(1830) · 2018. 5. 25. · diði Yantra daki Kýrk Þehid Kilisesi Manas-týrý iç...

5
118 TIRNOVA sup üç sancak beyinin büyük vakýflarýnýn þartlarýnýn deðiþtirildiðini gösteren çeþitli notlarý ihtiva eder. Bu sebeple vakýflar kýz- lar aðasýnýn gözetimine verildi. 1506, 1521 ve 1570 tahrirlerinde burada Konyar diye adlandýrýlan on iki göçebe köyü hakkýn- da bilgi yer almaz. Bu durum söz konusu köylerin bu yüzyýlda mevcut olmadýðýný or- taya koyar. 1506-1570 yýllarý arasýnda Týr- nova’daki hâne sayýsý 384’ten 1290’a (ya da 2000 dolayýndan 6500’e) çýktý. Bu sonun- cu rakam Týrnova’nýn, o sýrada 800 hâneye sahip sancak merkezi Týrhala’dan ve Ye- niþehir’den (Larissa) daha büyük bir yer- leþme haline geldiðine iþaret eder. Þehir- de camileri bulunmasa da bu tarihte altý hâneden meydana gelen küçük bir müs- lüman cemaati ortaya çýkmýþtý. XVII. yüz- yýlda Osmanlý Balkaný’ndaki pek çok þeh- rin ortadan kaybolduðu dönemde Týrno- va büyümeyi sürdürdü. 1668’de Evliya Çelebi, Týrnova’yý 3500 evi bulunan (oldukça abartýlý bir rakam), kiliseler, manastýrlar ve dindar hýristiyan- larla dolu bir yer diye tasvir eder. Ona gö- re Týrnova’daki müslümanlar sadece bir camisi ve hamamlarý olan, Ýslâmiyet’i seç- miþ bölge halkýna mensup kiþilerdir. Evliya Çelebi’den az önce Edward Browne, Týr- nova’yý büyük ve hoþ bir þehir olarak an- mýþtýr. 1092 (1681) tarihli Avârýz Defteri 1529 hýristiyan hânesi (tahminen 7500 kiþi) halkýný zikreder (BA, KK, nr. 2716). 1691- 1692 tarihli bir cizye kaydýnda Týrnova’da 2284 yetiþkin erkekten ve 279 “nefer pe- rakende”den söz edilir. Bu rakamlar yak- laþýk 7800 kiþiye tekabül eder. XVIII. yüz- yýlda Týrnova gerek fizikî gerekse nüfus yö- nünden biraz daha fazla Ýslâmî bir özellik kazanmaya baþlar. XVIII. yüzyýlýn son çey- reðinde makine yapýmý ucuz tekstil ürün- lerinin ithalâtý Tesalya pazarlarýnýn canlan- masýna yol açmakla beraber Týrnova ve Tesalya’nýn tekstil üretimi yapan diðer yer- lerini (Aghia, Ambelakia vb.) olumsuz et- kiledi. Bunun sonucunda eþkýya gruplarý ortaya çýktý, güvenlik sarsýldý. 1806’da Leake, Týrnova’da yetmiþi müs- lüman 1500 ailenin varlýðýndan söz eder. Bununla birlikte þehirde geçmiþte daha büyük müslüman cemaatin varlýðýna iþa- ret eden altý cami bulunmaktaydý. Nite- kim kendisine daha önce þehrin 4000 evi bulunduðunun söylendiðini yazar. Pek çok kalýntý, boþ ve insansýz ev gören Leake bu sayýnýn doðru olabileceði kanaatini belir- tir. Johannes Oikonomou-Larissaios 1817’- de Týrnova’da on dört-on beþ kilisenin, iki manastýrýn ve dört beþ caminin yanýnda 1000 ev bulunduðunu yazar. 1239 (1823-24) tarihli Cizye Defteri Týrnova’da 1143 yetiþkin erkeðin varlýðýný kaydeder. Yunanistan’ýn baðýmsýzlýðýný ka- zanmasýndan (1830) ve kuzey sýnýrlarýnýn Tesalya’ya ulaþmasýndan sonra Týrnova’- nýn askerî önemi arttý. Buraya kalabalýk bir Osmanlý askerî garnizonu yerleþtirildi. Bu garnizon þehrin hemen dýþýnda neh- rin güneyindeki geniþ kýþlaya konuþlandý. Tesalya’nýn Yunanistan’a terkedilmesinden hemen önce 1880 tarihli bir Yunan askerî raporunda yer alan bilgiye göre Týrnova’- da 950 müslümanýn yanýnda 4500 Yunan- lý ahali bulunmaktaydý. 1882’de Türkler Týr- nova’yý terketti, geride kalan camiler ise hiçbir iz býrakýlmadan ortadan kaldýrýldý. 1881’den itibaren 1981’e kadar geçen yüz- yýlda Týrnova’nýn nüfusu 4337’den 11.118’e ancak ulaþtý. 2002’de çoðunluðu þarap ve peynir üretiminden geçimini saðlayan 15.000 kiþilik bir nüfus kaydedilir. Önce- den zikredilen bütün kiliseler hâlâ ayakta olup hepsi XVII. yüzyýlda inþa edilmiþ, zen- gin freskler, yaldýzlarla süslenmiþtir. Þeh- rin dýþýndaki kýþlanýn hamam kýsmý 1990’- lý yýllarda restore edildi. BÝBLÝYOGRAFYA : Hicrî 859 Tarihli Sûret-i Defter-i Sancak-ý Týr- hala (nþr. Melek Delilbaþý – Muzaffer Arýkan), An- kara 2001, I, 9; Evliya Çelebi, Seyahatnâme, VIII, 192; Odoiporikà Ipeírou kaì Thessalías parà tõn Stratiotikõn, Athens 1880; S. Sdrolia, “Oi metavy- zantinoì naoì tou Tyrnávou”, Praktikà tis pró- tou synedríou Tyrnavitiõn spoudõn, Tirnavos 1991, s. 75-92; A. Petronotis, “Ottoman Struc- tures in Thessalian Tirnavos”, a.e., s. 217-228; M. Kiel, “Das Türkische Thessalien, Etabliertes Geschichtbild versus Osmanische Quellen, Ein Beitrag zur Entmythologisierung der Geschichte Griechenlands”, Die Kultur Griechenlands in Mittelalter und Neuzeit (ed. R. Lauer – P. Schre- iner), Göttingen 1996, s. 109-196; Guide to the Prefecture of Larissa 2002 (ed. V. Panagou), La- rissa 2002, s. 202-206; E. Kanetaki, Othomani- ka Loutra Ston Elladiko Horo, Athens 2004, s. 126, 180-181. ÿMachýel Kýel TIRNOVA Bulgaristan’da tarihî bir þehir. ˜ Bulgaristan’ýn kuzeydoðusunda Balkan daðlarýnýn kuzey yamaçlarýndan çýkarak Tuna nehrine ulaþan Yantra suyunun tara- çalý yamaçlarý üzerinde kurulmuþtur. 1965 yýlýndan beri adý Veliko Tarnovo’dur. Ko- numu bakýmýndan Týrnova bütün Bulga- ristan’ýn en çarpýcý ve en ilgi çekici þehri durumundadýr. Burasý Osmanlý dönemin- de (1393-1878) Niðbolu sancaðýna baðlý bir kaza merkezi olup XVII ve XVIII. yüzyýllar- da kalabalýk müslüman Türk nüfusuna sa- ya’nýn fâtihi olarak kabul edilir. Buna gö- re büyük Tesalya ovasýnýn kuzey daðlarýn- da yaþayan savaþçý Ulahlar ve Bulgarlar’ýn saldýrýlarýna karþý Turahan Bey, Konya’dan gelen savaþçý Türk göçebelerinden (Kon- yar) meydana gelen on iki köyden ibaret bir dizi köy kurdu (Çaylar, Deliler, Dereli, Karacaoðlan, Kara Demirli, Kazaklar, Ku- fala / Kulfallar, Ligara, Misallar, Palamut, Radgun ve Tatar). Bunlara Turahan Bey ta- rafýndan verilen önemli imtiyazlarý II. Mu- rad onaylamýþtýr. Anadolu menþeli üstün kaliteli dokumacýlýk ve kumaþ boyamacý- lýðý sayesinde yeni yerleþim yeri büyüyüp Tesalya’nýn en müreffeh kasabasý haline gelmiþ, yeni kasaba kýzlar aðasýnýn yöneti- mi ve korumasý altýna alýnmýþtýr. Gazi Tu- rahan Bey, Týrnova’da bir cami ve hýristi- yanlar için Agios Nikolaos Tourahan adlý bir kilise yaptýrmýþtýr. Ancak Týrnova’nýn gerçek tarihi daha farklýdýr. Özellikle Osmanlý tahrir kayýtlarý buranýn geliþmesiyle ilgili önemli bilgiler sunar. Kasabanýn ismi Türkçe’de “diken- lik” anlamýna gelen Slavca “týrnovo” keli- mesinden gelmektedir. Bizans kaynaklarý 950 yýlý civarýnda ve 1277’de Týrnova’dan bir köy diye söz eder. Kazýlarda bulunan Bizans ve Frank seramikleri, XIV. yüzyýlýn erken dönemlerinde yýkýlan ve boþaltýlan bu bölgenin XII ve XIII. yüzyýllardaki varlý- ðýný kanýtlar. Týrnova yeniden kurulan bir köy olarak ilk defa 859 (1455) tahririnde zikredilmiþ olup bundan önce mevcut de- ðildi. Buna göre elli bir hânesi bulunmak- tadýr ve sancak beyi Turahanoðlu Ömer Bey hassýnýn bir parçasýdýr. 887 Zilhicce ayý ortalarýnda (1483 Ocak sonlarý) II. Ba- yezid, Týrnova köylerini ve Tatarlar’ý Tura- hanoðlu Ömer Bey Vakfý’na býraktý. 912 (1506) yýlý tahriri Týrnova’da sade- ce yeni imtiyazlarla açýklanabilecek olan 384 hânelik bir artýþý gösterir. Bu vakýf defterinde Týrnova’da herhangi bir müs- lüman nüfustan, camiden, mescidden ve kiliseden söz edilmemektedir. Defterde zikredilen bedesten ise baþka bir Ömer Bey tarafýndan yaptýrýlmýþtý. Yine Larissa’- nýn meþhur taþ köprüsü de Gazi Turahan deðil onun torunu Hasan Bey tarafýndan XVI. yüzyýlda inþa ettirilmiþti. Nitekim ilk Osmanlý kaynaklarý da burada herhangi bir Bizans köprüsünden bahsetmez. Yal- nýz dar bir ahþap köprüden Henry de Va- lenciennes 1209’da söz etmiþ, daha son- ra burasý ortadan kalkmýþtýr. 1484’te sey- yahlar Ömer Bey Vakfý tarafýndan tedarik edilen sandallarla karþýya geçebilmiþti. XVI. yüzyýlýn ikinci yarýsýna ait mühimme def- terleri, Tesalya’nýn Turahanoðullarý’na men-

