001-Dil-Kultur Bedıa Akarsu Baglantisi

75
Birinci Basım: 1955, İstanbul İkinci Basım: 1984, Remzi Kitabevi, İstanbul Üçüncü Basım: 1998, İnkılâp Kitabevi, İstanbul Bedia Akarsu Wilhelm von Humboldt'da Dil-Kültiir Bağlantısı İV İNKILÂP ©1998, İnkılâp Kitabevi Yayın Sanayi ve Tic. A.Ş. Bu kitabın her türlü yayın hakları Fikir ve Sanat Eserleri Yasası gereğince İnkılâp Kitabevi Yayın Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye aittir. Dizgi: M. Pamukçııoğlu Kapak: Vartan Paçacı Baskı: inkılâp Yayınevi Sanayi ve Ticaret A. Ş. Anka Ofset Tesisleri 100. Yıl Matbaacılar Sitesi 4. Cad. No: 38 Bağcılar - İstanbul ISBN 975-10-1281-3 06 07 OK (W I2 11 1098765

Transcript of 001-Dil-Kultur Bedıa Akarsu Baglantisi

Birinci Basm: 1955, stanbulkinci Basm: 1984, Remzi Kitabevi, stanbulnc Basm: 1998, nklp Kitabevi, stanbul Bedia AkarsuWilhelm von Humboldt'daDil-Kltiir BalantsV NKILP 1998, nklp Kitabevi Yayn Sanayi ve Tic. A..Bu kitabn her trlyayn haklar Fikir ve SanatEserleri Yasas gereincenklp Kitabevi Yayn Sanayi veTicaret A..'ye aittir.Dizgi: M. PamukoluKapak: Vartan PaacBask: inklp Yaynevi Sanayi ve Ticaret A. .Anka Ofset Tesisleri100. Yl Matbaaclar Sitesi 4. Cad. No: 38Baclar - stanbulISBN 975-10-1281-3 06 07 OK (W I2 11 1098765 'l' NKILAPKitabevi Yayn San. ve Tic. A..Ankara Cad. No.: 95Sirkeci 34410 STANBULTel.: (0 212)514 06 10(Pbx)Fax:(0 212)514 06 12Web sayfas : http://www.inkilap.com e-posta: [email protected] NDEKLERBirinci Basknn nsz 7ikinci Baskya nsz 9Wilhelm von Humboldt'un Yaam yks 11I.Dilin Karakteri1.Dilin Kk, Doas 152.Dilin Yaps ve Biimi 233.Szck ve Kavram 284.iir ve Dzyaz 335.Dnce ve Dil 36II.Dille Bireyin Birbiri Karsnda Durumu1.Genel Olarak insan Trndeki Gelimenin Bireyler zerine Etkisi ve Bunun Dilde izleri 442.Bireyin Karsnda Dilin Gc 473.Dilin Karsnda Bireyin Gc 48III.Dille Ulusun Karlkl ilgileri1.Ulusun Tinsel zellii ve Dil 502.Uluslarn Bireysel Karakteri 563.Ulusun KarakterininDilde KendiniGstermesi 594.Dil ve Dnya Gr 62IV.Dilin Gelimesi1.Tarih ve Dil 652.Kltr ve Dil 793.Devrimler ve Dil 88Dip Notlar 99Kaynaka 104 BRNC BASKININ ONSOZUDil ile kltr arasndaki balanty aratrmak ister-ken, yeryzndeki birok dilleri ve uluslar inceleyerek dil felsefesini kuran ve dil ile kltrn balants bakmndan ok nemli sonulara varan Wilhelm von Hum-boldt'u ele almay doru bulduk. nk dnce tarihinde ilk defa Humboldt eitli dilleri ve uluslar inceleyerek karlatrmal dil aratrmalarna balam ve sistemli bir dil felsefesi kurmutur. Humboldt uluslarn karakterlerini ve kltrlerini dillerinde aratrmak gerektiine inanmtr. Ona gre dil bir ulusun kltr dzeyini gsteren en iyi bir aratr. Ancak kendi diline dayanan, kendi dilinde ilerlemeler yapan bir ulus gerek bir kltrn de yaratcs olabilir.Dili kltr balants iinde ilk inceleyen Humboldt olmutur denebilir. Geri Humboldt'dan nce de filozoflar ve dnrler dil zerinde dnmlerdir. Ancak onlarn yapt, bilgi kuram iinde dile de yer vermekten teye gitmiyordu. Humboldt dili insan kltrnn gelimesine balayarak tarih iine yerletirmi, dili insann gelimesinin her basama ile birlikte deiip gelien bir tarihsel sre olarak grmtr.Bugn dil felsefesi zerinde incelemeler yapmak is-teyen bir kimsenin Humboldt'un dil felsefesini grmesi gerekir. Biz, Humboldt'un grlerini anlatmaya alr-ken, bunlar kar grleriyle birlikte ortaya koyarak7 belirtmeyi daha uygun bulduk. Bu ekilde Humboldtun grlerinin daha ak olarak gsterilebileceini sanyoruz.Humboldt'un, zellikle, dil ile kltr arasndaki ba-lantlar inceleyen dncelerini kendimize konu yapmakla, lkemizin de bir gereksinimini karlayabileceimizi dndk. Bugn lkemizin bir dil sknts iinde bulunduu hepimizce bilinen bir gerektir. Geirdiimiz kltr deimelerinden dilimizin de bamsz kalamayaca doald. Bu da birtakm tartmalara yol at. Ancak bu tartmalar dank yazlar halinde kalyordu. Felsefenin ile sistemli olarak bu konu ele alnmamt. Biz bu bakmdan bir deneme yapmak istedik. KNC BASKIYA NSZOluz yl sonra bu kitabn ikinci bask,s,n,n , , nem, beni epey dndrd. Bu otuz y da dnT ?"" b.zde pek ok ey deimi, veni zrtZV* yen, boyutlar kazand.rm., bu arada TiiZl ? ye ok gelimi, bir felsefe dili olma duLtunTl * Dd sorunlar,, zellikle 1960'lardan beTfe,Se efmT'5'", sorunu, dil felsefesi de felsefenin odak noktato m T' Bugn dil felsefesiyle ilgilenmeyen Wn olmus""---emez desek yeridir Humbo dTa'da Sft,*** byk di. bilgini ve fozof Cbons y nf *** ben byk bir ilgi olutu. Humboldf y nide SH" sank,. Onun zellikle "dil olmu bitini, hi ! bir etkinliktir" sz ve "diIinTb* m " n ""T,*8"-inceleri yeni batan ftjSf *" yon Son y.llarda ag.rhk J'SSSL.T1" turduu benim al.ma.anm da bu konutndlv'" ?" m? durumda. Ancak bunlar, olgunluca " g ?" yabilmek iin daha birka y.ll k bir 2 man '" "t"' "" var Bu bakmdan W. J ZSg-fgrdmhDi,ide de tff Sr randa d*Mk* gerS9 NC BASKIYA NSZ40 yl akn bir sre nce yazlm olan bu kitabn nsz'nde dil ile kltr arasndaki balanty ele almakla lkemizin bir gereksinimini karlayabileceimi d-nmm. O gnlerde bir dil sknts iinde bulundu-umuzu da belirtmiim. Bir gerei dile getiriyordu bu, ama 1950'ler 60'lardan sonra bu sknt ald. Trke-miz bir kltr dili olma zelliini kazand. Gnmzde ise, zellikle son on be yldan beri younlaan geriye dn hareketleriyle dilimiz de kltrmz de ok yaralar ald. Eitim sistemimiz, iinden klmas g bir duruma getirildi. Son yllarda zellikle dilimizdeki yozlamalar, sorunlara yeniden eilmemizi gerektirdi. Ana dil ve yabanc dil sorunu ba sorunlarmzdan biri oldu yeniden. Bundan dolay dil ve kltrn balants konusu yine gndemde lkemizde. te yandan doa-evre-insan sorunu n plana km durumda btn dnce dnya-snda. nsann dnyaya almasn da, dnyayla iliki kurmasn da, insann temel nitelii olan dili salyor. n-sann insan olmas, insann kendi olmas, kendi kimliini bulmas, kendi bilincine varmas da dille bal. nsan ya-amna kendisi biim veren bir varlk; kendi kltrn yaratmas da kendi elinde, bu yaratmay salayan da dil. Gelimi bir kltr ancak gelimi bir dille kazanlabili-yor. nsann kimliinin gstergesi, konutuu ve yazd dili olduu gibi, bir ulusun kimliinin gstergesi de yine o ulusun dilidir. Kimlik sorununun da ok tartld g-nmzde dil-kltr balants sorunu da daha bir nem kazanyor.Bunlar gznne alndnda bu kitabn yeniden ba-slmasn salayan bata Sayn Nazar Fikri olmak zere btn nklp Kitabevi ilgililerine teekkrlerimi sunuyo-rum.10 WILHELM VON HUMBOLDTUN YAAM YKS1767 ylnda Potsdam'da doan W. von Humboldt'un yaamn anlatmak, P. Bisvvanger'in Humboldt'un yaa-mn anlatan yaptnda da iaret ettii gibi, onun ann yaamn anlatmaktr, o, ylesine a ile i iedir. Biz buna unu da ekleyebiliriz: Humboldt'un yaamn anlat-mak, onun btn felsefesini de anlatmak demektir; onun yaam dncelerinden yaptlarndan ayrlamaz, onlarla da o kadar iiedir.Humboldt'un iinde yetitii a, Fransz Devri-mi'nin etkileri altndadr. Her yerde rasyonalist bir an dnceleri henz egemendi. Gen Humboldt'un iinde yetitii dnce evresi de Berlin Aydnlanmas'yd. Ama bu Aydnlanma, olgunluk andan k ana gei durumundayd. Gen kuaklar, eskiye, rasyonalist felsefeye ba kaldryorlard. Sonunda bu akm "Sturm und Drang" olarak kendini gsterdi. Yalnz Almanya'da deil, btn dnyada "insan"a kar bir zleyi ortaya kt. Ama Humboldt bu harekete katlamayacak kadar genti. Humboldt, henz rasyonalizme bal olan kendi evresinin izlerini tayordu. Onu bundan ilk kurtaran, kendi deyiiyle, iki dnyaya bak oldu: Kadn dnyas, Antika dnyas. Humboldt, 1785 ylnda duygululuk dneminin baladn ve bu duygusuzluktan kurtulmay mutlu bir ey olarak kabul ettiini syler. Frankfurt'ta hu-// kuk retimi yaparken 1787 ylnda Berlin'e gidiyor ve orada Yahudi kadn evrelerine kabul ediliyor. Bu evre-lerde Humboldt, Aydnlanma'y Romantik akma balayan btn balar bulacaktr. Bu dnemin ideali sempati, erdem, ruh gzelliiydi. Sempati, yksek bireysel insan bilgisine yol hazrlayacakt. Humboldt kadn dnyasyla Yunan dnyasn eit deerde sayar. Ona gre kadnda, geri Yunan dnyasnn nesnellii yoktur, o yarglarnda duygularn da kullanr, gereklii kavrarken fantazisini de ie kartrr, ama bu yolla kltre en doal ve en yksek olan bir ekil kazandrr. Ona gre kadn olmadan, olgun, gelimi bir insanlk da olamaz. Kadn humanite'nin bir eiticisidir.Humboldt'un yaamnda dnd ve yapt ey, Spranger'in W. von Humboldt, Humanitatsidee adl yaptnda syledii gibi, "Bir tema, bir ide zerinde yalnzca varyasyonlardr: En yksek ve en zengin almas (Ent-faltung) iinde insanlk."Humboldt 1788'den balayarak Gttingen niversi-tesinde retimini srdryor. zellikle devlet hukuku zerinde alyor. Klasik lka'a olan eilimi burada geliiyor. Kant ile de yakndan ilgileniyor. Ksa bir sre sonra kendisiyle nianlanaca Caroline von Dacher-den'le mektuplamalar onu zamannn kltrl kadnlaryla yakndan temas ettiriyor. eitli lkelere seyahatler yapyor, 1789'da Paris'e yapt seyahatle Fransz Devri-mi'ni yakndan yaamtr. Forster ve Jacobi ile tanyor. Jacobi ile kurduu dostluk sayesinde Kant felsefesinin iine girmek olanan bulmutur. Ertesi yl Schil-ler'le tanyor. 1790'da retim yaam bitiyor. Berlin istinaf mahkemesinde almalarna balyor. Az sonra dileri dairesinde elilik maviri olarak almaya12 balyor. Ayn yl C. von Dacherden'le evleniyor. Wolff la temasa geiyor. Bu byk filologun etkisiyle filolojik bilgiye kar bir merak duyarak felsefeyi bile arka plana atyor. Artk Yunan dnyas, balca dnyas oluyor. Ama az sonra felsefesel ve estetik problemler filoloji ile ayn dzeye geliyorlar. 1794' ten balayarak Schiller ve Goethe ile srekli mektuplamaya balyor.Balangta yazlarnn balcalar politik yazlardr. Tarihsel gcn mekanik bir ey olmadn, insan bi-reyselliinin btnnden meydana geldiini ileri srer, tarihteki gler sistemini zgrle dayandrr. Bu da Ideen zu einem Versuch, die Grenzen der Wirksamkei des Staates zu bestimmen adl kitabnn konusu olmutur. Bu yaznn, sonraki yazlarnda ortaya kan, "insann yetimesi kuram" dncesiyle balants vardr. Kendisi, 1793'te Krner'e yazd bir mektubunda, insann yetimesi kuram bir pedagoji kuramdr ve daha ok insanln bir felsefesel tarihidir, diyor. Bunun iin de ona gre tarihi incelemek gerekir. 1794-98 yllan arasnda Kant estetii zerindeki almalar, Goethe ile kiisel temaslar, ona yeni motifler kazandryor. Filoloji a-lmalarndan yeniden felsefe, politik ve estetie dnyor. Bu dnemdeki btn dnceleri, Yunanllar incelemesi, Kant felsefesi, Schiller'le birlikte almalar, estetik, psikoloji ve tarih felsefesiyle ilgili dnceleri hep hmanite asndan ele alnrlar.Humboldt'un her eyden nce arad insanlk idea-lidir. nsanlk onda ifte anlam tar: Bir yandan Hristi-yanln insan anlayn, btn insanlar arasnda bir kardelik olduu dncesini iinde tar; ama insanlk, hmanite, onda, her eyden nce insann btn yaama olanaklarnn almas, btn glerinin gelitirilmesi ve13 uluslararasndaki ilikilerle bu glerin ve insanln ykseltilmesidir. eitli lkelere yapt geziler sonunda uluslarn zel karakterlerine duyduu ilgi ile birdenbire yeniden dile dnyor ve dilin uluslarn karakterinde temel olduu grne varyor. Uluslarn karakterine duyduu ilgi de yine insanlk idealini bulmak iindir. Hum-boldt'un amac, hmanistik ethii (insanlk ahlakn) kurmaktr. nsanlk ahlak iin de psikoloji ve estetik temel olurlar. nsan ve btn formlarn psikoloji, gereklik iinde; estetik, hayal gc iinde gsterirler. Her ikisi de ideal olanla ilgilidir. Ona gre insanlk ide'sini l olarak almayan hibir psikoloji olmad gibi, insan ideal-letirmeyen hibir sanat da yoktur.1809-10 yllar arasnda Humboldt, ileri Bakanl-nda eitim ve retim dairesi mdr olmasyla bu dncelerini pratik yaama uygulamak olanan buluyor. Berlin'de Prusya niversitesi'ni, Gymnasium'unu yeniden kuruyor. Berlin niversitesi'ni yeniden kurmaktan kendisi de tam doygunlua erimitir. Bir mektubunda bunun tmyle kendi eseri olduunu anlatarak vndn syler.1810'da Viyana'ya Prusya elisi oluyor. 