TİPOĞRAFİ I FİNAL DERS NOTLARI
1. DİZGİDE BAŞLIK Bir haberde ve yazıda yer alan başlık yazının kimliğini belirleyen en önemli öğeler arasındadır.
Bu nedenle başlık oluşturmak son derece sorumluluk gerektiren, okuyucunun gazete ve dergiyi
o haber özelinde ve tüm olarak kavrayışını belirleyen çok önemli bir iştir.
Başlıklar anlamı ve görsel biçimi birleştirir. Metnin içeriğini tarif ettiği gibi, aynı zamanda onu
okuyucuya satar. Dikkati, sayfa yapraklarındaki ilgili alanlara yönlendirir.
Başlık Öğeleri
Başlık kompozisyonunu oluşturan dört ana öğe vardır. Her haberde bunların tümünün bulunması
gerekmez. Özellikle büyük puntolu başlıklarda, alttaki metnin açıklamasında zorluklar ortaya
çıktığında bu öğelere yer verilir. Gerektiği zaman başlık bileşimi içinde yer alan bu öğeler
şunlardır:
a) Üst başlık
Ana başlığın ya da satır boşluklarına göre sağ ve sol yanda yer alır. Genellikle ince, zarif yapılı,
beyaz karakterli ya da dişi(negatif) karakterli harflerle dizilir. Punto büyüklüğü olarak ana
başlığın üçte bir oranına yakın olmalıdır.
b) Ana başlık
Ana başlık alttaki metnin üstteki en önemli ve mutlaka bulunması gereken temsilcisidir. Yer
aldığı sütuna ve sütunlara göre punto büyüklüğü ayarlanır. Genellikle kalın görünüşlü harflerden
oluşturulur, puntosu büyüdükçe satır sayısı azaltılır.
c) Alt başlık
Ana başlığın altında yer alır. Üst ve ana başlığa göre daha küçük puntolu harflerle dizilir. Seçilen
karakterler genellikle basık koyu renk harflerdir.
d) Spot (Özel Haber Kesiti) Haber metninden biraz daha büyük puntolu harflerle dizilir. Haber içindeki özellikleri vurgulamak, ona ayrıntıları başlık kompozisyonu içinde sergilemek için kullanılır. Genellikle sıralamada, başlıktan ya da alt başlıktan sonra yer alır. Kimi zaman başlık yanlarına, başlık üst boşluklarına da yerleştirilir. e) Ara başlıklar
Başlık kompozisyonu dışında kalan bir başka başlık türü de ara başlıklardır. Metin içindeki
bölümleri okuyucuya göstermek, özellikle geniş metinler için okuyucunun aradığını bulmasını
sağlamak için konulan ara başlılar, aynı zamanda uzun metinlerin tek düzeliğini bozan, sayfa
düzenine hareketlilik sağlayan bir öğedir.
Ara başlığın kullanılmasında aşağıda belirteceğimiz özelliklere uyulması, bu başlık türünün
işlevselliğini arttırmada etken olabilir.
a. İlk verilecek ara başlık, başlık kompozisyonundan 8 – 10 satır sonra metin içinde yer
almalıdır.
b. Aynı metin içinde verilen ara başlıkların tümünün aynı punto ve karakterlerdeki
harflerden oluşmasına dikkat edilmelidir.
c. Ana başlıların öbür başlıları gölgelememesine ve bağımsızlaşmamasına dikkat
edilmelidir.
d. Elverdiğince ara başlıklar metin içinde serpiştirilmeli, sayfanın bir bölümüne
yığılmamalıdır.
e. Metin içinde spot kullanıldığında (başlık kompozisyonunda yer alan spot dışında) ara
başlık kullanmaktan kaçınılmalıdır.
