Post on 03-Jan-2020
Türkiye Tekstil Endüstrisi ve Rekabet Gücü: AB Ülkeleriyle Karşılaştırmalı Bir Analiz Örneği, 1989-2001
Recep Kök1 - Orhan Çoban2
Özet
Bu çalışmada Balassa tarafından geliştirilmiş olan açıklanmış karşılaştırmalı üstünlükler
yaklaşımı esas alınarak, Türkiye tekstil endüstrisinin AB ülkeleriyle dinamik karşılaştırmalı
üstünlüklerinin bir kıyaslaması yapılmıştır. Analizler sonucu hem SITC iki haneli hem de SITC üç
haneli ürün grupları açısından Türkiye tekstil endüstrisinin rekabet gücünün oldukça yüksek ve alt
sektörler bağlamında dünya ölçeğinde rekabetçi bir yapıya sahip olduğu tespit edilmiştir. Fakat,
özellikle son yıllarda hemen hemen bütün ürün gruplarının rekabet gücünde dikkate değer düşüşler
olduğu görülmüştür. Türkiye tekstil endüstrisinin AB piyasasında halihazırdaki rekabet avantajını
kaybetmemesi için, ürün farklılaştırması temelinde katma değeri yüksek, moda ve markaya dayalı
ürünler geliştirmesi ve pazar çeşitlendirmesine gitmesi gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Türkiye Tekstil Endüstrisi; Avrupa Birliği; AKÜ İndeksi; Rekabet Gücü
Turkish Textile Industry and Its Competitiveness: A Comparative Analysis with the EU Countries, 1989-2001
Abstract
The aim of this paper is to compare of the dynamic comparative advantages in the textile
sector, using the revealed comparative advantage approach developed by Balassa, between Turkey
and the EU. The results of the analyses showed that, in terms of the product groups both SITC 2-digit
and SITC 3-digit, the competitiveness of the Turkish textile industry is quite high and Turkey has a
competitive structure in the sub-industry of this sector in the world. However, especially in the last
years, it was seen that there has been considerable decreases in the competition power of almost
whole product groups. The outcomes of the results revealed that, in order not to lose the competitive
advantage in the textile industry in Turkey, it is essential to produce very high value-added goods and
to develop a new fashion policy and to create a brand name on the foundation of the product
differentiation, and also to consider the market variation.
Key Words: Turkish Textile Industry; European Union; RCA Index; Competitiveness
1 Prof. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü 2 Yard. Doç. Dr., Erciyes Üniversitesi, Nevşehir İİBF, İktisat Bölümü
2
1. Giriş
İktisadi çalışmaların araştırma konusunu çoğu zaman endüstriler oluşturmaktadır.
Bunun başlıca nedenleri arasında endüstri analizleri vasıtasıyla endüstrilerin sektörlerdeki
yerinin belirlenmesi, ülke ekonomilerinin uluslararası rekabet gücünün ortaya konulması,
iktisadi olayların değerlendirilmesi ve çözümü gösterilmektedir. Bu öneminden dolayı
araştırmacılar tarafından politika önerilerinin ortaya konulması ve karar alıcılar açısından da
bu önerilerden faydalanarak politikalar yapılması gerekmektedir.
Bu çalışmada esas itibariyle Türkiye tekstil endüstrisi ele alınmaktadır. Tekstil
endüstrisi birçok gelişmekte olan ülkede olduğu gibi Türkiye’de de ekonominin lokomotifi
konumundadır. Geçmişi Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzanan Türkiye tekstil
endüstrisinin 2003 yılı verileri dikkate alındığında 21,5 milyar dolarlık üretim değeri ile
GSMH’nın % 10,7’sini, sanayi üretiminin % 17,7’sini, imalat sanayii üretiminin % 19,1’ini,
imalat sanayii katma değerinin % 15’ini, imalat sanayii istihdamının % 35’ini ve toplam
istihdamın % 10,9’unu ve toplam ihracatın % 33,2’sini gerçekleştirdiği görülmektedir.
Faktör donanımına da bağlı olarak hali hazırda dünya ölçeğinde önemli bir rekabet
gücüne sahip olan Türkiye tekstil endüstrisinin en önemli pazarları AB ülkeleri ve ABD’dir.
Türkiye tekstil endüstrisi ihracatı içerisinde AB ülkelerinin payı % 80, ABD’nin payı ise
% 14’dür. Bu bağlamda Çok Elyaflılar Anlaşması (Multi Fiber Agreement-MFA)
çerçevesinde gelişmekte olan ekonomilerin OECD ülkelerine yönelik ihracatları; anti-
damping işlemleri, gönüllü ihracat kısıtlamaları ve uluslararası kota sistemi gibi araçlarla
sınırlandırılmıştı. Söz konusu kısıtlamalardan kotaların 1 Ocak 2005 tarihinde kaldırılarak
dünya tekstil ve konfeksiyon piyasasının global rekabete açılacak olması, Türkiye tekstil
endüstrisinin de rekabet gücünü olumsuz yönde etkileyecektir. Dolayısıyla, Türkiye tekstil
endüstrisi açısından ortaya çıkabilecek olumsuzlukların manipüle edilebilmesi; sektörün
yeniden yapılandırılmasının yanısıra AB ülkeleri ve ABD’deki pazar payının ve rekabet
gücünün korunabilmesi için mevcut durumun tespit edilerek, politika önerilerinin
geliştirilmesi gerekmektedir.
Bu çalışmanın temel amacı, doktora çalışmamızda (Çoban, 2001) ulaşılan sonuçlarla
güncel verilerin analizinden elde edilen sonuçların karşılaştırılarak, Türkiye tekstil
endüstrisinin rekabet gücünde meydana gelen değişimleri izlemektir. AB üyesi ülkelerin
karşılaştırma örneği olarak dikkate alındığı analizlerde Balassa tarafından geliştirilmiş olan
AKÜ indeksinden yararlanılmıştır. Ayrıca, 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği
sonucu oluşan yeni süreçte sektörün rekabet gücünde meydana gelen değişimler dönemler
itibariyle ele alınmıştır. Ulaşılan parametreler doğrultusunda endüstrinin yeniden
yapılandırılmasına ve rekabet gücünün arttırılmasına yönelik politika önerileri geliştirilmeye
çalışılmıştır.
3
2. Tekstil Endüstrisi ve Türkiye Ekonomisindeki Yeri
Tekstil (diğer bir ifadeyle dokumacılık), çeşitli lif türlerinin önce iplik haline
getirilmesi, ardından da belirli desenlerde ve renklerde birleştirilmesi sayesinde kumaş3 ve
daha sonrada nihai ürün elde edilmesi aşamalarından oluşan dünyadaki en eski üretim
faaliyetidir.
Zaman içerisinde tekstil endüstrisinde kullanılan hammaddeler gelişmiş ve
çeşitlenmiştir. Yün, pamuk, bitki saplarından çıkarılan elyaf, başka bir ifadeyle keten, jüt ve
kenevir, doğal hammaddeler olmuştur. 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren kimyasal tekstil
sektörü, endüstri içerisindeki yerini almış ve kimyasal işlevlerden geçmiş suni elyaf ile
kimyasal polimerleşmeden geçirilmiş sentetik elyaf, iki temel yapay hammadde grubunu
oluşturmuştur. Başlangıçta, Avrupa ve Kuzey Amerika’da ve sanayileşmiş olarak
nitelendirilen ülkelerde yapılan suni ve sentetik elyaf üretimi, özellikle II. Dünya Savaşı’nı
izleyen süreçte başta Tayvan, Güney Kore, Çin ve Türkiye olmak üzere birçok gelişmekte
olan ülkede de yaygınlaşmıştır.
