Kadın ve STK lar

65
HNAB TÜRKİYE DE KADIN VE STK RAPORU 2005 Hülya Nigar Aksu Bozkurt

description

Türkiye'de Kadın ve STK'lar üzerine bir çalışma

Transcript of Kadın ve STK lar

Page 1: Kadın ve STK lar

H NA B

TÜRKİYE DE KADIN VE STK RAPORU

2005Hülya Nigar Aksu Bozkurt

Page 2: Kadın ve STK lar

H NA B

DURUM ANALİZİ– Kadın İşgücü– Dünyada Kadın İşgücü– Türkiye’de Kadın İşgücü

1990 lar da Kadın İşgücü Sektörel DağılımıSonuç ve DeğerlendirmeÜlkemizdeki İstihdam Edilen Kadın İşgücünün Eğitim DüzeyiKamu Sektöründe Kadın İşgücü

– Türkiye de Sivil Toplum KuruluşlarıTürkiye de Sivil Toplum Kuruluşlarına Başarılı Örnekler

TEMA-ÇYDDSTK larında Başarının Anahtarı

SWOT ANALİZİENTEGRE İLETİŞİM STRATEJİSİ 2005

Page 3: Kadın ve STK lar

H NA B

DURUM ANALİZİ

Page 4: Kadın ve STK lar

H NA B

Kadın İşgücü

Page 5: Kadın ve STK lar

H NA B

İnsanlığın var olduğu dönemlerden günümüze kadar hemen hemen her dönemde kadınlar, gerek ulusal düzeyde, gerekse dünya genelinde nüfusun yarısını oluşturmaktadırlar. Dolayısıyla tarihin her döneminde ekonomik ve toplumsal yaşamın bir yanını erkekler bir yanını da kadınlar temsil etmişlerdir. Bu doğrultuda kadınların ekonomik üretim ve düzenleme etkinliklerine katılımı da insanlık tarihi kadar eskilere dayanmaktadır. Kadınların toplumsal ve ekonomik yaşama katılımları ev içinde olduğu kadar ev dışındaki alanlarda da varolmuştur ve halen sürmektedir.Ancak kadınların ekonomik yaşama katılımları ile toplumsal ve ekonomik kalkınmadan yararlanma biçimleri ve ölçüleri doğru orantılı değildir. Her ne kadar kadınların toplumsal ve ekonomik kalkınmadan yararlanma durumları ülkelerin gelişmişlik/azgelişmişlik düzeyleri ile ilişkilendirilebilirse de genel anlamda bütün toplumlarda erkeklerin gerisine düştükleri, aynı işte çalışmalarına karşın, aynı ücreti alamadıkları, daha az istihdam edildikleri ve daha düşük ücretle çalıştırıldıkları bilinen bir gerçektir.

Page 6: Kadın ve STK lar

H NA B

Günümüzde kadınların gerek ekonomik, gerekse toplumsal alanda ikincil konumda bulunmalarının temelinde yatan ana etken ‘erkek egemen’ kültüre dayalı her alandaki cinsiyet ayrımcılığıdır. Bu ayrımcılığı yaratan ve sürdüren diğer faktörler ise genellikle azgelişmiş toplumlarda- mevcut toplumsal değerler sistemi ve bunların bir parçası olan dinsel inançlardır. Burada kastedilen değerler sistemine ait olan, bir anlamda soyut nedenlerdir. İster kadının kendisi, isterse erkek tarafından taşınıyor olsun, cinsiyete dayalı işbölümünün sonucu ve aynı zamanda bir besleyicisi olan her türlü kavramlaştırma, her türlü atıf bu kategorideki nedenleri oluşturmaktadır.Kadının kendini erkeği evlilik ve aileyle, karı-kocalık ve annelik-babalık rolleriyle tanımlaması; bir rol yüklemesi için de evin geçimini, bu nedenle de ev dışındaki yaşamı ve çalışmayı erkeğe ait bir alan olarak görmesi; buna karşılık olarak kendi alanını ev ve aile ile sınırlaması, çalışmayı/işi daha çok erkeğin alanına ait olarak tanımlaması, bu değerler sisteminin temel taşlarını oluşturmaktadır Bu değer ve inanç sistemleri kadınları ikincil bir konuma mahkum ettiği gibi aynı zamanda çalışma yaşamının dışına itmekte veya düşük gelirli işlerde çalışmak zorunda bırakmaktadır.

Page 7: Kadın ve STK lar

H NA B

Kadınları çalışma yaşamının dışına iten bir diğer önemli faktör ise eğitim olanaklarından daha az yararlan(dırıl)maları nedeniyle eğitim düzeylerinin düşük olması/kalmasıdır. Eğitim düzeyi düşük kalan kadınlar bilgiye dayalı, uzmanlık gerektiren alanlarda çalışamamakta, bunun sonucu olarak ya uzmanlık bilgisi ve becerisi gerektirmeyen düşük ücretli işlerde çalışmakta ya da tamamen çalışma yaşamının dışına itilmektedirler. Düşük eğitim düzeyi diğer toplumsal ve ekonomik koşullarla birleştiğinde gerek kentsel alanlarda gerekse kırsal alanlarda kadının çalışma yaşamına katılımı niceliksel olarak az ve statüsü/geliri düşük işlerle sınırlı kalmaktadır.Kadınların işgücü olarak çalışma yaşamına katılımını engelleyen/sınırlayan bir başka durum ise erkeklerle arasındaki kadının kendi doğasından kaynaklanan fizyolojik farklılıklardır. Erkek fizyolojik olarak daha güçlü olduğundan gebelik ve çocuk bakımı gibi işlevleri üstlenmediği için evden ve çocuklardan uzakta, ya da kadının yapamayacağı işlerde daha çok çalışabilir. Kadın ise çocukların sürekli bakımını karşılamada, bunun yanında ‘ev ekonomisi’ çalışmalarını yürütmede daha etkindir.

Page 8: Kadın ve STK lar

H NA B

2- Dünyada Kadın İşgücü

Dünya ölçeğinde özellikle 1970’li yıllardan itibaren kapitalizmin kronikleşen dönemsel krizleri Batı ülkelerinde üretim süreçlerinde yavaşlamalara, imalat sektöründe kapasite kullanım oranlarında büyük düşüşlere neden olmuştur. Arz-talep ilişkisinde yaşanan oransal olmayan gelişmeler, petrol fiyatlarının yükselmesinin girdi maliyetlerindeki artışlar diğer gelişmelerle birlikte dünya ekonomisinde yarattığı etkiler işsizliğin kitlesel boyutlara ulaşmasına, halk kesimlerinin yoksullaşmasına neden olmuştur.Dünya ekonomisinde yaşanan bu gelişmeler sonucunda, ekonominin yeniden yapılandırılması zorunlu olarak gündeme getirmiştir. Üretim süreçlerde meydana gelen bu radikal değişimler ve bunların ekonomik, toplumsal, siyasal ve finansal boyutları ile ilgili farklı düşünce ve tezler ortaya atılmıştır. Bu farklı düşünce ve tezlere karşın kadın emeğine ilişkin yapılmış çok fazla çalışma yoktur. Var olan çalışmalar genellikle kadın araştırmacılar tarafından sınırlı olanaklar çerçevesinde yapılmıştır. Yapılan sınırlı çalışmalar küreselleşme ile birlikte kadın işgücünün istihdamında hatırı sayılır bir artış olduğunu göstermekte ve bu durum “işgücünün feminizasyonu” olarak adlandırılmaktadır.

