KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI - · PDF filedoğrultuda incelendiğinde B...

.

KAMU PERSONEL SEÇME SINAVILİSANS

EĞİTİM BİLİMLERİ TESTİ

Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Merkezimizin yazılı izni olmadan kopya edilmesi, fotoğrafının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması, yayımlanması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayan-lar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki mali külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.

17-19 ŞUBAT 2017

Ç ö z ü mK i t apç ı ğ ı

D e n e m e - 5

EĞİTİM BİLİMLERİ

2 Diğer sayfaya geçiniz.

2017-KPSS/EB TG DENEME ÇÖZÜM-5

ise

m y

ay

ınc

ılık

1. Bireylere eğitim hayatları boyunca geçmişten gelen kesin doğruların ve kültürel değerlerin kazandırılması hem bilimsel hem de toplumsal açıdan önemini vurgu-layan öğretim ilkesi bilgi ve becerinin güvence altına alınmasıdır. Bu ilke, öğrenilmesi gereken bilgilerin öğ-renciler tarafında öğrenilmesini ve çeşitli kayıt araçları ile güvence altına alınarak nesilden nesile aktarılma-sının gerekliliğini ifade eder.

A B C D E

2. 5E modeli adını İngilizce engage (girme), explore (keşfetme), explain (açıklama), elaborate (derinleş-tirme) ve evaluate (değerlendirme) kelimelerinin baş harflerinden almaktadır. Giriş aşamasında öğrenci-lerde öğrenme içeriği konusunda merak uyandırmak ve başarılı bir katılım sağlamak için öğrencilerin bir problemle karşılaşarak açık zihine ulaşmaları için çaba harcanır. Girme aşamasında sorular sorulması ve tartışmalar yapılması bu amaca hizmet eder. Bu doğrultuda incelendiğinde B seçeneğinde yer alan işlemin 5E modelinin girme aşamasına uygun olduğu söylenebilir.

A B C D E

3. Ayrılıp birleşme tekniği öğrencilerin başarıyı birlikte elde edeceklerine olan inançlarını artırmalarına yani olumlu bağlılık duygusunu geliştirmeye diğerler se-çeneklerdeki iş birlikli öğretim tekniklerine göre daha fazla katkı sağlar. Ayrılıp birleşme tekniğinde, öğreni-lecek konu 4 ya da 5 kişiden oluşan heterojen gruplara verilir. Gruplarda konu gruptaki öğrenci sayısı kadar küçük parçalara ayrılır ve her öğrenci bu parçalardan biri üzerinde çalışır. Her öğrenci çalışan diğer öğrenci-lerle kendi parçası ile ilgili uzmanlık grupları oluşturur ve orada tam olarak öğrendiği bilgileri ilk aşamada yer alan grup arkadaşlarına öğretir. Bundan dolayı öğren-ciler başarılı olabilmeleri için birbirlerine daha fazla ih-tiyaç duymakta ve bu da aralarındaki olumlu bağlılığın maksimum düzeye ulaşmasını sağlamaktadır.

A B C D E

4. Soru öncülünde bahsedilen öğretim sürecinde bahse-dilen sunumun tasarlanmasında öğretmenin kullandı-ğı öğretim yaklaşımı ekiple/takımla öğretimdir. Ekiple öğretim öğretimin birden çok öğretmen veya uzmanın koordineli çalışması ile yürütülmesini amaçlayan öğ-retim yaklaşımıdır.

A B C D E

5. Soru öncülünde özellikleri verilen öğretim sürecinde uygulanan strateji alış (sunuş) yoluyla öğretimdir. Su-nuş yoluyla öğretimde öğretmen; temel kavram, ilke, sonuç ve genellemeleri önce aktarır ve açıklar, daha sonra bunları örneklerle açık hâle getirerek konunun ayrıntılarını anlatır. Aşamalılık ilkelerinin öğrenme sürecinde öğretmen tarafından kullanılmasıyla ger-çekleşen bu stratejide tümdengelimsel yaklaşımdan yararlanılır. Bu öğretim yaklaşımında öğrenciler “alıcı” konumunda olduklarından sosyalleşme yeterli düzey-de değildir ve sorumluluk duygusunuda kazanamazlar.

A B C D E

6. Soru öncülünde özellikleri verilen öğretim sürecinde kullanılan teknik söylevidir. Söylev özellikle önemli gün ve haftalarda gerçekleştirilen ve amaçlı konuşma-lardır. Amaç dinleyici kitlede konuya ilişkin duygu ve düşünce oluşturmaktır.

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB


TG DENEME ÇÖZÜM-5

7. Öğrenmelerin kalıcılığının ve transferinin sağlanması için öğrencilere günlük yaşamda uygulama yapma fırsatı sunulmalıdır. Sınıf ortamında gerçekleştirilecek bir örnek olay incelemesinde öğrencilerin sunulacak olayın öncelikle günlük yaşamda yeri olması gerekti-ği söylenebilir. Örnek olay yöntemi gerçek yaşamda karşılaşılmış ya da karşılaşılabilecek bir olayın, duru-mun, konunun içindeki problemlerin sınıf ortamında öğretmenin rehberliğinde öğrenciler tarafından çö-zümlenmesinde işe koşulur. Böylece öğrenci, öğretim sürecinde öğrendiği bilgileri gerçek yaşamda nasıl kullanacağını öğrenir.

A B C D E

8. Öğrencilerine kazandırması gereken çok sayıda konu olduğunu ancak ders için ayrılan sürenin kısıtlı olduğu-nu fark eden bir öğretmenin yararlanabileceği en uy-gun öğretim yöntemi anlatımdır. Öğretmen merkezli bir yöntem olan anlatım çok sayıda bilginin organize şe-kilde kısa sürede bir grup öğrenciye sözel yolla aktarıl-masını sağlayan bir uygulamadır. Bu yöntem özellikle temel bilgileri öğretirken derse girişte ve özetlemede, açıklama yaparken ve öğrencilerin kendi başlarına an-layamayacakları karmaşık konuların öğretiminde işe koşulmalıdır. Ancak analiz, sentez ve değerlendirme düzeyi gibi üst düzey düşünme becerilerinde kullanımı etkili değildir.

A B C D E

9. Öğrencinin ilk deneyimi gerçek ortamda yapması hâ-linde risk oluşturabilecek becerilerin öğretiminde ben-zetim uygulamasında yararlanılması daha uygundur. Öğrenilecek becerinin tehlikeli veya maliyetli olduğu durumlarda gerçeğine uygun/yakın bir ortam oluş-turularak kazanılması gereken becerilerin dönütler ışığında sanal ortamda uygulandığı öğretim tekniği benzetimdir.

