Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of...

17
Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı Yûsuf The Joseph Parable Which Showing Medieval Anatolian Turkish Properties Ali CİN Didem AKYILDIZ Özet: Kıssa-yı Yusuf, Hz. Yusuf peygamberin ibret dolu hayat hikâyesinin aşk, sevgi, umut, ihanet, kıs- kançlık, nefret gibi insanî duygularla zenginleştirilmesiyle birlikte yüzyıllar boyu çeşitli kişilerce çeşitli biçimlerde kaleme alınmış ve zevkle okunmuş dinî boyutlu bir hikâyedir. Edebî sahada, Kıssa-yı Yûsuf, Yûsuf Mesnevisi, Yûsuf u Züleyha, Yûsuf u Zelîha gibi çeşitli adlarla anılan hikâyenin geçmişten günü- müze bu kadar sevilmesi ve rağbet görmesinde, hikâyenin kaynağının kutsal kitaplara dayanmasının payı büyüktür. Tevrat ve bazı bölümleriyle İncil’de de dini, ahlaki ve felsefi boyutları içermesinden ötürü in- sanlığa yön vermesi için bahsedilen bu hikâye, Kur’ân-ı Kerim’de “ahsen’ül-kasas” yani “kıssaların en güzeli” olarak vasıflandırılmaya layık görülmüştür. Hem Batı hem Doğu edebiyatlarında birbirinden güzel örnekleri bulunan bu hikâyenin, Türk Edebiyatında ilk örneğinin görüldüğü 13. yüzyıldan günümüze birçok manzum ve mensur Kıssa-yı Yusuf yazılmıştır. Bu makalede, Eski Anadolu Türkçesi özelliklerine sahip, Muhammed bin Hüseyin tarafından istinsah edilen 3485 beyitlik Kıssa-yı Yûsuf mesnevisi ve eserin dil özellikleri hakkında bilgi verilecektir. Anahtar sözcükler: Kıssa-yı Yûsuf, Yûsuf ve Züleyhâ Hikâyesi, Eski Anadolu Türkçesi, Yûsuf ve Zü- leyha Mesnevîsi, Yûsuf Hikâyesi Abstract: The Parable of Joseph, a religious story has been rewritten by different people in various ways over the course of centuries. This exemplary story of the Prophet Yusuf is rich in love, hope, jealously, hate and betrayal. In the field of literature being based upon the Holy Books, this story, also entitled, Kıssa-yı Yusuf, Mathnawi of Yusuf, Yusuf and Zuleyha, Yûsuf u Zelîha was retold for centuries. This story, found also in the Old Testament and Bible due to its complex of religious, ethical and philosophical dimensions, was worthy of consideration as “the best story” in the Holy Qur’an and there are fine examples in both Western and Eastern literatures. From the 13 th century, when the first example in Turkish literature was written, many examples of the Parable of Joseph were written in both verse and prose. This article addresses the 3485 couplet poem of the Parable of Joseph written by Muhammed bin Hüseyin within the context of Medieval Anatolian Turkish and it’s linguistic properties. Keywords: The Parable of Joseph, The Story of Joseph and Zuleyha, Ancient Anatolian Turkish, The Mathnawi of Joseph and Zuleyha, The Story of Joseph Giriş Türk edebiyatında Kıssa-yı Yûsuf, Yûsuf u Züleyha, Yûsuf u Zelîha gibi adlarla bilinen bu hikâ- ye, genel itibariyle Yûsuf peygamberin hayat hikâyesini konu alan, asırlar boyu birçok kimse ta- rafından çeşitli biçimlerde kaleme alınmış ve zevkle okunmuş bir hikâyedir. Yrd. Doç. Dr., Akdeniz Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, [email protected] Arş. Gör., İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, [email protected] DOI: 10.13114/MJH/20131653

Transcript of Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of...

Page 1: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Mediterranean Journal of Humanitiesmjh.akdeniz.edu.trIII/1, 2013, 71-88

Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı Yûsuf

The Joseph Parable Which Showing Medieval Anatolian Turkish Properties

Ali CİN Didem AKYILDIZ

Özet: Kıssa-yı Yusuf, Hz. Yusuf peygamberin ibret dolu hayat hikâyesinin aşk, sevgi, umut, ihanet, kıs-kançlık, nefret gibi insanî duygularla zenginleştirilmesiyle birlikte yüzyıllar boyu çeşitli kişilerce çeşitli biçimlerde kaleme alınmış ve zevkle okunmuş dinî boyutlu bir hikâyedir. Edebî sahada, Kıssa-yı Yûsuf, Yûsuf Mesnevisi, Yûsuf u Züleyha, Yûsuf u Zelîha gibi çeşitli adlarla anılan hikâyenin geçmişten günü-müze bu kadar sevilmesi ve rağbet görmesinde, hikâyenin kaynağının kutsal kitaplara dayanmasının payı büyüktür. Tevrat ve bazı bölümleriyle İncil’de de dini, ahlaki ve felsefi boyutları içermesinden ötürü in-sanlığa yön vermesi için bahsedilen bu hikâye, Kur’ân-ı Kerim’de “ahsen’ül-kasas” yani “kıssaların en güzeli” olarak vasıflandırılmaya layık görülmüştür. Hem Batı hem Doğu edebiyatlarında birbirinden güzel örnekleri bulunan bu hikâyenin, Türk Edebiyatında ilk örneğinin görüldüğü 13. yüzyıldan günümüze birçok manzum ve mensur Kıssa-yı Yusuf yazılmıştır. Bu makalede, Eski Anadolu Türkçesi özelliklerine sahip, Muhammed bin Hüseyin tarafından istinsah edilen 3485 beyitlik Kıssa-yı Yûsuf mesnevisi ve eserin dil özellikleri hakkında bilgi verilecektir.

Anahtar sözcükler: Kıssa-yı Yûsuf, Yûsuf ve Züleyhâ Hikâyesi, Eski Anadolu Türkçesi, Yûsuf ve Zü-leyha Mesnevîsi, Yûsuf Hikâyesi

Abstract: The Parable of Joseph, a religious story has been rewritten by different people in various ways over the course of centuries. This exemplary story of the Prophet Yusuf is rich in love, hope, jealously, hate and betrayal. In the field of literature being based upon the Holy Books, this story, also entitled, Kıssa-yı Yusuf, Mathnawi of Yusuf, Yusuf and Zuleyha, Yûsuf u Zelîha was retold for centuries. This story, found also in the Old Testament and Bible due to its complex of religious, ethical and philosophical dimensions, was worthy of consideration as “the best story” in the Holy Qur’an and there are fine examples in both Western and Eastern literatures. From the 13th century, when the first example in Turkish literature was written, many examples of the Parable of Joseph were written in both verse and prose. This article addresses the 3485 couplet poem of the Parable of Joseph written by Muhammed bin Hüseyin within the context of Medieval Anatolian Turkish and it’s linguistic properties.

Keywords: The Parable of Joseph, The Story of Joseph and Zuleyha, Ancient Anatolian Turkish, The Mathnawi of Joseph and Zuleyha, The Story of Joseph

Giriş

Türk edebiyatında Kıssa-yı Yûsuf, Yûsuf u Züleyha, Yûsuf u Zelîha gibi adlarla bilinen bu hikâ-ye, genel itibariyle Yûsuf peygamberin hayat hikâyesini konu alan, asırlar boyu birçok kimse ta-rafından çeşitli biçimlerde kaleme alınmış ve zevkle okunmuş bir hikâyedir.

Yrd. Doç. Dr., Akdeniz Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, [email protected] Arş. Gör., İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, [email protected]

DOI:10.13114/MJH/20131653

Page 2: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Ali CİN & Didem AKYILDIZ 72

Yûsuf ve Züleyha hikâyesinin esasına dair belirtiler, tarihin ilk çağlarına kadar uzanmak-tadır (Ayan, 1997, 31). Hikâye, ilk olarak bazı unsurlarıyla M.Ö. XIV. yüzyılda eski bir Mısır hikâyesinde yer almıştır. Ayrıca Tevrat’ın ilk kitabı “Tekvin-bab 0-50”de de geniş biçimde yer alırken İncil’de ise “Resulllerin işleri, bab 7”de kısaca konu edilmiştir (Çetin, 2000, 109).

İslam çağındaki Türk edebiyatında hikâye türünün ilk kaynağı, Kur’an’daki kıssalar, derviş-ler arasında yayılmaya başlayan enbiya ve evliya menkıbeleri, din ulularının efsaneleştirilmiş kişilikleri ve kahramanlıkları çevresinde beliren söylentilerdir (Levend, 1967, 71). İşte bu hi-kâyelerden biri de Kur’an-ı Kerim’de Yûsuf sûresinde 111 ayette anlatılmış, baştan sona tam bir hikâye hüviyetine sahip tek hikâye olan Kıssa-yı Yûsuf’tur ki bu hikâye Kur’an-ı Kerim’de “ah-senü’l-kasas” yani “kıssaların en güzeli” olarak vasıflandırılmaya layık görülmüş bir hikâyedir.

