B HZ . PEYGAMBER DEVRi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00033/1979_c18/1979_c18_3/... ·...
-
Upload
nguyendiep -
Category
Documents
-
view
230 -
download
4
Transcript of B HZ . PEYGAMBER DEVRi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00033/1979_c18/1979_c18_3/... ·...
1 ı
i.
B u araııtırmamızda .Hz. Peygamber dev_ri. hadis öğrenimini özet olarak ele almak istiyo-
. tuz. Daha sonra yayınlamayı dü§Ülldüğümüz iki ayrı araııtırmada da
· kısmet olursa, sahabe ve Tabi'ün devirlerindeki hadis öğrenimini aym ııekilde tetkik etmek dü§Üllcesindeyiz. Niyetimiz böylece· · yaklaşık bir, bir-buçuk asırlık hadis öğrenim seyrini ortaya koymaya çalııımak
tıı•.
önce ııurasına iııaret etmeliyiz ki, burada söz konusu edilecek hadis öğreniminden maksat, Hz. Pey. gamber'e ait rivayetlerin ilk müslümanlardan olu§an toplum. içinde yayılmasıdır. Bu durumda öğrenim tabiri rivayetten ayrı olarak··· ele alınmaktadır. Aslında öğrenirnin rivayeti de kapsadığını; yahut her ikisinin e§ manalı sayılabilece~ni söylemele mümkündür. Ne var ki biz; rivayet-
-;ı-' le, e~as itibariyle hadisielin hıfz ve · zabt suretiyle tesbit edilerek ba§kalanna nakledilrri.esini; öğrenim tabi~ riyle de, yukarıda oelirtildiği gibi, bazı vasıtalarla toplum içinde yayı!- · masını kasdetmelc ·durumundayız. Bu suretle öğrenim tabiri daha umumi mahiyette kullanılmakta; rivayet ise adeta onun vasıtalarından biri olmaktadır.
Konumuza girmeden önce hadis tabirinin manalarmı kısaca hatırıatmakta fayda görüyoruz.
Ha d i s
· Bilindiği· gibi hadis kelimesinin. sözlük anlamı ~'kadim"in zıddı olarak "yeni, sonradan olan, yeniden meydana gelen'' dir.1. Kelimenin sülasi denilen kök fiilinde bu mana asıl - . olmakla birlikte "bir §eyin ucu, ba§-langıç, parlaklık" gibi ikinci derecede manaları da vardır.
HZ . PEYGAMBER
DEVRi HADiS
·ÖGRENiMi'
DR. MÜCTEBA UGUR
Kur'an-ı Kerim'de hadis kelimesi söz ve haber kar§ıl~ğı. olarak kullanılır ve · çok kere bizzat Kur'an-ı Kerim'in kendisine i§aret eder.. Mesela,
"Sizler, bu sözü mü küçümsiiyorsnnnz'/ !"2 "(Kur'an-ı Keriın'i Muhammed ken
. disi uydur<ln diyenler) eğer sözlerinde doğruysalar (kendileri dç) ona benzer bir söz getirsinler."s.
(1) LlsAnu'l-Arab. (hds) maddesi; elCevhert, es-Sihah, iifısır 1396, I f278. Krş. es-SuyO.t!, Tedrtbu'r-RAvt (2. :Bas., Kahire, 1966), I j412.
(2) 56. Viikı'af81.
(3) 52. TO.r J34. .
136 ·@ JMAYIS -HAZİRAN 1979 ı@. CİLT: 18- SAYI: 3 ıtj D1YANET DERG15! ıS
"SÜPHESiZ . SÖZLERIN EN GÜZELi ALLAH'IN KiTABlDlR. EN KlYMETLi HiDAYET iSE HZ. MUHAMMED'iN (S.A.S.) YOLUDUR.".
ilahiyat Fakültesi Hadis Ast.
Bu iki ayette hadis kelimesi, görüldü~ü gibi, "söz" manasma gelmekte ve Kur'an-ı Keri_rn'i kasdetmektedir. Ayın lrelime benzerleri gibi §U iki ayette. "haber"·manasmadır:
"Sana Mftsii!nın haberi geldi ıhi ?""·
"İbrabiın'in ağırianan koniıldannın baberi sana geldi mi ?"s,
Hz. Peygamber'le ilgili rivayetlerde de hadis kelimesinin çoğunlukla yine "söz" manasma kullanılruğı
görülür. örnek vermek gerekirs~,
"Zandan Im9mın; ,9ünkü zan, sözün yalam en çoli: olamdır."G
Tanınmış sahabi Abdullah b. Mes'ıid'un (öl. 32f652) §U meşhur sözünde de hadis, aynı n!anaya gelir:
"Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah'ın kitabulır. En kıymetli hidayet ise :Hz. Mnlıammed'in (s.a.s.) yoludnr."
Kur'an-ı Kerim ·ve hadislerde söz ve haber gibi manalarda kullanılmış. olan· bahis mevzuu hadis kelimesi. teiim olarak, Hz. ·Peygamber'e ait söz, fiil, takrir ve sıfatıann yazılı ifadesidir.s Bu durumda Hz. Peygaı:nber'e nisbet edilen rivayetler; gerek fiil, ,gerek söz, gerekse takrir veya. vasıf §eklinde. ona atfedilen, bir ·başka deyişle, o~nun1a ilgili
(4) 20. Tii.hiif9; 79. Nii.zi'ii.tf15. (5) 51. Zariyii.t f24. (6) Bubari, Vesayii., (İst. 1315), III f188;
Nikll.h: VIf136; Edeb: VIIf88, 9; Fera'iz: VIIIJ3; MUslim, Birr, (İst. 1329-1333} VIII f10; Tirmizi, 28. Birr -56: (Kahire .1937-1975) IV f256 r. 1988; el-Muvatta (Mesabihu's-Sunne kenarında, Mısır, 1318), Husnu'lHulk: IIf199.
(7) Buhii.ri, Edeb: VIIJ96; İ'tisii.nı: VIIf · 139.
(8) Tedribu'r-Rilvi, gös. yer; el-Kıısımi, Kavii.'idu'l-Tahdis (2. Bas, Kahire, 1961), 61; M. Tayyib Ok!ç, Bazı
, Hadis Meseleleri ltzerine .. Tetltikler, İst, 1959, 3; İbn Haceri'l-Askalii.nt, Nuzhetu'n-Nazar Şerhu Nuhbeti'lFiker, İst:. 1305: 7: ez-Zurkll.ni, elMenhelu'l-Hadis fi Ulümi'l-Hadiıs
(2. B as. Kah! re, 1363): I f50.
10 DİYANET DERGİSİ ıe· CİLT: 18- SAYI: 3 i® :MAYIS- HAZİRAN 1979 ı(i} 137
[.
i ~
ı 1
'i 1
1
'i 1
H ' !i
'i ıl ll ıı. ii tı ~~ ,, '}l ~ il. '
olan nakiller hadisin esasını teşkil
ederler. Bu nakiller başlangıçta sa" habi denilen, Bz. Peygamber'i gören; O'nun sohbetinde bulunmuş olan ilk müslümanlar tarafından nakledildiklerinden hadis, bir anlamda, O'na ait herhangi bir konuyu dile getiren sahabe ifadeleri olmakta,dır.
