Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

148
7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 1/148  | 1  

Transcript of Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

Page 1: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 1/148

  | 1

 

Page 2: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 2/148

  | 2

 

Bilincin Tanımı ve Sorunu

Elinde dört veri noktası bulunan uyanık bir deneyci, bunlarlabir fili tanımlayabilir, hele beş veri noktası varsa, filin

kuyruğunu sallamasını bile sağlayabilir.

Hakikatleri lafızlardan elde etmeye çalışan kimseler, kimizaman şaşkınlığa düşer de lafızların çokluğundan dolayı

manaların da çok olduğu vehmine kapılır. Hakikatlerin

kendilerine açıldığı kişiler ise manaları asıl, lafızları dabunlara tabi olarak kabul ederler. Zayıfların işi ise bununtersidir; onlar hakikatleri lafızlardan elde etmeye çabalarlar.

Amicus Plata, amicus Socrates, Sedmagis amica veritas.Platon’u severim, Sokrates’i de severim, ama en çok hakikati severim.

İgnoramus, ignorabismus! (Bilmiyoruz, bilmeyeceğiz!).

Page 3: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 3/148

  | 3

Tanım, kelime anlamı olarak, bir kavramın, bir sözcüğün ayırıcıözellikleri ve temel özelliklerinin tümüdür. Aynı zamanda tarif ileeşanlamlıdır. Tanımlamak ise “sözcüğün gösterdiği varlığın ya da nesnenin yapısını, niteliklerini, temel özelliklerini dil aracılığı ile anlatmak ”tır. Özünde ya da altında yatan yapıya ulaşmaya çalışmadan,yalnızca onu diğerlerinden ayırmaya yetecek niteliklerini sayarakyapılan tanımdır. Bu ad tanımıdır.

Bir şeyin tanımlanması kavramların kullanımını gerektirir.Örneğin, bu kitabı dikdörtgen ve beyaz kâğıda basılmış olarakbetimlediğimiz zaman, açı ve renk kavramlarına sahip olduğumuz gibi,özgül renk ve açı kavramlarını da bilmemiz gerekir. Günlük yaşamdakitanımlamalarda bu sorun çok göze çarpmaz. Buna karşın başkasınınzihninde ya da bizim zihnimizde olup dışarıya bir tanım aktarmakgerektiğinde ciddi sorunlar çıkar. Aslında aradığımız şeyler, betimlemeyaparken kullandığımız araçlardır (bilinç durumunu uyanıklık-farkındalık olarak tanımlamak gibi).

Bilinç tanımı, “koma” konusunu içeren hemen hemen her tıp

kitabında yapılır. Ancak, bu tanımın amacı komanın ne anlamageldiğini okuyucuya anlatmak olmasına rağmen, çoğunlukla kısa birbilinç tanımlaması yapılır. Okuyucu genellikle “koma” konusunuokuduktan sonra, bilincin ne anlama gelebileceğini anlamaya çalışır.Doğrudan bir bilinç tanımı verilmez ya da verilse de kısadır. Bukavramada bilinç tanımının katkısı çok da fazla olmaz. Görünümler vebileşenler bilinci açıklamada kullanılır. Çözümleme ile ayrışan şeyler,çözümlemenin sonuçlarından köken almadıklarından yanlış bir yolasapılmış olunur.

Bilincin yapılan tanımlamalarını anlayabilmek için, dilininceleme yöntemlerinden biri olan “anlambilim”den söz etmek yararlıolacaktır. Anlambilim; sözcüklerin anlamının incelenmesi olarak ifadeedilir. Dilin günlük kullanımı içinde, “gösterilenler” ve “gösteren”sözcükler vardır. Gösterenlerin yarattığı imgeler aracılığı ile anlam eldeedilir. Gösteren ve gösterilenler birbirinden ayrıştırılamaz gibidirler.Birbirine benzemeyen gösterenlerce tanımlanmış olmasına karşıneşdeğeri kabul edilen gösterilenlerin, karşılıklı değiştirilebilmeolasılığını gösteren “eşanlamlılık veya eşadlılık (aralarında bir bağıntı

bulunmayan gösterilenlerin özdeş gösterenleri olması) veçokanlamlılık (birbirine yakın gösterilenler için aynı gösteren)

Page 4: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 4/148

  | 4

olabilir.1 Buna göre bilinç kelimesi gösterilendir. Bunu tanımlamak içinyapılan ifadeler ise gösterenlerdir.

Ancak, anlamlandırma, birbirinden ayrı öğelere bağlanangösterilenlerin art arda dizilişinden değil, bunların bütününden ortayaçıkan tek sonuçtur. Bunun için sade bir yöntem kullanılır: Bir “A”gösteriminin anlamsal kimliği, bu gösterenin gerek dilsel bir biçimegerekse daha önceden bilinen bir nesneye (olguya) denk düşen birgösterilenle özdeşleştirmesiyle sağlanır. Tanımlama, A ile onu anlamsalbakımdan üstlenen B arasında anlamsal bir denklik “gösteren”anlamına gelir ve “bu....-dır” gibi yardımcı ifadeler aracılığı ilebütünlenir:

A, B anlamına gelir,A, anlamca B ile eşdeğerdir ya daA, B ile aynı anlamı taşır demektir.

Tek başına ele alındıklarında, eşdeğerler karşılıklı değiştirilebilmenitelikleri gösterirler. Mantıksal olarak; AB, AB, AB denklemleriyazılabilir. Buradaki , ve işaretleri küme işaretleridir. Kapsama,içerme ve denk anlamlarına gelirler.

Tanım yapmak, Wittgenstein’a göre, “bu .........-dır türündeönermelerin en belirgin özelliği, gerçekliğin göstergeler dizgesi olarakadlandırılan şeyin dışında kalarak, şu ya da bu biçimde simgeyegirmesidir.” Bir şeyin tanımlanabilir olması; 1. ayrıştırılabilirlik, 2.

1Anlambilim. Irene Tambamecz. İletişim Yay. Çev: Sevil N. 1998, İstanbul.

Bilincin tanımlanması için sık kullanılan gösterenler.

FarkındalıkUyanıklıkTetiktelikİdrakÖznel deneyimAkılHisKendine farkındalıkDikkat Seçici dikkat 

VicdanHissi batınŞuurKendini sezişUsun kullanılmasıZihinden geçeninalgısıİç bilgi, içgörüBilen biriSessiz konuşmaDuygularımızıntoplamı

TanımaAlgılamaZihinsel yaşamınen üst seviyesiBilmeÖzneldeneyim/durumAlgısal-devinimselilişkiSessiz konuşmaDüşünsel sezgiDuygu işleme

Page 5: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 5/148

  | 5

açıklanabilirlik, 3. yer değiştirilebilirlik özellikleri ile yakındanilişkilidir. Bunun yanında sözlük yapımcılarının sık kullandığıyöntemler de vardır. Sözlüksel tanımlamalar yapılırken, gösterilenler,üç temel yapısal bağlantı ile belirlenirler; eşanlamlılık, üstanlamlılık,karşıtanlamlılık.

Özgül farklılık Yatağanİki yanı kesici uzun savaş bıçağıEşanlamlılık Geveze ÇenebazKarşıtanlamlılık Gözü pek Korkak olmayanBütün-parça ilişkisi Şakak Başın yan kısmıBelirgin özelliklerin betimi Şakak Göz, alın ve kulak arasında yer alan bölgeSözcük bileşimi-türetimi Yavaşça Yavaş bir biçimde

 Özdeş ya da benzer anlamı olmasına karşın, gündelik dil kullanımındafarklı biçimlerde (idrak, kendine farkındalık) olan sözcüklerdir. Kimieşanlamlılık tanımları, seçilen gözlem düzeyini göz önündebulundurmadığından, karmaşık çıkarımlara neden olur(bilinç=farkındalık gibi). Tanımlanmış sözcüksel yapı içinde, ikiterimin değiştirilebilir olması (bilinçuyanıklık), yaklaşık

eşanlamlılığın ortaya çıkması için yeterlidir. Ancak, eşdeğerli olmak ikisözcüğü eşanlamlı yapmaz. Farklı anlatım ve içeriği olan ama aynıgöndermeyi paylaşan göstergeler eşanlamlıdır.

Tanımlamalarda, üstanlamlı bir kelime genellikle madde başı olaraksunulur (bilinçkendinin ve çevresinin farkında olma durumu).Üstanlamlılar, altanlamları kapsar ya da içerirler. Üstanlamlıdan,altanlamlıya geçilirken, bir farklılığın özgül niteliği belirlenir. Bu

farklılık bir sıfat aracılığı ile açıkça gösterilerek (örneğin; yelkenligemi) ya da farklılığa dikkat çekmeye yarayan bir gösterge değişikliğiaracılığı ile yapılır (gemi/yelkenli). Tanımlama, en az belirlenmişolandan en çok belirlenmiş olan yönünde bir akış gerektirdiğinden,altanlama ulaşmak için üstanlamdan yola çıkılabilir. Bunun tersigeçerli değildir (bilinçuyanıklık farkındalık dikkat).

Bu yalnızca sözlüksel tanımlamalara uygulanabilir. Zıtlık ilişkisi

temeldir. Örneğin; bilinçli

bilinçsiz, geniş

dar, büyük

küçük. Bu ikikarşılıklı kelimeler arasında, ortak kavramdan kaynaklanan, büyük

Page 6: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 6/148

  | 6 

ölçüde sezgisel ve bulanık bir zıtlık ilişkisini gösterirler. “Büyük” araderece olan “orta” ihmal edilerek “küçük” ile ve “yarı bilinçli” göz ardıedilerek, bilinç “bilinçsizle” karşıt anlamlanır. Bu tür tanımlamalardilsel olarak yetersizdir.

Cümlelerde olduğu gibi bilinç tanımlarında da, bir tanımın(cümlenin) anlamsal bakımdan “geçerli” ya da “geçersiz” olduğunakarar verebilmek için, önce bu cümlenin “yorumlanabilir” olupolmadığına bakmak gerekir. Yorumlanabilirlik, kabaca anlaşılabilirlikolarak da ifade edilebilir.

Yapılan tanımlamalar, gerçek tanımlamalar mı yoksa“açıklamalar” mıdır? Açıklama, anlamı kesin olmayan bir kavramın(gösterilen ya da açıklanan), anlamı kesin olan yeni bir kavrama(gösteren ya da açıklayan) dönüştürülmesi demektir. Açıklananınanlamı tam-belirli deyimlerle dile getirilemezse de, biçimsel olmayanaçıklamalar ve örnekler yardımı ile olabildiğince anlaşılabilir birbiçime sokulur. Tartışılan sorun, açıklamaların doğruluğu sorunudur.Açıklanması istenilen kavramın (bilinç) anlamı belirsiz olduğuna göre,elde sağlam bir ölçüt yok demektir. Genel olarak bir açıklama, sezgiselolarak açık görünen durumlar için doğru ise iyi bir açıklama sayılır.Ancak bunu “bilinç” açıklamaları için söylemek doğru olmaz.

Bulunacak tanım “doğru” ya da “gerçek” bir tanım olabilecek

mi? “Doğru” ifadesi genelde içinde insanın kavrayışının olduğu konumakarşılık gelir ve gerçeğin bir yansımasını ifade eder. Doğru tanım  içininsan öznesine, bilme, algılama ya da bilince gereksinim vardır. Gerçek tanım  ise bilenden, bilinçten, insandan bağımsız olarak kendi başınavar olabilen durumlar için kullanılır. Sonuçta; bilincin insanın olmadığıyerde anlamı olmadığından, “gerçek”in tahtına hiçbir zamanulaşamayacağız demektir. Sadece “doğru bir tanımlama” ileyetineceğiz. Karl-Otto Apel’e göre “doğruluk diye bir şey yoktur”türünden bir sav daha baştan yanlıştır. Çünkü savın önermesi içeriği ile

edimsel içeriği kendi içinde çelişir.

Peki, nedir bu tam açıklanamayan, ölçülemeyen ve ifadelerle ortayakonulamayan bilinç? Tanımlaması daha çok doğrudan olmasındanziyade dolaylı yollardandır2 (farkındalık gibi) ve birçok farklı şeyi ifadeedebildiği için zordur.3 Çünkü bilinç ağırlıklı olarak kişisel birdeneyimdir. “Canlı maddenin öğretimini denetleyen özel bir

2

Current Awareness: Spotlight on consciuosness. The 1996 Ronnie MacKeith Lecture. Developmental Medicine andChild Neurology 1997;39:54-62.3 Dawkins MS. Hayvanların Sessiz Dünyası.. 2.Baskı, TÜBİTAK. 1999;5-6

Page 7: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 7/148

  | 7 

öğretmendir, bazen yeterince eğitilmiş olan öğrencisini, ötekigörevleriyle uğraşmak için yalnız bırakır” şeklinde basit ve anlamlıtanımlamaları da varsa da,4 “bir kişinin kendi varlığının/var oluşunun,duyularının, düşüncelerinin, çevresinin farkında olması” olarak datanımlanır.5 İç durumumuzu sorgulayarak bir şeylerin farkında oluruzve bilinçli bir varlık olduğumuzu hissederiz ve bilincin en önemlinoktası da budur.6 Bilinç, çoğu kez "farkında olma, farkındalık" ile aynıanlamda kullanılır.  Yani bilinçli kabul edilen varlıkların “nesnel/dışsalgözlem” ve “öznel/içsel gözlem”leri vardır. Öznelci kuramlarıntuzağına düşmemek elde değildir. Bilincin bütün tanımları temelde hepaynı gibidir. Ama her tanım “eski bir şişede yeni bir şarap gibi” sunulur.Ya da bazıları “görüntüyü kurtarmak” adına öne sürülmüşlerdir.Tanımı yapacak bir doctor universalis  (evrensel bilgin) bulmakmümkün değildir. Ya da bekleyeceğimiz ani bilgisizlikten, ani bilgili birduruma geçme, ani bir kavrayış (anagnoresis) mümküngözükmemektedir.

Bir kişi bir nesneyi algıladığı zaman, gözlemci gözlenennesneye göre tanım olarak dışarıdadır. Fakat içe bakışesnasında – kendini gözlemleyen bir gözlemci – özne

ve nesneye aynı anda rastlar. Sanki gözlemci hemkendinin içinde hem de kendinin dışındaymış gibidir.Tıpkı bir Möbius şeridinde olduğu gibi. Halkaetrafındaki yol izlenince, görülecektir ki sadece bir kıyıvardır.7 Werner Heisenberg’in sözleriyle: “Dünyanınnesne ve özneye, iç ve dış dünyaya, beden ve ruhaayrımı artık bir uygunluk değildir” durumuna rastlarız.Möbius şeridi, kâğıttan bir şerit kesilip bükülerek ikiucu yapıştırılarak elde edilebilir. Bir ABCD kâğıt kurdelesi alıp bunu 1800 kıvırıp, C noktasını A

noktasıyla ve D noktasını B noktası ile birleştirecekşekilde üst üste getirilecek olursa böyle bir şerit eldeedilebilir. Yapay bir nesnedir. Bir tek yüzü ve bir tekkenarı olan yüzeydir. Bu şeridin bir yüzünün ortasınamavi diğer yüzüne kırmızı çizgi çizmek isterseniz, bumümkün olmaz. Çünkü “diğer yüz” yoktur. Mavi çizgi,herhangi bir son ya da kenara ulaşmadan kendine

4 Schrödinger E. Yaşam Nedir? Evrim yayınları, 1999;123.5

Random House Webster’s Unabridged Electronic Dictionary, CD-Ver 2.0, 1996.6 Dawkins MS. Hayvanların Sessiz Dünyası. 2.Baskı. TÜBİTAK. 1999;77 Davies P. Tanrı ve Yeni Fizik. İm yayınları, 1995;191

Page 8: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 8/148

  | 8

ulaşır. Yani, Möbius şeridi bir anlamda bir yüzü olanbir yüzeydir. İki kenarı da aslında kesintisiz birkenardır.

İçsel, kişiye ait olan öznel bakış açısıyla bakıldığında bilincinbazı özellikleri tamamen başka biri tarafından değerlendirilemez. Herzaman öznel olan “görüyorum, hayal ediyorum, inanıyorum,düşünüyorum” gibi kendi içselliğimize ait ifadeler kullanırız. Bütünbunlar, öznel yapımızla birlikte geçmiş ve geleceği göz önüne alarak,geçmiş deneyimlerimizin sentezinden oluşurlar. Bu zamana bağlıyerleşik durum belleğimizle de yakından ilişkilidir. Bu yönüylebakıldığında bilinç, diğer bir kişiye içselliğimizi aktarım için öznel dil

ile sıkı sıkıya bağlantılıdır.8

 Felsefeci Daniel Dennett bilinci, beynin değişik bölgelerininaynı anda değişik işler yaptığı ve olayları kendine göre yorumladığıyaratıcı kargaşa olarak kabul eder.9 Ortada tek ve doğru bir yorumyoktur. Bilinci kafalarının içinden dışarıya bakarak anlamaya çalışanbir insan olarak tanımlayan düşünceleri eleştirir. Belki de, bir tanımbulmaya çalışmamalıyız der. Bu çeşitlilik göz önüne alındığında tanımyanıltıcı da olabilir. Dolayısıyla kesin bir tanımdan uzak durabiliriz.Çünkü esas problem, bir yirminci yüzyıl sorunu olan bilinci, modası

geçmiş on dokuzuncu yüzyıl terimleriyle tartışmamızdankaynaklanmaktadır.10 Bilinç hakkında bugünkü tartışma David Chalmers tarafından

öne sürülen ve ayrımı yapılan bilincin “kolay” ve “zor” problemleridir.Kolay problem, bilinç deneyimi olmaksızın sinir hücresel olaylarındoğasını anlamadır. Bir dereceye kadar bu soru yanıtlanmıştır. Bunlararasında, beyinde paralel bilgi işleme nasıl oluşur? Bellek nasıldepolanır ve geri çağrılır? Seçici dikkatte hangi mekanizmalar devreyegirer? gibi sorulara kısmen yanıtlar oluşturulmuştur. Zor soru ise,

bilincin genel açıklamasını içerir. Nasıl fiziksel dünyadan bilinç doğar?Niçin bazı sinir hücresel olaylar bilinçli deneyimle sonuçlanırken,diğerleri sonuçlanmaz? Ve en önemlisi de bilinç denilen şey nedir?11 

Fizikçi Roger Penrose’a göre bilinç, fiziksel olarak yanınayaklaşılması gereken ve bilimsel bir kavramdır. Tanımlamadan ziyadetarif edilmesinin daha uygun olacağını belirterek, aktif ve pasif olarakiki parçaya ayırır. Renk ve armonilerin algılanmasını farkındalıkla

8 Dekacour J. An introduction to the biology of consciousness. Neuropsychology 1995;33:1061-1074.9

Dannett D. Conciousness Explained. Little Brown Comp. 1991.10 Searle J. Minds, Brains and Science. Harvard University Press. 1984.11 Arcizzewski M, Akins K. Race for consciousness. Trends in Neurosciences 2000;23;648-649.

Page 9: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 9/148

  | 9

birlikte pasif olarak kabul ederken, bilincin özgür irade ile iş görmeyeteneğini de aktif kısmı olarak ele alır. Anlayışı bu ikisi arasınayerleştirir ve farkındalıkla anlayışın ayrılamayacağını, eğer farkındalıkolmazsa anlayıştan bahsetmenin anlamsız olduğunu belirtir. Bilincintanımını da farkındalıkla eşanlamlı olarak kabul eder. Yine zekâyı daanlayışa bağlar.

Analiz , bir bütünü kendini oluşturan parçalarına-öğelerineayırarak açıklamakSentez , parçaları birleştirerek bir bütünü anlamayaçalışmak.

A priori , doğruluğu deneyimlerimize, gözlemlerimizedayanan savlara, önermelere, düşüncelere, yargılara denir.Bunun tersi duruma a posteriori  denir. Deneyden türetilentüm bilgi a posterioridir . A priori  usçuluk, a posteriori  deneycilik olarak da adlandırılır.

Aktif ve pasif bilinç yanında, değişik ayrımlar da vardır. Birincil veyansıtıcı (reflective) bilinç arasında keskin bir ayrım da bunlardandır.Birincil bilinç daha basittir ve duyusal uyarıların farkındalığı ilebirliktedir. Bu tür bilinç, beyinde bazı işlemlerin bilinçli, bazılarınınsabilinçaltı aracılığı ile nasıl yapıldığını anlatır. Yansıtmalı bilinç ise benlikile ilişkilidir ve “ben” veya “benim, kendim” temsiliyeti ile ilgili birkavramdır.

Bir ayrım da fenomenal ve psikolojik bilinç arasında yapılır.Fenomenal bilinç “bazı fenomenal kalitenin varlığını ifade eder, yanibirincil kişi  deneyimini yansıtır; hâlbuki psikolojik bilinç; uyanıklık,içgörü, aktarabilirlik, kendi–bilinci, bir şeye dikkat veya bilgisini(farkındalığı) ifade eder. Felsefi bakış açısı ile fenomenal bilinciaçıklamak çok zordur. Yani bu Thomas Nagel’ın sorduğu “Yarasa gibiolmak nasıl bir şeydir?” sorusunun yanıtını vermek anlamına gelir. Özelolarak hissedilen “ben” bilincin temel kavramıdır.

Birçok durumda felsefede kullanılan bir terimle ne denmekistendiğini anlamamıza rağmen anlamının duru bir açıklamasınıvermeyi ya da onu tam olarak tanımlamayı başaramayabiliriz. “Bilinç-zihin/beyin-beden” ya da kısaca simgesel olan “psi/phi” sorununungeçmişine uzanmak istediğimizde, genellikle beklediğimizdenifadelerden farklı olarak “ruh/beden” ilişkisi hakkında yapılandeğerlendirmeler ve adlandırmalar göze çarpar. Çoğu felsefeci hem

Page 10: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 10/148

  | 10

Antikçağda hem de modern felsefenin doğumu sıralarında bedendenfarklı olan ve genellikle karşıtında bulunan “bir şey” için farklıtanımlamalar ve adlandırmalar kullanmışlardır: pneuma, öz, töz, tin,can, ruh, nefs, maneviyat, akıl gibi...

“Sık sık şaşırır ve genellikle kullanımda olan sözcüklerin duruve belirli anlamlarını elde etmede güçlüklere düşeriz” der Berkeley.Yanlışa neden olan “şey” ya da “töz” kelimesinden ziyade, anlamlarıüzerine düşünme tutumudur, diyerek “sözcüklerin anlamını bir kararabağlamak istiyorum” ifadesi ile çözüm sunmaya çalışır.12 Berkeley“Terimler bir ölçüde konuşmayı kısaltmak için ortak alışkanlıktarafından yaratılmışlar ve bir ölçüde de öğretim amacıyladüşünülmüşlerdir... Gerçeklik arayışında doğru olarak anlamadığımızterimler tarafından yanlışa düşürülmemeye dikkat etmeliyiz...Neredeyse tüm felsefeciler uyarıda bulunurlar ve çok azı ona dikkat eder” der.

Bilincin ±100 Tanımı

12 Copleston Felsefe Tarihi. Berkeley-Hume. Cilt 5, bölüm b. Çev.Aziz Yardımlı. İdea Yay. 1998;22

Page 11: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 11/148

  | 11

Hintli altı adam vardıÖğrenmeye çok hevesliydilerFili görmeye gittilerHepsi kör olmasına rağmen

Gözleme ile her biriKendi düşüncesini teyit etmek istedi.

Birincisi file yaklaştıVe olan olduOnun güçlü ve dar gövdesine karşıBağırmaya başladı:“Allah aşkına! Fakat filDaha çok duvar gibi.”

İkincisi uzun dişini hissetti

Çığlıkla “amanın! Burada ne var?“Çok yuvarlak, düzgün ve sivriÇok açık ve net Bu harika bir özellikDaha çok bir mızrak gibi”

Üçüncüsü hayvana yaklaştıVe mutlulukla tuttuElleri içinde hortumunuBöylece cesaretlendi ve konuştu:“Anladım” dedi aynen

“Fil daha çok bir yılan gibi”

Page 12: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 12/148

  | 12

Dördüncüsü sabırsız elleriyle dokunduDizlerini hissetti“Ne harika canavarçok düz” tekrarladı:“Bu fil, çok belliDaha çok bir ağaç gibi”

Beşincisi şansla dokundu kulağınaDedi: “en kör adam bileBunun ne olduğunu söyleyebilir,Filin bu doğaüstü özelliğiDaha çok bir yelpaze gibi!”

Altıncısı daha çabuk değildiCanavarı el yordamı ile yokladıSonra, sallanan kuyruğu yakaladı

Onun hissiyle“Anladım” dedi“Fil, daha çok, bir halat gibi”

Ve Hindistanlı bu adamlarUzun ve sesli tartıştılarKendi fikrinde her biriSon derece kesin ve kararlıHer düşünce kısmen doğruyduVe tümü yanlıştı!

The Blind Men and the Elephant  John Godfrey Saxe (1816-1889) 

Çeviri: Sultan Tarlacı 

 Bilinç, (Osmanlıca. Şuur, İstiş'ar, Zamir, Hatır, İdrâk, İlim, Vukûf, Vicdân,Hissi bâtın, Hissi nefis, Akide, İtikat, İnsâf, Derûn […] İnsanın çevresini

ve kendisini anlamasını sağlayan anlıksal süreçlerin toplamı. Osmanlıcaşuur anlamını veren Türkçe bilinç  terimi bilmek  mastarından,Osmanlıca vicdan  anlamını veren Türkçe bulunç  terimi bulmak  mastarından türetilmiştir. Bu türetimde Osmanlıca terimlerin Arapçaanlamları göz önünde tutulmuştur. Her iki anlam da Hint-Avrupa dilgrubuna bağlı Fransızca, İngilizce ve İtalyancada aynı terimle dilegetirilir. Terim, Hint-Avrupa dil grubunun kesmek ve yarmak anlamlarını veren skei  kökünden türemiş, Latince aynı bilgilere sahip olduklarından ötürü kişiler arasında kurulan dayanışma anlamını veren

conscientia  sözcüğü aracılığıyla bu dillere geçmiştir. Terimin budillerdeki ilk anlamı bulunç (Fr. Conscience morale )'tu, sonradan bilinç 

Page 13: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 13/148

  | 13

(Fr. Conscience psychologique ) anlamına kaymıştır. Ruhbilimde bilinçterimi, öznenin kendini sezişi ya da kendinin farkına varışı anlamındakullanılır, algı ve bilgilerin anlıkta izlenmesi süreci olarak tanımlanır.Geniş anlamda bilinç, usun kullanılmasıdır. Ruhbilimsel açıdan insan,kendi varlığını ancak bilinciyle aşabilir. Türk Dil Kurumunca bilinç 'leilgili çeşitli ruhbilim terimleri önerilmiştir (Bk. Ruhbilim Terimleri Sözlüğü, TDK. Yayını, birinci baskı, s.35-36): Anımsamayısağlayamayacak aşamadaki öğrenme bilinçdışı öğrenme  (İng.subliminal learning ), belli bir anda insanın aynı zamandaalgılayabileceği nesnelerin toplamı bilinç genişliği  (İng. span of   consciousness ), bilinç sürecini denetlediği ileri sürülen beyin yeri bilinç katı  (İng. seat of consciousness), hekime duyulan güvensizlik ya dautançtan ötürü verilmesi gereken bilgileri saklama bilinçli direnç (İng.conscious resistance ), bir küme yaşantının ötekilerden ayrılarak kendiiçlerinde örgütlenmesi bilinçliliğin bölünmesi  (İng. Split-off   consciousness ), nesne ve olaylara karşı uyanık bulunma durumu bilinçlilik (İng. consciousness ), belli bir anda bilinçte bulunmayan amaanımsanıp bilince çağrılabilen anıların bilinçteki yeri bilinç öncesi (İng.foreconscious, preconscious )…

 

İngiliz felsefeci John Locke’un “birinin kendi zihninden nelerin  geçtiğinin algılanması ” olarak tanımladığı psikolojik durum.

 Almanca. Bewusstein ; Fransızca. conscience ; Italyanca. coscienza . […]Zihinsel olanla zihinsel olmayan arasında bir nokta (Baldwin, Elements of Psychol ., 57). […] maddenin bazı halleri bilinçli kelimesi ile ifadeedilir. ‘Ne zaman olursa olsun, rüyasız ve belirgin derin uykuyagirdiğimiz durumdan farklı olarak, uyanık olduğumuz zaman içinde

olduğumuz durum, bilinçli olmaktır. […] yemek sonrası bir şekerlemeuykusundan dışarıdan gelen bir sesle uyandığımızda veya gece yarısıtifo ateşinden kendimize geldiğimiz zamanki durum’ bilinçtir.

Daha erken dönem İngiliz psikologları kelimeyi zihnin kendidurumları ve süreçlerini doğrudan tanıması olarak ifade etmişlerdir.Böylece Locke “Bilinç, insanın kendi zihninden ne geçtiğininalgılanması” (Essay , Bk. II. chap. i. 19) ve Reid: “Zihinlerimizde şimdikianda sahip olduğumuz tüm işlemlerin bilgisi” (Works , Hamilton's ed., i.222) olarak tanımlamıştır.

 

Page 14: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 14/148

  | 14

Psikolojide, genellikle kendine ve çevreye olan farkındalığı göstermekiçin kullanılan terim. […]

 Farkında olma durumu; farkındalık, tanıma, algılama, duyum.

 Bir özel düşünce veya kişinin var oluşuna veya durumuna farkındalığı.

 1. Bilinçli olma durumu veya hali. 2. Birinin kendi veya ortaklaşakimliğini içeren düşünceler, inançları ve bireysel veya grup özelliklerinigöz önüne alarak hissetmesi. 3. Özel farkındalık veya duyarlılık: sınıf bilinci, ırk bilinci. 4. Psikoanalizde, bilinçlilik.

 

Şuur. Kişinin kendisi ve çevresinden haberdar olması durumu.

 1. Birinin kendisindeki bir şeyin özellikle farkında olması durumu veya

kalitesi. Dışsal bir olay, durum veya nesneye bilinçli olma durumu veyahali. FARKINDALIK ... 2. Hisler, duygulanımlar, istekler ve düşüncelerinkarakterize edildiği durum: zihin. 3. Bir kişinin bilinçli durumununtoplamı. 4. Bilinçli yaşamın normal durumu <bilinci tekrar geri geldi >.5. Bilinçsiz işlemlerin farkında olan bir kişinin zihinsel yaşamının en üst seviyesi.

 1. Bilinçli olma durumu; birinin kendi varlığı, durumu, duyuları,

hareketleri, zihinsel işleri hakkındaki bilgisi…[...] 2. Herhangi bir nesne,durum veya hislerin varlığının algısı ve anlık/şimdiki bilgisi. 3. Hisler,inançlar veya beklentiler…

1.Duyularımıza ve zihinsel işlemlerimizin bilgisi veya birinin kendizihninden ne geçtiğinin bilgisi; bilinen içsel nesneleri yapan zihnin işi.2.Suçluluk ya da masumluğun içsel hissi veya bilgisi. 3. Gözlem veyadeneyimden gelen kesin bilgi.

 

Page 15: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 15/148

  | 15

Webster 1913 ile aynı tanımlamalar (1-2-3).

 1. Kendine ve kendi durumuna farkındalık durumu. 2. Bir şeyinbilgisine sahip olma “Onun yanlış yaptığının farkında değil.” Eşanlamlı:farkındalık, tanıma, bilme durumu.

 Birinin kişisel veya toplu kimliğini de içeren, farkındalık veya bilinçliolma durumu... Özellikle herhangi bir zamanda (karşıt olarak “zihin”geçmiş bilinç hareketlerinin toplamıdır), özel bir duruma, noktaya veyasoruna farkındalık ya da hassasiyet olarak da tanımlanır.

 Basit ve herkes tarafından kabul edilebilir bir tanımı yoktur. Çoğutanımlama, adeta sonsuza dek sürecek (ad infinitum ) gereksiztekrarlamalardan (örneğin bilinç farkındalık olarak tanımlanır) ya dasadece tanımlayıcı kelimelerle ifade edilir (hisler, düşünceler, algılargibi...) 1. Çevreye farkında ve uyanık olma hali: çevrenizden ne olupbittiğinin farkında olma veya uyanıklık durumu. 2. Birisinin zihni vedüşünceleri. 3. Paylaşılmış hisler ya da inançlar. 4. Belirli bir konunun

farkında olma. 5.Düşünceler ve hislerin farkındalığı. 

Kendine farkındalık. Öznel deneyim.

 1. Bilinçli olma durumu; birinin çevresinin, algılarının, düşüncelerininve var oluşunun farkındalığı. 2. Düşünceler ve inançlar... 3. Zihin vehislerin tam olarak çalışır durumda olması, uyanık yaşam gibi:

<düştükten sonra tekrar bilinci geri geldi >. 4. Bir şeyin ne olduğununfarkında olmak; içsel bilgi. 5... ani farkındalık. 6. Bilinçsiz zihinselişlevlerle karşılaştırıldığında, farklı olarak, bir kişinin farkında olmadurumundaki zihinsel çalışması. 7. Felsefede:  Düşünceler, hisler veirade ile karakterize zihin veya zihinsel yetenekler. 8. Birinin bilincindeyükselme; özel ya da bir politik toplulukta, birinin kendi ihtiyaçlarını,davranışlarını, tavırlarını anlamasında ve farkında olmasında artma.

 

Konuşma dilinde, birinin çevresinin farkında olması ve uyanık olmasıdurumunu ima eder [...] Bilinç, genellikle kendine farkındalık, kendi ve

Page 16: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 16/148

  | 16 

çevresi arasındaki ilişkiyi algılama yeteneği olarak kabul edilir. Bilinçtekullanılan “Ben” ifadesi kişinin kendisine gönderme yapar.

 1. Birisinin düşüncelerine ve çevresine, uyanıklığı, dikkati vefarkındalığı. 2. Farkında olma; bilme durumu <Onu birisinin izlediğinin bilincindeydi > 3. Temkinli olma <Nazik olmak için bilinçli bir çaba  gösterdim >...

 Fiziksel olaylar veya zihinsel kavramların farkında olma durumu; geneluyanıklık durumu ve çevreye yanıtlılık durumu.

 1. Bilinçli olma durumu, tam dikkatlilik, farkındalık, uyum ve çevreyeyanıt verme; tam ve sağlam bir algıya sahip olma. 2. Zihnin içeriğine vebilişsel işlevlere bakışın öznel farkındalığı. 3. Bireysel ya da gruba ait deneyimlerin toplamına herhangi bir zamanda farkındalık. 4.Psikanalizde, bilinçlilik.

 

Bilinç (Lat. Conscientia; Alm. Bewusstsein )... Yaygın ifade ile bizim tümhis, düşünce, algılar ve isteklerimizi içine alır—sonuçta bizim zihinselyaşamımızın toplamıdır. Terimin anlamı, en iyi bilinçli yaşamın tersiolan bilinçsiz durumun ortaya çıktığı bayılma veya derin, rüyasız biruyku ile karşılaştırılarak gösterebiliriz. Zihinsel durumlarımızın bilinçliolmasından bahsederken, hayatta olduğumuzu veya herhangi birderecede farkında olduğumuzu söyleriz. Kendi bilinci (self-conscious )terimi, kendi durumumuzda, daha yüksek veya bilginin daha düşüncelidurumunu ifade eder.

Bilinçli olma durumu veya hali. Birinin düşünceler, inançlar vehassasiyetlerini de içeren kişisel ya da toplumsal kimlik hissi. Özelfarkındalık veya hassasiyet. Özel bir durum ya da noktaya karşıuyanıklık/dikkat.

  ,Bilinç ve bilinçlilik kelimelerinin doğasının ne olduğunu bilmek

kolaydır. İsimlendirmenin amacı için büyük önemi vardır. Bizimhislerimizi farklı sınıflara ayırıp isimlendirme değildir, fakat bir isim bu

Page 17: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 17/148

  | 17 

sınıfların tümüne eşit olarak uygulanabilir. “Bilinçlilik” kelimesi budüşünceye bir yanıttır ve bilinçten oluşturulmuştur... Bilinç birduyumdur... Hislerin tüm alt sınıflarının tüm adlarını içerir. Bir çiçekkokladığımda bilinçli olurum...; hatırladığım zaman bilinçli olurum;inandığım zaman bilinçli olurum... Fakat inanma durumunda inanmanınbilinçli olması, iki ayrı şey değildir, henüz aynı şeylerdir...

 Bilincin önerilen tanımı, bilinçli benin özelliklerinin teriminde, bilincielemanlarına ayırarak yapısal çözümleme yaparak yapılamaz. Farklıolarak, yapısal çözümleme, psikolojide çok yaygın bir şekil olmasınakarşın, psikolojinin özel tanımını desteklemelidir. Bilincin çözümlemesonuçları, bilincin öğeleri olarak bilinir... öğelerin üç grubu vardır: 1.Hissel veya kanıtlayıcı öğeler, 2. Atfedilen öğeler (en azındangerçekliğin hissi ve davranışsal yanıtları içerir) ve 3. Karşılıklı ilişkiliöğeler [...]

Felsefeciler ‘bilinç’ terimini dört ana başlık altında kullanırlar: geneldebilgi, niyetsellik, içgörü (ve özellikle oluşturan içsel şeyin bilgisi) vefenomenal deneyim. Birinin zihninin içindeki bir şey "içgörüsel

bilinçlilik"tir. İçgörü, birinin kendi zihinselliği hakkında ilk elden bilgisiolarak kabul edilir. Bir deneyim veya diğer zihinsel mevcudiyet olan"fenomenal bilinçlilik" ise birinin "bunun gibi bir şeye " sahip olmasıdurumudur. En açık örneği; tat almak, görmek, ağrı duyma veyakaşınma gibi algısal deneyimlerdir... Fenomenal bilinçlilikdeneyimlerinin fiziksel olmadığı öne sürülmüştür... İçgörüsel bilinç,fenomenal bilinçten daha az bulmacamsıdır.

 

1. İnsanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneği, şuur. 2. (psikoloji)  Algı ve bilgilerin zihinde duru ve aydınlık olarak izlenme süreci, şuur...3. (mecaz)  Temel bilgi, temel görüş. 4.Bir toplumdaki ruhî etkinliklerinveya ruhî durumların bütünü. 5.Dimağ.

‘Bilinç’ milyonların dilini aşındırmış bir kelimedir…

.  

Bilinçli olma durumu; algılar tarafından yapılan vurgulamalara zihninyanıtlılığı, ek olarak dışsal bir farkındalık durumunu da içerir.

Page 18: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 18/148

  | 18

 Zihinsel olarak uyanık olmak ve ne olduğunu bilme. Bilinç kaybı  bilinçsiz olmaktır, duyusal uyaranlara yanıt mümkün değildir. Bilinci  geri gelmek, bilinçsizlik ardından bilinçli olma durumu.

Bu kelimenin iki ilişkili felsefi kullanımı vardır; birincisi, Locke'daolduğu gibi, algılama ile aynı anlama gelen ve içgörü üzerine eklenmişzihin kapasitesi ile kendi bilgisinin hissidir; ikincisi ise, daha dar birmodern algıdır, anesteziye karşıt olarak, zihinsel durumların genelözelliklerini betimler. Temel felsefi konular (a) ne gibi yollarla biröznenin bir nesneye kendi farkındalığı mümkün olduğu (nasıl içgörüortaya çıkar?) ve (b) her zihinsel durumun bilinçle bir arada olmasınınzorunlu olup olmadığı gibi kavramlarla ilgilidir.

 Bir kişinin bilinçli olarak beş duyu aracılığıyla çevreyi algılaması vealgılarına yanıt oluşturmasını vurgulayan karmaşık bir kavram.

 

Zihinsel kavramlar veya fiziksel olayların farkından olma durumu.Bilinçli bir kişi uyanık ve çevresine yanıt verebilirdir (karşıt tanımlamalardan yararlanmaya çalışır ve devam eder: bakınız; koma,bilinçsizlik, anestezi).

Bilinç, özel bir uzay-zaman sistemidir. Çeşitli algıları sistemli olarakortaya koyar.

 1.Bilişsel duruma farkındalık, kendi ve durumu hakkında farkındalık.2.Farkındalık, bilme yetisi, idrak, tanımak, bir şeyin bilgisine sahipolmak.

 Almanca: Bewusstsein . İnsan deneyimi ile bir arada olan kendifarkındalığının öznel fenomeni.

 

Page 19: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 19/148

  | 19

Kişinin kendine ve kendinin çevresine (uyku, hastalık, ilaç veya hipnozolmadan) farkındalık durumu. Bu farkındalık saf olarak dışsal olaylarveya fenomenlere karşı değil aynı zamanda kişinin kendi hisleri,inançları ve zihinsel olaylarını da kapsar. İçgörüsel olan kendinefarkındalık, dışsal uyaranlara yanıt vermeden farklı bir durumdur vebilinç için ön zorunluluk olarak kabul edilir. [...] Bilinç çok azanlaşılabilmiştir ve sıklıkla dilin yeterliliği ile bağlantılıdır.

 Farkında olmanın psikolojik durumu. Birçok farklı anlamlara gelebilir,uyanık olma durumu (bilinçsizlikten farklı olarak) ve doğrudanulaşılabilir ya da aktarılabilir (bilinçaltı veya ön bilinçten farklı olarak)zihinsel deneyimleri içine alır.

 1. Birinin çevresinin farkında ve uyanık olması durumu ve buna normalyanıt vermesidir. 2. Bilinçsiz durumdan farklı olarak, farkındalığı olanbirinin zihinsel faaliyeti ve yanıt seviyesi. Editörün Notu: Sinirbilimi vepsikolojide bilincin anlamı öznel deneyimdir. [...] Bilinç bugün en çokçalışılan/araştırılan alandır. Beyindeki fiziksel değişikliklerin bilinçdeğişiklikleri ile ilişkisini biliyoruz, fakat bilincin "zor sorun"u, beyin

hücrelerinin ateşlemesi gibi fiziksel-nesnel olayların nasıl kişisel özneldeneyimlere dönüşebildiğidir. 3. Bir şey hakkında bilmek veya bir şeyinbilincinde olmak.

 1. Genel olarak, bir farkındalık durumu: bilinçli olma durumu. Bu en sıkkullanılan şeklidir... 2. Zihnin; hisler, algılar ve anlık farkındalığınınbelleğini içeren bir alanıdır ki şimdiki/hazır bulunan zihinsel yaşamınbakış açısı dikkate yöneltilir. Bkz. dikkat . 3. İçgörü için zihnin mümkün

olan bileşeni. ... 4. Psikanalizde, bilinçlilik . [...] Bkz. Örtük öğrenme ve örtük bellek. 

 Bilinç (Lat. conscire , ‘farkında olmak’ ) psikolojik terim olarak, çevreyekarşı uyanıklık durumunu tanımlar, çok, az veya sınırlı olsa bile bilinçve farkındalıktır; uyku, koma ve de ilaçlarla ilişkisizdir. Ne yaptığımızaveya bizim zihinsel durumlarımıza dikkat vermedir, hayvanlarda böylebir özellik yoktur. [...] Felsefeciler bilinci iki tipe ayırırlar (ki genel

anlamda ‘farkındalık’ ile eşit anlamlıdırlar). Bilincin iki tipi, zihinseldurumun iki tipi ile ilgilidir. Ağrı ve duyusal (görsel ve işitsel)

Page 20: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 20/148

  | 20

deneyimler gibi zihinsel durumlar görüngübilimseldir(fenemenolojiktir ): belli yollarla hissedilirler. Bir görüngü durumunbilincinde olan ve nasıl hissedildiğinin farkında olan maddedir. Sonuçta,bu gibi zihinsel görüngüsel durumlar bilinçlilik için gerekli  görünmektedir ; bir ağrıya farkındalık olmadan ağrı olarakhissedilemez. Buna rağmen, tüm zihinsel durumlarımızgörüngübilimsel değildir. [...] inanç ve isteklerimiz görüngüsel değildir.[...] Ve görüngüsel olmayan zihinsel durumlar bilinçlilik için gerekli değildir .

Bilinçlilik, 1. Uyanıklık ve farkındalık; uyku ve komada olmama. Kişininçevresinin, kendi düşünceleri ve uyaranlarının farkında/haberdarolması. 2. Tam farkındalığı vurgular... 3. Kişinin kendi, çevresi vezihinsel aktivitelerine farkındalığı ve hareket seçimlerine de etki edeninsan zihninin bir parçası.

 Farkında olma durumu, fiziksel olaylar veya zihinsel kavramlarıalgılama; çevreye genel uyanıklılık ve yanıt verebilme durumu;algılamanın bir işlevi.

Sıcak bir banyo ile gevşemenin zevki veya akşamdan kalmışlığın verdiğirahatsızlık hislerini, bir bilgisayar ekranındaki görsel deneyimleri, birproblem çözerken ortaya çıkan ani düşünceleri içerir. Bilinç bizimzihinsel yaşamlarımızın bir kalite belirtisidir...

...insansal ve ruhsal anlam taşıyan dünya deneyimini gerçekleştiren şeyolarak insanı belirten bir terimdir.

Nedir bilinç? Bilmek anlamına gelen conscious  (bilinçlilik) veconscience  (vicdanlılık) sözcüklerinin her ikisi de Latince kökenlidir.Biz onu düşüncelilik ve farkındalık anlamında kullanırız...

