FELSEFE-EKIBI-DERGISI-01

1157
Sayı:1 Yıl : 20 05  Ana Sayfa Ki tapl ı k Eski Sayı lar Bulmaca Forum Si te İl eti şim  İçindekiler Editör'den Yol Haritası Tahhakküm Biçimleri: Scott ve Foucalt 20.Yüzyıl Felsefesi Ütopyalar İmkansız Değildi r Hayaller ve Yalnızl ık Satrançta Zaman Sıkı şması Yaratıcılığın Sınırları Üzerine  ::FELSEFE EKİBİ DERGİSİ :: h ttp://www.felsefeekibi.com/derg i1/ 1 -> 2 19.11.2008 18:23

Transcript of FELSEFE-EKIBI-DERGISI-01

çindekiler
Editör'den
20.Yüzyl Felsefesi
10 ünlüden 10 söz
Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr.
© 2001-2005 Felsefe Ekibi Tüm haklarn sakl tutar...
Yaymlanan yazlar, kaynak gösterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her türlü sorumluluu yazarlara aittir.
 
"Lekesiz Algi Üzerine" Alglamalar
yi okumalar.
Salime Tarihçi
Cam kenarnda geceyi izleyen hasta bir adam, gökyüzüyle söylemektedir. Sahnede, bir oyuncu edasyla iç sesi ile konuur haldedir. Metinde önce, "yükselen ay" eklindeki dolgunluk ve parlaklk  benzetmesiyle, günei dourmak için, gebe görünüü tamas ile balangç yaplyor. Ancak ay kadn deil, olsa olsa yalanc gebe olabilir. Ayn erkeklii de, övülen bir erkeklik deil. Ay, damlar üzerinde tedirgin bir vicdan ile gezen kedi gibi, yavaça pencerelerden szarak dolamaktadr. ehvet dükünü ikiyüzlü erkekler, ay gibi, kendinin olmayan yanstarak  dolarlar.
Benzerlikler kurarak, cansz canl yanstan iir dilli düünür Nietzsche, sessizce geceyi dolaan ay önce "yalanc gebe", daha sonra "dam kedisi", en sonunda "iki yüzlü ve ehvet dükünü" erkek yapar. Benzerliklerin köprüleri üzerinde -ip üzerinde- yürüyen cambaz, kendisidir aslnda. Gördüklerini yorumlayan ve yorumu içinden buyuran bir dili, bütün yazda hakim dil olarak karmzda durmaktadr.
Douramayacak olup gebe görünenler, iki yüzlüler, bedeninin arzularn bildikleri halde itiraftan kaçnarak yalan söyleyenler, Tanr maskesi altnda çöreklenmi ylanlar; duru alglayanlardr. Gebe görünümü sebebiyle douraca zannedilen ama gerçekte douramayacak ay, yaratan deil yanstan olduu için, yanltan adamdr, din adamdr.
Nietzsche felsefesinde, asl olan doann çok yönlü ve deer içermeyen algs, lekesiz alg gibi yansmaktadr. yinin ve kötünün ötesi, doal yaantda tanmlanabilir.
Ferda
 
dükünleri derim!
Ve bence udur bütün nesnelerin l e k e s z alglanmas: nesnelerden bir ey istememek, onlarn önüne bin gözlü bir ayna gibi uzanabilmek. -
te üstünüzdeki ilenç, ey temiz kiiler, ey ar duru alglayanlar: hiçbir zaman douramayacaksnz, ufukta geni ve gebe dursanz da!
Siz bir tanrnn maskesini takmsnz, ey ar duru kiiler: bir tanr maskesinin altna çöreklenmi irenç ylannz."
Günein susuzluuyla öpülmek, emilmek i s t i y o r; hava olmak i s t i y o r , yükseklik ve k yolu ve n kendisi olmak istiyor!
"Alg da udur b e n c e: derin olan her ey aacaktr, - benim yüksekliime ! -"
LEKEL ALGI -veya duru- onda duru alg  anlamna gelmektedir. Duru alg ise insanlk tarihinde olumu-oluturulmu DL PARADGMASININ belirlemi olduu zeminlerden hareketle dünyay-hayat ve insan alglamaya çalmaktr.
te tam da bu noktada onunaçmaz  devreye girmektedir. Yaplam olan dili reddeden, baka bir dilce konumaya çalan bir insan belli paradigmalarn  kavramsal çerçevelerine hapsedilmi ANLAMLAR dünyasna sahip olan insanlara NASIL ulaacak?!
Onun açmaz geriye   dönüüyle balar. Geriye dönüü ise bir-bana   yaayamadndan kaynaklanr. Geriye, yadsd sürü-kitlesinin içine dönen Zerdüt  onlarn içinde naslduracak . DERNE yöneli, SÖZÜ zorunlu klar. Söz özneyi konumaya devam ettirdii sürece konuann sürüncemede-aralarda kalmasna neden olur. te onun "çldrsnn" temel nedeni budur. Kemirdii, ortadan kaldrmaya çalt dile dair bu çabasn  sonuna kadar götüremedii için sürekli dili onu kemirmi vederin aclar içinde kvranmasna neden olmutur. Dil üzerindeuzlalm belli biçim ve içerikler dorultusunda konuur. Bu uzlay reddedip dili yeniden YAPILANDIRMAYA çalan Nietzsche, anlamsal içeriklere dayal deil de, GÖSTER-LEVN yerine getirmeye çalan META-FORK bir dili seçmitir.Çünkü onun göstermeye   çaltklarn o güne dein üzerinde uzlalan dil, gösteri düzeyinde anlatamamaktadr.
Ksaca; onun güçlükleri OLDUKÇA FAZLADIR. Eski dili tamamen ykp kalntlarn da temizleyeceksin, onun yerine yeni DL-ni NA edeceksin ve bir de, bu yeni dili-ni DERLERNE anlatmaya çalacaksn.
Oysa, o güne dein dil, hep toplumsal süreçler içinde kendiliinden  olua-gelmitir. Her ne kadar felsefi denilen etkinlikler, aslnda ÖRTÜK olarak dil denilene müdahale   etme, onu deitirme- yorumlayp yeniden yaplandrma gibi ilevlere sahip olsa da, O'nun yapmaya çalt kadar AÇIK-SSTEMATK bir ekilde dilemüdahale çabas o güne dein yaplmamtr.
(Bunlar ben denilenin oldukçakiisel deerlendirmeleridir.)
Dil denilen ey, ÖZNE-NESNE alanlarnn KESN-KOULSUZ varlnn ön-kabulünden hareketle yaplar. Tüm "duru-lekeli" alglar, bu "ön-kabulden" doar. Bu ön-kabuller, dilin OLMAZSA OLMAZ- MUTLAK dayanaklardr ve dil, O'na gelinceye dein hep, DIINDAK bu KL yapnn DLE GETRLMES açlp serimlenmesi amacyla kullanlmtr. Daha sonra bu ikiliye TELEOLOJK dayanak  oluturabilmek için bir TANRI yarats ortaya çkmtr. te böylelikle de o MUHTEEM!!! tarihsel büyük UZLAI ekillenmitir: TANRI-ÖZNE-NESNE
Tarihsel süreç içinde oluan bu üçlü-tek uzlann belirlemi olduu dilin paradigmalar açsndan dünya-insan ve yaam denilene bakmay lekeli-duru olarak alglamaktadr. Oysa, bu belirlenmi yapy parçalayp -nesneler karsnda yerle bir edip- "onlarn önüne bin gözlü bir ayna gibi uzanabilmek  gerekir.
Bu üçlüden nesne ve özneye payanda olan Tanr artk ÖLMÜTÜR ve O'nun ölümünü ilan eder. te bu balamda dayanaksz kalan özne/nesne ikilisini, YENDEN yaplandrmak gerekir. Tam bu noktada, açmazlar balamaktadr. Ortaya konacak her türden dayanak, yeniputlar  oluturmaktan baka ie yaramyorsa ve buna karn, insan, HALA SÖZ-ÇRE DURUYORSA (çünkü dierine  seslenme gibi
FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine:: http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html
2 -> 8 19.11.2008 18:35
bir "isteklilii" var) ne DEMEL?! Onlarn karsnda nasl durmal?
Bu balamda Nietzsche, teklemeye  balamaktadr. Her ne kadar içerie   kar çksa da, NSAN AILMASI GEREKENDR." ile "Beni de AMALISIN!" vurgulasa da, içerie  doru yönelmekten kendisini alamaz. "Beni de a, tüket" demesi, aslndasezinledii bu açmazlarndan kurtulma çabasn göstermektedir.
te bu balamda O, kendisine kadar gelen tarihsel süreç içinde AKLA-MANTIA-DEER  YARGILARINA-AHLAKA göre kurgulanan insan hayatn ykp, STENCE-STEMEYE-ÇGÜDÜYE dayal bir YAAM BÇMN savlamaya balamtr. Özellikle de DEERLER denilen alan ykmaya   çalmtr; çünkü, O'na göre yaamn-ÖNÜNDEK   en büyük engel, MORAL DEERLERDR. Bu nedenle de, im-moralizmi savlamaya balamtr. Yaamak denilen alan-süreç O'nda, STENCN-GETRS "EYLEMELERDEN" baka bir ey deildir. Bu nedenle de, istenci DURDURMAYA çalan tüm putlar, yerle bir etmeye çalr. nsanln önündeki en büyük engel, TANRI putudur ve o yklmad sürece, insan KENDSN fark-edemez.
Hayvanlar sürüye   ye tutmaktadr. Ama hayvans bir hayat savunuyor da deildir. nsan hayvandan   farkl olarak görmektedir. O'nun yapmaya çalt, insann-insanln ÖNÜNÜ- AÇMAKTIR. te bu nedenle de, "NSAN AILMASI gerekendir." diyor. Putlar-deerler insanla vurulmu prangalardr, gelime ve ilerlemeyi ENGELLEYEN barikatlardr ve bunlar insanln önünden  temizlenmelidir. Yaam, yine, KENDSNE-BIRAKMAK gerekir. Yaamn önündeki tüm engeller KALDIRILDIKTAN sonra o, KEND-DORU yolunu da bulacaktr. Ortaya bir KURAMSAL-YAPI koymaktan kaçnm ve de kuramc yaklamlara kar çkmtr.
KISACA; NSANLIIN ÖNÜNÜ KESEN TÜM "DEERSEL-BLMSEL-SYASAL-DNSEL-M ANTIKSAL-AHLAK" YAPILAR YERLE BE EDLDKTEN SONRA, TÜM DURU ALGILAR  YIKILIP, YERLERN "LEKESZ ALGI"LAR ALACAKTIR.
Flu
Yazya "ay" ve "güne"ten ne anladm yazmakla balamak istiyorum:
Ay: nsan / k üretmeyen ama yanstan, a sahip olmamasna ramen "varm" gibi yapan / s / diilie yakn...
Güne: Üstün insan / k üreten / derin / erkee yakn / dünyadaki yaamn devamn salayan yldz...
nsan insanüstüne gebe gibi duruyor, ama ay nn sahte olmas gibi, insann gebelii de sahte. Zerdüt, öyle devam ediyor: "Ama gebelii yalanc bir gebelikti; ben aydaki erkee inanrm da, aydaki kadna inanmam." Bu ksm, baka bir çeviride "Kadn olduuna inanmaktansa erkek olduuna inanmay tercih ederim." eklinde. Böyle diyerek kafa yorduu, üzerine düündüü ve bir mücadele balatt "aydaki insan"n bu kadar s olmasn kabul etmek istemiyor ve cinsiyeti de içine alan "sla dair" cümleler, kadn-erkek arasnda bir yarlma yaratyor.
Neden "aydaki kadna" inanmak istemiyor?
Hayat güvence vermez ama insanlar, güvence ister. Güvence yaratmak için kurulan imgeler, insan slatrr. Kadnlar yaplar gerei güve nceye daha odakldr.