A B C D E

10. Workshop (çalışma atölyesi) tekniği genellikle bir problem için uygulanacak doğru işlemleri bulabilmek, araştırma ve kontroller yapmak, çözümler bulmak için kullanılır. Grup üyeleri problemin çözümünde işe ko-şulacak yöntem ve ilkeleri birlikte görüşüp fikir alışve-rişinde bulunarak belirlemelidir. Çözüm özetlenip her bireye sunulduktan sonra belirlenen genellemeler ger-çek ya da gerçeğe yakın bir durumda kullanılmalıdır. Bu şekilde kuram ile uygulama arasında bağ kurulmuş olur.

A B C D E

11. Dersi monotonluktan kurtarmak ve öğrencilerinin öğ-rendiklerini ilgi çekici bir ortamda tekrar etmelerini isteyen bir öğretmenin seçenekler arasında yer alan eğitsel oyun tekniğinden yararlanması daha uygundur. Bilgilerin pekiştirilmesini ve daha rahat bir ortamda tekrarını sağlamak amacıyla kullanılan eğitsel oyun tekniğinde öğrenciler aktif olarak öğrenme gerçekleş-tirirler. Sürecin her aşamasında farklı amaçlarla kul-lanılabilen eğitsel oyun tekniğinde eğlenme, estetik, kurallara uyma becerilerinin geliştirilmesi amaçlanır.

A B C D E

12. Öğretmenin görsel materyaller yardımıyla kendisinin yapılandırdığı bilgileri öğrencilerine sunduğu öğretim yolu gösterimdir. Öğretmen merkezli olarak yürütü-len bu öğretim uygulaması anlatım yönteminin görsel materyaller yardımıyla gerçekleştirilmesi temeline dayanır. Dolayısıyla bu tekniğin uygulandığı öğretim süreçlerinde öğrencilerin yarım bir işi tamamlamayı öğrendikleri söylenemez. Bu, istasyon tekniğinin bir kazanımıdır.

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB



13. Bir not tutma tekniği olarak ilk kez Tony Buzan tara-fından kullanılan iki boyutlu görsel olan zihin haritası daha çok serbest çağrışıma dayalı bir anlayışın hâ-kim olduğu ve bir kavramın bireyin zihninde neyi ya da neleri ifade ettiğinin somut bir biçimde görselleştirildiği öğretim uygulamasıdır. Yani beynimizdeki kavramların anlamlı ya da anlamsız ne ile ilişkilendirildiğini yansı-tan görsellerdir. Zihin haritasında merkezden çevreye yayılan yapının yanında, her bir dal üzerindeki not, bir anahtar kelimeden oluşturulur. Merkezinde bir şekil, resim ya da kavram bulunan bu görsel öğretim süre-cinde öğrencilerin o resme, şekle ve kavrama ilişkin akıllarına gelenleri yazarak merkezin etrafına yerleş-tirildiği bir haritayı andırır. Bu doğrultuda B, C, D ve E seçeneklerinde yer alan bilgilerin zihin haritalarına ilişkin doğru olduğu söylenebilir. Ancak bu uygulama öznel çağrışımları içerir ve nesnel değildir.

A B C D E

14. Proje tabanlı öğrenme, öğrencilerin bireysel ya da grupça, farklı bir konu veya problemle ilgili olarak okul içinde ve dışında kaynaklara ulaşmalarını, araştırma-lar yapmalarını ve bu araştırmalar sonucunda farklı ürünler ortaya çıkarmalarını ve bunları sunmalarını sağlayan öğrenme yaklaşımıdır. Ancak bu öğretim sü-recinde öğrencilere benmerkezci düşünme becerisinin kazandırılması gibi bir amaç yoktur. Ayrıca herhangi bir uygulamada da böyle bir eğitsel amaç bulunma-maktadır.

A B C D E

15. Seçeneklerde verilen öğretim uygulaması ve geliştir-mesi beklenen özellik eşleştirmelerinde D seçeneğin-de verilen eşleştirmenin yanlış olduğu görülmektedir. Öğretmenin görsel materyaller yardımıyla kendisinin yapılandırdığı bilgileri öğrencilerine sunduğu öğretim yolu gösterimdir. Öğretmen merkezli olarak yürütülen bu öğretim uygulaması anlatım yönteminin görsel ma-teryaller yardımıyla gerçekleştirilmesi temeline daya-nır. Dolayısıyla öğrencilerin pasif konumda bulunduğu bu uygulamada öğrencilerin metabilişsel düşünme be-cerisini kazanacakları söylenemez.

A B C D E

16. Okul ile çevre bağını güçlendiren gezi, plana göre ger-çekleştirilir ve sınıfta tartışılarak değerlendirilir. Eğitsel gezi öğrencilere var olan olayları, süreçleri gerçek or-tamda gözlemleme olanağı sağlar. Ancak bu etkinlikte öğrencilere içeriği organize şekilde aktarmak gibi bir amaç yoktur. Aksine öğrencilerin ilk elden verilerinin kendilerinin edinmesi amaçlanır.

A B C D E

17. Problem çözme yönteminde kullanılacak sorun du-rumları belirlenirken dikkat edilmesi gereken en önem-li nokta, kazanımlarla ilişkili olmasıdır. Çünkü eğitimin formal boyutunu oluşturan öğretim faaliyetlerinde ön-celikli çıkış noktası bu kazanımlardır.

A B C D E

18. Yapılandırmacılıkta bilginin oluşumu kişinin deneyim-lerinin, gözlemlerinin ve mantıksal düşüncelerinin bile-şeninden oluşur. Geleneksel bilgi yapısı bu modelde farklılaşır ve değişen, sentezlenen, işleyen hipotez olarak ortaya çıkan bir bütün hâlini alır. Bu anlayış kapsamında seçenekler incelendiğinde A, B, D ve E seçeneklerinde yer alan ifadelerin yapılandırmacılığa uygun olduğu söylenebilir. Ancak bu anlayış tüm öğ-rencilerin istenilen seviyeye ulaşması gibi bir anlayış söz konusu değildir. Çünkü yapılandırmacılıkta birey-sel farklılıklar esastır.