Page 9: Kadın ve STK lar

H NA B

Günümüzde kadın işgücünün özellikle küreselleşmeye koşut olarak bu kadar istihdam edilmesinin temel nedenleri şöyle özetlenebilir: 1970’lerde özellikle gelişmiş ülkelerde işgücü üretkenliğinin üst sınırlara ulaşması nedeniyle ekonomik krizlerle yüz yüze kalındı. Bu durum uluslar arası sermayeyi yeni arayışlara ve yeniden yapılanmaya zorladı. Bunun sonucu olarak ithal ikameci ekonomik uygulamalardan vazgeçilerek ihracata dayalı (dışa açılma modeli) ve yabancı sermayeyi ülkeye çekmeye dayalı özendirici önlemlerin alınması ve hayata geçirilmesi gündeme geldi. Gelişmiş ülke ekonomileri ve çok uluslu şirketler bunun sonucunda; Benimsenen yeni mali ve idari stratejiler doğrultusunda çok uluslu şirketler daha ucuz ve daha esnek emek kaynakları arayışına yöneldiler.Gerek enformasyon ve bilişim alanında ulaşılan teknolojik gelişme düzeyi, gerekse üretim teknolojilerinde sağlanan yenilikler üretim süreçlerinin parçalanmasına neden oldu.

Page 10: Kadın ve STK lar

H NA B

Bu çalışmalara göre, 1980’lerden sonra dünyada kadın emeğinin ekonomiye entegrasyonu artarken, erkek işgücünün ekonominin dışına çıkma eğiliminin güçlendiğini göstermektedir.

Örneğin: OECD ülkelerinde 1980 sonrası kadın istihdamı her yıl düzenli olarak artış göstererek günümüzde % 25’ler düzeyine ulaşmıştır. Bu oran kadın nüfusunun artışından daha fazladır. 1980’lerin başında kadın işgücünün ekonomiye katılımının görece düşük olduğu bazı ülkelerde (Hollanda, İspanya gibi) günümüzde bu oran % 75-100 dolayındadır. Benzer eğilimler ABD’de de gözlenmektedir. ABD’de 1980’lerde kadınların işgücüne katılımları % 40 civarında iken, bu oran bugün % 60’lar dolayındadır.

Page 11: Kadın ve STK lar

H NA B

Çok Uluslu Şirketler kadınları erkeklere oranla daha üretken kabul etmektedirler. Çünkü kadınlar erkeklere göre sıkıcı, monoton işlere, düşük ücrete, uzun çalışma saatlerine ve kötü çalışma koşullarına kolayca razı olabilmektedirler. Hazır giyim ve elektronik sektöründe kadınlara yönelik eve iş verme modeli, daha ucuz ve verimli olduğu için, birim maliyetin düşürülmesi noktasında Çok Uluslu Şirketler tarafından tercih edilmektedir. Yukarıda belirttiğimiz, özellikle küreselleşme sürecine paralel kadın emeğinin ekonomiye entegrasyonu eve iş verme modeli dikkate alınarak yapılan bir değerlendirmedir. Çünkü kadın işgücünün formel sektörde istihdamı halen düşüktür.

Page 12: Kadın ve STK lar

H NA B

Ancak bu durum bütün ülkelerdeki çalışan kesim ve özellikle de kadınlar için geçerli değildir. Dünya ölçeğinde bazı ülkelerde kadın emeği üretim sürecine bu kadar yoğunlukta katılırken, birçok ülkede bu süreç tersine işlemiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün yaptığı araştırmalara göre, 1997 yılında ortaya çıkan Asya-Pasifik Krizi, özellikle kadın işçilerin iş garantilerini ortadan kaldırırken, yüksek ücretli işleri düşük ücretli hale getiriyor Bu kriz sonrasında Güney Kore’de normal işlerde çalışan kadın işçilerin oranı % 20 azalırken, bu oran erkek işçilerde % 6 olarak ortaya çıkmıştır. Aynı süreçte Filipinler’de bu oran kadınlarda % 15, erkeklerde % 12 olarak gerçekleşmiştir.Sovyetler’in dağılmasından sonra piyasa ekonomisine geçişte eski Doğu Bloku ülkelerinde yine ağırlıklı olarak işsiz kalan kesim, kadınlar olmuştur. Bu süreçte Macaristan’da işsiz kalan kadın oranı % 40, Estonya’da % 31, Litvanya’da % 33, Rusya’da % 21, Slovenya Cumhuriyeti’nde %12, Polonya’da % 13 olarak görülmüştür.

Page 13: Kadın ve STK lar

H NA B

3- Türkiye’de Kadın İşgücü

Ülkemizde kadın işgücünün çalışma yaşamına katılımında yaşanan sorunlar ve gelişmeler dünyada yaşananlardan bağımsız değildir ve büyük ölçüde benzerlikler göstermektedirTürkiye gibi değişimi ve gelişimi devam etmekte olan bir ülkede bir yandan çağdaşdeğerler ve yüksek yaşam standardı, öte yandan da geleneksel değerler ve çok düşük yaşam standartları bir arada varlığını sürdürebilmektedir. Bu durum Türkiye, öteki Türkiye ayrımına yol açarken, toplumsal katmanlar arasındaki uçurumu sürekli derinleştirmekte ve aynı zamanda birbirine düşmanlık düzeyinde duygular besleyen toplumsal katmanların oluşumuna neden olmaktadır.

Page 14: Kadın ve STK lar

H NA B

Bu süreçte kısmi çalışma, geçici işçilik, çağrı üzerine çalışma, kendi hesabına çalışma, hafta sonu çalışma, işin paylaşılması, işin bölünmesi ve esnek çalışma saatleri gibi yeni istihdam biçimleri, işgücü maliyetlerinin düşürülmesini gerektiren küresel rekabet ortamında hızla yaygınlaşmaktadır. Bu istihdam biçimleri genellikle sendikalaşmanın zor hatta bazı durumlarda olanaksız olduğu alanda görülmektedir.

Özellikle sanayileşmesini tamamlamış olan gelişmiş ülkelerde hizmetler sektöründe ve küçük işletmelerde istihdam artmaktadır. Çünkü bu iki istihdam alanı, “esnek” çalışma

alanları sunduğu için kadın istihdamı bu alanlarda artış göstermektedir.

Page 15: Kadın ve STK lar

H NA B

Yüksek yaşam standartlarının egemen olduğu üst sınıflarda kadının çalışma özgürlüğü bulunmasına karşın ekonomik açıdan ailenin gereksinimi olmadığı için kadın çalışma ihtiyacı hissetmemektedir. Ama yine de kadın istihdamının en yüksek olduğu çevre, üst sosyo-ekonomik sınıflardır Düşük yaşam standartlarının egemen olduğu alt sınıflarda ailenin ihtiyacı olmasına karşın, sahip olunan toplumsal ve dinsel değerlerden dolayı kadının çalışma yaşamına katılımına pek sıcak bakılmamaktadır. Eğer kadının kocasının rızası olursa “namusuyla” çalışabileceği işlerde işgücüne katılabilmektedir.Ülkemizde son yıllarda sivil toplum ve demokratikleşme yolunda hızlı adımlar atılmasına karşın mevcut değerlerin varlığını sürdürmesi ve uygulama noktasındaki eksikliklerden dolayı bu alandaki sorunların büyük çoğunluğu varlığını sürdürmektedir

Page 16: Kadın ve STK lar

H NA B

Ülkemizde kadınların çalışma yaşamına daha aktif olarak katılımları yaklaşık olarak 1950’lere dayanmaktadır. Bu dönemde çok partili hayata geçilmesiyle birlikte Demokrat Parti iktidara gelmiştir. DP’nin iktidar olmasıyla birlikte ekonomide geçici bir canlanma ortaya çıkmıştır. Ancak bu hızlı ekonomik canlanma, DP’nin uzun vadeli siyasal ve toplumsal uyum politikasına ve bu politikanın zihinsel temellerine sahip olmaması nedeniyle ilkeli ve planlı kalkınma terk edilerek, günü kurtarmaya dönük, pratik

çözümler içeren ekonomik bir siyasa izlendi. Bu ekonomik siyasanın sonucunda beliren kırın iticiliği ve tarımda modernizasyondan dolayı köylerde açığa çıkan işgücünün zorunlu olarak kentlere yönelmesi nedeniyle

kentlerde yoğun ve niteliksiz bir işgücü fazlasını ortaya çıkmıştır.