Tekstil endüstrisi, pamuk, pamuklu iplik ve dokuma, yün, yünlü iplik ve dokuma, ipek,
ipekli dokuma, sentetik iplik, sentetik dokuma, kord bezi, keten, kenevir ve tüm bunların
türevlerinden elde edilen ürünlerin kullanıldığı hazır giyim-konfeksiyon ile el ve makine
halıları alt sektörlerinden meydana gelmektedir (Aruoba, 1999: 31).
2.1. Tekstil Endüstrisi ve Global Rekabet
Tekstil endüstrisinin dünyanın farklı bölgelerine yayılması, bir ülkedeki üretim
faaliyetlerinin bir kısmının diğer bir ülkeye aktarımıyla gerçekleşmiştir. Üretimdeki
yaygınlığın temelinde, işgücü maliyetlerinin uluslararası ölçekteki farklılıkları yatmaktadır.
Özellikle uzun vadeli seri üretimde, üretim maliyetlerinde önemli düşüşler kaydedilmiştir.
Üretim faaliyetlerinin yoğunlaşma eğilimindeki ülkelerde uygulanan serbest bölgeler, liberal
yatırım yasaları, gümrük muafiyetleri, çeşitli teşvik ve yatırım avantajlarının yanısıra
sendikaların yetersiz yapılanması gibi politika ve uygulamalar, ilgili şirketlere yüksek kâr
marjlarına ulaşma ve bunları arttırma imkanı sağlamaktadır.
Hızla gelişen teknolojiye bağlı olarak tekstil endüstrisi göreceli olarak emek-yoğun bir
üretim süreci yapısı kazanmıştır. Faktör yoğunluğuna dayalı iktisadi büyüme modellerine
göre büyük oranlarda kalifiye olmayan işgücüne sahip yeni sanayileşen ülkelerde tekstil
endüstrisinin gelişme göstereceği ve bu gelişme trendinin bir sonucu olarak 1960’lı ve 70’li
yıllarda gelişmiş endüstri ülkelerinin söz konusu emek-yoğun sektörü tamamen Üçüncü
3 Ayrı-ayrı atkı ve çözgü ipliklerinin birbirinin arasından iç-içe geçirilmesine dokuma, sürekli tek bir
lifin ya da lifler kümesinin ilmiklenerek birleştirilmesi işlemine ise örme denilmektedir. Dokunmuş veya örülmüş bütün ürünler kumaş olarak adlandırılmaktadır.
4
Dünya ülkelerine terk ederek, yüksek teknoloji gerektiren sermaye-yoğun üretimlere
yönelecekleri varsayılmaktaydı. Fakat, gelişmeler bu varsayımı geçersiz kılmıştır.
Teknolojik değişme, yeni tezgah tasarımları ve elektroniğin tekstil makinelerine girişi,
tekstil endüstrisini zamanla sermaye-yoğun bir endüstri haline getirmiştir. Son 20-25 yılı
kapsayan dönemde tekstil teknolojisinin yapısı hızlı bir değişime uğramış, tekstil endüstrisi
petrol-kimya, kağıt ve bazı metal sanayilerinden sonra dünyadaki dördüncü sermaye-yoğun
sanayii konumuna gelmiştir. Gelişmiş sanayi ülkeleri “Üçüncü Sanayi Devrimi”nde de,
birincisinde “ilk göz ağrıları” olan tekstil endüstrisini kimseye bırakmak istemez bir tutum
içerisine girmişlerdir. Kuzey Amerika ve bazı AB ülkelerinde son dönemlerde tekstil
endüstrisi alanında yapılan yatırımlarda hızlı artışlar gözlenmiştir. Ayrıca, bu ülkeler
uluslararası rekabete karşın korumacılık önlemleri getirerek, ülke tekstil endüstrilerinin
yeniden yapılanması için gerekli olan uyum sürecinin kazanımına imkan sağlayıcı yeni
politika oluşturma çabalarına yönelmişlerdir4.
Bütün ülkelerde tekstil endüstrisi çeşitli kapsam ve düzeylerde varolmasına karşın
göreceli önemi ve kritik rolü, büyüme-sanayileşme ve uluslararası rekabet bağlamında ortaya
çıkmaktadır. Diğer bir ifadeyle, karşılaştırmalı üstünlüklere ve faktör donanımına bağlı
olarak büyüme ve sermaye birikimi açısından tekstil endüstrisinin ön plana çıkması, açık
ekonomilerde daha belirgin olarak görülmektedir. Genellikle kapalı ekonomilerde, ithalat
ikamesine dayalı sanayileşme stratejileri takip edildiği için karşılaştırmalı üstünlükler
bağlamında “endüstriyel uzmanlaşma” yerine, kendine yeterlilik (otarşi) temelinde bir
“endüstriyel çeşitlilik” hedeflenmektedir. Bu açıdan bakıldığında ihracata yönelik
sanayileşme stratejilerinde temel özelliğin, endüstriyel uzmanlaşma olduğu söylenebilir. Bu
süreçte, hangi sektörlerin ekonomik gelişmeye öncülük yapacağı veya kaynakların hangi
sektörlerde yoğunlaşarak endüstriyel uzmanlaşmanın sağlanacağı konusu daha çok faktör
donanımı ve karşılaştırmalı üstünlükler kapsamında değerlendirilecek konulardır (Küçüker,
1999: 54).
4 Dünya tekstil ticareti, gelişmekte olan ekonomilerin OECD ülkelerine yönelik ihracatları, anti-
damping işlemleri, gönüllü ihracat kısıtlamaları ve uluslararası kota sistemi gibi araçları kullanan Çok Elyaflılar Anlaşmasıyla düzenlenmeye çalışılmaktadır. Uruguay Round’u çerçevesinde, Dünya Tekstil Örgütü’nün kurulması ile birlikte, 2005 yılına kadar Çok Elyaflılar Anlaşmasının aşamalı bir biçimde ortadan kalkarak, dünya tekstil ve konfeksiyon piyasasının GATT kuralları altında liberalleşmesi ve global rekabete açılması, geçiş döneminin sona ermekte olduğunu göstermektedir. Bu anlamda karşılaştırmalı üstünlükler temelinde ve piyasaların sürtünmesiz bir biçimde işlemesi sonucunda, tekstil ve konfeksiyon sektöründeki kaynakların dünya ölçeğinde dağılımını engelleyen faktörlerin ortadan kalkması ve uluslararası işbölümü ve uzmanlaşmanın hızlanması beklenmektedir. Bu süreçte Çok Elyaflılar Anlaşması, dünya ölçeğinde işbölümünü kısıtlayan bir uygulama niteliğindedir (Küçüker, 1999: 54).
5
2.2. Tekstil Endüstrisi ve Türkiye Ekonomisi
Tekstil endüstrisi, özellikle yeni endüstrileşmekte olan ülkelerin ihracata dayalı
büyümede gösterdikleri başarının ana kaynağıdır. Gelişmiş ülkelerin bir çoğunun
sanayileşme yolunda kat ettikleri yol irdelendiğinde, bugün gelinen noktanın başlangıcının
tekstil ve hazır giyim/konfeksiyon ürünleri sektöründe elde edilmiş olan başarılar olduğu
görülmektedir.