Kutsal kitaplarda yer almasıyla birlikte, içeriğinde evrensel tema ve duyguları barındırması nedeniyle de hem Batı hem de Doğu’da ünlenmiş bu hikâyenin kaynağını -kesin çizgilerle ayır-mamakla beraber- Batı’da Tevrat, Doğu’da yani, Arap, İran ve Türk edebiyatlarında ise Kur’an-ı Kerim oluşturmaktadır.

Kıssa-yı Yûsuf yazma geleneğinin Arap ve Fars edebiyatlarından sonra Türk edebiyatındaki ilk örnekleri 13. yüzyıla aittir. Bu dönemde yazılan eserler genel olarak “Kıssa-yı Yusuf”, “Kıssa-yı Yusuf u Züleyha” şeklinde adlandırılmış olup isimlerinden de anlaşılacağı gibi hikâye-nin daha ziyade bir peygamber kıssası, bilhassa Kur’an-ı Kerim’in vasıflandırmasıyla “ahsenü’l-kasas” olması önem taşır. Bu döneme ait eserler daha ziyade Kur’an, tefsir, hadis ve kısmen Tevrat referans alınarak yazılmıştır (Türkdoğan, 2011, 57).

13. yüzyılın ilk yarısında (H. 630 / M. 1232) kaleme alınan ve Türk edebiyatının ilk Kıssa-yı Yûsuf’u olma özelliği taşıyan eser, “Harezmli Ali”, “Kul Ali”, “Kul Gali” adlarıyla anılan Ali’nin Kıssa-yı Yûsuf’udur (Cin, 2011, 59). Dörtlüklerle ve hece vezniyle yazılmış olan Ali’nin eseri, bünyesinde hem Doğu hem Batı Türkçesi dil özelliklerini barındırmasıyla “karışık dilli eserler” olarak da bilinen eserler arasında mühim bir rol oynar. Ali’nin eserinden sonra Anadolu’da mes-nevi türünde, aruz vezniyle yazılmış ilk Yûsuf u Züleyhâ olma özelliğine sahip bir diğer eseri-miz, Şeyyâd Hamza’ya ait Yûsuf u Züleyhâ’dır. Eserini 13. yüzyılın sonunda sade bir dil ile ya-zan Şeyyâd Hamza’nın ardından 14. yüzyılda Süle Fakih, Erzurumlu Darîr gibi şairlerin zama-nında çok sevildiği anlaşılan Yûsuf u Züleyhâ hikâyeleri gelir. Yukarıda başlıcalarını saydığımız mesnevilerin dışında çoğunluğu manzum olan daha başka Yûsuf u Züleyhâ hikâyeleri de mev-cuttur (Ayrıca bkz., Dolu, 1952, 423).

Bilindiği üzere 13. ve 14. yüzyıllarda yazılmış olan bu mesnevilerde dil oldukça sade ve anlaşılır bir niteliktedir. Ayrıca bu mesnevilerde kullanılan vezinlerde bazen müellifin kendisin-den bazen de müstensihten kaynaklanabilecek kusurların bir hayli fazla olması gibi nedenlerden ötürü “Halk Tipi Mesneviler” (Çelebioğlu, 1999, 45) kategorisinde sıralayabileceğimiz bu mes-nevilerle birlikte artık 15. yüzyıldan sonra Molla Cami’nin etkisinin görüldüğü edebi yönünün ağır bastığı mesnevilerle karşılaşılmaktadır.

15. yüzyılda yaşadığı bilinen Hamdullah Hamdi’nin kaleme aldığı Yûsuf u Züleyhâ hikâyesi, mesnevi tarzında yazılmış edebi değeri en yüksek Yûsuf u Züleyhâ hikâyesi olarak kabul edil-mektedir. Bu yüzyıl ve bu yüzyıldan sonra dönemin siyasi ve edebi anlayışıyla birlikte gerek Molla Cami’nin tesiriyle gerek Hamdullah Hamdi’nin etkisiyle birçok Yûsuf u Züleyhâ mesne-visi kaleme alınmıştır.

Görüldüğü gibi Yûsuf u Züleyhâ yazma geleneğinin Türk edebiyatındaki seyrine bakıldığında ilk mesnevilerde Kur’an kıssasından bir ders çıkarma amacı güdülmüş olduğu; 15-16. yüzyıl-larda ise kıssanın entrik yapısı zengin, çift kahramanlı bir aşk hikâyesi olarak beğenildiği ve gerek tahkiye, gerek dil ve üslup acısından zirve eserler verildiği dikkatleri çekmektedir. 17.

Page 3: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı Yûsuf 73

yüzyıla gelindiğinde, artık, bu konu çok işlenmiş, çok söylenmiş bir başka şair tarafından aşıl-ması güç bir noktaya çekilmiştir (Türkdoğan, 2011, 65).

Bu eserlerle birlikte inceleme konumuzu oluşturan Kıssa-yı Yûsuf mesnevisinin elimizdeki yegâne nüshası 18. yüzyıl Osmanlı Döneminde yazılmıştır.

1. Eserin Yazarı

Milli Kütüphane’de 06 Mil Yz A 9605 numara ile kayıtlı bulunan nüshası üzerinde inceleme yaptığımız bu eserin müellifi hakkında kesin bir bilgi maalesef edinilememiştir. Bilindiği gibi Türk edebiyatında asırlar boyu farklı kişiler tarafından çeşitli Kıssa-yı Yûsuf’lar vücuda getirilmiştir. Bunların içinde orijinal metinler olduğu gibi bazı metinler nazire olarak yazılmış bazıları da nazire şeklinde olmaksızın birden fazla Kıssa’yı Yûsuf’tan esinlenerek şairin kendin-den de bir şeyler katmasıyla yazılmıştır. Öyle gösteriyor ki üzerinde çalıştığımız metin de birden fazla Kıssa’yı Yûsuf’tan esinlenerek yazılmış bir eserdir. Eserde Şeyyad Hamza’dan, Erzurumlu Darîr’den ya aynen alınmış yahut bazı farklılıkların bulunduğu birkaç beyit görülmekle birlikte eserde en çok Süle Fakih’in tesiri hissedilmektedir. Şöyle ki eserde toplam yedi gazel geçmekte-dir. Bunların dördünün makta kısmında “faķį” ismi geçmektedir. Eserde genellikle günlük ko-nuşma dili olarak nitelendirebileceğimiz bir dil hâkimken bahsi geçen bu gazellerde dil biraz daha edebi bir şekle bürünüyor ve eserin genel üslubu biraz daha farklılaşıyor. Bununla birlikte çabalarımıza rağmen Süle Fakih’in eserine maalesef dolaylı yoldan (Çetinkaya, “Aşk Mesne-vilerinde Kadın, Yûsuf u Züleyha ve Hüsrev ü Şirin Mesnevileri, 2008) ulaşabildiğimiz için bu eserler üzerinde tam bir mukayese fırsatı bulamadık. Aşağıda bahsi geçen gazellerin makta kı-sımları gösterilmiştir.

“olur” redifli gazelin (18b-17) makta kısmı: geç tekebbürlikden bugün ey faķį śāĥibüǿl-kibr anda key maĥzūn olur

“durur” redifli gazelin (19b-14) makta kısmı: söyle faķį daħı Ǿaşķından anuŋ hįç uśanmaz dāǾimā bülbüldurur

“-esin” redifli gazelin (32b-6) makta kısmı: śabr ėderseŋ sen daħı ey faķį evliyālar ėrdügine ėresin

“-a” sesiyle kafiyeli gazelin (61a-4) makta kısmı: söyle faķį daħı yūsuf bostānın inşāǿllāh nažm ėde tezcek çıķa

Bu gazeller dışında şair -bir konudan diğer konuya geçiş beyitleri, ara beyitler olarak adlandı-rabileceğimiz beyitlerden sonra- 42a-2 numaralı beyitte, yine faķį ismini zikretmiştir:

söyle faķįnüŋ yazuġunı dilim yarlıġaġıl ey kerįm ey raĥįm

Üzerinde çalışılan nüshanın müstensihine gelince, eserin son beyitinde (100a-17) müstensihi ol-duğunu düşündüğümüz Muhammed bin Hüseyin’in adı geçmektedir.

