İsmet Özel - Bakanlar Ve Görenler

110

Transcript of İsmet Özel - Bakanlar Ve Görenler

  • dam Yaynlar Telif Eserler: 13

    Bu eser 12 Mart 2004 tarihinde yrle giren ve eitli kanunlarda deiiklik yapan 5101 sayl kanunda fikir ve sanat eserleri kanununa eklenen 11. maddeye gre dijital hale getirilmitir. Malumat iin baknz Ek 11. Madde. Farabi..

    Dizgi-Kapak : Ayan Grafik 517 86 89 Bask - Cilt : Bayrak Matbaas Birinci Bask : Aralk 1985 ikinci Bask : Mays 1986 nc Bask: ubat 1991

  • BAKANLAR VE

    GRENLER

    smet zel

    ataleme Sk. retmen Han

    Kat: 1 No: 106 Caalolu/ISTANBUL

    Tel: 513 65 16

  • NDEKLER

    Piyadeler Sefinesi 7 Gzellik ve nsan Olmak 10 Gerek Szler 13 Doru Sylemek 17 Hlf-ul Fudul 21 Dar Grllk 24 Hurafenin Hamakat 27 man ve tikad 30 Sevgi ve Zorbalk 33 Hayat Zengin Klmak 36 Btn mknlar 39 yimserlik Karamsarlk 42 ada Medeniyet 45 Gastronomi 49 nsanca Yaamak Gerekli mi? 52 nsann Gc ve Zaaf 56 Zordur Anlamak 59 Protein ve Hrriyet 62 Hrriyet mi,Emniyet mi? 65

  • e ve Da Doru Hrriyet 68 Etkilere Almak 71 Yap'lar ve Yapma'lar 74 Adn Silmek 77 Kaybeden Kazanyor 80 Avam ve Havass 83 Gvence 87 Dnyadaki Yerimiz 90 Hayatmzdaki Anlam 94 Cinnet Snr 97 "Ne" Olduunu Bilmek 100 Her nsann Tarihi 103 Dnyay Grmek ve Dnyaya Bakmak 106

  • PYADELER SEFNES Byk bir sefer dzenlemisiniz, bir deniz sava

    yapmak zere hazrlanmanz gerekli. Byk gemileriniz var, kalyonlarnz, kadrgalarnz var. Gemilerinizin belki yelkenleri atlastan, halatlar, palamarlar ibriimden belki. Toplarnz yeter say-da, askerleriniz de ok, belki gereinden bile fazla. Lkin adamlarnz denizci deil, onlar tecrbeli bir-ok kara sava grm piyadelerdir. ok iyi kl kullanmay biliyorlar, dmann nnde hi ylma-dan bahadrlk gsterebiliyorlar. Ama bir kusuru var bu askerlerin: Hibiri deniz grmemi. Hibiri yzme bilmiyor. Daha da kts bu askerlerin hep-sini deniz tutuyor. Yapmanz gereken sava deniz sava, dmanla deniz zerinde karlatnz za-man ise suyun dalgal olmas muhtemel. Deniz sakin bile olsa sava durumunda gemi mutlaka yalpa yapacak. Deniz sava yapacaksnz bu yzden sefer dzenlediniz, gemiler hazrlattnz zaten. Sizin dmanlarnz karada deil. Nedense sizinle savaa gelecek hi bir bahriyeli bulamadnz. Bahriyeliler ya ticaret gemilerinde i bulmular, edeple-riyle tacirlere hizmet ediyorlar. Edepsizlikten holanan bahriyeliler de korsanl semiler.

    Eer gemileriniz iin bahriyeli edinmek istiyor-sanz tacir gemilerinin nn kesmek veya korsan-

    7

  • lar yenip esir almak zorundasnz. Her halkrda iiniz denizde sizin. Sava yapacaksnz, denizde yapacaksnz, aresi yok. Deniz savan piyadeler yardmyla yapmak zorunda olduunuzu biliyorsu-nuz. Piyadeler de kaytlarn yaptrmlar gemileri-nize. Yani herkes iyi niyetli. Lkin deniz grmemi bu insanlarn ilk dalgalanmada gverteyi berbat edilerini mahede etmeniz kanlmaz. Deniz tu-tuyor sizin askerleri.

    Mslmanlarn yaadmz dnyadaki durumlar aa yukar salam ve gl bir gemide bulunan bir piyadenin durumuna yakndr. tikad salam, yani kl kullanmakta stne yok. Askerlii de fevkalade. Ama piyade olduunu hi hesaba katmadan denize almak istiyor. Halbuki o deniz-lerde yalnzca tacirler ve korsanlar var, sadece onlar rahatlkla seyredebiliyorlar. Tccarlamadan ve korsanlamadan zaten o denizlerde barnmann imkn yok. Hele bir de denizcilikten anlamyor-sanz su stnde bahadrlk gstermek yerine bece-riksizlik gstereceksiniz demektir.

    Geelim bir baka mesel sunmaya: Adam, stanbul'dan Edirne'ye gitmek istiyorum

    diyor. Ama Sirkeci garna gidecei yerde Haydar-paa'ya doru yol alm. Diyorsunuz ki ona: Kar-deim, gerekten Edirne'ye gitmek istiyorsan Boaz'n kar yakasnda bulunman gerekir. Adam: Hayr, diyor, ben buradan kalkan trenle Edirne'ye gideceim. Sonra peronlardan birinde bulunan bir trene biniyor. Bakyorsunuz o tren zerinde Ankara'ya gidecei yazl. Yine ikaz ediyorsunuz: Bu tren Ankara'ya gidiyor, Edirne'ye gitmek

    8

  • istiyorsan bu trenden in. Hayr, diyor adam srarla, ben ite bu trenle Edirne'ye gideceim. Sonra akl-nza geliyor ve biletine bir bakaym diyorsunuz. Adam biletini uzatyor. Hayret! Edirne'ye gitmek isteyen adam Ankara iin bilet alm. Siz yine sku-netinizi muhafaza ederek ve grev sorumluluu iinde: Bak kardeim, diyorsunuz, bu biletle ve bu trenle ancak Ankara'ya gidilir, Edirne'ye deil. Adam sizin ok can sktnz, ok anlaysz ve inat olduunuzu ifade etmek zere ters bir bakla bakyor yznze. Ne kadar kaln kafalsnz diyor. Edirne'ye gitmek istediimi ve bu fikrimden asla caymayacam bilmiyor musunuz? Ankara'ya kalkan tren hareket ediyor, adam mtebes-sim, el sallyor: Edirne'den bir kartpostal gndereceim, diye baryor size.

    Birinci meselimiz mslmanca tavrn gsteril-mesi gereken alann geilmesiyle ilgiliydi. kinci meselimiz ise vastalarn kanlmaz rotalarnn bi-zim niyetimizle deimeyeceine dair. Elbet her iki mesel de anlatm gc itibariyle yeterli deil. Btn benzetmeler eksiktir nk. Yalnz benzetmeler deil, kelimelerin kendileri bile geree tam tamna tekabl etmekten uzaktr ou zaman. Ama bir durumu, baka bir durumla aklamak zihne esneklik kazandryor denilebilir. Zihni esnek tutmak esas olmaldr, nk sonsuz bir ak iinde bulunan hayat, dnceleri hep gerisinde brakacaktr. Dnceyi esnek snrlarla korumak hayata ters dmeyi bir lde nler.

    9

  • GZELLK VE NSAN OLMAK Kedilerin ney sesinden, kaplanlarn da keman

    sesinden holandklarn bilir miydiniz? Keman sesi teskin ediyormu kaplan, buna karlk ddk sesi bu hayvanda azgnlk douruyormu. Genel olarak hayvanlarn ok holandklar sesler flt ve keman sesiymi. Bir kpein Chopin'in bir noktrn karsnda rahatszlkla havladn, uluduunu, buna karlk neeli, kvrak bir hava alnnca sknet ve keyifle uyuduunu tesbit etmiler. Ben de dkmanter bir filmde ritmik bir caz paras ahengine uyup albatroslarn boyun ve gvde hareketleriyle raksettiklerini grdm. Hayvanlarn kendilerine mahsus bir gzellik duygusu tadklar, gzellie kendi lleri iinde ilgi duyduklarn gsteren rnekler az deil. Bceklerin renkleri farkedip seebildikleri, ieklerdeki parlak ve cazip renklerin bcekleri kendilerine ekerek bitkilerin tozlamasn saladklar biliniyor. Karga ve kuzgunlarn parlak madenler ve mcevher almalar hi kuku yok ki bu nesnelerden holanmalarnn, onlar yanlarnda alkoymak istemelerinin bir sonucu. ngiliz dilinde "bower bird" denilen ku ei iin (yani sevgilisi beensin diye) yuvasn yle kuruyormu ki insann bu yaratkta estetik bir

    10

  • kaygu bulunduuna inanas gelir: Bu ku eine yapt yuvay nce al rp ile evreledikten ve ii-ni otlarla dedikten sonra en yakn dereden top-lad allar yuvann her iki tarafna bir sanat zevkiyle yerletiriyormu. Yuvann duvarlarn parlak tyler, krmz tanecikler ve bulabildii, gzel nesnelerle sslyormu. Nihayet yuvann giriine an ve atafat salamak zere oraya parltl talar ve midye kabuklar diziyormu. Kuun btn bu yaptklarn igdsyle aklasak bile, onun igdleri arasna "gzel olan semek" gibi bir zellii eklemek durumunda kalrz ki bu insan hayvandan ayran vasflarn gzellikten holanmak veya gzele duyulan temayl olmadn bize gstermeye yeter.

    Demek ki gzele olan eilim insann zgl (spe-sifik) bir vasf deil. Hayvanlar da kendi llerinde gzellikten zevk duyuyorlar, stelik bununla da kalmayp gzel olan eyi ina etmeyi de baarabili-yorlar.

    Be duyumuza ve alglarnza ilikin hususlarda hayvanlarla insanlarn ayn dorultuda yer aldk-larn sylemek mmkn. Hatt hayvan cemiyetle-rinin ileyileri temel esaslar bakmndan insann-kinden ayr deildir. nsanla hayvan ve hatta btn dier mahlkat arasndaki fark insann teslim olma veya isyan etme arasnda bir seim yapabilecek durumda oluu, bu semesine bal olarak da mkfat veya cezaya muhatap oluudur. nsanda bir emanet vardr, bu emanet onun kul olmay red-detmesini mmkn klar. nsandan baka yaratklar teslimiyetten ve kulluktan vazgeebilme imknna sahip deildirler. te bu farkn dnda insan

    11

  • ne attan ne de tatan ayr mtalaa etmenin gerei yoktur. Bcekler, balklar, srngenler kular ve btn dierleri bizler gibi mmetlerdir. nsan on-lardan ayran yalnzca bir "emanet"tir. Emanete ihanet etmek veya etmemekle insan teki mahl-kattan ayrlr veya onlardan fark kalmaz.

    nsan hayvandan ayran zelliin bir estetik deer silsilesine sahip olmakla ilgili olmayacan yukarda andmz rneklere dayanarak ileri sre-biliriz. nsann "sz" syleyen bir yaratk olmakla dierlerinden ayrld, let yapabilme zelliiyle insan olduu iddialar da yunuslarn dilleri zldnden, karncalarn hem ziraat, hem o-ban, hem de zanaatkar olduklar renildiinden bu yana kuvvetli iddialar olmaktan uzak kalmlardr. Biz insanlar da dier mmetler gibi bir mmetiz, ama bizi tekilerden ayran bir zellik bizim onlardan stn olmamz temin ettii gibi, onlardan aa olmamza da sebeb olabilir.

    Bir kpek neden Chopin'in noktrn karsnda havlyor, rahatszlk belirtisi gsteriyor da oynak bir neeli mzik alnnca keyifle uyuyor? Sanrm bunun cevabn bizlerin insan olmak iddias ile sahip olduumuz deerler erevesinde cevap verebiliriz. Hmanist bat medeniyeti cahil, cimri, nankr, gaddar insann bu kendine mahsus vasflarla tecessm etmesine, sanat ve dnce eserlerinde ekil bulmasna yol amtr. Ritm insana mahsus olunca hayvan tedirgin oluyor. Ama ritmin insan iin ve hayvan iin ortaklaa deerler sahibi olunduu blgeleri de var. Hayvan iin gzelliin ahlk bir anlam yoktur. nsan iin hereyin anlam sadece ve sadece ahlki oysa. 12

  • GEREK SZLER Modern diller, yani bugnk insanlarn kul-

    landklar her trl lisan bo kalplardan ibarettir. Dil araclyla bir ok ey sylenebilir, ama dilin kendisi bu sylenen eylerin yerini tutmaz; nk artk lisan insann harite bulunan bir vastasdr. Gerekte dil zde bulunan bir ok eye atfta bulu-nur, yine de "z" syleyemez. Modern dillerden ge-riye doru uzaklatka "z" ile "sz" arasnda ya-knlama artar. Latince'de toprak kelimesiyle in-san kelimesinin ayn kkten gelii gibi. Bugn artk insanlarn dil kullanarak en kolay anlattklar ey-ler be duyuyla kavranabilen yani dile ihtiya duy-madan mevcudiyetine kanaat getirdiimiz eyler-dir. "Ta" dedik mi, eklini ve rengini gzmzle grdmz, sertliini derimizle hissettiimiz, ha-reket ederken kard sesi kulamzla duy-duumuz o belli eyi kastederiz. O nesneye ta ad vermi olduumuz iin bakalar ne dediimizi an-lar. Ta nesne olarak bizim dmzda vardr ve keli-me olarak da ancak dmzda bir varlk sahibi ola-bilir. Oysa "kskanlk" dediimiz zaman bu syle-diimizi gsteremeyiz. Bu bir duygudur. Kskan-lk denilen duyguyu baz sosyal mnasebetleri sra-

    13

  • layarak anlatabiliriz, ama eer kendimiz hi kskanlk duymam isek bu duyguyu kendimize anlatamayz. Eer kskanlk duygusunu iimizde tamam, bu duygu ile hi dolmam isek hibir zaman kskanl bilemeyeceiz demektir. Duygu kelimesi de byle. Ne kadar tarif edersek edelim duygulara sahip olmadka duyguyu bilmemiz imknsz. Ksacas dil dediimiz ara bize gerek anlam veremez. Anlam (bu ne ise ve ne derece bizde mukim ise) dmzda bulunmayan bir gerektir.

    nsanlar mterek tecrbeleri tadklar iin birbirlerinin ne dediklerini anlayabilirler. Bu yzden iyi anlamak iin aralarn mkemmellii sz konusu deildir, gerekli olan anlamaya niyetli insanlarn ne lde anlamak istediklerinden ibaret saylr. Anlamak isteyen insanlar kendilerini bir dierlerine "aarlar". Kendilerinde bulunan eyi karlarndakinde bulmak zere anlamaya giriirler. Eer insanlar arasnda anlamazlk varsa iki taraftan birinin kendini kapal tutmas yzndendir bu. ahs tecrbesini bir dierine amayan kii karsndakini "baka" gryor ve nihayet onu dman sayyor demektir.