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB



19. Öğrencilerin ilgi ve istekle katıldığı, kendini yönete-bildiği, başkalarının duygu, tutum ve düşünceleriyle kendininkileri karşılaştırabildiği, başkalarıyla olan ben-zerlik ve farklılıklarını gördüğü, bu farklılıkları kolayca anlama ve anlatma becerisini kazandıkları, beden dili-ni etkili kullanabilmeyi öğrendikleri bir öğretim sürecin-de rol oynama tekniğinden yararlanıldığı söylenebilir. Yaratıcılık, taklit ve canlandırma becerilerini, empatiyi ve problem çözme becerilerini geliştirmek amacıyla kullanılan rol oynama tekniğinde öğrenciler, değişik özellikteki maddelerin ve insanların durumlarını se-naryoya dayalı şekilde canlandırırlar.

A B C D E

20. Çoklu zekâ kuramı; bilişsel bilim, gelişimsel psikoloji ve nörobilimden yararlanarak her bireyin zekâ düze-yinin özerk güçler veya yetenekler tarafından oluş-tuğunu ve sekiz zekâ gücünün var olduğunu savun-maktadır. Gardner bireylerin tüm bu alanlara sahip olarak dünyaya geldiğini ancak oranlarında kalıtımdan kaynaklı bir farklılığın olabileceğini kabul eder. Zekâlar her zaman birlikte çalışır ancak birçok karmaşık yollar-la gerçekleşir. Bunun yanı sıra bireylerde birden çok zekâ alanı baskın hâle gelebilir.

A B C D E

21. Öğrencinin bir pikomotor beceriyi öğretmen desteğiyle yapmaya başlayıp ardından desteğin giderek azaldığı ve sonunda ortamdan kalktığı teknik bilişsel çıraklıktır. Bu teknik özellikle psikomotor davranışların kazandı-rılmasında daha etkilidir. Ancak B seeçeneğinde veri-len kazanım bilişsel alan kapsamında yer almaktadır.

A B C D E

22. Öncülde verilen bilgiler öğretmenin çağdaş yaklaşımı benimsediğini gösterir. Çağdaş yaklaşıma uygun şe-kilde etkili sınıf yönetimi gerçekleştirmek isteyen bir öğretmenin öğretim sürecini planlarken seçenekler arasında yer alan unsurlardan öncelikle öğrenci özel-liklerini dikkate almaları gerekmektedir. Çağdaş sınıf yönetimi yaklaşımı eğitimin merkezine öğrenciyi alan ve etkinliklerin onların özelliklerine uygun şekilde dü-zenlenmesi gerektiğini savunan bir anlayıştır.

A B C D E

23. İstenmeyen davranışların nadiren ortaya çıktığı bir sınıfta öğrencilerin öğretim sürecine aktif şekilde ka-tıldıkları söylenebilir. Aktif öğrenme anlayışının benim-sendiği sınıflarda öğrenciler enerjilerini öğrenmeye harcayacaklar ve istenmeyen davranışlara zaman ayıramayacaklardır.

A B C D E

24. Sınıfındaki iki öğrencinin ders esnasında kendi arala-rında mobil cihazlar üzerinden uygunsuz içerikler pay-laştığını fark eden bir öğretmenin onlarla bu durumu bire bir şekilde özel olarak görüşmesi daha uygun bir davranıştır. Çünkü bu tarz ortaya çıktığında davranı-şın sahibini olumsuz etkileyebilecek durumlarda kişi-nin topluluk önünde uyarılması onun rencide olmasına sebep olacaktır.

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB



25. A, B, C ve D seçeneklerinde verilen uygulamaların öğrencilerin öğrenmeye güdülenmelerini sağlaya-cağı söylenebilir. Ancak tüm öğrencilerden aynı hız-da öğrenmelerini beklemek onların güdülenmelerini sağlamayacağı gibi çaresizlik duygusu yaşayarak öz güvenlerinin kırılmasına neden olacaktır. Çağdaş yak-laşım kapsamında öğretmenlerin bireysel farklılıklara saygı duyarak her öğrencinin kendi hızında öğrenme-sine imkân vermesi gerekir.

A B C D E

26. Söz konusu öğretmenin özellikleri incelendiğinde ser-best (ilgisiz) öğretmen tipine sahip olduğu görülmek-tedir. Serbest öğretmenler öğrencileriyle ilgilenmeler, rehberlik yapmazlar, öğretime karşı kararsız ve ilgisiz-dirler.

A B C D E

27. Sistem bir amacı gerçekleştirmek üzere çeşitli ögele-rin belirli bir düzen içerisinde bir araya gelmesidir. Bir sistem olarak düşünüldüğünde eğitim ise girdi, işlem, çıktı ve dönüt ögelerinden meydana gelmektedir. Bu ögelerden işlem sistemin amaçları doğrultusunda gir-dilere uygulanan işlemleri diğer bir deyişle eğitim sü-reçlerinde uygulanan öğretim faaliyetlerini ve materyal kullanımını içermektedir.

A B C D E

28. Hazırladığı ders notundan belirlediği bazı sayfalarda yer alan bilgi haritalarını öğrencilerin görebileceği şe-kilde yansıtarak dersini işlemek isteyen bir öğretmenin kullanması gereken öğretim aracı opak projektörüdür. Opak projektörü saydam olmayan sunsurlarda (defter, kitap sayfası, resim çıktısı vb.) yer alan bilgilerin yan-sıtılmasını sağlayan öğretim aracıdır.

A B C D E

29. Dale tarafından oluşturulan yaşantı konisi aşağıdaki gibidir:

Karm

aşığ

aSo

yuta

Basit

ten

Som

utta

n

Çok s

ayıda

duyu o

rganıy

la edin

ilenden

Kend

i kend

ine ed

inilen

den

Az sa

yıda d

uyu or

ganıy

la edin

ilene

Başka

larını

n yard

ımıyla

edinil

ene

Başkalarınınyardımıylaedinilen

Göz veya kulaklaSözelsembollerle

edinilenyaşantılar

Radyo, plak, şerit, resimlerleedinilen yaşantılar

Görsel sembollerleedinilen yaşantılar

Hareketli resimlerle edinilenyaşantılar

Televizyonla edinilen yaşantılar

Sergiler yardımıyla edinilen yaşantılar

Geziler yoluyla edinilen yaşantılar

Gösteriler yoluyla edinilen yaşantılar

Dramatizasyonla edinilen yaşantılar

Model ve numunelerle edinilen yaşantılar

Doğrudan doğruya edinilen maksatlı yaşantılar

Gözle

Göz veya kulakla

Göz veya kulakla

Bütün duyuorganarıyla

Kendikendineedinilen

Yaşantı konisinde tabana yaklaştıkça geçirilen ya-şantılarda öğrenciler daha fazla duyu organını etkin şekilde kullanılmakta ve öğrenilenlerin kalıcılığı daha yüksek olmaktadır. Bu doğrultuda seçenekler arasın-da yer alan yaşantılardan tabana en yakın olan ya-şantıda daha kalıcı öğrenmeler gerçekleştirilir. Tabana daha yakın yaşantılarda öğrencilerin öğrendiklerini günlük hayatta kullanma becerileri de daha fazla ge-lişmiş olur.

