Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
77
İTİBAR YÖNETİMİ: HALKLA İLİŞKİLERDE GÜVEN YARATMA
REPUTATION MANAGEMENT: CONFIDENCE CREATION IN PUBLIC RELATIONS
Doç.Dr. Selma KARATEPE
İnönü Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi [email protected]
Güven tıpkı bir ruh gibidir; bir kez gitti mi,
asla geri dönmez. (Publilius Syrus / Özdeyiş)
ÖZ
Çağdaş yönetim anlayışı, ürün veya hizmet sunulan kişi ve kurumların, yönetim sürecinde dikkate
alınacaklar listesinin başında yer almasını sağlamış ve bu durum, “ben ne üretirsem satılır” düşüncesinin de
sonu olmuştur. Günümüzün rekabet koşullarında ürettiğini satabilmek; karşı taraftan beğenilmeyi,
güvenilmeyi ve tercih edilmeyi gerektirmektedir. Toplum tarafından “beğenilen ve güvenilen” bir örgüt
olmak ise kolay değildir. Kurumun ürün kalitesinden, çalışanlarına ve topluma karşı sorumluluklarına kadar
uzayan geniş bir alana sahiptir. Bu sorumluluklarının bilincinde davranan kurumların belli bir itibar
kazandıkları ve bu itibarı sürdürebildikleri sürece başarılı oldukları görülmektedir.
Anahtar Kavramlar: Halkla İlişkiler, İtibar, İtibar Yönetimi
ABSTRACT
Contemporary management approach created on understanding about persons and institutions, which
are received product and service, to be taken into account in the first place by management process, and that
means the end of the understanding of “what is produced can be sold”. Within the conditions of
competition in our days, the ability of selling what you produced is depend on the fact of being admired,
trusted and preferred. In fact to be an “admired and trusted” organization by the community is not an easy
task. This task requires many interrelated factor within a broad area that may be extended from the quality of
product to the responsibility of its workers towards society. In this respect, the institutions which are aware
of their responsibilities are becoming more successfully in term of obtaining and continuing the confidence
of the people.
Keywords: Public Relations, Reputation, Reputation Management
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
78
GİRİŞ
Robert Bosch “insanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim”
anlamlı sözünü söylediği zaman, dünyada itibarla ilgili çok fazla araştırma yapılmamıştı. Bu
nedenle itibarın, işletmelerin ürün satış fiyatına, insan kaynaklarına ve karşılaştığı krizlere
etkisinin ne kadar büyük olduğu da bilinmiyordu. Oysa, bugün yapılan araştırmalar
göstermektedir ki; Bosch’un daha o dönemlerde vurguladığı gibi; örgütlerin itibarı, onların
sosyal ve ekonomik faaliyetlerini doğrudan etkilemektedir.
İtibar yönetimi, kurum ve kuruluşların öz değerlerini nasıl değerlendireceklerinden
başlayıp nasıl koruyacaklarına kadar uzanan geniş bir süreci araştırmaktadır. Bu
gelişmeler karşısında, örgütlerin yönetim anlayışlarında yenilikler yapmak ve itibarın
tesadüflere bırakılmadan yönetilmesini sağlamak kaçınılmaz bir hal almaktadır.
Temel olarak bakıldığında, itibarın özünde güven yatmaktadır. Kurumsal itibar aslında
soyut bir nitelik taşımasına rağmen, somut olarak hissedar değeri yaratmaktadır.
(C.J.Fomburn / İtibar Yönetimi ile Rekabette Avantaj Yaratma Konferansı / PRCI / 11
Ekim 2002). Çünkü, itibar diğer tüm kazanımlarının yanı sıra; bir kurumun iç ve dış
rekabet gücüne de katkıda bulunmaktadır
1. HALKLA İLİŞKİLER KAVRAMI
Görüş ve davranışları etkileyen bir anlayış yaratarak duyarlılık ve saygınlığa sahip çıkan ve
geliştiren bir disiplin (Vartanyan, http://www.reklamdergisi.com/detay.asp.?haber_id=98 ) olarak
kabul edilen halkla ilişkilerin şimdiye kadar çok sayıda tanımı yapılmış olmasına karşın, 1978
yılında Mexico City’de yapılan Birinci Dünya Halkla İlişkiler Kongresi’nde görüş birliğine
varılan halkla ilişkiler tanımı, uluslar arası anlamda en fazla kabul gören tanım olmuştur. Buna
göre, “halkla ilişkiler çalışmaları; eğilimleri çözümleme, sonuçlarını önceden kestirme,
kuruluşların liderlerine danışmanlık yapma ve hem kuruluş hem de kamu yararına planlı faaliyet
programlarını uygulama sanatı ve sosyal bilimidir” (Schukies, 1998, 16).
Aslında, tanımı nasıl yapılmış olursa olsun halkla ilişkiler; kamu tutumlarının saptanması için
araştırmalar yapan, sonra da kamudan anlayış ve kabul görme hedefini güden iletişim
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
79
programları planlayıp, uygulayan bir yönetim fonksiyonu olarak kabul edilir. Sözü edilen
çalışmaların görünürdeki amacı; belirlenen hedef kitlelerce kabul görme, kabul görmenin sonucu
ise; toplumda belli bir itibara sahip olmaktır. Aslında kabul görmenin sonucu gibi, sebebi de
itibarın kendisidir.
Karalar’ın (Karalar, 2006, 74) da belirttiği gibi; sağlanmış olan kurumsal itibarın sarsılma
riskinin olduğu “bunalım dönemlerinde” iletişimin sağlanması görevi kurumların halkla ilişkiler
işlevlerinin en önemlisidir. Sonuç olarak; itibar yaratarak onay alma, bu onayla itibarı artırma ve
sağlanan bu itibarı korumaya yönelik olan tüm çalışmalar, birbirini besleyen ve sebep-sonuç
ilişkisi ile devam eden bir süreci kapsamaktadır.
Halkla ilişkilerin tarihsel gelişiminde itibar ile ilgili kaygıların her aşamada farklı
biçimde kendini gösterdiği görülmektedir. Örneğin, halkla ilişkilerin tarihsel seyrine yönelik çok
önemli çalışmaları bulunan James Grunig, arkadaşları ile birlikte yazdığı bir makalesinde (J.E.
Grunig ve Hunt, 1984) dört halkla ilişkiler modeli üzerinde durmaktadır. Söz konusu çalışma,
halkla ilişkilerde asimetrik ve simetrik dünya görüşlerine yer vermektedir. Bu tartışmada yer
verilen modellere göre; kurumlar halkla ilişkiler yürütürken farklı düşünce ve hedefleri temel
almaktadırlar. Uygulayıcılara göre, kurumlarda zaman zaman tümünün ya da bazılarının hayata
geçirildiği bu modeller incelendiğinde son model olarak kabul edilen ve gelişme anlamında
gelinen en iyi nokta denilebilecek “çift yönlü simetrik model”in günümüz koşullarında kurumun
itibarını geliştirmede daha fazla geçerli olan çalışma yöntemlerine sahip olduğu görülmektedir.
