BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri...

21
BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI PSİKANALİZ VE GELİŞİMSEL PSİKOLOJİDEN BİR BAKIŞ Daniel N. STERN Çeviri: Öznur Karakaş

Transcript of BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri...

Page 1: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASIPSİKANALİZ VE GELİŞİMSEL PSİKOLOJİDEN BİR BAKIŞ

Daniel N. STERN

Çeviri:

Öznur Karakaş

Page 2: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

ii

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 72

Bebeğin Kişilerarası DünyasıPsikanaliz ve Gelişimsel Psikolojiden Bir Bakış

Daniel N. STERNÖzgün adı: The Interpersonal World of The Infant – A View from

Psychoanalysis & Developmental Psychology

First published in the United States by Basic Books, a member of thePerseus Books Group.

ISBN 978-605-5548-86-5Copyright Özak Yayınevi (Psikoterapi Enstitüsü)

Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veyakısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik

ortamlarda yayımlanamaz.

Birinci baskı: Mayıs 2012

Editör: Tahir ÖzakkaşÇeviri: Öznur Karakaş

Yayıma hazırlayan: Sevgi Çorabatur & Menekşe ArıkDüzelti: Melike Yönten

Baskı: İklim OfsetNişanca Mah. Arpacı Hayrettin Sok. No:21 Eyüp/İstanbul

Tel: 0212 577 77 45www.iklimmatbaa.com

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORG.VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Caddesi No285Darıca-İZMİT

Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 6698

Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBULTel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102

www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com

Page 3: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASIDaniel N. STERN

Editör:Uz. Dr. Tahir ÖZAKKAŞ

Çeviri:Öznur Karakaş

Page 4: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde
Page 5: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

v

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ................................................................VII

CİLTSİZ BASKIYA GİRİŞ ......................................XI

I. KISIM SORULAR VE ARKA PLANI-1- BEBEĞIN ÖZNEL DENEYIMINI KEŞFETMEK:KENDILIK HISSININ MERKEZI İŞLEVI .................................3-2- BEBEKLİĞE DAİR PERSPEKTİFLER VE YAKLAŞIMLAR ........ 18

II. KISIM DÖRT KENDİLİK HİSSİ-3- ORTAYA ÇIKAN KENDILIK HISSI .................................51-4- ÇEKIRDEK KENDILIK HISSI: I.BAŞKASI KARŞISINDA KENDILIK HISSI .............................98-5- ÇEKIRDEK KENDILIK HISSI: II.BAŞKASIYLA BIRLIKTE KENDILIK HISSI ..........................145-6- ÖZNEL KENDILIK HISSI: I. GIRIŞ ............................. 180-7- ÖZNEL KENDILIK HISSI: II.DUYGULANIMLARIN UYUMLANMASI ............................. 199-8- SÖZLÜ KENDILIK HISSI ........................................... 233

III. KISIM BAZI KLİNİK YAKLAŞIMLAR-9- KLINIK AÇIDAN “GÖZLEMLENEN BEBEĞE” BAKIŞ .....265-10- TERAPÖTIK YENIDEN YAPILANMALARIN ARKASINDA

YATAN KURAMLAR ÜZERINE BIRKAÇ ÇIKARIM .............. 337-11- GELIŞIMSEL GEÇMIŞIN YENIDEN İNŞASINDA TERAPÖTIK

SÜRECE DAIR ÇIKARIMLAR ........................................... 374

SON SÖZ ............................................................401

KAYNAKÇA....................................................... 405

Page 6: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde
Page 7: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