İç dünyamızı oluşturmak şöyle dursun, onun ancak özel (belki dehastalıklı) bir durumudur.

Page 21: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 21/148

  | 21

Bilinç, beynin yarattığı bir perspektiftir.

     Bilinci tanımlamak, sadece bu olgunun elle tutulamayan, değişkendoğasından dolayı değil, aynı zamanda bu sözcükle birçok farklı şeyiifade edebildiğimiz için de zordur. “Bilinç” sözcüğünün... birçok değişikanlamı olması nedeni ile basit ve açık bir tanımlama bulmanın güçlüğüşaşırtıcı olmamalıdır. Hatta belki de bir tanım bulmamaya çalışmalıyız...bu tanımlamalar yanıltıcı olabilir. Bu yüzden bilinç sözcüğünüduyulardan birinin ya da tümünün dolaysız biçimde farkında olmakanlamında kullanacağım. Ama yine de bilincin birçok biçimi olduğunu...vurgulamak istiyorum. ... zamansız tanım hayal kırıklığına uğramatehlikesi getirecektir.

...bilmek, anımsamak ve algılamak gibi öznel duygular yaratmanınötesinde, “modüler süreçlerin çıktılarını bir araya toplayan bütüncül birveri tabanıdır”.

Deneysel beni oluşturan öğelerin bütünü, yani “ruhsal yaşantılarındokusu, bu ruhsal yaşantıların iç algılanması ve her türlü ‘ruhsal edim’ya da yönetimsel yaşantıya verilen kapsayıcı ad. Bilinç ve dünyaeşzamanlı verilerdir. Özü bakımından bilincin dışında olan dünya, yineözü bakımından ona bağlıdır.

...yeterince şık bir kontrol sistemine sahip olmanın edilgen bir parçası,...

bilincin kesin bir tanımını önermeye kalkışmanın akıllıca bir davranışolacağını sanmıyorum. Bilinçli olmakla “farkında olmak” ifadesini aynıkabul ediyorum.

Uyanıklık, dikkat, algı ve duygular, algısal-devinimsel ilişkilendirme,kendine farkındalık, güdüleme sistemleri ve belleğin toplamıdır.

Page 22: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 22/148

  | 22

...uyanıklık, seçici dikkat ve beyin içerikleridir.

 ...içsel, nitel, öznel durumlar ve farkındalık, duygu işlemlemesi.

Bilinçlilik, insanın var oluşunun temel gerçeğidir; çünkü bilinçlilikolmaksızın, var olduğumuzun bütün öteki insansı özellikleri olanaksızolurdu. ...Felsefedeki ve psikolojideki çağdaş tartışmaların, bilinçlilikkonusuyla ilgili bize söyleyebileceği çok az şey olmasının bir tür rezalet olduğunu da belirtmeliyim. ...evrenin gerçekten anlamsız olduğunudüşünüyorsanız, bilinçliliğin var oluşunun, size de şaşırtıcı görünmesigerektiğini düşünüyorum. ...özgürlük esas olarak bilince bağlıdır. ...kendimi bilinçli olarak görüyorsam bilinçliyimdir.

...bizim içsel deneyimlerimizin toplamıdır.

İnsanın kendisi ile sessiz konuşmasıdır.

Bilinç, pasif algısal deneyimler (öznel) ve aktif kısımlardan oluşan(problem çözme) bir bütündür ve her ikisi arasında veri akışını-hareketini çalışan (kısa süreli) bellek sağlar.

 ...”kendi”nin hem yönetmen hem de nesne olduğu durumlardakullanılan çok etkili bir programlama aygıtı.

1. Kişinin kendi varlığı ya da dış dünyaya ilişkin doğrudan edindiğisezgisel ve düşünsel bilgi; şuur [...] 2. Bir şeyin varlığına, gerçekliğineilişkin zihinde açık seçik beliren temel düşünce...

...Bilinç, canlı maddenin öğretimini denetleyen özel öğretmendir, bazen,zaten yeterince eğitilmiş olan öğrencisini, öteki görevleri ile uğraşmak

için yalnız bırakır... Bilinç canlı maddenin öğrenmesi ile birleşmiştir;öğrenebildiği (yapabildiği) bilinçtir.

Page 23: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 23/148

  | 23

Bilincin doyurucu bir tanımını yapmak oldukça güçtür, çünkü bilinçlilikyaşantımızda birincil bir öğe olarak yer almaktadır. Psikoloji açısındanbireyin kendisinden ve çevresinden haberdar olma durumu olaraktanımlanabilir. Nörolojik açıdan ise bilincin durumundan başka bir debilincin içeriğinden bahsetmek gerekir. Bilincin içeriği duyular,duygulanımlar, anılar olarak tanımlanabilir.

Zihin sadece bilinçli olduğumuz zaman fark edilebilir. Uyurkenbilincimizi kaybetsek de zihnimizi kaybetmeyiz. Gene de bilinçsizolduğumuzda, zihin anlamsızdır. Bu nedenle bilinç, belirli bir zihnin,kişiselleştirilmiş bir beynin o anki birinci el, birinci şahıs deneyimiolarak görülebilir. Bilinç, zihne can katar; bu, sinirbilimcilerin önündekinihai bilmece ve sizin en özel yerinizdir.

1. Kişinin kendisine, yaşantılarına, çevresine, öteki kişilere, bir bütünolarak içinde yaşadığı dünyaya ilişkin farkındalığı, yaşanandeneyimlerden kendiliğinden doğan kendinin farkında olma

görüngüsü; 2. öznenin duygularına, algılarına, bilgilerine vekavrayışlarına bağlı olarak kendini anlama, tanıma ya da bilme yetisi; 3.bilme edimi ile bilinen içerik arasındaki ilişkiyi her ikisini de içerecekbiçimde bir üst düzeyde kurabilme becerisi; 4. acı çekme, isteme,bekleme, düş kırıklığına uğrama, korkma gibi belli bir nesnesi bulunanbütün “geçişli” yaşama edimlerini olanaklı kılan ana ilke; 5. düşünenöznenin kendisine dönerek, kendisini kendi düşünceleri ile kavraması,kendisine bir başkası olarak dışarıdan bakabilmesi durumu; 6.“içebakış” yoluyla zihnin kendi deneyimlerinin gerçekliğini kavrama

edimi; 7. zihinsel yaşamın geçmiş duyumları, algıları, bilgileri bellektetutma yeteneği; 8. kişinin kendi içinde yaşadıklarına ya da dışarıda olupbitenlere yönelik incelmiş sezgisi, bütün yaşadıklarına ilişkin genelgörüşü; 9. üzüntü, sevinç, hüzün gibi tek tek yaşantı durumlarına ilişkinkendilik izlenimleri, şeylerin kişiye nasıl göründüğüne yönelikgörüngübilimsel yaşantılar bütünü.

Kişinin zihninin kendine, çevresine ve duyuları tarafından gelen

uyaranlara farkındalığıdır.

Page 24: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 24/148

  | 24

Bilinç, hem kendinin hem de kendinin çevreyle ilişkisini kurmayeterliliğidir. Klinik ve patofizyolojik bakış açısından, geleneksel olarakuyanıklık ve farkındalık (bilincin içeriklerinin veya yüksek bilişsel veduygulanımsal işlevlerinin toplamı) olarak ayrılabilir.

... kendinin ve çevrenin farkında olma olarak tanımlanabilir.

Bilinç kendinin ve çevresinin farkında olma durumudur, koma isebunun tam tersidir. [...] bilinç durumu hem uyarılabilirlik derecesinin,hem de beyinin bilişsel işlevlerinin toplamının göstergesidir (bilinciniçeriği).

Bilinç aktif bir bilgi işleme (işlemleme)dir ve kendine, çevreyefarkındalık durumu olarak tanımlanır. Bilinç iki esas alt parçayabağlıdır: uyanıklık [...], farkındalık...

İnsanda özel bir türde “uyanıklıktır” ve zihin faaliyetinden bağımsızdır;her şeyden önce bu kendinin farkında olma, kim olduğunun farkındaolma, nerede olduğunun farkında olma, neyi bilip neyi bilmediğininfarkında olma ve benzeri durumlardır.

Bireysel biyolojik yaşamın temel amacı için “tasarlanmış”, olağanüstübir biçimde geliştirilmiş kişisel bir inşadır [...]. Sıradan bilincimiz, nesnemerkezlidir; çözümlemesi kendini diğer nesnelerden ve

organizmalardan ayırmayı içerir. [...] bilincimiz büyük ölçüde dışdünyanın aktif denetimine yöneliktir.

Bilim, zihin çalışmalarında ne kadar ilerleme kaydetse de, bizimki gibiiç deneyimleri olan şeyler yapamadığımız sürece bilincin ne olduğunugerçekten anladığımızı söyleyemeyeceğimize inanıyorum. Mantıkolarak, bilinci açıklamanın en belirgin yolu, bilinçli deneyimin bilinçsizolan bir maddeye nasıl yüklenebileceğini göstermek olabilir.

Page 25: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 25/148

  | 25

Bilinç nedir? Bilinçli olmak, içinde bulunduğu ilişkileri nedeniyle dışdünyayı algılamak ve onu tanımak demektir. [...] Bilinç, bir tür çevreyeyönelik algılama ve yönelme organı gibidir. [...] Bilinç sürekli değildir,kesikli, kopuk kopuktur. [...] Bilinç, bir tür darlık ile nitelenir; bilincindarlığından söz edilmesinin nedeni, ancak çok az sayıda olguyu peşpeşe kucaklayabilmesindendir.

Bilinç, hangi sözlüğe başvurursanız vurun, pek çok anlamı olan birterimdir. [...] bu kelimenin iki prensip kullanımını ayırmak yeterliolacaktır. Birincisinde  bilinç ruhun kendi süreçlerinin, işleyişininfarkında oluşu anlamındadır. [...] bilinç ... düşünce ve idarenin içbilgisidir. Bilinç “bir insanın ruhundan neler geçtiğinin algısıdır”, bilinç“ruhun düşüncelerine ve duyumlarına sahip olduğu dolaysız bilgidir.”İkinci anlamda  bilinç ile ruh arasında, “bilinçli” ile “zihinsel” arasındafark gözetilmemiştir. [...] Bilinci ruhun kendi kendisinin farkında oluşuşeklinde tanımlamak sadece gereksiz değil, aynı zamanda yanıltıcıdırda.

...birbirinden ayrı ve birbirini izleyen ruh hallerinden oluşan “yüzeyselbilinç” ve hiçbir şekilde niceleştirmeye, belirlemeye ve dolayısı ilebilimsel yaklaşıma gelmeyen “dikkatli bilinç” olarak ikiye ayrılır.

...kişinin zihninden geçeni algılamasıdır. İnsanı kendisini kendisi kılanda bu aynı bilinç değil midir ki zaten... Kişisel özdeşliğin dayandığı birşey varsa o da bilinçtir... Zihnin ya da duyuların etkinliklerinden doğanbilinç, öteki bütün bilinç etkinliklerinin koşulu olma görevini yerine

getiren “öz-bilince” dönüşmektedir.

...kendimizde sezgisine ulaştığımız açık seçik olgular çokluğununtoplamıdır.

...tözün gerçek doğasını, tinin özünü kavramaya olanak tanıyan enyüksek düşünsel sezgidir.

Page 26: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 26/148

  | 26 

...ilkece hiçbir koşulda “kendinde şeyler alanı”nın bilgisini yada kavrayışını sunma yetisi taşımayan, önsel bir forma karşılık gelen “iç duyum” olarak tanımlanmaktadır. ...bütün tasarımlar 

 bilinçte bir araya gelirler ve bilinç olmadan hiçbir şeyindüşünülmesi, görüp tanınması olanaklı değildir. “Bilincin biçimsel birliği bütün bilgilerin nesnel koşuludur... ben de zaten bulunan bir tasarımın tasarımı”dır.  Kant I. Essay II, i.19; cf.xxvii-9, 1798: Bilinç, birinsanın kendi zihninden ne geçtiğini algılamasıdır.

...hiç bir yanılgısı olmadığıyla övünen bütün bilinçifadelerinin/tanımlarının bulanık bir bilincin sabuklamaları olmaktanöte hiç bir değeri yoktur.

Psikolojide bilinç teriminin anlamına ilişkin hala ortak bir anlayışyoktur. Pek çok ders kitabı, bilinci basit bir biçimde bireyin dışsal veiçsel uyaranların farkında olması olarak tanımlamaktadır. Bu tanım,bilincin bir yönünü açıklar ve bir eylemi problem çözmeye ya daçevresel koşullara ve kişisel hedeflere tepki olarak diğerine tercihettiğimizde de bilinçli olduğumuz olgusunu göz ardı eder... Bilinç, 1.kendimizi ve çevremizi, algıların, anıların ve düşüncelerin farkınavaracak şekilde gözlemeyi, 2. kendimizi ve ortamımızı, davranışsal vebilişsel faaliyetleri başlatabilmemizi ve sona erdirebilmemizidenetlemeyi içerir.

…kendinin ve çevrenin farkında olma…

Bilinç vardır, fakat tanımlamaya dirençlidir. Bir organizmanın bilinçliolduğunu söylemenin belli ölçütleri vardır. Bilinç deneyim veyafarkındalıkla ilişkilidir.

Felsefi olarak iki ilişkili anlamda kullanılır: ilki, Locke’un kullandığı,kendi bilgisinin hissidir, zihnin kapasitesini yansıtır ve algılama ilebenzer içgörüdür, ikincisi; daha dar ve modern kavram olarak,

anestezinin –bilinçsizliğin karşıtıdır.

Page 27: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 27/148

  | 27 

An Essay Concerning Human Understanding  adlı kitabında Locke’untanımladığı bilinç “Birinin kendi aklından ne geçtiğini algılamasıdır.”Bilinç... kişinin gözlemi veya kendi zihninin içsel bilgi işlemesinin gözönüne alınmasıdır. [...] “Bilinç” kelimesi, dar anlamda herhangi birzihinsel durumu anlatmada veya onu zihinsel yapıp yapmadığıanlamında kullanılır.

Bilinç, yalnızca bizim kendi zihinsel durumlarımıza farkındalığımızıdeğil, bu durumların kendilerini, bilen (cognisance) birinin olduğunu yada olmadığını da içerir.

Bilinç deneyimi dünyadaki en tanıdık ve en gizemli düşüncedir. [...]“Bilinç” terimi çift anlamlıdır, bir dizi fenomene gönderme yapar.Bazen, içgörü yeteneği veya birinin kendi zihinsel durumlarınıaktarması gibi, bir bilişsel kapasiteyi anlatmada kullanırız. Bazen de,“uyanıklılık” ile eşanlamlı olarak kullanırız. Bazen, dikkatimizi bir yereodaklama veya davranışlarımızı istemli kontrolü ile bir arada ifadeederiz. Bazen “bir şeyin bilinci” olur ve “bir şey hakkından bilme”

fikrinden gelir.

Bilinç beynin farkında olma durumu, dikkat derecesi ve organizmanındil uyaranlarına yanıt verme yeteneğini tanımlamak için kullanılan birterimdir. Temel olarak, bilincin ne olduğu bilinmez ve belki de varolmayan bir durumu tanımlayan faydasız bir terimdir. [...] Terim aynızamanda beyin ve zihin arasındaki farklılığın hiç de önemsiz olmadığıgibi karmaşık bir felsefi sorunu da ortaya çıkarmaktadır.

...kendi zihinsel durumlarımızın algılanması...

 Bilinç üçleme (trinity ) gibidir; eğer açıklanırsa onu anlayabilirsiniz,doğru olarak açıklanamamıştır.

Page 28: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 28/148

  | 28

Düşünsel bilinç, ne uyanıklık hali, ne de bir güdüdür; belki herhangi bireyleme yönelik olarak belleğin, bilgilerin ve dilin uyumlu bir düzenidiye tanımlanabilir. Bu tarife göre bilinç, hayal, bellek, mantık vemuhakeme yeteneklerini bir araya getirir, duygulara ve isteklere katılır;kararları düzenler, niyeti ve özgür iradeyi belirler.

İnsanın kendisiyle sessiz konuşmasıdır.

Bilinç, kendi duygularımızın toplamıdır.

Bilinç tamamen boşluktur (çünkü, tüm dünya bunun dışında kalır).

Bilincin kendisi bile bir çelişkidir. ...bilinç kendisi ile karşıtlık içindedir:Bir “ikiliktir ”. Çünkü, bilinç içinde varoluşun kendisinden şüphe ederiz.Bilinç, bu yüzden mutlak olarak güvenilmezdir.

...basit bir tanımlamadan ziyade, bilinci, uyanıklık durumu, içseldeneyim, davranışsal ifade, zihin olarak tanımlamak uygundur.

İnsanın deneyimlediği zihinsel fenomenlerin toplamını gösteren birterimdir.

Şuur, anlayış, idrak (anlayış, kavrayış, akıl erdirmek, yetiştirmek),vicdan, hiss-i zahirle duymak, nefsin manaya ilk vusul mertebeleri,kendi varlığından haberi olma, bir şeyi hoşça tanıma inceliklerini iyiceidrak etme.

Beyin aktivitesinin işlevsel örüntüsünün gerçekleşme ardışıklığıdır. Bu

işlevsel örüntüler beden-dünya şemasına yansıtılır...

Page 29: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 29/148

  | 29

 

Page 30: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 30/148

  | 30

Şüphesiz sana iki kat, üç kat minnet borçluyuz! İnsan olduk,ağzımız ve gözlerimiz var, konuşup duyuyoruz, düşünüphareket ediyoruz; biliyoruz ve hem yakınımızdaki hem deuzağımızdaki her şeyi fark edebiliyoruz, gökyüzünde veyeryüzündeki büyük küçük her şeyi görüyoruz... Amaduydukları yaratıcının hoşuna gitmedi. “Yarattıklarımızınböyle konuşması hiç iyi değil. Büyük küçük her şeyitanıyorlar. Onlar sadece yaratılanlar değiller mi? Yakındatanrılardan bir farkları kalmayacak.”

Bilinç Ne İşe Yarar?

Siz bilinçlisiniz, ben de bilinçliyim. Bir an için kendimize baktığımızdabilinçli olduğumuzu düşünürüz. Bir insana bilinçli olup olmadığını ya dabilinci olmadığını söylerseniz, bilinçli olduğunu ve bilinçli olmadığınısöylemenizin komik olduğunu savunacaktır. Ama aslında bu doğanınbir oyunudur. Soru ya da sözler bir an için karşımızdaki kişiyi bilinçliyaptığından, kişi kendince haklı olacaktır. Ama kısa bir süre sonrabilinci devre dışı kalacaktır. Fakat ne sorduğunuzu ve söylediğinizihatırlayacağından, kesinlikle kendisini bilinçli kabul edecektir.

Şu anda bu satırları okurken, okumanızın, kelimelerinşekillerinin, beyaz sayfanın, bu kelimelerin içsel seslerinin varlığıylabilinçli olursunuz. Fakat olasılıkla, sandalyeye–masayadokunduğunuzun, yerçekimine karşı bedensel uygun pozisyonaldığınızın, göz hareketlerinizin, arka planda devam eden zihinselsüreçlerinizin, sokaktaki araba seslerinin, geleceğe ilişkinamaçlarınızın farkında değilsinizdir. Bu bilinçsiz süreçler bilinçlilerkadar yaşamımızda önemlidir. Bilincin, bilinçsiz bir belleği vardır.

Bizim içsel yaşamımız, bilincimizin de içeriğidir ve içsel

konuşma, görsel hayal etme ile doğrudan algılanan dünyadan oluşudur.

Page 31: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 31/148

  | 31

Şimdiki anın belleği, ağrı, zevk ve uyarılmışlık gibi bedensel hislerhatırlandığı zaman otobiyografik olaylar, niyetlerimiz, beklentilerimizve yapmakta olduklarımız, birisi ve dünya hakkında açık inançlarımız,çıkarımlar yapma da bilincin var oluşu ile ilgilidir.

Bilinçlilik insanın var oluşunun temel gerçeğidir; çünkübilinçlilik olmaksızın, var oluşumuzun bütün öteki insansal özellikleri –dil, aşk, onur...- olanaksız olurdu. Bilinçli durum ve olaylarla dolu birdünya düşüncesi yalın bir gerçektir; ama yalnızca fiziksel bir sistemolan beynin nasıl bilinçli olduğunu anlamak zordur. Böyle bir şey nasılolabilmiştir? Kafamızın içindeki o vıcık vıcık beyin nasıl olur da bilinçliolmayı sağlar? Bir şeyin nasıl mümkün olduğunu göstermek için en iyiyol, onun nasıl var olduğunu göstermektir. Olup biten süreçleribeyinde anlamaktır.

Her zaman ve an bilincimizi kullanmayız, aklımızda olupbitenlerin yalnızca küçük bir parçasının farkında oluruz. Günlükişlerimiz sırasında birçok bilinçsiz iş yaparız. Örneğin, arabakullanırken farklı bir bilinç deneyimi içindeyizdir. Yolculuğumuzudönemeçler, trafik ışıkları ve karşılaştığımız risklerle ilgili hiçbir izkalmadan bitirir ve araba kullandığımızı bile hatırlamayız. Bu tür biraraba kullanma “bilinçaltı algılama ve zekâ hareketi” olarak tanımlasada aslında bu durumda “kısa süreli bellek kaybı ve bilinç dalgalanması

durumu” söz konusudur. Felsefeci Daniel Dennet diğer bilinçaltıdüşünce tiplerini de kahve dökülmesi örneğiyle açıklar:

“Bir anda oturduğunuz sandalyeden fırlar, masanın kenarından damlayacak kahveden kendinizi zor kurtarırsınız.Masa üstünün, dökülen kahveyi emmeyeceğini ya da  yerçekimi kanunlarına uyan bir sıvı olan kahvenin, masanın kenarından aşağı dökülebileceğini düşündüğünüzün farkında olmazsınız, ama bilinçaltınızda buna benzer düşüncelerin 

ortaya çıkmış olması gerekir. Çünkü eğer fincanın içinde  yemek tuzu bulunmuş olsaydı, ya da masa bir havlu ile kaplanmış olsaydı ayağa fırlamayacaktınız.” 13  

John Taylor’a göre bilinç “ilişkilidir”. Taylor bilinç deneyiminibirbiriyle ilişkili üç fenomenal tipe ayırır.14  İlki , “pasif” veya algısaldeneyimlerdir. Kahvaltıda kahveyi tatmak, boş boş güneşin batmasınabakmak gibi. Bu deneyimler, bilincimizin işlenmemiş verileri ya da

13 Dannett D. Conciousness Explained. Little Brown Comp. 199114 Taylor J. Race for consciousness. MIT press. 1999.

Page 32: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 32/148

  | 32

fenomenal deneyimleridir. Saf olarak kalitatif, tanımlanamaz, saydamdurumlardır ve çalışan bellek tarafından oluşturulur. İkincisi , kendideneyimimize sahibizdir. Örneğin, ani olarak kahveyi yeterliiçmediğimizi ya da güneşin batışını hayretle izleme durumuna geçeriz.Diğer bir deyişle, deneyimin öznelliği bilinçle kişinin üzerine yansıtılır.Üçüncü tip ise , “aktif” bilinç kısmıdır. Beyin aktif olarak algısal ya dabilişsel problemleri çözer, bunun yanında “kendi” deneyimini koyar.Herhangi bir futbol maçını seyrettiğimizde, beyin karar vererekkendine uygun bir alanı seçerek takip eder. Yine, çalışan bellek bellidüzeye çıktığında bilinç aktifleşir. Kendinin bilinci, olaylarla ilişkilibelleklerin ardışık sıralanmasıyla oluşur ve bu kayıtlar kişinin kişiliğinietkiler. Aktif bilinç, öğrenme, planlama ve yerine getirme ile yakındanilişkilidir. Pasif ve aktif bilincin her ikisi arasında uygun çalışan bellekkararı açısından yarışma vardır.

Fizikçi Roger Penrose’da aynı yoldan giderek bilinci aktif vepasif olarak ayırır. Algılamayı pasif, özgür irade ile hareket yapmayıaktif olarak kabul eder. Ona göre; “Bu ‘şey’ aslında ‘bir şey yapar’ veüstelik yaptığı her ne ise, bilince sahip yaratığa yardımcıdır.15 Öyle kiaynı özelliklere sahip fakat bilinçsiz bir yaratık bu yardımdan yoksunolduğu için daha az etkin bir davranışa sahip olur. Öte yandan, bilinç,yeterince şık bir kontrol sistemine sahip olmanın sadece edilgen bir

parçasıdır ve kendi başına aslında hiç bir şey ‘yapamaz’. Bilincin dışavurumu genel kabul edilebilir bir ölçü değil, bilinçli davranışın birişareti olabileceğini belirtir. Bilincin, evrenin var oluşu gerçeğinianlamamızı sağladığını ve bilinci dikkate almadan yasalarla yönetilenbir evrenin asla bir evren sayılamayacağını belirterek “Sadece bilinçolgusu ‘varsayımsal’ bir evreni gerçek varlığına kavuşturabilir” der.Tıpkı Felsefeci George Berkeley’in (1685-1753) varolmak algılamaktır/esse est percipi düşüncesini temel alarak “Gökyüzündekive yeryüzündeki eşyaların varlığını kavrayacak ya da bilecek bir zihin

olmadan, hiçbir şeyin maddeselliği yoktur” dediği gibi.Bazı biliminsanları ise bilinçli olmanın evrimsel açıdan insaniçin bir kazanç sağladığını öne sürer. Bilincin eğer bir işlevi varsa biretkinliği de olmalıdır ve buna güzel bir örnek verilir:16 Birisi motorlutaşıtların işlevini iyileştiren bir alet geliştirdiğini, ama bu aletingörülemeyeceğini, yakıt tasarrufu ve hız üzerinde etkisinin deolmadığını öne sürebilir. Bu alet, bazı araçlarda var, bazılarında yok,ancak dışarıdan belirlenmesi mümkün olmadığından hangisinde

15 Penrose R. Kralın Yeni Usu-III. Us nerede? TÜBİTAK yay. 1999;127.16 Dawkins MS. Hayvanların Sessiz Dünyası. 2.Baskı. TÜBİTAK. 1999.

Page 33: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 33/148

  | 33

olduğunu anlayamıyoruz. Aleti göremiyor, dokunamıyor veduyamıyorsunuz. Ek olarak bir yer de kaplamıyor. Burada önemli olan,araba üzerinde görülebilir bir etkisinin olmaması bize bir yanlışlıkolduğunu düşündürür. Arabanın işleyişini geliştiren bir aletse, o zamanhenüz ölçemediğimiz bir şekilde etki ediyor olabilir. Eğer, icat hiçbiretki yaratmıyorsa, işlevi olduğunu öne sürülemez. Hem bir işlevi oluphem de hiç etkisi olmaması mümkün değildir. İşlevi olduğunu önesürülüyorsa, etkisi de mutlaka olmalıdır.

Philip John Laird bilincin, beynin kendiyle ilgili bir talimatıyerine getirirken devreye girdiğini belirtmektedir. Ona göre bilinç,“kendi”nin hem yönetmen hem de nesne olduğu durumlarda kullanılançok etkili bir programlama aygıtıdır17. Diğer bir ifade ile bilinç, dışdünya ve içsel dünya arasında aktif bir eşik olarak görülebilir. DanielSchacter ise bilincin; “bilmek”, “anımsamak” ve “algılamak” gibi öznelduygular yaratmanın ötesinde, “modüler süreçlerin çıktılarını bir arayatoplayan bütüncül bir veritabanı” olarak görülmesi gerektiğini önesürmüş ve “böylesine birleştirici bir mekanizmanın, farklı tiptebilgilerin işlenmesi ve temsilinin, birbirinden ayrı modüler sistemlertarafından, paralel olarak yürütüldüğü herhangi bir modüler sistemiçin çok önemli” olduğunu belirmiştir. Yani, bilinç bir entegrasyonsağlar ve bu entegrasyonla daha fazla esneklik, duyarlılık ve yaratıcılık

oluşumuna izin verir.

Evrendeki uzay-zaman, nedensel ilişki gibi değişmez özellikleribeynimizin yapısına kaynaşmıştır. Bir canlının sağ kalımı, kendisini yokedebilecek tehlikelerden kaçınması ve çevreden enerji elde etmeçabaları ile bu çabalar için harcadığı enerji arasındaki dengede kendilehine bir enerji artımını sürdürmesine bağlıdır. Bu açıdan bakıldığındabilinçli olmak evrimsel açıdan bir avantaj olmalıdır. Ancak biliyoruz ki

beyin bedende oransal olarak en fazla enerjiyi kullanır ve bilinçli olmakfazla enerji harcamak demektir. Etkinlikler sinir sisteminin daha alt vedaha otomatik düzeyleri tarafından denetlendiğinde enerji ve zaman(bilinçli düşünme yavaşlatır) korunumu gerçekleşir. Bu nedenle bilinç,evrimsel açıdan “bilinçsiz ve otomatik” hareketlerimize göre dahayavaşlatıcı bir sistemdir! Fakat evrim bunun da çaresini üretmiş vebilinci devamlılık arz eden bir süreç değil de kesikli olarakoluşturmuştur. Böylece beyne ve bedene olan enerji maliyetiniazaltmıştır (Tablo).

17 Dawkins MS. Hayvanların Sessiz Dünyası. 2.Baskı. TÜBİTAK. 1999;265.

Page 34: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 34/148

  | 34

Ancak bilinç, bir savunma mekanizması olarak yeni şeyleriöğrenmede devreye girer. Öğrenme zaman gerektiren bir süreçtir.Zaman içinde öğrenme tamamlanınca artık öğrenilen davranış otomatikhale gelir. Bu otomatikleşme olaylara verilecek tepki süresini dekısaltır. Davranışsal olduğu kadar diğer duyusal sistemleri üzerinde debilinç etkisi ortaya çıktığında yavaşlama oluşur. Örneğin, piyanoçalmayı ve araç sürmeyi öğrenme aşaması tam olarak bilinçlidir. Araçsürme için ehliyet kursuna giden ve ilk sürme pratiği yapılanzamanlarda, insana neredeyse dört göz gerekirden (üstteki aynadanarkaya bak, sağ ayna, sol ayna ve öne bak!), zaman içerisinde öğrenmeile artık her şey bilinçsiz olarak yapılır – ama yine de bilinç bir kenardabekliyordur. Vites değişimi, sollama sırasında aynalara bakma, trafikışıklarını ve işaretlerini görme, yan koltuktaki ile konuşma ve hattasakız çiğneme! Bunları yapmak hiçbir özel çaba göstermez. Ama her şeyböyle otomatik devam ederken, oluşabilecek bir kaza ya da araçta birarıza anında bütün dikkatinizle bilincinizi saklandığı yerden geri getirir.Bilinciniz kontrolü ele alır. Artık beyninizin daha geniş alanları birarada çalışmaya başlar ve daha fazla enerji kullanır.

Diğer hayvanlarda da olan, ani ağrıya yanıt olarak ortaya çıkançekme refleksi, omurilikten kaynaklanır. Bunun en bilinen örneği sıcakbir nesneye yakacak tarzda (farkında olmadan) elinizi-kolunuzu

değdirdiğinizde acıya yanıt olarak kolunuzu çekersiniz. Bu omuriliküzerinden ortaya çıkan refleks bir davranıştır. Bu birçok ilkel hayvandavardır. Ama daha sonra bilinçli farkındalık için, daha üst bir yapı olan,beyniniz (daha doğrusu beyin kabuğu) devreye girer ve elimize-kolumuza ne olduğunu, neden çektiğimizi anlarız. Omurilikseviyesinden olan yanıt yaklaşık 150 msan’de ortaya çıkarken, bilinçlifarkındalık için 500 msan ya da diğer ifade ile yarım saniye gerekir.Bilinç aslında yavaşlatan ama değerli bir sistemdir. Evrimsel olarakbilinç tehlike durumlarından kaçma için gereksizdir ama tehlikeyi

öğrenme ve yaratıcı yanıtlar oluşturmak için gereklidir.

Bilinçli ve bilinçsiz durum farklılıkları.18 

? Hasar görmüş beyin sapı ağsıyapısı veya iki yanlı talamikintralaminar çekirdekler

Sağlam beyin sapı ağsı(retiküler) sistemi ve ikiyanlı talamik intralaminar

18 Baars B. (Editor). Essential Sources in the Scientific Study of Consciousness. MIT Press, 2003; sayfa 2.

Page 35: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 35/148

  | 35

çekirdekler

Açığa vurulamayan kısımları var Açığa vurulabilir,anlatılabilir

Derin uyku, koma, yarı uykuluhal, kör görüş durumu

Uyanıklık ve rüyalar,normal görme

Rastlantısal öğrenme Niyetlenerek öğrenme

Nesne tanıma alanı devreyegirmeden, görme beyinkabuğunun %12-20’si çalışır

Nesne tanıma alanı %90devreye girer.

Beyin kabuğu metabolizmasındadüşme

Beyinde bütüncül, yaygınve yoğun çalışma

Düşük alın lobu çalışması Belirgin ön beyinçalışması

Uzun süreli ve semantik (dilsel)bellekle ilgili

Kısa süreli, epizodik(olaylarla ait) bellek

Rutin, tahmin edilebilir veönemsiz olaylarda devreye girer

Yeni, bilgi verici ve dikkat çekici olaylar

Dikkatten uzak içerik Dikkat verilen bilgi içeriği

Dikkat odağının kenarında yeralır

Doğrudan dikkat merkezinde

Öğrenilmiş işleri yerine getirme(araba sürme, piyano çalma,tenis oynama gibi)

Belleğin dışa yansıtılmasıve öğrenme esnasında

Eşik altı uyaranlara yanıt verir Eşik üstü uyaranlara yanıt 

İstemsiz, çabasız, kendiliğinden İstem ve çaba gerektirenişlerde

Bilme–tanıma Hatırlama–geri çağırma

Otomatik kontrol Stratejik kontrol sağlar

Gamma frekansı (40-60Hz)aktivitesi ve eşdurumu kaybolur

Beyin yarı küreleriarasında yaygın 40-60 Hzeşdurum

Bernard Baars, bilinci kesin olarak tanımlamanın ve işlevini anlamanınzor olduğunu belirtir. Baars “bir tiyatro” benzetmesi yapar ve “bilincin

Page 36: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 36/148

  | 36 

tiyatrosunda, çalışma alanı akıldır” der. Bilişsel yapının tiyatroyabenzetilmesi, Baars’dan önce de, Alan Nevvel (1990) ve JohnAnderson’da da görülür (1983). Tümünde, bilinç ve bilinçsizmekanizmalar, bellek yer almıştır. Ancak, Baars’a göre gerçek dünyada,üç boyutlu bir tiyatro benzetmesi (metaforu ) bilinci anlamak için idealbir yöntemdir. Benzetmeler bilim tarihinde kullanılagelmiştir ve çokyararlıdırlar. 16. yy’da saat gibi çalışan evren, William Harvey’in kalbipompaya benzetmesi, 1900’lerde atomu gezegen sistemine benzetmeyararlı olmuştur. Genellikle benzetme bilimsel teori için iyi ve kolay birbaşlangıç noktasıdır.

Bilinç tiyatrosunda arka plan senaryoyu yazanlar tarafındanoluşturulurken, bilinçsiz sistemler bilinçli olayları şekillendirirler. Spot ışık, aktörler içinde en önemlisine yönlendirilir ve onların mesajlarıtüm bilinçsiz işlevleri yapan seyircilere ulaştırılır. Mesaj, bütüncülolarak “yayınlanmasına” karşın, her seyircinin, kendi zihninde yerelolarak değerlendirilir. Yönetmen ve oyun yazarı, arka planda verilenmesajları dinler ve bir sonraki sahneyi planlarlar.

Baars’ın tiyatrosu beş kısımdan oluşur:19 1. Dikkat, karanlıkta bir tek spot ışığı olarak temsil edilebilir. Sadecebir parlak spot ışığı görülebilir. Tek bir olay için eşdurumlu çalışır.Bilinç sınırlıdır ve seri olarak çalışır. Paralel çalışsaydı, aynı anda

birçok alana dikkat verebilirdi.2. Çalışan anlık bellek, içsel konuşma ve görsel hayallerden oluşur vetiyatronun sahnesi ile temsil edilebilir.3. Bilinç deneyiminin içeriği sahnedeki oyuncularla temsil edilebilir. 4.Sahnede biçimlenen olayların tümü bir senaryo dâhilinde işletilir.5. Sonuçta tüm özelleşmiş bilinçsiz ağlar ve rutinler seyirciler olabilir.6. Baars yazmamakla birlikte, bu tiyatro bir zaman süresince oynanırve o zaman da bunu bitirmek gerekir.

Baars bunlara ek olarak, bilinci üç aşamalı bir işlev olarak

görür. Bilinçli problem-başlatma, bilinçsiz problem çözme(kendiliğinden) ve bilinçli sergileme, gösterme (ani aydınlanma). Bubilinçli-bilinçsiz-bilinçli örgüsü problem çözmede çok sık kullanılır.Baars’a göre bunlara ilave olarak bilinç; bir kaynaktaki bilgiyi birçokhedef dokuya eşzamanlı olarak dağıtır, bilinçsiz “dinleyiciler”arasındaki koordinasyonu sağlar. Bilinçsiz olan alışkanlıklar ve belleğibirleştirir. Son olarak da, bilinç olaylarının genel durumunu oluşturur.Yeni bir kelimenin kullanımını öğrenmek buna örnek olarak verilebilir.

19 Baars BJ. In the theatre of consciousness. The workspace of mind. Neurophysiol Clin 2000;30:55.

Page 37: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 37/148

  | 37 

Pavlovian koşullanma (yeni uyarı birlikteliği) belirgin olarak bilincegerek duyar.20 

Bilinç durumu, beynin “sınırlı kapasite”si ile birliktedir. Sınırlıkapasite şimdiki belleği, dikkatteki seçiciliği ve aynı anda iki istemlihareket yapamamayı içerir. Bunlara baktığımızda beynimizin yavaşçalıştığını ve bir anda yalnızca bir düşünceyi aklımızdangeçirebileceğimizi fark ederiz. Ancak, beyne doğrudan bakıldığındadurum farklıdır; beyin yoğun sinir ağları, tabakalar ve bağlantılardanoluşur. Her biri belli yeteneklerde özelleşmiştir (görme keskinliği,vücut ısısını devam ettirme, vücudun uzaydaki durumunu anlama). Buözelleşmiş ağların büyük bir kısmı, bir diğeri ile paralel bağlantıhalindedir. Adeta büyük bir toplum gibidir. Bağlantı kapasiteleriinanılmazdır. Ancak çoğu bilinçsizdir. Sıradan işleri yerine getirmedeçok etkilidir. Buradaki önemli soru ve bulmaca şudur: neden bilincinkapasitesi sınırlıdır ve kalan kısım bilinçsizdir?

20 Baars JB. Reply to the function of consciousness. Trends in Neurosciences 2000;21:201.

Page 38: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 38/148

  | 38

 

. Kısa, orta ve uzun süreli belleğe veri girişi, kaybı ve belleklerinbirbirleri ile olan veri aktarım oranları.

Bilinç kapasitesinin sınırlı olması, çalışan bellek ve seçiciliğinsınırlaması ile belirlenir. Çalışan bellek aynı zamanda kısa sürelibellektir ve yalnızca 7 ayrı birim tutabilir. Bu üst sınırdır. Beyinde 100

milyar sinir hücresi düşünüldüğünde bu sayı şaşırtıcı derecededüşüktür. Çip içeren bir hesap makinesi insanlara göre çok daha fazlasayıyı belleğinde (geçici bellek ya da bilgisayarlardaki RAM) tutabilir.Buna ilave olarak, insan bir anda yalnızca bir tek girdiye yoğunlaşabilir.Eğer her iki kulağımıza aynı anda iki öykü anlatılsa sadece birineyoğunlaşabiliriz. Bu sadece dil ile sınırlı değildir. Aynı ekranda iki farklıtop oyunu varsa, herhangi bir zamanda yalnızca birini takip edebiliriz.Bilginin bir tipine yoğunlaşma, daima diğerine olan bilinçliliği kesintiyeuğratır. Beyin, çok az bilinçli çaba ile inanılmaz derecede bellek

araştırmasını kendi önceki kayıtlarından yapabilir. Örneğin, daha önce

Duyu organları  Görme  İşitme  Koklama

  Dokunma

AlgılanmayanBilgi 

16 bit/saniye 

Kısa süreli Bellek 

100-400 bit 

Orta süreli bellek 

104-10

10bit 

Uzun süreli bellek 

1010

-1014

bit 

6-25 saniyedekaybolan bilgi 

Günler içindekaybolan bilgi 

Yıllar içindekaybolan bilgi 

0.1 bit/saniye 

0.03-0.1 bit

/saniye 

109-10

11 

bit/saniye

Page 39: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 39/148

  | 39

izlediğiniz bir filmin tek bir sahnesinin hatırlanması filmin tümsahnelerini hatırlamamıza neden olabilir. Sıklıkla, o sahneden sonrahangi görüntülerin geleceğini tahmin edebiliriz. Bunu bilincinyardımıyla yaparız. Bilinç bu bakımdan, bilgimizin bilinçsiz kaynağınaulaşmak için bir aracıdır.

1. Çalışan Bellek Aşaması Eğer bir an için kendi içsel düşünmenizi/konuşmanızı kesmeyeçalışsanız, bunu birkaç saniyeden fazla yapamadığınızı görürsünüz. Budurum içsel konuşmamızın, çalışan belleğe ne kadar sıkı şekilde bağlıolduğunun göstergesidir. Ancak, çalışan belleğin kapasitesi de sınırlıdır.Evden işe gelirken, yol üzerinde göze batan bir işyerini düşünün. Onutam uzaysal boyutları ile göremezsiniz. Yani; çalışan belleğin sözel vegörsel kısımları belirgin sınırlıdır.

2. Dikkatin Parlak Spot Işığı Çalışan bellek ya da kısa süreli bellek tam olarak bilinç içeriğindedeğildir. Dikkatin ışığının bir alana yönlendirilmesi (düşünceye) ilebilinç kendini gösterir. Dikkatin yönlendirilmesi esnasında tüm çalışanbellekteki “aktörler” (düşünceler) arasında bir yarış vardır. Dikkatin en

azından üç temel işlevi vardır: 1. Çevresel uyaranlara uyum, 2. Detaylıbilgi işleme için uyaranların tespiti, 3. Uyanıklık durumunun devamı.

3. Sahnenin planlaması Herhangi bir deneyim, bilinçsiz genel durumu şekillendirir. Bu senaryooynandığı anda bile olabilir ve yeni şekil kazanır. Birçok dikkat yönlendirme kendiliğinden ve bilinçsiz şekildedir. Tüm algısalsistemlerde bilinçsiz elemanlarca etkilenir. Işığın, algıladıklarımızıhangi yönden aydınlattığına göre algılarımızda da değişime uğrayabilir.

Yönetmen, bilincin parlak spot ışığını kullanır. Bu kendisi bilinçliolmadığı zaman bile olabilir. Tiyatro yönetmeni, sahnenin arkasındagörünmeden çalışır. Beyinde yönetmen görevini, beyindeki alın lobuyapar.

4. Seyirciler Bilinç, bilinçsiz olarak elde edilen bilgiye ulaşmak için bir yoldur.Sahnenin karşı tarafında bilinçsiz seyirciler bulunur. Bu otomatik“üretimler”in planlanması ya da uzun süreli bellek olarak adlandırılır.

Konuşmamızın çoğu bilinç devreye girmeden oluşur ve dikkatimizi

Page 40: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 40/148

  | 40

konuştuklarımız üzerine verdiğimizde konuşmalarımız yavaşlar.Çocukların konuşmayı öğrenmesi de “gizli” öğrenme tarzındadır. Ancak,gerçek bir öğrenme gizli olsa da bilinçli olmalıdır. Yani tüm öğrenmeyebilinçli ulaşılabilir; öğrenilen her ne olursa olsun. Tiyatrobenzetmesinde, eğer aktörü spot ışığı altına yerleştirirsek, seyircileronun konuşmalarını sessiz olarak hatırlayacaktır.

Yönetmen Işık kontrolü Yerel koşullar Senaryo arkası

Bilince ulaşma için yarışma

GörmeİşitmeHisler TatKokuIsı

Dış duyular İçsel duyular 

Görsel hayalİçsel konuşmaRüyalar Hayali hisler 

Fikirler 

Hayali fikirler Konuşulabilir fikirler Sezgiler Bilincin kıyısı

Oyuncular 

BilinçDeneyimi

Kenar/Saçak Dikkatin spotışığı, çalışanbellekaşamasını

aydınlatır 

Bilinçsiz Seyirciler

Bellek sistemleri

  Sözlük 

  Anlama ait ağlar   İnançlar   Dünya hakkında bilgi  Diğerleri hakkında

 bilgiBilincin içeriğinideğerlendirme:

 Nesne, yüz, konuşma,olayları tanıma, uzaysalve sosyal ilişkiler 

Otomatizmalar

  Beceri belleği   Dil ve hareket

  Okuma   Düşünme... 

