net bir şekilde öngörülebilir olması gerekmektedir. Ayrıca beklenen zararın dikkate alındığını denetim otoritesine kanıtlamak amacıyla, söz konusu uygulamaların ve beklenen zarar hesaplamalarının ayrıntılı olarak dokümante edilmesi gerekmektedir.

Md.3 Bankaların bu koşulu sağlamak için başlangıç noktaları, Basel II’de tanımlanmış olan 8 faaliyet kolu ve

7 kayıp olayı türünden oluşan 56 hücrelik matris olacaktır. Operasyonel riske yol açan başlıca unsurların belirlenmesi açısından faydalı olacağı düşünülüyorsa, söz konusu matrisin daha ayrıntılı hale getirilerek bölümlere ayrılması seçeneği bankalarca değerlendirilebilir.

Md.4 Basel II’de yer alan bu koşulun uygulamaya yansıması şu şekilde olacaktır: Bankalar faaliyet kolları ve

kayıp kategorileri arasında var olması muhtemel korelasyonları belirlemeli, söz konusu korelasyon varsayımlarını dokümante etmeli ve modellerde kullanabilmelidirler. Örneğin iki faaliyet koluna ilişkin operasyonel risk tahminleri arasında ters yönlü korelasyon bulunuyorsa, bankanın tutması gereken yasal sermaye düşecektir. Ters yonlu korelasyon varsayımında bulunarak bankaların korelasyon varsayımlarını kendi lehlerine değiştirmeleri mümkün olabileceğinden, bu noktada denetim otoritesinin kontrolü önem kazanmaktadır.

CRD Annex X, bölüm 3, paragraf 11de belirtildiği üzere “Kredi kurumu uygun nicel ve nitel tekniklerle

korelasyon varsayımlarını doğrulamalıdır.” Ancak CEBS CP10 dokümanında da belirtildiği üzere, yüksek sıklıklı düşük şiddetli olayların korelasyonlarının nicel tekniklerle doğrulanması, dağılımın kuyruk bölümünde bulunan olaylar arası korelasyonlara zor uygulanabilir.

Page 167: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

165

(164.sayfadaki kutunun devamı) Bu gibi durumlarda, tüm ileri ölçüm yaklaşımının ölçümü üzerinde etkisi olan sağlam korelasyon varsayımları, en

azından nitel doğrulama teknikleri ve mümkün olması durumunda nicel teknikler ve stres testi analizleri ile kanıtlanabilir. Md.5 Örneğin bir banka kendi faaliyetleri açısından harici verileri fazla anlamlı bulmadığı için harici verilerin mo-

deldeki ağırlığını azaltıp, senaryo analizlerine ağırlık verebilir. Önemli olan, söz konusu yaklaşımını gerekçeleriyle denetim otoritesine açıklayabilmesidir.

Md.6 Örneğin eğer bir senaryo analizi sırasında kontrollerin riski azaltıcı etkisi dikkate alındıysa, söz konusu etki

“iş ortamı ve iç kontrol faktörleri” kapsamında ikinci kez modele dahil edilmemelidir. CEBS’in CP10 dokümanında sözkonusu 4 temel unsurun nasıl birleştirildiği ve ağırlıklandırıldığının ayrıntılılı şe-

kilde dokümante edilmesi gerektiği belirtilmiştir.

1.3.2. Đçsel Veriler Đçsel kayıp verileri, bankanın risk tahminlerini gerçek kayıp deneyimleri ile

ilişkilendirmek açısından önemli rol oynamaktadır.

Đçsel Kayıp Verilerinin Kullanım Alanları – Basel Md 670

1. Bankanın operasyonel risk tahmininin temeli olarak 2. Risk ölçüm sisteminin girdi ve çıktılarının doğruluğunu tasdikleme aracı olarak

3. Kayıp deneyimi ile risk yönetimi ve kontrol kararları arasındaki bağlantının oluşturulma aracı

olarak

Đçsel Kayıp Verilerinin Kullanım Amacına Uygunluğu – Basel Md 671

1. Đçsel kayıp verileri bankanın güncel faaliyetleri, teknolojik süreçleri ve risk yönetimi prose-

dürleri ile mümkün olduğunca ilişkilendirilebilmiş olmalıdır. 2. Banka, tarihsel kayıp verilerinin amaca uygunluğunun sürüp sürmediğini, muhakemeye daya-

nan aşma, indirme veya ölçeklendirme gibi durumlar da dahil olmak üzere bu verilerin hangi ölçüler içinde kullanılabileceğini ve bu kararları almaya kimin yetkili olduğunu değerlendir-mek üzere yazılı prosedürler hazırlamalıdır.

Gözlem Süresi – Basel Md 672

1. Yasal sermaye gereksinimini belirlemek için kullanılan ve dahili olarak üretilen operasyonel risk ölçütü, (içsel kayıp verilerinin doğrudan doğruya kayıp ölçütüne ilişkin modelin kurulma-sı için mi yoksa modeli doğrulamak için mi kullanıldığına bakılmaksızın) en az 5 yıllık içsel kayıp verisine dayandırılmalıdır.

2. Ancak banka ĐÖY uygulamasına ilk kez geçtiğinde 3 yıllık kayıp verisi yeterli olacaktır.

Page 168: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

166

Đçsel Kayıp Verisi Toplama Sürecine Đlişkin Standartlar-Basel Md 673

1. Banka, denetim otoritesinin onaylama/doğrulama işlemine yardımcı olmak için, tarihsel içsel kayıp olaylarını Basel II’de belirlenmiş olan 8 ana faaliyet koluna ve 7 kayıp olayı türüne eşleyebilmeli ve talep edilmesi halinde ilgili verileri denetim otoritesine sunabilmelidir. 2. Kayıp verilerinin, faaliyet kolları ve kayıp olayı türlerine ile eşleştirilmesine ilişkin nesnel kriterlerin dokümante edilmesi gerekmektedir. 3. Söz konusu 8 ana faaliyet kolu ve 7 kayıp olayı türü kategorilerini içsel operasyonel risk ölçüm sisteminde hangi ölçülerde uygulayacağına ilişkin karar bankanın kendi ihtiyarındadır.

4. Đçsel kayıp verilerinin kapsamı;

4.a. Đçsel kayıp verileri, bankanın faaliyet gösterdiği coğrafi alanların tümünde, bankanın tüm alt-sistemlerince maruz kalınan riskleri ve önemlilik arzeden tüm faaliyetleri kapsamalıdır. 4.b. Eğer herhangi bir faaliyet veya maruz kalınan bir risk kapsam dışı bırakılacak olursa, bunların tek başlarına veya toplu olarak bankanın genel risk tahminleri üzerinde önemli bir etki yapmayacağı gösterilebilmelidir.

4.c. Veriler toplanırken, uygun bir brüt kayıp eşik değeri belirlenmelidir (örneğin 10.000 €).

4.d. Uygun eşik değeri, bankadan bankaya değişebileceği gibi aynı banka içindeki farklı faaliyet kolları ve/veya olay türleri arasında da değişiklik gösterebilir. Bununla birlikte, belirli eşik değerler, benzer bankaların kullandığı eşik değerlerle genel olarak uyumlu olmalıdır. 5. Đçsel kayıp verileri, brüt kayıp tutarlarına ilişkin bilgilerin yanısıra, olayın gerçekleştiği tarih, tahsilat tutarı, kayba yol açan unsurlar hakkında açıklayıcı bilgiler de içermelidir. Kayıp tutarı ile kayba ilişkin açıklayıcı bilgilerin detayı doğru orantılı olmalıdır. 6. Banka, zaman içinde bağlantılı olaylardan kaynaklanan kayıp verilerinin yanısıra, merkezi bir birimde (örneğin, bilgi teknolojileri birimi) veya birden fazla faaliyet kolunu kapsayan bir birimde meydana gelen olaylardan kaynaklanan kayıp verilerinin nasıl sınıflandırılacağına ilişkin kriterler belirlemelidir.

. 7. Kredi riski ile ilgili olan veya eskiden beri bankanın kredi riski veri tabanında izlenen operasyonel risk kayıpları, asgari yasal sermaye hesaplamalarında kredi riski olarak dikkate alınacaktır. Sonuç olarak, söz konusu kayıplar operasyonel riske esas sermaye yükümlülüğü hesaplamalarına dahil edilmeyecektir. 8. Ancak, içsel operasyonel risk yönetimi amaçlarıyla, bankalar operasyonel risk kapsamına giren, kredi riski ile ilişki olanlar da dahil, tüm önemli operasyonel kayıplarını belirlemelidir. Operasyonel riskle ilişkili önemli kredi riski kayıpları, bir bankanın kendi içsel operasyonel risk veri tabanında ayrıca izlenmelidir. 9. Piyasa riski ile ilgili olan operasyonel risk kayıpları, asgari yasal sermaye hesaplamalarında operasyonel risk olarak dikkate alınacaktır. Söz konusu kayıplar operasyonel riske esas sermaye yükümlülüğü hesaplamalarına dahil edilecektir.

Page 169: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

167

Md.4c CEBS CP10 dokümanına göre faaliyet kolları ve/veya kayıp olayı türleri itibariyle eşik değerleri belirlenir-ken, ilgili risk türünün yapısı göz önünde bulundurulabilir, belirlenecek eşik tutarının altındaki kayıp verilerinin toplanması konusunda fayda-maliyet analizi yapılabilir. Bankalar belirledikleri eşik tutarlarının mantıklı olduğunu ve önemli kayıp olayı verilerini dışarıda bırakmadığını denetim otoritelerine kanıtlayabilmelidir.

Md.5 Örneğin ĐÖY kapsamında bankalar tarafından tercih edilen bir yöntem olan kayıp dağılımı yaklaşımında, ka-

yıp dağılımlarının oluşturulması için kayıp frekansına ve kayıp tutarına dair bilgilerin var olması yeterli olmaktadır. Bu durumda neden Basel II’nin kayba ilişkin başka açıklayıcı bilgilerin de tutulmasını şart koştuğu sorusu akla gelebilir. Bunun nedeni, Basel II’nin sadece yasal sermaye yeterliliği seviyesine uygun hareket edilmesini sağlamayı amaçlamakla sınırlı kalmayan, bankaların risk yönetimi sistemlerini sağlamlaştırılmasına büyük önem veren bir düzenleme olmasıdır. Tarihsel kayıp olaylarının neden kaynaklandığı, ne kadarının tahsil edilebildiği vs. gibi bilgilerin dikkate alınması daha etkin bir operasyonel risk yönetiminin yolunu açacaktır.

CEBS CP10 dokümanında, sigorta poliçelerinin devreye girdiği kayıp olaylarının iç veri tabanında farklı bir yerde

izlenmesi gerektiği belirtilmiştir. CEBS’e göre, denetim otoriteleri, bankaların kısa zaman sınırları belirlemelerine ve bu kısa zaman aralığında sigortadan tahsil edilebilen kayıpları brüt kayıp tutarından düşmelerine izin verebileceklerdir. Ancak sözkonusu uygulamanın bankadan bankaya önemli farklılıklar göstermesinin sakıncalı olabileceği düşünülmektedir.

Md.6 CEBS CP10 dokümanında, tek bir olay farklı zamanlarda kayıplara neden olduğu takdirde, birbiriyle ilişkili

bu olayların sermaye hesaplamasında tek bir olay olarak dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Merkezi bir birimde veya birden fazla faaliyet kolunu kapsayan bir birimde meydana gelen olaylardan kaynaklanan

kayıp verilerinin sınıflandırılması konusunda, CEBS CP10 dokümanında iki örnek verilmiştir. Buna göre, ilgili kayıp olayı en çok hangi faaliyet kolunu etkilediyse, sözkonusu olayın o faaliyet koluna kaydedilmesi tercih edilebilir. Diğer bir seçenek ise, ilgili kayıp olayı verisinin faaliyet kollarına oransal olarak paylaştırılmasıdır.

Md.8 Örneğin bir borçlu evini teminat olarak göstermiş ancak ilgili kredi uzmanı, tapuda haciz olup olmadığını in-

celememişse, kredinin tahsil edilememesi halinde oluşacak zarar operasyonel risk hesaplamalarına dahil edilmeyecektir. Md.9 Örneğin fon yönetiminde görevli bir çalışanın fon alımı sırasında planladığı tutardan farklı bir tutar girişi ya-

parak hatalı fiyatlamaya neden olması, operasyonel risk kapsamında ele alınacaktır.

1.3.3. Dış Veriler – Basel Md. 674

Dış Verilerin Niteliği

1. Fiili kayıp tutarı hakkındaki bilgileri içermelidir. 2. Olayın meydana geldiği iş operasyonların büyüklüğüne dair bilgileri içermelidir. 3. Kayıp olaylarının sebep ve koşullarına ilişkin bilgileri içermelidir. 4. Gerek duyulması halinde kayıp olayının diğer bankalar için öneminin değerlendirilmesine yardımcı

olabilecek başka bilgileri de içermelidir.

Dış Verilerin Kullanımına Yönelik Đç Süreçlerin Tesisi

1. Dış verilerin kullanılması gereken durumların yazılı olarak tesis edilmesi. 2. Dış verilerin hesaplamalarda kullanılabilmesine yönelik yöntemlerin yazılı olarak tesis edilmesi.

Dış veriler, herkesçe erişilebilinen haber kaynaklarından veya bankaların ortak operasyonel kayıp veritabanlarından elde edilebilir. Bankanın, dış veriyi kendi modeline dahil etmesinden önce bazı ayarlamalar yapması gerekebilecektir. Dış veriyi elde ettiği işletmenin faaliyetleri ve ölçeği ile kendi faaliyetlerinin ve ölçeğinin uyumlu olup olmadığını değerlendirmeli ve gerekiyorsa ayarlamalar yapmalıdır.

Page 170: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

168

Dış Verilerin Denetime Tabi Tutulması

1. Dış verilerin kullanımına ilişkin iç süreçlerin düzenli olarak gözden geçirilmesi ve kaydedilmesi. 2. Dış verilerin periyodik olarak bağımsız denetime tabi tutulması.

1.3.4. Senaryo Analizi – Basel Md. 675

Senaryo Analizi

1. Dış verilere dayalı senaryo analizi 2. Đç verilere dayalı senaryo analizi 3. Senaryo analizlerinin doğruluğunun değerlendirmesi süreci

1.3.5. Đş Ortamı ve Đç Kontrol Faktörleri – Basel Md. 676

Banka Çapında Risk Değerlendirme Yöntemi

1. Operasyonel risk profilinin tanımlanması 1.a. Operasyonel risk profilini değiştirebilecek olan iş ortamlarının tanımlanması 1.b. Operasyonel risk profilini değiştirebilecek olan iç kontrol faktörlerinin tanımlanması 2. Đş Ortamı ve Đç Kontrol Faktörlerinin risk ölçüm çerçevesinde kullanılması 2.a. Her faktör seçiminin, etkilenen iş alanları hakkında uzman görüşlerini de içeren ve deneyimlere dayanan anlamlı bir risk belirleyicisi olduğunun kanıtlanması gereklidir. Mümkün olan durumlarda, bu faktörler, doğrulanmaları ve onaylanmalarına olanak sağlayacak nicel ölçütlere dönüştürülebilmelidir. 2.b. Bir bankanın risk tahminlerinin faktörlerdeki değişimlere ve çeşitli faktörlerin nispi ağırlığına karşı hassasiyeti sağlam temellere dayanmalıdır. Bu çerçeve,risk kontrollerindeki gelişmelerden kaynaklanan risk değişikliklerinin yanısıra, faaliyetlerin artan karmaşıklığından veya iş hacmindeki artıştan dolayı meydana gelebilecek potansiyel risk artışlarını da yakalayabilmelidir (analize dahil edebilmelidir). 2.c. Ampirik tahminlerdeki ayarlamalar için destekleyici bir gerekçe olarak kullanımı da dahil bütün kullanım amaçları ve çerçevenin kendisi, iyi dokümante edilmeli ve hem banka içinde hem de denetim otoriteleri tarafından bağımsız denetime tâbi tutulmalıdır. 2.d. Zaman içinde bu sürecin ve sonuçlarının, gerçekleşen içsel kayıp olayları ve ilgili dış veriler ile karşılaştı-rılmak suretiyle doğrulanması/onaylanması ve gereken ayarlamaların yapılması gereklidir.

Olasılığı düşük ancak etkisi yüksek olaylar göz önünde bulundurulurken harici veriler ile birlikte senaryo analizleri de kullanılmalıdır. Senaryo analizi yapılırken, meydana gelmesi muhtemel olaylar, yöneticilerin ve risk yönetimi uzmanlarının deneyimlerinden faydalanılarak değerlendirilir. Daha sonra, uzmanların bu değerlendirmeleri, örneğin, istatistiksel bir kayıp dağılımının parametreleri olarak ifade edilebilir. Aşağıdaki şekilde senaryo analizinin modele nasıl dahil edilebileceği gösterilmektedir: CEBS CP10 dokümanına göre, Bankalar, senaryo analizi sürecinin mümkün olduğunca öznellikten uzak ve tarafsız olmasını sağlamalıdır. Özellikle; - Senaryoda kullanılan varsayımlar mümkün olduğunca deneysel kanıtlara dayanmalıdır. Đlgili iç ve dış veriler senaryo oluşturmada kullanılmalıdır. - Uygulanacak senaryo sayısının seçiminde, bankalar gerekli istatistiksel analizleri (ya da diğer analizleri) kullanmalıdırlar - Senaryo analizlerini oluşturmak için yapılan varsayımlar ve senaryo oluşturma süreçleri ayrıntılı olarak dokümante edilmelidir.