“el-luġat-i ketebehū muĥammed bin ĥüseyn ġaferuǿl-lāh lehü ve livālideyni ve li cemį Ǿüǿl-müǾmįnįn” Müstensih olduğunu düşündüğümüz bu kişi hakkında da hiçbir kayıt bulunamamakla birlikte, eseri yazış tarzına bakıldığında çok iyi bir müstensih olmadığı söylenebilir. Ayrıca inceleme yaptığımız eserin tek nüshası olan Milli Kütüphanede 06 Mil Yz A 9605 numaralı kayıtta yer

Page 4: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Ali CİN & Didem AKYILDIZ 74

alan yazmanın arkasında yine aynı kişinin kaleminden çıkmış 204 beyitlik bir Kıssa-yı Kerbelâ bulunmaktadır. Bu eserin sonunda da “śāhib ü mālik Molla Muhammed el-ĥaķįr ibn-i Hüseyn Efendi-zāde” ibaresi geçmektedir.

2. Eserin Yazılış Tarihi

Eserin yazılış tarihi bir beyit içerisinde geçmemekle birlikte son varağın alt köşesinde Arap ra-kamlarıyla sene 1198 yazılmıştır. Dolayısıyla eserin miladi takvime göre 1784 yani 18. yüzyılda yazıldığını söyleyebiliriz.

3. Eserin Nüshası

Bugün için eserin elimizde tek bir nüshası mevcuttur. İnceleme konumuzu oluşturan bu nüsha da Muhammed bin Hüseyin tarafından istinsah edildiği düşünülen Milli Kütüphanede 06 Mil Yz A 9605 numaralı kayıtta bulunan el yazmadır. Bu nüshanın sırtı ve çeharkuşesi kahverengi me-şin olup üzeri silikleşmiş, soyulmuş ebru kâğıt kaplı harap bir cilttir. Dış 218x154, iç 180x115 mm ebatlarındadır. Üç ay filigranlı kâğıt türünde bozuk nesih ile yazılmıştır. Her varakta orta-lama çift sütun olarak 17 satır vardır. Satır sayısı bazen 16, bazen de 18 olabilmektedir.

Yazma 100+VII varaktan oluşmaktadır. İlk 100 varağı Kıssa-yı Yûsuf’a ayrılmış olup sonun-daki VII varakta yine aynı kişinin adının geçtiği Kıssa-yı Kerbelâ bulunmaktadır.

4. Eserin Şekil Özellikleri

Eser mesnevi tarzında fâilâtün, fâilâtün, fâilün vezniyle yazılmıştır. Toplam beyit sayısı 3485 olan eserin içinde yedi gazel bulunmaktadır. Bilindiği gibi mesnevi tarzı hikâyelerde konuya doğ-rudan doğruya girilmeyip önce bir başlangıç, tevhid, münâcât, na’t, eserin sunulacağı büyüğe övgü, mesnevinin niçin yazıldığını açıklayan sebeb-i te’lif manzumeleri yer alır. Sebeb-i te’lif bölümleri gelenekseldir. Şair burada eserini niçin yazdığını anlatır. Bundan sonra “Agaz-ı Das-tan” başlığı altında maksada geçilerek hikâyeye girilir (Levend, 1967, 73).

İncelenen Kıssa-yı Yûsuf mesnevisinde, sebeb-i telif olarak addedeceğimiz aşağıda gösteri-len ilk dört beyit dışında, klasik bir mesnevide bulunan diğer bölümlere rastlanılmamıştır. Gö-rüldüğü gibi kısa bir giriş yapılarak hemen hikâyeye geçilmiştir.

1a-1 ķıśśasın yūsufuŋ şerĥ eylegil sergüzeştin evvel āħir söylegil

1a-2 türkį dilince anı ķılġıl edā ĥiśśe ala ķamu yoħsul gedā

1a-3 maĥża tefsįri rivāyet eylegil her ne söylerseŋ ķıśśaśından söylegil

1a-4 hem ulular meclisinde söylene nažmla ķıśśa ĥikāyet eylene Şair bu ilk dört beyitte, eserini halk tabakasının rahatlıkla anlaması için Türkçe söylediğini, ilim irfan sahibi zatların bulunduğu meclislerde de okunması için nazımla kaleme aldığını belirt-mektedir. Ayrıca yine görüldüğü üzere şair eserinin inandırıcılığını ve değerini artırmak için yazdığı her şeyin Kur’an-ı Kerim’deki Yusuf Peygamberin kıssasına ve tefsirlere dayandırdığını söylemektedir. Bilindiği gibi bu kıssa ile ilgili ayetler ve hadisler kıssanın önemini artıran baş-lıca etkenlerdir. Yusuf suresinin 7. ayeti (meal olarak) “Yusuf ve kardeşlerinin kıssalarına onu soranlar için bir takım ibretler vardır” şeklinde iken tefsirlerde bu ayet, “mahzunlara ferahlık, gafillere nasihat, müminlere şadilik ve sevinç verir. Bunun okunması Allah’a tevekkülü arttırır. Kaza ve kadere olan imanı kuvvetlendirir. Sadakati ve kötülüklere karşı sabrı tavsiye eder”

Page 5: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı Yûsuf 75

açıklamaları içerir (Ayan, 2009, 227). Şair bundan ötürü olsa gerek eserin çeşitli yerlerinde bu-nu okuyucuya hatırlatmıştır:

41b-15 bundan artuķ destānlar çoķ durur diŋleyenlere ŝevābı yoķ durur

41b-16 illā bunı diŋleyenlere ŝevāb vėriserdür aħı allāh bį-ĥesāb

41b-17 zįrā bu destānı allāh söyledi cebrāǿįl hem bunı vaśf eyledi

42a-1 ķıśśalaruŋ görklü yegrekidi kim oķursa yazuġun yorurıdı

69b-15 mest oluban gözlerimüz sürelüm yūsufuŋ sözlerini hem yazalum

69b-16 söz düzelüm yazariken sözile oķuyanlar diŋleyenler arıla

69b-17 ķamu bostānlar śoŋ ucı bozıla illā yūsuf bostānı ebed ķala

70a-1 taŋrı ögdi yūsufuŋ bostānını taŋrı dėdi yūsufuŋ destānını

70a-2 kim mahāne bulısar bu destāna mahāne bulan kişi oda yana

5. Eserin Dil Özellikleri

Üzerinde çalışılan nüsha muhtemeldir ki 18. yüzyılda istinsah edilmiştir. Genel itibariyle Eski Anadolu Türkçesi dil özelliklerine sahip olan eser, bazı kelimelerde Eski Anadolu Türkçesinde görülmeyen düzleşmeleriyle de dikkat çekmektedir. Bununla birlikte eserin dili oldukça sadedir. Adeta halk hikâyesi anlatılır biçimde bir üsluba sahiptir diyebiliriz. Eserde aynı zamanda, söz-lüklerde yer almayan deyim ve atasözü geçmekle birlikte bazı yerel söyleyişler de görülmektedir.

5.1. Eserin İmla Özellikleri

Yazmanın imlasında bir bütünlük yoktur. Bir kelimenin birden fazla yazımının oluşu, sıklıkla görülen bir hadisedir. Eserde Türkçe kelimelerdeki ünlülerin çoğunun gösterilmesi ve yabancı asıllı bazı kelimelerin ünlülerinin de kaynak dildeki yazımına bağlı kalınmadan bütün ünlüleri-nin yazılması gibi etkenler, bize bunun ya Uygur yazı geleneğinin etkisiyle olabileceğini ya da müstensihin imla bilgisinin pek yeterli olmadığını düşündürmektedir. Eser imla, ses ve şekil bilgisi bakımından değerlendirildiğinde şu sonuçlara ulaşılmıştır:

Metinde ünsüzlerin yazılışı:

/ ç / ünsüzü bulunan kelimelerde bu ünsüz genellikle ç (<) şeklinde yazılmış, ancak bazen ayrım yapılmadan c (Ã) ile de gösterilmiştir.

/ p / ünsüzü, kelime başında ve içinde p (Û) harfi ile karşılanırken kelime sonunda daha ziyade b (») harfi kullanılmıştır.

/ s / ünsüzü kalın sıradan kelimelerde düzenli olarak ś (h), ince sıradan gelen kelimelerde ise s (”) ile yazılmıştır. İstisna teşkil eden kelimeler ise çok azdır: seçüp (»uâ#) 1a-8, sarāyda («b²«d#) 34a-17, sil (qš#) 59b-4.