Page 41: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 41/148

  | 41

Matematikçilerde “uyuma işlevi” bilinçli bir soru üzerinde olur,sorun üzerinde bilinçsiz olarak çalışma devam eder ve çözüm bilinceulaşır. Günlük yaşamda da; “Annenizin kızlık soyadı nedir? 20+30 kaçeder?” gibi sorularda kısa bir beklemeden sonra soru üzerinde bilinçlidüşünme olmaksızın yanıt ortaya çıkar. Bu durumda bilinçsiz akışdiyagramları (algoritm) kullanırız. Burada tiyatro benzetmesi nettir;yalnızca bir soru için oyuncuya gerek duyarız. Seyirciler herhangi birbilinçli katkı yapmadan problemi çözmeye girişirler. Yanıt bulunduğunda, sıklıkla bilince “ulaştırılır.”

 Bilinçaltı  kişinin bilincinde olmadığı, ama davranışını etkileyen birruhsal duruma denir. Ya da bilinçten kaçan ruhsal olguların tümüolarak tanımlanır. Bilgi bilimsel olarak ise şunu ifade eder: bilinçliolarak saniyede en fazla 40 bit’lik bilgiyi algılarız, geri kalanı çok dahafazladır ve bilinçaltına gider. Giden bu bilgiler, bilince emir olarak değilde fısıldama olarak yansır. Dolayısı ile günlük uyanıklık bilincimiz birdereceye kadar uykumuzda da devam eder.

Hepimizin her an bildiği, klasik ve basamaklı akıl yürütme vesorun çözmelere karşın, beynimizde “sezgisel sorun çözme ” ile uğraşanbir çalışma şekli de vardır. Albert Einstein (1879-1955) ve Henri

Poincaré (1854-1912) kendi yaratıcılık süreçlerini birçok kezanlatmışlardır. Bu dâhilerin her ikisi de yaptıkları keşfin birdenbireortaya çıktığını vurgulamışlardır. Poincaré, sezgiciliği yaratıcılığın dört evresinden biri olarak kabul eder. Yaratıcılık sırasıyla, içleme, kuluçkaevresi, aydınlanma ve açıklama şeklinde yol alır. İçleme, kişinin günlükuyanıklık durumu ve bilinçli bir şekilde problemin verilerinihazmetmesidir. Yani bu dönemde kişi sorunla ya da problemle yoğunolarak uğraşır. Daha sonraki kuluçka evresinde kişinin daha öncebilinçli olarak incelediği veriler bilinçsiz durum yollarını izlerken, kişi

bilinçsiz olarak problemden uzaklaşır (uykuya dalar, uyur ya da rüyagörmeye başlar). Üçüncü evreyse, yani aydınlanma en önemli olanıdır.Bu evrede problemin çözümü umulmayan bir şekilde ortaya çıkar. Buuyanıklık bilinci esnasında sezgisel olarak adlandırılırken, rüya görmedurumunda “rüyada nail olma/çözme” olarak adlandırılır. Son evre iseaniden ortaya çıkan bu çözümü uyandıktan sonra hatırlama vedoğrulama evresidir. Birden çözümleme aslında bilginin uzun süre rüyaesnasında bilinçsiz olarak işlenmesinin bir sonucudur. Ancak, rüyadabu tür çözümlere ya da keşiflere ulaşmak için “hazır bir beyin” gerekir.

Page 42: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 42/148

  | 42

Bütüncül beyin çalışma ortamı teorisine göre, belli bir anda, belleğinönemli olan kısmı baskın durumdadır. Bu baskın bilgi beynin heryanına yayılır. Buna göre sinir sistemi, özelleşmiş sinir ağlarının yoğundüzenlenmesinden oluşur. Bilinç, bütüncüle ulaşmada birincilgörevlidir.

Bilincin işlevinin ne olduğunun anlaşılmasının önemliyollarından biri, bilinçli durumları eşlenik olabilecek bilinçsizdurumlarla karşılaştırmak ve aralarındaki farka bakmaktır. Bilinç,bütüncül şekilde çalışan beyindeki bilgiye ulaşandır (conscious access ).Bu işlevsel beyin görüntüleme yöntemleri ile güvenilir şekilde ortayakonulabilmektedir. Yirmi yıl önce tartışmalı olan çıkarımlar artık şüpheduyulmaz şekilde kanıtlanabilmektedir.

Bilincin evrimsel yararı ve temel işlevleri.21 1. Uyum ve öğrenme (yeni bilgiyi)2. Bir benlik sistemine ulaşmak3. Karar verme ve yerine getirme4. Hata tespiti ve düzeltme5. Yansıtıcı ve kendini izleme6. Organize etme ve esneklik arasında ayarlama yapma7. En düşük düzeyde devreye girme

1. Bilinçli algılama, basit duyusal analizden-değerlendirmeden-daha fazlasını yapar, geniş beyin kaynaklarına ulaşmayı sağlarken, bilinçsiz  girdi sadece beyindeki duyusal bölgelerle sınırlıdır.Bu bulgular, bilinçli ve bilinçsiz algılama arasındaki farkı açık olarakortaya koymaktadır. Bilinçsiz algılanan kelimelerin görme beyinkabuğunu uyarmasına karşın, eşdeğerdeki bilinçli farkındalık oluşturankelimelerin görme beyin kabuğuna ek olarak, duyusal beyin kabuğu(parietal) ve alın lobu bölgelerine yayıldığı gösterilmiştir. Yani, bilinçdaha geniş alana ulaşır.

2. Bilinç, yeni bilginin karşılaştırılmasını sağlar.Bilinçsiz bilgiyi işleme, beyinde sınırlı ya da yerel alanlarda olur. Genelanestezi altında bile bazı kelimelerin-cümlelerin hatırlanabildiğigösterilmiştir. Bilinç, birden fazla duyusal girdinin birleştirilmesi içingereklidir. Bu duyusal girdiye ilaveten, bundan kaynaklanan yüksekseviyeli görsel bilgi, problem çözme, sözdizimi, dilin içeriği (semantik )ve karar vermede etkisi var demektir. Eğer bilinçsiz bilgi işleme,

21 Baars BJ. The consciousness access hypothesis: origins and recent evidence. Trends in Cognitive Sciences 2002;6:47-52.

Page 43: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 43/148

  | 43

araştırmanın “şekli” ise, “zemini” bilinçtir. Bu ikisinin bir arayagetirilmesi ile çok etkili çıkarımlar yapılabilir.

3. Çalışan bellek; içsel konuşma, bilinçli algı ve görsel hayal etme gibi bilinçli parçalara bağlıdır.Çalışan bellek, geleneksel olarak, hemen geri getirilebilen-hatırlanabilen-bellektir ve içsel konuşma ve görsel hayal etmedenoluşur. Çalışan belleğin aktif kısımları (algısal girdi, hatırlama, geriçağırma, aktarabilme) bilinçli olayların standart işlemsel tanımıylaaynıdır. Çalışan bellek esnasında yapılan incelemelerde, değişikdurumlarda beynin değişik alanlarının devreye girdiği gösterilmiştir.

4. Bilinçli bilgi, farklı beyin mekanizmalarını kullanarak, öğrenmenin birçok tipini mümkün kılar.Bilinçsiz girdilerin uzun süreli öğrenme sağladığına dair güçlü kanıtlaryoktur. Bilinçsiz veri saniyeler içinde etki eder, öğrenme ve gelişmeyekatkıda bulunmaz. Buna karşın bilinçli öğrenme belirgin etkilidir.Temel beyin yapılarından olan şakak lobunun derin kısmı(hipokampus) bilinçli öğrenme ve kalıcı bellek için özelleşmiştir.

Bilinçli görsel bellek kapasitesi “ileri derecede büyüktür” vehenüz ne kadar büyük olduğu da ortaya konulamamıştır. 5 dakika gibi

kısa bir sürede gösterilen 10 bin fotoğrafı daha sonra tanıma oranı %96üzerindedir. Tam bir “gizli öğrenme” bile bilinçli bilgiye gerek duyar.Tüm gizli öğrenme çalışmaları bir dizi uyarana bilinçli dikkat ile başlar.

Bilinç, beceri kazanma durumlarında da devreye girer. Yenibecerileri edinme durumunda daha bilinçli halde oluruz. Bu esnadabeynin geniş bölgeleri göreve katılır. Fakat beceri otomatikleştiğizaman (pratik yapma ile), aynı işi yaparken beynin daha sınırlıbölgeleri göreve katılır. Bunu bisiklet ya da araba sürmeye başlanılanilk günlere benzetebiliriz. Bir tenisçi tenis topuna verdiği reaksiyonları

bilinçli olarak vermeye çalışırsa başarısız olur. Çünkü bir topun hızı 150km/saate ulaşır ve karar vermek için gereken zaman bilinçli bilgiişlemeye göre çok çok kısadır. Çok kalabalık bir sokakta arabakullanma, bozuk bir yolda hızlı yürüme durumunda kendimizigözlemleyelim. Öncelikle hareketlerimizin tümünü gözlemleyemeyiz vehareketlerimizi yavaşlatmak zorunda kalırız. Aynı oranda da hatayapma oranımız artar.

5. İstemli kontrol, bilinçli amaç ve sonuçların algılanması ile mümkün 

olur.

Page 44: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 44/148

  | 44

Benzer karmaşık davranışlar, istemli ya da istemsiz olarak ortayaçıkabilir. Ancak, davranıştaki karmaşıklık ya da incelik arttıkça bilincegerek duyulur. Bilinçli geri besleme çalışmaları, tek bir grup sinirhücresine ulaşmayı ve hatta tek bir sinir hücresini kontrol etmeyi bilesağlayabilir. Bu yolla, bilinçli olarak, omurilikte tek bir hareket ettirici(motor) sinir hücresi ile onun ulaştığı kasın istemli kontrol altınaalınmasının mümkün olduğu gösterilmiştir.22 Bilinçsiz geri beslemeninbunu yapabildiğine dair kanıt yoktur.

6. Seçici dikkat, bilincin içeriğine ulaşmayı mümkün kılar veya bilincin içeriği seçici dikkati oluşturur.Seçici dikkat, olası bilinçli içerikler arasından seçme olaraktanımlanabilir. Bilincin yoğunlaştırılması genellikle dikkat ileeşzamanlı olduğundan, bilinç ve dikkat bazılarınca eşanlamlı kullanılır.Dikkat tek ve basit bir işlem değildir. Dikkat sinir sisteminin fiziksel birözelliğidir. Uyaranın seçilmesi sınırlı kapasiteli filtrelerle yapılır veyalnızca seçilen uyaranlar kodlanır.23 Dikkatin üç alt sistemi olduğuöne sürülür: seçici, devamlı ve bölünmüş dikkat olarak. Seçici dikkat ,bir uyarana “yaklaşma” ya da odaklanma ile ortaya çıkar. Yarışmalı vebirden fazla uyaran geldiğinde zayıflar. Bu Baars’ın tiyatrobenzetmesindeki dikkat tipidir. Yine laboratuarda bu dikkat ölçülebilir.

Örneğin; kişilerde farklı renklerde yazılmış renk adları verilerekokumaları istenir (uyumlu veya uyumsuz). Bir uyaran özelliğine dikkat vermeleri (renk gibi) gerekir ve diğeri, yarışmalı olanlar (kelimelergibi) umursanmaz. Dış dünyadan gelen bir uyaran üzerine dikkatimiziyönelttiğimiz zaman, aynı anda tüm diğer uyaranlar üzerine olandikkatimizi kaldırırız. Devamlı dikkat ise  uzun süreli olarak dikkatidevam ettirmektir. Uzun süreli tetiktelik ve uyarılmışlık gerektirir.Bölünmüş dikkat , eşzamanlı olarak iki veya daha fazla işle uğraşmaesnasında devreye girer.

7. Bilinç, “Ben=Benlik”e ulaşmayı mümkün kılar.Her zaman içimizde, devamlı orada duran ve istediğimizde onaulaşabileceğimiz bir ben’imiz olduğunu biliriz. Bedenimiz yaşlansa daorada bizi biz yapan bir ben vardır. Bu ben temel girdisini, duyusalgirdilerin zaman akışı ile kendini oluşturan bellekten alır. Hipnoz, fügve çözünmüş kişilik durumlarında belirgin “ben değişimlerinden ya daçözünmelerinden” söz edilir. Benzer bir çözülme cerrahi tedavi olarak

22

Simard TG, Basmajian JV. Methods in training the conscious control of motor units. Arch Physc Med Rehabil1967;48:12-19.23 Perry E ve Ark. Neurochemistry of Consciousness. Chapter 3. Scholey A. Attention. John Benjamin Pubs. 2002;44

Page 45: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 45/148

  | 45

oluşturulan “ayrık beyin” durumlarında da görülür. Her beyin yarıküresi bir taraftaki görme alanından bilinçli girdi alır ve kendine ait birben gibi davranır (Ben  konusuna bir sonraki konuda ayrıntısı iledeğinilecektir).

Page 46: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 46/148

  | 46 

 

Bilincin Altı, Üstü, Sağı,Solu, Sobe:

BEN’lik

“Nasıl ki sen de yenilendiğin her an içinde mazideki

BEN’liğin aynısın...”

İbn Arabi 

“İçimdeki BEN sessizlik konağında oturur ve sonsuza kadar

orada kalacak, anlaşılmaz ve yaklaşılmaz.”

Halil Cibran 

"Beni bende demen, bende değilimBir ben vardır bende, benden içeri."

Yunus Emre 

Page 47: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 47/148

  | 47 

Bilinç, dünyanın sadece küçük bir parçasına odaklanmasına karşın, herşeye hakim olduğu duygusunu verir. Bilinç üzerinde her biri değişikbağlamda, değişik gerekçelerle ortaya konmuş, birçok bilinç “konumu”yaratılmıştır: bilinçaltı, bilinçdışı, önbilinç, örtük bilinç, öznel bilinç,kendilik bilinci, sınırlı-dar bilinç, sınırsız bilinç, bilinç alanı, bilinçiçeriği, ortak bilinç... Bütün bu kavramlar bilinç ekseninde değişikbölgelerde bulunurlar. Zihnin topografik modeli bilinç, bilinç öncesi vebilinçdışını içerirken, yapısal modeli benlik, altbenlik ve üstbenliğiiçerir.

Ancak bazı kavramlar ciddi şekilde (özelikle çevirileresnasında) birbirine karıştırılmıştır. Bu çeviri yanlışlarından nasibiniilk olarak Freud almıştır. Freud’un kişilik teorisinde hemen herkesinbildiği üç temel kavram vardır: id, ego ve süperego. Fakat bu terimlerFreud’un düşüncelerini tam olarak yansıtmazlar.Bunlar aslında Freud’un Almanca terimlerinin Latince karşılıklarıdır:

ego Ich I Benid Es it Osüperego Uber-ich above I üst-ben

Freud, Ich (ben) kavramını kullanmakla kişisel bir şeyi betimlemek ve“ben” kavramına yabancı olan, farklı bir şeyi işaret eden Es (O)kavramından belirgin bir şekilde ayırmak istemiştir. Bu kişizamirlerinin Almancadan tercüme edilirken İngilizce karşılıklarındanziyade Latince karşılıklarına tercüme edilmesi, onların herhangi birşekilde çağrışım uyandırmayan, soğuk terimler haline dönüşmesineneden olmuştur.

Hegel’de kendi bilinci (selbstbewu   tsein ), bilmenin öteki yanı ilebilincin bir dış nesneyi kavramaya yönelik yanını bir araya getirir. Buiki boyutun birliği akıldır: “Bilincin içinde taşıdığı gerçek, kendininbilincidir ve bu sonraki bilinç, öncekilerin temelidir; öyle ki, var oluşta,bir öteki nesneye ilişkin her bilinç, bir kendinin bilincidir; ben, nesneyikendi nesnem olarak bilirim, dolayısıyla, onda kendimi tanıyıp bilirim.”

Kant’da kendi bilincin özdeşliğinin, değişik zamanlardayalnızca düşüncelerin, bunların arasındaki tutarlılığın biçimsel koşuluolduğunu belirterek, hiçbir zaman öznelliğimizin özdeşliği ile bir

Page 48: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 48/148

  | 48

bağlantı olmadığını öne sürer. Bu edimin son çözümlemede “tamalgı”ile özdeş olduğunu öne sürmüştür.

Jung’a göre ise kendilik bilinci ya da benlik bilinci, evrimingecikmeli bir keşfidir. Bunun ilkel şekli, yalın bir “küme bilinci”dir.İçinde bireylerin hiçbir değişiklik göstermedikleri küme bilinci, bilincinen alt basamağı değildir. Bu zaman içinde kayboldu ve bireysel bilinç,başkasının bilincinin farklı oluşu nedeni ile ortaya çıktı. Bireysel bilinç,bilinçaltı uçurumları ile sarılıdır ve bilinçte sürekli değişikliklere nedenolur.

 Bugün de bilinçaltı, bilinçdışı konusunda bir karmaşa vardır. Bazlarıunconsciousness ’ı bilinçaltı, bilinçdışı olarak Türkçeye çevirir. Oysakelime anlamı “bilinç kaybı” ya da “bilinçsizlik” olarak çevrilebilir. Yaniçevresel uyaranlara herhangi bir yanıt verilemez. Ancak Freudçupsikoanalitik teorideki unconsciousness  daha farklı bir anlama gelir:uyanık kişinin farkında olmadığı zihinsel işlevler. Bazı kaynaklardasubconsciousness ’ın karşılığı olarak bilinçaltı kullanılmaktadır vebilincin en derin kısmı olarak ele alınır. Bu ifadenin içerdiği işlev,psikoterapide daha çok kullanılan “farkında olmadan işlenen bilgi,ancak bilinçli davranışları etkiler” olarak anlatılır. Bu yönü ile Freudçu

unconsciousness ’a benzer. Bir de buna bilişsel psikoloji ile non- consciousness (bilinçdışı) eklenmiştir.

Öznenin bilincinde olmadığı, ama davranışını etkileyen bir ruhsalduruma bilinçaltı denir ya da bilinçten kaçan ruhsal olguların tümüolarak tanımlanır. Bilinçli olarak saniyede en fazla 40 bit’lik bilgiyialgılarız, geri kalanı çok daha fazladır ve bilinçaltına gider. Giden bubilgiler, bilince emir olarak değil de, fısıldama olarak yansır. Ayrıca,

bilinçaltı kişilerarası ilişkiye de ciddi şekilde burnunu sokar.Bilinçaltının etkisine yönelik düşünceler Platon’a kadaruzanmakla birlikte, bu konuda esaslı düşünceler 17. yy’daolgunlaşmaya başlamıştır. Schopenhauer, bilinçaltı diye bir kavramdansöz eden ilk kişidir. Bilinçaltına gitmeksizin “bilincin bilinç olarak”anlaşılamayacağı sonucuna varmıştır. Daha sonra bu düşüncedenesinlenen Freud, bilincin çoğu durumda eylemlerin ana kaynağıolamayacağını ve çoğu davranışta bilinçaltının etkisi olduğunu önesürmüştür.

Wilhelm Leibniz’in (1646-1716), tüm gerçekliğin bireyselelementleri olarak düşündüğü monadlar fiziksel olmayan atomlardı ve

Page 49: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 49/148

  | 49

maddesel değillerdi. Monadlar genel olarak algıya benzetilebilir vebilinçaltı ile aynı türdendir. Leibniz, ruhsal ve zihinsel olaylarınanlaşırlılık veya bilinç dereceleri bakımından farklı olduklarına,tamamen bilinçaltı olandan, en açık veya kesinlikle bilinçli olana deksıralandığına inanmıştı. Bu nedenle bilincin daha küçük dereceleriniminyon algılar , bunların bilinçli gerçeklenmesini tamalgı  olarakadlandırmıştı.24 

Johann Herbert (1776-1841) bilinçaltı görüşüne eşikkavramını getirdi. Eşiğin altındaki fikirler bilinçaltıdır. Bir fikir bilinçseviyesine yükseldiğinde, tamalgı oluşur. Herbert bunun da ötesinegeçerek, bir fikrin bilince yükselebilmesi için daha önceden bilinçte varolan fikirlerle uyuşabilmesi gerektiğini öne sürdü. Bununla uyum içindeolmayan fikirler, aynı zamanda bilinçte barınamazlar. Bilinçaltınaitilirler ve bastırılmış fikirleri oluştururlar.

Yukarıdan da anlaşılacağı üzere, bilinçaltı kavramı Freudçu birbuluş değildir ama bu kavrama önemini Freud kazandırmıştır. Freud ilkdönemde, ruhsal yapıyı üç sisteme ayırıyordu: bilinçdışı (altı), önbilinçve bilinç. Soyut bir ayrım olan bu şemanın, anatomik yapı ile hiçbirilişkisi yoktu. Ancak bu ifade bugün için tartışılabilir. Bilinçaltı limbiksistem anatomisine, bilinç beyin kabuğu ve talamus bağlantısına vesüperego da önbeyin bölgesine yerleştirilebilir. Freud’a göre insanlık

tarihinde, insan egosuna yönelik üç ayrı şok olmuştur: ilki evreninmerkezinde olmadığımız, ikincisi evrim teorisi ve üçüncüsü de farkındaolmadığımız bilinçaltı güçler tarafından kontrol edilmemizdir.

24 Schultz DP, Schultz SE. Modern Psikoloji Tarihi. Çev: Aslay Y. Kaknüs Yay. 2001;433-450

Page 50: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 50/148

  | 50

Freud’da bilinç ve bilinçle ilgili diğer konumlanmalar ((Çizim, Tarlacı ).

Freud, buzdağından oluşan kişiliğin görünen küçük kısmınabilinç adını verir ve bunu önemsiz bulur. Bilinç, tüm kişiliğin görünenama yüzeysel kısmını oluşturur. Bu nedenle kişilik üzerinde çok etkilideğildir. Geniş ve güçlü bilinçaltı (unconscious ) tüm insandavranışlarının altındaki dürtüsel güçleri ve içgüdüleri kapsar. Freudbütün bu farklı bilinç aşamalarına bir de bilinçöncesi ( preconscious,foreconscious ) kavramını ekler. Bilinçöncesi, bilinçaltı ile bilinçöncesiarasında yer alır. Bilinçaltından farklı olarak, bilinçöncesi aktif olarakbastırılmamıştır ve kolaylıkla bilince ulaşır, tüm belleği içerir ve tambilincin kıyısındadır. Ancak buradaki bellek bilinçli değildir ve kişiistediğinde ona ulaşamaz. Freud’dan daha önce bilinçaltı kavramınakarşılık gelen “id” kişiliğin en ilkel ve en az ulaşılabilir bölümüdür. İd’ingüçlü etkileri arasında saldırganlık ve cinsellik içgüdüleri vardır. İd’deiyi, kötü ve ahlak kavramları yoktur. İd nesnel gerçekliğin şartlarını gözönüne almaksızın çabuk doyum arar. Doyum arama çabasından doğangerilimin azaltılması ile ilgilenen id Freud’un haz ilkesi dediği ilkeyegöre işler. Libido da id içerisinde yer alır. İd ile dış dünya arasındaarabulucu olarak görev yapan ego bu ilişkiyi kolaylaştırır. Ego, id’in

denetimsiz ve ısrarlı tutkularının tersine, makul ve mantık ile kabuledilen anlamları temsil eder. İd gerçeklikten habersiz önüne geleni

Page 51: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 51/148

  | 51

ister, ego gerçeklikten haberdardır ve çevreyi dikkate alarak id’iyönetir. Ego, id’den bağımsız olarak var olamaz, gerçekte gücünü id’denalır. Ego id’i engellemek için değil id’e yardım için vardır. Sürekli id’idoyuma ulaştırmak için çabalar. Buna en güzel benzetme at ve biniciörneğidir. Ego binici ve at id’dir. Süperego ise öğrenilen bir bölümdür.Bu ahlaki kısıtlamaların hepsini, mükemmelliği temsil eder. Süperegoid’le çatışma içindedir. Süperego, ego’dan farklı olarak id’in doyumunuengellemeye çalışır.

Önbilinç, birtakım dirençler aracılığı ile bastırılmışın bilinçdüzeyine çıkmasını etkin olarak engeller. Bilinçaltı, bir sürü istekledoludur. Freud’a göre, bu sistemde ne yadsıma, ne kuşkulanma, ne dekesinlik bakımından derecelenme vardır. Önbilinç sistemi, bir doyumunertelenmesini sağlayan ikincil süreçlere boyun eğer. Bilinçaltı, zamanakışıyla değişikliğe uğramaz ya da dış gerçeklik diye bir şey tanımaz.Zamanı ve dış gerçekliği işin içine sokan, bilinç–önbilinç sistemidir.Bilinçaltının yalnızca haz ilkesine (hemen doyuma ulaşma) boyuneğmesine karşın, önbilinç–bilinç sistemi, gerçeklik ilkesi ilebelirginleşir. Bu sistemle bir dürtünün doyumu ertelenebilir ve dışgerçekliği göz önüne alarak doyumu yerine getirebilir.

Carl Jung (1875–1961), Freudçu sistemin dışına çıkar ve kendiekolunu yaratır. Bütün madde dışı yapı için  psyche  terimini kullanır.

Jung  psyche  terimini üç seviyeden oluştuğu söylenen zihinle ilgiliolarak kullanmıştır: bilinç, kişisel bilinçaltı ve kolektif bilinçaltı. Bilincinmerkezinde, genellikle bizim kendimizi kavrayışımıza benzeyen, egovardır. Bilinç, algıları ve anıları kapsar ve bizim çevremize uyumsağlayabilmemizi sağlar. Bilinçaltının yanında bilince ikinci derecedeönem verir. Jung’a göre iki bilinçaltı seviyesi vardır. Bunlardan biribilincin hemen altında bulunan ve bireye ait olan kişisel bilinçaltıdır(unsconscious ). Kişisel bilinçaltı anılar, dürtüler, arzulardaki silikalgılardan ve bireyin hayatında bastırılmış veya unutulmuş diğer

deneyimlerden oluşur. Bu bölgedeki olaylar kolaylıkla bilince gerigetirilebilir. Kişisel bilinçaltındaki deneyimler gruplaşarakkompleksleri oluşturur. Kişisel bilinçaltından daha aşağıda vederinlerde ise kolektif bilinçaltı  yer alır. Bu birey tarafındanbilinmeyen, daha önceki tüm nesillerimizin evrimsel ve genetikbirikimidir. Kişilikte en etkili güçtür.25 

25 Schultz DP, Schultz SE. Modern Psikoloji Tarihi. Çev: Aslay Y. Kaknüs Yay. 2001;487

Page 52: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 52/148

  | 52

 

  Jung’un bilinç ve bilinçle ilgili konumlandırmaları. En altta yer alan kolektif 

bilinçaltı derindir ve bireyce bilinmez. Genetik ve evrimsel deneyimlerdenkaynaklanır. Kolektif bilinçaltı kişilikte en etkili güçtür. Ben (self) , bilinçaltının tümyönlerini sergiler ve kişinin tümünü temsil eder. Bunun dışında toplumagöründüğümüz bir yüzümüz ( persona ) ve hayvansal bir kişiliğimizi de ( gölge ) Jung butabloya ekler. Sağdaki yukarı ok işareti üzerinde farklı bilinç durumlarının olasıkonumları gösterilmiştir. Konumlar kesin ve net yerleşimli değildir. Ayrıntı için“bilincin farklı halleri” konusuna bakılabilir (Tarlacı ). 

Jung, kolektif bilinçaltındaki kalıtsal eğilimleri arşetip  ya da

ilkörnek  olarak adlandırır. Arşetipler, benzer durumlarla karşılaşanataları, benzer şekilde davranmaya hazırlayan zihinsel deneyimlerindaha önce var olan belirleyicileridir. Ortak sembollerimiz, ortakrüyalarımızın ve efsanelerimizin kaynağı olarak arşetipleri gösterir.Jung’un tanımladığı pek çok arşetip olmakla birlikte üçü daha baskınolarak karşımıza çıkar.

1. Persona : Kişiliğin en dıştaki tarafıdır. Başkaları ile ilişkiyegeçtiğimizde giydiğimiz maskemizdir. Bu tiyatroda aldığımız rolebenzer.

Page 53: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 53/148

  | 53

2. Gölge arşetip : kişiliğimizin hayvan benzeri yanıdır.Ahlaksızlık, ihtiraslar ve hoş olmayan tüm arzuları içerir.

3. Benlik/kendilik  (self, nefs): sistemdeki en önemli arşetiptir.Bilinçaltının tüm yönlerini dengeleyen ben, kişiliğin tüm yapısına birlikve istikrar kazandırır. Kişinin tümünü temsil eden “Ben”dir.

Yakın zamanda bilişsel psikolojinin gelişimi ile bilinçaltıdurumuna olan ilgi arttı. Ancak bu bilinçaltı Freud ve Jung’unbilinçaltından biraz farklı kabul edilmektedir. Bu bastırılmış bilinçaltıdüşüncelerin içine atıldığı bir çöp sepeti değildir. Bu bilinçaltı kavrayışıduygusal olmaktan ziyade gerçekçidir ve insan bilişinin bir uyaranatepki verme etkinliğindeki ilk aşamasında yer alır. Öğrenme ve bilgiişleme sürecinde önemli bir süreç olarak kabul edilir. Bu bilinçaltını,Freud’un habersiz ve bastırılmış bilinçaltından ayırt etmek içinbazılarınca “bilinçli olmayan – nonconsciouness ” terimi önerilmiştir.Zihinsel süreçlerimizin pek çoğunun bu seviyede işlediğineinanılmaktadır. Bu aşamadaki bilgi işleme, bilinçli duruma göre dahahızlı ve daha verimlidir.

İslam tasavvufundaki ve Kur’an-ı Kerim’deki nefs ile Freud-Jung

bakışının bilinç eksenleri arasında bazı benzerlikler vardır.26,27

Ekolarak, Kitabı Mukaddes’teki anlamı ile “ten”e karşılık gelen nefs (ego),aşağı benliğe (id), temel içgüdülere karşı sürekli bir mücadeleyi içerir.İslam’daki nefs, kabahat, günah ve aşağı niteliklerin kaynağıdır vesufiler nefs ile mücadeleye “en büyük cihad” demişlerdir. Kur’an-ıKerim’deki “en-nefs el-emmare bi’s-su /kötülüğü emreden nefs ” (Yusuf,53) ifadesi, sufi arınma yönteminin başlangıcını oluşturur. Kötülüğüemreden nefs ile id arasında benzerlik dikkat çekicidir. Ayrıca Kur’an-ıKerim’de “en-nefs el-levvame /kendini kınayan nefs/benlik ” (Kıyamet:

Öyle değil! Kendisini ısrarla kınayan benliğe de yemin ederim) ifadesiyer alır ki, bu da aşağı yukarı insanın eylemlerini gözetleyen ve onlarıdenetleyen bir bilince ve süperegoya karşılık gelir. Sonunda sükûnakavuşan nefs oluşur (Fecr: Ey huzur içinde olan nefs!).28 

Genel olarak, tüm İslam kaynaklarında, değişik dereceleri olanyedi nefs geçer. 1. Nefs-i Emmare (kötülüğü emreden nefs ),

2. Nefs-i Levvame (kendini kınayan nefs ),3. Nefs-i Mülhime (kendisine ilham vaki olan nefs ),

26

Nurbakhsh D. Sufism and psychoanalysis. Part one: what is sufism? Int J Soc Psychiatry. 1978;24(3):204-12.27 Spiegelman JM, Han VI, Fernandez T. Jung Psikolojisi ve Tasavvuf. Çev. Yazıcı ve Kutlu. 199728 Schimmel A. İslamın Mistik Boyutları. Çev. Kocabıyık E. Kabalcı yay, 2001, s:120

Page 54: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 54/148

  | 54

4. Nefs-i Mutmainne (itminana kavuşmuş nefs ),5. Nefs-i Radıyye (Allah'dan razî olan nefs ),6. Nefs-i Mardıyye (Allah'ın kendisinden razî olduğu nefs ),7. Nefs-i Kamile ya da Safiyye (kamil ya da pak nefs ) denilen

seviyeleri vardır.

Nefsin bu yedi mertebesine Etvar-ı Seb'a ya da Nefsin YediTavrı denilmektedir. Hz. Peygamber'den, bir savaş dönüşünde ifadeetmiş olduğu rivayet edilen: "Küçük cihaddan (cihad-ı asgar) en büyükcihada (cihad-ı ekber) döndünüz; bu en büyük cihad kulun nefsinekarşı cihadıdır (savaşıdır)” ifadesi insanın kendi nefsi ile yapacağısavaşın önemini gösterir.

Nefs bazen ben merkezi, bazen bir domuz, siyah bir köpek,inatçı bir katır, söz dinlemeyen bir deve, huysuz bir kadına (nefsArapça dişil bir kelimedir) benzetilir. Dünyanın ve onunayartmalarının temsilcisi nefstir. Oyunları ile saf ruhu kandırmayaçalışır ve dünyevi hayatın tuzaklarına düşürür. Sufi psikolojisine göre,insanın en aşağı özü nefsidir. Nefsin üzerinde kalp ve ruh vardır.Bazıları ise nefs ile kalp arasında tab ’ı yani huy ve yaratılışı yerleştirilir.Bu insanın doğal işlevidir. Bazıları ise aklı, nefs ile kalp arasındakiengel olarak kabul ederler. Akıl, onların kendi sınırlarını aşmalarını

engelleyen bir ayırıcıdır. Böylece karanlık ve kontrolsüz içgüdülerkalbin saflığını tehlikeye düşürmezler.

Bilinç, bütünün tüm birleşik parçalarından oluşan bir gerçekleşmedir.Toplamı, deneyimlerin tümünü içerir ve içimizdeki “Ben” veya “Ruhu”oluşturur. Ben ile “deneyimleyen” ve “gerçekleştiren” kişi olarakkendimizi hissederiz. Deneyimleyen özne, düşüncenin bir kısmıdır.Düşüncenin bir parçası değil ise geçmişteki “Ben”e farkındalık olmaz,

ilerideki düşünceye odaklanılır. Düşünceler “Ben”e ait değildir, dahaçok “Ben” düşünceye aittir. İnsan “Ben” dediğinde kendini kastetmişgibi görünür, fakat gerçekte kendisi bunu kastettiğini düşündüğüzaman bile, bu yalnızca geçici bir düşünce, geçici bir ruhsal durumdur.29 

“Ben”, bir şey ya da cisim değil salt etkinlik, “kendini ortayakoyma” ya da “kendinin farkına/bilincine varması” sayesinde vardır.Ben, ben’im (varım). Ben’in bu kendini ortaya koyması “sav”dır. Benkendinin bilincine vararak çalışır ve böyle yaparak kendini sınırlar,bunu kendinden başka bir şeyi, kendi olmayanı, ben olmayanı ortaya

29 Ouspensky PD: İnsanın Bilinmeyen Psikolojisi. RM yay. 1995.

Page 55: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 55/148

  | 55

koyarak yapabilir: “ben, ben olmayan değilim.” Bu aşamada ben, yenibir çelişkiye düşer: “kendini hem evetler hem yadsır.” Deneyselplanlama, uzay-zamanda değişkenlerin tanımını gerektirir. “Benlik” ve“dünya” tanımı bu ölçek içinde yapılmalıdır. Benlik, bilinçli deneyime“dünya”nın farkında olan içsel gözlemcidir. Benliğin kendisi, deneyimolarak indirgenemez veya alt parçalara ayrıştırılamaz. Benlik, içseluzayımızda, bilinçli deneyimlerin oluşturduğu tek ve bütüncül yapıdır.Oysa benliğin farkında olduğu dış dünya, indirgenebilirdir.

Kant, duyumu, onu algılayanla yakın ilişki içinde ele alır veduyumla duyumu algılayan arasında zorunlu bir bağlılık olduğunu önesürer:

“Düşünüyorum” benim bütün tasarımlarıma eşlik edebilmek zorundadır; yoksa düşünülmesi olanaksız bir şey benimde tasarımlanmış olur ki, bu da, tasarımın olanaksız olduğu ya da benim için bir hiçten başka bir şey olmadığı anlamına gelir […] Öyleyse, duyu yetisinin sağladığı bütün çeşitlilik, bu çeşitliliğin  yer aldığı aynı özne içinde, ‘düşünüyorum’ ile zorunlu bir bağlantı halindedir. Bu tasarıma, salt tamalgı diyorum […] Bütün tasarımın birliğine de, kendinin bilincinin aşkınsal birliği adını veriyorum. Buna göre BEN, uzay-zaman içinde 

birliğin koşuludur.Nietzsche ise “bilinçli ben”in ruhsal olayların tümünü

kapsadığını şiddetle reddeder ve bilincin kafasına bir tokmak indirir(Böyle Buyurdu Zerdüşt ):

“Descartes’in kanıtı, sonuç olarak şuna varır: Düşünülüyor; öyleyse düşünen bir özne var! Oysa bu, töz kavramına olan inancımızı, “a priori/önsel” olarak doğru kabul etmekten başka 

bir şey değildir: düşünce olduğuna göre ‘düşünen’ bir şeyin de olması gerektiğini söylemek, her yapılan işin, bir yapıcı öznesi bulunması gerektiğini ileri süren dil bilgisinden edindiğimiz bir alışkanlık uyarınca ileri sürdüğümüz bir sözcüktür. Eğer benimde herhangi bir birlik varsa bu, hiç kuşkusuz benim bilinçli benimde, duymamda, istememde, düşünmemde değil,ama başka yerdedir […] ve benim bilinçli benim, bunun aracından başka bir şey değildir.” 

Page 56: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 56/148

  | 56 

Jung’un Ben’i de farklı kısımlardan oluşur. Jung’a göre,bilincinde olduğumuz her şey, bilinç aracılığı ile Ben’e katılır. Bilinçaltıile olan ilişki dolaylıdır. Her şeyden önce bilincin merkezi Ben demektir.Eğer, nesneyi Ben’e bağlayacak bir köprü yoksa nesne bilinçdışıdır, yanibireye yokmuş gibidir. Bilinci, buna dayanarak, Ben diye adlandırılanmerkezle kurulan ruhsal ilişki olarak tanımlar. Ben, veri ve duyumlarınyoğunlaşmasıdır. Buna, bedenin uzayda kapladığı yerin ve dışsaluyaranların da katkısı vardır. Diğer yandan, büyük bir anılartopluluğunu içerir. Eğer bir anda anılarımızı kaybedecek olursak,Ben’liğimizi de kaybetmiş oluruz. Bilinç de anlamını yitirir.Hayvanlarda bir anlamda “Ben” bulunduğunu öne süren Jung, Ben’i tümbilincin “sine qua non /olmazsa olmaz ” bir koşulu olarak görür. BilinçBen’siz var olmadığı halde, duyum (bakma, işitme…), düşünce(nesnenin ne olduğu), duygu (benim için ne değer taşıdığı) bilinçolmadan da var olabilir. Ben (benlik) bilinçli ve bilinçaltı olan ikikısımdan oluşur. Bilinçli kısmı; duygu, sezgi, düşünce ve duyumlarınetkisindedir. Bilinçaltı benliğimizi tanımayız ve karanlık bir dünyagibidir. Ancak, bu bölgede zamanla değişime uğrar. Benliğin, bilinçaltıkısmının en yakınında anılar bulunur. Yavaş yavaş daha derinde öznelalgılamalar, coşkun etkiler, en altta ise bilinçaltı atakları bölgesi yer alır.Bilinç ve bilincin üzerinde yüzdüğü, sonsuz ruh okyanusunu ise “öz”

olarak adlandırır. Ruh ve bilincin “öz”ünü oluşturduğu ve Ben’in debunun içinde yer aldığını, “öz”ün Ben’den daha geniş olduğunu önesürer. Gökyüzünün yıldızlarını ise Ben’e benzetir.

Felsefeci Edmund Husserl ben’i “…çeşitli yaşantılar üstünde yer alan özgül bir şey olmayıp, bu yaşantılar arasındaki bağlılığın meydana  getirdiği birlik…” olarak tanımlar. Bunu basitçe şu şekildeaçıklayabiliriz. Günlük yaşamımızdaki zihin ve bilinç hallerimiz bir kezoluştuğunda oluştuğu yerde kalmaz ve “şimdi” içinde oluşan zihinselbenlik durumumuz daha önceki benlik durumunun bir devamıdır.

Şimdiki benliğimiz ise daha sonra oluşacak benlik durumununöncelidir. Bu ardışıklık ve devamlılık bizde bütüncül ve devamlılıkgösteren bir ben hissi uyandırmakla beraber, içsel bir zaman akışı daoluşturur. Zihinsel olaylar görsel, işitsel, dokunsal, derin duyu, tat vekoku gibi dış dünyadan gelen uyarımlarla devamlı bir etkileşimhalindedir. Bu şekilde içsel zihinsel durumlar, bedenden gelenduyumlarla birleşince “bedende bir ben yerleşimi” ortaya çıkar. Elimive kolumu hareket ettirmeye niyetlendiğimde, içsel zihinsel durumumve kol hareketim esnasında ortaya çıkan (on-line ) derin duyunun,

zihinsel süreçlerimle birleşmesi “bedenimdeki ben’de” var olmadeneyimi yaratır. Bu aynı zamanda eylem ortaya koyduğum zaman

Page 57: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 57/148

  | 57 

benden kaynaklandığını ve benim denetimim altında olduğunuhissetmeme neden olur.

Hititçe “Ben” ifadesinin, yaklaşık MÖ 1350’lerdesimgeleştirilmesi. Okunuşu Hitit dilinde “u”, Luwice“amu .” Bundan türeyen “ammuk ” ise “beni bana”göndermesi yapar. Bunların dışında, Ben’in karşısındayer alan “O” Hititçe “apa ” ile seslendirilir.

Page 58: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 58/148

  | 58

Tek yanlı beyin hasarı olan hastalar, bedenlerinin karşı yanlarınaverilen hafif yüzeysel dokunmayı iyi derecede hissedebilirler. Ancak,aynı uyaran eşzamanlı olarak, bedenin iki yanındaki aynı bölgeyeuygulandığında, güçsüz-felçli beden kısmından gelen uyarıyıalgılamazlar. Bu durum eşzamanlı iki uyaranın dokunsal“söndürülmesi” olarak adlandırılır. Özellikle sağ beyindeki duyusal

kabuk hasarlarında ortaya çıkar.30

Ancak bu söndürme, basit olarakduyusal kayıpla açıklanamaz. Daha çok, yüksek merkezli dikkat sistemleri ağının hasarının bir sonucudur. Diğer bir durum olanallesthesia ’da ise tek taraflı olarak sola verilen uyaran, sağda gibi ifadeedilir ve hissedilir.

Felsefeci Thomas Nagel “Yarasa olmak nasıl bir şeydir? ” diye sorarak,yarasa olmaya özgü duygular olup olmadığını sorgulamamızı ister. Ya

da başka bir deyişle hayvanlar kendi benliklerinin farkında olurlar mı?1960’lı yıllarda “işaret testi” adı verilen bir yöntem geliştirildi. Bu test kendine farkındalığı göstermesi açısından sıklıkla kullanılmıştır.Aynadaki görüntülerine alışık maymunları, anestezi ile uyuttuktansonra bir kaşına ve kulağına kokusuz boya sürülür. Uyandıktan sonratekrar aynada maymunlara kendi yansımaları gösterilir ve tepkilerideğerlendirilir. Şempanze ve orangutanlar boyalı yerlere dokunaraktepki verirken, goriller herhangi bir tepki vermezler. Yetişkin

30 Schwart AS, Marchok PL, Kreinick CJ, Fiynn RE. The asymmetric lateralization of tactile extinction in patients withunilateral cerebral dysfunction. Brain 1979; 102: 669–684

Page 59: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 59/148

  | 59

şempanzelerde ise kendini tanıma ve değişikliği fark etme oranı %75ortaya çıkar. Ancak, işaret testinin “bilinçli farkındalığı” tam olarakölçüp ölçmediğini anlamak zordur. Hatta bu testte yanıtı aranansorunun ne olduğunu da anlamak zordur! İnsanlar kendi yüzlerinitanıyabilirler ve değişiklikleri kolaylıkla fark edebilirler. Özelliklekadınlarda yüzdeki değişiklikler daha kolay fark edilir. Çocuklukta,yaşamın 18. ayından sonra kendini tanıma gerçekleşir. Kendi yüzünütanıma yüksek seviyede yetenektir ve kendi farkındalığının önemli birparçasıdır.

Anoreksia nervosa (AN), ciddi bir psikiyatrik hastalıktır. Hastalarbeslenme özelliklerini anormal hale getirirler. Kendi beden ağırlıklarıve kiloları hakkında dışarıdan görülenden daha kilolu olduklarınıdüşünürler. Kilo alımı veya şişman olma korkuları vardır. İleri derecedezayıf ve çelimsiz oldukları halde, düşündükleri tek şey kilo fazlalığıdır.Kendilerinin düşük kilolu olduklarını kabul etmezler.31 Hastalar tümbedenlerini farklı hissedebildikleri gibi, bedenlerinin belli bölümlerinide farklı hissedebilirler (göğüsler, basenler gibi). Beden görüntüsübozukluğunun iki şekli olabilir: 1. Kendi bedenlerini olduğundan dahafazla büyük ifade ederler, 2. Kendi bedenine karşı bir bilişsel

değerlendirme bozulması vardır.AN’da beyin görüntüleme çalışmalarında birçok yapısalfarklılık tespit edilmiştir. Normal kişilerle karşılaştırıldığında uzunsüreli bellek bölgesi hipokampus ve kaygı endişe-korkuda devreyegiren amigdal bölgesinin toplam hacmi belirgin olarak küçüktür.İşlevsel beyin görüntülemelerinde ise AN’lı hastalara yüksek kaloriliyiyecek resmi gösterildiğinde, sol beyin yarıküresinde aynı bölgelerdeçalışmada artış tespit edilmiştir.