Senaryoların oluşturulması

Senaryoların değerlendirilmesi

Parametrelerin belirlenmesi

Modelleme

Page 171: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

169

1.4. Đleri Ölçüm Yaklaşımlarında Kısmi Kullanım 1.4.1. Basel II’de Kısmi Kullanım

647. Uluslararası faal bankaların ve operasyonel risk seviyesi yüksek olan bankaların

(örneğin, uzmanlaşmış işlem bankaları), Temel Gösterge Yaklaşımdan daha gelişmiş olan ve ilgili kuruluşun risk profiline uygun olan bir yaklaşım kullanmaları beklenmektedir. Belirli asgari kriterlere uyulması şartıyla, bir bankanın faaliyetlerinin belli kısımları için Temel Gösterge veya Standart Yaklaşımı ve diğer kısımları için ĐÖY’yi kullanmalarına izin verilir (680 ilâ 683. paragraflara bakınız).

680. Bir bankanın, faaliyetlerinin bir kısmı için ĐÖY’yi, diğer faaliyetleri için de Te-

mel Gösterge Yaklaşımını veya Standart Yaklaşımı kullanmasına (kısmi kullanım), aşağıda sayılan yükümlülüklere uyması şartıyla izin verilecektir: • Bankanın global ve konsolide operasyonlarının bütün operasyonel riskleri kapsanmalıdır; • Bankanın ĐÖY kapsamı içindeki bütün operasyonları, ĐÖY yaklaşımının kullanılmasına

ilişkin nitel kriterlere uygun olmalı; diğer daha basit yaklaşımlardan birinin kullanıldığı operasyonları ise o yaklaşımla ilgili kabul edilebilirlik kriterlerine uygun olmalıdır;

• ĐÖY uygulama tarihinde, bankanın operasyonel risklerinin önemli bir kısmının ĐÖY kapsamında olması gereklidir; ve

• Banka, ĐÖY’yi operasyonlarının önemsiz bir kısmı hariç hepsine uygulamayı hedeflediği zaman programını da içeren bir planı ilgili denetim otoritesine ibraz etmelidir. Bu plan, zaman içinde ĐÖY yaklaşımına geçmenin fizibilitesi ve uygulanabilirliğine dayanmalı ve başka hiç bir sebebe dayanmamalıdır.

681. Denetim otoritesinin iznine tâbi olarak kısmi kullanımı seçen bir banka, operas-

yonlarının hangi kısımlarında ĐÖY yaklaşımını uygulayacağına, ilgili faaliyet kolları, hukuki yapı, coğrafi veya başka dahili faktörlere göre karar verebilir.

682. Denetim otoritesinin iznine tâbi olarak, bir banka ĐÖY dışında bir yaklaşımı glo-bal ve konsolide bazda kullanmak ve uygulamak istediği takdirde ve 680. paragrafın üçüncü ve/ veya dördüncü koşuluna uymuyorsa, o banka, sınırlı durum ve koşullarda: • bir ĐÖY yaklaşımını daima kısmi olarak uygulayabilir ve • ĐÖY’nin faaliyet gösterdiği ülkenin denetim otoritesi tarafından onaylanmış olması ve

bankanın kendi kurulu bulunduğu ülkenin denetim otoritesi tarafından kabul edilebilir olması şartıyla, bir iştirakinde yaptığı bir ĐÖY hesaplamasının sonuçlarını, global ve kon-solide operasyonel risk sermaye yükümlülüğü hesaplamasına dahil edebilir.

683. 682. paragrafta belirtilen nitelikteki izinler sadece istisnai olarak verilmelidir. Bu

istisnai izinler, genellikle, bir bankanın bu koşullara uymasına bankanın yabancı ülkelerdeki iştiraklerinin tâbi olduğu denetim otoritelerinin uygulama kararlarının engel olduğu durumlar-la sınırlı tutulmalıdır.

Page 172: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

170

1.4.2. CEBS’de (Committee of European Banking Supervisors)Kısmi Kullanım

CEBS (Committee of European Banking Supervisors) tarafından hazırlanan ve 11 Temmuz 2005 tarihinde yayımlanan CP 10 nolu (ĐÖY ve ĐDD Yaklaşımları Đçin Uygulama, Onay ve Değerlendirme Rehberleri) istişare dökümanında konsolide ve solo bazda kısmi kullanım halleri aşağıdaki tablolar yardımıyla özetlenmiştir. Tablo 1: Konsolide bazda kısmi kullanım kombinasyonları ve konsolide sermaye ihtiyacı TGY = Temel Gösterge Yöntemi SY = Standart Yöntem ASY = Alternatif Standart Yöntem AMA =Đleri Ölçüm Yaklaşımı

Đştirak/Đşkolu Seviyesinde Kullanılan Yaklaşım

TGY SY veya ASY AMA

Đştirak/Đşkolu A Lokal Olarak TGY Kullanıyorsa -

Kısmi kullanım kabul edilebilir

Kısmi kullanım kabul edilebilir

Đştirak/Đşkolu B Lokal Olarak SY veya ASY Kullanıyorsa

Kısmi kullanım kabul edilmez -

Kısmi kullanım kabul edilebilir

Đştirak/Đşkolu C Lokal Olarak ĐÖY Kullanıyorsa

Kısmi kullanım kabul edilebilir

Kısmi kullanım kabul edilebilir -

Konsolide Seviyede Kullanılan Yaklaşım

Tablo 2: Solo bazda kısmi kullanım kombinasyonları ve solo sermaye ihtiyacı

Đşkolu/Şube Seviyesinde Kullanılan Yaklaşım

TGY SY veya ASY AMA

Đşkolu/Şube A Lokal Olarak TGY Kullanıyorsa -

Kısmi kullanım kabul edilmez

Kısmi kullanım genellikle kabul edilmez*

Đşkolu/Şube B Lokal Olarak SY veya ASY Kullanıyorsa

Kısmi kullanım kabul edilmez -

Kısmi kullanım kabul edilebilir

Đşkolu/Şube C Lokal Olarak ĐÖY Kullanıyorsa

Kısmi kullanım kabul edilmez

Kısmi kullanım kabul edilmez -

Solo Seviyede Kullanılan Yaklaşım

(*) ĐÖY'nin gerektirdiği yüksek risk yönetim standartlarının ilgili birimde kullanımını arttırmak üzere bazı ülkeler, en azından CRD tarafından Standart Metot için gerekli tutulan risk yönetim standartlarının iştiraklerin TGY kullanan işkolu/şubelerinde uygulanması halinde, kısmi kullanımı kabul edebilirler.

1.4.3. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Tarafından Açıklık Getirilmesinin Uygun Olduğu Düşünülen ve Bankalar Tarafından Yapılabilecek Hususlar

• Bir bankanın, faaliyetlerinin bir kısmı için ĐÖY’yi, diğer faaliyetleri için de Temel

Gösterge Yaklaşımını veya Standart Yaklaşımı kullanmasına (kısmi kullanım) ilişkin kullanım izni için düzenleyici otoriteye sunması gereken açıklayıcı planının detayları belirlenmelidir.

Page 173: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

171

Bu konuda CEBS tarafından hazırlanan dökümanda açıklayıcı planda bir zaman tablosu bulunması ve uygulama sırası olması beklenmektedir. Zaman tablosu ĐÖY uygulamasının luzumsuz olarak uzamasına yol açmayacak kadar kısa; yönetim, veri, metodoloji ve sonuçla-rın kalitesini sağlayacak kadar uzun olmalıdır. Uygulama sırası banka tarafından belirlenebilir ve düzenleyici otorite ile anlaşmak kaydıyla örneğin kalan en riskli operasyonlar ile başlana-bilir.

• Düzenleyici Otoritenin kısmi kullanım izin verme ve kısmi kullanım kullanma opsiyonlarını belirleme kriterleri tespit edilmeli ve bankalar ile önceden paylaşılmalı-dır.

• Satın alma ya da birleşme gibi önemli bir finansal ve organizasyonel değişiklik olduğu

hallerde planda güncelleme/değişiklik olması doğaldır. Bu gibi koşullarda düzenleyici otoritenin planda olan değişiklik karşısında nasıl bir izleme ve onay süreci uygulaya-cağı açıklanmalıdır.

• Bankaların, kısmi kullanım kombinasyonlarının ve açıklayıcı planın zaman planı,

anlam ve önemine ilişkin hususlarının tutarlılığını uygun şekilde ve zamanında izlen-mesini sağlayan sistem ve prosedürleri olmalıdır.

II. Operasyonel Risk Đleri Ölçüm Modellerinin Onaylanması ve

Değerlendirilmesi Đçin Đleri Ölçüm Modelleri Başvuru Esasları ve Uygulama Kriterleri Kapsamında Örnek Bir Başvuru Rehberi

Đleri Ölçüm Yaklaşımı (ĐÖY) için başvuran Banka Yetkilileri Banka: Eksiksiz bir başvuru formu aşağıdaki maddeleri kapsamalıdır:

� Başvuru rehberinde yer alan bölümlerle ilgili BDDK’nın ek bilgi ve doküman taleple-

rinin karşılanması

� Risk Yönetiminden sorumlu Yönetim Kurulu Üyesinin imzalamak suretiyle başvuru yapan yetkililerin beyan ve imzalarının bulunduğu E bölümünün tasdiki

� Tüm bilgiler aksi belirtilmedikçe elektronik formatta (CD Rom veya elektronik posta)

gönderilmeli, E bölümünde yer alan dokümanlar kağıt ortamında aşağıdaki iletişim adresine gönderilmelidir.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Atatürk Bulvarı No:191 B Blok 06680 KAVAKLIDERE/ANKARA

Başvuru için E-Posta Adresi: @bddk.org.tr

Yabancı Ortaklı Bankalar, yetkililerce imzalanmış başvuru formunu göndermek sure-

tiyle başvuru ve onay sürecinde sundukları bilgilerin diğer ülkelerdeki düzenleyici otoritelerle paylaşılmasını peşinen kabul eder.

Page 174: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

172

Đleri Ölçüm Yaklaşımlarının (Đöy) Kullanılabilmesi Đçin Başvuru Rehberi

Đçerik Başvuru Rehberi, Bankaların, Đleri Ölçüm Yaklaşımları (ĐÖY) kullanma iznini alabil-

mek için BDDK’ya başvurularında gerçekleştirmeleri gereken adımları belirler. Uygulama Kapsamı Başvuru Rehberi operasyonel risk yönetiminde ileri ölçüm yaklaşımlarını kullanmak

isteyen üçüncü ülkelerdeki Türk iştiraklerinin, yerli Türk Bankacılık gruplarının, konsolide otoritesi BDDK merkezi Türkiye olan uluslararası bankacılık grupları için BDDK tarafından talep edilen bilgileri kapsamaktadır. Banka veya Bankacılık Grupları operasyonel risk sermaye hesaplamalarında ileri ölçüm yaklaşımlarını kısmen uygulamayı öngördüğünde başvuru rehberi sadece ileri ölçüm yaklaşımlarını uygulamak isteyen bankalara uygulanır.

Başvuru Rehberinin Temel Unsurları ĐÖY başvuru süreci iki kısımdan meydana gelmektedir. Đlk kısım başvuru rehberi ışı-

ğında bankaların başvurusunun ve gerekli bilgilerinin sunulmasından oluşmaktadır. Đkinci kısım ise BDDK olarak birinci kısımdan elde edilen veriler doğrultusunda detay bilgilerin istenmesi ve analizi sürecini kapsamaktadır.

Birinci bölümde, bankanın ĐÖY uygulamaları ve yönetim gibi bir kaç önemli alanda

yaklaşımları konusunda özet bilgi ile birlikte ĐÖY’ün içerdiği nitel ve nicel gereklilikler ve bankanın ĐÖY modeli ile ilgili detaylı bilgiler yer alacaktır. Bu bölüm, bankanın Risk Yönetiminden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi tarafından imzalanacaktır.

Đlk bölümden elde edilecek veriler BDKK’ya bankanın ĐÖY başvurusunu değerlen-

dirme imkanı tanıyacaktır. Bankanın vereceği söz konusu bilgiler sayesinde aşağıdaki hedeflere ulaşılması sağlanacaktır.

• Banka tarafından hangi işlerin gerçekleştirildiğini anlamak ve konulan kurallar çerçe-

vesinde yeterli strateji ve uygulama imkanlarına sahip olunduğunu onaylamak • ĐÖY perspektifi çerçevesinde hangi alanlara yoğunlaşılması gerektiğini belirlemek

• Bankalardan ortak veriler alarak sektör çapında karşılaştırmalar yapabilmek

Đlk kısım için özet ve yönetici düzeyinde bilgiler istenecektir. Bilgilerin yönetici düze-

yinde olmasından kastedilen Üst Yönetim ve Yönetim Kuruluna sunulabilecek şekil, kapsam ve ayrıntıda olmasıdır.

Bankalar başvurularında başvuruyla ilgili adı geçen ilgili iç dokümanlarının bir listesi-

ni (kısa içerikleriyle birlikte) başvuruya eklemelidir.

Bankalar başvurularında istenen bilgilerin birbirleri arasındaki bağlantılarına ve bilgi-lerin birbirleri arasında tutarlı olduğuna dikkat etmelidir. Örneğin; A bölümünde yer alan

Page 175: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

173

uygulama planı ile B bölümünde yer alan ĐÖY farklılık analizi arasında bağlantı olduğuna dikkat edilmelidir.

Yabancı ortaklı bankaların başvurusu durumunda, sunulan bilgiler başvuru sürecinin

güçlendirilmesi amacıyla diğer düzenleme ve denetleme kurumlarıyla paylaşılabilecektir. Bölüm A – Üst düzey açıklama ve uygulama planları: Bu bölümde bankanın ĐÖY kapsamında üst düzey açıklama ile uygulama planlarını

sunması gerekmektedir. Genel Eğer istenilen şekilde banka tarafından daha evvel bu bölümde veya ilerleyen bölüm-

lerde talep edilen bilgi/veri gönderilmiş ise ve bu bilgiler/veriler halen güncel ise, tekrar gönderilmesi yerine sadece atıf yapılabilir.

A1. Başvurunun özet gerekçesi A.2. Uygulama kapsamının kısa açıklaması, kısmi ĐÖY kullanımı olup olmadığı, ö-

nemli iştiraklerin listesi ve operasyonel risk yönetimi yaklaşımları (Münferit ĐÖY yaklaşımı, grup bankalarının kullandığı ortak model veya daha basit bir yaklaşım) ve gelecekte ĐÖY başvurusunu etkileyebilecek, yapıda veya organizasyonda gerçekleştirilmesi planlanan değişikliklerin detayı

A.3. Başvurunun solo kullanım veya konsolide kullanım için olduğu, konsolide kul-

lanım içinse hangi organizasyon/iştiraklerin dahil edildiği A.4. Konsolide grup şirketlerinin (bankacılık ve finansla ilgili) listesi A.5. Uygulamaya geçme takvimini de içeren ĐÖY uygulama planının bir kopyası, baş-

vuru yapılan yurtdışı iştiraklerin uygulama modelleri A.6. ĐÖY yaklaşımı için bankada iletişim kurulacak kişi Yapı Bu bölüm operasyonel risk yönetimi ve sermaye yükümlülüğü çerçevesinde banka ya-

pısının açıklanmasını amaçlar. Bankanın yapısı hakkında açıklamalar şu hususları kapsamalı-dır.

A.7. Banka veya bankacılık grubunun organizasyonel yapısı A.8. Bankanın ortaklık yapısı A.9. Yönetim Kurulu ve Üst Düzey Yönetimin yapısının kısa açıklaması A.10. Đç Denetimin risk yönetimi ve sermaye yükümlülüğü çerçevesinde rolü

A.11. Dış Denetimin risk yönetimi ve sermaye yükümlülüğü çerçevesinde rolü

Page 176: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

174

Bölüm B – Bankanın kendi ĐÖY süreçlerinin Basel II’de yer alan asgari ĐÖY standartlarıyla karşılaştırılması:

Bu bölümde banka kendi ĐÖY süreçleri ile Basel II’de yer alan asgari ĐÖY standartla-

rına ne kadar uyum gösterdiğini kapsamlı bir şekilde açıklayacaktır. Burada istenilen ĐÖY’lerinin bütün sonuçlarının sunulması yerine bankanın belirlediği istisnalar ile öz değerlendirmenin genişliği ve derinliği hakkında bilgi edinmektir. Bankanın gerçekleştirdiği ĐÖY uygulamasının kapsamı ve kalitesi düzenleyici ve denetleyici gözden geçirme sürecinin kapsamını da etkileyecektir. Bankaların ilk olarak ĐÖY kriterlerine uyum sağladıklarını göstermek amacıyla öncelikle aşağıda belirtilen bilgileri iletmeleri gerekmektedir:

B1. Nitel ve nicel kriterlerin nasıl yerine getirildiği hakkında kısa açıklama ile birlikte,

uygulamaya geçmeden evvel gerçekleştirilen test çalışmaları hakkında bilgiler Bölüm C – Önemli alanlarda bankanın yaklaşımı: Bu bölümde operasyonel risk yönetim ve ölçüm sistemlerinin doğrulaması uygulan-

ması gibi önemli alanlarda bankanın yaklaşımının özet olarak açıklanması beklenmektedir. Yönetim A bölümünde operasyonel risk yönetimi kapsamında üst düzey açıklama istenirken bu

bölümde operasyonel risk yönetimi kapsamında bankanın daha detaylı veri/bilgi vermesi beklenmektedir. Verilecek bilgiler şu hususları içermelidir:

C.1. Operasyonel Risk Yönetiminde Bankanın politika ve stratejilerinin kısa açıkla-

ması C.2. Operasyonel Risk Yönetiminde Banka Yönetim Kurulunun rolünün kısaca açık-

lanması (Yönetim Kurulunun görev ve yetkilerini hangi alt komiteye veya yönetime delege ettiği açıkça belirtimelidir.)

