Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

37
RİSK YÖNETİMİ VE DEĞERLENDİRMESİ Prof. Dr. Burak Birgören Kırıkkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü, 71451, Kampüs, Kırıkkale 1. RİSK YÖNETİMİ VE GENEL YÖNETİM İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemlerine Genel Bakış Yönetim sistemlerinin doğuşu ve yaygınlaşması önce kalite yönetiminde duyulan ihtiyaçla başlamıştır. Ürün kalitesinin sadece kaliteyle ilgili mühendis ve çalışanların sorumluluğuna bırakılamayacağı uzun tecrübelerle anlaşıldıktan sonra kaliteyi bir şirkette tüm çalışanların sorumluluğuna veren kalite yönetim sistemleri geliştirilmeye başlamıştır. Bunların en yaygın olarak kullanılanları da ISO 9000 serisi yönetim sistemleridir. Kalite yönetim sistemlerini, çevre yönetim sistemleri, iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemleri gibi bir şirketteki faaliyetlerin değişik boyutlarıyla ilgili diğer yönetim sistemlerinin gelişimi ve yaygınlaşması takip etmiştir. Bu sistemlerin birçok ortak özelliği vardır. Bunların içinde özellikle öne çıkan ortak yönler şöyle sıralanabilir: üst yönetimin doğrudan sorumluluk almasının gerekliliği; şirket bölümlerinin hepsinin konunun kendileriyle ilgili kısımlarını birbirleriyle koordinasyon içinde üstlenmeleri; konuyla ilgili görevler, sorumluluklar ve buna benzer konuların ayrıntılı dokümantasyonunun yapılması; şirketin sürekli kendini geliştirmesini ve yanlış gidecek olayları düzeltici önlemleri almasını sağlayacak planlama ve yürütme mekanizmalarının oluşturulması; iç ve dış denetimlerle performans kontrolü. Günümüzde bir şirkette birden çok yönetim sisteminin birbirleriyle uyum içinde çalışmasını sağlayan entegre yönetim sistemleri de yaygınlık kazanmaktadır. Kalite konusunda olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliğinde de yönetim sistemlerinin bir zorunluluk olarak ortaya çıkışına yol

Transcript of Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

Page 1: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

RİSK YÖNETİMİ VE DEĞERLENDİRMESİ

Prof. Dr. Burak Birgören

Kırıkkale Üniversitesi Mühendislik FakültesiEndüstri Mühendisliği Bölümü, 71451, Kampüs, Kırıkkale

1. RİSK YÖNETİMİ VE GENEL YÖNETİM

İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemlerine Genel Bakış

Yönetim sistemlerinin doğuşu ve yaygınlaşması önce kalite yönetiminde duyulan ihtiyaçla başlamıştır. Ürün kalitesinin sadece kaliteyle ilgili mühendis ve çalışanların sorumluluğuna bırakılamayacağı uzun tecrübelerle anlaşıldıktan sonra kaliteyi bir şirkette tüm çalışanların sorumluluğuna veren kalite yönetim sistemleri geliştirilmeye başlamıştır. Bunların en yaygın olarak kullanılanları da ISO 9000 serisi yönetim sistemleridir. Kalite yönetim sistemlerini, çevre yönetim sistemleri, iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemleri gibi bir şirketteki faaliyetlerin değişik boyutlarıyla ilgili diğer yönetim sistemlerinin gelişimi ve yaygınlaşması takip etmiştir. Bu sistemlerin birçok ortak özelliği vardır. Bunların içinde özellikle öne çıkan ortak yönler şöyle sıralanabilir: üst yönetimin doğrudan sorumluluk almasının gerekliliği; şirket bölümlerinin hepsinin konunun kendileriyle ilgili kısımlarını birbirleriyle koordinasyon içinde üstlenmeleri; konuyla ilgili görevler, sorumluluklar ve buna benzer konuların ayrıntılı dokümantasyonunun yapılması; şirketin sürekli kendini geliştirmesini ve yanlış gidecek olayları düzeltici önlemleri almasını sağlayacak planlama ve yürütme mekanizmalarının oluşturulması; iç ve dış denetimlerle performans kontrolü. Günümüzde bir şirkette birden çok yönetim sisteminin birbirleriyle uyum içinde çalışmasını sağlayan entegre yönetim sistemleri de yaygınlık kazanmaktadır.

Kalite konusunda olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliğinde de yönetim sistemlerinin bir zorunluluk olarak ortaya çıkışına yol açan benzer nedenler vardır. Özellikle batı dünyasında 1990lı yıllardaki tecrübe, şirket yönetimlerinin iş sağlığı ve güvenliği konularını öncelikli konular olarak ele almadıkları ve sadece iş güvenliği uzmanlarına ve iş yeri hekimlerine bıraktıkları yönündedir. Bu uzmanlar ve hekimler her ne kadar kanun ve yönetmeliklere uygun önlemleri alma ve uygulatma yönünde çaba sarf etseler de üst yönetimin doğrudan desteği olmadan şirketteki üretimle ve diğer faaliyetlerle ilgili bölümlere konunun önemini anlatamamışlardır. Konu sürekli ikinci planda kalmaya mahkum olmuş, şirket için gerçekten önemli olmayan, ancak ceza almamak için asgari önlemlerin alınmasıyla baştan savılmaya çalışılan bir konu olarak ele alınmıştır. Dolayısıyla mevzuatta yer alan zorlamalarla iş kazaları ve meslek hastalıkları belli bir dereceye kadar azaltılabilmiş, ancak belli bir noktadan sonra ilerleme kaydetmek mümkün olmamıştır. Bu noktada kamu otoritesinin zorlamasına ilave olarak şirket yönetiminin doğrudan sorumluluk almasını, çalışanlara konunun önemini anlatmasını, uygulamaları bizzat denetlemesini sağlayan İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) yönetim sistemlerinin kullanılmaya başlanması yeni bir çözüm ortaya koymuştur. Böylece iş sağlığı ve güvenliği konularında sürekli iyileşmenin sağlanması mümkün olmuştur. Batı dünyasının 1990lı yıllarda tecrübe ettiği bu olaylar, Türkiye için henüz yenidir, bu yönetim sistemlerine sahip şirket sayısı son derece azdır. İş kazaları ve meslek

Page 2: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

hastalıkları istatistiklerine bakıldığında Avrupa ülkeleri arasında en kötü durumda bulunan Türkiye, 2010 sonrasında etkin yasal denetimlere ek olarak yönetim sistemlerinin kullanımını yaygınlaştırmak suretiyle bu kaza ve hastalıklar sayılarında hızla düşüşler sağlayabilir.

Batılı şirketler uzun yılların tecrübesiyle, iş sağlığı ve güvenliğini etkileyen tehlike ve risklerin, çalışma hayatını, üretkenliği ve bunlara bağlı olarak işletmelerin kârlılıklarını olumsuz yönde etkilediğini öğrenmişlerdir. Tehlike ve riskleri ortadan kaldırmak için şirket çapında sistematik önlemler almak ilk planda masraflı görünse de uzun vadede verimliliği ve karlılığı çok olumlu yönde etkilemekte, masrafı kısa sürede telafi etmektedir. Ayrıntılı bir tarif yapmak gerekirse, bu tehlike ve risklere karşı önlem almak için öncelikle mevcut durumun analizi yapılarak risklerin tespit edildiği, bu riskleri yok etmek için yasal yönetmelik, mevzuat ve kanunlara entegre edilmiş programların oluşturulduğu ve uygulandığı, bütün çalışmaların sistematik bir yaklaşımla dokümante edildiği ve ilgilenenlere bildirildiği, bu çalışmaların izlenip denetlendiği yönetim sistemlerine İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Yönetim Sistemleri denmektedir.

İSG yönetim sistemi oluşturmak için dünyada uygulanan başlıca standartlar şunlardır: QS 9000, BS 8800(Guide To Occupational Health and Safety Management Systems), ILO (International Labor Organisation) İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Rehberi: 2001, ISA 2000, NPR 5001, OSHA AS/NSZ 4360, OSHA AS/NSZ 4804, OHSAS (Occupational Health and Safety Assessment Series) 18001, OHSAS 18002 Uygulama Rehberi (OHSAS 18001’e destek amaçlı). Bunların içinde en yaygın olarak kullanılan OHSAS 18001 standardı, Türk Standartlar Enstitüsü tarafından TS 18001 “İş Sağılığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri – Şartlar” olarak yayınlanmıştır. Standart en son Nisan 2008’de güncellenmiştir.

Bu yönetim sistemleri birbirleriyle büyük paralellik arz ettiği için güncel TS 18001 standardı, OHSAS olarak da dünyada yaygın olduğu için bu bölümde ve takip eden bölümlerde örnek olarak ele alınacaktır. TS 18001 İSG Yönetim Sisteminin temel elemanları Şekil 1’de verilmiştir. Bu elemanlar şu şekilde özetlenebilir.

İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Politikası: Tüm sağlık ve güvenlik hedeflerini ve performansını geliştirme karar ve iradesi içermelidir.

Planlama: Tehlike tanımlaması, risk değerlendirmesi ve risk kontrolü süreçlerini içerir. Uygulama ve İşletme: Çalışanların eğitimi, bilinçlendirilmesi, görüşlerinin alınması ve

gerekli dokümantasyon sisteminin kurulması aşamaları içerir. Kontrol ve Düzeltici Faaliyet: Performans ölçümü, kayıtlar ve kayıtların yönetimi adımlarını

içermektedir. Yönetimin Gözden Geçirmesi: Üst yönetim kendi belirlediği aralıklarla sistemin uygunluğu,

yeterliliği ve etkinliğini gözden geçirmesi sürecini ifade eder.