1809-19 yl-lar pratik alma yllardr, politik yaam 1819'a kadar srer. Bilimsel almalar da yeniden canllk kazanrlar. Dil bilimine kar da ilgisi artar. 1820'de genliini geirdii aile oca Tegel'e yerleir. Yaamnn sonuna kadar orada yaar. 1820-35 yllar arasnda balca ilgisi dil felesfesi, estetik ve tarih felsefesidir. 1835 ylnda Te-gel'de lr.14 I DLN KARAKTER/. Dilin Kk, Doas:Dil sorunu ile uraan her dil bilgini, her dil filozofu, nce dilden ne anladn belirtmek zorundadr. Dil nedir, hangi varlk alanna girer, nesnelerle szckler arasnda nasl bir balant vardr, vb. sorular ister istemez insan dilin kk sorununa gtrr. Dilin kk ve z sorunu, varln kk ve z sorunu kadar eskidir. Balangta varlk ile dil, szck ile anlam birbirinden ayrlmazlar, bir birlik olarak grnrler. Szck, varln bir simgesi, adlandrlmas, gstergesi deildir, onun gerek bir parasdr. Mitolojik gre gre her nesnenin z adlarda sakldr. Adlara egemen olmasn, onlar kullanmasn bilen kimse, nesneler zerinde de bir egemenlik kazanr. Nesnelerin dnyas ile adlarn dnyasnn tek bir gereklii (Wirklichkeit) vardr. En eski dinlerde de ayn gr egemendir. Veda dininde szn tinsel gc ana motiflerden biridir. Rigveda'da szn gc Tann'nn g-cne yakndr. nk, doan ve yok olan insan sznn temelinde, basz-sonsuz ve gelip-gemez olan Tanrsal sz bulunur. Bu Tanrsal sz Yunanllar'da "Logos" olu-yor. Burada da sz gelip-gemezdir, varlkla ayrlmaz bir birlii vardr. Herakleitos iin Logos "Kosmos'un gd-csdr". Evrene egemen olan logos da ne bir Tanr, ne de bir insan tarafndan yaratlmtr, her zaman vard,15 imdi de vardr ve daima var olacaktr. Sonraki Yunan dnrlerinde de dil sorunu ele alnyorsa da yalnzca nesnelerle adlarn balants zerinde duruluyor. Platon da Kratyos diyalogunda dili bu bakmdan inceler. Ama 7. mektubunda dili bilginin temeli olarak ele alyor. Dnce tarihinde dili bilgi-deeri bakmndan yntemli bir ekilde ilk inceleyen Platon olmutur. Platon'da dil, bilginin bir balang noktasdr, ama ondan teye gidemez. Aa yukar Darvvin'e kadar gelen eski kuramlar dili hep bilgi, dnce bakmndan ele alyorlar, bu da hi kukusuz tek yanl bir aratrma oluyordu. Dili duyu ve dnce bakmndan inceleyen Herder bile yine de bilgi bakmndan dille ilgilenmitir. Dilin insann i durumlarn, duygularn, sevinlerini, aclarn dile getiren yn pek aratrlmyordu. Onun iin bir dilin zenginlii, eitli etkileri karsnda hayranlk duyuluyor ve dil bir mucize gibi kabul ediliyordu. Bu alacak olay aklamak iin de balca iki dnce vard: Bir yandan dil Tanr'nn insana bir armaandr deniyordu. Dili akln anas olarak kabul eden Hamann bile dilin insana Tanr tarafndan verildiini, Tanr'nn bir mucizesi olduunu sylyordu. br yandan da dil, konulmu bir ey, insan tarafndan bulunmu bir ey olarak kabul ediliyor. Dilin insann z iin olan nemine ilk iaret eden Parmenides olmutur. Parmenides'e gre insan, her eye bir ad vermitir. Empiristler ve rasyonalistler de dili hep bilgi bakmndan incelerler, bunlarn dil anlaylar da bilgi kuramlarna dayanr. Dili aklarken empiristler psikolojiye, rasyonalistler manta dayanyorlar.Ancak, empirist ve rasyonalistlerin, psikolojik ve mantksal kuramlar birbirlerine kart olmakla birlikte dil anlaynda bir ana temelde birletikleri grlyor: ster dili akln rn olarak, ister znel tasarmlar olarak16 kabul etsinler, her ikisi de dili kuramsal ierii bakmndan, bilginin btn iindeki yeri, bilginin kuruluundaki baars bakmndan incelerler1. Her ikisinde de szckler ide'Ierin gstergesidir. Yeni a felsefesinde dil baka bir bakmdan da ele alnyor. Dil, ilk balanglarna kadar gidilirse grlr ki tasarmlar gsteren gstergelerden domamtr, duygulanmlarn, duyu itkilerinin (sinnliche Triebe) duygusal gstergeleriyle ortaya kmtr. Bu gr, dilin duygulanmlardan, duyumlardan (Empfindung), haz ve ac duyusundan meydana geldii gr Antik a'da da vardr. Bir 'ana temel'in hem insanda, hem hayvanda ortak olarak bulunduu kuramna ilk olarak Epikuros'da rastlyoruz. Ona gre dil, uzlam-larn rn deildir, bir koyum da deildir, duyumlarn kendisi gibi doal ve zorunlu olan bir eydir. Grme gibi, iitme gibi, haz ve ac duyumlar gibi balangtan beri insanda bulunan bir eydir. nsann eitli duyumlar vardr ve bu duyumlar da bal olduu insana gre deiir. Bunun gibi, karlkl anlamaya yarayan eitli sesler geliir ve eitli sz ve dil tipleri doar.17. yzylda eski 'doal ses kuram' (Naturlauttheo-rie), kltr bilimleriyle (Geistesvvissenschaften) uraan dnrlerde yeni bir ekil kazanyor. Giambattista Vi-co, dil sorununu genel metafizik erevesi iine koyuyor. Ona gre ilk szcklerle bunlarn anlamlar arasnda do-al bir balant vardr. Bugnk durumunda dil gelime-sinin bu balanty farketmeyii, asl ana kaynandan, tanrlarn dilinden uzaklamasndandr. Btn 'ilk sz-ckler' ya nesnel bir doal sesin yinelenmesidir, ya da dorudan doruya bir duygulanm, bir ac yahut hazz, sevinci yahut znty, hayranl yahut korkuyu dile getiren duyularla ilgili seslerdir. Vico'nun bu dnceleri Hamann' etkiliyor. Hamann'a gre dil, akln anas ve ak- Dil-Kltr Balants F.2 17 Un bir grnmesidir. Akl, dildir. Dil olmasayd akl da olmazd. Dil, akln organon'u ve Kriterium'udur. Tanr-sal Logos'un, iinde ortaya kt Varlk (Sein) akl (Verhunft) dediimiz ey iindedir. Yani burada Varlk akl oluyor, dil de bunu ortaya koyan bir ey. Dil, akln yalnz organon'u deil, kriterium'udur da. Yani dnce-lerimiz ancak dil iinde geer, dille parlaklk kazanr, dille gerekleirler. Dnce ile dil ayn eydir. Dil, d-nlm kavramlar iin konmu uzlamsal gstergelerin bir toplam deil, her yerde ak ve gizli, grlr ve grlmez olarak bizi evreleyen ayn bir Tanrsal yaamn simgesi ve yanksdr. Btn yaratlanlar, doa gibi tarih de, yaradann yaratlana bir sznden baka bir ey deildir.1770'de Herder, bir yarma iin yazd Ursprung der Sprache (Dilin Kk) adl yaptnda zamannn Orto-doks anlayyla savayor. zellikle Sssmilch'in temsil ettii bu gre gre dil, insan tarafndan bulunmu bir ey olamaz, dorudan doruya Tanr'nn insana balad (Gottes Gabe) bir eydir. Herder'in bu gre kar gsterdii en gl kant udur: Dil, Tanr tarafndan ya-ratlm olsayd ve bylece insan ruhuna verilmi olsayd, imdikinden ok daha mantksal, ok daha aklla ykl olurdu. Btn dillerde yle ok dzensizlikler, yanllklar vardr ki, bunlar Tanr'nn yarats olamaz. Ama te yandan Herder, dilin gerekte insan tarafndan bulunmu olmasna da inanmyordu. Dil, insann dnmesiy-le yaratlm olamaz, zorunlu olarak insann i doasndan (innerste Natur) fkrm olmaldr. Dilin kk, Herder'e gre, olgun bir embriyonun yaama atl gibi, bir i atlmdr (Draengnis). nsan, btn canl varlklar gibi, duygularn seslerle dile getirir, ama insan dili, yalnzca bu duygu dalamalarndan km olamaz. Dil,18 bu duygu allarndan km olsayd, dilin dnsel biimi hibir zaman kurulamazd. Bu biim, ancak insan batan beri hayvandan ayran, insan ruhunun bir anag-cnn etkisiyle meydana gelmitir. Bu da dnmedir (Besonnenheit), Reflexion'dur. Akl (anlk - Verstand) olmadan bilinli insan dili olamaz. yleyse Herder'e gre dil, dorudan doruya duyularn bir rn (Erzeugnis) ve ayn zamanda reflexion'un ve dnmenin bir rn ola-rak kavranabilir. nsann tinsel yaamn ancak dnme kurar. Herder'e gre dil, insann btn glerini iine alan bir eydir. nsan, duyan, isteyen, bilen doann bir btndr. Akl dediimiz ey, duyusal bir ses ister. Dil bir yandan tinsel bir eylem, br yandan organik bir sestir. Herder'de, Condillac'da olduu gibi, alglar (Perzepti-on) kendi ilerine kapal birer 'psychique' varlk deildirler. Bundan dolay dil, hibir zaman sadece yaplm (Gemachtes) bir ey olamaz, iten meydana gelen, zorun-lu olarak olmu olan (Gevvordenes) bir eydir. Dil, mey-dana getirilmi bir ey deildir, tinsel bir kuruluun be-lirtisidir.VVilhelm von Humboldt, kendine kadar gelen dil an-laylarnn hepsiyle birden savamtr. Dili insan aklnn rn olarak ele alan rasyonalistlerle de, dilin, doann seslerini yknmeden doduunu ileri sren positi-vistlerle de, dili duyularn bir kendilerini amas olarak kabul eden empiristlerle de, dili Tanr tarafndan insanlara hazr olarak verilmi kabul eden teolojik grle de savamtr. Humboldt'a gre, tek insann her zaman bir btnle, ulusu ile, teki insanlarla balants vardr. Her insan, gereksinimlerinin giderilmesi iin zorunlu olarak bir toplulua baldr. Bu balanmada teki insanlarla anlaabilmesi dil yoluyla olur. Ancak bundan dilin bir alp-verme arac olduu, karlkl yardmlama gereksi-ze niminden doduu sanlmamaldr. Dil, insanln bir i gereksiniminden domutur. Sadece topluluun ilikile-rinde bir grme olay deildir, insann doasnda bu-lunan bir eydir2. Dil balangtan beri tmyle insana ilikin bir eydir, szckler gsten zorunluluk ve maksat olmakszn zgr olarak kar. Hayvan trleri arasnda yalnz insan trk syleyen bir yaratktr. Dil, insanda dorudan doruya bulunan bir eydir, bundan dolay insan anlnn (Verstand) bir rn olarak gsterilemez. "Kendisi doann rn (Produkt), ama insan aklnn do-as"3 olan dilin ana rnei (Typus) insan aklnda bulun-mam olsayd dil bulunamazd. "nsan ancak dili ile in-sandr, dili bulmak iin de onun insan olmas gerekti"4 Bu gr ile Humboldt dili insanbilimsel adan incelemi oluyor. nsan insan yapan ancak dildir. Dilin olmad yerde insan yoktur, insann olmad yerde dil yoktur. Dil tarihinde dili insanbilimsel adan ilk inceleyen, dili insann z olarak ele alan ilk dnr Humboldt olmutur. Geri Herder de, "Dil, insann i doasndan domutur" diyor, ama ona gre dil ayn zamanda duyularn ve insan ruhunun bir ana gc olan dnmenin etkisiyle meydana gelmitir. Akl olmadan dil de olamaz. Oysa, Humboldt dili dorudan doruya insan doasna balyor. Ona gre dil olmadan insan da olamaz. Herder' de belirsiz olarak ortaya kan bu insanbilimsel gr Humboldt'da kesin biimini bulmutur. Humboldt'a gre dil, hazr olarak verilmi (fertiggegebene) bir ey olarak da dnlemez, insann kendisinden zorunlu olarak meydana gelir. Dilin organizmas da insanda bulunan genel dil yetisinden (Vermgen) ve insann sylemeye gereksinmesinden doar ve bir insan topluluu iinde meydana gelir. Anlama ve konuma ayn dil gcnn (Sprachkraft) eitli eylemlerinden baka bir ey deil-20 dir. Her bireyin ayr bireysellii olmakla birlikte, bieyle-rin bu eitliliinde insan doasnn bir birlii vardr, anlama bu birlie dayanr, toplu konuma da, insan doasnda bulunan dil gcnn konuanlar arasnda karlkl uyandrlmasdr.Dilin basz ve sonsuz bir derinlii, sonsuzluu vardr. Dil, insan soyunun btn varlyla birlikte gider. nsan, dilde, iinde yaad zamann duygusuna daha bal olduu halde uzak gemii de ak ve canl olarak duyar ve sezer. Dil, bu iki duyguyu birletiren bir eydir. nk dil, daha nceki kuaklarn duygularndan gemitir ve onlarn soluklar dilde gizlidir. Bu kuaklar, duygularmzn belirtilmesi olan anadilinin ayn seslerinde bizimle akrabadrlar. Gerekte dil, Humboldt'a gre, srekli olan ve her anda gelip geici olan bir eydir. Bu yzden dilin yaz biiminde saklanmas, tam olmayan, 'mumya trnde' bir saklanma olur. "Dilin kendisi bir rn (Ergon) deil, bir etkinliktir (Energeia)"5. Onun iin dili ancak tarihsel yolla tanmlamak doru olur. Bu bakmdan da Humboldt'un gr biyolojik grle karlatrabilir. Biyolojik grler, insann henz bir dili olmad ilk durumundan hareket ederler. lk zamanlarda yle bir dnem vardr ki, orada insanlar duygularn ve isteklerini yksek organlar olan hayvanlar gibi dile getirirler ve dil bu ilkel anlatm biimlerinden yava yava oluur. Biyolojik kuramlarda dilin tarih ncesi de aratrlr, oysa