@Türkiye Herboloji Derneği Basım Tarihi: 29.12.2017
Baş Editör/Editor in Chief
İzzet KADIOĞLU Türkiye Sorumlu Editörler/Managing Editors Süleyman TÜRKSEVEN Türkiye Ünal ASAV Türkiye Shahid FAROOQ Türkiye Teknik Ediörler/Tecnical Editors Bahadır ŞİN Türkiye Tolga SARI Türkiye
Editörler/Editors
A. Tansel SERİM Türkiye İlhan KAYA Türkiye
Ahmet ULUDAĞ Türkiye İlhan ÜREMİŞ Türkiye
Ali Reza TAAB Iran Kassim AL-KHATIB USA
Asad SHABBIR Pakistan Mehmet Nedim DOĞAN Türkiye
Bekir BÜKÜN Türkiye Mustapha HAIDAR Lebanon
Demosthenis CHACHALIS Greece Nihat TURSUN Türkiye
Doğan IŞIK Türkiye Onur KOLÖREN Türkiye
Eda AKSOY Türkiye Sava VRBNICANIN Serbia
Garifalia ECONOMOU Greece Serdar EYMİRLİ Türkiye
Giuseppe BRUNDU Italy Shunji KUROKAWA Japan
Gonzalez-Moreno PALI UK Sibel UYGUR Türkiye
Guang-Xi WANG Japan Şaban KORDALİ Türkiye
Hasan DEMİRKAN Türkiye Uwe STARFINGER Germany
Hüsrev MENNAN Türkiye Valérie LE CORRE France
Inderjit India Yasin Emre KİTİŞ Türkiye
İndeksleme : Academic Resource Index (Researchbib), Journal Index, SIS (Scientific Indexing
Services), - Factor - Real Time Impact, CiteFactor, Cosmos Impact Factor, EBSCO
Kapak resmi: Dr. Süleyman Türkseven, Shahid Farooq
(TÜRKİYE HERBOLOJİ DERGİSİ)
VOLUME 20*Issue 2* 2017 ISSN: 1303-6491 E-ISSN: 2458-7966
Sahibi/Owner : Prof.Dr. Işık TEPE (Türkiye Herboloji Derneği Başkanı) Yüzüncü Yıl Üniversitesi Van, TÜRKİYE
Baş Editör/ Editor in Chief : Prof.Dr. İzzet KADIOĞLU Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Tokat, TÜRKİYE
EDİTÖRLER LİSTESİ/EDITORIAL BOARDS
İÇİNDEKİLER :
İklim Değişikliğine Bağlı Olarak Türkiye'de Kısır Yabani Yulaf (Avena sterilis L.)'ın
Potansiyel Dağılımı 1
İzzet KADIOĞLU, Shahid FAROOQ
Su Mercimeği (Lemna minor L.) Bitkisinin Arsenik Giderim Verimliliği
Süleyman TOPAL, Duygu ŞİŞEK 14
Samsun İli Kıyı Kumullarında Tespit Edilen Yabancı Bitkiler
Hamdi Güray KUTBAY, Burak SÜRMEN, Şenay ULU AĞIR, Dudu Duygu KILIÇ 19
Yüksekova (Hakkâri) Yöresinde Halk Tababetinde Kullanılan Bitkiler ve Kullanım
Alanları
Fatma OĞUZ, Işık TEPE
28
Pakistanın Kurak Koşullarında Selektif Herbisitlerin Buğdayda Geniş Yapraklı
Yabancı Otlara Karşı Etkisi
Muhammad ASAD, Zahid MAHMOOD, Muhammad RASHEED, Ramzan ANSER,
Muhammad MUDASSAR
38
Çukurova Bölgesi Ayçiçeği Ekim Alanlarında Sorun Olan Yabancı Ot Türleri ve
Yoğunlukları
Selvinaz KARABACAK, F. Nezihi UYGUR
46
Çukurova Bölgesi Mısır Ekim Alanlarındaki Yabancı Ot Türleri
Levent HANÇERLİ, F. Nezihi UYGUR 55
Herbisitler ve Türkiye’deki Ruhsatlı Herbisitlerin Güncel Durumu
Hilmi TORUN
61
CONTENTS :
Potential Distribution of Sterile Oat (Avena sterilis L.) in Turkey under Changing
Climate
Izzet KADIOGLU, Shahid FAROOQ
1
Arsenic Removal Efficiency of Duckweed (Lemna minor L.) Plant
Suleyman TOPAL, Duygu SISEK 14
Alien Plants in Costal Dunes of Samsun Province Hamdi Guray KUTBAY, Burak SURMEN, Senay ULU AGIR, Dudu Duygu KILIC
19
Plants Used in Traditional Medicines and Their Application Fields in Yüksekova
(Hakkari) Region Fatma OGUZ, Isik TEPE
28
Efficacy of Some Selective Herbicides against Broad Leaved Weeds of Wheat Crop
Grown Under Moisture Deficit Conditions of Pakistan
Muhammad ASAD, Zahid MAHMOOD, Muhammad RASHEED, Ramzan ANSER,
Muhammad MUDASSAR
38
The Most Troublesome Weed Species Infesting Sunflower Fields and Their
Abundance in Çukurova Region
Selvinaz KARABACAK, F. Nezihi UYGUR
46
Weed Species Infesting Corn Growing Areas In Çukurova Region
Levent HANCERLİ, F. Nezihi UYGUR 55
Current Status of Herbicides and Licensed Herbicides in Turkey
Hilmi TORUN
61
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:1-13
1
Research Article/Araştırma Makalesi
Potential Distribution of Sterile Oat (Avena sterilis L.) in Turkey
under Changing Climate
İzzet KADIOĞLU*, Shahid FAROOQ
Department of Plant Protection, Faculty of Agriculture, Gaziosmanpaşa University, Tokat, 60240, Turkey *Corresponding authors’s E-mail: [email protected]; Tel: +90 356 252 1616/2164
ABSTRACT
Species distribution models (SDMs) or habitat suitability models are increasingly being used by ecologists to understand and map the current and future spread of invasive species at regional or global scales. However, these models are not well tested
to predict the potential distribution ranges of native species. Therefore, we tested the range expansion potential of a native
species Avena sterilis L. –a troublesome weed of wheat based cropping systems– in Turkey. We used MaxEnt model in a
hierarchical fashion, i.e., the model was calibrated at global scale and projected for Turkey only. The distribution of the species was predicted for current and future (2030, 2050 and 2080) climatic conditions of the country. Climate data generated
by two global circulation models (GCMs), i.e., The Commonwealth Scientific and Industrial Research Organization
(CSIRO_mk3_6_0) and Model for Interdisciplinary Research on Climate (MIROC_MIROC5) were used in the study.
Similarly, the distribution range was predicted under two different climate change scenarios, i.e., representative concentration pathways (RCP), RCP2.6 (moderate climate change) and RCP8.5 (severe climate change). The model predicted a consistent
increase in the potential distribution areas of the species in the future. The predicted suitable area was 35.56% of the total
surface area of the country under current climatic conditions, which increased to 44.87% in 2080. The model predicted higher
distribution area under RCP8.5 climate change scenario compared with RCP2.6. No shifts in the potential distribution range were predicted by the model in future, rather, the suitable areas remained adjacent to the potential distribution range under
current climatic conditions. It is concluded that future climate warming will result in the range expansion of the species,
which could result in severe infestation. Moreover, the increasing herbicide resistance due to the unwise use of chemicals will
further increase the distribution of the species. Thus, the results of the current study necessitate the development of suitable management practices to halt the further spread of the species in the country.
Key words: Avena sterilis L., Potential distribution, Climate change, Turkey, MaxEnt
İklim Değişikliğine Bağlı Olarak Türkiye'de Kısır Yabani Yulaf
(Avena sterilis L.)’ın Potansiyel Dağılımı
Tür dağılım modelleri (TDM'ler) veya habitat uygunluk modelleri, ekologlar tarafından, bölgesel veya global ölçekte istilacı türlerin mevcut ve gelecekteki dağılım alanlarını belirleme ve haritalamada giderek daha fazla kullanılmaktadır. Bununla
birlikte, TDM’lerin yerli türlerin potansiyel dağılım aralıklarını tahmin etmek için kullanılabilirliği sınırlı kalmıştır. Bu
sebeple, Türkiye'de buğday esaslı yetiştirme sistemlerinde sorunlu yabancı otlardan birisi olan kısır yabani yulafın dağılım potansiyeli bu çalışmada araştırılmıştır. Çalışmada hiyerarşik modelleme tekniğini göre MaxEnt modeli kullanılmış, yani
model küresel ölçekte kalibre edildikten sonra yalnızca Türkiye’ye yansıtılmıştır. Test bitkisinin dağılımı, Ülkenin mevcut ve
gelecekteki (2030, 2050 ve 2080) iklim koşulları altında tahmin edilmiştir. Çalışmada iki küresel dolaşım modelinin (GCM),
yani Commonwealth Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Kuruluşu (CSIRO_mk3_6_0) ve İklim Üzerindeki Disiplinler arası Araştırma İçin Model (MIROC_MIROC5) tarafından oluşturulan iklim verileri kullanılmıştır. Benzer şekilde, dağılım
alanları iki farklı iklim değişikliği senaryosu, yani temsili konsantrasyon yolları (RCP), RCP2.6 (ılıman iklim değişikliği) ve
RCP8.5 (şiddetli iklim değişikliği) altında tahmin edilmiştir. Bu model, gelecekte kısır yabanı yulafın potansiyel dağılım
alanlarında istikrarlı bir artış göstereceği ortaya koymuştur. Tahmini uygun alan, mevcut iklim koşulları altında ülkenin toplam yüzey alanının %35,56 iken 2080 yılında %44,87'ye yükseleceği öngörülmüştür. Model şiddetli iklim değişikliği
senaryosunda kısır yabani yulafın ılıman iklim değişikliğinden daha fazla alanlara dağılabileceğini ortaya. Potansiyel dağılım
aralığında gelecekte model tarafından hiçbir değişiklik öngörülmemiş, zira uygun alanlar mevcut iklim koşulları altında
potansiyel dağılım aralığına yakın olacağı soncunu varmıştır. Sonuç olarak, küresel ısınma türün potansiyel dağılım alanlarının artıracak ve dolayısıyla gelecekte şiddetli istilaya neden olacağı sonucuna varılmıştır. Ayrıca, kimyasalların
bilinçsizce kullanılması nedeniyle artan herbisit direnci, türün dağılımını daha da artıracaktır. Bu nedenle, mevcut çalışmanın
sonuçları ülkemizde kısır yabani yulafa karşı uygun mücadele yöntemlerin geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Avena sterilis L., Potansiyel dağılım, İklim değişikliği, Türkiye, MaxEnt
Available at: www.journal.weedturk.com
Turkish Journal of Weed Science
© Turkish Weed Science Society
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:1-13
2
INTRODUCTION
Global climate change induced by two most
important greenhouse gases (i.e., carbon dioxide and
methane), have emerged as a serious ecological
challenge for the current century (Kang and Banga,
2013). The changing climate results in the migration
or extinction of species, which alters species’
distribution at landscape scales and exerts negative
impacts on various mutualistic interactions
(Tylianakis et al., 2008). The geographic range shifts
have been recorded in many terrestrial species in
response to climate change. A high frequency of
extreme weather events, such as storms, summer
droughts and cold spells is expected under changing
climate (Tubiello et al., 2007; Jentsch et al. 2009;
Coumou and Rahmstorf, 2012). As a result, seasonal
fluctuations in the local climate are likely to occur
more frequently and with larger amplitudes (Walther
et al., 2002; Jentsch et al., 2009).
The changes in climate affect weed species in
several ways, including shifts in geographical range,
changes in life cycle, population dynamics and life
history traits (Chen et al., 2011; Debouk et al., 2015;
Rasmussen et al., 2017). The most important
challenge is the range shift (migration of weed
species from one place to another in search of
suitable climate), which entirely changes the
composition of weed communities in natural and
managed ecosystems (Peters et al., 2014). The shifts
in weed vegetation can be of three types, i.e., range
shifts, niche shifts and trait shifts (Peters et al.,
2014). Climatic niche shifts were thought to be
rarely recorded for weeds and invasive plant species
(Petitpierre et al., 2012), however a recent study
identified that niche shifts are common in invasive
plant species (Atwater et al, 2017). Similarly, range
and trait shifts are frequently recorded for weed
species (Chen et al., 2011; Debouk et al., 2015;
Rasmussen et al., 2017).
The transformation in weed species’ distribution
at landscape scale is termed as “range shift”
(Pearson and Dawson, 2003; Petit et al., 2011),
which may extend from an arable field to several
hundred kilometers. The plant species are expected
to search favorable climatic conditions for growth
and survival in response to rapidly changing climate
(Jump and Peñuelas, 2005). Several species have
been recorded to shift their current distribution
ranges in Europe in response to climate change
(Cimalova and Lososova, 2009; Silc et al., 2009;
Walck et al., 2011; Hanzlik and Gerowitt, 2012).
The species boundaries in Europe are expected to
shift towards the poles under rising temperature
(Walther et al., 2002). Similarly, increased winter
precipitation will shift the range of weed species
towards east (Skov and Svenning, 2004; Bergmann
et al., 2010). Thus, climate change will affect every
aspect of the life cycle of weed species. The altered
weed biology and ecology will result in complex
weed-crop interactions, which will necessitate
alternative management options. Therefore,
prediction of range shifts through the use of
ecological niche models well in time, and using
appropriate management strategies to sotop these
shifts will help to avoid the complex interactions.
Cereal crops in the Mediterranean region are
infested with several weed species, which severely
decrease their productivity. A. sterilis is the most
prevalent and harmful weed interfering with several
cereal crops (Fernandez-Quintanilla et al., 1997),
and severely reduces their yields. A. sterilis is
distributed globally, with high infestation in the
Mediterranean climate (Thurston and Phillipson,
1976; Baum, 1977). Since A. sterilis is closely
related to cereal crops, it is expected that the
potential distribution of the species will correspond
to the potential distribution of cereal crops.
However, A. sterilis requires a specific set of
climatic conditions which are not present at certain
latitudes. Therefore the distribution of A. sterilis did
not correspond to the distribution of cereal crops.
Temperature and rainfall strongly mediate the
emergence of A. sterilis (Leguizamon et al., 2005).
Thus, it is expected that global climate changes will
alter the distribution of the species. A recent study
has suggested that the distribution range of A. sterilis
will increase in Europe in the future (Castellanos-
Frıas et al., 2014).
A. sterilis is frequently distributed in
Mediterranean, Ege, Southeastern Anatolia and
Marmara regions with slight distribution in Inner
Anatolia regions of Turkey. A. sterilis severely
infests wheat crop (Kadıoğlu, 1989; Kadıoğlu et al.,
1993, 1998; Uludağ, 2003; Türkseven, 2011;
Tursun, 2012; Gökalp and Üremiş, 2015; Sizer and
Tepe, 2016; Doğar and Kadıoğlu, 2016; Doğar,
2016; Kadioglu and Farooq, 2017) and herbicide
resistant biotypes of the species have also been
recorded from several parts of the country (Uludağ,
2003; Türkseven, 2011; Doğar and Kadıoğlu, 2016;
Doğar, 2016; Kadioglu and Farooq, 2017).
However, studies on the response of the species to
climate change are limited. Moreover, no study to
the best of our knowledge have been conducted to
Kadioglu and Farooq, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 1-13
3
infer the effect of climate change on the potential
distribution of the species in the country.
This study was therefore conducted to predict the
potential distribution of A. sterilis in Turkey under
current and future climatic conditions of the country.
The information relating to the potential distribution
of the species would offer valuable insight for the
identification of areas under the invasion risk. The
identification of areas under invasion risk will allow
weed managers to prioritize the management
programs. Thus, we used MaxEnt model to predict:
i) potential distribution of A. sterilis in Turkey under
current climate ii) potential distribution of the
species and range shifts under future (2030, 2050
and 2080) climatic conditions, and iii) infer which
climatic predictors will likely affect the distribution
of the species under current and future climatic
conditions.
MATERIALS and METHODS
1. Species studied
A. sterilis is a noxious weed of wheat crop in wheat-
based cropping systems of Turkey, readily evolving
resistance against different herbicides in use
(Kadioglu and Farooq, 2017). Most of the studies
about determining the herbicide resistance have been
concentrated in wheat producing regions. However,
no efforts have been made to map the potential
distribution of the species in the country.
2. Geographic Location
The study area was Turkey, a large and diverse
country between 25°40' to 44°48'E, and 35°51' to
42°06'N. The total area of the country is 814,578
km2. Of the total surface area, 97% lies in Asia,
while remaining 3% is situated in Europe. The
country is divided into seven distinct geographical
regions, namely: Black Sea, Eastern Anatolia, South
Eastern Anatolia, Mediterranean, Aegean, Marmara
and Inner Anatolia. Each geographic region has a
specific climate and topographic features. The huge
climatic variations make the country a biodiversity
hotspot in Europe. At present, the country hosts
12,000 plant species (Arslan et al., 2015).
3. Collection of Distribution Data
The presence data in the form of georefferenced
records of the species at global as well as local
scales were compiled through different databases
and a thorough literature search. Global Biodiversity
Information Facility (GBIF; www.gbif.org) data was
downloaded and thoroughly cleaned. The missing
data for Turkey in GBIF database was also included
in the final dataset, which was collected from
various sources, i.e., Flora of Turkey (Davis, 1965-
1985) TÜBİVES (http://www.tubives.com/), Turkish Weed
Science Society (http://www.turkiyeherboloji.org.tr/), Turkish Journal
of Weed Science (http://journal.weedturk.com/) and Scopus
(https://www.scopus.com/home.uri). The global distribution
and occurrence records of the species are presented
in Figures 1 and 2, respectively. The figures were
created in ArcGIS software by keeping the valid
records of the species according to the current
distribution at global scale.
Figure 1: Global distribution of Avena sterilis L. (n = 5036 excluding Turkey; source www.gbif.org)
Kadioglu and Farooq, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 1-13
4
Figure 2: The distribution of Avena sterilis L. in Turkey (n = 715)
4. Species Occurrence Data cleaning
The GBIF occurrence records (georeferenced
records with coordinate precision, altitude, species,
sub-species, year recorded etc.) were thoroughly
cleaned before calibrating the model. In the first step
the data was cleaned at the taxonomic level, i.e., the
occurrence records other than A. sterilis were
deleted from the dataset. Since we used climatic
predictors at fine resolution (i.e., 1 km), so only one
record was kept in one cell of 1 km2 grids. Similarly,
the coordinates having accuracy less than 1 km
(GBIF provides the accuracy of the coordinate
measurement) were also removed from the dataset.
We also removed duplicate coordinates and
coordinates with insufficient spatial accuracy. Thus,
the GBIF data were reduced to 20% of the initial
records by the cleaning procedure. After thorough
cleaning, 5,036 unique occurrences were kept in the
global dataset (excluding Turkey), while 715 unique
occurrence records were retrieved for Turkey. In
total, dataset consisted of 5,751 unique records for
the species at global scale.
5. Climate Change Scenarios and Global
Circulation Models
We used climate data generated by two global
circulation models, i.e., CSIRO_mk3_6_0 (Gordon
et al., 2002) and MIROC_MIROC5 (Centre for
Climate System Research, Japan). We used two
climate change scenarios, i.e., RCP2.6 and RCP8.5.
The increase of global mean surface temperature by
the end of the 21st century (2081–2100) relative to
1986–2005 is likely to be 0.3°C to 1.7°C under
RCP2.6, and 2.6°C to 4.8°C under RCP8.5 (IPCC,
2014). Thus RCP2.6 is a low to moderate climate
change scenario and RCP 8.5 is a severe climate
change scenario. Thus, we were interested to know
how A. sterilis will change its distribution under
moderate and severe climate change scenarios in
Turkey.
6. Climatic Data
The high resolution climate data (30 arc sec, ~1 km2
grids) for current climate (1979-2013 average) was
downloaded from CHELSA (Climatologies at high
resolution for the earth’s land surface areas;
http://chelsa-climate.org/). Similarly, the climatic
data for 2030, 2050 and 2080 was downloaded from
the WorldClim database (http://www.worldclim.org/).
The more details regarding the methods to generate
the climate data of CHELSA can be seen in Karger
et al. (2017), while the information on data
generation of WorldClim can bee seen form Hijmans
et al. (2005).
7. Species Distribution Model (SDM)
A Maximum Entropy (MaxEnt) model (Phillips et
al., 2006) was calibrated on global scale with
occurrence records retrieved from GBIF and
literature (Figures 1 and 2). After model calibration
on global scale, the distribution was projected on
Turkey only, both for current and future climates.
Since MaxEnt requires both presence and absence
records to meet the modelling assumption, 10,000
pseudoabsences were included in the model. A 10
km distance around the presence records was
buffered while sampling the pseudoabsences. The
values of 19 bioclim variables (Table 1) were
extracted for each of the presence/pseudoabsence
records. The model was calibrated on 70% of the
data and evaluated on the remaining 30% (Elith et
al., 2011). The modelling procedure was repeated 30
Kadioglu and Farooq, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 1-13
5
times and averaged to get the distribution of the species in Turkey.
Table 1. Bioclim variables (climatic predictors) used in calibrating the MaxEnt model, their full form and
abbreviations. All BIO variables were taken from Worldclim (Hijmans et al., 2005).
Variable Full Form Abbreviation
BIO1 Annual Mean Temperature AMT
BIO2 Mean Diurnal Range (Mean of monthly (max temp - min temp)) MDR
BIO3 Isothermality (BIO2/BIO7) (* 100) ISO
BIO4 Temperature Seasonality (standard deviation *100) TSE
BIO5 Max Temperature of Warmest Month MaWM
BIO6 Min Temperature of Coldest Month MiCM
BIO7 Temperature Annual Range (BIO5-BIO6) TAR
BIO8 Mean Temperature of Wettest Quarter MeWtQ
BIO9 Mean Temperature of Driest Quarter MeDQ
BIO10 Mean Temperature of Warmest Quarter MeWaQ
BIO11 Mean Temperature of Coldest Quarter MeCQ
BIO12 Annual Precipitation AP
BIO13 Precipitation of Wettest Month PWtM
BIO14 Precipitation of Driest Month PDM
BIO15 Precipitation Seasonality (Coefficient of Variation) PS
BIO16 Precipitation of Wettest Quarter PWtQ
BIO17 Precipitation of Driest Quarter PDQ
BIO18 Precipitation of Warmest Quarter PWaQ
BIO19 Precipitation of Coldest Quarter PCQ
8. Model Validation and Statistical Analysis
The final fitted model was visually validated with
distribution records in Turkey, since the model was
projected on Turkey only. The goodness of fit of the
model was evaluated by True skilled statistics (TSS)
and area under the receiver operating characteristic
curve (AUC) (Sweets, 1988). AUC measures the
overall discriminatory ability of the model by
quantifying the probability that the model correctly
ranks a random presence locality higher than a
random background pixel (Phillips et al., 2006).
AUC ranges between 0.5 (model that performs no
better than random) and 1 (model with perfect
discrimination). Similarly, the goodness of fit of the
model was also visually assessed by observing the
occurrence records in Turkey and predicted
distribution of the species in the country. The model
was considered as good fitted if more than 70%
occurrence records fell in the predicted distribution.
Furthermore, the true skill statistic (TSS), as well as
the sensitivity and specificity values of the model
were calculated (Fielding and Bell, 1997; Allouche
et al., 2006). TSS, a measure of predictive accuracy,
which is independent of prevalence and can be
calculated with the formula: TSS = (sensitivity +
specificity)-1. All statistical computations were done
on R version 3.3.2. (R Development Core Team,
2017) using R packages “dismo” (Hijmans et al.,
2011), “ecospat” (Di Cola et al., 2017) and
“biomod2” (Thuiller et al., 2014).
9. Predicted Suitable Area and Range change
Binary maps were created for each of the current and
future climates. The area predicted as suitable was
calculated in ArcGIS using the raster calculation tool
(ESRI, 2012). Briefly, the predicted maps were
saved as rasters and projected on Lambert conformal
conic projection. The rasters were reclassified and
area of the each class was then calculated to observe
the suitable area for the species. The calculated area
was then used to calculate the range gain/loss in
Microsoft Excel. The percentage of the total area of
the country predicted as suitable was also calculated
using the area predicted by the model under current
and future climates.
RESULTS
Prediction Accuracy
The TSS and AUC values indicated that the model
predicted current and potential distribution range
with high predictive accuracy (Figure 3A and 3B).
AUC values of the model for current and future
climate ranged between 0.95 and 0.96 indicating a
good-fitted model. Similarly, TSS values for current
and future distribution range varied between 0.84
and 0.86. Both AUC and TSS values indicate that
model predicted species’ current and future
distribution range with high predictive accuracy. The
visual model evaluation also indicated high
goodness of fit as > 95% occurrence records of the
species were within the predicted range under
current climate (Figure 4). Similar results were
Kadioglu and Farooq, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 1-13
6
recorded for the future climatic conditions, even the
occurrence records falling within the predicted range
were increased under future climatic conditions
(Figures 5, 6 and 7).
Figure 3: Prediction accuracy [True Skilled Statistics (A)] and [area under the receiver operating characteristic
curve (B)] of MaxEnt model fitted to predict the potential distribution of Avena sterilis L. under current and
future climate scenarios
Figure 4: Potential distribution of Avena sterilis L. under current climate (1979-2013) predicted with MaxEnt
model, The black dots represent the current distribution of the species in Turkey. Warmer and cooler colors
represent the areas unsuitable and highly suitable for the species, respectively.
Cu
rrent
CS
IRO
2030
-2.6
CS
IRO
2030
-8.5
MIR
OC
2030
-2.6
MIR
OC
2030
-8.5
CS
IRO
2050
-2.6
CS
IRO
2050
-8.5
MIR
OC
2050
-2.6
MIR
OC
2050
-8.5
CS
IRO
2080
-2.6
CS
IRO
2080
-8.5
MIR
OC
208
0-2
.6
MIR
OC
2080
-8.5
0,82
0,83
0,84
0,85
0,86
0,87
0,88
0,89
0,90
0,91
TS
S
Cu
rrent
CS
IRO
2030
-2.6
CS
IRO
2030
-8.5
MIR
OC
20
30-2
.6M
IRO
C2
03
0-8
.5C
SIR
O2050
-2.6
CS
IRO
2050
-8.5
MIR
OC
20
50-2
.6M
IRO
C2
05
0-8
.5C
SIR
O2080
-2.6
CS
IRO
2080
-8.5
MIR
OC
20
80-2
.6M
IRO
C2
08
0-8
.5
0,93
0,94
0,95
0,96
0,97
0,98
0,99
AU
C
(B)(A)
Kadioglu and Farooq, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 1-13
7
C
SIR
O
MIR
OC
RCP 2.6 RCP 8.5
Figure 5: Potential distribution of Avena sterilis L. under future climate (2030) predicted with MaxEnt model,
The black dots represent the current distribution of the species in Turkey. Warmer and cooler colors represent
the areas unsuitable and highly suitable for the species, respectively.
CS
IRO
MIR
OC
RCP 2.6 RCP 8.5
Figure 6: Potential distribution of Avena sterilis L. under future climate (2050) predicted with MaxEnt model,
The black dots represent the current distribution of the species in Turkey. Warmer and cooler colors represent
the areas unsuitable and highly suitable for the species, respectively.
Kadioglu and Farooq, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 1-13
8
C
SIR
O
MIR
OC
RCP 2.6 RCP 8.5
Figure 7: Potential distribution of Avena sterilis L. under future climate (2080) predicted with MaxEnt model,
The black dots represent the current distribution of the species in Turkey. Warmer and cooler colors represent
the areas unsuitable and highly suitable for the species, respectively.
Contribution of Climatic Predictors
The relative importance and contribution of climatic
predictors gives empirical information about the
sensitivity of the species’ distribution to particular
climatic predictor affecting habitat suitability.
Annual precipitation was found the most influential
(11.8%) climatic parameter on potential distribution
of A. sterilis under current climatic conditions of
Turkey (Figure 8). Mean diurnal range and
precipitation seasonality followed the annual
precipitation (9.95 and 9.2%, respectively) in this
regard. The contribution of variables was changed in
2030 for both GCMs and climate change scenarios.
Isothermality had the highest contribution (13.6 and
20.8% for RCP2.6 and RCP8.5, respectively)
followed by annual precipitation (12.55% and 17.55
for RCP2.6 and RCP8.5, respectively) towards
potential distribution using CSIRO GCM (Figure 9).
However, precipitation of the warmest quarter was
the highest contributor towards potential distribution
for 2030 using the climate data of MIROC GCM
(Figure 9). The other predictors contributing the
highest percentage were similar to CSIRO GCM,
i.e., annual precipitation and temperature
seasonality. Similar contributions as of 2030 were
observed in the distribution predicted for 2050 and
2080 with the climate data of both GCMs.
Potential Distribution Range
The potential distribution range of A. sterilis
predicted under current climatic conditions
corresponded well to the current distribution range.
The model predicted that areas adjacent to the
current distribution range are suitable for the growth
of the species. The southeastern Anatolia and
Marmara regions have the highest suitable climates,
whereas inner-Anatolia and Black Sea regions has
the least suitable climate for the species under
current climatic conditions (Figure 4). Out of the
total area of the country, 277 thousand km2 was
predicted as suitable for the species, which makes
35.36% of the total surface area (Table 2 and 3). A
consistent increase was observed in the potential
distribution area of the species in 2030, 2050 and
2080 under both climate change scenarios and with
climate data of both GCMs (Figures 5, 6 and 7;
Table 2 and 3). There were no differences among
different GCMs for predicted area as both GCMs
yielded similar results (Table 2). The potential
distribution range was similar under both climate
change scenarios for 2030 and 2050. However, for
2080, higher suitable area was predicted under
RCP8.5 compared with RCP2.6 (Tables 2 and 3).
The potential distribution range of the species
Kadioglu and Farooq, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 1-13
9
covered 35-44% of the total surface area of the country.
Figure 8: Contribution of different climate predictors towards potential distribution of Avena sterilis L.
predicted by MaxEnt model under current climate (1979-2013). The abbreviations of the bioclim variables are
given in Table 1.
CS
IRO
MIR
OC
RCP 2.6 RCP 8.5
Figure 9: Contribution of different climate predictors towards potential distribution of Avena sterilis L.
predicted by MaxEnt model under future climate (2030). The abbreviations of the bioclimc variables are given in
Table 1.
Range Gain/Loss
The model predicted a consistent range gain (with
respect to potential distribution range for current
climatic conditions) under future climatic conditions
of the country under both climate change scenarios
and GCMs (Table 4). The range gain was 26-32
thousand km2 in 2030, 52-73 thousand km2 in 2050
and 10-74 thousand km2 in 2080. The overall range
gain was higher under RCP8.5 climate change
scenario compared with RCP2.6 (Table 4).
AM
T
MD
R
ISO
TS
E
MaW
M
MiC
M
TA
R
MeW
tQ
MeD
Q
MeW
aQ
MeC
Q
AP
PW
tM
PD
M
PS
PW
tQ
PD
Q
PW
aQ
PC
Q
0,00
0,05
0,10
0,15
0,20
0,25
Rel
ati
ve
Imp
ort
an
ce
Bioclim Variables
AM
TM
DR
ISO
TS
EM
aWM
MiC
MT
AR
MeW
tQM
eDQ
MeW
aQM
eCQ
AP
PW
tMP
DM
PS
PW
tQP
DQ
PW
aQP
CQ
0,00
0,05
0,10
0,15
0,20
0,25
0,30
Rela
tive I
mp
orta
nce
Bioclim Variables
AM
TM
DR
ISO
TS
EM
aWM
MiC
MT
AR
MeW
tQM
eDQ
MeW
aQM
eCQ
AP
PW
tMP
DM
PS
PW
tQP
DQ
PW
aQP
CQ
0,00
0,05
0,10
0,15
0,20
0,25
0,30
0,35R
ela
tive I
mp
orta
nce
Bioclim Variables
AM
TM
DR
ISO
TS
EM
aWM
MiC
MT
AR
MeW
tQM
eDQ
MeW
aQM
eCQ
AP
PW
tMP
DM
PS
PW
tQP
DQ
PW
aQP
CQ
0,00
0,05
0,10
0,15
0,20
0,25
0,30
0,35
Rela
tive I
mp
orta
nce
Bioclim Variables
AM
TM
DR
ISO
TS
EM
aWM
MiC
MT
AR
MeW
tQM
eDQ
MeW
aQM
eCQ
AP
PW
tMP
DM
PS
PW
tQP
DQ
PW
aQP
CQ
0,00
0,05
0,10
0,15
0,20
0,25
0,30
0,35
0,40
Rela
tive I
mp
orta
nce
Bioclim Variables
Kadioglu and Farooq, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 1-13
10
Table 2. The area (000 km2) predicted as suitable for Avena sterilis L. by MaxEnt model for current and future
climates
Current 2030 2050 2080
277.061
RCP2.6 RCP8.5 RCP2.6 RCP8.5 RCP2.6 RCP8.5
CSIRO 306.694 303.780 344.905 350.740 287.097 351.612
MIROC 308.912 304.787 348.461 329.608 298.781 342.428
Table 3. The percentage (%) of the total area of the country predicted as suitable for Avena sterilis L. by MaxEnt
model for current and future climates
Current 2030 2050 2080
35.36
RCP2.6 RCP8.5 RCP2.6 RCP8.5 RCP2.6 RCP8.5
CSIRO 39.14 38.77 44.01 44.76 36.64 44.87
MIROC 39.42 38.90 44.47 42.07 38.13 43.70
Table 4. The range gain (000 km2) of Avena sterilis L. under future climates compared with range predicted
under current climate by MaxEnt model
2030 2050 2080
RCP2.6 RCP8.5 RCP2.6 RCP8.5 RCP2.6 RCP8.5
CSIRO 29.63 31.85 67.84 71.39 10.03 74.55
MIROC 26.71 27.72 73.67 52.54 21.72 65.36
DISCUSSION
The results of the current study indicated that A.
sterilis has considerable range expansion potential in
the country and actual ecological niche of the
species has not been occupied yet. The areas
adjacent to the current distribution range of the
species are under the high risk of invasion.
Moreover, the range of the species is expected to
increase further under future climatic conditions.
Thus, our results indicate that weed managers,
farmers and related stakeholders need to develop
strategies to halt the further spread of the species in
the country.
Turkey sits at the borders of three continents and
considered as a hotspot of global biodiversity
conservation (Hepcan et al., 2009). However, the
globally important biodiversity of Turkey is under
crisis due to rapidly changing land use patterns and
climate in the country (Şekercioĝlu et al., 2011). The
land use changes had threatened the biodiversity in
Turkey in recent decades (Evrendilek and Doygun,
2000). The nonnative species are threatening the
native biodiversity, which is expected to increase
with changing climate (Jabran et al., 2015; Onen and
Farooq, 2015; Onen and Ozcan, 2010).
Therefore, it is essential to predict the potential
distribution of weed species under changing climate
for identifying the potential areas under the invasion
risk. Our study identified that the colder areas
(extreme north and east), which are currently not
infested by the species, will become suitable in
future. Similar predictions have been made by
Castellanos-Frías et al. (2014) for A. sterilis spread
in Europe. A consistent range gain indicates that the
changing climate will favor the species, which might
lead to complex weed-crop interactions. However,
as our model used climatic data only, the use of the
data relating to associated/infested crops could
provide better insights about these types of
interactions in future. Nonetheless, such type of data
is rare and incorporation of these types of data in
species distribution models is a complex task.
Disturbance by human has been recognized as a
major contributing factor towards the spread of A.
sterilis at regional and landscape scales (Baker et al.,
2000). The seeds produced by A. sterilis plants are
spread to a distance ~1.5 m from the parent plant
(Shirtliffe et al., 2002). Thus, a lot of other factors,
including harvesting, threshing, irrigation water,
seed transport, etc. are involved in the seed dispersal
of A. sterilis (Sanchez del Arco et al., 1995;
Benvenuti, 2007). Harvesting by combine harvester
have been suggested as an efficient seed dispersal
agent of the species. A number of strategies such as
use of clean seeds and equipments, field sanitation,
etc. have been suggested as preventive measures
against the species (Shirtliffe and Entz, 2005;
Benvenuti, 2007). Climate change, as observed in
the current study is another contributing factor
towards the dispersal of the species into new areas.
However, climate-change induced range shifts are
robustly linked with dispersal agents. Land use and
land cover are the other factors which can mediate
Kadioglu and Farooq, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 1-13
11
the distribution of species at regional scales.
Furthermore, herbicide use is an important issue
affecting the population dynamics of weeds.
Integration of these data into models can further
improve the predictions; however, these data, as
described above, are hardly available and difficult to
integrate in models.
Our study reported a consistent increase in the
potential distribution range, however large shifts in
suitable areas were not observed in the future. The
suitable areas remained similar to the areas predicted
as suitable under the current climatic conditions of
the country. A small exception was the Black Sea
region, where slight increase was observed in the
potential distribution area compared to the current
climatic conditions. Since herbicide resistance has
been observed in most of the areas predicted as
suitable (Uludağ, 2003; Tursun, 2012; Gökalp and
Üremiş, 2015; Sizer and Tepe, 2016; Doğar and
Kadıoğlu, 2016; Doğar, 2016; Türkseven, 2011;
Kadioglu and Farooq, 2017), it is suspected that the
herbicide resistant problem might increase in the
future, if proper measures are not opted. Climate
change is also expected to accelerate the spread of
herbicide resistant biotypoes of the species leading
to increased density and distribution in the country.
Several studies have reported that climate warming
will increase the distribution range of numerous
species (Kriticos et al., 2011; Macfadyen and
Kriticos, 2012; Shabani et al., 2012; Taylor et al.,
2012).
Overall, the range changes in the current study
can be explained with the expected changes in
precipitation patterns and temperature increase of
the country. The areas which are unsuitable for the
current climate and predicted as suitable in the
future might have benefited from an increase in
temperature or rainfall during the growth season of
the species. Rapidly changing anthropogenic climate
changes are also being recorded in Turkey
(Demircan et al., 2017; Ozturk et al., 2014, 2017),
which will make more areas favorable for range
shifts of plant species. Generally it is predicted that
increase and decrease will be recorded in surface air
temperature and rainfall, respectively. These climate
changes will affect the socio-economic systems
(Ozturk et al., 2017), biodiversity especially plants
(Jabran et al., 2015) as well as food production
(Onen and Ozcan, 2010). A. sterilis is expected to
benefit from climate warming in the country. It is
therefore concluded that expected climate changes
will result in increased infestation of the species in
the country, thus integrated management efforts are
needed to be developed to stop the further spread of
A. sterilis.
REFERENCES
Allouche O., Tsoar A., Kadmon R. (2006). Assessing the accuracy of species distribution models: Prevalence, KAPPA and the True Skill Statistic (TSS). Journal of Applied Ecology, 43(6):1223-1232.
Arslan ZF., Uludag A., Uremis I. (2015). Status of invasive alien plants included in EPPO Lists in Turkey. EPPO Bulletin,
45(1):66-72.
Atwater DZ., Ervine C., Barney JN. (2017). Climatic niche shifts are common in introduced plants. Nature Ecology &
Evolution, doi:10.1038/s41559-017-0396-z
Baker RHA., Sansford CE., Jarvis CH., Cannon RJC, MacLeod A., Walters KFA. (2000). The role of climatic mapping in
predicting the potential geographical distribution of non-indigenous pests under current and future climates. Agriculture,
Ecosystems & Environment, 82(1):57-71. Baum BR. (1977) Oats: Wild and Cultivated. A Monograph of the Genus Avena L. (Poaceae). Ottawa, Canada: Canada
Department of Agriculture.