vii

ÖNSÖZ

Bu kitaba giden yol birbirleriyle ilişkili pek çok şeyden ibarettir.Psikiyatri ve psikanaliz eğitimim boyunca bizden her vakayıpsikodinamik bir formülasyon çerçevesinde özetlememiz iste-nirdi. Bu da danışanın nasıl olup da ofisinizin kapısını çalan kişihalini geldiğini açıklamanızı gerektiriyordu. Bu açıklamadanışanın yaşamının mümkün mertebe en erken dönemineerişebilmeyi; bebeklik esnasında işleyen söz öncesi ve preödipaletkileri göz önünde bulundurmayı gerektiriyordu. Bu benimiçin her daim bilhassa da bebeklik dönemini yaşamın anlatısınatutarlı bir biçimde bağlamak gerektiğinde bir ıstırap olmuştur.Bu acı verici bir deneyimdi çünkü çelişkiler içerisindeydim. Biryandan geçmişin şimdiyi tutarlı bir biçimde etkilediğine dairgüçlü bir inancım vardı. Bütün dinamik psikolojilerin bu temeliddiası bana göre psikiyatriyi bütün tıp dalları arasında en ilgiçekici ve karmaşık olanı haline getiriyordu. Psikiyatri gelişimingerçekten önem taşıdığı tek klinik disiplindi. Ancak öte yandandanışanlarım kendi en erken dönemli geçmişlerini çok az bi-liyordu; bense onlara bu hususta sorular sormayı onlardan biledaha az biliyordum. Bu yüzden onların bebekliklerine dair çokaz bilgi içerisinden mevcut kuramlara en iyi uyanları bulupseçiyor ve bu seçilmişler arasından tutarlı bir geçmiş anlatısımeydana getirmeye çalışıyordum. Bütün vakalar için formüla-syonlar birbirinin aynı gibi görünmeye başladı. Ancak insanlarbirbirlerinden çok farklıydı. Bu alıştırma son derece kısıtlı ham-lelerle oyun oynamaya veya -daha kötüsü entelektüel sami-miyetsizlik kokan- aksi takdirde gerçekmiş hissi uyandıran şeyeçok yakından bağlı kalan bir girişime kalkışmak gibiydi.Yaşamın en erken dönemli ayları ve yılları kuramlarda başat vesağlam bir yere sahiptir ancak karşınızda gerçek bir kişidurduğunda spekülatif ve belirsiz bir role sahiptir. Bu çelişki

Page 8: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

viii

hala kafamı karıştırmakta ve ilgimi çekmektedir. Bu çelişkiyeyönelmek bu kitabın amaçlarından biridir.

Gelişimsel psikoloji üzerine mevcut araştırmaları keşfetmemleikinci bir yol göründü. Erken gelişim dönemine dair daha çokbulgu elde etmek üzere yeni yaklaşımlar ve araçlar elde ettim.Bu araçları klinik bir yaklaşımla birlikte önümüzdeki on beş yılboyunca kullanmayı sürdürdüm. Bu kitap kuram ve gerçeklikarasındaki çelişkiyi çözmek üzere deneyimsel yaklaşımın veklinik yeniden kurgulama sürecinin ortaya koyduğu bebeklediyaloğu yaratmaya çalışmaktadır.

Ancak bir üçüncü yol daha vardır. Bu yol şimdinin ancakgeçmişe dair bilgiler üzerinden anlaşılabileceğini öne sürenargümandır. Aşağı yukarı yedi yaşlarındayken, bir iki yaşındakibir bebekle başa çıkmaya çalışan bir yetişkini izlediğimianımsıyorum. O anda bebeğin derdinin ne olduğu bana o kadaraşikârdı ki... Ancak yetişkin bunu hiç de anlamışa benzemiyor-du. Son derece önemli bir yaşta olduğumu farkettim. Bebeğin“dilini” bilmekle beraber yetişkininkini de biliyordum. Henüzhala “çift-dilliydim” ve bu yetimin büyüdükçe yok olupolmayacağını merak ediyordum.

Bu erken dönemli anının kendine göre bir geçmişi vardır. Be-bekken hastanelerde çok zaman geçirdim. Neler olup bittiğinianlamak için bir gözlemci, sözsüz dili okuyabilen biri oldum.Hiçbir zaman bu yetimi yitirmedim. Psikiyatri eğitimiminortalarında etiyolojistleri keşfettiğimde bu benim için muazzambir heyecan olmuştu. Bebeklikte doğal olarak meydana gelensözsüz dil üzerine çalışmaya yönelik bilimsel bir yaklaşım önesürüyorlardı. Bu bana dinamik psikolojilerin tanımladığı sözlükendilik raporları analizinin zaruri bir tamamlayıcısını gibigöründü. Çelişkiyi çözmek için kişinin “çift-dilli” olması gere-kiyordu.

Page 9: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

ix

Kimileri oldukça kişisel unsurlar tarafından belirlenen araştırmaveya kuramın güven uyandırmadığını iddia edebilir. Diğerlerikişisel nedenlere dayalı bir geçmiş olmaksızın aklıselim kimse-nin araştırma yapma güçlüğüne katlanmayacağını söyleyecektir.Gelişimciler bu ikinci görüş üzerinde şanslarını denemelidir.

Bu kitabın yazılmasına doğrudan sebebiyet veren yol kendile-rine borçlu olduğum pek çok meslektaşım ve arkadaşımın etki-sinde çizilmiştir. Pek çok aşamada el yazmalarının tamamınıveya belli kısımlarını okuyarak hem bu kitabın yazılmasınıteşvik eden hem de onu tekrar tekrar şekillendiren önerilerinive eleştirilerini sundular. Bilhassa Susan W. Baker, Lynn Hofer,Myron Hofer, Arnold Cooper, John Dore, Kristine MacKain, JoeGlick ve Robert Michels’a teşekkürü borç bilirim.