31 Wagner A. Neuronal activity changes and body image distorsion in anorexia nervosa. NeuroReport 2003;14:2193-2197.

Page 60: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 60/148

  | 60

   Alice Harikalar Diyarında  masal kitabında, Alice’in kendi bedenini

algılamasındaki garip görünüm, bir çeşit “ben”i algılama bozukluğudur (solda).

Anoreksia nervos  da durumunda kişinin aynaya baktığında gördüğü var olandan dahakiloludur (sağda üstte).

Page 61: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 61/148

  | 61

 Günlük yaşamda algılarımız kendimize karşı her an değişkendir ancak buna rağmensabit bir ben’imiz vardır (üstte).

AN’lı hastalarda dikkat işlevinde de bozukluk gösterilmiştir.Dikkat işlevi görüntüleme çalışmalarında farklı beyin bölgelerindetespit edilmiştir. Sağ ön singulat beyin kabuğu, arka duyusal beyinkabuğu, yan ve iç devinim öncesi beyin kabuğu ve derin beyinbölgelerine dikkatin sinirsel ağı yerleştirilmiştir. Dikkatin uzay vezaman boyutu da farklı alanlara yerleşiktir. Dikkatin uzaysal uyumu sağ

arka duyusal beyin kabuğundayken, zamansal ipucu ise sağ aşağıduyusal beyin kabuğu alanına yerleşiktir. AN’lı hastalara kendi bedenresimleri gösterildiğinde aşağı duyusal beyin kabuğu bölgesi devreyegirer. Bu alan, görsel-uzaysal bilgi işleme için sinir hücrelerini içerir. Bualanda hasar görme “yarı uzaysal alan umursamazlığı” denilen kliniktabloya neden olur.

Nöropsikolojik hastalıkların öykülerini kaleme almasıyla tanınan Oliver

Sacks, “Karısını Şapka Sanan Adam”  adlı kitabında, “bedenini yitirmişhanımefendi”den bahseder. Bilindiği gibi günlük yaşamımızda sürekli

Page 62: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 62/148

  | 62

olarak beş duyudan bahsederiz. Ancak, bir de farkında olmadığımızama her an kullandığımız bir altıncı duyumuz vardır. Buna  propriceptif   duyu ya da anlaşılır bir Türkçe karşılık olarak özduyum/derin duyumdenir. Bu duyu bedenin gözleri gibidir. Bu duyu eklemlerden, kaslardanhareket anımızda bize o anki pozisyon bilgisini verir. Aldığımız bilgi ilebir sonraki hareketimizi ayarlarız. Ardışık hareketlerimizi hep bu duyuaracılığı ile yaparız. Ancak bu duyu bize bir şey daha kazandırır:bedenimizin ben olma bilincini . Sacks, Christina adlı 27 yaşında birkadının, kısa süre içerisinde nasıl “bedenini kaybettiğini” anlatır ve bubaşlangıçta psikiyatrik bir rahatsızlık olarak ele alınır. Ancak sonralarıyapılan testlerle kadının, özduyum taşıyan sinirlerinde hasar tespit edilir. Artık anlık bedensel durum bilgisini elde edememekte ve bunagöre davranamamaktadır. Bu nedenle ayakları üzerinde duramaz,ellerindekini düşürme, çatalı-kaşığı ya çok sıkma veya az sıkıp düşürmeolur. Ayaklarına bakmadıkça ayağının ne durumda olduğu anlayamazve anlatamaz, ayakta duramaz. En önemlisi de “bedenini hissetmeme ya da kaybetme” oluşur: “Bedenimin kaybettiğimi hissediyorum. Kollarımı bir yere bırakıyorum, sonra onları başka bir yerde buluyorum...Bedenimi kendine kör ve sağır olduğunu hissediyorum... bedenim kendine duyarsız.”

Page 63: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 63/148

  | 63

 

Uzayın İçindeki Ben…

Uzay kavramını tanımlama girişimi Sokrates öncesi felsefecilere kadaruzanır. Bu konuda ilk fikirler Zenon’la ortaya çıkar: “Uzay diye bir şey varsa nerede olabilir? Çünkü var olan bir şey bir yerdedir. Bu durumda belli bir uzayda bulunacak ve bu sonsuza kadar bu şekilde devam edecektir: öyleyse uzay diye bir şey yoktur ” der. Platon felsefesindeuzay ayrıntılı olarak yer almaz. Platon’a göre uzay, ideaların imgeleriolan tüm duyulur nesnelerin içinde yer aldığını gördüğümüz bir‘yatak’tan başka bir şey değildir.

Descartes’a göre, “Uzay ya da iç mekân ile bu uzayın içinde yer

alan cismi ancak düşüncemizde birbirinden ayırt edebiliyoruz. Çünküuzayı oluşturan uzunluk, genişlik ve derinlik olarak mekan, aynızamanda cismi de oluşturur”. Buna karşılık, farklı olarak Newton uzayile töz’ü birbirinden ayırır. Uzayı içinde yer alan olayların gerçekleştiğimutlak bir çerçeve olarak kabul eder. Leibniz ise uzayı mutlak birgerçeklik olarak kabul etmez: “uzayı, tıpkı zaman gibi göreli bir şeysayıyorum, zaman nasıl art arda gelişin düzeniyse, uzay da yan yanabulunuşun düzenidir. Çünkü uzay, bir arada var olmaları bakımından,eşzamanlı olarak var olan şeylerin olabilir düzenidir ve onların var

olma tarzına katılmaz”. Leibniz’e göre Tanrı tarafından yaratılmışduyulur uzamı (extensio ), yaratılmış olan gerçek anlamda uzaydan(spatium ) ayırt etmek gerekir. Yani, uzayı tıpkı zaman gibi bir tözolarak kabul etmez.

Kant, Salt Aklın Eleştrisi ’nde uzayı mutlak bir gerçeklik olarakgörmez. Uzay algılama gücümüzün, dünyayı tasarımlayışımızın öznelkoşullarının a priori  (öncül) bir çerçevesidir. Uzay, fenomenlerin(görüngülerin) var olabilmesini sağlayan bir koşuldur: “Uzay, tüm dışsezgilere temel oluşturan zorunlu a priori bir tasarımdır. Uzayda,

nesneler olmadığını düşünebildiğimiz halde, uzayın yokluğunu hiçbir

Page 64: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 64/148

  | 64

zaman düşünemeyiz. Uzay görüngülere bağlı bir belirlenim olarak değil,görüngülerin var olabilirlik koşulu olarak düşünülür; yani uzay, dışgörüngülere zorunlu biçimde temel oluşturan a priori bir tasarımdır.”

, otobiyografik bellek. Zaman ve mekân içindeişlenir. Duygu durumsal içeriği vardır. Birinci tekil kişiifadeleri bile başlar (Ben…).

, Bilmekle ilgilidir. Hatırlama değil, bilmektir.Kelimeler, yüz, nesneler ve dünyaya ilişkin bellektir. Üçüncütekil şahıs ifadesi ile başlar (O…). Fiiller, isimler içerir.

Kendi bilinci ya da benlik bilinci, birinin kendi zihinsel vebedensel durumlarının (algılar, fikirler, niyetlenilen hareketler…)farkında olabilmesidir. Bedensel ve zihinsel durumların bir arayagetirilmesi, temsil ve ilişkilendirme gerektirir. Bu birinci kişi bakış açısı(1-KBA) olarak adlandırılır. 1-KBA; kendi bedeninizin dışındaki uzayiçinde kendini merkezleştirmedir. 1-KBA “minimal benlik” olarak gözönüne alınabilir. 1-KBA, kendi bedenimiz dışındaki uzayda özneldeneyimler yaşamamızı sağlar. Günlük kullandığımız dilde bunu “ben,benim” olarak ifade ederiz. Buna ilave olarak, 1-KBA çevre ile ilişkimizi

(ör; uzaysal bilişsellik, hareket, sosyal etkileşim ve geleceği planlama)meydana getirir.32 

32 Vogeley K, Fink GR. Neural correlates of the first-person-perspective. Trends Cogn Sci 2003 Jan;7(1):38-42.

Page 65: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 65/148

  | 65

1-KBA ve 3-KBA’nın uzaysal olarak birbirlerine konumlanmaları ve ilişkileri.Herhangi bir kişi nesne ile ilişkisinde daima birinci kişi bakışına sahipken, iki ayrı kişi isebirbirlerine göre (başkasının ne düşündüğünü düşündüğünde) göre 3-KBA konumualabilirler.

Uzaysal bir bakış açısı ile 1-KBA, öznel olarak kendi bedeni dışındabulunan çok boyutlu ve çoklu girdili deneyimsel bir uzayın merkezindebulunur. Uzaysal konum olarak, 1-KBA üçüncü kişi bakış açısının (3-KBA) karşısındadır. 3-KBA zihinsel durumunu başka birinin yerinekoyma (Ahmet şunu düşünür, şunu işitir, Pınar şu an şunu hissediyorgibi) yani farz etmedir. Madde olarak ise, 3-KBA beyin ya da su banyosuiçinde yüzen sinir hücreleri ağı ve destek hücrelerinden oluşur.

1. Egosantrik (Benmerkezci):  Özne-nesne ilişkilerinden oluşur.En iyi kutupsal koordinat sistemi ile tanımlanır. Yerleşimi; kişive onun fiziksel yerleşimine göre temsil edilir. Benmerkezcibaşvuru çerçevesi daha da ayrıntılaştırılabilir ve baş, görmealanı, gövdeye göre konumlar ifade edilebilir.

2. Allosentrik (ekzosentrik/geosentrik): nesne–nesneilişkilerini ortaya koyar ve en iyi kartezyen koordinat, diğer birifade ile üç boyutlu uzaysal yer tanımlama ile (x, y, z eksenlerigibi) belirtiler. Gözlemcinin bulunduğu yerden bağımsız ifade

edilir.Bu tanımlamalar fenomenal değil, nesnel uzaysal

Uzaydaki Nesne

1-KBA 1-KBA

3-KBA

3-KBA

Page 66: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 66/148

  | 66 

yerleşimlerdir. Oysa 1-KBA ve 3-KBA fenomenaldir. Bilişselişlemlerde, birinin kendi bakış açısıyla algılanan (1-KBA) görselbir alan, aynı alana bakan başka birinin bakış açısındanfarklıdır. Oysa her iki kişi de gözlem merkezindedir.

Uzaysal konumlandırma üzerinde yapılmış birçok çalışmavardır. İşlevsel beyin görüntüleme çalışmaları ile beyinde sağ duyusalbeyin kabuğunun alt kısmında (inferior parietal ) benmerkezli  işlemleryapıldığına dair güçlü kanıtlar bulunmuştur. “Ben–hareketi”durumlarında iki yanlı, duyusal beyin kabuğunun iç kısmı (medial  parietal) devreye girer. Diğer yandan uzayı algılama ve değerlendirmeesnasında özellikle sağ beyin yarıküresinde çalışmada artış gözlenir.

Sağ beyin yarıküresinde yer alan duyusal beyin kabuğu hasarında kendi(anazognozi ) ve çevresindeki uzayı umursamazlık sıklıkla ortayaçıkar.33 Yine aynı bölge hasarlarında, nesnelerin birbirine göre uzaysalyerleşimi veya kişinin kendi bedenine göre diğer kişilerinkonumlandırılmasında bozukluklar yaşanır.34 

1-KBA ve 3-KBA durumlarında beynimizin farklı bölgeleri çalışır.Kendimiz nesnelere bakma şeklinde uzayı değerlendirirken sol iç

önbeyin kabuğu (medial prefrontal ) ve iç duyusal (medial parietal )beyin kabuğu aktive olur. Başka birisinin bir nesneyi nasıl gördüğünüdüşünüp, kendimizi onun yerine koyduğumuzda (3-KBA konumunageçeriz) ise iki yanlı üst duyusal beyin kabuğu (superior parietal ) vesağda ön devinimsel ( premotor ) beyin kabuğu çalışır.35 

Kendine başkasının yerine koyarak, diğer bir zihinden negeçtiğinin düşünülmesi durumunda, beyinde neler olduğunu anlamakiçin birçok çalışma yapılmıştır. Buna “zihin okuma çalışmaları” dadenmiştir. Bu çalışmalarda, ısrarlı olarak, ön singulat beyin kabuğunda

çalışma ve şeker kullanımı artışı görülmüştür. İlginç olarak, sağyarıkürede duyusal ve şakak bölgesi bileşkesi ( parieto-temporal )biyolojik uzuvların hareketini tespitte devreye girer. Özellikle kendibedenine doğru olan hareketlerde bu bölge çalışır.36 

33 Marshall JC, Fink GR. Spatial cognition: where we were and where we are. NeuroImage 2001;14:2-734 Aquire GK, D’Esposito MD. Topographical disorientation: a synthesis and taxonomy. Brain 1999;122:161335

Vogeley K et al. Neural correlates of first-person perspective as one constituent of human self-consciousness. J CognNeurosci 2004;16:817-27.36 Frith CD, Frith U. Interacting minds–a biological basis. Science 1999; 286: 1692– 1695

Page 67: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 67/148

  | 67 

 1-KBA, insanın kendi bilinci ve benliğinin anahtar kısmıdır ve beyinde bizim beden

şemamızın temsiliyeti ile ilişkilidir (beyindeki beden). 1-KBA, bizim bedenimizin uzaysal

bir modelini yaratır ve bu deneyimlenen uzay merkez alınarak yapılır. Ancak, kişininkendi beden eksenleri de kullanılır. Beyindeki duyusal ve motor-hareketsel bedentemsiliyeti. Beynimizde duyusal ve hareketsel yapılarımız ayrıntılı olarak temsil edilir.Ancak, bu temsiliyeti dış dünyadan göründüğümüz şekilde değildir. Yapısı ve şeklideğişmiş (metamorfik) bir temsiliyeti vardır. Bu temsilde, duyusal sistemin dış dünyadaki(derideki) alıcıları ne kadar yoğun ise temsil edildiği alan o kadar büyüktür. Hareket açısından ise ne kadar ince hareket varsa, devinimsel temsiliyeti o kadar büyüktür.Örneğin, omuz çok az yer tutarken ince işler yapan el parmağı, dudak geniş bir alankaplar.

Benlik, oluşumu için bir çevreye ihtiyaç duyar ve benlik çevresi

içinde değerlendirilir. Çevredeki nesnelerle öznenin ya da kişininilişkisi, “çekirdek benlik” olarak adlandırılır. Çekirdek benlik, geçiciilişkiler üzerine oturur ve hareketten diğer harekete geçişte yenidenoluşumu/tazelenmesine gerek duyar. Daha sonra da “önbenliğe/proto–self” dönerek, daha sabit olur ve bedensel durumlarıtemsil eder. İç beyin kabuğu bölgeleri, çekirdek benlik yenilenmesiesnasında çalışır duruma geçer.

Ben, yalıtılmış bir şey değildir. Her ben evrenin kendisi ile olanbağlantılarının odağıdır. Ben sadece düşünülme sürecinde var olur. İçe

dönüşlülük, benlik bilincinin çekirdeğidir. Düşünce içeriğinde

Page 68: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 68/148

  | 68

dönüşlülük olur. Kendine dışsal olarak gönderimde bulunmak, benikarşıya alıp nesneleştirmektir. Burada asıl olan öznenin, nasıl hemnesne hem de özne olduğu konusu, karmaşık bir sorundan ziyadeyalancı bir sorundur. Kendilik bilinci ile kişi kendisi hakkında düşünür.Bu aynı zamanda ben bilincidir. Bu zihinselliğin uç noktasıdır. Birisininkendisini “Ben” olarak düşünmesi için bir 3-KBA yoktur. Dolayısı ileben tamamen 1-KBA tarafından yapılan bir kendi kendine bakışşeklidir. Hiçbir nesnel niteliği yoktur. Sadece düşünen kişiyi kendinedönüşlü olarak işaret eder. Kendilik bilincinin farklı aşamaları vardır.En üste kendini gösteren şeyleri düşünme vardır. Kendilik bilincinioluşturan elemanların en tepesinde Ben oturur.37 

Hayvanların çoğu ile karşılaştırıldığında, insanların oldukça zayıf biryön duyusuna sahip olduğunu herkes kabul eder. Bir şehirde ya da binaiçinde yönümüzü bulabilmemiz, gizemli bir içsel pusulaya sahipolmamızdan çok, beyinlerimizin yollar, yapılar, sokaklar ve başkaişaretlerin görüntülerini öğrenmesinden kaynaklanır. Göç eden kuşlar,bizlerden farklı olarak, dünyanın manyetik alanını hissederek yönlerinive konumlarını bilirler. Ancak, bizlerde çevremizde işaret olarak kabulettiğimiz şeylerle mükemmel bir yön duyusuna sahibizdir. Yön bulma,

başımızın herhangi bir yöne bakması kadar basit değil, daha karmaşıkbileşkelerin bir arada değerlendirilmesiyle oluşur. Öncelikle bir yakındönemli bellek gerekir. Uzaysal konum değişikliklerini anlama ve kalıcıbelleğe geçirme için görsel sistem ve denge sistemi de sürekli vücut hareket değişimlerini beyine aktarır. Bellek, yer değiştirmede çokönemli rol oynar. Dışarı çıkıp yola koyulmadan bile bellek depolarımızıkullanarak önceden bir keşif yaparız.38 

Uzay içinde insanın bedensel şeması doğuştan gelmez. Dış algıların,hareketlerin ve acının rol aldığı deneyimler sonrasında ortaya çıkar.Gelişim esnasında çocuğun kendisini aynada tanıması ve bedeniyleaynadaki görüntü arasındaki ilişkiyi kurması 2—3 yaşına kadar gecikir.Daha sonra 6 yaşına doğru kendi sağ ve sol uzayını isimlendiripayırabilir. Başkalarının dış uzayında yer alan sağ ve solu 9 yaşına doğruayırabilir.

37 Spitzer M, Maher BA. Felsefe ve Psikopatoloji. Çev. Karaçam Ö. Gendaş yay. 199838 Phillips H. Where Am I? New Scientist, 23 Ocak 1999.

Page 69: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 69/148

  | 69

Yarı uzay alanı umursamazlığı genellikle beyin damar tıkanıklıklarısonrası ortaya çıkar. Genellikle kısa sürede düzelir.39 Bu hastalarbeyindeki hasarlarının karşı yanındaki uzaydaki olaylara uyumsağlayamaz ya da yanıt veremezler. Oysa görmeleri tam olaraknormaldir ve görme alanı kayıpları yoktur. Nasıl ortaya çıktığıbilinmemekle birlikte; duyusal-dikkat eksikliği teorilerioluşturulmuştur. Bu teorilere göre, umursamazlık, uzayın içimizdekianormal temsiliyetinden kaynaklanır.40 

Uzayı kaybetmenin kişisel ve kişi dışı tipleri vardır.41 Kişidışıyla ilişkili olan daha sık olarak izlenir. Kişi dışındaki uzay kaybı,yakın (yaklaşık bir kol uzunluğunda) alan ve uzak alan olarak da ikiyeayrılır. Bunların hangisinin baskın olduğuna bağlı olarak, yarı alan uzaykaybının ağırlığı değişir.42 Dikkat sistemleri, duyusal girdiyideğerlendirmekten sorumludur, yarı alan uzay umursamazlığındadikkat sisteminde bozulma oluşur.

Niyetsel sistemler, istenilen uzaysal yere doğru hareketearacılık eder. Hem duyusal beyin kabuğu hem de alın lobu bir arada,dikkatsel–niyetsel bilgi işlemede görev alırlar. Genel bir bakış açısınagöre ise,”yarı alan uzayı umursamamak” beyin sağ yarıküresine ait birsorundur ve dikkat–uyanıklık sisteminin bir bozukluğudur. Bu

bölgelerin yönlendirilmiş istemli dikkatte devreye girdiği ortayakonulmuştur.43 Dikkat kaybına bağlı uzaysal umursamazlık duyusalbeyin kabuğunun arka ve aşağı ( posterior-inferior parietal ) hasarınabağlıyken, niyet kaybına bağlı uzaysal umursamazlık alın lobunun arka-yan (dorso-lateral frontal ) hasarlarında ortaya çıkar.44 

39 Stone SP et al. Measuring visual neglect in acute stroke and predicting its recovery: the visual neglect recoveryindeks. JNNP 1992;55: 431– 43640 Bisiah E, Luzzatti C, Perani D. Unilateral neglect, representational schema, and consciousness. Brain 1979; 102: 609–61841 Bisiach E, Perani D, Vallar G, Berti A. Unilateral neglect: personal and extrapersonal. Neuropsychologia 1986; 24: 759-76742

Schwartz RL et al. Spatial bias: attentional and intentional influencein normal subjects. Neurology 1997; 48: 234-24243 Mesulam MM, Acortical network for directed attention and unilateral neglect. Ann neurol 1981;10: 309-32544 Heilman KM, Valenstein E. Frontal lobe neglect in man. Neurology 1972; 22: 660– 664

Page 70: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 70/148

  | 70

 

Sol yarı alanda yarı uzay alanı umursamazlığı olan hastaya verilen (A) saat, ev veçiçek çizimi. Hastanın kopyaladığı çizimlerinde (B) sol yarı alan uzayında kayıp olduğu

görülmektedir. Bu durum sağ beyin yarıküresi hasarı yapan kaza, beyin tümörleri ve felçsonrası ortaya çıkabilir.

“Ayna sinir hücreleri” bir hareketin yerine getirilmesiesnasında devreye girerler. Bu devreye girme, belli nesnelere yönelikde olabilmektedir. Örneğin; elma parçasına uzanmada devreyegirerken, demir parçasına uzanırken devreye girmez. Şakak lobununüst kısmındaki kıvrım bölgesi (superior temporal gyrus ) beden

parçalarına, yüz ve ellere bakma gibi biyolojik-canlı hareketlerine yanıt verir. Aynı yanıt, yakalama ve uzanma hareketi esnasında da ortayaçıkar. Aynı zamanda bu ayna sinir hücreleri, amaca yönelikhareketlerin, gözle gözlenmesi ile yakından ilişkilidir. Örneğin; bir elmaparçasına uzandığınızda, elmanın bulunduğu yerin koordinatlarıdeğerlendirilir ve ele-kola gönderilen devinimsel emirlerle uzanmayapılır. Devinimsel emirler ve ortaya çıkan yeni durumlar, duyusal geribesleme ile devamlı izlenir. Buna göre bir sonraki duyusal durum, şuanki duruma bağlı olur. Duyusal beyin kabuğunun arka kısmı ( posterior 

 parietal ), bedenin var olan durumu ile uzaysal ilişkisini değerlendirir.

Page 71: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 71/148

  | 71

Optimal olarak görsel, işitsel ve derin duyusal girdileri birleştirir.Hareket esnasında, bir sonraki adım için “tahmin edilen yükseltmeyi”yapar.45 

45 Miall RC. Connecting mirror neurons and forward models. NeuroReport 2003;14:2135-2137

Page 72: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 72/148

  | 72

 

Zaman ve Bilinç

“Zamanı ölçmeye kalkarsanız onu ölçüsüz ve ölçülemeyen olarak  bulursunuz. Zamanı ırmak yapar ve başında oturup akışını seyrederiz.”

“Dün hatıra, yarın hayal, bugün ne? İki renk arası bir çizgicik pay.”

“Kendi tecrübelerimizin yarattığı sürekli var oluşta yaşıyoruz.Kendi başına zaman yoktur.”

Evrenin doğum sancısı 13,7 milyar yıl kadar önce, büyük patlama ile

başladığında, zaman da ortaya çıktı. Zamanın büyük patlama ilebaşlamadığını öne sürenler de vardır. Ilya Prigigone ve StephenHawking’e göre büyük patlamadan önce zamanın olmadığı konusundabir yorumda bulunamayız. Hatta Prigigone’a göre patlamadan önce deolasılıkla zaman vardır ve büyük patlama bu zaman içinde oluşmuştur.Modern bilimden önce de benzer ifadeler kullanılmıştır. Augustine (MS354-430) “Evrenin zamanda değil, ama zamanla eşzamanlı olarakyaratıldığını” yazar ve “Zaman, aynen bir ırmak gibi oluşan olaylardanyapılmıştır ve akıntısı güçlüdür; bir şeyin görünmesiyle sürüklenmesi

birdir” der. Thomas Aquinas zamanı, “önce ve sonra içinde olan

Page 73: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 73/148

  | 73

hareket ve art ardalıkların sayılması, ölçülmesidir” diye tanımlar vezamanı yaratılışla başlatarak, başlangıcı olduğunu söylemekle zamanınsonu olduğunu dile getirir.46 

Genel görelilik, uzay-zaman oluşturmak üzere, zamanboyutunu uzayın üç boyutu ile birleştirir. Bu kuram, uzaydaki maddeve enerji dağılımının, uzay-zamanı büktüğünü, bu nedenle uzay-zamanın düz olmadığını söyler ve kütle çekim etkisini de içine alır.Uzay ve zaman ayrılmaz bir bütün olduğundan, büyük patlamadanhemen sonra uzayın oluşumu ile beraberinde zaman da ortaya çıkmışoldu. Geçmişe doğru bakıldığında ve gidildiğinde madde yoğunluğunsonsuz olduğu “tekilliğe” gidilir ve zaman kaybolur. Augustin’e,Tanrı’nın yaratılıştan önce ne yaptığı sorulduğunda, yanıt olarak“zamanın kendisinin Tanrı’nın yaratılışının bir parçası olarak oluştuğunu, bu nedenle basitçe önce olmadığını ” belirtir. Bazıları ise“işine fazla karışanlar için cehennemi hazırlıyordu ” ifadesini ona malederler.

Neden ve etki, zamana ait kavramlardır ve zamanın varolmadığı durumda uygulanamazlar. Zaman daima, sebep olunmuş olanşeyden önce var olmalıdır.47 Evren var olmasa da, var olacağı kabuledilen zamanın sonu ve başlangıcı yoktur. Çizgisel ve sürekli bir niteliğivardır. Zamanın büyük patlamayla başladığı bir spekülasyondur ve

büyük patlamanın zamanın değil, evrenin başlangıç noktası olduğu,öncesinde olan kararsızlık ortamında zaman diye bir kavramınolamayacağı öne sürülür. O dönemde zaman olsun ya da olmasın,bilinçli bir beyin olmadığından, belki zaman algısı önemli değildi.Bilinçli bir insan beyninin ortaya çıkışı ile birlikte zamanın gerçektenvar olduğu hissedildi.

Uzay ve zaman, bütün fiziksel olayların ortak sahnesidir.Olaylar bir zaman ve üç uzay koordinatıyla sembolize edilerekçözümlenirler. Yani evren, geometrik yapıdan ziyade uzay-zamansal

yani “kronogeometrik” dir. Bu nedenle, zaman uzaydan farklı olarak elealınamaz. Sadece zaman ya da uzay ifadesinden ziyade uzay-zamandanbahsetmek gerekir. Bu hem fizik hem de beyin için geçerlidir. Zamangenişleyebilir, bükülebilir, durabilir. Bunları uzayla ilişkisiyleoluşturur. Uzay-zamanın karşılıklı ilişkisine bakıldığında, zamanın hersaniyesi, uzayın 180 bin mili değerindedir.

Stephen Hawking ise üç değişik zaman okunun varlığındanbahseder;48 1. Termodinamik; entropinin arttığı zaman yönü, 2.

46

Çüçen AK. Ortaçağ Felsefesinde Zaman Kavramı. Felsefe Dünyası Dergisi 1996;20: 78-79.47 Davies P. Tanrı ve Yeni Fizik. İm yayınları, 1995:61;94;9648 Hawking S. A Brief History of Time, s:145

Page 74: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 74/148

  | 74

Psikolojik; bizim zamanın geçtiğini hissettiğimiz yön, 3. Kozmik;evrende sürekli artan zaman oku. Ancak, görelilik teorisine göre,zaman kişiden kişiye farklı olabilir. İki şeyin aynı anda olduğunudüşünüyorsanız, bu sizin kanınızdır; başka birisi olaylardan birinindiğerinden önce olduğu sonucunu çıkarabilir. Bu nedenle, “aynı anda olma ” durumu, öznel bir izlenimdir. Evrensel olarak, “şimdiki zaman”kavramı yoktur. İnsan beyninin şimdiki konumu ile bir anlam ifadeedebilirlerse de, evrendeki her yere bu “şimdi” uygulanamaz.

İkizler paradoksu  zamanın hem nesnel hem de öznel olaraknasıl farklı akış gösterdiğini anlamak açısından ilginçtir. Yüksekhızlarda giderken sadece saatler yavaşlamaz, aynı zamanda canlı ya dacansız tüm süreçler ışık hızına yaklaşıldığında yavaşlar. Yani kalbimizve biyolojik saatlerimiz de yavaşlar. Bir ikizimiz olduğunu ve onu ışıkhızına yakın hızda uzayın derinliklerine seyahate gönderdiğimizidüşünelim. Geri döndüğünde kardeşinden daha genç olacaktır. Sahipolduğu tüm saatler (kalp atımları, kan dolaşımı, beyin dalgaları...)dünyadaki  gözlemci  kardeşine göre gezi sırasında yavaşlamışgözükecek, fakat geziye çıkan kişi hiçbir olağan üstü durumhissetmeyecektir. Ancak, dünyaya döndüğünde ikizinin kendindendaha fazla yaşlandığını görecektir.

Işık hızının %80’i hızında hareket eden bir parçacık,

yavaş hareket eden “ikiz” kardeşine göre 1,7 kat daha uzun yaşar. Işıkhızının %99’u kadar hızda hareket eden parçacık ise, diğerlerindenyaklaşık 7 kat daha uzun yaşamda kalır. Ancak, burada parçacıklarıniçsel ömür sürelerinde bir değişme olmaz. Parçacık açısından bakılacakolursa, sahip olduğu ömür süresi yine aynı olacaktır. Ama dışsalgözlemci, parçacığın içsel saatinin yavaşladığını ve ömrünün uzadığınıtespit eder.

Page 75: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 75/148

  | 75

 

  İkizler paradoksu hem nesnel hem de öznel zamanın farklı aktığının birgöstergesidir. Hareket halindeki gözlemci ile hareket halinde olmayan kişi arasında dazaman genleşmesi ortaya çıkar. A ve B gözlemcisi düşünelim. A hareketsiz ve B hareket halinde ise, B tarafından ölçülen t o zaman aralığında ve A gözlemcisine göre

12 2

0 2

1 vt t 

c

 

kadar zaman farkı oluşur. Burada t 0 başlangıçtaki ortak zaman, c  ışık hızı, t  ışık hızınayakın seyredilen hızda oluşan zaman farkıdır. Seyahate giden ikizi (solda-hızlı) ışıkhızının %75’i ile seyahat edip 37. yaş gününde dünyaya geri dönse kardeşini 57 yaşındabulur (sağda- dünyada kalanda yaşlanma).

Günlük hayatımızda, düşüncelerimiz ve eylemlerimiz büyük orandazaman algısına bağımlıdır. Hayatımızı oluşturan olaylar dizisini birsıraya sahipmiş gibi hissederiz. Doğarız; bebeklik, çocukluk, erişkinlikve yaşlılık dönemi yaşarız. Bu akış yönünden dolayı doğrusal bir zamanyaşadığımız gibi mantıklı bir sonuca ulaşırız. Zamanın okunu ruhsalyapımızda hissederiz.

Çevremizdeki nesne ve olayları bir düzene sokmak için uzayve zaman tasarımlarımız doğanın anlaşılmasında hayati öneme

sahiptir. Bir birey olmak ve benlikten bahsedebilmek için yaşantının

Page 76: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 76/148

  | 76 

sürekliliği şarttır. Süreklilik, düşüncelerimizi oluşturur ya da tersi. Buzaman cetveli, kişiden kişiye değişir ve süreklilik zamanın varolmasıdır. Düşüncelerimiz ise düşünen ve bilinçli bir beynin varlığınıgerektirir. Yani, bilinçli bir insan beyninin varlığı, bir ölçüde zamanınve diğer boyutların varlığını anlamlı hale getirir. Diğerlerinin yanındaolmazsa olmaz gibi durur. Bazılarının iddia ettiği gibi zaman 5. boyutuoluşturur.

Doktorlar her gün hastalarla konuşurken onların öykülerini,şu ana kadar olan geçmiş olayları, o an muayene bulgularına bakarakşimdiyi değerlendirir ve geleceğe yönelik ön tahmin ve ön tanılaravarır. Hastanın durumu bir bakıma uzay-zaman ilişkisi içindedeğerlendirilir. Zamana uyumun bozukluğu bazı hastalıklarda sıkolarak karşımıza çıkar ve “nörolojik görelilik” olarak

değerlendirilebilir. Bilinçli varlıklarda, uzay-zamanın var olması büyükoranda sinir sistemi ve beynin algılamasına bağlıdır. William Goddy’nindeyişiyle; “Beyin uzay ve zamanın eşitliği için bir organ olarakgörülebilir, bu nedenle uzay-zamanın var oluşu için esas mekanizmasinir sistemidir.”49 Carl Jung da bu ilişkiden bahseder: “Psişikvarlığımızın en azından bir parçasının, uzay ve zamanın göreliliğitarafından tanımlandığı düşüncesindeyim.”

49 Handbook of Clinical Neurorology. Ed. PJ Winken, GW Bruyn. Disorders of Higher Nervous System Activity. Chapter:William Goddy. Disorders of the time sense. Vol:3. North-Holland Pub Co. 1969;229-250.

Page 77: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 77/148

  | 77 

Rüyalarımızda zamansızlık yaşarız. Oysa aynı rüyanın gerçekdünyada gerçekleşmesi birkaç saati alır. Uyku esnasında hem geçmişehem geleceğe erişmemize izin veren zamansızlık ve mekânsızlığıdeneyimleriz. Uykuya, zamanı ve uzayı yanımıza almadan gireriz. Hemzamanı hem de uzayı tam olarak beynimizin dışında bırakırız.Uyandığımızda ise günlük zaman akışı içine gireriz ve rüyamızı buzaman akışı içinde bir noktaya yerleştiririz. Ama gördüğümüz rüya,günlük zaman akışı içinde bir bölgede sıkıştırılmış bir rüyadır. Çünküiçeriğini, normal günlük yaşamda deneyimlemek saatler ya da günleralabilir.

Zaman ve bilinç arasındaki en önemli ilişki, zamanın ne ölçüdebilinçli yaratıkların varlığına bağlı olduğudur. Birinin “şimdi” sözündenbahsetmesi, olayın kişinin bilincinin şu andaki durumuyla ya da busözün söylendiği an ile eşzamanlı olduğunu belirtmek anlamına gelir.Böylece, bilinçli varlıkların yokluğunda geçmiş, şimdiki ve gelecekzaman kavramı yoktur. Zaman algısı her zaman yaşanan zamanıkapsar. Kişi geçmişe dönüp ya da geleceğe gidip, yaşanmış ya dayaşanacak olayların zamanı algılanamaz.

Farklı ruhsal durumlar altında zaman akışı farklı algılanabilir.Kişinin yapmaya istekli olmadığı iş, gerçekte olduğundan daha uzunsüreli algılanabilir. Einstein’ın deyimi ile “kızgın bir sobanın üstünde

geçen iki dakika ile sevgilinin yanında geçen iki saat aynı değildir”.Uyanıklık durumuna göre, uyku ve anestezi altında zaman daha kısaalgılanır. Uyaranların azalması durumunda yaşanan olaylardakideğişiklik düzeyi son derece düşük olduğundan, zaman duygusu vealgısı baskılanır. Yani, zaman akışı algısı hızı tam olarak özneldir.

Doğrusal zaman, yaşamımızın büyük bir bölümünü kapsadığıiçin, zamanın başka biçimde var olacağını kavramak oldukça güçtür.50 Zaman akışını hissetmek bilinçli farkındalığın sonucudur. Normalbilinç biçiminde zaman doğrusaldır. Zaman aslında doğrusal akmaz.

İçinde durağan olayların yerleştiği, sabit bir uzay zamana sahibiz.Algılarımızdan dolayı zamanı “akar” algılarız. Akan sadece bizimdüşüncelerimiz ve bilincimizdir. Sıralama, öznelliğimizle zorla kabulettiğimiz bir şeydir.51 Bu akış zihnin varlığına bağlıdır. Bütün günlükdüşüncelerimiz, umutlarımız, korkularımız, inançlarımız şimdi vegelecek üzerinde şekillenir.

Bilinçli duyularımızdan belki de en önemlisi, zamanınilerleyişini duyumsayarak, şu an, geçmiş ve gelecek beklentimizin

50 Ornstein RE. Yeni Bir Psikoloji. İnsan Yay. İst. 1990.51 Penrose R. Kralın Yeni Usu, Fiziğin Gizemi. TÜBİTAK yay. 1999.

Page 78: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 78/148

  | 78

olmasıdır.52,53 Geçmişe ait bilgimiz daha önceki deneyimlerimiziimgelememizden kaynaklanır ve geçmişe ait bu imgeler, geçmiş biryaşamda “şu an”ı oluşturan beynimize kayıtlanmış imgelerdir. Şu anıyaşayarak oluştururuz ve onu geçmiş dediğimiz dosyalara–anılarımızakaydederiz. Şimdiki zamanı, geçip giden zaman olarak sürekli yaşarız.Yani, hep şimdi içindeyizdir. Geçen her anla şimdi, geçmiş olur vegelecekle yer değiştirir. Geçmişi, şimdiyi ve geleceği içerir ve birbiriniizleyen olayların ardışıklığından oluşur.

 Geçmiş, gelecek ve şu anın kalıntılarıdır. Zaman, şimdiki zaman olarakakıp gider ve bu akıp gitmişliğe geçmiş deriz. Geçmiş zaman

dediğimizde, hakkında bir şey bildiğimiz ve bilebileceğimiz olaylarıdüşünürüz. Geçmişin ve beraberinde zamanın varlığı tamamenbelleğimize bağlıdır. Bir anda tüm belleğimizin silindiğini düşünürsekgeçmişimiz ve geçmiş zaman kavramı da ortadan kalkar. Geçmişimiz vedeneyimlerimizin ortadan kalkmasıyla “ben” olma duygumuzukaybederiz. Geçmişin bir yerlerde olduğunu sürekli olarak duyumsarız.Ama bu duyumsama öyle güçlüdür ki, geleceğin de bir yerlerde varolduğunu düşündürterek, bizde “kader inancı” oluşturur. Zamanıngeçmişe akışı tamamen zihindedir. Eğer, anlarımızı ardışık

deneyimlerle kaydetmemiş olsaydık, bir zaman akışındanbahsedemeyecektik. Şu anki yaşımızda olduğumuzudüşünemeyecektik. Geçmiş, geçmiştir ve artık onun üzerinde bir etkioluşturamayız. Uzak ve yakın geçmiş birbirinden farklıdır. Her ikisi,yaptıklarımız ve seçimlerimizi nedensel açıdan aynı derecedeetkilemez. Yakın geçmiş, uzak geçmişin yapamayacağı kadar zorlayıcıtesir oluşturur.

Gerçekliğin “şu anki” anıdır. Yani, eski dilde “lahza”dır. Aslında şimdiçok küçük bir zamandır. Beynimizin anlık farkındalığıdır. Evrensel birşimdi yoktur. Şu an bu satırları okurken Güneş’te neler oluyor derken,düşüncelerimizdeki şimdiki zamanla, Güneş’te olan olaylareşzamanlıdır. Ama eğer benim şimdiki zamanımda Güneş patlamaylayok olsaydı, Güneşin şimdisiyle benim şimdim algısal olarak, benimşimdimden 8 dakika sonra ortaya çıkacaktı. Ya da daha uzak

52 Cook JE. Correlated activity in the CNS: A role on every time scale? Trends Neurosci 1991;14:39753 Brown JW. Psychology of time awareness. Brain Cognit 1990;14:144-164.

Page 79: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 79/148

  | 79

Andromeda galaksisindeki bir patlamayı şu an düşünmüş olsaydım,bundan dört yıl sonra haberim olacaktı. Oysa ben onun yok olduğunugördüğümde o zaten dört yıl önce yok olmuştu. Şimdi, geleceğe doğruilerleyebilir, ama gelecek de geriye doğru, şimdiye akabilir. Şimdibazen çok yavaşlayarak, geleceğe akışı ağır çekim haline sokar ya dageleceğin şimdiye ulaşmasının önünde direnç oluşturur. Örneğin, çokacı çekerken yaşadığımız “şimdi” algılamasını düşünün. Bir de“sevgilinin yanındayken” yaşadığımız şimdi algısını ve geleceğinşimdiye doğru akmasını. Şimdileri kısa süreli belleklerimizdekaydederek, daha sonraki şimdiler geldiğinde onları uzun sürelibelleklerimize aktararak geçmişi oluştururuz. Düşüncelerimiz ve varolan “ben”imiz, büyük oranda kaydettiğimiz geçmişlerimizle var olanşimdilerimizle oluşur.

Şimdiye kadar herhangi bir şekle girmemiş zamandır. Onudeğiştirebileceğimizi ve etkileyebileceğimizi düşünürüz. Ama ondanbahsederken bile şimdiye dâhil olur ve geçmişe doğru yolculuğunadevam eder. Gelecek, geçmiş ve şu anla bir aradadır. Yarın gelir vebugün olarak adlandırılır. Bugün de dün halini alır. Gelecek, şimdiiçinde şekillenerek, beynimizdeki sinir hücresi ağlarında deneyim

olarak kaydedilir, geçmişe bırakılır. Şu anki içsel durumlarımız,beklentilerimiz ve hazırlıklarımızla gelecek zamanın nasıl olacağınıkısmen tahmin edebiliriz. Ama benim geleceğim, başkasının geçmişiolabilir. Tıpkı Andromeda’da olan bir patlamayı dört yıl sonraalgılamak gibi. Gelecek önceden bilinmez olmasına rağmen, kurallarıolan sistemlerde gelecek durumlarla ilgili sağlıklı çıkarımlar yapılabilir.Örneğin, gezegenimiz, Ay ve Güneş, başlangıçta belirlenen fizikkuralları gereğince, belli bir hız ve yöne doğru hareket ederler. Biz buhareketlerin kurallarını tespit ederek gelecekte (ve geçmişte)

olabilecekleri durumu önceden bilebiliriz. Bu belli ölçülerde evreninbelirlenimci olmasından kaynaklanır.

Bilinçli algılama ve zaman arasındaki ilişki 1920’lerde sinirbilimcilertarafından literatürde işlenmeye başlandı. Bilginin zaman akışı içineyerleştirme yeteneği bilincin oluşumu için bir ön ihtiyaç olarakgörüldü. Zaman algısında değişikliklerin ortaya çıktığı farklı beyinhastalıklarında gözlenmişti. A. Gruenbaum (1929), bir hastasında 30yılın 3 yıla sıkıştırıldığı, ancak olayların ardışıklığının bozulma

Page 80: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 80/148

  | 80

göstermediğini tespit etti. Sadece normal zamanla karşılaştırıldığında,kronoloji 10 kat azalmıştı. Yine 1932’deki bir makalede E. Grünthal birhastanın zaman algısını hissetmediğini ve saate bakmadan zamanıbilemediğini bildirdi. Bu olguların bazılarında parietal korteksetkilenmişken, bazılarında beynin trafo merkezi olan talamus hasarlarıneden olarak görünüyordu. Hastaların günü ya da yılı bilmesiimkânsızdı. Bu durum “chronotaxis ” olarak adlandırılmıştı.54 Yine odönemlerde, aşırı alkol kullanımına bağlı beyni yozlaşmış Korsakoff hastalarından elde edilen bilgilerle, hastaların zamanın parçalarınasahip olduğu ve olayları doğru olarak zamansal sıralayamadıklarıortaya konuldu. Oysa bu hastalar uyanık ve çevrelerinin tam olarakfarkındaydılar.

İnsanlarda biyolojik ve mekanik farklı zamansal ölçümlervardır. Henri Bergson, dışımızdaki fiziksel zaman ile içsel zamanhissimiz arasında fark olduğunu erken fark edenlerdendir (1889). İçselsaatimiz saatlerin ölçtüğünden farklıdır. Bergson bunu “duréé ” olarakadlandırır ve şimdi, şimdiki zamanın özdeğeridir (eigenvalue ).