C.3. Bağımsız Risk Yönetim Fonksiyonunun rolünün açıklaması, Risk Yönetim Biri-

minin görev ve sorumlulukları, Yönetim Kurulu ve Üst Yönetimin operasyonel risk yöneti-mindeki rolü, operasyonel risk yönetiminde iç ve dış denetimin rolü

C.4. Banka içinde yapılan operasyonel risk raporlamalarına ilişkin açıklama (rapor-

lamaların içeriği, sıklığı ve kime raporlandığı) C.5. Operasyonel risk yönetimi sürecindeki karar mekanizmalarının kısa açıklaması ĐÖY’ün Günlük Faaliyetlerde Kullanımı C.6. Bankanın Günlük risk yönetimi sürecinde operasyonel risk yönetimi sisteminin

kullanımına ilişkin açıklamalar

Veri Yönetimi ve Entegrasyonu – ĐÖY Standartlarına Uyum Bu bölümde Bankanın, verilerin tamlığı, doğruluğu ve uygunluğunu sağlamak için

uyguladığı politika, süreç ve uygulama usullerini açıklaması gerekmektedir.

Page 177: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

175

C.7. Bankanın iç ve dış kayıp verisi toplama yöntemi ile genel olarak kayıp veri yöne-timinin özeti

C.8. Özellikle yasal sermaye hesaplanmasında verilerin doğruluk, tamlık ve uygunlu-

ğu başta olmak üzere Basel II’de yer alan veri standartlarına uyumun nasıl sağlandığının kısa açıklaması

Doğrulama Bu bölümde banka operasyonel risk ölçüm modelinin doğrulamasını nasıl gerçekleş-

tirdiğine dair bilgilendirme yapması gerekmektedir. Söz konusu bilgilendirme aşağıdaki hususları içermelidir.

C.9. Operasyonel Risk Ölçüm modeli ile ilgili kapsamın, dokümantasyonun ve mode-

lin etkinliğinin izlenmesi C.10. Kullanılan doğrulama tekniğinin yeterliliğine ilişkin açıklama

Bölüm D- Banka tarafından uygulanan ĐÖY modelinin detayları: Bu bölümde bankanın kullanmış olduğu ĐÖY’ün model ve metodolijisi hakkında ay-

rıntılı bilgiler verilmesi gerekmektedir. Kullanılan model hakkında özet açıklama şu hususları içermelidir; D.1. Kullanılan model/modellerin yapısı, faaliyet kolları bazında kullanılan model ve

metodolojilerin açıklanması D.2. Modelde kullanılan başlıca varsayımlar ve girdiler Temel Girdilerin (Đç Kayıp Verisi, Dış Kayıp Verisi, Senaryo Analizi, faaliyet ortamı

ve iç kontrol faktörleri) ĐÖY modelinde nasıl kullanıldığının açıklanması gerekmektedir. Söz konusu açıklama aşağıdaki hususları içermelidir.

D.3. ĐÖY modelinde kullanılan temel girdilerin ağırlıklandırılması D.4. Modelde kullanılan girdilerin Basel II tarafından öngörülmüş kriterleri karşıladık-

larının banka tarafından nasıl sağlandığının özet açıklaması D.5. Modelde kullanılan parametreler ve varsayımlar D.6.Modelde kullanılan girdilerin ve parametrelerinin güvenilir olup olmadığını belir-

lemek amacıyla bankanın gerçekleştirdiği çalışmaların özet açıklaması D.7. Aynı anda birden çok faaliyet kolunu ilgilendiren kayıpların nasıl dağıtıldığına

dair özet açıklama D.8. Önemli risk tetikleyicilerinin kısa açıklaması

Page 178: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

176

Operasyonel Risk Sermayesini hesaplamak için bankanın kullandığı korelasyon yakla-şımının açıklanması gerekmektedir. Söz konusu açıklama aşağıdaki hususları içermelidir.

D.9. Toplam operasyonel risk sermayesinin belirlenmesinde korelasyonların kullanıl-

masının gerekçeleri D.10. Korelasyonların tahmininde kullanılan metodların açıklaması ve Bankanın

korelasyon varsayımlarını kontrol etmesi ve doğrulaması sürecinin açıklaması D.11. Korelasyonların modele nasıl dahil edildiğinin açıklaması ĐÖY uygulayan bankanın sigorta kullanımına olan yaklaşımını açıklaması gerekmek-

tedir. Söz konusu açıklama aşağıdaki hususları içermelidir: D.12 Bankanın tüm ilgili kriterler dikkate alınarak sigortalamanın etkisinin çalışma-

larda nasıl yer verildiği D.13. Sermaye hesabını etkileyen diğer risk transfer yöntemleri varsa açıklaması Bankacılık grubu çapında kullanılan ĐÖY modelinden sermaye ayrılması Gruba ait farklı iştiraklerde, özellikle önemli iştirakler başta olmak üzere operasyonel

risk sermaye ayrılması için kullanılan modellerin açıklanması gerekmektedir. Önemli iştirakler için bağımsız münferit ĐÖY modelleri uygulanarak mı yoksa grup çapında uygula-nan genel ĐÖY modeli vasıtasıyla mı operasyonel risk sermayesinin ayrıldığı belirtilmelidir. Eğer sermaye ayrımı grup tarafından gerçekleştiriliyorsa, operasyonel risk sermaye ayrım metodolojisinin gerekçesi ve özet açıklamasının yapılması gerekir.

Bölüm E-Onaylama: Bu bölüm bankanın Risk Yönetiminden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi tarafından

imzalanmalıdır. Kabul Beyanı Bu başvuru formunu iletmek suretiyle;

• Toplu başvuru yapan tüm yasal kuruluşlar adına başvuruyu imzaladığımı • Tüm bilgi ve tecrübelerime dayanarak başvuruda yer alan bilgilerin doğru ve objektif

olduğunu ve böyle olması için tüm önlemleri aldığımı • BDDK’nın onaylama sürecinde talep edeceği doküman ve bilgilerin en kısa sürede

iletileceğini • Başvuru formunda yer alan bilgi ve dokümanlarda herhangi bir değişiklik olduğu

takdirde BDDK’nın en kısa sürede bilgilendirileceğini, aksi bir durumda başvuru sü-recinin uzayacağını

............................Bankası adına kabul ettiğimi bildiririm. Tarih: Đmzalayan kişinin ismi soyadı: Đmzalayan kişinin ünvanı: Đmza:

Page 179: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

177

III. Kullanım Testi

1.1 Kullanım Testi ile Đlgili Genel Çerçevenin Belirlenmesi

1.1.1 Kullanım Testinin Tanımlanması ve Amacı

Risk yönetimi ve risk ölçümü farklı kavramlardır. Risk ölçümü, risk yönetiminin al-tında bir alt kümedir. Risk tanımlandıktan sonra bu risk değerlendirilir, analiz edilir, ölçülür ve riskin azaltılması için kontrol faktörleri ya da korunma yöntemleri devreye girer. Risk ölçüm sonuçları risk yönetim sürecine dahil edilmediği sürece risk ölçümü anlamını yitirecek-tir.

Piyasa, kredi ve operasyonel risk ölçüm sonuçlarını değerlendirerek risk yönetim süre-

cine dahil eden bankalar, üst yönetim, risk yönetimi ve sermaye yeterliliği açısından kanuni denetlemeye, kreditörlere ve derecelendirme kuruluşlarına, kar hedefi açısından da hissedarla-ra karşı sorumluluklarını en verimli şekilde yerine getirebilir. Bu bankalar, aldıkları risklerden doğabilecek kayıpları sermayeleri ile karşılaştırarak pozisyon limitleri belirlerler ve risk yönetimini öz kaynak yönetimi içerisine dahil etmiş olurlar. Bu bankalar riske ayarlı ölçütlerle en karlı ürünler ve iş kollarına yatırım yaparlar ve riske ayarlı fiyatlama belirlerler. Uygun ve sağlıklı risk kontrol ve transfer kararlarını verirler ve risk odaklı yönetim stratejilerine odaklanırlar.

Đleri ölçüm yöntemini kullanan bir bankada operasyonel risk ölçüm sisteminin banka-

ya kayda değer katkılar sağlaması ile ilgili sürecin test edilmesi Kullanım Testi kavramını ifade etmektedir.

Bu anlamda bankalar için Kullanım Testi, risk yönetimi ve raporlaması, sermaye yönetimi, stratejik planlama, risk azaltımı ve performans ölçümü süreçlerinde, operasyonel risk ölçüm sistemlerinden yararlanma sürecini içerir. Bu sürecin bir bölümü Basel II kuralları içerisinde, Yapısal Blok 1 kapsamında, Đleri Ölçüm Yaklaşımını kullanacak bir bankadaki nitel kriterler ile örtüşür.

1.1.2 . Operasyonel Risk Yönetiminde Kullanım Testi Uygulamasının Diğer Risk Türleri ile Karşılaştırılması

Operasyonel risk ölçüm sonuçlarından operasyonel risk yönetimi sistemi içerisinde

yararlanılması hususunun değerlendirilmesi için piyasa riski ölçümünün piyasa riski yönetimi sistemi içerisinde kullanımı ile karşılaştırma yapılabilir.

Piyasadaki pozisyonlarla ilgili risklerin doğru bir şekilde ölçülmesi ve hızla değişen

pozisyonlara ve risk düzeyine bağlı olarak, limitleme ya da pozisyonun kapatılması vb. yöntemler ile piyasa riskinin ölçümü ve yönetiminin ilişkisi kolaylıkla günlük düzeyde sağlanabilir.

Operasyonel riskte ise durum daha farklıdır. Operasyonel riskte ölçüm sonuçlarının

operasyonel risk yönetimine direkt olarak aktarılması zordur. Bunun nedeni ise bankadaki operasyonel riskler ile ilgili pozisyonların piyasa riski kadar açık bir şekilde belirlenememesi ve operasyonel risk ölçümündeki zorluklardır. Bunların yanı sıra bir bankanın operasyonel risk profili kolaylıkla değişmez ya da yapılan değişiklikler kısa bir zaman içerisinde etkili

Page 180: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

178

olmayabilir. Bu nedenle operasyonel riskte yönetim pratiği, ölçüm ile birlikte diğer kalitatif çalışmalara da dayanmaktadır.

1.2. Đleri Ölçüm Yaklaşımlarında Kullanım Testi

1.2.1 ĐÖY ile standart yaklaşımların karşılaştırılması

Standart yaklaşımı kullanan bir bankada operasyonel riskin değerlendirilmesi ile ilgili sistemin risk yönetimi sürecine entegre edilmesi gerekmektedir. Standart yaklaşımda, ileri ölçüm yaklaşımlarından farklı olarak kullanılan metot gereği operasyonel risk ölçüm sonuçları ile risk yönetim süreçlerinin birbirine entegrasyonu gerekli değildir. Operasyonel riske maruz tutarın düşürülmesinin yolu ya brüt gelirin azaltılması ya da faaliyetlerin daha düşük ß faktörlü bir iş koluna aktarılmasıdır. Bu durumda uygun anahtar risk göstergelerinin takip edilmesi, bankanın kayıp verilerinin takip edilmesi ve değerlendirilmesi, öz-değerlendirme çalışmaları, denetim faaliyetleri ve uygun bir operasyonel risk yönetimi çerçevesinin oluşturulması standart yaklaşımı kullanan bir bankadaki gereklilikler olarak ortaya çıkmaktadır.

1.2.2. ĐÖY kullanan bankalar için kullanım testinin kapsamı ĐÖY başvurusunda bulunan bir bankanın içsel operasyonel risk ölçüm sisteminin günlük düzeyde operasyonel risk yönetimi süreçlerine entegre edilmesi gerekmektedir. Bu entegras-yon kapsamında dikkat edilmesi gereken husus operasyonel risk ölçüm sonuçlarından daha çok ölçüm sisteminden bahsediliyor olmasıdır.

1.2.3. FSA taslak kullanım testi prensipleri FSA tarafından ‘Kullanım Testi’ için 4 esas ilke, üst düzey prensipler şeklinde taslak belirlenmiştir.1

• Risk ölçüm sisteminin amacı sadece yasal sermayenin bulunması değildir. • Bankada risk yönetimi teknik ve çözümlerinden elde edilen tecrübeler arttıkça risk

ölçüm sistemi de geliştirilmelidir. • Bir bankadaki operasyonel riskin ölçüm sonuçları ile operasyonel risk yönetiminin

diğer çıktılarının birlikte değerlendirilmesi gerekir. • Bankadaki operasyonel risk ölçüm sisteminin bankaya faydalar sağlaması gerekir.

FSA tarafından sadece üst düzey prensipler belirlenmesinin nedeni bankalardaki

operasyonel risk yönetimi çerçevesinin çok geniş olması ve bankaların örnekler ve çeşitli açıklamalarla inisiyatiflerinin daralmasının söz konusu olabilmesi ihtimalidir. Her ilke için alınabilecek örnek aksiyonlar aşağıda belirlenmiştir. Örnekler, ilkelere uyum sağlanabilmesi için uygun yöntemleri belirlemektedir.

1.2.4. Risk ölçüm sisteminin amacı sadece yasal sermayenin hesaplanması değildir.

Risk ölçüm sisteminin amacı sadece sermaye yükümlülüğünün bulunması olmamalı-dır. Güvenilir bir risk ölçüm sistemi çerçevesinde sadece aşağıdaki örneklerle sınırlı kalma-mak üzere;

Page 181: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

179

• Operasyonel risk ölçüm sisteminin, kurum yapısı dahilinde farklı faaliyet kollarındaki operasyonel risklerin yönetilmesinde kullanıldığının gösterilmesi,

• Operasyonel risk ölçümünde kullanılan girdilerin, tahminlerin, varsayımların, teknik-lerin, uygulamaların ve çıktıların karar alma süreçlerinde, örneğin stratejik karar alma mekanizmalarında kullanıldığının gösterilmesi,

gerekmektedir.

Operasyonel risk ölçüm sonuçlarının değerlendirilerek, bu sonuçların banka içindeki farklı faaliyet kollarındaki ve banka içindeki karar alma mekanizmalarına dahil edilmesi sürecindeki en önemli adımlar, ölçüm sonuçlarının performans sistemlerine dahil edilmesi ve faaliyet kollarında risk azaltımı ve kontrol kararlarını etkilemesidir.

1.2.5. Stratejik kararların alınmasında ve performans sistemlerinde operasyonel risk ölçüm sonuçlarının değerlendirilmesi ve risk ölçümünün farklı faaliyet kollarının yönetimine dahil edilmesi Bankalar farklı faaliyet kolları için performans ölçümlemesi yaparken aktif bazında

net gelir oranı gibi değerlendirme kriterlerini ele alabilirler. Ancak her faaliyetin farklı riskleri söz konusudur. Sadece bir aktifin getirisinin, aktife oranını ele almak yeterli değildir. Aynı zamanda bu aktifin riskinin de ele alınması ve sermaye bütçelemesinin, risk faktörünün de göz önüne alınarak yapılması gerekmektedir.

Bankalarda kurumsal etkinlik ve karlılığın sağlanması bakımından risk ve getiri ara-

sındaki ilişki optimal noktada belirlenmelidir. Risk ölçüm sistemleri ile risk yönetim sistemlerinin ilişkisini sağlam bir şekilde kur-

muş olan bankalar riskleri detaylı inceler, olası krizlerde kayıplarını daha önceden belirler, bu kayıpları minimize etmek için önceden önlemler alır, aldıkları risk ile kazançları karşılaştırır ve riske rağmen yatırım kararı alıp almayacaklarını önceden değerlendirirler ya da stratejik planlarını bu doğrultuda yaparlar. Bunları yapan bankalar, riske maruz değer hesaplamaları yapar, beklenen/beklenmeyen kayıp tutarlarını değerlendirir, ekonomik sermaye, RAROC2 ve Sharpe Rasyosu gibi analitik metodolojileri uygularlar. Bu bankalar, ölçümlerle riskleri izleyen ve raporlayan, kriz senaryolarında alınan riski sermaye kaynakları çerçevesinde değerlendiren ve bunların yanı sıra risk ölçümlerinin riski kontrol etmek ve yönetmek açısından kullanılabilmesi amacıyla banka içinde gerekli organizasyonu, politika ve süreçleri oluşturmuş bankalardır.

Bu bankalar faaliyet kollarındaki aktivitelerini daha güvenilir şekilde devam ettirecek sermayeyi sağlamakta ve banka genelinde sermaye bütçelemesi yapmak ve bir kaldıraç oranı belirlemektedir. RAROC performans ölçümü geliştirmek amacıyla geliştirilmiştir. RAROC tarzı metodolojiler banka içinde her faaliyetin ayrı ayrı belirli bir kredi derecelendirmesi almasını da sağlayabilir.

RAROC =rmayeEkonomikSe

RiskNetGetiri −

Page 182: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

180

Sharpe Rasyosu =dartSapmaS

Getiri

tan

Performans sistemlerine operasyonel riskin dahil edilmesi ile birlikte operasyonel risk

stratejik karar alma mekanizmalarına dahil olmuş olacaktır. Ancak, operasyonel risk olayları her gün gerçekleşen olaylar olmadığı için operasyonel riskte günlük ölçümlerin performans sistemine sokulması zordur. Günlük düzeyde olmayan ancak belirli peryotlarla güncellenen operasyonel risk sermaye ihtiyacının performans sistemine girmesi ise iş kollarındaki performans eşiğini yükseltecektir. Bu durumda operasyonel riskin dahil olduğu bir perfor-mans sisteminde eşik değerlerinin tekrar analiz edilmesi gerekmektedir.

Operasyonel riskin dahil edildiği bir performans sisteminde iş kollarının yöneticileri

de operasyonel risklerini azaltma yönünde gayret göstereceklerdir ve kurum genelinde operasyonel risk kültürünün yaygınlaşması ve operasyonel risk yönetiminin daha dağınık bir hal alması sağlanmış olacaktır. Operasyonel risk yönetimine odaklanmış olan risk yönetimi merkezi ile karlılık kriterlerine yoğunlaşmış çevre teşkilat içerisinde çalışan yöneticiler arasındaki friksiyonun da azalması sağlanmış olacaktır.