    Eer dil denilen ara sadece dta kalan unsurlar nakletmeye msait ise insanlar dil vastasyla sahici bir anlamaya ulaamyorlar demektir. Buna ramen birbirini anlayan, birbiriyle anlaan insanlarn bulunmas nasl aklanabilir?.Diyebiliriz ki anlama her zaman "sessiz"dir. Gerek szler, sylenmemi szlerdir. nsanlar kendi dlarnda baz iaretler sunarlar, bu iaretleri alabilenler yani o iareti veren kii ile mterek bir tecrbe sahibi

    14

  • olanlar onun ne demek istediini anlar. Tecrbe ise bizim ruhumuza ait bir deerdir. D dnyada te-kabl ettii hibir karl yoktur. Biz onu dil vas-tasyla ne kadar anlatmaya alrsak o kadar onun anlamndan uzaklarz, nk ruhumuzda yer tutan deerlere hangi ismi verirsek verelim, o isim sahip olduumuz deerin yerini tutamayacaktr. Bu yzden bir insan dierine ok ey anlatmak istese bile, "sana syleyeceim hi bir sz yok" diyebilir.

    Ackanlar yemek yer ve uykusu gelenler uyur. Hi kimse bir dierinin yerine karnn doyuramaz, hi kimse bir bakasnn uykusunu uyuyamaz. Bilgi de byledir. Hi kimse bir bakasnn bildiini bi-lemez. Ama iki insan ayn bilgiye sahip olabilirler. Byle bir olayn gereklemesi iin her iki insann ayn tecrbeyi geirmi olmalar zorunludur. Bu durumda bir soru kyor karmza: Bilgi bir insan-dan dierine aktarlamaz m? ahs tecrbemize dayanarak bu soruya olumlu cevap veririz. ren-diklerimizin ounu baka insanlardan edinmiiz-dir. Ama yalnz insanlardan m? Gkyznden, rmaklardan, karncalardan ve kitaplardan da bir ok ey renmiizdir. Yalnz burada iki eye dikkat etmeli: Bilgimizin tr o bilgiyi edinmek iin bavurduumuz kaynakla ve o bilgiye varmak iin uyguladmz yntemle kaytldr, bu bir; ikincisi, hangi trden ve hangi yoldan edinmi olursak olalm bilgi sadece kendimizde, bir bakma ruhu-muzdadr.

    Hayat tecrbemizin bizde kendimize mahsus bir mevcudiyet oluturduunu hissediyoruz. Hayat bi-zim hayatmz, gvdemiz de ruhumuz da bizim,

    15

  • lkin yine de bilgimizin nerede olduunu anlayam-yoruz. Kendi hayatmzn bile kendi iimizde son bulmadn anlayabiliyoruz. "Ben" dediimiz eyin yerini tesbitte karlatmz zorluk "anlam"a yak-latmzn bir iaretidir.

    16

  • DORU SYLEMEK Diyoruz ki dnyada mslmanca bir tavr takn-

    may, nefsimize bal eksik ve yetersiz tasavvur-larmzn, ahs eilimlerimizin, dnyadan almay tasarladmz tad ve tatminlerin, kuruntularmzn bir arac, bir bahanesi haline getirmeye kalkmayalm. slm adna konuuyoruz diye eitimimizden ve artlanmalarmzdan beliren yani eitimimizin ve artlanmalarmzn bizi zorlad zm yollarndan bizde kalan tortular mslmanln bir vehesi imi gibi grmeyelim, gstermeyelim. Diyoruz ki, madem bize inanmak nasib olmutur yleyse inancmz anlatralm, yani onu kaynana uygun durumuyla elde bulunduralm. Bunun iin de slm' hergn taze bir gle kavrama ve kavradklarmzla yaptklarmz arasndaki birlii salama abasndan geri durmayalm, btn bunlar doru szlerdir. Ancak, dikkat ediniz, doru szler her zaman deerli szler deildir. Hatta bir adm daha giderek syleyebiliriz ki doru szler gerek anlamlaryla doru szler olmayabilir.

    Szleri doru klan, onlarn doruluuna daya-naklk eden ey bu szlerin mantk bakmndan tu-

    17

  • tarl olmalar mdr? Hi de deil. Mantk tu-tarlln dorulua, gereklie karine tekil etme-dii artk gnlk hayatmzn sradan bilgilerinden biri oldu. Peki, o halde, szler, o szlerin doru ol-duunu birok insann onaylamasyla doruluk ka-zanyor mu? Elbette hayr. ounluun yanllar doru olarak bildii zamanlar, belki dorular doru bildii zamanlardan daha oktur. Neyin doru olduu meselesini bir mantk problemi, bir felsef problem olarak ele almann bir faydas yok. nk bitmeyen bir tartmadr bu. Ksa ve sarih bir yol gsterilmi mslmanlara doruyu anlamak iin: Mslmanlarn doru bildikleri kendi inanlarnn kaynaklarndan yani Kur'n ve Snnet'ten rendikleridir.

    Meseleyi zmledik, bitti mi? Hayr, zmle-medik, meseleye yaklatk henz. nemli soru daha geride geliyor: Bir szn Kur'n ve Snnet'e uy-gunluu bizim gzmzde nasl deer kazanyor? Yani bir szn slm kaynaklarna uygun olarak sylendiine nasl karar veriyoruz? Szn ve dav-rann kaynaklara uygun olduunu teminat altna alan teminat nedir? rneklerin yardmyla aalm: Cebinde banka hisse senetleri olduu halde "faiz haramdr" diye haykran adamn doru sylediine inanalm m? Yahut bir adam "Allah'n indinde din slm'dr" dedikten sonra kendini teknolojik mede-niyet dininin piyasa mezhebine bal sayarak kul-lukta bulunuyorsa szlerini nasl doru kabul ede-lim?

    Diyeceksiniz ki bu adamlarn telffuz ettikleri doru fakat fiilen iinde bulunduklar davranlar

    18

  • hataldr. Kendileri yanl iindedirler, fakat azlar Kur'n ve Snnet'e uygun szler etmektedir. Ben bu tr akl yrtmeyi kabul etmiyorum. Diyorum ki bu adamlarn madem yaptklar bozuktur, yleyse syledikleri de bozuktur. Yani, eer bir doruyu ifade ediyorlarsa, bunun dorunun hkmrn olmas iin deil, kendi durumlarnn pekimesi iin yapyorlar. Syledikleri ve yaptklar arasnda bir uyumsuzluk ortaya karmakla bir ahlkszlk gsteriyorlar; byle bir ahlk dkn kiinin szlerinin ve dncelerinin salkl ve salam olmas mmkn olamaz. Hem banka hissedar olup, hem de "faiz haramdr" diyen kiinin bu sznde bizim bilmediimiz kar hesaplar yatyor olmal. Yani adam faizin haram olduunu sylemekle Kur'n bir doruyu ifade etmi olmaz, ama iinde bulunduu mnasebetler silsilesi iinde sz yeni bir ekil ve mana alr. Bu tpk bir mrikin "l ilahe illallah" dedii zaman sylediinin slmi znden boaltlm baka bir sz oluu gibidir.

    yleyse, bir sz, bir yarg lfzen hibir deiik-lie uramad halde bir kimsenin aznda doru, tekinin aznda yanl m olmaktadr? Kesinlikle evet. Demek ki bir szn doru olmas, bir yargnn deerli olmas dorudan doruya o sz syleyenin deerli ve doru olmasyla balantldr. Bir kimse syledii szn bekiliini yapamyor, yahut kasten yapmyorsa, bu szn deerlendirilmesi "mcerret" esaslar dorultusunda yaplamaz. Szn doruluu, yanll szn kendisinde deil, o szn hangi azdan ktndadr. Doru sylemek diye bir meselemiz varsa, sylediimiz bu

    19

  • szlerin eri olmak diye bir meselemiz de vardr. Peygamber ve Peygamberin snnetini hesaba kat-madan, onu anlamadan Kur'an- Kerim'i anlamaya kalkmak bu ynyle nafile bir abadr. Sahtelikle malldr.

    20

  • HILF-UL FUDUL Peygamberimiz (sallallah aleyhi vesellem), yle

    bir yolda yrm, balangcndan son anna kadar yle bir hayat yaam ki, yzyllar sonrasnda bir mslmanrn O'nu takib etmeye gayret ederken ve O'nu taklid etme abas gsterirken iinde bir heyecan, kalbinde bir ferahlk duymamas imknsz. Her insann ok gizli bir yerlerinden akan drstlk, adalet, hakkaniyet duygular, gzellik sevgisi, ahenk ihtiyac, hilkatin dinamizmi ile canlanma cokunluu slm Peygamberinin verdii her rnekte yeniden canlanyor, insann varln btnyle kaplyor ve sanki insandan insana ulaan bir ahlk tns aa kyor.

    Btn bu girii "hlf-ul fudul" andn d-ndm iin yaptm. Allah Resul'nn "Ben ona, slmiyet devrinde bile arlsam, icabet ederdim" szleriyle bahsettii yemindir bu. Belki herkesi Muhammed (s.a.v.) in Hlf-ul Fudul'a katlm ol-mas fazlaca heyecanlandrmayabilir. Bir ok mslman O'nun bu davrann salam kiiliinin ve temiz ahlknn tabii bir neticesi olarak grr ve zaten baka trl olamayaca iin gerei gibi dav-ranmtr, diyebilir. Ben de Peygamberimizin bu

    21

  • yeminine katln kendisinin hayat tatbikatnn bir sonucu olarak gryorum. Ama bu gr, benim gerek Hlf-ul Fudul'un mevcudiyetinden, gerekse onun slmiyet andan sonra da vlm olma-sndan ayrca ve zellikle bir heyecan duymama en-gel deil.

    Yaplan yeminin szleri yle: "Vallahi, Bundan byle Mekke'de yerli olsun, yabanc ol-

    sun zulme uram hi kimse brakmayacaz!.. Zulme meydan vermeyeceiz!... Mazlumlar zalimlerden haklarn alncaya kadar

    mazlumlarla birlikte hareket edeceiz! Denizlerin bir kl parasn slatacak sular kal-

    mayncaya, Hira ve Sebir da yerlerinden silinip gidinceye, Kabe'ye istilm (Hacer l Esved'in elle okanmas) ibadeti ortadan kalkncaya kadar bu ahdimizde sebat edeceiz!.."

    Hlf-ul Fudul'un gnmzdeki anlam ne olabi-lir? Bu konu zerinde dnlmeye, yorumlar yapl-maya muhta bir konudur. Peygamberimize henz risalet verilmeden nce ortaya konulan baz kural ve davranlar gnmz mslmannn gznde bylesine nem kazanmal m?

    Bu bahiste sylenebilecek ilk sz insanlarn her ada ve her ortamda Allah'n emirlerine uygun bir ahlki potansiyeli hep ilerinde bulundurduu ve slm'n gerekte insann akl, duygu ve ahlk biri-kimine atfta bulunduu, insana insann mihverin-

    22

  • den nfuz edebildiidir. Bir bakma her insann ftrat zere yaratlm olmasnn bir sonucudur bu. Demek ki insanlar her hal ve artta slm'a duyarl olabilecek gizli bir gc ilerinde barndrrlar.

    Daha slm bir davet olarak szkonusu deilken srf hakkaniyet uruna, mazlumdan yana kmak, zulme kar koymaktan baka bir ama tamakszn giriilen hareketler peygamberimiz tarafndan, slm daveti geerli olduu zamanlar iinde de vlm ve "krmz tyl develere malik olmaktan daha sevgili" kabul edilmitir.

    Btn mslmanlar adna sevindirici olan udur ki davranlarmza dayanak olacak kaynaklar yeterince ak, rnekler belirgin ve dnce sarihtir. slm olan ve olmayan karma kark teolo-jik handikaplarla rtlm deil.

    Mslmanlarn zalimden deil, mazlumdan yana olduklar kesin, ak, su gtrmez bir gerektir. Mazlumdan deil de zalimden yana ortaya konulan her davran gayriislm'dir. Bu konuda kimsenin kem km etmesine ne ihtiya vardr, ne de inancnn sorumluluunu yklenmi mslmanlar tarafndan bu safsatal gerekeler dinlenilmeye deer bulunabilir. Btn mesele neyin zulm o -duunun tesbitinde galiba. Kur'n bu hususu da ak seik dile getirmiyor mu?

    23

  • DAR GRLLK "... kentler dar, grler dard". Berthold Brecht

    bir oyununda Galieo'nun azndan hristiyan Orta-ann hayat tarznn tasvir etmek iin byle bir ifadeden yararlanr. Bu szleri ardarda sralamakla grlerin darlna "madd bir temel" saladn sanyordu belki. Dar grlln dou sebebi olarak dar bir meknn gsterilmesi bizi geni bir meknn da (yani be duyu ile alglanan fizik meknn) geni grlle, daha kapsaml ve derin dnmeye yol aacam iddia etmeye gtrecektir. Oysa ne dar grlln dar meknla ne de geni grl olmann geni meknlarda yaamakla bir balants var. Belki tersi bile dorudur: ehirler kalabalklatka insanlarn yalnzlamas baka nasl aklanabilir?