Page 3: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

Şekil 1: TS 18001 İSG Yönetim Sisteminin Temel Elemanları

Yönetim sistemleri değişen piyasa ihtiyaçlarına cevap verebilmek için zamanla geliştirilmektedir. TS 18001 standardının güncellenmiş son halinde iki unsurun vurgulandığı görülmektedir. Bunlar Sürekli İyileştirme kavramı ve Risk Yönetimidir. Sürekli iyileştirme, ISO 9000 Kalite Yönetim Sisteminde de vurgulanan temel bir unsurdur. Sürekli iyileştirmenin esasını Deming Çevrimi olarak da bilinen PUKÖ (Planla-Uygula-Kontrol Et- Önlem Al) çevrimi oluşturur, bu çevrim Şekil 2’de verilmiştir:

Şekil 2. PUKÖ Çevrimi

İş sağlığı ve güvenliği çerçevesinde PUKÖ çevrimi; mevcut durumla yetinmemeyi, iş sağlığı ve güvenliğini tehdit eden problemleri saptayarak bunları iyileştirmek için planlar yapmayı, bu planları uygulamaya koyarak elden edilen sonuçlardan dersler çıkarmayı, bu işlemleri düzenli ve sürekli olarak yapmayı hedefler. Şekil 2’de süreçler bazında kısaca ifade edilen PUKÖ çevrimini

Page 4: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

bir şirketteki tüm İSG faaliyetlerini kapsayacak şekilde aşama aşama şöyle ele alabiliriz (Özkılıç, 2005):

Planla İş Sağlığı ve Güvenliği açısından amacın belirlenmesi ( neyi başarmak istiyoruz, nerede,

ne zaman ) Mevcut durumun analizi Hedeflerin belirlenmesi Kayıtların analizi Tehlikelerin belirlenmesi Risk değerlendirme yöntemlerinin belirlenmesi Detaylı plan hazırlaması ( uygulama planı ) İç talimatların hazırlaması

Uygula Risklerin değerlendirilmesi Risklerin kabul edilebilir olup olmadığına karar verilmesi Kontrol önlemlerinin seçimi ve uygulaması Her bölümdeki İlgili kişilerin bilgilendirilmesi, eğitimi ve katılımının sağlanması Faaliyet planının izlenmesi ve gerçekleştirilmesi Uygulama sonuçlarının yakından takip edilmesi

Kontrol Et Hedef veya hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığının kontrolü İç talimatların ve yönergelerin gözden geçirilmesi Olası sapmaları tespit etme ve kaydetme İlgili kişileri bilgilendirme

Önlem Al Kalıcı bir denetleme sistemi kurulması Etkili önlemlerin standartlaştırılması Gerekli eğitim ve yönlendirmelerin sağlanması

Sürekli İyileştirme kavramına ilave olarak TS 18001’de vurgulanan ikinci unsur, risk değerlendirmesi ve risk kontrolünü içeren ‘Risk Yönetimi’dir.

Risk Yönetimi:

4857 sayılı İş Kanunu’na bağlı olarak yürürlüğe giren yönetmeliklerin birçoğunda iş sağlığı ve güvenliği risklerinin değerlendirilmesi yasal zorunluluktur. Bu konu ileriki bölümlerde ayrıntılı şekilde ele alınacaktır. Ayrıca daha önce belirtildiği gibi TS 18001 (ya da OHSAS 18001) İSG Yönetim Sisteminde de risk değerlendirmesi yapılması şartı bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Risk Yönetimi, TS 18001 standartları uygulansın ya da uygulanmasın, işletmelerin uygulama zorunluluğu bulunan risk değerlendirme ve kontrol yöntemlerini içermektedir.

İş Sağlığı ve Güvenliğinin yönetimi için, bir risk yönetimi yaklaşımının kabulü ve bunun yönetimce taahhüdü gerekir. Yetki ve sorumluluklar tanımlanmalı ve kaynaklar tahsis

Page 5: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

edilmelidir. Kurumsal risk yönetim felsefesinin geliştirilmesi ve organizasyon içinde her seviyede risk bilinci için üst yönetimin desteği zorunludur.

Riskin birçok kaynağı ve etkilediği alanlar vardır; dolayısıyla, örneğin iş emniyeti, üretim, kalite, çevre arasında var olan yakın ilişkiler bir firmanın ününe ve finansal durumuna etki eder. Bu yüzden, risk yönetimi üzerindeki kararlar, diğer alanlar içindeki fayda ve maliyetleri hesaba katmayı gerektirir.

Risk Yönetiminin parçaları olan risk analizi, değerlendirmesi ve kontrolü takip eden bölümlerde ele alınacaktır. Bu bölümde ise risk yönetimiyle ilgili bütünsel bir çerçeve sunulacaktır, bu amaçla Özkılıç (2005) tarafından önerilen yaklaşım temel alınacaktır. Bu yaklaşımda ele alınan Risk Yönetim Sistemi kavramsal olarak Şekil 3’te verilmiştir.

Risk Yönetim Sistemi adımları kısaca şunları içerir:

Çerçevenin tesis adımı, kurumun risk yönetimini neden kabul ettiğini stratejik bir bakış açısından tanımlar. Riskleri kurumu çevreleyen kültür, değerler, iş ihtiyaçları vs. bakımından izleyerek, çalışma yeri içinde İSG Yönetim Sisteminin alt yapısını oluşturur. İletişim ve danışma politikalarını tanımlar. Unutulmamalıdır ki çalışanların İSG riskleri, organizasyonun yönetmesi gereken birçok çeşit riskten biri olacaktır. Bu adımda ayrıca İSG Risk Yönetim programı planlanır. Riskin yönetimindeki ilk adım, organizasyonun bütünü ile ilgili bilgilerin toplanması ve kararların verilmesidir. Bu bilgiler stratejik, kurumsal ve risk yönetimi meseleleri olarak ele alınır. Çerçevenin tesisi; kurumun güçlü ve zayıf yönlerinin, tehlikelerinin, fırsatlarının ve tehditlerinin tanınması ve kurumla çevresi arasındaki ilişkinin tanımlanması ile oluşturulur.

Risklerin tanınması adımı, İSG risklerinin tanınması, kayıp veya zarara neden olacak potansiyele sahip her şeyin tanınmasını gerektirir. Bu adımda şu sorulara cevap ararız: Tehlikeler nelerdir, ne tür kaza ve hastalıklara (risk) yol açabilirler, hangi sıklıkla bunlarla karşılaşırız?

Risklerin analizi ve değerlendirmesi adımlarında, olasılık ve sonuç bakımından riskler analiz edilir. Bir dizi sonuç göz önüne alınabilir, bir risk seviyesi tahmini üretmek için olasılık ve sonuç tahmini yapılır.  Risk analizi yapmak için birçok yöntem mevcuttur, bunlardan en uygun olanı seçilir. Analizlerin ardından risk seviye kabul edilebilirliğinin önceden tesis edilmiş kriterleri ile kıyaslaması yapılır. Uygulama nizamnamelerinde veya standartlar içinde bulunan kriterler kullanılır ve eylem gerektirip gerektirmediği hakkında karar verilir. Muamele gerektiren riskler, muamele önceliğinin tanınması için sıralanır.

Risklerin ele alınması (muamelesi) adımı, risk ile alakadar olmak için seçeneklerin dizisini tanımlamayı, en iyi eyleme kadar vermeyi, bir plan hazırlamayı ve bunun nasıl izleneceğini tanımlamayı içerir. İSG çerçevesi içerisinde, makul uygulanabilir bir “Kontrol Hiyerarşisi”  takip edilerek riskler en düşük seviyeye getirilmelidir.

Page 6: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

Şekil 3: Risk Yönetimi

İzleme ve Gözden Geçirme adımında ise risk yönetimi süreci, riskin seviyesini etkileyecek muhtemel faktörlerde veya çerçevelerde, örneğin  malzeme, iş yeri veya süreçlerde değişiklik olduğu durumlarda, düzenli gözden geçirmelere tabi tutulmalıdır. Denetimler ve iş emniyeti kontrollerinde olduğu gibi faaliyetlerin gözden geçirilmesi ve izlenmesi sıklığı ve çeşidi ile ilgili belli kanuni gereksinimler varsa buna göre uygulama yapılır. Pek az İSG riski değişim göstermez, zaman içerisinde ilave bilgilerin gün ışığına çıkması ile risk yönetim döngüsü düzenli olarak tekrarlamaya ihtiyaç duyar.

Yukarıda bir sistem yaklaşımıyla değerlendirilen risk yönetiminin, sürekli iyileştirme anlayışı ile ele alındığına dikkat edilmelidir. Risk Yönetim sistemi ile PUKÖ çevrimi arasındaki yakın ilişki, Şekil 2 ve 3’ün incelenmesiyle hemen anlaşılacaktır. Risk Yönetim Sistemi, sürekli değişen

Page 7: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

(artan, azalan veya çeşitlenen) riskleri düzenli şekilde tanımlamakta/yeniden tanımlamakta, analiz ve değerlendirmeden geçirerek alınacak önlemlere, gerçekleştirilecek eylemlere karar vermekte ve bunların uygulaması sonunda elden edilen sonuçları gözden geçirmektedir. Sürekli izlemeyle de değişen risklere göre yeni tanımlama, analiz ve değerlendirmeler ortaya konmaktadır. Bu yaklaşımın bir hedefi riskleri kontrol altında tutmak, bir diğer hedefi de riskleri azaltmaktır. Bunu biraz daha açalım. Kontrol altında olmayan riskler öncelikle kontrol altına alınmalıdır. Yani bilinmeyen ya da az bilinen riskler tanımlanmalı, analiz ve değerlendirmeye tabi tutulmalı, bunlara karşı gerekli önlemler alınmalıdır. Böylece riskler kabul edilir bir düzeye çekilmiş olacaktır. Ancak “kabul edilir” belli bir düzeyle asla yetinilmemeli her ay, her yıl riskleri daha da azaltacak proaktif yaklaşımlar sergilenmelidir.

Proaktif yaklaşım, TS 18001 İSG yönetim sisteminde özellikle vurgulanmaktadır. Yani risklerin gerçekleşerek bir kazanın olması beklenmeden, korkulan şeyler daha başa gelmeden bunların olmaması için sistemsel çözümler üretilmelidir. Diğer bir deyişle, başa gelen kazanın ardından tekrar olmaması için çözüm aramak reaktif bir yaklaşım, daha hiç olmadan risk azaltmak hatta ortadan tamamen kaldırmak için çözüm aramak proaktif bir yaklaşımdır.

2. TEHLİKE VE RİSK KAVRAMLARI

Tehlike ve risk kavramlarının kullanıldıkları alanlara göre değişen birçok farklı tanımlamaları vardır. İSG açısından da zaman içinde gelişen ve değişen tanımlamalardan bahsedilebilir. Burada TS 18001 İSG Yönetim Sisteminde verilen tanımlar esas alınacak, tehlike ve risk kavramları ile bunlarla ilişkili tanımlar verildikten sonra açıklamaları yapılacaktır.

Tehlike: İnsanların yaralanması veya sağlığının bozulması veya bunların birlikte gerçekleşmesine sebep olabilecek kaynak, durum veya işlem.

Olay: Yaralanmaya veya (veya ciddiyet seviyesinden bağımsız olarak) sağlığın bozulmasına veya ölüme sebep olan veya sebep olacak potansiyele sahip olan işle ilgili olay.

Kaza: Yaralanmaya, sağlığın bozulmasına veya ölüme sebep olan olay. Risk: Tehlikeli bir olayın veya maruz kalma durumunun meydana gelme olasılığı ile olay

veya maruz kalma durumunun yol açabileceği yaralanma veya sağlık bozulmasının ciddiyet derecesinin birleşimi.