1990’lı yıllardan itibaren ekonomi politikalarına gittikçe artan bir şekilde hakim olan
“liberalizm” ve bunun yanısıra etkilerini gerek gelişmekte olan gerekse gelişmiş ülkeler
üzerinde fazlası ile gösteren “globalleşme” olgusu, dünya ticaretini her açıdan büyük
değişikliklere uğratmıştır. Bu değişimin en belirgin olarak yaşandığı alanlardan birisi, tekstil
ve konfeksiyon ürünlerinin uluslararası ticareti olmuştur.
Tekstil endüstrisi, diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de gerek
üretim ve istihdama katkısı ve gerekse ihracat yoluyla ekonomiye döviz kazandırması
nedeniyle ekonominin lokomotif sektörü olma özelliğini sürdürmektedir. Tekstil
endüstrisinin ekonomiye katkısı dikkate alındığında, rekabetçiliğinin arttırılması ve
sürdürülmesi Türkiye açısından hayati önem taşımaktadır. Türkiye tekstil endüstrisinin
üstünlükleri; yüksek üretim kapasitesi, hammaddenin bolluğu, endüstrideki deneyim ve bilgi
birikimi, teslimat süresinin kısalığı, kaliteli üretim, uygun maliyet, esnek üretim ve ürün
çeşitliliği gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır.
Türkiye tekstil endüstrisinin geçmişi Osmanlı İmparatorluğuna kadar uzanmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğunda pamuğun ve ipliğin üretilmesi ve işlenmesi üretim faaliyetlerinin
önemli bir kısmını oluşturmaktaydı. Bu bağlamda 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne
İmparatorluktan 8 fabrika ve 10.000 dolayında dokuma tezgahı miras kalmıştır (Tan, 2001:
6). Türkiye’nin en eski sanayi dallarından birisi olan tekstil endüstrisi esas olarak devletçilik
politikasının uygulandığı dönemde ve Sümerbank’ın kurulmasıyla birlikte 1933 yılından
itibaren gelişmeye başlamıştır. Planlı kalkınma politikalarının uygulamaya konulduğu
1960’lı yıllarla birlikte ithal ikameci sanayileşme bağlamında, bu sektöre uygulanan politika
ve teşvik tedbirlerinin sonucunda, özellikle 1967 yılında önemli kapasite artışları
gerçekleştirilmiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye tekstil endüstrisi, net tekstil ve konfeksiyon
ithalatçısı iken, tekstil sektöründe 1950, konfeksiyon sektöründe ise 1970 yılından itibaren
net ihracatçı konumuna ulaşmıştır. 1980’li yıllarda ihracatta yakaladığı başarıyı, göstermiş
olduğu üstün ekonomik performans ile bütünleştirerek günümüze taşıyan sektör, hammadde
temininden enerji maliyetine, kapasite kullanım oranından yatırımlarına, dış ticaretten AB
ülkeleriyle ilişkilerine uzanan geniş bir perspektifi ortaya koymaktadır. Özellikle ihracata
yönelik kalkınma modeliyle beraber önemli bir atılım gösteren ve toplam üretiminin
6
yarısından fazlasını ihraç eden sektör, ekonominin lokomotifi konumuna gelmiştir.
İşgücünün nispi olarak ucuz, hammaddenin kaliteli ve fiyatların dünya fiyatlarının altında
olmasına bağlı olarak Türkiye tekstil endüstrisi, 1980’li yıllarda başlayan yeni ekonomik
süreçten ve özellikle dış ticaretin liberalleşmesi politikalarından en fazla yarar sağlayan
sektörlerden birisi olmuştur.
AB ile gerçekleştirilen ve 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği anlaşmasıyla
birlikte diğer bir çok alanda olduğu gibi tekstil endüstrisinde de büyük bir heyecan ve aşırı
bir beklenti ortaya çıkmıştır. Bu ortamda firmalar finansal kaynaklarını ve Gümrük Birliği ile
birlikte ortaya çıkabilecek etkileri dikkate almaksızın, büyük yatırımlar yaparak, üretim
kapasitelerini artırmışlardır. 1990-1995 döneminde sadece tekstil makineleri satın almak için
6 milyar dolarlık yatırım yapılmıştır. Bu durum, söz konusu dönemde Türkiye’yi tekstil
makinelerinin en büyük müşterilerinden birisi konumuna getirmiştir. Buna karşın
koordinasyonsuz bir şekilde yatırımlarda görülen bu ani artış, aşırı kapasitenin ortaya
çıkmasına yol açmıştır. Aşırı kapasiteye ilaveten Euro’nun Dolar karşısında değer
kazanmasıyla birlikte Avrupa piyasalarında görülen durgunluğun yanısıra kapasite kullanım
oranının düşmesine bağlı olarak üretim maliyetlerindeki artış, Türkiye tekstil endüstrisini
olumsuz yönde etkilemiştir (Tan, 2001: 9).
Türkiye tekstil endüstrisi 21,5 milyar dolarlık üretim değeri ile GSMH’nın % 10,7’sini,
sanayi üretiminin % 17,7’sini, imalat sanayi üretiminin % 19,1’ini ve imalat sanayii katma
değerinin % 15’ini gerçekleştirmektedir. İstihdam rakamları ele alındığında, sanayi
istihdamının % 28’i, imalat sanayii istihdamının % 35’i ve SSK’ya kayıtlı toplam istihdamın
% 10,9’u tekstil endüstrisi tarafından sağlanmaktadır. Yaklaşık 40 bin firmanın faaliyette
bulunduğu endüstride firmaların 1/4’ü aktif ihracatçı konumundadır. Bu bağlamda 500 büyük
sanayi kuruluşunun 1/4’ü, tekstil endüstrisinde faaliyet gösteren firmalardan oluşturmaktadır.
Ayrıca, halihazırda 21 adet Sektörel Dış Ticaret Şirketi’nin 9’u (ortak sayısı 266) tekstil
endüstrisine yönelik olarak faaliyetlerini sürdürmektedir (DTM, 2004).
Üretiminin yaklaşık yarısını ihraç eden Türkiye tekstil endüstrisinin genel ihracattaki
payı % 33,2, genel ithalattaki payı ise % 7,4’tür. Dünya tekstil ihracatında % 2,3’lük pay ile
14. ve dünya hazır giyim ihracatında % 3,3’lük pay ile 6. sırada bulunan Türkiye tekstil
endüstrisi, dünyanın 7. en büyük ihracatçı ülkesi konumundadır (TÜSİAD, 2002: 51-52).
İhracat açısından Türkiye tekstil endüstrisinin en önemli pazarları, AB ülkeleri ve ABD’dir.
Türkiye tekstil endüstrisinin toplam ihracatı içerisinde AB ülkelerinin payı % 80, ABD’nin
payı ise % 14’tür (İTKİB, 2004). Sektörel bazda ele alındığında Türkiye’nin AB piyasasında
hazır giyim ürünlerindeki payı % 7,4 ve tekstil ürünlerindeki payı ise % 3 düzeylerindedir.