Grunig ve arkadaşlarının geliştirdiği söz konusu modellere göre (Grunig, 2005, 52);
1. Basın ajansı modeli; bu modelde halkla ilişkiler, örgütle ilgili olarak olabilecek her yolla
medyada yer bulmaya çalışır,
2. Kamuoyu modeli; bu modelde halkla ilişkiler, yerleşik gazetecilerden yararlanarak örgütle
ilgili nesnel ama yalnızca olumlu bilgileri kamuoyuna ulaştırır,
3. Çift yönlü asimetrik model; bu modelde örgütler kamuları örgütün istediği gibi
davranmaya ikna edecek mesajlar geliştirmek amacıyla kamuoyu araştırmalarından yararlanır,
4. Çift yönlü simetrik model; bu modeli kullanan bir örgüt, çatışmaları yönetmek, karşılıklı
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
80
anlayışı geliştirmek ve kamularla ilişkiler inşa etmek için araştırma ve diyalogdan yararlanır.
Simetrik modelde hem örgüt hem de kamular ikna edilebilir; ama her ikisi de davranışını
değiştirmek zorunda kalabilir.
Görüldüğü gibi, özellikle simetrik halkla ilişkiler, prensipler adına halkla anlaşmayı
(L’Etang, 2002, 75) önermekte ve halkı yanıltmadan geliştireceği ilişkiler aracılığı ile kurumun
itibarı açısından doğru olanı yapmaktadır.
2. HALKLA İLİŞKİLERİN İŞLEVLERİ
2.1. Kurumsal İletişim
Bugünün iş ortamında doğru iletişim stratejileri tasarlama, doğru yöntemler bulma ve
hayata geçirme kaygısı, halkla ilişkiler bölümlerinin üstlendiği rolü çok kritik bir konuma
taşımaktadır. Buna paralel olarak, iletişim uzmanları, strateji oluşturma ve karar verme
süreçlerinin giderek ayrılmaz bir parçası haline gelmekte (Aydede, 2004, 53) ve iletişimcilerin
sorumlulukları yalnızca çalıştıkları kişi ya da kurumlar ve onların muhatap oldukları kitlelerle
sınırlı kalmayıp, tüm topluma karşı da hızlı bir biçimde artmaktadır.
Kurum için kritik nokta, iletişim kanallarını etkin olarak yönetebilmektir. Bu nedenle
örgütçe, fonksiyonel birimler, pazar ve medya ile koordinasyonunun sağlanması; iletişim
planının hazırlanması, yönetilmesi ve takip edilmesi ve bunun sürekli bir sistem haline
getirilmesi esastır (Kuyucu, 2003, 20, www.arge.com). Bu konudaki çalışmalarından birinde
Jefkıns (Jefkıns, 1992, 155) örgütsel iletişimin temel amaçlarını şu şekilde sıralamaktadır;
1. Örgütün politika ve kararlarını yönetilenlere duyurmak,
2. Örgüt ile ilgili bilgileri çevreye duyurarak, örgüte olan güvenin artmasını sağlamak,
3. Örgütün yeni yönetim anlayışını anlatarak, bilgilendirme yoluyla destek sağlamak,
4. Örgütün birim ve bölümlerine bilgi verilerek, örgütsel bütünlük ve uyum sağlamak,
5. Ücret artışları, primler, burslar ve tatil olanakları gibi iş görenleri yakından ilgilendiren
konulara ilişkin bilgilerin verilerek, çalışanların güdülenmesini sağlamak,
6. Yönetimi ilgilendiren her türlü mevzuatı personele duyurarak, olası hataları önlemek,
7. Örgütsel tutumların yönlendirilmesi ve iş görenlerin yönetsel amaçlar doğrultusunda
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
81
güdülenmesini sağlamak.
Belirtilen bu amaçların yanı sıra, örgüt içinde “bir sistem olarak iletişimin temel amacı”
(Karatepe, 2005, 64); kopuk ve dağınık ilişkileri düzenlemek ve örgütsel amaçlarla bireysel
amaçlar arasında bilinçli bir dengenin kurulmasını sağlamaktır.
2.2. Kurumsal Kültür
Kavram olarak kültür; öğrenilen ve paylaşılan değerler, inançlar, davranış özellikleri ve
semboller toplamı olarak ifade edilmektedir. Kurumsal kültür ise, belirtilen bu değer, özellik ve
semboller topluluğunun kurumlardaki görüntüsüdür. Bu kavram kurumlarda; “rasyonel” ve
“görüntüsel” olmak üzere çeşitli araçlarla kendini göstermektedir.
Koçel’e göre (Koçel, 2005, 31); rasyonel araçlar; işletme amaç ve hedefleri, kullanılan teknoloji,
organizasyon yapısı, politika, planlama, kontrol, ödül, ceza ve terfi sistemleri, iletişim ve
raporlama sistemleridir. Görüntüsel araçlara örnek olarak; kullanılan dil, değer verilen davranış
kalıpları, sembol ve simgeler, estetik, fiziksel ortam ve düzenlemeler, organizasyon içi
merasimler, geçmiş başarılara dönük hikayeler, tecrübeler ile giyim-kuşam gösterilebilir.
Dünyanın en büyük iletişim ajanslarından BBDO'nun dünyaca ünlü genç CEO'su olan
Andrew Robertson, Türkiyeyi ziyaretinde yaptığı bir röportajda, BBDO'nun kurumsal kültürünü
oluşturan 10 altın kuraldan bahsetmektedir ki; bu kurallar sadece iletişim sektörü değil, her
sektörden örgütleri ilgilendiren özelliğe sahip bulunmaktadır. Robertson'a göre; kurumsal
kültürün 10 altın kuralı (http://arsiv.sabah.com.tr./2006/06/18/yaz101-30-139.html);
1. Yapılan işi severek ve diğerlerinden daha iyi yapmak,
2. Hizmet verilen kişilerce seviliyor olmak,
3. Kurumunu iyi temsil etmek,
4. Çevreye enerji veren bir özelliğe sahip olmak,
5. İşleri sürüncemede bırakmamak,
6. "Ben" değil "biz" diyebilmek,
7. Sorumluluklarının bilincinde olmak,
8. Kriz durumlarında hemen toparlanabilmek,
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
82
9. Sağlıklı bir şüphe içinde olmak,
10. İstediğini değil, doğru olanı yapmak.
2.3. Kurumsal Kimlik
Sözlük anlamı ile kimlik (Lull, 2001, 240); “bir kimsenin, bir grubun üyesi olarak hissettiği
aidiyet, güven, bilinme ve önemden hareketle gruptaki diğer insanlarla ortak değerleri ve yaşam
biçimlerini paylaşması durumu”, kurumsal kimlik ise (Brotzen, 1999, 53); “örgütün karakteri ve
değerler sistemi” olarak tanımlanmaktadır. Kurumsal kimlik, örgütün kendisiyle ilgili
düşünceleridir. Yani, örgütün kendisini nasıl gördüğü, iç paydaşlar tarafından nasıl algılandığını
ifade eder. Aynı zamanda, itibarı güçlendirmek amacıyla girişilen kurumsal iletişim faaliyetlerini
içermektedir.