1.2.6. Ölçüm sonuçlarının değerlendirilmesi ve sigorta kullanımı Risk azaltım sürecinde sigorta yapılması açısından değerlendirildiğinde, operasyonel

risk ölçüm sonuçları sigorta yapılacak alanların daha geniş bir bakış açısıyla değerlendirilme-sini sağlar. Ölçüm işleminin Basel II kapsamındaki sekiz faaliyet kolu kapsamında ve kayıp türleri bazında yapıldığı değerlendirilirse sigorta işlemleri için geniş bir perspektif sağlanacağı belirtilebilir.

Operasyonel risk ölçüm sonuçlarının değerlendirilmesi sonucu operasyonel risklerin

yoğunlaştığı noktalarda operasyonel risklerden doğacak zararların sınırlandırılması amacıyla, risklerin üçüncü taraflara transferi amacıyla kullanılabilecek en uygun araç sigortadır. Bankalar, operasyonel risklerin olumsuz etkilerinden korunmak amacıyla sigorta ürünleri satın almakta ve kontrol altına alınması güç olan olayların şiddetini azaltma yoluna gitmekte-dir.

Bankalarca en yaygın olarak kullanılan sigorta ürünleri başta Banker’s Blanket Bond

Poliçesi olmak üzere; Yönetici ve Çalışan Sorumlulukları, Đstihdam Uygulamaları Yükümlü-lükleri ve Mesleki Sorumluluklar Poliçeleri, Elektronik Suçlar Poliçeleri olarak sıralanabilir.

Banker’s Blanket Bond Poliçesi, emniyeti suistimal sonucu, banka personelinin haksız

parasal kazanç sağlaması veya hırsızlık, soygun gibi dış kaynaklı olaylar, sahte çek, kalp para gibi sahtekarlıklar sonucu bankanın uğrayacağı zararları teminat altına almaktadır. Elektronik ve bilgisayar kaynaklı suçlar da son yıllarda poliçelerin kapsamına alınmıştır.

Yönetici ve Çalışan Sorumlulukları poliçesi, banka üst yöneticilerinin hatalarından,

kusurlarından ötürü yasal mercilere karşı maddi sorumlulukları kapsamaktadır. Đstihdam Uygulamaları Yükümlülükleri Poliçesi, banka yönetimlerinin, personel tara-

fından ayrımcılık, işten çıkarılma, terfi ettirilmeme gibi nedenlerle mahkemeye verilmesi sonucu uğranılacak zararları teminat altına almaktadır. Mesleki sorumluluk poliçesi çalışan hatalarından ötürü oluşan karşı tarafın zararlarının tazmini amacıyla kullanılmaktadır.

Page 183: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

181

Yetkisiz alım-satımları ve organizasyonel yükümlülükleri sigortalayan poliçeler de yeni düzenlenmeye başlanan poliçelerden bazılarıdır.

Bankalar, riskleri bünyelerinde taşımanın maliyeti ile sigorta kullanımının maliyetini

karşılaştırmalı ve kendileri için optimum olanı tercih etmelidir. Diğer taraftan risklerin sigorta şirketine transfer edilmesi, bankaların yönetmesi gere-

ken yeni bir risk doğurmaktadır. Sigorta kapsamında ortaya çıkan bir zararın, sigorta şirketi tarafından ödenmesi zaman alabilmekte, zararın yüksek olduğu bazı durumlarda ise şirketin ödeme yapması imkansız hale gelebilmektedir. Sigorta şirketinin yükümlülüğünü yerine getirmediği veya getiremediği durumlarda bankaların karşısına karşı taraf riski çıkmaktadır.

Basel Komitesi’nin Haziran 2004 tarihli uzlaşısına göre, bankalar operasyonel risk as-

gari sermaye gereksinimi hesabında gelişmiş ölçüm yaklaşımları kullanmaları halinde, hesaplanan sermaye gereksiniminin azami % 20’si oranında sigortanın risk azaltıcı etkisinden yararlanabilmektedir. Ancak, bankaların bu tür bir avantajı kullanabilmeleri için;

• Sigorta sağlayıcısının asgari ödeme yeteneğinin A ratingi (veya dengi) olması, • Sigorta poliçesinin bir yıldan az geçerlilik süresine sahip olmaması, • Sigorta poliçesinin feshi için ihbar süresinin minimum 90 gün olması ve • Sigortanın, üçüncü bir firma tarafından sağlanması aksi takdirde sigortalanan risklerin

reinsurance kapsamında başka taraflara iletilmesi gibi bir dizi kriteri yerine getirmeleri gerekmektedir.

1.2.7. Ölçüm sonuçlarının değerlendirilerek limitleme kararı alınması

Operasyonel risklere yönelik limit tesisi ve takibi, bankaların iç uygulama olarak ya-

rarlanabilecekleri araçlardan biridir. Operasyonel risk limitleri, bankaların tolere edebilecekle-ri maksimum operasyonel risk seviyesini ifade etmekte; operasyonel risklerin izlenmesi, sınırlandırılması ve kontrol edilmesi amacıyla kullanılmaktadır.

Gelişmiş teknikler yardımıyla belirlenen limitler, yaygın olarak piyasa ve kredi riski

yönetiminde uygulanmaktadır. Operasyonel riskler için tesis edilen limitler, operasyonel risk verilerinin görece dinamik olmayan doğası ve operasyonel risk kayıp verilerinin yetersizliği nedeniyle daha basit yapıdadır. Ancak, bankaların tolere edebileceği operasyonel risk düzeyinin belirlenmesinde, operasyonel kayıp veri tabanının imkan verdiği ölçüde senaryo analizleri ve stres testleri gibi yöntemler kullanılabilmektedir.

Operasyonel risk limitleri, belirli bir zaman diliminde taşınabilecek toplam risk olarak

veya tek bir işlem bazında belirlenebilmektedir. Limitlerin hangi faaliyet süreçlerinde ve hangi düzeyde tesis edileceği, bankaların risk iştahına ve stratejisine bağlıdır. Bu doğrultuda, bankalar, risk yaratma olasılığı düşük faaliyetler de dahil olmak üzere, kurum çapında tüm faaliyet süreçlerinde veya tercihen kritik faaliyet süreçlerinde limit kullanımına gidebilmekte-dirler.

Limit kullanımı, limit ihlallerine ilişkin prosedürlerin geliştirilmediği durumlarda et-

kinliğini kaybetmektedir. Bu nedenle limit ihlalleri izlenmelidir. Đhlal durumunda alınması gereken aksiyonlara ve uygulanacak cezai yaptırımlara ilişkin prosedürler geliştirilmeli ve

Page 184: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

182

bankaların risk politikaları, risk limitlerinin saptanma usullerinin yanı sıra limit ihlallerinin oluşması durumunda izlenecek yolları da içermelidir.

1.2.8. Dış kaynak kullanımı Dış kaynak kullanımı daha önce firmanın kendisi tarafından gerçekleştirilen fonksi-yonların başka bir firmadan temin edilmesi olarak tanımlanabilir. Yoğun rekabet ve yüksek risk karşısında daha üretken ve düşük maliyetli üretim örgütü arayışı, duyarlı ilişkiler çerçevesinde "dış kaynak kullanımı" kavramını ortaya çıkartmıştır. Operasyonel risklerin paylaşılması açısından etkin bir yol olduğu gibi firmaların dış kaynak kullanımının önemli diğer nedenleri şöyle belirtilebilir;

• Đşletme maliyetlerinin kontrolü ve düşürülmesi, • Firmanın çekirdek fonksiyonlarının gelişmesi, • Firma kaynaklarını başka alanlara kaydırma rahatlığı, • Başka kaynaklara ulaşma fırsatı, • Yeniden yapılanma gerekliliğinin farkına varılması, • Fonksiyonların yönetiminde zorlanılması, •

Başarılı dış kaynak kullanımının temel faktörleri şunlardır;

• Firma amacının anlaşılması, • Stratejik vizyon ve planlama, • Doğru tedarikçinin seçimi, • Sürdürülebilirlik, • Uygun sözleşme, • Bireyler ve gruplar arası açık iletişim, • Gerekli desteğin sağlanması ve gerekli özenin gösterilmesi, • Dış kaynak kullanımı nedeniyle personel çıkarılması söz konusu ise gerekli özenin

gösterilmesi, • Dış uzmanların kullanımı,

Bankalarda özellikle bilgi işlem alanında dış kaynak kullanımı şeklinde iş yaptırma uygulamaları son yıllarda artış göstermektedir. Bazı hizmetlerin tedarikçi firmalara yaptırıl-ması, bankaların temel faaliyet alanlarına eğilmelerini sağlamakta ve sabit harcamalarda bulunulmasını, söz konusu hizmetler için uzman ve kaynak ayrılmasını önlemektedir.

Dış kaynak kullanımı, bankaların risk profillerine olumlu etkiler yapmaktadır. Bankalar, tedarikçi firmalara yaptırdıkları faaliyetlerin yerine getirilmesi sürecinde ortaya çıkabilecek operasyonel risklerden korunmuş olmaktadır. Ancak, hizmetlerin tedarikçi firmalara yaptırılması, nihai sorumluluğun bankalarda olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.

Tedarikçi seçimindeki etkili faktörler ise şunlardır;

• Kalite taahhüdü, • Fiyat, • Referanslar, • Sözleşme şartlarında esneklik,

Page 185: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

183

• Katma değer sağlama kabiliyeti, • Kültürel uyum, • Mevcut ilişkiler, • Bulunduğu yer.

Tedarikçi firma ile yürütülen faaliyetler genelde uzun bir dönem devam ettiğinden se-

çilecek firmanın sağlamlığı, itibarı ve güvenilirliği önceden değerlendirilmelidir. Đş yaptırıla-cak olan firma ile sözleşme yapılması ve sözleşme unsurlarının banka haklarını azami düzeyde koruması sağlanmalıdır. Sözleşme unsurlarının banka haklarını koruması durumunda bile, tedarikçi firma tarafından hizmetin yarıda bırakılması, tamamlanmaması gibi durumlarda iş sürekliliğinin kesintiye uğrayacağı ve müşteri memnuniyetsizliğinin ortaya çıkacağı göz önüne alınmalıdır.

Tedarikçi firma, talep edilen faaliyetleri yerine getirirken, bankanın gizli bilgilerine

ulaşabilmekte, banka yapısına ilişkin unsurları öğrenebilmektedir. Bu nedenle tedarikçi firmanın banka içindeki yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi ve firmanın banka tarafından kontrol altında olduğunu hissetmesi önem taşımaktadır. Dış kaynak kullanımına karar verilirken göz önünde bulundurulması gereken riskler ise aşağıda belirtilmektedir:

• Kontrol gücünün azalması • Güvenlik riskleri • Tedarikçinin kalite beceri düzeyinin yetersiz olması • Maliyetlerde yükselme • Kurumsal kapasitenin azalması • Tedarikçinin finansal durumunda değişiklik olması • Banka kaynaklarıyla üretime dönüş • Tedarikçi firmanın yaşayabileceği diğer operasyonel riskler 1.2.9. Bankada risk yönetimi teknik ve çözümlerinden elde edilen tecrübeler arttıkça risk ölçüm sistemi de geliştirilmelidir.

Modelin kullanımı ve girdiler ile çıktıların analiz edilmesi ile ilgili tecrübeler arttıkça

modelden yararlanma düzeyinin artması ve gerekli değişikliklerin yapılması gerekmektedir.

Buna istinaden;

• Risk ölçüm sisteminde kullanılan verilerin risk düzeyi ile ilgili ve yeterli düzeyde olduğunun ve faaliyetleri tam olarak yansıttığının gösterilmesi,

• Risk ölçüm sisteminin devamlı olarak daha sağlam ve hassas ölçüm sonuçları ürettiği-nin gösterilmesi. gerekmektedir. Beklenen kayıp ve beklenmeyen kayıp tutarları doğru bir şekilde ölçülmeli ve sermaye

tahsisi ile ilgili verilerin ve kalibrasyonların doğruluğunun teyidi yapılmalı ve uygun bir sermayeleme sistemi oluşturulmalıdır.

Yurt dışında ĐÖY kullanan bankalarda ihtiyatlı bir yaklaşım çerçevesinde, ĐÖY sonuç-larını kullanmak yerine Banka içinde faaliyet kollarına sermaye tahsisinde farklı ölçütler kullanabilmektedir. Ancak, Kullanım Testinin bir gereği olarak bu ölçütlerin oluşturduğu

Page 186: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

184

sermaye tahsisi süreci ile ĐÖY sonuçları da paralellik içermelidir. ĐÖY sonuçlarına göre bir faaliyetin operasyonel risk düzeyi artıyorsa, kullanılan içsel sermaye tahsisi sürecinde de o faaliyet koluna daha yüksek düzeyde sermaye ayrılması gerekir.

1.2.10. Bir bankadaki operasyonel riskin ölçüm sonuçları ile operasyonel risk yönetiminin diğer çıktılarının birlikte değerlendirilmesi gerekir.

Bir bankanın operasyonel risk ölçüm sistemi anahtar unsurlara sahip olmalıdır. Bunlar;

• iç kayıp verisi, • dış veri, • senaryo analizi, • Đş ortamı ve iç kontrol faktörleri,

olarak belirtilebilir.

Tüm bu öğeler ölçüm içerisinde belirli rollere sahip olmakla birlikte, bu öğelerden ba-ğımsız olarak operasyonel risk yönetimi içerisinde direkt olarak yararlanılması da gerekmek-tedir. Ölçüm sonuçlarının karar mekanizmalarını net bir şekilde doğrudan etkilediğinin gösterilmesi zorluk taşıyacaktır. Bu nedenle, ölçüm sonuçları ile birlikte karar verme süreçlerinde yukarıdaki dört anahtar faktöre ek olarak, öz değerlendirme, anahtar risk göstergeleri, senaryo analizleri, gibi kalitatif çalışmaların sonuçları günlük karar verme mekanizmalarına dahil edilmelidir. Bankaların;

• Bu dört uygulamadan verinin toplanması ve modelde kullanılması ile ilgili olarak yeterli düzeyde tecrübe edindiklerini (verinin toplanmasında izlenen yolun belirlenme-si) göstermeleri,

• Süreçlerin ve kontrollerin geliştirilmesi ile ilgili kararların nasıl alındığını göstermele-ri,

• Operasyonel risk yönetimi ile ilgili hedeflerin ve faaliyetlerin kurum içi iletişim kanal-ları ile nasıl gerçekleştirdiklerini göstermeleri

gerekmektedir.

1.2.11. Đç veriler

Đç kayıp verilerini izlemek, güvenilir bir risk ölçüm sisteminin geliştirilmesinin ve iş-lerliğinin olmazsa olmaz bir önkoşuludur. Đç kayıp verileri, bir bankanın yaptığı risk tahminle-rinin fiili kayıp deneyimiyle bağlantısı için de yaşamsal öneme sahiptir. Bu, iç kayıp verilerinin ampirik risk tahminlerinin temeli olarak ya da bankanın risk ölçüm sisteminin girdileri ve çıktılarını doğrulama aracı olarak ya da kayıp deneyimleri ile risk yönetim ve kontrol kararları arasında bir bağlantı olarak kullanılması da dahil, çeşitli farklı yollarla sağlanabilir.

Bankanın cari iş faaliyetleri, teknolojik süreçleri ve risk yönetim prosedürleri ile açık-

ça ilişkilendirilmiş iç kayıp verileri amaca en uygun verilerdir. Bu nedenle, banka, muhake-

Page 187: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

185

meye dayanan aşma, indirme veya yükseltme veya başka ayarlamaların yapılabildiği durumlar da dahil, tarihsel kayıp verilerinin amaca uygunluğunun sürüp sürmediğini, bu verilerin hangi ölçüler içinde kullanılabileceğini ve bu kararları almaya kimin yetkili olduğunu değerlendir-melidir.

Banka, kayıpları belirlenmiş faaliyet kollarına ve olay türlerine tahsis etmek için yazılı hale getirilmiş objektif kriterler uygulamalıdır. Bununla birlikte, bu kategorileri iç operasyonel risk ölçüm sisteminde hangi ölçülerde uygulayacağına ilişkin karar bankanın kendi ihtiyarındadır.

Bir bankanın iç kayıp verileri kapsamlı olmalı ve ilgili bütün alt-sistemler ve coğrafi

alanlardaki alakalı bütün önemli faaliyetleri ve riskleri kapsamalıdır. Operasyonel riskin yönetimi için etkin bir izleme süreci şarttır. Düzenli izleme faali-

yetleri, operasyonel risklerin yönetimi amacıyla uygulanan politikalar, süreçler ve prosedür-lerdeki eksiklik ve hataların hızla tespit edilmesi ve düzeltilmesi avantajını sunabilir. Bu eksiklik ve hataların hızla ve çabuk tespit edilmesi ve düzeltilmesi, bir zarar olayının potansiyel sıklığını ve/veya önem düzeyini önemli oranda azaltabilir.

1.2.12. Dış veriler Bir bankanın operasyonel risk ölçüm sisteminde, özellikle bankanın sık olmamakla

birlikte potansiyel olarak ciddi kayıplara maruz kalabileceğine inanmak için sebepler varsa, amaca uygun diş veriler de (halka açık veriler ve/veya bir veri tabanında toplanan ve diğer bankaların da verilerini içeren sektör verileri) kullanılmalıdır. Bu dış veriler; fiili kayıp miktarı hakkındaki verileri, olayın meydana geldiği iş operasyonlarının büyüklüğüne dair bilgileri, kayıp olaylarının sebep ve koşullarına ilişkin bilgileri veya kayıp olayının diğer bankalar için öneminin değerlendirilmesine yardımcı olabilecek başka bilgileri de içermelidir.

