2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

36

Transcript of 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Page 1: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇
Page 2: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Türkiye Cumhuriyetinin 80 yıllık ekonomi politikaları tarihi, geri kalmış bir tarım ekonomisini sanayi ekonomisine dönüştürmek ve çağdaş Dünyanın ekonomik ve ticari bütünleşmelerine katılarak küresel ve bölgesel karar alma mekanizmalarının içerisinde yer almak yolunda harcanan çabaların tarihidir.

Bu kapsamda, sanayileşme ekonomi politikalarının temel hedefi olurken, dış ticaret politikaları da Cumhuriyet tarihinde sanayileşme hedefine giden yolda en önemli araçlardan biri olarak kullanılmıştır

Cumhuriyetin kuruluşunu takip eden yıllarda, dış ticaret politikalarının belirlenmesinde Osmanlı İmparatorluğundan devralınan ekonomik ve siyasi miras ile, Osmanlı döneminde imzalanarak Cumhuriyet dönemine uzanan anlaşmalardan kaynaklanan sınırlamalar etkili olmuştur.

Page 3: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

GENEL EKONOMİK DURUM

Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinin iktisadi yapısı, Osmanlı İmparatorluğundan devraldığı miras üzerine şekillenmişti. Temel

hatlarıyla ekonomik yapının görünümü şu şekildeydi ;

Ülkenin üretim yapısı tarıma dayalıydı Sanayi yok denecek düzeydeydi

Hammadde ihraç eden, sınai ürün ithal eden bir dış ticaret yapısı oluşmuştu,

Kapitülasyonlar , iyice yaygınlaşmıştı, Ekonomi dışarıya bağımlı bir haldeydi,

Kesintisiz süren isyan ve savaşların olumsuz etkileri iyice birikmişti,Türk sermayedar ve girişimcileri çok yetersiz düzeydeydi

(Sermaye kaynakları üzerinde ağırlıklı olarak yabancıların egemenliği vardı ),

Osmanlı Borçlarının önemli bir bölümü ( 2/3’üne karşılık gelen 85 milyon altın lira ) genç Türkiye Cumhuriyetine kalmıştı,

Nüfusun büyük bir bölümü tarım kesiminde yaşamaktaydı.

Page 4: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Cumhuriyet Kuruldu: 1923-1929

1923 yılı Anadolu’da yeni bir devletin kurulduğu ve Osmanlı İmparatorluğunun tarihe karıştığı bir yıl olarak siyasi anlamda büyük bir dönüşümü, bir devrimi temsil ederken, ekonomik anlamda geçmişle bir kopuş niteliği taşımaz.

1923 sonrasında, devlet desteğinde milli burjuvazi yetiştirilmesini ve söz konusu yerli sermayedarların büyüme ve kalkınmanın itici gücünü oluşturmasını amaçlayan “milli iktisat” okulunun ekonomi politikaları uygulanırken, bu okulun yerli sanayiyi korumacı ve sanayileşmeci politikaları Lozan Anlaşması ile gümrük politikaları üzerine konulan sınırlamalar nedeniyle uygulamaya konulamamıştır.

Page 5: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Lozan Antlaşması ve buna ek olarak imzalanan Ticaret Sözleşmesi hükümleri doğrultusunda Türkiye 5 yıllık bir aralıkta özellikle dışarıya uygulayacağı ekonomi politikaları üzerinde hemen hemen hiç bir şey yapma şansına sahip değildi.

Şöyleki sözkonusu antlaşma ve sözleşme ile;

I. İthal malları ile ülke içinde üretilen mal ve hizmetlere farklı oranlarda tüketim ve satış vergileri konulması engelleniyor, sadece kamu ( devlet )

tekeline konu olan mallarda kamu gelirlerini artırmak amacıyla farklı ( daha yüksek ) bir fiyatlamaya izin veriliyordu

(Bu durum bu aralıkta devlet tekelini teşvik etmiştir).