Ülkelerin kullandığı, günlük aktivitelerin uyum içindeyapılmasını amaçlayan ve kolumuzdaki “saat”le temsil edilen bir saat ve kişisel olarak içimizde bulunan “içsel saat ya da biyolojik saat”imizvardır. Ülke zamanı (ÜZ), diğer zamanların değerlendirimi için

referans olarak alınır ve düzenlidir. Kişisel zaman (KZ) ya da biyolojikiçsel saatimiz ise o kadar düzenli değildir. Günlük kaymalar gösterir vekişiden kişiye de farklı olabilir. Bundan dolayı ÜZ’na gerek duyulur.55 

Bedenlerimizde ritmik olarak çalışan sinir sistemine ait vesinir sistemi dışı birçok olay vardır. Sinir sistemi başlı başına bir saat olarak çalışır. Bunu en basitinden aksiyon potansiyelinin “hep ya dahiç” prensibine göre çalışması ve uyarılamaz bir dönem içermesiyleörnekleyebiliriz. Bunun yanında hareketsel ve duyusal işlemlertamamen zaman boyutunda işlenerek ilişkilendirilir ve içimizdeki

saatin tik-takları ile oluşan, 25 saatlik günlük ritmimiz buna güzel birörnek teşkil eder. Ancak, bu ritim her gün yaklaşık bir saat ileri kayar.İçsel saatin 25 saati ile ülkesel 24 saat birbirine yakın olmasına karşın,bu yakınlık bazen ileri derecede kaymalar gösterebilir. Bu kaymalardeğişik şekillerde olabilir:

1. KZ ve ÜZ’nin her ikisinde de bozulmalar oluşabilir (komadurumunda)

54

Markowitsch HJ. Cerebral bases of consciousness: A historical view. Neuropsychologica 1995;33:1181-1192.55 Handbook of Clinical Neurorology. Ed. PJ Winken, GW Bruyn. Disorders of Higher Nervous System Activity. Chapter:William Goddy. Disorders of the time sense. Vol: 3. North-Holland Pub Co. 1969;229-250.

Page 81: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 81/148

  | 81

2. ÜZ’nin farkında olunmaz, KZ normal kalır3. ÜZ hızlı akar ama KZ’nin yavaş ya da durağan olduğuhissedilir (ileri bunama durumlarında)4. KZ yavaş akar ve ÜZ belirgin olarak yavaş/durağan kalır(depresyon durumunda)5. KZ hızlı geçer ve ÜZ yavaş/durağan akar (bunamadurumlarında)6. KZ yavaş aktığını hisseder ve ÜZ’da yavaş akar (depresyon,Parkinson hastalığı).

Aşırı neşe hali ve bu durumun hastalıklı hali olan manik atakdurumlarında, uykuda, mutluluk anlarında ve cinsel ilişki esnasında KZhızlıdır. Bu durumda, ÜZ yavaşlamış hissedilir. Hibernasyon,yorgunluk, kendini iyi hissetmeme durumları, ağrı, korku ya da tiroit bezinin az çalışması (hipotiroidi ) durumlarında ise davranışlarda vekişisel zaman akışında belirgin yavaşlama ortaya çıkar. KZ daha yavaşakar. Bu nedenle KZ, ÜZ’ye eşittir veya ÜZ daha hızlı akar. Bunamadurumunda (demans ) ise KZ ve ÜZ değişebilir. Yokluk (absans ) ve tümbedeni etkileyen büyük sara nöbetleri, hem KZ hem de ÜZ hakkındakifarkındalığı ortadan kaldırır. Uyku felci denilen durumda adeta zamandurur. Bu esnada kişi ne konuşabilir, ne hareket edebilir, ne de çığlık

atabilir. Kişi, bilinci yerinde olmasına karşın bir türlü hareket edemezve tam bir felç hali vardır. Korku ile birlikte zaman durur... Kendinegeldiğinde sanki saatler geçmiştir. Ama geçen 30-50 saniyedir. Bellekkaybı olan amnezide ise, kişisel ve ülke zamanı hissi ve bellek kaybolur.Şizofrenide zamansal karışıklık ve zamanda sıkışma ortaya çıkar. Budurumlarda pozitif ya da negatif yönde KZ ile ÜZ arasında farklılıklargörülür.

Bazı hastalıklar ise, yılın belli dönemlerinde ve hatta bellisaatlerinde ortaya çıkarlar. Klein-Levin sendromu  (aşırı uyuma, aşırı

yeme ve aşırı seksüel düşünceler ile seyreden bir hastalık), gündüzuyku atakları ile seyreden narkolepsi , küme baş ağrısının içsel biyolojiksaat bozukluğundan kaynaklanır. Küme baş ağrılı hastalarınçoğunluğunda, yılda bir veya iki küme devri vardır. Her biri bir-üç ayarasında sürer. Küme devirlerinde sıklıkla, kesin bir yıllık 24 saatlikdöngüsel ritim görülür. Bazen ağrı neredeyse günün belli saatlerinde,örneğin gece 22:00’de veya sabah 09:15’te ortaya çıkar. Genelde ağrıdönemleri yılın aynı aylarında-mevsimlerinde ortaya çıkar.

Şizofreni hastalarında genelde şimdiki zamanda uzama ve

genişleme hissi olurken (zamanın durması gibi), nevrotik durumlardazamanın yapısının sağlam kalmasına karşın, yalnızca geçmiş ya da

Page 82: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 82/148

  | 82

gelecek üzerine aşırı bir odaklanma oluşur. Geçmiş üzerine aşırıodaklanma genellikle suçluluk duyguları ile birlikteyken, ağırdepresyonda geleceğin bütünüyle yitmesi görülür. Mani hastalarındaise daha çok geçmişin kaybı olur ve zaman olduğundan hızlı akar.

 Zaman algısı beynin birçok alanını ilgilendirir. Olayların ardışıksıralandığı bellek kısmı, karar vermelerin yapıldığı önbeyin( prefrontal ) bölgesi, olayların ardışık yapılmasını sağlayan beyincik…Beyni açtığımızda içinde doğrudan bir saat bulamayız. Hepsi bir bütünhalinde çalışan ilgili beyin alanları, dış dünyanın döngüleri yardımıylada kendi içsel zamanlarında ince ayarlar yaparlar. Son yıllarda yapılançalışmalarda, alın ve parietal lob, beyincik ve derin beyin yapılarının(bazal ganglion ) zaman algısı için önemli olduğu tespit edilmiştir. Derinbeyin çekirdekleri ve beyincik ardışık zamansal birimleri kodlamasınakarşın, önbeyin ve parietal lob çalışan bellekte öznel zamanın sürekliliğiile dikkati sürdürmeyi sağlar. Önbeyin zamanın algılanmasına ekolarak, zaman aralıklarının karşılaştırılmasını da sağlar.56 Bazıçalışmacılarca, çalışan belleğin dördüncü boyutu olarak da kabuledilir.57 Literatürde zaman aralıklarının algılanması vedeğerlendirmesinin bozulduğu beyin hasarı olan vakalar bildirilmiştir.

Genellikle bu hastalarda sağ beyin yarıküresinde, önbeyin bölgesininarka kısmında (dorsolateral prefrontal ) hasarlar tespit edilmiştir.58 Bubölge beyincik, derin beyin yapılarından sıkı bağlantılar alır. Ancak,zaman algılamadaki bozulmanın, bu bölgenin saat gibi çalışmasındanziyade, dikkat vermedeki zayıflama ile ilişkili olabilir.

Önbeyin kabuğu bağlantısı olan medial talamusta meydanagelen bir hasar, aynı zamanda anılara ayrılan yer-zaman açısından dahatalara yol açar. O an konuşulan ve düşünülen şeylerle ilgisiz olananılar, yerli yersiz, bağlam dışı ortaya çıkabilir. Önbeyin kabuğunun,

belli bir anda ve yerde meydana gelen olayları anımsamanın yanı sıra,muhtemelen benzer bir zamanda ya da yerde meydana gelen ilişkiliolaylarla bağdaştırılması üzerinde de etkili olduğu sanılmaktadır. Bunedenle, önbeyin hasarlarında, bellek korunmasına rağmen, olaylarınmeydana geldiği yer ve zaman ilişkisi kopar. Eğer önbeyin kabuğu,olaylara ilişkin bellekte yer-zaman açısından gerekli ise, olaylara ilişkin

56 Mangels JA, Ivry RB, Shimuzu N. Dissociable contributions of the prefrontal and neocerebellar cortex to timeperception. Cogn Brain Res 1998; 7:15-39.57

Harrington DL et al. Cortical networking underlying mechanism of time perception. J Neurosci 1998;18:1085-1095.58 Koch G et al. Selective deficit of the time perception in a patient with right prefrontal cortex lesion. Neurology2002;59:1658-1659.

Page 83: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 83/148

  | 83

belleğin bu türü, diğer hayvanlarla kıyaslanamayacak kadar büyük olanönbeyin kabuğu olan biz insanlarda özellikle belirgin olacaktır. Tersiolarak da, hayvanlarda olaylarla bağlantılı yer ve zaman ilişkisi dahazayıf olacaktır. Onlar için daha çok geçmişten ziyade “şu an” durumusöz konusudur.59 

Beyincik, denge ve koordinasyon dışında öğrenmede de görevalır. Uzaysal yer–konum kodlama, görsel ayrım ve görsel dikkatte görevalır. Son yıllarda yapılan çalışmalarla zaman algısı üzerinde de etkiliolduğu gösterilmiştir.60 Beyincik hasarı olan kişilerde; işitilen seslerinaralarındaki boşluğu ayırma61, algılama hızı62 ve algısal zamanlamadabozulma olur. Beyincik yan bölgelerinde hasar zamanlama işlerindeeksikliğe neden olurken, orta kısımlardaki hasarlarda ise zaman uygunalgılamasına rağmen, istenilen zamanda cevap oluşturulamaz.63 

59 Greenfield S. İnsan Beyni. Varlık yayınları. 2000;134-136.60 Nichelli P et al. Perceptual timing in cerebellar degenration. Neuropsychologia 1996;34:863-871.61 Ivry RB, Keele SW. Timing functions of the cerebellum. J Cogn neurosci 1989;1:136– 15262 Ivry RB, Diener HC. Impaired velocity perception in patients with lesion of the cerebellum. J Cogn Neurosci

1991;3:355–36663 Ivry RB, Keele SW, Diener HC. Dissociation of the lateral and medial cerebellum in movement timing and movement execution. Exp Brain Res 1988; 73: 167– 180

Page 84: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 84/148

  | 84

 

Bilim Sahnesinde Özgür İrade 

— Seçeneğim kalmasa, doğa yasalarına bağlı olmayan bir evren düşünebilirimbelki; ama doğa yasalarının istatistiksel ve rastlantısal olduğu görüşüne aslakatılamam. Tanrı zar atarak iş görmez.

— Ona akıl öğretme, Tanrı ne yapması gerektiğini bilir. Zarları görülmeyecekve hatta kendisinin de göremeyeceği yerlere atar.

— Bence de, Tanrı, evrenle karşılıklı zar atar, üstelik bu zarlar hilelidir de.

Page 85: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 85/148

  | 85

Shakespeare’nin Kısasa Kısas ’ında (Measure for Measure ) Isabellaölüme mahkûm edilen kardeşi için yardımcısı Angelo’dan merhamet 

diler:Angelo: Yapamayacağım.Isabella: İsteseydiniz yapabilir miydiniz? Angelo: Görüyorsunuz, istemediğimi yapamam! 

Ve Shakespeare’in diğer bir eserinde de değiştirilemeyecek kadereşöyle vurgu yapılır:

Kader şimdi gücünü gösterebilirsin! Yazılan bozulmaz, kimse efendisi değil kendisinin.

Geothe’nin Iphigenia ’sında da yaptığımız eylemlerimizin kontrolümüzdışında olduğu ve kadere boyun eğmek gerektiği savunulur:

Arkas: Çünkü sadık arkadaşının öğüdüne kulak asmadın.Iphigenia: Gücümün yettiği şeyi gururla yaptım.Arkas: Fikrini değiştirmen için hala vakit var.Iphigenia: Buna hiçbir zaman gücümüz yetmez! 

Page 86: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 86/148

  | 86 

Felsefecilerin özgür irade ve istençli/istemli eyleme yaklaşımlarıfarklılık gösterir. Farklılık göstermeyen şey ise felsefe var oldukça, bukonunun da mutlaka tartışma ortamı olarak, sonuca bağlanmamışşekilde, var olacağıdır. Descartes özgür iradeyi “hiçbir dış güç bizizorlamadan” eylemde bulunmak olarak tanımlar. Aristoteles ise “özgüristemli eylemler, daha yapıldıkları anda bile bir kabullenmeninsonucudur ve hareketin kesin amacı durumla bağıntılıdır.” Mutlakbelirlenimciliğe inanan Spinoza ise “yalnız kendi doğası uyarınca varolan ve eylemleri yalnızca kendisi tarafından belirlenen şey özgürdür.Buna karşılık, tanımlanmış ve belirlenmiş bir neden uyarınca varolması ve bir etki yaratması bir başkası tarafından belirlenen şeye dezorunlu, daha doğrusu kısıtlı denir. Mutlak ya da özgür hiçbir istençyoktur. Ne beden aklı düşünmeye sevk edebilir, ne de akıl bedeniharekete ya da hareketsizliğe ya da başka herhangi bir şeye getirebilir”der ve iştahı, özgür iradeyle hemen hemen aynı kabul ederek “iştahlaistek arasındaki biricik fark, isteğin gerekince iştahlarının bilincindeolan insanlarda bulunmasıdır. İrade özgür değil ancak zorunlu birneden olarak tanımlanabilir. Çünkü irade başka şeyler gibi belli tarzdadavranmaya zorlandığı bir nedene gerek duyar” der.

Paul Sartre’a göre kader diye bir şey yoktur. Bireyin öznelliğinive eylemlerini ön plana çıkarır: “İnsan seçimi yapmakla yükümlüdür.

Seçmeme özgürlüğü diye bir şey yoktur. Çekimserlik ya da seçmeme debir seçimdir... İnsan, kendi yazgısını kendi özgür iradesiyle yaratır;bilinçli olarak ve sorumluluğu bütünüyle kendine ait olarak hareket eder, seçer.” Ve bu seçim tüm insanları bağlar: “Her birimiz kendimizigene kendimiz seçeriz, ama bununla, herkesin kendini seçerken tüminsanları da seçtiğini söylemek istiyoruz. Aslında, olmak istediğimizinsanı yaratırken, aynı zamanda olması gerektiğini beklediğimizinsanın bir imgesini de yaratmış oluruz ve hiçbir edimimiz bu sonucudoğurmaktan kurtulamaz.”

René Descartes (1596-1650), De passonibus adlı çalışmasında,düşünce ve insan özgürlüğünü konu alır. İnsanın özgür ve ruhuniradesinin kısıtlanmamış olduğunu kanıtlar. İnsanı övülür ve yerilirkılan iradenin özgürlüğünden söz ederken, bu özgürlüğün, Tanrı’nınönceden koyduğu düzenle sınırlı olmadığını belirtir; “İnsan zihnisonludur, Tanrı’nın takdiri ve gücü ise sonsuzdur; bu yüzden, insanruhunun özgürlüğü ile Tanrı’nın her şeye kadir ve her şeyi bilen olmasıarasındaki ilişki konusunda yargıda bulunacak durumda değiliz. Ama

Page 87: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 87/148

  | 87 

bu özgürlüğün bize verildiğinin kesinliğine sahibiz. Ve ancak kesinolana inanmamız gerekir.”64 

Pierre Laplace’a (1749-1827) göre sebep ve sonuçlar ilişkiiçinde yürüyen, belirlenimci bir yapıdaydı ve evrenin belli bir andakidurumu bilindiğinde, onun gelecekteki durumunu belirleyecek fizikkuralları olmalıydı. Ve ona göre: evrensel nedensellik o kadar katıydı ki“eğer evrenin yaratıldığı andaki başlangıç koşullarının hepsi bilinseydi,evrenin ebediyete kadarki bütün gelişimini matematik olarak tespit etmek mümkün olurdu.” Başlangıç verilerine dayanarak bir sistemingelecekteki davranışı belirlenebiliyorsa, bu davranışın yine bu verilerkullanılarak hesap edilmek suretiyle belirlenmesi gerekir. Başlangıçverilerindeki küçük bir değişikliğin sonuçtaki bir davranışta son derecebüyük farklara yol açması beklenebilirdi.65 Şimdi meydana gelen herşey, gelecekte oluşacak her şey, zamanın ilk anından itibarenbelirlenmiştir. Bu Laplace’dan önce yaşamış olan Newton’un (1642-1727) belirlenimci fiziğinin bir sonucuydu. Bu fizik aynı zamanda ikiyönlüydü ve geçmiş bilinebildiği gibi, gelecek de aynı kesinliktebilinebilirdi. Ancak, kuantum mekaniği Newton’un belirlenimciliğiniortadan kaldırdığı gibi, Kaos fiziği de Laplace’ın önceden tahmin etmefantezisini ortadan kaldırdı.66 

Arthur Schopenhauer’a (1788-1860) göre dünya ölümcül

tiyatro oyunundan ve görüntüden başka bir şey değildir. İrade yalnızcadüşüncenin bir öz niteliği değil, her şeyden önce yaşamın bir ifadesidir.Bunun için, yalnızca bilincin etkinliğine indirgenemez. Aynı zamandabilinçdışını da kapsar ve irade yaşama isteğidir. İrade her türlü var oluşbiçiminin bilinçdışı olması dolayısıyla insanın kavradığı şeyeindirgenemeyen numen ’idir ve felsefenin işi, bir evrenbilim olarakkalmak ve böylece tanrıbilimi, yani insanı ayrıcalıklı bir duruma sokanbir Tanrı oluşturmayı bir yana atmaktır.

Schopenhauer’in 1839’da yazdığı İstencin Özgürlüğü Üzerine  

adlı eseri gerçekten özgür iradeyi anlamış ve özümsemiş birisininyazdığı eserdir. Almanca irade anlamına gelen istenç (der wille )üzerine, bu kitaptan daha iyi şekilde durulamaz herhalde. Canlı birvarlığın, salt kendi istenci ile hareket ettiği an özgür olduğunu belirtirve özgürlük kavramını da, eylemleri istençlerinden doğmuş, kendiistencine uygun olarak tanımlar. Yine “özgür istenç kararı/liberum arbitrium ” gibi yeni kelimeler de kullanır. Hep yapabilme özgürlüğüolarak ele alınan özgür iradenin, “istencin kendisi özgür müdür,

64

Descartes R. Felsefenin İlkeleri. Say Yay. Çev:M.Akın,1998;74-75.65 Penrose R. Kralın Yeni Usu-II. Fiziğin Gizemi. TÜBİTAK yay. 1999;85-8666 Gleick J. Chaos. Heinemann, Londra 1987, s:6

Page 88: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 88/148

  | 88

istediğini arzu edebilir misin?” diye sorarak, isteme ile ilişkisini desorgular. Buna göre “özgürlük”, kendi istencine uygun ve hiçbir nedenebağlı olmayan demektir. Ancak, istememizin daima dıştaki şeylerinesnesi yaptığını, onlara yöneldiğine ve en azından onlar tarafındangüdülendiğine de dikkat çeker. Doğmak üzere olan edime ve niyetedilek , tamamlanmasına ise karar adını verir. Yani, güdüler dileği, dilekistekleri doğurur ve istekler de kararla sonuçlanır. Bütün bunlarözbilinç denilen ben’in kendi özünün bilincine vardığı çerçeveiçerisinde oluşur. Kişi birbirine zıt iki şeyi istemenin onun için nasılolursa olsun her durumda mümkün olabileceğini düşünürken, bunlarıifade ettiğini düşündüğü bilincine dayanır. O iki birbirine zıt şeyidileyebilir, ancak bunlardan sadece birisini seçebilecektir. Bilinç,birbirine zıt iki dilekten birinin değil de diğerinin istemeye ve edimedönüştüğü hakkında bir bilgiye sahip değildir, bilinç kararı tamamen a  posteriori- sonradan öğrenir (seçtim ama başkasını da seçebilirdimhissi) ve a priori- öncel bildiğini zanneder. Birbirine zıt dileklergüdüleri ile birlikte bilinç karşısında yer değiştirerek azalır. Bilinçteher zaman “istediğimi yapabilirim” duygusu vardır. Sola mı gitmekistiyorum, o zaman sola giderim; sağa mı gitmek istiyorum, o zamansağa giderim. Bu sadece benim irademe bağlıdır. Bu doğru olmasınakarşın, ifade iradi hareketlerin başlangıcından bahsetmez, hareket ve

irade yerine getirildikten sonraki sonuçtan söz eder. Hareketi yapmakistemeye bağlı olmasına karşın, istemesinin kendisinin  neye bağlıolduğunu açıklamaz. İki şey arasında karar verdiğimizde karşıt olanıisterse seçebileceği zihinde oluşur ve kişide iradenin özgür olduğudüşüncesini doğurur. Ancak bunun bir anlamı yoktur ve belli bir andaiki eylem tercihinden sadece birisi yerine getirilebilir. O zaman bu“diğerini de yapabilirdim ” düşüncesi sadece bilinçte oluşur. Bu biryanılsamadır ve beraberinde “eğer diğerini tercih etmeseydim” ekcümlesini taşır. Ancak bu ek, isteme yeteneğindeki özgürlüğü

hükümsüz bırakır. İsteme gücü de sadece içerden kişi tarafındanbilinir, dışarıdan bilinemez. Schopenhauer’in buradaki çıkarımınınİncil esinlemesi olduğu da söylenebilir: “Hareket etmek insanegemenliğinde değildir ve onun adımlarını yönlendirmek, belirlemekkimsenin yetkisi altında değildir” (İncil, Jeramias 10, 23 ).

Schopenhauer’in bakışı aslında çok önceleri Farabi tarafındanseslendirilmiştir: “İrade, idrak ettiğin şeyi isteme kuvvetiyleistemendir.” Bu fazlası ile Schopenhauer’in sonradan oluşacak bakışınabenzer. Schopenhauer, insanların aynı neden (güdüler) altında

birbirine karşıt davranışlar gösteremeyeceğini öne sürer ve bunubeklemeyi bu yaz kiraz vermiş bir ağacın diğer yaz armut vermesini

Page 89: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 89/148

  | 89

beklemeye benzetir. Belli koşullarda, bir kişide, iki davranışın bir aradamümkün olamayacağını ve kişi tarafından sadece birinin tercihedilebileceğini öne sürer. Dante’nin Cennet’ inin dördüncü kitabındanda alıntı yapar: “Aynı derecede uzak ve aynı derecede iştah verici ikiyemeğin arasında kalan özgür bir adam, bunlardan birine dişdokundurmadan açlıktan ölebilir.”

Hayvanların ise sadece hemen  şimdiyi bilmelerinden dolayıson derece az seçim hakları olduğunda da değinir. Seçimde şimdikizamanın darlığına sıkışmışlardır. Hayvanların hareketleri algılananşimdiki zamanın gözle görünen kaba seçimleri tarafından güdülürkeninsanınkiler ince, görünmeyen iplerle idare edilir. Hayvanlarda ya dainsanlarda olsun, seçimlerle başlayan bütün güdüler bir nedendir vezorunluluğu beraberinde getirir. Etkilerini irade üzerinde gösterirler.Bu aşamada bilince de gönderme yapan Schopenhauer, ışınsal vekabuklu hayvanların bilincin zayıf alacakaranlığına sahip olduklarınıöne sürer. Küçük böcekler ışığın parıltısından alev içine çekilir,sinekler ise az önce gözlerinin önünde hemcinsini yutmuş kertenkelekafasına alışkın halde konarlar. Burada özgürlüğün olmadığını gösterir.Hayvanlar için bir seçim mümkün olduğunda bu sadece o andaalgılananlar arasında yapılabilecektir.

Özgür irade sorunu, felsefecisi Henri Bergson (1859-1941)

için bir mücadele alanı olmuştur. Time and Free Will (Zaman ve Özgür İrade ) adlı eserinde sezgiye de önemli bir görev vererek bunu şöyle elealır:

“... iki ayrı benlik. Bunlardan biri diğerinin dış yansıması,uzamsal ve sosyal temsilcisidir. Birincisine derin iç gözlem sonucunda ulaşırız ve bu, canlı şeyler olarak bizleri, iç hallerimizi; sürekli oluşan ve ölçüye vurulamayan haller olarak algılamamıza götürür. Bu haller birbirlerinin içinden 

 geçer ve bunların birbirini zaman içinde takip etmelerinin,uzay içindeki bitişme ile hiçbir ortak noktası yoktur. Fakat,kendimizi kavradığımız anlar çok seyrektir ve dolayısıyla çok seyrek olarak özgürüzdür. Kendimiz dışında yaşadığımız zamanın büyük bölümünde, kendimizden çok ender olarak herhangi bir şey algılayabiliriz; yalnızca kendi hayaletimiz olan, uzay içinde saf süre projeleri olan renksiz bir gölgeyi algılayabiliriz. Hayatlarımız, zaman içinden ziyade uzay içinde  yayıldığından, bizler kendimizden çok dış dünya için yaşarız; 

düşünmekten çok konuşuruz; hareket etmekten çok ‘hareket ettiriliriz.’ Özgür bir şekilde hareket etmek, bir kimsenin kendi 

Page 90: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 90/148

  | 90

hâkimiyetini tekrar elde etmesi ve kusursuz bir sürece tekrar  geri gelmesidir.” 

David Hume (1711-1776) iradeyi “bilerek bedenimizin yenibir hareketine ya da zihnimizin yeni bir algısına yol açtığımız zamanduyduğumuz ve bilincinde olduğumuz içsel izlenim” veya “iradeninbelirlemelerine göre hareket etme ya da etmeme gücü; bu, hareketsizkalmayı seçsek de hareket etmeyi seçsek de yapabileceğimiz birşeydir” diye tanımlar. Zorunluluk, nedenselliğin özsel bir parçasınıoluşturur ve özgürlük baskıyla değil de zorunluluğa karşı olduğundahiçbir varlığı olmadığı evrensel olarak kabul edilen şansla aynışeydir:67 

“Eğer özgürlük kendiliğindenlik ile özdeşleştirilecek olursa,özgürlük vardır. Bunu açık ve özgür olarak, kendiliğinden dış zorlama olmadan yaptığımız hareketlerimizden biliriz.Eylemlerimiz tamamen bir dış baskıdan kaynaklandıklarında ne övmeyi ne de yermeyi hak ederler. Kendiliğindenlik tek özgürlük biçimimizdir. Özgür dediğimiz eylemlerimiz eğer şansa bağlıysalar, Tanrının ya da başkalarının kötü ve yanlış eylemlerinden sorumlu tutulmaları ve onlar üzerinde ahlaksal 

kınayıcı yargıda bulunmak haksızlık olacaktır. Çünkü eylemde bulunanlar, gerçek anlamda eylemde bulunanlar (kendiliğinden) değildir. Zihin hiçbir zaman herhangi bir eylemin nedeni değildir. Eylemlerimizi yöneten dürtü zihin tarafından yalnızca yönlendirilir, ondan doğmaz. Zihin, yalnızca tutkuların kölesidir. İçgüdüler dürter ve iter, oysa us buyurur”.68  

Evrensel olarak kabul edileceği gibi, her ülkeden ve her yaştan

insanların eylemleri arasında büyük bir tekbiçimlilik vardır ve insandoğası işlevlerinde ve ilkelerinde her şeye rağmen aynı kalmaktadır.Aynı güdüler aynı eylemlere neden olurlar, aynı olgular aynı nedenleriizlerler. Bununla birlikte, insan eylemlerindeki bu tekbiçimliliğin, tüminsanların, aynı koşullar altında, kişiliklerin, önyargıların ve görüşlerinfarklılığı için izin verilmeksizin, her zaman kesinlikle aynı biçimde rolalacaklarının söylenmesine kadar bir uzunluğa taşınacağınıummamalıyız. ...bu tür bir tekbiçimlilik doğanın hiçbir kısmında

67 Hume D. İnsan Zihni Üzerine Bir Araştırma. Çev: S.Öğdüm. İlke yay. 1.Baskı, 1998;10368 Copleston Felsefe Tarihi. Berkeley-Hume. Cilt 5, bölüm b. Çev.A. Yardımlı. İdea Yay. 1998;130-132

Page 91: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 91/148

  | 91

görülmez.69 Aynı kişinin eylemleri, aynı koşullarda yaşamının farklızamanlarında farklı şekillerde ortaya çıkabilir. İnsan doğası sabit birkurala uymaz, tıpkı diğer canlılar gibi.

Hume’ya göre, A olayı B’nin nedenidir dediğimizde, yalnızcaA’nın B tarafından izlendiğini, her zaman B tarafından izlenmiş veizlenecek olduğunu ifade ederiz. Buna benzer olarak ‘elimi hareket ettirme gücünü taşıyorum dediğim zaman, bedenim sağlam durumdayken ve üzerime hiçbir yabancı güç dayatmazken, elimin hareketinin her zaman onu hareket ettirme isteğimi izleyecek olduğundan daha öte bir şey demek istemiyorumdur .’70 İrademizin birhareketi organlarımızda bir harekete neden olur ya da hayalimizde yenibir fikir ortaya çıkarır. İsteğin bu etkisini bilincimiz sayesinde biliriz.Bundan da güç ya da enerji fikrini elde ederiz, kendimizin ve diğer tümakıllı varlıkların bu güce sahip olduğu konusunda emin oluruz. İradeninbeden üzerinde etkisini gözlemleriz. Gözlemleyebildiğimiz bu etki,diğer tüm olaylarda olduğu gibi sadece tecrübe sayesinde bilinebilen veona sonuçla bağlı olan ve birini diğerinin şaşmaz bir sonucu kılanneden üzerindeki herhangi bir görünür enerjiden ya da güçten yolaçıkarak asla öngörülemeyen bir olgudur. Bedenimizin hareketiirademizin yönetimine riayet eder. Bunun üzerinde her anbilinçliyizdir. Fakat bunun ne suretle sonuçlandığı ve iradenin bu

olağanüstü işi yapmasına yarayan enerji konusunda doğrudan doğruyabilinçli olmaktan o kadar uzağızdır ki en gayretli soruşturmamızdanbile kaçıyor olmalıdır. Bilinç sayesinde irade üzerinde herhangi birgücü ya da enerjiyi algılamış olsaydık, bu gücü, onun sonuçlabağlantısını, ruhla bedenin gizli birlikteliğini ve her iki tözün dedoğasını ve birinin, böylesine çok örnek içerisinde, diğerinin üzerindenasıl işleyebildiğini biliyor olurduk.71 

Hume, özgür iradenin Tanrı ile olan ilişkisini de ele alır:

“Biz hareket ederken aynı zamanda etkide de bulunmuş oluruz.Tüm irademizin nihai Yazarı, dünyanın, bu uçsuz bucaksız makineye ilk hareketi bağışlayan ve tüm varlıkları, izleyen her olayı, kaçınılmaz bir zorunluluk tarafından sonuçlanması  gerektiği özel bir durum içerisine yerleştiren Yaratıcısıdır.”

Eğer insan eylemleri, zorunlu bir zincir tarafından Tanrıyakadar ulaştırılabiliyorsa, o zaman, insanlar yaptıkları eylemlerdeki

69

Hume D. İnsan Zihni Üzerine Bir Araştırma. Çev: S.Öğdüm. İlke yay. 1.Baskı, 1998;89, 9270 Copleston Felsefe Tarihi. Berkeley-Hume. Cilt 5, bölüm b. Çev. A. Yardımlı. İdea Yay. 1998;186.71 Hume D. İnsan Zihni Üzerine Bir Araştırma. Çev: S.Öğdüm. İlke yay. 1.Baskı, 1998;70-71

Page 92: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 92/148

  | 92

yanlışlıklardan asla suçlu olamazlar. Eğer suçluysalar, o zaman Tanrınınyetkinliği gözden geçirilmeli, onun tüm yaratıkların içindeki suçluluğunve ahlak bozukluğunun kaynağı olduğu kabul edilmelidir.72 

Günlük hayatımız kader inancını gösteren geleneksel ve dinselifadelerle doludur: kaderin cilveleri, kaderi suçlamak, kader birliğietmek, kendi kaderini kendi çizmek, kader böyle imiş, kadere meydanokumak, kaderin sillesini yemek gibi. Bunların doğuş kaynağı dinseltemalardır.

Sufilere  göre, iradenin farklı boyutları vardır. Allah’ınevrendeki bütün olay ve işlerin yaratılma ve yapılma nedeni olarakkabul edilen istenci (irade-i külliye ) yanında bir de insanın, onun hertürlü iş ve davranışlarından sorumlu tutulan ve istencin bir parçasısayılan istenci (irade-i cüziye ) vardır. İslâm şemsiyesi altında konuedilen ve kader mevzuunda şekillenmiş görüşlere sahip olan üç anagrup (mezhep) gözümüze çarpmaktadır: Cebriye, Mutezile veEhlisünnet bakış açısı.

Birinci görüşü tam anlamıyla kabul edenlerin mezhebi İslam’daCebriye olarak anılırlar. Buna göre özgür irade diye bir şey yoktur veher şey kader olarak yazılmıştır. Bu görüşün öncüsü Cehm bin Safvan,

insanın tanrı iradesi karşısında rüzgâra tutulmuş bir yapraktan farkıolmadığını savunur. İnsanın hiçbir fiilinde iradesi ve seçme hakkıyoktur. İnsanın hareketleri cansızların hareketleri mesabesindedir.İnsanın kendi iradesiyle bir iş yapması onun yaratıcı olmasınıgerektirir. Yaratmak ise Allah’a mahsustur.

İkinci sırada yer alan Mutezile görüşü ise; insanların kendieylemlerinde yapıcı ve yaratıcı olabileceklerini savunur. Mutezile, 8.yüzyılda Arabistan, Basra’da, Hasan Basri’nin öğrencilerinden Vasıl binAta tarafından kurularak sonradan mezhep olan bir düşünce ve inanç

şeklidir. Buna göre, insan özgür bir varlıktır. Mutezile mezhebi kaderkonusunda inkârcı olduğundan, Cebriye'nin tam aksine ilahi iradeylesınırsız bir insan iradesinin varlığına inanmışlar ve insanı fiillerininyaratıcısı saymışlardır. Kader konusundaki bu çarpıtıcı görüşlerindendolayı "Kaderiye" diye de anılmışlardır. Çünkü kötülükte Tanrı iradesiolsaydı, ya Tanrının insanı sorumlu tutmaması ya da O’nun haksızlıkyaptığının kabul edilmesi gerekirdi. Bunlar mümkün olmadığında göre,insan özgürdür ve iradesi vardır. Tanrı, insanları, yapıp yapmamaktaserbest bıraktığı eylemlerinden sorumlu tutar.

72 Hume D. İnsan Zihni Üzerine Bir Araştırma. Çev: S.Öğdüm. İlke yay. 1.Baskı, 1998;107-108.

Page 93: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 93/148

  | 93

Cebriye  düşüncesi, Felsefeci Malbranche’ın “her adım Tanrıtarafından belirlenir” düşüncesine ya da Leibniz’in öne sürdüğü tanrıtarafından her adım değil yalnızca başlangıçta bir kez belirlendiği fikribenzerdir. Saçınızın bir telinin düşmesinden tutunda, bir yaprağıdalından koparmanıza kadar… Her şey... Bu Kur’an-ı Kerim’deki “Sizide, yaptıklarınızı da yaratan Allah’tır/Saffat-96 ” ve “Hareket eden hiçbirşey yoktur ki, onun tasarrufu ve idaresi O’nun elinde olmasın/Hud-56 ”ayetlerinden kaynaklanır. Ancak biliyoruz ki Tanrı, “kendini reddetme özgürlüğünü ” bile insanlara vermiştir! Dolayısıyla, insanın özgüriradesinin yaratıcı tarafından sınırlanması düşünülemez.

Üçüncü bakış açısı Ehlisünnet bakış açısıdır. Bu ılımlı bakışaçısına göre, insanda ortaya çıkan eylemler/fiiller iki çeşittir. Bir yandaTanrının külli iradesi ve diğer yanda da insanın cüzi iradesi bulunur.Yani, insanın davranışları zorunlu (ıztirazi ) ve seçimli (ihtiyari ) olmaküzere ikiye ayrılır.

1-Zaruri Fiiller: İnsanın bu fiilleri tamamen iradesinin dışında cereyaneder (göz kapaklarını oynatma, kalbinin çarpması, uyuma, acıkma).Acıkan insanı yemek yememekle mükellef tutmak zulümdür. Çünküinsan yaşamak için bunu yapmaya mecburdur. Bu işler iradeyleseçmeyi gerektiren işler değildir. Onun için sorumluluk açısından konu

teşkil etmezler.2-İnsan İradesine Bağlı Fiiller:  İnsanın yapmaya muktedir olduğumuhtelif işlerden her hangi birini tercihe müsait fiillerdir. Meselainanmak veya inanmamak, görebileceğimiz bir şeye bakmak veyabakmamak, başkasının malını gasp etmek veya bundan vazgeçmek vb.İnsan bu işlerden birini tercih etmek yetkisine ve iradesine sahiptir.İnsanın bu yetkisine "cüz-i irade" denmektedir. İnsan cüz-i iradesinekonu teşkil eden hususlarda sorumludur. Yani insan cüz-i iradesine

konu teşkil eden hususlarda serbesttir. Bu serbestlikten dolayı dasorumludur.Gazali'nin (1058-1111) düşünce sisteminin orijinal kabul

edilen yönlerinden biri de nedensellik meselesidir. Tehâfütü'l-Felâsife  isimli eserinde eleştirdiği en önemli felsefe problemlerden biri, sebep-sonuç arasında görülen ilişkinin mutlak ve zarurî olmadığı seklindeözetlenebilir. Oysa sebep-sonuç ilişkisi, birbirine kesin ve zarurî olarakbağlı görülmektedir. Gazali, böyle bir düşüncenin mucizeyi inkâr etmekolacağı anlayışından hareketle, sebep-sonuç ilişkisinin neticesini bir

zaruret değil de olabilirlik olarak görür. Çünkü söz konusu iki taraftan

Page 94: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 94/148

  | 94

birinin varlığı, diğerinin var olmasını gerektirmez ve böyle bir gereklilikanlayışı alışkanlıktan kaynaklanır (Tehâfütü'l-Falâsife , s.85).

Diğer bir İslam bilimci İbn Arabi, bir noktaya geldikten sonra,Tanrı ile kulu bir görür:

“Nice zamanlar olmuş ki şöyle demişimdir: Rab Haktır, kul Haktır, ah bilseydim, mükellef kimdir? Kuldur dersen o yoktur,Rabdir dersen o nasıl mükellef olur? Nice zaman da şöyle demişimdir: Kendisinin yaptığı bir şeyi bana teklif etmesinde hayret ettim. Benim yaptığım bir iş yok (bende o iş hep) O’(nun yaptığı)nı görüyorum. Ah, bilseydim mükellef kim oluyor? Her yerde ancak Allah var, Ondan başkası yok. Böyle söylemekle beraber bana denildi ki yap.” 

İslamiyet’te, insanın kendi iradesi olduğunu da şu rivayet açıkça göstermektedir: Müslümanlığın yayılmaya başladığı dönemde,Müslüman olmayan birisi Hz. Muhammet’in yanına gelerek kaderkonusunda onu sınamak ve yanıltmak istemiş. Eline bir portakal alarak“bu benim rızkım mıdır?” diye sormuş. Hz. Muhammet, “Evet” derseyere atacak, “Hayır” derse yiyecekmiş. Hz. Muhammet “Yersen rızkındır,yemezsen rızkın değildir!” diye cevap vermiş. Buna göre, özgür irade

sendedir ve sonuçları sen belirlersin. Mucize ya da yabancı güçlerinaraya girmeleri olmaksızın hiçbir irade eylemi ya da herhangi bir insandavranışı, meydana geldiğinden daha farklı gelişemez. Aslında geçmişyaşam sürecinde bir davranışı nedeni ile kendisini yadırgayan birisinin,aynı durumda yeniden bulunsaydı farklı davranacağı düşüncesi biryanılsamadır. Çünkü kişi kendini gözleme tabi tutar ve her koşulunhesabını yapar ve farklı davranabileceği kararına ulaşır. Oysa ki o zamandan beri   kazanılan görüşlerini  ve geçmişte yaptığı farklıtecrübesinden elde ettiği deneyimleri de dışarıda bırakırsa, geçmişte

farklı davranamayacağını ya da farklı bir tercih yapamayacağınıanlayabilir. 

Kişilik özelliklerimiz belli oranda bizim genetik yapımız, daha öncekideneyimlerimiz ve davranışsal yanıtı oluşturduğumuz esnadakibeklentilerimizden kaynaklanır. Genetik özellikler bedensel fizikselbirim olarak kendilerini ortaya koyar. Kişilik özellikleri ilesinirileticileri arasında belirgin bir ilişki bulunmuş ve genetik, işlevsel

beyin görüntülemeleri, biyokimyasal çalışmalarla da desteklenmiştir.

Page 95: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 95/148

  | 95

İnsanda kişiliğin iki temel bileşeni vardır: mizaç ve karakter.Mizaç genetik olarak belirlenen ve algılara bağlı huy ve beceriler,karakter ise kavramlar temelindeki amaçlar ve değerlerdeki bireyselfarklılıklara dayanır. Mizacın daha çok genetik geçişle yakından ilgiliolmasına karşın, karakter bileşenlerimiz kültürel yapı ile dahailişkilidir. Yine, mizaç erken çocukluk çağı dönemi ile ilişkiliyken,karakter yaşla birlikte olgunlaşır. Günümüzde insanların karakter vemizaçlarını ölçebilen testler geliştirilmiştir. C. R. Cloninger, yedifaktörlü kişilik modeli ortaya koymuştur (1994). Bu model dört mizaçve üç karakter boyutundan oluşur.73 Mizaç bileşenleri; yenilik arayışı,zarardan kaçınma, ödül bağımlılığı ve sebat etme olmak üzere dört elemandan oluşur. Karakter bileşenleri ise kendini yönetme, işbirliğiyapma ve kendini aşma olmak üzere üç tanedir.

Kişiliği oluşturan mizaç ve karakter özellikleri. Mizaç durumlarından yenilik arayışıdopamin, zarardan kaçınma serotonin, ödül bağımlılığı nor-adrenalin ve sebat etmeglutamat sinir ileticisi ile ilişkilidir.

Yenilik arayan  kişilik tipi, keşfetmeye genetik bir yatkınlık,dürtüsel karar verme, ödül ipuçlarına yaklaşmada aşırıya kaçma, çabuköfkelenme ile engellenmeden aktif kaçınmayı kapsar. Yaş artışı ile

73 Cloninger CR. Temperament and personality. Curr Opin Neurobiol 1994;50:266-287

Kişilik 

Miza Karakter

Yenilik arayışı

Zarardan kaçınma

Ödül bağımlılığı 

Sebat etme

Kendini yönetme

İşbirliği yapma

Kendini aşma

Page 96: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 96/148

  | 96 

yenilik arayışı azalır, yeni uyaranlara ilgi azalır. Belki de bu nedenlebüyük matematikçilerin en verimli çağı 20-35 yaş arasıdır. Zarardan kaçınan  kişilikte davranışın önlenmesi ya da durdurulmasına dairkalıtsal bir eğilim vardır. Karamsar bir endişeli hal, belirsizlik korkusu,yabancılardan çekinme ve çabuk yorulma gibi pasif kaçınmadavranışları gösterir. Ödül bağımlı  kişilikte, önceki ödüllendirmelerleveya cezadan kurtulmayla öğrenilen bir davranışın devamlı ortayaçıkmasıdır. Ödüle bağımlı kişilik, duygusallık, sosyal bağlanma,başkalarının onayına bağımlılık ile kendini gösteren bir eğilimdir.Sebat etme /ısrarcılıkta  ise, ödül olmadığı halde davranışın sönmesinekarşı direnç sergilenir. 

İnsanlarda yenilik arama kişilik tipi ile ilgili olarak 11.kromozomun kısa kolu üzerinde yenilik aramayanlara göre farklıyapılanma tespit edilmiştir. Beyindeki işlevsel durumu gösterençalışmalar da, yenilik arama kişiliği puanları ile bir sinirileticisi olandopaminin derin beyin yapılarında (striatum ) artışı arasında doğrusalilişki bulunmuştur. Yani ne kadar dopamin, o kadar yenilik aramaihtiyacı! Diğer kişilik tiplerinin de sinirileticileri ile ilişkisi vardır. Ödülebağımlı kişilik beyinde noradrenalin artışı ile ilişkilidir. Zarardankaçınan kişilik serotoninle ilişkili bulunmuştur. Sebat eden/ısrarcıkişiliği olanların beyninde ise glutamatta artış tespit edilmiştir.74 

Kişilik sadece tek bir karakter ve mizaç özelliği göstermez.Bazıları daha baskın durumda ve önde görülür. Ama herkeste, herkarakter ve mizaç özelliği az ya da çok belli oranlarda bulunur. Tıpkıherkesin beyninde, farklı oranlarda da olsa dopamin, serotonin,noradrenalin, glutamat bulunması gibi. Bunların beyinde dağılımoranına bağlı olarak dışa yansıyan kişilik özelliklerimiz çeşitlenir. Herbirimiz farklı bir insan oluruz. Üstelik her gün ya da her an bellikarakter ve mizaç özelliklerimiz ön planda olmaz. Günden güne ya dagün içinde değişiklikler gösterir ve bazen kendimizin de şaştığımız

kişilik özelliklerine neden olur. Tıpkı dönemsel olarak beynimizdekiserotonin ve noradrenalin seviyesindeki azalmaya bağlı olarakdepresyona girmemiz ve duygudurumu değişikliklerine ilave olarak;yaşama bağlılık, iştah, cinsel istek, paylaşma, kendimizi kontrol vebaşkalarına tahammül gibi daha alt kişilik özelliklerimizin değişmesigibi.