Benvenuti S. (2007). Weed seed movement and dispersal strategies in the agricultural environment. Weed Biology and
Management, 7(3):141-157. Bergmann J., Pompe S., Ohlemüller R., Freiberg M., Klotz S., Kühn I. (2010). The Iberian Peninsula as a potential source for the
plant species pool in Germany under projected climate change. Plant Ecology, 207(2), 191-201.
Castellanos-Frías E., Garcíade León D., Pujadas-Salva A., Dorado J., Gonzalez-Andujar, JL. (2014). Potential distribution of
Avena sterilis L. in Europe under climate change. Annals of Applied Biology, 165(1):53-61. Chen IC., Hill JK., Ohlemüller R., Roy DB., Thomas, CD. (2011). Rapid range shifts of species associated with high levels of
climate warming. Science, 333(6045):1024-1026.
Cimalová Š., Lososová Z. (2009). Arable weed vegetation of the northeastern part of the Czech Republic: effects of
environmental factors on species composition. Plant Ecology, 203(1):45-57. Coumou D., Rahmstorf S. (2012). A decade of weather extremes. Nature Climate Change, 2(7):491-496.
Davis PH (eds). (1965–1985). Flora of Turkey and the East Aegean Islands. Vol. 1–9. Edinburgh Univ. Press, Edinburgh
Debouk H., De Bello F., Sebastià MT. (2015). Functional trait changes, productivity shifts and vegetation stability in mounta in
grasslands during a short-term warming. PloS one, 10(10):e0141899. Demircan M., Gürkan H., Eskioğlu O., Arabaci H., Coşkun M. (2017). Climate change projections for Turkey: Three models and
two scenarios. Turkısh Turkish Journal of Water Scıence Science & Management, 1:2322-45
Di Cola V., Broennimann O., Petitpierre B., Breiner FT., D'Amen M., Randin C., Engler R., Pottier J., Pio D., Dubuis A.,
Pellissier L., Mateo RG., Hordijkc W., Salamin N., Guisan A. (2017). ecospat: An R package to support spatial analyses and modeling of species niches and distributions. Ecography, 40(6):774-787.
Kadioglu and Farooq, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 1-13
12
Doğar G. (2016). Investigation of resistance status in wild oat (Avena sterilis L.) infesting wheat crop against some herbicide in
Tokat province. (M.Sc. Hons. Thesis). Graduate School of Natural and Applied Sciences, Gaziosmanpasa University
Tokat, Turkey (In Turkish) Doğar G., Kadıoğlu I. (2016). Determination of resistance status in wild oat (Avena sterilis L.) against some herbicides in Tokat
province. Turkey 6th Plant Protection Congress with international participation, Konya, Turkey, 5-8 September 2016. pp.
813
Elith J., Phillips SJ., Hastie T., Dudík M., Chee YE., Yates CJ. (2011). A statistical explanation of MaxEnt for ecologists. Diversity and Distributions, 17(1):43-57.
ESRI A. (2012). ArcGIS 10.1. Environmental Systems Research Institute, Redlands, CA.
Evrendilek F., Doygun H. (2000). Assessing major ecosystem types and the challenge of sustainability in Turkey. Environmental
Management, 26(5):479-489. Fernandez-Quintanilla C., Navarrete L., Torner C., Sanchez del Arco M.J. (1997) Avena sterilis L. en cultivos de cereales. In
Biologia de las malas hierbas de Espana, pp. 11–23. Eds F.X. Sans I Serra and C. Fernandez-Quintanilla. Valencia,
Espan˜ a: Phytoma-Espan˜ a & Sociedad Espan˜ ola de Malherbologia.
Fielding AH., Bell JF. (1997). A review of methods for the assessment of prediction errors in conservation presence/absence models. Environmental Conservation, 24(1):38-49.
Gökalp Ö., Üremiş İ. (2015). Mardin buğday ekim alanlarında bulunan yabancı ot Türlerinin, Yaygınlıklarının ve
Yoğunluklarının Belirlenmesi. Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 20(1):13-22.
Gordon HB., Rotstayn LD., McGregor JL., Dix MR., Kowalczyk EA., O’Farrell SP., Waterman LJ., Hirst AC., Wilson SG., Collier MA., Watterson IG., Elliott TI. (2002). The CSIRO Mk3 Climate System Model. CSIRO Atmospheric Research
Technical Paper No. 60. (Available on-line at http://www.cmar.csiro.au/e-print/open/gordon_2002a.pdf)
Hanzlik K., Gerowitt B. (2012). Occurrence and distribution of important weed species in German winter oilseed rape fields.
Journal of Plant Diseases and Protection, 119(3):107-120. Hepcan S., Hepcan CC., Bouwma IM., Jongman RHG., Ozkan MB. (2009). Ecological networks as a new approach for nature
conservation in Turkey: A case study of Izmir Province. Landscape & Urban Planning, 90:143–154.
Hijmans RJ, Phillips S., Leathwick J., Elith J. (2011). Package ‘dismo’. Available online at: http://cran.r-
project.org/web/packages/dismo/index.html. Hijmans RJ., Cameron SE., Parra JL., Jones PG., Jarvis A. (2005). Very high resolution interpolated climate surfaces for global
land areas. International Journal of Climatology, 25(15):1965-1978.
Hijmans RJ., Cameron SE., Parra JL., Jones PG., Jarvis A. (2005). Very high resolution interpolated climate surfaces for global
land areas. International Journal of Climatology, 25:1965–1978. IPCC. (2014). Climate change 2014: synthesis report. Contribution of Working Groups I, II and III to the fifth assessment report
of the Intergovernmental Panel on Climate Change.
Jabran K., Doğan Mehmet N., Farooq S., Onen H. (2015). İklim Değişikliği ve İstilacı Bitkiler – Genel Bakış. in Onen H, eds.
Türkiye İstilacı Bitkiler Kataloğu. Gida, Tarim Ve ve Hayvancilik Bakanliği Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanlığı.
Jentsch A., Kreyling J., Boettcher-Treschkow JR., Beierkuhnlein C. (2009). Beyond gradual warming: extreme weather events
alter flower phenology of European grassland and heath species. Global Change Biology, 15(4):837-849.
Jump AS., Penuelas J. (2005). Running to stand still: adaptation and the response of plants to rapid climate change. Ecology Letters, 8(9):1010-1020.
Kadıoğlu İ. (1989). Çukurova buğday ekiliş alanlarında görülen yabani yulaf (Avena spp.) türleri gelişme biyolojileri, buğday ile
karşılıklı etkileşimleri ve kontrol olanakları üzerinde araştırmalar. Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Doktora tezi.
Kadioglu I., Farooq S. (2017). Increasing cases of herbicide resistant weeds in Turkey: Is there enough research to tackle the
problem?. In: Proceedings of VIII International Agriculture Symposium "AGROSYM 2017" Jahorina, 5-8 October 2017,
Bosnia and Herzegovina.
Kadıoğlu İ., Uluğ E., Üremiş İ., Uygur FN., Boz Ö. (1993). Çukurova buğday ekim alanlarında görülen yabani yulaf (Avena sterilis L.)’ın ekonomik zarar eşiği üzerinde araştırmalar. Türkiye I. Herboloji Kongresi (3-5) Şubat 1993, Bildiri Kitabı,
Adana, 249-255
Kadioğlu İ., Üremİș I., Uluğ E., Boz Ö., Uygur FN. (1998). Researches on the economic thresholds of wild oat (Avena sterilis L.)
in wheat fields in Çukurova region of Turkey. Türkiye Herboloji Dergisi, 1(2):18-24. Kang MS., Banga SS. (eds.). (2013). Combating climate change: an agricultural perspective. CRC Press.
Karger DN., Conrad O., Böhner J., Kawohl T., Kreft H., Soria-Auza RW., Zimmermann NE., Linder HP., Kessler M. (2017).
Climatologies at high resolution for the earth’s land surface areas. Scientific Data, doi:10.1038/sdata.2017.122. 4
Kriticos DJ., Watt MS., Potter KJB., Manning LK., Alexander NS., Tallent-Halsell N. (2011). Managing invasive weeds under climate change: Considering the current and potential future distribution of Buddleja davidii. Weed Research, 51:85–96.
Leguizamon ES., Fernandez-Quintanilla C., Barroso J., Gonzalez-Andujar JL. (2005). Using thermal and hydrothermal time to
model seedling emergence of Avena sterilis ssp. ludoviciana in Spain. Weed Research, 45(2):149-156. Macfadyen S., Kriticos DJ. (2012) Modelling the geographical range of a species with variable life-history. PLoS One, doi:
10.1371/journal.pone.0040313 7.
Onen H., Farooq S. (2015) Current Status and Future Prospects of Invasive Plants in Turkey. CIHEAM Watch Letter, 33.
Onen H., Ozcan S. (2010) İklim Değişikliğine Bağlı Olarak Yabancı Ot Mücadelesi. İklim Değişikliğinin Tarıma Etkileri ve Alınabilecek Önlemle. pp 336–357.
Ozturk T., Türkeş M., Kurnaz ML. (2014). Analysing projected changes in future air temperature and precipitation climatology
of Turkey by using RegCM4. 3.5 climate simulations, Aegean Geography Journal, 20:17–27.
Ozturk T., Turp MT., Türkeş M., Kurnaz ML. (2017). Projected changes in temperature and precipitation climatology of Central Asia CORDEX Region 8 by using RegCM4. 3.5. Atmospheric Research,Atmos Res 183:296–307.
Pearson RG., Dawson TP. (2003). Predicting the impacts of climate change on the distribution of species: are bioclimate
envelope models useful?. Global Ecology and Biogeography, 12(5):361-371.
Kadioglu and Farooq, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 1-13
13
Peters K., Breitsameter L., Gerowitt B. (2014). Impact of climate change on weeds in agriculture: a review. Agronomy for
Sustainable Development, 34(4):707-721.
Petit S., Boursault A., Le Guilloux M., Munier-Jolain N., Reboud X. (2011). Weeds in agricultural landscapes. A review. Agronomy for Sustainable Development, 31:309–317.
Petitpierre B., Kueffer C., Broennimann O., Randin C., Daehler C., Guisan, A. (2012). Climatic niche shifts are rare among
terrestrial plant invaders. Science, 335(6074):1344-1348.
Phillips SJ., Anderson RP., Schapire RE. (2006). Maximum entropy modeling of species geographic distributions. Ecological Modelling, 190(3):231-259.
R Development Core Team. (2017). R: a language and environment for statistical computing, version 3.3.2. Vienna, Austria:
Foundation for Statistical Computing.
Rasmussen K., Thyrring J., Muscarella R., Borchsenius F. (2017). Climate-change-induced range shifts of three allergenic ragweeds (Ambrosia L.) in Europe and their potential impact on human health. PeerJ, 5:e3104.
Sanchez del Arco M., Torner C., Quintanilla, CF. (1995). Seed dynamics in populations of Avena sterilis ssp. ludoviciana. Weed
Research, 35(6):477-487
Şekercioĝlu ÇH., Anderson S., Akçay E., Bilgin R., Can ÖE., Semiz G., Tavşanoĝlu Ç., Yokeş MB., Soyumert A., Ipekdal K., Saĝlam IK., Yücel M., Nüzhet Dalfes H. (2011). Turkey’s globally important biodiversity in crisis. Biological
Conservation, 144(12):2752-2769.
Shabani F., Kumar L., Taylor S. (2012). Climate Change Impacts on the Future Distribution of Date Palms: A Modeling Exercise
Using CLIMEX. PLoS One, 7 doi: 10.1371/journal.pone.0048021 Shirtliffe SJ., Entz MH. (2005). Chaff collection reduces seed dispersal of wild oat (Avena fatua) by a combine harvester. Weed
Science, 53(4):465-470.
Shirtliffe SJ., Kenkel NC., Entz MH. (2002). Fractal analysis of seed dispersal and spatial pattern in wild oats. Community
Ecology, 3(1):101-107. Šilc U., Vrbničanin S., Božić D., Čarni A., Stevanović ZD. (2009). Weed vegetation in the north-western Balkans: diversity and
species composition. Weed Research, 49(6):602-612.
Sizer V., Tepe I. (2016). Diyarbakır’da buğday alanlarında bulunan kısır yabani yulaf (Avena sterilis L.) biyotiplerinin
Clodinafop-Propargyl ve Mesosulfuron-Methyl+ Iodosulfuron-Methyl-Sodium’a duyarlılıklarının belirlenmesi. Turkish Journal of Weed Science, 19(2):10-19.
Skov F., Svenning JC. (2004). Potential impact of climatic change on the distribution of forest herbs in Europe. Ecography,
27(3):366-380.
Swets JA. (1988). Measuring the accuracy of diagnostic systems. Science, 240(4857):1285-1293. Taylor S., Kumar L., Reid N., Kriticos DJ. (2012). Climate change and the potential distribution of an invasive shrub, Lantana
camara L. PLoS One, 7 doi: 10.1371/journal.pone.0035565.
Thuiller W., Georges D., Engler R. (2014). biomod2: Ensemble platform for species distribution modeling. R package version
3.1-64. Availablt at: http://CRAN. R-project. org/package= biomod2 (accessed February 2017). Thurston JM., Phillipson A (1976) Distribution. In Wild Oats in World Agriculture, pp. 19–64. Ed D.P. Jones. London, UK:
Agricultural Research Council.
Tubiello FN., Soussana JF., Howden SM. (2007). Crop and pasture response to climate change. Proceedings of the National
Academy of Sciences, 104(50):19686-19690. Türkseven S. (2011). Marmara bölgesi buğday alanlarında yabani yulaf (Avena fatua L.) ve kısır yabani yulaf (Avena sterilis
L.)'ın herbisitlere dayanıklılığının araştırılması. Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi.
Tursun N. (2012). Buğday ekim alanlarında görülen kısır yabani yulaf (Avena sterilis L.)’ın Fenoxaprop-p-ethyl etkili maddeli
herbisitlere karşı dayanıklılığının hızlı test yöntemi ile belirlenmesine yönelik araştırmalar. Tarım Bilimleri Araştırma
Dergisi, 5(2):161-166.
Tylianakis JM., Didham RK., Bascompte J., Wardle DA. (2008). Global change and species interactions in terrestrial ecosystems.
Ecology Letters, 11(12):1351-1363.
Uludağ A. (2003). Doğu Akdeniz Bölgesi'nde buğday tarlalarındaki yabani yulafın (Avena sterilis) bazı graminisitlere oluşturduğu dayanıklılık üzerinde araştırmalar (Doctoral dissertation, Ege Üniversitesi).
Walck JL., Hidayati SN., Dixon KW., Thompson KEN., Poschlod P. (2011). Climate change and plant regeneration from seed.
Global Change Biology, 17(6):2145-2161.
Walther GR., Roques A., Hulme PE., Sykes MT., Pyšek P., Kühn I., Czucz B. (2009). Alien species in a warmer world: risks and opportunities. Trends in Ecology & Evolution, 24(12):686-693.
©Türkiye Herboloji Derneği, 2017
Geliş Tarihi/Received: Mayıs/May, 2017
Kabul Tarihi/Accepted: Eylül/September, 2017
To Cite: Kadıoğlu İ. and Farooq S. (2017). Potential Distribution of Sterile Oat (Avena sterilis L.) in Turkey under
Changing Climate (In English with Turkish Abstract). Turk J Weed Sci, 20(2):1-13. Alıntı için: Kadıoğlu İ. ve Farooq S. (2017). İklim Değişkliğine Bağlı Olarak Türkiye'de Kısır Yabani Yulafın (Avena sterilis
L.) Potansiyel Dağılımı. Turk J Weed Sci, 20(2):1-13.
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:14-18
14
Araştırma Makalesi / Research Article
Su Mercimeği (Lemna minor L.) Bitkisinin Arsenik Giderim
Verimliliği
Süleyman TOPAL, Duygu ŞİŞEK
Dumlupınar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Kütahya *Sorumlu Yazar E-mail: [email protected]; Tel: +90 0535 253 92 32
Özet Son yıllarda atık suların arıtılmasında biyolojik sistemlerin kullanılması giderek yaygınlaşmaktadır. Bu sistemler pek
çok bitki türü ve mikroorganizmanın dahil olduğu düşük maliyetli ve doğa dostu sistemler olarak bilinirler. Doğal arıtım tekniklerinden olan bitkisel arıtımın en yaygın kullanım biçimlerinden biri Lemna minor L.(su mercimeği) bitkisi ile
sağlanmaktadır. Bu çalışmada, Lemnaceae familyasına ait sucul bir makrofit olan L. minor bitkisinin arsenik giderim
verimliliği araştırılmıştır. Laboratuar koşullarında yetiştirilen L. minor bitkisine 100, 200 ve 300 µg/L
konsantrasyonlarında arsenik trioksit (As2O3) ağır metali uygulanmıştır. Deneysel çalışmalar eşit hacimlerdeki
tanklarda 20 günlük sürede yürütülmüş, deneylerin sonunda suda kalan ve bitkide biriken As2O3 değerleri
ölçülmüştür. Yapılan ölçümler sonucu, sudaki arsenik konsantrasyonlarının 300, 200 ve 100 µg/L’den sırasıyla
151,2, 105,5 ve 45,5 µg/L’e azaldığı belirlenmiştir. Uygulanan tüm konsantrasyonlarda arsenik giderim verimliliği
yaklaşık %50’dir. Bu çalışmanın sonucunda elde edilen veriler ışığında, bu bitkinin uygun sistemlerle birleştirilerek arsenik kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde alternatif bir arıtım tekniği olarak kullanılmasını ve bu hususta projeler
geliştirilmesini öngörmekteyiz.
Anahtar Kelimeler: Ağır metal, arsenik, Lemna minor, su kirliliği.
Arsenic Removal Efficiency of Duckweed (Lemna minor L.) Plant
Abstract
In recent years, the use of biological systems in wastewater treatment has become increasingly widespread. These
systems are known as low cost and environment friendly systems in which many plant species and microorganisms are
involved. One of the most common uses of plant treatment, which is one of the natural remediation techniques, is
provided by Lemna minor L. (Duckweed) plant. Arsenic removal efficiency of L. minor, an aquatic macrophyte
belonging to the family Lemnaceae was tested in this study. Arsenic trioxide (As2O3) in concentrations of 100, 200 and
300 μg/L was applied to L. minor plants grown under laboratory conditions. Experimental studies were conducted over a
period of 20 days in tanks of equal volume. At the end of the experiment, the concentration of As2O3 remaining in the
water and accumulated in the plant was measured. As a result of measurements, it was found that As concentrations was
decreased to 151.2, 105.5 and 45.5 μg/L, in 300, 200 and 100 300 μg/L treatments, respectively. The As removal was
approximately 50% in all applied concentrations of As. In the light of the result obtained from this study, we anticipate
that this plant will be combined with appropriate systems and used as an alternative treatment technique in areas where
As pollution is intense and the projects should be developed on this subject.
Key Words: Heavy metal, arsenic, Lemna minor, water pollution
GİRİŞ
Arsenik yerkabuğunda en çok bulunan ağır
metallerden biridir ve insan da dahil olmak üzere
pek çok organizma üzerinde toksik etkisi
bulunmaktadır. İnsan sağlığını başta kanser olmak
üzere çeşitli yollarla tehdit eden bu ağır metalin
ülkemizdeki içme sularında da kritik değerlere
ulaştığı bilinmektedir (Başkan, 2009). Sulardan
ağır metallerin arıtımı için birçok yöntem ve
teknik geliştirilmiştir. İleri arıtım mekanizmaları
yüksek teknoloji, enerji ve kimyasalları
gerektirmektedir. Bu yüzden gelişmiş ülkelerde
maliyeti ucuz, çevre dostu doğal arıtım
sistemlerinin son yıllarda önemi giderek
Available at: www.journal.weedturk.com
Turkish Journal of Weed Science
© Turkish Weed Science Society
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:14-18
15
artmaktadır (Artan, 2007). Doğal arıtım
tekniklerinden olan bitkisel arıtımın en yaygın
kullanım biçimlerinden biri Lemna minor L.
bitkisi ile sağlanmaktadır. L. minor ile yapılan
çalışmalarda bu bitkinin pH, çözünmüş oksijen,
askıda katı madde (AKM), bulanıklık, kimyasal
oksijen ihtiyacı (KOİ), organik madde gibi su
kalitesini belirleyen parametreler üzerinde olumlu
etki yaptığı belirlenmiştir (Uysal, 2013; Yılmaz,
2004). Ayrıca ağır metallerin absorbsiyonunda da
oldukça verimli olduğu gösterilmiştir. Cd, Cr, Cu,
Zn, Ni gibi ağır metaller kullanılarak yapılmış
olan çalışmalarda L. minor’un bu ağır metalleri
sudan yüksek oranda alarak suyu temizlediği
ortaya konulmuştur (Kocataş, 1999; Saygıdeğer ve
ark., 2005; Akın ve ark., 2007).
Yapılan bir çalışmada L. minor bitkisinin ağır
metal giderimi araştırılmıştır. 100 mL’lik ve 200
mL’lik kesikli reaktörlerde yürütülen çalışmada
Cd, Cu ve Pb olmak üzere 3 farklı ağır metal
kullanılmıştır. Deneyler sonunda Cd bulunan (5
ve 10 mg/L) 100 mL’lik kesikli reaktörlerde
yaklaşık %96, Cu bulunan (10 ve 20 mg/L)
reaktörlerde %89, Pb bulunan (10 ve 20 mg/L)
reaktörlerde %98-100 oranında arıtım
gözlenirken 500 mL’lik kesikli reaktörlerde ise
Cd’un %90, Cu’ın %89, Pb’nun %98-100
oranında arıtımının meydana geldiği
belirtilmiştir (Artan, 2007).
Yapay olarak kirletilmiş sularda bazı sulak
alan bitkilerinin absorbsiyon potansiyelleri ve
ağır metallerin bitki büyümelerine olan etkileri
incelenmek amacyla yapılan bir çalışmada,
Ceratophyllum demersum L., Hydrilla verticillata
(R.f) Royle, Hydrocharis dubia L. ve Salvinia
natans (L.) bitkileri As, Cr, Cu, Pb, Zn ağır
metallerinin karışımını içeren sularda
yetiştirilmiştir. Deneyler sonunda H. verticillata
bitkisi As, Cr, Cu, Pb ağır metallerini sudan
büyük oranda temizlemiştir. Suya batık şekilde
bulunan H.verticillata bitkisinin yüksek oranda
As ve metal iyonunu sudan alabilme yeteneği
bitkinin biyokütle oranının yüzeyde büyük oranda
bulunması ile açıklanmıştır.
Ayrıca deneylerde kullanılan tüm sulak alan
bitkilerinin metal iyonlarını kayda değer biçimde
biriktirdiği kaydedilmiştir (Pb > Cr > Cu > Zn >
As) (Park ve ark., 2011).
MATERYAL VE YÖNTEM
Çalışmada kullanılan L. minor Ege Üniversitesi
Botanik Bahçesi ve Herbaryum Araştırma ve
Uygulama Merkezi’nden temin edilmiştir.
Laboratuvarımıza getirilen L. minor tanklara
yerleştirilerek iki hafta süre boyunca 25°C
sıcaklık, 350 μmolm-2s-1 ışık şiddetinde ve 12
saat fotoperiyotta ortama adaptasyonu ve
yetiştirilmesi sağlanmıştır. Deneylerde
kullanılmak üzere toplananbitkilerin tayini
“Flora of Turkey and East Eagean Islands”
kullanılarak yapılmıştır (Davis ve ark., 1988) .
Deneylerde kullanılmak üzere özdeş 12 tanka
(100×30×40 cm) eşit hacimde deiyonize saf su
(10 L) konulmuştur. Stok tanklarında yetiştirilen
L. minor tanklarda bulunan suların yüzeyini %75-
80 oranında kaplayacak şekilde dağıtılmıştır (85-
90 gr) (Resim 1a). Tanklara bitkilerin
beslenebilmesi için gerekli birleşiklerden oluşan
Hoagland (Hoagland ve Arnon) besin çözeltisi
(0,05 M) ilave edilmiştir.
Resim 1. Tanklara yerlestirilmiş L. minor bitkisiyle
olusturulan deney düzeneğinin genel görünüşü (a) ve deneyler
sonunda sudan ve bitkiden alınmış olan numuneler (b)
Ayrıca bitkinin canlılığını sürdürebilmesi için
gerekli optimum şartlar sağlanmıştır (25°C
sıcaklık, 350 350 μmolm-2s-1 ışık şiddeti ve 12
sa fotoperiyot). Eşit şekilde oksijen dağılımı ve
su sirkülasyonunu sağlamak amacıyla tüm
tanklara oksijen tüpleri yerleştirilmiştir.
Tanklar L. minor bitkisine uygulanacak As
ağır metal konsantrasyonuna göre
gruplandırılmıştır. Deneyler 3 tekrarlı şekilde
yapılmıştır. Arsenik trioksit (As2O3)’in üç farklı
konsantrasyonu (100, 200 ve 300 μg/L)
uygulanmıştır.
Deneyler 20 günlük periyotta
gerçekleştirilmiştir. Deney süresi sonunda her bir
akvaryumdan su ve bitki numuneleri alınarak
analiz edilmiştir (Resim 1b). Kurutulan bitki
numunelerinden 0,5 gr alınarak mikrodalga
sisteminde yakılmıştır. Yakma islemi sonrasında
numune hacimleri 20 ml son hacim olacak
şekilde saf su ile tamamlanmıştır. Bitki
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:14-18
16
numunelerinin ham sonuçları 0,5/20=40
seyreltme faktörü ile çarpılarak sonuçlar μg/L
olarak verilmiştir. Su numuneleri herhangi bir
seyreltme yapılmaksızın okunmuş ve sonuçlar
μg/L olarak belirtilmiştir. Okumalar Perkin
Elmer Marka Optima 7000 DV cihazı ile
yapılmıştır. As belirlemeleri 188,985 nm dalga
boyunda hidrür sistemi ile yapılmıştır (Huot ve
ark., 2001).
Verilerin Analizi
Çalısma sonucunda elde edilen veriler, JMP SAS
(1995) programı kullanarak istatistiksel açıdan
değerlendirilmistir. L. minor bitkisinin As temizleme
özelliği ile farklı As konsantrasyonları arasındaki
ilişkiyi belirlemek için F-testi uygulanmıştır. F
testinden elde edilen sonuçlara göre; L. minor
bitkisinin artan arsenik konsantrasyonu ile
bitkinin bünyesinde biriktirdiği arsenik
konsantrasyonu arasında istatistiksel açıdan önemli
bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir (F=932,96;
p<0,05; Çizelge 1). Varyans analizi (ANOVA) test
sonuçlarına göre ortalama değerlerinde fark olduğu
saptanan konsantrasyonlar üzerinde Tukey çoklu
karşılaştırma testi uygulanarak ilişkiler ortaya
konulmuştur (Little ve Hills; 1978).
BULGULAR
L. minor bitkisinin sudan arsenik giderimi
özelliği ile farklı arsenik konsantrasyonları
arasındaki ilişki ortaya konmuş ve F testinden
elde edilen sonuçlara göre; sudaki arsenik
konsantrasyonu arttıkça bitkinin arsenik giderimi
özelliğinin arttığı tespit edilmiştir (F=383,11;
p<0,05; Çizelge 1). Konsantrasyonlar kendi içinde
değerlendirildiğinde 300 µg/L konsantarsyonda en
fazla arseniğin sudan temizlendiği hesaplanmıştır.
Çizelge 1: Farklı arsenik konsantrasyonlarında yetiştirilen L. minor
bitkisinin sudaki arsenik giderim miktarlarının karşılaştırıldığı
ANOVA sonuçları (Ort±SE: Ortalama ± Standart Hata).
Konsantrasyon
(μg/L)
Ort±SE
(μg/L)
Tukey testi
sonuçları
0 0,4 ± 0,004 D
100 48,8 ± 1,89 C
200 110,0±2,96 B
300 163,2 ±6,36 A
L. minor bitkisinin sudan arsenik giderimi
özelliği ile farklı As konsantrasyonları arasındaki
iliski ortaya konmus ve F testinden elde edilen
sonuçlara göre; sudaki arsenik konsantrasyonu
arttıkça bitkinin bünyesinde biriktirdiği arseniğin
arttığı tespit edilmiştir (F=383,11; p<0,05;
Çizelge 2).
Çizelge 2. Farklı arsenik konsantrasyonlarında yetistirilen L.
minor bitkisinin bünyesinde biriktirdiği arsenik miktarlarının
karsılastırıldığı ANOVA sonuçları (Ort±SE: Ortalama ±
Standart Hata).
Konsantrasyo
n (μg/L) Ort± SE
(μg/L)
Tukey testi sonuçları
0 543,3 ± 61,7 D
100 15324 ± 640,03 C
200 26189,7 ±618,9 B
300 37381,3 ±511,7 A
TARTIŞMA
L. minor ile yapılan çalışmalarda bu bitkinin pH,
çözünmüş oksijen, askıda katı madde, bulanıklık,
kimyasal oksijen ihtiyacı, organik madde gibi su
kalitesini belirleyen parametreler üzerinde olumlu
etki yaptığı belirlenmiştir. Ayrıca ağır metallerin
absorbsiyonunda da oldukça verimli olduğu
gösterilmiştir. Cd, Cr, Cu, Zn, Ni gibi ağır metaller
kullanılarak yapılmış olan çalışmalarda L.
minor’un bu ağır metalleri sudan yüksek oranda
alarak suyu temizlediği ortaya konulmuştur
(Kocataş, 1999; Yılmaz, 2004; Saygıdeğer ve ark.,
2005; Akın ve ark., 2007; Artan, 2007; Başkan,
2009).
Yeni Zellanda’da Waikato Nehri’nden
toplanan bazı sucul makrofitlerde aşırı arsenik
konsantrasyonunun belirlenmesinin ardından su
teresinin (Lepidium sativum L.) arseniği biriktirme
özelliğiyle ilgili çalışmalar yapılmıştır. Doğadan
toplanarak sera koşullarına adapte edilmiş su teresi
bitkileri arsenik içeren deneysel kaplarda
yetiştirilmiştir. Bitkiler 0,4 mg/L arsenik
konsantrasyonun üzerindeki seviyelerdeki
konsantrasyonlarda yetiştirilmiştir. Deneyler
sonunda bitkide yaş ağırlık baz alınarak yaprak ve
gövdede sırasıyla 29 mg/kg ve 15 mg/kg arsenik
konsantrasyonu tespit edilmiştir. Buradaki yüksek
konsantrasyona rağmen sera koşulları altında
bitkide gözlenen arsenik doğal şartlarda yetişen
bitkilerdeki arsenik konsantrasyonlarından beş kat
daha düşük olduğu belirtilmiştir. Çünkü doğal
koşullar altında su teresi bitkisinden alınan
örnekler bitkinin yaklaşık 35 mg/L arseniği
akümüle edebildiğini göstermiştir (Robinson ve
ark., 2003).
Endüstriyel faaliyetler sonucu hava ve su
kirliliğinde önemli payı olan Cr (VI) iyonlarının L.
minor L. ile atık su arındırılmasını araştırdığı
çalışmada farklılık olarak devamlı akışa sahip
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:14-18
17
havuz sistemi kullanmıştır. Farklı krom
konsatrasyonlarında yapılan çalışmada düşük
krom konsatrasyonlarında kullanıma uygun sonuç
veren L. minor, yüksek konsantrasyon gruplarında
(2,0mg/L) düşük verimde çalıştığı gözlemlenmiştir
(Uysal, 2013)
Pb, Cd, Cr, Ni, Zn ve Cu kirliliği bulunan
Sultansazlığı’nda yapılan çalışmada, bitkilerdeki
söz konusu olan elementlerin bulunma miktarı ile
sediment ve suda bulunma miktarları arasında
pozitif korelasyon olduğunu gözlemlenmiş,
ayrıca Typha Angustifolia L. köklerinin,
yapraklarından daha fazla ağır metal akümüle
ettiği ortaya koyulmuştur. Ayrıca T. angustifolia
bitkisinin Potamogeton pectinatus (L.) Börner
bitkisine göre daha fazla miktarda ağır metal
birikimi olduğu saptanmıştır (Demirezen ve
Aksoy, 2004).
Doğada yaygın olarak bulunan sucul makrofit
Callitriche cophocarpa Sendtn. ex Hegelm ile
yapılan bir çalışmada bitkiler 50-700 µM arasında
değişen konsantrasyonlarda Cr (VI) ağır metaline
maruz bırakılmıştır. 50 µM Cr konsantrasyonunu
içeren test gruplarında bitkilerin bitki büyümesi,
fotosentetik aktivite ve kök, yaprak morfolojisinde
belirgin farklar gözlenmemiştir. 470 mg/kg Cr
konsantrasyonundan itibaren test gruplarındaki
bitkilerin artan konsantrasyonlarda etkili bir
şekilde Cr iyonlarını topladığı ortaya konmuştur.
Ayrıca bitkinin diğer dokularına oranla en fazla Cr
iyonu birikiminin köklerde meydana geldiği
belirtilmiştir (Augustynowicz ve ark., 2010)
Suda batık şekilde bulunan köklü bitkiler
kullanılarak yapılmış olan başka bir çalışma sudan
arsenik giderimi konusunda elverişli bitki seçimine
odaklanmıştır. Typha spp., Canna spp., Colocasia
esculenta (L.) schott, Heliconia psittacorum L.f.
ve Thalia dealbata Fraser sudan arseniği alarak
biriktirebilen bitkilerdir. Deneylerde arseniğin
inorganik bir formu olan arsenat kulanılmıştır. 1
mg/L As ile işlem gören bitkiler 14-28 günde
hasat edilmiştir. C. esculenta 28 günde arseniğin
büyük bir kısmını temizlemiştir. Arsenik
akümülasyonunun başlıca kökler tarafından
gerçekleştiği gözlenmiştir (kuru ağırlığında
yaklaşık olarak 195 μg/g As). H. psittacorum
bitkisi için arsenat toksiktir. Bu sebeple yaprak ve
gövdenin köke oranı 14 günlük maruziyete
kıyasla 28 günlük maruziyet sonucunda daha
düşük olduğu ölçülmüştür.
Bitkilerin arseniği biriktirmesinde sistemde
kullanılan bitkinin seçimi, beslenme
solüsyonundaki arsenik miktarı ve maruz kalma
süresinin etkili olduğu belirtilmiştir. Maruz kalma
süresi arttıkça daha büyük oranda arsenik
giderimi olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca
arseniğe maruz kalan bitkilerin köklerinde önemli
derecede küçülme görülmüş ve bunun sebebinin
plazmoliz olduğu belirtilmiştir (Aksorn ve ark.,
2004).
Çalışmamızda doğal ortamından alınarak
laboratuar ortamına getirdiğimiz, suda serbest
yüzücü bir makrofit olan L. minor bitkisinin
arseniğin inorganik formu olan arsenik trioksit
ağır metalini alma kapasitesi araştırılmıştır. Diğer
çalışmalara parallel olarak bizim çalışmamızda da
su bitkisi olan L. minor’un arseniğin değişen
konsantrasyonlarının gideriminde etkili olduğu
gözlenmiştir. Dünya Sağlık Örgütü standartlarına
göre içme suyunda sınır değeri olarak belirlenen
10 μg/L konsantrasyon değeri göz önüne alınarak
100, 200 ve 300 μg/L konsantrasyonlarında
arsenik içeren tanklara, su yüzeyini %70-%80
oranında kaplayacak şekilde bitkiler yerleştirilmiş
ve deneyler sonucunda başlangıçtaki arsenik
konsantrasyonuna bağlı olarak suda bulunan
arseniğin değişim gösterdiği gözlenmiştir. 100
μg/L oranında arsenik bulunan tanklarda %51
oranında arıtım verimi sağlanırken, 200 μg/L’de
%45, 300 μg/L konsantrasyonunda arsenik içeren
tanklarda ise ortalama %45 oranında arsenik
giderimi olduğu belirlenmiştir. Bu verilere gore
arsenik konsantrasyonu bağlı olarak bitkinin
arseniği artan oranlarda biriktirdiğini
söyleyebiliriz. Ayrıca özellikle 300 μg/L arsenik
içeren tanklarda deneyler sonunda bitkilerde
klorofil kaybı ve ölümlerin başladığı
gözlemlerimiz arasında yer almaktadır.
SONUÇ
Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre içme
suyunda sınır değeri olarak belirlenen 10 μg/L
konsantrasyon değeri göz önüne alınarak 100, 200
ve 300 μg/L konsantrasyonlarında arsenik içeren
tanklara, su yüzeyini %70-%80 oranında
kaplayacak şekilde bitkiler yerleştirilmiş ve
deneyler sonucunda başlangıçtaki arsenik
konsantrasyonuna bağlı olarak suda ve bitkide
bulunan arseniğin değişim gösterdiği
gözlenmiştir. Suda yapılan As ölçümleri
sonucunda 300, 200 ve 100 μg/L bulunan
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:14-18
18
tanklarda ortalama olarak sırasıyla As miktarının
151,2, 10,5 ve 45,5 μg/L’ye azaldığı tespit
edilmiştir. Suda ve bitkide yapılan ölçümlerin
sonucu olarak As’nin tüm konsantrasyonlardaki
giderim oranı ortalama %50 oranında
bulunmuştur. Ayrıca, 300 μg/L arsenik içeren
tanklarda deneyler sonunda bitkilerde klorofil
kaybı ve ölümlerin başladığı gözlenmiştir. Bitkisel
arıtım sistemleri atıksudaki ağır metalin giderimi
amacıyla kullanılıyorsa hasat edilen bitkilerin
yakılması ya da güneşte kurutulması
önerilmektedir. Bitkilerin yakılmasıyla oluşan
külden metal geri kazanma işlemi yapılabilir
ya da hasat edilmiş bitki biyogaz üretimi
için kullanılabilimektedir. Eğer bizim
çalışmamızda olduğu gibi L. minor ile bir sistem
oluşturulduysa hasattan sonra yem olarak
kullanılmamalıdır (Artan, 2007).
TEŞEKKÜR
Laboratuar çalışmalarına verdikleri katkılarından
dolayı için Dumlupınar Biyoloji Bölümü’ne
teşekkür ederiz.
KAYNAKLAR
Augustynowicz J., Grosicki M., Hanus-Fajerska E., Lekka M., Waloszek A., Kołoczek H. (2010). Chromium (VI)
bioremediation by aquatic macrophyte Callitriche cophocarpa Sendtn. Chemosphere, 79:1077-1083
Akın M., Akın G. (2007). Suyun Önemi, Türkiye’de Su Potansiyeli, Su Havzaları ve Su Kirliliği. Ankara Üniversitesi Dil ve Coğrafya Fakültesi Dergisi, 47:107.
Aksorn E., Visoottiviseth P. (2004). Selection of Suitable Emergent Plants for Removal of Arsenic from
Arsenic Contaminated Water, ScienceAsia, 30:105-113.