Tammını kısaca hatırlatmay~
çalıştığımız hadisler, tekrar edelim, Hz. Peygamber'le ilgili rivayetlerdir. Şimdi bu rivayetlerin Hz. Peygamber zamanındaki öğrenimini ele alabiliriz. Ancak daha önce bu devir hadis öğrenimine tesir eden arnillerden -ı söz etmek yerinde _olacaktır.
Hz. Peygamber De,Ti Hadis Öğrenimine Tesir Eclen Arniller
Hz. Peygamber'in, - peygamberlik vazifesinin ilk nübüvvet merhalesinden umumi tebliğ merhalesine kadare - emrolund~ğu vazifeleri hakkıyla yapmış olduğu tarihi bir ger-. çektir. O bu v,azifeyi yaparken :Allah'ın vahiyle çizdiği yoldan yürümüş; o yolun hudutlarını korurnu§tiır. İslami prensipler en açık biçimde onun sağlığında ortaya konulmuştur. Gerek bir peygamber olarak bu şekilde; gerekse insan: olarak kimdi kijitür ve insiyatifiyle o, içinde yaşadığı to!Jlumda yeni bir idare, hukUk, siyaset, iktisat ve terbiye sistemi yerleştirmiştir. Öğretmen ve e~ticisi Hz. Peygamber, öğrencisi sahabe, proğramı ise Kur'an-ı Kerim ve sünnet ·oıan bu yeni sistem çok kısa bir süre içinde insanlık tarihinde benzeri görülmemiş başanlı sonuçlar vermiştir.
öte yandan vefatını takip eden sahabe devri ictiinii'i hayati, fer
. di haklar, aile nizanıı, devletler hukuku, siyasi ve ikt_isadi esı;ı.sların hep-
DR. MÜCTEBA UC.UR
si de O'nun. peygamberliği sırasında konulmuş kaidelerin devamından baş. ka bir şey değildir. Sa:habe; Hz. Peygamber'in sağlığında cereyan eden olaylan ve bu olaylan tanzim edici
- ma:hiyetteki tatbikatıan; .kendileri bizzat içinde yaşadıklarından, kolaylıkla öğrenmişler; hem hayatta iken hem de vefatından sonra kendi hayatlannda uygulama yoluna gitmişlerdir. Bu nedenle Hz. Peygamber'in henüz sağlığında meydana gelen 6-
la.ylarla O'nun çeşitli söz, für ve davramşlannı en ince teferruatına kadar, tesbit ve muhafaza etmek mümkün olabilmiştirıo. Şayet o devre ait bugün eli_mizde bulunan malumat bu kadar bolsa, bunu Hz. Peygamber'in şahsı ye tatbikatlanyla ilgili malumatın ilk müslümaniann oluşturduğu toplumda öğrenilmi§ ve yayı;,ın hale gelmi§ olmasına borÇluyuz. Eğer -öyle olmasaydı hiç de-
. ğilse muhafazası V-:! gelecek nesle aktarılması mümkün olmazdı. O halde diyebiliriz ki, Allah Resulünün yaşadığı devre ait maiumat, bu arada pek
. tabii olarak hadisler, sahabenin öğrenimi ve aralannda -yaygın hale getiı"lllesiyle -korunabilmiştir.
Gerek şifiihi gerekse amell, Hz. Peygamberle ilgili bütün malumatı
sahabenin öğrenmesi ve _ · aralannda yaygın hale getirmeleri ise, anıiller sayesinde mümkün olabilmiştir. Söz konusu ilmillerin en mühimleri şunlardır:
(9) tbn Kayyimi'l-Cevziyye davet ve tebliğin beı;_ merhalede tamamlandığını belirtir. Bak. Ziidu'l-Me'ad, · (Kahire, tarihsiz): I f20.
(10) er-Ril.mehurmuzi, eıcMuhaddisu'l-
Fil.sıl Beyne'r-Ril.vi ve'l-Va'i, (Beyrut 1971;, 159; el-Hatlbu'l-Bağdii.dt,
Şerefu Ashil.bi'l-Hadls · (Ankara, 1971), 43.
138 •& lVIAYIS -HAZİRAN .1979 i. CİLT: 18 - SAYI: 3 le DİYANET DERG!S! !$
'
HZ. PEYGAMBER DEVRİ HAD1S öö-REN1:M1
a. Hz. Peygamber'in Teşviki
Hz. Peygamber, çevresini oluş
turan ilk müslümanlarm fert ve toplum hayatıyla ilgili esaslar vaz e. derken onlara bunlan öğrenip başkalarına da öğretmelerini telkin ve tav.· siyeden uzak kalamazdı; zira bir söz söylerken veya bir davranışta bulunurken yani.nda bütün .sahabilerin bulunmasına imkan yoktu. Söylediğini ya· da yaptığım bir grubun öğrenıriesi ise tebliğ prensibine zıt
düşerdi. Bu itibarla O'nun, kendisinden öğrenilenleriri yayılmasım teşvik edişi, bir bakıma peygamberlik" görevinin tabii bir neticesiydi.
Kayntı.klarıınızda Hz. Peygamber'iıi, ke'!ldisinden i§itilen veya görü. ierek öğrenilenleri baııkalanna ulaştırmak konusunda çeşitli vesilelerle sahabeye yaptığı tavsiye ve. telkillIere hatta emirlere dair bir hayli ri~ vayet vardır. En meşhur 9lanlanndan bir kaçım riakledelim.
"Bir ayet bile olsa, benden tebliğ ediniz." 11.
"Benim sözümü işiten, güzelce öğrenip başkalarına ilet-en kimsenin Allah yüzünü ak etsin."ı2,
"Siz benden işitiyorsnnnz. Siz.. den de (başkası) i~itir; sizden işitenden ise bir başkası duyar." ıs.
Veda Haccında sahabilere son olarak tavsiye ettiği hususlar arasında kendisinden duyduklannı başka~
!arına tebliğ etmeleri de vardır.
"Burada bulunanlarınız bulun. mayanlarımza (benden işittiklerini)
tebliğ etsin; çünkü olur ki, burada bulunan bir kimse işittiğini kendisinden daha .anlayışlı birisine uİaştırmış bulunur."ı-4.
O'n].lU ilim öğrenrrı:eğe teşvik ko. nusundalti sözlerini de aynı doğrultuda saymak müı_nkündUru.
ı ı
Burada işaret etmek yerinde o· lur ki, Hz. Peygamber'in,, kendisin" den öğrenilenleri tebliğ etmeğe te§viki yalnızca dini konulara müııhasır değildir.· Bir başka değişle ö, salıabeye sadece dini konulann öğrenilip öğretilmesini değil; ·aksine faydalı her ilmi tavsiye etmiştir. Söz gelişi Zeyd b. Sabit'i <öl. 45f66S) yabancı dil öğrenmeye sevketmiştirıs. Bu da O'nun, sahabileri fert ve toplum hayatı için gerekli bütün ilimleri öğ. renrneğe ve bu ilimleri toplum içinde yayınağa teşvik ettiğini gösterir.
Denilebilir lti hadislerin· öğrenilmesinde en önemli yeri Hz. P"eygam-ber'in sahabeyi teşviki alır. '
b. Sahabenin Şevk ve Gayreti
Hz .. Peygamber'in yukarıda söz konusu "edilen teşviltinin de tesiriyle sahabiler emsali görülmemi§ bir §evlt ve gayretle O'ndan görüp işittikleıi-
/ni öğrenmi§ler; ayrıca ba§kalanna naklederek onların .da öğrenmesini
(ll) Buhari, Bed'ul-Halk: IV f145; Tirmiz!, 42. İlim 13: Vf40 r. 2669; edDii.riml, Sünen, muk., I f136; :Müsned Kahire 1313: II fl59, 202, 214. Kar., Şerefu Ashabi'l-Hadis, 13, 14, 15; Kadi İyad, el-İlına, Kahire 1970, ll.