Örgütlerin üç çeşit kimliğinden söz edilmektedir (Karaköse, 2007, 20);
1. Örgütün ne olduğu (mevcut hali),
2. Örgütün ne olmak istediği (ideali),
3. Başkalarının örgütü nasıl gördüğü (dış görünüşü).
Kurumsal kimlik açısından yapılan araştırmalar, örgütün dış görünüşünü ifade eden;
başkalarının “özellikle çalışanların” örgütü nasıl gördüklerinin önemine vurgu yapmaktadır.
Örgütün hedeflerini gerçekleştirmek için; öncelikle çalışanların beklenti ve isteklerini dikkate
almak zorunda olduğu kabul edilmektedir.
Terrance Deal ve Allan Kennedy, kurumların çalışanlarının davranışlarına, hareketlerine,
tavırlarına ve beklentilerine işaret eden kurumsal değerleri vurgulayarak, başarılı şirketlerin bu
değerler üzerinde durduklarını belirtmektedir. Deal ve Kennedy’e göre (Hodgetts, 1997, 338);
örgütlerin çekirdeğini oluşturan bu değerler, örgütün temel özelliklerini yansıtmakta ve çoğu kez
örgütlerin sloganları ile bütünleşerek “örgütsel kimlik” olarak ortaya çıkmaktadırlar.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
83
2.4. Kurumsal İmaj
Kurumsal imaj; paydaşların örgütü nasıl gördüğüdür. Başka bir deyişle, dış paydaşların
örgütle ilgili algılamalarıdır (Brotzen, 1999, 53).
Çalışanlar, lider özellikleri, müşteri/ vatandaş memnuniyeti, satış sonrası hizmet,
reklamlar, endüstriyel ilişkiler ve fiziksel görünümün doğrudan etkilediği kurumsal imaj
(Peltekoğlu, 2007, 574) uzun vadeli başarı için en önemli faktör olarak kabul edilmektedir.
Güçlü bir kurum imajı yabancı kaynakların ve öz sermayenin artırılabilmesi için önemlidir.
İmajın, satışları ve fiyatları yükseltebilme gücü üzerinde de olumlu etkisi olduğu
düşünülmektedir. Sonuç olarak imaj (Schukies, 1994, 31); kuruluş için önemli bir varlıktır ve
doğru yönetilmezse değerini kaybedecek bir yatırım olarak kabul edilmektedir. İmaj, kurumsal
itibarın oluşmasında önemli parametrelerden birisidir. Halkla ilişkiler; sosyal faaliyetler, topluma
yarar sağlayan projeler ve çeşitli iletişim kanalları ile kurumsal imajın oluşmasına katkıda
bulunur. Bu katkı ise, istikrarlı ve ilkeli yönetim politikaları ile birleşerek itibarın yapısını
şekillendirmektedir (http://www.kobifinans.com.tr/tr/bilgi_merkezi/020302/10976/3,
08.06.2007).
2.5. Kurumsal İtibar
Kadıbeşegil tarafından yapılan açıklamaya göre (Kadıbeşegil, 2006, 55); “kurumsal itibar,
bir örgütün yarattığı güvenin toplam pazar değeri içindeki katkı payıdır. Kurumun elle
tutulamayan değerlerinin karşılığıdır. Bu karşılığın bedelini hesaplayabilecek herhangi bir para
birimi henüz icat edilmemiştir”. Kurumların işleyişinde bu kadar hayati öneme sahip olan
“kurumsal itibar” çevreye duyarlılık, kalite bilinci, şeffaflık, müşteri memnuniyeti, ilkeli ve
tutarlı işletme politikaları gibi düşünce ve uygulamalarla yükselmektedir.
Kurumlarda başarılı ve etkin itibar yönetimi için (Kuyucu, www.arge.com);
1. Süreç içinde kurum için önem taşıyan zihinlerin hangileri olduğunu saptamak,
2. Kurumun rakipleri arasındaki mevcut görünürlük ve güvenilirliğini gerçekçi bir
şekilde teşhis etmek,
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
84
3. Konum oluşturmada şirketin kontrolü altındaki faktörlerin hangisinin
kullanılacağına karar vermek,
4. Kurumun farklılaşmış bir konuma ulaşıp ulaşmadığını, hedef pazar dilimleri
açısından iyi bir konuma ulaşıp ulaşmadığını ve hedef pazar dilimleri açısından
özellikle değer taşıyan konumlar olup olmadığını belirlemek,
5. Son olarak, hedef müşterilerin zihnine ve kalbine etki eden yolları belirlemek
üzere geniş iletişim taktiklerinden yararlanmak gerekmektedir.
Uygulamada imaj ve itibar yönetimi birbirine çok karıştırılan kavramlar olmasına
rağmen, Peltekoğlu (Peltekoğlu, 2007, 589); tüm iletilerin imaja etkisinden dolayı, imajın olumlu
ya da olumsuz olabileceğini, ancak bir kurumun itibarından söz edilmesi durumunda, sözcüğün
yüklendiği olumlu anlam nedeniyle herhangi bir olumsuzluğu çağrıştırmadığını kabul etmek
gerektiğini, belirtmektedir.
3. İTİBAR VE İTİBARIN YÖNETİMİ
3.1. İtibar Kavramı
Fomburn'a göre itibar, "kurumun tüm bileşenleriyle elde ettiği toplam değer" (Formburn,
1996, 37)’dir. Eylemlerin, söylemlerle tutarlı olması itibar kazanmanın esasını oluşturur.
İtibar, güvenilir olmaktır. Güven, kişilere olduğu gibi kurumlara da güç kazandırır.
Ancak, güvenilir olabilmek uzun bir zaman içinde elde edilebilen, diğer yandan çok kısa sürede
yitirilebilen, yanılma ve aldatılma riskini de içerdiğinden dolayı kırılgan bir değerdir.
1900’lerin başlarında yöneticilerin planlama, örgütleme, düzenleme, denetleme gibi çok
klasik işlevleri bulunmaktadır. Daha sonraları bu işlevlere, halkla ilişkiler, yenilikçilik ve
değişim yöneticiliği gibi kavramlar eklenmiştir. Günümüzde ise; üst düzeydeki yöneticinin esas
işi, kamuoyunda her yönüyle “iyi bir firma” izlenimi yaratmak ve bunu sürdürmektir.
Kurumsal itibar, başlangıçta iletişim dünyasında küçük bir kavram gibi kabul edilirken
günümüzde, “toplum ile kurumlar arasındaki güvenin simgelerine dönüşmüş eylemler bütünü”
(Kadıbeşegil, 2006, 30) olarak kabul edilmektedir. Şirketler artık sadece finansman
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
85
sermayeleriyle değil, ahlak sermayeleriyle birlikte değerlendirilmektedir
http://www.rekabet.gov.tr/word/perskonfeserans/20/14_UmitBerkman.doc).