Bu bağlamda Türkiye, AB ülkelerinin tedarikçiler listesinde tekstil ürünlerinde ilk sırada
hazır giyim ürünlerinde ise Çin’den sonra ikinci sırada yer almaktadır. ABD piyasası dikkate
7
alındığında ise Türkiye tekstil endüstrisinin tekstil ürünlerindeki payının % 2,9 ve hazır
giyim ürünlerindeki payının % 1,8 olduğu belirlenmiştir. Tekstil ve hazır giyim ürünleri
toplamı dikkate alındığında ise Türkiye’nin pazar payının % 4,7 olduğu tespit edilmiştir
(Eruygur vd., 2004: 7-12).
Bu değerler, tekstil endüstrisinin Türkiye ekonomisi açısından ne kadar önemli bir
değer ve anlam taşıdığına işaret etmektedir. Esasen 1980’li yıllardan itibaren başlayan
ihracat hamlesiyle birlikte önemli aşamalar kat eden Türkiye tekstil endüstrisi, geçen sürede
dünya tekstil ve hazır giyim ticaretindeki artışın üzerinde bir artış gerçekleştirmiştir.
3. Veri Seti ve Yöntem
Bu çalışmada Türkiye ve AB ülkeleri tekstil endüstrilerinin karşılaştırmalı rekabet
gücünü ölçmeye yönelik veriler esas itibariyle UNCTAD’ın yıllık uluslararası ticaret
istatistiklerinden derlenmiştir.
Firmaların, endüstrilerin ve hatta ülkelerin rekabet güçlerinin ölçümünde farklı
yöntemler kullanılmakla birlikte, söz konusu yöntemler genellikle sayısal verilerin
karşılaştırılması vasıtasıyla belirlenen kriterler etrafında yoğunlaşmaktadır. Bu bağlamda
ihracat-ithalat, üretim, verimlilik, maliyet, satış fiyatları, satış hasılatları ve benzeri kriterler
dikkate alınmaktadır.
1960’lı yıllara kadar dinamik karşılaştırmalı üstünlüklerin ölçülmesi konusunda
iktisatçılar çeşitli zorluklarla karşılaşmaktaydılar. İlk olarak Liesner (1958) tarafından
literatüre kazandırılan Açıklanmış Karşılaştırmalı Üstünlükler (AKÜ-Revealed Comparative
Advantage) yaklaşımı, Balassa (1965; 1977) tarafından yeniden tanımlanarak, popüler hale
getirilmiştir. Balassa, ülkeler tarafından sıklıkla başvurulan tarifeler ve miktar
sınırlamalarının yanısıra fiyat-dışı faktörlerin ve göreceli maliyetlerin de ülkeler arası
farklılıkları tanımlamada kullanılabileceğini belirtmiştir. Fiyat-dışı faktörlerdeki ve göreceli
maliyetlerdeki farklılıkların ticaret şekillerine yansıtılabileceğini ileri süren Balassa, bu
durumun ticaret yapan ülkeler arasındaki açıklanmış karşılaştırmalı üstünlüklerin kaynağı
olabileceğine işaret etmiştir. Dolayısıyla ticarete konu olan mallar açısından kalite
farklılıkları, iyi niyet, müşteri hizmetleri, bakım-onarım imkanlarının mevcudiyeti ve
standardizasyon gibi fiyat-dışı değişkenler uluslararası ticaret şekilleri açısından önem arz
etmektedir (Benedictis and Tamberi, 2001: 1-2; Hinloopen and Van Marrewijk, 2004, 4).
‘Balassa İndeksi’ olarak da bilinen açıklanmış karşılaştırmalı üstünlükler kavramı
genellikle ülkelerin zayıf veya güçlü ihracatçı sektörlerini belirlemeye yönelik ampirik
araştırmalarda kullanılmaktadır. Balassa tarafından geliştirilen söz konusu yaklaşımla
endüstri-içi analizlerden sektör ve alt-sektör karşılaştırmalarına kadar bir çok alanda ampirik
araştırmalar yapılmış ve bu yaklaşım sayesinde bölgesel ve/veya ülkeler arası kıyaslamaların
8
yapılması kolaylaşmıştır. Bu bağlamda Giuli (1997) Avrupa tekstil endüstrisinin rekabet
gücünü, Richardson ve Zhang (1999) ABD’nin ticaret partnerleri karşısındaki karşılaştırmalı
üstünlüklerini, Kaitila (1999) Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve AB ülkeleri arasındaki
karşılaştırmalı üstünlükleri, Çoban (2001), Türkiye tekstil endüstrisinin dinamik
karşılaştırmalı ekonomik performansını, Verma (2002) Hindistan tekstil ve giyim
endüstrisinin ihracat açısından rekabetçiliğini, Fertö ve Hubbard (2003) Macaristan gıda
sektörünün rekabet gücünü, Lee (2003) ABD piyasasına ihracat yapan 31 ülke örneğinden
hareketle Kanada’nın ihracat performansını, Hinloopen ve Van Marrewijk (2004) Çin
ekonomisinin karşılaştırmalı üstünlüklerinin dinamiklerini analiz etmek için Balassa
İndeksi’ni kullanmıştır.
Bir ülkenin ürün ya da sektör bazında ihracatının yapısı o ülkenin sahip olduğu
karşılaştırmalı avantajlarını, ithalatının yapısı ise karşılaştırmalı dezavantajlarını
göstermektedir. Balassa’ya göre açıklanmış karşılaştırmalı üstünlükler iki şekilde
hesaplanmaktadır (Ballance, 1988: 12; Thiessen, 1995: 280):
- Bir ülkenin belirli bir ürün ve/veya sanayi kolundaki ihracat payının -o ürün ve/veya
sanayi kolu için- dünya ihracat payına oranı.
- Belirli bir sanayi kolundaki ihracat-ithalat oranı.
Bu çalışmada rekabet gücü kriteri olarak Balassa tarafından geliştirilen,
⎥⎦⎤
⎢⎣⎡
⎟⎠⎞⎜
⎝⎛⎟
⎠⎞⎜
⎝⎛=
at
ax
at
axax M
MX
XEP /
formülünden yararlanılacaktır. Burada; a: ülke, x: mal olmak üzere; Xax: a ülkesinin
ilgili sektör ihracatını, Xat: a ülkesinin toplam ihracatını, Max: a ülkesinin ilgili sektör
ithalatını, Mat: a ülkesinin toplam ithalatını temsil etmektedir. Hesaplanan indeks değeri
EPax > 1 ise, ilgili sektörün ekonomik performansının dünyadakinden yüksek, EPax < 1 ise,
düşük olduğunu göstermektedir. Buna göre EP > 1 ise ilgili sektörün dünya ölçeğinde
rekabetçi; EP < 1 ise dünya ölçeğinde rekabetçilikten uzak olması anlamına gelmektedir
(Balassa, 1977: 328).
4. Analiz Sonuçları
4.1. Türkiye Tekstil Endüstrisinin Karşılaştırmalı Rekabet Gücü
Çalışmanın bu kısmında 1989-2001 döneminde Türkiye tekstil endüstrisinin AB-
ülkelerinin tekstil endüstrileri ile karşılaştırmalı ihracat performansı ortalama indeks
değerleri hesaplanarak değerlendirmeye tabi tutulmuş ve bu yöntemle tekstil endüstrisinin
tüm ülkeler bağlamında sektör ve alt sektörler (ürün grupları) açısından ekonomik
performansı tespit edilmiştir.
9
Uluslararası karşılaştırmaların yapıldığı çalışmalarda standart tanım ve kapsamların
çerçevesinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle uluslararası kuruluşlar tarafından ürün
tanımlamaları yapılmış ve endüstriyel bağlamda sektörlerin kapsamları sınıflandırılmıştır.