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB



30. A, B, D ve E seçeneklerinde yazı (sınıf) tahtasına iliş-kin doğru bilgilerin yer aldığı söylenebilir. Ancak yazı tahtalarının devinişsel (psikomotor) becerilerin kazan-dırılmasında başarılı sonuç verdiği söylenemez. Yazı tahtaları organize edilmiş içeriğin öğrencilere kazan-dırılmasında etkili kullanılan ve bilişsel öğrenmelere hizmet eden öğretim araçlarıdır.

A B C D E

31. Hazırlanan görsellerde inandırıcılığı artıran tasarım ögeleri renk ve dokudur. Görsellerin üç boyutluymuş gibi algılanmaları sağlanarak ve gerçek yaşamdakine uygun şekilde renklendirilmesi o ögelerin gerçekçiliğini artıracaktır.

A B C D E

32. Belirlenen program tasarımı programın tüm ögeleri üzerinde etkiye sahiptir. Bu etki tasarım yaklaşım-larının benimsediği anlayışa göre farklılaşır. Konu merkezli tasarımlar daha çok klasik ölçme tekniklerini kullanırken öğrenen ve sorun merkezli tasarımlarda çağdaş ölçme tekniklerinin kullanılması daha uygun-dur. Bu doğrultuda romantik tasarımı kullanan bir programın değerlendirme ögesinin boşluk doldurma tekniğine göre oluşturulması uygun olmaz.

A B C D E

33. Program geliştirme süreci planlama, tasarlama, de-neme, değerlendirme, düzeltme ve yaygınlaştırma aşamalarından meydana gelir. Eğitim programlarının tasarlanması sürecinde programların temel ögeleri-nin düzenlenmesi işlemleri gerçekleştirilir. Bu temel ögeler hedef, içerik, eğitim durumları ve değerlendir-medir. Sistematik bir çalışma olan bu süreçte belirle-nen ihtiyaçlar doğrultusunda programın amaçları, bu amaçlara ulaşmak için öğrencilere öğretilecek bilgiler, amaçların hangi yaşantılarla gerçekleştirileceği ve bu amaçlara ne kadar ulaşıldığının hangi ölçme araçlarıy-la tespit edileceği tasarlanır. Bu bilgiler doğrultusunda tasarlama aşamasına hedef ögesi ile başlanmalıdır. İhtiyaç belirleme ise planlama aşamasının bir işlemidir.

A B C D E

34. Öncülde verilen görüşleri ortaya atan bir eğitim bilimci-nin program geliştirmenin ekonomik temelinin önemini vurguladığı söylenebilir. Ekonomik temel, programla-rın içinde bulunduğu ekonomik koşullara uygun ola-rak tasarlanmasının gerekliliğini ifade eder. Gereksiz harcamalardan kaçınılması, ekonomik kalkınmanın desteklenmesi ve üretken bir toplumsal yapının tesis edilmesi eğitim uygulamalarının ekonomik boyutu kapsamında yer alan uygulamalardır. Soru öncülünde ifade edilen en az harcama ile en çok çıktıya ulaşılma-sı görüşü de bu doğrultuda bir anlayıştır.

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB



35. Soru öncülünde çocuk merkezli tasarıma uygun bir program geliştirme sürecinin olumsuz sonuçlandı-ğından bahsedilmiş ve bu olumsuzluğu ortadan kal-dıracak program tasarlama yaklaşımı sorulmuştur. Bu doğrultuda sorunun doğru cevabı yaşantı merkezli programlamadır. Yaşantı merkezli tasarımlarda ço-cukların ihtiyaç ve ilgilerinin çocuk merkezli tasarımda olduğu gibi önceden tasarlanamayacağı fikri ön plan-dadır, dolayısıyla eğitim programı çerçevesinin tüm çocuklara göre planlanamayacağı ileri sürülür. Bu ne-denle eğitim programları tüm ihtiyaçları önceden belir-temez, bizzat öğretmen her öğrenciye uygun olanı, uy-gulama alanında yani öğrenme sürecinde vermelidir.

A B C D E

36. Konuların ardışık ve birbiriyle yakın ilişkili şekilde dü-zenlendiği bir içeriğin oluşturulmasında kullanılması gereken yaklaşım doğrusaldır. Doğrusal programla-ma, ardışık, sıralı, ilişkili, birbirini izleyen, zorunlu ya da ön koşul öğrenmelerin ağırlıklı olduğu konuların düzenlenmesinde kullanılan içerik düzenleme yakla-şımıdır.

A B C D E

37. Ölçme işlemine bağlı olarak (ölçme işleminden sonra) belirlenebilen ölçütlere “bağıl ölçüt” denir. Bağıl ölçüt kullanılarak yapılan değerlendirmelere ise “bağıl de-ğerlendirme” denir. Bağıl ölçütler genellikle rekabet yaratırlar. Sorumuzda ilk 4’e girmeyi başaran yarış-macılar bir üst tura geçmeyi başaracaklardır. Böyle bir durumda gruba bağlı olarak başarı ölçütü değişiklik göstereceğinden bağıl ölçüt kullanılarak bağlı değer-lendirme yapılmıştır.

A B C D E

38. 1-0, var - yok, gözlendi - gözlenmedi vb. şeklinde pu-anlama yapan, yapılan işin, performansın derecesi hakkında bilgi vermeyen puanlama araçlarına “kontrol listesi” denir. Sorumuzda seyirciler yarışmacının bir üst tura geçmesini isteyip istememe durumlarına karar vermekte olduklarından 1-0 puanlama yapılmıştır. Do-layısıyla puanlama için kullanılan araç “kontrol listesi” olmaktadır. Yapılan puanlama işlemi ara değerler de olabilseydi, örneğin istiyorum - kararsızım - istemiyo-rum şeklinde olsaydı dereceleme ölçeği diyebilirdik.