Page 6: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Ali CİN & Didem AKYILDIZ 76

5.2. Eserin Ses Bilgisi Özellikleri

Eski Türkçede / t /li olan bazı kelimelerin Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde /d/ye dönüştüğü bilinmektedir. Bu durum bu metinde de söz konusu olup bazen aynı kelimenin her iki şekilde yazımıyla karşılaşmaktayız:

/ t / ünsüzünün korunduğu kelimeler:

ŧaġ-, ŧam-, ŧamu, ŧamar, ŧanuķlıķ, ŧaŋla-, ŧap-, ŧapu, ŧart-, ŧaşla-, ŧaşra, ŧatlu, ŧavul, ŧay, tüttür-, ŧın-, ŧoġra-, ŧon, ŧonan-, ŧoŋuz, ŧulun-, ŧuz. t- > d- nöbetleşmesinin görüldüğü kelimeler:

dad-, daġıt-, daħı, daşı-, darlıķ, darıl-, dar, dayan-, dayı, dė-, dede, deg-, degin, degirman, degüşür-, dek, del-, delim, delü, delüh, delür-, dem, demür, denk, deŋiz, dep-, depele-, depril-, dėr-, deve, devşür-, dıŋsuzın, dırnaķ, dip, dik-, dil, dile-, dilek, diŋ-, diŋel-, diŋle-, diŋlen-, direk, diri, dirlik, diş, dişi, ditre-, diz, doķun-, dög-, dört, dön-, döş, döşe-, döşek, dudaķ, duzaķ, dügün, dükel, dükeli, düken-, dün, dür-, dürlü, düş-, dürt-, düş, düşün-, düz, düz-.

Metinde her iki ünsüzle de yazılmış olan kelimeler: daġ / ŧaġ, daġıl- / ŧaġıl-, daķ- / ŧaķ-, dal- / ŧal-, daŋ / ŧaŋ, dan- / ŧan-, daş / ŧaş, daş- / ŧaş-,

derle- / terle-, dök- / tök-, dökül- / tökül-, doġ- / ŧoġ-, doġrı / ŧoġrı, dol- / ŧol-, dolu / ŧolu, doy- / ŧoy-, dur- / ŧur-, dut- / ŧut-, duy- / ŧuy- . Eski Türkçedeki /k/ ile başlayan bazı kelimeler, Batı Türkçesinde /g/ ye dönmüşlerdir.

k- > g- nöbetleşmesinin olduğu düşünülen kelimeler:

gėce, gėç, geç-, geçür-, gel-, genç, gėrçek, gėrdek, ger-, gemi, gerek, gėrü, get-, getür-, gez-, gibi, gevde, gider-, gir-, gey-, git-, giz, gizle-, gizlü, göç, gök, gökyüzi, gögüs, gökçek, gölge, göm-, göndür-, gönen-, göz, görüş-, göster-, gözet-, gözgü, güç, gül-, güldür-, gümüş, gün, günlik, gündüz, güneş, gürle-, güvegi, güt-.

Günümüzde Anadolu ağızlarında sıklıkla rastlanan ķ-/ġ- nöbetleşmesinin metinde az da olsa örneği bulunmaktadır. ķarġı kelimesi metinde hem ķargı, hem de ġarġı olarak, koy- fiili de hem ķoy-, hem de ġoy- biçiminde iki şekilde geçmektedir. Bunların yanı sıra Arapça bir kelime olan ķadırġa , ġadırġa ve Farsça ķavġa kelimesi de ġavġa biçiminde yazılmıştır.

ç/ş nöbetleşmesi, metinde her iki şeklini de gördüğümüz bazı fiil köklerinde bulunmaktadır. Bu fiiller şunlardır: geç-/geş-, iç-/iş-, göş-, aç-/aş-, kaç-/kaş-, saç-/saş-.

Türkçenin her döneminde olduğu gibi, metinde de ünlülerin kalınlık-incelik uyumu bakımın-dan sağlam olduğu söylenebilir. Ancak buna istisna teşkil edecek kelimeler de yok değildir. -ķı/-ki aitlik eki ķanķį kelimesinde uyuma bağlı şekilde kendini gösterirken dįvārındaki kelimesinde, günümüzde olduğu gibi uyum dışıdır. Günümüzde “l” sesinin inceltici özelliğinden dolayı ince sıradan ekle oluşturulan helal-lik kelimesi metinde ĥelal-lıķ biçiminde kalın sıradan -lıķ ekiyle oluşturulmuştur.

Düzlük-yuvarlaklık bakımından ünlü uyumunun Eski Türkçeden beri sağlam kuralları olma-dığı bilinmektedir. Türkçenin tarihî dönemleri içerisinde çeşitli sebeplerle yuvarlaklaşmanın yoğun olduğu Eski Anadolu Türkçesi’nde bu uyumsuzluk, kendini daha da kuvvetli göster-mektedir. Eski Anadolu Türkçesi dil özelliklerini barındıran bu metin de düzlük-yuvarlaklık uyumundan söz etmek pek mümkün olmamakla birlikte; ķapıġ > ķapu, śarıġ > śaru, ŧapıġ > ŧapu gibi kelimelerde kelime sonu -g/-ġ sesinin düşmesiyle meydana gelen yuvarlaklaşmalar, demür örneğinde olduğu gibi dudak ünsüzü sebebiyle oluşan yuvarlaklaşmalar, artuķ, ayruķ, içerü (iç-gerü) gibi aldığı ek sebebiyle oluşan yuvarlaklıklar ve aġu, altun, berü, gėrü, incü, ķamu, yılduz, ķarşu, ķayġu, kendü (bu kelime metninde 10 kez kendi biçiminde uyuma girmiş biçimde karşımıza çıkmaktadır), gibi Eski Türkçeden beri yuvarlak ünlülü kelimeler görülür. Bunların dışında kesüp, ķıġırtuban, ķıldum, bildüm, elimdedür, ėrdürdi, etmişdür, geçürdi,

Page 7: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı Yûsuf 77

ansuz, yetürmişsin, bildük, atanuŋ, yerlü, binevüz, senüŋ gibi yuvarlak ve durmışlar, ķapusın, ŧonı, ķuyumcı, uġrulıķ gibi düz ünlüye sahip ekler sebebiyle oluşan uyumsuzluklar da vardır.

Metinde Türkçe iki kelimede ön seste /y/ türemesi olmuştur. Bunlardan yeriş- fiili 3 kez, yıraķ kelimesi ise 2 kez geçmektedir.

Ünlü düşmesi, kelime başında ve daha çok kelime ortasında görülen bir ses olayıdır. Türk-çede orta heceler vurgusuz olduğundan kelime ortasında ünlü düşmesi çok fazla meydana gelmektedir. Bu metinde de kelime ortasında ünlü düşmeleri çok sık görülürken, kelime başında ısır- fiili metnin iki yerinde śır- biçiminde karşımıza çıkmaktadır: śıruban 25a-10, 31b-16.

İki veya daha çok heceli kelimelerin sonundaki -g/-ġ ile eklerin sonunda bulunan -g/-ġ ün-süzleri Batı Türkçesinde düşmüştür. Metinde bu hadiseye örnek kelimeler olduğu gibi -g-/-ġ ünsüzünün düşmemiş olduğu örnekler de mevcuttur: “bir maddenin dilde bıraktığı yakıcı tat” anlamındaki acı 21b-8 kelimesinde /ġ/ ünsüzü düşmüş biçimde görülürken, “dert, ıztırap” an-lamındaki acı kelimesinde ise /ġ/ ünsüzü korunmuş bir biçimde acıġ 83a-14 kelimesi karşımıza çıkmaktadır. Bunun dışında çeri (<çerig), ķatı (<ķatıġ), nite (<ne+teg), ķamu (<ķamuġ), ķapu (<ķapıġ), ölü (<ölüg), ŧapu (< tapuġ) gibi kelimelerde de -g/-ġ sesinin düşme hadisesi söz konusudur.

“l, r” gibi sesler Türkçe kelimelerin ilk seslerinde bulunmaz. Bundan dolayı bu seslerle başlayan yabancı kelimelerin başında bir ön ses “ı” veya “i” türer. Metinde de buna örnek olarak ilāyık 24b-10 kelimesi bulunmaktadır.

Metinde yer değiştirme olayı, derviş > devriş 9a-18, uġrun > urġun 33a-5 (urķun 70a-11 bi-çimiyle de geçmektedir.), ezke- > ekze- 53a-9 kelimelerinde görülmektedir.

Metinde ek uyumsuzluğu gösteren örnekler bulunmaktadır. Bunlar ise daha çok -ġıl/-gil emir eki ve -lıķ/-lik yapım ekiyle oluşturulan kelimelerde görülür: anlagil 24a-7, dėmeġıl 31b-2, ķaşmagil 39b-2, ėtġıl 49b-4, çalgil 88b-2; dünyālik 1b-5.

Metinde aśśı (<aśıġ), ıśśı (<ıśıġ), yeddi gibi kelimelerde ünsüz ikizleşmesi olayı görülmektedir.

Metinde bu işaret zamirinin çokluk hâli hem zamir n’li bunlar biçiminde, hem de Eski Türk-çede görüldüğü gibi zamir n’siz bular şeklinde geçmiştir.

6.3. Eserin Şekil Bilgisi Özellikleri

Metinde geçen belirtme hali ekleri şunlardır: -ı / -i, -nı / -ni ,-n ve ø. Bunlardan -ı / -i, Eski Türkçede -(ı)ġ / -(i)g belirtme hâlinin /g-ġ/ ünsüzü düşmüş şeklidir: bizi egüp 14a-14, yüklerini ŧutdılar 14b-1, ķıśśasın ėydem 1a-1, düşüŋ(i) dė göreyüm 46b-10.