Page 17: Kadın ve STK lar

H NA B

Sanayileşmeye bağlı olmadan ortaya çıkan bu zorunlu iç göç, kentlerde (içme suyu, altyapı, eğitim, sağlık, ulaşım vs.) ciddi sorunların yaşanmasına neden olmuştur. 1950’li yıllarda kentsel alanlarda sanayi işçiliği, toplumsal saygınlık açısından hizmet sektöründen sonra gelmekteydi ve zorunlu kalınmadıkça kadınlar tarafından pek tercih edilmemekteydi. Bu dönemde gelişmeye başlayan hizmet sektörü erkekler kadar olmasa da kadınlara da yeni iş olanakları yaratmaktaydı. 1970’li yıllardan itibaren gerek kentsel yaşamın yarattığı koşulların olumsuz dayatmalarına, gerekse kent kültürünün etkisine bağlı olarak, kentlerde çalışmak isteyen kadınların sayısı önemli ölçüde artmaya başladı. Ancak 1980’li yıllardan itibaren kadınların çalışma talebine karşılık sanayi sektörü aynı oranda istihdam olanağı yaratamamıştır. Hizmet sektörü, sanayi sektörüne oranla daha hızlı bir gelişme gösterip, daha fazla istihdam olanağı sağladıysa da kadınların işgücü talebi karşısında yetersiz kalmıştır.

Page 18: Kadın ve STK lar

H NA B

1990 lar da Kadın İşgücü Sektörel Dağılımı

Ancak 1990’ların başında atıl kapasite kullanımı yoluyla sağlanan imalat artışının maksimizasyonu nedeniyle sanayi sektöründe ciddi durgunluklar ortaya çıkmıştır. Bu süreçte işçi çıkarma yasağının 1980 yılında kaldırılması ile işsizlik oranında büyük artışlar yaşanmıştır. Sadece 1980-1985 yılları arasında sanayi sektöründe işsiz kalan kadınların oranı %20’ler dolayındadır. Günümüzde kadınların istihdam ve işgücüne katılma durumlarına baktığımızda sadece ¼’ü (% 26.4) işgücüne katılabilmektedir. İşgücüne katılanların ancak % 37.3’ü gelir getirici bir işte çalışabilmektedir. Çalışan kadınların sektörel dağılımları incelendiğinde % 69.5’i tarım sektöründe, % 10.8’i sanayi sektöründe, % 19.7’si ise hizmetler sektöründe çalıştıkları gözlenmektedir.

%69.5Tarım

%19.7

Hizmetler

%10.8

Sanayi

Page 19: Kadın ve STK lar

H NA B

Kentleşme süreci ile birlikte Türkiye’de kadının çalışma yaşamından uzaklaştığı görülmektedir. 15 yaş üzeri nüfusun 1970 ve 1990 arası işgücüne katılımı incelendiğinde, kadının yıllık işgücüne katılım oranı % 1.7 iken, bu oran erkeklerde % 2.4’tür. 1970 yılında çalışabilecek kadın nüfusun % 54’ü çalışma yaşamına aktif olarak katılırken; bu oran 1990’larda % 45’e düşmüştür. Aynı dönemde erkeklerin işgücüne katılım oranı 1970’lerde %80 iken, 1990’larda % 84’e çıkmıştır.Günümüzde halen çalışan nüfusun % 34’ü kadındır. Bu % 34’lük kesimin % 80 ise tarım sektöründe istihdam edilmektedir. Kadının istihdamı sorunu irdelerken önemle altının çizilmesi gereken konu, kırdan kente göç olgusudur. Kırdan kente göç ile birlikte kadının sektörel bazda dağılımının değişmesi beklendiği kadar hızlı olmamaktadır. Bu nedenle tarım sektöründen kopan kadının, tarım dışı sektörlerde istihdamı oldukça düşük kalmaktadır. Bunun en önemli nedeni kadının okullaşma düzeyinin düşük olması, hizmet öncesi ve hizmet içi mesleki kurslarda yer almaması, iş piyasasında emeğini sunacak niteliğe sahip olmasını engellemektedir.

Page 20: Kadın ve STK lar

H NA B

4-Sonuç ve Değerlendirme

Türkiye’de çalışan kadınların büyük çoğunluğu ücretsiz (aile işçisi), sigortasız ve sosyal güvenceden yoksun olarak çalışmaktadırlar. Kırsal kesimde kadının çalışmasına karşılık elde ettiği şey, yaşamını sürdürebilmesi ve evlenmelerde babasına sağladığı başlık parasıdır Sanayi sektöründe çalışan kadınların önemli bir kısmı sigortasız ve sosyal güvenceden yoksun oldukları görülmektedir. Ülkemizde ücretsiz aile işçiliği yoğunluklu olarak kırsal alanlarda gözlenirken, kentlerde kadınlar genellikle bir ücret karşılığı işlerde çalışmaktadırlar. Türkiye’nin 1980’lerde hızla içine girdiği küreselleşme sürecinde, hem ucuz işgücü kullanımını hem de esnek üretim örgütlenmesini vazgeçilmez kılmıştır. İhracata yönelik sanayileşme modeli, ulusal pazarda üretmeye ve satmaya alışık sanayi işletmelerini uluslararası pazarda rekabete zorlamıştır. İhracata yönelik üretim yapan sanayi kuruluşlarının rekabet edebilme yetenekleri, üretim esnekliği ve düşük ücret politikalarına bağlanmıştır. Bu çerçevede, kadın emeğinin değeri ve kontrol edilebilirliğiyle ilişkili özellikleri nedeniyle, dokuma, giyim gibi özellikle dışa açık sanayi kollarında feminizasyonun artığına dair işaretler vardır

Page 21: Kadın ve STK lar

H NA B

Ülkemizdeki İstihdam Edilen Kadın İşgücünün Eğitim Düzeyi

Ülkemizdeki istihdam edilen kadın işgücünün eğitim düzeyi % 22’si okur-yazar olmayan, % 51’i ilkokul mezunu, % 9’i ortaokul mezunu, % 10’u lise mezunu ve % 8’i ise yüksek okul/üniversite mezunu şeklinde ortaya çıkmaktadır.Türkiye’de yüksek öğrenim görmüş kadınların aynı niteliğe sahip erkeklerden az olması, özellikle yönetici kadrolarda çok az yer almalarına neden olmaktadır. Bunun yanında erkeklerin egemen kültürel değerler nedeniyle kadın yönetici altında çalışmak istememesi işverenlerin kadınları yönetim kademelerinden uzak tutmasına neden olmaktadır. Bir başka etken de kadınların bu konudaki isteksizliği ve duyarsızlığıdır. Çalışan kadınların genel olarak geleneksel kadın rollerini benimsedikleri ve çalışma ortamlarındaki rollerini ikinci planda tuttukları görülmektedir.

% 22Okur-Yazar Olmayan

% 51 İlkokul Mezunu

% 8 Yüksek Okul/Üniversite Mezunu% 9 Ortaokul Mezunu

% 10 Lise Mezunu

Page 22: Kadın ve STK lar

H NA B

Günümüzde kadınların en yoğun meslek alanları tekstil, öğretmenlik,tıpla ilgili alanlar, bankacılık, borsa, gıda, madencilik, otomotiv, medya, turizm, sigortacılık, bilişim sektörüdür. Yapılan araştırmalar kadın işgücünün bazı iş kollarına göre dağılımı şöyledir: Avukat % 28, Mimar % 39, Mühendis % 14, Akademisyen % 33’tür. Bu rakamlar gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında belki sevindiricidir ama rakamların yüksek oluşu bu alandaki toplam sayının düşük oluşundan da kaynaklanmaktadır. Ülkemizde üst kademe yöneticisi konumundaki kadın oranının % 0.20 olduğunu dikkate aldığımızda yukarıda sıraladığımız gerekçelerin haklılığı ortaya çıkar.