Transcript of (1830) · 2018. 5. 25. · diði Yantra daki Kýrk Þehid Kilisesi Manas-týrý iç...

Page 1: (1830) · 2018. 5. 25. · diði Yantra daki Kýrk Þehid Kilisesi Manas-týrý iç sütunlarýndaki oldukça önemli kitâ-belerle birlikte günümüze kadar ayakta kaldý. Ayrýca

118

TIRNOVA

sup üç sancak beyinin büyük vakýflarýnýnþartlarýnýn deðiþtirildiðini gösteren çeþitlinotlarý ihtiva eder. Bu sebeple vakýflar kýz-lar aðasýnýn gözetimine verildi. 1506, 1521ve 1570 tahrirlerinde burada Konyar diyeadlandýrýlan on iki göçebe köyü hakkýn-da bilgi yer almaz. Bu durum söz konusuköylerin bu yüzyýlda mevcut olmadýðýný or-taya koyar. 1506-1570 yýllarý arasýnda Týr-nova’daki hâne sayýsý 384’ten 1290’a (yada 2000 dolayýndan 6500’e) çýktý. Bu sonun-cu rakam Týrnova’nýn, o sýrada 800 hâneyesahip sancak merkezi Týrhala’dan ve Ye-niþehir’den (Larissa) daha büyük bir yer-leþme haline geldiðine iþaret eder. Þehir-de camileri bulunmasa da bu tarihte altýhâneden meydana gelen küçük bir müs-lüman cemaati ortaya çýkmýþtý. XVII. yüz-yýlda Osmanlý Balkaný’ndaki pek çok þeh-rin ortadan kaybolduðu dönemde Týrno-va büyümeyi sürdürdü.

1668’de Evliya Çelebi, Týrnova’yý 3500evi bulunan (oldukça abartýlý bir rakam),kiliseler, manastýrlar ve dindar hýristiyan-larla dolu bir yer diye tasvir eder. Ona gö-re Týrnova’daki müslümanlar sadece bircamisi ve hamamlarý olan, Ýslâmiyet’i seç-miþ bölge halkýna mensup kiþilerdir. EvliyaÇelebi’den az önce Edward Browne, Týr-nova’yý büyük ve hoþ bir þehir olarak an-mýþtýr. 1092 (1681) tarihli Avârýz Defteri1529 hýristiyan hânesi (tahminen 7500 kiþi)halkýný zikreder (BA, KK, nr. 2716). 1691-1692 tarihli bir cizye kaydýnda Týrnova’da2284 yetiþkin erkekten ve 279 “nefer pe-rakende”den söz edilir. Bu rakamlar yak-laþýk 7800 kiþiye tekabül eder. XVIII. yüz-yýlda Týrnova gerek fizikî gerekse nüfus yö-nünden biraz daha fazla Ýslâmî bir özellikkazanmaya baþlar. XVIII. yüzyýlýn son çey-reðinde makine yapýmý ucuz tekstil ürün-lerinin ithalâtý Tesalya pazarlarýnýn canlan-masýna yol açmakla beraber Týrnova veTesalya’nýn tekstil üretimi yapan diðer yer-lerini (Aghia, Ambelakia vb.) olumsuz et-kiledi. Bunun sonucunda eþkýya gruplarýortaya çýktý, güvenlik sarsýldý.

1806’da Leake, Týrnova’da yetmiþi müs-lüman 1500 ailenin varlýðýndan söz eder.Bununla birlikte þehirde geçmiþte dahabüyük müslüman cemaatin varlýðýna iþa-ret eden altý cami bulunmaktaydý. Nite-kim kendisine daha önce þehrin 4000 evibulunduðunun söylendiðini yazar. Pek çokkalýntý, boþ ve insansýz ev gören Leake busayýnýn doðru olabileceði kanaatini belir-tir. Johannes Oikonomou-Larissaios 1817’-de Týrnova’da on dört-on beþ kilisenin, ikimanastýrýn ve dört beþ caminin yanýnda1000 ev bulunduðunu yazar.

