Yediemin Mustafa BİRCAN
12.03.2012
1
2004 SAYILI İCRA İFLAS KANUNUNDA BAZI
DEĞİŞİKLER YAPILMASINA DAİR
YEDİEMİNLİK KONUSUNDA GENEL VE
‘’YARGI HİZMETLERİNİN
ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE
BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA
İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ
HAKKINDA KANUN TASARISI’’
YEDİEMİNLİK İLE DOĞRUDAN VE DOLAYLI
OLARAK İLGİLİ OLAN KISIMLARIN
DEĞERLENDİRME, GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİ
2
KONU:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nda yapılması öngörülen
değişikliklere ilişkin yediemin depo ve garaj işletmeleri uygulayıcısı
tarafından hazırlanan, ilgili kanun ve yönetmeliklerde düzenlemeler
yapılırken dikkate alınması gereken, mevcut kanun ve yönetmeliklerin
uygulamada yol açtığı çelişki ve sorunlar ve bunların çözüm önerilerini
içeren tavsiye raporudur.
AMAÇ:
Yediemin depo ve garaj işletmelerinin olması gerektiği üzere
düzen, disiplin ve denetime alınabilmesi, bu yerlerin çalışma esas ve
usullerini düzenleyecek olan yönetmeliğin ve ilgili kanunların
hazırlanmasına uzman uygulayıcı nezdinde uygun görülen tavsiyelerle
katkı ve destekte bulunarak yedieminlik müessesini sorunsuz bir işleyiş
düzeyine getirilmesine katkıda bulunmak.
MATERYAL VE YÖNTEM:
Konu üzerinde amaca en kısa yoldan ulaşabilmek adına
uygulamadaki sorunların aşamalı olarak analizi, ortaya koyulan bu
sorunların ilgili tüm diğer kanun, yönetmelik ve tebliğler doğrultusunda
çözüm önerilerini ortaya koyarak amaca ulaşmayı hedefler.
KAYNAKLAR:
* 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu
* Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve
Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı Metninin İlgili Kısımları
3
*Resmi Gazete Tarihi: 13.07.1987 Resmi Gazete Sayısı: 19516 Mahcuz
Malların Muhafaza Edileceği Adalet Bakanlığı Depo ve Garajlarının
Çalıştırılmasına Dair Yönetmelik
* Resmi Gazete Tarihi: 18.02.2012 Resmi Gazete Sayısı: 28208 Adalet
Bakanlığına Ait Depo Ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin
Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ
*6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu İlgili Maddeleri
* T.C Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk (Medeni
Usul Ve İcra İflas Hukuku)Ana Bilim Dalı Medeni Usul Ve İcra İflas
Hukukunda Yedieminlik Doktora Tezi K.Haluk ERUGUR
* İcra Ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı
* Yediemin Mustafa BİRCAN’IN Görüş, Eleştiri Ve Önerileri.
*5237 Nolu Türk Ceza Kanunu ilgili maddeleri
TERİMLER:
Bu raporda;
‘’Tasarı’’ ile kastedilen Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara
İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısıdır.
‘’Tarife’’ ile kastedilen Adalet Bakanlığı’na Ait Depo Ve Garajlarda
Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında
Tebliğ’lerdir.
4
İÇİNDEKİLER
KONU: --------------------------------------------------------------------------------------- 2
AMAÇ: --------------------------------------------------------------------------------------- 2
MATERYAL VE YÖNTEM: ---------------------------------------------------------------- 2
KAYNAKLAR: ------------------------------------------------------------------------------- 2
TERİMLER: ---------------------------------------------------------------------------------- 3
GİRİŞ ----------------------------------------------------------------------------------------- 6
1.BÖLÜM MENKÜLLERİN HACİZ EDİLEREK MUHAFAZA ALTINA ALINMASI ------- 7
1) HACZİ CAİZ OLMIYAN MALLAR VE HAKLAR ------------------------------------- 7
2) HACİZ EDİLEN MENKULLERE KIYMET TAKDİRİ --------------------------------- 8
3) YEDİEMİN TAYİNİ ---------------------------------------------------------------------- 9
4) MUHAFAZA İŞLEMİ İÇİN GEREKEN İŞ GÜCÜNÜN TEMİNİ ----------------- 11
5) ADALET BAKANLIĞI’NCA YEDİEMİN DEPO VE GARAJLARI AÇILMASI VE
BU YERLERİN AÇILMASI VE İŞLETİLMESİ İLE İLGİLİ YETKİNİN DEVREDİLMESİ 13
6) MAHCUZLARIN MUHAFAZASI MASRAFLARI ---------------------------------- 20
7) HUKUKEN MUHAFAZASINA GEREK KALMAYAN MALLAR ----------------- 22
2.BÖLÜM MAHCUZLARIN SATIŞI ---------------------------------------------------------- 25
1) SATIŞ MAHALLİNİN BELİRLENMESİ --------------------------------------------- 25
2) İHALELERE KATILIMIN ARTIRILMASI -------------------------------------------- 29
A. İHALE ALICISINA TELLÂLİYE HARCI VE KDV YÜKLENMESİ--------------- 29
B. İHALEYİ FESH DAVALARI -------------------------------------------------------- 30
3.BÖLÜM YEDİEMİN ÜCRET TARİFELERİ ------------------------------------------------- 32
1) AMAÇ VE KAPSAM MADDE 1----------------------------------------------------- 35
2) MUHAFAZA ÜCRETİNİN HESABI MADDE 3 ------------------------------------ 36
3) MUHAFAZA ÜCRETİNİN AZAMİ HADDİ MADDE 4 --------------------------- 38
4) MUHAFAZA ÜCRETİNİN ALINMASI MADDE 5 -------------------------------- 39
4.BÖLÜM YEDİEMİNLİK YÖNETMELİĞİ --------------------------------------------------- 40
5
1) LİSANS VERİLMESİ İÇİN ADAYLARDA ARANMASI GEREKLİ ŞARTLAR VE
ADAYLARDAN İSTENMESİ GEREKEN HUSUSLAR ----------------------------------- 41
A. YEDİEMİNİN GERÇEK KİŞİ OLMASI ------------------------------------------- 41
B. YEDİEMİNİN ULAŞILABİLİNİRLİĞİ OLAN KİMSELERDEN OLMASI ------ 42
C. YEDİEMİNİN GÜVENİLİR KİMSE OLMASI ----------------------------------- 42
D. YEDİEMİNİN YEDİEMİN OLAMAYACAK KİMSELERDEN OLMAMASI -- 43
E. YEDİEMİNİN DEPOLAMA VE ARDİYECİLİK KONUSUNDA GEREKLİ ALT
YAPIYA SAHİP OLMASI----------------------------------------------------------------- 44
F. YEDİEMİNİN KENDİSİNE TEVDİ EDİLEBİLECEK HER NEVİ MENKULÜ
MUHAFAZA EDEBİLECEK BİLGİ DONANIMINA HAİZ OLMASI ---------------- 44
G. LİSANS VERİLEREK TAYİN EDİLECEK YEDİEMİNİN HUKUKİ
SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİREBİLMESİNİ SAĞLAYACAK GÜVENCE -- 45
2) YEDİEMİN DEPO VE GARAJLARINDA BULUNMASI GEREKEN ASGARİ
NİTELİKLER ---------------------------------------------------------------------------------- 46
A. YEDİEMİN DEPO VE GARAJLARININ YAPISAL NİTELİKLERİ ------------- 46
B. YEDİEMİN DEPO VE GARAJLARINDA İHTİYAÇ DUYULACAK
GÜVENLİĞİN SAĞLANABİLMESİ İÇİN GEREKLİ NİTELİKLER ------------------- 48
3) LİSANLI YEDİEMİN DEPO VE GARAJLARININ İŞLETİLMESİ İLGİLİ
HUSUSLAR ----------------------------------------------------------------------------------- 50
A. YEDİEMİN DEPO VE GARAJLARINDA TUTULMASI ZORUNLU OLMASI
GEREKEN EVRAK VE DİJİTAL KAYITLAR -------------------------------------------- 50
5.BÖLÜM DEĞERLENDİRİLEREK ÇÖZÜME KAVUŞTURULMASI GEREKTİĞİNİ
DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ DİĞER HUSUSLAR ---------------------------------------------------- 52
SONUÇ VE SONSÖZ --------------------------------------------------------------------------- 54
6
GİRİŞ
Hukukumuzda yedieminlik görevi birçok alanda karşımıza
çıkmakla dağınık bir şekilde düzenlenmiştir. Zira Borçlar Kanunu, İcra
İflas Kanunu, Orman Kanunu ve Türk Ceza Kanunu içerisinde yedieminlik
ile ilgili bir takım düzenlemeler mevcuttur.
Ancak yaptığımız çalışmada konumuzla ilgili olarak İcra İflas
Hukuku çerçevesindeki yedieminlik görevine yönelik birçok kaynaktan
faydalanarak bu müessesenin iyileştirilmesine katkıda bulunabilmeye ve
mevcut uygulamalarda bu konudaki sorunlara değinmeye çalıştık.
İcra İflas Kanununda bazı maddelerde değişiklikler yapılması ve
yedieminlik müesseselerinin olması gerektiği üzere özgün yapıya ve
denetime kavuşturulması amaçlı bir yönetmelik hazırlanması
girişimlerinin olduğu bu dönemde tüm ilgililerine kaynak olabilecek olan
bu çalışmayı sunuyoruz.
1989’dan bu yana binlerce icra dosyasında yediemin tayin
edilerek yaptığımız ve yapmakta olduğumuz her nevi mahcuz
muhafazası ve on yılı aşkın süredir yayında olan www.yediemin.net
internet sitesi üzerinden gelen talepler doğrultusunda yaptığımız
yedieminlik danışmanlığı işleriyle elde ettiğimiz deneyimlerinde bu
çalışmada en değerli kaynağımız olduğunu belirtiriz.
7
1.BÖLÜM MENKÜLLERİN HACİZ EDİLEREK MUHAFAZA
ALTINA ALINMASI
1) HACZİ CAİZ OLMIYAN MALLAR VE HAKLAR
Bu mal ve haklar 2004 sayılı İİK Md. 82 de ele alınmıştır. Ancak
bunların dışında kalan hacze kabil olarak kabul edilen malların haczi ve
muhafaza altına alınması durumunda borçlu aile bireylerinin
mağduriyetleri ileri sürülerek kanunun kapsamı genişletilmek üzere
tasarıya bu maddenin birinci fıkrasının (2)ve(3). Bentleri değiştirilerek
aynı fıkraya (13) ve (14) numaralı bentler ile ayrıca fıkra eklenmiştir.
Teoride yapılan bu değişiklik hem borçlu aile bireylerinin gerekli
hayat standartlarını koruyacak, hem de 2004 sayılı İİK Md.82
kapsamında yapılan uygulamalarda meydana gelen yediemin depo ve
garajlarında ekonomik değeri düşük olan malların yığıntı oluşturması
sorunu bir nebze çözülmüş olacaktır. Öte yandan bu değişiklikle art niyet
sahibi borçlu kimselerin haciz edilemez olduğu kanunda sabit olan
malları lüks diye tabir edilen standartlara yükseltmesine rağmen borcu
ödemede kayıtsız kalabileceği durumunda alacaklı mağduriyetleri
doğması da kaçınılmaz olacaktır.
Söz konusu değişikliğin konumuzla ilgili olan yediemin depo ve
garajlarındaki yığılmaya karşı çözüm olabileceği teorisini ele alacak
olursak yapılacak olan değişikliğin uygulaması konusunu derinleştirmek
gerekecektir. ‘’ …b) Aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması
durumunda bunlardan biri, hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında
yaşayan aile bireyleri için lüzumlu her türlü eşya’’ şeklinde ön görülen
değişiklik, yorumu ve takdir inisiyatifi görevli icra personeline bırakmış
8
olmakla uygulama aşamasında örneğin bir çamaşır makinesinin aile
bireyleri için lüzumlu olduğu kabul edilebileceği gibi çamaşırların elde
yıkanabilmesi için gerekli malzemenin evde bulunması halinde çamaşır
makinesinin hacze kabil olduğu sonucu da çıkarılabilecektir. Bu ve
benzeri hallerde görevli icra personelinin söz konusu takdir yetkisini
kullanma aşamasına tesir etmek maksatlı alacaklı ve borçlu taraflarca
itilaf ve menfaat doğrultusunda karar alma olaylarının önü açılmış
olacaktır kanaatindeyiz.
Burada ele aldığımız ve ileride bahsedeceğimiz birçok sorun,
mağduriyet ve menfaat ilişkilerinin ve de bu hususlarda açılan dava ve
yapılan itirazların, görevli personellere inisiyatif bırakılması gerekçesiyle
ortaya çıktığı sonucu aşikârdır. Bu bağlamda menfaat gözeterek kanaat
kullanan personel karşısında mağdur olan talep karlar kadar, art niyetli
şikâyet ve itirazlara maruz kalarak mağdur olan personelin sorunlarının
çözümüne yönelik mümkün olduğu kadar görevli personele bırakılan
inisiyatif yetkisinin kısıtlanması gerektiğini düşünüyoruz.