Bata kadnlar, erkeklerden farkl olarak "anne" olurlar. Çocuunun hayatta kalmasn salamak ve ona iyi bir hayat sürdürmek için bir anne pek çok eye katlanabilir.
Nietzsche'nin yaad devri göz önünde bulundurursak, "güvence"ye çok sk sarlm ve dolaysyla Nietzsche'ye göre, slam kadnlarla karlarz.
Ataerkil toplum yaps ve dinler kadnlar üzerinde daha katdr ve zamanla bir çok kadn bu durumu özümseyerek savunur hale gelmitir. Kadnlar daha az zeki ya da edilgen olduklar için deil, daha az bakaldrdklar için ikinci planda kalan "uslular" olmulardr. "Uslular" olarak toplumsal bakaldry göze alamadklarndan, istemedikleri halde erkek egemenliine girmilerdir. Erkeklerin kendilerine yaptklar hatann parças olmay kabul etmiler ve bu hatay devam ettirmekte gönüllü olmulardr. Kadnlar, kendi benliini yok sayma pahasna hataya gönüllü alet olduklarndan daha s olabilirler. Erkekte "ben" ve benin hrslar varken, kadnda "ben", erkek dünyas öyle istedii için yoktur.
Bu durumda erkek "ben"den balayarak yola çkar, kadn "biz"den "ben"e yol almal sonra erkeklerin
FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine:: http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html
3 -> 8 19.11.2008 18:35
yolunu kat etmelidir; ksaca erkeklere oranla daha geriden balam olurlar.
Toplumsal hayatn bu kadar çok içselletirilmesi de "barsaklar dinlemenin" kartdr.
Nietzsche kadnlar krbaçlayarak (oluturduklar imge katmanlarnn daha kaln olduunu varsayarak- ki bu katmanlar doal olarak daha fazla direnç göstermelerini gerektirir), onlar, durumlarndan dolay daha sert bir tarzla kendileriyle yüzletirir. Krbaçlama bana, "Beni öldürmeyen ey güçlendirir." aforizmasn çartryor. Kadn güçlendirmek için- daha s olduundan- onu krbaçlyor; daha sarsc ekilde yüzletiriyor. Aniden perdeleri kaldryor ve yüzlemeyi kaçnlmaz hale getirip süreci hzlandryor.
Bu yöntemi biraz tehlikeli buluyorum. Baka açlmlar da olabilir:
"Öldürmeyen ey" Nietzsche'yi öldürmese bile, bakalar için ölümcül olabilir. O kiinin bunu isteyip istememesi, haz r olup olmamas ihmal edilmi. "Güçlendirir" ksmnda ise aksine, direnç mekanizmalarn güçlendirebilir. "S"larn elinde olan, güvencelerini ellerinden sert bir ekilde almaya çalmak, onlarn elinde olana daha sk sarlmalarna yol açabilir. Bu ekilde "deime" anslarn tamamen kaybedebilirler. Bu anlamda Zerdüt'ün yöntemini spesifik buluyorum.
Zerdüt'ün yaklam, çarpc olmas yannda biraz ironik. Metindeki çözüm, (kurtulmak için) "Kadn, Zerdüt'e boyun emeli." eklinde: Kadn, Zerdüt'e boyun eerek ba kaldrmal. Bana, "Benim kitabm kabul ediniz ve inannz. Eski dininize böylece ba kaldrnz." gibi bir alt anlam çartryor. Zerdüt, bir otoriteye baka bir otoriteyle kar çkyor, "otoritesizlik"le deil. Bu durum, Zerdüt'ü bir erk yapyor.
Daha sonraki cümlelerde "utangaç gece cümbüçüsü", "tedirgin vicdanl", "ehvet dükünü", "kskanç", "damlarda sürten kedi" ifadeleriyle s davranlarn tanmn yapyor ve sla kar ne hissettiini söylüyor: Tiksinme.
Yldz imgesinden, din adamlar ve onlarn sinsiliklerini anlyorum: "Yldz - hallar üzre yürür o, sessiz ve sofu: - ama ben usul basan, mahmuz akrdatmayan insan ayaklarn sevmem.". Gündüz yldzlar kaybolur, Zerdüt gelince (güne) sofular kaybolacaktr.Yldz imgesi seçilmesinin bir baka nedeninin de, aya oranla yldzlarn dünyadan uzak olmalar ve daha az k vermeleridir diye düünüyorum: Yldzlarn dünyaya deil de, "baka dünyalara" yakn olmalar. Bu baka dünyalar, günlük hayatta sk sk "öteki dünya" diye bahsettiimiz cennet ve cehenneme göndermedir. Ksaca, din adamlar, "öteki dünyalar" için çaba göstermekle urarken, bu dünyadan uzaklamlardr. Din adamlar gerçek hayattan kopmulardr, dünyayla ilikilerini azaltmlardr, münzevi hayat tercih e tmilerdir. Yldzlar sessiz sessiz ilerler, ama "Her dürüst adm ses verir". Zerdüt de, güne gibi ses çkararak yürür ve bu sesi duymamak, günei görmezden gelmek mümkün deildir.
Duru alglayanlar iki yüzlü, duygulu kiilerdir. Dürüstlükten uzaktr. Zerdüt "Yeryüzünü ve yersel olan siz de seversiniz." diyor. Yersel olan seversiniz derken, "yersel" olmas uruna sahte zeminler kurulmasn anlyorum. Hiçlikle yüzlemektense yapay zeminlere, yalanlara tutunmay tercih etmek, dinsel imgelerle kendini kandrmak, kendini olduu gibi görememek ve dolaysyla durduu noktay deerlendirememek, ay gibi sahte klar gerçek k sanmak "s" insanlarn seçimlerini imliyor.
"Yeryüzünü horgörmeye kandrlm ruhunuz; ama barsaklarnz kandrlmam: bunlar en güçlü yerleriniz sizin!/ Ve ruhunuz, barsaklarnzn buyruuna girmekten utanç duyuyor imdi; utancn gizlemek için de, sinsi ve yalanc yollara sapyor." Bu ksmda kendinden uzaklama vurgusu var. Sahte zeminler kurma ve bu sahte zeminlere balanmaya beden inanmyor ve bu nedenle de en güçlü yan olarak  ortaya çkyor. Çünkü beden gerçei biliyor, ondan kaçmyor, kendisini kandrmyor. S insanlarda bedenin ve ruhun uyumsuzluunun, insann parçalanmasna sebep olduu sonucunu çkartabiliriz. Sahte zeminler uruna, sahte güvenceler uruna kendini kandran insan, bütünlüünü kaybediyor. "Sinsi ve yalanc yollar" ruhun tepkisini çartryor: Günlük hayatta histeri hastalarnn ya da nevrotiklerin tepki vermeleri, ama tepkinin neye dair olduunu bilmemeleri gibi durumlar bu sav güçlendiriyor. lerleyen bölümde "Kendinize inanmaya kalkn yalnz, - kendinize, bir / barsaklarnza! Kendine inanmayan hep yalan söyler." diyor, Zerdüt. Burada, bu ksrdöngüden çk yolu açkça gösterilmitir: Bir eyin ne olduunu örenmek için onun özüne bakmak gerekir (barsaklara). Akln kurduu sahte imgelerin kafan kartrmasna izin verme.
"Bence en ulu ey  - der yalanc ruhunuz kendi kendine - Hayatta istek duymadan bakmaktr, köpek gibi, dilini sarktarak bakmak deil.
Bakmakla mutlu olmak: ölü bir istemle, bencilliin pençesinden ve açgözlülüünden uzak, - tepeden trnaa souk ve külrengi, ama esrimi ay gözleriyle bakmak!"
FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine:: http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html
4 -> 8 19.11.2008 18:35
Gerçek hayattan yaltlm, yaamdan uzaklam, duygular izole edilmi ve bunu "ahlakl" olmak adna yapm insanlar s insanlardr. Bizi yaama balayan, yaama katlmamz salayan, motive eden ey "barsaklarmz"dr. Onlar yadssak bile, susmayacaklardr ve seslerini ksk da olsa duyuracaklardr.
"Ve bence udur bütün nesnelerin l e k e s z alglanmas: nesnelerden bir ey istememek, onlarn önüne bin gözlü bir ayna gibi uzanabilmek". "Bin gözlü ayna" güçlü bir imgelem; ayn sahte n yanstt gibi, insanlarn sahte görüntülerini ayna ile onlara yanstmak ve onlardaki sahte görüntümüzü izlemek. nsanlar, kendimizi dorulamak için ayna olarak kullanmak ve onlarn aynas olarak onlar için ayn eyi salamak; imgelerden böylece kopmamak. Bu s insanlarn sahte imgelemlerinin devam için gerekli bir ey, sahte imgelemlerin gerçeklerle yerle bir olmasn engellemek için aynalara gerek var.
"Sizin isteinizde suçsuzluk eksik: bu yüzden kara çalarsnz her istee!.. Gerçek, siz, yaratanlar, dourganlar ve olutan sevinç duyanlar gibi sevmezsiniz yeryüzünü. Suçsuzluk nerdedir? Dourma isteminin olduu yerde. Ve bence en duru istem, kendinden öte yaratmak isteyende bulunur." Burada suç, insanlarn s anlayna göre barsaklar dinlemek. Bu sahte imgelemlere kar çkma cesaretini göstermek: Tanr'y reddetmek, toplumsal olarak kabul edilen deerlere kar çkmak ve dierleri. Yeryüzünü gerçekten sevmek demek, yaltlm kavramlarn ve "kabul gören" yaklamlarn ötesinde dünyaya yaklamay gerektirir. Onu, gerçekte olduu gibi anlama, ancak bu ekilde baarlabilir.
"Güzellik nerdedir? Bütün istemimle istemem gereken yerde: görüntü, salt görüntü olarak kalmasn diye sevmek ve yok olmak istediim yerde." Zerdüt insanlar gerçekten sevdii ve sahte yanlsamalarndan kurtarmak istedii için onlar hiçlikle yüzletiriyor. Çünkü gerçek sevgi, anlam ve etiket kalplarna bürünmü insanlara seyirci kalmaya engeldir. Onlar ay gibi sahte klar saçp güzel görünseler de, "barsaklarn" dinlemeyerek özlerine yaklama anslarn azaltmlardr. Zerdüt, çk yolu olarak bu imgeler zeminini parçalamay, insanlar katlanamadklar asl gerçekle yüzletirmeyi ve kurtarmay planlyor. Asl gerçee ulama yolu, hiçlikle yüzlemek ve imdiki anlam kalplarn ykmak olduundan, bu durum bir çeit yok olmadr; kendini yeniden gerçek zemin üzerinde var edene kadar: "Sevmek ve yok  olmak: bunlar ta batan beri uyarlar birbirine. Sevme istemi: bu, ölmeyi de istemektir."
"Ama b e n i m sözlerim küçük, hor görülesi, çarpk sözlerdir: yemek masanzdan düenleri seve seve toplarm ben." Zerdüt, toplumsal snf ve parasal konularla ilgilenilmemesini ve bu durumun sonuçlarna katlanmaya gönüllü olunmasn belirtiyor. Zerdüt'ün varl genel anlaya aykr da olsa, kararlln sürdüreceini söylüyor. Gerçei söylemedeki bu kararlln, edilgen olarak deil, "klçklar, kabuklar ve dikenli yapraklar" ile etkin bir mücadeleyle göstereini açkça belirtiyor.
Son ksmda günein denizi nasl sevdii anlatlm. Bu çarpc ksma eklenecek bir ey olmadn düünüyorum:
"Bakn ite! Tutulmu ve solgun duruyor orda, - tan kz llnn önünde!
O geliyor çünkü, o, parl parl yanan, - o n u n yer- yüzüne sevgisi geliyor! Suçsuzluktur, yaratc özlemdir her günesi sevgi!
Bakn ite, nasl sabrsz geliyor denizin üzerinden! Sevgisinin susuzluunu ve scak soluunu duymuyor musunuz?