Bu kitabın belli yönlerini şekillendirme hususunda üç grubunyardımı mühimdir. Belli bir süre Margaret Mahler vemeslektaşları Annamarie Weil, John McDevitt ve Anni Berg-man’la düzenli toplantılar yapma şerefine nail oldum. Vardığımpek çok sonuca katılmayacak olsalar da, farklı sonuçlaravardığımız tartışmalar yürütmek her daim besleyici oldu vekuramsal bilgilerimi ilerletti. İkinci grup bir çocuğun beşiktekikonuşmaları üzerine birlikte çalıştığımız Jerome Bruner, JohnDore, Carol Feldman ve Rita Watson’dan ibaret Katherine Nel-son’un grubuydu. Çocuğun söz öncesi ve sonrası deneyimleriarasındaki etkileşimler üzerine yürüttüğümüz tartışmalareşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmaküzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde RobertEmde ve Arnold Sameroff tarafından meydana getirilmişti. AlanSroufe, Arnold Sameroff, Robert Emde, Tom Anders, HawleyParmelee ve Herb Leiderman’la yürüttüğümüz tartışmalarilişkisel sorunların nasıl içselleştirildiğine dair sorunlarla müca-delemize yardım etti.

Bu süreçte Gelişimsel Süreçler Laboratuvarında çalışan pek çokkişinin her daim sunduğu katkılara de müteşekkirim: Michelle

Page 10: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

x

Allen, Susan Baer, Cecilia Baetge, Roanne Barnett, Susan Evans,Victor Fornari, Emily Frosch, Wendy Haft, Lynn Hofer, PauleneHopper, Anne Goldfield, Carol Kaminski, Terrel Kaplan, Kris-tine MacKain, Susan Lehman, Babette Moeller, Pat Nachman,Carmita Parras, Cathy Raduns, Anne Reach, Michelle Richards,Katherine Shear, Susan Spieker, Paul Trad, Louise Weir veYvette Yatchmink.

Laboratuvarımızın dışında olup da işbirliği yapma fırsatıyakaladığım CUNY’denJohn Dore’a ve Cenevre’den BertrandCramer’e de teşekkürü bir borç bilirim. Bu metnin her düzeydehazırlanmasına sunduğu destekten ve bu eserin yazılmasını veprofesyonel hayatımın geri kalanını idame ettirebilmemimümkün kılan idari yeteneğinden ötürü Cecilia Baetge’yeteşekkür ederim.

Basic Books’taki editörüm hassasiyet ve zamanlamasınınaltındaki teşviki, eleştirileri, görüşleri, sabrı, sabırsızlığı ve tes-lim tarihleriyle mükemmeldi. Nina Gunzenhauser’in zihinberraklığı ve redaksiyondaki sağduyusu vazgeçilmez oldu.

Bu esere ilişkin araştırmaların çoğu Herman ve Amelia Ehr-mann Derneği, William T. Grant Derneği, PsikanalitikAraştırma Fonu, March of Dimes Ulusal Derneği ve Ulusal ZihinSağlığı Enstitüsü ve Warner Communications A.Ş. tarafındandesteklenmiştir.

Son olarak –en büyük ortaklarım olan bebeklere ve ebeveynle-rine onlardan bir şeyler öğrenmemize izin verdikleri içinteşekkür etmek istiyorum.

Page 11: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

xi

CİLTSİZ BASKIYA GİRİŞ

Son derece hızla değişen bir sahada onbeş yıl önce yazılmış birkitaba yeniden uğramak başlıbaşına çelişkili bir iştir. Tamamenbaştan mı yazmalı yoksa öylece kalmasına ve diğer şeylerle bir-likte yolunu bulmasına izin mi vermeli? Her iki alternatifi detatmin edici bulmadığımdan üçüncü bir çözüm geliştirdim vekapsamlı bir Giriş daha yazdım. Bu tashih belli mevzularıdüzeltmemi, eklememi, çıkarmamı ve geliştirme-mi sağladı. Buyine bir adım geri durup kitabın etkisini değerlendirmemi veona karşı yöneltilen kimi eleştirileri yanıtlamamı sağladı. Sonuçolarak bu tashih kitabın düşünce yapımda ne gibi bir güzergâhizlediğini görmemi sağladı.

Belli mevzulara yeniden değinmek

Bu kitap son on beş yıldır on ayrı dilde basılmıştır. Dört mevzuen geniş ilgiye mazhar olmuş gibi görünüyor.