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİMİZ:
Kanaatimizce bu konuda çözüm yolu söz konusu kanunun ilgili
maddelerinde yapılacak olan değişikte mümkün mertebe haczi caiz
olmayan malların açıkça belirtilmesi gerektiği yönündedir.
2) HACİZ EDİLEN MENKULLERE KIYMET TAKDİRİ
2004 Sayılı İİK Md.87 ‘de ‘’ Haczi yapan memur, haczettiği malın
kıymetini takdir eder. İcabında ehli vukufa müracaat edebilir.’’ Denmekle
kıymet takdiri işi haczi yapmakla görevli memura verilmiştir.
Ancak ilgili görevi yapan memurların hacze konu olabilecek
mallar hakkında piyasa değer bilgilerine ve bu malların gerekli niteliklere
9
haiz olup olmadıkları gibi konularda bilgi sahibi olamayacakları için icabı
halinde bilirkişiye müracaat edebileceği de aynı maddede belirtilmiştir.
Lakin uygulamada her daim farklı konularda bilgi sahibi olabilecek
bilirkişilere müracaat etme olanağı maalesef bulunamamaktadır. Bu
doğrultuda yapılan haciz işlemlerinde gerçek piyasa değerlerinin çok
altında ya da çok üzerinde değerler takdir edilebilmekte olduğu özel
yediemin depo ve garajlarında bulunan ve satılamayan birçok dosya
varlığıyla ortaya çıkmaktadır. Bu şekilde değeri rayicin üzerinde takdir
edilmiş olan mallar hem yediemin depo ve garajlarına yük teşkil etmekte
hem de alacaklının alacağının, muhafaza masraflarını peşinen karşıladığı
halde tahsilâtının gecikmesine, çözüm olarak da yeniden kıymet takdiri
yapılmasını istemek zorunda kalmasıyla masrafa boğulmasına sebep
olmaktadır.
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİMİZ:
Kanaatimizce bu kaynaklardan doğan problemlerin çözümüne,
icra memurlarının haciz ederek muhafaza altına alacak oldukları mallara
kıymet takdiri aşamasında yediemin depo ve garaj işletmecilerinden ki
bu malların satışı aşamalarına birebir vukuf olmaları sebebiyle ilgili
memurlara nazaran daha donanımlı oldukları dikkate alınarak azami
ölçüde faydalanmaları gereği yönünde tavsiye düzenlemesi yardımcı
olacaktır.
3) YEDİEMİN TAYİNİ
2004 Sayılı İİK Md 88 de ‘’ Diğer taşınır mallar masrafı peşinen
alacaklıdan alınarak münasip bir yerde muhafaza altına alınır. Alacaklı
muvafakat ederse istenildiği zaman verilmek şartıyla muvakkaten borçlu
yedinde veya üçüncü şahıs nezdinde bırakılabilir. (Ek cümle: 17.07.2003 -
4949 S.K./21. md.) Üçüncü şahsın elinde bulunan taşınır mallar
10
haczedilince, alacaklının muvafakati ve üçüncü şahsın kabulü halinde
üçüncü şahsa yediemin olarak bırakılır.’’ Şeklinde ele alınmıştır.
Ancak uygulamada haciz edilen mallar üzerinde alacaklıya
tasarruf imkânı doğurmak maksatlı haczin yapıldığı yerde yetkili bir
yediemin depo ve garajı bulunmasına dikkat edilmeksizin alacaklının
göstereceği bir üçüncü kişiye malların yediemin olarak bırakılması
sağlanabilmektedir. Bu uygulamadaki ayrıca bir kasıtta alacaklının
yediemin ücreti ile muhatap olmasını engellemeye çalışmak şeklindedir.
Bu durumun önüne geçmek üzere ilgili bir kanun maddesi ya da bu
kanunda bir cümle yoktur.
Ayrıca tasarıda Madde 10 kapsamında bu cümle ‘’Diğer taşınır
mallar, masrafı peşinen alacaklıdan alınarak muhafaza altına alınır.
Alacaklı muvafakat ederse, istenildiği zaman verilmek şartıyla,
muvakkaten borçlu yedinde veya üçüncü şahıs nezdinde bırakılabilir.
Üçüncü şahsın elinde bulunan taşınır mallar haczedildiğinde, üçüncü
şahsın kabulü hâlinde üçüncü şahsa yediemin olarak bırakılır.’’şeklinde
değiştirilmiştir. Böylece üçüncü şahıs elinde bulunan malların bulunduğu
ele yediemin olarak bırakılması için alacaklının muvafakati aranmamakla
üçüncü şahsın kabulü halinde ona yediemin olarak bırakılması adeta
zorunlu hale gelmiştir. Üzerindeki hakkı hukuken münazaalı olan bu
malları da hak iddiaları sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişi olan bir
yediemine bırakmak hukukun bir gereğidir fikrindeyiz.
Uygulamada bu hususla ilgili yaşanan bir diğer sorun ise
alacaklının göstereceği bir yediemin tayini dışında, alacaklının kabulü ile
borçlunun göstereceği bir yediemine malın teslimi ile doğmaktadır.
Şöyle ki, fiiliyatta mallarının muhafaza edilmemesine odaklı düşünen
borçlu, haciz mahallinde yakınlarından (komşu, akraba, arkadaş… vs)
yediemin olmasını istemeye alacaklı tarafından mecbur kılınarak (malın
borçluya yediemin sıfatıyla teslimine muvafakat etmeyerek) ortamın
doğurduğu baskı ve borçlu kimsenin ısrarı ve de bulunduğu müşkül
durumdan kurtarılması arzulanarak hukuki ve cezai sorumluluklarını tam
11
olarak anlamaksızın (bunun yol açacağı mağduriyetlerini kestirmeksizin)
borçlu yakınları yediemin olmaktadırlar. Bu doğrultuda yedieminliğin
hukuki ve cezai sorumluluklarını yerine getiremeyen tabir yerindeyse
deneyimsiz yediemin olan üçüncü kişiler mağdur olmakla ilgili tüm yargı
birimlerine onlarca dosya kaydına sebep olmaktadır.
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİMİZ:
İlgili kanun maddesine haciz edilen malların gerekli şartlar
oluşması halinde ya borçluya ya da yetkili bir yediemin depo ve garaj
işletmesine teslim edilmesi gereğini zorunlu kılacak bir cümle
eklenmelidir.
4) MUHAFAZA İŞLEMİ İÇİN GEREKEN İŞ GÜCÜNÜN
TEMİNİ
Muhafaza işleri için gerekli iş gücünden kasıt haciz mahallinde
muhafazayı yapabilmek için gerekli nakliye, hamaliye, kurtarıcı, çilingir…
Vs e kadardır.
2004 Sayılı İİK Md.59, Md.88 ve Md 95 ‘de muhafaza için gerekli
masrafları alacaklının peşin ödemesi gereği belirtilmiştir. Ancak
uygulamada bu iş gücünün temini işi de masraf ödeyene yani alacaklı ve
alacaklı vekillerine yüklenmiş durumdadır. Bu durumda birçok
hakkaniyetsiz fiilin işlenmesine sebeptir.
Alacaklı veya vekilleri bulundukları il dışındaki alacakları tahsil
maksatlı takip ettikleri icra dosyalarından aldıkları talimat ile borçlunun
bulunduğu bir diğer illerde muhafaza için gerekli her nevi iş gücünü
bulmakta zorlanmaktadır. Buda alacağın tahsilini gayri mümkün
kılmaktadır.
12
Öte yandan alacaklı veya vekillerince temin olunan iş gücünün
oluşturduğu bir diğer sorun ise bu iş gücünü sağlayan şahısların
verdikleri hizmet ya da yaptıkları iş karşılığında alacak oldukları bedelin
tespiti aşamasında ortaya çıkmaktadır. Zira bu ücretler alacaklı menfaati
doğrultusunda fahiş rakamlara ulaşabilir. Bunun önüne geçebilmek için
ilgili icra memurunun takdir yetkisi ortaya konulabilir. Ancak bu kez de
takdir edilen bedele iş gücü sağlanamaması durumu ortaya çıkmaktadır.
Örnekle bir bölgede tek çilingir olması ve bu çilingiri yapılacak iş için
alacaklının veya vekilinin temin etmesi durumunda bu iş için rayicin
üzerinde bir meblağ talep edilmesi iş yapanın konumundan ötürü
normalken, memurun bu bedeli fahiş bulmasıyla daha aşağı bir ücret
takdir etmesi işin görülmesine engel olacaktır. Diğer taraftan bunun
terside mümkün olabilir. Örnekle bir bölgede birden fazla çilingir
olmasına karşın alacaklı veya vekilinin özellikle temin edebileceği bir
çilingir tercih edilme sebebi doğrultusunda hakkaniyete aykırı bir oranda
ücret talep edebilmektedir. Bu örnekler muhafaza için gerekebilecek
diğer tüm iş güçlerine uyarlanarak çoğaltılabilir.
Yukarıda bahsi geçen iş gücü temininde menfaat doğrultusunda
hareket örnekleri olduğu gibi, gerekli iş gücü bulunamadığından cebri
icranın tabiatı gereği yapacak olduğu işte aksayabilmektedir.
Tüm bu sorunlara karşı yasal düzenleme bulunmadığından
uygulamada çözüm birçok yerde söz konusu iş gücü teminini
yedieminler üzerinden sağlamayla çözülmüştür.
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİMİZ:
Alacaklı ve borçlu menfaatleri doğrultusunda bakılacak olursa
yediemin depo ve garaj işletmelerinin tarafsız olması ve gerekli iş gücü
temininin mümkün olmadığı yerlerde cebri icranın tabiatına uygun
şekilde yaptırımının sürekliliğini sağlamak amacıyla muhafaza işlerinde
13
gerekli olabilecek iş gücünün yediemin depo ve garajları aracılığıyla
sağlanması gerektiği yönünde bir düzenleme yapılması gerekir.
5) ADALET BAKANLIĞI’NCA YEDİEMİN DEPO VE
GARAJLARI AÇILMASI VE BU YERLERİN AÇILMASI
VE İŞLETİLMESİ İLE İLGİLİ YETKİNİN
DEVREDİLMESİ
2004 Sayılı İİK. Md. 88 muhteviyatında, bu maddede değişiklik
yapılmasını öngören tasarının 10.maddesinde belirtilen ADALET
BAKANLIĞI’NIN yediemin depo ve garajları açabilmesi ve bu yetkinin
devri konusu genişletilmiştir. Zira 2004 sayılı İİK. Md. 88 de bu yetki
bakanlık dışında ancak Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfına verilmiş
olmakla tasarının 10.maddesinde ‘’ Hacizli mallar, Adalet Bakanlığı
tarafından yetki verilen gerçek veya tüzel kişilere ait lisanslı yediemin
depolarında muhafaza edilir. Yetki verilen gerçek veya tüzel kişiler, bu
yetkilerini Adalet Bakanlığının onayıyla alt işleticilere aynı standartları
sağlamak koşuluyla devredebilirler. Bu devir, yetki verilen gerçek veya
tüzel kişilerin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.’’ İbaresiyle
genişletilmiştir.
Uygulamada ne ADALET BAKANLIĞI’NA nede ATGV’YE ait bir
yediemin depo ve garaj işletmesi bulunmamaktadır. Bu sebeple hukuk
sisteminin temel taşlarından olan yediemin depo ve garajları alanındaki
eksiklik icra müdürlükleri ve İcra Tetkik Hâkimlerince verilen yedieminlik
yetkileri doğrultusunda özel yediemin depo ve garajlarıyla
tamamlanmaktadır. Bu durum uygulamada istenmese de birçok sorunu,
suiistimali ve mağduriyeti beraberinde getirmektedir. Bunların örnekleri
kısaca aşağıdaki gibi verilebilir.
-İcra müdürlüklerinin haciz ederek muhafaza altına alacağı
mahcuz malları muhafaza edilmek üzere teslim etmek isteyeceği
14
yediemin depo ve garaj işletmelerinin açılması ve işletilmesi yetkisinin
bölgelerdeki İcra Tetkik Mercii hâkimliklerince verilmesi gerektiği
aşikârdır. Bu yetkiler ilgili hâkimliklerce suiistimal edilebilmektedir. Rant
elde etmek ya da sağlayabilmek adına veya ihmal ya da özensizlikten
gerekli ve yeterli araştırma yapılmaksızın yahut yapıldığı ve yeterli
olmadığı görüldüğü halde yedieminlik yetkisi verilebilmektedir.
-Söz konusu yedieminlik yetkilerinin verilirken yediemin depo ve
garaj işletmelerinin çalışacak olduğu il ve ya ilçelerde bu işletmelerin
sıhhatli çalışabileceği iş potansiyeline haiz olup olmadığı
değerlendirilmeksizin, çoğu zaman beşeri ilişkilerden kaynaklı yetki
verilmesi gerekçesiyle ya haddinden fazla yediemin depo ve garaj
işletmesi ortaya çıkmakta ya da tek el durumu ortaya çıkartılarak
kurumların ve vatandaşların mağduriyetlerine dolaylı olarak sebep
olunabilmektedir.