1239 (1823-24) tarihli Cizye DefteriTýrnova’da 1143 yetiþkin erkeðin varlýðýnýkaydeder. Yunanistan’ýn baðýmsýzlýðýný ka-zanmasýndan (1830) ve kuzey sýnýrlarýnýnTesalya’ya ulaþmasýndan sonra Týrnova’-nýn askerî önemi arttý. Buraya kalabalýkbir Osmanlý askerî garnizonu yerleþtirildi.Bu garnizon þehrin hemen dýþýnda neh-rin güneyindeki geniþ kýþlaya konuþlandý.Tesalya’nýn Yunanistan’a terkedilmesindenhemen önce 1880 tarihli bir Yunan askerîraporunda yer alan bilgiye göre Týrnova’-da 950 müslümanýn yanýnda 4500 Yunan-lý ahali bulunmaktaydý. 1882’de Türkler Týr-nova’yý terketti, geride kalan camiler isehiçbir iz býrakýlmadan ortadan kaldýrýldý.1881’den itibaren 1981’e kadar geçen yüz-yýlda Týrnova’nýn nüfusu 4337’den 11.118’eancak ulaþtý. 2002’de çoðunluðu þarapve peynir üretiminden geçimini saðlayan15.000 kiþilik bir nüfus kaydedilir. Önce-den zikredilen bütün kiliseler hâlâ ayaktaolup hepsi XVII. yüzyýlda inþa edilmiþ, zen-gin freskler, yaldýzlarla süslenmiþtir. Þeh-rin dýþýndaki kýþlanýn hamam kýsmý 1990’-lý yýllarda restore edildi.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Hicrî 859 Tarihli Sûret-i Defter-i Sancak-ý Týr-hala (nþr. Melek Delilbaþý – Muzaffer Arýkan), An-kara 2001, I, 9; Evliya Çelebi, Seyahatnâme, VIII,192; Odoiporikà Ipeírou kaì Thessalías parà tõnStratiotikõn, Athens 1880; S. Sdrolia, “Oi metavy-zantinoì naoì tou Tyrnávou”, Praktikà tis pró-tou synedríou Tyrnavitiõn spoudõn, Tirnavos1991, s. 75-92; A. Petronotis, “Ottoman Struc-tures in Thessalian Tirnavos”, a.e., s. 217-228;M. Kiel, “Das Türkische Thessalien, EtabliertesGeschichtbild versus Osmanische Quellen, EinBeitrag zur Entmythologisierung der GeschichteGriechenlands”, Die Kultur Griechenlands inMittelalter und Neuzeit (ed. R. Lauer – P. Schre-iner), Göttingen 1996, s. 109-196; Guide to thePrefecture of Larissa 2002 (ed. V. Panagou), La-rissa 2002, s. 202-206; E. Kanetaki, Othomani-ka Loutra Ston Elladiko Horo, Athens 2004, s.126, 180-181.

ÿMachýel Kýel

– —TIRNOVA

Bulgaristan’da tarihî bir þehir.˜ ™

Bulgaristan’ýn kuzeydoðusunda Balkandaðlarýnýn kuzey yamaçlarýndan çýkarakTuna nehrine ulaþan Yantra suyunun tara-çalý yamaçlarý üzerinde kurulmuþtur. 1965yýlýndan beri adý Veliko Tarnovo’dur. Ko-numu bakýmýndan Týrnova bütün Bulga-ristan’ýn en çarpýcý ve en ilgi çekici þehridurumundadýr. Burasý Osmanlý dönemin-de (1393-1878) Niðbolu sancaðýna baðlý birkaza merkezi olup XVII ve XVIII. yüzyýllar-da kalabalýk müslüman Türk nüfusuna sa-

ya’nýn fâtihi olarak kabul edilir. Buna gö-re büyük Tesalya ovasýnýn kuzey daðlarýn-da yaþayan savaþçý Ulahlar ve Bulgarlar’ýnsaldýrýlarýna karþý Turahan Bey, Konya’dangelen savaþçý Türk göçebelerinden (Kon-yar) meydana gelen on iki köyden ibaretbir dizi köy kurdu (Çaylar, Deliler, Dereli,Karacaoðlan, Kara Demirli, Kazaklar, Ku-fala / Kulfallar, Ligara, Misallar, Palamut,Radgun ve Tatar). Bunlara Turahan Bey ta-rafýndan verilen önemli imtiyazlarý II. Mu-rad onaylamýþtýr. Anadolu menþeli üstünkaliteli dokumacýlýk ve kumaþ boyamacý-lýðý sayesinde yeni yerleþim yeri büyüyüpTesalya’nýn en müreffeh kasabasý halinegelmiþ, yeni kasaba kýzlar aðasýnýn yöneti-mi ve korumasý altýna alýnmýþtýr. Gazi Tu-rahan Bey, Týrnova’da bir cami ve hýristi-yanlar için Agios Nikolaos Tourahan adlý birkilise yaptýrmýþtýr.

Ancak Týrnova’nýn gerçek tarihi dahafarklýdýr. Özellikle Osmanlý tahrir kayýtlarýburanýn geliþmesiyle ilgili önemli bilgilersunar. Kasabanýn ismi Türkçe’de “diken-lik” anlamýna gelen Slavca “týrnovo” keli-mesinden gelmektedir. Bizans kaynaklarý950 yýlý civarýnda ve 1277’de Týrnova’danbir köy diye söz eder. Kazýlarda bulunanBizans ve Frank seramikleri, XIV. yüzyýlýnerken dönemlerinde yýkýlan ve boþaltýlanbu bölgenin XII ve XIII. yüzyýllardaki varlý-ðýný kanýtlar. Týrnova yeniden kurulan birköy olarak ilk defa 859 (1455) tahririndezikredilmiþ olup bundan önce mevcut de-ðildi. Buna göre elli bir hânesi bulunmak-tadýr ve sancak beyi Turahanoðlu ÖmerBey hassýnýn bir parçasýdýr. 887 Zilhicceayý ortalarýnda (1483 Ocak sonlarý) II. Ba-yezid, Týrnova köylerini ve Tatarlar’ý Tura-hanoðlu Ömer Bey Vakfý’na býraktý.

912 (1506) yýlý tahriri Týrnova’da sade-ce yeni imtiyazlarla açýklanabilecek olan384 hânelik bir artýþý gösterir. Bu vakýfdefterinde Týrnova’da herhangi bir müs-lüman nüfustan, camiden, mescidden vekiliseden söz edilmemektedir. Defterdezikredilen bedesten ise baþka bir ÖmerBey tarafýndan yaptýrýlmýþtý. Yine Larissa’-nýn meþhur taþ köprüsü de Gazi Turahandeðil onun torunu Hasan Bey tarafýndanXVI. yüzyýlda inþa ettirilmiþti. Nitekim ilkOsmanlý kaynaklarý da burada herhangibir Bizans köprüsünden bahsetmez. Yal-nýz dar bir ahþap köprüden Henry de Va-lenciennes 1209’da söz etmiþ, daha son-ra burasý ortadan kalkmýþtýr. 1484’te sey-yahlar Ömer Bey Vakfý tarafýndan tedarikedilen sandallarla karþýya geçebilmiþti. XVI.yüzyýlýn ikinci yarýsýna ait mühimme def-terleri, Tesalya’nýn Turahanoðullarý’na men-

Page 2: (1830) · 2018. 5. 25. · diði Yantra daki Kýrk Þehid Kilisesi Manas-týrý iç sütunlarýndaki oldukça önemli kitâ-belerle birlikte günümüze kadar ayakta kaldý. Ayrýca

119

kerî birlik býraktý. Burada yer alan kilisecamiye dönüþtürüldü, þehirde bir zâviye(ardýndan medrese) inþa ettirildi. Pek çokBulgar sanatçýsý, kilise önderi ve yazarýþehri terketti. Bir bölümü Tuna nehrinigeçerek sýðýndýðý Eflak’ta resim, edebiyatve mimarinin geliþimine büyük katkýda bu-lundu.