Şekil. 1. Başlık öğeleri yerleşimine örnek
2. YAZI KARAKTERİ(FONT)
Bir yazı karakterinin form ve simgeler grubunun dizgi sistemi içinde kullanılabilir şekilde
düzenlenmesine font denir. Aynı dizide, ölçüde ve hizada, sayıları ve noktalama işaretlerini de
içeren, bütün parçalarıyla öznel harflerin toplamasıdır. Aynı fontun bütün yazı karakterleri yan
yana dizildiğinde, optik olarak eşdeğer bir yoğunluk ve bütünsellik oluşur. Bir fontun temel
öğeleri ise söyle sıralanabilir: büyük harfler, küçük harfler, sayılar, noktalama işaretleri,
matematiksel semboller, aksanlar ve logogramlardır.
Genel geçer fontlarda bulunmayan özel karakterleri; özel işaretler ya da “türler” çoğunlukla pi
fontu diye adlandırılır. Bir font Büyük harflerden, küçük harflerden, noktalama işaretlerinden,
&, #, -,%, $ gibi simgelerden meydana gelir. Bu elemanlar yaklaşık 150 kadardır. Bir font, tüm
harfler, rakamlar, noktalama işaretleri ve özel simgeler birbirleriyle görsel ilişki içinde olduğu
zaman yapısal bir bütünlük gösterir. Kalın ve ince çizgilerin ağırlıkları sabit, görsel hizalamaları
eşit olmalıdır.
Yazı karakterleri bazı isimler altında anılır. Çoğu kendilerini tasarlayanların adıyla anıldıkları gibi bazen de sanatçıların kendilerine verdikleri isimlerle adlandırılırlar. Bir yazı karakterinde harflerdeki ölçü değişerek (et kalınlıkları ve genişlikleri) farklı versiyonlar elde edilir. Ayrıca italik formları da ilave edersek o karakterin birçok farklı görünümde alfabesini elde ederiz. İşte bu farklı görünümde ama aynı karakterdeki alfabelerin tanımına yazı ailesi denir.
Şekil 2. Farklı yazı font örnekleri
Harfin görüntüsünü, yani ölçülerinin birbirine göre olan orantısını değiştirirsek, harfin
anatomisini de değiştirmiş oluruz. Böyle bir değişiklikte harfin yüksekliği sabit kalmalıdır.
Yükseklik sabit kalarak, harfin genişliğinin darlaşıp genişlemesi harfin görüntüsünü değiştirir.
Yine yükseklik sabit tutularak kalınlığı artırıp azaltmak da mümkündür. Bu durumda da harf
görüntüsü değişecektir. Her iki tür değişiklikte de harfin karakteri aynıdır. Grotesk ise yine
grotesk kalacak, Romen bir karakterse yine Romen karakter olacaktır. Ancak ölçülerinde
değişiklikler elde edilmiş olacak, böylece bir karakterin birçok farklı anatomik yapıda görüntüleri
ortaya çıkacaktır. İşte bu bir farklı görüntüdeki versiyonların tümüne “aile” yada “yazı ailesi”
denmektedir.
YAZI KARAKTERİNİN SINIFLANDIRMASI 1. Roman(Düz) Yazı
Roman harf tarzının asıl genel biçimini Trajan sütunundaki oymalar oluşturmuştur. Harfler bir
taraftan güneş ışığı yansırken kontrast oluşturan bir gölgenin, harfin diğer tarafına vurması ile
bir oyma veya "V" şekli oluşacak biçimde taşa kazınmıştır. Harfi çevreleyen taşın kırılıp
dökülmesini önlemek amacıyla, harflerin uçlarına "serif" denilen çentikler kazılmıştır. Serifler,
harflerin dikey kısımlarının merkezinden başlayarak, onları dışa doğru çıkıntılı gibi gösteren
optik bozulmanın giderilmesini de sağlamıştır. Bütün bunların sonucunda serifler, harflerin
yapısına eklenecek şekilde tasarlanmıştır.
Yazı karakteri tasarımcıları siyah harflerin aksine 8. yüzyıl el yazısı olan Carolingian Minuscule
yazıyı elden geçirip güzelleştirdiler. Bu elden geçirilmiş baskı harfi ilk roman karakterlerinin de
modeli oldu.