Yönelme hâli eki metinde, Eski Türkçede -ġa / -ge biçiminde olan -a /-e ‘dir: allāha ıśmarladı 45a-8, gözine sürtdi 85b-2.

Bulunma hâli eki -da / -de’dir: cihānda çoķ idi 1b-5, düşümde gördügim 26b-6. Bulunma hâli eki, Eski Türkçede olduğu gibi ayrılma fonksiyonunda da karşımıza çıkmaktadır; anda küçük idi ne sāl 1a-12, ol śatanlarda ħaber söyleyesin 31a-15. Bu ek bulunma ve ayrılma fonk-siyonundan başka az da olsa yönelme fonksiyonuyla da görülmektedir: geldi dünyāda yürür ĥūrį idi 2a-2, yazılarda varalum oķ atalum 4a-2.

Metinde ayrılma hâli eki -dan / -den’dir: ĥaķķı bāŧıldan seçüp 1a-8, uyķusından uyanup 2a-7. “Acından öl-“ deyimi metinde “acın öl-“ biçiminde ayrılma hâli eki getirilmeden eksiltili bir ifadeyle kullanılmıştır: ĥapse ķoyam anda acın ölesin 43b-5.

Metinde vasıta hâli eki çoğu kez bağlama edatı olan “ile” ile karşılanmakla birlikte bir yerde ilen 12b-6 şeklinde geçmektedir. Yine az da olsa kalıplaşmış olarak –n vasıta hâli ekini de görmekteyiz: aylan yıldızlar 2b-4, cümle ilen 12b-6, gündüzin yürürdi 16b-10, anuŋla diridür

Page 8: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Ali CİN & Didem AKYILDIZ 78

17b-12, đarp ile 5a-18, Ǿaşķuŋile yanayum 23b-5.

Yön ekleri -ra / -re ve -aru / -erü ekleridir: śoŋra 1a-7, üzre 31a-11, içre 89b-2, ŧaşra 92b-1; ilerü 12a-3, berü 26a-16, ķancaru 36b-3, yuķaru 51a-17, gerü 59a-17, içerü 77b-12.

Metinde soru eki olan mı / mi, hep düz ünlülü bir biçiminde kaşımıza çıkmaktadır: revā mıdur 5a-2, dügün midür 8a-3, ķorķmaduŋ mı 9a-5, var mı 12b-14, delü midür, 12b-17, var mıdur 31b-8, vėrdi mi 64b-10, bildüŋüz mi 80b-14.

Metinde aitlik eki genel itibariyle -ki’dir. Eski Türkçede görülen –ķı eki sadece ķanķı 21a-13 kelimesinde karşımıza çıkmaktadır. Bunun dışında tüm kelimelerde kalınlık-incelik uyumuna bakılmaksızın hep ince sıradan -ki eki kullanılmıştır: içindeki yüregim 17b-11, kendü ilindeki 21a-2, dįvārındaki ŧaşlar 73b-10.

Metinde geçen belirsizlik sıfatları bir, birķaç, ķamu, her, her bir, nece, neçe, cümle, fülān, hįç, hep, buncadır: bunca yıllıķ 4b-13, hep ŧonlarını 44a-6, hįç bulut 10a-17, fülān ġāra 96a-5, cümle Ǿālem 1a-6, nece düş 3a-13, neçe fersaħ 54a-7, her bir sözi 28a-11, her yaŋa 5a-11, ķamu evlādından 1b-3, birķaç gün 7b-7.

Metinde geçen dönüşlülük zamirleri öz, kendüz ve kendü’dür: özün ġaflete śalmışdı 1b-13, kendüzin gören 18b-11, kendü giziŋi 11b-6.

Metinde geçen belirsizlik zamirleri kim, kimi, kimisi, kimse, kimsene, her ki, her kim, her kişi, biri, birisi, bir kişi, her biri, her birisi, ayruķ, ne kim, her ne, ķamu, cümle, hįç kimse, hįç birisidir: kimde ki 9b-4, hįç birisine 16b-16, hįç kimseye 31b-1, cümlemüz 5b-5, ķamusı ŧaġladılar 43a-20, her neyse 46b-15, ne kim yazdı 76b-9, ayruġa varma 26b-15, her birisi 7b-8, her birimüz 12b-3, bir kişi ėydür 87b-10, kimsene baķmadı 76a-2, kimsenüŋ sırrını 2b-15.

Metinde geçen yer ve yön zarfları ķanda, ķarşu, içerü, ŧaşra, berü, ilerü, ortada, üzre, gėrü, yuķarudur: ķanda bulduŋ 20a-9, ķarşuma 8a-5, içerü girdi 77b-12, ŧaşra çıķar 40a-8, berü gelgil 83b-5, ilerü geldi 12a-3, ortada altun ķadeĥler, dizi üzre oturur 31a-11, gėrü çeker 39b-17, yuķarudan 10b-14.

Metinde çeşitli miktar zarfları bulunmaktadır. Bunların bazıları sıfatlardan yapılmıştır, bazı-ları ise kelimenin tekrar edilmesiyle oluşturulmuştur. Bu zarflar şunlardır: key, ķatı, çoķ, şol ķadar, öküş, bir kez, bir kezin, hįç, yavlaķ, azın azın, birin birin, biŋ biŋ, niçe niçe: niçe niçe, gene: sen cānımsın dünyāda biŋ biŋ yaşa 35b-8, ŧoġradılar ellerin birin birin 42b-11, şāh ėdiser seni azın azın 20a-4, yavlaķ baķa 7a-15, hįç ögüt ŧutmaz 54a-4, bir kezin gören kişi anı ŧoymazdı 20b-5, ayda bir kez kişneridi ol atı 56b-17, gün öküşdür 11a-6, şol ķadar kim sulŧānı Ǿāşıķ ėder 25a-5, çoķ yalvarur 6b-12, ķatı ķorķutdılar 12b-8, key bekleyesin 3a-1.

Metinde Türkçe ve yabancı asıllı pek çok zaman zarfı geçmektedir. Bunlardan bazıları şun-lardır: dün gün, yarın, şimdi, gece, dün gündüz, gėce gündüz, aħşam, subĥ, ayruķ, yene, śoŋra, andan soŋra, dāǾimā: dāǾimā ķuzı gibi güdmişdi 2a-3, andan soŋra gör neyledi ol hemān 22a-1, śoŋra ķanuma benüm girmeyesin 24b-5, züleyħā döndi yene geldi evine 44a-1,vėrmezem bunı size ayruķ dilemeŋ 65a-7, geçdi gėce çün śubĥ oldı ŧoġdı güneş 15a-13, aĥşam oldı gün uyaķdı maġribe 8a-7, gėce gündüz Ǿaşķla yeldürür 55a-13, dün gündüz ėder baŋa Ǿizzetim 71b-13, mıśr pādişāhı bir gece meger 51a-8, dün gün dileye 18a-4, yarın atam yüzine neçe baķam 39a-13, dėdiler şimdi bunı biz nėdelüm 5a-12.

Metinde nite, neçün, nece ve ķancaru soru zarfları geçmektedir: nitesin ķardaşcuġum 9b-17, neçün geldük 4b-2, nece vaśf ėdem 67a-10, ben ġarįb ķancaru ķaçup gideyüm 27a-6.

Metinde bulunan ünlem ve çağırma edatları eyā, ey, hey, i, āh, vāy, ĥaşā, uş, uşda, dirįġādır: eyā cānım cānı 23b-16, hey utanmazlar 74a-7, i yār 4b-15, ŧop cigerim yaķdı āh āh 41b-3, bir ħaber geldi yene ey vāy 50b-3, beni nev-mįz eylemege senden ĥaşā 59a-4, uş getürdüm seni

Page 9: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı Yûsuf 79

yoldaşlaruŋa 66b-9, uşda bundadur 67b-3, ey dirįġā atamuz bunda degil 81b-8. Metinde kelimeleri, kelime gruplarını ve cümleleri birbirine bağlayan Türkçe ve yabancı

asıllı birçok edat kullanılmıştır: ile, kim, ki, vü, u, ü, içün, çün, çünki, çünkim, ger, eger, meger, illā, gerçi, hem, hergiz, imdi, nitekim, şöyle kim, tā kim, gāh…gāh. züleyħā ile kim murādına dege 60a-15, geldi gördi kim hezārān dürlü ħalķ 29b-5, dėdi ki var bahāsın sen biç dedi 29b-13, getdi göŋlünden belā vü derd ü ġam 85b-3, yūsuf içün baŋa nesne söylemeŋ 4a-9, çün şerbetdār bunı işidür varur 52a-10, çünki bunlar evlerine vardılar 76b-15, yeddi yıl devrānı çünkim devr ėde 52b-9, bir kişi ger kim atına bine revān 83a-4, eger yalanla bu şehre gelevüz 73b-11, illā birķaç keleci saŋa dėdi 48a-18, gerçi bir şaħs-ı muǾayyen yoķ durur 95b-6, hem ulular mecli-sinde söylene 1a-4, şöyle kim mıśrda sarāy çoġidi 37a-7, tā kim ol śūrete çoķ yalvarur 3a-17, gāh başı iner gāh ayaġı döner 7a-2.