Bir banka, yüksek tutarlı kayıp olaylarıyla ilgili maruz bulunduğu risk düzeyini değer-

lendirmek amacıyla, dış verilerle bağlantılı olarak senaryo analizi yöntemini kullanabilir. Örneğin, bu uzman değerlendirmeleri, varsayılan bir istatistiksel kayıp dağılımının parametre-leri olarak ifade edilebilir. Ayrıca, senaryo analizi, bankanın operasyonel risk ölçümü çerçevesi içinde kullanılan korelasyon varsayımlarından sapmaların etkisini değerlendirmek ve özellikle, birden fazla eş zamanlı operasyonel risk kayıp olayından kaynaklanabilecek olası zararları değerlendirmek amacıyla da kullanılmalıdır. Zaman içinde bu değerlendirmelerin makul değerlendirmeler olarak kalmalarını sağlamak için fiilen gerçekleşen kayıp olayı deneyimleriyle karşılaştırılmak suretiyle doğrulanması ve gerekirse yeniden değerlendirilmesi gereklidir.

1.2.13. Senaryo analizi Bir banka, yüksek tutarlı kayıp olaylarıyla ilgili maruz bulunduğu risk düzeyini değer-

lendirmek amacıyla, dış verilerle bağlantılı olarak bir uzman görüşüne dayalı senaryo analizi yöntemini kullanabilir. Bu yaklaşım, yüksek tutarlı kayıp olayları hakkında gerekçelere dayanan değerlendirmeler yapabilmek için, deneyimli yöneticiler ve risk yönetim uzmanları-nın bilgisine dayanır. Örneğin, bu uzman değerlendirmeleri, varsayılan bir istatistiksel kayıp dağılımının parametreleri olarak ifade edilebilir. Ayrıca, senaryo analizi, bankanın operasyonel risk ölçümü çerçevesi içinde kullanılan korelasyon varsayımlarından sapmaların etkisini değerlendirmek ve özellikle, birden fazla eş zamanlı operasyonel risk kayıp olayından

Page 188: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

186

kaynaklanabilecek olası zararları değerlendirmek amacıyla da kullanılmalıdır. Zaman içinde bu değerlendirmelerin makul değerlendirmeler olarak kalmalarını sağlamak için fiilen gerçekleşen kayıp olayı deneyimleriyle karşılaştırılmak suretiyle doğrulanması ve gerekirse yeniden değerlendirilmesi gereklidir.

1.2.14. Đş ortamı ve iç kontrol faktörleri

Bir bankanın banka-çapında risk değerlendirme yöntemi, fiilen gerçekleşen veya se-naryoya dayanan kayıp verilerini kullanmanın yanı sıra, bankanın operasyonel risk profilini değiştirebilecek olan temel iş ortamı ve iç kontrol faktörlerini de kapsamalıdır. Bu faktörler, bankanın risk değerlendirmelerini daha geleceğe dönük yapacak; bankanın kontrol ve çalışma ortamlarının kalitesini daha doğrudan yansıtacak; sermaye değerlendirmelerinin risk yönetim hedeflerine uyumlu olmasına yardımcı olacak ve operasyonel risk profillerindeki hem iyileşmeleri hem de kötüleşme ve bozulmaları daha çabuk tespit edecektir. Yasal sermaye hesaplaması amaçlarıyla kullanılabilmesi için, bu faktörlerin bir bankanın risk ölçüm çerçevesinde kullanımı aşağıdaki standartlara uygun olmalıdır:

Her faktör seçiminin, etkilenen iş alanları hakkında uzman görüşlerini de içeren ve de-

neyimlere dayanan anlamlı bir risk belirleyicisi olduğunun kanıtlanması gereklidir. Mümkün olan durumlarda, bu faktörler, doğrulanmaları ve onaylanmalarına olanak sağlayacak nicel ölçütlere dönüştürülebilmelidir.

Bir bankanın risk tahminlerinin faktörlerdeki değişimlere ve çeşitli faktörlerin nispi

ağırlığına karşı hassasiyeti sağlam temellere dayanmalıdır. Bu çerçeve, risk kontrollerindeki gelişmelerden kaynaklanan risk degişikliklerinin yani sıra, faaliyetlerin artan karmaşıklığın-dan veya iş hacmindeki artıştan dolayı meydana gelebilecek potansiyel risk artışlarını da yakalayabilmelidir (analize dahil edebilmelidir).

Ampirik tahminlerdeki ayarlamalar için destekleyici bir gerekçe olarak kullanımı da

dahil bütün kullanım amaçları ve çerçevenin kendisi, iyi dokümante edilmeli ve hem banka içinde hem de denetim otoriteleri tarafından bağımsız denetime tâbi tutulmalıdır.

Zaman içinde bu sürecin ve sonuçlarının, gerçekleşen iç kayıp olayları ve ilgili dış ve-

riler ile karşılaştırılmak suretiyle doğrulanması/onaylanması ve gereken ayarlamaların yapılması gereklidir. Đş ortamı ve iç kontrol faktörlerinin değerlendirilmesi açısından diğer kalitatif çalışmalardan da yararlanılması gerekmektedir. Bunlar anahtar risk göstergeleri, skor-kart ve öz-değerlendirme çalışmalarıdır.

Bankalar risklerinin arttığı konusunda erken uyarı veren uygun göstergeleri de tanım-

lamalı ve kullanmalıdırlar. Anahtar risk göstergeleri olarak tanımlanan olan bu göstergeler ileriye dönük olmalıdır ve hızlı büyüme, yeni ürünlerin sunulması, personel devir oranı, işlem sapmaları ve ihlalleri, sistem kesintileri ve benzeri potansiyel operasyonel risk sebep ve kaynaklarını yansıtabilir. Eşik değerler bu göstergelere doğrudan doğruya bağlandığında, etkin ve etkili bir risk izleme süreci, temel ve önemli risklerin saydam bir şekilde tespitine ve tanımlanmasına yardımcı olabilir ve bankanın bu risk tespitlerine göre uygun tedbirleri almasına olanak sağlar.

Öz değerlendirme çalışmaları kurum çalışanlarının aktif katılımı ile bankanın riskleri-

nin değerlendirilmesidir. Kontrol listelerinin oluşturulması, karşılıklı görüşmeler, çalışma grupları oluşturulması, elektronik oylama ya da web-tabanlı anketlerden yararlanılması ile öz

Page 189: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

187

değerlendirme çalışmaları yapılabilir. Öz değerlendirme sonucunda, farklı birimlerden çalışanların katılımıyla bankalardaki riskler bizzat çalışanlarca belirlenmiş olur. Operasyonel risklerin belirlenebilmesi ve gerekli önlemlerin alınabilmesi açısından etkili bir yöntemdir.

Bankaların risklilik düzeylerinin daha önce belirlenen risk göstergeleri çerçevesinde değerlendirilmesi ve bankaların uygulamakta oldukları kontrol uygulamalarının kapsam ve kalitesinin temel operasyon süreçleri bağlamında değerlendirilmesi amacıyla yapılan kalitatif çalışmalardan birisi de skorkart çalışmasıdır. Operasyonel risklerin daha iyi tanımlanıp anlaşılmasını sağlayarak, risk kültürünün organizasyon genelinde anlaşılıp desteklenmesini sağlamak ve bütünleşik risk yönetiminin tüm banka organizasyonuna entegrasyonu sürecinde bir yol haritası sağlamak hedefleriyle yapılır. Skorkartlar sayesinde, çeşitli faaliyet kollarında risk profili ve risk kontrol çerçevesi belirlenmeye çalışılır. Bu yaklaşımda, faaliyet kolu/birimi yöneticisi/yöneticileri tarafından skorkartlar kullanılır.

1.2.15. Bankadaki operasyonel risk ölçüm sisteminin bankaya faydalar sağlaması gerekir.

Bu madde kapsamında;

• Yönetimin risk ölçüm sisteminde üretilen bilgi sonucunda aksiyon aldığının gösteril-mesi,

• Operasyonel risk ölçüm sisteminin, kurum genelinde şeffaflığı, operasyonel riske duyarlılığı ve operasyonel risk yönetimi deneyimini artırdığının ve kurum içinde operasyonel risk yönetim sistemini geliştirmek üzere teşvik yarattığının gösterilmesi.

gerekmektedir.

1.3. Sonuç ĐÖY kullanan bir bankanın ölçüm sonuçlarını sadece sermaye hesaplarında kullanması

yeterli değildir. Bu sonuçlardan günlük düzeyde operasyonel risk yönetimi içerisinde karar alma süreçlerinde yararlanılması gerekir. Stratejik kararlarda ve risk azatlımı sürecinde bu sonuçlardan faydalanılabilinir. Ancak, operasyonel risk ölçümlerinin günlük operasyonel risk yönetimi sürecinde (Kullanım Testi) kullanılması kolay değildir. Ayrıca, kayıp değerlerini esas alan kantitatif yaklaşımlarda model çıktılarının geçmiş operasyonel risk profilini yansıtacağı açıktır. Bu yaklaşımlarda kayıp olaylarının fark edilmesi ve modele bu olaylarla ilgili bilgilerin girişinin çeşitli nedenlerle gecikmesi sonucu model sonuçlarının mevcut risk profilini yansıtma düzeyi de azalır. Bu nedenle banka tarafından yeni uygulanmaya başlanan kontrol, limitleme gibi risk azaltıcı faktörler ölçüm sürecinde değerlendirilmemiş olacaktır. Sermaye modellerinin en fazla üç ayda bir çalıştırılarak hesaplamaların yapılacağı da düşünülürse özellikle anahtar risk göstergeleri ve kayıp verisi değerlerinin günlük operasyonel risk yönetimi sürecinde kullanılması beklenir. Özetle stratejik kararların alınması sürecinde operasyonel risk ölçüm sonuçlarının kalitatif çalışmalarla desteklenmesi gerektiği belirtilebi-lir. Dipnotlar 1 The “Use Test”; Operational Risk Corporate Governance Expert Group, FSA, 04.07.2005 2 RAROC = Risk Adjusted Return on Capital = Birim Ekonomik Sermaye Başına Düşen Riskten Arındırılmış Net Getiri

Page 190: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

188

Kaynakça � FSA, (2005), Operational Risk Corporate Governance Expert Group-FSA, “The Use Test”. � Committee of Europan Banking Supervisors, “Guidelines on the implementation, validation and assessment

of Advanced Measurement (AMA) and Internal Ratings Based (IRB) Approaches”, CP 10, 11.07.2005 � Douglas Hoffman, (2002), “Managing Operational Risk – 20 Firmwide Best Practice Strategies”. � Cruz, Marcelo G. (2002), “Modeling, Measuring and Hedging Operational Risk”. � BIS, (2004), “Sermaye Ölçümü ve Sermaye Standartlarının Uluslararası Düzeyde Birbirleriyle Uyum-

laştırılması (Yeni Basel Sermaye Uzlaşısı)”, Basel Bankacılık Denetim Komitesi, Haziran 2004 � BIS, (2003) “Sound Practices for the Management and Supervision of Operational Risk”, Basel Bankacılık

Denetim Komitesi, Şubat 2003. � CRUZ, Marcelo G. (2003), ”Modeling, Measuring and Hedging Operational Risk”. � Deloitte&Touche, (2002), Risk Yönetimi Haber Bülteni Sayı:8. � Sümer Özdemir, Deniz (2004), “ Operasyonel Risk Yönetiminde Risk Azaltım Teknikleri” Risk Yöneticieri

Derneği Haber Bülteni, Ekim 2004. � Marshal, Christopher Lee, (2001), “Measuring and Managing Operational Risks in Financial Institutions:

Tools, Techniques and other Resources”. � TBB (2004), Risk Yönetim Sistemleri Uygulama Esasları Değerlendirme Çalışma Grubu-Operasyonel Risk

Alt Çalışma Grubu Çalışmaları. � CEBS, (2005), Guidelines on the implementation, validation and assessment of Advanced Measurement

(AMA) and Internal Ratings Based (IRB) Approaches- CEBS CP10- 11 July 2005 � AMA Requirements List- Deutsche Bundesbank � FSA (2005), Strengthening capital standards (CP05/3)-FSA- January. � Basel Bankacılık Denetim Komitesi tarafından hazırlanan ve Türkçeye çevirilen “Sermaye Ölçümü ve

Sermaye Standartlarının Uluslararası Düzeyde Birbirleriyle Uyumlaştırılması (Yeni Basel Sermaye Uzlaşısı)”-Haziran 2004.

� Basel Bankacılık Denetim Komitesi tarafından hazırlanan “Sound Practices for the Management and Supervision of Operational Risk”.

� EC, Capital Requirements Directive - Commission of the European Communities � CEBS, (2005), Guidelines on the implementation, validation and assessment of Advanced Measurement

(AMA) and Internal Ratings Based (IRB) Approaches- CEBS CP10- 11 July 2005.

Page 191: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi, Sayı 58, 2006

189

Operasyonel Risk Kapsamında Bankalararası Veri Gereksinimi ve Paylaşım Esasları:

Operasyonel Risk Dış Veri Tabanı

Giriş

Bu çalışmada, Basel II metni dikkate alınarak operasyonel risklerin sayısallaştırılarak

ölçülmesi ve yönetilmesini esas olmak üzere, bankalararası operasyonel risk kayıp verisi gereksinimi ve paylaşım esasları kapsamında sağlıklı dış kayıp verilerinin toplanarak tek bir havuzda biriktirilmesi, kullanıcı bankalara uygun erişim imkanı sağlanarak kurumsal yapıya en uygun şekilde kullanılmasına yönelik olarak “operasyonel risk dış veri tabanı” oluşturul-ması konusu çeşitli yönleriyle değerlendirilmiştir.

Bunun yanı sıra bankacılık sektöründe uluslararası uygulamalar esas alınarak veri ta-

banı tiplerine, iç ve dış veri tabanlarından sağlanan verilerin birlikte kullanımına ilişkin unsurlar detaylı olarak irdelenmiştir.

Son bölümde ise Türkiye’de bir dış veri tabanı oluşturmasına ilişkin yapılması gere-

ken teknik ve organizasyonel hususlar değerlendirilmiştir.

I. Operasyonel Risk Dış Kayıp Verisi-Genel Kapsam 1. Dış Veri Kullanım Alanı

Operasyonel risk yönetimine ilişkin temel konulardan biri, operasyonel risk kayıp veri

tabanının oluşturulması ve bu verilerin analiz edilmesidir. 26 Haziran 2004’de yayımlanan Basel II metninde (International Convergence of

Capital Measurement and Capital Standards - A Revised Framework) de belirtildiği gibi tüm bankaların, kendi operasyonel risk ve kayıp veri tanımlamalarına uygun olarak, kendi iç veri tabanlarını oluşturmaları tavsiye edilmektedir.

Operasyonel riski ölçebilmek için ihtiyaç duyulan en önemli unsur, kurumların kendi

iç kayıp veri tabanlarını oluşturmuş olmalarıdır. İç veri, operasyonel risklerin ölçümünde kullanılan en uygun ve bankanın kendi bünyesinden sağlanması nedeniyle en güvenilir kaynaktır. Ancak, operasyonel riskin ölçümünde ve yönetiminde iç veri tek başına yeterli bir kaynak değildir.

Operasyonel riskin ölçümü ile ilgili olarak yaşanan problemlerin bir çoğunun kayna-

ğında, yeterli verinin olmaması, mevcut verinin kullanıma uygun olmaması gibi sorunlar yatmaktadır. İç verinin yeterli olmadığı durumlarda, dış veri ya da senaryolar kullanılabilmek-tedir. Dış verinin de en az iç veri kadar toplanıyor ve analiz ediliyor olması ve her iki verinin en etkin şekilde uyumlaştırılabiliyor olması, operasyonel risk ölçümünün gelişmiş yöntemler-le gerçekleştirilmesi için gerekli şartlar arasında yer almaktadır. Bu nedenle, iç verinin belli

Page 192: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

190

standartlar içinde bankalar arası paylaşıma sunularak ortak bir havuzda toplanması, ya da kamuya açık verilerin bir araya getirilmesi yolu ile dış kayıp verisinin de ulaşılabilir hale getirilmesi gerekir. Operasyonel risklerin ölçümünde ve yönetiminde dış veri ihtiyacını doğuran nedenlere aşağıda değinilmiştir.

1.1. Operasyonel Riskin Ölçülmesi Amacıyla Dış Veri Bankaların bir iç kayıp veri tabanı olsa dahi, sadece iç veri tabanı kullanmanın aşağıda yer verilen bazı sakıncaları bulunmaktadır:

• İç veri tabanında yer alan kayıp kategorilerine ilişkin kayıp olaylarından bazıları, kurum içinde gerçekleşmemiş olabilir. Bu durum, bankanın kayba konu alanda faa-liyetinin olmamasından ya da kendi risk yönetim sistemleri ve kontrol becerisinin gelişmiş olmasından kaynaklanıyor olabilir. Banka kendi yaşamamış olsa veya ye-tersiz kayıp olayına sahip olsa dahi, o kayıp kategorisinde oluşabilecek beklenen ka-yıp tutarını hesaplamak durumundadır.

• İç veri tabanında yer alan kayıp kategorilerine ilişkin kayıp olaylarından bazıları gerçekleşmiş olsa bile bu olayla ilgili geçmişe ait veya kaliteli veri elde edilmesi mümkün olmayabilir.

• Bankanın bir kayıp kategorisinde yeterli veri kaydı mevcut olsa bile, bu verilerin genel olarak yüksek sıklık ve düşük şiddetli olması halinde, dağılımın uç kısımlarını oluşturan düşük sıklık ve yüksek şiddetli kayıp verileri hakkında, bankanın bir bilgi-ye sahip olması mümkün olmayabilir.