Risk Değerlendirmesi: Tehlikelerden kaynaklanan riskin büyüklüğünü tahmin etmek ve mevcut kontrollerin yeterliliğini dikkate alarak riskin kabul edilebilir olup olmadığına karar vermek için kullanılan süreç.

Kabul edilebilir risk: Kuruluşun, yasal zorunluluklara ve kendi İSG politikasına göre, tahammül edebileceği düzeye indirilmiş risk.

Bu tanımların ardından öncelikle Olay tanımındaki “veya sebep olacak potansiyele sahip olan” ifadesine dikkat edelim. Bir olay her zaman kaza ile sonuçlanmaz, yani insan canına bir zarar gelmez. Bu durumu ifade etmek için literatürde şu ilave tanım yapılmaktadır:

Ramak kala (Kıl Payı) olaylar: Yaralanmaya, sağlığın bozulmasına veya ölüme sebep olmadan gerçekleşen olaylar.

Dolayısıyla matematiksel bir ifadeyle Olaylar = Kaza + Ramak kala Olaylar’ dır.

Page 8: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

Ramak kala olayların kaydedilmesi ve değerlendirilmesine İSG yönetim sistemlerinde özel önem verilmektedir. Bir kaza oluşmasa da ramak kala olaylar, ileride ortaya çıkabilecek kazaların oluşma nedenleri ve mekanizmalarıyla ilgili sağlıklı bilgiler verecektir. Örneğin bir atelyenin asma katında çalışan işçi, yere koyduğu çekiç, korkuluğun altından yere düştüğünde büyük olasılıkla bu olay kimseye zarar vermeyecektir. İşçi durumu üstlerine rapor ettiğinde bu tehlikenin farkına kurumsal olarak varılmış olacak ve alınabilecek önlemler değerlendirilebilecektir. Örneğin asma kata süpürgelik yapılması kalıcı bir önlem olabilir. Bird’ün meşhur kaza piramidi, yukarıdaki kaza tanımına göre her 11 kazaya karşılık bir işyerinde ortalama 600 ramak kala olay yaşandığını göstermektedir (Şekil 4). Bu da ramak kala olayların, kazaların meydana gelmeden önlenmesi için sunduğu fırsatın ne derece büyük olduğunu ifade eder. Önceki bölümde bahsedilen proaktif yaklaşıma en güzel örnek, ramal kala olayların değerlendirilerek gerekli önlemlerin kazalar meydana gelmeden engellenmesidir.

Şekil 4. Bird’ün Kaza Piramidi (Bird, 1996)

İkinci bir konu TS 18001 (OHSAS) standardında 2007 yılında yapılan değişikliktir. Bu değişiklikten önce;

Tehlike (eski tanım): İnsanların yaralanması veya sağlığının bozulması, malın veya malzemenin hasar görmesi, işyeri ortamının zarar görmesi,

Kaza (eski tanım): Ölüm, meslek hastalığı, maddi zarar ve diğer kayıplarla sonuçlanabilen istenmedik olaylar,

biçiminde tanımlanmıştı. Ancak maddi zarar insan sağlığıyla doğrudan ilgili olmadığından tanımlardan çıkarılmıştır. Öte yandan başka birçok kaynakta tehlike ve kaza tanımları içinde malın zarar görmesi de zikredilmektedir, dolayısıyla risk tanımı da maddi zararı da kapsayacak şekilde genişlemektedir. Bunun bir nedeni İSG yönetiminde ve risk yönetiminde birçok tehlike kaynağının hem insan sağlığına hem maddi kayba yol açacak potansiyelde olması ve risk yönetilirken bunların her ikisinin ortak ele alınmasının pratik fayda sağlamasıdır. Bu ayrıma burada dikkat çekildikten sonra ileriki tartışmalarda tekrar değinilmeyecektir.

Page 9: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

Şimdi tehlike ve risk kavramlarını biraz daha açarak örneklendirelim. tehlike zarar verebilecek herhangi bir şeydir; örneğin kimyasallar, elektrik, merdiven üzerinde çalışma, açık bir çekmece vs; risk ise tehlikeler sonucu oluşabilecek zarardır. Risk daha meydana gelmemiş potansiyel bir zararı ifade eder, dolayısıyla zararın olasılığı ve zararın derecesi risk olgusunun iki önemli bileşenini oluşturur. Tehlikeyi gözünüzde canlandırmak için bunun bir kaynak, işlem ya da durum olduğunu düşünün. Risk ise tehlikelerin neden olabileceği meslek hastalıkları ile iş kazaları sonucu meydana gelen yaralanma gibi sağlık sorunlarıdır. Örneğin bir tank içinde kaynak yapılması tehlikedir; kaynak yapanın yangına maruz kalması ya da kaynak gazlarından zehirlemesi ise bu tehlikeden kaynaklanan birer risktir. Benzer şekilde ağır yüklerin elle taşınması tehlikedir; bu işlemi gerçekleştiren kişinin kas-iskelet sistemi hastalıklarına yakalanması bir risktir.

Tehlike, arıza veya aksaklıkla karıştırılmamalıdır. Bir arıza veya aksaklık tehlikeye neden olabilir ama her arıza veya aksaklık tehlikeye yol açmaz. Tehlikeler birbirlerinden bağımsız da düşünülmemelidir. Tehlikeler aynı tehlike kaynağından ortaya çıkabilir. Tehlike kaynakları tabiriyle genellikle çalışanlar, makineler veya malzemeler ifade edilmektedir. Dolayısıyla bir tehlike kaynağından birden çok tehlike, her bir tehlikeden de birden çok risk ortaya çıkabilir. Her bir riski de birden çok yöntemle kontrol edebiliriz.

Risk tanımında ise iki kavram birlikte anılmaktadır: olasılık ve kaybın büyüklüğü. Olasılık, belli bir süre zarfında (örneğin bir hafta boyunca) veya bir işlem sürecinde (örneğin tezgahta bir parçanın işlenmesi) bir kazanın meydana gelme sıklığıdır. Olasılık geleneksel olarak 0-1 aralığında bir değer olarak ya da yüzde biçiminde verilir. Örneğin, “bir hafta boyunca belli bir iş kazasının meydana gelme olasılığı 0.05 ya da % 5’tir” denir. Bu olasılıklar genellikle geçmiş verilerden derlenerek hesaplanır. Bir kazanın olasılığının yüksek olması tek başına riskin büyüklüğüne işaret etmez. Çünkü kazanın ciddiyeti büyük olmayabilir, örneğin kaza deride küçük bir çizikle sonuçlanabilir. Diğer taraftan ciddiyeti çok büyük bir kazanın olasılığının düşük olması da riski küçültmez. Örneğin kazanın sonucu ölümse olasılık ne kadar küçük de olsa risk küçümsenemez. Dolayısıyla riski tanımlamak için olasılık ve kaybın büyüklüğünü birlikte hesaba katan değişik yöntemler ve matematiksel formüller geliştirilmiştir. Bunlar ileriki bölümlerde ele alınacaktır.

Risk kavramını daha ayrıntılı ele aldıktan sonra kabul edilebilir risk kavramına değinmek faydalı olacaktır. Bu kavram, yanlış anlaşılabilmekte, bir kurumun risk değerlendirmesinin ardından düzeyi yüksek riskler için gerekli önlemleri alıp, belli bir düzeyin altındaki riskleri kabullenmesi, yani önlem almaması şeklinde değerlendirilebilmektedir. Bir şirket yöneticisi açısından da bu çok yerinde bir yaklaşım olarak görülebilir. Çünkü bütün risklerin üzerine gitmek, zaman ve maliyet açısından neredeyse imkansız olacak, dolayısıyla belli bir düzeyin altındaki riskler kabullenilecek, böylece önemli risklere öncelik verilecek ve maliyet azaltılacaktır. Bunlar kabul edilebilir risk tanımıyla uyumlu görünse de küçük bir risk gerçekleşerek kaza meydana geldiğinde bu riskin kabul edilebilir risk olarak değerlendirilmiş olması hiçbir şekilde işvereni hukuki açıdan sorumluluktan kurtarmayacaktır. İşveren, kabul edilebilir riskler belirlemekle hukuki ve cezai sorumluluğu peşinen kabul etmektedir.

Risk kavramıyla ilgili önemli bir boyut risk algılamasıdır. Riskin farklı tanımları olduğundan bahsetmiştik, ancak örnek vermemiştik. Risk algılamasına ışık tutması açısından kısaca birkaç farklı tanıma değinelim:

Page 10: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

Risk kaybetme olasılığıdır. Risk olası kaybın büyüklüğüdür. Risk belirli bir tehlike karşısında kişinin şahsi varlıklarından bir kısmını veya tamamının

kaybedilme olasılığıdır. Risk bir fonksiyondur ve olasılık ve kayıp seviyesinin çarpımını ifade eder.

Bunlardan İSG çerçevesinde geçerli olan son tanımdır. Ancak burada vurgulamak istediğimiz, herhangi bir İSG eğitimi alınmadığı sürece insanların kafalarında birbirinde farklı risk tanımlamaları olduğudur; bu da risk algılamasını etkilemektedir. Diğer taraftan herkes, riskin güvenliğin zıddı bir durumu ifade ettiği, güvenlikle ters orantılı olduğu konusunda hemfikirdir. Farklı risk tanımlamalarının dışında, kişisel risk algılamasını şu sorulara verilen cevapların etkilediği gözlenmektedir.

Tehlike ne ölçüde anlaşılabilmektedir? Tehlike ne denli eşit dağılmaktadır? Birey tehlikeyi ne derece önleyebilecektir? Birey riski gönüllü olarak üstlenmekte midir?

Bunların bir sonucu olarak risk algılamasını etkileyen şu faktörlerden bahsedebiliriz:

Korkutuculuk düzeyi Anlaşılabilirlik düzeyi Etkilenecek kişi sayısı Riskin ne derece eşit dağıldığı Riski kişinin ne derece önleyebileceği Riskin kişisel olarak kabullenilip kabullenilmediği

Risk algılamasıyla zaman arasında da önemli bir ilişki vardır. Risk kişi tarafından ilk fark edildiğinde belli bir düzeyde algılanır. Ancak zamanla bu düzeyde bir düşüş gözlenir. Bu olaya kanıksama denir. Örneğin şoförlerin kaza yaşamadıkça belli trafik kurallarını zamanla göz ardı etmeye başlamaları buna güzel bir örnektir. Bir kaza yaşanmasıyla risk algılama düzeyi yükselir. Bu yükselme kazanın ciddiyetiyle orantılıdır. Zaman geçtikçe risk algılama düzeyinde tekrar azalma olur. Bu aşamada uyulması gerekli kurallar konulmuştur. Ancak umursamazlık ve kanıksama sonucu risk algılama düzeyi yine de düşecektir. Şekil 5 bu durumu özetlemektedir.