KATMANLI GELİŞİM MODELİ

Birbiri ardı sıra gelen her bir gelişim aşamasının bir öncekininyerini almakla kalmayıp onu ortadan kaldırdığı gelenekselaşamalı modelin aksine, bütün bir yaklaşımı yeniden düzen-leyen burada öne sürülen katmanlı model kendilik hislerinin,sosyo-duygulanımsal yetilerin ve ötekilerle-birara-da-olmayollarının giderek arttığını öne sürmektedir. Meydana gelenhiçbir evre yokolmamakta; bunların her biri aktif kalmakta vedinamik bir biçimde ötekilerle etkileşim kurmaktadır. İşin aslıher bir saha onu takip eden sahanın ortaya çıkmasınıkolaylaştırmaktadır. Bu şekilde bütün kendilik hisleri, bütünsosyo-duygulanımsal yetiler ve bütün ötekilerle-birlikte-olma

Page 12: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

xii

yolları yaşam boyunca bizimle birlikte kalır; bunun aksineaşama modeline göre daha erken gelişim dönemli organizasyonyalnızca sürece-benzer bir gerileme vasıtasıyla erişilebilirolmaktadır.

Katmanlı modele geçişin iki nedeni vardır. İlkin, klasikFreud’un psikoseksüel aşamaları (saplanmalarla dolu) yüzyı-lınüççeyreğini aşmış olmamıza rağmen daha sonraki psikopatoloji-lerle bağlantılanma vaadini yerine getirememiş; yeni fikirüretememiş ve giderek ikna kabiliyetini ve ilgi çekiciliği-niyitirmiştir. İkinci olarak, zamanının başat gelişim paradig-masıolmayı sürdüren Piaget’nin aşama modeli bebeğin cansız fizik-sel dünyayla (uzayla, zamanla, sayılarla, hacimle, ağırlıkla vs.)karşılaşmasını açıklamakta ancak asıl ilgimi çeken kendilik veötekilerden ibaret daha zengin ve karmaşık sosyo-duygusaldünya üzerine geliştirdiği kavramsallaştır-malarda yetersizkalmaktadır.

Kitabın 1985 yılındaki orijinal baskısında, -(henüz) elle tutulurkanıtlar olmaksızın- bebeğin insani dünyayla karşılaş-masınınbirincil olmasa da kesinlikle ikincil de olmadığını ve onuncansız, fiziksel dünyayla karşılaşmasını yönlendirenlerden farklıve ayrı psikolojik ilkelerle modellendirilmesi gerektiğini iddiaetmiştim. Bu iki karşılaşma birbirine paralellik gösterecekşekilde ilerlemektedir: Kitabın esas vurgusu bunun üzerindedir.

Sahada çalışan çok kişi bebeklerin ve yetişkinlerin fiziksel veinsani dünyayla karşılaşmak ve bunlardan mana çıkarmak içiniki farklı, paralel algı, bilişsellik, duygulanımlar ve bellek sistemiolduğunu (gerçekte olmak zorunda olduğu) düşün-müştür.Elbette, bu iki sistem dinamik bir etkileşim içerisindedir. Keli-menin geniş anlamıyla yerel bilginin kendine mahsusluğunu

Page 13: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

xiii

vurgulayan ve eski görüşlerden radikal bir kopuşa işaret edenbu yeni görüş son onbeş yıldır kanıtlan-makta ve kuramsal an-lamda güçlenmektedir. (Örn. Bkz.. Braten, 1998; Leslie, 1987;Rochat, 1999; Thalen ve Smith, 1994). Şu anda bu hem normalhem de patolojik gelişimde (özellikle otizm) son derece verimlisonuçlar sunmaktadır.

Aslında katmanlı model yeni değildir. (Paralel modeller kavramınispeten çok daha yenidir). Bu büyük ölçüde Werner ve Kap-lan’ın (1963) spiralleri gibi diğer ardışık olmayan modellerdenetkilenmiştir. Bazı psikologlar bunun esasında gelişim değilbüyüme modeli olduğunu öne sürerek bu modelieleştirmektedirler. Her ne kadar bu eleştiride haklılık payı olsada, bir model kucaklama iddiasında olduğu verilere uyumgöstermelidir. Burada özetlenen katmanlı model, aşamalı mod-ele nazaran bebeğin insani dünyanın kendine mahsus özellikle-rini karşılamasına daha uygundur. Her halükarda, bu model pekçok araştırmacının düşüncelerini en azından insani etkileşimdedaha önceki diğer modellerden çok daha ileri götürmüştür.