ki antropolojik grlerde tarih ncesi bir sorun yaratmaz. Onlarn aratrdklar konu ve k noktalar insan dilidir. Dil, insann en temel belirtisi olduuna, dil ve insan birbirlerinden ayrlamayacaklarna gre, bu kuram iin dili olmayan ilk insanlar hibir anlam tamaz. Humboldt'da dil bir yandan insann doasnda bulunan bir eydir, te yandan hazr olarak verilmi bir ey21 deildir, tarihsel bir gereklii vardr, tarih iinde geliir. Burada bir diyalektik var. Bu diyalektik, Humboldt'u dilin kk sorununa gtrmez, onun dil felsefesinde kken sorunu zorunlu olarak darda kalr. Ama Hum-bodt'daki bu diyalektik, insandaki dil yetenei (Sprachf-higkeit) ve dil gc (Sprachkraft) ile zlyor. nsandaki dil yetenei dorudan doruya verilmi olan bir eydir. nsanda bu yetenek olmasayd dil renilemezdi. Dile olan bu yetenek, insann yapsnda vardr. Dilin kendisi verilmi bir ey deildir, ama dile olan yetenek verilmitir. Leo Weisgerber hakl olarak bu yetenein (Sprachbegabung) nereye dayandn soruyor. Ona gre bu soru, bizi yine dilin kk sorununa gtrr. Bu sorun da zlemez. Bu gnn dil aratrclar, filozoflar, insanbilimcileri u noktada birleiyorlar: Dilin kk sorunu yalnz bir kez iin dnlebilir, o da insann kk dnld zaman; dil, insan olmann ayrlmaz bir parasdr. Hibir gelime retisi, hibir 'mutation' insanla hayvan arasndaki uurumu kapatamaz. "nsann varlk olana batan beri dil yetisinin gcne baldr"6. Revesz'de de ayn gre rastlyoruz: Dil, insan olma (Menschvverdung) zamannda ortaya kar. "nsan olmak, etkin ve edilgin biimleri iinde dili art koar"7. Kurduu Kontakttheorie'sinde Revesz dile olan bu yetenekten kalkarak nativistlerle empiristleri birletiriyor. Ona gre hibir makul empirist ocuun oyun, koma, yknme gibi, dile olan yatknl da doutan getirdii, byle bir yatknlk olmasayd hibir zaman dile eilim duyamazd grn yadsyamaz. Hibir nativist de dilin oluumunda balangtan beri saysz kuaklarn birlikte altklarn reddetmez. Bylece ona gre dil kuramnda dilin douu ile gelimesi birlikte gz nnde tutulursa nativistlerle empiristler arasndaki kartlk ortadan kalkar.22 Revesz Kontaktheorie'sinde bunu yapmaya altn sylyor8. Bu bakmdan Revesz'in yapt Humboldt'da pek ak olarak dile getirilmemi olan dncelere kesin bir biim vermek ve onlar biraz daha ileri gtrmek ol-mutur. nk, Humboldt da bir yandan insandaki dil yetisinin verilmi olduunu sylerken, br yandan dilin hazr olarak verilmi bir ey olmadn da her zaman yineler. Humboldt'a gre dil, tarih iinde gelimitir, onu insan kuaklan ilemilerdir. nsan ruhunun (Geist), s-rekli olarak, "ayrmlam sesleri (artikulierte Laut) d-ncenin anlatmna elverili yapmaya almas"9 dili meydana getirmitir.2. Dilin Yaps ve Biimi:Yeryznde eitli dillerin bulunuu, filozoflar ve dil bilginlerini bir sorun olarak kendine ekmitir. Her biri de sorunu baka baka alardan ele almlardr. Dillerin eitli oluu, onlar dillerin yaplarn incelemeye gtrmtr. Dillerin yaplarndaki bu eitlilik neden olmutur? nsan akl, mant bir olduu halde dil neden deiiklikler gsteriyor?Her eyi akla balayan 17. yzyln rasyonalist fel-sefesi dili de bu bakmdan ele alm, her zaman bir ve ayn kalan bilginin birlii idealini dile de aktarmak iste-mitir. Mathesis Universalis istei yannda bir de Lingua Universalis istei ortaya kyor. Felsefesinde dile ayr bir yer vermeyen Descartes sadece bir yazsnda -Mer-senne'e yazd mektuplardan birinde- bu Lingua Universalis sorununa dokunuyor. Ama bu sorun, kendisinden sonra gelenler iin ok byk bir nem kazanmtr. Btn bilgilerde insan aklnn ayn bir ana-biimi bulunduu gibi, dillerin de temelinde bir genel akl-biimi bulun-23 mas gerekir. Leibniz dil soanunu btn kuramsal bilgilerin koulu olarak kabul ettii genel mantk balants iine sokuyor.Genel Gramer empiristlere, zellikle Locke'a gre yalnzca bir kuruntudur. Ona gre genel gramer yerine, her dilin kendi z stilistliini aratrmaldr. Bylece dil incelemelerinin merkezi mantktan psikolojiye ve estetie kayyor.Port-Royal mantna gre, dillerin ayrlklarna bakmadan, her dil iin ayn ilkeleri gznnde bulunduran evrensel bir dil yaratlabilir. Buna karlk, Cud-worth'un, Shaftesbury'nin temsil ettii ngiliz Yeni Pla-tonculuuna gre, dilin biimi gerelerden yaratlamaz, dilin i biimi birtakm eylerin rastlantyla varoluu deildir, onu ancak gerek sanat yaptnda sergiler. Harris de, Port-Royal'n grammaire generale et raisonnee'sine kardr. Ona gre de btn dnlm (intelligible) kavramlarn temelinde duyulur (sinnliche) kavramlar bulunur. Harris, Shaftesbury'nin ana-kavram olan ke (Genius) kavramn benimser. Ona gre, her ulusal dilin kendine z bir dil-ruhu (Sprachgest) vardr, her dil kendi z biimini kuran bir ilkeyi iinde tar.Romantik anlaya gre de dilin organik bir yaps vardr. Organik biim kavramn dil incelemelerine ilk getiren Schlegel'dir. Kant'ta doa ve zgrlk antinomile-ri bu kavramla balanyordu. Schelling bu 'organik' kav-ramn btn evren aklaylarnda kullanmtr. Onun iin de, doa ve zgrlk gibi, doa ve sanat da organik ide'sinde birleirler. Bylece doann Bilinsiz Olu'u (Werden) ile ruhun bilinli yaratmas arasndaki uurum kapatlmak isteniyor.Organik kavram genel olan (Allgemeine) aramak-24 tan domutur; dil felsefesinde de, ayr ayr dillerin bi-reysel eitliliklerinin arkasnda ilk ve temel dilin genel yapsn aratrmay dile getirir10. Humboldt'un 'dilin or-ganizmas' kavramndan kalkan Bopp'un da yapmak iste-dii buydu. O, dilin son kkn aramak istiyordu, bunu aratrrken karlatrmal grameri bulmutur.Humboldt'da dilin organizmas deyimi, ruhun i k-mldanmalarnn nasl olup da ayrmlam seslerle (ar-tikulierte Tnen) dile geldiini aklamak iin kullanl-mtr. Dilin i biiminin fiziksel seslerle birlemesi bir i bireimle olur, bu bireimi biz aklayamayz, bu dilin organizmasidr. Humboldt'a gre dilde iki yapc ilke vardr: i dil-duyusu (innere Sprachsinn) -bundan Hum-boldt dilin kullanlmas ve gelimesi ile ilgili btn tinsel yetileri anlyor- ve ses (Laut). dil-duyusu dile iten egemen olan, her eyde srkleyici bir itki (Impuls) veren ilkedir. Ses, edilgin, biim alan maddeye eit kalabilirdi, ancak dil-duyusu yolu ile dnce ve duyulan da iine alarak dilde yaratc ilke olmutur. dil-duyusu her dilde eittir. Buna karlk ses, ayrlklar artran ilkedir. "Dile olan doal yatknlk insann genel bir yetisi olduundan ve herkes her dilin kullanlmasndaki anahtarlar iinde tadndan, dillerin biiminin temelde ayn olduu ve her zaman genel eree erimeleri gerektii sonucu kendiliinden kar"11. Bylece Humboldt nasl olup da mantn bir olmasna karlk, dillerin eitli olduu sorusunu kendi asndan zm oluyor? Dilin mantktan ayr, estetik bir ierii olduunu savunan Cro-ce, Humboldt'u bu noktada eletirir. Ona gre, Humboldt da kendini u nyargdan kurtaramaz: Dil, tarih iinde eitlilikler gsterse de temelde mantk ile zdetir12. Croce'ye gre eitlilik yalnz seslerde deildir, bunlarn kullanlmalarnda da ayrlklar vardr. Croce bu eletiri-25 sinde pek de hakl grnmyor. nk, Humboldt'da ses, ayrlklar artran ilkedir, ses her dilin temeli olan alfabeyi kuran elerin zelliine dayanr. Ses karmann bundan baka kendine gre kolaylklar, ayrmlamaya (Ar-tikulation) dayanan kurallar ve dilin kullanl bir biimli de olsa, yine de herkesin, dili kullanrken zorunlu olarak ortaya koyduu, ayr bir kullan biimi vardr. Btn bunlar dil yaplarnn ayrlklarna temel olur. "Diller ayn olan ilerinde tayamazlar, nk onlar konuan uluslar ayrdrlar ve ayr durumlarla koullu olan bir varlklar vardr."13. Humboldt'a gre dil yaplarnn ayrlklar bizi onlar belli bir arala belli ereklere ilerleyen bir devinim olarak ve uluslara ekil kazandran bir ey olarak incelemeye zorlar. Dil incelemeleri bize dilin mi, ulusun mu nce geldiini gsteremez. Her biri nceki kuaklarn dil gerelerini bizce bilinmeyen bir gemiten aldklarndan, dncenin dlamasn salayan tinsel etkinlik her zaman yaratlarak deil, biim deitirerek verilmi olana dayanr. Burada deien seslerdir, yeni bir dnceyi dile getirirken ou kez szck yoktan yaratlmaz, eski szckler deitirilerek baka biimlere sokularak yeni ses biimleri ortaya kar. Bu sesleri dnce anlatmna ykselten dnmenin (Geist) bu almasnda bulunan sreklilik dilin biimini meydana getirir14. Dilin karakteristik biimi en kk elerden her birine baldr. Herhangi bir dil incelenirken elerden her biri dnlebilir, ama bunlar tam olarak grmek iin yeniden btne dnmek gerekir. Bylece dilin biiminden yalnzca gramer bakmndan biimin anlalmayaca bellidir. Ancak, dilin z, nitelii gerekten anlalmak istenirse, ana szcklere kadar inilmeli, sz biimleri, szck kurma kurallar aratrlmaldr. Dilin, biimini bulmak iin dilin snrlarn amak gerekir. Bi-26 im bir maddeyle kar karya bulunur. Biim (Form) herhangi bir ey karsnda madde olarak incelenebilir. Baka bakmdan, burada madde olan ey de yeniden bi-im olarak tannabilir. Bir dil bir baka dilden szckler alabilir ve bunlar madde olarak ileyebilir. Ancak, dilde her ey belli bir eree, dnce anlatmna dayandndan, dilde biim almam bir madde bulunamaz ve bu alma daha dilin ilk esinde, ayrmlam seste balar. Dilin gerek maddesi bir yandan sestir, te yandan anlaml izlenimlerin btn ve dil yardm ile kavramlarn kurulmasndan nce gelen dnce hareketidir. Uluslarn dilleriyle dncelerini dile getirmek iin gttkleri yol, ancak dilin biimini belirtmekle anlalr. Dilin biimini belirtmek de, bireyin bir birlik halinde ortaya kan btn dncelerinin iinde dil elerinin kavranmasyla olabilir. Her dilde byle bir birlik bulunur. Dilin biimini belirtirken bu birlik yeniden ortaya kar ve ancak dank elerden bu birlie klrsa, dilin kendisi hakknda gerek bir kavram elde edilir. Croce'nin kendisi de Hum-boldt'a hakszlk etmemek iin, onun daha sonraki dncelerini ele alm, dili l bir rn olarak deil, bir etkinlik (Taetigkeit) olarak inceleyen Humboldt'un yeni bir Humboldt olarak karmza ktn sylemitir. Croce'ye gre Humboldt, dilin bir d iletiim gereksiniminden domadn, bir i gereksinimden nesneler zerinde bir gr kazanmak gereksiniminden doduunu syleyerek gramercilerin hibir zaman bulamayacaklar bir ey kefetmitir: Dilin i biimi (innere Sprachform). Bu 'dilin i-biimi' nedir? diye soruyor Croce. Bu, ne bir mantksal kavramdr, ne de fiziksel sestir. Bu, znel bir grtr, dillerin eitliliinin ilkesidir, duygu ve hayal gcnn rndr, kavramn bireysellemesidir. Croce' ye gre, dilin i biimi estetik hayalle ayn eydir15. Cro-27 ce'nin asl sava, dili szcklerde ve bu szcklerin ba-lanmasnda aratran dil bilimcilere kardr. Ona gre dilin biimi fiziksel gerelerde deil, gr'dedir. Gr, dlamadan baka bir ey deildir, o halde biim d-Iamadr. Dil dlamadr, normatif bir gramer olamaz. Olaandna yer vermeyen hibir kural yoktur. yi yaz-mak kurallara bal kalmamay gerektirir. "Bir kurama gre yazmak, gerek yazmak deildir, bir edebiyat yap-maktr"16. Dil srekli bir yaratmadr. Croce'ye gre dil ne bir mahzendir, ne bir szck daarc, ne de kadavralarn bulunduu bir mezarlktr. Evrensel bir dil aratrmak saygya deer bir eydir, ama kolay anlamak isteinden doan bir gereksinimi bilimsel bir tez iinde ortaya koymak yanltr. Gramercilerin en byk yanlgs, dilin gereklerini szcklerde arayp, estetik anlatmdan baka bir ey olmayan canl sze srt evirmi olmala-rndadr. Son yllarda dil filozofu Revesz de, Croce'nin bu 'estetik anlatm' kavramyla Humboldt'un 'dil-duyusu' kavramn bir baka biimde ileyerek bu kavramlara yeni bir anlam kazandrmtr. Revesz, dil-duyusundan belli bir dilin ya da dil ailesinin bir 'i yapsn' (innere Struktur) -bu kavram 'dilin i biimi' kavramndan ayrr- anlyor. Doutan olan konuma eilimine, szcklerin anlamlarn anlamak ve onlar kullanmak yeteneine, ksaca dil yeteneine (Sprachfaehigkeit) dil-duyusu (Sprachsinn) diyor. Buna karlk her insanda az ya da ok ortaya kan kendi evresinin dilini benimseyip ileme yeteneine biim-duyusu (formsinn) diyor17. Dil-duyusu, dilin genel bir yapsdr, biim-duyusu ise zel bir dile, belli bir dile baldr. Dil-duyusu doutandr, kaltmla verilmitir, fom-duyusu (biim-duyusu) ise sonradan kazanlr, anadilinin araclyla elde edilir, kendi dilimizin bireysel gelimesinde rol oynar.28 3. Szck ve Kavram:Dilde szcklerle neyin dile getirildii sorusu ile lk-a'dan beri uralmtr. Herakleitos'da her szck gsterdii nesneyi snrlar ve bu snrlama da onun yanl anlalmasna neden olur. Bir ey szckle saptanrsa, onun ierii, iinde bulunduu srekli Olu rmann dna kar, o zaman o ey btn iinde kavranamaz, sadece bir ynnden grlebilir. O halde, nesnenin gerek zn anlamak iin, her szcn karsna o szcn kavramna kart bir kavram olan bir szc koymaldr. Bylece grlr ki, dilin btn iinde her anlama onun kart olan bir anlam baldr. Varln i yapsnda olan bu kartlk, dilin dlamasnda da ortaya kyor. Herakleitos tek nesneyi olu rmann iine koyduu gibi, tek nesne bu olu iinde varolduu ve yok-olduu gibi, tek szc de szn btn iine koyar. Tek szcn de ancak szn btn iinde bir anlam vardr. Szcn ok anlaml oluu, dilin bir kusuru, eksiklii deildir, onda bulunan anlatm gcnn zl ve olumlu bir yndr. nk, onun da snrlar, varln kendisi gibi, deimez bir ey deildir, akcdr. Sofistler szcklerin ok anlaml olduunu ileri srerek hibir zaman dnyann zn aklayamayacaklarn iddia ediyorlard. Herakleitos'un gr yeniden Sokrates ve Pla-ton'da temsil ediliyor. Sokrates'e gre, szck anlam iinde tamasa bile onu gstergeler. Kratylos diyalogunda Platon, "adlarn doruluu" sorunu ile dilin nesnelerin zne anahtar olduu grn inceler. Ona gre bir szck nesne ile o ekilde baldr ki, nesneyi dndrr ve onu dncede temsil eder. Herakleitos'un dilin btn ile akln btn arasnda bulduu zdelik Platon'da tek szck ile onun dnce ierii arasndaki zdelie aktarlr. Platon'a gre her dil betimlemedir, maddesel bir29 gsterge ile belli bir anlam resimlemedir. Kavramlarn znde nesnelerin gereklii kavranabilir.Locke da szcklerin ide'lerle balantsn aratryor. Burada da dilin kendisi bal bana bir ama deildir, ide'lerin zmlenmesi iin bir aratr. Szcklerde hibir zaman nesnelerin deeri dile gelmez, dile gelen yalnzca insan ruhunun znel bir davrandr. Dilde adlandrmalar dorudan doruya nesnelerin bir anlatm deildir, bunlar, konuann kendi tasarmlar ile ilgilidir. Adlarn, nesnelerin deil, kavramlarn gstergesi olduunu syleyen Hobbes'a gre ise, her gerek dilde anlatmn bulur. Doruluk nesnelerde deil, yalnz ve yalnz szcklerde ve bu szcklerin kullanlmasndadr. Nesneler tek tek gerek varlklardr, bunlardan bize somut olan tek tek duyumlar gelir, ama ne tek nesne ne de tek duyum bilginin konusu olabilir. nk, her bilme zel olann tarihsel bilgisinden ok, genel olann zorunlu bilgisini, felsefi bilgiyi ister. Bunun iin en iyi organ da szckten bakas olamaz. Locke'la Hobbes birbirlerinden ayrlsa-lar da, birletikleri bir nokta var: O da, her ikisinin de szcn bilgiye ara olarak kullanlp kullanlamayacan aratrmalardr.Humboldt, szck ve kavram bilgi bakmndan in-celemez, dilin btn iindeki yeri bakmndan inceler. nsanlarn birbirleriyle anlamalar nesnelerin gstergele-rine gerekten kendilerini vermelerinden ve ayn kavram tpk tpksna meydana getirmelerinden ileri gelmez, du-yularla ilgili tasarmlarnn ve kavramlar yaratrken birbiri arkasndan giden dnce zincirinin ayn parasna karlkl olarak deinmeleriyle anlarlar. Ancak bu s-nrlarda ayn szck zerinde birleirler. Allm bir nesnenin, rnein bir atn sylenilmesinde hepsi ayn30 kavram dnr, ama her biri szce baka bir tasarm balar. Bu yzden dilin oluu dnemlerinde bir dilde ayn bir nesne iin birok deyiler meydana gelir. "Yeni bir kavram betimlemek iin yeni bir biim, ya da varolan bir sesin bir deiik biimini kullanrz"18. Konuann amac anlalmak olduundan, bilinmeyen eyden kanr ve yeni olan olmu olana balar. Szckler ve eitleri yzyllardan yzyllara ve dillerden dillere geerler. Birok kk szckler, lka'n dillerine kadar uzanabilir.Birok kavramlar, ancak belli bir dilde kurulabilirler ve ancak belli bir dilde kavranrlar ve dilin ieriinin en ok anlam tayan blm kavramlara baldr. Bundan dolay, kavramn anlatmnn nemsiz olduu dnlemez. "Szck, geri dili oluturmaz, ama dilin en ok anlam tayan parasdr, yani yaayan dnya iinde birey ne ise, szck de odur"19. Burada "olu" iinde nesne ne ise sz iinde de szck odur diyen Herakleitos'un etkisini gryoruz. Ancak bir ulusun kavramlan zerinde szlk kitaplarna bakp yargda bulunmak Humboldt'a gre tehlikelidir. Byk bir say tutan, zellikle belli bir anlam olmayan kavramlar almadmz ve bu nedenle bi-linmeyen mecazlar ve benzetmelerle dile getirilmi olabi-lirler. Kukusuz kavram ve szck, dnme ve szde birlikte bulunurlar. Dil olmadan her dnce karanlktr. Szcklerin kavranmas ayrmlam seslerin anlalma-sndan bsbtn baka bir eydir. Szck, blnmez bir btn olarak alnmaldr. Kukusuz szck telaffuzla, ayrmlama (artikulation) ile anlalr. Ayrmlama, szc dorudan doruya bir btnn, bir dilin bir bl-m olarak ortaya koyar. Szcklerde, bu szcklerin e-lerini belli duygu ve kurallara gre ileyerek, birok baka szckler kurmak ve bylece btn szcklerde bir akrabalk meydana getirmek olana vardr, bunu da Arti-31 kulation salar. "Artikulation'da o olana gerek yapa-cak bir g bulunmam olsayd, ruh bu artistik mekaniz-madan hibir sezgi elde edemezdi"20. Genel olarak szck bulunmas iki alanda alnan akrabalklara gre benzer kavramlara benzer sesleri semeye ve bu seslere az ok belli bir biim vermeye dayanr. Ayr ayr nesneleri belirten ortak kavramlarda kk olan asl para ortaya -kar. Ancak kavram, kendini szckten ayrabilir. Szck kavramn bireysel ekillenmesidir ve bunu kaldrmak is-terse kavram kendini baka bir szck iinde yeniden bu-labilir. Bununla birlikte szck kavrama bir set olduun-dan, ruh daima dilden bamsz olarak kendini oluturmay denemelidir. Ruh, szc kendi i etkinliinin bir dayanak noktas gibi ilemelidir. Ruhun bu abalarndan dilin bir incelii, zenginlii meydana gelir. "Btn yksek dillerde grld gibi, szckler, dnce ve duygunun yksek bir atlm yapt dzeyde geni ve derin bir anlam kazanrlar"21. Szck daarc dilde son olarak olmu bitmi bir sayda deildir, dilde durmadan yeni szckler, yeni szck biimleri kurulur. Bir dil, halkn aznda yaad srece o dilin szck daarc durmadan oalr, yeni szckler yaratlr, szck kurma yetisi dilin biimini borlu olduu kklerde, konuulanlarn renilmesinde ve szn gnlk kullanlmalarnda yeni biimler ortaya koyar. Szcklerin her zaman yanlmadan kullanlmas, yalnzca bellein rn deildir. Ruh, szck kurmann anahtarn deta igds gibi iinde tamam olsayd hibir insan bellei buna yetmezdi. Yabanc dil de ancak bu ilemelerle, bu anahtara sahip olmakla renilir; bu, ancak genel olarak dil yeteneklerinin ayn trden oluu ve ayr ayr kavimler arasndaki dil akrabal ile olanakl olur. l dillerin szck daarc kapal bir btndr. Bu dillerde aratrma ya-32 pirken en derinlere kadar inilmelidir, yalnz inceleme ancak o dillerde bulunan eski ilkelerin yeniden kullanl-masyla baarln nceleme, tmden yeniden canlandr-may denemelidir, nk bir dil, lm bir bitki gibi, hibir koul altnda aratrlamaz. "Dil ve yaam ayrlmaz kavramlardr ve bu alanda renme ancak bir yeniden retmedir"22.4. iir ve Dzyaz:Humboldt'a gre dilde iki fenomen vardr: iir ve dzyaz. Her ikisi de anln gelime yollardr ve zorunlu olarak anlktan karlar. Her ikisi de ayn eree ayr yollardan giderler; gereklik karsnda baka baka davranrlar. iir gereklii duyulur grn iinde kavrar, dzyaz gereklikte kendisini yaama balayan balar aratrr. "Bylece entelektel yolda olgularla olgular, kavramlarla kavramlar balar ve bir ide'de nesnel bir balam kurmaya abalar"23. Dilde olabilen grntler zerine baklrsa "dzyaznn gidii, bal olan szde ve iirin gidii de zgr szde ilenebilecektir"24. Ancak ou zaman ikisi karm halde "dzyazya giydirilmi iir" denebilen bir biimde ortaya karlar. Yani, iir olarak dile gelmi dzyaz hem dzyaznn zniteliini, hem iirin niteliklerini kendi iinde tar. Bazen iirsel ierik, iirsel biime neden olur. air dzyaz ile balad eyi dizelerle tamamlar. Bazen de air, duyguyu, kat-kszl ve gereklii iinde ortaya koyabilmek iin dzyaz eklini kullanabilir. air, gerek yaamn ilikilerine bal kalmak isteyerek gerekte iir olan bir yapt dzyaz eklinde yazabilir. Bu bakmdan Humboldt, Go-ethe'nin Werther'ini hatrlatyor25. Her okuyucu d biimin i zle ballnn ne kadar zorunlu olduunu buDil-Kltr Balants F.333 yaptta duyabilir. iirin ve dzyaznn her birinin bir zellii vardr, tuttuklar yolda ve etkilerinin aralarnda ayrlrlar. Birbirleriyle kartrlmamalar gerekir. iir, znde, musikiden ayrlamaz. "Dnce ve dil ne kadar iirsel olursa olsun, musiki esi eksikse insan kendini gerek iir alannda duyamaz"26. Dzyaz ise kendisini sadece dile brakr. Ancak dzyaz allm szlerden ayrlmazsa kendi znn yksek noktasna eriemez ve dncenin gelimesini salayamaz.Dzyaz, ruhun btn gleriyle konularnn kavran-masn ister. Aklla birlikte teki gler de etkide bulunup kavray artrrlar. Bu birlikle ruh kendinde bulunan uyumu sze geirir. Dzyaznn, eitli yzyllar boyunca iir halinde ilenmi bir ruhtan (Geist) ve bu biimde gelimi bir dilden meydana geldiini Yunan edebiyat bize gsteriyor. iir, dzyazdan nce balar, dzyazy yaratmadan nce, ruhun kendini iir iinde ekillendirmesi gerekir. Vico'da da bu dnce var. Vico, dzyaznn iirden nce geldiini syleyen gramercileri reddederek dilin kkn iirin kknde bulmutur. Dil ve iir, Vico'ya gre tmyle zdetir. Humboldt'da ise bir dilin gelimesi bu ikisiyle, iir ve dzyazyla birlikte olabilir. "Bir ulusun iiri okyanll ve atlmlarnn zgr akcl iinde ayn zamanda dzyazda kendisine karlk olan bir gelime olanan vermiyorsa en yksek doruuna eriememi demektir"27. nsan ruhu her ikisini bir araya getirebilmelidir. Croce'ye gre Humboldt'un iir ve dzyaz zerinde syledikleri doru, yalnz ona gre Humboldt, dilin her zaman iir olduunu grememitir. Dzyaznn ayrl estetik ve form'da deil, ieriktedir28. Humboldt'a gre ise, iirin ve dzyaznn z bakmndan ayr olduklar dilde belli olur. Her birinin anlatm biimlerinin seilmesinde, gramer ekillerinde bir34 zellii vardr. Hibir d form'a balanmam dnce zgr olan gelimesinde her yana doru hareket edebilir. Dncenin zgr olmas ve ilerlemesi iin dzyaznn gelimesi gereklidir. Dzyaz, dnceleri oluturur ve gerekletirir. Uluslarn kltrlerinin belli dnemleri de dzyazlarnda kendilerini gsterir. Ulusal zellik, zellikle, byk yazarlarn eletirel grlerinde ve yarglarnda ortaya kar. Bu grleri incelemekle bir ulusun tinsel zelliklerini anlam oluruz. Herder iin de dil, yalnz edebiyatn bir rn deildir, ayn zamanda edebiyatn ve iirin kendisidir. Bir ulusun ruhu dilinde kendini aa vurur.Humboldt, dzyazy incelemesinde yaznsal dzyaz yannda bilimsel dzyazya da yer verir. Dncenin srekli olarak ilerleyen gelimesi bir yere gelince, orada ruh "bilgiyi bir temele dayandrmaya" abalar. Bu bilimin ve ondan gelien bilginin douu dnemidir. Bunun dil zerine de etkisi olur. Bilim, dar anlayta dzyaz biimini gerektirir, iir biimi ona ancak rastlantsal olarak verilebilir. Bilim alannda ruh, nesnel olanla ilgilidir. znel olanla ancak zorunluluk olduu zaman ilgilenir. "Bilgi yaplar dile de etki yapar, ona yksek, ciddi bir karakter ve kavramlar aklatran bir kesinlik verir"29. yleyse dzyaznn bilimsel biimi yaznsal dzyazdan bsbtn bakadr. Burada dilin, bamszln tant-makszn, dnceye sk skya balanmas, onunla birlikte olmas ve onu betimlemesi gerekir. Bilginin zel ileni biiminin dile etkisini gstermek iin Humboldt, Platon'la Aristoteles'in