Artan RO. (2007). Ağır Metal İçeren Atık Suların İleri Arıtımında Su Mercimeği (Lemna sp.) Bitkisinin
Kullanılması. Çukurova Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Adana
Başkan M., Pala A. (2009). İçme Sularında Arsenik Kirliliği:Ülkemiz Açısından Değerlendirme. Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi, 15(1):69-79
Davis PH., Mill RR. and Tan K. (1988). Flora of Turkey and the East Aegean Islands (10). Edinburgh: Edinburgh University Press, 210.
Demirezen D., Aksoy A. (2004), Accumulation of heavy metals in Typha angustifolia (L.) and Potamogeton
pectinatus L. living in Sultan Marsh (Kayseri, Turkey). Chemosphere, 56: 685-696
Hoagland DR., Arnon DI. (1950), The water-culture method for growing plants without soil. Circular California
Agricultural Experiment Station, 347:32.
Huot J., Liang G. a n d Schulz R. (2001). Mechanically alloyed metal hydride systems. Applied Physics A: Materials Science & Processing, 72(2):187-195.
Kocataş A. (1999). Ekoloji. Çevre Biyolojisi. Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Yayınları No:51, Ders Kitabı
Serisi No:20, 5. Baskı, 200 s, İzmir
Little TM., Hills FJ. (1978). Agricultural experimentation: design and analysis. Wiley. USA. ISBN: 9780471023524
Park S., Kang D., Kim Y., Lee SM., Chung Y., Sung K. (2011). Biosorption and growth inhibition of wetland plants in
water contaminated with a mixture of arsenic and heavy metals. Engineering in Life Sciences, 1:84-93
Robinson B., Duwig C., Bolan N., Kannathasan M., Saravanan A. (2003). Uptake of arsenic by New Zealand watercress(Lepidium sativum). The Science of the Total Environment, 301: 67-73.
Saygideğer S., Gulnaz O., Istifli E.S. Yucel N. (2005). Adsorption of Cd(II), Cu(II) and Ni(II) İons by Lemna minor L.:
Effect of Physicochemical Environment, Journal of Hazardous Materials. 126: 96-104.
Uysal U. (2013). Removal of chromium ions from wastewater by duckweed, Lemna minor L. by using a pilot system
with continuous flow. journal of Hazardous Materials, 263:486-492
Yılmaz Z. (2004). Selçuk Üniversitesi Kampüs Atıksularından Su Mercimeği (Lemna minor L.) ile Nütrient
Giderimi. Selçuk Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü. Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi,
Konya
©Türkiye Herboloji Derneği, 2017
Geliş Tarihi/ Received:Temmuz/July, 2017
Kabul Tarihi/ Accepted: Eylül/September, 2017
To Cite: Topal S. and Sisek D. (2017). Arsenic Removal Efficiency of Duckweed (Lemna minor L.) Plant (In
Turkish with English Abstract). Turk J Weed Sci, 20(2):14-18.
Alıntı için: Topal S. ve Sisek D. (2017). Su Mercimeği (Lemna minor L.) Bitkisinin Arsenik Giderim Verimliliği. Turk J Weed Sci, 20(2):14-18.
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:19-27
19
Araştırma Makalesi / Research Article
Samsun İli Kıyı Kumullarında Tespit Edilen Yabancı Bitkiler
Hamdi Güray KUTBAY1, Burak SÜRMEN2*, Şenay ULU AĞIR1, Dudu Duygu Kılıç3
1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Samsun 2Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi, Kamil Özdağ Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Karaman 3Amasya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Amasya
Sorumlu Yazar E-mail: [email protected] Tel: +90 362 3121919-5129
ÖZET
Kıyı kumul ekosistemleri, diğer doğal ekosistemlerle karşılaştırıldıklarında dünyanın çok dar bir alanında bulunmalarına
rağmen zengin biyoçeşitliliğe sahiptirler. Bununla birlikte kendilerine özgü floristik yapısı nedeniyle yüksek endemizm oranının görüldüğü önemli yerlerdir. Bu farklılıkların başlıca sebepleri arasında, taban suyu seviyesi, pH ve tuzluluk değerleri
gelmektedir. Son yıllarda kumul ekosistemleri tehdit eden tatil köyleri ve şehirleşme, turizm, yol ve liman inşaatları, tarımsal
faaliyetler, otlatma, kum çekme ve plantasyon gibi biyotik faktörler kumul vejetasyonlarda önemli tahribatlara yol
açmaktadır. Bunun sonucunda, kumulların fiziksel ve kimyasal yapıları bozulmakta ve bu alanlara yabancı bitki türleri yerleşmektedir. Bu çalışmada, Samsun kıyı kumullarındaki yabancı bitki türleri ve bu türlerin yoğunlukları ile floristik
özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, Samsun kıyı kumullarında, Terme, Çarşamba, Bafra, Ondokuz Mayıs,
Alaçam ilçelerinde yer alan toplam 149 km’lik kıyı boyunca yürütülmüştür. Bu ilçelerde belirlenen kumul alanlarda 2010-
2012 yıllarında, toplam 351 örnek parselde çalışma yürütülmüştür. Çalışma sonucunda, 39 familyaya ait 118 takson tespit edilmiş olup bunlardan 10 familyaya ait 12 takson kumul habitatlar için yabancı türler olarak belirlenmiştir. Bunlar arasında;
Xanthium strumarium L. yoğunluğu ortalama % 10.58 iken, Xanthium spinosum L., Linaria pelisseriana (L.) Mill., Imperata
cylindrica (L.) Raeuschel, Cenhrus incertus M. curtis ve Paliurus spina-christi Mill. türlerinin yoğunluğu ortalama %1’dir.
Diğer türler ise örnek parseller dışında tek bireyler halinde tespit edilmiştir. Ayrıca tespit edilen yabancı türlerin floristik bölgeleri ile hayat formları belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Yabancı bitkiler, Kıyı kumulları, Samsun.
Alien Plants in Costal Dunes of Samsun Province
ABSTRACT
Coastal dune ecosystems have rich biodiversity even though they are located in a very narrow area of the world compared to
other natural ecosystems. However, due to their unique floristic structure, they are important places where high endemism rate is seen. The main reasons for these differences are the groundwater level, pH and salinity. In recent years, biotic factors
such as urbanization, tourism, road and port constructions, holiday villages, agricultural activities, grazing, sand extraction
and plantation have caused significant damages to dune vegetation. As a result, the physical and chemical properties of the
sand dunes have been damaged, and alien species started taking places of natural flora. In this study, we aimed to determine
the density and floristic features of alien plant species in Samsun coastal sand dunes. The study was carried out along the
coast of Samsun, on a total of 149 km covering Terme, Çarşamba, Bafra, Ondokuz Mayıs and Alaçam districts. A total of
351 plots were surveyed between 2010-2012 years. As a result, 118 taxa belonging to 39 families were identified and 12 taxa
belonging to 10 families were identified as alien species for dune habitats. Xanthium spinosum L., Linaria pelisseriana, Imperata cylindrica (L.) Raeuschel, Cenhrus incertus M. curtis and Paliurus spina-christi Mill. species had a mean density
of 1%, while the mean density of Xanthium strumarium L. was 10.58%. Other species were identified as single individuals
except sample plots. The floristic regions and life forms of the alien species were determined as well.
Key words: Alien plants, Coastal dunes, Samsun.
Available at: www.journal.weedturk.com
Turkish Journal of Weed Science
© Turkish Weed Science Society
Kutbay et al., Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 19-27
20
GİRİŞ
Kıyı kumul ekosistemleri yeryüzünde çok dar
alanlarda bulunmalarına rağmen diğer ekosistemlere
göre yüksek biyoçeşitliliğe sahiptir (Carranza ve
ark., 2008). Bunun başlıca nedenleri arasında;
kendilerine özgü bitki türlerinin yer aldığı
vejetasyon tipleri ile yüksek endemizm oranı
gelmektedir (Honrado ve ark., 2010). Samsun, gerek
geniş kumul alanlarına sahip olması, gerekse sahip
olduğu iklim özellikleri nedeniyle, çok sayıda türü
barındıran ülkemizin önemli kumul alanlarındandır.
Bitki çeşitliliği yönünden önemli olan kumullar,
korumada öncelikli alanlar yani “sıcak noktalar”
olarak belirlenmelidir (Acosta ve ark., 2009).
Kumullar dinamik yapılarından dolayı kara ve su
ekosistemleri arasında geçiş (ekoton) bölgeleridir
(Acosta ve ark., 2005; Carboni ve ark., 2009; Miller
ve ark., 2010). İç kesimlere doğru gidildikçe değişen
çevresel faktörlerin etkileri sonucunda giderek
karmaşık bir yapı kazanırlar. Bu yapı, kumul
morfolojisinin değişmesine ve buna bağlı olarak
farklı bitki topluluklarının oluşmasına neden
olmakta (Attorre ve ark., 2012; Prisco ve ark., 2012)
ve kumul bitkilerinin alansal dağılımlarında
farklılıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır
(Attorre ve ark., 2012).
Kumul bitkilerin çoğu, kumul alanlardan başka
yerde yaşamlarını sürdüremezler (Uslu, 1985).
Özellikle son yıllarda artan antropojenik faktörlere
bağlı olarak, çok hassas olan kıyı kumul alanları
zarar görmekte ve farklı bitki türlerinin bu alanlara
yerleşmesine neden olmaktadır. Tatil köyleri ve
şehirleşme, turizm, yol ve liman inşaatları, tarımsal
faaliyetler, otlatma, kum çekme ve plantasyon gibi
biyotik faktörler kumul vejetasyonlarda önemli
tahribatlara yol açmaktadır. Bu faktörler kıyı
kumullarında, kumul hareketleri, taban suyu
seviyesi, kumul bünyesi, kumul pH’sı, kumul
tuzluluğu ve organik madde miktarında
değişikliklere yol açmaktadır. Böylece kumul
zonlarının bozulumasına ve floranın değişmesine
neden olmaktadır (Ağır, 2013).
Yabancı türler değişen florada yerli bitkilerin
yerini alarak doğal vejetasyonun korunmasına karşı
önemli bir tehdit oluşturmaktadır (Scharfy, 2009).
Yabancı türler, doğal türler ile doğrudan rekabet
ettiği için yerli tür çeşitliliğininin azalmasına neden
olur (Miki ve Kondoh, 2002; Ehrenfeld, 2003).
Yabancı türlerin artışı değişen toprak özelliklerini
daha da değiştirerek yeni türlerin bu alanlara
gelmesine neden olmaktadır (Ehrenfel, 2003). Bu
durum besince fakir alanların giderek
zenginleşmesine ve yeni türlerin yerleşmesine zemin
hazırlamaktadır (Sürmen ve ark., 2013; Sürmen ve
ark., 2015). Ayrıca yerli türlere göre fenotipik
esnekliği daha yüksek olan yabancı türlerin bazı
durumlarda besince fakir topraklara sahip alanlara
yerleştiği de görülmüştür (Richards ve ark., 2006;
Schumacher ve ark., 2009). Besince fakir olan
kumul ekosistemlerde çevresel faktörlerin değişimi
de yabancı türlerin yerleşmesine neden olmaktadır.
Kızılırmak ve Yeşilırmak deltalarının yer aldığı
Samsun, Karadeniz bölgesinin en geniş kumul
alanlarına sahip ilidir. Son yıllarda giderek artan
yapılaşma, yol ve imar çalışmaları bu alanlarda
biyoçeşitliliğin giderek azalmasına neden
olmaktadır. Özellikle bu faktörler kumul zonlarının
bozulmasına dolayısıyla kum karakterlerinin
değişmesine neden olmaktadır (Ağır ve ark., 2014,
2016a) Bu değişim alanlara yeni türlerin gelmesine
ve yerleşmesine neden olmaktadır.
Bu durum kumul alanların daralmasıyla birlikte,
bazı kumul zonları için tehdit oluşturmaktadır.
Özellikle şehir merkezinin de içinde bulunduğu alan
ile Tekkeköy ilçesinin batısı ve Ondokuz Mayıs
ilçesine ait kumullar tahribat faktörlerinin ağır
baskısı altındadır. Bu tahribatlar, Tekkeköy
kumullarında sanayileşme, şehir merkezi
kumullarında rekresyon, yol, turistik tesisler,
Ondokuz Mayıs kumulları ise yazlık evler ve tatil
köyleridir. Bu alanlarda özel mülkiyetler, tahsis
edilen kumullar, halk plajları ve sanayi tesisleri
araştırma yapılmasını engellemektedir.
Ağır ve ark. (2014, 2016a, 2016b), Orta
Karadeniz kumullarındaki ayırt edici ve karakter
türler ile vejetasyon tiplerini belirlemişlerdir. Bu
çalışmada ise Orta Karadeniz bölgesinin en geniş
kıyısına sahip olan Samsun ili kıyı kumullarında
bulunan yabancı bitki türleri, bu türlerin
yoğunlukları, fitocoğrafik karakterleri ve hayat
formları tespit edilmiştir. Böylece sürekli biyotik
faktörlerin baskısı altında olan kumul alanlardaki
yabancı bitkilerin tür özellikleri ortaya konmuştur.
MATERYAL VE YÖNTEM
Çalışma Alanı
Araştırma alanı, Samsun ilinin Alaçam-Terme
ilçeleri arasında bulunan Doyran, Sahilkent, Cernek,
Costal, Hürriyet, Sindel ve Çobanyatağı
lokalitelerini kapsayan toplam 149 km’lik kıyı
şeridini kapsamaktadır (Şekil 1). Bu alan içerinde
yer alan Tekkeköy’ün batısı, şehir merkezi ve
Ondokuz Mayıs kumullarında özel mülkiyetler,
tahsis edilen kumullar, halk plajları ve sanayi
tesisleri nedeniyle araştırma alanına dahil
edilmemiştir. Ayrıca araştırma alanı içerisinde
Terme İlçe sınırlarında “Gölardı Tabiatı Koruma
Alanı” ve Bafra İlçe sınırlarında “Cernek Gölü
Yaban Hayatı Koruma Alanı” bulunmaktadır.
Samsun İli kıyılarının büyük bir bölümü şehirleşme,
tatil köyleri, tarım, liman inşaatı ve yol yapımı
nedenleriyle tahribat altındadır. Bu nedenle
araştırma alanında lokaliteler belirlenirken; tahribat
dereceleri dikkate alınmıştır. Buna göre tahribatın az
olduğu lokaliteler olarak; Çobanyatağı, Cernek,
Sahilkent, Doyran ve tahribatın yoğun olduğu
lokaliteler olarak da Sindel, Hürriyet, Costal
mevkileri seçilmiştir.
Kutbay et al., Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 19-27
21
Vejetasyon Araştırması
Bitki örneklerinin toplanması ve teşhisi için 2010-
2012 yılları Nisan ve Ağustos ayları arasında arazi
çalışmaları yapılmıştır. Türlerin teşhisi için Flora of
Turkey and the East Aegaen Islands (Davis, 1965-
1985; Davis ve ark., 1988; Güner ve ark., 2000) adlı
eserden yararlanılmıştır.
Şekil 1. Çalışılan alanların lokaliteleri
Araştırma alanları genellikle kıyıdan iç kesimlere
doğru 5 faklı kumul zonundan meydana gelmektedir.
Bu zonlar kıyıdan iç kesimlere doğru sırasıyla;
sürüklenme kumul zonu (A), embriyonik kumul
zonu (B), temel kumul zonu (C), geçiş kumul zonu
(D) ve sabit kumul zonu (E) dur. Belirlenen
lokalitelerin her bir zonunda bitki türlerinin
yoğunluklarının belirlenmesi için 4×4 m
büyüklüğünde örnek parseller belirlenmiştir. 7
lokalite ve zonların tamamından toplam 351 örnek
parsel alınmıştır.
Türlerin yoğunluğu Braun-Blanquet (1964)
örtüş-bolluk skalasına göre değerlendirilmiştir
(Kılınç ve ark., 2006). Ayrıca yabancı bitki
türlerinin filoristik orjinleri (Bassett ve Crompton,
1978; Mosyakin ve Yavorska, 2014; Korakis ve ark.,
2006; Ağır, 2013; Uludağ ve ark., 2017) ile hayat
formları (Ellenberg ve Mueller-Dombois, 1967)
belirlenmiştir. Raunkier kötü mevsim şartlarında
bitkilerin sürgen organlarının veya yenilenme
tomurcuklarının almış olduğu durumu dikkate alarak
bitkileri hayat formlarına göre sınıflandırmıştır
(Kılınç ve ark., 2006) ve bu sınıflandırma tipleri
aşağıda sunulmuştur:
Fanerofitler (Ph): Yenileme tomurcuklan toprak
yüzeyinden 25cm den yukarda olan bitkiler.
Kamefitler (Ch): Yenileme tomurcuklan toprak
seviyesinden 25 cm'ye kadar olan bitkiler.
Hemikriptofitler (H): Yenileme tomurcuklan
toprağın üst tabakalannda veya toprak yüzeyinin
hemen altında olan bitkiler.
Geofitler (G): Sürgün sistemi periyodik olarak
depo organlarına indirgenen ve toprak yüzeyine
gömülü olan bitkiler.
Terofitler (T): Yaşam süreleri bir vejetasyon
dönemi ile sınırlı olan bitkiler. Uygun olmayan
dönemi tohum olarak geçiren bir yıllık ve efemerler
bitkiler.
Yabancı Türlerin Tespiti
Birbirinden farklı kaynakların incelenmesiyle
araştırma alanındaki türlerin yabancı tür olup
olmadığı ve floristik orjinleri belirlenmeye
çalışılmıştır. Bu kaynaklar; Alien flora of Turkey:
checklist, taxonomic composition and ecological
attributes (Uludağ ve ark., 2017), Invasive Species
Compendium veri bankası (CABI, 2017), Türkiye
Bitkileri Listesi/Damarlı Bitkiler (Güner ve ark.,
2012), Türkiye İstilacı Bitkiler Kataloğu (Önen,
2015), ile “Floristic records from Dadia-Lefkimi-
Soufli National Park, NE Greece” (Korakis ve ark.,
2006) adlı eserlerdir.
BULGULAR
Çalışmalar sonucunda, 39 familyaya ait 118 takson
tespit edilmiştir (Çizelge 1). Bunlardan 10 familyaya
ait 12 takson ise araştırma alanı için yabancı bitkiler
olarak değerlendirilmiştir. Bu türlerden Amaranthus
albus L., Chenepodium album L., Xanthium
spinosum L., Xanthium strumarium L., Solanum
americanum Mill., Cenchrus incertus M. Curtis,
Imperata cylindiraca (L.) Raeuschel türleri ülkemiz
için belirlenen yabancı türler arasındadır (Önen,
2015; Uludağ ve ark., 2017). Samolus valerandi L.
Linaria pelisseriana (L.) Mill. Juncus acutus L.
türleri Invasive Species Compendium (CABI, 2017)
verilerine göre Avrupa kıtası için yabancı istilacı
türlerdir. Son olarak floristik orjinlerine göre
Cyperus longus L. subsp. longus ve Paliurus spina-
christi Mill. türleri araştırma alanı için yabancı türler
olarak kabul edilmiştir. Bu türlerin, hayat formu ve
filoristik orjinleri Çizelge 2’de sunulmuştur.
Kutbay et al., Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 19-27
22
Tablo 1. Samsun ili kıyı kumulları florası
Familya / Tür
Çift Çenekliler LAMIACEAE (LABIATAE)
AMARANTHACEAE Prunella vulgaris L.
Salsola kali L. Salvia viridis L.
Amaranthus albus L. Satureja hortensis L.
ANACARDIACEAE Stachys annua L. (L.) subsp. annua var. annua
Pistacia atlantica Desf. Teucrium polium L. subsp. polium
APIACEAE (UMBELLIFERAE) Teucrium chamaedrys L. subsp. chamaedrys
Eryngium maritimum L. LINACEAE
Daucus broteri Ten. Linum bienne Miller
APOCYNACEAE OROBANCHACEAE
Apocynum venetum L. Woodson subsp. sermatiense Parentucellia viscosa (L.) Caruel
Cionura erecta ( L.) Griseb. PAPAVERACEAE
ASCLEPIADACEAE Glaucium flavum Crantz
Cynanchum acutum L. subsp. acutum L. PLANTAGINACEAE
ASTERACEAE (COMPOSITAE) Plantago scabra Moench.
Cota tinctoria var. tinctoria L. Plantago lanceolata L.
Artemisia santonicum L. POLYGONACEAE
Artemisia scoparia Waldst. et Kit. Polygonum maritimum L.
Centaurea iberica Trev. ex Sprengel Rumex crispus L.
Crepis foetida L. subsp. rhoeadifolia (M.Bieb.) Čelak. PRIMULACEAE
Echinops orientalis Trautv. Anagallis arvensis L. var. arvensis
Filago eriocephala Guss. Samolus valerandi L.
Gundelia tournefortii L. RANUNCULACEAE
Hypochoeris radicata L. Clematis vitalba L.
Jurinea kilaea Azn. RHAMNACEAE
Achillea maritima (L.) Ehrend. & Y.P.Guo subsp. maritima Paliurus spina-christi Miller
Pulicaria dysenterica (L.) Bernh. ROSACEAE
Scolymus hispanicus L. Crataegus monogyna Jacq. var. azarella
Xanthium spinosum L. Sarcopoterium spinosum (L.) Spach
Xanthium strumarium subsp. strumarium L. Rubus sanctus Schreber
BORAGINACEAE RUBIACEAE
Tournefortia sibirica L. var. sibirica Galium spurium L. subsp. spurium
Echium italicum L. SCROPHULARIACEAE
Cynoglossum creticum Mill. Linaria pelisseriana (L.) Miller
Anchusa hybrida Ten. Kickxia commutata (Bernh. ex Reichb.) Fritsch subsp.
commutata
CARYOPHYLLACEAE Verbascum sinuatum L. subsp. sinuatum var. sinuatum
Silene dichotoma Ehrh. subsp. dichotoma SOLANACEAE
Petrorhagia saxifraga L. Link Solanum americanum Mill.
Silene otites (L.) Wibel TAMARIACEAE
Silene alba (Miller) Krause. subsp. divaricata (Reichb.) Walters Tamarix smyrnensis Bunge
Spergularia media (L.) C. Presl VERBENACEAE
CHENOPODIACEAE Vitex agnus-castus L.
Chenopodium album L. subsp. album var. microphyllum Boenn. ZYGOPHYLLACEAE
CONVOLVULACEAE Tribulus terrestris L.
Calystegia soldanella (L.) R. Br. Tek Çenekliler CRASSULACEAE AMARYLLİDACEAE
Sedum pallidum M. Bieb. Pancratium maritimum L.
CRUCIFERAE (BRASSICACEAE) CYPERACEAE
Raphanus raphanistrum L. Cyperus capitatus Vandelli
Cakile maritima Scop. Cyperus longus L. subsp. longus
ELAEAGNACEAE Schoenoplectus triqueter L.
Eleagnus rhamnoides (L.) A. Schoenus nigricans L.
EUPHORBIACEAE JUNCACEAE
Euphorbia palustris L. Juncus fontanesii J. Gay Apud La Harpe subsp. pyramidatus
(L'Harpe) Snog.
Euphorbia paralias L. Juncus littoralis C. A. Meyer
Euphorbia peplis L. Juncus pygmaeus L. C. M. Richard
Euphorbia platyphyllos L. Juncus acutus L.
Euphorbia hirsuta L.
LILIACEAE
Euphorbia terracina L Ruscus aculeatus L.
FABACEAE (LEGUMINOSAE) Muscari parviflorum Desf.
Medicago x varia Martyn POACEAE (GRAMINAE)
Medicago marina L. Agrostis stolonifera L.
Medicago polymorpha L. var. polymorpha Agrostis gigantea Roth
Medicago littoralis Rohde ex Lois. var. littoralis Ammophila arenaria (L.) Link subsp. arundinacea H. Lindb.
Melilotus albus Descr. Avena barbata Pott ex Link subsp. barbata
Trifolium campestre Schreb. Bromus racemosus L.
Lotus corniculatus L. var. tenuifolius L. Cenchrus incertus M. A. Curtis
Sophora alopecuroides L. var. alopecuroides Cynodon dactylon (L.) Pers. var. dactylon
Trifolium stellatum L. Digitaria ischaemum (Schreb.) Mühlenb. subsp. asiatica
Kutbay et al., Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 19-27
23
Trifolium resupinatum L. var. resupinatum Elymus elongatus (Host) Runemark subsp. elongatus
Trifolium diffusum Ehrh. Elymus farctus (Viv.) Runemark ex Melderis subsp.
bessarabicus (Savul. et Rayss) Melderis
Trifolium arvense L. var. arvense Hordeum vulgare L.
GENTIANACEAE Imperata cylindrica (L.) Raeusch.
Blackstonia perfoliata (L.) Huds. subsp. serotina (Rchb.)
Vollm.
Lagurus ovatus (L.)
Centaurium pulchellum (Sw.) Druce Parapholis incurva (L.) C.E. Hubbard
GERANIACEAE Phleum exaratum Griseb. subsp. exaratum
Erodium cicutarium (L.) L´Her. subsp. bipinnatum (Cav.)
Tourlet
Poa angustifolia L.
HYPERICACEAE Polypogon monspeliensis L. (Desf.)
Hypericum perforatum L. Vulpia fasciculata (Forsskal) Fritsch
J. acutus türünün floristik orjini Amerika olarak
tespit edilirken, diğer türlerin 7 farklı floristik orijine
sahip olduğu belirlenmiştir. A. albus, C. incertus, C.
album, Kuzey Amerika, X. spinosum, S. americanum
ise Güney Amerika orjinlidir. C. longus L. subsp.
longus Temporal orjinlidir. Diğer türler ise
Akdeniz, İran Turan, Avrasya ve kozmopolit
orjinlidir (Çizelge 2).
Çizelge 2. Samsun ili sahil kumullarında tespit edilen yabancı bitkiler
Familya Adı Bilimsel Adı
Hayat
Formu Floristik Orjinleri
Çift Çenekliler
Amaranthaceae Amaranthus albus L. T Kuzey Amerika (Mosyakin ve Yavorska, 2014)
Asteraceae
(Compositae) Xanthium spinosum L. T Güney Amerika (Mosyakin ve Yavorska, 2014)
Xanthium strumarium L. T Iran-Turan (Mosyakin ve Yavorska, 2014)
Chenopodiaceae Chenopodium album L. T Kuzey Amerika (Bassett ve Crompton, 1978)
Primulaceae Samolus valerandi L. H Kozmopolit (Ağır, 2013)
Rhamnaceae Paliurus spina-christi Mill. P Avrasya (Korakis ve ark., 2006)
Scrophulariaceae Linaria pelisseriana (L.) Mill. T Akdeniz (Ağır, 2013)
Solanaceae Solanum americanum Mill. T Güney Amerika (Mosyakin ve Yavorska, 2014)
Tek Çenekliler
Cyperaceae Cyperus longus L. subsp. longus G Paleo Temporal (Korakis ve ark., 2006)
Juncaceae Juncus acutus L. H Amerika (Uludağ ve ark., 2017)
Poaceae
(Graminae) Cenchrus incertus M. Curtis H Avrupa-Sibirya (Ağır, 2013)
Imperata cylindrica (L.) Raeuschel T Akdeniz (Ağır, 2013)
Türlerin hayat formları incelendiğinde, 7 türün
terofit ve 3 türün hemikriptofit olduğu bulunmuştur.
Bunun dışında, geofit ve fanerofit hayat formuna
sahip birer tür tespit edilmiştir (Çizelge 2).
Türlerin lokalite ve zonlardaki yoğunlukları ile
ilgili olarak, X. strumarium türünün tüm
lokalitelerde bulunduğu tespit edilmiştir. Özellikle
Çobanyatağı’nda sürüklenme (%26,5) ve
embriyonik (%52,38) zonda, Sindel’de ise
embriyonik (%64,42), temel (%52,16) ve geçiş
(%36,88) zonlarında alınan örnek parsellerde yüksek
yoğunluklara sahiptir. X. spinosum, L. pelisseriana, I
cylindrica, C. incertus ve P. spina-christi türleri ise
farklı lokalite ve zonlara ait örnek parsellerde
ortalama %1 yoğunluğa sahiptirler (Çizelge 3). S.
valerandi, J. acutus, C. longus L. subsp. longus, S.
americanum, C. album ve A. albus türleri örnek
parsellerin dışında tek bireyler halinde tespit
edilmiştir.
Tablo 3. Lokalite ve kumul zonlarına göre yoğunlukları tespit edilen yabancı bitkiler
Bilimsel Adı Lokasyon
Kumul zonlar
A zonu B zonu C zonu D zonu E zonu
Xanthium strumarium L. Doyran 0,07 0,54 0,57 - -
Sahilkent 0,07 - - - -
Cernek 1 1,14 0,69 0,08 -
Costal 2,09 0,3 - - -
Hürriyet 0,38 0,23 0,1 0,25 -
Sindel 1,33 64,42 52,16 36,88 -
Çobanyatağı 26,5 52,38 1,67 0,27 0,22
Xanthium spinosum L. Doyran - 0,23 - - 2,10
Cernek 0,25 - - - -
Linaria pelisseriana (L.) Mill. Sahilkent - - - - 1,63
Kutbay et al., Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 19-27
24
Cernek - - - - 1,27
Imperata cylindrica (L.) Raeuschel Çobanyatağı - - - 0,36 -
Cenchrus incertus M. Curtis Doyran - 1,23 - - 0,27
Paliurus spina-christi Mill. Doyran - - - 1,45 -
Yabancı türlerin kumul zonlardaki
yoğunluklarının genel dağılımı değerlendirildiğinde,
embriyonik ve temel kumul zonlarında %10’dan
fazla, sabit kumul zonunda ise %1’den düşüktür
(Şekil 2). Lokalitelerdeki dağılım ayrıntılı olarak
incelendiğinde Sindel’de embriyonik, temel ve geçiş
kumul zonlarında, Çobanyatağı’nda ise sürüklenme
ve embriyonik kumul zonlarında yabancı tür
yoğunluğu yüksek bulunmuştur (Şekil 3).
Şekil 2. Kumul zonlardaki yabancı türlerin ortalama
yoğunluğu
Şekil 3. Lokalitelere göre kumul zonlarındaki
yabancı türlerin ortalama yoğunluğu
Şekil 4. Yabancı bitki türlerinin ortalama yoğunluğu
Son olarak tüm kumul alanlar dikkate
alındığında, 6 türün ortalama yoğunlukları Şekil 4’te
sunulmuştur. Buna göre X. strumarium en yüksek
yoğunluğa sahipken, I. cylindirica en düşük
yoğunluğa sahip türdür.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Tespit edilen türlerin filoristik orjinleri
incelendiğinde, araştırma alanının Avruba-Sibirya
filoristik bölgesinde olmasına rağmen, gerek sahip
olduğu iklim özellikleri gerekse değişen çevre
faktörlerinin etkisiyle farklı filoristik orjinli bir çok
türü barındırdığı belirlenmiştir. Belirlenen 12 tür
floristik orjinleri yönünden 8 kategoride
sınıflandırılmıştır. Bunlar; İran – Turan, Akdeniz,
Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avrasya,
Paleotemporal, Kozmopolit ve bilinmeyen filoristik
orjin kategorileridir.
Güney, Kuzey ve genel olmak üzere 6 tür
Amerika orjinlidir. A. albus, C. incertus ve C. album
Kuzey Amerika; X. spinosum ve S. americanum
Güney Amerika; J. acutus ise Amerika kökenli olup
Türkiye florasında yer alan yabancı bitkilerdir
(Güner ve ark., 2012; Uludağ ve ark., 2017). A.
albus, C. album, türleri Çobanyatağı, Sindel’de geçiş
ve sabit kumul zonunda S. americanum ise
Hürriyet’de geçiş kumul zonunda tek bireyler
halinde tespit edilmiştir. C. incertus Doyran sabit
kumul zonunda, X. spinosum türü ise Doyran’da
embriyonik ve sabit, Cernek’te ise sürüklenme
zonunda topluluk oluşturmuştur.
Kutbay et al., Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 19-27
25
Araştırma alanında iki Akdeniz orjinli bitki
bulunmaktadır. Bunlar L. pelisseriana ve I.
cylindrica türleridir. I. cylindirica Türkiye florasında
yer alan yabancı bir türdür (Güner ve ark., 2012;
Uludağ ve ark., 2017). L. pelisseriana ise Invasive
Species Compendium’ göre Britanya ve Fransa için
yabancı istilacı bir türdür (CABI, 2017). Çalışma
alanının Avrupa-Sibirya Floristik bölgesinde yer
alması ve türün istilacılık özellikleri dikkate
alındığında bu tür yabancı tür kategorisinde
değerlendirilmiştir.
X. strumarium İran-Turan kökenli olup, Türkiye
florasında yer alan yabancı bitkilerdendir (Güner ve
ark., 2012; Uludağ ve ark., 2017). Bu tür
araştırmanın yapıldığı tüm lokalitelerde
bulunmaktadır. Özellikle Sindel’de embriyonik,
temel ve sabit kumul zonlarında, Çobanyatağı’nda
ise sürüklenme ve embriyonik kumul zonlarında
yoğun olarak bulunmaktadır. Bu tür çok sayıda çiçek
ve tohum oluşturmasının yanında, tohumlarını bir
çok yolla geniş alanlara ve uzak mesafelere
taşıyabilme yeteneğine sahiptir (Eymirli ve Torun,
2012). Bu özellikler dikkate alındığında araştırma
alanında istilacılık potansiyeli en yüksek olan türdür.
Kozmopolit tür olan S. valerandi daha çok güney
temporal bölgelerde kumlu ve tuzlu habitatlarda
yaygındır (Hultén ve Fries, 1986). Ayrıca, Invasive
Species Compendium’a Avrupa için istilacı yabancı
tür kabul edilmektedir (CABI, 2017). Çobanyatağı
geçiş kumul zonunda tek bireyler halinde tespit
edilen S valerandi yabancı tür kategorisinde
değerlendirilmiştir.
P. spina-christi, Avrasya kökenli olup (Korakis
ve ark., 2006) daha çok Iran–Turan bölgesinin kuzey
ve doğu bölgelerinde bulunmaktadır. Kurak
topraklarda iyi gelişen bu bitki (Tilki ve Kebeşoğlu,
2009) Doyran’da geçiş kumul zonunda topluluklar
oluşturmuştur. Alaçam ilçesinde yaz mevsiminin
diğer lokalitelere göre daha kurak geçmesi (Ağır,
2013) P. spina-christi türünün bu alana yerleşmesini
sağlamaktadır. Bu özellkler göz önünde
bulundurulduğunda P. spina-christi kumul alanlar
için yabancı tür olarak değerlendirilmiştir.
Paleo temporal orjinli olan C. longus L. subsp.
longus ise bataklık, göl, nehir, kanal ve hendek gibi
tatlı su kaynaklarının bulunduğu habitatları tercih
eder (Korakis ve ark., 2006). Kumlu ve tuzlu
habitatları tercih etmeyen C. longus L. subsp.
longus, Çobanyatağı’nda sabit kumul zonunda tespit
edilmiştir. Bu durum çevresel faktörlerin
değiştiğinin bir göstergesidir. Gerek floristik orjini
gerekse habitat tercihi dikkate alındığında C. longus
L. subsp. longus kumul alanlar için yabancı tür
olarak değerlendirilmiştir.
Değerlendirmeye aldığımız son tür ise J. acutus,
floristik orjini tam olarak bilinmemesine rağmen,
Uludağ ve ark., (2017) Amerika orjinli orjinli olduğu
belirtmiştir. Ayrıca Avrupa için istilacı tür listesinde
yer alan (CABI, 2017) J. acutus araştırma
alanlarından Doyran ve Cernek’te sabit kumul
zonunda tespit edilmiştir. Habitat tercihi ise nemli
ve tuzlu alanlar ile tahribat altındaki alanlardır
(Apaydın, 2009). Bu özellikler dikkate alındığında
kumul alanlar için yabancı tür olarak
değerlendirilmiştir.
Yabancı türlerin hayat formları incelendiğinde;
yedi türün terofit (I. cylindrica, S. americanum, L.
pelisseriana, C. album, X. spinosum, X. Strumarium
ve A. albus), üç türün (S. valerandi, J. acutus, C.
incertus) hemikriptofit hayat formuna sahip olduğu
bulunmuştur. Bu durum kumul habitatlardaki hayat
formu dağılımıyla uyumludur (Spanou, 2006).
Yapılan bir çok çalışmada terofit hayat formuna
sahip türler daha yüksek bulunmuştur. Örneğin,
İtalya kumullarında terofit %35 (Fenu ve ark.,
2012), Hatay kumullarında terofit %46,05 ve
hemikriptofit %19,74 (Altay ve Öztürk, 2012)
oranlarına sahiptir. Ayrıca terofitik türlerin kıyıdan
iç kesimlere doğru artığı tespit edilmiştir (Çakan ve
ark., 2011). Böylece terofit ve hemikriptofit hayat
formuna sahip yabancı türlerin kumul habitatlara
daha kolay yerleştiğini söyleyebiliriz.
Sonuç olarak, bu çalışmada 12 bitki türü Samsun
kumulları için yabancı olarak değerlendirilmiştir.
Kıyı habitatlarında 130 yabancı türün (Uludağ ve
ark., 2017) olduğu dikkate alındığında, Samsun
kumullarındaki yabancı tür sayısının az olması
sevindiricidir. Tespit ettiğimiz 12 türün 7’si Uludağ
ve ark. (2017) tarafından belirlenen listedeki
türlerdir. Diğer beş tür ise Avrupa istilacı bitkiler
envanteri (CABI, 2017), türlerin floristik orjinleri,
habitat tercihleri ve üreme özellikleri dikkate
alınarak belirlenmiştir. Ayrıca bu çalışmada, yabancı
tür listesinin yanında, lokalite ve kumul zonları
ölçeğinde türlerin yoğunluklarının verilmesi
çalışmanın önemini artırmaktadır.
KAYNAKLAR
Acosta A., Carranza ML. and Izzi CF. (2005). Combining land cover mapping of coastal dunes with vegetation analysis. Applied
Vegetation Science, 8:133–138.
Acosta A., Carranza ML. and Izzi CF. (2009). Are there habitats that contribute best to plant species diversity in coastal dunes? Biodiversity and Conservation, 18:1087–1098.
Ağır SU. (2013). Samsun Kıyı kumullarındaki bitki biyoçeşitliliği üzerine araştırmalar. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (PhD.
Thesis). In Turkish with English abstract.
Kutbay et al., Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 19-27
26
Ağır SU., Kutbay HG., Karaer F., Surmen B. (2014). The classification of coastal dune vegetation in Central Black Sea Region
of Turkey by numerical methods and EU habitat types. Rendiconti Lincei Scienze Fisiche e Naturali, 25:453–460.
Ağır SU., Kutbay HG., Surmen B. (2016a). Plant diversity along coastal dunes of the Black Sea (North of Turkey). Rendiconti Lincei Scienze Fisiche e Naturali, 27:443–453.
Ağır SU., Kutbay HG., Surmen B. (2016b). Species co-occurence in coastal dunes in North of Turkey. Rendiconti Lincei Scienze
Fisiche e Naturali, 27:729–736.
Altay V., Öztürk M. (2012). Land degradation and halophytic plant diversity of Milleyha wetland ecosystem (Samandağ-Hatay), Turkey. Pakistan Journal of Botany, 44:37-50.
Apaydın Z., Kutbay HG., Özbucak T., Yalçın E., Bilgin A. (2009). Relationship between vegetation zonation and edaphic factors
in a salt-marsh community (Black Sea Coast). Polish Journal of Ecolology, 57: 99-112.