Bazı durumlarda tanım ve yaklaşımların birtakım farklılıklar içermesinden dolayı sistemler
arasında bir tercih yapma zorunluluğu ortaya çıkarken, bu sorun genellikle Birleşmiş
Milletlerin Standart Uluslararası Ticaret Sınıflaması (SITC) sistemi ile giderilmeye
çalışılmıştır. Bu çalışmada da ürün gruplandırılmasında SITC Rev.3 sistemi kullanılmıştır5.
Uluslararası ticaret sınıflandırmasında en genel anlamı ile tekstil endüstrisi, tekstil
ürünleri ve hazır giyim/konfeksiyon olmak üzere iki temel başlık altında incelenmektedir.
Bunlar, tekstil ipliği, dokuma, mensucat ve ilgili ürünleri içeren SITC 65 (tekstil) kodlu ürün
grubu ve konfeksiyon ve aksesuarların yer aldığı SITC 84 (hazır giyim) kodlu ürün grubudur.
Tekstil endüstrisi bağlamında ülkelerin ticaret performanslarının karşılaştırmasında da
genellikle SITC 65 ve 84 kodlu ürün grupları dikkate alınmaktadır. Bu iki grup her ne kadar
birbirleriyle yakın ilişki içerisinde olsalar da talep yapıları birbirlerinden oldukça farklı
olduğundan dolayı ayrı ayrı değerlendirilmektedir.
Türkiye ve AB ülkeleri tekstil endüstrilerinin uluslararası rekabet gücünü tanımlayan
AKÜ indeksleri incelendiğinde, AB ülkeleri karşısında SITC iki haneli (SITC 65 ve SITC
84) ürün grupları açısından Türkiye’nin hem tekstil hem de hazır giyimde rekabet gücünün
oldukça yüksek olduğu ve diğer ülkelerin rekabet indeksleri arasında anlamlı bir fark
bulunmazken, Türkiye’nin önemli ölçüde farklılıklar gösterdiği söylenebilir (Tablo-1). Her
iki ürün kategorisinin toplamı dikkate alındığında da yine Türkiye’nin yüksek bir rekabet
gücüne sahip olduğu görülmektedir.
Türkiye’nin ardından -bazı yıllarda birtakım farklılık arz etmesine karşın-
Belçika&Lüksemburg, İtalya, Yunanistan, İspanya, Portekiz, Avusturya ve Almanya’nın da
SITC 65 ürün grubunda dünya ölçeğinde rekabet gücüne sahip oldukları görülmektedir.
Türkiye dışındaki bu ülkelerin söz konusu ürün kategorisinde ekonomik performansları
1989-2001 döneminde genel olarak sabit bir trend izlerken, Türkiye’nin ekonomik
performansında önemli oranlarda düşüşler meydana gelmiştir.
SITC 84 olarak sınıflandırılan hazır giyim ürünlerinde Türkiye’nin rekabet gücünün
tekstil ürünlerine göre daha yüksek olduğu görülmüş, bu ürün grubunda Türkiye’nin AKÜ
indeksinin değeri incelenen dönemde ortalama 149,7 olmuştur. Ayrıca, ilgili sektörde
Yunanistan, Portekiz ve İtalya’nın da önemli bir rekabet gücünün olduğu görülürken, diğer
AB ülkelerinin ekonomik performanslarının düşük olduğu tespit edilmiştir.
5 Ayrıntılı bilgi için bkz. http://unstats.un.org/unsd/cr/registry/regcst.asp?Cl=14&Lg=1 (Erişim
Tarihi: 29.11.2004).
10
Tablo- 1: Türkiye ve AB Ülkelerinin SITC Ürün Gruplarına Göre AKÜ İndeksleri (1989-2001 Ortalaması)
Türkiye Almanya Avusturya Bel&Lük. Danimarka Finlandiya Fransa Hollanda İngiltere İrlanda İspanya İsveç İtalya Portekiz Yunan.
65 2,7 1,0 1,1 1,9 0,7 0,4 0,9 0,9 0,7 0,5 1,3 0,5 1,7 1,2 1,4
84 149,7 0,3 0,5 0,6 0,7 0,3 0,5 0,5 0,5 0,4 0,6 0,2 3,1 6,0 7,0
65+84 8,1 0,5 0,8 1,2 0,7 0,3 0,7 0,6 0,6 0,4 0,9 0,3 2,2 2,6 3,6
651 1,6 1,1 0,9 0,6 0,5 0,2 0,7 0,4 0,8 0,9 1,3 0,1 0,9 0,3 3,1
652 2,8 1,3 1,8 1,0 0,5 0,3 1,3 1,2 0,5 0,9 1,9 0,4 1,5 0,9 1,5
653 2,1 1,4 1,5 1,7 0,5 0,2 1,3 0,8 0,5 0,5 1,0 0,7 2,6 0,8 0,2
654 1,4 0,9 0,9 0,8 0,5 0,4 1,4 1,1 1,7 1,5 0,9 0,8 6,3 0,5 0,4
655 2,3 1,7 2,0 0,7 1,6 0,8 1,0 1,0 0,9 0,1 2,2 1,1 2,6 0,3 1,3
656 5,1 1,3 2,8 0,8 0,5 0,8 2,3 1,4 0,8 0,6 1,1 0,5 1,0 0,4 1,0
657 1,4 1,7 1,0 1,7 0,6 0,8 0,8 1,3 1,2 0,9 1,8 1,0 1,9 1,4 0,5
658 6,0 0,4 0,6 0,7 0,7 0,1 0,4 0,6 0,5 0,5 1,5 0,4 0,6 4,6 2,2
659 8,1 0,2 0,4 6,2 1,6 0,1 0,7 1,4 0,6 0,5 0,8 0,2 0,5 1,6 1,2
841 65,3 0,3 0,4 0,9 0,5 0,3 0,3 0,4 0,4 0,3 0,7 0,2 1,7 9,4 1,8
842 205,1 0,4 0,3 0,5 0,7 0,4 0,7 0,5 0,5 0,3 0,6 0,1 3,1 4,1 5,5
843 359,4 0,2 0,6 0,6 0,5 0,1 0,4 0,6 0,4 0,4 0,3 0,1 1,0 8,8 4,9
844 767,0 0,2 0,8 0,5 1,0 0,4 1,8 0,2 0,3 0,2 0,4 0,1 12,2 14,1 12,8
845 238,9 0,3 0,8 0,6 0,6 0,2 0,5 1,7 1,6 0,6 0,9 0,2 1,3 4,7 13,4
846 30,1 0,4 1,0 0,6 0,3 0,2 0,7 0,5 1,2 0,6 0,4 0,2 8,0 2,9 1,3
848 97,6 0,3 0,4 0,6 0,4 0,4 0,4 0,5 0,5 0,3 0,6 0,3 1,7 0,6 7,9
Kaynak: Ham Veriler UNCTAD/UN, 1994; UNCTAD/UN, 1997; UNCTAD/UN, 2004; DPT, 1994 ve DPT, 2003’den derlenmiş ve indeks değerleri tarafımızdan hesaplanmıştır.