3.2. İtibarın Yönetimi
Kadıbeşegil “İtibarınızı yönetmekten daha önemli bir işiniz var mı?” (Kadıbeşegil, 2006,
29) diye sorarken, itibarın ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu vurgulamakla birlikte,
kurumsal itibara duyarsızlığın ya da kötü bir itibarın kurumun varlık nedenlerini ortadan
kaldırabilecek güce sahip olduğunu da anlatmaktadır.
20. yüzyıl ile birlikte şirketler “iyi kurumsal vatandaş” olma zorunluluğuyla
karşılaşmıştır. Bugün, bu durum “zaten iyi birer kurumsal vatandaş olmak zorundasınız, bunun
dışında ne yapıyorsunuz?” sorusuna dönüşmüştür. Bu düşünceler doğal olarak, uygulamada bazı
gelişmeleri peşi sıra getirmektedir. Örneğin; Faruk Yazar’ın da belirttiği gibi;
(http://www.cember.net/forums/showarticle/114517 - 08.06.2007) Amerikalı Profesör Charles
Fomburn, geliştirdiği Reputation Quotient (İtibar Katsayısı) modeli ile halka açık şirketlerin
itibarını ölçmekte ve sonuçlar saygın ekonomi dergilerinde yayınlanmaktadır. Bu sonuçlara göre
yayınlanan listenin üst sıralarındaki firmalar marka değerlerini yükseltmektedirler.
Benzer şekilde, ülkemizdeki popüler dergilerden aylık “Capital Dergisi”, nin 2002’den
bu yana “en itibarlı olarak kabul edilen şirketler sıralaması” yapmaya başladığı
(http://www.rekabet.gov.tr/word/perskonferans/20/14 UmitBerkman.doc.), şirketlerin bu listeyi
önemsediği ve sıralamada yer almaya dikkat ettiği görülmektedir.
Ürün ya da kurum tanıtımından öte bir kavram olan “itibar yönetimi” ancak planlı ve
disiplinli bir yaklaşımla başarıya ulaşabilmektedir. Bu görevin kurum içinde bir bölüme ya da
ücretli ajanslara devredilmesi yerine bütün olarak yönetilmesi ve doğru olarak
konumlandırılması durumunda başarı sağlanabilmektedir.
Argüden’e göre (Argüden, www.arge.com.) itibar açısından önemli risk alanları
şunlardır;
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
86
1. Çalışma şartlarının işçi ve çevre sağlığına zarar vermesi,
2. Ürünün beklenmedik etkilerinin sorun yaratması,
3. Ürün tasarım hatası nedeniyle ürünlerin geri toplanması,
4. Kurumsal yönetişim konusundaki sorunlar,
5. Etik olmayan davranışların ortaya çıkması,
6. Satılan ürüne/hizmete servis verilememesi,
7. Hükümet politikalarının değişmesi gibi konulardır.
Bu alanlardan her biri için risk planlaması yapmak; kurumsal itibarı korumak için gereklidir.
İtibar yönetiminin dünyadaki öncülerinden olan Fombrun itibarın; nitelikli insanları, fon
sağlayacak büyük yatırımcıları, kaliteli tedarikçileri şirkete çekmek, sadık müşteriler oluşturmak,
kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkilerin olması gereken düzeyde kurulmasını sağlamak için bir
davetiye olduğunu belirtmektedir. Aynı şekilde, ülkemizde halkla ilişkilerin başarılı
uygulayıcılarından; ORSA Stratejik Danışmanlık / İcra Kurulu Başkanı Salim Kadıbeşegil
kendisi ile yapılan bir söyleşide “ itibar, topluma karşı bir duruş’tur. Topluma karşı duruş da
olumlu ya da olumsuz olabilir. En kötüsü de olumsuz olmasıdır. Giden itibar kolay kolay geri
gelmez” demektedir (www.milliyet.insankaynaklari.com.html - 10.6.2007).
4. İTİBAR YÖNETİMİNİN BİLEŞENLERİ
Ronald J. Alsop (J. Alsop, 2004, 10); kurumsal itibarın sadece etik ve sosyal sorumlulukla
kazanılabilir bir şey olmadığını ama bu iki unsurun itibarın önemli bileşenleri olduğunu ifade
etmektedir. Alsop'a göre; finansal performans, toplumsal çevre, ürün ya da hizmetin kalitesi,
kurumsal liderlik ve vizyon itibarı etkileyen bileşenlerdir. Kuşkusuz CEO'nun kendi itibarı da
kurumu etkilemektedir.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
87
4.1. Etik Sorumluluk
Kurumlar açısından, büyük ve karlı olmak itibarlı olmak için yeterli değildir. Hukuk
kurallarına ve toplumsal beklentileri oluşturan etik kurallara da uymak zorundadırlar.
Budd’a göre (Budd, 1998, 20); yöneticilerin etik ikilemi yaşayarak bocalamaları ya da
duraksamalarının nedenlerinden birisi, felsefi bir temele sahip olmamalarıdır. Bir diğeri ise, açık
ve içten olmalarını engelleyen kötü danışmanlık hizmeti almalarıdır. Yöneticilerle kamuoyu
arasında oluşan algılama farkları gayet doğaldır. Önemli olan boşluklar ve algı farkları arasında
köprülerin kurulmasıdır. Eğer bu başarılamazsa, kamuoyunun kuruma ve yöneticiye yönelik
kuşkuları oluşmaya başlar ve bunu önlemek güçleşebilir.
Aydede’nin de haklı bir şekilde belirttiği gibi (Aydede, 2004, 54); halkla ilişkiler
uygulamalarında etik ilkelerin göz ardı edilmesi mesleğin geleceğini tehlikeye atacak kadar
sakıncalı sonuçlar doğurabilmektedir. Etik olmayan davranışlar her şeyden önce mesleğin
itibarını zedeler, halkla ilişkileri modası geçmiş çağdışı bir meslek konumuna düşürür. Meslek
uygulayıcılarının kamuoyunda etik değerlerden yoksun kişiler, hatta hiçbir yeterliliği olmayan
dolandırıcılar gibi algılanmasına yol açabilir.
Weaver’e göre (Weaver, 1997, 291); etik olan aynı zamanda kaliteli olandır ve kaliteye
ulaşmanın en güzel yolu; kurumların üretim süreçlerini, üzerinde tekrar çalışmayı
gerektirmeyecek biçimde iyileştirmektir. Japonya’dan dünyaya yayılan, Toplam Kalite Yönetimi
anlayışında söz konusu olan; hata bulma değil hata önlemeyi amaçlayan “sıfır hata” üretim
felsefesi (Bolat, 2000, 44) ve tüm örgüt bazında kalite anlayışına dayanan “kaliteden herkesin
sorumlu olması” felsefesi (Halis, 2000, 114) de Weaver’i destekler niteliktedir.
Günümüzde, ülkeler etik ve uygulama konusunda daha fazla zaman harcamaya
başlamıştır. Daha fazla sayıda disiplin komiteleri kurulmaktadır. Cezalar daha ağır hale
getirilmektedir. Ulusal kuruluşlardan bazıları özellikle halkla ilişkiler çalışanları arasında etik
ilkeleri çiğneyenlerin meslekten çıkarılması yetkisini sağlayabilecek yasal bir dayanak elde
etmek için girişimlerde bulunmaktadırlar (Lloyd, 1998, 14).