II. Bazı istisnalar dışında ithalat ve ihracat yasakları kaldırılamayacak ve yenileri konamayacaktı.

III. Gümrük tarifeleri beş yıl süre ile değişemeyecekti (1916 Gümrük Tarifesi esas alınmakta, bu tarife yapısı tarımsal tüketim malları dışında bir koruma öngörmeyen spesifik yani değer üzerinde alınan (yani, ithal

edilen malın değeri üzerinden değil, kg. gibi fizik birimi üzerinden hesaplanan) bir tarife idi.

Page 6: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Bu koşullar altında iktisadi yapıda önemli bir değişikliğe gidilememiştir. İthalat ve ihracat rakamları önceki dönemin devamı niteliğinde 1929’a kadar aynı *trendte kalmıştır.

*TrendBellirli bir zaman dilimi aralığında belli bir seyiri oluşturan değerlerde ortaya çıkan sürekli artma ya da azalmaları ifade eder.

Page 7: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Atatürk, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren tarımın gelişmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamıştır.

Bu tedbirler:Her çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması

Çiftçilerin bilgilendirilmesiTarımın ilkel yöntemlerden kurtarılıp modernleştirilmesi

Tarımın gelişmesi ve çiftçilerin kalkındırılması için 1924’te Tarım Kredi Birlikleri kurulması

1925’te köylü için ağır bir yük olan aşar vergisinin kaldırılmasıdır.Cumhuriyetin ilk yıllarında, sulamanın yaygınlaştırılması amacıyla Su İşleri

Teşkilatı kurulmuştur. Bu teşkilatın ilk işi, Ankara yakınlarında Çubuk Barajı’nı kurarak Ankara Ovasının sulanmasını sağlamak olmuştur.

Yine aynı yıllarda Zirai Mücadele Şube Müdürlüğü kurularak bu alandaki çalışmalar başlatılmıştır.

Bunların yanı sıra devlet eliyle örnek çiftlikler kurulması yoluna gidilmiştir. Ankara yakınında kurduğu Atatürk Orman Çiftliği ile Atatürk, tarımdaki sonraki

yıllarda çok sayıda tarım kredi kooperatifi kurularak çiftçilerin tohum, tarım makineleri ve kredi gereksinimleri karşılanmıştır. Yine, modernleşme hareketine

bizzat öncülük etmiştir. 1930’a kadar tarımda yılda % 10 ‘u aşan bir büyüme gerçekleşmiştir.

TARIM

Page 8: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇
Page 9: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

AŞARIN KALDIRILMASI

•Hasattan sonra ürünün % 10 ‘u , üretim masrafları hiç hesaba katılmadan aynen alınıyordu.•Vergiyi toplayanlar *mültezimlerdi. Mültezimler köylü üzerinde etkili olabiliyor,bazı derebeylik ilişkilerini besliyordu.•Üretim giderleri hesaplanmadan alındığı için toprağa yatırım yapılmasını , yoğun tarım tekniklerine geçilmesini engelliyordu.

*Mültezim, Osmanlı toprak sisteminde usulüyle, belirli eyaletleri (Özellikle merkezden uzak olanları) kiraya vermeye iltizam, iltizam sahibi olan kişiye de mültezim denirdi. Bu yolla elde edilen para doğrudan devlet kasasına giderdi. İltizam usulü kiraya verilen eyaletlerde çalışan devlet görevlilerin maaşını devlet karşılardı.

Ancak aşar devletin en önemli gelir kaynağını oluşturuyordu. 1924’te 153 milyon lira tutan devlet gelirlerinin 27,5 milyon lirası aşardan elde edilmekteydi.

Page 10: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

1923 yılında İzmir’de İktisat Kongresi toplanmış ve özellikle “Milli İktisat” yaklaşımına yakın iktisadi görüşler oluşturulmuştu. Kalkınmayı hedefleyen, piyasaya dönük üretimi esas alan, tarımı destekleyen ve özendiren, ılımlı bir korumacılıkla birlikte ekonominin milli unsurlara geçişi yönünde yaklaşımların olduğu bir kongreydi.