KENDİLİĞİN ORTAYA ÇIKIŞI

Kitabın kendilik/başkası farklılaşmasının doğumda veya dahaönce başlamış olduğu yönündeki görüşü de bilhassa psikanali-zin etkisi altındaki çevrelerde yine tartışmalara neden olan birkonudur. Eğer bu farklılaşma özel bir evrenin ürünü değilse,kendiliğin ötekinden “nihai” ayrışmasının zamanının anlamlıbir biçimde saptanması mümkün değildir. Kendiliğin ötekindenayrılmasını evreye-özgü gelişimsel bir ödev hatta gelişimsel birödev olarak görmek yerine bu kitap kendilik/başkasıfarklılaşmasının daha en başından işler durumda olduğunu önesürmektedir. Bu yüzden, bebeğin ana gelişimsel ödevi ters

Page 14: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

xiv

yönlü yani ötekilerle bağlar kurmaya, ilişkiyi artırmayadönüktür. Esas itibariyle doğumdan itibaren işler halde bulunanparalel (algısal, bilişsel ve duygulanımsal) sistemler üzerineyukarıda atıfta bulunulan araştırmanın kendilik ve başkasınınbaşlangıçtan itibaren farklılaşmış olduğu fikrini desteklemekte-dir.

Bu görüş patolojiler söz konusu olduğunda bağlanma stratejilerive sorunlarına daha fazla vurgu yapmakta ve “normal otizm,”“ilk narsisizm” ve “sembiyoz” gibi evrelere dayalı kavramsalla-ştırmayı asgari düzeye indirmekte hatta ortadan kaldırmakta-dır. Bu elbette yaşamın ilerleyen anlarında patolojik varlıklargibi bunlara belli belirsiz benzerlikler gösteren olgular olmadığıanlamına gelmemektedir. Bunlar elbette mevcuttur ancakbunların kökeni yaşamın ilk iki yılında aranamaz; bu yüzdenbastırmanın meydana gelmesine mahal verecek şekilde bellipatojenik mekanizmalar için kaynak teşkil edemezler.

Genel olarak, bahsi geçen kendilik hislerinin temelinde bebektezamanında yeni kapasitelerin gelişmesiyle erişilebilir hale gelenyeni dünya ve kendini-gözleme imkânlarının ortaya çıkmasıyatmaktadır.

Kendilik ilk üç söz-öncesi hisleri söz konusu olduğunda –ortayaçıkan kendilik hissi, çekirdek kendilik hissi ve öznel(öznelerarası) kendilik hissi- bunların açıkça zamansal bir diziiçerisinde ortaya çıktıklarından; her yeni düzeyin yukarıdabahsedildiği üzere katmanlı bir biçimde ötekilere eklendiğindenartık eskisi kadar emin değilim. Bu hususta bütün bu üç evreninbirarada ve büyük ölçüde birbirleriyle dinamik ilişkiler içeri-sinde ortaya çıktıklarını düşünme eğilimindeyim. Kitabı şimdi

Page 15: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

xv

yazıyor olsaydım bunlara sözlü olmayan kendiliğin ayrı alt ka-tegorileri derdim. İlerledikçe bunun nedenlerine değineceğim.

SÖZSÜZ OLANLA UĞRAŞMAK

Sözsüz davranışları vurgulamak da yine tartışmalara yol açtı vemevcut düşünce yapılarını zorladı. Bebeklerle çalışan gelişimci-ler sözsüz iletişimle uğraşma hususunda rahattır. Ancak psika-nalistlerin çoğu için bu geçerli değildir. Onlar daha ziyadesözlerle, anlatımsal yorumlamalarla ve anlamla iştigal etmekte-dir. Bu kitap kısmen gelişimsel psikoloji ve psikodinamik psiko-terapinin görüşlerini biraraya getirdiğinden, sözlü ve sözsüzolanın karşılaştığı doğal bir gerilim, bir tür türbülans alanı or-taya çıkmaktadır. Kitaptaki kavramların çoğu ve kitabın etkisahası bu karşılaşma üzerine kurulmuştur.

Öncelikle verileri meydana getiren birimlerin boyutları söz ko-nusudur. Bebek gözlemcileri saniye veya bölünmüş saniyeleriçerisinde cereyan eden küçük davranışsal birimler üzerineçalışmak zorundadır. Daha büyük birimler küçük birimlerintekrarı ve yuvalanması sonucunda meydana gelir.

Bu gözlemlerin yöntemi tamamen olmasa da temel olarak mi-kro-analitiktir. Psikoterapistlerse anlatım formatında bütüncülbir anlam kazanan tutarlı, yuvalanmamış anlam ağlarıylauğraşmaktadır. Bu boşluğu kapatmanın (kapatmaya çalışmanın)bir yolu daha küçük davranışsal şablonlara örtük, anlatım-benzeri anlamlar bulmaktır (veya atfetmektir). Bu benim vearaştırmaların klinik karşılığını arayan diğerlerinin seçtiği yol-dur. İlerde bunun avantajlarına ve tehlikelerine değinilecektir.