%31 Akademisyen

%33 Mimar%28

Avukat

%8Müh.

Page 23: Kadın ve STK lar

H NA B

Kamu Sektöründe Kadın İşgücü

Kadınların yoğun olarak çalıştıkları kesim kamu kesimidir. Kamuda da yönetici konumunda olan kadın sayısı azdır ve daha çok şef, müdür gibi daha alt düzey yönetici konumundadır. Kamuda çalışan kadınların yönetici statüsünde olanlarının % 80’i şef, % 15’i şube müdürü, % 3.7’si daire başkanı ve % 0.12’si genel müdür düzeyindedir Yönetim kademesinde çalışanların genel durumu dikkate alındığında bu alanda çalışan kadın sayısı sadece % 4.2’dir.Bu olumsuz tablonun ortadan kaldırılabilmesi için atılması gereken bazıadımlar vardır. Bunları öneri olarak sunuyoruz.

% 80

ŞubeMüdürü

% 15

Şef

% 3.7 Daire Başkanı

% 0.12Genel müdür

Page 24: Kadın ve STK lar

H NA B

ÖNERİLERAtılacak adımların başında kadının statüsünün yükseltilmesi geliyor. Kadın statüsü, kadının aile ve toplum içindeki konumu olarak tanımlanabilir. Bu statüyü yükseltmenin yolu, kadının genel anlamda daha fazla eğitim olanaklarından yararlandırılması, özel anlamda da daha fazla mesleki teknik bilgi almasını sağlamak.Kadının statüsünün yükseltilmesi aynı zamanda laik-demokratik sisteme yönelen tehditleri de azaltacaktır. Bugün Anadolu’da binlerce kadın imam nikahlı olarak yaşamakta, üzerine kuma getirilmekte ya da kendisi kuma olarak gitmek zorunda kalmaktadır. Statüsü yüksek kadınların böyle sorunları olmadığı bilinmektedir.

Page 25: Kadın ve STK lar

H NA B

Nüfus artış hızının denetim altına alınması, mevcut iş olanakları yetersizliği, eğitim ve sağlık hizmetlerini götürme yaşanan yetersizlikleri belli ölçüde ortadan kaldıracaktır. Bunun yanında statüsü yükselen kadınların yetiştireceği çocukların daha eğitimli ve bilinçli olacağı dikkate alınarak geleceğimiz olan çocukların daha sağlıklı bir nesil oluşturacağı gözden kaçırılmamalıdır.Kadın statüsünü yükseltmenin bir başka yararı, ülkemizdeki hızlı nüfus artışının önüne geçebilecek bir durum olmasıdır. Çünkü yapılan demografik araştırmalar (SAY, 1998:7) kadın statüsünün yükselmesi ile çocuk sayısının azaldığını göstermektedir. Eğitim düzeyi yüksek kadınların sahip olduğu çocuk sayısının az, eğitim düzeyi düşük kadınların çok çocuk sahibi olması bunun en belirgin kanıtıdır. Aksi takdirde 30-40 yıldır sürdürülen Aile Planlaması çalışmalarının tek başına yeterli olmadığı ortadadır.

Page 26: Kadın ve STK lar

H NA B

Günümüzde kentlerde yaşayan işsiz kadınlar, istihdam açısından içinde bulundukları olumsuz koşullara ve sahip oldukları geleneksel değerlere rağmen potansiyel işgücü niteliği taşımaktadırlar. Bu potansiyelin değerlendirilmesinin birkaç yararı vardır. Birincisi, bu işgücünün ekonomiye entegrasyonu, ekonomik yaşama yeni bir dinamizm getirecek ve ulusal gelirin artışına da katkı sağlayacaktır. İkincisi, ekonomik geliri olan insanların daha rahat ve mutlu bir elde edeceğini düşündüğümüzde bu durumun toplumsal huzur ve barış açısından önemini rahatlıkla kavrayabiliriz. Son olarak şunu vurgulamak gerekir. Halen yasalarda bulunan kadınların çalışmasınıgüçleştiren unsurların yasalardan çıkarılması, iş alanlarının genişletilmesi, evli ve çocuklu kadınların çalışmasını kolaylaştırıcı düzenlemelerin yapılması gerekir.Çünkü azgelişmiş veya gelişmekte olan hiçbir ülkenin böyle bir işgücü potansiyelini görmezden gelmesi, yok sayması veya bundan yararlanmayı düşünmemesi gibi bir lüksü yoktur.

Page 27: Kadın ve STK lar

H NA B

Türkiye de Sivil Toplum Kuruluşları

Page 28: Kadın ve STK lar

H NA B

Türkiye Sivil Toplum Kuruluşları (STK'lar) ile 1980'lerde tanıştı. Türkiye'de STK'lar çıkışlarında, yurttaşlık bilincinin oluşturulması için sol tarafından desteklendi. Devlet karşısında güçsüz kalan toplumsal oluşumların arkasındaki halk desteğini artırmayı, bilinçli yurttaş katılımlarını güçlendirmeyi amaçlıyorlar. Bu bilinci oluşturduklarında toplumsal meşruiyet kazanabilirler. Onun için, kamuoyunun katılımına ve desteğe

ihtiyaçları var. Türkiye'de Sivil Toplum Kuruluşlarının sayısal profiline baktığımızda; tahmini olarak 2700 Vakıf, 50.000 Dernek ve 1200 Sendika, Meslek Odası ve diğer kuruluşlar bulunmaktadır. Bunların da yaklaşık dörtte üçü Ankara, İstanbul ve İzmir'de yani Türkiye'nin Yönetim merkezlerindedir.

Page 29: Kadın ve STK lar

H NA B

Türkiye de Sivil Toplum Kuruluşlarına Başarılı Örnekler

Page 30: Kadın ve STK lar

H NA B

Page 31: Kadın ve STK lar

H NA B

TEMA Vakfının Amaçları

Ülkemizde doğal varlıkların ve çevre sağlığın korunması, erozyonla mücadele, toprak örtüsü ve toprağın korunması ve ağaçlandırmanın önemi hakkında kamuoyunu eğitmek ve bilinçlendirmek Erozyon felaketinin doğuracağı sonuçlar, alınacak önlemler konusunda halkımızı bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve böylece oluşturulacak bilinçli ve etkin kamuoyu desteği ile hükümetleri erozyonla mücadelede, gerçekçi ve uygulanabilir politikalar üretme ve uygulamaya teşvik etmek Biyoçeşitlilik, toprak, su ve doğal çevrenin korunmasına ilişkin milli politikaların oluşturulmasına yardımcı olmak ve bu esaslardan ödün verilmemesi için mücadele etmek Ağaç ve orman sevgisini topluma mal etmek

Page 32: Kadın ve STK lar

H NA B

Hayvancılığın temeli olan çayır ve meraları koruyup, geliştirmek Doğal zenginliklerimizin bilinçsizce kullanılıp, geri dönüşümsüz bir şekilde yok olmasına izinvermeyerek, korumak, geliştirmek ve Türkiye'nin geleceğini güvenceye almak Çölleşmeyle mücadelede dünyaya örnek bir hareketi Türkiye'den başlatmak Doğal varlıkların, insan sağlığının, yeşil alanların, toprak ve bitki örtüsünün, ormanların,meraların korunması, geliştirilmesi ve yenilerinin teşkil edilmesini sağlamak için faaliyettebulunmak Bu amaçları gerçekleştirmek için gerekli teşkilatın oluşturulmasını, yasaların çıkmasınısağlamak ve gönüllü kuruluşların öncülüğünde toplumun bütün kesimlerinin desteği ileerozyonla mücadelenin ikinci bir İstiklal Savaşı kabul edilerek erozyon tehlikesi ilemücadele edilmesi