A B C D E

39. Ölçülen özelliğin ne kadarının ne kadar sayı ile göste-rileceğinin (neye kaç puan verileceğinin) belirlenmesi “ölçme kuralı” olarak kabul edilir.

Sorumuzda (*) lar arasında belirtilen bölümde her ya-pılan hatada kırılacak puan belirtildiğinden cevabımız ölçme kuralı olur.

A B C D E

40. Ölçme işleminden önce kesin olarak belli olan ölçüt-lere “mutlak ölçüt” denir. Buna bağlı olarak yapılan değerlendirmeye ise “mutlak değerlendirme” denir. Sorumuzda Murat Bey, 50’nin altında düşeni geçirme-yeceğini belirterek mutlak değerlendirme yapacağını ifade etmiştir. Amacına göre ise değerlendirme türleri diagnostik (tanılayıcı, tanıma ve yerleştirme), formatif (biçimlendirme, izleme, geliştirme), summatif (değer biçme, düzey belirleme) olmak üzere 3’e ayrılır. Sum-matif (değer biçme, düzey belirleme) değerlendirmede birey hakkında geçti - kaldı, başarılı - başarısız vb. gibi kararlar verilir. Sorumuzda Murat Bey, 50’nin altında düşenleri geçirmeyeceğini ifade ettiği için yapılan de-ğerlendirme amacına göre summatif (değer biçme, düzey belirleme) adını alır.

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB



41. Yapı geçerliği çalışmalarından biri de testin ölçülen özelliğe sahip olan ve ölçülen özelliğe sahip olmayan gruba uygulanması esasına dayanır. Sorumuzda ilgi testi ilgileri henüz oturmamış olan gruba (ilkokul) ve ilgileri oturmuş (belli bir alanda yoğunlaşmış) olan gruba uygulanmıştır. Bu uygulama sonucunda test so-nuçları öngördüğümüz şekilde (ilkokulda ilgiler dağınık - üniversitede ilgiler belli bir alana yoğunlaşmış) olarak tespit edildiğine göre testimiz ölçmek istediğimiz yapı-yı ölçmektedir, yapı geçerliği yüksektir yorumu yapılır.

A B C D E

42. Sabit Hata: Kaynağı, yönü, miktarı belli olan hatalardır.

Sistematik hata: Ölçme işlemlerine belli bir mantık (sistem) dahilinde karışan, ancak sabit olmayan, ha-talardır. Eğitimde karşımıza genellikle yanlılık olarak çıkmaktadır.

Tesadüfi Hata: Ölçme işlemlerine ne yönde ve miktar-da karıştığı tespit edilemeyen hatalardır.

I. ve III. ifadelerde hatanın miktarı ve yönü belli olma-dığından tesadüfi hata, II. ifadede ise öğretmen bilinçli bir şekilde belli bir gruba (sevdiği öğrencilere) fazla puan vererek yanlı davrandığı için sistematik hata ya-pılmıştır.

A B C D E

43. Üst düzey kazanımları yazılı veya sözlü ile ölçmek gerekir. Hatalı öğrenmelerin kaynağını ortaya çıkarma konusunda ise en etkili yöntem sözlü yoklama yap-maktır. Yazılılarda öğrenci düşüncelerini açıkça gerek-çelendirmişse yanlış öğrenmenin kaynağı da zaman zaman tespit edilebilir. Sözlülerde ise öğretmen yanlış cevap aldığında ekstra sorular ile yanlış öğrenmenin kaynağını, sebebini daha net biçimde ortaya çıkara-bilir.

A B C D E

44. Testin tamamından alınan puanlar ile maddeden alı-nan puanlar arasındaki ilişki şeklinde ifade edilen istatistik madde ayırt edicilik indeksidir. Ayırt edicilik indeksi düşük olan maddeler çıkarıldığında geriye ka-lan maddelerin birbirleriyle olan uyumları artar yani iç tutarlılık olumlu etkilenir.

A B C D E

45. Ölçme aracının hazırlanmasının, uygulanmasının ve puanlanmasının kolay ve ekonomik olması şeklinde tanımladığımız “kullanışlılık” özelliği soru sayısı azal-tıldığında artar (Olumlu etkilenir.) çünkü soru sayısı azalınca hazırlaması daha kolay ve ekonomik olur, uy-gulaması daha az zaman ve emek ister, puanlaması da aynı şekilde daha kolay ve az zamanda gerçek-leştirilebilir. Soru sayısı azalınca güvenirlik ve geçerlik düşer. Puanlamanın nesnelliği şeklinde tanımlayabile-ceğimiz objektiflik hakkında ise bir yorumda buluna-mayız.

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB



46. ı ı

Pgruptaki toplam cevaplay c

D D

2üst alt

=-

P = Madde güçlük indeksi

Düst = Üst gruptan doğru cevap verenlerin sayısı

Dalt = Alt gruptan doğru cevap verenlerin sayısı

,P200

30 1020040

0 20=+

= =

ı ı

ı

rgruptaki toplam cevaplay c

D D

r Madde ay rt edicilik indeksi

1ü

jxst alt

jx

=-

=

,r30 10

100 10020

0 20jx =-

= =

A B C D E

47. Çeldiricilerin asli görevi alt grubu (bilmeyenleri) yanılt-maktır. A ve E çeldiricileri üst grubu daha çok çeldirdik-lerinden çeldiricilerde problem vardır.

En kuvvetli çeldirici, en çok işaretlenen çeldirici anla-mına gelmektedir. E çeldiricisi 35 + 20 = 55 işaretleyen ile en kuvvetli çeldiricidir.

Alt gruptakiler soruyu daha fazla doğru cevaplarsa ayırt edicilik indeksi negatif değer alır. B doğru cevap olursa bu durum oluşur.

,r100

20 25100

50 05jx =

-=-= -

Maddenin ayırt edicilik indeksi 0,20 (önceki soruda he-saplamıştık) olduğuna göre ancak düzeltilmesi hâlinde testte yer alabilir. Çünkü ayırt edicilik indeksi 0,20-0,29 arasında çıkarsa düzeltilip kullanılabilir yorumu yapılır.

Madde güçlük indeksi 0,20 (önceki soruda hesapla-mıştık) olduğunda zor maddedir yorumu yapılır. Çünkü madde güçlük indeksi 1,00’e yaklaştıkça madde ko-laylaşırken, 0,00’a yaklaştıkça madde zorlaşır.