biemlerini karlatryor. Aristoteles, hakl olarak, bilimin ve onun zerine kurulmu anlamlarn kurucusu olarak gsterilir. Aristoteles, o zamana kadar bilinmeyen bir aklk getirdiinden, yazlar ve aratrmalarnn yntemi ile kendinden ncekilerle35 kendi arasnda bir uurum aar. Aristoteles olgular ara-trr, onlar toplar ve genel ide'lere yneltmeye alr. Her bilgiyi kavramlara gre dzenlenmi bir balama gtrr. Bylece bilginin maddesi ve formu zerine kurulmu denemeler, onda kendinden ncekiler (Platon) ve onlarn adalaryla kartlk gsteren bir dil meydana getirir. Dil bakmndan Platon'la Aristoteles'i ayn gelime dnemine koymamaldr. "Platon'un biemi, kendinden sonrakilerin eriemeyecekleri bir doruk olarak, Aris-toteles'inki ise balayan yeni bir dnem olarak incelenmelidir"30. Burada dncenin ileni tarznn dile olan etkisi glyor. Diderot'ya gre de gerek zgn dnce formu, kendine uygun dil-formu'nu yaratr. Humboldt iin de dili gelitiren, olgunlua eritiren bu gibi dnce etkinlikleridir. Bir ulusun entelektel zellikleri yksek bir dzeye ulaamaz, dil ruhtan yoksun olursa, orada byk bir dzyaz da doamaz. Ama bazen dzyaz, dilde ayn gelimeye ykselmeden, iir yksek bir dereceye km olabilir, ama "dilin evresi ancak bu ikisiyle birden tamamlanr"31.5. Dnce ve Dil:nsan hayvandan ayran balca ayrmlardan birinin, insann konuan varlk olduu her zaman sylenir. Bu anlay Antika'da ortaya konmu bir tanmlamada ak olarak grrz. nsan, zoon logon ekhon'dur. Yani insan, konuan varlktr. Burada logon logos'la ilgilidir. Logos kavram da iki anlam iinde tar: Logos, bir yandan sz demektir, dil demektir, br yandan, dnce, akl demektir. Demek ki Logos kavramnda dille dnce i iedir. Logos kavramnda dnme ile konuma, dnce ile sz ve szck birbirinden koparlmaz ekil-36 de kaynam bulunurlar. Antika'n dil anlaynda bu ekilde dille dnce aynlatrlm oluyor.En soyut dnce de, en ili duygu da duyusal bir ey olarak, kulakla iitilen anlamda maddesel olarak, sesle dile getirilir. Onun iindir ki, insan zerindeki btn ikicil grler dil olay ile rtlebilirler. rnein, Herder, Kant'n ikiciliini dil bakmndan rtmeye almtr. Kant'a gre insan iki paraya blnr: Duyarlk, anlk (intellekt). Herder; dil, insann btn glerinin bir erevesidir, insan; duyan, isteyen, bilen doann bir b-tndr, diyor. Herder'e gre, insanda akl dediimiz b-tn bunlar duyusal bir ses ister. Dil, bir yandan tinsel bir eylem, br yandan organik bir sestir. Herder'in hocas Hamann da dnce ile dili aynlatrr. Hamann'a gre akl, kendi iine kapal, soyut bir ey deildir. Akl, anlama srelerinin btnnden oluan bir eydir, ama anlama dediimiz ey de ancak dille gerekleebilir. Onun iin diyor Hamann, dil olmasayd akl da olmazd. Dil, akln organ, ayn zamanda kriterium'udur (lt). Akln yalnz organ deil, nk o zaman akl kendi bana olur, dil de ikinci derecede kalrd. Ayn zamanda ltdr, yani dncelerimiz srekli olarak dil iinde geer, dille berraklar, dille gerekleirler. imizdeki bulank kmldanmalarn sz dediimiz kalplar iinde kristallemesi ancak dille olur. Gerekte de dilsiz olan, dilden boalm bir dnce yoktur. Sessiz bir dnce, seslere kendini dkmemi bir dnce de vardr, ama bu sessiz dnce de hibir zaman bsbtn dilden ar deildir. Her dnmede, iten bile olsa, ses halinde dar kmam bile olsa, iten bir konuma vardr. Kukusuz, hibir dnce belli bir dile bal deildir. Herhangi bir dnceyi herhangi bir dille aa yukar dile getirmek olanakldr. Bir dnce formllendi mi, bu dnce bel-37 li formlara bal olmaktan kurtulabilir, baka dilin szle-riyle dile getirilebilir. Btn dnceler belli bir dilden syrlabilirler. Ama insan mutlaka bir dille dnr, d-ncesini mutlaka bir dile balamak zorundadr, ister kendi dili, ister yabanc bir dil olsun. Alman Aydnlanmas dnr Thomasius da, "Dilsiz, szsz akl yoktur" diyor. Dnme ve konuma ayn olayn grnleridir. Her dnce z gerei bir szdr. Her dnce bir anlatm biimi bulmaya, bir anlatm biimi iine kendini sokmaya alr, artikle olmaya, inceden inceye blmlere ayrlmaya alr.Humboldt'da dil, aslnda dncenin gereklemesinin kouludur. Dilin asl olan yan, dncenin kendini bir gerekletirme koulu olmasdr. Dncenin konumada ekil almas insan anlnn bulduu bir ey olamaz, bu iten itilmeden doan bir sretir. imizde bulank olan organiklememi duygunun nasl sz dediimiz organiklemi kalba dkld birtakm koullarla aklanamaz. nce dnce vardr, sonra sz gelir dene-mez. Ancak bir dnce tmce biiminde dile getirildii zaman o dnce kendi iinde aklk kazanr. Dnce-nin, ses organnn ve iitmenin dile olan ayrlmaz bal-lklar insann ilk ynelmelerinde ortaya kar. Dnce, btn ruhu harekete getirdii gibi, sesin de nfuz edici, btn sinirleri sarsc bir gc vardr. Dnce, karanlktan aydnla, snrllktan sonsuzlua bir zleyi olduu gibi, ses de gsn derinliklerinden da yaylr ve kendine uygun arac bir maddeyi havada bulur. Bu maddenin ince, hafif, maddesel olmayan eleri ruha karlk olarak gsterilebilir. D doadaki nesneler gibi, iten harekete gelen kmldanmalar bir sr ak iaretlerle insana nfuz eder. Ama insan nesneleri belli bir birlik iinde kavramak ister. Bu da seslerin birliini gerektirir. "Duyu-38 larn etkinlii, ruhun i eylemiyle bireimsel olarak ba-lanr ve bu balanmadan tasarm meydana gelir, znel gle nesne kar karya bulunurlar, yeni bir algda ye-niden znellie dnlr"32. yleyse tasarm, znellik kaldrlmadan, nesnellikte yeni bir duruma getirilebilir. Bunu da ancak dil yapabilir. Bunlar olmadan doru d-nme olanakszdr. Nesnellie deime kavram kur-maktan baka bir ey deildir. nsanlar arasndaki gr-meyi bir yana braksak da, konuma yalnzlk iinde de bir bireyin dnmesinin zorunlu kouludur. svireli dil filozofu Porzig de dili bu bakmdan inceliyor. Ona gre de insanlarn bilinci olduunu gsteren biricik kant, dildir. Konuanlarn anlamas, bakalarnn da bilinci olduunu gsterir. Dinleyenin konuma sayesinde konuann bilincinde geen eyi anlamas dilin bir baarsdr. nsanlar arasnda konumadan da anlamak olanakldr, ama bunlar duygusal balantlardr, yaam balantlardr. Dil ise bilinler arasnda bir balantdr33. Hum-boldt'a gre de dil ancak toplulukla geliir ve bir kimsenin szcklerinin anlalrl ancak bakalarnn denemeleriyle yoklanrsa belli olur. nk, kendi kendine domu bir szck yabanc bir azdan yeniden sylenirse nesnellii artar. "Ancak insan her zaman iin kendini insan olarak duyduundan znellik kaldrlamaz"34. Bir dil evresinde kendisiyle ses bakmndan akraba olan her eyi iine alr. Dncenin gereleri tketilemeyecei gibi, "dncenin kendisi de bir sr gstergeler ve ballklarla ancak dilde meydana gelebilir"35. Bundan dolay dil, daha nce ortaya km olan elerin yannda ruhun almalar sonunda meydana gelmitir. Dil, dnceyi tamamlayan, onu son noktasna eritiren bir eydir ve insanlar dnen varlk olarak gsteren bir yetenein gelimesidir. Bu gelime, yalnzca fizyolojik olarak in-39 celenebilen bir igdnn gelimesi deildir. Dorudan doruya bilincin bir edimidir. Kendi kendine zgr olarak meydana gelmez, ancak "bilin ve zgrlkle donatlm bir varla"36 ilikin olabilir, bu varlktaki bireyselliin derinliinden ve bu varlkta bulunan glerin etkinliinden meydana gelir. Bu gelimede insan btn tinsel bireyselliine srkleyici bir atlm verir. Geri Humboldt, dil, dncenin yapc bir organdr, tmyle tinsel ve iten olan, belli bir lde iz brakmakszn gelip geen dnsel etkinlik szdeki seslerde da kar ve anlam bakmndan anlalr olur, "bundan dolay dnsel etkinlik ve dil bir ve ayn eydir, birbirlerinden ayrlamazlar"37 diyor. Ancak bunu Revesz'in de bir yazsnda belirttii gibi, dar anlamnda anlamamak gerekir38. Humboldt, dili dncenin yaln bir arac olarak grmez, ona gre dil, dnceyi yaratan bir eydir. Dil gerek etkinliini insanda dnen ve dncede yaratan gcn kendisinde gsterir, yani yapcdr. Yine Humboldt bir yazsnda, dilin sadece bilinen dorular betimleyen bir ara olmayp, daha ok bilinmeyeni bulgulayan bir ara olduunu sylemekle dilin yaln bir ara olmadn, dnce yaratan bir edim olduunu belirtmi oluyor39.Alman kltrnn ilerlemesi iin Alman dilinin ge-limesinin gerekli olduuna inanan ve bunun iin savaan Leibniz'de de aa yukar ayn dnceleri gryoruz. Leibniz'e gre, "dil, akln aynasdr". Akl ile dil karlkl olarak birbirlerine baldrlar. Bir yandan anlk olgunlatka dil de geliir, br yandan zengin, akc, herkese anlalr bir dil de anln gelimesini salar. Anlk ile dil arasndaki bu balanty Leibniz, dilin temeli sayd szcklerin grevi zerinde aklar. Szckler birtakm gstergelerdir. Anlk bu gstergelerle dnr, dnrken nesnelerin yerine bu gstergeleri, yani sz-40 ckleri koyar. Nesnenin yerine bu szc koyma da an-ln ilemesini kolaylatrr ve abuklatrr. Szckler ne kadar kullanl ve ak olurlarsa anlk da o kadar iyi ileyebilir. Bir ulusun dilinin, szcklerinin ak, anlalr oluu o ulusu dnce yaratmalarna gtrr40. Por-zig'de de bu dncelerin etkilerini buluyoruz. Porzig'e gre dil, asl baarsn dncede gsterir. Dnce, balantlar kavramaktr. Dncenin baars asl olan semede ve kendisi iin, dnd ey iin gerekli olmayan brakmadadr. Bu da bir soyutlamadr (Abstrak-tion). Soyutlamann bilinte kendini temsil ettirmesi gereklidir, bunu da szckler yapar. Szckler her yana doru balantlarla ykldrler, anlamlan deimez deildir, dnce gidiinin gereksinimlerine uyarlar. Geri dil, dncenin bir arac durumundadr, ama, dilin kendisi de dnce iinde meydana gelir, onda serpilir. Dil ve dnce karlkl olarak birbirlerini olutururlar. Dil, dnce iinde ve dnceyle birlikte hareket eden bir simgeler sistemidir. Ama dnce, bir balantdan bir balantya ilerler, yani bir dnler dizisidir. Dnler dizisi de dnler arasnda balantlar kurar, yani balantlar kavram olur. Bylece ilerlemi dnce yalnz nesnelerin balantsn deil, balantlarn balantsn da kavrar. Dnce bu basamakta simgelerin yardm olmakszn artk olanakl deildir. Burada dil en yksek baarsna erimitir. Byk dnrlerin byk dnce yaplarn kurabilmelerini yalnz dil salayabilir, ama bunu yapmak iin de dil yeniden ara olur41. Humboldt'da dnceyi yaratan ve ileri gtren dildir. Dilin ara oluu dnceyi yaratmasndadr. Dilde bulu-nan dili kurucu g, dnceye o ekilde etkide bulunur ki, dilin yaps dilin btn blmleriyle uyumlu bir ekilde hazrlanm olur. "Anlatmda genileyen ve soylula-41 an dncelerin kullanlmasyla dil aklk ve seiklik, incelmi bir kulan istekleri ve yarglar nnde bir uyum gzellii kazanr"42. nsann dnceleri seslerle baldr. Doa bir renklilikle nmze alr. Dncemiz onda tinsel varlmza kendini aan bir yasallk bulur. Doa dnyasndan sesler dnyasna getike bizi evreleyen eylerden ayrlmam oluruz. Dil bunlarla insanlar en yksek ve en insanca glerin etkinlii iinde canlandrdka insan doann anlayna daha yaknla-trr. nk ancak tinsel glerin bir gelimesi olarak ele alnan dil, "uyumlu ve ezgili bir ekil almakla... doann gzellik izlenimini ykseltir"43, ama ondan bamsz olarak sadece szle ruh zerine etki yapar. Kavramlar dilde seslerle tanrlar ve btn glerin badamas ezgisel bir e ile olur. Bylece dilde "artistik bir ekilde yaratlm ve tmyle dile ait bir ilke"44 meydana gelir. Dilin artistik gzellii ona rastlantsal bir ss olarak verilmez, o dilin "i ve genel tamamlanmasnn yanlmaz bir l tadr"45. Gzellik duygusuyla ruhun i almas en yksek noktaya eriir. "Bir ulus, yetkin olmayan bir dili dnce yaratmalarnn bir arac haline getirebilir"46. Ancak bir kere belirlenmi olan i snrlamalar kaldra-mazsa, en yksek serpilme etkisiz kalr. Bir ulusun dili o ulusun dnya grnden bamsz olamaz. Bu dnya gr, dili belirler ve gelitirir. Bu dnya gr ile yorulan dilin kendini yle ekillendirmesi gerekir ki, dncenin her ekline kolayca girebilsin ve ulusun dnya grn temsil eden her dnceyi dile getirebilsin. Bunu gerekletirebilen bir dilin "dnya tarihine k, insann gelime gidiinde nemli bir