Etik açıdan önemli olan, etik prensipler değil, etik davranışlardır (Aydede, 2004, 55);
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
88
“güven” kavramı, halkla ilişkiler uygulamalarının merkezinde yattığı için, mesleklerini güven
sarsıcı bir şekilde icra edenler, kendilerine olduğu kadar meslektaşlarına da zarar verirler. Etik
davranış, uygulayıcılar için iş güvencesi, meslek grubu için saygı, güven ve itibar demektir.
4.2. Sosyal Sorumluluk
Kurumsal sosyal sorumluluk; “kurumlarca, çeşitli eylemlerinin sosyal paydaşlarına karşı
oluşturduğu çevresel, ekonomik ve sosyal etkileri ölçmek; oluşan olumsuz etkileri azaltmak ve
toplumun ve şirketin aynı anda gelişmesine katkı sağlayabilecek işlemleri hayata geçirmek”
(Chandler, 2004, 11) olarak tanımlanmaktadır.
Dünyada 1990’larda başlayan ve ülkemizde de 2000’lerin başından itibaren kendini
gösteren sosyal sorumluluk düşüncesi; özellikle büyük şirket ve kuruluşları, kendilerine
toplumsal sorumluluğu yüksek olan bir vatandaş imajı yaratmak için yarışır hale getirmiştir
(http://www.rekabet.gov.tr/word/perskonfeserans/20/14_UmitBerkman.doc).
Bunun yanı sıra, toplumdaki yaşamı zenginleştirmek, renklendirmek daha tatmin edici
hale getirmek üzere kültür, sanat, spor etkinliklerine katkıda bulunmak, çevrenin
güzelleştirilmesi gibi konularda şirketlerin ve büyük kuruluşların aktif olarak rol almaları
beklenir hale gelmiştir.
Kurumların faaliyet alanları ve maddi güçlerine göre üstlenebilecekleri birçok sosyal
sorumluluk alanları vardır. Caroll (Caroll, 1991, 26); örgütlerin sorumluluk alanlarını toplam
yedi başlık altında toplamıştır. Bu sorumluluklar ana başlıkları ile şunlardır;
1. Sahiplere karşı sorumluluklar,
2. Müşterilere karşı sorumluluklar,
3. Çalışanlara karşı sorumluluklar,
4. Topluma karşı sorumluluklar,
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
89
5. Rakiplere karşı sorumluluklar,
6. Destekleyicilere karşı sorumluluklar,
7. Sosyal gruplara karşı sorumluluklar.
Yukarıda sayılanlara, doğaya karşı sorumlulukları da eklemek gerekmektedir. Çünkü
kurumların bu sorunlara duyarsız kalması yüzünden günden güne çevre sorunları artmaktadır.
Örgütlerin bu gruplara karşı sorumluluklarını adaletli bir şekilde yerine getirmesi çoğu zaman
mümkün olmayabilir. Grupların çıkarları birbirleriyle çatışabilir. Bu durumda kurum, hangisini
ön planda tutacak, hangisine öncelik vereceğini, halkla ilişkiler birimiyle yönetimin birlikte
saptayacağı strateji belirlemektedir.
Günümüzde belirtilen sorumluluklarını yerine getirmeyen kuruluşlar toplum tarafından
çeşitli şekillerde uyarılmaktadırlar. Çalışanlarının haklarını istismar eden, müşterilerini
önemsemeyen bir örgüt, kalifiye eleman sıkıntısı çekmekle veya pazara sunduğu mal ve
hizmetlere yönelik boykotlarla cezalandırılmaktadır (Newel, 1995, 7).
4.3. Finansal Performans
Finansal performans, bir örgütün karlılık ve yatırım amacıyla risk alabilme ve rekabet
edebilme yeteneğini anlatmaktadır. Örgütlerin hedeflerine ulaşamamalarının nedenlerinden
birisi, teknik ve fiziksel donanım yetersizliğidir. Ekonomik yapısını güçlendiren örgütler, küresel
piyasada diğerlerine oranla daha fazla itibara sahip olmakta ve daha başarılı olmaktadırlar.
Ayrıca Karaköse’ye göre (Karaköse, 2007, 47) finansal performansı iyi olan bir kurum;
1. Güçlü karlılık boyutlarına sahiptir,
2. Riski düşük yatırımlar yapar,
3. Gelecekte büyüme ile ilgili güçlü tahminler yapar,
4. Rakiplerinden daha üstün performans gösterir.
Kişilerde olduğu gibi; kurumların performansında da güven ortamının oluşturulması
birincil şart olarak kabul edilmektedir. KalDer tarafından da önerilen “iş mükemmelliği modeli”
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
90
bu konudaki performansın sürekli olarak geliştirilmesine yardımcı olmaktadır. Ayrıca,
itibarlarını korumak için şirketlerin standartlar oluşturması ve bunlara uyumun gözetilmesi gibi
yaklaşımlar da itibar yönetimi açısından önem kazanmaktadır.
Sonuçları 2006 yılı başlarında alınan ve dünyanın önde gelen danışmanlık şirketlerinden
Hill& Knowlton’ın uzunca bir süredir yürütmekte olduğu “Reputation Watch” araştırması bu
gerçeği daha güncel sonuçlarla ortaya koymaktadır. Araştırmanın 2005 sonuçlarına göre; Kuzey
Amerika, Avrupa ve Asya’da önde gelen finansal analistlerin % 86’sı bir firmaya yatırım yapılıp
yapılamayacağı konusunda değerlendirme yaparken finansal verilere bakmaktadır. Aynı
analistler % 86 oranında lider ve yönetim ekibinin kalitesine baktıklarını ifade etmektedir. Söz
konusu araştırmada, konu kurumsal itibara geldiği zaman akan sular durmaktadır. Kuzey
Amerika’da analistlerin % 88’i, Avrupa’da % 91, İngiltere’de % 93 ve Asya Pasifik’te ise % 94
oranında, şirketlerin itibarlarını yönetmek konusunda yeterlilik göstermemeleri halinde finansal
darboğaza gireceklerini belirtmektedirler (Kadıbeşegil, 2006, 55-56).
4.4. Kaliteli İş Ortamı
İş gören için; düzen ve temizlik, iyi aydınlatma ve ısıtma, yeterli araç-gereç temini, müzikli
çalışma olanağı, dinlenme sürelerinin yeterliliği gibi konularda morali artırıcı uygulamalar
verimli bir çalışma ortamının temel koşuludur (Sapancalı, 1993, 63). İş yerinde çalışanlara
duyulan güven; kurumların diğer uygulamalarında kolaylık sağladığı gibi, tutarlı strateji
uygulamaları gerçekleştirebilmelerini de sağlamaktadır.