Kitabın sözsüz alana yönelik anlatım yaklaşımını uygulama-sının bir sonucu da sözsüz alan üzerine çalışanpek çok psikote-rapist için faydalı olacak bir dilin keşfedilmesidir. Bilhassa dans,

Page 16: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

xvi

müzik, beden ve hareket terapilerine ve varoluşçu psikoterapi-lere değinmekteyim. Aklımda bu tarz terapiler bulun-madığından bu gözlem hoş bir sürpriz gibi geldi. Bu terapilerüzerine daha çok şey öğrendikçe düşüncelerim zenginleşti.

Münasip bir (mikro) analiz düzeyindesözsüz dünyayla uğraş-manın en önemli sonucu içsel nesne ne demektir ve nasıl mey-dana gelir gibi soruların yanıtlanması hususuna ışık tutmasıdır.

ÖTEKİYLE-OLMA YOLLARINA KARŞI İÇSELLEŞTİRMELER

Kitap yakın zamanda gelişimsel psikolojide ortaya çıkankavramları almakta ve bunları psikodinamikle son derecealakalı olan malzemeye uygulamaktadır. Bu daha önce hiçgerçekleştirilmemiştir. İçsel nesnelerin tekrar eden nispetenküçük etkileşimsel şablonlar üzerine inşa edildiği fikri mikroanalitik yaklaşımdan elde edilmiştir. Böylesi içsel nesneler neinsanlar ne de ötekilerin parçaları veya yönleridir. Daha ziyadebunlar ötekiyle etkileşim içerisindeki kendiliğin şablon halinialmış deneyimlerinden inşa edilirler. İçeride olan (ör. içsel ola-rak temsil edilen) interaktif deneyimleri meydana getirir.

Kitabın pek çok yerinde bu içsel nesnelere genelleştirilmişetkileşimlerin temsilleri denmektedir (GET’ler). Bununla bir-likte bunlara ötekiyle-olma-yolları ismini vermeyi tercih ediyo-rum. Bunun amacı yaşanan olguları deneyime daha yakın veklinik olarak faydalı bir biçimde tanımlama adına vurguyuoluşum sürecinden almaktır.

Bu içsel nesne dünyası görüşü dinamik psikoterapilerzamanında hâkim olan görüşlerin çoğundan kopulmasıanlamına gelmektedir. Öznel dünyayı –bilhassa fantezilerin(özellikle “orijinal” veya doğuştan gelen fantezilerin) etkilerini-resmin dışında bırakarak daha genel manada bebeği kendisine

Page 17: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

xvii

nesnel olarak olup bitenleri tıpkı bir gözlemci tarafındankaydediliyormuşçasına inşa eden sahih bir okuyucu gibigörmektedir.

Gerçek yaklaşımın özüyse farklıdır. Görüş o anda erişilebilirhale gelen sözsüz etkileşimler üzere verileri yeni metodolojilersayesinde araştırmak ve bu verileri alarak diğer mevcut kavram-lar temelinde bebeğin zihinsel olarak kendilik ve başkası de-neyiminin öznel dünyasını nasıl inşa ettiğini hayal etmektir. Budavranışçılık değildir, daha ziyade davranışın nasıl zihinsel ola-rak inşa edildiği üzerine temelli spekülas-yonları yeni davranışgözlemleriyle birlikte ele alan bir tekniktir. Her ikisini de içer-diğinden davranışçılıktan büyük (ve genellikle sallantıda) biradım ötededir.

Bunun arkasındaki niyet doğuştan gelen fanteziler kavramınıyerinden etmek değil belli doğuştan gelen unsurlara –fanteziler,eylem eğilimleri, tercihler, değerler vs.- dayanmak ve bunlarıaraştırmak zorunlu hale gelmeden evvel nasıl klinik olarakanlamlı bir öznel dünya inşa edilebileceğini görmektir. Bir ma-nada bu yaklaşım henüz bilinmeyen doğuştan gelen unsurlarınhangilerinin gerekli olduğunu daha iyi sınırlandırmak ve bunla-ra daha iyi odaklanmak için tanımlayıcı bir alıştırma olarakgörülebilir. Sonuç hem bebeğin (ve yetişkinin) içsel dünyasıhem de oluşum süreci üzerine daha geniş bir diyaloğun yolununaçılması olmuştur.