74 Cloninger CR, Svrakic DM, Przybcek TR. A psychobiological model of temperament and character. Archives of GeneralPsychiatry 1993;50:975-990

Page 97: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 97/148

  | 97 

Bahsedilen karakter ve mizaç özellikleri, o kişiliklerin oluşturduğutopluma da belirli oranlarda yansır ve toplumsal bir kişilik oluşur.Tıpkı Japonlar ve Almanlara yakıştırdığımız çalışkanlık ve sebat/sabırlıolmak, İngiliz, Fransız, İspanyollara ve Amerikalılara yakıştırdığımızsömürgecilik gibi. Toplumların karakter ve mizaç özellikleri de,toplumun özgür iradesi ve seçimleri üzerinde etki eder. Karakter vemizaç özellikleri ülkeler ve toplumlar arasında da karşılaştırılmıştır.

Türk toplumu karakter açısından , kendini yönetme,sorumluluk alma, beceriklilik, kendini kabullenme, işbirliği yapma,sosyal onaylama, duygudaşlık, yardımseverlik, acıma erdemlilik,kendini aşma ile manevi kabullenme puanları Amerikantoplumundakinden daha düşük tespit edilmiştir. Buna karşın amaçlılıkve kişiler ötesi özdeşim puanları aynı ülkeye göre daha yüksekbulunmuştur. Kendini yönetme puanlarının düşük olması, amaçsız,beceriksiz, kendi kendileriyle uğraşan, disiplinsiz bireyler anlamınagelir.

Mizaç açısından  ise yenilik arayışı, savurganlık, düzensizlik,ödül bağımlılığı, duygusallık, bağlanma ve bağımlılık alt ölçekleripuanları Amerikan toplumundan düşük bulunmuştur. Buna karşın,zarardan kaçınma, beklenti endişesi, belirsizlik korkusu, çabukyorulma puanları Amerikan toplumundan anlamlı olarak yüksek

bulunmuştur. Zarardan kaçınma puanlarının yüksek olması aynızamanda sakınganlık, kendine güveni olmama, karamsarlık,kötümserlik anlamına gelir. Bu kişilikteki bireyler kendidavranışlarının kendi istekleri dışında geliştiğini düşünürler,başarısızlıklarından diğer insanları sorumlu tutarlar. Burada anlatılanbulgulara bakıldığında aklınıza gelen ilk toplum hangisidir sizce?

Karakter  alt grubunda amaçlılık ve kişiler ötesi özdeşimpuanları ise Türk toplumunda yüksek bulunmuştur.75 Kişiler ötesiözdeşimin Türk toplumunda yüksek puanda olması, futbol maçları

sonrası ortaya çıkan kavgaları anlamak açısından önemlidir. Futboltakımı ve oyuncular ile o kadar fazla özdeşim kuruyoruz ki, takımınyenilgisini kendi yenilgimiz gibi algılayıp saldırganlaşıyor ve özgür (!)irademizi olmaması gereken yönde kullanıyoruz.

75 Köse S et al. Mizaç ve karakter envanteri (Türkçe TCI): geçerlilik, güvenilirliği ve faktör yapısı. KlinikPsikofarmakoloji Bülteni 2004;14:107-131

Page 98: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 98/148

  | 98

Günlük yaşamdaki deneyimlerden, özgür irade sahibi olduğumuzubulunduğunu kuvvetle düşünürüz. Evrende her şey zorunlu olmasınarağmen bizim gibi akıllı ve bilinçli insanların davranışları seçimli veözgürdür. Eğer tümüyle edilgen/pasif bir varlık olsaydık sadecealgılayabilirdik ve irade düşüncemiz  dahi olamazdı. Özgür iradedüşüncesi etken/aktif olmadan doğar. İnsan bir şey yaparken onutercih ettiğinin farkındadır ve başka bir şey de yapabileceğini bilir.Ama onlardan birini seçmiştir. Yapmamış olduğu ya da yapabileceğibütün seçimlerin yapılma olasılıkları eşittir.76 

Karar verme, algılama ile hareket yapma arasındakibağlantıdır. Her gün yeni kararlar alır ve seçimler yaparız. Kahvaltı içintost yemeyi seçme, çay yerine kahve isteme, bazen çikolata bazensekola istemek gibi. Çikolata yemeyi seven biriyseniz, canınız istediğinde,ulaşabileceğiniz yerde varsa ya da elinizde alabileceğiniz para varsa alırve yersiniz. Peki, neden o anda çikolata değil de kola istemediniz?Sadece çikolata! Bu hangi içsel istençlerimizden doğar? Daha önceçikolata yemiş ve onun verdiği hazzı hatırlamışızdır. Yani onunlageçmişte edindiğimiz bir deneyim vardır ve o deneyimi bir şekilde içselnedenlerle yaşamak isteriz.

Eylemlerimizin, akılsal (niyet-amaç) bileşeni, bir de fizikselbileşeni (hareket-konuşma-yerine getirme) vardır. Bu iki bileşen birbütündür. Akılsal bileşen hem temsil eder hem de fiziksel eylemeneden olur. Olan son durum ya da şey akılsal durumun biryansımasıdır. Niyetlerimiz nedenseldir ve bu nedenle, bir şeyinolmasına yol açarlar. Önceden düşünülerek yapılan eylemlerle,düşünülmeden kendiliğinden yapılan eylemler arasında fark vardır.Eylemden önce niyet olduğu gibi, bir de eylem sırasında niyet vardır.Ancak, durup dururken de bir şeye niyetlenmeyiz. Niyetin ortaya

çıkması için de birtakım ön niyetlerin bulunması gerekir. Herhangi birniyet durumu, öteki niyet durumlarından oluşan bir ağın parçası olarakgörev görür. Bir seçim yaptığımızda, başka bir alternatifimiz deolduğunu biliriz, ama yaptığımız eylem belli nedenlerle seçilir. Bunedenler, genetik, çevresel etkiler, beklentiler ve geçmişdeneyimlerimizden kaynaklanır. Ama elma seçme ile evlenmek için eşseçme sırasında aynı niyetleri ve deneyimlerimizi kullanmayız.

İnsan zihninin en önemli özelliği istemli olarak hareket edebilme özelliğidir. Sinemaya gitmek istersem gidebilirim. Sahilde

76 Searle J. Minds, Brains and Science. Harvard University Press. 1984.

Page 99: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 99/148

  | 99

yürümek istersem yürüyebilirim. Özlemim temsil ettiği şeyigerçekleştirmemi sağlar. Neden ve etki arasında içsel bir bağlantıvardır. Yerine getirilmeden akıl tarafından düşünülen bir amaç vardır.Yani, amaçlar belli bir akılsal durumumuzdan kaynaklanır ve dışdünyadaki uyumuna göre yerine getirilir (sokakta tuvaletinizgeldiğinde yapmazsınız). Dış dünyaya uyum sağlarken olaylarınoluşumuna da yön verilebilir. Yani maddenin hareketi üzerindegerektiğinde içsel uyaranlar veya dıştan gelen gereklere karşı bilinçlibir kontrol uygulanabilir. Günlük hareketlerimizin çoğunluğunubilinçsiz davranışlarımız oluşturur. Yürüme, yemek yeme, bakışları birçiçeğe yönlendirme, su içme... Bazı davranış özelliklerimiz bilinçliolarak öğrenilerek (kayak yapma, müzik aleti çalma, dans, araba-bisiklet sürme) daha sonra bilinç olmadan, otomatik olarak yapılabilirhale gelebilir. Günlük yaşamda eylemlerimizin çoğunu düşünmedenyaparız. Karşılıklı konuşmada da ne söyleyeceğimizi bilmeden, sadeceifade ederiz. Bu durumdaki niyet sadece eylem sırasında ortaya çıkanniyettir.

Bazı hastalıklarda ortaya çıkan bulgular, beynin işleyişi hakkındanormalde elde edebileceğimizin çok fazlasını bize sunar. Bunun bir

örneği yabancı el ya da anarşik eldir (AH). AH genellikle inmelerde yada sara hastalarına uygulanan büyük bileşkeyi ayırma cerrahisi sonrasıizlenir. Bazı hastalar bu durumu "elinde bir şeytan olduğu" şeklindeifade ederler. İlk kez 1900'larda hareketi baskılanamayan yakalamaolarak tanımlanmıştır. Daha sonraki yıllarda "kendiliğinden hareketler,içgüdüsel yakalama reaksiyonu ve manyetik el kullanamama” gibiisimler verilmiştir.

AH hastalık tablosu aralıklı ortaya çıkan istemsiz hareket bozukluğudur. Hastalar bazen bunun farkındadırlar. Hareket bir

nesneye yönelik veya özel bir işlem yapınca belirginleşir. Hastalar"elimi kontrol edemiyorum, söz dinletemiyorum " diye bu davranışıanlatmaya çalışırlar. Hastaların çoğunluğu bir problem olduğununfarkındadır ve doğaüstü kuvvetlerin etkisi altında kaldıklarını daha azdüşünülür.

AH'nin anatomik yerleşimine göre iki tipi vardır. İlki alın lobutipi olarak adlandırılır. Bir kez nesneyi tutma ile tekrarlayıcı tutma-yakalama oluşur. Eli-kolu hareket etmede zorlanır. İkinci anatomik tipi;beyinde iki yarıküreyi birleştiren bölge hasarlarında ortaya çıkan

tipidir. "İyi el" tarafından yapılan istemli harekete karşı hastanınetkilenmiş eli karşı koyucu ters hareket yapar. Hasta yorulduğunda

Page 100: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 100/148

  | 100

isyankâr elin istemsiz hareketleri daha sık ortaya çıkar. Daha nadir olanüçüncü  tipinde; kolda-elde uyuşmalar veya his kaybı ile birlikteistemsiz ve kontrolsüz hareketler görülür. Bu tip anarşik el değildir.Duyusal kaybın aşırılığından dolayı, kişinin uzuvlarının uzaydaki yerinibilememesi nedeni ile oluşur.

Bir yeme davranışı bozukluğu olan bu durum beyin hasarı sonucuortaya çıkar. Anormal yeme davranışına beyin hastalıklarının değişiktiplerinde rastlanmaktadır. Önüne geleni seçmeden yeme davranışı yada anoreksia nervosa da orta beyin yapılarında (ventromedialhipotalamus) hasarı çok iyi şekilde ortaya konulmuştur. İki yanlı şakakbölgesi hasarlarında Klüver-Bucy hastalığı denen, hemen her şeyi yeme,türü seçmeden aşırı seksüel aktivite ortaya çıkar. Ülkemizde de sıkgörülen demir eksikliğinde garip yeme alışkanlıkları ortaya çıkabilir:toprak, buz, tütün yeme gibi. Bazı yeme bozuklukları psikolojik sayılsada altlarında kimyasal sinir ileticisi bozuklukları vardır.

Klinik gözlemler ve hayvan deneylerinden elde edilen verileregöre, beynin iç kesiminde yer alan (limbik) yapılar ve onlarınbağlantıları yeme alışkanlıklarında önemlidir. Bazı diğer beyinalanlarının hasarlarında da yeme alışkanlıkları değişebilir. Beyin

kabuğunda, özellikle şakak ve önbeyin kısımlarındaki zedelenmelerdebahsedilen bölgeler ile bağlantılar bozulacağından, yeme alışkanlıklarıda değişir. Gourmand sendromu  beyindeki kabuk bölgesine yakınetkilenmelerde ortaya çıkar. Çoğu hastada tek yanlı, genelde sağ beyinyarıküresini (sağ anterior-kortiko-limbik bölgeleri) etkileyenhasarlarda oluşur. Bu hastalık da muhtemelen serotoninle ilgilidir.Yapılan çalışmalar, serotoninin sağ beyin yarıküresinde daha yoğunbulunduğu yönündedir. Sağ yarıküredeki etkilenmelerinden dolayı, içorganlardan gelen beslenme ile ilgili uyaranların beyin kabuğu

değerlendirilmesi bozulur. Hastalarda normal açlık ve doyma hissiolmasına karşın, devamlı bir şey çiğneme ve kalitesi yüksek farklıbesinleri yeme gelişir. Adeta yemekte uzmanlaşmaya girerler.77 

77 Regard M, Landis T. Gourmand syndorme. Neurology 1997;48:1185-1190.

Page 101: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 101/148

  | 101

Gourmand sendromu denen ve beyin hasarı sonucu ortaya çıkan yeme alışkanlığıdeğişiminde, görüntünün solunda yer alan zedelenmiş, oval beyin bölgesi alanıgörülmekte.

Kleptomani çalma hastalığıdır. Normal çalma ve hırsızlıktan farklıolarak, çalınan şeyler maddi olarak değerli değildir. Kişisel kullanım veparasal değeri için gerek duyulmayan nesneler çalınır ve dürtüselolarak ortaya çıkar. Kişi buna karşı koyamaz. Hırsızlık durumundanönce giderek artan bir gerginlik durumu vardır. Hırsızlık esnasında isehaz alma, gerginlikte azalma ve rahatlama ortaya çıkar. Aslında bu bir

tür saplantı-yerine getirme (obsesif-kompulsif  ) bozukluğudur. Sıklıkladiğer anormal durumlarla beraberdir: alkolizm, saplantılı başkadurumlar. Kleptomani nadiren kafa sarsıntısı sonrası78, mensturialkanama öncesi79 ve önbeyin hasarlarından sonra ortaya çıkabilir.Tedavide serotonin artırıcı ilaçlar, naltrekson, topiramat (GABA artırıcısara ilacı) kullanılır.

Patolojik kumar sürekli yenilenen uygunsuz kumar oynamadır. Kişide

sürekli, kumar oynama üzerine kafa yorma vardır. Geçmişteki kumaroynama davranışlarını sürekli hatırlar, kumar oynamak için parasağlamanın yollarını arar. İstediği heyecanı duymak için her kumardabiraz daha para miktarını artırmaya çalışır. Kişide kumar oynamayıbırakma çabası birçok kez olmasına karşın bunu başaramaz. Kaybettiğioyun varsa, adeta “kaybettiğini kovlayarak” tekrar oynamaya gider. Birçeşit saplantı bozukluğu olarak kabul edilir ve tedavisinde yine

78 Aizer A, Lowengrub K, Dannon PN. Kleptomania after head trauma: two case reports and combination treatment 

strategies. Clin Neuropharmacol 2004;27:211-5.79 Aboujaoude E, Gamel N, Koran LM. A case of kleptomania correlating with premenstrual dysphoria. J Clin Psychiatry2004;65:725-6.

Page 102: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 102/148

  | 102

serotonin, dopamin yükseltici ilaçlar (bupropion) ve morfin-eroininetki ettiği opioid algılayıcılarını bloke eden naltrekson kullanılır.

Tourette sendromunun (TS) uzun yıllar psikolojik bir hastalık olarakdüşünülmesine karşın, bugün sinir ileticilerinin anormalliğindenkaynaklanan bir hastalık olduğu görülmüştür. TS’nun anahtar özelliğitiklerdir. Bunlar anlık ortaya çıkan, ani, tekrarlayıcı, hızlı vedüzensizdir. Uzuvlarda, yüzde, başta olabilecekleri gibi gırtlakkaslarında da anormal ses çıkarmalar ile kendini gösterebilir. Gözkırpma, kafa sıçramaları ve omuz silkme tarzında tikler olabilir. Tikleramaçlı göründükleri durumlarda bile (örneğin; dokunmak, vurmak,koklamak, zıplamak veya müstehcen hareketler) hiçbir amaçtaşımazlar. Sesli tikler ise homurdanmak, havlamak, inlemek, burunçekmek ve gırtlak temizleme gibi ses ve gürültüleri içerir. Karmaşıksesler de çıkarabilirler: cümleler, diğer kişilerin kelimelerinitekrarlamak veya kendi kelimelerini tekrarlamak şeklinde. Bundandaha da ilerisi korpolali yani müstehcen kelimeler söylemeleri ve küfüretmeleridir.

Tikler genelde beklenti, duygusal sıkıntı (kaygı, heyecan veöfke) ya da yorgunluk dönemlerinde artar. Uykuda tikler ileri derecede

azalır. Genellikle tikler 6–7 yaşlarında ortaya çıkar. 8–12 yaşlarında enüst düzeye ulaşır. Sesli tikler daha sonra eklenir. Tikler istemli olarakbaskılanabilir ancak kişide bu baskılama aşırı bir sıkıntı ve tiki yerinegetirme arzusu uyandırır. Bir hastanın tanımladığı gibi “Sanki içimdebenden ayrı birisi var ve bu hareketi yapmamı istiyor. Yapmayınca çoksıkıntı duyuyorum. Yapınca rahatlıyorum.” Tiklerin öncesinde önsezihissedilebilir. Önsezi hisleri bir devinim ya da sessel tikten önce oluşanbir istem, güdü, gerilim, baskı, kaşınma ya da ürperme şeklindekiduyumlardır. Bu önseziler yetişkinlerin %90’ından fazlasında izlenir.

Tiklerin istemsiz bir duyuma istemli bir yanıt olduğu düşüncesi bazıaraştırmacıların tikleri istemsiz/iradi olmayan yerine “isteksiz” olaraksınıflamasına neden olmuştur.

Saplantılı-zorlantı yerine getirme davranışları yaklaşık %20–60 oranında meydana gelir. Sıkıntıya yol açan ve işlevleri etkileyenuzun, yineleyen düşünceler ya da tekrarlayıcı davranışlarla kendinigösterir. Ancak, bütün TS hastalarında zekâ normaldir.80 Dikkat eksikliği de TS’de sık izlenir. Bu dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğuile de bir arada olabilir.

80 Como PG. Obsessive-compulsive disorder in Tourette's syndrome. Adv Neurol 1995;67:281-91.

Page 103: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 103/148

  | 103

 

Bu hastalık çocuklukta ortaya çıkan akut romatizmal ateşin önemlibelirtilerinden biridir. Kore, dans benzeri, uç kısımlarda daha belirginpiyano çalar tarzda ortaya çıkan, istemsiz hareketlerdir. Tek başınavarlığı, akut romatizmal ateş tanısı koydurur. Koreik hareketler, istemlihareketleri etkileyerek yürümede beceriksizlik, ele alınanları düşürmeve dökme, patlayıcı tipte konuşmaya neden olabilir. Sydenham koreliçocuklar, hareketlerini “atlamalar, sıçramalar, kıvrılmalar” şeklindeanlatırlar. İlginç olarak bu çocuklar sakin duramazlar ve huzursuz birgörüntüleri, kaygılı halleri vardır. En yaygın rastlanılan duygusaldeğişiklik duygusal değişkenliktir. Buna ek olarak kâbuslar, dikkat verememe, saplantılı-zorlantılı davranışlar ve ayrılma kaygısıgösterebilirler.

Sydenham koresinin bilinen sebebi, A-grubu beta hemolitik streptokok  bakterilerine bağlı boğaz enfeksiyonlarıdır. Penisilinantibiyotikler kullanılalı sıklığı çok ciddi şekilde azalmış olsa da, yine degörülmektedir. Bu bakteriye karşı oluşan koruyucu antikorlar,hedeflerini şaşırarak sinir sisteminde, beynin derin kısımlarında yeralan (bazal ganglion bölgesindeki) sinir hücreleri zarlarına yapışarakhastalığı ortaya çıkarırlar. Davranışsal ve hareketsel bozukluğa neden

olurlar.

Duyusal sistem fiziksel enerjiyi sinirsel uyarıya çevirirken hareket sistemi sinirsel uyarıları kaslarda kasılma kuvvetine çevirir. Beyinkabuğu, Brodmann’ın ayrımına göre 52 alana ayrılır. Bu ayırmamikroskobik görüntü ve işlevsel farklılıkla ilgilidir. Brodmann’ın 4. ve 6.numaralı alanları, hareketi sağlayan alanlar olarak adlandırılmasınarağmen, istemli hareketin kontrolü beyin kabuğunun hemen hemen

tüm alanlarıyla ilişkilidir. Hatta hareket sisteminden, duyusal sistemigöz önüne almadan bahsetmek olmaz. İki sistem daima birbiriyle on- line  ilişki içinde çalışır. Bu nedenle sadece hareket sistemi yerine“duyusal-hareketsel sistem” olarak adlandırmak daha doğru kabuledilir.

Page 104: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 104/148

  | 104

 Beyin kabuğunun dış ve iç kısmında hareketlerimizle ilgili alanlar, bazı

alanların Brodmann numaraları. Hareketin esas başlangıç yeri birincil hareket 

alanıdır. Suplementer alan (SMA) ve daha önde yer alan hareket alanı(preSMA) harekette devreye girer. Bu alanlarla duyusal girdilerindeğerlendirildiği birincil duyusal ve arka duyusal alan (arka duyusal=parietalalan) işlevsel ve anatomik olarak sıkı ilişki içindedir. Bu nedenle hareket sistemi, duyusal sistemden ayrı tutulamaz. SMA ve preSMAlar, hareketlerinardışıklığının öğrenilmesinde önemli ama farklı görev alır. Öğrenilmiş ardışıkhareketler için SMA hareketin planlanmasında görev alırken, preSMA buhareketlerin ardışıklığının öğrenilmesinde görev alır. Örneğin; düğmeyi açmayıöğrenmede preSMA aktive olurken, bir kez öğrenilince artık düğme açmasırasında sadece SMA aktive olur. Hareket otomatiklik kazanılınca, sinirsel

kontrol preSMA’dan SMA’ya kayar. Yeni öğrenilmişten ziyade hareketlerotomatik, bilinçsiz yapılabilir hale gelir. 

Hareketi sağlayan sistem bir sıradüzen içinde üç kademeliyapıdan oluşur: üst, orta ve alt seviye. Üst seviye beyin kabuğu çağrışımalanları ve beynin orta derinliğinde yer alan yapılardan (bazal  ganglion ) oluşur. Bu alanlar, istemli ya da refleks hareketin stratejisi,düşüncesi ve amacının ortaya çıktığı yerdir. Orta seviyeyi ise,

devinimsel beyin kabuğu ve beyincik oluşturur. Bu iki yer, uzaysal vezamansal ardışıklık, düz, uyumlu ve amaca yönelik hareket oluşumunu

Page 105: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 105/148

  | 105

sağlar. En alt seviyeyi ise, hareketi yerine getirmeyi sağlayan beyin sapıve omurilik devinimsel hücreleri (motor nöron ) oluşturur.

Beyin kabuğu hareket alanları, istemli hareketlerin doğduğuyerdir. Bunlara ek olarak beyincik de hareketlerde önemli görevler alır.“Beyinde... demek ki, bizim bildiğimiz ve yapmak istediğimiz tüm kendiliğinden hareketler gerçekleşir. Fakat beyincik doğal işlerini hissettirmeden ve sessizce yerine getirir ” (Willis T, 1664). Beyincik geribildirimi olan hareketler için önemlidir ve bir sonraki hareketin şeklinietkiler. Bilinç gerektirmeyen ustaca hareketleri destekler. Buhareketler, tekrarlarla gelişerek otomatik hale gelir. Kas hareketleriiçin, beyin kabuğundan çıkan “kas kasılsın” emri hareketin uygunşekilde yerine getirilmesi için yeterli değildir. Beyincik hasarlarındaamaca yönelik hareketlerde uyumun bozulduğu ve amaçtan uzaklaştığıiyi bilinir. Hareket için uygun zamanlama, kas kasılması ardışıklığınındüzenli olması gerekir.

Bir hareket uyarısı beyin kabuğu hareket alanından çıktıktansonra, beyincik tarafından alındığında, geriye dönen liflerle beyinhareket alanını etkileyerek hareketin yönü, zamanlaması ve kuvvetiayarlanır. Bu esnada öğrenilmiş eski deneyimler kullanılır. Yani,beyincik hareketi öğrenmenin başka önemli bir yeridir. Beyincikte,hareket esnasında “ne isteniyor ile ne olduğu karşılaştırılır.” Daha önce

deneyimlenen hareketler, beyincik üzerinde belirgin değişiklikleroluşturur ve bu bilgi sonraki hareketlerde kullanılır. İnce hareketleri –piyano çalma, tenis oynama gibi– yaparken hepimiz başlangıçtabeceriksizlik yaşarız. Zamanla hareketler daha düzgün yapılır halegelir. Hatta bilincimizi hiç devreye sokmadan hareketleri otomatikolarak yapılabilir hale geliriz.

Eğer her hareketimizi, farkında olarak bilinçli yapmayaçalışırsak hız ve kalite açısından performansımız düşer. Örneğin; araçsürme bilinçli hareket gerektirir. Ama bilinçli kontrol hareketin an be

an kontrolü için gerekli değildir. Hareketin otomatik olarakbaşarılması; devamlı görsel, duyusal, iç kulak vücut şekli bilgisininhareket yaptırıcı sisteme akışının etkisiyle olur. Yani duyusal girdi herseviyede ve her an devinimsel sistemi kontrol eder.

Beyincik hasarlı hasta parmaklarıyla ritmik olarak masayavurunca hareket düzensizdir, kuvvet ve süre değişkendir. Seri olaylarınzamanlaması bozulur. Orta beyincik hasarları cevabın yerinegetirilmesini etkilerken, yan bölgelerdeki hasar ardışık/seri olaylarınzamanlamasını bozar. Bu zamanlama bozukluğu hareketlerle sınırlı

değildir. Zihinsel ve bilişsel testlere karar verme zamanını etkilenir.

Page 106: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 106/148

  | 106 

Ses tonunun uzunluğunu ayırma, hareket eden nesnelerin hızlarınıkarşılaştırma bozulur.

Refleksler istemsiz eşgüdümlü kas kasılması hareketlerdir.Pratikle istemli hareketler daha amaca yönelik hale gelir. Sinir sistemiamaca yönelik istemli hareketi yaparken; öncelikle duyusal uyarılarıdeğerlendirir ve bu doğrudan hareketi yapacak uzuv üzerine etki eder.Bu geri besleme olayıdır. Daha sonra, işitme, dokunma, görme gibiduyuları kullanarak daha önceki deneyimlerin yardımıyla bir hareket planı oluşturulur. Bu plan yapma durumu ileri besleme kontrolü olarakadlandırılır. Geri besleme kontrolü, duyusal girdi uyarıları referans biruyarıyla temsil edilir ve istenen hareket durumuyla karşılaştırılır.Sistem böylece kapalı bir halka oluşturur. Geri beslemeleruzuvlarımızın pozisyonlarını sağlamada önemlidir. Örneğin; atılan birtopu havada yakalama gibi.

İleri besleme  vücut şeklini ve hareketi kontrol eder.Deneyimlerin büyük etkisi vardır. Topu yakalamayı tekrar düşünecekolursak, görsel bilgi ile topun hattı tahmin edilir. Top ele düşünce geribesleme başlayarak, elin pozisyonunu ayarlar. İleri beslememekanizması topun değeceği zamanı hesaplar. Yakaladıktan sonragerçekleşen nedir? Topun hızla ele dokunması, omurilik refleksleriniuyarır. Sabit kasılma oluşur. Top yakalanır.

İstemli hareketten hemen önce ve sonra saçlı deriden kayıtlananelektriksel potansiyellere, harekete ilişkin potansiyeller denir. Bupotansiyeller hareketin hazırlanması, başlatılması ve denetimindekisinirsel ve anatomik mekanizmaları anlamamızı sağlar.81 Hareketleresnasında, kısa süreli bellek ya da çalışan bellek bilinç durumu ile çoksıkı ilişkilidir. Çevreden gelen veriler yaklaşık 150 msan’de algıyaulaşır. 150-190 msan’de gelen veri daha önceki beyin verileri ile

karşılaştırılır. Bu dönem bilinçöncesi ve dikkat öncesi dönemdir. 200-250 msan’de karşılaştırılan bilgiler kısa süreli belleğe ulaştırılır.Yaklaşık 270-300 msan’de bilme hissi oluşur. 150-500 msan’de duyusalkayıt sistemi taranarak, içinden önemli olanlar seçilir ve kısa sürelibelleğe kaydedilir. 500 msan’de aynı zamanda uzun süreli bellekbilgileri de geri getirilir. Hareketle ilişkili beyinden kayıtlanan, zamanlailişkili potansiyeller şu şekildedir:

Hareket öncesi evre 

81 Yaltkaya K, Nuzumlalı D. Olaya ilişkin endojen potansiyeller. Klinik Nörofizyoloji Derneği yay, 1994.

Page 107: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 107/148

  | 107 

Hareket öncesi evre üç veya dört kısım dalgadan oluşur. İlk dalga ,hareketten yaklaşık 600-850 msan önce başlayan ve yavaşça yükselenbir potansiyeldir. Bu hazırlık potansiyelidir. Kafa tepesinde ve kısmenhareket eden uzun karşı beyin yarıküresinden daha belirgin olarakkaydedilir. Bu başlatılacak hareketin genel hazırlığının ifadesidir.Suplementer hareket alanından kaynaklandığı öne sürülür.

İkinci dalga , hareketten 500 msan önce ortaya çıkar vehareketten 90 msan sonraya kadar uzar. Bunun karşı beyinyarıküresindeki duyusal-hareketsel alandan doğduğu öne sürülür.

Üçüncü dalga , herkeste ortaya çıkmaz (%50 çıkar). Bunahareket öncesi pozitif dalga denir. Hareketten 80-90 msan önce başlarve aynı taraf beyin yarı küresinin duyusal alanından kaynaklanır. Beyinkabuğu-beyincik-beyin kabuğundan inen sinir hücreleri uzantılarınınelektriksel uyarılmasının ifadesidir.

Dördüncü dalga , hareketten 1-2 msan önce başlar vehareketten sonra 50-60 msan içinde en belirgin düzeyine ulaşır. Daimahareketi yapan uzvun karşısındaki beyin yarıküresinden kaydedilir. Bu,hareketi yaptıran sinir hücreleri uzantılarının ya da beyin kabuğundanomuriliğe inen (kortiko-spinal) yolların elektriksel çalışmasınınkarşılığıdır. Ancak, bu dalganın en belirgin noktasına kas kasılmasındansonra ulaşılır. Bu dalganın hareketten kaynaklanan geri bildirimden

doğduğu da öne sürülür.Hareket sonrası evre İlk dalga, hareketin sonlanmasından 30-90 msan sonra ortaya çıkar.Hareketin yapıldığına ilişkin beyine ulaşan derin duyunun karşılığıolarak kabul edilir. Derin beyin yapılarından çıkar ve her kişidekaydedilmez. İkinci hareket sonrası dalga, beceri dalgasıdır. Kaskasılmasından 400 msan sonra en belirgin hale gelir. Özellikle beceriisteyen hareketler yapıldığında ortaya çıkar. Bunun hareket sırasında

geri beslemenin yoğun olarak gerektiği (ince işlerde) ortaya çıktığıkabul edilir.

Page 108: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 108/148

  | 108

 

Hareketle ilişkili saçlı kafa derisinden elde edilen potansiyel hareketle ilişkiliyanıt. PMP: hareket öncesi pozitiflik, N1-N1B aralığı: hazırlık potansiyeli süresi ya dahareket öncesi evredir. Ayrıntılar için konuya bakınız.

Tourette sendromlu hastalarda yapılan devinimle ilişkilikayıtlamalarında tiklerin tam olarak istemsiz olmadığı, istem içerdiklerigösterilmiştir.82 Esas olan istemsiz olarak ortaya çıkan duyumsal hisler(bunu yapmalısın-hemen yap ) ve bunlara karşın yapılan istem içerentiki yerine getirme davranışıdır.83 

Beyin cerrahi Wilder Penfield’in yaptığı çalışmalardan ve beyinameliyatlarından bilmekteyiz ki, beyin kabuğu hareket bölgesielektrikle uyarılınca karşı uzuvlarda hareket oluşturur. Bu durumda,kişide niyet olmadığı halde hareket ortaya çıkması, niyetten bedenselhareket/devinimin ayrılmasıdır ya da başka bir ifade ile akılsal bileşenfiziksel bileşenden ayrılmış olur. Hasta kolunu kendi oynatmadığınısöyleyebilir. Çünkü içsel niyeti yoktur.84 Hareket bozuklukları olanHuntington ve Syndenham koresi, hemiballismus gibi bazıhastalıklarda ise kişi istemeden, kontrol dışı aşırı hareketler ortaya

82 Duggal HS, Nizamie SH. Bereitschaftspotential in tic disorders: a preliminary observation. Neurol India 2002;50:487-9.83

Kwak C, Dat Vuong K, Jankovic J. Premonitory sensory phenomenon in Tourette's syndrome. Mov Disord2003;18:1530-3.84 Searle J. Minds, Brains and Science. Harvard University Press. 1984.

Page 109: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 109/148

  | 109

çıkar. Yine burada akılsal bileşen yoktur. Özellikle sağ beyin yarıküresifelçleri sonrası ortaya çıkan anosognosi olarak adlandırılan durumdaise, akılsal bileşenin hareket üzerinde etkisi kalkar ve kişiye kolunukaldır dediğinizde, kalkmadığı halde kaldırdığını iddia edebilir.

Kendini asla yinelemeyen tek bir deneyim biyolojik olarakyersizdir. Biyolojik değer, sadece kendisini birçok olayda periyodikolarak tekrar tekrar sunan bir duruma uygun tepkiyi öğrenmekte veeğer organizma yerini koruyorsa her zaman aynı yanıtı almakta yatar.Daha önceden karşılaşılmış öğe, akılda biraz değiştirilerek yinelenir.Yinelenmelerle, hareketler daha rutin hale gelir, yanıtlar bilinçlidüzeyden silinmeye başlayarak daha güvenilir85 ve otomatik olurlar.İlk kez yüzmeye bağladığınız zaman ne kadar zor kendinizi kontroletmeye çalıştığınızı ve zamanla tekrarlarla artık bilinçli düzeydenuzaklaşarak, aşırı bir farkındalık uygulamadan, hızlı ve otomatik olarakyaptığımızı hatırlarız. Başlangıçta öğrenme ile kazandığımız yetilerisaklayarak, fark etmeden ve bilinçli olarak çağrışım yapmadankullanabilir hale geliriz. Dolayısıyla bireyselliğin özü büyük ölçüde,kişinin hatırlayabildiği yakın ve uzak bellekle ilgili anılarına bağlıdır.Hareketlerimizdeki tercih ve yönlerimizi bu bireysel özelliklerimizbelirler.

Özgün deneyimlerle, özgün sinir hücresi devreleri arasındaki

bağlantılar artar. Bu bize zaman içerisinde bireyselliğimizi kazandırır.Deneyimler, yalnızca belirli yerlerde değil, şekline ve çağrışımözelliklerine göre tüm beyin kabuğu üzerinde farklı alanlarda, farklısinir hücreleri devrelerini harekete geçirerek paylaştırılır. Bir sinirhücresi, böylece, birden fazla farklı deneyimin oluşturduğu birçokdevrenin elemanı olur. Hiç yaşamadığımız ve tekrarlamayandeneyimler kişiliğimiz üzerinde etki etmez. Deneyimlerin etkibırakabilmesi için hatırlanmaları da gerekir. Genetik etkilerin katkısı daelbette unutulamaz, ama bireyselliğin fiziksel temeli, yaşanan

deneyimlerin oluşturduğu bellekle yakından ilişkilidir.86

 İnsan yaşamında, bazı olaylar daha yüksek olasılıkta ortayaçıkar. Niçin bazı olaylar, diğerlerinden daha çok olasıdır ve bu olasılığınortaya çıkışını ya da seçimini ne belirler? Bu sadece insanlar için değilbiyolojik, kimyasal reaksiyonlar, sinir hücreleri arası kimyasal ileticilerve onların algılayıcıları (reseptör) etkileşimleri için de geçerlidir. Yani,bu olasılıkların dağılımı ve daha yüksek oranda ortaya çıkmaları,aslında doğanın da bir seçimidir. Olayların tercih edilmesi ve biyolojik

85 Schrödinger E. Yaşam Nedir? Evrim yayınları. 1999; 122-123.86 Greenfield S. İnsan Beyni. Varlık yayınları. 2000; 128

Page 110: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 110/148

  | 110

sistemlerin ilişkisi tam bir bilmecedir. Bazılarına göre, davranışsalolaylarda “alt seviyeli zorunluluklar” içsel yapılardan, “üst seviyelizorunluluklar” çevreden doğar. Kısaca, organizmanın yaşadığı çevreninortaya koyduğu özellikler seçimlerini belirler. Yaşayan sistemlerinönemli bir özelliği, çevrede olan şeyler arasındaki farkı görme veyaayırma yeteneğidir. Bu yetenek aslında her yerde vardır: molekülerde(moleküler tanıma), hücrelerde ve organizmada. Ancak, sinir sistemigelişmiş organizmalar çevrelerini algılar, kavrar, bilir ve ona yanıt verir.Sinir sistemine sahip organizmalarda bu bilişsel olaylar, belirgin şekildeseçimleri etkiler. Canlının yaşama olasılığı, olayları tahmin etme ve oanki çevresel duruma yanıt oluşturma ile yakından ilişkilidir.87 

Bilişsel süreçlerimizde ve düşüncelerimizde devamlı bir “akış”vardır. 19. yy’da Francis Galton ve William James tarafından, bilinciniçeriğinin birinden diğerine sıçradığı öne sürülmüştü. Ancak, bugeçişler arasında çoğunlukla çağrışımsal temalar vardır. Bazen bunlarüst üste biner gibi, bazen de birbirlerine paraleldirler. Herhangi birbilişsel döngü herhangi bir zamanda bilinçli olabilir.

87 Nakajima T. Biological Probablity: Cognitive Process of Generating Probablities of Events in Biological systems. JTheor Biol 1999;200:77-95.

Page 111: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 111/148

  | 111

 

Çalışan belleğin devreye girmesi saniyeler içerisindedir.Özellikle bilinçli hatırlamanın devreye girdiği durumlarda birçokçalışan bellek halkası tamamlanır. Bilişsel bir halka 9 ardışıkbasamaktan oluşur. Birçok işlev 8. adımdan başlar. 1. adım olanalgılama, duyusal uyaranlar, dışsal ve içsel yoldan gelirler. Alınır vedeğerlendirilirler. Anlam oluşturulur ve bu aşama bilinçsizdir. 4. adımyarışma basamağıdır. Bu evrede dikkat düşünce süreçlerinden biriniseçer. 5.adım yayınlamadır. Elde edilen seçim beynin diğer alanlarınayayılır. Bu yayılım esnasında uzun ve orta dereceli bellekten bilgileralınır. Adım 4-9 “merkezi yerine getirme” olarak düşünülebilir. Buradaamaçlar şekillendirilir, düzenlenerek yerine getirilir. İleri deredepratikleşmiş ve bu yolla otomatik hale gelen ardışık durumlarda, 1 ve 5arası adımlar atlanır. Adım 7 ise uygun davranış akımının varlığıdır. 8.adım hareket seçimidir. Davranış ağı tek bir amaca uygun davranışıseçer ve yerine getirir. Bu seçim, henüz oluşan aktif akımdan yapılır.Seçim içsel amaçlardan, var olan durum ve dışsal durumlardanetkilenir. Bunun yanında davranışlararası ilişkiler ve farklıdavranışların yerine getirilmesinden doğacak sonuçların

GirdiDuyusal-İçsel

Algıyıdepolama

 Bilinçöncesi

Geçici epizodik  bellek 

Bilinç içinyarışma

Uzun süreli bellekten girdi

Amaçların planlanması

önbe in

Bilinçli

Yayılım

Kaynaklarıngeri çağrılması

Hareket seçimi(önbeyin arkası)

Hareket yapma(hareket alanı)

Çevre üzerinehareket

Algılama1

2

3

4

5

67

3

8

9

çselhareket

Page 112: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 112/148

  | 112

değerlendirilmesinden etkilenir.88 Kendinizi gözleyerek de bu adımlarıfark edebilirsiniz.

Her şey aslında, kuantum fiziğinin olasılık kuralına değil de,nedensellik kuralına göre olur. Ancak, kuantum olasılığı tamamendışarıda tutulamaz. Kendi halinde bırakılan bir atom asla seçimyapamaz. Seçim yapması için onun gözlenmesi gerekir.89 Elinizdekahve ya da çay yoksa, meyve suyu varsa, sadece onu seçmek zorundaolursunuz. O da yoksa hiçbir şey seçmezsiniz! Seçmemek de bir türseçimdir.

Doğa yaradılışından dolayı önceden bilinemezdir. Bazı şeyler,içsel ihtiyaç ve psikolojik durumlardan doğar. Sabah kahvaltıda çay yada kahve içmeyi mi tercih edersiniz? Birini ya da diğerini seçmeniz içinbelli bilinen/bilinmeyen, içsel ve dışsal nedenler vardır. O nedenlerinde nedenleri olabilir. Kahveyi tercih nedeniniz, çayın demlenmesinibeklememek ya da kahvenin daha canlandırıcı olduğunu düşünmenizolabilir. Kahvenin canlandırıcı olduğunu size düşündüren, daha öncekideneyimleriniz de buna nedensellik oluşturabilir. Yani, davranışbelirlenmiş olmasına karşın, insan kendini özgür olarak düşünür.90 

Daha da özetleyecek olursak, Schopenhauer’in söylediği

noktaya ulaşırız: “İstediğim gibi davranmakta özgür olabilirim, ama istediğim gibi istemekte özgür müyüm?” ve şu soruya yanıtı düşünmekgerekir: “Bir kişi bütün koşullar aynı kaldığında, başka türlü davranabilir mi?” 

88 Baars BJ. Working memory requires conscious processes, not vice versa: a global workspace account. In Neural Basis

of Consciousness. JB Publs. 2003.89 Davies P. Tanrı ve Yeni Fizik. İm yayınları, 1995;27390 Searle J. Minds, Brains and Science. Harvard University Press. 1984.

Page 113: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 113/148

  | 113

Bilinç-Beyin TeorisiNasıl Olmalı?

“Sonuçta bilinçle ilgili bulunacak şeylerin çok büyük olacağınısanmıyorum. Herkes kalıtımla ilgili çok büyük sırlarınkeşfedileceğini söyleyip durdu. Fakat sonuç gayet basitti, DNA.”

“  Bana bu mesele zordur demeyin, zor olmasaydı mesele olmazdı.”

"Sana ruhtan sorarlar; de ki, ruh Allah'ın emrinden ibarettir.Size onun hakkında az bir ilim verilmiştir."

Kitabın değişik kısımlarında, ruh-beden, zihin-beden, zihin-beyin ve bilinç –beyin ikilisi ele alınmasına karşın, kitabınana konusu açısından daima düşünülen bilinç-beyin ikilisiniele almaktır. Tarihsel süreç içerisinde, bilinç kavramından

çok önce daima ruhtan ya da maddesel beden dışında varolan “bir şeyden” bahsedilmiştir. Dolayısı ile tarihselsüreçlerde kullanılan ruh-beden ikilisi doğru bir ifadedir.Daha sonra zihin-beden (mind-body ) ikilisi gelişmişolmasına karşın bu ifade yanlıştır. Çünkü zihnin yeri bedendeğildir. Zihin-beyin (mind-brain ) ikilisi daha uygun bireşleştirmedir. Diğer konularda yukarıda bahsedilen ikililerve özellikle zihin-beyin kavramı ele alınsa dahi,vurgulanmak istenilen “bilinç-beyin” ikilisidir. Ve bu psi-phi(-) sorunu olarak da sembolize edilir.

Page 114: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 114/148

  | 114

Bugün için oluşturulan bilinç teorilerinin tümü ya doğrudur ya dayanlıştır. Doğrulukları bir dereceye kadar eldeki bilimle doğrulanabilirve yanlışlıkları da eldeki başka kaynaklarla gösterilebilir. Teorilerin herbiri filin bir başka kısmını ele almaktadır ve hatta teorilerden bazılarıfilin aynadaki ters görüntüsü gibidir. Bilinç/zihin ve beynin nasıl ilişkiliolduğu sorusuna uzun yıllar çözüm aranmıştır. Bilinç ve beyinarasındaki etkileşim her birinin değişik konumlarıyla farklı şekillerdeetkileşebilir. Her bir birliktelik zihnin ya da beynin konumlarına görefarklı felsefi ve hatta ideolojik akımlara yol açmıştır.91 

Bilinç-beyin ilişkisindeki temel yaklaşım her ikisi arasındakiilişkinin “bağlılık ” mı yoksa “bitişiklik ” mi olduğu konusunda yapılantartışmalardan çıkar. Bağlılık bakış açısında, maddesel olanın dışındakiher şey madde olan beynin ürünüdür. Tam olarak ona bağlıdır.Bitişiklik bakış açısında ise maddesel olanın dışında olan, ondan farklı,onunla bir arada, bitişik bulunan “bir şey” vardır.

Kafalarımızın boş olmaması ve neden olduğu onca ilgiyerağmen, beynimizde bulduğumuz gerçekten hiçbir şeydir.92 Bu belki de,beynimizin var olan karmaşık yapısını bu haliyle anlamamamızdankaynaklanmaktadır. Ama daha basit bir beynimiz olsaydı, zekâmız da ooranda düşük olacağından, her halde gene de bize karmaşık gelecek veorada “hiçbir şey” arama durumunda olacaktık. Bilinç teorisinin

önündeki en büyük engel, bilincin görülemez olduğu yönündeki inatçıtutumdur. Bilim, duyular aracılığıyla edinilen bilgiye dayandığı için,bilince ancak dolaylı olarak erişilebilmesi farklı ve yetersiz bilimselteorilerin oluşumuna neden olmuştur.