İş gören ile örgüt arasındaki fiili etkileşimi incelerken en geçerli yol, bu etkileşimi bir
psikolojik anlaşma boyutları içinde ele almaktır. H. Levinson buna,”karşılıklı hareket etme”
(reciprocation) süreci adını vermektedir. H. Levinson’a göre (Schein, 1976, 54); örgütün kendisi,
çalışanları için bazı şeyleri yaparken, bazı şeyleri yapmaktan kaçınmaktadır. Örneğin, iş
görenlere ücretlerini öderken ve statü ve iş güvenliği sağlarken, onlardan da kendi iş tanımlarını
aşan işler yapmaktan kaçınmalarını istemektedir. İş gören ise; çok çalışmak, verimli olmak ve
kurum imajını bozmaktan kaçınarak karşılık vermektedir. Örgüt, çalışanlarından beklentilerini;
sahip olduğu güç ve yetkiyi kullanarak ortaya koyarken, örgüt çalışanları örgütü etkileyecek
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
91
olumsuz girişimlerde bulunmak, örgüte karşı yabancılaşmak ve işbirliğini örgütten esirgemek
gibi yöntemlerle beklentilerini kabul ettirmeye çalışmaktadırlar.
4.5. Kaliteli İşgücü
Yapılan işin monoton, basit, tekrarlı ve sıkıcı hale dönüşmesi, çalışanlarda iş tatminsizliği,
ruhsal ve fiziksel yorgunluk, stres ve işe yabancılaşma gibi sorunlar yaratmaktadır. Kişilerin
çalışma hayatında karşılaştıkları bu tür sorunların; örgüt içinde devamsızlık, üretimin kalite ve
miktarında düşüşler, kişilerarası ilişkilerde bozulmalar ve artan şikayetlere neden olması üzerine
yapılan araştırmalar (Truman, 1999, 39); işin içeriğindeki çekiciliğin, örgütsel etkinlik için ne
kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur.
Örneğin, örgüt-çalışan ilişkilerini inceleyen Etzioni’nin, çalışanların örgüte ilgi derecesini
ölçmeyi amaçlayan araştırmaları bu önemi vurgular niteliktedir. Etzioni iş görenlerin örgüte ilgi
derecesi ile oluşan “iş gören tutumu”nu üç grupta incelemektedir (Schein, 1976, 56);
1. Yabancılaşmış tutum; kişi psikolojik olarak örgüte ilgi duymamakta fakat kendisini
örgütte bulunmaya zorunlu hissetmektedir.
2. Hesapçı tutum; kişi örgüte “verilen ücrete göre iş ilkesi” kapsamında ilgi göstermektedir.
3. Ahlaklı tutum; kişi örgüt amacına ve kendi görevinin önemine inanarak çalışmaktadır.
4.6. Ürün ve Hizmet Kalitesi
Kurumlar kendi itibarını yaratmak ve bu itibarı kaybetmemek için ürün ve hizmet kalitesini
ve müşteri memnuniyetini sürekli olarak artırmak zorundadırlar. Rekabetin şartları da bunu
gerektirmektedir. Uygulamada kurumların yürüttüğü halkla ilişkiler kampanyalarında kullanılan
“iletişim-algılama yaklaşımı” na göre Schukies (Schukies, 1998, 22) beş ayrı kalite anlayışından
söz etmektedir. Bunlar;
1 Amaçlanan kalite,
2. Yakıştırılan kalite,
3. Kanıtlanmış/ yerleşmiş kalite,
4. Kabul edilen kalite,
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
92
5. Yaşanmış kalite’dir.
Bu yaklaşıma göre kalite; beş farklı bakış açısından değerlendirilse de, söz konusu kalite
anlayışlarının her biri, örgütsel süreçte aynı anda var olabilmektedir.
Günümüz koşullarında geçerliliği reddedilemeyen “insanların beyinlerinde bir ürün, kişi
veya organizasyon hakkında olumlu düşünceler yerleştirme” anlamına gelen “imaj yaratma”
(Erdoğan, 2006, 225) ve bu amaçla gerçekleştirilen çalışmaları kapsayan “imaj yönetimi”
(Erdoğan, 2006, 233), ayrıca Saydam’ın da belirttiği gibi “ne yaptığınız değil, nasıl
algılandığınız önemlidir” felsefesinden hareketle ortaya çıkan “algılama yönetimi” (Sipahi,
http://www.milliyet.com.tr/2006/03/26/ege/yazsipahi.html- 12.09.2007) ve itibar yönetimi ile
ilgili tanımlar incelendiğinde asıl olanın “karşı taraftan anlaşılma” biçimi olduğu ve bu nedenle
“yakıştırılan kalite ile kanıtlanmış/yerleşmiş ve yaşanmış kalite”nin bu süreçte ayrı bir öneme
sahip olduğu görülmektedir.
4.7. Duygusal Algı ve Çağrışımlar
İletişim Sözlüğü’ne göre algı; “duyularla alımlanan, beyin tarafından işlenen, bellekte
depolanan ve fiziksel veya zihinsel bir tepki biçimini üreten enformasyon” (Mutlu, 2004, 17)
olarak tanımlanmakta, itibar ile ilgili tanımlara bakıldığında ise; itibar bir kurumun çalışanlar ve
müşteriler tarafından nasıl algılandığını gösteren soyut bir varlık olarak kabul edilmektedir.
Diğer bir deyişle itibar, kamuoyunun örgütle ilgili izlenimleridir. Bu durumda, örgütün itibarı
daha çok algılamalardan teşekkül etmekte; sosyal paydaşların duygu, düşünce ve izlenimlerini
kapsamaktadır (Karaköse, http://www.akademikbakis.org/sayi11/makale/itibar.doc.html -
01.07.2007).
Sonuç olarak; kamuoyu üzerinde yaratılmış olan etkiler, algı ve çağrışımlar kurumun
itibarını oluşturmakta ve böylece haklı olarak; “kamuoyunun örgüte ilişkin algısı = örgütün
itibarı” denklemi ortaya çıkmaktadır.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
93
4.8. Kurumsal Liderlik
Kurumsal itibarın inşasında ve güçlendirilmesinde liderin rolü yadsınamaz. Son yıllarda
yapılan araştırmalar, itibarın yönetiminden, örgüt yöneticilerinin sorumlu olduğu sonucunu
ortaya koymaktadır. Bunun için yöneticilerin, çalışanların desteğini de arkasına alarak örgütün
itibarını güçlendirmesi ve hedeflere ulaşmaya çalışması önemlidir. İyi itibara sahip örgütler,
rakiplerine kıyasla daha iyi performans göstererek etkili ve verimli olabileceklerdir. Bu aşamada,
örgütlerin güçlü bir itibara sahip olmalarının yöneticilerin liderlik vasıflarıyla ilişkili olduğu
açıktır (Karaköse, 2007, 49). Uygulamada, kurum yöneticilerinin bu yönüyle de; gerekli
yeterliliğe sahip olmaları beklenmektedir.