-Bu yerlerin çalışma usul ve esasları bakanlığa ya da ATGV ‘ye
mahsus olan yediemin depo ve garajlarının çalışma usul ve esaslarının
düzenlendiği gibi bir yönetmelikle denetim mekanizması oluşmadığından
herhangi bir yolla yetki almış kimselerin görevlerini suiistimal
etmeleriyle de çeşitli mağduriyetler ya da haksız sayılabilecek kazanımlar
sağlanabilmektedir.
-ADALET BAKANLIĞI İcra Tetkik Mercii Hâkimliklerince ya da
hangi birim vasıtasıyla olursa olsun yedieminlik yetkisi vermiş olduğu
kimselerin bu yetki ve görevlerini kötüye kullanmasıyla oluşabilecek olan
tüm mağduriyet ve suçlara karşı dolaylı olarak sorumlu olacaktır.
‘’ Hakimlerin hakimlik görevini yaparken ‘yargısal faaliyetleri’ nedeni ile
vermis oldukları
zarar için, HUMK’nun 573. maddesinde sayılan hallerde 573-576
hükümlerine göre
hakime karsı tazminat davası açılabilir.’’ Yarg. 4. HD.
24.12.1996,5036/13244;
15
‘’Ancak hemen belirtmek gerekir ki, Anayasanın 129,maddesinin 5.
fıkrasında yer alan, memurlar ve diger kamu görevlilerinin yetkilerini
kullanırken isledikleri kusurlardan dogan tazminat davaları, kendilerine
rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdigi sekil ve sartlara uygun
olarak, ancak idare aleyhine açılabilir hükmü karsısında, artık, ögreti ve
yargı içtihatlarında kamu görevlilerinin kisisel kusuru olarak kabul edilen
hallerde dahi, kamu görevlisine karsı degil, idare aleyhine dava açmak
gereklidir (bkz. GÜNDAY , s. 328). Yine anılan Anayasanın 129. Maddenin
5. fıkrasına göre, idare, tazminat ödemeye mahkum edilir ise, ilgili kamu
görevlisine rücu edecektir.’’;
‘’Dairemiz Kurulunun 14.11.1957 gün 6471/6802 sayılı ve 29.1.1959 gün
1386/963 sayılı kararlarında da vurgulandıgı üzere, hakimlerine idari
faaliyetlerinden dogan zararlar için hizmet kusuruna dayanarak Adalet
Bakanlıgına karsı idare mahkemesinde tam yargı davası açılabilir. _dari
faaliyetten dogan zararın kisisel kusura dayanması durumunda ise
hakime karsı haksız eylem hükümlerine (BK. 41 vd.) göre adliye (hukuk)
mahkemelerinde tazminat davası açılabilir” [Yarg. 4. HD. 24.12.1996,
5036/13244
-Halen yurdumuzun dört bir yanında çalışmakta olan özel
yediemin depo ve garajlarını işleten çoğu kimsenin üstlendikleri ve
yerine getirmekte yükümlü bulundukları görevlerinden bihaber olarak,
kendilerine verilen vazifeyi sadece maddi gelir kaynağı kabul ederek
üstlenmeleri gibi sebeplerle oluşmasına sebep oldukları mağduriyetler
her ne kadar yasal ceza ve yaptırımlara uğratılsalar da vatandaşlar
nezdinde adalet sisteminin çarpık olduğu görüşü ve adalete güvensizliğe
yol açarak demokrasiye ve ilgili kurumlara telafisi zor itibar yaraları
açmaktadır.
16
-Söz konusu özel yediemin depo ve garaj işletmeleri maddi çıkar
gözetmek zorunda olduklarından mütevellit yurdumuzun birçok yerinde
haddinden fazlaca bu işi yapma gayretinde olunduğu gibi bir o kadar da
iş potansiyeli olmayacağından maddi kazanç ya da işletme gideri
karşılanamayacağı kaygısı ile yediemin depo ve garajı bulunmaması
durumu söz konusudur. Bu durum o yerlerde adaletin tecelli etmesini
olumsuz yönde etkilemektedir. Haklılıkları mahkeme kararlarında sabit
olan (tazminat hakları gibi) ve bu yönde başlattıkları icra takipleri
kesinleşmiş olan birçok vatandaş yediemin depo ve garaj işletmesi
bulunmadığından kendilerine tanınan yasal hakları kullanamamaktadır.
Borçlu ya da kanunlar nezdinde suçlu kimseler örn. Kara Yolları Trafik
Kanunu’na muhalif durumlardan gene yediemin depo ve garaj işletmesi
olmaması sebebiyle yaptırıma zorlanamamaktadır.
-Bir bölgede birden fazla yediemin olmak isteyenlerin varlığıyla
uygulamada yetki verilen yedieminlerin çoğalması durumunda o yerdeki
icra müdürlüklerinin bu yedieminlerden hangilerinden ne kadar
faydalanacağı konusunda ihtilaflar doğmaktadır. Zira bu yedieminlerle
icra müdürlükleri arasında tercih edilen olmaları için menfaat içerikli
beşeri ilişkiler kurulabilmektedir ve bu durum bu güne dek birçok
müfettiş raporuna da konu edilmiştir.
Maalesef bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Lakin tüm bunlara
karşın ilgili kanun maddelerinde yetki sahibi oldukları halde ne ADALET
BAKANLIĞI nede ATGV’NİN (ADALET TEŞKİLATINI GÜÇLENDİRME VAKFI)
yediemin depo ve garaj işletmesi bulunmamakta ve örneklerini kısaca
saydığımız ve sayamadığımız birçok sorun ortaya çıkmaktadır.
ADALET BAKANLIĞI’NIN ya da ATGV’NİN yediemin depo ve garaj
işletmesi açmama ve işletmemesinin haklı sebepleri olduğu da bilinen
yahut bilinmesi gereken bir gerçektir. Buna örnek olarak da DEVLET’İN
birçok kurum ve kuruluşları özelleştirmesine karşın yediemin depo ve
garaj işletmeciliği yapması durumunun olmaması gibi yapıları gereğince
17
tüzel kişi olan kurumların yedieminlik sıfatını, cezai ve hukuki yönden
tüzel kişi olması sebebiyle taşıyamayacak olması TCK md.20 verilebilir.
Konuyla ilgili olarak tasarının 10.Maddesinde İİK Md.88.de
yapılması öngörülen değişiklikler kapsamında ‘’ Hacizli mallar, Adalet
Bakanlığı tarafından yetki verilen gerçek veya tüzel kişilere ait lisanslı
yediemin depolarında muhafaza edilir. Yetki verilen gerçek veya tüzel
kişiler, bu yetkilerini Adalet Bakanlığının onayıyla alt işleticilere aynı
standartları sağlamak koşuluyla devredebilirler. Bu devir, yetki verilen
gerçek veya tüzel kişilerin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.’’ Cümlesi
ile tüzel kişilere yediemin depo ve garaj işletmesi yetkisinin verilmesine
olanak tanımaktadır. Oysa yukarıda da ele aldığımız gibi tüzel kişilerin
yediemin olması durumu tüzel kişilerin yedieminliğin gerektirdiği hukuki
sorumlulukları kısmen ve cezai sorumlulukları aslen yerine getirebilme
yetilerinin olmadığı ilgili kanun hükümlerinde sabittir. Bununla ilgili
olarak konu hakkında hazırlanmış bir tezden (Kaynakta belirtilmiştir)
alıntıdır.
YEDİEMİNİN GERÇEK KİSİ OLMASI
Yedieminin gerçek kisi olması gerektigi yönünde yasada herhangi bir
hüküm yer almamaktadır. Ancak, kanaatimizce yedieminin bir gerçek kisi
olması, yedieminlik görevinin niteligi geregidir.
Yedieminin bir tüzel kisi olması durumunda, tevdi edilen malı alan kisi, ya
tüzel kisinin organı sıfatı534 (TMK m. 49) ile ya da temsilcisi sıfatı ile
teslim alacaktır. Her iki halde de, yedieminlik sıfatı tüzel kisi nezdinde
dogacaktır. 532 Bkz. yukarıda, § 6, A, I, 2, b, bb.
533 Bkz. yukarıda, § 6, C, V. 534 “Tüzel kisiye ait görevleri, kanuna, tüzel
kisinin esas sözlesmesi veya tüzügüne veya bunlara uygun olarak yapılan
iç talimatnamesine dayanarak müstakil bir surette ifa etmek üzere tayin
edilen veya kendisine böyle görevleri müstakilen ifa selahiyeti fiilen ve
haricen 209 TMK m. 48, II’ye göre, “organlar, hukuki islemleri ve diger
bütün fiilleriyle tüzel kisiyi borç altına sokarlar”. Buna göre, organların
haksız fiillerinden tüzel kisiler sorumludurlar535. Ayrıca, TMK m. 48, III’e
18
göre, “organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kisisel olarak
sorumludurlar”. Bu durumda, tüzel kisinin yediemin olması halinde, hem
tüzel kisinin hem de organın ika edilen haksız fiilden sorumlu olacagı ve
böylece sorumlu sayısının artacagı ve bu durumun haksız fiilden zarar
görenin lehine oldugu düsünülebilir. Sayet kisi temsilci olarak tüzel kisi
adına hareket etmis ise, haksız fiillerde temsil söz konusu
olamayacagı536 için, tüzel kisiyi sorumlu tutmak mümkün olmayacaktır.
Öte yandan, sermaye sirketlerinden birisinin (örnegin, bir anonim
sirketin), yediemin oldugu düsünülür ise, anılan sirketlerin
sorumluluklarının sadece sermaye ile sınırlı olması itibariyle de,
yedieminlige uygun degildirler. Yedieminin cezai sorumlulugu ise, 5237
sayılı TCK m. 289’da düzenlenmistir. Bu suçu sadece yediemin
isleyebilir537. Bir baska deyisle yediemin dısında bir isinin bu suçu
islemesi mümkün degildir. Ayrıca suçun olusması için malın yediemine
“resmen” teslim edilmesi gerekir (5237 sayılı TCK m. 289). Bütün
bunların dısında cezaların “sahsiligi“ prensibi ceza hukukunun en temel
ilkelerinden birisidir. Oysa yedieminin bir tüzel kisi olması durumunda,
tevdi edilen malı alan kisi, ya tüzel kisinin organı sıfatı (TMK m. 49) ile ya
da temsilcisi sıfatı ile teslim alacaktır. Her belli olacak surette bahsedilen
sahıs veya sahıs gruplarına organ denir” (bkz TANDOGAN (Mesuliyet), s.
127); ayrıca bkz. yukarıda, dn(79) civarı. 535 OGUZMAN/ÖZ, s. 516;
ÖZSUNAY, Ergun, Medeni Hukukumuzda Tüzel Kisiler, _stanbul 1974, s.
60 vd.
536 EREN (I), s. 511. 537 ÖNDER, s . 253 (Hemen belirtmek gerekir ki,
ÖNDER, bu sonuca, (henüz 5237 sayılı TCK m. 289’un olmadıgı bir
dönemde) sadece 765 sayılı TCK m. 276 açısından varmıstır. Ancak,
kanaatimizce, 5237 sayılı TCK m. 289 hükmü, 765 sayılı TCK. m. 276’ın
karsılıgı olup aralarında sonuca etki edecek bir farkı bulunmadıgından,
aynı ifadeyi 5237 sayılı TCK m. 289 için de kullanmakta bir sakınca
görmedik). 210 iki halde de, yedieminlik sıfatı tüzel kisi nezdinde dogacak
ve böylece cezai sorumlulugun tüzel kisiye ait olması gerekecektir. Tüzel
kisinin cezai sorumlulugu olamayacagı538 için, yedieminler hakkındaki
19
cezai hükümler uygulanamaz hale gelecektir. Cezai nitelik tasıyan
eylemler nedeniyle, yediemin tüzel kisinin idare ve temsil organının cezai
sorumluluguna gitmek ise, cezaların sahsiligi ve kanuniligi prensipleri
geregi, özel olarak düzenlenmis bir hüküm bulunmadıkça mümkün
degildir. Bunun dısında, tüzel kisi organı olan gerçek kisinin veya
temsilcinin, cezai sorumlulugunun dogabilmesi için, muhafaza görevini
bizzat üstlenmis olması gerekir ki, bu durumda da, zaten yediemin olan
tüzel kisi degil, söz konusu gerçek kisinin kendisidir. Yukarıda ifade
edildigi üzere, sadece organın fiili halinde, zarar görenler lehine bir
durum dogmasına karsın, temsilcinin haksız fiilinde tüzel kisiyi sorumlu
tutmak mümkün olamamakta ve cezai hükümler ise bütünüyle islemez
hale gelmektedir. Bu durumda, yedieminin tüzel kisi olabilecegini kabul,
kanunun düzenleme amacına aykırı olacaktır. Bu itibarla kanaatimizce
yedieminin tüzel kisi olması mümkün degildir.
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİMİZ:
Yedieminlik yetkisi verme işi doğrudan Adalet Bakanlığı
tarafından yapılmalıdır. Verilecek olan yetkiler doğrultusunda kanunda
açık hüküm bulunmasa bile yetkili yedieminin yol açacağı mağduriyetten
Adalet Bakanlığı’da sorumlu olacağından Adalet Bakanlığı bu işi tabir
yerindeyse son derece ince eleyip sık dokuyarak yapmalıdır. Netice
olarak ihtiyaç talepleri dikkate alınarak bölgelere göre dağılım
sağlanacak şekilde gerçek kişilere yedieminlik yetkisi verilmesi
gerekmektedir.