(12) Ebü Davud, ilm: · III f322 r. 3660; Tirmizi 42. İlm 7: V f34 r. 2656, 7, 8; İbn :Mil.ce, :Muk., 18: I f84 r. 230; :Müsned: If437.
(13) Ebü Davud, !ım·: III f322 r. 3659; el:Müstedrek I f95; 1\iüsne·d: IV ]340. Krş. Şerefu Ashabi'l-Hadis, 38; elİlına'; io.
(14) Buhil.ri, ilm: I f25, 6; Hac: II f91; Tirmizi 42. tım 7: V f34 r. 2657; İbn Miice, Muk 18: If85 r. 233; :M:üs-ned: Vf73. .
(15) Bu konudaki hadisler için bak., İbn Abdi'l-Berr, Ciiml'u Beyil.ni'l-İlm (2. Baskı), II f16 vd. ·
(16) İbn Haceri'l-Askalfınl, el-İsiibe II f 593 r. 2882.
ıe DİYANET DERGİSİ !$' CİLT: 18 - SAYI: 3 iO MAYIS- HAZ1RAı'l" 1979 i$ 139
.- . sağlamıı;ılardır. Onların peygamber- t
· lerinden öğrendikleri baı;ıta- Kur'an~ı
K:erim olmak üzere, kendilerine yetecek kad~r dini malumattır .. Hz. Pe_Ygamber'le bir arada bulundukları zamanlar O'nun yaptıklarını bü-yük bir dikkatle takip etmi§ler; söylediklerini can kulağıyla diiıleyerelr
zaptetmi§lerdir. Böylece ondan ogrendiklerini kendi araJarında müzakere etmek· suretiyle birbirlerine ulaııtırmıı;ılardır. Müzakere hadislerin hem sahabe arasında yayılınasını te~ min etmiı;ı hem de hafızalarda pekişmek. suretiyle kaybolmasını önlemiştir,
Sahabenin hadis öğrenme konusundaki azmi tamamen hasbidir. Gerçekten onlar benzersiz gayret ve azimlerinde tek hedef gözetmi§lerdir. O da Hz. Peygamber;den bir §eyler öğrenebilmektir. Nitekim Ebü Hureyre'nin _(öl. 59J678) bir sorusuna Hz. Peygamber'in verdiği cevap sahabenin hadis öğrenme azınini açıkça göstermektedir. Aıiı.J.an saha.-bi bir gün "Ya Resülallah, demiş
tir; lrıyaınet- günü şefaatin en çok kime ulaşa·cak?" Soruya verilen cevapta sahabenin \~lme düşkünlüğünden de bahis vardır: "Ya EM. Hni'eyre! Hadis beliemek üzere sende gördüğüm hırsa göre; bu hadisi senden evvel kimsenin bana sormaya- ı· cağını tahmin ediyordıim. Kıyamet
günü b:ilk içinde şefaatiıne en ı;ok
nail olacak olanlar, içinden gelerek halisane bir şekilde "la. ilahe illallah" diyenlerdir."ı7,
Ebü Zerri'l-Gıfarinin (öl. 32J652) _ ensesini göstererek söyledikleri ise sahabedeki şevk ve gayretle bunların nereden lraynaklandığını da gösterecek niteliktedir. "Beni öldii.ı.-ınelr için) kılıcı ışuraya dayasanız; b~n de illlah Resulünden duymuş olduğum
. DR, 1\I[(J'CTEB.A. UG-UR
bir sozu siz isiDizi taınamlayıncaya (ba.5ım kesilinceye) · kadar tebliğe
vakit bulacağıını bilsem, o söZÜ size mutlaka yeti§tirirdim." ıa,
Ebü Hureyre'nin çok hadis rivayet etmesi sebebiyle kendi-sini tenkit edenlere karşı söylediği meşhur söz~ leri de sahabenin hadis öğrenimine .. -esas teşkil eden sebeplerle birlikte onlardalti öğrenim azınine de i§~ret eder.
1
"Ebfi Hureyre çok lıfldis riva.yet ediyor, diyorsunuz, Allah'a · yemin ederiİn ki Kur'an-ı Kerim'de şu iki ayet olmasaydı o, tek bir hadis bile rivayet etmezdi: "0 · kinıseler ki, bizim indirdiğimiz burhanları ve hidayeti, kitapta insanlarm .faydalanması için açıklamamızdan sonra, yine de gizler!er. Allah ve lfuıet ediciler onlara lanet ederler. Aıi.cak tevbe edenlerin; kendilerini ııslah edenlerin ve .hakkı açığa çıkaralııaı:m tavbelerini kabul ederim. Ben, t.evbeleri Irabul edici ve günahları· bağışlayıcıyım." 1\Iulıacirler ı;arşıda ticaretle, Ens1l.riler bağ ve bahçelerinde ziraat!e uğraşirlarİı:cn Ebü Hureyre karın. tokluğuna Hz, Peygamber'e hizmet ediyor ve ondan hadis 1ıııp
luyorduJ başkalarının bilmediği şey-lere şahit o!uyordiL"ıs; ·
Sahabenin hadis öğrenim azmini belgeleyen nakiller arasmda onlarm rıhle tabir edilen hadis öğrenim yolculukları da önemli bir. yer tutar. Biz ·burada Hz. Peygamber de~ri hadis öğrenimine tesir eden fak-
(17) Buhar!, İlm: I J33. -(18) A.g.e. Aynı yer: IJ25. (19) EbO. Hureyre'nin okuduğu · ayetler
·2. el-Bakara St1resinin 159 ve 160 'ncı ayetler~dir. Hadis için bak Müsned (A. Muhammed §aldr· ne::;ri), XIIJ 269, 70.
140 1@ MAYIS - HAZtRAN 1979 ı@ CİLT: 18- S.A.YI: 3 ı® DİYANET DERGİSİ :®
törlerden söz etmek durumunda . olduğumuzdan bu konumin teferruatına, in§aallah, Sahabe Devri Hadis öğreniminden bahsederken ineceğiz.
c. ilim Meclisleri
. Nübüvvetin Meklte Devrinde Erk.am'ın· evinde ba.§layan İslami eğitim ve öğretim ba§langıçta Kur'an~ı
Kerim öğretimi ııeklindedir. !lk Müslümanlar burada ve öteki fırsatlar
da Hz. Peygamber'e' inen ayetleri öğremni§, açıklamasını 'kapsayan bilgiler almı§lardır. Hz. ömer'in müslüman olU§u kıssası Meklte İs-
. lam toplumunun daha peygamberliğın ilk yıllarında araların~a Kur'an-ı Kerim öğrenimi- yaptıklarının· mühim bir belgesidir.