Bulgar tarihçiliðinde Osmanlý fethindensonra Ortaçað Bulgar Krallýðý’ný hatýrlatýrþekilde her þeyin acýmasýzca ve sistemli bi-çimde ortadan kaldýrýldýðýndan söz edilir,böylece Bulgar millî kimliðinin yok edilme-sinin hedeflendiði belirtilir. Tsarevets te-pesindeki saraylar, evler ve kiliseler ger-çekten yýkýlmýþtý. Ancak 1185’te II. BulgarÝmparatorluðu’nun ilân edildiði yerdekiAziz Demetrios Kilisesi, 1230’da Büyük ÇarII. Ivan Asen’in Klokotnitsa’da Bizanslýlar’akarþý elde ettiði zaferin anýsýna inþa ettir-diði Yantra’daki Kýrk Þehid Kilisesi Manas-týrý iç sütunlarýndaki oldukça önemli kitâ-belerle birlikte günümüze kadar ayaktakaldý. Ayrýca tahta geçmesi ve tanýnmasýsebebiyle Çar Kaloyan (1195-1206) tara-fýndan yaptýrýlan Aziz Peter ve Paul kilise-leri de mevcuttur. Peter ve Paul kiliseleri-ni Yýldýrým Bayezid katedral vazifesi gör-meleri için Patrik Evtimi’e verdi ve Osman-lýlar’ýn son dönemine kadar Bulgarlar’ýnelinde kaldý. Aziz Georg Kilisesi gibi ÇarIvan Aleksander’ýn inþa ettirdiði Aziz De-metrios Kilisesi de hýristiyanlara býrakýldý.Kýrk Þehid Kilisesi Manastýrý XVIII. yüzyý-lýn sonuna kadar varlýðýný korudu. Eðer Os-manlý Devleti Bulgar kimliðine ve kültü-rüne karþý gerçekten imha planý yürüt-müþ olsaydý son derece önemli olan bumillî sembollerin ayakta kalmasý imkânsýz-laþýrdý.

XV. yüzyýlýn ilk yarýsýnda Yýldýrým Baye-zid’in oðullarý arasýndaki iç savaþtan son-ra Týrnova yeniden imar edildi ve Ýslâmî birþehir niteliðine büründü. Bu süreç II. Mu-rad zamanýndan kalma güçlü devþirmebeylerinden biri olan, 1435’te tek kubbelizarif bir cami, iki mescid, imaret, medre-se, mektep, hamam, kervansaray, Yantraüzerine bir köprüyle pek çok dükkân vesu deðirmeni yaptýran Fîruz Bey b. Abdul-lah tarafýndan hýzlandýrýldý. Bu binalarýntamamý Týrnova yakýnlarýnda ikisi Türkler,ikisi Bulgarlar’la meskûn dört zengin kö-yün vergi geliriyle desteklenmiþti. Kalede-ki cami dýþýnda diðer bütün binalar eskikalenin güneyinde Yantra nehri boyuncauzanan açýk alanda yer almýþtýr. Þehrin ge-liþmesi 1444’te Haçlý ordusunun bir bölü-münce Týrnova’ya yapýlan saldýrý netice-sinde durakladý, ancak Haçlýlar Tsarevets

Kalesi’ni alamadýlar. Bu hadiseye þahit olanHans Mehrgast, Macar Kralý Vladislav’ýnTýrnova’yý yaðmalamasý için 500 kiþilik birmüfreze gönderdiðini, fakat müfrezeninTürk savunmacýlarý tarafýndan büyük birkayba uðratýldýðýný belirtir. Ayný þekilde budöneme ait Gazavât-ý Sultân Murâd b.Mehmed Hân’da kralýn Týrnova Kalesi’-nin kuþatýlmasý ve acýmasýzca ele geçiril-mesi yolunda emir verdiði, bu amaçla ikibirlik gönderdiði anlatýlýr. 1444 yýlýndanitibaren þehirde bir buçuk asýrdan dahafazla bir süre huzur ve refah hâkim oldu.

Týrnova’nýn nüfusuna ve yapýlarýna dairilk bilgiler 884 (1479) tarihinden kalma birdefterde yer alýr. Buna göre þehirde yir-mi sekizi kalenin içerisinde olan 132 müs-lüman hânesi bulunmaktadýr; hýristiyan-lar ise 372 hânedir. Toplam 504 hânede% 26’sý müslüman olan 2300 kiþi civarýn-daki nüfusuyla Týrnova 1393 yýlýndaki du-rumuna henüz ulaþmamýþtý. 922 (1516)tarihli tahrir defteri 1479 tahririne göremüslüman nüfusunda önemli miktarda birartýþý göstermektedir (BA, MAD, nr. 11,vr. 272b-279b). Buna karþýlýk hýristiyan hâ-ne sayýsýnda çok az bir yükselme oldu. Butarihte iki camisi ve altý mescidi bulunandokuz müslüman mahallesi mevcuttu.Müslüman hâne sayýsý 257, Ortodoks hý-ristiyanlarýn hâne sayýsý on bir papazla bir-likte 397 idi. Bu durumda % 36’sý müslü-man 3300 ile 3500 arasýnda bir nüfusuvardý. Þehirde ayrýca Dubrovnik’ten gel-miþ tüccarlardan yirmi beþ kiþilik bir Ka-tolik grup bulunuyordu. Bu durum Týr-nova’nýn bir ticaret merkezi olarak öne-mini ortaya koyar.

1540’ta Týrnova, Hadým Süleyman Pa-þa’nýn haslarýna dahil edildi. Burada beþcami, on bir mahalle, altý mescid, bir ima-ret ve yine imareti olan Kavak Baba Zâvi-yesi vardý. 270 müslüman, 309 hýristiyanve on sekizi Dubrovnikli tüccardan mey-dana gelen 847 hâne yaklaþýk 4400 kiþilikbir nüfusa sahipti (BA, TD, nr. 416, s. 511-524). Müslümanlarýn sayýsý kendi içindekiartýþ yanýnda mahallî Bulgar nüfusununÝslâmlaþmasýyla da yükselmiþti. Bu þekil-de müslüman olanlarýn oraný % 24 dola-yýndaydý. Yerli müslümanlar Týrnova’nýnÝslâmî yaþamýna iyi uyum saðladý; pek ço-ðu iki imarette ya aþçý ya fýrýncý ya müez-zin ya da bir vakfýn nâzýrý olarak görev yap-tý. 987’de (1579) Týrnova’daki müslümanve hýristiyan nüfusu daha da arttý. Müs-lümanlar 294, hýristiyanlar 425 hâneyeulaþtý; bununla birlikte müslümanlarýn ora-ný % 45’ten % 36’ya geriledi (TK, TD, nr.58, vr. 274a-279b). XVI. yüzyýlýn sonlarýnda-

hipti. XX. yüzyýlýn ikinci yarýsýna ait litera-türde Ortaçað Bulgar þehri olarak Bulgarmilliyetçiliði için “kutsal” bir yere dönüþtü-rülmüþ ve çok fazla yüceltilmiþtir. Týrno-va’nýn tarihi, Roma dönemine kadar iner.Ancak þehir VII. yüzyýlýn baþlarýnda orta-dan kalkmýþtýr. 1946’dan beri yapýlan kazýçalýþmalarýndan çýkan ilk Bizans sikkeleri-nin üzerindeki tarihler Ýmparator Herak-leios döneminde (610-641) sona erer. Bu-lunan Aleksios Komnenos’a (1081-1118)ait paralarýn çokluðu, buradaki yerleþme-nin 400 yýldan daha eskiye gittiðine iþareteder.

Ortaçað’larda Týrnova küçük, fakat kan-lý bir geçmiþe sahip bir devlet olan II. Bul-gar Ýmparatorluðu’nun merkezi idi. XI.yüzyýlda Yantra suyunun sarp kayalýk vekademeli yamaçlarý üzerinde etrafý çevri-li, saldýrýya uðramasý imkânsýz derin uçu-rumlardan oluþan bir istihkâm halindey-di. Bulgar çarlarýnýn yaþadýðý, Bulgar pat-riðinin oturduðu, önde gelen asillerin ev-lerinin bulunduðu kültürel bir merkez du-rumundaki þehir diðer Avrupa baþþehirle-rine oranla oldukça küçük kalýyordu. Bu-rasý üç parçaya bölünmüþtü. Bunlar 12,80hektarlýk bir alaný kapsayan Tsarevets te-pesi, 7,7 hektarlýk Trapezitsa tepesi veYantra suyunun her iki yakasýnda bulunanbu tepeliklerin eteklerindeki dar bir alan-da yer alan aþaðý kasaba bölümleriydi. Herüç parça toplam 26,5 hektarlýk bir alanýkaplýyordu. Her hektara 130 ile 150 kiþilikbir nüfus düþeceði kabul edilirse toplamnüfusu 3800 ile 4200 arasýnda tahmin edi-lebilir (Köln veya Novgrad’da 45.000). XV veXVI. yüzyýl Osmanlý Týrnovasý daha da kü-çüktü, ancak 1580’de tekrar XIV. yüzyýl-daki seviyesini yakalamýþtýr.