Denizi emmek istiyor o, denizin derinliklerini kendi yüksekliine çekmek istiyor: denizin arzusu binlerce göüsle kabaryor ite.
Günein susuzluuyla öpülmek, emilmek i s t i y o r; hava olmak i s t i y o r , yükseklik ve k yolu ve n kendisi olmak istiyor!
Gerçek, güne gibi ben de severim hayat ve bütün derin denizleri. Alg da udur b e n c e: derin olan her ey aacaktr, - benim yüksekliime ! "
bilm-i yorum
Gözlerindeki güzellik bakndadr. Gözlerime bakarken, gözlerindeki her renkte apaçk anlamlar kendi derinlii içre bir evren ulatrrsn, yaln. Merak etmedim o derinlii, yaadm....
Özden beyine, beyinden göze bir yol vardr. Bu yol, bilinemezse bir yoldur ancak. Bilinir klnan her ey yol sans yaratr. Sevgiyi 'bilen' sevemez. Gözlerimizin evren gibi snrl, evren kadar sonsuz oluu bundandr, sever ve söyler. Bu nedenle göz, elin dokunaca yer deildir. Dokunursak, kapanr evren. Bir
FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine:: http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html
5 -> 8 19.11.2008 18:35
görmeyenin, kendi evrenini dokunmaklarda yaratmasnn nedeni de budur; kendine açk, görene kapal...
El saçlarda gerek ve yanaklarda. Srtta. El budayn sarsn sofraya ekmek klan emekte gerek...
Güneten aldn olanca heybetiyle yeryüzüne salan ay, yanlsamalarmzn da balangcdr. Günee giden yolumuzun aldatan sans, olmayan n gecelerimize varlk nedeni gibi sunarken, pein kabulümüzü de elinin tersi ile itmemitir hiçbir zaman. Evrenden ald halde kendinde olmayan etrafna saln ksa sürede sahiplenene itirazm imkanszlatrmtr bu...
Yanstanda bir sahtelik vardr ve bu sahteliin ayaklar, yerde olmadndan sessizdir admlar. Bu admlarn sözlükteki karl 'mistik'tir. Kedilere isim olduunda 'Mstk'a dönüür...
Sözlerini midenin gerekçesi yaparsan, elin komunun tavuunda iken, dilin merhaba der ayn komuna. kiyüzlülüün nedeni midendir, dokunmaklar bile barsaklarna gönderen. Anlamcas, midenin gerekçesi ise sözler, dil ile kç arasnda mesafe yoktur...
''Ay'' bize ay yapan, gece yanstt ktr. Baskn olan yandr bu ve "inanmak" ise buna inanrz. Öyleyse baskn olan ile erkeklik birletirilmi burada. Bir dier anlam ile sanlara iten ya da san içre olan erkektir ve Nietzsche'ye "gibi gelen"in özü de budur. "Dourganlk", "yalanc gebelik" de, erkekteki kadndr. Dorusu, onda pek erkeklik de yoktur ya, bu utangaç gece cümbüçüsünde ise, kendisinin erkeklik anlay vurgulanmakta. Devamndaki sözlerde bu anlayn ne olduunu daha açk  anlayabiliyoruz. Örnein "damlar üzerinde tedirgin bir vicdanla gezinen" deildir erkek. ehvet dükünü ve kskanç olmamaldr. Yeryüzüne (maddi olana) ve sevenlerin sevinçlerindeki o anlara ehvet duyan olmamaldr. (Bu bak egemendir ve tüketir sadece). Olursa sevemez. Bu erkeklik damlarda sürten mart kedileri gibi sadece kadnn bedenine yönelir. Tiksinir bu yaklamdan. Çünkü bu yaklam sadece yar kapal pencerelere (kadn cinsel organna) sokmakla ilgilidir. Bunu, yalancl (olmayan yanstmay sahiplenii) ile yapar. Kedi gibidir, se ssizce (mahmuz akrdatmayan yapdaki sözleri ile) yaklar ve "sokar". Yldzlar ayrr aydan, çünkü yldz ayn baran görünümünden uzak, kendi dinginliinin sessizliinde bilgece yürür hallar üzerinde. Mahmuz akrdatan insan aya dürüsttür ve hal üstünde kendi dinginliinin sessizliinde bilgece yürür...
Sevmek, yaanr. Kanda olmas gerekendir. Güzellii görüntüye indirgeyen göz, görüntüye odaklanr ve o görüntünün kendisinde yaratt hayvani ehvete sevmek klf giydirerek, görüntüyü kapsamaya çalr. Muhtemelen de kapsar. Problem de buradadr. Her kapsadn görüntü, görüntü olmaktan çkp kendi gerçekliinde kvranrken sen baka görüntülerle kendini doyurmaya çalrsn. Bu öüten miden, barsaklarna durmakszn kendi gerçekliinde kvranan görüntüler gönderir. Öütüp, tüketip durursun. Bu döngünün, bir bakasnca senin de görüntü olarak alglanacan sonucunu douracan ve her tüketiinde aslnda kendini tükettiini fark edemeden kendini kandrmak yollarna gidersin. Her batan çknla, kendini kandrmak yollarn güçlendiriin paralel gider. Ruhun, barsaklarnn buyruunda kvranr, utanrken, sen, fark edemediin sinsiliin, yalancln ellerindesindir. Ne kadar çok batan çkmsan o kadar çok ulu olmaktan, erdemden söz edersin:
Bence en ulu ey  - der yalanc ruhunuz kendi kendine - Hayata istek duyarak bakarken, ''Hayata istek duymadan bakmaktr, köpek gibi, dilini sarktarak bakmak deil'' dersin.
Bakmakla mutlu olmaz, olamaz, baktn durmakszn açgözlü ve bencilliinin pençesinde öütmek  isterken, ''Bakmakla mutlu olmak: ölü bir istemle, bencilliin pençesinden ve açgözlülüünden uzak, - tepeden trnaa souk ve külrengi, ama esrimi ay gözleriyle bakmak! Bence en sevimli ey.'' dersin. Her böyle deyilerin yeniden yeniden batan çkarr seni. Sürekli tükettiin halde, bir de utanmadan (errreffsiz!..:));  yeryüzünü ayn sevmesi gibi sevmektir, yeryüzünün güzelliine ancak gözlerle dokunmaktr. Ve bence udur bütün nesnelerin l e k e s z alglanmas: Nesnelerden bir ey istememek, onlarn önüne bin gözlü bir ayna gibi uzanabilmek. dersin.
Duygudan uzaklam, iki yüzlü ehvet dükünü halinizde netlik yoktur. Netlii suç sanrsnz siz. stei suç sanrsnz. ''Bu yüzden kara çalarsnz her istee!''. ster, ama ''istemezük!'' dersiniz. Oysa gerçek  udur ki siz , ''Yaratanlar, dourganlar ve olutan sevinç duyanlar gibi sevmezsiniz yeryüzünü!''. Bu nedenle tüketen olarak kalr ve tükenir gidersiniz, ayn döngüde. Oysa, kendinizi feda etmek (ölüm) sandnz ey, tükettiiniz görüntü ile kendinizi bir klabilmek. Orada erimek, yok olmak. Bunu ölüm sanan beyniniz bu nedenle hep bencilliinizi esas almakta. Oysa üreten olan, dourganl ister. Zorunluluktur bu. Kendinden öte olan yaratmak istei, en duru istektir. Yok olacaksan, burada yok  olacaksn; yani var etmekte. Kendinde bir bakasn, bir bakasnda kendini var ederek kendinden öte olabilirsin; kendinde hep bir bakasn yok ederek deil. Üretkenlii, örnein, bir kadn yalan ylanlnla elde etmek yollarnda ararsan elbette 'suçlu' yalanlarn ortasnda bulursun kendini. Oysa ''Suçsuzluk 
FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine:: http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html
6 -> 8 19.11.2008 18:35
 
nerdedir? Dourma isteminin olduu yerde. Ve bence en duru istem, kendinden öte yaratmak isteyende bulunur. Güzellik nerdedir? Bütün istemimle istemem gereken yerde: görüntü, salt görüntü olarak  kalmasn diye sevmek ve yok olmak istediim yerde. Sevmek ve yok olmak: Bunlar ta batan beri uyarlar birbirine. Sevme istemi: bu, ölmeyi de istemektir. Böyle derim size, ödlekler!'' (Burada çeviri hatas var, ödlekler ''dingiller!'' olacak!..:))...
Baktnz görüntüyü kendinizce güzelletiren baknz öütmeyi isterken, dier bir isteiniz ise itirazszlk. Diliyorsunuz ki, egemenliiniz altna boyun sunan olsun, her istediiniz. Her daim iktidar siz olasnz. Bu öütücülüünüzle hiçbir zaman üreten olamayacaksnz. Diliniz baka söyleyip bedeniniz baka yapt sürece , hiç kimseyi duygulu olduunuza da inandramayacaksnz. Çünkü beden diliniz duygularnz hep aça vuracak. Yalanlarnz gizleyemeyecek, onlarn yalan olduunu da fark  edemeyeceksiniz. Yiyip, yalayp yuttuklarnzdan düen her parçay yaam vuracak, suratnza...
Sofralarnzn çevresinde hep bir kötü hava vardr, sizin. Bu hava, sürekli öütmek isteyen düüncelerinizin, kendinize srlatrdnz yalanlarndan oluan havasdr. Kendinize inanmak, barsaklarnza inanmaktr, sizde. Dilinizde yaratan Tanr'nz, pratiinizde öütmeyi tanrlatrr. Dilinizdeki Tanr maskesi altnda yatar, bütün zehirleriniz. Aldatmann tanm da buradadr...
Son paragrafa dair dilimi hogörün, öyle bir anlatm ki, ister istemez kafamda bir görüntü olutu ve o görüntü içredir yazacaklarm: Ama, imdi sk durun, sizi gidi yalanc soysuz aalk errrefsizzler! Ben geliyorum, biz geliyoruz, Mamçakoullar geliyor, hedee, hödöö! Tanr öyle olmaz, böyle olur kahpe ''Bizans'' soylar sizi! Geldi mi bir gelir, pir gelir ve sona erer ayn sevimesi! Baskn yemi bir aldatan gibi elleri ile yüzünü kapatrken, ''Çekmeyin, ne olur çekmeyin, benim de bir namusum var!'' diye yalvarr! Bundan sonra hiçbir yolsuzluk, perdeler arkasnda kalmayacak, effaf effaf götürülecek, gidecek olanlar gidecei yere. Bir Avrupa Birlii olacak ki bu sözlerim üstünde, aha uraya yazdm, göreceksiniz, güne gibi parlayacak yeryüzünde. Öpecek, okayacak, sevecek, parl parl yanan akn gücünde. Nasl? Hala, sevgisinin susuzluunu ve scak soluunu duymuyor musunuz? Yaw nasl duymuyorsunuz, görmüyor musunuz, gözlerinizin önünde emmek istemiyor mu denizi? Denizin derinliklerini kendi yüksekliine çekmek istemiyor mu? Aloo, ben nereyi gösteriyorum sen nereye bakyorsun, onlara 'dalga' dersen dalga geçersin elbette, onlar ki denizin arzusu binlerce göüsle kabaran. Ulan bir dekolte izlermi gibi bakma okuduklarna, o baka emmek, baka öpülmek, salak! Hava almak  istemek o, yükseklik ve k yolu ve n kendisi olmak istemek. Valla ben de ite bu güne gibi severim hayat ve bütün derin denizleri. Alg da udur b e n c e: Derin olan her ey aacaktr, - Benim yüksekliime ! - Hay gidi ben!..
Alg derindedir, ne kadar derine inersen o kadar yükselirsin. Buradaki yükselmek erdem, bilgelik, egemen olmak, iktidar olmak, Tanr olmak vs., nereye çekilirse oraya gidebilecek bir yükseklik. Lekeli de alglasak, duru da alglasak, bulansak da bulanmasak da bir 'yükseklik' iaretlenmekte.