Attorre F., Maggini A., Di Traglia M., De Sanctis M., Vitale M. (2012). A methodological approach for assessing the effects of disturbance factors on the conservation status of Mediterranean coastal dune systems. Applied Vegetation Science,
16:333–342.
Bassett IJ. and Crompton CW. (1978). The biology of Canadian weeds. Canadian Journal of Plant Science, 58:106l-1072.
Braun-Blanquet J. (1964). Pflanzensoziologie: Grundzuge der Vegetationskunde. Springer, Vienna. CABI (2017). Invasive Species Compendium. Wallingford, UK: CAB International.
Carboni M., Carranza ML., Acosta A. (2009). Assessing conservation status on coastal dunes: a multiscale approach. Landscape
and Urban Planning, 91:17–25.
Carranza ML., Acosta ATR., Stanisci A., Pirone G., Ciaschetti G. (2008). Ecosystem classification for EU habitat distribution assessment in sandy coastal environments: an application in central Italy. Environmental Monitoring and Assessment,
140:99–107.
Çakan H., Yılmaz KT., Alphan H., Ünlükaplan Y. (2011). The classification and assessment of vegetation for monitoring coastal
sand dune succession: the case of Tuzla in Adana, Turkey. Turkish Journal of Botany, 35:697-711. Davis PH. (1965-1985). Flora of Turkey and the East Aegean Islands, Vol. 1-9, Edinburgh University Press, Edinburgh.
Davis PH., Mill RR., Tan K. (1988). Flora of Turkey and the East Aegean Islands (supplement), Vol. 10, Edinburgh
University Press, Edinburgh.
Ehrenfeld JG. (2003). Effects of exotic plant invasions on soil nutrient cycling processes. Ecosystems, 6: 503-523. Ellenberg H., Mueller-Dombois D. (1967). A key to Raunkiaer life forms with revised subdivisions. Berichte des Geobotanischen
Institutes der Eidgenössische Technische Hochschule Stiftung Rübel, 37:21-55.
Eymirli S. ve Torun H. (2015). Xanthium strumarium, In: Önen H. (2015). Türkiye İstilâcı Bitkiler Kataloğu. Ezgi Ofset
Matbaacılık, Ankara. ISBN: 978-605-9175-05-0. pp. 521-533. Fenu G., Cogoni D., Ferrara C., Pinna MS., Bacchetta G. (2012). Relationsships between coastal sand dune proporties and plant
community distribution: Tha case of Is Arenas (Sardinia). Plant Biosystems, 146(3):586-602.
Güner A., Aslan S., Ekim T., Vural M., Babaç MT. (eds.). (2012). Türkiye bitkileri listesi:(darmarlı bitkiler). ANG Vakfı,
İstanbul. ISBN: 978-605-60425-7-7. Güner A., Özhatay N., Ekim T., Başer KHC. (2000). Flora of Turkey and the East Aegean Islands. Suppl. Vol. 11, Edinburgh
University Press, Edinburgh.
Honrado J., Vicente J., Lomba A., Alves P., Macedo JA., Henriques R., Granja H., Caldas FB. (2010). Fine-scale patterns of
vegetation assembly in the monitoring of changes in coastal sand-dune landscapes. Web Ecology, 10:1–14. Hultén E., Fries M. (1986). Atlas of North European vascular plants (North of the Tropic of Cancer), Vols. I-III.
Kılınç M., Kutbay HG., Yalçın E., Bilgin A. (2006). Bitki Ekolojisi ve Bitki Sosyolojisi Uygulamaları. Palme Yayıncılık,
Ankara. ISBN: 975-8982-98-2.
Korakis G., Poirazidis K., Papamattheakis N., Papageorgiou A. (2006). New localities of the vulnerable species Eriolobus trilobatus (Poiret) M. Roemer in northeastern Greece. Proceedings of the IV Balkan Botanical Congress.
Miki T., Kondoh M. (2002). Feedbacks between nutrient cycling and vegetation predict plant species coexistence and invasion.
Ecology Letters, 5:624-633.
Miller TE., Gornish ES., Buckley HL. (2010). Climate and coastal dune vegetation: disturbance, recovery, and succession. Plant Ecology, 206:97–104.
Mosyakin SL., Yavorska OG. (2014). The non-native flora of the Kiev (Kyiv) urban area, Ukraine: a checklist and brief analysis.
Urban Habitats, 1(1):45–65.
Önen H. (eds.). (2015). Türkiye İstilâcı Bitkiler Kataloğu. Ezgi Ofset Matbaacılık, Ankara. ISBN: 978-605-9175-05-0. Prisco I., Acosta ATR., Ercole S. (2012). An overview of the Italian coastal dune EU habitats. Annali di Botanica, 2:39–48.
Richards CL., Bossdorf O., Muth NZ., Gurevitch J., Pigliucci M. (2006). Jack of all trades, master of some? on the role of
phenotypic plasticity in plant ınvasions. Ecology Letters, 9:981-993.
Scharfy D. (2009). Exotic plant invasions: importance of functional traits for soil characteristics and plant-soil feedback. Universität Hohenheim (PhD. Thesis).
Schumacher E., Kueffer C., Edwards PJ., Dietz H. (2009). Influence of light and nutrient conditions on seedling growth of native
and invasive trees in the Seychelles. Biological Invasions, 11:1941–1954. Spanou S., Verroios G., Dimitrellos G., Tiniakou A., Georgiadis T. (2006). Notes on flora and vegetation of the sand dunes of
Western Greece. Willdenowia, 36:235–246.
Sürmen M., Yavuz T., Sürmen B., Kutbay HG. (2015). Determination of the population densities of invasive species in meadows
and pastures of Samsun (In Turkish with English Abstract). Turkish Journal of Weed Science, 18:1-5. Sürmen M., Yavuz T., Sürmen B., Kutbay HG., Töngel Ö., Yılmaz H. (2013). Orta Karadeniz (Samsun/TÜRKİYE) çayır ve
meralarında Avena sativa L.'nin istilacı/yabancı tür olarak değerlendirilmesi. Anadolu Doğa Bilimleri Dergisi, 4(2):7-13.
Tilki F., Kebeşoğlu A. (2009). Karaçalı (Paliurus spina-christi Mill.) ve nar (Punica granatum L.) Tohumlarının Çimlenme
Özelliklerinin Belirlenmesi. Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 10(1):9-18. Uludag A., Aksoy N., Yazlık A., Arslan ZF., Yazmış E., Uremis I., Cossu TA., Groom Q., Pergl J., Pysek P., Brundu G. (2017).
Alien flora of Turkey: checklist, taxonomic composition and ecological attributes. NeoBiota 35: 61-85.
Kutbay et al., Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 19-27
27
Uslu T. (1985). Aydın’ın batısındaki Küçük ve Büyük Menderes nehirleri arasında kalan bölge vejetasyonunun bitki ekolojisi ve
sosyolojisi yönünden araştırılması, Gazi Üniv. Yay. Ankara No:71.
©Türkiye Herboloji Derneği, 2017
Geliş Tarihi/ Received:Mayıs/May, 2017
Kabul Tarihi/ Accepted: Eylül/September, 2017
To Cite: Kutbay H.G., Surmen B., Ulu Agır S. and Kilic D.D. (2017). Alien Plants in Costal Dunes of Samsun Province (In
Turkish with English Abstract). Turk J Weed Sci, 20(2):19-27.
Alıntı için: Kutbay H.G., Sürmen B., Ulu Ağır Ş. ve Kılıç D.D (2017). Samsun İli Kıyı Kumullarında Tespit Edilen Yabancı Bitkiler. Turk J Weed Sci, 20(2):19-27.
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:28-37
28
Araştırma Makalesi / Research Article
Yüksekova (Hakkâri) Yöresinde Halk Tababetinde Kullanılan Bitkiler
ve Kullanım Alanları
Fatma OĞUZ1, Işık TEPE2*
1Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bitki Koruma Anabilim Dalı, Van, 2Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, Van.
*Sorumlu Yazar E-mail: [email protected]; Tel: +90 536 4238700
ÖZET
Bu çalışma Yüksekova (Hakkâri) yöresinde geleneksel halk tababetinde kullanılan bitkileri belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Bu amaçla Nisan-Temmuz 2015 tarihleri arasında yöredeki 2 belde ve 35 köye gidilerek bir anket çalışması yapılmıştır.
Anket çalışmasında toplam 248 kaynak kişi ile görüşülmüştür. Öncelikle halk ilacı olarak kullanılan bitkiler belirlenmiş ve
bitki örnekleri toplanmıştır. Yapılan anket çalışmasıyla bitkilerin yöresel isimleri, tedavideki kullanımları, yararlanılan
kısımları, ilaçların hazırlanışı, uygulanış şekilleri ve uygulama süreleri gibi bilgiler derlenmiştir. Toplanan bitki örnekleri
uygun yöntemlerle kurutulmuş, herbaryumları ve teşhisleri yapılmış ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki
Koruma Bölümü herbaryumunda muhafaza altına alınmıştır. Yörede, tamamı yabancı ot veya yabani bitki olarak yetişen 59
bitki türünün geleneksel halk ilacı olarak kullanıldığı saptanmıştır. Ayrıca, bu bitkilerden altı tanesinin endemik olduğu
anlaşılmıştır. Yapılan anket sonucunda, Yüksekova yöresinde halk ilacı olarak kaydedilen bitkilerin en çok mide
rahatsızlıklarında, yara tedavisinde, kadın hastalıklarında, baş ve diş ağrılarında kullanıldığı tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Etnobotanik, Halk Tababeti, Tıbbi Bitkiler, Yüksekova.
Plants Used in Traditional Medicines and Their Application Fields in
Yuksekova (Hakkari) Region
ABSTRACT
The aim of this study was to determine medicine plants, which are used in traditional medicines in Yuksekova (Hakkari) region. For this purpose, a face to face survey was conducted in 2 towns and 35 villages from April to July, 2015. The survey
was completed with 248 source people in total. The plants used as traditional medicine were determined, and their samples
were collected from the region. The information related to the plants such as traditional names, useful parts in cure,
preparation and application methods and application times were also collected in the surveys. The collected plant samples were appropriately dried, identified and brought to Department of Plant Protection Herbarium, Yuzuncu Yil University, Van,
Turkey. A total of 59 weeds or wild plant species were found to be used as traditional medicines in the region. In addition, six
of these plants were endemic. The plants used in folk medicine were mostly used in gastrointestinal diseases, skin wound
treatments, gynecological diseases, headache and toothache in Yuksekova.
Key words: Ethnobotany, Traditional Medicine, Medicinal Plants, Yuksekova.
GİRİŞ
Tarihi bir kent olan Yüksekova’da sürekli yerleşimin
M.Ö. 7000’lere değin uzandığı, bölgede sırasıyla
Sümer, Urartu, Asur, Med, Lidya, Pers, Yunan,
Sasani, Bizans, Selçuklu, Safevi ve Osmanlı
uygarlıklarının hüküm sürdüğü görülmektedir. On
dokuzuncu yüzyılda Van Vilayetine bağlı Hakkâri
Livası'nın kazası olan ve eski adı “Dize” olarak
bilinen Yüksekova, 1936'da ilçe konumuna
getirilmiştir (Anonim, 2016a).
Yüksekova ilçesi doğuda İran devleti ve
Şemdinli ilçesi, güneyde Irak devleti, batıda
Çukurca ilçesi ve Hakkâri ili, kuzeyde ise Van ilinin
Available at: www.journal.weedturk.com
Turkish Journal of Weed Science
© Turkish Weed Science Society
Oguz and Tepe, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 28-37
29
Başkale ilçesi ile çevrili ülkemizin serhat bir
ilçesidir (Şekil 1).
Şekil 1: Yüksekova’nın haritadaki yeri.
Yüksekova’nın batısında Cilo dağları, kuzeyde
Mor dağı, doğusunda İran sınır dağları, güneyinde
Cilo dağlarının uzantısı olan Sipiriz sıra dağlarıyla
çevrilidir. Ovanın yükseltisi 2000 metreye yakındır.
Kışları çok sert ve uzun geçer, ova yüksek dağlarla
çevrili olduğundan üzerinde yoğun atmosfer
hareketleri görülmez. İlçe bir çöküntü alanıdır, bu
çöküntü alanının oluşturduğu ovanın kenarında
büyük Zap nehrinin bir kolu olan Nehil çayı bulunur.
Alüvyal topraklarla kaplı olan ova çok verimlidir
(Anonim, 2016a). Bölge, Köppen-Geiger’ın iklim
sınıflandırmasına göre “yazları sıcak nemli karasal
(Dsa)” iklim sınıfında yer almaktadır (Peel ve ark.,
2007). Uzun yıllar sıcaklık ortalaması 6,9 ºC olup
ortalama yıllık yağış miktarı ise 670 mm kadardır
(Anonim, 2015). Yüksekova'ya bağlı 49 köy ve bu
köylere bağlı 106 mezra bulunmaktadır.
Tıbbi amaçla kullanılan bitki türlerinin sayısı
hakkında kesin bilgi olmayıp bu sayının 20 bin ile
70 bin arasında olduğu düşünülmektedir. Dünya
Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 1979 yılında
yapılan araştırma sonuçlarına göre, kullanılan ve
ticareti yapılan bitkisel drogların sayısının 1900
olduğu belirtilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün
tahminlerine göre dünya nüfusunun %80’i, Afrika
nüfusunun %95’i, Almanya nüfusunun %16’sı,
Rusya nüfusunun ise %33’ü tıbbi bitkilere dayalı
tedavi yöntemlerinden yararlanırken, Türkiye’de
kullanılan ilaçların sadece %6’sı yüksek bitkilerden
elde edilen droglardır (Baytop, 1984).
Anadolu’da etnobotanik çalışmalar Cumhuriyet
döneminden sonra yapılmaya başlanmış ve
günümüzde bu çalışmalar gittikçe yoğunluk
kazanmıştır. Örneğin Çubukçu ve Özhatay (1987),
halk ilaçları hakkında yaptıkları bir çalışmada
bitkilerin Anadolu’da halk ilacı olarak kullanılışı
hakkında ayrıntılı bilgiler vermişlerdir. Benzer
şekilde yapılan birçok çalışmada Anadolu’nun
etnobotanik açıdan çok zengin olduğu ve çok sayıda
bitkinin tıbbi amaçlı kullanıldığı görülmektedir
(Bulut, 2006; Doğanoğlu ve ark., 2006; Mart, 2006;
Cansaran ve ark., 2007; Birinci, 2008; Demirci,
2010; Şenkardeş, 2010). Arıtuluk (2010) Burdur
Tefenni’de yürüttüğü bir çalışmada 100 bitkisel, 7
hayvansal ve 3 inorganik kaynağın halk ilacı olarak
kullanıldığını belirlemiştir. Savur (Mardin)
yöresinde halk hekimliğinde kullanılan bitkiler ve
kullanım alanları ile ilgili yürütülen bir çalışmada 43
bitki ailesine ait 96 türün tedavi amacı ile
kullanıldığı tespit edilmiştir (Arasan, 2014).
Isparta’da yapılan bir çalışmada tespit edilen 305
adet yabancı ot türünden 99’unun tıbbi amaçlı
kullanıldığı belirlenmiştir (Kitiş ve Özçelik, 2015).
Kaval (2011), Hakkari’de yaptığı bir çalışmada ise
46 bitki ailesine ait toplam 157 taksonu incelemiş ve
bunlara ait yerel bilgiler ortaya koymuştur. Buna
göre tespit edilen bitkilerin 71'inin tedavi amaçlı,
84’ünün gıda, 13’ünün yem, 11’inin yakacak,
10'unun el sanatları, 10'unun ekonomik ve altısının
ise boya amaçlı kullanıldığını bildirmiştir.
Halkla bitkiler arasındaki ilişkiyi gelecekteki
kuşaklara aktarması bakımından etnobotanik
çalışmalar büyük önem taşımaktadır. Böylece
geleneksel kültür olan etnobotanik bilgilerin
unutulması ve kaybolması önlenebilir. Geleneksel
halk ilacı üzerinde yapılacak bilimsel araştırmalarla
yeni ilaçların keşfedilmesi artacaktır. Ayrıca bu
çalışmalarla çok sayıda gen kaynağına ulaşılarak ve
endemik bitkilere sahip çıkılarak, değerli bilgilerin
ve kültürel zenginliğin geleceğe taşınması da
sağlanacaktır. Tüm bu bilgiler göz önünde
bulundurulduğunda, Türkiye’de büyük bir
potansiyelinin olduğu görülmektedir. Ancak, kırsal
kesimden kentlere olan göçlere ve gelişen
teknolojiye paralel olarak, yeni nesiller bu hazinenin
değerini bilmemekte ve bilgiler kullanılmadığı için
kaybolma riski taşımaktadır. Ayrıca bilimsel
verilerin halkla bütünleşebilmesi için yerel bitki
adlarının da tespit edilerek güncelleştirilmesi
gerekmektedir. Bu konu etnobotanik çalışmaların
önemli bir parçasını oluşturmaktadır (Polat, 2010).
Bu açıdan değerlendirildiğinde, Yüksekova
(Hakkâri) yöresi tıbbi bitkilerin zenginliği ve
kullanımı açısından dikkat çekmektedir. Yöre
halkının bitkileri gıdadan tıbbi amaçlı kullanıma
kadar değişik alanlarda kullandığı görülmektedir.
Yüksekova ve köylerinde yürütülen bu çalışmada,
genel olarak yöredeki insanlar tarafından tıbbi amaç
İR
A
N
IR
AK
Oguz and Tepe, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 28-37
30
için kullanılan bitkilere ilişkin bitki kullanım
kültürünün araştırılması, elde edilen verilerin
arşivlenmesi ve bu kültürün gelecek nesillere
aktarılması amaçlanmıştır. Yapılacak bu ve buna
benzer çalışmalar etnobotanik ve floristik açıdan
büyük önem arz etmektedir.
MATERYAL VE YÖNTEM
Materyal
Bu çalışma, 2015 yılı vejetasyon döneminde Hakkâri
İli Yüksekova İlçesi’nde yürütülmüştür. Bu amaçla
Nisan-Temmuz 2015 tarihleri arasında yörede
toplam 40 gün süren arazi çalışmaları yapılmıştır.
Çalışma süresince yöredeki 2 belde ve 35 köye
gidilerek halk ilacı olarak kullanılan bitkilerden
örnekler toplanmıştır. Bu bitkilerin yöresel adları,
tedavideki kullanılışları, yararlanılan kısımları,
ilaçların hazırlanışı, uygulanış şekilleri, dozları ve
uygulama süreleri hakkında bilgiler derlenmiştir.
Araştırma kapsamında 248 kaynak kişi ile anket
görüşmesi yapılmıştır. Çalışmanın yapıldığı
beldeler, köyler ve kaynak kişi sayıları Çizelge 1’de
verilmiştir.
Çizelge 1. Çalışmanın yürütüldüğü yerleşim alanları ve kaynak kişi sayıları
Yerleşim
alanı
Kaynak kişi
sayısı
Yerleşim
alanı
Kaynak kişi
sayısı
Yerleşim
alanı
Kaynak kişi
sayısı
Yerleşim
alanı
Kaynak kişi
sayısı
Beldeler Aksu 9 Demirkonak 5 Ortaç 10
Büyükçiftlik 26 Altınoluk 3 Dibekli 8 Örnek 2
Esendere 7 Beşatlı 6 Dilektaşı 7 Suüstü 6
Köyler Bostancık 12 Güllüce 5 Tatlı 3
Adaklı 4 Bölük 7 Gürkavak 8 Tuğlu 4
Akalan 2 Bulaklı 6 Kadıköy 6 Vezirli 4
Akalın 1 Çatma 4 Kazan 3 Yeniışık 10
Akçalı 2 Dağlıca 12 Keçili 5 Yeşiltaş 7
Akocak 10 Dedeler 6 Merkez 4 Yoncalık 3
Akpınar 15 Değerli 4 Onbaşılar 12 Toplam 248
Yöntem
Çalışmasında yürütülen aşamalar şu şekildedir:
• Çalışma alanının belirlenmesi ve bu alanlara
yapılan inceleme gezileri,
• Kaynak kişilere ulaşılması ve kişilere anket
uygulanması,
• Bitkilerin toplanması, teşhis edilmesi ve
herbaryum yapılması.
Çalışma kapsamında ilk olarak muhtarlıklara,
ilçedeki baharatçılara, imamlara ve Yüksekova
Ziraat Odasına gidilerek kaynak kişiler hakkında
bilgi alınmıştır. Çalışmalar sırasında Yüksekova
yöresinde halk tababetiyle uğraşan (sağaltıcı) yedi
kişi tespit edilmiş, bu kişilerden anket yapılacak
kaynak kişiler ve yörede tababette kullanılan bitkiler
hakkında genel bilgiler alınmıştır. Köy ziyaretlerine
genellikle köylünün evde olduğu saatlerde gidilmiş
ve bilgi alınmıştır. Kaynak kişiler genellikle birebir
halk hekimliği işi ile ilgilenen kişiler olmuştur.
Ayrıca Yüksekova merkezde bulunan Tabiat
Baharatçı’dan da bilgiler alınmıştır. Kaynak kişilere
uygulanan anket Şekil 2’de verilmiştir.
Kaynak kişilerin verdiği bilgiler doğrultusunda,
kaynak kişi veya bitkiyi tanıyan köylüler ile
bitkilerin bulunduğu alanlara gidilerek bitki
örnekleri toplanmıştır. Uygun şekilde toplanıp
kurutulan bitki örnekleri Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü
Laboratuvarına getirilip herbaryumları yapılmıştır.
Bitkilerin arazide fotoğrafları çekilmiş ve GPS
yardımı ile örneklerin toplandığı alanlar
işaretlenmiştir. Bu örneklerin teşhisinde, temel
kaynak olarak “Flora of Turkey and the East Aegean
Islands” adlı eserden yararlanılmış (Davis, 1965-
1985; Davis ve ark., 1988; Güner ve ark., 2000) ve
teşhis doğrulamaları Eğitim Fakültesi Biyoloji
Eğitimi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Mehmet
FIRAT tarafından yapılmıştır. Bitkilerin Türkçe
isimleri ise “Türkiye’nin Yabancı Otları ve Bazı
Özellikleri” ve “Türkiye Bitkileri Listesi (Damarlı
Bitkiler)” isimli eserlerden yararlanılarak yazılmıştır
(Uluğ ve ark., 1993; Güner ve ark., 2012).
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:28-37
31
Sıra No: .................
BİTKİSEL HALK İLAÇLARI ANKET FORMU
Araştırma yöresi (Köy/Mezra):
Tarih:
Görüşülen kişi:
Kişinin adresi ve telefonu:
1. Bitkinin bilimsel ismi: ….…………….....……………………………………………
2. Bitkinin Türkçe ismi: ……………….....…………………………………………..…
3. Bitkinin yöresel ismi: …………..…………………....…........…………………….…
4. Bitkinin kullanım alanı: □ İnsan sağlığı □ Hayvan sağlığı
5. Yaş grubu: □ Bebek □ Çocuk □ Yetişkin
6. Cinsiyet: □ Erkek □ Kadın
7. Bitkinin tedavideki kullanılış amacı: ………...…...............…....……….………...…
8. Bitkinin kullanımı: □ Tek başına □ Karışım halinde
9. Bitki nereden/hangi ayda toplanır: …......................……. / ......................................
10. Bitkinin kullanılan kısmı: ……….............……………………...…..............………
11. Kullanılış/Hazırlanış yöntemi: □ Doğrudan □ İnfüzyon (demleme) □ Dekoksiyon
□ Lapa (katkı maddeleri: …………………………………………………..…..................)
□ Yakı (katkı maddeleri: …………………………………………....................................)
□ Diğer: (...…………..….……………………………………................…..……….……)
12. Kullanılış şekli: □ Dahilen □ Haricen □ Diğer: ……....………….…......….…….
13. Kullanım dozu / ölçüsü : …….....…..............………………………......…………...
14. Kullanım zamanı a. □ Aç karnına □ Tok karnına
b. □ Sabah □ Öğle □ Akşam
15. Kullanım süresi: □……... gün □…..…. hafta □ İyileşinceye kadar
16. Etkisi: □ Etkisiz □ Az etkili □ Orta etkili □ Çok etkili □ Tam (kesin) etkili
17. Yan etki: □ Yok □ Çok az □ Orta derecede □ Çok □ Öldürücü
(açıklayınız: ………………………………………………………………..….……...….)
18. Bitkinin tedavi dışında kullanılış amacı: ……………......…………………...….....
19. Bu bilgileri kimden/kimlerden öğrenmiş: …….........................................................
20. Diğer bilgiler:
Şekil 2: Anket formu.
Oguz and Tepe, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 28-37
2
BULGULAR VE TARTIŞMA
Yüksekova’da halk tababetinde kullanılan bitkilerin
tespiti için yapılan bu çalışmada 24 bitki ailesine
(Familia) ait toplam 59 tür belirlenmiş; bu türlerin
en fazla Asteraceae (16), Lamiaceae (6), Fabaceae
(4) ve Apiaceae (4) ailelerinde yer aldığı
görülmüştür. Çalışmada ayrıca belirlenen bu türlerin
kullanım alanları ve tedavide kullanılan bitki
kısımları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Söz konusu
59 bitkinin tamamının yörede yabani olarak yetiştiği
ve bunlardan altı tanesinin ise endemik türler olduğu
da anlaşılmıştır (Çizelge 2 ve Şekil 3).
Bitkilerin Hakkâri-Yüksekova bölgesinde halk
tababetinde kullanımına genel olarak bakıldığında,
hemen herkes tarafından yaygın olarak
kullanıldıkları, ancak belli bazı kişiler (sağaltıcılar)
tarafından tarif ve takip edildikleri ve çok sayıda
hastalığı tedavi etmede kullanıldıkları tespit
edilmiştir. Yörede bitkilerin tek başına veya karışım
halinde kullanıldığı, hazırlanırken karışıma süt,
yoğurt, zeytinyağı, buğday ve bal gibi ürünlerin
ilave edildiği de saptanmıştır.
Çizelge 2. Yüksekova’da halk tababetinde kullanıldığı tespit edilen bitkiler
Ailesi (Familya) Bilimsel ismi Türkçe ismi Kullanım alanı Kullanılan kısmı
Classis: Liliopsida (Monocotyledonae): Tek çenekli bitkiler
Poaceae Hordeum bulbosum L. Yabani arpa Şeker hastalığı Yumru
Liliaceae Ornithogalum arcuatum Steven. Kurtkirişi Zinde tutar Kök
Classis: Magnoliopsida (Dicotyledonae): Çift çenekli bitkiler
Papaveraceae Papaver bracteatum Lindl. Gelincik Adet sancısı Çiçek
Urticaceae Urtica dioica L. Büyük ısırganotu Kansere karşı Yaprak ve kök
Chenopodiaceae Chenopodium foliosum L. İnce sirken Karın ve mide Meyve ve yaprak
Amaranthaceae Amaranthus retroflexus L. Kırmızı köklü
horozibiği
İltihaplı romatizma Tohum ve yaprak
Polygonacee Polygonum cognatum Meiss. Madımak Basur ve çıban Yaprak
Rheum ribes L. Işgın Şeker, tansiyon Kök ve gövde
Rumex ponticus E.H.L. Krause.* Kuzukulağı Guatır Üst aksam
Guttiferae Hypericum helianthemoides (Spech) Boiss.
Hoşap kızılotu Yanık ve egzama Çiçek
Hypericum lysimachioides Boiss. et Noe
var. spathulatum Rabson
Eğin kantaronu Mide ülseri Çiçek
Hypericum scabrum L. Sert kızılot Adet sancısı Çiçek
Malvaceae Alcea apterocarpa (Fenzl) Boiss.* Gülfatma Kabızlık Kök ve yaprak
Malva sylvestris L. Yabani ebegümeci Bağırsak kurdu Üst aksam
Brassicaceae Brassica nigra (L.) Koch. Kara hardal Romatizma Çiçek ve tohum
Primulaceae Lysimachia dubia Sol. İkiz kargaotu Cilt hastalıkları Bitki özsuyu
Fabaceae Astragalus oocephalus Boiss. subsp.
oocephalus Boiss
Ata geveni El ve ayak çatlakları Üst aksam
Astragalus yueksekovae Matthews* Gevar geveni Kansere karşı Kök
Glycyrrhiza glabra L. var. glandulifera
(Waldst. et Kit). Boiss
Meyan kökü Öksürük kesici Kök
Trifolium pratense L. Çayır üçgülü Kan dolaşımı Üst aksamlar Euphorbiaceae Euphorbia grisophylla M. S. Khan* Diz sütleğeni Kansere karşı Bitki özsuyu
Euphorbia heteradena Jaub. et Spach Kalın sütleğen Cilt hastalıkları Bitki özsuyu
Apiaceae Eryngium billardieri Delar Tokuz otu Diş ağrısı Üst aksam, kök
Ferula orientalis L. Çakşır otu Basur Kökü ve sütü
Smyrnium cordifolium Boiss. Yabani kereviz Baş ve diş ağrısı Gövde
Xanthogalum purpurascens Lallem Yabani anason Sarılık ve
hazımsızlık
Tohum ve yaprak
Loranthaceae Viscum album L. Ökse otu Kalp, ağrılar ve adet Sap ve yaprak
Gentianaceae Gentiana olivieri Griseb. Afat Migrene karşı Üst aksam
Solanaceae Hyoscyamus niger L. Siyah banotu Ağrı kesici Yaprak
Solanum alatum L. Karagöğündürme Yaralarda Yaprak
Solanum dulcamara L. Sofur Diş ağrısı Çiçek ve yaprak Boraginaceae Anchusa azurea Miller var. macrocarpa
(Boiss. et Hohen.) Chamb.
Sığırdili Astım ve kalp Çiçek ve yaprak
Oguz and Tepe, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 28-37
33
Çizelge 2. Yüksekova’da halk tababetinde kullanıldığı tespit edilen bitkiler (devam)
Ailesi (Familya) Bilimsel ismi Türkçe ismi Kullanım alanı Kullanılan kısmı
Lamiaceae Mentha longifolia (L.) Hudson subsp.
typhoides (Briq.) Harley var.
calliantha (Stapf) Briq.
Yarpuz Ağız kokusu ve
adet
Üst aksam
Nepeta nuda L. subsp. albiflora (Boiss.) Gams
Karaküncü Soğuk algınlığı Üst aksam
Nepeta trachonitica Post. Kızıl pisikotu Astım ve şeker Üst aksam
Nepeta trautvetteri Boiss. & Buhse Yeni pisikotu Yaralarda Üst aksam
Phlomis pungens Willd. var. seticalycina (Nab.) Hub.-Mor.
Silvanok Karın ve adet sancısı
Üst aksam
Teucrium polium L. Yavşan otu Mide ve karın
ağrısı
Üst aksam
Plantaginaceae Plantago lanceolata L. Dar yapraklı sinirotu Diş ağrısı ve yaralar
Yaprak
Plantago major L. subsp. intermedia
(Gilib.) Lange.
İri sinirotu Mide ağrısı ve
yaralar
Kök ve yaprak
Scrophulariaceae Verbascum speciosum Schrader Sığırkuyruğu Şeker hastalığı Çiçek ve yaprak
Campanulaceae Campanula involucrata Aucher ex A.
DC.
Sarım çanı Cilt
rahatsızlıkları
Yaprak
Rubiaceae Galium verum L. subsp. glabrescens Ehrend.
Yoğurtotu Baş ve diş ağrısı Üst aksam
Asteraceae Achillea biebersteinii Afan. Sarı civanperçemi Adet, mide ve
karın ağrısı
Üst aksam
Achillea filipendulina Lam. Kovançiçeği Adet sancısı Üst aksam Achillea millefolium L. subsp.
millefolium L.
Beyaz civanperçemi Rahim iltihabı Çiçek
Arctium tomentosum Miller var.
glabrum (Körnicke) Arenes
Dulavratotu Ağrı kesici Kök ve yaprak
Cichorium intybus L. Yabani hindiba Prostat kanseri Üst aksam
Cirsium haussknechtii Boiss. İnce kangal Dişleri temizler Kök ve gövde
Centaurea pterocaula Trautv. Çoruşbozan Şeker hastalığı Üst aksamı
Centaurea triumfettii All. Dağ gelindüğmesi Tansiyon Üst aksam
Gundelia tournefortii L. var. tournefortii L.
Kenger Mide rahatsızlığı Kök
Helichrysum arenarium (L.) Moench
subsp. aucheri (Boiss.) P. H. Davis &
Kupicha.*
Altınbaş otu Böbrek
rahatsızlığı
Üst aksam
Lactuca serriola L. Dikenli yabani
marul
Mide ve karın
ağrısı
Bitki özsuyu
Onopordum acanthium L. Adi eşek dikeni Hemoroit Tohum ve kök
Scorzonera laciniata L. subsp. laciniata L.
Yemlik Mide ağrısı Üst aksam
Scorzonera veratrifolia Fenzl. Yakı otu Diş ağrısı Gövde ve yaprak
Tripleurospermum microcephalum
(Boiss.) Bornm.
Kavruk göde Astım Üst aksam
Tanacetum oltense (Sosn.) Grierson.* Oltu otu Saç dökülmesi Üst aksam
* Endemik türler.
Bu bulgulardan daha özgün olarak, tespit edilen
59 türden 25 tanesinin daha önce hiç bir kaynakta
değinilmeyen hastalıklarda veya başka amaçlarla
kullanıldığı anlaşılmıştır. Örneğin; yabani arpa
(Hordeum bulbosum)’nın şeker hastalığında; ince
sirken (Chenopodium foliosum)’in karın ve mide
ağrısını gidermede ve öksürüğü kesmede; gelinciğin
(Papaver bracteatum) mide ve bağırsak gazlarını
giderici, uykusuzluğa karşı, adet sancılarını kesmede
ve rahimde oluşan iltihabı sökmede; kırmızı köklü
horozibiği (Amaranthus retroflexus)’nin tansiyonu
dengelemede, ateş düşürmede, mideyi rahatlatıcı ve
iltihaplı romatizmada; madımağın (Polygonum
cognatum) kabızlık ve basur tedavisinde; ışgın
(Rheum ribes)’ın tansiyon düşürmede ve yüzdeki
sivilceleri gidermede; gülfatma (Alcea
apterocarpa)’nın iltihap sökücü, adet düzenleyici
olarak ve kabızlık gidermede; yabani ebegümeci
(Malva sylvestris)’nin bağırsak kurtlarını
döktürmede; kara hardal (Brassica nigra)’ın
romatizma ağrılarını dindirmede ve öksürük kesici
olarak; atageveni (Astragalus oocephalus subsp.
Oguz and Tepe, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 28-37
34
oocephalus)’nin el ve ayaklarda oluşan çatlak ve
yaralarda; diz sütleğeni (Euphorbia grisophylla)’nin
kanser hastalıklarında; afat (Gentiana olivieri)’ın
migren ağrısında; siyah banotu (Hyoscyamus
niger)’nun romatizma ağrılarında; sofur (Solanum
dulcamara)’un yara iyileştirici ve diş ağrılarını
kesmede; yarpuz (Mentha longifolia subsp.
typhoides var. calliantha)’un adet sancısını dindirici,
iştah açıcı ve ağız kokusunu giderici olarak;
karaküncü (Nepeta nuda subsp. albiflora)’nün soğuk
algınlığında, yara ve lekelerde; silvanok (Phlomis
pungens var. seticalycina)’un karın ağrısı, adet
sancısı ve rahim iltihabında; sarımçanı (Campanula
involucrata)’nın yaraların tedavisinde ve egzama
gibi cilt rahatsızlıklarında; çoruşbozan (Centaurea
pterocaula)’ın şeker hastalığında; altınbaş otu
(Helichrysum arenarium subsp. aucheri)’nun
bağırsak kurtlarını döktürmede kullanıldığı yapılan
anket sonucunda anlaşılmıştır.
Kuzukulağı, boçu
(Rumex ponticus E. H. L. Krause)
Diz sütleğeni
(Euphorbia grisophylla M. S. Khan)
Gevar geveni
(Astragalus yueksekovae Matthews.)
Gülfatma, hatmi [Alcea apterocarpa (Fenzl.) Boiss.]
Altınbaş otu, yayla çiçeği [Helichrysum arenarium (L.) Moench]
Oltu otu, papatya [Tanacetum oltense (Sosn.) Grierson]
Şekil 3: Yüksekova’da halk tababetinde kullanılan endemik türler.
Yöre halkının kullandığı ve kesin çözüm
bulduğunu belirttiği bitkiler ve hastalıklar sırasıyla
şu şekildedir: Oltu otu (Tanacetum oltense) karın
ağrısını giderici, adet sancılarını kesici ve rahim
iltihabını sökücü olarak; dar yapraklı sinirotu
(Plantago lanceolata) yara tedavisinde ve mide
ağrılarında; iri sinirotu (Plantago major subsp.
intermedia); iltihap sökücü ve ağrı kesici olarak;
kenger (Gundelia tournefortii var. tournefortii);
mide rahatsızlıklarında ve bulantısında; gülfatma
(Alcea apterocarpa) adet düzenleyici ve kabızlık
giderici olarak; sarı civanperçemi (Achillea
Oguz and Tepe, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 28-37
35
biebersteinii) adet sancısını, adet düzensizliğini,
mide ağrısını ve bulantısını giderici olarak; Hoşap
kızılotu (Hypericum helianthemoides) yanık
tedavisinde; büyük ısırgan otu (Urtica dioica) saç
dökülmesine karşı; kovançiçeği (Achillea
filipendulina) şeker hastalığında ve adet sancısında;
beyaz civanperçemi (Achillea millefolium subsp.
millefolium) adet düzensizliğinde; ışgın (Rheum
ribes) tansiyonu düzenlemede, şeker hastalığında ve
iştah açıcı olarak; yeni pisikotu (Nepeta trautvetteri)
cilt rahatsızlıklarında; karagöğünderme (Solanum
alatum) yaraları iyileştirici ve ağrı kesici olarak
kullanılmaktadır. Bazı bitkilerin yöredeki
kullanımları ile incelenen kaynaklardaki
kullanımları arasında büyük oranda örtüşme olduğu
görülmektedir. Örneğin; Şenkardeş (2010) ve Aktan
(2011), iri sinirotu (P. major subsp. intermedia)’nun
iltihap sökücü ve ağrı kesici olarak; Baytop (1999),
Şenkardeş (2010), Polat (2010) ve Arıtuluk (2010)
dar yapraklı sinirotu (P. lanceolata)’nun yara
iyileştirici, Uysal (2008) diş ağrısı, Deniz (2008) ve
Deniz ve ark. (2010) ise göz iltihabı giderici olarak
kullanıldığı bildirmişlerdir. Asımgil (1997), Mart
(2006) ve Polat (2010) büyük ısırganotu (U.
dioica)’nun saçları gürleştirmede ve bu yazarlara
ilaveten Baytop (1999), Bulut (2006), Arıtuluk
(2010), Şenkardeş (2010), Kaval (2011), Mükemre
(2013) ve Sargın (2013) tarafından ise bazı kanser
hastalıklarını tedavi etmede kullanıldığı ifade
edilmiştir. Gençay (2007), Demirci (2010), Kaval
(2011) ve Alpaslan (2012) ışgın (R. ribes)’ın şeker
hastalığında, yine Gençay (2007) yüksek tansiyonda
ve Asımgil (1997) iştah açmada (Asımgil, 1997)
kullanıldığını rapor etmişlerdir. Ayrıca Bulut (2006),
Kaval (2011), Mükemre (2013) ile Bağcı ve ark.