Týrnova, 790-791 (1388-1389) yýllarýndaVezîriâzam Çandarlý Ali Paþa kumanda-sýndaki Osmanlý ordusunun kýþ seferi sý-rasýnda çatýþma olmadan ele geçirildi. Os-manlý vasalý Çar Þiþman Ivan’ýn affedilme-sinin ardýndan Týrnova tekrar kendisineteslim edildi. Bununla birlikte dört yýl son-ra Yýldýrým Bayezid uzun ve þiddetli geçenbir kuþatmanýn arkasýndan þehri tekrarzaptetti (17 Haziran 1393). Bu olay esna-sýnda Tsarevets tepesindeki pek çok binayýkýldý ve asilzadelerin bir bölümü ortadankaldýrýldý. Bulgar kilisesinin baþý olan Pat-rik Evtimi, öðrencisi Grigori Tsamblak’ýnbelirttiðine göre padiþahtan büyük itibargördü, ancak daha sonra sürgün edildi.Ayný þekilde Týrnova nüfusunun bir bölü-mü þehirden çýkarýldý, yerlerine Türk göç-menleriyle Rumlar yerleþtirildi. YýldýrýmBayezid, Tsarevets Kalesi’nde küçük bir as-

TIRNOVA

Page 3: (1830) · 2018. 5. 25. · diði Yantra daki Kýrk Þehid Kilisesi Manas-týrý iç sütunlarýndaki oldukça önemli kitâ-belerle birlikte günümüze kadar ayakta kaldý. Ayrýca

120

TIRNOVA

doks hýristiyan hânesine sahip olduðunuve nüfuslarýnýn 10.000’e ulaþtýðýný belirtir.Ayrýca bunlarýn sekiz kilisesi ve bir manas-týrlarýnýn mevcut bulunduðunu ifade eder.Þehrin güneyindeki düz alanda kurulmuþMarnopole mahallesinde ikinci bir Katolikkilisesi ve 860 kiþiden meydana gelen bircemaat vardýr. Bunlarýn yanýnda 10.000nüfusa sahip 2000 Türk hânesi ve yedi bü-yük cami mevcuttu. Bu rakamlar olduk-ça abartýlý görünmekle birlikte þehirdekimüslüman-hýristiyan dengesi hakkýnda birfikir verir. 1659’da Niðbolu’nun Katolik pis-koposu olan Philip Stanislavov, TarnoviumCivitas adýyla kaydettiði Týrnova’yý ziyaretederek burada Ortodoks kilisesinin bir baþ-piskoposluk makamý, bir Katolik kilisesi-nin yanýnda üç Ortodoks kilisesinin dahabulunduðunu yazar. Bulgarlar’ýn hâne sa-yýsý 700, Katolikler’in sadece on yedi idi vebu sonuncularý Dubrovnik’ten gelen tüc-carlardý. Yedi camisi olan Türkler 3000 ki-þiydi. 1071 (1660-61) tarihli bir rûznâme-de Týrnova’nýn Kavak Baba, Yýldýrým Han,Seyyid Halil Kadý (ilk defa 1540 tarihli va-kýf defterinden zikredilmiþtir), Ali Paþa veÝlyas Kethüdâ adlý beþ medresenin oldu-ðu kayýtlýdýr.

Aziz Georg Kilisesi ile Aziz Peter ve PaulKatedrali’nde mevcut yüksek kalitedekifreskler Týrnova’daki hýristiyan nüfusununkültürel düzeylerini gösteren iþaretlerdir.Fakat bu durum Týrnova’ya birkaç kilo-

metre mesafede platodaki Arbanassi’nin(Arnavutköy) görkemli geliþimi sebebiylegerilemiþtir. Bulgar tarihlerine göre dahaönce önemli bir kasaba olan bu yerde Ar-navutluk’tan gelen Bulgarlar oturuyorduve Bulgar çarlarýnýn yazýn dinlenme yerle-riydi; bu mülkiyet daha sonra doðrudanpadiþah haslarýna çevrildi. Gerçekte Arna-vutköy, 1500 yýlýndan kýsa bir süre sonraArnavutluk’tan gelen küçük bir yerleþimcigrup tarafýndan kurulmuþtu. 1516 tahri-rinde buranýn hepsi Arnavut adý taþýyandokuz hânelik bir köy olduðu dikkati çe-ker. Kasaba, Güney Arnavutluk’tan bura-ya pek çok yerleþimci getiren VezîriâzamRüstem Paþa’nýn mülkü haline geldi. 1540tarihli Vakýf Defteri’ne göre Arnavut ad-larý taþýyanlarýn hâne sayýsý altmýþ üçe ulaþ-mýþtý. Rüstem Paþa burayý imtiyazlý birstatü vererek derbentçi köyü yaptý ve ar-dýndan vakýf statüsüne geçirdi. Deðiþenstatünün etkisiyle nüfusu arttý. 1540’tatoplam 166 hânesi varken 1579’da 271 ve1642’de 408 hâneye yükseldi. 1770’te 1000evin varlýðýndan söz edilir. O tarihten iti-baren burasý Týrnova, Lofça, Rusçuk pis-koposlarý ve Mýsýr’daki Sînâ daðýnda meþ-hur Saint Katerina’dan gelen temsilcileriçin yazlýk durumundaydý. Arnavutköy’üntüccarlarý Ýtalya, Polonya, Macaristan veRusya ile ticaret yapýyordu. 1787-1792Türk-Rus savaþýný izleyen karýþýk dönem-de Kýrcali âsileri tarafýndan yaðmalandý vekýsmen tahrip edildi (1798). Günümüzdepek çok eski evin ve köþkün yanýnda XVI-XVII. yüzyýllar arasýnda inþa edilen ve ge-niþletilen altý kilisesi, iki manastýrý bulun-maktadýr.

Arnavutköy’de olduðu gibi Týrnova civa-rýnda da çevre yerleþim birimleri geliþti yada yeniden kuruldu. 1516’da Ljaskovets,Dolna Orjahovitsa ve Gorna Orjahovitsa ad-lý üç köyde toplam seksen iki hâne vardý.Ramazan 972’de (Nisan 1565) Kanûnî Sul-tan Süleyman üç köyü hass-ý hümâyunolarak kýzý Mihrimah Sultan’a verdi. Buköylerin nüfusu 1579’da âniden yükseldi,hâne sayýsý 493’e çýktý. 1642’de 559 hâne-ye ulaþtý. Pek çok hâne sahibi Arnavut adýtaþýmaktaydý. Yaylak-Arbanassi ile birliktedört köy “Arnavut karyeleri” þeklinde ta-nýndý. 1873’te bu üç vakýf köyü 1840 hâ-ne ve 8977 kiþilik nüfusuyla gerçek kasa-balara dönüþtü (Tuna Vilâyeti Salnâmesi1290, s. 247). Týrnova’nýn hemen güneyin-deki Kilifarevo köyü de hýzla geliþti (1516yýlýnda otuz üç, 1642’de 256, 1873’te 918hâne). XVI. yüzyýlýn son çeyreðinde II. Se-lim Türbesi için (daha sonra III. Murad veIII. Mehmed) tahsis edilen zengin vakfýn