    Teknolojik medeniyet ncesinde insanlarn dar meknlarn alglama artlar uyarnca baz grlere mahkm olduklarn iddia etmek ancak teknolojik medeniyetle birlikte geni grlle geildiini ispat edebilmek iin ileri srlebilecek bir avuntudur. Bir an iin bu faraziyenin doruluunu kabul etsek makinal retimle birlikte gelen anlayn dar grllkten syrldn, in-

    24

  • sanla geni ufuklar atn da kabul etmemiz ge-rekecek. Acaba halen iinde bulunduumuz ve en-tellektel temellerini daha ortaada atmaya balam ve fakat gerek maddi temelini 17. yzyldan itibaren salamlatrm bulunan batl dnya gr insanl bir ncekinden daha geni bir gre, yeni ufuklara gtrm mdr? Yoksa nceleri organik bir karakter tayan dnyaya bak tarz makinayla birlikte gnden gne mek-niklemi midir?

    nce bilinmesi gereken gnmz anlaynn ortaa hristiyan dar grllnden uzanan yapda olduudur. Kilisenin kurumsal yaps iine skp kalm ve skolastik denilen dncenin boyutlarn zorlamayan (zorlamak bir yana, her yeni' yorumla insan kafasn tek ynl, mekanik dnceye mahkm eden) anlay hangi adan bakarsanz bakn dar grlln kendisi idi. nk kilise Tevrat'n ve ncil'in biz mslmanlar tarafndan muharref kabul edilen metnine bile sadk kalmyor, insan dncesini kilise babalarnn trettii keyfi aksiyomlarn boyunduruuna ve o dnem iin kilise menfaatlerinin gerektirdii madd kalplara dkmeye mahkm ediyor- . du. Bu yzdendir ki kiliseye hristiyanlk adna kar kmak imkn dahiline giriyordu.

    Ancak kiliseye kar duran da bir baka aksiyo-matik gr, yani protestanlk oldu. Onun mttefiki ise tanrtanmazlard. Orta a dnyasnn dar grl olduuna ve bu yzden kar klmas ge-reken bir anlay oduuna inananlar giderek dorudan doruya kilisenin ve hristiyanln

    25

  • dnda kalan, hatta ona zt bir grnte olan dnme yolu vastasyla ufuklarn geniletebile-ceklerine inandlar. Tutturduklar bu yola "serbest dnce" demek holarna gitti. Serbest dnce demek kilisenin kabullerini hie sayan, kayt tan-mayan dnce anlamna geliyordu. Ne var ki ser-best olduu iddia edilen bu dnce yolu metod ola-rak kilisenin kendi iinde gelitirdii dnme ve tefekkr tarzn benimsedi. Bu da aksiyomlar bir ncekinden tamamen farkl, byk bir gayretle ki-lisenin kabullerinden uzak duran yeni bir skolastik idi. Alabildiine soyut ve alabildiine disiplinli. Bu soyut ve disiplinli serbest dncenin ne lde dar olduu ilk azda anlalmad, anlalamazd, zira uratklar henz insanln acemisi olduu, belli bir mesafe katedilmeden yani gerek sonularn vermeden ne olduu, ne iin olduu anlalmayacak konulard.

    19. yzyldan itibaren ortaa dncesini ykan anlayn bir baka Ortaa balatt yava yava hissedilir olmutu. Belki bu yzden bu yzylda gelecei ina etme tasarlar kolaylkla istil etti Avrupalnn kafasn.

    Gnmzde hibir ciddi dnce adam gelecekten szederken bir tedirginlik, bir i burukluu ol-makszn konuamyor. Bunun tek sebebi, aka ; itiraf edilse de edilmese de bilimsel denilen dnya grlerinin tek boyutlu dar grler olduunun kabul edilmesidir. Yeni ve geni ufuklar masalna herkesin ve zellikle Batllarn karn tok. nk kentler geniledike daralyor, grler eitlen-dike kmazlar artyor.

    26

  • HURAFENN HAMAKATI Bizim hurafe dediimiz eye Frenk dilinde "su-

    perstition" diyorlar. Hep sylenegeldii gibi ortaa Avrupas birok sama sapan inann kaynat bir dnya idi. Ama o zaman dahi insanlarn hurafe saydklar inanlar vard. Bunlarn bir ou da hristiyanlk dairesinde ve kilisenin resmi gr dolaylarnda yer alyordu. Avrupalnn btl bulduu inanlar elbette ki kilise grnn dndaki inanlara temil ediliyordu. Bylesi bir anlay iinde Galieo'nun dnya dnyor demesi mahkum ediliyor, buna karlk kilise akli dengesi bozuk in-sanlarn iine eytan girdii inanna kar kmyordu. Bylece delilerin iindeki eytan veya cin ksn diye ldresiye sopalanmalar tabii karlanyordu.

    Newton hareketle ilgili yasay ortaya atnca-ya kadar yani 17. yzyln sonlarna kadar Avrupa'da gezegenlerin melekler tarafndan itilerek hareket ettirildiine inanlyordu. Yldzlarn hareketlerine getirilen yeni aklamalar baz hesaplarla da dorulannca bu inantan vazgeildi. Ama bu kadarla yetinmedi Avrupal kafa. Madem ki geze-genleri melekler iterek harekete getirmiyorlard, o

    27

  • zaman meleklerin olmadn dnd. Bu tuhafl Avrupal hep yaamtr. Bir yanl ancak baka bir yanl adna terketmek sanki onun bir gelenei. Melekler hakknda olan biten, daha sonralar ruh konusunda da olmu. Uzun yllar Avrupalya gre ruh insan beyninin belli bir yerinde meskn bir nesne idi. Yani insann ruhu denildii zaman Avrupal belli bir yer igal eden yani hacmi ve arl olan bir eyi anlyordu. Ne zaman ki beyin cerrahisi geliti, insann kafatas canl iken alp bakld, ite o zaman beynin hibir yerinde ruhun maddi varlna rastlanmaynca, bu zavall insanlar ruhun hi olmadna karar verdiler.

    Gerekte Avrupalnn gerek melekler, gerekse ruh konusunda bir yanltan baka bir yanla sav-rulmasnn sebebi onun ilk hatasna duyduu sada-kat ve gvendir. Son derece mekanik tarzda alan kafa bu alma tarzn, terketmedike bir meka-nizmden bir baka mekanizme gemekten baka birey yapamyor. Asl deitirmesi gereken dnce yolu olduu halde o, ilk yanla varrken de ayn zihn mekanizmay harekete geiriyor.

    Avrupalnn daha dorusu hurafelere bal olarak dnen herkesin bu hamakat kolayca ifrattan tefrite savrulmasyla aklanabilir. Onun dnce hayat olduu kadar gnlk yaay da ifrattan tef-rite uzanmakla doludur. Bilgiye saygnn hi yaan-mad, buna karlk ezbere olan tapnmann yceltildii kilise disiplini karsnda aydnlanma a ile birlikte insan bilgisinin mutlakl ilkesi be-nimsendi. Kant'n ortaya att "bilmeye cret et" ibaresinden anlalyor ki, btn Ortaa boyunca

    28

  • Avrupal bilmeye bile cesaret gsterebilmi deildir. Ama bir kere bu yola girdi mi, bu sefer de nceden kendini krkrne bilgisizlie mahkm ediine benzer bir tavrla pervasz bir bilme tapnmasna giriti. Bilmeyi krkrne yceltir oldu. nceden bilgi konusunda inancn aydnlatc etkisini yaamayan, elbette inanc bir kenara ittii zaman elinde yalnzca bilmesinin rkntsnn kaldn grecekti. Avrupal her alanda yaad yanl en tabi fa-.

    aliyetlere bile daha bandan bulatrmt. Kadnla erkein yaklamasn ilk gnah olarak gren ve insanlarn yeryznde Adem ile Havva'nn hatalar kefaretini demek zere bulunduklarna inanan hristiyanlk inanc karsnda Marquis de Sade lgn, eziyet esasna dayal bir cinsi eilim koyuyor. nsan ruhunun eziyet iinde cinsi hayat yaayacana peinen kabul eden bir kltrn iinden sadizmin kmasnda alacak bir taraf yok.

    Hasl Avrupal dn olduu gibi bugn de dnce ve davran biimlerini btl merkezinden koparmam, hurafelere yaslanarak yaamay ter-ketmemitir. Bu erevede dnp durmu bugne dek. Bir hurafeyi terketmesi iin nne bir baka hurafe koymalsnz onun.

    29

  • MAN VE TKAD Gnlk konumalarda "iman" ve "itikad" keli-

    melerini sanki biri dierinin yerine geebilirmi gibi kullanrz. Oysa btn zamanlarda olduu gibi amzda da bu iki inanma biimi arasnda nemli bir fark vardr. Bu fark davranlarmz olduu ka-dar dnyaya bakmz da etkiler. tikad, btn inanma biimlerine verdiimiz genel isimdir. Arap-a "akd"den gelir ve dmlenip kalma, bir eye balanma anlamn tar. Herhangi bir vakann veya dnce tarznn gerek olduuna inanld, o inana gnlden balanlp, o inann gnlden tasdik edildii durumlarda "itikad" kelimesini kul-lanrz. tikad doru hakl, salih olabildii gibi fsid, btl da olabilir. Yani insanlar gerek eylere, hakl eylere itikad edebildikleri gibi yalan szlere, bozuk bir ahlk tutuma, temelleri rk bir dnceye de itikad edebilirler. Btl itikad deriz, ama "batl iman" diyemeyiz. man iin kullandmz sfat "zayf veya "kuvvetlidir". nk yanla, bozuk olana, rk temelli eylere iman edilemez. Btn insanlar ancak "Hakka" iman edebilirler. Bu imanlar kuvvetli veya zayf olabilir. man kelimesi Arapa "emn"den gelir ve insann inan dnyasnda olduu kadar btn hayati fonk-

    30

  • siyonlarnda gvenlik iinde olmas halini belli eder. man insanda vardr veya yoktur. man btn insanlarda oluabilen mterek bir deerdir ve iyisi, kts, yanl, dorusu olmaz.

    Kfirlerin iman yoktur. Mnafklarn imanna ise "iman- merdd" yani reddolunmu, geri evrilmi iman denilir ki, onlarn kendilerine kadar ulam iman reddettikleri, dolaysyla imana sahip olmadklar sylenebilir. Peygamberlerin ve meleklerin iman insanlarnkinden farkldr. Zira onlarn kendileri farkldr.

    Kltrel ortam, siyasi artlar ve sosyal hayat iinde belirginlik kazanan inanlarn daha ok iti-kad kapsam iinde dnlebileceini sylememiz gerekir. Daha ok bir taraf tutma, bir insan kmesi iinde bulunma ve davranlarn bu kmenin ge-reklerine gre ayarlama biiminde ortaya kan iti-kad zaman ve yer itibariyle deiiklikler gsterebilir. nsanlarn ayn itikad silsilesi iinde dahi gnden gne deien inanlar bulunabilir. Yani insanlarn itikadna konu olan eyler dnyann ald ekil ile beraber baz biimler kazanabilirler. Bu yzden itikad konusu olan hususlarn her ada ve her lkede yeniden tefsiri ve anlamlandrlmas ge-rekmitir. Halbuki imana tealluk eden hususlarda insan kendi derinlerinde yer tutan bir anlay blgesi araclyla kesin bilgi veya bilin sahibidir. mann bir takm lfzi hkmlerle pekitirilmesi zorunlu deildir. man insan iinde ikna veya ispat usulleriyle yerlemez. Bu, insan tekinin yapsnda oluan bir deerdir ve bu yzden dtan etkilerle sarslp bozulmaz. mann zayflamas insann ken-

    31

  • dini imana gtren yollar daraltmas, bu alandaki srarn gevetmesi yznden olur. Bir bakma di-yebiliriz ki insan kendi bnyesinde iman barndran alan daraltp geniletebilir.

    Mslmanlar olarak hayatmzn dzenlenme-sinden dnyay deerlendirme tutumlarmza kadar her alanda bugne kadar "itikada m" yoksa "imana m" daha ok imkn tandmz sormamz gerekir. Bu sorunun cevab bizim bir lde "kalitemizi" de ortaya koyacaktr.

    Kuku yok ki itikad balar biz insanlar birbirine yaklatrr. Birbirimizi anlamann, yardmlamann ve mterek bir yol tutturmann yolu iti-kad birliinden geer. Ama yapp ettiimiz her eyin motoru "iman"dr. mana arlk ve ncelik vermekle kuracamz hayat endie, korku ve tehli-kelerden korunmutur. Herhangi bir kimse btn insanlarn karde olduuna dair bir itikad besleye-bilir, ama mminlerin kardelii zihnin kabullerinin tesinde bir itiraki gerektirir. Birbirimize baz akidlerle balanmak bir eydir, fakat herbirimizin emniyet iinde bulunmakla temin ettii birlik yerine baka bir deerin ikme edilemeyecei bir eydir.

    32

  • SEVG VE ZORBALIK nsann gvdesinin en temel ileyi biimlerinden

    balayarak, zihninin yneldii btn mmknlere kadar pervasz ve hr olmas... ite bat me-deniyetinin ana kaygusu budur.

    Hibir insana snrsz pervaszlk alan salamak mmkn olamayaca ve bir insana tannan byke bir alann ou zaman bakasnn alann daraltaca anlalr bir gerek olduu iin Bat medeniyeti kendi zledii pervaszla belirli bir biim vermek mecburiyeti karsnda kalmtr. Hazrlanan eitli formller bugn bildiimiz eitli felsefi ve siyas doktrinlerin domasna, insanlar iktisad ve sosyal dzenler iinde kavrama noktasna ulalmasna sebeb olmutur.

    Bedenin serbest braklmas bat medeniyetinin douunda nemli bir unsur olarak rol oynamtr. Bir yanda ruhu da bedeni de skya alan puritenler var ise onun te yannda libertinler yer alr. Biri dierinin yaamasna kolaylk ve mazeret salar. nsan vcudunun vgs Eski Yunan'da dinin, Ro-ma'da ise sosyal kuruluun bir paras olarak antik bir gemie balanabilir. Yunan sitesinde spor ya-rmalar ve bedene bal hnerler bir eit tapn-ma. Yunan politeizminin bir paras idi. Gerek an-

    33

  • lamda spor sanayi devrimini yaamaya balayan ngiltere'de ii kitlelerini slah etmek iin do-mutur.

    Snrlarn insanda balatp insanda bitiren bir medeniyet, fikriyatnn nemli bir ksmn bizzat bedenin zelliklerine yaslayacakt elbet. Muharref hristiyanlk insanlar bedenlerini yok saymaya ve zellikle cinsiyete ilikin konularda insanlarn tabii haline uymayan yasaklar koymaya balad. Yaplan bu tahrifat insann yaps gznne alndnda ak bir dengesizliin belirtisiydi. Nitekim, btn ortaa boyunca hristiyan bedenini kska altnda tutmakla, onu zihni kabullerin basksndan azade klmak arasndaki atmay yaad. kiyzl bir hayata kendini ister istemez mahkm eden insanlar, kilisenin gcnn krlmasyla birlikte, artk bedenin btn itiha-larn doyurmay bir tr samimiyet olarak kabul etmek (ikiyzllkten arnmak) biiminde anladlar. Avrupal nce akln azgnlatrd, sonra bedenini abideletirdi ve daha sonra bu ikisi birlikte ehevi bir taknla uradlar.