A B C D E

48.

ÖğrencilerMADDELER Öğrencilerin

puanları1 2 3 4 5

A 1 0 1 0 1 3

B 1 1 1 1 1 5

C 1 1 0 1 1 4

D 1 0 1 0 1 3

E 1 1 1 1 1 5

F 1 1 1 0 0 3

G 1 1 1 0 1 4

H 1 1 0 1 0 3

I 1 1 1 1 0 4

J 1 0 1 1 1 4

Doğru cevaplara 1, yanlış cevaplara 0 verildiğine göre 1’ler toplanarak her bir öğrencinin testten aldığı puan bulunur.

xfxR

R=

x Aritmetik ortalama

x Toplam puan

f Toplam frekans

R

R

=

=

=

,

x10

3 5 4 3 5 3 4 3 4 4

1038

3 8

=+ + + + + + + + +

=

=

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB



49. Bireyin bir davranışı öğrenebilmesi için fiziksel, bilişsel ve duygusal olarak gerekli yeterliliklere sahip olması hazırbulunuşluk kavramı ile açıklanır. YÖK’ün aldığı karar da hazırbulunuşluk kavramı ile ilgilidir. Çünkü adayların LYS’den belirli puanı almaları gerekli ön bil-gilere sahip olduklarını gösterir.

A B C D E

50. Bir organın kendinden beklenene görevleri yapabile-cek düzeye gelmesi olgunlaşma olarak adlandırılır. Okul öncesi dönemdeki çocukların parmak kasları ince sayfaları çevirecek seviyeye ulaşmamış yani yeterli olgunluk düzeyine erişmemiştir. Bu yüzden o dönemde çocuklar kaba motor becerileri yapabilecek düzeydedirler ancak ince kaslar yeteri kadar olgunlaş-madığı için ince motor davranışları yapamazlar.

A B C D E

51. Bireyin karşılaştığı bir uyarıcıyı zihnindeki şemalarla açıklaması özümleme kavramı ile açıklanır. Sorudaki çırakın zihnindeki “lokma” şeması bir tatlı şeklindedir. Ustası “lokma” diyince kafasındaki şemaya göre ha-reket edip lokma tatlısını getirmiştir. Bu yüzden cevap özümlemedir.

A B C D E

52. Vygotsky’e göre, birey öğrenirken çevresinden yardım almalıdır Bireyi bir bina inşaatına benzeten Vygotsky bireyin çevreden aldığı yardımları ise inşaat iskelesine benzetir. Nasıl ki inşaat bittikten sonra iskele sökülü-yorsa aynı şekilde birey öğrendikten sonra da yardım eden kişi yardımlarını yavaş yavaş çeker. Soruda da Ahmet başlangıçta annesinden yardım istemiş, anne-si ona gerekli talimatları vermiştir. Daha sonra annesi yardım etmese de Ahmet yemek yapmaya başlamış-tır. Bu durumda annesinin Ahmet’e yaptığı yardımlar Ahmet için iskele görevi görmüştür.

A B C D E

53. Seçenekler incelendiğinde A’nın yanlış olduğu gö-rülmektedir. Çünkü fiziksel gelişimin en hızlı olduğu dönem doğum öncesi dönemdir. B seçeneği de yan-lıştır. Çünkü her ne kadar bireysel farklılıklar olsa da kızlar genellikle erkeklerden önce ergenliğe girerler. C seçeneği de yanlıştır çünkü doğum öncesi dönem-de embriyo dönemi 3.-8. hafta arasındaki iken fetüs dönemi 8. haftanın sonundan doğuma kadardır. Buna göre en uzun evre fetüs evresidir. D seçeneği de yan-lıştır. Çünkü ergenliğe erken giren erkekler daha dışa dönük, lider ruhlu olurlar. E seçeneğindeki ifade doğ-rudur. Birincil cinsiyet özellikleri doğrudan üreme ile ilgili özelliklerdir. Kızlarda âdet kanaması, erkeklerde sperm hücrelerinin üretiminin başlangıcı doğrudan üreme ile ilgili özellikler olduğundan birincil cinsiyet özellikleridir.

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB



54. Chomsky’nin ortaya attığı psikolinguistik (doğuştancı) kurama göre, Dil gelişimi doğuştan getirilen bir dil öğ-renme mekanizması ile gerçekleşir. Bebek doğduğun-da bu mekanizma sayesinde tüm dilleri öğrenebilecek bir potansiyelle doğar. Zamanla çevrenin etkisi ile bu mekanizmayı kullanmaya başlayan çocuk daha çocuk yerel diline yöneldiği için dil öğrenme mekanizmasının diğer diller ilgili bölümleri körelmeye başlar.”

A B C D E

55. Kohlberg’in ahlak gelişimi kuramına göre, kanun dü-zen evresindeki bireyler kurallara içtenlikle uyma eğiliminde olurlar. Bu evredeki bireyleri kuralları çok önemserler. Eğer kurallar olmazsa düzenin bozulaca-ğını düşünürler. Ayrıca herkesin de kurallara uyması gerektiğini düşündükleri için kurallara uymayanları uyarırlar ve cezalandırılması gerektiğini savunurlar. Soruda da polis memuru herkesin kurallara uygun davranması gerektiğini düşünerek kendisi dahi olsa kurallara uygun davranmayanların cezalandırılmasını sağlamıştır. Bu yüzden polis memuru kanun ve düzen evresindedir.

A B C D E

56. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre 30-60 yaş arasında bireyler üretkenliğe karşı durgunluk kar-maşası yaşarlar. Bu dönemde bireylerin iş hayatı çok önemlidir. Dönemi olumlu bir şekilde atlatmak isteyen birey, tatmin olacağı üretimler ortaya koymalıdır. Bu yüzden sevdiği yapan kişi üretimlerinden tatmin ola-cağı için üretkenliğe karşı durgunluk dönemini olumlu bir şekilde atlatır.

A B C D E

57. Bireyin yaptığı bir davranışın sebebi kendi iradesi dı-şındaki faktörlere bağlaması dışsallaştırma savunma mekanizması ile açıklanır. Genellikle birey kendisin-den kaynaklı bir olumsuz bir durumun sebebini, şans, kader, alın yazısı, nazar gibi kendisinin müdahale ede-meyeceği bir faktörden kaynaklandığını savunur.