11
Tekstil endüstrisinde SITC iki haneli ürün kategorilerinin toplamı (SITC 65 + SITC 84)
analiz edildiğinde, AB ülkelerine göre Türkiye’nin rekabet gücünün oldukça yüksek olduğu
sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, Yunanistan, Portekiz, İtalya ve Belçika&Lüksemburg’un da bu
sınıflandırma bağlamında rekabet güçlerinin yüksek olduğu görülürken, diğer AB ülkelerinin
ekonomik performanslarının düşüklüğüne bağlı olarak rekabet güçleri de düşük çıkmıştır.
SITC üç haneli ürün kategorileri dikkate alındığında tekstil ürünleri 9 alt ürün grubu
altında, konfeksiyon ürünleri ise 7 alt ürün grubu altında değerlendirilmektedir. Bu
sınıflandırmalar bağlamında araştırma kapsamındaki ülkelerin her bir alt sektörlerine ait
karşılaştırmalı ihracat performans indeksleri Tablo -1’de görülmektedir. Buna göre SITC 651
(dokuma ipliği) ürün kategorisinde rekabet gücü en yüksek ülkenin Yunanistan olduğu
görülürken, bu ülkeyi Türkiye, İspanya ve Almanya izlemektedir. İlgili sektörde diğer ülkelerin
rekabet güçleri olmamakla birlikte son yıllarda Avusturya, İrlanda ve İtalya’nın indeks
değerlerinde artışlar görülmüştür.
SITC 652 (pamuklu dokuma) nolu ürün grubu dikkate alındığında ise, incelenen ülkeler
içerisinde Türkiye rekabet gücü en yüksek ülke olmuştur. Türkiye’nin yanısıra İspanya,
Avusturya, İtalya, Yunanistan, Fransa, Almanya, Hollanda ve Belçika&Lüksemburg’un da bu
sektörde rekabet gücünün yüksek olduğu tespit edilmiştir. Buna karşın İrlanda, Portekiz,
İngiltere, Danimarka, İsveç ve Finlandiya’nın bu sektörde rekabet güçlerinin olmadığı
gözlenmiştir.
Pamuk dışı dokuma (SITC 653) ürün kategorisinde ilgili ülkeler içerisinde dünya
ölçeğinde rekabet gücü en yüksek ülke İtalya olurken, Türkiye, Belçika&Lüksemburg,
Avusturya, Almanya, Fransa ve İspanya bu ülkeyi izlemiştir. İlgili sektörde diğer ülkelerin
rekabet gücü bulunmamaktadır.
Tekstil ürünleri grubunda yapılan diğer bir alt ürün kategorisini, diğer dokuma ürünleri
(SITC 654) oluşturmaktadır. Bir önceki ürün grubunda olduğu gibi bu ürün grubunda da İtalya
tekstil endüstrisi, rekabet gücü en yüksek endüstri olmuştur. Bu ülkeyi İngiltere, İrlanda,
Fransa, Türkiye ve Hollanda izlemiştir. Bu sektörde diğer ülkelerin rekabet gücü bulunmamakla
birlikte, İspanya, Avusturya ve Almanya son yıllarda önemli gelişmeler göstermişlerdir.
SITC 655 (triko ürünleri) alt ürün grubu dikkate alındığında analizlere esas ülkeler
içerisinde İtalya, dünya ölçeğinde rekabet gücü en yüksek ülke olmuştur. İtalya’yı, Türkiye,
İspanya, Avusturya, Almanya, Danimarka, Yunanistan, İsveç, Hollanda ve Fansa takip etmiştir.
İngiltere, Finlandiya, Belçika&Lüksemburg, Portekiz ve İrlanda’nın söz konusu endüstriyel
alanda rekabet güçlerinin olmadığı tespit edilmiştir.
SITC 656 olarak adlandırılan tekstil ürünleri alanında diğer bir alt ürün grubunu ise
dantel, şerit ve tül oluşturmaktadır. Bu ürün grubunda yüksek bir rekabet üstünlüğü bulunan
12
Türkiye’yi, Avusturya, Fransa, Hollanda, Almanya, İspanya, Yunanistan ve İtalya takip etmiştir.
Araştırmaya konu olan diğer ülkelerin ise bu alanda rekabet gücünün bulunmadığı söylenebilir.
SITC 657 nolu özel tekstil ürünleri alt ürün grubunda İtalya ilk sırada yer almaktadır. Bu
ülkeyi İspanya, Belçika&Lüksemburg, Almanya, Türkiye, Portekiz, Hollanda, İngiltere,
Avusturya ve İsveç izlemektedir. Söz konusu sektörde diğer ülkelerin rekabet güçlerinin
bulunmadığı tespit edilmiştir.
Tekstil ürünleri kategorisi içerisinde değerlendirilen ve SITC 658 sınıflandırmasına dahil
edilen tekstilden mamul eşyalar ürün grubunda ise Türkiye’nin önemli bir rekabet üstünlüğünün
olduğu ortaya çıkmıştır. Türkiye’den sonra Portekiz, Yunanistan ve İspanya’nın da ekonomik
performansının yüksek olduğu gözlenirken, diğer ülkelerin rekabetçi bir yapıya sahip
olmadıkları belirlenmiştir.
Tekstil ürünlerinin SITC üç haneli grup sınıflandırmasında son grubu ev tekstili ürünleri
(SITC 659) oluşturmaktadır. Türkiye tekstil endüstrisi -tekstil ürünleri alt grubundaki bazı ürün
gruplarında olduğu gibi- ilgili ülkeler içerisinde dünya ölçeğinde rekabet gücü en yüksek
endüstri olmuştur. Türkiye’yi sırasıyla Belçika&Lüksemburg, Danimarka, Portekiz, Hollanda ve
Yunanistan takip ederken, diğer ülkelerin bu sektörde rekabet gücüne sahip olmadıkları
sonucuna ulaşılmıştır.
Tekstil endüstrisinin tekstil ürünleri alt sektörlerine ait mukayeseli ihracat performansı
indeks değerleri genel olarak değerlendirildiğinde, Türkiye tekstil endüstrisinin hemen hemen
bütün sektörlerde –bazılarında öncü konumunda olmak üzere- dünya ölçeğinde rekabetçi bir
yapısının olduğu tespit edilmiş, fakat incelenen dönemde zamanla birçok alt sektörün rekabet
gücünde önemli azalmalar meydana gelmiştir.
Tekstil endüstrisinde hazır giyim sanayii erkek giysileri (SITC 841), kadın giysileri (SITC
842), iç çamaşırı (SITC 843), triko giysiler (SITC 844), triko iç çamaşırı (SITC 845), giyim
aksesuarları (dokuma eşya) (SITC 846) ve başlık (SITC 848) olmak üzere 7 alt ürün
kategorisinde sınıflandırılmaktadır.
SITC 841 nolu erkek giysileri ürün grubunda ülke endüstrilerinin karşılaştırmalı üstünlük
indeksleri incelendiğinde, Türkiye’nin mutlak bir rekabet gücüne sahip olduğu görülmektedir.
Bu sektörde Türkiye’yi dünya ölçeğinde rekabet gücü bulunan Portekiz, Yunanistan ve İtalya
izlerken, diğer AB ülkelerinin ilgili sektörde rekabet güçleri bulunmamaktadır.