    Batl insan iin nce bedeni baskya sokmak ve sonra hibir denetimi tanmadan bedeni serbest brakmak ayn yanln iki biimde yaanmas oldu. Mslmanca bir yaklamla buna zulmn iki yz diyebiliriz. Batl dnce iinde dikkat eken Mar-quis de Sade' kolaylkla rahibin ters evrilmii ola-rak anlamak mmkndr. Bedenin zorbaca knan-masyla bedenin serbestlie ve babolua brakl-mas arasnda sk bir iliki vardr. Arlklar kar arlklar dourmutur.

    34

  • slm insanlar hem bireysel faaliyetleri bak-mndan hem de toplum hayatna katldklar nokta-larda snrlar saraheten belirlenmi ve fakat insan btn zaaflar ve faziletleriyle tabii bir varlk olarak kabul eden bir yaama dzenine arr. Bu hayat tarznda eer zorlayc unsurlar varsa, bunlar insann samimiyetinde, itikadi kuvvetlerinde ileyi gsterirler. Yani slm'da snrlar dtan konulmu yasaklar olmaktan ok iten benimsenen mkellefiyetler biimindedir. Bu yzden slm'n insana ykmllk olarak sunduu grevler, emir ve nehiyler mnkir ve mnafklar iin bir yk, klfet, bask unsuru olarak grnecektir. Ama ayn davranlara muhatap olan mmin iin bu snrlar, kolayl kendi biiminde sakl faaliyet alanlardr.

    Dardan bakan iin slm'n koyduu esaslar ok snrlayc, hareket serbestisini ok daraltc gibi grnebilir. Nitekim hristiyan anlay ms-lmanln insan hayatnn her safhasna dair hkmler tayor olmasn ok daraltlm kaytlar eklinde anlamaktadr. Bat medeniyetinin deerleri gznne alnarak yaplan bir deerlendirme elbet meseleyi byle anlar. nk bu medeniyette be duyunun mutlakl yaanmakta, zihin tek boyutlu kalmaya zorlanmaktadr. Oysa alglarn hakimiyetini mutlaklatrmayan slm'da her vecbe ferd iin snrsz bir yneli, bir ikinlik (immanence) tad iin, her vecibe ufuk ac ve vasl edici zelliktedir. Bat hayatnda insana baskn kan zorbalk slm yaaynda sevginin kendisi olur.

    35 v

  • HAYATI ZENGN KILMAK Mslman iin insan olmann anlam, Allah'

    tanma imknna bamldr. Yani insan olmak belli bir kavray blgesinin olumasyla ilgili. Kartezyen anlay insan beden ve zihin olarak ikiye blmtr. Bylelikle kavray "zihne" mnhasr klmak zorunluluu ile kar karya kalm "batl" insan. Zihin kendine "deer" ve "anlam" tretmeye balam bylece. nsan dediimiz mahlk kendi anlamn bir yerlerde arayadurmu hep. Bu arama faaliyeti iinde Allah'tan baka gleri kural koyucu, boyun eilmeye deer kabul ettii durumlarda kfir olmu. Bazan kendi aklnn, bazan bir sistemin ileyiinin, bazan "ilke"lerin kendine anlam kazandrdn sanm. Bu zan'laryla atee dm derhal. Vehimlerini terketmedii srece, yanmamak iin gsterdii her aba onu tehlikeye daha fazla yaklatrm, dinmeyen bir rpn iine dm. Oysa mmin kendi yetenek ve zeksm kul olma bilinci seviyesinde kullanmakla "emin" bir blgeye varm, tatminsizliklerin ateinden kendini uzak tutabilmitir. Tabiat mslman iin vasflar sabit bir nesneler btn deil, zelliklerine her zaman daha fazla nfuz edilebilen bir hikmet

    36

  • aracdr. Bu yzden de tabiatn insanla olan ilikisi mslman bir anlay erevesinde basit ve lle-bilir esaslarla deil, derinlemeye ve anlam ykseltilmeye yatkn bir eda ile yrtlr. nsan "zihin" ve "beden" olarak iki ksm dnen batl, tabiat ve insan ztlamasn da dncesinin temeline yerletirmi. Mslman ise bylesi bir kesretten uzaklamay esas dstur olarak benimsemitir.

    Mslmann kendisi Allah'a ynelme imtiyaz ile insanl kavrad iin hayat balbama zenginlik saymtr. Mslmanm "kavray blgesi" Epikrus'un maddi haz, manevi haz ayrmndan ok tededir. Epikrus'un bir anlamda yani burjuvaca yorum iindeki hedonist (hazc) tutumu ma-teryalizme temel olan tutumdur. Bu anlay iinde maddi tatmin, manevi tatminle benzer esaslardan kalklarak deerlendirmeye tabi tutulmu. Yani her iki tatmin yolunda da insann alglama, madde olarak hazza konu olma zellii nemsenmitir.

    Geri Epikrus da maddi hazlar yetersiz, hatta zararl bulmu, manevi hazlar tkenmez hazlar olarak kabul etmitir ama onun manevi hazlardan anlad ey sanata ve felsefeye sadece zihnin snrl kalplar iinde yaklamaktan ibaret kalmtr. Zaten haz kelimesinin bize tedai ettirdii nokta da bir bitii vurgular. nk haz, bedende veya zihinde tamamlanan bir etkiden ibarettir.

    slmi anlay iinde, insann gerek eyaya yak-lama tarznda gerekse tabiat st ile al-veriin-de insann snrl varlnda son bulan bir tatmin szkonusu deildir. nsan akn olanla sonsuzlua

    37

  • alan bir iliki iindedir. Bu iliki bir yandan onun cismani varln anlaml klar, onun cismaniyetine maddi olmayan katklar salarken bir yandan da onun zihin kapasiteleri yoluyla maddi varlnn znde bulunan bir mevcudiyetle temasa sokar. Mmin kavray iinde insan kendine "te" bulur. Bylece mslman Kur'n ve Snnet'ten edindii kavray gcyle dnya hayatn aalk kaytlardan arndrmak, ahiret duygusunun maddi (sanlan) ereve iinde dahi yaanlmasn mmknler arasna sokmak gcne eriir.

    Szn ettiimiz ve szn edemediimiz birok zihn servenin ve fiil tecrbenin mslman hayatn zenginletirmede byk pay vardr. Hemen belirtmek gerekir ki, mslman kendine mahsus kavray blgesinde bulunmakla "mistik" bir konumda yer alm olmaz. Eer mistik kelimesini bir zihn bulanklk, kendini brakmlk olarak anlyorsak mslmann mistik olmadn syleye-biliriz. nk mslmann kavray blgesinde hangi dereceden olursa olsun "yakn" vardr. Yani kesinlik mslmanca dnmenin bir belirtisidir. Mmin ruh kuvvetini salkl bir tefekkr plannda kesinlikle kullanr. Daha ak bir ifade ile hakikatten habersiz kalarak ipleri elinden brakmaz. Bu durum onun nasslar esas kabul etmesi, muhkem hkmleri takib etmesi demektir. Mslman delilikten de sapklktan da alkoyan, kurtaran imkn budur. Bylelikle hayatn bir vehim olmas mslmann anlay erevesinden kar, hayatn zenginlemesi ve btn mahlkata olduu kadar insanlara da en faydal biimde deerlendirilmesi imkn belirir.

    38

  • BTN MKNLAR Mslmann gelecek hakkndaki dnceleri

    kelimenin btn anlamlaryla "ahiret" anlaynda odaklanr. Bu yzden mslmanlar iin dnyev anlamda "baka bir dnya", "yeni bir dnya" gibi ta-birler gereklikten mahrum lfzlardan ibarettir. Mslmanlar yalnzca bu dnyaya kar te dnya-dan, sonraki dnyadan bahsederken kendi dn-celeri bakmndan tutarl olurlar. Baka bir dnya, yeni bir dnya sloganlar marks bir dnya g-rnn olduu kadar, idealist veya spiritualist ama nihai olarak batl bir dnya grnn hayatmza aksediinden baka bir ey deildir.

    amzn hazrlaycs olan alardan balayarak gelen bir topya hastal, belki birok mslman zihinleri bulandryor. Belki bir takm mslman ahali islmi tavrn btn boyutlar, btn ynleriyle ortaya kmasn tarihin gelecek dnemlerine mnhasr klmak suretiyle bir topyay besler durumdadrlar, Bunu anlayla karlamak gerek, nk zihnimize bizi kuatan kltrel evrenin kmsenemeyecek tesirleri olabilir.

    Bu tesirlere ramen, btn mslmanlar bilirler ki "l ilahe illallah" demek, diyebilmek hibir za-

    39

  • man bir sonraki zamana braklamaz. ahadetle birlikte mslmanlarda balayan bir akl dzeni, mslmanlarda balayan bir yaama tarz, yani sahip kmamz gereken asli deerler vardr. Gelecek bir zaman diliminde ele geecek muhtemel imknlar uyarnca "mslman olacamz" dnmyorsak, mslmanca dnp, mslmanca davranmay gelecek bir zaman dilimine brakamayz.

    yleyse nedir? Btn imknlar elimizdedir. Yani mslman olmamz elimizdeki imknlar dolaysyla ve bizi kuatan artlar iindedir. Biz, bu artlarn, bu dnyann, bu akl yapsnn, bu ileyiin insanlar, mslmanlaryz. Hi kimse yanl bir ada dnyaya gnderilmi olduunu dn-myordur, umarm. Bu dnya ile al verite bulunmak ykmll bizim zerimizde. nk biz bu zamann ve bu yerlerin insanlaryz. Brakn sosya-listler, faistler, hmanistler ve daha bilmem ne istler, dnya cennetinin uzants olarak bir zaman sonra yeni bir dnya kurmak dncesini ycelt-sinler. Bu yceltme aslnda son asrlara mahsus af-yonke ortamnn tabii sonucudur.

    Mslman elinde kkl ve sarih bir uyankl bulunduran kii olduuna gre, topyalarn dumanl sahnesinden kendisini uzak tutar. Gerek gnlk ibadetlerinde, gerekse mslman ahlknn bir uzants olarak gsterdii davranlarnda aydnlk, kararl ve heva hevesten arnm olabilirse mslman ite o zaman hayatna gerek yenilii getirebilmi demektir. Kendi kulluunun anlamna yeni bir bilin alan aarak varmay nemsemeden yeni bir hayat kurma abasna girimek

    40

  • abestir. Hali hazrda yaad hayatn kefedilmeye muhta saysz alanlar vardr ve bu alanlar kuku yok ki "ahiret" hayatyla gizli bir balant sahibidir. Bu cehd gsterildii takdirde mslman-larn "dnya cenneti" peinde olmadklar, cenneti gerek yerinde bulmay bilme olgunluuna eritikleri lisan- halle ortaya konulmu olur.

    Evet, biz mslmanlar gnden gne slmi olan bir hayat kurmak istiyoruz. Ama bu hayat bir "dev-rim" glgesinde avuntu aramak deil, hergn kur-maya abaladmz yeni bir anlamn zenginletir-dii hayattr. Mslmanlmz yeni bir toplum or-ganizasyonuna brakmann bir afyonkelik ol-duunu, btn imknlarn u anda elimizde ol-duunu, Allah'n bizi zamannda ve yerinde ya-rattna inandmz gn evremizde birok eyin aydnlandn, aydnlatlmaya muhta olarak bizi beklediini kavrayabiliriz. Kfirler kendilerine bir-ok gerein kapanm oluundan tr bir muhay-yel hayat pnar arayabilirler, biz bize verilmi olan kavrayarak "ihsan"a ulaabiliriz.

    41

  • YMSERLK KARAMSARLIK Mslman olarak bizlerin iyimserlik ve karam-

    sarlk llerimizin sarahate kavumas gereklidir. Bu ller hepimizin zerinde etkili olduu oranda hayatmzn salndan, sonucun salamlndan szedebiliriz. Eer iyimserlik ve karamsarlk llerimiz teknolojik medeniyetin hayatmz etki-lemesinin derecesine bal ise onmaz bir ktmser-lie mahkum etmi oluruz kendimizi. Eer iyimser-lik ve karamsarlk llerimiz toplumun dzenlen-mesi ile ilgili esaslar dorultusunda belirmise refah, kalknma, mutluluk gibi kavramlar erevesinde iyimser veya karamsar oluruz. Her iki durumda da "inan" zgl vasfn sosyal evre, teknik tehizat ve maddi ortam lehine terketmi olur. Kye bira girince karamsar, Kur'n okumay renen ocuklar oaldka iyimser olmak, plajlarn kesafeti orannda karamsar, teravih namazlarnn kalabalklamas iyimser olmaya yeterli mi?

    Meselenin bir baka yn de iinde bulun-duumuz sosyal yapnn ileyiiyle ilgili. Toplumsal kurumlarn ileyii dolaysyla m iyimser veya karamsar olmak gerek? Eer mslmanca tavrn izhar edilmesi iin kalk noktas olarak toplumsal

    42

  • kurumlarn ileyiini, rastlanlan adaletsizlikleri, yoksulluklar, hakszlklar esas kabul etmi isek iyimserliimiz ve karamsarlmz da bu arzalarn giderilmesiyle balantl olmayacak m?

    Sosyal adaletin saland, refahn artt, in-sanlarn birok bakmdan hayati teminatlarla do-natld bir ortamda slm'n meselelerinin byk lde zlm olacan m kabul ediyoruz? Bu bakmdan ele alnrsa ABD veya SSCB gibi dnya lsnde sz sahibi devletlerin insanlara refah ve emniyet alannda saladklar imknlar "ulalmaya deer hedefler" olarak m grmemiz gerekir? yimserliimiz ve karamsarlmz insanlarn a kalma tehlikesiyle, iyi eitim grp grmedikleriy-le, temiz ve geni imknl hastaneler sahibi olup ol-mamalaryla, i bulmaktaki kolaylklaryla m be-lirlenecek? Ksacas kapitalizm ve sosyalizm ms-lmanlar tarafndan hangi sebeblere dayanlarak reddediliyor? Mslmanlarn iyimserlikleri ve ka-ramsarlklar baz kurumlarn kt ileyii ve bek-lenen baz kurumlarn ideal ileyii esasna m da-yal?