Nietzsche, artk salnn iyiden iyiye bozulduu, gözlerinin görmez olduu, okumalarn brakt ama sürekli yazd bir dönemde balam Zerdüt'ü yazmaya...
Çocukluunda çevresinde kadnlar var. Bir tarafta kadnlar dünyasnn kurallar, dier tarafta okul kurallarna ball ile geçmi, çocukluu. Bardaktan boanrcasna yamur yaarken bile hep yava yava, sessizce dönermi eve. Çünkü okulun kurallarndan biri de, çocuklarn eve koa koa deil, sessizce, uslu uslu gitmeleri imi. ''Küçük bir papaz'' olarak anld dönemlerinde ve 18 yanda ''Hristiyanln ve kilisenin tarihine özgürce ve nesnel'' baklamad vurgusuna gelmi. Yadsmay da denediini, ancak ykmann kurmaktan daha kolay olduunu bildiini söylüyor o yalarda. lerleyen yalarnda Hristiyanl köle ahlak olarak deerlendirecek ve köle ahlakl insanlar da 'Üstün nsan' olmaya davet edecektir...
''Hayat yaamaya deer, der sanat, o güzel ayartc; hayat anlamaya deer, der bilim'' diyor önemle. Belki de anlamak çabalarnn yaam engelledii ya da gölgeledii vurgusudur bu. Sanat bilime öncelerken, yaamn deerini yüceltir. Ancak bu deer yükseltirken 'evet'leyip 'hayr'lad yerler skntldr. Örnein ''Sertlik, amanszlk, kavgaclk kiinin canlln arttryor mu, onlara da 'evet!'', çünkü O'na göre, ''en yüce dalar, en derin denizlerden çkmtr, en derin aclardan doar, en derin sevinçler!''
"Akln girdii yerde ar, duru istem gölgelenir, güçsüzleir" düüncesindedir. ''Doay, kayglarmzdan ve korkularmzdan kaçarak doaya sndmz zaman gerçekten anlamaya balayacamz gördüm. Bana ne insandan, insann tedirgin uramalarndan! Bana ne sonu gelmez 'yap'lardan, 'yapma'lardan! Ne kadar baka imek, frtna ve dolu: Ahlaka ilikin olmayan özgür güçler! Ne mutlu, ne güçlü onlar! Usla bulutlanmam, ar duru istem, sen ne kadar güçlüsün!'' ...
FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine:: http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html
7 -> 8 19.11.2008 18:35
Kendisine hayranlk duymaya balad yalar da, oldukça genç yalar. Yaamnn son yllar ise, 'çldrmlk' içre geçmi...
Nietzsche'nin yaam ''Böyle Buyurdu Zerdüt''e kadar olan ve sonras gibi duruyor. Birikimi ile Zerdüt'ü 'yakalam', ancak 'en derin aclardan en derin sevinçler' domam, 'çldrm'! ''En derin sevinç çldrmaktr ey algs lekeli!'' derseniz de bir itirazm olmaz, u fani söz dünyasnda!..:)
Düzeltme:  Sevgili Flu'nun yorumunu okuduumda, benim yldz algmn yanl olduunu fark ettim. u ekilde yorumlamtm; Yldzlar ayrr aydan, çünkü yldz ayn baran görünümünden uzak, kendi dinginliinin sessizliinde bilgece yürür hallar üzerinde.
Oysa, sessiz geleni kendisinin de sevmediine dair vurgusu çok açk. Yldz - hallar üzre yürür o, sessiz ve sofu: - ama ben usul basan, mahmuz akrdatmayan insan ayaklarn sevmem. Buray atlamm o paragrafta. Sevgili Flu'nun yorumuna katlyorum: "Yldz: din adamlar ve onun sinsilikleri. Gündüz 
 yldzlar kaybolur, Zerdüt gelince (güne) sofular kaybolacaklar."
 
Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. © 2001-2005 Felsefe Ekibi Tüm haklarn sakl tutar...
Yaymlanan yazlar, kaynak gösterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her türlü sorumluluu yazarlara aittir.
 
10 ünlüden 10 ünlü söz
Yüksek sesle konuan kimse ince eyleri düünemez hemen hemen. Nietzsche
Kafesin biri, bir ku aramaya çkt. Kafka
Aklszlar hrszlarn en zararllardr. Zamannz ve neenizi çalarlar. Goethe
Kimi insanlar yaamda hiçbir amaca sahip olmadan yaarlar. Bu gibi insanlar, bir nehir  üzerinde akl giden saman çöplerine benzerler. Onlar gitmez; ancak suyun akna kaplarak akar giderler. Seneca
Arkadanzn evine sk sk gidin, çünkü kullanlmayan yolu çallar bürür. Emerson
Çabucak koca bir ate yakmak isteyenler, clz samanlar tututurmakla ie balarlar. Shakespeare
nsanlarn birbirlerini tanmlar için en iyi zaman ayrlmalarna yakn zamandr. Dostoyevski
Balamak iyi kiilerin öç almasdr. Schiller
Bar, her eyi hazmeden mutluluktur. Victor Hugo
 
 
Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr.
© 2001-2005 Felsefe Ekibi Tüm haklarn sakl tutar...
Yaymlanan yazlar, kaynak gösterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her türlü sorumluluu yazarlara
aittir.
Bat Felsefesi
 Hazrlayan: Anlamak 
Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr.
© 2001-2005 Felsefe Ekibi Tüm haklarn sakl tutar...
Yaymlanan yazlar, kaynak gösterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her türlü sorumluluu yazarlara aittir.
 
Cumhuriyetin Felsefeye 75. Ylda Getirdiklerine Dergiler Açsndan
Bir Bak
 Arslan Kaynarda 
Hazrlayan: Ahmet RODOPMAN
Yazar olan Sayn Arslan Kaynarda  n bizzat özel izni ile Felsefe Ekibi Dergisinde yaynlama hakkn aldk.
Bu yazda tarihte derginin ortaya çkna deinildikten sonra. Osmanl döneminde yaymlanan felsefe ve düünce dergilerinden ksaca söz edilecek, sonra Cumhuriyet dönemine geçilecektir. Dergiler zaman srasna göre ele alnacak, her dergi için ayr bilgi verilmeye çallacaktr.
Amaç, felsefe dergilerinden söz etmektir. Böyle olmakla birlikte öteki dergilerimizin felsefeye ve düünceye katklar belli bir ölçüde görülebiliyorsa, onlara da deinilmeden geçilmeyecektir.
Dergi, kitap gibi sistemlemi düünceyi deil, sistemlemekte olan düünceyi yayma arac olarak  nitelendirilebilir. "Kitap" derken burada söylenilmek istenen ey elbette ki "felsefe" ya da "düünce" içerikli olandr. Dergiler ise yarn kitap haline gelecek kuramlarn, öretilerin, bugünkü laboratuarlar gibidir. Onlara bütün dünyada bu gözle bakld.
Basl kitapla insanlk ilkin Renaissance'ta karlat. Dergi ise "aydnlanma" döneminin ürünüdür. lk  derginin 1665'te Fransa'da yaymland anlalyor, onu az sonra ngiltere izliyor (I).
Bizde ilk dergi 1849'da yaynlanan Vekayi-i Tbbiye' dir , yalnz hekimlik konularna ve haberlerine yer verilmitir.
I862 de yaymlanmaya balayan ikinci dergimiz Mecmua-i Fünun , Bat' daki örneklerine daha yakn bir görünümdedir. Ad geçen derginin, ilk bilim derneimiz olan Cemiyet-i lmiye-i Osmaniye' nin yayn organ olarak ayr deeri vardr ve "aydnlanmac" özellik tamaktadr. Bu balamda bir çeit ansiklopedi ilevi de görmütür. "Bilim" yannda "felsefe" konularna da yer verdii anlalmaktadr. Çada bilim ve felsefe dili ilk kez bu dergide tartlmtr. Onu izleyen birçok Osmanl dergisinde felsefe yazsna rastlanabilmektedir. Örnein, Tanzimat' n ünlü yazar Ahmet Mithat' n çkard dergilerde bunun epeyce örnei vardr.
Böyle olduu halde, yalnz felsefeye yer vermek, felsefe dergisi olmak amacyla yaynlanan ilk dergimizi görmek için 1911 yln beklemek gerekecektir. Bu tarihte, o zaman Türkiye'nin snrlar içinde bulunan ve önemli bir kültür merkezi olan Selanik'te Yeni Felsefe Mecmuas yaymlanmtr (3).
Hemen ertesi yl yani I912'de Baha Tevfik'in Felsefe Mecmuas yaymlanmaya balad. Daha çok maddeci felsefeyi savunan, bunun yannda evrim kuramna da yer veren bir dergiydi bu. lgimizi çeken yanlarndan biri, oldukça geni bir inceleme yazsyla Kant a yer ayrmasdr. Bu yaz bizdeki ilk Kant incelemesidir.
 
1 -> 10 19.11.2008 18:37
Bizde akademik kurumlarn düzenli dergi çkarma gelenei I916'da o zaman ki ad Darülfünun olan üniversitede balar. Örnein,  Darülfünun Edebiyat Fakültesi Mecmuas 1916-1923 yllar arasnda oldukça düzenli biçimde yaynlanmtr.
Ad geçen dergide, fakültedeki bölümlerin öretim üyeleri bu arada Felsefe Bölümü'ndekiler ilgiyle okunan yazlar ve çeviriler yaymladlar (4).
Birinci Dünya Savandan sonraki be yla, yani Mütareke yllarna gelince, ilettii fe lsefe mesaj ve gördüü ilev bakmndan Dergah dergisinden söz etmek gerekecektir.
Bu dergi Merutiyet dönemindeki pozitivizme, mekanizme ve toplum kavramn ar yüce ltmeye tepki göstermi, "bireyce bu balamda Bergsonculua yönelme bu dergide odaklanmtr. Aslnda "edebiyat" dergisiydi bu, ama kendi program dorultusunda felsefeye de ilgi göstermekten geri kalmyordu.  Dergah'ta nicelie kar nitelik, topluma kar birey, özellikle bireyin ruh gücünün önemi savunulmaya çalld. Bu tepki o zamann aydnlar üzerinde epeyce etkili olmutu.
I923'te Cumhuriyet ilan edildiinde. Merutiyet yllarndan beri yaymlanan ctihad dergisi "batcl" hiç ödün vermeden sürdürürken. Malta sürgününden dönen Ziya Gökalp de toplumbilim arlkl Küçük  Mecmua'y Diyarbakr'da yaynlad. Bu Anadolu'daki ilk düünce dergisiydi.
Marksist felsefeyi savunanlar da vard. Örnein böyle bir dergi olan  Aydnlk 1921 'den 1925'e kadar stanbul'da yaymlanmtr.
1924 ylnda, Konya'da çkmaya balayan Yeni Fikir dergisiyle karlayoruz. lgi çekici, hatta özgün diyebileceimiz dergiyi fe lsefeci Namdar Rahmi ile Naci Fikret yaynladlar. Dergide enerjetizm felsefesi yapmaya çaltlar. Alman filozof W. Friedrich Ostwald'n bu konudaki düüncelerinin etkisi altndaydlar. Bergsonculuu olduu kadar Pragmatizmi de eletirdiler.
Küçük Mecmua'nn Anadolu'da yaynlanan ilk düünce dergisi olduunu yukarda söylemitim. 1922-1923 yllar arasnda yaymlanmt. Yeni Fikir dergisi Anadolu'nun ikinci düünce dergisi oldu.
Ankara'da ise felsefeye epeyce yer ayran ilk dergi 1926 ylnda yaymlanmaya balamtr.
Hayat adndaki bu dergi felsefeci Mehmet Emin Eriirgil'in yönetiminde yaynlanmakta idi. Yine bir felsefeci ve eitimci olan Avni Baman yazlar ile ona yardm ediyordu.
Eriirgili stanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'ndeki hocalndan tanyoruz. Derginin yazarlar arasnda yine stanbul'dan Mustafa Sekip Tunç, Necmeddin Sadak, Servet Berkin gibi hocalar görmekteyiz.