Yukarıda belirtilen nedenlerle, operasyonel risk ölçümünün gerçekçi ve güvenilir olabilmesi için iç kayıp verileri genellikle tek başına yeterli olmamaktadır. İç veri tabanının yetersiz kalacağı bölge aşağıdaki grafikte de gösterilmiştir. Bu sakıncaların giderilebilmesi için, iç veri kadar dış verinin de hazırlanmış ve erişilebilir olması gerekmektedir. Bu noktada, dış kayıp veri tabanı kullanımı ve senaryo analizi devreye alınarak sağlıklı bir ölçümlemenin yapılması sağlanabilir.

Kayıp Tutarı

Olay Sayısı

İç Veri Tabanının Yetersiz Kaldığı Bölge

Page 193: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

191

Basel Komitesi tarafından yayımlanan son Basel II Metni ile, belirli kriterleri karşıla-yan bankalara, Gelişmiş Ölçüm Yaklaşımlarını kullanma imkanı verilmiştir. İç veriyi dikkate alan Kayıp Dağılımı Yaklaşımı (LDA), aynı zamanda riske en duyarlı yöntem olarak kabul görmektedir. Kayıp Dağılımı Yaklaşımı, beklenen ve beklenmeyen kayıplara ilişkin objektif tahminlere ulaşabilmek için bankanın operasyonel kayıplarının sıklık (frequency) ve şiddet (severity) tahminleri aracılığıyla ve standart aktüaryel teknikler kullanılarak modellenmesidir. Bu yaklaşım, temel veri olarak kayıp tutarını esas almaktadır. Bunun nedeni, kayıp tutarının en objektif risk göstergesi olması ve her bankanın kendine özgü risk profilini yansıtmasıdır.

Bu yaklaşımın aşamalarından biri, tüm iş kollarındaki anahtar risk alanları itibarıyla

ayrı ayrı sıklık ve şiddet düzeylerinin tanımlanmasıdır. Sözü edilen sıklık ve şiddet bilgileri-nin ise dış veri ile desteklenmesi sağlıklı bir ölçümlemeye temel teşkil edecektir. Bu bilgile-rin, özellikle kuyrukta, iç veri ile yeterince karşılanması mümkün görülmemektedir.

Yukarıdaki kayıp dağılımı eğrisi grafiğinde beklenen ve beklenmeyen operasyonel risk kayıp tutarları ayrı ayrı gösterilmektedir. Özellikle beklenmeyen kayıp tutarının hesap-lanmasında dış verinin önemi açıkça görünmektedir. 1.2. Operasyonel Riskin Yönetilmesi Amacıyla Dış Veri

Dış veri tabanının kullanımı, operasyonel riskin yönetimi için de oldukça önem taşı-

maktadır. Bu kapsamda;

• Bankalar, kendi bünyelerinde yaşanmamış ancak sektörde yaşanan operasyonel risk-

lerden haberdar olabilecekler ve dış veriye bakarak kendi iç verilerinin yeterliliğini değerlendirme ve sektör deneyimini anlama fırsatını bulacaklardır.

• Bankalar dış veri sayesinde yaşamadıkları bir kayıp olayı hakkında bir öngörüye sahip olacaklar, kayıp olma olasılığı ve kayıp olması halinde oluşacak kayıp tutarı konusun-da bilgi sahibi olup, risk yönetim sistemlerini bu doğrultuda geliştirme, sigorta ihtiyaç-larını gerçekçi olarak belirleme, faaliyette bulunmadıkları bir alanda ise karşılaşılabi-lecek riskleri ve kayıp olaylarını görerek, o alana yapılması olası yatırımlarını değer-lendirme fırsatı bulacaklardır.

Ortalama

Beklenen Kayıp Beklenmeyen Kayıp

Olasılık

Toplam Kayıp Dağılımı

Yıllık Toplam Kayıp

Belirli Güven Aralığı Seviyesi

Page 194: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

192

• Yerel denetim otoriteleri, dış veri tabanına erişimlerinin olması durumunda, dış veri tabanını inceleyerek ya da gözlemleyerek, sektörde sıklıkla maruz kalınan operasyonel risk konularından haberdar olabilecek, gerekli görecekleri tedbirleri alabileceklerdir.

Özetle, dış veri tabanları, bankaların tipik kayıp olaylarının ne olduğunu görebildikle-

ri, ortak veri tabanında yaşanan olayların kendi bankalarında da görülme olasılığının olup olmadığını sorgulayabildikleri, benzer olaylarda yaşanan kayıp tutarlarını, en yüksek zararı doğuran operasyonel riskleri, risklere açık iş alanlarının hangileri olduğunu, yaşanan kayıpların iş üzerindeki etkilerini, uygulanan iç kontrol ve kullanılan risk göstergelerinin geçerliliğini izleyebildikleri ve bu bilgiler ışığında kendi veri tabanlarını, risk izleme ve yönetim şekillerini değerlendirebildikleri önemli kaynaklardır.

2. Dış Veri Tabanı Tipleri Operasyonel risk uygulamalarında dünyada genel olarak iki tip dış veri tabanı kulla-

nılmaktadır. Bunlar; • Konsorsiyum Tabanlı (Consortium-Based) Dış Veri Tabanları, • Kamuya Açık (Publicly Released) Dış Veri Tabanlarıdır.

2.1. Konsorsiyum Tabanlı Dış Veri Tabanı Üye bankaların bir anlaşma çerçevesinde ilettikleri verileri bir konsorsiyum bünyesin-

de toplayan veri tabanlarıdır. Finansal kuruluşların oluşturduğu konsorsiyum tabanlı veri tabanlarında, bilgilerin kaynağını konsorsiyuma dahil bankaların kendi verileri oluşturmakta-dır. Konsorsiyum, kayıp verinin toplanması, kontrol edilerek filtrelenmesi, ölçeklendirilmesi, işlenmesi, değerlendirilmesi ve üye bankalara iletilmesi sürecinin organize edilmesinden sorumludur. Bu tür veri havuzları bir çok ülkede ulusal ve uluslararası düzeyde oluşturulmak-tadır. Bunlara örnek olarak aşağıdaki veri tabanları mevcuttur:

ORX (Operational Risk Data Exchange Association) GOLD (Global Operational Loss Database) DIPO (Database Italiano delle Perdite Operative)

Avantajları: Gizlilik: Konsorsiyum üyesi bankalar arasında yapılan anlaşma dahilinde belirlenen

ilkeler, bankaların operasyonel riske ilişkin olarak kamuya açıklamak istemedikleri verilerin gizliliğinin korunması açısından son derece önemlidir. Veri tabanı güvenliği, güvenli veri aktarımı konuları hassasiyetle ele alınmalıdır.

Güvenilirlik: Veri transferi, uyumlaştırma ve ölçeklendirme gibi konularda doğru ilke-

ler ortaya konduğu takdirde bu tür verilerin güvenilirliğinin de artması beklenir. Burada güvenilirliğin sağlanmasında, bankaların verilerini doğru ve açık olarak iletmeleri ve başlangıçta yapılan iş kolu ve kayıp veri sınıflamasının tutarlı olması büyük önem taşımakta-dır. Özellikle Türkiye gibi ülkelerde yüksek enflayon yaşanmış dönemler için enflasyon düzeltmelerinin, uluslararası konsosiyumlara dahil olunması durumunda kur dönüşümlerinin ve bankalar arasındaki ölçek farklılıklarının da giderilmiş olması gerekmektedir. Filtreleme ve ölçekleme doğru yapıldığı takdirde güvenilirlik artacaktır. Bu tür veri tabanı yönetimleri, bu

Page 195: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

193

tür ölçeklendirme ve ölçüm metodolojilerinde sadece uygulayıcı değil, aynı zamanda hem uygulamacılardan oluşmaları hem de ortak geniş veri tabanları sayesinde yeni yöntemler sunma konusunda öncü olmalıdırlar.

Verim: Konsorsiyum tabanlı dış veriler, kamuya açık veri tabanına göre daha düşük

eşik taşıması nedeniyle geniş bir örneklem fırsatı yaratarak daha kesin bir modelleme imkanı sağlar.

Esneklik: Konsorsiyum tabanlı dış veri tabanları gerek düzenleme değişiklikleri, gerek

sektörel gelişimler nedeniyle ortaya çıkacak ihtiyaçlara karşı daha esnek olmaları nedeniyle tercih edilebilmektedir. Rekabet koşulları nedeniyle gelişmeleri takip etmeleri, kendilerini yenilemeleri ve yeni uygulamaları bünyelerine adapte etmeleri gerekmektedir. Bu konularda konsorsiyum üyesi bankaların beklentileri de belirleyici olmaktadır.

Dezavantajları: Kapsam: Veriler konsorsiyum üyeleri ile sınırlıdır. Konsorsiyum üyesi olmayan ban-

kaların kamuya mal olan bilgilerinin bu veri tabanlarına yansımaması nedeniyle şiddeti yüksek, sıklığı düşük olayların oranı, olması gerektiğinden daha düşük çıkmaktadır. Buna bağlı olarak modelleme kuyruk değerlerini yeteri kadar içeremeyebilir. Bankaların operasyonel kayıplarını gizli tutmaya eğilimli olmaları nedeniyle, dış veri tabanlarına tüm kayıp tutarları yansımayabilir.

Maliyet: Veri toplamak için gerekli alt yapının belirli bir maliyeti olması, konsorsiyu-

ma katılan bankalar için bir dezavantaj olabilmektedir. Heterojenlik: Dış verilerin kaynağı olan bankaların faaliyetlerinin içerikleri ve yoğun-

lukları, kontrol sistemleri ile bilanço büyüklükleri farklılıklar arz etmektedir. Kontrol sistemleri zayıf bankaların kayıp verileri daha fazla olacağı için, güçlü kontrol sistemleri oluşturmuş ve operasyonel riskleri düşük olan bankaların veri tabanında temsil edilme oranı daha düşük olacaktır.

Güvenilirlik: Konsorsiyum üyesi bankaların kasıtlı olarak yanıltıcı ve hileli bilgi ver-

meleri, verilerin doğru sonuç vermemesine neden olacaktır. Güvenilirlik konusundaki diğer bir dezavantaj ise bu verilerin konsorsiyum tarafından usulsüz kullanılabilme olasılığıdır. Bu tür veri tabanında güvenilirliğin sürekliliği için konsorsiyumun belirli periyotlarla dış denetimden geçmesi tavsiye edilmektedir.

Zaman: Kamuya açık dış veri tabanı oluşturulma sürecine göre daha uzun bir süreç ge-

rektirir.

2.2. Kamuya Açık Dış Veri Tabanı

Kamuya açık dış veri tabanları, sadece kamuya duyurulan çok yüksek şiddetteki kayıp olaylarını içerir. Bu tür veriler mahkeme kayıtlarından, haber raporlarından, borsa kayıtları gibi kamuya açık kaynaklardan elde edilir. Bu tipteki veri tabanları için kayıp eşiği konsorsi-yum tabanlı veri tabanlarından çok daha yüksektir.

Page 196: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

194

Avantajları: Maliyet: Kamuya açık verilerden oluşan dış veri kaynakları zaman, iş gücü ve finansal

açıdan daha düşük maliyetlidir. Zaman: Konsorsiyum tabanlı dış veri tabanına göre oluşturulma süreci daha kısadır. Güvenilirlik: Kamuya açık kaynaklardan elde edilen dış veriler olması nedeniyle gü-

venilirliği yüksektir. Amaca Uygunluk: Genelde bu tür veri kaynakları, sıklığı düşük, şiddeti yüksek verile-

ri içermekte ve ölçüm sürecinde, iç veriden daha düşük verim sağlamakla birlikte, geniş çapta kuyruk olaylarının ölçüme katılmasını ve beklenmeyen kayıp miktarının daha tutarlı hesap-lanması sağladığı için olumlu bulunmaktadır.

Dezavantajları: Kapsam: Veri eşiğinin yüksek olması ve sadece sıklığı düşük, şiddeti yüksek verileri

içermesi nedeniyle, sadece bu verilerin kullanılması durumunda, modelleme için yeterli olmamaktadır.

Amaca Uygunluk: Konsorsiyum tabanlı dış veri tabanına göre verinin adeti ve çeşitli-

liği daha azdır. Operasyonel riskin ölçümü ve yönetilmesi amacıyla kullanımı kısıtlıdır.

3. Dış Veri Tabanları –Uluslararası Uygulamalar 3.1. Konsorsiyum Tabanlı Dış Veri Tabanları Uygulamada konsolide veri tabanları, operasyonel riskin sayısallaştırılmasına ve karşı-

laştırılmasına yönelik (benchmarking) veri hizmetleri ile tahminsel faktörler hakkında bilgi toplanması, kayıp olaylarının raporlanması, risk analizi, operasyonel risk kayıp olaylarının incelenmesi ve senaryo analizi gibi imkanlar sunmaktadır.

Güvenli bir ortamda, üyelerin gizliliğini koruyacak biçimde kaliteli verinin paylaşımı-

nın sağlanması amaçlanır. Üyelerden gelen verinin kaliteli olmasını teminen, verinin önceden belirlenen standart-

lara uygun olması gerekir. Bu amaçla her kayıp olayın bildiriminde zorunlu olan bilgi setinin hazırlanması, raporlanacak bilgilerin tanımlanması; veri tabanının oluşturulması, verilerin depolanması ve kullanılmasıyla ilgili detay prosedürlerin belirlenmesi; veri onaylama, temizleme ve ölçümüne ilişkin standartların ve kullanılan analiz metodlarının açıklandığı bir rehberin oluşturulduğu görülmektedir.

Konsorsiyuma katılmak isteyen bir bankanın veri toplama ve gönderme kapasitesini

kanıtlaması beklenir. Veri toplama kapasitesini kanıtlayan bankalardan toplanan veriler, kontrol ve onaylama sürecinden geçirilir. Anonim, temiz ve ölçeklendirilmiş kayıp verisi, analizler ve standart raporlar üyelere dağıtılır. Veriler önceden belirlenen eşik değeri dikkate alınarak toplanır.

Page 197: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

195

Verilerin toplanıp dağıtılması sırasında, verinin temin edildiği üyenin gizliliği ilkesi benimsenmektedir. Bu nedenle, veriler bağımsız bir yetkili tarafından, kaybı bildiren bankanın kimliğinin gizliliği korunacak biçimde ölçeklendirilir.

İngiliz ve İtalyan Bankalar Birlikleri, konsorsiyum tabanlı GOLD ve DIPO veri taban-

ları örneklerinde olduğu gibi, veri tabanı organizasyonlarında tarafsız merciler olarak aktif görev almaktadırlar.

Uygulamalarda veri gönderimi, yılda dört defa, üç ayda bir gerçekleştirilir. Kayıp o-

laylarının tespiti ve tahsilatların sonuçlanması ve detaylı hazırlanan dönemsel bilançolar göz önüne alındığında bu süre makul gözükmektedir.

3.2. Kamuya Açık Dış Veri Tabanları Kamuya açık dış veri tabanlarındaki veriler, kullanıcıların operasyonel riskleri anla-

malarını, kayıp olasılıklarını analiz etmelerini, veri tabanındaki kayıpları kendi bankalarına göre ölçeklendirerek operasyonel risk profillerini belirlemelerini ve riske maruz sermayeyi hesaplamalarını sağlar.

Operasyonel kayıpların sıklık ve şiddetleri ile ilgili grafiksel analizler kayıp olaylarına

dair açıklamalar, idari yönetim ve risk yöneticilerine operasyonel risk kaynaklarını anlama ve sayısallaştırma konusunda yol gösterecek ölçütler sunar.

OpVar Sistemi, Monte Carlo Simulasyonu, En Çok Olabilirlik Kestirimi Yaklaşımı,

sigorta fayda analizi, iç ve dış veri tabanlarını birleştirme teknikleri gibi birçok teknik/araç sunar.

Veri tabanları yılda 4 ya da 2 kere güncellenmektedir. 4. Dış Verinin İç Veri İle Birlikte Kullanımı

Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Operasyonel risk sermayesinin hesaplamasında iç ve dış verinin birlikte kullanılması

ile ilgili olarak öncelikle iki temel noktanın üzerinde durulması faydalı olacaktır. 4.1.Verinin Geçerliliği Bankanın kendi yapısına uygun dış veriyi kullanması operasyonel risk ölçümlerinin

doğruluğu açısından önemlidir. Bir bankanın operasyonel risklerden kaynaklanan kayıplarının temel sebeplerinden birisi iç kontrol sistemi ve kendi iç süreçlerinde meydana gelen aksaklık-lardır. Her bankanın işleyişi farklı olacağından, bir bankanın kayıp verisi bir diğeri için geçerli olmayabilir. Örneğin, kontrol faaliyetleri güçlü olan bankaların kayıp dağılımlarında kuyruğun ortalamadan daha ince olması beklenir.

Bu nedenle, dış verinin gruplara ayırılması ve sadece ilgili grubun verilerinin kulla-

nılması ya da her bir dış veri için uzman görüşüne başvurularak uygun olmayan verilerin veri setinden ayıklanması faydalı olacaktır.

Page 198: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

196

4.2. Veriyi Sağlayan Bankanın Büyüklüğü ve Ölçeklendirme

Bilgi paylaşımında bulunacak bankaların farklı yapı ve büyüklükte olmaları, toplanan kayıpların belirli bir sınıflandırmaya tabi tutulmasını gerektirecektir.

Verinin geçerliliğinin belirlenmesinde kullanılan gruplama yöntemi burada da kullanı-

labilir. Bir başka yöntem ise banka büyüklüğü ve veri sıklığı arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla bir regresyon analizi yapmaktır. Banka büyüklüğü ve kayıp olayı şiddet verisi arasındaki ilişki de aynı şekilde belirlenebilir.

Bunun için bankalar çeşitli kriterler bazında ölçeklendirilerek gruplandırılabilir.