Şekil 5: Risk algılaması ve zaman ilişkisi3. TEHLİKE KAYNAKLARI VE OLUŞTURDUKLARI RİSKLER

Page 11: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

Endüstri işletmelerinde çalışanların sağlık ve güvenliklerini olumsuz etkileyen bir takım tehlike ve risklerin bulunduğu kabulü ile hareket ettiğimizi yukarıda açıklamıştık. Bu tehlike ve riskleri ortadan kaldırmamız veya kabul edilebilir seviyelere indirerek kontrol altına almamız, bundan daha öte olmak üzere yönetebilmemiz için, tehlike ve risklerin nelerden kaynaklandığını iyi bilmemiz ve şu sorulara cevap aramamız gerekmektedir: Tehlike kaynakları ve oluşturdukları riskler nelerdir, nelerden kaynaklanır?

Bu soruları, eğitimi ve hiyerarşik planda görev seviyesi ne olursa olsun endüstriyel alanda görev alan kişilere yönelttiğimizde bilgi ve birikimine bağlı olarak binlerce noktadan, konudan bahsedecektir. Gerçekten de endüstriyel alanda insanların sağlık ve güvenliğini olumsuz etkileyen binlerce konu bulunmaktadır. Ancak başlangıçta da belirtildiği gibi konuyu tam bir sistematik bütünlük içinde ele almak durumundayız. Aksi durumda konunun atlanılan, gözden kaçan, ya da ihmal edilen yönleri bulunabilecektir. İSG riskleri belirli gruplar altında toplanabilir. Aşağıda risk gruplandırması yapılarak tehlike kaynakları ve oluşturdukları riskler ele alınmaktadır. Bu gruplama, bilgi toplanması, tehlike ve risklerin belirlenmesi açısından kolaylık sağlar.

i. Yapılan işler ya da yürütülen faaliyetler: Çalışma hayatında yer alan işletmelerde çok çeşitli işler yapılmakta ve yürütülmektedir. Bu işleri birçok değişik şekillerde sınıflandırmak mümkündür. İş kollarına göre, (sanayi, hizmet ve benzeri) faaliyet türüne göre (işletme, bakım onarım ve benzeri), işin güçlüğüne (ağır ve tehlikeli işler, parlayıcı ve patlayıcı maddelerle çalışmalar ve benzeri) ve diğer birçok kıstas kullanılarak sınıflandırma yapılabilir. Bütün bu işlerin planlanması ve yürütülmesi aşamalarında çalışanlar birçok mesleki sağlık ve güvenlik riski ile karşı karşıya gelmektedir. Yapılan işler açısından bir gruplandırma sayesinde iş kolu, faaliyet türü ya da işin güçlüğüne dayalı özel hususlar öne çıkabilecek, böylece bilgi toplanırken gözden kaçabilecek tehlike kaynakları ile bunların oluşturduğu riskler belirlenecektir.

ii. İnsanlar: İşletmelerde üretimin çeşitli kademelerinde endüstriyel alanda yürütülen bilimsel çalışmalara paralel olarak çok hızlı teknolojik değişme ve gelişmeler yaşanmakta, bu gelişmeler çok kısa zamanda işletmelerin bünyesine aktarılmaktadır. Bu gelişmeler daha çok otomasyon sistemlerini çalışma hayatına kazandırmakta ise de üretimde insana olan ihtiyaç, şekil ve muhteva açısından değişim göstermekle birlikte sürmektedir. Yani işletmelerde otomasyon sistemlerine rağmen başta üretim olmak üzere çok değişik amaçlar için insanlar çalışmaktadır. İş yerinde üretim, yönetim, iş takibi, eğitim, ziyaret, danışmanlık ve benzeri işler için bulunan kişilerin eylemleri, kararları, varlığı ve münasebetleri çeşitli İSG risklerini oluşturabilmektedir.

Özellikle kişisel olarak yapılan işlerde insan etmenine dayalı tehlike kaynakları ve riskler ön plana çıkmaktadır. Kişisel olarak yapılan işlerle kasıt emek yoğun işlerdir, yani kişinin bedeniyle bizzat yaptığı işlerdir (Esin, 2004). Bunlara ilişkin aşağıdaki niteliklere dikkat edilmemesi, tehlikelere kaynaklık eder.

Deneyim , İSG kapsamında işçinin kendini tehlikeye sokmaması ve tehlikeli durumlarla yüz yüze kaldığında olması gereken davranışı göstermesi olarak düşünülmelidir. Deneyim eksikliği beraberinde riskler getirecektir.

Eğitim de İSG açısından değerlendirildiğinde sadece makine veya tezgahın çalıştırılması açısından değil aynı zamanda yapılan işle ilgili iş sağlığı ve güvenliği konularını bilmek

Page 12: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

ve öğrenmek açısından değerlendirilmelidir. Sağlık , kolay anlaşılır bir nitelik gibi gözükse de sadece işin tehlikelerine dayanıklılık

demek değildir. Sağlık raporu olan işçilerin dahi tehlikelere maruz kalacak şekilde çalıştırılması zaten günümüz anlayışında söz konusu değildir. Ayrıca sağlık başka açıdan da önemlidir: Örneğin alerjik bünyesi olan kişiler, başkalarının etkilenmediği birçok maddeden etkilenir; gözleri iyi görmeyen bir kişi bir göstergeyi iyi okuyamayabilir ya da yanlış kumandaya basabilir.

Bedensel yetersizlikler dikkatten kaçarak tehlike kaynağı oluşturabilir: Bedenen güçlü olmayan bir işçi, ILO sağlık sınırının altındaki bir sandığı kaldırırken sakatlanabilir; kısa boylu bir işçi yüksekteki göstergeleri iyi okuyamaz veya kumandaları iyi kullanamaz.

Kişisel olarak yapılan işlerde, yapılan işin tehlikelerine, işi yapan kişi veya kişilerin dışındaki çalışanların da maruz kalıp kalmadığına dikkat edilmelidir. Bununla ilişkin en iyi tehlike kaynağı örneği koruyucuların kullanılmaması ya da eksik/yanlış kullanılmasıdır. Koruyucular bir tezgahla doğrudan ilişkisi olmamakla birlikte tezgah çevresinde bulunan kişilerin de tezgahın hareket eden kısımları ile temasını önleyecektir.

Benzer şekilde işin yapıldığı ortamın tehlikelerine çalışanların hangi durumlarda maruz kaldıklarına dikkat edilmelidir. Bazı tehlikeler normal çalışma koşulları altında her an vardır. Örneğin bir pres operatörü elinin kalıplar arasında kalması tehlikesi ile her an yüz yüzedir. Ancak, koruyucuları bakım amacıyla sökülmüş bir makinenin yanından geçenlerin iş elbiselerini dişlilere kaptırması, tam güçle çalışan bir dizel motorun çok titreşim ve gürültü yapması, tam kapasite ile çalıştırıldığında içinden sıcak sıvı akan boruların kızması gibi örnekler belli koşullarda ortaya çıkmaktadır. Söz konusu durumların belirlenmesinden amaç, normal çalışma koşulları altında olmayan ama özel durumlarda ortaya çıkabilecek tehlikeler için de önlem alınmasıdır.

iii. Kullanılan malzemeler ve maddeler: İşletmelerde gerek doğrudan üretim sürecinde gerek başka amaçlar için çok çeşitli ham, yarı mamul ve mamul madde kullanılmakta ve çeşitli ürünler üretilmektedir. Çalışanlar bu maddeler ile çok çeşitli şekillerde etkileşim içine girmekte ve sağlık ve güvenlikleri az veya çok olumsuz yönde etkilenmektedir. Yani diğer bir ifadeyle kullanılan ve üretilen maddeler ile bunların atık ve artıkları çalışanlar açısından bir takım İSG riskleri taşımaktadır. Günümüzde tehlike kaynakları arasında bu grubun çok önemli yeri vardır, bunları kısaca alt başlıklar altında tartışmakta fayda olacaktır.

Üretilen, saklanan veya sevk edilen maddelerden (katı, sıvı, veya gaz) ve bunlardan çıkan tozlardan, dumandan, buhardan ve gazlardan doğan kimyasal tehlikeler

Üretilen, saklanan veya sevk edilen maddelerden ortaya çıkan veya sistem içinde (havada veya havalandırma sistemlerinde vb.) barınan bakteri, mikrop, virüs, mantar vb. ile bulaşıcı hastalıklar taşıyan atıklar ve artıklardan kaynaklanan biyolojik tehlikeler.

iv. Makine ve donanımlar: İşletmede kuruluş amacını gerçekleştirmek ve kanuni zorunlulukları yerine getirmek için birçok iş ekipmanı bulundurulmakta ve ihtiyaç doğrultusunda kullanılmaktadır. Her ne amaçla olursa olsun bulundurulan bu iş ekipmanlarından çeşitli sağlık ve güvenlik riskleri ortaya çıkmakta ve çalışanların sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bu grup altındaki tehlikeler, makine, tezgah, aygıt vb.nin teknolojik yönden eski olması kadar, bakımsızlık, kontrolsüzlük, yıpranma, koruyucuların çıkartılmış olması gibi nedenlerden doğar.

Page 13: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

v. İşlemler (operasyonlar) ve yöntemler: İşletmelerde üretimi sağlamak üzere bir takım temel ve yardımcı prosesler (süreçler) gerçekleştirilmektedir. Bu prosesler genellikle onlarca alt proseslerden ve yüzlerce hatta binlerce işlemden (operasyondan) oluşmaktadır. Bu alt proses ve işlemlerin gerçekleştirilmesi esnasında birçok sağlık ve güvenlik riskleri ortaya çıkmaktadır. Bunların ayrıntılı analizi birçok gözden kaçacak riskin saptanmasına ve ortadan kaldırılmasına fırsat sunacaktır. Sağlıklı iş etüdü çalışmalarının yapıldığı işletmelerde bu işlemlerin sırası, birbirleriyle ilişkisi ve süreleri tespit edilerek kayıt altına alınmaktadır. Bu çalışmaların yapılmadığı özellikle KOBİ niteliğindeki işletmelerde ise ustabaşı ve işçilerle yüzyüze yapılacak istişareler bu tür kolay fark edilmeyecek risklerin ortaya konmasına izin verecektir. Ayrıca birden çok kişinin bir arada iş yaptığı durumlarda, çalışanlardan birinin yapacağı yanlış kolaylıkla tehlike yaratabilir; dikkatsizce makineyi çalıştırma, aracı hareket ettirme gibi. Nitekim eldeki mevzuatın birçok maddesi bu tür tehlikelerin önlenmesine yöneliktir. Kişisel koruyucu donanımların kullanılmaması da bu çerçevede ele alınmalıdır.

vi. Organizasyonlar: İşletmelerde üretimin gerçekleştirilmesi amacına yönelik olarak oluşturulan her türlü organizasyon sistemleri ile bu organizasyonların tür ve nitelikleri, doğrudan ya da dolaylı olarak bir takım sağlık güvenlik risklerini oluşturmaktadır. İşletmede oluşturulan başlıca organizasyon çeşitleri şunlardır:

İşin yapılması ve yürütülmesi için oluşturulan her türlü organizasyonlar Hiyerarşik yapı Yönetim sistemleri (kalite, İSG, çevre, gıda ve benzeri) Eğitim organizasyonu Yangın, tahliye ve benzeri organizasyonlar

vii. İş çevresi: Kuruluşlarda üretim faaliyetlerinin yürütüldüğü dahili ve harici çevre, çalışanların sağlık ve güvenliği açısından önemli risk kaynaklarından birini oluşturmaktadır. İş çevresini oluşturan unsurları iç çevre unsurları ve dış çevre unsurları olarak ele almak mümkündür.