Böylece yukarıda bahsettiğimiz birçok sorunda ortadan
kalkacaktır kanaatindeyiz.
Bu konuda aranacak şart ve niteliklerin ne olacağı ve ne şekilde
yapılması gerektiği yönündeki öneri ve görüşlerimiz bu yazının 4.Bölümü
altında ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
20
6) MAHCUZLARIN MUHAFAZASI MASRAFLARI
Haciz edilen malların muhafazası için gerekli masraflar yediemin
ücreti(yedieminin malı muhafaza etmekle üstlendiği cezai ve hukuki
sorumluluk karşılığı aldığı bir nevi risk bedeli), malın muhafazası için
gerekli depolama masrafları[yer kiraları(ecri misil)] ve muhafaza edilecek
mal ayrıca özel bakım gerektiriyor ise ( motorlu taşıtların antifriz
kontrolü, canlı malların yem, bakım, veteriner, ilaç gibi) bu
masraflarından ibarettir.
Söz konusu masrafları 2004 sayılı İİK Md 95 ‘’ Alacaklı haczedilen
malların muhafaza ve idare ve işletilmesi masraflarını istenildiği takdirde
peşin vermeğe mecburdur.’’ Diyerek ele almıştır.
Muhafaza masrafları dosya masraflarının başlıcalarından olmakla
İİK Md 59 ‘’ Takip masrafları borçluya aittir. Alacaklı, yapılmasını talep
ettiği muamelenin masrafını ve ayrıca takip talebinde bulunurken
borçlunun 62. maddeye göre yapabileceği itirazın kendisine tebliğ
masrafını da avans olarak peşinen öder. Alacaklı ilk ödenen paradan
masraflarını alabilir.’’ Demiş ayrıca gene İİK. Md. 88 ‘’ Diğer taşınır
mallar masrafı peşinen alacaklıdan alınarak münasip bir yerde muhafaza
altına alınır.’’cümlesiyle de bu duruma vurguda bulunmuştur. Yani
muhafaza masrafları öncelikli alacak konumunda olmakla gene alacaklı
tarafında borçludan bilahare alınmak üzere peşinen yatırılan avanstan
karşılanacaktır. Bu doğrultuda ayrıca her yıl düzenli olarak ADALET
BAKANLIĞI tarafından yapılan, yediemin depo ve garajlarında muhafaza
edilen mahcuzlar için alınacak ücret tarifesi tebliğlerinin 5. Maddesinde
muhafaza ücretinin alınması konusunda bu ücretin alacaklının peşin
yatıracağı avanstan karşılanacağı yeniden tekrar edilmiştir.
İlgili kanun ve tebliğlerde açıkça muhafaza masraflarının
alacaklının sorumluluğu olduğu belirtilmesine rağmen uygulamada bu
masrafların tamamının peşin alınmadığı durumuna pek sık
21
rastlanmaktadır. Esas sorun ise bu gibi hallerde kendilerine muhafaza
etme görev ve sorumluluğu verilen yedieminlerin bu işi yapmaları için
ihtiyaç duyacakları bu masrafları ilgili icra dosyalarından talep
etmeleriyle başlamaktadır. Zira dosyada yedieminin talep ettiği masraf
avansı bulunmadığında doğmuş, doğacak olan masraf haklarını
alabilmeleri için gerekli olacak yaptırımın hukuki dayanakları somut
olarak bulunmamaktadır. Bu gibi durumlarda icra müdürlükleri alacaklı
taraflara bu masrafları ilgili kanun maddelerince dosyaya yatırmaları
gerektiği ve ilgili icra dosyasına bu masrafı yatırmaları için verilen sürede
masraf bedelini yatırmadıkları halde cebri icra suretiyle tahsili cihetine
gidileceği konusunda bir muhtıra gönderirler. Ancak verilen süre
içerisinde gerekli masraf dosyaya yatırılmadığı halde uygulanacak yol ile
ilgili muhalif görüşler vardır. Kimi icra müdürlükleri bu durumda ayrı bir
dosya üzerinden yedieminin alacağını takibe geçmesi gerektiğini
savunurken kimi müdürlüklerde ise söz konusu alacağın dosya masrafı
olduğu gerekçesiyle aynı dosya üzerinden talep üzere direk hacze
gidilebileceği yönde görüş ve uygulamalar mevcuttur.
Ayrıca bu masrafların alacaklı tarafından dosyaya yatırılmış
olmasına rağmen yediemine ödeneceğine ilişkin somut ibare
olmamasına dayalı icra müdürlüklerince verilen ret kararlarının İcra
Mahkeme’lerince haklı görüldüğü ve yediemine hak ettiği yediemin
ücretinin (vazifesi nihayet bulmaksızın) ödenmemesi gerektiğine dair
verilen kararların varlığı da söz konusu olabilmektedir. TC. Konya 4.İcra
Hukuk Mah.2011/1159 Es.2011/1171 K.N
Sonuç itibariyle hak edilmiş olan muhafaza masraflarının tahsili
başlı başına sorun olmaktadır. Ayrıca masraf tahsili için hukuki sürecin
tamamlanması süresince muhafaza görevi ve sorumlulukları devam
eden yedieminlerin mağduriyeti de devam etmektedir.
22
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİMİZ:
Yedieminin hak etmiş olduğu tüm muhafaza giderleri ve
yediemin ücretini isteme konulu talebi ilgili icra dosyasına iletmesi
halinde ayrıca hiçbir hükme hacet kalmaksızın (yediemininin hukuki
sorumluluğunu yerine getirmediği İİK Md 358 hallerde olduğu gibi)bu
masrafları peşin yatırmakla mükellef olduğu ilgili kanun maddelerinde
açık olan alacaklı tarafa aynı dosya üzerinden takibe geçilebileceği,
ayrıca icra dosyasına giren her nevi paradan öncelikli olarak yediemin
ücretinin ödenmesi gerektiği konusunda bir hüküm eklenmelidir. Zira
B.K. Md.84 e göre kısmi ödemelerin öncelikli olarak faiz ve masrafa
mahsup olması gerekmektedir. YARGITAY 12. H. D. E. 2005/20859 K.
2005/23988 T. 5.12.2005 ‘’…Zira uygulaması talebe bağlı olmayan BK
84. maddesi nazara alınarak ödeme tarihleri itibariyle dosya borcunun
ulaştığı, miktar tesbit edilmeli ve ödemelerin öncelikle faiz ve
masraflardan düşülmesi suretiyle bakiye dosya borcu olup olmadığı
tesbit edilmelidir…’’Yediemin ücretlerinin de dosya masrafı olduğu göz
önüne alınırsa bu durum kaçınılmazdır.
Şayet iş bu masraf dosyaya peşinen yatırılmış ise talebi halinde
yediemine ödenmesi gerektiği, talep halinde verilen süre zarfında bu
masraf yediemine ya da ilgili icra dosyasına yatırılmaz ise yedieminin
cezai ve hukuki sorumluluğunun düşmesi konusu da bir hükme
bağlanmalıdır.
7) HUKUKEN MUHAFAZASINA GEREK KALMAYAN
MALLAR
2004 Sayılı İİK Md 106 ve 110 gereği üzerindeki haczi düşmüş
olan mallar hukuken muhafazasına gerek kalmayan mallar olarak
nitelendirilmektedir. Bu hükme uyan malların teslim edilmiş olduğu
yedieminin ancak cezai sorumluluğu TCK Md.289 ilgili icra dosyasına
23
karşı düşmüş olacaktır Esas No. 2001/5942 Karar No.2001/7087 Tarihi
26.04.2001. 2004 sayılı İİK Md 88 bu gibi hallerde yapılması gerekenin
‘’(Değişik fıkra: 17.07.2003 - 4949 S.K./21. md.) İcra dairesi, depo ve
garajlarda ve yediemin olarak kendisine hacizli malın bırakılmış olduğu
üçüncü kişilerde saklanıp da hukuken artık muhafazasına gerek
kalmayan malı, vereceği uygun süre içinde geri almasını ilgililere resen
bildirir. Verilen süre içinde eşya geri alınmazsa, icra müdürü icra
mahkemesinin kararı ile taşınır mal satışlarına ilişkin hükümler uyarınca
bunları satar. Elde edilen miktardan muhafaza ve satış giderleri ödenir.
Artan miktar 9 uncu madde hükmüne göre muhafaza olunur. Bu konuda
ortaya çıkan ihtilaflar icra mahkemesi *1* tarafından basit yargılama
usulüne göre çözülür.’’ Olduğunu belirtmektedir.
Ancak uygulamada bu hüküm doğrultusunda yediemin
tarafından yapılacak işlem bu malların satılamaması nedeniyle sonuca
ulaşamamakta olup ayrıca hükmün gereği olan prosedürler hem icra
dairelerini hem de İcra Mahkemelerini ziyadesiyle meşgul etmektedir.
Diğer taraftan ise bu malların satışı için gerekli masrafları da zaten
alacaklı ve mağdur konumundaki yedieminlerin yapması gerekerek
içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Zira bu tür mallar genellikle alacaklı
tarafça satışı istenilmiş, alıcı bulunmadığından satılamamış ve yediemin
üzerinde kalmıştır. Bu durum ise yediemin depo ve garajlarında mal
yığılmalarına sebep olup hem yedieminin, hem alacaklının hem de
borçlunun mağduriyetiyle birlikte milli servetin boşa gitmesine sebep
teşkil etmektedir. Ayrıca bu mallar üzerindeki haciz düşüpte yedieminin
malın satışını isteme hakkı doğana kadar geçen sürede malların
ekonomik değer kaybına (modelleri geçmesi sebebiyle) uğradıkları
aşikârdır.
Öte yandan 2004 sayılı kanunun 106. ve 110. Maddeleri gereği
üzerindeki hacizleri düşmüş olup hukuken muhafazasına gerek kalmayan
mallar ile ilgili yedieminin cezai sorumluluğu nihayet bulmasına rağmen
İİK. Md.358 e göre hukuki sorumluluğunun devam ettiği düşünülürse
24
yediemine sürgitsin bir görev yüklenmekle, Anayasanın 18. Maddesine
aykırı şekilde yediemin üzerine bir angarya yüklendiği düşüncesi ortaya
çıkmaktadır.
İş bu vaziyetin önüne geçmek maksatlı, 2004 sayılı İİK ‘da
değişiklikler yapılmasıyla ilgili tasarının taslak metninde çözüm girişimleri
bulunmaktadır. Ancak son halini almış olan tasarıda maalesef bu konuda
bir hükme yer verilmemiştir. Kanaatimiz de, bu konunun düzenlenecek
yönetmelikte yer alacağıdır. Zira bu konuyla ilgili bir düzenleme
yapılması gereği kaçınılmazdır.
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİMİZ:
Düzenlenecek yönetmeliğe, yediemine tevdi edilen maldan
doğan, yediemin alacaklarının malın takdir edilen muhammen değerini
bulması halinde, malın mülkiyetinin doğrudan yediemine
devredilebileceği hususunda bir madde eklenmesi gerekir. Ancak
yapılacak olan devir işleminde yedieminin ücreti karşılığı malı
devralmaya rızası aranmak durumundadır. Yedieminin rızasıyla malın
mülkiyetinin doğrudan devri durumu bir satış işlemi değildir. Yedieminin
verdiği hizmet karşılığı alacak olduğu ücretinin tahsilidir. Bu durumda
hiçbir vergi ve harca tabi olmamalıdır. Zira bu muafiyet sağlanırsa
yediemini malın devrini kabul etmesine teşvik edecektir ve
yedieminliğinde nihayete ermesiyle diğer sorunları da ortadan
kaldıracaktır. Böylece yedieminlere yüklenen sürgitsin görevde olması
gerektiği üzere nihayete erecektir. Yediemin ücretleri konusu 4.BÖLÜM
‘de YEDİEMİN ÜCRET TARİFELERİ başlığı altında ayrıntılı olarak
değerlendirilmiştir.
25
2.BÖLÜM MAHCUZLARIN SATIŞI
Bu aşamada yediemine teslim edilmiş olan mahcuzların, satış
işlemlerinde uygulamada karşılaşılan sorun ve çelişkiler ele alınarak
bunların çözümüne yönelik değerlendirmeler yer alacaktır.
1) SATIŞ MAHALLİNİN BELİRLENMESİ
Uygulamada satışı hazırlayan memur, malın en iyi şekilde teşhir
edilebilmesi, en geniş müşteri kitlesine ulaşarak satışa konu malın en
yüksek bedelle alıcı bulabilmesini sağlayabilmek ve dosya taraflarının
menfaatlerini gözeterek yer tayini yapması amacıyla 2004 Sayılı İİK
Md.114 ‘’İlanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp
yapılmayacağı icra memurluğunca alakadarların menfaatlerine en
muvafık geleni nazarı dikkate alınarak tayin olunur’’ demektedir.
Bu hüküm gerekçesi ile fiiliyatta genellikle satışı hazırlayan
memurlarca malın satış işlemlerinin gerçekleşeceği yer tayini (bölgeye ve
duruma göre) ya o bölgelerdeki belediyelere ait mezat salonlarında ya
da satışı yapacak olan daire, müdürlük ve ya kurumun bulunduğu yerler
tayin olunmaktadır.