Ölçeklendirmede;

• Bildirimi Yapan Bankanın Büyüklüğü (Aktifler, Gelirler, Karlılık,Şube sayısı...) • Kaybın Gerçekleştiği İş Kolunun Büyüklüğü (Aktif Toplamı, Gelir/Gider Toplamı) • Çevresel / Fiziki Faktörler • İç denetim ortamı (müfettiş ve iç kontrol elemanı sayıları, iç kontrolün şube ve birim-

lerin tümünde etkin olup olmadığı, denetim sıklığı vb.)

gibi kriterler dikkate alınabilir.

Hem dış verinin geçerliliğinin hem de dış veriyi sağlayan bankanın büyüklüğünün dış veriyi kullanacak banka için uygun olup olmadığının tespitinde birden fazla yöntem uygula-nabilir. Her yöntemin avantaj ve dezavantajları olabilir. Önemli olan her bankanın kendi yöntemini oluşturması, bu yöntemi yazılı hale getirmesi ve düzenli olarak gözden geçirmesi-dir.

II. Dış Veri Ve Türkiye Değerlendirmesi 1. Türkiye’de Dış Veri Tabanının Kapsamının Belirlenmesi Dış veri tabanı kurulmasına ilişkin çalışmalara başlamadan önce, Türkiye uygulama-

sında karar verilmesi gereken ilk husus, dış veri tabanının, bankaların bir araya gelerek oluşturduğu konsorsiyuma dayalı bir veri tabanı mı ya da kamuya açık verilere dayalı bir veri tabanı mı olacağıdır. Ülkemizde bankaların yararlanabileceği ortak bir dış veri tabanı oluşturulmasına ilişkin süreçte, karar verilmesi gereken ikinci husus ise, konsorsiyuma dayalı bir veri tabanı söz konusu olursa kapsamının ne olacağıdır;

• Bankaların kendi iç veri tabanlarından beslenen geniş kapsamlı bir dış veri tabanı mı?

• Bankaların ortaklaşa belirledikleri kayıp kategorilerinde topladıkları iç verilerinden oluşturulan, daha dar kapsamlı bir dış veri tabanı mı?

Bu aşamada seçim yapılırken göz önünde bulundurulması gereken en önemli husus, dış verinin hangi amaçla kullanılacağıdır.

• Operasyonel Riskin Ölçümü: Dış verinin, gelişmiş ölçüm yaklaşımlarından biri olan

kayıp dağılımı yaklaşımında operasyonel riskin ölçümü amacıyla kullanılması söz ko-

Page 199: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

197

nusu ise bu yaklaşımda öncelikli olarak iç veri kullanıldığından, bankaların kendi iç veri tabanlarını oluşturmaları gereklidir. Ayrıca operasyonel riskler için senaryo oluş-turma ve öz değerlendirme çalışmaları için de referans değerler olarak dış veri tabanla-rından faydalanılabilir.

• Operasyonel Riskin Yönetilmesi: Dış verinin operasyonel riskin yönetilmesi amacıyla kullanımı söz konusu ise, bankaların kendi iç veri tabanlarını oluşturmalarını bekle-meden belirledikleri bazı risk kategorilerinde kayıp verilerini paylaşmaları faydalı ola-bilecektir. Bu tür bir dış veri tabanının ileride bankaların kendi iç veri tabanlarını oluş-turmaları sonrasında, operasyonel riskin ölçümünde de kullanılabilmesi için özellikle sıklığı düşük, şiddeti büyük olan olay tiplerine odaklı, dar kapsamlı bir veri tabanı o-luşturulması tercih edilebilir. Dış olaylardan kaynaklanan risklerin tüm bankaları etki-leyebileceği ve bankalar açısından paylaşılmasının daha kolay olabileceği düşüncesin-den hareketle, ilk aşamada bu tür risklere ilişkin kayıp verilerinin toplanması uygun olabilecektir. Dış dolandırıcılık olayları ve doğal felaketlerden kaynaklanan kayıplar buna örnek olarak gösterilebilir. Dış dolandırıcılık olaylarında, halen bankalar arasında paylaşılan dolandırıcılık girişimlerine ilişkin bildirime benzer bir sistemin uygulanma-sı mümkündür.

Sektörde bir dış veri tabanı oluşturulması çalışması başlatılması durumunda, öncelikle sektördeki tüm bankaların iç veri tabanı oluşturma konusunda ne aşamada olduklarının düzenlenecek yeni bir anket yardımıyla tespit edilmesi dış veri tabanının kapsamının ne olacağına ilişkin yukarıda belirtilen soruların sağlıklı olarak cevaplandırılması açısından yararlı olacaktır.

2. Türkiye’de Dış Veri Tabanı Uygulaması

Türkiye’de dış veri tabanı oluşturulması sürecinde, öncelikli olarak toplanacak verile-

rin hangi çatı altında birleştirileceğinin, dış veri tabanının oluşturulması ve bilgi paylaşımının takibi sorumluluklarının hangi kurum tarafından üstlenileceğinin belirlenmesi gerekecektir.

Dış veri tabanı oluşturulmasında uluslararası uygulamaların, banka ortaklı özerk fir-

malar (konsorsiyumlar) ve kamuya açık veriler toplayan özel firmalar kurulması şeklinde oluştuğu görülmektedir.

Dış veri tabanı tiplerine göre ülkemizde nasıl bir yapı kurulması gerektiği konusunda-

ki durum değerlendirmesi aşağıda sunulmuştur. 2.1. Konsorsiyum Tabanlı Dış Veri Tabanı Konsorsiyum tabanlı dış veri tabanının kurulması aşamasında dikkat edilmesi gereken

hususların başında gizlilik gelmektedir. Operasyonel risk kayıpları genelde, içeriği itibarıyla kurumların başkaları tarafından bilinmesini istemeyebilecekleri tecrübelerini içerecektir. Bu nedenle bankalar operasyonel kayıplarını paylaşırken, bu bilgilerin tam gizlilik esasına dayalı olarak saklanıp kullanıma sunulacağından emin olmak isteyeceklerdir. Bunun yanı sıra katılımcı bankalar, konsorsiyum yönetiminin, toplanacak verilerin güvenilirliğini (tam ve doğru olmasını) filtreleme ve ölçekleme gibi yöntemlerle sağlamasını bekleyeceklerdir.

Page 200: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

198

Bu görevi üstlenecek kurumun bilgilerin paylaşımı, saklanması ve kullanıma sunulma-sı aşamalarında gerekli alt yapıya sahip ve bu süreçlerin en rahat şekilde işlemesini sağlayabi-lecek kabiliyette olması gerekmektedir.

Söz konusu kurumun yapısı, banka ortaklı özerk bir yapı şeklinde olabilir. Bu yapı

TBB’nin yönetici olarak görev alacağı bir şekilde de oluşturulabilir. TBB desteği ile kurulabi-lecek ya da TBB’nin yöneticiliğini üstlenebileceği bir yapı, benzer şekilde konsorsiyum tabanlı dış veri tabanları olan GOLD’da (Global Operational Loss Database) BBA (British Bankes’ Association) ve DIPO’da (Database Italiano delle Perdite Operative) ABI (Associazione Bancaria Italiana) temsilcilerinin yönetimde yeraldığı organizasyon yapılarında görülmektedir.

2.2. Kamuya Açık Dış Veri Tabanı Bu tür bir veri tabanının kurulabilmesi için ilk aşamada, büyük kayıp olaylarını kamu-

ya açık kaynaklardan araştıracak ve önceden belirlenen kriterlere uygun kayıp olaylarının veri tabanına girişini gerçekleştirecek bir ekibe gereksinim duyulacaktır. Türkiye’de bu tür bir veri tabanı kurulmak istenirse bunu gerçekleştirecek en uygun kurumun, yurt dışı uygulamalarda da olduğu gibi, bu tür bir ekibin maliyetini karşılayabilecek özerk bir kurum olacağı düşü-nülmektedir. Bankalar belirli bir ücret karşılığında bu kurumun oluşturduğu veri tabanından faydalanabilirler. Yurt dışındaki uygulamalarda bu tür veri tabanlarının, özel firmalar tarafından, operasyonel riskin ölçümüne yönelik yazılımlarla birlikte bir paket olarak, kurulum ve kullanım aşamalarında danışmanlık da sağlanarak bankalara sunulduğu görül-mektedir. Bu şekilde sektörün operasyonel riskin ölçümüne yönelik bilgisinin artması da beklenen olumlu bir sonuç olacaktır.

Veri tabanında toplanan veriler kamuya açıklanan veriler olduğundan gizlilik bir so-run teşkil etmemekte, dolayısıyla kayıp olay tipine, iş koluna ya da istenilen herhangi başka bir kritere göre arama ve filtreleme yapmaya olanak sağlayan excel ya da access tabanlı bir veri tabanı uygun olmaktadır.

2.3. Veri Tabanı Hakkında Karar Verilmesi Gereken Genel Hususlar

• Veri tabanı dış denetime tabi olup olmama durumu, • Veri tabanı BDDK kontrolü: Denetim otoritesinin bu veri tabanını ne şekilde izleyeceği,

banka verileri görüntüleyip görüntüleyemeyeceği, • Veri tabanı oluşturulmasında danışmanlık alımı, • Veri tabanı konsorsiyumunda TBB’nin görevi, • Sektörde iç veri tabanı çalışmalarının durumunu tespit etmek üzere bir anket yapılması • Verinin doğru ve tutarlı olup olmadığının kontrolü için, olay tipi bazında muhasebe

skontlarının standart hale getirilmesi hususuna katılıp katınılmadığı gibi hususlar netleştirilmelidir.

3. Dış Veri Tabanı Oluşturma Sürecinin Temel Aşamaları Türkiye uygulamasında dış veri tabanı oluşturulmasına yönelik olarak öncelikle ya-

pılması gerekenler ve temel aşamaları aşağıda kısaca belirtilmiştir:

Page 201: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

199

• Dış veri tabanı kurulmasına yönelik ilk adımı atmak üzere bankalar bir araya gelmeli-dir.

• Dış veri tabanının nasıl bir yapıda kurulacağı belirlenmelidir. Konsorsiyum şeklinde

kurulacaksa yönetiminin nasıl oluşturulucağına, Türkiye’de yerleşik kamuya açık bir veri tabanı kurulacak ise operasyonel risk verisi toplayan uluslararası kurumlardan biri tarafından mı ya da yeni kurulacak özerk bir kuruluş tarafından mı oluşturulacağına karar verilmelidir.

• Veri tabanının konsorsiyum şeklinde kurulması halinde, katılımcı bankaların hüküm-

lerine ortaklaşa karar verecekleri bir anlaşma imzalamaları ve konsorsiyumun kuruluş ve işletim masraflarını paylaşmaları sağlanmalıdır.

• Ortak bir “operasyonel risk” tanımı yapılmalıdır.

• İhtiyaç duyulan veri detayı kapsamlı olarak belirlenmelidir. • Dış kayıp veri tabanı oluşturulması ve veri paylaşımı konusundaki olası tüm sorulara

cevap verebilecek tanımlamaları (operasyonel risk, kayıp, işkolu, olay ve etki türü ta-nımları, sınıflandırmada dikkat edilecek hususlar, eşik değeri, brüt kayıp hesaplaması, zaman değerlendirmesi vb.) içeren prosedürler oluşturulmalı, veri gönderimine ilişkin görev ve sorumluluklar belirlenmelidir.

• Veri tabanında yer alacak kayıp için eşik koyulup koyulmayacağına karar verilmeli,

eşik koyulmasına karar verilmesi durumunda bu eşiğin ne olacağı belirlenmelidir. Eşik miktarı belirlenirken bankalararası ölçek farklılıkları göz önünde bulundurulmalıdır.

• Kaybın sayısallaştırılması ve sınıflandırılmasında sistematik bir yol izlenmelidir. • Yazılıma ilişkin güvenlik sağlanmalıdır.

• Konsorsiyum tabanlı bir veri tabanı kurulması halinde, verilerin doğru, tutarlı ve ama-

ca uygun olması, diğer bir deyişle veri kalitesinin sağlanması konusunda teşvik ve yaptırım mekanizmaları oluşturularak gerekli tedbirler alınmalıdır.

- Gizliliğin korunması: Veri bildirimi yapan banka ve olayla ilgili kişilerin isminin

saklı tutulması, şifreleme, vb. yöntemlerle yetki ve sorumluluklar paralelinde veri-lere ulaşımın sınırlandırılması.

- Objektifliğin temin edilmesi: Dış veri tabanının oluşturulması ve paylaşılmasında görev alan kurum ve kişilerin objektif ve bağımsız olmalarını sağlayacak tedbirle-rin alınması.

- Veri gönderimi için standart periyotların belirlenmesi (örneğin; uluslararası uygu-lamalarda olduğu üzere çeyreklerde bildirim yapılması

- Raporlanan verilerin merkezi olarak kontrolü yapıldıktan, anonimleştirilip temiz-lendikten sonra girişinin yapılması ve doğru / amaca uygun olmayan verilerin a-yıklanması.

- Bildirim yapan bankalara, faydalı ve anlaşılabilir geri bildirimde bulunulması. - Bildirimde kullanılan raporlama sistemlerinin kullanımının kolay ve anlaşılır ol-

ması.

Page 202: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

200

- İlk etapta veri tabanı üzerinde iyileştirmeler devam edeceğinden, katılımcı banka-lara geçmiş dönemlerde raporladıkları kayıp olaylarını düzelterek tekrar gönderme şansının verilmesi.

- Veri kalitesinin sağlanması için, konu ile ilgili karşılaşılabilecek soru ve sorunlara ilişkin kurum bünyesinde konunun uzmanına danışabilme imkanının sağlanması.

- Verinin doğru ve tutarlı olup olmadığının kontrolü için, olay tipi bazında muhase-be skontlarının standart hale getirilmesi.

• Ölçeklendirme yöntemleri oluşturulmalıdır.

Bu noktada veri tabanı oluşturma projelerinin uzun zaman alan çalışmalar olduğu ve

ülkemizde iç veri tabanlarının sektördeki gelişiminin de yeni ivme kazandığı dikkate alındığında, uluslararası örneklerin dikkatle incelenmesi, risk ölçüm ve raporlama sistemleri için de danışmanlık desteği alınması sektöre avantaj sağlayabilecektir.

4. Türkiye’de Kurumlar Arası Veri Paylaşımına Örnek Teşkil Eden

Uygulamalar

Türkiye uygulamalarına baktığımızda, konsorsiyum şeklinde yapılandırılmış kurumla-ra Kredi Kayıt Bürosu A.Ş. (KKB) ve Bankalar Kart Merkezi A.Ş. (BKM) örnek gösterilebi-lir.

4.1. Kredi Kayıt Bürosu A.Ş. (KKB)

Kurumun amacı, Türkiye Bankalar Birliği'nin de desteği ile, ana faaliyet konuları para

ve sermaye piyasaları ile sigortacılık olan mali kurumlar arasında bireysel kredilerin takip ve kontrolünü sağlamak üzere gerekli olan bilgi paylaşımını gerçekleştirmektir.

1993 yılında 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun 83. maddesine eklenen ve kredilerin

takip ve kontrolüne olanak sağlayan bir hükümle mali kurumların ihtiyaç duyduğu "kurumlar arasında kredi müşterilerine yönelik bilgi paylaşımı” ile ilgili düzenleme doğrultusunda, 1995 yılında 11 bankanın ortaklığı ile kurulmuştur. 4389 sayılı Bankalar Kanunun 22. maddesi, 9 numaralı fıkrası 17.12.1999 tarihli ve 4491 sayılı kanunun 13.maddesi ile değiştirilerek, bilgi paylaşım olanağından, ana faaliyet konuları para ve sermaye piyasaları ile sigortacılık olan mali kurumların yanı sıra Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından uygun görülecek şirketlerin de yararlanabilmeleri ve bu amaçla KKB A.Ş.'ye üye olabilmeleri sağlanmıştır.

Kurucu üye konumundaki 11 bankanın 25 Milyar TL sermaye payı ve toplam 275

Milyar TL sermaye ile faaliyetine başlayan KKB A.Ş.’de üye statüsüne sahip olarak hizmet almak isteyen diğer kurumlar Yönetim Kurulu tarafından belirlenen üyelik tesis ücretini ödeyerek Kredi Referans Sistemi hizmetlerinden faydalanma olanağına sahip olabilmektedir-ler. Aralık 2005 itibarıyla 27 aktif üyeye sahip olan kurum;

• Üyelerine veri tabanında mevcut bulunan, son 5 yıl içindeki açık ve kapalı tüm kredi hesaplarına ait kişisel ve finansal bilgilere (toplam kredi riskine, hesap bazında ödeme performasına, vb.), online/real-time erişebilme imkanı sunmaktadır.

Page 203: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

201

• Tüm üyelerin sorgulama sonrasında elde edeceği bilgiyi aynı şekilde yorumlamasına olanak sağlayacak standart raporlar geliştirmiştir.

• Kredi hesap ve başvuru kayıtlarında, bilgiyi sağlamış olan, yani kaydın sahibi konu-

munda olan üye kuruluşun ismini (unvanını) gizli tutmakta; sorgulama işlemi ile bir başka üye kurumun bu tür bilgisine ulaşan kurumun, bilginin hangi üyeye ait olduğu-nu öğrenmesini engellemektedir.

• Üyelerin bünyesinde mevcut bilgilerin KRS veri tabanına aktarılması aşamasında

gerçekleştirilen her türlü bilgi bildirimini (ilk veri bildirimi, güncelleme bildirimi) ilgi-li validasyon işlemlerinden geçirmekte ve çeşitli kontrol kriterleri ile irdelemektedir. Hatalı bildirimlerde üyeyi uyarmakta ve bildirimin tekrarını istemektedir.

• Üyelerin KRS veri tabanında bulunan kayıtlara kısa sürelerde ulaşmasına olanak sağ-

layan bir arama motorunu oluşturmuştur.