İZMİR İKTİSAT KONGRESİ 17 Şubat- 4 Mart 1923

. Dönemin başlangıcını simgeleyen İzmir İktisat Kongresi'ni açış nutkunda Mustafa Kemal, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş sebeplerinin başında yabancılara tanınan ve ülkeyi bir yarı-sömürge haline getiren kapitülasyon tipi hukuki ayrıcalıkları sıraladıktan sonra,

"kanunlarımıza riayet şartıyla ecnebi sermayelerine lâzım gelen teminatı vermeye hazırız."

demekte idi. Bu anlayış, yani kapitüler ayrıcalıklar aramamak şartıyla yabancı sermayeye davetkâr olan yaklaşım, dönemin resmî tutum ve politikalarına tamamen egemendir.

Page 11: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Cumhuriyet Döneminde sanayileşme konusundaki ilk önemli adım, İzmir İktisat Kongresi’nde (1923) atıldı.

Bu kongrede

*Gümrük vergileriyle sanayinin dış rekabete karşı korunması,* Makine, araç, ve gereç dış alımında vergi indiriminin sağlanması, *Sanayi Teşvik Kanunu’nun yeniden düzenlenmesi,*Bir sanayi bankası kurulması ,*Sanayi eğitimine öncelik verilmesi gibi önemli kararlar alındı.

Bu kararlar doğrultusunda Sanayi ve Maadin Bankası kuruldu (1925). Bu bankanın kuruluş amacı, sanayici ve iş adamlarına kredi sağlamaktı.Ayrıca Sanayi Teşvik Kanunu çıkarıldı (1927).

SANAYİLEŞME

Page 12: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Bu önlemlerin yanı sıra, sanayicilere dış satım ve dış alımda birçok kolaylık sağlandı.

Ayrıca, kanun gereği özendirilen girişimlerde Türkler çalıştırılacak; nitelikli iş gücüne gereksinim duyulduğu hallerde yurt dışından kısa

süreli ve işi öğretmek şartıyla yabancı işçi getirilebilecekti.

Lozan Antlaşması (24 Temmuz 1923) ile kapitülasyonlar kaldırıldı. Yabancıların elindeki madenler, enerji kaynakları, demir ve deniz

yolları millileştirildi.

1929 yılında bütün dünyayı sarsan ekonomik bunalım nedeniyle büyük ölçüde devletçilik politikası uygulanmaya başlanmış, yabancı rekabete karşı korunmak için yüksek gümrük vergileri konulmuştur

Page 13: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Genel ekonomi politikalarından farklılaşan en önemli alan demiryolları oldu.Büyük ölçüde askeri gerekçelerle , yabancı şirketlerin ellerindeki demiryolları devlet tarafından satın alındı.Devlet eliyle birbirinden bağımsız hatlar arasında bağlantı yollarının ve Ankara’dan Doğuya doğru yeni hatların yapımına başlandı.

Osmanlıdan kalan 4086 km demiryoluna 5716 km. eklenmiştir. ( 1924-1931 arası)

DEMİRYOLLARI

Page 14: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇
Page 15: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

DENİZYOLLARI

Ulusal limanlar arsında bile taşımacılık yabancılar tarafından yapılıyordu.( 1911’e kadar % 90’ı )

19 Nisan 1926 Kabotaj yasası ile bu taşımacılık Türk gemilerine verilmiştir. Ticaret filosunun tonajı 1923’de 34 bin 902 tonilato iken , 1931’de 101 bin 924 tonilotaya çıkarılmıştır.

Page 16: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

TEKELLER

İzmir İktisat Kongresi’nin dış kaynaklı tekelciliğe izin verilmemesi, Reji’nin kaldırılması ve tütün tarım ve ticaretinin serbest olması

yolundaki kararlarına hükümet tümüyle uymamış, öteden beri var olan tekelleri biçimlerini değiştirerek korumakla birlikte birçok

yeni tekeller kurmuştur.

