Ajanslar ve İnsan Kaynakları

2
Ajanslar ve İnsan Kaynakları Bilgi, temel bir üretim faktörüdür. Ancak bu bilgi ekonomisinin en önemli girdisi de insandır. Günümüzde ajanslar, sadece ürün satışı ve marka bilinirliği konularına odaklı çalışmamaktadır. Bunların yanı sıra, siyasal iletişimden ülkelerin imajına kadar pek çok farklı konuda iletişim materyalleri de üretmektedir. 1800’lü yıllarda, matbaa sonrası gazete ve derginin hayatımıza girmesi ile reklamlar da hayatımıza giriş yapar. Ancak modern anlamda reklam ajansları, hayatımıza ilk olarak 1944’te kurulan Faal Reklam ile giriş yapar. Reklam ajansları, kuruldukları veya ticari faaliyetlerini sürdürdükleri dönemin teknolojisi ve siyasi durumlarından çok etkilenen işletmelerdir. Radyonun, televizyonun ve en sonunda internetin hayatımıza girmesi sonrası ajanslar, her bir iletişim teknolojisiyle, çeşitli dallara ayrılıp yeni iş kolları ve yeni görev tanımları üretmişlerdir. İletişim sektörünün özellikle teknoloji bazlı dinamizmi, insan kaynağının kalitesi ve standardı konularında değişikliğe gidilmesine neden oldu. Değişen ajans yapısı, değişen bireyi ve en nihayetinde değişen çalışan profilini meydana getirdi. Değişen teknoloji ile ajanslar, daha hızlı üretim yapıp daha kaliteli işler ortaya koymak amacıyla özgün olmak zorundadırlar. Bugünlerde bunu yapan pek çok ajans, strateji üretmekten ziyade operatör konumuna düşmektedir. Ancak, günümüz ajansları çağa ve tüketen topluma ayak uydurabilmek için hızlı olmak zorunda olduğundan “multi-tasking” en önemli konuların başında gelmektedir. Bu gerçekten hareketle, Universium’un yaptığı bir araştırmaya göre, ajanslar esnek çalışma saatleri ve sürekli yeni gelen ihtiyaca uygun olarak oluşturulan iş tanımları nedeniyle çalışanların kendilerini güvende hissetmedikleri işletmelerdir. İdeal çalışan arayan ajanslar, ideal ajans başkanları arayan Y jenerasyonu yetenekleri ile buluşmaları her zamankinden daha önemli bir hal almaktadır. Hizmetlerini ürünlere dönüştüren ajanslar, müşterilerini kaybettekilerinde insan kaynağında küçülmelere gidebilmektedir. Müşteri faktöründen bağımsız olarak, sektör profesyoneli olan 20 kişi ile yaptığımız özel anket çalışmasına göre, çalışanların işletmelerden ayrılmalarının başlıca nedenleri şu şekilde sıralanır; İç İletişim: Ajans içerisindeki, ast üst ilişkisine dayalı dikey iletişimlerden meydana gelen iletişim bozuklukları üzerine durmuşlardır. şteri İletişimi: Değişen iletişim teknolojileri sonrası, müşteri ve ajans iletişimi ciddi derecede artış göstermiştir. Bu durum, müşteri temsilcisi ve marka arasındaki “iletişim frekansının” önemini arttırmıştır. Bu frekansı yakalayamayan kişiler, çalıştıkları marka hakkında ciddi bir stres yaşayabilmektedirler. Motivasyon: Reklam sektörü, doğası gereği yaratıcılık ve ve iç motivasyonun önemli olduğu bir sektördür. Ajans çalışanları, sahiplenmedikleri ve sevmedikleri markalara karşı daha az motive çalıştıkları için, daha mutsuz olabilmektedirler. İş Yükü: Yeni nesil ajansların pek çoğu, müşteri ihtiyacına göre yeniden şekillenmektedirler. Bu sebepten yeni iş tanımları, yeni iş ünvanları oluşturulmaktadır. Bu yenilikler, çalışanların üzerinde var olan sorumluluklarına ek olarak yeni sorumluluklar yüklüyorsa, çalışanların şirkete karşı “aidiyet” hissinin azalmasıyla sonuçlanabiliyor. Yukarıdaki veriden hareketle, insan kaynağının ne kadar değerli olduğuna vurgu yapan David Ogilvy’nin “Hep kendinizden küçük insanları işe alırsanız cücelerin şirketi oluruz, oysa hep kendinizden büyük insanları işe alırsanız devlerin şirketi oluruz. ” sözünü hatırda tutmak gerekir. 1 Sonuç olarak ajanslar, yeni müşterileri hedeflediği kadar, yeni iletişim profesyonellerini de hedeflemelidirler. Yaratıcılığın bu denli yoğun olduğu bu iş alanında, çalışanların “iç iletişimi- şteri iletişimi” konusu hayati derecede önem arz etmektedir. Her yeni çalışan, şirketin gelecek vizyonuna olumlu veya olumsuz etkiler verebilmektedir. Bu yüzden, yaratıcılığa dayanan bilgi Reklam Dünyası Kralı - David Ogilvy - Kitap 1

Transcript of Ajanslar ve İnsan Kaynakları

Ajanslar ve İnsan Kaynakları

Bilgi, temel bir üretim faktörüdür. Ancak bu bilgi ekonomisinin en önemli girdisi de insandır.