Atatürk'ün dile getirdii "Hayatta en hakiki mürit ilimdir" düüncesi bu derginin önde gelen ilkesi olmutur. Dergide ayrca, yalnz bilmenin yetmeyecei, olaylar üzerinde düünebilen güçlü bir aydn zümrenin ülkeye gerektii de vurgulamakta ve Cumhuriyet devrimlerinin yalnz ulusal duygular deil, yüksek insani düünceleri de temsil ettiine iaret edilmektedir.
Hayat dergisinin savunduu bir düünce de udur: "nsanln kudreti, iradedir. Bir düünce ne ölçüde irade gücünü artryor, yaamaya kuvvet veriyorsa o ölçüde dorudur."
Felsefe doktrinleri açsndan bakarsak bu derginin o yllarda Amerika'da ortaya çkan pragmaclktan yana olduu görülür ve sözü geçen bu akmn devrimci bir akm olduu öne sürülür. Amerika'dan dünyaya yaylan pragmaclk (yararclk) Hayat dergisinin savunduu balca felsefe olmakla birlikte, yaymlad kimi yazlarda, Durkheim, Bergson, Nietzsche gibi çada felsefeçilerin de etkisi belli olmaktadr.
Zaman srasn izleyerek 1927 ylna geldiimizde, o yl yaymlanmaya balayan Felsefe ve çtimaiyat dergisini görüyoruz. Bu dergi, toplumbilim konusuna da yer ve rdii halde, felsefe açsndan daha önemli bir i yapmtr.
Felsefe ve çtimaiyat dergisini lise öretmeni Servet Berkin çkaryordu. çinde Hilmi Ziya (Ülken). Matemi Senih (Sarp), Mustafa Sekip (Tunç), Ziyaettin Fahri (Fmdkolu) gibi tannm felsefecilerin yaz ve çevirileri vardr. Amacnn, lise, hatta üniversitedeki felsefe derslerine, bu derslerin hoca ve örencilerine "müfredat" bakmndan yardm ve "takviye" olduu ilk saysnda belirtilmektedir.
Söz konusu derginin önemli özellii, 1928de Hilmi Ziya tarafndan kurulan Felsefe Cemiyetlinin yayn
FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis:: http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html
2 -> 10 19.11.2008 18:37
 
organ olmasdr. Cemiyetin kimi bildirilerini yaymlam, haberlerini duyurmutur. lk saylar eski yaz, son üç says yeni yaz olan bu dergi dokuz say çkabildikten sonra 1930 ylnda kapanmak zorunda kald.
1932 Ylndan 1938'e Kadar Gelimeler:
1932'de bir felsefe yll giriimi ile karlayoruz. Fransa'da Filozof Renouvier, Almanya'da Filozof  Husserlin yaymladklar gibi, bizde de Hilmi Ziya Ülken Felsefe Yll yaymlanmtr.
Bu ylln birinci saysnda Hilmi Ziya, "ahsiyete yani kiilikçi düünceye öncelik vereceini, bunun balca ilke olacam" açklar.
Sözü edilen kiilikçilik. toplumculuun, ya da kutsal deerlere bal olmann dnda bir eydir. "Kiilik" burada Leibnitz'in monadlarna benzemekledir. Monadgibi o da, evrenin küçük bir örneidir. Edilgenlikleri yoktur, etkenlikleri vardr (pasif deil, aktiftir).
Bu balamda ele alndnda, kiilik ayn zamanda ahlak ve eitim sorunu olarak gözükmektedir. Nitekim Hilmi Ziya daha sonra gelitirecei ahlak ve eitim felsefesini böyle bir "kiilikçilik" e dayandracaktr.
Felsefe Yllnn ilk saysnda, felsefe ve ruhbilim açsndan kiilik sorunu irdelenmi, ikinci sayda ayn konu. yöntem ve toplumbilim açsndan ele alnmtr. Ayrca, Türkiye'de ve baka ülkelerde yaymlanan felsefe kitaplar tantlm, çevirilere de yer verilmitir. Bu güzel giriim, bu yararl yllk, yazk ki ikinci saysnda kald, baka saylar yaymlanamad.
Yllar, zaman sras izleyerek gözden geçirmeyi sürdürelim:
Cumhuriyet on yana basp da ikinci on ylna doru ilerlerken yeni bir felsefe dergisi görülmemektedir. Ama üzerinde durulmas gereken düünce dergileri vardr.
Merutiyet döneminden beri özgürlükçü düünceleriyle ve bu yoldaki çalmalaryla tandmz gazeteci yazar Hüseyin Cahit Yalçn I933te Fikir Hareketleri dergisini yaymlamaya balad. Yalçn, 1940a kadar yaynlad bu dergide Çada Avrupa'nn düünce akmlarn tantmaya çalt. Bu alandaki çevirilere de yer verdi.
Yine I933te Yeni Adam   dergisini görüyoruz. Bu dergiyi smail Hakk Baltacolu çkaryordu. Baltacolu, stanbul Üniversitesinde uzun yllar pedagoji ve eitim fe lsefesi dersleri verdikten sonra oradan ayrlmak zorunda kalm ve bu dergiyi çkarmtr. Sözünü ettiim dergiye göre, Türk toplumunun "yeni adamlara" gereksinmesi vardr."Yeni adam" ezberci olamayacak, yapc, uygulamac ve kurucu olacak, çada felsefenin, özellikle de eitim felsefesinin bütün olumlu yönlerinden yararlanacaktr.
1942ye kadar sürekli ve düzenli yaynlanan Yeni Adam dergisi daha çok genç kuaklar etkilemi, bir yandan da "halk üniversitesi" görevi yapmtr.
1934e gelince baka bir fe lsefecinin çkard dergi ile karlatryoruz. Bu felsefeci ayn zamanda toplumbilimcidir. Adn söylüyorum: Ziyaettin Fndkol. Profesör Fndkolu, stanbul Felsefe Bölümü'nün eski örencilerindendir. Bir süre lise felsefe öretmenlii yaptktan sonra toplumbilimde karar klntr. Birde dernek kurmutur: Türkiye Harsi ve Felsefi Aratrmalar Demei.
Fndkolu'nun 1934'te yaymlanmaya balad Mecmuas  bu dernein yayn organyd. Dergide toplumbilime ilikin yazlarn yannda, düünce ve felsefe yazlarna, felsefe haberlerine oldukça geni yer verilmekte dir, kapamla "üç aylk fe lsefe , ahlak ve içtimaiyat mecmuas" olduu belirtiliyor. Bizdeki felsefe ve düünce tarihine ilgi duyanlar, kimi öznel yorumlamalara dikkat etmek koulu ile Fndkolu nun buradaki yazlarndan, onlarn yannda okunabilecek kimi baka yazlarndan, dolaysyla Mecmuasndan epeyce bilgi edineceklerdir. unu da eklemek gerekiyor: Derginin ad bir süre sonra ve Düünce oldu. I972'ye kadar yaynlanm ve 278 say sürmütür.
1932-1935 arasnda 36 say yaynlanabilmesine karn, dönemin düünce dergiciliinde önemli bir yeri bulunan Kadro'dan da söz etmek gerekiyor.
evket Süreyya ve arkadalarnn yaymlad Kadro dergisi devletçilikten ödün verilmesini istemez ve "kemalist devrimlerin ideolojisini oluturmay amaçlar. Kapitalizm ile sosyalizm arasnda üçüncü bir yol aray içindedir. Kimi saylarnda eletiri, hatta polemik arlkl felsefe yazlar da yer almaktadr.
Yine o yllara bakalm:
3 -> 10 19.11.2008 18:37
1933'ten sonra, "cumhuriyet bilinci" genç kuaklarda daha çok güçlendi. Kukusuz, bu güçlenmede halkevlerinin de etkisi olmutur. O yllardan 1940'larm sonuna kadar yaymlanan birçok halkevi dergisi kemalist düünceye, onun yannda cumhuriyet ilkelerine geni yer ayryor, bu yolda sistemli bir hareket izleniyordu. Yine bu dergiler, ülkeyi tanmak, tantmak ve bu alanda yeni bilgiler edinmek açsndan yararl oluyordu (5).
Cumhuriyet, geçen on yl içinde büyük ölçüde benimsenmitir. Gençlerin giriimiyle Atatürkçülüü yorumlayan, devrimleri savunan dergiler arka arkaya çkmaya balamtr. Yücel dergisi bunlardan biridir ve en önemlisidir.
lk dizisi, 1933 ile 1949 arasnda yaynlanan Yücel, hümanizma ve laiklik konusuna. Bat klâsiklerini deerlendirmeye büyük önem verir, bu konularda felsefe yazlar da yaymlayarak, çada bir kültür ortamnn olumasna katkda bulunur. Yücel dergisi büyük ilgiyle karlanr, abone says bine kadar ular.
Türk aydnlarnn çou. katlmak istediimiz Bat uygarlnn temelindeki hümanizmann ve aydnlanmac düüncenin önemini anlamtr artk. Hümanizm, I938'den sonra uzun süre, birçok derginin gündeminde kalacaktr. Hasan Ali Yücel gibi bir felsefecinin bu yllarda Milli Eitim Bakan olmas hümanizmay bir çeit resmi devlet görüü haline getirmitir.
Bu ortamda felsefeci Hilmi Ziya Ülken, nsan dergisini çkarmaya karar verir ve 15 Nisan I938'de yaymlamaya balar. lk saysnda "Türkiye, Tanzimat'la yapmas gereken rönesans yüz yl sonra Cumhuriyet'le yapabilmektedir* diyen Hilmi Ziya, Cumhuriyet'in amaçlarn öyle sralar: "Yar sömürge likten uluslamay, kapal, mistik ilikiler düzeninden, uluslar aras insan ilikileri düzenine, kadere boyun emi fani insan anlayndan, yaratc gücü gelimi gerçek insan ve dünya cenneti anlayna geçilmelidir.
öyle sürdürür düüncelerini: "Uzak tarihimizde bizim de, uygarlk kervan içinde olduumuz, bilime, uygarla katkda bulunduumuz zamanlar olmutur. Sonra içimize kapandk, geri kaldk. imdi dünya kervanna yeniden katlyor, uygarln güzel konserindeki yerimizi alyoruz. Türk insannn kendisini yeniden bulmas, uluslar orkestrasna katlmas için Bat felsefesi bize klavuzluk edecektir."
nsan, 1938 ile 1943 ylar arasnda 25 say yaymlanm, genç kuaklara edebiyat kadar felsefeyi de sevdirmitir.
Hareket, tannm felsefe öretmeni Nurettin Topçu'nun dergisidir. 1939da yaymlanmaya balad. 1975'e kadar çeitli dönemler halinde yaynn sürdürdü. slâmiyetçi ve milliyetçi tezleri düünce plannda savunmu, slâml bir din felsefesi olarak ele almay denemitir. Aylk olarak yaymlanan Hareket dergisi kimi mistik (gizemci) ve spiritüalist (tinselci, ruhçu) yönleriyle, "aydnlanmaya kar özellikler tamakta, eletiriler getirmektedir.
 stanbul Üniversitesinde Yaymlanan Felsefe Dergileri:
imdi 1933 Reformu'ndan sonra büyük deiiklikler içine giren stanbul Üniversitesine bakalm:
Üniversitenin bölümleri 1937'de kendi dergilerini çkarmaya baladlar. Edebiyat Fakültesindeki bölümler de bu balamda Seminer dergileri yaymlyorlard.
Felsefe Bölümü'nün Seminer Dergisi 1939 tarihlidir. Dergide, bölümdeki Alman profesör Von Aster'in iki yazs var. Birincisi, "Felsefe ve stanbul Üniversitesinde Felsefe Tedrisat" baln tamaktadr. Profesör burada kendi felsefesinin ana çizgilerini açklad gibi. Bölüm için düündüü program da ortaya koyuyor, önerilerde bulunuyor. Çadalama sürecinde olan ve yeni uygulamalar içine giren bölümde bu önerilere büyük ölçüde uyulmutur.