KKB’nin geliştirmiş olduğu sistemin yararları aşağıda yer almaktadır;

• Bireysel kredi riskinin minimize edilmesini sağlayacak erken uyarı sinyallerini içer-mesi,

• Kredi risk yönetimi konusunda kredi riski ölçüm sistemi olması,

• Veri ambarı yönetimi sağlaması, • Müşteri yönetimi sağlaması, • Kredi başvurularına ilişkin sahtekarlık girişimlerinin minimize edilmesini sağlaması.

4.2. Bankalar Arası Kart Merkezi (BKM) Bankalar Arası Kart Merkezi (BKM), kartlı ödeme sistemi içerisinde ortak sorunlara

çözüm bulmak, ülkemizdeki banka ve kredi kartları kural ve standartlarını geliştirmek amacıyla 1990 yılında, 13 kamu ve özel Türk bankasının ortaklığı ile kurulmuştur.

BKM'nin ana faaliyetleri arasında; Kart hamillerinin yaptıkları alışverişlerden kaynaklanan borç ve alacaklarının bankalar

arasındaki takası sağlamak, bankalar arasındaki otorizasyon işlemini yürütmek, kredi kartı ve banka kartı sektörü içerisinde bulunan bankalar arasında uygulanacak prosedürleri geliştir-mek, yurt içi kuralları oluşturmak, standardizasyonu sağlamaya yönelik çalışmalar yaparak kararlar almak, yurt dışı kuruluş ve komisyonlar ile ilişkiler kurmak ve gerektiğinde üyelerini bu kuruluşlarda temsil etmek, halen her banka tarafından devam ettirilen işlemleri daha güvenli, süratli ve daha az maliyetli tek bir merkezden yürütmek yer almaktadır. BKM Yönetim Kurulu eşit oy hakkına sahip dokuz üye ve iki mali kontrolörden oluşmaktadır. Uygulama Geliştirme, Operasyon, Üye İlişkileri ve Kurallar, Mali ve İdari İşler olmak üzere Genel Müdüre bağlı dört bölüm faaliyet göstermektedir.

Page 204: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

202

5. Dış Veri Tabanında Bulunması Önerilen Ortak Bilgiler Mevcut ölçüm yöntemleri ve yönetsel ihtiyaçlar doğrultusunda uluslararası uygulama-

lar da dikkate alınarak, oluşturulması söz konusu olabilecek ortak dış veri tabanında bulunma-sı önerilen veri belirlenmiş ve bir örnek olaya yer verilmiştir (Bkz. Ek-1).

Ayrıca Ek-1 dışında, ölçeklendirme çalışmaları için;

• Bildirimi Yapan Bankanın Büyüklüğü (Aktifler, Gelirler, Karlılık,Şube sayısı...) • Kaybın Gerçekleştiği İş Kolunun Büyüklüğü (Aktif Toplamı, Gelir/Gider Toplamı) • Çevresel / Fiziki Faktörler • İç denetim ortamı (müfettiş ve iç kontrol elemanı sayıları, iç kontrolün şube ve birim-

lerin tümünde etkin olup olmadığı, denetim sıklığı vb.)

gibi kriterler de konsorsiyuma veri güncelleme dönemleri itibarıyla iletilmelidir. Bankalarca çeşitli kaynaklardan dış veri kullanılması durumunda, bankaların iç veri

tabanlarında yer alan bilgi alanlarına dış veri referans numarası ve dış veri kaynağı şeklinde iki alan daha eklemeleri, iç ve dış verilerin ayrıştırılması ve ayrı olarak takibi açısından yararlı olacaktır (Bkz. Ek-2).

Kaynakça TBB, (2004) Operasyonel Risk Veri Tabanı, Türkiye Bankalar Birliği Operasyonel Alt Çalışma Grubu,

Türkiye Bankalar Birliği Bankacılar Dergisi, Haziran 2004. BDDK, (2005) Operasyonel Riske Basel Yaklaşımı: Risk Verilerine İlişkin Bir Değerlendirme, Murat

Mazıbaş, BDDK Araştırma Raporları 2005/2. An LDA-Based Advanced Measurement Approach for the Measurement of Operational Risk Ideas, Issues

and Emerging Practices, (www.newyorkfed.org), Mayıs 2003 (Sunum). ABI, (2005) Collecting loss data:characteristics and purposes of the characteristics and purposes of the

Italian Database on Operational Losses, Temmuz 2005 (Sunum). British Bankers’ Association , (2005) Global Operational Loss Database(GOLD), www.bba.org.uk.

Page 205: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

203

Ek-1: Operasyonel Risk Dış Veri Tabanı Ortak Veri Alanları

A. KAYIP BİLGİLERİ

Bilgi Alanı Detay Bilgi Alanı Örnek

Referans No. 20041711012 Grup kodu 1 Organizasyon / Banka İsmi ve Kodu XYZ Bankası

Kayıt Girişini Yapan Kişinin Adı Soyadı Alper Çamlı

Onay Veren Bölüm / Kişi Ortak Veri Tabanı Yönetimi

Olayın Tanımı / Açıklaması Suiistimal sonucu aktif kaybının oluşması

Olayın Sebebi Limit Aşımları, Yetkisiz İşlemler

Faaliyet Kolu Bkz. Risk Matrisi İşlevsel Faaliyet Listesi 1. ve 2. düzey Yatırım Bankacılığı

Kayıp Kategorileri Bkz. BIS Kayıp Kategorileri İç Dolandırıcılık Sistem Süreç İnsan Riskin Kaynağı

Dış Olaylar - Birim FX-TL Masası Bölüm Hazine Kaybın Yeri Coğrafi Bölge / Ülke İstanbul Oluştuğu Tarih 01/10/2004 Tespit Edildiği Tarih 01/10/2004 Tarih Bilgileri İptal veya Revize Tarihi -

Denetim Sonucu - Müşteri Şikayeti - Personel Bildirimi - Kaybın Nasıl Tespit Edildiği

Diğer Brüt Kayıp Tutarı (Tutar, Döviz Cinsi) Gerçekleşen Kayıp Tutarı 5.000.000.000.000.- TL

Sigorta (Tazmin Tutarı, Prim Tutarı) 1.000.000.000.000.-TL Mahkeme - Karşı Taraf / Müşteri - Personel 40.000.000.000.- TL

Kayba İlişkin Tahsilat Bilgileri (Tutar, Tarih, Açıklama)

Diğer - Ölçeklendirilmiş Kayıp Tutarı - Kaybın Muhasebeleştirilme Tarihi 13/12/2004 Kaybın Kayıtlara Alındığı Hesap Skontu 861

Finansal Kayıp Muhasebe Düzeltmesi - Fiziksel Varlıkların Zarar

Görmesi / Çalınması / Kay-bolması / Tahrip Edilmesi

-

Kayıp / Kazanç Müşteri Zararının Tazmini -

Olayın Direkt Etkisi

Ceza / Yaptırım - Dış Etki - Medyaya Yansımayan

Müşteri Şikayetleri -

Medyaya Yansıyan Müşteri Şikayetleri

Olayın Maddi Olmayan Etkisi

Diğer - Veri Kalitesi Yönünden

Onaylanmış

Kriterlere Uygun Ölçeklendirme Yapıldığına İlişkin Onaylanmış

- Olayın Statüsü

İptal - Veri Kalitesinden Sorumlu Kişi -

Page 206: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

204

B. RİSK YÖNETİMİ

Bilgi Alanı Detay Bilgi Alanı Örnek

İç Kontrol Merkezi H Denetime Tabi Olup Olmadığı (Evet(E) / Hayır (H)) Teftiş Kurulu Başkanlığı H

Sistem Yetersizliği Yetki İhlali Mutabakat Eksikliği Prosedür İhlali

Kontrol Eksiklikleri

Diğer - Soruşturma İnceleme - Dava konusu -

Kaybın Soruşturma / İnceleme / Dava konusu Yapılıp Yapılmadığı

Diğer - Piyasa Riski Kredi Riski -

Kaybın Piyasa veya Kredi Riski ile Birleşik Operasyonel Riskten Kaynaklanıp Kaynaklanmadığı Operasyonel Risk

Bilgi Alanları Açıklamaları :

Bilgi Alanı Açıklama

Referans No. İşlem referansı

Grup Kodu Grup kodu ( Konsorsiyum üyelerinin belirli kriterler dahilinde belirlenen grup kodları)

Organizasyon / Banka İsmi ve Kodu

Konsorsiyum üyesi kuruluşun ismi ve kodu (EFT sistemindeki kodlar kullanılabilir)

Kayıt Girişini Yapan Kişinin Adı Soyadı Üye bankanın, veri giriş ve düzeltme işlemlerini yapmaya yetkili personeli

Onay Veren Bölüm / Kişi Konsorsiyumun belirlediği onay mercii (veri alanlarının tam ve doğru doldurulup doldurulmadığından sorumlu mercii)

Olayın Tanımı / Açıklaması Olay istenilen ölçüde detaylı yazılabilir. Olayın Sebebi Kaybın gerçekleşmesine yol açan temel sebep belirlenerek girilir. Faaliyet Kolu BDDK - İşlevsel Faaliyet Listesi

Kayıp Kategorileri BIS - Kayıp kategorileri dikkate alınır, Banka uygun görürse kendi alt tanımlarını oluşturabilir. Çoklu seçim yapılabilir.

Riskin Kaynağı BIS - Risk kaynakları dikkate alınır, banka uygun görürse kendi alt tanımlarını oluşturabilir. Çoklu seçim yapılabilir.

Kaybın Nasıl Tespit Edildiği Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur. Brüt Kayıp Tutarı (Tutar, Döviz Cinsi) Bankaların bildirdiği tahsilatı sağlanmış kısım dahil kayıp tutarı.

Kayba İlişkin Tahsilat Bilgileri Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.

Ölçeklendirilmiş Kayıp Tutarı Konsorsiyum tarafından belirlenmiş kriterlere ve formülasyona göre kayıp tutarının ölçeklendirilmiş hali

Olayın Direkt Etkisi BIS - Kayıp türleri dikkate alınır, banka uygun görürse kendi alt tanımlarını oluşturabilir. Çoklu seçim yapılabilir.

Olayın Maddi Olmayan Etkisi Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.

Olayın Statüsü Veri kalitesinin ve yapılan ölçeklendirmenin konsorsiyumun belirlediği sorumlu tarafından onayı

Veri Kalitesinden Sorumlu Kişi Ortak Veri Tabanı Yönetimi'nde veri kalitesinden sorumlu olan kişi Kontrol Eksiklikleri Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.

Page 207: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

205

Ek-2: Operasyonel Kayıp İç Veri Tabanı

A. KAYIP BİLGİLERİ Bilgi Alanı Detay Bilgi Alanı Örnek

Evet İç Veri Hayır -

Dış Veri Ref. No. - Konsorsiyum - Medya - Mahkeme Kayıtları - Veri Sağlayan Firma -

Dış Veri Kaynağı

Diğer - İç Veri Ref. No. 1217 Kayıt Girişi Yapan Kişinin Sicil No. 36886 Kayıt Girişi Yapan Kişinin Birimi/Bölümü Gen. Müd./Muhasebe

Onay Veren Bölüm / Kişi Risk Yönetimi

Olayın Tanımı / Açıklaması Müşteri Hesaplarından Zimmet

Faaliyet Kolu Bkz. Risk Matrisi İşlevsel Faaliyet Listesi 1. ve 2. düzey

Perakende (Bireysel) Bankacılık

Kayıp Kategorileri Bkz. BIS Kayıp Kategorileri İç Dolandırıcılık Sistem Süreç - İnsan

Riskin Kaynağı

Dış Olaylar - Birim Antalya Şubesi Bölüm Akdeniz Bölge Yönetimi Kaybın Yeri Coğrafi Bölge / Ülke Akdeniz Bölgesi Oluştuğu Tarih 10/01/2004 Tespit Edildiği Tarih 10/04/2004 Tarih Bilgileri İptal veya Revize Tarihi -

Denetim Sonucu - Müşteri Şikayeti Personel Bildirimi -

Kaybın Nasıl Tespit Edildiği

Diğer - Brüt Kayıp Tutarı (Tutar, Döviz Cinsi) Gerçekleşen Kayıp Tutarı USD 10.567.-

Sigorta (Tazmin Tutarı, Prim Tutarı) - Mahkeme - Karşı Taraf / Müşteri - Personel 2.000.-USD Diğer - Beklenen Tahsilat -

Sigorta - Mahkeme - Müşteri - Personel 8.567.-USD

Kayba İlişkin Tahsilat Bilgileri (Tutar, Tarih, Açıklama)

Diğer - Kaybın Muhasebeleştirilme Tarihi 13/12/2004 Kaybın Kayıtlara Alındığı Hesap Skontu 820

Finansal Kayıp Muhasebe Düzeltmesi - Fiziksel Var. Zarar Görmesi

/Çalınmsı/Kaybolması/Tahrip Edilmesi

-

Kayıp / Kazanç - Müşteri Zararının Tazmini

Olayın Direkt Etkisi

Ceza / Yaptırım - Dış Etki - Medyaya Yansımayan Müşteri

Şikayetleri -

Medyaya Yansıyan Müşteri Şikayetleri

Olayın Maddi Olmayan Etkisi

Diğer -

Page 208: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

206

A. KAYIP BİLGİLERİ

Bilgi Alanı Detay Bilgi Alanı Örnek

Olası Kayıp Bilgileri (Tutar, Açıklama) -

Açık Kapanmış - İptal -

Olayın Statüsü (Durum, Tarih)

Diğer Olayı Takipten Sorumlu Kişi -

B. RİSK YÖNETİMİ

Bilgi Alanı Detay Bilgi Alanı Örnek

İç Kontrol Merkezi E Denetime Tabi Olup Olmadığı (Evet(E) / Hayır (H)) Teftiş Kurulu Başkanlığı E

Sistem Yetersizliği Yetki İhlali - Mutabakat Eksikliği - Prosedür İhlali

Kontrol Eksiklikleri

Diğer - Soruşturma İnceleme - Dava konusu -

Kaybın Soruşturma / İnceleme / Dava konusu Yapılıp Yapılmadığı

Diğer - Sistemsel Kontrollerin

Gözden Geçirilmesi

Disiplin Kuruluna Sevk Yönetimin Aldığı Kararlar

Diğer - Piyasa Riski - Kredi Riski -

Kaybın Piyasa veya Kredi Riski ile Birleşik Operasyonel Riskten Kaynaklanıp Kaynaklanmadığı Operasyonel Risk

Bilgi Alanları Açıklamaları :

Bilgi Alanı Açıklama

İç Veri (Evet/Hayır) Veri tabanına girilecek kaydın Banka içinden olup olmadığını belirtir.

Dış Veri Ref. No. Dış veri işlem referansı (Dış verilerin ayrıca takibinin yapılabilmesi amacı ile girilir)

Dış Veri Kaynağı Konsorsiyum, Medya, Mahkeme Kayıtları, Firma vb. dış veri kaynağı belirtilir.

İç Veri Ref. No. İşlem referansı Kayıt Girişini Yapan Kişinin Sicil No. İlk kayıt, düzeltme gibi her türlü giriş için ilgili kişi Kayıt Girişini Yapan Kişinin Birimi/Bölümü İlk kayıt, düzeltme gibi her türlü giriş için ilgili bölüm

Onay Veren Bölüm / Kişi Banka kendi yapısına uygun onay merciilerini tespit eder. Olayın Tanımı / Açıklaması Olayın detayı serbest format yazılabilir. Olayın Sebebi Kaybın gerçekleşmesine yol açan temel sebep belirlenerek girilir. Faaliyet Kolu BDDK - İşlevsel Faaliyet Listesi

Kayıp Kategorileri BIS - Kayıp kategorileri dikkate alınır, Banka uygun görürse kendi alt tanımlarını oluşturabilir. Çoklu seçim yapılabilir.

Riskin Kaynağı BIS - Risk kaynakları dikkate alınır, banka uygun görürse kendi alt tanımlarını oluşturabilir. Çoklu seçim yapılabilir.

Kaybın Nasıl Tespit Edildiği Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur. Brüt Kayıp Tutarı (Tutar, Döviz Cinsi) Bankaların bildirdiği tahsilatı sağlanmış kısım dahil kayıp tutarı

Kayba İlişkin Tahsilat Bilgileri Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.

Olayın Direkt Etkisi BIS - Kayıp türleri dikkate alınır, banka uygun görürse kendi alt tanımlarını oluşturabilir. Çoklu seçim yapılabilir.

Olayın Maddi Olmayan Etkisi Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.

Yönetimin Aldığı Kararlar / Tedbirler Karşılaşılan riskin giderilmesi/azaltılması/kontrol edilmesine dönük bankanın vereceği kararlar

Kontrol Eksiklikleri Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.

Page 209: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

Bankacılar Dergisi

207

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ

SUÇ GELİRLERİNİN AKLANAMSI VE TERÖRİZMİN FİNANSMANI İLE

MÜCADELENİN ÖNEMİ VE TÜRK BANKACILIK SİSTEMİNDE

UYGULAMA KLAVUZU

Mayıs 2006

Yayın No: 246

İsteme Adresi: Türkiye Bankalar Birliği

Nispetiye Caddesi Akmerkez B 3 Blok Kat 13 80630 Etiler – İstanbul Tel: (212) 282 09 73 Faks: 282 09 46 Web sitesi: www. tbb.org.tr

Page 210: Kapak - Banks Association of Turkey · Title: Microsoft Word - Kapak.doc Author: MumcuM Created Date: 10/20/2006 10:10:31 AM

TBB

208

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ STATÜSÜ

İsteme Adresi: Türkiye Bankalar Birliği

Nispetiye Caddesi Akmerkez B 3 Blok Kat 13 80630 Etiler – İstanbul Tel: (212) 282 09 73 Faks: 282 09 46 Web sitesi: www. tbb.org.tr