Roman baskı yazıları, eski stil geçiş dönemi ve modern olarak sınıflandırılırlar. Roman harf
formları tanımı gereği inceli - kalınlı ağırlıkları olan yapılardan oluşmuştur. Roman yazı
tarzından coğrafi konuma, kültüre, politikaya ve teknolojiye bağlı olarak pek çok çeşit
gelişmiştir.
Şekil 3. Romen(düz) serifli yazı türü
2. İtalik(Eğik) Yazı
Harfin düşey çizgisinin satır çizgisine 90 derece olarak geldiği yazılara "dik yazılar" denilir.
Düşey çizgiler sağa doğru, satır çizgisiyle 90 dereceden az bir açı yapacak şekilde
tasarlanmışlarsa bu harflere "italik, eğik" (italic) veya Kursiv (nadir olarak Oblique) harfler
denilir. (Kursiv yazı deyimi Latince "koşmak" anlamına gelen "currere" kelimesinden gelmiştir.)
italik harfler genellikle 70 derece ile 80 derece arasında bir eğime sahiptir. (italik harflerin
eğiminin 78 derece olduğu görüşü' de savunulmaktadır.) Bu derecenin kesin bir ölçüsü yoktur.
Ancak dik harflerden kolayca ayrılabilecek bir eğimde olmaları zorunludur. Eğim çok fazla
olursa, harf formları deforme olur ve yazı bozulur, bu nedenle italik açısının 65 derecenin altına
düşmemesi gerekir. İtalikleşen harfler bu eğime uymak zorunda olduklarından yapılarında
değişme olur, italikleşme sırasında yuvarlak formlar oval formlara dönüştüğü için dik harflere
göre daha dardırlar.
İlk italik harfler 1501 yılında bağımsız yazı karakteri olarak Aldus Manutius tarafından basılan
cep kitabında tanıtılmıştır. Aldus'un niyeti her sayfaya daha fazla metin sığdırabileceği yoğun bir
yazı karakteri oluşturmaktı. Onun bu özgün tasarımı hayli karışık ve pek oturmamıştır. 1542
yıllarında Romalı bir matbaacı olan Ludovico Arrighi, Aldus Manutius'un "Aldine" italiğinden
daha üstün olan pek çok karakterin tasarımını yaptı.
İtalik karakterler 16. yüzyılda yaygın olarak kullanılmaya başlandı. ilk Aldine ve Ludovico
Arrighi'nin Vicento italikleri roman grubuna giren yazı karakterlerinin tamamlayıcıları değil,
bağımsız karakterler olarak tasarlanmıştı. Bir italikle bir Roman'ın eşleşme girişimini ilk kez
Philippe Grandjean, Fransa'da gerçekleştirmiştir. Fournier, Bodoni, Didot ve Baskerville, kendi
yazı karakterleri ile birlikte kullanılacak italik karakterleri oluşturarak onu izlemişlerdir.
İki kalınlıklı italik yazı karakterlerinde kalınlı-inceli çizgiler arasında büyük kontrast vardır. harf
yapısının ağırlığı, roman (dik) eşine uyacak biçimde tasarlanmıştır. İtalik karakterler el yazısı
etkisi verdiği için, bazen bir minüskülün sonunda, genellikle roman versiyonun bir parçası olan
serifleri, ortadan kaldıran bir kuyruk bulunur. günümüzde italik harfle özellikle vurgu ve ayırım
için kullanılmaktadır.
Sanat çalışmalarında italik yazılar, özel amaçlar dışında pek kullanılmazlar. Hele dik yazılar içerisinde italik bir yazı hemen dikkati olumsuz yönde çekecektir. Ancak, konunun içeriğine göre bazen italik yazılar son derece olumlu sonuçlar verirler. Genelde metin içinde özel olarak belirtilmek istenen ve önemli olan kelime veya kelimeler için kullanılır. İtalikle dizilmiş bir cümle metin içerisinde hemen dikkati çekerek, diğerlerinden ayrılması sağlanır. Ayrıca logotype çalışmalarında italik yazılardan geniş ölçüde yararlanılır. Hareketlilik ve hızı ifade eden kelimeler italik ile yazıldıklarında anlamlarının daha bir ifade buldukları görülür. Diploma, berat, parfümeri ve davetiye gibi kibarlık ifade eden grafik olgularda özellikle italik yazılar olumlu sonuçlar verirler.