' Medine deVrinde İslami eğitim -öğretim Mescid-i Nebi'cle devam etmi§tir. Bu sosyal kurulu§ Hz. Peygamber devrinin en önemli müessesesidir. Okul, misafirhane, . mahkeme, hastahane olaralt çoğunlu..lda burası kullanılmıştır.2o. öte yandan civar kabUelerin herbiri kendi yur. dunda birer mescit inşa etıni§tir. Sü- · nen sahibi EbÜ Davud (Öl. 275J888) Hz. Peygamber zamanında Mediİı.e dahilinde dokuz mescit bulunduğunu söyler ve isimlerini ayrı ayrı verir2ı. Medine ri:ıescitleri İslam toplum hayatının merkezleri masabesinde olduklarından öğrenirnin de buralardan yayıldığı anla§ılm~tadır. Söz gelişi Benli Zureyk Mescidi ilk Kur'an okunan mescit olarak tanı
nır22. Deıriek oluyor ki, başta Kur'an-ı Kerim öğrenimi . olma.lı: üzere İslami öğrenimin, bu arada h;ıdis öğreniminin merkezini mescitler teşkil etmi§tir.
!lk İslam toplumiınun'fertleri olan sahabiler çok kere namazdan
... sonra, Hz. Peygamber'in etrafında.~.
halkalar §eldinde oturarak onun sözlerini, emir ve talimatlarım, öğütlerini dikkatle dinlemi§lerdir. Bu §ekilde oluşan ilim meclisleri sahabilerin kendi aralarında· te§kil ettikleri meclislerle devam etıni§tir. Başlarında Hz. Peygamber bulunsun, bulunmasın, sahabilerin ilim rrieclisleıi islami esasların ve tabialiyle hadislerin öğreniminde ilk sı
rayı almıştır. Emis b. Malik'in §U sözleri sahabenin ilim meclislerini kendi aralarında da devam ettirdiklerini ve bahis konusu meclisierin is~ · lami öğrenimdeki yerini açıkca belirtir. "Sahabiler sabah namazını kıldlktaıı. sonra halkalar şelilinde otururlar; Kur'an-ı Kerim okur, dini farzları ve · sünnetleri öğrenirler
di.".es •.
Hadis öğreniminde önemli bir yer tutan ilim meclislerinin en ·bilriz özelliği buralarda öğrenimin yanı sıra ahiald esasların hakim olduğu ve yeni bir öğrenim metodu ge. liştirdlğidir. Gerçekte sahabe Hz. Peygamber'in başında bulunduğu ilim meclislerinde yalnızca, Kur'an-ı
Kerim, dini esaslar ve sün-net değil, bir takım ahlaki esaslar öğrennti§ler; ayrıca yeni bir öğretim metodunu burada görmüıılerdir. Bu konudaki rivayetıere nazaran, Hz. Pey.
(20) İbn Sa'd, et-Tabakatu'l-KubrA (Beyrut, 1968-1970), If299, 313; el· Muvatta, · I f106; Buh!l.r!, Salll.t: It 117; Mesftcid, If119. Kar. Dr. Subh! es-SAlih en-Nuzumu'l-!slll.m!yye (2. Ba.s. Beyrut, 1388): 322, 3; el-Kettll.nt, et-Teratibu'l-!dliriyye (B_eyrut, tar!hslz), I f445, 453. ·
(21) Merasil, 4. Ayni bu r!vayete atıfla
sayısı 22 ye çıkarır. Umdetu'I-:kiı.rı, !st., 1308: II f468.
(22) İbn Sa'd: If218. (23) Nüru'd-Din el-Heyseınt, Mecma'uz
ZevA'id (2. Baskı, Beyrut, 1969: If 132. Kar.: et-Terll.tib., II f217, 18.
1@ D!YANET DERG1S! ıll)• CİLT: 18- SAY!: 3 r& :MAYIS- HAZİRAN 1979 $ 141
1 ~ .
t
gamber'in meclislerinde· vekar ve ci d~ . diyet hakİ.\Udi. Kendisi konU§uyorken sahabe dinler; birisi konu§tiyorken değil o, kimse sözünü kesmezdi. Allah resulU ise söylediklerini iığı.r a. · ğır söyler; iyice anlaşılması için ge. rektiğinde üç kere tekrarlardı2'!: Öy. le ki, isteyen konuı;ıtuğunu ·kelimekelime sayabilirdi25. Hitap ettiklerinin anlayacağı ı;ıekilde konuı;ıtird1ı1.
Bazen kendisi ortaya bir soru atar; sahabilerin o konuda neler bildiklerini ölçerdi. Böylece konuya dikkatleri çekerek söyleyeceklerini iyice aİı.. larnalarına zemin hazırlamı§ o!urdu2o.
· Çok kere sorulan bir soruya istenenden fazlasıyla cevap· verir; böylece sahabilerin daha fazla bilgi edinmelerini satıardı27. Bıkkınlık gelmemesi için. durumlarına göre gün _ve saat tayin ederdi2S.
Son olaraJı:; ı;ıuna da i§aret etmek gerekir. Hz. Peygamber'in ilim meclisleri sadece . erkeklere mün:ha. sır kalmamıŞ; kadın:ların müracaatı·
üzerine · onlarada bir gün aynlmıı;ı . tır. Nakledildiğine göre Hz./ Peygamber tayin edilen günler kararla§tırılan yerde bulu§arak kadın:Ia
rın eğftimiyle de meı;ıgul olmuı;ıturııo.
Bu §ekilde mesçitlerde, ba§ka ·· yerlerde, çeı;ıitli fırsatlarda teı;ıkil - .
edilen ilim meclislerinde belli bir metot dahilinde islami eğitim ve öğ. retim yapılinıı;ıtır. Yukarıda da belirtildiği gibi sahabilei· öğı·endiklerini bu meclislerde. öğrenmi§lerdir. Bu. na göre hadis öğrenimini de _.bura. larda görınܧlerdir. Tabiatıyle bu meclislerdeki öğrenim bu ~lııkü ölçülerle kıyas edilemez. Ne var ki son derece basit ölçülerde de olsa söz konusu eğiti.riı kısa bir süre içinde beklenen· neticeyi fazıasiyle verriıi§
tir. Bu netice, hadislerin _öğrenile
rek toplum içinde· yayılmasıdır.
DR. ıvr:tl'CTEBA-UQUR:
Hadis öğreniminde en önemli arnillerden biri · olan Hz. Peygamber'in ilim niEicliı:ılerine §üphesiz bil· tün sahabe katılamamıı;ıtır. · ݧ-güÇ sebebiyle katılamayan:Iar bilahare
kendi aralarında teı;ıkil ettikleri meclislerde öğrendiklerini milzakare ederek birbirlerine öğrettikleri için meydana gelen boı;ıluk böylece doldurulmu§tur.
d, Hz.· Peygamber'in Aileleri ve Diğer Kadınlar
İlk İslam toplumunun önemli -bir bölümünü teşkil eden kadınların, islami öğrenimden mahrum kalma. ılıkları bilinen bir gerçektir. Nite· kim Hz. Peygamber'in kadınlar için ayrı bir gün tayin ederek onlarla buluı;ıtuğu, toplumun bu ·kesinıiyle meı;ıgul olarak öğrenimleı:Ini sa.g-ladığı yukarıda söylenmişti. Aslında
o, kadın:ların eğitilmelerini, dolayı.
· sıyle öğrenimden mahrum· bırakıl
mamalarını sahabeye de tavsiye et· mi§tir. Şu hadisi bunu gösterir: •'1Jç grup insan vardır ki . (ainellerine karşılık) kendilerine iki ecir vardır:
/
Kendi peygamberine ve Mn:haınıned'e · inanan Ehl-i Kitabdan biri; Allah'ın ve efendisinin hakkını ödeyen köle; yanmda bir cariy@ olup da onu gü. zelce terbiye eden, öğrenimini sağlayan. sonra da onuiıla evlenen kimse. İşte bunlara iki kat ecir vardır,"_So,
(24) Buhar!, !Im: I f32: · (25) Buhar!, Menakl b: IV f168: MUslim;
Zühd: . VIIIJ229.