Belli bölümler üzerine tartışmalar

“GELİŞMEKTE OLAN KENDİLİK HİSSİ” (3.BÖLÜM)

Kimileri için en heyecan verici bölüm olan bu kısım başkalarıaçısından en kafa karıştırıcı bölüm olmuştur. Sanırım bununnedeni süreç ve içerik arasındaki net olmayan sınırdır. Odak

Page 18: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

xviii

noktası zihinsel bir içerik kazanan (öznel) deneyim oldu-ğundabu ayrımı yapmak pek de kolay olmamaktadır.

3. bölüm bebeğin zihninde organizasyonun meydana gelebilme-sinin pekçok yolunu tanımlamaktadır. Meydana gelmekte olanorganizasyon süreci kavramı hâlihazırda kavran-maktadır; bunudışarıdan bakarak dahi anlamak müm-kündür. Asıl zor olan birsonraki adımdır: Meydana gelmekte olan organizasyon süreci-nin deneyimi...Ortaya çıkan kendilik hissi işte bu sürecin de-neyimiyle ilgilidir.

Pek çok deneyim türü olmasına rağmen (ör. transmodal) şuanda listede eksik olduğuna inandığım belli bir bilinçkavramıdır. Süreç deneyimi münferit, sınırlandırılmış bir olayveya an; bir tür “şu-anda-varolagelme” olabilir (Woolf, 1923). Buözelliğe sahip olmadığı müddetçe gelişmekte olan kendiliğizihnin ilerlemeci bir biçimde organizasyonuna neden olan tektek zihinsel ve fiziksel aktivitelerden ayırt etmek mümkünolmayacaktır.

Bu yüzden bir sonraki soru ne tür bir bilinçten bahsediyoruzolacaktır. Meydana gelmek derken ne tür bir andan bahsediyo-ruz? Kitabın orijinalinde bu sorulardan uzak durdum. Bu soru-lara değinmek için yaşamın ilk anlarında bebeklerin erişimindeolan ilk bilinç kavramına ihtiyaç duyacağız.

Yeni şekillendirilmiş zihin yaklaşımı üzerine çalışan araştır-macılar zihin ve beden arasındaki keskin geleneksel ayrım artıkmuhafaza edilemez bir hal aldığında bebeklikte kullanılabilirhalde olan bir ilk bilinç kavramına dair öngörü-ler geliştirmiştir(ör. Clark, 1997; Damasio, 1999; Varela, Thompson ve Rosch,1993). İlk bilinç kendi üzerine düşüne-mez; söze dökülmemiştirve ancak “şimdiye” tekabül eden mevcut anda bulunmaktadır.

Page 19: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

xix

Temel görüş pek çok kısımdan ibarettir. Bunlardan ilki bütünzihinsel edimlere (algı, hissetme, bilişsellik, hatırlama) beden-den bilhassa da iç hislerden gelen girdilerin eşlik etmesidir.İçsel girdi anlık uyarılma, aktivasyon, zindelik, motivasyonailişkin aktivasyon dereceleri veya doyum (pek çok sistemde) veiyi olma hallerini içermektedir. Bu girdi Damasio’nun (1994,1999) “arkaplandaki hisler” dediği şeydir. Bu kitapta canlılıkduygulanımları olarak ortaya konan şeye benzerdir. (bkz. Bil-hassa Damasio 1999, s.287). Bedenden gelen bir diğer girdi debedenin süregiden zihinsel aktiviteyi (algılama, düşünme vs.)sağlamak, desteklemek ve yoğunlaştırmak vs. için yaptığıtakınılan duruş, hareketler (gözlerin, kafanın veya bedenin),mekânda yer değiştirme ve kas tonunun kasılma ve gevşemesigibi her şeyi içermektedir. Beden asla hiçbir şey yapmadandurmaz. (Rodin’in Düşünen Adamı’nı göz önüne getirin. Hare-ketsiz durmaktadır; kafasını eline almış bir dirseği dizindedir.Hareket etmediği doğrudur ancak bu duruşunda muazzam birgerilim barındırır. Bu da neredeyse bütün kas gruplarındanyoğun iç algısal geribildirim aldığını göstermektedir. Bu geribil-dirim Düşünen Adamın muhtemelen yükseliş gösterenuyarılma düzeyiyle birlikte belli düşüncelerinin hasar görme-sine neden olan arkaplandaki hisse yol açar. Önplan ve arkaplanarasındaki kontrast gözlemcinin dikkatini çeker ve vermekistediği mesajı ifade eder).

Bütün bu beden işaretleri –henüz belirlenmemiş kendilik ola-rak- kendilikten gelmektedir. Böylesi işaretlerin dikkatealınması gerekmez. Farkındalık düzeyine taşınmaları gerekmez.Ancak bunlar yine de arkaplanda mevcuttur. Onlar canlıolmanın dinmeyen müziğini teşkil eder. İşte bu yüzden bumüzikteki değişimlere veya modülasyonlara canlılık duygula-

Page 20: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

xx

nımları diyorum. İşte bu müzik gelişmekte olan kendiliğin –Damasio’nun (1999) terminolojisinde “proto-kendilik”-ortayaçıkmasını sağlayacaktır. Ancak ilkin bunun zihinsel aktiviteylebirleşmesi gerekir.