Uygulamanın bu yönde olması gerekçesiyle, alacaklı ve borçluya,
satışa konu menkulün satış mahalline getirilmesi için gereken masraf
yüzünden ayrıca bir maliyete sebep olunarak menfaati gözetilmesi
gerektiği ilgili kanun maddesinde açıkça belirtildiği halde, gayri menfi
olacak bir işlem gerçekleşmektedir.
Öte yandan malın satış mahalline getirilmesi işi, hiçbir suretle sorumlu
olmadığı halde yediemine yüklenmektedir. T.C. YARGITAY BOZMA 4.
Ceza Dairesi TÜRK MİLLETİ ADINA Y A R G I T A Y İ L A M I Esas No :
2008/7533 Karar No : 2010/2147 Tebliğname No : 4 - 2006/197472
26
Ayrıca satışa konu malın yediemine teslim edildiği ve muhafaza
etmekte olunduğu yerin dışında bir yere satış yahut geri vermesi için
malın getirilmesi esnasında mal üzerinde oluşabilecek olan hasarlardan
kimin sorumlu olacağı konusu da bir sorun teşkil edecektir. Yedieminin
malı belirttiğimiz sebeplerden dolayı naklinde bir menfaati olmadığı gibi
kendisine yüklenen işinde angarya olduğu aşikârdır.
Zira yedieminin teslim aldığı mal ile ilgili sorumlulukları 2004 sayılı İİK
Md 358 (hukuki) ve TCK Md 289 (cezai) olmak üzere kanunda
belirlenmiştir. Yani yedieminin kendisine tevdi edilen malla ilgili, tevdi
edene karşı olan borcu bu malı teslim aldığı şekilde teslim etmektir. Bu
konuda. T C. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk
(Medeni Usul Ve İcra İflas Hukuku)Ana Bilim Dalı Medeni Usul Ve İcra
İflas Hukukunda Yedieminlik Doktora Tezi’nde Sayın K.Haluk ERUĞUR
‘’MALI MUHAFAZA YÜKÜMLÜLÜGÜ
Bir malın yediemine tesliminin amacı, o malın, belirli bir süre içinde,
mevcut durumu ile korunmasına yöneliktir. Belirli bir süre ile mevcut
durumu korunması istenen mal, aynı münazaalı bir mal olabilecegi
gibi,üzerine haciz konulan veya bir suça konu olan yahut bir suçta
kullanılan
mal da olabilir. Görüldügü gibi tüm bu hallerde amaç, söz konusu geçici
durum sona erene kadar malın mevcut halinin korunmasıdır. Bir baksa
deyisle, malın aynı münazaalı ise, yapılacak muhakeme sonucunda malın
kime ait oldugunun tespiti halinde, davayı kazanan kisinin, hakkını elde
edebilmesi için, söz konusu malın, yargılama sonucuna kadar mevcut
durumunun muhafazası gereklidir. Haczedilen malın ise, haczedilmesi ile
satılması arasında geçecek süre boyunca, malın mevcut durumu ile
muhafazası gerekli olup, iste bu muhafaza yediemin tarafından
saglanacaktır. Suça konu olan veya suç aleti niteligi tasıyan malların
da,yargılama sona erip, sahiplerine teslim edilinceye veya zoralıma tabi
tutuluncaya kadar mevcut durumlarının korunması temin edilmelidir.
27
573 “Orman muhafaza memurunun kaçak orman emvalini yedieminin
muhafaza edebilecegi bir yerde teslim etmeleri gerektigi gözetilmeden
hükümlülügüne karar verilmesi” (Yarg. 4. CD.02.05.1989, 2998/3554;
GÖKCAN, s. 150).231_ste bu mevcut durumu ile muhafaza görevi
yediemine verilmektedir.Dikkat edilmesi gereken husus, söz konusu
malların mevcut durumu ile
muhafazasıdır. Bir baska deyisle, yedieminin malı daha iyi hale getirmek
görevi yoktur. Hatta böyle bir davranıs içinde bulunmaması gerekir. Zira
aksi halde, malın daha iyi hale getirilmesi için yapmıs oldugu masrafları
alamayabilir. Malın daha iyi hale getirilmesi durumunda, örnegin, haciz
halinde malın daha iyi hale getirilmesi, daha yüksek fiyatla satımı
saglayacagı için herhangi bir sorun çıkmayacagı düsünülebilir ise de, söz
konusu iyilestirme masrafını vermek istemeyen mal sahibi veya malın
iyilesmesine karsı borca yetmemesi nedeniyle hala alacagının bir kısmını
alamayan alacaklıya karsı böyle bir masraf talebinde bulunmak imkanı
söz konusu olamayacaktır. Böyle bir durumda diger sartları da var
ise,vekaletsiz isgörme hükümlerine dayanılabilecektir.
Öte yandan, söz konusu iyilestirme çabaları sırasında, malın zarar
görmesi halinde ise, iyilestirme çabasında olan kisinin iyiniyeti sonuca
etkili olmayacaktır. Bu durumda, ceza davası açısından kastın
yoklugundan söz edilebilir ise de, yedieminlik görevini kötüye kullanma
suçunun taksirli halinin de mevcut olması nedeniyle, yediemin yine de
cezai bir yaptırımla karsı karsıya kalabilecektir. Hukuki sorumluluk
açısından da, böyle bir durumda, kisinin iyiniyetli olması, onu tazminat
sorumlulugundan kurtarmayacaktır. Zira buradaki iyiniyet, malın
iyilestirilmesi yönündeki iyiniyet olup, yediemin malın kendisine ait
olmadıgını bilmektedir. Bu itibarla, yedieminden beklenen sadece, malın
mevcut durumunu korumasıdır.’’ Demektedir. Bu borcu ise, malın
kendisine teslim edildiği yerde geri vermesini gerektirir. T.C. YARGITAY
BOZMA 4. Ceza Dairesi Y A R G I T A Y İ L A M I Esas No: 2008/7533 Karar
No: 2010/2147 Tebliğname No: 4 - 2006/197472
28
‘’ Kanunun iade mahalli başlıklı 468.maddesinde vedia hıfzedilmesi lazım
gelen yerde iade olunur ve iade masrafıyla iade zamanındaki hasar,
mudia aittir biçiminde düzenlenmiş ve bu konuda, malın saklanması
gereken yerde iade edileceği kuralı kabul edilmiştir. Bu düzenleme
dolayısıyla muhafaza edenin malı götürüp teslim etme yükümlülüğü
bulunmadığından, malın muhafazası amacıyla teslim eden kişi iadesini
istediği malı, muhafaza edilen yerden teslim alacaktır’’ demiştir.
Basitleştirecek olursak yedieminden kendisine teslim edilen malı
iade etmesi için o malı bir yere getirmesi istenemez, zira yedieminlik
sıfatı ne hamaliye ne nakliye nede komisyonculuk sıfatlarını doğurmaz.
Bu bağlamda malın iadesi için yedieminin o malı muhafaza ettiği yerin
dışında bir yere getirmesini istemek, kendisine bu iş için gerekli masrafın
ödeneceği hallerde bile buna zorlamak Ana Yasanın 18.maddesine aykırı
tavır sergilemekten öte değildir. II. Zorla çalıştırma yasağı MADDE 18-
Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. Şekil ve şartları kanunla
düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki
çalıştırmalar; olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler;
ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi
niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz.’’
Bu konuda ise tasarının 14.maddesinde 2004 sayılı İİK.’nın
114.maddesinde yapılmasını ön gördüğü değişiklikle satış ilanının
elektronik ortamda yapılması ve gene elektronik ortamda pey
sürülebilmesi olanağını doğurmaktadır.Burada satışa iştirakin artırılması
amacı hedeflenmiştir. Böylece ön gördüğümüz çözüm yolu da satışa
iştiraki engellemeye sebep olmayacaktır kanaatindeyiz.
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİMİZ:
Uygulamada meydana gelen ve gelebilecek olan bahsi geçen
sorunlara karşı alacaklı, borçlu ve yedieminin menfaatleri doğrultusunda
satışın gerçekleştirileceği yer tayini konusunda yapılacak bir düzenleme
29
ile bu yerin yedieminin malı muhafaza etmekte olduğu yer olması
gerektiğinin belirtilmesi gereği zaruridir.
2) İHALELERE KATILIMIN ARTIRILMASI
Uygulamada ihalelere katılım oranının yeterli olmaması sebebiyle
birçok mahcuzun satılamadığı, yediemin depo ve garajlarında bu yüzden
yığılmaların yaşandığı öte yandan gene katılımın yetersiz olmasıyla
mahcuzların değerince satılamadığı ve tüm bunların sonucu olarak
yediemin, alacaklı ve borçlu kimselerin mağduriyetleri olduğu bilinen bir
durumdur. Nitekim bu duruma karşı tasarının 14.maddesinde İİK md.
114 üzerinde yapılması öngörülen değişiklikle satışların elektronik
ortama açılmasına olanak sağlanarak, katılımın artırılması
hedeflenmiştir.
A. İHALE ALICISINA TELLÂLİYE HARCI VE KDV YÜKLENMESİ
Bilindiği üzere icra müdürlüklerince yapılan satış işlemlerinde
ihale alıcılarına almış oldukları mal nitelikleri doğrultusunda KDV
tahakkuk ettirilmektedir.
Söz konusu ihalelere konu mahcuzların çok büyük kısmı ikinci el
mallardan oluşmaktadır. Bu mallar ilk elden satıldığı an itibariyle KDV
tahakkuk etmekte ve satıcı tarafından tahsil edilerek maliyeye
ödenmektedir. Malın tekrar el değiştirmesi durumlarında ise silsile
yoluyla en nihayet son kullanıcı tarafından KDV ödenmektedir.
Konumuzla ilgili olan kısmı ise son kullanıcı kimsenin borcundan ötürü
cebri icra suretiyle mahiyet ve tasarrufundan alınan malın gene cebren
(borçlunun rızası aranmaksızın ) satışının yapılmasıdır. Burada ise satışı
30
yapan icra müdürlüğüdür ve bu işi alacaklının alacağını tahsil için
yapmaktadır. Bu malın satışından doğan KDV alacağı ise malın sahibi
olan borçluya aittir. Bu bağlamda satışı yapan ve KDV yi alıcıdan tahsil
eden icra müdürlüğü bu KDV bedelini maliyeye yatırarak mükerrer KDV
tahsilâtı yapılmasına vesile olmaktadır. Doğru olan ise bu satıştan
tahakkuk eden KDV bedelinin borçlunun borcundan düşülmesidir. Özetle
yapılan satıştan KDV alacağı olan kişi maliye değil malın sahibidir.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Yasası’nın 68. maddesi, Mahallî
İdareler Genel Müdürlüğünün 17.12.1981 gün ve 1081-3 sayılı Yazıları ve
Maliye Bakanlığının Gel. 263000-5-17969 numaralı Mütalâası uyarınca
satışı yapılan malın tellâliye harcının mükellefinin malı satılan olduğu
açıktır. Ancak uygulamada bahsi geçen bu harç ihale alıcılarına doğrudan
yüklenmektedir. Bu durum ise icra müdürlüğünce yapılan bir usulsüz
işlem olmakta ve ihale katılımcılarına yük getirmektedir.
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİMİZ:
Satışlarda KDV ‘nin aranmaması durumunda ihalelere katılım
oranı ve pey miktarı artacağı aşikâr olmakla satış işlemleri basit ve yalın
bir hale getirilmiş olacaktır. Ayrıca tellâliye harcı alacaklı tarafça yatırılan
satış avansından icra müdürlüğünce karşılanmalı ve katiyen ihale
alıcısına yüklenmemelidir. Böylece alacaklı ve borçlunun menfaati
korunacak ve icra müdürlüklerinin iş yükü de hafifleyecektir.
B. İHALEYİ FESH DAVALARI
2004 sayılı kanunun 134.maddesinde ihalenin neticesi ve feshi
konusu ele alınmıştır.
Ancak uygulamada ihalenin feshine ilişkin açılabilecek davalar, dava
sonucu her ne yönde olursa olsun ihale katılımcılarının mağduriyeti ile
31
sonuçlandığından katılımın az olmasına ya da ihalenin feshine ilişkin
dava açılabileceği kaygısıyla verilen peylerin katılımcılarca sınırlı
kalmasına sebep olmaktadır. Şöyle ki; İİK Md.134 (Değişik fıkra:
09.11.1988 - 3494/22 md) te ‘’ Talebin reddine karar verilmesi halinde
icra mahkemesi *1* davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu
oranında para cezasına mahkûm eder.’’ İbaresinde yer alan ceza yalnızca
davanın reddi durumuna yönelik bir cezadır. Davanın davacının aleyhine
sonuçlanması durumuna ilişkin bir ceza hükmü yoktur. Bu durum
sebebiyle genellikle borçlu tarafların gerek zaman kazanma gerekse art
niyetli olarak (ihaleye katılımı azaltma, malın satışını sabote etme )
ihalenin feshi davası açmaları uygulamada sıkça görülmektedir. Böylece
açılan yahut açılacak olan davalardan alacaklı ve ihale alıcısı olan taraflar
dolaylı mağduriyet yaşamaktadırlar. Nitekim ihale alıcısının yatırdığı
bedel aynı kanun maddesindeki ‘’ İcra müdürü, ödenen ihale bedeli ile
ilgili olarak, ihalenin feshine yönelik şikâyet sonucunda verilecek karar
kesinleşinceye kadar para bankalarda nemalandırılır. İhalenin feshine
ilişkin şikâyetin kabulüne veya reddine ilişkin kararın kesinleşmesi
üzerine, ihale bedeli nemaları ile birlikte hak sahiplerine ödenir.’’ İbaresi
doğrultusunda bloke edilmesi suretiyle hak sahibinin tasarruf etmesi
engellenmektedir. Bu tasarruf engeli, birçok zaman ihale alıcılarının
ticari sermayeleri olan paralarını etki alına almakla zararına yol
açmaktadır.