SITC 842 ve SITC 843 nolu ürün gruplarında ise SITC 841 nolu ürün grubundaki gibi
yine Türkiye’nin ilgili ülkeler içerisinde tartışmasız bir rekabet üstünlüğünün olduğu tespit
edilirken, zamanla bu sektörlerdeki rekabet gücünde büyük oranlarda düşüşler meydana geldiği
tespit edilmiştir. Öyle ki, 1989 yılında kadın giysileri sektöründe Türkiye’nin 205,1 olan
karşılaştırmalı ihracat performansı katsayısı 2001 yılında 40,2 olarak gerçekleşmiş, benzer
şekilde iç çamaşırı ürün grubunda da 1989 yılında 715,1 olan söz konusu değer 2001 yılında
13
38,2’ye gerilemiştir. Bu rakamlar ilgili ürün grubunda Türkiye tekstil endüstrisinin tartışmasız
rekabet gücü olduğunu göstermesine rağmen, yakın gelecekte bu üstünlüğünü kaybedebileceğini
de ifade etmektedir. Ayrıca söz konusu sektörlerde Portekiz, Yunanistan ve İtalya’nın rekabetçi
bir yapıya sahip oldukları görülürken, diğer ülkelerin rekabet güçlerinin bulunmadığı
belirlenmiştir.
Triko giysiler sektöründe de yine Türkiye’nin yüksek oranlarda rekabet üstünlüğü
olmakla birlikte, ekonomik performansının azalma trendine girdiği görülmüştür. Bu alanda
dünya ölçeğinde rekabet gücüne sahip diğer ülkeler Portekiz, Yunanistan, İtalya, Fransa ve
Danimarka olmuş ve geri kalan ülkelerin rekabetçi bir yapıya sahip olmadıkları tespit edilmiştir.
SITC 845 ve SITC 846 nolu sektörlerde de yine bir düşme trendi gözlenmesine karşın
Türkiye önemli bir rekabet üstünlüğüne sahiptir. SITC 845 ürün grubunda Türkiye’yi
Yunanistan, Portekiz, Hollanda, İngiltere ve İtalya takip ederken, bazı yıllar birtakım
farklılıklar olmakla birlikte Hollanda’nın da son yıllarda rekabetçi konuma geldiği
belirlenmiştir. Dokuma eşya ürün grubunda ise Türkiye’nin yanısıra İtalya, Portekiz,
Yunanistan, İngiltere ve Avusturya’nın ekonomik performansının yüksek olduğu görülmüştür.
Hazır giyim sanayiinin üçlü ürün kategorisinde son sınıflandırmayı başlık sektörü (SITC
848) oluştururken, bu sektörde de rekabet gücü en yüksek ülke Türkiye olmuştur. Ayrıca, bu
sektörde Yunanistan ve İtalya dışındaki ülkelerin rekabet üstünlüklerinin bulunmadığı tespit
edilmiştir.
4.2. Gümrük Birliği ve Türkiye Tekstil Endüstrisi
Tekstil endüstrisinin hem SITC iki haneli hem de SITC üç haneli ürün gruplarına ait
1989-2001 dönemi ortalama ekonomik performans indeks değerleri genel olarak
değerlendirildiğinde, Türkiye’nin hem iki haneli hem de üç haneli ürün grupları açısından
rekabet gücünün oldukça yüksek olduğu görülmüştür. Fakat, incelenen dönemde hem ana hem
de alt ürün gruplarında Türkiye tekstil endüstrisinin rekabet gücünde önemli oranlarda düşüşler
meydana geldiği tespit edilmiştir. Bu bağlamda incelenen dönem içerisinde önemli bir konumu
bulunan Gümrük Birliği sürecinin de irdelenmesi gerekmektedir. Gümrük Birliği’ne bağlı olarak
Türkiye tekstil endüstrisinin rekabet gücünde meydana gelen değişimler, uygulamaya konacak
politikalar açısından yol gösterici olacaktır. Bu nedenle Gümrük Birliği öncesi (1989-1995) ve
Gümrük Birliği sonrası (1996-2001) SITC iki haneli ürün kategorileri dikkate alındığında; SITC
65 nolu ürün grubunun indeks değeri 3’den 2,3’e; SITC 84 nolu ürün grubunun indeks değeri
241,5’den 42,5’e; her iki ürün grubu bir arada değerlendirildiğinde ise indeks değeri 9,7’den
6,1’e düşmüştür (Grafik-1).
Bu rakamlar Türkiye tekstil endüstrisinin halen dünya ölçeğinde rekabetçi bir yapısının
olduğunu göstermekle birlikte, Türkiye tekstil endüstrisinin ekonomik performansında görülen
14
düşüş trendinin Gümrük Birliği sonrası dönemde de devam ettiğine işaret etmektedir (Ayrıntılı
indeks değerleri için bkz. Çoban, 2001).
Grafik- 1: Gümrük Birliği ve Türkiye Tekstil Endüstrisinin Ekonomik Performansı
0
50
100
150
200
250
1989-1995 3,0 241,5 9,7
1996-2001 2,3 42,5 6,1
65 84 65+84
SITC üç haneli ürün gruplarına ait ekonomik performans indeks değerleri analiz
edildiğinde -bazı ürün gruplarında artış olmakla birlikte- iki haneli ürün gruplarında olduğu gibi
alt ürün gruplarının rekabet güçlerinin Gümrük Birliği sonrası dönemde de azaldığı tespit
edilmiştir. Buna göre, 651 nolu ürün grubunun indeks değeri 1,9’dan 1,4’e, 652 nolu ürün
grubunun indeks değeri 3,4’den 2’ye, 653 nolu ürün grubunun indeks değeri 2,5’den 1,7’ye, 654
nolu ürün grubunun indeks değeri 1,8’den 0,9’a, 657 nolu ürün grubunun indeks değeri 1,8’den
1’e ve 658 nolu ürün grubunun indeks değeri 6,6’dan 5,3’e düşerken, 655 nolu ürün grubunun
indeks değeri 1,6’dan 3,1’e, 656 nolu ürün grubunun indeks değeri 5’den 5.2’ye ve son olarak
659 nolu ürün grubunun indeks değeri ise 8’den 8,3’e yükselmiştir (Grafik-2).
Grafik- 2: Gümrük Birliği ve Tekstil Ürünlerinin Ekonomik Performansı
0
2
4
6
8
10
1989-1995 1,9 3,4 2,5 1,8 1,6 5,0 1,8 6,6 8,0
1996-2001 1,4 2,0 1,7 0,9 3,1 5,2 1,0 5,3 8,3
651 652 653 654 655 656 657 658 659
15
Tekstil endüstrisinin diğer bir alt sektörü olan hazır giyim/konfeksiyon ürünlerine ait
indeks değerleri incelendiğinde ise tüm ürün gruplarının ekonomik performansının azalma
eğiliminde olduğu görülmüştür (Grafik-3).
Grafik- 3: Gümrük Birliği ve Konfeksiyon Ürünlerinin Ekonomik Performansı
0
200
400
600
800
1000
1200
1400
1600
1989-1995 89,7 342,6 620,9 1343,0 399,7 37,6 167,3
1996-2001 36,9 44,8 54,2 95,0 51,2 21,4 16,3
842 843 844 845 846 847 848
Özetle, Gümrük Birliği sürecinin Türkiye tekstil endüstrisinin SITC iki haneli ve SITC
655, SITC 656 ve SITC 659 nolu ürün grupları dışındaki SITC üç haneli ürün gruplarının
rekabet gücü üzerinde olumlu yönde bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Gümrük Birliği
sonrası Türkiye’nin ihracat portföyündeki değişime bağlı olarak toplam ihracat içerisinde tekstil
sektörünün payının azalması, bu sonucun ortaya çıkmasının bir nedeni olabilir.