ki savaþlarýn etkisiyle 1598’de Týrnova’dakihýristiyanlar isyan etti. Resmî Bulgar ta-rihlerine göre bu isyan kanlý bir þekildebastýrýldý, hýristiyanlarýn üçte ikisi Osman-lý ordusu tarafýndan öldürüldü ve mahal-leleri yerle bir edildi. Aslýnda, Týrnova’dakalan Niðbolu sancak beyi Hâfýz AhmedPaþa kumandasýndaki Osmanlý vilâyet as-kerleri, isyan için deðil âsi Eflak VoyvodasýMihal’in saldýrýsýna karþý burayý korumakiçin þehirde bulunuyordu. Bunun yanýnda1008 (1599-1600) tarihli Mufassal Ciz-ye Defteri’ndeki kayýtlar herhangi bir is-yan veya katliam olmadýðýný gösterir (BA,MAD, nr. 14290). Nitekim Týrnova’da ciz-ye ödeyen 374 hýristiyan hânesi mevcut-tu. 1580’de adý geçen mahalleler hâlâ ye-rindeydi ve meskûn durumdaydý. Onlarýndýþýnda iki yeni hýristiyan mahallesi kurul-muþtu. XVI. yüzyýlýn sonlarýnda cereyaneden bunalýmlarýn ardýndan kaledeki ca-miden (daha önce katedral) artýk fazla sözedilmemektedir. Tsarevets’in eski kalesiterkedildi ve nüfusun çoðunluðu aþaðýda-ki yeni müslüman bölgelerine taþýnmakzorunda kaldý.

1027 (1618) tarihli Sofya Cizye Def-teri’nde þehirde 340 hýristiyan hânesininbulunduðu kayýtlýdýr. Hýristiyan nüfustakibu yavaþ düþüþ, þehirde giderek büyüyenmüslüman varlýðýn baskýsýndan dolayýdýr.1640’ta bir Katolik piskoposu, Týrnova’nýnYunanca ve Bulgarca konuþan 2000 Orto-

1870’li yýllarda Bulgaristan’daki Týrnova þehrini gösteren F. Kanitz tarafýndan yapýlmýþ gravür

Page 4: (1830) · 2018. 5. 25. · diði Yantra daki Kýrk Þehid Kilisesi Manas-týrý iç sütunlarýndaki oldukça önemli kitâ-belerle birlikte günümüze kadar ayakta kaldý. Ayrýca

121

rap üretimi þehrin ekonomisinin temeliniteþkil ediyordu. Öte yandan 1178 (1765)yýlýndan kýsa bir süre önce Ali Efendi, Týr-nova’da yeni bir kütüphane kurdu (BA,Cevdet-Maarif, nr. 402). Bu yüzyýlýn sonun-da Kýrk Þehid adlý meþhur kilise kullanýl-maz hale gelince zâviyeye dönüþtürüldü.1851 yýlýna ait bir belge burasýnýn Halvetîderviþlerine tahsis edildiðini göstermek-tedir.

1828’de Max Thielen’in el kitabýnda “Tir-nava” þeklinde belirtilen þehrin Niðbolusancaðýna baðlý olup bir tarafý müslüman-Türk, diðer tarafý Rum, Ermeni ve yahu-dilerden meydana gelen iki mahalleye ay-rýldýðý, sekiz camisi, birkaç Rum kilisesi,sinagoglarý ve hamamlarý bulunan bir ka-saba olduðu ifade edilir. Þehir 8000 kiþi-lik bir nüfusa sahipti. 1800 yýlýnda Hacý AliAða þehrin Türk tarafýnýn merkezine av-lusunda yedi hücresi, ayrý bir kütüphanesiolan kubbeli bir cami inþa ettirdi. Bu yüz-yýlda þehir daha büyük bir hýzla geliþti veüstün bir refaha ulaþtý. Vilâyet idaresininyeniden düzenlenmesi esnasýnda Týrnova,Tuna vilâyetine baðlý sancak merkezi ha-line getirildi. Yeni kiliselerin ve köþklerinyanýnda yeni yapýlan pek çok idarî binaortaya çýktý. 1286 (1869) tarihli Tuna Vi-lâyeti Salnâmesi, Týrnova’yý 453 köyü ve% 41’i müslüman 175.900 nüfusu bulunanbir sancak þeklinde tasvir eder. Þehirdeise 3091 hâne, yirmi bir cami, on dört ki-lise, yedi medrese, dört tekke, üç hamamve 1056 dükkân mevcuttu. 1290 (1873)salnâmesi þehrin nüfusunu % 45’i müs-lüman 15.000 kiþi civarýnda gösterir. 1875yýlýnýn ilk yarýsýnda Týrnova-Yanbolu demir-yolu hattý tamamlandý. 24 Haziran 1877tarihinde Doksanüç Harbi esnasýnda Rusordusu Týrnova’yý ele geçirdi. Türk nüfu-sunun büyük bölümü þehirden kaçtý. Daðköylerindeki pek çok Bulgar’ýn þehre yer-leþmesine raðmen nüfustaki düþüþ sür-dü. 1877’de sadece 688’i Türk olan 11.314kiþilik nüfusa geriledi. 1895’te KurþunluCami Külliyesi yýktýrýldý, kütüphanesinde-ki zengin kitap koleksiyonu ortadan kay-boldu. 1913’te korkunç bir deprem þehriyerle bir etti ve pek çok tarihî bina ciddiþekilde zarar gördü, camiler yýkýldý. Orta-çað’dan kalma Aziz Demetrios ile AzizPeter ve Paul kiliseleri, yarým yüzyýldanfazla bir zamanda muhteþem duvar resim-li süslemeleriyle birlikte çürümeye terke-dildi.

Özellikle 1960’tan sonra Týrnova çok ge-niþ arkeolojik kazýlara, çok kötü yenilemeçalýþmalarýna yahut Tsarevets tepesinde-ki kalýntýlarý bir “Ortaçað Disneylandý”na

ve Bulgar milliyetçiliðinin mâbedine çevi-recek olan çok kaba restorasyonlara þa-hit oldu. Buna karþýlýk Osmanlý mirasý buideolojik ortamda kendine hiç yer bula-madý. Kalýntýlarý tamamen ortadan kaldý-rýldýðý gibi kitaplarda da göz ardý edildi.1990’larýn sonlarýnda yetiþen genç Bulgarþarkiyatçýlarý þehrin geçmiþindeki mânevîhayatla ilgili pek çok önemli çalýþma ya-yýmladý. Sadece þehrin eski banliyölerin-de kerpiçten ve ahþaptan mütevazi bir ca-mi bugüne kadar ayakta kalabildi ve azsayýdaki müslüman-Türk cemaatine hiz-met vermeye devam etti. Günümüzde Bul-garistan’ýn önemli bir turizm merkezi olanTýrnova ayný zamanda el sanatlarý, ticaretve sanayi merkezi niteliðindedir.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Gazavât-ý Sultân Murâd b. Mehemmed Hân(nþr. Halil Ýnalcýk – Mevlûd Oðuz), Ankara 1978,s. 46-47; M. F. Thielen, Die Europäische Turkey,Ein Handwörterbuch, Wien 1828, s. 284; TunaVilâyeti Salnâmesi 1290, s. 247; C. Jirecek, DasFürstenthum Bulgarien, Wien 1891, s. 398-406;B. Filov, Die Altbulgarische Kunst, Bern 1919,s. tür.yer.; ^. Cankov, Geografski Re®nik na Bal-garija, Sofia 1939, s. 464-466; E. Turdeanu, Lalittérature bulgare du XIVe siècle et sa diffusiondans les pays roumains, Paris 1947, tür.yer.; S.Bossilkov, Tarnovo, gradat i negovoto izkusstvo,Sofia 1960; a.mlf., Tarnovo, Die Stadt und ihreKunst, Sofia 1960; Antike und Mittelalter in Bul-garien (ed. J. Irmscher – V. Beševliev), Berlin 1960,s. 272-278; Tsarevgrad Tarnov, Dvoretsat nabalgarskite tsare prez vtorata balgarska dar´a-va (ed. K. Miyatev v.dðr.), Sofia 1973; K. Miyatev,Die Mittelalterliche Baukunst in Bulgarien, So-fia 1974, s. 124-144; G. Cavrakov – K. Tancev,Balgarski Manastiri, Sofia 1978, s. 104-112, 138-139, 142-149; Lyuben Praškov, Tsarkvata Ro´-destvo Hristovo v Arbanasi, Sofia 1979; M. Stay-nova, Osmanskite biblioteki v Balgarskite zemiXV-XIX vek, Sofia 1982, s. 143-147; A. Popov –Velizar Velkov, Kulturata na srednovekovniyaTarnovo, Sofia 1985; G. Tsamblak, “Eulogy toEuthemeios, Patriarch of Turnovo by Gregory,Archbishop of Russia”, Monumenta Bulgarica:A Bilingual Anthology (trc. Thomas Butler), AnnArbor 1996, s. 281-285; S. Parveva, “ZaviyetoKavak Baba i carkvata Sv. Cetiridešet Macenit-si”, Mjusjulmanskata Kultura po Balgarskite Ze-mi (ed. R. Gradeva – S. Ivanova), Sofia 1999, s.324-408; K. Mutafova, “Središte na IslamskiyaMistitsizam v Starata Stolitsa Tarnovo”, a.e., s.409-450; Z. Genova, “Ošte Vednaz za TsarkvataSv. Cetirideset Macenitsi i nejnata sadba prezstoletiyata na Osmansko vladicestvo”, a.e., s.451-458; K. Škorpil, “Plan na starata balgarskastolitsa V. Tarnovo”, Izvestiya na BalgarskotoArheologi¸esko Dru´estvo, I, Sofia 1910, s. 120-146; P. Miyatev, “Les monuments Osmanlis enBulgarie”, RO, XXIII (1959), s. 7-28; A. Zajacz-kowski, “Materialy do epigrafiki osmánsko-Tu-reckiej z Bulgarii”, a.e., XXXVI/2 (1963), s. 7-47;N. Angelov, “Srednovekoviyat grad Tarnovo spo-red izvorite ot 12-14 vek i dosegašnite arheolo-giceski razkopki”, Izvestiya na Muzeya v Tarno-vo, II, Sofia 1964, s. 1-18; M. Kemal Özergin,“Eski Bir Rûznâme’ye Göre Ýstanbul ve Rumeli