(26) Buhllri, !Im: Bab, Tarhi'l-tınAmi'l
Mes'elete· alA ashilb!ht 1!-yahtebira. mil indehum m!ne'l-!Im: If22_ • .
(27) A.g.e., aynı yer: If42.
(28) A.g.e., aynı yer: IJ25.
(29) A.g.e .. , aynı: If34. Kar. et-Ter!ltib., IIf235. _
(30) A.g.e., aynı yer: If33.
142 i3 MAYIS -HAZİRAN 1979 :. C!LT: 18- SAYI; 3 ıe DİYANET DE~GİSİ ıe
HZ. PEYGA.l>l:BER DEVR! HADİS ÖGRENİMİ
ı Hz. Peygamber'in kadınlar için
ayırdığı vakitlerde onlara ög-I'ettikle· ri, hadislerin topluma intikalinin mühim anıillerinden biridir. Böylece ha• dis öğreniminde kadınların da rolü olduğu, özellikle kadınlarla tlgili konu1ardaki hadislerin onlar vasıtasıyle toplum arasında yayılarak öğre- . nildiği tarihi bir gerçek .olarak kar§ımıza çıkmaktadır. Gerçekte ba§ta Hz. A'i§e olmak üzere Mü':ıninlerin
Anneleri ve diğer müslüman kadınlar kendi aralarında yap-tıklan toplantılarda Hz, Peygamber ve sahabilerden öğrendiklerini tıpkı erkek-
. ler gibi birbirlerine- öğretmi§lerdir.
Bu konuda Hz . .A,'i§e'nin özel bir yeri vardır. O, Hz Peygamber'e yakın
lığı, ilim azmi, zeka ve fetaneti ile islam kadınlan arasında ayrı bir yer tutmu§ ve başka kadınlara nasip ol-mayan Hz. Peygamber'e yakınlık gibi müstesna imkandan faydalanma,.. · sını bilmi.§tir. Sonunda Hz. Peygamber'den öğrendikleriyle sahabe arasında temayüz etmi§ ve aralannda halifelerin de bulundug-u pek çok sahabirlin çeşitli ilmi konularda müracaat ettiği· alim bir kimse haline · gelmişti.J:ISı,
. Şurası da ayrı bir gerçektir ki, Hz. Peygamber'in hanımları olsun, diğer müslüman kadınlar olsun zaman zaman Hz. Peygamber·e müracaat ederek mil§killleriıli arz~tıİıişler, ondan aldıklan cevapları yaşdıkları ortainın şartıanna uyarak dig"er kadınlar araSlillda yaymaya _çalı§ml§lar _ dır. Ensaı; kadınlarının Hz. Peygam-
. ber'e sordukları bir. soruyu Hz. A'işe oruann öğrenme azmiyle yorumlamış ve şunları söylemi§tir: ''Ensar k~dınları ne kadınıarınışı Utaiıma duyguları onları dini bilgiler edinmekten alık.oyamadı/'-'2.
Müslüman kadınların bu · gayretleri de Hz. Peygamber devri hadis .. _
öğreniminin önemli arnillerinden biri- ·ı ni teşkil eder.
e .. Elçiler
Bilinen bir gerçektir ki Medine, hicretten sonra kurulan yeni nizamın merkezi ·olmuştur. Bu yeni nizarn Arap Yarımadası'nın her tarafına
buradan yayılmıştır . .Hicretin altıncı yılında Mekkelilerle yapılan Hu----deybiye Barış Anlaııması, müslüman1arıiı Yarımada dahilinde söz .sahibi siyasi bir varlık olduğunu çevreye ilan etmi§tir. Bilhassa Mekke'nin fethedilmesiyle müslüman1ann siyasi n~uzu daha da artınıştu·. Sonunda civar kabilelerden İslam Dini'ne giren1erin sayısında önemli öl
. çüde artışlar meydana gelmiştir. Hz. . · Peygamber ise yeni nizamın henüz
müslüman olmuş kabileler aı·asında
tanıtıl~ası ve esaslarının öğretil
mesi için buralara temsilciler göndermiştir. Bunlara muallim ya da elçi
· nazarıyle bakmak da mümkündür. öte yandan İslam'ın merkezden muhite yayılmasını temin. edecek olan temsilcilerin yanı sıra Medine'ye ba-
. zı civar kabilelerden_ heyetierin gel-. diği de olmuştur.
. Civar kabile heyetlerinin Medine'ye gelişi daha _çok dokiızuncu hicri yıla rastlar. Bu sebepten hicretin
_ dokuzuncu. yılına. Senetu'l-VüfO.d =
Elçiler yılı denilmiştir. Bun1arm Me
dine'ye geliş sebepleri .çeşitlidir. ön;
ce bunları birkaç kategoFide tetkik
edelim .
(81) Siyer A'lil.mi'ıı-Nubelil. (Sn'idu'l-Efgil.ni aynı basımı), 80.
(32) Buhari, İlın: IJ41; MUslim, Hayz: I Jl80; Ebü Dil.vud, Tahil.re: I J85 r. 316; İbn Mil.ce, Tahil.re 124: IJ211 r.
. 634; Müsned:· VJ72; VIJ148 .
if& D!YANET DERG!S! !e CİLT: 18.- SAYI: 3 ıO MAYIS- H.ı\.ZİRAN 1979 O 143
i' ' ·_:
J i;
'.
ea. filüslüman Olmaya veya " 1\Iüslüınan Olduğunu Bildi:ı'nıeye Gelenler
Benü Fezare, Benü Kilil.b heyeL leri bu gruba dahil eclilebilir.:ı3 Sonuncu kabile heyeti, aralarmda tanınnu?; şair Lebid b. Re bi' anın -da bulunduğu 13 ld§ilik bir kafile halinde ge_lerek Hz. Peygamber'in huzuruna çıkrnı§lar selam vererek şöyle demişlerdir: "Gönderdiğin el çin D ah. hll.k b. Sufyan bize .A!JAiı'm kitabı~
m ve emrettiğin süıınetini nlaştırdı. Bizleri İslam'a ıhvet etti, Alliilı'a ve Resiliüne . itaat ettilr: Dalıhak,
zenginlerimizden zekat alarak fa.. lrirlerimize verdi.''34
Benü Kilab kabilesi sözcüleri-, . nin Hz .. Peygamber' e söylediklerin~
den açıkca anlaşılmaktadır ki· civar kabHelere gönderilen temsilcilerin gittikleri yerde isliimi talimat ve emirleri öğretirken Hz. Peygamber'in süıınetine de yer vermişler
dir. Bu ise· hadis öğrenimine yarduncı olmalan demektir; zira gönderilen temsilcilerin sünneti gittikleri yere" ula§tırmalan aynı zamanda
·hadislerin de ora!ara ulaşması demektir.
eb. isıam· Esaslarını öğrenme
·- ·ye ge~enler
Kabilesii:ı.de İsliim Dilıi'ne girdigı halde esaslarını öğrenmek üzere Medine'ye . gelenler içinde . en tanınmış ölanı Benü Sa'd b. Bekr kabilesinden Duniim b. Sa'lebedir.35 Dımiim, Hz. Peygamber'in hUZUrUna çıkarak sorUlar sormuş, aldığı cevaplan kabilesine ula§lıracağını ifade ederek geri dönmüştür.as
Rivayetlerin üzerinde birleştiği, -Dımarn'ın Hz. Peygamber'den · aldı-_ ği cevapları kabilesine götüreceğini __
DR. MÜCTEBA UG-UR
söylemesi üzerinde durduğumuz,
hadis öğreniminde elçilerin yeriıli
gösteren mühip:i olaylardan biridir.