    Yoksa btn bunlarn tesinde iyimserlik ve ka-ramsarlk dorudan doruya "aydnlk" ve "ka-ranlk" arasndaki fark zerine mi bina edilmeli? Bilgi ve cehalet arasndaki fark bizim iyimser veya karamsar olmamzn merkezinde yer almal deil mi? Eer biz mreffeh sandmz toplumlarn, aka-demik stnlkler sahibi olduklar kabul edilen kurumlarn, beynelmilel sahada "yaptrm" gcne sahip bulunanlarn Allah'la sava halinde olduklarn anlamam isek, kendimiz iin de ifa verici

    43

  • bir k, bir bilgi aramyoruz demektir. Bu durumda iyimserliklerimiz ve karamsarlklarmz bize yut-turulmu hedeflere baml basit sevinler ve basit szlanmalar seviyesinde kalacaktr.

    nsann kulluu kavray ile nne alan hayat sahas, iinde ahiret duygusunu da barndran ve bugnk insan tasavvurlarna kkten aykr olan anlay berrakl, gemite olduu gibi bugn de mslmanlarn davranlarn olduu kadar iyim-serlik ve karamsarlna da yn verecek unsurlar olmak zorundadr. Yani evrenin kavranlndaki btl inanlar yklarak insanlarn yaratlmlk dolaym ile doru dnmelerini salanmas kanlmazdr. Bu alanda etkili olunmad yani kavray blgesine girilmedii srece toplum olay-lar zerine yaplacak aklamalar, bunlar mslmanlar bile yapm olsalar mevcut zihn ile-yiin bir dal olmaktan teye geemeyecektir.

    Bugn ne dnyaya kapal kald iin baz salih ynlerini muhafaza edebilmi insanlarn ruhi yap-lar esas alnarak, ne de dnyaya almalarm mev-cut dnce yaplarnn llerine sdrm bulu-nanlarn dnce yaplar esas alnarak iyimser veya karamsar olmamz mmkn deildir.

    yimserliimiz ve karamsarlmz slm kay-naklarndaki havann yeniden teneffs edilmesiyle sarih llere kavuabilecektir. Ama bu da bir hayat tarz iinde gerekleebilir. Byle bir hayat tarzna varlabilmesi ancak birbirlerine kefil olan (kendi gvenliini bakasna emniyet etmekte bulan) mslmanlarn etkinlikleriyle varlabilir. Yalnzca bu insanlarn iyimserlikleri ve karamsarlklar gerektir. 44

  • ADA MEDENYET Batl insann dnyaya hakimiyeti kendi lle-

    rinin btn alanlarda stn ve zenilmeye deer saylmasna yol at. Bugn yaama biimi olarak dnya apnda yaygn bir batllama var. Mutfaklar yemek hazrlama laboratuvar, televizyonlu yaama alanlar bir kamu toplantsnn dinlenme an gibi, yatak odalarmza deil koulara gidiyoruz. alma ve eitim hayatmz mekanik lleri hibir zaman aamyor. Elence ve bo zamanlarn deerlendirilmesi de dahil olmak zere insan ha-yatnn hibir blgesi, hibir dnemi yok ki planlan-mam, snrlar iine alnmam olsun. Ksacas batl hayat biimi denilen ey teknolojinin denetiminde bir robotlamadan baka bir ey deil.

    Bunda alacak bir ey yok. nk byle bir ha-yat gelitirip bize kabul ettirenler robotlamay bile aratacak ilkellikten kp gelmilerdir. Medeniyetin nemli bir paras burnunu silmek, tkrmek, baz tabii ihtiyalar gidermek, uyumak vesair faaliyetlerle ilgilidir. ada bat medeniyeti kendi temellerini bylece atm. 15. yzyldan beri medeni kaideler konulmaya allm, bu konuda kitaplar yazmlar.

    45

  • Bunlardan biri 1530 tarihli De Civilitate Morum Puerilium. Avrupa'nn o dnem aristokratlarn medeniletirmek iin yazlm. Bu kitapta deniyor ki burnunu balna yahut ceketine silmek kyllerin iidir, koluna veya dirseine silmek de balk satclarnn iidir.

    Burnunu mendille silmek gibi bir olay Avrupa hayatnda snf meselesi olup km. Mendil sahibi olmak bir zenginlik belirtisi olarak grlm. IV. Henri'nin tam be tane mendili varm. Daha sonra XIV. Louis'nin ise artk bir mendil koleksiyonu ol-mu. Avrupa'da herkesin mendil kullanmas iin iki yzyl gemi. Balangcnda son derece kaba davranlara sahip olan Avrupal (gerek halk gerekse yksek snflar) ifrattan tefrite savrularak bir tkrldmlk hevesine kapldlar sonunda. Yap-mackl aristokrat tavrlara ulat zaman bile zndeki temel yanl gideremedi Avrupal. Bur-nunu mendille silmeyi bir gsteri, bir snf ay-rcal olarak alan gr, bu olay temizlikle badatramad iin hep o rahatsz edici an-layszln devam ettirmitir. Daha geen yzylda annesi Karl Marx'a yazd bir mektupta haftada bir ykanmasa bile vcudunu sabunlu bezle her hafta silmesini tlyordu. Kimbilir ka Avrupal vaftizden sonra vcudu hi su grmeden lp gitmitir.

    Avrupalya, bakasnn nnde soyunmamay, yemek masasna tkrmemeyi, olur olmaz yerde ihtiyalarn gidermemeyi (baz metinler de soylu-

    46

  • lara prenseslerin pencereleri nnde su dkmemek tavsiye ediliyor) retmek gerekmitir. Yani bunlar teorisi yaplp pratie geirilen eylemler olmulardr. 18. yzylda Orlean desi bir mektubunda Paris'in amuru ve sokaktaki insanlaryla birlikte tahamml edilmez ekilde koktuunu yazyor. Dnn ki bu dnem Fransa'da aydnlanma adr. Ansiklopedistler, Teistler, Deistler ne kadar kirli, ne kadar temizdi bilemiyoruz? ama bu kiiler insanl nurlu ufuklara gtrme grevini omuzlarnda sayan kiilerdi kukusuz. Medeniyeti dnyaya yayma teraneleri bu yzylda balamtr. Avrupal kaba, pis, anlaysz taraflarm onarmak iin baz kaideler bulma yoluna gitmi, stelik bu kaideler insanlarn insanlar tarafndan ezilmesine, smrlmesine imkn tanyan unsurlar erevesinde konulmu. Hristiyan teolojisini ypratrken bir yaama biimini tretmi. Medeniyet demi yeni vard sonulara. Kendini gitgide medeni hissetmeye balam. Hi yoktan bir stnlktr tutturmu.

    Avrupal adam, kendi dousunda yaayan in-sanlarn alt yanda ok tabi olarak benimsedii davran ve hnerleri zar zor elde etmekle pek mhim iler baardn sanmtr. Davran ve duygularda Avrupal kendini en medeni sayd za-manda bile douyla yara kabilecek stnlklere sahip deildir. Ama bizler yaama biimi olarak stnlklerimizi grmedik. nk bunun dayand temelleri kaybetmitik. nk bizim davran ve duygu stnlklerimiz dinimizden geliyordu. Batnn medeniyettir diye icat ettii eylerin bir

    47

  • bakma tekabl ettii ey mslmanlar iin dine bal olmann dikkat ekmeyen bir belirtisinden baka birey deildi.

    48

  • GASTRONOM Frenkler yemek piirme sanatna, gzel, leziz ve

    ustalkl yemeklerle uramaya gastronomi diyorlar. Btn medeniyetler insann tabii davranlarn, insan iin temel ihtiya durumunda olan her eyi bir suni kalba, aslndan uzaklam bir biimin snrlar iine dkmeye gayret gstermilerdir. Bu ereve iinde yemek bir beslenme, temiz ve faydal eyleri yeme olmaktan km "gastronomi" olmutur. Bunun yani sra ayn tutumun uzants olarak detler, alkanlklar tremi, karnn doyurmak kavram bir sz olarak kalm, insanlar mevcudiyetlerinin devam iin beslenme anlayndan uzaklap muhtevasn kaybetmi bir "yemek" rgtlenmesi iine dmlerdir. Ayn ekilde insann barnaklar medeniyet dairesinde mimari haline gelmi, insann tabii ihtiyalarn aan temayllerin bir iareti olmutur. Ademolu-nun yaad iklime ve sahip olduu malzemeye en uygun biimde rtnmesi, sosyal hayatn gereklerine cevap verecek biimde rtnmesi olay da btn medeniyetlerde "moda" denilen bir tavr gerektirmitir. Btn medeniyetlerin kendine mahsus giyim modalar var, ama iinde yaadmz medeni-

    49

  • yet giyim konusunda hepsinden garip bir tavr be-nimsemi durumda: Bu medeniyet bir yandan in-sandaki plaklk anlayn arptrken, bir yandan da insanlarn giyecek tketimini hzlandrmay amalamaktadr. Artk giyinmek insann fiziki gereklerinin ve sosyal hayatnn tabii bir sonucu olmaktan btn btne uzaklam, bu medeniyetin gereklerine uymak zere "bir boyaya boyanmak" ekline girmitir. inde yaadmz medeniyet iinde klk kyafet insanlar rtmedii halde, yine de ok nem sahibi olabilmektedir.

    nsann yukarda saydmz beslenme, barnma, rtnme gibi temel ihtiyalarn gastronomi, mimari, moda haline getirip aslndan koparma ilemi ile, dank sesleri musiki, konuma dilini edebiyat, birlikte yaama duygusunu siyaset olarak dzenleme ilemi ayn llerle deerlendirilme-melidir. Geri gastronominin temelinde beslenme, mimarinin temelinde barnma, modann temelinde rtnme ihtiyac ve temeli vardr; ama gastronomi olmakszn beslenmek, medeniyetin getirdii llerde mimari olmakszn barnmak, modann gereklerini yerine getirmeksizin de rtnmek mmkndr. kinci kmede saydmz faaliyetler iin ayn eyleri sylemek ayn derecede kolay deil. Musikiyi hayatmzdan atarsak yerine baka bir ey koyamayz. Medeni llerde mzik yaplmasa bile seslerin insanla olan ilikisi yine musiki olacaktr. Edebiyat yok etmeye kalkarsak konuma dili bizatihi zelliini kaybedecek, yoklaacaktr. Siyaseti yok etmeye kalkmak birlikte yaama duy-gusuna taarruz etmekten baka bir sonu vermeye-

    50

  • cek, siyasete kar her tavrn bizzat kendisi siyaset olacaktr.

    Medeniyet bu iki kmedeki faaliyeti birlikte deerlendirerek kendini savunacaktr. Yani medeni tavr tabii davranlarn yozlamas ile insann uurunu ykseltmek amacyla gelitirilen deerleri ayn kalba sokma gayretiyle kendini mazur gstermek isteyecektir. Diyecektir ki nasl karnn doyurma temaylnden gastronomiyi, barnaklar kurma temaylnden mimarlk sanatn kardm-sa akar sulardan da k yaptm, vahi otlardan il elde ettim. Medeniyetin bir akl elme manev-rasdr bu. Gerekte medeniyet insann kendini suni unsurlarla evirip bezemesi olaydr. nsann tabii konumunu en uygun biim iinde devam ettirme tavr medeni bir yaay tuzana dmeden de gsterilebilir. Fasih Arapa konumak bir zamanlar "bedevilerin" bir imtiyaz idi. Dildeki mkemmellik dncede yksek seviyeyi iaret eder. yleyse yaama biiminin yapay unsurlarndan arnarak da "st" dzeyde bir hayat kurulabilir.

    Bize den medeniyetin zorlamalar karsnda bir ayklamay baarabilmek olmaldr. nsan olarak bizleri tabii hasletlerimizden uzaklatracak, bizi tautlara balayacak medeniyet verilerini red-detmek, buna karlk insann kendini daha sahici hissetmesi, ilhi olanla ban kuvvetlendirebilme-si iin kolaylk salayc insan deerlerini benimsemek dn olduu gibi bugn de yaaymzn temel dorultusunu tekil etmelidir.

    51

  • NSANCA YAAMAK GEREKL M? Mslman olarak en byk skntmn insanca

    yaamak karsnda doduunu sylersem ar-mayn. Benim kafamda insanca yaamak baka bir ey, slmca yaamak yine baka.

    Bat medeniyeti bize insanca yaamann hedef-lerini gsteriyor. Bu hedefler hem yaama biimi olarak belirlenmi, hem de bir dnme biimi ola-rak. Bu yzden ikisinden birine paamz kaptrdk m nmze srekli bir biimde "insanca yaama mecburiyeti" kyor. Bat medeniyetinin bize hedef olarak gsterdii ey, ayn zamanda elimizden ald bir ey aslnda. Hedef insanca yaamak olarak belirlendii halde bu hedefe varmak iin kul-lanlacak aralar ya baz insanlarn elinden alnm veya elinde tutanlarn o aralar kullanamayaca (yani insanletiremeyecei) ekle sokulmu. Bat medeniyeti bir yarma medeniyetidir. Yartan kazanl kmak iin hasmnn kayplarna kar duyarsz kalmak zorunludur. Eer yar kaybetmi iseniz noksannz kabul edip bir uyruk olarak yaayacaksmz. Yar kazanma gcn gsterdikten sonra ise artk hemcinsleriniz iin herhangi bir hayrhah tutum gsterecek gcnz kalmamtr.

    52

  • Bylece bu medeniyete mahkum edilmi olan in-sanlar kendileri iin ekilmi iki izgi arasnda yal-palayp duruyorlar.

    Mslman olarak belki bizim grevimiz arasnda insanca yaamann gerekli olup olmadn aratrmak da var. nsanca yaamak diye gsterilen hedef slmi tutum asndan zenilmeye deer mi? Mslman bir kafa yaps iin makbul m? Daha dorusu insanca yaamak slmca yaamakla edeer mi?