Tütün Reji’si satın alınmış ve 1 Mart 1926’dan itibaren tuz tekeliyle birlikte İnhisarlar (Tekel) Umum Müdürlüğü adlı bir devlet kuruluşu tarafından işletilmeye başlanmıştır. Bunlara kibrit, ispirto, alkollü içkiler, barut ve patlayıcı maddeler, revolver ve av tüfeği, şeker, petrol ve benzin ve İstanbul, İzmir, Mersin, Trabzon liman tekelleri katılmıştır. Yeni tekellerin bir bölümünün işletilmesi bir süre yabancı şirketlere bırakılmıştır.

Page 17: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Tekelcilik hareketi doktriner düşüncelerden ve sosyalist eğilimlerden değil, pratik zorunluluklardan kaynaklanmıştır.

O zaman Türkiye’de özel girişim zayıf ve deneyimsizdi ve maliye örgütünde birçok eksikler vardı.

Tekelcilik çeşitli eleştirilere uğramıştır:Bürokrasinin şişmesine neden olduğu,Açık çalışma alanlarını daralttığı,Meşru olmayan gelir sağladığı gibi.(Özellikle Serbest Fırka, tümü kamuya akması gereken tekeller gelirinin bir bölümünün yönetim kurulunda yer alan siyasal nüfuz sahibi kişilerin yararlandığını ileri sürerek tekelciliğe şiddetle karşı çıkmıştır)

Page 18: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

İŞ BANKASININ KURULMASI

Hükümet demiryolları yapımı, tekeller gibi devletçi uygulamaların yanında özel çalışmaları destekleyici uygulamalarda da bulunmuştur. Bunlar arasında ilk önce sermaye ve kredi bulmakta güçlükler çeken

sanayicilerin finansman gereğini karşılamak üzere “Türkiye İş Bankası” nın kurulmasını saymak gerekir.

1924’te Ankara’da çalışmaya başlayan İş Bankası sermayesi özel olan ilk büyük Türk mali kuruluşudur.

Kuruluşunda 1 milyon TL. olan sermayesine Atatürk’ün de 250 bin TL ile katılmış olduğu ve kurucuları arasında tanınmış politikacılarla tüccar ve

eşrafın yer aldığı banka kısa bir sürede gelişmiştir. Şeker sanayi, bazı dokuma fabrikaları, Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası

gibi kuruluşları finanse ederek sanayileşmeye yardım etmiştir. Ayrıca 2 büyük hizmet yapmıştır:

Avrupa bankalarına stajyer göndererek kısa sürede bankacılıkta uzman elemanlar yetiştirmiştir.

Türkiye’de, halktaki güvensizlik nedeniyle tasarruflar genellikle bankaya yatırılmıyor, çok kez altına çevrilerek saklanıyordu. İş Bankası çeşitli

önlemlerle para yatırmayı çekici kılmış ve Anadolu’nun birçok yerinde şubeler açarak tasarrufların bankaya yönelmesine öncülük etmiştir.

Page 19: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

KUMBARA1928 yılına aittir ve Türkiye İş Bankasının kuruluşunun 4. yılında o zaman genel müdür olan Celal Bayar’ın düşüncesidir. İlk başta çok tutulmayacağı düşüncesi ile Almanya’dan 2000 adet getiriliyor. 1929’da dünyadaki ekonomik krizin etkisi olarak Türkiye’de yerli malı kullanmanın ve para biriktirmenin politik olarak benimsenmesi ile kumbaraya büyük bir talep oluyor. Talepler ithal edilerek karşılanamayınca Şakir Zümre adlı döküm fabrikasında üretmeye başlıyor.

Page 20: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Banka'nın ilk çalışma yılına giren dört aylık dönem içinde ancak 96 kişi tasarruf hesabı açtırmıştı. Bu nedenle tasarrufların faiz geliri dışında da teşvik edilmesi gerekiyordu. Böylece Türkiye İş Bankası tasarrufu özendiren teşvik ikramiyelerinin de öncüsü oldu. Kumbaralı hesap sahiplerine toplam 2000 lira, o günkü adıyla "mükâfat" dağıttı.