(2016) yavşan otu (Teucrium polium)’nun mide ve
karın ağrısında; yine Kaval (2011) ve Mükemre
(2013) boğa dikeni (Eryngium billardieri)’nin diş
ağrılarında ve mantar hastalıklarında; Vural ve ark.
(1997), Kazan (2007) ve Arıtuluk (2010) ise meyan
kökü (Glycyrrhiza glabra var. glandulifera)’nün üst
solunum yolu hastalıklarında Anadolu’nun birçok
yerinde halk tababetinde önemli bir yeri olduğunu
bildirmişlerdir.
Bunların yanında, diz sütleğeni (Euphorbia
grisophylla), kalın sütleğen (E. heteradena),
karagöğündürme (Solanum alatum), sofur (S.
dulcamara), ökse otu (Viscum album), dikenli
yabani marul (Lactuca serriola), yabani anason
(Xanthogalum purpurascens) ve siyah banotu
(Hyoscyamus niger) gibi zehirli olan bitki türlerinin
halk tarafından uygun doz ve yöntemlerle bazı
hastalıkları tedavi etmek amacıyla kullanıldığı da
saptanmıştır.
SONUÇ
Yüksekova yöresinde yürütülen çalışmanın sonuçları
incelendiğinde hayvan yemi olarak kullanımları
hariç, bitkilerin çoğunlukla tıbbi amaçlı kullanıldığı;
kozmetik, süs ve diğer amaçlar doğrultusunda
kullanımlarının az olduğu görülmektedir. Tıbbi
amaçlı kullanımda en çok kadın hastalıkları, baş, diş,
mide ve karın ağrıları, hemoroit, yaralar ve cilt
rahatsızlıkları gibi hastalıkların tedavisi için bitkisel
kökenli ilaçlardan faydalanılmaktadır. Çalışmada
özellikle kadın hastalıklarının tedavisinde bitkisel
kökenli ilaçlardan çok fazla faydalanıldığı
görülmektedir. Söz konusu durumun sosyolojik bir
davranış şeklinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Yörede kadınların kadın hastalıkları sebebiyle
doktora gitmekten çekinmeleri, sorunlarına tıbbi
bitkiler kullanarak ve kendi imkanlarıyla çözüm
bulmaya çalışmaları bu durumun sebebi olarak
görülebilir.
Çalışma sonucunda ayrıca endemik ve yöreye
özgü bazı bitki türlerinin halk tababetinde
kullanıldığı belirlenmiştir. Bu bitkilerin tedavi edici
özelliklerinin doğal olarak diğer bölgelerde
bilinmemesi ve hiç bir literatürde bulunmaması
oldukça orijinal bir sonuç olarak ortaya çıkmaktadır.
Böylece yapılan çalışma ile halk tababeti
literatürüne yeni bilgiler eklenmiştir.
Günümüzde alternatif tıp yöntemleri, özellikle
bitkilerle tedavi daha fazla önem kazanmaktadır.
İnsanoğlu yıllardır tecrübelerini aktararak geldiği
noktada bitkileri oldukça sık kullanmaktadır. Bitki
çeşitliliği ve endemik türler yönünden oldukça
zengin olan Anadolu coğrafyasının tıbbi bitkiler
yönünden de çok zengin olduğu bilinmektedir.
Çalışma sonucunda Anadolu coğrafyasının bir
parçası olan Yüksekova yöresinin de bu açıdan
oldukça bakir ve zengin olduğu görülmektedir.
Araştırma yöresinde halk ilaçları konusunda edinilen
bilgilerin geçmişten günümüze kadar nesilden nesile
aktarılarak geldiği, fakat günümüzde bu bilgilerin iyi
saklanmadığı ve yeterli önemin verilmediği
görülmektedir. Çalışma sonucunda elde edilen bu
bulguların gelecekte etnobotanik çalışmalara ve
alternatif tıbba önemli katkılar sağlayacağı kesindir.
Oguz and Tepe, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 28-37
36
TEŞEKKÜR
Bu çalışma, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Bilimsel
Araştırma Projeleri Başkanlığı’nın 2015-FBE-
YL189 numaralı projesi ve aynı zamanda Fatma
OĞUZ’un yüksek lisans çalışması olup,
desteklerinden dolayı YYÜ BAP Başkanlığı’na
teşekkürlerimizi borç biliriz. Ayrıca bu çalışma
konusu, yıllar önce Herboloji alanındaki bilim
insanlarının etnobotanik çalışmalar da yapmasını
vasiyet eden Hocamız Merhum Prof. Dr. Zeki
ÖZER’e ithaf olunur.
KAYNAKLAR
Anonim. (2015). Meteoroloji Genel Müdürlüğü İklim Verileri, www.mgm.gov.tr/veridegerlendirme2016/il-ve-ilceler-istatistik.
(Erişim: 13.10.2015). Anonim. (2016a). Hakkâri Valiliği, http://www.hakkari.gov.tr. (Erişim: 12.08.2016).
Aktan T. (2011). Yenişehir (Bursa) Köylerinin Etnobotanik Özellikleri. Celal Bayar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Yüksek
Lisans tezi, basılmamış), Manisa.
Alpaslan Z. (2012). Ergan Dağı (Erzincan)’nın Etnobotanik Özellikleri. Erzincan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans tezi, basılmamış), Erzincan.
Arasan Ş. (2014). Savur (Mardin) Yöresinde Halk Hekimliğinde Kullanılan Bitkiler ve Kullanım Alanları (Yüksek Lisans tez i,
basılmamış), Van.
Arıtuluk ZC. (2010). Tefenni (Burdur) İlçesinin Florası ve Halk İlaçları. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans tezi, basılmamış), Ankara.
Asımgil A. (1997). Şifalı Bitkiler. Timaş Yayınları, İstanbul.
Bağcı Y., Erdoğan R., Doğu S. (2016). Sarıveliler (Karaman) ve çevresinde yetişen bitkilerin etnobotanik özellikleri. Fen
Fakültesi Fen Dergisi, 42(1), 84-107. Baytop T., (1984). Türkiye’de Bitkilerle Tedavi (Geçmiste ve Bugün), 2. Baskı, Nobel Tıp Kitapevleri, İstanbul.
Baytop T. (1999). Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi. 2. Baskı; Nobel Tıp Kitapevleri Ltd. Şti., Tayf Ofset Baskı, İstanbul.
Birinci S. (2008). Doğu Karadeniz Bölgesinde Doğal Olarak Bulunan Faydalı Bitkiler ve Kullanım Alanlarının Araştırılması
(Yüksek Lisans Tezi, basılmamış) Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Adana. Bulut Y. (2006). Manavgat (Antalya) Yöresinin Faydalı Bitkileri. Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü
(Yüksek Lisans Tezi, basılmamış), Isparta.
Cansaran A., Kaya F.Ö., Yıldırım C. (2007). Ovabaşı, akpınar, güllüce ve köseler köyleri (Gümüşhacıköy/Amasya) arasında kalan bölgede etnobotanik bir araştırma. Fırat Üniversitesi Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, 19 (3): 243-257.
Çubukçu B., Özhatay N. (1987). Anadolu halk ilaçları hakkında bir araştırma, III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri
Özet Kitapçığı, 104.
Davis PH. (1965-1985). Flora of Turkey and East Aegean Islands. Vol: 1-9, Edinburg University Press, Edinburg, UK. Davis PH., Mill RR., Kit T. (1988). Flora of Turkey and East Aegean Islands. Vol: 10, Edinburg University Press, Edinburg, UK.
Demirci S. (2010). Andırın (Kahramanmaraş) İlçesinde Etnobotanik Bir Araştırma. İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi, basılmamış), İstanbul.
Deniz L. (2008). Uşak Üniversitesi 1 Eylül Kampüsü (Uşak) Florası ve Etnobotanik Açıdan Değerlendirilmesi. Afyon Kocatepe Üniversitesi, Fen bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans tezi, basılmamış), Afyonkarahisar.
Deniz L., Serteser A., Kargıoğlu M. (2010). Uşak üniversitesi ve yakın çevresindeki bazı bitkilerin mahalli adları ve etnobotanik
özellikleri. AKÜ Fen Bilimleri Dergisi, 1: 57-72.
Doğanoğlu Ö., Gezer A., Yücedağ C. (2006). Göller bölgesi-yenişarbademli yöresi’nin önemli bazı tıbbi ve aromatik bitki taksonları üzerine araştırmalar. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 10(1): 66-73.
Gençay A. (2007). Cizre (Sırnak)’ nin Etnobotanik Özellikleri (Yüksek Lisans tezi, basılmamış), YYÜ Fen Bilimleri Enstitüsü,
Van.
Güner A., Akyıldırım B., Alkayış MF., Çıngay B., Kanoğlu SS., Özkan AM., Öztekin M., Tuğ GN. (2012). Türkçe bitki adları. Türkiye Bitkileri Listesi (Damarlı Bitkiler) (Edlr: Güner A., Aslan S., Ekim T., Vural M., Babaç M. T.) Nezahat Gökyiğit
Botanik Bahçesi ve Flora Araştırmaları Derneği Yayını, İstanbul.
Güner A., Özhatay N., Ekim T., Başer KHC. (2000). Flora of Turkey and East Aegean Islands. Vol: 11, Edinburg University
Press, Edinburg, UK. Kaval İ. (2011). Geçitli (Hakkari) ve Çevresinin Etnobotanik Özellikleri. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
(Yüksek Lisans tezi, basılmamış), Van.
Kazan D. (2007). Ortaca (Muğla) İlçesinin Etnobotaniği. Muğla Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans tezi,
basılmamış), Muğla. Kitiş E., Özçelik H. (2015). Isparta İlinde Tıbbi Amaçlı Kullanılan Yabancı Ot Türleri, 25-28 Ağustos 2015, II. Ulusal Botanik
Kongresi Bildiri Özetleri: 44, Afyonkarahisar.
Mart S. (2006). Bahçe ve Hasanbeyli (Osmaniye) Halkının Kullandığı Doğal Bitkilerin Etnobotanik Yönden Araştırılması.
Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi, basılmamış), Adana. Mükemre. (2013). Konalga, Sırmalı, Dokuzdam Köyleri (Çatak-Van) ve Çevrelerinin Etnobotanik Özellikleri. Yüzüncü Yıl
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans tezi, basılmamış), Van.
Peel MC., Finlayson BL., McMahon TA. (2007). Updated world map of the Köppen-Geiger climate classification. Hydrology
and Earth System Sciences, 11: 1633–1644.
Oguz and Tepe, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 28-37
37
Polat R. (2010). Havran ve Burhaniye Çevresinde Tarımsal Biyoçeşitlilik ve Etnobotanik Araştırmalar. Balıkesir Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü (Doktora tezi, basılmamış), Balıkesir.
Sargın SA. (2013). Alaşehir ve Çevresinde (Manisa) Tarımsal Biyoçeşitlilik ve Etnobotanik Araştırmaları, Balıkesir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Doktora tezi, basılmamış), Balıkesir.
Şenkardeş İ. (2010). Ürgüp Yöresinin (Nevşehir) Geleneksel Halk İlacı Olarak Kullanlıan Bitkileri. Marmara Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi, basılmamış), İstanbul.
Uluğ E., Kadıoğlu İ., Üremiş İ. (1993). Türkiye’nin Yabancı Otları ve Bazı Özellikleri. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Yayın No: 78, Adana.
Uysal G. (2008). Köyceğiz (Muğla) İlçesinin Etnobotaniği. Muğla Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans tezi,
basılmamış), Muğla.
Vural M., Karavelioğulları F. A., Polat H. (1997). Çiçekdağı (Kırşehir) ve çevresinin etnobotanik özellikleri, OT Sistematik Botanik Dergisi, 4 (1):117–124.
©Türkiye Herboloji Derneği, 2017
Geliş Tarihi/ Received:Mayıs/May, 2017
Kabul Tarihi/ Accepted: Eylül/September, 2017
To Cite: Oguz F. and Tepe I. (2017). Plants Used in Traditional Medicine and Their Application Fields in Yuksekova
(Hakkari) Region (In Turkish with English Abstract). Turk J Weed Sci, 20(2):28-37.
Alıntı için: Oğuz F. ve Tepe I. (2017). Yüksekova (Hakkâri) Yöresinde Halk Tababetinde Kullanılan Bitkiler ve Kullanım
Alanları. Turk J Weed Sci, 20(2):28-37.
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:38-45
38
Research Article/Araştırma Makalesi
Efficacy of Some Selective Herbicides against Broad Leaved Weeds of
Wheat Crop Grown Under Moisture Deficit Conditions of Pakistan
Muhammad Asad1*
, Zahid Mahmood2, Muhammad Rasheed
1, Ramzan Anser3, Muhammad Mudassar
4
1Department of Agronomy, PMAS Arid Agriculture University Rawalpindi, Pakistan
2Wheat Wide Crosses Program, National Agricultural Research Centre, Islamabad, Pakistan
3Barani Agriculture Research Institute (BARI), Chakwal
4Department of Environmental Economics, Pakistan Institute of Developmental Economics, Islamabad, Pakistan
*Corresponding author's E-mail: [email protected]; Tel: +92 333 3300120
ABSTRACT
Herbicides are mostly used to control weeds in irrigated areas, but neglected in rainfed areas due to uncertain and erratic rainfall
patterns. A field experiment was conducted to investigate the efficacy of some herbicides for the control of broad
leaved weeds in wheat crop during winter, 2014-15. Four herbicides, i.e., Ally Max (Metsulfuron methyl + Tribenuron methyl),
Lihua (Chlorsulfuron), Wheat Star (Chlorpyrifos + Carfentrazone ethyl + Tribenuron methyl) and Buctril Super 60% EC
(Bromoxynil + MCPA) were included in the study. Three different doses of each herbicide (recommended, recommended +
1/3rd of recommended and recommended –1/3rd of recommended) were used during the experiments. A non-treated control
(weedy check) and hand weeded plots were also included in the study. All tested doses of the herbicides provided good control
of broad leaved weeds by significantly decreasing their density. The results indicated that the hand weeding, with minimum
weed counts (14 m-2) and dry weight (24.5 gm-2) resulted in the highest weed control efficiency (77.85%) and mortality
(81.77%). Among herbicides, Wheat Star with recommended dose observed the lowest weed counts (17 m-2), dry weight (16.5
g m-2) along with maximum weed control efficiency (74.25%) and mortality (63.37%). It was followed by Buctril Super with
recommended dose resulting in weed counts (20.2 m-2), dry weight (25 g m-2) and weed index (-0.68%). Based on these results
hand weeding can be recommended for small landholders having sufficient available family labor, while Wheat Star and Buctril
Super at the recommended dose could be the best weed control option in areas where wheat fields are largely infested by broad
leaved weeds.
Key Words: Efficacy, Broad leaved weeds, Herbicides, Moisture deficiency.
Pakistan’ın Kurak Koşullarında Selektif Herbisitlerin Buğdayda Geniş
Yapraklı Yabancı Otlara Karşı Etkisi
Herbisitler çoğunlukla sulak alanlarda yabancı otların kontrolünde kullanılmakta, fakat belirsiz yağış rejiminden dolayı çok
yağmur alan yerlerde kullanımından kaçınılmaktadır. 2014-2015 yılları arasında kış koşullarında bazı herbisitlerin geniş
yapraklı yabancı otların kontrolünde etkinliğini belirlemek için arazi denemesi yürütülmüştür. . Ally Max (metsulfuron methyl
+ tribenuron methyl), Lihua (Chlorsulfuron), Wheat Star (Chlorpyrifos + Carfentrazone ethyl + Tribenuron methyl) ve Buctril Super %60 EC (Bromoxynil+MCPA) denemede kullanılmıştır. Herbisit uygulamaları 3 dozda (önerilen, önerilen +
1/3rd önerilen ve önerilen–1/3rd önerilen doz) yapılmıştır. Denemede yabancı ot control parselleri ile elle ot alımı yapılan
yabancı otların control parselleri oluşturulmuştur. Uygulama sonrasında tüm herbisit uygulama dozlarında herbisit
mücadelesinde iyi sonuçlar elde edilmiş yabancı ot yoğunluğu azalmıştır.Alınan sonuçlara göre minimum bitki yoğunluğu (14 m-2) ve kuru ağırlığı (24,5 gm-2) elle ot alımından elde edilmiştir. Yine elle ot yolma uygulamasında en iyi yabancı ot kontrolü
(%77,85) ve en iyi yabancı ot ölümünün (%81,77)olduğu tespit edilmişti. Wheat star ise önerilen dozda en düşük yabancı ot
sayımı (17 m-2) ve kuru ağırlıkla birlikte (16,5 g m-2) maksimum yabancı ot mücadele etkinliği (%74,25) ve ölüm (%63,37)
elde edilmiştir. Buctril Super herbisitinin önerilen dozda uygulamasında ise yabancı ot sayımı ke kuru ağırlık (20,2 m-2), (25 g m-2) olarak hesaplanrken yabancı ot indeksi (%-0,68) olarak belirlenmiştir. Bu sonuçlara dayanarak elle toplamanın küçük
işletmelerde büyük olmayan alanlarda, Wheat Star ve Buctril Super herbisitlerinin önerilen dozda uygulanması ise büyük
alanlarda geniş yapraklı yabancı ot kontrolünde en etkili bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Etkinlik, Geniş yapraklı yabani otlar, Herbisitler, Kuraklık
Available at: www.journal.weedturk.com
Turkish Journal of Weed Science
© Turkish Weed Science Society
Asad et al, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 38-45
40
INTRODUCTION
Wheat (Triticum aestivum L.) is among the important
food grain of Pakistan. Being the staple food in the
country, it occupies a dominant place in agricultural
strategies of the country. It contributes 2.0% to gross
domestic product and 9.9% towards the value added
in agriculture. Area of wheat cultivation in Pakistan
observed an increase from 9.20 to 9.26 million
hectares during 2015-16, which was more than 0.6%
than the area in 2014-15 (Mahmood et al., 2017).
Total wheat production stood at 25.482 million tons
during 2015-16, which was 1.6% more than the last
year’s production of 25.08 million tons. The
production increased as crop sown at the appropriate
time and available moisture, particularly in Barani
track supported germination/growth and availability
and use of inputs remained adequate (Govt. of
Pakistan, 2016). To raise area under wheat crop is
tough, due to persistent desires for other agriculture
possessions under the present situations (Negash et
al., 2005). However, yield could be increased by
reducing the losses caused by different pests and
abiotic factors.
A number of biotic and abiotic factors affect
wheat production under field conditions (Farooq et
al., 2015, 2017; Hussain et al., 2016). Weeds are the
most noxious pests among these yield limiting
constraints. Weeds compete with wheat for resources,
and can impose huge loss of quantity and quality of
final yield (Khaliq et al., 2011). Wheat yields are
getting lesser than its optimum potential. Wheat
fields, for the most of the time, are invaded with broad
leaved weeds (Singh et al., 2013). A 48 to 52%
Reduction in wheat yield was observed in Pakistan
due to weed infestation (Khan and Haq, 2002).
Weeds play the most significant role in wheat
yield reduction. The weeds decrease yield and
increase the expenses of threshing, cleaning, and
harvesting (Abbas et al., 2009). Herbicides are the
easiest way to control weeds in the wheat crop at
impartial costs (Asad et al., 2016). Herbicides used in
cereal crops have not changed significantly in the
previous 20 years. Post-emergence herbicides such as
bromoxynil /MCPA, dichlorprop /2,4 -D 2,4 - D,
dicamba /MCPA/ mecoprop, MCPA and
thifensulfuron - methyl/tribe nuron- methyl are still
being used, either alone or in combination for
controlling weeds in cereal crops (Ivany et al., 1990).
Selection of the most suitable herbicide, proper
application time and the recommended dose are
essential considerations for effective weed control
and to avoid herbicide resistance (Sherawat et al.,
2005; Khalil et al., 2008). Hamada et al. (2013)
observed that Clodinofop-propargyl was very
effective in controlling weeds in wheat crop as
compared to hand weeding. More than 90.7% weed
control and 30.3% increase in wheat grain yield was
recorded by tank mixed application of Bromoxynil +
MCPA and Clodinafop-propargyl (Hussain et al.,
2013). According to Kurchania et al. (2000), 2 and 4
g Metsulfuron methyl ha-1 was effective in
suppressing major crop weeds. The efficacy was
enhanced with the addition of 2, 4-D and isoproturon.
Herbicides are well tested in humid and irrigated
regions in Pakistan, while ignored in rainfed areas of
the country. Therefore the present experiment was
conducted to determine proper doses and
combinations of different herbicides to get effective
control of weeds to enhance wheat yield under rainfed
condition of Pakistan.
MATERIAL and METHODS
Experimental Site
The current study was conducted at University
Research Farm Koont, PMAS-Arid Agriculture
University, Rawalpindi. The experimental site is
located in Pothwar plateau, commonly known as a
rainfed region. Mean temperature at the experimental
site varies from 36 to 42 oC in summer with the
maximum temperature of 48 oC (Nizami et al., 2004).
The herbicides were evaluated under dry soil
moisture conditions for controlling broad leaved
weeds as wheat crop faces early season drought for
60-70 days with no or little rainfall.
Treatments
The experiment was conducted during winter season
2014-15 according to randomized complete block
design with four replications. The experimental
treatments with names and doses are given in Table
1. Two soil samples were collected from each plot
randomly from the experimental site and evaluated
for physicochemical characteristics.
Asad et al, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 38-45
40
Table: List of all treatments used in the experiment
Treatments Trade Names Active Ingredients Dose Formula Dose (g ha-1)
T1 Ally max Metsulfuron methyl + Tribenuron methyl Recommended (R) 34.58
T2 - - Recommended + 1/3rd of Recommended (E) 46.11
T3 - - Recommended ˗˗ 1/3rd of Recommended (L) 23.04
T4 Lihua Chlorsulfuron Recommended (R) 53.34
T5 - - Recommended + 1/3rd of Recommended (E) 72.4 1
T6 - - Recommended ˗˗ 1/3rd of Recommended (L) 36.23
T7 Wheat star Chlorpyrifos + Carfentrazone ethyl + Tribenuron
methyl
Recommended (R) 370.5
T8 - - Recommended + 1/3 of Recommended (E) 494
T9 - - Recommended ˗˗ 1/3 of Recommended (L) 247
T10 Buctril super 60%
EC
Bromoxynil + MCPA Recommended (R) 741
T11 - - Recommended + 1/3 of Recommended (E) 988
T12 - - Recommended ˗˗ 1/3 of Recommended (L) 494
T13 Hand weeding
T14 Control (Weedy
check)
The soil of the experimental field was alkaline (pH
7.6), low in organic matter (6 g kg-1 soil), total N (1.03
g kg-1 soil), extractable P (7.9 mg P kg-1 soil) and high
in available K (194 mg K kg-1 soil). Fertilizer was
applied as recommended by the Punjab Agriculture
Department for wheat i.e., 90-60-60 kg/ha NPK by
using urea, diammonium phosphate (DAP) and
potassium sulphate. All the fertilizers were applied at
the time of sowing. The meteorological data was
taken from Soil and Water Conservation Research
Institute, Chakwal (SAWCRI) –an adjacent
meteorological station–. The meteorological data is
presented in Figure 1.
Figure 1: Seasonal meteorological data during the growth period
of wheat
Wheat sowing was done using tractor drawn seed-
cum fertilizer drill. Each experimental plot consisted
of sixteen 6 m rows, spaced 22.5 cm apart (4 m and 6
m in dimension). Herbicides were applied to their
respective plots as per treatment plan at 65 days after
sowing. A knapsack sprayer equipped with T-Jet
nozzle delivering a pressure of 1 bar was used for
herbicide application. The quantity of water for
herbicide dilution was 296 liters per ha to ensure
uniform application.
Observations
Data concerning weed density was taken at 60 and 90
days after sowing (DAS) i.e., before and after
herbicide application from three places by randomly
placing 50 cm × 50 cm quadrats from each plot.
Weeds were trimmed above the soil surface and
individual weeds were counted and oven dried at 60
°C for three days and the total dry biomass was taken.
Data on weed density and dry biomass was used to
calculate different parameters including weed control
efficiency (Thakral et al., 1988), weed mortality
percentage, weed persistence index (Misra and Misra,
1997) and weed index (Gupta, 1998).
Where Wc is weed density of control plot, DMc is
dry biomass of treated plot, Wt weed density in
treated plot, DMt is dry mass of control plot, YHw is
average grain yield of wheat in hand weeded plot and
Yt is the wheat yield of herbicides treated plot.
Statistical Analysis
The data obtained from all parameters under study
were subjected to Analysis of variance (ANOVA).
Data was analyzed by using Statistix 8.1 software.
Least significant difference test at 5% probability was
used to check differences among treatment means.
Asad et al, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 38-45
41
RESULTS
The Effect of Herbicide Treatments on Weed
Density (m-2) and Biomass (g m-2)
The ANOVA indicated significant differences in
weed density and biomass reduction. All of the
herbicides significantly suppressed the weed growth.
The lowest (14 g m-2) and the highest (66 g m-2)
weed density was recorded in hand weeded and
control plots, respectively (Figure 2). Among tested
herbicides the highest weed density was observed in
the plots treated with Allay max at recommended
followed by Lihua at lowest dosage and Ally max at
the elevated dose. The lowest weed density was
observed in the plots treated with Wheat Star at the
recommended dose which was also at par with
recommended dose of Buctril Super (Figure 2).
Data recorded regarding the dry weight of weeds
at 65 days after sowing revealed herbicides
significantly reduced dry weight of the weeds
compared to control (Figure 3). The highest dry
weight was recorded with elevated dose of Wheat
Star which was followed by recommended dose of
Lihua and reduced dose of Buctril super. The lowest
reduction in dry weight was noted in the plots treated
with Wheat Star at recommended dose.
Figure 2: Effect of different herbicidal treatments on Weed density (after treatment application). Here R, E and L refers for three different
dosage levels of herbicides. R is for recommended, E used for elevated and L is for lower level of dosage.
Figure 3: Effect of different herbicidal treatments on dry weight of weeds. Here R, E and L refers for three different dosage levels of herbicides.
R is for recommended, E used for elevated and L is for lower level of dosage.
The Effect of Herbicide Treatments on Weed
Control Efficiency (WCE) and Weed Mortality
Percentage
Weed control efficiency (WCE) was significantly
affected by different herbicides used in the
experiment (Figure 4). Among herbicides the highest
WCE was recorded in plots where recommended dose
Asad et al, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 38-45
42
of Wheat Star was applied. On other hand lowest
WCE was recorded in Ally max with reduced dose.
Data regarding weed mortality percentage in response
to different treatments is given in Figure 5. The
lowest value was recorded for the weedy check (-
2.76%) followed by Buctril super at the elevated
level.
The Effect of Herbicide Treatments on Weed
Persistence Index and Weed Index
The highest value of WPI was recorded in Lihua
applied at recommended dose, while the lowest WPI
was recorded in plots where recommended dose of
Wheat Star was applied (Figure 6).
Weed index is an ideal parameter to describe yield
losses caused by weed infestation in comparison with
weed free plots (Suria et al., 2011). All herbicidal
treatments, except Ally max and Lihua at the
recommended dosage, indicated the negative trend
toward weed index (Figure 7). Application of Wheat
Star at recommended dose recorded lowest weed
index value (˗0.786) than rest of the herbicide
treatments. On other hand, the highest weed index
was observed for Ally max at the recommended dose,
which was statistically similar to that achieved with
the recommended dose of Lihua.
Figure 4. Effect of different herbicidal treatments on weed control efficiency. Here R, E and L refers for three different dosage levels of
herbicides. R is for recommended, E used for elevated and L is for lower level of dosage.
Figure 5. Effect of different herbicidal treatments on weed mortality. Here R, E and L refers for three different dosage levels of herbicides. R
is for recommended, E used for elevated and L is for lower level of dosage.
Asad et al, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 38-45
43
Figure 6. Effect of different herbicidal treatments on Weed persistence index. Here R, E and L refers for three different dosage levels of
herbicides. R is for recommended, E used for elevated and L is for lower level of dosage.
Figure 7. Effect of different herbicidal treatments on weed index. Here R, E and L refers for three different dosage levels of herbicides. R is
for recommended, E used for elevated and L is for lower level of dosage.
DISCUSSION
Weed species such as Bindweed (Convolvulus
arvensis L.), Earth smoke (Fumaria indica L.),
Alfalfa (Medicago sativa), Lamb's quarters
(Chenopodium album), Red chickweed (Anagallis
arvensis) and Euphorbia (Euphorbia helioscopia)
were found the dominant weeds in the experimental
area. Use of the tank mixed herbicides decreased
broad leaved weeds to significant extent. The
decrease in weeds density in given treatments can be
attributed to the fact that some herbicides control
weeds more effectively than the others. Hand
weeding was the most effective for controlling weeds,
but this method is labor intensive. Likewise, Hashim
et al. (2002) stated that the heavy amount of weed
flora was recorded in control (weedy check) plots in
their herbicidal trial in wheat. Chhokar et al. (2007)
determined that the herbicides mixture effectually
decreased weed density than weedy in wheat. Ashiq
et al. (2007) also definite these effects who stated that
suitable results of weed control were attained through
the herbicides.
Analysis of variances of the data showed that the
application of different herbicidal treatments had a
significant effect on weeds dry biomass. The decrease
in dry weight of weeds might be because of the
efficiency of herbicides in suppressing weed biomass
compared to weedy check. Our results in agreement
with various studies reporting that herbicides perform
better in controlling weeds than weedy check
(Cheema and Akhtar, 2005; Marwat et al., 2005;
Abbas et al., 2009). These results are also in covenant
with the work of Iqbal (2003) who observed that
broad spectrum herbicides are best to reduce the weed
dry weight as compared to weedy check.
The detrimental effect of herbicidal treatments on
WCE may be due to the utilization of different active
ingredients present in each herbicide. At dough stage
effect of different herbicides on weed control
efficiency was significant. These findings are in
accordance with Ashiq et al. (2003) who reported that
herbicides with broad spectrum provided better weed
control efficiency than control treatment.
Weed persistence indices precise the weed
tolerance to different herbicide treatments as well as
Asad et al, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 38-45
44
their efficiency to eradicate the weeds. A lower weed
persistence index value is essential for effective weed
management. These findings are similar to Khaliq et
al. (2014) who stated that application of various
herbicides resulted in relatively higher WPI than rest
of the wheat cultivars. Wheat crop despite its less
weed competitive ability and heavy weed infestation,
showed lower weed index presumably due to lower
grain yield in weed free treatment.
CONCLUSION
The findings of the current study conclude that hand
weeding is the most effective method for weed
management if the crop is grown on the small area.
However for large scale farmers Wheat Star
(chlorpyrifos + Carfentrazone ethyl + Tribenuron
methyl) at recommended dose could be utilized to
suppress weeds in wheat crop. Buctril Super could
also be used at the recommended dose to minimize
the weed infestation under rainfed conditions of the
country.
ACKNOWLEDGEMENTS
The authors are indebted to the Associate Editor of
the manuscript for his kind help in linguistic editing
and translation of English abstract to Turkish
language. Authors also extend thanks to three
anonymous reviewers for their valuable comments on
the earlier drafts of the manuscript.
REFERENCES
Abbas G., Ali MA., Abbas Z., Aslam M., Akram M. (2009). Impact of different herbicides on broad-leaved weeds and yield of
wheat. Pakistan Journal of Weed Science Research, 15: 1-10. Asad M., Ali S., Iqbal MN., Ashraf A., Mahmood Z., Arshad A., Raza U. (2016). Effect of Post-emergence herbicides to control
broad-leaved weeds in wheat under rain-fed conditions. PSM biological Research, 1: 17-22.
Ashiq M., Muhammad N., Ahmad N. (2007). Comparative efficacy of different herbicides against broad leaf weeds in wheat.
Pakistan Journal of Weed Science Research, 13: 149-156. Ashiq M., Nayyar MM., Ahmed J. (2003). Weed Control Handbook for Pakistan. Directorate of Agronomy. Ayub Agricultural
Research Institute, Faisalabad, pp. 11-84.
Chaudhary PVS., Ali SMA. (2008). Status paper on Wheat consortium of Indian farmers associations, pp. 3-6. Cheema MS., Akhtar M. (2005). Efficacy of different post-emergence herbicides and their application methods in controlling weeds
in wheat. Pakistan Journal of Weed Science Research, 11: 23-29.
Chokar RS., Sharma RK., Jat GR,. Pundir AK., Gathala MK. (2007). Effect of tillage and herbicides on weed and productivity of
wheat under the rice-wheat growing system. Crop Protection, 26: 1689-1696. Farooq M., Jabran K., Cheema ZA., Wahid A., Siddique KH. (2011). The role of allelopathy in agricultural pest management.
Pest Management Sciences, 67: 493-506.
Farooq S, Shahid M, Khan MB, Hussain M, Farooq M. (2015). Improving the productivity of bread wheat by good management
practices under terminal drought. Journal of Agronomy and Crop Science, 201(3): 173-188. Farooq S., Hussain M., Jabran K., Hassan W., Rizwan MS, Yasir TA. (2017). Osmopriming with CaCl2 improves wheat (Triticum
aestivum L.) production under water-limited environments. Environmental Science and Pollution Research, 24(15): 13638-
13649.
Govt. of Pakistan. (2016). Pakistan economic survey 2015-16. Ministry of finance, the government of Pakistan. Gupta OP. (1998). Weed management: Principles and practices. Agro Botanica, Bikaner, India, pp. 18-23.
Guttieri MJ., Stark JC., O'Brien K., Souza E. (2001). Relative sensitivity of spring wheat grain yield and quality parameters to
moisture deficit. Crop Sciences, 41: 327-335.
Hamada SHE., Abdel-Lateef MF., Abdelmonem AE., El-Kholy RMA., Helalia AAR. (2013). Efficiency of certain clodinafoppropargyl formulations in controlling annual grassy weeds in wheat. Annual Agricultural Science, 58: 13-18.
Hashim S., Marwat KB., Hassan G. (2002). The response of wheat verities to substituted urea herbicides. Pakistan Journal of Weed
Science Research, 89: 49-55.
Hussain M, Waqas-ul-Haq M, Farooq S, Jabran K, Farroq M. (2016). The impact of seed priming and row spacing on the productivity of different cultivars of irrigated wheat under early season drought. Experimental Agriculture, 52(3): 477-490.
Hussain Z., Marwat KB., Munsif F., Samad A., Ali. K. (2013). Evaluation of various herbicides and their combinations for weed
control in wheat crop. Pakistan Journal of Botany, 45(1): 55-59.
Iqbal M. (2003). Efficacy of herbicides and row spacing on weeds and yield and yield components of wheat. Sarhad Journal of Agriculture, 1: 23-41.
Ivany JA., Nass HG., Sanderson JB. (1990). Effect of time of application of herbicides on the yield of three winter wheat cultivars.
Canadian Journal of Plant Sciences, 70: 605-609.
Khalil G., Hassan G., Ahmad., Sha HN. (2008). Individual and combined effect of different weed management practices on weed control in Wheat. Pakistan Journal of Weed Science Research, 14: 131-139.
Khaliq A., Hussain M., Matloob A., Tanveer A., Zamir SI., Afzal I., Aslam F. (2014). Weed growth, herbicide efficacy indices,
crop growth and yield of wheat is modified by herbicide and cultivar interaction. Pakistan Journal of Weed Science
Research, 20: 91-109.
Khaliq A., Matloob A., Tanveer A., Areeb A., Aslam F., Abbas N. (2011). Reduced doses of a sulfonylurea herbicide for weed
management in wheat fields of Punjab, Pakistan. Chilean Journal of Agricultural Research, 71: 424-429.
Khan I., Muhammad Z., Hassan G., Marwat KB. 2001. Efficacy of different herbicides for controlling weeds in wheat crop-1.
Response of agronomic and morphological traits in wheat variety Ghaznavi-98. Scient. Khyber, 14: 51-57.
Asad et al, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 38-45
45
Khan M., Haq N. (2002). Wheat crop yield loss assessment due to weeds. Sarhad Journal of Agriculture, 18: 449-453.
Kurchania SP., Bhala SC., Paradhar RN. (2000). Bio–Efficiency of metsulfuron-methyl and 2,4–D combinations for broad-leaved
weed control in wheat. Indian Journal of Weed Sciences, 32: 1-2. Mahmood Z., Abdul AN., Javed IM., Muhammad A, Zeeshan K., Kanwal S, Tariq R., Awais R. (2017). Pursuit of stripe rust
resistance and association of yield contributing traits in elite bread wheat yield trial. International Journal of Biosciences,
10: 135-141.
Marwat KB., Gul B., Saeed M., Hussain Z. (2005). Efficacy of different herbicides for controlling weeds in onion at higher altitudes. Pakistan Journal of Weed Science and Research, 11: 61-8.
Mishra M., Misra A. (1997). Estimation of integrated pest management index in jute–A new approach. Indian Journal of Weed
Sciences, 29: 39-42.
Negash W., Asfaw Z., Yibrah H. (2005). Variation and association analyses on morphological characters of linseed (Linum usitatissimum L.) in Ethiopia. SINET: Ethiopian Journal of Sciences 28: 129-140.
Nizami MM., Shafiq M., Rashid A., Aslam M. (2004). The soils and their agricultural development potential in Pothwar. National
Agricultural Research Center, Islamabad, pp. 158.
Qureshi FA. (1982). Weed problem of Pakistan. Identification and control of weed manual, PARC, Islamabad, pp. 5-8. Sharma D., Singh D., Kaskaoutis DG. (2012). Impact of two intense dust storms on aerosol characteristics and radiative forcing
over Patiala, northwestern India. Advances in Meteorology.
Sherawat SM., Inayat M., Ahmad M. (2005). Bio efficacy of different graminicides and their effect on the growth and yield of
wheat crop. International Journal of Agriculture and Biology, 3: 438-440. Sikkema PH., Brown L., Shropshire C., Soltani N. (2007). Responses of three types of winter wheat (Triticum aestivum L.) to
spring-applied post-emergence herbicides. Crop Protection, 26: 715-720.
Singh SP., Pramila P., Kumar M., Singh S., Srivastva D. (2013). Growth and biochemical responses of wheat (Triticum aestivum
L.) to different herbicides. African Journal of Agricultural Research, 8: 1265-1269. Suria AJ., Juraimi AS., Rahman M., Man AB., Selamat A. (2011). Efficacy and economics of different herbicides in aerobic rice
system. African Journal of Biotechnology, 10: 8007-8022.
Thakral KK., Pandita ML., Khurana SC., Kalloo G. (1988). Efficacy of cultural and chemical weed control methods in potato.
Journal of Indian Potato Association, 15: 148-152. Zewdie K., Tanner DG. (1999). Pre-and post-emergence herbicides for irrigated wheat in Ethiopia. In Proceedings of the Tenth
Regional Wheat Workshop for Eastern, Central and Southern Africa, University of Stellenbosch, South Africa, pp. 14-18.
©Türkiye Herboloji Derneği, 2017
Geliş Tarihi/ Received:Mayıs/May, 2017
Kabul Tarihi/ Accepted: Eylül/September, 2017
To Cite: Asad M., Mahmood Z., Rasheed M., Anser R. and Mudassar M. (2017). Efficacy of Some Selective Herbicides against
Broad Leaved Weeds of Wheat Crop Grown Under Moisture Deficit Conditions of Pakistan (In English with Turkish
Abstract). Turk J Weed Sci, 20(2):38-45.