Arap Yarunadası'nın güney batismdaki Havlii.n Kabilesi adına ge_ len heyet de ayni şekilde İsliimi esasları öğrenmeğe gelenlerdendir; Söz konusu heyet Hz. Peygamber'in huzuruna çıkarak "Ya Resü!allah!· demişlerdir; ''Biz, Allah'a iman ettik. Resfııiinü tasdik ediyoruz. Hepiı:niz de arkamızdaki kavmimiz adına: ge. !iyoruz." Daha sonra dinleri hak~
kmda sorular sormuşlardır. Hz. Peygamber, heyet~ekilere · dinlerine ait esasları anlatmış, sahabilete de yeni müslümanlara Kur:an-ı Kerim ve sünnetleri . öğretmalerini emretmi§tir. Bu tarihi olayı nakleden ril.vi şöyle der: "Daha sonra bu he-. yettekiler Hz. Peygamber'in helal Iı:ıldıklarını helal; haram kıldıkları
m da haram bilecek (lradar bilgiye sahip olarak ynrtlarına döndüler."s;
ec. Hz. Peygamber'in Çağrısı
üzerine Gelenler
Hz. Peygamber Bahreynlilere bir mektup göndererek aralarından yirıni kişiyi göndermelerini bildirıniş; bu mektup üzerine bir heyet halinde gelen bahreynliler Medtn_e'de Renıle bint Haris'in evinde ağırlarunıştır. Kafile balikanı Abdullah b. Avf el- Eşecc Allah Resiliüne dL
·ni ma:lumat sormuştur.3s.
(33) İbn Sa' d: I J29'7, 8. (ll4) A.g.e., IJ300. Müslüman olmağa ve
ya müslüman olduklarını ··bildirmeye gelen diğer heyetler !çin bk. İbn Sa'd:· IJ303, 306, 315, 349, 352; İbn Hiııfl.m, (2. Bas. Beyrut, 1391) : IV f 205 vd; İbn Hazm, Cevfl.m!'us-Sire (Kahire, Tax!hslz), 259 vd.
(35) Tercüme-i hali için bk. el-İsllbe, IV J4B6; Usudu'l-Gabe, IIIJ57.
(36) İbn Sa'd: If299. . (37) A.g.e., IJ324.
(38) A.g.e., I f315.
144 :G MAYIS - HAZİRAN 1!)79 ıe CİL~: 18- SAYI: 3 ıe DlYANEiT DERGİSİ i$
HZ, PEYGAMBER DEVRİ HADİS ÖGRENİMİ
Medine'ye gelenler her ne se-. beple gelmiş olurlarsa olsunlar, öğrendiklerini ve Hz. Peygambei-' den görüp işittiklerib.i de berş,ber1erin
de · götlirmlişlerdir. Bu heyetler öğrendiklerini dönüşte kabile fertleriD:e de öğretmek üzere. çok kere emir de almışlardır. Malik b. el-Huveyris'in (öl. 74}693) naklettikleri bunu gösterir: Malik· diyor ki: "Yarumda Imvmimden bir grup olduğu halde (Medine'ye giderek) Hz. Peygamber'in huznriıııa çıktıın. Orada
· 20 gün kaldık. O, mü'minlere karşı ç.ok ı,ıefkatü ve merhametli olduğu ·için ailelerimizi özlediğimizi farke-
. dince "Artık dönün, dedi; onların
ariısında olun. (Burada öğrendiklerinizi) onlara da öğretin. Beni nıi .. maz kılarkan gördüğünüz· gibi namazınızı lolın. Namaz vakti geldiğinde · birİniz ezan o.knsnn. En büyüğünüz de . size iriıamlık etsin"39
Medine'ye gelen temsilcilerin orada Hz. Peygamber'den ve sahabeden öğrendiklerini kabilelerine nasıl ulaştırdıklarını aynı kabileden birinden dinleyelim. EbU Kilabe §ÖY
le demiştir: "Malik b. el-Huveyris Medine'den· geldi ve mescidimizde
l bize namaz kıldırdı. Sonra "Şüphesiz, dedi; ben size namnzı kıldırıyornm; Oysa kasdnn yalnız namaz değildir. İstiyornm Id, Hz. Peygamber'i namaz kılıyorkan nasıl gördüy-
\ sem, size onu göstereyinı."40
GörüldüğÜ üzere kabilesini tem_ silen Medine~ye gelen . bir · kiriısenin burada öğrendikleri kabilesine aynı şekilde ulaşmaktadır. G_erçekten müşahade ve işitıneye dayanan bu malumat onları nakledenlerili ağzında hadis halıne gelerek müslümanlığın ulaştığı yerlere kadar erişmiştir.
Buradakilerin öğrenmeleriyle ve gittilderi yerlere kac;iar götürmeletiyle
., zamanla daha uzak topluluklara ka..
dar ulaşan hadisler aynı yolla yarımada dışına çıkııuş ve İ..slii.ıniyet'in eriştiği yerlerdeki topluluklara da intikal etmiştir.
Bütün bunlarla birlikte Hz. Peygamber'in şahsı ve getirdiği nizamm Yarımada sakinleri arasmda uyandırdığı merak, öyle görünüyor ki, oni.ın sünnetinin, dolayısiyle hadislerin toplum tarafından öğrEmn-
. ı:nesinde önemli ölçüde yardımcı olı:nuştur. Hz. Peygamber'in Mekke'de peygamberliğini ilan ettiğini duyanların onu görmek, ondan bir şeyler öğrenmek isteyecekleri tabiidir. İnSa.I).Oğlunun yaratılışındaki merak duygusunun normal bir neticesi o. laıı bu durum kanaatin;ıizce hadis öğreniminde daha doğrusu hadislerin toplum fertleri arasında yayıl
masmda · azunsanamayacak tesirler icra etmiştir. Hz. Osman'ın hilafetinin sonlarına doğru vefat eden· sa. habi Aınr b. Abese es-Sulemi ile Ebu Zerri'l-Gıfan'nin Hz. Peygamber'i görmek üzere Mekke'ye gidiş~ leri bu . konuda tipik örnekler verir.H Diğer taraftan lbn Sa'din naklettiği şu olay Hz. Peygamber'! merak eden birinin onun hakkında
duyduklarını tamamen öğrendiğini
göstermesi bakımından hayli Onem-. lidir. Aınr· b. Selime4:ı . diyor ki:
(39) Buharl, ·Ezan: If155, 167, 199; İcaze Haberi Vahid: VIIIJ133; MUslim, Mesacid: IIf134; Nesil.'!, Ezil.n: IIfB; 9; Darlın!, Salil.t: If286; Müsned: illf436.
(40) Buha.r!, Ezil.n: If200: ( 41) Fazla. bilgi için bak. : MUslim, Sa
ıat: II f208, 9; Müsned: IV fll2, 114, 385; el-İsabe: IVf658 r. 5907; Usudu'l-Gil.be: IV f251 r. 3978; BuMrl. Mı:naklb: IVf158, 241; MUslim, Fed1Ulu's-Sahll.be: VIIf152.