5. Sonuç
Bu çalışmada 1989-2001 dönemi dikkate alınarak AKÜ indeksi yardımıyla Türkiye ile AB
ülkeleri tekstil endüstrileri karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. Bu yöntemle tekstil
endüstrisinin tüm ülkeler bağlamında sektör ve alt sektörler (ürün grupları) açısından ekonomik
performansları tespit edilmiştir. Ayrıca, Gümrük Birliği sürecinin Türkiye tekstil endüstrisinin
rekabet gücüne etkisi, hem ana hem de alt ürün grupları açısından ele alınmıştır.
Analizler doğrultusunda, hem SITC iki haneli hem de SITC üç haneli ürün grupları
açısından Türkiye tekstil endüstrisinin AB-ülkeleri karşısındaki rekabet gücünün oldukça
yüksek ve alt sektörler bağlamında dünya ölçeğinde rekabetçi bir yapıya sahip olduğu tespit
edilmekle birlikte özellikle son yıllarda hemen hemen bütün ürün gruplarının rekabet gücünde
dikkate değer düşüşler yaşandığı tespit edilmiştir. Bu tespitler, Çoban (2001) tarafından 1989-
1998 dönemi dikkate alınarak yapılan araştırma sonuçlarıyla benzerlik arz etmekte olup,
sektörün rekabet gücündeki düşüş trendi devam etmektedir. Her iki araştırma sonucu, Türkiye
tekstil endüstrisinin ekonomik performansının dünya ölçeğinde her geçen gün azaldığına ve
sürecin devam etmesi halinde yakın gelecekte sektörün rekabet gücünü kaybedebileceğine işaret
16
etmektedir. Ayrıca, Gümrük Birliği sürecinin söz konusu değişime etkisi analiz edildiğinde ise,
SITC iki haneli ve SITC 655, SITC 656 ve SITC 659 nolu ürün grupları dışındaki SITC üç
haneli ürün gruplarının rekabet gücünün olumsuz yönde etkilendiği belirlenmiştir.
1 Ocak 2005 sonrası dönemde tekstil endüstrisinde üretim ve ticaret anlayışı değişmeye
ve rekabet süreci yeniden şekillenmeye başlayacaktır. Bu bağlamda tüm göstergeler ve analiz
sonuçlarından da görüldüğü üzere gerekli tedbirler alınmadığı takdirde Türkiye özellikle hazır
giyim/konfeksiyon sektöründe sahip olduğu rekabetçi üstünlüğünü kaybedecektir. Dolayısıyla
başta AB olmak üzere OECD pazarında sahip olduğu rekabet avantajını kaybetmemesi için
Türkiye tekstil endüstrisinin ürün farklılaştırması temelinde katma değeri yüksek, moda ve
markaya dayalı ürünler geliştirmesi ve pazar çeşitlendirmesine gitmesi gerekmektedir.
Kaynakça
ARUOBA, Çelik (1999), “Dünya Tekstil Ekonomisi”, ONGUN, M. Tuba (Editör), Anadolu’da Hızla Sanayileşen Kentler: Kahramanmaraş Örneği, Ankara: Türkiye Ekonomi Kurumu Yayını, 31-42.
BALASSA, Bela (1965), “Trade liberalization and ‘revealed’ comparative advantage”, The Manchester School of Economic and Social Studies, 33, 92-123.
BALASSA, Bela (1977), “‘Revealed’ Comparative advantage revisited: An analysis of relative export shares of the industrial countries (1953-1971)”, The Manchester School of Economic and Social Studies, 45(4), 327-344.
BALLANCE, R. H. (1988), “Trade performance as an indicator of comparative advantage”, GREENEWAY, David (eds.), Economic Development and Intermational Trade, McMillan Education Ltd.
ÇOBAN, Orhan (2001), Türkiye Tekstil Endüstrisinin Üretim Yapısı ve Karşılaştırmalı Rekabet Gücü-AB Örneği Almanya İle Karşılaştırma ve Bir Alan Çalışması, Cumhuriyet Üniversitesi SBE, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Sivas, 2001.
De BENEDICTIS, Luca and TAMBERI, Massimo (2001), “A note on the balassa index of revealed comparative advantage”, 2001, http://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=289602, (Erişim tarihi, 18.01.2004).
DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) (1994), Uluslararası Ekonomik Göstergeler, Ankara.
DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) (2003), Uluslararası Ekonomik Göstergeler, Ankara.
DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) (2004), Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü, http://www.foreigntrade.gov.tr/IHR/sektor/tekstil.htm (Erişim tarihi, 27.02.2004).
ERUYGUR, Ozan, ÖZÇELİK, Emre ve TAYMAZ, Erol (2004), “Tekstil ve Hazır Giyim Sanayilerinde Uluslararası Rekabet”, İktisat-İşletme ve Finans Dergisi, 19(217), 5-23.
FERTÖ, Imre and HUBBARD, Lionel J. (2003), “Revealed comparative advantage and competitiveness in Hungarian Agri-Food Sectors”, World Economy, 26(2), 247-259.
GIULI, Maurizio (1997), The competitiveness of the European textile industry, Centre for International Business Studies, Research Papers in International Business, 2-97, London.
HINLOOPEN Jeroen and Van MARREWIJK, Charles (2004), Dynamics of Chinese Comparative Advantage, Tinbergen Institute Discussion Paper, TI 2004-034/2, Amsterdam.
17
İTKİB (İstanbul tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri) (2004), http://www.itkib.org.tr (Erişim tarihi, 22.02.2004).
KAITILA, Ville (1999), Trade and revealed comparative advantage: Hungary, the Czech Republic, and the European Union, BOFIT Discussion Papers, 8, Helsinki.
KÜÇÜKER, Celal (1999), “Türkiye’de Tekstil ve Konfeksiyon Sektörünün Gelişimi ve Yeniden Yapılanması”, ONGUN, M. Tuba (Editör), Anadolu’da Hızla Sanayileşen Kentler: Kahramanmaraş Örneği, Ankara: Türkiye Ekonomi Kurumu Yayını, 51-87.
LEE, Sung-Chul (2003), Patterns of Canada’s revealed comparative advantage in the United States, Department of Economics, University of Regina, Discussion Paper, 104, Regina.
RICHARDSON, David J. and ZHANG, Chi (1999), Revealing comparative advantage: chaotic or coherent patterns across time and sector and U.S. trading partner?, NBER Working Paper, 7212, Cambridge.
TAN, Barış (2001), Overview of the Turkish textile and apparel industry, Harvard Center for Textile & Apparel Research, Cambridge.
THIESSEN, Ulrich (1995), “Competitiveness of Central-eastern European Countries”, DIW-Vierteljahreshefte zur Wirtschaftsforschung, 64(2), 279-301.
TÜSIAD (Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği) (2002), Sektörel Durum Analizi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri-2001-II, Tüsiad Yayını, Tüsiad-T/2002-05/320, İstanbul.
UNCTAD/UN (1994), Yearbook International Trade Statistics, Vol: 2, New York.
UNCTAD/UN (1997), 1996 International Trade Statistics Yearbook, Vol: 1, New York.
UNCTAD/UN, http://www.foreign-trade.com/unstats.HTM’den (Erişim tarihi, 15.01.2004).
VERMA, Samar (2002), Export competitiveness of Indian textile and garment industry, Indian Council for Research on International Economic Relations, Working Paper, 94, New Delhi.