Alıntı için: Asad M., Mahmood Z., Rasheed M., Anser R. and Mudassar M. (2017). Pakistan’ın Kurak Koşullarında Selektif
Herbisitlerin Buğdayda Geniş Yapraklı Yabancı Otlara Karşı Etkisi. Turk J Weed Sci, 20(2):38-45.
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:46-54
46
Araştırma Makalesi / Research Article
Çukurova Bölgesi Ayçiçeği Ekim Alanlarında Sorun Olan Yabancı Ot
Türleri ve Yoğunlukları Selvinaz KARABACAK*, F. Nezihi UYGUR
Bitki Koruma Anabilim Dalı, Ziraat Fakültesi, Çukurova Üniversitesi, Adana, Türkiye
Sorumlu Yazar E-mail: [email protected]
ÖZET
Ayçiçeği ülkemiz için yağlık ve çerezlik alanda önemli bir paya sahiptir. Yağlık üretim, iç piyasa için yeterli olmamaktadır.
Bu nedenle, daha fazla üretime ihtiyaç duyulmaktadır. Çukurova Bölgesi’nde de son yıllarda ayçiçeği üretiminin artışı ile
Türkiye yağ üretimi yaklaşık %9’a ulaşmıştır. Ayçiçeği ekim alanlarının artmasıyla beraber, problemlerde ortaya çıkmaya
başlamış, özellikle yabancı otlardan dolayı verim kayıpları oldukça artmıştır. Çukurova’ da ayçiçeği ekim alanlarında sorun
olan ana zararlı yabancı otları belirlemek için, 2015 ve 2016 yıllarında Adana, Mersin ve Osmaniye illerinde sürvey
çalışmaları yürütülmüştür. Bu illerde ayçiçeği üretiminin yapıldığı ilçeler belirlenmiş, her 10 km bir durularak surveyler
yapılmıştır. Sonuç olarak, toplam 23 bitki familyasına ait 52 yabancı ot türü saptanmıştır. Bu yabancı ot türlerinden en
önemlisi bölgemizde yeni karşılaşılmaya başlanan, ayçiçeğinin konukçusu parazit yabancı ot türü olan, Boğumlu Canavar
Otu (Orobanche cernua Loefl.) dur. Yapılan sürveyler sonucunda, Boğumlu Canavar Otu’nun, iki yıl içerisinde önemli
oranda artış gösterdiği tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Ayçiçeği, Canavar Otu, Çukurova Bölgesi, Sürvey, Yabancı ot.
The Most Troublesome Weed Species Infesting Sunflower Fields and
Their Abundance in Çukurova Region
ABSTRACT
Sunflower has an important share in oil and confectionery production in Turkey. However, the current sunflower oil production in Turkey is not enough for the domestic market. Therefore, more production of sunflower is still needed.
Increasing of sunflower production in the Çukurova Region during the last years, constituted approximately 9% of total
Turkey’s sunflower production. Thus, pest problems, especially sunflower yield losses due to weeds have increased as sunflower acreage increased. The study was aimed to determine the most troublesome weed species infest sunflower fields in
Çukurova Region. Therefore, field surveys were carried out during 2015-2016 growing seasons across three provinces
namely, Adana, Mersin and Osmaniye. As a result, a total of 52 weed species belonging to 23 plant families was
encountered. The sunflower parasite, nodding broomrape (Orobanche cernua Loefl.), was newly-encountered species in this region. According to the results of the two-years weed surveys, a significant increase in nodding broomrape (Orobanche
cernua Loefl.) density was observed.
Key words: Broomrape, Çukurova Region, Sunflower, Survey, Weed.
Available at: www.journal.weedturk.com
Turkish Journal of Weed Science
© Turkish Weed Science Society
Karabacak and Uygur, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 46-54
47
GİRİŞ
Tarımsal alanlarda verimi etkileyen en önemli
zararlıların başında gelen yabancı otlar, kültür
bitkilerinde kalite ve kantiteyi bozarlar. Bu nedenle
yabancı otlarla mücadele etmek oldukça önemlidir.
Öte yandan mücadele edilmediği takdirde kültür
bitkileri içerisindeki yabancı otların oluşturduğu
verim kaybı %90’lara kadar ulaşabilmektedir
(Lacey, 1985).
Türkiye’nin yağ açığının olması ve
zenginleştirilecek ekim nöbeti sisteminde buğday
için alternatif kültür bitkisi olması nedeniyle, önemi
ve ekim alanı gittikçe artan ayçiçeği, yağlı tohumlu
bitkiler arasında yer almaktadır. Ülkemizde genel
olarak insan beslenmesinde kullanılan bitkisel
yağların yaklaşık %50’si ayçiçeğinden
karşılanmaktadır (Kaya, 1999). FAO 2014 yılı
verilerine göre, Türkiye ayçiçeği ekim alanları
açısından dünya ile kıyaslandığında %4’lük bir paya
sahip olup, üretim dikkate alındığında dünya verim
ortalamasının %42 oranında üstündedir (FAO,
2017).
Türkiye, ayçiçeği üretiminin %47,2’sini Trakya–
Marmara, %29,2’sini Orta Anadolu, %12’sini
Karadeniz, %8,7’sini Akdeniz, %1,8’ini Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve %1,1’ini Ege
Bölgesi oluşturmaktadır (Anonim, 2017). Ayçiçeği
bir çapa bitkisi olduğu için kendisinden sonra ekilen
bitkiye temiz ve havalanmış bir toprak bırakır. Bu
nedenle iyi bir ekim nöbeti bitkisidir (Arıoğlu,
2007). Çukurova Bölgesi’nin iklim ve toprak
yapısının ayçiçeği tarımıyla uyum sağlaması,
ayçiçeğini bölgede üretimi yapılan önemli kültür
bitkilerinden birisi durumuna getirmiştir. Çukurova
Bölgesi ayçiçeği ekim alanı, Türkiye ekim
alanlarının yaklaşık %12 sini oluşturmakla beraber
üretimi 195 bin ton kadardır (TÜİK, 2017).
Son yıllarda bölgemize hızlı giriş yapan
ayçiçeğinin, ekim alanlarının artışının en önemli
sebebi, buğdayda kullanılan bazı herbisitlere karşı,
buğday ekim alanlarında ana zararlı olan Kısır
Yabani Yulaf (Avena sterilis L.) ve Yabani Hardal
(Sinapis arvensis L.) türlerinin herbisitlere direnç
kazanmış olmasıdır. Bu yüzden yağlık ayçiçeği
yetiştiriciliği, bölgede buğdaya alternatif bir kültür
bitkisi olmuş ve ekim nöbetine dahil edilmiştir.
Ayçiçeğinin dahil olduğu ekim nöbeti sistemlerinde,
kültür bitkilerine göre farklı herbisitlerin
uygulanmasıyla, aynı zamanda herbisit rotasyonu da
yapılmış olur bu şekilde herbisit direnci kırılmaya
çalışılabilir.
Yabancı otlar, ana zararlı, zararlı, yararlı ve
parazit yabancı otlar olarak sınıflandırılabilir. Ana
zararlı yabancı otlar ise bir bölgede herhangi bir
ayçiçeği tarlasında ‘Ekonomik Zarar Eşiğini’ bir kez
dahi olsa geçen türler olarak kabul edilmektedir.
Tüm bu bilgiler dâhilinde, ayçiçeği ekim alanlarında
başarılı bir mücadele yapabilmek için bu alanlarda
bulunan yabancı ot türlerinin ve yoğunluklarının
belirlenmesi ve bu yabancı otlar içeresinde parazit
olanların da ortaya konması hedeflenmiştir.
MATERYAL VE YÖNTEM
Materyal
Bu çalışmanın, ana materyalini ayçiçeği ekim
alanları ve bu ekim alanlarında görülen yabancı otlar
oluşturmuştur. Ayrıca sürveyler boyunca yapılan
yabancı ot sayımlarında; 1 m2 ‘lik kare çerçeve,
sürvey yapılan tarlalardaki koordinatları kaydetmek
üzere GPS aleti ve bilgilerin kaydedilmesi için
sürvey formları kullanılmıştır.
Yöntem
Sürveyler, Çukurova Bölgesi’ndeki ayçiçeği ekim
alanlarını temsil edecek şekilde, 2015 ve 2016
yıllarında yürütülmüştür. Sürvey çalışmaları,
Çukurova’yı temsil edecek şekilde, en fazla ayçiçeği
üretimine sahip olan illerde gerçekleştirilmiştir.
TÜİK verilerine göre, Adana’da 134361, Mersin’de
7276, Osmaniye’de ise 11167 ton ayçiçeği
üretilmiştir (TÜİK, 2017).
Sürvey çalışmaları, 2015 ve 2016 yıllarının
Nisan ve Mayıs aylarında Çukurova’yı temsil
edecek şekilde yedi farklı rota üzerinden
gerçekleştirilmiş, bu rotalar, ayçiçeği ekiminin
yoğun olduğu ilçeler dikkate alınarak belirlenmiştir.
Osmaniye, Adana, Mersin illerinde ayçiçeği ekim
alanlarında sorun olan ana zararlı yabancı ot
türlerinin tespit edilerek, bu türlerin Rastlama
Sıklıklarının (RS (%)), Kaplama Alanlarının (KA
(%)) ve Yoğunluklarının (adet/m2) belirlenmesi
amacıyla yapılmıştır. Sürveyler sonucunda,
toplamda 769 km yol kat edilmiştir. Yapılacak
örneklemenin bölgeyi temsil edecek homojenlikte ve
yeterlilikte olması önem taşıdığından, her iki yıl için
toplamda 140 tarlada durulmasına karar verilerek,
yabancı ot tür ve yoğunlukları belirlenmiştir.
Ayçiçeği ekim alanlarının bulunduğu yerlerde bir
hat üzerinde 10 km’de bir durularak sürveyler
gerçekleştirilmiştir. Her duruş esnasında girilen
ayçiçeği ekim alanında; 1 da alan dikkate alınmış ve
4 adet 1m2’lik çerçeve atılmıştır. Atılan
Karabacak and Uygur, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 46-54
48
çerçevelerdeki yabancı ot türleri, bu türlerin çerçeve
içerisindeki sayıları ve kaplama alanları (%) olarak
belirlenerek sürvey formlarına kayıt edilmiştir.
Yabancı ot türlerinin tanılanması, sürveyler
esnasında yapılmıştır. Tanılanamayan yabancı ot
türleri Herboloji laboratuvarına getirilmiştir. Burada
tanılama yapılırken, kaynak olarak Flora of Turkey
(Davis, 1965-2000) serileri ve Çukurova
Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü
Herboloji Laboratuvarı herbaryumları kullanılmıştır.
Yabancı otların Türkçe isimlendirmeleri yapılırken
Türkiye’nin Yabancı Otları ve Bazı Özellikleri
(Uluğ ve ark., 1993) kitabından yararlanılmıştır.
Çukurova Bölgesi’nde, ayçiçeği ekim alanlarında
2015-2016 yıllarında yapılan sürveylerde kaydedilen
sonuçlar, aşağıda verilen formüller doğrultusunda
hesaplanmıştır (Odum, 1971).
Rastlama Sıklığı (R.S.): Bir yabancı ot türünün
sürvey yapılan Bölgeler içerisinde % kaçında
karşılaşıldığını gösteren değerdir.
R.S.(%) = (n/m) X 100
n = Bir türün bulunduğu toplam tarla sayısı
m = Gözlem yapılan toplam tarla sayısı
Tür kaplama alanı (K.A.): Herhangi bir yabancı
ot türünün tarla yüzeyini % olarak kapladığı toplam
değerdir.
Genel Kaplama Alanı (G.K.A.): Bir türün %
olarak ölçüm yapılan toplam alanda kapladığı
miktardır.
G.K.A.(%) = K.A./m
Özel Kaplama Alanı (Ö.K.A.): Bir türün %
olarak sadece bulunduğu alanda kapladığı miktardır.
Ö.K.A.(%) = K.A./n
Yabancı ot türlerinin Rastlama Sıklıkları, Genel
Kaplama Alanları ve Özel Kaplama Alanları
belirlenerek, yıllara göre yabancı ot türleri ortaya
konmuş, elde edilen veriler doğrultusunda ana
zararlı yabancı ot türlerine karar verilmiştir
(UYGUR, 1985).
BULGULAR VE TARTIŞMA
Ayçiçeği ekim alanlarında 2015-2016 yıllarında
karşılaşılan yabancı ot türleri ve familyaları aşağıda
verilmiştir (Çizelge 1). Tüm türlerin Rastlama
Sıklıkları, Genel Kaplama Alanı, Özel Kaplama
Alanı ve birim alandaki yoğunlukları önem sırasına
göre Çizelge 2.’de verilmiştir.
Çizelge 1. Çukurova Bölgesi Ayçiçeği Ekim Alanlarında Karşılaşılan Yabancı Ot Türleri
Familyalar Yabancı Ot Türleri Türkçe İsimleri
Amaranthaceae Amaranthus retroflexus L. Horoz İbiği
Chenopodium album L. Sirken
Apiaceae Ammi majus L. Karaman Kimyonu
Ammi visnaga (L.) Lam. Kürdan Otu
Asteraceae Anthemis cotula L. Gerçek Papatya
Chrysanthemum spp. Krizantem
Cichorium intybus L. Yabani Hindiba
Crepis spp. Hindiba
Lactuca serriola L. Yabani Marul
Onopordum spp. Eşek Dikeni
Picris echioides L. Benekli Hindiba
Silybum marianum (L.) Gaertn. Meryem Dikeni
Sonchus oleraceus L. Eşek Marulu
Xanthium strumarium L. Domuz Pıtrağı
Boraginaceae Heliotropium europeum L. Boz Ot
Brassicaceae Sinapis arvensis L. Yabani Hardal
Caryophyllaceae Stelleria media (L.) Vill. Serçe Dili
Convolvulaceae Convolvulus arvensis L. Tarla Sarmaşığı
Cuscuta spp. Küsküt
Ipomoea spp. Yıldız Sarmaşığı
Cucurbitaceae Cucumis melo var. agrestis Naudin. Çakal Kavunu
Karabacak and Uygur, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 46-54
49
Yapılan sürveyler sonucunda (2015-2016 Yılı),
toplamda 23 bitki familyasına ait beş’i cins, 43’ü tür
düzeyinde toplam 51 adet yabancı ot taksonu ile
karşılaşılmıştır. Poaceae, Asteraceae,
Convolvulaceae, Amaranthaceae, Fabaceae,
Polygonaceae en sık karşılaşılan yabancı ot
türlerinin familyalarından başlıcalarıdır.
Çukurova Bölgesi ayçiçeği ekim alanlarında
2015 yılında yapılan sürvey çalışmasında 23
familyaya ait 47 yabancı ot türü, 2016 yılında
yapılan sürvey çalışmasında ise 17 familyaya ait 33
yabancı ot türü ile karşılaşılmıştır.
İki yıl yapılan sürvey sonuçlarının ortalamaları
alındığında Rastlama Sıklıkları %10 üzerinde olan
17 adet yabancı ot türü tespit edilmiştir. Bu türlerin
çoğu Asteraceae familyasına ait olup, Poaceae ve
Fabaceae familyaları da takip etmektedir.
Ayçiçeği ekim alanlarında yabancı otların
Rastlama Sıklıkları dikkate alındığında %67,74 ile
en fazla rastlanan türün Sirken (Chenopodium album
L.) olduğu, yüzde olarak en fazla kaplama alanına
sahip türün ise, %3,71‘lik bir kaplama alanı ile Tarla
Sarmaşığı (Convolvulus arvensis L.) olduğu
saptanmıştır
Bir m2 deki yabancı otlanmaya bakıldığında,
bulunduğu tarlalarda en önemli yabancı ot türü
25,50 adet/m2 ile Brom (Bromus tectorum (L.))
olduğu ve sonrasında bunu Çatal Otu (Digitaria
sanguinalis (L.) Scop.) ve Kanlı Çayır (Phalaris
brachystachys Link.) ve Canavar Otu (Orobanche
spp.) türlerinin takip ettiği saptanmıştır. Canavar Otu
türlerinin parazit yabancı ot olması ve fazla tohum
üretebilme yeteneğine sahip olması, bu türün iki yıl
üst üste yapılan sürveylerde, rastlama sıklığındaki
artışının nedenini açıklamaktadır.
Çukurova Bölgesi geneline bakıldığında 3,32
adet/m2 lik genel kaplama alanı ile Sirken
(Chenopodium album L.) öne çıkmaktadır. Son
yıllarda özellikle mısır ekim alanlarında ciddi
anlamda sorun olmaya başlayan, mısır hasadını
Cyperaceae Cyperus rotundus L. Topalak
Euphorbiaceae Euphorbia prostrata Aiton. Benekli Sütleğen
Fabaceae Medicago sativa L. Yonca
Prosopis farcta (Banks & Sol.) Mac. Çeti
Hypericaceae Hypericum perforatum L. Sarı Kantaron
Malvaceae Hibiscus trionum L. Yabani Bamya
Malva sylvestris L. Ebe Gümeci
Corchorus olitorius L. Yabani Jüt
Orobanchaceae Orobanche cernua Loefl. Boğumlu Canavar Otu
Papaveraceae Fumaria officinalis L. Hakiki Şahtere
Papaver rhoeas L. Gelincik
Plantaginaceae Plantago major L. İri Sinir Otu
Veronica arvensis L. Yavşan Otu
Poaceae Alopecurus myosuroides Huds. Tilki Kuyruğu
Avena sterilis L. Kısır Yabani Yulaf
Bromus tectorum L. Brom
Cynodon dactylon (L.) Pers. Köpek Dişi Ayrığı
Digitaria sanguinalis (L.) Scop. Çatal Otu
Echinochloa colonum (L.) Link. Benekli Darıcan
Lolium temulentum L. Delice
Phalaris brachystachys Link. Kanlıçayır
Setaria viridis (L.) P.Beauv. Yeşil Kirpi Darı
Sorghum halepense (L.) Pers. Geliç
Polygonaceae Polygonum aviculare L. Çoban Değneği
Rumex obtusifolius L. Kuzu Kulağı
Portulacaceae Portulaca oleraceae L. Semiz Otu
Primulaceae Anagallis arvensis L. Fare Kulağı
Rubiaceae Galium aparine L. Yapışkan Ot
Solanaceae Solanum nigrum L. İt Üzümü
Zygophyllaceae Tribulus terrestris L. Demir Dikeni
Karabacak and Uygur, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 46-54
50
engelleme potansiyeline sahip olan Çakal Kavunu
(Cucumis melo var. agrestis Naudin.) türüne,
ayçiçeği ekim alanlarında da %10,42 oranında
rastlanmıştır.
İki yıl boyunca yapılan sürvey çalışmalarının
sonunda, ortak olan yabancı ot türlerinin
ortalamaları alınmış ve Rastlama Sıklıklarına göre,
en sık rastlanan yabancı ot türündenden en az
rastlanan yabancı ot türüne doğru sıralanmıştır.
Yapılan sürveylerde en sık rastlanan yabancı ot
türünün %67,74 ile Sirken (Chenopodium album L.)
olduğu belirlenmiştir. Bunu %61,59 ile Tarla
Sarmaşığı (Convolvulus arvensis L.) ve %51,37 ile
Horoz İbiği (Amaranthus retroflexus L.), % 38,45 ile
Boz ot (Heliotropium europeum L.) türleri takip
etmektedir (Çizelge 2.).
Ayrıca Topalak (Cyperus rotundus L.), Çoban
Değneği (Polygonum aviculare L.), Çeti (Prosopis
farcta (Banks & Sol.) Mac.), Benekli Darıcan
(Echinochloa colonum (L.) Link.), Köpek Dişi
Ayrığı (Cynodon dactylon (L.) Pers.), Benekli
Sütleğen (Euphorbia prostrata Aiton.), Yabani
Hardal (Sinapis arvensis L.), Semiz Otu (Portulaca
oleraceae L.), Kısır Yabani Yulaf (Avena sterilis
L.), Geliç (Sorghum halepense (L.) Pers.), Domuz
Pıtrağı (Xanthium strumarium L.), Canavar Otu
türleri (Orobanche spp.), Çakal Kavunu (Cucumis
melo var. agrestis Naudin.) türlerinin Rastlama
Sıklıklarının %10’nun üzerinde olduğu tespit
edilmiştir.
Ayçiçeğinde yabancı ot türlerinin belirlenmesi
ile ilgili yapılan bir çalışmada, ortaya çıkan yabancı
ot türleri ile bu çalışmada belirlenen yabancı ot
türleri benzerlik göstermektedir (Güncan., 1980). Bu
yabancı ot türleri; Boğumlu Canavar Otu
(Orobanche cernua Loefl.), Sirken (Chenopodium
album L.), Tarla Sarmaşığı (Convolvulus arvensis
L.), Boz ot (Heliotropium purpureum L.), Horoz
İbiği (Kızılbacak) (Amaranthus retroflexus L.),
Semiz Otu (Portulaca oleracea L.), Çoban Değneği
(Polygonum aviculare L.) Çeti (Prosopis farcta
(Banks & Sol.) Mac.), Topalak (Cyperus spp.),
Köpek Dişi Ayrığı (Cynodon dactylon (L.) Pers.),
Yabani Hardal (Sinapis arvensis L.), İt Üzümü
(Solanum nigrum L.), Demir Dikeni (Tribulus
terrestris L.), Kirpi Darı (Setaria sp.), Sütleğen
(Euphorbia spp.), ve Geliç, (Kanyaş) (Sorghum
halepense) (L.) Pers.)’dir .
Ayçiçeği ekim alanlarında, Erzurum ilinde
yapılan bir çalışmada Yabani Hardal (Sinapis
arvensis L.), Horoz İbiği (Amaranthus retroflexus
L.), Sirken (Chenopodium album L.), Boz Ot
(Heliotropium europaeum L.) ve Tarla Sarmaşığı
(Convolvulus arvensis L.)’nın hakim türler olduğu
belirlenmiştir (Karasu ve ark., 1978). İstanbul,
Kırklareli ve Sakarya illerindeki ayçiçeği
tarlalarındaki önemli yabancı ot türlerinin, Yabani
Hardal (Sinapis arvensis L.), Sirken (Chenopodium
album L.), Horoz İbiği (Amaranthus retroflexus L.),
İt Üzümü (Solanum nigrum L.), Boz Ot
(Heliotropium europaeum L.), Yavşan Otu
(Veronica sp.), Tarla Sarmaşığı (Convolvulus
arvensis L.), ve Eşek Marulu (Sonchus sp.) olduğu
saptanmıştır (Özdemir ve ark., 1992). Başka bir
çalışmada Haymana, Bala ve Sereflikoçhisar’da
ayçiçeği ekim alanlarında yapılan yabancı ot
sürveylerinde; Yabani Hardal (Sinapis arvensis L.)
ve Kısır Yabani Yulaf (Avena strelis L.)’ın türleri ile
karşılaşılmıştır (Yıldırım ve ark., 1995). Ege
Bölgesi ayçiçeği tarlalarında ise Semiz Otu
(Portulaca oleracea L.), Horoz İbiği (Amaranthus
albus L.), Demir Dikeni (Tribulus terrestris L.),
Tarla Sarmaşığı (Convolvulus arvensis L.) ve Köpek
Dişi Ayrığı (Cynodon dactylon (L.) Pers.)’nun
bulunduğu surveyler sonucu belirlenmiştir (Uluğ ve
ark., 1998). Yapılan diğer çalışmalarda ortaya çıkan
yabancı ot türleri ile bu çalışma sonucu ortaya çıkan
yabancı ot türleri arasında hemen hemen yakın
sonuçlar gözlemlenmiştir.
Sürvey sonuçlarında ortaya çıkan, yabancı
otlardan Tarla Sarmaşığı (Conuolvulus arvensis L.)
Sirken (Chenopodium album L. ) Köpek Dişi Ayrığı
(Cynodon dactylon (L.) Pers.), Horoz İbiği
(Amaranthus retroflexus L.), Yabani Hardal (Sinapis
arvensis L.), Boğumlu Canavar Otu (Orobanche
cernua Loefl.) türleri yoğun olan yabancı ot türleri
arasında ilk sıralardadır. Rastlanma sıklıklarına
bakıldığında ise Sirken (Chenopodium album L.)
(%68), Tarla Sarmaşığı (Convolvulus spp.) (%62),
Horoz İbiği (Amaranthus retroflexus L.) (%51), ilk
sıraları almışlardır. Tekirdağ ili ayçiçeği ekim
alanlarında yabancı ot türlerini ve yoğunluklarını
belirlemek için yapılan çalışmada, karşılaşılan
yabancı ot türleri ve familyaları benzerlik
göstermiştir (Arslan ve Kara., 1996).
Edirne ili ayçiçeği ekim alanlarında 2013 yılında
yapılan çalışmada yabancı ot türleri, yoğunlukları ve
rastlanma sıklıkları belirlenmiştir. Bu yabancı
otlardan Semiz Otu (Portulaca oleraceae L.) (2,12
bitki/m2), Domuz Pıtrağı (Xanthium strumarium L.)
(1,87 bitki/m2), Köpek Dişi Ayrığı (Cynodon
dactylon L.) (1,73 bitki/m2), Tarla Sarmaşığı
Karabacak and Uygur, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 46-54
51
(Convolvulus arvensis L.) (1,30 bitki/m2), Horoz
İbiği (Amaranthus retroflexus (1,25 bitki/m2)),
Yabani Hardal (Sinapis arvensis L.) (1,15 bitki/m2),
İt Üzümü (Solanum nigrum L.) (0,99 bitki/m2),
Demir Dikeni (Tribulus terrestris L.) (0,98
bitki/m2), Yabani Havuç (Daucus carota L.) (0,86
bitki/m2), Şeytan elması (Datura stramonium L.)
(0,81 bitki/m2) türleri Edirne ilinde en yoğun on tür
olarak belirlenmiştir (Yay ve Kara., 2015). Şeytan
Elması ve Yabani Havuç türleri hariç diğer yabancı
ot türlerinin, bu çalışmada ayçiçeği ekim alanlarında
yoğun olarak belirlenen yabancı ot türleri ile ortak
türler olduğu saptanmıştır (Yay ve Kara., 2015).
Ayçiçeği ekim alanlarında ana zararlı yabancı
otların Ekonomik Zarar Eşiklerinin belirlendiği bir
çalışmada, Tarla Sarmaşığı (Convolvulus arvensis
L.)’ nın 14 adet/m2 olduğu bildirilmiştir (Fernandez
ve ark., 2004). Bölgemizde 2015 ve 2016 yılı
sürvey sonuçlarına göre dört tarlada ekonomik zarar
eşiğini geçerek ana zararlı yabancı ot konumuna
ulaşmış olduğu yorumu yapılabilir.
Ayçiçeği ekim alanlarında yapılan bir başka
çalışmada Sirken (Chenopodium album L.)‘nin
Ekonomik Zarar Eşiği 4-6 adet/m2 olarak
bildirilmiştir (Onofri ve ark., 1994). Ayçiçeği ekim
alanlarında bu çalışma ile 2015 ve 2016 yıllarında
yapılan sürveyler karşılaştırıldığında, 16 tarlada
Ekonomik Zarar Eşiğini geçerek, ayçiçeği ekim
alanlarının ana zararlı yabancı otu olduğu yorumu
yapılmıştır.
Ayçiçeği’nin ana zararlı parazit yabancı otu olan
Boğumlu Canavar Otu (Orobanche cernua
Loefl.)’nun Ekonomik Zarar Eşiğinin belirlenmesi
üzerine yapılan bir çalışmada, 1,5-3,5 nodül/bitki
olduğu bildirilmiştir (Torres ve ark., 1996). Bu
sonuçlar dikkate alındığında Çukurova Bölgesi’nde
2015 ve 2016 yıllarında yapılan sürveylerde üç
tarlada Ekonomik Zarar Eşiği’ni geçtiği tespit
edilmiştir.
Son yıllarda mısır ekim alanlarında oldukça
yaygın olarak görülmeye başlayan Yıldız Sarmaşığı
(Ipomoea spp.) türlerine ayçiçeği ekim alanlarında
yapılan sürveylerde rastlanmış ve bulunduğu
tarlalardaki yoğunluğunun oldukça fazla olduğu
saptanmıştır.
Çizelge 2. Çukurova Bölgesi Ayçiçeği Ekim Alanlarında 2015 ve 2016 Yıllarında Yapılan Sürveylerin Ortalama Değerleri
Yabancı Ot Türleri Rastlama
Sıklığı (%)
Genel
Kaplama
Alanı (%)
Özel
Kaplama
Alanı (%)
m2 de Adet
(Genel)
m2 de
Adet (Özel)
Chenopodium album L. 67,74 3,38 6,05 3,32 6,24
Convolvulus arvensis L. 61,59 3,71 8,92 1,52 3,50
Amaranthus retroflexus L. 51,37 0,87 3,05 0,81 2,57
Heliotropium europium L. 38,45 0,67 3,22 0,68 3,66
Cyperus rotundus L. 33,15 0,87 4,37 1,46 6,80
Polygonum aviculare L. 25,85 0,48 3,80 0,45 2,92
Prosopis farcta (Banks & Sol.) Mac. 24,91 1,30 5,64 0,47 2,60
Echinochloa colonum (L.) Link. 20,64 0,84 4,83 1,27 7,51
Cynodon dactylon (L.) Pers. 20,15 0,66 7,34 0,73 7,89
Euphorbia prostrata Aiton. 19,16 0,17 2,65 0,40 4,52
Sinapis arvensis L. 17,52 0,38 6,79 0,12 1,83
Portulaca oleraceae L. 16,58 0,41 3,52 0,47 4,08
Avena sterilis L. 15,84 0,47 5,99 0,70 7,78
Sorghum halepense (L.) Pers. 15,63 0,40 5,96 0,25 3,45
Xanthium strumarium L. 14,69 0,34 4,38 0,19 1,87
Orobanche spp. 12,60 0,17 1,69 1,01 12,94
Cucumis melo var. agrestis Naudin. 10,42 0,19 3,17 0,08 1,88
Cuscuta spp. 9,23 0,19 6,17 0,03 1,44
Karabacak and Uygur, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 46-54
52
Rumex obtusifolius L. 7,59 0,06 3,17 0,03 1,21
Solanum nigrum L. 6,65 0,29 2,13 0,46 3,49
Anthemis cotula L. 6,40 0,10 3,92 0,07 3,38
Phalaris brachystachys Link. 6,40 0,15 13,08 0,21 16,71
Fumaria officinalis L. 5,91 0,20 2,23 0,22 2,47
Anagallis arvensis L. 4,96 0,01 1,00 0,02 3,50
Galium aparine L. 4,72 0,02 0,50 0,02 0,63
Crepis spp. 3,77 0,09 7,00 0,02 1,00
Lolium temulentum L. 3,77 0,10 5,33 0,15 7,04
Malva sylvestris L. 3,32 0,01 1,00 0,01 1,25
Sonchus oleraceus L. 3,08 0,01 1,00 0,01 1,00
Cichorium intybus L. 2,83 0,13 10,63 0,02 1,75
Onopordum spp. 2,83 0,25 30,00 0,04 5,00
Hibiscus trionum L. 2,38 0,02 2,75 0,01 1,25
Papaver rhoeas L. 2,38 0,03 1,50 0,02 1,00
Lactuca seriola L. 2,13 0,01 3,00 < 0,01 1,00
Alopecurus myosuroides Huds. 1,89 0,03 7,50 0,02 4,00
Ammi majus L. 1,89 0,08 8,75 0,01 1,00
Digitaria sanguinalis (L.) Scop. 1,89 0,19 22,50 0,16 18,75
Setaria viridis (L.) P.Beauv. 1,89 0,02 2,75 0,02 2,75
Corchorus olitorius L. 1,19 < 0,01 0,50 0,01 1,00
Chrysanthemum spp. 1,19 0,10 2,50 0,05 1,13
Ipomoea spp. 1,19 0,02 2,50 0,06 6,75
Ammi visnaga (L.) Lam. 0,94 0,02 5,00 < 0,01 0,50
Bromus tectorum L. 0,94 0,06 15,00 0,11 25,50
Hypericum perforatum L. 0,94 0,05 10,00 0,02 4,50
Medicago sativa L.. 0,94 < 0,01 0,50 < 0,01 0,50
Picris echioides L. 0,94 0,13 30,00 0,01 1,50
Plantago major L. 0,94 0,04 10,00 < 0,01 0,50
Silybum marianum (L.) Gaertn. 0,94 < 0,01 0,50 < 0,01 0,50
Stelleria media (L.) Vill. 0,94 0,21 10,00 0,05 2,50
Tribulus terrestris L. 0,94 < 0,01 0,50 < 0,01 0,50
Veronica arvensis L. 0,94 < 0,01 0,50 0,01 0,75
SONUÇ
Çukurova Bölgesi’nde, son yıllarda ortaya çıkan,
buğday ekim alanlarında yabancı otların oluşturduğu
herbisit direnci nedeniyle istenilen kalite ve
kantitede ürün alınamamaktadır. Bu yüzden buğday
kültürüne alternatif olarak ekimi özellikle son beş
yılda artış gösteren ayçiçeği kültür bitkisi, önemli
yer tutmaktadır. 2016 yılı verilerine göre ayçiçeği,
Bölgemizde 615.907 da ekim alanına sahip olmuştur
(TÜİK, 2017). Diğer kültür bitkilerinde olduğu gibi
ayçiçeği yetiştiriciliğinde de yabancı otlar önemli
verim kayıplarına neden olarak, mücadele edilmesini
zorunlu kılmaktadır.
Ayçiçeği ekim alanlarında sorun olan yabancı ot
türlerini saptamak ve bu yabancı ot türlerinin
Karabacak and Uygur, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 46-54
53
yoğunluklarını belirlemek amacıyla 2015 ve 2016
yıllarında Mayıs ve Haziran aylarında ayçiçeği ekim
alanlarında sürveyler yapılmıştır. Yapılan sürveyler
sonucunda iki yılda toplam 140 örnekleme noktası
belirlenmiş, 23 bitki familyasına ait 51 yabancı ot
türü ile karşılaşılmıştır. Bu yabancı ot türlerinin en
fazla Poaceae familyasından olduğu sonrasında
Asteraceae familyasının takip ettiği saptanmıştır.
Diğer yandan parazit yabancı ot türlerinin
bulunduğu Convolvulaceae ve özellikle
Orobancheceae familyaları da ayçiçeği ekim
alanlarındaki surveyler sonucunda saptanan önemli
yabancı ot türlerinin bulunduğu bitki familyalarıdır.
Orobancheceae familyasına ait olan Canavar Otu
türleri (Orobanche spp.), 2015 ve 2016 yılında
yapılan bu sürveyler sonucunda belirlenmiş olup,
birinci yıldaki sürvey sonuçlarına göre ikinci yıl artış
gösterdiği saptanmıştır. Parazit yabancı ot türü olan
Canavar Otları, sahip olduğu yüksek tohum
üretebilme yeteneği ile aynı tarlaya konukçusu
ekildiği sürece yıldan yıla popülasyonlarını
arttırırlar. Bunun sonucu olarak, kültür bitkilerinde
verim kayıpları ortaya çıkmaktadır.
Aynı kültür bitkilerinin ekim nöbeti
uygulanmadan, her yıl aynı tarlaya ekilmesi sonucu,
o tarlada sorun olan yabancı ot türleri ana zararlı
yabancı ot durumuna geçmektedir. Bunun nedeni
olarak, aynı kültür bitkisinde sürekli aynı
herbisitlerin kullanılması ve bu herbisitlere karşı
yabancı ot türlerinin direnç mekanizması
oluşturması gösterilebilir. Tarladaki yabancı ot
popülasyonunu azaltmak ve tür çeşitliliğini arttırmak
için kültür bitkilerinde ekim nöbeti yapılması
gerekmektedir. Yapılan sürveyler özellikle parazit
yabancı ot türlerinden olan Canavar Otu türlerinin
popülasyonlarındaki artışın sebebinin sürekli olarak
ayçiçeği ekimine bağlı olduğunu ortaya
koymaktadır.
TEŞEKKÜRLER
Yüksek lisans tezinin bir kısmını oluşturan bu
çalışmanın da yer aldığı tez projesi boyunca
sağladıkları finansal katkılardan dolayı Çukurova
Üniversitesi Bilimsel Araştırma ve Projeler (BAP)
Koordinasyon Birimi’ne (Proje No: FYL-2015-
4437) teşekkür ederiz.
Yabancı otların teşhisinde ve veri analizlerinde
yardımlarını esirgemeyen Prof. Dr. Sibel UYGUR’a
teşekkürlerimizi sunarız.
Sürvey çalışmalarımız boyunca destek veren
Herboloji Laboratuvarı yüksek lisans ve doktora
öğrencilerinden Zir. Yük. Müh. Levent
HANÇERLİ’ye, Biyolog Ezgi CELEPCİ’ye, Dr.
Hilmi TORUN’a ve Zir. Yük. Müh. M. Uğurcan
AYATA’ya teşekkür ederiz.
KAYNAKLAR
Anonim., (2017). Ayçiçeği ve Ayçiçek Yağı Üretimi, İthalatı ve Sorunları.
http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=23161&tipi=17&sube=0
Arıoğlu HH. (2007). Yağ Bitkileri Yetiştirme ve Islahı Ders Kitabı. Genel Yayın No:220, Ders Kitapları Yayın No:A-70. Adana,
204 S. Arslan, I., Kara, A., (1997). ‘Tekirdağ İli Ayçiçeği Ekim Alanlarında Saptanan Önemli Yabancı Ot Türleri, Rastlanma Sıklıkları
ve Yoğunlukları’ . Türkiye II. Herboloji Kongresi Bil., İzmir-Ayvalık.
FAO., (2017). http://www.fao.org/faostat/en/#data/QC
Fernandez MF., Exposito MJ., Opsomer JD. and Granados FL., (2004). A Nonparametric Analysis of the Distribution of Convolvulus arvensis in Wheat-Sunflower Rotations. Departamento de Matematicas, Facultad de Informatica, La
Coruna, 15071, Spain. Institute for Sustainable Agriculture, Spanish Council for Scientific Research (CSIC), Apdo 4084,
14080, Cordoba, Spain, Department of Statistics, Iowa State University, Ames, IA 50011, USA, June 4, 2004.
Güncan A., (1980). ‘Anadolu’nun dogusunda bugday ürününe karısan yabancıot tohumları, bunların yogunlukları ve önemlilerinin olusturdukları bitki toplulukları (assosiation) üzerinde bir arastırma’ . Türkiye II. Herboloji Kongresi,
s,289.
Karasu HH., Sönmez S. (1978). Ayçiçeklerinde yabancı otlara karsı ilaç denemesi. Zirai Mücadele Arastırma Yıllığı, Sayı: 12,
Ankara, 164. Kaya Y., (1999) . Hibrit Ayçiçeği Çeşit Geliştirme Projesi. Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü.
Lacey AJ., (1985). Weed control in Pesticide Application: Principles and Practice, P.T. Haskell (ed.), pp: 456-485. Oxford
Science Publications, Oxford, U.K.
Odum EP., (1971). Fundamentals of Ecology. W.B.Sounders Company, Philadelphia, London, Toronto, 575 p. Onofri A. and Tei F., (1994). Competitive ability and threshold levels of three broadleaf weed species in sunflower. Istituto di
Agronomia générale e Coltivazioni erbacee, Universita degli Studi di Perugia, Borgo XX Giugno 74, 1-06121 Perugia.