(42)· Anır b. Selerne rivayeti de vardır. Tercüme-I hali için bak.· Usudu'lGll.be: IV f234 r. 8945: el-İsabe: IV f643 r. 5681.
IGD DİYANET DERG!St· iG CİLT: 18- SAY!: 3 :e MAYIS- HAZİRAN 1979 <@t 145
: ·.
~ i •
'
' i'
"Kabllemiz insanların ~oltca. gelip geçtilderi bir yol üzerinıie bulunan su . başındaydı. Gelip geçeniere. ha.. vadis sorardık. "Bir adş.m, peygam-_ ber olduğunu, Allah'ın kendisine şunları şuııian vahyettiğini öne sürüyor" derlerdi. Ona indiğini söylediklerinden her duyduğıunu kalbime yerleş. miş gibi ezberlerdim. Sonunda bir hayU şeyler öğrendiİn. ~Iekke'ıiin fetlıedildiğini duyunca bütün arap kabileleri İslam'a girdiler. Babam (Selim e) kabilanıizin de _ müslüman olduğunu haber vermeye gitti, Sonra döndü; bizleri toplayara!J: §unları söyledi: "Allıih'a yemin ederim ki, size: Allah- Resülünden hak .şeyler getirdim. O, şuiı.ları şmılan emrediyor; şunları şunları yasaklıyor."4S
Şu oiayı da ayııı doğrultuda görmek mümkündür. Abdullıih b. Selam anlatmıştır: "Hz. Peygamber Medine'ye geldiğinde herkes onu görmeye gitti "Allah Resülü geldi" dediler. Onu göreyinı -diye halk arasmda ben de gittim. Yüzünü gördüğünide anladım ki asla yalancı bir kinisenin yüzüne berizenıiyor. Onun konuşurken ilk duyduğuni sözleri şun.
· lar oldu:- "Ey Insanlar· ı Aranızda seıanu yayınız. Yemeği· yediriniz; sı
la-yı rahm ediniz. İnsanlar -uyurken naı;naz lulmn ki ebedi saadet yurdu olan Cennete giresiniz."~<~
- Görüldüğü gibi Abdullah b. Se-1&.'11. -Hz~ Peyga!llber'i ilk gördüğü gün onun tesirinde lta.lmış ve söy _
- iediği sözleri kolayca hıfzedebilıui§tir. Anla§IWıyor ki Hz. · Peyg~ber'in Abdullah · üzerinde meydana getirdiği illt tesir. merakını giderirken söylediklerini öğrenıııesine · de
. yol açmıştır.
Hz. Peygamber D6\Ti Hadis Öğrenimi- ·
Yukanda söz konusu edildiği gibi tıadisler ilk müslümanlar ara-
DR. :MÜCTEBA UGUR
i _ sında başta Hz. :ı:>ergamber'in ilim meclisleri olmak üzere çe§itl~ il.millerle yayılmı§tır. Sahabiler günlük meşguliyetlerinden fırsat buldukça onunla bir arada bulumnuş; _gerelt söyledilderini, gerekse füli _ ya da tatbiki olarak yaptıklarım büyük _bir dikkat ve ihtimamla takip etmişlerdir. Bununla birlikte her hangi b~~ sebeple Hz. Peygamber'i · devamlı olarak takip edemeyenler, onunla beraber ol.madıkları zaman cereyan eden olayları takibedebilmek için bazı usüllere baş .vurmu§lardır. Hz. Ö~eı:'in (öl. -23/643) komııusuyla Medine'ye nöbetle§e inerek Hz. Pey. gamf:ıer'i takip etme usulü bu konuda tipik bir örnek. teşlctl eder. Nak. ledildiğine göre İkinci Halife §Öyle demi§tir: "Ben ve Ensar'dan bir komşnııı Medine dışmda Benft Umey:. ye yurdunda . otıL'1.1l'duk. Hz. Pey_ gamlıer'in yaruna sırayla nöbetle!]e giderdili:. _Bir gün o giderdi; bir gün ben. O gittiği günün haberini getirirdi; ben. de gittiğim günün.'~4s
' Evsli Sahabi el-Beril. b. Aiib de {öl. 7~/691) ayın kanaattedir ve sahabilerin hepsinin Hz. _Peygamber'i devamlı olarak takip edemediğini
belirtirken §unları söylenıiııtii': "Biz heplı-niz ha{1islerin hepsini. Hz. Pey. gamber'den iŞitmedik. _İşitmediklerimizi biz13 doStlarmuz söylerlerdi. Biz -deve gütmekle meşgul olurduk. Hz. Peygaınbe_r'in ashabı ise ondan bizzat kendilerinin işitmedikleıinl öğ
renıııek isterle~; onları yakıularm-.
dan, daha iyi öğrenen başkalanndan dinlerlerdi. IJepsi hadis · işittikleri
( 43) et-Tabakii.t: I f336. .
(44) A.g.e., If235; Müsned! Vf451. (45) Buhar!, !lm: If38; Buyü': IIIf2;
Hars: IIIf74; İ'tisilm: VIIIf158; MUsliıiı, Fedii.'ilu' s-Sahil. be:· VIII f 158, 60; Müsned: IIf240; 274.
146 !@ MAYIS -HAZİRAN 1979 ı.® CİLT: 18- SAYI: 3 10 DİY.A:NET DERG!S! (®
HZ. PEYG.AJ.IIIBEJR DEVR! HAD İS. ·ÖÖRENİl\Iİ
ltim!Jeler üzerinde titizlikie dururlardı.''-~a
Enes b. MB.lik de ayın kon~ya yer verdiği bir sözünde Hz. Peygamber'in sağlığında hadis öğTeniminin nasıl olduğunu ııöyle belirtir: "Al~ lah Restuünün yanmda bulunur; on~ dan hadisler işitırdik. Onunla birlikte oldug-unıuz meclis kalkınca öğren" · diklerim.izi kendi aramızda. iyiee belleyineeye kadar müzakere ederdlk." .7
el.H!iklı:nu'n.NtsabOri'nin ( öl. 405/1014) ''Buhari ve MUslim'in §art. !arına uygundur" kaydıyle nakle.ttiği §U hadis de sahabenin Hz. Pey. gamber'den öğrendiklerini kendi aralarmda müzakere ettikleİiiıi göstermektedir: "Mu'aviye b. Ebi Sufyfi.n bir güu Humus't.a bamama girip yıkandıldan sonra mescide gider. Bak!U" ki oradiı. bir grup t-oplanmııj. Sebebini sorar. Farz namazın lnlındığını, · arkasından bir kıssacıınn bikayeler anlattığını, o bitince Hz. Peygamber'in sünnetini müzakere ettikler..ni söylerler. Hz. Mu'Aviye bunun üzerine ''Hz. Peygamberle sohbeti olanlardan ·benim kadar az · hadis rivayet edeni yoktu.İ"' diye baŞ. layıp bir şeyler söyledikten . sonra
1 !}öyİe devam eder: "Bir gün Hz. Pey. ~ gaın~r'Ie birlikte idim. Mesclde gir
di. Orada. oturmuş duran bir grup vardı. "Niçin otriruyorsnnnZ ?" ~ye sonru. Farz namazı laldık; &onra Allah kita:bıın ve Peygamberinliı
'sünnetini müzakere etmek Için oiurduk" dedller.''.ıa
Buradan anlaşıldığına nazaran sahabiler ellerinden geldiğince Hz. Peygamber'i takip · ederek .ondan
· münikün olduğu kadar çok şeyler öğrenmeye çalışmı§lardır, Bu öğre. nim- ferdi olma.mış; her sahabi onun
- la beraber olduğu sır~a görüp i§lt-
tiklerini dolayısiyle öğı.'endiklerini
milz~ere metoduyla bir başkw:ıına · da öğı.'etmiştir. özellikle son misalde
· görüldüğü gibi; sahabe hadis öğTeniın usilllerini Hz. Peygamber'in ve. · fatından sonra da devam_ ettirıilişlerdir. Hadis terminolojisinde müzakere denilen bu öğı.'eniın usulü, ayıu zamanda hadislerin doğı.'u ve sag-ıam bir şekilde zabdedllmesini de temin etmiştir ,.ı9
Diğer taraftan sahabilerin hadisleri öğı.'enmeleri belli bir zaman veya mekana; yahut da muayyen vesilelere münhasır da kalma:mıştı.r. Onlar giinlük hayatın her safhasın.. da peygamberlerinin muhatabı olmuşlardır. Çeşitli · vesiylelerle ona sorular sormu§lar, verilen cevaplar-· la- arzettilde ri mUşkillierine gösterilen çözüm yollannı güzelce 'öğı.'enmi§lerdir. Aslında bir soru soranın veya başından bir olay geçip de onun l.sl3.mi esaslara uygun olup oıma.. dığı.m öğrenmek isteyenin Hz. Pey-. gamber'den aldığı cevabı veya onun tasvibinden geçen olayı unutmaması,
. güzelce öğrenmesi gayet tabiidir. Ayrıca bu gibi olaylar sahabiler arasmda yayıldığı için unutulmw:ıı
na, tahrif veya tağriye . uğranıasına imkan da dil§ünülemez. Şu hale göre soru sormak hadis öğrenimine zemin hazırlayan yollardan biri olmaktadır.· Nitekim sahabilerııl zaruri hal-
(46)
. (47)
(48) (49)
el-HlUı:lm, Ma'rlfetu Ulüınl.'l-Hil.d!s,.