Atatürk Yeni Cami şubesinden çıkarken

Tasarrufu teşvik ikramiyeleri arasında para, arsa, ev, apartman ve apartman dairesi, dükkân, tahsil, cihaz ve hayat sigortaları, tahvil gibi değerlere yer verildi. Kent insanının yaşam mekanını da belirlemekte bu ikramiyeler önemli bir rol oynadı.

*1930 ‘da İş Bankasının ilk ikramiyesi 1000 TL idi. Konut ikramiyelerine İkinci Dünya savaşından sonra başlanmıştır.1974’ de bu uygulamaya son verilmiştir.

Page 21: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇
Page 22: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Yeni Cami şubesindeki kadın memureler

1930’ların sonunda Ziraat bankası ile İş Bankasıtasarruf hesaplarının üçte ikisine sahipti.

Page 23: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Sanayi ve Maadin Bankası

Devlete ait bazı sanayi işletmelerini, şirketlere devredilinceye kadar yönetmek;

Kurulacak yeni sanayi ve madencilik kuruluşlarına katılmak;Bu işle uğraşan Türk kuruluşlarına kredi vermek

Amacıyla 1925’de kurulmuştur. Banka pek başarılı olamamıştır.

Hiçbir devlet fabrikasını şirketlere devredemediği gibi, bütün kaynaklarını yönettiği kurumların (Ferhane Yünlü Dokuma,

Bakırköy Pamuklu Dokuma, Beykoz Deri ve Kundura, Hereke Yünlü ve İpek Dokuma Fabrikaları) finansmanı için

kullandığından, başka sanayi ve madencilik kuruluşlarına yeterli kredi sağlayamamıştır.

1932’de adı Sanayi Kredi Bankası’na çevrilmiştir. Sadece kredi işleriyle uğraşması öngörülmüş, fabrikaların yönetimi başka bir

kuruluşa bırakılmıştır. Her iki görev de daha sonra Sümerbank’a geçmiştir.

Page 24: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Şeker Sanayisinin KurulmasıLozan Antlaşması 1924’te yürürlükte bulunan gümrük resimlerini 5 yıl süreyle

dondurduğundan, sanayileşmeyi destekleme politikasının en önemli aracı olan gümrük korumacılığını 1929’a kadar uygulayamamıştır.

Şiddetle gereksinim duyulan bir üretim kolu olan şeker sanayinin ortaya çıkması için 1925’de çıkarılan yasayla şeker fabrikalarına ayrıcalıklar

tanınmıştır.Bunların başlıcaları:

Kurulan şeker fabrikasının çevresine (çevre 5 komşu ilin alanını aşmayacak şekilde) 25 yıl süreyle başka şeker fabrikası kurulmayacak.

Fabrika için pancar üreten arazi 10 yıl Arazi vergisinden bağışık olacak.Nakliyat vergisinin 1/3 inden bağışık olacak

Fabrika personeli 10 yıl süreyle Kazanç Vergisi ödemeyecek.Üretilen şeker 8 yıl Tüketim vergisinden bağışık olacak.

Fabrikanın yapımı için gereken arazi 1-5 hektar arasında kalmak koşuluyla devletçe parasız verilecek.

6 Mayıs 1925 gün ve 601 sayılı yasaYasa çıkmadan önce bile şeker fabrikası kurmak yolunda girişimler olmuş,

örneğin Uşak’ta birçok köylünün elbirliği ile Nisan 1923’te 600 bin TL sermayeyle işe başlayan “Terakki-i Ziraat TAŞ” ortaya çıkarılmıştı.

Bütün şeker fabrikaları İş Bankası ya da Sanayi ve Maadin Bankasından kredi almışlardır.