Asterin ikinci yazs "ilerleme kavram" ile ilgilidir ve gerçekten usta ii bir yazdr.
Bölümdeki öteki Alman Profesör H. Reichenbach'n da bir yazs görülüyor. lliyet ve istikra . Çevirinin baln günümüzün diliyle söyleyelim: "Nedensellik ve Tümevarm".
Reiclenbach sözünü ettiim yazsnda kendi bilimsel felsefesinin ana çizgilerini açklyor. Onun da usta ii bir yaz olduu hemen belli olmaktadr.
Felsefe Semineri dergisinde bölüm hocalarndan Mazhar evket pirolu. Halil Vehbi Eralp, Mustafa
FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis:: http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html
4 -> 10 19.11.2008 18:37
Felsefi antropoloji, fenomenoloji gibi konulara bizde ilk kez bu dergide deinildiini, Heidegger'den ilk  kez burada söz edildiini de söylemek isterim. Bu derginin notlar eklenerek yeni basks yaplmaya deer.
Felsefe Semineri   bir say çkabildi, sürdürülemedi. kinci Dünya Sava'ndan kaynaklanan bütçe skntlarnn kurban oldu. Türkiye o savaa girmedi ama. payna düen skntlar yaad. Dergi ve kitap yaynlar büyük ölçüde aksad.
1945, savan bittii yldr. Felsefe dergiciliimiz açsndan ayr bir anlam tayan 1945 ylnda stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Felsefe Arkivi yaynlamaya balamtr. lk sayy çkaranlar olarak u adlar görüyoruz: Von Aster, W.Kranz. Macit Gökberk. Takiyettin Mengüolu ve Mazlar evket pirolu.
Birinci saydaki çok ilgi çekici önsözde özet olarak öyle denilmektedir.
"Dünya Sava bitti ama, dünyann gelecei açsndan karamsar olanlar var. Öte yandan bu karamsarla katlmayanlar da görülüyor. Bunlar uzun felaket yllarndan sonra, insanln deerinin yeniden tannacan bilim ve felsefenin yeni batan eski ödevine dönerek, aclar dindirmee çalacan söylüyorlar. Felsefe Arkivi , bu iyimserliin Türkiye'de dile getirilii olarak çkmaktadr."
Dergi batdakiler gibi, aratrma ve ilerlemelerden haber veren felsefe dergileri arasna katlmak  amacndadr. Ülke dndaki felsefe çalmalar hakknda bilgi verirken, o ülkelerin filozoflarndan yararlanmay umut etmektedir. Böyle bir yardm birinci sayda esirgemedii için Alman filozof Nicolai Hartmanna teekkür edilmektedir. Yine önsözde "felsefenin problem alanlarnda ayrcalk  gözetilmeyecei" belirtiliyor.
Felsefe Arkivi  nin ylda dört say yaymlanaca planlanmt. lk saylarda bu plana uygun olarak  düzenli bir biçimde yaymlanmasna dikkat edildi.
Sonra gecikmeler balad. Ylda iki kez ya da bir kez çkabildi. Verilen aralar gittikçe daha çok uzad.
Benim görebileceim son say I994te yaymlanan 29.saydr. Yaklak elli yl içinde yaymlanabilen bu yirmi dokuz say arasnda Leibnitz, Von Aster, B.Russell ve Roman Ingarden'e ayrlm özel saylar görülmektedir.
Yukarda Felsefe Arkivinin   ilk saysnn I945'te yaymlandn söyledim. Yine ayn yl, stanbul Üniversitesinin Felsefe Bölümündeki bir dergi giriimiyle daha karlayoruz: Prof. Hilmi Ziya Ülken, Prof. Macit Gökberk ile birlikte Felsefe Tercümeleri Dergisi ni çkarmaya balyorlar.
Ad geçen derginin önsözünde Hilmi Ziya Ülken, çevirinin felsefe dilimizin gelimesindeki önemini vurguluyor, baka ülkelerdeki felsefe çevirisine ilikin konu ve sorunlara da yer vereceklerini bildiriyor.
lk sayda, Sophokles, Euripides, Pascal. Diderot, Charles Darwin, Herder, Dilthey gibi filozof ve yazarlardan yaplan çevirilerin yannda, Hilmi Ziya Ülken'in "Türk Felsefe Dilinin Gelimesi" balkl incelemesi ile Halil Vehbi Eralp'in Platon'dan Dilimize Çevirilen Baz Diyaloglar konusundaki düünce ve eletirilerini içeren yazs bulunmaktadr.
Çok olumlu bir giriimdi bu, ama ne yazk ki. birinci saydan sonras yaymlanamad, öyle kald.
1950'dcn 196O'l Yllara Kadar Dergi Etkinlikleri:
Yllar ilerliyor ve 1950ye geliyoruz. Türkiye bu yl yeni bir deime dönemine girmitir. Cumhuriyetin kurucusu olan parti, devleti yönetme görevini baka bir partiye devretmi, siyaset ortamyla birlikte düünce ve kültür ortam da bu deiiklikten etkilenmitir. Böylece, çoulcu demokrasi için önemli bir dönem balamtr.
1950 ile 1960 arasnda yeni bir felsefe dergisinin yaymlandn göremiyorsak da düünce dergileri bakmndan hareket vardr. Örnein Vedat Günyol 1952de Ufuklar dergisini yaymlamaya balamtr. Bu, bir bakma yukarda sözü geçen Yücel dergisinin devamdr. Ksa bir aradan sonra Yeni Ufuklar adn alan bu dergi 1975 ylnda yaymlad 275. says ile son bulmutur.
Yücel   dergisinde balayan hümanizma ve aydnlanma düüncesine ballk Yeni Ufuklarda   daha belirginlemi ve öylece sürmütür. Bu derginin, 1950'den sonraki aydn kuan olumasndaki etkisi
FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis:: http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html
5 -> 10 19.11.2008 18:37
hiçbir zaman yadsnamaz.
Peyami Safa'nn I953'te çkarmaya balad Türk Düüncesi  dergisi de anlmaya deer. 1956 ylnda 30.says ile son bulan bu dergide öteki yaz lar arasnda, felsefecilerimizin düünce hayatmzla ilgili, okunmas gereken yazlar da vardr.
 1960 ile 1970 Arasndaki Dergiler:
1960 ve 1961 Türkiye'de büyük deiiklik yllardr. Eski anayasa deitirilmi, kabul edilen yeni ve daha çada anayasada düünce ve örgütlenme özgürlüünü genileten maddeler yer almtr. nsan haklarnn hayata geçirilmesi için eskisinden çok daha uygun, çok daha özgür bir ortamn meydana geldii görülmektedir.
Bu yeni ortamda büyük bir yayn ve dergi çoalmas ile karlayoruz. Eski yllardakinden daha çok dergi yaymlanyor, kültür dergiciliinin yannda politika dergiciliinde de olumlu hareketlenmeler oluyor. Örnein, kimi tannm sosyalistlerimizin yaymlad Yön dergisi 1961 ile 1967 yllar arasnda 222 say yaymlanm, sol nitelikli bir kültür ve düünce hareketi meydana getirmitir.
Bu dönemde felsefe dergiciliinde hemen ortaya çkm bir hareket yoktur. Salt felsefe içerikli bir dergiye rastlanamamaktadr. Yine de ille felsefe yazs aramak için bakarsak, 1963'te Ankara Dil ve Tarih Corafya Fakültesi'nde yaynlanmaya balayan Aratrma  dergisinde öteki bilimsel yazlarn yannda felsefe yazlar da dikkati çekmektedir. Örnein, felsefe profesörü Nusret Hzr'n yazlar bu dergide yer almtr.
1968'e gelince amatör bir grubun yaymlamaya balad Bilge dergisinin adn vermek gerekecektir.
çinde, Kant   n fe lsefesinden, diyalektie, Heideggerin felsefesine kadar çeitli felsefe yazlaryla karlatmz bu dergi 1972 ylnda son bulmutur.
 1970 ve Sonras Yllar:
1970'ten sonra felsefe ve düünce dergiciliinde bir atlm balayacak , yeni örnekler ortaya çkacaktr:
Afar Timuçin'in Felsefe Dergisi  nin ilk says I972de yaymlanmtr. ki dizi halinde yaymlanan ve 1978'de sona eren bu dergide, bir "felsefe bölümü", bir de "edebiyat bölümü" bulunmaktadr. Dergi idealist felsefeyi eletiren bir tutum içindedir. Daha çok maddeci ve diyalektik felsefeye açk olmakla birlikte, klâsik ve çada felsefe akmlarna da kapal kalmamtr.
Bu dönemde baklarmz yine yl srasna göre gezdirdiimizde düünce dergisi olarak Birikim dergisinden söz etmek gerekiyor. Murat Belge ve arkadalarnn I975'te yaynlanmaya baladklar bu dergi, "sosyalist kültürü" bir yaama sorunu olarak ele alp ilemek ilkesiyle hareket etmekte bu balamda aratrma ve eletiriler yapmaktadr. 1998 ylnda 116. says yaynlanmtr.
Böyle bir bildiride Milli Eitim Bakanl Dergisi'ne de deinilmelidir. Necdet Uur gibi bir kültür adamnn 1978de Milli Eitim Bakan olmas srasnda gündeme gelen bu dergi giriimi tek sayda kalm bile olsa bize Batl birçok felsefecinin yazlarndan yaplm yararl çevirileri kazandrmtr (bu tek saynn yayn tarihi 1979'dur).
1981'e geliyoruz. Bu yl bizde bir yayn kooperatifinin kurulduu tarihtir, yazarlar kooperatif  kurmulardr: Yazarlar Kooperatifi (ksa adyla Yazko).
Yazko çeitli kültür dergileri ve epeyce kitap yaynlad.Yaynlad dergilerden birisi felsefe dergisidir ve Felsefe Yazlar adn tamaktadr.
Selahattin Hilav'n yönetiminde ve Onay Sözer'le Hilmi Yavuz'un danmanlnda hazrlanan bu dergi, çeitli felsefe yazlarnn yannda öncelikle Türkiye'deki felsefi düünceyi duyurmaya önem vermi, kendi felsefecilerimizin, düünürlerimizin yaz larn yaymlamaya çalmtr.
lk saynn önsözünde "biçimsel olgunluuna, kendi diline kavumu olan felsefecimizin, düünsel kimliini bulmas yönünde harcanan çabalarn gün na çkmasna derginin katkda bulunaca" belirtilmektedir. Dergi gerçekten de bu amaç dorultusunda epeyce yararl iler yapmtr.
Bat felsefesinin, klâsik ve çada metinlerine ve haberlerine de yer veren Felsefe Yazlar dergiden çok, oylumlu kitap biçiminde olmak istemi felsefe yaynlar tarihinde böyle bir görünüm içinde yaymlanan ilk 
FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis:: http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html
6 -> 10 19.11.2008 18:37
dergilerden biri olmutur. Bu nedenle yaymlanan her saysn, "say" olarak deil "kitap" olarak  numaralamtr. Sonunda bizim için bir çeit bavuru kitapl olumu, öteki dergilerden daha kolay saklanabilmitir.
Felsefecilerimizin, yazarlarmzn katklaryla yedinci kitaba kadar yaymlanabilen Felsefe Yazlannn son "saysnn yayn yl I983tür. Kooperatif, bünyesindeki kimi anlamazlklar yüzünden o yl yayna son vermek zorunda kalmtr.
Bu dergiyle ilgili olarak belirtilmesi gereken iki ey daha var: Ahmet Aslan'n Aristoteles'ten yapt Metafizik çevirisi ilk kez Felsefe Yazlarnda yaynland.Bizde hazrlanan ilk "Eski ve Yeni Yaz Türkçe Felsefe Yazlar Kaynakças" yine bu dergidedir.