Metinde geçen son çekim edatları gibi, ile, bile, içün, içre, tā, -a dek, -den özgedir: ķuzı gibi güdmişdi 2a-3, anlar ile 14a-1, benüm içün 36b-15, deŋiz içre 19b-9, tā sulŧān öle siz anda ŧuruŋ 45b-12, şuna dek 6b-9, senden özge 5b-16.

Metinde şimdiki zaman için ağız özelliği olarak düşünebileceğimiz şöyle bir kullanım bulun-maktadır:

“kįle uġrulıġı yapasın aŋa bil kim ħoş gelmiy (vLK½) bu işiŋ baŋa” (79a-13)

Metinde görülen geçmiş zaman eki -dı / -di’dir. Eski Anadolu Türkçesinde 1. ve 2. teklik ve çokluk şahıslarda bu ek daima yuvarlak ünlülü görülmekle birlikte metinde yaygın olarak 3. teklik ve çokluk ekinin dışında da düz ünlü kullanımına gidildiği görülmektedir: uyurdum 2a-9, ķıldum 15a-9, oķumışdım 7a-18, bilmedim 4a-13.

Metinde öğrenilen geçmiş zaman eki hep düz ünlülü -mış / -miş’tir. Sadece bir yerde aslında zarf fiil eki olan -üpdür ekiyle karşılanmıştır.

“dėdi varıŋ içerü vėriŋ ħaber kim gelüpdür ķardaşıŋ ey şįr ü ner” Metinde gelecek zaman eki -ısar / -iser’dir. Çoğu kez de istek eki -a/-e ile karşılanır. gidiserem 31a-5, göndüriser 25a-9, yėyiser 47a-6.

6.4. Eserin Söz Varlığı Hakkında

Metin kelime yapımı ve türleri bakımından incelendiğinde Eski Anadolu Türkçesi özelliklerine sahip olduğu anlaşılmıştır. Eser sade ve akıcı bir dille yazılmıştır. Kullanılan yabancı asıllı keli-melerin çoğu günümüzde de bilinen ve kullanılan kelimelerdir.

Metinde geçen bazı ifadeler dikkat çekicidir. Örneğin “söylemek” manasındaki eyt- kelimesi metinde çok sık geçen kelimelerden biridir. Yine bu kelime metinde birbirine yakın beş beyitte (2a-9, 2a-10, 2a-11, 2a-15, 2b-11) ve görülen geçmiş zamanda, “y” sesi düşmüş bir biçimde karşımıza çıkmıştır:

2a-9 etdi yā baba uyurdum bir gėce bir Ǿacāyib düş görmişem idim nece

2a-10 etdi oġul dė göreyüm düşüŋi ħayr ola taŋrı oŋara işiŋi

Bu örneğin dışında metinde yine ilgi çekici pek çok kelime bulunmaktadır. Bunlardan arkaik nitelikte sayılabilecek kelimeler şunlardır; alda- “aldatmak” (35b-11); yaldan- “aldanmak” (5a-4); aŋarı “öte, ileriye doğru” (67a-17); aşa “aşağı” (74a-11); aşaġa “aşağı” (70a-11); alķış

Page 10: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Ali CİN & Didem AKYILDIZ 80

“hayır duası” (74a-1); çav “şöhret, ün” (1b-17); dükeli “hepsi, bütünü” (27a-4); isde- “istemek” (4b-10); ķaş “ön, ön taraf” (4b-17); gözgü “ayna” (11b-5); ķırnaġı “cariye” (84b-15); balķu- “parlamak, ışık saçmak” (30b-7); barķ “ev, mesken” (20a-14); bayı- “zengin olmak” (34a-12); berķ ur- “şimşek çakmak” (87b-1); biti “yazılmış şey, mektup; belge” (13b-8); gözsüz “kör” (57b-16); ırġa-” sallamak; kımıldatmak” (78b-14); oħt “vakit” (70a-7); saġınç “düşünce, istek” (57a-14); śaġış “sayı, adet, miktar, hesap” (62b-10); śavuķ “soğuk” (11a-9); semrit- “şişmanlat-mak” (55b-1); perk “sağlam, sert” (30b-15); perkit- “sağlamlaştırmak” (23a-4); ŧam- “damla-mak” (55b-10); sümük “kemik” (18b-14); yazķı “kader” (75b-4); üzgi “üzgü, sıkıntı, üzüntü” (94b-4); süd “süt” (40b-9); şaplaġ “şaplak”/ şapla (58a-1) “şaplak” (5a-15); üce “yüksek, en uç” (30a-13).

Metinde geçen bazı kelime ve ifadeler, kullanım sıklığı açısından hem tarihî metinlerde hem de günümüz Türkçesinde pek fazla rastlanılmayan türdendir: Bunlar: döşün vėrmek (11a-6) “mola vermek”; ķara ķura geçe göçe “değersiz, ıvır zıvır şeyler” (62a-2); düzdi koşdı” “tanzim etti; resmetti” (86a-2). Bazı kelimeler ise ağızsal özellikler taşımaktadır. Örneğin Farsçadan dilimize geçen “bagçe” (bahçe) kelimesinin metinde kalın sıradan bir şekilde “bakca” (34a-9) biçiminde geçtiği örnekler bulunmaktadır. Yine bu kelimeden türetilen “baġçe-vān” (bahçıvan) kelimesi bir yerde aynı anlamı veren Türkçe bir ekle daha türetilerek “bāġ-vāncı” (60a-17) biçimde geçmiş olup “bakcavan” (34a-6) biçiminde kullanıldığı örnekler de mevcuttur. Yine Arapça asıllı bir kelime olan “birŧīl” (rüşvet) kelimesi metinde “barŧıl” (39a-16) biçimde geç-mektedir. Bunun dışında yine ağız özellikleri taşıyan diğer kelimeler şunlardı: aħran “yaşıt” (5b-5); aħşam “akşam” (8a-7); bilerzik (67a-12)/ bilerzük (66a-16) “bilezik”; delüh “delik” (6a-13); esbāb (Ar. eŝvāb) “giyecek şeyler” (89b-13).

Aşağıda bir takım ses olaylarına uğramış olup da başka bir yerde örneğine pek rastlanmayan kelimeler sıralanmıştır: yapça “yavaşça, sessizce” (95b-12); ķapramak “kavramak” (93a-8); oķa oķa “ovarak, ova ova” (7b-11); pos “post” (61a-13); sepmek “serpmek” (26b-4); śıġamak “sıva-mak, sıvazlamak” (75a-2).

Son olarak Eski Anadolu Türkçesinin söz varlığında yer alan ancak kullanım sıklığı düşük olan kelimeler şunlardır: alu “aptal, sersem” (38b-3); başlu “yaralı” (69a-14); cāncuġaz “sevgili” (34b-15); demleç “bilezik” (50a-16); dıŋsuzın “sessizce, yavaş sesle” (85a-15); dün buçuġı “gece yarısı” (10a-12); ensi endmek “aklı başından gitmek, sersemlemek, şaşırmak” (41a-2); geçmez aķca “değeri çok düşük, kendisine itibar edilmeyen para” (13a-17); ķaķır buşamak “öfkelenmek” (15a-5); ķarıçıķ “yaşlı kadın” (58a-12); ķocacuķ “yaşlı erkek yaşlı” (8b-17); ķovcı “kovcu, dedikoducu” (2b-8); ķızlıķ “kıtlık pahalılık” (52b-10); kişilemek “ağırlamak, ikram ve izaz etmek” (74a-9); śolu “solmuş” (79a-7); ŧulunmak “gözden kaybolmak” (20a-6); uyaķmak “batmak” (8a-7); yalaşmak “öpüşmek” (14a-10); yepemek (16a-1) “okşamak”.

Metnin söz varlığı istatiksel olarak değerlendirildiğinde ise şu sonuca ulaşılmıştır:

Türkçe 1334 % 45

Arapça 1072 % 36

Farsça 477 % 16

Arapça + Türkçe 21 % 0,7

Farsça + Türkçe 18 % 0,6

Farsça + Arapça 33 % 1,1

Arapça+ Farsça 9 % 0,3

Page 11: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı Yûsuf 81

Toplam 2964 ~%100

Metin (Söz konusu metnin muhtelif yerlerinden örnek beyitler seçilmiştir. (Didem Akyıldız, “18. Yüzyıla Ait Bir Kıssa-yı Yûsuf (Giriş-İnceleme-Metin-Dizin)”. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Antalya, Ocak-2012).