dnem aar ve onun en yksek ve olaanst yaratmalarna temel olur"47. Bu gibi diller domadan nce dncenin belli yollar ve bu dnceleri ayn yolda ileri gtren belli atlmlar meydana gelemez. Diller sadece nesneleri ve42 dnceleri betimlemekle kalmazlar, ayn zamanda bunlar bilme ve yaratmann da gerekli aralardrlar. Dn-celer, dili yaratt gibi, diller de dnceleri yaratrlar. Her dil her kavram ve her dnce dizisini betimlemekte ne kadar ayn ekilde hareket ederse etsin, bunlardan bazlar kavramlar kavramak ve dnce dizilerini yaratmak bakmndan insan ruhuna daha elverilidirler. "Bir ulus, ancak kendi dilinin gelimesi buna gerekli bir dereceye ulat zaman byk ve dahice bir dnse! ilerleme yapar"48. Dil, bireyde olduu gibi, btnde de her eyle ilgilidir, onun hibir eyine yabanc kalmaz. Onun iin dncenin, duygunun, istemenin btn tinsel gc dili belirler. "Dil sadece edilgin, etki alc da deildir. Ayn zamanda entelektel ynelmelerin eitliliinden bir belirlilie geer ve kendi etkinlii ile zerindeki her d etkiyi deitirir"49. Ancak dil, dnsel zelliklerin dnda geen bir ey olarak grlemez. Diller, her trl yanl anlaytan kurtulmu szck anlamnda, uluslarn yaratmalan olduklarndan bireylerin de kendi yaratmalardr. Dil bir dnya gr veya bir dnce ball olarak ele alnnca, zorunlu olarak insann btn gc zerine dayanlr. Bu g, uluslarda ve ayr d-nemlerde bireysel olarak ayrdr. Bu ayrklk zellikle dilde grlr. Bireyler, kendi zelliklerinin gcyle insan ruhuna yeni bir atlm verdikleri gibi, uluslar da dilin kurulmasnda bunu yapabilirler. Ama dilin yapsyla btn teki entelektel etkinliklerin baars arasnda ak bir balant vardr. "Ancak yksek bir olgunlua erien dillerde gerek bir dnce etkinlii meydana gelebilir"50. Btn bu szler gsteriyor ki, Humboldt'a gre, dil, dnceyi tamamlayan, dnceyi yaratan bir eydir. Ancak, dilini oluturan, ykselten bir toplum gerek bir d-nce etkinlii gsterebilir.41 IIDLLE BREYN BRBR KARISINDA DURUMU/. Genel Olarak nsan Trndeki Gelimenin Bireyler zerine Etkisi ve Bunun Dilde izleri:Humboldt'da dille kltrn balantsn daha iyi an-lamak iin dille bireyin, dille toplumun birbiri karsndaki durumu zerinde Humboldt'un ne dndn grmek yararl olacaktr.Humboldt'a gre, insann doumu ile birlikte uygar-ln da ekirdei meydana gelir ve onun gelien varl ile birlikte byr. Her insan, teki insanlarla birlikte yaamak zorunda olduundan, balangtan beri insanlar aralarnda topluluklar kurmular, yasalar koymulardr. Bu topluluklar da sonraki toplumlarn dzenli, yasal yaamn hazrlamtr. Dil de insanlarn bu birlikte yaamalar ile, onlarn tinsel gelimesiyle derinden baldr. Ancak dilin mi, toplumun mu nce geldiini aratrmalar bize gsteremez. Genel olarak yeni bir dilin meydana gelmesi insan soylarnda belli bir dnemi ayrr. Gemi alara inildike, bugn rnlerini tandmz bireyler bellisiz olarak karmza karlar. Yazglar hatta adlar bile belirsizdir. Bugn yaptlarn ve adlarn tandmz bireyler, gerekten var mdr? Yoksa bu yaptlar birok-larnn rn mdr? Bu bile belli deildir. Yunanis-44 tan'da Orpheus, Homeros, Hint'te Manu gibi. Homeros'un dili gibi eskimi diller de o an insanlaryla birlikte geip gittiinden, bunlardan bize hibir bilgi kalmamtr. Bylece dillerin de insann oluumu (Bildung) ile birlikte gelitiklerini, insann btn tinsel zelliklerinin dilde kendini gsterdiini kabul etmek gerekir. Dili yapan g tek tek insanlarda olsun, btnde olsun insann yapc isteklerini yerine getirinceye kadar alr. Bu kabul edilince dilde ve dil eitlerinde insann gelimesindeki trl ilerlemelerin basamaklar bulunabilir. Dil, insanln tinsel gelimesiyle sk skya baldr. "Bu tinsel gelimenin ileri veya geri her basamanda dil birliktedir ve her kltr durumu dilde tannr"51, dilde belli olur.Bu dnceleri bugn L. Weisgerber'de de buluruz. Ona gre de insan etkinliinin hibir form'u yoktur ki dil birlikte bulunmasn. nsan almalarnn btn sonular ancak dille ekillenirler. Kltr yaratmalarnda dilin etkisini, onlara dilin katt eyi gstermek dilbiliminin en nemli devidir52.Humboldt'a gre dilde bir kendi kendine etkinlik yoktur, dil insann tinsel gcnn srekli bir etkinlik iinde ortaya kt ynlerden biridir. Diller zgr olarak domazlar, ilikin olduklar insan topluluklarna bal olarak belli snrlar iinde ilerlerler. Diller durmadan uluslarla birlikte geliirler, onlarn tinsel zelliklerinden oluurlar. Ancak insann tinsel gcnn gelimesi zamann ilerlemelerine bal deildir. Her zaman en sonra gelen en yksek olan gstermez. Bu bakmdan insan toplu-luklarnda olaylar doru olarak anlalmak isteniyorsa, Humboldt'a gre, gelimeleri en iyi gsterecek olan dil zerinde durmaldr.nsan trnn tinsel gelimesinin ayr ayr bireyler45 zerinde de etkisi grlr. Bireyin etkinlii bir yandan btn insan trnn gidiine baldr, te yandan onun gidiinden ayrlr. Dnya tarihi birbirine kar duran, ayn zamanda sk skya birbirine bal bulunan bu iki giditen oluur. Trn yazgs kuaklarn kaybolmasndan bamsz olarak srp gider, deiiklikler olsa da yetkinlie doru olur. Buna karlk birey, etkinliinin en nemli noktasnda, beklenmedik bir srada, o yazgdan ayrlr. Ayn zamanda kendi bilincine, sezilerine, inanlarna gre gidiinin sonunda bulunduuna inanmaz. Bylece onda bir kendini oluturma (Selbstbildung) ve dnyay ekillendirme (Weltgestaltung) kartl meydana gelir. Kendini oluturma, ancak dnyay ekillendirmede ilerleyebilir ve yaamnn dnda kalbinin gereksinimleri, hayalleri, aile balar, ne erme eilimi ve gelecee umut, insan bir gn ayrlaca yazgya balar. Bu kartlkla, en gl duygularn dayand ruhun bir ililii meydana gelir. Bylece ruhu ruha balayan btn balar baka ve daha yksek bir anlam kazanrlar. Bu ruh durumunun dil zerine de zel bir etkisi vardr, kavimlerde (Volk) ve uluslarda (Nation) baka baka ekiller alr. Bir ulusta dilin btn blmleri ilenmi olamaz. nk dil, kendini aydnlk bir ekilde yaymas gereken evreye nce karanlk ve gelimemi bir duygu ile girmi olmaldr. Burada bireyin durdurulmu varlnn, insan trnn ilerleyen gelimesiyle, belki de bilmediimiz bir blgede, nasl birletii anlalmaz, iine girilmez bir giz olarak kalr. "Ancak bu iine girilmeziik duygusunun etkisi, bilinmeyen ey nnde sayg verici bir kayg uyandrarak, bireyin serpilmesinde gerek bir etken olur."53.46 2. Bireyin Karsnda Dilin Gc:nsan trnn geirdii btn ilerlemeler, deimeler dil zerine etki yapmadan tek tek insanlara, uluslara etki yapamazlar. Her dnem, nceki dnemlerden birtakm etkiler alr ve bu etkiler insanlarn ve uluslarn geli-mesinde en derinlere kadar iler. Tek tek zellikler dillere yeni bir karakter verir. Bylece dil yle bir g kazanr ki, "tmyle iten bir ey olmasna karn, ayn zamanda dtan ve bamsz olan, giderek insana kar gllk gsteren bir varlk olur"54. Croce, Humboldt'u bu ba-kmdan da eletirir ve onun, dilin insann karsna ondan bamsz bir ey olarak kt nyargsndan kendini kurtaramadn belirtir55. Oysa ki, insann ancak dili ile insan olduunu, dilin insann doasnda bulunan bir ey olduunu syleyen Humboldt, dilin insandan bamsz bir varlk olarak insann karsna ktn sylerken dilin bireyst bir ey olduunu sylemek istiyor. Gerekten de insan, dili douta bilikte getirmez, sadece dil-duyusunu, dile olan doal eilimi, dil yetisini iinde tar. ocuk, hazr olan, kendisinden bamsz olan bir dil iine doar ve bu dnyadan koptuu zaman da dil yine srp gider, dilin bireyin sonluluunu aan bir varl vardr. Dil kendi zerinde gelip geen etkilerle, tmyle kendi karakterine ilikin olacak olan bir bireysellik kazanr ve dil bu karakter zerine yeniden etkide bulunur56.Dil, yazda dnceyi insan ruhuna atndan, gerek bir varlk olarak ortaya kar. Bu varln her dnmede bir deeri olduu halde btnl iinde insan ruhundan (Geist) bamszdr. Burada birbirinin karsna konmu iki gr, dilin ruha yabanc ve ona ilikin olduu, ondan bamsz ve ona bal olduu grleri birleirler. Bu, dilin zne ilikin bir zelliidir. Yalnz bu47 atma, dilin bir yandan yabanc ve bamsz olduu, bir yandan da her ikisi de olmad eklinde zlmeme-lidir. Dil, nesnel olarak etkide bulunduu ve bamsz olduu kadar znel olarak da etki alr ve baldr. nk dil, dncede her zaman yeniden yaratlr ve bu yolda bireyin btn etkilerini alr57. Ancak bireyin bu etkisi, kendi iinde, dilin etkide bulunuuyla da baldr. Bir ulusta o ulusun dilinin btn geen yzyllar boyunca edindii eylerin her kuak zerine nasl etkide bulunduu, bununla ayr ayr kuaklarn gcnn nasl birbiriyle balant iine girdii ve bunlarn, gelien ve gen kuaklar kark olarak birbirleri yannda yaadklarndan salt olmadklar dnlrse, bireyin gcnn dilin gc karsnda gerekten ne denli az olduu ortaya kar.3. Dilin Karsnda Bireyin Gc:Humboldt, bireyin karsnda dilin nasl bir gc ol-duunu belirttikten sonra, dilin karsnda da bireyin bir gc olduunu gsterir. Humboldt, dil nesnel olarak etkide bulunduu ve bamsz olduu kadar znel olarak da etki alr ve baldr, demiti. Yine kendisi burada bir elime var gibi grnyorsa da diyor, insan doasnn birlii gznnde tutulursa, bu elime doru olarak zlr. zne ve nesne, ballk ve bamszlk kavramlar birbiri iinde insan doasnda birleirler. Dil, benim olan bir eydir, nk onu ben yaptm gibi, ben ortaya karrm. Beni onda snrlayan ve belirleyen ey, ona benimle iten bal olan insan doasndan gelir; onda yabanc olan ey de benim ilk gerek doamdan deil de, ancak benim anlk bireysel doamdan, yani o andaki kendimin olan doamdan gelir.Geri insann gelimesindeki btn evreleri kendisi48 ile birlikte geiren, onlar iinde tayan dil, bireyin kar-sna byk bir g olarak kar. Ancak dilin kolay ekil alcl ve eklinin ok ayr biimlerde alnmas olana ile denge yeniden kurulur. Her birey, kendisinin btn insan trnn bir srp gitmesinden baka bir ey olmadn en canl olarak dilde duyar. Her bireyin srekli olarak dil zerine etkisi olduundan, her kuak onda bir deiiklik yapar. Ancak bu deiiklik szcklerin ve ekillerin kendisinde deil de, onlarn baka ekillerde kul-lanlmalarnda ortaya ktndan kolayca farkedilemez. Bireyin dil zerine etkisi, gerek bireyselliin ancak her konumada ortaya kt dnlrse, apak grlr. Kimse szckte bakasnn dndn tpk tpksna dnmez. Bu yzden her anlama ayn zamanda bir anla-mamadr; duygularda ve dncelerdeki her birleme ayn zamanda bir ayrlmadr. "Bir yazar, ayn szcklerle, ayn sz biimleriyle, ancak bunlar baka biimde kullanarak ve kendi ruhunun da gl bir yanksn katarak yaptlarnda dile yeni bir karakter verebilir"58. Dil her bi-reyde deiiklie uraynca, dilin gcne kar dil zerine insann gc ortaya kar. Dille bal olan insan yeniden dil zerine etki yapar. nsan zerine yapt etkide dilin ve form'larnn yasall, insandan gelen geri etkilerde de zgrln ilkesi vardr59. Bu zgrlk belirsiz ve aklanamazdr, ama snrlar insan bilincinin iinde bu-lunabilir. Humboldt'a gre, aklanamaz olaylarn da bu-lunabilecei kabul edilmezse, dilin doas anlalamaz. Dil aratrmalarnn bu zgrlk olayn tanmalar gerekir. Ama ayn zenle snrlar da gz nne alnmaldr. Dil-Kltr Balants F.4 49 III.DLLE ULUSUN KARILIKLI LGLER/. Ulusun Tinsel zellii ve Dil:Humboldt, Wolfa yazd bir mektubunda, dnyann eitliliini anlamak iin dili bir ara (Vehikel) olarak kullanmak sanatn bulduunu sandn yazyor. Bu buluunu Humboldt bundan sonraki dil aratrmalarna k noktas olarak alm, dillerin eitlilii iinde uluslarn eitliliini, uluslarn karakterini aratrmaya almtr. Ona gre diller, kendi balarna ve zgr olarak domazlar. Bal olduklar kltr evrelerinin zelliklerine gre ve o zelliklerle birlikte geliirler. Genel olarak insanda bulunan sz syleme yetisi, uluslarda bulunan tinsel gle, zellikle dnce gc ile geliir. Dil, belli bir ama zerinde dzenlenmi tinsel bir alma olarak ele alnrsa, bu amaca az ok eritii grlr. Dilde insann dnce gc srekli bir etkinlik iinde ortaya kar. Bireyin