Günümüzde ajanslar, sadece ürün satışı ve marka bilinirliği konularına odaklı çalışmamaktadır. Bunların yanı sıra, siyasal iletişimden ülkelerin imajına kadar pek çok farklı konuda iletişim materyalleri de üretmektedir. 1800’lü yıllarda, matbaa sonrası gazete ve derginin hayatımıza girmesi ile reklamlar da hayatımıza giriş yapar. Ancak modern anlamda reklam ajansları, hayatımıza ilk olarak 1944’te kurulan Faal Reklam ile giriş yapar. Reklam ajansları, kuruldukları veya ticari faaliyetlerini sürdürdükleri dönemin teknolojisi ve siyasi durumlarından çok etkilenen işletmelerdir. Radyonun, televizyonun ve en sonunda internetin hayatımıza girmesi sonrası ajanslar, her bir iletişim teknolojisiyle, çeşitli dallara ayrılıp yeni iş kolları ve yeni görev tanımları üretmişlerdir. İletişim sektörünün özellikle teknoloji bazlı dinamizmi, insan kaynağının kalitesi ve standardı konularında değişikliğe gidilmesine neden oldu. Değişen ajans yapısı, değişen bireyi ve en nihayetinde değişen çalışan profilini meydana getirdi.

Değişen teknoloji ile ajanslar, daha hızlı üretim yapıp daha kaliteli işler ortaya koymak amacıyla özgün olmak zorundadırlar. Bugünlerde bunu yapan pek çok ajans, strateji üretmekten ziyade operatör konumuna düşmektedir. Ancak, günümüz ajansları çağa ve tüketen topluma ayak uydurabilmek için hızlı olmak zorunda olduğundan “multi-tasking” en önemli konuların başında gelmektedir. Bu gerçekten hareketle, Universium’un yaptığı bir araştırmaya göre, ajanslar esnek çalışma saatleri ve sürekli yeni gelen ihtiyaca uygun olarak oluşturulan iş tanımları nedeniyle çalışanların kendilerini güvende hissetmedikleri işletmelerdir. İdeal çalışan arayan ajanslar, ideal ajans başkanları arayan Y jenerasyonu yetenekleri ile buluşmaları her zamankinden daha önemli bir hal almaktadır.

Hizmetlerini ürünlere dönüştüren ajanslar, müşterilerini kaybettekilerinde insan kaynağında küçülmelere gidebilmektedir. Müşteri faktöründen bağımsız olarak, sektör profesyoneli olan 20 kişi ile yaptığımız özel anket çalışmasına göre, çalışanların işletmelerden ayrılmalarının başlıca nedenleri şu şekilde sıralanır;

İç İletişim: Ajans içerisindeki, ast üst ilişkisine dayalı dikey iletişimlerden meydana gelen iletişim bozuklukları üzerine durmuşlardır.Müşteri İletişimi: Değişen iletişim teknolojileri sonrası, müşteri ve ajans iletişimi ciddi derecede artış göstermiştir. Bu durum, müşteri temsilcisi ve marka arasındaki “iletişim frekansının” önemini arttırmıştır. Bu frekansı yakalayamayan kişiler, çalıştıkları marka hakkında ciddi bir stres yaşayabilmektedirler.Motivasyon: Reklam sektörü, doğası gereği yaratıcılık ve ve iç motivasyonun önemli olduğu bir sektördür. Ajans çalışanları, sahiplenmedikleri ve sevmedikleri markalara karşı daha az motive çalıştıkları için, daha mutsuz olabilmektedirler.İş Yükü: Yeni nesil ajansların pek çoğu, müşteri ihtiyacına göre yeniden şekillenmektedirler. Bu sebepten yeni iş tanımları, yeni iş ünvanları oluşturulmaktadır. Bu yenilikler, çalışanların üzerinde var olan sorumluluklarına ek olarak yeni sorumluluklar yüklüyorsa, çalışanların şirkete karşı “aidiyet” hissinin azalmasıyla sonuçlanabiliyor. Yukarıdaki veriden hareketle, insan kaynağının ne kadar değerli olduğuna vurgu yapan

David Ogilvy’nin “Hep kendinizden küçük insanları işe alırsanız cücelerin şirketi oluruz, oysa hep kendinizden büyük insanları işe alırsanız devlerin şirketi oluruz. ” sözünü hatırda tutmak gerekir.1

Sonuç olarak ajanslar, yeni müşterileri hedeflediği kadar, yeni iletişim profesyonellerini de hedeflemelidirler. Yaratıcılığın bu denli yoğun olduğu bu iş alanında, çalışanların “iç iletişimi-müşteri iletişimi” konusu hayati derecede önem arz etmektedir. Her yeni çalışan, şirketin gelecek vizyonuna olumlu veya olumsuz etkiler verebilmektedir. Bu yüzden, yaratıcılığa dayanan bilgi

Reklam Dünyası Kralı - David Ogilvy - Kitap1

ekonomisinin en önemli elemanının birey olduğu ve insanın yalnızca bir iş gören olmayıp, şirketin asıl sermayesi olduğu gerçeği ile de yüzleşilmelidir. Bunu anlayarak, iş politikalarını ve felsefelerini bu yönde kuran ajanslar, daha az sorunlu insan kaynakları süreçlerine sahip olacaktır.