Resim: Bazı eşyadan ve işlerden alınan vergi veya harç

Page 25: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Turhal şeker Fabrikası

Page 26: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Uşak Şeker Fabrikası kurucularının 1926 yılında çektirdikleri fotoğraf. Oturanlar (sağdan sola): Tarakcıoğlu İbrahim Efendi, Bacakoğlu İsmail Efendi, Mehmet Hacım (elinde asa var), Molla Omaroğlu Nuri Bey (Nuri

Şeker), Donbayoğlu Hacı Osman Efendi. Ayaktakiler (sağdan sola): Köleoğlu Süleyman Efendi, Buğdaylıoğlu Hüsamettin Efendi, Okkaoğlu Ahmet Efendi, Eyüboğlu, Bayraktaroğlu Mehmet Ali Efendi

Uşak eşrafından Mehmet Hacım ve arkadaşları tarafından bir anonim şirket olarak kurulan şeker fabrikasıdır. Alpullu Şeker Fabrikası'ndan sonra Türkiye'nin 2. fabrikası olarak bilinir. Cumhuriyet'in kurulması ve gelişmesi döneminde önemli bir kilometre taşıdır. Bütün Uşak halkı kurulmasına katkıda bulunmuştur. Ekonomik gücü olan her Uşaklı bu girişime katkıda bulunmuştur.CHP döneminde devletleştirilmiştir.

Page 27: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Sanayi Teşvik Kanunu (1927)Sanayileşme çabaları içerisinde 1927 yılında çıkarılan Teşvik-i Sanayi

Kanunu’nun özel bir yeri vardır.Bu politika ile gümrük tarifelerinin artırılamadığı bir dönemde başka

önlemlerle yerli üretimin korunması sağlanmıştır.

Atatürk’ün “Endüstrileşme en büyük milli davamız arasında yer almaktadır” yolundaki sözleri uyarınca hükümet girişimcilere çeşitli

olanaklar sağlamıştır:

İşletme için gerekli arsa belli koşullar altında parasız verilecektir.

Kuruluşlar Kazanç Vergisinden; taşınmaz malları Bina ve Arazi Vergisinden; hisse senetleri Damga Resmi’nden; hammaddeler yurt

içinde sağlanamadıkları takdirde Gümrük Resmi’nden bağışık olacaklardır.

Page 28: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Malzemeleriyle makine ve araçlarının demir ve deniz yollarında taşıma ücretinden % 30 indirim yapılacaktır.

Devlet, bu fabrikaların ürettiği mal dışalım mallarından % 10 daha pahallı olsa bile yerli malları seçecektir.

Bu desteklere 1929’dan sonra gümrük korunması da eklenmiştir.

Teşvik-i Sanayi kanunu ilk 1913’te çıkarılmış, 1924 de değiştirilmiş, 1927’de günün koşullarına göre yeniden

düzenlenmiştir.

Fabrika SayısıYıl 1923 Yıl 1932

341 1473

Page 29: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

1923-1929 yılları arasında sanayi ürünlerinin ihracat içerisindeki payı yüzde 8,6 iken, tarım ürünlerinin payı yüzde 86,3, madencilik ürünlerinin payı ise, yüzde 4 dolaylarındaydı.

Kuruluş yıllarını takip eden dönemde ihracatın ezici bir şekilde tarım ürünleri ağırlıklı yapısında bir değişiklik olmazken, ithalatta ise ithal ikameci eğilimleri yansıtan ve ithal ikameci politikalara götüren bir süreç yaşanmıştır.

1924 yılında, yatırım mallarının bir göstergesi olarak, madeni eşya ve makine ithalatının toplam ithalat içerisindeki payı yüzde 11,8 iken, 1928’de yüzde 21,9’a yükselmiştir.

Bu durum, Cumhuriyetin kuruluşunu takip eden dönemde, üretim hacmini genişletmek amacıyla yapılan ithalatın arttığına ve ülkenin sanayileşme çabalarına işaret etmektedir.

*İkame :bir ürünün sağladığı faydayı başka bir ürünün sağlamasıdır. örn: sıvı sabun- kalıp sabun

Page 30: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Lozan Anlaşması hükümleri ile yeni Türk devletinin dış ticaret politikasındaki temel araçlarından olan gümrük tarifelerini değiştirme gücü elinden alınsa da, 1929’a kadar ithalatı düzenleme ve yerli üreticiyi koruma amacıyla başka politika araçlarından yararlanılmıştır.