    Hayvanca yaamak igdler (sevk-i tabiiler) seviyesinde yaamak olarak anlalabilinir. gdler doutan getirilen davran kalplar ve seme yetenekleridir. gdlerine uyarak bir buza doar domaz anasnn memesine yapr. nsan yavrusu ise doduu zaman hibir meselesini igdleri yardmyla zme kavuturamaz. gdden mahrum insan yavrusunun yalnzca gdleri (drives) vardr. Gd insann dorudan doruya semeler yapmasn salayamaz. nsan kendisine retilmedii taktirde dostunu, dmann tabii olarak ayramaz. Beslenecei eyleri tanyamaz, tehlikelerden korunamaz. Bunlar yapabilmesi iin tabi bir donatm yoktur.

    nsann temel gds vardr: Alk, cinsiyet ve toplu yaama. Btn bu gdler insanda bir ynelim olarak vardr, ama neye ynelecei belir-lenmemitir. Yani insan ihtiyalarnn nasl gideri-leceine dair doutan bir bilgi getirmez. Sahibi ol-duu gdlerin hepsi bir potansiyelin belirtisidir. nsan gdlerinin nasl biim alacan sonradan, hayat iinde aldklaryla belirler. Nasl doyacana,

    53

  • cinsi tatmini nasl salayacana, hangi tip toplum tekiltlanmas iinde olacana karar verir. Bu ka-rarna iinde bulunduu artlar tesir eder, ama se-me yine insana kalmtr.

    te insanca yaamak insan gdlerinin en makul llerde, grnrdeki haliyle insana en az zorluk verecek en ok fayday salayacak biimde dzene sokulmasdr. yi ama, "makl" olan nasl tespit edilecek? Bu haliyle insann yaama tarzn, insann ahlaki llerini koyan yine insann keyfi semeleri olmayacak m? Bu noktada insanca yaamakla, slmca yaamak arasndaki fark belirginleir. nsann kendi hayatn keyfi semelerine gre yrtmesi "insanca" fakat kendini yaratan kaynaa dnerek "renmesi" slmca yaamak olacaktr. nsanca yaamak insann yaarken yapt semelerde o gne kadar sahip olduu artlanmalar dorultusunda hayatn srdrmesidir. nsanca yaamak insann kendi gdlerinin dorultusunda ve mantki emalar erevesinde serbest braklmasdr.

    Hmanist kltr insann sahip olduu baz be-cerileri ve yaama imknlarn insann elinin ve beyninin rn, uzants olarak grr. slm anlay ise yaratmann Allah'a mahsus olduunu belirtmekle kalmaz, hayvanlarn ehliletirilmesinden, gemilerin yzdrlmesine kadar btn yaama imknlarnn ancak Allah'tan gelen bilgiyle mmkn olduunu ifade eder.

    nsanca yaamak kltr ve medeniyet verimle-rinin esas saylmas suretiyle hayatn insan karar-larna bal semelerle dzenlenmesidir. Nitekim,

    54

  • alma artlar, dinlenme imknlar, sigorta esaslar, ticaret yollar gibi hayat unsurlar insanca yaamann iine girer. Gnmzde insanca yaamak denilince ister istemez biz "refah seviye-si"ni anlyoruz. slmca yaamann ise midesini doldurmak, scak odasnda gerinmek, ameliyat salonlarnda heyecan ekmekle tarif edilebileceini sanmyorum. Bu yzden de insanca yaamak karsnda byk bir sknt duyuyorum.

  • NSANIN GC VE ZAAFI Aslna ynelerek meseleyi kavramaya alt-

    mzda insan ve teknoloji arasndaki iliki son alarn bir olay deildir. Yani, son iki yzyln sa-nayi dalgas sebebiyle insanln yeni olarak karlat bir olguyu sz konusu etmek olduka zor. nsan ve teknoloji ilikisinin anlam daha de-rinlerde, insan ve alet balamna varan alanlardadr. Ne var ki sanayi ihtilali dedikleri hadiseden sonra, dnya yaratldndan bu yana zaten mevcut olan bir anlam alan baka alanlar daraltacak bir yaygnlk kazanm, byk saylar itibariyle tecesss etmi ve insanln hemen zm bekleyen meseleleri arasna girmitir.

    Bugn karmza kt ekliyle teknoloji insann aletle mnasebeti srasnda taknlmas mmkn iki tavrdan birinin uzantsdr. Bu tavr eyay ve aleti be duyuyla alglanabilir boyutlar iinde grme tavrdr. Eyann ve aletin mahiyeti hakknda kesin llerin uygulanabileceini kabul eden bu anlay, llemeyen zellikleri yok sayar. Oysa modern anlay ncesinde insan ve alet arasndaki iliki bir trene, bir mistik tecrbeye dayal olarak kurulabiliyordu. Bunun anlam, kendi

    56

  • dnda varlk sahibi nesnelere kar insann kendi iindeki deerler dolaysyla tasarruf edebilmesidir. Modern bak as aleti ve eyay "l nesne" grme tezini benimsemitir.

    Bu kabul kanlmaz olarak insann eya ile mnasebetinde belli bir zen, ruhsal bir hazrlk veya dsal unsurlara kar bir ihtimam gsterilmesini gerektirmez. Eyann mahiyetinin sabit bir konuma oturtulmas, tabiatn yalnzca llebilir yanlaryla idraki, insann zne, eyann nesne olarak alglanmas, insan dndaki mevcudiyetin rahata tahribine, onlarn ftursuzca tasarrufuna alan davranlar kolaylatrmtr.

    Nitekim batda gelien teknoloji eyaya snr tanmadan mdahale imknm ve tabiat yamalama, tahrib etme hayaszln geni alanlarda yaygnlatrmtr. Gnmzde tabiat koruma yo-lunda yaplmaya allanlarn 17. yzyl bilim an-layndan ne derece farkl olduu tartlabilinir. Sibernetik ve biyonik insan tabiata mdahaleden geri tutmad gibi, tabiata bakta herhangi bir lhi anlam gerektirmiyor. Bugn varlan nokta insan hangi zararlarla kar karya brakt? nsan tabiata mdahale ederken kendi zelliklerine de etkide bulundu phesiz. Bugn insan elinden kma bir ortam yrrlkte olduu kadar insan eliyle bi-imlerinde deiiklik domu bir insan da sz konu-su. Gnmz insanlnn kendi ellerinden ve bey-ninden doan teknolojik acube tarafndan tehdit edildii ok sk sylenen szler arasnda. oktandr insann kendi trettii alet karsnda kld ve bu franketaynm sonunda sahibini boazlaya-

    57

  • ca syleniyor. Kimbilir bunlar syleyenler byle-si bir boazlama eyleminin olup bittiini bile far-ketmiyorlardr belki.

    Zira teknolojinin topluma hakim kld bir mantk vardr ve bu mantk artlanmasnn dna kamad iin gerekte neler olup bittiini kavra-maktan da aciz olabilir. Eya karsnda taknlan tavr nasl gnmz teknolojisini dourmusa, gnmz teknolojisi de kendine mahsus bir bak asn insana alamtr. Bylelikle insan uyanmak iin uyku ilac alan bir hastaya benzemektedir. nsan nce tabiat malup etmek zere giritii savan aleyhine dndn anlaynca ayn yntemlerle yklanlar tamire girimitir. Ama bu bir pcn geri alnmas iin teebbse gemek gibi bir eydir.

    Uzayda yrmeyi baaran insan bir bakma gldr, nk imknlarn kendini evreleyen artlar hakimiyeti altna almak zere kullanabil-mitir. Ama onun grnrdeki gc tpk kimyevi bir element'in bir dierinden stnl gibi bir ey-dir. Yani insan kendini eyaya ait klm, eyann artlarn kendi artlar olarak benimsemitir. Bylelikle kendine Allah'n verdii hasletleri basite irca etmi, kapasitesinin altnda kullanmtr. D grnyle gl insanlk kendini alglamakta gsterdii yalnkatlk yznden sfli durumdadr.

    ,: 58

  • ZORDUR ANLAMAK "Fiziksel alanda 'sonsuzca byk' ve 'sonsuzca

    kk' blgelerin derinliklerine nfuz edip de insan kavraynn dier alanlarn reddeden bir bilim, saf ve basit bilgisizlikten ok daha byk bir ktlktr (oysa fiziksel alan dnda kalan sahalarda tabiatn mantn yeterince ortaya karmak ve meselenin zm noktasn anlamak ve elde etmek mmkn olmaktadr). amzn bilim diye adlandrd ey gerekte bir kar-bilimdir ve onun getirdii nihai tesir insanlarn mahvndan baka bir eye irca edilemez. Baka bir deyile ada bilim Vahyi ve Akl dta brakmaya abalayan totaliter bir rasyonalizmdir ve ayn zamanda kinatn fani olduunu anlamamza yardm edecek metafizik izafetten haberi olmayan totaliter bir materyalizm-dir." Bu satrlar, mslman olduktan sonra sa adn alan Alman asll Sufi Frithjof Schuon'un. Bilim hakknda syledikleri bu szlerin yazldklar ada ok isabetli ve yerinde szlerdi. Ama sanrm yazar, gnmzde nkleer fizik alannda yaplan tartmalar ve yorumlar hesaba katabilecek kadar beklemi olsayd bu yukarda sylediklerinden ok farkl szler de eklemek zorunda kalrd. Bugn

    59

  • bilimin totaliter ksm onu kullananlarn politika ve tutumlarnda belirginlemektedir. Fakat gnlk hayatmza giren de bilimin politik vechesinden bakas deildir. Bu yzden Frithjof Schu-on'un yukarda yer alan satrlarndan anlamak mmkndr ki bir mslman gnlk hayatndan, tefekkre alan almalarna kadar her yapt ite amza mahsus mantk rgsnn, yaayn ve eitimin getirdii artlandrmalarn dnda kalan bir kafa yapsyla faaliyet gstermek mecburiyetindedir. Biz hem gnmzn sath kavray usullerinin iinde kalp hem de hayatmz dzenlemek zere Allah'n bize rettii nasslar anlamak ve uygulamak iini yapamayz. nk Vahyin anlay usul ile dine cephe alm bilimin kavray usul birbirine zttr. Eer totaliter bir rasyonalizm ve totaliter bir materyalizm grntsn koruyan bir bilim anlay yaadmz ortama hkmran ise "dine" ilikin kaygularmz ya bu mantn iinde yer alacak veya yok olmak zorunda kalacaktr. Gnmzde zellikle azgelimi lkelerde sunulan bilim grnts dorultusunda bilim ve din yalnz birbirine zt durumlarda bulunmakla kalmyorlar, ayn zamanda birini kavramaya uygun bir kafa yapsn benimsemek tekim kavramaya uygun kafa yapsn terk etmek anlamna geliyor. lkemiz de iinde olmak zere henz bilimin kendi dayanaklarm sorgulamaktan korktuu kltrel ortamlarda hem "bilimsel" bir kafaya sahip olmak, hem de m'mince bir idrak iinde olmak mmkn deil. Ama her ikisini de tam baaramayan paral, yamal bir zihin yapsna kavumak mmkn. Nite-

    60

  • kim Trkiye ve dier ahalisi mslman lkelerin "aydn" takm bu yamal zihin yapsna sahiptir.

    Gerek fiziki bilimleri alannda kafa yoran mslmanlar, gerek insanlarn gnlk hayatlarnn dzenlenmesi alannda, ekonomi, politika, sosyal bilimler alanlarnda kafa yoran mslmanlar hayatmz bakmndan slmiyetin yeniden vaz-geilmez bir unsur olarak anlam ve nemi konu-sunda bize yeni kavray alanlar aarak zihnimize eklenmi "bilimsel" yamalar skp atmakta pek aceleci davranmyorlar.

    Batl bilim adamlarnn metafizik konularda zikrettii cmleleri kimi dergiler, gazeteler iktibas ediyor. Sibernetik, biyonik, nkleer fizik aratrmalar Kur'n- Kerim'de yazlanlar ne lde dorulamakta olduu yllardan beri sylenip duruyor. Btn bu sergilemeler belki bizim gnlk hayattaki bunaltmza bir ferahlk getiriyor, bir avuntu olarak seviyoruz "bilim" kaynakl dini desteklerini. Ve lkin asl destein dorudan doruya Kur'n'dan gelebileceini ve buradan kuv-vet alnmas gerektiini anlamaktan henz uzaz. Sanrm yamal kafalarmza en zor gelen de budur.

    61

  • PROTEN VE HRRYET(*) Hristiyan ileciliine kar kan lik bat

    dncesi, nce hrriyeti vd; insann dnyada ahenkli ve birbirine zulmetmeden yaamasn deil, onun kendi dndaki hi bir eye boyun emeksizin "hr" olmasn, felsefi manda kendini gerekletirmesini, bnyesinin ve evresinin btn iplerini eline alma kavgasn vd. Ferdin hrriyet kavgas nce dnyevi yksek idealler, kimilerinin burjuva deerler dedii idealler uruna oldu. Pro-testan ahlk dnyevi idealler ile uhrevi idealleri ayn anlamda kullanmay kolaylatrd. Bu dnyada zengin ve kuvvetli olmak Tanr'nn o insan teki dnyada da "setiinin" iaretiydi. Burjuva deerler zirvesine Napolyonla ulat. "Napoleon Bonaparte", imparatorluk tacn Papa'nn elinden giymedi. Napolyon Papa'nm elinden imparatorluk tacn alp kendi elleriyle kendi bana kondurdu. Asalet benimle balyor dedi Napolyon. Bu hkm Hristiyanln yzyllar boyunca tutunduu deer-lerin yerine "hr" insann deerlerinin getiinin nihai timsali idi.

    (*) Hrriyet kelimesini "liberte" karl olarak kullanyoruz. Hrriyetin "zgrlk" demek olmad konusunda Talar Yemek Yasak balkl kitabmza baklabilir.

    62

  • Sonra snf kavgasnn hrriyete giden yolu atn, yahut hrriyete snf kavgasndan ge-meksizin varlamayacan syleyenler oldu. Ro-mantizmin at snr tanmaz atlmlarn disipline sokulmas gayretiydi bu. Hrriyet adna azm aar amaz zincir akrtlaryla ortal nlatt iin gerek ve tartmasz bir siyas temsilci bulamad bu dnce, ama geni insan ynlar iin kk kk Napolyonlar kard. Lenin, Mussolini ve Hitler gibi isimler saylabilir bu meyanda. Ama daha yzlerce, hatta binlerce ufak Napolyon grd son asrlar. Bu ufack Napolyonlar dnyay, kinat fethettikleri vehmine kapldklar oranda ruhlarnn parti tekiltlar, siyasi mafevkleri, teoriler, sosyal kurulular tarafndan gaspedilmesine gnllce rza gsteriyorlard.