Page 33: Kadın ve STK lar

H NA B

TEMA Vakfının Hedefleri

TEMA'nın hedefi öncelikle ulusumuza, onun temsilcilerine, siyasal partilere ve hükümetlere, resmi ve özel kuruluşlara, eğitim kurumlarına, basın yayın organlarına, toprak erozyonunun nedenlerini, vahim sonuçlarını ve ülkemizin çöl olma tehlikesini anlatmaktır. TEMA bu hedef doğrultusunda, siyasi güçleri, doğal varlıkların yok edilmesi ve erozyon sorununa çare bulmadan iktidar olamayacaklarına inandırma çabasındadır. Bu nedenle erozyon sorununa karşı duyarlı, bilinçli ve etkin bir kamuoyu oluşturmaya çalıştırmaktadır. TEMA Vakfı, ülkemizin en değerli hazinelerinden birinin toprak olduğunun bilincindedir. Bu nedenle, orman, çayır, mera ve tarım alanlarının, su ve bitki gen kaynaklarının, doğanın korunması ve erozyonun önlenmesi konusunda, belli bir devlet politikasının gerekli ve zorunlu olduğuna inanmaktadır. Bu hedeflere ulaşmak ancak teknik yönden yeterli bir kadro, teşkilat ve mali imkanlarla mümkündür. TEMA Vakfı, toprak erozyonu nedeniyle hızla yok olan tarım alanlarının ve meraların verimliliğinin arttırıldığı koşulda, kırdan kente göçün önlenebileceğine inanmaktadır.

Page 34: Kadın ve STK lar

H NA B

TEMA Vakfının Vizyon-Misyonu

Vizyon Sürdürülebilir yaşam ilkesiyle doğal varlıkların korunmasında; ülkenin ve dünyanıngeleceğinde söz sahibi olan topraktan gelen toplumsal barışı sağlayan, bilinçli, halklabütünleşen, öncü bir STK olmaktır.Kaybolan geleceği kurtarmak, açlık ve yoksulluğu gidererek topraktan gelen toplumsalbarışı sağlamak için; MisyonErozyon, çoraklaşma, çölleşme, kirlilik, hatalı tarım teknikleri ve amaç dışı arazi kullanımınıönlemek; Doğal varlıkların tahribine yönelik, ulusal ve uluslararası her türlü idari, siyasi ve ekonomikbaskılara karşı mücadele etmek ve sorunlara çözüm üretmek, Biyolojik çeşitlilik, toprak, su ve diğer doğal kaynakların korunması, verimli kılınması vesürdürülebilir yönetimini gerçekleştirmek; Doğal varlıkların korunmasına yönelik politikaların, hükümetlerce üretilmesini, gerekli yasaldüzenlemelerin yapılmasını, uygulanmasını ve uluslararası anlaşmalara uyulmasınısağlayacak, bilinçli ve etkin kamuoyu oluşturmak

Page 35: Kadın ve STK lar

H NA B

TEMA Organizasyon

TEMA Vakfı, 13 bölüm halinde örgütlenmiştir. Genel Müdürlük, Eğitim, Projeler, Teşkilatlanma, Mali İşler, İletişim, İnsan Kaynakları, İktisadi İşletme, Bilgi İşlem, Belge-Bilgi Merkezi, Kaynak Geliştirme, İdari İşler ve Satın Alma bölümlerinden oluşmaktadır. Mali Danışman ile Hukuk Danışmanı da Vakıf bünyesinde hizmet vermektedir.

Page 36: Kadın ve STK lar

H NA B

TEMA Çalışmalar

Ağaçlandırma ProjeleriTEMA Vakfı özellikle Gelibolu, Marmaris ve İstanbul yangınlarından sonra, toplumumuzdagelişen ağaç dikme arzusunu, erozyonla mücadele çalışmaları için önemli bir adım olarakdeğerlendirmektedir. Kişi ve kuruluşların talepleri doğrultusunda fidan dikimlerigerçekleştirilmektedir. TEMA Vakfı bir bölgede, yapılacak olan ağaçlandırmalarda yöreye uygun olan ağaçtürlerinin dikilmesini ve dikilecek olan fidanların da yine aynı yörede yetişen ağaçlarınorijinlerinden olmasından yanadır ve ağaçlandırma çalışmalarında bu konuya büyük ölçüde

dikkat edilmektedir.

Page 37: Kadın ve STK lar

H NA B

Kırsal Kalkınma Projeleri Doğal varlıkların tahribi, çevre kirliliği gibi pek çok sorun, insanların doğal kaynakları yanlış

kullanımı sonucu oluşmaktadır. Özellikle toprağın verimini yitirmesi, doğal bitki örtüsünün zarar görmesi vb. çevre sorunları, doğayı biçimlendirerek yaşayan insanların başta ekonomik durum ve sağlık açısından kayıplara uğramasına neden olmaktadır.TEMA Vakfı kırsal kalkınma projelerini; doğal yapının bozulduğu ve yaşam kalitesinin azalması sonucu sosyoekonomik düzeyin gerilediği, ya da varolan üretim potansiyeliyle kaynakların en iyi şekilde değerlendirilmesiyle sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilebileceği yörelerde başlatmaktadır.Kırsal kalkınma projeleriyle; doğal yapı onarılırken, mevcut potansiyelin de etkin kullanılmasıyla tarımda - hayvancılıkta - ormancılıkta gelir getiren etkinlikler yaratmak, süregelen geçim kaynaklarını verimli kılmak, kaliteli üretimin arttırılmasıyla birlikte ekonomik düzeyin yükseltilmesi için gereken altyapı ve eğitim çalışmalarını gerçekleştirmek vb. çok yönlü girişimlerle kırsal alanda yaşam koşullarının iyileştirilmesi hedeflenmektedir.

Page 38: Kadın ve STK lar

H NA B

TEMA Vakfı'nın Hukuksal ÇalışmalarıTEMA Vakfı'nın hukuksal çalışmaları, "Mevzuat Çalışmaları" ve "Davalar" olarak iki ana

başlıkta değerlendirilebilir. Eylül 1992 yılında kurulan TEMA Vakfı'nın hukuksal alandaki ilk ve en büyük başarısı 38 yılda çıkartılamayan dört kez kadük olan "Mera Yasası" nın TBMM'de 1998 yılının Şubat ayında "oybirliği" ile kabul edilmesi olmuştur. Nisan 1998 yılında da Ankara'da geniş katılımlı bir toplantıda, mera, toprak ve su ve orman için mevzuat komisyonları oluşturulmuş ve bu komisyonlara ilgili bürokratlar, öğretim üyeleri ve hukukçular katılmışlardır. Bunlardan mera komisyonu "Mera Yönetmeliği"ni hazırlamış ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Toprak-su Komisyonu "Toprak Yasaları"nı hazırlamıştır. Bu taslakların yasalaşması için gayretler devam etmekte olup, orman komisyonu da çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca su ile ilgili olarak da, "Çerçeve Su Yasası" ve "Havza Yönetimi" konularında çalışmalar sürdürülmektedir

Page 39: Kadın ve STK lar

H NA B

Eğitim ÇalışmalarıEğitim Bölümü 1996 yılında kurulmuştur.Eğitim Kadrosu

Eğitim Bölümü Başkanı Program Geliştirme ve Yayın Uzmanı Materyal Geliştirme Uzmanı Eğitim Etkinlikleri Uzmanı Belge Bilgi Merkezi (BBM) Sorumlusu Grafiker olmak üzere 6 kişilik profesyonel bir kadro ile çalışmaktadır.