İtalik harflerin çiziminde de dik harflerde uygulanan tüm optik denge kuralları ve kontrastlar aynen uygulanırlar.
Şekil 4. İtalik(Eğik) yazı türü 3. Gotik(Kırık) Yazı 8. yüzyıl ile 12. yüzyıl arasında yaygın olarak kullanılan Carolingian Minuscule (Karolenj
Minüskül) yazı, 12. yüzyıla doğru yuvarlak karakterinden uzaklaşıp sivri ve köşeli hareketlere
ulaşmıştır. Düşey hizada bulunan yuvarlak formlar düzleşerek harflerin genişlikleri daralmıştır.
Carolingian yazı, böylece yazı tarihinde çok önemli bir yazı çeşidi olan Gotik Yazı (Gothic
Script)'nın ilk habercisi olmuştur. Almanca "Gebrochene Schriften" "kırık harf" deyimi harflerin
eğik ana çizgilerinin ve uçlarının açı oluşturacak biçimde kırılmasını ifade eder.
Ortaçağın din adamları bilgiye ve dine önem verdikçe "yazı" ve "yazmak" ta önem kazanmıştır,
bu da kağıt gereksinimini beraberinde getirmiştir. Carolingian yazının formlarının yuvarlak ve
satırlar arası boşluğunun çok oluşu nedeniyle fazla kağıt harcandığı görülmüş ve harfler
darlaştırılmıştır. Sonuçta gotik yazı tüm bu zorunluluklar sonucunda ortaya çıkmıştır.
Gotik yazı, kendi içinde, değişik ülkelerde değişik isimlerle az çok farklılıklar göstermiştir.
Resmi yazılarda, minüskül'lerinde eğimleri olmayan ve düz köşeli gotik olan Textura (doku)
karakteri kullanılmıştır. 12. yüzyıldan sonra kullanılmaya başlanan gotik yazı, gotik sanatın bir
parçası olmuş ve aynı paralellikte özellikler göstermiştir.
Textura karakterinden "Rotunda", "Schvvabacher" ve "Fraktur" olmak üzere üç ayrı gotik yazı
gelişmiştir. Textura, Kuzey Avrupa'da özellikle Almanya'da gelişmesini sürdürürken gotik
yazıya alışamamış olan İtalya' da yuvarlaklaştırma yoluna gidilmiş ve Rotunda yazı oluşmuştur.
1479 yılında Güney Almanya' da görülen Rotunda, Textura ve Schwabecher ile birlikte
kullanılmaya başlanmıştır. "Kırık yazı" anlamında kullanılan Fraktur, majüskülleriyle de Barok
stil'in habercisi gibidir ve 16. yüzyılda gelişmiş olması nedeniyle diğer gotik çeşitlerinin en
sonuncusu olmuştur.
Gotik yazı İtalya'da 15. yüzyılda, Fransa'da 16. yüzyılın ilk yarısında yerini tekrar Roman tarzına
terk etmiştir. Almanya'da uzun bir süre, 1941 yılına kadar yaygınlığını sürdürmüştür.
Şekil 5. Gotik(Kırık) yazı türü 3. TİPOGRAFİK TASARIMDA YAZI TERCİHLERİ
1. Yazı Karakteri Seçimi
Yazı karakteri, aynı biçimsel özellik ve oranlara göre tasarlanmış büyük harf, küçük harf, rakam,
noktalama işaretleri, matematiksel sembollerden oluşan tamamlanmış ve kullanıma sunulmuş bir
diziyi ifade etmektedir. Harfin karakterini oluşturan bu biçimsel özellik ve oranlar sayesinde harf
karakteri birbirlerinden ayırt edilebilir. Yazı karakteri takımı (font), bir harf biçiminin (yazı
karakterinin) bir ölçüdeki (belli bir karakter sayısındaki) bütün abecesidir. Harfler arasında
geometrik ve yapısal özellikler bakımından farklılıkları bulunmaktadır ve bu farklılıklar yazı
karakterlerinin temel ayrılık noktasıdır Harf biçimi (typeface) kavramından daha çok, günlük
dilde ‘’yazı karakteri’’ olarak kullanılan kavram abecenin özel bir tasarımını ifade eder.