Teorik bilimsel yaklaşım garip şekilde uzun yıllar, bilinçtenuzak durdu. Ama bu gerçek vardı. “Bilinç nedir?” gibi bazı sorularınvarlığı bilimin çalışma sahası dışında kalıyor diye bilim söz sahibiolamıyorsa ve hala insan hayatında önemli bir yer tutuyorsa “bilimin insan için önem derecesini sorgulamalıyız.” Fizikçi Roger Penrose’a

göre;

“Benim düşlediğim şey, gelecekte bir gün, bilinçlilik ile ilgili başarılı bir teorinin geliştirilebileceğidir-tutarlı ve uygun bir fizik teorisi olması bakımından başarılı, fiziksel anlayışın  geride kalan kısmıyla güzel bir şekilde uyumlu olduğu için başarılı; öyle ki, öngörüleri, insanların kendileriyle ilgili yanıt 

91

Karakaş S et al., Beyin ve Zihin ilişkisinde büyük düşünürler ve kuramlar: pozitif bilim dalları için doğurgular.Nöropsikiyatri Arşivi 2001; 38:1; 15-23.92 Schrödinger E. Yaşam Nedir? Evrim yay. 1999; 155

Page 115: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 115/148

  | 115

aradıkları, ne zaman, nasıl, ne dereceye kadar bilinçli oldukları sorularıyla ilgili iddialarıyla tamamen uyumlu bir teori.” 93 

Nick Herbert, Elemental Mind/Temel Bilinç (1999)  adlıkitabında;

“Elimizde iç deneyime ait, kötü, eksik ya da kusurlu teoriler olduğunu söyleyemeyiz. Elimizde bu konu ile ilgili, kötü bile olsa hiçbir teori yok. Sadece fanteziler, büyük felsefi parçalara ve test edilemeyen tahminlere sahip ” olduğumuzu ifade eder.

Francis Crick ise (The Astonishing Hypothesis/Şaşırtan Varsayım, 1990 ) daha kitabının önsözünde;

“Soruna açık seçik bir çözüm öneremiyorum. Keşke önerebilseydim, ama şimdilik bu çok zor gözüküyor. Tabii bazı filozoflar bu gizemi çoktan çözmüş oldukları gibi bir yanılsama içindeler. Bilinç hakkında bilimsel düşünmenin ve en önemlisi,bilinç üzerinde ciddi ve kararlı biçimde deneysel çalışmaya başlamanın zamanı gelmiştir. Bilince ilişkin sorunları genel felsefi savlarla çözmenin imkânsız olduğuna inanıyoruz” der.

Ruh-Beden, zihin-beyin, bilinç-beyin ikililerine ilişkisel olarak farklıyaklaşımlara genel bakış.

Thomas Hobbes (1558-1579)Julian de la Mettrie (1709-1751)Pierre Fluorens (1794-1867)Paul Broca (1824-1884)Gustav Fritch (1838-1929)Eduard Hitzig (1838-1907)Voltaire (1694-1778)Diderot (1713-1784)

D’Alembert (1717-1783)Holbach (1723-1789)George Berkeley (1686-1753)David Hume (1711-1766)Thomas Brown (1778-1820)John Stuart Mill (1806-1873)

Edmund Husserl (1859-1938)

Gottfried Leibniz (1646-1716)Gustav Fechner (1801-1887)

93 Penrose R. Kralın Yeni Usu-I. Bilgisayar ve Zeka. TÜBİTAK. 1999

Page 116: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 116/148

  | 116 

Immanuel Kant (1724-1804)David Hartley (1705-1757  Alexander Bain (1818-1903)WilhelmWundt (1832-1920)

René Descartes (1596-1650)Johann Herbart (1776-1841)Hermann Lotze (1817-1881)İbn Arabî (1165-1240)İbn Sina (980-1037)Filibeli Ahmet Hilmi (1865-1914)

Gazali (1058-1111)Arnold Geulinex (1624-1669)Nicolas Malebranche (1638-1715)Johannes Clauberg (1622-1665)Geraud de Cordemoy (1628-1684)

Louis de la Forge (1632-1666)

Temel bilimlerde, etkileşim aynı zamanda nedensel birilişkidir. Bu nedenle fizikte dört temel çeşit etkileşim vardır:elektromanyetik, zayıf, güçlü ve kütle çekimsel. Fiziksel sistemleribunlar gayet iyi bir şekilde açıklar. Zihin-beyin problemi ele alındığındaise işler karışır. Fizikteki gibi başarı ve açıklama becerisi elde edilemez.Zihin-beyin ilişkisi daha çok tanımlamacıdır ve açıklamacı değildir.Materyal beyin durumları (MA) ile bilincin zihinsel durumları (ZD)

arasında birçok ilişki öne sürülmüştür. Bu monistik (tekçi) ya dadüalistik (ikici) olabilir. Tekçi akımlar materyal durumu (MD) ya dazihinsel durumu (ZD) ayrı ayrı ele alırken, ikiciler hem materyal hemde zihinsel durumların her ikisini bir arada (MD+ZD) ele alırlar. Birarada ele almada karşılıklı ilişki ve etkileşme değişik şekillerde olabilir(MDZD, ZDMD veya MDZD). Tekçi MD bakış açısı ile tüm zihinseldurumlar maddi beyin durumlarına (maddecilik) veya fiziğe kadarindirgenebilir (fizikselcilik). Bu açıdan MA çalışılması zihin durumlarınıanlamak için yeterli olacaktır şeklinde bir sonuca ulaşırız. İkici bakış

açısı ile MA’yı değerlendirmek tek başına yetersizdir. Zihinsel olana dabakmak gerekir, çünkü esas karşılıklı etkileşim ZDMA yönündedir.

Bugüne kadar tam anlaşılır ve herkes tarafından kabuledilebilir bir bilinç teorisi oluşturulamamıştır. Bilinci anlamayönünden, teorisyenler kadar teori ortaya çıkmıştır.94 Ama temelde, buçağdaş teori-düşünceler, çok değişik gruplardan kaynaklanmaklaberaber (felsefeciler, nörofizyologlar, matematikçiler, fizikçiler,moleküler biyologlar) fenomenolojistler, işlevselciler, gizemciler ve

94 Current AwaRenéss: Spotlight on consciousness. Developmental Medicine and Child Neurology 1997;39:54-62.

Page 117: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 117/148

  | 117 

indirgemeciler olarak dört ana grupta toplanabilirler. Ancak, buyaklaşımlar bütünü ile bir birinden ayrı tutulamazlar.

Johannes Poortman (1896-1970) zihin-beyin ya da ruh-bedençözümlemelerinin gruplamasını yapmıştır. Dünyaya bakışta altı farklı gruptanımlar.95 Alfa  Tekçi maddecilik (monistik materyalizm ): Evren yalnızca

maddeden oluşurBeta  Yalnızca madde vardır; ancak madde birden fazla çeşittedir (hylic 

 pluralism ). Tanrı ve diğer ruhsal varlıklar maddenin daha “ince”bir şeklinden oluşur. Bu madde bilimsel araçlarla görülemez.

Gama  Tanrı dışında kalan şeyler maddedir.Delta  Madde ve ruhsal yapılar ayrı ayrı vardır. Madde dışı varlıklar da

vardır. Ruh (soul) maddenin ayrı bir şeklidir.Epsilon  Madde ve zihin tam olarak farklı şeylerdir. Bu daha çokDescartes’ın bakışını içerir.

Zeta  Tekçi idealizm (monistik idealism ) ya da yanılsamacılık(illüzyonizm). Gerçekte madde yoktur. Tanrının ya da diğer ruhsaloluşların bir yansımasıdır. Hinduizmdeki Brahman düşüncesineuygulanabilir.

Bircilik ya da tekçilik terimi ilk kez Christian Wolff (1679-1754)tarafından beden-ruh ikiliği sorununa ilişkin yürütülen tartışmalarda,yalnızca ruhun varlığını kabul eden felsefeciler ile yalnızca maddeninvarlığını kabul eden felsefecileri tanımlamak için kullanılmıştır.

Tekli modeller (monistik yaklaşım) , önemli olan tek şeyinmadde beden ya da beyin olduğu ve “iç deneyimin” maddeninhareketinden başka bir şey olmadığı (materyalizm/maddecilik ), hermekanik hareketin bir iç deneyimle sonuçlandığı ve maddeyi oluşturanparçacıkların kısmen bir iç hayatları olduğunu (indirgeyici maddecilik )

öne sürer.96 Canlı varlıklar temelde fiziksel bir maddedir ve bundanbaşka bir etmen aramaya gerek yoktur. Beygir gücünün motor gücününbir göstergesi olması gibi, zihin-bilinç de maddesel beynin birürünüdür. Monistik yaklaşımın diğer bir bakış açısı da tam karşıda yeralır ve bu panpsişizmdir. Buna göre, tek bir varlık vardır ve bu maddedeğil de, zihin-ruh-bilinçtir. Maddenin bağımsız bir varlığı yoktur.Madde algılanmaya bağlıdır. Her şeyin başlangıcı duyumdur ve duyum

95

Poortman JJ. Vehicles of Consciousness. The Concept of Hylic Pluralism (Ochema), vol I–IV, The Theosophical Societyin Netherlands, 197896 Herbert N. Temel Bilinç: İnsan bilinci ve yeni fizik. Ayna yayınevi. İstanbul. Kasım 1999; 24-29.

Page 118: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 118/148

  | 118

aynı zamanda zihnin oluşmasına yol açan temel süreçtir. Yani, zihninbir ürünüdür.

Aykırı monizm (anomalous monism ) bir tür indirgemeciolmayan maddeciliktir. Her zihinsel olay bir fiziksel olayla özdeştir.Ancak, bizim zihinsel olayları kastetmek için kullandığımız dil, fizikselolandan başka bir yola sapar ve oradan ilerler. Bu nedenlekullandığımız dil fiziksel ve zihinsel olayların özdeşliği ile doğrudanilişkilendirilemez.

Taş-topraktan oluşan dünyamız ve etten beyinlerimiz fizikseldir. Et beyinlerimiz hücreler, onlar da moleküller, atomlar, atom altıparçacıklar ve çekim kuvvetlerinin bir araya gelmesinden oluşur. Yani,beden ve organlarımız, onları oluşturan alt birimlerin yapı veişlevlerine kadar indirgenebilir.

İndirgeme ya da indirgemecilik, bilimde değişik anlamlardakullanılır. Bazılarınca ontolojik (varlıkbilimsel) ve metodolojik(yöntemsel) olmak üzere iki indirgemeci bakış açısı vardır. Buna daha

sonra teorik indirgemecilik eklenmiştir. Biyolojideki indirgemecilik“bütün yoktur fakat...”tır. Kimyasal, fiziksel yapıların ve genlerin

Monizm/Tekçilik Türleri

Zihin/Ruh/Bilinç Beyin/Beden

İdealizm

Panpşisizm

Vitalizm İndirgemecilik 

Maddecilik Materyalizm

Fizikselcilik 

Özdeşçilik 

Page 119: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 119/148

  | 119

olmadığını, her şeyin nükleik asit molekülü olduğunu öne sürer. Ancakbiliyoruz ki, organizmalar kimyasal varlıklardır. Metodolojik  indirgemecilikte ise fizik ve kimya biyolojik yapıları incelemek içinyeterlidir. Teorik  indirgemecilikte, bazı bilimlerin tüm teorik yapısıdaha temel bilime indirgenebilir, birinin terim ve kavramları diğerineuygulanabilir. Eğer teorik indirgenme doğru ise, tüm fizik tüm kimyayıkapsamalı ve onu açıklayabilmelidir. Termodinamiğin istatistikselmekaniğe indirgenmesi bunun bir örneğidir. Termodinamiğin tümtemel kavramları, moleküllerin davranışının uygun istatistikselanalizlerinden çıkarılabilir.97 

Beynimizdeki bir su molekülü ya da bir karbon atomununbilinci yoktur. Bu atomik düzeydeki moleküller bilinçsizce ve akılsızcaetkileşime girerek çarpıcı etkiler üretirler. DNA’nın yapısı kendikopyasını ve bedenimizdeki proteinleri üretme yetisine sahiptir. Bunuakılsız ve bilinçsiz bir şekilde yapığı kesindir. Bir DNA ve enzim bir iyirobottan çok daha üstün şekilde, çok düşük hata payıyla ve oluşanhataları da bazen en iyi şekilde düzelterek görevini yerine getirir. Birerminik makine olarak çalışırlar. Oldukları yerde durmak yerine eylemdebulunurlar, ne yaptıkları hakkında farkındalıkları yoktur ve yaptıklarıişi dile getiremezler. Ya daha büyük olan hücresel yapılar? Döllenmişbir yumurtada (zigot), ileride sinir hücresi olacak hücreler, ikiye

bölünerek gelişirler ve daha sonra oluşacak beynin taleplerine yanıt vermek için özel gruplaşmış bölgelere göç ederler. Bu sinirhücrelerinin; belirli bir şekil alma, belirli bir yere yerleşme vediğerleriyle belli bir düzen içinde bağlantı kurma yetenekleri vardır.Beyin kabuğu altı tabakasını muazzam bir düzen içinde oluştururlar. Bubilinçsiz otomatların birçoğunun bir araya gelmesiyle bilinçlifarkındalık nasıl ortaya çıkar? Eğer içimizde gizli (düalistlerin vevitalistlerin [canlı madde içinde özel maddeler olduğu düşüncesi]dediği gibi) ek maddeler yoksa bizim bilinçli varlığımız trilyonlarca

otomatik çalışan otomattan oluşmuştur ve bunun sonucu olarak dakabaca bizim de bilinçli otomatlar olduğumuz ortaya çıkar.98 Organizmanın yaşamında önemli bir bölümüne yansıdığı bilinen bütünfiziksel ve kimyasal yasalar istatistiksel türdendir99 ve toplu sonuçlarıbilinçli varlığımızı ortaya koyar. Benzersiz bilincimizin sonuçta birbeyin çorbası ile elektrik kıvılcımı karışımının elinde olduğu düşüncesi,gerçekten hayal kırıklığı yaratmaktadır.100 

97 How do you solve a problem like a Capra? Skeptical Inquirer 2005;29:38-44.98

Dennett D. Aklın Türleri: bir bilinç anlayışına doğru. Varlık yay. 1999. s:3599 Schrödinger E. Yaşam Nedir? Evrim yay. 1999; 24100 Greenfield S. İnsan Beyni. Varlık yay. 2000; 98.

Page 120: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 120/148

  | 120

 İnsandaki hareket doğuran kas ve bilinci doğuran beyni oluşturan temel

yapıların yüzde oranları. Oransal olarak aralarında çok ciddi bir fark olmamasınakarşın, neden birisinden farklı olarak bilinç doğar?

Su 75 77-78

Yağlar 5 10-12

Protein 18-20 8

Karbonhidrat 1 1

Çözünür organik maddeler 3-5 2

İnorganik tuzlar 1 1

İndirgemeciliğe karşı savunulan “bütün, parçalarıntoplamından daha büyüktür” düşüncesi doğrudur. Fakat “daha büyük”,parçalar arası etkileşimin  basit olarak detaylı tanımlanmasıdır. Buetkileşim, parçalardan “sistem”i oluşturur. İndirgemecilik, ne kadarderin olursa olsun bu etkileşimi gözardı etmez.

Beynin çalışması ve bilincin doğması hakkında, indirgemeciyaklaşımın çağımızdaki öncüleri, Crick-Koch, fizikçi Roger Penrose ve

anestezist Stuart Hameroff’dur. Özellikle Hameroff ve Penrose’unyaklaşımı bir bakıma ultra-indirgemeciliktir . Onlara göre, bilinçtemelde beyni oluşturan atom ve moleküllerin, hatta atom altı kuantalyapıların etkileşiminin oluşturduğu bir çıktıdır. Bütünü parçalarıntoplamından daha fazla kabul etmezler. Son üç yüz yıl boyunca, Batıbiliminde bilimsel düşünüşün temel hamlesi indirgemeci olmuştur.İndirgemecilere göre bir canlı, atomların koleksiyonundan başka birşey değildir. Ya da Beethoven’in senfonisi notalar koleksiyonundanbaşka bir şey değildir101 fikrini öne sürer ve bütünlüğün (holism)

doğurduğu ritmi bir kenara bırakırlar. Ancak her ikisinin de birleşeceğinokta mutlaka vardır.

John Searle ve Roger Penrose’a göre bilinç deneyiminiaçıklayabilmek için bilimde esaslı değişikliklerin olması gerekmektedir.Searle’e göre beyin durumları bilince neden olur; ancak bilinçdurumları beyin durumu ifadeleri ile açıklanamaz. Temel olarak bilinçiçsel özelliktir. Bir kokunun farkında olma durumu, varlıkbilimsel(ontolojik) olarak beynin fiziksel durumundan farklıdır. Ontolojisi

101 Davies P. Tanrı ve Yeni Fizik. İm yay. 1995;135-136

Page 121: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 121/148

  | 121

“Dünyadaki var oluşun gerçek bulgusu nedir?” sorusudur. Searle’e görebeynin indirgenemez özellikleri vardır:1. Eğer bilinci sinirbilimsel biyolojik terimlerle açıklamaya çalışırsak,bunun anlamı indirgemeciliktir.2. Eğer indirgemeyi yapabilirsek ya da bilinci biyolojik terimlerletanımlayabilirsek, bilinç durumu gerçek olarak göz önüne alınamaz.3. Fakat bilinç durumları gerçektirler – herhangi bir geri zekâlı bilebunu bilir. Sonuçta “sinirbilimi biyolojik olarak bilinç durumlarınıaçıklayamaz.” der. Ancak bu çıkarımların yanlış olduğu hemenanlaşılabilir. Fizik bilimi; ısıyı moleküllerin kinetik enerjisi, elektriğielektronların hareketi, ışığı elektromanyetik dalga yayılması olarakanlatabilir. Eğer böyle yapılmaz ise bilim elektrik, ısı ve ışık hakkındane söyleyebilir! Eleyici keşifler (filojiston yerine oksijen ile yanmanıngeçmesi gibi) yeni bakış açıları ve çözümler ortaya koyar. Yalnızcabilimsel gelişmeler eleyicidirler . Dolayısı ile bilimi ancak yine bilimdüzeltecektir.

Benim yaşadığım ağrı hissi ile sizinki arasında mutlaka farkolacaktır ve vardır da. Bir dereceye kadar ağrı gerçek değildir veya vardeğildir. Ağrı hissi sinirbilimsel ve biyolojik bir durumdur. Ağrı hissininardındaki, sinirsel gerçeklik sinir hücrelerinin çalışma örüntüsüşeklindedir. Ağrılar, beynin fiziksel bir durumuna karşılık gelirler. Bu

nedenle şunu umabiliriz; sizin beyninizde bir sinir hücresi ağının uygunşekilde çalışması durumunda ağrı hissedebilirsiniz. Aynı çalışan ağdurumu bende de varsa, ben de aynı ağrıyı hissedeceğim demektir.Ancak, ağrı sinir hücresi ağı örüntüsü her ikimizde de aynı olsa da, buörüntünün her ikimizin gelişim ve “ağrının ne olduğunu” öğrenmemizesnasında elde ettiğimiz yan bağlantıları çok farklıdır. Dolayısı ile aynıağrı olsa da yorumlarımız yani hislerimiz tamamen bize ait olacaktır.Bu durumda, şu gerekçeyi öne sürebilirsiniz. Yan bağlantılar veörüntüler ve öğrenilen ağrı geçmişi tam olarak aynı iki beyinde aynı

ağrı hissedilmez mi? Yanıt elbette “evet!” olur. Ancak, bu durumdabahsettiğimiz siz ve ben olarak iki farklı kişilik olamayız. İki kişi herşeyi ile kopya olur. Klonlama gibi.

Newton, Optics  adlı eserinde renklerin nasıl oluştuğunuaçıkladığında, şairler olumsuz tepki gösterdiler ve mistik şair JohnKeats “gökkuşağının gizi çalındı” diye yakınarak Newton’u “gökkuşağınıçözmekle” suçladı: “gökkuşağının tüm şiirini onu prizma renklerine indirgeyerek mahvetti”  diyordu. Belki de zihin-bilinç-ruh konusundaindirgemeciliğin başımıza getireceği şey aynıdır.

Page 122: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 122/148

  | 122

 

Kadeh mi şunlar, şarapla ışıldayanYoksa güneş mi, bulutlar arasından parıldayan?

Öyle temiz ki şarap ve öylesine ince ki kadeh,Görünüşte ikisi de bir.

Camdır her şey, şarap yok olmuş,Ya da cam yoktur da her şey şaraptır.

, Parıltılar. 

Cam inceldi, şarap saflaştı

Birbirine benzediler, iş karıştıSanki şarap var da kadeh yok,Yahut kadeh var da şarap mevcut değil

Mişkatü’l-Envar 

Tüm varlıklar düşünüldüğünde cansız (taşlar, evler, gezegenler) vecanlı olarak iki grup ayrımı yapılabilir. Canlı olarak; isteriz, düşünürüz,

mutluluk ve kızgınlık gibi duyguları yaşarız. Bu yönümüz ile kendimizi,belirgin olarak fiziksel nesnelerden farklı görürüz. Bu gözlem bizi, canlıolarak farklı yapan “şeyin” fiziksel yapımız dışında farklı bir şeyolduğuna götürür: fiziksel olmayan bir özellik. Düalizm ya da ikicilikişte bu noktada doğar. İkici model zihin/bilinç ve beyin/bedenintamamen kendine ait, farklı şeyler olduğunu kabul eder. Bu modelde,zihin maddenin hem dışına itilir hem de karşısına alınır. Bununsakıncası olarak da zihin bilimin inceleme konusu dışına itilerek,mistisizmin, felsefenin konusu haline gelir. Eğer zihin ve düşünceden

konuşuyorsak, düşünceyi maddeden ayırmak imkânsızdır.Eğer bir kişi tam olarak fiziksel temellerden oluşuyor ise,

zihinsel durumları da fiziksel durumların düzenlenmesinin sonucuolacaktır. Dolayısıyla, fiziksel nesneler olan taşlar ile kişiler (beyinler)arasında açık bir ayrım yapılamayacaktır. İkiciliğe göre, zihinsel işlevlerfiziksel olmayan bir şeylerden oluşmalıdır. Diğer yanda, herhangi birfiziksel olmayan şey olmaksızın zihni karakterize edebilirsek, ikicilikyanlış olacaktır.

İkici yaklaşım aslında Descartes’tan daha önceye uzanır.

Sokrates öncesi gerçeklik/göze görünen, Platonun form/dünya, daha

Page 123: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 123/148

  | 123

yakın dönemlerde Hume’un bilgi/değer, Kant’ın ampirikinsanüstü/doğaüstü, Heidegger’in varlık/zaman, Russell’ın varoluş/varlık ayrımı ve son olarak Descartes’ın zihin/beden ayrımı.Descartes’ın ki bilişsel bilimciler ve modern felsefecilerin arasındakartezyen ikicilik olarak en ilgi çekici olanıdır.

Diğer bir zihin beden etkileşimi de, zihnin vebedenin/maddenin karşılıklı olarak dengede birbirini eşit etkilemesidir. Bu bir madeni paranın iki yüzüne benzer. Tıpkı yazı vetura gibidir. Çift görünümlüdür ve özdeş olarak iki yüzü birden parayıoluşturur. Tıpkı zihinsel süreçler ve beyin/bedensel iki yüz gibi. Bilinç-zihin maddeye, madde de zihne etki eder. İkisi arasındaki fark, neredenbakıldığına bağlı olarak değişir. Dışarıdan bakıldığında beyin/bedenseldurum görülebilir. İçten bakıldığında ise zihinsel olan görülür. Ancak,iyi bir ikici yaklaşım, hangi kombinasyonda olursa olsun, “dünyanıntamamen farklı bu iki yönünün birbirini karşılıklı etkilemesine yol açan,maddenin sahip olduğu özellikleri ve ruhun niteliklerini detaylı birşekilde anlatabilmelidir.”

İkici bakış açısının diğer bir kısmını da psikofizik paralelcilik yada koşutçuluk  oluşturur. Buna göre, beden-beyin ve zihin birbirindentamamen bağımsız, iki ayrı bütünlüktür. Aralarında hiçbir ilişki yoktur.Her ikisinin kendine ait işletim kuralları vardır. Beyin/beden ile zihinarasında, “etkileşimciliğin” öne sürdüğü gibi karşılıklı bir nedensellik

ilişkisi olmayıp, bedensel olaylar ile zihinsel olayların, birbirini

Düalizm/İkicilik

Zihin/Ruh Beyin/Beden

Epifenomenalizm 

Paralelizm

Etkileşimcilik 

Page 124: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 124/148

  | 124

etkilemeksizin, birbirine paralel olarak gerçekleştiğini savunan, ikicizihin felsefesi kuramıdır. Beyin ve zihin olayları iki koşut dizi halindemeydana gelir. Yalnızca belli beyin görüngüleri karşılık gelen bellizihinsel görüngülere denk gelir. Leibniz’in monadolojisi koşutçuluğunen bilinen örneğidir. Ancak bu bakış açısı çok zayıftır ve psikiyatrikhastalıklarda kullanılan ilaçların davranışlara ve anesteziklerin bilincenasıl etki ettiğini açıklayamaz.

Psikofizik etkileşimselcilik  ikicilik başlığı altında incelenir. Bupsikofizik paralelciliğe benzemesine rağmen, farklı olarak beden zihni,zihin de bedeni etkiler. Beden ile zihin aralıksız olarak birbirini etkiler.En ufak bir bedensel kıpırtı dahi zihinde karşılığını bulurken, zihinselolan her şey de bedensel bir etki yaratır. Her ikisi de ayrı varlıklardır.Bu görüş temelde René Descartes ile başlar. Beden dışarıdan duyumlarıalarak zihne taşır ve bunlar zihinde değerlendirilerek uygun şekildebunlara bedensel yanıtlar oluşturulur.

Ara nedencilik ya da vesilecilik (occasionalism ) de bir çeşit ikicilik örneğidir. Buna göre, zihin ve beyin birbirini nedensel olaraketkilemezler. İkisi arasında nedensel gibi görünen ilişkinin gerçekteTanrı tarafından kurulduğunu savunan görüştür. Bu deux ex machina  (makineye indirilen Tanrı) olarak eleştirilir. Yani düğümlenmiş birsorunu ya da konuyu çözmek adına, işin içine Tanrı’nın ya da doğaüstü

bir figürün gereksiz yere sokulmasıdır. Bu görüşün öncülü Gazali’dir.Tanrı, beden hareketleri ile onlara karşılık gelen zihin durumlarıarasında bir ara neden durumundadır. Arnold Geulinez’in (1624-1669)sözleri ile söyleyecek olursak: “Bir şey yapma onun nasıl yapılacağınıbilmeyi gerektirdiğinden, tek başına hiçbir şey bilmeyen tözler eylemdebulunamaz; dolayısı ile tözlerin görünüşteki birbirini etkileyişiningerçek nedeni Tanrı’nın eylemi olmalıdır.”

İkicilik doruğuna Descartes ile ulaşmıştır. Descartes’a göre,fiziksel olan her şeyin uzaysal uzanımı vardır ve parçalardan oluşur

(ayrıca parçalara ayrılabilir). Zihin uzanımı olmadığı, parçalardanoluşmadığı için fiziksel olmamalıdır. Fiziksel gerçeklikte, ikiciliğidestekleyen başka kavramlar da vardır. Fiziksel gerçeklikler değişmezolarak, matematik terimlerle ifade edilebilirler. Doğanın kitabımatematik dilinde yazılmıştır. Fiziksel olan her şey geometrik olaraktanımlanabilirdir. Aynı özellikler zihinsel özelliklere uygulanamaz.Dolayısıyla fiziksel gerçeklik dışında, zihinsel durumları içeren başkabir gerçeklik de olmalıdır. Zihinsel durumların diğer bir özelliği de ağrı,gibi bedensel duyuların kalitatif özellikleridir. Örneğin; künt bir ağrı

veya görsel olarak deneyimlenen kırmızı renk. Bu içsel özellikler(qualia =öznellik, zihin içeriği) matematik denklemlerle ifade edilemez.

Page 125: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 125/148

  | 125

Descartes’ın bakışı ile zihinsel fenomen fiziksel fenomene hemneden olabilir hem de etki edebilir (düalist etkileşimcilik). Leibniz bunakatılmayarak, fiziksel fenomene eşlenik olduğunu öne sürer(paralelizm/koşutçuluk). Diğer bir bakış açısı, Thomas Huxley ve sonzamanlarda F. Jackson tarafından savunulmuştur. Buna göre, zihinselfenomen etkiler ancak fiziksel fenomenlere neden olmaz(epifenomenalizm ). Son yıllarda düalizm David Chalmers tarafındanateşli bir şekilde savunulmuştur. Ona göre, zihinsel ile fiziksel arasında“ yapısal eşbenzerlik ” (structural isomorphism) kanunu vardır. Düalizmiçin diğer bir öne sürme ise, Joseph Levine’in “açıklayıcı aralık”(explanatory gap ) olarak adlandırdığı problemdir. Levine’e göre,mikrofiziksel fenomenler “ yukarı doğru çıkmaya eğilim ” gösterirler vemakrofiziksele ulaşmaya çalışırlar. Ama, arada açıklanamayan birboşluk, kapı vardır.

Beden ve ruhu (beyin ve zihin değil) Antikçağdan itibaren, ayrıdüşünülmekle beraber, farklı olarak vurgulanan, canlı cansızayrımından çok bilinç ile bilinç dışındaki dünyadır. Res cogitans  yanidüşünen şey , dünya hakkındaki bilgileri toplamak için beyni kullanır vedünyaya etki etmek için bedenle ilişkiye geçer. Bilinçli olan yerkaplamaz, yer kaplayanın da bilinci yoktur. Bu iki cevher insanda birarada bulunur.102 Düşünme, bilinçli ruhun temel niteliğidir. Maddenin

özü ise yer kaplamasıdır. Bu yer kaplama ortadan kaldırılırsa,maddenin varlığından söz edilemez. Bu ortadan kalkmayla ilişkiliolduğu şeyler de ortadan kalkar.103 Descartes, zihinle bedeninbirbirinden ayrı olarak var olabileceğini şöyle anlatır:

“Zihni, yani düşünen tözü, beden olmaksızın, yani yer kaplayan töz olmaksızın açıklıkla kavrıyoruz; öte yandan bedeni de, zihin olmaksızın, aynı açıklıkla kavrarız. Demek ki, en azından Tanrının sınırsız gücü ile, zihin beden olmaksızın, beden de 

zihin olmaksızın olabilir [...]. Zihin ve beden; biri, öteki olmaksızın olabilen tözlerdir. Demek ki, zihin ve beden  gerçeklik bakımından farklıdır” (Descartes, Düşünceler 5, 6, 7,10).

Bu ikisinin bir arada nasıl bulunabileceğini, Arnold Geulinex(1624-1669) sarkaçlı “çift saat” benzetmesi ile açıklar. Aynı andabirbiriyle bağlantılı olarak kurulan bu iki saatten birisi çaldığında diğeri

102 Cogito. Öyleyse Descartes. Küken G. Gazzali, Descartes ve Cogito. YKY 1997;10: 151103 Cogito. Öyleyse Descartes. Armağan M. Descartes felsefesinin ufukları ve sınırları. YKY 1997;10: 109.

Page 126: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 126/148

  | 126 

de bundan etkilenerek çalmaya başlayacaktır. Birisinde ortaya çıkan birneden diğerinin hareketini etkileyecektir. Aynı şekilde, bedenimizde acıduyduğumuzda ruh bundan etkilenecek, acı duyacak, ruhun(düşüncenin) yaşadığı sıkıntı da bedende kendisini gösterecektir.Descartes’a göre;

“Düşünce’den, hakkında doğrudan bilgi sahibi olduğumuz ölçüde bizde bulunan her şeyi anlıyorum. Böylece, iradenin,anlama gücünün, hayal gücünün ve duyuların bütün işlemleri,düşüncededir. Ama, düşüncelerimizi izleyenleri ya da onlara bağlanan şeyleri dışlamak amacıyla ‘doğrudan’ sözcüğünü ekledim; örneğin, iradi hareketin ilkesi, aslında iradedir; ama  yine de kendisi, irade değildir.” 

Descartes’a göre bedenin ölümü ruhun ortadan kalkmasıylaolmaz. Çünkü ruh/zihin değişmezdir ve değişebilen ancak bedendir:

“Diğer bedenlerden/cisimlerden ayrı olan insan bedeni, belli bir biçimde düzenlenmiş organlar ve buna benzer diğer rastlantılardan ibarettir; insan zihni ise bu tür rastlantılardan meydana gelmiş değildir, saf bir tözdür. Zihindeki tüm 

rastlantılar değişse ve zihin tamamen farklı kavrayış nesneleri edinip farklı arzulara ve duyumlara bürünse bile, sonuçta farklı bir zihin olmaz, oysa insan bedeni, sırf bazı parçalarının şekil değiştirmesi sonucunda kimliğini yitirmektedir. Buradan da bedenin kolaylıkla yok olmasına karşılık, zihnin doğası gereği ölümsüz olduğu sonucuna varılır.” 

Descartes, maddi bedeni adeta radikal indirgemeci bir bakışaçısı ile ele alır. 1630’da kaleme alınan Traité de l’hommé  adlı eseri

köklü bir mekanik indirgemecilik sergiler. İnsanın bütün etkinliklerinikendi kendine hareket eden bir makinenin işleyişi ile eş tutar. Tıpkı birsaat, musluk ya da yel değirmeni gibi. Hatta insanlar söz konusu olunca,yürümek ve şarkı söylemek gibi eylemlerin bile “zihnin eşliğiolmaksızın gerçekleştirildiklerinde” mekanik yoldan yeterli biçimdeaçıklanabileceğinde ısrar etmiştir. Zihnin eşlik ettiği durumlarda, ayrıbir rasyonel ruhun (ame raisonable ) gereğinden bahseder. Fizikselhareketlerin başlamasında ruhun bir katkısı yoktur. Bedeni bir makineolarak görmenin bir tuhaflığı olmadığını da öne sürerek “Tanrının

elinden çıkmış olan beden, insanın icat edebileceği hiçbir makineylekarşılaştırılamayacak kadar iyi düzenlenmiştir ve içinde çok daha

Page 127: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 127/148

  | 127 

önemli devinimleri barındırır” der (bu ifade, yaşadığımız dönemdeinsan bilinci ve zihninin algoritmik olarak tanımlanamayacağını önesüren Roger Penrose’un bakışıyla çok benzerdir). Bu makinenin“hayatta karşılaşabileceğimiz her duruma” yanıt verecek organlarıiçermesinin mümkün olmamasından ötürü, akıl-zihin denilen evrenselaracın tümüyle fiziksel yapılardan oluşmuş olmasını mümküngörmez.104 

Descartes şöyle der:

“...var olmak için hiçbir yere gerek duymayan ya da maddi bir şeye bağımlı olmayan, tüm özü ya da doğası düşünmek olan bir töz olduğunu öğrendim. İşte, buna uygun olarak da, bu ‘ben’ –  yani beni  yapan ruh  – bedenden tümüyle ayrıdır, bilinmesi de bedenin bilinmesinden daha kolaydır, beden var olmasa bile, neyse o kalacaktır.”

Nörofizyolog John Eccles 1977–1978 yılındaki derslerinde ikiciyaklaşımı benimsediğini açıklayarak, “Her benlik kutsal bir yaratılıştır ”demiştir. Eccles, “Bilinçli ben’in, baskın beyin yarıküresindeki özgül dilve ideleştirme bölgeleriyle doğrudan bağlantılı olduğunun” ortayakonulduğunu iddia ediyordu.105 Beden ve zihin karşılıklı ilişki içinde

olmalarına rağmen, madde efendidir (epifenomenalizm ) veya bununtersi olarak, her beden zihne bağımlı olabilir. Zihinsel süreçlerinoluşumu bedensel-beyinsel süreçlerin bir oluşumudur. Beden zihne tekyönlü etkide bulunabilir. Hatta, bu bağımlılık sadece canlılara özgüdeğildir; evrendeki tüm maddeyle aynı etkileşim içindedir (animizm ).Teologlar tarafından zihin efendiliğinin yansıması, maddesel bedeniçinde “ruh” olarak da adlandırılır. Müslümanlık, Yahudilik, Hıristiyanlıkve Budizm gibi bütün dinsel inanışların temelinde, canlı -bazen cansız-varlıkların içinde öz olarak bulunan ruhtan söz eder ve varlığını öne

sürer. Bu inanışlara göre, ruh bedenin hayat bulmasıyla dışarıdan gelipmaddeye yerleşir ve beden ölünce ayrılarak, farklı bir boyutta –bazılarına göre aramızda – sonsuza dek yaşadığına inanılır.

Descartes’ın aşırı ikici ayrımı, yani zihnin cisim dışı ya dacisimsiz olduğu tezi, bugün bile etkisini göstererek eleştirilere konuolmuştur. Bir dönem, gökteki yıldızlar ve denizdeki kumlar kadarizleyeni olmasına rağmen, karşı çıkanlarda bir hayli fazlaydı. Kendidöneminde, orijinallikten uzak bir düşünür olduğu yönünde

104 Cogito. Cottingham J. Kartezyen Düalizm: İlahiyat, Metafizik ve Bilim. YKY 1997;10: 283105 Gjertsen D. Science and Philosophy-Past and Present. Penguin Books. 1989

Page 128: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 128/148

  | 128

suçlamalara maruz kaldı. Descartes felsefesinin karşıtlarından Pierre-Daniel Huet (1630-1721), cogito ’nun kuşkuculuğu gösteremediğinisavunuyordu. “Düşünüyorum, öyleyse varım ” ifadesinin bir çıkarsamaolmakla kalmayıp, düşünmenin meydana geldiği an ile düşündüğünüfark etme anı arasında bir zaman geçmesini gerektirdiğini, oysabelleğin yanılabileceğini öne sürüyordu.106 Spinoza ve Leibniz deDescartes’ın zihin-beden sorununu çözemediğini öne sürerler. Leibnizonu bu yönüyle kararsız bir Platoncu olarak görür.

Antonio Damasio’ya göre Descartes, “Bedenle ruhu bıçaklakeser gibi ayırıyordu; bir yanda hacimli, boyutları olan, mekanik olarakçalıştırılan, sonsuza kadar parçalarına ayrılabilen beden maddesi, öteyanda hacimsiz, boyutsuz, değişken olmayan, bölünemeyen zihinmaddesi vardı; uslamlama, ahlak yargıları ve bedensel sızıların ya daduyguların alt üst olmasına yol açtığı acılar bedenden ayrı olarak varolabilirlerdi” diyerek onun yanıldığını belirtiyor ve bugünün ikicilerinegönderme yapıyordu:

“Gerçekten de, zihin bedenden ayrılabiliyorsa, nörobiyolojiye başvurmadan, anatomi, fizyoloji ve kimya bilgisinin etkisinde kalma ihtiyacı olmadan zihne inanan birçok ruh bilimcisinin kendilerini ikici olarak görmemeleri oldukça ilginç ve çelişkili 

bir olgudur.”  Damasio, Descartes’ın “Düşünüyorum, öyleyse varım ” sözü

üzerine de durarak, bunun Descartes’ta ilk olarak Metot Üzerine Konuşma ’da (1637) Fransızca “ Je pense donc je suis ” ve daha sonraFelsefenin İlkeleri ’nde (1644) Latince “Cogito ergo sum ” olarak ifadeedildiğini söyler. Descartes’e şiddetle karşı çıkarken, Platon’u daunutmaz ve “Platon’un beden ve zihin konusundaki görüşleri insanı çokdaha fazla çileden çıkarıcı türdendir” der. Söylediği sözün, Augustine’in

“Fallor ergo sum/ Aldatıldım, öyleyse varım” ifadesinden farklıolmadığını öne sürer.Sözcük anlamıyla bu ifade zihin ile beden arasında inandığı

ilişkinin tam karşısındadır. Damasio, düşünmenin ve düşünmeninbilincinde olmanın, var olmanın gerçek alt tabakaları olduğunu önesürer:

“İnsanlık tarihinin başlamasından çok önce, varlıklar varlıktır.Evrim sürecinin bir noktasında bir temel bilinçlilik başladı. Bu temel bilinçlilikle beraber basit bir zihin doğdu; zihnin 

106 Cogito. Öyleyse Descartes. Jolley N. Descartes Felsefesinin Kabul Edilmesi. YKY 1997;10: 266.

Page 129: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 129/148

  | 129

karmaşıklığı arttıkça düşünme olanağı başladı, çok sonra da iletişim kurmak ve düşünceleri daha iyi düzene sokmak için dil kullanıldı. Öyleyse, o zamanlar, başlangıçta, yalnız var olmak vardı, düşünmek sonra geldi... Önce varızdır, sonra düşünürüz,ne kadar varsak o kadar düşünürüz, çünkü düşünmeyi doğuran varlığın yapısı ve işleyişidir.” 107  

Gilbert Ryle (1900-1976), A Concept of Mind (Zihin Kavramı)  adlı eserinde, zihin-beden ayrımının eleştirisini geniş biçimde yapar vehemen bütün kitabı, felsefeye Descartes’ın musallat ettiği bu bedendekihayaleti kovmaya adar:

“İnsan bedenleri uzayda yer alır ve uzaydaki öteki bedenleri de  yöneten mekanik yasalara konu olur... Buna karşılık zihinler uzayda yer almazlar. Onların etkinlikleri mekanik yasalarının konusu değildir. Bundan dolayı bir kişi birbirine paralel iki tarih boyunca yaşar, birisi bedeninde var olanların ve olayların oluşturduğu tarih, diğeri de zihinde olan şeylerin ve zihnin başına gelenlerin oluşturduğu tarih. Birincisi genel, ikincisi özel tarih... Şu halde insan için ikili bir dünya, ikili bir yaşam söz konusudur.” 

Bu zihin-beden ikileştirmesine “makinedeki hayalet doğması”adını veren Ryle’a göre Descartes’ın bu düşüncesi, aldığı Cizvit papazeğitiminin bir sonucudur. “...böylece insanın kol ve bacaklarının bazıhareketleri mekanik nedenlerin etkileri olurken; bazıları mekanikolmayan nedenlerin etkileri olmalılar; bazıları madde parçacıklarınınhareketinden ortaya çıkarken, bazıları zihin çalışmalarındanolmaktadır.” Ryle’e göre bu tasvir aslında, Galileo’nun etkisinin birsonucudur ve “Zihin ve madde arasında kutupsal bir karşıtlığın

bulunduğu inancı, onların aynı mantıksal kategorinin terimleri olduğuinancıdır.”Descartes’ın zihin-beden arasında yaptığı bu keskin ayrımın

günlük hayatımız üzerinde bile etkileri olduğunu öne süren Fritjof Capra’a bedenlerimiz içinde tecrit edildiğimiz bilinçler olarakkaldığımızı öne sürer:108 

107 Damasio AR. Öyleyse Descartes. Cogito. Uslamlama Tutkusu. YKY 1997;10: 241-242.108 Capra F. Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası. Çev: Armağan M. 2.baskı, İst 1992. s:61

Page 130: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 130/148

  | 130

“Descartesçı ayırım hayat bilimlerinde ruh ve beyin arasındaki ilişki hakkında sonsuz karışıklıklara neden oldu ve fizikte,atomik fenomenlere ilişkin gözlemlerini yorumlamada kuantum teorisinin kurucularına büyük güçlükler çıkardı. Yıllar  yılı bu sorunla mücadele etmiş olan Heisenberg, Descartes’çi analiz yönteminin uzun vadeli etkilerini şöyle tasvir ediyordu: ‘Bu parçalara ayırma işlemi, Descartes’ı izleyen üç yüzyıl boyunca insanlığın zihnine derinden nüfuz etmiş ve gerçeklik sorununa ilişkin gerçekten farklı bir tavrın onun yerine  geçmesi için uzun zaman gerekmişti’” diyerek halen etkilerini üzerimizde gösterdiğini belirtmektedir.” 

Bu kadar kötülemeye karşın Descartes’tan övgü ile söz edenlerde az değildi. Ne olursa olsun Descartes’ın getirdiği yenilik kendiöncüllerine göre çok farklıydı. Kendisine göre “felsefenin kökten yenibir başlangıcının gerekliliği” söz konusuydu. Daha sonra gelenfelsefecilerin önemli bir kısmı, yaptığı değişiklikten övgü ile sözedecekti. Bertrand Russell (1872-1970), “Aristoteles’ten beri onunyaptığının bir benzerini gerçekleştirmeyi kimse başaramamıştı.”derken, Montesquieu (1689-1755), “Descartes, kendisinden sonragelenlere kendi yanlışlarını nasıl bulabileceklerini de öğreten kişidir.”

diye övgü ile söz etmişti. Descartes felsefenin yeni bir biçime doğrubaşkalaşmasında doğrudan etkili olmuştur. Felsefeye olduğu kadarmatematiğe de yeni bir atılım vermiştir. Bunu Edmund Husserl (1859-1938) şöyle dile getirir:

“Her şeye baştan başlayıp felsefenin temellerini yeniden kuran cesur biriydi. Onun önemi, önceki bütün varsayımları bir tarafa bırakıp Varlığı yeni, basit, herkesin anlayabileceği bir düşünme tarzıyla ve basit önermelerle açıklamasında ve bunu 

düşüncenin karşısında koymasında yatar... Descartes’ın kendisinden yola çıktığı basit belirlenimler vardır, ama bunlar  yalnızca düşüncenin belirlenimleridir; bu onun zamanının  yöntemidir. [...] kesin anlayışa dayanan bilimler bu zamanda ortaya çıkmıştır. Descartes’ın zamanında felsefe ile gerçek bilimler henüz birbirinden ayrılmamıştı, bu ayrılık daha sonra  gerçekleşti.” 