parçasý oldu ve imtiyazlý statüye kavuþtu.Trjavna kasabasý derbend köyü olarak sul-tanýn emriyle 1565 Nisanýnda kuruldu (BA,MD, nr. 6, s. 453); 1579’da kýrk hâne nü-fusu vardý. Kilifarevo gibi burasý da tür-belerin vakfýna dahil edildi ve hýzlý bir ge-liþme gösterdi. 1607’de 123, 1647’de 341hâneye sahipti. Yarým yüzyýl içerisinde bü-yüyerek nüfusu 260’tan 1700’e çýktý. Týrno-va civarýnda Osmanlý zamanýnda yeni in-þa edilen, Bulgar kültür ve edebiyatý açý-sýndan önemli bir merkez hüviyetinde Ki-lifarevski, Preobraÿaenski ve Azize Troit-sa adlý üç büyük manastýr bulunuyordu.

1686’da Osmanlýlar’ýn Macaristan’ý ve Er-del’i kaybettiði, hýristiyan müttefik ordu-sunun Balkanlar’ýn içlerine doðru girme-ye çalýþtýðý dönemlerde Týrnova’daki hýris-tiyanlarýn Osmanlýlar’a karþý ikinci bir is-yan düzenledikleri kabul edilmiþtir. Bu is-yan gerçek bir eylem olmaktan ziyade bir-takým plan ve komplolarýn ürünüdür. 1102(1691) tarihli bir kayýtta hýristiyan nüfusu348 nefer diye gösterilmiþ, ancak Týrno-va’daki 234 neferin orada yerleþik nüfusaait bulunmadýðýna dair notlar düþülmüþ-tür. Nitekim en az yirmi beþ nefer Tunaboyundaki Rahova köyünden, bir düzineVidin’den, yine ayný miktarda Lofça’dan(Lovets) ve sancak merkezi Semendire’-den gelmiþti. Birkaç kiþi güneydeki Filibe’-den buraya ulaþmýþtý (BA, MAD, nr. 4023).Nüfus hareketliliði buranýn ekonomik gü-cüne iþaret eder. Bu kayýtta þehirde çoðutüccar olan on üç neferlik bir Ermeni gru-bu gösterilmiþ, bunlarýn cemaatleri za-manla büyümüþtür.

1710’da hazýrlanan bir vakýf tahrir def-terine göre Týrnova II. Mustafa ve III. Ah-med’in annesi Gülnûþ Emetullah Sultanvakfý durumundaydý. Bu sýrada Týrnova’-da 506 müslüman, 411 hýristiyan erkeknüfusu vardý, her iki grubun aile ölçeðiise çok küçüktü. Bu rakamlara göre þeh-rin % 55’i müslüman olan 3000 ile 3200civarýnda bir nüfusu bulunmaktaydý. XVIII.yüzyýlda Týrnova’da nüfus daha da arttý.1164 (1751) tarihli Mufassal Avârýz Def-teri’nde 886 hânesi olan on dört müslü-man, 314 hânesi bulunan yedi hýristiyanmahallesi kaydedilmiþti. Nüfus 5500 ile5700 civarýndaydý (BA, KK, nr. 2813). Def-terdeki kayýtlar mahallî hýristiyan nüfu-su içinde Ýslâmlaþma eðilimine de iþareteder. Týrnova müslümanlarýnýn % 15’ininmühtedi olduðu tahmin edilebilir. Aynýyüzyýlda Týrnova þehri ve civarýnda ipekçi-lik yapýlmaya baþlandý. 1710’da Týrnova’-da ve þehir yöresindeki yayla köylerinin ço-ðunda ipek üretimi yaygýnlaþtý. Ayrýca þa-

TIRNOVA

Page 5: (1830) · 2018. 5. 25. · diði Yantra daki Kýrk Þehid Kilisesi Manas-týrý iç sütunlarýndaki oldukça önemli kitâ-belerle birlikte günümüze kadar ayakta kaldý. Ayrýca

122

TIRNOVA

bilhassa Sebte ve civarýndaki sahil þehir-lerinin Ýspanyol ve Portekizliler’in eline geç-mesinden sonra ticarî ve askerî bakým-dan önemli rol oynadý. Müslüman tarihçi-ler bu þehrin adýný ilk defa Ýdrîsîler’in ilkdönemleriyle ilgili olarak anmaktadýr. ÝbnEbû Zer‘, II. Ýdrîs’in ölümünün (213/828)ardýndan ülkenin oðullarý arasýnda payla-þýlmasý sýrasýnda Kasým’a düþen Sebte, Tan-ca gibi þehirlerin arasýnda Týtvân’ý da sayar(el-Enîsü’l-mu¹rib, s. 51). Daha sonra EbûUbeyd el-Bekrî, Masmûde’den Benî Sü-keyn’in merkezi olan Týtvân’ý daðýn eteðin-de bol sularý ve deðirmenleriyle ünlü müs-tahkem bir þehir diye tanýtýr (el-Mesâlik,II, 814).