Bahsettiğimiz nedenleri göz önüne almak zorunda kalan ihale
katılımcıları, olası bir ihalenin feshi davası durumunda paralarının dava
sürecinde tabir yerindeyse bağlı kalması ihtimaliyle (çoğu zaman borçlu
tarafın ihale öncesi ihalenin feshi davası açacağını duyurmakla tehditte
bulunmasıyla) ya katılımcıların riske karşın yüksek kar oranı
hedeflemelerine sebep olarak sürdükleri peyi belli bir seviyede
tutmalarına ya da tamamen ihaleden çekilmelerine veya
katılmamalarına sebep olmaktadır.
32
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİMİZ:
2004 sayılı kanunun 134. Maddesinde belirtilen taraflarca
açılabilecek ihalenin feshi istemli davalarda, davanın reddi veya davacı
aleyhine son bulması durumunda hatırı sayılır oranda ceza ödemesi
gerektiği ve bu yönde dava açılması için aynı oranda teminat aranması
gerektiğini düşünmekteyiz. Böylece art niyetle ihalenin feshi istemli
davaların azaltılarak ilgili mahkemelerdeki yük azaltılmakla ihale
alıcılarının riski azaltılıp katılımın artırılması sağlanacaktır kanaatindeyiz.
3.BÖLÜM YEDİEMİN ÜCRET TARİFELERİ
Bu bölümde söz konusu tarifelerin hakkaniyete aykırı olduğunu
düşündüğümüz bölümlerini ve bu görüşlerimizin gerekçeleri ile söz
konusu tarifelerin hazırlanırken dikkate alınması gerektiğini
düşündüğümüz hususlar değerlendirmeye alınacak ve bu doğrultuda
hazırladığımız çözüm önerilerimiz yer almaktadır. Öncelikle ‘’Resmi
Gazete Tarihi: 18.02.2012 Resmi Gazete Sayısı: 28208 Adalet
Bakanlığına Ait Depo Ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin
Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ’’ i görüp sonrasında bu tarife
üzerinden değerlendirmelere yer vereceğiz.
33
18 ŞUBAT 2012 CUMARTESİ
SAYI: 28208
TEBLİĞ
Adalet Bakanlığından:
ADALET BAKANLIĞINA AİT DEPO VE GARAJLARDA
MUHAFAZA
EDİLEN MAHCUZ MALLAR İÇİN ALINACAK ÜCRET
TARİFESİ HAKKINDA TEBLİĞ
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) İcra dairelerince haczedilen ve Adalet
Bakanlığının depo ve garajlarında muhafaza edilen mahcuz
mallar için alınacak ücret hususunda bu Tebliğ hükümleri
uygulanır.
(2) Adalet Bakanlığı veya Adalet Teşkilatını Güçlendirme
Vakfınca mahcuz malların muhafazası için depo ve garajlar
açılıncaya kadar, özel depo ve garajlarda da bu Tebliğ
hükümleri uygulanır.
Dayanak
MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ; 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra
ve İflâs Kanununun 88 inci maddesinin dördüncü fıkrası, geçici
4 üncü maddesi ile 13/7/1987 tarihli ve 19516 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan Mahcuz Malların Muhafaza Edileceği
Adalet Bakanlığı Depo ve Garajlarının Çalıştırılmasına Dair
Yönetmeliğin 28 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Muhafaza ücretinin hesabı
34
MADDE 3 – (1) Adalet Bakanlığının depo ve garajlarındaki
mahcuz malın muhafaza ücreti, o malın satışa esas alınacak
değeri üzerinden günlük binde bir olarak hesap edilir. Ancak
yapılacak hesaplamalarda mahcuz malın hacmi iki metre
küpün üzerinde ise belirlenecek ücretlere binde bir oranında
ilave yapılabilir.
(2) Bu yerlerde muhafaza edilen mahcuz motorlu araçlar için
maktu olarak;
a) İş makinelerinden 8,80 TL,
b) Otobüs ve kamyonlardan 6,30 TL,
c) Minibüs, midibüs ve kamyonetlerden 4,60 TL,
ç) Diğer binek ve yük vasıtalarından 3,40 TL,
günlük ücret alınır.
(3) Ancak, altı aydan sonraki muhafaza süresi için bu ücretler
1/2 oranında uygulanır.
(4) Ücretin hesabında muhafazanın hitam bulduğu gün nazara
alınmaz.
Muhafaza ücretinin azami haddi
MADDE 4 – (1) Muhafaza müddeti hitamında 3 üncü madde
uyarınca hesap edilecek ücret, mahcuz malın satışa esas
alınacak değerinin yüzde otuzunu geçemez. Ancak mahcuz
malın takdir edilen değeri altıbinikiyüz liranın üzerinde ise
altıbinikiyüz liranın üzerindeki meblağ için hesap edilecek
ücret, aşan miktarın yüzde onbeşini geçemez.
Muhafaza ücretinin alınması
MADDE 5 – (1) Muhafaza ücreti ilgili icra dairesince
muhafaza hitamında bu Tebliğe göre hesap edilip bu hususta
alacaklıdan peşin alınan avanstan karşılanır ve bu suretle
35
tahsil edilen ücret en geç onbeş gün içinde Maliye veznesine
ilgili icra dairesince yatırılır ve keyfiyet depo ve garaj
memurluğuna yazı ile bildirilir.
Yürürlük
MADDE 6 – (1) Bu Tebliğ 24/2/2012 tarihinde yürürlüğe
girer.
Yürütme
MADDE 7 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Adalet Bakanı yürütür
.
1) AMAÇ VE KAPSAM MADDE 1
‘’ (2) Adalet Bakanlığı veya Adalet Teşkilatını Güçlendirme
Vakfınca mahcuz malların muhafazası için depo ve garajlar açılıncaya
kadar, özel depo ve garajlarda da bu Tebliğ hükümleri uygulanır.’’
Cümlesi ile ADALET BAKANLIĞI’NA ya da ATGV’YE ait olan yediemin
depo ve garajları ile özel yediemin depo ve garajları aynı statüde
değerlendirilmekte olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durum kanaatimizce gerekçelerini sunacağımız
sebeplerden ötürü hakkaniyete uygun değildir.
Uygulamada her ne kadar ne ADALET BAKANLIĞI’NA nede
ATGV ‘YE ait bir yediemin depo ve garaj işletmesi bulunmasa bile bu
yerlerin işletilmesinde, işletmeye mal olacak masraflar özel depo ve
garajlarda olduğu gibi şahıslara yüklenmeyecektir. Zira bu yerler hizmet
ve de adaletin tecellisini amaç edinecekleri için işletme masraflarını
karşılama ve ya kar etme zorunlulukları olmayacaktır. Bu bağlamda her
iki işletme türünün ücret bazında eşitlenmesinin uygun olmayacağı
kanaatindeyiz.
36
2) MUHAFAZA ÜCRETİNİN HESABI MADDE 3
Yedieminlerin üstlendikleri hukuki ve cezai sorumlulukların,
doğal afetler, hırsızlık, terör… vs gibi elde olmayan sebeplerle
kendilerine teslim edilen mallarda oluşabilecek zararlarda dahi hukuki
sorumluluklarını değiştirecek bir hüküm kanunlarımızda somut olarak
bulunmamaktadır. Bu durumda yedieminlerin sigorta şirketlerinde
olduğu gibi oluşabilecek hasar ve kayıplara karşı sorumlu oldukları
açıktır. Lakin yedieminleri bu tür şirketlerden ayıran en önemli özellik bu
şirketlerin düzenleyecekleri poliçeler kapsamında zarar görecek malın
bedelini üstlenmelerine karşın yedieminlerin buna karşılık gelen hukuki
sorumlulukları olduğu gibi ayrıca cezai sorumlulukta almalarıdır. Bu
doğrulta düşünülecek olursa bir malı, başına gelebilecek her nevi
olumsuz durum karşısında sigorta edecek bir poliçe düzenleyen sigorta
şirketinin bu poliçeye ekleyeceği ve sorumluluğunu artıracak her madde
karşılığında riski artacağı gerekçesiyle sigorta bedeli de artacaktır. Bu
durumda yedieminin kendisine teslim olunan malın üzerindeki
sorumluluğu da aynı verdiğimiz poliçe örneğindeki gibi her nevi hasar ve
kayba karşıdır. Ayrıca yedieminin cezai sorumluluğu da göz önüne
alınırsa yüklendiği riskin sigorta şirketlerine oranla muhakkak ağır olduğu
aşikârdır. Buna kıyasen hakkaniyet ölçüsünde değerlendirilirse tarifenin
3.maddesinde yer alan bindelik oranların artırılması gereği kanaatimizce
zaruridir.
Öte yandan tasarının 10.maddesinde öngörülen sigorta
aranması durumunun yediemine getireceği maddi yükünde dikkate
alınarak bu artırımın yapılması gerekecektir.
Ayrıca yediemine tevdi edilecek malın hacimsel büyüklüğü ‘’
Ancak yapılacak hesaplamalarda mahcuz malın hacmi iki metre küpün
üzerinde ise belirlenecek ücretlere binde bir oranında ilave yapılabilir’’
denerek ücretin miktarının belirlenmesinde pek önemli olan bu hususun
kesinliği yoktur. Bu konuda ücret hesabını yapacak olan icra personeline
37
kanaat ve inisiyatif verilmekle itilaf ve gayri resmi menfaat ilişkilerinin
doğmasına yol açılmaktadır. Öte yandan malı muhafaza etmekte olan
yediemine sorulmaksızın, ya da söz konusu mal yerinde görülmeksizin
hacminin hangi ölçüde olduğuna karar verilmesi bu yönde alacağı ücret
değişecek olan yediemin için haksız durumlara yol açabilmektedir.
Bu tarife kapsamında ortaya çıkan bir diğer itilaflı konu ise bir
dosyadan haciz ve muhafaza edilen her bir kalem mal için mi yoksa bu
mahcuzların toplamı üzerinden mi değerlendirilecek olduğudur.
Örneğin, bir dosyadan beş kalem mal farklı muhammen bedeller takdir
edilerek haciz edilmiş ve muhafaza edilmek üzere yediemine tevdi
edilmiş olduğu bir işlemde, yediemin ücreti hesap edilirken gerek
bindelik oran tespiti gerekse tarifenin 4.maddesindeki sınırlamalar
nezdinde değerlendirilmek üzere bu malların toplam muhammen bedeli
ve hacimsel değeri mi yoksa her kalem malın bedel ve hacimlerinin ayrı
olarak mı değerlendirilmesi gerektiği konusu net değildir.
Tarifenin 3.maddesi kapsamında olan motorlu araçlar için
maktu ücret uygulamasının da hakkaniyete aykırı olduğu görüşündeyiz.
Zira diğer menkullerin muhammen bedelleri nispetinde risk ve zimmet
alınacağı için ücret hesabında bu durum nazara alınmıştır. Aynı şekilde
risk oranını etkileyecek olan malın bedeli, motorlu araçlarda da
yedieminin sorumlulukları karşısında almış olduğu riski etkileyecektir.
Hal böyleyken yedieminlerin bir misalle, on bin lira muhammen bedeli
olan bir araçla yüz bin lira muhammen bedelli bir aracı muhafaza etmesi
karşılı üstlendiği risk değişmesine rağmen verdiği hizmet karşısında
maktu bir ücrete bağlanması kesinlikle hakkaniyete uygun değildir.
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİMİZ:
Yukarıda bahsettiğimiz sebepler göz önüne alınarak tarifenin
3.maddesi yeniden düzenlenerek yediemin ücretinin günlük hesabı
yapılırken dikkate alınması gereken bindelik oranın tespitinde artırıma
38
gidilmeli ve söz konusu malın hacminin yapılacak hesaba etkisinin ne
şekilde olacağı kesin bir dille ifade edilmelidir.
Bu yerlerde muhafaza edilecek olan mahcuz motorlu araçlar
içinde, diğer menkullerin ücret hesabında nazara alındığı gibi malın
muhammen bedeli üzerinden belirli bir oranda günlük ücret işletilmesi
uygulamasının geçerli olması gereklidir. Tarifenin hazırlanmasında bu
konunun da ciddiyetine varılarak nazara alınması gerekir.
3) MUHAFAZA ÜCRETİNİN AZAMİ HADDİ MADDE 4
Tarifenin 4.maddesinde belirtilen yüzde oranları hakkında
yorum yapmaya hacet görmeksizin muhafaza ücretinin azami bir sınır
dâhilinde tutulmasının kesinlikle uygun olmayacağı konusuna değinmek
gerekir.