Tipografik tasarımda metnin ve başlığın konusu ile uyumlu bir yazı karakteri tercih edilmelidir.
Yazı karakterlerinin hepsinin farklı çağrışımları vardır. Tasarımcı seçeceği yazı karakteri ile
yazdığı kelimenin anlamını ya da bir imajın karakteristiğini yansıtabilmekte, görsel bir tonaj,
ciddiyet, samimiyet, inandırıcılık ve tarz ortaya koyabilmektedir. Seçilen yazı karakteri,
okuyucuya aktarılan mesajı ya destekler, ya da okuyucunun kafasını karıştırır. Yazı karakterleri
kelimelerin gerçek anlamlarını iletmek içinde kullanılabilir. Ancak uygun yazı karakterleri
kullanılmadığı takdirde, okuyucuya yanlış mesajlar iletilebilir.
Yazı karakteri seçimi yapılırken, konuya olduğu kadar, hedefe de uygun karakterler seçilmelidir.
VERDANA algerian BAUHAUS BERNARD BLACKADDER
bodoni broadway colonna harlow solid arial SHOWCARD
Şekil 6. Farklı yazı karakteri örnekleri
2. Yazı Stili Seçimi
Tasarımda, vurgu yapmak için, diğer yazılardan farklılık oluşturmak için, estetik bir yapı
oluşturmak için veya farklı gerekçelerle yazı karakterini(font) değiştirmeden eğim verdirilmesi,
et kalınlıklarının değiştirilmesi, kontur verilmesi, basıklaştırılıp(expanded) genişletilmesi veya
sıkıştırılıp (condensed) daraltılması yazı stilleri oluşmasını sağlamıştır. Ayrıca birçok yazı
karakterinin serifli(tırnak) veya sans serif(tırnaksız) stilleri vardır. Aynı yazı karakterinin farklı
serif yapısına sahip zengin stil grupları vardır.
Yazı karakterlerinin en inceden(extra light) en kalın(extra bold) çeşitlere sahip stil grupları
oluşturulmuştur. Harf et kalınlığının değeri, har yüksekliğine oranı ile ifade edilir. Kitap metin
dizgilerinde kullanılan harf et kalınlığı, 1/7 oranındadır. Bu oran azaldığında siyah harf, bu oran
artınca beyaz harf olarak tanımlanmaktadır. Özellikle manşet dizgilerinde et kalınlığı fazla olan
stiller kullanılır.
Şekil 7. Harf et kalınlıklarının standart isimleri
Şekil 8. Farklı serif(tırnak) yazı stilleri Şekil 9. Myriad Pro yazı karakterinin farklı stilleri
3. Büyük Harf(majiskül)- Küçük HarfMinüskül) seçimi
Minüskül'lerle (küçükharf) oluşturulan bir metin minüsküllerin alt ve üst uzantılarından dolayı
majüskül'lerden (büyükharf) daha ayırımlı ve birbirlerinden farklı sözcük silüetleri oluşturur.
Çeşitli harf formları, harfin alt ve üst uzantıları, tatmin edici bir kavrayışa yol açan zengin
kontrastlar ortaya çıkarır. Majüskül'lerle yazılmış her sözcüğün kaba şekli dikdörtgen formdur.