Page 40: Kadın ve STK lar

H NA B

Öğretim Kadrosu 14 Profesör 6 Doçent 6 Yardımcı Doçent, 2 Doktor 2 Araştırma görevlisi olmak üzere 30 kişilik gönüllü eğitim kadrosu ile çalışmaktadır.Çeşitli seminer, konferans, panel, vb. gibi etkinlikler için yapılan planlamaya göre bir araya gelen üniversitelerdeki öğretim üyeleri ile, emekli olmuş öğretim üyelerinden oluşmaktadır. Ayrıca 100’ün üzerinde danışmandan yararlanılmaktadır.

Page 41: Kadın ve STK lar

H NA B

Uluslararası İlişkiler

TEMA Vakfı uluslararası alanda da etkin olarak faaliyet göstermektedir. Vakıf, Dünyada toprak erozyonu, çölleşme ve doğal varlıkların korunması alanlarındaki yeni araştırmalar, uygulamalar ve faaliyetler hakkındaki son gelişmeleri, içinde bulunduğu ağlar, takip ettiği yayınlar ve katıldığı uluslararası seminer ve konferanslar aracılığıyla izlemekte ve kamuoyunun bilgisine sunmaktadır. TEMA Vakfı, çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınma alanında faaliyet gösteren birçok kurum ve kuruluş ile işbirliği yapmaktadır;

Page 42: Kadın ve STK lar

H NA B

Birleşmiş Milletler ECOSOC (Ekonomik ve Sosyal Konsey) üyesi, Akdeniz ülkelerindeki çevre ve kalkınma STK'ları federasyonu olan MIO-ECSDE (Çevre Kültür ve Sürdürülebilir Kalkınma için Akdeniz Bilgi Ofisi) üyesi, Dünyanın en geniş çevre bilgi ağına sahip çevre birliği olan IUCN (Dünya Koruma Birliği) üyesi, 141 Çevre Sivil Toplum Kuruluşu Federasyonu olan EEB (Avrupa Çevre Bürosu) üyesi, Akdeniz'deki çevrenin korunması için çalışan STK'lar ağı olan MED-Forum (Ekoloji ve Sürdürülebilir Kalkınma için Akdeniz STK'ları Forumu) üyesi, Kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan ve üyelerine erozyon konusunda eğitim, kaynak ve bilgi sunan IECA (Uluslararası Erozyon Kontrol Birliği) üyesi, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı Akdeniz Eylem Planı (UNEP-MAP)'in akredite olmuş üyesi, TEMA - REC (Orta ve Doğu Avrupa için Bölgesel Çevre Merkezi) STK Diyalog Grubu üyesidir. TEMA ayrıca, Worldwatch Enstitüsü'nün her yıl yayınlanan kitabı “Dünyanın

Durumu” serisinin Türkiye yayın hakkı sahibidir.

Page 43: Kadın ve STK lar

H NA B

TEMA Vakfı birçok uluslararası toplantıya ve etkinliğe davet edilmektedir. Vakıf, Avrupa Parlamentosu'nda Çevre Komisyonu üyelerine erozyon sorunu hakkında sunum yapmış ve 3 Parlamenter TEMA'ya üye olmuştur. TEMA, 2002 yılında Johannesburg'da yapılan Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi'nde toplantılara etkin katılım sağlamıştır. Bunun yanında, Nasrec Sergi Merkezi'nde başta Bayburt İli Kop ve Burnaz Dere Havzaları, Erozyon Kontrolü, Doğal Kaynak Yönetimi ve Kırsal Kalkınma Projesi olmak üzere uygulamakta olduğu projeleri sergilemiştir. Ayrıca, “TEMA-Camili Doğal Varlıkları Koruma Amaçlı Kırsal Kalkınma Projesi" Dünya Zirvesi çerçevesinde düzenlenen İş Dünyası Sürdürülebilir Kalkınmada İşbirliği Ödülleri kapsamında 32 finalist proje arasında yer almıştır.

TEMA misyonunu uluslararası platformlara taşımak amacıyla TEMA Türkiye'nin kardeş vakfı olarak Almanya ve Hollanda'da iki Vakıf kurulmuştur. Her iki Vakıf'ta kuruldukları

ülkelerin yasalarına göre faaliyet göstermektedir.

Page 44: Kadın ve STK lar

H NA B

TEMA - Almanya Vakfı (TEMA-D), 1998 yılında işadamı Kemal Şahin başkanlığında kurulmuştur. Genel Merkezi Aachen kentinde bulunan TEMA-D, tanıtım ve eğitim çalışmalarını Almanya'nın değişik kentlerinde düzenlediği etkinliklerle sürdürmekte Türk ve Alman halkının çevre konusunda yapacağı ve yapmakta olduğu güzel işbirliklerine ve kültür alışverişine katkıda bulunmaktadır. TEMA-D'nin yurtdışından sağladığı maddi destek ile Konya Beyşehir Derbenttekke'de "Yurtdışında Yaşayan Türkler Ormanı" yeşermektedir. Aynı amaca hizmet etmekte olan ve merkezi Rotterdam'da bulunan TEMA-Hollanda (TEMA-NL) Vakfı ise 8 Şubat 2002 tarihinde işadamı Mehmet Hasançebi başkanlığında kurulmuştur. Hollandalılar ve Hollanda'da yaşayan Türklerin bilgilenmesi ve bilinçlendirilmesini hedefleyen TEMA-Hollanda Natuurmonumenten, Stichting Veldwerk, Stichting Aaarde-werk isimli kuruluşlarla işbirliği çalışmaları geliştirmektedir. Stichting DOEN sponsorluğunda faaliyetlerini sürdüren TEMA-Hollanda Türkiye'de TEMA-

Hollanda Ormanı kurma projesini yürütmektedir.

Page 45: Kadın ve STK lar

H NA B

Teşkilatlanma ÇalışmalarıTEMA Vakfı, toprak erozyonu ve çölleşmeye karşı mücadelede yurt içinde ve yurt dışında profesyonel ve gönüllü kadrosu ile çalışmalarını sürdürmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı A.Necdet SEZER ve eşi, milletvekilleri ve bazı sanatçılar Vakfın gönüllüleri arasındadır. TEMA Vakfının gönüllü temsilci kadrosu, TEMA Vakfı teşkilatlanma yapısına göre ülkemizin il, ilçe ve köylerinde; bulundukları bölgedeki mülki-idari amirleri, ekonomik ve sosyal faaliyet gösteren çeşitli gruplar, diğer Sivil Toplum Kuruluşları, basın yayın organları, bilimsel kuruluşlar, öğretmen ve öğrenciler ile köylüsünden çiftçisine tüm halkı, erozyon ve ülkemizin karşı karşıya bulunduğu çevre sorunları hakkında bilgilendirmekte, doğal varlıkların ve ülke topraklarının korunmasında bilinçli bir toplum oluşturmak için çeşitli eğitim ve bilgilendirme çalışmaları yapmakta, TEMA Vakfı çalışmalarına destek olmak isteyen kişi ve kuruluşları TEMA'nın amaçları doğrultusunda örgütleyerek, TEMA vakfı'nın hedef ve stratejilerini yaygınlaştırmaktadırlar. Tüm TEMA Gönüllü Temsilcileri, Vakıf Merkezinde Teşkilatlanma Bölümü aracılığı ile çalışmalarını yürütmektedirler.