A B C D E

58. Bireyin zihninde var olan şemaları birleştirerek, ilişki-lendirerek yeni bir şema oluşturması örgütleme olarak açıklanır. Soruda da öğrencinin zihninde var olan balık ve testere şemalarını birleştirerek testere balığını şe-kildeki gibi çizmesi örgütlemeye örnek olur.

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB



59. Genel uyarılmışlık hâli bireyin uyarıcı alma durumu-dur. Eğer genel uyarılmışlık hâli çok yüksek ya da dü-şük olursa bireyin konuları öğrenmesi zorlaşır. Uygun genel uyarılmışlık hali orta düzeyde olmalıdır. Heye-can, kaygı gibi faktörler de genel uyarılmışlık halini doğrudan etkiler. Orta düzey kaygı ve heyecana sahip bireyler konuları çok daha kolay öğrenir ken düşük ya da yüksek kaygı ve heyecana sahip bireyler konuları öğrenirken zorlanırlar. Erhan’ın babasının ona sürekli baskı yapması Erhan’da yüksek kaygı oluşturduğun-dan onun genel uyarılmışlık halini yükseltmektedir

A B C D E

60. Aktarım öğrenilmiş olan bilgilerin yeni öğrenilecek bilgilerin öğrenilmesi üzerindeki etkisidir. Olumlu ak-tarımda öğrenilmiş bilgiler yeni bilgilerin öğrenilmesini kolaylaştırırken olumsuz aktarımda eski bilgiler yeni bilgilerin öğrenilmesini zorlaştırır. Soruda hemşirelik bölümünde okuyan sağlık meslek lisesi mezunlarının uygulamalı dersleri daha kolay öğrendiği vurgulanmış-tır. Yani sağlık meslek lisesinden mezun olan öğrenci-ler lisedeki bilgileri sayesinde yeni bilgileri daha kolay öğrenmişlerdir. Bu da aktarım diğer bir ifade ile olumlu aktarım örneğidir.

A B C D E

61. Bir organın kendinden beklenene görevleri yapabile-cek düzeye gelmesi olgunlaşma olarak adlandırılır. İl-kokula başlayan çocukların ince motor kasları karma-şık davranışları yapabilecek olgunluğa ulaşmamıştır. Bu yüzden çocuklar bitişik el yazısını yazarken çok zorlanmaktalardır.

A B C D E

62. Değişken aralıklı tarifede birey pekiştirecin ne zaman geleceğini bilmez. İki pekiştirme arasındaki zaman belirsizdir. Şevket de kız arkadaşının onu ne zaman pekiştireceğini bilmemektedir. Bu yüzden değişken aralıklı pekiştirilmektedir.

A B C D E

63. Organizmanın başlangıçta herhangi bir tepki vermedi-ği nötr olan bir uyarıcının, organizmanın doğal olarak tepki verdiği bir uyarıcı ile eşleşmesi sonucu organiz-mada bir tepkiye yol açmaya başlaması tepkisel ko-şullanma olarak adlandırılır. Soruda da deneye katılan öğrenciler için aşina olmadıkları çizgi film karakterle-ri nötr uyarıcıdır. Bu karakterler olumsuz kelimelerle eşleşerek olumsuz bir anlam kazanmıştır. Yani çizgi film karakterleri nötr uyarıcı iken koşullu uyarıcı hâlini almıştır.

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB



64. Bir organizmanın bir problem durumunda problemi çözmek için çaba harcamasına rağmen çözemeyince o problemi hiçbir zaman çözemeyeceğini düşünmesi öğrenilmiş çaresizlik olarak adlandırılır. Soruda da Ra-sim sınavdan üst üste üç dönem geçemeyince hiçbir zaman geçemeyeceğini düşünmeye başlamıştır. Yani Rasim sınavla ilgili olarak öğrenilmiş çaresizlik yaşa-maya başlamıştır.

A B C D E

65. Bilgiyi işleme kuramına göre, psikomotor davranışların ve bir işle ilgili işlem basamaklarının saklandığı bellek türü işlemsel (prosedürel) bellektir. Otomobil kullan-mak da belirli işlem basamaklarının olduğu psikomotor bir davranış olduğu için işlemsel bellekte saklanmak-tadır.

A B C D E

66. Öğrenilecek bir bilginin o bilgiliyi çağrıştıracak anah-tar bir kelime ile eşleştirilerek aynı cümle içinde kul-lanılması anahtar sözcük yöntemidir. Soruda da pay ve ödemek kelimelerini aynı cümle içinde kullanarak öğrenmiştir. Bu durum, anahtar sözcük yöntemine ör-nektir.

A B C D E

67. Gestalt kuramına göre, iki uyarıcının yan yana gelmesi sonucu iki uyarıcının bir bütün olarak algılanması ya-kınlık ilkesi olarak açıklanır. Zeki Alasya ve Metin Ak-pınar sürekli yan yana görüldükleri için birinin diğerini hatırlatması yakınlık ilkesine örnek olur.

A B C D E

68. Sosyal kuramına göre, birey bir davranışı gözlemleye-rek öğrenirler. Çocuğuna kitap okuma alışkanlığını ka-zandırmak isteyen baba çocuğuna model olmalı, kitap okuma davranışında bulunmalıdır.

A B C D E

69. Bandura’nın sosyal öğrenme kuramına göre bireyin bir davranışı yapabileceğine olan inancı özyeterlik inan-cı (ya da algısı) olarak adlandırılır. Özyeterlik inancı yüksek olan bireylerin davranışı yapabileceklerine dair inançları yüksektir. Bir zorlukla karşılaştıklarında he-men pes etmezler ve çaba gösterirler. Demet’in İngiliz-ce sınavından başarılı olmak için çaba göstermesi öz yeterlik inancının yüksek olduğunun bir göstergesidir.

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB



70. Bireyin herhangi bir çaba göstermeden ve farkında ol-madan bir bilgiyi öğrenmesi gizil (örtük) öğrenme ola-rak adlandırılır. Mehmet Bey de dershanede hizmetli olarak çalışmasına rağmen dershane ile ilgili bilgileri öğrenmek için hiç çaba harcamadan öğrenmiştir. Bu durum gizil öğrenmeye örnektir.