İç çevre unsurları, çalışma çevresi olarak isimlendirilen ve işin yapıldığı alanda yer alan ve çalışanı etkileyebilecek maddi olan/olmayan şartların tamamı, iç çevre unsurları olarak isimlendirilir. İç çevre unsurları çalışanı İSG açısından en çok etkileyen risklerin bulunduğu bölümdür.

Dış çevre unsurları; iş yerini de içine alan ve en geniş anlamı ile komşu araziler, jeolojik ve coğrafi yapı ile atmosferik unsurları içeren ve çalışanları etkileyebilecek her şeyin yer aldığı hacimdir. Burada jeolojik riskler ( deprem, toprak kayması, göçük ve benzeri), coğrafi riskler ( sel baskını, uçak düşmesi ve benzeri), atmosferik riskler ( yağı, don, çevre işyerlerinden gelen gazlar ve benzeri) dikkate alınmalıdır. Ayrıca biyolojik çevreden gelen riskler de (hayvanlar, bakteri ve virüsler, bitkiler ve benzeri) önemli bir husus olarak ele alınmalıdır.

viii. Faktörlerin etkileşimi: Bütün sayılan bu faktörlerin birden fazlasının birbirleri ile olan olumsuz etkileşimleri, uyum ya da uyumsuzlukları İSG açısından önemli risklerin oluşmasına sebep olabilmektedir.

Yukarıda tartışılan tehlike kaynakları ve risklerin normal bir sıralamada birbirlerine bir üstünlükleri yoktur. Ancak öncelik sıralaması yapılan iş türü, kullanılan malzemenin niteliği,

Page 14: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

çalışan elemanın özellikleri, yapılan işlem çeşidi, bulunulan çevre, kullanılan teknoloji ve benzeri hususlar önemli oranda etkilemekte olduğu dikkate alınarak yapılacak her risk değerlendirme çalışmasında öncelik sıralamasının farklı olabileceği baştan kabul edilmelidir.

Yukarıda verilen gruplandırmanın amacının riskleri sistematik bir şekilde ele almayı sağlayan bir yaklaşım geliştirmek olduğunu belirtmiştik. Buna alternatif gruplandırmalar da söz konusu olabilmektedir. Örnek olması açısından böyle bir gruplandırma aşağıda verilmiştir.

FİZİKSEL MEKANİK : Yüksekten Düşmeler, Darbeler vb., Batmalar vb. Titreşim, Kaymalar –

Düşmeler vb. TERMAL : Sıcaklık/Alev, Soğuk vb. ELEKTRİK: Elektrik Kaçağı, Kısa Devre, Yangın vb. RADYASYON : İyonize Radyasyon, İyonize Olmayan Radyasyon GÜRÜLTÜ: Gürültülü Ortamda Çalışma vb.

KİMYASAL AEROSOLLER : Tozlar/Lifler, Duman, Buhar, Yangın vb. SIVILAR : Sıvıya Batma, Sıçrama, Yanma vb. GAZLAR/BUHARLAR: Gaz Birikmesi/Patlama, Yangın, Zehirli Gaz Soluma vb.

BİYOLOJİK ZARARLI BAKTERİLER ZARARLI VİRÜSLER MANTARLAR MİKROBİYOLOJİK OLMAYAN ANTİJENLER

PSİKO-SOSYAL ERGONOMİK

4. RİSK YÖNETİMİNİN BİR PARÇASI OLARAK RİSK DEĞERLENDİRMESİ

Risk değerlendirmesinin 2. bölümde kısa tanımı yapılmıştı. Şimdi biraz daha açarak şöyle bir tanım verebiliriz. Risk değerlendirmesi, bir kurumda İSG ile ilgili tehlikelerin belirlenmesi, kimlerin nasıl zarar görebileceğine karar verilmesi, risklerin analiz edilmesi, alınacak önlemlere karar verilmesi, bu önlemlerin uygulanması ile tehlikeler, riskler ve önlemlerin sürekli izlenerek gerekliyse değiştirilmesini içine alan bir süreçler bütünüdür. Bunların Şekil 3’te verilen risk yönetiminin süreçleriyle büyük paralellik arz ettiği görülecektir. Dolayısıyla risk yönetimi ve risk değerlendirmesi kavramları zaman zaman karıştırılmaktadır. Bu noktada risk yönetiminin kurumdaki yönetsel süreçlerle ilgili olduğunu, diğer bir deyişle üst yönetimin gözetim ve sorumluluğuna giren yönleriyle süreçleri içerdiğini belirtmek gerekir. Risk değerlendirmesinde ise bahsi geçen süreçler, teknik düzeyde yapılması gerekenleri, özellikle iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekiminin görev ve sorumluluklarını ifade etmektedir.

Ayrıntılı şekilde konuyu ele almadan önce Avrupa Birliğinde (AB) konuya bakış açısına incelemek faydalı olacaktır. Çünkü Türkiye’deki İSG yönetmeliklerinin büyük kısma AB direktifleriyle paralel şekilde tasarlanmıştır. Adım adım AB’deki uygulamalar Türkiye’ye kanalize edilmeye çalışılmaktadır. Uyumlaşma çalışmalarının yürütüldüğü AB Mevzuatında Risk Değerlendirmesi konusuna büyük önem verilmiş ve sistem adeta bu yaklaşım üzerine kurulmuştur. Başta 89/392 sayılı Çerçeve Direktif olmak üzere yavru direktifler ve diğer ilgili

Page 15: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

direktiflerde risk değerlendirmesi yapılması gerekliliği (gürültü, titreşim, tehlikeli kimyasallar gibi pek çok konuda) sürekli ifade edilmiştir. Türkiye mevzuatının ele alındığı takip eden bölümde bu bu gereklilik ayrıntılı şekilde tartışılacaktır. Son yıllarda AB’de konuya verilen önem özellikle artmıştır. Avrupa iş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı 2008 yılında Risk Değerlendirmesi Kampanyası başlatmıştır ve bu kampanya halen devam etrmektedir. Kampanyada;

Risk değerlendirmesinin İSG yönetiminde ilk adım olduğu ve kilit role sahip olduğu, İlk adım olarak doğru yapılmazsa (ya da hiç yapılmazsa) muhtemelen yerinde önlemler

alınamayacağı, Birçok kurumda özellikle KOBİ’lerde doğru ve yeterli risk değerlendirmesi yapılamadığı, İSG risklerinin maliyetinin çok büyük olduğu (Avrupa’da yılda 167000 çalışan işle ilgili

nedenlerle hayatını kaybetmektedir), Risk farkındalığı, algılaması ve iletilişiminin iş kazaları ve meslek hastalıklarının meydana

gelmesini engellemede çok önemli, ancak çok düşük düzeyde olduğu, Risk değerlendirmesinin basit, anlaşılır hale getirilmesi gerektiği, Kurumlara nasıl uygulayacaklarını göstermek gerektiği, Kurumlara risk değerlendirmesinin bir yasal zorunluluk olduğunun hatırlatılması gerektiği,

vurgulanmaktadır. Bu değerlendirmeler AB ülkeleri için yapılmaktadır, fazlasıyla Türkiye’deki kurumlar için de geçerlidir. Dolayısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü, risk değerlendirmesinin doğru ve eksiksiz yapılması, tüm kurumlarda ve özellikle KOBİ niteliğinde işletmelerde yaygınlaştırılması için çaba sarf etmektedir.

Risk değerlendirmesi aşağıdaki sorulara cevap arar:

Ne yanlış gidebilir? Bunun olasılığı nedir? Olursa ne tür sonuçlar doğurabilir? Riski nelerdir? Bu riskler kabul edilebilir düzeyde midir? Riskler nasıl azaltılabilir ya da ortadan kaldırılabilir?

Risk değerlendirmesi süreçleri farklı ülke ve kurum uygulamalarında beş ya da daha fazla sayıda adımdan oluşmaktadır, fakat içerik olarak birbirlerine çok benzemektedir. Burada Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansının yaklaşımıyla paralel 5 adımlı bir yaklaşım sunulmaktadır.

1. Adım: Bilgi Toplanması

Bir işyerinde risk değerlendirmesi yapabilmek için şu bilgilere ihtiyaç duyulacaktır:

Page 16: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

Hangi bilgilere ihtiyacım var? Bu bilgileri nereden bulabilirim?Hangi tezgahlarda ne işler yapılıyor, hangi operasyonları içeriyor?

Ekipman, tezgah, malzemelere dair teknik verileri içeren dokümanlar

Buralarda kimler çalışıyor? Özellikle tehlikelere daha açık hamile kadın işçilere, genç işçilere ve özürlü işçilere dikkat edilmelidir. Ayrıca kısmi zamanlı işçileri, taşeron işçilerini, işyeri dışında çalışan işçileri (bakım, kurulum, vb. işleder) ve işyerini ziyaret eden misafirleri bekleyen tehlikelere dikkat edilmelidir.

Teknolojik prosedürler, kullanma kılavuzlarıİşyeri ortamı ölçümleri (gürültü, hava kalitesi, ergonomik ölçümler, vs.)İş kazası ve meslek hastalıkları kayıtlarıKimyasallara dair ilgili malzeme güvenlik bilgi formlarıMezuat ve standartlarBilimsel ve teknik literatür

Hangi malzeme, ekipman ve prosesler kullanılıyor?

Üretim planlama kayıtları (malzeme ihtiyaç planlaması verileri, vs.), tedarikçi verileri

Hangi operasyonlar yapılıyor? Ne şekilde, süreleri nedir?