kendisini evreleyen kitle ile ballklar vardr. Bu ballklarn sonucu olarak onun her dnce etkinlii evresinin de dnce etkinlii iine girer. "Dilin varl dnce yaratmalarnn da varolduunu kantlar"60. Ancak bu, bir bireyden tekine geerek olmaz, herkesin ayn zamanda kendi kendine etkinlii ile olabilir. Diller, insann i doas ile birlikte gelitiklerinden, uluslarn dnsel zelliklerine, dillerin eylemleri de denebilir. Uluslarn gerek yaratmalar dillerinde grlr, nk50 her dilin ulusal bir form'u vardr. Ancak dile bu ulusal form'u veren nedir? Dil mi ulusu belirler, yoksa ulus mu dili belirler? Yani hangisi ncedir? Humboldt'a gre dil incelemeleri bize, dilin mi, ulusun mu nce geldiini gs-termez. Dillerin kklerinden sz amamz ancak dillerin daha nceki dnemlerini, insanlarn ve dillerin ortaya ktklar alar bilmediimizdendir. Dillerin yalnz ilk ekil kazanmalar deil, sonraki gelimeleri de, bu gelimelerin meydana gelileri srasnda aklanamaz. Bazen bir dil yklarak bundan baka diller trer. Bu ara, dilde bir sr deiiklikler grlr. O dili kullanan topluluun baka topluluklarla karmasyla da dile birtakm yeni eler girer. Dilde yeniden canl bir ekirdein doduu grlr, ama bu canl ekirdein douu aklanamaz. "Yeni domu bir i ilke, paralanm yapy yeniden birletirir"61. Ancak bu birletirici g ayr uluslarda ve ayr alarda eitlilikler gsterir. Bireyler, kendi zel-liklerinin gc ile insan ruhuna yeni bir atlm verdikleri gibi, uluslar da dili kurarken bunu yapabilirler. yleyse ulusla dilin birbirleri zerindeki etkisi karlkldr. lk dil biimlerinin douu uluslarn ayrlmasn salamtr. Burada ulusu ulus yapan en nemli etken dil olarak kabul edilmi oluyor. Bu gr dilin organik bir doal varlk olduunu ileri sren Schleicher'de de buluyoruz. Schleicher'e gre insanln rklara ayrlmasnda kafatas biimi, sa rengi gibi d grnler ayrc birer gsterge olarak alnmamal -nk bunlar, deimez eyler deildirler- bu ayrlmada dil temel olarak kabul edilmelidir. nsanln dil zerine dayanan bir blmlenmesi en doal olan bir blmlenmedir62.Uluslarn ayrlmasn dil salad gibi, Humboldt'a gre, uluslar da dile ulusal form'larn verirler. Burada bir elime var gibi grnyorsa da, bununla Humboldt dille51 ulusun birbirlerine ballklarn gstermek istemitir. Ulusun tinsel gcn, bu gcn en yksek aklama ilkesi olan ve bu gc en ak bir ekilde ortaya karan dilde aratrmak gerekir. lk dnemlerdeki uluslar ancak dilleri yoluyla tanyoruz. Onlarn entelektel karakterleri ancak dilin yapsnda kendilerini gsterirler. Bunlar ulusun tinsel gcnn rn olarak grmeli ve ayn zamanda ulusu bu rnlerden tanmaldr. nk, "her zel g, ancak dilin yardmyla ve dil ynnde geliir"63. Her ulus kendi dilinin gelimesinde daha yksek bir ey arar ve sanat yaratmalar yolunda buna eritii zaman yeniden dili zerine etki yapar. Entelektel etkinliin ilk denemeleri yazn olarak ortaya kt zaman dil de hep onunla birlikte gider ve her ikisi de ayrlmaz bir ekilde birbirlerine balanrlar. "Dil ayn zamanda ulusun ruhunun (Geist) d grndr; ulusun dili ruhudur, ruhu da dili"64. Bu noktada Humboldt zerine Herder'in etkisi ak olarak grlyor. Herder'e gre de dil yazn'n bir rn deil, ayn zamanda yazn ve edebiyatn kendisidir, ulusun ruhu dilde ortaya kar. Ancak, Humboldt'a gre bu ikisini, dille ulusu birbirine kartrmamak, dille ulusu zde olarak dnmemek gerekir. Birinin ya da tekinin nceliini dnmeksizin, dil ayrlklarnn aklanmasna ve belirlenmesine temel olarak uluslarn tinsel gcn ele almak gerekir. nk bu g canl ve bamsz olarak karmzdadr. Buna karlk dil de ancak ona dayanr.Uluslarn tinsel zellikleri eitli olduundan dilin yaps da eitlidir. eitli uluslarn dil yaratmalarn ba-ardklar ayr yollar grmekle insan hem dil yaplarnn ayrlklarnn nedenini, hem de dillerin dncenin gelimesi zerine etkilerini anlam olur. Dil yaplarnn52 ayrlklar bizi, onlar belli bir arala belli ereklere ilerleyen bir devinim biimi olarak, uluslarn ekillenmesi olarak ve ulusal bireysel bir yaayn yanks olarak incelemeye zorlarlar. Diller her zaman uluslarla birlikte geliirler ve onlarn tinsel zelliklerinden kurulurlar.Dilde gelime yava yava, ancak bir yasaya gre olur. Dilin gerek yaps zerine insan ruhunun srekli almalarnn belli ve srekli bir etkisi vardr. nsan t-rnn veya bir ulusun hibir dnemi dil gelimesi ele alnmadan incelenemez. "Dil, konumalarla ekil kazanr, konuma da dnce ve duygunun sze gemesidir. Bir ulusun dile renk ve karakter kazandran dnmve ve duyma biiminin batan beri dil zerine etkisi vardr"65. te yandan seslerde meydana gelen gere yn oalr. Ruh zerine yeniden etkide bulunan bu yn, kendi zel yasalarn tantr ve zeknn zgr ve bamsz etkisine bir snr izer.Dillerin karakterini tam olarak anlamak iin yaplar-nn yetkinliine gre durumlarn incelemek gerekir. Ulusun etkinlii zamanla dilden onun kullanlmasna geer. Dille zel ulus ruhu arasnda bir yarma balar. Burada hibiri brnden bamsz saylamaz. Her biri tekinin yardmndan yararlanr. arklar, dualar, konumalar, ykler, edebiyatn temeli olurlar. Ruhun bu ekillenmesi ve dil yava yava ulusun topluluundan bireye ve ozann eline geer. Bylece dil iki yanl bir ekil kazanr ve bundan dil iin iki g kayna ortaya kar. Bir ulusun ruhu canl zellii iinde kendi kendine ve dili zerine etkide bulunduu srece, bu dil yeniden canl bir etkiyle ruh zerine ileyerek zenginleir, inceleir. Uluslar ve diller "tek tek byk adamlarn dehas (Genius)"66 ile ykselirler.53 Dil ve dncenin taycs olarak deha(Geri\u&) kavramndan hareket eden ilk dnr Shaftesbury'dir. Ona gre dnce ve ruhu ancak gerek sanat yaptn-da dile getirir. Humboldt'a gre de, dilin karakteri zellikle edebiyat ve bu edebiyata hazrlk dnemlerinde geliir. Dil, artk maddesel yaamn gnlk ilerinden kendini syrarak, salt dnce iinde serpilir ve zgr be-timlemeye ykselir. Dillerin zel karakterleri vardr, bir ulusta her trl insan zellikleri btn ayrntlaryla ortaya kar. Ama bu zellikler her ulusta ayr biimdedir. Dil, insan ruhunun en gizli kelerine girdiinden dil iin bu ayrlklar nemlidir. Ancak bu ayrlklarla herkes kendi zelliklerini dile getirebilir. Bu bakmdan "bir dil ayn ulusta sonsuz okluklara blnrse de baka uluslarn dilleri karsnda bu okluklar belli bir karakterle bir birlik olarak birleirler"67.Ulusal zelliklerin dile nasl ilediini gstermek iin Humboldt, Yunan edebiyatn rnek olarak ele alyor. Humboldt, dillerin gelime ve olumalarn incelerken sk sk Yunan ve Roma dillerine bavurur. Ona gre Yunan Edebiyat, yabanc ekiller altnda ilenmi yaptlar grmeden, sadece kendi iinden meydana gelmi, hem iten hem dtan olan tarihsel devrimlerle ulusal ruhun ekil almasyla gelimitir. Yunan kavimleri savadr, ulusal canllk gsteren bir zellikleri vardr. Bu ulusal canllk dile ve rnlerine ilemitir. Bu dnemde dnce yaratmalarnn, dnce rnlerinin iten ilerledii canl olarak duyulur. Ancak, skender'den sonra Yunan dili ve edebiyat yayldndan ve daha sonra kendilerini yenenlerin egemenlii altna girdiinden, iir yeteneinin ykselmesine karn, "ruh veren ilke ve onunla birlikte canl ve kendi z gcnn bolluundan ortaya kan yaratmalar lmtr"68. Ona ruh veren ilke, zgr-54 lkle birlikte kayboldu. Bu dnemden balayarak da Yu-nan dil ve edebiyat yava yava alalmaya balar.Romallarn edebiyatla ilgileri ise Yunanllarnkin-den bsbtn bakadr. Yunanllarda Homeros anda ve daha nceki dnemlerde grdmz ilkel ve doal gelime Romallarda meydana gelemezdi. nk Roma-llar, Yunanllar ve byk Yunan rneklerini taklit ettiler ve dillerinde ve biemlerinde onlarn i ve d siyasal gelimelerinin izinden gittiler. Byk zgn Roma ede-biyat dorudan doruya ruh ve karakterden, yurt sevgi-sinden meydana geldi. Entelektel karakterler Romallar-da ok eksikti. "Yunan yazarlarnn ark ululuu"69 da onlarda yoktu. Yunanl ve Romal yazarlar arasnda yap-lan karlatrmalar, Yunanllarn daha az parltl, daha yaln ve daha doal olduklarn gsterir. Her iki ulusun edebiyat yaps arasndaki temelli ayrlk buradan doar. "Snrlanmayan, her dnceye kendini verebilen, ruhun her yolundan kolaylkla geebilen ve bu heryanllk ve hareketlilikle gerek karakterini bulan akclk byle bir dzyazdan kamaz"70. Dille ulus ruhu arasndaki bu balantya ngiliz Yeni Platoncu'larndan Haris de dein-mitir. Harris'e gre de, her ulusal dilin kendine z bir dil-ruhu (Sprachgeist) vardr. Her biri kendine z bir ilkeyi, biim veren ilkeyi kendi iinde tar. Uluslarn da bireyler gibi zel ide'leri vardr, bu zel ide'ler, dillerinde yanklanrlar; daha iyi, daha stn ide'leri olan uluslarn dilleri de daha olgun, daha zengin olur; bir Yunan, bir Roma, bir ngiliz ulusunun kendine z bir doas, bir ge-nius'u olduu gibi, Yunancann, Latincenin, ngilizcenin de bir genius'u vardr. Bir Yunan genius'undan sz ettiimiz gibi, Yunancann genius'undan da sz edebiliriz.55 Dil ve dncenin taycs olarak deha(Geri\us) kavramndan hareket eden ilk dnr Shaftesbury'dir. Ona gre dnce ve ruhu ancak gerek sanat yaptnda dile getirir. Humboldt'a gre de, dilin karakteri zellikle edebiyat ve bu edebiyata hazrlk dnemlerinde geliir. Dil, artk maddesel yaamn gnlk ilerinden kendini syrarak, salt dnce iinde serpilir ve zgr be-timlemeye ykselir. Dillerin zel karakterleri vardr, bir ulusta her trl insan zellikleri btn ayrntlaryla ortaya kar. Ama bu zellikler her ulusta ayr biimdedir. Dil, insan ruhunun en gizli kelerine girdiinden dil iin bu ayrlklar nemlidir. Ancak bu ayrlklarla herkes kendi zelliklerini dile getirebilir. Bu bakmdan "bir dil ayn ulusta sonsuz okluklara blnrse de baka uluslarn dilleri karsnda bu okluklar belli bir karakterle bir birlik olarak birleirler"67.Ulusal zelliklerin dile nasl ilediini gstermek iin Humboldt, Yunan edebiyatn rnek olarak ele alyor. Humboldt, dillerin gelime ve olumalarn incelerken sk sk Yunan ve Roma dillerine bavurur. Ona gre Yunan Edebiyat, yabanc ekiller altnda ilenmi yaptlar grmeden, sadece kendi iinden meydana gelmi, hem iten hem dtan olan tarihsel devrimlerle ulusal ruhun ekil almasyla gelimitir. Yunan kavimleri savadr, ulusal canllk gsteren bir zellikleri vardr. Bu ulusal canllk dile ve rnlerine ilemitir. Bu dnemde dnce yaratmalarnn, dnce rnlerinin iten ilerledii canl olarak duyulur. Ancak, skender'den sonra Yunan dili ve edebiyat yayldndan ve daha sonra kendilerini yenenlerin egemenlii altna girdiinden, iir yeteneinin ykselmesine karn, "ruh veren ilke ve onunla birlikte canl ve kendi z gcnn bolluundan ortaya kan yaratmalar lmtr"68. Ona ruh veren ilke, zgr-54 lkle birlikte kayboldu. Bu dnemden balayarak da Yu-nan dil ve edebiyat yava yava alalmaya balar.Romallarn edebiyatla ilgileri ise Yunanllarnkin-den bsbtn bakadr. Yunanllarda Homeros anda ve daha nceki dnemlerde grdmz ilkel ve doal gelime Romallarda meydana gelemezdi. nk Roma-llar, Yunanllar ve byk Yunan rneklerini taklit ettiler ve dillerinde ve biemlerinde onlarn i ve d siyasal gelimelerinin izinden gittiler. Byk zgn Roma ede-biyat dorudan doruya ruh ve karakterden, yurt sevgi-sinden meydana geldi. Entelektel karakterler Romallar-da ok eksikti. "Yunan yazarlarnn ark ululuu"69 da onlarda yoktu. Yunanl ve Romal yazarlar arasnda yap-lan karlatrmalar, Yunanllarn daha az parltl, daha yaln ve daha doal olduklarn gsterir. Her iki ulusun edebiyat yaps arasndaki temelli ayrlk buradan doar. "Snrlanmayan, her dnceye kendini verebilen, ruhun her yolundan kolaylkla geebilen ve bu heryanllk ve hareketlilikle gerek karakterini bulan akclk byle bir dzyazdan kamaz"70. Dille ulus ruhu arasndaki bu balantya ngiliz Yeni Platoncu'larndan Haris de dein-mitir. Harris'e gre de, her ulusal dilin kendine z bir dil-ruhu (Sprachgeist) vardr. Her biri kendine z bir ilkeyi, biim veren ilkeyi