A B C D E

71. Akran zorbalığı, öğrencilerin bir birey veya grup tara-fından sürekli olarak rahatsız edici davranışlara maruz kalmalarıdır. Zorba davranışlar, fiziksel şiddet olabile-ceği gibi aşağılama, dalga geçme, eleştirme gibi dav-ranışlar da olabilir. Akran zorbalığında hem zorbalık davranışını gösteren hem de bu davranışlara maruz kalan öğrencilerin psikolojik desteğe ihtiyaçları vardır. Rehberlik hizmetlerinin temel ilkelerinden olan gönül-lülük ilkesi gereği, öğrenciler rehberlik hizmeti alma konusunda zorlanamazlar. Bu durumda yapılacak en uygun davranış sınıfta grup rehberliği yapmak olacak-tır. Bu sayede sınıfın geneline ulaşıldığı gibi öğrenci-lerin psikolojik danışmanı tanımaları belki de gönüllü olmaları sağlanacaktır.

A B C D E

72. İlk rehberlik yaklaşımı olan Parsons modelinde reh-berlik; bireylere meslek seçme ve işe yerleşme konu-sunda yardım süreci olarak görülür. Bireylerin objektif ve mesleklerle ilgili özellikleri belirlenir, daha sonra uygun mesleklere yönlendirilir. Özellik faktör kuramı olarak da adlandırılan Parsons modelinde, bireylerin objektif olarak ölçülebilen özellikleri temele alınır. Bu nedenle E seçeneğinde verilen psikolojik özelliklerin temele alındığı bilgisi doğru değildir.

A B C D E

73. Okul rehber öğretmenlerin (psikolojik danışman) diğer öğretmenlere, ailelere ve idarecilere yönelik rehberlik hizmetlerinin daha etkili olması amacıyla yaptıkları yardımlar ve bilgilendirmeler müşavirlik hizmeti olarak değerlendirilir. Soru kökünde sınıf rehber öğretmeni-nin okul rehber öğretmeninden rehberlik programla-rının hazırlanması konusunda destek ve bilgi aldığı görülmektedir. Yapılan bu çalışma ve bilgilendirmeler müşavirlik hizmeti kapsamında yer alır.

A B C D E

74. Karşımızdaki kişinin etkili bir biçimde anlaşılması ve anlaşıldığının hissettirilmesi empatidir. Empatide kendimizi karşımızdakinin yerine koyup onun gözüy-le dünyaya bakma ve bu yolla onu anlayabilmedir. Karşımızdakini anladığımızı duygu ve düşünce içeren ifadelerle iletmek empati kurmadır. Onu anladığımızı hissettirmek ise empatik tepki olarak değerlendirilebi-lir. Soru kökünde verilen konuşmada sadece Hatice Hanım’ın “Benim rahat ettiğimi düşünüyorsun.” de-mesi empatik bir tepkidir. Ayşe Hanım’a onun anladığı mesaj gönderilmiştir.

A B C D E

75. Gerektiğinde öğretmenler veya danışmanlar karşısın-daki bireylerle benzer yaşantılarını paylaşabilirler. Bi-reylerin bezer sorunları başkalarının da yaşadıklarını görmeleri rahatlamalarını ve yalnızlık duygularından kurtulmalarını sağlar. Aynı zamanda güvenebilece-ği mesajını alırlar ve kendi yaşantılarını daha rahat paylaşabilirler. Benzer yaşantıların paylaşılması sıra-sında, yaşantıların doğru - yanlış veya iyi - kötü oldu-ğu konularında yorum yapılmaz. Bu nedenler, “Haklı olduğu inancı ortaya çıkar”- ifadesi kendini açma için doğru değildir.

A B C D E

ise

m y

ay

ınc

ılık

2017-KPSS/EB

16


76. Rehberlik hizmetleri öğrencilerin yaşadığı sorunların çözümüne yönelik olabileceği gibi içinde bulundukları gelişimsel ihtiyaçlara yönelik olarak da sunulmalıdır. Öğrencilerin içinde bulundukları gelişimsel ihtiyaçla-rına yönelik olarak rehberlik hizmetlerinin sunulması rehberliğin işlevlerinden geliştiricilik olarak adlandırılır. 6. sınıf öğrencilerinin bir sorun yaşamamalarına kar-şın yaş dönemi özellikleri itibarıyla ergenlik konusunda bilgilere ihtiyaçları vardır. Bu anlayış geliştirici işleve uygundur. Kürşat Bey’in 6. sınıf öğrencilerine yönelik ergenlik konusundaki çalışmaların uygun olmadığını düşünmesi, geliştiricilik işlevinin göz ardı ettiğini gös-terir.

A B C D E

77. Bireylerin bir işi başarıyla yapacaklarına olan inançları yetkinlik beklentisi olarak adlandırılır. Soru kökünde durumu verilen öğrencinin, “İleride bu işi çok iyi yapa-cağıma inanıyorum.” diyerek meslek seçmesi yetkinlik beklentisi ile açıklanabilir.

A B C D E

78. Holland, tipoloji kuramında altı farklı kişilik tipi ve bu kişilik tiplerine uygun meslekleri belirlemiştir. Bu kişi-lik tipleri arasında yer alan aydın (araştırıcı) tipe sahip bireyler, bilimsel konularla ilgili, sistemli ve düzenli ça-lışan, analitik düşünen bireylerdir. Bu özellikler kimya alanı için uygun özelliklerdir. Bu nedenle kimya alanı-na yönlendirilecek bireylerin aydın kişilik tipine sahip olmaları gerekir.

A B C D E

79. Bireyi tanıma tekniklerinden bazılarının uygulanması ve yorumlanması özel bir uzmanlık gerektirir ve bu alanda eğitim almış psikolojik danışmanlarca uygu-lanabilir. İlgi envanteri, bireylerin meslek seçimi gibi hayatlarındaki önemli kararlara kaynaklık edeceğin-den psikolojik danışmanlarca uygulanması gereken bir tekniktir.

A B C D E

80. Bireysel özellikleri ve eğitim yeterlilikleri bakımından yaşıtlarından anlamlı düzeyde farklılık gösteren birey-ler, özel eğitime ihtiyacı olan bireyler olarak tanımlanır. Bir öğrencinin özel eğitim almasına ilişkin tanılama, rehberlik ve araştırma merkezlerinde bulunan özel eğitim hizmetleri bölümünde yapılır. Diğer seçenekler-de verilen görevler sınıf rehber öğretmeninin ve okul-da kurulan bireyselleştirilmiş eğitim programı hazırla-ma biriminin görevleridir.

A B C D E

KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI - · PDF filedoğrultuda incelendiğinde B...

Documents

Transcript of KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI - · PDF filedoğrultuda incelendiğinde B...