Özdemir C., Sönmez S., Karasu HH. (1992). Marmara bölgesinde ayçiçeginde sorun olan yabancı otlarla mücadele olanakları üzerinde araştırmalar. Zirai Mücadele Arastırma Yıllıgı, No: 20-21 (1985-1986). Ankara, 247.
Torres LG., Muñoz MC., Expósito MJ. and Granados, F.L. (1996). Modelling the Economics of Controlling Nodding Broomrape
(Orobanche cernua) in Sunflower (Helianthus annuus). Weed Science. Vol. 44, No. 3 (Jul. - Sep., 1996), pp. 591-595.
TÜİK., (2013). Tahıllar ve Diğer Bitkisel Ürünler, Bitkisel Üretim İstatistikleri, TÜİK. TÜİK., (2017). Tahıllar ve Diğer Bitkisel Ürünler, Bitkisel Üretim İstatistikleri, TÜİK.
Karabacak and Uygur, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 46-54
54
Uluğ E. (1978). Ege Bölgesi ayçiçeklerindeki yabancı otlara karsı ilaç denemesi. Zirai Mücadele Araştırma Yıllığı, Sayı: 12,
Ankara, 165.
Uluğ E., Kadıoğlu İ., Üremiş İ. (1993). Türkiye’nin Yabancı Otları ve Bazı Özellikleri. T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Yayın No:78, Adana.
Uygur FN.(1985). Untersuchungen zu Art und Bedentung der Verunkrautung in der Çukurova unter besonderer
Berücksichtigung von Cynodon dactylon (L.) Pers. und Sorghum halepense (L.) Pers.. PLITS 1985/3 (5). Verlaag J.
Margrafs Stuttgart, Germany,109s. Yay DÖ. ve Kara, A., (2015). Edirne İli Ayçiçeği Ekim Alanlarında Görülen Önemli Yabancı Ot Türleri, Yoğunlukları ve
Rastlama Sıklıklarının Belirlenmesi. Namık Kemal Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Bitki Koruma Anabilim Dalı,
Yüksek lisans tezi, Tekirdağ.
Yıldırım A., Tastan B., Kurçman M., Demirci A. (1995). Orta Anadolu bölgesinde ayçiçeginde assert 250 sc ilacının biyolojik aktivitesi ve fitotoksitesi üzerinde arastırmalar. Zirai Mücadele Arastırma Yıllığı, No: 26-27 (1991-1992), Ankara, 166.
©Türkiye Herboloji Derneği, 2017
Geliş Tarihi/ Received:Mayıs/May, 2017
Kabul Tarihi/ Accepted: Eylül/September, 2017
To Cite: Karabacak S. and Uygur F.N. (2017). The Most Troublesome Weed Species Infesting Sunflower Fields and
Their Abundance in Çukurova Region (In Turkish with English Abstract). Turk J Weed Sci, 20(2): 46-54.
Alıntı için: Karabacak S. ve Uygur F.N. (2017). Çukurova Bölgesi Ayçiçeği Ekim Alanlarında Sorun Olan Yabancı Ot Türleri
ve Yoğunlukları. Turk J Weed Sci, 20(2): 46-54.
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:55-60
55
Araştırma Makalesi / Research Article
Çukurova Bölgesi Mısır Ekim Alanlarındaki Yabancı Ot Türleri
Levent HANÇERLİ*, F. Nezihi UYGUR
Bitki Koruma Anabilim Dalı, Ziraat Fakültesi, Çukurova Üniversitesi, Adana, Türkiye *Sorumlu Yazar E-mail: [email protected]; Tel: +90 536 249 43 59
ÖZET
Çukurova Bölgesi’nde mısır yetiştiriciliği yoğun olarak yapılmaktadır. Yabancı otlar ise mısırın kalite ve verimini etkileyen
önemli zarar etmenlerinden biridir. Gerek iklim koşullarının değişmesi gerekse yeni yabancı ot türlerinin agroekosisteme
girmesi sürekli olarak yabancı ot florasının değişmesine sebep olmaktadır. Bu nedenle mısır ekim alanlarında problem olan
yabancı otların belirlenmesi için Çukurova Bölgesi’nde 2015 ve 2016 yıllarında yabancı ot sürveyi yapılmıştır. Adana, Mersin ve Osmaniye illerinde gerçekleştirilen yabancı ot sürveyinde toplam 19 bitki familyasına ait 42 yabancı ot türü
saptanmıştır. Bunlar içerisinden Çakal Kavunu (Cucumis melo var. agrestis Naudin) ve Yıldız Sarmaşıklarından en az iki tür
(Ipomoea spp.) bölgede bilimsel olarak mısır ekim alanlarında tespit edilmiştir. Elde edilen veriler doğrultusunda mısır ekim
alanlarında karşılaşılan yabancı ot türleri ve bunlara ait rastlama sıklıkları ve yoğunlukları belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Cucumis melo var. agrestis, Ipomoea spp., Mısır, Yabancı ot.
Weed Species Infesting Corn Growing Areas In Çukurova Region
ABSTRACT
There is an extensive corn farming in Çukurova region. Weeds are one of the factors which negatively affect the quality and
yield of corn. Continuous changes in weed flora takes place either by climatic change or through the introduction of new
weed species into the agro ecosystem. Therefore, comparative weed surveys were carried out in Çukurova Region, across
three provinces namely Adana, Mersin and Osmaniye, during 2015 and 2016 growing seasons to determine the most
troublesome weed species in corn fields. The weed species, their frequency and density in all corn fields were also
determined. As a result, total 42 weed species belonging to 19 families were identified. Among the identified weed species,
Wild Melon (Cucumis melo var. agrestis Naudin) and Morning Glory (Ipomoea spp.) were the least distributed species in
corn growing areas.
Key words: Corn, Cucumis melo var. agrestis, Ipomoea spp., Weed.
GİRİŞ
Yabancı otlar dünyada tüm kültür bitkilerinde verim
ve kaliteyi düşüren bitki koruma sorunları içerisinde
çok büyük öneme sahiptir. Dünya da sorun olan
yabancı otların üretimde verim kayıpları her yıl
%13,2 oranında veya 75,6 milyar dolardır
(Pacanoski, 2007). Amerika’da yabancı otlardan
kaynaklanan zarar 1985 yılında 5 milyar dolara
yakınken, 1994 yılında yabancı otların vermiş
olduğu maddi zarar yaklaşık 20 milyar dolardır
(Bridges, 1994).
Mısır (Zea mays L.) bitkisinin anavatanı
Amerika kıtası olup, dünya ya yayılması bu kıtanın
keşfinden sonra olmuştur. Mısırın Türkiye’ye
1600’lü yıllarda geldiği bilinmektedir (Kun, 1997).
İnsan ve hayvan beslenmesinde önemli rol oynayan
mısır, dünya tahıl ekilişi içerisinde buğday ve
çeltikten sonra üçüncü ve üretimde ise buğdaydan
sonra ikinci sırada yer almaktadır. Mısır, endüstride
nişasta, şurup, şeker, bira ve alkol yapımında
kullanılan önemli bir hammaddedir (Süzer, 2003).
Ana besin maddelerinden biri olan tahıllar dünyada
olduğu gibi ülkemizde de yetiştiriciliği yüksek
Available at: www.journal.weedturk.com
Turkish Journal of Weed Science
© Turkish Weed Science Society
Hancerli and Uygur, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 55-60
56
miktarda yapılmaktadır. Türkiye’de ekilen tahıl
alanlarının artışı geçmişten günümüze devam etmiş,
150 milyon hektar alanı geçmiştir (Anonim, 2014).
Türkiye’nin mısır üretimi 2000 yılında 2,3 milyon
ton iken, 2016 yılına gelindiğinde 6,4 milyon tonluk
bir üretim miktarına ulaşılmıştır. Bu artışın en
önemli nedeni verimdeki ve ekim alanlarındaki artış
olarak gösterilebilir. Türkiye’de mısır üretiminin
büyük bir kısmı yem sanayi tarafından, geri kalan
kısmı nişasta sanayisinde kullanılmaktadır (Anonim,
2014).
Çukurova Bölgesi’nde buğday ekim alanlarında
özellikle yabancı otların herbisitlere olan direncinin
artması sonucu oluşan verim ve kalite kaybından
dolayı çiftçiler alternatif kültür bitkisi arayışına
girmiştir ve bunlardan bir tanesi de mısır kültür
bitkisidir. Çukurova Bölgesi’nde yer alan Adana,
Mersin ve Osmaniye illerinde toplamda 1,7 milyon
tonu aşkın mısır üretimi yapılmaktadır ve bu iller
arasında Adana en çok üretimin gerçekleştirildiği
yerdir (TÜİK, 2016).
Çukurova Bölgesi’nde mısır ekim alanları
oldukça önemli bir yere sahiptir ve hem
yetiştiriciliğinin kolay olması hem de ekonomik
getirisinin yüksek olması çiftçilerin bu kültür
bitkisini seçmesindeki önemli etmenlerdendir.
Ancak son zamanlarda mısır yetiştiriciliği yapan
çiftçilerden, bazı yabancı ot türlerinin daha önce
karşılaştıkları yabancı otlardan farklı olduğu ve
bunlara mısırda mevcut ruhsatlı herbisitlerin etki
etmemesi gibi şikâyetler gelmiştir. Buna yönelik
olarak yabancı ot florasında değişiklik olabileceğini
varsayıp Çukurova Bölgesi mısır ekim alanlarındaki
yabancı ot türlerini belirlemek ve güncellemek için
sürvey yapılmasına karar verilmiştir. Yapılan bu
sürveyler sonucunda Çukurova Bölgesi mısır ekim
alanlarında karşılaşılan yabancı otların belirlenmesi
hedeflenmiştir.
MATERYAL VE YÖNTEM
Materyal
Çukurova Bölgesi’nde mısır yetiştiriciliğinde
karşılaşılan yabancı otların yayılım ve
yaygınlıklarının belirlenmesi amacıyla yabancı ot
sürveyi gerçekleştirilmiştir. Bu sürvey süresince
yabancı ot sayımlarını gerçekleştirmek için
kullanılan alet ve ekipmanlar şu şekildedir; 1×1 m (1
m2) lik kare çerçeve ve sürvey sırasındaki verileri-
bilgileri not etmek için sürvey formu kullanılmıştır.
Yöntem
Sürvey çalışması yapılırken, yabancı otların
çiçeklenme zamanları ve iş gücü dikkate alınarak
sürvey zaman ve miktarları belirlenmiştir. Her
sürvey çıkışında on adet sürvey noktasında sayım
yapılacağı öngörülmüş, haftada bir kez sürveye
çıkılabileceği belirlenmiş ve yabancı otların en iyi
tanındığı çiçeklenme döneminde yani Mayıs ve
Haziran aylarında sürveye çıkılması
kararlaştırılmıştır. Sürvey, karayolları güzergahı
üzerinde bulunan tarlalar içerisinde
gerçekleştirilmiştir. Karayolları haritası baz alınarak
bölgeyi homojen olarak en iyi temsil edebilecek yedi
farklı rota oluşturulmuştur. Yedi hafta boyunca
haftada bir kez sürveye çıkılmış ve her sürveyde on
adet tarlada durulmuştur, buna göre; 70 adet noktada
yabancı ot sayımı yapılacağı tespit edilmiştir
(Uygur, 1984).
Yapılan 70 adet sürvey noktasında kaç
kilometrede bir durulup sürvey gerçekleştirleceğini
belirlemek için rotalar üzerindeki karayolu
mesafeleri çıkarılmıştır. Daha sonra bu rotaların
toplam uzaklıkları tespit edilmiş ve bu uzaklığa
yapılacak sürvey sayısı bölünerek durulma sıklığı
belirlenmiştir (Uygur, 1984). Toplam 769 kilometre
olan rota uzaklığı 70 adet sürvey noktasına
bölündüğünde 10,99 sonucu çıkmış yani her 10
km’de bir durulması gerektiği belirlenmiştir. Sürvey
yapılacak bu rotalar üzerinde her 10 km’de bir
durulmuş ve en yakın mısır tarlasına girilerek o
tarlayı en iyi temsil edecek 1 da’lık alanda 4 adet 1
m2’lik çerçeve rastgele atılmıştır. Çerçeve
içerisindeki yabancı otların tür bazında adet ve
kaplama alanları not edilmiştir. Buna ek olarak
çerçeve içerisindeki mısır kültür bitkisinin adet ve
kaplama alanı da not edilmiştir.
Çukurova Bölgesi’nde mısır ekim alanlarında
bulunan yabancı ot türlerini ve popülasyonlarını
belirlemek amacıyla yapılan sürveylerde çerçeve
atılan tarlalarda yabancı ot türlerinin teşhisi ve %
Rastlama Sıklığı (R.S) hesaplanmıştır (Odum, 1971;
Uygur, 1984).
Rastlama Sıklığı (R.S.): Bir yabancı ot türünün
sürvey yapılan bölgeler içerisinde % kaçında
karşılaşıldığını gösteren değerdir.
R.S. (%) = (n/m) × 100
n = Bir türün bulunduğu toplam tarla sayısı
m = Ölçüm yapılan toplam tarla sayısı
Tür kaplama alanı (K.A.): Herhangi bir yabancı ot
türünün tarla yüzeyini % olarak kapladığı toplam
değerdir.
Hancerli and Uygur, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 55-60
57
Genel Kaplama Alanı (G.K.A.): Bir türün %
olarak ölçüm yapılan toplam alanda kapladığı
miktardır.
G.K.A. (%) = K.A./m
Özel Kaplama Alanı (Ö.K.A.): Bir türün % olarak
sadece bulunduğu alanda kapladığı miktardır.
Ö.K.A. (%) = K.A./n
BULGULAR VE TARTIŞMA
Sürveyler sonucunda 2015 ve 2016 yıllarında
metotta belirtildiği gibi rotalar üzerinde her 10
km’de bir duruş yapılmış ve mısır tarlası
yoğunluğuna bağlı olarak toplam 128 tane tarlada
durulmuştur. Sürveyler sonucunda 19 bitki
familyasına ait 42 farklı yabancı ot türü tespit
edilmiştir (Çizelge 1).
Çukurova Bölgesi’nde 2015 yılında
gerçekleştirilen sürveyler sonucunda toplam 67 adet
sürvey yapılmış ve 39 adet yabancı ot türüne
rastlanmıştır. Sürveyler sonucunda elde edilen
veriler doğrultusunda yabancı otların Rastlama
Sıklıkları % (R.S) hesaplanmıştır.
2016 yılında toplam 61 adet sürvey yapılmış ve
28 adet yabancı ot türüne rastlanılmıştır. Rastlama
sıklıklarına göre yabancı otlar, 2015 yılında
gerçekleştirilen yabancı ot sürveyine benzerlik
göstermekle beraber bunlar içerisinde yer alan Çakal
Kavunu (Cucumis melo var. agrestis Naudin)
%41,79’luk olan rastlama sıklığı %59,02’ye
yükselmiştir ve Çukurova Bölgesi mısır ekim
alanlarında karşılaşılan üçüncü en önemli tür
olmuştur. Bir diğer dikkat çeken sonuç, rastlama
sıklığı %4,48 olan Yıldız Sarmaşıkları (Ipomoea
Çizelge 1. Çukurova Bölgesi Mısır Ekim Alanlarında Yapılan Sürveyler Sonucunda Belirlenen Yabancı Ot Türleri
Familyası Yabancı Ot Adı Türkçe Adı
Amaranthaceae Amaranthus retroflexus L. Kırmızı Köklü Tilki Kuyruğu
Amaranthus sp. Horoz İbiği
Chenopodium album L. Sirken
Asteraceae
Cichorium intybus L. Hindiba
Senecio vernalis Waldst. & Kit Kanarya Otu
Silybum marianum (L.) Gaertn. Meryem Dikeni
Sonchus oleraceus L. Eşek Marulu
Xanthium strumarium L. Domuz Pıtrağı
Boraginaceae Heliotropium europeum L. Boz Ot
Brassicaceae Sinapis arvensis L. Yabani Hardal
Convolvulaceae Convolvulus arvensis L. Tarla Sarmaşığı
Ipomoea spp. Yıldız Sarmaşığı
Cucurbitaceae Cucumis melo var. agrestis Naudin Çakal Kavunu
Cyperaceae Cyperus rotundus L. Topalak
Euphorbiaceae Euphorbia nutans Lag. Benekli Sütleğen
Euphorbia prostrata Aiton Sürünücü Sütleğen
Fabaceae
Medicago sativa L. Yonca
Prosopis farcta (Banks & Sol.) Mac. Çeti
Vicia sativa L. Adi Fiğ
Malvaceae Hibiscus trionum L. Yabani Bamya
Malva sylvestris L. Ebegümeci
Papaveraceae Fumaria officinalis L. Şahtere
Papaver rhoaes L. Gelincik
Plantaginaceae Veronica arvensis L. Yavşan Otu
Poaceae
Avena sterilis L. Kısır Yabani yulaf
Cynodon dactylon (L.) Pers. Köpek Dişi Ayrığı
Digitaria sanguinalis (L.)Scop. Çatal Otu
Echinochloa colonum (L.) Link Darıcan
Lolium temulentum L. Delice
Phalaris brachystachys Link Kuş Yemi
Poa annua L. Tavşan Bıyığı
Seteria glauca (L.) Beauv. Darıcan
Seteria verticillata (L.) P.Beauv. Yapışkan Ot
Poaceae Seteria viridis (L.) P.Beauv. Kirpi Darı
Sorghum halepense (L.) Pers. Geliç (Kanyaş)
Polygonaceae Polygonum aviculare L. Çoban Değneği
Rumex obtusifolius L. Labada
Portulacaceae Portulaca oleraceae L. Semiz Otu
Rubiaceae Galium aperina L. Yapışkan Ot
Solanaceae Physalis angulata L. Fener Otu
Solanum nigrum L. İt Üzümü
Zygophyllaceae Tribulus terrestris L. Demir Dikeni
Hancerli and Uygur, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 55-60
58
spp.)’nın neredeyse iki kat artış göstererek %8,20’lik
rastlama sıklığına çıkmasıdır (Çizelge 2).
Çukurova Bölgesi mısır ekim alanlarında yapılan
önceki sürvey çalışmalarında tespit edilen yabancı ot
türleriyle, 2015 ve 2016 yıllarında yapılan sürvey
çalışmaları karşılaştırıldığında 12 yabancı ot türünün
bölgede mısır ekim alanlarında rastlanmaya
başlandığı görülmektedir (Orel ve Uygur, 1996;
Gönen ve Uygur, 1999; Güngör ve Uygur, 2005).
Bunlar; Kısır yabani yulaf (Avena sterilis L.),
Hindiba (Cichorium intybus L.), Çakal Kavunu
(Cucumis melo var. agrestis Naudin), Şahtere
(Fumaria officinalis L.), Yapışkan ot (Galium
aperina L.), Yıldız Sarmaşıkları (Ipomoea spp.),
Delice (Lolium temulentum L.), Yonca (Medicago
sativa L.), Gelincik (Papaver rhoaes L.), Kanarya
otu (Senecio vernalis Waldst. & Kit), Meryem
dikeni (Silybum marianum (L.) Gaertn.), Adi fiğ
(Vicia sativa L.)’dir. Bu yabancı ot türleri arasından
Çakal Kavunu (Cucumis melo var. agrestis Naudin)
ve Yıldız Sarmaşıkları (Ipomoea spp.)’nın bölgede
Çizelge 2. Çukurova Bölgesi Mısır Ekim Alanlarında Bulunan Yabancı Otların Rastlama Sıklıkları
Yabancı Ot Adları Rastlama
Sıklığı (%)
m2 de Adet
(Özel)
Özel Kaplama
Alanı (%)
m2 de Adet
(Genel)
Genel
Kaplama Alanı
(%)
Cyperus rotundus L. 56,45 6,37 3,76 2,44 1,47
Echinochloa colonum (L.) Link 54,95 6,86 4,48 3,05 1,93
Cucumis melo var. agrestis Naudin 50,40 1,90 2,59 0,69 0,92
Portulaca oleraceae L. 32,97 2,70 2,06 0,51 0,41
Chenopodium album L. 32,59 2,16 4,12 0,42 1,14
Solanum nigrum L. 32,14 2,88 1,81 0,56 0,34
Convolvulus arvensis L. 31,10 2,99 5,03 0,62 0,89
Amaranthus retroflexus L. 27,37 2,11 2,39 0,40 0,47
Xanthium strumarium L. 22,38 1,80 2,29 0,22 0,30
Sorghum halepense (L.) Pers. 20,58 3,06 3,90 0,29 0,37
Hibiscus trionum L. 13,20 2,27 2,34 0,13 0,12
Prosopis farcta (Banks & Sol.) Mac. 11,03 1,88 1,99 < 0,1 < 0,1
Sonchus oleraceus L. 9,47 1,31 1,07 < 0,1 < 0,1
Heliotropium europeum L. 8,58 1,67 1,23 < 0,1 < 0,1
Polygonum aviculare L. 6,94 1,86 5,99 < 0,1 0,10
Ipomoea spp. 6,34 2,55 1,35 0,17 < 0,1
Cynodon dactylon (L.) Pers. 6,26 15,38 7,75 0,23 0,11
Sinapis arvensis L. 5,44 1,83 6,08 < 0,1 0,11
Avena sterilis L. 3,88 11,25 4,38 0,31 0,13
Tribulus terrestris L. 3,80 1,61 1,58 < 0,1 < 0,1
Euphorbia prostrata Aiton 3,13 1,63 0,84 < 0,1 < 0,1
Euphorbia nutans Lag. 3,06 1,75 2,25 < 0,1 < 0,1
Seteria viridis (L.) P.Beauv. 3,06 19,89 18,46 0,36 0,34
Malva sylvestris L. 2,31 1,13 1,50 < 0,1 < 0,1
Lolium temulentum L. 2,24 5,50 1,50 < 0,1 < 0,1
Seteria verticillata (L.) P.Beauv. 2,24 0,88 1,44 < 0,1 < 0,1
Digitaria sanguinalis (L.)Scop. 1,64 4,69 7,19 0,16 0,24
Seteria glauca (L.) Beauv. 1,64 2,00 2,50 < 0,1 < 0,1
Amaranthus sp. 1,57 1,00 1,00 < 0,1 < 0,1
Fumaria officinalis L. 1,49 0,50 1,50 < 0,1 < 0,1
Papaver rhoaes L. 1,49 0,50 0,50 < 0,1 < 0,1
Rumex obtusifolius L. 1,49 0,50 0,50 < 0,1 < 0,1
Veronica arvensis L. 0,82 0,50 0,50 < 0,1 < 0,1
Cichorium intybus L. 0,75 0,50 0,50 < 0,1 < 0,1
Galium aperina L. 0,75 2,67 0,50 < 0,1 < 0,1
Medicago sativa L. 0,75 0,50 0,25 < 0,1 < 0,1
Phalaris brachystachys Link 0,75 0,50 0,50 < 0,1 < 0,1
Physalis angulata L. 0,75 0,50 0,50 < 0,1 < 0,1
Poa annua L. 0,75 8,00 0,50 < 0,1 < 0,1
Senecio vernalis Waldst. & Kit 0,75 1,00 0,50 < 0,1 < 0,1
Silybum marianum (L.) Gaertn. 0,75 0,50 15,00 < 0,1 < 0,1
Vicia sativa L. 0,75 0,50 0,50 < 0,1 < 0,1
Hancerli and Uygur, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 55-60
59
ilk defa bilimsel olarak mısırda problem olduğu
belirlenmiştir.
Çukurova Bölgesi’nde 2015 ve 2016 yıllarında
mısır ekim alanlarında problem olan yabancı otların
belirlenmesi için sürveyler yapılmış ve veriler
toplanmıştır. Bu veriler her yıl için ayrı ayrı
değerlendirilmiş, daha sonra bu sonuçların ortalama
değerleri alınarak Çukurova Bölgesi için mısırda
problem olan yabancı otların durumu ortaya
konmuştur.
İki yılın ortalama verilerine göre Çukurova
Bölgesi mısır ekim alanlarında en çok rastlanan
türlerin başında sırayla Topalak (Cyperus rotundus
L.), Darıcan (Echinochloa colonum (L.) Link) ve
Çakal Kavunu (Cucumis melo var. agrestis Naudin)
gelmektedir (Çizelge 2).
Metrekarede bulunan yabancı otların özel
yoğunluklarına bakıldığında iki yılın ortalamasında
ilk dokuz türün Poaceae ve Cyperaceae
familyalarına ait yabancı otlar olduğunu ve sadece
bir türün bulunduğu çerçeveler içerisinde ortalama
20 adet/m2’ye kadar ulaşabildiğini görmekteyiz.
Mısır ekim alanlarında önceden yapılmış bir
çalışmada (Okşar ve Uygur, 2000) yabancı otların
genel kaplama alanına göre; Sirken (Chenopodium
album L.), Çakal Kavunu (Cucumis melo var.
agrestis Naudin), Tarla Sarmaşığı (Convolvulus
arvensis L.) ve İt Üzümü (Solanum nigrum L.)’nün
daha önceden ilk on sırada yer almadığı
görülmüştür.
SONUÇ
Çukurova Bölgesi’nde mısır yetiştiriciliği
yapılan alanlarda yeniden yabancı otlanmayı
belirlemek amacıyla 2015 ve 2016 yıllarında
sürveyler gerçekleştirilmiştir. Bölgeyi temsilen mısır
yetiştiriciliğinin en çok yapıldığı yedi farklı rota
üzerinde toplam 128 tarla gezilmiştir. Toplamda 19
bitki familyasına ait 42 adet yabancı ot türüne
rastlanılmıştır. Bu yabancı otlar içerisinden en çok
karşılaşılan üç türün sırayla; Topalak (Cyperus
rotundus L.), Darıcan (Echinochloa colonum (L.)
Link) ve Çakal Kavunu (Cucumis melo var. agrestis
Naudin) olmasını, mısırın yetişme ortamına en çok
adapte olabilen türler olması ve herbisitlere karşı
diğer yabancı otlara karşın daha az etkilenmesini öne
sürebiliriz.
Dar yapraklı yabancı otların metrekaredeki özel
yoğunluklarının ilk dokuz sırada yer alma sebebini
ise bu yabancı otların kardeşlenme göstermesi veya
rizom-stolonla çoğalabilmesini sebep olarak
gösterebiliriz. Bu yabancı otları kritik periyot
süresince ekonomik zarar eşiğinin altında tutulması
gerekir aksi taktirde yüksek verim kayıplarına sebep
olabilirler (Hall ve ark., 1992). Ayrıca yapılan yanlış
yabancı ot mücadelesi yabancı otlanmayı teşvik
edebilir.
Çakal Kavunu (Cucumis melo var. agrestis
Naudin) ve Yıldız Sarmaşığı (Ipomoea spp.)
türlerinin bölgede çoğu yerde problem olduğu ve
dağılımının giderek arttığı belirlenmiştir. Bu iki
türün en önemli ortak özellikleri ise tırmanıcı
olmalarıdır. Özellikle Yıldız Sarmaşığı türlerinin
çok miktarda tohum üretmesi ve buna ek olarak
mısır tohumluğu içerisine karışmış olma ihtimali, bu
yabancı otun ovada hızlı bir dağılım göstermesinin
sebebi olduğu düşünülmektedir. Çiftçilerinde
şikâyetlerini dile getirdikleri yabancı otların bu
türler olduğu tespit edilmiştir. Bu yeni yabancı ot
türlerine karşı şu an hiçbir herbisit ruhsat
alamamıştır. Eğer bu yabancı otlara karşı mücadele
yöntemi geliştirilemezse bölgedeki mısır
yetiştiriciliği büyük bir sekteye uğrayacağı tahmin
edilmektedir. Mevcut ruhsatlı bir herbisit olmadığı
için herbisitlere alternatif bir mücadele yöntemi
geliştirilmelidir ve bunlar arasında örtücü bitki
kullanımı da yer almalıdır.
TEŞEKKÜR
Sürvey çalışmaları esnasında yardımcı oldukları için
Zir. Yük. Müh. Selvinaz Karabacak’a, Biyolog Ezgi
Celepci’ye, Zir. Yük. Müh. M. Uğurcan Ayata’ya ve
Dr. Hilmi Torun’a teşekkür ederiz.
Yabancı otların teşhisinde bize yardım eden Prof.
Dr. Sibel Uygur’a teşekkürlerimizi sunarız.
Ayrıca yüksek lisans FYL-2015-4841 kodlu tez
projesinin bir kısmını oluşturan bu çalışmayı
finansal olarak destekleyen Çukurova Üniversitesi
Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon
Birimi’ne teşekkür ederiz.
Hancerli and Uygur, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 55-60
60
KAYNAKLAR
Anonim (2014). Mısır Tarımı. Http://Arastirma.Tarim.Gov.Tr/Ttae/Sayfalar/Detay.Aspx? Sayfaid=89 Erişim Tarihi: 10.01.2017 Bridges DC. (1994). Impact of Weeds on Human Endeavors. Weed Technology Vol. 8, No. 2 (Apr. - Jun., 1994), USA, Pp. 392-
395.
Gönen O. ve Uygur FN. (1999). Çukurova Bölgesi Yazlık Yabancı Ot Türlerinin Çimlenme Biyolojileri ve Bilgisayar ile Teşhise
Yönelik Morfolojik Karakterlerinin Saptanması. Çukuorova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, Adana, 233 S.
Güngör M. ve Uygur F.N. (2005). Adana İli Mısır Ekim Alanlarında Yabancı Otlara Karşı Uygulanan Kimyasal Mücadelenin
Önemi ve Ortaya Çıkan Sorunların Araştırılması. Çukuorova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi,
Adana, 171 S. Hall MR., Swanton CJ. and Anderson GW. (1992). The Critical Period of Weed Control in Grain Corn (Zea mays) Weed Science
Vol. 40, No. 3 (Jul. - Sep., 1992), Canada, pp. 441-447.
Kun E. (1997). Tahıllar II (Sıcak İklim Tahılları). Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Yayın No: 1452, Ders Kitabı No: 432,
Ankara. Odum EP. (1971). Fundamentals Of Ecology. W.B.Sounders Company, Philadelphia, London, Toronto, 574 P.
Okşar M. ve Uygur FN. (2000). Çukurova’daki Yabancı Otlar ve Bunların Biyolojik Mücadele Olanakları, Çukurova
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Bitki Koruma Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Adana, 86 s.
Orel E. ve Uygur FN. (1996). Çukurova Bölgesi Buğday Ve Mısır Ekim Alanlarında Bazı Ekolojik Faktörlerin Göstergesi Olabilecek Yabancı Ot Türlerinin Saptanması. Çukuorova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi,
Adana, 133s.
Pacanoski Z. (2007). Herbicide Use: Benefits For Society As A Whole- A Review. Pak J. Weed Sci. Res. 13(1-2): 135-147, 2007
Süzer S. (2003). Mısır Tarımı. Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Edirne. Tüik (2016). Http://Tuikapp.Tuik.Gov.Tr/Bitkiselapp/Bitkisel.Zul
Uygur FN., Koch W. ve Walter H. (1984). Yabancı Ot Bilimine Giriş. PLITS, 1984/2(1), Verlag J. Margraf, Stuttgart, Germany,
114s.
©Türkiye Herboloji Derneği, 2017
Geliş Tarihi/ Received:Mayıst/May, 2017
Kabul Tarihi/ Accepted: Ekim/September, 2017
To Cite: Hancerli L. and Uygur F.N. (2017). Weed Species Infesting Corn Growing Areas In Çukurova Region (In
Turkish with English Abstract). Turk J Weed Sci, 20(2):55-60.
Alıntı için: Hançerli L. ve Uygur F.N. (2017). Çukurova Bölgesi Mısır Ekim Alanlarındaki Yabancı Ot Türleri. Turk J Weed
Sci, 20(2):55-60.
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:61-68
61
Derleme/Review
Herbisitler ve Türkiye’deki Ruhsatlı Herbisitlerin Güncel Durumu
Hilmi TORUN*
Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Adana
*Sorumlu Yazar E-mail: [email protected]; Tel: +90 322 3441784
ÖZET
Kimyasal mücadele dünyada yabancı otlarla mücadelede en çok tercih edilen yöntemdir. Kimyasal mücadelenin
kolay uygulanması, etkisinin kısa sürede görülmesi ve ekonomik olması herbisitleri ön plana çıkarmıştır.
Herbisitler farklı şekilde sınıflandırılabilmelerine rağmen, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de etki
mekanizmalarına göre sınıflandırılma tercih edilmektedir. Bu derlemede HRAC (Herbicide Resistance Action
Committee) sınıflandırma sistemi ile Türkiye’de 2016 yılında ruhsatlı olan aktif maddeli ruhsatlı herbisitlerin
etki mekanizması sayısı, kimyasal sınıf sayısı ve aktif madde sayıları karşılaştırılmıştır. Türkiye’de 2016 yılında
98 farklı aktif madde saptanmış, bunun yanında 45 kimyasal sınıf altında 12 farklı etki mekanizması olduğu
belirlenmiştir. Türkiye’de ruhsatlı herbisitler içerisinde ilk üç sırada HRAC çerçevesinde A, B ve C gruplarına
ait etki mekanizlarının sırasıyla %16, %27 ve %15 oranlarında olduğu görülmüştür. 2016 yılına göre kültür
bitkisi gruplarına bakıldığında tahıllar ve endüstri bitkilerinde ruhsatlı herbisitlerin mevcut herbisitlerin %57’sini
oluşturduğu, yabancı otların mücadelesinde en çok ruhsatlandırılan aktif maddenin %7,2 ile glyphosate
isopropylamin tuzu ve türevlerinin (bağ, fındık, meyve bahçeleri, turunçgiller, kültür bitkisi yetiştirilmeyen
alanlar) olduğu saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Ruhsatlı herbisitler, HRAC sınıflandırma sistemi, Etki mekanizmaları, Kimyasal sınıflar, Türkiye
Current Status of Herbicides and Licensed Herbicides in Turkey
ABSTRACT
The most preferred control method to manage weeds in the world is use of chemicals. Herbicides are the foreground for
chemical control as they are feasible and economical. Some chemical classes and active ingredients of herbicides are
classified according to their action mechanisms in Turkey as done in the world. HRAC (Herbicide Resistance Action Committee) classification system and licensed active ingredients in Turkey compared for number of licensed active
ingredients, chemical classes and action mechanisms in 2016. In 2016, 98 different active substances were identified in
Turkey and it was determined that there were 12 different action mechanisms under 45 chemical classes. It was seen that the
action mechanisms belonging to groups A, B and C in first three ranks of licensed herbicides in Turkey are 16%, 27% and 15%, respectively. When the crop groups compared to 2016, grains and industrial plants in which form the sum of 57% of
licensed herbicides to control weeds, also most licensed plant protection product of active ingredient permits against
glyphosate isopropylamine salt and derivatized glyphosate with percentage of 7.2% (used in grapes, nuts, fruit orchards,
citrus, non-cultivated areas).
Keywords: Licensed herbicides, HRAC classification system, Mode of action, Chemical classes, Turkey
Available at: www.journal.weedturk.com
Turkish Journal of Weed Science
© Turkish Weed Science Society
Torun, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 61-68
62
GİRİŞ
Pestisitler kimyasal mücadele içerisinde, zararlı
organizmaları engellemede veya kontrol altına
almada kullanılan maddelerdir. Türkiye’de
kullanılan pestisitler 2007 yılında yaklaşık 49 bin
ton ile en yüksek seviyelerdeyken, 2014 yılından
itibaren üretim alanları artsa dahi herbisitlerin çok
küçük dozlarda kullanılmasından dolayı 40 bin tona
kadar düşmüştür (Anonim, 2017a). 2014 yılı
verilerine göre Türkiye’de pestisitler içerisinde yer
alan herbisit kullanımı %20’lik bir kısmı
oluşturmuştur (Anonim, 2017b). Herbisitler yabancı
otlarla mücadelede en önemli kontrol yöntemi haline
gelmiştir. Diğer kontrol yöntemleriyle
kıyaslandığında ön plana çıkmasının nedeni daha
geniş alanlarda uygulama kolaylığı, etkili ve
güvenilir olmasıdır (Powles ve Shaner, 2001).
Herbisitlerin uygulabilirliğinin kolay olması ve
ekolojik koşullardan fazla etkilenmemesinden dolayı
üreticiler tarafından çok tercih edilmektedir. Son
zamanlarda dünya genelinde yabancı otlarla
kimyasal mücadeleye bağlı olarak yabancı otlarda
herbisit direnci öne çıkmış, oluşan bu herbisit
direnci ise alternatif mücadele yöntemleri
kullanılarak kırılmaya çalışılmaktadır. Ancak tarım
ürünlerinin ekim nöbeti eksikliğinin yanında aynı
etki mekanizmasına sahip herbisitlerin sürekli
kullanılmasına bağlı olarak dünyada ve Türkiye’de
yabancı otlarda oluşan herbisit direnci artmıştır
(Ryan,1970; Seefeldt ve ark., 1994; Legere ve ark.,
2000; Preston ve Powles, 2002; Yücel, 2004;
Valverde, 2007; Kaya Altop, 2012; Ayata, 2014;
Gürbüz, 2016; Torun, 2017). Günümüzde direnç ile
ilgili yapılan çalışmalar sonucu 61 ülkede, 91 üründe
bilinen dirençli yabancı ot türü sayısı toplam 251’dir
(Anonim, 2017c). Türkiye’de 2000’li yılların
başında Avena sterilis ve Sinapis arvensis türlerinde
direnç belirlenmiş (Uludağ, 2003; Yücel, 2004;
Aksoy ve ark., 2007), 2008 yılı ve sonrasında
Cyperus difformis, Echinochloa crus-galli ve
Phalaris brachystachys gibi bazı önemli yabancı ot
türlerinde de farklı aktif maddelere ve etki
mekanizmalarına karşı direnç saptanmıştır (Anonim,
2017d).
Özellikle doğru herbisit rotasyonu planlamasında
kullanılan kimyasal grupları sınıflandırma sistemi
HRAC (Herbicide Resistance Action Committee) ve
WSSA (Weed Science Society of America)
gruplarında yer alan yabancı ot ile ilgilenen bilim
insanları tarafından yapılmaktadır. Hemen hemen bir
çok gelişmiş ülkede olduğu gibi Türkiye’de de
ruhsatlandırılan herbisitlerin etiketleri üzerinde
HRAC gruplarına benzer şekilde harflendirme
sistemi uygulanmaktadır.
Bu çalışmada tarımda önemli bir yere sahip
Türkiye’nin yabancı otlara karşı kimyasal
mücadelesinde kullanılan ruhsatlı herbisit sınıfları ve
aktif maddeleri belirlenmiş, dünya ile kıyaslaması
yapılarak herbisitlerin güncel durumu ortaya
çıkarılmıştır. Ayrıca, kullanılan herbisitlere ait etki
mekanizmaları ile bu etki mekanizmalarının hangi
üründe, ne kadar kullanıldığı belirlenmiştir.
HRAC Sınıflandırma Sistemine Göre Türkiye’deki
Güncel Durum
Uzun süreli herbisit kullanımı, tarım alanlarının
bulunduğu ekosistemlerde yer alan yabancı ot
florasında birtakım değişmelere neden olmaktadır.