kendi iinde tar. Uluslarn da bireyler gibi zel ide'leri vardr, bu zel ide'ler, dillerinde yanklanrlar; daha iyi, daha stn ide'leri olan uluslarn dilleri de daha olgun, daha zengin olur; bir Yunan, bir Roma, bir ngiliz ulusunun kendine z bir doas, bir ge-nius'u olduu gibi, Yunancann, Latincenin, ngilizcenin de bir genius'u vardr. Bir Yunan genius'undan sz ettiimiz gibi, Yunancann genius'undan da sz edebiliriz.55 2. Uluslarn Bireysel Karakteri:Humboldt'a gre ayn ulusun bireyleri, onlar baka uluslardan ayran ulusal bir birekiUilik gsterirler. Bu birekiUilik ulusun karakterini dile getirir. Dilin karakteri de bu ulusa! karakterden, ulusal birekillilikten doar. Ulusal karakter geri oturulan yerlerin ve alnan etkilerin ortaklyla glenir, ancak gerekte bu karakteri ortaya karan doal yatknlktr. Doal yatknlk da genel olarak kk ortaklna dayanr. Uluslarn ve kavimlerin ayrlmas tarihsel olaylara ve oturduklar, gezdikleri yerlere de baldr. Ancak btn i ve d etkiler, birleme ve ayrlmalar bir yana braklrsa, her ulusu bir bireysellik olarak ele almak gerekir71. Bireyin etkinliinin ulusunun ruhunu yksek bir dereceye kard ve ona kendi gr noktasndan yeni bir atlm verdii grlen bir eydir. Ulusun ruhunu bu bireylerin etkinliinde, rnlerinde aradmz gibi, Humboldt'a ge, bugnk kltr derece-mizi de aklamak iin, bu ulusal bireyselliklere bavurmak zorundayz. "Uygarlk ve kltr, uluslarn sert kartlklarn ortadan kaldrrlar"72, sanat ve bilimin ilerlemesi de bunlarla birlikte olur ve "ulusal grlerden kopmu genel ideallere"73 erimeye allr. Ama bu da ancak eitli kltrlerde kazanlr.Uluslarn ekillenmesi, gelimesi, karakterlerinin belirmesi yannda dil de bunlardan bamsz kalamaz. "Her dil, ulusun zelliiyle belli bir zellik kazanr"74 ve yeniden ayn ekilde ulus zerine etkide bulunur. Dilin bireysellii ile olan ilgisi de ulusa temel olur. Dil ulusallk zerine ok gl bir etki yapar. "Ulus (Nation) kavram da zellikle dil zerine kurulmu olmaldr. nsan doasnn insanda gelimesi dilin gelimesine bal olduundan, ulus kavram da belli bir biimde dili kuran56 bir insan kitlesinin kavram olarak verilmitir"75. Her ulusun bir bireysellii olduunu, bunun belli bir ulusta nasl ekil aldn, Humboldt'a gre, tek tek uluslara bakarak grebiliriz. Belli bir ulusun karakteristik gelimesini o ulusu kuran halkn tarihsel gelimesi gsterir. Yani bireyde, diyalektte ve duygu biiminde ayr ayr kkler, ayr halk topluluklar, eitli glerin meydana getirdii corafi karma, hepsi birden o ulusu meydana getirir. Bununla birlikte her halk topluluunun zellikleri vardr. Bu topluluklardan hibiri tekini ezemez. Hepsi belli bir urama sonunda geliirler. Dilin ayr ayr lehelerinden (diyalekt) hibiri ulus lehesinde aalatlamaz, ya da bunlardan biri en stn niteliklisi olarak ne srlemez. Bunlarda ortak olan ynler, ulusun karakterini ortaya -karr. Dillerin ve uluslarn en canl ve en gl ekillenme dnemlerinde bu zellik, bu ortak dilin kuruluu en gl bir ekilde ortaya kar. Bylece de o ulusa zg karakter meydana gelir. Son yllarda W. Porzig bu ortak dil sorununu ilemitir. Ona gre baka baka uluslar ayn eyi baka baka dile getirirler. Dil ortakl bu gibi kavray ve deerlemelerin bir ortaklna dayanr. Ancak, Porzig'e gre, bu ortak olan dil de yaln bir ey deildir, kark, eitli olarak ayrmlam bir kurulutur. Ayn dilde eitli azlarn, bundan baka gnlk dilin (Umgangssprache), yaznsal dilin (Hochsprache), meslek dilinin (Fachsprache), zel dilin (Sondersprache) yannda bir de devlet dili (Reichssprache) vardr. Btn azlar stten kavrayan ortak bir dil formuna gereksinim vardr ki, bu da eitli azlan bir birlik iine alan devlet dilidir. Bu, bir kez, gnlk gereksinimler iin gereklidir, ama asl diyalekt alannn snrlar dna kan edebiyat ve bilim iin bakouldur. Devlet dili pek ok durumlarda belli bir aza dayanr. Herhangi bir diyalekt alannn57 ya politik gidii ya kltr olaylar bakmndan bir az, devlet dili haline gelir. Bir dil devlet dili olunca teki di-yalekt alanlarnn da onu renmesi gerekir. Devlet dili ile azlar her ikisi de birbirinin yansra bulunurlar ve karlkl olarak birbirlerine etki yapar, birbirlerini canlandrrlar. Azlar devlet dilinden geni bir szck daarc ve eitli tmce ekilleri alrlar; devlet dili de azlarla alp verme sonunda renklilik, ak grrlk, yaama yaknlk kazanr. Her zaman iin devlet dili szck daarcn eitli azlardan tamamlar. yle ki ayn szcn eitli azlardaki biimleri devlet diline eitli szckler olarak girer. Devlet dili bu eitlilikten anlam ayrmada yararlanr. Ama bu birbirine yaklamalarn her ikisi iin de sakncalar yok deildir. Devlet dili bu yaknlklarla birliini ve devlet dili olarak rol oynama olanan azaltr. Ayn ekilde azlar da devlet dilinden dn ala ala sonunda az olmaktan kar ve bsbtn kaybolur. Bugne dek pek ok azlarn alnyazs budur. Bugn de diyalektler devlet dili nnde ekiliyorlar76.Grlyor ki Porzig ortak dilin kuruluunu birtakm gereksinimlerle balyor, oysaki Humboldt'da bu kendili-inden olan bir eydir. Ayr ayr diyalektlerden kan ortak ynler, dilin karakterini ortaya koyar. Bu karakterle ulusun zellikleri sanat yaptlarnda ilenir ve bu zellikler mimarlk, musiki, edebiyat ve dile sokulur. "Lehelerde sesler ve ekiller inceleir, uyum ve gzellik duygusuna balanrlar"77. Bylece edebiyat ve biem de zel bir karakter alr. Ulusun karakterini en iyi ekilde ortaya koyan da, sanat ve bilim yaptlarnda ilenmi olan bir dildir.58 3. Ulusun Karakterinin Dilde Kendini Gstermesi:Humboldt'da belli bir biimde dili kuran, oluturan insan kitlesi bir ulus olarak karmza kyor ve dille ulus birbirinden ayrlmaz biimde birbirlerine balanyorlar. yleyse, bir ulusun karakterini en ak ekilde ortaya koyan da o ulusun dili oluyor. Humboldt'a gre, dilde yabanclatrmak ve biletirmek gc vardr. Ayr ayr kklerde de olsa ulusal karakterleri dil bildirir. Ancak burada yle bir soru ortaya kyor, diyor Humboldt: Btn ayn dili konuanlarn ortak bir kk m vardr, yoksa bunlarn bir ekilli olular, ayn toprakta yaay-larndan ve bununla bal olarak balangtaki doal yat-knlktan, ayn ekilde etkide bulunan nedenlerden mi meydana gelmitir? Ulusal ayrlklar ilk kez dillerin ge-limesinin ortaya koyduu ona gre besbelli bir eydir. Uluslar, dille bilinlenmiler ve dilden bilgileri anlalr duruma getiren eyler kazanmlardr. Dil, insanlar buna eriecek kadar entelektel bir duruma getirince duygular gelierek varlklarn daha iyi duymulardr. "Bylece bu gelimenin arac olan diller yle bir karakter kazanrlar ki, ulusun karakteri onlarda, trelerde, greneklerde ve ol-gularda olduundan daha iyi anlalabilir"78.Bir edebiyat olmayan ve kulland dilde yeter dere-cede derinlere inemediimiz ve bu bakmdan bir aratrma yapamadmz uluslarn ou zaman bize olduklarndan daha birekilli grnmeleri bundan ileri gelir. D ekilleri bir yana braklrsa dilin karakteri dncenin seslerle ballk biiminde kendini gsterir. Dilin karakteri bir anlamda ayn zamanda ruhtur (Geist), bu ruh dilde kendini gsterir ve dili ruhlandrr. "Dilin karakteri, ulusun tinsel zelliinin srekli bir ekilde etki yapmas-59 nn doal bir sonucudur"79. Her dilden ulusal karakter -karlr. Kaba ve aydnlanmam uluslarn dilleri de bu karakterin izlerini ilerinde tarlar. Yalnz unu gz nnden uzak bulundurmama!dr: Uluslarn zelliklerini dillerinin elerinden karmak hemen hemen olanakszdr. Ancak bu uluslarn dnya grlerinin saptand bir edebiyatlar ya da konuma dili varsa bu olanakl olur80.Humboldt, ulusun karakterinin biimlenmesinde dilden baka etkilerin de bulunduunu gzden uzak tutmuyor. Ona gre, dil ve nleri bir yana braklrsa, uluslarn karakteri fizyonmide, beden yapsnda, giyimde, tre ve greneklerde, yaay biimlerinde ve her eyden nce, uluslarn yaptlarnn ve eylemlerinin yzyllar boyunca braktklar izlerde kendini gsterir. Karakterin bi-imlenmesi de bu canl grlerin temelinde bulunan ruh durumu ile olur. Btn bunlarn ve bu ruh durumunun dil zerine zel bir etkisi vardr. Dilde hibir etki bir yana braklamaz. Bu etkilerin her biri dilde bir iz brakr. "Dilin sadece karlkl anlamada bir alp-verme arac olmayp, kendi gcnn iten almalar sonunda, kendisiyle nesneler arasna dnceyi (Geist) koymas gereken gerek bir dnya olduu duygusu ruhta belirirse, ruh dilde bir eyler bulmak ve ona bir eyler katmak olanan elde eder"81. Dil zerine yalnzca ulusal zelliklerin ilk yaps deil, ayn zamanda i eylemlerin zamanla meydana gelen deimeleri, ruhu ve doann tinsel atlmm ykselten veya alaltan d olaylar ve her eyden nce ayr ayr bireylerin igdleri etkide bulunur. Dil, ruhun her derecelenmesine gre deiir. Ancak bunun izleri bireyde glkle grlr, bu olgu ancak btnde kendini gsterir. Her ulusun ayr bir zellii olduu iin, "hibir ulus bir baka ulusun dilini kendi z ruhu (Geist) ile canlandramaz ve olgunlatramaz"82. nk her biri60 belli bir yolun ardndan giderler, buna karn biroklar genel bir erekte birleirler.Ruh, dili kapal bir ey olarak ele almaz, yeniden kendi zerine etkiletmek iin yeni olam ortaya koymaya alr. Humboldt'a gre, bu bir ikilik yaratr: Dilde do-rudan doruya ortaya kmayp da dilin iinde canlanan, dilde kendini gsteren ruhun (Geist) tamamlamas gere-ken herhangi bir eyin varolduu duygusu ve yeniden her eyi seslerle balayan igd. Dil iki ynde dilin maddesel ekline ve ruhun derinliine doru etkide bulunarak canlandka, dilde zellik daha ak ve belli olarak kendi-sini ortaya koyar. "Dil ayn zamanda bir saydamlk kaza-nr ve konuann iini gsterir"83. Bu biimde dille iinden grlen ey nesnel olarak belirtici olamaz. nk her dilin her eyi gsterebilmesi iin, o dilin bal olduu halktaki gelimenin her basamandan gemesi gerekirdi. Oysaki, her dilin ya henz gizli olan, ya da her zaman gizli kalacak olan bir blm vardr. "Her dil, tpk insan gibi, zaman iinde yava yava gelien, sonsuz olan bir eydir"84. Bu yzden o iinden grl her gstergeyi znel olarak deiiklie uratan bir ey olur. nsann btn i ve d etkinlikleri gzden geirilirse, insann gereklii (Wirklichkeit) nesne ya da gere olarak kendisine balad ya da ondan bamsz olarak kendi z yolunu izdii grlr. nsann gereklie hangi biimde girdii ve ne kadar derinlere kk sald insann bireysel karakterini gsterir. Bu l sadece entelektel, aydn uluslarda kullanlmaz. Ulusun karakteri, onda gerek olan btn zelliklerde ne kadar ortaya karsa ksn, zellikle dil yoluyla aydnlanr. Dil o kadar ince bir bala bireysellie baldr ki, tam olarak anlalmas iin, her zaman, yeniden dinleyenin ruhuna balanmas gerekir. Konuann btn bireysellii bu yzden bakalarna geer.61 Dilin ilk ortaya kt dnemde, dili gerekten "ruhun (Geist) iinden kurmak"85 abas yannda dilin tekniinin yaratlmas da ok egemen olur. Dillerin tekniklerinin en nemli blm tmcelerin balanmasdr. Dnce akna salam bir temel veren ve dncenin yaylma ve llln gsteren mantksal dzenlemenin akl ve belirlilii, sonra uyum ve anlam zenginliine gereksinim burada ortaya kar. Dilin bu teknik eklinde de "uluslarn bireysel ruhu"86 kendini gsterir.4. Dil ve Dnya Gr:Dillerde uluslarn btn zellikleri, karakterleri ortaya kt gibi, Humboldt'a gre, uluslarn dnya grlerini de dillerinden karmak olanakldr. Uluslarn ayr ayr dnya kavray, karakteri szcklerin anlamnda saptanmtr. Bir szck, kavramnn sadece maddesel gstergesi olduundan, ayr ayr bireyler tarafndan ayn biimde tasarmlanamaz, her birinde ayrlan bir ey vardr. Birok dillerin szckleri, "btnde ayn kavramlar gsterseler bile, hibir zaman gerekten eanlaml deildirler"87. Bir tanm onlar tam tamna iine alamaz, ancak onlar ilikin olduklar blge iine alan bir yeri gsterebilir. Empiristlerde de ayn gre rastlyoruz: Onlara gre de dilde her yeni kavram yeni bir dnce yaratmasn dile getirir.