İş Etüdü raporları (işyeri ortamının ve iş istasyonları/tezgahlarının gözlenmesi)

Hangi tehlikeler biliniyor, bunların kaynakları nedir?

İSG kayıtları, teknik periyodik kontrol kontrol raporları, mühendis ve ustabaşlarına danışılabilir

Tehlikelerin muhtemel sonuçları nedir? Geçmiş kazalar ve meslek hastalıkları, benzer diğer fabrikaların tecrübeleri, teknik eleman görüşleri

Önleyici tedbirler nelerdir? Teknik ve bilimsel literatür, benzer diğer fabrikaların tecrübeleri, teknik eleman görüşleri

Hangi kazalar ve meslek hastalıkları meydana geldi?

İş kazası ve meslek hastalıkları kayıtları, yönetici ve çalışanların geçmiş gözlemlerine başvurulabilir

İşyeri için yasal ve diğer gereklilikler nelerdir?

Mezuat ve standartlar

2. Adım: Tehlikelerin Belirlenmesi

Bu adımda işyerindeki tehlikelerin eksiksiz ve doğru bir listesi oluşturulur. İşyeri nispeten küçük olduğunda 3. bölümde verilen gruplandırmalardan biri kullanılarak liste oluşturulabilir. Bunun sağlıklı olabilmesi için çalışmanın sadece masabaşında yapılmaması, işyeri gezilerek gözlemlerde bulunulması, işçi, usta ve mühendislere danışılması, gerekirse beyin fırtınasına başvurulması tavsiye edilir. Diğer taraftan işyeri büyüdükçe, her departman için (depo, 1. Montaj hattı vs. ) ya da her iş istasyonu (CNC freze-1, CNC freze v2, boyama odası, giyotin-1, vs.) için ayrı ayrı tehlikelerin belirlenmesi yoluna gidilebilir. Ayrıca aynı ya da benzer sektördeki firmaların tecrübelerinden, hammadde/yarı mamül tedarikçilerinin ve tezgah/makine üreticilerinin vereceği bilgilerden istifade edilebilir. Tehlikeler belirlenirken fark edilmesi zor tehlikelerin de mevcut olabileceği akılda tutulmalıdır. Örneğin sadece uzmanların fark edebileceği tehlikeler (buharları reaksiyona girebilecek iki kimyasalın kapalı ortamda açık kutularda tutulması gibi) ya da sürekliliği olmayan tehlikeler (tehlikeli davranışlar, kaba şakalar gibi) ancak uzman görüşüne başvurarak ve ciddi beyin fırtınalarıyla ortaya çıkarılabilir.

3. Adım: Tehlikelerden Kaynaklanan Risklerin Değerlendirilmesi (Risk Analizi)

Page 17: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

2. adımda ortaya konulan her tehlike için risklerin belirlenmesi ve analizi gerekir. Risk değerlendirmesi sağlıklı bir ekip çalışmasıyla ve çalışanların katılımı sağlanarak gerçekleştirildiğinde her tehlike için olası tüm riskler ortaya konacaktır. Ekip çalışması ve katılım konusuna ileriki bölümlerde ayrıtılı yer verilecektir. 1. adımda bahsi geçen bilgi kaynaklarının da incelenmesiyle hiçbir riskin gözden kaçmasına özen gösterilmelidir.

Şimdi bir örnekle konuyu açalım. Bir işyerinde kaygan zemin bir tehlike olarak belirlenmiş olsun. Kaygan zeminle ilişkili işçilerin düşmesi, forklift ve diğer taşıma araçlarının firenlerinin tutmaması gibi riskler mevcuttur. Bu adımda en kritik görev, risklere değer biçilmesidir. Risklere değer biçilmelidir, çünkü ancak bu şekilde hangi riskin hangi riskten/risklerden daha büyük olduğuna dair bir sıralama yapmak mümkün olmaktadır. Örneğin bakım için bir tezgahın üstünde çalışan işçinin düşme riskiyle, kaygan zeminde yürüyen işçinin düşme riski nasıl kıyaslanacaktır? Burada risk kavramının, biri olasılık ve diğeri şiddet olmak üzere iki boyutu birlikte değerlendirilmelidir. Bahsedilen yüksekten düşme risk geçen 3 yıl içinde bir kez meydana gelmiş olsun. Sonucu ise ağır yaralanma (omurilik zedelenmesi, felç gibi sonuçlar) olarak değerlendirilsin. Kaygan zeminde düşme ise her yıl ortalama 10 kez meydana gelmiş, sonucu ise ayak, bilek ya da bacakta burkulma, çatlak ya da kırık şeklinde görülmüş olsun. İlk risk ikincisinden daha ağır bir yaralanmayla sonuçlansa da daha seyrek meydana gelmektedir, yani olasılığı düşüktür. Genel kabul gören tanım riskin olasılık ve şiddet değerlerinin bir çarpımı olarak ele alınmasıdır. Matematiksel bir formülle verelim.

Risk = Olasılık x Şiddet

Olasılık değerlerinin üretilmesinin zorluğu ve risk değerlerinin anlaşılmasındaki güçlük nedeniyle risk analizinde iki temel yaklaşım geliştirilmiştir. Bunlar kantitatif (nicel) ve kalitatif (nitel) yaklaşımlardır. Kantitatif risk analizi riski hesaplarken sayısal yöntemlere başvurur. Kalitatif risk analizi ise riski ifade ederken sayısal değerler yerine ‘yüksek’, ‘düşük’ gibi ifadeler kullanır. Risk analizinde kullanılan çok sayıda yöntem mevcuttur. Bunların ayrıntısına girmeden İngiliz İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürlüğünün (HSE) hazırladığı matrislere dayalı kantitatif tablosunu incelemek faydalı olacaktır (Hushes, Ferret, 2006).

Tablo 1. Kantitatif Risk Analizi için HSE’nin Temel Matris Yaklaşımı

Şiddet

Olasılık Hafif -1 Orta – 2 Yüksek - 3

Düşük - 1 Düşük Risk – 1 Düşük Risk - 2 Orta Risk - 3

Orta - 2 Düşük Risk – 2 Orta Risk - 4 Yüksek Risk - 6

Yüksek - 3 Orta Risk – 3 Yüksek Risk- 6 Yüksek Risk - 9

Olasılık: Şiddet:3:Zararın meydana gelmesi kesindir ya da neredeyse kesindir

3:Ölüm ya da büyük yaralanma

2:Zarar sık sık meydana gelir 2:Etkisi en az 3 gün süren hastalık ya da yaralanma

1:Zarar nadiren meydana gelir 1: Diğer tüm yaralanma ya da hastalıklar

Page 18: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

Burada olasılık ve şiddet 3 kategoriye ayrılmıştır. Şiddet kategorileri nettir. Olasılıkta ise ya görece (subjektif) değerler verilir, ya da ‘3 ayda en az bir kez’ gibi sıklığı daha net ifade eden tanımlamalar kullanılır. Böylece riske değerler atanır. Örneğin Tablo 1’de olasılık 3, şiddet 3 değerini aldığı bir riskin değeri 3x3=9 olur. Şimdi az evvelki örneğimize dönelim. Yüksekten düşme olasılığı 1, şiddeti 3 alınır, risk değeri 3 olur. Kaygan zeminde düşme olasılığı 3, şiddeti 2 alınır, risk değeri 6 olur. Dolayısıyla kaygan zeminde düşme riski, yüksekten düşme riskinden yüksektir (6 > 3). Bu iki riskte olasılıklar ve şiddetler farklı değerler almıştır. Bazen durum daha karmaşık bir hal alır: Yılda meydana gelen kaza ile üç yılda bir meydana gelen kazaya aynı olasılık değerini (1) vermek gerekir, ya da ayak bileğinde çatlak ile kalça kemiği kırığına aynı şiddet değerini (2) vermek gerekir. Bunların ayrımını yapabilmek için şiddeti daha yüksek sayıda kategoriye ayırmak gerekir. Aynı tür problemler olasılığı ve şiddeti daha fazla kategoriye ayırarak çözülebilir. Örneğin sanayi uygulamalarında 5x5lik matrisler kullanılan risk değerlendirmelerine sıkça rastlanır. Elbette kategorilerin sayıca artırılması değerlendirme işini daha karmaşık hale getirmektedir. HSE ayrıca, risk ≤ 2 ise riski düşük, 3 ≤ Risk ≤ 4 ise riski orta, Risk ≥ 6 ise yüksek olarak tanımlamaktadır.

Tablo 1’e bakarak kıyaslama yaparsak matris kullanan kalitatif risk değerlendirme yöntemlerinde riske sayısal değer verilmemekte, sadece ‘orta risk’ gibi ifadeler kullanılmaktadır. Bazı risk analiz yöntemleri de riske hiçbir nitel ya da nicel değer biçmemekte, doğrudan riskin doğası, oluş mekanizmaları, nasıl önlenebileceğine odaklanmaktadır. Bu özellikle tehlikeli iş kollarında geçerlidir.

AB’deki uygulamalarda genellikle yüksek risk kabul edilemez, orta ve düşük risk kabul edilebilir olarak değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmeye göre alınacak önlemlerin niteliği değişecektir. Ancak her kurumun uygulaması farklı olabilir.

Aşağıda bazı risk analiz yöntemlerinin adları verilmiştir. Bu yöntemleri birbirinden ayıran başlıca fark, risk değerini bulmak için kullandıkları kendilerine has tekniklerdir.

Ön Tehlike Analizi (Preliminary Hazard Analysis) Kinney Yöntemi ( Kinney Method) Zürih Tehlike Analizi (Zurich Hazard Analysis) Makine Risk Değerlendirmesi (Machine Risk Assessment) Hata Türleri ve Etkileri Analizi (Failure Modes and Effects Analysis - FMEA) Hata Ağacı Analizi ( Fault Tree Analysis – FTA) Olay Ağacı Analizi (Event Tree Analysis –ETA) Tehlike ve İşletilebilme Çalışması (Hazard and Operability Studies – HAZOP) Olursa Ne Olur Analizi (What-if Analysis) Neden-Sonuç Analizi (Cause-Effect Analysis)

Bu yöntemlerin hangi sektörlerde, hangi koşullarda uygulanacağı, neleri içerdiği gibi ayrıntılar Özkılıç (2005)’te bulunabilir.