1977: 14. Kre., el-Müstedrek, !lm: IJ95: el-Muhaddisu'l-Fdsıl, 235. el-HattbU:1-Bagdil.dl'nin el-Cllml'U -AhllUı:l'r-Rilvi ve ll.dll.bl's-Sllmi' adlı eserinden naklen, Mıılıım'ı.nıed M'cilc el-Hatlb, es-Sıinne Kable't-Ted- · vin, Kahire, 1963; 60. , el-Müstedrek,. İlm: If94, Hadis mUzakeersl konuııunda fazla . bilgi için bakınız: el-Muhaddisu'lFdsıl, 645 vd.: Ma'rlfetu UlO.mi'lHad!s. 140 vd. ı
ıt1 DlYAl'{ET DERGİS! iS CİLT:_ 18- SAY!: 3 • MAYIS- HAZİRAN 1979 ;. 147
·.
i
ler dı.§ı.nda· soru sormaktan menedilmelerinden sonraso Medine ·dışından biri gelip Hz. Peygamber'e bir ııeyler. sorm da biz de bir §eyler qğrensek . diye bekledikleri; böyle birisi gel-
(: diğinde sevindikleri rivayeti de51 bunu· gösterir. Diğer. taraftan kadınla" rm islami edep: ve nezaJ.!:et Iraideleri içinde-sorduldan sorular da ilk müslümanlann-kadın cilsun erkek olsun~ Hz. Peygamber'den bir §eyler öğren•. me azınini ve soru sormayı ondan bir ııe;y;Ier öğrenmek için vasıta hııJ.ine .. getirdiklepnin açık bir . deİilini te§~l~e"der. Mü_slüman kafuclar,ın_ ~~. Peyg!ffil"Qer' e. soru .: sormalaruu · de.ğerlendiren Hz. .A)§e'nin yukarıdıı nakledilen sözleri burada da: :hatır~· .. . . ~
lanmalıdır.
· Sahabilerin Hz: Peygamber'den .J:iıi.dil!'leri öğrenmelerine yoİ açan ba§lta · duru.n:lıar da ·vardır. Bı.İnlar~ dan bir kısmı onun ııa.hsiyle · ilgi-· lidir. · · Bi.ınlar, onun özel hayatı.Iı.a· ait bile olsalar, sahabi:lerin bilgi sının dıŞında · kalmamııılardır~ ':Aym §ekilde müslümalııarm . aralarİnda geçen veyahut ferdi olarak kar§ı: ia§lp soii.radan ona arzedilen . olay.
· lar da sahabenin malumatma · d:ihi.ı . olmu§tur. Bu kabil olaylar ferdi ve~ ya iCtimai olsı:İn; Hz .. Peygamber'in ·
. bilgisine" sunulUnca dolayısıyle saliabeye de intikal etmiŞ ve onlann_ maluniat çerçevesine girmiştir.· Hz. Peygamber bilgisine sunulan i§leri kendisine anl~tılınca bazen. dfu:elt-
DR. :M;(JCTEBA. UGUR
mi§: bazen de tasdUt etmi§tir. Onun tasdikinden geçen §ekliyle sahabeye intikal ·eden olaylar sünnet hükmüne daılll olarak· ~ıimi sünnet mefhıimu içi~de" yer aımıııtır. :Bu kabil ofaylar süiınet arasında nisbeten a.z· yer tıi~
tarl~r. Buna rağmen ifade· .ettiği gerçekleri veya hükümleri yansıtan ha.~· disler diğerleri gibi" sahabe arıı.sm.
da ya:iılma · _i.İnkı:i.ni :_bulabilmi§tir.
Netice· olarak diyebilirz ki, Hz. Peygamber devri hadis öğrenimi sahabilerin ondan. i§itip gördüklerini, bir sorti sorduklarmda a.ldıkl.~n c.evabı, ba§l~daıi geçi!) de bilgisine
. sunduklaı:ı vakııi.J.ara dair tatbikatlarını takip. ederek öğrenmek sonra kendi a:ralarıli.da müzakere suretiyle diğ~rleriİı.e cie · öğretmek ııeklindedir. Hadisler' sahaöe arasmda böyle _öğrenilmi§ böylece yayılmı§tır.
Sahabilerin ~ ÇeŞitli vesllelerle Hz .. Peygamber'den öğrendiklerini kendi aralarmda müzakere etmeleri ise bu deVir. hlı.dis . Öğrenim metodunun ÖZÜnÜ te§lill eder . .Bu metot sonralan da hadis öğreİıl.In · ve öğretiminin
en önemli metodu ölmu§tur.
(50) 5. ':Mil.'idef101. Rivayet edUdiğine · ·gB re bir lasım· salıabiler Hz. Pey
gamber' e abes sorular. sormuıılar;
bunun üzer.ine bu .. ayet inmiııtir.
.. Ba;!ı:.: es:Suyütl, Lub!l.bu'n-Nuktl.i · fi Esb1i.bi'n-Nuzill CellÜeyn · Tefsiri Kenarında), Kalıire; 1955: r f175. ·
(51) <~'IUslim, İman: If32; · 33; Nesfı'i, Savpı: IVJ97 ..
148 ·• MAYIS - HA.Z!RAN 1979 i$· C!LT: 18- SAYI: 3 ıS DİYANET DERG1S1 '(D.