Örneğin, tüketim vergilerinin artırılması yoluyla ithal mallarının iç piyasa fiyatlarının artırılması ve tüketiminin azaltılması( yerli malı kampanyaları) dolayısıyla ithalat miktarının düşürülmesi, devlet tekelleri oluşturulması suretiyle yeni üretim alanları yaratarak ithalatın kısılması ve Lozan’da imzası olmayan ülkelere daha yüksek gümrük vergileri uygulanması gibi yöntemlere başvurulmuştur.

Page 31: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇
Page 32: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Lozan Anlaşması çerçevesindeki kısıtlamaların kalkmasıyla, 1929 yılı Haziran ayında çıkarılan Gümrük Tarife Kanunu ile korumacı bir gümrük politikasına geçilmiştir.

Söz konusu kanunun hangi nitelikte çıkarılacağı uzun zamandır yürütülen hazırlık çalışmaları çerçevesinde bilindiği için, kanun çıkarılmadan önce ithalatın spekülatif olarak aşırı boyutta artması dış ticaret açığının önemli oranda büyümesine yol açmıştır.

Ancak kanunun çıkmasının ardından alınan önlemlerin Dünya ekonomik buhranının gerektirdiği politikalarla uyumu göz önüne alındığında, kanunun önemi ortaya çıkar.

Page 33: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Dış ticaret açığı üzerinde bazı malların ihracatında yaşanan düşüşler önemli olmakla beraber, dış ticaret hadlerinde* yaşanan gelişmeler de önem taşımaktadır.

1900’lerin başından beri tarım ürünleri ve sanayi ürünleri fiyatlarında meydana gelen değişiklikler dış ticaret hadlerinin Türkiye aleyhine değişmesine yol açmıştır.

Cumhuriyetin kuruluşundan 1929’a kadar geçen süreçte yaşanan dış açıklarda savaş döneminde kısıtlanmış ithal talebinin harekete geçmesi ve düşük gümrük tarifeleri etkili olurken, 1929’da bunlara ek olarak dış ticaret hadlerinde yaşanan gelişmeler de açığa katkı yapmıştır.

*İhracat fiyat endeksinin ithalat fiyat endeksine bölünmesi ile elde edilen orana denir. günümüzde fiyat oranları, dış ticaret hadleri adını almakta ve ihraç mallarının, ithal malları ile değiştirilme oranı olarak tanımlanmaktadır.

Page 34: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Dışalım Dışsatım Fark

1925 241.6 192.4 - 49.2

1926 234.7 186.4 - 48.3

1927 211.4 158.4 - 53.0

1928 223.5 173.5 - 50.0

1929 256.3 155.2 - 101.1

1930 147.6 151.5 + 3.9

Page 35: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇

Cumhuriyetin ilk yıllarında ekonomi politikası Türkiye İktisat Kongresi kararları doğrultusunda oluşturulmak istenmiştir.

Devlet ilke olarak , özel girişim eliyle serbest piyasa şartlarında sanayileşme politikası ve ekonomik denetimin milli unsurlara geçmesini kolaylaştırıcı , ılımlı bir korumacılık politikası izlemiştir.

Devlet özel girişimin gücünün yetmediği veya karlı bulmadığı alanlarda yatırım yapmıştır. ( Büyük bayındırlık ve sanayi yatırımları)

Ülkenin kendi kendine yeterli olması hedeflenmiştir.

Dış borç alımından uzak durulmuş , yabancı şirketler devletleştirilmiştir.

1929 Ekonomik Bunalımı ise devletçilik politikasını zorunlu kılmıştır.

Tüm siyasi endişeler ve ekonomik koruma tedbirleri dış ülkelerle işbirliğini azaltarak hızlı gelişmeyi engellemiştir.

Page 36: 2 genç cumhuri̇yeti̇n ekonomi̇si̇