Özetle açıklayacak olursak yedieminin sorumluluğunun hukuki
ya da cezai manada devam ettiği müddetçe ücretinin de işlemesi
gerekmektedir. Zira söz konusu yediemin depo ve garajlarının
kendilerine tevdi edilen malları bir ücret karşılığı muhafaza ettikleri
aşikârdır. Bu durumda ücretin bir haddi olması demek sorumluluğunda
bu sınırla doğru orantılı olması gereğini doğuracaktır. Lakin
yedieminlerin sorumluluklarının belirlendiği ilgili kanun maddeleri bu
sorumluluklarının kendilerine tevdi edilen malı teslim edene kadar
süreceği yönündedir. Bu sebeple sorumluluk devam olduğu sürece ücret
işlemesi de sürmek zorundadır.
Uygulamada tarifenin 4.maddesiyle yediemin ücretini
sınırladığı ve bir süre sonra ücret işlemeyeceği kuralını koymasına karşı
sorumluluğun devam etmesi gereğini doğuran 2004 sayılı İİK Md 358 ve
5237 sayılı TCK Md 289 çelişmektedir. Aynı durumun Ana Yasa’nın
18.maddesindeki angarya yasağına da ters düştüğü kanaatindeyiz. Zira
yediemine yüklenen hukuki sorumluluk malın ilgilisine teslimine kadar
39
sürmektedir. Böylece yediemine yüklenen sürgitsin sorumluluklar
karşısında yediemin ücretinin sınırlandırılması yediemine yüklenen
sorumluluğun bir angarya olmasına işarettir. Çünkü ücreti ödenmeksizin
yaptırılan iş ve verilen görev yediemine zorla yaptırılan bir iş niteliği
taşıyacaktır. Bu nedenlerle hem yediemine yüklenen sürgitsin görevin bir
nihayet bulması hem de ücret adaletsizliğinin önüne geçilmesi için ortak
bir çözüm bulunması gerekmektedir.
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİMİZ:
1.Bölüm, 7) HUKUKEN MUHAFAZINA GEREK KALMAYAN
MALLAR başlığı altında sunduğumuz çözüm önerisiyle doğrudan
bağlantılı olarak; muhafaza ücretlerinin, ücretin doğmasına sebep olan
malın muhammen bedelini aşmasına engel olmak için, yedieminin
yaptığı muhafaza ücretlerinin ve yedieminlik ücretlerinin malın önceden
takdir edilen muhammen bedeli bulması durumunda malın mülkiyetinin
doğrudan yedieminine devrini mümkün kılan düzenlemenin yapılmasıyla
sınırlandırmak yerinde olacaktır. Böylece tarife ile belirttiğimiz kanunlara
çelişki doğması engellenmiş olacaktır.
4) MUHAFAZA ÜCRETİNİN ALINMASI MADDE 5
1.Bölüm, 6) MAHCUZLARIN MUHAFAZASI MASAFLARI başlığı
altında çözüm önerisi olarak sunduğumuz konu ile doğrudan bağlı
olarak; tarifedeki 5.maddede bulunan ‘’ Muhafaza ücreti ilgili icra
dairesince muhafaza hitamında bu Tebliğe göre hesap edilip bu hususta
alacaklıdan peşin alınan avanstan karşılanır’’ ibaresine ilaveten
,’’dosyada bu masrafın bulunmaması halinde ilgililere gereken masraf
avansının dosyaya en geç 7 gün içerisinde yatırılması gereği icra
müdürlüğünce resen tebliğ edilir. Tebellüğ tarihinden itibaren, verilen
bu süre zarfında ücretin dosyaya yatırılmaması durumunda ayrıca bir
40
hükme hacet kalmaksızın aynı dosya üzerinden ilgililerin şahsi
emvalinden cebri icra suretiyle tahsili cihetine gidilir.’’ibaresi
eklenmelidir .
4.BÖLÜM YEDİEMİNLİK YÖNETMELİĞİ
Tasarının 10.maddesinde “Hacizli mallar, Adalet Bakanlığı
tarafından yetki verilen gerçek veya tüzel kişilere ait lisanslı yediemin
depolarında muhafaza edilir. Yetki verilen gerçek veya tüzel kişiler, bu
yetkilerini Adalet Bakanlığının onayıyla alt işleticilere aynı standartları
sağlamak koşuluyla devredebilirler. Bu devir, yetki verilen gerçek veya
tüzel kişilerin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Bu depoların
yönetmelikte belirlenen nitelik ve şartlara uygunluğunun saptanması
sonucunda işletme belgesi Adalet Bakanlığı tarafından verilir. Haczedilen
malların muhafaza işlemleri; lisanslı yediemin depolarının kuruluşuna, bu
depolarda bulunması gereken asgari niteliklere, depo için alınacak
teminata, mallar için muhtemel rizikolara karşı yapılacak sigortaya;
işletici olma niteliklerine, işletici lisansına, Adalet Bakanlığı tarafından bu
lisansın verilmesine; Adalet Bakanlığının lisanslı işletmelerle ilgili görev
ve yetkilerine; faaliyetin durdurulması ya da iptali gibi idari tedbir ve
tasarruflara; bu depoların denetimine ve diğer hususlara ilişkin usul ve
esaslar, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikte düzenlenir.
Haczedilen malların muhafazası aşamasındaki ücretler Adalet
Bakanlığınca düzenlenecek tarifeyle belirlenir.” Şeklinde ele alınmıştır.
Bu doğrultuda hazırlanacak olan ADALET BAKANLIĞI’NCA verilen yetki
lisansıyla açılacak olan yediemin depo ve garajlarına ilişkin yönetmelikte
aşağıda ayrıntılı olarak bahsedeceğimiz yedieminlerin hak ve
41
yükümlülükleri açıkça belirtilmeli ve bu hak ve yükümlülükleri nazara
alınarak hazırlanacak yönetmelikte olması gerektiğini düşündüğümüz
işletme düzenine ilişkin tavsiyeler yer alacaktır.
NOT: Aşağıda ele alacağımız maddelerden bazıları geçerli nedenlerin
oluşması halinde esnetilmelidir.
1) LİSANS VERİLMESİ İÇİN ADAYLARDA ARANMASI
GEREKLİ ŞARTLAR VE ADAYLARDAN İSTENMESİ
GEREKEN HUSUSLAR
Burada gerekçelerini kısaca ele alarak hazırlanacak yönetmelikte
lisans verilmesi işlemlerinde dikkat edilmesi gerektiğini düşündüğümüz
hususları madde madde işleyeceğiz.
A. YEDİEMİNİN GERÇEK KİŞİ OLMASI
1.Bölüm, 5) ADALET BAKANLIĞI’NCA YEDİEMİN DEPO VE
GARAJLARI AÇILMASI VE BU YERLERİN AÇILMASI VE İŞLETİLMESİ İLE
İLGİLİ YETKİNİN DEVREDİLMESİ başlığı altında geniş bir şekilde ele
alındığı üzere tüzel kişilerin, yedieminliğin cezai ve hukuki
sorumlulukları ve bu sorumlulukların nitelikleri gereği, yerine
getirmeleri ile ilgili olarak yetersiz olacakları gerekçesiyle lisans
verilecek kişinin gerçek kişi olması gerektiği.
42
B. YEDİEMİNİN ULAŞILABİLİNİRLİĞİ OLAN KİMSELERDEN
OLMASI
‘’Yediemin’’ kelimesinin anlamı ve bu sıfatın bir gereği
olarak yediemin tayin edilecek kişilerin sabit ikamet ve iş adresleri
yanı sıra çağımız teknolojilerinin sunduğu imkânlar nispetinde
olabildiğince ulaşılabilinir kimseler olması (tebliğ adresi dışında
elektronik ortamlardan ulaşılabilinirlik) gereği.
C. YEDİEMİNİN GÜVENİLİR KİMSE OLMASI
Bu konuda evvela bu lisansı alabilecek kimselerin,
yedieminliğin görev ve sorumlulukları gereği fiili ehliyet sahibi
kimse olması şartı kaçınılmazdır.
I. GÜVENİLİRLİĞİNİ KANITLAMIŞ KİMSELER
Söz konusu lisansı alabilecek kimselerin mümkün mertebe
güvenilir kimse olduğu konusunda kendisini ispat etmiş
kimselerden olması. Örneğin mevcut uygulamada geriye dönük en
az beş yıldır yedieminlik sıfatını üstlenmiş ve bu konuda görev ve
borçlarını hakkı ve laikiyle yerine getirmiş kimseler ve emanetçilik
üzerine dayalı mesleki birikim ve tecrübe sahibi olan kimselerden
olması durumunun öncelik sebebi olması gereğinin göz ardı
edilmemesi gibi.
43
II. GÜVENİLİRLİĞİNİ KANITLAMAMIŞ KİMSELER
Bu yönetmeliğin uygulanmasında, belirli bölgelerde daha
evvel güvenilirliğini kanıtlamış bir kimse bulunmadığı ya da bulunsa
bile bu kişilerin lisans için aday olmadığı hallerde lisans almaya
aday olan kişilerin güvenilir kimseler olduğunun anlaşılması
maksadıyla belirlenecek oranda bir teminat alınması şartı
bulunması mantıklı olacaktır kanaatindeyiz.
Bu teminat bedelinin maktu olarak belirlenmesi, bu lisansı
alacak kişilerin yedieminlik yapacağı bölgeye göre iş potansiyeli
(yediemine bir mal tevdi edilmesi gereği doğan hukuki işlemler)
farklı olacağından hakkaniyete aykırı olacaktır.
Bu bağlamda teminat aranması gereği doğacak kimseler
için belirlenecek teminat oranı, lisansı alacak yedieminin faaliyet
bölgesindeki iş potansiyeli değerlendirilerek, bu yerlerde
yediemine bir yıl boyunca tevdi edilebilecek malların muhammen
bedel toplamı kadar teminat istenmesi kanımızca uygun olacaktır.
D. YEDİEMİNİN YEDİEMİN OLAMAYACAK KİMSELERDEN
OLMAMASI
Yedieminlik görev ve sorumlulukları gereği, lisans alarak
kendisine tevdi olacak bir mal olduğu sürece bu görevi üstlenecek
kimselerin bu sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için
kendilerini bu hususta kısıtlayabilecek işlerle intikali olan
kimselerden(Hâkim, Savcı, İcra personeli gibi adli personeller) ve
yakın akrabaları olmaması gerektiği.
44
E. YEDİEMİNİN DEPOLAMA VE ARDİYECİLİK KONUSUNDA
GEREKLİ ALT YAPIYA SAHİP OLMASI
Yediemin olabilecek kimsenin düzenlenecek olan
yönetmelikteki şartları taşıyabilecek olan değil bu konuda fiziki şart
ve imkânlara sahip olduğu görünen kimse olması gereği.
F. YEDİEMİNİN KENDİSİNE TEVDİ EDİLEBİLECEK HER NEVİ
MENKULÜ MUHAFAZA EDEBİLECEK BİLGİ DONANIMINA
HAİZ OLMASI
Yediemine bir malın teslim edilmesindeki maksat, teslim
edilen malın teslim edence geri alınmasına kadar geçen süre
içerisinde mevcut durumunun korunmasıdır. Bu halde muhafaza
edilebilmesi için ayrıca bir özen gerektiren malların muhafaza
görevi de bu malların mevcut durumunun korunması için yapılması
gereken bakım ve malın bu konuda gerek duyacağı gereksinimleri
konusunda yeterli bilgi donanımına sahip kimselere verilmelidir.
Örneğin canlı bir malın veya bir motorlu taşıtın mevcut
durumunun korunması için ayrıca bir özen sarf edilmesi gereklidir.
O halde bu malların teslim edilebileceği yedieminin gereken bakım
ve özeni gösterebilmesi için örn. Motorlu taşıtın kış şartlarına karşı
mevcut durumunun korunması amaçlı antifriz eklenmesi ve ya
suyunun boşatılması gibi gerekli bakımları yapmaya ve ya
yaptırmaya kabiliyeti olan kimse olması gereği aranmalıdır.
45
G. LİSANS VERİLEREK TAYİN EDİLECEK YEDİEMİNİN
HUKUKİ SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİREBİLMESİNİ
SAĞLAYACAK GÜVENCE
İİK ‘na göre tayin edilen yedieminin hukuki sorumluluğu,
gene aynı kanunun 358.Maddesinde düzenlenmiştir. Burada bahsi
geçen sorumluluk, yedieminin kendisine teslim edilen malı teslim
aldığı haliyle teslim etmesi gerektiği, şayet bunu sağlayamazsa bu
malın gene teslim eden tarafça önceden takdir edilen değerlerini
ödeme borcunu ortaya koymaktadır.
Yedieminin teslim aldığı malı ya da bu malın bedelini geri
verebilmesinin güvence altına alınması maksatla teminat alınması,
yediemine hukuki sorumluluk yükleyen kanun maddeleriyle
çelişecektir. Zira yediemin teminat vermekle, hukuki sorumluluğu
olan malın ya da bedelinin karşılanması borcunu peşinen ödemiş
olacağından hukuken sorumlu tutulamayacağı görüşü meydana
gelecektir. Yedieminlik için verilecek lisansta teminatın hangi
gerekçeyle kimlerden alınması gerektiği konusunu 4.Bölüm, 1) ,
C.YEDİEMİNİN GÜVENİLİR KİMSE OLMASI başlığı altında ele
almıştık.