4. Adım: Risklerin Azaltılması ya da Ortadan Kaldırılması için Önlemler Alınması

Risklerin azaltılması ya da ortandan kaldırılması kısaca risk kontrolü olarak da tanımlanmaktadır. Bir önceki adım sonucunda yüksek ve kabul edilemez bulunan riskleri azaltmak ve mümkünse ortadan kaldırmak için harekete geçilmelidir. Eğer risk orta düzeyde ve kabul edilebilirse azaltılması için önlemlerin planlanması ve uygulanması tavsiye edilir. Eğer risk düşük düzeyde ve kabul edilebilirse aynı düzeyde kalması sağlanmalı, lazımsa ilave

Page 19: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

önlemler alınmalıdır. Bu noktada 2. bölümde tartışılan kabul edilebilir risk kavramının görece olduğu ve kurumu yasal açıdan sorumluluktan hiçbir şekilde kurtarmayacağını hatırlatmak gerekir.

Bu adımda riskleri azaltmak ya da ortadan kaldırmak için 89/391 EEC Çerçeve Direktifinde tanımlanan risk kontrol hiyerarşisini takip etmek faydalı olacaktır. Buna göre işverenler şu prensipleri uygulayacaklardır.

a) Tehlikeleri ortadan kaldırmak,b) Ortadan kaldırılamayan tehlikeleri değerlendirmelere tabi tutmak,c) Tehlikeler ile kaynağında mücadele etmek,d) İşleri kişilere uygun hale getirme, özellikle işyeri tasarımında, iş makinası, çalışma ve

üretim yöntemi seçimlerinde, üretim temposunun sağlığa etkilerini düşünmek ve monotonluğunu azaltmak,

e) Teknik gelişmeleri adapte etmek,f) Tehlikelerin yerine tehlikesizleri veya daha az tehlikelileri ikame etmek,g) Çalışma ortamına ilişkin bütün şartları, teknolojiyi, iş organizasyonunu, çalışma şartlarını

ve sosyal ilişkileri bir arada değerlendirerek birbirini destekler mahiyette tedbirler politikası geliştirmek,

h) Toplu korunma önlemlerine kişisel korunma önlemlerinden daha çok öncelik vermek, i) İşçilere uygun talimatları vermek.

5. Adım: Risklerin Kaydedilmesi ve İzlenmesi

Risk değerlendirmesi sürecinde saptanan tehlikelerin, bunlardan kaynaklanan risklerin ve düzeylerinin, her risk için geliştirilen engelleyici ya da koruyucu önlemlerin (sesi kaynağında yalıtmak ya da kulaklık kullanmak gibi) kayıt altına alınmasında büyük fayda vardır. Çoğu zaman bunlar bir tablo şeklinde düzenlenebilir. İşyerinde zaman içinde yapılacak değişiklikler ve iyileştirmelerle bazı riskler ortadan kalkabileceği gibi yeni riskler de doğacaktır. Bunların kayıtlarda belli periyotlarla ya da değişiklik olduğunda (yeni tezgah alımı gibi) güncellenmesi gerekir. Ayrıca önlemlerin ne derece etkin uygulandığı, yanlış uygulamalar olup olmadığı gibi konular da izlenmelidir. Risklerin kaydedilmesi iş güvenliği uzmanlarının ve iş yeri hekimlerinin sorumluluğundadır, ancak kayıtların doğru yapılıp yapılmadığının takibi ve genel risk değerlendirme sürecinin izlenmesi üst yönetimin sorumluluğudur. Uzmanlar ve yönetim aşağıda verilen sorulara bu adımda cevap aramalıdır:

Kararlaştırılan önlemler planlandığı gibi tamamlanmış mı? Bu önlemler yerinde önlemler mi? Bu önlemler uygulanmış mı? Bu önlemler doğru bir şekilde uygulanmış mı? Seçilen yöntem çalışıyor mu? Yapılan değişiklikler amaçlarınıza uygun sonuçlanmış mı? Değerlendirilen risklere maruziyet ortadan kaldırılmış veya yeterince azaltılmış mı?

Burada verilen ve 5 adımdan oluşan risk değerlendirmesi yaklaşımının Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansının önerdiği bir yaklaşım olduğunu tekrar belirtmekte yarar vardır. Dünyada farklı kurumlar tarafından geliştirilen genel ya da sektöre özel farklı yaklaşımlar da söz konusudur. Özellikle Türkiye’de KOBİ’lerin kullanabileceği benzer bir yaklaşım İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmıştır ve Genel Müdürlüğün web sitesinden

Page 20: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

indirilebilir. 5 Adımda Risk Değerlendirmesi (2007) yukarıda sunulan yaklaşıma çok benzemektedir, aradaki farklılıkları görebilmeniz için incelemeniz faydalı olacaktır.

Son olarak risk değerlendirmesinin başlıca yararlarını ise şu başlıklar altında verebiliriz:

İşyerinin yazılı prosedür ve politikalarının oluşmasını ya da olgunlaşmasını sağlar. İşyeri çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliği konularında bilgi sahibi olmalarını ve

katılımını sağlar. İşyeri yönetiminin de iş sağlığı ve güvenliği konularında bilgi sahibi olmalarını ve bu

konularda karar vermelerini sağlar. Risk analizi prosesinden alınan ilk sonuçlar ile organizasyon ya da işletmedeki olası

tehlikeler ve alınacak önlemler belirlenir. İşletme, organizasyon ya da kurumdaki risklerin büyüklüğünün hesaplamasına ve riskin

tolere edilebilir olup olmadığına karar verilmesini sağlar. İşyerinde yanlış güvenlik tedbirleri alınmış olabilir, ya da insanlarda yanlış güvenlik

bilinci oluşmuş olabilir, tüm bu tedbirlerin ve güvenlik bilincinin gözden geçirilmesini sağlar.

İşyerinde yasal yükümlülükler ve iş sağlığı ve güvenliği politikası çerçevesinde kabul edilebilir düzeye indirilmiş risk ile çalışılmasını sağlar.

İşyerindeki gerekli düzeltici ve önleyici faaliyetlerin gerçekleştirilmesini sağlayacak verilerin kaydedilmesini, sonuçların izlenmesini ve ölçülmesini sağlar.

5. RİSK DEĞERLENDİRMESİYLE İLGİLİ TÜRK MEVZUATI

4857 sayılı İş Kanununa göre çıkartılmış yönetmeliklerin çoğunda, işverenlere işyerlerinde “Risk Değerlendirme”’si yapma ve alınan sonuçlara göre gerekli sağlık ve güvenlik önlemlerini belirlenme zorunluluğu getirilmiştir. Bu daha önceli iş kanununa kıyasla yapılan en önemli yeniliklerden biridir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 78. maddesine göre çıkartılan yönetmeliklere göre işverenin yükümlülükleri şöyledir:

Riskler önlemek, önlenmesi mümkün olmayan riskleri değerlendirmek, risklerle kaynağında mücadele etmek; işyerinde risklerden özel olarak etkilenebilecek işçi gruplarının durumunu da kapsayacak şekilde sağlık ve güvenlik yönünden risk değerlendirmesi yapmak (İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği – Bu yönetmelik Danıştay tarafından 2006’da iptal edilmiş olup temyiz süreci devam etmektedir),

Kişisel koruyucu donanımları değerlendirmek ve seçmek, alınan tedbirlerle önlenemeyen risklerin analiz ve değerlendirmesini yapmak (Kişisel Koruyucu Donanımların İşyerlerinde Kullanılması Hakkında Yönetmelik),

Patlayıcı ortamdan kaynaklanan özel risklerin değerlendirmesini yapmak (Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Çalışanların Korunması Hakkında Yönetmelik),

Kanserojen ve mutajen maddelere maruziyet riski bulunan işlerde çalışanların, bu maddelere maruziyet şekli, maruziyet miktarı ve maruziyet süresinin belirleyerek risk değerlendirmesi yapmak (Kanserojen ve Mutajen Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik),

İşyerinde tehlikeli kimyasal madde bulunup bulunmadığını tespit etmek ve tehlikeli kimyasal madde bulunması halinde risk değerlendirmesi yapmak (Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik),

Biyolojik etkenlere maruz kalma riski bulunan herhangi bir çalışmada, işçinin bu maddelere maruziyetinin türü, düzeyi ve süresini belirleyerek sağlık ve güvenliğine

Page 21: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

yönelik riskleri değerlendirmek ve alınması gereken önlemleri belirlemek (Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik),

Asbest tozuna maruziyet riski bulunan çalışmalarda, asbestin türü ve fiziksel özellikleri ile çalışanların maruziyet derecesini dikkate alarak risk değerlendirmesi yapmak (Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik),

Mekanik titreşime maruziyetten kaynaklanan risklerin belirlemesi ve değerlendirmesini yapmak (Titreşim Yönetmeliği),

Gürültüden kaynaklanan risklerin belirlemesi ve değerlendirmesini yapmak (Gürültü Yönetmeliği),

Çalışma merkezlerinde (operatörün çalıştığı çalışma yeri), ekranlı araçların kullanımından kaynaklanan zorlayıcı travmalara neden olabilecek riskleri belirlemek ve bu riskleri ortadan kaldıracak veya en aza indirecek sağlık ve güvenlik önlemlerini almak (Ekranlı Araçlarla Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik),

Yer altı ve yer üstü maden işletmeleri ile sondajla maden çıkarılan işletmelerde “Sağlık ve Güvenlik Dokümanı” hazırlanırken işçilerin iş yerinde maruz kalabilecekleri risklerin belirlemesi ve değerlendirmesini yapmak (Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmelerinde Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği; Sondajla Maden Çıkarılan İşletmelerde Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği)

Ayrıca, 27 Kasım 2010 tarih ve 27768 sayı ile Resmi Gazetede yayımlanan üç yönetmelikte devamlı olarak en az 50 işçi çalıştırılan işyerlerinde çalışan işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının, yukarıda maddeler halinde atıflar yapılan konuları da içine alan görevleri olduğu ifade edilmektedir. Bu yönetmelikler, İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği, İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik ile İşyeri Hekimlerinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmeliktir. Bu yönetmeliklerin ilki ile düzenlenen işletme içinde oluşturulacak İş Sağlığı ve GüvenliğiBirimleri (İSGB) ve birden çok işyerine bu hizmetleri sağlayacak Ortak İş Sağlığı veGüvenliği Birimlerinin (OSGB) görev, yetki ve sorumlulukları arasında işyerinde sağlık vegüvenlik risklerine karşı yürütülecek her türlü koruyucu, önleyici ve düzeltici faaliyetikapsayan çalışma ortamı gözetimi bulunmaktadır. Diğer iki yönetmelikte belirtilen İş güvenliği uzmanlarının görevleri arasında risk değerlendirmesinin yapılmasını sağlamak, gerekli çalışmaları planlayarak alınacak sağlık ve güvenlik önlemleri konusunda işvereneönerilerde bulunmak ve takibini yapmak yer alır. İşyeri hekimlerinin görevleri arasında ise işsağlığı ve güvenliği çalışmaları kapsamında işyerinde periyodik incelemeler yapmak ve riskdeğerlendirme çalışmalarına katılmak yer almaktadır.