Page 46: Kadın ve STK lar

H NA B

Basında TEMA

Zaman 9/ 11 /2002 TEMA Vakfı'ndan sahilden geçecek transit yola tepkiTEMA Vakfı Giresun Temsilcisi Hakan Adanır, Giresun’un sahilinden geçecek olan transit

yolun, halkın psikolojisini bozacağını ve şehirde suç oranını artıracağını ileri sürdüTEMPO*pek Tuzcuoğlu TEMA Vakfı ile ortak çalışması sonucunda çok özel fotoğraflara sahip oldu.

'İmza Defteri Projesi'nde yayımlanacak fotoğrafların çıkış noktası oyuncunun dedesi; Tuzcuoğlu, doğallığını ön plana çıkaran fotoğraflar için 'İçimdekini ortaya çıkardım' diyor.

Radikal 8 / 3 / 2004 Özkök'ten TEMA‘ ya destek Genelkurmay Başkanı Özkök, "Bunlar ağaç dikme

eldivenlerim" dediği eldivenlerle işe koyuldu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve eşi, TEMA Vakfı'nın 1 Milyon Fidan Kampanyası'na, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı bahçesinde ağaç dikerek destek verdi.

Page 47: Kadın ve STK lar

H NA B

SABAH Gurur rakamınız 526 milyar lira!

gelirinden iki kuruluşa yapılan bağışta hedef aşıldıSABAH'IN satış gelirinden TEMA Vakfı ile Darüşşafaka'ya ayrılan pay sekiz ayda 526 milyar liraya ulaştı Kampanya başladığında yıllık hedef 500 milyardı

HürriyetBir kitap: ‘Yaprağın Dili’

Ne zamandır çekmecemde duruyordu ve tanıtılmayı bekliyordu. Geçenlerde Fenerbahçe Parkı'ndaki sonbahar turu, kızıl yapraklar anımsattı TEMA Vakfı yayınını. Genel Müdür Yardımcısı Gülay Yaşin bir gün gazeteye uğradığında bırakmıştı ‘‘Yaprağın Dili’’ni

Page 48: Kadın ve STK lar

H NA B

ÇYDD

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), 1989 yılında ülkede herkese eşit bir çağdaş eğitimin sağlanması, böylece bilinçli, eğitimli, evrensel insan, çocuk, kadın haklarına saygılı, çevreye duyarlı, Atatürk ilke ve devrimlerinin aydınlığında, çağdaş bir toplum oluşturulması amacıyla kurulmuş, partiler üstü bir dernektir. Üyeleri, toplumun eğitimli, ülkesine hizmet etmek isteyen gönüllü insanlarından oluşmaktadır ve ülkenin 96 yerinde örgütlenmiştir. Ayrıca Almanya’da,aynı amaçla kurulmuş Çağdaş Yaşam Münster Bölgesi adlı bağımsız bir ÇYDD daha vardır.ÇYDD, yüksek öğrenim, ilk ve orta öğrenim gençlerine 16 bini aşkın burs vermekte, kırsal kesimde okuma şansı az olan yoksul kızların 5000’ine eğitim desteği sağlamaktadır.ÇYDD, konferanslar, paneller, yarışmalar yoluyla halkın bilinçlenmesi ve bilgilenmesi için çaba göstermekte, yetkin üyelerince çeşitli kitaplar yayınlamaktadır.

Page 49: Kadın ve STK lar

H NA B

ÇYDD, gençler ve çocuklar için çeşitli yaz ve kış okulları, geziler ve çocuk kulübü gibi özgün çalışmalar yapmakta, kırsal kesim projeleriyle, okul öncesi eğitim programları, öğretmenlere hizmet içi eğitim, üniversite ve lise hazırlık kursları düzenlemektedir. Çok sayıda üniversite mezunu bursluları, toplumun önemli noktalarında görev almaktadırlar. ÇYDD, kendisine karşı toplumda büyük bir güven oluşması nedeniyle, eğitim kurumları yapılması için şartlı bağıllar almaktadır. 1999’daki deprem nedeniyle, Devlet, ÇYDD’ye para toplama yetkisi vermiştir. Bu nedenle, deprem bölgesinde ve deprem göçü almış kırsal kesimde, dernek çok sayıda ilköğretim okulu, çocuklar ve gençler için Rehabilitasyon ve Kültür Merkezleri, Yurtlar ve kadınlar için gelir getirici atölyeler yapmaktadır. Ayrıca, depremzedeler için sosyal konutlardan oluşan bir site yapmıştır.

Page 50: Kadın ve STK lar

H NA B

ÇYDD, işsiz gençlerin ve kadınların meslek edinmeleri, ekonomik özgürlüklerine kavuşmaları, böylece şiddet ve terörden uzaklaşmaları konusunda projeler oluşturmaktadır. ÇYDD, tüm projelerini, Milli Eğitim ve Sosyal Hizmetler Bakanlıklarıyla ortak protokoller çerçevesinde yürütmekte, bilgi birikimi olan çalışkan, ilkeli üyeleriyle, devletin ulaşamadığı, yeterli olamadığı konularda, halka gönüllü ama profesyonelce eğitim, örgütlenme ve bilinçlenme desteği vermektedir.ÇYDD, ülkede demokrasinin oluşup gelişmesi konularında projelerini yılmadan sürdürmekte, Çağdaş Türkiye için çalışmak isteyen yeni gönüllülerle birleşerek çoğalmakta ve toplumda dürüstlük, çalışkanlık ve erdemlilik ve Cumhuriyete sahip

çıkma konusunda ciddi bir baskı grubu oluşturmaktadır.

Page 51: Kadın ve STK lar

H NA B

ÇYDD Amaçlar

ÇYDD : Atatürk ilke ve devrimlerini korumak, geliştirmek, çağda ş eğitim yoluyla çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşmak amacını güden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, ülkenin “çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkması” ülküsü için bilgi, beceri ve deneyim birikimiyle, gönüllü çalışan bir sivil toplum örgütüdür.ÇAĞDAŞ TOPLUM ve ÇAĞDAŞ BİREY İÇİN a) Evrensel çocuk, kadın ve insan haklarına saygılı, demokratik, laik bir toplum ve sosyal hukuk devleti düzeninin gerçekleştirilmesi, korunması ve geliştirilmesi;b) Bireylerin hukuksal, siyasal, ekonomik, kültürel, toplumsal, fiziksel konumunun geliştirilmesi, tüm insan hakları ve özgürlüklerinden yararlanmalarının sağlanması;c) Toplumda çevre sorunları ve kültürel mirasımızla ilgili duyarlılığın arttırılması ve çevre bilincinin yerleştirilmesi öncelik taşır

Page 52: Kadın ve STK lar

H NA B

ÇYDD Hedefler

ÇAĞDAŞ TOPLUM ve ÇAĞDAŞ BİREY İÇİN a) Evrensel çocuk, kadın ve insan haklarına saygılı, demokratik, laik bir toplum ve sosyal hukuk devleti düzeninin gerçekleştirilmesi, korunması ve geliştirilmesi;b) Bireylerin hukuksal, siyasal, ekonomik, kültürel, toplumsal, fiziksel konumunun geliştirilmesi, tüm insan hakları ve özgürlüklerinden yararlanmalarının sağlanması;c) Toplumda çevre sorunları ve kültürel mirasımızla ilgili duyarlılığın arttırılması ve çevre bilincinin yerleştirilmesini, hedeflemiştir.

Page 53: Kadın ve STK lar

H NA B

ÇYDD’nin Vizyon-Misyonu

“Sorunların değil çözümün bir parçası olmak” Bu nedenle ÇYDD’nin amacı, ülke sorunlarının çözümüne yönelik somut projeler oluşturarak toplumun kalkınmasına katkıda bulunmaktır.DEVLET KURUMLARIYLA İŞBİRLİĞİÇYDD projelerini, çalışan gönüllüleri, Milli Eğitim Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ile Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Mülki ve Mahalli İdareler ile birlikte gerçekleştirir.PARTİLER ÜSTÜ KONUMUÇYDD, somut projelerini gerçekleştirirken, partiler üstü konumunu korumayı ilke edinmiştir.