Tamamen majuskül'lerden oluşturulan bir metin düzgün sözcük dizisi meydana getirir; bu da
okuyucuya sözcükleri tanınabilir kılan görsel ipuçları vermez. Majuskül'lerle oluşturulan aynı
puntodaki metne kıyasla daha fazla yer kaplar. Bu nedenle aynı sayıdaki sözcüğün algılanması
için gözün çok kere sabitlenmesi gerekir. Bu da okumayı yavaşlatır. Küçük harflerin büyük
harflere oranla okunabilirliği daha fazladır. Büyük harfler bir veya iki kelimelik kısa başlıklar
için kullanılabilir ya da gerçekten gerektiği durumlarda, mesela satır başlarında olduğu gibi
durumlarda kullanılabilir.
4. Yazı Büyüklüğünün(Punto) Belirlenmesi
Tipografik tasarım işlemlerinde, dünyanın birçok ülkesinde “punto” ölçü sistemi
kullanılmaktadır. Tipografik hiyerarşi oluşturmada yazının punto büyüklüğü dikkate alınarak
işlemler gerçekleştirilir. Punto, her türlü basılı materyallerdeki tipografik düzenlemelerde
oldukça önemlidir. Punto, harflerin ne kadarlık bir alana hükmettiğinin göstergesi olarak da
tanımlanabilir.
Fransız yazı tasarımcısı Pierre Simon Fournier de Jeune, 1737 yılında "Punto" birimini temel
alan bir ölçü sistemi geliştirerek tipografik ölçülere standart getirmiştir. Punto, günümüzde
uluslararası geçerliliği olan tipografik bir ölçü birimidir ve l punto 0,376 milimetredir.
Gazete manşetlerinde kullanılan yazılar büyük puntoya sahiptir. Bu nedenle normal metin
dizgisinde kullanılan 10-12 punto büyüklüğe sahip yazılar en fazla yarım metre mesafeden
okunabilme imkanı olmasına karşın 70 punto ve üzeri büyüklüklere sahip manşetler 5-6 metre
mesafeden bile rahatlıkla okunabilmektedirler.
Şekil 10. Aynı yazı karakterinin farklı punto büyüklükleri
5. Renk ve Ton veya Doku Seçimi
Tipografik elemanların görsel etkisi büyük oranda rengin türü ve yoğunluğu ile ilişkilidir. Punto
büyüdükçe bu oran da artar. Dolayısı ile sayfadaki bu renk yoğunluğunu görsel bir malzeme gibi
düşünerek orantılı olarak düzenlemek gereklidir. Grafik tasarımcı kavramsal çözüm, tipografi,
kompozisyon gibi pek çok sorun ile başa çıkmaya çalışırken bir yandan da renk öğesini
tasarımının bir öğesi olarak oluşturmak durumundadır. Rengi kullanarak, herhangi bir tasarımda
görsel hiyerarşiyi düzenlemek mümkündür. Renk ve ton değerlerini kullanarak tipografiyi öne
çıkarabilir veya arka plana itebiliriz. Fakat tasarımda renk konusunda genel kurallar koymak
mümkün değildir. Kültürden kültüre, hatta insandan insana bile değişen etkileri vardır. Renklerin
birlikte kullanıldıkları diğer elemanlar da değişkenlik yaratırlar. “Önerilen sistemler ve kurallar
ancak yol gösterici bir yapıya sahiptir. Her ayrı bileşim, bünyesinde sayısız seçenekler yaratır.
Bu seçenek, farklı psikolojik algılar oluşturur. Bu yüzden her durum, kendi içinde
değerlendirilmelidir.
Doku, birbirine eş ya da birbirini tamamlayan birim biçimlerin belli sistemlerle yan yana
gelmesinden oluşur. Dokusal yüzeylerin oluşumunu sağlayan birim biçimleri ve bunların yan
yana geliş sistemleri daima farklılıklar gösterir. Görsel doku şekillerin, işaretlerin ve şekillerin
tekrarlanması yoluyla da oluşturulabildiği gibi harfler ve kelimelerle de görsel doku yaratabilir.
Farklı ölçüler ve metin arası boşluklar dokunun görünüşünü değiştirebilir. Doku kullanımında
önemli olan görsel açıdan içyapı ile dış yapının uyum sağlamış olmasıdır.
Şekil 11. Aynı yazı karakterinin farklı harf ve zemin rengi uygulamaları