I982'ye gelip de o yla baktmzda Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi'nin Seminer balkl bir dergisini görüyoruz. Bu dergi, felsefe, sosyoloji, psikoloji, eitim, antropoloji dallarn kapsayacak bir biçimde ve disiplinler aras anlayla çkarlyor. lk dört says felsefe bata olmak üzere yukardaki konularn hepsine yer vermitir. 6., 7. ve 8. saylar Seminer Felsefe olarak çkmtr ve 6. say kinci Türkiye Felsefe, Mantk ve Bilim Tarihi Sempozyumu 'mm bildirilerini içermek üzere özel say olarak  hazrlanmtr.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi kadrosunun her saysnda deerli katklarn bulduumuz Seminer dergisi ne yazk ki bu kadarla kalm, baka say yaymlanmamtr. Görebildiim son say 8'inci saydr ve 1993 tarihlidir.
1984'teyeni bir felsefe dergisi göremiyoruz.
I985'te Ahmet Cemalin yönetiminde yaynlanan Dün ve Bugün Felsefe dergisi çkyor. Özenli bask ve dolgun içerikle yaymlanan bu dergi ancak tek say çkabilmitir.
I986'ya gelince Afar Timuçin'in yukarda sözünü ettiim Felsefe Dergisî adyla yeniden karlayoruz: Ayn adla yeni bir dergi çkarlmaktadr.Hemen söyleyeyim, bu kez çkaran Afar Timuçin deil. Aziz Çallar adnda bir baka felsefecidir. Dergi numaralar, Timuçin'in izni ile olsa gerek, onun çkard derginin numaralarn izlemektedir.
çinde Bat ve Dou Avrupa'nn çada felsefecilerinden çokça çeviri bulunan bu dergi, bizdeki felsefenin çada ve güncel konu ve sorunlarna da epeyce yer vermitir. Ayrca düzenledii ve sonra yaynlad felsefe forumlar derginin bir baka önemli katksdr. Bu balamda "Türkiye'de Felsefe ve Felsefe Eitimi" forumu ile "Bar Düüncesi" konusundaki forumu burada özellikle anmak isterim.
1990 ylna kadar yaymlanan bu derginin son saylarndan birini Hegel Says, son saysn da Felsefe ve Dil Says olarak yaynlad görülmektedir.
Felsefe Yazko daki tarihsel ve güncel kaynakça çalmalar bu dergide de sürmütür.
imdi, 1987'den bu yana yaymlanmay sürdüren bir dergiye geliyoruz: Felsefe Tartmalar 'na.
Yazma adresi (yönetim yeri) olarak Antalya'nn Alanya ilçesinde bir yerin gösterildii bu dergi, Vehbi Hackadirolu tarafndan srarla ve düzenle ylda üç ya da iki kez yaymlanmaktadr.Son olarak 23.says yaynlanmtr. (2001 yl itibariyle 27 say yaymlanmtr. Son says olan 28. saydan itibaren ise Boaziçi Üniversitesi tarafndan yaymlanmaya balanmtr.)
Arda Denkel ile Erkut Sezgin'in danmanlnda yaymland bildirilen bu derginin amac ilk sayda öyle belirlenmektedir: "Yurdumuzda imdiye kadar yapld gibi. Estetik, felsefi antropoloji, toplum felsefesi gibi periferik alanlara deil, temel felsefe konularna arlk verilecektir. Öncelik verilecek konulardan biri de analitik felsefedir.
Tamamyla felsefeye sevgi ve katk amacyla ve özenli olarak yaymlanan Felsefe Tartmalar, yurdumuzda fe lsefenin güvenilir kaynaklar arasnda yer almtr.
Bu yllardaki dergilerden söz etmeyi sürdürecek olursak 1990da çkmaya balayan nsancl dergisine deinmeliyiz.
Etkinliklerini Cengiz Gündodu yönetiminde sürdüren nsancl, sanat ve edebiyatla ilgili yazlarla birlikte felsefe yazlarna da oldukça geni yer ayrmaktadr.
FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis:: http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html
7 -> 10 19.11.2008 18:37
Son Yllar:
I991'de Ankara'da Felsefe Dünyas dergisi yaynlanyor. Felsefe Dernei'nin yayn organ olan bu derginin sorumlu müdürü olarak Ahmet nam gözükmektedir. Balangçta aylk olarak planlanm, daha sonra üç ayda bir yaymlanabilmitir. Bundan sonra ise ylda bir kez yaymlanaca bildirilmektedir.
Felsefe Dünyas, Türkiye'deki felsefenin, felsefe etkinliklerinin kimi deiik yönlerini dile getiriyor.
I991'de bir dergi daha var: Bilim, Felsefe, Tarih. Felsefe, bilim ve Türk düüncesi tarihi konularnda aratrma ve baka yazlar içeren bu dergi, "bilim ve düünceyi tarihteki yerine oturtmak ilkesinden hareket ettiini" söylemektedir. Aykut Kazancgil, Bekir Karlaa, Hüsrev Hatemi gibi bilim adamlarmzn yaymladklar ve daha çok onlarn yazlarn içeren bu dergi de tek sayda kalmtr. Keke baka saylar da yaymlansayd. Çünkü gerçekten de bir boluu doldurabileceini umut ettiriyordu. Türk  düüncesi bu tür dergilere her zaman gereksinme duymutur.
Burada bir ayraç açacam ve sözü yine sevgili hocamz Hilmi Ziya Ülken'e getireceim: Hocamz I946'da Türk Düünce Tarihi dergisi çkarmay tasarlamt. Bunu çok istiyor ve hazrlk yapyordu. Tasary gerçekletiremedi. Nedenlerini bilemiyorum. Gerçekletirebilseydi ve o dergi günümüze kadar gelebilseydi ne kadar iyi olacakt.
Parantezi kapatalm ve yine zaman içindeki sralamamza dönelim. Bu sralamaya baktmzda, süreli felsefe yaynlarnn son yllarda epeyce hareketlendiini söyleyebiliriz.
1993 ylna geldiimizde anlurfa Harran Üniversitesi lahiyat Fakültesi'nden, felsefe ve bilim sevgisiyle dolu bir gurup genç bilim adam Yeni Harran Çevresi balkl bir dergi yaynladlar. Dergin in ikinci bal öyle. nsan Bilimleri Aratrmalar.
Son olarak I995'te 10. says yaynlanan Yeni Harran Çevresi tarih ve toplumbilim yannda, fe lsefe yazlaryla yöntembilim aratrmalarna da yer vermitir. Bu tür dergilerin Anadolu'da, Urfa'da yaynlanmas daha sevindirici olmaktadr.
Yl 1994 ve bu yl banka yaynclnda deiik hareketlenme görülüyor. Yap ve Kredi Bankas Yaynlar kültür kitaplarnda büyük bir atlma geçiyor arka arkaya nitelikli kitaplar, bu arada epeyce felsefe kitab yaymlyor ve Cogito adyla bir süreli yayna balyor.
Cogito'nun birinci kitab 1994'te "laiklik" konusuna ayrlm ve dolgun bir içerikle çkmtr. Bu sayy, "Descartes", "Zaman" gibi konulara ayrlan özel saylar izlemitir.
Dergiden çok bir kitap niteliinde olan Cogito'nun 10. says I997'de yaymland. Çok iyi bir bask ve üstün grafik düzeniyle hazrlanan bu "dergi kitaplar" da çeviriler yannda, kendi felsefecilerimizin okunmaya deer yazlar da bulunmaktadr.
Yine I994'e bakarsak, Türkiye Felsefe Kurumu'nun bu yl Bülten yaynna baladn görüyoruz.
Ylda üç kez yaymlanmas planlanan bu bülten imdiye kadar 9 say yaynland. Bata Kurumla ilgili haberler olmak üzere, ülkemizdeki ve dünyadaki felsefe etkinliklerini duyurmaya özen gösterdi. Felsefecilerin güncel konulara nasl baktklarna ilikin yazlar yaymland. Felsefecilerle, felsefe dostlaryla söyleiler yapt. Yaymlanan yeni felsefe yaynlarn duyurduu gibi, felsefe konusundaki yeni ve eski kitaplar tantmaya çalt.
 Yaymlanan Son Dergiler:
Logos, bir felsefe dergisine yakan güzel bir ad. Felsefeci arkadamz Sinan Özbek, bu adla daha dorusu Felsefelogos adyla I997'de bir dergi yaymlamaya balad.
Felsefelogos  her saysnda özel bir konuyu dosya olarak ele alp iliyor. Bu konunun dndaki yazlara, çevirilere de yer verilmiyor deil, ama arlk dosya için belirlenen özel konuda kalyor. Bu derginin birinci says "devlet ve ahlak", ikinci says "rkçlk ve insan haklan", üçüncü says "din ve felsefe özel konularna ayrlmtr.
I997de yayn alanna çkan bir dergi daha var: Dou-Bat Bu da Felsefelogos gibi büyük oylumlu. Yazlarna baktmzda, felsefe dergisinden çok bir "düünce" dergisi olduu belli oluyor. Önsözünde
FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis:: http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html
8 -> 10 19.11.2008 18:37
"yalnz kendi düüncemizde kalmak deil, ötekinin düüncesini de anlamak amacyla" yaymland dile getiriliyor.
Üç ayda bir yaymlanan bu derginin imdiye kadar onalt says çkt. Her saysnda özel bir konuyu ele alyor. Çkan saylarnda srayla "devlet", "dou ve bat". "gericilik", "etik", "kamu alan" konularn ele alp ilemi. Söz konusu dergiyi. Felsefe Sanat ve Kültür Dernei'nin yaymlad bildiriliyor.
Sralamada I998e gelmek üzereyiz. Dergiler konusunda baka haberlerim de var, hem bunlar gençlik  haberleri, felsefe örencilerinin çkard dergilerle ilgili haberler: Bildiiniz gibi liselerimizde ve üniversitelerimizde felsefe kulüpleri kurulmaya, felsefe topluluklar olumaya balad. Gençlerin giriimiyle ortaya çkan bu topluluklar birkaç yldr güzel ve baarl etkinlikler yapyorlar, bu arada dergi de yaymlyorlar.
Görebildiime göre, bu türden ilk dergi I995'de Mersin'de yaynlanm bir Felsefe Sanat Bültenidir. Felsefe yannda edebiyata, bu arada iire de yer vermektedir. Üç saysn gördüm, üçüncü says 1996 tarihli.
I996'da Mersin Üniversitesi'nden bir baka örenci topluluu kimi öretim üyeleriyle birlikte Simurg dergisini çkaryorlar, üç saysn görebildim, üçüncü say 1998de yaynlanm.
stanbul'da Saint Benoit Lisesi Felsefe Kulübü birkaç yldr güzel etkinlikler içinde.Bu etkinlikler arasnda Felsefe Kulübü Dergisi de yaynlanmaya baladlar. I998'de 5.says yaymland.
stanbul Üniversitesi Felsefe Kulübü, tek say olarak Felsefe Dergisi ni yaymlad.
Uluda Üniversitesi Felsefe Kulübü de Kayg ad altnda bir örenci dergisi yaymlyor.
Gençlerimizin bu sevimli dergilen, güzel amatörlükleri, eitsel çalmalarn, kültüre ve bilgiye gösterdikleri yeni yaklam örnekleri. Öretmenlerin de onlar desteklemeleri ayrca sevindirici.
Sonuç
75 yllk Cumhuriyet dönemindeki felsefe dergiciliimiz, Türkiye'de felsefe alannda yaplabilenin bir tür göstergesi olarak düünülebilir. Herhangi bir okullama örnei ortaya çkamamtr ama, genel olarak  aydnlanma ve çadalama ile gelen içerik zenginlii, aklc felsefelere duyulan ilgideki gelimeler, kimi eletiri örnekleri ve tartmalar, dilin daha çok felsefelemesi dergiciliimizde de belli olmaktadr. Biliyoruz dergicilik zor bir itir. Zorluk felsefe dergiciliinde daha çok artmaktadr. Yaz bulmak, datm, abone salamak özveri ve irade gücü ister. Büyük sermaye böyle ilere yanamaz. Televizyon ve radyo ilgi göstermez. Bütün bunlara ve daha baka engellere göüs geren felsefe dergiciliimiz bu kadar ürün verebilmitir. Ne olursa olsun, bu emee sayg duymak ve iyi deerlendirmek gerekiyor.