Bu nedenle zararlı konumunda olmayan yabancı ot
türleri baskın olmakta veya gelişen direnç nedeni ile
mücadele edilemez hale gelmektedir. Tarlalarda
yabancı ot popülasyonlarına karşı kimyasal
mücadelede herbisitleri gelişi güzel karıştırarak
uygulamak yerine, herbisitlerin kullanım ömrünü
uzatmak için yabancı otlarla mücadelede ekonomik
zarar eşiğine dikkat ederek, yabancı otların doğru
gelişim döneminde ve doğru ekipmanlarla uygulama
yapılmalıdır. Bu nedenle kullanılan herbisitlerin
içeriklerinin, özelliklerinin ve etki mekanizmalarının
bilinmesi gerekmektedir.
Dünyada 2017 yılında yabancı otlarla kimyasal
mücadelede 16 farklı etki mekanizmasına sahip
herbisitin kullanıldığı gözlenirken (Anonim, 2017e),
Türkiye’de 2016 yılında 12 etki mekanizmasının
olduğu görülmektedir (Çizelge 1). Öte yandan
HRAC gruplandırmasına göre Türkiye’de 52
kimyasal sınıf içerisinde 102 aktif madde yabancı
otlara karşı kimyasal mücadelede kullanılırken,
dünyada 16 etki mekanizmasıyla daha fazla
kimyasal sınıfın olduğu ve toplamda 281 aktif
maddenin olduğu belirlenmiştir (Anonim, 2016; Efil,
2016). Benzer bir çalışmada Forouzesh ve ark.
(2015) HRAC gruplarına göre aktif maddeleri doğru
kimyasal sınıf ve gruplar içerisine yerleştirerek
oluşturdukları tablolarda herbisitlere ait 119
kimyasal sınıfın var olduğunu, HRAC gruplandırma
sistemi içerisinde ise 58 kimyasal sınıfın var
olduğunu belirlemiştir. Ayrıca 410 adet etki
mekanizması bilinen aktif içerik bulunduğunu
bildirmiştir.
Torun, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 61-68
63
Çizelge 1. Dünya’da ve Türkiye’de herbisit etki mekanizmaları,
grupları, kimyasal sınıflar ve aktif madde miktarları.
Sınıflandırma
sistemi
Etki
mekanizması
HRAC
gruplandırması
Kimyasal
sınıf
Aktif
madde
HRAC
(2017) 16 23 61 281
Türkiye
(2016) 12 19 52 102
Herbisitlere ait 16 farklı etki mekanizmasına
göre, kimyasal sınıflar ve aktif maddeler
incelendiğinde 2016 yılında Türkiye’de yabancı
otlara karşı ruhsatlı olan DHP (dihidropteroat)
Sentaz Engelleyicileri (Grup I), Hücre Membran
Oluşumu Engelleyicileri (Grup M), Oksin Taşınması
Engelleyicileri (Grup P) ve Bilinmeyen
Engelleyicilere (Grup Z) sahip etki mekanizmalı
herbisitlerin bulunmadığı bildirilmiştir (Çizelge 2).
Dünyada Asetolakto Sentetaz (ALS) Enzimi
Engelleyicileri (Grup B), Fotosentez Engelleyicileri
(Grup C) ve Kök Gelişimi Engelleyicileri (Grup K)
etki mekanizmasına ait aktif madde kullanımı en
yüksektir (Anonim, 2017e; Forouzesh ve ark.,
2015), Türkiye’de de benzer şekilde ticari anlamda
ruhsatlandırılan aktif maddeli herbisitlerin de bu
gruplar içerisine dahil olduğu ortaya çıkarılmış
(Anonim, 2016; Efil, 2016), Asetolakto Sentetaz
(ALS) Enzimi Engelleyicilerine (Grup B) ait 26
farklı aktif madde görülürken, onu 16 farklı aktif
maddeye sahip Fotosentez Engelleyicileri (Grup C)
takip etmiştir.
Çizelge 2. Dünyada ve Türkiye’de herbisitlerin etki mekanizmalarına göre kimyasal sınıflar ve aktif madde miktarları.
Etki
mekanizmaları
HRAC (2017) Türkiye (2016)
Kimyasal sınıf* Aktif madde* Kimyasal sınıf* Aktif madde*
A 3 17 3 15
B 5 50 5 26
C 12 52 10 16
D 1 2 1 1
E 9 26 4 4
F 11 19 10 10
G 1 2 1 1
H 1 2 1 1
I 1 1 - -
K 12 39 7 10
L 4 7 3 3
M 1 3 - -
N 4 19 2 4
O 5 20 5 11
P 1 2 - -
Z 4 20 - -
* Bazı kimyasal sınıflar ve aktif maddeler birden fazla etki mekanizmasına ait grupta bulunabilmektedir.
Türkiye’de Ruhsatlı Herbisitlerin Durumu
Çizelge 3’de görüleceği gibi, Türkiye’de en çok
kullanılan farklı aktif maddeye sahip etki
mekanizmaları Asetil CoA Karboksilaz (ACCase)
Enzimi Engelleyicileri (Grup A) ile Asetolakto
Sentetaz (ALS) Enzimi Engelleyicileri (Grup B)’dir.
Asetil CoA Karboksilaz (ACCase) Enzimi
Engelleyicileri üç farklı kimyasal sınıf altında
toplanırken, Asetolakto Sentetaz (ALS) Enzimi
Engelleyicileri içerisinde Sulfonylurea kimyasal
sınıfına ait farklı aktif maddelerin daha çok olduğu
görülmektedir (Anonim, 2016; Efil, 2016). Ancak
aynı etki mekanizmalarının sürekli aynı tarlalarda,
aynı kültür bitkilerine karşı kimyasal mücadelede
kullanılması direnci oluşturmuş ve üreticileri
sıkıntıya sokmuştur (Mansooji ve ark., 1992;
Seefeldt ve ark., 1994; Legere ve ark., 2000; Preston
ve Powles, 2002).
Kanada’da Heap ve ark. (1993),
aryloxyphenoxypropionate ve cyclohexanedione
kimyasal sınıfı herbisitlerine karşı Avena fatua
popülasyonlarında direnç belirlemiş, sethoxydim’e
karşı popülasyonların %50’sini öldürmek için
tavsiye dozundan 150 kat daha fazla uygulama
yapılması gerektiğini kanıtlamıştır. İspanya’da
benzer bir örnekde De Prado ve ark. (2004), ACCase
inhibitörü herbisitlerine dirençli Setaria viridis
popülasyonlarını aryloxyphenoxypropionate ve
cyclohexanedione etkili maddeli herbisitleri
uygulayarak direnç seviyelerini saptamış,
fenoxaprop-P, propaquizafop, clefoxydim ve
tepraloxydim etkili maddeleri hariç bütün
herbisitlerin direnç oluşturduğunu ve uygulanan
herbisit dozlarının direnç gösteren bireyler
tarafından sadece %50’sinin alındığını belirlemiştir.
Turkish Journal of Weed Science 20(2):2017:61-68
64
Çizelge 3. Türkiye’de 2016 yılında ruhsatlı aktif maddeler ve etki mekanizmaları.
Etki mekanizmaları Kimyasal sınıf Aktif maddeler HRAC
gruplandırması
Asetil CoA
Karboksilaz (ACCase)
Enzimi Engelleyicileri
Aryloxyphenoxypropionate
‘FOPs’
clodinafop-propargyl, cyhalofop-butyl, diclofop-methyl,
fenoxaprop-P-ethyl, fluazifop-P-butyl, haloxyfop-R-methyl,
propaquizafop, quizalofop-P-ethyl, quizalofop-P-tefuryl
A Cyclohexanedione
‘DIMs’
clethodim, cycloxydim, profoxydim, tepraloxydin,
tralkoxydim
Phenylpyrazoline
‘DEN’
pinoxaden
Asetolakto Sentetaz
(ALS) Enzimi
Engelleyicileri
Imidazolinone imazamox
B
Pyrimidinyl(thio)benzoate bispyribac-Na
Sulfonylaminocarbonyl-
triazolinone
flucarbazone-Na, propoxycarbazone-Na
Sulfonylurea amidosulfuron, azimsulfuron, bensulfuron-methyl,
chlorsulfuron, ethametsulfuron-methyl, ethoxysulfuron,
foramsulfuron, halosulfuron-methyl, mesosulfuron,
metsulfuron-methyl, nicosulfuron, rimsulfuron,
orthosulfamuron, sulfosulfuron, thifensulfuron-methyl,
triasulfuron, tribenuron-methyl, trifloxysulfuron, tritosulfuron
Triazolopyrimidine florasulam, penoxulam, pyroxsulam
Fotosentez
Engelleyicileri
Pyridazinone pyrazon = chloridazon
C1
Phenyl-carbamate desmedipham, phenmedipham
Triazine terbuthylazine
Triazinone metamitron, metribuzin
Uracil lenacil
Urea diuron, fluometuron, linuron C2
Benzothiadiazinone bentazon
C3 Phenyl-pyridazine pyridate
Nitriles bromoxynil, ioxynil
Fotosentez
Engelleyicileri Bipyridylium diquat D
PPO (Protoporfirinojen
oksidaz ) Enzimi
Engelleyicileri
Diphenylether oxyfluorfen
E Oxadiazole oxadiazon
Phenylpyrazole pyraflufen-ethyl
Triazolinone carfentrazone-ethyl
Pigment Engelleyicileri
(Beyazlatıcı
Herbisitler)
Pyridinecarboxamide diflufenican F1
Diğer (PDS) flurochloridone
Benzoylcyclohexanedione tembotrione
F2 Isoxazole isoxaflutole
Triketone mesotrione
Triazolone thiencarbazone-methyl
Diphenylether aclonifen
F3 Triazole amitrole
Urea fluometuron (bakınız C2)
Isoxazolidinone clomazone F4
EPSP Sentaz
Engelleyicileri Glycine glyphosate G
Glutamin sentetaz
Engelleyicileri Phosphinic acid glufosinate-ammonium H
Kök Gelişimi
Engelleyicileri
Benzamide (Mikrotubulüs
oluşumu engelleyicileri)
propyzamide = pronamide
K1
Dinitroaniline benefin = benfluralin, pendimethalin
Carbamate (Mitoz oluşumu
engelleyiciler)
chlorpropham K2
Acetamide napropamide
K3 Chloroacetamide dimethanamid, metazachlor, metolachlor
Oxyacetamide flufenacet
Pyrazole pyroxasulfone
Hücre Duvarı (Selüloz)
Sentezi Engelleyicileri
Alkylazine indaziflam
L Benzamide isoxaben
Quinoline carboxylic acid quinmerac
Lipid Sentezi
Engelleyicileri
Benzofuran ethofumesate N
Thiocarbamate molinate, prosulfocarb, triallate
Sentetik Oksinler
Benzoic acid dicamba
O Phenoxy carboxylic acid 2,4-D, aminopyralid, clopyralid, fluroxypyr, MCPA,
mecoprop = MCPP = CMPP, picloram, triclopyr
Quinoline carboxylic acid quinmerac
HRAC gruplandırma sistemine göre 2016 yılında
Türkiye’de ruhsatlı herbisitlere bakıldığında
Fotosentez Engelleyicileri (C1, C2 ve C3 grupları)
ve Pigment Engelleyicileri (F1, F2, F3 ve F4
Torun, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 61-68
65
grupları) içerisinde yer alan aktif maddeler ile
kimyasal sınıfların özelliğine göre alt gruplara
ayrıldığı görülmektedir (Çizelge 3). Fotosentez
Engelleyicileri içerisinde ruhsatlı olarak sadece
diquat’ın bulunduğu saptanmıştır. Lee ve ark. (2011)
bazı yabancı ot türlerine karşı yeni herbisitleri
denemiş ve etkili olduğunu bulmuştur, ayrıca yeni
herbisitlerin dirençli bazı yabancı ot türleriyle etkin
kimyasal mücadele yapılabileceğini bildirmiştir.
Kimyasal mücadelede zararlılara karşı, doğru
gelişim dönemi ve doğru zamanda pestisit
uygulamasının %50 oranında azaltılması, elde edilen
hasat sonrası ürün kazancını yaklaşık %1 oranında
yükseltmiştir (Pimentel ve ark., 1993). Latin
Amerika’da Valverde (2007), yanlış herbisit
uygulamaları sonucu 21 adet yabancı otun çeltik,
soya, buğday ve meyve bahçelerinde ACCase
inhibitörü herbisitlere karşı direnç oluşturduğunu
bildirmiştir. Yanlış uygulamalar sonucu direnci kısa
yoldan belirlemek adına Kaundun ve ark. (2011), dar
yapraklı yabancı otlarda çıkış sonrası kullanılan
ALS ve ACCase inhibitörü herbisitlerine karşı
oluşan direnci ortaya koymada yeni bir metot ortaya
çıkarmış, bu metod sayesinde Lolium spp. türleri
gibi yabancı otların erken gelişim döneminde
direncin saptanabileceğini bulmuştur.
Kültür bitkisi grupları içerisinde Türkiye’de en
fazla ruhsat yüzdesine sahip grupların besin
açısından önemli yerleri olan %28.92 oranı ile
tahıllara ait olduğu, bunu %28.04 oranı ile endüstri
bitkilerinin izlediği görülmektedir (Çizelge 4). Bu
ürün gruplarını %13.91’lik oranla bağ, armut
bahçeleri, ayva bahçeleri, elma bahçeleri, kayısı
bahçeleri, meyve bahçeleri, yeni dünya bahçeleri,
şeftali bahçeleri, zeytin bahçeleri, fındık bahçeleri ve
turunçgil bahçelerinin bulunduğu kültür bitkisi
grubu takip etmiştir (Anonim, 2016; Efil, 2016).
Çizelge 4. Türkiye’de 2016 yılında herbisit olarak ruhsatlandırılan aktif maddelerin ruhsat oranları ile bu aktif maddelerin karışım miktar
sayıları.
Kültür bitkisi
grubu Ruhsatlı olduğu ürün veya ürün grupları
Ruhsat
oranı (%)
Ruhsatlı olduğu farklı aktif
maddeler, karışımları ve dolgu
oran miktarları (adet)
Tahıllar Arpa, Buğday, Hububat, Mısır, Çeltik 28.92 131
Endüstri Bit. Şeker Pancarı, Pancar, Patates, Pamuk, Susam, Tütün, Anason,
Kimyon, Ayçiçeği, Soya, Yerfıstığı, Kanola 28.04 127
Yemeklik
Baklagiller
Fasulye, Bezelye, Bakla, Kırmızı Mercimek, Mercimek, Nohut 7.95 36
Sebzeler Domates, Biber, Karpuz, Kavun, Soğan, Sarımsak, Karnabahar,
Havuç, Ispanak 12.36 56
Bahçeler Bağ, Armut, Ayva, Elma, Kayısı, Meyve Bahçeleri, Yeni Dünya,
Şeftali, Zeytin, Fındık, Turunçgil Bahçeleri 13.91 63
Yem Bitkileri Yonca 1.10 5
Süs Bitkileri Glayöl, Gül, Karanfil 1.10 5
Çim ve Sürekli Yeşil Alanlar 2.99 9
Tarım Dışı ve
Boş Alanlar
Banketler, Su ve Drenaj Kanalları, Fabrika Bahçeleri, Boş Alanlar,
Havalanları, Kara ve Demiryolu Kenarları, Kültür Bitkisi
Yetiştirilmeyen Alanlar, Tarihi Alanlar, Tarla Kenarları
4.64 21
Toplam 100 453
Torun, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 61-68
9
Dünya genelinde tarımda pestisitler içerisinde ilk
sırada kullanılan aktif maddenin herbisit grubunda
yer alan glyphosate olduğu, bu aktif maddenin
2001’den bu yana yabancı otlarla kimyasal
mücadelede kullanıldığı bildirilmiştir. 2016 yılında
ise Türkiye’de en çok ruhsatlandırılan aktif madde ve
türevlerinin %7.2’lik oran ile EPSP Sentaz
Engelleyicilerinden (Grup G) glyphosate
isopropylamin tuzu olduğu saptanmıştır (Çizelge 5).
Glyphosate aktif maddesi bağ, fındık, meyve
bahçeleri, turunçgiller ve kültür bitkisi
yetiştirilmeyen alanlarda ruhsatlı bir herbisittir. Asetil
CoA Karboksilaz (ACCase) Enzimi Engelleyicileri,
Aryloxyphenoxypropionate ‘FOPs’ kimyasal sınıfı
içinde %4.8’lik oran ile en fazla ruhsatladırılan aktif
madde buğday kültür bitkisinde clodinafop-propargyl
olup, ayçiçeği, bağ, domates, kanola, kırmızı
mercimek, nohut, pamuk, soğan, soya ve şeker
pancarı kültür bitkilerinde %4.4’lük oran ile üçüncü
sırada ruhsatlı olan aktif madde quizalofop-p-
ethyl’dir (Anonim, 2016; Efil, 2016). Ayrıca 2,4-D,
MCPP, pendimethalin, dicamba, MCPA gibi önemli
aktif maddelerinde 2009 ila 2012 yılları arasında
dünyada en fazla kullanılan herbisitler olduğu
bildirilmiştir (Anonim, 2017f).
Çizelge 5. Türkiye’de 2016 yılında en çok ruhsatlı herbisitlere sahip aktif maddelerin ruhsatlı ürün sayıları ile bu aktif maddelerin ruhsat oranları.
Üründe ruhsatlandırılan aktif
madde veya karışımları
Ruhsatlı ürün
miktarı (adet)
Ruhsat
oranı (%)
Ruhsatlı olduğu
ürün grubu
Glyphosate isopropylamin tuzu 73 7.2 Bağ, Fındık, Meyve Bahçeleri, Turunçgiller, Kültür Bitkisi Yetiştirilmeyen
Alanlar
Clodinafop-propargyl +
Cloquintocet-mexyl (Safener) 49 4.8 Buğday
Quizalofop-P-ethyl 45 4.4 Ayçiçeği, Bağ, Domates, Kanola, Kırmızı Mercimek, Nohut, Pamuk, Soğan,
Soya, Şeker Pancarı
Pendimethalin 39 3.8 Ayçiçeği, Domates, Fasulye, Havuç, Mısır, Pamuk, Patates, Sarımsak, Soğan,
Tütün
Nicosulfuron 36 3.5 Mısır
2,4-D Dimethyl amin tuzu 34 3.3 Hububat, Mısır
Metribuzin 30 2.9 Domates, Patates, Soya
Clethodim 27 2.6 Domates, Fasulye, Kanola, Kimyon, Mercimek, Pamuk, Soğan, Soya, Şeker
Pancarı
2,4-D Isoctyl ester 27 2.6 Hububat
2,4-D 2-Ethylhexyl ester +
Florasulam 25 2.5 Arpa, Buğday
Cyhalofop-buthyl 24 2.4 Çeltik
Linuron 24 2.4 Anason, Ayçiçeği, Bakla, Fasulye, Glayöl, Havuç, Kimyon, Mercimek, Mısır,
Nohut, Pamuk, Patates, Soğan, Soya, Susam, Turunçgiller
Tribenron-methyl 24 2.4 Arpa, Ayçiçeği, Buğday
Bentazone + MCPA 23 2.3 Çeltik
Oxyfluorfen 23 2.3 Armut, Ayçiçeği, Karnabahar, Narenciye, Soğan
Aclonifen 22 2.2 Ayçiçeği, Bezelye, Havuç, Mercimek, Nohut
Diğerleri 495 48.5
Toplam 1020 100
SONUÇ
Sürdürülebilir tarımda herbisitlerin daha uzun vadede
kullanılması için herbisitlerin etki mekanizmalarına
göre ilgili kamu ve özel sektör işbirliği altında doğru
planlama yapılarak uygulamalar gerçekleştirilmelidir.
HRAC (2017) ile Türkiye (2016) karşılaştırıldığında
dört etki mekanizmasının (I, M, P ve Z grupları)
ülkemizde görülmediği, farklı aktif madde sayısının
ise çok az olduğu belirlenmiştir. Ülkemizde en fazla
ruhsat alan aktif maddenin bağ, fındık, meyve
bahçeleri, turunçgiller ve kültür bitkisi
yetiştirilmeyen alanlarda kullanılan glyphosate
isopropylamin tuzu ve türevlerine ait olduğu
kaydedilmiştir. Aynı etki mekanizmasına sahip
herbisitlerin yoğun şekilde kullanılmasından çok,
tarım alanlarında doğru zamanda ve doğru yabancı ot
türlerine karşı farklı etki mekanizmasına sahip
herbisitlerin kullanılması gereklidir. Türkiye
(2016)’de tahıl ekiminin fazla olması, bu grupda yer
alan kültür bitkilerine karşı ruhsatlandırılan bitki
koruma ürünlerinin en yüksek (%28.92) olmasına
neden olmuştur (Anonim, 2016; Efil, 2016). Hatalı
uygulamaların yanında bilinçsiz herbisit tüketimi
Türkiye’de temel besin maddesi olan buğday ve
çeltik gibi tahıllarda görülen yabancı ot türlerinde
direncin oluşmasına sebep olmuştur (Anonim,
2017d). Türkiye’de sınırlı sayıda aktif madde ve
Torun, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 61-68
67
karışımları ile etki mekanizmalarının kullanılması
direnci önemli olan bir sorun haline getirmiştir. Bu
nedenle ileriki zamanlarda daha fazla kültür
bitkisinde herbisitlerin etki mekanizmalarına yönelik
ruhsatlı bitki koruma ürünlerinin rotasyona
girmemesi, yabancı otlarda oluşan herbisit direncini
arttırarak daha büyük bir sorun haline getirecektir
(Uludağ, 2003; Yücel, 2004; Aksoy ve ark., 2007;
Avcı, 2009; Türkseven, 2011; Kaya Altop, 2012;
Ayata, 2014; Gürbüz, 2016; Torun, 2017). Aynı etki
mekanizmasına sahip herbisitlerin uzun süreler
içerisinde kullanılmaya devam etmesi sonucu geniş
tarım alanlarında yabancı otlara karşı sınırlı sayıdaki
herbisitlerde direncin hızlı bir şekilde gelişebileceğini
göstermiştir.
KAYNAKLAR
Aksoy A., Kural İ., Şimşek VM., Ünlü Ş., Sizer V. (2007). Buğday ekim alanlarında kullanılan herbisitlere karşı dayanıklılık
problemi. Tarım İlaçları Kongre ve Sergisi, Bildiriler Kitabı, 25-26 Ekim 2007; Ankara, Türkiye, sf 235-244.
Anonim. (2016). T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Bitki Koruma Ürünleri Daire
Başkanlığı, https://bku.tarim.gov.tr/Kullanim/TavsiyeArama [Erişim tarihi:10.12.2016].
Anonim. (2017a). Food and Agricultural Organizationof the United Nations, Faostat. Available:
http://www.fao.org/faostat/en/#compare [Accessed:03.07.2017].
Anonim. (2017b). Food and Agricultural Organizationof the United Nations, Faostat. Available:
http://www.fao.org/faostat/en/#data/RP [Accessed:03.07.2017].
Anonim. (2017c). International Survey of Herbicide Resistant Weeds. Available: http://www.weedscience.org/
[Accessed:28.06.2017].
Anonim. (2017d). International Survey of Herbicide Resistant Weeds. Available:
http://www.weedscience.org/Summary/Country.aspx?CountryID=71 [Accessed:28.06.2017].
Anonim. (2017e). Herbicide Resistance Action Committee. Available: http://hracglobal.com/tools/classification-lookup
[Accessed:06.06.2017].
Anonim. (2017f). Pesticides Industry Sales and Usage, 2008-2012 Market Estimates. Available:
https://www.epa.gov/sites/production/files/2017-01/documents/pesticides-industry-sales-usage-2016_0.pdf
[Accessed:12.07.2017].
Avcı ÇM. (2009). Çukurova Bölgesi buğday ekim alanlarında sorun olan Phalaris brachystachys Link. (kanlı çayır)’in bazı
buğday herbisitlerine karşı oluşturduğu dayanıklılık sorunlarının araştırılması. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 63s, Adana.
Ayata MU. (2014). Adana İli buğday ekim alanlarında kısır yabani yulaf (Avena sterilis L.)’in ACCase (Acetyl-Coa
Carboxylase) enzimi inhibitörü herbisitlere karşı oluşturduğu dayanıklılığın önemi ve dayanıklı popülasyonların
haritasının oluşturulması. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 157s, Adana.
De Prado R., Osuna MD., Fischer AJ. (2004). Resistance to ACCase inhibitor herbicides in a Green foxtail (Setaria viridis)
biotype in Europe. Weed Science, 52:506-512.
Efil F. (2016). Türkiye’de Ruhsatlı Herbisitler (2016). Available:
http://www.turkiyeherboloji.org.tr/upload/File/RUHSATLI%20HERBI%CC%87SI%CC%87TLER%20LI%CC%87STE
SI%CC%87%202016.docx [Accessed:29.12.2016].
Forouzesh A., Zand E., Soufizadeh S., Samadi Foroushani S. (2015). Classification of herbicides according to chemical family
for weed resistance management strategies – an update. Weed Research, 55:334–358.
Gürbüz R. (2016). Adana İli buğday ekim alanlarında ALS inhibitörü herbisitlere karşı dayanıklılık kazanmış yabani yulaf
(Avena sterilis L.) ile yabani hardal (Sinapis arvensis L.) popülasyonlarının belirlenmesi ve dayanıklılık haritalarinin
oluşturulması. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, 321s, Adana.
Heap IM., Murray BG., Loeppky HA., Morrison IN. (1993). Resistance to aryloxyphenoxypropionate and cyclohexanedione
herbicides in Wild oat (Avena fatua). Weed Science, 41:232-238.
Kaundun SS., Hutchings SJ., Dale RP., Bailly GC., Glanfield P., 2011. Syngenta _RISQ_ test: a novel in-season method for
detecting resistance to post-emergence ACCase and ALS inhibitor herbicides in grass weeds. Weed Research, 51:284–
293.
Kaya Altop E. (2012). Çeltik ekim alanlarında sorun olan Cyperus difformis L. (Kız Otu)' in genetik çeşitliliğinin ve ALS grubu
herbisitlere dayanıklılığının moleküler ve bioassay yöntemlerle belirlenmesi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Doktora Tezi, 166s, Samsun.
Lee IY., Kim CS., Lee J., Moon BC., Lee CG. (2011). Biological characteristics of new paddy field herbicide metazosulfuron
granule for paddy weeds. Korean Journal of Weed Science, 31:308–312.
Legere A., Beckie HJ., Stevenson FC., Thomas AG. (2000). Survey of management practices affecting the occurrence of wild oat
(Avena fatua) resistance to acetyl-coa carboxylase inhibitors. Weed Technology, 14:366–376.
Torun, Turk J Weed Sci. 2017:20(2), 61-68
68
Mansooji AM., Holtum JA., Boutsalis P., Matthews JM., Powles SB. (1992). Resistance to aryloxyphenoxypropionate herbicides
in two wild oat species (Avena fatua and Avena sterilis ssp. ludoviciana). Weed Science, 40:599-605.
Pimentel D., McLaughlin L., Lakitan B., Kleinman P., Vancini F., Roach WJ., Graap E., Keeton WS., Selig G. (1993).
Environmental and economic effects of reducing pesticide use in agriculture. Agriculture, Ecosystems & Environment,
46:273-288.
Powles SB., Shaner DL. (2001). Herbicides Resistance and World Grains. CRC Press LLC, Boca Raton, FL. ISBN:
9780849322198.
Preston C., Powles SB. (2002). Evolution of herbicide resistance in weeds: initial frequency of target site-based resistance to
acetolactate synthase-inhibiting herbicides in Lolium rigidum. Heredity, 88:8-13.
Ryan GF. (1970). Resistance of common groundsel to simazine and atrazine. Weed Science, 18:614-616.
Seefeldt SS., Gealy DR., Brewster BD., Fuerst EP. (1994). Cross-resistance of several diclofop-resistant Wild oat (Avena fatua)
biotypes from the Willamette Valley of Oregon. Weed Science, 42:430-437.
Torun H. (2017). Osmaniye İli’nde ekim nöbetinin kısır yabani yulafta (Avena sterilis L.) oluşmuş herbisit direncine etkisinin
araştırılması ve haritalaması. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, 225s, Adana.
Türkseven SG. (2011). Marmara Bölgesi buğday alanlarında yabani yulaf (Avena fatua L.) ve kısır yabani yulaf (Avena sterilis
L.)’in herbisitlere dayanıklılığının araştırılması. Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, 117s. İzmir.
Uludağ A. (2003). Doğu Akdeniz Bölgesi’nde buğday tarlalarındaki yabani yulafın (Avena sterilis) bazı graminisitlere
oluşturduğu dayanıklılık üzerinde araştırmalar. Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, 129s. İzmir.
Valverde BE. (2007). Status and management of grass-weed herbicide resistance in Latin America. Weed Technology, 21: 310–
323.
Yücel E. (2004). Çukurova Bölgesi buğday ekim alanlarında sorun olan kısır yabani yulaf (Avena sterilis L.)’ın bazı herbisitlere
karşı ortaya çıkan dayanıklılık sorunlarının araştırılması. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans
Tezi, 96s. Adana.
©Türkiye Herboloji Derneği, 2017
Geliş Tarihi/ Received:Haziran/June, 2017
Kabul Tarihi/ Accepted: Eylül/September, 2017
To Cite: Torun H. (2017). Current Status of Herbicides and Licensed Herbicides in Turkey (In Turkish with English
Abstract). Turk J Weed Sci, 20(2):61-68.
Alıntı için: Torun H. (2017). Herbisitler ve Türkiye’deki Ruhsatlı Herbisitlerin Güncel Durumu. Turk J Weed Sci, 20(2):61-
68.
Turkish Journal of Weed Science Makale Yazım Kuralları
Makele Hazırlama
Dergiye gönderilecek olan makale A4 sayfa boyutunda Times New Roman yazı tipinde 12 punto
yazı boyutunda, satırlar arası boşluklar 1.15 olarak ayarlanması gerekmektedir. Sayfa kenar boşlukları
2.5 cm olacak şekilde ayarlanmalı, basım sırasında makaleler ikili sütun formatında basılacağından iki
sütun arasında ise 1.0 cm boşluk bırakılmalıdır. Her sayfanın sonunda ortalanmış şekilde sayfa
numarası verilmelidir. Yazım formatı ise iki yana yaslı şekilde yapılması gerekmektedir. Ayrıca her
bir paragrafta 0.5 cm paragraf girintisi yapılmalıdır. Yazım dili Türkçe ya da İngilizce olmalıdır.
Yazar isimleri açık şekilde Times New Roman yazı karakterinde kalın ve 12 punto olarak, isimlerin
ilk harfi büyük geriye kalanı küçük, soyadlarında ise tüm harfler büyük olarak yazılmalıdır. Sorumlu
yazarı tanıtırken soyadından sonra üstsimge şeklinde * işareti konulmalıdır. Yazarların adresleri yazılır
iken 10 punto olacak şekilde 1 satır aralığı bırakılarak yazılması gerekmektedir. Sorumlu yazar
iletişim kısmına ise geçerli bir e-posta adresi yazılması zorunludur. İncelenmek üzere gönderilen
makalelerin satırları numaralandırılmalıdır.
Dergiye yollanan makaleler şu ana başlıklardan oluşmalıdır; Özet, Abstract, Giriş, Materyal ve
Yöntem, Bulgular, Tartışma (Bulgular ve Tartışma birlikte yazılabilir), Sonuç, Teşekkür (var ise) ve
Kaynaklar. Belirtilen bu ana başlıklar kalın 12 punto olacak şekilde büyük harfler ile yazılmalı, ana
başlıklar öncesi ve sonrasında 12 nk boşluk bırakılmalıdır. Alt bölüm başlıkları ise kalın italik
formatta 10 punto olarak yazılmalı, alt bölüm başlıklarının öncesinde ve sonrasında ise 6 nk boşluk
bırakılmalıdır.
Başlık: Yapılan makalenin başlığı makaleyi en iyi şekilde anlatacak kelimelerden seçilmesi
gerekmekte olup 20 kelimeyi geçmeyecek şekilde yazılmalıdır. Makalenin başlığı Times New Roman
formatında 14 punto büyüklüğünde ve kalın yazılmalıdır.
Özet: Hem Türkçe hem de İngilizce özet 200 kelimeyi geçmeyecek şekilde yazılmalıdır. Yazım
formatı Times New Roman olup 10 punto harf büyüklüğünde yazılması gerekmektedir. Her bir satır
arası boşluk ise 1 olacaktır. İngilizce gelecek olan makalelerde Türkçe özet zorunluluğu yoktur.
Anahtar Kelimeler: En fazla 6 tane olacak şekilde alfabetik olarak sıralanmış Türkçe ve İngilizce
olarak verilmelidir.
Giriş: Bu bölüm çalışmanın neden yapıldığını ve önemini iyi bir şekilde ifade edecek düzeyde
yazılmalıdır. Bunu yaparken daha önceden bu konu ile ilgili yapılmış olan özellikle son yıllardaki
çalışmalardan bahsedilmeli ve çalışmanın amaçları açık bir şekilde belirtilmelidir.
Materyal ve Yöntem: Bu bölümde kullanılan bütün materyal belirtilmeli, kullanılan yöntemler ve
istatistik programları detaylı bir biçimde açıklanmalıdır.
Bulgular: Çalışma sonucunda elde edilen bulgular ve veriler çizelge, grafik, şekil vb. ifadeleri
içerecek şekilde açıklamalı olarak verilmelidir.
Tartışma: Çalışmada elde edilen veriler daha önceden yapılmış çalışma sonuçlarına göre
kıyaslanmalı ve irdelenmelidir. Aradaki benzerlik ve farklılıklar tartışılmalıdır.
Sonuç: Çalışmada elde edilen sonuçların kullanımı ve ne gibi yenilikler-kolaylıklar kattığı ile ilgili
bilgi verilmelidir.
Teşekkür: Çalışmanın yapılması sırasında katkıda bulunan kişi, kurum ya da kuruluşlara bu
kısımda yer verilebilinir.
Çizelgeler: Makale içerisinde yer alacak olan bütün çizelgeler 9 punto olarak yazılacaktır.
Şekiller: Makale içerisinde bulunan şekillerin hepsi 9 punto olarak yazılacaktır.
Kısaltmalar: Kısaltmaların uzun hali kısaltmanın ilk geçtiği yerde parantez içinde yazılı şekilde
verilmesi gerekmektedir.
Kaynaklar: Makale içerisinde tek yazar tarafından yazılmış bir kaynağa cümle sonunda atfedilir
iken yazarın soyadı ve yayınlanma tarihi “(Kadıoğlu, 2016)” şeklinde iki yazarlı yayınlarda ise
yazarların soyadları arasında “ve” kullanılarak yazılmalıdır “(Kadıoğlu ve Yılar, 2015)”. Yazar sayısı
3 ve üzerinde bir sayıda ise ilk yazarın soyadı yazıldıktan sonra “ve ark.” kısaltması ile diğer yazarlar
belirtilmeli ve ardından yayın tarihi verilmelidir “(Kadıoğlu ve ark., 2015)”. Eğer kaynak cümle
başında atfedilecek ise sadece yayın yılı parantez içerisine alınmalıdır “Kadıoğlu ve Şin, (2016)”. Aynı
isimli yazarın aynı tarihte birden çok yayını var ise atıfta bulunulacak olan yayına yazar ismi ve
tarihten sonra “a, b, c” gibi harflendirmelerin yapılması gerekmektedir.
Makalenin sonunda kaynakça yazılır iken Times New Roman yazım formatında 1 satır boşluğunda
ve 10 punto değerinde kaynakçaların yazılması gerekmektedir. Kaynaklar alfabetik ve kronolojik
sıraya göre verilmelidir. Kaynakçalar yazılırken iki yana yaslı şekilde yazılmalı ve alt satırlara
geçildiğinde ise 1 cm satır içi girinti yapılmalıdır.
Kadıoğlu İ., Uluğ E., Üremiş İ., Uygur FN., Boz Ö. (1993). Çukurova buğday ekim alanlarında
görülen Yabani Yulaf (Avena sterilis L.)’ın ekonomik zarar eşiği üzerinde araştırmalar. Türkiye
I. Herboloji Kongresi 3-5 Şubat 1993, Bildiri Kitabı, Adana, 249-255.
Yararlanılan kaynakların kaynakçaya eklenme şekli aşağıdaki şekilde yapılması gerekmektedir.
Dergi Makaleleri
Aligiannis N., Kalpoutzakis E., Mitaku S., Chinou IB. (2001). Composition and antimicrobial activity
of the essential oils of two Origanum species. Journal of Agriculture and Food Chemistry, 49
(9): 4168–4170.
Mennan H. (2003). Economic thresholds of Sinapis arvensis (Wild Mustard) in winter wheat fields.
Pakistan Journal of Agronomy, 2 (1): 34-39.
Kitap
Hanf M. (1983). The Arable Weeds of Europe with Their Seedlings and Seeds. Basf
Aktiengesellschaft, s 494., D-6700 Ludwigshafen
Özer Z., Kadıoğlu İ., Önen H., Tursun N. (2001). Herboloji (Yabancı Ot Bilimi). Gaziosmanpaşa
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları No:20 Kitap Serisi No:10, 3. Baskı, 403 s., Tokat
Kitap Bölümü
Şin B., Önen H. (2015). Solidago canadensis L. Ed. H. Önen, Türkiye İstilacı Bitkiler Kataloğu. T.C.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı. TAGEM, Bitki Sağlığı Araştırma Daire Bakanlığı, s.
481-487, Ankara. ISBN: 978-605-9175-05-0
Bildiri
Kadıoğlu İ., Uluğ E., Üremiş İ., Uygur FN., Boz Ö. (1993). Çukurova buğday ekim alanlarında
görülen yabani yulaf (Avena sterilis L.)’ın ekonomik zarar eşiği üzerinde araştırmalar. Türkiye
I. Herboloji Kongresi 3-5 Şubat 1993, Bildiri Kitabı, Adana, 249-255.
Aksoy A, Mennan H, Şimşek M, Büschbell T. (2004). Yabani yulaf (Avena sterilis L.) ve Tilki
Kuyruğu (Alopecurus myosuroides Huds.)’nun farklı herbisitlere karşı dayanıklılığı üzerine
çalışmalar. Türkiye I. Bitki Koruma Kongresi Bildiri Özetleri, 8-10 Eylül 2004, Samsun, 228 s.
Yazarı Belli Değil ise
Anonim (2008). Zirai mücadele teknik talimatları, Cilt 6, Gida Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 296 s.
İnternet Sitesi
FAO (2008). “Top Production Turkey 2008” Food And Agriculture Organization of The United
Nations, http://faostat.fao.org/site/339/default.aspx (Erişim tarihi: 20 Ocak 2011).
Anonim (2016). The International survey of herbicide resistant weeds Online.
http://www.weedscience.org (Son Erişim Tarihi: 30 Mart 2016).
Anonim (2016). Botrytis cinerea, Kurşuni Küf. http://www.bitkisagligi.net (Erişim tarihi 02.01.2016).
Tezler
Sırma M. (1995). Tokat yöresinde buğday alanlarında sorun oluşturan yabancı otlar, önemlilerinden
bazılarının topluluk oluşturma durumları ve topraktan kaldırdıkları “N,P,K” miktarı üzerinde bir
araştırma. Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı Doktora
Tezi, Konya.
Türkiye Herboloji DerneğiTurkish Weed Science Society
Top Related