İkinci unsur da böylece felsefede ifade edildiği üzere yönelimselbir nesnedir. Yönelimsel nesne zihnin yöneldiği herhangi birşeydir. “Akılda olan” ne varsa odur. (Psikolojik anlamda motiveolmuş bir amaca yönelme niyeti olmasına gerek yoktur). Bukırmızı bir top, içsel bir acı, ağızda meme ucunun yarattığı his,bir düşünce, bir anı olabilir.

İlksel bilinç içsel nesnenin ve bedenden gelen hayati arka planişte bu at başı gitme halidir. Bedenden gelen girdi içsel nesnedeneyimini yaşayanın siz olduğunuzu belirtir. İçsel nesneninyaşayan canlı gözlemcisi dolayısıyla bir kendilik hissi meydanagelir. İşte ortaya çıkan kendilik hissi derken bunu kastediyo-rum: Verili bir anda dünyayla (veya kendinle) karşılaşarak canlıolduğunun deneyimlenmesi; bir deneyim yaşama sürecininfarkındalığı... Deneyimin içeriği herhangi bir şey olabilir.

Ne zaman ilksel bilinç anı mevcut olsa, deneyimleyen kendilikhissedilir ve dünyada konumlandırılır. O anda, ortaya çıkankendilik hissi ortaya çıkar. Bu bir saatte veya dakikada pek çokkez meydana gelmelidir. Her ne kadar bu ilksel bilinç anları kısave periyodik olsa da, yaşamın süregiden müziğinin provalarınısunar. Ortaya çıkan kendilik hissi Damasio’nun (1994) tabiriyledeneyimleme sürecinde yaşayan kendiliği yeniden belirleyen birtür “nabızdır.” Dahası, canlılık duygulanımlarının dinamikniteliği deneyimi çerçeveleyen bir zaman zarfı olmasını da te-min eder.

Page 21: BEBEĞİN KİŞİLERARASI DÜNYASI...eşsizdi. Üçüncü grupsa gelişimsel psikopatolojileri çalışmak üzere Davranışçı Bilimler İleri Araştırma Merkezinde Robert Emde

xxi

Köpeklerin ve üst düzey hayvanların ilksel bilince benzer bir şeydeneyimlediklerine inanmamak için bir nedenimiz yoktur.İnsanlar arasında da bebekliğin erken gelişim dönemlerindeilksel bilinç anları bilhassa uyanık hareketsizlik ve temkinliaktivite anları esnasında en bariz biçimde ortaya çıkıyor gibigörünmektedir.

3. bölümde verilen örneklerin çoğu iki farklı yönelimsel nesne-nin at başı gitmesiyle ilgilidir. Burada vurgulamak istediğim buat başı gitme halinin kendi içinde hayati bedensel hisler ve de-neyimin canlılık duygulanımlarındaki değişimlerle at başıgittiğidir. Bu bakış açısıyla, bölüm neyin, ne zaman meydanaçıktığının daha net bir tanımı vasıtasıyla yeniden okunabilir.

“ÇEKİRDEK KENDİLİK HİSSİ:I. BAŞKASI KARŞISINDA KENDİLİK HİSSİ”(4.BÖLÜM)

4.bölümde dört nispeten değişiklik göstermeyen deneyimdenibaret olan çekirdek kendilik açıklanmıştır: Kendi edimlerininfail olma, kendiyle tutarlı olma, kendine ait bir geçmişi olma(süreklilik) ve duygulanım hissi. Bugün olsa duygulanım hissinieleyerek bu sayıyı üçe indirirdim. Artık buna ihtiyaç duymuyo-rum çünkü yukarıda bahsettiğimiz geniş ortaya çıkan kendilikve aşağıda bahsedecek olduğum süreklilik hissi tarafındankapsanır hale gelmiştir. (Ancak niyetim zihinsel yaşamdaduygulanımın her daim işleyen merkezi rolünü asgari düzeyeindirmek değildir.)

Kendi geçmişine sahip olmayı da kendiliğin sürekliliği olarakdeğiştirirdim. Geçmiş çok zengin bir kavram geçmiş hissi vebunun şimdiyle bağını ima etmektedir. Aslında kastettiğim şeybebeğin ilksel bilinç anlarında kendisiyle karşılaştığında arkap-landa yer alan hayati hisler ve canlılık duygulanımları ve