Bulunduğumuz çağın gerekleri doğrultusunda benzer
işlerde (bankaların vermiş oldukları kredilerin geri ödenmesi
borçlarına karşı sigorta şartı araması gibi) sigorta şartı koşulmakta
olup 2004 sayılı kanunda ya da bu kanunla ilgili bir yönetmelikte bu
duruma değinilmemiş olmasının da bir zafiyet doğurduğu aşikârdır.
Yediemine teslim edilecek olan malların yediemin tarafından
sigorta ettirilmesi şartının da bu nedenle yönetmelikte yer alması
zaruridir. Böylece yediemin kendisine tevdi edilen malla ilgili hukuki
borcunu güvenceye almış olacaktır. Bu doğrultuda oluşabilecek
mağduriyetlere karşı bir önlem alınmış olmakla bu yediemini,
vereceği lisansla tayin edecek olan ADALET BAKANLIĞI’NIN,
46
yediemini tayin etmesi gerekçesiyle yedieminin ihmal ve ihlalleri
kaynaklı tazminat ve davalarla muhatap olması durumuna karşı da
önlem olacaktır.
Özetle lisans verilecek yedieminin hukuki sorumluluğunu
yerine getirmesini teminatla garantiye almanın sorun oluşturacağı
ancak bu mallara sigorta yapılmasının güvence olacağı sebebiyle
sigorta yapılması şartı aranmalıdır kanaatindeyiz. Zaten sigorta
yapılması durumunda ayrıca teslim edilecek mala karşı bir güvence
için teminat yükü yediemine gereksiz yere yüklenmiş olacaktır.
2) YEDİEMİN DEPO VE GARAJLARINDA BULUNMASI
GEREKEN ASGARİ NİTELİKLER
A. YEDİEMİN DEPO VE GARAJLARININ YAPISAL NİTELİKLERİ
Bu yerlerde yapılacak olan muhafaza işlerinin yeterli düzeyde
yapılabilmesini sağlayacak fiziki şartların sağlanabilmesi için asgari
nitelikleri yapılacak yönetmelikte belirtilmelidir. Bunlar;
I. Bu yerlere gerekli hallerde (mal teslim almak üzere gibi)
vatandaşların ulaşımlarını sağlayabilmeleri adına toplu taşıma
araçlarıyla ulaşım sağlanabilir konumda olması.
II. Bu yerlere mal teslim etmek, mal teslim almak… Vs işler için hususi
araçlarla ulaşım sağlanması halinde yeterli park alanı bulunması
gereklidir.
47
III. Malların muhafaza edileceği depo alanı haricinde evrak işlerinin
yapılabileceği yazıhaneleri olması gerekir.
IV. Bu depolardaki görevlilerin iş görebilecekleri ve bekleyecekleri bir
oda olması da ayrıca gerecektir.
V. Yediemin bürolarına mal teslim etmek ve geri almak gibi işlemler
için gelecek görevli ve vatandaşların icabı halinde bekleme
yapabilecekleri bir bekleme odası bulunmalıdır.
VI. Muhafaza için getirilecek menkullerin saklanabileceği yeterli kapalı
alanın bulunması gereklidir.
VII. Kapalı depolarda muhafaza edilemeyecek olan mallar için ayrıca
açık park veya bahçelere ihtiyaç olacaktır.
VIII. Yediemin depo, park ve bahçelerine mal getirebilecek nakil
araçlarının kolayca ulaşabilir ve yükleme, indirme işlerinin
yapılması için münasip giriş çıkış alanlarının bulunması gereklidir.
IX. Yediemin depolarına muhafaza için getirilebilecek ve münferit olan
bilgisayar, terazi, TV… Vs gibi malların konulabilmesi için yeterli
terek bulunması lazımdır.
X. Bu yerlere muhafaza edilmek üzere teslim edilebilecek gerek
değerinden gerekse niteliğinden dolayı ayrıca özen ve güvenlik
gerektirecek (haciz edilen bir ateşli silah, çeşitli suç aletleri,
48
pahada yüksek hacimde ufak olan pek değerli mallar gibi)
malların saklanabileceği özel bölümlerin olması gerektiği.
B. YEDİEMİN DEPO VE GARAJLARINDA İHTİYAÇ DUYULACAK
GÜVENLİĞİN SAĞLANABİLMESİ İÇİN GEREKLİ NİTELİKLER
Yediemin depo ve garajlarının suça meyilli kimseler tarafından ilgi
duyulan yerler olduğu bu yerlerde meydana gelen hırsızlık olaylarının
yoğunlu ve giderek artıyor olmasından anlaşılmaktadır. Bu depolarda
muhafaza edilen malların emanet niteliği taşıması durumu da ayrıca
güvenlik gerektirdiği sonucunu doğurmaktadır. Bu sebeplerle yediemin
depo ve garajlarında gelişen teknolojinin nimetlerinden azami ölçüde
yararlanılan ve olması gerektiği üzere yüksek güvenlikli yerler haline
getirilmesi için gereken şartlar aşağıdaki gibidir.
I. Bu yerlerde güvenliğin sağlanabilmesi ve oluşabilecek ihtilaflı
durumların çözülmesine yardımcı olabilmesi amacıyla yeterli
sayıda güvenlik kamerası ile geriye dönük en az 30 günlük kaydın
tutulabilmesine imkân tanıyacak şekilde güvenlik kamerası
sistemi bulunması gereklidir.
II. Gerek güvenlik kamerası sistemine takviye olması gerekse
caydırıcılık maksatlı bu depolara dışarıdan yapılacak bir
müdahalenin farkına varılabilmesi için dış cephe yönünde
aydınlatma sistemi bulunması.
III. Tek başına güvenlik kamerası sistemlerinin, suça meyilli kimselere
tam anlamıyla engel teşkil edemediği aşikâr olmakla bu sisteme
ek olarak yeterli sayıda detektörle bu yerlere giriş yapılabilecek
49
her noktanın kontrolünü sağlayabilecek düzeyde alarm sistemi
kurulması gereklidir.
IV. Bu depoların kapalı alanlarında camekân dışında kepenk ile
muhafaza edilmesi gereklidir.
V. Yediemin depo ve garajlarında görevli, hizmetli ya da yönetici
konumlarda bulunan ve yetki sahibi olan kimseler dahi olsa giriş
ve çıkışların saatleri ile birlikte kontrol altında tutulması
gereklidir.
VI. Açık olan park ve bahçelerinin duvarla çevirili olması ve bu yerlerin
güvenliğinin sağlanabilmesi için bekçi bulunması gereklidir.
VII. Yediemin depo ve garajlarının güvenliğinin sağlanabilmesi için
ayrıca bağlı oldukları mıntıka karakollarına bilgi vermeleri zorunlu
tutulmakla, bu karakollara da depo ve garajların güvenliğine
gereken ihtimamın gösterilmesi gerektiği hususunun ilgili
bakanlıkça hatırlatılması pek lüzumludur.
VIII. Yedieminlere muhafaza etmeleri için icra müdürlükleri, cumhuriyet
savcılıkları ve hâkimliklerce teslim edilen malların güvenliğini
sağlama görevi verilmektedir. Ancak bu sorumluluk ve
vazifelerini yerine getirmeleri konusunda ayrıca kendilerine
tanınan yasal hak ve yetkileri bulunmadığından uygulamada kötü
niyetli borçlu ya da üçüncü kişilerce muhafazaları altında bulunan
mallara ve de bu malları muhafaza etmeye çalışan yedieminlerin
canlarına karşı tehdit ve saldırılar olabilmektedir. Bu noksanlığın
50
giderilmesi açısından yedieminlik görevi verilen kişilere bir takım
hukuki dayanaklar sağlanarak imtiyazların verilmesi
sağlanmalıdır.
3) LİSANLI YEDİEMİN DEPO VE GARAJLARININ
İŞLETİLMESİ İLGİLİ HUSUSLAR
A. YEDİEMİN DEPO VE GARAJLARINDA TUTULMASI
ZORUNLU OLMASI GEREKEN EVRAK VE DİJİTAL
KAYITLAR
Aşağıda kaleme aldığımız hususlarda dijital kayıt ve
evrakların lisanslı yediemin depo ve garajlarınca tutulmasının ve
saklanmasının zorunlu olması gerektiği kanaatindeyiz.
I. Lisanslı yediemin depo ve garajlarınca imza karşılığı teslim
edilecek olan mallar ile ilgili olarak haciz tutanağı,
yedieminlik sözleşmesi ve ya senetleri gibi evrakların asılları
ve ya suretleri saklanmalıdır.
II. Bu depolara teslim edilecek olan malların depoya girişi
sağlandıktan sonra depo işleticisi ya da yetkilisi tarafından
malın depoya girmesinden sonraki son halinin niteliklerini
ayrıntılı olarak yazacağı ve imzalayacağı depo kayıt fişleri
asılları.
51
III. Depo fişleri ile ilgili memurlarca tutulan tutanakların
karşılaştırılarak oluşturulacağı yediemin takip kartlarının
dijital kayıtları.
IV. İcra müdürlüklerince haciz ve muhafaza edilen
mahcuzların depoya girdikten hemen sonraki son halini
ayrıntılı olarak görüntüleyecek olan fotoğraf veya
gerekiyorsa videoların dijital hali.
V. Malı yediemin depo ve garaj işletmesinden teslim alan
kişinin mallarını teslim aldığına dair düzenlenecek ve teslim
eden yetkili ve teslim alan kişinin imzalarının bulunacağı bir
evrakın aslı.
52
5.BÖLÜM DEĞERLENDİRİLEREK ÇÖZÜME
KAVUŞTURULMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ
DİĞER HUSUSLAR
1) İcra Mahkemeleri’nin (İcra Tetkik Mercii Hâkimlikleri)
basit yargılama usulüyle yaptıkları yargılamalar neticesi
verdikleri kararların temyiz yolunun kapalı olması
durumu pek çok hakkaniyetsiz kararların çıkmasına yol
açmaktadır.
2) Yedieminin muhafaza ücretlerini veya yedieminlik ücretini
tam olarak almadığı durumlarda malın tesliminden
kaçınabileceği konusunda bir kanun ya da yönetmelik
hükmüne ihtiyaç duyulmaktadır.
3) Yediemine teslim edilip de hukuken muhafazasına gerek
kalmayan mallara haciz yenileme ya da yeniden bir haciz
konulması durumunda yediemin ücretinin de yeniden
işlemesi gerekecektir. Bu durumun bir hükme
bağlanması gerekmektedir.
4) Yediemine tevdi edilen mala yeniden kıymet takdiri
yapılması halinde yediemin ücretlerinin ne şekilde hesap
edileceği konusu kesinliğe kavuşturulmalıdır. Şöyle ki;
Yeniden kıymet takdiri yapıldığı tarihe kadar malın
yediemine tesliminden önce yapılan kıymet takdiri
53
doğrultusunda, yeni kıymet takdiri yapıldığı tarihten
sonra ise yeni muhammen bedel üzerinden hesap
edilmelidir. Zira yediemine teslim olunan mal
muhammen bedel üzerinden zimmet edilmekte olup
yedieminin sorumluluğu bu bedel kadardır.
54
SONUÇ VE SONSÖZ
Bu raporda yedieminlik müessesine sorunsuz bir işleyiş
kazandırmak adına yapılacak her nevi çalışmaya katkı olacak
şekilde geniş olarak inceleme ve değerlendirme yapılarak
çözüme yönelik önermeler yapılmıştır.
Gerek konu ile ilgili mevcut ve yürürlükteki, gerekse tasarı
ve taslak halinde olan kanunlarda ele alınan ya da alınmayan
her nevi işleyiş bozukluğuna yol açan ve ya açacak olan
konuyu kademeli olarak inceledik.
Yedieminlik müessesinin ülkemizde uygulamada malın
muhafazasından teslimine, yedieminin hak ettiği, edeceği
yedieminlik ücretlerinin ve muhafaza masraflarının
hesabından ödenmesine dek birçok aşamada yasadaki
düzenleme eksikliklerinden uygulayıcı hatalarına kadar birçok
sorunu olduğunu gördük.
Öte yandan kanunlarımızda yedieminlik müessesinin
çalışma usul ve esasları, yediemin tayin edilebilecek olan
kişiler, yediemin depo ve garajı olarak kullanılacak olan
yerlerde bulunması gereken asgari şart ve nitelikler konulu
bir hüküm, tebliğ ya da yönetmelik eksikliği olduğundan
bahisle bu konulardaki yapılabilecek olan her nevi
düzenlemeye ışık tutacak bir çalışma yaptık.
Bu bağlamda önümüze çıkan sorunları ise bunlarla ilişkili
olan ve ya olabilecek olan kanun, tebliğ, karar…
Doğrultusunda değerlendirdik.
Yapmış olduğumuz bu çalışmanın tüm ilgililerine faydalı
olmasını temenni ederiz.
12/03/2012
Yediemin Mustafa BİRCAN
KONYA
56
Top Related