Yukarıda yönetmelikler açısından bir değerlendirme verilmiştir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında da risk değerlendirmesine yer verilmektedir. 4857 sayılı İş Kanununun 78. Maddesinde (2008 yılındaki değişiklikle) bu kanuna tabi işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda yapılacak risk değerlendirmesinin Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak yönetmeliklerle belirleneceği ifade edilmektedir. Yukarıda adı geçen yönetmelikler bu maddeye istinaden çıkarılmıştır, ancak halen yeni yönetmeliklerin çıkarılması ve böylece risk değerlendirmesinin daha kapsamlı şekilde işyerlerinde uygulanmasının zorunluluk haline getirilmesi beklenmektedir.

Ayrıca iş sağlığı hizmetlerine ilişkin 161Numaralı ILO (Uluslar arası Çalışma Örgütü) Sözleşmesi (ILO kabul tarihi: 7/6/21985)TBMM’nden kanun olarak geçirilmiş ve 13.01.2004 tarih ve 25345 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Risk Değerlendirmesine sözleşmenin 5. Maddesinde yer verilmektedir. Aşağıda verilen maddenin tümüne bakıldığında daha önce ele alınan risk değerlendirmesiadımlarıyla paralel bir yaklaşımı görebilirsiniz.

Page 22: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

161 Numaralı ILO Sözleşmesi 5. Madde:Her işverenin istihdam ettiği işçilerin sağlık ve güvenliği için sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla ve işçilerin iş sağlığı ve güvenliği konusunda katılımının gerekliliği göz önüne

alınarak, iş sağlığı hizmetleri, işletmedeki iş risklerine uygun ve yeterli olacak şekilde aşağıdaki görevleri kapsayacaktır. İşyerlerinde sağlığa zararlı risklerin tanımlanması ve değerlendirilmesi; Sağlık üniteleri, kantinler, yatakhaneler ve işveren tarafından bu tür hizmetlerin

sunulduğu yerler dahil olmak üzere, işçinin sağlığını etkileyebilecek çalışma ortamında ve iş uygulamalarındaki faktörlerin gözetimi;

İşyerlerinin tasarımı, makine ve diğer teçhizatın durumu, bakımı ve seçimi ve çalışma sırasında kullanılan maddeler dahil olmak üzere işin planlanması ve organizasyonu konusunda tavsiyede bulunma,

Yeni teçhizatın sağlık açısından değerlendirilmesi ve test edilmesi gibi iş uygulamalarının iyileştirilmesine yönelik programların geliştirilmesine katılım,

İş sağlığı, güvenliği, hijyen ve ergonomi, kişisel ve müşterek koruyucu donanım konularında tavsiyede bulunma,

İş ile ilişkisi bakımından, işçilerin sağlığının gözetimi, İşin işçiye uygunluğunun geliştirilmesi, Mesleki rehabilitasyon önlemlerine katkıda bulunma, İş sağlığı, hijyen ve ergonomi alanlarında bilgi, eğitim ve öğretim sağlamada işbirliği; İlk yardım ve acil durum tedavi hizmetlerini örgütleme; İş kazaları ve meslek hastalıklarının analizine katılma.

Son olarak 2011 yılında yasalaşması planlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Taslağında da risk değerlendirmesine vurgu yapıldığını belirtmemiz gerekir. İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği (yukarıda yönetmelikler kısmındaki ilk madde) iptal edilmiş olmakla birlikte bu yönetmelikte geçen işverenin yükümlülüklerinin yeni yasada da benzer hükümlerle yer alması beklenmelidir.

6. RİSK DEĞERLENDİRMESİ EKİBİ VE ÇALIŞAN KATILIMI

Risk değerlendirmesinin kimler tarafından yürütüleceği ve çalışanlarla nasıl iletişim içinde olunacağı dikkat edilmesi gereken konulardır. Çalışanların risk değerlendirmesi faaliyetlerine (tehlike/risk belirleme, önlemler vs) katılımını sağlayabilmek için öncelikle bilgilendirilmeleri gerekir. Çalışanların maruz kalabilecekleri iş güvenliği riskleri ve meslek hastalıkları konusunda bilgi sahibi olmaları verilecek düzenli İSG eğitimleriyle sağlanabilir. Eğitimlere ilave olarak iş yerinde gerekli uyarı işaretlerinin kullanılması, iş güvenliği uzmanları ve iş yeri hekimlerinin çalışanları işbaşında gözleyerek gerekli uyarılarda bulunmaları, risk farkındalığı oluşturma ve doğru risk algılaması sağlamada faydalı olacak başlıca yöntemlerdir.

Çalışanların katılımını sağlamak için çalışanları etkin bir şekilde bilgilendirmek ne kadar önemli ise çalışanlardan tehlikeler, riskler ve önlemler hakkında bilgi temin edebilmek de o kadar önemlidir. Bu noktada toplam kalite yönetiminde vurgulanan önemli bir prensibi tekrarlamak gerekir: “İşi en iyi yapan bilir.” Bu prensip İSG için de geçerlidir. Bir işçi geçmiş tecrübeleri ve aldığı eğitimler ışığında çalıştığı tezgahta yaşanan geçmiş kazalar, yaşanabilecek kazalar, başından geçen meslek hastalıkları (bel ağrısı, solunum güçlüğü vs.) ile bunların nasıl önlenebileceği konusunda iş güvenliği uzmanına ve iş yeri hekimine çok

Page 23: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

yararlı bilgiler verebilir. Daha önceden bahsedilen ramak kala olayları da bildirmesi, risk değerlendirmesinin daha doğru ve isabetli yapılabilmesini sağlacaktır. Sadece üretimde çalışan işçiler değil, tüm çalışanlar iş yeri ortamı (hava kalitesi, sıcaklık, nem, gürültü, vs.), işyeri hijyeni, çalışma koşulları gibi genel İSG konularında yönetim için faydalı bilgiler aktarabilirler.

Çalışanları bilgilendirmek ve onlardan aktif katılım sağlamak zaman zaman zor olabilir. Özellikle olumlu bir çalışma atmosferinin eksikliği yönetimin bu bağlamda işini güçleştirecektir. Olumlu bir çalışma atmosferini sağlamanın başlıca şartlarından biri işyerinde gerek yönetim ve çalışanlar arasında gerekse çalışanların kendi arasında sağlıklı, samimi bir iletişim olmasıdır. Böyle bir ortamı yaratmakta başlıca sorumluluk üst yönetime aittir. Üst yöneticiler çalışanlarına güveniyorsa ve çalışanlar da yöneticilerine güveniyorlarsa sağlıklı bir iletişim için en önemli koşullardan biri yerine getirilmiş demektir. Güvenin sağlanabilmesi için de üst yöneticinin çalışanlarına değer vermesi, adam yerine koyması, onları yaptığı iş açısından yeterli ve becerikli görmesi çok önemlidir. Aksi taktirde çalışanların isteksiz, içten pazarlıklı, bilgi saklayan davranışlar göstermeleri sıkça görülecektir.

Mevzuatta risk değerlendirmesini kimlerin gerçekleştirmesi gerektiğine dair net bir husus yoktur (iptal edilen yönetmeliklerde bazı hususlar belirtilmiştir). Diğer taraftan özellikle batı dünyasındaki uygulamalar incelendiğinde işveren veya işveren temsilcilerinin risk değerlendirmesinin her aşamasında yer aldığı görülecektir. Ancak risk değerlendirmesinin yürütülmesi, varsa başta risk değerlendirme uzmanları veya iş güvenliği uzmanları olmak üzere işyeri hekimleri, teknik elemanlar ve çalışanlardan oluşan bir ekip tarafından gerçekleştirilmelidir. Ekipte yer alması tavsiye edilen yetkililer ise şöyledir:

İşveren veya temsilcileri, İş güvenliği uzmanı, İşyeri Hekimi, Çalışanlar yada temsilcileri Risk değerlendirme çalışmalarının yapıldığı bölümün yetkili teknik elemanı, Dışarıdan hizmet alınması durumunda, bu kişi yada kuruluş uzmanları.

KOBİlerde böyle bir ekibi kurmak çoğu zaman mümkün olmayabilir. Böyle durumlarda yönetimin İSG ile görevlendirdiği bir çalışan da tek başına bu faaliyetleri yerine getirebilir. Elbette bu çalışanın temel İSG konularında ve risk değerlendirmesi konusunda bilgili olması gerekecektir. Bu durumda çalışanın kendi bilgi, tecrübe ve risk algısıyla işyeri risklerine bakması ve dolayısıyla subjektif olması, çalışanları doğru şekilde bilgilendirememesi ve onların aktif katılımını sağlayamaması gibi riskler söz konusu olacaktır. Diğer taraftan risk değerlendirmesi daha hızlı ve daha az maliyetle gerçekleştirilecektir.

KAYNAKLAR:

“5 Adımda Risk Değerlendirmesi”, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Genel Yayın NO:140, Mayıs 2007.

Bird, L. G., Germain, G. L., “Loss Control Management: Practical Loss Control Leadership”, revised ed., 1996.

Dizdar, E. N., “İş Güvenliği”, 3. Baskı, ABP Yayınevi, 2006.

Page 24: Ders Notu RISK YONETIMI VE DEGERLENDIRMESI Burak Birgören-YAMAÇ

Esin, A., “Yeni Mevzuat Işığında İş Sağlığı ve Güvenliği”, TMMOB Yayınları, Aralık, 2004.

European Agency for Safety and Health at Work, http://hwi.osha.europa.eu

Hansen, L., “Safety Management: A Call for (R)evolution”, Professional Safety, 38(3), Mart 1993, 16-21.

Health and Safety Executive, http://www.hse.gov.uk/

Hughes, P., Ferret, E., “Introduction to Health and Safety at Work”, 3rd ed., 2006.

Kınlı, H. “10 Adımda Risk Değerlendirme”, www.isggm.gov.tr/files/konfsunum/ Hilal _ KINLI .doc .

Özkılıç, Ö., “İş Sağlığı ve Güvenliğinde Risk Değerlendirmesi”, İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, 8(40), 2008, 6-9.

Özkılıç, Ö., “İş Sağlığı ve Güvenliği Metodolojileri, Yönetim Sistemleri ve Risk Değerlendirme Metodolojileri”, Tisk Yayınları, Yayın No:246, Mart 2005.

Ridley, J, Channing, J., “Safety at Work”, 7th ed., Elsevier Ltd. (Butterworth-Heinemann), Hungary, 2008.

TS 18001, “İş Sağılığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri – Şartlar”, Türk Standartları Enstitüsü, Nisan 2008.