Týtvân 338 (949) yýlýnda Endülüs Eme-vîleri’nin hâkimiyetine girdi. Bölgeye seferdüzenleyen Fâtýmî kumandaný Bulukkînb. Zîrî, Endülüs Emevî kuvvetleri karþýsýn-da geri çekilmek zorunda kaldý (369/979).Ardýndan þehir Murâbýtlar’ýn hâkimiyetinegeçti. Sultan Tâþfîn b. Ali’nin hýristiyan bir-liklerinin kumandaný Ýspanyol asýllý Rever-ter, Muvahhidler’in önünden kaçarken Týt-vân’a sýðýndý, bu sýrada onu kabul eden þe-hir halkýndan 800 kiþi öldürüldü (544/1150).Týtvân, Merînîler zamanýnda müstahkembir þehir haline getirildi. Ebû Ya‘kub Yûsufb. Ya‘kub en-Nâsýr, 685’te (1286) Câmiul-kasba denilen mevkide þehir merkezini (ka-saba) inþa ettirdi. Sultan Ebû Sâbit Âmir,707’de (1308) Sebte fethi hazýrlýklarý sýra-sýnda Týtvân’da büyük bir kale yaptýrdý. Ýs-lâm tarihçileri onun zamanýnda þehrin bü-yük bir imara tâbi tutulduðunu ve âdetayeniden kurulduðunu zikreder. Kaynaklar-da, Týtvân Limaný’nda üstlenen denizcile-rin Kastilya gemilerinin Akdeniz’de dola-þýmýný engellemeleri ve ülkesi için bir teh-dit oluþturmalarý gerekçesiyle Kral III. Hen-ri’nin 1400 yýlý civarýnda Týtvân Limaný’nasaldýrdýðý, bu sýrada þehrin tahrip edildi-ði, büyük bir katliamýn ardýndan çok sayý-da müslümanýn esir alýndýðý, bu tahribatdolayýsýyla ölü bir þehir haline gelen Týt-

vân’ýn doksan yýl kadar ýssýz kaldýðý belir-tilmektedir (Selâvî, IV, 89-90). Ancak Por-tekizli tarihçiler Gomes de Azurara ve Bal-tazar de Osorio, bu tahribatýn 839’da (1435)Portekiz egemenliðindeki Sebte hâkiminingönderdiði büyük bir ordu tarafýndan ger-çekleþtirildiðini, þehrin surlarýnýn ve gü-venliðini saðlayacak bütün yapýlarýnýn busýrada yýkýldýðýný belirtir (Muhammed b.Azzûz Hakîm, VII, 2401-2402).

Gýrnata’nýn düþüþünden sekiz yýl kadarönce 888 veya 889 (1483 veya 1484) yýlýn-da Endülüs’ten Kuzey Afrika’ya göç edenkafileler Týtvân’ý ýssýz halde buldular. Onla-rýn geliþinden itibaren þehir tekrar imaredildi; Vattâsîler’in hâkimiyetindeki þe-hir bu sýrada yeniden kuruldu. Gýrnata’nýn1492’de düþmesinin ardýndan Runde (Ron-da) ve Besta (Baza) gibi Endülüs þehrin-den pek çok göçmenin Týtvân ve civarýnageldiði bilinmektedir. Bunlarýn arasýndabulunan Ebü’l-Hasan Muhammed b. Ali el-Manzarî, Vattâsîler’in Þefþâven Emîri Ali b.Râþid tarafýndan 898’den itibaren (1493)Týtvân’a kumandan tayin edildi. Buradakendisine katýlan yerli halkla birlikte gü-cünü arttýran Manzarî önce þehrin imarý-ný ele alarak Endülüs tarzý camiler ve bina-lar yaptýrdý, þehri kale ve surlarla tahkimedip bir kale-þehir haline getirdi. Ardýn-dan Portekizliler’in elindeki Sebte ve Tan-ca’ya karþý seferler düzenlemeye baþladý.Onun Portekizliler’e karþý elde ettiði baþa-rýlar, 1500’lü yýllarýn baþýnda Endülüs’tengöç etmek zorunda kalan müslümanlar-dan önemli bir kýsmýný Týtvân’a yönlendir-di. Binalarla donatýlan ve Gýrnata’ya ben-zeyen Týtvân bölgenin önemli þehirlerin-den biri haline geldi. Buraya Endülüs ya-hudilerinden de gelenler oldu. Ebü’l-Ha-san el-Manzarî’nin vefatýnýn ardýndan ye-rine geçen yeðeninin 924’te (1518) ölü-münden yedi yýl sonra þehrin yönetimiÞefþâven Emîri Ýbrâhim b. Râþid’in kýz kar-deþi Sittülhürre’ye verildi. 931-949 (1525-1542) yýllarýnda Sittülhürre tarafýndan yö-netilen Týtvân 949-975 (1542-1567) ara-sýnda tekrar Manzarî ailesinin elinde kal-dý. Ardýndan Sa‘dîler’in hâkimiyetinde birkültür ve sanat merkezi olarak bir müd-det daha barýþ ve sükûn içinde yaþayanþehir 1600’lü yýllardan sonra kabileler ara-sýndaki mücadelelere sahne oldu. 1041-1051 (1631-1641) arasýnda Ayyâþî’nin elin-de kaldý. 1642’de Dilâiyye Zâviyesi’nin, 1072(1662) yýlýnda Hýzýr b. Gaylân’ýn eline geç-ti. 1078’den (1667) itibaren Filâlî egemen-liðine girdi ve Mevlây Ýsmâil zamanýndakuzey bölgesi ordu merkezi haline getirildi.1830’lu yýllarda Fransa tarafýndan iþgal

Medreseleri”, TED, sy. 4-5 (1973-74), s. 263-290;A. Popov, “Obitelite na Tsarevets prez XII-XIV v.”,Vekove, V (1977), s. 35-40; V. A. Mutafov, “Za et-niceskiya, socialniya i stopanskiya oblik na se-lo Arbanassi prez 17. vek”, Glasnik Etnografs-kog Muzeja u Beogradu, V, Beograd 1979, s. 83-95; M. Kiel, “Zur Gründung und Frühgeschichteder Stadt Trjavna in Bulgarien”, Münchner Ze-itschrift für Balkankünde, VII-VIII, München 1991,s. 191-218; K. Totev – I. ‡okoev, “Istorija na pro-ucavaneto na nekropol na Tarnovskata tsarkvaSv. Cetiridešet Macenitsi”, Izvestiya na Istori¸es-ki Muzej Veliko Tarnovo, XI, Veliko Tarnovo 1996,s. 165-174; Ayþe Kayapýnar, “Ýki Balkan Þehri Týr-nova ve Vidin’de Türkler”, Abant Ýzzet BaysalÜniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergi-si, sy. 9, Bolu 2004, s. 117-141; Svetlana Ivano-va, “Tirnowa”, EI 2 (Ýng.), X, 547.

ÿMachýel Kýel

– —TITVÂN��Àא� ) )

Fas’ýn kuzeyindeAkdeniz sahiline yakýn

tarihî bir þehir.˜ ™

Fas’ýn kuzeyinde Akdeniz’e paralel uza-nan Rîf daðlarý sýrasýna ait Derse daðýnýneteðinde, milâttan önce III. yüzyýlda Kar-tacalýlar’ýn bir ticaret merkezi olan ve da-ha sonra Romalýlar tarafýndan tahrip edi-len tarihî Tamûda þehrine 8 km. mesafe-de düz bir plato üzerinde bu platoyu ya-ran Martîl ýrmaðý kýyýsýnda kurulmuþtur.Batý dillerinde Tetuan, Tétouan, Tetteguinbiçiminde geçer. Arapça kaynaklarda ge-nellikle Týtvân þeklinde yazýlmakla beraberTîttâvân (Bekrî, II, 776) ve Tittâvin (Þerîfel-Ýdrîsî, II, 531) olarak da kaydedildiði gö-rülmektedir. Kelime “su kaynaklarý” (uyû-nü’l-mâ’) anlamýnda olup bugün þehrin ba-týsýndaki bir mahalle Hayyüluyûn adýný ta-þýmaktadýr. Týtvân’ýn kuruluþu II. (VIII.) yüz-yýlýn ikinci yarýsýna kadar çýkarýlmaktadýr.Martîl ýrmaðýnýn denize döküldüðü yerde-ki Týtvân Limaný korunaklý bir limandýr. Ak-deniz sahiline 10 km. uzaklýktaki þehir Ce-belitârýk Boðazý’na yakýn stratejik bir nok-tada bulunmasý sebebiyle tarih boyunca,

Týtvân

þehrinden

bir görünüþ