    Dnya deiti. Dnya, yeryznde hkm sren dzenlerin insan elinde z itibariyle deiiklie uratlamayacann anlalaca kadar deiti. nsanlar kendi niyetlerinden kalkarak hep ayn noktaya varacaklarn anladlar. Felsefi manadaki hrriyetin bir avuntu olduunu bir ok aclardan maddi erevenin kendi zerlerinde kurduu zu-lmden, kii putlarnn onlar sahte afaklara ulatrmasndan sonra anladlar. nsan haklar, in-sann kaslarnn gl ve salam olmasyla ayn anlama gelmeye balad.

    stelik bu anlamn ayrca anlalacak bir taraf yoktu. Doymak, protein almak, herkesin protein al-mas, ok protein almak meselesine geldi dayand insanlk.

    63

  • Bir tarafta iyi protein alm insanlarn baka iyi protein alm insanlarla olan mcadelesi srerken teki tarafta proteinsiz olanlar hangi protein alm kuvvetin yannda yer alrlarsa daha ok protein alabileceklerini hesaplyorlar.

    Rnesansla hzn artran insan vgs ve hrri-yet merak insan aklnn verimlerine kar da heye-can uyandryordu. Bu dnemin kiliseye kar ih-tillci dnme tavr gide gide dnceyi bilgisa-yarlarn kesin ve kanlmaz emirlerine brakt.

    Artk hrriyet demek, salkl olmak demek. Doru yol, daha iyi beslenmi olann tuttuu yoldur. Bundan byle insanlarn kalitesini atlar gibi onlarn da dilerine bakarak anlayacaklar belki. Dn Hitler'in soya dayanan, metafizik bir rkl var idiyse imdi de yine rka dayanan ama rk farkn gzetmeden materyalist temele sahip bir rklk yaygn. Beden salnn btn manalar aan kuv-vete sahip olduuna dair itikat btn insanlar sard.

    Dnen insanlar hayatn bir ekmek kavgas ol-duuna inandklarn ifade ettikleri iin hayatn bir ziyafet olmas gerektii dncesini kimse nleye-medi. Doymak daha ok doymak iin kuvvet topla-mak demek. Hr olmak daha ok hr olmak iin bir frsat sayld gibi, ya Avrupa'nn 16. yzyl insan protein kelimesini bilmedii iin iin banda azndan sehven "hrriyet" kelimesini kard, yahut gnmz insan faydal olan hereyin ad ortaktr dncesinden kalkarak proteine hrriyet diyor.

    64

  • HRRYET M, EMNYET M? nsanolunun eylem ihtiyac iki kaynaktan doar:

    Hrriyet ve emniyet. Yani insan bu dnyada hayatnda iki eyin peindedir ya hr olmaya abalar veya gvenlik iinde olmaya. Meselenin z iti-bariyle bu iki unsur bir dierini intac eder. Mutlak manada hr olan kii ayn zamanda emniyetini de bulmu demektir ve mutlak gvenlii elde edebilme baarsna erenler de tamamen hr olduklarn hissederler. Ama ne var ki hayat bu doygunluk nok-talarna her insann kolaylkla varabilmelerini mmkn klacak kadar geni deildir. nsanlar bu iki unsurdan her birine nisbi oranda sahip olabilirler. Sahip olduklar grece hrriyet veya grece gvenlik onlarn ellerinden kardklarn arama-larna sebeb olur. nk hayatn karmakl birini elde edenin tekini elden karmasn gerektirecek biimde tanzim edilmitir.

    Geleneksel toplumlar byk sayda insan gruplar iin gvenlik artlarn daha kolay salayan yapda idiler. Obasna ve meknna mensubiyetiyle insan nisbi oranda gvenlik iindedir, Bu yapda inan topluluk yelerinin gerek uzlama noktalarn oluturur ve dnce cemaatin iine dnk-

    65

  • tr. Lkin bu yapdaki toplumda insan teki "yapa-bilirlik" imkn bakmndan byk kaytlar altn-dadr. Seme ans ylesine snrldr ki, insanlar hrriyeti seme diye bir kavrama dahi yabancdrlar. Herey toplumsal uzlama sonucunda ger-eklemekte ve her i "olacana" varmaktadr. Otantik geleneklerin hakimiyet ve hayatiyet sahibi olduu toplumlarda tragedya yoktur. nsann ken-dine bireysel kararlar neticesinde at ufukla, bu ufku snrlayan "kader" arasndaki atma gele-neksel toplumda yaanmaz.

    Modern toplumlar ise trajiktir. Yani modern top-lumlar insan nce yapabilirlik alanlarnn nam-tenahi genilikte olduuna artlayan bir kurulutadr. Her insan elindekinin daha fazlasnn kes-bedilebilecei dncesiyle yetitirilir. nsan mo-dern kafa yaps iinde hrriyete itilir. Daha dorusu hrriyetin esas olduu, yapabilirlik snrlarnn zorlanmasnn gerekli ve tabi olduu adeta bir top-lumsal nyarg durumuna sokulmutur. Bu duygu-larn vard nokta ise kaderle hesaplamaya ve onunla atmaya gider. Byle bir atma da tabi-atyle insann gvenlik alanm elinden alr. nk i olacana varmamakta, o ii oldurmas insandan beklenmektedir. Modern insan atlr, ama bu atlma g verecek dayanaklar elinde yoktur. Elinde bu dayanaklarn olmadn modern insan her atlmda ac bir ekilde renir.

    Gvenliin kayna "bilgi"dir. Hrriyetin kay-na ise "alet". Bilgiye sahip olan kii emniyet du-yar, itminan sahibidir. Alete sahip olan kii ise bunu kullanmak, bununla bir yere varmak ister.

    66

  • Hrriyete ulamak istei aleti nemsemekten doar. Bilgi, bilginin mahiyetini kapsad gibi, aletin de

    mahiyetini kapsar. Bu sebeble bilgi birinci sradadr. Bilgiyi elinde tutan aletin neyi salayp neyi salamayacan da bilebilir. Bu sebeple geleneksel toplumlar kendilerini aletlerinin gcne teslim et-memilerdir. Eer Ad ve Semud kavimlerinde grld gibi tadan oyduklar evlerine, yani alet-lerine gvenmilerse helak olmulardr. Aletin kendisi bir bilgi deildir, yalnzca bir imkndr. Bu imkn kendi snrlarn kavrayamad srece fel-ketin balangc olur.

    ada teknolojik medeniyet gerek uzay aratrmalar, gerekse mikro organizmalar zerine yapt almalarla, bunun yan sra da endstriyel baarlaryla aleti en n sraya alm bir kafa yapsn nemli klmaktadr. Bylece bilgiyi yani yeryznde insann mevcut oluunun hikmetini ikinci plana atmtr. Hrriyettir modern insann tutkusu, bir eyler gerekletirebilmek, kendi ufkunu srekli olarak zorlamaktr. Bu yolda ilerledike de altndaki toprak durmakszn kaymakta, kul olarak insan varlnn gvenlik blgelerini tahrip etmektedir. Modern insan merdiveni trmanyor, ama kt her basamak bir basta krld iin tepede, yalnz, plak, aresiz kalmaktadr.

    67

  • E VE DIA DORU HRRYET ngiliz demokrasisi uygulamas ile olduu kadar

    vecizeleri, anekdotlaryla da nl. Bu ifadeler ger-ei anlamada her zaman uzun aklamalardan daha faydal olurlar. Bunlardan biri yle: "ngiltere'de herkes eittir, yalnz Kralie biraz daha eittir." Toplumsal eitlik, insanlar aras adalet her zaman "netameli" konular olduu iin, istihzaya, nkteye ve paradoksa her zaman yer tanyan konular olagelmi.

    Gerekte ne olduu ve ne iin olduu felsefi ve po-litik tartmalarn merkezi haline gelmi bulunan "hrriyet" kavram da ciddi aklamalarn olduu kadar, akalarn, mizahn malzemesidir. Eer baz eyleri kolay kavramak houmuza gidiyorsa, hrri-yet denilen anlayn esas olarak iki trden olabil-diini, yani hrriyeti ikiye indirgemenin mmkn olduunu syleyebiliriz. (Hemen belirtmek gerekir ki baz anlamlar kolayca kavramlara hapsetmek, hayatn karmakln ematik anlay biimlerine indirgemek her zaman tehlikelidir. Bu tutum kavrama ilemini kolaylatrr, fakat gerein btn boyutlaryla ifade edilmesine engel tekil eder. Bu yzden indirgemecilii ksa srede ie ya-

    68

  • rayan, ama kullanldktan sonra hemen terkedil-mesi gereken bir yntem olarak kabul etmeliyiz.)

    Hrriyeti iki trl, biri ie, dieri da doru hrriyet olarak anlayabiliriz. e doru hrriyet gcn "mistisizme dayal" anlaytan alr. Da doru hrriyetin ise dayand anlay elde etme, tatmin olma duygusuyla beslenir. ada hrriyet anlay byk lde bu ikinci trden hrriyet kavramna yakndr. Yani insanlarn bedenleri iti-bariyle daha ok alan denetim altna almalar, be-denlerine ve ruhi ihtiyalarna gereken tatmin vastalarn daha ok kullanabilmelerini ngrr. Daha ok ey yapabilen, daha ok tketebilen, daha ok renebilen, daha ok konuabilen kii modern grn iinde "hr" saylr. Bu anlay erevesinde hemen gze batan husus, bu kiinin, ya da genel olarak insann, insanln hrriyetinin kendinden bakasyla karlar karlamaz "mesele" kara-cadr. Tek insan bir baka tek insan karsnda ne kadar hrdr? Bir insan gurubu bir baka insan grubu karsnda hrriyetini ne lde kullanabilir? Nihayet tm olarak insanlk tabiat karsnda hrriyetini hangi yollarla ve nasl kullanr? Bu so-rularn herbiri balbana felsefi mesele haline gel-mitir. ndirgemeci anlay iinde diyebiliriz ki da doru hrriyet anlaynn insan, insanlar ve in-sanl srkledii yer"atma alan"dr.

    Tek insan hrriyetini kendi dna doru gerek-letirmek istedii zaman karsnda bir baka insan bulur. Bu vaka onun bir baka insanla atmas demektir. Bir insan topluluu topluluk hrriyetini yaayabilecek imknn ancak bir

    69

  • baka gurupla atmaya, savaa girerek elde ede-bilir. nsanln tm de tr olarak hr olabilmek iin tabiatla atmak, ondan kendi lehine sonular elde etmek zorundadr. Da doru hrriyetini ka-zanmak isteyen her nesne, her ahsiyet, her cemaat sava n art olarak kabullenmek zorundadr.

    e doru Hrriyet ise insan tabiatn olduu ka-dar, toplum hayatn ve hayatn bizzat kendisini yrten ilkelerin bilgisine, bilincine dalmakla elde edilebilir. nsann ie doru hr olabilmesi iin bil-mesi gerektii kadar, kendi dnda gereklii olan mevcudiyetin kurallarn da tanmas n arttr. Da doru hrriyet nasl sava getiriyorsa, ie doru hrriyet de sekr halini getirir. e doru hrriyetini elde etmi olan insan teki skne erer. nk kendi gcnn snrlarn i lemde aar. e doru hrriyete sahip insan toplumu olamaz nk toplum ancak uzlama alanlaryla mevcudiyetini koruyabilecek yapdr. Ama gerein z u ki szn ettiim iki tr hrriyetten yalnzca birine mutlak hakimiyet tanyan insan teki kendini ve kendi peinden gelenleri mahva srkler.

    70

  • ETKLERE AILMAK Mslmanca tavr bnyemize tamamen hakim

    olabilmesi iin mslman kafa yapsna herhangi bir mslmann tek bana talip olmas ve zihnini bu ynde biimlendirmesi yetmez.

    nk slmi tavrn iinde olmak bir zihin ay-dnlanmasnn ve ferd plnnda kalan bir kabuller silsilesinin iinde bulunmaktan ibaret deildir. O, ayn zamanda mslmana has fiillerin de ortaya konulmasyla btnleen bir anlay ve anlat, bir bili-yap'tr. slmi tavrn iinde olmak iin hem zihni sarahate, hem de davran kesinliine sahip olmak gereklidir. Bunlardan biri, dieri lehine feda edilemez. Esasen mslmann zihni berrakl elde edebilmek iin, davranlarn mslmanca ayarla-mas, mslmanca davranabilmek iin de zihnine berraklk kazandrmas zorunludur. Mslmanca yaamann gerek tecrbesine yabanc olanlar iin bu mnasebet tuhaf grnebilir, hatta inanmak iin yapmak, yapmak iin inanmak gerekir diye ifade edebileceimiz sre bazlarna fasit daire izlenimi verebilir. Ama gerek budur ve bunun dnda bir sahici yaama biimi yoktur.

    Demek ki mslmann btn yaamasn gde-

    71

  • cek, ona hz verecek olan etki iki ynl olacak. Bir yanda zihninin aydnla kavumasyla slm'n emir ve nehiyleri, Kur'n- Kerim'in onun iin tad anlam gibi dorudan idrake dayal bir yrtcnn etkisine, bir yandan da gsterdii her davrantan kaynaklanan, yayor olmaktan gelen ve bylelikle kendine maddi mevcudiyetiyle ulaan fiili bir yrtcnn etkisine muhta mslman. Gerekte bu iki yrtcnn de menei bir. Allah'n inayeti olmasa ne idrake dayal n aydnl, ne de mslmann davranlarnn birer k oluundan gelen aydnlk hibir insana fayda verecek deil.

    Mslmanca dnmek ve mslmanca dav-ranmak yaadmz hayat iinde engellerle dolu iki ey. te bu zorluklarn stesinden gelebilmek iin her mslmanm ferden ve kast- mahsusla alaca baz kararlar, uygulayaca baz usuller olmal. Nasl kendisine hidayet nasib olan kii idrakinin ve fiilinin aydnlyla bnyesine daha msbet deerler katma talihine sahipse, hayatn bugnk biiminden gelen ters bir etki de onu her yaptnda ve her dndnde ksr, verimsiz ve aresizlik iinde brakmak iin olanca kuvvetini gstermektedir.