Ancak, sezgilerimizle düşündüğümüz matematiksel tanımlama

imkânsızlığı, güvenilir olmayabilir. Belki de, ileride matematikselgelişme ile niyetsel ve kalitatif/niceliksel zihin içeriklerini (qualia )

Page 131: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 131/148

  | 131

tanımlayabilir duruma geleceğiz. Başarılı bir teori, bilimsel olarak kabuledilebilirliğini de göstermelidir. Bilim ne gösterirse göstersin, kalitatif özellikler fiziksel olmayacaktır. Temelde tüm fiziksel nesneler renksizmikroparçacıklardan oluşur. Bu durumda renkli bir fiziksel nesneyoktur. Fakat, görsel deneyimlerimizde renkleri de yaşarız (yeşilelma). Eğer hiçbir fiziksel nesne renkli değilse, görsel duyularımızrenkli algılıyorsa, duyular fiziksel olamazlar. Sonuçta da, hiçbir renklifiziksel nesne yoksa, “renk”in fiziksel özellik olmadığı öne sürülebilir(tıpkı bedene eşlik eden fiziksel olmayan şey, ruh gibi).

109

Tekçi yaklaşımın savunucularından olan Georgiy Plehanov (1856-1918), ikicilik için şunları söyler:

“Maddecilik ve idealizm, felsefi düşüncenin en önemli eğilimleridir. Bunlara paralel olarak, tini ve maddeyi birbirinden ayrı ve bağımsız tözler sayan ikici sistemler kuşkusuz her zaman vardı. Ama ikicilik kaçınılması olanaksız şu soruya hiçbir zaman tatmin edici bir yanıt verememiştir: Birbiriyle hiçbir ortak yanı bulunmayan iki farklı töz, nasıl oluyor da birbirini etkileyebiliyorlar? Ayrıca, bütün tutarlı 

düşünürler her zaman tekçiliğe, yani fenomenleri tek bir temel ilkeyle açıklamaya yönelmişlerdir. [...] Her tutarlı idealist, tıpkı her tutarlı maddeci gibi tekçidir.” 

Değişik dönemlerde, ikiciliğe birçok karşı çıkışlar ve alternatif bakışlar önerilmiştir. Ancak, temel karşı çıkış noktaları aşağıdaki gibiözetlenebilir.

1. Fiziğin en bilinen kuralına göre, kapalı fiziksel sistemlerde (diğer

fiziksel sistemlerle bağlantısı olmayan) toplam enerji sabit kalır. Eğer,zihinsel olaylar fiziksel değilse, zihinsel olaylar bedensel olaylara nedenolduğu zaman, bir fiziksel neden olmadan nedensiz fiziksel hareket ortaya çıkar. Bu, ilişkili kapalı sistemde toplam enerjide artışlasonuçlanır. Bu nedenle, bedensel olayların zihinsel nedeni enerjininkorunumu ile çelişir. Bedensel olaylar zihinsel olaylara neden olduğuzaman, ikicilikte hiçbir sorun ortaya çıkmaz, diğer fiziksel olaylardaolduğu gibi, enerji korunur. Sorun sadece, bir nedensel yönde(zihin/bilinç beyin) ortaya çıkar. Bazı teorisyenler ikiciliğin bir

109 Rosenthal DM. Dualism. Rotledge Encyclopedia Philosophy. 1998

Page 132: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 132/148

  | 132

başka şekli olan epifenomenalizm geliştirmişlerdir. Buna göre, zihinselolaylar fiziksel değildir ve bedensel olaylarca oluşturulur. Fakat kendileri nedensel olarak etkisizdirler. Epifenomenalizm bu yollaenerjinin korunumu yasasını ihlal etmekten kaçınır. İkiciliğin aşırı birşekli paralelizm/koşutçuluk olarak bilinir ve bu zorluktan o da kaçınır.Zihin ve beyin arasında herhangi bir nedensel ilişkiyi yadsır. Her ikiyönde ortaya çıkan nedensel etkileşim durumu ise, “etkileşimcilik”olarak adlandırılır. İkiciliğe göre ise; zihinsel olaylar enerjinindağılımını değiştirerek bedensel değişiklik oluştururlar. Bu nedenle,korunum yasası, zihnin etkisi olduğu fikrine karşı çıkış olarak kabuledilemez.

2. Diğer bir karşı çıkış, fiziksel ve fiziksel olmayan arasındaki nedenseletkileşimin nasıl olduğu hakkındaki zorluktan kaynaklanır. Bugün içinfiziksel bir şeyin, başka bir fiziksel olay üzerine nasıl etki ettiğini yeterlişekilde anlayabilmemize karşın, zihin/bilinç–beyin arasındaki nedenseletkileşim basitçe akıl almazdır. Fiziksel olmayanın, nasıl fiziksele etkiettiği konusunda kavramlara, terimlere bile sahip değiliz. Bu konuda birteorimiz de yoktur. Ancak, bir akıl almazlığın olması, etkileşimin ortayaçıkmayacağı anlamına gelmez. Yalnızca, bu olay ortaya çıkıyorsa, bugüniçin kullanışlı bir teorimiz olmadığı anlamına gelir. Sonuçta, böyle bir

teori geliştiremezsek de, zihin/bilinç–beyin etkileşiminin mümkünolmadığı anlamına gelmez. Bilimsel olarak ilişkiyi anlamada bizimyeteneklerimizin bir sınırlılığı olabilir.

3. Üçüncü karşı çıkış, nedensel etkileşime karşıdır. Fiziksel olmayanolaylar bedensel olaylara neden olduğu için fiziksel olmayan olaylararaya girmelidir. Bu durum, bedensel olayların ardışıklığında,ölçülebilir zamansal bir gecikmeye yol açmalıdır. Böyle bir boşlukbugün için ortaya konulamadığından, ikiciliğin yanlış yolda olduğu öne

sürülür. Ancak, araya girme herhangi bir zamansal gecikmeye gerekduymayabilir. Tıpkı yerçekimi kuvvetinde olduğu gibi, ölçülemez birzaman sürecinde etki eder.

4. İkicilik, zihni/bilinci ya da ruhu, madde dünyasından bağımsız kabuleder. Bu nedenle, bilincin özelliklerini bilimsel olarak nasılinceleyeceğimiz hakkında hiçbir ipucu vermez. Çünkü bilinç maddeseldünyanın bir ürünüdür. Bilim de maddesel dünyanın bilgisidir.

Page 133: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 133/148

  | 133

5. Son yıllarda, beyin üzerinde yapılan araştırmalar, zihnin beyninmaddesel yapısına sıkı bir bağlantısı olduğunu ortaya koymuştur. Bubulgular, zihin-beyin ayrımına karşı bulgulardır.

Tüm bu karşı çıkışlar, gerçeğin ne olduğunu ortaya koymak içinikiciliğin öne sürdüklerinden daha iyi değildir. Biri zihinsel, diğerifiziksel olmak üzere, aralarında ince bağlar bulunan iki olay kümesiniparalel olarak ele almak için elimizde hiçbir dayanak yoktur. Şimdiyekadar elimize geçen kanıtlar insanın eylem yapan varlığını ancak birbirlik olarak ele almayı gerekli kılıyor; fakat bu birlik yadsınamaz birbiçimde iki ayrı görünüm vermektedir. İçteki görünüm bir kararavardığımız zaman duyumsadığımız ve bildiğimiz şeydir, dıştakigörünüm anatomist ya da fizyologun kafanın içine baktığında göreceğişeydir.

Özetle, ikiciliğin temel anlayışı, basitçe bir paranın iki yüzügibi beden ve ruhu ele almasıdır. Oysa ruh/beden veya zihin-bilinç/beyin iki ayrı şeyin bileşeni olarak görülmezler. Tam aksine,bütüncül bir yapıdan oluşurlar. İkiciliğe karşı oluşturulan iki uçdüşünceden, bilince şüphe ile bakan maddecilik ise sadece fizikseldurumun önemli olduğuna inanır. Psikolojide, maddeciliğin karşılığıdavranışçılık olarak karşımıza çıkar. Buna göre dış uyaranlara karşısadece mekanik tarzda yanıtlar oluştururuz. Bilincin ve zihnin bir

anlamı ve önemi yoktur. İdealizm ise fiziki bir dünyanın aslında varolmadığını ve her şeyin algı olduğunu öne sürer.

Orada görünmez cümleler var----------- Düşünce diliOrada bir bilgisayar programı var------ BilişselcilikOrada sadece nedensel ilişki var-------- İşlevselcilikOrada hiçbir şey yok----------------------- Eleyicilik

)Edmund Husserl (1859-1938) tarafından oluşturulan bir akımdır. Dahasonra Martin Heidegger (1889-1976), Jean-Paul Sartre (1905-1980) veMaurice Merleau-Ponty (1908-1961) de bu akıma katılmıştır. Fizikinesnelere yapılan tüm göndermelerin anlam kaybına uğramaksızınmevcut veya muhtemel deneyimlere eşit olduğu ya da bunlaraçevrilebileceğine dair düşüncedir. Fenomenolojinin, Berkeley’inmaddeyi kabul etmeyişi olan ideal madde teorisi (idealizm) ile pek çok

Page 134: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 134/148

  | 134

ortak noktası vardır.110 Buna göre; bilinç öznel, kişinin kendisininbirinci elden bir deneyimdir.111 Bilincin bir işlevi ya da etkisi yoktur.Gözlemlenebilir olayların üzerinde olan ve belli şartlarda ortaya çıkanbir olgudur. Fenomenolojinin zihinsel fenomenlerin nasıl oluştuğusorusuyla herhangi bir ilişkisi yoktur.

Zihinsel olayların fiziksel olayların yan ürünleri olduğunu vedoğadaki olayların oluşumuna hiçbir biçimde etkide bulunmadığını önesüren felsefi bir akımdır. Fiziksel olandan zihinsel olana doğru, tekyönlü ilişki üzerine kuruludur. Zihinsel olaylar herhangi bir nedenselilişkide etkin güce sahip olmayıp, aralarında nedensel bir bağolmaksızın sinir sisteminde meydana gelen olayların izdüşümü olarakortaya çıkan bilinç durumları dizilerinden ibarettir. Zihinsel görüngülertümüyle fiziksel görüngülere indirgenemezdir. Zihinsel süreçler ya dagörüngüler, doğal süreçlerde etkin olmayan, yalnızca bu süreçlere eşlikeden “görüngüler” olarak ele alınırlar. Başka bir ifade ile zihinselolaylar, sadece maddi güçlerin ve fiziksel olayların “gölgeleri” olarakkalırlar.

Shadwort Hodgson “Zaman ve Uzam (1865)” adlı eserinde ilkkez görüngücülük tanımını yapar. Tüm bilinç ve zihin olaylarının beyindurumlarının bir sonucu olduğunu öne sürer. Ancak, bu ilişkide bilinçolaylarının beyin üzerine etkisi yoktur. Ardından, Thomas Huxley

(1874) “Bizler bilinçli makineleriz” diyerek, gölge görüngücülüğün enbilinen savını öne sürer. George Santayana (1905), benzer fikirlerisavunduysa da, pek yandaş bulamamıştır.

110 Jennifer Trusted. Fizik ve Metafizik. Deney Çağı. İnsan Yay. 1995, İstanbul. s:217111 Varela FJ. Neurophenomenology: A methodological remedy for the hard problem. JCS 1996;3:330-349.

Page 135: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 135/148

  | 135

 

Günümüzde, zihin-beyin veya bilinç-beyin sorununa genel yaklaşımınöncüleri ve yer aldıkları akım grupları. Kişilerin bakış açıları kitapta değişikbölümlerde işlenmiştir. 

 Bu bakışa göre, beyin bir tür makinedir. İşlevselcilik içgözleme karşı

çıkışın sonudur ve bilincin deneysel olarak araştırılması gerektiğinisavunur. İşlevselcilik evrim kuramının doğuşunun ardından kendineyer bulmuştur. Darwin bazı psikologları etkilemiş ve onları bilincinişlevi üzerinde düşünmeye yönlendirmişti. Bilincin işlevleri hakkındafikir yürütme, pek çok araştırmacı için bilincin unsurlarınıbelirlemekten daha önemli bir görev halini almıştı. Aynı zamanda bu,hayvan psikolojisini incelemeye de hız kazandırdı. Darwin’den öncehayvan psikolojisini incelemenin bir anlamı yoktu, çünkü Descartes’agöre onlar ruhsuz otomatlardı. Türlerin Kökeni Üzerine ’den sonra

insan ve hayvan zihinlerinin kısmen aynı işlediği anlaşıldı. O dönemdebirçok hayvan zekâsı çalışmaları yapıldı. Zihinsel süreçleri aynı şekildeele alma ile işlevselcilik doğmuş oldu. İşlevsel psikolojinin öncüsüWilliam James’tir (1842-1910). İşlevselcilik, basit olarak şu şekildeözetlenebilir: bu makine kendi içindeki iletişimini elektriksel sinirselateşlemelerle sağlar ve fiziksel süreçlerin zihinsel nedeni yoktur. Uygundurumlarda makineler de düşünebilir ve hissedebilir hale gelebilirler.Ruhun da maddesel kavramlarla hiçbir ilgisi yoktur.112 

Temel olarak;

112 Davies P. Tanrı ve Yeni Fizik. İm yayınları, 1995;174.

Page 136: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 136/148

  | 136 

1. İşlevsel psikoloji zihinsel elementler psikolojisinin tersinezihinsel işlemler psikolojisidir;

2. İşlevselcilik, bilincin temel yararlarının psikolojisidir. Bilinçorganizmanın ihtiyaçları ile çevrenin istekleri arasında arabuluculukyapar;

3. İşlevsel psikoloji sadece bilinç ile değil muhakeme, irade ilede ilgilenir ve anlamlarını araştırır;

4. Aynı zamanda psikofizik ilişkilerin (ruh/beden)psikolojisidir. Bu nedenle de, ruh ve beden arasında gerçek bir ayrımolmadığına inanır. Bu ikisini aynı düzene ait farklı varlıklar olarak elealır ve birinden diğerine geçiş yapılabileceğini kabul eder. Tarihselsüreç içerisinde işlevselcilik öznelin (zihin-bilinç) kişiye özelaraştırmasından nesnel araştırmaya (açık davranış) doğru yöndeğiştirir. Sonunda zihin araştırmalarını terk edip tümden davranışlarüzerine yoğunlaşır. Böylece işlevselciler, yapısalcılarla davranışçılararasında bir köprü görevi görürler.113 

Gerald Edelman (1989), zihni yalnızca sinirbilimsel teorinin formüleedebileceğini öne sürer: “...zihnin bilimsel teorisinin inşa edilmesi,

doğrudan beynin yapısı ve çalışması üzerine kurulur... sinir hücreleriorganizasyonu üzerine kurulur.” Francis Crick (1994) ise, “zihnimizhakkında bilimsel inançlarımız – bizim beynimizin davranışlarının –sinir hücreleri ve diğer hücrelerin, ilişkili moleküllerin etkileşimi ileaçıklanabilir” der.

Sinirbilim, biyolojik sinirbilimi akla getirir. Bireysel sinirhücrelerinin yapısını, işlevini, sinir hücreleri topluluklarını ele alır.Basit ifade ile biyolojik sinirbilim sinirin fizyolojisi, kimyası veanatomisini konu edinir ya da kapsar. Sinirbilim diğer bir bakış açısı ile

bilişsel sinirbilim (cognitive neuroscience ) olarak ele alınır. Bilişselsinirbilim, biyolojik ve fiziksel bilimleri, zihinsel görüngüleri açıklayanpsikoloji biliminin disiplinler arası çalışmasıdır. Oysa, biyolojiksinirbilimi beynin biyolojisini anlamaya çalışırken, bilişsel sinirbilimzihni anlamak için biyoloji ve psikolojiyi kullanır. Bu yöndenbakıldığında iki çeşit sinirbilim öğretisi ayrımı yapılabilir:114 1.Bilişsel sinirbilim/sıradan sinir hücresi öğretisi2.Biyolojik sinirbilim/Radikal/esaslı sinir hücresi öğretisi

113 Schultz DP, Schultz SE. Modern Psikoloji Tarihi. Kaknüs yay, 2001; 165-225.114 Gold I and Stoljar D. A neuron doctirine in the philosophy of neuroscience. BBS 1999.

Page 137: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 137/148

  | 137 

Bu bakış açısında göre, zihnin başarılı teorisi saf olarak, bilişselsinirbilimi teorisi olacaktır. Psikolojik fenomenler açıklanacaktır vebilim olarak bunu bilişsel sinirbilimi yapacaktır. Bilişsel sinirbilimi,psikolojik ve biyolojik bilimleri içerecektir. Ancak zayıf bir öğretiolarak düşünülür. Bunun üç nedeni vardır: 1. Zihni biyolojik birfenomen olarak ele alır. Diğer bir ifade ile tezini maddeciliğe yaslar.Yani, zihinsel fenomenler sinirsel fenomenlere karşılık gelir. 2. Öğretiyegöre, bu fenomenin anlaşılması bilimle sağlanacaktır. Tezini isenatüralizme  dayandırır. 3. Yine de öğreti, biyolojik kavramlarlaanlamayı tam olarak sağlayamayabilir. Psikolojik kavramlara da gerekduyabilir.

Sonuç olarak bu öğreti, zihin teorisinin açıklanmasını geleceğebırakır. Bu nedenle “köklü” sonuçları yoktur. Dolayısıyla, “sıradan”olarak adlandırılır. Bu bakış açısı, bilişsel bilimcilerce askıya alınmıştır.Bilişsel bilimlere göre, zihnin araştırılması aynı zamanda beyninaraştırılmasıdır. Başarılı bir zihin-bilinç teorisi bir beyin teorisiolacaktır. Buna karşılık ayaklarımızın, böbreğimizin ve maddeselolmayan zihnin bir teorisi olmayacaktır. Ve bu her şeyi sinir hücrelerive onların özellikleri ile açıklayabilecektir.

Genellikle, zihnin-bilincin herhangi bir teorisi ya zihninbiyolojik bir fenomen olduğunu, yani zihnin çalışmaların doğal biliminbir parçası olduğunu, ya da en azından psikoloji ve sinir bilimibiyolojisinin uygunsuz olduğunu yalanlayacaktır. Bunun örneği,düalizm ve yapay zekâ programlarıdır. Her birini ele aldığımızda,yukarıdaki ilkelerden biri dışlanır. Bu görüşler, bu tipteki sinir öğretisiile bağdaşmaz.

 

Bu bakışa göre, başarılı bir zihin-bilinç teorisi saf biyolojik sinirbilimselteori olacaktır. Bu bakışta, dilbilimi ya da psikoloji bilimine herhangi biratıfta bulunmaya ya da yardımına gerek kalmayacaktır. Zihnin başarılıteorisi de, beynin, sinir hücrelerinin, ağlar ve yapılarının temel yapısalve işlevsel terimleri ile ifade edilecektir. Churchland’ın bakış açısı köklüsinir öğretisidir. Psikolojik özellikler hücre altı seviyesinin biyolojiközellikleri ile ifade edilebilir. Nasıl jeolojik depremler, mikrofizikselparçacıkların bir düzenlenmesinin meydana getirdiği yer değiştirmesonucu makroskobik depremlere neden olabiliyorsa, beyin için de aynı

şey geçerlidir. Bu fikri öne süren Churchland’ler dünyanın bir “zihni”olmadığına dikkat etmezler. Aynı zamanda depreme neden olan

Page 138: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 138/148

  | 138

plakların yer değiştirmesini doğrudan mikrofiziksel kuark, gluon,elektron ve foton terimleri ile anlatan da yoktur. Ancak, yine de,“bilişselliğin doğasının yapısı, biyolojik beyinlerin mikro düzenlenişininve mikro çalışmasının incelenmesiyle bulunabilir. Psikolojik teorisonuçta açıklamalarını sinirbilimsel teorinin terimlerinde bulacaktır”diye öne sürerler.

Felsefeci David Chalmers, indirgemeciliğin bilinci açıklayamadığınıbelirtir ve ileride açıklayabileceğine de inanmaz. Ancak, bilinçifadelerinin anlaşılmasını kolaylaştırmak için iki soru grubu oluşturur:kolay ve zor sorular. Kolay soruların çözümleri genelde psikoloji vebiyoloji tarafından verilmiştir. Asıl gizemli olanlar zor sorulardır.115 

Bilincin kolay problemleri şunları kapsar: insan öznesi duyusaluyaranları nasıl ayırır ve bunlara uygun yanıtlar verebilir? Beyin bilgiyifarklı kaynaklardan alıp nasıl bir araya getirir ve bu bilgi davranışı nasılkontrol eder? Kişiler kendi içsel durumlarını nasıl dile getirir? Tüm busorular bilinçle birlikte olmakla birlikte, bilişsel psikoloji vesinirbilimlerde yapılacak çalışmalarla bunlara yanıt bulunacaktır. Farklıolarak zor soru şudur: Beyindeki ne tür fiziksel işlemler özneldeneyimleri ortaya çıkarır? İşlevlerimize niçin bilinç eşlik eder?

Bugün bilinç araştırmaları tamamen bilincin kolay sorularıüzerine yoğunlaşmıştır. Modern bilimin yanıt verdiği tüm sorular kolaysoruların yanıtlardır. Sinir iletiminin elektriksel akışını, kimyasalsalınmasını, hücre büyümesini ve bağlantı kurmalarınınmekanizmalarını anlayabiliyoruz. İndirgemecilerin kendine güveni dekolay soruların yanıtlarının alınmasından kaynaklanarak artar. Ancak,fiziksel işlemlerle bilincin ortaya çıkışı öne sürülebilir, önemli olan,bunların nasıl bilinçli deneyime neden olduğunun açıklamasıdır. Buaçıklama henüz elimizde yoktur. Yani et bir beyni oluşturan sinir

hücreleri karşılıklı konuşarak nasıl bilinç oluştururlar. Ya da bir elmagörünce göze ulaşan ve oradan görme beyin kabuğuna geçenuyaranların nasıl bir kırmızı elma hissi oluşturduğunu bilemiyoruz.Fiziksel teoriler, sistemlerin sahip olduğu belli fiziksel yapıları ve nasılfarklı işlev oluşturduklarını açıklar. Buna karşın bilinç, henüz, yapısalve işlevsel olarak bilimsel açıklamanın çok ilerisindedir.

Chalmers’a göre, sinirbilim bir gün bilincin sinirsel karşılığını(bilinçli deneyimle ilişkili beyin yapılarını) bulabilir. Hatta daha detaylıolarak, beyindeki özel işlevler ve ilişkili deneyimin özel sinirsel karşılığı

115 Chalmers DJ. The puzzle of conscious experience. The Hidden Mind. Scientific American 2002;90-100

Page 139: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 139/148

  | 139

bulunabilir. Fakat bu yapıların nasıl bilinç deneyimini oluşturduklarınıbulması zor gözükmektedir. Yani fiziksel işlev ile bilinç arasındaaçıklanması gereken bir “aralık-boşluk” vardır. Bu aralık belki yeni birteori ve keşiflerle zaman içerisinde kapatılacaktır.

Yaygın olarak inanılana göre, fizik bilimi, evrenin temel esas vekurallarının birleştirilmiş bir denklemini ortaya çıkaracaktır. FizikçiSteven Weinberg, “Bir Teorinin Rüyaları” adlı kitabında (1992) fiziğinamacının, doğadaki tüm kanunların bir arada ifade edilebildiği “her şeyin teorisi ”ni oluşturmak ya da bulmak olduğunu belirtir. Fizikselteorinin gücüne rağmen, bilincin var oluşu fizik kanunlarındançıkarılabilir görülmemektedir. Fizik ancak, bilincin nesnel karşılığını(sinirsel) açıklayabilir. Eğer, bilincin var oluşu fizik kanunlarındançıkarılamaz ise fiziğin “her şeyin teorisi” gerçekten her şeyin teorisideğil demektir.

Chalmers’a göre, bilinçli deneyim temel bir özelliktir ve çokdaha basite indirgenemez. Bunu bir benzetme ile açıklar: 19. yy’dakeşfedilen elektromanyetik fenomenin daha önceden bilinen bilim vefiziğin esasları ile açıklanamadığını, o zamana kadar bu tür kavramlarolmadığını, temel özellik olarak yeni kavramların ortaya konulduğunuve yeni kanunlara uygulandığına dikkati çeker. Benzer bakış açısıbilince de uygulanabilir. Yani, bilinç elimizde var olan bilimsel bilgiler

ile açıklanamaz ise, yenilerine gerek duyulacaktır. Bu da büyük birihtimalle gelecekte, bilimde olacak bir devrimsel gelişme ile ortayaçıkacaktır.

Bilinç teorilerinin nihai amacı, basit temel kanunlardan oluşanve fiziğin temel kurallarına benzer bir teori oluşturmaktır. Elbette,esaslı bir teoriye ulaşana kadar ortaya atılan teorilerin tümü yanlışolabilir. Ancak, yeni düşünceler ve teoriler daima ortaya çıkacaktır.Hemen her yıl, bilinçle ilgili çalışmalara yeni sayfalar eklenmektedir.Ancak açıklanamayan bilinç teorisinin ne olduğu belirsizdir.

Tanımlaması mı? İşlevi mi? Neden evrimsel olarak var olduğu mu?Hangi anatomik beyin yapılarından kaynaklandığı mı? Beyinle nasıl birarada olduğu mu?

İyi bir bilinç teorisi için, teorinin açıklaması gereken malzemelerin  farklı araştırmacılara göre listesi.

Fiziksel bir sistem nasıl bilinçli deneyimi oluştururBirinci kişi deneyimiÖznellik, zihin içeriği (qualia)

Zihin içeriği açıklaması

Page 140: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 140/148

  | 140

Beyindeki bilincin bütünlüğünüDavranış kontrolü ve özgür iradeNeden bilinçli olduğumuz

Tekâmülü/gelişimi ve ortaya çıkışıYaşamsal değerinin ne olduğuBeyin olaylarından nasıl ortaya çıkar?Davranışı nasıl etkiler?

Fiziksel şart ve kanunlara uyumFiziksel gerçeklikle çatışmamaEvrimsel gerekliliği nedir?Zihin içeriğini açıklama

Zihin bağlantıları/haritalarıYapay farkındalıkZihin miktarı ve kalitesiDikkat mekanizmasıBenlik ve kişilik duygusuÖzgür iradeÖlümle ne olduğuUzaktan zihinlere ulaşmakEvrensel önemi

Gerald Edelman’a göre; bilinç iki temel başlıkta incelenebilir: Birincil vedaha yüksek düzeyli bilinç olarak. Birincil bilinç; dünyadaki bir şeylerinzihinsel olarak farkında olmadır. Bulunulan anda, zihinsel imajlarvardır. Ancak; kişide geçmiş ve gelecekle ilgili herhangi bir duyumoluşturmaz. Yüksek düzeyli bilinç durumunda kişi kendi hareket veduygularını tanır. Şimdiyi olduğu kadar, geçmiş ve geleceği de bir arada

barındırır. Ve bilinçli olduğumuzun bilincinde oluruz.116

 Bilinç niyetsellik gösterir; düşünce ve olayların kendisihakkındadır veya kendisidir. Bilinç zihinsel hayaller ve onların davranışdüzenlenmesine etkisi ile kendini gösterir. Ancak, bilinç deneyimlerinbasit bir kopyası (gerçeğin bir aynası) değildir ve davranışıniyileştirilmesi için de gerekli değildir.

Edelman’a göre, felsefecilerin bilinç hakkında oluşturduklarıteorilerin sonu yoktur. Ancak bunların çoğu, bilimsel bir teoride olması

116 Edelman G. Consciousness: The remembered Present. Annals of the NYAS 2001; 929:111–122.

Page 141: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 141/148

  | 141

gereken özellikleri taşımazlar. Daha çok; beyin ve bedenin işlevleri ileilişkilidir ve gözlem temeline dayanırlar. Çoğu teori işlevselci makinemodeli üzerine inşa edilmiştir. Bunlar da genelde iki tiptedir: birinde  bilinç etkin olarak kabul edilir ve bir bilgisayar sistem programındakigibi “yerine getirme” ile ilişkilendirilir. Diğeri ise bilinci bir epifenomenolarak ele alır. Bu düşünce büyüleyici ve etkileyici olmasına karşınkullanışsızdır.

Çağdaş moleküler biyolojinin başarılarına karşın, biyolojiningelmiş geçmiş en büyük problemi canlısal öğelerin, zaman-mekansalnasıl örgütlendiği ya da koordine olduğudur. Sinir hücreleri tek başına,ne koklayabilir, ne düşünebilir ne de hatırlayabilir. Bu sinir hücreleriişbirliği yaparak gruplar oluşturur ve bilişsel işlevleri yerine getiriler.Buradaki temel soru, hücreler arasındaki etkileşimin nerede ve neşekilde ortaya çıktığıdır. Biyolojinin temelinde, fizik-kimya yasalarıyatar. Ancak, bu yasaların kavramsal çerçevesi çok dardır. Sistemlerinsalt mikroskobik betimlemesinin ötesine geçip, onları bütün olarakaçıklayabilecek yeni kavramlara gerek vardır. Belli koşullar altında,sıradan madde, kendiliğinden desen oluşturur ve “canlıymış gibi”davranış sergiler. Kendiliğinden örgütlenebilen sistemlerde sisteminparçalarını yöneten herhangi bir hayalet bulunmaz. Hatta sistemin birbenliği de yoktur. Canlılar ve beyin, açık sistemlerdir (denge

durumunda olmayan) ve kendi çevrelerinden enerji, madde ya da bilgialmadan yapılarını koruyup işlevlerini yürütemezler.Modern bir bilinç teorisi, bilincin hangi sinirsel ağdan

doğduğunu, evrimsel ve gelişimsel olarak nasıl ortaya çıktığını; kavramoluşumu, bellek ve dilin bilinçle nasıl bağlantıda olduğunuaçıklayabilmelidir. Bu olaylar nörobiyolojik terimlerletanımlanabilmelidir. Testlerin doğrulaması tercihen gerçek deneyler ileveya en azından düşünce deneyleri ile yapılabilmelidir. Ve son olarakda, öne sürülen herhangi bir özellik hangi bilimsel alanla ilişkili olursa

olsun, günün geçerli bilimsel bilgisi ile uyumlu olmalıdır. Edelmankendi bilinç teorisi için üç önemli şart ortaya koyar ve bununoluşturulacak diğer bilinç teorilerinde de bulunması gerektiğini önesürer: fiziksel şart, evrimsel şart ve öznellik/zihinsel içerik şartı.

1. Fiziksel şart: Ö ne sürülen teori fiziğin geçerli kanunları ileçatışmamalıdır. Yani, ruhlar ve hayaletler dışarıdabırakılmalıdır. Edelman’a göre, bugünün fiziği, fiziksel dünyayıtanımlamak için yeterlidir. Ancak, bilinç teorisinin temeli için

yeterli olmayabilir. Yine de, kuantum kütle çekimi, uzaktan etki

Page 142: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 142/148

  | 142

ve süper bir fizik işe karıştırılmamalıdır  (Bu bakış açısıilginçtir. Kuantum kütle çekimi bilimin bir ürünü değil mi?).

2. Evrimsel şart:  Bilinç türlerin evriminde, bir noktada, dahaönce olmayan fenotipik bir özellik olarak ortaya çıkar. Budüşünce bilincin evrimsel bir avantaj olarak geliştiğini önesürer. Evrimsel kurallara göre, bilinç bir epifenomen (eriyenbir metalin kızarmasında olduğu gibi bir fenomen) değil, etkinbir işlevdir. Bunun neden böyle olduğunu bilim ve eldeki teoriaçıklayabilmelidir.

3. Öznellik/zihin içeriği:  Kişisel deneyimlerin, hislerin,duyumların farkındalıkları ile oluşan bir toplamdır. Buradafenomenal bir durum vardır. Örneğin; kırmızılık, kırmızı birnesnenin öznelidir. Öznellik hissettiğimiz zihinsel sahnelerinayrılabilir parçalarıdır. Bu algılar deneyimlerle birlikteolduklarında çok kesin olabilirler. Ancak, algılamanınyokluğunda da daha az veya çok yaygın hissedilebilirler.Örneğin, ağrı varlığında hissedilen ağrı ile geçmişteyaşadığımız bir ağrıyı düşündüğümüzde yaşadığımız öznel hisderecesi farklıdır.

Öznellik, yalnızca kişinin kendisi tarafından doğrudandeneyimlenir. Bu nedenle yöntemsel olarak araştırılması zordur.Nesnel dünyayı tanımlayan fiziği paylaştığımız gibi öznelliğipaylaşamayız. Bir birey başka birisine kendi deneyimlerini aktarabilir,ancak bu aktarım daima kısmi, yetersizdir. Buna ilaveten, birçok bilinçlive bilinçsiz deneyim eşzamanlı olarak kişinin öznel deneyimlerinietkiler. Bireylerin, kendi bilinçli deneyimlerinin toplamı üzerinde kendibakış açıları vardır. Ancak, bu bakış açısı asla bilimsel teori haline

getirilemez. Ek olarak da, diğer gözlemcilerin bunu deneysel kontrolaltına almaları da mümkün değildir.Bu soruna rağmen, bilinci incelerken öznelliğe karşı

umursamaz davranamayız. Fenomenal deneyim, birinci kişi bakış açısıolarak çözülemez bir sorun gibidir. Peki, bu durum tam anlamıylaumutsuz mudur? Öznellik, tam olarak umursanamaz; ancak, bilinçteorisi yapılırken, teorik olarak “öznelliği olmayan” gözlemci sıcak, yeşilrenkleri hissedebilir. “Öznelliği olmayan” bilimsel gözlemci yoktur!Öznel durumları içeren öznel bildirimlerle (kişinin dilsel aktarımları

ile), beyin yapı ve işlevinin ilişkisine bakılabilir. Ancak her durumda,

Page 143: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 143/148

  | 143

bireysel ve kişisel bende yaşanan öznellik, bilincin bilimsel (nesnel)incelenme olasılığını sınırlar.

Bu öznellik, yüksek düzeyli bilinç ve birincil bilinç arasındakitemel ayrımdır. Yüksek düzeyli bilinç, bir insanda doğrudanfarkındalığın ortaya çıkmasıdır ve dil ile bir diğer kişiye rahatlıklaaktarılabilir. Birincil bilinç ise, zihinsel görüntüler gibi fenomenaldeneyimlerden oluşur ve ölçülebilir bir “şimdi” ile ilişkilidir; benlik,geçmiş, gelecek kavramları ile ilişkisi yoktur. Buna göre, yalnız başınabirincil bilincin var olmasıyla bilinç teorisi oluşturmak yeterli değildir.Dolayısıyla, iyi bir bilinç teorisinin zaman boyutu yla da ilişkisininortaya konması gerekir.

Edelman’a göre; öncelikli olarak birincil bilinç modelioluşturmalıyız ve bunun üzerine yüksek düzeyli bilinç modelini inşaederek; insan fenomenal deneyimleri ile bu modellerinin her birininbağlantılarını değerlendirmeliyiz. Bu bakış, evrimsel kabullerle deuyumludur ve yaklaşım yüksek düzeyli bilincin nasıl evrimleştiğini deaçıklamalıdır. Evrimsel olarak; sinir sistemi organizasyonunun kabacaiki türü vardır ve bunlar bilincin nasıl evrimleştiğini anlamadaönemlidir. Her iki sistem de sinir hücrelerinden yapılı olmalarınarağmen, oluşturdukları yapılar son derece farklıdır.117 

Birincil Sistem  Beyin sapı ve beyinde yer alan limbik (ya da işlevi nedeniyle zevkçi bölge ) sistemdir. Bu sistem; iştah, cinsel işlevler ve savunma davranışıoluşturulması için değerli bir sistemdir. Yaygın olarak, bedendekihormonsal bezler ve otonom sinir sistemi ile sıkı bağlantı içindedir.Buna ek olarak bu sistem; kalp–solunum hızı, terleme, sindirim, uyku veseksüel ihtiyaçlar, bedensel içsel saat–döngülerini de ayarlar. Bubağlantılar nispeten saniyeden aylara uzayabilen geç yanıtlı birsistemdir. Bu sistem dış dünya ile çok bağlantılı değildir, bedensel

işlevlerle ağırlıklı olarak ilgilidir. Hemen hemen tüm türlerde ortakyapılardır.

İkincil Sistem Talamokortikal sistem olarak adlandırılır ve organizasyonu belirginolarak farklıdır. Beynin duyusal trafosu talamus  ve beyin kabuğununbir arada işlev görmesi ile oluşan bir yapıdır. Talamus, gelen duyusaluyaranları ilgili beyin kabuğu alanlarına gönderir. Hızlı bir sistemdir(milisaniyeden saniye aralığında). Limbik ve beyin sapı yapılarına göre,

117 Edelman G. Consciousness: The remebered Present. Annals of the New York Academy of Sciences 2001;929:111-122

Page 144: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 144/148

Page 145: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 145/148

  | 145

en yüksek nokta) farkındalık türlerini de açıklamalıdır.

Bilinçli madde dikkatini nasıl verir? Aktif (istemli) ve pasif (otomatik) eylemler nasıl olmaktadır?

Bilincin dikkat çekici özelliği olan benlik hissi nedir? Zamanlakişilik özelliklerimizin değişmesine rağmen, nasıl özde aynı kişiolarak kalıyoruz? Benlik bir yanılsama mı?

Kişiliğin özü nedir? Soyutlanmış iç deneyimlerden bir “kişi”oluşturmak için gerekli şartlar nelerdir? Kişi olmanın maddeseltemeli nedir?

Benlik duygusu ve kişilikle özdeşleşen, bilinçli ve istemli olan ve“benliğim” tarafından yaptırılan özgür seçimlerin kaynağı nedir?

Beden öldüğünde zihne ve bilince gerçekten ne olduğunu, dinive felsefi açıklamalar yerine bilimsel temellerle açıklayabiliyormu?

Dışarıdaki zihinlere ulaşılabilir mi? Zihinler (beyinler) arasıveya zihin dışında yer alan sıradan madde arası bağlantı olabilirmi?

Evrimsel yönden bilinçli olmanın değeri nedir? Bir iç hayatasahip olmak atalarımıza var olma mücadelesinde nasıl yardımetti? Hangi evrimsel aşamada bilinç ortaya çıktı? Yoksa bilinci

anlamak için, evrim teorisinden daha yüksek prensiplereulaşmamız mı gerekmekte?

İyi bir bilinç teorisinin en önemli özelliği, insan farkındalığınınşu anda bilinen veya tahmin edilen özelliklerini ne kadar iyiaçıkladığı değil, daha önce bilinmeyen veya hayal bileedilemeyen, karanlıkta kalmış olguları gün ışığına çıkarmayaçalışılmasıdır.

 Felsefi terimler arasına Aristoteles’in soktuğu Summum bonum  (iyilerin en iyisi) ile bir bilinç teorisi oluşturulabilir mi? Biliyoruz ki,gerçeklik sözcük oyunlarının ötesindedir. Şişedeki sineğe çıkış yolugöstermeye çalışan felsefi ifadelerle bilincin doyurucu bir tanımıbulmak zordur. Yine ortaya konulan teorilerden hangisinin doğruolduğunu anlayabileceğimiz “experimentum crucis /can alıcı deney”yapabilecek miyiz? En önemlisi de bilincin teorisini yaparken yanıltıcıuslamlamalardan nasıl kurtulacağız? Varılan yargıların “olasılık”içerdiğini unutarak kanıt diye öne sürüldüğünde (argumentum ad  judicium ), kişilerin öznel birtakım deneyimlerinden yola çıkarak

Page 146: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 146/148

  | 146 

yaptıkları (argumentum ad personam ) bilinç teorileri ya da tanımları,bilinci alt birimlere ayırarak ortaya konulan ortak özelliklerin bilincinkendisinde de olduğunu (fallacy of composition /bileşim yanılgısı) ya dabilincin bütünlüğü içinde sahip olduğu belli bir özelliğin bilincinparçalarında da bulunduğunu varsayan (fallacy of division /bölüşümyanılgısı) teorilerden nasıl sıyrılacağız? Eğer bilinç bir sonuç ise ve bizfarkında olmadan onu öncül olarak kullanıyorsak ( petitio  principii /vicious circle), öncül doğru olsa da sonuç yanlışlanabiliyorsageçersiz bir teori olacaktır.

Bazı umutsuz bilimadamlarına göre bilinç ulaşılmazdır ve bu dünyadacevabını bulamayacağımız sorulardan biridir. Bilincin anlaşılamazlığınıöne sürenlerden birisi de ve önde geleni Colin McGinn’dir. Bilincinçözülemeyeceği konusundaki temel çıkış noktası, zihnin kendi kendinianlamaya çalışmasından doğan kısır döngüdür. Ona göre, sonsuz birzihin kendini anlamaya çabalar, ama çabaladığı kendine ulaşmaktır. Bunedenle zihnin anlaşılması, zihnin anlayabileceği kapasitenin önünegeçer. Bu adeta bir “ad infinitum/sonsuz döngü ” durumudur.

McGinn’e göre, yaşam devamlı bir evrim baskısı altındadır vebilinç evrimsel olarak maddenin daha ileri düzenlenmesinin sonucu

ortaya çııkmıştır. Bu nedenle bazı doğal özelliklerinin olması gerekir.Bu doğal özellikleri ve beynin yapısal özelliğini “P”(P=primary=birincil ) olarak adlandırır. P aynı zamanda, bilincinmaddesel temelini olan beyni ifade eder. Buna ek olarak, bir de T vardırve dışarıdan yapılan gözlemlerle oluşturulan teoridir. McGinn’e göre,“T”, P’ye gönderme yaparak, bilinç durumlarının beyin durumuna bağlıolduğunu ifade eder. Bilişsel yapımızın özel sınırlılıkları nedeni ile aslaP’nin doğasını kavrayamayız. P’nin özdeşliğini ortaya koymak içinyalnızca iki olasılığın olabileceğini öne sürer:119 

1. Bilinci doğrudan inceleyerek P’yi araştırma İçebakışı kullandığımız zaman, P olarak görünen bir şeyler bulamayız.McGinn’e göre içebakış sadece, zihin-beyin ilişkisinin terimlerindenbirine bizi ulaştırır. Temel bir bağlantıya asla ulaştırmaz. P’yi anlamakdemek, T’nin teorisinin kavranmasıdır. Ve bu bilincin P’ye nasıl bağlıolduğunu açıklar. Fakat T’yi anladığımızda, onun içerdiği ifadeleri deanlayacağımız anlamına gelmez. Bunlardan biri, beyin durumlarının

119 McGinn C. Can we solve the mind-body problem? Mind 1989;98:349-366.

Page 147: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 147/148

  | 147 

öznel niteliğidir. Tam olarak öznel nitelikleri anlamak, onun niteliğininkavranmasıdır. Bu “reductio ad absurdum ”dur.

McGinn, bilince hizmet eden P özelliği fikri ve özel birdeneyime hizmet eden beyin durumu arasında ayrım yapar. Bilinçli veözel deneyimlerle ilişkili beyin durumları, farklı özniteliklergöstermemelidir. Eğer bunu kabul edersek, bu indirgemeden kaçınmakdemek değildir. Bilinci ortaya çıkaran fiziksel özelliklerin bilinmesi,bilinçli olmanın nasıl bir şey olduğunun kavranılmasını gerektirir. Birçıkarım yapılabilir; bilinçli olmak nasıldır ve bir şeyin bilinci olmaknasıldır?

Eğer P’yi bilirsek, T’yi de bileceğiz anlamı çıkar. Bu durumdakibir teori bilincin P’ye nasıl bağlı olduğunu açıklayabilecektir. Bütünçıkarımlar içerisinde, akla şu soru da gelmektedir: madem ki bilinçkavrayışımızın ötesindedir, özelliklerini kavrayabilen birisi bunu nasılbilecektir ya da bildiğini nasıl fark edecektir?

2. Fiziksel beyni çalışarak P’yi anlamak Diğer bir yol, zihin-beyin ilişkisinin beyin yani “et” kısmını çalışmaktır.P, tarafımızdan algılanamaz. Sorun, beynin fiziksel özellikleriniaçıklama zorluğundan ziyade, açıklayıcı bir teorinin olmamasıdır!Beynin fiziksel etkileri ve beyni gözlediğimiz şekilde açıklamak için

“bilinç” kavramı gerekli değildir. McGinn’e göre; zihin-beyin sorununuçözmede “benzetmeler” yapmak teori oluşturmaya yardım edebilir.Zihin-beyin problemi çözülebilirdir. Gizeme, metafizik sonuç ve

yorumlara gerek yoktur. Diğer yandan zihin-beyin sorunuçözülemezdir ve çözümlediği çözümlenemezliğin anlaşılması veçözümüdür! Ancak, bizim bu sorunun bir parçası olmamız, çözümünönündeki en önemli engeldir.

Page 148: Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

7/30/2019 Bilinç Nedir Bİlinç Beyin Sorununa Geleneksel yaklaşımlar

http://slidepdf.com/reader/full/bilinc-nedir-bilinc-beyin-sorununa-geleneksel-yaklasimlar 148/148

  | 148