Argüden’e göre (Argüden, www.arge.com) kurumlarının itibarını yükseltmek isteyen
liderlerin, dikkat etmeleri gereken konular şunlardır;
1. Ürün ve hizmet kalitesinin sürekli geliştirilmesi için çaba göstermek,
2. Verilen sözlerden dönmemek, sektörde bilgi ve danışma kaynağı olarak algılanmak,
3. Hata yapıldığında bunu kabullenip, çözüm üretmek,
4. Çalışanlara ve paydaşlara misyon doğrultusunda heyecan kazandırabilmek,
5. Üst yönetimin kişiliği ile kurumsal kimliğin tutarlı olmasını sağlamak,
6. İletişimde kullanılan mesajların rakamlarla tutarlı olmasına ve mantıksal bir çerçeveye
oturtulmasına dikkat etmek.
Liderlik konusunda yapılan çalışmalar kurum liderinin bilgi, görgü ve misyon gibi
önemli özelliklerini tamamlayan ve birleştiren ve hatta bu özelliklerin kullanılabilmesine
yardımcı olan en önemli faktörün; lider açısından kurum içinde ve dışında gerekli olan güvenin
sağlanması olduğunu belirtmektedirler. Örneğin, Gardner tarafından yapılan bir araştırmada
(Gardner, 1990); “lider güvenilirliği”nin, diğer tüm özelliklerden “önce” geldiği özellikle
vurgulanmaktadır.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
94
4.9. Kurumsal Vizyon
Bir yöneticilik kavramı olarak vizyon; mevcut gerçekler ile gelecekte beklenen koşulları
birleştirerek, işletme için arzu edilen bir gelecek imajı yaratmaktadır. Başka bir deyişle vizyon,
“işletme ile ilgili olarak hayal edilen gelecektir” ( Koçel, 2005, 130).
Net bir vizyonu olan, bunu kurum içinde ve dışında açık bir şekilde paylaşan ve kurumun
bu vizyonla uyumlu hareket etmesini sağlayan kurumların itibarı artmaktadır.
Kurumun hayat seyri bir bütün olarak düşünüldüğünde, hayatta atılan her adım, sadece o
adımda elde edilen sonuçlarıyla değil, aynı zamanda itibar etkisiyle birlikte değerlendirilmelidir.
Kısa vadeli kazançlar için itibarını yitirenler, değerlerinden de kaybetmektedirler. Şirketlerinin
itibarını yükselten liderler, itibarın şirketin en önemli varlığı olduğunu anlayan kişilerdir.
Yapılan araştırmalar göstermektedir ki (Sorohan, 1994, 11); başarılı ve sağlıklı örgütler
toplumun ihtiyaç duyduğu alanlara yatırımlarını yönlendirmeyi bilen vizyon sahibi örgütlerdir.
Toplumun ve ülkenin yararını gözeterek işletmenin geleceğini öngörebilen ve planlayan, ayrıca
bunu çalışanlarının aktif katılımı ile paylaşan örgütler her zaman daha başarılı olmuşlardır
4.10. Yöneticinin Kendi İtibarı
Çoğu kez “güven” kavramı ile eşanlamda kullanılan “dürüstlük” kurumun içinde
başlamak zorundadır. Kurumun dışındakilerden önce, kurum çalışanları yöneticilerinin
dürüstlüğüne güvenmeli ve alınan kararların yerinde olduğuna, verilen emirlerin gerekli
olduğuna, yapılan çalışmaların doğruluğuna inanmalıdır (Budd, 1998, 22 ). Bunu sağlayan ise;
yöneticinin kurum içindeki uygulamaları ile kendi adına yarattığı itibarıdır.
Bu nedenle, günümüzde halkla ilişkilerin içinde olan tüm kurum yöneticilerinin hedefi,
kurumların ve hedef kitlelerinin imajlarını korumanın yanı sıra giderek, çağdaş liderler olarak
kendi itibarlarını da korumayı içine alacak şekilde genişlemektedir. Bu anlayışla dünyada sürekli
toplantılar düzenlenmekte, araştırmalar yapılmakta ve ortak değerlerin ortaya çıkarılmasına
çalışılmaktadır (Aydede, 2004, 53). Yapılan bu çalışmalar ile gelinen son dönem yönetim
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
95
anlayışında, örgütü yönetenlerin üç temel görevinin olduğu kabul edilmektedir (Kadıbeşegil,
2006, 155); çağdaş yöneticinin söz konusu olan bu temel görevleri şunlardır;
1. Örgütün yarınını tanımlamak ve vizyonunu belirlemek,
2. Örgütü yarınlara taşıyacak olan nitelikli insan kaynaklarını seçmek,
3. Örgütün itibarını yönetmek.
5. SONUÇ
Heraklitus’un çok bilinen bir sözü vardır: “Bir insanın geleceğini, onun karakteri belirler”
Bu söz, kurumlar açısından da doğrudur ve kurumların geleceğini; dayandığı kültür ve
değerlerden oluşan karakterleri belirlemektedir. Kurumların karakterini oluşturan değerler ise;
kurumun etik anlayışı, sosyal sorumluluk konusunda gösterdiği duyarlılık, kaliteli iş ortamı,
kaliteli iş gücü, kaliteli ürün ve/veya hizmet konusunda gösterdiği hassasiyet, kurumsal vizyon
ve kurumsal liderlik uygulamalarında gösterdiği başarılardır. Kurumların belirtilen bu örgütsel
değerlere yaklaşım biçimi, aynı zamanda sahip oldukları itibarın da düzeyini belirlemektedir.
Halkla ilişkiler kullandığı tekniklerle oldukça önemli işlevleri yerine getirmektedir. Bu
işlevlerden birisi de; örgütlerin itibarını yönetmektir. Bugün artık “stratejik iletişim yönetimi”
olarak kabul edilen modern halkla ilişkilerin ilkeleri, yararlandığı teknikler ve yaptığı çalışmalar
incelendiğinde görülmektedir ki; "kurumların itibarı, halkla ilişkilerin hedeflediklerinin
toplamı"ndan başka bir şey değildir. Elde edilen bu toplamın kaybedilmemesi ve geliştirilerek
devam ettirilmesi, halkla ilişkiler tekniklerinin bilinçli, sağlıklı ve dürüst bir biçimde
kullanılabilmesine bağlıdır.
KAYNAKÇA
ALSOP Ronald J. Immutable Laws of Corporate Reputation, NY:Wall Street Journal Book - 2004
ARGÜDEN Yılmaz, “İtibar Yönetimi” İtibar Yönetimi, ARGE Danışmanlık Yayınları, No: 04,1.
Basım, İstanbul, Ekim- 2003, www.arge.com, Erişim Tarihi: 09.06.2007
AYDEDE Ceyda, Profesyonel Bir İlişki: Medya ve Halkla İlişkiler, Rota Yayınları, İstanbul- 2004
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
96
BERKMAN Ümit, Şirketlerin Toplumsal Sorumluluğu: Gelişimi ve Uygulama Örnekleri http://www.rekabet.gov.tr/word/perskonfeserans/20/14_UmitBerkman.doc,
Erişim tarihi: 07.06.2007
BOLAT Tamer, Toplam Kalite Yönetimi”, Beta Basım –Yayım A.Ş., İstanbul - 2000
BUDD John F. Jr., Halkla İlişkilerde Etik İkilemleri, (Çeviren: Nur NİRVEN-Ahmet ÜNVER) IPRA
Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği / Halkla İlişkiler Danışmanları Derneği (HDD) Altın
Kitap- Sayı: 8, Rota Yayınları, İstanbul -1998
BROTZEN D. (1999), The role of reputation in crisis management. London: Published for the
Institute of Directors and AIG Europe (UK).