Metin

1a-5 ol zamān yaǾķūb peyġamber meger śāĥib idi cümle ħayr ile şer

1a-6 ol śuĥuf ki ibrāhįme inmişdi cümle Ǿālem aŋa inanmışdı

1a-7 śoŋra isĥāk nebį ķılmış Ǿamel ol gidüp yaǾķūba ķalmışdı meger

1a-8 bu daħı anuŋ ile ĥükm ėder idi ĥaķķı bāŧıldan seçüp söyler idi

1a-9 on iki oġlı var idi meger her biri māhir bir şįr-i ner

1a-10 her biri Ǿilm içre bir śāĥib-i kemāl yoķ saħāvet bunlara hem miŝāl

12a-9 geldük emdi yūsufuŋ ķardaşları ėydeyüm ki nece oldı işleri

12a-10 ŧaġa çıķuban yıraķdan baķdılar gözlerin ol ķuyuya bıraķdılar

12a-11 ķāfile ķonmış baķuban gördiler ŧaġdan inüben ol araya geldiler

12a-12 geldiler yūsufı ķuyuda bulmadılar kārbān aldı yūsufı bildiler

12a-13 gördiler bir ulu kārbān yatur mālı mülki bir nece ħānümān yatur

12a-14 śordılar ki kārbān ķanda gelür ėytdiler ki bunlar mıśrdan gelür

12a-15 dėdiler ki kārubānuŋ başı bize göstürüŋ nicedür ol kişi

12a-16 aldılar melik ķatına vardılar Ǿāķıbet işit gel neylediler

12a-17 vardılar melike vėrdiler selām dėdiler kim bir ķulumuz ķaçdı benām

12b-1 tįz ŧuruŋ ol ķulı çıķaruŋ berü almayınca ol ķulı gitmezüz gėrü

12b-2 gizlemeŋ ol ķulumuzı vėrüŋ bize yoķsa zaĥmet varur bizden size

Page 12: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Ali CİN & Didem AKYILDIZ 82

12b-3 her birimüz pehlüvāndur pehlüvān pādişāhlar bizden isterler amān

12b-4 vėr ķulumuz yoķsa naǾra ururuz vėrmez iseŋ cümleŋizi öldürürüz

12b-5 ol melik ķorķup bulara yalvarur çıķaruban yūsufı gėrü vėrür

19a-9 ĥaķ andan bir balıġa ilhām ėder yūsufa ķarşu gelür ikrām ėder

19a-10 yūsufuŋ ayaġı altına gider yūsuf anuŋ arķasında oturur

19a-11 ėydür ey güneş yüzlü paşa beni nevmiź eylemek senden ĥāşā

19a-12 ben deŋizde balıķlar sulŧānıyım ben deŋizüŋ serveri hem ħānım

19a-13 neçe yıldur ben deŋizde ŧururum ol çalap dergāhına yalvarurum

19a-14 dilegim oldur ki bir oġul vėre ben ölicek ol benüm yerim göre

19b-4 iki oġlan vėrdi ĥaķ balıġa duǾā oldur kim ol göge aġa

19b-5 soŋ ucı ol iki balıķ büyüdi bu nice balıķlar deŋizdeyidi

19b-6 soŋ ucı birisi yuddı yūnusı daħı dėyeyim nece ol birisi

19b-7 daħı birisi süleymān yüzügin yudmışdı deŋiz içinde ĥazįn

42b-4 kişi vėrüp oķudı ħātūnları züleyħā ķatına getürdi anları

42b-5 anlar ile züleyħā śoĥbet eyledi dürlü dürlü ħon-ı niǾmet eyledi

42b-6 şol ķadar ħon dökdi ol Ǿavratlara ol Ǿavratlar baķdılar niǾmetlere

42b-7 ħonı çünki yediler getürdiler her birine dürlü ħilǾat vėrdiler

42b-8 ol laŧįf ŧonları çün geyürdiler devletüŋ artsun dėyüben ŧurdılar

42b-9 züleyħā buyurdı turunc getürdiler her birinüŋ ellerine verdiler

42b-10 züleyħā ėydür birer bıçaķ aluŋ ben size ne dėrisem anı ķıluŋ

42b-11 züleyħā buyurdı turuncı kesüŋ

Page 13: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı Yûsuf 83

cümleŋiz bıçaķ ĥāżır ķıluŋ 42b-12 başladı turuncı kesmege her biri işid emdi nolısardur bu sırrı

42b-13 züleyħā yūsufa işāret eyledi işid imdi yūsuf anda neyledi

42b-14 açdı ol görklü yüzin anlara Ǿarż ķıldı anda ol ħātūnlara

42b-15 her biri turunc dėyüben ellerin ŧoġradılar ellerin birin birin

42b-16 her biri delürüben naǾra urur yūsuf anlara baķup ķarşu ŧurur

42b-17 her biri vālih ħayrān olur yūsufuŋ yüzünden ser-gerdān olur

42b-18 her birisi ellerin ŧoġradılar züleyħā uġraduġına uġradılar

43a-1 yūsuf anda niķāb örtdi yüzine ol ħātūnlar geldiler kendüzine

43a-2 gördiler kim elleri olmış pāre pāre dėdiler aġrısı anda yāre

43a-3 züleyħā ėydür bildüŋüz mi derdimi ķovlaşup Ǿārsuz urduŋuz adımı

43a-4 bir baķışda şöyle mecrūĥ olduŋuz ķovlaşduŋuz siz nolduŋuz

43a-5 ben bunuŋ her dem görürüm yüzini işidürem ol şekerlü sözini

43a-6 fikr ėdüŋ kim benüm ĥālim nedür işbu Ǿaşķ kim bende vardur kimdedür

43a-7 ol ħātūnlar ķamusın unutdılar şöyle kim her biri oda yandılar

43a-8 dėdiler kim ey ħātūn śuç eyledük senüŋiçün ķovlaşup biz söyledük

43a-9 bizüm emdi śuçumuz baġışlaġıl saŋa ne lāyıķ ise işlegil

43a-10 züleyħā anlaruŋ śuçların baġışladı anlara ol gün keremler işledi

84b-13 döndi Ǿavrat beşįre vėrdi cevāb ey cüvān negü rūz negü şeb

84b-14 süd emerken yaǾķūb oġlancuġumu benden ayırdı śatdı cānumı

84b-15 yaǾķūbuŋ evinde ben ķırnaġıyım ķulluķ ėderim hem-rāhım

92b-10 mālik-i reyyān ile yūsuf meger

Page 14: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Ali CİN & Didem AKYILDIZ 84

çıķdılar yaǾķūbuŋ evinden bį-ħaber 92b-11 dehşetinden ol nebįniŋ şāh-ı dįn kendüzin ol dem unutmışdı yaķįn

92b-12 geldi devlet ħānına çün düşdi ol diledi köşke çıķa ol pür uśūl

92b-13 tā teferrüc ķıla ol oğlanları kim nece oynarlar ol arslanları

92b-14 yūsufile gidiyken nāgehān ayaġı degdi ŧaşa şāh-ı cihān

92b-15 ol degirman taşını dėdim saŋa işid emdi neyler ol yūsuf aŋa

92b-16 bir eliyle ķaldurdı ol şāh-ı cihān ol taşı getürdi ol zamān

92b-17 ķoluna śaldı anı ol cüvān yeddi adım yere atdı revān

93a-1 gördi sulŧān anı anda şāh-ı dįn yūsufa ķıldı hezārān āferįn

93a-2 dėdi zihį ķuvvet zihį ĥüsn-i cemāl bir yere cemǾ eylemiş ol züǿl-celāl

93a-3 yūsufile köşke çıķdı bir zamān ejderhā gibi geldi oġlanlar revān

93a-4 śaf ŧutup sulŧāna ķarşu durdılar ħoş duǾā ķılup yüz yere urdılar

93a-5 anlara emr eyledi sulŧān ol zamān ŧaşlara zor eylesün her bir cüvān

93a-6 yürüdi ol dem şemǾūn hemān bir eliyle dutdı ŧaşı pehlüvān

93a-7 ŧaşları ol dem havāya bį-amān ķarşu durdı ol yehūzā pehlüvān

93a-8 ķapradı ķomadı düşmege yere gel teferrüc eylegil ol servere

93a-9 ŧaşları Ǿayyūķa atdı yene kendüzi dutdı yene atdı yene

93a-10 dutdı pes şemǾūna ķarşu ŧaşları ol pelengi gör ne işler işledi

93a-11 ol birisi ķarşu ŧutar heybetle ol yehūzāya ŧoġrı atar

93a-12 degdiler ol iki ŧaş birbirine baķasın ol arsanlarıŋ tedbįrine

93a-13 pāre pāre oldı śanki esbāb neçe münkirler ol gün oldı ħarāb

93a-14 çünki yehūzā şemǾūn darıldılar

Page 15: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı Yûsuf 85

niçe oġlanlar araya girdiler 93a-15 her biri bir ŧaş eline aldılar birbiriyle temāşā ķıldılar