Page 54: Kadın ve STK lar

H NA B

ÇYDD Çalışmalar

ProjeleriKırsal Alan ProjeleriÖrgün Eğitime Destek Projeleri

Okul yapımı ve Milli Eğitime teslim edilmesiKentlerde öğrenci yurtları kurulması ve üniversitelere teslim edilmesiBurslar

YİBO ve PİO ları geliştirme programları YİBO oyun parkları, laboratuarlar,spor salonları,kitaplık,bakım ve onarım,kültürel destek verilmesi

Erken Çocuk Gelişimini Destekleme ProjeleriAna sınıfları açmaYaz okulları açma

Page 55: Kadın ve STK lar

H NA B

Yaygın Eğitime Destek ProjeleriToplum Kültür ve Çocuk ProjeleriUlusal eğitime destek projeleri;okuma yazma, bilgi-beceri, bilgisayar dikiş-nakış, aşcılık kursları, Üretim ProjeleriHalk ve okul kitaplıkları açma ve geliştirmeİnsan hakları eğitimi projesiSokak çocukları çalışmasıGençlere İngilizce öğrenim desteği Starteji ProjeleriMülki İdare Amirliği ve STK işbirliğiBilgilendirme ve bilinçlendirme toplantıları Öğretmen coşkulandırma projesi

Page 56: Kadın ve STK lar

H NA B

Sanata Destek ProjeleriBizim İdil Eğitim Kültür ve Sanat FestivaliResim ve yazı yarışmalarıÇağdaş ressamlar toplu resim sergileri Tiyatro ve müzik grupalrı oluşturma projesiAnadolu okullarını müzik aletleri le donatma projesi

Deprem Projeleri

Page 57: Kadın ve STK lar

H NA B

Basında ÇYDD

Akşam 30.05.2003 Çağdaş kızlara ödül

Sabah'la Günaydın 25.05.2003 ÇYDD'den mezuniyet kokteyli

Cumhuriyet 02.05.2003 61 Yaş ve Akıl Bankası Bir Düzce Yolculuğu Akyaka'da Çağdaş Yaşam Rüzgarı

Zaman 26.11.2002 Kız diye okutmadılar...

Vatan 25.11.2002    Mardin'den 46 güneş doğuyor

Hürriyet 24.11.2002Mardin'i Mardinli kızlar dünya kenti yapacak.

Page 58: Kadın ve STK lar

H NA B

SEKTÖR ANALİZİ

Page 59: Kadın ve STK lar

H NA B

Dünya da ve Türkiye de STK’ nın Karşılaştırılması

Page 60: Kadın ve STK lar

H NA B

Sivil toplum örgütleri, ülke yönetimindeki sorumlulukların halkla paylaşım aracıdır. Temeli ve organizasyonu iyi kurulmuş, örgütlü ve etkin bir sivil toplum, günümüz gelişmiş demokrasileri ve katılımcı yeni dünya anlayışının vazgeçilmez unsurudur. Sivil toplum etkinliğinin önemi bilinci ile ülkemizi mercek altına alarak ve dünya ile karşılaştırarak, zaafları ve bu zaafları yenmek için yapılması gerekenleri belirlemek gerekiyor.Türkiye'de sivil topluma, profesyonel değil, amatörce bir yaklaşım hakim.

Dünyada yerleşik sivil toplum anlayışı bizim anladığımızdan ve yaşadığımızdan çok farklı ve bir sektör haline gelmiş durumda. Örnek olarak verebileceğimiz Almanya'da,

milli gelirin %4'ünden fazlası bu sektörden kaynaklanmakta.

Page 61: Kadın ve STK lar

H NA B

Dünyada yerleşik olan, konu bazında yaklaşım ve faaliyet gösterme anlayışı yerine genel yaklaşım hakim. Bu nedenle sivil toplum, süreklilik arzetmeyen, inişli çıkışlı bir sektör durumunda. Bir arada çalışma ve ortak faaliyet alanlarına yönelip güçbirliği oluşturmanın getirileri ancak ve ancak skandallar veya deprem gibi büyük bir afetle karşı karşıya kalındığında yaşanabiliyor. Bu doğrultuda, kurulan örgütlerin kendilerini motive edecek bir yapılanma içinde sürekli bir başarı çizgisi yakalamaları zor oluyor. Finansman, yaşanan en büyük sorunlardan biri. Kısa vadeye endeksli örgütler, kendi aidatlarını üyelerinden tam olarak toplayamıyor. Fon geliştirme veya fon temini kültürümüz yok ve Türkiye'de bir faaliyet ve amaç için para istenmesi ayıp olarak algılanıyor. Ülkemiz sivil toplum örgütlerinin uluslararası ilişkileri ve bağlantıları eksik. Uluslararası sivil toplum örgütleri ile diyalog kurulmadığından işbirliğine gidilemiyor. Oysa Türkiye bu imkana sahip. Dünya ülkelerinde yaşayan 5 milyon Türk insanının oluşturduğu diaspora azımsanamayacak ve mutlak faydalanılması gereken çok değerli bir imkan

Page 62: Kadın ve STK lar

H NA B

Sivil Toplumu Güçlendirmek İçin...

Page 63: Kadın ve STK lar

H NA B

Sivil toplumu güçlendirmek için yapılması gerekenlere değinirsek;Öncelikle gerçek sivil toplumun etkin ve baskı grubu oluşturacak bir güç olduğuna inanan yeni bir gönüllülük anlayışı getirilmesi, proaktif bir toplum yaratmak ve bunu yaparken özellikle, Türk toplumunun nüfus ve beyin gücünün ana noktası olan gençliğe yönelmek, başar standartlarını ve hedefleri yüksek tutmak,Bilgiye dayalı, konu bazında bilimsel çalışan enstitüler kurulması, ülkemiz sivil toplum anlayışını geliştirmenin ve başarıya ulaştırmanın en önemli gerekliliklerinden. Ülkemiz ihtiyaçları doğrultusunda kurulacak Avrupa Birliği Enstitüsü, Etik Enstitüsü, Enerji Enstitüsü, Liderlik Enstitüsü, Eğitim Enstitüsü gibi kuruluşların ürettikleri projelerin hayata geçirilmesi için desteklenmesi,

Page 64: Kadın ve STK lar

H NA B

Etkin bir sivil toplumun en önemli dayanaklarından biri, yerel sivil örgütlerin güçlenmesidir. Yerel örgütlerin kısa vadede somut başarılar sağlamaları daha kolaydır çünkü, yerelyöneticileri etkileyerek küçük çaplı ama toplum için büyük önem arzeden projeleri hayatageçirme imkanı vardır. Yerel örgütler, yerel basının da desteği ile geniş etki yaratmaimkanına sahiptir.Yerel karar mercileri ile halkı biraraya getirerek, bölgesel ekonomik kalkınma, eğitim,iletişim, kültür ve spor gibi konuların işlemesi,Genel anlamda faaliyet göstermek yerine enerjilerin belli noktalarda toplanarak konubazında faaliyet gösterip ihtisaslaşma. Konu bazında yaklaşım ile sürekli ve kapsamlı bireğitim işleyişi yerleşmesi.

Page 65: Kadın ve STK lar

H NA B

Başarının Anahtarları

Bir sivil toplum örgütünün başarısı için gereken unsurlar;Özgüven ve inanç birliği,Güç ve enerjiyi belli noktalarda toplayarak konu bazında faaliyet gösterip ihtisaslaşmak(TEMA-ÇYDD-TÜSİAD),Alt ve üst hedefler belirlemek, Güçlü ve sağlıklı bir örgütlenme, Disiplin ve sabır, Kararlılık, Takipçilik olarak, toparlanabilir.