    Bu ters ynden gelen etkiler her zaman kendini ak seik ortaya koyarak belirleyebilir. Hatta ou zaman sistemin derinden akan bir etkisine maruz kalabiliriz. Bu etkilerin altnda kalmak bizlerin mslman olarak yeterli teyakkuzu gsterme-diimizin sonucudur. Eer gevekliimizi devam ettirirsek, bir zaman sonra ters etkiler hayatmzda

    72

  • ylesine baskn kar ki mslmanca idrak ve hayrl amel bizler iin "fevkalade" diye vasflan-dracamz bir hal olur. Biz yaadmz hayat iin-de an be an uyank kalmak zorundayz. Telefonla konumann veya ok katl modern mezarlarda yaamann bizler iin tabii allm ve allmas gereken hususlar olduunu zihnimize yerletirme-yecek kadar mteyakkz ve mitli.

    Modern belalarn etkilerine kaplmadan, slm'n etkisine almak, yiit kiinin baarabilecei bir i bu.

    Dikkat ederseniz, mslman olarak yle ya-palm. Byle yapalm gibi szler kullanmyorum. Bilerek seiyorum bu ifadeyi. nk mslman olarak bizlerin btn g kendimizde imi gibi dnyaya kar bir tavr taknmamz imknsz. Ya-pacamz, yapabileceimiz ey etkilere almaktr. Kur'n ve Snnet dorultusundaki hayat grnn kendimizi etkilemesine imkn vermektir. Eer bunu baarabilirsek ayn zamanda modern bellarn ters etkisine de kapam olabiliriz kendimizi. Neye meylettiimiz, duygularmz kime doru ediimiz nemli yani.

    73

  • YAP'LAR VE YAPMA'LAR Yap'lar ve yapma'lar yerine emir ve nehiyler de

    diyebilirdik, yahut buyruklar ve yasaklar da deme-miz mmknd. Byle demediysek bunda "emir ve nehiy" szlerinin veya buyruk ve yasak kelimeleri-nin hepimizin zihninde az ok kalplam yer sahibi olduunu dnmemiz sebebiyledir. Eer bir sz kolaylkla zihnimizdeki bir kalba oturuyorsa an-laymz da kolaylkla darlaabilir. Daha akas, eer bir kavram zihnimizdeki bir kalba tekabl ediyorsa, artk o kavram gerek muhtevasyla kav-rayan az duruma deriz. Bu tehlikeyi atlatabilmek iin o kavramn yerini tutacak yeni bir ifade tarz bulmaya alr veya o kavramn zdd olan ke-limeler dizisinden faydalanmaya alrz. alar boyunca z itibariyle fazlaca yeni bir ey syleme-mesine mukabil byk bir kltr hazinesinin domasnn sebebi biraz da deien dnya karsnda deiik anlatm yollarnn uygulanmasdr.

    Hepimizin bildii "emr-i bil mruf, nehy-i anil mnker" ilkesinin gnmz iin daha aydnlatc olabilmesi, belki yeni ifade biimlerinin bulunmas-na bal.

    74

  • Btn ahlk sistemleri gibi slm'n da yap'lar ve yapma'lar vardr. Ama slm'da yap istikametindeki hkmler, yapma ynndeki hkmlerden daha ok arlk sahibidir. Nitekim emr-i bil maruf nce gelir, hayra, iyi olana davet nceliklidir. Akabinde nehy-i anil mnker grevi bekler mslman. Ktlkten, zarardan korunma ancak kendini iyilie, faydaya baml klmakla mmkn grlr nk. slm'da yaplmas gerekenlere, emirlere, buyruklara olan sadakat, kanlmaz olarak yaplmamas

    gereken, nehyedilmi olan, yasaklar er-evesinde yer alan hususlar "kurtarmay" da ihtiva eder.

    Mslman iin nemi en belirgin olan din hkmleri "yap" ynnde olanlardr. Bu yzden mslmanlar hayatlarnn tamamen mahvolduu-nu dnecek noktaya gelmezler. Mslman iin geri dnlmez bir bataa saplanm olma hali hi bir zaman geerli olamaz. Tevbe insann temel mo-tiflerinden biridir. slm'da emirler dorultusunda davranma temayl gnh ilemenin insan ahsi-yetini tahrib etmesine engeldir. Yap'larn kapsnn hep ak bulunmas mslmanlann kendilerini sululuktan doan bir maraza kaptrmalarndan kurtarr.

    Bir mslmann hayatn belirleyen "yapma" hkmleri deildir. Yasaklardan kanmak slmi ahlkn btnlenmesine kifayet etmez.

    Byle olsa idi, mslmanlarn edilgin (passif) bir kimlik sahibi olmalar gerekirdi. Oysa slm m'minlerin etkin (aktif) olmalarn, doruyu yerine getirmek zere faal olmalarn mirdir.

    75

  • Bu etkinlik, rahmete, mafirete, aydnla ak bir faaliyet manzumesi demektir. Hamdetmek de etkin, aktif bir faaliyet saylmaldr. Baknz, slm'n be artna, bunlarn hepsi de "yap" ynndedir. Takva da ancak insann kendi hayatna Allah'n ona emrettii usl erevesinde dzen vermesi suretiyle elde edilir.

    Yap'lara tam sadakat, yapma'larn da slm'n gerektirdii ynde gereklemesine yol aar. Eer bir ahlk sistemi yasaklar n plana almsa kendini o sistemle kaytl insanlarn ruh dengeleri tehlikeye atlm demektir. nsanlar iledikleri hatalar ve gnahlar sebebiyle yaralanm ve tamiri imknsz bir yapya mahkm edilmi iseler onlar bunalmlar ve karanlk karlar. slm nce yap'lara arlk vermek suretiyle insanlarn doru olana evkle sarlabilmeleri iin btn yollar ak tutan bir ruh durumu temin eder.

    76

  • ADINI SLMEK Osmanl ordusu, o zamanlar bizim Budin de-

    diimiz, gnmzde ise Budapete ad verilen ehri ele geirdii zaman sipahilerin komutan kendine konut olarak ehirdeki kk, iki katl ahap bir evi semi. Macarlar ehri henz mslmanlar gelmeden nce tmden boalttklar iin daha nce aris-tokratlarn, zengin burjuvalarn saraylar ve ma-likneleri de bombo ve kumandann istese karargh olarak kullanaca debdebeli meknlar olarak hazr bekliyormu oysa. Byk binalar mslmanlar ya kla olarak kullanmlar veya buralara at balamlar. Bir Yugoslav tarihisi Osmanl ordusunun banda bulunan bir kiinin byle mtevazi bir mesken semesini aknlkla kayde-diyor. nk biliniyor ki Budin ehrinin kuruluu hiyerarik bir yerleim iin uygun klnmtr ve is-tenildii takdirde buray ele geiren kuvvetler Macar halknn ve devletinin snf farklarna dayal yerleme biimini uygulamaya koyabilirdi. Ama bunun tam tersi oldu ve sradan askerler saraylar doldururken sipahi gsterisiz bir evi kendine konut olarak seti. Osmanl sipahisinin bu davrannda gnmze mahsus sahte tevazuun izlerini bulmak mmkn deil. Gnmzde nl kimselerin alak gnll tavrlar, fedakrane etvar ko-

    77

  • laylkla yaygnlatrlabilmekte, kolaylkla bir pro-paganda unsuru haline gelebilmektedir. ehri ele geirmi bir sipahinin durumunu kendi askerleri gznde salamlatrmak zere gstermelik irin-liklere bavurmasna gerek yoktur. Eer malikne-lerden birine yerlemi olsayd devlet gc tarafn-dan knanmyacan tahmin etmemiz zor deil. yleyse bu tutuma yol aan sebep ne olabilir? Ak ve belirgin bir cevap bulabiliriz buna: Cihad ve onun sonular gznne alnrsa Osmanl sipahisi baka bir tavr benimseyemezdi. nk cihad eden iin nemli olan kiinin baars deil, ortaya kan hasenttr. Yaplan iin hayrl olup olmamas ve sonuta varlan dnyevi llere vurulamayacak "fayda" n plndadr, yoksa sonucu elde eden kiinin veya kiilerin onuru, hreti veya kaza-nmlar deil. Btn bu sonular elbette cihadn se-meresini alan kiinin ihmal edileceini intac etmez. Bu olayda dikkate deer olan neye ncelik veril-diinin anlalmasdr.

    Bugn mslmanlar olarak kiilerin, adlarn nemine verdiimiz deer, istihsal edilecek bir so-nuta bu sonuca katkda bulunanlarn paylarna dene sarfettiimiz dikkat gznne alnrsa, bu alanda ne kadar gerilediimiz ortaya kar. Zaman zaman (ou zaman da diyebiliriz) neyin yapld, neyin sylendii arka plna itilip kimin yapt, ki-min syledii nemli oluyor bizim iin. Bu ruh duru-munda da fethettiimiz btn Budin ehirlerinde sipahiye malikaneyi ayrmay tabii karlyoruz. Admz silmek kaygusu ciddi bir kaygu deil artk bizim iin admz sslemek, ssl haliyle ehri zaptetmek istiyor gibiyiz.

    78

  • Bizler bugnk mslman varlmzn byk bir ksmn adn yaatmayan, ama hakikati en byk endie olarak kalbinin derinlerinde duyan insanlara borluyuz. Bu yzden bizim "tarih" diye adlandracamz bir geleneimiz yok. Geleneimiz hakikat zincirinin bizlere hi de malm olmayan kanallarla gnmze kadar ulamasyla teesss etmitir.

    Adn silmek olgusu gemite ok ynl tarzda yaamtr. Tasavvufa ilikin bir rnek de yle: "Ahmed-i Zndk, kendisini halktan gizleyen, ma-nevi mertebesini herkese bildirmemek iin grnte sapk bir dervi gibi davranan melmet srrna ermi erenlerdendir. Bayezid manevi bir iaret zerine onu Buhara'da aram, fakat herkese bilinen zndk lkabn sylemekten ekinerek ona sddk, yani gerek dost niteliini yaktrm ve kendisini bu isimle aramtr. Uzun sre dolamasna ramen izine rastlayamayan Bayezid, nihayet bir gn onu bir mescidde Kur'n okurken bir rastlant neticesinde yakalamtr. Ahmed-i Zndk, Bayezid'e herkese bilinen lkabn deitirdii, yani tevil yapt iin km, onun zndk szn sddk ekline sokmasna raz olmam ve bu suretle Bayezid'e bir hikmet dersi vermitir."

    Bizler silinmi isimlerin brakt silinmez izler zerinde birey olursak olabileceiz. Budin'i fethe-den sipahinin ahap evi semesinden, rabetteki sfat reddeden dervilerden bize ulaan ne ise on-larla.

    79

  • KAYBEDEN KAZANIYOR Olanca kapsamyla anlalacak olursa "kaybeden

    kazanyor" ilkesi btn kltr alanlar, btn dnce ortamlar, btn yaama biimleri iin ge-erlidir, diyebiliriz. Kaybeden bu kaybnn karl olarak neyi kazandn, kazanan da kazancnn neye mal olduunu iyi anlayacak olursa ne kaybeden iin meyus olma, ne de kazanan iin etaret bulma sz konusu olmaz. Kaybeden kazanyor ilkesini iyi anlayan yaamakta derin bir bilin bulacaktr. Hepsi bu. Zaten hepsi de bundan ibaret deil midir?

    Dz kafal insanlar iin kaybeden kazanyor il-kesi u anlama gelir: ksa vadeli, gnbirlik kar-larnz feda edip bundan uzun vadeli ve kalc (!) karlar salamak. Bir halk deyimiyle syleyecek olursak, kaz gelen yerden tavuk esirgememek. Di-yebiliriz ki dz kafal insanlar kaybeden kazanyor ilkesini derinden anlayamayacak kadar sathta dnen kimselerdir.

    Kazan merkezinin ne olacan insann seme-sine braklm. Bakyorsunuz ahlkn kaybeden serveti kazanabiliyor, ruhunu kaybeden hreti... Beden rahatn kaybeden i huzurunu kazanabili-

    80

  • yor. Btn bunlarn tersi de oluyor elbet. G-rnteki llere gre hereyini kaybetmi veya hereyi kazanm insanlara da rastlyoruz. O zaman iin grnmeyen yan nem kazanyor. Ama kaybeden mutlaka kazanyor. slm'da kaybetme ve kazanmadan szederken

    belli baz incelikleri gznne almak gerekiyor. Ci-had bir yiitlik destan yaratmak zere deil de sa-dece il-yi kelimetullah iin benimseyen adam grnte kaybediyor. Ama kendine cesur adam, cann esirgemeyen adam dedirtmek iin ortaya kann Allah katnda hi kazanc olmayacan, tersine byk bir kayba urayacan da biliyoruz. slm infk emreder. Ama kendine cmert adam dedirtmek iin infk edenin hem madd varlndan olduunu, hem de sevab kaybettiini fehmedebili-riz. Demek ki kullar gzndeki deerlendirme bir kazan olduu nisbette bir kayptr da. Alim sayl-mak arzusuyla renilen Kur'n ve Hadis bilgisinin kazan m kayp m olduu anlamak zor deil.

    Dikkatli baklrsa sadece cengverlik ruhuyla cihad edenin, bylelikle nefsine ait bir haz pay kartan kimsenin, verirken verme gururu yaamann, bilirken bilmenin ferdi haslasn gze-ten kiinin dnyevi anlamda birey kaybettikleri sylenemez. Kaybetmemilerdir, yleyse kazan-malar da szkonusu deildir. Bunlar sadece iki dnyevi menfaat arasnda dei tokuta bulunmular ve daha fazlasn almak zere vermilerdir. Yani hesap daha dnyada iken tamamlanmtr. Cann vermi an kazanmtr, maln vermi hret kazanmtr, vaktini ve alma gcn ver-

    81

  • mi karlnda itibar kazanmtr. Ahiretteki deerlendirmenin farkl sonucuna da katlanmay kabul etmitir.

    Demek ki slmi bir motif iinde yer alsa bile ka-zanmak ve kaybetmek slm'a aykr bir durumu getirebilir. hlsa bal kalmamak gerek nimeti tepmek anlamna gelir. hls dnda, takva dnda kalnarak yaplan hayrl fiil btn dnyevi dav-ranlar gibi deerlendirmeye tabi olabilir. sminin abidelemesini isteyen insanlarn menfaatlerim te-perek giritikleri iler ayn cmledendir. Msl-manca tavrlarn dier m'minlerin gzne grnsn diye yrten insanlar inancn ve hlasn semeresini pein pein toplama hevesindedirler. Onlar iin ihls meta haline gelmi yani ihls ol-maktan kmtr.

    Kaybeden kazanyor, doru ama bu kazan deeri