93a-16 ol ŧaşları havāya atar bu atınca ol biri yene ŧutar

93a-17 bu dutunca ol daħı yene atar ol bu daħı yene ŧutar

93a-18 bir zamān bu nevǾ cevelān etdiler mālik-i reyyānı ĥayrān etdiler

93b-1 çünki sulŧān eyle gördi anları yūsufa dėdi kim ey dįn serveri

93b-2 göndüresin rūma bunları nola kendüsi çün her biri bir şehr ala

93b-3 dėdi kim buyruġ senüŋ ey şāh-vār sen dėyecek anlaruŋ ne sözi var

93b-4 ĥükm ķıldı tā ki rūma varalar anlar eyle varuban ceng ėdeler

93b-5 çünki destūr oldı ol şāh-zādeler ata ķatına gelüp iźįn diler

93b-6 atadan himmet duǾāsın aldılar kendülerin rūm iline göndürdiler

93b-7 birbirinden andan oldılar cüdā her biri bir şehr içün ey ketħüdā

93b-8 girdi rūm iline on bir cüvān śanasın girdi ķażā-yı āsmān

93b-9 her biri on biŋ eriyle ceng ėder yėryüzüni bunlara ger teng ėder

93b-10 fetĥ-nāme geldi sulŧāna tamām kim vilāyet saŋa dutdı ey hümām

99b-17 yā ilāhį sen bilürsin ĥālimi baŋa ĥācet söyleyem aĥvālimi

100a-1 mücrimim başdan ayaġa pür günāh sen kerįmsin bį-niyāz pādişāh

100a-2 raĥmetüŋ deryāsınuŋ pāyānı yoķ ħod benüm Ǿaczimden özge nesne yoķ

100a-3 ne dil ile ĥażrete söz söyleyem benüm cürmime bārį Ǿöźr eyleyem

100a-4 cismüm cānum ķılmış cürm-i ħaŧā tā meger senden ola fażl-ı Ǿaŧā

100a-5 ben faķįrüm sen ġanįsin ey ħudā ayırma beni raĥmetinden cüdā

100a-6 iǾtimād ėdecek bir Ǿilmüm yoķ

Page 16: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Ali CİN & Didem AKYILDIZ 86

ĥażretiŋe gidecek Ǿamelüm yoķ 100a-7 budur senden temennām ey ħudā ķılmayasın bizi al aĥmedden cüdā

100a-8 maǾnāda ger vāķıǾa olduysa ħaŧā Ǿafv ķıl küllį cürmümi vėrgil Ǿaŧā

100a-9 baķma sen sehv-i ħaŧām yā ķadįm eyle ķabūl ĥażrete şāh-ı nedįm

100a-10 kātibe vėrgil sen Ǿaŧā cürmini sen Ǿafv eylegil Ǿaŧā

100a-11 bunı yazdum bį-vefādur mürūr-kār ben ölende ķala ħatm-i yād-gār

100a-12 fāǾilāt fāǾilāt fāǾilāt biŋ günāhı defǾ ėder bir śalavāt

100a-13 yazanı oķuyanı diŋleyeni raĥmetiŋle yarlıġaġıl yā ġanį

100a-14 dünyādan getmümizi fikr ėdülüm śādıķāne ħālıķ źikr ėdelüm

100a-15 her kim ister raĥmeti çoķ kazana fātiĥa oķuya bunı yazana

100a-16 el-faķįr el-ĥaķįr Ǿabd-iǾāciz Ǿabd-i żaǾįf el-müznib el-muĥtāc ilā rabbihi

100a-17 el-luġat-i ketebehū muĥammed bin ĥüseyn ġaferuǿl-lāh lehü ve livālideyni ve li cemį Ǿüǿl-müǾmįnįn.

Page 17: Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı ... · Mediterranean Journal of Humanities mjh.akdeniz.edu.tr III/1, 2013, 71-88 Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri

Eski Anadolu Türkçesi Özellikleri Gösteren Bir Kıssa-yı Yûsuf 87

KAYNAKÇA

Arat, R. (1987). “Anadolu Yazı Dilinin Tarihi İnkişafına Dâir”. V. Türk Tarihi Kongresi, Makaleler, Cilt 1, 225-232 Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları.

Ayan, G. (1997). “Ahmet Yesevi Etkisiyle Yazılan İki Yusuf u Züleyha”. Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 3, 31-38.

Ayan, G. (2009). “Anadolu Sahasında Yazılan Bazı Yusuf ve Züleyha Mesnevilerinde Sebeb-i Telifler”. Turkish Studies, vol. 4/3, 227-272.

Caferoğlu, A. (1984). Türk Dili Tarihi. İstanbul: Enderun Yayınları.

Canpolat, M. (1991) “Arap Yazılı Türk Alfabesinin Gelişmesi”. Harf Devrimi’nin 50. Yılı Sempozyumu, 49-50. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Cin, A. (2004). “Ali’nin Kıssa-i Yûsuf Adlı Eserinin Türkiye Yazması”. V. Uluslararası Türk Dili Kurul-tayı Bildirileri, Cilt I. 20-26 Eylül 2004. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

Cin, A. (2011). Türk Edebiyatının İlk Yusuf ve Züleyha Hikâyesi, Ali’nin Kıssa-i Yûsuf’u. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

Cin, A. (2012). İbni Abbas’tan Rivayet Edilen Yûsuf ve Züleyha Hikâyesi. Antalya: Akdeniz Üniversitesi Yayınları.

Cin, A. (2012). “İran Coğrafyasında Hz. Hüseyin Yası ve Bir Kerbela Kıssası”. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 63.

Çağatay, S. (1944). “Eski Osmanlıca Üzerine Bazı Notlar”. Türkoloji Dergisi, Cilt II, (2), 297-312.

Çelebioğlu, A. (1999). XV. Yüzyıla Kadar Türk Edebiyatında Mesnevi. İstanbul: Kitabevi Yayınları.

Çetin, N. (2000). “Yeni Türk Şairinin ‘Yûsuf ve Züleyhâ Hikâyesi Duyarlılığı”. Türkoloji Dergisi, Cilt. XIII, I, 109-143.

Çetinkaya, Ü. (1995). Aşk Mesnevilerinde Kadın, Yusuf u Züleyha ve Hüsrev ü Şirin Mesnevileri. Yayın-lanmamış Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Develi, H. (1995). Evliya Çelebi Seyahatnamesine göre 17. Yüzyıl Osmanlı Türkçesinde Ses Benzeşmesi ve Uyumlar. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

Doğan, E. (2011). Şeyh Sadrüddin’in Kabus-nâme Tercümesi. İstanbul: Mavi Yayıncılık.

Dolu, H. (1952). “Yusuf Hikâyesi Hakkında Birkaç Söz ve Bazı Türkçe Nüshalar”. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, Cilt 4, 419-445.

Dolu, H. (1954). “Yûsuf Hikâyesinde Aşk Temi”. Türk Düşüncesi, Cilt 1, 2.

Ertaylan, İ. (1948). “Türk Dilinde Yazılan İlk Yûsuf ve Züleyhâ”. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Ede-biyatı Dergisi, Cilt III, (1-2), 211-231.

Gümüşkılıç, M. (2008). “Orta Osmanlıcada İmla-Telaffuz İlişkisi”. Turkish Studies, 3/6, 286-302.

Karahan, L. (1994). Erzurumlu Darir, Kıssa-yı Yûsuf (Yûsuf u Züleyha). Ankara: Türk Dil Kurumu Ya-yınları.

Levend, A. (1967). “Divan Edebiyatında Hikâye”. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten, 71-117.

Levend, A. (1968). “Hamdi’nin Yûsuf u Züleyhâsı”. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten, 157-172.

Özkan, M. (1995). Türk Dilinin Gelişme Alanları ve Eski Anadolu Türkçesi. İstanbul: Filiz Kitabevi.

Özkan, M., & Tören, H. (2012). Osmanlı Türkçesi II. İstanbul: Akademik Kitaplar Yayınevi.

Türkdoğan, M. (2011). Klasik Türk Edebiyatında Yusuf u Züleyha Mesnevileri Üzerine Mukayeseli Bir Çalışma. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. (http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-281553/h/klasik-turk-edebiyatinda-yusuf-u-zuleyha-mesnevileri-uz-.pdf)

Yıldız, O. (2008). Şeyyad Hamza, Yûsuf u Zelîha (Destân-ı Yûsuf) Giriş-İnceleme-Metin-Dizinler. Ankara: Akçağ Yayınları.