CAROLL B. Archie, “The Pyramıd of Corporate Social Responsibility”, Business Horizon, July-
August, 1991
CHANDLER Geofferey, UK The Evoloution of Business and Human Rights Debate in Sullivan
Rory Bussiness and Human Rights, Greenleaf Publishing, London - 2004
ERDOĞAN İrfan, Teori ve Pratikte Halkla İlişkiler, Erk Yayınları, Ankara - 2006
FOMBURN Charles J., Reputation: Realizing Value from the Corporate Image, Boston,
Massachusett: Harvard Business School Press, 1996
GARDNER John W.,On Leadership, The Free Pres,Mac Millan Inc., 1990
GRUNIG James E., Halkla İlişkiler ve İletişim Yönetiminde Mükemmellik, (Çeviren: Elif Özsayar-
Editör:Serra Görpe), Tribeca İletişim-Danışmanlık, Rota Yayınları, İstanbul- 2005
HALİS Muhsin, Paradigmadan Uygulamaya Toplam Kalite Yönetimi, Beta Yayınları, İstanbul - 2000
HODGETTS Richard M., Yönetim, Süreç ve Uygulama, (Çeviren: Canan ÇETİN ve Esin Can
MUTLU), Der Yayınları, Yayın No: 201, İstanbul - 1997
http://arsiv.sabah.com.tr./2006/06/18/yaz101-30-139.html - Erişim Tarihi: 08.06.2007
JEFKINS Frank, Public Relations, Fourth Edition, Pitman Publishing, London - 1992
KADIBEŞEGİL Salim, İtibar Yönetimi, MediaCat Yayınları, 2. Baskı, İstanbul - 2006
KARALAR Rıdvan, İşletme Yönetiminde Halkla İlişkiler, Eskişehir- 2006
KARAKÖSE Turgut, Kurumların DNA’sı İtibar ve Yönetimi, Nobel Yayın-Dağıtım, Ankara- 2007
KARAKÖSE Turgut, "Örgütlerde İtibar Yönetimi" www.akademikbakis.org/sayi
11/makale/itibar.doc.html - Erişim Tarihi: 01.07.2007
KARATEPE Selma, Örgütlerde İletişim – Güdüleme İlişkisi, Siyasal Kitabevi Yayını, Ankara-2005
KOÇEL Tamer, İşletme Yöneticiliği (Yönetim ve Organizasyon - Organizasyonlarda Davranış-
Klasik-Modern-Çağdaş ve Güncel Yaklaşımlar), 10. Bası, Arıkan Basım Yayım
Dağıtım Ltd. Şti., İstanbul - 2005
KUYUCU Burcu Akar, “Kurumlarda Etkin ve Başarılı İtibar Yönetimi” İtibar Yönetimi, ARGE
Danışmanlık Yayınları, No: 04, 1. Basım, İstanbul, Ekim - 2003 www.arge.com. Erişim
Tarihi: 09.06.2007
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.org
Electronic Journal of Social Sciences [email protected]
Kış-2008 C.7 S.23 (77-97) ISSN:1304-0278 Winter-2008 V.7 N.23
97
L’ETANG Jacque, “Diplomasi Olarak Halkla İlişkiler”, Halkla İlişkilerde Eleştirel Yaklaşımlar,
Derleyenler: L’ETANG Jacque ve PIECZKA Magda, (Çevirenler: Gülcan IŞIK, Derya
TELLAN vd.; Editör: Sema YILDIRIM BECERİKLİ), Vadi Yayınları, Ankara - 2002
LLOYD Herbert M., Halkla İlişkilerde Meslek Ahlakı, Rota Yayınları, İstanbul - 1998
LULL James, Medya-İletişim-Kültür, (Çev: Nazife GÜNGÖR), Vadi Yayınları, Ankara - 2001
MUTLU Erol, İletişim Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara - 2004
NEWEL Susan, The Healty Organization: Fairness, Ethics And Effective Management, New
York- 1995
PELTEKOĞLU Filiz BALTA, Halkla İlişkiler Nedir? 5. Baskı, Beta Basım-Yayım, İstanbul- 2007
SAPANCALI Faruk, “Çalışanların Güdülenmesinde Kullanılan Özendirici Araçlar”, Verimlilik
Dergisi, MPM Yayınları, Cilt: 22, sayı: 4, 1993, s.55-65
SCHUKIES Gert, Halkla İlişkilerde Müşteri Memnuniyetine Dönük Kalite, (Çeviren: Ahmet
ÜNVER) IPRA – Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği / Halkla İlişkiler Danışmanları
Derneği (HDD) Altın Kitap- Sayı: 10, Rota Yayınları, İstanbul -1998
SCHEIN Edgar H., Organizational Psychology, Englewood Cliffs, New Jersey: Prentice-Hall, Inc.,
1965, Çeviren: Aylin SAĞTÜR, Şan ÖZ-ALP, Örgütsel Psikoloji, 2. Baskı, Eskişehir
İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayını No: 167, Eskişehir- 1976
SİPAHİ Deniz, “Kurumsal İletişimi Ciddiye Almayan Şirketlerin İşi Artık Daha Zor”,
http://www.milliyet.com.tr/2006/03/26/ege/yazsipahi.html- Erişim Tarihi: 12.09.2007
SOROHAN Erica Gordon, “Healthy Companies”, Traning & Development, Vol: 48, Issue: 3, March-
1994
TRUMAN Bewley, “Work Motivation”, Review: Federal Reserve Bank of Louis, Volume: 81, Issue: 3,
May / Jun 1999, s.35-39
YAZAR Faruk, "İtibar Yönetimi" http://www.kobifinans.com.tr/tr/bilgi_merkezi/020302/10976/3
Erişim Tarihi: 08.06.2007
YAZAR Faruk, İtibar Yönetimi http://www.cember.net/forums/showarticle/114517 - Erişim
Tarihi: 08.06.2007)
VARTANYAN Aret, “PR Nedir?” http://www.reklamdergisi.com/detay.asp.?haber_id=98,
Erişim tarihi: 12.09.2007
YÜZÜNCÜYIL Betül T., “Salim Kadıbeşegil'den Takkeyi Öne Koyduran Bir Soru: İtibarın
Sahibi Kimdir?” www.milliyet.insankaynaklari.com.html - Erişim Tarihi: 10.6.2007
WEAVER N. Charles, Toplam Kalite Yönetimi’nin Dört Aşaması, Editör: Celal SEÇKİN (Çeviren:
Tuncay BİRKAN ve Osman AKINHAY), Sistem Yayıncılık, İstanbul – 1997.
Top Related