Düünce tarihimiz ele alnp irdelenirken felsefe dergilerimiz birçok konuya k tutabilecektir. Nitekim Prof. Hilmi Ziya Ülken, Türkiye'de Çada Düünce Tarihi nde bunun ilk örneini ortaya koymutur.
Konunun bir de eitsel yönü bulunduu unutulmamaldr: Felsefe dergilerinden, onlarn yannda baka dergilerden de, yüksek ve ortaöretimde, ders konusu ve ders malzemesi olarak yararlanlmaldr. Böyle bir uygulama felsefe ve düünce alannda yeni iletiim olanaklar meydana getirecek, okuyucu says artacaktr.
Bir baka dileim, yeni ve eski bütün fe lsefe ve düünce dergilerindeki yazlarn tam ve ayrntl bibliyografyasnn bir an önce hazrlanmas bunun yannda dergilerin içerik analizlerinin de yaplmasdr. (6)
Notlar:
(1) Hasan Keserolu, Batda Osmanl mparatorluu'nda Süreli Yaynlarn Ortaya Çk ve Özellikleri, Müteferrika (dergi), 1995, say 6.
(2) Zafer Toprak, Türkiye'de Dergiler, Ansiklopediler, Geliim Yaynlar, 1984, stanbul, sayfa 13-54
(3) Türkiye'de ilk felsefe dergisi burada belirtildii gibi Yeni Felsefe dergisidir ve 1911de Selanik'de yaynlanmtr. Daha önce Felsefe Tartmalar kitap 4'teki bir yazmda yanllk yaparak, ilk dergimizin Baha Tevfik'in I912'de yaynlad Felsefe
FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis:: http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html
9 -> 10 19.11.2008 18:37
(4) Darülfünun lahiyat Fakültesi de kendi dergisini I925'te yaymlamaya balad 1933'e kadar 25 say yaymlanan ilahiyat Fakültesi Dergisinde fe lsefe hocalarnn da ilgi çekici yaz lar bulunmaktadr.
(5) Halkevlerinin, Ankara'da yaynlanan Ülkü ile stanbul'da yaymlanan Yeni Türk bata olmak üzere, 1932'den 1950'ye kadar birçok ilde hatta ilçede dergileri yaynlanmtr.Bunlarn genel bir deerlendirilmesi için baknz:Nurettin Güz, Tek Parti deolojisinin Yayn Organlar, Halkevi Dergileri, 1995, Ankara.
(6) Görüldüü gibi, bu bildiride "felsefe dergisi" olarak yaymlanan süreli yaynlar öne alnm ve daha çok onlarn üzerinde durulmutur. Düünce dergilerine ise, felsefeye katklar orannda deinilmeye çallmtr. Bu dipnotunda son olarak u be düünce dergisinin adn daha vermek istiyorum:
Forum, 1953-1970 arasnda Ankara'da 379 say yaymland, 15 günlük; Defter (Metis Yaynlar) stanbul'da 1990'dan beri yaymlanyor, 3 aylk;
Art, Adana'da 1992'de yaynlanmaya balayan bir yl kadar yaymlanan aylk dergi;
Kuram, I993'te stanbul'da yaymlanmaya balad. 1998'de 18.says ile son buldu. Edebiyatn yanndaki Martin Heidegger, Umberto Eco, Roman ngarden, Jean Baudrillard, Jacques Derrida, Giles Deleuze gibi yeni felsefecilerin yazlarna da yer vermitir.
Toplum ve Bilim de Balam Yaynlar tarafndan aralkl olarak yaymlanmakta ve felsefe konusuna -arlkl bir biçimde- yer vermektedir.
Morköpük, 80'li yllarda sadece birkaç say yaymlanm olan ve felsefe yazlarna da yer veren bir edebiyat dergisiydi.
Us dergisi de Anadolu Aydnlanma Vakf tarafndan aralkl olarak yaymlanmakta ve felsefe yazlarna da yer vermektedir.
ARSLAN KAYNARDA
T.C. Kültür Bakanl Cumhuriyet Kitapl Dizisi
2002 Ankara
Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. © 2001-2005 Felsefe Ekibi Tüm haklarn sakl tutar...
Yaymlanan yazlar, kaynak gösterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her türlü sorumluluu yazarlara aittir.
 
10 -> 10 19.11.2008 18:37
Editör'den
 
Felsefe Ekibi sitesi ve forumuyla 4 yl aan bir süredir sanal ortamda sizlerleyiz. Bu süreçte üyelerimizin de katk ve önerileriyle sürekli gelien bir içerie sahip olduk. Yine
üyelerimizden Sevgili Boray Tek (Hani) arkadamzn önerisi ile Felsefe Ekibi Dergisi çkarmaya karar verdik. Hiçbirimiz profesyonel anlamda dergici deiliz. Bu bizlerin ilk  deneyimi olacak. lk saymzda oluturduumuz ortamn olanaklarn göstermek istedik. Biz çalanlarn yazlar ile balangç yapyoruz. Dergimizin gelecei ve kalcln sizler   belirleyeceksiniz. Felsefece düünmenin ne denli çetin bir i olduunun bilincindeyiz. Bu çetin ii sanal ortamda da hayata geçirebilmeye soyunmamzda sizlerden aldmz destein  büyük pay var. Umuyoruz ki, Felsefe Ekibi, felsefece paylamak amacn gerçekletirmek  için, site ve forumuna sanal dergisini de ekleyerek yeni bir olanak salam olur. Derginin, felsefecilerimizin katk ve desteiyle emek verenlerin cesaretini arttrmasn umuyoruz. Dergi sayesinde, üyelerimizin ve ziyaretçilerimizin düüncelerinin kalcln salayacak   bir koleksiyon oluturmann ilk admn atm olacaz. Felsefe öretmenlerini, örenci ve akademisyenleri düüncemizi çoaltmak için birikimlerini bizlerle paylamaya çaryoruz. Dediimiz gibi ilk sayya biz çalanlarn yazlar ile balyoruz. Eksiklerimiz, hatalarmz olmas büyük olaslk. Derginin yaymlanacak dier saylarnda yazlarnzn yer almasn isterseniz size bir tu mesafesindeyiz.
Sevgilerimizle...
Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr.
© 2001-2005 Felsefe Ekibi Tüm haklarn sakl tutar...
Yaymlanan yazlar, kaynak gösterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her türlü sorumluluu yazarlara
aittir.
Ekho ve Narkissos
Özet: Selma Yldz 
Ekho ve Narkissosun esiz güzellikteki öykülerini hepimiz biliriz. airler, yazarlar, ressamlar, müzisyenler tekrar tekrar bu öyküyü ilemiler, her biri bu mitolojik öyküye kendi yorumlarn katmlardr. Psikoloji içinde de yorumlanm bu öyküye bir de burada yine psikoloji içinde yer verelim istedim.
Öyküyü ksaca hatrlayalm.
çok güzel bir olan çocuk dünyaya getiriyor. Oluna Narkissos ismini veriyor. Teirasias isimli kahin, Narkissos için, herkes tarafndan anlalmaz bulunan bir kehanette bulunuyor. Liriope, olunun ölümlü olup olmayacan, ihtiyarlayncaya kadar yaayp yaamayacan sorduunda daYaayabilir ama,
kendi kendisini tanmaya kalkmazsa    gibi çok belirsiz bir cevap veriyor.
Narkissos on alt yana gelince, hem çocuk hem de genç bir erkek görünümüne sahip oluyor. Kendisine delikanllar, genç kzlar ak oluyor. Ancak böylesine yumuak güzelliinin arkasnda kat gururu ve kibiri nedeniyle, hiç kimse ona yaklama cesaretinde bulunamyor.
Bir gün ormanda avlanrken geveze bir nympha olan Ekho tarafndan görülüyor ve nympha Narkissosa ak oluyor. Ekho (yank) o zamanlar sesten ibaret bir nesne deil güzel bir peri kzdr. Ancak Zeusun kars Hera tarafndan, bu gevezelii yüzünden cezaya çarptrlyor ve ancak konuulursa cevap verebiliyor, iittii sözlerin yalnz son kelimelerini tekrar edebiliyor.
Narkissosa ak olan Ekho, onu ormanda takip ediyor, takip ettikçe ona daha fazla yaklayor ve içindeki ak büsbütün alevleniyor. Ancak Herann verdii cezadan ötürü Narkissosa bir türlü seslenemiyor.
Narkissos bu takiplerin farkna varyor ve sesleniyor.
   Orada kim var?   
Ekhoda sadece
1 -> 3 19.11.2008 18:31
    Buraya yanma gel, birlikte olalm   
diyor. Ekho,
   olalm   
diye cevap veriyor ve kollarn Narkissosun boynuna dolamaya çalyor. Fakat kaba gururlu ve kibirli Narkissos Ekhou iterek 
   Çek ellerini üzerimden, senin bana sahip olmandansa ölmeyi tercih ederim   
diyor. Reddedilen, küçük düürülen Ekho, sk aaçlarla kapl yerlere kaçyor, utancn ormanlarda saklanarak gidermeye çalyor. Ama ak ayn iddette devam ediyor. Üzüntüsünden uyuyamyor, yemiyor, içmiyor. Bütün güzellii, zerafeti uçup gidiyor. te ormanlarda saklanan, dalarda görünmeden dolaan yalnzca sesi kalan, bizim duyduumuz Yanknn öyküsü bu. Seslendikçe sesimize karlk  veren, hala yayorum diyen Ekhonun öyküsü.
Narkissos ise Ekho'dan yani aktan kaçarken çok  susam olduunun farkna varyor. Ama ak karlksz kalanlardan birinin bedduas tutunca Narkissos'un bildiimiz hazin öyküsü gerçekleiyor. Narkissos bir pnara geliyor. Susuzluunu gidermeye çalrken suda kendi güzelliini görüyor ve kendi güzelliinin hayaline kaplyor. Artk kendi kendinden gözlerini alamyor. Susuzluunu giderirken baka bir susuzluun esiri oluyor. Kendi kendisine duyduu sevgiyle yanp tutuurken, yapabilecei bir ey olmadn da anlyor. Kendi kendinden ve kaderinden ayrlamayacan hissediyor. Dokunamad, sevemedii bu güzellik ve ak karsnda eriyor, ölümün pençesine düüyor.
** The Disciple  adl mensur iirinde Oscar Wilde, Narkissos öldükten sonra pnarn tatl suyunun tuzlu suya dönütüünü söyler. Da perileri oreadlar alayarak ormann içerisinden çkp pnarn yanbana gelerek ve arklar söyleyerek onu avutmaya çalrlar. Pnarn suyunun tatl sudan tuzlu suya dönümü olduunu gördükleri zaman, pnara Senin Narkissos için bu ekilde alam olduuna amyoruz; çünkü o, o kadar güzeldi ki!  derler: çünkü Narkissos, pnarn kysna uzanm, pnarn parldayan sularna bakm ve sularn aynasna kendi güzelliini aksettirmitir. Ne var ki, pnarn cevab beklenenden farkl olmutur. Onun cevabNarkissosu sevdim, çünkü, kylarma uzanp bana bakt zaman onun gözlerini aynasnda ben daima kendi güzelliimi seyrediyordum, eklinde olmutur. Pnar, kendi güzelliini bir daha göremeyecei için alamtr; tatl sular ise bu yüzden tuzlu suya dönümütür.
Ekho ve Narkissos veya sadece Narkissos öyküsünde anlatlmak istenen ey veya eyler nelerdir? Bu öykü, bir kzn bir erkee kar duyduu karlksz akn veya bir erkein baka bir erkee duyduu sapk  akn